kÜreselleŞme sÜrecİnde refah devletİnİn dÖnÜŞÜmÜ ve...

158
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ ve ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ROLÜ Yüksek Lisans Tezi AYŞE NUR TUZ İstanbul, 2010

Upload: others

Post on 27-Dec-2019

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ ve ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI

ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN

DÖNÜŞÜMÜ ve SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ROLÜ

Yüksek Lisans Tezi

AYŞE NUR TUZ

İstanbul, 2010

Page 2: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ ve ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANABİLİMDALI

ÇALIŞMA EKONOMİSİ BİLİM DALI

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN

DÖNÜŞÜMÜ ve SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ROLÜ

Yüksek Lisans Tezi

AYŞE NUR TUZ

Danışman: DOÇ. DR. ZEKİ PARLAK

İstanbul, 2010

Page 3: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl
Page 4: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

i

ÖNSÖZ

Bu çalışma, çeşitli kısıtlamalar ve yapılan reformlarla güçsüzleştiği ifade edilen

refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl etkilendiğini ve 1970’lerden

sonraki dönemde, refah devletinin yeniden yapılandırılmasında oldukça önemli olan Sivil

Toplum Kuruluşları’nın rolünü açıklamayı amaçlamaktadır.

Bu çalışmanın tamamlanmasındaki katkılarından dolayı her zaman desteğini

hissettiğim, görüşleri ile beni yönlendiren değerli Hocam Doç. Dr. Zeki Parlak’a, desteğini

hiç esirgemeyen ve beni bu günlere getiren başta Annem Zühal Tuz olmak üzere çok

kıymetli Aileme, Tez çalışmam boyunca bana destek veren sevgili dostum Duygu Utlu’ya,

lisans ve yüksek lisans dönemlerinde bilgilerinden faydalandığım Çalışma Ekonomisi ve

Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı’nın değerli hocalarına, başta Doç. Dr. Süleyman Özdemir

olmak üzere çalışmanın bilgi edinme aşamasında yayınlarından yararlandığım tüm eser

sahiplerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Page 5: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

ii

GENEL BİLGİLER

İsim ve Soyadı : Ayşe Nur Tuz

Anabilimdalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri

Programı : Çalışma Ekonomisi

Tez Danışmanı : Doç. Dr. Zeki Parlak

Tez Türü ve Tarihi : Yüksek Lisans – İstanbul 2010

Anahtar Kelimeler : Refah Devleti, Sosyal Politika, Küreselleşme, Sivil Toplum

Kuruluşları

ÖZET

Sanayi Devrimi ile birlikte işçi sınıfının çalışma koşullarının giderek zorlaşması

sonucu ortaya çıkan sosyal soruna çözüm getirmek amacıyla 20. yüzyılın başında sosyal

politikanın önemli bir aracı olarak “refah devleti” kavramı ön plana çıkmıştır.

II. Dünya Savaşı sonrasında refah devleti en geniş kapsamına ulaşmış ancak 1980’li

yıllarda ortaya çıkan küreselleşme süreciyle birlikte tüm dünyada ekonomik, sosyal,

kültürel, politik alanlarda yaşanan köklü dönüşüm refah devleti anlayışını da farklı bir

boyuta taşımıştır. Bu süreç, devletin işlevlerinin küçültüldüğü, piyasalardan geri çekilişinin

yaşandığı, sosyal refah hizmetlerinin daraltıldığı yeni bir devlet anlayışı arayışının olduğu

bir süreç olmuştur. Bu bağlamda, Sivil Toplum Kuruluşları toplumsal refah sağlamada

devlete yardımcı olmaya başlamıştır. Küreselleşme süreci ile birlikte yaşanan

uluslararasılaşmaya bağlı olarak ulusal sınırları aşan sorunların çözümünde de Sivil

Toplum Kuruluşları önemli bir yarar sağlamıştır.

Page 6: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

iii

Tüm bunlar, Sivil Toplum Kuruluşları’nın devletin yanında önemli bir sosyal

politika bileşeni olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada, refah devletinin

tarihsel süreçte yaşadığı değişimler incelenerek, küreselleşme süreci ile birlikte yaşanan

dönüşümde, STK’ların, refah devletinin yeniden yapılandırılmasındaki rolü anlatılmıştır.

Page 7: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

iv

GENERAL KNOWLEDGE

Name nad Surname : Ayşe Nur Tuz

Field : Labor Economics and Industrial Relations

Programme : Labor Economics

Supervisor : Assoc. Prof. Zeki Parlak

Degree Awarded and Date : Master – İstanbul 2010

Key Words : Welfare State, Social Policy, Globalization,

Non-Governmental Organizations

ABSTRACT

Understanding of the welfare state as a means of social policy came into the stage

in the beginning of 20th century as a solution for social problems stemming from the fact

that proletariat working conditions became harder with the industrial revolution.

After the world war 2 welfare state reached the widest borders, however, together

with the globalization process starting in the 1980s, the radical changes in social, cultutal,

political and economical fields gave the understanding of welfare state another dimension.

This process had become the one that a new understanding of government was being

searched, because at that tine government functions got narrower, there was a recession

from the market, and social welfare services became weaker. Therefore, Non-

Governmental Organizations (NGOs) started to help state in this respect. They also help to

solve the international problems occuring in globalization process.

Page 8: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

v

All these demonstrates that NGOs is an important social policy component of state

in this regard in this state NGOs role in the reconstruction of welfare state in the light of the

hist changes welfare state has lived.

Page 9: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

vi

İÇİNDEKİLER

Sayfa No.

ÖNSÖZ ................................................................................................................................. i

ÖZET................................................................................................................................... ii

ABSTRACT........................................................................................................................ iv

TABLO LİSTESİ................................................................................................................ x

KISALTMALAR .............................................................................................................. xi

GİRİŞ .................................................................................................................................. 1

BİRİNCİ BÖLÜM

KÜRESELLEŞME KAVRAMI ve KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI

I. KÜRESELLEŞME KAVRAMI ve TANIMI ................................................................. 5

II. KÜRESELLEŞMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER................................................. 7

A. Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki Gelişmeler ....................................................... 7

B. Neo-Liberal Politikaların Uygulanması .................................................................. 10

C. Üretimin Küreselleşmesi ........................................................................................ 12

1. Üretim Organizasyonunda Ulus-Ötesi Dönüşüm ............................................... 13

2. Esnek Üretim Uygulamaları ve İşgücü Üzerine Etkisi....... ................................ 15

D. Uluslararası Rekabetin Artması .............................................................................. 16

1. Ekonomik Gelişme ............................................................................................. 16

2. Çok Uluslu Şirketler ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar .................................... 18

a. Çokuluslu Şirketlerin Tarihsel Gelişimi .......................................................... 18

b. Küreselleşmenin İtici Gücü: Çokuluslu Şirketler............................................ 19

c. Uluslararası Ticaret ve Değişen Ticaret Kalıpları ......................................... 20

III. KÜRESELLEŞMEYE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR ............................................... 23

IV. KÜRESELLEŞMENİN SOSYAL POLİTİKA ve REFAH DEVLETİ ÜZERİNE

ETKİLERİ....... ........................................................................................................... 26

Page 10: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

vii

A. Sosyal Politika Üzerine Etkisi .................................................................................. 26

B. Refah Devletinin Zayıflaması................................................................................... 28

İKİNCİ BÖLÜM

REFAH DEVLETİNİN DOĞUŞU, YÜKSELİŞİ ve KRİZİ

I. REFAH DEVLETİ KAVRAMI ve TANIMI ................................................................ 33

II. REFAH DEVLETİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ....... ................................................... 35

A. Refah Devletinin Doğuşuna Kadar Olan Dönem (1880 Öncesi).............................. 36

B. Refah Devletinin Doğuşu (1880-1945)..................................................................... 38

C. Refah Devletinin Yükselişi (1945-1975).................................................................. 41

III. REFAH DEVLETİNİN SINIFLANDIRILMASI ........................................................ 45

A. Refah Devleti ile İlgili Sınıflandırma Girişimleri....... ........................................... 46

B. Esping-Andersen’in Temel Üçlü Sınıflandırması................................................... 49

C. Esping-Andersen’in Sınıflandırmasına Yönelik Eleştiriler ve Katkılar ................. 54

IV. REFAH DEVLETİNİN FONKSİYONLARI .............................................................. 57

V. REFAH DEVLETİNİN GÖREVLERİ ......................................................................... 59

A. Sosyal Güvenlik Görevi....... ................................................................................... 59

B. Eğitim Sağlama Görevi ............................................................................................ 63

C. Sağlık Hizmetleri Verme Görevi ............................................................................. 64

D. Adil Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele........................................................ 66

VI. REFAH DEVLETİNİN KRİZİ ve ÇÖKÜŞÜ............................................................. 68

A. Krizi Ortaya Çıkaran Faktörler.............................................................................. 70

1. Dünya Ekonomi Politikalarındaki Değişim....................................................... 70

2. Yaşanan Finansal Bunalım ................................................................................ 71

3. İş Piyasaları ve Çalışma İlişkilerinde Değişim ................................................. 73

4. Sosyal Hizmetlere Duyulan İhtiyacın Artması.................................................. 76

B. Refah Devletinin Bunalımı ve Yeni Küresel Düzen....... ..................................... 77

1. Yeni Sağ’ın Doğuşu ve Keynesyen Refah Devletinden Neo-Liberal Refah

Anlayışına Geçiş (1975 Sonrası) .......................................................................... 77

Page 11: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

viii

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

REFAH DEVLETİNİ YENİDEN YAPILANDIRMA ARAYIŞLARI ve SİVİL

TOPLUM KURULUŞLARI

I. REFAH DEVLETİNE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR....... ........................................... 80

A. “Kalıntı” ve “Kurumsal” Refah Yaklaşımı............................................................... 80

1. Kalıntı Refah Yaklaşımı ....................................................................................... 80

2. Kurumsal Refah Yaklaşımı ................................................................................. 81

B. Evrensellik ve Seçicilik Yaklaşımı.......................................................................... 81

1. Evrensellik ........................................................................................................... 81

2. Seçicilik ............................................................................................................... 83

C. Refah Sistemlerinde “Yakınlaşma” ve “Uzaklaşma” Yaklaşım............................... 84

1. Refah Sistemlerinin Yakınlaşması........................................................................ 84

2. Refah Sistemlerinin Uzaklaşması ......................................................................... 85

II. REFAH DEVLETİ ANLAYIŞINDA YENİ YÖNELİMLER VE ARAYIŞLAR.......85

A. Refah Devletinin Dönüşümü ................................................................................... 87

B. Devlet Müdahalesinin ve Devletin Sosyal Görevlerinin Azaltılması...................... 88

1. Etkin Devlet Anlayışı .......................................................................................... 89

2. Devletin Sosyal Sorumluluğu .............................................................................. 90

C. Kamusal Harcamaların Azaltılması......................................................................... 91

D. Sivil Toplumun Önplana Çıkması ........................................................................... 93

III. REFAH DEVLETİNİN YAPILANMASINDA SİVİL TOPLUMUN ROLÜ ........... 95

A. Sivil Toplum Kavramı, Sivil Toplum Kuruluşlarının Tanımı ve Tarihsel

Gelişimi...................................................................................................................... 97

1. Sivil Toplum Kavramı ve Tanımı...................................................................... 97

2. Sivil Toplum Kuruluşlarının Tanımı................................................................. 98

3. STK’ların Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi .................................................. 99

B. STK’ların Özellikleri ve Amaçları...................................................................... 101

C. Devlet ve Sivil Toplum İlişkisi........................................................................... 104

D. Sosyal Politika ve STK’lar ................................................................................. 107

E. STK’ların Sosyopolitik Fonksiyonları ............................................................... 108

Page 12: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

ix

F. STK’lar ve Refahın Yeniden Dağılımı .............................................................. 111

G. STK’ların Refahın Yeniden Dağılımındaki Rolü ile İlgili Tartışmalar............. 112

H. STK’lar ve Ülke Uygulamaları......................................................................... 114

1. Avrupa’da STK’lar....................................................................................... 114

a. Almanya ve İngiltere ................................................................................ 116

b. Fransa....................................................................................................... 117

2. Amerike Birleşik Devletleri ........................................................................ 118

3. Türkiye’de STK’ların Durumu.................................................................... 123

SONUÇ .......................................................................................................................... 127

KAYNAKÇA ................................................................................................................ 131

Page 13: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

x

TABLO LİSTESİ

Sayfa No.

Tablo 1 : Esping–Andersen’in Üç Tür Refah Kapitalizmi..................................................50

Tablo 2 : Esping–Andersen’in Değişen Refah Devleti Sınıflandırması.............................54

Tablo 3 : ABD’de STK’lara Dair Bazı Bilgiler................................................................122

Tablo 4 : Çeşitli Ülkeler Açısından STK İstihdamının Tarım–dışı İstihdam İçindeki

Payı, 1996 (%)......................................................................................................123

Page 14: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

xi

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AR-GE : Araştırma Geliştirme

BM : Birleşmiş Milletler

CEEP : European Center of Employers and Enterprises Providing Public Services

(Avrupa Kamu Katılımlı Özel Girişimler ve Ortak Ekonomik Amaçlı Girişimciler

Merkezi)

COPA : Common Agricultural Policy

(Avrupa Birliği Mesleki Tarım Örgütleri Komitesi)

ÇUŞ : Çok Uluslu Şirketler

DTP : Devlet Planlama Teşkilatı

ETUC : European Trade Unions Confederation

(Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu)

GATT : General Agreement on Tariffs and Trade

(Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması)

GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla

GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

GT : Gönüllü Teşekküller

IMF : International Money Fon

(Uluslararası Para Fonu)

IRS : Internal Revenue Service

(Devlet Gelirleri Dairesi)

Page 15: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

xii

IBRD : International Bank for Reconstruction and Development (Dünya Bankası)

ILO : International Labour Organization

(Uluslararası Çalışma Örgütü)

MAI : Çok Taraflı Yatırım Anlaşmaları

OECD : Organization for Economic Cooperation and Development

(Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)

OPEC : Organization of Petroleum Exporting Countries

(Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü)

s./ss. : Sayfa / Sayfalar

STK : Sivil Toplum Kuruluşları

STÖ : Sivil Toplum Örgütleri

UNRISD : United Nations Research Institute for Social Development

(Birleşmiş Milletler Sosyal Kalkınma Araştırmaları Enstitüsü)

WTO : World Trade Organization

(Dünya Ticaret Örgütü)

v.b. : ve benzerleri

Page 16: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

1

GĠRĠġ

18. yüzyılın sonlarına doğru yaşanan Sanayi Devrimi ile birlikte temel üretim tarzı

durumuna gelen kapitalizm, yeni bir sınıfın, işçi sınıfının doğumuna yol açmıştır.

Kapitalizm ile birlikte, yeni oluşan işçi sınıfının oldukça kötü koşullarda ve çok düşük

ücretlerle çalıştırıldığı bir dönem yaşanmıştır. Bu durum, işçi sınıfının sorunlarının giderek

artmasına ve bu sorunlar karşısında büyük tepkilerin oluşmasına neden olmuştur. İşçi

sınıfının giderek yükselen tepkisiyle birlikte ortaya çıkan sosyal soruna çözüm getirmek

amacıyla sosyal politika ve refah devleti düşüncesi doğmuştur.

Yaşanan bu tepkilerin ardından devlet bu duruma yasalar yoluyla müdahale etmeye

yönelmiştir. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Almanya ve İngiltere başta olmak

üzere, bazı ülkelerde oluşan yasal ve kurumsal düzenlemeler, refah devleti anlayışının

temelini oluşturmuştur. Refah devleti için en parlak dönem, “Altın Çağ” olarak

nitelendirilen Keynezyen politikaların uygulandığı 1945-1975 arası dönem olmuştur. Bu

dönemde devlet, en iyi yaşam standardını oluşturmak amacındadır. Bu doğrultuda da

oldukça kapsamlı sosyal güvenlik sistemleri oluşmuştur. Tüm bunlar, piyasa ekonomisinin

devlete olan ihtiyacının artması ve bu nedenle devletin müdahalesine ihtiyaç duyması

sonucu gerçekleşmiştir. Müdahaleci devlet anlayışı sonucunda, refah devletinin işlevleri

gittikçe genişlemiştir. Bununla birlikte, sanayileşmenin, beraberinde sosyal sorunlar

getirmesi, insana yaraşır yaşam ve çalışma koşulları arayışlarını doğurmuş ve devamlı bir

gelişmeler dizisi sonucunda modern refah devletleri düzeyine ulaşılmıştır. Öncelikle ulusal

Anayasalar ve yasalarla güvence altına alınan sosyal haklar, daha sonra evrensel bir nitelik

kazanarak uluslararası sosyal normların gelişimini de doğurmuştur. AB gibi bölgesel

birlikler de, bu süreci kendi iç dinamikleri içinde daha da ileriye götürmüştür. Eğitim ve

sağlıktan, kentleşme, çevre ve tüketicinin korunmasına, istihdam ve gelir dağılımından

çalışma yaşamının düzenlenmesine kadar güdülen bu sosyal politikalar, Batı toplumlarında

Page 17: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

2

bir Altın Çağ‟ın yaşanmasına yol açmış; sendikalar güçlenmiş, ücretler yükselmiş, sosyal

refah olanakları gittikçe genişlemiş ve bütün göstergeler pozitif yönde ilerlemiştir.

1970‟li yıllara gelindiğinde ise, tüm dünyada ekonomik, sosyal, kültürel, politik

alanlarda önemli dönüşümler yaşanmıştır. Bu dönüşüm, küreselleşme olarak

adlandırılmıştır. Küreselleşme süreci dünyayı siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel

açılardan, yani her yönüyle, büyük bir değişimin içene itmiştir. Bu süreç, tüm dünyayı hem

olumlu hem de olumsuz yönleriyle etkilerken, Keynezyen refah devletini de aynı şekilde

etkisi altına almıştır.

Liberalizmin “doğal düzenine” geri dönmeyi amaçlayan değişim politikaları, devlet

müdahalesinin uluslararası rekabet ortamında ülkelerin gelişimini engellediği ve rekabet

edebilmek için müdahalenin olmaması gerektiği yönünde olmuştur. Bu durumda, 1975‟ten

sonra dünyada rekabet edebilmek amacıyla sosyal harcamaların azaltılması gerektiği

düşüncesi benimsenmeye başlanmıştır. Bu düşünce paralelinde, 20. yüzyılın ortalarından

itibaren kamu harcamaları giderek artarken 1970‟lerde ortaya çıkan neo-liberal politikalarla

birlikte vergiler düşmüştür. Bu nedenle kamu harcamaları devletin üstünde büyük bir yük

olmaya başlamış ve refah devleti krize girmiştir. Krizden kurtulmak için refah devletini

yeniden yapılandırma yoluna gidilmiştir. Bu doğrultuda, başta sosyal güvenlik sistemi

olmak üzere pek çok alanda reformlar yapılmaya başlanmıştır. Kamu harcamalarının

kısılması ve sosyal refah hizmetlerinin sunumunun sivil topluma aktarılma düşüncesi ön

plana çıkmıştır.

Küreselleşme süreci ile birlikte refah devleti yeni ekonomik politikalara

uyumlaştırılmaya çalışılmakta ve sosyal refah hizmetlerinin sağlanmasında alternatif bir yol

olarak Sivil Toplum Kuruluşları‟na başvurulmaktadır. ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya

gibi birçok ülkede yasalarda gerçekleştirilen değişikliklerle, devletin sosyal refah

hizmetlerindeki finansman ve denetim sorumluluğu devam ederken, hizmetlerin üretim ve

dağıtım sorumluluğu STK‟ya devredilmiştir. Ancak, sosyal refah hizmetlerinin sivil

Page 18: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

3

topluma aktarılmaya çalışılmasına rağmen kamunun bu alandaki sorumluluğunun hala

oldukça önemli olduğu görülmektedir. Bu nedenle STK‟lara sorumluluk verilmesi asla

devletin sorumluluğunun azalacağı anlamına gelmemektedir. Burada olan şey, sadece

toplumun en yararına olacak şekilde, sosyal refahın uygulama şeklinin değişmesidir. Yoksa

devletin sosyal sorumluluklarından geri çekilmesi amaçlanmamıştır. Aksine refah

devletinin amacına ulaşmada mevcut olan kapasitesi, bu yolla genişletilmeye çalışılmıştır.

Bu nedenle, refah devletinin yeniden yapılandırılmasında sivil toplumun rolünün

anlatılması oldukça önemlidir.

Bu çalışma ile amaçlanan, çeşitli kısıtlamalar ve yapılan reformlarla güçsüzleştiği

ifade edilen refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl etkilendiğini ve

1970‟lerden sonraki dönemde, refah devletinin yeniden yapılandırılmasında oldukça önemli

olan STK‟ların rolünü açıklamaktır.

Bu çalışmanın hipotezi; her ne kadar Keynezyen dönemde Altın Çağını yaşayan

refah devletlerinin küreselleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan yeni politikalar

doğrultusunda olumsuz bir şekilde etkilendiği yönündeki düşünceler yaygın olsa da,

yaşanan bu gelişmelerin refah devleti anlayışı ve uygulamaları üzerinde büyük bir

gerilemeye neden olmadığını, sosyal refah hizmetlerinin sunumunun devletin yanında

başka kurumlara aktarılarak Sivil Toplumun sosyal refah hizmetlerini birlikte üstlenmeye

başladığını ve bu durumun refah devleti anlayışını yok etmediğini göstermektir.

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm‟de, refah devletlerini

zayıflattığı düşünülen ve çalışmanın ana eksenini oluşturan dönüşümün ortaya çıkmasına

neden olan küreselleşme süreci incelenmiştir. Bu bölümde, küreselleşme kavramının ortaya

çıkışı anlatılmış, küreselleşmeye neden olan gelişmeler açıklanmış ve küreselleşmenin

sosyal politika ve refah devleti üzerindeki etkileri anlatılmıştır.

Page 19: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

4

İkinci Bölüm‟de, refah devletinin dönüşüm sürecini daha iyi aktarmnak amacıyla,

sosyal politika üreticisi olarak refah devleti kavramı açıklanmış, refah devletinin tarihsel

gelişimi ve refah devletlerini sınıflandırma amacına yönelik Esping–Andersen‟in çok

bilinen “üç refah rejimi” ayrımı anlatılmış, refah devletinin fonksiyonları ve görevleri

açıklanmış ve küreselleşme süreci ile birlikte refah devletinde yaşanan bunalımı doğuran

faktörler üzerinde kapsamlı bir şekilde durulmuştur.

Üçüncü Bölüm‟de ise, devletin krizden çıkmak üzere ne gibi arayışlara yöneldiği

konu edilmiştir. Yani devletin kendisini yeni koşullara uyarlayabilmesi için ele alınan

seçenekler (harcamaların kısılması, sosyal refah kurumlarının reformu ve sosyal refah

hizmetlerinin sunumunun Sivil Toplum Kuruluşları‟na aktarılması) üzerinde durulmuş ve

STK‟lara detaylı bir biçimde yer verilerek STK‟ların bazı ülkelerdeki gelişimi

açıklanmıştır. Çalışma, genel bir değerlendirmenin yapıldığı ve sonuçların ele alındığı

Sonuç Bölümü ile sona ermiştir.

Page 20: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

5

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

KÜRESELLEġME KAVRAMI ve KÜRESELLEġMENĠN BOYUTLARI

I. KÜRESELLEġME KAVRAMI ve TANIMI

1980‟li yıllara kadar toplumlar tarafından bilinmeyen ve kullanılmayan bir kavram

olan küreselleşme, son otuz yıla damgasını vuran en popular kavramlardan biri olmuştur.

Bu kavramın temeli, modernizmin dünyayı bütünleştirdiğini öngören 19. ve 20. yüzyıl

sosyologları ve politik–coğrafyacılarının çalışmalarında yatmaktadır. Bu kavramın gerçek

anlamda kullanımı ise 1960–1970‟li yıllara Wendel Wilkie ve Roma Kulübü‟nün

çalışmalarına dayanmaktadır. Bunlar, küreselleşme kavramını ilk kez, Brettonwood

sisteminin çökmesinin ve yeni iletişim teknolojilerindeki gelişmenin hemen ardından

kullanmıştır. Bu dönemde dünyanın ekonomik, sosyal ve politik açıdan artarak

bütünleşmesi ve ülkelerin birbirine daha da bağımlı hale gelmesi karşında mevcut

kavramlar yetersiz kalmıştır. Bu süreci açıklamak için geliştirilen çok sayıda alternatif

kavramlardan biri küreselleşme olmuştur.1 Öte yandan, küreselleşme kavramının yaygın bir

kabul görmesi, geleneksel kavramların bu yeni süreci ifade etmede yetersiz kalmasından

kaynaklanmaktadır.2

Küreselleşmenin birden çok tanımı bulunmaktadır. Her bir yazarın her şeyi

açıklamak için kullandığı kendine ait bir küreselleşme tanımı olduğunu sıkça ifade

edilmektedir. Dilip, küreselleşmenin 100‟e yakın tanımın bulunduğunu ifade etmektedir.3

Son derece basit olduğu kadar oldukça karışık tanımlar da mevcuttur. Küreselleşmenin

1 D. Held ve A. McGrew, “The Great Globalization Debate: An Introduction”, (eds.) D. Held ve A.McGrew,

The Global Transformations Reader, London: Polity Press, 2003, s. 3. 2 R. Petrella, “Globalisation and Internationalization: The Dynamics of Emerging Word Order”, (eds.) R.

Boyer ve D. Drache, State and Markets: The Limits of Globalisation, London: Rutledge Publ., 1996, s.

64. 3 D. K. Dilip, Economic Dimensions of Globalization, Boston: Palgrave–MacMillan Publ., 2004, s. 6.

Page 21: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

6

ekonomik, politik, sosyal ve kültürel boyutları mevcuttur. Ancak, küreselleşmeye yönelik

tartışmalarda genellikle ekonomik boyut ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle yapılan tanımlar

ve en yoğun tartışmalar ekonomi temellidir.4

Küreselleşme, DPT‟nin 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı‟nda yaptığı tanıma göre;

“ekonomik, politik, sosyal, kültürel alanlarda, bazı ortak değerlerin yerel ve ulusal sınırları

aşarak dünya çapında yayılmasını” ifade etmektedir.5 Bu yeni süreç, ekonomik alanda

liberal ekonomik düzenin, politik alanda ise demokrasinin (liberal demokrasi) ön plana

çıkmasına yol açmıştır.6 Ekonomik alanda var olan etkileşim ve aktivite temel alınarak

yapılacak tanımlamada küreselleşme, uluslararası ve liberalleşme kavramlarını

içermektedir. Uluslararasılaşma, sınır ötesi ekonomik akış hacmindeki artış; liberalleşme

ise, ticari engellerin ve sınırlar arası akışlara yönelik kısıtlamaların kaldırılması anlamına

gelmektedir.7 Sermayenin uluslararası akış hacminin büyümesi, bağımsız ulusal

ekonomilerin uluslararası düzenlemeler ve süreçler ile dünya ekonomisine eklemlenmek

suretiyle kapsandığı, küreselleşmiş bir ekonomiye geçişi sağlamıştır.

Diğer bir tanımlamaya göre ekonomik küreselleşme; siyasi sosyal ve teknik

sebeplerle dünyada sermayenin, ticaretin, üretimin ve işgücünün uluslararası rekabete konu

olma eğilimin kuvvetlenmesini dolayısıyla faktör ve ürün piyasalarının bütünleşmesini

ifade etmektedir.8 Friedman‟a göre küreselleşme, serbest piyasa kapitalizminin hemen her

ülkeye yayılması demektir ve kendine özgü kuralları vardır. Bu kurallar dışa açılma, devlet

denetiminin azaltılması ve özelleştirme unsurları etrafında dönen unsurlardır.9 Buaman

4

J. E. Stiglitz, Globalization and its Discontents, New York: WW Norton 2002, s. 35. 5 Sülayman Özdemir, KüreselleĢme Sürecinde Refah Devleti, No: 69, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası

Yayınları, 2004, s. 176. 6 DPT, KüreselleĢme Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara:

DTP Yayınları, 2000, s. 3 7 Robert O‟Brien and Marc Williams, Global Political Economy, Evolution and Dynamics, New York:

Palgrave Macmillan, 2004, s. 316. 8 Mustafa Aykaç, “Globalleşen Dünyada İşgücü Piyasaları”, Çevre Dergisi, Sayı: 14 (Mayıs-Temmuz 1995),

s. 30. 9

Thomas Friedman, Lexus ve Zeytin Ağacı KüreselleĢmenin Geleceği, İstanbul BZD Yayıncılık, 1999, s.

31.

Page 22: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

7

küreselleşmeyi; “şeylerin elimizden kaçtığı hissinin güç kazanması, dünya sorunlarının

belirsiz, kuralsız ve kendine buyruk doğaya sahip olması, bir merkezin, bir kontrol

masasının olmaması, kısacası yenidünya düzensizliği” olarak tanımlamaktadır.

Sonuç olarak, farklı görüşleri taşısa da bu tartışmalarda üzerinde ortaklaşılan nokta,

küreselleşmenin mal ve hizmet ticaretinin arttığı, doğrudan yabancı yatırım ve kısa vadeli

sermaye hareketlerinin serbestleştiği, teknolojik yeniliklerin ve bilgi teknolojisinin ivme

kazandığı ve yaygınlaştığı, kuralsızlaşmanın benimsenmesi ile dünya ekonomisinin

bütünleştiği bir süreç olmasıdır.10

II. KÜRESELLEġMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Özellikle 1980‟li yıllardan itibaren kilit bir kavram haline gelen küreselleşmeyi

(globalleşme) bir süreç olarak ele alarak bu sürece neden olan faktörleri ana hatları ile

incelemek yaralı olacaktır.

A. Bilgi ve ĠletiĢim Teknolojilerindeki GeliĢmeler

Teknolojik gelişmeler, toplum üzerinde büyük etki yaratan önemli bir faktör

olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın sonunda giderek önem kazanan yeni teknolojiler, ülke

ekonomileri ve toplumlar arasında kuvvetli ilişkiler kuran ve ülkeler arasındaki mesafeleri

ortadan kaldıran küreselleşmenin ortaya çıkmasında önemli bir etkiye sahiptir.

Teknoloji; bir bilgi birikiminin, bir kültürün, bir düşünüşün ve bir davranışın ürüne

yansıması, kısaca belirli hedeflere ulaşmak için çeşitli aşamalarda getirilen bilgi

10

Zeki Erdut, Uluslararası Sosyal Politika ve Türkiye, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir: 2003, ss. 1-2.

Page 23: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

8

birikiminin üretim sürecine uygulanmasıdır.11

Teknolojik gelişme üretim ile ilgili

yöntemleri, kullanılan araç ve aletleri bilgideki gelişmeyi ifade etmektir.12

200 yıl önce İngiltere ve Batı Avrupa ülkelerinde, buharlı makine ve bu

makinelerin kullanıldığı dokuma tezgâhları, kol gücü dönemini kapsayan ve makineleşme

dönemine geçilmesini sağlayan yeni teknolojinin simgesi olmuştur. 19. yüzyılın sonları ve

20. yüzyılın başlarında Fransa, Almanya ve İsveç gibi bazı Batı Avrupa ülkelerinde ve

ABD‟de kimyasal ürünleri geliştirerek elektriği yaygınlaştırarak ekonomik büyümeyi

sağlayan yeni teknolojiler teknolojik gelişmede yeni bir aşamayı oluşturmuşlardır.13

II.

Dünya Savaşı‟ndan 1970‟li yıllara kadar olan dönemde ise, teknolojik gelişmelerin büyüme

ve olgunlaşma dönemine girdiği söylenebilir. Bir anlamda bu dönem, ekonomik gelişme ve

teknolojik değişme açısından endüstri ilişkilerinde durgunluğun hâkim olduğu bir

olgunlaşma dönemi olarak göze çarpmaktadır.14

1970‟li yılların sonrasında ise, küreselleşmenin yayılma hızını etkileyen teknolojik

gelişmeler 3 safhada (buluş, yenilik, yayılma) incelenebilir. Buluş ve yenilik safhaları

arasında yapılan ayrım, teknik yeniliklerin ekonomik faaliyetlere yansımasını

göstermektedir. Bu ayrıma göre buluş safhası; bilimsel ve teknolojik alanda bir gelişmeyi

yenilik safhası ise; bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ekonomik faaliyetlere uygulanmasını

ifade etmektedir. Yenilik safhasından yayılma safhasına geçmek için bazı uygulamalardan

geçilerek maliyetlerin optimum seviyeye düşürülmesi gerekmektedir. Maliyeti optimum

seviyeye düşüren yenilikler, öncelikle teknolojik alt yapının kurulması ve işletilmesi

şartıyla nihai sonuca ulaşır.15

11

Tuncay Güllüoğlu, “Yeni Teknolojilerin Çalışma İlişkilerine Etkileri”,

http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=190, (Çevirimiçi: 05.02.2009), s. 1. 12

Yusuf Balcı, “Bilgi Teknolojisi ve İstihdam”, Çerçeve, Yıl 4 Sayı, 15 Ağustos-Ekim, 1995, s. 78. 13

Hilmi Fuat Aran, “Dünyada ve Türkiye‟de Küreselleşme ve Sendikalar Üzerine Etkisi”, (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, SBE), 2003. s. 76. 14

Abdulkadir Şenkal, Sendikasız Endüstri ĠliĢkileri, Ankara: Kamu-İş Yayınları, 1999, s. 56. 15

Şenkal, 1999, s. 56.

Page 24: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

9

1980‟li yıllara gelindiğinde ise, bir ürünün üretiminden diğer bir ürünün üretimine

geçişte çok az ayarlama ve bekleme süresi gerektiren üretim süreci, hızla ayarlanabilen ve

programlanabilen esnek otomasyon teknolojilerinin giderek yaygınlaşması ve ürünün

çeşitlendirilmesi üretim sürecinin genişlemesini sağlamıştır.

Küreselleşmenin kaynaklarından biri olan teknolojik gelişim bir teknolojik ihtilalin

sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu teknoloji ihtilali de iki ayrı devrimden ama ikisi birlikte

oluşan iki devrimden meydana gelmiştir. Bunlardan birisi, iletişim teknolojisi devrimidir.

Yani telefon denilen nesnedir. Diğeri ise, bilişim teknoloji devrimi, yani bilgisayardır. Bu

iki nesne, birlikte inanılmaz bir teknolojik devrim yaratmışlardır. Dünyanın her yerinden,

telefonla, her an her yere ulaşmak olanaklı hale gelmiştir. Bilgisayarlar inanılmaz bir hızla

ve yanılmaz olarak hesap yaptıklarından ve karar verdiklerinden, her an, her yerden

inanılmaz bir süratte hesap yaparak karar vermek olanaklıdır.16

Tüm bu teknolojik değişimler, iletişim hızını arttırıp maliyeti düşürerek daha hızlı

ve ucuz etkileşim sağlayarak ürün ve faaliyeti bölgeselleştirip entegre ağlar sayesinde

dağıtımı kolaylaştırarak küreselleşmeye olanak sağlamıştır. Gümrük uygulamalarına ilişkin

elektronik raporlama ve dokümantasyon uygulamaları uluslararası anlamda teknik engelleri

ortadan kaldırmış ve ekonomik uzaklıkların giderek azalması zamandan tasarruf sağlayarak

ülkeler ve kıtalar arası finans pazarlarını 24 saat faal duruma getirmiştir. Teknolojinin

kullanımı ile sınır ötesi faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin yanı sıra çalışma ilişkilerine

değişiklikler getirmiştir. Her geçen gün daha fazla sayıda insan evinde çalışmaya

başlamaktadır. Diğer yandan, üretim teknikleri de değişmektedir. Standart ürünlerin

yığınsal üretimi için kullanılan sistemlerin yerini daha fazla çeşitlenen ürünlerin daha kısa

üretim süreçlerinde üretilmelerine olanak sağlayan yöntemler almıştır.17

16

Emre Kongar, Küresel Terör ve Türkiye (KüreselleĢme, Huntington ve 11 Eylül), İstanbul: Remzi

Kitabevi, 2001, ss. 18-19. 17

ICTFU Sendikalar için Küreselleşme Rehberi, “Küreselleşme Rehberi-1”, DİSK Yayınları, No: 34, Ocak

2003, s. 6.

Page 25: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

10

Küreselleşme, enformasyon teknolojisindeki gelişmelerin hem nedeni hem de

sonucu olarak dünyayı büyük bir pazara dönüştürmüştür. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin

üretimdeki engelleri ve geleneksel engelleri kaldırmasıyla üretim süreçleri küresel nitelik

kazanmıştır. Bu nedenle teknolojik gelişmelerin üretim sisteminde oluşturduğu değişimler

küreselleşmenin hem sebebi hem de sonucu olarak değerlendirilmektedir.

B. Neo-Liberal Politikaların Uygulanması

Günümüzde bazı gözlemcilere göre, endüstri ilişkilerinde ve emek piyasalarında

yaşanan değişimler, ürün piyasalarının küreselleşmesi ile rekabet baskılarını arttırmış ve

uluslararası düzeyde daha ileri bir işbölümünün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Gelişmiş

ülkelerdeki pek çok sektörde, maliyetlerin baskısıyla üretim süreçleri azgelişmiş ülkelere

kaydırılmaktadır. Buna dayanarak gelişmiş ülkelerin özellikle üretim süreçlerinin emek

yoğun kısımlarını, emeğin ucuz olduğu azgelişmiş ülkelerin yedek emek ordusuyla ikame

ettikleri gözlenmektedir. Kimi yazarlar tarafından yeni uluslararası işbölümü olarak

isimlendirilen bu olgu, üretim sürecine uluslarüstü bir nitelik kazandırmaktadır. Bunun

sonucunda ulusal sınırlar geçirgen bir hal alırken bu olgu, ülkelerin birbirleri ile olan

ekonomik bağımlılıklarını arttırmaktadır.18

Evrensel olarak serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte dünya ekonomisinde

yaşanan değişimin temel unsuru; bütün ülkelerin dünya pazarı ile bütünleşmesi, mal-

hizmet-sermaye hareketlerinin tam serbestleşmesi ile ekonomik küreselleşme eğilimlerinin

giderek artmasıdır. Bu doğrultuda; dış ticaretin koruma politikalarından arındırılması,

sübvansiyonların kaldırılması, ulusal paraların konvertibilitesinin sağlanması, devlet

tekellerinin kaldırılması, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi, mal-hizmet-

sermayenin dolaşımındaki kamu müdahalelerinin kaldırılması; dolaysız yatırımlar, portföy

yatırımları ve kısa vadeli sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması

18

Zeki Parlak, “Yeni Uluslararası İşbölümü Yaklaşımının Eleştirel Bir Değerlendirilmesi”, Prof. Dr. Nusret

Ekin’e Armağan, Ankara: TÜHİS Yayınları, Yayın No: 38, 2000, s. 673.

Page 26: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

11

hedeflenmektedir. Böylece dünya ekonomisi; katılımcıları özel girişimciler olan

piyasalarına rekabet koşullarının hâkim olduğu ve dürtüsünün kar olduğu bir alana

dönüşebilecektir. Kamu müdahaleleri ortadan kalkacağı için özel girişimciler, kendi rekabet

güçleri nispetinde kazanacak veya kaybedecek ve sonuçta rekabet koşulları verimliliği ve

karlılığı arttıracaktır.19

Tüm bunlar yapısal uyum politikaları adı altında tüm dünyada

uygulanmaya başlanmıştır.

Neo-liberalizm, ekonominin bu derece değişmesi ve gelişmesinde en önemli etken

olmuştur. “Yeni özgürlükçülük” anlamına gelen neo-liberalizm, küreselleşmenin temelini

oluşturan politikalar ile 1980‟li yılların başından itibaren dünyada hâkim politika olmuştur.

Dünyada yaşanan bu süreci yönlendiren en önemli güçler Amerika Birleşik Devletleri

(ABD), diğer zengin ülkeler ve uluslararası örgütlerin asıl hedefi „tek küresel pazar‟

idealine ulaşmaktır. Bunun için de devletin ekonomideki rolünün giderek sınırlandırılması

ve yalnızca dış ticaret ve sermaye hareketlerinde değil, para ve maliye politikalarında da

devletin ekonomiye hiç müdahale etmeyerek ekonominin serbest piyasa aktörlerine

bırakılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, dünya güçleri bu amaca yönelik olarak önlerine

çıkan engelleri kaldırmak için Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Çok Taraflı Yatırım

Anlaşmaları (MAI) gibi kurumsal ve hukuki antlaşmaları tüm dünyada yaymaya

çalışmaktadır.20

Ekonomiyi bu şekilde değiştiren neo-liberalizm, küreselleşmenin temelinde yatan

ideoloji olarak 1980‟li yıllardan itibaren dünyaya hâkim olmuştur. Bunun sonucu olarak

ekonomik durgunluk, kar oranlarında gerileme, üretimde düşüş ve işsizlik oranlarında artış

gözlenmiştir. Bu gelişme küreselleşmenin sosyal boyutunun ne kadar yetersiz olduğunu

göstermektedir.

19

Özlem Özkıvrak ve Dilek Dileyici, “Globalleşme, Bölgeselleşme ve Mega Rekabet”,

http://www.econturk.org/dtm7.htm, (Çevirimiçi:13.04.2009), s. 4. 20

Gülten Kazgan, Tanzimattan 21. Yüzyıl’a Türkiye Ekonomisi, İstanbul: Altın Kitaplar, 1999, s. 117.

Page 27: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

12

C. Üretimin KüreselleĢmesi

Enformasyon ve mikro-elektronik teknolojilerinin gelişmesinin doğal sonucu olarak

üretim süreci ulusal sınırları aşmış ve ulus-ötesi bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Üretim

artık parçalara ayrılabilmekte, dünya sanayi üretiminin büyük bir yüzdesini elinde

bulunduran çok uluslu şirketler bunu emek-gücü mailiyetlerinin en düşük olduğu ülkelere

yönelerek değerlendirmektedir. 1970‟li yıllardan sonra Japonya‟nın Post-Fordist üretim

sistemini mikro-elektronik teknolojiyle birleştirmesi, merkez ülkeler arası varolan rekabeti

arttırması bağlamında şirketlerin ve onların arkasındaki ulus devletlerin rakiplerine karşı

rekabet üstünlüğü sağlamak için üretimin küreselleşmesi anahtar bir rol oynamıştır.

Üretmin küreselleşmesi, herhangi bir mal veya hizmetin son anına geliş konumuna kadar

ki, tasarım, AR-GE, bölünecek parçaların belirlenmesi, montaj, kalite kontrol, ambalaj

aşamaları en düşük maliyetli ülkelerde veya bölgelere verilmektedir.21

Bu noktada, üretilen

mal veya hizmet küresel ağlarla birbirine bağlanmaktadır. Üretimin küreselleşmesi bu

bağlamda dünya pazarları için üretim yapan fason ilişkileriyle küresel mal zincirleri içinde

birbirlerine içiçe geçmiş, ihracat işlem bölgeleri olan küresel fabrikaları ortaya

çıkarmıştır.22

Bu çerçevede çokuluslu şirketler, küresel mal zincirlerini oluşturan aktör

görevini yapmışlardır.

Küreselleşmeyle birlikte çalışma ilişkilerinde yaşanan önemli dönüşümlerden biri

olan üretimin küreselleşmesi konusunu “Üretim Organizasyonunda Ulus-Ötesi Dönüşüm”

ve “Esnek Üretim Uygulamaları ve İgücü Üzerine Etkisi” olmak üzere iki başlık altında

inceleyebiliriz.

21

Murat Kalyoncu, “Küreselleşme ve Sosyal Politika”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul:

Marmara Üniversitesi SBE), 2005, s. 15. 22

Metin Özuğurlu, “Küresel Fabrikanın Doğuşu ve Yükselişi”, 2000-2003 Petrol-ĠĢ Yıllığı: KüreselleĢme

KoĢullarında Kapitalizm ve Sendikal Hareket, İstanbul: Petrol-İşYayınları No:85, 2003, s. 197.

Page 28: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

13

1. Üretim Organizasyonunda Ulus-Ötesi DönüĢüm

Küreselleşme süreciyle birlikte giderek liberalleşen ekonomiler paralelinde üretim

organizasyonunda da köklü dönüşümler yaşanmıştır. Bunların en önemlilerinden birisi,

üretimin artık ulusal sınırları aşması ve ulus-ötesi bir kimlik kazanmasıdır. İçe yönelik

sermaye birikimi rejimi çerçevesinde uygulanan yüksek gümrük duvarlarıyla korunma

altına alınmış ulusal üretim anlayışı terk edilmiş, sermayenin uluslararasılaşmasının doğal

bir sonucu olarak dışa yönelik sermaye birikim rejimi uygulamaya sokulmuştur. Bunun

anlamı ülke ekonomilerinin küresel (dünya) ekonomiler ile bütünleşmeleridir.23

Dünya

piyasalarındaki büyük rekabet ortamında maliyetlerini en aza indirenler ayakta kalacaktır.

Bu nedenle endüstrileşmiş ülkeler emek-yoğun üretim alanlarını işgücü maliyetlerinin

düşük olduğu az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere kaydırmıştır. Bu yönüyle üretimin

küreselleşmesi refah devletinin temelini teşkil eden istihdamı etkilemiştir.

Üretim organizasyonunda yaşanan ulus-ötesi dönüşüm, küreselleşme sürecinin

önemli sonuçlarından biridir. Enformasyon ve mikro-elektronik teknolojilerinin

gelişmesinin doğal sonucu olan bu durum, üretim sürecinin ulusal sınırlara hapsolmamasına

ve ulus-ötesi bir kimlik kazanmaya başlamasına neden olmuştur. İşletme içinde ve

işletmeler arasındaki ilişkilerde elektronik enformasyon teknolojisinin kullanılması ve bu

kullanımın yarattığı örgütsel yeniden yapılandırmalar sayesinde işletmelerin karar alma

merkezlerinin dünyanın her tarafındaki üretim birimleri ve montaj fabrikalarıyla saniyesi

saniyesine temas halinde bulunabilmesi ve üretim sürecini yönlendirebilmesidir.

Bu durum üretim sürecinin, özellikle de emek-gücü maliyetleri dikkate alınarak

parçalara ayrılabilmesine, belirli aşamalarının değişik bölgelerde gerçekleştirilebilmesine

olanak sağlamaktadır.24

Böylece üretimin pek çok sektörde küreselleşmesi mümkün

23

Fuat Ercan, “Sermaye Birikim Rejiminin Çelişkili Sürekliliği”, Neoliberalizmin Tahribatı, (Derleyen

Balkan, Neşecan ve Sungur Savran), İstanbul: Metis Yayınları, Mayıs 2004, ss. 9-43. 24

Mustafa Acar, “Ekonomik, Siyasal ve Sosyal Kültürel Boyutlarıyla Küreselleşme : Bir Tehdit mi, Bir Fırsat

mı?”, http://www.liberal-dt.org.tr/, (Çevirimiçi:23 Haziran 2005), s. 12. Aktaran: Ali Bakın, “Küreselleşme,

Page 29: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

14

olmuştur. Bu nedenle özellikle 1980‟li yıllardan itibaren ucuz emeğe dayanan imalat

sanayileri Güneydoğu, Asya, Çin, Latin Amerika ve Doğu Avrupa‟ya kaymıştır. Önceleri,

1960‟lı yılların sonlarından itibaren tekstil, hazır giyim ve ayakkabı gibi emek yoğun

sektörlerde başlayan küresel üretim 1970‟lerde elektronik ve otomobil gibi sermaye yoğun

imalat sektörlerinde de yaygınlaşmıştır. 1990‟ların sonlarından itibaren ise, hizmet

sektöründe çağrı merkezleri, bilgisayar yazılımı, finansal ve muhasebe hizmetleri gibi pek

çok hizmet işi, gelişen ülkelerde taşeron işletmelere yaptırılır hale gelmiştir. Üretimin

örgütlenme biçimdeki dönüşümün küresel ekonomik bütünleşmenin oldukça farklı ve ileri

bir aşamasını teşkil ettiği ileri sürülmektedir.25

Çokuluslu şirketler bu sürecin itici gücücü olmaktadır. 1960‟lara kadar çokuluslu

şirketlerin genellikle dikey olarak bütünleştirilmiş hiyerarşik koordinasyon ve üretim

yapılarına sahip oldukları bilinmektedir. Ancak, çokuluslu şirketler günümüzde oldukça

farklı bir yapıya sahiptir. Zira, pek çok çokuluslu şirketin esneklik ve rasyonelleşme

stratejileri çerçevesinde ihtiyaç duydukları pek çok ürün, ara–mal ve hizmeti üretmek

yerine küresel piyasalardan tedarik etmeleri küresel düzeyde ağ tipi bir örgüt yapısının

gelişimine yol açmıştır.26

Bu yapı, her bir kademesinde farklı ölçek ve niteliklere haiz çok

sayıda taşeron ve yan sanayi işletmesinin bulunduğu bir piramide benzemektedir.27

Piramidin tepesinde merkezi gelişmiş ülkelerde bulunan çokuluslu şirketler, altında bir

kısmı çokuluslu olan büyük tedarikçi şirketler bulunmaktadır. Daha alt kademeler de ise,

dünyanın çok farklı ülkelerinde bulunan ve bir kısmı muhtemel kayıtışı olan binlerce küçük

ve orta ölçekli işletme mevcuttur. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen

Sosyal Politika Alanında Yaşanan Dönüşüm ve Türkiye‟ni Refah Rejiminin Karmaşık Niteliği”,

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, SBE), 2005, s. 52. 25

S. Hayter, “The Social Dimension of Global Production Systems: A Review of the Issues”, ILO Working

Paper No: 25, 2004, s. 2. 26

G. Gerreffi, J. Humphrey, ve T. Sturgeon, “ The Governance of Global Value Chaine”, Review of

International Political Economy, Vol. 12, No1 February, 2005, s. 90. 27

S. Hayter, 2004, s. 5.

Page 30: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

15

gelişmeler, çokuluslu şirketlere böylesine karmaşık tedarik sistemlerini başarılı bir şekilde

koordine etme imkanı vermektedir.28

2. Esnek Üretim Uygulamaları ve Ġgücü Üzerine Etkisi

Küreselleşme sürecinde üretimde yaşanan değişimin bir boyutu da esnek üretim

uygulamalarının yaygınlık kazanması olmuştur. İkinci Dünya Savaşı‟ndan sonra geniş bir

uygulama alanı bulan Fordist üretim modeli, yığın pazarlarına yönelik üretim yapan, bu

yüzden toplumun korporatist nitelikte örgütlenmesini öngören bir toplum paradigmasını

yansıtmaktaydı. Ancak, küreselleşme ile birlikte “post-kapitalist toplum”, “bilgi toplumu”

olarak da bilinen yeni bir toplumsal oluşumdan söz edilmeye başlanmıştır.29

Çalışma hayatında esneklik; sayısal, zamana göre, fonksiyonel, ücret gibi çeşitli

şekillerde tanımlanabilmekle beraber esas olarak değişebilirlik ya da değişime ayak

uydurabilme yeteneği olarak nitelenmektedir.30

Bu bakış açısına göre, çalışma hayatında

var olabilmek / ayakta kalabilmek için esneklik uygulamaları büyük önem taşımaktadır.

Teknolojik ilerlemeye paralel olarak Fordist üretim modelinin yüksek maliyetli özel amaçlı

makinelerinin yerini çok amaçlı programlanabilen robotların alması, üretim miktarı ve

çeşitliliği gibi konularda büyük esnekliklerin sağlanmasına yol açmıştır.31

Bu sayede

Fordist üretim modelinin tersine iş küçük ve parçalanmış iş birimlerine ayrılabilmekte,

değişen pazar koşullarına ve dalgalanmalara daha kolay uyum sağlayabilmektedir. Böylece

sermaye, örgütlü işçi hareketlerinin kısıtlamalarından ve endüstriyel kurallardan

kurtulabilmektedir.32

Ayrıca esneklik uygulamaları ile sermaye, çalışma sürelerini

belirsizleştirip iş güvencesini kaldırarak gelecek kaygısı ve korkusu içinde güvenini

28

D. Hummels, J. Ishii ve D. Yi, Kei–Mu, “The Nature and Growth of Vertical Specialization in World

Trade”, Journal of International Economics, Vol. 54, 2001, s. 75–96. 29

Tülin Öngen, “Esneklik: Kapitalizmin Yeni Fetişi”, Ġktisat, Sayı 357, Mayıs-Haziran 1996, s. 32. 30

TİSK, “Çalışma Hayatında Esneklik”, Yayın No: 190, Kasım 1999, ss. 4-5. 31

Şule Daldal Necef, “Esnekliğin Farklı Boyutları ve Uluslararası Dinamikler”, Petrol-İş ‟97- ‟99, Petrol-İş

Yayınları, İstanbul, Mart 2000, s. 879. 32

Öngen, 1996, s. 33.

Page 31: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

16

kaybetmiş bir işçi sınıfı oluşturmaktadır.33

Bu nedenle yarı-zamanlı çalışma, kısa dönemli

ve geçici istihdam, taşeron çalışma ve tele-çalışmanın olduğu atipik istihdam biçimleri

yaygınlaştırılmıştır. Bu durum Fordist üretim modelinin temel sosyal politika anlayışı olan

düzenli ve sürekli olarak bir işte çalışmayı ifade eden standart istihdamın sonu olarak

nitelendirilmektedir.

D. Uluslararası Rekabetin Artması

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızlı gelişmelerin kolaylaştırdığı dünya

ekonomisinde küreselleşme ve serbestleşme, işletmelerin gelişimi açısından yeni

dinamikler ile birlikte yeni rekabet şartları dayatmaktadır. Bu teknolojiler ve küresel

ekonomide yaşanan gelişmelerle birlikte işletmelerin örgütlenmelerinde, üretimin

organizasyonunda, pazarlamasında, dağıtımında gerek ulusal ve gerekse küresel düzeyde

köklü değişikliklere neden olmaktadır.34

Ortaya çıkan yeni rekabet koşulları ekonomik gelişmeler ve çokuluslu şirketlerin

gelişimi ve faaliyetleri açısından incelenecektir.

1. Ekonomik GeliĢme

Küreselleşme süreci ile birlikte dünya ölçeğinde oluşan rekabetin giderek artması

ekonomik gelişme üzerinde etkili olmuştur. Bu rekabet ortamı ekonominin

küreselleşmesine neden olmuş ve dünya sistemi küreselleştikçe merkezdeki güçler

arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel rekabet giderek büyümüştür. Artık firmalar

rakipleri ile yöresel pazarlarda değil, aynı zamanda dünyanın diğer bölgelerindeki

33

Yüksel Akkaya, “Küreselleşme Kıskacında Türkiye‟de İşçi Sınıfı ve Temel Özellikler”, Petrol-İş 2000-

2003, Petrol-İş Yayınları, İstanbul 2003, s. 220. 34

Mustafa Aykaç, Zeki Parlak ve Süleyman Özdemir, KüreselleĢme Sürecinde Rekabet Gücünün

arttırılması ve Türkiye’de KOBĠ’ler, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 2007, s. 15.

Page 32: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

17

pazarlarda da mücadele etmek zorundadırlar. Aksi takdirde yeni şartlara uyum sağlamayan

firma ve ülkelerin 21. Yüzyılda ayakta kalabilmeleri kolay olmayacaktır.35

Ekonominin küreselleşmesi kendisini, üretim ve finansal faaliyetlerin küreselleşmesi

olmak üzere iki farklı alanda göstermektedir. Üretimin küreselleşmesi, ülke bazında faaliyet

gösteren firmaların üretim faaliyetlerini diğer ülkelere ve kıtalara yaymalarını ifade

etmektedir. Finansal faaliyetlerin küreselleşmesi ise, ekonomik küreselleşmenin kendini

gösterdiği bir diğer alandır. Finansal faaliyetlerin küreselleşmesiyle sermaye, herhangi bir

coğrafi sınır içerisinde kalmayıp; daha düşük risk ve daha yüksek kazanç sağlamak

düşüncesiyle herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan sınır-ötesi alanlara kolayca

yayılmaktadır. Bu alanın, küreselleşmenin en yaygın ve en yoğun olarak yaşandığı alan

olduğu söylenebilir.36

Bu nedenle ekonomilerin uluslararası sermaye akımlarına açık hale

getirilmesi ile ulus-devletin düzenleyici gücünün özellikle para ve maliye politikaları

alanında ortadan kaldırılması amacıyla küreselleşme sürecinde ülkelerin finansal sistemleri

üzerindeki denetimlerin kaldırılması istenmektedir. Bu durumda finansal küreselleşmeyle

birlikte ulus-devlet hem işlevleri hem de sınırları açısından etkinliğini kaybetmektedir.

Küresel üretim alanları ile küresel finans potansiyel anlamda birbirleri ile

çelişkilidir. Küreselleşmenin artması finansal istikrara, aynı zamanda siyasi istikrara

bağlıdır. Günümüz finans piyasaları ise istikrarsızdır. Küresel finans sistemi kredi yaratmak

fonksiyonuna sahip olması nedeni ile gelecekteki üretimi kontrol etmektedir. Finans

alanındaki bir krizin reel alanda krize neden olma ihtimali, bugün, önceki dönemlerden

daha yüksektir. Çünkü finans piyasaları hükümetlerin düzenlemeleri dışındadır. Küresel

finans düzenleme dışı olarak çalışmaktadır. Küresel ekonominin yönetimi ulusal ekonomi

yönetiminden farklı olarak siyasi merkez dışındadır.37

35

Aran, s. 53. 36

Coşkun Can Aktan ve Hüseyin Şen, “Globalleşme ve Türkiye”, Mercek Dergisi, Ocak 2001, Yıl 6, Sayı

21, ss. 104-105. 37

Aran, ss. 3-4.

Page 33: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

18

Girdiği ekonomilerde döviz arzını arttırıp, döviz paritesini yerli para aleyhine

değiştiren finansal sermaye yatırımcı sermayeden çok geniş bir alanda ve çok daha yüksek

miktarlar halinde dolaşmaktadır. İhracatın görece gerilediği, ithalatın yükseldiği

ekonomilerin döviz gereksinimi de kronik olarak artmaktadır. Böylece periferik konumlu

ekonomiler, finansal sermaye liberalizasyonu ortamında, ithal ikameci dönemlerde dışa

bağımlı ekonomi yaratılmasına benzer biçimde, dış kaynak gereksinimi açısından dışa

bağımlı hale getirilmiş olmaktadır.38

2. Çok Uluslu ġirketler ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar

Güçlü bir rekabetçi yapı sergileyen Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) küreselleşmenin

hızlanmasıyla yakından ilgilidir. Geçmişi çok eskilere dayanan ve kapitalist yapıyı temsil

eden ÇUŞ‟lar küreselleşmeyi şekillendiren aktörlerin en önemlilerinden biri olmuştur.

Küreselleşmenin iticü gücü olan ÇUŞ‟ları bu kısımda iki başlık altında inceleyeceğiz.

a. Çokuluslu ġirketlerin Tarihsel GeliĢimi

ÇUŞ‟ların geçmişi 14. Yüzyıla kadar dayanmaktadır. 17. ve 18. yüzyılda büyük

kolonyal ticari firmaların kurulması ve bu firmaların devlet tarafından korunmasıyla

birlikte Hollandalılar ve İngilizlerin Doğu Hint Kumpanyaları, Muscovy Kumpanyası,

Kraliyet Afrika Kumpanyası ve Hudson Bay Kumpanyası ortaya çıkmıştır. Bu

kumpanyalar koloni bölgelerinde toptancı ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu faaliyetler

sermaye birikimine katkıda bulunarak kapitalist sistemin gelişmesini sağlamıştır. Böylece

sanayi devrimiyle birlikte çağdaş anlamda ÇUŞ‟lar ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda ortaya

çıkan güçlü sanayi şirketlerine ulusal pazarlar yetmez olmuş ve dış piyasalara açılmaya

başlamışlardır.39

Böylece modern ulus aşırı imalat 1865 yılında Alman kimya devi Alfred

Bayer‟in New York‟ta, iki yıl sonra da Amerikan Singer şirketinin Glasgow‟da açtıkları

38

Kazgan, ss. 126-127. 39

Metin Aydoğan, Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye, 20. Yüzyılın Sorgulanması, Cilt 2, İstanbul:

Kum Saati Yayınları, 2002, s. 712.

Page 34: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

19

fabrikalarla ortaya çıkmıştır. Bunları, 19. yüzyıl sonlarında Ford, General Motors ve

General Electric gibi Amerikan şirketlerinin Avrupa pazarında yabancı ortak arayışına

girmesi takip etmiştir. Avrupalı şirketler bu ulus aşırı imalat girişimlerine katılmışlardır.

1907 yılında Fiat Avusturya‟da 1909 yılında ABD ve 1912‟de Rusya‟da imalat kolları

kurmuştur. Bosch, Fransa ve İngiltere‟de 20. yüzyılın ilk yıllarında otomobil parçaları

üreten fabrikalar kurmuştur. 1930‟ların bunalım yılları ve 1940‟ların da savaş yılları olması

nedeniyle tıkanan yabancı yatırımların oran ve akışının yönünde savaştan sonra, 1950‟lerde

çok büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Burada en büyük etkenlerden biri Avrupa ve

Japon ekonomilerinin hızla canlanması olmuştur. 40

Kendini sömürgecilik olarak gösteren İngiltere‟nin liderliğindeki bu dönem II.

Dünya savaşı sonrasında ABD‟nin liderliğinde Yeni Dünya Düzeni olarak ortaya çıkmıştır.

Bu sistemin gelişmesinde en etkili olan faktörlerden biri de ÇUŞ‟lar olmuştur.

Küreselleşmenin, ulus-devlet anlayışının üstünde, uluslarüstü işletme kanalları ile

zenginliklerin yeniden değerlendirildiği, üretildiği, dağıtıldığı ve tüketildiği tam rekabet

esasına dayalı bir sistem hedefi doğrultusunda ÇUŞ‟lar, küreselleşme sürecinin öncüsü

olarak dünya ekonomisinin belirleyicisi olmuştur.

b. KüreselleĢmenin Ġtici Gücü: Çokuluslu ġirketler

Küreselleşmeyi ortaya çıkaran temel faktörlerden biri olan ve 1960‟lı yıllarda

başlayıp 1970‟li yıllarda giderek artan ÇUŞ‟ların etkinlikleri 1980‟li yılların sonlarında

giderek yayılmaya başlamıştır. Sermayenin uluslararası dolaşımındaki hızlanma ve

serbestleşmesine paralel olarak ÇUŞ‟ların gücü giderek artmıştır. Küresel değer üretiminin

3.4 trilyonluk bölümünü en büyük 100 ÇUŞ kontrol etmektedir. Kendi ülkeleri dışında 2.7

trilyon yatırım yapan ÇUŞ‟larda çalışan ücretlilerin toplamı 75 milyonu bulmuştur.41

40

Erol Tümertekin ve Nazmiye Özgüç, Ekonomik Coğrafya, KüreselleĢme ve Kalkınma, İstanbul: Çantay

Kitabevi, 1997, s. 39. 41

Abdülhalim Çelik, KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Güvenlik Sistemlerinin DönüĢümü ve Türkiye,

Kamu-İş Yayınları, Ankara, 2002.

Page 35: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

20

ÇUŞ‟ların dünya ölçeğinde verili kaynakları etkin kullanmak amacıyla geliştirdikleri

yeni yönetim stratejileri özellikle gelişmekte olan ulus-devletleri doğrudan etkilemiştir.

Bunlardan ilki büyük şirketlerin aralarındaki stratejik ittifaklar, diğeri ise büyük şirketlerle

dünyaya yayılmış küçük şirketler arasındaki alt-sözleşme (taşeron) ilişkileridir. Dünyayı ağ

gibi saran bu ilişkiler beraberinde metaların, sermayelerin ve bilgilerin dünya ölçeğinde

serbest dolaşımını gerekli kılmaktadır.

Ulusal şirketler ve çok uluslu şirketlerden sonra ortaya çıkan günümüz ÇUŞ‟lara

bakıldığında ihracat, lisans ve teknik anlaşmaları ve dışa doğrudan yatırımları yönetim,

imalat ile uluslarötesileşmeyi gerçekleştirdikleri gözlemlenmektedir. Bu çerçevede

küreselleşme sürecine damgasını vuran ÇUŞ‟ların ulus-devlet anlayışının üstünde

işletmeler olarak zenginliğin yeniden değerlendirildiği, üretildiği, dağıtıldığı ve tüketildiği

tam rekabet esasına dayalı bir sistemin baş aktörlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.

c. Uluslararası Ticaret ve DeğiĢen Ticaret Kalıpları

Küreselleşmenin bir başka ifadesi de uluslar arası ticaret hacminin artması ve

kalıplarının değişmesidir. Son 50 yılda ticaretin serbestleştirmesi, iletişim ve ulaşım

teknolojilerinde gelişmeler uluslararası mal ve hizmet ticaretinin hacmini artırdığı gibi

yapısını ve içeriğini de esaslı bir şekilde dönüştürmüştür. 42

Tarihsel olarak bakıldığında, farklı küreselleşme dalgaları boyunca uluslararası

ticaretin hacmi, yapısı ve kalıpları da değişmiştir. İlk küreselleşme dalgası 1870 ile 1914

tarihleri arası döneme denk gelmektedir. Diğer bir ifade ile 19. yüzyılın sonu ile Birinci

Dünya Savaşı ekonomisi, mal, sermaye ve işgücünün hareketliliği sayesinde ileri düzeyde

bütünleşmiştir. Bu bütünleşme, bugün olduğu gibi, büyük ölçüde ulaşım (buharlı gemi ve

demir yolları) ve iletişim (telgraf) teknolojilerinde meydana gelen gelişmelere bağlıdır. Bu

42

Aykaç, Parlak ve Özdemir, s. 36.

Page 36: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

21

dönemde ulusal piyasaların dünya ekonomisine sömürgeci sistem adlında bütünleşmesi

dünya da üretim ve uluslararası ticaretin hacminde önemli artışlara yol açmıştır. Birinci

Dünya Savaşına kadar olan 30 yıllık süre içinde, dünya ticareti %3.2 oranında arttığı

gözlemlenmiştir.43

Dünya ticaretinde gerçekleşen bu artış dünya GSMH‟nın artışının

yaklaşık iki katına eşittir.44

Ulusal servet açısından ölçüldüğünde bu dönemde sermaye

ihracat ve ithalat oranlarını günümüzden daha fazla olduğu ileri sürülmektedir. Bu sermaye

hareketleri, toprağa dayalı birincil ürünlerin üretiminde ve ihracatında tam bir patlamaya

yol açmıştır. Sonuç olarak, ticaretteki artışlar dünya üretimini % 33 arttırırken gelişen

ülkelerin hammadde ve tarım ürünleri karşılığı imalat mallarının mübadele edildiği bir

uluslar arası ticaret kalıbı ortaya çıkmıştır.45

1914 ve 1945 yılları arası dünya ekonomisinde küreselleşmenin, üretimin ve

ticaretin hacminin azaldığı yıllardır. 1930‟lu yıllarda yaşanan ekonomik bunalımın

ardından ülkeler kendi içlerine kapanmayı, bireysel davranarak büyük bunalımın getirdiği

sorunlara yönelmeyi tercih etmişlerdir. Bu da dünya ticaretinde işbirliğinden neden

olmuştur. Ülkeler, kendi sanayilerini korumak ve dışödemeler dengesi problemlerini

çözmek için gümrük tarifelerini arttırma yoluna gitmişlerdir.46

ABD‟nin Smoot–Hawley

Tarriff uygulaması ile öncülüğünü yaptığı korumacılık akımı ile uluslararası ticaret

çökerken dünya ekonomik büyümesi de % 30 oranında düşmüştür.47

Sonuç olarak, 1950‟ye

kadar ihracat olarak dünya geliri, 1870‟deki seviyesinin % 5 altına düşmüştür.48

43

P. Hirst ve G. Thompson, Globalization in Question: International Economy and Possible Governance,

Second Edition, London: Polity, 2001, s. 47.

44

A. Maddison, The World Economy: A Millennial Perspective, Paris: OECD, 2001

s. 20–23.

45

World Bank, Globalization, Growth, and Poverty: Building an Inclusive World Economy, New York:

WB / New York: Oxford, 2002, s. 27. 46

Nil Karaca, “Gatt‟tan Dünya Ticaret Örgütüne”, http://www.kktcsanayiodasi.org/site/den20.pdf,

(Çevirimiçi: 02.12.2009), s. 1. 47

OXFAM, Rigid Rules and Double Standards: Trade, Globalization and Fight Aganist Poverty, 2002,

s. 33. 48

Maddison, s. 22.

Page 37: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

22

Yeni bir küreselleşe dalgası (ikinci dalga), 1945–1980 yılları arası döneme denk

gelmektedir. 1945 yılında İkinci dünya savaşının sona ermesinden sonra Amerika Birleşik

Devletlerinin öncülüğünde uluslararası ekonomik, sosyal ve siyasi yapılanma hedefi

çerçevesinde önce Birleşmiş Milletler Örgütü, ardından dünya ekonomisinde piyasa

koşullarının işleyişini sağlamak üzere Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası

(IBRD) kurulmuş, uluslararası ticaretin serbestleşmesi hedefine yönelik olarak da Gümrük

Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade-GATT)

imzalanmıştır. Ocak 1948'de yürürlüğe giren GATT, dış ticaretin serbestleşmesi hedefi

çerçevesinde faaliyet göstermiştir. Dış ticarette rekabetin mal kalitesini artıracağı, fiyatları

düşüreceği, böylece dış ticaretin hacminin artacağı düşüncesi ile dış ticaretin

serbestleşmesinin önündeki engel olan gümrük tarifelerinin düşürülmesi, tarife dışı

engellerin kaldırılması, karşılaşılabilecek diğer engellerin ve farklı muamelelerin ortadan

kaldırılması GATT'ın temel amaçlarıdır.49

GATT ile uluslararası ticaret sistemi ilk kez kurulmuştur. GATT'ın kuruluşundan

günümüze kadar geçen süre içerisinde rekabeti bozucu, ticareti kısıtlayıcı engellerin

kaldırılması nedeniyle dünya ticaretinde önemli artışlar kaydedilmiştir. GATT ile gelen

sistem, ticaret pazarlıkları veya görüşmeler (rounds) serileri ile gelişmiştir. İlk round tarifler

ve indirimlere yoğunlaşmış, daha sonra anti-damping ve tarife dışı önlemleri de

kapsamıştır. Son round olan Uruguay Round (1986-94) Dünya Ticaret Örgütü‟nü

kurmuştur. Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası

ile birlikte Bretton Woods kurumlarının üçüncü ayağını oluşturmaktadır.50

1947–1980 yılları arasında GATT çerçevesinde yürütülen çok taraflı ticaret

görüşmeler ile birlikte ülkeler arasında imalat mallarına yönelik ticari engeller büyük

ölçüde kalkmıştır. Bu dönemde ticari engellerin kısmen kaldırılması ile birlikte uluslararası

ticaret küresel üretimin iki katına yakın artmış ve 1870–1914 dönemindeki oranına

49

Karaca, s. 1. 50

Karaca, ss.1-2.

Page 38: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

23

yaklaşmıştır.51

Ancak, ikinci küreselleşme dalgası geleneksel kuzey–güney ticaret kalıbını

yeniden canlandırmış, gelişen ülkeler tekrar tarım ürünleri ihraç edip imalat malları ithal

eder hale gelmiştir. Diğer bir ifadeyle, bu ülkeler eşit şartlarda ticaret yapamamıştır. Bu

dönem, gelişmiş ülkeler açısından oldukça kazançlı olmuştur. Kendi aralarında ticari

engellerin kalkması, imalat malları ticaretini hızlandırmış, tarihte ilk kez imalat sektöründe

uluslararası uzmanlaşma önemli hale gelirken büyük ölçekli üretimle ölçek ekonomileri

sağlanmıştır. Bu gelişme, nihayetinde uluslararası ticaretin önemli ölçüde gelişmiş ülkelerin

kendi aralarında gerçekleşmesine yol açmıştır. Gelişen ülkelerin büyük çoğunluğu bu

dönemde küresel imalat malları ve hizmet ticaretinden çok az pay alabilmiştir.52

1980

yılında imalat malları gelişen ülkelerin ihracatı içinde sadece 25‟lik bir kısmını oluşturması

bu gerçeği pekiştirmektedir.

III. KÜRESELLEġMEYE YÖNELĠK YAKLAġIMLAR

20. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan ve 21. yüzyılın temel belirleyicisi olan

küreselleşme sürecine karşı çıkmak, bir yandan çağın gerisinde kalmak olarak ifade

edilirken diğer yandan küreselleşmenin karşısında olanlar tarafından küreselleşme aleyhine

kanıtlar ortaya çıkarılmaktadır. Bunların dışında küreselleşme ile ilgili olarak kesin bir

yorum yapmayanlar da bulunmaktadır. Bu doğrultu da küreselleşmeye yönelik olarak üç

yaklaşım bulunmaktadır.

Birinci yaklaşım, küreselleşmeye eleştirel bakan şüphecilerdir. Bunlar “yeni küresel

ekonomi” ile ilgili olarak gerçekte neyin yeni olduğu konusuna şüphe ile yaklaşmaktadırlar.

Dünyada hiçbir şeyin yeni olmadığını, dünya ekonomisindeki gelişmelerin ise yüzyıl

öncesine geri dönüşten başka bir şey olmadığını iddia etmektedirler. Küreselleşmenin yeni

bir süreç olduğunu kabul etmedikleri gibi küreselleşmeyi, refah devletini yok etmek isteyen

51

C. Chase–Dunn, Y. Kawano ve B.D. Brewer, “Trade Globalization since 1975: Waves of Integration in the

World System”, American Sociological Review, Vo. 65, No. 1, 2000, s. 80–83.

52

World Bank, s. 29.

Page 39: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

24

çevrelerin kullandığı bir terim olduğunu ileri sürmektedirler. En şüpheci bakış açılarından

birine sahip Hirst ve Thompson, küreselleşmeden kaçınılamayacağını iddia ederek “artık

yapılacak bir şey yok” yargısına varanların, aslında tamamen yanlış bir şekilde bu karara

varmalarına sebep olan şeyin, küresel güçler dengesindeki bir değişim değil, aslında

küreselleşmenin kendisinin ortaya koyduğu “küresel miti” olduğunu iddia etmektedir. Bu

mit sayesinde, küreselleşme gereğinden fazla abartılmaktadır.53

Şüphecilere göre, dünya

küresel bir uygarlık yerine, yeni anlayışlar çerçevesinde bölünmeye gitmektedir.

Küreselleşme, bir bütünleşmeyi değil, farklı kültürler, farklı uygarlıklar ya da bölgeler

arasında yeni çatışmaları beraberinde getirecektir.

Küreselleşeme savunucularına göre ise, küreselleşme teknolojinin gelişmesi

paralelinde ortaya çıkan kaçınılmaz bir süreçtir. Teknolojik gelişmeler ve iletişim

teknolojisinin ulusal sınırları aşmasıyla birlikte sermayenin uluslararası hareketliğinin

artması küresel bir pazarı gerekli hale getirmektedir. Bu görüşü savunanlara göre

küreselleşme, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir

süreçtir. Küreselleşme savunucularından diğer bir kesim ise, küreselleşmeyi bireysel olarak

değerlendirmektedirler. Bu görüşe göre, bireylerin farklı taleplerinin giderek artması soncu

sistem bu noktada tıkanmış ve bu talebe karşılık verememiştir. Bu nedenle küreselleşme

toplumlarda yaşanan modernite bunalımı ve devlete ve siyasete olan ilginin ve beklentinin

zayıflamasını ortadan kaldıracak özgürlükçü-çoğulcu bir toplum ve modern bir dünya

kurmanın yolu olarak görülmektedir.

Üçüncü yaklaşım ise, küreselleşmeye eleştirel olarak bakan ve bu süreci

dönüştürmek isteyenlerden oluşmaktadır. Küreselleşme karşıtlığının temelinde, teknolojik

değişmenin getirdikleri yenilikler değil, gelişmiş ülkeler tarafından dikte edilen sosyo-

ekonomik politikalara karşı çıkıldığı görülmektedir. Bunlara göre, “merkez” olarak ifade

edilen gelişmiş ülkeler genelde küreselleşmeden karlı çıkmakta, aksine, “çevre” olarak

53

Paul Hirst ve Grahame Thompson, KüreselleĢme Sorgulanıyor, 2. Bs. Ankara: Dost Kitabevi, 2000.

Page 40: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

25

ifade edilen gelişmekte olan ülkeler ise kaybedenleri oluşturmaktadır.54

Küreselleşme

karşıtları yoksul ülkelerin küreselleşme sürecinden zarar gördüklerini iddia etmektedir.

2001 yılında Dünya Bankası‟nın yayınladığı “Küreselleşme, Büyüme ve Yoksulluk” raporu

bu iddialarını desteklememektedir. Bu rapor, küreselleşmenin sanıldığının aksine, sadece

gelişmiş sanayi ülkelerinin lehine değil, gelişmekte olan yoksul ülkeler, az küreselleşmiş ve

çok küreselleşmiş yoksul ülkeler olarak ikiye ayrıldığında, çok küreselleşmiş yoksul

ülkelerin zengin ülkelerden bile daha fazla büyüdüğünü ileri sürmektedir. Bu ülkelerin

başında Çin, Hindistan ve Meksika gelmektedir. Toplam nüfusları 3 milyarın üzerinde olan

gelişmekte olan bu ülkeler, 1990‟lı yıllarda milli gelir içindeki dış ticaret hacimlerini ikiye

katlamış (dış ticaretin milli gelire oranı) ve kişi başına gelir bakımından yıllık ortalama %5

oranında büyümüştür. Az gelişmiş dünyanın geri kalan kısmını oluşturan 2 milyarlık nüfus

açısından ise durum farklıdır. Ticaret hacminin oranı düşmüş, kişi başı gelir ise ya çok

yavaş gelişmiş ya da küçülmüştür. Bu ülkelerde yoksulluk da artmıştır. Kalkınmanın

önündeki bu büyük sorun, bu marjinalleşmeyi tersine çevirmektir.55

Küreselleşme karşıtlarının öne sürdüğü diğer bir görüş ise, küreselleşme ile

insanların işlerini kaybetme ve yeni iş bulamama riskinin arttığı yönündedir. Küreselleşme

süreci ile birlikte teknolojik gelişmeler sonucu vasıfsız işçilerin kendilerine uygun işi

bulamadıkları, yüksek vasıflı işçilerin ise bu süreçte avantajlı oldukları ileri sürülmektedir.

Küreselleşmeye yapılan bir diğer eleştiri ise, Küreselleşme sürecinin uluslararası

sermayenin çıkarlarını korunmak amacıyla IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası

kurumların mali ekonomik ve sosyal konularda önemli kararların alınması ve uygulanması

şeklinde gerçekleştiği yönündedir. Diğer yandan, küreselleşmeyle birlikte Batı kültürünün

tüm dünyaya yayılması ve benimsetilmesi amacının güdüldüğü yönünde eleştiriler de

yapılmaktadır.

54

Gülten Kazgan, KüreselleĢme ve Ulus-Devlet: Yeni Ekonomik Düzen, 2. Bs., İstanbul: Bilgi Üniversitesi

Yayınları, 2002, s. 15. 55

Brad Delong, (Çevirimiçi): http://www.j-bradford-delong.net, 03.04.2009; & Ayrıca bkz.: Kontent XXI,

“Küreselleşme ve Refah”, Sayı:5, Ocak-Şubat 2002, s. 30.

Page 41: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

26

Sonuç olarak küreselleşme ile ilgili pek çok görüş ileri sürülmüştür. Ancak,

küreselleşmeyi savunanlar, küreselleşmenin karşısında olanlar ve şüpheyle yaklaşanlar ait

birbirinden farklı bu görüşlerin tek ortak noktası küreselleşme kavramının gerçek

olduğudur. Tüm bu görüşler birbirinden farklı olsa da küreselleşmenin varlığı tüm dünyada

kabul edilmektedir.

IV. KÜRESELLEġMENĠN SOSYAL POLĠTĠKA ve REFAH DEVLETĠ

ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

Küreselleşme süreci sosyal soruna getirdiği yeni boyutlarla birlikte sosyal politika

ve refah devleti anlayışında köklü sayılabilecek etkilerde bulunmaktadır. Bu çerçevede,

küreselleşme sürecini sosyal politika ve refah devleti üzerindeki etkileri açısından ele

almak söz konusu dönüşümü anlayabilmek açısından yararlı olacaktır.

A. Sosyal Politika Üzerine Etkisi

Küreselleşme süreciyle birlikte en çok sorgulanan ve tartışılan konu, ekonomik

küreselleşmenin ulus-devletleri sosyal politikayı biçimlendirme yeteneğinden yoksun

bırakıp bırakmayacağı ve bu durumun sosyal koruma sistemleri açısından ne gibi sonuçlar

doğuracağı olmuştur.

Konuyla ilgili yapılan yorumlar, 20. yüzyılın sonlarında küreselleşmenin etkisiyle

sosyal koruma sistemlerine ve sosyal harcamalara yönelik baskıların arttığı ve ulusal

devletlerin politika özerkliğinin eski döneme göre oldukça kısıtlı bir hale geldiği yönünde

odaklanmaktadır. Devletlerin, küresel ekonomik güçlerin yönlendirmesiyle sosyal

politikalarını yeniden şekillendirmek zorunda kaldıkları doğrultusundaki görüşler büyük bir

Page 42: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

27

destek bulmaktadır. Günümüzde, “refah devleti”nden “rekabet devleti”ne doğru genel bir

kayışa şahit olunmaktadır.56

Uluslararası liberal piyasa düzeninin gittikçe daha da önem kazanması ve

benimsenmesi doğrultusunda “refah devleti”ne bakışta da yeni anlayışlar ortaya çıkmaya

başlamış ve refah devletinin rolü azaltılmıştır. Refah devleti küçültülürken sosyal

sözcüğünün yerini de “sınırlı ve sorumlu” ibaresi almıştır. Bunlarla birlikte yeni ekonomik

yapının oluşturduğu sosyal yapıdaki dengesizlikleri ortadan kaldırması amacıyla serbest

piyasa ekonomisinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği şeklindeki ifadeler giderek

artmıştır.

Tüm bu tartışmalar çerçevesinde küreselleşme sürecinde sosyal refah devletleri

politikalarına baktığımızda, devletlerin bu konudaki önlemlerinin giderek kısıtlandığını ve

zorlandığını söyleyebiliriz. Bunun nedeni, küreselleşmeyle birlikte, hükümetlerin sosyal

politikalarını sürdürebilmelerinin giderek zorlaşmasıdır. Yabancı yatırımcıları çekmek için

dış ticarete yönelik korumacı uygulamaları gevşetmek ve vergi rekabetine girişmek zorunda

kalan hükümetlerin, vergi tabanında meydana gelen erimeye bağlı olarak, vergi toplama

yeteneklerinde azalma meydana gelir. Bu durum ise hükümetlerin eğitim, sağlık ve sosyal

güvenlik hizmetlerini yerine getirmede güçlüklerle karşılaşmalarına yol açar. Bu süreç,

neticede, geniş halk kitlelerinin yoksullaşması ve yoksulluk riski ile karşı karşıya kalmasına

ve gelir dağılımının bozulmasına yol açmaktadır.57

Tüm bu görüşler ışığında günümüz sosyal politikasının genel durumuna

baktığımızda, ücretler ve iş piyasaları giderek düzensizleşmiş, artan oranlı vergilendirme

azalmış, gelir araştırmasına dayalı yararlar genişlemiş, sosyal sigortalar zayıflamış ve

56

Christopher Pierson, Contemporary Challenges to Welfare State Development, Political Studies, 1998,

s.785-787. 57

Coşkun Can Aktan ve İsmail Yaşar Vural, “Gelir Dağılımında Adalet(siz)lik ve Gelir Eşit(siz)liği:

Terminoloji, Temel Kavramlar ve Ölçüm Yöntemleri”, Yoksullukla Mücadele Stratejileri”, (Haz.: Coşkun

Can Aktan), Ankara: Hak-İş Konfedarasyonu Yay., 2002

http://www.canaktan.org/ekonomi/yoksulluk/birinci-bol/aktan-vural-gelir-dagilimi.pdf, (Çevirimiçi:

15.03.2009), s. 10.

Page 43: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

28

kamunun sahip olduğu endüstriler ve hizmetler yavaşa yavaş zayıflamıştır. Bütün bunlar

Avrupa çapında çok yaygın bir şekilde görülmüştür.58

Bu değişimin en önemli özelliği

sosyal politikadaki merkeziyetçi yapıdan uzaklaşılmasıdır. Sosyal refah devleti

hizmetlerinin yerel yönetimlere, özel sektöre ve kar gütmeyen kuruluşlara doğru yayılması,

bu değişimin en önemli göstergesidir. Böylece küreselleşme süreciyle birlikte yalnızca

devletin sosyal politika sağladığı merkeziyetçi ve tekdüze sosyal politika anlayışının

geçerliliğini yitirdiği görülmektedir.

Gerçekte sosyal politikalar iddia edildiği gibi ekonominin önünde bir engel olarak

değil, aksine üretken bir faktör olarak görülmelidir. Çünkü özellikle sanayileşmiş ülkelerde

devletin rolü oldukça önemlidir. Piyasalar yoksullara yönelik asgari düzeyde gelir koruma

sistemlerini, sağlık ve işsizlik gibi bazı güvenceleri sağlayamadığından devletler özellikle

yeniden dağıtım politikalarının sorumluluğunu üstlenmektedir. Bu tür yeniden dağıtım

politikaları dışında piyasa yetersizliklerini ortaya çıkmadan onların önlenmesini sağlayan

sosyal politikalar bu şekilde ekonomi üzerinde pozitif bir etkiye sahip bulunmaktadır.

B. Refah Devletinin Zayıflaması

Vatandaşlara asgari bir yaşam düzeyi sağlayan ve onların sosyal durumları ile

ilgilenen refah devleti, özellikle 1980‟li yıllarda yeniden yükselen ve etkisini sürdüren

liberal politikalar çerçevesinde devletin ekonomiye gereğinden fazla müdahale ettiği

gerekçesiyle bugün yoğun bir biçimde eleştirilmektedir. Küreselleşme süreci ile birlikte

hükümetler giderek ulusal politikalarının karşılıklı bağımlılığını düzenlemekte ve

uluslararası piyasalara açılmaktadır. Ancak, hükümetler için refah devletinin kurumsal

politikası ve endüstri ilişkileri engelini aşmaları önemli bir sorun olmaktadır. Refah

devletinin bağımsız dinamikleri ve çok yönlü bağımlılık etkisi sosyal grupların çıkarları ve

bu konudaki değişimin temel odak noktasıdır. Bu konudaki birinci strateji, sistematik

58

Peter Townsend, The Restoration of Universalism: The Rise and Fall of Keynesian Influence on Social

Development Policies, (in the UNRISD Publ.,Programme on Social Policy and Development), Geneva:

UNRISD Publ., 2002, s. 8.

Page 44: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

29

olarak Almanya ve ABD gibi dünya piyasalarına açık, iç gelişme seviyeleri aynı olan

ülkeler arasındaki iç ve dış ekonomik ilişkileri veya Almanya gibi piyasa seviyeleri değişik,

dünya piyasalarına açık olan ülkelerin uygulamalarıdır. İkinci strateji, sosyal hizmet talep

eden sınıfların kendilerini güçlendirme süreçlerini, sosyal, ekonomik politika avantajlarının

ortak birikimini ortadan kaldırmak için ilgili grupların kapasitesiyle ilgili sosyal politika

yardımlarının çözümlenmesidir. Para transferlerinin ve hizmetlerin kendiliğinden

sınırlanması için bu potansiyel, refah devleti ve küreselleşme arasındaki korumacı bir

dengeden ziyade bir açıklığın muhafaza edilmesinde önemli bir faktördür.59

Bunlarla birlikte refah devletleri, kurumların rekabetini ve özel çıkarlar amacıyla

kullanılmasını minimum seviyeye indiren bir özelliğe sahiptir. Geçmişten ziyade geleceğe

yönelen refah devletinde herkese sağlanan temel güvenceler, birkaç kişi için sınıfların

tabakaların yerini almaktadır. Uluslararası rekabette sosyal standartlardaki aşınma

karşısında en önemli dayanak olan refah devleti bu yönüyle çalışan kesim için çok

önemlidir. Çünkü refah devletinin rolünün artması, kamu politikalarının genişlemesine

sebep olarak, gelir güvensizliği, sağlık hizmeti, konut, eğitim ve ekonomiyi yönetmek için

piyasaya müdahale edilmesine ve işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Refah hizmeti,

çocukların, ailelerin, işçilerin, işsizlerin, yaşlıların, hastaların, sosyal haklarının tanınması,

beşikten mezara ekonomik ve sosyal güvenlik tedbirlerinin alınmasını gerektirmektedir.

Ancak, küreselleşme piyasa disiplini üzerine etki etmek suretiyle refah devletinin tüm

sosyal yapısını ve değer yargılarını tamamıyla değiştirmiştir.

Uluslararası ekonomik güçlerin, refah devletlerini tarihsel olarak destekleyen

politikaları ve yerel ekonomik temelleri aşındırdığı söylenmektedir.60

Kurumların “yüksek

maliyetli” ülkelerden “düşük maliyetli” ülkelere yerleşmeleri, terk edilen ülkedeki istihdam

yapısını etkilemekte; arkasında işsizlik ve mali açık bırakmakta, ekonomik faaliyetin ulusal

59

Abdülkadir Şenkal, KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Politika, 1.bs., İstanbul: Alfa Yayınları, 2005, s. 280. 60

Susan Strange, The Erosion of the State, Current History, 2007, s. 368.

Page 45: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

30

sınırları aşan özelliği kontrolü ve vergilendirmeyi daha zor hale getirmektedir.61

Küresel

ekonominin yapısının ve işlevinin ulusal sosyal politikayı nasıl şekillendirmesi gerektiği

konusunda bazı alternatifler sunulmaktadır. İlk olarak, finansal küreselleşme devletin tüm

sermaye şekillerine (yerli ve yabancı) olan yapısal bağımlılığını şiddetlendirmektedir.

İkincisi, küreselleşen finansal üretici sermaye, algılanan riski veya sermayenin başka

alanlara kayma tehdidini arttırmaktadır. Üçüncü olarak, finansal bütünleşme ulus-

devletlerin işsizliği engellemek için yayılmacı ekonomik politikalar izleme ihtimalini

azaltmakta ve onları mali sertlik izlemeye zorlamaktadır. Dördüncüsü, küresel ekonomi,

gelişmiş ülkelerdeki ekonomik büyüme ile tam istihdam arasındaki bağlantıyı

şiddetlendirmiş, karın ulusal ekonomi ve istihdamı dikkate almadığını göstermiştir. Bu

konudaki beşinci faktör, ideolojik özelliğe sahip olan ulusal sınırları aşan neo-liberalizmin

yayılmasıdır. Bu durum, ulusal seviyede yapılan ekonomik ve sosyal politikalardaki

daralmaya dikkat çekmekte ve hükümetlerin küresel ekonominin yapısını, işlevini ve

çıktılarını değiştirme konusunda umutsuzluğa düşmelerine yol açmaktadır. Bundan dolayı

ülkeleri uluslararası rekabetin gerekliliklerine (ticarete karşı olan engelleri azaltmakta veya

ortadan kaldırmak, devleti küçültmek ve maliyetini azaltmak, vergilendirme ve refah artışı)

uymaya zorlamaktadır.62

Küreselleşmenin devlet üzerindeki etkisi ile ilgili olarak yapılan tartışmalara göre,

küreselleşme, refah devletinin gelişiminin iç dinamiklerini değiştirmekte ve refah

devletinin üzerine kurulduğu sosyal, demokratik, reformcu politikaların ve projelerin

çöküşüne yol açmaktadır.63

Yapısal olarak uygulanabilir politika seçenekleri sadece

ekonomik faktörler tarafından sınırlandırılmamış, her şeyden önce devlet politikası piyasa

güçlerini ve ekonomik rekabeti desteklemek için hazırlanmıştır. Sonuç olarak, bu durum

ulusal devletin sosyal üretim alanlarına olan müdahalesinin sınırlandırılmasına yol

açacaktır.

61

R. Stryker, Globalization and the Welfare State, Internetional Journal of Sociology and Social Policy,

1998, s. 2-4. 62

Stryker, s. 4. 63

G. Teeple, Globalization and the Decline of Social Reform, Toronto: Garamond Press, 1995, s. 11-3.

Page 46: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

31

Dış ekonomik faktörlerin, ülkeler için tek bir gelişim modelini zorla kabul ettirmek

istediği söylenmektedir. Buna göre, ulusal refah devletleri uluslararası rekabetin koşulları

doğrultusunda yönlendirilecek ve belli bir noktada birleşeceklerdir. Değişen ulusal genel

durumlara ve farklı siyasi partilerin politikalarına rağmen, ileri sanayileşmiş ülkeler, refah

devletlerini, küresel piyasaya göre oluşturulmuş refah devleti modeline zorladıkça bu

devletler birbirlerine benzer hale gelmektedirler. Bu konuda sınırlamalar o kadar aşırı hale

gelmektedir ki, sadece piyasaya uyan refah devleti yapılarının yaşamasına izin verecektir.64

Rekabetçi küresel ekonomide başarı veya başarısızlık durumu rekabette sağlanan

avantajın korunmasına bağlı görülmektedir. Küreselleşmenin refah devleti üzerindeki etkisi

bazı sosyal refah programlarında, ulusal harcamaların azalması, özelleştirme ve piyasaya

yönelme gibi durumlara yol açana ideolojik kaymalardan meydana gelmektedir.65

Refah devletlerinin küreselleşmeye uyum sağlama sürecinde esnek tepki vermeleri

ve kendi kurumsal sınırlama kapasitelerine sahip olmaları gerektiği öne sürülmektedir.

Ancak, gelişmiş ülkelerde küreselleşme sürecinde refah devleti politikaları, tepkileri

karşılamaya yönelik olarak düzenlenmektedir. Devletler ekonomik rekabetin

sürdürülmesine kendilerini kanalize etseler dahi, “rekabetçi devletlerin” oluşacağını ve bu

devletlerin belirli alanlarda daha müdahaleci olacağı iddia edilmektedir. Bunun sonucu

olarak ülkeler, ekonomik küreselleşmenin sonuçlarına karşı tedbir alma, yoksulluk, gelir

dağılımı, marjinalleşme ve suçlar hususunda daha otoriter olacaklardır. Gerçekte, devletin

üzerindeki refah hareketini azaltma yönündeki ezici baskılar yerine, hükümetin

marjinalleşmeyi yok etmesi ve sosyal bütünleşmeyi, eşitliği ve adaleti sağlaması için kamu

politikalarına müdahalenin bakış açısını genişletecek baskılar yapabilir. Sosyal koruma

programları, bireyleri, aile birliğini ve toplumu artan ekonomik riske karşı korumak için

64

Şenkal, s. 316-317. 65

Stryker, s. 11.

Page 47: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

32

genişletilirken, ekonomik rekabeti izleyen politikaların direkt sonucu olarak kamu

harcamaları artabilir.66

66

Nicola Yeates, “Social Politics and Policy in an Era of Globalization: Critical Reflections”, Social

Policy&Administration, 1999, s. 4.

Page 48: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

33

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

REFAH DEVLETĠNĠN DOĞUġU, YÜKSELĠġĠ ve KRĠZĠ

I. REFAH DEVLETĠ KAVRAMI ve TANIMI

Refah devleti anlayışına ilk kez 1848 yılında çıkarılan Fransa Anayasası‟nda yer

verilmiştir. Anayasada klasik hakların yanında sosyal ve ekonomik hakların önemi de

vurgulanmıştır. Bu gelişmenin ardından Almanya‟da yürürlüğe konan Weimar

Anayasası‟nın bu anlayışın gelişmesi anlamında oldukça önemli bir katkısı olmuştur. Bu

anlayış, 1947 yılında İtalyan Anayasası, 1949 yılında Alman Anayasası, 1958 yılında

Fransız Anayasası, 1961 ve 1982 anayasaları ile ülkemizde de kabul edilmiştir. Refah

devleti bir kavram olarak ise, 1941 yılında Temple tarafından ifade edilmiştir. Terim,

Beveridge Raporu ile 1942 yılında yaygınlaşmıştır. Modern anlamda refah devletinin 19.

yüzyılda iki başlangıcı olduğu kabul edilmektedir. Birincisi; İngiltere‟de temel eğitimi

sağlamak amacıyla hazırlanan yasal düzenlemelerdir. İkincisi ise; Almanya‟da Bismark

tarafından getirilen sosyal sigorta uygulamasıdır.67

1930-1950 dönemini refah devleti anlayışı için gelişme dönemi, 1950‟lerden

1970‟lerin ortalarına kadar olan dönemse refah devletinin yayılma dönemi olmuştur.

1970‟lerin ortalarından bu yana da bu anlayışı sorgulama ve anlayışın yeniden

biçimlenmesi dönemi yaşanmaktadır.

Sosyal politika üreticisi ve düzenleyicisi olan ve bu politikalar paralelinde

müdahalede bulunan refah devleti çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Refah devleti, sosyal

refahın en elverişli bir şekilde vatandaşlara sunulması amacıyla devletin ekonomiye aktif ve

kapsamlı müdahalelerde bulunmasını öngören bir devlet anlayışıdır. Refah devletinin temel

67

Özdemir, s. 34.

Page 49: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

34

amacı, en geniş anlamda, piyasa ekonomisinin başarısızlıklarını ve yetersizliklerini ortadan

kaldırmaktır.68

Asa Briggs refah devletini, piyasa aktörlerinin işleyişini değiştirmeyi çabalayan

(politika ve yönetim açısından) organize bir güç olarak tanımlamaktadır. Refah devleti,

çalışma ve mülkiyetin piyasa değerine bakılmaksızın vatandaşlarına minimum bir geliri

garanti etmektedir. Ayrıca refah devleti, yaşlılık, işsizlik, hastalık gibi belli sosyal gerçekler

karşısında aile ve bireyleri destekleyerek riskleri minimize etmektedir. Böylece sınıflar ve

statüler arasında ayrım olmaksızın tüm halkın eşit haklara sahip olmasını hizmetleri

düzenleyen anlaşmalarla sağlamaktadır.69

Lindbeck‟in bir makalesinde refah devleti kavramı, devlet tarafından finanse edilen

sosyal sigorta sistemleri, transferler, sağlık, yaşlı bakımı ve çocuk bakımı gibi hizmetlerin

sağlanması ya da desteklenmesi anlamında kullanılmaktadır. Yani devletin klasik rolünden

farklı olarak (kollektif mallar üretmek, çeşitli dışsallıkları kontrol etmek, fiziki altyapı

üretmek gibi) çeşitli kamu harcama programlarına vurgu yapılmaktadır.70

Gough ise refah devletini, işgücünün yeniden üretilmesi ve kapitalist toplumlarda

çalışmayan nüfusun korunması için kamu gücünün kullanılması şeklinde tanımlar. Bu

nedenle çağdaş refah devletine çok geniş bir amaç, gerekçe ve faaliyet listesi atfedilmiştir.

Bununla birlikte, temel vatandaşlık hakları ile ilgili olarak bütün kişilerin daha iyi bir

duruma getirilmesi için refah devletinin sorumluluğuna işaret eden genel bir görüş

birliğinden söz edilebilir.71

68

Coşkun Can Aktan, Müdaheleci Devletten: Müdehaleci Sınırlı Devlete, No:3 Ankara: Yeni Türkiye,

1999, s. 43. 69

Asa Briggs, “The Welfare State in Historical Perspective”, (Ed: Pierson, C and F Castles), The Welfare

State Leader, Cambridge Polity Press, 2000, ss. 17-18. 70

Assar Lindbeck ve Diğerleri, “İleri Refah Devletinin Sonuçları,” Yeni Türkiye, Sayı.29, Eylül-Ekim 1999,

s. 241. 71

Lann Gough, Refah Devleti, (Çev.: Kamil Güngör), (http://www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger-

yazilar/gungor-refah-devleti.pdf, (Çevirimiçi: 05.01.2009), s. 2.

Page 50: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

35

Refah devleti genellikle sosyal devlet kavramıyla birlikte ifade edilmekte ve birçok

yerde de bu iki kavram aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu iki kavram arasındaki farklılığa

dikkat çekmek amacıyla refah devletini şu şekilde tanımlamak mümkündür; Refah devleti

şahıslara ve ailelere asgari bir gelir güvencesi veren, onları toplumsal tehlikelere karşı

koruyan, sosyal güvenlik olanağı sağlayan, toplumsal konumları ne olursa olsun tüm

yurttaşlara eğitim, sağlık, barınma gibi sosyal hizmetler alanında belli bir standart getiren

devlettir.72

Tüm bu tanımlar doğrultusunda refah devleti; piyasanın başarısız işleyişine

müdahale eden, işçi ve işverenler arasındaki dengesizlik sonucu ortaya çıkan düşük ücreti

asgari düzeyde belirleyen ve böylece en alt düzeyde eşit işe eşit ücret anlayışını

gerçekleştiren, gelir dağılımındaki dengesizlikleri aldığı vergiler aracılığıyla gelirin yeniden

dağılımını sağlayarak bu nedenle çıkacak çatışmaları en aza indiren devlettir.

II. REFAH DEVLETĠNĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

Tarihsel olarak baktığımızda, sosyal koruma gereksiniminin her dönemde var

olduğu ve bir şekilde karşılanmaya çalışıldığı görülmektedir. Refah devleti düşüncesi ve

uygulamasının temellerini oluşturan bu durum, yoksulluk yasalarıyla başlayan sosyal refah

önlemlerini ortaya çıkarmış, daha sonraki dönemlerde ekonomik ve sosyal gelişmeler

doğrultusunda genişlemiş, sanayileşme süreci ile birlikte ortaya çıkan yalnızca işçi sınıfı

odaklı yapısından sonra ise, tüm toplumu kapsayarak, gelirin yeniden dağılımı, sosyal

güvenlik, eğitim, sağlık, konut, kişisel refah hizmetleri gibi alanlarda hizmet vermeye

başlamıştır. Ancak, “bugünkü anlamda bir refah devletinin ortaya çıkması için,

72

P. Flora Heidenheimer. A. J. The Development of Welfare States In Europe And America, New

Brunswick, NJ,Transaction Books, 1981, s. 50.

Page 51: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

36

sanayileşme, demokratikleşme, sınıf kavgaları, insan hakları gibi 20. yüzyıla özgü

gelişmelerin yaşanması gerekmiştir.”73

Modern refah devletini ortaya çıkaran gelişmelere dönemsel olarak baktığımızda

birinci dönem, sanayi devrimi öncesi yılları kapsamaktadır (1880 öncesi). İkinci dönem,

sanayileşme dönemidir (1880-1914). Üçüncü dönem iki dünya savaşı arasındaki dönemdir

(1914-1945). Son dönem ise, 1975‟den günümüze refah devleti anlayışının krize girdiği ve

yeniden yapılandırma arayışlarının başladığı bir dönemdir.74

A. Refah Devletinin DoğuĢuna Kadar Olan Dönem (1880 Öncesi)

Refah devletine yönelik ilk uygulamalar ortaçağa kadar dayanmaktadır. Özel

mülkiyeti benimseyen ancak zenginliğin insanlar arasında eşitsizlik olduğu vurgulanan

ortaçağın düşüncesine göre, insanlar aşırı zenginlik hırsına kapılmadan sahip oldukları

servetlerini sosyal hizmetlere yönelterek kabul edilebilir hale getirmeliydiler. Bunun

dışında ticaret yoluyla zenginleşmeyi önleme anlayışı olan adil fiyat yaklaşımıyla birlikte,

üretici ve tüketicinin ekonomik konjonktürden yararlanarak birbirlerini sömürmelerini

engellemek amacıyla devletin gerektiği takdirde müdahale etme düşüncesi yine bu

dönemde ortaya çıkmıştır.

Bedensel çalışmanın aşağılayıcı bir eylem olarak nitelendirildiği ilkçağın tam aksine

ortaçağda çalışma, onur verici ve kutsal sayılırken, çalışmanın karşılığı da kutsal bir hak

olarak benimsenmiştir. Ortaçağ'da üzerinde önemle durulan adil ücret yaklaşımı da bu

görüşleri destekler bir nitelik taşımaktadır. Gerçekten ortaçağ düşüncesine göre adil ücret;

“düzenli ve dengeli bir toplumda sağlıklı, tutumlu ve çalışkan her insanın; emeğinin

karşılığı olan ve ailesinin geçimini sağlamasına ve gelecek için belirli bir miktar birikim

73

Meryem Koray, “Avrupa Refah Devleti: Anlamı, Boyutları ve Geleceği”, GörüĢ Dergisi, Tüsiad Yayınları,

Sayı:57, Aralık 2003 s.67. 74

Abdülkerim Çalışkan, “Sosyal Refahın Sağlanmasında Devletin Etkinliği ve Türkiye Örneği”,

(Yayınlanmamış Doktora Tezi, İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi SBE), 2001, s.21.

Page 52: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

37

yapmasına imkân verecek düzeyde bir gelire eşit olan” ücret düzeyini ifade etmektedir.75

Adil ücret yaklaşımı Ortaçağ‟da son derece etkili olmuş ve bu dönemde ücretler gerçekten

genel olarak belirli bir seviyeyi korumuştur.76

Sosyal devlet anlayışına giderek yaklaşan bu gelişmeler Batılı ülkelerde bu şekilde

gerçekleşirken, İslam dinin ortaya çıkması ve yayılması ile birlikte doğudaki ülkelerde de

benzer gelişmeler yaşanmıştır. İslam dinine göre devlet, halkın güvenliği ve refahı için

halka hizmet ve yardım eden bir kurumdur. Devlet bütçe veya zorunlu sosyal sigorta

aracılığı ile zenginlerden sağladığı gelirlerin bir bölümünü dar gelirlilere veya hiç geliri

olmayanlara aktararak sosyal güvenliği ve adil gelir dağılımını gerçekleştirmiştir.

Görüldüğü gibi, İslam Devleti‟nin sosyal refah anlayışı, günümüz sosyal devlet anlayışına

oldukça benzer nitelikler taşımaktadır.77

Genel olarak ortaçağa baktığımızda, devlet anlayışının sosyal devlet anlayışına çok

yaklaştığını söylemek mümkündür. Ortaçağda yaşanan bu gelişmelerin dışında refah

devletinin ortaya çıkışıyla ilgili olarak genel anlamda kabul edilen gelişme, İngiltere‟de

1601‟de Kraliçe Elizabeth tarafından uygulamaya sokulan “Yoksulluk Yasası” (The Poor

Law Act), askerler hariç, toplumdaki belirli gruplara destek sağlayan ilk yasa olarak

görülebilir. Daha önce de bazı yasalar vardı, örneğin benzer isme sahip 1388 tarihli

yoksulluk yasası gibi. Ancak, bu yasanın asıl amacı, ortaya çıkan veba salgını sonrası

yıllarda yaşanması olası işgücü kıtlığı ile başa çıkabilmektir. 1601‟deki yasa, yaşlı ve hasta

olan yoksullara yardım götürdüğü için bu anlamdaki ilktir. Bu yasanın özünde yoksulluğun

yaygınlaşmasından hükümetin sorumlu bulunduğu ve bireylerin ekonomik refahının

sağlanmasında kamunun sorumlu olduğu düşüncesi vardır.78

1601 Yoksullara Yardım

75

Cahit Talas, “Öğretilerde Sosyal Devlet”, Ġnsan Hakları Yıllığı, Cilt 13, 1991, s. 94-95. 76

Can Aktan, Özlem Kıvrak, “Sosyal Devletin Doğuşu ve Gelişimi”, http://www.canaktan.org/politika/refah-

devleti/dogusu-gelisim.htm, (Çevirimiçi: 20.03.2009), s. 1. 77

Aktan, Kıvrak, s. 2. 78

Fatih Şahin, “Sosyal Hizmet Uzmanlarının Sosyal Refah Politikası Süreçlerine Katılımı” (Yayınlanmamış

Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, SBE, 1999), s. 5.

Page 53: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

38

Yasası esasen, 1576 Yasası üzerine inşa edilmiştir. İki esası vardır. Her bölgenin kendi

yoksulları için sorumluluğa sahip olduğunu kabul eder ve farklı gruplara ayrılan yoksul

insanlara farklı davranılmasını öngörür. “Güçsüz yoksullar” yani yaşlılar ve hastalar,

“düşkünler evi”nde (almshouse) barındırılır. “Sağlıklı ve güçlü” yoksul kişilere” “ıslah

evleri”nde (başlangıçta bu evler barınmaya ayrılmamıştır) iş verilmesi gerekmektedir.

Temel prensip, çalışamayacak durumda olan yoksulların bakılması ve çalışabilecek

durumda olanların ise çalıştırılmasıdır.79

1601 Yoksullara Yardım Yasası 200 yıldan fazla bir süre hüküm sürmüştür. Ancak,

İngiltere‟de daha önce ortaya çıkan sanayileşme, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında

toplumu ekonomik olarak ezmiştir. Ekonomik ve felsefi düşüncede görülen değişim ve

baskı nedeniyle 1834 yılında yeni bir “Yoksulluk Yasası” yürürlülüğe konmuştur.80

Oldukça acımasız ve onur kırıcı bir niteliğe sahip olan bu yasanın uygulanmasıyla birlikte,

yoksulların büyük bir bölümü ıslah evlerinin zor koşullarını kabul etmeye zorlanmış, bu

durumdan kaçınmak isteyen diğer insanlar da çok kötü yaşam şartlarına maruz kalmıştır.

Yoksullara yardım alanında 1601 ve 1834 yasaları ile öncü olan İngiltere‟de 1824

yılından itibaren işçilere örgütlenme hakkı tanımıştır. Robert Owen‟in çabaları ile 1801‟den

başlayarak çocukları kapsayan koruyucu sosyal mevzuatın oluşturulmasına girişilmiştir.

1840‟tan sonra Fransa da bu alanda İngiltere‟yi izlemeye başlamıştır.81

B. Refah Devletinin DoğuĢu (1880-1945)

Bir yüzyıldan fazla bir geçmişe dayanan ve II. Dünya Savaşı‟dan sonra etkinliği

artan refah devleti 1870‟li yıllardan itibaren şekillenmeye başlamıştır. İlk kez 1880‟lerin

79

Aktan, Kıvrak, s. 3. 80

Özdemir, s. 142. 81

Talas, s. 119.

Page 54: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

39

başında Almanya‟da Bismark tarafından uygulamaya konulan sosyal güvenlik ile ilgili

düzenleme ile refah devletinin temelleri atılmıştır. 1891 yılında böyle bir sistem

Danimarka‟da kurulmuş, Yeni Zelanda da, 1898 yılında uluslararası rekabetin artan

etkisiyle primsiz emekli aylığı uygulamasına başlamıştır. İsveç‟te ise, 20. yüzyılın başında

devletin hastalık ve mesleki kaza sigortasına desteği yasalaşmış ve evrensel ve zorunlu

yaşlı aylıkları sistemi ilk kez 1913‟te İsveç‟te kurulmuştur. Hepsinden önemlisi,

İngiltere‟de 1908 yılında hastalık ve işsizliğe sosyal güvence olarak başlayan sistem daha

sonra Beveridge Raporu‟nun hazırlanması ve bunun 1946-1948 yılları arasındaki geniş

kapsamlı uygulanması ile hem bu ülkede, hem de diğer refah devletlerinde yepyeni bir

sosyal güvenlik sisteminin başlamasına yol açmıştır.82

ABD‟de ise, 20. yüzyıla kadar yoksullara kamu yardımı geniş ölçüde yerel

yönetimlerin yoksullara yardım kanunlarına göre sınırlı ölçüde sağlanmış, hayırseverlik

temeline dayanan kamu yardımları, yararlananlar açısından genellikle sosyal açıdan onur

kırıcı bir uygulama olarak kabul edilmiştir. Sosyal refah programları 1930‟lardaki Büyük

Bunalım döneminde gelişmeye başlamıştır. 1930‟lı yıllarda ABD‟de serbest piyasa

ekonomisinin iflas etmesi dolayısıyla artan işsizlik ve yoksulluğun diğer ülke

ekonomilerine de yayılması ile giderek genişlemeye başlamış ve 1970‟lerin ortalarına kadar

güçlenerek devam etmiştir.

İngiltere ve Almanya‟da başlayan ve sonrasında diğer ülkelere de yayılan reformlar

I. Dünya Savaşı‟nın başlaması ile birlikte önemli ölçüde azalmıştır. Devletin başta konut,

sağlık, emekli aylığı ve rehabilitasyon olmak üzere bir çok alanda artan sorumlulukları;

savaş zamanının acil ihtiyaçları nedeniyle artan kamu harcamaları savaş sonrasında

tamamıyla eskiye düzeylerine dönmemiştir. Devlet kontrolü ve müdahaleleri savaş

sonrasında da artarak devam etmiştir.

82

Andrew Dilnot, Refah Devletinin Geleceği, (Çev.: Zeynel Bakıcı),

http://www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger-yazilar/baskici-refah.devleti.pdf, (Çevirimiçi:

29.03.2003), ss. 2-3.

Page 55: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

40

1929 yılında ortaya çıkan Büyük Bunalım‟ın giderek derinleşmesiyle birlikte işsizlik

büyük ölçüde artmıştır. Bu dönemde, ünlü İngiliz iktisatçılarından John Maynard Keynes,

kamu harcamalarının arttırılmasını savunmuştur. Ramsay McDonald gibi muhafazakârlar

ise, harcamalarda indirimi, dengeli bütçeyi ve daha düşük düzeyde bir borçlanmayı

savunmuşlardır. 1931 Krizinde muhafazakârların görüşleri hâkim olmuş ve sonuçta

harcama kesintileri karşısında, işsizlik daha da artmıştır. Bunalımın ortaya çıktığı ABD‟de

1933 yılında Başkan olan Roosevelt, üç yıldır tüketilemeyen aşırı bir üretime, gittikçe

düşen fiyatlara ve artan işsizliğe karşı New Deal politikası olarak anılan bir dizi önlem

alarak uygulamaya koymuştur. Roosevelt yönetimine gelinceye kadar ABD'de çalışma

hayatına ilişkin bir sosyal politikanın varlığından söz etmek mümkün değildir. 1935 yılına

kadar işçi ve işveren arasındaki ilişki bireysel sözleşmeler ile yürütülmüş, 1935‟te sendika

ve toplu sözleşme hakkı ve sosyal güvenlikle ilgili olarak ilk önlemler alınmıştır. 1935

Yasası ABD‟de refah devletinin doğuşunun simgesi olmuştur. İsveç, Danimarka, Yeni

Zellanda, Kanada da diğer benzer nitelikte reformlar yapılmıştır.

İki Savaş arasındaki bu dönem “Consolidation (Konsolidasyon)” yılları olarak

bilinmektedir. Kendinden önceki 25 yılın yoğun yenilikleri ve 1945 sonrası olağanüstü

büyüme dönemi arasına düşen iki dünya savaşı arasında yer alan bu dönem, çoğu kez refah

devletinin oldukça sakin, hareketsiz bir dönemi olarak tanımlanır. Bu dönem, savaş sonrası

refah devletinin dayandığı daha müdahaleci yönetim biçimine ilişkin kurum ve

uygulamaların oluşturulmasında belirleyici olan dönemdir.83

Bu dönemde hükümetler

ekonominin makro yönetimi ve tam istihdamın sürdürülmesinde etkin ve müdahaleci bir

yol izleme imkânı açısından yeni tercihlerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu dönemde sosyal

politikanın teşviki yoluyla sınıflar arası çatışmaların hafifletilmesi ve sistemik krizlerden

kaçınma amacına yönelik olarak ilk kez Birleşik Krallık‟ta devletin, örgütlü sermaye ve

örgütlü işgücünün çıkarlarının görüşülmesi ve uzlaştırılmasına dayalı yeni bir yönetim

sisteminin oluşturulduğu dönem olduğunu ileri sürmektedir.

83

Aktan, Kıvrak, s. 3.

Page 56: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

41

Genel olarak iki dünya savaşı arasındaki döneme baktığımızda, devletin işçi

sınıfının baskı ve mücadelesi ile hemen müdahale gerektiren acil durumlar karşısında

çalışma şartlarını düzenlemek, fiyat ve kazançları düzenlemek, büyük kazançları

vergilendirmek, işsizlere iş bulmak üzere harekete geçmek zorunda kaldığını söyleyebiliriz.

Bu dönemde “sosyal yardım” devleti anlayışının giderek benimsendiği ve yaygınlaştığı

görülmüştür. Ancak, sosyal yardım devletinde, sorunları önleyici bir tedbir alınmadığı gibi

sonradan alınan önlemler de sorunları tedavi edici ve ortadan kaldırıcı değil, ancak dış

belirtileri gidermeye ve olumsuz sonuçları hafifletmeye yönelik olmuştur.84

Sonuç olarak,

bu dönemde devletin sosyal ve ekonomik hayata müdahalelerinin planlı ve kapsamlı

olmadığını bu nedenle yapılan müdahalelerin beklenen sonuçları doğurmayınca yeni ve

değişik müdahaleler yoluna gidildiğini söyleyebiliriz.

C. Refah Devletinin YükseliĢi (1945-1975)

Büyük Bunalım ve II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan sosyal sorunlar, savaş

sonrasında toplum ve politikacılar tarafından daha fark edilir ve önemli bir hal almıştır.

Buna bağlı olarak tüm fikir ve davranışlar da değişiklik göstermiş, Büyük Bunalım ve II.

Dünya Savaşı sonrasında liberalizme karşı oluşan güvensizlikle birlikte liberal düşünceye

karşı yöneltilen eleştiriler ciddi bir şekilde yeniden gözden geçirilmiştir. Bu dönemde ön

plana çıkan sosyal dayanışma, vatandaşlık ve güvenilir bir yaşam fikri, kapitalizm ve

sosyalizm arasında üçüncü bir yol olarak görülen refah devletinin gelişiminde etkili

olmuştur.

Savaşların ve ekonomik krizlerin özellikle sosyal tabakalar üzerinde yol açtığı

tahribatları giderebilmek amacıyla devlet eliyle sosyal refah programlarının düzenlenmesi

bir zorunluluk halini almıştır. Bu konuda, hem devlet hem de diğer sosyal taraflar arasında

84

Ayferi Göze, Liberal, Marxiste, FaĢist ve Sosyal Devlet, 3. Bs., İstanbul: Beta Yay., 1995 s. 127.

Page 57: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

42

ortaya çıkan uzlaşma (refah devleti sözleşmesi), refah devletinin oluşumunda önemli bir rol

oynamıştır.85

Bu dönemde yaşanan büyük sıkıntıların giderilmesi ve daha iyi bir dünya için

insanlar arasında ortay çıkan uzlaşmayı sınıflar arası konsensüs ve partiler arası konsensüs

olarak iki şekilde değerlendirebiliriz. Sınıflararası konsensüs, emek açısından, geleneksel

ekonominin sosyalizasyonu isteğinden ve sınıf savaşı ideolojisi ve uygulamasından

vazgeçilmesi anlamına gelmektedir. Sermaye açısından ise; tam istihdam taahhüdünün ve

ekonomide stratejik işletmelerin mülkiyetinin kamuya ait olmasının kabulünü ve refah

devletinin desteklenmesini ifade etmektedir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme için emek ve

sermaye genel amaçları paylaşmak zorundadır. Bu uzlaşma ekonominin makro planda

devletçe yönetilmesini gerektirir. Bu nedenle devlet, sendika ve işverenler arasındaki

ilişkileri koordine edecek, ekonomik büyüme için gerekli ön koşulları sağlayacak ve refah

devletini idare edecektir. Partiler arası konsensüs ise; politik sürecin anayasal kuralları, sağ

ve sol partilerdeki aşırı uçların marjinalizasyonu, politik bir uzlaşma ve pazarlık stili,

seleflerin yasalarının büyük ölçüde kabulü ve örgütlü sermaye, örgütlü işgücü ve

Keynesyen ekonomiye ilişkin belirli çıkar ve fikirler lehindeki eğilimlerin mobilizasyonu

konularında genel bir uzlaşmayı ifade etmektedir.86

Tüm bunlar doğrultusunda ekonomide Keynesyen politikalara geçilmiş, bazı

risklerin toplumca paylaşılması düşüncesi güç kazanmış, ekonomik alan ile sosyal alanların

birbiriyle iç içe oldukları kabul edilmiş ve artık devletin sosyal boyutları olup olmadığı

tartışması bir yana bırakılarak bu boyutların nasıl gerçekleşeceği konusu tartışılmaya

başlanmıştır. Yaşanan bunalımların yanı sıra, iki savaş dönemi ve deneyimi de, hem emek

ve sermaye olarak iki toplumsal tarafın birbirlerine yakınlaşmasında, hem de devletin daha

etkin bir aktör konumuna gelmesinde etkili olmuş ve bu dönem sonrasında hem siyasetin,

hem ekonominin yapı ve işleyişinde büyük değişiklikler meydana çıkmıştır. Bu genel

85

Gencay Şaylan, DeğiĢim, KüreselleĢme ve Devletin Yeni ĠĢlevi, Ankara: İmge Kitabevi, 1994, s.60. 86

Aktan, Kıvrak, s.14.

Page 58: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

43

yaklaşım içinde kuşkusuz uygulamaya konulan politikalar ülkeden ülkeye değişmektedir,

ancak her ülkede yaşanan deneyimlerden çıkarılan ortak sonuçlar da vardır. Örneğin sosyal

politika uygulamaları artık yalnız işçi sınıfı veya yoksul kesimlerin değil, herkesin

yararınadır; özgürlük, eşitlik ve güvenlik ihtiyacı herkes için geçerlidir; büyüme ve refah

için ekonomi kadar siyaset de gerekli ve önemlidir.87

Kısacası bu dönem, liberal ve

sosyalist görüşler arasında bir sentez oluşturma yolundaki ilk aşama olarak da

değerlendirilebilir.

Bu dönemde toplumu meydana getiren sınıflar arasındaki gerginlikleri gidermek ve

dengeyi sağlamak için sosyal reformlar yapmak ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çalışma hayatına

aktif müdahale edebilecek sosyal devletin doğuşu bu neden ve ihtiyaçlardan

kaynaklanmıştır. Tüm bunlar paralelinde bu dönemde devlet, toplumda sosyal refah ve

ekonomik gelişmeyi ve bunun için ülkenin tüm üretim kaynaklarının en akılcı biçimde

iradesini sağlama görevini üstlenmiştir. Ayrıca devlet, refah devleti uygulamaları

sürdürerek, karma ekonomi ve tam istihdam politikaları ile sürdürülebilir kalkınma

politikaları izlenmiştir.

Bu gelişmeler sonucunda birçok Batı Avrupa ülkesinde önemli sosyal reformlara

girişilmiş ve sosyal harcamalara ayrılan pay yükselmiştir. İngiltere'de savaş sonrası, savaş

sırasında halkın çektiği yoksulluk ve sistemde mevcut bazı aksaklıklar için çözüm önerileri

bulmak amacıyla kurulan “Sosyal Güvenlik Komisyonu”'nun Sir William Beveridge'in

Başkanlığı'nda hazırladığı raporda; hastalık, pislik, cehalet, işsizlik ve yoksulluğu mücadele

edilmesi gereken beş büyük sorun olarak görüyor, mevcut sosyal düzenin iyileştirilmesini,

tedbirlerin herkes için tekdüze olması ve herkesi kapsaması gerektiğini ifade ediyordu.

Tüm çalışanlar ve çalışmayanlar kapsama alınmalı, herkes aynı primi ödeyip, aynı haklara

sahip olmalıydı. Devlet fertlere asgari düzeyde bir yaşam olanağı sağlamalı, kişiler fazlasını

özel sigorta yoluyla elde etmeliydiler. Ailelerin yükünü hafifletecek çocuk parası sistemi ile

tüm vatandaşları kapsayıcı bir sağlık sistemi kurulmalı, yüksek ve kararlı bir istihdam

87

Koray, s. 67-68.

Page 59: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

44

düzeyine ulaşılmalıydı.88

Bu rapor çerçevesinde uygulanan tedbirler doğrultusunda

İngiltere sosyal refah alanında önemli adımlar atmış ve 1945 yılından sonra bu tedbirler

devletin başlıca görevleri arasına girmiştir. Fransa‟da da sosyal güvenlik alanında önemli

gelişmeler yaşanırken ABD‟de bu dönemde yaşanan gelişmeler genel olarak sosyal

güvenlik sisteminin dışında kalmıştır. 1946 yılında Tam istihdam yasası ile Keynesyen

politikalar öngörülmüş ve devlete tam istihdamı koruma sorumluluğu verilmiştir. ABD‟de

1950‟li yıllarda sigorta kapsamı tüm işçi ve bağımlılarını içine alacak biçimde ve kapsanan

riskler açısından genişletilmiştir.

Sosyal refah devletinin ortaya çıkışı ve gelişim süreci ile ilgili olarak pek çok görüş

ileri sürülmektedir. Tanör‟e göre sosyal devlet, liberal devletin hem ekonomik temellerini

hem de siyasi yapısını bazı düzeltmelerle tamamlamaktan başka bir anlam ifade

etmemektedir.89

Başbuğ da Tanör‟ün görüşünü paylaşmakta ve sosyal devletin liberal

devletin dönüşmüş bir şekli olduğunu ileri sürmektedir. Başbuğ, “sosyal devletin ya

kapitalizmin insanileşmiş bir biçimi ya da sistem karşıtı hareketleri, sistem içine çekmek

için, yine sistem karşıtı hareketlerden ödünç alınmış düşüncelerden oluşan bir yapılanma”

olarak algılandığını ve liberalizm veya liberal doktrine yöneltilen eleştirilerin sosyal devlete

mal edildiğini belirtmektedir.90

Özlem‟e göre, devletin unsurları sanayi toplumunun bir

ürünü olduğu için güçlü bir sermayenin, makineli üretimin ve standartlaşmış kitlesel

ihtiyaçların bulunduğu bir ekonomik ortam ve kendi sınıflarının bilinci ile hareket eden

kişilerin oluşturduğu bir toplum oluşturmaktadır.91

Devletin sosyal alana girmesi ve

karışması, iktisadi ve sosyal bakımdan güçsüz kimselerin korunması amacına yöneliktir.

Sosyal müdahaleciliğin esasına yönelik bu yaklaşıma sosyal politika da denebilir. Bunları

88

Ali Nazım Sözer, Sosyal Devlet Uygulamaları, Ankara: Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti Yay., 1997 ss.

52-53. 89

Bülent Tanör, Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar, No.76, İstanbul, 1978, s. 87. 90

Aydın Başbuğ, “Liberal Siyaset ve Sosyal Devlet”, Yeni Türkiye, Sayı.25, Ocak-Şubat 1999, s. 264. 91

Özlem Doğan, “Hukuk Devletini Sosyal Devlet İçinde Düşünmek”, Doğu-Batı Dergisi, Kasım, Aralık,

Ocak 2000-01, Yıl:4 Sayı:13 s. 19-20.

Page 60: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

45

yapan ve yürüten devletin sosyal ya da koruyucu sıfatıdır. İngiliz ve Amerikan siyasi

sözlüğünde refah devleti terimi daha çok kullanılan bir deyimdir.92

Sonuç olarak sosyal refah devletinin ortaya çıkışı, gelişimi ve üstelendiği görevler

açısından değerlendirdiğimizde, refah devleti kavramının, sanayileşmenin doğurduğu

eşitsizliklere karşı gelişen tepkilerin bir ürünü olarak ortaya çıktığını ve sosyal devletin

sosyal tabaka ve gruplar arasındaki çelişkileri gidermek suretiyle sosyal bütünleşmeyi

sağlama, yaşama güvenliğini, tam istihdamı ve çalışma hayatının koruma görevleriyle

birlikte gelişim sürecine girmiş olduğunu söyleyebiliriz.

III. REFAH DEVLETĠNĠN SINIFLANDIRILMASI

Büyük Bunalım ve ardından II. Dünya Savaşı sonrasında giderek büyüyen sosyal ve

ekonomik sorunlara çözüm olarak görülen Keynesyen politikalar çerçevesinde ortaya çıkan

ve gelişen refah devleti doğrultusunda refah devletleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalar da

artmış, özellikle 1970‟li yıllardan sonra bu çalışmalar daha da yoğunlaşmıştır.

Araştırmacılar refah devleti ile ilgili konularda bir dizi araştırma yapmış, bazı ülkelerdeki

sosyal politikaların temelleri ve gelişimi ile uzun süre ilgilenmişlerdir. Refah devleti

1970‟li yıllardan itibaren teorik olarak ele alınmıştır. Refah devletinin sınıflandırılması

yapılan bu çalışmaların içinde yer almaktadır.

Araştırmacılar, kaç tür refah rejimi olduğunu ve hangi ülkelerin hangi refah

rejimleri altında yer aldığını tespit etmeye çalışmışlardır. İzlenen refah politikalarını takip

etmişler, bu politikaların istatistiksel analizi ile ülkeleri rejim türlerine göre

gruplandırmışlar, rejim türlerini ve refah devletlerinin gelişimini açıklayıcı teoriler ortaya

koymuşlardır.93

Aşağıda refah devletleri ile ilgili olarak yapılan sınıflandırma çalışmaları

ele alınacaktır.

92

Tanör, s. 87. 93

Alexander Hick, Lane Kenworthy, “Varieties of Welfare Capitalism”, LIST Working Paper Series, No:

316, New York: Syracuse University, August 2002, s. 1.

Page 61: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

46

A. Refah Devleti ile Ġlgili Sınıflandırma GiriĢimleri

Refah devleti ile ilgili olarak yapılan çalışmalar 1970‟li yıllarda başlamış ve

özellikle 1990‟lı yıllarda önemli bir artış göstermiştir. Bu çalışmalar refah devletinin

temelini ve gelişimini sosyal politika uygulamaları ile ilgili olarak tarihsel ve karşılaştırmalı

bir şekilde ele almıştır.

Refah devletinin gelişimi ile ilgili çalışmalar temel olarak iki yaklaşıma sahiptir.

Bunlardan birincisi, refah devleti girdileri, çıktıları ve süreçlerini ölçümlemeyi amaçlayan

kantitatif verilerin istatistiksel analizleri ile ilgilenmektedir. İkinci grup araştırmalar ise,

farklı refah devletlerinin detaylı gelişim süreçlerine kalitatif olarak yaklaşan vaka

çalışmalarıdır. Her iki alanda da çok sayıda yapılmış çalışma vardır. Örneğin, Esping-

Andersen‟in rejim analizi, kantitatif bir araştırmadır. Castles ve Mitchell94

gibi birçok

araştırmacı da benzer yöntemi kullanmıştır. Diğer yandan Pierson95

‟ın “yeni politikalar”

analizi ise, bir vaka çalışmasıdır. Kantitatif yaklaşıma sahip olan çalışmalarda, genellikle

1980‟ler ve 1990‟ları kapsayan veriler kullanılmaktadır. 2000‟in ötesine geçen çalışma

sayısı çok azdır.96

Refah devletlerinin ülkelere ve onların ekonomik gelişimlerine bağlı olarak

birbirlerinden farklı kriterlere göre gelişmeleri nedeniyle araştırmacılar kaç tür refah rejimi

olduğunu ve hangi ülkelerin hangi refah rejimleri altında yer aldığını tespit etmeye

çalışmışlardır. Ülkelerde izlenen refah politikalarını inceleyip takip etmişler ve bu

94

F. Castles, D. Mitchell, “Three Worlds of Welfare Capitalism or Four?”, ANU, Graduate Programme in

Social Policy, 1990, Paper No:.21 95

Paul Pierson, Dismantling the Welfare State? Reagan, Thatcher and the Politics of Retrenchment,

Cambridge University Press, 1994 & Paul Pierson, “The New Politics of the Welfare State”, World Politics,

Vol.: 48, Issue:2, 1996. & Paul Pierson, (Ed.), “The New Politics of the Welfare State”, London: Oxford

University Press, 2001. 96

Taylor-Gooby, “The Silver Age of the Welfare State: Perspectives onResilience”, COST A 15 Second

Conference on Welfare Reforms For the 21st Century,

http:/www.isaf.no/nova/nyheter/kalender/COSTa15/Papers/Taylor-Gooby.pdf, (Çevirimiçi: 06.05.2002), s. 8.

Aktaran: Süleyman Özdemir, “Sosyal Gelişim Düzeyleri Farklı Refah Devletlerinin Sınıflandırılması Üzerine

Bir İnceleme”, http://www.sosyalsiyaset.com/documents/sosyal_gelisim.htm, (Çevirimiçi: 29.03.2003), s. 3.

Page 62: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

47

politikaların istatistiksel analizi ile ülkeleri rejim türlerine göre gruplandırmışlardır.

Ülkelerin rejim türlerini ve refah devletlerinin gelişimini açıklayıcı teoriler ortaya

koymuşlardır. Araştırmacılar ülkeleri değişik rejimler ve modeller açısından

sınıflandırmaya çalışmaktadır.

Bu konudaki ilk çalışmalar, Wilensky ve Lebeaux‟un 1958‟de yazdığı ve refah

devletlerini iki türe ayıran çalışmaya kadar götürülebilir. Bu iki araştırmacı, sosyal refah

kurumlarına “kalıntı” (residual) ve “kurumsal” (institutional) bir bakış açısıyla

yaklaşmışlardır. Kalıntı refah rejimi yaklaşımına göre, normalde refah sağlaması gereken

kurumlar olan aile ve piyasa bu işlevini yerine getiremediğinde, refah sağlama rolü devlete

düşmektedir. Kurumsal refah rejimi yaklaşımına göre ise, normal olan devletin refah

sağlama işlevidir. Bu işlev, modern sanayi toplumlarının en önde gelen görevidir.97

Daha sonra, refah devleti Richard Titmuss tarafından “kalıntı refah modeli”

(residual welfare), “endüstriyel başarı–performans modeli” (industrial achievement–

performance), “kurumsal–yeniden bölüşümcü model” (institutional redistributive) olarak

farklı bir yaklaşımla üçe ayrılmıştır.

Refah devletlerini sınıflandırmada kullanılan bir diğer yaygın ayrım, sosyal koruma

sağlamada finansmanı kimin üstlendiğine göre devletleri üçe ayırmaktadır. Bunlar kısaca,

her çalışanın sosyal refah hakkını, kendisinin ya da işvereninin ödediği katkıya bağlı kılan

“Bismarck Modeli” (Bismarckian Model); bir ülkenin tüm nüfusuna yönelik genel bir

sigorta anlamına gelen “Beveridge Modeli” (Beveridgian Model) ile bu ikisinin

karışımından oluşan “Karma Model” (Hybrid Model)‟dir.98

97

Martin Powell, Armando Barrientos, “Theory and Method in the Welfare Modelling Business”, Paper

presented at the 2nd COST 15 Conference on Welfare Reforms for the 21st Century, Oslo, 5–6 April 2002,

pp. 1–18. 98

Ali Nazım Sözer, Türkiye’de Sosyal Hukuk, Ankara: Kamu–İş Yay., 1994.

Page 63: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

48

Furniss ve Tilton tarafıdan da refah devleti, kullanılan araçlar, müdahale biçimleri,

yararlanan gruplar ve sosyal politika vizyonları göz önünde bulundurularak “pozitif devlet”

(positive state), “sosyal güvenlik devleti” (the social security state) ve “sosyal refah

devleti” (social welfare state)‟ olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır. Bu üç rejim tipi için ABD,

İngiltere ve İsveç‟i örnek olarak göstermişlerdir.99

Diğer yandan Jane Lewis, cinsiyete dayalı olarak refah devletlerini “ekmek kazanan

erkek” ve “ev işleri yapan kadın” ayrımı çevresinde “güçlü”, “ılımlı” ve “zayıf” ekmeği

kazanan erkek modeli olmak üzere üç sınıfa ayırmıştır. Bu konuya benze olarak Orloff da

sosyal politika uygulamalarında cinsiyet ayrımı açısından daha duyarlı olunması gerektiğini

savunan feminist anlayış ile mevcut temel anlayışı uzlaştırmanın yollarını aramaktadır.

Alexander Hicks de, refah rejimlerinin en iyi şekilde iki türe indirgenerek

sınıflandırılabileceğini öne sürmektedir. Onun sınıflandırmasına göre, Esping–Andersen‟in

ilk iki kategorisi (sosyal demokrat ve liberal refah rejimleri) temel olarak iki boyuta

sahiptir; bunlar evrensel yararlar ve gelir araştırmasıdır (income–test). Bu boyutlar,

birisinde zayıf, diğerinde ise kuvvetlidir. Sosyal demokratik ülkelerde herkese yönelik “düz

oranlı” yararlar söz konusudur, bu yüzden gelir araştırması programları kullanılmaz.

Liberal ülkelerde ise emeklilik maaşları ve sağlık sigortası özel sektöre dayanmaktadır. Bu

ikisi birlikte, Hicks‟in sınıflandırmasında “gelişimci liberalizm” (progressive liberalism)

ismini almakta, ikinci tür ise “geleneksel muhafazakarlık” (traditional conservatism) olarak

adlandırılmaktadır.100

Geleneksel muhafazakarlığı, Esping–Andersen‟dekinden

(muhafazakar–Kıta Avrupası refah rejimleri) ayıran temel nokta, geleneksel

muhafazakarlığın cömert ve uzun ömürlü işsizlik ödenekleri, işverenlerin sosyal sigorta

vergi yükleri, toplu pazarlık kapsamının genişlemesi konuları üzerinde durmasıdır.

99

Süleyman Özdemir, “Sosyal Gelişim Düzeyleri Farklı Refah Devletlerinin Sınıflandırılması Üzerine Bir

İnceleme”, http://www.sosyalsiyaset.com/documents/sosyal_gelisim.htm, (Çevirimiçi: 29.03.2003), s. 3. 100

Alexander Hick, Lane Kenworthy, ss. 15.

Page 64: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

49

Wildeboer Schut ve arkadaşları tarafından yakın bir dönemde farklı değişkenler

kullanılarak yapılan bir başka refah rejim çalışmasında da üç tür refah rejiminin varlığı söz

konusu olmuştur.

B. Esping-Andersen’in Temel Üçlü Sınıflandırması

Refah devletlerinin sınıflandırılması konusunda birçok araştırmacıya ışık tutan

önemli gruplamalardan biri de Gosta Esping-Andersen‟in yapmış olduğu üç tür refah rejimi

ayrımıdır. Gosta Esping-Andersen refah rejimlerini liberal refah modeli (ABD, İngiltere),

muhafazakâr veya Kıta Avrupası refah modeli (Fransa, Almanya, Belçika), ve sosyal-

demokratik veya İskandinav refah modeli (İsveç, Danimarka) olmak üzere üç gruba

ayırmıştır. Gosta Esping-Andersen‟ın refah rejimi anlayışı Tablo 1‟de ele alınmıştır.

Page 65: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

50

Tablo 1: Esping–Andersen’in Üç Tür Refah Kapitalizmi

Rejim “Liberal” “Muhafazakar” “Sosyal Demokrat”

Önde gelen

örnekleri

ABD, İngiltere Almanya İsveç

Felsefi Temeli Klasik liberalizm Muhafazakar

sosyal politika

Sosyalizm/Marksizm

Dekomüdifikasyon Düşük Orta Yüksek

Sosyal haklar Gereksinim

Temelli

Katkıya Dayalı Evrensel

Refah Örnekleri Karma Hizmetler Transfer Ödemeleri Kamu Hizmetleri

Haklar Düz oranlı

ödenekler

Katkıya Dayalı Yeniden Dağıtıcı

Sosyal Politika

Sağlayan

Kurumlar

Piyasa (kalıntısal) Devlet (mesleksel) Devlet (evrensel)

Kaynak: Bernhard Ebbinghaus, Philip Manow, “Introduction: Studying Varieties of

Welfare Capitalism”, Comparing Welfare Capitalism: Social Policy and Political

Economy in Europe, Japan and the USA, London: Routledge, 2001, s. 8. and Rebecca A.

Van Voorhis, “Different Types of Welfare States? A Methodological Deconstruction of

Comparative Research”, Journal of Sociology and Social Welfare, Vol.: XXIX, No: 4,

December 2002, s. 5. Aktaran Süleyman Özdemir, KüreselleĢme Sürecinde Refah

Devleti, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 2007, s. 132.

Bu üç gruptan ilki olan liberal refah rejimleri, “kalıntı refah rejimleri” ve “Anglo–

Sakson model” olarak da adlandırılmaktadır. Piyasa mantığı tarafından şekillendirilen bu

modelde vatandaşlara devlet tarafından sağlanan yardımlar asgari düzeyde ve gelir

araştırmasına bağladır. Bu nokta bu model yaralananları damgalayıcı bir nitelik

taşımaktadır.

Page 66: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

51

Bu modelde devlet İskandinav ülkelerindeki gibi tam istihdam amacını

gütmemektedir. Ayrıca devlet muhafazakâr ülkelerde olduğu gibi sosyal sorunlarla

karşılaşıldığında gidermeyi de ön görmemektedir. Bu modelde devlet sadece son çare

olarak başvurulan ve sosyal sigorta yararları oldukça mütevazı bir merci görevi

üstlenmektedir. Bu model için ABD, Kanada ve Avustralya örnek teşkil etmektedir.

İngiltere ve Yeni Zelanda da bir dereceye kadar bu tür refah rejimine sahiptir.101

Liberal refah rejimi kapsamındaki ülkelerde, sosyal demokrat refah rejimi

ülkelerinden farklı olarak, kamu sektörü istihdamının düşük, özel sektör istihdamının ise

OECD ortalamasının üzerinde olduğu görülmektedir.102

Sendikaların genel olarak güçsüz

olduğu bu ülkelerde, ücretler arasında orta ve yüksek düzeyde farklılıklar, gelir dağılımında

da eşitsizlik söz konusudur. Bu ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranları görece olarak

yüksektir. Vergi oranları düşük düzeylidir. Artan Sosyal eşitsizlik ve yoksulluk bu ülkelerin

temel sorunlarıdır. Bu ülkelerde refah devleti olanaklarının sınırlı olması ve bu ülkelerin

sadece minimum gelir garantisi sağlaması nedeniyle herhangi bir finansman krizi

yaşanmamaktadır. Devletin çok sınırlı bir düzeyde müdahalede bulunması nedeniyle bu

modelde devlete “gece bekçisi devleti” olarak değinilmektedir.103

Tüm bunlar

doğrultusunda, liberal refah modeline genel olarak baktığımızda devletin yalnızca muhtaç

durumda olanları seçerek minimum düzeyde yaptığı yardımlarla kamu sorumluluğunun

sınırlandırıldığı görülmektedir.

Bu üç gruptan ikincisi olan muhafazakâr-korporatist refah modeli muhafazakâr–

korporatist refah rejimleri” (conservative–corporatist welfare regimes), “sosyal sigorta

modeli”, “Kıta Avrupası modeli”, “kurumsal refah rejimleri”, “Bismark ülkeleri modeli”,

“Alman modeli” ve daha yakın zamanlarda ise “Hristiyan Demokratik rejimler” gibi104

pek

çok farklı ad almaktadır. Terimin klasik Avrupa bakış açısından anlamı muhafazakarlıktır,

101

Pierson, s. 2 Aktaran Özdemir, s. 106. 102

Şermin Marangoz, “Refah Devleti: Gelişimi, Oluşumu, Modelleri ve Güncel Değişimler”, (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: İÜ SBE), 2001 s. 103. 103

Marangoz, 103-104. 104

Özdemir, s. 108

Page 67: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

52

çünkü kapitalizm öncesi kökenlerini Kıta Avrupası‟nın kraliyet rejiminin elitlerinde bulmak

mümkündür. Orijini itibariyle anti–liberal bir yapıdadır. Çünkü piyasa verimliliğinden çok,

geçmişten miras kalmış hiyerarşik sosyal düzeni muhafaza etmekle daha çok ilgili

bulunmaktadır. Sosyal haklar geniştir ve özel refah düzenlemelerinin (piyasa) yalnızca

marjinal bir rolü söz konusudur.105

Bu rejim türünde haklar ve ayrıcalıkların sınıf ve statü bazında farklılıklar

gösterdiği ve gelirin yeniden dağılımının marjinal olduğu görülmektedir. Bu yönüyle bu

rejim türü korporatist bir yapıya sahiptir. Bu devletler, devlet yardımı prensibini esas alıp

piyasanın önceliğini reddeden, sosyal refahın merkezi olarak ailenin önceliğini vurgulayan

Hristiyan Demokratik (örneğin Katolik) doktrinlerin etkisi altında kalmıştır. Aile

muhafazakârlar için toplumdaki en önemli kurumdur. Bu nedenle ekmeği kazanan erkeğe

çok büyük değer yüklenmektedir. Evli kadınların iş piyasasına girmeleri

desteklenmemektedir. Kadınlara ve düzensiz iş kariyeri olan işçilere için sosyal güvenlik

yetersiz güvenlik sağlamakta ve bu nedenle eleştiri almaktadır.

Bu ülkelerdeki sosyal harcamalar, liberal refah devletlerdekinden önemli bir oranda

daha fazladır ve gelir transferleri, erkek aile reislerinin gelir gereksinimlerini karşılamada

yeterlidir. Kadının istihdamını (çocuklarına kreş hizmetleri sunarak) ve kadınlara iş

sağlamayı kolaylaştıran sosyal hizmetler sınırlı olan bu yapıda hem toplam istihdam

düzeyi, hem de kadınların işgücüne katılım oranları düşüktür. Çünkü bu ülkeler istihdamı

yüksek tutmak yerine sosyal sorunları sosyal güvenlik yoluyla gidermeyi tercih etmişler ve

gelir kaybına uğrayan bireyler için telafi edici politikalar uygulamayı tercih etmişlerdir. Bu

durum bireyleri iş piyasasından çıkışa ve hatta piyasaya girmemeye teşvik etmektedir.

Kıta Avrupası‟nda, sigorta bazlı geliri telafi edici düzenler söz konusu olduğundan,

hizmetler esas itibariyle katkıya dayalı finans sistemiyle yürütülmektedir. Cömert sigorta

hakları (emeklilik sistemleri), standart işçi ücretlerinden yüksek katkı paylarının

105

Özdemir, s. 8.

Page 68: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

53

kesilmesini gerektirmektedir. Yüksek katkı payları, işletmeleri istihdam yaratmaktan

alıkoymakta, işçilerin erken emekliliği için baskılar oluşturmakta ve yeni istihdam

olanaklarının ortaya çıkmasını engellemektedir.106

Son olarak üçüncü rejim, “İskandinav modeli” ya da “modern refah rejimleri” olarak

da bilinen sosyal demokrat refah rejimleridir. Evrensellik, sosyal dayanışma, sınıflar arası

eşitlik ilkelerinin ön plana çıktığı bu rejimde devletin yoğun sosyal haklar sağladığı, özel

refah düzenlemelerinin ise marjinal bir düzeyde olduğu bir toplum modeli temsil

edilmektedir. Gereksinimlerin karşılanması konusunda sınırlı bir politika izlemek yerine

eşitliği hedefleyerek gereksinimleri yüksek düzeylerde karşılayan bir refah devleti anlayışı

söz konusudur.

Bu ülkelerde vergi ve istihdam düzeyleri yüksektir. İstihdam politikaları devletin

birincil öncelik verdiği sosyal politikasıdır. İstihdam içinde kamu istihdamı, OECD ülkeleri

ortalamasının iki katıdır (ancak, özel sektör istihdamı ise ortalamanın biraz altındadır).

Kadınların işgücüne katılım oranları yüksektir. Bu nedenlerden ötürü, “istihdam genişletici

refah devleti modeli” ya da “tam istihdam sağlayıcı refah devleti modeli” olarak da

adlandırılmaktadır.107

Bu rejim türünün önde gelen örneklerinden olan İsveç, Norveç, Danimarka,

Hollanda, Finlandiya‟da 1990‟lı yıllardan itibaren sosyal politika uygulamalarının giderek

artması ile birlikte iş piyasalarının özel sektördeki işgücü talebini arttırmak yönünde

yeniden yapılandırması gereği duyulmuştur. Halkında önemli desteği ile birlikte

maliyetlerin düşürülmesi konusu üzerine durularak problem çözücü bir yaklaşım

sergilenmiştir.

106

Maurizio, Ferrera, Anton Hemerijck ve Martin Rhodes, “Recasting European Welfare States for the 21st

Century”, European Review, (Special Issue on “The Future of the Welfare State”), (Ed. Stephan Leibfried),

2000, pp. 432. 107

Stephens, John D., “The Scandinavian Welfare States: Achivements, Crisis, and Prospects”, Welfare State

in Transition: National Adaptations in Global Economies, (Ed.: Gøsta Esping–Andersen), London: Sage

Publ., 1996, pp. 34.

Page 69: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

54

Esping-Andersen‟in değişen refah devleti sınıflandırması Tablo 2‟de ele

alınmıştır.

Tablo 2: Esping–Andersen’in DeğiĢen Refah Devleti Sınıflandırması

1990’da Yaptığı Sınıflandırma

Sosyal Demokrat : Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, Hollanda

Liberal : Amerika, Kanada, İsviçre, Avustralya, Japonya

Muhafazakar : İtalya, Fransa, Avusturya, Almanya, Belçika

Sınıflanmayanlar : İrlanda, Yeni Zelanda, İngiltere

1999’da Yaptığı Sınıflandırma

Evrensel : Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Hollanda ve

(bir dereceye kadar) İngiltere

Kalıntı : Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Amerika ve

(bir dereceye kadar) İngiltere

Sosyal Sigorta : Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya

Sınıflanmayan : İrlanda, İsviçre

Kaynak: Gøsta Esping–Andersen, The Three Worlds of Welfare Capitalism, Princeton:

Princeton University Press, 1990, s. 74.: Gøsta Esping–Andersen, Social Foundations of

Postindustrial Economies, New York: Oxford University Press, 1999, s. 85–86. Aktaran

Özdemir, 2007, s. 134.

C. Esping-Andersen’in Sınıflandırmasına Yönelik EleĢtiriler ve Katkılar

Esping-Andersen‟in üçlü refah rejimi yapısının yeterli olmadığı, daha gerçekçi bir

sınıflandırma için daha fazla sayıda rejim türüne gereksinim olduğu ve ülke

sınıflandırmalarının doğru bir biçimde gerçekleştirilmediği iddialarıyla eleştirilmektedir.

Page 70: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

55

Ayrıca rejim türleri arasındaki karmaşıklığı önemsemediği ve aşırı derecede basitleştirdiği

için ve aile ve diğer enformel bağların refah sunumunda önemli rol oynadığı Güney Avrupa

refah devletlerini sınıflandırmaya dahil etmediği için, başta Leibfried olmak üzere bazı

kişilerce eleştirilmektedir. Daha sonraki sınıflandırmalarda, Güney Avrupa refah devletleri

altında yer alan İtalya, İspanya gibi ülkeler, Kıta Avrupası refah rejimleri kategorisi içinde

yer almıştır. Bunun yanında, ABD ile İngiltere‟nin aynı kategori içinde yer alması da

eleştirilmektedir. Çünkü bu iki ülkenin kolay bir şekilde bir araya getirilmesi çok da

mümkün gözükmemektedir. İngiltere, İskandinav modeline yakın olan bir evrensel Ulusal

Sağlık Sistemi‟ne sahiptir.108

Bunlarla birlikte bu sınıflandırma, kadınlara yönelik bir ayrıştırma yapılmaması ile

ilgili olarak feminist anlayış açısından da eleştirilmiştir. Ayrıca feminist yazarlar, Esping-

Andersen‟in hala bir refah devletinin ne olması gerektiği ile ilgili geleneksel bir sosyal

demokratik modele çok angaje olması konusunu da ısrarla eleştirmektedir. Diğer yandan,

bu sınıflandırma, refah devletlerini sınıflandırma konusunda iş piyasası göstergelerine,

sadece belirli bir grup açısından açısından bakması nedeniyle yoğun bir şekilde

eleştirilmektedir. Bu durum, Esping-Andersen‟in sınıflandırmasının yoğun bir kabül

görmediğini ve sıkça eleştirildiğini göstermektedir. Bazı araştırmacılar ise, Esping

Andersen‟in tipolojisini spesifik programlara veya program gruplarına uygulamaya çalıştığı

görülmektedir.

Karşılaştırma temeline dayalı bu sınıflandırma son derece önemli bir kaynak

olmuştur. Çünkü 1990‟ların karşılaştırmalı refah devleti literatürü içinde yer alan tüm

çalışmalar bu çalışma üzerine kurulmuştur. Güney Avrupa refah rejimleri, Doğu Avrupa

refah rejimleri, Asya refah rejimleri, Radikal refah rejimleri bu çalışmalara örnek teşkil

etmektedir. “Tam Oluşmamış Model”, “Katolik Korporatist Model” ya da “Latin Kuşağı

Modeli gibi çeşitli şekillerde adlandırılan Güney Avrupa refah rejiminde ülkelerin

anayasalarına bakıldığında modern refah devletinde olması gereken tüm kurumsal

108

Özdemir, 2004, s. 118.

Page 71: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

56

gelişmeler vaat edilirken ülkelerin kurumsal yapısı ve vatandaşlarına sağladığı sosyal

olanaklar çok yetersizdir.109

1980‟li yılların sonunda 1980‟lerin sonunda, Doğu Avrupa‟nın komünist

ülkelerinde yaşanan politik, ekonomik ve sosyal değişimler, Sovyet güdümündeki komünist

rejimlerin sonunun geldiğini haber veriyordu. Esping–Andersen‟in 1990‟da çerçevesini

çizdiği sınıflandırma, anlaşılır bir şekilde Doğu Avrupa‟da ortaya çıkan yeni demokrasileri

içermekten uzak kalmıştır. Bu sebeple, birçok araştırmacı, Esping–Andersen‟in

sınıflandırmasını, Doğu Avrupa‟nın hâlihazırdaki durumuna uydurmaya çalışmıştır.110

Bu

doğrultuda “Doğu Avrupa Refah Rejimleri” (East European Welfare Regimes)‟nden yeni

bir tür olarak ortaya çıkmıştır.111

Refah devleti ile ilgili oarak yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda gelişmiş

ekonomilere sahip ülkeler dışında da refah konularına ilgi duyulmuştur. Şimdiye kadar bir

“Japon ve Konfüçyen refah modeli” oluşturma çabaları sınırlı başarı göstermiş olmasına

rağmen, bu ilgi komşu “Asya Kaplanlarına”na doğru yayılmıştır.112

Ian Guogh‟un “Asya

refah rejimleri”ni açıklamaya yöenlik yaptığı çalışma dışında Ramesh Mishra da refah

rejimlerini Anglo-Sakson (Amerika), Batı Avrupa (Almanya) ve Doğu Asya (Japonya)

olmak üzere üç gruba ayırmıştır.

Castles ve Mitchell Esting-Andersen‟in tipolojisini hem teorik hem de ampirik

bakımdan incelemiş, inceleme sonucunda üçlü refah rejimine dördüncünün (“radikal rejim”

– radical regime) eklenmesi gerektiği kanaatine ulaşmışlardır.113

Castles ve Mitchell‟in ilk

üç rejimi, büyük oranda Esping–Andersen‟in sınıflandırmasının bir kopyasıdır.114

A rejimi

109

Özdemir, 2004, s. 120 110

Keith Pringle, “Europe and Social Welfare”, Children and Social Welfare in Europe, Buckingham:

Open University Press, 1998, ss. 10. Aktaran: Özdemir, 2004, s. 120. 111

Özdemir, 2004, s. 122. 112

Özdemir, 2004, s.122. 113

Özdemir, 2004, s.123. 114

F. Castles, Comparative Public Policy, Cheltenham: Edward Elgar Publ., 1998. Aktaran: Özdemir, 2004,

s. 123.

Page 72: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

57

(düşük transferler ve yarar eşitliği), liberal rejim türüne karşılık gelmektedir. B rejimi

(yüksek transferler / düşük yarar eşitliği) muhafazakar rejim türüne, D rejimi ise (yüksek

transferler ve yarar eşitliği) sosyal demokratik rejim türüne denk düşmektedir. Bunların

yanında, bir de dördüncü bir rejim türü (C) vardır ki (düşük transferler / yüksek yarar

eşitliği), yukarıda ismi geçen bazı ülkeler de bu rejim türü içinde yer almaktadır.115

Sonuç olarak Esping-Andersen‟in üçlü sınıflandırmasına ve sonrasında yapılan

çalışmalara baktığımızda, Esping–Andersen‟in yaptığı refah rejimleri sınıflandırmasının

literatüre olan katkısının oldukça önemli olduğunu görmekteyiz. Refah devleti rejimlerini

gelişmişlik açısından sıraladığımızda “İskandinav refah rejimleri”, refah devletlerinin en

gelişmişlerinin yer aldığı bir kategori olduğunu ardından bu rejimi “Kıta Avrupası refah

rejimleri”nin takip ettiğini söyleyebiliriz. En zayıf refah devletlerini yer aldığı rejim

ise,“liberal refah rejimleri” olmaktadır.

Küreselleşme süreci öncesinde batı toplumlarında refah anlayışının kalıntı refah

anlayışından, kurumsal refah anlayışına doğru doğal bir dönüşüm yaşadığı görülmektedir.

Ancak, 1970‟li yıllar sonrasında küreselleşme süreci ile birlikte tam tersi bir doğrultuda,

kurumsal olandan kalıntı olan anlayışa doğru bir yöneliş başlamıştır. Bu durumda refah

devletleri, en gelişmiş refah devleti modeli olan “İskandinav refah modeli” yönünde bir yol

takip ederken, küreselleşme sonrası dönemde tam tersi bir şekilde liberal refah devleti

modelini takip etmeye başlamıştır.

IV. REFAH DEVLETĠNĠN FONKSĠYONLARI

Devletin dört temel işlevi bulunmaktadır. Bunlar; düzenleyici işlevi, ekonomik

politika oluşturucu işlevi, geliri yeniden dağıtıcı işlevi ve işveren kimliğidir. Bu işlevlerden

birincisine baktığımızda, refah devletinin var olan düzenleyici görevleri listesinin çok geniş

olduğunu söyleyebiliriz. Devlet, faiz oranlarını denetler, işyerlerinin açılış saatlerini

115

Martin Powell, Armando Barrientos, ss. 5.

Page 73: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

58

belirler, işçilerin çalışma yaşına ve çalışma saatlerine sınır koyar, kayıt dışı çalışmayı

yasaklar, tüketiciyi koruma kanunları çıkartır, piyasada kredi işlerini kontrol eder, çevre

kirliliğini denetler, sit alanı içindeki özel mülk sahiplerinin devletin yazılı izni olmaksızın

pencerelerini değiştirmelerini yasaklar vs. Bunların hepsi, devletin görevleri arasında yer

alan hususlardan bazılarıdır.116

Devletlerin düzenleyici görevlerinin dışında ekonomik büyümeyi devamlı hale

getirebilmek için ekonomik politikalar üretme görevleri de vardır. Devletler vergi, para ve

gelir politikaları ile ekonomiye müdahale ederler.

Gelir dağılımındaki dengesizlikleri en aza indirmek amacıyla devletler geliri

yeniden bölüştürücü politikalar izlemektedir. Devletin bu işlevi toplumsal uçurumları ve

çatışmaları azaltmak anlamında oldukça önemlidir.

Rekabet gücüne ve piyasalara dayalı olan liberal devlet modelinde devletin iç ve dış

güvenlik, adalet ve altyapı dışındaki temel görevleri haricinde hiçbir şeye müdahalede

bulunmaması asıldır. Dolayısıyla, piyasalarda düzeni “görünmez el”e bırakan liberal

modelin, adalet ve eşitlik duyguları ile gelir güvencesi ve gelir adaleti sağlaması, görevleri

arasında değildir.117

Ancak, bu durumda ortaya çıkan gelir dağılımı eşitsizliklerini

gidermek amacıyla devlet vergi ve harcamalar yoluyla müdahale edebilir.

Devletin işveren kimliği işlevine baktığımızda, kamu sektörünün 1945‟lerden

küreselleşme sürecine kadar hızlı bir büyüme içinde olduğunu söyleyebiliriz. Bununla

birlikte yine aynı dönemde kamu sektörünün istihdam içindeki payı oldukça artmıştır. Bu

durum da devletin istihdam üzerindeki etkinliğini arttırmıştır.

116

Özdemir, s. 47. 117

Özdemir, s. 49.

Page 74: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

59

V. REFAH DEVLETĠNĠN GÖREVLERĠ

Refah devletinin görev alanı oldukça geniştir. Refah devletinin görevlerini, sosyal

güvenlik görevi, eğitim sağlama görevi, sağlık hizmetleri verme görevi ve geliri yeniden

dağıtma görevi olmak üzere dört başlıkta inceleyebiliriz.

A. Sosyal Güvenlik Görevi

Sosyal güvenlik sosyal refah devletinin ortaya çıkışında etkili olan en önemli

faktörlerden biridir. İnsan yaşamında, sosyal güvenliğin anlamı ve önemine tarihsel bir

perspektiften bakıldığında, insanların gelecekte karşılaşabilecekleri ekonomik ve sosyal

risklere karşı korunma isteği ve güdüsünün her zaman olageldiği görülmektedir. Bununla

beraber modern anlamda sosyal güvenlik hizmetleri ortaya çıkana kadar geçen süreçte,

riskten korunma işleminin gerek ahlaki gerek dini gerekçelerle, toplumun gelir düzeyi

yüksek kişilerince yapılan yardımlar yoluyla, belirli ölçülerde yerine getirildiği

bilinmektedir. Ancak, bu yardımlaşma sistemi, düzenli ve önceden belirlenmiş olmaması ve

zorunlu değil gönüllü olarak yapılması bakımından kişilere, yaşam süreci içerisinde

karşılaşabilecekleri riskler hususunda teminat olabilmede eksik kalmıştır. Bu noktada diğer

dayanışma türlerinin aksine düzenli, önceden belirlenmiş ve zorunlu katılımlar öngören

sosyal dayanışma sistemi ortaya çıkmıştır. Sosyal dayanışma yaşlılık, engellilik, hastalık,

doğum, ölüm, işsizlik gibi risklerle karşılaşan insanların yaşam seviyelerini muhafaza

etmek ve geliştirmek için gelirin yeniden dağıtımını sağlayan araçların bütünüdür.118

Sosyal devletin amacına ulaşmada kullandığı en önemli araç sosyal güvenlik

hizmetleridir. Sosyal güvenlikle ilgili olarak çok çeşitli tanımlar olmakla birlikte en genel

temalardan yola çıkıldığında sosyal güvenlik kavramı “insanlara çalışma kabiliyetinin hiç

olmaması ya da sonradan kaybı halinde kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının

asgari geçim seviyesini teminine yetecek gelir düzeyinin ve yaşam süreci boyunca

118

Alain Euzeby, “Social Protection: Values to be Defended!”, International Social Security Review, Vol.

57/2, 2004, s. 109.

Page 75: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

60

karşılaşabilecekleri belli başlı bazı riskler karşısında güvencenin sağlanması” olarak

tanımlanabilir.119

Sanayileşme süreciyle birlikte fizyolojik ihtiyaçlarına yeten bir gelir elde eden

işçilerin bu düşük gelir düzeyi ile sosyal güvenlik ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları

konusunda klasik iktisatçıların bir çözüm önermemeleri sonucunda olayların gelişimi,

devleti sonuçta sosyal güvenlik alanında bir rol oynamaya zorlamıştır.120

I. Dünya Savaşı

sonrasında Büyük Bunalım‟ın da etkisiyle işsizlik giderek atarken çalışma koşulları

kötüleşmiş ücretler de ise düşüş yaşanmıştır. Tüm bunlar işçilerin tepkisini toplamış ve

işçilerin örgütlenmesine ve politik alanda bir baskı grubu oluşturmalarına neden olmuştur.

Bu durum devleti sosyal güvenlik önlemleri almaya yöneltmiştir. Bu nedenle iki büyük

dünya savaşı yılları arasında, sosyal sigortaların genişlediği görülmektedir. Sosyal sigorta

sistemi, hem yeni riskler (işsizlik), hem de nüfus kapsamı bakımından genişletilmiştir.

Özellikle, II. Dünya Savaşı sonrasında, 1950‟ye kadar birçok ülkenin kapsamlı sosyal

reformlar yaptığı, bunun sonucunda, neredeyse tüm Batı Avrupa ülkelerinde iş kazalarını,

yaşlılığı, hastalık ve işsizliği kapsayan kapsamlı sosyal sigorta programlarının yerleştiği

görülmüştür.121

Başlangıçta, tabandan gelen baskılar nedeniyle gelişmiş Batı ülkelerinde başlayan bu

sistem, önce yasalar ve sonra anayasalarda en önemli insanlık haklarından birisi olarak yer

almıştır. Bu haklar, daha sonra uluslararası sözleşmelerle “uluslararası ortak normlar”

haline gelmiştir.122

Günümüzde ise, gittikçe gelişen refah devleti anlayışının bir sonucu

119

Arne Tostensen, “Towards feasible social security systems in sub-Saharan Africa”, CMI working papers,

May 2004. 120

Cahit Talas, Cahit Ekonomik Sistemler, 5. Baskı. İmge Kitabevi, 1999, Ankara, s.205. 121

Kuhnle, Stein ve Matti Alestalo, “Growth, Adjustments and Survival of European Welfare States”,

Survival of the European Welfare State, y.y.: Routledge Publ., 2000, ss. 3–18. 122

Gürhan Fişek, “Sosyal Devletsiz Bir Sosyal Güvenlik...”, (Çevrimiçi): http://www.fisek.org/108.php,

29.04.2009, s. 1.

Page 76: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

61

olarak, sosyal güvenlik, toplumu oluşturan bütün bireyleri doğumlarından ölümlerine kadar

kuşatmış bulunmaktadır.123

Ülkeden ülkeye farklılaşabilse de, evrensel olarak sosyal güvenlik sistemlerinin belli

başlı üç dayanak üzerinde durduğu söylenebilir. Bunlar sosyal sigortalar, sosyal yardımlar

ve sosyal hizmetlerdir.124

Sosyal güvenlik kavramı her ne kadar sosyal yardım ve sosyal

hizmetleri de içeren geniş bir anlama sahip olsa da, sosyal güvenlik sistemleri ağırlıklı

olarak sosyal sigortalar temelinde oluşmuştur.125

Sosyal sigortalar sisteme katılımın zorunlu

olduğu, katılanların sistemin finansmanına prim ödemeleri şeklinde ve yine mecburi olarak

katkı yapmalarını öngören, topladığı bu primlere karşılık olarak katılımcılarını yaşam

süreci içerisinde karşılaşmaları olası sosyal risklere karşı koruyan programlar olarak

tanımlanabilir.126

Sosyal sigorta sisteminin işleyiş tekniği, primlere dayalıdır. Ülkeden

ülkeye farklılık göstermekle birlikte, bu amaçla oluşturulan bir fona hem işçi ve işveren

prim yatırmakta, hem de devlet ya üçüncü bir taraf olarak düzenli bir şekilde ya da zaman

zaman sigorta açıklarını kapatmak amacıyla katkıda bulunmaktadır.127

Günümüzde uzun

dönemli işsizlik, yoksulluk ve sosyal dışlanma, kayıtdışı istihdam, yaşlı nüfus oranının

artması, aile yapısındaki değişimler ve modernleşmeye bağlı sosyal dönüşüm gibi

sorunların tamamının sosyal sigortalar yolu ile giderilmesinin zorluğu, sosyal yardım

sistemi ve sosyal hizmetleri eskiye nazaran daha önemli hale getirmiştir.128

Sosyal sigorta yoluyla sağlanan sosyal güvence, özellikle çalışan nüfusa yönelik bir

sosyal refah devleti uygulamasıdır. Bu sistem, tüm nüfus kesimini değil, sadece çalışanları

123

DPT, Sosyal Güvenlik Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara:

DPT Yay., 2001, s.50. 124

Sait Korkmaz, “Türkiye'de Sosyal Güvenlik Finansman Açıkları ve Sosyal Güvenlik Kurumunun Bu

Açıklar Üzerindeki Olası Etkileri”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi

SBE), 2007, s. 7. 125

DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Ankara: 2006, s. 2. 126

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Reform Önerisi, Nisan 2005, s. 3. 127

Süleyman Özdemir, “Refah Devleti ve Üstlendiği Temel Görevler Üzerine Bir İnceleme”,

http://www.sosyalsiyaset.com/documents/refah_devleti_ustlendigi_gorvlr.htm, (Çevirimiçi: 01.04.2009), s.

12. 128

DTP, s. 2.

Page 77: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

62

güvence kapsamına almaktadır. Bağımlı (işçiler ve memurlar) ve bağımsız (serbest meslek

mensupları) çalışanların hepsi bu sistemde sosyal koruma altına alınmaktadır.

Sosyal yardımlar, “kendi ellerinde olmayan nedenlerle yoksul duruma düşmüş birey

ve gruplara, toplumdan dışlanmış olanlara, insan onuruna yaraşır asgari bir yaşam seviyesi

sağlamak amacıyla, karşılıksız olarak yapılan ayni ve nakdi yardımlardır.” Sosyal yardımlar

devlet ya da gönüllü vatandaşlar tarafından karşılıksız olarak yapılırlar. Yani sosyal

yardımlardan yararlananların bu hizmetlerin finansmanına katılımları gerekmemektedir.

Devlet sosyal yardımları vergilerle finanse eder. Yardımların karşılıksız ve genel olması

gerekmekle beraber, yalnızca sisteme katılmış vatandaşlara yardım yapılması yahut sosyal

taraflardan katılımcıların haricindeki birinden yapılan yardımlar için prim toplanılması

usülleri de zaman zaman kullanılmaktadır. “Sosyal güvenlikte sosyal sigorta sisteminin

ağırlıklı olduğu ülkelerde, sosyal güvenlik sisteminin kapsamında çoğunlukla çalışan

kesimlerin olması nedeniyle, sistem dışında kalan kişilere güvence sağlanması açısından

sosyal yardımlar büyük önem taşımaktadır.”129

Sosyal hizmetler ise, “insanların kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya

kontrolleri dışında oluşan maddi ve manevi sosyal yoksunluklarının giderilmesi ve

ihtiyaçlarının karşılanmasında, insanların kendilerine daha yeterli hale gelmelerinde ve

başkalarına bağımlı olma hallerinin önlenmesinde, aile ilişkilerinin güçlenmesinde, birey,

aile, grup ve toplumların sosyal işlevlerini başarıyla yerine getirmelerinde yardımcı olmak;

insanların yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini sağlamak amacıyla

gerçekleştirilen; koruyucu-önleyici, iyileştirici-rehabilite edici, değiştirici-geliştirici

nitelikteki, sistemli ve düzenli faaliyet ve programlar bütünüdür”130

129

DTP, ss. 2-3. 130

ÇSGB, s. 3.

Page 78: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

63

“Modern toplumlarda, aile bağları başta olmak üzere geleneksel dayanışma

ağlarında yaşanan çözülme, özellikle sosyal dışlanmayla mücadele açısından sosyal

hizmetlere duyulan gereksinimi arttırmaktadır”131

Sosyal güvenlik sistemleri evrensel olarak yukarıda sayılan bu üç dayanak üzerine

oturmakla beraber, karşılanan riskler hususunda tüm dünyada oldukça farklı kapsama

düzeyleri görülmektedir. Bununla beraber karşılanmasının gerekliliği genel kabul görmüş

olan riskler de mevcuttur. Kurumsallaşmış bir toplumsal dayanışma yani sosyal güvenlik

sisteminde hangi risklerin karşılanacağı hususu, şüphesiz tüm ülkelerde politika

belirleyiciler tarafından alınacak kararlara göre şekillenecektir. Ancak, genel olarak

yaşlılık, engellilik, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, ölüm, doğum, ve işsizlik

risklerinin küreselleşen dünyamızda, sosyal güvenlik sistemi içerisinde karşılanılması

gerekli riskler olarak ön plana çıktığı, toplumların geri kalan risklerin sisteme dâhil edilip

edilmemesi hususunda farklılaştığı görülmektedir.132

B. Eğitim Sağlama Görevi

Refah devleti ekonomik büyüme ve kalkınma, fırsat eşitliği, sosyal denge ve barışı

sağlama amaçlarına yönelik olarak sanayileşmenin başlaması ile birlikte önemli hale gelen

eğitime büyük bir önem vermekte ve eğitim hizmetlerini karşılıksız sunarak herkesin

yararlanmasını sağlamaktadır. Çünkü piyasa mekanizmasının böyle bir fonksiyon

yüklenecek durumu yoktur. Eskinin kol gücüne dayalı üretim sisteminden, mekanik gücün

üretime uyarlandığı yeni bir sisteme geçiş ve kütlesel bir üretimin gerçekleştirilmeye

başlanması, yeni bilgi ve becerileri gerekli kılmış, ara ve yüksek düzeyli (ustabaşı,

teknisyen, mühendis) bir işgücüne gereksinim duyulmuştur. Bu nedenle devlet bir yandan

genel eğitimi, diğer yandan da teknik eğitimi üstlenmek durumunda kalmıştır.133

131

DTP, s. 3. 132

Korkmaz, s. 9. 133

Gencay Şaylan, s. 37.

Page 79: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

64

Refah devletinin en önemli görevlerinden biri olan eğitim hizmeti, yüksek vasıflı,

ekonomiye yararlı bir insan gücü kaynağının oluşumu sağlayacak ve toplumun bu yetişmiş

insan kaynakları toplumsal gelişmeyi hızlandıracak, bir yandan da gelirin toplumda daha

adil bir şekilde dağılması sağlanacaktır. Kuznets‟in belirttiğine göre, gelir dağılımı adaleti

ile eğitim düzeyi arasında yakın ilişki vardır. Eğitim süresi arttıkça, bireyler arasındaki gelir

farklılığı azalmaktadır.134

İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Hollanda gibi, sosyal refah hizmetlerinin sunumu

noktasında cömert olan refah devletlerinin, toplam kamu harcamaları içerisinde eğitime en

fazla pay ayıran ülkeler oldukları gözlenmektedir. Refah devletleri, her zaman için eğitime

önem vermişler ve devletin bu fonksiyonu için toplam kamu harcamalarından yüksek bir

pay ayırmışlardır. 135

Eğitim harcamalarının, genelde artmaya devam ettiği görülmektedir.

Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerinde (Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka), son

zamanlarda gözlenen genel durgunluk ve yeniden yapılanma çalışmalarına rağmen

eğitimde sürekli bir gelişmenin olduğu görülmektedir. Bu ülkelerde, eğitim bakımından

kadın ve erkek arasında sadece çok küçük farklar olduğu tespit edilmiştir.136

Tüm bunlar doğrultusunda eğitimin, insan sermayesinin yeteneklerini geliştirerek

işgücünün kalitesini artıracağını ve böylece orta ve uzun vadede pozitif bir etki

sağlayacağını söyleyebiliriz.

C. Sağlık Hizmetleri Verme Görevi

Refah devletinin önemli bir diğer görevi sağlık hizmetidir. Sağlık hizmetleri ya

sigorta kapsamında (karşılıklılık) ya da ulusal sağlık hizmetleri (evrensellik) kapsamında

134

Martin Carnoy, “Education and Economic Development: The First Generation”, The Economic Value of

Education: Studies in the Economics of Education, (Ed.: Mark Blaug), Cambridge: Edward Elgar Publ.,

1992, s. 352. 135

Özdemir, 2009, s. 20. 136

Eero Lahelma, Katarina Kivela, Eva Roos vd., Analysing Changes of Health Inequalities in the Nordic

Welfare States, Social Science & Medicine, Issue: 55, 2002, s. 611.

Page 80: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

65

sunulur. Birinci durumda, sigortalı olmak ve belli koşulların gerçekleşmesi (süre, prim vb)

koşulu aranır. İkinci durumda ise, sağlık hizmetlerinden karşılıksız olarak yararlandırılır.137

Doğrudan insan yaşamıyla ilgili olması sebebiyle oldukça önem verilen sağlık

hizmetleri, eşit, etkili ve sürekli bir şekilde her bireye ve her bölgeye ulaştırılmalı, ve

toplumun sağlık düzeyi yükseltilmelidir. Çalışan kesim, sağlık sigortaları kapsamına

alınmakta ve onların ve ailelerinin sağlık gereksinimi sosyal sigorta programları tarafından

karşılanmaktadır. Sigorta kapsamında olmayanların sağlık gereksinimlerin karşılanması da,

yine devletin görevleri arasındadır (Yeşil Kart uygulaması gibi).138

Refah devletinin önemli politikalarından biri olan sağlık hizmeti, eğitim gibi

toplumsal ve ekonomik kalkınma ve çalışmanın etkinliği açsından oldukça önem

taşımaktadır. Devletler ya doğrudan sağlık sisteminin önde gelen finansörüdür ya da bu işi

üstlenen kurumlara para yardımı yapmaktadır. Bu sağlık hizmet programlarına finansman

açısından bakıldığında, üç farklı sağlık sisteminin devrede olduğu gözükmektedir. Birinci

sistem, “Bismarkçı sağlık sistemi” olarak adlandırılmakta, masraflar ücret bordrolarından

kesilen vergilerle karşılanmaktadır (Almanya). İkinci sistem ise “ulusal sağlık hizmetleri

sistemi” olarak ifade edilmekte, finansman genel vergilerden karşılanmaktadır (İngiltere).

Yani, sağlık hizmetleri tamamen sosyalleştirilmiştir. Ülkedeki tüm insanları kapsamakta ve

ücretsiz ya da düşük ücret karşılığı sunulmaktadır. Üçüncü sistemde ise, sağlık hizmetleri

“ticari amaçla çalışan sigorta piyasaları” tarafından karşılanmaktadır (Amerika). Çoğu ülke,

bu üç ideal sağlık hizmet türünün bir karmasından oluşmakta, ancak yine de bunlardan bir

tanesi daha baskın olabilmektedir.139

Refah devletinin diğer hizmetleri gibi toplumsal ve ekonomik açıdan oldukça önem

taşıyan sağlık hizmeti de toplumdaki tüm bireylere yeterli sağlık hizmeti sağlanması ve bu

137

Ali Güzel ve Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, 2. bs., İstanbul: Beta Yay., 1990 s. 505. 138

Nur Serter, Devlet Görevlerindeki GeliĢmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet, İstanbul: İÜ İktisat

Fakültesi Yay., 1994, ss. 41-42 139

Güzel, Okur, s. 506.

Page 81: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

66

hizmetin tüm toplum üyelerine eşit ölçüde sunulabilmesi açısından refah devletinin sosyal

politikaları içinde oldukça etkili olmaktadır.

D. Adil Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele

Gelir adaleti ve bu amaçla yapılan gelirin yeniden dağılımı sosyal devletin önemli

görevlerinden biridir. Yoksullukla mücadelede temel amaç, herkese insanca yaşaması için

gerekli minimum gelir düzeyinin garanti edilmesidir. Eşitsizliği azaltmak içinse; servet ve

gelirler arasındaki farklılıkların azaltılması gerekir. Bu ayrım oldukça önemlidir. Çünkü

birini amaçlayan politikalar diğerini şiddetlendirebilir. Bu nedenle fakirlere yardımın mı

eşitsizliği azaltmanın mı ana amaç olarak belirlendiğinin açıkça ortaya konması

gerekmektedir.140

Batılı ülkelerde 19. yüzyılın sonlarına kadar, devlet yoksullukla mücadele konusunda

bazı uygulamalara gitmekle birlikte genel olarak yoksullukla mücadelenin devlet dışındaki

vakıflar, kilise, aile gibi birimlerin sorumluluğunda olduğu düşüncesi hâkim olmuştur.

Ancak, bu ülkelerde sanayileşme süreci boyunca olağanüstü servetler birikmesine karşın,

bu birikimlerin belirli kesimlerin elinde toplanması, toplumdaki geniş halk kitlelerinin ise

yoksulluk içinde bulunması toplumsal gerginliklerin artmasına ve dikkatlerin yoksulluk

sorunu üzerine toplanmasına yol açmıştır.141

Kitlesel yoksulluğun artması ve gelir

dağılımındaki adaletsizliğin tırmanması devletin sosyal alanda çeşitli görevler üstlenmesine

yol açmış ve devlet, sosyal güvenlik sistemleri vasıtasıyla gelirin yeniden dağılımını

sağlama ve yoksullukla mücadele etme çabasına girişmiştir.142

Gelir dağılımı ve yoksulluk sorununa verilen önem dönemsel koşullara bağlı olarak

değişim göstermiştir. Keynes, Alvin, Hansen, Abba Lerner gibi ekonomistler 1930-1950

140

Nicholas Barr, The Economics of the Welfare State, Standford: Standford University Press, 1993, s. 164-

165. 141

Sözer, s. 51. 142

Aktan, Kıvrak, s. 2.

Page 82: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

67

yılları arasında özellikle istikrar politikasına ilişkin görüşlere ağırlık vermelerine karşılık,

1950‟den sonra gelişme ekonomisi yazını 1960'lı yılların ortalarına kadar sermaye birikimi,

büyüme konularına önem verirken gelir dağılımı ve yoksulluk sorununun hızlı büyüme

sonucu zaman içinde çözüleceğini ileri sürmüştür. 1970‟li yıllarda gelir dağılımına ilişkin

sorunlar birinci plana geçmeye başlamıştır. Az gelişmiş ülkelerde hızlı büyümeye karşın

gelir dağılımının giderek bozulduğu ve yoksulluğun artığı anlaşıldıktan sonra gelir dağılımı

konusuna olan bu yönelim fazla sürmeyerek istikrar politikaları ve programları ön plana

çıkarılmıştır. Piyasa ekonomi anlayışı sonucunda sosyal devlet anlayışının zayıflaması gelir

dağılımı sorununu geri planlara itmiştir. 143

Sosyal devletin temel amaçlarından biri olan adil gelir dağılımı, toplumda kişilerin

elde ettikleri gelirler arasında çok büyük uçurumların olmamasını, milli gelirin kişiler ve

sınıflar arasında toplumsal gerginliklere yol açmayacak şekilde dağılmasını, dolayısıyla

toplumca kabul edilebilir bir gelir paylaşımını ifade etmektedir. Dolayısıyla, sosyal

devletten beklenen; kamu gelirlerini (özellikle artan oranlı vergiler) ve kamu harcamalarını

(özellikle sosyal transferler) kullanarak toplumu oluşturan kişiler arasında zenginden fakire

doğru geliri yeniden dağıtması ve servet ve gelirler arasındaki dengesizlikleri azaltmaya

çalışması; milli gelirin adaletsiz dağılımı sonucunda yoksul düşen kişileri, güçsüzleri,

düşkünleri, bakıma muhtaç çocukları korumasıdır. Ancak, bu kişilerin korunmasında temel

prensip, onların toplum içindeki saygınlığını zedelemeyecek şekilde yardımda bulunmak,

çalışabilecek durumda olanlara iş sağlamak, bu kişileri üretken ve topluma yararlı duruma

getirmek olmalı, sağlanan yardımlar çalışma isteğini kırmamalıdır.144

143

Fikret Şenses, “Türkiye'de Gelir Dağılımı, Gelirin Yeniden Dağıtımı ve İşgücü Piyasaları”, Türk

Ekonomisine Sosyal Demokrat Çözümler, Cilt III: Gelir Dağılımı ve Yeniden Dağıtım Mekanizmaları

içinde, TÜSES: İstanbul, 1991, s. 51. 144

Aktan, Kıvrak, ss. 4-5.

Page 83: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

68

VI. REFAH DEVLETĠNĠN KRĠZĠ ve ÇÖKÜġÜ

II. Dünya Savaşı‟ndan 1970‟lerin başına kadar olan dönemin hem gelişmiş hem de

gelişmekte olan ülkeler açısından her bakımdan başarılı bir dönem olduğunu söyleyebiliriz.

Bu dönemde, ülkelerin GSYİH‟leri artarken enflasyon oranları düştüğü gözlenmiştir.

1970‟lerin başından itibaren devletlerin ekonomik durgunluk içine girmeleriyle birlikte bu

olumlu tablo bozulmuştur. Dünya ekonomisinin durgunluk içine girmesi ve fiyatların artış

göstermesi, Vietnam savaşı ile birlikte ABD‟nin dış açıklar vermeye başlaması, Bretton

Woods Para Sistemi‟nin çökmesi, OPEC ülkelerinin petrol fiyatlarını dört kat arttırması ile

birlikte ortaya çıkmıştır. Dünya ekonomisinin içine girdiği bunalımdan kurtulmak için

öngörülen çözüm; neo-liberal politikalar olmuştur. Amaç; serbest piyasa ilkesiyle birlikte

tüm ülkelerin içinde olduğu tek bir pazar oluşturmak, para, mal ve sermayenin tam

hareketliliğini sağlayarak küreselleşme sürecine geçmektir.145

Küreselleşme süreci ile birlikte kurumlar maliyetlerini düşürmek amacıyla

maliyetlerin daha düşük olduğu ülkelere yerleşmişlerdir. Bu durum kurumun ayrıldığı

ülkenin istihdamını olumsuz etkilerken vergilendirmeyi de daha zor hale getirmiştir.

Küreselleşme ile birlikte kurumların „yüksek maliyetli‟ ülkelerden „düşük maliyetli‟

ülkelere yerleşmeleri, terk edilen ülkedeki istihdam yapısını etkilemekte; arkasından

işsizlik ve mali açık bırakmakta, ekonomik faaliyetin ulusal sınırlarını aşan özelliği,

kontrolü ve vergilendirmeyi daha zor hale getirmektedir.

Dünya ekonomisinin yaşamış olduğu bu dönüşümün devletler üzerine etkisi ile ilgili

olarak küreselleşmenin ülkelerin birbirlerine olan bağımlılıklarını arttırdığını, finansal ve

üretici sermayenin başka alanlara kaymasına yol açtığını, ulus devletleri işsizliği azaltmak

için mali sertlik izlemeye ittiğini, küreselleşmeyle birlikte karın, ulusal ekonomi ve

istihdamı dikkate almadığını, ulusal sınırları aşan neo-liberalizmin yayıldığını savunan bazı

düşünceler ortaya çıkmıştır. Bu durumun da ulusal seviyede yapılan ekonomik ve sosyal

145

Özdemir, 2004, ss. 212-213.

Page 84: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

69

politikaları daralttığına dikkat çekilmekte ve hükümetleri küresel ekonominin yapısını,

işlevini ve çıktılarını değiştirme konusunda umutsuzluğa düşürdükleri vurgulanmaktadır.

Bu nedenle ülkelerin ticarete karşı olan engelleri azaltmak veya ortadan kaldırmak, devleti

küçültmek ve maliyetini azaltmak gibi uluslararası rekabetin gerekliliklerine uymaya

zorlandığı düşüncesi ortaya çıkmıştır.

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda ulusal ekonomilerin dış ekonomik

faktörlerden etkilendiğini ve dış ekonomik etkiler yaranına değiştiğini söyleyebiliriz. Öyle

ki ileri sanayileşmiş ülkelerin refah devletlerini küresel piyasaya uyumlaştırılmış refah

devleti modeline zorladığı, hatta sadece küresel ekonomiye uyan refah devleti yapılarına

izin verildiği düşüncesi mevcuttur. Refah devletine yapılan tüm bu sınırlamaların

özelleştirme ve piyasaya yönelme ile birlikte ulusal harcamaları azaltacağı

düşünülmektedir.

Keynesyen politikaların tam tersine yaşanan bu gelişmelerle birlikte yeni dönemde

bir yandan kamu harcamaları artmaya devam ederken, diğer yandan yeni ekonomik

düşünce doğrultusunda vergi oranları düşmüş bu nedenle vergi gelirleri azalmış, devletlerin

bütçe açıkları büyümüştür.

Keynesyenyen politikaların uygulandığı dönemde refah devleti oldukça genişlerken

küreselleşme süreciyle birlikte uygulanan politikaların refah devletini zayıflattığı düşüncesi

oluşmuştur. Yeni ekonomik politikalarla birlikte işsizliğin önemli ölçüde artması, nüfusun

yaşlanması, hasta ve özürlü vb. kişilerin sayısının artması refah devletine olan talebi de

arttırmıştır. Bu durum refah bütçelerinin artmasına ve mali darboğazlara neden olmuştur.

Küreselleşme ile birlikte işsizliğin oldukça artması, ücretlerin düşmesi, istihdam

güvencesinin önemli ölçüde azalması, minimum standartları korumak amacıyla daha fazla

sosyal harcamayı gerektirmiştir. Bu durum yeni ekonomik politikalarla ters düştüğü için de

çelişkili bir yapı ortaya çıkmıştır.

Page 85: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

70

Tüm bu varsayımlar küreselleşmenin refah devletlerinin gelişimini değiştirdiğini ve

devletlerin sosyal politika ve yaptırımlarını yok ettiği düşüncesini desteklemektedir. Bu

konuda devletlerin kendi politikaları doğrultusunda uyguladıkları tüm müdahaleler

noktasında uyanık kalmaları gerekmektedir.

A. KRĠZĠ ORTAYA ÇIKARAN FAKTÖRLER

Küreselleşme sonrası dönem, refah devletinin gelişimi ve bu çalışmanın amacı

açısından önemli bir süreç olmuştur. Yaklaşık olarak 1975 yılında başladığı kabul edilen ve

halen devam etmekte olan “refah devletinin dönüşümü” sürecinin ortaya çıkışıyla ilgili

bilgiler ve refah devletinin içine girdiği bunalımın nedenlerini ana hatları ile ele almak, söz

konusu dönüşümü anlayabilmek için yaralı olacaktır.

1. Dünya Ekonomi Politikalarındaki DeğiĢim

1929 dünya bunalımının etkisiyle II. Dünya Savaşı ile 1970‟li yıllara kadar olan

dönemde devletler müdahaleci bir anlayış benimseyerek ekonomik ve sosyal yaşama

müdahalelerde bulunmuş, her bakımdan oldukça olumlu gelişmeler yaşanmış, hem gelişmiş

ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin ülke ekonomilerinde pozitif işaretler

oluşmuştur. GSYİH artış hızı yükselmiş, çok düşük işsizlik oranları söz konusu olmuş ve

ihmal edilebilir düzeyde düşük enflasyon oranları görülmüştür.146

1973 ve 1979 yıllarında

petrol fiyatlarındaki artış, ABD‟nin dış açıklar vermeye başlaması, Bretton Woods Para

Sistemi‟nin çökmesi, dünya ekonomisinin stagflasyona girmesi (hem durgunluk hem de

fiyat artışlarının gözlenmesi) Keynesyen politikaları tehdit eden önemli unsurlar arasında

yer almıştır. Deregülasyon, rekabet gücü ve karlılığın oldukça önemli olduğu bu yeni

dönemde, ABD‟nin otoritesinin zayıflaması, çokuluslu şirketlerin güç kazanması, bilgi

teknolojisindeki gelişim, sermayenin dünya üzerindeki dolaşımının giderek artması,

146

Kazgan, s. 92.

Page 86: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

71

sermayenin hareketliliği karşısında bu hareketliliğe uyum sağlayamayan işgücünün

zayıflaması sonucu oluşan bunalımdan kurtulabilmek için bu kez Keynesyen politikaların

tam tersi bir politika izlenmesi gerekmiştir. Yeni dönemde izlenen politik ve ekonomik

felsefe, “Yeni Sağ” olarak adlandırılan neo-liberal-politikalardır ve bu politikalar

Keynesyen politikalara alternatif olarak ortaya çıkan klasik liberal düşüncenin çağdaş bir

yorumu olmuştur.147

Yeni ekonomik düzenin amacı, bütün ülkelerin, serbest piyasa ilkesini

benimseyerek tek bir pazar oluşturmak üzere dünya pazarıyla bütünleşmesi ve mal-hizmet-

sermaye-işgücü hareketlerinin tam serbestleşmesiyle küreselleşmenin gerçekleştirilmesidir.

Daha başka bir ifadeyle amaç, devletin temel görevleri dışında faaliyette bulunmadığı,

refah devletinin çok küçüldüğü ya da yok olduğu özel girişimin dünya ekonomisinde en

önemli hale geldiği bir ekonomik düzen yaratmaktır.148

Yeni ekonomik düzen ile birlikte sosyal politikada gerçekleşen dönüşüm, genel

olarak küreselleşmenin refah devletleri üzerine etkisi göz önünde bulundurularak

açıklanmaktadır. Küreselleşme refah devletinin sosyal yaklaşımını bütünüyle değiştirmiştir.

Küreselleşme sürecinden önce de devletlerin sosyal politikaları belli ölçülerde

sınırlandırılıp kontrol altında tutulsa da küreselleşme ile birlikte devletin kapasitesinin

daraltıldığı düşüncesi ortaya çıkmıştır.

2. YaĢanan Finansal Bunalım

1970‟li yılların başında yaşanan petrol krizinden sonra kar oranlarının düşmesine

paralel olarak elde biriken sermaye, üretime aktarılmak yerine finansal alanda

değerlendirilmeye çalışılmıştır. Krizin bir diğer sonucu olarak petrole sahip olmayan

gelişmekte olan ülkelerde ya da az gelişmiş ülkelerde dış ticaret açığı ve borç yükü

147

Tom Burden, Social Policy and Welfare: A Clear Guide, London: Pluto Press, 1998, s. 19. 148

Kazgan, s. 96.

Page 87: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

72

katlanarak artmıştır. Yüksek faizle alınan borçlar nedeniyle söz konusu ülkelerin uluslar

arası finans sermayesine bağımlılığı artmıştır.149

Bu duruma ek olarak kamu harcamalarının

giderek artması ve yeni ekonomi politikaları doğrultusunda vergi oranlarında yaşanan

düşüş finansal bunalıma neden olmuştur.

Küreselleşme süreci ile birlikte yeni ekonomi politikaları paralelinde savunulan

görüş, refah devletinin kamu harcamalarının giderek arttığı ve bu durumun rekabet gücünü

zayıflattığı bu nedenle artık devletlerin cömert sosyal devlet harcamalarının

sürdürülebilmesinin olanaksız hale geldiği şeklinde olmuştur. Bu görüş doğrultusunda,

hükümetlerin sosyal harcamalar için milli gelirden ayırdıkları payın azaltılması ve yeni

politikalar geliştirilerek reformlar yapmaya gidilmiştir.

Yeni politikalar üzerine kurulan reform gerçeği çerçevesinde başta sosyal güvenlik

ve sağlık harcamaları olmak üzere bütün sosyal harcamaların düzeyi gelişmekte olan

ülkeler başta olmak üzere azaltılmaya çalışılmıştır.150

Diğer yandan, birçok gelişmiş ülkede

işsizliğin giderek artması, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle nüfusun yaşlanması,

yalnız yaşayan annelerin sayısının artması, artan sosyal refah hizmetleri, vatandaşların daha

iyi kamu hizmeti beklentisi v.b. 151

durumlar nedeniyle sosyal harcamalar giderek artmıştır.

Yoksa harcamalardaki bu artış sosyal haklarda gerçekleştirilen daha cömert devlet

yaklaşımından kaynaklanmamaktadır.152

Keynesyenyen politikalar çerçevesinde yüksek sosyal refah harcamaları yüksek

vergilerle karşılanmıştır. Bu yüksek vergi oranları artan küreselleşmeyle birlikte ulusal

politikaların gücünü sınırlamakta ve vergi rekabetini artırmaktadır. Bu durum vergilerin

düşürülmesine yol açmıştır. Genel olarak baktığımızda, küreselleşme ile başlayan yeni

dönemde, genelde sermaye vergi oranlarının azaldığı, işgücü vergi oranlarının ise

149

Bakın, s. 47. 150

DTP, s. 12. 151

Marangoz, s. 99. 152

Harvey Lazar, ve Peter Stoyko, “The Future of the Welfare State”, Internatioanl Social Security Rewiev,

Vol.: 51, March 1998, s. 10.

Page 88: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

73

yükseldiği görülmektedir. Bu durum, genelde sermaye lehinedir; buradan kaynaklanan yük

ise, dolaşımı sınırlı olan işgücü üzerine binmektedir.153

Çoğu ülkede, vergi reformu yüksek

gelirlilere geniş vergi indirimi sağlarken, yükü orta ve düşük gelirli nüfusun üzerine, yani

alt tabakalara doğru kaydırmıştır. 154

1970‟lerde ve 1980‟li yılların başında hemen hemen her gelişmiş ülkede ortaya

çıkan işsizlik, yoksulluk, yaşlı nüfusa yönelik sağlık bakımı ve emeklilik ödenekleri, eğitim

ve alt yapı taleplerinin artışı v.b. nedenler, vergi yükünü arttırıcı baskılar yapmıştır.155

1980‟lerin ortalarından itibaren ise, vergi arttırıcı baskılar yön değiştirmiş, bu kez de vergi

yükü azaltıcı baskılar yaşanmaya başlanmıştır. Bunun da nedeni, küreselleşme ile birlikte

uluslararasılaşan ekonomik yapının beraberinde katı rekabeti getirmesi, yatırım ve üretimin

uluslararası alanda mobil hale gelmesi, kendi sermaye ve yatırımlarını elinden kaçırmamak

ya da başka ülke sermaye ve yatırımlarını kendi ülkesine çekebilmek amacıyla, birçok

gelişmiş refah devletinin gelirleri üzerindeki nominal vergi oranlarını önemli oranda

azaltmasıdır.156

3. ĠĢ Piyasaları ve ÇalıĢma ĠliĢkilerinde DeğiĢim

Küreselleşme süreciyle birlikte iş piyasaları ve çalışma ilişkilerinde yaşanan

dönüşümü değerlendirdiğimizde, üretim organizasyonun uluslararasılaşması, esnek üretim

uygulamaları ve bunun işgücüne yansıması, işsizliğin giderek artması, gelir dağılımı

eşitsizliği, kayıtdışının artması, sendikaların zayıflamasından bahsedebiliriz.

Yeni ekonomik politikalar çerçevesinde ekonomilerin hızla liberalleşmesi sonucu

üretim artık ulusal sınırlara dışına çıkarak uluslararası bir kimlik kazanmıştır. Çünkü

153

Geoffrey Garret, Mitchell Deborah, “Globalization, Government Spending and Taxation in the OECD”,

European Journal of Political Research, Issue:39, 2001, ss. 161-162. 154

Özdemir, s. 225. 155

Özdemir, s. 226. 156

W. Fritz Scharpf, “The Viability of Advanced Welfare State in the International Economy:Vulnerabilities

and Options”, Max-Planck-Institute for the Studies and Societies (MPIFG) Working Paper No: 99/9, s. 10-

11.

Page 89: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

74

küresel rekabetin kuralına göre “güçlü” olanlar, maliyetini en aza indirebilenler ayakta

kalabilmektedir. Bu nedenle işgücü maliyetini en aza indirmek amacıyla üretim işgücü

maliyetlerinin en düşük olduğu ülkelere (az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler)

kaydırılmaktadır. Bu durum üretim sürecinin belli aşamalarının farklı bölgelerde

gerçekleşmesine olanak sağlamakta, işgücü maliyetlerindeki artışa engel olup, karları

güvence altına almaktadır. Böylece grevler ve devletin getireceği tehditlere de engel

olmaktadır. Bu durum, sosyal devletin yaşadığı en önemli sorunlardan biri olmaktadır.

Diğer bir faktör, esnek üretim uygulamaları ve bunun işgücüne yansımasıdır. II.

Dünya Savaşı‟dan sonra geniş bir uygulama alanı bulan Fordist üretim modeli yığın

pazarlara yönelik üretim yapan, bu yüzden toplumun korporatist nitelikte örgütlenmesini

öngören bir toplum paradigmasını yansıtmaktaydı. Ancak, küreselleşmeyle birlikte “post

kapitalist toplum”, “endüstri ötesi toplum”, “bilgi toplumu” olarak da nitelenen yeni bir

toplumsal oluşumdan söz edilmeye başlanmıştır. 157

Fordist üretim modelinde kapitalizmin

kar oranlarının düşmesi, çözüm için farklı bir arayışa neden olmuştur. Bu çerçevede doğan

kapitalist üretimin yeni örgütlenmesi olan post-fordist üretim modeli çalışmada esnekliği

sağlayarak kapitalizmi içine girdiği krizden çıkarmayı amaçlayan bir üretim modelidir.158

Esnek üretim uygulamalarına geçişle birlikte Fordist üretim modelinin yüksek

maliyetli özel amaçlı makinalarının yerini, çok amaçlı programlanabilen robotların alması,

üretim miktarı ve çeşitliliği gibi konularda büyük esnekliğin sağlanmasına yol açmıştır.159

Esnek üretim modeliyle üretim küçük birimlere ayrılabilmekte ve değişen Pazar koşullarına

daha kolay ayak uydurabilmektedir. Esneklik uygulamaları ile endüstriyel kurallardan ve

örgütlü işçi kısıtlamalarından kurtulmakta, esneklik uygulamaları ile çalışma sürelerini

157

Öngen, s. 32. 158

Öngen, s. 33. 159

Daldal, s. 879.

Page 90: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

75

belirsizleştirip, iş güvencesini kaldırarak gelecek kaygısı ve korkusu içinde güvenini

kaybetmiş bir işçi sınıfı oluşturmaktadır.160

Küreselleşme ile birlikte iş piyasalarında yaşanan diğer önemli bir değişim ise,

işsizliğin giderek artmasıdır. Küreselleşme süreci ile birlikte sermayenin mobilitesinin

oldukça artmasına karşın emeğin bu mobilitesinin sınırlı olması işsizliği besleyen önemli

bir unsur olmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde uygulanan IMF

ve Dünya Bankası patentli “ekonomik istikrar paketleri” yıkıcı bir etkiye yol açmakta ve

istihdamda daralmalara neden olmaktadır. Bir diğer etken ise imalat sektöründen hizmet

sektörüne doğru geçişin daha belirginleşmesidir.161

Ancak, hizmet sektöründe vasıflı işçiler

istihdam edilmektedir. Bu durum vasıfsız işçilerin işsiz kalmasına ve gelir dağılımının

giderek derinleşmesine yol açmaktadır.

Keynesyen talep yönlü politikaların uygulandığı dönem formel üretim yapısına

dayanmaktaydı. Ancak, 1970‟li yıllarla birlikte kapitalizmin içine girdiği kriz sonrasında

enformel yapı giderek genişlemiştir. Enformel yapının çalışma ilişkilerine yansıması

enformel (kayıtdışı) istihdam olarak görülmektedir. Düşük verimlilik ve düşük gelir düzeyi

ile belirlenen ekonomik birimlerdeki istihdam biçimi, genellikle enformel olarak kabul

edilmektedir.162

Kayıtdışı çalışma ya da çalıştırmada elde edilen gelir üzerinden vergi,

sosyal güvenlik kuruluşlarına ödenmesi gereken prim ve sosyal amaçlı kesintiler tahakkuk

ettirilmemekte ve ilgili kurumlara ödenmemektedir.163

Bu, sosyal güvenlik kurumları

açısından oldukça olumsuz bir durumdur. Ayrıca enformel sektörde istihdam edilen işgücü

sosyal güvenlikten yoksun, sağlıksız çalışma koşullarında çalışmaktadır.

160

Yüksel Akkaya, KüreselleĢme Kıskacında Türkiye’de ĠĢçi Sınıfı ve Temel Özellikleri, Petrol-iş 2000-

2003, Petrol-İş Yayınları, İstanbul: 2003, s. 220. 161

Erdut, s. 26. 162

Kuvvet Lordoğlu ve Nurcan Özkaplan, ÇalıĢma Ġktisadı, Der Yayınları, İstabul: 2005, s. 61. 163

DTP, KayıtdıĢı Ekonomi Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş yıllık Kalkınma Planı, DTP:

2603-ÖİK: 614, Ankara: 2001, s. 193.

Page 91: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

76

Tüm bu olumsuz koşullardan en çok etkilenenlerden biri de işçi sendikaları

olmuştur. Sermayenin sınırsız dolaşımı ile birlikte üretim yapısının uluslararası rekabete

uygun biçimde değiştirilmesi, üretimin emeğin ucuz olduğu ülkelere kaydırılması, çalışma

koşullarına esneklik kazandırılması, devletin ekonomideki müdahalesinin ve yönlendirici

rolünün azaltılması sonucu sendikalar bireysel ve işletme düzeyinde ve uluslararası

düzeyde ciddi bir uyum sorunu yaşamışlardır. Bu durum işçi sınıfının parçalanmasına ve

aralarındaki dayanışmanın zayıflamasına neden olmuştur. Sınıfsal farklılıkların ortadan

kaldırılıp “sosyal diyalog” adı altında sendikaları devre dışı bırakılması sendikaların

zayıflamasının altında yatan en önemli nedendir.

4. Sosyal Hizmetlere Duyulan Ġhtiyacın Artması

Keynesçi yaklaşım temelinde refah devleti olarak adlandırılan sosyal devlet,

özellikle 1945-1975 (refah devletinin “Altın Çağ”ı) arası dönemde, gelir ve harcamalarını

arttırmış, eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik, tam istihdam, gelir dağılımı gibi alanlarda

refah devleti kurumsallaşmıştır.164

1980‟li yıllardan itibaren ise, refah devletinde ciddi değişiklikler gerçekleşmeye

başlamıştır. Ekonomik büyümenin devam ettirilmesi ve işsizliğin azaltılması için sosyal

maliyetlerin azaltılması ve çalışma şartlarının ve sosyal hakların daha esnek hale getirilmesi

gündeme getirilmekte ve krizi aşmanın yollarından biri olarak uygulanmaktadır. ILO

(International Labour Organization) aracılığı ile gelişmiş sosyal standartları dünyada

yükseltmenin öncülüğünü yapan gelişmiş ülkeler, ekonomik kriz ile birlikte bu alanda

olumsuz gelişmelerle karşı karşıya kalmışlardır.165

164

Sertaç Güleç, “1945-1980 Yılları Arasında Türkiye‟de Refah Devleti”,

http://www.yerelsiyaset.com/pdf/temmuz2008/13.pdf, (Çevirimiçi:12.03.2009), s. 1. 165

Abdülhalim Çelik, “Refah Devletinde Kriz ve Yeniden Yapılanma”,

http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/16.pdf, (Çevirimiçi: 17.01.2009), s. 308.

Page 92: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

77

Kriz ya da ekonominin durağanlaştığı dönemlerde, her ne kadar devletlerin vergi

gelirleri düşse de tersine bir şekilde, düşük gelirli vatandaşların kamu yardımı

gereksinimlerinin de arttığı ifade edilmektedir. Çünkü resesyonlar, işlerde azalmaya yol

açmakta ve bir işi olmayanların, özellikle de denetim ve eğitim düzeyi düşük olanların iş

bulabilme şansını oldukça zorlaştırmaktadır.166

Bu durum, minimum standartları

koruyabilmek için sosyal harcamalardaki artışı gerektirmekte ve refah devletinin

küçülmesine yönelik yapılan tartışmalar karşısında vatandaşların refah devletinden

beklentilerin devam etmesine yol açmaktadır.

B. REFAH DEVLETĠNĠN BUNALIMI ve YENĠ KÜRESEL DÜZEN

Küreselleşme ile birlikte “refah devletinin dönüşümü” sürecinin ortaya çıkışına ve

refah devletinin içine girdiği bunalıma ve gidişatına dair bir çok yorum bulunmaktadır. Bu

yorumlardan bir kısmı, refah devleti uygulamaları açısından artık bir sona gelindiği, bu

tarihe kadar süregelen refah devleti gelişim sürecinin devam edemeyeceği üzerinde

duruken, bir kısmı da, küreselleşme ve neo-liberalizmin hakimiyetine rağmen, refah devleti

anlayışı ve uygulamalarında herhangi bir gerilemenin görülmediğini, çünkü kazanılmış

haklardan geri adım atmanın o kadar da kolay olmadığını, bu nedenle refah devletinde

büyük çaplı bir gerilemenin henüz beklenmediğini öne sürmektedir.167

1. Yeni Sağ’ın DoğuĢu ve Keynesyen Refah Devletinden Neo-Liberal Refah

AnlayıĢına GeçiĢ (1975 Sonrası)

Küreselleşme ile birlikte sosyal politikadaki dönüşüm, genel olarak küreselleşmenin

refah devletleri üzerine etkisi göz önünde bulundurularak açıklanmaktadır. Küreselleşme,

refah devletinin sosyal yaklaşımını bütünüyle değiştirmiştir. Küreselleşme sürecinden önce

de devletlerin sosyal politikaları belli ölçülerde sınırlandırılıp kontrol altında tutulsa da

166

Howard Chernick, Andrew Reschovsky, “State Fiscal Responses to Welfare Reform During Recessions:

Lessons fort he Future”, Public Budgeting & Finance, 2003, s. 4. 167

Özdemir, 2004, s. 205.

Page 93: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

78

küreselleşme ile birlikte devletin kapasitesinin daraltıldığı düşüncesi ortaya çıkmıştır.

Küreselleşme sürecine kadar olan dönemde, 1929 dünya bunalımının etkisiyle devletler

müdahaleci bir anlayış benimseyerek ekonomik ve sosyal yaşama müdahalelerde

bulunmuştur. Bretton-Woods sisteminin çöküşü ve 1970‟li yılların başında petrol krizinin

ortaya çıkmasıyla, sanayi ülkelerinin savaş sonrası dönemde yaşadığı Altın Çağ sona

ermiştir. 1973 ve 1979 yıllarında petrol fiyatlarındaki artış sonucu oluşan bunalımdan

kurtulabilmek için bu kez tam tersi bir politika izlenmesi gerekmiştir. Devlet

müdahelelerinin azaltılması, devletin ekonomik ve sosyal yaşama daha az karışacak şekilde

küçülmesi talepleri ortaya çıkmıştır. Bu bunalım başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün

OECD ülkelerini etkilemiş, ekonomik büyüme yavaşlamış, enflasyon artmış, yüksek

oranlarda yapısal işsizlik ortaya çıkmış ve kronik bütçe açıklıkları ve yüksek kamu

harcamalarının olduğu ekonomik bir ortam oluşmuştur. Yeni dönemde izlenen politik ve

ekonomik felsefe, “Yeni Sağ” olarak adlandırılan neo-liberal-politikalardır ve bu politikalar

Keynesyen politikalara alternatif olarak ortaya çıkan klasik liberal düşüncenin çağdaş bir

yorumu olmuştur.168

Keynesyenyen politikaların yerini neo-liberal politikaların alması ile

birlikte refah devletindeki dönüşüm ile ilgili olarak bazı yaklaşımlar mevcuttur:

İlk yaklaşıma göre; II. Dünya Savaşı‟ndan sonra yaşanan ekonomik büyüme istisnai

bir durumdur. Bu durum refah devletinin genişlemesini sağlamıştır. Ancak, uluslararası

ekonomi politikalarının değişmesi ile birlikte rekabet edebilmek ve ekonomik büyümeyi

devam ettirebilmek için devletin müdahale etmemesi gerekmektedir. İkinci yaklaşıma göre;

Refah devletleri Keynesyen dönemde büyüyebileceği son noktaya ulaşmıştır. Bundan sonra

daha fazla büyümesi mümkün olmadığından küçülecektir. Üçüncü yaklaşım ise; Sınırsız

sermaye birikimi ve bunun gereği olan daha fazla uluslararasılaşmanın ulusal refah

devletlerini zayıflattığını ve Keynesyen politikaların yeni ekonomik politikalarla

uyuşmadığını ileri sürmektedir. Dördüncü görüş; Refah devleti politikalarının önceleri

işgücü ve sermayeye için önemliyken yeni süreçle birlikte her iki taraf içinde eski önemini

kaybettiği yönündedir. Beşinci yaklaşıma göre; Refah devleti refah hizmetlerinin

168

Burden, s. 19.

Page 94: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

79

sağlanmasında bir araç olarak kullanılmıştır. Ancak, küreselleşme süreci bu refah

hizmetlerini gerektirmemektedir. Farklı bir yaklaşım ise; Refah devletlerinin zayıflamadığı

sadece yeni ekonomi politikalarına uyum süreci içinde olduğu yönündedir. Bunlara göre,

artan meşruluk krizine, finansal krizlere ve süregelen tartışmalara rağmen, belkide süpriz

sayılabilecek şekilde, refah devleti görev ve fonksiyonlarında ve de hacminde çok fazla bir

küçülme söz konusu olmamıştır. Devletin bir çok faaliyete katkısı ve onların

finansörlüğünü üstlenmesi hala devam etmektedir.169

Tüm bu görüşler çerçevesinde, her ne kadar refah devletinin temelinin sarsılmış

olduğuna dair gözlemler mevcut olsa da refah devletinin hala birçok toplum için oldukça

önemli bir yeri olduğunu ve küreselleşme süreci ile birlikte yeniden yapılanma sürecine

girdiğini söyleyebiliriz. Refah devletini yeniden yapılandırma arayışları ve STK‟ların bu

süreçteki rolü çalışmanın Üçüncü Bölümü‟nde incelenecektir.

169

Bent Greve, Historical Dictionary of the Welfare State, London: The Scarecrow Press, 1998, ss. 9-10.

Page 95: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

80

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

REFAH DEVLETĠNĠ YENĠDEN YAPILANDIRMA ARAYIġLARI ve SĠVĠL

TOPLUM KURULUġLARI

I. REFAH SĠSTEMLERĠNE YÖNELĠK YAKLAġIMLAR

A.“Kalıntı” ve “Kurumsal” Refah YaklaĢımı

1. Kalıntı Refah YaklaĢımı

„Kalıntı‟ yaklaşımı; ekonomide bireylerin gereksinimlerinin aile ve piyasa

ekonomisi tarafından karşılanmadığı ve tüm destek olasılıklarının tüketilmesi durumunda

devletin sosyal refah hizmeti sağlaması gerektiğini ifade etmektedir. Burada kişinin

gereksinim içinde olması ve öncesinde tüm olasılıkların tüketilmesi noktası önem

taşımaktadır. Bu yaklaşıma göre, kendi ve ailesinin gereksinimlerini karşılayamayan

bireylere destek verilmektedir. Bu durumun kanıtlanması için bireylerin hayatları

incelenmekte ve böylece bu yardım gerçekten ihtiyaç duyan yoksullara sağlanmaktadır. Bu

modelde, özel ve piyasa tabanlı çözümler, devlet çözümlerine tercih edilmektedir. Bu

yaklaşımı benimseyen ülkelerin çoğu Güney Avrupa‟dadır. Ancak, akılda tutulmalıdır ki

hiçbir ülke bir tipik modeli tam anlamıyla takip edemez.170

Refah devletinin gelişimine baktığımızda, küreselleşme sürecinin temelinin

oluştuğu 1970‟li yıllara kadar olan dönemde, refah anlayışı tüm sanayileşmiş Batı

toplumlarında kalıntı refah anlayışından kurumsal refah anlayışına dönüşmüştür.

Küreselleşme süreci ile birlikte kalıntı refah anlayışına geri dönüş yaşanmıştır.

170

Özdemir, s. 124.

Page 96: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

81

2. Kurumsal Refah YaklaĢımı

Kurumsal refah anlayışına göre, yoksulluk kaynağında engellenmeli ve insanların

yoksulluk içine düşmeleri önlenmelidir. Dolayısıyla bu yaklaşım bireylerin durumlarını

iyileştirmek değil yoksulluğu önlemek amacında olup evrensel nitelik taşımaktadır.

Kurumsal yaklaşım; refah dağılımı, gelir garantisi, negatif gelir vergisi, çocuk ödenekleri

planları ve sosyal sağlık hizmetlerini içermektedir171

Kurumsal yaklaşımı kalıntı yaklaşımından ayıran bazı özellikler vardır:

Kurumsal yaklaşımda; sunulan hizmetler ülkenin vatandaşı olan herkesi gelir, sınıf,

meslek ayrımı yapılmaksızın içerir. Yaklaşım, toplumdaki hiçbir bireyin yoksulluk sınırı

altına düşmemesini sağlayacak sosyal hizmetleri kapsamaktadır. Bu yardımlardan

yaralanabilmek için olağanüstü bir durumun varlığı gerekmemektedir. Tüm bu özellikler

doğrultusunda, kalıntı yaklaşımında yoksulluğa düşenlerin durumlarını iyileştirmek

amaçlanırken kurumsal yaklaşımda bireylerin yoksulluğa düşmemesi amaçlanarak belli bir

yaşam standardı oluşturma hedefinin olduğunu söyleyebiliriz.

B. Evrensellik ve Seçicilik YaklaĢımı

1. Evrensellik

Kurumsal refah yaklaşımını nitelendiren ve genellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde

uygulanan evrensellik yöntemi toplumdaki tüm vatandaşların sosyal güvenlikten

yararlanabilmesi şeklinde ifade edilebilir. Genel olarak Kuzey Avrupa ülkelerinde (sosyal

demokratik İskandinav refah rejimlerinde) başvurulan bir yöntemdir.172

171

Özdemir, s. 125. 172

Özdemir, s. 126

Page 97: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

82

“Evrensellik” ve “seçicilik” kalıntı ve kurumsal yaklaşımla benzerlik

göstermektedir. Ancak, kalıntı ve kurumsal yaklaşım birer ilke iken evrensellik ve seçicilik

ise metottur. Kalıntı ve kurumsal sistem evrensel ve seçici metotlardan yararlanabilir.

19. yüzyılın ortalarından itibaren eğitim ve sağlık alanlarında evrensel yaklaşım

yaygınlaşmıştır. Ancak, evrensel yaklaşımda en önemli problem maliyetlerdir.

Seçicililiğin problemi ise; sistemden yararlananların belirlenmesidir. Bu nedenle sisteme

girecekleri ve çıkacakları belirlemek oldukça zordur. Bu durumda ihtiyaç duyanlara

ulaşılmasını zorlaştırmaktadır.

Evrenselci sosyal refah programları, temel güvenliği sağlamak için orta düzeyde,

standart düz-oranlı ödenekler / ivazlar sağlama eğilimindedirler. Bununla birlikte, zaman

zaman değişken oranlar da uygulanmakta ve oranlar daha cömert olabilmektedir. Hak

sahibi olabilmek için gelir araştırmasının söz konusu olmaması ve destek alınmadan önce

katkıda bulunulmasının gerekmemesi, tanımlayıcı niteliği oluşturmaktadır.173

Evrensel sosyal refah programının kapsamı, bazı ödenekler belli bir yaşın

üzerindeki tüm nüfusa (örneğin, evrensel emeklilik), bazıları belli gruplara (örneğin, bazı

özürlülere yönelik ödenekler) veya bir grubun yalnızca bir kısmına (örneğin sadece ilk

çocuklar için verilen ödenekler) ait olmak üzere değişiklik gösterebilmektedir. Ödenekler,

vergilerden karşılanmakta ve devletin sorumluluğunda bulunmaktadır. Evrensel bakış tarzı

İskandinav ülkeleri güvenlik sistemleri içinde, diğer refah devletlerine göre daha büyük bir

yer kaplamaktadır.174

Evrensellik ilkesi, yüksek sosyal refah harcamalarını içerdiği için Keynesyen refah

devletinde temel ilke olurken küreselleşme süreciyle birlikte gücünü kaybetmiş ve bu

173

Özdemir, s. 127. 174

Özdemir, s. 127.

Page 98: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

83

durum ülkeleri seçiciliğe itmiştir. Gelire bağlı olmayan gelir güvencesi programlarında

gelir tespiti yapılmaya başlamıştır. Bu nedenle sistem kesintilere maruz kalmıştır.

2. Seçicilik

“Seçicilik”, üst düzeyde gereksinim içerisinde olanlara, sosyal refah hizmetlerini

seçici bir yöntem kullanarak sunan (ayni veya nakdi olarak) ve bunu vurgulayan bir sosyal

politika türüdür.175

Küreselleşme süreci ile birlikte değişen sosyal güvenlik yapısı içinde

devletlerin sadece çok zor durumda olanlara sosyal yardımlar yapmasıyla birlikte seçicilik

ilkesi, diğer ilkelere göre daha ön plana çıkmıştır.

Ülkeler birbirlerinden farklı ilkeler benimsemektedir. Sosyal demokrat refah

devlerinde evrensellik ilkesi hakimken, liberal refah devletlerinde seçicilik ilkesi baskındır.

Ancak, bir ülkede birden fazla ilke de benimsenebilmektedir. Seçicilik yaklaşımının neo-

liberal ülkelerde daha çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, Yeni Zelanda‟da

1980‟lerin ortasından beri devam eden süreç, 1990‟lara gelindiğinde değişmeye başlamış,

iş başına gelen neo-liberal hükümet, kamu olanaklarından yaralanabilmede hedefleme ve

daha sıkılaştırılmış yeterlilik tespiti politikaları izlemeye başlamıştır.176

Neo liberal

hükümetten önce görevde olan işçi hükümeti özelleştirmeleri ve liberal ekonomi sürecini

başlatmıştır. Ardından göreve gelen yeni sağ hükümet bütçe açıklarını kapatma ve gittikçe

artan rekabete ayak uydurma amacıyla sosyal alanı oldukça daraltmış ve sosyal güvenlik

sisteminin de bütünlüğünü bozmuştur. Bazı yardımlardan yararlanacakları belirlemede

önemli araştırmalar yapılmaya başlanmış ve emeklilik yaşı yükseltilmiştir.

1980‟lerden itibaren yaşanan Yeni Zelanda da ki bu değişimlere başka ülkelerde de

rastlanmıştır. Kanada da aynı şekilde evrensellik ilkesinden kopuş yaşanmıştır.

Kanada‟daki bu değişimlerin nedeni bütçe açıklarını kapatmak olarak gösterilmiştir.

175

Greve, s. 104. 176

Özdemir, s. 130.

Page 99: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

84

Kanada bu yolla bütçe açıklarını kapatmada başarılı olmuştur. Liberal ekonomi anlayışının

hakim olduğu diğer bir ülke olan Amerika da ise evrensellik ilkesi çok fazla

benimsenmediği için evrensellikten seçiciliğe geçiş de çok büyük değişimler

yaşanmamıştır. 1970‟lerin sonlarından itibaren İngiltere‟de de seçiciliğe doğru bir kayış

yaşanmıştır. Seçicilik ilkesine bağlı olarak yapılan harcamaların tüm sosyal güvenlik

harcamaları içinde payı oldukça artarken seçicilik ilkesi doğrultusundaki alanların sayısının

da önemli ölçüde arttığı gözlenmektedir.

C. Refah Sistemlerinde “YakınlaĢma” ve “UzaklaĢma” YaklaĢımı

1. Refah Sistemlerinin YakınlaĢması

“Yakınlaşma Teorisi”ne göre, refah devletinin ekonomik büyüme, sanayileşme ve

demografik değişim gibi çeşitli belirleyenleri vardır.177

Ülkeler bu belirleyiciler

doğrultusunda yardıma gereksinim duyan yaşlılar ve yoksullar için kamu harcamalarını

arttırmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde buna yönelik olarak sürdürülen politikalar birbirine

benzemektedir. Bu durum ülkelerin refah sistemi yaklaşımı açısından birbirlerine

yaklaştığını göstermektedir. Tüm ülkelerde ortak olan nokta, 20-30 yıllık bir süreçte

ülkelerin sosyal harcamalarını kısıp daha az dağıtıcı olmalarıdır.

Küreselleşme dünyadaki her bölgeyi aynı şekilde etkilememektedir. Anglo-Sakson

ülkeler yakınlaşmaya daha açıktır. Kıta Avrupası ülkeleri ise sosyal harcamalarını

azaltmada daha çekingen davranmaktadırlar. Japon toplumu bir bütün olarak

düşünüldüğünde, Batı‟dan önemli bir ölçüde farklılık göstermektedir.178

İnsanların oy verirken, işsizliği azaltıp gelirleri arttıran, barışçıl yaklaşıp savaştan

kaçınan, kendilerini sosyal anlamda koruyan hükümetleri seçtiğine dair bir düşünce

177

Özdemir, s. 135. 178

Özdemir, s. 136.

Page 100: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

85

mevcuttur. Bu nedenle de sağ veya sol fark etmeksizin devletlerin uyguladıkları sosyal

politikaların birbirine yakınlaştığı söylenebilir.

2. Refah Sistemlerinin UzaklaĢması

“Uzaklaşma Teorisi” yakınlaşma teorisinin tersidir. Teoriye göre ülkeler benzer

düzenlemelerde bulunsalar da refah devletleri farklı türlerden oluşmaktadır. Uzaklaşma

teorisinin ele aldığı en etkin çalışma, Gosta Esping-Andersen‟in “The Three Worlds of

Welfare Capitalism” adlı kitabıdır. Kitapta, 18 gelişmiş ülkeden elde edilen sosyal politika

verilerinin incelenmesi sonucunda, üç farklı refah devleti rejimi belirlenmiştir (liberal,

muhafazakar ve sosyal demokrat).179

Scharpf, yaptığı bir araştırmada 12 refah devletini incelemiş elde ettiği bulguların,

kendisini bu ülkelerin tamamen birbirinden farklı olduğu kanaatine ulaştırdığını ifade

etmektedir.180

Uluslararası anlamda meydana gelen önemli değişimler gelişmiş refah

devletlerini zayıflatmıştır. Kurumsal farklılıklar 1970‟lerin başından 1980‟lerin ortalarına

kadar devam eden değişimlerin ortaya çıktığı bu süreçte başlamıştır.

II. REFAH DEVLETĠ ANLAYIġINDA YENĠ YÖNELĠMLER VE

ARAYIġLAR

Altın Çağ‟ın cömert refah devleti üzerinde tartışmaların başlaması, refah

hizmetlerinin sunumu açısından yeni yönelimlerin doğmasına yol açmış, refah

gereksinimlerinin karşılanmasında kullanılan araçlar değişmiştir. Dolaysıyla devlet-aile-

piyasa olarak adlandırılan refah karmasında, devlet, aile ve piyasa lehine geri çekilmeye

başlamıştır. Bununla ilgili temel olarak üç yönelimden bahsedilmektedir. Birincisi, her ne

kadar yönetim aygıtının bir parçası olsa da, merkezi yönetime nazaran daha etkin ve verimli

179

Özdemir, s. 137. 180

Özdemir, s. 137.

Page 101: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

86

olan yerel yönetimlerin, sosyal refah hizmetlerinin sunumunda artan oranda öne çıkmaya

başlamasıdır. İkinci yönelim, refahı daha yerel düzeye, hiyerarşik ve bürokratik olmayan

kendi kendine yönetim biçimlerine (Sivil Toplum Kuruluşlarına) aktararak devleti by-pass

etme girişimleridir. Üçüncüsü ise, refah devletinin sosyal görevlerini piyasalara vererek

(sosyal refah kurumlarının özelleştirilmesi) devlet müdahalesini sınrılamaya dönük neo-

konzervatif stratejilerdir.181

Yukarıdaki görüşleri benimsiyenlere göre, sosyal refah hizmetlerinin sunumunda

önemli olan hizmetin yerine getirilmesidir; yoksa, devletin bizzat bu işleri üstlenmessi

değil. Ancak, piyasacı görüşü benimsiyenlere göre bile, bu tür hizmetlerin kamu tarafından

yerine getirilmesinin bazı pozitif dışsallıklarının olduğu da yadsınamaz. Bazı bireyler, eğer

devletin üstlendiği sosyal hizmetler özel sektör tarafından yerine getirilirse, bunlardan daha

az yararlanma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceklerdir.182

Sosyal refah hizmetlerini kimin yerine getirmesi gerektiğine ilişkin olarak ortaya

çıkan bu gelişmelere bakıldığında, refah devletinin küçülmediği, Ancak, refah

ödeneklerinin devletin üzerinden başka kurumlara kaydırılmaya çalışıldığı görülmektedir.

Tüm bu gelişmeler sosyal refah hizmetlerinin aşağı yukarı devam etmekte olduğunu,

yalnızca sunumu açısından yeni metodların ortaya çıktığını göstermektedir.183

Refah devletinde yaşanan söz konusu dönüşümün yönünü ve etkisini daha iyi

kavrayabilmek için bu süreci tüm yönleriyle, detaylı olarak ele almak çalışamanın gidişatı

açısından yararlı olacaktır.

181

Özdemir, 2004, s. 267. 182

Dilnot, s. 4-5. Aktaran Özdemir, 2004, s. 267. 183

Özdemir, 2004, s. 268.

Page 102: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

87

A. Refah Devletinin DönüĢümü

1970‟li yıllarda ekonomi politikalarının değişmesi ile birlikte özellikle gelişmiş

refah devletlerinde refah devleti anlayışının sürdürülmesiyle ilgili olarak tartışmalar

başlamıştır. Bu nedenle, 1970‟lerin başında dünya ekonomisinin yaşadığı bunalımla birlikte

refah devletinin yapısında değişiklikler yapılması gerektiği anlayışı ortaya çıkmıştır. Bu

değişimlerin başında refah devletinin en önemli araçlarından biri olan sosyal güvenlik

gelmektedir. Ancak, sosyal güvenlik sistemi içindeki sorunlar nedeniyle sistemin yeniden

yapılandırılması gereği ortaya çıkmıştır. Sosyal refah harcamalarının giderek artmasıyla

birlikte sosyal refah kurumları üzerindeki yüklerin de giderek ağırlaşması neredeyse hepsini

bütçe baskılarına maruz bırakmıştır. Bu durum sosyal refah kurumlarında da reform

yapmayı gerekli kılmıştır. Bu konuda ulusal komisyonlar, çalışma grupları ve uzmanlar

komitesi oluşturulmakta, yayınlar ve raporlar hazırlanmakta, konferanslar

düzenlenmektedir.184

Bu reformda en çok üzerinde durulan konular, devletin sosyal

güvenlik sistemi üzerindeki etkisi, sistemin finansman sorunu, kazanılmış haklarların

durumu ve kamu emeklilik programlarının özelleştirilmesi olmuştur. Yürütülen tüm bu

çalışmaların gerçek amacı refah devleti anlayışını yok etmek değil, anlayışı

uyumlaştırmaktır.

1980‟lerden itibaren yeniden yapılanma süreci ile sosyal harcamaları azaltma

yoluna gidilmiştir. Harcamaların azaltılmasına yönelik yapılan uygulamalarda en çok

başarıya ulaşan reform emeklilik sisteminde olmuştur. Emeklilik yaşı yükseltip primleri

arttırmanın yanında emeklilerin geliri ve emeklilik aylığı arasındaki ilişki dikkate alınarak

ödeme yapılmıştır. Refah devletlerinin verdiği hizmetlerin kalitesinin düşürülmesi, sosyal

refah hizmeti sunmada kamu sektörünün rolünün azaltılması, kamuda çalışanların

ücretlerinin ve sayısının düşürülmesi, emeklilik sisteminde yapılan değişimleri izlemiştir.

184

Ferrera, Hemerijck, Rhodes, ss. 435-436. Aktaran: Özdemir, s. 256.

Page 103: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

88

Sosyal hizmetlerin sunumunda devletin rolünde değişim yaşanmıştır. Merkezi

yönetime göre yerel yönetimler sosyal hizmet sunumunda önemli hale gelmiştir. Sosyal

refah hizmetleri yerel düzeyde, Sivil Toplum Kuruluşları‟na aktarılmıştır. Sosyal refah

kurumlarını özelleştirmeye yönelik stratejiler belirlenmiştir. Tüm bunlara göre, hizmetlerin

kim tarafından verildiği değil yerine getirilmesinin önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Tüm bu değişim çalışmaları küreselleşme süreciyle birlikte devam etse de sosyal

refah hizmetlerinin mal ve hizmetler gibi kolayca özel sektöre aktarılması mümkün

değildir. Devlet sosyal nitelikli mal ve hizmetlerin planlama, koordinasyon, finansman ve

yerine getirme sorumluluğunu kendi üzerinde tutmakta, özel sektöre sadece üretim ve

dağıtımını aktarmaktadır. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde devlet yapılan tüm reformlara

rağmen hala önemli ölçüde etkilidir.

Son olarak; sosyal hizmetlerin sağlanmasında farklı arayışlar içinde olup bu

hizmetler özel sektöre aktarılmaya çalışılsa da kamunun bunun üzerindeki yükümlülüğünün

yoğun olarak devam ettiğini, özel sektörün bu anlamada bir alternatif olacağı

yaklaşımlarının uzun süre askıda kalacağını söyleyebiliriz.

B. Devlet Müdahalesinin ve Devletin Sosyal Görevlerinin Azaltılması

Küreselleşme süreciyle birlikte dünyada yaşanan gelişmeler, uluslararası rekabette

küresel hedefleri ön plana çıkarmıştır. Uluslararası standartlar, ulusal ölçüleri aşmıştır.

Ekonomiler arasında rejimler veya sistemlerden kaynaklanan farklılıklar bu ölçülerle

uyumlaştırma çabaları gözlenmektedir. Piyasa ve merkezi planlamaya dayalı ekonomilerde

devletin müdahalesinin sınırlandırılması hareketleri dikkati çekmektedir. Sanayileşmiş

ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinde giderek minimum koruma düzenlemelerinin

geliştirilmesi çabaları vardır.185

185

Çelik, s. 313.

Page 104: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

89

“Devletin küçülmesinden amaç, her şeyi üreten, müdahale eden devlet yerine,

standartları belirleyen, kurallar koyan, denetleyen, rant üreten değil, onu engelleyen, ileri

teknoloji ve yüksek verimlilik düzeyinde sanayi toplumu oluşturulmasını hedefleyen bir

devlet olmalıdır. Optimal devlet, sınırlı ve sorumlu bir devlettir. Olumsuz müdahale

yapmayan, bireyin hak ve özgürlüklerini güvenceye alan, çeşitli kesimler karşısında tarafsız

kalan bir devlet modelidir. Küreselleşme süreci bu anlamda bir devlete olan gereksinimi

daha da artırmaktadır. Devlet rekabeti düzenlemeli ve gelir dağılımındaki adaletsizliği

gidermelidir.”186

Bu konuyu etkin devlet anlayışı ve devletin sosyal sorumluluğu olmak üzere iki

noktada inceleyeceğiz.

1. Etkin Devlet AnlayıĢı

Sanayi devriminde gelişen klasik devlet anlayışı yerine küreselleşme süreci ile

birlikte sınırlı ancak etkin devlet anlayışı önem kazanmıştır. Devlete hizmetin yerini,

devletin bireye ve topluma hizmeti almıştır. Devletin sorumluğu bireye doğru yönelmekte,

özelleştirme ve yerelleştirme ile sivil toplum daha fazla güç kazanmaktadır. Bu

değişimlerle devletin görev ve sorumlulukları azalmakta ve etkinlik alanı daralmaktadır.187

Devletin müdahalesini azaltmak amacıyla demokrasiye katılımın artırılması ve sivil

organizasyonların ve bireylerin yönetime etkin katılımı için devletin küçülmesi

tartışılmaktadır.

Devletin en önemli sosyal politikalarından biri olan sosyal güvenlik küreselleşme

sürecine kadar devletin etkin bir fonksiyonu olarak yerini korumuştur. Ancak, finansman

güçlüklerinin yaşandığı ve bireysel sorumlulukların öncelik kazandığı günümüzde devletin

sosyal güvenlik rolü üzerindeki tartışmalar giderek artmıştır. Ancak, henüz evrensel bir

186

Nusret Ekin ve Diğerleri, Türk Sosyal Güvenlik Sistemi’nde ArayıĢlar: ÖzelleĢtirme ve Yeniden

Yapılanma, Yayın No.1999-69, İTO, İstanbul: 1999, s. 27-28. 187

Çelik, s. 314.

Page 105: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

90

modelin olduğunu söylemek mümkün değildir. Her ülke gelişme seviyesine ve ihtiyaçlarına

uygun bir modeli uygulamaktadır. Sosyal güvenliğin kapsamı, devletin benimsediği

sistemlere göre değişmektedir. Bunlar arasındaki farklılıklar, bireylerin sorumluluğunda

olmaktadır.188

Dünyada işsizlik sigortası uygulamalarının bütçeye önemli bir yük getirdiği ve

işsizlik sigortası ve diğer sosyal yardımların bireyleri çalışmamaya özendirdiği görüşleri

önem kazanmaya başlamıştır. İşsiz kalan kimselere devlet tarafından karşılıksız para

transferi yerine, mesleki eğitim sağlanmasının rehabilitasyon imkanlarının sunulmasının,

istihdam konusunda danışmanlık hizmetlerinin verilmesinin daha iyi bir çözüm olduğu

ifade edilmektedir.189

Bu nedenle devletin rolünün devlet güvencesinin ya tamamen

kaldırılması ya da hak kazanma koşullarının ve yararlanma süresinin sınırlandırılması

olarak yeniden yapılandırılması önerilmektedir.

Eğitim, sağlık, sosyal koruma gibi alanlarda devlet, özel sektör ve bireye düşen

sorumlulukların yeniden düzenlemesi için bunlar arasında pozitif ve güçlü bir ilişki

kurulmalıdır. Bu amaçla birçok ülkede ulusal komisyonlar ve çalışma grupları

oluşturulmaktadır. Bu grupların olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilmeleri için önemli bilgiler

toplayarak bu bilgileri analiz etmeleri gerekmektedir.

2. Devletin Sosyal Sorumluluğu

Küreselleşmeyle birlikte şiddetlenen rekabet ortamında sosyal refah devleti

uygulamalarının finanse edilmesinin çok zor olduğu yönündeki düşünceler kabul

görmüştür. Bu süreçte devlet, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel kamu hizmetlerini

188

Pauline Barett Reid, “ Sosyal Koruma ve Sosyal Güvenlikte Uluslararası Gelişmeler,” Çev. Mustafa

Delican, Yeni Yüzyıla Doğru Endüstri İlişkileri, Demokrasi, Gelişme ve Çağdaş Çalışma Standartları, II.

Endüstri İlişkileri Kongresi (İstanbul), Kamu-İş Yayını, Ankara, t.y. ,s. 87, Kadir Arıcı, Avrupa Birliği Sosyal

Güvenlik Hukuku, Ankara, Kamu-İş, 1997, s. 9. 189

Çelik, s. 314-315.

Page 106: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

91

“topluma” ya da “piyasaya” havale etmiştir.190

Bunun yanında sosyal yardım alanında özel

sektör ve gönüllü kuruluşlar desteklenmiştir.191

Ancak yapılan araştırmalar, devletin sosyal

harcamalardaki payı azalırken yönetim konusunda etkinliğinin arttığı yönünde olmuştur.

Küreselleşme süreci ile birlikte hükümetler yeni ekonomik politikalara uyum sürecinde

erken emekliliği kolaylaştırmak, endüstriyel değişime yardım etmek, iş eğitimini ve

çalışanların eğitimini güçlendirmek için arabuluculuk konularında büyük bir rol

oynamaktadır.

1997 Dünya Kalkınma Raporu‟nda belirtildiği gibi, girişimcilerin ekonomik

yatırımlarını destekleyecek etkin bir devlet ihtiyacı her zaman vardır.192

Ayrıca birey

eksenli bir ekonomik sistemde devletin düzelten olarak müdahalede bulunması

gereklidir.193

Devletin bireyler ve sivil toplumun desteği ile gerekli reformları

gerçekleştirmesi daha uygun şartları oluşturacaktır.194

C. Kamusal Harcamaların Azaltılması

İngiltere‟de sanayi mevzuatı ile başlayan ve Almanya‟da sigortacılığın gelişmesiyle

devam eden sosyal politikalar özellikle II. Dünya Savaşı‟ndan sonra hızla artış göstermiş,

refah devleti anlayışı çoğu gelişmiş ülkede görülmeye başlamış, çok daha fazla refah

harcaması yapılmıştır. Devletin sorumluluğu “vatandaşlarını ekonomik sorunlara karşı

korumak ve onlara belli bir refah sağlamak” olarak görülmüştür.195

1970‟lerin başında petrol fiyatlarındaki artış sonucu ortaya çıkan kriz ve ekonomik

gerileme sürecinde artan maliyetler ve vergiler nedeniyle 1980‟li yılların başından itibaren

190

Çelik, s. 36-37. 191

Songül Sallan Gül, Sosyal Devlet Bitti, YaĢasın Piyasa!, Etik Yayınları, İstanbul, Şubat 2004, s. 220-221. 192

Nilüfer Bozkurt, Globalleşme ve Devlet, Ġktisat Dergisi, Sayı.382, s. 55-56. 193

Etyen Mahçupyan, “Devlet Liberalizm ve Kapitalizm”, Doğu Batı DüĢünce Dergisi, Yıl.1, Sayı.1, Kasım-

Aralık-Ocak 1997, s. 25. 194

Theopiste Butare, “ Social Needs and the Roles of Goverments and Markets : The Case of Retirement

Pensions”, International Social Security Review, Vol.51, 3/98, s. 59-60. 195

N. Rudra, “Globalization and the decline of the welfare state in less-developed countries”, International

Organization, Vol: 56, 2, Spring, 2002, 411-445. s. 416.

Page 107: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

92

harcamaları azaltma ve yeniden yapılanma girişimleri söz konusu olmuştur. Bu doğrultuda

son yıllarda sosyal politikalar konusunda yeni arayışlara gidilmiş, sosyal refahın

sağlanmasında sadece devletin değil aynı zamanda ailenin, gönüllü organizasyonların ve

piyasanın da etkin olması gerektiği; gönüllü organizasyonların özellikle yoksul insanlara

ulaşmada pek çok kamu kurumundan daha etkin ve az maliyetli hizmet sağlayabileceği ileri

sürülen “üçüncü yol” olarak ifade edilen bir anlayış ortaya çıkmıştır. Yeni yaklaşım idari

yapıları merkez dışına iterken sorumlulukları daha yerel idarelere bırakıp kâr amacı

gütmeyen kurumları ön plana çıkarmaktadır. Bu bakımdan sosyal sorumluluklar sadece

devletin sorumluluğundan çıkıp geniş organizasyonların sorunu haline gelmekte, devlet

mağdurların sığınabileceği son çare olmaktan çıkmaktadır.196

Hızlı büyüme ve düşük oranda işsizliğin yaşandığı, vergi veren çalışan kesimin

sistemden yarar sağlayanlara (emeklilere, işsizlere) oranla yüksek olduğu bir dönemden

sonra refah devleti dünyanın genelinde sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır.197

Küreselleşme sürecinde yaşanan bu dönüşüm ile Refah Devleti adeta “Transfer Devleti”ne

dönüşmüş, gelir dağılımında önemli değişiklikler gerçekleşmiş, bu dağılımlar genellikle

zenginden yoksula doğru değil, benzer yaşam standartlarına sahip insanlar arasında

gerçekleşmiştir. İnsanlar iş bulduklarında işsizlik sigortası ve refah ödemelerinin, konut ve

besin yardımının kesilmesi ve gelir vergilerinin hemen uygulanması nedeniyle çoğu

hükümet refah devleti politikaları, yoksul insanların çoğunu emek gücü havuzuna itmekten

caydırmakta ve onları vergi ağının dışındaki düşük maaşlı kayıtdışı ekonomi işlerine

girmeye teşvik etmektedir.198

Eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik, tam istihdam, gelir

dağılımı gibi sosyal politika ve sosyal refah hizmetleri geliştikçe, refah devletinin

kurumsallaşan bu hizmetleri, vatandaşlar tarafından “bir refah hakkı” olarak görülmeye

196

H. Lazarve P. Stoyko, s. 32-33. 197

B.R. Freeman, “Emek, Sermaye ve Sosyal Güvenlik: 21. Yüzyıla Hazırlanırken Avrupa‟da Sosyal Koruma

Değişim ve Sorunlar”, ETUC-ETUI Konferansı, (Derleyenler: A. BOSCO ve M. HUTSEBAUT), Brüksel,

Avrupa Sendikalar Enstitüsü Yayınları, Harb-İş Sendikası, 1996, s. 32. 198

J.D. Snower, “The Future of the Welfare State”, The Economic Journal, 1993, ss. 701-713.

Page 108: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

93

başlanmakta, vatandaşların devletten beklentileri sürekli artmaktadır.199

Sosyal yardım

alanların daha fazlası için sürekli yarışta bulunmaları ve gerekmediği halde sosyal harcama

talep etmeleri yardımların ekonomik etkinliğini azaltmaktadır.

Sonuç olarak yapılan araştırmalar özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında işçilerin

sosyal kazanımlarında artış olduğu göstermektedir. İşçilerin devletten elde ettikleri

kazançların, ücretlerine net bir artış anlamına geldiği ortaya çıkmıştır. Ancak, gözlemlenen

kazançların bir bölümü hatta tamamı işçilerin ödediği vergiler tarafından

karşılanabilmektedir. Bu nedenle yapılan işlemin gelir dağılımını etkilemediği ve bu

nedenle sisteme ek bir yük söz konusu olmadığı ileri sürülmektedir.

D. Sivil Toplumun Önplana Çıkması

Sivil Toplum Kuruluşları‟nın (STK‟ların), tarih içinde, özellikle sosyal yardım ve

sosyal hizmetler alanında büyük bir rol üstlendikleri bilinmektedir. Ne var ki, toplumların

giderek gelişmesi, sanayileşmenin doğuşu, kentleşmenin genişlemesi, yeni sınıfların ortaya

çıkışı (işçi-işveren) ve sosyal sorunların giderek sivil toplum kuruluşlarının içinden

çıkamayacağı kadar artması, bu alana büyük ve güçlü bir kurum olarak devletin müdahale

etmesini doğurmuştur.200

Devlet (refah devleti), 20. yüzyıl boyunca, özellikle gelismiş ülkelerde STK‟lara çok

fazla ihtiyaç bırakmamış, toplumsal refahı en etkin ve en rantabl şekilde sağlamıştır.

Ancak, uzun zaman boyunca tek başına toplumsal refah sağlayan devletin bu işlevi,

küreselleşmenin ortaya çıkışı ve liberal felsefenin önem kazanmasıyla birlikte zayıflama

sürecine girmiştir. Yeni ekonomik ve politik felsefe, sosyal alan dahil olmak üzere, devletin

199

Süleyman Özdemir, Refah Devletlerinde Sosyal Harcamaların Analizi, Ġktisat Fakültesi Sosyal Siyaset

Konferansları (Prof. Dr. Nevzat YalçıntaĢ’a Armağan Özel Sayısı), 50. Kitap, İstanbul: İÜ Yayınevi,

2005, s. 161. 200

Süleyman Özdemir, Halis Başel ve Hasan Şenocak, Sivil Toplum Kuruluşları (STK)‟nın Artan Önemi ve

Üsküdar‟da Faaliyet Gösteren Bazı STK‟kar Üzerine Bir Araştırma,

http://makale.suleymanozdemir.com/STKMakale-SSK56.pdf, (Çevirimiçi: 03.03.2010), s. 153.

Page 109: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

94

tüm alanlardan elini çekmesini öngörmektedir. Bu bağlamda, “refah karması” olarak

adlandırılan diğer bazı kurumlar (sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve dini kurumlar)

toplumsal refah sağlamada devlete yardımcı olmaya başlamıştır. Böylece, sivil toplum

kuruluşları, özellikle toplumsal refahın sağlanmasında, bir yöntem olarak tekrar ilgi

görmeye başlamış; merkezi idare, yerel yönetimler ve STK‟lar arasında yeni bir rol

dağılımı ortaya çıkmıştır.201

STK‟lar, esnek yapıları, yüksek verimlilikleri ve desantralize örgütlenmesi ile

1980‟lerden itibaren, özellikle ileri Batı ülkelerinde, devletin refah hizmetleri yanında

kendisine gitgide artan bir şekilde yer bulabilmiştir. Bu gibi olumlu özellikleri nedeniyle,

devletlerin, STK‟lar ile ileri düzeyde işbirliği yaptığı gözlenmiştir. Aslında, bu dönemde de

devlet, toplumsal refah sağlamada temel aktör rolünü sürdürmektedir. Ancak, devletin

görevinin niteliği değişmiştir. Devlet, kendisi hizmet üretmek yerine, bu hizmetlerin

gerçekleştirilmesinde bu kesimlere finansal destek sağlamayı ve hizmetlerin

düzenlenmesinden sorumlu olmayı yöntem olarak benimsemektedir.202

Küreselleşme süreciyle birlikte ulusal ve uluslararası düzeyde sosyal politika

alanında oluşan sorunların artması ve çözüm konusundaki başarısızlıklar yeni arayışları

gündeme getirmektedir. İşsizlik, yoksulluk, eşitsizlik gibi sosyal politikanın geleneksel

sorunlarının dünya tarihinde görülmemiş düzeye ulaşması karşısında sivil toplum

anlayışının ön plana çıktığı görülmektedir.

Refah devletlerinin krize girmesi, neo-liberal felsefenin ve politikaların dünyaya

hakim olması, özellestirme politikaları, demokrasinin yaygınlasması, soğuk savaşın sona

ermesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler v.b. nedenlerle Sivil Toplum

Kuruluşları (STK‟lar) özellikle gelişmiş toplumlar tarafından “yeniden keşfedilmeye”

başlanmıştır. Geçtiğimiz yüzyılın sonu ile içinde bulunduğumuz yüzyılın başı arasındaki en

201

Özdemir, Başel ve Şenocak, s. 3. 202

Özdemir, Başel ve Şenocak, s. 3.

Page 110: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

95

önemli farklılık, STK‟ların toplumda üstlendiği rolde yatmaktadır. STK‟lar,

küreselleşmenin beraberinde getirdiği ekonomik ve politik felsefeye uygun özelliklere

sahip olduklarından, neo–liberal felsefenin uygulandığı ülkelerde devletler tarafından

büyük ilgi görmüş ve gelişimleri açısından uygun ortam yakalamışlardır. STK‟ların

özellikle bu toplumlarda üstlendiği sosyal rolleri dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır.203

Toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik olarak farklılaşması, çoğullaşması ve dış

dünyayla çok boyutlu ilişkilere girilmesinin sonucunda ciddi büyüklükte STK‟lar ortaya

çıkmış ve çeşitli STK‟lar devletin işlevlerini ve sorumluluklarını paylaşmaya

başlamışlardır. Bu STK‟ların çoğu devletin geleneksel rolünü sorgulamaya başlamış ve

katılımcı bir devlet anlayışı güç kazanmıştır.204

Bu anlamda STK‟ların, piyasa

ekonomisinin toplumsal ve ahlaki bir kapsamdan uzak olan doğa yasalarına göre işleyen

ekonomik faaliyetlerin yol açtığı toplumsal krizleri azaltarak ortadan kaldırmayı ve huzurlu

bir toplum oluşturmayı hedef alan sosyal politika yaklaşımı çerçevesindeki toplumsal

koruma mekanizmalarından birini oluşturduğu ifade edilmektedir.205

III. REFAH DEVLETĠNĠN YAPILANMASINDA SĠVĠL TOPLUMUN

ROLÜ

1970‟lerin ortalarından itibaren yaşanmaya başlayan ve 80‟li ve 90‟lı yıllar boyunca

da devam eden iş piyasası ve aile yapısında ortaya çıkan olumsuzluklar ve yaşlı nüfusun

artması gibi birtakım sosyo-ekonomik değişimler, özellikle en ileri refah devletlerinin yer

203

Özdemir, Başel ve Şenocak, s.1. 204

Korel Göymen, “Türkiye‟de Yerel Yönetim Reformu”, Yerel Yönetimler Kongresi: Dünden Bugüne

Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari

Bilimler Fakültesi, Biga-Çanakkale, 2004, ss. 31-37. 205

Abdulkadir Şenkal, Sosyal Politikanın Dönüşümü ve Sivil Toplum Örgütleri, Sosyal Siyaset

Konferansları Dergisi, (Ed: İbrahim Sarıoğlu), İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi, 45.

Kitap, 2003, s. 115.

Page 111: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

96

aldığı Avrupa coğrafyasında ve diğer gelişmiş refah ülkelerinde, refah devleti anlayışı ve

refah devletinin sürdürülebilirliliği ile ilgili birtakım sorgulamaları doğurmuştur.206

Çalışmanın ikinci bölümünde üzerinde durulan bunalıma yol açan gelişmeler refah

devletinin bazı fonksiyonlarında radikal reformları gündeme getirmiştir. 1970‟lerden

sonraki dönemde refah devletinin yeniden yapılandırılması üzerinde durulmaktadır.

Yapılan reformların refah devletini ortadan kaldırma amacı bulunmamaktadır. Refah

devletinin içine girdiği krizden çıkmak için girişilen reform ve yeniden yapılanma

çabalarının hepsi kamu harcamalarının azaltılmasına yöneliktir. Bu amaçla, sosyal refah

kurumları hem kurum olarak, hem de sağladığı hizmetler açısından reorganize edilmeye

çalışılmakta, refah devletinin bazı fonksiyonlarının ya yerel yönetimlere kaydırılması, ya

devlet-sivil toplum iş birliğinin gerçekleştirilmesi ya da devletin bu tür sosyal işlevlerinin

özelleştirerek bu hizmetlerin sunumunun piyasaya terk edilmesi planlanmaktadır. Özellikle

sonuncusu, yani sosyal refah hizmetlerinin özel sektöre devri, neo-liberal yaklaşımın en çok

tercih ettiği ve günümüzde bazı ülkelerin benimsediği bir uygulama biçimidir. Bu anlamda

Sivil Toplum Kuruluşları hem toplumun tepkisini çekmemek hem de özelleştirme öncesine

bir hazırlık olarak en uygun sosyal refah sağlayıcılar olarak düşünülmüş ve bazı ülkelerde

sosyal hizmetlerin sunulması bu kuruluşlar aracılığıyla sağlanmaya çalışılmıştır. Genel

olarak devletin desteğini arkasına alan bu kurumların, kendi olanaklarını da ekleyerek,

sosyal hizmetleri daha etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirmeye çalışacakları

düşünülmüştür.207

Sosyal refahın sunumunda önemli bir yeri olan STK‟lar bu bölümde ayrıntılı olarak

anlatılacaktır.

206

Peter Taylor-Gooby, “Zor Zamanlarda Sosyal Devleti Desteklemek: Hesabı Kim Ödeyecek?”, (Çev.:Şenya

Gökbayrak), Journal of European Social Policy, Vol.:11, No:2, May 2001,

http://www.fisek.org/birliktelikler-yerelstk-gorusler-gokbayrak2.php, (Çevirimiçi: 29.03.2003), s. 1-3.

Aktaran Özdemir, 2004, s. 256. 207

Özdemir, 2004, ss. 257-258.

Page 112: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

97

A. Sivil Toplum Kavramı, Sivil Toplum KuruluĢlarının Tanımı ve Tarihsel

GeliĢimi

1. Sivil Toplum Kavramı ve Tanımı

17. yüzyıldan bu yana bilinen bir kavram olan “sivil toplum” kavramı modern

anlamda ilk defa Adam Ferguson tarafından 1767 yılında “Sivil Toplumun Tarihi Üzerine

Bir Deneme” adlı kitabında kullanılmıştır. Liberalizmin öncüsü Adam Smith, sivil toplumu

devletin dışında bir alan olarak tanımlamıştır. Siyasal iktisatçı Marx‟a göre ise sivil

toplum, sosyo–ekonomik ilişkiler ile üretim güçlerinin bütününü oluşturur.208

Devlet

kavramını; her şeyi kapsayan, sivil toplum içindeki çatışmaları uzlaştıran kutsal bir alan

olarak benimseyen Hegel‟in aksine Marx; devleti, siyasal alanın belirleyicisi rolündeki sivil

toplumun bir yansıması olarak tanımlamıştır.209

Bu tanımlara göre söz konusu karşıtlık;

devlet–sivil toplum karşıtlığından ziyade sivil toplum ile sivil toplum içindeki sınıf

ilişkilerinin bir üst görünümü olan devlet arasındaki karşıtlığı ifade eder.210

Başka bir

deyişle Marx‟a göre, sivil toplum ile devlet arasındaki ilişkide gerçek belirleyici; yoksulluk,

sınıf çatışması ve bu çatışmanın yönlendirdiği ekonomik ilişkilerden oluşan sivil

toplumdur.211

Marx‟ın görüşlerini benimseyerek detaylandıran sosyalist düşünür Gramsci

ise sivil toplumu; devletin zorunlu müdahaleleri ile üretimden meydana gelen ekonomik

alanın arasındaki ideolojik ve kültürel ilişkilerin bütünü olan bir yaşam alanı şeklinde

tanımlar.212

Bununla beraber Gramsci, sivil toplumu burjuva hegomonyasının (sınıfsal

önderlik) başlıca aracı olarak yorumlamaktaydı.213

Sosyalist bakış açısına sahip Marx ve

Gramsci‟nin yaşadıkları dönemde sivil toplum kavramının, ortaya çıkışı itibariyle burjuva

208

Esra Yüksel Acı, Kalkınma Sürecinin Yeni Aktörleri Sivil Toplum KuruluĢları, Günizi Yay, İstanbul,

2005, s. 21. 209

Özer Kaya, “Sivil Toplum Kuruluşları ve Kalkınma”, (yayınlanmamış yeterlilik tezi), İçişleri Bakanlığı

Dernekler Dairesi Başkanlığı , Ankara, 2008, s. 15. 210

Acı, s. 21. 211

Kaya, s. 15. 212

Acı, s. 21. 213

İlyas Doğan, Özgürlükçü ve Totaliter DüĢünce Geleneğinde Sivil Toplum, Alfa Yayınları, İstanbul,

2002, s. 190.

Page 113: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

98

toplumu ile eşanlamlı olması sivil toplum konusundaki olumsuz görüşlerinin başta gelen

nedenidir. 1980‟lere kadar sivil toplum kavramı çok fazla tartışılmayan ve olumsuz

anlamlar yüklenen bir kavram olmuştur.214

Günümüzde sivil topluma oldukça farklı anlamlar yüklenmektedir. Sivil toplum

çoğu kez ”sosyal hareketler”, “üçüncü sektör”, “kar amaçsız örgütler”, “bağımsız savunma

grupları” gibi terimlerle ifade edilmektedir. Sivil toplum genel olarak nispeten otonom ve

kendini yönetir hale gelen bir dernekler düzenine (ittifaklar, federasyonlar ve

konfederasyonlar) gönderme yapar.215

Sivil toplum modern anlamıyla yani devlet alanının

dışında kalan toplum kesitini gösteren bir kavram olarak karşımıza çıkmakta olduğu ifade

edilmektedir. Diğer bir değişle sivil toplum, merkezi denetim ve hiyerarşiye tabi

tutulmayan toplumsal ilişkiler ağı olarak tanımlanabilmektedir.

2. Sivil Toplum KuruluĢlarının Tanımı

Sivil toplumu oluşturan bireylerin, toplumsal, ekonomik ve siyasal amaçlarını

gerçekleştirmek için birleşmeleri sonucunda kurulan STK‟lar, hükümete ait olmayan her

türlü kurum olarak tanımlanmaktadır. Sivil toplumu, ekonomik, toplumsal, kültürel, ya da

siyasi bakımdan aynı ağırlığa sahip olmayan, bu nedenle karşılıklı ilişkileri bakımından

uyumlu olabileceği gibi çatışmalı da olabilen toplumsal gruplar arasındaki etkileşim alanı

olarak nitelendirebiliriz. Dolayısıyla STK‟lar da bu gerçekliğin bir yansımasıdır, devlet

yapıları dışında ama devletle olumlu ya da olumsuz yakın ilişkiler içinde olan ve toplumsal

bakımdan çeşitlilik gösteren, toplumsal aktörlerin oluşturduğu bir zemindir.216

214

Fuat Keyman, “Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları ve Türkiye”, Sivil Toplum ve Demokrasi Sivil

Toplum Yazıları, 2004, stk.bilgi.edu.tr/docs/keyman_std_4.pdf (çevirimiçi: 16.03.2008). 215

A. Hadenius, F. Uggla, “Making Sivil Society Work, Promoting Democtaric Development: What can

States and Donors Do?”, World Development, Vol:24, No:10 s. 1621. 216

Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi (WALD), Sivil Toplum Örgütleri: Neoliberalizmin

Araçları mı, Halka Dayalı Alternatifler mi?, (Çev. Işık Ergüden), Demokrasi Kitaplığı, İstanbul: Mart 2001, s.

14.

Page 114: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

99

1990 sonrası yaşanan siyasal süreçte sivil toplumun, devlet ve piyasanın yanında

“üçüncü sektör” olarak meşruiyet kazandığı görülmektedir. Türkçe literatürde STK‟lara

ilişkin farklı kavramlar kullanılmaktadır. Bunlar “Sivil Toplum Örgütleri” (STÖ), “Gönüllü

Teşekküller” (GT), vakıf, dernek, sendika, oda, kooperatif, kulüp gibi kavramlardır.217

Batı

literatüründe ise, “Sivil Toplum Örgütleri” (Civil Society Organizations-CSOs), “Hükümet-

Dışı Örgütler” (Non-Governmental Organizations-NGOs), uluslararası faaliyet gösteren

“Uluslararası Hükümet-Dışı Örgütler” (International Non-Governmental Organizations-

INGOs), toplumsal hareketler (Social Movements-SMOs), uluslararası çalısan

“Uluslararası Toplumsal Hareketler” (International Social Movements-TSMOs) gibi

değişik adlandırmaların olduğu görülmektedir.218

Bunların yanısıra Kâr Gütmeyen

Kuruluşlar (Non–Profit Organizations) ve Hayırsever Yardım Kuruluşları (Charitable

Organizations) da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kâr gütmemesi, hükümetlerden bağımsız, özel sektörden farklı olması, gönüllü

birliktelik unsuruna dayanması ve hayırsever unsurlar barındırması; dolayısıyla yukarıdaki

kavramların tümünü kapsayıcı geniş bir çerçeveye sahip olması sebebiyle bu araştırmada

tercih edilen kavram “Sivil Toplum Kuruluşları ”dır. Bir başka sebep ise sosyal politikanın

çok yönlü bir kavram olması ve bu alanda faaliyet gösteren kuruluşların da çeşitliliği

nedeniyle verilen ismin tüm bu sayılan özellikleri içinde barındırabilmesi gerekliliğidir.

Tüm bunların yanı sıra Türkiye‟de en yaygın olarak kullanılan terimdir.219

3. STK’ların Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel GeliĢimi

Sivil toplumun ortaya çıkışına neden olan gelişmeler Ortaçağa kadar uzanmaktadır.

Şehirleşmenin ortaya çıkması ticaretin ve insanlar arası ilişkilerin karmaşıklaşmasıyla

217

Güngör, Fethi, Yıldızı Yeni Parlayan Bir Sektör: Sivil Toplum Kurulusları. http://www.osmanli.org.tr/

yazi.php?bolum=4&id=292, (Çevirimiçi: 01.06.2009), s. 1. 218

Foster, J. Knowing Ourselves: A Brief History of Emerging Global Civil Society. CIVICUS World

Assembly, August 2001, Voncouver, B.S., Canada. 219

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO)‟nın , “Türkiye‟de Sivil Toplum”, Konulu

Araştırması Hakkında Basın Bülteni, 2009, http://www.istanbulsmmmodasi.org.tr/TRapor.asp?id=2359 ,

(Çevirimiçi: 02.06.2009).

Page 115: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

100

birlikte sivil toplum kuruluşları insanlar arası ilişkilerde doğrudan devletin bulunmadığı

siyasal faaliyet alanı dışında bulunan, mülk sahipliğinin egemenliğini ve kişinin mülkiyet

özgürlüğünün meşrulaştığı bir toplumsal boyut anlamında kullanılmaktadır. Modern

anlamda sivil toplum kavramı, kapitalizmin gelişmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan

sanayi toplumu ile mümkün olmuştur.220

Sivil toplumun 16. yüzyılın İngiliz politik düşüncesi zamanında ortaya çıktığı kabul

edilmekle birlikte, çeşitli aşamalardan geçerek bugünkü anlamına ulaştığı söylenebilir.221

Buna göre sivil toplumun geçirdiği ilk aşama, bir devletin üyesi olmakla özdeşleşen

anlamından kurtulmasıdır. İkinci aşama, sivil toplum içindeki bağımsız toplulukların

kendilerini devlete karşı savunmalarının meşruiyet kazanmasıdır. Üçüncü aşama, sivil

toplumun içerdiği özgürlüğün, toplumsal çatışmaların kaynağı, devlet müdahalesinin bu

çatışmaları önleyici faktör sayıldığı bir anlayışı yansıtır. Son aşama ise, üçüncü aşamaya

tepki olarak, devlet müdahalesinin sivil toplumu pasifize edeceğinden korkulmaya

başlandığı dönemdir.222

Bu anlamda sivil toplum kavramı devlet-sivil toplum ayrımı, özel

kurumların veya bir bütün olarak toplumsal sistemlerin kökenlerini, gelişim ve

dönüşümlerini çözümlemekte kullanılabilir.

Sivil toplumun son aşaması olarak nitelendirilen dönem küreselleşme kavramının

geliştiği 1980‟lerin sonlarında başlayan dönemdir. Sivil toplum özellikle küreselleşmenin

hız kazandığı 1990‟lı yıllardan itibaren önem kazanmıştır. Keynesyen refah devleti

politikalarının terk edilmesine paralel olarak, sosyal alanda ve yoksullukla mücadelede

devletin çekilmesinin yarattığı boşluk, piyasa, toplumsal dayanışma ağları ve STK‟larla

doldurulmak istenmektedir.223

220

Doğan, s. 5,36 221

Krishan Kumar, “Civil Society: an Inquriy into the Usefulness of an Historical Term”, British Journal of

Sociology, 1993, s. 38. 222

Ali Yaşar Sarıbay, Postmodernite, Sivil Toplum ve Ġslam, İletişim Yayınları, İstanbul: 1994, s. 139. 223

Songül Gül Sallan ve Hüseyin Gül, “Türkiye‟de Kamusal Yoksulluk Hizmetleri Yönetimi: SYDTF

Vakıfları Örneği”, Türkiye‟de Sosyal Hizmet Uygulamaları İhtiyaçlar ve Sorunlar, Başkent Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmteler Bölümü, Alanya: 4-6 Kasım 2004, s. 2.

Page 116: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

101

Küreselleşme süreci ile birlikte STK‟ları çekici kılan noktalardan biri yurttaşlık

bilincine katkıda bulunması, diğeri de genel olarak yoksullara daha yakın olmasıdır. Ayrıca

uluslararası kapsamda değerlendirilebilecek sorunların çözümümde uluslararası düzeyde

faaliyet gösterebilmesi STK‟ların kabul görme sürecini için olumlu olmuştur. Ancak,

STK‟ların kabulünü pekiştiren en önemli olgu yoksullukla mücadele politikaları olmuştur.

Küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte daha derinleşen ve daha büyük bir sorun

haline gelen yoksulluğa neoliberal politikalar çerçevesinde bulunan “çözüm” sorunun

topluma aktarılması olmuştur. Refah devletinin tasfiyesi, sosyal güvenlik sisteminin

özelleştirilmesi ile birlikte düşünüldüğünde burada amaç sorunların “devlete” yeni yük

getirmeden çözümüdür.224

Bu programlarla yoksulluk ve yoksulluk hizmetlerinin

yönetiminde merkeziyetçi yapıların terk edilmesi, devlet bürokrasisinin rolünün en aza

indirilmesi, devletin sadece düzenleyici bir işleve sahip olması dikte edilmektedir.

Yoksullukla mücadele ise toplumların kendi aralarında yardım ve dayanışma ağlarına (yani

STK‟lara) bırakılacaktır.225

STK‟lar sosyal politika alanında önemli bir rol üstlenmeye başlasa da devlete

alternatif bir örgütlenme olduğundan söz edilemez. STK‟ların sosyal politika açısından

devlete yardımcı olarak boşluk doldurabileceğini söyleyebiliriz.

B. STK’ların Özellikleri ve Amaçları

STK‟lar için yapılan tüm tanımlar, STK‟ların özelliklerine işaret etmektedir.

STK‟ların kurulmaları ve faaliyetleri yönünden maddi–manevi anlamda devletten bağımsız

olmaları, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olmaları, gönüllük esasına dayalı olmaları,

toplum yararına çalışmaları ve çoğulculuk, katılımcılık kültürünü geliştiren, başka bir

deyişle kendi kendini yönetebilen toplum arayışı içinde olmaları bu özelliklerden birkaç

224

Sema Erder, “„Yeni‟ Yoksulluk ve ‟Yeni‟ Modeller”, Kızılcık Dergisi, Mart 2004, s. 41. 225

Sallan Gül ve Gül, 2004, s. 2.

Page 117: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

102

tanesidir.226

STK kavramını daha anlaşılır kılabilmek amacıyla bu kavramın bir kez daha

tanımını yapmak yerine ortak belirgin özellikleri belirleyerek daha etraflı bir açıklamasını

yapmak gerekirse; bir topluluğun STK olarak adlandırılabilmesi için 8 belirgin özelliğe

sahip olması gerekmektedir:

• Sürekliliğe sahiptirler. STK‟lar amaçsızca bir araya gelmiş insan topluluklarından ziyade;

ortak bir düşünceyi, ideali veya inancı, hiçbir ticari amaç gütmeksizin savunmaya ve

gerçekleştirmeye yönelik, hür iradeye sahip bireylerin oluşturduğu kurumsallaşmış

örgütlerdir. Bir sistemi, vizyonu, üzerinde projeler ürettikleri belirli amaçları, yönetici

kadrosu, profesyonel çalı şanları ve gönüllülerinden oluşan bir örgütsel yapıya sahip ayrı ca

yasal anlamda biçimsellik kazanmı ş tüm bunları n sonucu olarak da sürekliliği olan

kurumlardır.227

• Sadece kendi üyelerine değil, toplumun geneline de yarar sağlayabilmelidir. Bu hedefe,

devlete karşı sivil toplumun yararları nı savunarak, başka bir deyişle baskı grupları

oluşturarak alı nan kararları etkilemek suretiyle ulaşabilmektedirler.228

• Ulusal hukuk çerçevesinde hazırlanan özel hukuksal biçime sahip olmalı dır. Belirli

kurallar çerçevesinde kurulup faaliyette bulunmalıdırlar.229

• Devletten bağımsızdırlar.230

Devletlerin görev ve yetki alanlarının belirlenip, bir anlamda

sınırlandırılması amaçlanmalıdır. Bu koşulları oluşturacak unsur devlet olmamalıdır ve

devletle bağlılık ilişkisi içine girmeyen nitelikte olmalıdır. Bu özellikleri sebebiyle

gerektiği zaman devlete karşı sivil toplumun yararlarını savunabilmelidirler. Başka bir

deyişle, STK‟lar aktif üye, çalışanları ve gönüllüleri aracılığıyla devlet ve piyasanın

iktidarını toplumun yararları doğrultusunda daraltmayı hedefleyen örgütlerdir.231

226

Deniz Gürel, “Türkiye‟de Sivil Toplum Kuruluşlarının Sosyal Politika Üzerindeki Etkisi: İstanbul

Örneği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, SBE), 2009, s. 29. 227

A.N. Yücekök, İ. Turan, M.Ö. Alkan, Tanzimattan Günümüze İstanbul‟da STK‟lar, Türkiye Ekonomik

ve Toplumsal Tarih Vakfı , İstanbul, 1998, s. 15. 228

Philippe Ryfman, Sivil Toplum KuruluĢları, (Çev. İsmail Yerguz), İletişim Yayı nları , İstanbul, 2006, s.

40. 229

Ryfman, s. 40. 230

Yücekök, Turan ve Alkan, s. Xv. 231

Tevfik Erdem, “Mükemmel Bir Toplum Tasarımı Olarak Sivil Toplum”, 21. Yüzyılda Türkiye‟de Sosyal

Bilimler ve Toplum Sorunları Sempozyumu (Bildiriler Kitabı), Ankara, 2005, s. 222.

Page 118: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

103

• Kâr gütmeyen kuruluşlardır. STK‟lar çeşitli faaliyetlerinden ötürü belirli amaçlar

doğrultusunda kullanabilmek adına kâr elde edebilirler. Özel şirketlerden farklı olarak bu

kârdan kendi üyelerine, çalışanlarına ya da kurucularına pay dağıtamazlar. Bu para sadece

önceden belirledikleri projeleri ve hedefleri için kullanılabilir.232

• Gönüllülük esasına dayanırlar. Bireylerin hür iradesiyle kurulan ve buna dayanan

inançları, değerleri savunan, asli unsuru olan “Sivil Toplum” ile kaynaşmış ve demokratik

bir çerçevede faaliyette bulunan örgüt niteliğindedir.233

STK‟ların kurucularının gönüllüler

olmasının yanı sıra çalışanlarının da bir kısmı gönüllülerden oluşur. Bu kişiler hiçbir

karşılık beklemeden STK‟nın kuruluş amacına hizmet eden insanlardır. Ancak, bir STK‟nın

duygusallığa kapılmadan sistemli bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için ücret karşılığı

çalışan profesyonel bir kadronun varlığı da vazgeçilmez bir gereklilik olarak karşımıza

çıkmaktadır.234

• Kurulduğu ülkenin dışındaki ülkelerde de insani yardım projeleri, çevreyi korumaya,

insan haklarını savunmaya yönelik girişimler gibi doğrudan eylemlerde bulunması

önemlidir. Bu etkinlikleri diğer STK‟larla veya farklı uluslararası örgütlerle herhangi bir

ilişki kurmasını gerektirmesi açısından devletaşırı özelliğe sahiptir.235

• Demokratik siyasal yaşamın gerekliliğidir. Başka bir deyişle STK‟lar doğrudan

demokrasiye benzer bir şekilde karar alma süreçlerine katılımı sağlamaktadır. Ayrıca,

demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için bir toplumda gereken “çoğulculuk” (pluralism) o

toplumdaki STK‟ların çokluğuyla temsil edilebilmektedir.236

STK‟ların amaçları; sosyal politikanın amaçlarına benzer şekilde, gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkelerde sosyal yaşantıya ve sosyal değişime katkı sağlamaktır. Bu amaçla

faaliyette bulunan STK‟lar, sosyal bütünleşme, sosyal refah, gelir dağılımı, sosyal adalet,

insan hakları gibi sosyal politikanın temel konuları hakkında baskı oluşturma faaliyetleri

232

Yücekök, Turan ve Alkan, s. Xv 233

Ryfman, s. 40 234

Yücekök, Turan ve Alkan, s. Xv 235

Ryfman, s. 40 236

Yücekök, Turan ve Alkan, s. Xv.

Page 119: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

104

gerçekleştirerek bir anlamda sosyal politikanın amaçlarını gerçekleştiren birer araç rolünü

oynamaktadırlar.237

Günümüzde birçok ülkede devlet, uzmanlık gerektiren konularda bilgiye, nitelikli

insan kaynağına, işbirliğine ihtiyaç duyduğunda STK‟lara danışmakta veya ortak çalışmayı

teklif etmektedir. Özetle STK‟lar, ulusal ve uluslararası seviyede örgütlenerek ve işbirliğine

giderek hükümetlerin sosyal politika oluşturma süreçlerini etkiyebilmektedirler.238

C. Devlet ve Sivil Toplum ĠliĢkisi

Toplum yapısında en kapsamlı örgüt olan devlet, iktidarın örgütlü biçimi olarak

zaman ve toplumsal şartlara göre farklı biçimler almış, iktidarın kapsamı ve şekli devamlı

değişiklik göstermiştir. Tarihsel olarak birbirinden farklı devlet sistemlerinin gündeme

gelmesi, devlet toplum ilişkilerinin değişik örgütlenmesi ve kapsamının farklı olmasıyla

ilgilidir. Devletin tüm ekonomik alanlarındaki yatırımlarından çekilerek sosyo-ekonomik

faaliyetleri sivil toplum kuruluşları gibi kuruluşlara bırakması gerektiğini öne süren

görüşler artmıştır.239

18. yüzyılın ortalarına kadar sivil toplum kavramı devletle aynı anlamda kullanılan

bir terim olmuş ve bu iki kavram birbirinin yerine kullanılmıştır.240

Hegel‟e göre sivil

toplum, iktisadi etkinliğin özel alanıdır. Devlet, aile ve sivil toplumun bir sentezi olarak

evrenseldir. Sivil toplumu, özel ve kamu arasında yerel ve evrensel olan arasında bir araç

olarak görür.241

Marx, Hegel‟in devlet-sivil toplum ayrımını, devletin evrenselliğini

reddederek ve sivil toplumun devleti belirleyen sınıf ilişkilerine dayalı yapısında ısrar

ederek sürdürür. Devletin sivil toplumdan farklılaşması, kapitalizm analizinin ilk koşulunu

237

Şenkal, 2003, s. 105. 238

Gürel, s. 32. 239

Numan Kurtulmuş, Sanayi Ötesi DönüĢüm, İz Yayıncılık, İstanbul, 1995, s. 195. 240

Davut Dursun, “Devlet Karşısında Sivil Toplumun Artan Gücü ve Geleceği Üzerine Bir Değerlendirme”,

Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 6. İstişare Toplantısı, Ankara: 1996, s. 227-8. 241

Aynur Özuğurlu, “Devlet-Sivil Toplum Ayrımı Üzerine”, Siyaset Sosyolojisi Ders Notları, Anadolu

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1998-1999, s. 4.

Page 120: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

105

oluşturur.242

Buna göre sivil toplum, artık-değerin özelleştirilmesi ve iktidar ve baskı

ilişkisinin devletten özel mülkiyete transfer edilmesidir. Bu anlamda sivil toplum, kamu

iktidarının özelleştirilmesi anlamına gelmektedir.

Devlet ve sivil tolum arasındaki ilişki için farklı yorumlar yapılsa da tüm

sosyologların birleştiği nokta, bu iki olgunun farklı Ancak, etkileşim halinde olduğudur.

Sivil Toplum Kuruluşları devletten bağımsız olarak hareket etmektedir. Bu nedenle devlet

müdahalesi sivil toplum kavramıyla bağdaşmamaktadır.

Sivil toplumu savunan anlayışın yaygınlık kazanmasında uluslararası ölçekte işleyen

dinamiklerin etkili olduğunu belirtmek gerekmektedir. Burada üç önemli neden vardır.

Birincisi Batı‟da 1970‟li yılların sonlarına kadar etkinliğini koruyan refah devletine

etkinliğini azaltan liberal doktrinin yaygınlık kazanmasıdır. Liberal doktrinin temel

anlayışı, devletin refah devleti kılıfı altında giderek sivil toplumu ve daha önemlisi de

bireyin özgürlüğünü ve yaratıcılığını kısıtladığı düşüncesi yatmaktadır. Doğu Avrupa ve

Eski Sovyetler Birliği‟nde devlet sosyalizminin çözülüşü ikinci nedeni oluşturmaktadır.

Üçüncü neden ise, işçi sınıfı temelli toplumsal hareketlerin 1970‟li yıllardan itibaren

yaygınlaşıp, güçlenmesidir. Tüm bu gelişmelerin ortak paydasında, devletin bir olumsuz

güç olarak tanımlanması bulunmaktadır. Bu çerçevede sivil toplum devlete alternatif bir

örgütlenme odağı olarak görülmektedir.243

Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni sistemde sosyal devlet, refah devleti gibi

kavramlar yeni sosyoekonomik sistemin perspektifi dışındadır. Bu konuda en çok merak

edilen devletin sosyal işlevlerine ve refah devleti niteliklerine ne olacağı konusudur.244

Bu

doğrultuda neoliberal paradigmanın “oyunun yeni kuralı” olarak nitelediği “iyi

yönetişim”de (good governance) STK‟lara biçilen rol, kavramın bu kadar gündeme

gelmesinin nedenlerinden birisidir. Buna paralel olarak bir diğer neden, devletin sosyal

242

Şenkal, s. 339. 243

Türk-İş Yıllığı, Cilt II. Ankara:1999, s. 698. 244

Meryem Koray, Sosyal Politika, Ezgi Kitabevi, Bursa: 2000, s. 290.

Page 121: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

106

refah devleti uygulamalarını terk etmesinin yarattığı boşluğun STK‟lar aracılığıyla

doldurulmak istenmesidir. “Devletin küçülmesi” sloganıyla yoksullukla mücadele konusu

piyasa ilişkilerine ve STK‟lara havale edilmek istenmektedir. Bir diğer neden ise,

küreselleşme süreci ile birlikte yaşanan uluslararasılaşmaya paralel olarak, ulusal sınırları

aşan sorunların STK‟ların uluslararası işbirliğinde sağladığı yarardır. 245

Son yıllarda yapısal uyum programlarında dikkat çeken önemli bir kavram olan “iyi

yönetişim”, devletin yönetiminde temsil, katılım ve denetimin etkin bir sivil toplumu

varsayan, hukukun üstünlüğünü temel alan, yerinden yönetimi, yönetimde açıklık ve hesap

verme sorumluluğunu öne çıkaran, dünyada gerçekleşen teknolojik gelişmelere uyum

yeteneği olan, rekabet ve piyasa ekonomisi ile uyumlu bir siyasal ve ekonomik düzen

olarak tanımlanmaktadır.246

Yeni bir siyasal iktidar modeli olarak nitelenen “iyi yönetişim”,

“en az devlet” ve “özel girişimciliğin gözetilmesi”ni içeren yeni kamu ve ekonomik

yönetim anlayışının adı olmaktadır. Burada dikkat çeken, kaynak dağıtıcı devletten

düzenleyici devlete, kamu hizmetlerinin yönetiminden piyasa ilkeleri doğrultusunda bir

kamu yönetimi anlayışına ve devletin öncülünden özel sektör ile kamunun işbirliğine

geçiştir.247

Burada temel bileşenler devlet ve STK olmaktadır.

Kamusal erkin, STK‟lara devri ile piyasa mekanizmasına aktarılacağı “iyi

yönetişim” kavramına yapılan önemli eleştirilerdendir. Ayrıca sendikaların STK‟lar içinde

gösterilerek “sosyal diyalog” adı altında pasifize edilebileceği de vurgulanmaktadır.

245

Ali Bakın, “Küreselleşme, Sosyal Politika Alanında Yaşanan Dönüşüm ve Türkiye‟ni Refah Rejiminin

Karmaşık Niteliği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Marmara Üniversitesi, SBE), 2005, s. 64. 246

C. Can Aktan, “İyi Yönetişim”, http://www.canaktan.org/politika/yonetisim/anasayfa-yonetisim.htm,

(Çevirimiçi: 06.02.2009), s. 1. 247

Mehmet Gürsan Şenalp, Hakan Reyhan ve Ahmet Haşim Köse, Küresel YönetiĢim ve Sendikalar, Petrol-

İş 200-2003, Petrol-İş Yayınları, İstanbul:2003, s. 306.

Page 122: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

107

D. Sosyal Politika ve STK’lar

Küreselleşme süreci ile birlikte bu sürecin sosyal politikayı nasıl etkileyeceği

konusu tartışılmaktadır. Rekabet eksenli yeni ekonomik düzen, geleneksel sosyal

politikadaki değişimin niteliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu durum birçok ülkenin

sosyal politikalarında bir dönüşüm hareketi anlamına gelmektedir.248

Sosyal politikanın dönüşümüne ilişkin belirtiler 1980‟lerden sonra ortaya çıkmıştır.

Bu konudaki önemli gelişme sosyalizmin yıkılmasından sonra kendini göstermektedir.

Sosyalizmin yıkılması ile birlikte küreselleşmenin yaygınlaşması sosyal politikanın

dönüşümüne yönelik ilk belirtidir. Böyle bir gelişme sosyal politikanın tanımını da

etkilemiştir. Çünkü Batı kökenli sosyal politikanın ekseninde Marx‟ın öngörüsündeki sınıf

çatışmasını önleyici tedbirleri alarak sınıflararası çatışmayı azaltmayı ve toplumsal

kaynaşmayı sağlamayı hedef edinen bir anlayış bulunmaktadır. Dolayısıyla Doğu

Bloku‟nun çöküşü sosyal politikanın tarihsel misyonunu önemli ölçüde etkilemiştir.249

Sosyal politikanın dönüşümüne ilişkin diğer belirti refah devleti kavramında ortaya

çıkmaktadır. Refah devleti ile ilgili olarak son yirmi yılda yapılan araştırmalarda iki temel

nokta göze çarpmaktadır. Birincisi, küreselleşmenin sosyal politika üzerindeki etkileri

diğeri ise, küreselleşmenin refah düzenine yansımalarının sonuçlarının niteliğine

ilişkindir.250

Bu sonuçlar “refah devleti”ne yönelik ciddi tehditler içermektedir. “Refah

devletinden rekabet devletine” doğru söylemler gün geçtikçe artmaktadır.251

Bu söylemler

doğrultusunda devletin sosyal hayatı düzenleme konusundaki etkinliğinin azaldığını ve bu

durumun sosyal politika açısından önemli bir revizyonu gerektirdiğini söyleyebiliriz.

248

Shin, D-M, “Economic Policy and Social Policy: Policy-linkages in an era of Globalization”,

International Journal of Social Welfare, Vol:9, 2000, s. 17. 249

Şenkal, s. 12-13. 250

Cerny P.G, “The Dynamics of Financial Globalization: Technology, Market Structure, and Policy

Response.” Policy Sciences, Vol: 27, 1994, s. 319. 251

Kadir Koçdemir, “Küreselleşme ve Türkiye” Türk Ġdare Dergisi, Sayı: 418, 1998, s. 57-59.

Page 123: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

108

Sosyal politikanın dünyadaki yeni ekonomi politikaları ve küreselleşme süreci ile

birlikte yeniden düzenlenmesi konusunda “devletin küçülmesi” ve bazı kamu hizmetlerinin

özelleştirilmesi ve sosyal güvenlik sisteminin budanması çözümü ortaya çıkmıştır. Ancak,

bu durum sosyal alanda bir boşluk oluşmasına neden olmuştur. Bu boşluk sosyal güvenlik

sisteminin bazı işlevlerinin piyasaya, topluma ve geleneksel dayanışma kurumlarına

bırakılması ile doldurulmak istenmektedir. Eşitlikçi, hak temelli, devlet merkezli refah

anlayışının terk edilerek, gönüllülük temelinde “birey, sivil toplum ve serbest piyasa”

merkezli çalışma refahı anlayışına geçilmesini savunulmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda

merkeziyetçi politikalar terk edilerek devletin sosyal politikalar üzerindeki rolü en aza

indirilmekte, devlet sadece düzenleyici bir rol üstlenmektedir. STK‟ların işte bu anlamda

son yıllarda önemli bir rol üstlenmeye başladıklarını söyleyebiliriz. STK‟lar hem ulusal

hem de uluslararası alanda faaliyet göstermektedir. Bütün bunlar yeni dönemde işlevi

değişen STK‟ların artık sosyal politika uygulamalarının önemli bir bileşeni olduğunu

göstermektedir. Bu noktada STK‟ların fonksiyonlarını incelemek doğru olacaktır.

E. STK’ların Sosyopolitik Fonksiyonları

Sosyal yapının dinamik olması nedeniyle ortaya çıkan sosyal sorunlar da dinamik

bir yapıya sahiptir. Bu nedenle günümüzde ortaya çıkan sosyopolitik problemler 18.

yüzyılda karşılaşılan sosyal politika problemlerinden daha farklı bir şekilde karşımıza

çıkmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan bu yeni problemler eski problemlerin

aksine daha karmaşık, çözülmesi zor ve evrensel nitelikli bir özelliğe sahiptir. Bu açıdan

yeni dönemde her ne kadar sosyal yardımlarla ilgili harcamalar ve kamu müdahalesinin

minimum seviyeye indirilmesi konusunda baskılar varsa da ortaya çıkan sosyopolitik

sorunlar kamu müdahalesini zorunlu kılmaktadır. Günümüzde liberalleşme eğilimli yeni

kavramlar benimsettirilmeye çalışılsa da önümüzdeki yüzyılda sosyal politika

araştırmalarına ve çözümlemelerine eskisinden daha fazla ihtiyaç duyulacağı açıktır.252

252

Şenkal, s. 15.

Page 124: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

109

Son yıllarda bütün dünyada geniş ölçüde hizmetlerde bulunan sivil toplum

kuruluşlarının sosyopolitik açıdan çeşitli fonksiyonları bulunmaktadır. Bu fonksiyonları

gelir dağılımı, küresel refah, sosyal barış, uluslar-üstü vatandaşlık ve evrensellik olarak

açıklayabiliriz.

Küreselleşmenin en çok tartışılan konularından biri, yeni sosyaekonomik sistemin

gelir dağılımı üzerindeki olumsuz etkisi olmuştur. Bu nedenle gelir dağılımı küreselleşme

süreciyle birlikte sosyal politikanın en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Son

yıllarda özellikle küreselleşmeyi savunanların aksine, gelir dağılımındaki dengesizlik hem

ülkelerin kendi içinde ve hem de uluslararası alanda ciddi şekilde bozulmuştur.253

Küreselleşme devletin sosyal gruplar arasında, karar verme ve paylaşımın ulusal

seviyedeki sosyal bütünleşmeyi tehlikeye atabildiğinden, ulusal ekonomideki paylaşımı

haklı çıkarmak için devlet kurumlarının kapsamını azaltmaktadır. Böylece bir taraftan

küreselleşme yeniden gelir dağılımı beklentilerini yükseltirken diğer taraftan sosyal

harcamaları azaltır. Bu durum toplumsal açıdan gelir dağılımını daha da eşitsiz hale

getirir.254

Çünkü küreselleşme sosyal devlet ilkesini en katı şekilde uygulayan ülkelerde

bile gelirin yeniden dağılımını olumsuz yönde etkilemektedir.

Küreselleşme ile birlikte tartışılan önemli bir konuda refahın nasıl sağlanacağı

konusu olmuştur. Zengin–fakir arasındaki uçurumun gün geçtikçe artması ve artan

yoksullukla birlikte işgücünün üretim süreci ve toplumsal yaşamdaki konumunun gittikçe

gerilemesi, refah devleti uygulamalarına yöneltilen eleştirileri de giderek arttırmıştır.

Dünyayı etkisi altına alan yoksullukla mücadelede ülkeler yetersiz kalmaktadırlar. Bu

253

Chossudousky Michel, Yoksulluğun KüreselleĢmesi, IMF ve Dünya Bankası Reformlarının Ġçyüzü,

(çev: N. Sapan), Çiviyazıları Yayınları, İstanbul, 1999, s. 15. 254

Joe Antonio Alonso, “Globalization, Civil Society and the Multilateral System”, Development in Pratice,

Vol:10, 2000, s. 352.

Page 125: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

110

açıdan sivil toplum kuruluşları hem ulusal ve hem de uluslararası alanda (eğitim, sağlık,

konut, tarım, altyapı vs) farklı işlevler geliştirmişlerdir.255

Küreselleşme süreciyle birlikte sınıflar arasındaki fark gittikçe artmış bu durum

sosyal çatışmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu nedenle STK‟lar sadece az gelişmiş

ülkelerde değil Batı ülkelerinde de kurdukları dayanışma ağlarıyla adalete dayalı barışın

sağlanması için çalışmaktadır. Bu durum uluslararası sosyal barışın sağlanması açısından

önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Sosyal politika ile vatandaşlık kavramı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır.

Sosyal politika uygulamalarının sağladığı sosyal haklar, vatandaşlık haklarının gelişiminin

bir ürünüdür. Nitekim T.H. Marshall‟a göre bireysel özgürlüğü, düşünce ve inanç

özgürlüğünü, mülk edinme ve sözleşme yapma özgürlüğünü içeren sivil haklar 18.

yüzyılda; siyasal karar alma sürecine seçmen ya da seçilen olarak katılım hakkını içeren

siyasal haklar 19. yüzyılda; toplumun ekonomik refahından payını almaktan ve sosyal

güvenlik hakkına sahip olmaktan, çağdaş bir birey gibi yaşayabilme hakkına uzanan geniş

bir haklar dizisi olan sosyal haklar ise 20. yüzyılda şekillenmiştir.256

Modern bir kavram

olan sosyal haklar II. Dünya Savaşı‟ndan sonra Keynesyen refah devleti modelinde en üst

düzeye ulaşmıştır. Ancak, küreselleşme süreci ile birlikte modern vatandaşlık kavramı

köklü değişikliklere uğramıştır. Uluslararasılaşma sürecine paralel olarak yurttaşlık

haklarının ulusal sınırlarla sınırlandırılmaması, uluslararası göç hareketleriyle birlikte ulus-

devletin kültürel türdeşliğinin giderek olanaksız duruma gelmesi “küresel vatandaşlık”

kavramını doğurmuştur.257

Küresel vatandaşlık kavramı bireylerin küresel düzeyde

kararlara katılmasına olanak tanımaktadır. Bu durumda uluslararası düzeyde örgütlenmiş

STK‟ler küresel vatandaşlık bilincinin gelişmesinde önem kazanmaktadır.

255

Şenkal, s. 16. 256

T.H. Marshall, YurttaĢlık ve Toplumsal Sınıflar, (Çeviren Ayhan Kaya), Gündoğan Yayınları, Ankara:

Mayıs 2000, s. 15-74. 257

Nermin Abadab-Unat, Bitmeyen Göç Konuk ĠĢçilikten Ulus-Ötesi YurttaĢlığa, İstanbul Bilgi

Üniversitesi Yayınları 30 Göç Çalışmaları 1, İstanbul, Ekim 2002, s. 303-304.

Page 126: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

111

Küreselleşme süreci ile birlikte bir ülke veya bölgede oluşturulacak sosyal

politikalar sadece ulusal hükümetlerin inisiyatifinde olmayacaktır. Sosyal politikalar sayısız

uluslar üstü ajanslardan, Dünya Bankası, IMF gibi uluslar üstü organlara kadar yayılan

küresel kurumlar tarafından belirlenecektir. Bu durumda yine uluslararası planda

örgütlenmiş olan STK‟lar önemli bir aktör olarak ortaya çıkmaktadır.

F. STK’lar ve Refahın Yeniden Dağılımı

Ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren STK‟ların, hükümetler, hükümetler

arası organizasyonlar, vatandaş hareketleri, ulus ötesi işbirlikleri, akademik dünya ve sosyal

iletişim vasıtalarını258

içeren küresel yönetimde önemli bir yeri bulunmaktadır. STK‟ların

dünyanın şuuru olduğu yönündeki görüşlerin gerçeği yansıtmadığı söylenebilir. Ancak,

küresel düzende sosyal politika alanında STK‟ların faaliyet alanlarını genişletmeye yönelik

gidişat açıktır.

Küreselleşme, piyasalaşma kavramı doğrultusunda kendi sosyal politika alanını

oluşturmak amacıyla 1990‟lı yıllardan itibaren geleneksel sosyal yönetim rejimlerini

yeniden elden geçirmektedir. Uluslararası refah piyasası ortaya çıkarılırken gayri resmi

örgüt sektörü ile BM gibi kurumlar arasındaki ilişki yeniden yapılandırılmaktadır. Bu

düzenlemeler ile birlikte yoksullukla mücadele programları STK‟ları ayakta tutan en

önemli yönetim stratejisi olmuştur. 1994 yılında, Dünya Bankası, projelerin %50‟sine

STK‟ların dahil edilmesi görüşündeydi. Bankanın yoksulluk stratejisinde öncelikli unsur,

STK‟ların katılımıyla yapılan araştırma projelerinin arttırılması olmuştur.

Sosyal kalkınma üzerine Dünya Zirvesi ve önceki zirveler, aktif STK‟ların dahil

edilmesi ile karakterizedir. Zirveyi yakından takip eden UNRISD uluslararası sivil toplum

örgütleri topluluğu içinde zirvenin yürütülmesine dair dört yaklaşım analiz etti. Bunlar;

alternatif düşünceler geliştirme, uygulama için belirli hedefler tanımlama, sivil topluma

258

Şenkal, s. 350.

Page 127: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

112

dayalı bir zirve sistemi oluşturma ve BM reformu için lobi çalışması yapma

yaklaşımlarıdır.259

Sivil toplum kuruluşları fenomeni, hem mali bakımdan hem de sayıca önemlidir.

1992‟de düzenlenen Rio Konferansı‟nda STK‟ların projelerinin mali açıdan desteklenmesi

görüşü ağırlık kazandı.260

1994 Kopenhag Zirvesi‟nde, ABD Başkan Yardımcısı, Al Gore,

ABD‟nin yardımının yarısının, beş yıl içinde doğrudan yoksul ülkelerin hükümetlerine

değil, STK‟lar aracılığıyla sağlanacağını bildirdi.261

Bazı araştırmacılar STK‟ların

sayılarının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde önemli ölçüde arttığını ifade

etmektedir. Ancak, bu ülkelerde kaç tane STK olduğunu bulmak zordur. Küresel süreçte

hızla yaygınlaşan STK‟lar nükleer silahları protesto etmekte, kırsal kesimden şehirlere olan

göçün ortaya çıkardığı yoksulluğun hafiflemesine kadar değişen konularda262

faaliyet

göstermektedirler.

G. STK’ların Refahın Yeniden Dağılımındaki Rolü ile Ġlgili TartıĢmalar

Küreselleşme ve onun ideolojisi olan neo–liberalizm bağlamında, refah devletinin

fonksiyonları ve dolayısıyla sosyal görevleri ile ilgili bazı temel tartışmalar başlamıştır.

Aşağıda, bu tartışmaların STK ile ilgili boyutu yer almaktadır.263

Sosyal politika ile ilgilenen bazı yazarlar, aslında devletin, sosyal refah sağlamada

son çare olarak başvurulacak bir kurum olarak kalması gerektiğini savunmaktadır. Bunlara

göre, en birincil sorumluluk, kişinin kendisine aittir. Kişi, kendi başına bazı problemlerin

üstesinden gelemezse, ikincil olarak devreye ailesi, komşuları ve arkadaşları (sivil sektör)

girmeli, bu da yetmediği takdirde hayırsever kurumlar (STK) bu problemlerin çözümünde

259

Şenkal, s. 351. 260

Doğan, s. 288. 261

Steward Sheelagh, “Happy ever After in the Marketplace: Non-goverment Organization and Uncivil

Society”, Review of African Political Economy, Vol:24, 1997, s. 12. 262

Şenkal, s. 354. 263

Süleyman Özdemir, KüreselleĢme Sürecinde Refah Devleti, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları,

2007, s. 389.

Page 128: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

113

görev almalıdır. Bütün bu yolların yetersiz kaldığı noktada ise, devletin sorumluğu

başlamalıdır.264

Bu tartışmanın diğer tarafında olanlara göre ise, devlet, sosyal hizmet

sunumunda en temel kurumdur. Refah devleti (welfare state), devlet refahı (state welfare)

ile aynı anlama gelmektedir. Bunun alternatifi olarak, yani refah sunacak alternatif kurum

olarak “piyasa”nın ve “STK”nın gösterilmesi, yanlış bir düşünce tarzıdır.265

Bu konuya daha ılımlı yaklaşanlara göre ise, devlet, herhangi bir ülkede refah

sağlayan tek kurum değildir. Refahın sağlanmasında karma bir yapı sözkonusudur.266

Liberal görüşü benimseyenlere göre, sosyal refah hizmetlerinin sunumunda önemli olan

hizmetin yerine getirilmesidir; yoksa, devletin bizzat bu işleri üstlenmesi değildir. Örneğin,

devletin emeklilik sistemini kurma ve işletme gibi bir yükümlülüğü taşımasına gerek

yoktur, zorunlu özel emeklilik sigortası yoluyla bu hizmet görülebilir. Yine, sağlık sigortası

için gerekli maddi kaynağı olmayan bireylere devletin baktığı, zorunlu bir özel sağlık

sigortası sistemi de kurulabilir. Benzer şekilde, yaşlıların ve çocukların bakılması gibi

sosyal hizmetler de, STK ve özel sektör tarafından yerine getirilebilir. Devletin bu

hizmetlerin sunulması esnasında kontrolör görevi yapması, bazı durumlarda da finansman

desteğinde bulunması en uygun hareket tarzı olacaktır. Ancak, piyasacı görüşü

benimseyenlere göre bile, bu tür hizmetlerin kamu tarafından yerine getirilmesinin bazı

pozitif dışsallıkların olduğu da yadsınamaz. Bazı bireyler, eğer devletin üstlendiği sosyal

hizmetler özel sektör tarafından yerine getirilirse, bunlardan daha az yararlanma tehlikesi

ile karşıkarşıya kalabilecektir.267

Öte yandan, özellikle liberalizm felsefenin karşısında olan bazı yazarlar arasında,

devletin sosyal görevlerinin bütünüyle piyasalar, STK‟lar tarafından yerine

264

Leon Ginsberg, Conservative Social Welfare Policy: A Description and Analysis, Chicago: Nelson–Hall

Press, 1998 ss. 16-17. Aktaran: Özdemir, 2007, s. 389. 265

Özdemir, 2007, s. 389. 266

Paul Spicker “Social Administration”, An Introduction to Social Policy,

http://www2.rgu.ac.uk/publicpolicy/introduction/socadmin.htm, (Çevrimiçi: 13.03.2003), ss. 1–5. Aktaran:

Özdemir, 2007, s. 390. 267

Andrew Dilnot, Refah Devletinin Geleceği, (Çev.: Zeynel Bakıcı), http://

www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger–yazilar/bakici–refah. devleti.pdf, (Çevrimiçi: 29.03.2003), ss.

1–16. Aktaran: Özdemir, 2007, s. 390.

Page 129: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

114

getirilemeyeceği, hastalık, yaşlılık, işsizlik gibi risklerle devlet olmaksızın

başedilemeyeceği hususu da tartışılmaktadır. Her toplum kendine özgü bir refah rejimine

sahip olsa da, bazı durumlarda piyasa ya da gönüllü kuruluşların koruma işlevini yerine

getiremeyeceği ve devletin belli bir süre için, belli ölçülerde müdahalesinin gerekli olacağı

ifade edilmektedir.268

Diğer yandan, Refah hizmetleri sunumunda alternatif yolları destekleyen ılımlılara

gelince, bunlar, devlet aygıtının büyük hacim kazanmış hantal kurumları vasıtasıyla sosyal

önlemleri sağlamada birtakım zorluklarla karşılaştığına dikkati çekmekte, bu yüzden refah

hizmetlerinin yukarıda adı geçen mekanizmalara devredilmesinin son derece sağlıklı

olacağını belirtmekte, Ancak, bunun refah devletine bir alternatif olarak anlaşılmaması

gerektiğini ifade etmektedirler.269

STK‟lara sorumluluk verilmesi, asla devletin sorumluluğunun azalacağı anlamına

gelmemektedir. Burada olan şey, sadece toplumun en yararına olacak şekilde, sosyal

refahın uygulama şeklinin değişmesidir. Yoksa, devletin sosyal sorumluluklarından geri

çekilmesi planlanmamıştır. Aksine, refah devletinin amacına ulaşmada mevcut olan

kapasitesi, bu yolla genişletilmeye çalışılmıştır.270

H. STK’lar ve Ülke Uygulamaları

1. Avrupa’da STK’lar

Avrupa‟daki sivil toplumdan bahsederken Avrupa‟yı ikiye ayırabiliriz. Birincisi

İngiltere ve kuzey ülkelerinin oluşturduğu Avrupa‟dır. İkincisi, aydınlanma çağı ve Fransız

devriminden etkilenen Kıta Avrupa‟sıdır. Kıta Avrupa‟sında sivil toplumun gelişimi II.

268

Şermin Marangoz, “Refah Devleti: Gelişimi, Oluşumu, Modelleri ve Güncel Değişimler”, (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: İÜ SBE), 2001, s.112‟den Aktaran Özdemir, s. 390. 269

Christopher Pierson, Beyond the Welfare State, s. 202. Aktaran: Özdemir, s. 391. 270

Özdemir, 2007, s. 391.

Page 130: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

115

Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan ve gelişen bir olgudur. Bu dönemde , Avrupa

Konseyinin kurulması, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesin kabulü ile dernek kurma

hakkı, örgütlenme özgürlüğü ve toplanma hakkı bir insan hakkı olarak belirginleşir.271

Avrupa bütünleşmesi, Avrupa vatandaşların aktif ve sorumlu katılımı olmaksızın

hayata geçirilemez. Bugün istihdam ve çevre sorunları, refah ve sosyal adalet meseleleri,

sadece ulusal düzeyde çözümlenebilir sorunlar olmaktan çıkmışlardır. Bu da Avrupa‟da

STK‟ları bir ihtiyaç haline getirmektedir. Merkeziyetçi anlayışla idare edilmeleri mümkün

olmayan karmaşık toplumlarda, mevcut sorunlar ancak toplumun yerel, ulusal ve bölgesel

düzeyde etkin katılımıyla çözülebilir.272

Avrupa düzeyinde faaliyet gösteren ilk sivil toplum kuruluşları, Avrupa Birliği

politikası üzerine diyalog için kurulan ve AB çiftçilerini temsil eden COPA „dır. Bunu

Avrupa çapında sendikaları temsil eden Avrupa Sendikalar Konfederasyonu ETUC‟ ün

kuruluşunu, sanayiyi temsil eden UNDCE ve Devlet girişimine ve kamu işletmelerini

temsil eden CEEP izlemiştir.273

Avrupa‟da sivil toplum örgütleri gelir getirdiği faaliyetler ve sürdürülebilirlik kavramı

üzerinde durarak, uluslar arası bağımlılığı ortadan kaldırmayı hedefler.274

Avrupa‟daki STK

ların gelirlerinin başında devlet yardımları gelmektedir. Diğer gelir kaynakları, yatırım

gelirleri, şirket bağışları, üye olmayanlardan; uluslar arası kuruluşlardan bağışlar, ürün

satışı, sözleşme, üyelerden; bireysel yardım aidatlarıdır.275

Avrupa‟da herkese sağlık,

eğitim imkanı verilmesi yavaş yavaş sosyal devletin bilanço açıkları vermesine yol

açmaktadır. Devletin bu hizmetlerden geri çekilme arayışları ortaya çıkmaktadır. Alışılmış

bir sosyal hizmet olması dolayısıyla devletler, bu hizmetlerden tamamıyla çekildiğinde

271

Fikret Toksöz, “Türkiye‟nin Diğer Avrupa Ülkeleri İle Karşılaştırmalı Durumu”, AB Uyum Süreci ve

STK‟lar, İstanbul:Türkiye Ekonomik Ve Toplumsal Tarih Vakfı, Haziran, 2004 272

AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği,Sivil Toplum İş Başında, Aralık 2001, s. 6. 273

AB Komisyonu, s. 8. 274

Avrupa Birliği‟nde Sivil Toplum, Son Baskı Sanal Dergi, Yıl:1, Sayı:8, Ağustos 2004. 275

Necdet Sağlam, “Avrupa‟da Vakıfların ve Gönüllü Kuruluşların Rolü ve Sağlanan Teşvikler”, Vakıf ve

Kültür Dergisi, Yıl:5, Cilt:2, 19.Vakıf Haftası Özel Sayısı, Nisan, 2002 s. 47.

Page 131: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

116

oluşacak boşluğu STK‟ların doldurması ve bu şekilde sistemin krize girmesini engellemeye

çalışmaktadır. Çünkü partilerin bir temsil krizi bulunmaktadır. Bu yüzdende Batıdaki

siyasal, sosyal sistem sivil toplum kuruluşlarına birde kamusal görev vermek üzere arayış

içindedir.276

a. Almanya ve Ġngiltere

Almanya sivil toplum kuruluşlarının gerek sayısal büyüklüğü, gerekse etkileme ve

faaliyet alanı olarak en büyük konumda olduğu ülkelerden biridir. Almanya‟daki federatif

yapı yani gücün coğrafi, politik ve ekonomik olarak dağınık olması sivil toplum örgütleri

için uygun bir ortam yaratmaktadır. Sivil toplum anlayışının vatandaşların geleceğinin

belirlenmesinde üstlendiği rolü yeterli bulmayarak daha ayrıntılı rol üstlenmesi isteğinde

olması Almanya‟daki gelişmiş sivil toplum örgütü anlayışının sonucu olarak dünya siyasal

yaşamında önemli bir dönüm noktası olmuştur.277

Almanya‟da demokrasi katılımcı bir anlayış benimsediği için sivil toplum

kuruluşlarını reddetmemektedir. Avrupa ülkelerinin hemen tamamındaki yerel meclisler

ilgili konulardaki tartışmalarda sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini dinlemektedirler.

Sivil toplum kuruluşları için kamu bütçelerinden belirli bir pay ayırmaktadırlar.278

Almanya‟da yurttaşlara siyasi eğitim veren parti ve sendika vakıfları bütçeden pay alırlar

ve bunu hiçbir zaman istismar etmemektedirler.279

Bunun denetimi vardır. Kamu fonları

tam bir saydamlık içinde kullanılır. Sivil toplum kuruluşlarının sayısını artırma çabaları

içindedirler. Sivil toplum kuruluşlarının kamuya ait bütün mekanlarından yararlanma

276

Aydın Uğur, “AB ve STK Dış İlişkilerinde Uluslararası Tecrübe Aktarımı” AB Devlet ve STK‟lar,

Türkiye‟de VII. STK Sempozyumu, İstanbul, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2001, s. 146. 277

Türk Genç İşadamları Derneği, s. 31. 278

İbrahim Yıldırım, Demokrasi, Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim, Ankara: Seçkin Yayınları, 2004, s.

303-304. 279

Ercan Karakaş, “AB ve STK ilişkilerinde Uluslararası Tecrübe Aktarımı”, AB Devlet ve STK‟lar,

İstanbul:Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2001, s. 139.

Page 132: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

117

hakları vardır. Almanya‟da siyasi çalışma yapan dernekler ve partiler dahil bütün kamusal

alanları herkese eşit derecede açıktır.280

Tüm bunlara baktığımızda, Almaya‟nın sosyal refah hizmetlerinin sunumunda

Devlet–STK işbirliğinin en yoğun biçimde kullanıldığı ülkelerin başında geldiğini

söyleyebiliriz. Bu ülkede, sosyal hizmetlerin yarıya yakınının finansmanı devlet, sunumu

ise STK tarafından yerine getirilmektedir. STK‟nın olmadığı alan neredeyse yok

denebilecek kadar azdır. Almanya‟da hem gelişmiş bir refah devleti, hem de kâr gütmeyen

büyük bir sektör vardır.281

İngiltere‟nin, hem teoride hem de uygulamada, STK‟ın önemini erken farkettiği

görülmektedir. Bu konuda Lord Beveridge‟nin 1940‟lı yılların sonlarında yaptığı

çalışmalar, o tarihlerde bile devletle STK arasında önemli sayılacak işbirliğinin olduğunu

ortaya koymaktadır. Bu tarihi geçmişine rağmen, İngiltere, STK‟yı sosyal refah

hizmetlerinin sunumunda temel kurumlardan birisi olarak görmemekte, devlet halen sosyal

politika alanında hakim özelliğini sürdürmektedir.282

b. Fransa

Bir diğer ülke olan Fransız STK‟nın gelişimine bakıldığında, 200 yıl önce kabul

edilen “Loi Le Chaelier Yasası”ndan itibaren, hayır kurumları şeklindeki STK‟nın yerini

kamu refah kurumları almaya başlamış, yardımsever kuruluşların kapılarına kilit

vurulmuştur. Devrimciler, her tür sosyal refah hizmetinin devlet tarafından

gerçekleştirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Böylece, 1980‟e gelinceye kadar bu yapı

devam etmiş, devleti yönetenler, vatandaşların her açıdan olduğu gibi, sosyal açıdan da tek

280

Yıldırım, s. 304. 281

Özdemir, 2007, s. 397. 282

Özdemir, 2007, s. 397.

Page 133: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

118

temsilcisi olduğunu ısrarla belirtmiştir. Bu nedenle, bu tarihe kadar STK‟ya yasadışı

kuruluş muamelesi yapılmıştır.283

Fransa‟da 1980‟li yıllara kadar sivil toplum kuruluşlarının önemi konusunda çok

fazla çalışma yapılmamıştır. Merkezi devlet yapısı sivil toplum için gerekli toplum

yapısının yaratılmasını engellemiştir.284

Ne var ki, 1981 yılında Sosyalist Parti‟nin

seçimleri kazanmasıyla, Fransız devletinin STK‟ya olan bakışında önemli bir değişim

meydana gelmiştir. Fransa da, özellikle 1983 yılında çıkarılan “Desantralizasyon Kanunu”

ile, sosyal politikanın Devlet–STK işbirliği ile sağlandığı bir ülke durumuna gelmiştir.285

1983 yılından itibaren devletin çekildiği alanlarda sivil toplum örgütleri tamamlayıcı bir rol

üstlenmeye başlamıştır.

Diğer yandan, bu kanun ile, sosyal hizmetlerden büyük oranda yerel yönetimler

sorumlu olmuş, yerel yönetimler ise, bu hizmetlerin sunumunu STK ile işbirliği içinde

yerine getirmiştir. Aynı zamanda, STK‟nın bir kısmı da Ekonomik ve Sosyal Konsey‟de

yer almış ve böylece ulusal politikaların oluşumunda rol üstlenmiştir. 286

2. Amerika BileĢik Devletleri

ABD, STK açısından çok özel bir örneği oluşturmaktadır. Bu ülkede, STK devletten

bile daha eskidir, koloniyal dönemde henüz devlet yokken STK‟ın varlığı dikkat

çekmektedir. 1930‟da sosyal hizmetlerin fedaral düzeyde sunulmasını sağlayan Yeni Düzen

(New Deal)‟e geçilene kadar, bu hizmetler ya STK‟lar, ya yerel yönetimler ya da

eyaletlerce yerine getirilmiştir.287

Hükümetin kendisinin bir hizmeti doğrudan sunduğu

durumlar çok nadirdir. Genelde bir takım sivil toplum kuruluşları ile sözleşmeler imzalanır

283

Özdemir, 2007, s. 396. 284

Gülgün Erdoğan Tosum, Sivil Toplum: Farklı Bakışlar,İstanbul:Kaknüs yayınları, 2005, s. 175. 285

Özdemir, 2007, s. 396. 286

Claire F. Ullman, The Welfare State‟s Other Crisis: Explaining the New Partnership Between Nonprofit

Organizations and the State in France, Bloomington: Indiana University Press, 1998, s. 133-134. Aktaran:

Özdemir, 2007, s. 397. 287

Özdemir, 2007, s. 393.

Page 134: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

119

ve işler onlara devredilir. Sivil toplum kuruluşları ve devlet arasındaki ilişki ve işbirliği

eyaletler düzeyinde farklılık gösterir.288

1929 Krizi‟nin ortaya çıkışı, özel sektöre bağımlı olan STK‟nın toplam refah

harcamaları içerisindeki % 25‟lik payının % 1‟e düşmesine neden olmuştur. Hem STK‟nın,

hem de eyaletlerin sosyal sorunların üstesinden gelememesi, federal devleti harekete

geçirmiştir. Kriz sonrasında, devletin STK‟nın işbirliğine gereksinim duyması, Devlet–STK

ortaklığını başlatmıştır. Özellikle 1940 ve sonrası, devletle STK arasındaki ilişkinin

yoğunlaştığı, bu kuruluşları özendirici yasaların çıkartıldığı yıllardır.289

Gerçekten, ABD,

Devlet–STK işbirliğinin en yaygın olarak kullanıldığı ülkedir. 1963‟ten sonra başlatılan

Büyük Toplum (Great Society) politikaları, devlet–STK ilişkilerini bir sosyal refah devleti

modeline dönüştürmüştür. Çeşitli yasal düzenlemelerle, devletin STK‟dan hizmet satın

alması mümkün hale gelmiştir.290

Gelişmiş batı ülkelerinde sivil toplum örgütlerinin etkinliklerinin en çok olduğu

ülke olan ABD‟de sivil toplum örgütleri; hastane, okul, kolejler ve üniversitelerin

çoğunluğunda yönetimde bulunmaktadırlar. Bunların dışında aralarında ulusal, uluslar arası

hayır kurumları, dini örgütler, müze gibi çeşitli amaçlara yönelik olarak faaliyette bulunan

sivil toplum örgütleri de bulunmaktadır. Ülkede kamu politikalarının oluşturulmasında sivil

toplum örgütlerinin rolü günden güne artmaktadır. Küreselleşen zeminde sivil toplumun

etkinliğinin artıyor olması her ülkeyi harekete geçmeye zorlamaktadır. Son olarak ABD 31

Mart 2005 tarihinde Mısır‟da 6 sivil toplum örgütüne Büyük Ortadoğu Projesine katkıda

bulunulması açısından l milyon dolar dağıtmıştır.291

288

Yıldırım, s. 307. 289

İbrahim Uslu, “Bir Sosyal Siyaset Vasıtası Olarak Kar Gütmeyen Kuruluşlar: ABD Örneği”,

(Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul: İÜ SBE, 1999), s. 39-40, 43. Aktaran: Özdemir, 2007, s. 393. 290

Özdemir, 2007, s. 393. 291

Tosun, s. 175.

Page 135: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

120

ABD‟de sivil toplum kuruluşlarının yasaları değiştirme yetki ve gücü vardır. İki

yılda bir hükümet yetkilileri ile ilgili yasaların çıkması öncesinde bir araya gelir, sivil

toplum kuruluşlarının fikir ve önerilerini dinler, yapılan işler ve projeler tanıtılır ve düzenli

bir diyalog sürdürülür. Amerika‟da sivil toplum kuruluşlarını üç gruba ayırmak

mümkündür. Bunlar belirli bir hizmet veren sivil toplum kuruluşları, baskı grubu olarak

hizmet veren sivil toplum kuruluşları ve kaynak geliştirici sivil toplum kuruluşlarıdır. Sivil

toplum kuruluşlarının bir çoğu devletten mali destek alır. Devletten mali destek almayı

tümüyle ret edenler olduğu gibi gelirinin % 50 sini doğrudan devletten alanlarda

bulunmaktadır. Bir çok sivil toplum kuruluşu aynı anda birden çok kaynaktan destek

alabilmektedirler.292

Amerika‟da sivil toplum örgütlerinin başarısıyla sağlanmış iki husus

bulunmaktadır. Birincisi, bilgi alma hakkının oluşması, ikincisi, gün ışığında yönetim

anlayışının oturmasıdır. Bu ikisinin oluşmasında sivil toplum örgütleri çok önemli görevler

üstlenmişlerdir.293

Tüm bunlar doğrultusunda ABD‟deki sosyal refah sistemine bakıldığında diğer

ülkelerden farklı olarak ABD‟de devlet ve STK arasında oldukça yoğun bir etkileşim

olduğunu görmekteyiz. Bu kuruluşlar, aslında olması gerekenden farklı olarak, kamu

amaçlarına hizmet etmektedir. Amerika, çok az insanın gerçek anlamda kavrayabileceği,

kamu ve özel faaliyetlerden oluşan bir girift “karma refah ekonomisi”ne sahiptir. Gerçekte,

ortaya çıkan bu sistem, aslında bir sistem değil, ekonomik zorunluluktan doğan gerçekler

ile politik gelenek ve ideolojinin baskıları arasındaki uzlaşmaların kendiliğinden ortaya

çıkardığı bir toplamdır. STK, neredeyse iki yüzyıla yakın bir süreden beridir, ABD‟de

toplum yaşamının en ayırtedici ve en önemli özelliklerinden birisi haline gelmiştir.294

Amerikan toplumunda dikkati çekici bir husus, son yarım yüzyılda sürekli büyüyen

devletin STK‟yı sınırlamak ya da onları yok etmek yerine, onları daha fazla geliştirmiş

olmasıdır. Çünkü, ABD‟de insanların merkezileşmiş devlet bürokrasisine olan düşmanlığı

292

Yıldırım, s. 307. 293

Gürbüz Kaya, “Türkiye‟de-AB Bütünleşmesinde STK-Devlet İlişkisi”, AB Devlet ve STK‟lar, İstanbul:

Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2001, s.182. 294

Özdemir, 2007, s. 394.

Page 136: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

121

ve birçok alanda önemli sayıda kâr gütmeyen kurumun varlığı, sağlık, eğitim, sosyal

hizmet, sanat ve kültür gibi alanlarda STK‟ya olan desteği artırmıştır. Amerikan sosyal

refah sisteminde, temel sosyal refah alanlarının birçoğunda finansmanın çoğunu devlet

sağlamakta, hizmetlerin çoğunu ise özel kuruluşlar gerçekleştirmektedir.295

Öte yandan, ABD, STK‟yı finansal olarak en çok destekleyen ülkedir. Bu

kuruluşlar, gelirlerinin yaklaşık üçte birini kamu kurumlarından sağlamaktadır. Dünyanın

en büyük kâr gütmeyen sektörü ABD‟dedir. Bu, STK‟nın hem milli gelir hem de

istihdamdaki payı açısından böyledir. 1994 yılı itibariyle STK‟ların milli gelirdeki payı %

6,9, istihdamdaki payı ise % 11,4‟tür. Aynı değerler, 1996 yılına gelindiğinde sırasıyla %

8,8, % 11 olmuştur. ABD‟deki STK, dünyanın en hızlı gelişen üçüncü sektörünü

oluşturmaktadır. Bu kuruluşların faaliyet alanları da son derece geniştir.296

ABD Devlet Gelirleri İdaresi (Internal Revenue Service–IRS)‟ne göre, 1994 yılı

itibariyle ABD‟deki STK‟ın sayısı 1,134,667‟dir. Hatta, bu rakama, kurumsallaşmaya

gerek duymayan, kurumsallaşsa da IRS‟ye bildirimde bulunmayan çok sayıda yerel gönüllü

gruplar dahil değildir. Dolayısıyla, yapılan tahminlere göre, ABD‟de toplam STK sayısı 7

milyon civarındadır.297

1996 yılında Lester Salamon tarafından yapılan başka bir hesaplamaya göre ise, bu

ülkedeki STK sayısı 1,6 milyon civarında olan STK‟lara dair bilgiler aşağıdaki tabloda yer

almaktadır.

295

Lester M. Salamon, America‟s Nonprofit Sector: A Primer, New York: The Foundation Center, 1999, s.

185. 296

Özdemir, 2007, s. 394. 297

Uslu, s. 20-22, 66. Aktaran: Özdemir, 2007, s. 395.

Page 137: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

122

Tablo 3: ABD’de STK’lara Dair Bazı Bilgiler

Miktar

Kuruluş Sayısı (1995) 1,6 Milyon

Gelir (1996) 670,3 milyar $

GSMH İçindeki Payı % 8,8

Çalışan Sayısı (1996) 10,9 milyon

Toplam Ücretliler İçindeki Payı % 7

Gönüllü Çalışanların Sayısı (1995) 6,3 milyon

Toplam Ücretliler ve Gönüllülerin İstihdamı İçindeki Payı % 11

Kaynak: Lester M. Salamon, America‟s Nonprofit Sector: A Primer, New York: The

Foundation Center, 1999, s. 22.

Bu ülkelerin yanında, İsrail, Hollanda, Norveç, Kanada, İspanya, G. Kore gibi ülkelerde de

Devlet–STK işbirliği yönünde önemli adımlar atılmıştır.

Page 138: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

123

Tablo 4: ÇeĢitli Ülkeler Açısından STK Ġstihdamının

Tarım–dıĢı Ġstihdam Ġçindeki Payı, 1996 (%)

Hollanda 12,4 Japonya 3,5

İrlanda 11,5 Arjantin 3,2

Belçika 10,5 Finlandiya 3,0

İsrail 9,2 Çek Cumhuriyeti 2,8

ABD 7,8 Peru 2,4

Avustralya 7,2 Brezilya 2,2

İngiltere 6,2 Kolombiya 2,0

Fransa 4,9 Macaristan 1,3

Almanya 4,6 Slovakya 0,9

İspanya 4,5 Meksika 0,4

Avusturya 4,5 Romanya 0,3

22 Ülke Ort. 4,9

Kaynak: Lester M. Salamon, America‟s Nonprofit Sector: A Primer, New York: The

Foundation Center, 1999, s. 39.

3. Türkiye’de STK’ların Durumu

Sivil toplum teriminin Türk siyasi söylemine girmesi, 1980‟lere rastlamaktadır.

Günlük dile bu denli kolay yerleşmesi, ilk önce Türkçe‟de “asker/sivil” karşıtlığından

kaynaklanmıştır. Bu nedenle ilk aşamada askeri yönetimin tersi anlamında benimsenmiştir.

Zamanla bu anlama 1980‟lere çeşitli özlemleri eklenmiştir. Böylece günlük dilde sivil

toplum, askeri olmayan toplum, çok sessi toplum, devlet tekellerinin kırıldığı toplum,

çoğulcu toplum, katılımcı demokratik toplum, özgürlükçü eşitlikçi toplum gibi bir denklem

Page 139: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

124

kurulmuştur. 1980‟lerin tüm özlemleri sivil toplum kavramı ile özetlenebilir hale

gelmiştir.298

1980 sonrası dönem Türk sivil toplumu açısından bir dönüm noktasını teşkil

etmiştir. Bu dönemde sivil toplum oluşumunu yönünde görülen gelişme, sivil toplum

unsurlarının Türkiye‟deki geleneksel merkeziyetçi devlet alanına karşı bir varlık alanı

oluşturması yönünde olmuştur. Bunu sağlayan iki faktörden birincisi, Türk siyasetinde

meydana gelen değişme, ikincisi ise resmi söylemin dışında, yeni ve farklı söylemlere

sarılan otonom sosyal grupların ortaya çıkması olmuştur.299

Türkiye‟deki sivil toplum tartışmalarının özellikle son yıllarda yoğunlaştığı

söylenebilir. Bunun nedenlerinden biri dünyadaki tartışmaların ülkemizde de yankı

bulmasıdır. Ancak, asıl önemli neden ülkemizdeki ilk örnekleri 1940‟lı yıllarda görülen

ancak 1980‟li yıllardan sonra büyük gelişim gösteren sivil toplum kuruluşlarının sosyal

yaşamda ve kamusal alanda etkili olmaya başlamasıdır.

1980 sonrası dönemde Türkiye‟de ağırlıklı tartışma gündeminde iki kavram

oluşmuştur. Bunlar; sivil toplum ve liberalizmdir. Kamu İktisadi Teşekküllerinin

özelleştirilmesi, yetki devri, belediyelere fon aktarımı, pazar ekonomisinin ön plana

çıkarılması gibi konular sivil toplum cephesine büyük kazanımlar getirmiştir.300

Türkiye‟deki sivil toplum kuruluşlarının %56‟sından fazlasının 1980‟ den sonra kurulması,

bu tartışmaların nedenini açıkça ortaya koymaktadır.

Günümüz itibariyle, dernek ve vakıflar başta olmak üzere, Türkiye‟deki sivil

toplum örgütlerinin ve bunlara üye olanların sayılarına bakıldığında, gelişmiş ülkelerdeki

durumun aksine, oldukça düşük rakamlarla karşıkarşıya kalınmaktadır. ATO‟nun yaptığı

298

Ayşe Öncü, “Sivil Toplum ve Katılım”, Sivil Toplum, Ed:Yurdakul Fincancı, İstanbul: TÜSES Yayınları,

1991, s. 42. 299

Ömer Çaha, Sivil Kadın,Türkiye‟de Sivil Toplum ve Kadın, Ankara:Vadi Yayınları,1996, s.136. 300

Çaha, s. 136.

Page 140: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

125

bir araştırmaya göre, Türkiye‟de faaliyet gösteren dernek sayısı 80,757 (866 kişiye bir

dernek), vakıf sayısı ise 4,915‟dir.301

Bu miktar, Almanya‟da 2 milyon 100 bin, Fransa‟da 1

milyon 470 bin, ABD‟de 1 milyon 200 bin olan dernek miktarıyla karşılaştırıldığında

oldukça düşük durmaktadır68. Aynı zamanda, bu ülkelerde ve diğer AB ülkelerinde,

nüfusun büyük bir kısmı da bu sektörde çalışmaktadır. ABD‟de, yaklaşık 7 milyon,

Almanya‟da 1 milyon, Fransa‟da 0,8 milyon, Japonya‟da ise 1,4 milyon kişi sivil toplum

kuruluşlarında istihdam edilmektedir. Ülkemize bakıldığında ise, her ne kadar bu hususla

ilgili yapılmış bir araştırma olmasa da, bu sektörde çalışan kişi sayısının önemsenmeyecek

bir oranda olduğu tahmin edilmektedir.302

Dünya sivil toplum kuruluşları giderek gelişmektedir. Birçok ülkede, bu

kuruluşların GSMH içindeki payları oldukça büyüktür ve gittikçe de büyümektedir

(Örneğin, ABD‟de % 6,3, İngiltere ve Fransa‟da % 4,8 ve Japonya‟da %3,5). Ülkemiz için

ise, bu kuruluşlarının mali yönden incelendiği ve GSMH içindeki paylarının ortaya

çıkarıldığı bir araştırma ya da istatiksel bir çalışma bulunmamaktadır.303

Günümüzde, ülkemizde Devlet–STK ilişkisinin yeterince gelişmemiş olmasının

temelinde, Türkiye‟nin henüz yeteri kadar güçlü bir sosyal refah devleti olamaması

yatmaktadır. Dolayısıyla, bu yetersizlik, STK‟ları da etkisi altına almıştır ve yakın bir

gelecekte de bu alanda olumlu gelişmelerin yaşanacağına dair bir belirti yoktur. Ülkemiz,

gelişmiş Batı refah devletlerinin 1970‟lerden itibaren yaşadığı dönüşüm sürecini henüz

yaşamaya başlamamıştır.304

Devlet ile STK arasında işbirliği zemininin oluşması bazı koşullara bağlıdır.

Herşeyden önce, devletin STK‟ı teşvik etmesi ve bu kuruluşların etkin bir şekilde faaliyette

bulunmalarına olanak veren yasal düzenlemeleri hazırlaması gereklidir. İkinci koşul ise,

301

ATO, AB Kapısında Sivil Toplum Dosyası, Ankara: ATO Yay., 2004,

http://195.155.145.1/turkce0index10.html, (Çevrimiçi: 02.11.2004). Aktaran: Özdemir, 2007, s. 400. 302

Özdemir, 2007, s. 400. 303

ATO, Aktaran: Özdemir, 2007, s. 400. 304

Özdemir, 2007, s. 401.

Page 141: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

126

devletin bu kuruluşları mali açıdan desteklemesidir. Bunun iki yolu vardır. Birinci yol,

dolaylı olandır ve bu kuruluşların vergiden muaf tutulmalarını ya da bu kuruluşlara bağışta

bulunacak gerçek veya tüzel kişilerin, yapacakları bağışları (ülkelere göre değişik oranlar

vardır) vergi matrahlarından düşebilmelerini mümkün kılmaktır. Dolaysız yöntem ise,

belirli projelerde kullanılmak üzere bu kurumlara parasal yardım yapılmasıyla da bunlar

tarafından sunulan hizmetlerin satın alınmasıdır.305

Ülkemizde eğitim, sağlık, sosyal hizmetler vb. konularda merkezi devletin ağırlığı

çok fazladır. Kamu kuruluşlarının sunduğu sosyal nitelikli kamu hizmetlerinin tamamı

merkezi yönetimin (Ankara‟nın) kontrolünde gerçekleştirilmektedir. Aşırı merkeziyetçilik,

hizmetlerin planlanması, yapılması ve gereksinim duyanlara aktarılmasını aksatmaktadır.

İlave olarak, finansal kaynak sıkıntısı da bu hizmetlerin yetersiz kalmasına yol açmaktadır.

Dolayısıyla, Bu açılardan bakıldığında, Türkiye‟de sosyal refah hizmetlerinin yerine

getirilmesi bağlamında hem kamu yönetiminin, hem de STK‟ın istenilen düzeye

ulaşamadığı görülmektedir.306

305

Özdemir, 2007, s. 401. 306

Hasan Hüseyin Çevik, “Kamu Hizmetlerinin Üretilmesinde ve Sunulmasında Sosyal Refah Çoğulculuğu”,

Türk Ġdare Dergisi, Sayı: 418, Mart 1998, s. 114.

Page 142: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

127

SONUÇ

Toplumun sosyal bakışı tarafından desteklenen ve kullanılmaya başlayınca,

insanların temel ihtiyaçlarını karşılama hakkını ve imkanını etkileyen herhangi devletüstü,

ulusal, yerli ve toplumsal düzeyde geliştirilmiş politika olarak tanımlanan sosyal politika,

özellikle kapitalizmin ortaya çıktığı sanayi devriminden sonra ciddi boyutlara ulaşan sosyal

sorunlara çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal sorunların giderek büyümesi sonucu oluşan

tepkiler, sistemin sınırlarını zorlamaya başlamıştır. Bireyler “sivil güvencelerin” yanında

“sosyal güvenceleri” de devletten talep etmeye başlamıştır. Bu doğrultuda, değişik nitelik

ve düzeyler de de olsa her devletin birer sosyal politikasının olması sonucu doğmuştur. Bu

durum, sosyal politika üreticisi ve uygulayıcısı olarak “refah devletini” ortaya çıkarmıştır.

Kapitalizmin kendi içinde yaşadığı değişimlerle birlikte sosyal sorunlarda

farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu durumda, sosyal sorunlara çözüm olan politikaların üreticisi

olarak refah devletinde de dönüşümler yaşanmıştır. Toplumun neredeyse bütününe sosyal

korumanın sağlandığı İkinci Dünya Savaşı sonrasında “refah devleti” örneğinde sosyal

politika en geniş kapsama ulaşmıştır. O dönemde, tüm sanayileşmiş Batılı ülkelerde kalıntı

refah anlayışından kurumsal refah anlayışına geçilmiştir. II. Dünya Savaşı ertesinde

Keynes‟in öncülüğünde kurulan ve birçok ülkede geniş bir toplumsal uzlaşmaya dayanan

“Keynezyen refah devleti”, aslında “Soğuk Savaş” yıllarına ve kapitalist sistemin “Altın

Çağı”na özgü bir modern devlet biçimi olarak, büyük bir toplumsal uzlaşmaya sahip

olmuştur. Nitekim, refah devleti modelinin, krizin başladığı yıllara değin Avrupa

toplumlarının nüfus, aile ve iş piyasası yapıları ile iyi derecede bir uyum içerisinde olduğu

bilinmektedir. Gerçekte, refah devleti olarak kabul edilen ülkelerin hepsi aynı düzeyde

bulunmamaktadır. Uygulamada, birbirinden farklı bir şekilde gelişen refah devletleri,

literatürde yeralan farklı refah kategorilerine uygun olarak sınıflandırılmaktadır. Bunların

içinde en fazla bilineni, Gøsta Esping–Andersen‟in yapmış olduğu sınıflandırmadır ve

O‟nun yaptığı bu sınıflandırmaya göre, kimi ülkeler sıralamanın üstünde yer almakta

(sosyal demokrat refah modeli: İsveç, Norveç, Danimarka vb.), bunları daha orta düzeyli

Page 143: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

128

ülkeler (muhafazakar refah modeli: İsviçre, Almanya, Fransa vb.) izlemekte, en alt sıralarda

ise en zayıf ülkeler (liberal refah modeli: ABD, İngiltere, Kanada vb.) yer almaktadır. Bu

ülkelerden bir kısmı “kalıntı refah anlayışı”na sahipken (ABD), bir kısmı ise, gelişmiş

“kurumsal refah anlayışı”nı (İsveç) benimsemiştir. Refah devletinin gelişimine

bakıldığında, son çeyrek yüzyıla gelinceye kadar bütün sanayileşmiş Batı toplumlarının,

kalıntı refah anlayışından, kurumsal refah anlayışına geçtiği görülmektedir. 1970‟li yıllar

sonrasından ise kurumsaldan kalıntıya doğru bir yönelim başlamıştır.

Refah devleti anlayışında başlayan dönüşümün nedeni, özellikle 1970‟li yılların

sonlarından itibaren ortaya çıkan “küreselleşme” süreci olmuştur. Keynezyen politikaların

izlenmesinin, 1970‟li yıllarda görülen Birinci ve İkinci Petrol Krizleri‟nin ardından, Batı

dünyasındaki ülkelerde sorunlar ortaya çıkardığı görülmüştür. Sorunların nedeni, yüksek

toplam talep ve istihdam politikaları, yüksek vergi oranları, cömert sosyal refah devleti

harcamaları ve artan devlet müdahaleleri olarak belirlenmiştir. Bu nedenle, artık devletler,

cömert sosyal refah harcamalarını sürdürebilmenin olanaksız olduğu düşüncesiyle

harcamalarını kısmak, gelirlerini artırmak için yeni politikalar geliştirmeye, reformlar

yapmaya başlamışlardır. Bu durum, ilk bakışta “refah devleti geriliyor” şeklinde

yorumlansa da gerçekleştirilen araştırmaların ulaştığı sonuç, refah devletlerinin önemli

oranda direnç gösterdiği yönünde olmuştur.

Refah devletinde geri dönüşümler yaşanmasa da refah devleti anlayışında değişime

yönelik yeniden yapılandırma çabaları ortaya çıkmıştır. Yukarıda belirtilen nedenlerle,

refah devletleri, kamu refah harcamalarının azaltılması için reformlar başlatmış ve yeniden

yapılanma çalışmalarına başvurmuştur. Bu amaçla, sosyal refah kurumları hem kurum

olarak, hem de sağladığı hizmetler açısından reorganize edilmekte, refah devletinin birçok

fonksiyonu ya yerel yönetimlere aktarılmakta, ya devlet–sivil toplum kuruluşları işbirliğine

başvurulmakta ya da devletin bu tür sosyal işlevleri özelleştirilerek bu hizmetlerin

sunulması piyasaya bırakılmaktadır. Özellikle sosyal refah hizmetlerinin özel sektöre

devredilmesi, neo-liberal yaklaşımın en çok tercih ettiği ve günümüzde bazı ülkeler

Page 144: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

129

tarafından benimseneni bir uygulama türü olmuştur. Bu anlamda, Sivil Toplum Kuruluşları

hem toplumun tepkisini çekmemek hem de özelleştirme öncesine bir hazırlık olması

açısından en uygun sosyal refah sağlayıcılar olarak görülmüş ve bazı ülkelerde sosyal

hizmetlerin sunulması bu kuruluşlar aracılığıyla sağlanmaya başlanmıştır.

Bu noktada, hem ulusal hem de uluslararası alanda faaliyet gösteren STK‟lar, sosyal

politika uygulamalarının önemli bir bileşenini oluşturmaktadır. STK‟lar, sosyal politikanın

amaçlarına benzer şekilde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyal yaşantıya ve sosyal

değişime katkı sağlamaktadır. Bu amaçla faaliyette bulunan STK‟lar, sosyal refah, sosyal

bütünleşme, gelir dağılımı, sosyal adalet, insan hakları gibi sosyal politikanın temel

konuları hakkında baskı oluşturma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Bu anlamda STK‟lar,

sosyal politikanın amaçlarını gerçekleştiren birer araç görevinde bulunmaktadır.

Günümüzde bir çok ülkede devlet, uzmanlık gerektiren konularda STK‟lara danışmakta

veya ortak çalışmayı talep etmektedir. Özetle STK‟lar, ulusal ve uluslararası seviyede

örgütlenerek ve işbirliğine giderek hükümetlerin sosyal politika oluşturma süreçleri

üzerinde etkili olabilmektedir.

STK‟larının artan rolünün, refah devletinde küçülmeyi sağlamak üzere planlandığı

konusunda yanlış bir algılama söz konusudur. Örneğin bu açıdan Fransa refah devleti

incelendiğinde, bu ülkede STK‟nın devlete yardımcı bir rol üstlendiği, sosyal hizmetlerini

artırmak isteyen devletin bu alandaki yetersiz kapasitesini takviye ettiği görülmektedir.

Yani, yaygın olan düşünülenin aksine, STK, müdahaleci ve cömert refah devletini

güçsüzleştirmek üzere harekete geçirilmemiştir. Burada amaçlanan, STK‟yı devlete destek

olarak istihdam ederek devletin gücünü artırmak ve genişletmektir. Bu açıdan STK‟lara

yetki verilmesiyle birlikte, Batı refah devletlerinin gelişiminde önemli bir gelişme

gözlemlendiği ifade edilmektedir.

Genel olarak, devletin desteğini arkasına alan STK‟ların, kendi olanaklarını da

ekleyerek, sosyal hizmetleri daha etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirmeye çalışacakları

Page 145: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

130

düşünülmüştür. STK‟lar, genellikle devletin bir alternatifi olarak değil, onu tamamlayan bir

kurum olarak son çeyrek yüzyılın ekonomik ve politik felsefesine uygun bir kurum olması

nedeniyle, devletler tarafından desteklenmekte, geliştirilmektedir. Bu doğrultuda STK‟lar,

önümüzdeki yıllarda da sosyal politika uygulamalarının önemli bir aracı olmaya devam

edecektir.

Page 146: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

131

KAYNAKÇA

Abadab-Unat. Nermin. Bitmeyen Göç Konuk ĠĢçilikten Ulus-Ötesi YurttaĢlığa,

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Yayınları 30 Göç Çalışmaları 1, İstanbul, Ekim 2002.

AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği. “Sivil Toplum İş Başında”, Aralık 2001.

Acar, Mustafa. “Ekonomik, Siyasal ve Sosyal Kültürel Boyutlarıyla Küreselleşme : Bir

Tehdit mi, Bir Fırsat mı?”, http://www.liberal-dt.org.tr/, (Çevirimiçi: 23 Haziran

2005), Aktaran: Ali Bakın, “Küreselleşme, Sosyal Politika Alanında Yaşanan

Dönüşüm ve Türkiye‟nin Refah Rejiminin Karmaşık Niteliği”, (Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, SBE), 2005.

Acı, Esra Yüksel. Kalkınma Sürecinin Yeni Aktörleri Sivil Toplum KuruluĢları, Günizi

Yay, İstanbul, 2005.

Akkaya, Yüksel. KüreselleĢme Kıskacında Türkiye’de ĠĢçi Sınıfı ve Temel Özellikleri,

Petrol-iş 2000-2003, Petrol-İş Yayınları, İstanbul: 2003.

Aktan, Coşkun Can. Müdaheleci Devletten: Müdehaleci Sınırlı Devlete, No:3 Ankara:

Yeni Türkiye, 1999, s. 43.

Aktan, Coşkun Can. “İyi Yönetişim”,

http://www.canaktan.org/politika/yonetisim/anasayfa-yonetisim.htm, (Çevirimiçi:

06.02.2009).

Aktan, Coşkun Can ve Hüseyin Şen. “Globalleşme ve Türkiye”, Mercek Dergisi, Yıl 6,

Sayı 21, Ocak 2001.

Aktan, Coşkun Can ve Özlem Kıvrak. “Sosyal Devletin Doğuşu ve Gelişimi”,

http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/dogusu-gelisim.htm, (Çevirimiçi:

20.03.2009).

Aktan, Coşkun Can ve İsmail Yaşar Vural. “Gelir Dağılımında Adalet(siz)lik ve Gelir

Eşit(siz)liği: Terminoloji, Temel Kavramlar ve Ölçüm Yöntemleri”, Yoksullukla

Mücadele Stratejileri, (Haz.: Coşkun Can Aktan), Ankara: Hak-İş Konfedarasyonu

Yay., 2002, http://www.canaktan.org/ekonomi/yoksulluk/birinci-bol/aktan-vural-

gelir-dagilimi.pdf, (Çevirimiçi: 15.03.2009).

Avrupa Birliği‟nde Sivil Toplum, Son Baskı Sanal Dergi, Yıl:1, Sayı:8, Ağustos 2004.

Page 147: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

132

Alonso Joe Antonio. “Globalization, Civil Society and the Multilateral System”,

Development in Pratice, Vol: 10, 2000.

Aran, Hilmi Fuat. “Dünyada ve Türkiye‟de Küreselleşme ve Sendikalar Üzerine Etkisi”

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi İstanbul: Marmara Üniversitesi, SBE), 2003.

ATO. AB Kapısında Sivil Toplum Dosyası, Ankara: ATO Yay., 2004,

http://195.155.145.1/turkce0index10.html, (Çevrimiçi: 02.11.2004).

Aydoğan, Metin. Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye, 20. Yüzyılın

Sorgulanması, Cilt 2, İstanbul: Kum Saati Yayınları, 2002.

Aykaç, Mustafa, Zeki Parlak ve Süleyman Özdemir. KüreselleĢme Sürecinde Rekabet

Gücünün Arttırılması ve Türkiye’de KOBĠ’ler, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası

Yayınları, 2007.

Aykaç, Mustafa. “Globalleşen Dünyada İşgücü Piyasaları”, Çevre Dergisi, Sayı:14(Mayıs-

Temmuz 1995).

Bakın, Ali. “Küreselleşme, Sosyal Politika Alanında Yaşanan Dönüşüm ve Türkiye‟nin

Refah Rejiminin Karmaşık Niteliği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

İstanbul: Marmara Üniversitesi, SBE), 2005.

Balcı, Yusuf. “Bilgi Teknolojisi ve İstihdam”, Çerçeve, Yıl 4 Sayı, 15 Ağustos-Ekim,

1995.

Barr, Nicholas. The Economics of the Welfare State, Standford: Standford University

Press, 1993.

Başbuğ, Aydın. “Liberal Siyaset ve Sosyal Devlet,” Yeni Türkiye, Sayı.25, Ocak-Şubat

1999.

Briggs, Asa. “The Welfare State in Historical Perspective”, (Ed: Pierson, C and F Castles),

The Welfare State Leader, Cambridge Polity Press, 2000.

Bozkurt, Nilüfer. Globalleşme ve Devlet, Ġktisat Dergisi, Sayı.382.

Burden, Tom. Social Policy and Welfare: A Clear Guide, London: Pluto Press, 1998.

Carnoy, Martin. “Education and Economic Development: The First Generation”, The

Economic Value of Education: Studies in the Economics of Education, (Ed.:

Mark Blaug), Cambridge: Edward Elgar Publ., 1992.

Page 148: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

133

Castles, F. & D. Mitchell. “Three Worlds of Welfare Capitalism or Four?”, ANU, Graduate

Programme in Social Policy, 1990.

Castles, F. Comparative Public Policy, Cheltenham: Edward Elgar Publ., 1998.

Cerny, P.G;” The Dynamics of Financial Globalization: Technology, Market Structure, and

Policy Response.” Policy Sciences, Vol: 27, 1994.

Chase-Dunn C., Y. Kawano ve B.D. Brewer, “Trade Globalization since 1975: Waves of

Integration in the World System”, American Sociological Review, Vo. 65, No. 1,

2000.

Chossudousky Michel. Yoksulluğun KüreselleĢmesi, IMF ve Dünya Bankası

Reformlarının Ġçyüzü, (çev: N. Sapan), Çiviyazıları Yayınları, İstanbul, 1999.

Çaha, Ömer. Sivil Kadın, Türkiye’de Sivil Toplum ve Kadın, Ankara: Vadi Yayınları,

1996.

Çalışkan, Abdülkerim. “Sosyal Refahın Sağlanmasında Devletin Etkinliği ve Türkiye

Örneği, (Yayınlanmamış Doktora Tezi İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi SBE),

2001.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Sosyal Güvenlik Reform Önerisi, Nisan 2005.

Çelik, Abdülhalim. “Refah Devletinde Kriz ve Yeniden Yapılanma”,

http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/16.pdf, (Çevirimiçi: 17.01.2009).

Çelik, Abdülhalim. KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Güvenlik Sistemlerinin DönüĢümü

ve Türkiye, Kamu-İş Yayınları, Ankara, 2002.

Çelik, Abdülhalim. “Refah Devletinde Kriz ve Yeniden Yapılanma”,

http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/16.pdf, (Çevirimiçi: 17.01.2009).

Çevik, Hasan Hüseyin. “Kamu Hizmetlerinin Üretilmesinde ve Sunulmasında Sosyal

Refah Çoğulculuğu”, Türk Ġdare Dergisi, Sayı: 418, Mart 1998.

Daldal Necef, Şule. “Esenekliğin Farklı Boyutları ve Uluslararası Dinamikler”, Petrol-

İş‟97-99, Petrol-iş Yayınları, İstanbul: Mart 2000.

Delong, Brad. http://www.j-bradford-delong.net , (Çevirimiçi: 03.04.2009); & Ayrıca bkz.:

Kontent XXI, “Küreselleşme ve Refah”, Sayı:5, Ocak-Şubat 2002.

Dilip D.K. Economic Dimensions of Globalization, Boston: Palgrave–MacMillan Publ.,

2004.

Page 149: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

134

Dilnot, Andrew. Refah Devletinin Geleceği, (Çev.: Zeynel Bakıcı),

http://www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger-yazilar/baskici-

refah.devleti.pdf, (Çevirimiçi: 29.03.2003).

Doğan, İlyas. Özgürlükçü ve Totaliter DüĢünce Geleneğinde Sivil Toplum, Alfa

Yayınları, İstanbul, 2002.

Doğan, Özlem. “Hukuk Devletini Sosyal Devlet İçinde Düşünmek”, Doğu-Batı Dergisi,

Yıl:4 Sayı:13, Kasım, Aralık, Ocak 2000-01.

DPT. KüreselleĢme Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma

Planı, Ankara: DTP Yayınları, 2000.

DPT. Sosyal Güvenlik Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma

Planı, Ankara: DPT Yay., 2001.

DPT. Dokuzuncu Kalkınma Planı Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 2006.

DTP. KayıtdıĢı Ekonomi Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş yıllık

Kalkınma Planı, DTP: 2603-ÖİK: 614, Ankara 2001.

Dursun, Davut. “Devlet Karşısında Sivil Toplumun Artan Gücü ve Geleceği Üzerine

Bir Değerlendirme”, Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 6. İstişare

Toplantısı, Ankara: 1996.

Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi (WALD). Sivil Toplum Örgütleri:

Neoliberalizmin Araçları mı, Halka Dayalı Alternatifler mi?, (Çev. Işık

Ergüden), Demokrasi Kitaplığı, İstanbul: Mart 2001.

Eero Lahelma, Katarina Kivela, Eva Roos vd. Analysing Changes of Health Inequalities

in the Nordic Welfare States, Social Science & Medicine, Issue: 55, 2002.

Ekin, Nusret ve Diğerleri. Türk Sosyal Güvenlik Sistemi’nde ArayıĢlar: ÖzelleĢtirme ve

Yeniden Yapılanma, Yayın No.1999-69, İTO, İstanbul: 1999.

Ercan, Fuat. “Sermaye Birikim Rejiminin Çelişkili Sürekliliği”, Neoliberalizmin

Tahribatı, (Derleyen Balkan, Neşecan ve Sungur Savran), Metis Yayınları,

İstanbul, Mayıs 2004.

Erdem, Tevfik. “Mükemmel Bir Toplum Tasarımı Olarak Sivil Toplum”, 21. Yüzyılda

Türkiye‟de Sosyal Bilimler ve Toplum Sorunları Sempozyumu (Bildiriler Kitabı),

Ankara, 2005.

Erder, Sema. “‟Yeni” Yoksulluk ve ‟Yeni‟ Modeller”, Kızılcık Dergisi, Mart 2004.

Page 150: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

135

Erdut, Zeki. Uluslararası Sosyal Politika ve Türkiye, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir:

2003.

Euzeby, Alain. “Social Protection: Values to be Defended!”, International Social

Security Review, Vol. 57/2, 2004.

Fişek, Gürhan. “Sosyal Devletsiz Bir Sosyal Güvenlik...”, http://www.fisek.org/108.php,

(Çevrimiçi: 29.04.2009).

Flora P., Heidenheimer. A. J. The Development of Welfare States In Europe And

America, New Brunswick, NJ,Transaction Books, 1981.

Foster, J. Knowing Ourselves. A Brief History of Emerging Global Civil Society,

CIVICUS World Assembly, Voncouver, B.S., Canada.August 2001.

Freeman, B.R. “Emek, Sermaye ve Sosyal Güvenlik: 21. Yüzyıla Hazırlanırken Avrupa‟da

Sosyal Koruma Değişim ve Sorunlar”, ETUC-ETUI Konferansı, (Derleyenler: A.

BOSCO ve M. HUTSEBAUT), Brüksel, Avrupa Sendikalar Enstitüsü Yayınları,

Harb-İş Sendikası, 1996.

Friedman, Thomas. Lexus ve Zeytin Ağacı KüreselleĢmenin Geleceği, İstanbul BZD

Yayıncılık, 1999.

Garret, Geoffrey ve Mitchell Deborah. “Globalization, Government Spending and Taxation

in the OECD”, European Journal of Political Research, Issue: 39, 2001.

Gerreffi, G,. J. Humphrey, ve T. Sturgeon. “ The Governance of Global Value Chaine”,

Review of International Political Economy, Vol. 12, No1 February 2005.

Ginsberg, Leon. Conservative Social Welfare Policy: A Description and Analysis, Chicago:

Nelson–Hall Press, 1998.

Gough, Lann. Refah Devleti, (Çev.: Kamil Güngör), (Çevirimiçi):

http://www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger-yazilar/gungor-refah-

devleti.pdf, 05.01.2009.

Göymen, Korel. “Türkiye‟de Yerel Yönetim Reformu”, Yerel Yönetimler Kongresi:

Dünden Bugüne Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma, Çanakkale Onsekiz

Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Biga-Çanakkale, 2004.

Göze, Ayferi. Liberal, Marxiste, FaĢist ve Sosyal Devlet, 3. Bs., İstanbul: Beta Yay.,

1995.

Greve, Bent. Historical Dictionary of the Welfare State, London: Scarecrow Press, 1998.

Page 151: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

136

Güleç, Sertaç. “1945-1980 Yılları Arasında Türkiye‟de Refah Devleti”, (Çevirimiçi):

http://www.yerelsiyaset.com/pdf/temmuz2008/13.pdf, 12.03.2009.

Güllüoğlu, Tuncay. “Yeni teknolojilerin Çalışma İlişkilerine Etkileri”,

http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=190(23.12.2004).

Güngör, Fethi, Yıldızı Yeni Parlayan Bir Sektör: Sivil Toplum Kurulusları.

http://www.osmanli.org.tr/yazi.php?bolum=4&id=292, (Çevirimiçi: 01.06.2009).

Gürel, Deniz. “Türkiye‟de Sivil Toplum Kuruluşlarının Sosyal Politika Üzerindeki Etkisi:

İstanbul Örneği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, SBE), 2009.

Güzel, Ali ve Ali Rıza Okur. Sosyal Güvenlik Hukuku, 2. bs., İstanbul: Beta Yay., 1990.

Hadenius, A., F. Uggla, “Making Sivil Society Work, Promoting Democtaric Development:

What can States and Donors Do?”, World Development, Vol:24, No:10.

Hayter, S. “The Social Dimension of Global Production Systems: A Review of the Issues”,

ILO Working Paper No: 25, 2004.

Held D. ve A. McGrew. “The Great Globalization Debate: An Introduction”, (eds.) D.

Held ve A. McGrew, The Global Transformations Reader, London: Polity Publ.

2003.

Hick, Alexander, Lane Kenworthy. “Varieties of Welfare Capitalism”, LIST Working

Paper Series, No: 316, New York: Syracuse University, August 2002.

Hick, Alexander, Lane Kenworthy. Varieties of Welfare Capitalism, LIST Working

Paper Series, No: 316, New York: Syracuse University, August 2002.

Hirst, P. ve G. Thompson, Globalization in Question: International Economy and

Possible Governance, Second Edition, London: Polity, 2001.

Hirst, Paul ve Grahame Thompson. KüreselleĢme Sorgulanıyor, 2. Bs. Ankara: Dost

Kitabevi, 2000.

Howard Chernick, Andrew Reschovsky, “State Fiscal Responses to Welfare Reform

During Recessions: Lessons fort he Future”, Public Budgeting & Finance, 2003.

Hummels, D., J. Ishii ve D. Yi, Kei–Mu. “The Nature and Growth of Vertical

Specialization in World Trade”, Journal of International Economics, Vol. 54,

2001.

Page 152: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

137

ICTFU Sendikalar için Küreselleşme Rehberi, “Küreselleşme Rehberi-1”, DİSK Yayınları,

No: 34, Ocak 2003.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO)‟nın , “Türkiye‟de Sivil

Toplum”, Konulu Araştırması Hakkında Basın Bülteni, 2009,

http://www.istanbulsmmmodasi.org.tr/TRapor.asp?id=2359 , (Çevirimiçi:

02.06.2009).

Kalyoncu, Murat. “Küreselleşme ve Sosyal Politika”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans

Tezi), İstanbul: 2005.

Karakaş, Ercan. “AB ve STK ilişkilerinde Uluslararası Tecrübe Aktarımı”, AB Devlet ve

STK‟lar, İstanbul:Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2001.

Kaya, Gürbüz. “Türkiye‟de-AB Bütünleşmesinde STK-Devlet İlişkisi”, AB Devlet ve

STK‟lar, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 2001.

Kaya, Özer. “Sivil Toplum Kuruluşları ve Kalkınma”, (yayınlanmamış yeterlilik tezi),

İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı , Ankara, 2008.

Kazgan, Gülten. Tanzimattan 21. Yüzyıl’a Türkiye Ekonomisi, İstanbul: Altın Kitaplar,

1999.

Kazgan, Gülten. “Küreselleşme ve Ulus-Devlet: Yeni Ekonomik Düzen”, 2. Bs., İstanbul:

Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2002.

Keyman, Fuat. “Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları ve Türkiye”, Sivil Toplum ve

Demokrasi Sivil Toplum Yazıları, 2004, stk.bilgi.edu.tr/docs/keyman_std_4.pdf

(Çevirimiçi: 16.03.2008).

Koçdemir Kadir. “Küreselleşme ve Türkiye” Türk Ġdare Dergisi, Sayı: 418, 1998.

Kongar, Emre. Küresel Terör ve Türkiye (KüreselleĢme, Huntington ve 11 Eylül),

İstanbul: Remzi Kitabevi, 2001.

Koray, Meryem. “Avrupa Refah Devleti: Anlamı, Boyutları ve Geleceği”, GörüĢ Dergisi,

Tüsiad Yayınları, Sayı:57, Aralık 2003.

Koray, Meryem. Sosyal Politika, Ezgi Kitabevi, Bursa: 2000.

Korkmaz, Sait. “Türkiye'de Sosyal Güvenlik Finansman Açıkları ve Sosyal Güvenlik

Kurumunun Bu Açıklar Üzerindeki Olası Etkileri”, (Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007).

Page 153: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

138

Kotlikoff, J. Laurence. “Privatizing Social Security at Home and Abroad” The American

Economic Review, Vol. 86/2, May 1996.

Kuhnle, Stein ve Matti Alestalo, “Growth, Adjustments and Survival of European Welfare

States”, Survival of the European Welfare State, y.y.: Routledge Publ., 2000.

Kumar, Krishan. “Civil Society: an Inquriy into the Usefulness of an Historical Term”,

British Journal of Sociology, 1993.

Kurtulmuş, Numan. Sanayi Ötesi DönüĢüm, İz Yayıncılık, İstanbul, 1995.

Lazar, Harvey, Peter Stoyko. “The Future of the Welfare State”, Internatioanl Social

Security Rewiev, Vol.: 51, March 1998.

Lindbeck, Assar ve Diğerleri. “ İleri Refah Devletinin Sonuçları,” Yeni Türkiye, Sayı.29,

Eylül-Ekim 1999.

Lordoğlu, Kuvvet ve Nurcan Özkaplan. ÇalıĢma Ġktisadı, İstabul: Der Yayınları, 2005.

Maddison, A. The World Economy: A Millennial Perspective, Paris: OECD, 2001.

Mahçupyan, Etyen. “Devlet Liberalizm ve Kapitalizm”, Doğu Batı DüĢünce Dergisi,

Yıl.1, Sayı.1, Kasım-Aralık-Ocak 1997.

Marangoz, Şermin. “Refah Devleti: Gelişimi, Oluşumu, Modelleri ve Güncel Değişimler”,

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: İÜ SBE), 2001.

Marshall, T.H. YurttaĢlık ve Toplumsal Sınıflar, (Çeviren Ayhan Kaya), Gündoğan

Yayınları, Ankara: Mayıs 2000.

Maurizio, Ferrera, Anton Hemerijck ve Martin Rhodes. “Recasting European Welfare

States for the 21st Century”, European Review, (Special Issue on “The Future of

the Welfare State”), (Ed. Stephan Leibfried), 2000.

Karaca, Nil. “Gatt‟tan Dünya Ticaret Örgütüne”,

http://www.kktcsanayiodasi.org/site/den20.pdf, (Erişim: 02.12.2009).

O‟Brien, Robert and Marc Williams. Global Political Economy, Evolution and

Dynamics, New York: Palgrave Macmillan, 2004.

OXFAM. Rigid Rules and Double Standards: Trade, Globalization and Fight Aganist

Poverty, 2002.

Page 154: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

139

Öncü, Ayşe. “Sivil Toplum ve Katılım”, Sivil Toplum, Ed:Yurdakul Fincancı, İstanbul:

TÜSES Yayınları, 1991.

Öngen, Tülin. “Esneklik: Kapitalizmin Yeni Fetişi”, Ġktisat, Sayı 357, Mayıs-Haziran

1996.

Özdemir, Sülayman. KüreselleĢme Sürecinde Refah Devleti, No: 69, İstanbul: İstanbul

Ticaret Odası Yayınları, 2004.

Özdemir, Sülayman. KüreselleĢme Sürecinde Refah Devleti, İstanbul: İstanbul Ticaret

Odası Yayınları, 2007.

Özdemir, Süleyman. Refah Devletlerinde Sosyal Harcamaların Analizi, (Ġktisat Fakültesi

Sosyal Siyaset Konferansları, Prof. Dr. Nevzat YalçıntaĢ’a Armağan Özel

Sayısı), 50. Kitap, İstanbul: İÜ Yayınevi, 2005.

Özdemir, Süleyman. “Refah Devleti ve Üstlendiği Temel Görevler Üzerine Bir İnceleme”,

http://www.sosyalsiyaset.com/documents/refah_devleti_ustlendigi_gorvlr.htm,

(Çevirimiçi: 01.04.2009).

Özdemir, Süleyman. “Sosyal Gelişim Düzeyleri Farklı Refah Devletlerinin

Sınıflandırılması Üzerine Bir İnceleme”

http://www.sosyalsiyaset.com/documents/sosyal_gelisim.htm, (Çevirimiçi:

29.03.2003).

Özdemir, Süleyman Halis Başel ve Hasan Şenocak. Sivil Toplum Kuruluşları (STK)‟nın

Artan Önemi ve Üsküdar‟da Faaliyet Gösteren Bazı STK‟kar Üzerine Bir

Araştırma, http://makale.suleymanozdemir.com/STKMakale-SSK56.pdf,

(Çevirimiçi: 03.03.2010).

Özkıvrak, Özlem ve Dilek Dileyici. “Globalleşme, Bölgeselleşme ve Mega Rekabet”,

(Çevirimiçi): http://www.econturk.org/dtm7.htm, (Erişim:13.04.2009).

Özuğurlu, Aynur. “Devlet-Sivil Toplum Ayrımı Üzerine”, Siyaset Sosyolojisi Ders Notları,

Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1998-1999.

Özuğurlu, Metin. “Küresel Fabrikanın Doğşu ve Yükselişi”, 2000-2003 Petrol-ĠĢ Yıllığı:

KüreselleĢme KoĢullarında Kapitalizm ve Sendikal Hareket, İstanbul: Petrol-

İşYayınları No:85, 2003.

Parlak, Zeki. Yeni Uluslararası ĠĢbölümü YaklaĢımının EleĢtirel Bir Değerlendirilmesi,

Nusret Ekin‟e Armağan, Ankara: TÜHİS Yayınları, Yayın No: 38, 2000.

Page 155: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

140

Petrella, R. “Globalisation and Internationalization: The Dynamics of Emerging Word

Order”, (eds.) R. Boyer ve D. Drache, State and Markets: The Limits

ofGlobalisation, London: Rutledge Publ., 1996.

Pierson, Christopher. Contemporary Challenges to Welfare State Development,

Political Studies, 1998.

Pierson, Paul. Dismantling the Welfare State? Reagan, Thatcher and the Politics of

Retrenchment, Cambridge University Press, 1994 & Paul Pierson, “The New

Politics of the Welfare State”, World Politics, Vol.: 48, Issue:2, 1996. & Paul

Pierson, (Ed.), “The New Politics of the Welfare State”, London: Oxford

University Press, 2001.

Powell, Martin, Armando Barrientos. “Theory and Method in the Welfare Modelling

Business”, Paper presented at the 2nd COST 15 Conference on Welfare Reforms

for the 21st Century, Oslo, 5–6 April 2002.

Pringle, Keith. “Europe and Social Welfare”, Children and Social Welfare in Europe,

Buckingham: Open University Press, 1998.

Reid, Pauline Barett. “ Sosyal Koruma ve Sosyal Güvenlikte Uluslararası Gelişmeler,” Çev.

Mustafa Delican, Yeni Yüzyıla Doğru Endüstri İlişkileri, Demokrasi, Gelişme ve

Çağdaş Çalışma Standartları, II .Endüstri İlişkileri Kongresi (İstanbul ,), Kamu-İş

Yayını, Ankara, t.y. ,s.87, Kadir Arıcı, Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukuku,

Ankara, Kamu-İş, 1997.

Ryfman, Philippe. Sivil Toplum KuruluĢları, (Çev. İsmail Yerguz), İletişim Yayınları,

İstanbul, 2006.

Rudra, N. “Globalization and the decline of the welfare state in less-developed countries”,

International Organization, Vol: 56, 2, Spring, 2002.

Sağlam, Necdet. “Avrupa‟da Vakıfların ve Gönüllü Kuruluşların Rolü ve Sağlanan

Teşvikler”, Vakıf ve Kültür Dergisi, Yıl:5, Cilt:2, 19.Vakıf Haftası Özel Sayısı,

Nisan, 2002.

Salamon, Lester M. America‟s Nonprofit Sector: A Primer, New York: The Foundation

Center, 1999.

Sallan Gül, Songül. Sosyal Devlet Biti, YaĢasın Piyasa!, Etik Yayınları, İstanbul, Şubat

2004.

Page 156: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

141

Sallan Gül, Songül ve Hüseyin Gül. “Türkiye‟de Kamusal Yoksulluk Hizmetleri Yönetimi:

SYDTF Vakıfları Örneği”, Türkiye‟de Sosyal Hizmet Uygulamaları İhtiyaçlar ve

Sorunlar, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler

Bölümü, Alanya: 4-6 Kasım 2004.

Sarıbay, Ali Yaşar. Postmodernite, Sivil Toplum ve Ġslam, İletişim Yayınları, İstanbul:

1994.

Scharpf, W. Fritz. “The Viability of Advanced Welfare State in the International Economy:

Vulnerabilities and Options”, Max-Planck-Institute for the Studies and Societies

(MPIFG) Working Paper No: 99/9.

Serter, Nur. Devlet Görevlerindeki GeliĢmelerin Sonucu Olarak Sosyal Devlet, İstanbul:

İÜ İktisat Fakültesi Yay., 1994.

Shin, D-M. “Economic Policy and Social Policy: Policy-linkages in an era of

Globalization”, International Journal of Social Welfare, Vol:9, 2000.

Snower, J.D. “The Future of the Welfare State”, The Economic Journal, 1993.

Spicker, Paul. “Social Administration”, An Introduction to Social Policy,

http://www2.rgu.ac.uk/publicpolicy/introduction/socadmin.htm, (Çevrimiçi:

13.03.2003).

Sözer, Ali Nazım. Sosyal Devlet Uygulamaları, Ankara: Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti

Yay., 1997.

Sözer, Ali Nazım. Türkiye’de Sosyal Hukuk, Ankara: Kamu–İş Yay., 1994.

Stephens, John D., “The Scandinavian Welfare States: Achivements, Crisis, and

Prospects”, Welfare State in Transition: National Adaptations in Global

Economies, (Ed.: Gøsta Esping–Andersen), London: Sage Publ., 1996.

Steward Sheelagh. “Happy ever After in the Marketplace: Non-goverment Organization

and Uncivil Society”, Review of African Political Economy, Vol:24, 1997.

Stiglitz, J. E. Globalization and its Discontents. New York: WW Norton 2002.

Strange, Susan. The Erosion of the State, Current History, 2007.

Stryker, R. Globalization and the Welfare State, Internetional Journal of Sociology and

Social Policy, 1998.

Page 157: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

142

Şahin, Fatih. “Sosyal Hizmet uzmanlarının Sosyal Refah Politikası Süreçlerine Katılımı”

(Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, SBE, 1999).

Şaylan, Gencay. DeğiĢim, KüreselleĢme ve Devletin Yeni ĠĢlevi, Ankara: İmge Kitabevi,

1994.

Şenalp, Mehmet Gürsan, Hakan Reyhan ve Ahmet Haşim Köse, Küresel YönetiĢim ve

Sendikalar, Petrol-İş 200-2003, Petrol-İş Yayınları, İstanbul:2003.

Şenkal, Abdülkadir. KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Politika, 1.bs., İstanbul: Alfa

Yayınları, 2005.

Şenkal, Abdulkadir. Sendikasız Endüstri ĠliĢkileri, Ankara: Kamu-İş Yayınları, 1999.

Şenkal, Abdulkadir. “Sosyal Politikanın Dönüşümü ve Sivil Toplum Örgütleri”, Sosyal

Siyaset Konferansları Dergisi, (Ed: İbrahim Sarıoğlu), İstanbul: İstanbul Teknik

Üniversitesi İktisat Fakültesi, 45. Kitap, 2003.

Şenses, Fikret. “Türkiye'de Gelir Dağılımı, Gelirin Yeniden Dağıtımı ve İşgücü Piyasaları”,

Türk Ekonomisine Sosyal Demokrat Çözümler, Cilt III: Gelir Dağılımı ve

Yeniden Dağıtım Mekanizmaları içinde, TÜSES: İstanbul: 1991.

Talas, Cahit. Cahit Ekonomik Sistemler, 5. Baskı. İmge Kitabevi, Ankara: 1999.

Talas, Cahit. “Öğretilerde Sosyal Devlet”, Ġnsan Hakları Yıllığı, Cilt 13, 1991.

Tanör, Bülent. Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar, No.76, İstanbul, 1978.

Taylor-Gooby, Peter. “ The Silver Age of the Welfare State: Perspectives onResilience”,

COST A 15 Second Conference onWelfare Reforms Fort he 21st Century,

http:/www.isaf.no/nova/nyheter/kalender/COSTa15/Papers/Taylor-Gooby.pdf, (Çevirimiçi:

06.05.2002).

Taylor-Gooby, Peter. “Zor Zamanlarda Sosyal Devleti Desteklemek: Hesabı Kim

Ödeyecek?”, (Çev.:Şenya Gökbayrak), Journal of European Social Policy,

Vol.:11, No:2, May 2001, http://www.fisek.org/birliktelikler-yerelstk-gorusler-

gokbayrak2.php, (Çevirimiçi: 29.03.2003).

Teeple, G. Globalization and the Decline of Social Reform, Toronto: Garamond Press,

1995.

Theopiste Butare, “ Social Needs and the Roles of Goverments and Markets : The Case of

Retirement Pensions,” International Social Security Review, Vol.51, 3/98.

Page 158: KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE REFAH DEVLETİNİN DÖNÜŞÜMÜ ve …eski.bingol.edu.tr/media/154989/ccc95-141.pdf · refah devletlerinin gerçekte küreselleşme sürecinden nasıl

143

TİSK. “Çalışma Hayatında Esneklik”, Yayın No: 190, Kasım 1999.

Toksöz, Fikret. “Türkiye‟nin Diğer Avrupa Ülkeleri İle Karşılaştırmalı Durumu”, AB

Uyum Süreci ve STK‟lar, İstanbul:Türkiye Ekonomik Ve Toplumsal Tarih Vakfı,

Haziran, 2004.

Tostensen, Arne. “Towards feasible social security systems in sub-Saharan Africa”, CMI

working papers, May 2004.

Townsend, Peter. The Restoration of “Universalism’: The Rise and Fall of Keynesian

Influence on Social Development Policies, (in the UNRISD Publ.,Programme on

Social Policy and Development), Geneva: UNRISD Publ., 2002.

Tümertekin, Erol ve Nazmiye Özgüç. Ekonomik Coğrafya, KüreselleĢme ve Kalkınma,

İstanbul: Çantay Kitabevi, 1997.

Türk-İş Yıllığı. Cilt II. Ankara:1999.

Tosun, Gülgün Erdoğan. Sivil Toplum: Farklı BakıĢlar, İstanbul: Kaknüs Yayınları,

2005.

Uğur, Aydın. “AB ve STK Dış İlişkilerinde Uluslararası Tecrübe Aktarımı” AB Devlet ve

STK‟lar, Türkiye‟de VII. STK Sempozyumu, İstanbul, Türkiye Ekonomik ve

Toplumsal Tarih Vakfı, 2001.

Ullman, Claire F. The Welfare State‟s Other Crisis: Explaining the New Partnership

Between Nonprofit Organizations and the State in France, Bloomington: Indiana

University Press, 1998.

Uslu İbrahim. “Bir Sosyal Siyaset Vasıtası Olarak Kar Gütmeyen Kuruluşlar: ABD

Örneği”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul: İÜ SBE, 1999)., s.39-40,43.

World Bank. Globalization, Growth, and Poverty: Building an Inclusive World

Economy, New York, 2002.

Yeates, Nicola. “Social Politics and Policy in an Era of Globalization: Critical Reflections”,

Social Policy&Administration, 1999.

Yıldırım, İbrahim. Demokrasi, Sivil Toplum KuruluĢları ve YönetiĢim, Ankara: Seçkin

Yayınları, 2004.

Yücekök, A.N., İ. Turan. “M.Ö. Alkan, Tanzimattan Günümüze İstanbul‟da STK‟lar,

Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı”, İstanbul, 1998.