komplolarla, gİzlİ taniklarla ne dİrenİŞİ kirabİlİrsİnİz,...

60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 35 8 Ekim 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, NE DE BİZİ TESLİM ALABİLİRSİNİZ! İtirafçılık Faşizmin Devrimcilere Suç Atmasıdır İTİRAFÇILIK İFTİRACILIKTIR! Yasasıyla, Hukukuyla, Zulmüyle Direnişi Yok Edemeyen Faşizmin Sarıldığı Son Çaredir! Bu Komplonuz Da Çökecek ! İTİRAFÇINIZI DA, SİZİ DE, KOKUŞMUŞ DÜZENİNİZİ DE YOK EDECEĞİZ!

Upload: others

Post on 02-Mar-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 35

8 Ekim 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ,

NE DE BİZİ TESLİM ALABİLİRSİNİZ!

İtirafçılık Faşizmin Devrimcilere Suç AtmasıdırİTİRAFÇILIK İFTİRACILIKTIR!

Yasasıyla, Hukukuyla, Zulmüyle Direnişi Yok Edemeyen FaşizminSarıldığı Son Çaredir!

Bu Komplonuz Da Çökecek !İTİRAFÇINIZI DA, SİZİ DE, KOKUŞMUŞ DÜZENİNİZİ DE YOK EDECEĞİZ!

Page 2: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

FAŞİZMİN AHLAKI YOKTUR.ANA-KARDEŞ BİLMEZ FAŞİZM.

FAŞİZMİN DİLİ DE, AHLAKI DA, YAŞAMI DA HALKA DÜŞMANCADIR,SALDIRGANDIR.

FAŞİZM HALKA DÜŞMANLIĞIN SIRADANLAŞMASIDIR.İÇ ÇAMAŞIRLARINA İŞER,

KATLETTİKLERİNİN RESİMLERİNE KÜFÜRLER YAZAR.FAŞİZM HAYVANLAŞMAKTIR. 18 YAŞINDAKİ BİR GENÇ KIZIN,

BİR HALK KAHRAMANININ KANINI DÖKTÜĞÜ YETMEŞMİŞ GİBİFOTOĞRAFININ ÜSTÜNE “ A.M..K..” DİYE ANCAK AZGINCA HAYVANLAŞANLAR

YAZABİLİR. AKP’NİN POLİSLERİ TÜM FAŞİSTLER GİBİ AHLAKYOKSUNUDURLAR. ONLARIN GÖZLERİNİ TOPRAKLA HALK DOLDURACAK,

BEYİNLERİNİ ADALETİYLE HALK PATLATACAK.KİMSENİN KUŞKUSU OLMASIN...

SILA’NIN DA , TÜM KAHRAMANLARIMIZIN DA...

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Page 3: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

ii ç i n d e k i l e r23 Halk Meclisleri:

Sorunlarımıza birlikte sahipçıkarak büyüyeceğiz!

24 Mahalleler: Kale gibi yıkılmazörgütlülüklerimiz olacak!

26 Kondumuzu Yıkanın VillasınıYıkarız: Kepçenin karşısınaçıkabilecek tek güçörgütlülüğümüzdür!

27 Sorunlar-Çözümler:

Ayaküstücülük

28 Devrimciliğin Köşe Taşları:Önyargı sıradanlıktır,subjektivizmdir

29 Milisler, MahalleninŞahanlarıdır: Öfkemiz,intikama dönüştüğündedevrimcileşir

30 Devrimci İşçi Hareketi: 16milyon yoksul... En yoksulişçileri örgütlemeliyiz

32 Kamu Emekçileri Cephesi:Nuriye ve Semih direniyor.AKP onlara zulmediyor.Yüksel’dekiler, Güveller,Feridunlar... direniyor. Kimolursak olalım; birsorumluluğumuz var!

34 Halkın Hukuk Bürosu:İşkencelerle, gözaltılarla,tutuklamalarla bizibitiremezsiniz! Haklı ve meşruolan biziz!

9 Biz Diyoruz ki: İtirafçılık

10 FARC’tan PKK’ye kaçınılmaz

son: Teslimiyet, tasfiye veyozlaşma! Sosyalizmeinançsızlaşanlar devrimiddiasını, iktidar hedefinikaybeder. Devrim ve iktidarhedefini kaybedenler yorulur,umutsuzlaşır

14 Semih Özakça: “Bu direniş iki

kişinin direnişi diyedüşünüyorsanızyanılıyorsunuz. Bu direniş,ezilen halkların direnişidir.”

17 Röportaj: Altı yıl önce

Kayseri’de Şeker Nine,yozlaşan aile ilişkilerine tavıralıp açlık grevi yaptı veyaşamını yitirdi

18 Kökleri halkın içinde 30 yıllık

bir gelenek: HHB 2. bölüm

21 Anti Emperyalist Cephe’den

haber-yorum

4 Yönetememe krizi derinleşen,direnenler karşısında acizleşenfaşizm, itirafçılıktan medetumuyor. İtirafçılık faşizminçaresizliği, itirafçınınonursuzluğudur!

FAŞİZME KARŞIMÜCADELE ENGELLENEMEZ

36 Röportaj: Feridun Osmanağaoğlu:“İnsanlara sesleniyorum. EğerNuriye’nin, Semih’in, Mehmetabinin, FeridunOsmanağaoğlu’nun ölmesiniistemiyorlarsa bizlerin sesi soluğuolmak zorundalar”

39 Devrimcilik Akıl Tamirciliğidir:Yaşasın sosyalizm

40 Halkın Sanatçıları: Faşistler halkiçin sanat yapamazlar!

42 TAYAD’lı Ailelerden: BüyükDireniş destanı, 122 kahraman veTAYAD’lı Aileler

44 Yeni İnsan: Örgütlü insandır

46 Röportaj: Grup Yorum’un yenialbümü İlle Kavga çıktı. GrupYorum üyeleri ile yaptığımızröportajı yayınlıyoruz...

49 Kelimelerimiz: Dostu düşmanı ayırtedeceğiz!

50 ABD-YPG ittifakı: IŞİD’lesavaşıyor mu? Halklardan gizlianlaştılar mı? IŞİD, ABD’ninçocuğudur! ABD çocuğunuöldürmüyor, yarınlar için elaltında bulunduruyor

52 Suriye Halk Cephesi: “Nuriye veSemih’i duymayan, davalarınatanıklık etmeyen kalmayacak!”

55 Avrupa’da Yürüyüş:

58 Yitirdiklerimiz

Mehmet Amcamız,Küçükarmutlu da, Feridun Osmanağaoğlu Gazi Cemevi ndeNURİYE VE SEMİH İÇİNSÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE...Mehmet Amca: 0553 169 14 78Feridun Osmanağaoğlu: 0537 815 38 09ARAYIP DİRENİŞE DESTEK OLALIM

Page 4: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

28 Eylül günü görülen ve NuriyeGülmen ve Semih Özakça'nın "yargı-landıkları" duruşmada mahkeme heyeti,İstanbul Emniyeti’nin kendisinden is-tenmemesine rağmen 25 Eylül günügönderdiği, Berk Ercan'ın itirafçı olarakverdiği ifadeye dayanarak, mahkemetarafından "kuvvetli şüphe gerekçesiyleNuriye ve Semih'in tutukluluklarınındevamına karar verdi.

Nuriye ve Semih'in direnişlerini hertürlü saldırıya rağmen bitiremeyen, hak-ları için direnmelerini engelleyemeyenAKP faşizmi, direnişin karşısındaki ça-resizliğiyle itirafçılıktan medet umarhale geldi. AKP iktidarının direniş kar-şısındaki çaresizliği büyüdükçe, kendihukuk kurallarını da hiçe sayarak sal-dırganlaşıyor. Grup Yorum'un İLLEKAVGA albümü tanıtımının yapıldığıİDİL KÜLTÜR MERKEZİ'ni basıyor,Nuriye ve Semih'in savunması için ha-zırlanan Halkın Hukuk Bürosu’nu ba-sıyor ve halkın avukatlarını gözaltınaalarak tutukluyor. Mahkemede 3 avukatsınırlamasını dayatıyor. Direnenleri göz-altına alıp tutukluyor, direnişi sahiple-nenleri gözaltına alıp tutukluyor, gözal-tındaki kızına, kardeşine kıyafet götü-renleri gözaltına alıyor... Sadece ada-letsizlik değil, hukuksuzluk da her yanısarmış durumda. Faşizm kendi yaptığı,kendi çıkarlarına göre çıkardığı yasaları

dahi uygulayamıyor. Kendi yasalarınıuygulayamayacak kadar aciz durumda,haksız ve gayrı-meşru.. Tüm bu hukuk-suzluklarını ve gayri-meşruluklarınıhalka “haklılık-meşruluk” ile yapacağıbir açıklaması yoktur. Bu zulüm neyle,nasıl açıklanabilir? Açıklayamaz. Bunedenle "terör örgütü bağlantısı"na, iti-rafçıya sarılıyor.

AKP iktidarı da tüm faşist iktidarlargibi itirafçıya sarılıyor. Ve başlıyor "BerkErcan dedi ki..." ile başlayan karalamalaryapmaya.

Yasa, hukuk her şey onun elindeama ne yapsa iki direnişçinin direnmesiniengelleyemiyor, ne yapsa faşizme karşımücadeleyi bitiremiyor, ne yapsa halkınsanatçılarını, halkın avukatlarını dizegetiremiyor. Çaresizleşiyor! Çaresizleş-tikçe daha fazla halk düşmanı yöntemleresarılıyor, itirafçıdan, itirafçılıktan medetumuyor. İtirafçılığa başvurmak, AKPiktidarının direniş karşısındaki güçsüz-lüğünün sonucudur. Faşizm direniş kar-şısında güçsüzdür. Teslim olmayanlarkarşısında güçsüzdür. Direnenlerin iradesikarşısında çaresizdir.

İTİRAFÇILIK DEVLET ELİYLEYALAN SÖYLEMEK, HALKA VEDEVRİMCİLERE SUÇ ATMAKTIR,İTİRAFÇILIK İFTİRACILIKTIR!

İtirafçılık; faşist devletin çaresizliğidir.

YÖNETEMEME KRİZİ DERİNLEŞEN, DİRENENLER KARŞISINDA ACİZLEŞEN FAŞİZM,

İTİRAFÇILIKTAN MEDET UMUYOR!

İTİRAFÇILIK FAŞİZMİN ÇARESİZLİĞİ, İTİRAFÇININ ONURSUZLUĞUDUR!

İTİRAFÇILARLA DİRENENLER TESLİM

ALINAMAZ!FAŞİZME KARŞI

MÜCADELE ENGELLENEMEZ!

Hukuk onun hukuku, ya-salar onun yasaları, istediğiyasayı çıkarıyor, tutukluyor,tutukluluğunda yeni yasaklarkoyuyor. Fakat ne yapsa di-renişi bitiremiyor, haklarıiçin direnen haklı emekçile-rin direnmelerini engelleye-miyor. Faşizm güçsüzdür,çaresizdir. Tüm halk düş-manı iktidarlar gibi AKP ik-tidarı da güçsüz va çaresizdir.

İki direnişçiye, onlar, yüz-ler, binler katıldığında ka-çacak hiçbir yeriniz kalma-yacak. Halkın gücününönünde hiç bir engel dura-maz. Vietnam, Çin, Küba,Sovyetler'de yaşadıklarınızıyaşamaktan kurtulamaya-caksınız. Halkları teslim ala-mayacaksınız. Direnişin adınıunutturmak istiyorsunuz, di-renişin esamesi yaşamasındiye tüm bu saldırılarınız.Ancak direnmeyi halklaraunutturamazsınız. Halk unut-mayacak, biz ölsek de aslabu toprakların her köşesinedireniş tohumları ekerek öle-ceğiz. Ve siz o tohumlarınyeşerttiği direnişler içindeboğulup yok olacaksınız.

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN44

Page 5: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

İtirafçılık devletin yalancılığı ve if-tiracılığıdır. Sınıflar mücadelesindebaşka türlü sonuç alamamasının aciz-liği içinde, başvurduğu bir yöntemdir.

Ama bu da oligarşiye çare olmaz.Oligarşik devletin yetkililerinin "şim-diye kadar çıkardığımız itirafçılık-pişmanlık yasalarının hiçbirinden is-tediğimiz sonucu alamadık" demeleribunun sonucudur. Sınıflar mücadelesiirade savaşıdır. İradesini teslim et-meyenler, uzlaşmayanlar, teslim ol-mayanlar yenilmezler. AKP iktidarıbaskı, tutuklama, işkence ile alama-dığı sonucu itirafçılıkla almaya çalı-şıyor. Ancak bu da sonuçsuz kala-caktır. Bundan önceki komplolarınasıl boşa çıkarıldıysa bu komplogirişimi de boşa çıkarılacaktır. Bunusağlayacak olan direniştir.

İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka, insanlara, devrimcileresuç atmaktır. Halk dilinde ise bunaiftiracılık denir. İtirafçılık iftiracılıktır.Faşizmle yönetilen tüm iktidarlar buyönteme başvurmuşlardır. Faşizminkarakteridir yalan ve iftira. Çünkühalka, halkın direnme hakkına düş-mandır. Faşizm bu düşmanlığı hertürlü aşağılık yönteme başvuraraksürdürür. Bu onun karakterine uy-gundur. Çünkü faşizmin karakterinibelirleyen sömürü ve sömürüdenkaynaklı olarak da halk düşmanlığı-

dır.

Neden itirafçı olunur, kimler iti-rafçı olur? Devletin eline düşen veyadevlet tarafından baskıya tabi tutulan,tehdit edilen ve bu tehditler ve baskıkarşısında korkuya kapılan, zayıf ki-şilikler kendini kurtarma çabasıyla,devletin baskı ve tehditlerine boyuneğer, devletin ürettiği tüm yalan veiftiraları üstlenirler. Halk ve vatansevgisinden uzak bu kişilikler halka,devrimcilere, devletin hedefinde herkim varsa ona her türlü iftirayı atarlar.Komplolar kurulur. "Erdoğan Kaldidedi ki", "Berk Ercan dedi ki" diyebaşlayan ve yüzlerce insanın haksızve hukuksuz yere tutuklanmasınaneden olan komplolar kurulur. Haksızve hukuksuz gözaltılar, tutuklamalarbirbirini izler.

Nuriye ve Semih’in direnişlerikarşısında faşist AKP iktidarının yap-tığı tam da budur. İtirafçı hain BerkErcan’a ifadesinde, Nuriye ve Se-mih'in örgüt talimatıyla hareket ettiğisöylettirildi. Mahkemenin talebi ol-madığı halde mahkemeye Berk Er-can'ın ifade tutanağını gönderen İs-tanbul Emniyeti’dir. Bugüne kadaronlarca kişiye işbirlikçilik teklif etmiş,kaçırmış, tehdit etmiş, işkenceyle iti-rafçılaştırmaya çalışmışlardır. İtiraf-çılık devletin acizliği sonucu kul-landığı bir yöntemdir. Haklı ve bir

deri-kemik kalmış iki direnişçi kar-şısında düştükleri durum budur. Fa-şizm bu kadar çaresiz ve acizdir. Ça-resizliği ve acizliği yönetemez du-rumda oluşunun da göstergesidir. As-lında o iki direnişçi faşizmin yöne-tememe krizini, çaresizliğini derin-leştiriyor. Faşizmin akla geldik gel-medik, akıl hayal almayan hemenher şey ile saldırması bu yüzdendir.

Hukuk onun hukuku, yasalar onunyasaları, istediği yasayı çıkarıyor,tutukluyor, tutukluluğunda yeni ya-saklar koyuyor. Fakat ne yapsa dire-nişi bitiremiyor, hakları için direnenhaklı emekçilerin direnmelerini en-gelleyemiyor. Faşizm güçsüzdür, ça-resizdir. Tüm halk düşmanı iktidarlargibi AKP iktidarı da güçsüz va çare-sizdir.

Güçlü görünmesinin nedeni halkınörgütsüz oluşudur. Örgütlü halk kar-şısında ise çaresizdir. İki emekçinindirenişi karşısındaki çaresizliği or-tadadır. Çaresizliğinin sonucu olarak,kendi hukukunu ve yasalarını kendineengel görüyor, hukuk ve yasalar yet-miyor, bu defa Kanun HükmündeKararnameler ile bir gecede istediğiher şeyi yapıyor. O da yetmiyor. Neyapsa yetmiyor ve itirafçıya sarılıyor.Direniş karşısında bir itirafçıdan me-det umuyor. İki direnişçinin direnişi

Anadolu halkı ve hiçbir halk,işbirlikçiliğini, ihaneti kabul et-mez, onaylamaz. Halkımız daonaylamaz ve kabul etmez. İş-birlikçiyi lanetler, yolda görseyüzüne tükürür. Çünkü tuttuğuyoldan, inandığı değerlerdendönenlerin, üstüne bir de düş-manla işbirliği yaparak onlarca,yüzlerce kişinin işkence gör-mesine, tutuklanmasına nedenolanların her türlü değeri yi-tirdiğini bilir halklar.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

5DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 6: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

karşısında faşizmin düştüğü durumbudur.

İTİRAFÇILIK; HALKA,ÖZGÜRLÜĞÜ VE VATANINBAĞIMSIZLIĞIMÜCADELESİNE İHANETTİR

İtirafçılık halka karşı ihanet vedüşmanla işbirliğinin adıdır. Halkdüşmanlarıyla işbirliği yapmak, halkınözgürlüğüne ve vatanın bağımsızlı-ğına ihanettir. Halka ve vatana ihanetedenin, onuru, namusu, değerleri veilkeleri yoktur. Kişiliğini yitirmiştirartık. Sadece ve sadece kendi piscanı için, korkuları için; savunduğudeğerlere ihanet etmiş, savunduğuyoldan dönmüştür.

Anadolu halkı ve hiçbir halk iş-birlikçiliği, ihaneti kabul etmez, onay-lamaz. Halkımız da onaylamaz vekabul etmez. İşbirlikçiyi lanetler,yolda görse yüzüne tükürür. Çünkütuttuğu yoldan, inandığı değerlerdendönenlerin, üstüne bir de düşmanlaişbirliği yaparak onlarca, yüzlercekişinin işkence görmesine, tutuklan-masına neden olanların her türlü de-ğeri yitirdiğini bilir halklar.

İtirafçılık, düşmanla işbirliğinegirerek her şeyini satan halk düş-manlığının en aşağılık biçimidir. İti-rafçı, zayıf kişilikli, korkak, bencil,özünde kişiliksiz birisidir. Faşizminitirafçılaştırma politikasını uyguladığıtipler öyledir.

İtirafçıların ahlakları, değerleri,namusları yoktur. Her an her şeyisatabilir, her an her şeye ihanet ede-bilirler. Sadece ve sadece kendilerinidüşünürler. Ve itirafçılığı şu ya dabu nedenle kabul eden bir kişininartık dönüş yolu yoktur, işkenceden,

katliama faşizminher türlü pis işini ya-pan kişilerdir.

Birçok dönemdevletin, adam ka-çırma, işkence, kat-letme, kaybetme gibiyöntemlerini itiraf-çılar aracılığıyla sür-dürdüğü bilinir. On-lar faşizmin "iyi ço-cukları"dır. Kafa ke-sen, kulak kesen, bu-run kesen, tecavüzeden, uyuşturucu ka-çakçılığı yapan kont-ra çetelerinin içinde yer alan onlarcaitirafçı olmuştur.

Çünkü onurunu bir kere düşma-nına satanın alçalmasında bir sınıryoktur. İtirafçının devlet elinde degüvencesi yoktur.

Çünkü faşizm kendinden başkahiç kimseye değer vermez, hiç kim-seyi düşünmez. İtirafçıları kullanırkullanır ve posasını çıkardıktan sonrabir kenara atıverir. Bütün itirafçılarınkaderi bu olmuştur. Mustafa Duyarbuna örnektir. Kaldığı hapishanede,işbirliği yaptığı devletin elinde, dev-letin Nurişler çetesi tarafından öldü-rülmüştür. Açıktır ki itirafçıya, iş-birlikçiye hiç kimse değer vermez.

Halk düşmanlarıyla işbirlikçili-ğinin hiçbir gerekçesi yoktur ve meş-rulaştırılamaz. Halkın mücadelesineihanetin hiçbir gerekçesi yoktur, ola-maz ve hiç bir koşulda da meşrulaş-tırılamaz, savunulamaz. İhanetin, iş-birlikçiliğin cezası ölümdür. Bu yüz-yıllardır böyledir. Yüzyıllardır ihanetinbedeli ölümdür. Her suçun bir cezası

vardır. Suçun boyutuna göre cezaşekillenir. Tarihteki en büyük suç,halka ve vatana ihanet suçudur. Em-peryalizmle, faşizmle işbirliği yap-maktır tarihin en büyük suçu vecezası da kesin olarak ölümdür.

EMPERYALİZME VEFAŞİZME KARŞI DİRENİŞHAKLI VE MEŞRUDUR,İTİRAFÇILIKLA BUHAKLILIK VE MEŞRULUKGÖLGELENEMEZ!

Nuriye ve Semih'in direnişlerininortaya çıkardığı gerçeklik, tek başınafaşizmin aczi ve çaresizliği değildir.Aynı zamanda emperyalizme ve fa-şizme karşı direnişlerin tarihsel vesiyasal olarak haklı olduklarıdır. Çün-kü halkların çıkarlarının önündekitemel engel ve halkların yaşadığıher türlü sorunun kaynağı emperya-lizmin sömürüsü ve şiddetidir. Yok-sulluğun, işsizliğin, açlıktan ve has-talıktan ölümlerin, savaşların, uyuş-turucu ve yozlaşmanın, adaletsizliğinsorumlusu ve kaynağı emperyalizminsömürüsü ve işbirlikçi iktidarların

TARİH, DERSİM İSYANINI İHANETİYLE DEĞİL,DİRENİŞİYLE KAYDETTİ

Dersim isyanı, kahramanlıklarıyla birlikte ihanetleri deiçinde barındıran bir tarihtir. Kürt halkının kurtuluşunakendini adayan Alişer, katledilinceye kadar Dersim'dekiçarpışmalara yön verdi. Dersim halkının yüreğinde kahramanolarak yer aldı.

Dersim celladı General Alpdoğan, Seyit Rıza'nın yeğeniRayber Qop'u satın aldı. Ve "Ya amcan Seyit Rıza'nınkellesi ya da Alişer'in kellesi, tercih sana ait" dedi. O da,yine satılık Zeynel Ali'yle Topi'yi ikna ederek, Alişer ile

karısı Zarife'yi öldürtüp, başlarını keserek General Alpdoğan'ahediye etti.

Bir başka ihanet ise, Bahtiyar aşiretinin önderi ŞahinBey'in katledilmesidir. Şahin Bey çatışmalarda büyükkararlılık göstermişti ve halkın gözünde “Dersim'in şahanıydı.”Şahin Bey, üvey kardeşi Pırco Hıdır ve arkadaşları tarafındanöldürüldü. Başını kesip Hozat'a götürdüler ve ödül aldılar.

Çatışmalar sırasında, Ovacık Senkan Deresi'ne geçenSeyit Rıza'nın aile efradı; çoluk çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden hepsi katledildi. Kendi canlarını kurtarmakiçin kendi halkına ihanet edenler, halk tarafından lanetlendi.Bugün de hala lanetle anılmaya devam etmektedirler.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN6

Page 7: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

uyguladıkları faşizmdir. Bu nedenlede emperyalizme ve faşizme karşıdirenişler haklı ve meşrudur.

Emperyalizme ve faşizme karşıdirenmenin meşruluğuyla birlikte,esas olan ise kapitalist düzenin de-ğişmesinin, faşizme karşı halk de-mokrasisinin zorunluluğudur. Bu zo-runluluğu yaratan, toplumlar tarihininyasalarıdır. Bu yasaların önüne ge-çilemez, bu yasaların zorunluluğudeğiştirilemez. Halk düşmanlarınıntankı, topu, silahları, teknolojileri,itirafçılarının gücü, toplumlar tarihininve bilimin yasalarını değiştirmeyeyetmez. Değil Berk Ercan onlarca,yüzlerce itirafçı da getirseler, biliminyasalarını değiştiremezler.

Haklı ve meşru olan halktır, halkındirenişidir, halkın çıkarlarıdır. AKPfaşizmi iftiralarla, komplolarla, ikigenç eğitimciyi haksız hatta hukuksuzyere tutuklamasını, iki genç eğitimciyiişten atmasını, iki genç eğitimciyiişe iade etmemesini, bunun için on-ların aç kalmak zorunda olmalarınıaçıklayamaz, meşrulaştıramaz.

AKP uşaklığını yaptığı emperya-lizmin iftira yöntemine başvuruyor.Amerikan emperyalizmi Irak'a sal-

dırırken kimyasal silah olduğu yala-nına başvurmuştu. Bunu televizyon-lardan, basından sürekli tekrarladılar.Halkları aldattılar ve Irak'ı katliamla,bombardımanla işgal ettiler. Ve yıllarsonra Irak'ta aslında kimyasal silaholmadığı gerçeği ortaya çıktı. Ancakiftira ve yalandan vazgeçmediler. Busefer Suriye'ye saldırmak için, Suri-ye'nin kendi halkına zulmettiğini,kimyasal silahlarla katlettiğini söy-lediler. IŞİD eliyle katliamlar yaparakSuriye’nin üzerine yıkmaya çalıştı-lar.

Bugün AKP efendilerinden öğ-rendiği yöntemlere sarılıyor. 15 yılönce "Erdoğan Kaldi dedi ki" diyebaşlayarak devrimcilere karşı komp-lolar kurdular. Yüzlerce kişiyi göz-altına alıp onlarcasını tutukladılar veyıllarca haksız ve hukuksuz bir şekildehapsettiler. Bugün de "Berk Ercandediki" diyerek aynı halk düşmanıyönteme sarılıyorlar. Onbeş yıl önceErdoğan Kaldi her şeyi biliyordu,bugün de Berk Ercan her şeyi biliyor.Hiç kimsenin her şeyi bilmesi müm-kün değildir. Berk Ercan'ın bildiğiniiddia ettikleri AKP faşizminin dev-rime, devrimci mücadeleye, halkınhak ve özgürlükler mücadelesine,Nuriye ve Semih nezdinde kullandığıdirenme hakkına yönelik saldırısıdır.Bu saldırı ile Nuriyeleri öldürmek,devrimcileri susturmak istiyorlar.

Ancak Semih susmadı, Nuriyesusmadı, devrimciler susmadı, halksusmuyor... Susmayacak... Adalet-sizlik, yoksulluk, açlık olduğu sürecezulme karşı direnenler, adalet içinmücadele edenler her zaman olacaktır.Komplolarla, itirafçılarla halkın mü-cadelesi engellenemez.

Bu komplonuz da çökecek. Buitirafçınız da tarihin çöplüğüne gi-decek. Siz de, sizin kokuşmuş veher yanından irin akıtan düzeninizde tarihin çöplüğüne gitmekten kur-tulamayacaksınız.

İki direnişçiye, onlar, yüzler, binlerkatıldığında kaçacak hiçbir yerinizkalmayacak. Halkın gücünün önündehiçbir engel duramaz. Vietnam, Çin,Küba, Sovyetler'de yaşadıklarınızıyaşamaktan kurtulamayacaksınız.Halkları teslim alamayacaksınız. Di-renişin adını unutturmak istiyorsunuz,direnişin esamesi yaşamasın diyetüm bu saldırılarınız ancak direnmeyihalklara unutturamazsınız. Halk aslaunutmayacak, biz ölsek de bu top-rakların her köşesine direniş tohumlarıekerek öleceğiz. Ve siz o tohumlarınyeşerttiği direnişler içinde boğulupyok olacaksınız.

Sonuç olarak;

1-İtirafçılık faşizmin çaresizliğidir,acizliğidir. Baskı, işkence, yasakla-malar, yasalar yetmediğinde başvur-duğu bir yöntemdir.

2-Direnen iki emekçi karşısındaacizleşen faşist AKP iktidarı, itiraf-çılığa sarılıyor. İtirafçılara sarılarakdirenenlerin haklılığını, meşruluğunugölgeleyemez, adaletsizliğini meş-rulaştıramaz.

3-Halkların emperyalizme ve iş-birlikçilerine karşı direnişleri meş-rudur, haklıdır. Çünkü; halkların yok-sulluğunun, işsizliğinin, açlığınınkaynağı emperyalizmin ve işbirlik-çilerinin sömürüsü ve şiddetidir.

4-Tarihsel ve siyasal olarak haklıolan halkların direnişidir. Bu haklılığıyaratan toplumlar tarihinin gelişimidir,bilimin toplumsal yasalarıdır. Hiçbirgüç, hiçbir yöntem toplumlar tarihininyasalarının ve bilimin yasalarınınönüne geçemez.

5-Direnişi bitirmek için her türlüyöntemi deneyen, direnişçileri tu-tuklayan, tecrit eden, direnişçilerinavukatlarını tutuklayan, direnişe des-tek olanlara saldıran AKP faşizmi,itirafçı kullanarak, komploya başvu-rarak direnenleri yenemez.

6-İtirafçılık halk düşmanlığıdır.Halk düşmanlarıyla işbirliği yap-

Emperyalizme ve faşizme karşıdirenmenin meşruluğuyla birlik-te, esas olan ise kapitalist düzenindeğişmesinin, faşizme karşı halkdemokrasisinin zorunluluğudur.Bu zorunluluğu yaratan, toplum-lar tarihinin yasalarıdır. Bu ya-saların önüne geçilemez, bu ya-saların zorunluluğu değiştirile-mez. Halk düşmanlarının tankı,topu, silahları, teknolojileri, iti-rafçılarının gücü, toplumlar ta-rihinin ve bilimin yasalarını de-ğiştirmeye yetmez. Değil BerkErcan onlarca, yüzlerce itirafçıda getirseler, bilimin yasalarınıdeğiştiremezler.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

7DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 8: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

maktır. Onurunu, kişiliğini düşmanınayakları altına atmaktır. Halkın öz-gürlüğü ve vatanın bağımsızlığı mü-cadelesine karşı işlenmiş bir suçturve halka ve vatana karşı işlenen busuçun cezası ölümdür.

7-Bundan önceki komploları di-renerek, mücadele ederek boşa çı-kardık, bu komplolarını da direnerek,mücadele ederek boşa çıkaracağız.Değil bir Berk Ercan, onlarca itirafçıçıkarsalar da haklı ve meşru olan birdirenişi boğmaya güçleri yetmez.

SÜMSÜK HAİNsattın halkını

bir tas çorba

bir dilim ekmek vereni

ve yoldaşım dediklerini sattın

"yiğitliğe leke sürdürmeyen"

kendini rambo sanan sümsükhain

bir ihanet çemberindesin

adın dört harf hain

sana inanları

halkını umudunu

sattın

tükürdün içine

yediğin ekmeğin

Bekle bekle!

belki seni "rambo" yaparfaşizm.

Ama unutma ki

düşman düşmanken bile

tutmaz kendi ininde bir haini

olmayan aklını

çürümüş kalbini satsan bile

işi bitince

süpürecek seni lağım deliğine

sümsük hain

bir ihanet çemberindesin

adın bile tiksinti veriyor

kaldıysa bir arpacık beynin

iki damla kanın

aç kulağını

dinle

canını kurtarmak için

iftiralarınla

yüzlerce insanı işkenceleregönderdin

sen

her gün öleceksin

Ve siz halk düşmanları

sevinmeyin

bitmeyecek halkın kavgası

yüzlercemizi de hücrelereatsanız

kök salmışız vatanımıza

halkı bitiremezsiniz

Hırsız gibi gelip gideceksiniz

Tenekelerin içindekorkuyorsunuz

Elleri kenetli halkımın

Gözlerinden korkuyorsunuz

Çok iyi biliyorsunuz ki,

Kenetli ellerini açacak halkım

Elleri konuşmaya başlayacak

Milyon kere milyon el

Gırtlağınıza yapışacak.

Yok olup gideceksiniz

"devrimciler ölür ama

devrimler durmaz sürer"

asla bitmez halkın kavgası

değil mi ki sürüyor açlık

değil mi ki kan döküyorfaşizm

değil mi ki iki göz kondumuzuelimizden almak istiyor

Halkım eninde sonunda

hakkını alacak

ne senin ihanetin

ne de faşizm

durduramaz halkın coşkunakan selini

Ey halkın evlatları

Demir kafesle de kapatsalargökyüzünü

vatan bizim halk bizim

Kuşatsalar caddeleri

Sokaklar bizim

Tutsak etseler birimizi

Milyonlarca aç bizim

halkın zaferini

halkın elleri getirecek

FAŞİZMİN İŞİ BİTTİĞİNDEİTİRAFÇININYATACAK YERİ, KAÇACAKBİR DELİĞİ BİLE KALMAZ

*Mustafa Duyar itirafçı halk düş-manlarından birisidir. Öncelikle ör-gütünden kaçmış ve düşmana sığın-mıştır. Devlet Mustafa Duyar'ı kul-lanmaya çalışmış, ancak Mustafa Du-yar'ın kullanılacak bir yanı kalmamıştı.

Mustafa Duyar, kaldığı hapisha-nedeki hücresinde kafasına 3 kurşunsıkılarak öldürüldü. Daha sonra Nu-rişler çetesi lideri Nuri Ergin, bir ha-pishane isyanında "Bu devlet banaMustafa Duyar'ı öldürttü. Gidin VeliKüçük'e sorun" diyordu. Yani MustafaDuyar'ı öldürme emrini ya Veli Kü-çük'ten almıştı, ya da Veli KüçükMustafa Duyar'ın öldürüleceğindenhaberdardı.

Sonuç olarak Mustafa Duyar, iti-rafçıların devlet tarafından kullanılarakişi bittikten, posası çıkarıldıktan sonrabir kenara atılacağının açık resmidir.

İnancına, davasına ihanet edenindeğeri olmaz, kişilği, onuru olmaz.Birgün bir köpek gibi öldürülerekbir kenara atılıverir.

*Abdülkadir Aygan devletin iti-rafçılaştırarak Kürt halkına karşı kul-landıklarından birisiydi. Devlet Ab-dülkadir Aygan'ı, 1990'lı yılların ba-şında, adam kaçırma, işkence, cinayetgibi işlerinde kullandı. Bir itirafçıolan Aygan adım adım bir kontraelemanına dönüştürüldü. Devlet, Ay-gan'ı kullanıp kullanıp daha sonrabir kenara attı.

Aygan da yıllar sonra devlet eliyleişlediği cinayetleri, itiraf etti.

Kürt milliyetçi hareket içinde dev-letin itirafçılaştırdıklarından birisi deŞemdin Sakık'tır. Şemdin Sakık bugünhala hapishanededir ve devlet tara-fından gizli tanık olarak kullanıl-maktadır.

Görülmektedir ki, itirafçılar kendihalkına, kendi tarihlerine, yoldaşlarınaihanet edenlerdir ve hiçbir değerleriyoktur.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

88

Page 9: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

��Biz diyoruz ki;İtirafçılık, savunduğu ilke, değer ve düşüncelerine ihanet ederek düşmanla anlaşmak,kendi bencil çıkarları için, onurundan, ahlakından, her türlü değerinden vazgeçmektir. Çürümeyi, tükenmiş-liği temsil etmektir itirafçılık.

�Biz diyoruz ki; Hiçbir halk itirafçılığı, muhbirliği kabul etmez. İtirafçının yüzüne tükürür Anadoluhalkı. Halk reddeder ihanetçileri. Reddetmekle kalmaz, hesap sorar. Yaşadığı coğrafyadan kovar.

�Biz diyoruz ki; İtirafçılık, düşmanla işbirliğine girerek her şeyini satan halk düşmanlığının en aşağılıkbiçimidir. İtirafçılığı şu ya da bu nedenle kabul eden bir kişinin artık dönüş yolu yoktur, işkenceden, katliamafaşizmin her türlü pis işini yapan alçaklara dönüşürler.

�Biz diyoruz ki; İtirafçı, zayıf kişilikli, korkak, bencil, özünde kişiliksiz birisidir. Faşizmin itirafçılaştır-ma politikasını uyguladığı tipler öyledir. Değerlerini kirletenler, mücadelemizi durdurmaya çalışan ihanetçi-ler de direniş karşında mağlup olurlar. İtirafçıların ahlakları, değerleri, namusları yoktur. Her an her şeyi sata-bilir, her an her şeye ihanet edebilirler. Sadece ve sadece kendilerini düşünürler. Faşist devlet, itirafçıları kul-lanır kullanır ve posasını çıkarıp bir kenara atar.

�Biz diyoruz ki; İtirafçılık; faşist devletin çaresizliğidir. İtirafçılık devletin yalancılığı ve iftiracılığıdır.Sınıflar mücadelesinde başka türlü sonuç alamamasının acizliği içinde başvurduğu bir yöntemdir. Ama bu daoligarşiye çare olmaz. Oligarşik devletin yetkililerinin: "Şimdiye kadar çıkardığımız itirafçılık-pişmanlıkyasalarının hiçbirinden istediğimiz sonucu alamadık" demeleri bunun sonucudur.

�Biz diyoruz ki; Şerefsiz yaşamaktansa şerefle ölmek, yalvarmak yerine zora başvurmak, başkasınadeğil kendine ve kendin gibi olanlara güvenmek, nerede ve nasıl olursa olsun, hainlere boyun eğmemek paro-lamızdır.” "... Ulusal kurtuluş savaşının haklı bayrağını emperyalizmin saldırgan politikasına karşı hep bera-ber dalgalandıralım..."

�Biz diyoruz ki; İhanetlere karşı yürüttüğümüz savaş Türkiye solu adına, Türkiye devrimi adına yürütü-len bir savaştır. Savunduğumuz solun adaletidir, devrimin adaletidir, devrimin ta kendisidir... İşte bu yüzdenihanete karşı zaferimiz, yalnızca üç-beş ihanetçinin etkisizleştirilmesinin ötesinde ideolojik olarak, siyasalolarak, örgütsel olarak daha yüksek düzeyde bir birliğe ulaşmamızla sonuçlanır. İhanete karşı mücadele süre-cinde devrim yürüyüşümüzü sürdürdük, sürdürüyoruz.

�Biz diyoruz ki; İhanet edenler geçtikleri tarafta da içten bir kabul göremezler kesinlikle. Orada da güve-nilmez onlara. Çünkü dün bulunduğu safa ihanet eden, yarın yeni safına da ihanet edebilir. Bu iki kere ikinindört etmesi kadar kesindir. Evet, ihanetin, hainliğin kaderi de budur gerçekte. Hainlere kimse güvenmez.Zulme karşı mücadele, ihanetlere ve yenilgilere rağmen elbette bitmez. Yeni yeni direnişler birbirini izler.

�Biz diyoruz ki;Hainler tarihin hangi döneminde olursa olsun hep nefretle hatırlanırlar. Tarihe ihanetçi-nin adı kara bir leke olarak geçer. Ezenle ezilen arasındaki savaş çetindir. Bu savaşta halkın yanında olanlarhalkı için kendini feda edenler Bedreddinler, Pir Sultanlar gibi efsaneleşmişlerdir. Ama böylesi savaşlardakorkularına, kaygılarına yenilen, çeşitli vaatlere kapılıp halkın safını terk edenler ise ihanete sürüklenmiştir.Geçmişte yaptıklarını bir kenara atarak dostlarına, kavga arkadaşlarına, halkına sırtını dönerek egemenlersafına geçerler. O güne kadar kendilerini var eden tüm değerlere ihanet ederler.

�Biz diyoruz ki; İtirafçılık, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz, savunulamaz. İtirafçının cezası ölümdür.Halkın adaleti karşısında hiçbir şey gizlenemez, saklanamaz. Er ya da geç halkın adaleti hem ihanetçilerinhem de onları zorlayanların yakasına mutlaka yapışır.

�Biz diyoruz ki; İhanetçileri eninde sonunda bulacak ve cezalandıracağız. Hafızamız hep güçlü oldu;ihaneti, ve ihanetçileri asla unutmadı. Aklımızdalar. İhanetlere karşı mücadelemiz, tarihimizin onur duyaca-ğımız bölümlerinden, Türkiye ve dünya solu için tarihsel önemi ve öğreticiliği olan direniş örnekleriyle dolu-dur. Çünkü ihanet başladığı an ideolojimize, ahlakımıza, değerlerimize bir saldırıya dönüşür. İtirafçı, oligar-şinin kontra saldırılarının sözcüsüdür. Faşizm yazar, itirafçı okur. Kadroların ve taraftarların iradesi, güveni,şehitlere ve geleneklere bağlılığı ile faşizmin ve itirafçıların iftiraları yerle bir edilir. Yüzlercesi tutsak edilse,binlercesi öldürülse de direniş ve mücadele bitmez.

9

Biz diyoruz ki;� İTİRAFÇILIKİTİRAFÇILIK

Page 10: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN110

Devrimcilik ve sosyalistlik iddiasındabulunmak, silahlı mücadele sürdürmek,kimseyi, hiçbir örgütü, çürümekten veyozlaşmaktan korumaz. FARC ve PKKgerçeğinde bir kez daha görülen budur.Emperyalistlerin ve burjuva politikacılığınbataklığa çevirdiği bir dünyada, bu ba-taklığa batmamanın tek yolu, Marksist-Leninist olmak, Marksist-Leninist ilke-lerle savaşmaktır.

Bir kez sömürücülerle, katliamcılarlabarış ve uzlaşma yoluna girildiğinde,emperyalizmin, burjuvazinin düzeni al-tında yaşamak kabul edildiğinde, o ba-taklığa saplanmak kaçınılmazdır.

Bugüne kadar bunun dışında kalantek bir örgüt yoktur. Barış, ateşkes, an-laşma yolundan gidip teslim olanlarınhepsi, şu veya bu derecede yozlaştılar.

Tasfiyecilik Sadece ÖrgütselTasfiye İle Kalmaz;Tüm Değerlerin TasfiyesiyleDevam Eder

Başlangıç noktası, ideolojik olarakteslim olmaktır. PKK de, FARC da,önce ideolojik olarak bittiler, tüken-diler.

Devrim imkansız, sosyalizm müm-kün değildi. Sosyalist sistemin yıkıldığı,emperyalistlerin tam hakim olduğubir dünyada ise, halklara güvenerekbir şey yapılamazdı.

O zaman geriye iki yol kalır:

Ya silahları bırakır, düzene katılır-sınız; ya da silahlarınızla birlikte, dü-zenin silahlı bir gücü olursunuz.

Ki bu iki yol, aslında tek bir yoldurve sadece biçimi değişiktir.

Teslimiyetçilik ve tasfiyecilik, sa-dece iktidar hedefinden vazgeçmek,"strateji değiştirmek" değildir: Aslolan,ideolojik, ahlaki, kültürel, tüm değer-lerin tasfiyesidir.

Bu değerler tasfiye edilmeden, oli-garşiye karşı savaşta binlerce şehidiolan bir hareket, ABD'nin kara ordu-suna dönüşebilir mi? Her şey bir yana,şehitler o hareketin yakasına yapışır.Ama teslimiyet, uzlaşma, tasfiye yolunagirenlerin ilk tasfiye ettikleri şeylerdenbiri de, şehitlerine olan bağlılıkları,borçları ve sözleridir.

Hiçbir ulusal ve sosyal kurtuluşhareketi, şehitlerini çiğnemeden, düzenbataklığına giremez. PKK'den FARC'a,dünün Devrimci Yol'undan Tupama-rolar’ına kadar, düzen bataklığına gö-mülen ne kadar siyasi hareket varsa,bilin ki önce şehitlerini silip atarlarbeyinlerinden ve yüreklerinden. Sonrasırasıyla tüm değerler atılır.

Atılır ki, uzlaşmacılık, legalizm,işbirlikçilik yolunda rahat yürünebilsin.

FARC Mal VarlığınıAçıkladı

Soru 1: "SAVAŞ TAZMİNATI"NIÖDEMEK, GERİLLA ÖRGÜTÜNEMİ DÜŞER?

Bugüne kadar birçok örgüt, em-peryalizmle ve faşist diktatörlüklerlemasaya oturdu, ateşkes yaptı, anlaşmaimzaladı. Fakat ilk kez, biri, anlaşmanınmaddelerinden biri olarak "mal varlı-ğını" açıkladı:

Gazetelerle haber şu şekilde yeraldı:

"Kolombiya'da FARC'ın mal varlığı

açıklandı.

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçle-ri'nin (FARC), Birleşmiş Milletler'e (BM)sunduğu, 320 milyon doları aşan malvarlığı listesi kamuoyu ile paylaşıldı.

FARC üst düzey yöneticilerindenPastos Alape, Kolombiya BaşsavcısıNestor Humberto Martinez'in, çatış-manın kurbanları yararına kullanıla-bilecek şekilde değerlendirilemeyeceğiyönünde eleştirilerine hedef olan lis-tenin, "mümkün olan en büyük titizlikle"hazırlandığını belirtti." (cumhuriyet.com.tr, 25 Ağustos 2017)

Haber şöyle devam ediyor:

"Tutarı 150 milyon ABD dolarınıbulan taşınmazların yanı sıra 320 kilo-gramın üzerinde altının yer aldığı listede,"meyve sıkacakları", "kahve fincanları"gibi birçok malzemenin de bulunması,ülkede polemik konusu olmuştu."

Söz konusu olayın düzeltilecek biryanı yok; çünkü her yanıyla, teslimi-yetçiliğin ve tasfiyeciliğin aczini yan-sıtıyor.

FARC'ın mal varlığı, "çatışma kur-banlarına" tazminat olarak verilecek-miş.

Onyıllardır Kolombiya'da katledilenonbinlerce kişinin katlinden FARC mısorumlu ki, tazminatı FARC ödüyor?

Gerilla savaşı boyunca her ülkedeölümler olur ve bu ölümlerin sorum-lusu, oligarşik diktatörlüktür.

Başka türlüsü kabul edilemez.

Fakat teslimiyet ve tasfiye yolunagiren FARC, o kadar aciz, güçsüz veiradesiz bir durumdadır ki, 57 maddelikateşkes anlaşmasının 56 maddesi, Ko-lombiya yönetimi tarafından değişti-

FARC'dan PKK'ye KAÇINILMAZ SON:TESLİMİYET, TASFİYE VE YOZLAŞMA

SAVAŞAN ARINIR, GÜÇLENİRTESLİM OLAN, ÇÜRÜR, YOZLAŞIR!

Page 11: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

rildiği halde, bu anlaşmayı yine dekabul etmiştir.

Böyle bir teslimiyetçi ruh halinin,kabul etmeyeceği hiçbir şey yoktur.

İşkencede sonuna kadar çözülenleriçin kullanılan "tamam, İkinci DünyaSavaşı’nı da ben çıkardım, ABD baş-kanını da ben öldürdüm" deyişi,FARC'ın durumuna denk düşmektedir.

FARC öylesine teslim olmuştur ki,gerilla savaşı boyunca meydana gelenölümlerin sorumluluğunu da üstlen-miştir.

Tıpkı, İmralı'da Öcalan'ın oligarşiyiyargılamak yerine, sözlerine "asker ai-lelerinden özür dileyerek başlaması"gibi.

Düzenle "Mal VarlığıAçıklaması" AnlaşmasıYapmak, Sömürü DüzeniniAklamaktır

Düzenle "MAL VARLIĞI AÇIK-LAMASI” anlaşması yapmak; devrimcimücadelenin meşruluğunun reddi, sömürüve soygun düzeninin meşrulaştırılması-dır.

Sanki Kolombiya halkını soyan ge-rilla örgütleri!

Mağdurlara ödenecek tazminatı ge-rillanın mal varlığıyla telafi etmek,sömürü soygun düzeninin meşrulaştı-rılmasıdır.

"Mağduriyetler"in sorumlusu, gerilla

örgütleri değil, emperyalizm ve işbir-likçi oligarşilerdir.

Mağdur olanlara ödenecek maddimanevi bir bedel varsa, bunu emperyalizmve işbirlikçi oligarşiler ödeyecektir.

Tersini kabul etmek, KENDİNİ İN-KARDIR, EMPERYALİST HAYDUT-LUĞU ONAYLAMAKTIR.

Yapılan tam da budur zaten.

Soru 2: SAVAŞAN BİR ÖRGÜ-TÜN "MAL VARLIĞI" OLUR MU?

"Tutarı 150 milyon ABD dolarınıbulan taşınmazların yanı sıra 320 ki-logramın üzerinde altın..."

Açıklanan listede bunlar yer alı-yor.

47 yıldır emperyalizme ve oligarşiyekarşı mücadele eden bir hareketiz.

Bir devrimci örgütün 320 kilogramaltınının olması, asla normal bir şeydeğildir.

Nasıl elde edilir 320 kilo altın?

Yoksul halktan toplanarak mı?

Bunun olmayacağını biliriz.

Dost da düşman da bilir ki, devrimcihareket, 1991'den bu yana kamulaştırmaeylemi yapmamaktadır. Tüm giderlerinihalktan aldığıyla karşılar. Halkın des-teğiyle yaşayan bir örgütün de yüzlercekilo altın stoklayamayacağı açıktır.

FARC'ın açıklayacağı bir şey varsa,mal varlığı değil, bu varlığın nasıl eldeedildiğidir?

Bir örgütün elinde bir para varsa,bunu savaşını güçlendirmek için kul-lanır. Stok yapmaz.

Bir örgüt tüm imkanlarını, maddigücünü, silahlı savaşı geliştirmek,halkın mücadelesini büyütmek içinkullanır. "Biriktirmez".

Çünkü devrimci bir örgütün birik-tirmeye ihtiyacı yoktur; yarın, ülkenintüm altınları, ve tüm zenginliklerihalkın olacaktır zaten.

FARC, dünya tarihinde 320 kiloaltın stoklayan ilk "devrimci" örgüt,

ilk "gerilla hareketi" olmuştur.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bumal varlığında bir yozlaşmanın sözkonusu olduğu açıktır. Bu yozlaşmanasıl gerçekleşmiştir, bilmiyoruz, amabir yozlaşma olduğunu biliyoruz.

Bunun açıklamasını yapmak ise,FARC'ın dünya halklarına ve devrim-cilerine borcudur.

Eğer ortada, bir ulusal ve sosyalkurtuluş hareketinin varoluş koşulunuaşan BÜYÜK PARALAR, BÜYÜKSİLAHLAR dönüyorsa, bilin ki, oradabir yozlaşma, orada bir kirlenme, oradabir çürüme vardır.

Teslimiyet ve "Barış"Masalarındaki İdeolojikSefalet

FARC, PKK, ETA ve diğerleri: Ku-rulan hiçbir masada, barış yoktur, uz-laşma yoktur, müzakare yoktur.

FARC, yukarıda belirttiğimiz gibi,üzerinde anlaşılan 57 maddelik listenin56 maddesi Kolombiya faşist yönetimitarafından değiştirilmiş olmasına rağ-men bu anlaşmayı kabul etmiştir.

BURADA BİR TARAFIN DİĞERTARAFIN İRADESİNİ İTİRAZSIZKABUL ETMESİ VARDIR.

PKK açısından da durum farklı de-ğildi; müzakere adını verdikleri masada,kimlerin oturacağına bile MİT karar ve-riyordu, Öcalan'ın dışarıya göndereceğiyazılar, MİT'in denetiminden geçiriliyor,uygun bulunmayan yerler, Öcalan tara-fından itirazsız değiştiriliyordu ve Öcalan,bunun böyle olduğunu sanki çok normalbir şeymiş gibi anlatıyordu.

ETA, "silah bırakıyorum" açıklamasıyaptığında İspanya İçişleri Bakanlığı,şu aşağılayıcı açıklamayı yapmıştı:"Kendileri bilir, yapacakları en iyi şeykendilerini yok etmek."

Ve ETA, bu açıklamaya karşın üs-tüne üstlük, silahlarını eritti.

Eriyen önce ideolojidir.

Devrimin ideolojisi, sosyalistideoloji, binlerce yılın değerle-riyle donanmış güçlü bir ideo-lojidir. Devrimci ideoloji örgüt-leri, kişileri, yozlaşmadan, çü-rümeden uzak tutar.

Burjuva ideoloji ise, çürü-menin ideolojisidir. Çünkü, em-peryalizm, çürüyen ve asalakkapitalizmdir. Bu düzeni savu-nanın çürümeyi ve asalaklaş-mayı savunması kaçınılmazdır.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

11DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 12: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN112

Bu masalarda "iki irade" yoktur.

TESLİM OLAN ve TESLİMALAN VARDIR.

ESAS OLAN İDEOLOJİLERİNÇARPIŞMASIDIR.

İDEOLOJİK TESLİMİYET, KA-RARGAHIN ÇÖKMESİDİR.

KARARGAHI ÇÖKEN BİR HA-REKET, HER YÖNE SAVRULUR,HER TÜRLÜ SEFALETE DÜŞER.

Bugün yaşanan da budur.

FARC, 320 kilo altının da gösterdiğigibi, daha savaşırken, daha düşmanakurşun sıkarken, yozlaşmış, çürüm-üştür.

PKK'nin ideolojik çürüyüşü, onuABD'nin kara ordusu olma noktasınakadar getirmiştir.

İdeoloji, bir hareketi, bir yerdetutan, onun NE YAPIP NE YAPMA-YACAĞINI belirleyen güçtür.

Devrimin ideolojisi, sosyalist ideo-loji, binlerce yılın değerleriyle donan-mış güçlü bir ideolojidir. Devrimciideoloji, örgütleri, kişileri, yozlaşma-dan, çürümeden uzak tutar.

Burjuva ideoloji ise, çürümeninideolojisidir. Çünkü, emperyalizm, çü-rüyen ve asalak kapitalizmdir. Bu dü-zeni savunanın çürümeyi ve asalak-laşmayı savunması kaçınılmazdır.

Devrimci ideolojiden, sosyalistideolojiden kopanların gideceği tekyer, BURJUVA İDEOLOJİSİDİR. Baş-ka gidecek yer, başka savunulucak birideoloji yoktur.

Ateşkes masalarından geçen herörgüt, burjuva ideolojisini kabul ediyordemektir; devamında işte bu ve benzeri

yozlaşma örneklerinin yaşanması ka-çınılmazdır. Daha vahimlerine de tanıkolacağımız kesindir.

İktidar İddiasını Kaybetme,Sosyalizm İnancınınKaybolmasının Sonucudur.Sosyalizme İnançsızlaşanlarİçin, "İktidar Ne İçinAlınacak?", "İktidardaNe Yapılacak?" SorusuBoşluktadır.

FARC, uzun yıllar ülkenin büyükbir bölümünü denetimi altında tuttu,iktidar için bir stratejisi, planı, çıkışıolmadı.

FSLN (El Salvador), uzun yıllar ül-kenin yüzde 51'ini denetim altında tuttu.Bunu statüye çevirdi; İktidarı devralmakiçin bir strateji geliştirmedi.

NKP (Nepal Komünist Partisi), ik-tidarı alabilecek güç ve aşamaya geldi,başkent Katmandu'yu kuşattı, "BurjuvaDemokratik Devrim aşamasındayız"diye, burjuvaziyle işbirliği yaptı.

PKK; hiçbir zaman iktidar hedefliolmadı. İmralı da iktidarı hedefleme-menin teorisini yaptı. ABD'nin karaordusu oldu.

Bugün ülkemizde legalizm batak-lığını dolduran ÖDP'sinden TKP'sine,SDP'sine kadar tüm bu güçlerin lega-lizm bataklığına yolculuğu sosyalizmeinançsızlaşmalarıyla başlamıştır.

Sosyalizme inançsızlaşmak, hede-fini kaybetmektir. Hedefini kaybeden,kendini Marksizm-Leninizmin ışığın-dan mahrum eden, kendini emperya-lizmin bataklığında bulacaktır.

Sonuç: 320 Ton Altın, OchaoDavası, Yozlaşma Ve İhanet

12 Haziran 1989; Küba'nın Anga-lo'daki silahlı güçlerinden sorumluolan Tümgeneral Arnaldo Ochoa veDevrimci Silahlı Kuvvetler (FAR) veİçişleri Bakanlığı (MININT)’ndaki di-ğer beş yüksek rütbeli subay tutuk-landılar.

Ochoa'nın suçu, Angola'da devrimcibir savaş içindeyken, rüşvet, zimmetinepara geçirme ve uyuşturucu işine bu-

laşmaktı.

Hemen tutuklandı. Ochoa yargılandıve sonuçta ölümle cezalandırıldı.

Castro, bu suç karşısında devrimciadaletin neden en katı ve en sert bi-çimde uygulanması gerektiğini şöyleaçıklıyordu:

"Dünyada pek çok insan şaşırdı;bazıları bu işe oldukça önem verdiği-mizi düşünüyor. Çünkü dünyanın pekçok yerinde böyle olayların hiçbirönemi yoktur. Zimmete para geçirme,hırsızlık, disiplinsizlik, dokunulmazlıkve kirli işlerin önemi yoktur. Onlarher gün meydana gelmektedir.

Fakat bizim için onlar büyük önemtaşıyor. Ve hakettikleri önemi onlaraveriyoruz." (Fidel Castro. Angola Sa-vaşı ve Ochoa Davası, s.71)

Burjuva ideolojisinde, bunlar nor-maldir. Kapitalizmin kirli ilişkilerinde"ihanet, korkaklık, teslimiyet, bencillik,kendi yaşamı ya da çıkarları için ül-kesini, halkını, hatta ailesini, sevdik-lerini satmak", rüşvet, yolsuzluk, yalan,hile... olağandır.

Ama devrimci ideoloji öyle bak-maz.

Bakmadığı içindir ki, Ochoa ceza-landırılmıştır.

Castro, "bu kişilerin bu işten 3.5milyon dolar kazandıklarını sanıyoruz"diyordu. 3.5 milyon dolar.

Ve bir örgüt, 320 ton altın stoklu-yor.

Devrimci değerlere uygun olmayantüm yollardan elde edilen para vediğer maddi imkanlar, bir örgütü çü-rütür.

TİKKO'nun yaşadığı olay (bazıyöneticilerinin uyuşturucu ticaretinekarışması) çürümenin boyutunu gözlerönüne seren çarpıcı örneklerden biri-dir.

Devrimci bir örgüt, devrimci biriktidar, hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti,soygunu, devrimci değerlere uygunolmayan her türlü yoldan para kazan-mayı yasaklar.

İktidara aday bir devrimci örgütveya iktidar olmuş bir devrimci parti,halka her kuruşun hesabını verebilmeli,tek bir kuruşun bile çalınmasını önle-

Devrimci bir örgüt, devrimcibir iktidar; hırsızlığı, yolsuzluğu,rüşveti, soygunu, devrimci değer-lere uygun olmayan her türlü yol-dan para kazanmayı yasaklar.

İktidara aday bir devrimci ör-güt veya iktidar olmuş bir dev-rimci parti, halka her kuruşunhesabını verebilmeli, tek bir ku-ruşun bile çalınmasını önleyecekmekanizmaları geliştirmelidir.

Tersi, ihanettir.

Page 13: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

yecek mekanizmalarıgeliştirmelidir.

Tersi, ihanettir.

Castro, Ochao davasıiçin şunu söyler sonuçolarak: "Aslında, denil-diği gibi bütün bu ey-lemler çok büyük bir ha-inliğin unsurlarıdır. Pekihainlik nedir? Hainlikülkeyi satmaktır, onlarülkeyi sattılar. Hainlikülkeyi tehlikeye sokmak-tır; onlar ülkeyi ciddibiçimde tehlikeye sok-tular. Hainlik devriminmoral ve itibarının altınıoymaktır; onlar devri-min moral ve itibarınınaltını oyan, her anlamdaonu zayıflatan işlere ka-rıştılar."

Sonuç olarak şunlarısöylüyoruz:

- Emperyalist kapi-talizm, 120 yıldır sö-mürdüğü, sömürgeleş-tirdiği dünyayı, bir ba-taklığa dönüştürmüştür.Çürütmüştür. Tümhalkları da bu bataklı-ğın içinde çekip boğ-mak istemektedir.

- Bu alçak ve kirlidünyada, ancak direne-rek ve savaşarak, bu ba-taklığın dışında kalına-bilir.

Bu kirli dünyada te-miz kalmanın tek yolu,devrimci olmak, sos-yalizm için savaşmak-tır.

- Her gelişme bizeşunu öğretiyor:

SAVAŞAN ARI-NIR, GÜÇLENİR.

TESLİM OLAN,ÇÜRÜR, YOZLAŞIR.

Gazi Halk Cephesi:AKP iktidarı kendi krizini atlatmak için

devrimcilere, emekçilere, halkın her kesiminesaldırıyor. "Vatan millet Sakarya" edebiyatıyaparak ülkemizi karış karış emperyalistleretekellere satmakta.

Bu alçaklığın, bu onursuzluğun karşısınadikilen ise bizleriz. AKP’nin korkusu Nuriyeve Semihle birlikte yarattığımız direniştir.Ne yayınladığınız listeler, ne baskılar ne tu-tuklamalar bizi yolumuzdan döndüremeye-cek… Gazi Halkı! bu soysuzlara karşı sessizkalmayalım. Devrimcileri sokak ortalarındakaçırmalarına, işkence yapmalarına sessizkalmayalım. Bizler Nuriye ve Semih demeye,direnişimizi büyütmeye devam edeceğiz.

İkitelli Halk Cephesi:“Faşizme Karşı Direnmek Meşru-

dur!"Bir gecede bastığınız evlerin, kırdığınız

kurumlarımızın kapılarının hesabını verecek-siniz! Burjuva basını "DHKP/C Operasyonu"olarak veriyor, lakin halkımız her şeyin far-kında, bizler 80 milyon halkız, bizleri katlet-seniz de, gözaltına alıp işkencelerden geçirsenizde bizleri bitiremeyeceksiniz!

Halk Cephesi olarak bizler diyoruz ki;Faşizme karşı tek yol direnmektir! Nuriye veSemih gibi direnmek!

Bir kişinin ifadesiyle gece bastığınız oevlerde ne buldunuz ki, ne alacaksınız? İn-sanlarımızı derhal serbest bırakın...

Halkın Mühendis Mimarları: “Yine Geldiniz… Neyi Değiştirdiniz,

Kime Hizmet Ettiniz?"Yine bir baskın yerindeyiz. Faşizmin ac-

ziyetini görmek isteyenler gelip arkada bı-raktıklarına baksınlar. Nasıl bir can çekişmedir,nasıl bir çırpınıştır bilsinler, bellesinler. Ka-vanozdaki tohuma düşman olabilir mi birinsan, bunlar onun düşmanı. Kapı camı buzamana kadar ne zarar vermiş insanlığa, kapıcamına düşman bunlar. Gardırop kapağı kor-kutabilir mi başka birini, bunlar gardırop ka-pağından korkmuşlar...

Tohumlar yine yeşerir, kırılan her bir eşya

yine yerine gelir. Halk İçin Mühendislik Mi-marlık, sömürünün, talanın olduğu her yerdehalkın içinde alternatifleri ortaya koymayadevam edecektir.

Sarıgazi Halk Cephesi: “Bizi Bitiremezsiniz!AKP’nin kiralık katilleri birçok ilde ve

ilçede bir kez daha azgınca pervasızca saldırmışve baskınlarına bir yenisini daha eklemiştirama bilmiyorlar ki bu baskınlar, bu gözaltıve tutuklamalar boşunadır. Ne DEVRİM id-diamızdan ne de NURİYE VE SEMİH de-mekten vazgeçeceğiz. Onlarca insanı gözaltınaalıp sorgusuz sualsizce işkence ile tutsakettiler, ama unutmasınlar ki biz asla vazgeç-meyeceğiz!

Grup Yorum: Grup Yorum’u Bitiremezsiniz! AmaBize YaptığınızBu Saldırılar, Bu Haksızlıklar,Zulümler Sizi Bitirecek!

...8 üyemiz ve 1 korocu arkadaşımız tut-saktır. 3 üyemiz ve 1 korocu arkadaşımız ise5 gündür gözaltındadır. AKP faşizmine diyoruzki, sizin tüm saldırılarınız bize vız gelir. 32yıldır defalarca gözaltına aldınız, tüm üyele-rimizi tutukladınız, ama umudun türkülerinisöylememizi engelleyemediniz. Grup Yorum’ubitiremediniz. Bitiremeyeceksiniz de. Hersaldırınızda yeni Grup Yorumcular haykıracako ezgileri.

Halk, kocaman bir deryadır. Milyonlardır.Grup Yorum ise o halkın bağrından kopupgelen devrimci sanatçılardır, halkın evlatlarıdır.80 milyon halkı teslim alamazsınız. Devrim-cileri, devrimci sanatçıları teslim alamazsınız.Grup Yorum’u bitiremezsiniz. Ama bize yap-tığınız bu saldırılar, bu haksızlıklar, zulümler;sizi bitirecek. Çürümüş, kokuşmuş, halk düş-manlığı üzerine kurulu bu yoz düzeninizisonsuza kadar sürdüremeyeceksiniz. Enindesonunda tükeneceksiniz, biteceksiniz. Biz isehalkın yüreğinde yıllar boyunca var olacağız.Pir Sultan gibi, Köroğlu gibi, Dadaloğlu gibi.Ruhi Su gibi, Mahsuni gibi…

(Grup Yorum'un 28 Eylül tarihli açıkla-masıdır.)

“110 Değil Milyonlarız! Bizler Halkız Halkı Bitiremezsiniz!"

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

13DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 14: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

14 Eylül’de Ankara Adliyesi’nde gö-rülen ilk duruşmada mahkeme tarafından“duruşma salonunun fizikî büyüklüğününyetersizliği” gerekçe gösterilerek ikinciduruşmanın burada yapılmasına kararverilmişti. Ne var ki bu salon, ilk duruş-manın yapıldığı salondan bile dahaküçük. Duruşma sırasında öğrendiğimizegöre de, duruşmadan bir gün önce busalonda görülecek başka bir davanınduruşması için hapishane kampüsü içindeyer alan daha büyük bir salon belirlenmiş;Nuriye ve Semih’in duruşmasının isebu küçük salonda yapılmasına karar ve-rilmiş.

Siyasal iktidarın Nuriye ve Semih’tenkorkusu büyük. Nuriye ve Semih’in du-ruşmaya getirilmeleri durumunda yar-gılanan değil, yargılayan olacaklarınıçok iyi biliyorlar ve korkuyorlar. Bununiçin, Nuriye ve Semih’i duruşmaya çı-kartmamak için her türlü hukuksuzluğuyapıyorlar. Duruşmaya iki gün kala birgece yarısı hastane hücresinde kitapokuyan Nuriye GÜLMEN’i, iradesi dı-şında, zorla Numune Hastanesi yoğunbakım ünitesine kaçırmaları bunun enaçık göstergesi.

Aynı zamanda yargılamayı halkıngözünden kaçırmak istiyorlar ve duruş-maya halkın katılımını en aza indirmekiçin türlü hukuksuzluklara başvuruyorlar.Duruşmanın olduğu sabah, duruşmayakatılmak isteyenleri götürecek otobüslerinpolis tarafından bağlandığını öğreniyo-ruz.

Tüm bu keyfî ve hukuksuz engelle-melere karşın, Sincan Hapishane Kam-püsü önüne birçok şehirden yüzlerceinsan akın ediyor. Duruşma salonununetrafında yüzlerce polis var ve duruşmayıizlemeye gelenler, değil duruşma salo-nuna, duruşma salonunun bahçesine bilealınmıyorlar. Kısa süreli bir tartışmanınardından izleyiciler üç farklı “güvenliknoktasından(!)” geçirilerek duruşma sa-lonuna alınmaya başlıyorlar ama salon-daki izleyici bölümünün küçük olması

sebebiyle çok az sayıda kişi izleyiciolarak salona girebiliyor. İzleyicilerinduruşma salonuna cep telefonu ile gir-melerine ise izin verilmiyor.

Polis telsizlerinden “Acun KARA-DAĞ da burada, dikkatli olun!” anonsunuduyuyoruz. Acun Hoca’ya bakıp gü-lümsüyoruz. Bu nasıl bir korku?

Duruşma salonuna girişte su şişele-rinin kapaklarını almak istiyor polisler.“Neden?” diye soruyoruz. “Talimat böy-le” diyorlar. “Kimin talimatı?” diye so-ruyoruz. “Mahkeme başkanının” diyorlar.Duruşma sırasında mahkeme başkanına,“neden böyle bir talimat verdiniz?” di-yoruz. “Ben böyle bir talimat vermedim”diyor ısrarla. Ya mahkeme başkanıgerçeği yüzümüze söyleyemiyor ya dapolis kendini yargıç yerine koyuyor. Heriki durum da yaşanan keyfiliği gözlerönüne seriyor.

Duruşma salonuna girişte avukatlarında üstleri aranmak isteniyor. kabul edil-miyor ve kısa süreli bir tartışma sonra-sında bu hukuksuz uygulamadan geridönüyorlar. Bir güvenlik şube amirinin,avukatların duruşma salonuna cep tele-fonları ile girmelerini engelleme girişimiise sonuçsuz kalıyor.

Duruşma salonunda altmışa yakınavukat, üç baro başkanı, sekiz milletvekili,çok sayıda demokratik kitle örgütü tem-silcisi ve yabancılardan oluşan bir heyetvar. Dosyanın tutuksuz sanıklarındanAcun KARADAĞ da duruşma salonundahazır.

Duruşma salonunda sanıklara ayrılanbölümün içi jandarmalarla dolu, dışı isekomandolarla çevrili durumda.

Biraz sonra Semih ÖZAKÇA bir te-kerlekli sandalye ile duruşma salonunagetiriliyor. Yanında gardiyanlar ve kampüshastanesi doktorları da var. Duruşmasalonuna girince sol yumruğunu havayakaldırarak izleyicilere selam veriyor.

Semih Hoca duruşma salonuna ge-tirilince yanına gitmek istiyor Acun

Hoca ama jandarmalar engelliyor. “Devletne hâle getirmiş bir öğretmeni, herkesgörsün!” diye bağırıyor Acun Hoca.

Heyetin salona girmesiyle birlikteduruşma başlıyor.

Duruşma celse arasında dosyayagelen evrakın okunmasıyla başlıyor. Nu-riye GÜLMEN’in sağlık raporları dadahil olmak üzere, birçok önemli evrakındosyaya eklenmemiş olduğunu öğreni-yoruz. Bu sırada son zamanlarda hemavukat arkadaşlarımızın hem de birçokmüvekkilimizin tutuklanmasına gerekçegösterilen “itirafçı” ifadesi okunuyor.Dosya ile alakası olmayan ve mahkemetarafından da talep edilmeyen bu şaibeliifadenin gönderiliş amacı ise belli: birkez daha yargılamaya müdahale etmek!Dosyaya usulüne uygun olarak gönde-rilmeyen bu şaibeli ifadenin okunmasınaitiraz ediyoruz. Her talebimiz gibi bu damahkemece reddediliyor.

Daha önce Acun KARADAĞ’a da-yatılan üç avukat kısıtlaması, şimdi deSemih ÖZAKÇA için uygulanmaya ça-lışılıyor. Semih Hoca; bu kısıtlamayıkabul etmediğini, dosyada binlerce avu-katın vekaletinin bulunduğunu ve sa-londaki tüm avukatların kendi avukatıolduğunu söylüyor. Bizler de bu hukuksuzkısıtlamayı kabul etmiyoruz. Mahkemeher sanık yönünden üç avukattan fazlasınasöz vermeyeceği tehdidinde bulunsa dabu kısıtlama onların binlerce avukatı ol-duğu gerçeğini değiştirmiyor.

SEMİH ÖZAKÇA: “İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişibaşlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır.”

“Bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.Bu direniş, ezilen halkların direnişidir.”

Açlık grevindeki iki eğitimci, Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA’nın duruşması28 Eylül günü Sincan Hapishane Kampüsü’ndeki bir duruşma salonunda görüldü

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN114

Page 15: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Mahkeme yargılamaya dair en temelusulî hakları bile güvence altına almaktanyoksun durumda. Bu durum bile yargı-lamanın siyasal iktidarın baskısı altındagerçekleştiğini açıkça ortaya koyuyor.

Semih Hoca savunmasına “Kim içinkurdunuz bu mahkemeyi? Bu per-deler niye? Kim için kurdunuz bu ti-yatroyu?” diyerek başlıyor. “Ezilenler,yoksullar, emekçiler adına” diyerek de-vam ediyor ve anlatıyor kimlerin tarihinisahiplendiğini; “Bedrettin’im, Pir Sul-tan’ım” diyor.

Mahkeme başkanı bir yerde kesmekistiyor savunmasını. “Ben bugün içinçok sabrettim, şimdi de siz biraz sabredin”deyip devam ediyor savunmasına: “Hü-kümsüz olan bu siyasi davaya karşıbir savunma olmayacak benim sa-vunmam. Emeğimle, onurumla ek-meğimi kazanan bir öğretmendim.AKP ekmeğimle beni terbiye etmekistedi.Tarih, ekmek kavgasının tari-hidir. Sömürü var olduğu sürece di-reniş de sürecek. Savunma yapmasıgereken, ufak bir açıklama bile yap-madan koltuklarında oturan AKP ik-tidarıdır. Onuruyla ekmeğini kazananbir sınıf öğretmeniyken işimden atıl-dım.”

Onurlu aydın tavrının nasıl olmasıgerektiğini anlatıyor. “Halkın aydını dü-şünen, çelişkileri görüp kavrayan vetoplumsal mücadele içinde eyleme ge-çendir. Halkın aydını en güzel türkününkoro ile söylenen olduğunu bilir. Halkınaydını tek başına kalsa da değerleri içinmücadele etmekten vazgeçmeyendir.Halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendineolmayacağını bilen, nesnel koşullarateslim olmayandır. Halkın aydını hemhalktan öğrenen hem halka öğretendir.Bu direniş iki kişinin direnişi diyedüşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Budireniş, ezilen halkların direnişidir.”diyor.

Tarihe not düşecek bir duruşma ya-şanıyor.

Öğretmenliğini anlatıyor; “Mardin’de

bombalar, savaş uçakları altında, açlık-yoksulluk sınırının altında geçim sıkıntısıyaşarken, öğrencilerimizin bizim gibiöğretmenlere ihtiyacı olduğu için, halkınaydını bir öğretmen olarak, öğretmenli-ğime büyük bir özveri ile devam ettim.”diyor.

Direnişe başlama kararını anlatıyor.“İktidar işimizi bize geri verseydi açkalmazdık. Direnişi başlatan da bas-tırmaya çalışan da iktidardır. ‘İhraçedilenler ağaç kökü yesin' diyen ba-kana sesleniyorum: onu da yemiyoruz!Ömrümüzden yiyoruz!İşimizi gerialıncaya kadar açlık grevi eyleminedevam edeceğim!” diyor.

Semih Hoca savunmasını EnverGÖKÇE’nin “Dost” şiiri ile bitiriyor:

“Sana selam olsun

Sürgünler, mahkumlar, hastalar

Alacağın olsun

Seni İstanbul seni

Seni Bursa, Çankırı, Malatya,

Sizlere selam olsun üniversiteler!

Öğretmenleri alınmış kürsüler,

Öğretmenler

Sizlere selam olsun

Hürriyeti yazan eller, dizen eller

Sizlere selam olsun makineler

Entertipler, rotatifler, bobinler

Bu gülünç, aşağılık,

Namussuz şeyler dışında,

Sana selam olsun

Zincirin zulmün kar etmediği,

Kırbacın kar etmediği

Büyük tahammül!”

Savunmanın ardından mahke-me başkanı soruyor: “Örgüt pro-pagandası yaptığınız iddia ediliyor,ne diyorsunuz? Semih Hoca “Nu-riye ve Semih demek örgüt pro-pagandası sayılıyormuş dışarıda,ben zaten Semih’im.” diyor.

Semih Hoca savunması sıra-sında çok yorulduğundan mahkeme

kısa bir ara veriyor talebimiz üzerine.Savunmasını tamamlamasının ardındanise bir saatlik öğle arasına giriyor. Busırada biz de duruşma salonunda yaşa-nanları anlatmak için salona alınmayanizleyicilerin yanına gidiyoruz. Duruşmasürerken dışarıda bekleyenlere polisiniki kez saldırdığını ve gözaltılar olduğunuöğreniyoruz. Duruşmada yaşananlarıanlatarak bir süre sohbet ediyoruz.

Aranın ardından duruşma devamediyor. Bilirkişi olarak TİHV Genel Se-kreteri Dr. Metin BAKKALCI dinleniyor.Açlık grevlerinin bir intihar eylemi değil,bir hak arama biçimi olduğunu söylüyorve zorla müdahalenin olası sonuçlarınıanlatıyor. Sık sık kesiyor mahkeme baş-kanı konuşmasını; “Bizim konumuz de-ğil.” diyor. Oysa hepimiz biliyoruz kiNuriye ve Semih açlık grevinde olduklarıiçin hapishanedeler; yani işlerini geriistedikleri için!

Bir meslektaşımız salonun girişindekiduruşma listesinde Nuriye ve Semih’induruşmasının sadece “Açlık Grevi” olarakyazıldığını fark ediyor. Normalde duruşmalistesine suçlandıkları konu, taraflarınismi, dava esas numarası vs. yazar. FakatNuriye ve Semih’inkinde sadece “AçlıkGrevi” yazıyor. Kısacası kendileri bileinanmıyorlar Nuriye ve Semih’i başkabir sebeple yargıladıklarına.

Nuriye Hoca’nın son durumunu an-latıyoruz uzun uzun. Nuriye Hoca, Sin-can’daki kampüs hastanesinden kendiisteği ve iradesi dışında Numune Has-tanesi’nin yoğun bakım servisine kal-dırıldı. Her gün zorla müdahale ile tehditediliyor. Duruşmadan bir gün önce du-ruşmaya katılmak için kendi el yazısıyla

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

115DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 16: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

talepte bulunmasına karşın duruşmayagetirilmiyor. Numune Hastanesi’ndekidoktorlar, “Kan verirsen seni duruşmayagöndereceğiz, yoksa sonsuza kadar bu-radasın.” diyerek tehdit etmişler NuriyeHoca’yı. Hukuksal ve tıbbi hiçbir ge-rekçesi olmamasına karşın, yanında re-fakatçi bulunmasına izin verilmiyor veavukat görüşü savcılık eliyle gasp edil-meye çalışılıyor. Avukatlardan ve refa-katçilerden sadece bir kişinin hafta içi,beş dakika süreyle Nuriye Hoca ile gö-rüşmesine izin veren savcılık, hastaneninyoğun bakım servisini kışlaya çevirenjandarmaya ise tümüyle kayıtsız kalıyor.

Avukat savunmalarının ardından karariçin ara veriyor mahkeme. Yarım saatlikbir aranın ardından ara kararlarını açık-lıyor. Nuriye ve Semih Hocalar bu du-ruşmada da tahliye edilmiyorlar. Tutuk-luluk hali için gerekçe bulamayan mah-kemenin imdadına ise bu sefer İstanbulBaşsavcılığı’nın gönderdiği şaibeli “iti-rafçı” ifadesi yetişiyor. Duruşma 20Ekim’e erteleniyor.

Mahkeme ara kararında Nuriye GÜL-MEN’in sağlık durumunun belirlenmesiiçin Numune Hastanesine yazı yazılma-sına karar veriyor. Hem de 28 Temmuz’daNumune Hastanesi heyeti tarafından ve-rilen “Hayatî tehlike vardır. Hayatlarınıtek başlarına idame ettiremezler.” raporudosyada olmasına rağmen. Dosyada Nu-riye ve Semih için düzenlenmiş bir değil,tam on bir tane “Hayatî tehlikeleri vardır.”raporu var. Mahkemeye göre ise Nuriyeve Semih’in sağlık durumu duruşmayagetirilemeyecek kadar kötü fakat tahli-yelerine karar verilemeyecek kadar iyi(!).

İlk duruşmaya iki gün kala gözaltınaalınan avukat arkadaşlarımızdan 15’i ta-limat sonucunda uydurma gerekçelerletutuklandılar. Nuriye ve Semih de aynıyerden gelen talimatlarla tahliye edilmi-yorlar.

Onlar ise açlık grevine başladıklarıilk günden bu yana ısrarla eylemlerininiktidara değil, halka seslendiğini söylü-yorlar. “Bu direniş iki kişinin değil, bütünemekçi halkların direnişidir” diyorlar ve

sadece emekçilere, yoksullara, ezilenlereinanıyor ve güveniyorlar. Eylemlerindegösterdikleri kararlılık da halka duyduklarıgüvenin en açık göstergesi.

Ve yaşadıkları tüm zulümlere karşın,zaferi kazanacaklarına olan inançlarıtam!

Küçükarmutlu halkı birliğini vedayanışmasını büyütmek için bu yılda Güz Şenliği'nde bir araya geliyor.

Bu yıl 14'ncüsü yapılacak olanGüz Şenliği, ilkolarak 2004 yılın-da yapıldı. 19 Eylül2004'te yapılan ilkşenliğe 1500 kişi ka-tılmıştı.

Şenlik ondan son-raki yıllarda da binlerce kişinin ka-tılımıyla devam etti.

İlk şenliğin sloganı şuydu: "Yozlaşmaya Karşı Direnişçi Ar-

mutlu KültürüYabancılaşmaya

Karşı Pir Sultan Ge-leneği"

Yıkım, Yozlaşma, o gün-den bu yana, şenliğin anagündemlerini oluşturmaya

devam ediyor. Küçükarmutlu Halk Meclisi yok-

sul gecekondular halkını, Güz şenli-ği'ne çağırıyor.

Feridun Osmanağaoğlu’nun50. gün kınası: "YaşasınAçlık Grevi Direnişimiz"

Nuriye ve Semih’e destek olmakiçin Açlık Grevinde olan TAYAD’lıFeridun Osmanağaoğlu’nun 50. günkınası Gazi Mahallesi Pir SultanAbdal Cemevinde 1 Ekim’de yapıldı.Kına töreni süresiz açlık grevi dire-nişçisi Mehmet Güvel’in konuşmasıile başladı. Sonrasında Feridun Os-manağaoğlu bir konuşma yaptı. Des-tek açlık grevi yapan gençlerden birişiir okuduktan sonra kına töreninegeçildi. Kınaların yakılmasıyla törenson buldu. Kına törenine yaklaşık 50kişi katıldı.

Mustafa Meray Dedemizin7 Yemeği Verildi

TAYAD’lı Aileler tarafından 30Eylül’de Küçük Armutlu Cemevi’ndeHasan Ferit Gedik’in dedesi, MustafaMeray’ın 7 yemeği verildi. Yemektebir TAYAD’lı konuşma yaparak, bu-günkü muharrem yemeğinin Mustafadedenin 7 yemeği ve Hasan Ferit Ge-dik’in ölüm yıldönümü olması dola-yısıyla TAYAD’lı aileler olarak ve-rildiğini söyledi. Sonrasında muharremayı olması dolayısıyla alevi dedesisofra duası okudu ve yemeğe geçildi.Yemeğe 200 kişi katıldı.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN16

Başsağlığı MesajıÖzgür tutsağımız Candaş Kat

arkadaşımızın dedesi vefat etmiştir.Kendisine ve ailesine baş sağlığı di-liyoruz.

Halk Cephesi – 3 Ekim 2017

14. ARMUTLU

GÜZ ŞENLİĞİNEÇAĞRI

Page 17: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Açlık grevi sadece devrimcilerintaleplerini dile getirme, halka ger-çekleri anlatma, düşmandan haklarınısöküp koparma yolu değildir. Açlıkgrevi halkın elinde de eleştirilerinidile getirme, eğitme yoludur.

Kayseri'de 2011 yılının Aralıkayında başladığı açlık grevini sonunakadar sürdüren Şeker Tayyar isimli78 yaşındaki kadın, 18 Şubat 2011'dehayatını kaybetti. "Nasıh Nasuh töv-besi olsun bir daha ağzıma lokmakomam" dedi. 3 defa hastaneye gö-türüldü, serumu koparıp kollarındanattı. Kayseri Melikgazi'de Asri Me-zarlığı’nda defnedildi.

Ölüm Orucu yaparak hayatını kay-beden 78 yaşındaki Şeker Tayyarisimli ninenin akrabalarıyla yaptığımızröportajı yayınlıyoruz:

Yürüyüş: Ailenizde daha önceböyle bir açlık grevi yaşandı mı?

Cevap: Şeker Ebe anlatırdı es-kiden, gençliğinde bir kız varmış onusevdiğine vermemişler diye, evin ahı-rına inmiş, her tarafı kapatmış, ka-ranlık bir köşede açlık grevi yapmış,hiç çıkmamış, birkaç haftada ölmüş.O kız, güneş bile görmek istemezmiş.Duvarın taşını söküp onu görmek is-teyen köylüler olurmuş, hemen o ışıksızan yeri kapatırmış taşı yerine ko-yarmış.

Açlık grevi yaptığının farkındadeğil aslında. Gurur meselesi yapıpyemeği içmeyi kesti. Bir tepki ilebaşladı. Hakka yürümek gibi bir ta-savvuf inancı gereği, beşeri hayataküsmek gibi bir tavır aldı. Sorun sa-dece gelinin, yediğine içtiğine sözetmesi değildi. Eski saygınlığını yi-

tirdiğini düşünüyordu. Yaşlanınca be-den gücünü kaybetmesi nedeniyle,inanç gereği aç kaldı.

Yürüyüş: Şeker ebe neden baş-ladı açlık grevine?

Cevap: Gelini yediğine içtiğinesöz etmiş. Gelin, Şeker Ebe'yi fazlagörüyordu, kendisini fazla hissetme-sini sağlıyordu. Yani gelin evde kay-nana istemiyordu. Buna tepki olarakbaşladı, ders vermek istedi ŞekerEbe. "Kötüye Kul Olma, KötüyeMinnet Etme" gibi sözler ederdi."Kurt kocayınca köpeğin maskarasıolurmuş." Sadece gelinle ilgili değil,toplumun yaşlılara hürmet gösterme-mesini eleştirdi. Saygıdeğer bir ka-dındı, güçlü biriydi, tüm aileye kolkanat geren biriydi. Büyük aile için-deki her sorun için Şeker Ebe'ye gi-dilirdi. Birisi işe girecekse ona danı-şırdı. Askere gidecekler, okula gide-cekler ona danışırdı. Ya da kız iste-necekse, bir evlilik olacaksa mutlakafikri alınırdı. Böyle bir gelenek vardı,kısmen de olsa sürüyor bugün. Bunungibi her konu Şeker Ebe'ye sorulurdu.Gelininin tavrından dolayı, bu say-gınlığını kaybettiğini düşündüğü içinaçlık grevi yaptı. Üç defa hastaneyegötürüldü, serumu çıkarıp attı.

Yürüyüş: Açlık grevi yaparkenengel olan olmadı mı?

Cevap: Etrafındakiler çok zorla-masına rağmen, açlık grevinden vaz-geçmedi. Dinlemiyordu bile, her günölüme hazırlanıyordu. saçını açıyordu,tarıyordu, dua ediyordu; Son gün deaçmış taramıştı saçlarını. Beyitlerokurdu. Pir Sultan'dan "açılın kapılarşaha gidelim" gibi birçok şiir okudu.

Fuzuli'den beyitler okurdu. "Ölmedenölümün sırrına ermek." fikrine ina-nıyordu.

Torunları, çocukları, eltileri bütüngeniş sülale ikna etmeye çalışıyordu.Hiçbir cevap vermiyordu, sadece yüzçeviriyordu. Bir yandan da saygı du-yuyorlardı.

Herkes caydırmaya çalışıyordu.Özellikle yaşlılar, hatırı büyük olanlarŞeker Ebe'yle yalnız başlarına konu-şurlardı. Biz küçükleri almazlardıyanlarına. "siz anlamazsınız" derlerdi,"bu sırra ermek gerekir" derlerdi.

Onu engellemeye çalışanlara karşıbüyük Dede şöyle derdi; "sizin canınızacıyor, onun canı acımıyor." derdi.Bağlasanız bir insanı aç tutabilir mi-siniz diyordu. Yani ailede de bu açlıkgrevine karşı saygı duyuluyordu, yük-sek bir mertebe gibi algılanıyordu.

Yürüyüş: Şeker ebe öldüktensonra aile ne yaptı?

Cevap: Gelinin cenazeye katıl-masına izin vermediler. Aile içindeyıllarca selam verilmedi, dışlandı.Diğer yaşlılara daha özen gösterilmeyebaşlandı. Bu ölüm orucu hala örnekolarak gösterilir. Birisi haksızlık yaptığızaman, "Ben de mi Şeker Ebe gibiölüm orucu yapayım." denir. Caydırıcıözelliği oldu.

Şeker Ebe şehir hayatını bilmezdi,okuma yazma bilmezdi. En fazla dü-şündüğü hakkını savunabileceğiydi.Bugün Nuriye ve Semih'in açlık greviyapması da buna benzer bir şey. İn-sanın canı yandığı zaman yapama-yacağı şey yok. İlla birilerinin yön-lendirmesi gerekmiyor. Bu topraklardaaçlık grevi de bir gelenek.

AÇLIK GREVİ HALKIN DİRENİŞ YOLUDURALTI YIL ÖNCE KAYSERİ’DE ŞEKER NİNE YOZLAŞAN AİLE İLİŞKİLERİNE

TAVIR ALIP AÇLIK GREVİ YAPTI VE YAŞAMINI YİTİRDİ!

Röportaj

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

117DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 18: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

“Hükümete dil uzatan biravukatın dilinin kesilmesini is-terim”

Fransa İmparatoru Napolyon

NAPOLYON’DANTAYYİP’E HEP AYNIDÜŞÜNCEDEDİRLERDÜNDEN BUGÜNEAVUKAT DÜŞMANLIĞI

Geçmişten günümüze, dünyanınher yerinde bütün faşist iktidarlar,bütün sömürücü diktatörlükler, halkınhak ve özgürlükleri için mücadeleeden avukatlara düşman olmuştur.1804’te “Hükümete dil uzatan biravukatın dilinin kesilmesini isterim”diyen İmparator Napolyon’dan öncede, sonra da böyledir bu…

Bu düşmanlık çoğu zaman avu-katların görevlerini fiili olarak en-gelleme şeklinde kendi göstermiştir.Ancak faşist iktidarların içinde bu-lunduğu yönetememe krizinin de-rinliğine bağlı olarak saldırının ni-teliği ve boyutu da değişmiştir. Busaldırılar kimi zaman işkence, gözaltı,tutuklama şeklinde kendini göste-rirken kimi zaman katliam boyutunada varmış, faşizm, düşman olarak

gördüğü avukatları katlederek yoketmeye çalışmıştır. Aşağıda avukat-lara yönelik bu saldırılardan yalnızcabazılarına yer vereceğiz.

YER: İSPANYA

ATOCHA KATLİAMI’NDA BEŞAVUKAT KATLEDİLDİ.

Tarihe Atocha Katliamı olarakgeçen bu saldırı, 24 Ocak 1977’deİspanya’nın başkenti Madrid’de,Atocha Caddesi 55 numaralı dairedeyapılan işçi avukatları toplantısı sı-rasında gerçekleşmiştir. 1975 yılındaölen diktatör Fransisco Franco yanlısıFalanjistler (kontrgerilla) tarafındangerçekleştirilen saldırıda ComisionesObreras (CCOO) adlı sendikaya veİspanyol Komünist Partisi’ne üye 5avukat katledilmiştir. Katliamda ha-yatını kaybedenlerin cenazelerine100 binden fazla insan katılmış,ülke çapında çeşitli iş kollarındagenel grev ilan edilmiştir.

1990 yılında İtalya BaşbakanıGiulio Andreotti tarafından açığaçıkarılan NATO'ya bağlı Gladio veStay-behind anti-komünist örgütlerinvarlığı sırasında örgütlenmenin İs-panya ayağı da ifşa oldu. Buna göreİtalyan faşisti Carlo Cicuttini'nin de

Atocha Katliamı’na dahil olduğuanlaşılmıştır.

Bu tarihten sonra, katliamın ger-çekleştiği 24 Ocak günü, “DÜNYATEHLİKEDEKİ AVUKATLARGÜNÜ” olarak ilan edilmiştir. Heryıl bu tarihte, dünyanın birçok ül-kesinde, faşist iktidarların ve dikta-törlüklerin hedefi olan bir ülkeninavukatlarına ithaf edilen eylem veetkinlikler yapılmaktadır.

YER: ALMANYA

Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF)avukatları baskılar nedeniyle savun-madan çekilip mücadeleye katıldı.

Almanya’da 1960 ve 1970’lerboyunca silahlı mücadele yürütenKızıl Ordu Fraksiyonu- Rote ArmeeFraktion (RAF) üyeleri hakkındaaçılan ve kamuoyunda Baader-Me-inhof adıyla ünlenen davada, sa-vunma avukatları üzerinde ağır birbaskı kuruldu. Bugün de ülkemizdeolağan hale gelen “terör” demago-jisiyle avukatlar kriminalize edildi,RAF üyesi olmak veya örgüte yardımetmekle suçlandı.

Almanya mahkemelerindeki enuzun davalardan biri olan bu dava

Sevgili okurlarımız; dizimizinilk bölümünde halkın avukatlarınayönelik 12 Eylül 2017 tarihinde ya-şanan ve 16 avukatın gözaltına alın-dığı “operasyon” ile başlamıştık.İlk bölümde, bu saldırının neden-lerini, saldırıyla neyi amaçladıklarınıanlatmaya çalıştık. Saldırının asılhedefinin devrimci avukatlık gele-neği olduğunu, bu geleneği bitir-meye, yok etmeye çalıştıklarınıifade ettik. Ayrıca bu saldırının hal-kın avukatlarına yönelik ilk saldırıolmadığı, Halkın Hukuk Bürosu’nunkurulduğu 1989 yılından beri birçokkez faşizmin saldırılarının hedefiolduğunu, ancak bugüne kadar busaldırılarından istedikleri sonucualamadıklarını belirttik.

Dizimizin ikinci bölümünde iseHalkın Hukuk Bürosu’nun, ileri birörneğini oluşturduğu siyasi dava avu-katlığına/siyasi avukatlığa yönelik,

dünyada ve ülkemizde yaşanan fiiliveya “hukuki” nitelikli baskılara, sal-dırılara, engellemelere tarihten ve gü-nümüzden örnekler vereceğiz.

Bu bölümde; Franco faşizmininavukatlara yönelik katliamlarını elealacak, yaşadıkları baskı ve saldırılarnedeniyle, savunma görevini bırakıpdevrimci mücadelenin bir parçasıolmayı tercih eden Almanya’dakiKızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) avu-katlarını anlatacağız.

Pakistan’da hukuka aykırı OHALrejimini meydanlarda protesto edenve polisin saldırısına taş ve sopalarladirenen, polisle çatışan avukatlarayer verecek; ilerici avukatlara yö-nelik katliamları ele alacağız.

Son olarak ülkemizde, bugünekadar faşizm tarafından katledilen,işkence, gözaltı ve tutsaklıkla sin-dirilmeye, susturulmaya çalışılanavukatlara değineceğiz.

KÖKLERİ HALKIN İÇİNDE

30 YILLIKBİR GELENEK:

HALKIN HUKUK BÜROSU

2

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN18

Page 19: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

süresince Ulrike Meinhofve Andreas Baader’ın daaralarında bulunduğu ör-gütün önder kadroları ha-pishanede intihar süsüverilerek katledildi. Davasüresince müvekkilleri

katledilen, müvekkilleriyle hapisha-nede yaptıkları görüşmelerin yasadışıbiçimde kayıt altına alındığı da ortayaçıkan ve bazıları hakkında mahke-melerde ihraç kararı verilen RAFdavası avukatları, bir süre sonra bütünbu baskı koşullarını protesto edereksavunma görevinden çekildikleriniyargılamanın yapıldığı mahkemeyebildirdiler. Savunma görevinden çe-kilen avukatlardan bazıları adaletsistemine güvenlerinin kalmadığınıda belirterek politik mücadeleye ka-tıldıklarını açıkladılar ve bazıları dadoğrudan RAF içinde yer alma kararı

aldılar.

YER: PAKİSTAN

OHAL ilan edilmesini protestoeden avukatlar polisle çatıştı.

Pakistan Devlet Başkanı PervezMüşerref'in 3 Kasım 2007’de ülkegenelinde olağanüstü hal ilan etme-sinden sonra Lahor ve Karaçi kent-lerinde protesto eylemleri gerçekleşti.Lahor’da gerçekleşen eylemde 2 binavukat OHAL’in kaldırılmasını is-terken eyleme polis saldırdı. Yüksekmahkemenin bulunduğu alana girenpolis, avukatlara cop ve göz yaşartıcıgazla saldırırken avukatlar da polisetaş, sopa ve yer yer molotof kokteyliatarak karşılık verdi. Karaçi kentin-deki eylemde ise polis 100'den fazlaavukatı bölge yüksek mahkemesininarazisinden cop ve biber gazı kulla-narak çıkardı ve avukatların tamamını

gözaltına aldı.

YER: PAKİSTAN

Baro başkanına silahlı saldırı,hastanede ziyarete giden avukatlarabombalı katliam…

8 Ağustos 2016’da, BelucistanBaro Başkanı Avukat Bilal EnverKasi silahlı saldırıya uğradı. Mes-lektaşlarının Bilal Enver Kasi’ninkaldırıldığı Kuetta kentindeki hasta-neye ziyarete gittiği sırada meydanagelen bombalı saldırıda ise aralarındaçok sayıda avukatın da yer aldığı 39kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişide yaralandı.

YER: TÜRKİYE

Avukatlar katledildi, gözaltınaalındı, tutuklandı, işkenceden geçi-rildi…

Son örneğimiz ülkemizden. Ül-

HALKIN HUKUK

BÜROSUNUN

TARİHİNDEN…“Savunmanın onuru:

Halkın Hukuk Bürosu’ndan bir avukat,Devrimci Sol Ana Davası’nın 305 sayfalık ortak avukatsavunmasını okumaya şu sözlerle başlamıştı:

"... Devrimci Sol Davası'nın savunmasını üstlenmektenonur duyuyoruz."

(...) "Biliyoruz ki, tarih her zaman meşru ve haklıolanı aklar. Yaşanan gerçeklerin ışığında, bugün dar-ağaçlarının gölgesinde yapılan sorgulamalara gelecektehiçbir kimse itibar etmeyecektir.

(...) Bugün sanık sandalyesine oturtulmakistenenler; tıpkı l2 Eylül öncesinde sivil faşist katillerinhalka gözdağı vermek için katliamlara yöneldiği dönemde,halkın can güvenliğini koruma ve faşizme karşı direnmeonuruna sahip oldukları gibi, 12 Eylül sonrasında daaçık bir faşist diktatoryanın gerçekleştiği uygulamalarakarşı direnme onuruna sahiptirler.

"Bugün sanık sandalyesine oturtulanlar, gerçektefaşizmi yargılayan kürsülerde oturmuşlardır hep.

(...) "12 Eylül döneminin yasa ve hukuk tanımayanuygulamalarına karşı direnmek, en başta biz hukukçularıngörevi olmalıydı. Ne yazık ki, hukukçular olarak iyi birsınav veremedik...

(,..) "Suçluları bu salonda aramayın.

"Suçlular bu salonun dışındadır. Onlar yasaların veanayasanın ardına sığınarak ortalıkta dolaşıyorlar. Onlardevletin gücü ve otoritesine dayanarak, bu halka kendilerinizorla kabul ettirmişlerdir.

"Suçlu olan baskı, işkence, zulüm, açlık, sefaletüreten düzen savunucularıdır.

"SUÇLU OLAN 12 EYLÜL'ÜN KENDİSİ VE 12EYLÜLCÜLERDİR."

Mahkeme Başkanı Talip Orhan'ın ilk tepkisi;

"Ne yapıyorsunuz, avukatlar müvekkillerinin yap-madığını, etmediğini savunur, siz ise yaptıklarının doğruolduğunu savunuyorsunuz, farkında mısınız?" şeklindeolmuştur.

Statüler daha baştan sarsılmış, 12 Eylül'ün mahke-meleri rahatsızlığını hemen göstermişti. Sayı bir ikeniki, iki iken onu aşan avukatların savunmasından rahatsızolan mahkeme, bu huzursuzluğunu her fırsatta hissettir-di…”

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

119DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 20: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

kemizde siyasi davaavukatlarına veya si-yasi kimliklerindendolayı avukatlara yö-nelik işkence, gözaltı,tutsaklık ve hatta kat-

liama varan saldırılar her dönem,bütün siyasi iktidarlar döneminde,devam etti. 12 Mart ve 12 Eylülcunta dönemlerinde devrimci, de-mokrat, yurtsever avukatlara yönelikbaskılar artarken 1990’lı yıllarda bubaskılar gözaltı, işkence, tutsaklıkve katliam boyutuna vardı. HalkınHukuk Bürosu’nun ilk avukatlarındanolan Fuat Erdoğan 28 Eylül 1994’teİstanbul Beşiktaş’ta bulunan bir ka-fede mühendis İsmet Erdoğan vesendikacı Elmas Yalçın ile birliktekatledildi.

Kürt kimliği ile tanınan ve ÇağdaşHukukçular Derneği üyesi de olanAvukat Faik CANDAN ve AvukatMedet Serhat da 90’lı yıllarda polistarafından katledilen devrimci, de-mokrat, yurtsever avukatlardandı.Bu dönemde birçok avukat görevlerinedeniyle soruşturma geçirdi; evleri,büroları basılarak gözaltına alındı,uzun süreli işkencelerden geçirildi,tutsak edildi… Örneğin Halkın HukukBürosu bu yıllar boyunca süreklibaskınlara uğradı, çalışanları gözaltınaalınıp işkencelerden geçirildi, tutsakedildi.

Avukatlara yönelik saldırılar, fa-

şizmin yönetememe krizinin derin-leştiği son yıllarda da artarak sürdü.22 Kasım 2011’de Abdullah Öca-lan’ın avukatlarına yönelik olduğusöylenen bir operasyonla 33 yurtseveravukat tutsak edildi, yıllarca hapis-hanelerde tutuldu. 18 Ocak 2013’teÇağdaş Hukukçular Derneği İstanbulve Ankara şubeleri ile Ankara’da bu-lunan Genel Merkezi ve Halkın Hu-kuk Bürosu bir kez daha basılarak12 avukat gözaltına alındı, 9 avukattutsak edildi.

Avukatlara yönelik saldırılar el-bette “büyük operasyon”lar sonucuyaşanan gözaltı ve tutuklamalarla sı-nırlı değildi. Adliyelerde, karakol-larda, hapishanelerde sürekli saldı-rılara, engellemelere uğradılar. Mü-vekkillerinin ve bazen de kendi hak-ları için mücadele ederken dayakyediler, yerlerde sürüklendiler, göz-altına alınıp işkence gördüler… Bazıdönemlerde, demokrasicilik oyunu-nun bir parçası olarak bir çeşit “do-kunulmazlık” zırhına sahip olan avu-katların bu dokunulmazlıklarındaneser kalmadı. Tam tersine faşizminsaldırılarının açık hedefi haline gel-diler.

Diyarbakır Barosu Başkanı TahirELÇİ işte böyle bir dönemde katle-dildi. Avukat Tahir ELÇİ, Kürt halkınayönelik saldırıların arttığı, Cizre, Nu-saybin ve Sur gibi yerlerde açık, kit-lesel katliamların yaşandığı bir sü-

reçte, 28 Kasım 2015’te DiyarbakırSur’da katledildi.

Halkın Hukuk Bürosu’na ve hal-kın avukatlarına yönelik son saldırıda tarihten ve günümüzden örnekle-rini verdiğimiz, “siyasi dava avu-katlığı” olarak ifade edilen, günü-müzde ise tam ifadesini halkın avu-katlığında bulan avukatlık anlayışınakarşı saldırıların yalnızca bir parça-sıdır.

Sonuç olarak;

- Dünyanın her yerinde bütünfaşist iktidarlar, bütün despot yöne-timler halkın hak ve özgürlükleriiçin mücadele eden avukatlara düş-mandır.

- Faşist iktidarların içinde bu-lunduğu yönetememe krizinin de-rinliğine bağlı olarak halkın avukat-larına yönelik saldırının niteliği veboyutu da değişmiştir.

- Saldırıların amacı halkın avu-katlarını baskıyla, terörle sindirmek,halkı savunmasız bırakmaktır.

- Hiçbir faşist iktidar bugünekadar bu saldırılarında başarılı ola-mamıştır. Aksine faşizmin avukatlarayönelik her saldırısı halkın birazdaha aydınlanmasını, biraz daha bi-linçlenmesini ve avukatlarını sahip-lenmesini sağlamıştır.

Hasan Ferit’in KatilleriniHalkın Adaleti Yargılayacak!

Hasan Ferit Gedik’in katillerinin ard arda tahliye et-tirildiği mahkemesi, 4 Ekim'de saat 10.00’da KartalAnadolu Adliyesi+nde görülen yeni duruşmayla devametti. Duruşmaya Hasan Ferit’in ailesi, yakınları, sevenlerive Halk Cepheliler katıldı.

Hasan Ferit Gedik 2013’te Gülsuyu’nda uyuşturucuçeteleri tarafından silahla başından vurularak katledilmişti.Bu duruşmada çeteci sanıklardan suçu üstlendirilenMert Kazan, gerçekleri bu duruşmada anlatacağını açık-ladı. Suç üstlendirilen Mert Kazan, Hasan Ferit Gedik’ingerçek katillerini, olayın nasıl gerçekleştiğini açıkladı.Mahkeme sanığın baskı altında ifade verme durumunugöz önüne alarak diğer sanıkların duruşmadan çıkarıl-masına karar verdi.

Mert Kazan ifadesinde “Öncelikle mahkemeden vemüştekilerden özür diliyorum. Ve koruma talep ediyorum,benim ve ailemin hayati tehlikesi var. İfade vermeyeyimdiye evimi kurşunladılar. Defalarca, kaldığım cezaevinindeğişmesi için girişimde bulundum, ancak hala onlardanuzak değilim” dedi. Ayrıca olay gününden de bahsedenMert Kazan: “Olay günü orada bulunanlar Hakan Taşhan,Doğukan Cep, Şahin Eren ve Necdet Polat’tır. HasanFerit Gedik’i vuran Şahin Eren’dir. Kaç senedir banakendinin vurduğunu söylüyor, hepimiz biliyoruz.” diyensanık, ifadesinin devamında ise o dönemde afiş asarkenkurşunlanan ESP üyeleri hakkında ise şunları söyledi:“ESP binasının kurşunlanması ve yaralama olayındaEngin Saba, Ercan Çiftçi, Doğukan Cep, Uğur Köroğluile birlikte 7, 8 kişi var.” dedi. Ayrıca çeteci sanık mah-kemenin adaletsizliğini de “Hep suçluları tahliye ettiniz,onlar dışarda bir çete kurdu. Mahkemeye gelip şikâyetinigeri alan müştekilere 5 biner lira para verdiler.” dedi.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN220

Page 21: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

HABER:

* İsrail Başbakanı Benyamin Ne-tanyahu, Filistinli gruplar arasındakiuzlaşının kendileri tarafından kabuledilmesinin ancak 'İsrail'in bir Yahudidevleti olarak tanınması, HAMAS’'ınaskeri kanadını lağvetmesi ve İran ileilişkilerini kesmesi' halinde mümkünolabileceğini belirtti.

Yerel basında çıkan haberlere göreNetanyahu, işgal altındaki Batı Şeria'dayer alan yasadışı Yahudi yerleşim birimiMa'ale Adumim'i ziyareti esnasında,Hamas ile Fetih arasında varılan uzlaşıylailgili açıklamalarda bulundu.

Netanyahu, "İsrail'in varoluşununaleyhine olan bir uzlaşıyı kabul etmeyiz.Her kim bir uzlaşı görüşmesi yapmakisterse bizim bu konudaki pozisyonumuzgayet açık: İsrail'i bir Yahudi devletiolarak tanıyın, Hamas askeri kanadınılağvetsin ve bizi yıkma çağrısı yapanİran ile ilişkilerini kessin" ifadelerinikullandı.” / Sputnik - 03.10.2017

YORUM:

Geçtiğimiz hafta Hamas, Gazze’dekurduğu idari komiteyi feshettiğiniduyurmuştu. Ardından geçtiğimiz gün-lerde Ulusal Uzlaşı Hükümeti'nin Gaz-ze'deki tüm yetkilerini devrettiği bil-dirildi. Siyonist İsrail’in başbakanıNetanyahu’nun yukarıda alıntı yaptı-ğımız açıklaması da bu gelişmelerüzerine yapılmıştır.

Siyonist İsrail, İsrail’in Filistin devletitarafından resmi olarak tanınması ko-şulunu dayatıyor. Bu, açıkça, “Biz işgalettik, katlettik, siz de bizi tanıyacaksınız,bu zamana kadar yapılan tüm katliamve talanı, işgali, ambargoyu, açlığısineye çekeceksiniz” dayatmasıdır. Fi-listin toprakları 69 yıldır emperyalizminve siyonizmin işgali altında… İsrail,“yeni yerleşim birimlerinin kurulması”kararlarıyla, işgalini her geçen gün bü-

yütürken, Filistin halkına bir avuç toprakparçası üzerinde ambargo, katliam veişkence altında “yaşamayı” dayatıyorlar.

Şimdi de Filistin hükümeti ve HA-MASa, sanki gayri meşru olan Filis-tin’in varlığıymış gibi, İsrail’le ve do-layısıyla emperyalizmle uzlaşmayı da-yatıyorlar. Bu dayatma bir aşağılan-madır! Yerüzünde emperyalizmin iş-galini, talanını ve katliamlarını haklıveya mazur gösterebilecek hiçbir nedenyoktur, olamaz!

Bu pervasızlığa davetiye çıkaran enbaşta HAMAS’ın tutumudur ancak tekbaşına bu da değildir; Filistinli devrimci,ilerici örgütlerin iddiasızlığı ve bölün-müşlüğü de buna sebep olmaktadır. Fi-listin halkının refahını ve özgürlüğünü,ne işbirlikçi Filistin hükümeti ne deİslami bir örgüt olan HAMAS sağlaya-bilir. Filistin halkının bağımsızlığı, yıl-lardır feda bilinciyle kadın, erkek, çocukdemeden bütün bir halk olarak savaşan,dünya halklarının mücadele tarihine sa-yısız direniş ve örgütlenme örneklerive büyük bir miras bırakan Filistin hal-kının mücadelesiyle sağlanacaktır. Fi-listin’in devrimci, ilerici tüm örgütleri,ancak bu güce dayanarak ve yenidenısrarla örgütlenerek, bugün HAMASnezdinde dayatılan uzlaşma ve aşağı-lanmayı aşabileceklerdir.

HABER:

* “IKBY’nin bağımsızlık referan-dumuna ilişkin ABD'den bir açıklamadaha geldi. ABD Dışişleri Bakanı RexTillerson, “ABD, IKBY'nin tek taraflıbağımsızlık referandumunu tanımıyor.Oylama ve sonuçların meşruiyet taşı-madığını belirtiyor ve birleşik bir Irak'tanyana olduğumuzu tekrarlıyoruz” dedi.”/ Cumhuriyet - 29 Eylül 2017

YORUM:

Referandum kararının alınmasındanbu yana ve referandumun ardından

ABD tarafından yapılan “onaylamı-yoruz” tarzındaki açıklamalar kimseyiyanıltmasın. ABD referanduma esastakarşı çıkmamaktadır. Belki zamansızbuluyor olabilir ki bu da tartışmalı birkonudur. Referandum kararını başındanberi açıktan destekleyen Siyonist İs-rail’in açıklamalarını tek başına İsrail’indüşünceleri olarak ele almak doğrubir yaklaşım değildir. Özellikle de İs-rail’in, ABD’nin şartsız koşulsuz iti-razsız bir bekçi köpeği olduğu gerçeğigöz önüne alındığında…

Ancak burada asıl tartışılması ge-reken konu şudur; ABD emperyalizmikonunun esasında buna karşı değildir,tersine bölgede İsrail gibi kullanabi-leceği ikinci bir gücün hayallerini kur-maktadır. Ayrıca ABD emperyalizmiaçısından, Barzani, rüştünü ispatlamışbir işbirlikçidir.

Diğer yandan ABD’nin referandumaesasta itirazının olmaması, IŞİD’e karşımücadele görünümü altında Kürt milli-yetçileri ile kurulan askeri ittifak, silahyardımları… Bunların hiçbiri ABD’ninKürt halkının “vazgeçilmez” bir des-tekçisi olduğunu da göstermez. Kaldıki ABD emperyalizminin, bir yandanKürt milliyetçilerine yeşil ışık yakarken,diğer yandan Türkiye ile olan ilişkilerinidengede tutmak adına AKP’nin PKK’yeyönelik katliamlarına da onay verdiğiunutulmamalıdır. ABD emperyalizmisadece ve sadece çıkarları doğrultusundahareket etmektedir. Bugün bölgedekiçıkarları açısından yıllardır elde ede-mediği kazanımları Kürt milliyetçilerisayesinde elde etmeye başlamıştır. Yarınkoşullar ve çıkarlar değiştiğinde, bugündestek verdiklerini yarın yüzüstü bırak-masının, hatta bugün destek verdiklerinekarşı yarın savaş açmasının önündehiçbir engel yoktur. Emperyalizm asla“çıkar uğruna” müttefik olarak görüle-bilecek, “kullanılabilecek” bir güç de-

ANTİ EMPERYALİST CEPHE’DEN HABER -YORUM

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

21DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 22: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

ğildir. Emperyalizm tüm dünya halklarınındüşmanıdır ve düşmanla yapılabilecektek şey savaşmaktır!

HABER:

*“Franco döneminden miras monarşirejimi Katalan ulusal sorununa demo-kratik bir yanıt veremez. Pazar günüyaşanan saldırılar hala bu durumun bi-lincinde olmayanlar açısından da durumukesinleştirmiştir. Bağımsızlıkçılık daKatalan emekçi sınıflarının sorunlarınıçözmeyecek, işçi sınıfının da ihtiyaçlarınıkarşılamayacaktır; ulusal yönetimin otuzyılındaki çalışma ve yaşam koşullarınaaynı şekilde devlet destekli özel okullarınezici oranı ya da mevcut Katalan yöne-ticilerin onayıyla hayata geçirilen LOM-CE (gerici ve özelleştirmeci eğitim re-formu) uygulamalarının antidemokra-tikliği de bunu göstermektedir.

Katalan ulusal sorununun çözümü,bir bütün olarak devlette ulusal sorununve emekçi sınıfların yaşam koşulları so-rununun çözümü, İspanya’da bir rejimdeğişikliğinden geçmektedir.” (İspanyaMarksist Leninist Komünist Partisi’nin,Katalonya'daki bağımsızlık referandu-munu ve merkezi hükümetin saldırılarınıdeğerlendirdiği açıklamasından bir bö-lümdür. / Evrensel - 03 Ekim 2017)

YORUM:

Özünde değişmesi gereken emper-

yalist sömürü sistemidir. Bu değişiklik,iktidarın bir avuç sömürücü asalaktanalınıp halka verilmesiyle mümkündür.Bunun da tek yolu silahlı mücadeledir.Emperyalist sistemden kopuş “demo-kratik” yöntemlerle başarılamaz. Tarihte,Şili örneği gibi, seçimle alınan iktidarlarınemperyalist darbelerle ve çok daha kanlıbir şekilde devrildiği örnekleri mevcutiken, aksini düşünmek mümkün değildir.Ki o kadar uzağa gitmeye de gerekyoktur, yapılan referandum, faşizmin de-mokrasi taleplerine nasıl karşılık verdiğiniaçıkça göstermektedir.

Katalonya’da 1 Ekim tarihinde ya-pılan referandumu engellemek için,Faşist İspanya hükümeti 10 bindenfazla polis ve askeri Barselona sokak-larında görevlendirdi. Referandumunyapılacağı yerlere baskınlar düzenlenipseçim malzemelerine el konuldu vereferandum yetkilileri gözaltına alındı.Seçim merkezi olan 2 bin 315 okulunyarısından fazlası mühürlendi. İspanyapolisinin seçim merkezlerini basmasısonucu çatışmalar çıktı. Polis, halkıdağıtmak için göz yaşartıcı gaz veplastik mermi kullandı.

Katalan hükümeti ise referandumakatılımın yüzde 42.3 olduğunu, 5.3milyon kayıtlı seçmenden yaklaşık2.26 milyonunun oy kullandığını açık-ladı. Buna göre oy veren seçmenlerin

yüzde 90'ının bağımsızlık lehinde oyunukullandığı belirtildi.

Referandum sırasında polisin az-gınca saldırması sonucu 92 kişi yara-landı, toplamda 844 kişiye tıbbi mü-dahale yapıldı.

Bu saldırıların ardından, Katalan sen-dikalar ve meslek örgütlerinin çağrısıyla"referandumda görülen ağır hak ve öz-gürlükler ihlali" nedeniyle genel grevegidileceği ilan edildi. Genel grevle, toplutaşıma duracak ve Katalonya'daki okullarve klinikler kapanacak. Barcelona futbolkulübünün de herhangi bir karşılaşmasıolmamasına karşın greve katılacağı, üni-versite ve kentteki çağdaş sanat müzesininde kapalı kalacağı bildirildi.

Katalon halkının bağımsızlık talebihaklı bir taleptir ancak bu talep emper-yalist sistem içerisinde, toprak ayrılığıtalebi ile sınırlı kaldığı sürece, İspanyaMarksist Leninist Komünist Partisi’ninde belirttiği gibi emekçi sınıfların sorunlarınihai anlamda çözülmeyecektir. Refe-randum, özerklik vb. çözümler sistemiçi arayışlardır ve gerçekte bir çözümolamazlar. Tersine halkın direnme dina-miklerini eriten, umudunu törpüleyenbir nitelik taşırlar. Gerek Katalon halkınıngerekse faşizm altında ezilen tüm İspanyahalklarının tek kurtuluşu silahlı müca-deledir, sosyalizmdir.

AKP FaşizmininGözaltı Terörü Sürüyor

AKP faşizmi 4 Ekim’de de devrim-cilere ve halkımıza saldırmaya devametti. Soysuzlaşmış bir zavallıya yazdır-dıkları, yalanlardan ibaret ifadeleri im-zalatıp 110 kişi hakkında gözaltı kararıçıkardı. Daha önce Halkın Hukuk Büro-su'nun kapıları kırılmıştı, bugün de HalkınMühendis Mimarları'nın bürosuna veMehmet Güvel’in direniş evine kapılarıkırarak girdiler. Halktan insanlarımızınevlerini basıp gözaltına aldılar.

Tüm bu baskınlar, gözaltılar Nuriyeve Semih’i sahiplenmeyelim diyedir.OHAL’e ve KHK’lara boyun eğelimdiyedir. Faşizme teslim olalım diyedir.

Ne Nuriye ve Semih’i yalnız bıra-kacak, ne OHAL’inize, KHK’larınızaboyun eğecek, ne de faşizme karşı mü-

cadeleden vazgeçmeyeceğiz…

Halkın ve Haklının Direnişini Bi-tiremeyen Faşizm Saldırıyor

Şu ana kadar Çorlu, Kocaeli Darıca,İstanbul ve Ankara’da ev baskınları vegözaltılar yaşanmıştır. Gözaltına alı-nanlar arasından isimlerini öğrenebil-diklerimiz:

Ankara’dan avukat Naim Eminoğlugözaltına alınmıştır.

İstanbul'da Ayşe Lerzan Caner’inevi basıldı ve eşiyle gözaltına alındı.Yine İstanbul'da Deniz Kocamış’ın evibasıldı ve gözaltına alındı, Onur Bil-giç’in Bağcılardaki evi basıldı, gözaltınaalındı, Meltem Özer’in Beykoz’dakievi basılıp gözaltına alındı. EgemenAkkuş’un evi basıldı ama evde olmadığıiçin gözaltına alınmadı. Kenan Ulu-dağ’ın evi, Özel Harekat polisleri tara-

fından basıldı ve evde arama yapıldı.Okan Özer’in evi polisler tarafındanbasılıp gözaltına alındı. Nevzat Özer’inBeykoz’daki evi polisler tarafından ba-sılıp gözaltına alındı.

Halkın Mühendis Mimarları'nın Kü-çük Armutlu’daki Bürosu polis tara-fından basıldı. Mehmet Güvel’in KüçükArmutlu’daki evinde polisin arama ya-pıp gittiği, gözaltı olmadığının bilgisialındı. Şevket Avcı'nın gözaltına alındığıbilgisi geldi. Küçükarmutlu’da HaydarYıldırım'ın evi basıldı, Haydar Yıldı-rımla birlikte Aysun Kaşdaş gözaltınaalındı.

Son olarak, İstanbul'da Egemen Ak-kuş, Hatice Kalkan ve Cengiz Kırlan-gıç’ın evlerinin basılarak gözaltına alın-dığı bilgisi elimize ulaştı.

Kahrolsun Faşizm Yaşasın Müca-delemiz!

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN222

Page 23: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

AKP faşizmi, sömürü, yağma vetalan politikalarını pervasızca uygu-luyor; iktidarının ilk yıllarında kitlelerialdatmak, gözlerini boyamak için baş-vurduğu yöntemlere de artık başvu-ramaz haldedir.

Kitleleri aldatmak için en güçlüsilah olarak kullandığı “sağlık” soru-nunda da her şey “eski tas eski hamam”durumundadır. Sağlıkta ticarileşme,tüm çıplaklığıyla karşımızdadır.

- Düzen kendi çarpıklığının ürünüolan gecekondulaşmaya da çare bula-mıyor. Çareyi halkın konut ihtiyacınıyeni konut yaparak karşılayacağı yerde,yıkarak, halkı şehirlerden sürerekbulmaya çalışıyor.

- Deprem konusunda da öyledir.Artık halk, beklenen büyük depremkarşısında tamamen terk edilmiş, kendibaşına bırakılmıştır.

Halk Meclisleri, işte bu noktada,bir alternatiftir.

Gecekondu mahallelerinde yaşayanhalkımızın tüm sorunları için,Halk

Meclislerinin mutlaka yapabileceğibir şey vardır.

Halkın katılımıyla, halkın üret-kenliğiyle, sorunlara ortak çözümlerüretilebilir.

Meclisler, gecekondu yıkımlarınakarşı, halkı bilinçlendirebilir, halkındirenişini örgütleyebilir.

Meclisler, depreme karşı, ortaklaşabirçok yol yöntem geliştirebilir.

Meclisler, halkın sağlık sorunuyla,çocukların eğitim ve diğer ihtiyaçlarıylailgili örgütlenmeler geliştirebilir.

- Örgütsüz ve dağınık olmak halkıgüçsüz bırakıyor. Güçlenmek için ör-gütlenmeliyiz. Meclisler, halkın kitleselörgütlenmesinin aracıdır.

- Düzen, hiçbir sorunu çözemeye-ceği için, halka verebileceği hiçbirşey olmadığı için, hiçbir sorunu bırakınçözmeyi hafifletmediği için halka bo-yun eğdirmeyi, halkı susturmayıtek çıkar yol olarak görüyor.

Meclisler ise, tek çıkar yol olarak,halkın örgütlenmesini, birlikte tartış-

masını, birlikte karar alıp, birlikte uy-gulamasını öngörüyor.

Düzenin halkın sorunlarını çözmek,halka konut sağlamak diye bir sorunuyoktur.

AKP, ezmek, köleleştirmek, sö-mürmek, diz çöktürüp yönetmek isti-yor. AKP, OHAL’le birlikte bu politi-kasını daha da pekiştirmiştir.

Bu noktada Halk Meclislerinin biralternatif olması, çok daha önemlidir.

Bu nedenle;

1- Halk Meclisleri olarak, yoksulhalkın karşı karşıya olduğu tüm so-runlarda, ne yapabiliriz diye bakma-lıyız. Halk Meclislerinin toplantılarındabunları gündem yapmalıyız. Yozlaşma,yıkımlar ve deprem, meclislerin ön-celikli konuları olabilir.

2- Halk Meclislerinin her toplan-tısından bir kararla çıkabilmeliyiz.Bunlar, “temenniler” değil, somut ka-rarlar olursa, meclisleri büyütür, ge-liştirir.

Sorunlarımıza,Birlikte Sahip Çıkarak

Büyüyeceğiz!

Çok şey var anlatacağımız çok şey; - Polisin sokaklarda gözaltı terörü;

insanlarımızın gözaltındaki direnişleri,her koşulda meşruluğu savunmaları,

- Yıkımlar ortasında boyveren dire-nişler,

- Kemal Gün’ün devrimci tutsaklariçin tek başına çıkıp eylem yapması..

- Nuriye’nin tecrit edilmiş hücresin-

deki direnişi,- Kıramadıkları direnişin tahammül-

süzlüğüyle Nuriye hakkında ortaya at-tıkları iftiralar,

- Semih’in mahkemedeki hesap soran,sorgulayan savunması,

- Baskınlara, gözaltılara rağmen,Grup Yorum’un susmayan sesi,

- Nuriye ve Semih’in 20 Ekim’de

görülecek olan mahkemesi, Durmadan, bıkmadan anlatacağız. Çaldığımız her kapıda, karşımıza

kim çıkarsa çıksın, onu ikna etmemekiçin bir neden yoktur.

Burjuvazi, gazeteleriyle, televizyon-larıyla, baştan beri sıraladıklarımızı yoksayıyor, sansürlüyor.

Biz ev ev dolaşıp anlatacağız. Başkaçaremiz yok. Ya sansüre boyun eğeceğiz,ya sansür duvarlarını, çatkapılarla yıkacağız.

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Atasözü:Doğru duvar yıkılmaz,eğri kaçar kurtulmaz.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

23DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

YENİLMEZ TEK GÜÇ HALKIN GÜCÜDÜR

Page 24: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Kale Gibi Yıkılmaz Örgütlülüklerimiz

Olacak!

Devrimci kişilikKendimizin,

yoldaşlarımızıneğitimini bir an bile

aksatmamalıyız.Mücadele ve devrimcilik,

boşluk kaldırmaz.Boşluğu burjuva

ideolojisi doldurur.

Tek bir kişi gibi"Savaşı kazandıran, büyük

imkanlar, askeri güçler, çoksayıda kadrolar değil;merkezi-yetçilik, disiplin, tek bir kişigibi hareket edebilme özelliği-mizdir."

Tek bir kişi gibi!

Bütün mahalleler, işçiler,kamu emekçileri, gençlik, sa-natçılar, mimar mühendisler,doktorlar, avukatlar, esnaf-lar, Avrupa, legaldekiler, ille-galdekiler... tek bir kişi gibihareket edebilmek.

Kadrolar, sempatizanlar,

taraftarlar, halk ilişkileri...

tek bir kişi gibi hareket ede-

bilmek.

Bunu yapabildiğimiz ölçü-

de, düşman karşısında daha

büyük bir güç oluruz.

Tek bir kişi gibi hareket

edebilmek; 

ÖRGÜTLÜ DÜŞÜNME-

NİN gereğidir.

YOLDAŞLIK duygusu-

nun gereğidir.

yöntem ve araç

İddiamız budur ve bu olmalıdır:İstanbul’un yoksul mahallelerindeöyle örgütlülüklerimiz olmalı ki, herbiri bir yıkılmaz kale gibi yükselmeliyoksul kondularımızın ortasında.

Ankara’nın, İzmir’in ve başkabüyük şehirlerin yoksul gecekondumahallelerinde aynı iddia ve hedefesahip olmalıyız.

AKP faşizmi, yoksul gecekondu-ların sokaklarında devrimci avınaçıkmıştır. AKP faşizmi, Anadolu şe-hirlerinde de devrimcilere karşı terörestirmektedir. Gözaltılarla, tutukla-malarla, mahallelerde ve Anadolu’damücadeleyi yok etmeye çalışıyor.

Biz de diyoruz ki; Anadolu’nunbütün yoksul mahalleleri bizimolacak.

AKP’nin iddiası ve yapmak iste-diği belli: Yoksul mahallelerimizdedevrimciliği yok etmek. Yoksul ma-hallelerde HALKIN ÖRGÜTLÜ-

LÜKLERİNİ YOK ETMEK.

Bunu başarabilirse, o zaman önüaçılacak AKP’nin. İstediği gibi yıkımyapacak. İstediği gibi, planlar çıka-racak. İstediği gibi zamlar yapacak.AKP faşizminin polisi mahallelerdeistediği gibi cirit atacak. Uyuşturucuçetelerini istediği gibi her yana sala-cak.

Bizim iddiamız:Buna izin ver-meyeceğiz.Yoksul mahallelerimizAKP faşizminin değil, yoksul halkınve devrimin mevzileri olacak.

“Yıkılmaz kale” denilince, tabiaklımıza önce Mao’nun sözü gelir.

"Gerçekten yıkılmaz olan kalenedir?" diye soruyor Mao, ve soru-sunu şöyle cevaplıyor

"Kitlelerdir; devrimi gerçektenve içtenlikle destekleyen ve mil-yonlarca ve milyonlarca halktır.Ne olursa olsun hiçbir gücün eze-meyeceği gerçekten yıkılmaz kale

işte budur."

Evet, HALK’tan söz ediyoruz.

Hiçbir gücün ezemeyeceği birgüçten.

Peki bu mevzi nasıl yıkılmaz birkale haline gelir?

Örgütlenerek, politikleşerek, ko-miteler, meclisler kurarak...

Bunun yanında başka özelliklerde sayılabilir belki, ama temel olanbunlardır. Komitelerimiz mevzimiziniskeletidir. Her sokağa yayılmış, hereve ulaşan meclisler iskeletimiziayakta tutan kaslardır. Yani halk...Halkolmadan iskelet yere yığılır, kitlesizbir başarı mümkün değildir.

Mahallelerimizde Olumsuzluklar Yok mu?

Bugün mahallelerde birçok olum-suzluk, zayıflık, yozlaşma söz konusudeğil mi? Elbette bunlar var. Amabunlar bizim açımızdan, “mahalle-

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN24

Page 25: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

110 kişi değil milyonlarızArmutlu Halk Cephesi açıklaması, baskınların, operas-

yonların, gözaltı ve tutuklamaların ortasında bir pankartve bildiriyle, tarihsel haklılığımızı özetlemiş bulunuyor:

“İdam fermanları bize sökmez, 110 kişi değil mil-yonlarca halkız, milyonlarız, tarihsel ve siyasal haklılı-ğımızla diyoruz ki, biz kazanacağız!”

Faşizmin açmazı buradadır. Tüm faşist düzenler içinböyledir bu.

Üç beş operasyondan, tutuklamadan medet umarlar.Oysa karşılarında halk vardır. Halkın içinde kökleri olanbir devrimci hareketi bu nedenle asla bitiremezler.

İdeolojik mücadelede bugün anlatmamız gereken üçnokta var: 

Bir: Biz halkız, milyonlarız. saymak ile bitmez, kırmakile tükenmeyiz, yenilmeyiz.

İki: Tarihsel olarak haklıyız. ÇÜNKÜ; sosyalizmi savunuyoruz. Çünkü tarih ve bilim

bize, eskiyen ve çürüyen her toplum, yerini daha ileri birtopluma bırakacaktır" diyor. Eskiyen, çürüyen kapitalizm,yerini sosyalizme bırakacaktır. Bu tarihsel zorunluluktur.

Üç: Siyasal olarak haklıyız. ÇÜNKÜ: Bugüne kadar ki tüm sistemler, sömürü sis-

temidir; biz, insanın insan tarafından sömürülmediği teksistem olan, sosyalizmi savunuyoruz.

Anlatmalıyız. Her yolla, her biçimde, her yerde. İdeolojik mücadele anlatmaktır. Durmadan anlatmak,

göstermek, açıklamak, duyurmaktır. Gündemdeki her konuda, mahallenin üç beş yerinde,

sade yazılmış pankartlarımız, halka düşüncelerimiziaçıklayabilir.

Mahalledeki üç pankart, bazen, onlarca televizyonve gazetenin yalanlarını bir cümlede yıkıverir.

Bu nedenle bir pankarttan ne olacak, bir afiş neyeyarar diye düşünmeyelim. Bir pankart, düşüncelerimizitaşıyan bir ordu gibidir.

ideolojik mücadele

lerde örgütlenilemez” teorisinin ge-rekçesi değil, mahallelerde örgütlen-mek zorunludur diye düşünmemizinnedenidir.

Evet, saymaya kalkarsak, bir çokolumsuzluk sayılabilir. Düzen insanıne kadar yozlaştırdıysa, bencilleştiripçıkarcı hale getirdiyse, mahallelerdede o kadar olumsuzluk, o kadar “gü-venilmez”, “asalak” insan vardır.

Ama devrimci kimdir zaten?

Hatırlayalım:

Devrimci, "başkalarının zayıflık,cehalet ve kölelikten başka bir şeygöremediği yerlerde umudu, sevincive güçlülüğü görmesini bilen”dir.

Yozlaşmanın içinde, korkuların,kaygıların ortasında kuracağız yıkıl-maz kaleyi.

Bu mümkündür biliyoruz, çünkühalkımızı tanıyoruz.

Reformizmin, oportünizmin halkagüvensizliğin teorilerini yaptığı dö-nemlerde, o halkın, binler, onbinlerolup, kurşunların üzerine yürüdüğünü

biliyoruz biz. Bunu bildiğimiz içinde halka güvenmeye devam ediyoruz.

Halka güvenmeyenler, devrimeinançsızlaşırlar. Başka güçlere belbağlarlar.

Büyük şehirlerde, üç temel ör-gütlenme alanı vardır: Mahalleler,gençlik, işçiler-memurlar.

Bunlar arasında temel olanı ma-hallelerdir. Neden?

Bu hem milyonlarca insanı ba-rındırdıkları için böyledir hem dehalkın tüm kesimleri orada zaten bir-liktedir.

Bugün mahallelerin önemi ve be-lirleyiciliği, geçmişe kıyasla daha daön plandadır. Bu sadece devrimcileraçısından böyle değildir; faşizm açı-sından da böyledir.

Faşizm, bugün üniversite gençli-ğini örgütsüzleştirmekte, onları kit-lesel olarak mücadeleden alıkoymaktabelli bir sonuç almıştır. İşçilerin,kamu emekçilerinin sendikalarınıartık adım bile atamaz hale getirmiştir.

Böyle olunca, mücadelenin en dina-mik alanı, en etkili alanı yine ma-hallelerdir.

AKP faşizminin saldırılarını gö-ğüsleyebilmek için, yoksul mahalleleridaha örgütlü hale getirebilmeliyiz.Daha örgütlü olmak demek, dahafazla komite, daha kitlesel meclislerdemektir.

Komiteler yoksa, meclisler yoksa,koskoca mahallelerde oradan orayakoşturarak kimse bir sonuç alamaz.

Komite sadece işleri paylaştırmakdemek değildir. Komiteler, halkınpolitika yapmasıdır. Halkın politikayapmaya ve yönetmeye doğrudankatılmasıdır.

Komiteler, birlikte çalışmak, so-runlara birlikte çözüm bulmak, birliktedeğerlendirme yapmak, birlikte po-litika üretmektir. Bu yüzden komiteler,aynı zamanda halkımızın, gençliğinokuludurlar.

Okulumuzu ve mevzimizi güç-lendirelim.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

25DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 26: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Birçok komite kurduk. Binler olupbir araya geldik. Evlerimizi yıkmakiçin plan, proje yapanların kapısına da-yandık.

“Tamam, vazgeçtik” diyene kadar,o kapı önünde hesap sormaya devamedeceğiz.

Bu arada mutlaka, düzenin hukukuiçinde de hakkımızı SONUNA KA-DAR arayacağız.

Çünkü yasadışı olan, onyıllardıro evlerde oturan halk değildir. Yasadışıolan, gayri-meşru olan onlardır.

Meşru olmadıkları, evlerimizi yık-mak için yalana dolana başvurmala-rından bellidir.

Küçükarmutlu’da olduğu gibi, ma-hallelerimizi, gerçekte öyle olmadığıhalde, “afet riskli alan” ilan ediyorlar.

Bu da onların SAHTEKARLIK-LARINI gösterir. Bunun için sahteraporlar hazırlattırıyorlar. Bu onlarınkendi yasalarına göre bile “yasal”olmadıklarını gösterir.

Meşruluk ise, onların yakınındangeçmez. Meşru olan, sadece biziz,sadece halktır.

Fakat, şunu bileceğiz ki, haklı vemeşru olmak, evlerimizi korumayave savunmaya YETMEZ.

Bunun için haklı ve meşru olma-nın yanında iki şeye daha ihtiyacımızvar:

Bir: Örgütlü olmak.

İki: Direnme kararlılığına sahipolmak.

AKP Yıkımının Hedefinde530 Bin Ev,3 Milyon İnsan Var!

AKP, büyük bir yıkım saldırısıhazırlığındadır.

OHAL ilan edildiğinden bu yana,192 BÖLGE, "6306 sayılı Kanun

kapsamında” RİSKLİ ALAN olarakilan edildi.

Bunların bir kısmında deprem açı-sından bir “riskli alan” söz konusuolmadığını biliyoruz. Ama AKP yıkımhedefine ulaşmak için bu konudasahte raporlar hazırlatmıştır.

İlan edilen afet riskli alanda bu-lunan 245.000 adet yapıda (530.000adet bağımsız bölüm) ve riskli yapıolarak tespit edilen yaklaşık 130.000adet yapıda (420.000 bağımsız bölüm)olmak üzere 3 milyondan fazla kişiyiilgilendiren “kentsel dönüşüm” ça-lışmaları yapılmaktadır.

Tek Yol Direnmektir!Direnmenin Tek Yolu Örgütlenmektir!

Mümkün olan tüm yollardan hak-kımızı aramamız haklı ve meşrudur.Ancak gecekondu sorunu, iktidarlarınyıkım saldırıları bu ülkede ilk defayaşanmıyor. Onlarca yılın tecrübesibize gösteriyor ki, bu kadar büyükçaplı bir yıkım saldırı planına karşı,evlerimizi korumanın tek yolu, di-renmektir.

Dilekçelerimizi vermeliyiz, tamam.Fakat kepçelerin karşısında dilek-çeler duramaz.

Kepçelerin karşısına çıkmak içinde örgütlenmeliyiz.

Faşizmi yıkımdan caydırmanıntek yolu, direnme kararlılığımızı BU-GÜNDEN ortaya koymaktır.

Kepçeleri, dozerleri, polisi, zabıtayıüzerimize gönderenler, bilmeli vegörmeli ki, biz evlerimizi can bedelisavunacağız. Bilmeli ve görmelilerki, mahallelerimize öyle kolay gire-meyecekler.

Tüm halk olarak;

Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap,Laz, şu veya bu partiden, TÜM HALKOLARAK, direneceğiz.

Bugüne kadar evlerimizi korumakiçin çoluk çocuk, genç yaşlı, taş-sopa, barikat direndik, yine direne-ceğiz.

Halkımız örgütsüzse, örgütleye-ceğiz. Örgütlenerek, kepçelerin kar-şısında güçleneceğiz.

Gecekondu yıkımlarına karşı, hal-kımızın ve tüm dünya halklarının on-yıllardır yaptığı gibi, DİRENİŞ silahınıkullanacağız. Çünkü yoksul gece-kondu mahallelerinde sözü geçen,hükmü geçen tek silah budur.

Bir kez daha ilan ediyoruz: Kü-çükarmutlu halkı, Çevre ve Şehir-cilik Bakanlığı’nın yaptığı ve 25Ağustos’ta ilan ettiği projeyi tanımıyorve tanımayacak. Kepçelerin önünedirenişle çıkacağız.

Kepçenin Karşısına Çıkabilecek Tek GüçÖrgütlülüğümüzdür!

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN26

Page 27: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Ayaküstücülük, anlık düşünmek, anlık çözümler, anlıkplan, anlık program demektir. Böyle olduğu için desonuç almayan bir tarzdır.

Düşmanın baskısının arttığı, yarı-legal çalışma ko-şullarının daha fazla gerekli hale geldiği bir dönemde,ayaküstücülük daha da olumsuz ve zarar verici bir tarzdır.

Büyük bir hedefimiz var: Devrim ve iktidar.

Bulunduğumuz mücadele alanında bu hedefin yansımasıolarak küçüklü büyüklü sayısız hedef koyarız önümüze.

Bu durumda önümüzde duran iki kesin gerçek şudur:

1- Hedefsiz mücadele olmaz.

2- Plansız, programsız hiçbir hedefe ulaşılamaz.

İşte bu nedenle, mücadelemizde kendiliğindenciliğeve onun biçimlerinden biri olan ayaküstücülüğe yer yok-tur.

Ayaküstücülük dediğimiz, esasında kendiliğindenciliğinbir biçimidir.

Ayaküstücülük, her konuda olumsuz sonuçlar yaratır.

Örneğin, kitle katılımını hedeflediğimiz bir çalışmada,çağrılarımızı, davetlerimizi ayaküstü yaparsak, iyi birsonuç alamayaz.

Örneğin; eleştirilerimizi düşünmeden, hazırlanmadan,emek vermeden ayaküstü yaparsak, karşımızdakini iknaedemeyiz, kavratamayız; ayaküstü yapılan eleştirilersorun çözmez, sonuç getirmez.

Örneğin; ayaküstü örgütlenen bir eylemde, aksaklık-ların, eksikliklerin çıkması kaçınılmazdır; belki bu ayak-üstücülük, insanlarımızın tutsak düşmesine yol açacaktır.

Örneğin ayaküstü örgütlenen bir dernek toplantısında,ya katılım yetersiz olacak, ya da toplantı verimli olma-yacaktır.

Ayaküstücülükte her şey eksik anlamaya, yanlış an-laşılmaya uygundur. Dolayısıyla ayaküstü konuşulan birişin nasıl sonuçlanacağını kestirmek de mümkün değildir.

Kısacası, ayaküstücülüğün mutlaka ama mutlaka pra-tikte olumsuz bir yansıması olacaktır.

Ayaküstücülük, sonuç alamamayı getirir dedik. İştebu da daha kötü bir şeyi getirir; işlerden sürekli sonuçalamamayı, moralsizliği, kendine güvensizliği geliştirir.Bu birim ve alanlarda olumsuzluğa yol açtığı gibi, tektek insanlarımızda da “yapamıyorum, tamamlayamıyorum,sonuç alamıyorum, hiçbir şeyi beceremiyorum” şeklindemoralsizliği geliştirir.

Olumsuzlukların, moralsizliğin olduğu bir birim vealanda ise, insanların birbiriyle sorunlar yaşaması,çatışması gündeme gelir. Eleştiri ve özeleştiri mekanizmasıişlemez.

Ayaküstücülük, sadece günlük yaşamın düzenlenişineilişkin teknik bir sorun değildir.

İdeallerimize, iddiamıza ilişkin bir sorundur. Çünküayaküstücülük, sadece birimdeki hedeflerimize değil,büyük hedefimize varmayı da tehlikeye atar. Çünküdevrim yürüyüşü, binlerce küçük derenin büyük birırmağa dönüşen ve denizlere ulaşan akışı gibidir.

Plan, program yapmak, baştan birçok eksikliğin ön-lenmesi demektir. Çünkü, plan, program yaparken, in-celeme, araştırma, düşünme, yorumlama, soru sorma,bütün bunları yapabiliriz.

Bunları yapabildiğimizde, konuya, yapılacak işe dahafazla vakıf oluruz; bilmediklerimizi sorar, eksik bilgimizitamamlarız ve daha tamamlanmış bir bilgiyle, üzerindedüşünüp taşınarak programımızı yaparız.

Plan, program yapmak yeter mi?

Ayaküstücülüğün karşılığı, bürokratik bir planlamacılıkdeğildir. Yapılan planı, programı, hayatın içinde adımadım takip etmeli, mücadelenin ihtiyaçlarına, işin ge-reklerine göre, gerekli ekleri, değişiklikleri yapabilmeliyiz.

Özetleyecek olursak, ayaküstücülükte;

Riskler büyür. Emek boşa gider. Zaman boşa gider.

İlerleyemez, yerimizde sayarız.

Sorunları çözemeyiz, sorunlar bizi boğar.

Moralsizlik, kendine güvensizlik gelişir; bunlarinançsızlık yaratır.

ÇÖZÜM, sistemli çalışmaktır. Plan - program yap-maktır. Bunun yolu da toplantılardan, komiteden,kolektivizmi işletmekten geçer. SONUÇ: Toplantı,komite, kolektivizm, hepimizi ayaküstücülükten KO-RUR.

SORUN: AyaküstücülükÇÖZÜM: Sistemlilik, plan, program

Önümüzde duran iki kesin gerçek şudur:

1- Hedefsiz mücadele olmaz. 2- Plansız, programsız hiçbir hedefe ulaşılamaz.

*

Ayaküstücülükte, inceleme, araştırma,

düşünme, yorumlama, soru sorma, yoktur.

SORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

27DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 28: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN228

1-Önyargının temelinde bütün sı-radan yanlarımızda olduğu gibi, "ben"duygusu yatmaktadır. "Ben"in olduğuyerde subjektivizm vardır. Doğru dü-şünmeme vardır. "Benim düşüncem"egöre, "bence" diye başlayan cümlelerinsanların kafasında yeni, yıkılmazduvarlar örülmesine hizmet eder. Ki-şileri, olayları değerlendirirken,"Bizimdüşüncemiz","bizim ideolojimiz" biz-leri yönlendirmelidir. Duygularımızveya sezgilerimiz değil.

2-Önyargı Tespitçiliktir

Tespitçilik;ortada var olan yanlışı,bozukluğu ve aksaklığı görüp bu du-rumu sadece tespit etmek ancak dü-zelmesi, ortadan kalkması için hiçbiremek ve çaba içerisinde olmamaktır.Tespitçiler gerçekten de bütün eksikve yanlışları görürler ve bunu birçok kişiyle paylaşır onların kafala-rında da önyargılar oluşmasının önünüaçarlar. Tespitçi olmamalıyız.

3-Bizler önyargı ile düşünmedenkişiler ve olaylar karşısında emekharcayan, çözümler üreten olmalıyız.Öncelikle, "Gerçek nedir?" sorusunusormalıyız. Madde bilinçten öncegelir. Maddeyi anlamadan düşünceoluşturmak subjektivizme düşmektir.Subjektivizm ise sapmadır, hatanınkaynağıdır. Sıradanlıktır.

4-Halkın olduğu her yerdebiz Cepheliler varız. Örgütlen-me faaliyetlerimiz sırasında,"Bu halktan adam olmaz" de-

mek elini eteğini bu işlerden o anolmasa bile ileriki aşamalarda çek-mektir. Bu, halkın geri yanlarının,kafalarda yarattığı önyargılar sonu-cunda meydana gelir. Biz böylesiönyargıları ancak halkı tanıyarakaşabiliriz.

5-Önyargı kendini beğenmektir,popülizmdir. Biz "adam olduysak"herkes "adam olabilir" diye düşün-meliyiz.

6-Önyargı suçluluktur; biz dev-rimciyiz gerekirse her şeyi yıkar ye-niden yaparız. Nedensiz yere bir in-sandan nefret edemez veya seveme-yiz. Önyargı devrimci değildir. Nedeniolmayan duygularımızla hareket ede-meyiz. O bu işi yapmaz, ben onunlaçalışmam gibi, bakış açımız bir an-lamda o insanın değişimine inanma-mamız, devrime inanmamamız de-mektir. Hiçbir açıklaması olmayanbu duygularımızla baş edebilmekiçin her şeyi en baştan ele alabilme-liyiz.

7-Cepheliler olarak biz adaletliolmalıyız. Her şeyin, her yönüneözel dikkat göstermeliyiz. Özel dikkatgöstermek daha çok gözlemde bu-lunmaktır. Yeteri kadar gözlemedenSAKIN karar vermeyelim. İyi yap-

madığımız bir gözlemden yola çıka-rak plan-program yapmamalıyız.

8-Anlayarak bilme, öğrenmeninözelliğidir. Bilgi ile karşılaşma ilkadım. Anlamak 2.adım. Anlamak dü-şünmekle olur. Soru sorma tartışmaseçenek arama 3.adım. Değişebilirolduğunu bilmek 4. adım. Doğrusuile değiştirme 5.adım. İşlenmiş bilgiyiyaşamına davranışlarına katma Bİ-LİNÇTİR... 6.adım bilinçtir. Önyargılıadalet olmaz.

9-Biz, "Herkes gelişir", "Herkeseğitilebilir", "Herkes savaşabilir" dü-şüncesine inanırız. Bu inancı elbetteki ideolojimizden alırız. Marksist-Leninist ideoloji tarih boyunca mil-yonlarca halkı örgütlemiş, devrimiçin onları maddi bir güç haline ge-tirmiştir. Kendi tarihimiz, şehitleri-mizin yaşamları, sayısız örneklerhepsi birer okul gibidir. Bunlara inan-mayan gelişmez ve geliştiremez.İnanmayan, önyargı besler.

10-Önyargı besleyen devrimciHareket’in gelişimini, devrimciliğinmeşruluğunun nasıl her geçen günarttığını, düzenin halkı nasıl saflaş-tırdığını göremez. Önyargılı insangelişemez, geliştiremez. Dünyaya atgözlüğüyle, sadece kendi düşünceleriçerçevesinde bakar. Bu tek yönlülükonu çürütür. Kişileri ve kendini ka-fasında değersizleştirir. Değer ver-mediği hiç kimseyi de geliştiremez.

Önyargı Sıradanlıktır, Subjektivizmdir

Tarih Bizi Yazacak,Nuriye ve Semih Kazanacak!

Dev-Genç 27 Eylül’de bir açıklama yaparak katilAKP iktidarının son zamanlarda devrimci avına çıktığınıancak bunun mücadelelerini engelleyemeyeceğini belirtti.Açıklamada kısaca şunlar ifade edildi: “AKP iktidarı15 Eylül 2017 tarihinden beri sokaklarda devrimci avınaçıkmış durumda 15 Eylül’den bu güne kadar sokaktankaçırılarak gözaltına alınan devrimcilerin sayısı 19’ubuldu. Bugün, Sevcan Adıgüzel, Dilan Uludağ, BetülVaran, Karip Polat, Bayram Güleç, Hasan Karapınar,Özlem Kütük, Yeliz Kılıç çıkarıldıkları mahkemede tu-tuklanmıştır. Savcılık ifadesi bile alınmadan direkt tu-tuklamaya sevk edilen devrimciler hakkında, akıbetlerihakkında savunma hakkı tanınmadan karar verilmiş vetutuklanmışlardır.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın mahkemesinden

2 gün önce (12 Eylül) Nuriye ve Semih’in avukatlarıolan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına operasyon ya-pılmış ve 16 Avukat işkenceler ile gözaltına alınmış, 14avukat hukuksuzca tutuklanmıştır. Gözaltılara, tutukla-malara rağmen 14 Eylül mahkemesinde 1130 avukatNuriye ve Semih’in avukatlığını yapmıştır.

Bizler Dev-Genç’liler olarak HAYIR! diyoruz. Hayalettiğiniz gibi bir mahkeme olmayacak. Nuriye ve Semihhaksız yere işlerinden atıldıkları için direniyorlar ve di-rendikleri içinde bugün TECRİT hücrelerinde tutuluyorlar.Sırf bugün Nuriye ve Semih sahiplenilmesin diye yapılanbu politikalar boşadır.

Derneklerimizi, kurumlarımızı da bassanız, devrim-cileri yollardan da kaçırsanız, yıkım politikalarını önesürerek Nuriye ve Semih demememiz için gündemimiziboğmaya çalışsanız da… daha güçlü bir şekilde Nuriyeve Semih dediğimizi göreceksiniz. Tek başımıza dakalsak Nuriye ve Semih demeye devam edeceğiz!”

Page 29: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Dün mahallemizde birlikte mü-cadele ettiğimiz arkadaşımız, yolda-şımız, belki şimdi tutsak.

Fakat şimdi üzülme zamanı de-ğildir. Üzüntümüzü öfkeye dönüş-türmeliyiz. Öfkeyi düşmandan inti-kam alma duygusuna dönüştürme-liyiz. İntikam duygusunu, örgütle-meliyiz. Duygumuzu savaşa dönüş-türmeliyiz.

Bilelim ki, tutsak düşen yoldaş-larımız öyle yapıyor: Onlar müca-delesine devam ediyor. Onlar şimdidört duvar arasındaki Özgür Tutsakörgütlülüğünün zaman geçirmeksizinverdiği görevleri yerine getirmeyebaşlamışlardır çoktan.

Faşizmin suç dosyası, her geçengün kabarıyor. Faşizm, mahallemizinçocuklarını, gençlerini önünde so-nunda hapishanelerle tanıştırıyor. Fa-şizm, hala onyıllardır içinde oturdu-ğumuz evlerimizi yıkmaya çalışıyor.Faşizm işten atıyor. Faşizm, depremkarşısında halkımızı çaresiz güçsüzbırakıyor. Faşizm, gençlerimizi uyuş-

turucu, fuhuş batak-lığına çekiyor. Faşizmaç bırakıyor, et sütgirmiyor evlerimizden

içeri. Faşizm, çeteleri gönderiyormahallemize. Faşizmin polisi terörestiriyor. Gazi’den, Okmeydanı’ndan,Armutlu’dan, Nurtepe’den olan “po-tansiyel suçlu” sayılıyor. Faşizm,yüzbin emekçiyi kapının önüne ko-yuyor. Direnenleri hücrelere atıyor.

Öfkemiz sonuna kadar haklıdır.Faşizmin, sömürü düzeninin halkı-mıza, yoldaşlarımıza yaptıkları, ki-taplara sığmaz. Öfkemizin kabınasığmaması da doğaldır bu nedenle.

Kabına sığmayan öfke, doğru birhedefe yöneltilmezse, kendi kendiniboğar.

Öfkemizi düşmana yöneltelim.

Öfkemizi hedeflere yöneltelim.

Öfke işte o zaman devrimci biröfke olur.

İşte o zaman, halkımıza güvenveren, halkımızın yüreğini soğutan,düşmana ise kabuslar yaşatan bir öf-keye dönüşür.

Öfke, tüm yoksul halkımızın öf-kesidir. Burnun-

dan soluyor insanlarımız. Küfürleryağdırıyor alçak düzene.

Halkın öfkesini nasıl pratiğe dö-nüştüreceğiz?

O öfke, öncelikle, kendimizi po-litikleştirmenin, halkımızı politikleş-tirmenin bir aracı olmalıdır.

O öfkenin en büyük ve derin ol-duğu yer, en yoksul gençliktir Şa-hanlar, yoksul gençliğin en öfkelikesimine ulaşıp, onlarla birlikte dö-vüştüklerinde, kimse o öfkenin önün-de duramaz.

Öfkemizin temeli, sınıfsal bakışaçımızda yatar.

Tutsak düştüysek niye düştük?Mahallemizde operasyonlar oluyorsa,neden oluyor? Sınıfsallık, bunu bil-mek ve bunun sorumlularından hesapsormaktır.

Halk çocukları olarak kendi öf-kemizi, çevremizdeki halkın öfkesinipratiğe dönüştürmenin yolları vardır.Tarihimizde bunun örnekleri vardır.Tüm yoksul gençler, birer şahan ada-yıdır. Düşmana cevabımızı, öfkemizibüyüterek, şahanları çoğaltarak, öf-kemizi düşmana yönelterek verebi-

liriz.

Öfkemiz, İntikamaDönüştüğünde Devrimcileşir

milis de başarabilir" ’Bütün halkı seferber edelim, bütün halkısilahlandıralım ve bütün cephelerdeçarpışalım’ sloganı çok parlak ve kahramancabir şekilde gerçekleşmiştir. Güney'de, sadecedüzenli ordu değil, bölgesel birlikler, halk milisive gerilla kuvvetleri de Amerikan ve kukla ordubirliklerini yok edebilmekte ve en moderntaktiklerini başarısızlığa uğratabilmektedirler. Budevrimci askeri sanatta yeni bir gelişmedir."(Giap, Halk Savaşının Askeri Sanatı, sayfa: 296)

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Şahanlar, şehitlerimizinsize diyecekleri var:

Hasan Selim Gönen: “Eğer Hareket bana, ‘gençlikte kal’derse, ben anlarım ki ‘savaş’;‘mahalleye git’ derse,ben anlarım ki ‘savaş’;Hareket beni nereye gönderirse, ben,orada savaşmam gerektiğini anlarım.”

ŞehidimizdenŞahanlara

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

29DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 30: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

İşçi sınıfının mücadelesi 1980'ler-de yaşanan faşist darbenin ardındankesintiye uğramıştı.

Grevler yasaklanmış, sendikalarkapatılmış, sendikal çalışma suç ha-line getirilmişti. Yüzlerce sendikacı1980 faşist cuntası karşısında doğrutavır belirleyememiş, cuntaya karşıdirenmesi gereken sendikacılar, askerifaşist cuntanın teslim alma politika-larına boyun eğmişlerdir. İşçi sınıfımücadelesi açısından yüz karası tab-lolar yaşanmıştır. Yüzlerce sendikacı,sıkıyönetim komutanlıkları önünde,ellerinde valizleriyle teslim olma,cuntanın savcılarına ifade vermekuyruğuna girmişlerdir.

80'lerin ikinci yarısından itibarenkısmen gelişmeye başlayan işçi sı-nıfının mücadelesinde, '90 yıllardayeniden bir gerileyiş başlamıştır. Bugerileyişe damgasını vuran, sendi-kalara çöreklenen reformist, uzlaş-macı, icazetçi sendikacılık anlayışı-dır.

Devrimci işçilerin sendikalardantasfiye edilmesi ile bu süreç dahada hızlanmış ve hemen bütün grevler,direnişler bu sendikal anlayış tara-fından kırılmış veya satılmıştır.

İşçilere yönelik hak gaspları buyıllarda daha yoğun bir şekilde ya-şanmıştır. Özelleştirmeler, işten at-malar, taşeronlaştırma artarak sürmüşve günümüze kadar devam etmiştir.Denilebilir ki, patronlar sendikalarakarşı "tek kale" oynamışlardır. Gö-rünürde, patronların karşısında sen-dikalar duruyordu, ama bu sendika-ların hiçbiri, işçi haklarının birerbirer gasp edilmesi karşışında ellerinikaldıracak, haksızlara karşı itirazedecek gücü kendilerinde bulamı-yorlardı. Güçsüzlüğün nedeni ideo-lojik olarak teslim olmalarıydı. Re-

fomizmi, uzlaşmacılığı savunmala-rındaydı.

Bu tarihsel sürecin ışığında bu-güne baktığımızda klasik işçi örgüt-lenmesiyle, klasik sendikal yapıyla,büyük tekellerin fabrikalarındaki ör-gütlenmelerle, işçi sınıfının müca-delesini büyütmek, geliştirmek, artıkgeride kalmıştır. Çok büyük bir işçikesimi, artık klasik ekonomik, sosyalhaklara sahip olmaksızın, taşeron-larda, en düşük ücretlerle çalışıyor.

Bu durumda her ay açıklananadeta otomatiğe bağlanan "bu ay 4kişilik bir aile için açlık sınırı şu ka-dardır", "yoksulluk sınırı bu kadardır"açıklamaları kanıksatılmıştır.

Her ay yapılan bu açıklamalar,işçilerin, emekçilerin her geçen yok-sullaştığını gösterirken, bu rakamlarıaçıklamayı bir meziyet sanan sendi-kalar, bu rakamların ifade ettiğivahim gerçeğe karşı, tek bir eylemyapmamışlardır.

Her gün yoksullaşan ve bir lokmaekmeğe muhtaç hale getirilen işçilerinhaklarını savunmamışlardır.

Geçen hafta birçok gazetede şubaşlık vardı:

"Yoksul sayısı 16 milyonu aştı."

Yani ülkemizde 16 milyon kişi,karın tokluğuna çalışıyor, her günaç yatıp, aç kalkıyorlar.

Bu rakamlar açıklandıktan sonraTÜRK-İŞ'ten, MEMUR-SEN'den birtepki gösterilmediği gibi, neDİSK'ten, ne KESK'ten tek bir sesçıkmamıştır.

Ses çıkmasını beklemek pek akılkarı da değildir. Çünkü; onlar çoktantercihlerini düzenden, düzen sendi-kacılığından yana yaptılar. Onlarınişçi ile, kamu emekçileri ile bir ala-kaları 90'lı yıllardan bu yana kal-

mamıştır.

"1990'lı yıllar boyunca işçi sını-fına ve sendikalara karşı uygulananörgütsüzleştirme saldırısı, işten at-malarla devrimci işçilerin tasfiyesi,ideolojik savrulmalar, 12 Eylül dö-neminin yarattığından daha büyükbir ideolojik ve örgütsel tahribat ya-ratmıştır. İşçilerin sendikalardan ko-puşu ve sendikaların emperyalistdüzenle bütünleşmesi esas olarakbu dönemde pekişmiştir. "Sol" sen-dikaların bile burjuvazinin politika-larına yedeklenmesiyle kale içtenfethedilmiştir."

Emperyalizmin "kaleyi içten fet-hetme" politikası yeni değildir, Türk-İş bunun ürünüdür. Ama Türk-İş'lekesin bir sonuç alamamıştır emper-yalizm. Asıl başarısı, ilerici, sol, sen-dikacılık nezdinde bunu gerçekleş-tirebilmesidir." (Kurtuluş Yolu, Şubat2005)

Alıntıdan da anladığımız gibi,sorun ideolojiktir. O günden bu yanadüzene tam boyun eğiştir.

Devrimcileri tasfiye eden, ideo-lojik tercihini reformizden yana yapansendika yönetimlerinin, işçi sınıfınınmücadelesini getirdikleri yer bura-sıdır: 16 milyon aç!.

Bundan, patronlar kadar onlarınekmeğine yağ süren sendika yöneti-cileri de sorumludur.

Bu nedenle diyoruz ki; bu müca-delenin geleceği sendikalarda değil,işçi meclislerinde, işçi cephesinde-dir.

Devrimci İşçi Hareketi de enyoksul, haklarından en çok yoksunbırakılmış işçiler içinde örgütlene-cektir.

Bizim yerimiz kokuşmuş patron-ların uşakları haline gelmiş sendikalarolamaz. Toplu sözleşmeleri, göster-melik bir oyuna, pazarlığa dönüştürensendikalarla işçi sınıfı mücadelesigeliştirilemez.

16 MİLYON YOKSUL; EN YOKSUL İŞÇİLERİ ÖRGÜTLEMELİYİZ

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN330

Page 31: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

İŞÇİ OKULUKonumuz: Yöntem ve araç bulmak"Görevleri saptamak yetmez, aynı zamanda bunları yerine getirmek

için uygulanması gereken yöntemler sorununu da çözmek zorundayız.Eğer görevimiz bir ırmağı geçmek ise, bunu köprü ya da sandal olmadanyapamayız.

Köprü ya da sandal sorununu çözmeden ırmağı geçmekten söz etmekboştur. Yöntem sorununu çözmeden, görev hakkında konuşmak yararsızdır.

Eğer Kızıl Ordu'yu genişletme çalışmasına önderlik etmeye önem vermezve yöntemlerimize özel bir dikkat göstermezsek, "Kızıl Ordu'yu genişletelim"sözünü bin defa da tekrar etsek, bu görevi hiçbir zaman başaramayız. Eğergörevleri yerine getirme yöntemlerine ilgi göstermeden, bürokratik çalışmayöntemleriyle mücadele edip pratik ve somut yöntemler benimsemeden vebuyrukçu yöntemleri bir kenara bırakıp sabırla ikna yöntemini benimsemeden,sadece görevleri saptamakla yetinirsek, diğer alanlardaki, örneğin toprak da-ğıtımının denetlenmesinde ekonomik inşada, kültür ve eğitimde ya da yenibölgelerde ve sınırlarımızın dışındaki bölgelerde yürüttüğümüz çalışmalardakigörevlerimizi de başaramayız." (Mao, Seçme Eserler, Cilt 1, s. 216)

O sendikalarda olmak değil; on-lardan hesap soran olmalıyız.

Attıkları her adımda ideolojikolarak onların karşılarına çıkmalıyız.İşçilere onları teşhir etmeliyiz. Bili-yoruz ki onlar bu halleri ile işçilere,emekçilere hiçbir şey veremezler.

Aksine var olanı da alıp patronlaraverirler.

Bizim yerimiz, yoksul işçilerinyaşadığı, yarı aç yarı tok yaşayan,yarınlarının bir garantisi olmayan

yoksulların yanı olmalıdır.

Onlarla yatıp, onlarla kalkmalı-yız.

Onların misafirleri değil, onlarınbir parçası olmalıyız.

Neden?

Çünkü; biz devrim yapmak is-tiyoruz.

Devrim yapmak için en yok-sulları örgütlemek zorundayız.

Yoksulların içine gitmeliyiz.

Çünkü; halk ordadır, sınıf kini

ordadır, ezen ile ezilen arasındaki

en yoğun çelişkiler ordadır, devrimin

ayak sesleri ordadır.

DİH KöşetaşıKendilerine sınır çizenler,

ustalaşmamakta direnenler,

dar görüşlüler, asla ilerleyemezler.

Belli bir yerde ve zamanda bellibir rol oynayabilirler ama, bu önemlibir rol olmaz. Sıradandır.

Bizim ise sürecin önünü açacak,feda ruhu ile savaşacak yöneticilereve savaşçılara ihtiyacımız var.

Kendimize böyle bakmalıyız. 8 Ekim

2017

Yürüyüş

Sayı: 35

31DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

�RADES� ÖRGÜT OLANSadelik denilince

O gelir akıllara

Temiz bir yürek

Aydınlık bir bilinçtir

Yön veren hayatına

Hedefe kilitlenmi�tir

Hedefi devrimdir

Olmazları olur kılmakta Mahir

Halkına adanmı� bir ömürdür

Ben de�il B�Z diye dü�ünür

�radesi örgüttür

Pusulası zafere ayarlıdır

Yüklüdür dü�mana kin ve nefret ile

Halkına duydu�u sevgi ve ba�lılıktır

DİH'linin diline sözBizim öğrenemeyeceğimiz, öğrenip

de pratikte uygulayamayacağımız hiçbirşey yok.

Kimi geç, kimi çabuk, kimi zamanlaama öğrenmeye ve yapmaya isteğimizvarsa, gerisi PRATİK.

Page 32: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN332

Orada birçift göz, gün

gün kapanıyor.Nuriye her gün biraz

daha az görüyor.

Orada bir çift göz, halkına aydınlıkolabilmek için, karanlığı göze alıyor.

Halkı AKP faşizminin yüzünü gör-sün diye, halkı, faşizme direnilebile-ceğini görsün diye, kendisi görmektenvazgeçiyor.

Eğer sömürücü bir burjuva değilsek,eğer, sömürücülerin, zalimlerin hizme-tinde bir halk düşmanı değilsek; kimolursak olalım, nerede olursak olalım;

BU DİRENİŞ KARŞISINDA BİRSORUMLULUĞUMUZ VAR DE-MEKTİR.

Gün gün kapanan bir çift göz kar-şısında, kimse "bana ne" diyemez.

Kim olursak olalım; görevimiz varNuriye ve Semih'e karşı:

YOLDAŞ OLARAK SORUM-LULUĞUMUZ var.

Yoldaş olmak bir çift göz olmaktır.Gözlerden biri ağlarsa diğerinin deağlaması demektir.

Bugün Nuriye'nin gözleri artık za-man zaman görmüyor.

Bugün Nuriye Numune Hastane-si’nin 7-8 metrekarelik tecrit edilmişbir bölümünde kalıyor. Kapısı yok,sadece penceresi var.

Tuvaleti yok. Oturma yeri delikve alt kısmına poşet takılan bir san-dalyede tuvalet ihtiyacını karşılamayazorlanıyor.

Refakatçi alınmıyor.

Bütün ihtiyaçlarını kendisinin kar-şılaması dayatılıyor.

Ayağa kalkmak isteğinde AKP’'ninjandarması "ayağa kalkamazsın, yat-mak zorundasın, eğer kalkarsan el veayaklarından yatağa kelepçeleriz" di-yerek tehdit ediyor.

Bugün yoldaş olmak Nuriye'ninyaşadıklarına isyan etmektir.

Öfkelenmek, ayağa kalkmaktır.

AKP faşizminden hesap sormaktır.

Tayyip Erdoğan "iki terorist öğ-retmen için dünyayı ayağa kaldırdılar"diyor.

Evet kaldırdık ama Nuriye'nin veSemih'in yoldaşları olarak bununlayetinmeyeceğiz, o dünyayı başınızageçireceğiz, demektir.

Nuriye ve Semih'in yoldaşları ola-rak bu cüret, kararlılık ve fedakarlıktaolmalıyız.

Bunun için yaptıklarımızdan dahafazlasını yapmalıyız.

Dün yaptığımızın en az iki katı.

Daha da fazlası. En cüretli, en fe-dakarca olanı.

Bu direnişi büyütmek için, kazan-mak için, yeni Nuriyeler ve Semihleryaratmalıyız.

Yeni Nuriyeler ve Semihler demek,bu iki yoldaşımızı AKP faşizmininelinden almak demektir.

Yoldaşlık karşındaki insanın sır-tındaki yükün bilincinde olmaktır.

Biz Nuriye ve Semih’in sırtındakiyükün bilincinde olarak onların yükünüpaylaşmalıyız.

KAMU EMEKÇİSİ OLARAKSORUMLULUĞUMUZ;

Nuriye’nin, Semih’in direnişi iştenatılan 150 bin kamu emekçisine birsesleniştir.

Çaresizliğe çare olmaktır.

Nuriye ve Semih yürüyeceğimizyolu kendi bedenlerini yakarak gös-teriyorlar.

EMEKÇİ OLARAKSORUMLULUĞUMUZ;

Devlet açıklıyor; 16 milyon aç vardiye.

AKP faşizminin izlediği ekonomikpolitikanın faturası budur.

16 milyon aç.

Bu, ülkemizin dörte biri aç de-mektir.Çoluk çocuk aç demektir.

Nuriye Semih’in direnişi size debir sesleniştir, yoksulluktan, işsizlikten

kurtulmanın yolunun direnmekten vesavaşmaktan geçtiğinin çağrısıdır.

Direnmek, savaşmak için onlarcanedenimiz var; fakat bu sömürüyesessiz kalmak, AKP faşizminin küpünüdoldurmasına seyirci kalmak için tekbir nedenimiz yoktur.

DEVRİMCİ OLARAKSORUMLULUĞUMUZ;

Kendine devrimciyim diyen herkesbugün ne yapıyorsa yapsın, daha önem-li işlerimiz var deyip Nuriye ve Se-mih'in direnişine sessiz kalamaz.

Nuriye ve Semih'in direnişine sessizkalmak, devrimci kimliğimizi ayaklaraltına almak demektir.

Bugün devrimcilik nedenlerimizinbaşında Nuriye ve Semih'in direnişinesahip çıkmak gelmelidir.

DEMOKRAT OLARAKSORUMLULUĞUMUZ;

Demokrat olmanın da insana yük-lediği sorumluluklar vardır.

Demokrat olmak, demokrasidenyana olmaktır.

Demokrat olmak, halkın haklarıve özgürlükleri için verdiği mücade-lenin içinde olmak demektir.

Halk için, eşitlik, adalet, özgürlükistemektir.

Nuriye ve Semih'in direnişleri tümhalkın direnişidir.

Tüm halkın, aydınından sanatçısına,esnafından öğrencisine, fındık üreti-cisinden üzüm işçisine kadar çıkarıbu düzende olmayan milyonların di-renişidir. Onlara ekmek, adalet, onurmücadelesidir.

Halkın en soylu damarının temsil-cileridir Nuriye ve Semih.

Halk biziz diyerek, bir avuç asalakdışında herkes için direniyorlar, ömür-lerinden yiyorlar.

ONLARI tüm gücümüzle sahip-lenmeliyiz, direnişlerini halkın herkesimine yaymalıyız, bir adım dahaileri atmalıyız.

Nuriye ve Semih direniyor. AKP, onlara zulmediyor.Yüksel’dekiler, Güveller, Feridunlar ... direniyor.

KİM OLURSAK OLALIM; BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR!

Page 33: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

YOLDAŞLIKyoldaşlık

çifte su verilmiş bıçak

ağzı keskin mi keskin

ucu delici mi delici

yoldaşlık

halkın elinde bir bıçak

sırtı sırtını okşayacak

yüzü yüzüyle kavuşacak

her an klavlanıp

ağzı düşmanı doğrayacak

bıçağı tutan bileklerde

nabızlar hep birden atacak

biri durduğu vakit

ötekiler hep birden hızlanacak

kirli kanla yükselip alçalıyorsanabız

durmayınız kesiniz o bilekleri

deliniz çürümüş yürekleri

kan kirlenmeyecek

bıçak körlenmeyecek

nabız atacak her daim

hep birden alçalacak yükselecek

ama hiçbir vakit durmayacakdinlenmeyecek

KEC'li Kimdir?Sınıf kinine sahip olandır.

Sınıf kini, bizden zorbalılıklaçalınanları geri almaktır.

Emeğimizi,

onurumuzu,

geleceğimizi,

sağlığımızı,

evimizi,

toprağımızı

geri almaktır.

NASIL?

SAVAŞARAK.

DİRENEREK.

Köşe Taşı:BİR İŞE BAŞLARKEN;Yöntem, araç,kural, ilke, hedef,süre, slogan belirle.

KEC'linin Köşe TaşıYoldaşlık tek yumruk olmaktır.

Yoldaşın hasta ise sen de hastasındır.

Yoldaşın çaresizse sen de çaresizsin-dir.

Yoldaşın umutsuzsa sen de umutsuz-sundur.

Ama sen; çaresizlik duyan yoldaşınınçaresi, umutsuzlaşan yoldaşının umu-dusun.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

33DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 34: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

İŞKENCELERLE, GÖZALTILARLA,TUTUKLAMALARLA

BİZİ BİTİREMEZSİNİZ!HAKLI VE MEŞRU OLAN BİZİZ!

BİZ KAZANACAĞIZ!

HHALKIN HUKUK BÜROSU 30 YILLIK BİR GELENEKTİR!Halkın HukukBürosu

12 Eylül’ün çocukları, 37 yılsonra yine bir 12 Eylül sabahı bü-rolarımızı, evlerimizi basarak 16avukat arkadaşımızı işkencelerlegözaltına aldı. 15 arkadaşımız, avu-katlık yaptıkları için tutuklandı.

12 Eylül sabahı İstanbul, Ankarave Diyarbakır’da Halkın HukukBüroları’na ve evlere “eşzamanlı”yapılan baskınlarda gözaltına alınan16 avukat arkadaşımız günlerce sü-recek işkenceler için İstanbul Em-niyet Müdürlüğü’nün işkencehane-lerine taşındı. Burada 10 gün bo-yunca tutulan, 10 gün boyunca hertürlü fiziksel ve psikolojik işkenceyemaruz bırakılan arkadaşlarımız, 20Eylül günü Çağlayan’daki “İstanbulAdalet Sarayı”na çıkarıldılar. Sav-cılık ve sorgu hakimliğinde yapılangöstermelik ifade ve sorgu işlem-lerinin ardından 14 avukat arkada-şımız tutuklanarak hapishaneye gön-derildi. 2 avukat arkadaşımız isehakimlikten serbest bırakıldı. Serbestbırakılan 2 arkadaşımızdan AhmetMANDACI da, savcının, serbestbırakma kararına yaptığı itiraz so-nucu tekrar gözaltına alınarak tu-tuklandı.

Bununla da bitmedi hazımsız-lıkları. Bütün kinleriyle saldırmakiçin her yolu denediler halkın avu-katlarına. Tutuklandıktan sonra Si-livri hapishanesine götürülen ve bu-rada “hoş geldin” işkencesine tabitutulan arkadaşlarımız, ertesi gün7 ayrı ildeki (Bolu, Düzce, Karabük,Edirne, Tekirdağ, Balıkesir, Burha-niye) 8 ayrı hapishaneye sürgünedildiler. Amaçları arkadaşlarımızı

tecrit edip bölüp parçalayıp yıprat-mak, uzak hapishanelere götürereksahiplenmeyi engellemekti.

Bunlar da yetmedi faşizme, “özelmuamele” yaptılar halkın avukat-larına. Hiçbir temel ihtiyaçlarınıkarşılamayıp özel tecrit uygulama-sına tabi tuttular. Örneğin tutuklananavukat arkadaşlarımızdan ÖzgürYILMAZ tek başına Edirne F TipiHapishanesi’ne götürülerek buradatek kişilik hücreye konuldu ve hüc-resinin bulunduğu bloktaki diğertüm hücreler boşaltılarak yalnız-laştırılmaya, ağır tecrit uygulanmayaçalışıldı. Tutuklanan diğer avukatarkadaşlarımızdan Ebru Timtik veYağmur Ereren’in götürüldükleriBalıkesir T Tipi Hapishanesi’ndehiçbir ihtiyaçları karşılanmadı, ken-dilerine götürülen hiçbir eşyalarıverilmedi. İki arkadaşımız da budurumu protesto amacıyla açlıkgrevi yaptılar. Diğer avukat arka-daşlarımız için de benzer bir durumsöz konusu.

Son olarak, avukat arkadaşları-mızın da tutuklandığı, birçok mü-vekkilimizin de dahil edildiği so-ruşturma dosyası ile ilgili olarak,hem avukat arkadaşlarımızı hemmüvekkillerimizi savunmasız bı-rakmaya, sahiplenmeyi engellemeyeyönelik bir kısıtlama kararı verildi.Karara göre, çevremizde bulunan,politik veya mesleki dayanışma iliş-kisi içinde olduğumuz meslektaş-larımızın da aralarında olduğu100'den fazla avukat hakkında kı-sıtlama kararı verildi.

Faşizm Neden HalkınAvukatlarına Saldırıyor?

Saldırılarının, akıllarına gelebi-lecek her yöntemle zulmetmelerininsebebi çok açıktır. Faşizmin saldı-rılarına karşı halkın önünde güçlübir barikattır Halkın Hukuk Bürosu.Bu barikatı aşmadan halkı teslimalmalarının kolay olmayacağını bi-liyorlar. Bu nedenle saldırıyorlar.

Saldırıyorlar; çünkü avukatlıkyapma tarzımıza düşmanlar, onuyok etmek istiyorlar.

Yok etmek istiyorlar; çünkü fa-şizmin 30 yıldır süren kesintisizsaldırılarına rağmen gerilemek şöyledursun, her seferinde daha da bü-yüyerek, geleneğe yeni halkalar ek-leyerek devrimci avukatlık gelene-ğini büyütüyoruz.

Yok etmek istiyorlar; çünkü iş-kence, katliam, gözaltında kayıplarve daha birçok kontrgerilla yön-temlerinin ve kontrgerilla hukukununtümüyle egemen olmaya başladığı90’lı yılların kanlı “terörle müca-dele” döneminde halkı, devrimcilerihiçbir zaman, hiçbir koşulda sahipsizbırakmadık.

Yok etmek istiyorlar; çünküOHAL ile birlikte faşizmin saldırı-larının en üst boyutta yaşandığı,halkın her kesimini hedef aldığı,halkı korkuyla teslim almaya ça-lıştıkları şu günlerde de karşılarındabiz varız. “OHAL koşullarında hiçbirşey yapılamaz, direnilemez” denilenzamanlarda, hiçbir keyfiliğe, da-yatmaya teslim olmayıp tıpkı mü-

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN34

Page 35: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

vekkillerimiz gibi kararlılıkla dire-niyoruz.

Yok etmek istiyorlar; çünkü adli-yeleri, karakolları, hapishaneleri,meydanları, bürolarımızı, dernekle-rimizi birer direniş mevzisi halinegetirdik. Halkın direnme hakkını di-renerek de savunduk, savunuyoruz.

Yok etmek istiyorlar; çünkü neredebir hak talebi, nerede bir direnişvarsa, nerede direnenler varsa ora-dayız. Hukuk bilgimizi, mesleki bilgive tecrübemizi halkın hak ve özgürlükmücadelesi için kullanıyoruz.

Yok etmek istiyorlar; çünkü bugünkabusları haline gelen, bütün saldı-rılarına rağmen bir türlü direnişlerinikıramadıkları, açlık grevinin 200’lügünlerinde olan Nuriye ve Semih’inavukatıyız. Onların avukatı olmakla,onları yalnızca mahkemelerde sa-vunmakla kalmayıp direnişlerineortak olarak, açlığımızla da savunu-yoruz onları.

İşte bunun için saldırıyorlar. Nu-riye ve Semih için 30 günlük açlıkgrevindeyken gözaltına alınan avukatarkadaşımız Engin GÖKOĞLU’naİstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün iş-kencehanelerinde “gel bakalım di-renişçi avukat, direniş neymiş gös-terelim” diyerek işkence yapmalarıbunun kanıtıdır. Geçtiğimiz günlerde,Grup Yorum’un yeni çıkan albümü-nün tanıtımının yapıldığı sırada İdilKültür Merkezi’ni basarak içeridebulunanları işkenceyle gözaltına alanişkencecilerin “şimdi avukatlarınızgelsin de kurtarsın sizi” demeleribunun kanıtıdır. Dosyadaki gizli tanıkve itirafçı ifadelerine dayanılarak ar-kadaşlarımıza yöneltilen “suç”lama-lar; Berkin’in, Dilek Doğan’ın, HasanFerit’in, Soma’da katledilen işçilerin,Nuriye ve Semih’in avukatlığını yap-ma suçlaması bunun kanıtıdır. Busuçlamalar bizim için onurdur, onlariçin yüzkarası.

Bu saldırı ne ilktir ne de son. Bü-

romuz kurulduğu günden beri faşiz-min saldırılarının hedefi oldu. Bü-romuzun avukatlarının evleri, bürolarıbasıldı, gözaltına alındılar, işkence-lerden geçirildiler, tutsak edildiler.Fuat ERDOĞAN 28 Eylül 1994’tekontrgerilla tarafından katledildi.Fuat ERDOĞAN’ın katledilmesindensonra halkın avukatları “Fuat gibi”katledilmekle tehdit edildi. Ancakfaşizm bu saldırılarından istediği so-nucu hiçbir zaman alamadı. Devrimciavukatlık geleneğini bitiremediler."Size böyle avukatlık yaptırmaya-cağız" diyenlerden biri de 90’lı yıl-larda polis şefi olan Nejdet Menzir’di.Ancak o da, “…biz kendimizi savu-nacak avukat bulamıyoruz, onlarbüro kuruyor” diyerek karşımızdakiacizliğini ifade etmiştir.

18 Ocak 2013’te büromuz basılıpavukat arkadaşımız tutsak edildiğindeaynı sonucu elde edeceklerini, biziyok edeceklerini, hiç değilse “hizayagetireceklerini” düşündüler. “Sizeböyle avukatlık yaptırmayacağız”dediler. Yanıldılar. Daha çok örgüt-lenerek, daha çok büyüyerek cevapverdik. Yeni bürolar açtık, adaletokulumuzla yeni bir devrimci avu-

katlar kuşağı yaratma iddiasıyla yo-lumuza devam ettik. Yani kaybedenyine onlar oldu. 2013’te 9’umuzututukladılar, onlarca olup çıktık kar-şılarına… Bugün de böyle olacak.Bugün 15 arkadaşımızı tutukladılar,gelecek sefere daha çok tutuklamakzorunda kalacaklar. Çünkü daha çokörgütlenecek, adalet mücadelemizibüyüteceğiz!

Sonuç olarak;1- Halkın Hukuk Bürosu faşizmin

saldırılarına karşı halkın önündegüçlü bir barikat, bir direniş mevzi-sidir. Saldırmalarının sebebi budur.Mevzimizi asla terk etmeyeceğiz!

2- AKP faşizmi bütün bu saldırı-larıyla açıkça “size böyle avukatlıkyaptırmayacağız” diyor. Biz de di-yoruz ki, bunu ilk söyleyen siz de-ğilsiniz. Son da olmayacaksınız! Ta-rihsel ve siyasal olarak haklı vemeşru olan biziz. Biz kazanacağız!

3- SALDIRILARA CEVABIMIZÇOK AÇIK VE NETTİR: DEV-RİMCİ AVUKATLIK YAPMAYADEVAM EDECEĞİZ! DAHA ÇOKÖRGÜTLENECEK, ADALET MÜ-CADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ!

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

335DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 36: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu,Nuriye ve Semih’in işlerine geri iadeedilme talebiyle başlattıkları açlıkgrevine destek olmak amacıyla Meh-met Güvel’in ardından süresiz açlıkgrevi eylemine başladı. Dergimizinyayınladığı gün itibariyle süresizaçlık grevi eyleminin 56. gününe gir-miş olacak. Aşağıda Feridun Osma-nağoğlu ile açlık grevinin 46. gü-nündeyken yaptığımız röportajı ya-yınlıyoruz:

Yürüyüş: Nuriye ve Semih içinneredeyse 50 günü aşkındır açlıkgrevi yapıyorsunuz. Sizden öncedeTAYAD’lı Mehmet Güvel başladı.Yine değişik meslek örgütlerinde, de-ğişik alanlardan, Avrupa’dan da in-sanlarımız destek açlık grevleri yap-tılar, yapıyorlar. Siz açlık grevinebaşlama kararını nasıl aldınız?

Feridun Osmanağaoğlu:

Sizlerde biliyorsunuz bu ülkedebirçok insan işinden atıldı. Aşağı yu-karı 150 bin insanın işine son verildi.Ama ne yazık ki işinden atılanlarkendi meşru olan taleplerini dile ge-tiremediler. Ve 2 tane arkadaş çıkıyorbirisi kadın bir arkadaş, ikincisi erkekbir arkadaş, ikisi de eğitimci yanibir tanesi üniversitede bir tanesi deöğretmenlik yapıyor. Bu insanlarmeşru ve haklı taleplerini kazana-bilmek için ve küçücük bir tane dövizalıyorlar eline ve dövizde de şu ya-zıyor. ‘Biz işimizi istiyoruz’. Açinsan hiçbir şey yapamaz. İş belirlibir ihtiyaçlarını gidermek ve evineçoluğuna çocuğuna bakabilmek için.Ekonomi olmadan hiçbir şey olmazve bunlar da diyor ki biz işimizi is-teriz. Küçücük bir dövizle Ankara’nıngöbeğinde oturma eylemine başlı-yorlar. Bu oturma eyleminin netice-sinde sürekli olarak gözaltına alını-yorlar. Her gözaltına alınış mevziyidaha çok genişletiyor. 1 kişi ile 2

kişi ile hak alınacağınıgöstermiş oldular vebaşladılar direnmeye.Her gözaltına alınışla-rında mevzileri ülkenin,Avrupa’nın ve hattadünyanın her tarafınayayılmakta. Bu yayılmaneticesinde haklı vemeşru olan taleplerinigün geçtikçe dile getir-meye çalışıyorlar. Herdile getirişte ülkenindört bir yanından destekyağıyor. Bu fiziki olarakoluyor, mailler şeklindedestek yağıyor. Telefon-la destek yağıyor. Budemek oluyor ki bu des-tekler gün geçtikçe çığgibi büyüdükçe AKP ik-tidarı bu var olan direnişten tedirginolmaya başlıyor. Tedirgin oluşlarınınönüne geçebilmek için şunu yapmakzorunda kalıyorlar. Eğer bizler bunlarıhapishaneye atarsak bu direniş biterdiyor. Oturma eylemini süresiz açlıkgrevine çeviriyorlar. Süresiz açlıkgrevine başlıyorlar ve süresiz açlıkgrevine başlayınca bunlarda dahaçok tedirgin oluyor. Süresiz açlıkgrevinin ifade biçimi ne pahasınaolursa olsun bunda ölümde dahiolursa olsun, işime dönmeden bundanasla vazgeçmeyeceğimi, bir ifade bi-çimini kullandığı zaman, AKP iktidarıdaha çok huzursuz olmaya başlıyor.Bu huzursuzluğunu bizzat bunlarıhapishaneye atmakla ifade etmeyeçalışıyor. Ama ne yazık ki dünyanınve ülkemizin neresinde olursa olsunher zaman için direnenler kazanmıştırve de kazanmaya devam edeceklerdir.Hapishaneye atıldıktan sonra sözümona onlar bu direnişin biteceğineinanıyorlardı. Ama bu direniş tersinepekişmeye başladı. İnsanların bey-ninde daha çok olgu yaratmaya baş-

ladı. İnsanların beyninde bir kişi ileiki kişi ile direniş olup hakkını ka-zanma olayı pekişti. Hapishaneyeatma neticesinde meşru olan ve haklıolduğu davayı orda da sürdürmeyedevam ettiler ve Mehmet abi de basınve kamuoyuna deklare ederek açlıkgrevine başladı. Belirli bir süre geç-tikten sonra benimde beynimde şuoluştu evet bizler kendimize insandiyorsak, dünyada ülkemizde onurlabağdaşmayan her türlü olayların kar-şısında bugüne kadar tavır alan birkişi olarak dedim, ben de bunlarınyanında yer almayı beynimde bü-tünleştirdim. Ve dedim ki evet TA-YAD’lı olarak arkadaşlarla birliktebunları kendimize istişare ettik veben süresiz açlık grevine başlamakararı aldım. Ne pahasına olursa ol-sun, bunun içinde ölümde dahi olabilirhapishane olabilir, işkence tezgahlarıolabilir, gözaltı olabilir. Ne pahasınaolursa olsun ben süresiz açlık grevinebaşlayıp, Semih ile Nuriye’nin meşruhaklı taleplerinin yanında olacağımı,bütün kamuoyuna deklare ettim.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN336

Nuriye ve Semih’le Dayanışmak İçin Süresiz Açlık Grevi Yapan TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu:“..İNSANLARA SESLENİYORUM. EĞER NURİYE’NİN, SEMİH’İN,MEHMET ABİNİN,FERİDUN OSMANAĞAOĞLU’NUN ÖLMEMESİNİ İSTİYORLARSABİZLERİN SESİ SOLUĞU OLMAK ZORUNDALAR”

Röportaj

Page 37: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Başlamamla birlikte bugün süresizaçlık grevinin 46. günündeyim nemutlu bana ki, bir çorbada benim detuzum oluyorsa ne mutlu bana diyo-rum.

Yürüyüş: Mehmet Güvel 1996Ölüm Orucu gazisi, siz 2000 büyükdireniş şehitlerinden Osman Osma-nağaoğlu’nun abisisiniz ve tüm di-reniş süreçlerinde TAYAD cephesindeyer aldınız bildiğimiz kadarıyla. Butarihsel birikim, TAYAD’ın mücadelesive bir şehit abisi olmak sizde hangiduyguları yaratıyor, anlatabilir mi-siniz? Kardeşinizle kısa bir süre dı-şarda direnişte birlikte olabildiniz,neler yaşadınız, bugüne hangi de-neyimleri taşıyorsunuz, neler öğren-diniz, öğrendiklerinizi bugüne nasıltaşıdınız öğrenmek isteriz ?

Feridun Osmanağaoğlu:

Bir insan olarak, evet hapishane-lerde girdiğimden çıkışıma kadar hertürlü baskının şiddetin tek tip elbiseninher türlü olayların karşısında tavıraldım. Bu süreden sonra, sizin dedi-ğiniz gibi hapishaneler olsun dışarıda

olsun, her zaman için, mücadeleninönünde oldum ve olmaya devam edi-yordum. Neden önünde oldum? Benbir devrimci tutsak misyonu üstlen-dim. TAYAD’ın etkinliklerine bak-tığımız zaman her türlü eylemliklerinde bizzat içinde oldum ve olmayada devam ettim. Bizler de dışarıdabir TAYAD’lı olarak 2000 BüyükÖlüm Orucunda direnişi kırabilmekiçin devlet her türlü olayları gündemegetirdi. İlk etapta aileleri refakatçiolup içeri aldılar. Devlet aileleri re-fakatçi aldığında bazı istediklerinielde etmedi mi etti. Ama kararlı, di-siplinli, onurlu bir şekilde yürüyenarkadaşların asla mücadelesindenvazgeçiremedi. Ben de Osman’ınabisi olarak buralardaydım, Osman’ınbaşındaydım ve Osman’la birliktebirbirimize söz verdik. Ben dedimsenle birlikte şehit düşene kadar ya-nında başında duracağım, her türlüolayın karşısında senle birlikte tavıralacağıma söz veriyorum dedim. Yal-nız sen bana onurlu bir şekilde toprağadüşeceğine söz veriyorsan dedim,senle birlikte olurum. Nitekim de

birlikte o içeride ben dı-şarıda her türlü eylemlik-lerin başında oldum. Bun-lardan TAYAD dönemindeçok şeyler yaşadım. F tip-leriyle ilgili Trabzon’dalinç olayları yaşadım. Bu-nun içinde beton eylemin-de oldum, işgal eylemle-rinde bulundum, TA-YAD’ın birçok eylemindebulundum. Bu deneyim-leri de bugüne kadar ta-şıdım ve bundan sonra dasağ olduğum sürece onu-ruma, kişiliğime, arkadaş-larıma ve hatta insanlığayakışacak bir şekilde yü-rümeye devam edeceğim.Etmek de zorundayımçünkü benim tarihim az

buz değil 44 senelik bir tarihim varbunu heba etmek ne toprağa yakışırne bana yakışır.

Yürüyüş: Açlık grevi süresincenelerle karşılaştınız, halkımızın ilgisi,desteği nasıl oldu?

Feridun Osmanağaoğlu:

Açlık grevi süresince çok şeylerlekarşılaştım. Bazı insanlar neden açlıkgrevinde olduğumu biliyorlar amaduygusal davranıyorlar. Süresiz açlıkgrevi yapacağına başka bir şeyleryapsan daha iyi olmaz mı diyorlar.Ben onlara şunları söyledim; “evetarkadaşlar ben ölmekten yana değilimve ölmekten yana da olmam niyeolmam dünyada yaşamak kadar güzelbir şey varsa, ben niye öleyim yaama yaşamak için ölmek gerekiyorsaölürüm” dedim. Bunu da ifade ettimve bunun haricinde olumlu yönlerde yaşadım. Halkın bilinçsiz olarakolumsuz yönlerini de yaşadım amaben bunlara izah ettiğim sürece,bunun ne kadar zor olduğunu bunungerçekten nasıl bir şey olduğunuifade etmeye çalıştım. Bunu esasındaherkes biliyor. Dünyada en zor şeyölüm orucudur arkadaşlar, süresizaçlık grevidir. Neden gıdım gıdımgıdım vücudunla hesaplaşırsın vedüşmanla hesaplaşırsın. Onun içinbu gerçekten çok zor ama biz bu dü-şüncede olduğumuz sürece bütünzorlukları yendik. Şimdi de bu zor-lukları yenmek tarihi bir görevimizolduğu için kendimi bunla bütünleş-tirmeye çalıştım ve yapacağıma dainanıyorum. İnancım sonsuz.

Yürüyüş: 14 Eylül’de Nuriye veSemih mahkemeye çıkarılmadılar.TAYAD’lılar, Dev-Genç’liler, KEC’li-ler, tüm Halk Cepheliler, yanı sırahalkımız ve desteğe gelenler saldırıyauğradılar, gözaltına alındılar, işkencegördüler. 28 Eylül’de tekrar 2. du-ruşma görülecek ve bu defa SincanHapishanesi’nde yapılacak duruşma.Bize bu süreci bir TAYAD’lı olarak

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

337DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Röportaj

Page 38: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

değerlendirebilir misiniz ? Ve baştaTAYAD’lılar olmak üzere halkımızasöyleyecekleriniz, mesajlarınız varsadergimiz aracılığıyla iletelim.

Feridun Osmanağaoğlu:

Oligarşi yönetme konusunda ustayıllardan beri yöneticilik yapıyorlar.Nelerle karşılaştıklarını da iyi bili-yorlar ve bugüne kadar birçok şeylekarşılaştılar. Şu da var evet iki taneinsan çıkıyor devletin suratını tuzbuz ediyor.AKP iktidarını yerdenyere vuruyor. Peki böyle bir direnişinkarşısında ne yapması gerekir. Tabiki nasıl bizler var olan haksızlıklarakarşı mücadele edip meşru ve haklıolduğumuz talepleri haykırmaya ça-lışıyorsak bunlar da bunları nötralizeedebilmek için uğraşıyor.14 Eylül’demahkemeye gelen insanları nötralizeetmek için ne yapması gerekirdi,gözaltına alması gerekirdi, işkencetezgahlarına alması gerekirdi. Bunlarıyaptı değil mi ama ne elde etti, hiçbirşey elde edemedi. Ne kadar yaparsayapsın insanların gidişini engelleye-bildi mi, engelleyemedi. Ve bugünşunu görüyoruz, avukatların gözaltınaalınıp tutuklanmasını. Olmayan şey-leri yüklemeye çalışıyorlar, buna kimgüler biliyor musun kargalar güler.

Sen insanların savunma hakkını en-gelleyebilmek için her türlü insanonurunu kırıcı, insanlarla bağdaşma-yan, işkenceden tutun, döverek, kolkırarak, küfür ederek insanları göz-altına alıyorsun ve ondan sonra di-yorsun ki ben haklıyım. Hayır senhaklı değilsin. Tüm dünya kamuoyuda biliyor ki haklı olan o iki insan.İşkence yapanın karşısına direnenher zaman çıkar. Sen sırf 14 Eylül’deyapmış olduğun olguyu, bugün 28Eylül’de yapmaya çalışıyorsun. Neyapmaya çalışıyorsun. Vay efendimneymiş konuşmaya takati yokmuşda, gözleri kapanıyormuş da...bunlarıgeçeceksin. Evet kolay mı bir insanınnasıl gözleri kapanmasın, nasıl ko-nuşması az olsun. Ama hafızası var,sen şunu söylüyorsun; “ben bunukaçıracağım,” kaçırdıktan sonra dapeşinde şunun arkasına gizleneceksin‘yürümeye, konuşmaya takati olma-dığı için mahkemeye çıkartmaya-caksın. Buna kimseler inanmaz üstünebasa basa söylüyorum. Ne yapıyorsunbugün vay efendim burası hastanedirdiye refakatçi alamam diyorsun. Gü-venlik! Sen nasıl güvenliği alamamdiyorsun, ya konuştuğun zaman man-galda kül bırakmıyorsun, ben kos-kocaman devletim diyorsun, güvenliği

alamıyorsun. O zaman söylemleriyleyaptıkları tezat. Şunu söylüyorumbasa basa tüm basın ve kamuoyunatüm TAYAD’lılara tüm Halk Cep-heliler’e, tüm kendisine insan diyeninsanlara sesleniyorum. Eğer Nuri-ye’nin, Semih’in, Mehmet abininFeridun Osmanağaoğlu’nun ölme-mesini istiyorlarsa bizlerin sesi soluğukulağı olmak zorundalar. Bizler top-rağa düştükten sonra, iş işten geç-tikten sonra vicdanları onları rahatbırakmaz bunu böyle bilsinler. Şunuda ifade ediyorum, tüm insanları 20Ekim’de Ankara’ya davet ediyorum.Bu hastanenin önü olur, bu Sincan’ınönü olur artık ben onu bilemem bu-radan yalnız şunu söylüyorum. An-kara’ya kendisine insanım diyen, in-sanoğluyla bağdaşmayan olaylarakarşı tavır almaya çağırıyorum vebasa basa yine de söylüyorum. EğerNuriye’ye, Semih’e, Mehmet Gü-vel’e Feridun Osmanağaoğlu’nun öl-mesini istemiyorlarsa bu sorumlu-lukları yerine getirmeleri gerekiyordiyorum. Yarın bir gün bizler toprağadüştüğünde vicdanları onları rahatbırakmaz. Eyvah ben o zaman nedenyapmadım demesinler diyorum du-yarlı olmaya çağırıyorum.

DDevrimci Tutsaklar Onurumuzdur

TAYAD’lı Aileler, devrimci tutsaklara yönelik saldırılarlailgili 1 Ekim’de açıklama yaptı. Açıklamada şu sözlereyer verildi: “Faşist AKP’nin tecrit, tasfiye, teslimiyetdayatmacı politika uygulamalarını evlatlarımız kabuletmedi, etmeyecektir. Bizim evlatlarımız devrimcidir.Bizim evlatlarımız onurludur. Bizim evlatlarımız halkını,vatanını sevendirler. Bizim evlatlarımız sömürüye karşıoldukları için hapiste tutuluyorlar, bizim evlatlarımızhaksızlığa, hırsızlığa, adaletsizliğe karşı oldukları içinhapishaneden bırakmıyorlar.TAYAD’LI Aileler olarak biz diyoruz ki faşist AKPçırpınışı boşunadır, devrimci, Özgür Tutsak evlatlarımızıasla teslim alamayacaksınız, ‘80 Eylül cuntası teslimalamadı. Şimdi de AKP eliyle kurumsallaşan faşist yönetimde teslim alamayacaktır. 25 Ağustos’ta tutuklanan DilanEkin’in hücre havalandırmasının üzeri tel kafeslerle kapalıolan havalandırmaya çıkartarak mı teslim alacağınızısanıyorsunuz. Güven Usta, Çağdaş Aydoğdu, Hacı Demir’i

işkence yaparak sürgün ederek mi teslim alacağınızısanıyorsunuz. Mehmet Özdemir’e işkence yaparak mısonuç alacağınızı sanıyorsunuz.Fikret Kara, Mehmet Ali Aslan, İleri Kızılaltun, BarışAras, Süleyman Matur’a işkence yaparak süngerli odayaatarak yıldırıp teslim alacağınızı mı sanıyorsunuz? Vatanişkence merkezinde gözaltında tutulan evladına elbisesinigötüren Nagehan anayı tutuklayarak mı teslim alacağınızısanıyorsunuz.İşi, ekmeği için direnen iki eğitimci biri akademisyenbiri öğretmen olan açlık grevi direnişinin 200’lü günlerinigeçen iki onurlu insan Nuriye ve Semih’e zorla müdahaleederek mi teslim alacağınızı sanıyorsunuz. Bu saldırılarınişkencelerin arkasından tek tip elbiseyi giydireceğinizisanıyorsunuz. Bizler TAYAD’lı Aileler olarak evlatlarımızınonurlu direnişinin, düşüncesinin, mücadelesinin yanındayız.Devrimci Özgür Tutsakları asla teslim alamazsınız evlat-larımıza işkence yapan faşizmden hesabını sorarız.”TAYAD'lı Aileler 30 Eylül'de de Galatasaray Lisesi önündebasın açıklaması yaptı. Bu haftaki basın açıklamasınınkonusu hapishanelerde yaşanan sürgün saldırılarına veişkencelere yönelikti.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN38

Röportaj

Page 39: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Kapitalist düzende yaşıyoruz. Ve bu düzenin bize neyine kadar verdiğine bizzat şahit oluyoruz. Çoğumuz kiradaoturuyor. İşimiz var ama feodalizmdeki dayakla terbiyeninyerini kapitalizmde para ile terbiye almış. Sürekli birtehdit altında yaşıyoruz: İş bulamama tehdidi, işten atılmatehdidi, yeni zamlarla maaşın değerinin sürekli azalmasıtehdidi vb vb...

Sürekli bir güvensizlik içindeyiz. Evimize hırsız girmeihtimali, trafik kazası geçirip sakat kalma-ölme ihtimali,çocuğumuzun kaçırılması-tecavüze uğraması ihtimali, eşi-mizin bizi aldatma ihtimali, tutuklanıp hapse atılma ihtimali,hastanede yanlış ameliyat sonrası yatalak olma ihtimali...Ve daha onlarcası, yüzlercesi.

Bu düzenin bize verebileceği hiçbir şey yoktur. Şimdi öyle bir düzen hayal edelim ki birlikte; sınıfların,

baskının, sömürünün, açlığın, aşağılanmanın olmadığı birdüzen olsun. İnsanların yeteneği kadar çalıştığı, çalıştığıkadar kazandığı bir düzen bu.

Bu düzende şunlar var:Herkesin çalışma hakkı var. Emek en yüce değer. En

çok şeye sahip olan değil de, en çok çalışan en çokkazanıyor. Kimsenin kimse için çalışmadığı, herkesin ortakyaşam için çalıştığı bir düzen bu.

Fabrikaların, makinelerin, yeraltı ve yerüstü zenginlik-lerinin tüm halkın ortak malı olduğu bir düzen bu.

Bu öyle bir düzen ki; çocuklarımızı kayıt parası vermedenokula kaydettirebileceğiz. Çocuklarımız okuldayken onları“Acaba başına lavabo düştü de öldü mü, uyuşturucu mukullanıyor, kötü arkadaşların elinde kötü yollara mı savru-luyor” diye merak etmeyeceğiz. Bileceğiz ve güveneceğizki çocuklarımız güvende, emanette.

Zenginlerin karnını doyurmak, onların lüks ihtiyaçlarınıkarşılamak için üretmeyeceğiz bu düzende... Halkın ihti-yaçları için, halkın karnını doyurmak için, kendimiz içinüreteceğiz. Bunun mutluluğunu hayal edebiliyor musunuz?

Cennet olmayacak bu düzen biliyoruz. Ama cehennemde olmayacak. Sorunlar bitmeyecek ama biz onları çöze-bileceğiz. Çünkü çözme gücü bizim elimizde, halkın elindeolacak. Çünkü iktidar bizim olacak, biz yöneteceğiz...

Bizim kuracağımız yeni dünyada kimse kimsenin ırzınageçmeyecek. Kimse kimseyi öldürmeyecek. Hastalıktanölüm oranları azalacak. İnsanların ömrü uzayacak. Doğumkontrolü ücretsiz ve bilinçli yapılacak. Uyuşturucu, kumarve fuhuş kelimeleri unutulacak.

Adalet için yaşayacağız. Adalet bir avuç asalağın değil

halkın eliyle sağlanacak. Öyle bir yaşam kuracağız ki, sabahları güleryüzle uya-

nacak insanlar. Yalnızlığın yerini kolektivizm alacak. Ev-lenmek için borçlanmak zorunda kalmayacak kimse. Dü-ğünler, sünnetler halka ait ortak mekanlarda ücretsiz yapı-lacak. Kimse aç kalmayacak. Evsiz çocuklar olmayacak.

Kâr değil halk odaklı politikalar üretilecek. Emperyalistsavaşlar başlatmak asla bir çözüm yolu olmayacak.

Yeni dünyada, burjuvazinin iyi niyetine ve anlayışınasığınmayacağız. Bizi sömürenlere, bize hakkımızı vermeleriiçin yalvarmayacağız.

Herkesin ücretsiz ve istisnasız üniversite eğitimi almahakkı olacak. Mesleğini gerçekleştirebileceği, onu kaybetmeriski taşımayacağı bir dünya olacak bizim düzenimiz.

Ekonomiyi tüm halk birlike planlayacak ve birliktegerçekleştireceğiz.

Kimsenin kimseden üstünlüğü olmayacak. Herkesinfırsat eşitliği olacak.

Kolektif üretim ve kolektif paylaşım olacak.Kadın-erkek sorunu, kafa-kol emeği çelişkisi olmayacak. Böyle bir dünya mümkün mü derseniz. Kesinlikle ve

yüzde yüz EVET diyoruz. Hayal değil gerçek. Bu düzeninadı: SOSYALİZM!

Ve biz bunu daha önce kurduk. İlk olarak 1917’deSovyetler Birliği’nde kurduk. 1. Paylaşım Savaşı’ndansonra dünyanın 6’da 1’i; 2. Paylaşım Savaşı’ndan sonraise dünyanın 3’te 1’i bizim oldu.

“Böyle bir dünya mümkün değil kurulamaz” diyen birisivarsa, bilin ki o ya burjuvadır, ya da burjuvazinin işbirlikçisidir.Dünya Devrimler Tarihi şahidimizdir ki, böyle bir dünyakuruldu, kurulabilir, kurulacak. Kim kuracak? Sen, ben, o,biz, siz, onlar. Tüm halk hep birlikte, el ele vererek, örgütlenerekkuracağız bu yeni dünyayı. Devrimlerin ebesi zordur.

Hayallerimizi gerçekleştirmenin yolu savaşmaktan ge-çiyor; çünkü burjuvazi iktidarını bize vermek istemeyecek.Vermemek için her şeyi yapacak. Böyle bir dünya kurmakiçin her şeye değer.

Yoksulluğa son veriphakkımızı almayaDEVRİM diyorlarBol üretip paylaşmayaBir de insaniyet ve

adaleteSOSYALİZM diyorlar..

Ötesi de var elbettefakat yetmez mi ki

bunlarSosyalist olmak için?ve bu uğurda

dövüşmekGerekmez mi?

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

39DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİrDEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

4+3 YAŞASIN SOSYALiZM

Page 40: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

FAŞİSTLER HALK İÇİNSANAT YAPAMAZLAR!

Ezilen halkların sanatı, kavgayaçağrı yapan sanat kalıcı olur. KÖ-ROĞLUNU, DADALOĞLUNU,PİR SULTANI bugün halen bili-yorsak, okuyorsak bu onların verdiğimücadeleden kaynaklıdır. "FER-MAN PADİŞAHINSA, DAĞLARBİZİMDİR" der Dadaloğlu.

Faşistlerin, katillerin bu yüzdensanatı olmaz, çünkü GERİCİLİĞİN,İHANETİN, KARARSIZLIĞIN,TESLİMİYETİN, İŞBİRLİKÇİLİ-ĞİN SANATI YAPILAMAZ!

Halka sadece "biziz, sizleri sö-mürenler" "ekmeğinizi biz çalıyo-ruz" " sizi, biz katlediyoruz" busözleri söyleyebilirler. Katillerin sa-natçıları da yaptıkları sanatla halkınmücadelesini geriletmeye, umutlarınıyok etmeye ve kavgacı ruhunu çal-maya hizmet ederler, çünkü kendi-lerine karşı ayaklandırmak değil,uyutmak ve bu sayede yönetmektirfaşistlerin istekleri. Bizi sanatın si-hirinden uzak tutmaya çalışıyorlar,öne sürdükleri yıldız sanatçılar söy-ledikleri türkülerle bizi gerçek so-runlarımızdan uzaklaştırıyorlar.Bizi verdiğimiz mücadeleden ko-parmaya çalışıyorlar, bizleri kat-lanmaya davet ediyorlar. Ezenlerinsanatçılarını, halkın sanatçılarındanayıran temel noktadır bu. Halkınsanatçıları halkın kavgasını büyütür,ekmeğimizi çalanları hedef gösterir.

Bizim katillerimizin sanatçılarısadece piyasada nasıl daha çok al-büm satarız diye bakarlar. Yaptıklarışarkıların ne mesajı verdiği önemlideğildir, ne kadar sattığı önemlidironlar için. Para için yapmayacaklarıbir şey yoktur. Bizim katillerimizeyağ çekerler, yukarlarda kalabilmekiçin. Cinsellikten uyuşturucuya ka-dar herşeyi meşrulaştırırlar. Katil-lerimizde bunlardan yararlanır vesonra atarlar bu sanatçıları bir ke-nara. Orda burda kirli gündemlerdeyer alırlar, daha sonra kaybolur gi-

derler. Üretemezler, kendilerini tü-ketirler. Yaptıkları sanat hep bu-nalımdır, çünkü kendileri süreklibir bunalım yaşarlar. Düşüncelerinive duygularını katillerimize parauğruna satmışlardır, varları yoklarıpara olmuştur. Bize katlanın derlerçünkü kendilerinde bir savaşmagücü yoktur ve bu yüzden bize debu ruh halini yansıtırlar.

Bizi ezenler, sanatın halkın üze-rinde nasıl bir güç olduğunun, halkınruhunu şekillendirdiğinin farkın-dadırlar ve bu yüzden sanatçılarımal mülkle beslerler. Onlara bizimistediğimiz gibi sanat yaparsanızzengin olursunuz, istediğiniz herşeye sahip olabilirsiniz derler vebunu yaparlar. Kendi istediklerişarkıları söyletirler, dizileri yaptı-rırlar. Bu yoksul halk çocuklarışimdi villalarda yaşarlar, sürdür-dükleri yeni yaşam tarzları ile yok-sulluğu görmez olurlar. Lüks ara-balar sürerler, kendilerinin özel ol-duklarını düşünürler ama aslındakendilerini köleleştirmişlerdir veonları besleyen katillerimizin sö-zünden çıkmazlar. 5 kuruş için bü-tün değerlerini satarlar. Barışa çağrıyaparlar, iktidara kim gelirse onlarınağızından konuşurlar. Halka korsanalmayın derler ama halkın yoksul-luğundan söz etmezler. Halkın ya-şadığı zorlukları görmezler, halktankopuk yaşarlar ve halkı beğenmez-ler.

Bu çelişki her gün biraz dahabüyür. Her gün daha çok korkarlarçünkü kendi bencil yaşamları önem-lidir ve varlıklarını kaybetmek is-temezler, halkın ne gibi sorunlaryaşadığı veya ülkemizde nasıl birzulüm yaşandığı umurlarında de-ğildir. Gerektiğinde bizi sömürenleriçin halkı televizyon programlarındaezerler, evlilik programları yaparlarve dalga geçerler. Filmlerinde de-vamlı Anadolu’nun yiğit halkı ile

abartılı bir şekilde alay ederler.Kaba, bencil, küfürbaz, cahil olarakyansıtırlar çünkü bizim isyanlarladolu olan tarihimizden haberleriyoktur. Espri adı altında halkıngünlük yaşantısıyla, gelenekleriylealay ederler. Bunu da ucuz eğleni-yoruz işte kime ne zararı var perdesialtında gizleyip masumlaştırmakisterler. Bizi ezenlerin salaklıkları,beceriksizlikleri ile alay etsenize.Edemezler çünkü oradan beslenir-ler....

Halkla alay etmek çok yaygındırbizi ezenlerin sanatında. Buradaçok dikkatli olmalıyız, çünkü bizimlealay ederler ve bizi bizlere güldü-rürler. Böylesi oyunlara gelmeyelim,bizimle alay edenlere gülmeyelim,gülenecek birileri varsa bu da on-lardır. Biz olmazsak hiçbir şey ya-pabilecek durumda değiller. Bir ye-mek yapmasından en basit şeyleritamir etmesine kadar hiçbir şeyibilmezler. Salaktırlar, beceriksiz-dirler, aptaldırlar ve aptalca bir ya-şam tarzları vardır. Biz mizahı on-larla alay etmek için kullanmalıyız,çünkü mizaha da sınıfsal bakarız.Mizah bizim için "MAZLUMUNZALİMDEN ÖC ALMA ARACI-DIR"

BİZİ EZENLERİN SANATINIYAPAN HALK DÜŞMANLARI-NIN VERDİĞİ MESAJLAR:

1- CİNSELLİK

2- HALKI AŞŞAĞILAMA

3- KATLANMA

4- BUNALIM

5- SANAL DÜNYA

6- YOZLAŞMA

7- BENCİLLİK

8- VAZGEÇME

9- KORKU

10- UMUTSUZLUK

11- UZLAŞMA

Birde HALKIN SANATÇILA-

HALKIN SANATÇILARI

40

Page 41: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

RININ verdiği mesajlara bakalım:

1- UMUT

2- DİRENME GÜCÜ

3- KAVGAYI BÜYÜTME

4- MÜCADELEYE ÇAĞRI

5- HALKI BİRLEŞTİRME

6- HAREKETE GEÇME

7- HEDEF GÖSTERME

8- KİMLER TARAFINDAN SÖ-MÜRÜLDÜĞÜMÜZÜ ANLATMA

9-KATLİAMLARI ANLATMA

10- SORUNLARIMIZA ÇÖ-ZÜM BULMA

11- CESARET

12- KÜLTÜREL ŞEKİLLEN-ME

13- HALKI EĞİTME

14- GERÇEK SEVDAYI AN-LATMA

15- MUTLULUK

Bu mesajları verir halkın sanat-çıları. Halkın sanatçıları bir albümçıkardığında ne kadar satacak diyebakmaz. Halkın sanatçısı insanlarıyaptığı sanatla...

1- harekete geçirebilecek mi?

2- umut, inanç verebilecek mi?

3- öfkesini büyütebilecek mi?

4- hedef gösterebilecek mi?

5- eğitebilecek mi?

6- çözüm suna bilecek mi?

7- coşku, moral veriyor mu?

8- değiştirme gücü verebiliyormu?

bu ilkelerle yaparlar.......

Halkın sanatçıları bunların he-yecanını yaşar bir şarkıyı veya al-bümü piyasaya sürdüğünde. Çünkübizzat kendisi de halkın, ezilenlerinsafında mücadele veriyordur. Halkınsanatçıları canla başla yeni hayatı,yeni insanı inşa etmek için çabalar,emek verir. Halkın sanatçıları halkıhayatın her alanında örgütler vehalka yol gösterir......

FAŞİZMİN SANATI OLMAZ!

BURJUVA SANATINDAN Bİ-ZİM ÖĞRENECEĞİMİZ HİÇ BİRŞEY YOKTUR!

KAHR OLSUN FAŞİZM - YA-ŞASIN TÜRKÜLERİMİZ

KIZIL MASKELİLER

Açlık Grevi DirenişçisiMehmet Güvel, DirenişiniSürdürdüğü Eve DüzenlenenBaskını Anlatıyor:

4 Ekim: Dostlar ben TA-YAD’lı Mehmet Güvel. Nuriyeve Semih için başlattığım açlıkgrevinin 96. gününde gece saat02.00 terörle mücadeleden on-larca silahlı polis, direniş evininkapısına dayandı, kapıyı aç-mamızı istediler. RefakatçimSezai kapıyı açmayınca kapıyıkırarak içeri girdiler. Bahaneleriise falan kişiyi soruyoruz.

Buna rağmen evin altını üs-tüne getirerek arama yaptılar,refakatçim Sezai ve bana GBTyapıp bıraktılar. Nuriye ve Se-mih için açlık grevi yaptığımısöyleyince evi terk ettiler.

Aynı anda mahallenin birçokesnaf ve evlerine operasyonyapıldı. Operasyon boyuncaAysun Kaşdaş ve Haydar Yıl-dırım adlı kişilerin gözaltınaalındığı bilgisi geldi… Günebu haberlerle başlıyorum.

DevletKatledemediği

Madencileri Bir YıldırTutsak Etti

11 EKİM'DE MADENCİLERİNMAHKEMESİNE KATILALIM

Devrimci İşçi Hareketi, tutsak SomaMaden işçilerini sahiplenmek için 3Ekim’de mahkemelerine katılım çağırısıyaptı.

Çağrıda şu ifadelere yer verildi: “So-ma’da 13 Mayıs 2014 yılında madendekatledilen 301 işçiyi sahiplendikleri içindernek kuran ve işsiz yöre halkı içinPolyak Madencilik şirketinden iş iste-dikleri için yargılanan maden işçilerinisahiplenelim.

301 madenciyi sahiplenmek suç değil,onları katletmek suçtur.

KINIK’da tarım ve hayvancılık devleteliyle bitirildiği için madene inmek zo-runda bırakılan KINIK köylüleri, kendibölgelerinde maden ocağı işleten PolyakMadencilikten iş istemişlerdir. Hırsızlıkyapmamış, saraylar saltanatlar kurmamış,sadece ve sadece kendi topraklarından

çıkartılan madeni çıkartmak, ekmeğinidiri diri mezarlara girerek kazanmak is-temiştir.

Bunu bile suç olarak gören devlet,izinsiz maden ocakları işleten madenşirketlerini değil ama iş isteyen maden-cilere destek veren maden işçilerini tu-tuklamıştır.

301 madenci ile öldüremediği madenişçilerini, bir yıldır tutsak eden katildevlet suç işlemiştir. Madencilerin hakkınıaramak için kurulan bir dernek yöneticisiolmayı, yasadışı örgüt üyeliği ile yargı-lamak burjuvazinin kendi yasalarına uy-madığının bir kanıtıdır. Kınıklı Madenİşçileri BİR YILDIR TUTSAK. Onlaradestek veren Devrimci İşçiler de tutsak.

11 Ekim 2017 tarihinde ilk kez mah-kemeye çıkacaklar. İlk kez çıktıklarımahkemede, kurdukları derneği bu dev-letin yasaları ile kurduklarını savunacaklar.

O nedenle 11 Ekim 2017 tarihindeKINIK’lı maden işçileri ve onlara destekveren Devrimci İşçileri sahiplenmek içinİZMİR'de mahkemede olalım.”

41

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

DİH'DEN

ÇAĞRI:

Page 42: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Büyük direnişdüşman ile dakika da-

kika savaştır. Bu savaştam olarak 7 yıl, 79 ay, 316 hafta,2280 gün, 25 mevsim sürdü.

Bu süre içinde 122 kez öldük, 122kez taşıdık evlatlarımızı omuzlarımızda,kendi ellerimiz ile gömdük başı dik,onurlu çocuklarımızı toprağa.

Emperyalizmin NATO zirvelerindevb. toplantılarında ele aldıkları enönemli konu tecrit politikası kararıdır.Tecrit uygulaması için en uygun mimariyapıya sahip olan 1 ve 3 kişilik hücre-lerden oluşan F tipi hapishaneler AB'ninve ABD emperyalizminin desteği ileinşaa edilmeye başlanmıştı.

2000 yılına gelindiğinde, oligarşi Ftiplerini açmak için çalışmalarını hız-landırmıştı. Oligarşi F tiplerinin inşasınıyapıyorken diğer yandan da Ulucanlarkatliamını gerçekleştirmişti. Düşmansonraki süreçte yapacağı katliamlarınhazırlığını, provasını yapıyordu.

Kısacası, F tipi saldırısı birden bireve sessiz sedasız gündeme sokulma-mıştı.

Tecrit politikası oligarşinin değil, asılolarak emperyalizmin politikasıdır. Bugünçok daha net ve en geniş kesimlerce gö-rülmekte ve bilinmektedir ki, emperya-lizm politikalarına karşı direnen halkları,ülkeleri, ve devrimci örgütleri etkisiz-leştirmek ve teslim almak için tecrit po-litikası uygulamaktadır.

Emperyalizm politikaları 84 dire-nişinde, 96 direnişinde olduğu gibi2000'de aynıydı. “ya düşünce değişikliğiya ölüm” diye dayatıyordu, çünkü mü-cadeleden korkuyorlardı, halktan kor-kuyorlardı. Saldırı politikalarının te-melinde Özgür Tutsakların tecrit vekatliamları ile beyinlerinin teslim alın-ması vardı. Buna karşı evlatlarımız di-renişi seçtı ve onlar zaferi kazandılar,yok olmadılar. Yeniden ayağa kalkanlaroldular. Büyük direnişimiz emperya-liznin politikalarına karşı dünya ölçe-ğinde en kararlı en uzun direniştir.

Kimsenin düşünemediği, bütün ör-gütlerin olmaz dediğini 122 kahraman

omuzladı, hücrehücre direnendilertereddütsüz feda et-tiler kendilerini yol-daşları için. Onurunbayrağını taşıyanla-rın yarışıydı BüyükDireniş. BerkanAbataylar’ın, Cananve Zehralar’ın, VeliGüneşler’in desta-nıydı, 19 AralıkKatliamı’nda yol-daşlarının yaşamıiçin kendini feda eden İbililer, Fidan-lar’dı kahramanlık destanı yazanlar.Düşmanın kalelerine sarsan Eyüpler,Gültekinler’dir umudu büyütenler.

Büyük Direniş tarihte görülmemişdirenişler ile dolu dolu 7 yıl sürdü vebu direniş sadece tecrite karşı birdireniş değildi, evlatlarımızın direnişiözgür bir vatan uğruna ölmenin sava-şıydı. Büyük ölüm orucu direnişi ilesaldırılar önünde barikat olup devriminyenilmezliğini tüm dünyaya gösterdişehitlerimiz. Türkiye devrimini temsiletmenin her türlü engele ve zorluğarağmen sürdürmenin onuru ve gururunuyaşayanlardır 122 kahraman. Direnişleriile yarınları belirliyorlardı.

Böylesi Destansı Direniş SürecindeTAYAD Ne Yaptı?

TAYAD’ın sahiplenmesi her dönemolduğu gibi büyük direnişte de örgütlübir güç ve demokrasi mücadalesindeetkin bir yer edinmesi, 12 Eylül sürecive sonrasında verdikleri mücadele,ödedikleri bedeller ile olmuştur. Bununöncülüğünü yapan, sürdüren hiç kuş-kusuz TAYAD'lılardır. F tipleri gün-deme geldiğinde ilk karşı kampanyaile F tiplerinin teşhirini yapıp F tiple-rinin meşruiyetini yok eden TAYAD'lı-lardır. Devletin F tipleri ve devrimcitutsakları teslim alma "kararlılığı" kar-şısında 20 Ekim 2000'de direniş baş-ladığında, yaşananların ciddiyeti TA-YAD'lıların yeni bir "ilk"e daha imzaatmasını getirmiştir. Daha önce pekçok kez süreli süresiz açlık grevlerive diğer eylemlerle destek veren TA-

YAD'lılar, "bu kez evlatlarımızı öl-dürtmeyeceğiz" anlayışıyla ölüm oru-cunun asli unsuru oldular.

Armutlu'da, Direniş Evleri'nde sür-dürdükleri Ölüm Orucu direnişi veverdikleri şehitleriyle sadece direnişindışarıdaki sesi soluğu, sansürü parça-layanlar olarak kalmamışlardır. Aynızamanda üst boyutta bir sahiplenmeyidosta, düşmana göstermişlerdir. Ey-lemleri öylesine etkili olmuş, gerçeklerigeniş bir kesime ulaştırmıştır ki, oli-garşi, tıpkı 19 Aralık'ta olduğu gibi,katliam operasyonu yapmak zorundakalmıştır... Ancak katliam dahil tümyapılanlar, tutsak yakınlarını, biz tut-sakları ve mücadeleyi sahiplenmektenvazgeçirememiştir.

TAYAD’lıların 7 yıl içinde gerçek-leştirdiği bir çok kampanyaların içindekendi başına bir direniş mevzisi yaratanAnkara Abdi İpekçi Parkı da vardı.Her türlü baskıya karşın 3 yıl, 40 ay,160 hafta, 1230 gün, 13 mevsim elinaltından ayrılmadık, evlatlarımız duy-mayan kalmayacak dedik. Gelen geçensayısız insana anlattık evlatlarımızı.

Özgür Tutsaklar ölüm orucundayken,TAYAD'lı Aileler olarak demir kafesleriçinde oto yolları kestik işkenceler ilegözaltına alındık, sivil, resmi faşistlerintaşlı, sopalı, coplu saldırısına uğradık,kafamız , gözümüz yarıldı, tecrit hücre-lerinde her türlü işkence altında ÖlümOrucu devam ederken, biz evlatlarımızınsesi soluğu olmaktan vazgeçmedik.

Yapacak tek bir eylem kalmıştı bizde evlatlarımız gibi ölüm orucuna baş-ladık.

BÜYÜK DİRENİŞ DESTANI,122 KAHRAMAN VE TAYAD'LI AİLELER

Tayad’lı Aileler

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN42

Page 43: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

TAYAD'lıların bayraktarlığını yapanGülsüman Dönmez ve Şenay Hanoğ-lu'ydu ölüm orucu direnişinde ölüm-süzleşen. İkisi de anaydı ve ilk defatarihte analar Ölüm Orucunda şehitdüşüyordu.

Büyük Direnişimizin dışarıdaki ilkölüm orucu şehidiydi Gülsüman. ŞenayHanoğlu ise TAYAD'lıların dışarıda

ölüm orucu yapan ilk grubunda yeraldı. Direnişini sürdürdüğü ve tarihe«direniş evi» olarak geçen kendi evinde,Küçükarmutlu’da şehit düştü. Sadecekendi evlatları değil, ülkemizde yaşayantüm halkımız için feda ettiler canlarını.

Evlatlarımıza her zaman dediklerişuydu;

“Bittiniz,

Biz bu masalı 47 yıldır dinliyoruz.

Biz bu masalı 30 Mart 1972’den beri

dinliyoruz. Bu oligarşinin hayalidir.

Ama bakın biz hallerde buradayız, biz

her zaman burada olacağız. Bu Vatan

bizim, “

Biz de diyoruz ki, evlatlarımızın

kanı ile yazılan bu tarih bizim.

Şimdi Daha FazlaSahiplenme ZamanıAKP’nin Katil Polisleriİşbirlikçilik TeklifiyleHalk ÇocuklarınıSindirmeye Çalışıyor!

Son dönemde Nuriye ve Semih'indirenişini kırmak, halkı sindirmek ama-cıyla onlarca insanın gözaltına alınması,tutuklanması ve işbirlikçilik teklifleriile ilgili olarak, demokratik kurumlartarafından 2-3 Ekim günlerinde yapılanaçıklamaları yayınlıyoruz:

TAYAD'lı Aileler: Faşizm saldırıyorolanca pervasızlığıyla. avukatlar da-vasına hazırlanırken, sanatçılar albü-münü tanıtırken, devrimciler sokakortalarından kaçırılıp tutuklanıyorlar.TAYAD’lı anamız Nagehan Kurt, ev-ladına kıyafet götürdü diye tutuklanıyor.Hapishanelerden her gün işkence ha-berleri geliyor, sürgün sevkler tüm hı-zıyla devam ediyor. TAYAD’LI Aİ-LELER geçmişten günümüze faşizminen ağır yaşandığı günlerde dahi tümsüreci omuzlayanlar olmuşlardır.

Evlatlarımız için yapılan eylem-lerden basılan kurumlarımıza kadar,her yerde olmalıdır, ailelerimize bu-radan çağrımızdır.

Devrimci avukatlık yapan HalkınHukuk Bürosu'nu, devrimci sanatçılıkyapan İdil Kültür Merkezi'ni, devrimcibasın alanında Yürüyüş dergisini, gözbebeğimiz olan Dev–Genç'lileri ve ku-rumlarını sahiplenelim; biz bir aileyiz.

Sarıgazi Halk Cephesi: AKP fa-

şizmi OHAL’i bahane ederek sokak-larda terör estirmesini meşrulaştırmayaçalışıyor. Son iki haftada onlarca dev-rimci, sokak ortasında veya gece yarısıevleri basılarak gözaltına alınıp tutuk-lanmışlardır.

Buradan AKP’nin ağzı salyalı iş-kenceci köpeklerine sesleniyoruz; cü-retimizi ve irademizi sınamayın veyaptığınız işkencelere derhal son verin!Yoksa bu halk 110 kişi değil, milyonmilyon olup karşınıza çıkacak.

Devrimci İşçi Hareketi: AKP fa-şizmi, gün geçmiyor ki bir insanımızasaldırmasın… 28 Eylül’de Nuriye dahaönce hastaneye kaçırıldığı için mah-kemeye dahi getirilmedi. Semih getirildimahkemeye. İstiyordu ki AKP herkessussun bir tek laf etmesin, Nuriye veSemih’i kimse sahiplenmesin.

Katil AKP, günlerdir devrimcilerebu nedenle saldırıp gözaltına aldırtıyor.Gece demiyor gündüz demiyor, sokakortasında saldırıyor ve pusu atıyor.Bulmuş bir yalancı tanık, ona da iftiraattırıyor, buna da. Sürek avına çıkmışgibi. Sürekli insanlarımızı tutuklatıyor."Şıracının şahidi bozacı" misali katilinşahidi itirafçı.

Katil AKP gözaltına aldıklarını ay-rıca işbirlikçileştirmek istiyor ve iş-birliği yapmayanları da tecavüz iletehdit ediyor. KATİL olmanın yanındaahlaksızlığını da tescilliyor...

Nuriye Gülmen’e işkence etmektenvazgeçin! Zorla müdahale işkencedir.İşkence yapmak en hafif hali ile ah-laksızlıktır. Nuriye ve Semih yalnızdeğildir. Bizler her koşulda onları sa-

hipleneceğiz. İki eğitimci için dünyayıayağa kaldıracağız. Bizi ne kadar en-gellemeye çalışsanız da boşuna. Komplo ile gözaltına alınanlar ve tutukla-nanları serbest bırakın. Baskılar göz-altılar tutuklamalar bizi yıldıramaz.

Halk Cephesi – Uluslararası İliş-kiler Komitesi:

İşkence Yapmak, İşkenceyle TehditEtmek Şerefsizliktir!

… Polisin elinde bir kukla, bitmiştükenmiş bir işbirlikçi… Halka ihanetetmiş bir pislik… Kimi tutuklamakistiyorlarsa üzerine ifade verdirtiliyor.Ve bir pisliğin ifadesiyle onlarca insanellerinde hiçbir delil olmadan talimatlatutuklanıyor.

Son olarak Fadime Yiğit, imza atmayagittiği karakolda hakkında yakalama ka-rarı olduğu iddiasıyla gözaltına alındı.Fadime Yiğit 2 gündür tutulduğu VatanEmniyet Müdürlüğü’nde 90’lardaki gibiişkence yapma tehdidi ile işbirlikçiliğezorlanıyor. Katil polisler işkence yapa-cağız sana sözleriyle Fadime Yiğit’i kor-kutmaya ve insanlar hakkında ifade ver-meye zorluyor.

Bütün dünyada devrimcileri teslimalabilmek için her türlü işkencelerigeliştirmiştir emperyalistler.

Türkiye’de de egemenlerin tarihiişkencelerle doludur!

Fadime Yiğit’i de işkence ile tehditeden katillere tekrar sesleniyoruz. Sorunöğrenin işkenceci ağabeylerinize neoldu? Bugün de bu tehditlerle bizleriyıldıramazsınız! Biz ölümü de, işkenceyide yere çalmış bir hareketin mirasını ta-şıyoruz! Bizi teslim alamazsınız!

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

443DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 44: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

PARTİYE ÖVGÜnedir parti

bir telefon mu arka odalarda çalan

kimdir parti

düşüncesi gizli

kararları bilinmez biri mi

parti biziz

sen, ben, hepimiz

parti senin içinde kardeş

parti kafandaki düşünce

sen nerde oturursan

orası onun evi

nerde sana saldırırlarsa

odur karşı koyan orda

odur gösteren bize gideceğimizyolu

izleriz onu biz de senin gibi

bulamazsın doğru yolu

bizsiz yürüme

yolların en çıkmazıdır

bizsiz gidilen yol

bizden kopma sakın kardeş

belki biz yanılırız

belki sensin haklı

öyleyse kopma bizden

kafandan şunu çıkarma kardeş

dolambaçlı yoldan daha iyidir kes-tirme yol

bilirsen eğer sen bu yolu

bilir de göstermezsen bize

neye yarar bilgin senin

bilge kişi ol

ama yanyana ol bizimle

paylaş bizimle bilgini

kopma bizden kardeş

bizden uzaklaşma

Örgüt biziz, örgüt benim, sensin.Örgüt insandır. Örgütün gözleri de,kulağı da, dili de biziz. Örgütlü olmakBEN YOKUM BİZ VARIZ demektir.

Tek yumruk, tek beden gibi hareketedebilmektir. Örgüt güçtür, bizi ye-nilmez kılar. Birlikte aşamayacağımızengel yoktur. Örgütlü olmak hedefekilitlenmektir, bütün hayatını bu hedefdoğrultusunda örgütlemektir ve aslavazgeçmemektir. Örgütlü olmak hangikoşullar altında olursan ol, hedefeulaşmak için savaşmaktır.

ŞEHİDİMİZ ALİ DEMİRALP!

Ali Demiralp 1958 Elazığ KorukKöyü doğumludur. 27 Ekim 1987 deistanbul Çengelköy Kuleli’de polislegirdiği silahlı çatışmada şehit düştü.

14-15 yaşlarında Dev-Genç’lilerletanıştı ve lisede örgütlü bir devrimciydiartık. 1980 cuntasına kadar Elazığ’daörgütlü mücadele içerisinde yer aldı.Cuntadan sonra bir süre Malatya'dagörevlendirildi. Kır gerillasının oluş-turulması için yapılan alt yapı çalış-malarına katıldı. Malatya’da deşifreolduktan sonra tekrar Elazığ’a döndüve aranması olmasına rağmen görev-lerini bir gün bile aksatmadı. Örgütleilişkisi koptu bu dönemde, çünkütutsak düşmelerle beraber bölgedekiçalışmalarımız gerilemişti.

Bu dönemde hapishane direnişlerigündemdeydi. Cuntanın hapishanelereyönelik saldırılarına karşı halkı, tutsakailelerini duyarlı kılmaya çalıştı; ya-zılama, pullama, pankart asma ey-lemleri içinde yer aldı. Örgütlülüğü-müzün gerilediği bir dönemdi. AliDemiralp, neredeyse tek başınaydı.Yılgınlığın ve korkunun büyüdüğübir süreçti. Bir ara yol yoktu; ya sa-vaşılacaktı, ya da korkunun esiri oluptüm değerlerimize ve şehitlerimizeihanet edilecekti. Feda ruhunun veinancın sınandığı yıllardı. Ali Demiralpbu süreci göğüsleyenlerdendi.

Ali Demiralp’i kaldığı ilde herkestanıyor ve polis de arıyordu. Elazığküçük bir il çünkü. Ali Demiralp hiçdurmadan halkı örgütlemek için veDEVRİMCİ SOL'u yaşatmak içinpullamalar, yazılamalar yapmaya, pan-kart asmaya devam ediyordu ve altınada DEVRİMCİ SOL imzası atıyordu.Elazığ’da Ali Demiralp vardı ve onunlaberaber Devrimci Sol, yani ÖRGÜT

vardı. Ali Demiralp örgüttü ve tek ba-şına örgüt olmanın anlamını bize çoknet anlatmıştı. Büyük bir heyecan vecoşkuyla, yüzünden gülümsemesinihiç eksik etmeden kararlar verip ey-lemler yapıyordu.

Elazığ gibi küçük bir ilde polis onu4 yıl boyunca yakalayamamıştı. Bu,büyük bir ustalık. Her şeyiyle yürüteceğifaaliyetlere, Devrimci Sol'u yaşatmayakilitlenmişti. Örgütlüydü, ilkeli ve kurallıyaşıyordu. Planlı ve programlı hareketediyordu. O kendi köyünde kalıyorduama önceden belirliyordu hangi çatıda,bahçede veya evde kalacağını ve bunupolis bilmesine rağmen onun disiplinliçalışma tarzından kaynaklı onu bula-mıyordu. Her gün gelip köyü arıyorlardıama Ali Demiralp’i bulamıyorlardı. Okolayı değil zoru tercih edendi. Elazığ’dabir eylem yapacaksa malzemeleri alırgecenin zifiri karanlığında yola çıkarve 30 kilometrelik yolu Elazığ’a gidipeylemini yapıp yine yürüyerek geri dö-nerdi. Örgüt bilinci ile yapmıştır yaptığıher şeyi.

Köyünde oturup örgüt beni bulsundiye beklememiştir Ali Demiralp. Ye-niden ilişki kurabilmek için kendisi ha-reketi aradı ve 1984 sonlarında İstanbuldahareketle bağlantı kurdu. Ondan sonrakisüreçte İstanbul Beykoz'da polisle girdiğiçatşmada şehit düştü......

Bugün bizim üzerimizdeki yoğunbaskı ve tutuklamalar karşısında yarılegal çalışma tarzımız için Ali Demi-ralp’i kendimize örnek alabiliriz. TEKBAŞIMIZA BİLE OLSAK ALİ DE-MİRALP GİBİ OLMALIYIZ.

Attığımız adımları dikkatli atma-lıyız, uyanık olmalıyız. Ön hazırlıklaryapmalıyız. Nezaman nerede kalacağız,nasıl nereye gideceğiz diye öncedendüşünüp belirlemeliyiz. Küçücük birköyde polis Ali Demiralpi 4 yıl bo-yunca bulamamış çünkü ilkeli, kurallı,hazırlıklı ve örgütlü olduğundan. Basitbir operasyonla yakalanmamak içinyapmamız gerekenler:

1- İLKELİ VE KURALLI OL-MAK

2- PLANLI VE PROGRAMLIÇALIŞMAK

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN444

YENİYENİİNSANİNSAN

ÖRGÜTLÜ İNSANDIR

Page 45: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

3- ÖRGÜTLÜ OLMAK

4- DİSİPLİNLİ OLMAK

5- SÜREKLİ KENDİMİZİ EĞİT-MEK

6-ÖNGÖRÜLÜ OLMAK

7- UYANIK OLMAK

Sonuç olarak:

1- Örgüt insandır. Örgüt sen, ben,biziz.

2- Tek başına örgüt olabilmek, biz

neredeysek örgüt oradadır. Bu bilinçlehareket etmek ve hep ileri, hep halkdiye düşünmek. Hedefe kilitlenmek.

3- İlkeli ve kurallı yaşamak. İlke-lerimiz bize yol gösterir ve kurallarımızise hayat kurtarır.

AKP iktidarının katil polisinin 4Ekim’de 9 İlde gerçekleştirdiği ope-rasyonlarda 42 eve baskın düzenlemesive keyfi gözaltılarla ilgili yapılan açık-lamaları yayınlıyoruz.

Armutlu Halk Cephesi: "Armutlu’da direniş evi ve HMM

bürosu dâhil toplam altı ev 4 Ekim’debasılmış, Haydar Yıldırım ve AysunKaşdaş gözaltına alınmıştır. Operas-yonlar AKP iktidarının içine düştüğükrizin ve çıkmazının bir sonucudur.OHAL ve KHK’lara rağmen iki eğitimemekçisinin Ankara’nın göbeğindebaşlayan direnişini hazmedememesidir.Nuriye ve Semih iki eğitim emekçisi,AKP iktidarının halkta yaratmak iste-diği korku duvarını tuzla buz etmiş-tir… Bu yapılan baskınların, gözaltıve tutuklama terörünün bizi yıldıra-mayacağını, halkın içinde yaşamaya,halkımızın haklı mücadelesine omuzvermeye devam edeceğimizi bir kezdaha ilan ediyoruz.

AKP’nin katil polislerine sesleni-yoruz;

Sizler halk düşmanı olarak kalmayadevam edeceksiniz biliyoruz, amaunutmayın hiçbir halk düşmanı cezasızkalmadı bu zamana kadar. Bütün halkdüşmanları er veya geç hesap verdive vermeye devam ediyor. Halkınadaleti ile karşılaştığınızda AKP’ninsize verdiği yetki ve yasaların hiçbirhükmü kalmayacak, artık halkın yasasıve halkın hükmü geçerli olacak bile-siniz.

Not: Operasyonun olduğu saatlerde,Cepheliler gözaltı aracı olarak bilinen

otobüsü havai fişek ve taşlarla vur-muşlardır. Yapılan bu saldırıda ne ya-pacağını bilemeyen AKP’nin katil pol-isleri mahalleden çıkmak için hızlakaçmışlardır.

Avcılar-Bahçelievler Halk Cep-hesi: Günlerdir yoldan kaçırılıp ku-rumlarımıza baskınlarla alınanlardan39 kişi tutuklandı. Halk Cephesi de-mokratik alanda mücadele veren ku-rumdur, ama faşizm ısrarla Halk Cep-hesi'nin demokratik alanda mücadelevermesini engellemek için illegalleş-tirmeye çalışıyor.

Bu saldırıların nedeni ortada Nuriyeve Semih’in direnişini sahipleniyorolmak, AKP faşizmini teşhir etmek.

Bu direniş AKP’nin korkulu rüyasıolmuştur, korkmaya devam edin!

Öyle sandığınız gibi 110 kişi ol-madığımızı iyi biliyorsunuz, her ope-rasyonda yüzlerce insanımızı gözaltınaalıyorsunuz, tutukluyorsunuz, her ope-rasyon sonrası bitirdik diye açıklamalaryapıyorsunuz.

Yaptığınız açıklamalara göre yıllarönce bitirmiş olmanız gerekiyordu.Her saldırı bizi daha güçlü, daha kararlıkılıyor ve sınıf kinimizi büyütüyor.”

Devrimci Gençlik: Türkiye’ninçeşitli illerinde, 2 haftadır sürdürdü-ğünüz operasyonlarda, bir hainin sözdeitirafları ile onlarca insanı gözaltınaalıp işkence edip tutukladınız. Düngece de yine bastınız, talan ettiniz heryanı, her evi. Halkın Mühendis Mi-marlarının Bürosu'nu, Mehmet Gü-vel’in Direniş Evini, halktan insanların

evlerini… Armutlu’yu size mezar edeceğiz.

Siz bittiniz, tüm politikalarınız 2 di-renişçinin direnişi karşısında tükendi.Denemediğiniz yol kalmadı, yapma-dığınız şarlatanlık kalmadı, ama sizyine de tükendiniz, bittiniz. Yönete-meme krizinizi derinleştireceğiz. Dev-rimin ustalarından MAO’nun size vesahiplerinize söylediği “kağıttan kap-lan” kelimesini tüm halkımıza göste-receğiz."

Devrimci İşçi Hareketi: KatilAKP, aylardır yapılan gözaltı ve tu-tuklama paranoyasına bugün yenisiniekledi. “9 ilde DHKP-C operasyonu”diyerek verilen haberlerde evinde,işine gücüne giden insanları gözaltınaaldı. Nedir AKP’nin korkusu? Hergün bu ülkeyi yağmalarken ses çıkartankimse kalmasın istiyor. Yani değneksizköy istiyor, bulamayacak. Susmaya-cağız! Nuriye ve Semih’i sahiplen-mekten geri durmayacağız. Şimdi fa-şizme karşı devrimcileri daha fazlasahiplenelim. Yanlarında olalım. Dev-rimciler bu halkın çocukları sizdenbiridir. Hep birlikte olalım ve zalimehesap soralım.”

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

445DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Biz Halkız, Milyonlarız, Bizi OperasyonlarlaBitiremezsiniz! Biz Kazanacağız!

Düzeltme: 32. sayımızda yer alan"Küçükarmutlu'da Polisin Katliam Gi-rişimi ve İşgali Sürmekte" başlıklı ha-berin içeriğinde belirtilen "M.Ö’in evi-nin önüne beton mikseri getirtilerek,pencerenin içinden evi çimento ile dol-durdular" bilgisinde yanlışlık olmuştur.Beton dökülen ev, M.Ö nün evi değil,başka bir yerdir. Düzeltir, okuyucu-larımızdan özür dileriz.

Page 46: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Yürüyüş: On gün önce İlle Kavgaisimli yeni bir albüm yayınladınız. Bualbüm sürekli baskı, baskın, tutuklamaiçinde çıkan bir albüm oldu. Bize albümünçıkma sürecini, hangi baskıları yaşadığınızıve bunları nasıl aştığınızı anlatabilir mi-siniz?

Grup Yorum: İlle Kavga OHAL ko-şulları altında hazırladığımız bir albümoldu. Geçen yıl başlamıştık hazırlıklarına.Albümü hazırlarken, birçok konserimizyasaklandı. Konser yasaklarına karşı Damkonserleri örgütledik. Albüm kapağımızdabuna yer vermiştik. Bir yandan yasaklarakarşı mücadele ederken, bir yandan daalbüm kayıtlarını yapmaya çalışıyorduk.Ki bu baskılar devam ediyor. Kayıtlarınsürdüğü dönem içinde kültür merkezimizdefalarca basıldı.

İkinci baskın sırasında neredeyse bütünGrup Yorum üyeleri tutuklandık. Ancakkayıtlara yine devam ettik. En deneyimsizüyelerimiz dışarıda hem kültür merkezininişlerini yapmaya devam ettiler, hem dealbüm kayıtlarını sürdürdüler. Albümünson aşamasına, çıkmaya hazır hale getir-diler.

Burada çok önemli olan şey, hiç de-neyimi olmayan, henüz Grup Yorum'ayeni katılmış üyelerin bu kayıtları sür-dürmesi. Normalde yılların profesyonelmüzisyenleri bile, stüdyoya geçince he-yecanlanırlar. Ya da parayla aranjörlertutup, onlara yaptırırlar kayıt işlerini. Grup

Yorum'un en büyük gücüburadan geliyor, yani endeneyimsiz, en genç üye-lerimiz cüretli bir şekildestüdyoya girdi, kayıtlarıyaptı. Bunun en basit for-mülü, genç arkadaşlar öğ-renmeyi biliyorlardı. Hızlaöğrendiler.

Ardından Yorumcular 1Mart 2017'de tahliye oldu.Son düzeltmeleri yapıp ya-yınlayacaktık ki, baskınlarve tutuklamalar devam etti.Her şeye rağmen, ve bas-kınlar tutuklamalar devametmesine rağmen albümüçıkarmayı başardık.

Grup Yorum'un bu sorunları aşmadakien büyük gücü, halkın çocuğu olmamız.Halkımızın çocuklarını hızla eğitip halk sa-natçısı yapabilme yeteneğimizden geliyor.En büyük baskılar da yaşansa, halkın ço-cukları Grup Yorum'u yeniden oluşturuyor.Ruhi Su, Nazım Hikmet ve ustalarımız tekbaşlarına çok büyük direnişler sergiledilerve yol açtılar. Ancak bir gelenek, bir okulyaratamamışlardı. Ustalarımızdan öğren-diklerimize biz yenilerini de ekledik, artıkhiçbir baskı üretmemizi engelleyemeyecek.Halkın sanatçıları artık örgütlü. Halkınörgütlü sanatını yenemeyeceklerinin, dur-duramayacaklarının kanıtıdır İlle Kavga.

Yürüyüş: İlle Kavga albümünü oluş-turan şarkılar faşizmin hiçbir halktanyana düşünce ve kavgaya izin vermekistemediği ve azgınca saldırdığı birdönemde halka neleri anlatıyor?Bize albüm şarkılarından bahsede-bilir misiniz?

Grup Yorum: Albümümüz 19şarkıdan oluşuyor. Sorunuzda ifadeettiğiniz gibi halktan yana düşüncelervar albümümüzde. Tek tek her şar-kımızı anlatmak isteriz, üzerine ko-nuşmak isteriz. Bu kısa röportajda

bütün duygularımızı, düşüncelerimizi ifadeetmek biraz zor olacak. Bu nedenle birkaçşarkımızdan söz edelim. Eminiz ki dergi-nizin okurları tek tek her şarkıya gerekliemeği vererek, sözlerine bakarak dinle-yecektir.

Kandan Kına Yakılmaz; Hasan Hüse-yin'in bir şiiri. 10 Ekim Ankara Gar Kat-liamı’ndan sonra düzenlediğimiz bir şarkı.Rock düzenlemesiyle yaptık, biraz farklıbir çalışma oldu bizim için de. İlk defadenedik, bir rock çalışması biçminde canlıkayıt yaptık. Ankara Gar Katliamı’na dairduygularımız, düşüncelerimiz enstrüman-larımıza yansıdı. Sonrasında katliamlardevam etti. Katliamlara sessiz kalmaya-cağız. Yine, Hevselin Hawarı isimli şar-kımız; Kürdistandaki katliamlara karşıdüzenledik. Şiirleriyle, canlandırma seskayıtlarıyla, alçakça bir katliama karşıKürt halkımızın sesi olmaya çalıştık buşarkımızda.

Bir Ceza İstiyorum; Pablo Neruda'nınbir şiiri. Dünyanın her yerinde geçerlisöyledikleri. Halkımıza kan kusturanlarabir ceza istiyorum... Ve halk eninde sonundahesabını soracak.

Egemenler sömürenler bütün dünyada,halkları düşünemez hale getiriyorlar. Ül-

GRUP YORUM'UN YENİ ALBÜMÜ İLLE KAVGA ÇIKTI GRUP YORUM ÜYELERİYLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJI YAYINLIYORUZ:

HALKIN ÖRGÜTLÜ SANATINI ENGELLEYEMEYECEKLERİNİN, DURDURAMAYACAKLARININ KANITIDIR; İLLE KAVGA

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN446

Röportaj

Page 47: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

kemiz için de bu geçerli, eğitim sistemiyle,dizileriyle, baskı ve katliamlarıyla dü-şünmeyen bir halk yaratmaya çalışıyorlar.Adeta bir akıl tutulması yaratıyorlar.Doğru Düşün ve Çöz isimli şarkımızda,doğru düşünmenin formüllerini, bilimseldüşünceyi, diyalektiği ve materyalizmianlatmaya çalıştık. Bütün halkımızın ez-berlemesini isteriz. İntiharların, bunalım-ların sonu doğru düşünmekten gelecek.Ekmeğimiz ve adalet için hakkımızıalmayı öğreneceğiz. Doğru düşünerek,öfkemizi emperyalizme ve faşizme yön-lendirmeyi öğreneceğiz.

İki Can Fidan, Soma için, şarkıları-mızda, mevsimlik işçileri, işçi katliamlarınıanlatmaya çalıştık. Mevsimler geçiyorama işçi katliamları durmuyor. Bu kaderdeğil. Her yıl binlerce işçi katlediliyor vesorumluları cezasız kalıyorlar. İşçi katli-amlarına da son verecek olan yine işçilerinkendileri, işçilerin örgütlü mücadelesiolacak.

Bu Mahalle Bizim; bütün yoksul hal-kın mahalleleri bizim. Albüm kayıtlarınınbitmesine yakın bestelediğimiz bu şarkıile umudumuzu meydanlarda haykırıyoruz.Ki ilk dinleyenleri etkileyen, hemen dilleredolanan bir marş oldu. Umutsuzluğunkol gezdiği ülkemizde, dünyamızda, buşarkılar bize umut veriyor, soluk aldırıyor.Vazgeçmemeyi, kazanacağımıza olaninancı veriyor.

Hiçbir zaman söylemekten vazgeç-meyeceğiz Amerika'dır Düşman. Dünyanınneresinde olursa olsun duyacaklar bu slo-ganı. Ama en gür duyacakları yer Anadolutoprakları olacak. Mahir'lerin başlattığıBağımsız Türkiye mücadelesinin bayrağıasla yere düşmeyecek. Amerikan sömü-rücüleri döktükleri her damla kan içinhesap verecekler. Biz şarkılarımızda herdönem söylemeye devam edeceğiz. Tekbir Amerikan üssü kalmayıncaya dek mü-cadelemiz sürecek.

Her şarkıya değinemedik, kısa kısaifade etmeye çalıştık. Albümü dinleyenhalkımız birçok duyguyu daha yaşaya-caktır, eksiklerimizi tamamlayacaktır diye

düşünüyoruz.

Yürüyüş: Albümün kendisini ele alsakbile imhalara uğradı, tutuklandı, baskınlaryedi... Ama direndi... Şu an hala bir yanıtutsak bir albüm olarak Grup Yorum'unkavga tarihinde yerini aldı...Bizimle bukonudaki duygu ve düşüncelerinizi paylaşırmısınız?

Grup Yorum: İlle Kavga albümü,şimdiye kadar ki tarihimizde özgün biryere sahip olacak. Unutamayacağımızbir süreç sonunda çıktı albüm. Ki ilkçıktığı günlerde imza gününde bile baskınyapıldı, Yorum'dan arkadaşlarımız göz-altına alındı, tutuklandı. Her albüm ço-cuğumuz gibi. Zor zamanlarda ortaya çı-kıyor, zor zamanlarda büyüyor ve elletutulur bir ürün haline geliyor. Bu nedenleçok daha köklü bir şekilde halkla da bağkuruyor. Her bir şarkı, her bir kayıt binbiremekle yerine getirildi.

Şimdi elbette, tutsak olan Grup Yo-rumcular için bu albümü çok daha fazla,yaygın şekilde dağıtmalı, şarkıları mil-yonlara ezberletmeliyiz. İşte o zamantutsak olan Yorumcular özgürlüğü mil-yonlarla birlikte haykıracaklar. Bizi tutsakedemezsiniz diyecekler. Bütün Grup Yo-rum ailesi için bir görev gibi almak ge-rektiğini düşünüyoruz. Büyük ailemizinher ferdi bu bilinçle, sorumlulukla yaygınbir dağıtımı yapacaktır. Yorumcuları tutsakedebilirler, ama Grup Yorum'un büyükailesini asla tutsak edemezler. Şarkılarımızise kafeslere, hapislere sığmaz. Bunu 32yıldır gösterdik. Ama şimdi çok dahafazlasını yapmalıyız. Artık sadece yaşa-dığımızı göstermek zamanı değil. Artıkburjuva sanatına karşı zaferimizi ilanetme zamanıdır. Bütün yasaklamalarakarşı milyonların dilinde şarkılarımızınsöylenmesini sağlayarak zaferimizi ilanedeceğiz. Her dönem yeni yeni şarkılarla,80 milyon halkımız Grup Yorum şarkılarısöyleyinceye kadar mücadelemizi sür-dürmeye devam edeceğiz.

Yürüyüş: Yeni bir albüm çalışmanızvar mı diye sormuyoruz. Bu ülkede faşizme

ve emperyalizme karşı mücadele sürdükçe,Anadolu halkı direndikçe sizin de şarkı-larınız hep olacak biliyoruz. Önümüzdekisüreçte hangi çalışmalara yoğunlaşacak-sınız ya da şu an devam eden bir çalışmanızvar mı? Bu konuda bizden, halkımzdanistediğiniz bir şey var mı? Dergimiz ara-cılığıyla tüm Anadolu'ya iletelim.

Grup Yorum: Yeni albümlerimiz ola-cak. Baskınların olduğu süreçte, arka-daşlarımız gözaltındayken bile, yeni albümçalışması için çalışmaya devam ettik. Sondönemde bestelediğimiz şarkılardan biralbüm yapmayı düşünüyoruz elimizdeepey şarkı birikti. Hapishanedeyken üret-tiğimiz şarkılar var elimizde. Bunlarınkaba düzenlemesini yaptık.

Ustalarımızdan Mahsuni Şerif türkü-lerinden oluşan bir albüm çalışmasınabaşlamıştık. Düzenlemelerinin birçoğu

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

447DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Röportaj

Page 48: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Röportaj

AKP faşizmi bir Grup Yorum elemanınıdaha tutukladı!

Özgur Zafer Gultekin, yeni çıkanalbumumuzun imza gununde AKP'nin katilpolisleri tarafından yapılan baskında BaharKurt ile gözaltına alınmıştı. Bahar Kurt 2gunluk gözaltı sonrası sorgusu dahi alın-madan tutuklanmış, geri kalan arkadaşla-rımız 8 gun gözaltında tutulmuştu. Dunadliyeye çıkarılan arkadaşlarımızdan ÖzgurZafer Gultekin de tutuklandı.

Mayıs ayından bu yana 8 Grup Yorumelemanı ve bir koro uyesi arkadaşımızı tu-tukladılar. Daha önce de yaptıkları bu sal-dırılarla bizi kendilerince bitirmeye, ure-temez hale getirmeye çalışsalar da bizkonserlerimizi gerçekleştirdik, tecrit altındauretmeye devam ederek yeni albumumuzuçıkardık. Halkımızdan aldığımız guçle yap-tığımız uretimlerimizi hazmedemeyen AKPazgınca saldırmaya devam ediyor. Biz,halk sanatını savunmaya ve halktan yanasanat yapmaya, uretmeye devam edece-ğiz.

Daha önce de söyledik, Grup Yorum10 kişiden ibaret değildir. Grup Yorumhalktır.

Tutsak arkadaşlarımız;Fırat Kıl,

Sultan Gökçek,

Dilan Poyraz,

Betul Varan,

Helin Bölek,

Bahar Kurt,

Özgur Zafer Gultekin,

Dilan Ekin,

İlyas Kazan

SERBEST BIRAKILSIN!

KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASINTÜRKÜLERİMİZ

bitti, bu albümü de kısa süre sonra stüdyodakaydetmeye başlayacağız.

Grup Yorum dinleyicilerinden, halkımız-dan şunu istiyoruz. Grup Yorum halktır, hal-kımızın her ferdi Grup Yorum'un üyesidir.Albümde adı yazan 21 kişiden oluşmuyorsadece Grup Yorum üyeleri. Nasıl ki, PirSultan'ın ardından onlarca ozan Pir Sultanmahlasıyla şiirler yazdı. Nasıl ki, Köroğlu'nuntürküleri 22 dilde söyleniyor. Ozanlar, Köroğluadıyla türküler söylüyorlar. Bugün de, hal-kımızın geleceği için şiir yazan, türkü yakan,marş besteleyen bütün halkımızdan, dev-rimcilerden şarkılarını bize göndermeleriniistiyoruz. Bizimle irtibata geçsinler, birliktedaha çok şarkılar üretelim.

Yürüyüş: Son olarak eklemek istediğinizbir şey var mı?

Grup Yorum: Albüm yayınlandıktansonra bir baskın yapıldı ve arkadaşlarımız göz-altına alınıp tutuklandı. 32 yıldır defalarcabenzer yöntemlerle baskına uğradık, bizi sus-turmaya çalıştılar. Kimi zaman sahte belgelerletutukladılar, kimi zaman diskette adın çıktıdeyip tutukladılar. Şimdi de yüzlerce kişi hak-kında ifade aldıkları bir kişiyi bahane ederekoperasyonlar yapıyor tutukluyorlar. Bunlar bo-şunadır, beyhude çabalardır. Tanımadığı insanlarhakkında iftiralar atan, kendi pis canını kur-tarmak için halkına ihanet edenlerden kimseyehayır gelmemiştir. Halkın mücadelesini bu türalçaklar durduramadı, durduramayacak. GrupYorum daha fazla albüm çıkartacak, daha fazlaGrup Yorum üyesi halkın sanatçısı olarak sah-nelere çıkacak. Bunu ne hainler durdurabilir,ne faşizm durdurabilir. Halkımız kazanacak,halkımızın örgütlü sanatçıları kazanacak, bizkazanacağız. İlle Kavga.

FOSEM TV’de Ana Halka;Uyuşturucuyla Mücadele

FOSEM TV’nin internet üzerindensunduğu ve 2 Ekim’de yayınlanan “AnaHalka” adlı programın konusu, “Uyuş-turucuyla Mücadele”.

Konukların da yer aldığı programda,gençlerimizi uyuşturucu bağımlılığındankorumak ve kurtarmak için neler ya-pılması gerektiği üzerine konuşuldu.

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN48

8�ÜYESİ,�BİR�KOROCUSU�TUTSAK,�BİR�ELEMANI�GÖZALTINDA:

AMA� GRUP� YORUM� HALA� TÜRKÜLERİNİSÖYLÜYOR,�SÖYLEMEYE�DEVAM�EDECEK

Page 49: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Halkın dostları kimlerdir, düş-manları kimlerdir?

Bu ayrım, siyasi mücadelede temelayrımlardan biridir. Sınıf savaşındakimevzilenme bu ayrıma göre şekillenir.

Dostu düşmandan ayırdetmeyen birsiyasi hareket, yolunu kaybetmeye baş-lamış demektir.

Bu bir savaştır. Savaştığımız güç,düşmandır. Bu, bütün savaşların kura-lıdır. Düşmana düşman demeyen, busavaşı, sınıfsal bir bakışla ele almıyor,uzlaşmaya açık kapı bırakıyor de-mektir. Faşist devlete, oligarşiye, tekelciburjuvalara, hükümete, polise, orduyadüşman demeyen, savaşı adlandırmaktan

bile korkuyordemektir.

Dost ve düş-man.

Net olmalıyız. Net söylemeliyiz.

Düşmana düşman demek, sınıfsalbakmanın, sınıfsal bir dile, yani devrimcibir dile sahip olmanın somut ifadelerindenbiridir.

Biri, bir kişi veya bir siyasi hareket,düşman kavramını kullanmıyorsa, bizorada hemen bir tespit yapabiliriz; oradabir kaçış vardır. Orada hemen - Mahir’ingüzel deyişiyle- burnumuza reformizmin,revizyonizmin keskin kokusu gelir. Okokuyu, teslimiyetin ve tasfiyeciliğinçürüme kokusu izler.

PKK’yi düşünün. Dünya halklarının

baş katili ile, yani dünyada halklar açı-sından ancak “baş düşman” olarak ta-nımlanabilecek bir emperyalistle, işbirliğiiçindedir. PKK’nin dost düşman ayrımınıkaybedişinin tarihi eskiye uzanır. Oayrımı kaybettiği içindir ki, bu noktalarakadar (bir emperyalist gücün kara ordusuolmaya kadar) savrulmuştur.

Dostumuzu koruruz. Düşmanımızıvururuz. Bu ayrımı net yapan devrimci,halk içindeki çelişkilere, olumsuzluklarada hep onları kazanmak isteyen biraçıdan bakar.

Dost düşman ayrımı, devrimci çizgiyibelirler. İdeolojik netlik kaybolduğunda,bu ayrım da muğlaklaşır ve giderekkaybolur.

Bu ayrımı, sürekli hatırlamalı ve eği-timde, ideolojik mücadelede, heryerde sürekli hatırlatmalıyız. Hal-kımıza, halkın dostları kimdir,düşmanları kimdir, net anlata-bilmeliyiz. Düşmana karşı uz-laşmazlığı büyütmeliyiz. Bu ay-rımı net koymak, devrimciliğimizigüçlendirecek, halkın politikleş-mesini hızlandıracaktır.

� Nuriye ve Semih’inMahkemesinde Yine Adaletsiz Kararlar Alındı

Nuriye ve Semih’in Duruşması için,28 Eylül’de sabah saatlerinden itibarenkitle Sincan F Tipi’nde bulunan duruşmasalonu önünde toplanmaya başladı.

Duruşma salonuna giriş için30 kişilik sınır getirildiği açıklandı.Mahkeme binasına alınanlardanbir kısmı duruşma salonuna alın-mayınca polislerle tartışma çıktı.Semih Özakça duruşma salonunagirdiğinde kitle coştu. Semih gü-lümseyerek el salladı. Ancak AcunKaradağ ve eşi Esra Özakça’ylagörüşmesine, el sıkışmalarına bile

izin verilmedi. Nuriye Gülmen ise, “Tıb-ben sakıncalı” olduğu belirtilerek duruş-maya getirilmedi.

Duruşma salonunda Birleşmiş Mil-letler İnsan Hakları Ajansı'ndan, KanadaBüyükelçiliği'nden birer kişi, YunanistanKamu İşçileri Konfederasyonu'ndan(ADEDY) ve Yunanistan Lise Öğret-

menleri Sendikasından (OLME) ve İtalyaAnti-Emperyalist Cephe’den birer kişiyer aldı.

Mahkemenin başlamasını bekleyenlerekatil ve işkenceci polisler saldırarak sa-hiplenmeye karşı tahammülsüzlüklerinigösterdiler. Duruşma Semih Özakça’nınsavunması dinlendikten sonra 20 Ekim’eertelendi.

20 Ekim’de Nuriye ve Semih’in Mahkemesinde Olalım

Dev-Gençliler 3 Ekim’de Örnek-tepe’de Nuriye ve Semih için mahke-meye çağrı pankartı astı.

Pankartta "20 Ekim'de Ankara'daNuriye ve Semih'in MahkemesindeOlalım-Dev-Genç" yazılıydı.

�DİLİMİZİGÜÇLENDİRELİM, ZENGİNLEŞTİRELİM!�Halk düşmanları�Halkın dostları�Düşmanla süren savaş

�Dostu düşmanı tanımak�Dost kim, düşman kim?�Düşmanın ekmeğini yiyenlerdüşmanın kılıcını sallarlar�Dostlarımızı üzmeyeceğiz.Düşmanlarımızı sevindirmeyeceğiz.

DOSTU, DÜŞMANI Ayırdedeceğiz!kavganın ve hayatın

SAVAŞÇILARI

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

49DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 50: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Geçen hafta basında peşpeşe şu ha-berler çıktı:

"ABD, IŞİD'le Anlaştı.""ABD, IŞİD'in 20 komutanını tahliye

etti".Sputnik, ayrıca bu işbirliğini kanıtlayan

görüntüler yayınladı.Bu tür haberler yeni değildi aslında.Haziran ayının ortalarında da benzer

haberler çıkmıştı.

YPG-IŞİD AnlaşmasıHaziran ortaları. YPG'nin başını çek-

tiği "Demokratik Suriye Güçleri", hızlaDeyrezor'a ilerliyorlar.

Savaşta görülmesi pek mümkün ol-mayan bir hız bu. Karşılarında ne bir di-reniş var, ne çatışma. Deyrezor'u uzunzamandır işgal altında tutan IŞİD'lilerortada yok.

YPG'liler o kadar hızlı gidiyorlar ki,Kürt milliyetçi basın, şu sözleri yazıyor:

"DSG (Demokratik Suriye Güçleri)...Tebqa ve Kuzeybatı Suriye’deki sayısızşehir ve köyün kurtarılmasında rüştünüispat eden bir güç”. (7 Haziran 2017)

YPG Deyr ez zor'a "hızla" ilerlerken,Rusya bir açıklama yaptı. Sputnik Türkiyeadlı internet sitesinde yayınlanan açık-lamada, Rus yetkilileri, "DemokratikSuriye Güçleri'nin (SDG) IŞİD'le anlaş-tığını, IŞİD'cilerin bu bölgelerden çatış-maya girmeden çekildiğini" iddia etti-ler.

Bunun üzerine, 2 Temmuz tarihliYürüyüş dergisinde şunları yazdık:

"Rus komutanı, "YPG IŞİD'le anlaştıdiyor"... Kürt milliyetçi hareket buna bircevap vermelidir. Kürt milliyetçi hareket,böyle birşey yapmış olabilir mi? Somutbilgimiz yok. Ama tarihi bilgimiz var.Emperyalistler, özel olarak da Amerikanemperyalizmi, bu tür şeyleri çok yapmıştırve yine yapabilir. Amerika'yla işbirliğiyapan biri de mantıki olarak, siyasi veaskeri olarak bunları yapabilir. İşbirlikçilikböyle bir şeydir zaten. İşbirliğine gireni,EMPERYALİZMİN suç ortağı

yapar.”(EOK YÜRÜYÜŞ Sayı 21, 2Temmuz 2017)

Söylediklerimiz net ve açıktır:"Amerikan emperyalizmi, bu tür şey-

leri çok yapmıştır ve yine yapabilir." di-yoruz ve çok geçmeden yaptıkları ka-nıtlanıyor.

IŞİD'in Gelişimi, İşgalleri,Emperyalizmin Bilgisi Dahilindedir

Irak'a Amerikan müdahalesinin hemenöncesine televizyonlarda yayınlanan gö-rüntüleri hatırlayalım:

IŞİD'lilerin Avrupalıların kafalarınıkestikleri "vahşet" görüntüleri, toplu kur-şuna dizme görüntüleri, olabildiğindesık ve ayrıntılı yayınlanıyordu.

Bütün mesele, emperyalist müdahaleve işgali haklı ve meşru göstermekti.

Bu belli ölçülerde başarıldı da.Ama burada sorulmayan, gündeme

getirilmeyen şu idi:BU IŞİD NEREDEN ÇIKMIŞTI?

İki yıl öncesine kadar adı, sanı du-yulmamış bir örgüt, nasıl olmuştu da,bir anda birçok ülkede bölgeleri, şehirleriişgal edebilmişti?

Onbinlerce askeri nasıl silahlandırmış,donanımını nasıl elde etmişti?

Bunların yayılmasını ve yapılmasınısağlayan, bizzat ABD'den başkası de-ğildir.

Bu ve benzeri hiçbir örgüt, emper-yalizmin açık desteği olmadan bu kadarkısa zamanda, bu şekilde yayılamaz vebu kadar silahlanamaz.

IŞİD'e onbinlerce silahı, zırhlı araçlarısağlayan, emperyalizmdir.

IŞİD, birkaç ay içinde binlerce TO-YOTA araçla donanmıştır. Bunların em-peryalizmin bilgisi ve denetimi olmadandaracık bir bölgeye gelmiş olması müm-kün müdür?

Taliban, El Kaide, IŞİD... Hepsi Emperyalizmin

Çocuklarıdır!Amerikan emperyalizmi, dinci ör-

gütleri, sosyalist ülkelere, ulusal ve sosyalkurtuluş hareketlerine karşı kullanmış-tır.

Bunun için de birçok dinci örgütünkurulmasını desteklemiş, donatmıştır.

Bunun en çarpıcı örneği, Afganis-tan'daki sosyalist yönetime karşı TALİ-BAN örgütünü kurmasıdır.

Amerika, TALİBAN'ları Pakistan'daeğitmiş, silahlandırmış ve Afganistan'agöndermiştir. TALİBAN'lar, Sovyetler’leittifak halindeki Afganistan yönetiminekarşı silahlı mücadele vermiş ve rejiminyıkılmasında temel rol oynamışlardır.

TALİBANLAR, Afganistan'da iktidarolduktan sonra, bu hareketin içinden ELKAİDE örgütlenmiştir.

Aynı süreçte, Taliban ile ABD arasındaçelişkiler yaşanmaya başlamıştır.

Amerikan emperyalizminin dünyadaözellikle Asya ve Afrika'da halklara karşıuyguladığı katliamlar, aç, yoksul bırakmave aşağılama, büyük bir öfke doğurmuşve dinciliğin örgütlü olduğu yerlerde buöfke "anti-amerikancılık" temelinde dinciörgütlerde ifadesini bulmuştur.

EL KAİDE'nin 11 Eylül 2001'deAmerika'da gerçekleştirdiği eylemler, bugelişmenin sonuçlarıdır.

Aynı ABD, bir zamanlar, Taliban'ı,El Kaide'yi doğrudan veya dolaylı des-teklediği gibi, 2010'larda da IŞİD'i des-tekledi.

Emperyalizmin desteğiyle, Irak veSuriye'de ciddi bölgeler ele geçiren IŞİD,daha fazlasını isteyince, emperyalizmlearalarında çelişki çıkmaya başlamıştır.

Önce IŞİD'i Irak ve Suriye'nin karşı-sına çıkaran ABD, IŞİD'in çizilen çer-çevenin dışına çıkması karşısında ise,bizzat IŞİD'in varlığını, Suriye'ye mü-dahale gerekçesi haline getirmiştir.

Yani, IŞİD, Amerikan emperyaliz-minin politikaları doğrultusunda Suriye'deşehirleri ele geçirirken, ABD planını uy-

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN550

ABD - YPG İttifakı:IŞİD'le Savaşıyor Mu? Halklardan Gizli Anlaştılar Mı?IŞİD, ABD'nin Çocuğudur!ABD Çocuğunu Öldürmüyor, Yarınlar İçin El Altında Bulunduruyor

Page 51: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

gulamış olmaktadır.Aynı IŞİD, kafa kesme vahşetini

sürdürürken yine ABD'ye hizmetetmektedir.

ABD, IŞİD’iKullanmaya DevamEdecektir

Burjuva basında, ABD ile IŞİDilişkisi çoğu kez "Besle kargayıoysun gözünü" deyimiyle anlatıl-maktadır. Böyle bir durum yokturoysa.

Amerika, bu tip örgütleri yetiş-tirirken, örgütlendirirken, yarın ken-disine karşı dönebileceğini de hesabakatmaktadır.

IŞİD'le savaş, Amerikan em-peryalizmin Suriye ve Irak'taki işgalnedenidir. Amerika, binlerce kilo-mekre uzaklıktaki bu ülkeleri işgaletmesini, YPG ise, Amerikan em-peryalizmiyle işbirliğini "IŞİD vah-şetine karşı mücadele" gerekçesiile meşrulaştırmaya çalışmışlardır.

Bu nedenle, IŞİD'LE ANLAŞ-MAYI gizlemeye çalışmaktadırlar.

Emperyalizm, hiçbir ülkede po-

litikasını tek bir güç üzerine kur-maz.

Kendi planları dışında bir ge-lişme olduğunda diğer güçleri, diğeralternatifleri devreye sokarak, budurumu da kendi lehine çevirmeyeçalışır.

Ele geçirdiği yerler, büyük öl-çüde elinden alınan IŞİD'le ABD'ninanlaşması doğaldır. ABD IŞİD'ikullanmaya devam edecektir.

Sonuç olarak:1- IŞİD, EL KAİDE, TALİBAN

benzeri örgütler, emperyalizmindoğrudan dolaylı desteğiyle silah-landırılan dinci örgütlerdir.

2- Emperyalizm, hiçbir zamanpolitikalarını tek bir gücün üzerinekurmaz. Türkiye oligarşisi ile de,YPG ile de iş yapar.

3- Ortadoğu'daki "karmaşa"yıdoğru anlamanın tek yolu, sınıfsalaçıdan bakmaktır. Baş çelişkininemperyalizm ve dünya halkları ara-sındaki çelişki olduğu gerçeğini biran bile unutmamaktır.

4- Emperyalizmle ve tüm iş-birlikçileriyle savaşacağız.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

51DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

YPG'YE EN AZ

1021 TIRZamanında IŞİD'e kaç yüz TIR'la yardım

edildi?EYLÜL BAŞINDA 70 tır daha askeri araç

verildi YPG'ye.5 Haziran'da 60 tır,12 Haziran'da 20 tır,16 Haziran'da 50 tır21 ile 26 Haziran'da toplam 120 tır,5 Temmuz'da 82 tır,9 Temmuz'da 102 tır,13 Temmuz'da 95 tır,17 Temmuz'da 100 tır,22 Temmuz'da 100 tır,27 Temmuz'da 80 tır,31 Temmuz'da 100 tır,7 Ağustosta 112 tır,1 Eylülde 70 tır,TOPLAM 1021 tır!Amerikan emperyalizmiyle YPG işbirliğinin

boyutlarını anlatmak için başka söze, rakamagerek yok.

Amerika Suriye'ye müdahaleye hazırla-nırken, IŞİD ARACILIĞIYLA Suriye'nin iş-galini başlatırken, IŞİD'in de bu şekilde si-lahlandırıldığı açıktır.

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 52: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Suriye Halk Cephesi 28 Eylül’de, Nu-riye ve Semih için Suriye’nin Tartusilinden Lazkiye iline yapacakları yürüyüşile ilgili Tartus’a gelerek, yürüyüş içingerekli resmi işlemleri yaptı. Nuriye veSemih’in direnişinin ve burada bu yürü-yüşü yapma hedefinin ne olduğu anlatıl-dıktan sonra, resmi işlemler ve ihtiyaçlarile ilgili BAAS Partisi Tartus Başkanı veüyelerden biriyle görüşme yapıldı. Gecekonaklanacak yer, yürüyüş esnasında ge-rekli olan ihtiyaçların giderilmesi konusubelirlendikten sonra parti üyesi, HalkCephelilere hoşgeldin konuşması yaparakşunları ifade etti:

“Bizler Suriye halkı olarak zulmekarşı olan her davanın yanındayız ve budavayı da davamız görüyoruz. Suriye sa-vaşın tüm zorlukları ve acılarına rağmen,değerlerine sahip çıkıyor. Biz burada birbütünüz.”

Konuşmacı, Suriye’nin tablosunu şuörnekle ifade etti: “Şu an Tartus’ta yaşayanHalepli bir kadın, oğlunu Halep’te dünyayagetirdi, oğlu Şam’da askeri görevini yaptıve şehit düştükten sonra ise Tartus’ta def-netti.” Bu örnekle halklar arasında yara-tılmaya çalışan ayrılıkların başarıya ulaş-madığı mesajını verdi. Son olarak HalkCepheliler ve dostları kendilerine teşekkürederek konaklayacakları yere geçti.

� Suriye Halk Cephesi: Nuriye veSemih İçin Yürüyüşün 1. Günü(29 Eylül 2017)

Her Adımda Nuriye ve SemihSuriye Halk Cephesi 29 Eylül’de Nu-

riye ve Semih için, Suriye’nin Tartus ilin-den Halk Cephesi’nin dostları ile yürüyüşebaşladı. Yürüyüş BAAS Partisi TartusTemsilciliği önünde, parti üyeleri ve yö-neticilerinin yanısıra, Suriye’nin resmitelevizyonun yaptığı çekimle başladı.

Yürüyüş öncesi sabah 7.00’da partibinasına gelen Halk Cepheliler ve dostları,üzerlerinde Arapça “Nuriye ve Semih’inİşe Geri İade Edilmesini İstiyoruz!” yazılıtişörtleri giyerek basın açıklamasına baş-ladı. Basın açıklamasında, Nuriye ve Se-mih’in direnişi anlatılarak, buradaki yü-rüyüşle Nuriye ve Semih’in sesini Orta-doğu halklarına da duyurma ve sahiplen-meyi büyütme hedefi olduğu ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, düşmanıortak olan Suriye ve Türkiyehalklarının faşizme ve emper-yalizme karşı ortak mücadele-sinin önemine vurgu yapıldı,yürüyüşe destek olan herkeseteşekkür edildi.

Daha sonra Suriye’nin resmiTv kanalı Halk Cepheliler’leröportaj yaptı. Parti üyeleri be-lirli bir yere kadar Halk Cep-heliler’e, açılan pankartla bir-likte eşlik etti. Ardından HalkCepheliler ve dostları pankartlaşehir merkezinin çıkışına yakınbir yere kadar Arapça ve Türkçesloganlarla yürüyüşe devameden halktan insanlar Nuriyeve Semih’in kim olduğunu ne-den bu yürüyüşün yapıldığınısordu. Nuriye ve Semih’i an-latıldıktan sonra yıllardır savaşiçinde yaşayan acılı Suriye hal-kının, Erdoğan’ın katliamcılığınıve faşizmini bildiğini ve bizidesteklediklerini söylediler.

Birinci gün yürüyüş Tar-tus’un Banyes ilçesine kadarsürdü. Orada Halk CephelileriBAAS Partisi’nin yetkililerikarşıladı. Halk Cephesi'nin yap-tığı yürüyüşü desteklediklerinive yanlarında olacaklarını ifadeettiler. Suriye Halk Cepheliler“Atılan Adımların KararlılığıylaNuriye ve Semih’in DirenişiniZafere Taşıyacağız!” şiarıyla birinci günüsonlandırdılar.

� Nuriye ve Semih İçinYürüyüşün 2. Günü

Nuriye ve Semih’in DirenciyleYürüyüşümüzü TamamladıkYürüyüş, 30 Eylül’de, Tartus ilinden

Lazkiye’ye kadar devam etti. Sabah saat7.00’de, Banyes ilçesinin Buvvabe AlSin bölgesinden yola çıkıldı. Saat 11.00’deise Lazkiye ilinin Jeble ilçesine kadaryüründü. Buraya Jeble BAAS Partisi yet-kilileri gelerek Halk Cepheliler’i karşıla-yarak selamladı. Davet üzerine şehir mer-kezine geçildi ve 1 Ekim’de Jeble Kale-si’nde yapılacak olan ‘Gençlik Festivali’

çalışmaları ile ilçede savaşa rağmen normalşartlarda süren yaşam anlatıldı. Ardındanise kale önünde üzerinde “Nuriye ve Se-mih’in Talepleri Kabul Edilsin” yazılıpankart açılarak açıklama okundu. Açık-lamanın sonunda BAAS Partisi yetkilisi,direnen Nuriye ve Semih’in yanında ol-duklarını ve sonunda zaferi kazanacaklarınıbelirtti. Açıklama sırasında Suriye halkınınHalk Cepheliler’e desteği vardı. Ertesigün kalenin içinde yapılacak festivaleHalk Cepheliler’in katılmasından onurduyacaklarını belirttiler.

Yürüyüşe yeni katılan Halk Cepheli-lerle birlikte toplamda 10 kişilik yürüyüşgrubu Lazkiye yolunu adımlamaya devametti.

Lazkiye’nin girişine varıldığında ise,

SURİYE HALK CEPHESİ: “Nuriye ve Semih’i Duymayan, Davalarına Tanıklık Etmeyen Kalmayacak!”

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN52

Page 53: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

Halk Cepheliler pankartla Lazkiye TeşrinÜniversitesi önüne yürüdü. BAAS Par-tisinden olan kalabalık bir heyet büyükbir coşkuyla Halk Cephelileri karşıladı.Halk Cepheliler, aynı coşkuyla Arapçave Türkçe sloganlarla BAAS Partisi bi-nasına kadar yürüdü. Yürüyüşte, “HalkızHaklıyız Kazanacağız! Nuriye SemihYalnız Değildir! Direne Direne Kaza-nacağız! Birdir, Birdir, Birdir Suriye-Türkiye Halkı Birdir! Yaşasın HalklarınKardeşliği!” gibi direniş ve dayanışmasloganları atıldı. Sonrasında ise LazkiyeValisi, BAAS Partisi yetkilileri, basınve halktan insanların katılımıyla basınaçıklaması okundu. Açıklamanın ardın-dan parti binasına geçildi.

Orada ise söz alan parti yetkilisi veLazkiye valisi, savaşa rağmen zulümgören halklarla dayanışma içinde ol-duklarını, Nuriye ve Semih’in mücade-lelerinin çok büyük bir insanlık davasıolduğunu belirtti. Ayrıca Lazkiye’de da-yanışma amaçlı yapılan yürüyüşten çoketkilendiklerini dile getirdiler. Sonrasındaise Halk Cepheliler söz alarak, genelolarak Türkiye’de AKP faşizminden,Nuriye ve Semih’in direnişinden sözettiler. Konuşmaların ardından Suriyehaber kanalına ropörtaj verildi. Son

olarak yürüyüşe katılan-lara teşekkür edildi. Di-reniş Büyüyor Ta ki Za-fere Kadar! Nuriye veSemih Kazanacak, HalkKazanacak!

Nuriye ve Semih’in SesiniSuriye’nin İllerine TaşımayaDevam Ediyoruz

Suriye Halk Cephesi 2, 3, 4 EkimTarihlerinde Lazkiye, Tartus ve Ceble’de,Nuriye ve Semih’in direnişini ve AKPiktidarının faşizmini anlatan seminerlerdüzenledi.

� Lazkiye - 2 EkimSuriye Halk Cephesi 2 Ekim’de Su-

riye’nin Lazkiye ili Teşrin Üniversite-si’nde, Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça’nın direnişi ile ilgili üniversitenintoplantı salonunda seminer düzenledi.Seminere öğrenciler, üniversitenin baş-kanı, yönetim kurulu üyeleri, akade-misyenler, görevliler olmak üzere yak-laşık 200 kişi katıldı.

Seminerin başında, savaşta şehit dü-şenlerin anısına saygı duruşu yapıldı veVatan Marşı okundu. Sonrasında iseBAAS Partisi Teşrin Üniversitesi GenelSekreteri Doktor Miriyna Al Dalale,Halk Cephelileri ve konuşmacı olan Su-riyeli dostu tanıtarak oturumu başlattı.İlk olarak söz alan, Suriye Devlet Tel-evizyonu Türkçe Bölüm Müdürü AhmetAl İbrahim kısaca Suriye’deki savaşıve bu savaşta faşist Erdoğan’ın rolününne olduğunu anlattı.

Sonrasında sözü alan Halk Cepheliler,Türkiye’deki faşizmi, halka, devrimcilere

ve direnenlere saldırıları anlattı. Özolarak faşist AKP’nin saldırılarındanTürkiye halkının yanı sıra Suriye halkınında etkilendiğine değinildi. Ardından sözalan diğer bir Halk Cepheli, Nuriye veSemih’in direnişini ve bu direnişin gelişipbüyüme sürecine değindi.

� Tartus - 3 EkimHalk Cephesi 3 Ekim’de, Suriye

Tartus İli, Şehit Basil Al Esad Tıp Fa-kültesi’nde Nuriye ve Semih için seminerverdi. Seminere, aralarında BAAS PartisiDevrimci Öğrenci Gençlik Birliği baş-kanı, üyeleri, fakülte müdürü ve TıpFakültesi öğrencilerinin olduğu 250 kişikatıldı.

Gençlik birliği başkanı Halk Cep-helileri tanıttıktan sonra, katılımcılarıvatan şehitleri adına bir dakikalık saygıduruşuna ve Vatan Marşı’nın okunmasınadavet etti. Daha sonra, Suriye DevletTelevizyonu Türkçe Bölüm MüdürüAhmet Al İbrahim söz aldı; Suriye sa-vaşını ve bu savaşta Tayyip’in rolününne olduğunu açıkladıktan sonra, SuriyeHalk Cephesi’nin bir röportajı sineviz-yonla gösterildi. Bir Halk Cepheli sözalarak, öncelikle Türkiye’de Katil Tay-yip’in halka saldırıları, yaptığı katliamlarıve Halk Cephesi’nin buna karşı direnişlerianlattı. Bir diğer Halk Cepheli ise Nuriyeve Semih’in direnişini ve halklaşma sü-recine değindi. Türkiye’de OHAL Ka-nunları sırasında Halk Cephesi’nin bunakarşı direnişleri ve halka olan etkisinedeğinip, katılımcılara teşekkür edereksözlerini bittirdi.

� Jeble - 4 EkimSuriye’de Nuriye ve Semih’e DestekBüyüyor

Suriye Halk Cephesi 4 Ekim’de Su-

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

53DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Page 54: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

riye Lazkiye ilinin Jeble ilçesi Kültür Merkezi’nde, Nuriye veSemih için seminer düzenledi. Seminere Jeble BAAS Partisiyönetimi, birçok resmi kurum yönetimi, çalışanları, sendikaçalışanları ve lise öğrencileri ile halktan insanlarla birlikte 200kişi katıldı.

Seminerde Jeble BAAS Partisi temsilcisi söz alarak HalkCephelilerin Jeble’de bulunmasından şeref duyduklarını, halklararasında bir sorun olmadığını, Suriye ve Türkiye halklarınınkardeş olduklarını dile getirdikten sonra Halk Cephelileri

tanıttı. Ardından sözü Suriye Devlet Televizyonu TürkçeBölüm Müdürü Ahmet Al İbrahim’e verdi. Al İbrahim ise, Er-doğan’ın Ortadoğu’yu parçalamak için emperyalistler tarafındaneğitildiğini ve göreve getirildiğini, diğer yöneticiler gibi görevibittiğinde tarihin çöplüğüne atılacağını vurgulayarak konuşmasınıbitirdi.

Halk Cephesi temsilen katılan konuşmacılardan biri ise,Katil Erdoğan’ın Türkiye’de halklara karşı uyguladığı faşizmianlattı.

Söz alan diğer Halk Cepheli, direnişin şu an yüzlerle-binlerle devam ettiğini ve bundan dolayı Erdoğan’ın yeni birayaklanma korkusuyla iki direnişçiyi tutukladığını söyledi.Ama buna rağmen direnişin devam ettiğini, Nuriye ve Semih’inaçlık grevinin 210. gününde olduğunu aktardı. Genel olarakdirenişteki kampanyalar, mahkeme süreci ve Halk Cephesi’ninkararlı mücadelesinden bahsetti. Panel süresince, direnişboyunca Halk Cephesi’nin yaptığı çalışmalar, Suriye’ye destekamaçlı yaptığı eylem ve konserlerin fotoğrafları slayt olarak

gösterildi. Soru cevap bölümünden sonra panel bitirildi.

Hatay: Hatay Halk Cepheliler, 27 Eylül’de Nuriye veSemih için, Antakya Merkez, Kuzeytepe, Serinyol’da 60pullama yaptı. Ayrıca, Nuriye ve Semih’in açlık grevidirenişini anlatan 20 bildiri de halka dağıtıldı. Bazı toplutaşıma araçlarına ve duvarlara da ”Nuriye Semih Yaşasın”yazılamaları yapıldı.

İzmir: İzmir Halk Cephesi 29 Eylül’de Türkan SaylanKültür Merkezi önündeki Nuriye ve Semih için dayanışmaetkinliğine katıldı. Yapılan açıklamada; “Zorla MüdahaleCinayettir, Cinayete Ortak Olmayacağız Yaşatacağız”, “28Eylül’deki duruşma öncesi Nuriye’nin zorla işkenceyleAnkara Numune Hastanesine kaçırılarak mahkemeye çıkmasısavunma yapması engellenerek hukuk cinayeti işlenmiştirSemih’in mahkemede söylediği gibi tarihte ekmek kavgasıoldukça direniş de olacaktır” denildi.

Antep:Antep’in yoksul sokakları Nuriye ve Semih’inonurlu direnişini selamlıyor. Antep’te Dev-Genç’liler 27Eylül’de Düztepe Mahallesi’nin duvarlarına Nuriye ve Se-mih’in direnişinin haklılığını haykıran sloganları kazıdı.Nuriye ve Semih işleri emekleri halkımızın onuru için dire-niyor. Nuriye ve Semih’in talepleri derhal kabul edilsin.

Her Gün Yüksel’de Nuriye ve Semih’in Sesi Olmaya Devam Edeceğiz!Ankara Yüksel Caddesinde her gün yapılan açıklamaya

1 Ekim’de yine polis saldırdı. Nuriye Ve Semih’in açlığında207. Gün Yüksel’de 327. gün... Öğlen açıklamaları saldırılararağmen her gün yapılıyor.

ODTÜ’de Nuriye Semih Eylemi: ODTÜ'lü öğrenciler2 Ekim'deki ODTÜ açılış töreninde rektörlük önünde topla-narak üstünde Nuriye ve Semih’in fotoğrafı olan maskelertakıp Nuriye ve Semih için eylem yaptılar.

Okmeydanı'nda Pankart: Halk Cepheliler 3 Ekim’deBerkin Elvan’ın vurulduğu yere 20 Ekim’de olacak olanNuriye ve Semih’in mahkemesine çağrı pankartı astı. Pan-kartta: “Direnenler Kazanacak Nuriye ve Semih'i Yaşatmakİçin 20 Ekim'de Sincan Hapishanesi Mahkemesinde OnlarınSesi Olalım - Halk Cephesi" yazılıydı

TAYAD: TAYAD’lı Aileler, 28 Eylül’de görülen Nuriyeve Semih’in duruşması ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamadaşunlar ifade edildi: “Bugün bir tiyatro sergilendi Sincan Ha-pishanesi adliyesinde. Tiyatro diyoruz çünkü bir yargılamayapılmadı. Tiyatroda iktidarın önünde eğilen cübbesindedüğme arayan yargıçlar vardı. İktidarın figüranlarıydılar veönceden iktidarın yazdığı senaryoyu oynadılar. Karar;“Nuriye ve Semih’in tutukluluğunun devamına…”

Kimse diyemez, ülkede yargı var diye yargılama yok,iktidarın onay makamları var suç işliyorlar. Tarih önündeher suçunda bir bedeli var ve lanetle anılacaklar, çıkmayacaküzerlerindeki o kara leke, savunamayacaklar verdikleri ka-rarları. Tarih ve dünya halkları çoktan verdi kararını Nuriyeve semih suçsuzdur.”

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN54

Nuriye ve Semih Yaşasın!

Page 55: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

İngiltere:Londra’da, 28 Eylül Perşembe günü

sabah saat 11.00’da Nuriye ve Semih’inAKP faşizmini yargılayacağı gün biz deTürkiye Elçiliği önündeydik.

Kızıl flamalarımızla ve Nuriye veSemih’in resimlerinin yer aldığı pankartıaçarak, İngilizce ve Türkçe açlıklarının204. gününde olduklarını ve onları öl-dürtmeyeceğizi haykırdık.

Türkiye Elçiliği önünde megafonlakonuşmalar yapıldı. Konuşmalarda: “Nu-riyeleri, Semihleri susturamadınız, ikidirenişçi dünyayı yüreklerine, beyinlerinedoldurmuşlar karşınıza dikilecekler. Di-renişleriyle milyonların yüreklerine akıl-larında yer alırken aynı zamanda örgüt-lüyorlar.

Biz çoktan kazandık. Nuriye ve Semihhalkların bağrında yerlerini alarak ka-zandık. (...) denildi.

� Kerbela Direnişçilerine Avrupa’daSes Olmak İçin; İngiltere’de Adaletve Özgürlük Çadırı Devam Ediyor

28 Eylül 2017’de bir tiyatro oynandıdünyanın gözleri önünde. Bu defa dayargılanan zalim Muaviye’nin soylarıydı.Bugünün Yezitlerine, Muaviyelerine karşıtarih yazan bir direniş devam ediyor. Ti-yatro oynuyor faşizm; 14 Eylül 2017 ta-rihinden bu yana sürüyor yargılama oyu-nu. Adaletsiz bir mahkemenin verdiği

bir karar ile 28 Eylül günü de tiyatrotekrarlandı. Bu defa yargılanan zalim-lerdi.

Cellatlarını yargıladı direnişçiler.Bizler de; Nuriye ve Semih’e Özgürlük

ve Adalet Komitesi olarak 20 Ekim Per-şembe günü yine Muaviyelerin soyunuyargılayacağımız güne kadar eylemlerle,etkinliklerle günümüz Kerbela direniş-çilerini sahiplenmeye devam ediyoruz,edeceğiz.

� Londra’daki Adalet ve ÖzgürlükÇadırımız 43. Gününde

İngiltere’nin başkenti Londra’da, di-renişlerinin 209. gününde, Nuriye ve Se-mihlerimizi Londra Türkiye Elçiliği önün-de her hafta Pazartesi, Çarşamba veCuma günleri duyurmaya devam edi-yoruz.

Perşembe günü yapılan açıklama-da, Nuriye Semih davasında, herkeskendi davasını görebilmelidir. Budava hepimizin AKP zulmüyle hesap-laşmasının bir parçasıdır.

Bizler yanlarında olamasak da, AKPfaşizmini teşhir etmek; gözaltılarla, sal-dırılarla ADALETİ sahiplenmeyi engel-leyemeyeceğini DÜNYANIN dört biryanında göstermeye devam edeceğiz de-nildi.

Almanya � NRW’de Nuriye ve Semih İçin

Eylem YapıldıNRW Halk Cephesi, Essen Porche-

kanzelde yaptığı eylemde “Nuriye-SemihSerbest Bırakılsın” pankartı açtı. 120adet bildiri dağıttı.

� Berlin'de Nuriye Semih EylemiYapıldı

Berlin Halk Cephesi, 28 Eylül Per-şembe günü Semih Özakça’nın mahke-medeki konuşması devam ederken, bü-yükelçilik önünde Nuriye ve Semih’insesini haykırdı. Saat 12.00’da NuriyeSemih tişörtleri giyen Halk Cephelilerbüyükelçilik önünde pankart açtı. Al-manca-Türkçe “İşimizi Geri İstiyoruz,Nuriye Semih Yalnız Değildir” pankartınınyanı sıra Nuriye ve Semih’in dövizleride açıldı. Trafiğin de yoğun olduğu cad-deden geçen gezi otobüslerinin rehber-lerinden de zafer işaretleriyle destek ve-renler oldu.

� Bielefeld’de Nuriye ve Semih’eDestek Eylemi

Almanya’nın Bielefeld şehrinde, HalkCephesi ve Bir-Kar’ın Nuriye ve Semihiçin düzenlemekte olduğu destek eylem-lerine devam ediliyor. Artık düzenli ya-pılmakta olan eylem kitleler tarafındanbiliniyor ve gün geçtikçe eyleme ilgi deartıyor. Devam eden eylemde 100’e yakınbildiri dağıtıldı. Nuriye’nin hastaneye

Av ru pa’da Nuriye -Semih!

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

55DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

İngiltere Belçika

Page 56: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

kaçırılmış olması nedeniyle sosyal med-yada dolaşan protesto faksının çıkışlarıdağıtıldı. İmzalanıp Adalet Bakanlığı’nagönderilmesi önerildi. Sesli duyurularla,Nuriye ve Semih’in avukatlarının dahiişkenceyle tutuklandığı anlatıldı, Nuriyeve Semih’in yaşam tehlikelerine dikkatçekildi, işlerine iade edilmesi talep edildi.

� Alzey Cemevi’nde Kerbela’danYüksel’e Direniş Konulu PanelGerçekleştirildi

Alzey Pir Sultan Abdal Cemevi`ndeMuharrem ayının 11. günü olan Pazargünü “Kerbela’dan Yüksel’e Direniş”konulu panel düzenlendi. Saat 20.00`daoruçların açılmasından ve lokmalarınbölüşülmesinden sonra başlayan panelde;Anadolu Federasyonu temsilcisi tarafındanKerbela direnişinin nedenleri, sonuçlarıve bizlere bıraktığı miras üzerine etkilibir sunum yapıldı. Kerbela’nın son dö-nemlerde aktarılmak istendiği gibi sadeceağlanılan, yas tutulan bir olay olmadığıtam tersine zalimden hesap sorma, onabiat etmeme anlayışının belirleyici olmasıgerektiği üzerinde duruldu. Kerbela di-renişinin Aleviler ve diğer ezilen halklariçin bir dönüm noktası ve esin kaynağıolması gerektiğinin vurgulandığı panelde;Kerbela’da sergilenen direnişin daha son-raları Anadolu’da birçok direnişe veayaklanmaya önderlik ettiği ve bu direnişruhunun günümüzde ise Nuriye ve Se-mih’te yani devrimcilerde vücut bulduğusöylendi. Nuriye ve Semih’in de tıpkıKerbela`dakiler gibi direndikleri, tıpkıPir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin ve diğerdirenenler gibi zulme biat etmediklerininaktarıldığı sohbette; bize direnişi tekrarhatırlattıkları için desteklenmeleri ve budirenişe sahip çıkılması gerektiği dilegetirildi.

Programın devamında Zeynel Aba

sazıyla ve sözüyle Kerbela’dan bugüneuzanan bir dinleti sundu.

� Mannheim’da Nuriye ve Semihİçin Miting Gerçekleştirildi

Mannheim`da bir miting gerçekleş-tirildi. Mannheim Halk Cephesi’nin ya-nısıra beş Alevi derneğinin ve AABF,ATIF, DDİF, MLPD gibi kurumlarındadesteklediği miting saat 16.00’da merkezitren garının önünde düzenlendi. Semih’insavunmasının ve şiirlerin okunduğu mitingde ayrıca sanatçı Lale Koçgün ve GrupYorum da söyledikleri türküler ve marşlarile destek sundular. Bir buçuk saat sürenmitinge yaklaşık olarak 100 kişi katıldı.

� Mainz Alevi Kültür Merkezi’ndeSöyleşi

2 Ekim Pazar günü, Kerbela Direni-şinin 1337 yıl dönümü vesilesi ile MainzAlevi Kültür Merkezi’nde bir söyleşigerçekleştirildi. Kerbela’ dan GünümüzeAlevilik Devrimcilik ve Yüksel Direnişibaşlığı altında yapılan söyleşide, tarihimizve bu tarihten çıkaracağımız dersler ya-nında bugün Kerbela ruhunun devrim-cilerin şahsında yaşadığı ve özellikleYüksel direnişçilerinin bu ruhun günceltemsilcileri olduğu gerçeği üzerinde du-ruldu. Yüksel direnişçilerini desteklemeninönemine dikkat çekildi.

En sonunda bir masa başında topla-nılarak, tarihe, günümüze ve devrimcimücadeleye ilişkin sıcak bir sohbet ge-liştirilerek birçok konu değerlendirildi.

Böylece Halk Meclislerinin Kerbe-la’nın yıl dönümü vesilesi ile yaptığısöyleşiler serisi sona ermiş oldu. Bu söy-leşiler çerçevesinde toplam 6 dernektesöyleşi yapılmış oldu.

Avusrurya:� Avusturya’nın TürkiyeKonsolosluğu Önünde Eylem

28 Eylül Perşembe günü Sincan Ha-pishane kampüsünde Nuriye ve Semih’induruşması yapıldığı sırada Viyana’dakiT.C. Başkonsolosluğu’nun karşısında ey-lem düzenlendi.

Toplam 20 kişinin katıldığı dayanışmaeyleminde Nuriye ve Semih’in maskeleritakıldı, onların resimleri olan dövizlertaşındı. Alanda iki pankart asıldı. BirindeNuriye ve Semih’in resimleri yanındaAlmanca “İşleri Ve Onurları İçin SüresizAçlık Grevindeler” yazıyordu, diğerindetutuklanan halkın avukatlarının resimleriüzerinde Almanca “Nuriye ve Semih’inavukatlarına Özgürlük” altında “HalkınAvukatlarına Özgürlük” yazılıydı.

Eylem boyunca Almanca konuşma-larla faşist Türkiye devletinin halk düş-manlığı teşhir edildi ve özellikle Nuri-ye’nin aciz AKP iktidarı tarafından du-ruşmasından iki gün önce Numune Has-tanesi’ne kaçırıldığı ve orada resmenrehin alındığı belirtildi.

Açıklamada AKP’nin halk karşısındahiçbir meşruiyeti ve gücü olmadığı, ancakişkence ve katliamlarla, ABD ve ABemperyalizminin onayıyla iktidarda ola-bileceği vurgulandı. Son olarak 14 Ey-lül’de başlayan davadan 2 gün önce Nu-riye ve Semih’in 14 avukatı tutuklanmışolsalar da Nuriye ve Semih’in binlerceavukatı olduğu söylendi.

Konsolosluktan çıkan insanlar eylemiizledi, bazıları yanımıza gelerek destekverdiler. Ayrıca yoldan geçen birçokAvusturyalı dakikalarca konuşmaları din-ledi ve Türkiye hükümetine yönelik tep-kilerini ifade ederek eylemcilere başarılardilediler.

� Innsbruck Anadolu KültürMerkezi’nde Panel

Dünya gündeminin ön sıralarındaolan “Suriye ve Ortadoğu’daki Geliş-

Yürüyüş

8 Ekim2017

Sayı: 35

ZAVALLI FAŞİZMİ, DUYDUĞU KORKUDA BOĞMAK İÇİN556

Viyana Yunanistan

Page 57: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

meler” üzerine yapılması planlanan panel,30 Eylül günü Anadolu Kültür Merke-zi’nde gerçekleştirildi. Süreci ve bölgeyiyakından takip eden araştırmacı yazarBahar Kimyongür’ün katıldığı panel, saat15.00’da başladı ve 3 saat sürdü. Panele40 kişi katıldı.

Bahar Kimyongür önce Suriye’nin ta-rihsel gelişimini harita üzerinden özetledi.Suriye’de başlayan ve 5 yılı aşan savaşöncesi ülkenin durumunu ve neden em-peryalizmin hedefi haline geldiğini anlattı.Suriye, eleştirilecek yanları olan bir ülkeolsa bile, emperyalizmin esas amacının,tıpkı Libya’da olduğu gibi, Suriye’ye de-mokrasi götürmek değil, rejimin biat et-mesini sağlamak, boyun eğdirmek, kendikoşullarını kabul ettirmek olduğu vurgu-landı.

(...) Dinleyiciler de soru ve açıklama-larla panele katıldı. Birçok soru soruldu,cevaplar üzerine canlı bir tartışma oldu.Soruların önemli bir kısmı Suriye savaşınınbir parçası olan Rojava ve YPG’nintutumu üzerine idi.

� Viyana’da Ortadoğu ve Suriye Konulu Panel

Avusturya’nın Başkenti Viyana’da,Avusturya Halk Cephesi ve Viyana Alevitoplumu tarafından, Suriye ve Ortadoğuuzmanı Bahar Kimyongür’ün katılımıyla“Suriye ve Ortadoğu’daki Gelişmeler”konulu panel düzenlendi.

150 kişinin katılımıyla gerçekleşenpanelde Bahar Kimyongür tarafından Su-riye’nin dünü, bugünü ve yarınına dairverimli bir sunum yapıldı. Gerek yakınzamandaki gerekse geçmişteki olayların

ayrıntılı olarak anlatıldığı panel, soru-cevap bölümüyle sonlandırıldı.

İsviçre� Zürih’te Aile ZiyaretiDevrim Şehitleri Ölümsüzdür!

29 Eylül günü şehidimiz SebahattinYavuz’un yengesi/ailesi ziyaret edildi.Sebahattin Yavuz için bir köşe oluşturuldu.Aileyle birlikte yemekler yenildi, sohbetleredildi.

Yunanistan:� Atina’da Nuriye ve Semih’eDestek İçin Büyükelçilik ÖnündeEylem

Nuriye ve Semih’in yargılandığı mah-kemenin ikinci duruşmasının görüleceğisaatlerde Yunanistan’ın başkenti Atina’da,Türkiye Büyükelçiliği önünde YunanistanHalk Cephesi tarafından bir eylem yapıl-dı.

Sabah 10.30’da toplanan kitle, polisinbarikat kurduğu sokakta sloganlarıylaTürkiye’de yargılanan Nuriye ve Semih’edestek sundular.

Kanun Hükmünde Kararnameler ileişlerinden atılan ve 204 gündür açlık gre-viyle direnen, tutuklanarak tecrit hücre-lerine atılan ve yargılanmak istenen dire-nişçilerin; işlerine geri dönmeleri, talep-lerinin kabul edilmesi ve serbest bırakılmasıistenen eyleme Yunanlı solcular ve anar-şistler de desteklerini sundular. Saat12.30’a kadar süren eylemde Nuriye veSemih için sloganlar atıldı. Eyleme yak-laşık 35 kişi katıldı.

Belçika:� Nuriye ve Semih’in ResimleriniDuvarlara Nakşedildi

Belçika Halk Cephesi olarak Belçi-ka’nın farklı yerlerinde 30 ayrı yereNuriye ve Semih resimlerini şablon ileduvarlara işledik. Brüksel’de bulunanBaşkonsolosluk binasının çevresini veTürkiye’nin Avrupa ile İlişkiler binasıadındaki Esasen MİT binası olduğuçok iyi bilinen binanın duvarına daNuriye ve Semih maskeleri ile Nuriyeve Semih’in resimlerini işledik.

207 gündür açız! 207 gündür adaleteaçız. Kamu emekçisi yoldaşlarımız Nuriyeve Semih bedenlerini açlığa yatırmışlarve AKP faşizminin zorbalığına ve faşistterörüne karşı bir tek açlıkları ile direni-yorlar denildi.

� Belçika’da Nuriye ve Semih’inSesiyiz

OHAL’e karşı Mücadele Komitesi’ninher Cumartesi Brüksel’de Nuriye ve Se-mih’in sesiyiz sloganıyla 30 Eylül günüeylem yapıldı.

Brüksel’in çok işlek meydanı olanPlace de la Monaie’de yapılan eylemsaat 11.30’da başladı. İki saat süren eylemboyunca Nuriye ve Semih’in direnişlerininanlatıldığı bildiriler dağıtıldı, eylem bo-yunca sloganlar atıldı. Eylem bitimindensonra topluca yapılan değerlendirme so-nunda; Nuriye ve Semih’in faşist zorbaAKP iktidarı tarafından katledilmesineizin vermemek ve sağlıklarının geldiğiaşamanın ciddiyeti dolayısıyla yapılabi-lecekler konuşuldu. 14 EKİM’DE GENİŞKATILIMLI MİTİNG kararı alınan de-ğerlendirme toplantısında daha birçokeylem gerçekleştirme kararı alındı.

� Ahmet Başçavuş AnıldıSivas Zara kırsalında 1992 Eylül’ün

27’sinde katledilen Cephe gerillası AhmetBaşçavuş, Brüksel’de anıldı. Belçika’danmücadeleye katılan Ahmet Başçavuş’unörnek yaşamının anlatıldığı anmaya 15kişi katıldı.

� Belçika’da Orucumuzu Açtık“Yas-ı Kerbela “oruçlarının 11. günü

dolasıyla Belçika Limburg Alevi Derne-ği’nde orucumuzu açtık. İsmail Doğandostumuzun Nuriye-Semih karikatürleride sergilendi salonda. Programa AvrupaAnadolu Hareketi’nin açıklanmasının okun-masıyla başlandı. Alevi dedesinin yemekduasıyla devam eden program, söylenendeyişlerle ve yapılan sohbetlerle son buldu.80 kişinin katıldığı etkinlikte yapılan soh-betlerde bugünün Kerbelasında Nuriye-Semih direnişinin öneminden bahsedildive sahip çıkılması gerektiği anlatıldı.

8 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 35

557DİRENİŞİ BÜYÜTELİM

Dergimizin 34. sayısının yayınlandığı 8 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 214. günündeler

*Yüksel Direnişi 334. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 139. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 230. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 99. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 56. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 61. gününde

Almanya

Page 58: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

“Benim için Hareket demek bu karanlık ve köhnemiş dünyada,tüm halkların güneşi demektir.” Yunus Güzel

16 Ekim - 22 Ekim

Yüksel BABACAN:Yüksel Babacan, 1963 Erzincan Refahiye

doğumlu. 1979'un Mayıs'ında yaralı olarak tutsakdüştü ve sekiz ay tutsak kaldı. Devrimci Sol'lailişki kurması da bu döneme rastlar. Tahliye ol-duktan 3-4 ay sonra tekrar tutsak düştü ve 5 yılceza aldı. Metris, Davutpaşa, Selimiye hapisha-nelerinde kaldı. 1982 yılında hapishaneden çık-

tıktan sonra 1986'ya kadar Hareketle ilişki sağlayamadı. 1986'dayurtdışına çıktı. Hemen Hareket’i buldu. Bir an önce ülkeyegeri dönüp savaşma isteğiyle kendini sundu ve tam bir görevadamı olarak küçük büyük demeden verilen her görevi yerinegetirdi. Yüksel bir süre sonra ülkeye gitmek, mücadeleyesavaşçı olarak katılmak için bekliyordu. 20 Ekim 1994’deFransa’da bir halk düşmanının açtığı ateş sonucu katledildi.

Yüksel Babacan

Hasan BALIKÇI: 1961 Adana Seyhan Kayışlı Köyü doğumlu

olan Hasan, lise yıllarında mücadele ile tanıştı. 12Eylül sonrasında gençliğin mücadelesinde yeraldı. 2000 Ölüm Orucu direnişine, Adana Daya-nışma-Der’de çalışmalarıyla destek oldu. Yaşamıboyunca inandığı ilkelerden asla taviz vermemesi,Adanaʼda kaçak elektrik kullanan sanayi kuru-

luşlarının üzerine kararlı bir şekilde gidip cezalar yazdırmasınedeniyle Urfaʼya sürgün edildi ve orada yine aynı nedenle kat-ledildi. 18 Ekim 2002’de, Urfa’da TEDAŞ’ta mühendis olarakçalışırken, rüşvet çarkına engel olduğu için vurularak katledildi.

Hasan Balıkçı

Gazi ARICI, Selhan TOP:20 Ekim 2003’te Çorum’un İs-

kilip ilçesine bağlı Ferhatlı Köyüyakınlarında, devrimcilerle jandarmabirlikleri arasında çıkan çatışmadaşehit düştüler. 1980 Çorum Ferhatlıköyü doğumlu olan Gazi, Ankara’daliselilerin ve Mamak gecekondu hal-

kının mücadelesi içinde yer aldı. Son görevi, kır gerilla birliklerindebir savaşçı olarak, halkın adaletinin uygulanması idi. Şehit düş-tüğünde grup komutanıydı. 1977 Çorum doğumlu olan Selhan,oto elektrikçisiydi. Çorum’da mücadelenin her alanında yeraldı. İşkenceler ve tutsaklıklar yaşadı. Mücadelesini gerillaolarak sürdürmek istedi. Şehit düştüğünde, memleketinin dağla-rındaki birliklerde bir halk kurtuluş savaşçısı idi.

Gazi Arıcı Selhan Top

Devrimcilikten ne anlıyordu Yunus? Devrimci hareket onuniçin ne ifade ediyordu? Aşağıda kendi yazısından bu sorularane cevap verdiğini aktarıyoruz:

“Devrimci hareketi, günümüz dünyasında eşi olmayan birdireniş hareketi olarak görüyorum.

Marksizm-Leninizm ideolojisini, mücadelesinde, tarihteeşine az rastlanır kahramanlıklar yaratarak ısrarla sürdüren,dünyamızda bir diğeri olmayan hareket olarak görüyorum.

Emperyalizmin tüm dünyada Yeni Dünya Düzeni politika-larıyla Marksist-Leninist ve yurtsever hareketleri tasfiye ettiği,dünyayı kendisine dikensiz bir gül bahçesi haline getirmeyeçalıştığı ve büyük oranda da başardığı, tüm dünya sosyalist ül-

kelerinin, birer birer yıkıldığı bir süreçte, Yeni Dünya Düzeni’nedirenmiş ve emperyalizme karşı halkların bağımsızlığını sa-vunmuş, bunun için büyük bedeller ödemesine rağmen ideolo-jisinden ve kahramanca direnişinden taviz vermemiş ve bundandolayı tüm dünya halklarının moralini yükseltmiş, ülkemizdekidirenişiyle de halklarımızın umudu haline gelmiş, Marksizm-Leninizm’in ve sosyalizmin gerçek temsilcisi olarak görüyorum.

Ve bundan dolayı da onun bir parçası olmaktan ve böyle birmisyonun insanı olmaktan gurur duyuyorum.

Benim için Hareket demek; bu karanlık ve köhnemiş dünyadatüm halkların güneşi demektir. Benim için anlamı sonsuz veonurlu bir yaşam. Dünyamızın vebası yoksulluğun ortadan kaldı-rılması ve dünyanın en kanlı ve baskı rejiminin, faşizmin, sonu.

Hareket’te kendimi görüyorum, halkımızı görüyorum. Benimiçin hareket bağımsızlık, sosyalizm, demokrasidir. Halkımınnamusu, onuru, acısı, sevinci ve sevgisidir. Sonsuz bir fedakarlıkve feda kuşağının yaratıcısıdır. Umutlarım, hayallerim ve ge-leceğimdir. Hayatımdır.”

Yunus Güzel için Devrimci Hareket Nedir?Yunus ve devrimcilikYunus ve devrimci hareket

Yunus GÜZEL:1969 Antakya Harbiye doğumlu olan Yunus,

lise yıllarında devrimcilere sempati duymayabaşladı. 1987’de Diyarbakır Dicle Üniversitesiöğrencisiyken devrimci tercihini netleştirerek,örgütlü mücadeleye katıldı. Diyarbakır Komi-tesi’nde yer aldı. Sonraki yıllarda Hatay ve

Adana’da sorumluluklar üstlendi, milis çalışmaları yürüttü.Son olarak, İstanbul’da yeraldığı silahlı birliğin komutanıydı.23 Ekim 2001’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işkencedekatledilerek, “Hücrede intihar etti” diye açıklandı.

Yunus Güzel

KAYBEDİLDİ:Düzgün TEKİN:DİSK, Tekstil Sendikası 2 No’lu Şube delegesi,

devrimci bir işçiydi. 21 Ekim 1995’te evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve sivil polisler tarafındankaçırılarak kaybedildi. O günden itibaren bir dahakendisinden haber alınamadı.Düzgün Tekin

Anıları Mirasımız

Page 59: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Kriz derinleştikçe faşizm"yasallaşır."Faşizmin olduğu bir ülkede yasalar da faşisttir.

Komplo: Yalan, iftira bir yönetmeyöntemi olmuştur.

Faşizm her şeyi elimizden alabilir,tutsak edebilir ama

elimizden alamayacağı şeyler de vardır- direnme ruhu,

- direnme hakkıdır.Faşizmi sadece

ÖRGÜTLÜ, DİRENEN

Bir güçle yenebiliriz.DİRENMEKTEN VAZGEÇMEK

TESLİM OLMAKTIR!ÖLÜNMEDEN

BEDEL ÖDEMEDENÜSTÜN FEDAKARLIKLAR GÖSTERMEDEN

DEĞERLER KORUNAMAZ.Bu gidişi sadece biz durdurabiliriz.

Bizim dışımızda hiçbir güç durduramaz.

Page 60: KOMPLOLARLA, GİZLİ TANIKLARLA NE DİRENİŞİ KIRABİLİRSİNİZ, …yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY035.pdf · 2017-10-08 · İtirafçılık devlet eliyle yalan söy-lemek, halka,

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

mw

ww

.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

Halkı ve Haklıyı, Adalet İçin Direnenleri Tutuklayarak, Tutsaklıkta İşkence Yaparak Teslim Alamazsınız

SOKAKLARI DA MEYDANLARI DA YASAKLAYAN FAŞİZME TOKATTIR TAYAD!BİR AVUÇ KEMİK İÇİN ÖLÜME YATAN KEMAL GÜN’DEN MEHMET GÜVEL’E,

FERİDUN OSMANAĞAOĞLU’NA ÖLÜMÜ GÖZE ALAN TAYAD’LILAR OLDUKÇA, DEVRİMCİ TUTSAKLAR YALNIZ KALMAYACAK!

İtirafçılık Faşizmin Devrimcilere Suç Atmasıdır

Bu Komplonuz Da Çökecek !