kÜresel rekabetİn Şİfrelerİ · değerli dostlar ve paydaşlarımız; geldiğimiz noktada devam...

112
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Building Material Producers Aralık 2010 • Sayı 4 İnşaat malzemeleri sanayisinde KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman: “Stratejimiz dünyanın her yerine cam satmak” Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak: “Gelecek Avrupa’da değil, Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde” Küresel rekabet için “İK” şart

Upload: others

Post on 17-Jan-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Building Material Producers Aralık 2010 • Sayı 4

İnşaat malzemeleri sanayisinde

KÜRESEL REKABETİN

ŞİFRELERİ

Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman:

“Stratejimiz dünyanın her yerine cam satmak”

Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak:

“Gelecek Avrupa’da değil, Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde”

Küresel rekabet için “İK” şart

Page 2: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 3: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 4: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 5: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 6: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

6 Başkan’ın Mesajı

eğerli İMSAD üyeleri ve sektör paydaşlarımız;İMSAD’da 2007 yılında devraldığım yönetim kurulu başkanlığı bayrağını, 2011 yılı başında ya-pılacak genel kurulumuz ile yeni başkana devredeceğim. İnanıyorum ki, iki dönemdir bir-

likte büyük bir uyum içinde çalıştığımız yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla ve profesyonel kad-romuzla birlikte İMSAD’ın çıtasını yukarıya taşıdık. Güzel projeler hayata geçirdik. Şimdi sizlerebu projeleri bir kez daha hatırlatarak, mutluluğumu paylaşmak istiyorum.

Bu süreç zarfında yeniden yapılanarak, sanayici üyeler yanında sektör derneklerini de İMSAD’akazandırdık ve fahri üyelik sistemini getirdik. Türkiye’de örnek teşkil edecek şekilde ‘çatı kuru-luş’ olarak örgütlendik. Sektör lideri sanayici kuruluşlar ve derneklerle birlikte, 20 bin üreticiyeulaşan bir iletişim ağı oluşturduk.

İnşaat endüstrisinde ortak vizyon oluşturmak amacıyla sanayicileri, sektör derneklerini ve pay-daş kurumları aynı platformda buluşturan Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nin ilkini 2009 yılındagerçekleştirdik. EUbuild projesi kapsamında Bulgaristan, Romanya ve Türkiye’de gerçekleştirileneğitimlerle inşaat sektörünü AB’ye uyum konusunda bilinçlendirdik.

Geleneksel olmasını hedeflediğimiz zirvenin ikincisini, geçtiğimiz günlerde yine çok büyük birkatılımla düzenledik. Bu zirvenin mesajı olarak, artık inşaat dünyasına Türk ekolünün gelmekteolduğunu müjdeledik. 2009 yılında ihracatta yakaladığımız dünya sekizinciliğini 2023 yılında dün-yada ilk üçe taşıma hedefimizi ilan ettik. Sürdürülebilir bir gelecek için rekabetçilik çıtamızı yük-

seltmemiz, inovasyon ve kaliteye önem vermemiz gerektiğini vurguladık. Nanoteknolojinin sek-törde bir fırsat penceresi açtığını duyurduk.

Geleceğin altyapısını hazırlayan, bugünü ve yarını şekillendiren, üretim hacmi, ihra-cattaki liderliği ile ülke ekonomisini büyük ölçüde etkileyen bir sektörün temsilcisi ola-rak, 2 yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan İMSAD Dergi’yi yine aynı dönemde ya-yımlamaya başladık. İnşaat sanayisinin güçlenmesine ve gelişmesine katkıda bulunan bir

araç olan İMSAD Dergi ile sektörün önemli paydaşları da dâhil olmak üzere etkin bir kit-leye ulaştık.

Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin ile bir araya gelerek, Türkiye’ninlokomotif sektörü olan inşaatın geleceğine ışık tutmaya çalıştık. Bu amaç-la, aylık olarak inşaat sektörü değerlendirme raporları yayımladık, belirlidönemlerde 80 adet ekonomi raporunu sektör ile paylaştık, tüm inşaat sek-törü üyelerini kucaklayarak, sıkıntıları tespit etmek ve doğru çözümleri bul-mayı amaçlayarak dönemsel olarak ekonomi toplantıları düzenledik.

Ayrıca gereken noktalarda kamu yönetimi ile temaslarda bulunduk,ticaret heyetlerine katıldık, başka derneklerle işbirlikleri gerçekleştir-dik, üniversitelerin projelerine destek verdik, sürdürülebilir gündem plat-formu oluşturduk, deprem için özel komite kurduk, dergi yayın kuruluve sektörel nanoteknolojiler kurulu oluşturduk.

Değerli dostlar ve paydaşlarımız;

Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. Elele, gönül gönüle yürürsek sektörümüzün önünün çok açık olduğuna yü-rekten inanıyorum. Bu çok değerli görevi gelecek yönetime devrederken,

bugüne kadarki çalışmalarımıza katkı sağlayan ve emeği geçen herke-se teşekkür etmeyi bir borç bilirim. İMSAD’ın yeni yönetimine başarılar

dilerim.

Bu bir veda yazısı değil…

Orh

an T

UR

AN

İMSA

D Y

önet

im K

urul

u B

aşka

D

Page 7: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 8: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek, inşaat sanayisinde ortak bir vizyon oluşturmak ama-cıyla yola çıkan derneğimiz, 26. yılında attığı adımlara bir yenisini ekledi ve İMSAD Dergi 2010yılında yayın hayatına başladı.

Hem yurtiçi, hem yurtdışında ülkemizin ve sanayicilerimizin kullanacağı en güçlü araçlardanbiri olmaya aday, tüm üyelerimizin ve sektörümüzün desteği ile üç ayda bir yayınlanan İMSAD Der-gi, kısa süre içinde sektörün aranan mecraları arasına girmeyi başardı.

İMSAD Dergi olarak 2010 yılının son sayısını sizlerle paylaşıyor, dolu dolu geçirdiğimiz bir yılıgeride bırakıyoruz. Sektörümüzün ve okurlarımızın tam desteğini alarak tamamladık ilk yılımızı…

2010 yılında hem yapısal hem de içerik anlamında güçlü bir yayın olması yönünde çalıştığımızdergimiz, sizlerin de katkılarıyla 2011’e daha güçlü girmeye hazırlanıyor. Güncel, dinamik, farklıyeni başlıkları işleyerek, tirajını artırarak yeni yılda daha da güçlü bir yayın ortaya koymayı he-defliyoruz.

� � �

Bu sayımızda dopdolu, dinamik bir içerikle 2011 yılına giriş yapmak istedik… Dergimizde bu ay;

Sektörümüzün ve paralelinde İMSAD’ın oldukça yoğun geçirdiği 2010 yılının son çeyreğin-de dinamik aktivitelere ev sahipliği yaptık. Bir marka olmasını hedeflediğimiz ve sektörümü-zün gelişimine katkı sağlaması amacıyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz 2. Uluslararası İn-şaatta Kalite Zirvesi’nde “Küresel Rekabet ve İhracat” teması ile küresel rekabetin şifrele-rini ortaya koyduk.

Bu şifreleri “kalite, inovasyon, sürdürülebilirlik ve yeni pazarlara açılma” olarak tanımladıkve büyük bir gelişme gösteren Türk inşaat malzemeleri sanayisinin Türkiye’nin dün-

yanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilmesi için taşıdığı önemini ortaya koyduk. “Kü-resek Rekabet ve İhracat” başlığının tüm yönlerini, zirvenin tüm detaylarını kapakkonumuzdan okuyabilirsiniz.

2010 yılının nasıl geçtiğini ve 2011 yılı beklentilerini sanayicilerimize sorduk veçarpıcı yanıtlar aldık. İnşaat sanayisinin güçlü sektörlerinden biri olan ve son yıl-larda yaptıkları tanıtım kampanyaları ile son kullanıcı nezdinde de pozitif algı oluş-turan alçı sektörünün gelişimini sizlerle paylaştık.

İnşaat sanayisinde faaliyet gösteren firmaların insan kaynakları departmanlarınınönemi her geçen gün daha da önem kazanıyor. İK elemanları kimdir, neler yapar,şirket içi ve ara elaman eğitimlerinde hangi süreçleri izlerler ve neden şirketleriçin stratejik öneme sahiptir sorularını “Yuvarlak Masa” köşemizde işledik.

Kültürel yönden benzer özellikler taşımamız nedeniyle dışa açılmak isteyeniş adamlarımız ve yatırımcılarımız için Azerbaycan cazip bir pazar… Azerbaycanpazarının tüm yönlerini, potansiyelini “İhracat Kapıları” köşemizden okuyabilirsiniz.

Ve daha birçok güncel başlık, röportaj, köşe yazıları ile sizlere dördüncüsayımızı sunuyoruz. Sektörümüze başarılarla dolu bir 2011 yılı dileriz.

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…

8 Editör

Merhaba…

D. Ö

zden

Özk

an Ç

AYI

RLI

İMSA

D K

urum

sal İ

letiş

im Y

önet

icis

i

Page 9: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 10: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

İnşaat Malzemesi SanayicileriDerneği (İMSAD) Adına

İmtiyaz Sahibi

ORHAN TURAN

Yazı İşleri Müdürü/Sorumlu Müdür

SELDA BAŞBUĞOĞLU

Yayın Editörü

D. ÖZDEN ÖZKAN ÇAYIRLI

Danışma Kurulu:PROF.DR. KEREM ALKİN

PROF. DR. FİLİZ KARAOSMANOĞLUPROF. DR. ZERRİN YILMAZ

PROF. DR. ALİ RIZA KAYLANDOÇ. DR. MELİH BULUDR. YILMAZ ARGÜDEN

DR. ENGİN BARAN

Yayın Türü/AralığıYEREL SÜRELİ / ÜÇ AYDA BİR

Yönetim YeriCUMHURİYET CAD. NO:193, 3B

HARBİYE-İSTANBUL Tel: 212 296 24 74

Faks: 212 291 07 24Web: www.imsad.org

www.eubuild.com

Yayına Hazırlık

Genel YönetmenMetin GÜLBAY

Görsel YönetmenMurat KARA

EditörHayati BAKIŞSayfa Tasarım

Yavuz KARAKAŞDüzeltmen Editör

Ersel ERGÜZFotoğraf Editörü

Murat GÜNEYFotoğraf

Damla SALOR, Gülhan KIRDIİletişim

Tel: 0216 681 18 70Görsel Destek

Dünya GazetesiArşiv Dokümantasyon Servisi

BaskıDünya Yayıncılık A.Ş. “Globus” Dünya

Basınevi 100. Yıl Mahallesi, 34440

Bağcılar-İstanbulTel: 0 212 629 08 08

10 Künye/İçindekiler

12

14

18

24

3034

40

4454

60

HABERLER• AB’nin yeni eylem planı enerji verimliliği• 19. Kalite Kongresi’nde İMSAD’dan inşaat açılımı

AYAKÜSTÜ SÖYLEŞİLER• Zafer Aslan: “Gelecek 10 yıl sektörümüz açısından

fırsatlarla dolu”• Emre Tütüncü: “2010 kayıpları kapatma yılı oldu”

SEKTÖREL GÜÇ• ALÇIDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tunaman:

“Alçı milli bir üründür”

ÖZEL SÖYLEŞİ• Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman:

“Stratejimiz dünyanın her yerine cam satmak”

MAKRO-NOMİ• Prof. Dr. Kerem Alkin

PROFESYONEL BAKIŞ• Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan:

“Türkiye markasına değer katacak bir sektöre ihtiyacımız var”

GÜNCEL SÖYLEŞİ• Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Erman Ilıcak:“Gelecek Avrupa’da değil, Türkiye’ninçevresindeki ülkelerde”

KAPAK• İnşaat malzemeleri sanayisinde küresel rekabetin şifreleri

KAPAK/SÖYLEŞİ• KALDER Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan:

”Türkiye artık inovasyon odaklı bir ülke olmak zorunda”

YENİ PAZARLAR• Onur Tayşu

NOT: Reklamlar, reklam veren şirketin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar İMSAD’ın izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir.

Page 11: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 11

626566

7276

8486

909296

100

104

24

104

40

TEŞVİK DÜNYASI• Yasemin Bali Çetin

SÜRDÜRÜLEBİLİR GÜNDEM• Gonca Ongan

GÜNCEL SÖYLEŞİ• Dekoral Yönetim Kurulu Üyesi Güray Gürsoy:

“Mimari alüminyumda iyi bir iş ortağı olmaya çalışıyoruz.”

STRATEJİK BAKIŞ• Dr. Yılmaz Argüden

YUVARLAK MASA• Şirketler için stratejik bir departman: İnsan Kaynakları

KÜRESEL REKABET İÇİN “İK” ŞART

MARKA MİMARI• Dr. Engin Baran

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASINDAN• Mimar Ali Osman Öztürk:

“Yaptığımız projelerde kentle ilişki kurmaya çalışıyoruz.”

MİSAFİR ODASI• Bülent Çetin

İZLENİM• İnşaatçıların zirvesini bir Kızılderili sundu

AKTÜEL• İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan:

“Bir fırsat penceresi: İnşaat sektöründe nanoteknoloji”

İHRACAT KAPILARI/SÖYLEŞİ• Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi Türk-Azeri İş Konseyi Başkanı

Cengiz Gül: “Azerbaycan’da sabreden her zaman iş yapar”

İHRACAT KAPILARI/Azerbaycan• Kültürel ve ekonomik kardeş pazar: Azerbaycan

44

Page 12: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

12 İMSAD’dan

AB’nin Yeni EnerjiVerimlilik Eylem

Planı’nı bu yılortaya çıkaracağını

belirten Oettinger’egöre 2020’ye kadar

yüzde 20’lik enerjitasarrufuna

ulaşmak için herüye devletin ve her

sektörün, hedef içinnasıl bir katkıda

bulunacağına kararvermesi gerekecek.

AB’nin yeni eylem planıenerji verimliliğiAB Enerji Komiseri, Avrupa Komisyonu’nun yıl-

sonuna kadar sunmayı planladığı AB’ninyeni enerji tasarruf planının odağında bina-

ların olacağını söyledi. Ekim 2006’da Avrupa Ko-misyonu, 10 öncelikli alanda çok sayıda önlemdenoluşan Enerji Verimlilik Eylem Planını sundu. Bun-lar arasında; kazanlar, kopyalama makineleri veışıklandırma gibi enerji kullanan ürünler için ener-ji performans standartları, binalarla ilgili yenienerji standartları ve otomobillerden CO2 emis-yonlarının sınırlanması için mevzuat bulunuyordu

2009 yılı için planlanan eylem planının ara re-vizyonu öncesinde sızan bir taslak AB’nin, AB üyedevletleri için bağlayıcı enerji verimlilik hedeflerigetirmeyi planladığına işaret ediyordu. Plan, yenibir taslak üzerinde çalışma yapan AB Enerji Ko-miseri Günther Oettinger'in enerji departmanına bı-rakıldı. Avrupa Parlamentosu üyelerinin, kriz fon-larını enerji verimliliği için yeniden dağıtması daAB’nin yeni eylem planında konuya verdiği önemigösteriyor.

AB’nin Yeni Enerji Verimlilik Eylem Planı’nı buyıl ortaya çıkaracağını belirten Oettinger’e göre2020’ye kadar yüzde 20’lik enerji tasarrufuna ulaş-mak için her üye devletin ve her sektörün, hedef içinnasıl bir katkıda bulunacağna karar vermesi ge-rekecek.

Enerji tasarrufu konusunda yüksek potansiyelsahibi bazı sektörlerin bundan doğrudan etkilene-

ceğini belirten Oettinger, bakanların, binaların enönemli katkıyı yapacağında mutabık kaldığını da söy-ledi. “Enerji verimliliği konusunda daha ulaşılacakbirçok hedef var” diyen Hollanda Enerji Bakanı Fre-ya Van den Bossche, AB’nin konuyla ilgili yeni ön-lemler almazsa 2020 hedefine ulaşamayacağını söy-ledi. Bu yeni önlemler arasında, YenilenebilirEnerji Yönergesi şeklinde her üye devlet için yasalolarak bağlayıcı verimlilik hedefleri konulmasıdüşünülüyor. Ancak, Oettinger, sadece ancak mev-cut gönüllü hedefler önümüzdeki birkaç yılda ye-tersiz kalırsa bağlayıcı eylem önereceğini söyledi-ğinden, bu çeşit bağlayıcı yükümlülüklerin taslakplandan çıkartılması da bekleniyor.

Teknolojide dünyada önemli bir yer edinebilmekiçin teknolojik yenilik ve Stratejik Enerji Teknolo-jisi (SET) Planı’nı kilit öğeler olarak belirleyen Av-rupa Komisyonu, yeni teknolojilere öncülük etme-nin bir yolu olarak önceki planda belirlenen, akıl-lı kentler ağının üzerinde de duruyor. “Konuyla il-gili AB’nin hazırladığı taslağın en önemli maddesiyeni enerji alt yapı paketi olacak” diyen Oettinger,Avrupa’nın gaz ve elektrik sistemlerinin kıtanın ka-rayolu ve havacılık sektörleri ile aynı standartlaragetirileceğinin de sözünü verdi. Bakanlar, modern,Avrupa çapında şebeke için gereken yeni şebeke altyapısı, ara bağlantılar ve akıllı şebekeler için ge-reken büyük yatırımın nasıl finanse edileceğini degündeme aldı.

Page 13: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 14: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Hekim Holding’e bağlı olarak prefabrike ya-pılar, konteynerler ve çelik konstrüksiyonyapılar üretmek üzere 1989’da İstan-

bul’da kurulan İMSAD üyesi Prefabrik Yapı A.Ş.kapasite ve makine ekipmanı bakımından Tür-kiye’nin önde gelen firmaları arasında yer alıyor.60 bin metrekare açık, 25 bin metrekare kapalıalanda üretim yapan firmanın Dış Ticaret GenelMüdürü Zafer Aslan’a “Ayaküstü Söyleşiler” bö-lümümüz için “2010 yılı sektörünüz ve inşaat mal-zemesi sanayisi için nasıl geçti ve 2011 yılındabeklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?” soru-sunu yönelttik. Bu konuda Aslan şunları söyledi:

“İnşaat sektörünün bir alt bileşeni olarak elealabileceğimiz prefabrik yapı sektörü, Türk mü-teahhitlerinin dünyada geldiği yere bağlı olaraközellikle 2009’a göre ciddi bir büyüme içindedir.Bu büyüme hedef pazarlarda Türk müteahhit-lerimizin yanı sıra, inşaat sektöründe yer alanBrezilya, İtalya, İspanya, ABD ve benzeri ülke fir-malarına da hizmet verme ile sağlanmaktadır.Örneğin kendi grup şirketlerimizin konsolide ci-rosu inşaat malzemeleri sektörü büyüme ora-

Zafer ASLAN Hekim Holding Dış Ticaret GenelMüdürü Prefabrik Yapı İnşaat San.Ve Tic. A.Ş.

“2 Kasım 2010’da İMSAD’ın önderliği ile düzenlenen2.Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nde yoğun bir

şekilde ihracat ve inşaat malzemelerinin gelecektekipazar büyüklüğünü tartıştık ve önemli tespitlerde

bulunduk. Zirvede açıkça görüldü ki, gelecek 10 yılsektörümüz açısından önemli fırsatlarla dolu.”

Gelecek 10 yıl sektörümüzaçısından fırsatlarla dolu”

14 Ayaküstü Söyleşi

Page 15: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 15

nının çok üzerinde gerçekleşmiştir. Bu büyümedeihracatın payı ciddi oranda fazladır. Sektörümüzbüyümüştür. Ancak bu büyümenin karlı olduğunusöylemek zor. Bu büyüme; düşük kur, yükseknavlun, yüksek girdi maliyetleri ile yapılan ihra-cata dayalıdır. Uluslararası rekabette en önem-li engelimiz bu noktalardadır. Çok düşük karlarlada olsa uluslararası rekabette önemli yerler eldeetmiş bulunuyoruz. Fakat bunu sürdürmek vedaha ileriye taşımak sektörün kendi başına ala-cağı önlemlerle zor gözükmekte ve devlet des-teklerine gereksinim duyulmaktadır. 2 Kasım2010’da İMSAD’ın önderliği ile düzenlenen2.Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nde yoğunbir şekilde ihracat ve inşaat malzemelerinin ge-lecekteki pazar büyüklüğünü tartıştık ve önem-li tespitlerde bulunduk. Bu zirvede açıkça görüldüki, gelecek 10 yıl sektörümüz açısından önemlifırsatlarla dolu.”

HEDEF PAZARLARDA YER ALMAKPrefabrik yapı sektörünün ve bağlı bulundu-

ğu grubun gelecekle ilgili stratejisi hakkında As-lan, aldıkları önlemleri şöyle sıraladı: ”Hedef pa-zarlarda standartların oluşturulmasında yer al-mak (Örneğin Katar ’da CD-QP, Libya’da ODAC-HIB gibi kurumlarla ilişkiler geliştirerek, ürünonaylarını sağlamak), son yıllarda yükselen ülkedeğer ve imajımızı iyi ve doğru değerlendirmek,hedef pazarlarda yerleşik hale gelmek (ofis, tem-silcilik vb) daha sonra yerel işbirlikleri oluştur-mak, şimdiden gelecek pazar büyüklüğüne uy-gun ölçek yatırımlarında bulunmak. Sektörümüzve grubumuz açısından hedef pazarlar Orta veKara Afrikası’nda yer alan kalkınmakta olan ül-kelerdir. Dünyanın da gözü buralardadır. Sek-tör/ülke olarak bu büyük coğrafyada bu ülkele-re ağırlık verilmesi gerekir düşüncesindeyim.Ülke ve sektörümüzün mevcut avantajlarının yanısıra, yukarıda saydığım hususlara dönük yapı-lacak hazırlıklar ve çalışmalar, bu coğrafyalar-da kuralları koyanlar olmamızı sağlayacaktır.Geldiğimiz nokta ‘taklit et/öne geç’ ikileminden‘öne geç’ şeklindedir.

Prefabrik Yapı A.Ş. ve bağlı bulunduklarıgrup olarak 2010 yılı sonuna kadar bitecek ya-tırımlarla kapasitelerini iki katına çıkaracakla-rını söyleyen Zafer Aslan, girdiler için yaptıkla-rı yatırımlarla da yarı entegre yapıdan tem en-tegrasyona döneceklerini belirtti. Aslan, “Katarve Libya ofislerimizin yanı sıra 2011’de Cezayirve Irak ofislerimizi devreye alacağız. 2012’de Af-rika’nın diğer noktalarında da benzer uygula-malarımız olacak. İnşaat malzemelerinin özel-liklerinden dolayı navlunlar uluslararası reka-bette ciddi bir sorundur ve gelecekte de sorunolmaya devam edecektir. Destek verilmesi önü-müzü açacaktır. Son bir husus İMSAD ile dahafazla birlikte çalışmalara katılacağımızdır. Bubağlamda kendi sektörümüz ile ilgili İMSADbünyesinde bir oluşum için çalışmalarımız sür-dürülmektedir” dedi.

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD)paydaş üyesi olan Türkiye Kalite Derneği (Kal-Der) tarafından 8-10 Kasım 2010 tarihleri

arasında İstanbul Lütfi Kırdar ve Kongre Merke-zi’nde düzenlenen 19. Kalite Zirvesi’nde “Yenile-şim Yönetimi” tüm yönleriyle masaya yatırıldı.Kongre kapsamında İMSAD, “Sektörel Yenileşim:İnşaat” başlıklı bir oturum düzenledi. “SektörelYenileşim: İnşaat” konulu oturumun başkanlığı-nı İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turanyaptı. İnşaat malzemesi sanayisinin ekonomiye veihracata katkısının giderek arttığını vurgulayan Tu-ran şözlerine şöyle devam etti:”2010 yılında gay-risafi milli hasıla sıralamasında dünyada 16. sı-raya yükselecek olan Türkiye’nin 2026 yılında dün-yanın 13. büyük ekonomisi olması bekleniyor. Tür-kiye bu büyümeyi ancak ve ancak rekabetçi ve kat-ma değeri yüksek sektörleri ile gerçekleştirebi-lir. Bu tanıma her yönüyle uyan sektörlerin en ba-şında ise Türk inşaat sektörü geliyor.”

19. Kalite Kongresi’nde Fibrobeton ŞirketlerGrubu İcra Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Ec-zacıbaşı Yapı Gereçleri San. Tic. AŞ. ARGE Di-rektörü Hidayet Özdemir, Matel AŞ. Serel AŞ. Fab-rika Müdürü Ercüment Arıcı ve Polisan Boya AŞ.İnovasyon Müdürü Hilal Gökkaya konuşmacı ola-rak yer aldı.

19. Kalite Kongresi’ndeİMSAD’dan inşaat açılımı

Page 16: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

İİnşaat malzemeleri sektörünün öncü grup-larından biri olan AKG Grubu’nun iştiraki İM-SAD üyesi AKG Yalıtım ve İnşaat Malzemele-

ri San. ve Tic. AŞ’nin iki büyük markasından biriolan Çimstone, küresel krizle birlikte son iki yıl-dır küçülen inşaat sektöründe zorlaşan rekabetkoşullarına ve daralan ihracat pazarlarına rağ-men 2010 yılında, 2007 yılı satışlarını yakaladı.

Kuvars esaslı kompoze taş üretiminde Tür-kiye’de ilk ve tek firma olan Çimstone, 1996 yı-lından bu yana İzmir’deki üretim tesisi ve idarimerkezi, İstanbul, Ankara ve İngiltere Nort-hampton’daki bölge ofisleri, ülke geneline vedört büyük kıtaya yayılmış çözüm ortaklarıylafaaliyetlerine devam ederken, planlı büyümesinisürdürüyor. Birçok ulusal ve uluslararası ku-rumsal zincir mağaza projesinin vazgeçilmez ze-min malzemesi haline gelen Çimstone, 2005 yılı

Emre TÜTÜNCÜ Çimstone Genel Müdürü

2010 yılının ekonomide büyüme ve inşaat sektöründekayıpları kapatma yılı olduğunu belirten Tütüncü, 2011’e

olumlu baktıklarını söyledi. Tütüncü, sektörünhareketlenmesinde büyük rol oynayan ticari gayrimenkul

yatırımlarındaki artışa paralel canlanmaya başlayankonut sektörünün de etkisiyle inşaat sektöründe olumluhavanın estiğini, artan tüketici güveni ve düşen faizlerin

bu olumlu seyri daha da pekiştirdiğini belirtti.

“2010 kayıpları kapatmayılı oldu”

16 Ayaküstü Söyleşi

Page 17: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

başında gerçekleştirdiği 15 milyon dolarlık ikin-ci fabrika yatırımıyla adım attığı hazır mutfaksektöründe de iddiasını ortaya koyuyor.

“Ayaküstü Söyleşiler” bölümümüz için “2010yılı sektörünüz ve inşaat malzemesi sanayisi içinnasıl geçti ve 2011 yılında beklentileriniz ve ön-görüleriniz nelerdir?” sorusunu Çimstone Ge-nel Müdürü Emre Tütüncü’ye sorduk. Yüzde 15büyüme ile inşaat sektörünün 2010 yılında ka-yıplarını kapatmaya başladığını belirten Tütün-cü, “2007’de gerçekleştirdiğimiz satış düzeyle-rine ulaştık, 2011 için hedeflerimiz daha büyük.Küresel kriz sonrası Amerika ve Avrupa’daki to-parlanmanın yavaş seyri özellikle bu pazarlaraihracat yapan biz yapı malzemesi üreticilerinizorladı, ancak 2011 yılının daha iyi geçmesinibekliyoruz. Öncelikle, askıya aldığımız yatırım-larımızı gerçekleştireceğiz” dedi.

“İHRACATIMIZDA HAREKETLENMEBEKLİYORUZ”

2010 yılının ekonomide büyüme ve inşaatsektöründe kayıpları kapatma yılı olduğunu be-lirten Tütüncü, 2011’e olumlu baktıklarını söy-ledi. Tütüncü, sektörün hareketlenmesinde bü-yük rol oynayan ticari gayrimenkul yatırımla-rındaki artışa paralel canlanmaya başlayan ko-nut sektörünün de etkisiyle inşaat sektöründeolumlu havanın estiğini, artan tüketici güveni vedüşen faizlerin bu olumlu seyri daha da pekiş-tirdiğini belirtti.

Tütüncü, “Kemikleşen istihdam sorunu, ar-tan cari açık ve sıcak paranın kaygı uyandıran ha-reketi ihtiyatlılığı gerektiriyor. İnşaat sektö-ründeki büyüme ülke ekonomisinin büyümesi vebu yolla istihdam sorununun aşılması olacak. İşgücü maliyetlerini aşağıya çekecek ve verimli-lik artışını özendirecek yapısal önlemlerin alın-ması sürdürülebilir büyüme için gerekli. Politikve ekonomik istikrar olduğu sürece iç satışla-rımızda artış, ihracatımızda hareketlenme bek-liyoruz” dedi.

Dünyanın önde gelen kuvars kompoze taşüreticileri arasında yer alan Çimstone; yurtiçindegösterdiği başarıyı yurtdışında da perçinlemekiçin Avrupa Kompoze Taş Üreticileri Birliği’ne(ASTA) üye oldu ve 2010 yılında da yönetiminegirdi. Birlik sektöre Avrupa Birliği standartlarıgetirirken, kalite ve verimliliğe odaklanarakUzakdoğu tehdidine karşı ortak duruş sergile-di. Tütüncü, “Çimstone bu ortak hareket içindeaktif rol alarak rekabetin güçleştiği küresel krizortamında çok daha etkin bir global oyuncu olu-yor. Çimstone’un ASTA’ya üyeliği, Çimstone’asektörün en büyük oyuncularıyla ortak ve uyum-lu hareket etme kabiliyeti getirirken, sektörüuluslararası platformda temsil etme fırsatı daveriyor. AB standartlarıyla yükseltilen çıta Uzak-doğu ile rekabette birlik üyelerinin elini güç-lendiriyor ve ASTA’nın kompoze taş sektörü içingetirdiği kalite kriterleri haksız rekabetin en-gellenmesi için çok önemli oluyor” dedi.

Aralık 2010 17

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD)inşaat sektörünün ulusal ve uluslararasıçapta temsil edileceği ve ilki 2011 yılında dü-

zenlenecek yeni bir fuarın ortağı oldu. Uzun sü-redir görüşmeleri oluşturulan komite tarafındansürdürülen İMSAD fuar çalışması kapsamındaİMSAD, CNR Expo Fuarcılık ile sözleşme imza-ladı. MEGABUILD Fuarı’nın birincisi 8-11 Eylül2011 tarihinde, yeni salonlarıyla alanı büyüyecekİstanbul CNR Expo Fuar Merkezi’nde düzenle-necek. Sektörün hedeflerine paralel farklı birkonseptte ele alınacak MEGABUILD Fuarı hemkatılımcı firmaların, hem de ziyaretçi kitlesininbeklentilerine yönelik planlandı. Fuarın kısasürede önce yurtiçinde ve bölgesinde daha son-ra ise dünyada belli bir noktaya ulaşması he-deflendi. MEGABUILD Fuarı ile ilgili önümüzdekidönemde pek çok faaliyet gerçekleştirilecek. Yur-tiçi ve yurtdışı çok geniş bir nitelikli bireysel vekurumsal ziyaretçi kitlesine hitap edecek olanfuarın tanıtımı da etkin yapılacak ve önemli birbütçe çerçevesinde gerçekleştirilecek. İMSADgünden güne gelişen faaliyetlerine adını verdi-ği fuarla yeni bir halka ekliyor. İMSAD'ın katkı-larıyla MEGABUILD, Türk inşaat sektörününhızlı gelişen gündemi ve gelişim alanlarına dahizmet edecek. Bölgesinde ve dünyada Türk in-şaat sektörünün gelişen lider konumu ile para-lel işbirlikleri ve organizasyonlar MEGABUILDFuarı’nda organize edilecek.

Avrasya Yapı ÜrünleriFuarı, MEGABUILD 2011

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD)tarafından yayımlanan Türkiye’nin ilk detaylı ay-lık inşaat sektörü değerlendirme raporunun

Kasım 2010 sayısı, konut kredilerinde 2009 yılı-nın ortasında başlayan patlamaya dikkat çekiyor.2010 yılının üçüncü çeyreğinde ivmelenen inşa-at sektöründe, maliyetlerde artış yaşandığı be-lirtilen raporda, özellikle müteahhitlik sektörü-nün büyük proje yatırımlarını sürdürmesi, son kul-lanıcının istenen alımları gerçekleştirmemesinekarşın sektörün hareketli kalmasını sağladığı ifa-de edildi. Kritik diğer göstergenin kredilerin du-rumu olduğunun altının çizildiği Kasım 2010 ra-porunda konut kredisi kullanımlarına dikkatedilmesi uyarısı dile getirildi. Konut kredilerininkasım ayında 54 milyar TL düzeyine ulaştığı be-lirtilen raporda kredilerdeki kontrolsüz bir artı-şın ekonomi üzerinde uzun vadede risk oluştu-rabileceği vurgusu yapıldı.

İMSAD: Konut kredileri 2004’dekinebenzer bir patlama yaşıyor

İMSAD’dan yeni bir mega fuar hareketi

Page 18: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

ALÇIDER Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Tunaman

“Alçı milli bir

üründür”

18 Sektörel Güç

Page 19: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 19

Çatalhöyük'te bulunan yazılı kayıtlara göreAnadolu'da alçı kullanılışı 10 bin yıl önce-sine gidiyor. Sümer, Asur, Mısır, Yunan ve

Roma uygarlıklarında da inşaat malzemesi olarakkullanıldığı biliniyor. Alçının geniş kitlelerce be-nimsenmesi ise 1666’daki Londra yangını sonra-sında yaşanıyor. Bu felaket sırasında ahşap yapı-ları koruduğu gözlenen alçının kullanımı Paris'tezorunlu hale getiriliyor ve sıva alçısına "Paris al-çısı" ismi veriliyor.

Bugün 100’den fazla ülkede 100 milyon tonunüzerinde alçı taşı tüketiliyor. Alçının inşaat mal-zemesi olarak sağladığı avantajları ise Türkiye son10 yılda fark etti. İMSAD üyesi ve Türkiye Alçı Üre-ticileri Derneği (ALÇIDER) Yönetim Kurulu BaşkanıMehmet Tunaman’a alçıyı, sektörün gücünü ve ya-rattığı ekonomik katma değeri sorduk.

Alçı, inşaat malzemeleri sanayisinde ne ifadeediyor?

Alçı özellikle inşaat malzemesi olarak 90’lı yıl-ların sonlarından itibaren Türk yapı sektöründe çokaranır bir inşaat malzemesi haline geldi. Alçınınbir yapı malzemesi olarak çok önemli özelliklerivar. Müteahhitler, biraz da üreticilerin katkısıylaçok kısa zamanda bunun farkına vardı. Çünkü fab-rikalar kuruldukça, beraberinde yeni pazarlaroluşmaya başladı, bununla birlikte tüketim de art-tı. Alçı sıvalar inşaat malzemesi olarak daha çokkonut inşaatlarında kullanılabilen bir malzeme.Alçı levhalar ise otel, hastane, iş merkezi gibi ko-nut dışı amaçla üretilmiş yapılarda kullanılmak-tadır. Özellikle konut inşaatı sektörü, ucuzlayankrediler ve mortgage sistemi ile 2005-2007 yılla-rında Türkiye’nin ekonomik büyümesine paralelolarak çok hızlı bir ivme kazandı. Dolayısıyla bizimde alçı sıva üretimimiz 2’ye, 3’e katlandı. Nere-deyse mevcut fabrikaların kapasiteleri doldu.Buna bağlı olarak tabi ki arz talep dengesi değiş-ti, alçı sıva ve levha fiyatları arttı. Alçı sektörü bir-denbire ilgi çeken bir sektör haline geldi ve hemenarkasından da çok ciddi yatırım almaya başladı. İlgiduyan birçok yatırımcı 2005 ile 2008 yılları arasındasektöre ciddi yatırım yaptılar. Bu kapasiteler tamdevreye girecekken global kriz patladı. Böyle du-rumlarda ilk olarak etkilenen sektörlerden biri-si inşaat sektörüdür. İnşaat sektörü bugün loko-motif sektörlerden bir tanesi.

Yapı sektöründe alçı kullanımının ne gibi fayda-ları söz konusudur? Türk inşaat sektörününalçı kullanımı hakkındaki düşüncelerinizi öğre-nebilir miyiz?

Maden olarak son derece kolay bir şekilde in-şaat malzemesi haline getirilebiliyor ve toz halindede suyla karıştırılıp alçı sıva haline dönüştürüle-biliyor. Bunların yanı sıra toz haline getirildikten

sonra suyla karıştırılıp, kalıpların içerisine dökü-lerek dekoratif elemanlar üretilebiliyor ya da ikikâğıt arasına sıkıştırılıp alçı levhalar yapılabiliyor.Bugün artık modern ve estetik tasarımlarda, sa-bit tesisatın yoğun olduğu teknolojik binalarda te-sisatı kapatma amaçlı alçı ve alçı levhalar kulla-nılıyor. Dolayısıyla özellikle mimarlar bu tip esnekmalzemeleri çok seviyorlar. İkincisi bizim hala bi-nalarımız beton ve duvarlarımız tuğlalardan ya-pılıyor. Tabii bu tuğla duvarların, bir şekilde sıvaylakaplanması gerekiyor. Eskiden çimentoya kum ka-rıştırılarak sıva yapılırdı. Şimdi bu uygulama or-tadan kalktı; alçı uygulanıyor. Zaman, güç veenerji kaybını ortadan kaldırıyor. İnşaat işçiliğin-den önemli bir tasarruf sağlıyor. Malzeme olarakucuz bir malzeme; dolayısıyla hız kazandırıyor, mü-teahhidin bir an önce işini bitirmesine olanak sağ-lıyor. Dolayısıyla bu açıdan da tercih edilen çok yön-lü ve doğal bir malzeme. Her şeyden önemlisi deülkemizin zengin ve yüksek saflıktaki alçı re-zervlerinden üretilen milli bir ürün.

“YÜZDE 10 BÜYÜME TAHMİN EDİYORUM”Türkiye alçı sektörü 2010’un ilk 10 ayında nasıl birperformans gösterdi? 2009 yılı ve kriz dönemi ilekıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Alçı endüstrisi 2009 yılında yüzde 16 küçüleninşaat sektörü kadar bir küçülme yaşamasa da, ta-lebin üç katı büyüklüğündeki üretim kapasitesi,sektör içi rekabetin artmasına ve fiyatların aşırıdüşmesine yol açtı. Bu da sektörün parasal hac-minin küçülmesine neden oldu. 2010 yılının bir ön-ceki yıla göre düzelen moraller ve inşaatlardaki ha-reketlilikle birlikte ilk 10 ayda, bir önceki yılın aynıdönemine göre yüzde 10 büyüyerek 2008 yılı se-viyelerine geri döneceğini tahmin ediyorum.

Alçının inşaatlarda enerji ve maliyet tasarrufusağladığını belirten Tunaman, malzeme olarak ucuz vedoğal bir malzeme olan alçının, Türkiye’nin zengin veyüksek saflıktaki alçı rezervlerinden üretilen milli birürün olduğunu söylüyor.

“İMSAD’ın çalışmalarındanmemnuniyet duyuyoruz”

“Türkiye ekonomisi, iniş çıkışlarla ama hep büyüyen bir tempo ile bugüne kadargeldi. Son otuz yılda dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasına girdi. Altyapıeksiklerinden doğan inşaat ihtiyacı, artan nüfustan ve yenileme gereksinimindendoğan konut talebi yapı sektörünün daha uzun süre büyümesine neden olacaktır.Türkiye’deki gelişmiş yapı malzemesi endüstrisi bu inşaat ivmesini yıllarcabesleyecek potansiyele sahiptir, ancak ülkemizde sık rastlanan yatırımverimliliğini göz ardı ederek anlık kazancı hedefleyen müteahhitlik anlayışı,yetersiz yapı ve malzeme denetimi milli inşaat sektörümüze kalitesiz ve standartdışı yapı malzemesi üreten bir merdiven altı sanayisini oluşturmuştur. Teknikstandartları sağlamakta yetersiz her türlü inşaat malzemesi, ülkemizde herhangibir denetime tabi olmaksızın üretilmekte, ithal edilmekte ve satılmaktadır. Doğruolarak üretilmiş malzemeden çok daha ucuz pazarlanan bu malzemelerin ülkeekonomisine verdiği zarar sonsuzdur. İMSAD gibi çatı derneklerinin en önemligörevlerinden biri arkasındaki büyük güç ile birlikte, bu eksikliğin üzerine gitmekve merkezi otoritelerin harekete geçmesini sağlamaktır. Son dönemlerdeİMSAD’ın bu yolda hızla ilerlediğini görüyor ve memnuniyet duyuyorum.”

Page 20: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türkiye’nin yıllık alçı üretimi ne kadardır? Buüretimin ne kadarı yurtiçi, ne kadarı yurtdışı pa-zarlarda tüketilmektedir?

Türkiye’de yıllık toz alçı üretimi, alçı sıvalar-da 3 milyon tonun üzerindedir. Bunun 500 bin tonualçı levha üretiminde kullanılmakta, geri kalan 2milyon tondan fazlası iç pazarda, 500 bin tondanfazlası dış pazarlarda tüketilmektedir.

Türk alçı sektörünün dünyadaki yeri ve pazar bü-yüklüğü hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Türk alçı sektörünün bugün ülkemizde yarat-tığı toplam ekonomi yarım milyar dolara yakındır.Ancak gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığındakişi başı 30-35 kilogram olan inşaat sıvası tüke-timi Avrupa ortalamasına yakınken, kişi başı 0,60-0,65 metrekare olan alçı levha tüketimi çok dü-şüktür. Bugün çok modern bir inşaat malzemesiolan kişi başı alçı levha tüketimi bazı Avrupa ül-kelerinde ortalama kişi başı 6 metrekare civa-rındadır. Bu oran Fransa, Almanya ve İngiltere gibiülkelerde 10 metrekareye yakındır, ABD’de ise 14metrekarenin üzerindedir. Alçı ürünlerinin fiyat-ları da ülkemizde dünya ile kıyaslandığında çokucuzdur, alçı sıva bugünlerde ülkemizde tonu 40-42 avro seviyesinde satılırken, Avrupa ülkelerin-de 120-180 avro fiyatlardan satılmaktadır. Alçı lev-ha fiyatlarında da bu durum farklı değildir.

Dünya alçı üretiminde hangi ülkeler etkin bir pa-zar ağı, üretim ve ihracata sahiptir? Bu ülkele-rin üretimleri ve ihracat rakamları hakkındabilgi verebilir misiniz?

Dünyada, alçı sıvanın yoğun kullanıldığı ülke-

Alçının yararları ve üstünlükleriAlçı yangına dayanıklı, enerji tasarruflu, çevreyi koruyan, hafif, sağlıklı, doğalklimalı, nem düzenleyici özelliğe sahip, ekonomik, yalıtım sağlayan, yaratıcıve estetik uygulamalara olanak tanıyan bir inşaat malzemesidir. Alçınınüstünlükleri şöyle sıralanabilir:• Alçı malzemesi en az enerji kullanımı ile elde edilebilir, tasarımda

öngörülen konfor ve estetik koşullarını sağlar, çevre kirliliği yaratmaz.• Alçı dökümünden ve prizini yapıp kuruduktan sonra boyutlarında bir

değişiklik göstermez. Böylelikle beton gibi rötre çatlakları ve ahşap gibibünyesine rutubet alıp verdiği halde boyut ve şekil değişikliği yapmaz,

• Alçının ve alçı elemanının elde edilişi, uygulanması, bakımı kolay veucuzdur,

• Alçı, tam bitmiş olarak yapıya girer, ek emek ve masraf gerektirmez,• Alçı, hazır yapı elemanı üretimine elverişli bir malzemedir. Duvar ve tavan

kaplamalarının önceden hazırlanmasına olanak sağlar. Deprem, yangın vesel baskını gibi afet durumlarında konut ihtiyacının arttığı vekarşılanmasının kısa sürede gerçekleşmesinin zorunlu olduğu hallerdekullanılmak üzere depo edilebilecek yapı elemanları hazırlanabilir.

• Alçı doğal ham madde kaynaklarından elde edilmekte, bu malzemelerülke ölçeğinde yeterli olduğu gibi, ülke dışına da ihraç edilerek ülkeekonomisine katkıda bulunulabilir,

• Malzeme üretimi büyük yatırım ve karmaşık teknoloji gerektirmez.Teknolojik gelişmelere uyum sağlar ve hazır yapı elemanları üretimineelverişlidir,

• Alçı malzemeleri üretim yerinden şantiyeye kolaylıkla taşınabilir ve kolayuygulanabilir. İşçilik masrafı ve maliyeti azdır. Taşıma ve kullanmasırasında tahrip olmuş malzeme veya yapı elemanları kolay onarılabilir.

lerin başında yapı inşaat tekniği betonarme, kar-kas/tuğla sistemi olan Akdeniz ülkeleri gelmek-tedir. Hafif ve kuru imalat olan alçı levha tüketi-mi orta ve kuzey Avrupa’ya çıktıkça değişen yapıtekniği sebebiyle hafif malzemelerin kullanıldığı,ahşap yapıların yapıldığı ülkelerde daha çok kul-lanılmaktadır. Dünyada çelik ve prefabrik yapıla-rın ağırlıklı olduğu hızlı ve büyük çapta projelerininşa edildiği ABD, 4 milyar metrekare ile en faz-la alçı levhanın kullanıldığı ülkedir.

“KONUTLARDA ALÇI KULLANIMIZ AZ”Türkiye inşaat sektörünün alçı kullanım kültü-rü hakkında bilgi verebilir misiniz? Avrupa vedünya ile kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortayaçıkmaktadır.

Pratik bir yapı malzemesi olan alçının iç duvarsıvası olarak ülkemizde kullanılma oranı inşaat-larda yüzde 60’ın üzerine çıkmıştır ve artmaya de-vam etmektedir. Ancak modern bir inşaat mal-zemesi olan alçı levha ülkemizde otel, hastane,alışveriş merkezi gibi konut dışı amaçlı üretilen bi-nalarda çok miktarda tüketilirken, konutlardaçok az tüketiliyor. Hâlbuki alçı levhalar bölme du-var olarak alternatif duvar örme malzemelerinegöre hafifliği, ekonomikliği, yangına karşı diren-ci, yalıtım malzemeleri ile bir araya gelerek oluş-

20 Sektörel Güç

Page 21: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 21

turduğu ısı ve ses yalıtımı potansiyeli ile konutlariçin çok ideal bir iç bölme duvar malzemesidir. Özelolarak tasarlanmış alçı levhalar günümüzde Av-rupa ve ABD’de mekânların akustik özellikleriniiyileştirmek ve insanların yaşam konforunu ar-tırmak için kullanılmaktadır.

Türk alçı sektörünün sorunları ve çözüm öne-rileri konusunda düşüncelerinizi öğrenebilir mi-yiz?

Türkiye’de birçok endüstride olduğu gibi alçısektöründe plansız oluşmuş üretim kapasitesi enbüyük sorundur. Bugünkü kurulu üretim kapasi-tesi iç talebin 3 katından fazladır. Bu durum fab-rikaların verimsiz kullanılmasına neden olmakta,bu nedenle artan maliyetleri düşürmek için üre-ticiler fiyatları düşürerek üretimlerini artırmayaçalışmakta, bu da kısır bir döngüye yol açmakta-dır. Bu noktada tüm yeni yatırımlar için devletin birmerkezi planlama ve denetimi şattır. Serbestrekabet deyip geçilmemelidir. Sanayicilik gelip ge-çici bir meslek değildir. Kurulan bir fabrikanın enaz 50 yıllık bir yaşam planı olmalıdır, bu da bir en-düstriyel bilgi birikimi ve sermaye kapasitesi ge-rektirmektedir. Ülkemizde ne yazık ki birçok ya-tırımcı anlık kazanç hevesi ya da başka nedenlerleişe girmekte ve çoğunlukla sonunu getireme-

Dünyada alçı üretimi Günümüzde alçının yıllık üretim miktarı 128 milyon tonu aştı. Termiksantrallerin baca gazı desülfürizasyonundan üretilen sentetik alçı, doğal alçıkadar tüketiliyor. 2009 sonu itibarıyla dünya alçı üretimi 130 milyon tonolarak tahmin ediliyor. (Değerler milyon ton cinsindendir)

Ülke 2005 2006 2007 2008 2009 Kanada 9.40 9.50 9.50 9.70 9.90 Çin 7.30 7.50 7.70 7.80 7.90 Mısır 2.00 2.00 2.00 2.20 2.20 Fransa 4.90 4.80 4.80 5.00 5.00 Almanya 1.60 1.65 1.70 1.80 1.80 Yunanistan 0.50 0.50 0.50 0.50 0.50 İran 13.00 13.00 13.00 13.00 13.00 İtalya 1.20 1.20 1.20 1.40 1.40 Japonya 5.90 5.90 6.00 6.00 6.10 Meksika 6.30 7.00 7.40 7.50 7.70 Rusya 2.20 2.20 2.40 2.50 2.60 İspanya 13.20 13.20 13.20 13.40 13.50 Suriye 0.50 0.50 0.50 0.50 0.50 Tayland 6.92 8.35 8.40 8.50 8.50 İngiltere 2.90 2.90 2.90 3.10 3.10 ABD 1.75 21.10 22.00 22.00 22.20 Türkiye 1.75 2.30 2.50 2.30 2.30 Diğer Ülkeler 21.33 21.40 21.30 20.80 21.80 Toplam 122.00 125.00 127.00 128.00 130.00

“Her türlü inşaatmalzemesiüretiliyor”“Türkiye’deki inşaatsektörünün hacminin2000’li yılların ortasındansonraki durumuyla, 1990’lıyıllar arasında çok büyükfark var. Yani sektöraslında çok büyüdü. 1990’lıyılların başında daha hazırbetonu tanıtmayaçalışırken, inşaatmalzemesinde son derecesınırlı sayıda alternatifvarken, bugün her türlüinşaat malzemesiTürkiye’de üretiliyor ya daithal ediliyor ve yapısektöründe kullanılıyor.Alçı da bunların arasınaçok güçlü şekilde girdi.”

Kaynak: Alçıder

Page 22: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türkiye’de alçı üretimi ve istihdama katkısıÜlkemizde alçının inşaat malzemesi olarak üretimi 90'lı yılların ortalarındayaygınlaştı ve 2000'li yılların başları ile birlikte alçı sektörü hızla büyüdü.Bugün 400 milyon TL değerinde bir sektör haline geldi. İnşaat sektörünün2005-2007 yılları arasında hızlı büyümesi sonucunda alçı sektörüne yeniyatırımcılar katıldı. 2009’da alçı üretim miktarının 2.250 milyon tonda kaldığı,2010’da ise üretim miktarının 2009 ile aynı seviyelerde olacağı tahminediliyor. Türkiye'nin alçı ihracatı kriz dönemine kadar sürekli artış gösterdi.2007’de bir önceki yıla göre yüzde 21,8 oranında artarak 65,9 milyon dolardüzeyinde gerçekleşen alçı ihracatı, 2008’de 84,3 milyon dolar düzeyindegerçekleşti. 2009’da da yüzde 21’lik bir küçülme oranı ile 66,9 milyon dolarseviyesine düştü. Türkiye’nin alçı ihracatında ilk üç ülke ise sırasıylaUkrayna, Rusya ve Azerbaycan. Sektör yaklaşık 2 bin 500 personel istihdamediyor. Sektörün sağladığı en büyük istihdam ise uygulama alanında.Sektörün dekorasyon, sıva ve alçı levha uygulamalarında ülke genelinde 100bin kişiden fazla istihdam yarattığı biliniyor. (Değerler bin ton cinsindendir)

Yıllar 2005 2006 2007 2008 2009 Yurtiçi alçı tüketimi 1.350 1.800 1.900 1.470 1.800 İhracat 400 500 600 830 450 Toplam 1.750 2.300 2.500 2.300 2.250

mektedir. Bu da geçen zaman içerisinde milli ser-vetin heba olmasına neden olmaktadır.

Alçının kullanımı konusunda yaptığınız çalış-malar ve eğitim faaliyetleri hakkında bilgi alabilirmiyiz? Özellikle mimar ve inşaat mühendisleri-ni alçı kullanımı konusunda teşvik etmek için na-sıl bir stratejiniz bulunuyor?

ALÇIDER olarak alçı ve alçıdan üretilmiş inşaatmalzemelerinin ülkemiz inşaat sektöründe yaygınşekilde kullanılması için 2 yıl önce bir tanıtım ata-ğı başlattık. Değişik medya araçları ile alçının bi-linmeyen yanlarını insanlara anlattık. Bugün bir-çok üyemizde, alçı uygulama ustası yetiştirenkurslar, sertifikasyon programları ve akademilermevcuttur. Bu yönde ALÇIDER olarak belirli üni-versiteler ile işbirliği içerisindeyiz. Alçı ürünleri veuygulamasının yapı malzemesi derslerinde öğre-tilmesi için çaba sarf ediyoruz. Ayrıca, mimarla-ra yönelik alçı ürünlerinin en verimli şekilde kul-lanıldığı bir ödüllü proje yarışması planlıyoruz.

Türk alçı sektörünün gelecek perspektifi vestratejisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Türk alçı sektörü, gelecek 10 yıl içerisinde alçısıva segmentinde 5 yıl daha büyümeye devamedecek ve daha sonra alçı levhanın konutlardabölme duvar yapımında daha fazla kullanılmasıylaalçı sıva tüketimi yavaşça düşerek yerini alçı lev-haya bırakacaktır. Bundan 5 yıl sonra daha yük-sek performanslı ileri teknoloji gereken levhalarpazarda daha fazla tüketilecek, iki yüzeyde çiftkatlı, arasında daha yüksek yoğunlukta yalıtımmalzemesi bulunduran ısı ve ses yalıtımı daha ge-lişmiş levhadan yapılmış duvar sistemleri üreti-lecektir. Binaları yangına karşı güçlendirmek içinyangın koridorları, merdiven boşlukları ve özel-likle kapalı garajlar alçı ile kaplanacaktır. Okul-larda sınıflardaki öğrencilerin dinleme kalitesi-nin artırılması için tavanlar akustik alçı levhalarile kaplanacaktır.

22 Sektörel Güç

Page 23: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 24: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türk cam sanayinin temellerinin atılmasındave bugün güçlü bir sektör olarak dünyada re-kabet edebilmesinde şüphesiz en büyük

pay Şişecam’a ait. 75 yıl önce Atatürk’ün talima-tıyla Türkiye İş Bankası tarafından kurulan Şişe-cam bugün 750 milyon dolarlık ihracatı, 2,5 mil-yar dolarlık cirosu, 3,5 milyon tonluk toplam üre-timiyle dünyanın en büyükleri arasında yer alıyor.Rusya’dan teknoloji aldığımız 1935’li yıllardanbugüne köprülerin altından çok sular aktığının daen güzel örneği Şişecam’ın öyküsü. Cironun 300milyon doları Şişecam’ın Rusya’daki yatırımla-rından geliyor. 400 çalışanla çıkılan yolda bugün18 bin çalışana sahip Şişecam’ın faaliyette bu-lunduğu alanlardaki üretimi de göz dolduruyor.Düz camda 1,4 milyon ton, cam ev eşyasında 500bin ton, cam ambalajda ise 1,6 milyon ton üretimgerçekleştiren Şişecam’ın ve dolayısıyla Türkcam sanayinin öyküsünü Şişecam Yönetim Kuru-lu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kır-man’la konuştuk.

Şişecam’ın tarihi, Türk cam sanayinin de tarihi-ni yansıtıyor. Atatürk’ün emri ile Türkiye İş Ban-kası tarafından temeli atılan Şişecam, bugün 75.yılını kutluyor. Bu kadar kolay söylenmesine rağ-men, 1935’li yıllarda bu işin temelleri atılırkensüreç pek de kolay geçmemiş. O dönem neler ya-şandığını anlatır mısınız?

Öncelikle 1920’li yıllardan başlamak ve sonra1930’lara gelmek gerekiyor. 1920’li yıllarda sa-vaştan yeni çıkmış Cumhuriyetin ekonomik du-rumu herkes tarafından biliniyor. Zaman geçtik-ten sonra bazı işlerin yapılabilmesinin kolay olduğudüşünülüyor ancak bu o kadar da kolay değil ta-bii… Her işin zorluğunu, kendi içerisinde ve yaşa-nan dönemde anlamak gerekir. O zamanlarda ül-keyi düşünün! Çok kötü camlarla iş yapılıyor, camithal ediliyor. Piyasadaki camların görüntüsü bo-zuk ve geçirgenliği az... Ülkede üretim demeye

değmeyecek, küçük atölyelerde işler yapılıyor.1934’e kadar bu böyle devam ediyor. 1934’e gel-diğimizde Birinci Kalkınma Planı’nda cam sana-yisine olan ihtiyaç görülüyor. Kaldı ki, o dönemlerdesadece cam değil, demir çelik ve stratejik anlamdaönem taşıyan sanayi dallarına Türkiye’nin girme-si hep konuşulan konular arasında. Burada en bü-yük rolü oynayan kuruluş Türkiye İş Bankası ki,Atatürk’ün talimatıyla 1924’te kurulan bir banka.Kurulmasından sonra da Türkiye’deki her sana-yi alanının başlangıcında bu banka var.

1934, hem cam sanayimiz, hem de Şişecam açı-sından önemli bir yıl… O yıllardaki süreçten bi-raz bahseder misiniz?

1934’te Atatürk tarafından imzalanan karar-namede Türkiye İş Bankası’na verilen görevle baş-layan cam sanayisini kurma çalışmaları, 1935’teüretime dönüşüyor. Bu aşamada hiç bilmediğinizbir alanda büyük çaplı bir üretim yapma çabanızvar. Fabrikanın kuruluş yıllarında yabancı maki-nelerin kullanılmasının yanı sıra teknik personelinbüyük bölümü de yabancı. Fakat bunlar Avrupa’dasavaşın uzaması nedeniyle ülkelerine dönüyor vebirdenbire boş kalan üretim tezgâhlarında Türkteknik elemanlar ve gençler yer almaya başlıyor.1950‘li yıllara gelindiğinde Paşabahçe’de hâlâ tekfabrika ile cam ambalaj ve cam ev eşyası üreti-mi yapılmakta, ülkenin ihtiyaçları karşılanmak-ta, bir ara düz cam üretimi denenmiş ama başa-rılı olunamamış. Teknolojiye ihtiyaç var. Tekno-loji arayışları başlıyor ve Avrupa’dan alma giri-şimlerimize olumlu yanıt verilmiyor, çeşitli ba-hanelerle reddediliyor. Bunun üzerine Rusya’danaldığımız teknoloji uygulanmaya başlıyor. Böyle-ce Beykoz’da 3 bin tonla başladığımız üretimden,bugün düz cam, cam ev eşyası, cam ambalaj üre-timimizle 3,5 milyon tona gelen çizgiye erişmiş bu-lunuyoruz.

1935-2010 arası kırılma dönemlerinden bahse-der misiniz? Mesela ilk olarak ihracat yapmayanasıl karar verildi ve süreç nasıl ilerledi?

Şişecam’da 4 temel dönüşüm vardır. Bunlar;1935-1960 arası kuruluş ve gelişme dönemi,1960-1990 arası teknoloji hakimiyeti ve dışa açıl-ma dönemi, 1990’lar, büyük yatırımlar ve yenidenyapılanmanın olduğu dönem ve 2000’ler, küreselvizyon dönemi… Biz, 1960 yılında ihracata başla-dık ve ilk ihracatımız ABD’ye 34 bin dolar olarak

“Stratejimiz,dünyanın heryerine camsatmak”

Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman

“Bugün, ulaştığımız boyutlarla, ihtisaslaşmamız verekabet gücü yüksek faaliyetlerimizle sahamızdaAvrupa’nın ve dünyanın seçkin üreticileri arasında yeralıyoruz. Cam satış gelirlerine göre dünyanın 12. büyükcam firmasıyız. Biz dünya cam üretiminin yüzde 3’ünü,soda üretiminin ise yüzde 3,5’ini gerçekleştiriyoruz.”

24 Güncel Söyleşi

Page 25: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 25

Page 26: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

“BÜYÜMEYE DEVAM EDİYORUZ”Yatırım stratejinizde yakın coğrafyadan başla-manızın nedenlerini öğrenebilir miyiz?

Yakın coğrafyadan başlamamızda bu bölge-yi kontrol altına almak ve buradan büyümek stra-tejisi vardı. Bu anlayışımızı geliştirerek sürdü-rüyoruz. Yakın coğrafyanın ötesine de taşabiliriz.Şu anda ABD ve Çin dahil coğrafya farkı gözet-meksizin 140 ülkeye satış yapıyoruz. En önemliatlamalarımızdan birisi Rusya ve Bulgaristan ya-tırımlarımızdır. Bosna-Hersek’te ise soda üreti-mi konusundaki yatırımımızı önemli bir gelişmenoktası olarak değerlendirebilirim. Şişecam ola-rak önemli atılımlarımız, yurtdışına çıkışları-mızdır. Yurtdışına açıldıktan sonra Türkiye’de debüyüdük ve büyümeye devam ediyoruz.

Günümüzde artık iş yapma yöntemleri de değişti.Hem iş yapma yöntemleri değişti, hem de ku-

rallar ve rekabet şartları sizi etkiliyor. Rekabetetkilerken, maliyet etkiliyor. AB’ye mal satabil-mek için AB’ye yeni girmiş bir ülkede, maliyet açı-sından avantaj sağlamanız gerekiyor. Bu ne-denlerle Bulgaristan’da yatırım yapıyorsunuz.Rusya gelişmekte olan bir coğrafya ve orada daolmanız gerekiyor.

Rusya Şişecam açısında ironik sayılabilecekbir sıçrama noktası herhalde. 1950’ler de tek-nolojisine muhtaç kaldığınız bir ülkenin cam pa-zarının yüzde 20’si Şişecam’ın elinde... Sadeceürün değil teknoloji de ihraç eder noktadasınızRusya’da. Rusya pazarındaki gücünüz hakkın-da bilgi verebilir misiniz?

Şu anda Şişecam bütün üretim alanlarındason teknolojiyi kullanıyor. Ciddi bir ARGE çalış-mamız var. Gittiğimiz yere bunu taşıyoruz. Rus-ya’da bu işin en ileri teknoloji kullanarak üretil-mesine ironi de diyebilirsiniz. Rusya’da 8 lokas-yonda tesislerimiz var. Rusya’da, cam ambalaj-da 1,1 milyon ton kapasiteye sahibiz. Rusya to-parlanıyor ve cam ambalajda satış rakamlarımızınyükseleceğini düşünüyoruz. Hızla yol aldığımız vebiraz da gizli kalan bir başka alan cam ev eşya-sıdır. Posuda’da cam ev eşyası ile ilgili bir kuru-luşumuz var. O da bu yıl çok ciddi bir şekilde yük-selme trendine girdi. Rusya’da cam ambalajdansonra önemli bir cam ev eşyası üreticisi olmakgibi bir fikri de taşıyoruz. Düz cama da girdik. Ta-taristan’da başlayan çalışmalarımız var. Önü-

gerçekleşti. Bugün gelinen nokta 750 milyon do-lar seviyesindedir. O zamandan bu zamana kon-septimiz değişmedi. Sadece tek pazara hitapeden Şişecam ya da Türkiye pazarına ürün verenŞişecam anlayışımız yoktu. Her yere üretim yap-mak düşüncesindeydik ve bunu geliştirdik. Bu ge-lişmenin sonucu bizim diğer yerlerde de üstlen-memiz gereği ortaya çıktı. Yurtdışına mal sata-bilmek için sürekli Türkiye’de faaliyette bulunmak,Türkiye’de büyümek yeterli değildi. Stratejik ola-rak başka yerlerede gitmemiz gerekiyordu. Böy-lelikle başlayan süreçte ilk başta Gürcistan, Bul-garistan, Rusya, gibi ülkelere gidildi. Bugün ül-kemiz dahil Gürcistan, Bulgaristan, Rusya, Mısır,İtalya, Bosna-Hersek ve Ukrayna olmak üzere 8ülkede, 91 tesisimiz var.

Türk camsanayisinin

temelindeŞişecam imzası

“Türk cam sanayisinin temelinin bu tür birüretim gücüne kavuşmasında Şişecam’ınkatkıları büyüktür. Şunu da özellikle söylemekgerekir. Ülkemizde cam sanayisi bizim dışımızdada önemli ilerleme kaydeden bir sanayi dalıdır.Artık değişik cam üretim alanlarında; düz camda,cam ev eşyasında sadece Şişecam değil, başkaüreticiler de var. Biz bundan memnunuz, bubizim hızımızı kesmiyor ya da rekabet açısındanbizi çok düşündürtmüyor. Biz bunun yarattığırekabet ortamına uymak için kalitemizi ürünçeşitliliğimizi ve arayışlarımızı artırıyoruz. Bubizim ve ülke pazarı açısından olumlu birgelişmedir.”

26 Güncel Söyleşi

Page 27: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

müzdeki yıl inşaatına başlarız, 2012’de de bir ak-silik çıkmazsa üretime geçmeyi hedefliyoruz.

Şişecam’ın dünya ve Avrupa pazarındaki yeri vekonumu ile pazar payı nedir ve bu pazarlarda-ki stratejiniz hakkında bilgi alalım?

Bugün, ulaştığımız boyutlarla, ihtisaslaşma-mız ve rekabet gücü yüksek faaliyetlerimizle sa-hamızda Avrupa’nın ve dünyanın seçkin üretici-leri arasında yer alıyoruz. Cam satış gelirlerinegöre dünyanın 12. büyük cam firmasıyız. Dünyacam üretimi 120 milyon ton civarında. 40-50 mil-yon tona varan üretimler var. Bunların yarısı düzcam açısından Çin’de gerçekleşiyor. Biz dünyacam üretiminin yüzde 3’ünü, soda üretiminin iseyüzde 3,5’ini gerçekleştiriyoruz. Bu sıralamalarbiz büyüdükçe lehimize gelişecektir. Avrupa vedünya stratejimizde mevcut konumlarımızı ge-liştirme planlarımız var. Avrupa’yı Rusya’danayrı tutuyoruz. Avrupa’da cam ev eşyasında çoketkiliyiz. Düz cam konusunda da çok mesafe al-dık. Cam ambalajda çok bulunmuyoruz ama ge-lişmelere göre neler yapacağımız konusundaözellikle Balkanlar’da planlamalarımız bulunu-yor. Buradan Avrupa’ya soda satıyoruz zaten. Av-rupa’da mevcut ürünlerimiz açısından pazar pa-yımızı geliştirme çalışmalarımız var. Avrupastratejimizde diğer üreticilerin her zaman önü-ne geçme çabası var. Rusya’da diğer üretimalanlarında da büyümek istiyoruz. Mısır’da düzcam üretimimiz başladı. Cam ev eşyası kuruyo-ruz. O coğrafyaların hepsine nüfuz etmeye çalı-şacağız. Buradan da gönderiyoruz ama oralardandaha hızlı hareket edeceğimizi düşünüyorum. Te-mel stratejimiz, dünyanın her yerine cam satmak.Gönlümüzde yatan liderlik ama her konuda ilküçte olma çabasındayız.

Türkiye’nin yeni dış ticaret ve ihracat politika-sı krizden sonra gelişti. Şişecam ise bunu çokdaha önceden fark edip yakın coğrafya da yatı-rımlarıyla üretimine devam etti. Yakın komşu ül-keler stratejisinde nasıl gelişeceksiniz?

Yakın coğrafyada komşu ülkelerle alışveriş et-mek diğer ülkelerle alışveriş etmekten lojistik açı-dan daha az maliyetli. Komşuları ihmal etmeninprensip olarak anlamı yok. Suriye, Irak ve İran gibiyakın komşularımızın hepsine mal satıyoruz za-ten. Ama oralarda da bizim rakiplerimizin çalış-maları var ve “Oralarda da rol alabilir miyiz? diye

bakıyoruz. Hem yakın coğrafyamızın çemberinigeliştiriyoruz, hem de bu işi tam bir çember ha-linde götürmeye çalışıyoruz.

“CİDDİ BİR İSTİHDAM YARATIYORUZ”Buradan yatırım yapma planlarınız olduğunu dü-şünebilir miyiz?

Tabii, tabii bunların hepsi üzerinde çalışıyo-ruz. Bu çalışmalar belli bir olgunluğa eriştiğin-de kamuoyuyla paylaşırız. Daha uzaklara bile ba-kıyoruz. Büyüdükçe büyüklüğü devam ettirmekde lazım. 400 kişiden 18 bin çalışana ulaştık. Cid-di bir istihdam yaratıyoruz ve bizim istihdamımız

Aralık 2010 27

Üretim alanları Avrupa DünyaDüz cam 4. 7.Cam Ev Eşyası 2. 3.Cam Ambalaj 4. 5.Cam Elyaf 4. 11.Soda 4. 9.Sodyum Bikromat 1. 3.Bazik Krom Sülfat 1. 1.

Üretim ve kapasite rakamlarınagöre Şişecam’ın iş alanlarında

dünya ve Avrupa’daki yeri

Page 28: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

28 Güncel Söyleşi

ciddi bir süreklilik arz ediyor. Çalışanlardan ayrıbir şey yapılacağına inanan bir yönetimimiz yok.Biz bir takım olduğumuzu düşünüyor ve ona göregidiyoruz. İstihdam çizgimiz kriz dönemlerindebile stabil kalmıştır, onun dışında gelişmeyle be-raber yükselen bir çizgi gösteriyor. İş barışı vesendikal ilişkilerinin olduğu, kayıtlı çalışanları ileçalışanlarının yanında olan bir kuruluş olmaktanda mutluyuz.

Şişecam’ın ham madde üretiminde de büyük birpayı var. Dünyadaki genel dağılım nedir? Ne ka-darlık bir ham madde üretimiz söz konusu?

Büyük bölümü camın ana girdisi olan hammaddelerin üretimini de yapıyoruz. Yıl sonu iti-bariyle kum, soda, krom, feldspat, kaolin üre-timlerimizin toplam 4,2 milyon ton olarak ger-çekleşmesini bekliyoruz. Bizim, soda’da 1,5 mil-yon ton civarında bir üretimimiz var. Dünya üre-timinin yüzde 3,5‘ini gerçekleştirdiğimizi düşü-nürsek, dünyada 43,5 milyon ton üretim olduğu-nu söyleyebiliriz. Soda deyince şu kanıya kapıl-mamak lazım. Cam sodadan yapılmıyor. Sodanıncam üretimindeki payı belli oranlarda. Bunun için-de kum, kaolin, feldspat gibi bir çok bileşen var.Sodanın kullanım alanı çok geniş. Camla bağlantıkurmadan da sodayı düşünmek lazım ve farklısektörlere de soda ham maddesini Şişecamolarak sağlıyoruz.

Küresel rekabette hem Şişecam olarak hem deTürk cam sanayi olarak neler yapılması gere-kiyor? Sorunlar ve çözüm önerilerini nelerdir?

İhracatçı gözüyle bakarken, bir de yerel üre-tici gözüyle bakmak lazım. Cam üretimimiz iza-be teknolojisine dayandığı için çok büyük miktardaenerji tüketimi gerektiren bir şey. Hem doğal gaz,hem elektrik konusunda cam fırınları çok büyükbir enerji çekiyor. Dolayısıyla enerji en önemli gir-dilerden birisi. Bu enerjinin sürekliliği ve kalite-si de çok önemli. Bir kere bunu sağlamak gere-kiyor. Kalitede çok ciddi bir mesafe aldık Enönemli şey üreticiler açısından küresel rekabettefiyatlama. İşçilik maliyetleri açısından da biryaklaşım gösterilebilir. İhracatçı açısından kur-lar önemli unsurlar. Çok ciddi bir cam ithalatı-mız var. Türkiye’nin ilk 10 ay itibarıyla 350 mil-yon doları aşan cam ithalatı oldu. Çok değişik camürünleri var. Ülkeye Endonezya, Çin, ABD gibi heryerden cam geliyor. Cam sektörü, çok sert re-kabetin olduğu bir alan. Cam sanayi çok önem-li bir sanayi. Devletin buna sübvansiyon yapma-sı gerektiğini söylemiyorum. Bu alanın öneminigözeterek maliyet çözümlerinde de yardımcıolunması ve tedbirler alınması gerektiğini söy-lüyorum. Siz ne kadar az maliyetle üretirseniz, otoimalatçısı veya inşaatlarda daha kaliteli daha iyive daha ucuz cam kullanılır. Devletin yalıtımdacam konusunun önemi konusunda vatandaşıözendirecek ve yönlendirecek çalışmalar yapmasılazım. Yeni binalarda da bu konularda taviz ver-memesi gerekir.

“Cam çok ciddibir yalıtımmaddesi”

“Geleceğin dünyasında cama çok daha fazla yerolacak. En azından inşaat alanında olacak. Enerjiüretim amaçlı cam yapımı ya da bu konuya eğilimartıyor. Gelişmiş ülkelerde binaların yüzeylerininçoğu camla kaplanmak suretiyle enerjidönüşümünde kullanılıyor. Cam artık çok ciddibir yalıtım maddesi. O yüzden de geliştirmeye deaçık. Bir know-how’ınız olmazsa ne rekabetedebilirsiniz ne de sürekli yeni bir şeylergeliştirebilirsiniz.”

“Giderekyükselen bir

ARGE bütçemizvar”

ARGE ve inovasyon konusunda neleryapıyorsunuz? Politikanız nedir?

“2011 yılındaki rakamı henüz rakamı Giderekyükselen bir ARGE bütçemiz var. 2009’da 31 milyonTL, 2010’da ise 35 milyon TL bir bütçe ile ARGEçalışmalarımızı sürdürdük. Bizim geçmişi eskiyedayanan ARGE ekibimiz ve ARGE merkezimiz var.Burada çok birikimli arkadaşlarımız çalışıyor.Camda ARGE açısından ne yapılabilir sorusu aklagelebilir. Her şey olabilir. Camın geçirgenliği,kullanılan malzemenin verimliliğinin artırılması,hafifletilmesi, kaplama yapılması gibi şeyler sürekli gelişiyor.”

Page 29: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 30: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Yılın son çeyreğine damgasını vuran enönemli husus, Türkiye’ye yönelik ‘asimetrikilgi’ydi. Bu ilgi, son 1,5 ay içerisinde Türki-

ye’ye yönelik her türlü yabancı sermaye girişinihızlandırmış durumda. İhracatçı kesimimiz, kü-resel rekabetin zaten kriz nedeniyle zorlaştığı birdönemde rekabet, değeri artan TL nedeniyledaha da zorlaştığından, Ankara’daki temaslarıy-la, döviz kurlarının istikrarlaşmasına yönelikçözüm arıyor. Bu amaçla, Cumhurbaşkanlığımakamına yapılan ziyarette, CumhurbaşkanıGül, Endonezya’ya yeni bir pazar olarak ağırlık ve-rilmesini tavsiye etti.

Bu noktada, uluslararası derecelendirme ku-ruluşu Fitch’in Türkiye’nin görünümünü pozitifeçevirmesi de önemli bir gelişme olarak algılan-dı. Bu nedenle, küresel piyasalar İrlanda ve Av-rupa Birliği haberleri, Güney-Kuzey Kore gerginliğinedeniyle dalgalanmalar yaşarken, Fitch’in “Tür-kiye’nin rating notu artabilir” mesajı ile yurtiçi pi-yasalar yurtdışındaki çalkantıdan daha az etkilendi.

FITCH: “TÜRKİYE İÇİN OLUMLU VERİSKLİ GÖSTERGELER BİRLİKTE”

Fitch’in açıklamasında, görünümün olumluyönde revize edilmesinde, iyileşen kamu finans-manının etkili olduğu vurgulandı. Bununla birlik-te Fitch, "Türkiye 2011'de 53 milyar dolar cari açıkverir" uyarısında da bulundu. Uluslararası dere-celendirme kuruluşu, Türkiye Cumhuriyeti Mer-kez Bankası’nın (TCMB) beş yıldır yılsonu enflas-yon hedefini tutturamadığını, enflasyonun he-deflerin üzerinde kalma riskinin göz ardı edil-memesi gerektiğini hatırlattı ve enflasyon he-deflemesindeki sorunun finansal oynaklık riski ya-ratabileceğine de işaret etti.

Kuruluşun, Yükselen Avrupa Bölümü BaşkanıEd Parker ise, kredi notuna bağlı görünümün re-vize edilmesinin, güçlü ekonomik toparlanmanın,kamu maliyesindeki iyileşme ve artan güvenin biryansıması olduğunu söyledi. Parker, görünüm-deki pozitif duruma rağmen, Türkiye ekonomi-sinin önemli dengesizlikler meydana gelmedengüçlü bir büyüme gerçekleştirebileceğine dairbazı belirsizliklerin olduğuna da dikkat çekti.

Aralık 2009'da Türkiye'nin kredi notunu iki de-rece artırarak “BB” seviyesine çıkaran Fitch,Türkiye’nin, borcunun Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’yaoranındaki düşüş eğilimiyle paralel olarak, malipolitikaları uygulamasının ve güçlü ekonomikbüyümeye paralel enflasyonun gerilemesiylekapsamlı makroekonomik dengenin sağlanma-sının, kredi notunu artırabileceğine dikkati çek-ti. Fitch, önemli makroekonomik ya da mali is-tikrarsızlık ile ciddi siyasi şokların Türkiye’nin kre-di notunu olumsuz etkileyebileceğini de bildirdi.

2011 RİSKLERİ İYİ ALGILANMALIFitch’in raporundaki ifadelerle, kimi önde ge-

len uluslararası finans kurumlarının raporları,Türk ekonomisinin 2009 yılındaki yüzde 4,7’lik da-ralmadan sonra, bu yıl yüzde 7,5’in üzerinde birbüyüme yakalama ihtimaline vurgu yapıyor. Büt-çe açığıyla, kamu borç stoku performanslarınıntakdirle karşılandığı, ancak fiyat istikrarı, kur is-tikrarı ve cari açık konularındaki belirsizliğinTürk ekonomisinde halen kırılganlık yaratabile-ceği olarak algılandığını gösteriyor.

Bu temel gerçekten hareketle, ekonomi yö-netimimiz de, 2011 yılının ABD ve AB’nin içinde bu-lunduğu ve çıkmakta zorlandığı sıkıntılar nede-niyle, 2010 yılındaki toparlanma sürecinden dahazor geçebileceği ihtimaliyle, her türlü senaryoyudikkate alan bir çalışma gerçekleştiriyor. NitekimBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan, devlete, borç-larını ve özellikle vergisini düzenli olarak ödeyenmükellefler için, hiç borcunu aksatmayanlar içindüşünülebilecek indirim uygulamasının ancak2012 yılında yürürlüğe girebileceğini ifade ediyor.

Sonuç olarak, Başbakan Yardımcısı Babacanve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2011 yılının

Ekonomi yönetimi, dış ticaret açığı ve cari açıkta gözlenenartışı durdurabilmek için, Türkiye’nin ithal ham madde veithal yatırım malı ihtiyacını azaltacak makro vemikroekonomik stratejiler üzerine çalışmayı sürdürüyor. Yerliham madde ve yatırım malının rekabet şansını güçlendirecekbir strateji, ancak 2012 yılından itibaren etkisini gösterecektir.

Prof. Dr. Kerem ALKİNİMSAD Ekonomi Danışmanı

Türkiye 2011 içinolası risklere iyi

hazırlanmalı

30 Makronomi

Page 31: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 31

özellikle ilk 6 ayını, 12 Haziran 2011’de gerçek-leştirilmesi beklenen genel seçimler için, çok dik-katli ve özenli yönetecekler. Bir yandan hükümeteküresel ekonomiden kaynaklanan riskler ve Türkekonomisi için dikkat edilmesi gereken hususlaraktarılacak, bir yandan ince bir denge çizgisiüzerinde yatırımcı bakanlıkların beklentileri kar-şılanacak. 2011 yılı için iş dünyamıza dikkatli ve be-lirli senaryolara göre şirket hedeflerini oluştur-malarını bir kez daha tavsiye ederim.

BU TABLO CARİ AÇIĞI BÜYÜTÜREkonomi yönetimi, bu tablo karşısında, Türkiye

gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomilerin hay-li zorlandığının farkında. Dolar kuru bu şekildedüşmeye devam ettiği müddetçe, ihracat amaçlıüretim yapan firmaların, yerli ham madde ve yer-li makine-teçhizat, yani yerli yatırım malı kullan-mak yerine, dolar bazlı ekonomilerden, ağırlıklıolarak Uzak Doğu’dan, Asya ekonomilerden hammadde ve yatırım malı teminini hızlandıracakla-rı da aşikâr. Dolayısıyla, Türkiye’nin ihracatı re-kor kırdıkça, ithalatı da rekor kırmaya, yani Tür-kiye’nin dış ticaret açığı ve onun doğal bir uzan-tısı olarak cari açığı da büyümeye devam edecek.2010 yılı başında 18 milyar dolar olarak öngörül-müş olan cari açık hedefi yılsonu için şimdiden 36ila 40 milyar dolar arasında bir rakama ulaşacakgibi gözüküyor. 2012 ile sonrası için 50 milyar do-lar ve üzerinde cari açık oranları konuşulmakta.

Ekonomi yönetimi, dış ticaret açığı ve cari açık-ta gözlenen artışı durdurabilmek için, Türki-ye’nin ithal ham madde ve ithal yatırım malı ihti-yacını azaltacak makro ve mikroekonomik stra-tejiler üzerine çalışmayı sürdürüyor. Yerli hammadde ve yatırım malının rekabet şansını güç-lendirecek bir strateji, ancak 2012 yılından itiba-ren etkisini gösterecektir. Bu durumda, 2010 ve

2011 yılında verilecek cari açığın finansmanı için,ekonomi yönetimi “Öyle ya da böyle bu cari açığıfinanse etmek zorundayız” görüşünü sık sık yi-neliyor.

Bunun anlamı, Türk ekonomi yönetiminincari açığın finansmanı için eğer doğrudan yaban-cı sermaye yatırımları yeterince artmıyorsa, port-föy yatırımlarına, yani sıcak para girişine karşı sertönlem almak için aceleci davranmayacağıdır.Yani, ihracatçı kesimimiz, iş dünyası ithalatla re-kabette zorluk çekiyorlarsa, 2011 yılında da mev-cut makroekonomik tabloda büyük bir değişiklikbeklememek gerekiyor. Kaldı ki, ABD Merkez Ban-kası’nın (FED) ekonomide etkisi azalmayan ciddisorunlar nedeniyle, dolar likiditesinde, yani pi-yasadaki dolar miktarı açısından bollaşma politi-kasını sürdüreceği sinyalini vermeyi sürdürme-si, Türkiye, Brezilya, Arjantin, Çin, Tayvan ve Gü-ney Kore gibi ekonomilerin işini zorlaştırıyor.

TL’NİN REEL DEĞERİ REKOR KIRDIAralarında Türkiye’nin de yer aldığı önde ge-

len gelişmekte olan ekonomiler, küresel piyasa-larda trilyon dolarları bulan dolar miktarındaki ge-nişlemenin makroekonomik dengeler üzerinde-ki olumsuz etkisini azaltmak veya bertaraf etmekadına birtakım tedbirler alıyor. ABD’li iktisatçı To-bin’in adıyla da anılan çeşitli vergisel düzenle-meleri, sıcak para girişini sınırlamayı hedefleyenengelleri bir bir devreye alıyor veya etkisini sert-leştiriyorlar. Ama tüm bu önlemler, söz konusuönde gelen gelişmekte olan ekonomilerin hiçbi-rinde, paralarının değer kazanmasını, ithalatınbundan olumlu, ihracatın ise olumsuz yönde et-kilenmesini yeterince engelleyemiyor.

Nitekim Türkiye’nin Tüketici Fiyatları Endek-si (TÜFE) Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi131,7 puanla tarihinin en üst düzeyine ulaştı.Yani, Türk ihracatçısı açısından kendisine rekabetşansı bırakmayan bir döviz kuru seviyesi gerçe-ği ile karşı karşıyayız. Bu durumda, hükümetin, be-hemehâl, Türkiye’nin rekabetçiliğine yönelik bu sı-kıntı sürecini sadece TCMB’nin omuzlarına yük-

Ekonomiden SorumluDevlet Bakanı ve Başbakan

Yardımcısı Ali Babacan,devlete, borçlarını ve

özellikle vergisini düzenliolarak ödeyen mükellefler

için, hiç borcunuaksatmayanlar için

düşünülebilecek indirimuygulamasının ancak 2012

yılında yürürlüğegirebileceğini ifade ediyor.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

Page 32: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

lemeden, aynı anda birden fazla devreye girecekönlem ve uygulamayla, döviz kurlarının düzeyininmakroekonomik dengeleri tehdit edici etkisiniazaltması gerekir.

TÜRKİYE BİR YIL DAHA YAPISALREFORMLARI BEKLEMEMELİ

Başbakan Yardımcısı Babacan’ın tanınmışakademisyen ve köşe yazarları ile gerçekleştirdi-ği özel toplantı, Güney Kore’de 10-14 Kasım 2010tarihlerinde gerçekleştirilen G-20 Zirvesi öncesiönemli bir bilgi alışverişine sahne oldu. BaşbakanErdoğan’ın da katıldığı zirve öncesinde gerçekle-şen bu toplantıda, Bakan Babacan’dan küresel risk-lere yönelik sürecin ekonomi yönetimi tarafındandikkatle takip edildiğine bir kez daha şahit olduk.

Aktarılan bilgiler, küresel piyasaların ve onundoğal parçası olarak, yurtiçi piyasaların ruhudahi duymadan, kimi uluslararası bankalar için,dünyanın tanınmış finans kurumları için risklerinarttığı, tehlike çanlarının çaldığı saatler ve daki-kaların gündeme geldiğini gösteriyor. Önemliolan nokta, bizim ekonomi yönetiminin söz konusu“turuncu”, hatta “kırmızı” alarm durumundan ha-berdar edilmesi ve Avrupa Merkez Bankası’nın(ECB) duruma anında müdahale ederek, ger-çekleştirdiği gizli toplantılarla, daha da tatsızla-şabilecek gelişmeleri engellemeyi başarması.

REFORMLAR GENEL SEÇİM SONRASINA KALMAMALI

Küresel ekonomi bu gelişmeleri tartışa dur-sun, Türkiye’de de döviz kurlarına yönelik tartış-ma sürüp gidiyor. İhracatçı kesimi, TCMB’ninçabalarıyla TL’nin değerlenmesinin durdurula-mayacağını düşünerek, Başbakan’dan randevu ta-lep etmeye hazırlanıyor. Bu arada, Türkiye’nin re-

kabetçiliğine katkı sağlayacak, doğrudan yaban-cı sermaye yatırımları açısından olumlu etki oluş-turacak reformlar ise halen Meclis’te bekleme-de. Ekonomi yönetimi, bugünkü siyasi ortamda, ik-tidar ve muhalefet partilerinin bir araya gelerek,Ticaret ve Borçlar Kanunu, Gelir Vergisi Reformugibi düzenlemeleri Meclis Genel Kurulu’nda ya-salaştırabilecekleri yönündeki umutlarını kay-betmiş durumda. Türkiye’nin küresel rekabetkonumuna ciddi katkı sağlayacak bu reformlarınen iyimser tahminle, 2011 sonbaharına ertelen-miş olması, Türk ekonomisinin en temel riski ola-rak algılanıyor.

Meclis’in yavaş çalışması, Türk iş dünyasıaçısından kur riskinden daha ciddi etkileri olabi-lecek bir husus. Türk ekonomisi açısından, malidisiplin ve büyüme gibi konularda riskler önem-li ölçüde bertaraf edilmişken, dünya ekonomisi-ne yönelik belirsizlikler ağırlık kazanmışken,Türkiye’nin reformlarını hızla tamamlaması,uluslararası düzeyde saygınlığını daha da arttı-rarak, elini güçlendirecektir.

Nitekim TCMB’nin kasım ayında gerçekleş-tirdiği son Para Politikası Kurulu kararları, 2001Krizi’nin öncesi ve hemen sonrasında, çok zor gün-ler geçirmiş olan Türk ekonomisinin, artık yeni birsüreç içinde olduğunu teyit ediyor. TCMB ekono-mi aktörlerine, artık kısa vadeden, orta ve uzun va-deye geçilmesi gereken, ekonomi aktörlerinin maliyapılarını ve likidite durumlarını daha orta vade-li modele oturtmaları gereken bir döneme giril-diğini hatırlatıyor. TCMB’nin son 2 yıldır attığı bukritik önemdeki karar ve uygulamalara “şapka çı-karırken”, tüm iş dünyasının iktidar ve muhale-fetten, genel seçimlere kadar bekleyen ekonomikreformlar için seferber olmalarını talep etmele-ri yararlı olacaktır.

Güney Kore’de 10-14Kasım 2010 tarihlerindegerçekleştirilen G-20Zirvesi önemli bir bilgialışverişine sahne oldu.Başbakan Erdoğan’ın dakatıldığı zirve öncesindegerçekleşen bu toplantıda,Bakan Babacan’danküresel risklere yöneliksürecin ekonomi yönetimitarafından dikkatle takipedildiğine bir kez dahaşahit olduk.

32 Makronomi

Page 33: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 34: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Baymak Yönetim Kurulu Başkanı

Dr. Murat Akdoğan

34 Profesyonel Bakış

Page 35: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 35

Her şey hayal etmekle başlar. Evet, 26 ya-şında genç bir mühendisin 1988’de işçi ola-rak girdiği bir firmada hızlı yükselişinin öy-

küsü bu. Aynı zamanda da hizmet ettiği sektörün.Doğal gazın hayatlarımıza girmesinin yarattığı hız-lı etki gibi, konkordato ilan eden bir şirketin ha-yatına girerek, 4 yılda bütün borçlarını ödeyen,uluslararası bir stratejik ortaklık kuran ve bugünsektöründe ilk iki içinde yer alan bir firmanın vesektörün öyküsü. İMSAD eski Başkanı, YönetimKurulu Üyesi ve Baymak Yönetim Kurulu Başka-nı Dr. Murat Akdoğan ile sektörün gelişimini, Bay-mak’ın parmak ısırtan başarı öyküsünü ve he-deflerini konuştuk.

Türkiye’de sektörünüzün gelişimi nasıl bir süreçizledi?

Sektördeki gelişimi ele alırken doğal gazdanöncesi ve sonrası diye ayırmakta fayda var. Çün-kü doğal gazın Türkiye’ye gelişiyle beraber pek çokşey hatta kurallar değişti ve düzene yeni kurallargeldi. Öncesinde Türkiye’de mazotlu kat kalori-ferleri, fuel oil ve kömür sistemi vardı. Doğal ga-zın gelişiyle birlikte, binalara dönük birtakım yö-netmelikler hazırlandı. Bunların nereye, ne şekildeve hangi esasa bağlı olarak takılacağı ile ilgili be-lirli standartlar geldi. Bu standartlar hem insan-ların canını, hem de malını koruyan sistemlerdi.Tabii doğal gazla doğanın korunması da öne çık-tı. Doğal gazdan önceki sistemlerde doğa çok cid-di şekilde zarar görüyordu. Doğal gaz kullanımı isedoğanın bozulması sürecini ciddi şekilde yavaş-latan bir kaynak olarak karşımıza çıktı. Doğal ga-zın gelişi Türkiye’ye de değer kazandırdı ve paza-rın hızını artırdı yani pazar büyüdü. Birtakım zor-luklar da yaşandı. Son dönemde ısıtma alanındayeniden bir şekillenme söz konusu. O da “merkezisistem mi, bireysel sistem mi?” tartışmalarındankaynaklanıyor. Bu kaotik bir durum yaratıyor.Sular bilinçli bir şekilde bulandırılıyor. Kazancılarve kombiciler karşı karşıya geliyor. Baymak bu işinher iki tarafında yer alıyor. Hem Avrupa’nın en bü-

yük kazan üreticisi, hem de kombi üreticilerindenbir tanesi… İster merkezi olsun, ister kişisel yük-sek verimli yoğuşmalı ürünlerin tercih edilmesiönemli burada.

Sektörün nereden bakarsanız 60 yılı geçen, bel-ki de daha fazla bir tarihi var. Bu dönemde ne gibikırılma ve sıçrama noktaları yaşandı?

Sektör ilk gelişmeyi 1970’li yılların başındamazotun kat kaloriferi olarak kullanılmasıyla ya-şadı. O yıllara kadar klasik kömür ve fuel oil ka-zanları kullanılıyordu. Birden mazotla çalışandaha iyi ve kolay bir yakıtın kullanıldığı sisteme ge-çiş yapıldı. Mazotla çalışan, konfora ve bireysel kul-lanıma yönelik kat kaloriferleri gelişti. 1990’a gel-diğimizde diğer yakıt cinsleriyle doğal gaz kıyas-lanmaya başladı. Tabii ki doğal gaz savaşı doğalbir şekilde kazandı. Bu da pazarın büyümesini vegelişmesini sağladı. Ekolojik denge, bütçeye sağ-ladığı kazanç ve diğer faydalarıyla birlikte bele-diyeler ve kamu bunu destekledi.

Sektörünüz teknolojiye de yatırımın yüksekoranda yapılmasını gerektiriyor tabii… Teknolojikolarak nasıl gelişme gösterdi?

Tamamen teknoloji kullanımını gerektiren birsektör. Kömürün yakıldığı bir sistemden, fuel oil

“Türkiye markasına değer katacakbir sektöre ihtiyacımız var”

“Türkiye gerçekten büyük bir potansiyel. Üretimkonusunda Türkiye’nin yapacağı çok şey olduğunudüşünüyorum. Önümüzdeki 5-6 yıl içinde Avrupa’nınsektörün merkezini Türkiye’ye kaydıracağınıdüşünüyorum. Sektörün üretim bacağında Türkiye’yedoğru bir kayma olacaktır.”

“Hedef bütün dünya”Sektörünüzde yeni hedef pazarlar nereleri?

Hedef bütün dünyadır. Bunu derken Afrika’nın sıcak ülkeleri ya da OrtaDoğu’nun çöl ülkeleri değil tabii. Baymak asıl politikasını merkez Avrupa’yayani zor pazarlara göre kurdu. Almanya, Fransa, Danimarka, İsveç, Norveçgibi standartlara hizmet etmek için bu tesisleri kurduk. Onu yakalayıncaönümüzde Avusturya, Yeni Zelanda açıldı. Bu olunca Kanada, ABD, KuzeyAmerika oldu. Bunlar da olunca Asya ve Pasifik ülkelerine kayıldı. Orada daGüney Kore ve Japonya devreye girdi. Komşularımız da vardı pazarlarımızarasında ama asıl hedef pazarlarımız zor pazarlardı. Standardı yüksekpazarlara güçlü şekilde giriyorsanız, komşu coğrafyayı etki altına almamakmümkün değil zaten. Şu anda bu ülkelerde de gücümüzü hızla artırıyoruz.

Page 36: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

ve mazotun yandığı sisteme geçildi. 1990’a kadarböyle devam etti, 90 sonrası özellikle atmosferikyakıcılara geçildi. Fan brülörlü, özel cepli yakıcı-lardan atmosferik ortamda yakıcılara geçildi. Bumaliyetleri azalttı, verimliliği yükseltti. O rahatsızeden sesi ortadan kaldırarak, konutların içinde kul-lanılabilir hale getirildi. Depolarda ve çatı aralarında

konuşlandırılan sistemlerin yerine, konutlardakontrol edeceğiniz sistemlere geçildi. Dahasessiz, daha konfora yönelik, ileri tekno-loji ürünler gelişti. Doğal gazın yaygın-laşması ve kullanılması bireyselleşmeyeçok imkân sağladı.

Bu süreçte iç pazarda nasıl bir fark-lılık yaşandı?

1990 yılında İstanbul’da ör-neğin 4-5 bin kat kaloriferi, bir-

kaç bin tane kazan satılırken,doğal gazın gelişiyle bu rakamlar

20-30 kat arttı. Hacim arttı pazarda vesektörü hızla büyüttü.

Rekabetin farklı ve güçlüoyuncularla birlikte ya-

şandığı zor bir sektörü-nüz bulunuyor. Reka-

bet, şartları nasıletkiledi?

1996’dan sonra öyle olmaya başladı. 1996’daTürkiye, Gümrük Birliği’ne (GB) girdi. Gümrük du-varlarının yüksek olduğu dönemde yerli üretici-ler ve onların yurtdışı partnerleri farklı bir süreçyaşarken, GB ile birlikte yabancılar önce zeminyokladı. Pazar, hukuk ve finans gibi çeşitli alan-larda zemin yoklamalarının arkasından güçlü birşekilde gelmeye başladılar ve hızla sektör ya-bancıların eline geçti. Bugün sektörün tamamenyabancıların elinde olduğunu söyleyebilirim. İlkbeşe baktığınızda Baymak gibi yüzde 50 yaban-cı ortaklı şirket dışında hepsi yabancıların oldu.Aşağı sıralara doğru indiğinizde yerli firmalarlakarşılaşıyorsunuz. Pazarın yüzde 80 gibi çokbüyük bir kısmını yabancılar ele geçirmiş du-rumda. Hatta bırakın sektörü, derneklerde deaynı. Doğalgaz Sanayicileri ve İşadamları Der-neği’nin yönetiminde birkaç Türk firma dışında,yerli firma kalmadı. Bunu tehlikeli olarak görü-yorum.

Türkiye’nin dünyadaki pazar payı nedir?Gittikçe artıyor. Türkiye gerçekten büyük bir

potansiyel. Üretim konusunda Türkiye’nin yapa-cağı çok şey olduğunu düşünüyorum. Önümüzdekibeş-altı yıl içinde Avrupa’nın sektörün merkezi-ni Türkiye’ye kaydıracağınıdüşünüyorum. Sektörünüretim bacağında Türki-ye’ye doğru bir kayma

olacaktır.

“İşimiz zor vebaşka bir işebenzemiyor”

Sektörünüzde uygulayıcıların hem teknik ustalık, hem de teknolojik bilgiyi bir arada kullanmasıgerekiyor. Bu konuda zorlanıyor musunuz?

Bizim işimizde en büyük zorluk, her şeyi insanların evinde yapıyorsunuz. Otomobiliniz arızalandığındabakım için servise götürürsünüz. Bizim faaliyet alanımız fabrikalarımızın içi değil. Bu, bizim işimizinyüzde 5-6’sını oluşturuyor. Geri kalan yüzde 95’i müşterilerimizin evlerinde ve iş yerlerindedir. Satışöncesinde hizmet veriyorsunuz. Keşifler, projeler ve taahhütler yapıyorsunuz. Siz bu taahhüdünüzünaltına imza atıyorsunuz ama müşteri yapılan işin sorumlusu olarak firmayı görüyor. Kimse tesisata ya dadiğer aşamalara bakmıyor. Çıkan arızada kombinizin markası neyse, o markayı üreten firmayı sorumlututuyor ve fatura size çıkıyor. Hizmet insanların evlerinde, sizin kontrolünüzün dışında bir ortamdayapılıyor. Bu satış sonrasında da devam ediyor. Hizmeti müşterinin evinde veriyorsun. Bizim işimiz zor işve hiçbir işe benzemiyor.

Akdoğan, “2010’un ilk 10 ayında Baymak yüzde 50’ye yakın reel bir büyüme yakaladı. Asıl büyük üretim atağına2008’de geçmiştik. Geleneksel üretim anlayışını terk ederek, Avrupa’nın en iyi üretim gücünden biri olacağızdemiştik. 2007’de yeni tesisimizi açmaya karar verdik ve 2008’de de açtık. Avrupa’nın en iyi, en modern iki-üçkazan fabrikasından bir tanesidir bu tesisimiz. 2009’da Avrupa’nın en modern güneş enerjisi tesisini kurduk.Hemen aynı yıl içinde Avrupa’nın iki veya üç, en iyi kombi tesisinden bir tanesini kurduk. Bununla dayetinmedik. 3 Eylül 2010’da Avrupa’nın en yeni ve en ileri boyler ve termosifon üretim tesisini kurduk. 2008-2010 yılı içinde en iyi ve en modern 4 tesis yatırımını hayata geçirdik” diyor.

2 yıl içinde 4 tesis

36 Profesyonel Bakış

Page 37: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 37

Sektör olarak ne tür sorunlar yaşıyorsunuz veçözüm önerileriniz nelerdir?

En önemli sorun haksız rekabet. Bizim için enbüyük sıkıntı, küçük üreticilerin, legal olmayanortamlarda yaptıkları faturasız ve standart dışı sa-tışlar. Bizler gibi her şeyiyle açık politika izleyenfirmalar, bu tür legal çizgideki firmalara karşı herzaman dezavantajlı duruma düşüyor. Kurallarauygun hareket etmeyen üreticiler en büyük so-run. Üst düzey firmalarla yaptığımız rekabetzorlayıcı rekabet değil, çünkü orada kurallar bel-li ve o ortamda güçlüyüz. İkinci sorun CE belge-sidir. Türkiye çok uzun yıllardır bu belge konu-sunda haksızlığa uğratıldı. Baymak olarak sadecebiz CE belgesine karşılık 400 bin avrodan dahafazla bir parayı Avrupalılara vermek zorunda kal-dık. Türkiye’deki sektörleri düşünürsek, mil-yarlarca dolarımızın Avrupa’ya hiç yere verildiğinisöyleyebilirim. Bu konuda mücadele ettik veTSE’nin de bu belgeyi verme sürecine girmesi gibibir durum oldu. Bu, AB’nin yaptığı bir haksızlık-tır. Bize yıllardır “AB’ye üye olacağınız için iç pa-zarınızda CE belgesi almak zorundasınız. Amabunu kendi ülkenizde veremezsiniz, benden ala-caksınız” dediler. 10 yıldır bunun kavgasını ya-pıyoruz.

“BAYMAK SEKTÖRE İLKLERLEDAMGASINI VURDU”Baymak’ın kuruluş öyküsündeki kırılma ya dasıçramalardan bahseder misiniz?

Baymak, Türk bir ailenin 1974 yılında kurdu-ğu bir şirket. 46 yılda çok büyük başarılara imzaattı. Türk sanayisinde şirketlerin ortalama ömürsürelerine baktığınızda 9 yıl 6 aydır. Baymak buişi 5 defa aşmış demektir. Bir dönemde bunu kay-betme noktasına da geldi. Bu şirket Türkiye’ninilk modern kat kaloriferini, ilk modern hidrofo-runu, ilk modern termosifonunu üretti. O gününkoşullarında en modern üretimi yapan şirket oldu.1987’de doğal gazlı cihazı yani doğal gaz sobasınıilk üreten şirket yine Baymak’tı. Baymak sektö-re ilkleri yaparak damgasını vurdu. 1988’de mü-hendis olarak şirkete girdim, 2 yıl sonra da Kör-fez Krizi yaşandı. O zaman üretiminin yüzde 80’imazot kat kaloriferi olan şirketti. Petrol fiyatla-rı sıçrama yapınca, satışlar düştü. O savaş yılla-rına yatırım yaparken ve büyümek isterken ya-kalandı, haliyle ekonomik krize girdi, konkorda-toya kadar gitti. Fabrika müdürüyken, şirkete ge-len hacizlerden üretim yapamaz noktaya geldi-ğimiz oldu. Her şeyi kaybedecekken 1991 sonu1992 başında Sistem Pazarlama diye bir şirket

“Yatırımcı bir yabancı sermayeyi alkışlamak lazım”Sektörün bütünüyle yabacı sermayenin eline geçmesi ne gibi tehlikeleryaratır?

Bizim de yabancı bir ortağımız olduğu için rahat bir şekilde cevapverebilirim. Yabancı sermaye, eğer yatırımcı bir sermaye olarak gelmişsebunu alkışlamak lazım. Bizim yaptığımız gibi yabancı sermaye ile ortakolurken, stratejik bir ortaklık istedik. Daha sonraki süreçte Fransa veDanimarka’daki fabrikaların Türkiye’ye taşınmasını sağlattık. Taşınırken,hem teknoloji, hem müşteriler, hem de döviz geldi. Hedef aslındaTürkiye’nin dış ticaret fazlası vermesi. Yabancı sermaye Türkiye ısıtmasektörüne geldiğinde yatırımıyla geliyorsa ve Türkiye bunun sonunda dışticaret fazlası veriyorsa, bu doğru bir iş yapıldığını gösterir. Türkiye’deistihdamın arttığını, teknolojinin yükseldiğini ve dövizin geldiğini gösterirbu durum. Ama Türkiye’deki kaynakları sömürmek için geliyorsa veburada oluşan kârı yurtdışına transfer ediyorsa, Türkiye’ye iş gücü vedöviz kazandırmıyorsa, vergi kazandırmıyorsa bu iş doğru değil. Bu tarzpolitika izleyen firmalar var ama buna karşın bizim gibi yüzü ihracatadönük firmalar da var. Yüzü ihracatla yurtdışına dönük firmalar varsaavantajdır bu… Baymak bugün 58 ülkeye ihracat yapıyor. 59. ihracatımıziçin geçenlerde Güney Kore’den misafirlerimiz vardı. Güney Kore’yeönümüzdeki yıl 9 bin tane güneş enerjisi, 4 bin boyler, ihraç edeceğiz.Türkiye’nin ısıtma sektöründe çok ciddi bir potansiyeli var. Yabancılarbunun farkında olup geliyorsa sorun yok.

kurdum ve Baymak’ın bütün borçlarını üstlene-rek Kartal’daki fabrikaya yakın bir yerde 200 met-rekare bir atölye açtım.

Her şeyi kaybedecek noktaya gelmek zor ve san-cılı bir şey. Nasıl çıktınız o krizden?

Nihai tüketiciye mal satıp da, konkordato ilaneden ve Baymak’ın başarısını gösteren dünyadabaşka bir şirket yoktur. Konkordatodan hiçbir dışdestek almadan çıktık. Bütün borçları ödedik veliderliğe ulaştık. 1996’ya geldiğimizde bütünborçları ödemiştik. Ancak sektörümüz başkabir gelişme ile karşılaştı. Hem sektörün hem defirmamızın kırılma anlarından biri de 1996’daGB’ye girmemizdi. O yıla kadar küresel rekabe-tin ne olduğunu bilmeyen firmalar, birden bu-nunla yüzleşmek zorunda kaldı. Baymak olarakbizim bir avantajımız vardı. Konkordatodan çı-karken üretimden pazarlamaya, finanstan yö-netim anlayışına kadar bütün süreçleri yenile-

Akdoğan, “Bu şirket Türkiye’nin ilkmodern kat kaloriferini, ilk modern

hidroforunu, ilk moderntermosifonunu üretti. O gününkoşullarında en modern üretimi

yapan bir şirket oldu. 1987’de doğalgazlı cihazı yani doğal gaz sobasını

ilk üreten şirket yine Baymak’tı.Baymak sektöre ilkleri yaparak

damgasını vurdu” diyor.

Page 38: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

miştik ve Türkiye’nin en modern anlayışa sahipşirketi olarak yeniden doğmuştuk. Yani küreselrekabete en hazır şirkettik.

Yabancı ortaklık döneminiz nasıl başladı?1998’e geldiğimizde yabancıların dikkatini

çektik. Önce Alman Wolf Grubu Türkiye’ye gel-di ve Baymak’la ortak olmak istedi. Bu başarı öy-küsü dışarıdan görüldüğü için ortaklık taleple-ri arttı. Bu süreç içinde kurucu ailenin etkisi vegücü kalmadığı görüldüğü için onun bütün his-selerini alıp, benimle yüzde 20 ortaklığa gittiler.Bu süreç 2002’ye kadar devam etti. 2002’de WolfGrubu yapı sektöründen çıkmaya karar verdi. Şir-ketteki hisselerini satarken ben, şirketin yüzde100’ünü kâğıt üzerinde aldım ve o anda pazar-da kombileriyle lider olduğumuz Baxi Grup’la birsabah kahvaltısında yüzde 50-50 anlaşmayavardım. Bu süreç sonrasında hedefimiz Baymak’ıstratejik ortaklığın dışında dünya çapında bir şir-ket haline getirmekti. Ortağımızı Fransa ve Da-nimarka fabrikalarını Türkiye’ye getirmek zo-runda bıraktık. Son zamanlarda da bu grup yineAvrupa’nın en büyük şirketleri olan ‘De Dietrich- Remeha ile bir araya gelerek, BDR THERMEAGrubu’nu oluşturdu. Bizim ortaklarımız sek-törlerinde şu anda Avrupa’nın ilk üç grubundanbiri ve yıllık ciroları 3 milyar doların üzerinde…

Sektörün küresel rekabette çok daha öne ge-çebilmesi için neler yapması gerekiyor?

Öncelikle çok ciddi bir üretim gücü ve kali-tesine ulaşmak gerekiyor. Baymak’la bir modelyarattık. Sektörün bu modeli dikkatle inceleme-si gerekiyor. Teslimat çok önemli. Bugün Avru-palılar bizim kadar çalışmıyor. Avrupalılardan tes-limat planı isteseniz, iki-üç ay sonrasına gün ve-rirler. Biz ise maksimum iki-üç hafta sonrasın-da istenen malı üretecek kadar esnek ve hızlı biryapıya sahibiz. En iyi kaliteyi ve en iyi termini ya-kaladıktan sonra geriye fiyat avantajı kalıyor. Üs-telik yüksek kalitede fiyat avantajı yaratıyoruz. Dü-şük kalitede fiyat avantajı yaratmak marifet de-ğil. Rekabette anahtar kelime yüksek kalitede re-kabetçi olmaktır. Yüksek kaliteli ve ileri tekno-lojili ürünler pahalı değildir. İleri teknolojiyle dahadüşük maliyetlere ulaşılacağını anlamak ve ya-tırımları yüksek teknolojiye yapmak gerekiyor.Baymak hızla ürün yenilemede de önemli geliş-meler sağlıyor. İddia ediyorum, Avrupa’da şu andahiçbir şirket Baymak kadar hızlı ürün yenileme-si yapmıyor. Çok çalışkan bir firmayız ve çok gençbir yönetim yapımız var. ARGE’den üretime ka-dar en iyi yetişmiş ve en hızlı insanlara sahibiz.Bütün bunları bizimle yapacak ve Türkiye mar-kasına değer katacak bir sektöre ihtiyacımızvar. Türkiye’nin diğer sektörlerinin başarısı bizimsektörümüzü de etkiliyor. Karşılıklı olarak bütünsektörlerle Türkiye’nin markasının değerini yük-seltiyoruz. Son beş-altı yıl içinde Türkiye’ninmarkasının uluslararası düzeyde yükseldiğinisöyleyebilirim.

“2011’de 2 yeni üretim hattını da devreye alarakyani yeni bir yatırım yaparak 400 bin kombiüretimine ulaşmayı hedefliyoruz. 2009’dakurduğumuz tesis tam kapasite çalışıyor.Kurduğumuz kazan tesisi 35 bin çelik kazanüretecek kapasitede. Şu anda 20 binlik kapasiteyeulaştık. 2 sene içinde o kapasite de tam olacak.Güneş enerjisi tesisimiz 150 bin kolektörüretecek büyüklükte bir tesis. Bu tesisimizin tamkapasiteye ulaşması 4 yılı bulacaktır. Boyler vetermosifon tesisimizde de 75 bin adet boyler, 150bin adet termosifon kapasitemizi de üç buçuk-dört yıl içinde tam kapasiteye ulaştıracağız. 2011sonunda Baymak’ın cirosunu 400 milyon dolara,ihracatını da 150 milyon dolara getirmek için çokbüyük bir mücadelemiz var.”

2011’dehedefler

büyük

38 Profesyonel Bakış

Page 39: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 40: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türkiye her alanda olduğu gibi inşaat sek-töründe de girişimci ruha sahip idealist işa-damlarına sahip. Hayallerinin peşinden

giden, takım oyununu iyi bilen, rekabetin zorluşartlarında farklılık yaratarak öne geçen işa-damlarından biri Rönesans Holding Yönetim Ku-rulu Başkanı Erman Ilıcak. ENKA’da staj yapa-rak girdiği inşaat sektöründe, en iyi bildiği işikendi yöntemleriyle yapmak isteyen Ilıcak, 15 yıl-da zirveye çıktı. Şirketini bu 15 yılda bin 200 katbüyüten, Rusya’nın en büyük inşaat işinde adı ilksıralarda geçen ve dünyanın her bölgesinde Türkinşaat sektörünü başarıyla temsil eden ErmanIlıcak’la başarının sırrını ve gelecek hedefleriüzerine konuştuk.

Bundan 15 yıl önceye döndüğümüzde ENKA’daçalışıyordunuz. Sonra birden ayrılmaya ve ken-di şirketinizi kurmaya karar verdiniz. Bu süre-ci biraz anlatabilir misiniz? Nasıl aldınız bu ka-rarı, uygulamaya geçerken nelerden etkilen-diniz?

1990 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği’ndenmezun olduktan sonra, ENKA firmasının Libyaşantiyelerinde profesyonel iş hayatıma başladım.Daha sonra aynı şirketin Rusya’daki işlerinde gö-rev aldım. Bu deneyimim sırasında Rusya coğ-rafyasında yeni fırsatların doğduğunu gördüm.O dönemde St.Petersburg’da birçok eski evin ta-dilata ihtiyacı vardı, bu ihtiyacı görerek 1994 yı-lında toplam 5 çalışan ile birlikte, çalışırken bi-riktirdiğim 30 bin doları sermayeye dönüştüre-rek Rönesans İnşaat’ı kurdum. Aldığımız işlerinküçük-büyük oluşuna bakmadan canla başla ça-lıştık. Başarıyla tamamladığımız her iş, bir baş-ka iş için referansımız oldu. İki yıl sonra St.Pe-tersburg’da tadilat piyasasının yüzde 55’lik payıRönesans‘a aitti. 1996 yılı itibariyle artık büyükişler almaya başladık. Endüstriyel projeler, otel-ler, iş merkezleri, alışveriş merkezleri inşa et-

tik. 1998 krizi gibi, çalkantılı dönemlerden bilebüyüyerek çıktık. 2000’li yıllardan itibaren mü-teahhit kimliğimize, yatırımcı kimliğimizi de ek-ledik. Rusya ve Türkiye’deki gayrimenkul yatırı-mı ve geliştirilmesi projelerimizle şirketimizi bü-yüttük.

Bu 15 yılda sıfırdan başladığınız iş yaşamınız-da sizinle birlikte şirketiniz de bin 200 kat bü-yüdü. Siz Türkiye’nin en zengin 7. işadamı ol-dunuz. Bu işin sırrı nedir? Hem iş yönetimi, hemde insan yönetimi açısından sırrınızı merak et-tim doğrusu…

Girişimciliği ön plana çıkarıyoruz. Geneldebirkaç yıl tecrübesi olan çalışkan, kararlı gençinsanları bulmaya çalışıyoruz. Onların içlerindekigirişimciliği, liderliği tespit edip önlerindeki bü-tün engelleri kaldırıp, tamamen işlerine kon-santre olacakları bir ortam yaratıyoruz. Şirketiçerisinde mutlu ve başarılı olmaları için çok çabasarf ediyoruz. Sonunda da, belki herkes değil amabüyük bir çoğunluğu şirket içerisinde hızla yük-seliyor ve şirketi de beraberinde daha da yuka-rılara taşıyor. Ben de, bu bahsettiğim arkadaş-larım gibi olduğum için onları çok iyi tanıyor, ge-lişmeleri için bütün gücümle destek veriyorum.

“İtinayla tamir yapılır” sloganıyla yola çıktığı-nız St.Petersburg günlerine dönecek olursak,Rusya pazarında hâlihazırda zaten güçlü olanTürk ve yabancı firmaların arasından sıyrılıp,sizi Rusya’da ilk sıraya taşıyan süreç nasıl ge-lişti?

Rönesans 1994 yılının başlarında St. Pe-tersburg’da kuruldu. Bizim hazırlık yılları dedi-ğimiz ilk 8 yıl içerisinde Rusya’nın birçok şehrindeirili ufaklı yüzlerce projeyi tamamlayarak tecrübeve özgüven kazanırken, kadromuzu 2 bin çalışansayısına, ciromuzu da 150 milyon dolar seviye-lerine getirmeyi başarmıştık. 2002 - 2007 yılla-rı arasında hem Türkiye, hem de Rusya’da baş-layan hızlı kalkınma hamlesi ve iki ülke yöne-timleri arasında oluşan iyi ilişkiler neticesinde yıl-lık ortalama yüzde 60 büyüme hızını yakaladık vebunu yaklaşık 5 yıl boyunca devam ettirerek2007’de 1, 1 milyar dolar ciro gerçekleştirdik. Ge-leceğe baktığımızda elimizde yaklaşık 3 milyardolar büyüklüğünde tamamlanacak işimiz var.2012 yılında Rusya dışındaki bölgelerde oluştu-racağımız cironun toplam yüzde 50’lere ulaş-masını planlıyor, büyümeyi sürdürebilmek içinçalışmalarımıza devam ediyoruz.

Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak

“Gelecek Avrupa’da değil,Türkiye’nin çevresindeki

ülkelerde”

“Türk inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisi sonyıllarda artan bir tempoda gelişti. Gerek çeşitlilik,gerekse kalitenin artması ve maliyetlerin ekonomizeedilmesi anlamında büyük ilerlemeler kaydedildi...Gelecek Avrupa’da değil Türkiye’nin çevresindekiülkelerde. Orada bize ihtiyaç var. Ticari gayrimenkuldeen hızlı büyüyen ülkelerden biri Türkiye.

40 Güncel Söyleşi

Page 41: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 41

Page 42: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

RUSYA’DA YERELLEŞEN İŞ YAPARBugün dünyanın 250 inşaat şirketi arasında 87.sıradabulunan şirketinizin yurtdışında yaptığı projelerve bunların özelliklerinden bahsedebilir misiniz? Bu-rada Rönesans İnşaat farkını anlatmanızı rica edi-yorum.

Rönesans İnşaat olarak özellikle son yıllarda mü-teahhit kimliğimizin yanında ticari gayrimenkul pro-jelerinde yatırımcı ve işletmeci yönlerimizi de geliş-tirerek dünya ölçeğine taşıdığımızı düşünüyorum. Şuanda arsasının alınmasından, inşaatının yapımına, iş-letmeciliğine kadar tüm geliştirme süreçlerinde şir-ketimizin aktif rol oynadığı toplam 1 milyon metrekarekiralanabilir alanı olan 3 ülkedeki, 20 şehre yayılmışyatırımlarımız var. Artık müteahhitliğin dışında gay-rimenkul yatırımcısı olarak da tanındığımızı ve bu sü-reçte başta yurtdışındakiler olmak üzere katıldığımızkonferans ve fuarların çok etkin olduğunu söyleye-bilirim.

Sizin için önemli pazarlar olarak gördüğünüz ülke-ler ve avantajları nelerdir? Firma olarak neleryaptınız o ülkelerde paylaşır mısınız?

Rusya’nın ardından Katar, Libya, Suriye, Azer-baycan, Kazakistan, Türkmenistan’da yeni projeleralarak geliştik. Krizden büyüyerek çıkmayı başardık.En son Kozzy’yi açtık. Adana ve İzmir’deki alışverişmerkezlerini (AVM) seneye açacağız. Şu anda 6 tanefaaliyette olan, 6 tane de yapımı süren AVM işimiz var.Alt yapı işlerine de gireceğiz. Gelecek Avrupa’da de-ğil Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde. Orada bize ih-tiyaç var. Ticari gayrimenkulde en hızlı büyüyen ül-kelerden biri Türkiye.

Gelecekte yapmayı düşündüğünüz projelerinizdende bahsedelim biraz? Nasıl projeler olacak ve ne-ler yapacaksınız?

“İş hayatındaki gelişmeler, dünyadaki trendlerve ekonomi hakkında sürekli okumak, dinlemekve öğrenmek, arkadaşlarımla birlikte amatörbir ruhla hiç heyecanını kaybetmeden canlabaşla çalışmak benim en büyük tutkum. Buişteki en büyük başarım ise doğru insanları biraraya getirmek ve onlara doğru hedeflerkoymak olarak nitelendirebilirim. Tüm bunlarıyaparken karşılaştığım zorluklar beni motiveediyor ve başarıya ulaşma isteğimi daha dabesliyor.”

“Zorluklar beni motive

ediyor”

42 Güncel Söyleşi

Page 43: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Libya’nın Tripoli şehrinde business park tasar-ladık. 30 bin metrekare kiralanabilir ofis alanı, 65bin metrekare AVM ve 5 yıldızlı, 400 odalı bir otelinolacağı dev bir proje. Yaklaşık 300 milyon dolarlıkbir yatırım yapacağız. 3 yılda bitmesini planlıyoruz.İstabul’da ise Marriott Oteli’nin yanında ofis kule-si olacak.

“Rusya’da iş yapan, her yerde iş yapar” diyorsunuz.Rusya’da iş yapmak hakikaten o kadar zor mu? Di-ğer ülkelerle farkı nedir?

Rusya’da iş almak diğer ülkelere kıyasla birazdaha zordu. Ancak St.Petersburg'da o günlerdefazla rakibimiz yoktu. Biz işlerimizi zamanında yap-tık, güven yarattık ve kısa sürede piyasayı ele geçir-dik. İki yıl sonra şehirdeki tüm onarım ve tadilat iş-lerinin yüzde 55’ini Rönesans olarak yapar halegeldik. Üç yıl sonra, 1996 yılında onarım ve tadilat iş-lerini almaya son verdik. Çünkü büyümüş ve tanın-mıştık. Rusya'da Moskova dışındaki bölgelerdeanahtar teslimi fabrika, depo gibi binalarda büyük po-tansiyel olduğunu gördüm. Proje değeri 10 milyon do-lar olan işler almaya başladık. Rusya'nın en büyükbira üreticisi, yaptığımız işlerden memnun oldu. Rus-ya'da anahtar teslimi 16 bira fabrikası inşa ettik. Re-gistrasyondan çalışma izinlerine kadar pek çokalanda zorluklar var ama iş yapmak istiyorsanız bu-rada, yerelleşmeniz lazım.

Bugünün iş dünyasını, özellikle Türk inşaat sektö-rü ve inşaat malzemeleri sanayisinin gelişimini na-sıl değerlendiriyorsunuz?

Türk inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sa-nayisi son yıllarda artan bir tempoda gelişti. Gerekçeşitlilik, gerekse kalitenin artması ve maliyetlerinekonomize edilmesi anlamında büyük ilerlemelerkaydedildi. Müteahhitlik hizmetlerinde 1970’li yılla-

rın sonunda dünyaya açılan Türkiye’nin hedef ülke-leri zaman zaman değişmiş olsa da, projeler zamanzaman dünyadaki ekonomik olaylara bağlı olarak bü-yüyüp küçülse de gelişmesini hep sürdürdü. Türki-ye, “En Büyük Uluslararası Müteahhitler Klasma-nı”nda dünya ikinciliğine kadar çıktı. İnşaat malze-meleri sanayisi de gerek müteahhitlerimizin dışdünya ile tanışmasının etkisi sonucu, gerekse Tür-kiye’de sanayi alt yapısının gelişmesi sonucu önem-li gelişmeler gösterdi. 1970’lerde doğru dürüst bir çi-mento şartnamesi bile bulunmayan, piyasada bulu-nan tek tip malzemeye mahkum olan; kaliteli çeliküretimi yapamayan, ürettiği birçok sanayi ürünündede yüksek kaliteyi sağlayamayan Türkiye, 1980’ler-de gümrük duvarlarının kaldırılması, Türk ParasınıKoruma Mevzuatı’nın değişmesi sonucu dünyaya açıl-dı ve hızla ilerlemeye başladı.

Türk inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayi-si için nasıl bir gelecek öngörünüz var? Nerelerdehala Türk firmalarının yüksek katma değer eldeedebileceği işler bulunuyor?

Türk müteahhitleri ve inşaat malzemesi sanayi-cileri, dünya markası olma yolunda gelişmeye, dün-ya pazarlarından daha çok pay almaya devam ede-cektir. Gelişmekte olan, nüfus artış oranı yüzde 2’ninüzerinde olan ve kişi başına düşen Gayrısafi Milli Ha-sılası 10 bin dolar düzeyini aşan ülkelerdeki konut, iş-yeri, otel, sosyal tesis, ulaşım, alt yapı hizmetleri ih-tiyacı çok yüksektir ve Türk şirketlerinin bu pazarla-ra odaklanması yararlı olur. Ancak artan rekabet kar-şısında, söz konusu bu pazarlarda tutunabilmek ve bü-yümek için sektörün yeni teknolojileri adapte etme-si, malzeme üretiminde özellikleri iyileştirecek, ka-liteyi artıracak ve maliyetleri ekonomize edebilecekhususlarda ARGE faaliyetlerine zaman ve kaynak ayı-rarak rakiplerinden farklılaşması gerekmektedir.

“Türkiye bir dünya markası haline geldi”“Son yıllarda iç pazardaki büyümeye karşın üretimin iç pazardan fazlabüyümesi karşısında, özellikle de TOBB, TMB, İMSAD, İGEME, TİM, DEİKgibi organizasyonların yoğun destek ve çabalarının da etkisiyle, dışpazarlardan pay kapma konusunda büyük adımlar atılıyor. Dünyada,inşaat malzemeleri ihracat klasmanında hızla ilerleyen Türkiye, 2009’dadünya dokuzuncusu oldu ama gözünü dünya üçüncülüğüne dikti veçabalarını bu yönde yoğunlaştırdı. Bu alt sektörde demir-çelik ürünleri,çimento, doğal taşlar, aluminyum profiller, elektrik malzemeleri,kablolar, tesisat malzemeleri Türkiye’nin ana ihracat kalemlerinioluşturdu. Bunların bazılarında da Türkiye piyasaları domine eden birdünya markası haline geldi.”

“ARGE kazanımlar sağlar”“Türkiye’nin para ve kur politikaları nedeniyle ve bazı başka ülkelere göreülkemizdeki teşvik ve korumaların sınırlılığı yüzünden inşaat sektörü dedahil tüm sektörlerin dünyadaki rekabetçi konumları zorlanmaktadır. Sonuçalmak uzun vadeli bile olsa ARGE’den sağlanacak kazanımlarla, sektörünrekabetçi bir avantaj yakalaması ve kur baskısıyla yükselen maliyetlererağmen dünyadaki konumunu koruması, hatta geliştirmesi sağlanabilir.”

Aralık 2010 43

Page 44: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Küresel rekabet gücü sıralamasında 58 ülkearasında 46. sırada yer alan Türkiye’nin, hem

küresel rekabette öne geçmesi hem dedünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi için

Türk inşaat malzemeleri sanayisi büyükönem taşıyor. Küresel rekabetin şifreleri

olan “kalite, inovasyon, sürdürülebilirlikve yeni pazarlara açılma” konusundabüyük bir gelişme gösteren sektör,

2023 hedefine odaklanmışdurumda…

44 Kapak

Page 45: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 45

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İM-SAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan,2009 yılında yapılan 1.Uluslararası İnşaat-

ta Kalite Zirvesi’nde sektör olarak 2023 he-deflerini şöyle açıklamıştı: “Cumhuriyetin 100.yılı olan 2023'te Türkiye'ye 100 milyar dolar yurtdışı müteahhitlik geliri, 100 milyar dolar iç pa-zar büyüklüğü, 100 milyar dolar inşaat mal-zemeleri ihracatı olmak üzere üç tane 100 he-diye edeceğiz.” 2023 yılında Türk ekonomisi-nin ihracattaki hedefi ise 500 milyar dolar. Dün-yanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilmesi içinTürkiye’nin, şu an bulunduğu yerden 7 basa-mak birden sıçraması gerekiyor. Bu kaliteye,teknolojiye ve üretkenliğe sahip Türk inşaatmalzemesi sanayicilerinin, küresel rekabetterakiplerinin önüne geçmesi ise ancak inovas-yon, sürdürülebilirlik, markalaşma ve kalite yö-netim anlayışına geçmesiyle mümkün. İşte 2.Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi 2010, esasolarak bu gelecek vizyonunun masaya yatırıl-ması açısından önemli bir buluşmaydı.

GayriSafi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde

6’dan fazlasını oluşturan ve 1,3 milyon kişiyeiş yaratan inşaat sektörü, Türkiye ekonomisi-nin kalkınmasında çok önemli bir rol oynuyor.Diğer sektörler üzerindeki doğrudan ve dolaylıetkileri de dikkate alındığında, inşaat sektö-rünün Türk ekonomisindeki payı yüzde 30’laraulaşıyor. 2008’de dünya inşaat sektörününönde gelen yayınlarından Engineering NewsRecord dergisi tarafından açıklanan "Dünya-nın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi" lis-tesindeki firmaların yüzde 10’unu Türk fir-maları oluşturdu. Türkiye, "En Büyük 225" ara-sına giren 23 firma ile Çin ve ABD’den sonraüçüncü sırada yer aldı. 81 ülkede 5 bine aşkınproje gerçekleştiren Türk inşaat sektörü 170milyar dolarlık bir toplam iş hacmi yarattı. Bubaşarının kalıcı olması için, yaratılan sürecindevamlılığının sağlanması yani sürdürülebilirolması önem taşıyor. O zaman da karşımızateknolojiyi kullanan değil, artık üreten ve ih-raç eden bir sektör olmamız gerektiği, inova-tif düşünce, ARGE ve kalite anlayışımızın dasürdürülebilir olması gerekliliği çıkıyor.

Page 46: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

“REKABET ÇITAMIZI YÜKSELTMELİYİZ”Küresel rekabet çağında ülkelerin ucuz iş gücü,

coğrafi konum ya da ham madde zenginliği ile ge-leneksel olarak rekabet üstünlüğü sağladığıhususlar artık gerilerde kaldı. Çin ve Hindis-tan gibi yüksek bir gelişim ve büyüme per-formansı gösteren yükselen ülkelerin dünyasisteminde giderek etkinliklerini artırmalarıkarşısında, küresel rekabette yeni atılımlar

yapmak gerekiyor. Türkiye Müteahhitler Birliği Baş-kanı Erdal Eren’e göre Türkiye’nin hala küresel re-

kabette geçmişten gelen bazı avantajları bulunu-yor. Eren bu avantajları, “kaliteli hizmeti uygunfiyatla sunmak, zor coğrafyalarda risk alarakçalışabilmek ve aile şirketlerine özgü yüksekdinamizm ve esneklik” olarak açıklıyor.

2010 yılının ilk 6 ayında gelen yüzde 15,1’likbüyüme sektör oyuncularını rahatlatsa da, Türkekonomisinin her yıl yüzde 5 büyümesi için inşa-at sektörünün yüzde 10 büyümesi şart. 2011-2012yıllarında sektörün yüzde 7-8 büyüme kaydede-

ceği düşünülüyor. Küresel rekabetin yoğun ya-şandığı bir sektörde bu büyümenin nasıl gerçekle-

şeceğini İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan şöy-le anlatıyor: “Hedeflerimize ulaşmak ve hatta aşa-

bilmek için sektör olarak geleceği iyi okumalı-yız. Sürdürülebilir bir gelecek için, rekabetçi-lik çıtamızı yükseltmemiz, inovasyon ve ka-liteye önem vermemiz gerekiyor. Çevre,

enerji verimliliği, ARGE ve ino-vasyon, sektörde nanotekno-lojinin gelişimi vb. konularısürdürülebilir gündem plat-formumuzda ele alıyoruz.

Ancak bu şekilde yüksekkatma değere ulaşabiliriz.” Türkiye'nin inşaat malzeme-

leri sektöründe marka yaratma-sı ve bu konudaki becerisini artır-

ması kadar önemli bir konunun dayurtdışında yatırım yapmak olduğuna

işaret eden Turan, “Türkiye dünya marka-sı yaratacaksa, inşaat malzemeleri sanayi

bunun en iyi çıkış noktalarından biri olacaktır. Or-tak hipermarketler hayata geçirilmeli. Hedef pa-zarlarda Türk malı algısını güçlendirecek strate-

jiler uygulamak gerekiyor” diyor.

“SEKTÖR NİTELİKSEL SIÇRAMA YAPMALI”

Türk inşaat malzemeleri sanayinin, Tür-kiye’nin ihracatına, istihdamına ve cari açığına önem-li ölçüde katkı sağladığını vurgulayan Türkiye Sera-mik Federasyonu (SERFED) Yönetim Kurulu Başka-nı Zeynep Bodur Okyay, “Küresel rekabet gücü sıra-lamasında Türkiye 58 ülke arasında 48. sırada yer al-

KRE 2009-2010 KRE 2010-2011 FarkKurumlar 96 88 8Altyapı 62 56 6Sağlık ve temel eğitim 74 72 2Yüksekeğitim ve işbaşında eğitim 73 71 2Finans piyasalarının gelişmişliği 80 61 19İnovasyon 69 67 2İş dünyasının gelişmişlik düzeyi 52 52 0Makroekonomik istikrar 64 83 -19Ürün piyasalarının etkinliği 56 59 -3Emek piyasalarının gelişmişliği 120 127 -7Teknolojik altyapı 54 56 -2Pazar büyüklüğü 15 16 -1

Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde Türkiye Sıralaması

İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan

“Stratejik sektör olarak kabul edilmeliyiz”Türkiye'nin üretim açısından ele alındığında ithalata bağlı olmadığı tek sektörün,inşaat olduğuna dikkat çeken Turan, “Rekabetçi Türk inşaat malzemelerisektörü hükümetimiz tarafından stratejik sektör olarak kabul edilmeli veönündeki dikenli teller temizlenmelidir” dedi. Turan, kısa-orta vadede ihracatiçin yol haritasının oluşturulması, uzun vadede de ihracatın ara malı ithalatınabağımlılığını azaltıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğini, bu çerçevede “girditedarik stratejisi” oluşturmak üzere başlatılan çalışmaları çok olumlubulduklarını ve yakından takip ettiklerini belirterek şunları kaydetti: “ÖncelikleTürkiye'nin dört bir yanında üretim gerçekleştirilmesi teşvik edilmeli. Navlunsektörümüz için ciddi bir maliyet. Teşviklerin bölgesel anlamda dengesiz birşekilde dağıtılması navlun yükümüzü daha da artırıyor. Oysa inşaat malzemelerisektörü tüm sektörler içinde Türkiye genelinde teşviki hak eden bir sektör.Özellikle sınır komşumuz olan ülkelerde iddialı olabilmemiz için Türkiyegenelinde üretimin teşvik edilmesi şart.”

Kaynak: Sektörel Dernekler Federasyonu

46 Kapak

Page 47: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 48: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

maktadır. Ülkemizin sıralamasını üstlere taşıyacakgüce ve potansiyele sahibiz” diye düşüncelerini ak-tarıyor. İnşaat sektörü sanayisinin dünya pazarındayerini sağlamlaştırması için niteliksel sıçrama yap-ması gerektiğini kaydeden Bodur Okyay’a göre sek-törün rekabet gücünün yükseltilmesi öncelikli hu-suslardan biri olmalı.

İnşaat sektörünün daha verimli ve nitelikli hale gel-mesi için araştırma projelerinin artırılması gerekti-ğine işaret eden Okyay, bu açıdan araştırma kaynak-larının ortaklıklar kurarak, en iyi şekilde kullanılma-sının önem kazandığını söylüyor. Küresel rekabette öneçıkmanın temel unsurları Okyay’a göre inovasyon gü-düsüyle teknolojiye ayak uydurmak ve farklılık yarat-maktan geçiyor. Okyay, “Bir pazar değeri yaratan, ma-liyet düşüren, işlevselliği (verimliliği) artıran ürün vesüreç yenilikleri; kaynak tüketimini, karbon salımınıve atık oluşumunu azaltan yapı ürünleri ve prosesle-ri, çevre dostu yapı malzemeleri ve inovatif üretim pro-sesleri tüm dünyada sektörümüzün yeniden şekil-lenmesine yol açmaktadır” diyor.

Şirketler için inovasyonun, verimliliği, karlılığı ar-tırdığı, yeni pazarlara girilmesini ve mevcut pazarınbüyütülmesini sağladığı için çok önemli bir rekabetaracı olduğunu vurgulayan Okyay, Türk inşaat mal-zemeleri sanayinin bir yol ayrımına girdiğini belirte-rek şunları kaydediyor: “Seçeneklerimiz; ya şimdiyekadar olduğu gibi üretim üssü olmak hedefiyle yeti-

nip yoğun rekabetin yol açtığı düşük kâr marjlarıylayaşamaya çalışmak ya da bunun da ötesine geçip, ni-teliksel bir sıçrama ile ürün geliştirmede daha faz-la ağırlığını hissettiren, bu sayede yaratılan katma de-ğer içerisinde daha fazla pay alan bir sanayici olmaktır.Artık, sektörümüzün dünyada yerini sağlamlaştırmasıiçin niteliksel bir sıçrama yapması gerekmektedir.”

HEDEF PAZARLARA YATIRIM ŞARTTürk inşaat sektörünün, bölge ülkelerdeki reka-

bet gücü, deneyimi, coğrafi konumu ve kültürel ya-kınlıktan kaynaklanan avantajları bulunduğuna işa-ret eden İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri(İMMİB) Koordinatör Başkanı Murat Akyüz, inşaat mal-zemeleri sektörünün kapasitesi, ileri teknoloji ve yük-sek standartlarda ürünleri kullanmasının güçlü yan-ları olduğunu belirtiyor. Rekabette zayıf yanları ise Ak-yüz şöyle açıklıyor: “Eğitilmiş iş gücü teminindeki zor-luklar, girdi maliyetlerindeki yükseklik, bölgesel pa-zarlar dışındaki ülkelerde etkin olunamaması, alt sek-törlerin çoğunda önemli ölçüde standart dışı ve dü-şük kaliteli ürün üretilmesi ile yapı denetimindeki ye-tersizlik maalesef piyasalarda oluşan haksız rekabetinen büyük nedeni.”

İnşaat sektörünün hem istihdam, hem de ulus-lararası rekabette Türkiye’nin önemli sektörlerindenbiri olduğunu söyleyen Türkiye Sanayici ve İş Adam-ları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Erman

SERFED Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay

“Kalite, rekabet gücünün önemli bir bileşenidir”“Sektörümüzün rekabet gücünün yükseltilmesi en öncelikli hususlardan biriolup, araştırma geliştirme ve yeniliklerin desteklenmesi kadar diğer pek çokaltyapı eksikliğinin tamamlanması ile birlikte bu amaca daha hızlı ulaşabileceğidüşünülmektedir. Bu noktada rekabet gücünün önemli bileşenlerinden biri olankalitenin artırılması için yeni araçların geliştirilmesi gerekmektedir. Sektördeistihdam edilenlerin eğitim seviyesinin ve mesleki yeterliklerin geliştirilmesisektörün vizyonunun ve sürdürebilirliğinin artırılmasında sektöre yön verecek,geliştirecek önemli noktalardandır. Keza sektörün daha yenilikçi ürünler vesüreçler ile çalışmasının temini ise küresel pazarlarda daha kolay rekabetedebilmesinin en önde gelen unsurudur.”

48 Kapak

Page 49: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 49

Ilıcak, “Yeni bir dünya kuruluyor ve biz o yeni kuru-lan dünyada yerimizi almalıyız” diyor. Makro politi-kaların sürdürülebilir büyümenin sadece ön koşuluolduğunu vurgulayan Ilıcak, orta ve uzun vadede sür-dürülebilir büyümenin temel unsurlarının verimlilikve rekabet artırıcı politikalara bağlı olduğunu ifade edi-yor. Yeni ve hedef pazarlara yatırımın şart olduğununaltını çizen Ilıcak, bunun gerekçelerini ise şöyle an-latıyor:

“Sektör olarak yeni pazarlara girebilme konu-sunda çok atak ve girişimciyiz. Ancak pazar büyüdü-ğünde hükümetlerin koyduğu kısıtlamalar, bizdenönce bu pazarlara giren ve yatırım yapan Avrupalı ra-kiplerimize ya da yerel üreticilere avantaj sağlıyor. Ko-rumacı politikalarla hükümetler yerel şirketlerevergi kolaylığı ve ithalatta kısıtlamalar getirdiklerin-de, o pazarlardaki varlığımız tehdit altına giriyor. Bu-gün Irak çok büyük bir pazar ancak korkarım ki 5 yılsonra Irak’ta da korumacı politikalar uygulanmayabaşlandığında, aynı sonuçları tekrar yaşayacağız.Eğer hâlâ Irak’ta yatırım yapamamışsak birçoğumuziçin aynı son orada da karşımıza çıkacak. Büyüme-mizin daha kalıcı ve sürdürülebilir olması için hedefpazarlarımıza yatırım imkânlarını zorlayarak, artık ulu-sal sanayicilikten çok uluslu sanayiciliğe bir an öncegeçmek zorundayız. Hedef pazarlarımızda imalat, pa-zarlama ve finans sorumluluklarını üstlenecek gü-venebileceğimiz kadrolarımızı yetiştirmeliyiz. Yeni bir

Küresel rekabette inenler-çıkanlarİvmeleri düşenler Yıldızlar Atağa geçenler GeridekilerDanimarka Avusturya Brezilya KıbrısEstonya Belçika Bulgaristan YunanistanFinlandiya Fransa Çin Macaristanİrlanda Almanya Çek Cumhuriyeti LetonyaPortekiz Lüksemburg Hindistan MaltaSlovenya Hollanda İtalya Slovakyaİspanya İngiltere Polonya İsveç- Litvanya - -- Romanya - -- Rusya - -- Türkiye - -

Betek Boya Genel MüdürüTayfun Küçükoğlu

Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan

Soldan sağa: Türkiye Demir Çelik Üreticileri DerneğiGenel Sekreteri Dr. Veysel Yayan ve SektörelDernekler Federasyonu Başkanı Çetin Nuhoğlu

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi

“İMSAD’ın 2023 hedefi memnuniyet verici”“İhracatımız içinde önemli bir miktarı inşaat malzemeleri sektörlerimizyapıyor. Çimento, hazır beton, seramik, yalıtım malzemelerinden cam, boya,yapı kimyasalları, pencere ve kapı doğramalarından ısıtma-soğutma vehavalandırma sistemleri sektörlerinin ülkemizin ihracatına büyük katkısı var.Bu sektörlerimizin ihracatı 10 milyar doların üzerinde. Memnuniyetlebelirtmek isterim ki İMSAD’ın 2023 ihracat hedefi sektörde 100 milyar dolarihracattır. İnşaat malzemeleri sektörü son yıllarda ileri teknoloji kullanarakürettiği ürünlerle ekonomimizde önemli başarılara imza atmaya başladı.Verimliliğin artması, ARGE ve ÜRGE, yenilikçilik ve yüksek katma değerliüretim konusunda yol almamız bir zorunluluk.”

Kaynak: Sektörel Dernekler Federasyonu

Page 50: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

dünya kuruluyor ve biz o yenidünyada yerimizi al-malıyız.”

İNOVASYON TEMELLİ YENİ DÖNEMKüresel rekabetin şifresini inovasyon ve kalite kav-

ramları oluşturuyor. Küresel rekabette teknoloji veinovasyon temelli yeni bir döneme girdiğimizi söyle-yen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Meh-met Büyükekşi, bu dönemi iki temel başlık altındaözetliyor: “Birinci başlık küresel düzeyde rekabet gü-cümüzün artması. İkinci başlıksa bu doğrultuda sa-nayimizin ve hizmetler sektörümüzün transformas-yonu.” İhracatımızın yüzde 84’ünü sanayi ürünleri oluş-turuyor. Bu nedenle Büyükekşi’nin küresel rekabet-te işaret ettiği sanayinin transformasyonu önem ta-şıyor. “Verimliliğin artması, ARGE ve ÜRGE, yenilik-çilik ve yüksek katma değerli üretim konusunda yolalmamız bir zorunluluk. Bundan sonra çok daha ka-liteli, çok daha tasarım içeren, çok daha değerli birüretim amacımız var. Bu dönüşümde belli bir yol al-dık, ancak kararlılıkla yürümemiz gereken çok uzunbir yol var” diyor TİM Başkanı Büyükekşi.

Türkiye’nin 6 ana bileşende rekabet gücü açı-sından artış gösterdiğine işaret eden Sektörel Der-nekler Federasyonu Başkanı Çetin Nuhoğlu, DünyaEkonomik Forumu Küresel Rekabet Gücü Endeksi’nioluşturan 12 ana bileşenin 6’sındaTürkiye’nin yük-seldiğini, birinde rekabet avantajını koruduğunu,5’inde ise rekabet sıralamasında gerilediğinin altınıçiziyor. “Türkiye atağa geçen ülkeler grubunda yer alı-yor” diyen Nuhoğlu, buna karşın Türkiye’nin son ikiyıldaki verilerinde düşüş görüldüğünü de belirtme-den geçmiyor.

Prof. Dr. Kerem Alkin’in “Ülkemiz kanat ülke ol-maktan çıkıp merkez ülke konumuna gelmelidir” sö-zünü hatırlatan Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Kü-çükoğlu, Türk inşaat malzemeleri sektörünün geli-şim evrelerine dikkat çekiyor. 1980’li yıllarda güçlü,gelişen ve karşılanan iç talebin, 2000’li yıllarda artanihracat ve rekabet gücüne dönüştüğünü söyleyen Kü-çükoğlu, 2010 yılı ve sonrasında ise sektörün sürdü-rülebilir ve kalıcı güç olabilme sürecine girdiğini be-lirtiyor. Küçükoğlu da sektördeki diğer yöneticiler gibigelecek 10 yılda, gelişen koşullara ve baş döndürendeğişime ayak uydurmak için tam ve mutlak inovas-yonun zorunluluğuna dikkat çekiyor. “Küresel reka-bete uyumlu ölçeğin hedeflenerek; en ileri teknolo-ji kullanımı, doğru, güçlü pazarlama, yüksek itibarlımarkalaşma, yerel dinamiklere tam uyum, etik dav-ranma, yüksek girişimcilik ruhu ve risk alma ile bü-tünleşmesi gerekir” diyen Küçükoğlu, kurallara uyandeğil, kuralları yazan bir ülke olmamız gerektiğini ha-tırlatıyor.

2023 İÇİN 3 AŞAMALI PROGRAMSürdürülebilir küresel rekabet için özel sek-tör üzerine düşen görevin farkında ve bunu ye-

rine getirmek için çalışıyor. Peki,ya kamu kurum ve kuruluşları bu

sürecin neresinde yer alıyor?Ve ne yapıyor? Bu soruların

yanıtlarını da Dış Ticaret Müs-teşarlığı (DTM) İhracatı Geliştirme

Etüt Merkezi (İGEME) Genel SekreterYardımcısı Hayrettin Yücel veriyor. Cum-

huriyetin 100. kuruluş yıldönümü için 3aşamalı programın devreye alındığını be-

Demir çelik sektörünün rekabet gücü nasıl artar?Demir çelik sektörü açısından durumu değerlendiren Türkiye Demir ÇelikÜreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, dünyanın en büyük 10.,Avrupa’nın ise 2. ham çelik üreticisi olduğumuzu hatırlatarak, dünyanın enbüyük inşaat demiri ihracatçısı olduğumuzu aktarıyor. 150’den fazla ülkeyeihracat yapan sektörün rekabet gücünü artıracak tedbirler için de Dr. VeyselYayan, şunları söylüyor: “Çevre Katkı Payı uygulamasına son verilmeli, yerligirdi tedarik imkânlarını artıracak tedbirler geliştirilmeli, elektrik enerjisiüzerindeki yüzde 2 TRT, yüzde 1 BTV ve yüzde 1ETV vergileri gibi her türlü fon ve kesintilerkaldırılmalı, bireysel tüketici ilesanayiciye uygulanan elektrik enerjisifiyatları arasındaki farkın,AB ülkeleri ile aynıseviyeye çıkartılmasınıteminen, sanayininkullandığı elektrikenerjisi fiyatlarınazam yapılmamalı, mümkünsekademeli bir şekildedüşürülmelidir.”

50 Kapak

Page 51: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 52: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Sektörün küresel rekabet gücünü etkileyenfaktörlere vurgu yapan Yücel, bu faktörleri de şöy-le sıralıyor: “Coğrafi konum, uluslararası stan-dartlarda hizmet, uygun fiyatlar, yüksek müşterimemnuniyeti, güvenilir iş ortaklığı, uluslararasıdeneyim, nitelikli iş gücü, risk alma kapasitesi…” Bukonuda yapılması gerekenler de Yücel’e göre, Türkmalı imajının yerleştirilmesi, kayıt dışı ve haksız re-kabetin önüne geçilmesi, sektörün envanterininçıkarılması, firmaların finansman yapısını güçlen-direcek önlemler alınması, teminat mektubu so-runlarının giderilmesi, yurtdışında işçi çalıştırıl-masının maliyetini düşürecek önlemler alınmasın-dan geçiyor.

Halen 60 ülkede faaliyet gösteren Türk MüşavirMühendisler ve Mimarlar Birliği’ne göre (TMMMB),geleceğe dönük hedeflenen ihracat vizyonu 20-50milyar dolar arasında değişiyor. “Reel sektörden res-mi sektöre kadar tüm aktörler için ihracatta güç bir-liğinin elzem olduğu bir ekonomik-siyasi konjonk-türden geçmekteyiz“ diyen TMMMB Yönetim Kuru-lu Başkanı Cemal Akça, ihracatta atılım zamanınıngeldiğini söylüyor. Bunun için tüm sektörlere tek-nik müşavirliğin etkisini artırmayı öneren Akça, ih-racatta teknik açılımların maddi altyapısını kurmakgerektiğini ifade ediyor. Küresel rekabette dünya-da çeşitli sektörlerin, mesleki faaliyetleri kendile-rine bağlı kuruluşlar üzerinden düzenlenmeyi de-nediğini vurgulayan Akça, “Bu sektörler bağımsız ti-cari yapılardan tedarik fikrine geri dönerek aşikârolumsuzluklardan kurtulmuştur. Resmi-özel tümsektör temsilcilerine ihracatta teknik müşavirin ti-cari etkisini hassasiyetle etüt etmelerini, bağımsızteknik müşavir seçmelerini ve işlerinde doğru ko-numlandırmalarını öneririz” diyor.

Küresel rekabet için ihracatta yeni pazarlara yö-nelmenin önemine işaret eden İMSAD Yönetim Ku-rulu Başkan Yardımcısı Hüseyin Bilmaç, bu pazar-ları da şöyle sıralıyor. “Suriye, İran, Irak, Orta Doğuve Afrika, Türki Cumhuriyetleri, Latin Amerika,ABD, Hindistan ve Avrupa…” Sektörün 2010’un ilk 8ayında 11,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğininaltını çizen Bilmaç, inşaat sektöründe sürdürülebi-lirlik ve inovasyonun küresel rekabetin şifrelerinioluşturduğunu belirtiyor. Kalite ve sertifikasyon, ino-

52 Kapak

Başlıca ürünler itibarıyla inşaat malzemeleri ihracatımızİhracat Dünyadaki Yeri Dünya ihracatındaki payı

Çimento 1. % 13

İnşaat Demiri 1. % 28

Demir-çelik radyatör 1. % 12

Demir-çelik profiller 3. % 8

Doğal Taşlar 3. % 8

Seramik Kaplamalar 5. % 3

Seramik Sağlık Gereçleri 6. % 4

Demir Çelik İnşaat Malzemeleri 6. % 5

Alüminyum İnşaat Malzemeleri 8. % 4

Plastik İnşaat Malzemeleri 9. % 3

Çelik Boru 11. % 3

Cam İnşaat Malzemeleri 20. % 1

Boya 20. % 1

lirten Yücel, şunları söylüyor: “2010 yılı kısa vadeli pla-na göre toparlanma, yeni dünya koşullarına göre ya-sal ve zihinsel altyapıyı hazırlama dönemidir. 2011-2013 arası Orta Vadeli Program’a göre değişim ve dö-nüşüm dönemini yaşayacağız. 2014-2023 arası UzunVadeli Program ile de uygulamaların yapılması ve he-deflere ulaşılması sağlanacaktır.”

Soldan sağa: Ata Selçuk,

A. Dündar Yetişener, Dr. Murat Akdoğan,

Dr. Volkan Özgüz

Kaynak: Sektörel DerneklerFederasyonu

Page 53: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

vasyon, markalaşma, çevre dostu ürünler ve bina-larda enerji verimliliği gibi konular da Bilmaç’a görebu şifrelerin anahtarlarını oluşturuyor.

“İNOVASYON YAPARAK VAR OLMAK”Günümüzde var olmak ya da varlığını sürdürmek

isteyen büyükten küçüğe dünyadaki tüm şirketleringündeminde inovasyon olduğunu söyleyen Fibro-beton İcra Kurulu Başkanı A. Dündar Yetişener, 23yıldan bu yana inovasyon yaparak var olduklarını, fir-ma olarak varoluş şekillerinin inovasyon olduğununaltını çiziyor. Sektörde nanoteknolojinin ve inovas-yonun küresel rekabette önemli olduğunu vurgula-yan Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji AraştırmaMerkezi Direktörü Dr. Volkan Özgüz, “2011 yılındayapı sektöründe kullanılması beklenen nano-mal-zeme değeri 100 milyon dolar olarak tahmin edili-yor. 2025 yılında yapı sektöründe kullanılması bek-lenen nano-malzeme 1.75 milyar dolar gibi çok yük-sek bir değere ulaşacağı öngörülüyor” diyor.

Türkiye’nin 1996’da rekabetle tanıştığı yıllardadünyanın hiper rekabeti yaşadığını söyleyen BaymakYönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan, 19 yılönce “kim ürün, fiyat, tanıtım ve dağıtım konusun-daki bileşenleri bir araya getirirse rekabette di-ğerlerinin önüne geçer” dediklerini ama bugün bubileşenlerin rekabette bir anlam ifade etmediğini be-lirtiyor. “Ülkelerin ve şirketlerin başarısını sağla-yan şey rekabette üstünlük sağlamaktır” diyenAkdoğan, “Ya rekabetin gereğini yerine getirirsinizya da yok olur gidersiniz. Dışarıdan size gelen ve re-kabette yapmanız gereken şeyleri kontrol ede-mezsiniz. Onları yapmak durumundasınız. Ancaküretim, finans, pazarlama gibi kendi kontrolünüz al-tındaki etmenleri, onlara göre uyarlayarak şirketi-nizi ayakta tutabilirsiniz. Kendi kontrolünüz altın-daki etmenleri küresel rekabete uydurmak zo-rundasınız” diyor.

Küresel rekabette sürdürülebilirliğin iklim de-ğişikliği ve enerji verimliliği konularından geçtiği-ni hatırlatan Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yö-netimi Genel Müdürü Mustafa Şahin, “Temiz üre-tim, çevresel performans, yüksek verim, rekabet gü-cünü artırma, sürdürülebilir kalkınma, uluslararasıişbirliği ve ortak gelecek” yaklaşımlarına vurgu ya-

Aralık 2010 53

Türk inşaat malzemesisanayisinin dünyadaki yeri• Dünyanın en büyük 10 demir çelik

üreticisinden biri. Avrupa’da iseikinci.

• Doğal taş üretiminde dünyadabeşinci.

• Vitrifiye üretiminde Avrupa’dabirinci.

• Çelik boru üretiminde Avrupa’daüçüncü.

• Seramik karo/fayans üretimindedünyada altıncı, Avrupa’da üçüncü.

• Düz cam üretiminde Avrupa’da beşinci.• Çimento üretiminde dünyada yedinci.• İnşaat boyaları üretiminde Avrupa’da altıncı.

pıyor. Şahin, küresel rekabette öne geçmek için dik-kat edilmesi gerekenleri de şöyle özetliyor: “Çev-re dostu ürün ve teknolojilerin kullanılması, çevreselizin sistemlerin sadeleşmesi, toplam kalite stan-dartları ve enerji verimliliği uygulamaları ile sana-yide üretim verimliliğinin artması ve buna bağlı ola-rak ihracatın daha da gelişmesi, proje paketi ha-zırlama, hizmet (kapasite geliştirme) ve mal (su, atıksu, atık, hava sektörü teçhizatı vb.) alımı ve inşaatihalelerinin sayısının artması, bu durumun özel sek-tör için istihdam ve ticaret ortamının sağlanması,özel sektörün doğrudan yararlanabileceği ve araş-tırma geliştirme faaliyetlerini hızlandıracak yenilikçiçevre fonlarının kullanımının artması, atıklarınbertaraf edilmesine yönelik teknolojiler/yatırımla-rın artması, özel sektöre yeni iş kolları imkânınınoluşması…”

Küresel rekabetin şifreleri aslında Türk inşaatmalzemesi sanayisinin bildiği kavram ve süreçler.Kalite, inovasyon, sürdürülebilirlik ve yeni pazarlaraaçılma konusunda geçmişte olduğu gibi bugün vegelecekte de girişimci ruhuyla hareket edeceksektör, bu konuda önünün açılması ve gerekli ya-sal düzenlemeler ve teşviklerle rakiplerinin hayliönüne geçecek gibi görünüyor.

Soldan sağa: Kerem Alkin,Cemal Akça,Erdal Eren,Hüseyin Bilmaç

Page 54: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Kalitenin okulu olarak kabul edilen Türkiye Ka-lite Derneği (KalDer), 20. yılını yeni birlikte-liklerle kutluyor. Bu birlikteliklerden belki de

inşaat dünyası açısından en önemli olanı İnşaat Mal-zemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) yeni pay-daşlarından birinin KalDer olması… Bu birlikteli-ğin yenileşim odaklı kalite anlayışını geliştireceği-ne kuşku yok. Biz de Türkiye’nin ve inşaat sektö-rü ile inşaat malzemesi sanayisinin kaliteye uzananyolculuğunu KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Ham-di Doğan ile konuştuk.

Türkiye’nin kaliteye uzanan yolculuğunda önem-li kırılma noktaları hakkında bizi bilgilendirebilirmisiniz? Nereden nereye geldik?

Türkiye’nin kalite yolculuğunda kırılma nokta-larından, daha doğrusu başlangıç noktalarından bi-risi Türkiye’nin konvertibiliteye geçişi, küreselekonominin açılımları ve Gümrük Birliği (GB) sü-reci olmuştur. Bu süreçlere girerken Türkiye ge-rek iç piyasada, gerekse de dış pazarlarda rekabetedebilme şansının ne derece önemli olduğunu vediğer ülkelere göre kıyaslandığı zaman ne nokta-da olduğunu tespit edebilme farkındalığını yarat-mıştır. Bu 1990’lı yılların başında gerçekleşmiştir.Bunu fark eden birkaç bilim adamı ve birkaç sa-

nayicimizin öncülüğünde KalDer’in kuruluş çalış-maları başlamıştır. KalDer’in o tarihlerdeki temelamacı, işletmelerimizi rekabet ortamına hazırla-maktır. Yanı GB kalkacak, dış dünya pazarlarına açı-lacaksınız ve TL’yi konvertibl hale getirmişsiniz. Busüreçte Türkiye’deki sanayi işletmeleri özellikle ne-leri gerçekleştirebilir, bunun arayışı başlamıştır. Veolayın başlangıç noktası budur.

Küresel açılımla birlikte bir de küresel rekabet sü-reci başladı tabii… Hem kalite hem de rekabet sü-recinde neredeyiz?

İlk dönemler içerisinde baktığımız zaman Tür-kiye halen bugün de rekabette istediği konumu ya-kalayabilmiş değil. En son Dünya Rekabet Endek-si 2009 İstatistikleri yayımlandı. 132 ülke arasındaTürkiye 61. sırada yer alıyor. Bu Türkiye’nin hak et-mediği bir tablodur. Bu sıralamayı değiştirmek ge-rekiyor. Artık son 3-4 yıl içinde kırılma noktaların-dan birine geldik. Türkiye bir hamle yapmak zo-runda. Son birkaç yıldır dünyanın 17. büyük eko-nomisi konumunu sürdürüyor. 2023 yılında da ilk10 ülke arasında girmeyi hedefliyor. Böylesinehedefleri büyük olan, 500 milyar dolar dış ticarethacminden bahseden bir ülkede yeni bir atağın oluş-turulması, programlanması gerekiyor. Şimdi kırılmanoktalarından birindeyiz diye bakıyorum.

Küresel rekabette Türkiye’nin istediği yere ge-lebilmesi için “öncelikle inovasyon odaklı eko-nomiler arasına girmesi şart” diyorsunuz.

Evet, şart. Bu açık bir gerçek. Neden şimdi?Dünya büyük bir krizden geçti. Türkiye bu krizi birfırsata dönüştürebilmeli. İnovasyon odaklı olmakne demek? İnovasyon odaklı olmak, ille bir şeyi bul-mak, icat etmek demek değil. Bir iş yapış sürecinde,bir ürünün, hizmetin tasarımında, yönetim şeklinideğiştirdiğiniz zaman da inovasyon veya yenileşi-

“Yenilenebilir kaynakları kullanabilmek çok önemli.Yenilikçi yaklaşımlar çok önemli. Sözünü ettiğimiz

yenileşim kavramı içerisinde bunlar da bir modelinparçalarını oluşturuyor. Yenileşim kullanacaksınız,

kaynaklarınızı az kullanacaksınız, yenilenebilirkaynaklardan kullanacaksınız ki; toplum içinde de

dünyada da sürdürülebilir bir başarınız, yeriniz olsun.”

KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan

”Türkiye artık inovasyon odaklıbir ülke olmak zorunda”

Türkiye’nin kalite altyapısının geliştirilmesi artık belli bir noktayı aşmış durumda. Neden aşmış durumda?Artık bugün kimsenin ISO 9000-14000-18000 almada bir sıkıntısı yok. Türkiye’nin artık kalite altyapısı, yönetimfelsefesine odaklanmalı. Bulunduğumuz süreç budur. Biz bunu öneriyoruz. Bu amaçla en son Maliye Bakanlığıile bir AB projesinde buluştuk. Sanayi Bakanlığı ile bir ortak projemiz var. Gene o da kalite altyapısınıngeliştirilmesi üzerine. Biz burada süreci destekleyen, yön veren, belirleyici olan kurum olarak görev alıyoruz.KALDER’in bir diğer adı da “Kalitenin okulu”dur. 20. yılımızı geride bırakırken, bugüne kadar 80 bin kişiKALDER’den eğitim aldı. Birçok sektörle açılım sağlıyoruz. Bunlar arasında kamuda, eğitim ve sağlıksektörleri var. Bu sene turizme bakacağız. Ama en önemli yaşam standartlarımızla, yaşam kalitemizle temelfaktörlerden biri de inşaattır. Oturduğumuz ev, çalıştığımız mekânlar, üzerinde gittiğimiz yollar, müzelerimiz.Bütün bunlar inşaat sektörünün çok önemli temel unsurlarıdır. İMSAD ile başlattığımız çalışma da bu yıl bir iyiniyet bildirgesi olarak başladı. Onların kongresine biz partner olarak destek verdik. İnşaatta kalitenin öneminiçok önemsiyoruz. İMSAD’la birlikteliği önemsiyoruz. Bu iyi niyet bildirgesinin ileride başka birliktelikleredönüşmesini arzuluyoruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.”

Türkiye’de KaliteAltyapısının

Güçlendirilmesi(TKAG) Projesi ve

İMSAD ile yaptığınızişbirliklerinden

bahseder misiniz?

54 Kapak Söyleşi

Page 55: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 55

Page 56: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

mi gerçekleştirmiş olabilirsiniz. Türkiye bu kate-goriye atlamak zorunda. Bunu kimler gerçekleş-tiriyor? Teknoloji üreten ülkeler gerçekleştiriyor.Türkiye teknolojiyi iyi kullanan ülkelerden bir tanesi.Doğru ve çabuk adapte olup, öğreniyor. Uyumsağlıyor ancak bu Türkiye için yeterli değil. 70 mil-yonluk Türkiye ve ekonomik büyümede ilk 10’a gir-meyi hedefleyen bir ülke için bunların aşılması ge-rekiyor.

Neden aşılması lazım? Çünkü dünya istatistiklerine baktığınız zaman

başka değer ölçülerinde çok gerilerdeyiz. Öğre-nimde, gelişmişlik endekslerinde, insan hakları kri-terlerinde. Bu nereden kaynaklanıyor. Bütün bir ya-yılımı sağlayamıyoruz gelişmede. Yeteri kadarüretim, yeteri kadar katma değer, yeteri kadar iş,aş yaratamıyoruz. Süreç böyle gelişmiyor. Bunuaşabilmek için vizyonda mutlaka ve mutlaka yeni-leşim odaklı olmaya Türkiye gitmelidir.

“BUGÜN BAŞKA BİR SÖYLEM GELİŞTİ”Yönetimde kalite dendiğinde ne anlamalıyız?Hangi süreçler yönetimde kalite felsefesinin ger-çekleşmesine yardımcı olmaktadır?

Yönetimde kalite aslında bir bütünselliktir.Önceki yıllarda bazı standartlar söz konusuydu. Ney-di bunlar? “ISO 9000-14000 veya ISO 18000’iniz varmı?” gibi süreçlerden söz ederdik. 90’lı yılların ba-şında kalite kavramı böyleydi. Ama bugün başka biranlatım, başka bir söylem gelişti. Bu da yönetim ka-litesi. Yönetim kalitesi nedir? Girdilerinizi denge-leyerek, çıktılarınızla maksimum verimi alabil-mektir. Bunu yapabilen toplumlar ve bunu yapabilenbireyler aslında başarıyı yakalıyor. Baktığımız za-man kriterler açısından da liderlik, vizyon belirle-mek, işbirlikleri ve kaynaklarınız çok önemli bir gir-didir. Bir işi yaparken, bir ürünü üretirken, bir hiz-meti meydana getirirken kullandığınız süreçler çokönemlidir. Bu süreçlerde iyileşmeler yaparak ge-lişmeleri sağlayabilirsiniz.

Çalışanlar bu sürecin neresinde?Evet, bir de çalışanlar çok önemlidir. Bu girdi-

ler arasında önemli bir faktördür. Peki, çıktılarınıznelerdir? Birinci çıktı herhalde müşterilerin mem-nuniyetidir. Ekonomik performansları bir tarafa ko-yacak olursak, kamu kurumlarında uygulanabilir bir

İnovasyon açısından baktığınızda Dünya Ekonomik Forumu Gelişmişlik Endeksi’nde Türkiye 69. sırada.“İnovasyonu neler belirliyor?” diye baktığınızda oradan Türkiye’deki gelişimin de neye odaklanması gerektiğinibulacağız. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin inovasyon kapasitesini, yani yenileşim kapasitesini artırmamızgerekiyor. Bunu nasıl yapacağız. Bunu bilimsel araştırma kurumlarının niteliğini ve sayısını artırarakyapacağız. ARGE’ye yapılan özellikle şirket harcamalarını artırarak yapacağız. Bu konuda insan gücümüzügeliştireceğiz. Bu da bilim adamı ve daha fazla mühendisi toplumun üretmesi demektir. İleri teknoloji ürünleriedinimimizi, kazanımını ön planda tutacağız. Patentlerimizi geliştireceğiz. Türkiye patentler açısındanmaalesef çok geri bir noktada. Ve entelektüel sermayeyi koruma durumuna geçmemiz lazım. Türkiye’debunun koruması yok. Yani sınai mülkiyet hakları dediğimiz noktada ileriye gitmeliyiz. Dün piyasaya çıkanARGE’si ve harcamaları yapılmış bir ürünün, ertesi gün taklit edilerek piyasaya sürülememesi gerekir ki,sanayici ürettiği, harcadığı değerin karşılığını alabilsin. Türkiye’nin süreci de inovasyon da böyle bir süreç.Bunları yaptığımızda Türkiye genelinde ve işletmeler bazında gelişmeyi sağlayabiliriz.

Türk inşaat malzemesisanayisinin yönetimkalitesini artırmada

ARGE ve inovasyonunönemi nedir? Bunuuygulayan başarılı

firmalarımızdan yolaçıkarak sektörün

geneline nasıl bir yolharitası tavsiye

edersiniz?

56 Kapak Söyleşi

Page 57: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 57

sistem var. Müşteri memnuniyeti veya kamuday-sanız vatandaş memnuniyeti çok önemli bir halegeldi Bunun yanında elbette çok önemli performansolarak kâr gibi finansal sonuçların olumlu olmasılazım. Bunun yanı sıra çalışanlarınızın, paydaşla-rınızın, hissedarlarınızın, sermaye yatıranlarınmutlu olması lazım. Ama günümüzde başka sü-reçler de devreye girdi. Nedir bunlar? Sürdürüle-bilir olmak çok önemli. Yenilenebilir kaynakları kul-lanabilmek çok önemli. Yenilikçi yaklaşımlar çokönemli. Sözünü ettiğimiz yenileşim kavramı içeri-sinde bunlar da bir modelin parçalarını oluşturu-yor. Yenileşim kullanacaksınız, kaynaklarınızı az kul-lanacaksınız, yenilenebilir kaynaklardan kullana-caksınız ki; toplum içinde de dünyada da sürdürü-lebilir bir başarınız, yeriniz olsun.

Türk inşaat malzemeleri sanayi toplam kalite yö-netiminde hangi aşamada?

İnşaat sektörümüzde de aslında geçmiş dene-yimlerimi göz önüne getirdiğimde, 70’li yıllarda ko-nut üretimi, bir kooperatif salgınıyla gerçekleş-miştir. O tarihlerde ihaleler, kooperatifler ve inşa-atlar, bilmeyen kişilerin organize ettiği çalışmalarlayapıldı. Türkiye’de niteliği çok tartışılabilir ve çoksayıda konut üretildi. Bunlar gerçekten ihtiyacı kar-şılar nitelikte miydi, standartları tutuyor muydu?Tutmadığını bugün görüyoruz. Yerleşim alanların-da, inşaat kalitesindeki standartlarıyla çok geridekalmış bir dönem ama inşaat ve konut dediğimizolaylarda Türkiye’de olduğu gibi çok yenilenebilirolmamalıdır. Kalıcı olmalıdır. Sürdürülebilir inşa-attan söz etmemiz gerekir. Burada da bir kırılmanoktası yaşadık 1999 depremiyle. O aslında konutve inşaat sektörü genelinde en büyük kalite sına-vı ve dersiydi. Maalesef istenmeyen üzücü sonuç-larla gerçekleştirilmiş bir dersti. Ama bundansonra süreci toparlamaya başladık. Artık inşaatın,yapının standartlarını belirleme ve buna bir kont-rol mekanizması getirme yolunda mevzuatı de-ğiştirmeyle işe başlandı. Bugün geldiğimiz nokta-da bu standartlarda bir konut üretiminden söz ede-bilme noktasındayız.

Ama hâlâ eksikliklerimiz var? Bu gelecek pro-jeksiyonlarını doğru yapmadığımızdan mı kay-naklanıyor?

Bizim temelde eksikliğimiz inşaatta geleceğeyönelik projeksiyonları doğru biçimde saptaya-mamamızdır. O yüzden bizim yollarımız, köprüle-rimiz, evlerimiz, konutlarımız yetersizdir. Bugün in-şaat sektöründe büyük ivmeyi veren unsurlardanbir tanesi konut sektöründeki büyük atılımdır sonyıllarda. Peki, acaba uzun yıllardır bu kadar konutsahası vardı da niye bunu açmadık? İlle dikey bü-yümeye doğru gittik. Bugün İstanbul’un çevresin-de banliyö diyebileceğimiz, dün gitmeyi düşünme-diğimiz alanlarda konutlar yapılıyor ve insanlar bun-ları tercih ediyor. İşte gelecek projeksiyonları iyi ya-pamamamızdan, ulaşım bağlantılarını sağlıklı ku-ramamamızdan dolayı konutta istediğimiz stan-dartları sağlayamadık. Bu hem inşaat, hem de in-şaat malzemesi sektörünü etkiledi.

“İNŞAAT SEKTÖRÜ KALDIRAÇ BİRSEKTÖRDÜR”Türk inşaat malzemesi sanayisinin gerek kurumiçi yönetim yapısında, gerekse de üretimdeki ka-lite standartları hakkında ne düşünüyorsunuz? Al-maları gereken mesafeler nelerdir?

İnşaat sektörü Türkiye için kaldıraç sektörler-den biridir. Onlarca imalatın devreye girdiği bir sek-tördür. Bunların her biri büyük bir istihdam kap-asitesine sahiptir. O açıdan istihdam ve üretim açı-sından inşaat sektöründeki gelişmeler çok önem-lidir. Elbette ki bir bütünü oluştururken, az önce de-

“2008’de yaşanan büyük krizden sonra Türkiye, artık bir süreç değişikliğinegitmek durumunda. Dünyada eskiden ülkeler “az gelişmiş, gelişmiş vegelişmekte olan ülkeler” olarak tasnif edilirdi. Şimdilerde ise “üretimeendeksli ülkeler, verimliliğe endeksli ülkeler ve yenileşim endeksli ülkeleryani inovasyona odaklı ülkeler.” Bu duruma göre baktığımızda üretimeendeksli ülkeler sıralamasında 2 bin dolarlık Gayrisafi Milli Hasıla’dan(GSMH) söz ediliyor. 3 bin-9 bin dolar arasında verimlilik odaklı ülkelerbulunuyor. Oysa 17 bin doların üstündeki ülkelere baktığımız zaman bunlarayenileşim yani inovasyon odaklı ülkeler diyoruz. Türkiye artık geldiği boyut,dünyada edindiği konum ve aşması gereken noktalar itibarıyla bu sürecibaşlatmak durumunda. Ben bunu kırılma noktalarından biri olarakdeğerlendiriyorum.”

“Türkiye bir süreç değişikliğine gitmekdurumunda”

Page 58: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

58 Kapak Söyleşi

diğim gibi önemli olan bütünselliktir. Toplam ka-lite yönetimi de bir bütünselliktir. Siz istediğiniz pro-jeyi yapın ama bunun içinde kullandığınız malzemeistenen kalitede, nitelikte, ucuzlukta ve ihtiyaçta ol-mazsa istediğiniz verimi, istediğiniz randımanıalamazsınız. Bu yüzden yüzlerce inşaat firması dakalite standartlarını geliştirmek durumunda. Ma-liyetlerini düzeltmek ve inovasyonlar gerçekleş-tirmek zorunda…

Sihirli kelime galiba inovasyon.Evet. Yalnız, inşaat sektöründe de böyle. Öyle

şeyler gelişti ki, “İnşaatta inovasyon yok” diyoruzama bugün banyolarımızdan sıhhi tesisata, o kadarçok fark edemediğimiz inovasyon oldu ki. Bunlarıancak yaşamımızda algılıyoruz. Evvelden ne ya-pardık? İnşaata girer, yapılmış döşemeyi kaldırırkendi tercihimiz olan parkeyi kullanırdık. Klozetikaldırır, gömme klozeti kullanırdık. Şimdi rekabetinfaydalarından birisi de bu. İyiyi, zamanında ve

doğru olanı yapabilme sürecine iteliyor. Dolayısıy-la inşaat sanayicileri açısından böyle bir süreç hız-la gelişiyor. Düne kadar birkaç tane pencere, bir-kaç tane boru firmasından söz ederken, şimdi on-larcasından söz ediyoruz. Rekabet çok kızışmış du-rumda. Rekabet süreci bununla da bitmiyor. Artıkyurt dışından da getirtiyorsunuz.

Uluslararası alandaki firmalarla kıyasladığı-nızda kalite kültürü konusunda neredeyiz? Av-rupa ve dünyada bu konularda ne gibi çalış-malar yapılıyor?

Türkiye bir defa her şeyden önce yabancı fir-malar için iki açıdan önemli bir avantaj ülkesi.Bir tanesi Türkiye’de gayrimenkul yatırımı çokdeğerli hale geldi. Bunu birçok yabancı fir-manın Türkiye’ye gelip inşaat yapma arzu-sundan ve örneklerinden değerlendirebiliriz.Bu önemli bir olgu. İkincisi başka ülkeler-de inşaat sektöründeki gelişme ve ilerle-meler Türkiye’nin kullanabileceği yeni tek-niklerin de gündeme gelmesine nedenoldu. Bu teknolojiler Türkiye’ye transfer edil-di. ”Akıllı Ev”lerden söz ediyoruz. Enerji kul-lanımındaki tasarruftan söz ediyoruz. En azenerji kullanımından bahsediyoruz evle-rimizde. Bütün bu olgular dışa açılım sü-recinin bir parçası olarak gelişti. Amaşimdi içerde firmalarımız bunları kul-lanabilir ve üretebilir hale geldi. Temelnokta şuydu. Aslında Türkiye’de inşa-at sektörünün geçmişi inovasyon-ye-nileşim yapabilmesini gerekli kılacak birbirikime sahip. Fakat piyasa öylesinedar ve sığdı ki, bu süreci yaşatabilmek içintopluma, insanlara ve sektöre, üretiminartması gerekiyordu. Bunun için malzemeüretebilir hale gelmeniz gerekiyor. Çok sa-yılı sınırdaki teknolojik ürünü de dışarıdan it-halat yoluyla karşılayabiliyordunuz. Türkiyeşimdi bu açılımı yakaladı.

Türkiye müşteri memnuniyeti endeksindeTürk inşaat malzemesi sanayisinin durumu ne-dir? Müşteri memnuniyetinde inşaat malze-mesi firmalarımız hangi noktadadır?

Ben bu noktada ürün yönetimi açısından iyibir noktada olduğumuz düşünüyorum. Kişiselolarak konutumda kullanacağım malzeme se-çiminde yerli malzemeyi tercih ederim. An-cak bir sorunumuz var burada. Ya sonrası?Ürünün sürdürülebilirliğini sağlamak ko-nusunda kaygılar taşıyoruz. Ürünlerimizsürekli gelişiyor. Türk sanayinin ürettiğimallar açısından da en azından temel fonk-siyonları itibarıyla sürdürülebilir olmasınaözen gösterelim. Bu sağlamlık, iyi bakım ve sa-tış sonrası hizmetlerdir. Bizim ihmal ettiğimiznoktalardan birisi de budur. Arkası, sonrası iyi bes-lenmezse müşteri memnuniyetinden söz edeme-yiz. Türk firmaları artık bu noktada. Sonrasını iyiplanlamak ve geliştirmek zorunda.

“Türkiye kenditeknolojisini üretmeli”

“Bugün ‘Akıllı Evi’ tamamen Türk teknolojisi ileyapabilirsiniz. İzolasyonu, inşaatta kullandığınızbütün vitrifiye malzemeleri, bütün aksesuarları vetemel bazı yapı elemanlarını Türkiye üretimindenkarşılayabilirsiniz. Bu yaşanması gereken birsüreçti. Şimdi Türkiye, bunu dışarıya taşımak vekendi teknolojisini üretmek durumunda. İnşaatsektöründe Türkiye artık bu aşamaya gelmiş birülke. Yurtdışındaki büyük otel ve inşaatlarda Türkdamgasını görüyorsunuz. Bunlar hep birteknolojinin sonuçlarıdır. Türkiye artık teknolojiyiiyi kullanan bir ülke olmaktan çıkıp, teknolojiyiüreten bir ülke konumuna gelmek durumunda.Hedefimiz bu olmalı.”

Page 59: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 59

Toplam kalite yönetiminin firmalarımız ve yöne-ticilerimiz açısından bir yaşam biçimine dönüş-türülmesi için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Bu bir bütünsellik, bu bir kavram. Bu bir yönetimmodeli. Buna biz “mükemmellik modeli” diyoruz.Bu modelin az önce anlattığım kriterleri ve faktörlerivar. Birçok faktörlerin bir araya getirilmesi ile oluş-turulan bir değer. O yüzden diyoruz ki “bir mode-li” kullanın. Biz mükemmellik modelini Avrupa Ka-lite Vakfı tarafından üretilen, her yıl güncelleme-lere tabi tutulan bir modeli öneriyoruz. Diğerlerindene oluyor? Bakın şöyle oluyor. İşletmelerimizin üre-tim bölümlerinde mühendisleri, toplam verimli ba-kım üzerine eğitiyorsunuz. Finansmandaki arka-daşınızı, parayı nasıl ucuz kullanırsınız veya malitabloları düzenleme konusunda eğitiyorsunuz. İn-san kaynakları departmanındaki elemanlarınızıişe personel alırken nelere dikkat etmesi gerekti-ği konularında eğitiyorsunuz. Ama bunlar bir bü-tün içinde bir araya getirilmiyor. Birbirleriyle etki-leşmiyor. Birbiriyle çapraz ilişkileri oluşturulamı-yor. Üretimdeki, satıştaki ve finanstaki öğrendiği ilekalıyor. İşte yapılacak şey bu bütünselliği sağla-maktır. Liderlik yalnız kurumuna vizyon belirleyenkişi değildir. Aynı zamanda buna liderlik edebilenkişidir. Bütün bu önemli kriterler arasındaki bağ-ları kurarak, işletmesi için en uygun model tanımıortaya koyan kişidir.

“İnşaatın birçok boyutu var. Oysa bakıyorsunuz bizim inşaatmüteahhitlerimiz yurt dışında son derece başarılı. Büyük ihaleler aldılar,büyük bir açılımı gerçekleştirdiler. Türkiye’nin en kritik zamanlarındasektörel olarak büyük bir çıkışı yakaladılar. O yüzden inşaatta kaliteninçizgisini bugün müşteri tercihleri belirleyecektir diye düşünüyorum. İnşaattada müşteri odaklı olmak. Çünkü evvelden konut çok azdı. Çok az yapılıyordu.İnsanlar tercih kullanma aşamasında ya da seçeneğinde bulunamıyorlardı.Oysa bugün konut yapımı bir hayli artmış durumda. Dolayısıyla müşterininmemnuniyeti, onların seçenekleri inşaatta kaliteyi olgunlaştıracak.İnşaatlarımızın kalitesinden söz ederken müşteri memnuniyetini, müşteriihtiyaçlarını göz önüne almamız gerekir.”

“İnşaatta da müşteri odaklı olmak”

Page 60: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Net ihracat ve Türkiyeinşaat malzemeleri

sanayisi

İMSAD Türkiye’nin güçlü sektörü-ne yakışan şekilde, 2 Kasım 2010 tarihin-de, 2. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’ni

gerçekleştirdi. Zirve’nin bu yılki ana teması“Küresel Rekabet ve İhracat” oldu. Muazzambir destekçi kitlesi ve yine üst düzey katılım-la gerçekleşen zirvede Türkiye inşaat mal-zemeleri sanayisinin 2023’te Cumhuriyeti-mizin 100. yılında 100 milyar dolar olarak be-lirlenen ihracat hedefi perçinlendi. Dahası; he-def netleştirildi; 100 milyar dolar ihracathedefi gerçekleştiğinde Türkiye dünya inşa-at malzemeleri pazarında ilk üç ihracatçıülke arasına giriyor ki; yeni hedef bu! İMSADYönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın buhedefi açıklarken duyduğu heyecanı ve yay-dığı olumlu enerjiyi hissetmemek mümkündeğil. Şimdi sektöre ve ilgili tüm taraflara dü-şen görev; bu “ilk üç” hedefini hayata geçir-mek için doğru fizibilite ile etkin adımları atıp,verimli yatırımları gerçekleştirmek. İhtiya-cımız olan sonuç odaklı ve işleyen bir yol ha-ritası ile aksiyon planı.

7-8 Aralık 2010 tarihlerinde İstanbul Sa-nayi Odası’nın düzenlediği 9. Sanayi Kon-gresi’nde İSO Başkanı Tanıl Küçük’ün ko-nuşmasında dikkatimi çeken etkili tespitTürkiye’nin dış ticaret dengesi ile ilgili önem-li değerlendirmesiydi. Türkiye ekonomisi2010 yılı için yüzde 7-8 oranında büyüme ön-görüsü ile Avrupa’da en fazla büyüyen ülkeekonomisi konumunda olacak. Ancak Türki-ye’nin dış ticaret açığı büyüyor; ana neden iseithalatın ihracattan hızlı artması.

En güncel veriler incelendiğinde; dış ti-carette yaşanan ve aslında ülkemizin uzun yıl-lardır alışık olduğu bu durum açıkça görülü-yor. 2010 yılının ilk 10 aylık dış ticaret veri-lerine göre; toplam ithalat 147,8 milyar do-lar seviyesindeyken, toplam ihracat ise 92,7milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 147,8milyar dolarlık toplam ithalatın detayı ince-lendiğinde memleket adına üzücü bir tabloapaçık ortaya çıkıyor. Bu yıl itibariyle ilk 10 ay-lık toplam ülke ithalatımızın 106 milyar do-larlık kısmı enerji ve ara mamul ithalatı.Çok muhtemel ki bu durumu zaten biliyor-sunuz ve şaşırmadınız. Fakat en kritik yerdeduran bu iki alanda Türkiye olarak ne yapı-yoruz? Aşikâr olan iki gerçek şu: Birincisi ülkeolarak topyekûn enerji verimliliği zihniyetinekavuşmamız için gerekenlerin hızla yapılmasıve ikincisi ise yurtiçinde ara mamul üretimi-nin özendirilmesi ve teşvik edilmesi gereki-yor. Görünen o ki; Türkiye’nin ekonomik kal-kınmasında en önemli unsurlardan iki tane-si ithalat kalemlerinde yatıyor.

Tam bu noktada; net ihracat ve dolayısıy-la ithal girdi oranı düşük, yüksek ihracatçı sek-törler daha da önem kazanıyor. Türkiye’de netihracatı en yüksek sektör hem de açık ara han-gisi? İnşaat malzemeleri sanayisi. Bu sektö-rün önü açılmalı ve sektör her alanda des-teklenmeli. Ekonominin her alanı için İM-SAD’ın üyeleriyle birlikte temsil ettiği inşaatmalzemeleri sanayisi büyük önem taşıyor.

Bu doğrultuda; İMSAD yönetim kurulu,aralık ayı içinde Başbakan Yardımcısı veEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Ba-bacan’ı ziyaret edecek. Bu görüşmeden ül-kemiz ve sektörümüz adına etkin kararlarınçıkmasını ümit ediyorum. Yeni yılınızı en iç-ten dileklerimle kutlarken; 2011 yılının Tür-kiyemiz adına her açıdan bereketli geçmesi-ni diliyorum. Ülkemiz için bol ihracatlı, verimlinice yıllar olsun!

Onur TAYŞUİMSAD Genel Sekreter Yardımcısı

60 Yeni Pazarlar

KAYNAKLAR: 2. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi, İMSAD, 2 Kasım 2010, İstanbul 9. Sanayi Kongresi, İSO, 7-8 Aralık 2010, İstanbul, DTM

2010 yılının ilk 10 aylık dış ticaret verilerine göre; toplamithalat 147,8 milyar dolar seviyesindeyken, toplam ihracatise 92,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 147,8 milyardolarlık toplam ithalatın detayı incelendiğinde memleketadına üzücü bir tablo apaçık ortaya çıkıyor. Bu yıl itibariyleilk 10 aylık toplam ülke ithalatımızın 106 milyar dolarlıkkısmı enerji ve ara mamul ithalatı.

Page 61: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 62: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi veDesteklenmesi Hakkındaki tebliğin ama-cı, Türkiye’de sınaî ve/veya ticari faaliyette

bulunan veya yazılım sektöründe faaliyet göste-ren şirketlerin uluslararası pazarlarda rekabetgücünü arttırmaya yönelik eğitim ve danışman-lık giderleri ile işbirliği kuruluşlarının, müste-şarlıkça uygun görülen proje bazlı giderleriniDestekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DFİF)karşılamaktır. Türkiye’de sınai ve/veya ticarifaaliyette bulunan veya yazılım sektöründe faa-liyet gösteren şirketler ile İhracatçı Birlikleri, İlTicaret ve Sanayi/Sanayi Odaları, Organize SanayiBölgeleri, Endüstri Bölgeleri, Sektörel ÜreticiDernekleri, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDŞ)veya imalatçıların kurduğu dernek-birlik veyakooperatiflerin, bu tebliğ çerçevesinde destek-lenmesi hedef alınmıştır.

EĞİTİMCİLERİN DÜZENLEYECEĞİ EĞİTİM PROGRAMLARI

a) Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü Mev-zuatı,

b) Dış Ticarette Anlaşmazlıkların Çözümü veUluslararası Tahkim,

c) Dış Ticaretin Finansmanı ve Dış Ticaret Mu-hasebesi,

ç) Dış Ticarette Fiyatlandırma,

d) Dış Ticaret, Gümrük ve Kambiyo Mevzuatı,e) Dış Ticarette Kullanılan Belgeler ve Öde-

me Şekilleri,f) Dış Ticarette Sözleşmeler ve Teslim Şe-

killeri,g) Tedarik Zinciri Yönetimi ve Lojistik,h) Uluslararası Pazarlama ve Elektronik Ti-

caret,ı) Yenilikçilik ve Kümelenmekonular ile müsteşarlıkça uygun görülen di-

ğer konulardan oluşur.

Şirketlerin yukarıda saydığımız konularda,eğitimcilerden alacağı program bazında belir-lenecek süreyi geçmeyen yurtiçi eğitimlere iliş-kin giderlerinin yıllık toplam 20 bin dolarını aş-mamak üzere yüzde 70’i desteklenir. Adı geçenkonularda, fiilen ve kesintisiz olarak en az 3 (üç)yıldır eğitim veren şirketlerin veya vakıf iktisa-di işletmelerinin, eğitimci statüsünü kazanmakiçin İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi’ne (İGEME)başvurmaları gerekir. Bunların yeterliliklerineİGEME tarafından karar verilir. Eğitimci statüsü,yetkilendirme tarihinden itibaren 2 (iki) yıl ge-çerlidir. 2 (iki) yıllık sürenin son ayında, müste-şarlık tarafından belirlenen performans ölçütlerive denetim raporları çerçevesinde eğitimci sta-tüsünün devamına veya iptaline İGEME tarafın-

dan karar verilir.

Eğitimcilerin bünyelerinde, belirtilenşartları haiz en az 5 (beş) eğitmen bu-lundurması ve her bir eğitmen ile eği-tim süresini kapsayan bir sözleşme(süreli/süresiz) yapmaları esastır.

Eğitimciler tarafından düzenleneneğitim programlarının, İGEME tara-fından uygun görülen eğitmenlercegerçekleştirilmesi gerekir. Türki-

ye'deki üniversitelerin veya denkliğiYüksek Öğretim Kurumu

(YÖK) tarafından kabul edi-len yurtdışındaki üniversi-

telerin en az 4 (dört) yıl-lık eğitim veren bölüm-

Yasemin Bali ÇETİNYatırım ve İhracatı Teşvik Müşaviri

Uluslararası rekabetçiliğingeliştirilmesinin

desteklenmesi

62 Teşvik Dünyası

Page 63: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 63

lerinden mezun, bu tebliğin 5’inci maddesinde yeralan konularda özel sektörde veya kamu kurumve kuruluşlarında fiilen en az 5 (beş) yıl çalışmışolan kişiler eğitmen olabilir. Bu tebliğin 5’incimaddesinde yer alan konularda en az doktor un-vanına sahip kişiler de eğitmen olabilir. Ancak,bu kişilerin eğitim vereceği konuda akademik birçalışmasının (makale, araştırma, yayın vb.) bu-lunması gerekir. Doktor ve üstü unvana sahipeğitmen adayları için 2’nci fıkrada belirtilen iş tec-rübesi koşulu aranmaz.

Gümrük müşaviri, serbest muhasebeci malimüşavir, yeminli mali müşavir ve avukatlık bel-gesine sahip olanlar, bu tebliğin 5’inci maddesikapsamında meslekleri ile ilgili faaliyet göster-dikleri konularda eğitmen olabilir. Bu eğitmenadayları için 2’nci fıkrada belirtilen iş tecrübesikoşulu aranmaz. Yetkilendirilmiş olan eğitimcitarafından düzenlenen eğitim programına/prog-ramlarına ilişkin eğitmen listesi, eğitimin yeri, fi-yat (birim saat ücreti), eğitim takvimi ve programiçeriği, 6 (altı) aylık dönemler itibarıyla içerik vekonuları açısından değerlendirilmesi amacıylaİGEME’ye sunulur. Eğitimcinin 1 (bir) dönemdedüzenleyeceği azami 10 (on) eğitim programı,desteklerden yararlandırılabilir. Bir takvim yılındadüzenlenecek olan;

- I. Dönem (Ocak-Haziran) eğitim program-ları için, bir önceki yılın Kasım ayı sonuna kadar,

- II. Dönem (Temmuz-Aralık) eğitim prog-ramları için ise cari yılın Mayıs ayı sonuna kadar,

başvuruların İGEME’ye yapılması gerekir.

Her bir eğitim programına, bir şirketten enfazla 4 (dört) kişi katılabilir. Bir eğitim programınakatılacak toplam kişi sayısı azami 20 (yirmi)’dir.Eğitimci, İGEME’yi, 2 (iki) iş günü önceden bilgi-lendirmek kaydıyla, 1 (bir) dönemde en fazla 3 (üç)kez eğitim programları ile ilgili erteleme tale-binde bulunabilir. İGEME’ye yapılan erteleme ta-lebinin yazılı olması zorunludur. Zamanında er-teleme talebinde bulunulmayan eğitim prog-ramları iptal edilmiş sayılır.

PROJE BAZLI EĞİTİM, DANIŞMANLIK,YURT DIŞI PAZARLAMA, ALIM HEYETİVE BİREYSEL DANIŞMANLIKPROGRAMLARI İLE İSTİHDAMGİDERLERİNİN DESTEKLENMESİPROJE BAZLI EĞİTİM VE/VEYADANIŞMANLIK PROGRAMLARI

İşbirliği kuruluşu (İhracatçı Birlikleri, İl Ticaretve Sanayi Odaları, Organize sanayi bölgeleri, En-düstri bölgeleri, Sektörel Üretici Dernekleri,Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, imalatçılarınkurduğu dernek, birlik ve kooperatifler) İGEME

“Rekabetçiliğin geliştirilmesikonusunda yayımlananbu tebliğ, kuşkusuzciddi bir araştırma veenvanter tespitininardından hazırlanmıştır.Uygulamada taraflara çokbüyük sorumlulukdüşmektedir. Eğitimcikuruluşlar gerçektenliyakatli, konusunda uzmankişilerden ekip oluşturmalı,işbirliği kuruluşu olarakadlandırılan odalar,dernekler, organize sanayibölgesi yönetimleri gibikuruluşlar; hem üyelerinin nabzını doğru tutmalı, hem deeğitimci şirket seçiminde titiz davranmalıdır.”

koordinasyonunda yukarıda saydığımız konularlasınırlı olmamak üzere eğitim ve/veya danış-manlık programı/programları düzenleyebilir.

Bu madde kapsamında aşağıda belirtilen;a) Eğitim ve/veya danışmanlık ihtiyacının

analizi,b) İş planı ve ihracat stratejilerinin hazırlan-

ması, izlenmesi,c) İhracat potansiyelinin belirlenmesi ve ih-

racat yapmaya hazır hale getirilmesi,ç) Süreç iyileştirme ve yönetimi,d) Bilgi ve iletişim teknolojileri danışmanlığı,e) Aynı değer zincirinde yer alan, birbirleriy-

le ilişki içinde olan ve coğrafi yakınlık içinde bu-lunan şirketlerin uluslararası rekabetçilik yö-nünde yol haritalarının hazırlanması,

konularındaki program giderleri ile Müste-şarlıkça uygun görülen diğer konulardaki prog-ram giderleri desteklenir.

Bu kapsamda düzenlenen eğitim ve/veyadanışmanlık programları çerçevesinde verileneğitim, danışmanlık faaliyet giderleri ile programorganizasyonuna yönelik faaliyet giderlerininen fazla yüzde 75’i, proje bazında 400 bin dola-ra kadar karşılanır.

PROJE BAZLI YURT DIŞI PAZARLAMAVEYA ALIM HEYETİ PROGRAMLARI

Bir önceki kısımda eğitim ve/veya da-nışmanlık programına/programlarına katılanşirketlere yönelik olarak İşbirliği Kuruluşunca,İGEME koordinasyonunda proje bazlı yurt dışı pa-zarlama programları (ortak pazar araştırmala-rı, pazar ziyaretleri, küme tanıtım faaliyetleri, ti-caret heyetleri, yurt dışı fuar ziyaretleri, eşleş-

Page 64: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

programına/programlarına ve yurt dışı pazarla-ma veya alım heyeti programına/ programları-na katılan şirketler, bu anlamda proje bazlı bi-reysel danışmanlık hizmeti alabilir. Şirketlerinyıllık 50 bin dolara kadar 3 (üç) yıl alacakları da-nışmanlık hizmetlerine ilişkin giderleri yüzde 70oranında karşılanır. Bu madde kapsamında dü-zenlenen proje bazlı bireysel danışmanlık prog-ramları başvuruları İGEME’ye yapılır. İGEME, pro-je bazlı bireysel danışmanlık başvurularını de-ğerlendirerek sonuçlandırır.

ÖDEME BELGELERİNİN İBRAZI VE ÖDEME

Ödeme Esasları: Bu tebliğ kapsamındakifaaliyetlerin destek ödemesinden yararlandırı-labilmesi için, ödemelerin ödeme belgesi ve di-ğer belgelerle birlikte tevsik edilmesi gerekir.

Ödeme Belgelerinin İbrazı: Eğitim program-larına ilişkin ödeme belgeleri eğitimci şirket ta-rafından, proje bazlı eğitim ve/veya danışmanlık,yurt dışı pazarlama veya alım heyeti programı gi-derlerine ilişkin ödeme belgeleri ve diğer iste-nilen belgeler, İşbirliği Kuruluşu tarafından pro-jenin bitim tarihinden itibaren en geç 6 (altı) ayiçerisinde İGEME’ye ibraz edilir. Proje bazlı bi-reysel danışmanlık programına ilişkin ödeme bel-geleri ile ödemeye ilişkin olarak Uygulama Usulve Esaslarında belirtilen diğer belgeler, projeninbitim tarihinden itibaren en geç 6 (altı) ay içeri-sinde şirketler tarafından İGEME’ye ibraz edilir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRMERekabetçiliğin geliştirilmesi konusunda ya-

yınlanan bu tebliğ, kuşkusuz ciddi bir araştırmave envanter tespitinin ardından hazırlanmıştır.Burada taraflara çok büyük sorumluluk düş-mektedir. Eğitimci kuruluşlar gerçekten liyakatli,konusunda uzman kişilerden ekip oluşturmalı,İşbirliği kuruluşu olarak adlandırılan odalar,dernekler, organize sanayi bölgesi yönetimlerigibi kuruluşlar hem üyelerinin nabzını doğru tut-malı hem de eğitimci şirket seçiminde titiz dav-ranmalıdır. İşbirliği kuruluşu üyesi şirket yöne-ticileri yani siz değerli okuyucular bu destek pa-ketini iyi bilmek ve böylece bağlı olduğunuz ku-ruluşunuzdan hizmet talep etme konusunda bi-linçli hareket etmelisiniz. Son olarak İGEME tümbu programın yürütülmesinde gerek karar nok-tasında gerekse koordinasyonunda çok önemlibir işlev yüklenmiştir. Ülkemizin kısıtlı kaynak-larına ve artan bilgilenme ihtiyacına en doğru, ehilproje ortakları ile çözümler üretmelidir. Bilhassaeğiticilerin seçiminde ve eğitim programlarınınbelirlenmesinde işbirliği kuruluşlarına destekvermelidir. Aksi durumda kaybedilen, ülkemizinzaten kıt olan kaynakları olacaktır.

64 Teşvik Dünyası

tirme vb organizasyonlar) veya yurt dışındaki alı-cı firmaların Türkiye’den alım yapmaları için pro-je bazlı alım heyeti programları düzenlenebilir.İşbirliği kuruluşunca bu kapsamda düzenlenen5 (beş) adet yurt dışı pazarlama programları (or-tak pazar araştırmaları, pazar ziyaretleri, kümetanıtım faaliyetleri, ticaret heyetleri, yurt dışı fuarziyaretleri, eşleştirme vb organizasyonlar) içinher bir program bazında 150 bin dolara kadar, 10(on) adet yurt dışındaki alıcı firmaların Türki-ye’den alım yapmaları amacıyla düzenlenenalım heyeti programları için ise her bir programbazında 100 bin dolara kadar, aşağıda yer alan gi-derlerinin en fazla yüzde 75’i karşılanır.

a) Ulaşım: Yurtdışı pazarlama veya alım he-yeti programları kapsamında uluslararası ve/veyaşehirlerarası ulaşımda kullanılan ekonomi sını-fı uçak, tren, gemi, otobüs bileti ve toplu taşımayayönelik araç kiralama giderleri,

b) Konaklama: Yurtdışı pazarlama veya alımheyeti programları kapsamındaki konaklamagiderleri,

c) Yurtdışı Pazarlama veya Alım Heyeti Prog-ramları Kapsamındaki Tanıtım ve Organizasyonlailgili:

- Tercümanlık gideri,- Seminer, konferans, toplantı ve ikili görüş-

melerin yapıldığı yerlerin kiralama giderleri,- Görsel ve yazılı tanıtım giderleri,- Halkla ilişkiler hizmeti gideri.

Proje bazlı eğitim ve/veya danışmanlık, yurt dışıpazarlama veya alım heyeti programları giderle-ri ile istihdam giderlerine ilişkin proje başvurularıİGEME’ye yapılır. Bu projelerden, Proje Değer-lendirme Komisyonu’nca uygun görülenler İGE-ME tarafından müsteşarlığın onayına sunulur.

PROJE BAZLI BİREYSEL DANIŞMANLIK PROGRAMI

Önceki bölümlerde işbirliği kuruluşları ta-rafından verilen eğitim ve/veya danışmanlık

Page 65: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Sürdürülebilir Gündem / Aralık 2010 65

Gonca ONGANİMSAD İş Geliştirme Koordinatörü

Türk inşaat sanayisinin önünde küresel re-kabet, zorlu ve fırsatlarla dolu yeni yol ola-rak duruyor. İMSAD Yönetim Kurulu Başka-

nı Orhan Turan’ın sektör için çizdiği küresel rekabetvizyonunda “Türk Ekolü” olmak var, 2009 yılındadünyada en fazla inşaat malzemesi ihracatı ger-çekleştiren ülkeler sıralamasında sekizinci olan ül-kemizin 2023'te dünyada ilk üçe girmesi hedefi var.Burada İngilizcede kullanılan “challenge” terimi–meydan okuma, mücadeleye çağırma- olarak tamkarşılığını buluyor. Bu terimi her zaman sevmi-şimdir. Bu nedenle inşaat sektörünün mücadele-ci, pozitif anlamda hırslı tarafı ve içinde barındır-dığı dinamik bana hep heyecan verdi, beni motiveetti ve hatta hayallere sürükledi. Zorluk olmayanyerde fırsat olmaz.

Türk inşaat sanayisinin varlığını gelişereksürdürebilmesi, uluslararası rekabetten küreselrekabete malzeme üreticisi, müteahhidi, mühen-disi, müşaviri, mimarı ve devleti ile hep birlikte ge-çebilmesine bağlıdır. İMSAD Yönetim Kurulu Baş-kan Yardımcısı Hüseyin Bilmaç’ın, İMSAD’ın önü-müzdeki dönem yönü ile ilgili bilgi veren “Hepimizaynı gemideyiz. Gemiyi ileri götürmeliyiz” mesa-jı sektör için bir motto olmalıdır. Egolar bir kena-ra konarak İMSAD başkan yardımcımızın göster-diği alternatif küresel pazarlarda Suriye, İran, Irak,Orta Doğu, Afrika, Türk Cumhuriyetleri, LatinAmerika, ABD, Hindistan gibi ülkelerde birlikte ha-reket edilmelidir.

İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Küçü-koğlu’nun çok doğru bir tespiti var. “Dünyanın vecoğrafyamızın ülkemizden beklentilerini ve gü-cümüzü tam anlamalı, ihtiyaçları karşılamadageç kalmamalıyız.” Bu mesajın 2010’lu yıllar ve öte-sinde Türkiye’nin sürdürülebilir ve kalıcı güç ola-bilme süreci için önemli bir gerçek olduğunu dü-şünüyorum. Unutmayalım dün hayal bile etme-diklerimizi bugün yapıyoruz ve yapabiliyor olma-mızı da normal karşılıyoruz.

O zaman ünlü uluslararası ilişkiler uzmanı vejeostratejist Dr. George Friedman’ın “Gelecek100 Yıl” kitabında Türkiye için söylediklerine ku-lak verelim. Kitabının başında “Benim kristal birkürem yok” diyor ve ekliyor: “fakat kusursuz ol-

masa da geçmişi anlamamı ve geleceği tahmin et-memi sağlayan bir metodum var.” George Fried-man’ın uzmanlığı, tarihin düzensizliği içinde varolan düzeni görmeye çalışmak ve bu düzeninhangi olayları, trendleri, teknolojileri getireceği-ni tahmin etmek. Bu nedenle dünyada ses getirenkitabında Türkiye için öngörülerine bir göz atalım:

- Türkiye en büyük 10’uncu ekonomi olacak.- Türkiye; Orta Doğu, Orta Asya ve Balkanları

hakimiyeti altına alarak dev bir ülke olacak.- Neo-Osmanlı senaryosu gerçek olacak. Tür-

kiye, Osmanlı’nın sahip olduğu topraklara yenidenhükmedecek.

- Dünyadaki herkes Türkçe, Japonca, Polon-ya ve Meksika dillerini öğrenecek.

- Türkiye, Türkiye...

Ben Friedman’ın söylediklerini abartılı bul-muyorum. Aslında biz de toplantılarımızda ben-zerlerini dile getirmiyor muyuz? İnanmak istedi-ğimiz şeyleri böyle ünlü bir uzmandan duymak negüzel! Türkiye inşaat sektörü için yüksek hedef-ler koyalım. Tayfun Küçükoğlu’nun zirvede söy-lediği gibi “güç olma yolunda muhtaç olduğumuzkudret, ülkemiz ve sektörümüzde mevcuttur.”

İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Murat Akdo-ğan’ın zirvede de yinelediği, “küresel rekabetin öte-sinde hiper rekabet gerçeği” beni epeydir düşün-dürüyor ve hatta korkutuyor. Fakat uluslararası pi-yasalara entegre olmuş küresel rekabetin oyun-cularından Türk demir çelik sektörünü temsileden İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Veysel Ya-yan’ın sektörü ile ilgili verdiği devasa rakamlar veİMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Dündar Yetişener’inTürk inşaat sanayisinin yaratıcı girişimciliğini or-taya seren serüveni beni tekrar hiper rekabetin deüstesinden gelineceğine inandırdı. Yeter ki birliktesinerji yaratılsın! Bu dinamik sektörü tanımama fır-sat verenlere teşekkür ederim.

ZİRVE’den Notlar: Küresel rekabet “zorlu vefırsatlarla dolu yeni yol”

Türk inşaat sanayisinin varlığını gelişereksürdürebilmesi, uluslararası rekabetten küresel rekabetemalzeme üreticisi, müteahhidi, mühendisi, müşaviri,mimarı ve devleti ile hep birlikte geçebilmesine bağlıdır.

Page 66: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Mütevazı bir atölyede başlayan yolculuktabugün 100 milyon TL’lik bir ciroya ulaşan,14 ülkede, üstün kalitede iş teslim eden bir

firmanın hikâyesi bu… Türkiye’de benzer örnek-lerini gördüğümüz bir girişimcilik örneği. 3 arka-daşın hep ilkleri yapma arzusunun örneği Deko-ral Alüminyum… Düzce’de faaliyete geçen 23 binmetrekarelik yeni tesisi, 2 yıl içinde 1 milyon avroyatırımla açacağı test merkezi ile mimari alümin-yum işi yaptıklarını söyleyen Dekoral AlüminyumYönetim Kurulu Üyesi Yusuf Güray Gürsoy ilehem firmanın başarı hikayesini, hem de alüminyumsektörüne getirdikleri yenilikleri konuştuk.

Mütevazı bir atölyeden yola çıktınız ve bugün Tür-kiye’nin en önemli yapılarını giydiriyorsunuz? 20yıllık öykünün sizin açınızdan önemli dönümnoktalarını anlatır mısınız?

1989 yılında, İzzetpaşa’da küçük bir atölyede 3arkadaş kurduk firmamızı. Hâlâ da aynı ortaklık ya-pısındayız. Bundan bir ay önce de anonim şirket ol-duk. O günlerde tek sermayemiz heyecanımız, bil-gimiz ve gençliğimizdi. İlk makinelerimizi borçla

aldık. İlk sıçramayı 1992’de İMES Sanayi Sitesi’negelmemizle yaşadık. 200 metrekare bir atölyede ki-racı olarak başladık. 1993’te şu anda içinde bu-lunduğumuz tesisin yaklaşık yüzde 40’ına denk ge-len arsasını satın aldık. Bir yıl sonra da tesisimi-zi faaliyete aldık. 600 metrekare kapalı alanda üre-tim yapmaya başladık. O yıl, eylül ayında ilk yurt dışıprojemizi Rusya’da yaptık.

1994-98 arasında Rusya’da 20’ye yakın iş bi-tirdik. Bu süreç içinde yanımızdaki arsaları satınalarak 7 bin metrekare kapalı alanda üretime geç-tik. Açık alan ihtiyacı oldu. Karşımızdaki 2 bin 700metrekarelik alanı ve tesisin arkasındaki bin 100metrekarelik alanı da aldık. 3 bin 500 metrekarede açık alanımız oldu.

İlklerinizi ne zaman yapmaya başladınız? Rusyabir ilkti. Projeler açısından neler hayata geçti buöykü içinde?

1996’da firmamız ilk gökdelen taahhüdünüaldı. Kurulduktan 7 yıl sonra, sektördeki 35-40 yıl-lık firmalarla rekabet edip, Maslak’taki Park Pla-za gökdelen işini aldık. Dünyanın en büyük sistem

Dekoral Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Güray Gürsoy

“Mimarialüminyumda

iyi bir işortağı olmaya

çalışıyoruz”

66 Güncel Söyleşi

Page 67: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 67

firmalarından biri olan Schüco International’ı Tür-kiye’ye getirdik ve 3 yıllık exculusive anlaşma im-zaladık. Biz bu firmayı Türkiye’ye getirdiğimizde bü-tün piyasa güldü. “Kiloyla alüminyum doğrama işiyapılan bir yerde, dünyanın en kaliteli, en üst sis-temiyle nasıl iş yapacaklar” dediler.

Schüco’yla birlikte iş yapan ülkeler içinde eniyi konuma geldik. 52 ülkede firmaları var Schü-co’nun. Bu işbirliğinin arkasından çok daha başa-rılı projeler geldi. Tekfen Tower, Cevahir AlışverişMerkezi, Antalya Havaalanı 2. Dış Hatlar Terminalive Ankara’nın yeni havaalanı işleri gibi…

“Rusya’da iş yapan, her yerde iş yapar” derler.Rusya’ya açılmak ve ihracat yapmak nasıl orta-ya çıktı?

1989’da Rusya’da sistem değişince bir anda pi-yasaya para çıktı. Firmaların başında bulunan in-sanlara devlet, o firmaları verdi. Maden ocakları-nı, fabrikaları… Rusya’da değişim başladı. Bu de-ğişimle birlikte Türk müteahhitleri oraya akın ettive bizleri de götürdüler. Bu bir nevi zorunluluktu.İç pazarda da çok iyi işler yaptık. İyi bir konjonk-

türde başlamışız işe. Bizden 10 sene sonra baş-layanlar aynı konjonktürü yakalayamadı. Çok dakriz yaşadık. 98’de Rusya’da bir kriz yaşandı ve okrizden sonra 2001-2002’de Rusya’da tekrar işle-re başladık. 2004’te Enka ile başlamış olmak da di-ğer bir dönüm noktasıydı bizim için. ENKA ile çokbaşarılı projeler imza attık. İşletmeye alındığındaAvrupa’nın en yüksek binası olan 271 metre ile Rus-ya’nın başkenti Moskova’daki Neberezhnaya İş Ku-leleri’ni bitirdik. 251 metrelik Imperial Tower’ı dabitirmek üzereyiz. 2010 yılında Düzce Organize Sa-nayi Bölgesi’nde 10 milyon dolarlık bir yatırımla 23bin metrekare kapalı alanı olan yeni tesisimiz bi-tirdik. Profil ve levha çekmeden DEKORAL, alü-minyum konusunda en büyük kapalı alana sahip fir-mayız şu anda. Avrupa’da da bu miktarlarla belkide ilk 5 içindeyiz.

“ALÜMİNYUM MODERN MİMARİDEÖNEMLİ BİR MALZEME”Yaptığınız işi nasıl tarif ediyorsunuz?

Mimari alüminyum olarak tarif edebilirim. Mi-mari cam da var ama camı biz üretmiyoruz, sadece

“Mimari alüminyumda iyi biriş ortağı olmaya çalışıyoruz.Bizim işimiz alüminyummarangozluğu halinden çıktı.Son derece teknolojik, knowhow ve mühendislik gerektirenişler bunlar… Son yıllardayaptığımız bütün işler, hepsi“custom design” tabirettiğimiz, binaya özelsistemler. Her binanınmimarisine, özelliklerineuygun sistemler yapıyoruz…”

Sabiha Gökçen Havaalanı/İstanbul

“Havaalanı projeleri çok şey öğretti”“Havaalanı projeleri bize çok şey öğretti. Havaalanı projeleriyle imkansızıyapmayı öğrendik. Çelebi ve İçtaş’ın Antalya 2. Dış Hatlar Terminali’ni imzadansonra 8 ayda bitirdik. 37 bin metrekare ve üstelik yeni fabrikamız da yoktuhenüz. Gökdelen projeleri mesela… Sapphire ilk yeşil projemiz. AnkaraHavalimanı bizim için çok önemli. Ankara Kızılay’da ilk defa Türkiye’de panelcephe sistemi uyguladığımız Cumhuriyetin ilk yüksek yapısı olan o meşhur Gimave Ziraat Bankası’nın olduğu yapıyı yeniledik. İnsanlar içerde çalışırken üstelik.Ancak havaalanı projeleri hep en stresli projelerdir.”

Page 68: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

uyguluyoruz. Binanın tüm dış kabuğunu kaplıyo-ruz. Yani doğa şartlarına karşı binayı korumak vegüzelleştirmek. İşimiz bu!

Sonuçta son kullanıcılar neden alüminyumu ter-cih etmeli? Nedir malzemenin faydaları?

Alüminyum dünyada en çok bulunan malzeme,ham maddesi en bol maden. Alüminyumla yapı-lacak her bir projeyle, ahşapla yaptığınızda kese-ceğiniz birçok ağacı kurtarıyorsunuz. Yani aynı za-manda bu çevreci bir malzeme. Çok uzun ömür-lü, bünyesinde bakteri barındırmıyor. Giydirme cep-he tabir ettiğimiz kaplamalar da metal olduğu içinstatik değerleri çok iyi, modern mimari açısındanönemli bir malzeme. Her şeyi yapabiliyoruz.

Ne kadarlık bir üretim gerçekleştiriyorsunuz?Yurtiçi ve yurtdışında çok çabuk dönüşüm gös-teriyor bu söyledikleriniz.

Tek vardiya çalışıyoruz ve yıllık toplam kap-asitemiz 450 bin metrekare. Alüminyum doğramave giydirme cephe olarak. Bizim yurtiçi ve yurtdı-şı pazarlarımızdaki durumumuz tamamen kon-jonktüre bağlı olarak etkiliyor üretimimizi…

Firma olarak sektöre hangi ürünlerle, ne gibifarklılıklar getiriyorsunuz?

Şu anda Sapphire Tower’ı yapıyoruz. Son yıl-

“İnşaat sektörü trene benzer”“İnşaat sektörü krizlerden etkileniyor ama sektörümüzü trene benzetmekgerekir. Kriz anında frene bastığınızda hemen durmaz. Yavaş yavaş durur.Kriz çıktığında elinizde taahhütleriniz varsa, onlar bir şekilde tamamlanır;ama ödemeler aksar, dur kalk olur. Bunlara dayanacak, bankalarla ilgilikredibiliteniz, prestijiniz, itibarınız ve yedekte tuttuğunuz acil durumfonunuz olunca yeni inşaatlar başlayana kadar o krizi atlatabiliyorsunuz.Mali yapınızın çok güçlü olması lazım. Şirketin ortaklarının, şirketinüzerinde bir yük değil, yükünü hafifletici unsur olması lazım.”

Tekfen Plaza/İstanbul Neberezhnaya İş Kuleleri/Moskova

68 Güncel Söyleşi

Page 69: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

larda yaptığımız bütün işler, hepsi “custom design”tabir ettiğimiz, binaya özel sistemler. Schüco ile be-raber geliştiriyoruz. O binanın mimarisine, özel-liklerine uygun sistemler yapıyoruz. 4-5 ay içindebu sistemleri geliştiriyoruz. Almanya veya İngil-tere’de test ediyoruz, ondan sonra imalatına ve uy-gulamasına başlıyoruz. Amacımız sektöre çokkaliteli ürünleri ulaşılabilir, katlanılabilir fiyatfarklarıyla sunmaktır. Dekoral’ın bir başarısı var-sa bunun püf noktası esasında müşterilerimiz,ürünlerimiz ve hizmetimizi bilerek alıyor. Binası-na katacağı farkı ve yaratacağı değeri bilerek biz-den hizmet alıyor. Müşterilerimiz bizimle çalıştı-ğında binasına izolasyon, su yalıtımı, hava yalıtımı,uzun ömürlülük ve kalite gibi artı değerleri kata-cağımızı biliyor. Bunun için de gereken makul fi-yat farkını ödemeye hazır. Bu kriz yıllarında da de-ğişmedi. En ucuzunu satalım gayesinde değiliz, buda bizim gibi kaliteye ve ürününe güvenen firma-lardan beklenmemeli zaten.

Yurtdışında bir proje alırken şirket vizyonunuz açı-sından nelere dikkat ediyorsunuz?

Türkiye çevresindeki ülkelerde olan bütünprojeler için bizden fiyat isteniyor. Bir kere bize iyimimarların zor projeleri geliyor. Zorlu Center işi-ni aldık mesela. Arolat ve Tabanlıoğlu Mimarlık’laiş yapıyoruz. Sapphire’de Tabanlıoğlu Mimarlık’laçalıştık. Son yıllarda aldığımız işlere baktığımızdahepsi, Türkiye’nin ve dünyanın tanınmış mimarla-rının işleri. İyi inşaat firmaları iyi mimarlarla, iyi mi-marlar da bizim gibi her türlü sorun çözen ve zoruseven iş ortaklarıyla çalışıyor. Ankara projelerimizinçoğu mimar Ali Osman Öztürk’ün projeleri. Mimarialüminyumda iyi bir iş ortağı olmaya çalışıyoruz.Bizim işimiz alüminyum marangozluğu halindençıktı. Son derece teknolojik, know how ve mühen-dislik gerektiren işler bunlar. Mühendislik gru-bumuzda çalışan 5 mühendisten biri uçak, diğerigemi mühendisi. Uçak mühendisi istihdam ediyo-ruz. Bakü’de ortağımızla yaptığımız bir projede 3

tane “alev” gibi uzayan yapılar söz konusu. Bu ya-pının öyle bir rüzgâr yükleri var ki, bunun için vebenzeri zor projeler için gerekli mühendis grubu-nu barındırmanız lazım. Biz de bazen kolay işleriözlüyoruz ama hep zor işler geliyor. Müşteri bizimleçalışırken kendi projesine artı değerler katılaca-ğını biliyor.

“PARK PLAZA İLK SIÇRAMANOKTASIYDI”Yurtiçi ve yurtdışı proje ve çalışmalarınız neler?En benimsediğiniz proje hangisi?

Ben Park Plaza’yı çok seviyorum. Şirketimizinilk sıçrama noktasıydı. O kadar çok proje yaptık ki,sayısını hatırlamak mümkün değil. 5 milyon met-re karenin üzerinde proje bitirmişizdir. Vallahi ça-lışmadığım yerlerden soruyorsunuz (gülüyor).

Bugün sektörünüzde, dünya ve Avrupa ile kıyas-ladığınızda nerede yer alıyorsunuz? Alüminyumkültürünü kıyaslar mısınız?

Avrupa’da olay çok kurumsal ilerliyor. Orada-ki mal sahibi, müteahhit, mimar, cephe danışma-nı veya genel manada danışmanlar, üretici firma-lar yani alüminyum doğrama ve cephe firmaları gibiişin aktörleri bellidir. Herkesin sorumluluk saha-sı ve yapacakları da standartları ile uygulanır. Tür-

Aralık 2010 69

“En büyük hazinemiz Türk müteahhitleridir”“Bizim en büyük hazinemiz Türk müteahhitleridir. Müteşebbis ve gerçektentuttuğunu koparan Türk müteahhitleri. Esasında her zaman yolu onlaraçıyor. Ve bizi de yanlarına alıyorlar iş yapmaya gittikleri ülkelerde… Bupazarı açma meselesi aslında bizim gibi inşaat alt gruplarının değil,müteahhitlerin görevi ve müteahhitlerimiz de bunu gayet başarılı bir şekildeyapıyorlar.”

“Azerbaycan’da 1 milyar dolarlık pazar var”“2010 sonrası yeni fabrikanın devreye girmesiyle bir kere imalat alanlarımızartacak. Şu anda Batı Avrupa ülkelerinde iş yapıyoruz. Batı Avrupa’da bulunduğuülkenin en yüksek binası olacak bir işte epey mesafe katettik. Daha önceLondra’da bir otelin bütün cephe doğramalarını yaptık. Almanya’da anahtarteslimi proje bitirdik. Yani Avrupa’yı hem tedarikçimiz vasıtasıyla, hem de kenditecrübelerimizle tanıyoruz. Bundan sonraki amacımız Orta ve Batı Avrupa’daproje yapabilmek. Rusya’nın tekrar açılmasını bekliyoruz. Bakü’de daha fazla işyapmayı hedefliyoruz. Azerbaycan geleceği olan bir ülke. Dubai’nin 10 seneönceki hali gibi inşaat bakımından. 2011’de yıllık en az 1 milyar dolarlık bir inşaatmalzemesi sektörü pazarı söz konusu Azerbaycan’da.”

Page 70: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

kiye’de de cephe danışmanlığı 5-6 senedir yer-leşmiş vaziyette. Artık ihaleler daha düzgün yapı-lır hale geldi. Elma ile armut fazla birbirine ka-rışmıyor. Bütün projelerde değil, tabii ki belli birsegmentin üzerindeki projelerden bahsediyorum.

Firma olarak ARGE ve ÜRGE konusunda ne gibiçalışmalar yapıyorsunuz? İnovasyon konusundakidüşüncelerinizi de öğrenebilir miyiz? Türk yapımalzemeleri sektörü için ARGE ve inovasyonkonusunda ne söylemek istersiniz?

Bizim her bir projemiz, özellikle gökdelenleraslında bir ARGE. Mesela Zorlu Center projesin-de öyle bir doğrama istendi ki; hem vasistas açı-lacak, hem sürme açılacak, hem de dışta hiç pro-fil görülmeyecek. Tamamen cam olacak. Bu da birARGE. Bu çerçevede biz 2011 içinde Düzce’deki fab-rikamızda Türkiye’nin en büyüğü olacak 12x12 met-re bir cephe test merkezi, bir de doğrama test mer-kezi kuracağız. Bunu planladık. Bu konuda yabancıiş ortaklarımızla işbirliği yapacağız. Bu merkez için1 milyon avroluk bir yatırım planladık. Bu merkezbize sistemleri ve detayları geliştirirken daha faz-la test yapma imkânı verecek. Yurtdışına teste git-meyeceğiz. Sektörümüz inovasyona bundan 30sene önce kopya çekerek başladı, bütün gelişmekteolan ülkeler gibi. Ama bugün bu alanda da güzelgelişmeler oluyor. Schüco 3-4 yıldır binanın ener-jisini kendi üreten cepheler konusunda çalışıyor.Bunun çalışmaları bizi de etkileyecek. Türkme-

nistan’da Polimex İnşaat’la bir televizyon kulesi işiyapıyoruz. Bu yapıda 500 metrekare fotovoltaik cep-he var. O televizyon kulesi, çevre aydınlatmaları-nı güneşten elde ettiği enerji ile yapacak. İlk foto-voltaik yani elektrik üreten cephemizi de yapaca-ğız böylelikle 2011 yılı içinde.

Zorlu Center Projesi’ne nasıl dâhil oldunuz? Sizenasıl geldiler?

Bu tarz projeler firmamızı daha ihale aşama-sında buluyor. İş sahipleri ana müteahhitleri se-çerken çağrı yapıyorlar. O müteahhitlerde işin o kıs-mını bütçelendirecek firmaları arayıp buluyor. O fir-malar da o bütçeler içinde ihale alındığında o işi ya-pıyor. Biz Schüco’nun dünyada en çok ciro yapanmüşterilerinden biriyiz. En büyük avantajımız dabankalar gözünde firma reytingimizin ve finansalyapımızın güçlü olması. Bu da büyük projelerin bizegelmesinde firmamız açısından avantaj teşkil edi-yor. Teknolojiyi, uluslararası iş ortağımızla birlik-te sonuna kadar kullanacağımız ve sınırları zor-layacağımız biliniyor.

2011 ve gelecek yıllardaki hedef ve beklentileri-niz nelerdir?

Yaptığımız işler birkaç yıl sürüyor. Üst nokta ci-roda 125 milyon doların üstünü aşmaz. Optimumnokta her yıl 100 milyon dolardır bizim hedefimizde.14 ayrı ülkeye iş yaptık. Almanya, İngiltere, Ro-manya, Rusya, Tacikistan, Azerbaycan, Türkme-nistan, Kazakistan gibi… Orta ve Kuzey Afrika’ya ka-dar gittim. Libya’ya da bir iki projeye teklif verdikama müteahhitlerimizin Libya’da çok zorlukları var.Libya’da inşaat sektöründe sistem tam oturmadı.Uganda’ya bile gittim iş için… Önümüzdeki dönemhedef ülkeler Suudi Arabistan ve Rusya her şeyerağmen Libya ve bizim için Fransa ve Azerbaycan.Bu ülkeler bizim bundan sonraki 5 yıl içinde he-deflerimizi gerçekleştireceğimiz ülkelerdir.

DEKORAL Düzce Fabrikası

70 Güncel Söyleşi

Page 71: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 72: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Dr. Yılmaz ARGÜDENARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı

Verimliliği artıran şehirler

Dünyada şehirleşme ve ekonomide hiz-met sektörünün payı her geçen gün artı-yor. Her geçen gün daha çok insan şehir-

lerde yaşıyor. Üstelik bu insanların ekonomiyekatkıları da yüksek. Bu nedenle, şehirlerde ve-rimliliği artımak ülkelerin refah düzeylerini ar-tırmanın araçları arasında yer alıyor. Ayrıca, kü-resel ısınma, su kullanımı, enerji verimliliği, atıkyönetimi gibi konularda küresel bir iyileşmesağlamanın yolu da şehirlerdeki verimliliği ar-tırmaktan geçiyor.

Ancak, belki hepsinden önemlisi zaman kul-lanımı. Çünkü vakit, nakittir. En çok katma değeryaratan insanların bulunduğu mekânlarda, şe-hirlerde, bu insanların zamanlarını etkin kul-lanmak refah düzeyini artırmada öncelik olma-lı. Bugün ülkelerin ekonomik gelişimini sağlayanen önemli faktörlerden birisi, özellikle şehirlerdeodaklanan beyin gücünün verimli çalışmasıdır.Hizmet sektörünün önemi tüm ülkelerde hızlaartmaktadır. Oysa üretimde verimliliği sağlamakiçin fabrikalarda malzeme akışkanlığını artırmaküzere önemli yatırımlar yapılmasına karşın, şe-hirlerde en değerli kaynak olan insanların akış-kanlığı trafik nedeniyle her geçen gün azal-maktadır. Bu da ülke ekonomilerinin gelişimi açı-sından önemli bir sınırlama getirmektedir. Yol-larda geçirdiğimiz zamanın yarısını çalışmakiçin kullanabilsek çok önemli verimlilik artışla-rı sağlayabiliriz. Aynı zamanda hayatımızdakistres oranının, trafikte kaza olasılığının ve ener-ji tüketiminin azalması yaşamımızdaki sağlıkdüzeyini de olumlu etkileyecektir.

ZAMANI VERİMLİ KULLANMAKBu nedenle, ilk önce yönetim anlayışımızda

değişimi gerçekleştirmeliyiz. İlk adım olarakşehircilik yönetiminde birinci önceliği şehirde ya-şayan insanların zamanlarını verimli kullan-mak olarak belirlemenin önemini kavramalıyız.İkinci adım olarak sosyal fizibilite kavramını iç-selleştirip, yatırım kararlarını verirken bu kav-rama dayandırmalıyız. Bu nedenle, ekonomik fi-zibiliteler yapılırken sadece kamu sektörü açı-sından değil, aynı zamanda toplum olarak üst-lenilecek maliyetler de göz önüne alınmalı. Ör-neğin, İstanbul’un en işlek caddelerinde yapılaniyileştirme çalışmalarının ekonomik fizibilitesi sa-dece projenin ihale bedelinin en düşük bedellegerçekleştirilmesi mantığı ile yapılırsa, o yolu kul-

Üretimde verimliliği sağlamak için fabrikalarda malzemeakışkanlığını artırmak üzere önemli yatırımlar yapılmasına

karşın, şehirlerde en değerli kaynak olan insanların akışkanlığıtrafik nedeniyle her geçen gün azalmaktadır. Bu da ülke

ekonomilerinin gelişimi açısından önemli bir sınırlamagetirmektedir. Yollarda geçirdiğimiz zamanın yarısını çalışmakiçin kullanabilsek çok önemli verimlilik artışları sağlayabiliriz.

72 Stratejik Bakış

Page 73: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 73

lanan vatandaşların yapım süresince üstlen-mek zorunda kalacakları zaman maliyeti, benzinmaliyeti, stres nedeniyle sağlık maliyeti, artan ka-zalar nedeniyle oluşan maliyetler göz önüne alın-mazsa proje aslında en ekonomik şekilde ger-çekleştirilmek üzere planlanmamış olur. Bufaktörlerin ekonomik fizibilite içerisinde değer-lendirilmesi projenin günde 24 saat çalışılarak uy-gulanmasının en ekonomik yöntem olacağınıgösterir.

Üçüncü adım olarak, teşvik sistemlerimizi şe-hirlerde verimliliği artıracak şekilde oluştur-malıyız. Örneğin, ücretini yaptığı işin yüzdesi ola-rak alan bir mimarın inşaatla ilgili olarak vere-ceği kararlarda “ekonomik olmayı mı seçeceği,yoksa estetik konulara mı?” odaklanacağını sor-gulamıyoruz. Oysa insanların belki de en önem-li yatırımlarından birisi konut yatırımları. Bunedenle, konut yapımında maliyetleri etkileyenen önemli kişilerden birisi olan mimarları nasılteşvik ettiğimiz, aslında toplumsal olarak kay-nakları ne kadar etkin kullandığımızı önemli öl-çüde etkileyebilir. Yine konut alımlarında temelfaktörün satın alma fiyatı olması ve konutun ya-şam süresince kullanım masrafları konusundabir bilginin standart olarak sunulmaması, ge-nellikle evlerin enerji tasarrufu açısından yeterliyatırımın yapılamadığı mekânlar olmasına yol açı-

yor. Özellikle enerji fiyatlarının ve enerjide dış ba-ğımlılığın çok yüksek olduğu bir ülkede kaynak-larımızı yeterince etkin kullanmamış oluyoruz.

ENERJİ TASARRUFU TEŞVİK EDİLMELİTeşvik sistemlerindeki eksikliklere bir örnek

olarak da enerji tasarrufu konusuna yeterince eği-linmemiş olmasını verebiliriz. Dünyada sürekli ge-lişen enerji talebini karşılamak üzere bir taraf-tan yeni enerji kaynaklarının gelişimi için yatı-rımlar yapılırken, diğer taraftan da enerji kulla-nımını kısacak yatırımlar göz ardı edilmemeli. Hat-ta Türkiye gibi enerji kaynakları kısıtlı, ancak ener-ji kullanımı yükselen ülkelerin enerji tasarrufu içinyapacakları yatırımlar, petrol kaynağı bulmaktandaha etkin bir yatırım olabilir.

Oysa enerji tasarrufu getirecek yatırımlarınönünde yapısal engeller var. Öncelikle piyasa di-namikleri ve enerji politikaları, tasarrufu yeterinceteşvik etmiyor. Örneğin tüketiciler kullandıklarıaletlerin ne kadar enerji tükettiği konusunda ye-terince bilgi sahibi değiller; zaman zaman siya-seten düşük tutulan enerji fiyatları veya elektrikücretlerinin ödenmemesine göz yumulması (ka-yıp kaçaklar); kiralık konutlarda enerji tasarru-fu getirecek yatırımların yapılmasında kiracı/evsahibi çıkarlarının farklılaşması; sermaye biri-kiminin sınırlı ve finansal kaynakların pahalı ol-

Page 74: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

ması enerji tasarrufu yatırımlarının yeterince ya-pılamamasına neden oluyor.

İnsan alışkanlıklarının eseridir. Alışkanlık de-ğiştirmek de pek kolay değildir. Ancak, alışkan-lıkların değişmesini teşvik edecek mekanizma-lar kurabilirsek değişim daha kolay olur. Örne-ğin, elektrik ve gaz dağıtım şirketlerinin kârla-rının tüketimin artmasıyla orantılı olarak artıyorolması enerji tasarrufu konusunda tüketicilereen etkin bilgi akışını sağlayacak bu şirketlerin, bukonuda herhangi bir girişim yapmamalarınaneden olmaktadır. Düzenleyici kurumlarca fiyatyapıları denetlenen bu şirketlerin, tüketicilereenerji tasarrufunu özendirecek bilgi akışı veteşvikler sunmaları durumunda kârlılıklarınıartırabilecekleri mekanizmaların geliştirilmeside enerji tasarrufu yatırımlarının artmasına ne-den olur. Bir başka örnek olarak, enerji kullananaletlerle ilgili standartların belirlenmesi, ener-ji verimliliği yüksek olanlara vergi teşvikleri ve-rilmesi ve ev aletlerinin satışında sadece ilk alımfiyatının değil, aynı zamanda kullanımı sırasın-da oluşturacağı enerji maliyeti ile ilgili bilginin desunulma zorunluluğu getirilmesi de faydalı olur.

TASARIM AŞAMASINDA MÜDAHALEDördüncü adım olarak, özellikle tasarım

aşamasına müdahale edilmesi gerektiğini anla-malıyız. Bu konuya örnek olarak şehirlerde enönemli sorunlar arasında yer alan trafik konu-sunu kullanalım: İnsanlar uyanık saatlerininyaklaşık yüzde10’unu bu taşıma araçlarında ge-çiriyorlar. Trafik kazalarında hayatlarını kaybe-denler, savaşlarda hayatlarını kaybedenleri aşı-yor. Küresel ısınmanın temeli olan gazların üre-timinin yarıdan fazlasını otomotiv sektörü üreti-yor. Maalesef şehirlerdeki yolların gelişim hızıotomobil sayısındaki artışı yakalayamıyor. Peki,o zaman aynı yollardan daha fazla trafik akışı na-sıl sağlanabilir? Otomobil tasarımında farklılıkyaratarak!

Çevremizdeki otomobilleri izleyecek olursak,bu otomobillerin en az beş kişilik kapasiteye sa-

hip olmasına karşın, büyük bir çoğunluğunun kul-lanıldıkları zamanın çok önemli kısmında (yak-laşık yüzde 90’ında) bir, bilemediniz iki kişiyi aş-mayan bir kullanıma sahip olduklarını görürüz.Bu nedenle, aslında otomobillerin en az yarısı boşolarak son derece sınırlı olan yol altyapısını iş-gal ediyor! Bu sırada dünyada savaşlara nedenolan, küresel ısınmaya olumsuz katkıda bulunanpetrol kullanımı da lüzumsuz bir şekilde artıyor!Ayrıca, otomobillerin kullanılmayan yarısınınüretimi için harcanan çelik, enerji, emek gibi ma-liyetler de göz önüne alındığında, kıt kaynaklardünyasında otomobillerin mevcut tasarımlarıile ne kadar önemli bir verimsizlik kaynağı olduğuortaya çıkar.

Otomobillerimizi genişliği bugünkünün yarı-sı kadar olacak şekilde (hatta gerektiğinde iki ta-nesini yan yana getirerek bugünkü hale getiri-lecek biçimde) tasarlasak, kaç kişi iki otomobilbirden alır? Bunlardan kaç tanesi, her gün ikisinibirden işe götürme çabasında olur? İki şeritli yol-larımızı, dört şeritli yapsak ve şeritleri ikişer ola-rak kullananlardan daha yüksek vergi alsak, aca-ba trafikteki akışkanlığımız ne kadar artar? Şe-hirlerimizdeki verimlilik ve ekonomik büyüme hı-zımız ne kadar artar? Dışa bağımlı olduğumuzpetrol kullanımındaki verimliliğimiz ne kadar ar-tar? Kaza ve stres seviyesindeki azalma nede-niyle, yaşam kalitemiz ne kadar artar?

Tasarım konusunu sadece otomobillerin ta-sarımı olarak değil, aynı zamanda yolların tasa-rımı olarak da değerlendirmek gerekir. Özellik-le İstanbul’da yol tasarımında en eğitimsiz gözünbile kolayca saptabileceği ciddi tasarım hatala-rı her gün binlerce kişinin trafikte çile çekmesi-ne neden olmaktadır. Yollarda geçirdiğimiz za-manın yarısını çalışmak için kullanabilsek çokönemli verimlilik artışları sağlayabiliriz. Aynı za-manda hayatımızdaki stres oranının, trafiktekaza olasılığının ve enerji tüketiminin azalmasıyaşamımızdaki sağlık düzeyini de olumlu etki-lemiş, küresel ısınmanın önlenmesine de önem-li bir katkı yapmış oluruz.

Son olarak, ülkemizin en önemli girişimcisirahmetli Vehbi Koç’un “En pahalı deneyim, ken-di edindiğiniz deneyimdir. Bu nedenle, başka-larının deneyimlerinden öğrenin” sözleriyle ifa-de ettiği gibi en iyilerle kıyaslama yoluyla öğ-renme hızımızı artırmalıyız. Şehircilikte verim-liliğin artırılması için bu konuda en çok ve en yenideneyimlere sahip Çin’den öğrenmeye çalış-malıyız. Çin’de her sene birkaç milyon insanın ya-şayacağı yeni şehirler yapılıyor. Bu şehirlerin ta-sarımında öğrenilenleri kendimize ders olarakalmak, şehirlerimizde verimliliği artırmayı hız-landıracaktır.

74 Stratejik Bakış

Page 75: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 76: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Şirketler için stratejik bir departman; İnsan Kaynakları

Küresel rekabet içinşartİK eğitimleri, şirketlerin

pazarlama, satış ve üretimdepartmanlarının rakamsal

verileri gibi kolay ölçülebilenverilere sahip değil. Ancak

yarattıkları farklılık, süreç takipedildiğinde gözlenebiliyor.Küresel rekabette stratejik

öneme sahip İK departmanları,şirketlerini bir adım öne

geçirebiliyor.

Türkiye’de kavram olarak İnsan Kaynakla-rı’nın (İK) geçmişi 30 yıl öncesine kadar git-se de, bu alanda şirketlerin gerçekleştir-

diği çalışmalar henüz daha emekleme aşama-sında. Geçmişte sadece işe personel alımındakullanılan İK departmanları, bugünkü küreselrekabet çağında şirketler için stratejik önemesahip. İşe ve ihtiyaca uygun eleman belirlen-mesinde, çalışanların motivasyonlarının yük-seltilmesinde, sektörün ara eleman ihtiyacınınsağlıklı karşılanmasında, yöneticilik yetenekve becerilerinin geliştirilmesinde İK uzmanla-rının yaklaşımları farklılık yaratabiliyor. Hatta bufarklılık o kadar önemli oluyor ki, konusunda uz-man bir İK departmanına sahip şirket rakiple-rinden daha hızlı karar alıp, bir adım öne geçe-biliyor. Biz de bu sayımızda İK elemanları kim-dir, neler yapar, şirket içi ve ara elaman eği-timlerinde hangi süreçleri izlerle ve neden şir-ketler için stratejik öneme sahiptir sorularını Yu-varlak Masa’nın konusu olarak belirledik. Ko-nusunda uzman, 3 farklı sektörün İK yönetici-lerine sorularımızı yönelttik. ODE Yalıtım İK Ta-kım Lideri Barış Demirdelen, Çuhadaroğlu Hol-ding İK Müdürü Nurten Ünal ve Kalekim İK Da-nışmanı Mehmet Ünal da yanıtladı.

İnşaat malzemeleri sektörü ile kendi sektö-rünüz olan yalıtım sektöründe İK nasıl biröneme sahip?

Barış Demirdelen (ODE Yalıtım): Türkiye’desektörlerimiz için önemli olan, hızlı bir şekilde degelişim gösteren İK uygulamalarını Avrupa veABD’deki uygulamalarla karşılaştırdığımızdadaha yolun başında olduğumuzu söyleyebilirim.Personelcilik kavramı hâlâ olmasına karşın, fir-malar çok hızlı bir şekilde İK süreçlerine geçiyor.Sadece inşaat sektörü değil, bütün sektörlerdeİK çok önemli bir kavram. Neden mi? Bundan 20yıl önce sermayesi olan girişimci, yüksek tekno-lojiye yatırım yaparak rekabette bir adım öne ge-çebiliyordu. Çünkü ileri teknoloji cihazlarınaherkes ulaşamıyordu. Ama artık globalleşme ve

76 Yuvarlak Masa

Page 77: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 77

sermaye hareketleriyle birlikte şirketlerin büyükbir bölümü, teknolojiye yatırım yaptıklarından burekabette istenen avantajı yaratamıyor. Artıkherkes yüksek teknolojiye ulaşabiliyor. O zamanrekabet avantajında en önemli unsur olarak İK ka-lıyor. Bu kavram şu an herkes tarafından bilinen,şirketlerde yönetim kademesinde de çok konu-şulan bir konu. İK departmanları neler yapıyor?Önceden personelcilikten gelen bir uygulama var-dı ve o uygulamada işe alım söz konusuydu. Bu-nunla birlikte ağırlıklı bordro ve yasal süreçlerinyürütülmesi işlemleri vardı. Ama şu anda İK de-diğimiz zaman, işe alım (seçme ve yerleştirme sü-reçleri), geri planlaması, performans değerlen-dirme, eğitimler, kariyer planlama; özellikle ki-şilerin motivasyonu öne çıkıyor. Yani İK depart-manları şirketlerde stratejik bir rol oynamayabaşladı.

İK Türkiye’de ne zaman yoğun bir şekilde kul-lanılmaya başlandı?

Barış Demirdelen: Açıkçası hala çok yoğundeğil. Yalıtım sektöründe faaliyet gösteren fir-maların bazılarında hala İK departmanları yok.Sadece yalıtımla da sınırlandırmamak lazım. Bü-tün sektörlerde böyle olduğunu düşünüyorum.Personelcilikten kopamamış firmalar halenmevcut. Biz ODE’de hem İK’dan sorumluyuz,hem personel işlemlerinden, hem de idari iş-lerden. İK bir bütün. Şirketler artık stratejik in-san kaynağı yönetimiyle fark yaratabiliyor. Çün-kü personelcilikte ve yasal işlemlerde yapılan-lar her yerde aynı. Kişiler farklı uygulamalar ya-pamaz ve rekabet avantajı yaratamaz. AmaİK’da yapacağınız farklılaştırmalar rekabetteavantaj yaratabilir. O yüzden İK, her sektörde çokönemli.

Soldan sağa: İMSAD Kurumsal İletişimYöneticisi D. Özden ÖzkanÇayırlı, ODE Yalıtım İKTakım Lideri BarışDemirdelen, ÇuhadaroğluHolding İK Müdürü NurtenÜnal, Kalekim İKDanışmanı Mehmet Ünal veİMSAD Genel SekreterYardımcısı Onur Tayşu.

Page 78: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Alüminyum sektöründe İK’nın gelişimindenve öneminden bahseder misiniz?

Nurten Ünal (Çuhadaroğlu Holding): Bizimsektörümüzde de İK stratejik bir öneme sahip veverilen önem giderek artıyor. Kendi alanımızlailgili firmalara baktığımızda da bu ilgiyi açıkça gö-rüyoruz. Uygulamalar da oldukça yoğunlaşmışdurumda. Tüm sektörlerde stratejik insan kay-nakları çok ön plana çıktı. Şirket stratejisine göredoğru insanı almak ve en önemlisi de yetenek yö-netimi. Bizim şirketimizde şu aralar üzerinde ençok durduğumuz konu yetenek yönetimi. Yani ki-şilerin yetkinliklerini daha fazla nasıl artırabili-riz? Sektör nereye gidiyor ve bizim arkadaşları-mız bu yola uygun donanıma sahipler mi? Bu ne-denle arkadaşlarımızın yeni yetkinlikler kazan-ması adına eğitimler düzenliyoruz. İşe alım sü-reçlerimizde de yönetsel becerileri ölçmek adı-na değerlendirme merkezi uygulamaları yapı-yoruz. Bunu şu anda dışarıdan, danışman bir fir-ma aracılığıyla gerçekleştiriyoruz. Kendi arka-daşlarımızın da yeteneklerini artırmaya çalışı-

yoruz. Bir üst kadroya hazırlamak için hangi ye-tenek ve beceriye sahip olmaları gerekiyorsa, okonularla ilgili eğitimlerimize devam ediyoruz.“Koçluk eğitimi” ön planda şu aralar. Yönetimi-miz de sürekli personelin bu eğitimlerini des-tekliyor. Sadece eğitim yeterli olmuyor ayrıca şir-ket içinde onlara uygulama olanakları da sağlı-yoruz. Özellikle yönetsel beceriler konusunda yö-neticilerin desteği şart.

Yapı kimyasalları sektöründe İK’nın hangi sü-reçlerden geçtiğini anlatır mısınız?

Mehmet Ünal (Kalekim): İK’nın Türkiye’de-ki gelişimi 1980’li yıllarda başlıyor. Kale Gru-bu’nda da 1990 sonunda… 1980 sonrası ulus-lararası şirketlerin Türkiye’ye girmesi ve reka-betin artmasıyla yeni bir süreç gelişiyor. BarışBey’in de dediği gibi teknoloji ve ham maddeyeyatırım yaptığınızda rekabette önde olabiliyor-sunuz. Rekabette başka bir yeni alan tanımıyorhenüz Türk sanayisi. İK’nın öneminin anlaşılmasıyabancı şirketlerin Türkiye’ye girmesi ve reka-betin artmasıyla, Türkiye’nin de biraz global dün-yaya açılmasıyla gerçekleşiyor. Türkiye’ye bak-tığımızda İK yöneticilerinin profiliyle ilgili birproblem görüyorum.

“BAŞARI SONUÇLARLA ÖLÇÜLÜR”İK yöneticilerinin profiline girmeden önce, ver-diğiniz örnekte olduğu gibi bugün İK’cıların omasada şeytanın avukatlığını yaptığını mı söy-lemek istiyorsunuz? Ayrıca İK’cılar şirket içi eği-timlerini nasıl veriyor ve nelerle karşılaşıyor?

Mehmet Ünal: Hala öyle bizde(gülüyor). As-lında ikinci sorunuza geçmeden eğitimin tanımınıvermek faydalı olacak. İş dünyasındaki başarı,organizasyonların yarattığı sonuçlarla ölçülür.Bu sonuçlar da belli davranışların yarattığı bel-li olayların değerlendirilmesiyle ortaya çıkar.Eğitim ve geliştirme faaliyetlerinde madem so-nuçlar başarıyı getiriyor, bu sonuçlara gidecekolan yaklaşımları değiştirmek gerek. Bu faali-yetler süreçlerin ve insanların davranışlarını de-ğiştirmeyi amaçlar. Farklı sistemler farklı dav-ranışlar ister. O davranışları geliştirmezseniz,o yeni sistemi çalıştıramazsınız. Bir başkaönemli noktası da insanların şirkete olan aidi-yetini sağlaması. “Varsın ve önemlisin” mesa-jını vermek insanlara. “İnsanlar şirketleri nedenterk eder?” sıralamasına baktığınızda ilk sıra-yı çalışan-yönetici ilişkisindeki uyumsuzluk alı-yor. İki ve üç numarada da kariyer ve eğitim fır-satları geliyor. Bu faaliyetlerle ilgili en önemliproblem bunun ölçülmesinin zor olması… Öl-çülmesi ve yönetilmesi zor olduğu gibi iş adam-ları ve patronların buna şüphe ile bakması da or-tadaki en önemli sorun. Ölçen yöntemlerin ol-duğunu iddia eden uzmanlar da var ama süreçoldukça karmaşık olduğundan, ölçmesi zor di-yebilirim. Genelde eğitim faaliyetlerinin istenendüzeyde yapılamadığını görüyorum. Alışveriş lis-tesi gibi insanların önüne eğitim listeleri gön-

Mehmet Ünal(Kalekim İK Danışmanı)

“İK ne yapar?”“Şu ana kadar ‘İK ne yapar?’ konusundakarşılaştığım en güzel tanımı İTÜ’den bir profesörvermişti. “Organizasyona insani refleks vermek”demişti. Birilerinin insanla ilgili durum vekoşulları yerine getirmesi gerekiyor. Bir bölgemüdürünün, bir yerden bir yere tayin edilmesikonusunda yöneticilerin hepsi hemfikir. Ancak omüdürün çocuğu, eşi yani ailesi var. Onlarınihtiyaçlarının da gözetilmesini sağlayacak birinin,o durumda yöneticilere “Bir dakika!” diyerekhatırlatma yapması önem kazanıyor. Yani insanikoşulları birinin o masaya cesaretle getirmesigerekiyor. Bu iş maalesef hala İK’da. Keşkeyöneticilerde de olsa. Keşke her bir yönetici dekendi departmanının İK yöneticisi gibi davransa.Ama biz hâlâ oraya henüz ulaşamadık.”

78 Yuvarlak Masa

Page 79: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 79

deriyorlar. 2 kilo sunum becerisi, 1 kilo yetenekgibi, insanlar o kutucukları işaretliyor (gülüyor).İK da, bu değerlendirme formlarından çıkan so-nuçları satın alıyor. Eğitimle ilgili en kritik nok-ta, ihtiyaçların doğru belirlenmesidir. Bunlarıdoğru belirlemediğiniz zaman sorun başlar.

Kalekim’de bu ihtiyaçları nasıl belirliyorsunuz?Mehmet Ünal: Kalekim’de eğitim ihtiyaçla-

rının 3 ana kaynağı var. İlki performans. Bu ki-şinin performansı, bizim istediğimiz seviyede mi?Bu, insanı gelecekte nereye yönlendiriyorsak onahazırlamak. Bir de, şirketin iş yapma şekillerindebir değişiklik varsa ona göre bir eğitim vermek.Eğitim faaliyetleri açısından bakıldığında per-formans ve iş yapma şekilleriyle ilgili bir sorungözlenmiyor. Ama yedekleme sistemi çok iyi ça-lışmıyor. İnsanların geleceğe hazırlanmasıyla il-gili eğitim ve geliştirme faaliyetlerinde bir so-run var.

Çuhadaroğlu’nda şirket içi eğitimlerde neleryapıyorsunuz?

Nurten Ünal: Önce ihtiyaçları tespit ediyoruz.

Bununla ilgili özellikle performans değerlen-dirme sistemi sonunda ortaya çıkan sonuçlarabakıyoruz. Arada çıkan farklar eğitimle kapatı-labilir mi diye? Bazı şeyler kişilerden kaynak-lanıyor. Eğitim ihtiyacı tespit edildiğinde ise bueğitimi düzenliyoruz. Ayrıca geri bildirimler debizi yönlendiriyor. Çalışanların eksikliklerinianlamaları ve bize hangi eğitime ihtiyaçları ol-duğunu iletmeleriyle de çalışmalarımız şekil-leniyor. Genel eğitimler düzenliyoruz. Yeni tek-noloji ve kişisel gelişim eğitimleri herkes içinönemli. Dönem içinde ortaya çıkan eğitimler deyapıyoruz.

Eğitimleri hangi periyotlarda yapıyorsunuz? Biryılda kaç eğitimden söz ediyoruz?

Nurten Ünal: Eğitimleri ihtiyaçlar belirliyor.Yıl sonuna doğru departmanlardan gelen per-formans değerlendirme raporları ve depart-manların eğitim ihtiyaçlarını belirttikleri ra-porlar değerlendiriliyor ve bir planlama yapılı-yor. Plan dışı eğitimler de olabiliyor. 2010 yılındaşu ana kadar 40’ın üzerinde eğitim gerçekleş-tirdik. 2009’da bu rakam daha yüksekti.

Geçmişte sadece işe personel alımında kullanılan İK departmanları, bugünkü küresel rekabet çağındaşirketler için stratejik öneme sahip. İşe ve ihtiyaca uygun eleman belirlenmesinde, çalışanlarınmotivasyonlarının yükseltilmesinde, sektörün ara eleman ihtiyacının sağlıklı karşılanmasında, yöneticilikyetenek ve becerilerinin geliştirilmesinde İK uzmanlarının yaklaşımları farklılık yaratabiliyor.

Page 80: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Performans değerlendirme kriterleri ve test-leri her zaman eğitimde ihtiyaçların belirlen-mesinde doğru sonuçlar veriyor mu?

Nurten Ünal: Evet, bazı noktalarda yeterlikalmayabiliyor. Biz şu anda 180 dereceyi uygu-luyoruz. İlerde 360 dereceye geçeceğiz. Önce ça-lışanlar kendilerini değerlendiriyor. Daha son-ra yöneticileri onları değerlendiriyor ve sonra-sında da karşılıklı görüşüyorlar. Bizimki yetkinlikve hedef bazlı oluyor. Arkadaşlarımız yıl içindekihedeflerini belirliyor ve o hedef bazlı görüşme-ler oluyor. Ayrıca beyaz yakalı çalışanlardaperformans değerlendirme yetkinlik bazlı yapı-lıyor. Bire bir yöneticileriyle görüşen çalışanlarfarklı bakış açıları kazanıyor. Yılda genelde birveya iki kez bu görüşmeler gerçekleştiriliyor.

“YÖNETİCİLER SÜREÇLERİ TAKİP ETMELİ”ODE’de şirket içi eğitimler nasıl yapılıyor?

Barış Demirdelen: Benzer diyebilirim. Per-formans değerlendirme sonuçlarını data olarakalıyoruz. Hedef ve yetkinlik bazlı çalışmamızvar. Performans değerlendirme kriterlerininher zaman doğru sonuçlar vermediği de oluyor.Sonuçta yönetici, performans değerlendirmedeyetkinliği puanlıyor. Burada önemli olan o de-ğerlendirmeyi doğru yapacak yöneticileri doğrueğitmek. Çünkü hepimizin birtakım ön yargılarıbulunuyor. Değerlendirmeyi yapan kişi de de-ğerlendirdiği kişi ile ilgili ön yargılara sahip ola-bilir. Ancak mümkün olduğunca, bu performansdeğerlendirmeyi yaparken biz, objektif yaklaş-maları yönünde kendilerini eğitiyoruz. Perfor-mans değerlendirmesinden gelen dataları, yıllıkeğitim ihtiyaç analizlerini değerlendiriyor ve yö-neticilerle görüşerek bu eğitim planlarını oluş-turuyoruz. Bu doğrultuda eğitim bütçesi oluşu-yor. Burada eğitimler kadar yöneticilerin de o eği-tim sonrasındaki çalışanın gelişimini takip etmesigerekiyor. Bu yıl kişi başı 10 adam/saatlik bir he-defimiz var. Buna göre çalışmalarımızı yürütü-yoruz. İş başı eğitimi, oryantasyon, teknik eği-timler, işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri dü-zenliyoruz. Dış eğitimlerde yüksek lisans eği-timlerini desteklediğimiz arkadaşlarımız var.Satış, verimlilik, liderlik, inovasyon gibi eğitim-lere 2010’da çok ağırlık verdik. 2011 yılında daözellikle liderlik geliştirme programlarına veMBA programlarına ağırlık vereceğiz.

Her üç sektörde de uygulayıcıların önemi or-tada. Bayi eğitimleri ve uygulayıcılar yani maviyakalıların eğitimleri konusunda neler yapı-yorsunuz?

Barış Demirdelen: İnşaat malzemesi sek-töründeki en büyük sorunun eğitimli ara kade-me eleman ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Yalıtımaçısından baktığımızda Türkiye’deki binalarınyüzde 90’ı yalıtımsız. Enerji Verimliliği Yasası ilebirlikte 2010’dan sonra yapılan binaların yalıtımlıolması zorunluluk haline geldi. 2017 yılına ka-dar mevcut binalar da yalıtım yaptırmak zorunda.Şu anki durumda bile ara kademe, tekniker, ustaeksikliği var. Çok büyük bir pazar, yasa da ya-lıtımı zorunlu kılıyor ama bu zorunluluğu yeri-ne getirecek eğitimli ara kademe eleman bula-mıyorsunuz. Eğitimli ara kademe ihtiyacı çok

Demirdelen, “İnşaat malzemesi sektöründeki en büyük sorunun eğitimli ara kademe elemanihtiyacı olduğunu görüyoruz. Şu anki durumda bile ara kademe, tekniker, usta eksikliği var.Eğitimli ara kademe ihtiyacı çok daha ön plana çıkacak” diyor.

80 Yuvarlak Masa

Page 81: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 81

daha ön plana çıkacak. 2006’da inşaat sektö-ründe yaşanan yükselişte insanlar evlerine uy-gulama yaptırabilmek için sırada bekledi. Niye?Uygulama yaptıracakları yeterli sayıda insan yok-tu çünkü. Önümüzdeki yıllarda da bu sorun çö-zülmezse, bu beklemelerin artacağını düşünü-yorum.

Sektörünüz açısından konuya yaklaşırsak uy-gulamacılarınızın eğitiminde neler yapıyor-sunuz?

Barış Demirdelen: ODE Yalıtım olarak ol-dukça etkin faaliyet gösteren teknik eğitim bi-rimimiz var. Üniversitelerde, kamu kurumlarındayalıtım konusunda teknik eğitimler düzenliyoruz.Türkiye’nin çeşitli bölgelerine giderek hem ba-yilerimize, hem de müteahhitlere ve uygulayı-cılara yoğun teknik eğitimler veriyoruz. Bu ko-nuda da teknik eğitim birimimize artarak gelentalepler alıyoruz. Bu birimimize son günlerde ge-

len taleplerin büyük bir kısmı site ve apartmanyöneticilerinden. “Yalıtımı kimlere ve nasıl bir uy-gulamayla yaptırabilecekleri” taleplerini ileti-yorlar. Toplumda özellikle yalıtım alanında birbilinç oluşmaya başladı. Bundan 10 yıl önce ya-lıtımın ne olduğu bilinmezken şimdi herkesbunun faydasını biliyor. Bizlere gelen müşteri şi-kâyetlerinin yüzde 90’ı uygulamayla ilgili… Yaniürünün kalitesinde sorun yok. O zaman o uy-gulamacıyı doğru şekilde eğitmek lazım. Maa-lesef usta-çırak ilişkisi hâlâ var. O usta eğitim-li değilse ondan öğrenen çırak da uygulamayı ek-sik ve yanlış yapabiliyor. Burada üniversitelere,kamu ve özel sektörle, derneklere önemli bir işdüşüyor. Üretim eskiden fabrikadan çıktıktansonra biterdi, ancak bugün son kullanıcınınevinde ürünün doğru uygulanmasıyla bitiyor. De-ğer zincirinin her aşamasında hizmet veren in-sanları eğitmemiz lazım. İZODER bu konuda ba-şarılı çalışmalar yürütüyor. İZODER çatısı altında

Page 82: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

bir sürekli eğitim merkezi oluşturulabilir ve bumerkez uygulama noktasında eğitimde çoksağlıklı gelişmelere kapı aralayabilir.

Alüminyum sektöründe mavi yakalı ve bayi eği-timlerinde siz neler yapıyorsunuz?

Nurten Ünal: Mavi yakalı çalışanlarımızın or-yantasyon süreci önemli. Bu süreçte her çalışanmavi yakalıya yöneticisi, işle ilgili gerekli eğiti-mi veriyor. Özellikle mavi yakalı çalışanlarımı-zı meslek lisesi mezunlarından seçiyoruz. Tek-nik becerilerini geliştirmek adına o an hangi eği-time ihtiyaç duyuyorsa, o eğitimi veriyoruz. Ge-lişimlerini takip ediyoruz. Bir beyaz yakalı çalı-şanın eğitim sonuçlarını uzun süre sonra alır-ken, mavi yakalı çalışanlarda sonuçlar hemenalınıyor. Uygulama doğru yapılmışsa, verilen eği-tim o mavi yakalı çalışanı geliştirmiş demektir.Değilse hâlâ bir eksiklik olduğu görülür. Her za-man personele yatırımı benimsemiş bir şirketolduğumuz için, “Personelimizi nasıl, en iyinoktaya getiririz?” diye çalışıyoruz. Uygulama-cılarımıza da kişisel gelişimden takım çalış-masına kadar farklı eğitimler de veriyoruz. Ba-yilerimizde de ARGE departmanımız yeni bir ürünçıkardığında teknik eğitimcimiz, teknik depart-manımızı bilgilendiriyor, teknik destek depart-manımız da bayilerimize bu eğitimleri veriyor.

Kalekim’in bir usta kulübü olduğunu biliyorum.Bunun dışında neler yapıyorsunuz?

Mehmet Ünsal: Eğitim ve geliştirme faali-yetlerinde; yönetici, eğitime katılan ve eğitmenvardır. Süreç de; eğitim öncesi, eğitim sırasın-da ve eğitim sonrası diye üçe ayrılır. Burada enönemli rol yöneticiye düşüyor. Yönetici, eğitimöncesi kendisine bağlı kişinin eğitim ihtiyacınıdoğru belirlemeli ki, eğitmen ev ödevine iyi ha-zırlansın. Eğitim sonrası da madem bu işi ölçe-miyoruz. O zaman yöneticinin süreci takibiönemli. Eğitim faaliyetleri olarak sadece sınıf içieğitim anlaşılmamalı. Sadece 8-10 tane alter-natif ve farklı eğitim alanı var. Kale Grubu’nunMilli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü ol-dukça da faydalı bir usta eğitim kulübü bulu-nuyor. Kalekim’in usta kulüpleri var. Bu kulüp-ler için de bir portal var. Ustalar arasında ha-berleşmeyi sağlıyor bu portal. Hizmet alanındakime ve neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Maviyakalıların eğitiminde iş güvenliği ve sağlığıönemli bir konu. Bu eğitim ihtiyaçları listesininbaşında geliyor. Teknik beceri eğitimi veya sa-dece bayilere verilen eğitimler de var. Bu de-partmandaki insanlar tüm Türkiye’yi gezerek ba-yileri eğitiyor. Ancak bayilerdeki devinim yüksekolduğundan Türkiye’yi dolaşan ve bayilere eği-tim veren kişiler, eğitimleri bitirdiğinde devinimdolayısıyla yeniden başlamak zorunda kalabili-yor.

“MASA BAŞINDA İK DEVRİ BİTTİ”İK eğitimini veren insanların profilleri nasıldır?İK’cılar kimdir?

Mehmet Ünal: Sektörün en önemli problemiİK’nın çok popüler bir dal olmaması. Özellikleyeni kuşak için. Ben insan kaynaklarında çalı-şanların lineer bir gelişim gösterdiklerini dü-şünüyorum. Bu lineer gelişme içerisinde bualanda çalışan arkadaşların, şirketlerin sonuç-larına katma değerlerinin de sınırlı olduğunu dü-şünüyorum. Yani İK’cıların, işin içinden gelme-dikleri zaman katma değerlerinin sınırlı olduğunudüşünüyorum. Kendi rüştlerini ispat etmelerininbirkaç nedeni var. Patronlar bu işin önemini yeniyeni anlıyor. Onlarda problem var. İK yönetici-lerinin profillerinden kaynaklanan bir problemde var bence. Endüstri mühendisiyseniz, ille deİK’cı olmak zorunda değilsiniz, bu belki de teh-likeli. İK elemanlarının şirketin stratejik bö-lümlerinden gelmesinde yarar var. İkna beceri-leri çok yüksek, güven ve saygınlığı olan, iletişimbecerileri gelişmiş herhangi bir insan İK yöne-ticisi olabilmeli. Organizasyon işini bilen ve işiniçinden gelenler diyelim.

Nurten Ünal: İK’cının sektörü tanıyan biri ol-masına katılıyorum. İK’nın işin içine girmesi ge-rektiğini düşünüyorum. Her departman yöneti-cisinin aslında bir İK yöneticisinin de olduğunudüşünüyorum. Artık masa başından İK devri bit-ti. İK’cıların sahaya çıkmaları gerekiyor. Şirkettebu sağlanırsa, İK yöneticisini stratejik bir bö-

Nurten Ünal(Çuhadaroğlu Holding

İK Müdürü)

“Yöneticilikartık değişti”

“Yönetim becerileri ile ilgili yöneticilik değişti.Önceden çalışana verdiğiniz işin doğru yapılıpyapılmadığı kontrolü yeterliydi. Şimdiyöneticilerin çalışanı yönlendirmesi ve onadestek vermesi önem kazandı. O kişiyi geleceğehazırlamak ve eğitim ihtiyaçlarını doğru tespitetmek bugün artık daha öncelikli bir yöneticibecerisi haline geldi.”

82 Yuvarlak Masa

Page 83: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 83

lümden gelmesinin önemi kalmıyor. Önemliolan departman yöneticilerine, bir İK yönetici-si de olduklarını hissettirmek. Üretim, satış vepazarlamada çalışan insanların neler yaptıkla-rını da yerinde görmesi gerekiyor. İK’cılar ofisdışına çıkmalı. Tabii ki iletişim becerisi deönemli…

Barış Demirdelen: “Sadece eğitim olarak şubölümden mezun olanlar İK’cı olabilir” yakla-şımına katılmıyorum. Ama yoğunlaşmış bazı bö-lümler var. İşletme, endüstri mühendisliği,sosyoloji, psikoloji ve çalışma ekonomisi gibi bö-lümlerden mezun olan arkadaşlar konuyu ve eği-timleri iyi biliyor, yatkınlıkları var. İK’da görev ya-pan kişilerin iletişim becerileri gelişmiş, anali-tik bakış açısına sahip, strateji oluşturabilen, em-pati kurabilen, koordinasyon becerisi ile lider-lik vasıflarına sahip olması gerekiyor. Çünkü İKdepartmanı, üst yönetimle çalışan arasında birköprü görevi üstleniyor. Bir denge rolü oynuyor.Güvenirlilik de önemli. İlle de sektörden veya oişin içinden gelmesinin gerekli olduğunu dü-şünmüyorum. Farklı departmanlarda çalışanlarsadece kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili bir ba-kış açısına sahiptir. İK’cıların ofislerinden çık-maları gerektiği görüşüne katılıyorum. İK’cılartüm departmanların ne iş yaptığını ve nasıl dü-şündüğünü çok iyi bilmek zorunda.

Mehmet Ünal: Ben, “İK’cılar işin içinden gel-meli” derken sanırım yanlış anlaşıldım. İK’cılarınfarklı disiplinlerden gelmeleri ve o disiplinler-de de bilgi sahibi olmaları gerektiğini kastettim.

Barış Demirdelen: Buna kesinlikle katılıyo-rum. İK’cıların belki de süreç içinde farklı de-partmanlarda, belirli sürelerle görev yapmala-rı sağlanabilir. Belki süre yetmez ama şirketinfarklı departmanlarının iç dinamiklerini öğre-nebilirler. Bir departmanın eleman ihtiyacı var-sa, o departmanın neye ve hangi kriterde bir ele-mana ihtiyacı olduğunu bilmeniz ve alacağınız ki-şinin o departman yöneticisiyle uyumlu çalışıp,çalışmayacağını değerlendirebilmeniz önemli.İK’cılar çalıştıkları şirketlerin iç dinamiklerini çokyakından tanımalı.

İK eğitiminde sorunlar ve çözüm önerileriniznelerdir?

Barış Demirdelen: 2009’da inşaat sektörüyüzde 16,3 küçüldü. Ama istihdam yüzde 19’unüzerinde geriledi. 2010’un ikinci çeyreğindesektör yüzde 22’ye yakın bir büyüme gösterdi.Ama istihdam aynı oranda artmadı. Fakat ciddibir artış olacak. İnşaat sektöründeki temel so-run eğitimli ara kademe eksikliğidir. 3308 sayılıYasaya göre zaten mavi yakalı çalıştırdığınız ki-şilerin, yaptıkları görevle ilgili sertifikaya sahipolmaları gerekiyor. Yani kanunen de çerçeve çi-zilmiş durumda. İlgili okuldan mezun olacaklarveya sertifikaları olacak. Trakya’da meslek yük-sekokulunda cam teknolojileri bölümü açıldı, fa-kat ilgisizlik ve talep yetersizliğinden kapandı.Bu desteklenmeliydi. Biz bu alanda eleman

“İK eğitimlerinde karşılaştığımız en önemli sorun, eğitimlerin geridönüşlerinin sağlıklı bir şekilde ölçülemiyor olması. Aslında İK, yaptığı hereğitim sonrasında ortaya çıkan sonuçları ve şirkete yarattığı katma değerigösterebilmeli. Bu kolay değil. Satış departmanının satış rakamları, üretimdepartmanının üretim rakamları yaptıkları işi gösteriyor. Ancak İKdepartmanlarının uygulamaları rakamsal olarak ifade edilemiyor. Eğitimsonuçlarının ölçülmesi de bu noktadaki en zor konu.”

Barış Demirdelen (ODEYalıtım İK Takım Lideri)

“Eğitimleringeri dönüşleriölçülemiyor”

bulamıyoruz. Bunun için kamu, özel sektör vederneklerin birlikte çalışması gerekiyor. IK yö-netiminde de en önemli sorun yetenekli, dene-yimli, değişikliklere açık ve sorumluluk sahibikişileri iş gücüne dâhil edememek ve onları eldetutamamak.

Nurten Ünal: Barış Bey’in söylediklerinekatılarak eklemeler yapmak istiyorum. Her yö-netici bir İK’cı olmalı. Yöneticilerin performansdeğerlendirmeden, çalışanların eğitim sonrasısüreçlerinin takibine kadar gerekli sorumluk-ları üstlenmeleri de gerekiyor.

Mehmet Ünal: İK kongresine gittiğinizde,katılımcıların yarısının kadın olduğunu görürsü-nüz. Kadınların erkeklere göre iletişim ve empatibecerilerinde üstünlükleri var. İK’nın artık ka-dınlar tarafından talep edilen bir meslek olduğunugözlemleyebiliyoruz. Belki de erkekler için bu ka-riyer basamaklarında pozitif ayrımcılık istemekgerekiyor(gülüyor). İşi sadece İK’ya havale eder-seniz sistem işlemez. Departman yöneticilerininde İK’cı gibi yaklaşmaları görüşüne katılıyorum.İK’nın eğitim konusundaki rolünün abartıldığınıda düşünüyorum. Sektörde yeni bir zorluk dahavar. Uluslararası şirket olma süreci yaşanıyor. Ya-bancıların yönetilmesi işi hiç kolay değil. İK’nınbu konuda çok hazırlıklı olduğunu düşünmüyo-rum. Bu bölümü de hazırlamak gerekiyor. Hızlıtüketim malları gibi bir sektör değil, fakat işlerbaşladıktan sonra ihtiyaçlar çok hızlı gelişebili-yor. İK’nın da bu ihtiyaçlara cevap verecek süratteçalışması lazım. Bu alanda da problemler oldu-ğunu söyleyebilirim.

Page 84: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Dr. Engin BARANMarka Stratejisti

Farklı pazarlara,kültürlere, coğrafyalara

yayılan marka olmak

Toplantılarda, iş yemeklerinde muhakkakduymuşsunuzdur. Birileri, Türkiye’de mar-kalaşma konusunda ne kadar geri kaldığı-

mızı, bir elin parmakları kadar markamızın ol-duğunu, oysa Avrupalı ve Amerikalıların marka-laşma konusunda neler yaptığını anlatır durur. Bir-kaç kişi kafasını sallar ve sonrasında daha başkahangi konularda geri kalmış olduğumuza geçilir.İşin tuhaf yanı, markalaşma konusunda Türkiye’ninkarnesi zannedildiği kadar kötü değildir.

ANTEP’İN MARKALARI SAY SAY BİTMEZ!

İlk uçağa atlayıp Gaziantep’e uçalım. Havali-manına iner inmez karşımıza ilk çıkan kişiyeorada bir hafta kalacağımızı, bu süre içerisinde ne-ler yapmamızı tavsiye ettiğini soralım. Tavsiyelerkesinlikle uzun bir liste oluşturur. Hangi lokan-talarda neler yenir, neler içilir, çarşıda hangi dük-kânlardan neler satın alınır. İşte bu liste Gazian-tep’in markalarının özetidir. Türkiye’nin her şeh-ri böyle markalarla doludur. Bu yüzden, Türkiye’yimarka yaratamadığı için eleştiremezsiniz. Olsaolsa bir noktada yaratmış olduğu markaları fark-lı yerlere taşıyamadığı için suçlayabilirsiniz. Mar-kalar ağaç gibidir. Büyük emeklerle bir fidan ola-rak ekersiniz. Bakmazsanız, ya kışın soğuğundadonar, ya yazın sıcağında kurur. Bakımı ihmal et-mezseniz, belki bir ihtimal yaşatırsınız. Markanızbir kez kök saldıktan sonra, her yöne dal verme-ye başlar. İşte birçok marka sahibi, tam bu nok-tada marka ağaçlarına müdahale eder. Kontrol el-den gitmesin diye, markanın oraya buraya uzayandallarını budar durur. Böylece yıllar geçer ve mar-ka tam istenildiği gibi bir süs ağacına dönüşür. Ja-ponların Bonzai dedikleri türden bir ağaca.

BONZAİ MARKALAR CENNETİ TÜRKİYE

Türkiye bir “Bonzai Marka” cenneti. Şehirlerdeyerel halkın tavsiye ettiği restaurantlar, dük-kânlar, tatlıcılar yıllardır “Bonzai Marka” olmakiçin adeta canla başla uğraşıyorlar. Markayı bü-yütmek ve hatta farklı yerlere taşımak çok riskligeliyor bize. Çünkü eldeki kısıtlı kaynaklar, mar-kanın tek noktada tutulmasını daha anlamlı kılı-yor. Sonuçta, küçük bir pazarın başarılı markasıolarak yaşayıp gidiyor,” Bonzai Marka”lar. Evet,“Bonzai Marka”lar güzel, ama ağacın doğası bu de-ğil ki. Bir ağaç büyümek, dallanmak budaklanmakister. Hatta bunun da ötesinde tohumlarını serp-mek, kendi cinsinden ormanlar yaratmak ister.Ağacın doğası budur! Sakın “Bonzai Marka”larıeleştirdiğimi düşünmeyin. Onlar her kültürün, herekonominin vazgeçilmez bir parçası. Eleştirdiği-miz nokta, bir ekonominin neredeyse sadece“Bonzai Marka”lara sahip olması, yani marka or-manlarının yokluğu. Bir ekonomiyi dışarıdan ge-len marka akımlarına karşı zayıf kılan önemli un-surlardan bir tanesi bu. Küçük süs ağacı, kıtala-ra yayılmış dev ormanlarla nasıl baş etsin ki? Buyüzden her ekonominin “Bonzai Marka”larla,marka ormanları arasında bir denge kurması şart.

MARKAMI NASIL TAŞIRIM?İşte biz de tam bu noktadayız. Artık ormanlar

yaratmak isteyen markalarımız var. Peki, birnoktada başarılı olmuş bir markayı nasıl farklı nok-talara taşırsınız? Bu işin bir püf noktası, bir sırrıvar mı? Başarılı bir markanın farklı noktalara ta-şınması için ilk şart, o markanın başarısının temelnedenini bulmaktır. Yani sorulması gereken so-rular şunlardır:

• Neden biz bu işte bu kadar başarılıyız?• Müşterilerimiz neden bizim markamızı ter-

cih ediyor?• Bizi rakiplerimizden farklı kılan neler var?

İşte bu soruların yanıtı bizim markamızınözüdür. Yapılması gereken şey, bu özün en yalınhaliyle standartlaştırılması ve ne olursa olsun bun-

Türkiye bir “Bonzai Marka” cenneti. Şehirlerde yerel halkıntavsiye ettiği restaurantlar, dükkânlar, tatlıcılar yıllardır“Bonzai Marka” olmak için adeta canla başla uğraşıyorlar.Markayı büyütmek ve hatta farklı yerlere taşımak çok riskligeliyor bize. Çünkü eldeki kısıtlı kaynaklar, markanın teknoktada tutulmasını daha anlamlı kılıyor.

84 Marka Mimarı

Page 85: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 85

dan vazgeçilmemesidir. Markayı farklı noktalarataşımada gereken ikinci şart, gidilen noktanın de-taylı analizidir. Bu coğrafyanın, kültürün veya pa-zarın temel özelliklerinin, ürün satın alma ve kul-lanım alışkanlıklarının incelenmesidir. Rekabetharitasının, gelecekte olabileceklerin detaylı birşekilde ortaya konulmasıdır. Üçüncü ve son şartise, markamızı taşımak istediğimiz noktanın ihti-yaçlarına göre farklılaştırmak, fakat bunu ya-parken markanın özünden hiçbir şey kaybetme-mesini sağlamaktır.

HAZIR BETON İSTİYORUM. HEMEN ŞİMDİ!

Hazır beton pazarının temel problemlerindenbirisi de müşterilerin son anda siparişlerini de-ğiştirmeleridir. Bu pazardaki bir üretici, süreklidaha erken, ya da daha geç teslimat isteyenmüşterilerle uğraşmaktan, ne üretimi, ne deteslimatı kolayca planlayabilir.

Bu pazarda rekabet eden bir şirketin, farklı-laşabilmek için uzaydan takip edilebilen araçlar-la müşterilerine son anda sipariş verebilme ve sonanda siparişi iptal edebilme özgürlüğünü verdiğinivarsayalım*. Bu durumda, bu markanın yukarıdaki“Marka Özü” sorusuna yanıtı şu olacaktır: “Müş-terilerimiz biraz pahalı olmamıza rağmen bizi ter-cih ediyorlar. Çünkü bu sayede hazır beton kul-lanmak istedikleri zamanı istedikleri gibi belirleyip,bu zamanı istedikleri gibi değiştirebiliyorlar. Yanibiz müşterilerimize özgürlük sunuyoruz.”

İşte bu markanın “Marka Özü” budur. Eğer buhazır beton şirketi, yarın markasını farklı bir ül-keye taşımak isterse, bu ülkedeki üreticileri,deprem olasılıklarını, nüfus yoğunluğunu, ra-kiplerin uyguladıkları fiyatları ve daha binlercefarklı değişkeni öğrenmesi gerekir. Bütün bunlarınsonucunda ürünlerini, üretim hattını, fabrikalarınınlokasyonunu bu değişkenler çerçevesinde belir-leyebilir. Fakat bir tek faktör bu pazarın özellik-lerinden bağımsızdır ve kesinlikle değişmez. O damüşteriye sunulan özgürlüktür.

İKİ BÜYÜK HATABir marka yayılırken iki büyük bubi tuzağı onu

bekler. Birincisi, markalarının başarısından göz-leri artık bir şey görmeyen şirketlerin, yeni bir pa-zara hiç incelemeden adeta dalmalarıdır. Bu du-rumda, eski pazarlar için üretilmiş ürünler, üze-rinde fazlaca düşünülmeden yeni pazarlara su-nulurlar. Aynı fiyat ve pazarlık stratejileri, eski pa-zardan ödünç alınan satış kadroları, eski pazarıngörselleri, reklamları, kampanyaları aynen yenipazara da uygulanır. Eğer bu pazarda taşlar yer-lerine biraz olsun oturmuşsa, genellikle, bu ya-bancı cisim aynı hızda geldiği yere geri gönderi-

lir. Markaların düştüğü ikinci tuzak, yeni pazar-da kimliklerini, yani marka özünü kaybetmeleri-dir. Bu sefer de tam tersini uygular marka yetki-lileri. Yeni pazarda her şey yeniden tanımlanır, hat-ta ipler tamamen o pazardan birlerinin eline bı-rakılır. Eski pazarda hayatta vermeyeceğiniz fi-yatlar yeni pazara verilir, hayatta yapmayacağınızişler bu pazarda yapılır. Çocuğunuzu komşuyaemanet edip, senede bir kere görmeye giderse-niz, ne huyu ne de suyu size benzemez. Bir de ba-karsınız, bu pazarda kendi markanızı tanıyamazhale gelmişsiniz.

Markaların yayılmasında işte bu iki tuzak enbüyük tehditleri oluşturur.

UYUM SAĞLA AMA BENLİĞİNİ YİTİRME!

Markalar dünyasında yayılma artık Türki-ye’de önemli bir trend. Yayılma hem ekonomikavantajlar, hem de marka imajı açısından birçokşirketin birincil önceliği haline gelmiş durumda.Doğru yapıldığı zaman, markaya sağladığı fayda-lar zaten çok açık. Ancak yanlış yapıldığı zaman damarka üzerindeki tahribatı çok büyük. Bundan ikiyıl önce, moda dünyasının en tanınmış kişilikle-rinden birinin 85. doğum gününde bir gazeteci mik-rofonu uzattı ve şu soruyu sordu: “Mösyö sizi, mar-kanızı her sektörden, her coğrafyadan üreticile-re fazla düşünmeden verdiğiniz, sayısız lisans an-laşmasıyla markanızı özensizce yaydığınız içineleştiriyorlar. Ne diyorsunuz, pişman mısınız?”Moda dünyasının 20. yüzyılda yetiştirdiği en büyükdehalardan biri kafasını hafif yana eğdi, kısık birsesle “Değilim” dedi. Doğum gününe katılan hiçkimse bu yanıta inanmadı.

* Cemex sekiz yıl boyuncauğraşıp bunu başardı.

Page 86: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) MimarlıkFakültesi’nden 1987’de mezun olan Ali OsmanÖztürk, gerçekleştirdiği başarılı projeleriyle ta-

nınıyor. Özellikle kentsel etkileriyle ön planda olan pro-jelerini (eğitim kurumları, alışveriş ve kongre mer-kezi) 1997 yılında kurduğu A Tasarım Mimarlık Bü-rosu’nda sürdüren Öztürk, 1965 Ankara doğumlu.Yüksek lisansını 1992’de tamamlayan, 1987-93 yıllarıarasında ODTÜ Mimarlık Bölümü Tasarım Stüdyo-su’nda araştırma görevlisi olarak çalışan Öztürk, 1997yılına kadar ODTÜ de, 1998 yılında Gazi Üniversite-si’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalış-malarına devam etti. Birçok ünlü mimarlık bürosundaçalıştıktan sonra kendi bürosunu kuran ve genç birekiple adından söz ettiren projelere imza atan Öz-türk’ün gerçekleştirdiği projeler arasında ArmadaAlışveriş ve İş Merkezi, Metroport, TOBB Ekonomi veTeknoloji Üniversitesi, Panora Alışveriş ve Yaşam Mer-kezi, ATO Kongre Merkezi, Arma Otel, Ziraat Banka-sı Kadıköy Hizmet Binası, Antares Alışveriş ve YaşamMerkezi ve Viaport yer alıyor. Ali Osman Öztürk ile mi-marlık kültürü ve projeleri üzerine bir röportaj ger-çekleştirdik.

Mimarlık kimliği sizin için ne anlam ifade ediyor?Mimarlık, yapılı çevrenin daha nitelikli, daha ya-

şanılır bir hale gelmesinde önemli bir kamusal hiz-met alanını temsil ediyor. Yaptığımız projeler dahaçağdaş çevrelerin oluşmasında öncü bir rol alıyor. İş-levle birlikte estetik kaygıların ön planda olduğu di-ğer tüm disiplinler ile koordineli çalıştığımız bualanda mimarlara çok iş düşüyor. Mimarlık kimliği bi-zim için sorumlulukla iç içe, estetik, işlevsel kaygı-ların her an ön planda olduğu bir yaşam biçimini tem-sil ediyor. Çağdaş yaşam alanlarının oluşmasında dahaetkin bir rol diye düşünüyorum. Mimarlık eğitimi ön-cesinde başlayan ve devam eden ilgim yaşamımın ay-rılmaz bir parçası olarak gelişti. Gerçekleştirdiğinizprojeler ile süreçte oluşan bir yapı… Geleceğe yöne-lik, dinamik bir yapı içinde mimarlık ile her anı ya-şamak…

Bir mimar olarak, imza attığınız yapıların oluşum sü-reçlerinde sizi hangi kriterler yönlendiriyor? Bir mi-marın ortaya gurur duyacağı bir yapı çıkartmasın-da hangi kriterler rol oynuyor?

Tasarıma ait sorular konunun içinde yanıtlarını dataşır. Yapıldığı çevreden başlayan, kente uzanan birölçekte tasarımlarımızı yönlendirici kriterler konularagöre özelleşiyor. Çoğu kez yatırımcı, geliştiricinin ta-lepleri ile başlayan bu süreçte uzun bir çalışma dö-nemi oluyor. Proje yeri, topoğrafik yapı, yapılı yakınçevre verileri, ulaşım gibi konular ayrıntılı bir şekil-de inceleniyor. Tasarım alanını ilgilendiren çözüm-ler bu verilerde saklı. Yeri ile özdeşleşen bir tasarımamaçlanıyor. İç ve dış mekânlarda kurulan düzen ilemekânların birbirine akmasını önemsiyoruz. İnşa edi-len yapının kontrol edilmesi koşulu ile proje yapma-ya çalışıyoruz. Her konuda takip edilen işin sonuçla-rı daha iyi oluyor. Tasarım hizmeti verdiğimiz alan-da yapı gerçekleşirken tek değiliz. Bir ekibin parça-sı olarak; düşündüğümüz, hayal ettiğimiz bir tasarı-mın gerçekleşmesi bizi mutlu ediyor. Yapıların ger-çekleşmesinde yatırım grubu ile birlikte bir ekip bü-tünlüğü içinde çalışıyoruz. Mimarinin koordine ediciyanı burada önemli bir rol oynuyor. İlk teklifle baş-layan proje sürecinin yapı tamamlanıncaya kadar de-vam etmesini önemli buluyoruz. Yapılar tamam-lanınca da bağlarımız devam ediyor. İyi bir yapı yap-ma, iyi bir ekiple mümkün olabiliyor. Tasarladığıprojenin uygulanmasını tüm mimarlar ister. Önem-li olan yapının yaşaması, kullananlar tarafından be-nimsenmesidir.

“MİMARLARLA ANILAN KENTLER GELİŞTİ”Birçok şehir ünlü mimarların yapıtlarıyla ve o mi-marlarla anılır. Türkiye’de buna benzer bir örnekçıkmamasının mimarlık kültürümüzle ilişkisi var mı?Toplum gerçekten kendisine yakışan yapıları mı is-tiyor mimardan yoksa mimarlar ekonomik bir bas-kı altında istemeden de olsa sonradan reddede-cekleri yapılara mı imza atıyor?

Mimarlarla anılan kentler son on beş yılın içindegelişti. Marka mimarların kentlerde çekim etkisi ya-ratan yapıtları gerçekleşti. Mimarlık adına sevindiri-ci olan bir durumun etkileri Türkiye’de de görülüyor.Mimarların kontrolünde gerçekleşen yapılar daha iyisonuç veriyor. Etrafımızdaki yapılı çevre, mimarlar ol-madan da oluşuyor. Kontrolsüz yapılar bozuk bir yapıdüzeni ortaya çıkarıyor. Yapılaşan çevrenin ortak birkimliği olamıyor.

En çok ne tür projeler üzerinde çalışmayı seviyor-sunuz? Ya da hangi tür yapıları tasarlamak size ya-kın geliyor? Gerçekleştirdiğiniz projelerdeki mimarianlayışınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Özel girişimciler tarafından geliştirilen projele-rin hizmet ettiği, ulaştığı toplumsal yaşam bizi ilgi-lendiriyor. A Tasarım Mimarlık bünyesinde kurulu-şundan bu yana büyük ölçekli birçok projeyi gerçek-leştirdik. Kentsel yaşam kullanımlarının karışımı

Mimar Ali Osman Öztürk:

“Yaptığımız projelerde kentleilişki kurmaya çalışıyoruz”

“Mimarların kontrolünde gerçekleşen yapılar daha iyisonuç veriyor. Etrafımızdaki yapılı çevre, mimarlarolmadan da oluşuyor. Kontrolsüz yapılar bozuk bir yapıdüzeni ortaya çıkarıyor. Yapılaşan çevrenin ortak birkimliği olamıyor…”

86 Mimarlık/İnşaat Dünyası

Page 87: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 87

Fotoğraflar: Fethi Mağara (Ali Osman Öztürk fotoğrafları)Cemal Emden (Panora, Antares, TOBB ETÜ)“KENTİN YAŞAYAN ORGANİK HALİ SÜRECEK”Bu arada son dönemde bir de rezidans kültürü ortaya çıktı. Dikine bir yapılaşma

ve her türlü sosyal donatının tek bir yapının içinde yer alması. Bu nasıl bir kent

kültürü ve kent yaşamı ortaya çıkaracaktır yakın gelecekte veya çıkarttı mı?

Kent kültürü içinde caddeler, sokaklar ana yaşam alanlarıdır. Tek bir yapıda

karma yaşam işlevlerinin çözülmesi öneriliyor. Aynı kütlede otel, ofis ve stüdyo

dairelerin olduğu yapılar da yapılıyor. Yeni yüzyıl içinde çoğalacak. Çalışma

ortamlarında kısa sürelerde bir yerlere ulaşma, ihtiyaçların yakın mesafelerde

çözülmesi öneriliyor. Noktasal yapılar ve küçük ölçekli merkezler olarak

kalacak. Daha üst ölçeklerde kentin yaşayan organik halinin süreceğini

düşünüyorum.

Page 88: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi

üzerine tüm işlevlere göre yapı tasarlamak diyebili-rim. Yaptığımız projelerde kentle ilişki kurmaya ça-lışıyoruz. Kentsel etkileri, çevreyi iyi anlamda dön-üştüren çalışmalarda bulunmak isterim.

Mimarların malzeme kullanımını etkileyen kri-terler nelerdir? Her mimarın kendine has bir mal-zeme seçimi var mıdır? Sizinki nelerdir?

Yapıyı malzeme ile birlikte düşünmek tasarımınözünü oluşturuyor. Kalıcı, eskimeyen, çevre dostumalzemeler daha kolay tercih ediliyor. Yeni ürünle-ri takip ediyoruz. Çok hızlı gelişiyor. Malzemeler çe-şitlendi. Doğal taş ve cam gibi geri dönüşümlü mal-zemeleri daha çok kullanıyoruz. Çağdaş malzeme-lere yakın duruyoruz.

Eskiden bu kadar çeşitli malzeme yokken daha es-tetik yapılar söz konusuydu. Bugün malzeme çe-şitliliği estetik ve sanatsal yapı kaygısını ortadan mıkaldırdı? Siz ne düşünüyorsunuz?

Estetik kaygı tasarlayana bağlı olarak değişiyor.Klasik ve modern dönemin yüzyıllara dayanan mal-zemeleri günümüzde de kullanılıyor. Malzeme tek-nolojisinde özel üretimler yapılıyor. Doğal malze-melere benzetilerek üretilenler de var. Klasik yapı-

larda kullanılan doğal taş ve cam yine kullanılıyor.Cam üretimi ile ilgili birçok gelişme söz konusu. Mi-marlar tarafından önerilen malzeme teknolojisini ge-liştiren yeni ürünler ufuk açıyor. Az sayıda kullanı-lan malzeme ile ulaşılan biçimsel zenginliklere dehayranlıkla bakıyoruz.

Son dönemde enerji tasarrufu ve verimlilik konu-ları mimari üsluba da yansıdı. Sürdürülebilir kent-ler için sürdürülebilir şehircilik ve mimarlıktan bah-sedilmeye başlandı. Sürdürülebilir mimarlık nedir?Kentlerin sürdürülebilir olmasında mimarinin et-kisi ve katkısı nelerdir?

Modernleşme süreci içinde herkesi aynı konfor-da yaşatacak kadar kaynak yok. Konforlu yaşam ta-lebi enerji kullanımının artması anlamına geliyor. Dün-yadaki doğal kaynakların kontrollü kullanılması sözkonusu. Daha kontrollü yapılar yapma, enerji tüke-timini azaltacak çözümler önerme… Cam cepheleriazaltarak, doluluk, boşluk oranları kontrol edilerektasarım yapma eğilimleri arttı. Isıtma ve soğutma gi-derlerini azaltan sistemler üzerinde çalışılıyor. Mi-marların yönlendirici etkileri burada önem taşıyor. Ya-tırım yapan grupların da bu yaklaşımlara yakın dur-maları uygulamaları çoğaltacak. Sınırlı da olsa ken-

88 Mimarlık/İnşaat Dünyası

Page 89: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 89

“TASARIM MALZEME İLE DOĞRUDAN BAŞLAYABİLİR”Malzeme seçimi ve kullanımı projenin tasarım sürecinden itibaren mimarınyapıyı şekillendirmesi sürecinde nasıl bir etki yaratıyor? Tasarım, malzeme ile doğrudan başlayabilir. Soyut düşünceler, biçim dili,malzemenin dili aynı anda birbiri ile buluşuyor. Tasarımın doğasından gelen buhâkimiyet yapı gerçekleşene dek sürüp gidiyor. Tüm yapı bileşenlerindemalzemeyi bire bir hissedecek ölçekte tasarım dünyası derinleşiyor. Bu noktadamalzemeler çeşitlenirken birbirleri ile olan etkileşimleri de tasarlanıyor.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

di kendine yeten yaşam birimleri oluşturuluyor. Mi-marinin yönlendirici etkisi ile yaygınlaşacak.

Türkiye’deki yapıları enerji verimliliği sürecinin ne-resinde görüyorsunuz? Nasıl bir yapılaşma kültü-rümüz var?

Enerji verimliliği konusunda daha bilinçli birortam oluşuyor. Yapı teknolojisinde tüketimi azalta-cak ürünler kullanılıyor. Türkiye’de bu konudaki ek-siklikler yavaş yavaş giderilecek. İklimsel veriler dahabilinçli kullanılacak. Yapılaşma kültürü içinde ka-musal alanların tasarlanmasında eksikler görüyo-ruz. Yapılar dışında kent yaşamının devam ettiği me-kânların tasarlanmasına yönelik çabalar çoğaltıla-bilir. Tek tek üretilen iyi yapılar ile birlikte bir uyumoluşamıyor. Yapılardan arta kalan, kentsel dış alan-ları tasarım alanı olarak kabul edip, çalışmalarımı-zı bu yönde geliştirmek kentlerin kazancı olacak. Ya-pıları tasarlarken yakın dış çevrelerini tasarlamanınönemine inanıyorum.

Son dönemde gerçekleştirdiğiniz ve gerçekleşti-receğiniz projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Eko-nomi ve Teknoloji Üniversitesi master plan kapsa-

mında çalışmalarımız devam ediyor. TOBB ETÜ Öğ-renci Konukevi yapıları inşaatı tamamlandı. Yine aynıkampus içinde mühendislik fakültesi için çalışıyoruz.Ankara’da inşaatı süren büyük bir kompleks üzerindeçalışıyoruz. İstanbul’da inşaatı devam eden konut pro-jelerimiz var. Daha önce çalışmalarını yaptığımız pro-jeler şimdi uygulama aşamasına geçti. Armada 2 kap-samında çalışmalarımız devam ediyor. Ek bina ile bir-likte mevcut yapılar arasında bir yaya bölgesi oluş-turmaya çalışıyoruz. Yapıların sokağa bakan cephe-lerinde lokanta ve kafe gibi kullanımlar yer alacak.Türk Telekom için çağdaş ofis konseptini yansıtansürdürülebilir, çevreci bir genel müdürlük binası ta-sarlıyoruz. Eskişehir Yolu üzerinde kentin gelişme ek-seni üzerinde bir kentsel alan üzerinde farklı kulla-nımları barındıran bir yapımız, Tepe Prime projemizgerçekleşiyor. Tepe Prime üç bloktan oluşuyor. Ta-sarladığımız yapılar içinde ofisler, stüdyo dairelerfarklı büyüklükte ticari alanlar yer alıyor. Bir kent do-kusu oluşsun istedik. Alt kütlelerde mağazalar,bankalar, kafeler ve çeşitli büyüklükte restoranlar yeralıyor. Ofisler yüksek bloklarda çözüldü. Farklı tip-lerde konut çözümleri önerdik. Dolaşıma göre şe-killenen açık mekânlarda ortak yaşam alanları ta-sarladık.

A Tasarım Mimarlık, ICSCödüllerinde, ArmadaAlışveriş Merkezi ve İşMerkezi ile 2004 yılındaAvrupa’nın en iyi alışverişmerkezi ödülünü, 2009yılında ise Panora Alışverişve İş Merkezi ile başarıödülünü aldı.

Page 90: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Günümüz dünyasının getirdiği tüm karma-şa ve karışıklığa rağmen hayat basit biroyundur. Başarılı olmak adına kurulan

stratejiler de sihirli formüller değildir. Sihir, işinbasitliğinde ve yalınlığında saklıdır. Bireyler ve ku-rumlar olarak hepimiz hayatımızı kolaylaştıracakbasit formüllerimizin çok yakınlarında dolaşıyorolabiliriz. İşin sırrı bu sihirli olmayan formüllerifark edebilmek, sürekli zora ve karmaşaya alış-tırılmış gözlerimizi basitliğin ve yalınlığın büyülüdünyasına adapte edebilmektir. Einstein’ın bütünkarmaşık çalışmalarının sonucunda ulaştığı ba-sit, ama değerini asla yitirmeyecek formülüe=mc² değil midir? Freud’u anlamamızı sağlayanego, süper ego ve bilinçaltı kavramlarının yalın-lığı olmadı mı? Peki, iş dünyamızın diline pelesenkolmuş kurumsallaşma ve sürdürülebilir başarıkavramları basit ve yalın bir düşünce ile daha ula-şılabilir hale gelemez mi?

Konuyu basitleştirebilmek için ticari, sosyal,siyasi veya kamusal amaçlı olarak yapılandırılmış

kurumların tamamını kapsayan bir üst kavramolan örgüte bakılmalıdır. Chester Barnard’a göreörgüt, “iki ya da daha fazla bireyin bilinçli olarakeşgüdümlenmiş etkinlikleri sistemi”dir. Etzioni’yegöre ise; “belirli amaçları gerçekleştirmek için ka-sıtlı olarak oluşturulmuş planlı birimlerdir”. Ör-gütlerin üç öğesi vardır: Birbiriyle etkileşimde bu-lunacak bireyler, ortak bir amaç ve bu amacı ger-çekleştirmeye yönelik isteklilik. Barnard’a görebir örgütün yaşamını sürdürebilmesi iki koşulabağlıdır:

(a) Etkililik: Bir örgütün amaçlarını gerçek-leştirmesiyle ya da amaçların gerçekleştirilme de-recesiyle ilgilidir. Amaçların gerçekleştirilebilmesiiçin sağlıklı bir iletişim, iş bölümü ve iş birliğineihtiyaç duyulur.

(b) Yeterlilik: Örgütün amaçları doğrultusun-da çalışmaya istekli, yeter sayıda bireyin bulun-ması ve bu bireylerin amaçları gerçekleştirmekiçin gereksinmelerini karşılayacak yeterli kay-naklarının olması olarak tanımlanabilir.

Örgüt kavramından içinde yaşadığımız ku-rumlara geçiş yaptığımızda, kuruluş amacımızıgerçekleştirebildiğimiz ölçüde başarılı sayıldığı-mız gerçeği değişmemektedir. Bunu sağlayabil-mek amacıyla, kurumda üretilen tüm işlerin na-sıl yapılacaklarının tanımlı ve kurallı hale getiril-mesine kurumsallaşma denir. Bu yapılanma, ku-rumlarda sağlıklı bir iletişimin kurulmasını, bi-rimlerin yaptığı işlerin düzenlenmesini ve kuru-mun bütünü açısından birimlerde üretilen işlerindeğerlendirilmesini sağlar. Sonuç olarak işler, ku-rum tarafından belirlenen şekilde yapılır ve ku-rum açısından sürdürülebilirliğin altyapısı oluş-turulur.

2000’lerin başında Jim Collins ve birlikte ça-lıştığı araştırma ekibi tarafından, ABD’de Fortu-ne 500’e girmiş bin 400’den fazla şirket üzerindebir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonucunda bubin 400’den fazla şirketten sadece 11’inin vasat birşirket iken en az 15 yıl boyunca başarısını yük-selterek devam ettirmeyi başarabilen mükemmel

Bülent ÇETİNKurumsal ve Kişisel Gelişim Danışmanı/Doku Yönetim

Danışmanlığı ve Koçluk Hizmetleri

Sürdürülebilir başarıların zemini

2000’lerin başında Jim Collins ve birlikte çalıştığı araştırmaekibi tarafından, ABD’de Fortune 500’e girmiş bin 400’denfazla şirket üzerinde bir araştırma yapılmıştır. Araştırmasonucunda bu bin 400’den fazla şirketten sadece 11’ininvasat bir şirket iken en az 15 yıl boyunca başarısınıyükselterek devam ettirmeyi başarabilen mükemmelşirketlere dönüşebildiği saptanmıştır.

90 Misafir Odası

Page 91: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 91

şirketlere dönüşebildiği saptanmıştır. Bu dönü-şümlerde ortak olan basit ve yalın yaklaşım ise;disiplin kavramının insan, düşünce ve eylem bo-yutunda doğru yapılandırılmasıdır. Disiplin kav-ramı ile kastedilen diktatör bir yapı değil; sınırları,çalışma şekilleri ve başarı kavramları tanımlan-mış bir organizasyonda, sorumluluk, yetki ve öz-gürlüklerin doğru harmanlanmasıdır. Çünkü eli-nizde disiplinli insanlar varsa hiyerarşiye, disip-linli düşünce varsa bürokrasiye ve disiplinli eylemvarsa aşırı kontrole ihtiyacınız yoktur. Oysa ku-rumsallaşma adına yükseltilen hiyerarşi, bürok-rasi ve aşırı kontrol duvarları hepimizin ortak kar-maşası değil midir?

Kurumsal yapılanma projeleri, kurumlarınmevcut durumlarının ölçüm ve analizleriyle baş-lar. Fark yaratan özgün yanların avantajları ve za-aflara neden olan acı gerçeklerin dikkate alın-masıyla gelişir. Kalıcı başarının tanımlanarakgereklerinin aranması, kurumsal yapı ve içinde varolan insanların bu yeni yapıya uyumlandırılmasıile sona erer. Bu yapılanma sürecinde ulaşılmakistenen; kurumun, özünü kaybetmeden, ortak dilve hedeflerin var olduğu disiplinli bir çalışma kül-türünü oluşturmasıdır.

Bahsedilen sistemsel yaklaşım, başarılarınsürdürülebilirliğini sağlamak için yeterli değildir.Ulaşılmaya çalışılan hedef, kısa vadeli finansal so-nuçlar değilse eğer, sürdürülebilir başarının ze-mininde finansal tablolarda açıklayamadığımız kri-tik faktörler de olmalıdır. Jim Collins’in araştır-ma sonuçlarında da yer aldığı gibi bu faktörlerdenen önemlileri doğru insan ve başarıya elverişli kül-türdür. Gallup tarafından farklı endüstrilerden bin-lerce müşteri, 200 binden fazla yönetici ve 3 mil-yona yakın çalışanla yapılan bir araştırmada;“başarılı şirketlerde kârlı büyümeyi sağlayan en

büyük etkenin çalışanların kişisel performansı” ol-duğu bulgulanmıştır. Kurum kültürünün oluş-masında iş liderinin sorumluluğu ve iş sonuçlarıüzerine etkisini ölçmek için yapılan bir başka araş-tırma da, liderlik tarzının kurum kültürünü yüz-de 70 oranında, kurum kültürünün de iş sonuç-larını yüzde 30 oranında etkilediğini ortaya çı-karmıştır. Araştırmalar, dünyanın en başarılı şir-ketlerinin, sadece karizmatik liderlere ya da güç-lü fikirlere dayanarak başarılarını sürekli kıla-mayacağı, bu başarıdaki kritik faktörlerden ikisi-nin insan ve kültür olduğu basit ama yalın gerçe-ğini bize göstermektedir.

Evrensel doğrularla kurulan yönetim sis-temleri ve başarı kalıpları ile kurumların olmaz-sa olmazı olan “doğru insanlar” arasında uyum-landırmayı sağlayacak olan yapı, kurumun ken-dine özgü zenginliklerini içinde barındıran kül-türden başka ne olabilir? Küreselleşme yekne-saklığının her yanımızı sardığı günümüzde, sür-dürülebilir başarılar için ihtiyaç duyulan kaynağınöncelikle kurumun kendi zeminindeki zenginlik-ler olduğunun farkına varılmalıdır. Dışarıdansağlanacak danışmanlık destekleri ancak deği-şimin katalizörü olabilir, baş mimarı değil.

Değişimlerin baş mimarları, kurumlarınınzaaflarını ve kendine has zenginliklerini farkedebilen, değişimin kendinden başlamasını kabuledecek kadar alçak gönüllü, değişime sonuna ka-dar sahip çıkacak kararlı liderlerdir; çünkü deği-şim farkındalıkla başlar. Unutulmaması gereken,dışarıdan içeriye bir değişimin kurumları aynı-laştıracağı; içeriden dışarıya bir değişimin ise öz-günleştireceği ve farklılaştıracağıdır. Kurumsal ba-şarıların sürdürülebilirliğinin ancak bu farklılık veözgünlüklerle sağlanabileceği gerçeği yeterincebasit ve yalın değil midir?

Page 92: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Hatırlarsınız, İMSAD DERGİ’nin üçüncü sa-yısında “Türk inşaat malzemeleri sektö-ründe geleceğin 3 anahtarı: İnovasyon,

ARGE ve nanoteknoloji” kapak haberimiz yer al-mıştı. İnovasyonu tanımlarken, ”sadece yeni bir bu-luş değil, aynı zamanda farklı ve yeni bir fikri or-taya koymak, uygulamak ve gerçekleştirmek deinovasyondur” demişti konunun uzmanları. İşte,2 Kasım 2010 günü Four Seasons Oteli’ne geleninşaat sektörü temsilcileri, İnşaat Malzemesi Sa-nayicileri Derneği (İMSAD) tarafından düzenlenen2. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nde birinovasyonun nasıl başarıyla hayata geçirildiğine detanıklık etti.

Klasik anlamda bir konferans niteliğindeki zir-ve, moderatörün seçiminde gösterilen yeni ve ce-surca yaklaşımla, başka bir havaya büründü. Zir-veyi, “Kızılderili şair” Sunay Akın sundu. Tarihintozlu kütüphanesinde, bazen bir cümlenin peşinedört yıl düşen, bazen geleceği kuracak çocukla-rının hayallerinin kaynağı bir oyuncak için dünya-nın öbür ucuna giden İstanbul aşığı bir şair. Halböyle olunca, zirve bugüne kadar benzer toplan-tılarda görülmemiş bir atmosferde gerçekleşti. Ya-pıları kuran inşaatçılar, İstanbul’a kimliğini ka-zandıran tarihin ve yapıların hikâyesini sahnede“tek kişilik bir gösteri” sunan Sunay Akın’ın söz-cükleriyle dinledi.

İNŞAATIN YOL HARİTASI ÇİZİLDİZirve, küresel rekabet, kalite, inovasyon, sür-

dürülebilirlik, markalaşma ve iklim değişikliği gibiyapıyı, malzemeyi ve ekosistemi ilgilendiren fark-lı konularıyla bir bilgi hazinesi niteliğindeydi. Bubilgi hazinesi konular için de zirveye, alanında uz-man bürokratlar, sanayiciler, yöneticiler, mi-marlar, akademisyenler ve inşaat sektörü ile in-şaat malzemesi sanayisinin profesyonelleri katıldı.2. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi 2010, inşaatınyol haritasının çizildiği bir etkinlik oldu. Türkiyeekonomisini hem yarattığı katma değer, hem deistihdamla taşıyan inşaat sektörünün en önemli et-kinliğinde gözler ilgili devlet büyüklerini aradı. İM-SAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da yap-tığı açılış konuşmasında haklı olarak, 2023 yılın-da 3 alanda 100 milyar hedefi ile yola çıkan, lo-komotif bir sektör olan inşaat sektörünün bu an-lamlı buluşmasına ilgili destek ve katılımın gel-memesine sitem etti.

Türkiye ekonomisinin büyümesi ile Türki-ye’de inşaat sektörünün büyümesinin paralellikgösterdiğine işaret eden Turan, “Siz Türkiye eko-nomisinin sürekli yüzde 5 büyümesini istiyorsanız,inşaat sektörünün yüzde 10 büyümesine destek ol-malısınız” dedi. Turan, orta vadeli programı, böl-gesel teşvikleri irdelediklerinde inşaat sektörünegereken önemin verilmediğini gördüklerini söyledi.Geçen yıl düzenledikleri zirvede Cumhuriyet’in 100.yılı olan 2023'te Türkiye'ye 100 milyar dolar yurtdışı müteahhitlik geliri, 100 milyar dolar iç pazarbüyüklüğü, 100 milyar dolar inşaat malzemeleriihracatı olmak üzere üç tane 100 hediye edecek-lerini açıkladıklarını anımsatan Turan, 2009 yılındaküresel ekonomik krize rağmen dünyada en faz-la inşaat malzemesi ihracatı gerçekleştiren 8. ül-kenin Türkiye olduğunu, 2008 yılında yüzde 3,7 ci-

İnşaatçıların zirvesini bir Kızılderili sundu

Hayati BakışAJANS D-Editör

İMSAD tarafından düzenlenen 2. Uluslararası İnşaattaKalite Zirvesi, bilgi hazinesi niteliğindeki konu ve

konuşmacıları kadar, etkinliği farklılaştıran inovasyonunKızılderili moderatörü Sunay Akın’la da uzun süre

konuşulacağa benziyor.

92 İzlenim

Page 93: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 93

Page 94: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

94 İzlenim

varında olan dünya inşaat malzemesi ihracatındakipaylarını orta vadede yüzde 7-8'e çıkarmak iste-diklerini kaydetti.

İnşaat sektörü olarak yan sektörlerle birliktesağlanan 3 milyon istihdamla toplam istihdamınyüzde 10'undan fazlasını sağladıklarına da dikkatiçeken Turan, istihdamla ilgili tüm destekleri busektörün hak ettiğini, eğer istihdam problemi çö-zülecekse anahtar sektörlerin başında geldikle-rini vurguladı. Artık tüketicilerin gözünde yerli-yabancı diye bir ayrım kalmadığını gözlemlediği-ni, günümüz tüketicisinin tercihini uygun maliyetliama kaliteli olandan yana kullandığını söyleyen Tu-ran, iç pazarda rekabet edebilenlerin dış pazardada rekabet edebileceğini, artık daha cesur olma-ları gerektiğini kaydetti. Turan, “İnşaat dünyasındaTürk ekolünü yaratırken sizlerle bir kısmını pay-laştığım, sektöre ilişkin değerlendirmelerimizi,önerilerimizi ekonomi yönetimine de anlatmak,paylaşmak istiyoruz. Ancak beklediğimiz ilgiyiyeterince göremiyoruz. Ankara'nın kapılarınınbizlere daha açık olmasını istiyoruz” dedi.

ZİRVE FARKLI DUYGU VE ANLAMLAR TAŞIDI

Kale Şirketler Grubu Başkanı Zeynep BodurOkyay, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Bir-likleri (İMMİB) Koordinatör Başkanı Murat Akyüz,Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)Yönetim Kurulu Üyesi Erman Ilıcak ve Türkiye İh-racatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşizirveye katılıp, açılış konuşması yapan isimlerdi.Yapı malzemeleri sektörünü oluşturan işletme-lerin, daha ziyade küçük ölçekli olmaları nedeniyleAB'nin çerçeve programlarından istifade etmeninmaliyetinin karşılanmasının mümkün olmadığınadikkati çeken Kale Şirketler Grubu Başkanı Zey-nep Bodur Okyay, “Bu nedenle sektörümüzde işbirliği kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.Sektörümüzün bu imkânları kullanarak, yapısaldönüşümünü gerçekleştirmesi ana gündemimi-ze yerleşmelidir” dedi. Bodur Okyay, ithalat girdisiolmayan, rekabet gücü yüksek, istihdama büyükkatkısı olan sektörün stratejik bir sektör olarak elealınması, Türk mali imajına katkıda bulunacak şe-kilde dünya markaları yaratmanın hedefleri olmasıgerektiğini kaydetti.

İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz de,potansiyel pazarlara ivedilikle eğilmek gerektiği-ni, sektörün oldukça yüksek ihracat potansiyeli-ne sahip olduğunu belirtti. TÜSİAD Yönetim KuruluÜyesi Erman Ilıcak ise sektör olarak yeni pazar-lara girebilme konusunda çok atak ve cesur ol-duklarını, ancak bu pazarlar koruyucu politikalar

Kale Şirketler Grubu BaşkanıZeynep Bodur Okyay

1. Oturum: Fotoğraftakiler (Soldan sağa): Gazi Erçel (Oturum Başkanı), Çetin Nuhoğlu,

Tayfun Küçükoğlu, Dr. Veysel Yayan, Hayrettin Yücel.

Hürriyet Gazetesi GenelYayın Yönetmeni Enis Berberoğlu

İMMİB Koordinatör Başkanı

Murat Akyüz

2. Oturum: Fotoğraftakiler(Soldan sağa): Prof. Dr. Kerem

Alkin (Oturum Başkanı), Cemal Akça, Erdal Eren,

Hüseyin Bilmaç

İMSAD Yönetim Kurulu BaşkanıOrhan Turan

Page 95: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 95

uygulamaya başladıklarında, bazen kazandıklarıpazar paylarını Avrupalı rakiplerine ya da yerel üre-ticilere kaptırdıklarını belirtti. Ilıcak, büyümenindaha kalıcı olabilmesi için hedef pazarlarda yatı-rım imkânlarını zorlayarak artık ulusal sanayici-likten, çok uluslu sanayiciliğe bir an önce geçmekgerektiğini vurguladı. “Büyümenin Türkiye’deüretilen mal ve hizmetlerle sağlanması çok önem-li bir meselemiz. Bu noktada inşaat sektörümüzyüz akımız. İnşaat sektörümüzün ithalat oranı sonderece düşük” diyen TİM Başkanı Mehmet Büyü-kekşi, 2009 ve 2010 yılının en yüksek aylık ihracatrakamına ulaşıldığını, 10,8 milyar dolarlık ihracatile Cumhuriyet tarihinin ekim ayındaki en yüksekihracat rakamı rekorunu kırdıklarını söyledi.

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni EnisBerberoğlu da, Hürriyet gazetesinin 60 yıllık tari-hinde atılan önemli manşetlerle, medya ve kali-te sunumuyla etkinliği farklı kılan isimlerdendi.Berberoğlu’nun sunumu, hangi sektörde olursa ol-sun rekabet ve kalitenin, teknolojiyi, insan gücü veemeğini, girişimciliği, farklı ve cesur olmayı ge-rektirdiğini göstermesi açısından da önemliydi.

Zirveye katılım oldukça yüksekti. Zirve, hemİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, hemde İMSAD DERGİ için farklı anlamlar taşıdı. Türkinşaat malzemesi sanayisinin sesi olan İMSADDERGİ yayın hayatına başladığı 2010 yılında, böy-lesine önemli bir zirvenin de iletişim sponsorlu-ğunu üstlendi. İMSAD Başkanı Orhan Turan için-se farklı anlamlar taşıdığı kesindi. Bu zirve Turan’ınİMSAD Başkanı olarak ev sahipliği yaptığı son zir-veydi. Zira Ocak ayında yapılacak İMSAD Genel Ku-rul Seçimleri’nde Turan görevi bir başka mesai ar-kadaşına devredecek.

4 OTURUMDA GELECEK KONUŞULDUZirvede önemli konuların tartışıldığı 4 oturum

yapıldı. Öğleden önce yapılan ilk oturumda “İnşaatSanayisinin Küresel Rekabet Gücü”, Gazete Ha-bertürk Ekonomi Yazarı ve T.C. Merkez BankasıEski Başkanı Gazi Erçel’in başkanlığında gerçek-leşti. Konuşmacılar arasında ise Sektörel Der-nekler Federasyonu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Be-tek Boya ve Kimya San. A.Ş. Genel Müdürü Tay-fun Küçükoğlu, Demir Çelik Üreticileri Derneği Ge-nel Sekreteri Dr. Veysel Yayan ve İhracatı Geliş-tirme Etüd Merkezi (İGEME) Genel Sekreter Yar-dımcısı Hayrettin Yücel vardı.

“İnşaat Sanayisinde Dış Pazarlar ve İhracat”konulu ikinci oturumun başkanlığını İMSAD Eko-nomi Danışmanı ve Bloomberg HT Ekonomi Di-rektörü Prof. Dr. Kerem Alkin yaptı. Türk Müşa-vir Mühendis Mimarlar Birliği Başkanı Cemal

Akça, Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı ErdalEren ve İMSAD Başkan Yardımcısı Hüseyin Bilmaçda konuşmacılar arasındaydı. Her iki oturumarasında ise Sunay Akın oturum konularıyla bü-tünleşen araştırmalarını, barkovizyon eşliğindeöykü tadında anlattı. Oturumlar arasındaki geçi-şi, kültür, sanat ve edebiyatla birleştiren Akın’ınanlattıkları ilgiyle dinlendi.

Öğleden sonra düzenlenen üçüncü oturumunbaşkanlığı Doğal Hayatı Koruma Vakfı Yönetim Ku-rulu Başkanı Akın Öngör’ün moderatörlüğünde ge-çecek bir konuya ayrılmıştı: “Sürdürülebilir Ge-lecek İçin İnşaat Malzemesi: İklim Değişikliği,Enerji Verimliliği ve Çevre.” Konuşmacılar kendisektörlerinde konuyla ilgili önemli projeler ge-liştiren profesyonellerden oluştu. BASF Yapı Kim-yasalları Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu ÜyesiCüneyt Dayıcıoğlu, Tabanlıoğlu Mimarlık ortakla-rından Mimar Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Şe-kerbank T.A.Ş Genel Müdürü Meriç Uluşahin veT.C.Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Ge-nel Müdür Yardımcısı Mustafa Şahin sunumlarıy-la yapı, insan ve ekosistem birlikteliğinin nasıl ha-yata geçirilmesi gerektiğine ışık tuttu.

Zirvenin son oturum konusu “Rekabet Edebi-lirlik İçin İnovasyon: Ürün ve Süreçlerde” başlığınıtaşıdı. Oturum başkanı Eczacıbaşı Holding İno-vasyon Koordinatörü Ata Selçuk, konuşmacılar iseFibrobeton Yapı Elemanları İnş. Tic. Ltd. Şti. İcraKurulu Başkanı A. Dündar Yetişener, Baymak Mak.San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mu-rat Akdoğan ile Sabancı Üniversitesi Nanotekno-loji Araştırma ve Uygulama Merkezi Direktörü Dr.Volkan Özgüz’dü. Zirvenin son etkinliği ise Prof. Dr.Mustafa İnan’ın hayatından kesitleri anlatan ve ka-tılımcıları hem güldüren, hem hüzünlendiren Su-nay Akın’ın sunumuydu. İMSAD Başkanı Orhan Tu-ran’ın konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür et-tiği kapanış konuşmasıyla, zirve, 3. Uluslararasıİnşaatta Kalite Zirvesi 2011’de buluşma temen-nileriyle sona erdi.

4. Oturum: Fotoğraftakiler(Soldan sağa): Ata Selçuk

(Oturum Başkanı), Arif DündarYetişener, Dr. Murat Akdoğan,

Dr. Volkan Özgüz

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Erman Ilıcak

3. Oturum: Fotoğraftakiler (Soldan sağa): Akın Öngör (Oturum Başkanı), Cüneyt Dayıcıoğlu, Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Meriç Uluşahin, Mustafa Şahin

Page 96: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Öyle bir gelecek hayal edelim ki; Türki-ye dünyanın en büyük ilk 10 ekonomi-si içinde yerini almış. Kişi başına düşen

milli gelirimiz 20 bin dolar seviyesinde. “Madein Turkey” damgalı ürünler kendi markala-rıyla, özgün tasarımlarıyla ve üst düzey tek-nolojileriyle tüm uluslararası pazarlardakendine yer edinmiş. Yeni ve özgün ürünlerve üretim alanları sayesinde yapılan iş yatı-rımları artmış, istihdam verileri günden güne

yükseliyor ve işsizlik, Türkiye’nin öncelikli so-runu olmaktan artık çıkmış. Türk ürünleri ar-tık düşük maliyetleriyle ya da sadece kalite-leriyle değil, kendi markalarıyla, yenilikçi-likleriyle, tasarımlarıyla konuşuluyor ve ter-cih ediliyor. Türkiye hem kendisinin, hem dedünyanın öncelikli sorunları olan çevre, sağ-lık, güvenlik, gıda, enerji gibi alanlarda yeni-likçi çözümler üretebilen bir ülke olmuş.Artık deprem bile öncelikli problemimiz ol-maktan çıkmış, çünkü tüm yapılarımız yükseknitelikli yapı malzemeleriyle üretiliyor, eskibinalarımızın tümü için de kalıcı, düşük ma-liyetli ve yüksek teknolojiye dayalı çözümlerüretebilmişiz.

Bir de öyle bir gelecek senaryosu düşü-nelim ki; bugün rakibimiz olan ülkelere kar-şı rekabet gücümüzü önemli ölçüde yitirmi-şiz. Çin, Hindistan, Rusya, Polonya, Macaris-tan, Slovakya gibi ülkeler üretim maliyetinidüşürme hedefindeki “verimlilik” odaklı eko-nomiler olmaktan çıkıp, “inovasyon odaklıekonomiler” haline gelmişler. Kendi marka-larını ve tasarımlarını üretmekteler. Çokuluslu şirketlerin artık sadece üretim faali-

Bir fırsat penceresi: İnşaat sektöründe nanoteknoloji

İMSAD-İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan (*)

Bir şirketin inovasyon kapasitesi ne kadar yüksekse,ürünlerdeki katma değeri artırabilme, verimliliğiniartırma, rekabetçiliğini yükseltme, sermaye birikiminisağlama ve bunları yeni yatırımlara dönüştürebilme şansıda o ölçüde yüksek oluyor… Nanoteknolojinin inşaatsektörünün birçok alanında farklı uygulamaları mevcut.Özellikle yapı malzemeleri alanında, mevcut malzemelerinözelliklerinin iyileştirilmesi ve yeni malzemeleringeliştirilmesi gibi birçok fırsat penceresi bulunuyor.

96 Aktüel

Page 97: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 97

yetleri değil, araştırma-geliştirme (AR-GE)faaliyetleri de bu ülkelerde yürütülmekte. Bu-gün Avrupa’da ve tüm dünyada çok önemli birrekabet gücüne sahip olduğumuz inşaat sek-töründe de artık yepyeni, yüksek teknolojili veyüksek nitelikli yapı malzemeleri kullanıl-makta. Oysa biz tüm bu gelişmelerin gerisindekalmışız ve rekabet gücümüzü günden günekaybetmişiz. Rekabet stratejimizi halen “dü-şük iş gücü maliyetine” ve “yüksek kalitedeüretime” dayandırmaya çalışıyor, ancak re-kabetçilik sıralamasında hızla geriliyoruz.

Bu iki senaryodan ilki bizi ne kadar umut-landırıyorsa, ikincisi de aynı ölçüde endişe-lendiriyor. Hepimiz, ülkemizin dünyanın enbüyük ekonomileri arasına girebilmesini is-tiyor ve hedefliyoruz.

15 YILLIK BÜYÜK KALİTE DÖNÜŞÜMÜ

Şu an 15 yıl önce Gümrük Birliği’ne girmesürecindeki sanayi yapısından çok daha güç-lü, çok daha kalite-odaklı bir sanayi gücümüzvar. Artık birçok sektörde yüksek kaliteli üre-tim yapabiliyor ve tüm dünyaya bu ürünlerimizipazarlayabiliyoruz. Öte yandan, küresel re-kabetçi ekonomik yapıda artık rekabet gücü-nü korumak, sadece kaliteli ve düşük maliyetliüretim yapmakla gerçekleşemiyor. Artık sa-nayimizin tüm kollarında ve tüm firma ölçek-lerinde yeni bir “zihinsel dönüşüme”, yenibir rekabetçilik anlayışına ihtiyacımız var. Buzihinsel değişimin merkezinde ise, “yeni ürün-ler, teknolojiler, özgün tasarımlar ve katma de-ğeri yüksek çözümler üretebilme” stratejisi,başka bir deyişle “inovasyon” yatıyor.

“İnovasyon” en genel tanımıyla, ekonomikve sosyal katma değer yaratan ürün, süreç, or-ganizasyonel yapılanma ve pazarlama yön-temleri anlamına geliyor. Başka bir deyişleyeni bir fikrin inovasyon olarak tanımlanabil-mesi için ticari ya da sosyal bir değer yarata-bilmesi gerekiyor. İnovasyonlar yepyeni birürünün ya da üretim / pazarlama yöntemininortaya çıkartılması, veya mevcut olan ürünveya yöntemlerde önemli ticari kazançlarsağlayacak iyileştirmelerin yapılmasıyla or-taya çıkıyor. Bir şirketin inovasyon kapasite-si ne kadar yüksekse, ürünlerdeki katma de-ğeri artırabilme, verimliliğini artırma, reka-betçiliğini yükseltme, sermaye birikimini sağ-lama ve bunları yeni yatırımlara dönüştüre-bilme şansı da o ölçüde yüksek oluyor. Bir ül-kenin firmalarının inovasyon kapasitesininyüksekliği de, o ülkenin rekabetçiliğini, istih-dam oranlarını, ekonomik performansını vesosyal refah seviyesini doğrudan etkiliyor.

Son 20 yılda küresel ekonomide yaşanantüm gelişmeler ve artan rekabet koşullarıbizlere bir gerçeği çok açık şekilde gösterdi. Ar-tık ürünler ve hizmetler için müşterilerin öde-dikleri ücretlerin büyük bir kısmını, o ürünüoluşturan parçaların toplam maliyetleri ya daüretim maliyeti değil, o ürün içerisindeki “kat-ma değer” oluşturuyor. Katma değeri oluştu-ran en önemli unsurlar ise, o ürünün tasarımı,özgünlüğü, bilgi-yoğunluğu, teknoloji içeriği vemarka değeri. Küresel ekonomide rekabetçi-lik seviyesi en yüksek olan şirketler, katma de-ğeri en yüksek ürünleri üretebilen, rakiple-rinden farklılaşan, özgün ve yenilikçi çözüm-leri tasarlayabilen ve uygulayabilen şirketlerolup; en rekabetçi ülkeler de, “inovasyon-odaklı” ekonomik yapıya geçiş yapabilmiş ve sa-

Page 98: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

nayi üretimlerini “bilgi-yoğun” hale dönüştü-rebilmiş ülkelerdir. Henüz birkaç sene öncetüm sanayi stratejisini düşük iş gücü maliyet-lerine dayandırmış olan Çin ve Doğu Avrupa ül-kelerinin bile, birkaç sene içerisinde AR-GE veinovasyon kapasitelerini önemli ölçüde artır-mayı başardıkları gözlemleniyor.

Ülkemizin birinci senaryoda belirtilen re-kabetçilik seviyesine ulaşması, ancak “ino-vasyon odaklı” sanayi stratejisini ve anlayışı-nı benimsemesi ile mümkün. Aksi halde ortave uzun vadede mevcut stratejiler ve yönetimanlayışları ile mevcut rekabetçilik düzeyimizibile koruyamayacağımız açıkça görünmekte.Artık yeni çözümleri, yeni yöntemleri, yeniürünleri ve yeni teknolojileri geliştirebilen birülke olmak zorundayız. Bu konuda günümüz-de belki de en geniş uygulama alanlı fırsatla-rını sunan teknoljilerinin başında “Nanotek-noloji”nin geldiğini söyleyebiliriz.

NANOTEKNOLOJİ NEDİR?“Nano”, Yunanca kökenli ve “cüce” anlamına

gelen bir kelime olup 1 nanometre “1 metre-nin milyarda birini” ifade etmektedir. Nano-teknoloji maddeyi oluşturan atomları kontrolederek, maddenin fiziksel ve kimyasal özel-liklerini değiştirebilmesine ve böylelikle yeniürünlerin geliştirilebilmesine ve mevcut ürün-lerin özelliklerinin önemli ölçülerde değiştiri-lebilmesine olanak sağlayan bir teknolojidir. Bukapsamda nanoteknoloji; malzeme bilimi, fizik,kimya, biyoloji, mekanik, elektrik, elektronik gibifarklı disiplinden faydalanan disiplinler arası(multidisipliner) bir alan olup, inşaat, otomotiv,gıda, tekstil, sağlık, kozmetik gibi birçok fark-lı sektörde uygulama alanları doğurabilmekte.Dolayısıyla nanoteknolojiden bahsederken, as-lında birçok farklı disiplinden etkilenen ve he-men hemen tüm sektörleri etkileyen jenerik birteknolojiden bahsediyoruz.

Nanoteknoloji özellikle 1990’ların sonla-rından itibaren farkına varılan ve son 10 yıllıksüreçte birçok farklı sektörde kullanılmaya baş-lanan bir teknoloji. Nanoteknolojinin endüstriyelürün pazarında bu hızlı büyüme ve yüksek kat-ma değer yaratma potansiyeli, son 10 yıllık dö-nemde ABD, Çin, Japonya, Güney Kore, Al-manya, İngiltere gibi birçok ülkenin bu alana

Ülkemizin birinci senaryoda belirtilen rekabetçilik seviyesineulaşması, ancak “inovasyon-odaklı” sanayi stratejisini ve anlayışınıbenimsemesi ile mümkün. Aksi halde orta ve uzun vadede mevcutstratejiler ve yönetim anlayışları ile mevcut rekabetçilikdüzeyimizi bile koruyamayacağımız açıkça görünmekte.

98 Aktüel

Page 99: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 99

*Ulusal NanoteknolojiGirişimi'nin (UNG)

çalışmalarının önemli biraşaması, ulusal öncelikli

ihtiyaçlar ve ulusalekonomideki payları

dikkate alınarak belirlenendokuz farklı sektörde

çalışma gruplarının (SÇG)oluşturulması ve bu

sektörler için "sektörelnanoteknoloji

stratejilerinin" ve "eylemplanlarının"

hazırlanmasıdır. Bugruplardan "inşaat ve

altyapı" grubu İMSAD’ınkoordinasyonunda kuruldu.Başkanlığı İMSAD Yönetim

Kurulu Başkanı OrhanTuran ve Eczacıbaşı YapıGrubu Ar&Ge Direktörü

Hidayet Özdemir tarafındanyapılan İnşaat SektörüÇalışma Grubu İMSAD

üyelerinden oluşmaktadır.

çalışmaların son derece sınırlı kaldığı ve az sa-yıda firmanın nanoteknoloji ürünlerini geliş-tirme, kullanma ve pazarlama yönünde uygu-lamalar yaptıkları görülmekte. O halde nano-teknoloji devriminin fırsatlarından faydalana-bilmek için, sanayimizin ve sanayicilerimizin na-noteknolojiyi en hızlı şekilde anlamasına, öğ-renmesine ve nanoteknolojiyi kullanarak yeniçözümler üretmesine ihtiyaç var.

NANOTEKNOLOJİ YAPI MALZEMELERİ İÇİN FIRSAT

Nanoteknolojinin inşaat sektörünün birçokalanında farklı uygulamaları mevcut. Özellikleyapı malzemeleri alanında, mevcut malzeme-lerin özelliklerinin iyileştirilmesi ve yeni mal-zemelerin geliştirilmesi gibi birçok fırsat pen-ceresi bulunmakta. Taşıyıcı sisteme ilişkin,nano-işlenmiş beton, daha mukavim ve plastiközellikleri daha yüksek nanokompozit çelik,daha hafif, dayanıklı ve suya mukavim nano-kompozit alçı duvar gibi uygulamalar yapıl-makta. Koruma amaçlı yüzey uygulamalarındakendi kendini temizleyen, kirlenmeyen, su ve kirtutmayan yüzeylerin geliştirilmesi, yanma ge-ciktiricili nano katkı malzemelerinin kullanımı,antimikrobiyel kaplamalar önemli gelişmeler.Isı, ses ve ışık yalıtımında da, aerojel translusenttermal-akustik yalıtım, nanoporoz ses yalıtımmalzemeleri, ışık kontrol filmleri ve kaplama-lar gibi uygulama alanları bulunmakta.

Nanoteknoloji hem büyük ölçekli işletme-ler, hem de KOBİ’lerimiz için tüm yeni tekno-lojiler gibi birtakım belirsizlikler içermekte. An-cak bu belirsizliklerin ortadan kaldırılması, buteknolojiyi daha iyi öğrenme ve yapılacak araş-tırma işbirlikleri ile mümkün olacaktır. Özellikleüniversitelerde ve araştırma merkezlerindesürdürülmekte olan nanoteknoloji araştırmaprojelerinden, sanayimizin ticari olanaklarsağlaması gerekmektedir. Benzer şekilde, üni-versitelerde yürütülen nanoteknoloji araştır-malarının da, sanayinin hangi alanlarında kul-lanılabileceği ve ticari değer yaratabileceğikonularında sanayiciye aktarılmasına ve anla-tılmasına ihtiyaç vardır.

Unutulmaması gerekir ki, inşaat sektörününve genel anlamda sanayimizin rekabet gücünüartırabilmesi, ancak yeni teknolojiler ve yeni-likçi çözümler geliştirebilmesi ve yeni tekno-lojilerin yaratabileceği olanaklardan faydala-nabilmesi ile mümkün olacaktır. Rekabetçi vekatma değeri yüksek bir sektörün temsilcisiolan yapı malzemesi sanayicileri nanotekno-lojinin sunduğu fırsatları değerlendirmek içinadımlarını atmaya başlıyorlar.

özel planlamalar ve yatırımlar yapmasına se-bep oldu. İhtiyaç duyulan insan gücünün yetiş-tirilmesi, üniversitelerdeki nanoteknoloji araş-tırmalarının sanayi tarafından desteklenmesive ticarileştirilmesi, araştırmaların finanseedilmesi ve yatırım yapılacak alanların belir-lenmesi için, bahsedilen ülkelerin tümünde ulu-sal nanoteknoloji politikaları ve stratejileribelirlendi.

Ülkemizde ise nanoteknoloji TÜBİTAK ta-rafından hazırlanan ve 2006 yılında tamamla-nan Vizyon 2023 Projesi’nde kapsamlı olarak elealınmış ve öncelikli alan olarak belirlenmiştir.Son yıllarda da Devlet Planlama Teşkilatı ara-cılığıyla özellikle Bilkent Üniversitesi, Saban-cı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ gibiüniversitelere yapılan araştırma merkezi alt-yapı desteklerinin hızlı bir şekilde arttığı göz-lemlenmektedir. Gerekli insan kaynağının ye-tiştirilmesi amacıyla farklı üniversitelerde na-noteknoloji eğitim içerikleri oluşturulmaktadır.Nanoteknoloji alanında üniversitelerde yapılançalışmaların ve bilimsel yayınların sayısı da sonyıllarda hızlı bir şekilde artmaktadır.

Öte yandan, kamuda ve akademide yapılanbu önemli çalışmalara karşın, sanayide nano-teknoloji alanında yapılan yatırımların ve özgün

Page 100: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Türk iş dünyasının bugün Azerbaycan’da 1,2milyar dolar civarında kazanç vergisi öde-mesi, bu pazarın nasıl bir iş hacmi yarattı-

ğının göstergesi. Türk inşaat sektörünün de bu-güne kadar Azerbaycan’da 3,9 milyar dolarlık işbitirdiği göz önüne alınırsa, sektör yöneticileri-nin bu pazarın farkında olduğu kesin. Böylesineönemli bir pazarda, Türk inşaat malzemesi sa-nayicileri ve inşaat sektörü nasıl davranmalı veneleri doğru yapmalı? Bu ve buna benzer soru-larımıza DEİK Türk-Azeri İş Konseyi Başkanı Cen-giz Gül yanıt verdi.

“Azerbaycan’da sabredenher zaman iş yapar”

“Yabancı bir yatırımcı olarak dünyanın herhangi birülkesinde yatırım yapmak istediğinizde, düşündüğünüz

ne varsa, Azerbaycan için de aynısını düşünerek hareketedeceksiniz. Bu düşünce sizi uzun vadeli olarak birsorunlar yumağından kurtaracaktır. Azerbaycan’da

işlerin hızlı yürümediğini bilerek sabırlı olacaksınız. Enönemli konu sabırlı olmak. Azerbaycan’da sabırlı

olursanız iş yaparsınız. Bu her sektör için geçerli.”

100 İhracat Kapıları/Söyleşi

Page 101: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 101

civarında Türk yatırımcısı iş yapıyor. Bunun dışındada hizmet sektöründe çalışan 300 kadar ticaret er-babı bulunuyor. Dolayısıyla Azerbaycan’da bin 300civarında tescilli Türk şirketi faaliyet gösteriyor.İki ay önce Azerbaycan Vergiler Bakanlığı’nın bri-finginde, bugüne kadar Azerbaycan’da Türk yatı-rımcılarının 1 milyar manatın üzerinde yani 1,2milyar dolar civarında vergi verdiği söylendi. Burakamlar Azerbaycan’la Türkiye arasındaki eko-nomik ilişkilerin boyutunu anlatması açısından an-lamlı… 2008’de Azerbaycan’la ticaretimiz 3 mil-yar doları aşmıştı. 2009 krizinde biraz düşüşgösteren ticaret hacmimiz, 2010 itibarıyla 2008 ra-kamları civarında bir büyüklüğe ulaşmış olacak.Ben resmi ve gayriresmi olarak toplam rakam-ları vermeye çalıştım. Dış Ticaret Müsteşarlığı-mızın verilerine baktığınızda resmi rakamlarıgörürsünüz ki, onlar daha düşük görünür.

Türk inşaat malzemesi sanayisi ve inşaat sektörüiçin Azerbaycan ne kadarlık bir pazar hacmi ya-ratıyor ve nasıl bir pazar olarak algılanıyor?

Türk müteahhitleri bugüne kadar Azerbay-can’da 3,9 milyar dolarlık iş bitirmiş. Azerbay-can’da bugün akıl almaz bir yenilenme ve inşaatçalışması var. Eski binaların tamamı yenileniyorveya restore ediliyor. Eski Bakü’de bu çalışma sü-rerken, Bakü’nün çevresinde de akıl almaz yük-sek inşaatlar oluştu. Azeriler şunu söylüyor:“Biz kendi tikintilerimizi yani küçük işleri kendi-miz yapabiliyoruz. Siz bize diğer işlerde yatırım-cı veya müteahhit olarak gelin. Bunlar altyapı, ba-raj, köprü, otoyol, liman, havaalanı vs.” diyorlar.Şu anda da ciddi manada bir liman yenileme pro-jeleri var. Buna Türk müteahhitlerini de davet edi-yorlar. İnşaat sektöründe Türk müteahhitlerininaldıkları payın ötesinde, alabilecekleri çok ciddiiş hacmi var. İnşaat malzemeleri sanayicilerininde Azerbaycan’da iş yerleri bulunuyor. Her tür-lü inşaat malzemesi Türkiye’den Azerbaycan’a gi-diyor ve orada pazar bulabiliyor. Her ne kadar Aze-riler, bugün artık kaba inşaatlarını kendileri ya-pabiliyorsa da, bunun dekorasyonu, tasarımı,malzemelerinde Türk iş dünyasına ihtiyaçlarıbulunuyor.

“Ortak çalışma yapılabilir”DEİK gibi bir kuruluşla, sektörü temsil eden İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) veya Türkiye Müteahhitler Birliği(TMB) gibi çatı dernekler Azerbaycan pazarında nasıl birlikte hareket edebilir ve bunun için neler yapılması gerekiyor?

TMB zaten bizim kurucularımızdan bir tanesi. İnşaat sektörü ile ilgili diğer çatı derneklerinin üyelerinin pek çoğu bizim de üyemizve her an bizimle birlikteler zaten. Dolayısıyla bizden sektörel bazda bir çalışma istenirse, sadece Azerbaycan’la ilgili değil işkonseyi kuruluşumuz olan tüm ülkelerde ortak toplantılar organize edebiliriz. DEİK sekreteryası konunun uzmanlarındanoluşuyor. Dış ticaretin organizasyonu kanunla DEİK’e verilen bir görev olduğu için, kurumların ticaret heyeti organizasyonlarınıyapmak asli görevlerinden birini yerine getirmektir. Uygulamada devletin görevlendirmesi işlerin hızlandırmasını dagetirmektedir. Her türlü ortak toplantıyı organize ediyoruz. İnşaat malzemesi sektörü ile ilgili de aynı çalışmayı yapabiliriz. Sadeceinşaat malzemesi sektörü üreticileri için ortak bir toplantı, ortak ziyaret gerçekleştirebiliriz. Böyle bir ziyarete devlet desteği dealmaya çalışırız. Her iki ülkenin o konuyla ilgili bakanlarıyla o toplantıda buluşarak, sorunların çözümü ve ilişkilerin geliştirilmesiiçin neler yapılacağını konuşabiliriz. Bunun dışında özel olarak sorunları ve soruları olan sektör firmaları için de ne gerekiyorsabütün kaynaklarımızı ve bağlantılarımızı kullanarak yardımcı olabiliriz. Bizim bilgi ve arşivlerimizin dışında bizi aşan sorunlarolursa, bunları Azerbaycan’daki ilgili ve yetkililere iletebiliriz.

Dış Ekonomik İlişkilerKonseyi Türk-Azeri İş

Konseyi BaşkanıCengiz Gül

Türk sanayicileri için Azerbaycan’da ne kadar-lık bir iş hacmi var?

Azerbaycan, şu anda Türk sanayicilerinin dilsıkıntısı olmadan iş yapabildikleri tek ülke. Azer-baycan’da herkes iş yapabiliyor. Türkiye’nin yurt-dışında doğrudan sermaye ihracına baktığımızda,Hollanda’nın ardından ikinci sırada Azerbaycan’ayatırım yapıldığını görüyoruz. Bugün itibarıyla 6,5milyar dolar civarında doğrudan Türk yatırımı bu-lunuyor. Bizim açımızdan şöyle bir avantaj mev-cut. Azerbaycan’daki yabancı yatırımlarının hemenhemen tamamı enerji sektörüne yönelik yatırım-lar. Türk yatırımlarının büyük çoğunluğu iseenerji dışındaki sektörlerde yoğunlaşıyor. YaniTürkiye şu anda Azerbaycan’da enerji dışındakisektörlerde doğrudan sermaye ihracı bakımındanbirinci durumda. Azerbaycan’daki Türk serma-yesinin her alanda yatırımı bulunuyor. Tekstildengıdaya, sağlıktan turizme ve inşaata kadar… Bin

Page 102: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

“TÜRKLER AZERBAYCAN’I ÇÖZDÜ”Türk inşaat malzemesi sanayicilerinin ve sek-törünün Azerbaycan’daki iş hacimlerini artırmasıiçin ne önerirsiniz?

Azerbaycan’ın zor şartlarında oraya gidenTürk sanayicileri artık Azerbaycan’ı çözmüş du-rumda. Dünyanın başka ülkelerinden gelecekrakiplerine karşı avantajları bulunuyor. Bu avan-tajı iyi kullanmaları gerekiyor. Azerbaycan’ın teş-vik ettiği sektörlerde yatırıma daha fazla ağırlıkvermeleri lazım. Bu sektörler petrol dışı sektör-lerin tamamıdır. Enerji dışında yapılan yatırımla-rı Azerbaycan teşvik ediyor. Özellikle de teknik ta-rımı, sağlığı, turizmi, ileri teknoloji içeren her şeyive bilişim sektörünü teşvik ediyor.

Verilen teşviklerin boyutu ve niteliği nedir?Somut olarak bir şey söylemek zor.Hangi

alanda yatırım yapmak istiyorsanız bunu Azer-baycan’a giderek ilgili yetkililerle bire bir görüş-meniz gerekiyor. Ancak bu yüz yüze ilişkinin so-nunda, sizin yapacağınız yatırıma göre şekilleni-yor. Bunun dışında cumhurbaşkanının yetkileriy-le, belli alanlarda ve belli bölgelerde belirlenmişteşvikler var. Kalkınmayı hızlandırabilmek için bualanlara yatırım yapacaklara vergi iadesi ve KDVindirimi, hatta arazi tahsisi gibi teşvikler verile-biliyor. Azerbaycan Devlet Emlak Teşkilatı’yla(Özelleştirme İdaresi) görüşerek daha detaylı bil-gi alınabilir. Azerbaycan’da şirket kurmak Türki-ye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde şirketkurmaktan çok daha kolay. Eskiden yüzlerce kapıdolaşmanız gerekirken, şu anda sadece VergilerBakanlığı’na giderek 3 günde şirketinizi kurup, tes-cilinizi yaptırarak faaliyete başlıyorsunuz. Yani “tekkapı sistemi” denilen yeni bir uygulama getirdiler.

Bu yaklaşık 4 yıldır gündemde olan, yabancı yatı-rımcıya büyük kolaylık sağlayan bir uygulama oldu.

Geçmişte gümrüklerde sorunlar yaşanırdı. Bu-gün de Azerbaycan gümrüklerinde sorunlar ya-şanıyor mu?

Gümrüklerde sorun devam ediyor. Çözülece-ğini söylüyorlar ancak şu ana kadar bir gelişme ol-madı. Gümrüklerde Türk iş adamlarının çözdüğüsorunlar, başkaları için devam ediyor denebilir.Türk iş adamları bu sorunun üstesinden kendi yön-temleri ile geldi ve rahatlıkla mallarını Azerbay-can’a satıyor. Fakat zaman zaman şikâyet de et-miyor değiller. Biz de bunu yetkililere iletiyoruz.Ancak bu sorunların giderilmesi noktasında şu anakadar somut bir gelişme olmadı. Azerbaycangümrük sisteminin çok kısa zamanda elektronikortamda ve şeffaf bir şekilde yapılabilmesi için ça-lışmaların başlatıldığını söylemişlerdi, gümrük-lerde otomasyona geçileceğini, tüm gümrük uy-gulamalarının çok açık ve aleni olacağını umut edi-yorum.

Son söylediğinizden, bürokratik işlemler ka-dar, Azeri gümrüğünde gayri resmi yollarla, si-zin o “yüz yüze görüşme” dediğiniz türden so-runlar daha çok yaşanıyor galiba?

Bürokratik işlemlerin uzun sürmesi kadarmerkez gümrükte sıra beklemeler, mal bazındamonopollerin olması, bu monopol uygulamasınaen azından kısıtlamalar getirilememesi gibi so-runlar yaşanıyor. Bütün bu sorunlara rağmen Türkiş âlemi Azerbaycan’daki sistemi iyi tanıyarak çöz-menin yolunu bulmuştur. Herkes işinden mem-nun… 19 yıllık genç Azerbaycan Cumhuriyeti’ninyerli sanayisini korumak ve kontrol amacıyla ilk yıl-larda oluşturmuş olduğu “monopol” uygulama-

“Azerbaycan’ayatırım yapan

kazanır”

“2008’de bütün dünya ekonomik küresel krizdendolayı küçülürken, Azerbaycan’da kriz olmadığı gibiyüzde 9,5 civarında bir büyüme gerçekleşti. 2005-2008 arasında yüzde 26 ile yüzde 37 arasında büyümegerçekleşti. Tüm dünyada benzeri olmayan birbüyüme. Bu yılda yüzde 10 civarında bir büyümeöngörülüyor. Dolayısıyla bu büyümeden ve buzenginlikten pay almak isteyen Türk iş âleminin,inşaat sektörü başta olmak üzere daha hızlıdavranıp, daha sabırlı olarak Azerbaycan’da yatırımyapması lazım. Azerbaycan’da yatırım yapacak Türkinşaat malzemesi sanayicileri bütün Sovyetcoğrafyasında vergisiz, sorunsuz ürettiği malısatabilir. Bu ciddi bir avantajdır. Türkiye’denAzerbaycan’a götürüp ekstra vergiler ödeyerek vesorunları monopollere paylarını vererek çözmek var,bir de Azerbaycan’da fabrika kurup buradan tüm ocoğrafyaya daha avantajlı ihracat yapmak var.Bırakın diğer getirileri yatırım yaptığınızda gümrükvergilerinden en azından yüzde 20 gibi bir kazancınızoluşacak, dolayısıyla bu avantajdan istifade etmekiçin Türk inşaat malzemeleri sektörününAzerbaycan’daki inşaat sektöründeki gelişmeyi degöze alarak yatırım yapması lazım. Azerbaycan’ayatırım yapan kazanır.”

102 İhracat Kapıları/Söyleşi

Page 103: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 103

larının da bugünkü geldiğimiz noktada işlevini ta-mamlamış olduğunu düşünüyorum.

Azerbaycan’da yatırım yapmak ve şirket satın al-mak, o pazarda uzun vadede rahat kalabilmek içinönemli mi?

Azerbaycan, Bağımsız Devletler Topluluğu(BDT) ülkeleriyle birlikte serbest ticaret toplulu-ğu içerisinde. Dolayısıyla sınırlar arasında serbestgeçiş var; KDV uygulaması zaman zaman olsa dagümrük uygulaması yok, gümrüklerde sorun ya-şamıyorlar. Türkiye’ye karşı da bu durum bir de-zavantaj yaratıyor. Türkiye ise AB ile Gümrük Bir-liği anlaşması içerisinde. Bu durum Azerbaycan ileTürkiye arasında bir serbest ticaret anlaşması ya-pılabilmesi yönünde en büyük engel olarak görü-nüyor. Maalesef bu konudaki çalışmalarımızolumlu diyebileceğimiz bir sonuca ulaşamadı.Ekim 2010 sonunda Devlet Bakanımız Sayın ZaferÇağlayan’ın Nahçıvan ziyareti sırasında tekrar gün-deme getirilen bu konuda, Azerbaycan İktisadi İn-kişaf Nazırı Sayın Şahin Mustafaoğlu’nun daolumlu yaklaşımı sonucunda, şimdilik bir tercih-li ticaret antlaşması yapılabileceği vurgulanarakönemli bir adım atılmış oldu. Son derece önemlibu antlaşmanın önümüzdeki günlerde imzalan-ması ile ikili ticaretimizin hak ettiği noktaya ta-şınması için önümüzdeki engellerden birisi dahaaşılmış olacaktır. Aralık ayı içinde Azerbaycanlı işadamlarını İstanbul’da ağırlayacağız ve 2011 Ma-yıs ayında ise ikinci toplantı ile Kars veya Erzu-rum’da her iki ülkenin iş adamlarını bir araya ge-tireceğiz.

Türk inşaat malzemesi sanayisi ve inşaat sektörüiçin gelecek beş-on yılda Azerbaycan’da ne ka-darlık bir pazardan bahsetmek mümkün?

Şu anda Azerbaycan’da sadece ve sadeceBakü civarında yoğunlaşmış bir inşaat sektörü var.Oysa Azerbaycan Devleti, Bakü’nün dışındakikentlere daha fazla destek veriyor. Burada bir sa-nayi şehri olan Gence öne çıkıyor ve bugünlerdeburada inşaat sektöründe bir patlama bekleniyor.Azerbaycan’ın turizm alanları ve kentlerinde cid-di yatırım projeleri bulunuyor. Dubai benzeri ça-lışmalar daha çok turizm bölgeleri için düşünü-lüyor. Şu anda bitmiş bir inşaattan söz etmekmümkün değil, ancak planlanan ve planlanmasıdüşünülen ciddi yatırımlar söz konusu. Olaya şöy-le bakarsak durum net anlaşılır. Petrol gelirle-rinden 2020 yılına kadar 100 milyar dolarlık birkaynak ayırarak hizmet ve altyapı için yatırımadönüştürmeyi planlamışlar. Bu önemli bir rakam.Petrol gelirlerinden 20 yıl içerisinde 750 milyar do-lar civarında bir beklentileri var. Bunları bize 6 yılönce söylediklerinde, hayal demiştik. Bu son 4 yıliçinde petrol fiyatlarındaki artışı gördükten son-ra hayal olmadığını anlıyoruz. Dolayısıyla tüm bugeliri, bir gün enerjideki stoklarının tükeneceği-ni düşünerek, enerji dışındaki alanlarda yatırımadönüştürmek istiyorlar. Bunlar hastaneler, okul-lar, havaalanları, alt yapı projeleri, barajlar, hid-

roelektrik santralleri gibi… Ama en önemlisi ko-nut. Bakü’ye baktığınızda konut sektörünün na-sıl geliştiğini görebiliyorsunuz. Bakü merkeze bak-tığınızda Sovyet sisteminin kurduğu gerçekten gü-zel bir şehir görüyorsunuz. Etrafına baktığınızdaise bir anda yükselen akıl almaz yapılar bulunu-yor. Burada bir endişemi belirtmek isterim. EskiBakü’ye göre yapılmış mükemmel denecek bir alt-yapı varken, yeni Bakü, bu eski altyapıyı kullanı-yor. Önümüzdeki günlerde Bakü’de ciddi altyapısorunları yaşanabilir.

Türk inşaat malzemesi sanayicileri ve inşaat sek-törü açısından temelde yaşanan sorunlar nelerdirve çözüm önerileriniz nedir?

Azerbaycan’da sorunlar bitmiyor, dünyanın heryerinde olduğu gibi. O sorunlar Azerbaycan’da ge-nellikle ikili ilişkilerle çözülür. Yasalara uyacak-sınız, Azerbaycan’ın size sağladığı sıcaklığı, ko-laylığı ve kardeşlik duygusunu bir tarafa bıraka-rak sizin orada bir yabancı yatırımcı olduğunuzuhiçbir zaman unutmayacaksınız. Yabancı bir yatı-rımcı olarak dünyanın herhangi bir ülkesinde ya-tırım yapmak istediğinizde, düşündüğünüz nevarsa, Azerbaycan için de aynısını düşünerek ha-reket edeceksiniz. Bu düşünce sizi uzun vadeli ola-rak bir sorunlar yumağından kurtaracaktır. Dostve kardeş ülkede bulunmanız ve Azeri vatandaş-larının sizi kardeşleri olarak görmeleri de sizin di-ğer yabancı yatırımcılara karşı avantajınız olarak,bir artı olarak cebinizde dursun. Azerbaycan’da iş-lerin hızlı yürümediğini bilerek sabırlı olacaksınız.En önemli konu sabırlı olmak. Azerbaycan’dasabırlı olursanız iş yaparsınız. Bu her sektör içingeçerlidir.

“Türk mallarıyla ilgili sorun yok”“Bizzat Türk sanayicileri kendi firmaları adına Azerbaycan’da temsilcilikleraçarak, kendi ürünlerinin tanıtımını başarılı bir şekilde yapıyor. Türk mallarıtanınıyor, markalar biliniyor. Bu gün için Türk malları ile ilgili sorunları yok.Fakat şunu da söylemek gerekiyor. Eski Sovyet coğrafyasının hemen hementamamında “Batı malı iyidir” imajı hâkim. Azerbaycan’da da İtalyanmallarına karşı zaaf var. Bu zaaf devam ediyorama bu Azerbaycan’ın tamamı için değil elitkesim için öncelikli. Dünyadaki belli çok büyükmarkaları kullanmaktan vazgeçmiyorlar. Türkmalı her zaman, herkesin kullandığı, beğendiğive sorun yaşatmayan mallar olarak görülüyor.”

Azerbaycan’da Türk sanayicilerinin rakiplerininönüne geçmeleri için nasıl bir iş yapma yöntemibenimsemeleri gerekir?Hiçbir şey yapmaları gerekmiyor. Zaten şu anda Türk sanayicilerirakiplerinin çok önünde. Sadece ve sadece cesaretle Azerbaycan’lailişkilerini geliştirmeleri için uğraşmaları gerekiyor. Azerbaycan’ınkanunlarına ve kurallarına uymaları gerekiyor. Azerbaycan’da belli kurallarvardır ve bu kurallar Türkiye’dekinin aynısı değildir. Bizzat bölgeye gidereksorunsuz iş yapmanın yollarının öğrenilmesi gerekir.

Nedir bu kurallar? Karşılaştırmak için bir, iki örnek verebilir misiniz?Resmi olarak Azerbaycan kanunlarına uymak, gayriresmi olarak daAzerbaycan’daki kurallara uymak diyelim (gülüyor).

“Türk sanayicileri rakiplerininçok önünde”

Page 104: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Kültürel yönden benzer özellikler taşımamız nedeniyle dışa açılmakisteyen iş adamlarımız ve yatırımcılarımız için Azerbaycan cazip bir pazar

oluşturuyor. Azerbaycan ekonomisinde aktif olarak yer alan Türkmüteşebbisleri, telekomünikasyon, bankacılık ve sigortacılık, finansal

kiralama, inşaat-taahhüt, basın-yayın, eğitim, sağlık, ulaştırma, otomotiv,imalat sanayi, petrol gibi hemen her konuda faaliyet gösteriyor.

104 İhracat Kapıları / Azerbaycan

Page 105: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 105

Kültürel ve ekonomik kardeş pazar

Başta petrol ve doğal gaz olmak üzere yeraltı ve yer üstü kaynakları itibariyle son de-rece zengin bir ülke olan Azerbaycan,

1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. Orta Asya, OrtaDoğu ve Ön Asya’nın tam ortasında, tarihi ve ti-cari geçit yollarının üzerinde yer alan ülkenin nü-fusu ise 2009 yılı sonu itibarıyla 8 milyon 997 bin400. Nüfusunun yüzde 54,1’i şehirlerde, yüzde45,9’u ise köylerde yaşayan Azerbaycan’da 2009yılı sonu itibarıyla çalışabilir nüfus 4 milyon 331bin 800 kişi, resmi işsizlik oranı da yüzde 0,95 ola-rak kaydedildi.

Azerbaycan ekonomisi, bağımsızlık ilanındansonra siyasal gelişmelerden 1996 yılına kadar epeyhasar aldı. Ancak 1996’da başlayan büyüme süreci

2009’a kadar hız kesmeden devam etti. Bu dö-nemde Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yüzde 9,3artarak 3,1 milyar dolara yükseldi. GSYİH’ninsektörel pay dağılımına bakıldığında sanayinin ağır-lığı görülüyor. Yüzde 50 sanayi, yüzde 6,4 tarım,yüzde 8 ticaret, yüzde 7,4 inşaat, yüzde 8,6 ulaş-tırma ve haberleşme ile yüzde 19,3 diğer sosyalhizmet ve vergiler olarak sektörel bir ayrım söz ko-nusu. Azerbaycan’da sanayinin temelini ise kim-ya, petro kimya ve makina imalat sanayi oluştu-ruyor.

EKONOMİNİN CAN DAMARI PETROL2009 yılında ülkenin sanayi sektörü hızla ge-

lişerek 27,6 milyar dolar değerinde mal ve hizmet

Page 106: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

üretilirken, 2008 yılı üretimi ile kıyaslandığında yüz-de 8,6 daha fazla üretim ve hizmet sağlandığı or-taya çıkıyor. Sanayi üretiminin yüzde 75,7’si pet-rol, gaz ve maden çıkarma sektöründe, yüzde18,9’u imalat kesiminde, yüzde 5,4’ü ise elektrikenerjisi, gaz ve suyun üretim ve dağıtımından ger-çekleştirildi. Ülkenin sanayisinin yüzde 80’i özelsektör tarafından, geri kalanı ise kamu tarafındanişletiliyor. Kişi başına düşen milli hasıla yüzde 7,9artarak 4 bin 874 dolara yükselirken, yine bu dö-nemde bir işçinin ortalama aylık ücreti yüzde 8,4artarak 373 dolara çıktı. Yıllık enflasyonun yüzde1,5 olduğu Azerbaycan, 2009 yılı itibarıyla ekono-misine toplam 10,5 milyar dolarlık kredi sağlar-

ken, bu dönemde toplamda 3,4 milyar dolar dışborç yaptı.

Azerbaycan ekonomisinin en önemli ayağıpetrol ve gazdan elde edilen gelirlerden sağlanı-yor. 2009 yılında petrol üretimi 50,4 milyon ton, gazüretimi ise 16,3 milyar metreküp olarak gerçek-leşen ülkenin ekonomisine yapılan yatırım tutarı12 milyar 794 milyon dolar oldu. Bunun 7 milyar325 milyon doları iç yatırımlardan sağlanırken, 5milyar 468 milyon doları ise yabancı yatırımlardankarşılandı. Dış ticaret hacmi 20 milyar 818 milyondolar olan Azerbaycan’ın 2009 yılı ihracatı 14milyar 698 milyon dolar, ithalatı ise 6 milyar 119milyon dolar düzeyindeydi. İhracatın yüzde 92’si-nin ham petrol ve petrol ürünlerinden oluştuğu gözönüne alındığında Azerbaycan’da petrol ekono-minin cam damarı olarak öne çıkıyor.

Azerbaycan dış ticaret hacminin yüzde 4,9’unuTürkiye’yle, yüzde 14,2’sini Bağımsız Devlet Top-luluğu ülkeleriyle, yüzde 38,7’sini Avrupa Birliği ül-keleriyle, yüzde 42,2’sini ise diğer ülkelerle yap-tı. İthalatta ise öne çıkan ürün ve sektörlere ba-

Azerbaycan’ın son beş yıl itibarıyla dış ticareti; Yıllar 2005 2006 2007 2008 2009İhracat (Milyon $) 4.346,9 6.372,1 6.058,3 47.756,2 14.698,5İthalat (Milyon $) 4.200,3 5.267,5 5.708,6 7.163,5 6.119,7Dış Tic. Hacmi (Milyon $) 8.547,2 11.636,6 11.766,9 54.919,7 20.818,2

Kaynak: DEİK

106 İhracat Kapıları / Azerbaycan

Page 107: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 107

kıldığında yüzde 34,8 ile makine ve aksamları, elek-troteknik avadanlıkların ilk sırada yer aldığı gö-rülüyor. 2010 yılı bütçe tahminlerine göre, Azer-baycan’da büyümenin yüzde 6,8 ve milli gelirin 39milyar 780 milyon dolar olması bekleniyor. Azer-baycan milli parası manatın dolar karşısında de-ğişim değerinin yaklaşık 0,80 ve petrol fiyatlarınında varil başına 45 dolar olması da bütçe para-metreleri arasında bulunuyor.

TÜRKİYE-AZERBAYCAN EKONOMİKİLİŞKİLERİ

Azerbaycan, bağımsızlığını kazanmasından biryıl sonra 1992’de Türkiye ile ekonomik ve ticariilişkilerin geliştirilmesi amacıyla ilk anlaşmayı im-zaladı. Bu anlaşma iki ülke arasındaki 18 yıllıkekonomik işbirliğinin de temelini attı. Kültürelyönden benzer özellikler taşımamız nedeniyledışa açılmak isteyen iş adamlarımız ve yatırım-cılarımız için Azerbaycan cazip bir pazar oluş-turdu. Ekonomik ve ticari ilişkiler kapsamında heriki ülke arasındaki dış ticaret hacmi genişlerken,

diğer taraftan Türk firmaları Azerbaycan’da doğ-rudan ticari ve sınai faaliyetlere başladı. Azer-baycan ekonomisinde aktif olarak yer alan Türkmüteşebbisleri, telekomünikasyon, bankacılıkve sigortacılık, finansal kiralama, inşaat-taahhüt,basın-yayın, eğitim, sağlık, ulaştırma, otomotiv,imalat sanayi, petrol gibi hemen her konuda faa-liyet gösteriyor. 1991-2009 yılları arasında Tür-kiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sahip veya or-tak olduğu değişik statülerde toplam 3 bin 9 Türkşirketi kuruldu. 2009 yılında kurulan şirket sayı-

Türkiye-Azerbaycan Ticaret Dengesi(Son 5 yıl): Milyon $Yıllar İhracatımız İthalatımız Denge Hacim2005 312.8 275.9 36.8 588.72006 385,0 388,1 - 3,1 773,22007 624,5 1.056,3 -431,8 1.680,82008 807,3 626,2 181,1 1.433,52009 906,1 107,6 798,5 1.013,7Kaynak: Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet İstatistik Komitesi

Azerbaycan’a yapılan yabancı

Sermaye yatırımlarında

ülkeler (2009 verileri)

Ülkeler Yatırım Miktarları

(Bin ABD Doları)

İngiltere904.889,7

ABD269.949,5

Japonya140.905,4

Norveç87.828,5

Türkiye69.650,3

Page 108: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

sı ise 279 oldu. Türk sermayeli şirketlerde ise 50bin kişi istihdam ediliyor.

Türk firmalarının Azerbaycan’da üstlendikle-ri projelere bakıldığında başta petrol rezervleri-nin işletilmesi olmak üzere TRASECA “İpek Yolu”projesi çerçevesinde kara yollarının ve elektriksantrallerinin inşası/modernizasyonu, baraj yapımı,iş merkezleri kurulması, lüks konut inşası, San-gaçal Terminali tank rezervuar işi, orduevi bina-sı inşası, Merkezi Bank binasının inşası, Beynel-halk Bank binasının inşası, Bakü Havaalanı inşa-sı, Nahçıvan Havaalanı inşası, Bakü Eğlence Mer-kezi inşası, Avrupa Oteli inşası, ISR Plaza inşası,“Güney Mugan” projesi, tarihi ve turistik kom-plekslerin bakım ve onarımı, petrol boru hattı ileilgili yapım ve onarım işleri, Bakü Sahil Projesi,kombine gaz çevrimi elektrik santrali, Nahçıvanbaraj inşası vs. gibi işler yer alıyor.

1991 yılından itibaren gelişen siyasi ve eko-nomik ilişkilere paralel olarak Türkiye’nin Azer-baycan’la artan dış ticaret hacmi fazla verirken,2006 Haziranından itibaren Bakü Tiflis CeyhanBoru Hattı’nın devreye girmesinden sonra ilkdefa Azerbaycan’la olan dış ticaretinde Türkiye açıkverdi. 1996, 1997 ve 1998 yıllarında en fazla itha-latın yapıldığı ülke Türkiye iken bu tarihten son-ra Türkiye dönem dönem ABD, Rusya, İngiltere veKazakistan’la çekişti. 2005, 2006, 2007, 2008 ve2009 yıllarında Türkiye ikinci sırada yer alırken2009’da Azerbaycan’ın ithalatındaki payı yüzde 14,8,ihracatındaki payı ise yüzde 0,7 idi. AzerbaycanDevlet İstatistik Komitesi’nin rakamlarına göre,2009 yılı Ocak-Ekim döneminde Türkiye'nin Azer-baycan'a olan ihracatı 722,6 milyon dolar, Azer-baycan'dan yaptığı ithalatı ise 89,9 milyon dolaroldu. Bu rakamlar ihracatta yüzde 8,1 artış, itha-latta ise 84,7 gerilemeyi işaret ediyor. Türk fir-malarının Azerbaycan’daki doğrudan yatırımları-nın tutarı ise 3 milyar doları aştı. Müteahhitlik fir-

2009 Yılında Azerbaycan’ın İthalatında İlk 10 ÜlkeÜLKE ADI 2008 İTHALAT ($) Pay(%) 2009 İTHALAT ($) Pay(%) Değişme (%)

Rusya 1.349.744.300 18,8 1.070.946.700 17,5 -20,7

Türkiye 807.343.400 11,3 906.072.000 14,8 12,2

Almanya 598.570.200 8,4 551.462.500 9,0 -7,9

Ukrayna 567.228.500 7,9 511.654.900 8,4 -9,8

Çin 478.529.000 6,7 484.822.800 7,9 1,3

İngiltere 385.942.000 5,4 274.771.900 4,5 -28,8

ABD 266.149.000 3,7 264.227.800 4,3 -0,7

Japonya 240.464.600 3,4 146.208.700 2,4 -39,2

Fransa 132.731.400 1,9 142.119.900 2,3 7,1

Beyaz Rusya 89.581.700 1,3 136.757.500 2,2 52,7

TOPLAM 7.163.470.300 100,0 6.119.724.700 100,0 -14,6*Kaynak: A.C.Devlet İstatistik Komitesi

2009 Yılında Azerbaycan’ın İhracatında İlk 10 Ülke ve TürkiyeÜLKE ADI 2008 İTHALAT ($) Pay(%) 2009 İTHALAT ($) Pay(%) Değişme (%)

İtalya 19.220.143.800 40,2 3.788.439.400 25,8 -80,3

ABD 6.014.258.200 12,6 1.746.805.200 11,9 -71,0

Fransa 2.322.667.800 4,9 1.326.111.500 9,0 -42,9

İsrail 3.605.829.600 7,6 1.236.197.300 8,4 -65,7

Rusya 582.871.300 1,2 744.952.500 5,1 27,8

Tayvan 353.920.900 0,7 680.392.500 4,6 92,3

Endonezya 1.411.086.500 3,0 660.653.100 4,5 -53,2

Kanada 566.529.400 1,2 587.482.300 4,0 3,7

Gürcistan 490.740.100 1,0 395.007.600 2,7 -19,5

Malezya 400 387.557.100 2,6 +

Türkiye 626.157.200 1,3 107.587.600 0,7 -82,8

TOPLAM 47.756.229.400 100,0 14.698.496.500 100,0 -69,2*Kaynak: A.C. Devlet İstatistik Komitesi

108 İhracat Kapıları / Azerbaycan

Page 109: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak

Aralık 2010 109

malarımız 5,1 milyar dolarlık iş üstlendi ve bu iş-lerin büyük bölümünü tamamladı.

TÜRK MÜTEAHHİTLERİNİN BAŞARISIAzerbaycan’da insaat sektörü, enerji alanındaki

altyapı projeleri nedeniyle 2002 yılından itibarenoldukça yüksek bir büyüme sergiledi. AzerbaycanEkonomik Kalkınma Bakanlığı verilerine göresöz konusu yılda yüzde 43,6 büyüyen sektör,2003’te yüzde 42,8, 2004’te yüzde 14,9, 2005’te yüz-de 29,5, 2006’da yüzde 8.5 ve 2007’de de yüzde16’ya yükseldi. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 1972-2008 dönemini kapsayan verilerine göre Türkmüteahhitlik firmaları Mart 2008 itibarıyla Azer-baycan’da toplam degeri 2,9 milyar dolar olan 165proje üstlendi. 2007’de 6 proje ile 849 milyon do-larlık iş yapan Türk müteaahhitlik firmaları açı-sından Azerbaycan, inşaat sektörü açısından cokçazip bir ülke.

DTM kayıtlarına göre 1993–2009 yılları arasındatoplam 132 Türk müteahhitlik firması toplam226 proje üstlendi. Toplamda 5 milyar doları ge-çen sözleşmelerin 1,9 milyar dolar tutan 145adedi tamamlanırken, 3,1 milyar dollar tutan 82adet proje ise halen devam ediyor. Azerbaycan’dafaal olan başlıca Türk müteahhitlik firmaları ara-sında Atilla Doğan, Alarko, Baytur, Borova, Burç,Cenay, Ekpar, Enka, Gama, Pet, Tekfen, Tepe, Tu-ran Hazinedaroğlu, TML, Yücelen ve Zafer inşaa-tı saymak mümkün. Türk firmalarının tamamla-dığı başlıca projeler ise Bakü Uluslararası Ha-vaalanı, Bakü-Supsa Petrol Boru Hattı’nın Batı Gü-zerğahı, Merkez Bankası Binası, Bakü Tersanesi,Coca-Cola Fabrikası, UNOCAL Binası, Türk Bü-yükelçiliği, Ramstore binaları, Azer Yapı Market Bi-nası, Hazar Egitim Merkezi, Karadağ Doğal gazKompresör İstasyonu, SPS, Severnya KombineElektrik Santrali ve Azerbaycan Devlet PetrolŞirketi’nin tesisleri.

Azerbaycan’a en çok ihraç edilen Türk inşaatmalzemeleri arasında ilk sırayı çimento alırken buürünü demir, kereste, elektrik malzemeleri, ha-valandırma sistemleri, demir-çelik boru ve dir-sekler, izolasyon malzemeleri, aksesuarlar, va-nalar ve prefabrik yapılar izliyor. DTM 2008 veri-lerine göre Azerbaycan’a ihraç edilen Türk inşa-at malzemelerinin tüm ihracat oranları içindeki du-rumuna baktığımızda, alçı yüzde 9, çimento yüz-de 6, boyalar ve vernikler yüzde 9, plastic inşaatmalzemeleri yüzde 6, ağaçtan inşaat malzemeleriyüzde 7, duvar kağıtları yüzde 9, tuğla, karo, ki-remit yüzde 10, düze cam, yalıtım camı, cam tuğ-la yüzde 6, aluminyum sağlık gereçleri yüzde 8,asansörler ve lifler yüzde 8, aydınlatma cihazla-rı yüzde 7’lik paya sahip.

Azerbaycan’daki inşaat sektörünün önümüz-deki dönemlerde de büyüme trendini devam et-tirmesi bekleniyor. Özellikle enerji yatırımları veinşaatları ile yüksek katma değerli inşaat proje-lerine ağırlık verilmesi, Türk ekonomisi açısındanda önemli görülüyor.

Ticari ve ekonomik ilişkilerde karşılaşılan sorunlar• Azerbaycan’a yatırım yapan ve faaliyet gösteren iş adamlarımıza dahi en fazla

bir yıllık vize veriliyor.• Azerbaycan’a sadece yatırım amaçlı getirilen alet edevat için gümrük vergisi

muafiyeti uygulanıyor. Üretim için getirilen, ham madde ve yarı mamul mallarada muafiyet uygulanması yeni yatırımları teşvik edecektir.

• Toptan ve perakende satışlarda fazladan ödenen KDV’nin tahsilmekanizmasının yeterli etkinlikte kullanılamaması söz konusu. Bunun içinfazla ödenen KDV’nin ithalatta ödenen KDV ile mahsuplaştırılması çözümolabilecektir.

• Azerbaycan gümrüklerindeki depo ve antrepoların yetersiz olması ciddisorunlara yol açmaktadır. Ayrıca Türkiye’den gelen Türk menşeli mallarınAzerbaycan sınır kapılarında bekletilmemesi ve yükün iç gümrüğe gitmesinisağlamak için gereken işlemlerin daha hızlı yapılması arzu edilmektedir.

• Azerbaycan ile yapılan ticarette nakliye önemli bir maliyet unsurudur. Alınanyüksek yol vergileri ve İran’ın uygulamakta olduğu tonaj sınırlamaları veyollardaki gecikmeler, ilave maliyet getirmektedir.

• Yurt dışına para transferlerinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. • Azerbaycan’da bankaların işletmelere verebileceği kredi, akreditif ve teminat

mektupları konusunda yasal düzenlemeler yetersiz. Azerbaycanmahkemelerince verilen kararların icrasında sorunlar yaşanıyor. İki ülkearasında iş adamlarının sorunlarına ilişkin çözümler bulacak bir tahkimmüessesesine ihtiyaç vardır.

• Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Banka Faaliyeti Hakkında Kanun gibi dışticaret açısından önem arz eden yasal konularda boşlukların olması iki ülkearasındaki ticari ilişkilerde ortaya çıkan sorunların çözümünü zorlaştırıyor.

• Taahhüt alanında proje finansmanının temininde yaşanan bazı güçlükler sözkonusudur. Ayrıca sürdürülmekte olan inşaat projelerinde gerekli olan çimentove inşaat demiri tedarikinde güçlükler yaşanıyor. Azerbaycan’daki iç üretim,pazarın ihtiyacını karşılayamadığından zaman zaman inşaatların durması sözkonusu oluyor.

Page 110: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 111: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak
Page 112: KÜRESEL REKABETİN ŞİFRELERİ · Değerli dostlar ve paydaşlarımız; Geldiğimiz noktada devam eden başka birçok projemiz daha var. El ... Planı’nı kilit öğeler olarak