kredİ kavrami ve sektÖr kredİlerİne gÖre tÜrkİye’dekİ...

89
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ BELLİ BAŞLI SEKTÖRLERİN ANALİZİ Yüksek Lisans Tezi Kaan Balkaş Ankara-2004

Upload: others

Post on 26-Jan-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ANABİLİM DALI

KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ BELLİ BAŞLI SEKTÖRLERİN ANALİZİ

Yüksek Lisans Tezi

Kaan Balkaş

Ankara-2004

Page 2: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ANABİLİM DALI

KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ BELLİ BAŞLI SEKTÖRLERİN ANALİZİ

Yüksek Lisans Tezi

Kaan Balkaş

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Yalçın Karatepe

Ankara-2004

Page 3: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ANABİLİM DALI

KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ BELLİ BAŞLI SEKTÖRLERİN ANALİZİ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı :

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası .................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

Tez Sınavı Tarihi ..................................

Page 4: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

İÇİNDEKİLER :

GİRİŞ...........................................................................................................................1

BÖLÜM I – KREDİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR...................................4

I.1– Kredinin Tanımı, Unsurları ve Ekonomik Hayata Yararları................................4

I.2– Kredi Kavramının Diğer Makrokeonomik Değişkenler ile İlişkisi....................10

I.3– Kredi Türleri.......................................................................................................11

I.3.1 – Kısa Vadeli Krediler .....................................................................................14

I.3.2 – Orta ve Uzun Vadeli Krediler........................................................................15

BÖLÜM II – ENFLASYONİST ORTAMDA İŞLETMELERDE TİCARİ KREDİ

POLİTİKASI..............................................................................................................18

II.1 – Enflasyon Kavramı ve Ekonomik Birimlere Olumsuz Etkileri.......................18

II.2 – Enflasyonun İşletmeler Üzerine Etkileri..........................................................20

II.3 – İşletmelerin Kredi Politikaları ile İlgili Amaçları............................................23

BÖLÜM III – KREDİDE PARASAL AKTARIM MEKANİZMASI, KREDİ

KANALI....................................................................................................................25

III.1 – Parasal Aktarım Mekanizmasının Kanalları..................................................26

III.2 – Kredi Kanalı...................................................................................................28

III.3 – Kredi Kanalının Çalışması İçin Gerekli Olan Varsayımlar...........................30

BÖLÜM IV – TÜRKİYE’DE KRİZ SONRASI SEKTÖREL KREDİLERİN

DURUMU..................................................................................................................35

Page 5: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

IV.1 – Türkiye’deki Şubat 2001 Krizi ve Krizin Reel Sektöre Etkileri.....................35

IV.2 – Türkiye’de Kriz Sonrası Dönemde Yaşanan Kredi Çöküşü...........................37

IV.3 – Yakın Geçmişten Bugüne Ekonomik Gelişmeler...........................................40

IV.4 – Reel Sektördeki Ekonomik Gelişmeler..........................................................44

IV.5 – Reel Sektörde Ortaya Çıkan Ortak Sorunlar..................................................46

IV.6 – Genel Olarak Sektörlerdeki Gelişmeler..........................................................48

BÖLÜM V – SEKTÖR KREDİLERİ ve KAPASİTE KULLANIM ORANLARI

KULLANILARAK SEKTÖR ANALİZİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ................56

V.1 – Modelin Oluşturulması ve Regresyon Çıktısının Elde Edilmesi......................56

V.2 – Regresyon Çıktı tablosundaki Sonuçların Analizi ve Yorumu.........................59

V.3 – Modelin Bütüncül Olarak Test Edilmesi ve Genel Yorumu.............................65

V.4 – Model Vasıtası ile Değişken Katsayılarının Öngörüsü.....................................67

SONUÇ......................................................................................................................70

YARARLANILAN KAYNAKLAR........................................................................72

ÖZET.........................................................................................................................76

ABSTRACT...............................................................................................................78

Ek 1 : TABLOLAR ve GRAFİKLER LİSTESİ :

TABLOLAR :

Page 6: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

TABLO 1 : Türk Bankacılık Sistemi’nde, 1987 – 1993 yılları arasındaki toplam kredilerin,

kredi türleri itibari ile dağılımı ................................................................16

TABLO 2 : 1994 ve 2002 yılları arasında, kredi kurumlarınca özel sektör firmalarına sağlanan

toplam kredilerin, gayrisafi yurtiçi hasılaya oranındaki değişmeler...........39

TABLO 3 : Son 5 yılda Türkiye’deki sektörlerin, bankalardan veya diğer kredi

kuruluşlarından elde ettikleri kredilerin oransal olarak değeri..................................48

TABLO 4 : 1999 – 2003 yılları arasında tekstil ve tekstil ürünleri sektörünün, bankalar ve

kredi kurumlarından elde ettikleri kredilerin, tüm reel sektöre verilen kedilere

oranı.............................................................................................................49

TABLO 5 : 2000 –2002 dönemi itibariyle ticaret sektörüne ilişkin büyüme oranları

...................................................................................................................................50

TABLO 6 : 1970 – 2000 yılları itibariyle Türk turizm sektörü gelirlerinin, GSMH içindeki

payı...............................................................................................................51

TABLO 7 : İnşaat sektörünün 1999 – 2003 döneminde banka ve kredi kuruluşlarından elde

ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı...................................52

TABLO 8 : 1999 – 2003 dönemi itibariyle Türkiye’nin belli başlı 10 sektörünün elde ettiği

kredilerin ayrı ayrı olarak toplam kredilere üçer aylık oranı............................57

TABLO 9 : 1999 – 2003 dönemindeki imalat sektörü üçer aylık kapasite kullanım

oranları.......................................................................................................................57

TABLO 10 : Regresyon Çıktı Tablosu......................................................................58

TABLO 11 : Katsayıların ayrı ayrı yorumlanması ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı

ile ilişki ve anlamlılık düzeyi............................................................65

Page 7: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

TABLO 12 : Bağımsız değişkenleri oluşturan belli başlı sektörlerin kredi oranları ile bağımlı

değişken olan imalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 2004 yılı 1. çeyreğine ilişkin

öngörüleri.......................................................................................68

GRAFİKLER :

Grafik 1 : İmalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 1999 – 2004 yılı 1. çeyreği dönemine

ait öngörü ve standart hata........................................................................69

Ek 2 : KISALTMALAR :

AB : Avrupa Birliği

Page 8: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ELK. O. A. : Elektrikli Optik Aletler

FİN. ARC. : Finansal Aracılık

G. M. T. : Gıda, Meşrubat ve Tütün Sanayii

GSMH : Gayrisafi Milli Hasıla

GSYİH : Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

IMF : Uluslararası Para Fonu

KAPKUL : Kapasite Kullanım Oranı

KAPKULF : Kapasite Kullanım Oranı Öngörüsü

KDV : Katma Değer Vergisi

KOBİ : Küçük ve Orta Boy İşletmeler

TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

T. D. H. : Taşımacılık, Depolama, Haberleşme

TEFE : Tüketici Fiyat Endeksi

Top. Tic. : Toptan ve Perakende Ticaret

TÜFE : Tüketici Fiyat Endeksi

TL : Türk Lirası

v.b. : ve benzeri

Page 9: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

GİRİŞ :

“Kredi” kavramı ekonomik hayatta bütün karar birimleri için son derece

önemlidir ve kredi olanaklarının olmadığı bir finansal piyasa düşünülemez.

Ekonomik yapı içerisinde yer alan firmaların tümü, faaliyetlerini sağlıklı bir

biçimde devam ettirebilmek ve mali yapılarının bozulmasına olanak vermeden,

bilanço dengelerini sürekli bir biçimde koruyabilmek için belli miktarlarda kredi

kullanmak durumundadırlar. Bu durum kredilerin, sektörel bazda olan önemini

arttırmakta ve bunun sonucunda da kredi kullanımı ile üretim miktarları arasında

bir ilişki ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’deki firmalar, kredi ihtiyaçlarını genel olarak ticari mevduat bankalarından ve

özel kredi kuruluşlarından temin etmektedirler. Özellikle, kendi sektöründe etkin bir ağırlığa

ve pazar payına sahip olan firmaların bilançolarını inceleyecek olursak; ister kısa vadeli ister

orta ve uzun vadeli olsun, kredi kalemlerinin bilançolar üzerindeki ağırlığı oldukça fazladır.

Özellikle Kasım 2000 ve Şubat 2001 Ekonomik Krizlerinin ardından, Türkiye

İşletmeleri’ndeki mali yapılarda büyük değişiklikler olmuş ve ulusal paranın, “ABD Doları”

ve “EURO” gibi konvertibilitesi (çevrilebilirliği) yüksek olan yabancı paralar karşısında değer

yitirmesi sonucunda firma bilançoları büyük değişikliklere uğramıştır. Bu değişiklikler

sonucunda, kredi kalemlerinin bilanço üzerindeki ağırlığı daha da artmış ve bunun sonucunda

firmaların mali yapıları, kriz dönemi öncesine nazaran daha riskli bir duruma gelmiştir.

Page 10: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Türkiye’deki firmaların % 80’ini oluşturan KOBİ’ler (Kısa ve Orta Vadeli İşletmeler)

için kredi olanakları oldukça sınırlıdır. Özellikle Kasım 2000 ve Şubat 2001 ekonomik

krizlerinden sonra, bankalar ve kredi kuruluşları kredi kullanım olanaklarını daha da

güçleştirmişler ve bu durum da KOBİ’leri olumsuz olarak etkilemiştir. Son yıllarda kredi

olanaklarının azalması nedeni ile birçok küçük işletme iflas etmiş ya da belli sektörlerden

çekilmek durumunda kalmışlardır.

Bütün bunlardan dolayı; günümüzde firmalar, kredi kullanımları üzerinde daha çok

durmaya, ayrıntılı analizler yapmaya başlamışlar ve daha iyi imkanlarla kredi elde edebilme

konusu üzerinde daha fazla durmaya başlamışlardır. Kredi olanaklarını firmalara sağlayan

bankalar ve kredi kuruluşları ise kredinin riskliliği üzerinde daha fazla durmaya başlamışlar

ve firmalara kısa, orta ve uzun vadede sağladıkları kredilerin verimli olarak kullanılıp

kullanılmadığı, geri dönebilme olasılıkları gibi konulara daha fazla dikkat etmişlerdir.

Bütün bunlarla ilgili olarak gerçekleştirilen bu tez çalışmasında asıl konu, belli başlı

sektörlerin kredi oranları ve imalat sektörü kapasite kullanım oranlarının veri olarak

kullanılması vasıtası ile Türkiye’deki belli başlı sektörlerin analizlerinin yapılması ve

sektörlere kullandırılan krediler ile imalat sektörü kapasite kullanım oranları arasındaki

ilişkinin ortaya çıkarılmasıdır. Ancak, bu analizin yanında konunun daha iyi anlaşılabilmesi

için kredi kavramı ile ilgili açıklamalara, ülkemizdeki kredi kanallarına, ekonomik krizler

nedeni ile oluşan kredi çöküşüne de yer verilmiştir.

Sektörel analizlerden önce Türkiye’deki belli başlı sektörler ile ilgili

genel bir değerlendirme yapılmış, sektörlerin son dönemlerdeki gelişimleri ile

ilgili ayrıntılı bilgiler tablolar yardımıyla verilmiş ve bunlarla ilgili yorumlar

Page 11: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

yapılmıştır. Bunun dışında tüm sektörler ile yakından ilgili olduğu ve bu

sektörlerin gelişimlerini doğrudan etkilediği için, Kassım 2000 ve Şubat 2001

ekonomik krizleri üzerinde de ayrıntılı olarak durulmuştur.

BÖLÜM I - KREDİ ile İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR

Page 12: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

I.1 - Kredinin Tanımı, Unsurları ve Ekonomik Hayata Yararları

Kredi ile ilgili olarak çok çeşitli tanımlar yapmak mümkündür. Latince’de “inanma”, “

güvenme“ anlamına gelen kredi, “crede” sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime “saygınlık,

itibar” gibi anlamlara karşılık gelmektedir.1 Kredi genel olarak; “belirli bir süre sonra ödeme

vaadi ile; mal, hizmet ve para cinsinden satın alma gücünün sağlanması ya da var olan satın

alma gücünün belirli bir zaman sonra geri alınmak üzere başka bir kimseye devredilmesi”

şeklinde tanımlanabilir.2

Başka bir tanıma göre ise; “Kredi; taraflardan birinin, diğer tarafa fonlarını karşılık

isteyerek ya da istemeyerek kiralamayı kabul ettiği finansal veya ticari işlemdir.”3

Yine bir başka tanıma göre kredi; “para ile ödeme vaadinin değiştirilmesi”, anlamına

gelmektedir.4

Bankacılık açısından daha kapsamlı bir tanım yapmak gerekir ise, kredi; “bir bankanın

yapacağı istihbarat sonucunda, gerçek veya tüzel kişilere yasalar, iç politikaları ve kendi

kaynakları da göz önünde bulundurularak, teminat karşılığı ve teminatsız olarak para, teminat

veya kefalet vermek şeklinde tanınmış olan olanak ve limitler” diye tanımlanabilir.

Kredi işlemlerinde, işlemleri yapan taraflar kim olursa olsun, işlemi gerçekleştiren iki

taraf vardır. Bunlar; krediyi veren ve alandır. Krediyi alan taraf elindeki kaynağı, gelecekte 1 “Credit Management Handbook, National Associotion of Credit Management”, (Credit Research Foundation), Second Edition, Richard D. Irwin Inc. , 1965, s. 1 2 Credit Management Handbook, National Associotion of Credit Management, (Credit Research Foundation), Second Edition, Richard D. Irwin Inc. , 1965, s. 6 3 ROSENBERG, M, Jerry; “Dictionary of Banking and Finance”, John Willey and Sons Inc. , Canada, 1982, s. 312 4 ZARAKOLU, Avni; “Bankacılar İçin Para ve Kredi Bilgisi”, Bankacılar Serisi No : 5, Ankara, 1987, s. 42

Page 13: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ortaya çıkacak olan bir ödeme vaadi ile değiştirirken; krediyi alan taraf ise bu ödeme vaadinde

bulunur ve kredi verenin arz ettiği kaynakları vade süresi boyunca kullanır. Bu bakımdan

kredi; kullanılmayan paranın gelecekte satın alabileceği mal ve hizmetleri, bugünden satın

alabilme imkanı yaratır ve bu sayede ekonomideki işlem hacmini genişletir.5

Bir önceki paragrafta da bahsedildiği gibi kredi işlemleri ile ekonomiden dışlanmış

bulunan para stoku tekrar dolaşıma kazandırılmış olur ve bu sayede ekonomideki iddihar

azalır. Mal piyasası dengesi açısından değerlendirecek olursak; ekonomik birimler tarafından

harcanmayarak tasarruf edilen milli gelir, kredi işlemleri vasıtası ile yatırıma dönüşür ve bu

sayede milli gelir ve ekonomik istikrar düzeyinde artış gerçekleşir.6

Kredinin tanımlarına bakacak olursak, 4 tane temel unsur görürüz.7 Söz konusu

unsurlar; zaman, güven, risk ve gelir unsurları şeklinde sıralanabilir :

1 – Zaman Unsuru : Bankalar tarafından ödünç verilen ya da arz edilen para ve benzeri

hizmetlerin, makul bir süre içinde iade edilmesi gerekir. Ödünç verilen kredinin vadesi

uzadıkça, buna bağlı olarak o kredinin riski de artmaktadır.Bu yüzden; kredi işlemlerinde

durum ne olursa olsun, zaman unsuru çok önemlidir. Buna bağlı olarak; verilecek krediler için

vade saptanırken çok dikkatli olunmalı, ülkenin cari piyasa koşulları mutlaka dikkate

alınmalıdır.

2 – Güven Unsuru : Çeşitli şekillerde verilen krediler, belirli bir süre sonra geri

ödenme koşulu taşıdığından, krediyi veren ve alan taraf arasında güvene dayalı bir ilişki

5 ARDIÇ, Oğuzhan; YILMAZ, Pınar; “Para – Banka, Uluslararası İktisat ve Türkiye Ekonomisi”, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2002, s. 63 6 UNAY, Cafer; “Makro Ekonomi”, Vipaş Yayınları, Genişletilmiş ve Yenilenmiş 7. Baskı, Bursa, 1999, s. 264 7 GÜLMÜŞ, Bülent; ÇİFTÇİ, Oyal; “Krediler”, Garanti Eğitim Merkezi Yayınları, No 41, İstanbul, 1991, s. 1

Page 14: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

olmalıdır. Kredi alan kişi veya kurumun bankalar açısından bir saygınlığı ve güvenilirliği

olması oldukça önemlidir.8 Unutulmamalıdır ki; güven, verilecek kredilerde en önemli

unsurdur.9

3 – Risk Unsuru : Genel olarak finansal risk; “finansal piyasalarda veya işlemlerde

beklenen bir durumun ya da bir sonucun ortaya çıkmama olasılığıdır.”10 Bankacılıkta ise risk;

“Ödünç verilen paranın tahsiline ve verilen garantiye konu olan taahhüdün yerine

getirilmesine kadar ortaya çıkması olası tehlikelerin toplamıdır.11 Bu durumda risk genellikle,

kredi sözleşmesinde verilen taahhütlerin vadede yerine getirilmemesi şeklinde ortaya çıkar.

Geleceğin getirebileceği tüm olumsuzluklar, kredinin önceden belirlenen biçimde geri

ödenememesine yol açabilecektir. Bundan dolayı, bankaların faaliyetlerinden doğan en

önemli risk faktörü, kredi riskidir.12

4 – Gelir Unsuru : Kredi, bankaların ve diğer finansal kredi kurumlarının

gelir sağlayan en önemli aktif kalemlerinden biridir. Çünkü, bankalar ve diğer

kredi kurumları, kredi yolu ile elde ettikleri gelirleri değerlendirerek faiz ve

komisyon gibi önemli gelirler elde ederler. Bankalar, mevcut olan fonları ve

çeşitli şekillerde elde ettikleri kaynakları ile faiz komisyon ve benzeri gelirler

sağlamak durumundadırlar. Bu gerekliliğin temel nedenleri :

8 DOĞANAY, Murat; “Bankacılıkta Kredi Riski Yönetimi”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2003, s. 4 9 ARAS, Güler; “Ticari Bankalarda Kredi Portföyünün Yönetimi”, SPK Yayınları, Yayın No : 30, Ankara 1996, s.4 10 KARATEPE, Yalçın; “İşletmelerde Finansal Yönetim”, Yüksel Lisans Ders Notları, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi,Ankara 2001 11 SINKEY, Joseph; “Commercial Bank Financial Management in the Financial Services Industry”, Forth Edition, Macmillian Publishing Company, New York, 1992, s. 390 - 391 12 DOĞANAY, Murat; “Bankacılıkta Kredi Riski Yönetimi”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2003, s. 4

Page 15: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- Varlıklarını devam ettirebilmek ve gelişebilmek,

- Topladıkları mevduat nedeni ile mevduat sahiplerine karşı olan

sorumluluklarını yerine getirebilmek,

- Banka ortaklarına kar sağlamaktır.13

Bankaların kaynak kullanımlarında öncelikli bir öneme sahip olan

kredilerin, ekonomik hayatın sistemli bir biçimde yürütülmesine birçok yararı

vardır. Bu yararların en önemli olanlarını şu şekilde sıralayabiliriz :14

1 – Endüstri alanında faaliyet gösteren işletmelerin; kuruluşlarında,

yaşamalarında ve gelişimlerinde kredi unsuru en önemli etmenlerden biridir.

Krediler, aynı zamanda bankaların gelişimi için de oldukça önemlidir. Çünkü,

ülke ekonomisinde yer alan yatırımcıların belli dönemlerde ihtiyaç duymadıkları

nakit birikimler, “tevdiat hesabı” olarak bankalarda toplanır ve bankalar aracılığı

ile ihtiyacı olan kesimlere dağıtılır.

2 – Mal stoklarının verimli ve yararlı bir biçimde kullanılmasında, “kredi”

kavramı en önemli unsurlardan biridir. Üretici, elde ettiği ürünü, üretimin hemen

ardından pazarlayacak olursa, piyasada oluşması kuvvetle muhtemel olan arz

fazlalığı mal ve hizmet fiyatlarını düşürerek tüketim hızını arttırabilecektir.

13 ARAS; a.g.e., s. 5 14 ÖÇAL, Tezer; ÇOLAK, Ö. Faruk; “Finansal Sistem ve Bankalar”, Ankara, 1999, s. 126

Page 16: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Bunun sonucunda; eldeki mal stokları eriyecek, piyasada bir mal kıtlığı

yaşanacak ve buna bağlı olarak da mal fiyatları yükselecektir.

Böyle bir durumun oluşmaması için, paraya ihtiyaç duyan üretici, kredi

kullanarak mal stokunu korur ve böylece zaman içinde piyasalardaki arz – talep

dengesi sağlanabilir.

3 – Krediler; mal ve hizmet üretimi için gerekli olan araç – gereç,

hammadde, enerji gibi öğelerin gerekli yer ve zamanda sağlanabilmesi için mali

destek yaratırlar ve bu sayede verim artışı sağlanır. Bu durumun olumlu etkisiyle

milli hasıla düzeyi yükselir.15

4 – Ekonomik hayatın öğeleri olan bireylerin satın alma güçleri, çeşitli

yatırımlar için bankalardan sağladıkları krediler yardımı ile genişlemiş olur.

5 – Kredinin getirisi olan faiz, tasarrufları vasıtası ile kredi vererek faiz

geliri elde eden ekonomik birimleri tasarrufa yönelme doğrultusunda teşvik

eder. Kredi sisteminin geliştiği ülkelerde tasarrufların yatırıma dönüşümü daha

kolay bir biçimde gerçekleştiğinden, bu ülkelerde kredi hem tasarrufu arttırmada

hem de artan tasarrufu yatırıma dönüştürmede bir aracı rolü oynar.16

15 DOĞANAY, Murat; “Bankacılıkta Kredi Riski Yönetimi”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2003, s. 5 16 KARLUK, Rıdvan; “Uluslararası Ekonomi”, Bilim ve Teknik Yayınevi, İstanbul, 1996, s. 166

Page 17: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Kredi kullanımının gerçek nedenlerinin bilinmesi, krediyi sağlayan

bankalar açısından kredinin riskini azaltan bir etmendir. Firmaları, kredi

kullanımına yönelten başlıca nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz :17

- Kurumun, gerçekleştirdiği faaliyetler sonucu hızlı bir biçimde

büyümesi

- Kurumun, faaliyetlerinden dolayı zarar etmesi veya yetersiz bir

karlılık durumuna sahip olması

- Mevsimlik hareketler

- Duran varlıkların finansmanı

- Sermaye yükümlülüğünün yerine getirilmesi

- Yeni bir işletmenin satın alınması

- Firma tarafından gerçekleştirilen olağanüstü harcamaların, ileriki

dönemlerde sıkıntıya yol açmaması için finanse edilme zorunluluğu

Firmaların kredi kullanımlarının, bu saydıklarımız dışında birçok değişik

nedeni vardır. Verilen kredilerin nereye gittiğinin bilinebilmesi ve risklilik

durumunun ölçülebilmesi için, verilen kredinin nedeni bilinmelidir.

17 AKGÜÇ, Öztin; “Kredi Taleplerinin Değerlendirilmesi”, Avcıol Basım, 5. Bası, İstanbul, 1991, s. 3 – 4

Page 18: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

I.2 - Kredi Kavramının Diğer Makroekonomik Değişkenler ile İlişkisi :

Kredi kavramı ile diğer makroekonomik değişkenler arasındaki ilişki uzun

süredir ekonomi literatüründe yer alan konulardan biridir ve bu ilişki 20.

yüzyılın ilk yarısına kadar uzanmaktadır.18 Genel olarak kredilerin,

makroekonomik değişkenler üzerindeki etkileri ilk olarak 1929 Dünya

ekonomik buhranının ardından vurgulanmıştır. 1960 sonrasında ise, ticari

krediler ile makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkilere olan ilgi azalmaya

başlamış; para kavramı ve para politikalarının etkileri üzerinde daha fazla

durulmaya başlanmıştır.19 Firma Değerleme yaklaşımlarından dördüncüsünü

geliştirmiş olan bilim adamları Modigliani ve Miller tam bilgi varsayımı altında,

firmaların sermaye yapılarının ekonomik açıdan çok fazla anlamlı olmadıklarını

ileri sürmüşlerdir. Ancak daha sonraki yıllarda “tam bilgi” varsayımı ciddi

eleştirilere uğramış ve 1970’lerde başka bir bilim adamı Akerlof, “limon

problemi” isimli çalışması ile bilginin tam olamayacağını ve alıcı ile satıcı

arasındaki asimetrik bilginin20, piyasaların dengeye gelmesini nasıl engellediğini

göstermiştir. Buna bağlı olarak, kredi ile ilgili olan tartışmalar; ekonomistleri ve

akademisyenleri, para otoriteleri tarafından uygulanan para politikalarının reel

ekonomiyi nasıl etkilediği sorusunun cevabını araştırmaya yöneltmiştir.21 1983

yılında Bermanke, 1985’te ise Blinder ve Stiglitz gerçekleştirdikleri 18 CİVCİR, İrfan; “Türkiye’de Kriz Sonrası Dönemde Kredi Çöküşü”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ankara 2003, s. 5 19 Bu görüş ilk olarak ünlü ekonomistler Freidman ve Scheartz tarafından ortaya atılmıştır. 20 Asimetrik Bilgi : İşlemi gerçekleştirecek tarafların değişik zamanlarda, değişik kaynaklardan elde ettiği ve bunların etkileri ile değişik pozisyon oluşturmaya yöneldikleri bilgilerdir. 21 CİVCİR; a.g.e. s. 5

Page 19: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

çalışmalarında, ödünç verilebilir fonların yani genel adıyla kredilerin, finansal

piyasalara ve kredi kullanan kesimlere olan reel etkilerini incelemişlerdir.

Sermaye piyasalarında ise, asimetrik bilgi sorununun olduğu bir ortamda, para

politikalarının reel ekonomiyi, kredi kanalı ile, etkileyebileceği

açıklanmaktadır.22

1988 yılında Bermanke ve Blinder’in, 1990 yılında ise Romer ve diğer

ekonomistlerin23 çalışmalarından sonra, kredilere özellikle de banka kredilerine

literatürde daha fazla ağırlık verilmeye başlanmıştır.

I .3 - Kredi Türleri

Günümüzde krediler sadece kısa vadeli ve kendi kendini likidite eden kredilerden

oluşmamaktadır.24 Bu tür krediler, uygulamada hala geçerli olmakla beraber farklı

özelliklerde, farklı vadelerde ve değişik amaçlara yönelik pek çok kredi türü uygulamaya

konu olmaktadır.

Krediler, türleri açısından değişik sınıflara ayrılabilirler. Kredileri sınıflandırmada;

kredinin vadesi, kullanım amacı, kullanıldığı sektör, kullanım alanı, güvence gibi kriterler

esas alınmaktadır. Buna uygun bir sınıflandırma şu şekilde yapılabilir :25

22 CİVCİR; a.g.e. s. 5 23 BERMANKE, B. S.; BLİNDER, A. S.; “Credit, Money and Aggregate Demand”, American Economic Rewiew, Papers and Proceedings 78, 1988, s. 435 - 439 24 JACOPS, P. Donald; FARWEL, Loring; NEAVE, Edwin; “Financial Institution”, Richard Irwin Inc. 1972, s. 82 25 ARAS; a.g.e. s. 8

Page 20: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

1 – NİTELİKLERİNE GÖRE KREDİLER :

- Nakit Krediler

- Gayrinakdi Krediler

2 – TEMİNATLARINA (GÜVENCELERİNE) GÖRE KREDİLER :

- Teminatlı Krediler

- Teminatsız Krediler

3 – VADELERİNE GÖRE KREDİLER :

- Kısa Vadeli Krediler

- Orta Vadeli Krediler

- Uzun Vadeli Krediler

4 – KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE KREDİLER :

- Yatırım Kredileri

- Yenileme ve Modernizasyon Kredileri

- İşletme Kredileri

- Tüketim Kredileri

5 – KULLANAN SEKTÖRE GÖRE KREDİLER :26

- Özel Sektör Kredileri

26 Tezimizin ana konusunu oluşturan bu ayrım, daha sonraki bölümlerde ayrıntılı olarak incelenecektir.

Page 21: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- Kamu Sektörü Kredileri

6 – KULLANILDIKLARI ALANLARA GÖRE KREDİLER :

- Tarım Kredileri

- Sanayi Kredileri

- Turizm Kredileri

- Enerji ve Bayındırlık Kredileri

- Ulaştırma Kredileri

- İhracat Kredileri

- İç Ticaret Kredileri

Aslında krediler arasındaki en önemli ayrım, bu sınıflandırmaya göre 3.

ayrım olan “Vadelerine Göre” sınıflandırmasıdır. Çünkü, vadelere göre ayrım

yapılması hem diğer sınıflandırmalar için bir temel oluşturmakta, hem de ticari

ve finansal uygulama ile ilgili bilgi verirken kolaylık sağlamaktadır. Bu

sınıflandırmaya göre krediler; kısa, orta ve uzun vadeli krediler şeklinde üçe

ayrılmaktadır :

I.3.1 - Kısa Vadeli Krediler :

Page 22: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Kısa Vadeli krediler, bir yıl ya da daha kısa süreler için kullandırılan ve

kendi kendini likidite edebilen kredilerdir.27 Bu tür krediler genellikle çalışma

sermayesinin finansmanı gibi kısa vadeli kaynak ihtiyaçlarının karşılanmasında

kullanılmaktadır. Orta ve uzun vadeli kredilere göre daha az riskli ve

maliyetlidir. Açık krediler, cari hesap kredileri, hisse senedi karşılığı krediler,

tahvil karşılığı krediler, kefalet karşılığı krediler, ihracat kredileri, döviz

kredileri, akreditifler, teminat mektubu gibi değişik türleri ve kullanım alanları

vardır.

Bu tür kredilerin, bankaların veya kredi kuruluşlarının bilançolarında çok

yüksek bir yüzdeye sahip olması, finansal açıdan riski arttırmaktadır. Banka ve

kredi kuruluşlarının yüksek kur risklerine sahip olmaları, reel sektöre akacak

olan kredi hacmini düşünecek olursak, ülke ekonomisi açısından da olumsuz bir

durumdur. Çünkü; kur riski nedeni ile reel sektör kredilerinde meydana

gelebilecek bir daralma, yatırımları azalabilir ve bu nedenle GSMH büyüme hızı

yavaşlayabilir. Kısa vadeli krediler ile orta ve uzun vadeli krediler arasında iyi

bir denge kurulması gerekir. Aksi halde, ani kur değişmeleri, yüksek enflasyon,

kredilerin tahsil süresinin uzaması gibi hallerde banka veya kredi kuruluşlarının

bilançoları bir anda çık riskli hale gelebilecek, mali yapı bir anda

bozulabilecektir.

27 ARAS; a.g.e. s. 8

Page 23: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

I.3.2 - Orta ve Uzun Vadeli Krediler :

Türk bankacılık sistemine göre, 2-5 yıl arası vadeye sahip krediler, “Orta

Vadeli Krediler”; 5 yıldan daha uzun bir vadeye sahip krediler ise “Uzun Vadeli

Krediler” diye adlandırılmaktadır.28

Bu tür krediler, İşletmelerin orta ve uzun vadeli finansal ihtiyaçlarını

karşılamak üzere kullanılmaktadır. Bu amaçla, işletmeler bu tür kredileri

projelere dayalı kuruluş, yeniden yapılanma, modernizasyon, yeni yatırımlardan

dolayı oluşan işletme sermayesini karşılama ihtiyacı, uzun vadeli yatırım ve

donanım gibi amaçlarda kullanmaktadırlar. Türkiye uygulamasında,temel olarak

finansal piyasa faaliyetleri ve ticari faaliyetlerde kullanılmakla birlikte, orta ve

uzun vadeli krediler; sanayi, madencilik, gemi inşaatı, turizm, tarım, uçak ve

gemi ihracatı gibi alanlara yönelik olarak kullanılmaktadırlar.29

Kredinin vadesi uzadıkça buna bağlı olarak maliyeti de artmaktadır.

Çünkü, krediyi sağlayan banka veya kredi kuruluşu, fonlarını daha uzun sürelere

bağlamakta, bu yüzden de sağladığı bu fonları, uzun bir süre için, daha değişik

28 ARAS; a.g.e. s. 44 29 ÖNAL, Recep; “Türkiye’de Orta ve Uzun Vadeli Kredi Uygulaması”, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Yayınları, No: 170, Damga Matbaası, Ankara 1976, s. 3

Page 24: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ve karlı alanlarda kullanamamaktadır. Ortaya çıkan bu “fırsat maliyetini” de,

kredinin maliyetine yansıtmak durumundadır. Ayrıca, sağlanan kredilerin vadesi

uzadıkça, bu süreye bağlı olarak, kredinin sağlandığı ülkedeki finansal veya

ticari piyasalarda, o ülkenin yerli parasında ve ekonomik koşullardaki değişim

ve dalgalanma olasılığı yani belirsizlik artmaktadır. Bu yüzden, sağlanan

kredilerin risklilik durumu artmakta ve bu durum da kredi maliyetlerine

yansıtılmaktadır.

İşletmeler açısından orta ve uzun vadeli krediler, kısa vadeli kredilere

göre birçok konuda daha avantajlıdır. İşletmeler, uzun vadeli yatırım

olanaklarını, projenin ömrüne göre, orta veya uzun vadeli kredi sağlanması ile

daha zahmetsizce ve daha az riskli bir biçimde gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca,

uzun vadeli kredilerin faiz oranlarının, kısa vadeli kredilerin faiz oranlarına

nispeten daha düşük olması, tercih edilmeleri için bir başka nedendir. Batılı

ülkelerde, uzun vadeli kredilerin sağlanma ve geri ödenme koşulları daha

caziptir. Miktar çok yüksek olmadığı sürece, uzun vadeli kredi kullanımı, diğer

finansman alternatiflerine göre daha ucuz, daha süratli ve daha zahmetsizdir.30

Türkiye’de orta ve uzun vadeli kredi kullanımına, özellikle 1980’lerdeki

kalkınma planlarına kadar pek sıcak bakılmamıştır. Tablo 1’de31, Türk

30 HEMPEL, H. George; COLEMAN, B. Alan; SIMONSON, G. Donald; “Bank Management Text and Cases”, Third Edition, John Wiley and Sons, New York 1990, s. 453 31 KAYNAK : Türkiye Bankalar Birliği yayınlarından faydalanılarak düzenlenmiştir.

Page 25: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Bankacılık Sistemi’nde, 1987 – 1993 yılları arasındaki toplam kredilerin, kredi

türleri itibari ile dağılımı görülmektedir :

Tablo 1 : Türk Bankacılık Sistemi’nde, 1987 – 1993 yılları arasındaki toplam kredilerin, kredi türleri itibari ile dağılımı (trilyon TL) YILLAR KISA VADELİ

KREDİLER ORTA ve UZUN VADELİ KREDİLER

İHTİSAS KREDİLERİ TOPLAM KREDİLER

MİKTAR ve % MİKTAR ve % MİKTAR ve % 1987 1988 1990 1991 1992 1993

10 042 53.7 14 335 51.7 47 937 59.9 82 778 63.7 143 978 62.2 278 237 64.2

3 623 19.4 5 467 19.7 10 145 12.7 15 001 11.5 23 777 10.3 49 648 11.4

5 043 27.0 7 947 28.6 21 950 27.4 32 194 24.8 63 775 27.5 105 822 24.4

18 709 27 750 80 034 129 973 231 532 433 707

Kaynak : Türkiye Bankalar Birliği yayınlarından faydalanılarak düzenlenmiştir.

Batı bankacılığında, uzun vadeli krediler bankaların kendi

portföylerinde artan bir öneme sahiptir. Büyük bankaların, ticari ve endüstriyel

kredilerin yarısından fazlasını bu tür krediler oluşturmaktadır. Ayrıca bu tür

kredilerin, banka bilançolarında daha yüksek bir orana sahip olması, bankaların

mali açıdan daha az riskli hale gelmelerini sağlamaktadır.

Page 26: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

BÖLÜM II - ENFLASYONİST ORTAMDA İŞLETMELERDE TİCARİ

KREDİ POLİTİKASI

II.1 - Enflasyon Kavramı ve Ekonomik Birimlere Olumsuz Etkileri :

Enflasyon kavramı hakkında literatürde bugüne dek çeşitli tanımlar

yapılmıştır. Bir tanıma göre enflasyon, para arzındaki artış ile ilgili olarak,

toplam talebin toplam arzın sınırlarını aşması ile birlikte fiyatlar genel düzeyinin

yükselmesidir.32 Başka bir tanıma göre ise enflasyon, genel fiyatlar düzeyinin

sürekli bir biçimde yükseldiği ekonomik dengesizlik durumudur.33 Enflasyonist

durum belli bir ülkede, yüksek oranlarda süreklilik gösterir ise; gelir dağılımı,

yatırımlar, tasarruf hacmi ve dış ödemeler bilançosu üzerinde olumsuz nitelikli

ekonomik etkiler ortaya çıkar.34

32 ADAM, J. H.; “Longman Dictionary of Business English”, Longman Group Limited, Glasgow 1982, s. 242 33 MEISELMAN, David; LAFFER, Arthur; “The Phenomenon of Worldwide Inflation, American Entreprise Institue for Public Policy”, Washington 1975, s. 13 34 ERKAN; a.g.e. s. 8,9

Page 27: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Bir ülkede enflasyon sorununun sürekli olması durumunda, bu durumdan

en çok etkilenen kesimlerden biri, sabit gelirli olarak nitelendirilen çalışan

gruplarıdır. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, enflasyon sorununu

yaşayan ülkenin parası,fiyatlar genel seviyesinin devamlı yükselmesine bağlı

olarak, sürekli değer yitirir ve sabit gelirli çalışanların aldıkları ücretlerin eskiye

nazaran ekonomik alım gücü azalır.Bu durum ancak ülkenin merkez bankasının

para arzında bulunması ile bertaraf edilir ancak bu strateji de şüphesiz

enflasyonu daha da körükleyecektir. Bunu önlemek için, enflasyon

dönemlerinde sabit gelirli kesime enflasyon oranlarının çok altında zam

yapılmakta bu durum da, daha önce belirtildiği gibi, sabit gelirli çalışanların

ekonomik alım güçlerini azaltmaktadır. Sonuç olarak; enflasyonist dönemlerde

ülkedeki milli gelirin dağılımı zengin sınıf lehine değişmekte ve sabit ve dar

gelirliler ise daha da fakirleşmektedir.

Enflasyonun olumsuz etkileri, sadece tüketim harcamalarındaki artışla

sınırlı kalmamaktadır. Enflasyonist dönemlerde; üretim kapasitesini arttırma,

yeni ürün, makine ve teçhizat gibi yatırımlar daha riskli hale geldiğinden, bu tür

yatırımlara olan rağbet azalmakta ve spekülatif yatırımlar daha cazip hale

gelmektedir. Bu nedenle; ekonomideki kaynaklar, reel yatırımlardan, altın,

gayrimenkul gibi kısa sürede kar sağlayabilecek servet tipi yatırımlara

kaymaktadır. Servet tipi yatırımların, milli ekonomiye pozitif katkısı

Page 28: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

olmadığından, bu durum ülke parasına olan güveni azaltmakta ve gelir

dağılımını adaletsizleştirmektedir.

Ayrıca enflasyonist dönemlerde, sabit gelirli çalışanların tasarruflarında, o

ülke parasının değer kaybetmesine bağlı olarak, erimeler gerçekleşir. Bu durum,

sabit gelirli çalışanların tasarruflarını tüketmeye yöneltir ve gönüllü olan

tasarruflar azalmış olur.

Enflasyonist dönemlerde, iç fiyatlardaki sürekli artış ve ülke parasının

değerindeki düşüş, ödemeler dengesinde de güçlükler yaşanmasına neden olur.

Ödemeler dengesindeki açıkların artmasında, enflasyonist ortam önemli bir

etkendir.35 Bu dönemlerde net ihracat açığı artma eğilimi göstereceğinden, dış

ticaret açığı artmakta ve ülkenin altın ve döviz rezervleri hızla erimektedir.

Hükümetler bu durumu, ihracatı destekleme ve ithalatı kısıtlama politikaları ile

bertaraf edebilirler. Bu da ancak ülke parasının devalüe edilmesi ile mümkün

olabilir.

Bir ülkede sürekli yüksek enflasyon olmasının ve fiyat istikrarının

bulunmamasının en önemli etkilerinden biri de, reel kesime kredi aktarma

işlevini yürüten bankacılık, aracı kuruluşlar ve kredi kuruluşları ile ilgilidir.

Enflasyonist ortamlarda uzun vadeli planlamalar çok sağlıklı bir biçimde

35 BARDA, Süleyman; Dış Ticaret Teorisi, İstanbul 1963, s. 145

Page 29: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

gerçekleştirilemediği için reel kesime kredi aktarımında bulunan ekonomik

birimlerin kredi politikaları olumsuz olarak etkilenir. Bunun doğal sonucu olarak

da; reel kesimin elde ettiği kredilerde ciddi dalgalanmalar ortaya çıkar ve arz

edilen krediler ihtiyaca göre değil spekülatif olarak ortaya çıkar. Kredilerde

ortaya çıkan dalgalanmalar ve spekülatif nitelikli amaçlar da, kredileri elde eden

işletmelerin bilançolarında uzun vadede önemli aksaklıkları ortaya çıkarabilir.36

II.2 - Enflasyonun İşletmeler Üzerine Etkileri :

Her işletme, içinde bulunduğu ülke açısından belli bir üretim kapasitesine

sahip ekonomik bir birimdir. İşletmeler, faaliyetlerini gerçekleştirebilmek ve

bunlara süreklilik kazandırmak amacı ile belli miktarlarda girdi temin ederler.

Bilindiği gibi işletmelerde temel amaç, satışlardan elde edilen toplam hasılat ile

girdilerin temin edilmesi için gerçekleştirilen masraflar arasındaki farkı pozitif

olarak gerçekleştirmek ve yıllar boyunca büyütmektir. Ancak ülkelerin içinde

bulundukları enflasyonist ortamlar, o ülke işletmelerini olumsuz olarak

etkilemektedir.

Uygulamada ise, bazı işletmelerin enflasyonist ortamdan

yararlanabildikleri görülmektedir. İşletmeler, enflasyonist dönemlerde, mal veya

hizmet talebinde ortaya çıkabilecek olan artışları karşılayabildikleri ve bu

36 www.tcmb.gov.tr

Page 30: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

karşılamayı, maliyetlerdeki artışlardan daha hızlı artan bir fiyat artışı ile

gerçekleştirebildikleri oranda enflasyondan yararlanabilirler.37 Ancak bu

olanaklar her zaman sınırlıdır. Alım veya satıma söz konusu olan malın arz ve

talep esnekliklerine bağlı olarak, enflasyonist etki ile malların maliyet artışları

hızlanabilir.38 Maliyetlerde meydana gelebilecek bu ani ve hızlı artışlar da;

işletmeyi, beklenmedik bir biçimde, olumsuz olarak etkileyebilir. Genel olarak,

enflasyonist ortam, işletmeleri şu şekillerde olumsuz olarak etkileyebilir :

1 – Enflasyonun, Mali Tabloların Homojenliğine Etkisi : Enflasyonun

hızla artığı dönemlerde, muhasebe verileri hazırlanırken, genel kabul görmüş

muhasebe ilkelerine bağlı kalınması, muhasebe verilerinin ve buna bağlı olarak

da mali tabloların gerçeği yansıtmayacağı durumunu ortaya çıkarır. Örneğin;

genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinden biri, değer ölçüsü olarak kullanılan

para biriminin kıymetinin değişmeyeceği varsayımıdır.39 Oysa, enflasyonist

dönemlerde paranın satın alma gücü sürekli olarak değişmektedir. Sonuç olarak;

mali tablolar, enflasyonist ortama rağmen, değer ölçüsü ile uzun süre

muhasebeleştirilirler ise, güvenilirliklerini ve doğruluklarını yitirirler.

2 – Enflasyonun Sermayeyi Aşındırma Etkisi : Enflasyonun işletmeler

üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden biri de, işletme sermayesinin 37 ERKAN a.g.e. s. 11 38 PEKER, Alpaslan; “Enflasyonun, İşletmenin Faaliyet Sonuçları Üzerindeki Etkileri Giderici Muhasebe Tedbirleri”, Enflasyon Ortamında Muhasebe, Finansman ve Vergi Problemleri, İ.Ü. İşletme Fakültesi, İstanbul 1974, s. 48 39 UMAN, Nuri; “İşletmelerimiz İçin Yeniden Değerleme Çözüm Olur mu?”, Rapor Gazetesi, 8 Aralık 1981, s. 3

Page 31: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

korunmasının zorlaşmasına ve reel olarak korunmadığı takdirde de erimesine

neden olmasıdır. Enflasyonist dönemlerde, maliyete giren ve satış durumunda

bir hasılar teşkil eden bilanço kalemleri maliyet üzerinden işlem görürler.

Ancak; bu kalemler satıldıkları zaman, satış fiyatı ile muhasebeleştirilirler. Bu

durum, hasılat ile maliyet arasındaki farkın giderek büyümesine ve karın da

olduğundan daha büyük gözükmesine neden olur. Bu durumda işletme, karlılığa

bağlı olarak daha fazla vergi verir ve karpayı (temettü) dağıtır. Bu yüzden,

işletme sermayesi reel olarak değer yitirir.

3 – Enflasyonun Yatırım Planlaması Kararlarına Etkisi : Enflasyonist

Dönemlerde, yatırımların verimliliğinin ve gerçek değerlerinin doğru olarak

hesaplanamaması, işletme yöneticilerinin yanlış kararlar almalarına neden

olabilir. Alınan yanlış kararlar da, işletme değerinin yanlış hesaplanması,

karlılıkta azalma, Pazar payının azalması gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

4 – Enflasyonun, Benzer İşletmeler ve Dönemler Arasında Karşılaştırma

Yapmayı Anlamsız Hale Getirmesi :Enflasyonist dönemlerde, düzenlenen mali

tablolar, farklı satın alma gücüne sahip para birimleri ile ifade edilebilmektedir.

Bu durum, mali tabloların homojenliğinin bozulmasına ve dönemler arasında

kıyaslama yapılmasına, buna bağlı olarak da, işletmenin gelişme trendinin

görülememesine neden olabilir.

Page 32: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Aynı sektördeki işletmeler, enflasyon oranından farklı bir biçimde

etkilenir ve bilançolarını farklı satın alma güçlerine sahip para birimleri ile

düzenlerler ise; bu işletmeler arasında yapılacak olan karşılaştırmalar anlamlı

sonuçlar vermeyecektir. Bu nedenle işletmeler, gerçek verileri elde etme

olanağından yoksun kalmaktadırlar.40

II.3 - İşletmelerin Kredi Politikaları ile İlgili Amaçları :

Kredili mal ve hizmet satışı yapan işletmeler, satışlarındaki kredi

politikalarına, özellikle enflasyonist ortamlarda daha fazla dikkat etmek

durumundadırlar.Bazı işletmeler, rakiplerinin piyasada çok yüksek düzeyde

kredili satışlar yapmalarının sonucu kredi hacimlerini genişletebilirler.41 Kredili

satış hacmi, piyasadaki rakiplere göre belirlenir ise, o işletmede kredi politikaları

ve stratejilerinin önemi azalmış olur. Çünkü, kredi hacmi dolayısı ile kredi

stratejileri rakiplere bağımlıdır. Kredi hacminin rakiplere bağımlı olmadığı

işletmelerde kredi politikaları ve stratejileri daha ciddi bir biçimde ele alınmalı

ve o işletmenin ana amacı ile beraber değerlendirilmelidir.42

Türkiye’de, küçük boyutlu işletmelerin önemli bir kısmında orta veya

uzun vadeli finansal planlama yapılmamaktadır. Bu yüzden, finansal

40 UMAN; s. 28 41 ERKAN, Mehmet; Enflasyonist Ortamda İşletmelerin Ticari Kredi Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları No : 380, Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir 1990, s. 28 42 GÖNENLİ, Atilla; Finansal Tablolar Analiz ve Yorumu, Genişletilmiş 2. Baskı, İstanbul 1979, s. 245 - 246

Page 33: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

planlamalarını ve satışlara ve pazara bağlı olan kredi politikalarını günlük olarak

yürütmektedirler. Bu işletmeler, aynı zamanda, sermaye yetersizliklerinden

dolayı büyük miktarlarda kredi ve buna bağlı olan büyük yatırım imkanlarından

yoksundurlar. Bu nedenle, bu işletmelerin kredi politikaları sağlıklı değildir ve

kredi olanakları dalgalanmaya müsaittir.

Büyük boyutlu işletmelerde ise durum biraz farklıdır. Bazı iş adamaları,

enflasyonist ortamlarda kredi planlaması yapmanın zaman israfı olduğunu ve

ancak birkaç ay sonraki satışların doğru tahmin edilebileceğini

söylemektedirler.43 Fakat bu planlama belli aralıklar ile sürekli yapılırsa, işletme

yönetiminin elinde, işletme faaliyetleri ve nakit kaynakları ile ilgili değerli

finansal bilgiler bulunabilir.

43 ERKAN; a.g.e. s. 38

Page 34: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

BÖLÜM III : KREDİDE PARASAL AKTARIM MEKANİZMASI ve KREDİ

KANALI

Günümüzde, özellikle Türkiye’deki ana sektörler için önemli bir alan

olan parasal aktarım mekanizması; ülkelerdeki para otoritelerinin belli

dönemlerde uyguladıkları para politikalarının, o ülkedeki diğer makro ekonomik

değişkenler üzerindeki etkilerini gösterir.44 Bu alan, özellikle son yıllarda

Türkiye’deki temel sektörler ve bunlarla ilgili krediler konusunda çok sayıda

araştırmaya konu olmuştur.

Para otoriteleri, ülkelerinde uyguladıkları ekonomik programlarda,

özellikle hedeflenen makro ekonomik verilerin sağlıklı bir biçimde

gerçekleşebilmesi için ekonomideki genel likidite düzeyini kontrol ederler. Bu

kontrol sürecinde; açık piyasa işlemleri, “swap”, “repo işlemleri” gibi birçok

finansal araç ve mekanizma harekete geçirilir. Bu finansal araç ve

mekanizmalar, parasal aktarım mekanizmasının belli başlı unsurlarını

oluştururlar.

Bu unsurları da kendi aralarında iki gruba ayırabiliriz45 Birinci grup; kısa

vadeli faiz oranları, rezerv para büyüklüğü, kanuni karşılıklar gibi para

otoritesinin kontrolü altında bulunan araçlar ile kredi ve mevduat faiz oranları, 44 İNAN, Emre A. ; Bankacılar Dergisi, TBB Bankacılık ve Araştırma Grubu, Sayı 39, 2001, s. 3 45 İNAN; a.g.e. s. 3

Page 35: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

döviz kurları, finansal varlıkların fiyatları gibi mali sektör haricindeki sektörleri

de ilgilendiren değişkenlerdir. Bu şekilde oluşturulan bir parasal aktarım

mekanizması, ülkedeki cari finansal koşulların ve sistemin yapısına bağlıdır.

Mekanizmanın ekonomide yarattığı değişiklik ve önemli etkiler de doğal olarak

bu yapı tarafından belirlenir.

İkinci grup ise; sektördeki firmaların ve ülkedeki hanehalkının harcama

tercihleri, bu karar birimlerinin finansal durumları gibi unsurlardan oluşur. Bu

grupta; firmaların borçlanma oranları, dış kaynak bağımlılığı gibi önceden

oluşturulmuş ve kısa vadede değiştirilemeyecek unsurlar mevcuttur. Bu unsurlar

da, uygulanan para politikasının etkinliği ve buna bağlı olarak gelişen parasal

aktarım mekanizmasının işleyişi açısından önemlidir. Ayrıca bu değişkenler;

özellikle son yıllarda bankacılık sistemini yakından ilgilendiren ve “kredi

kanalı” diye adlandırılan diğer bir parasal mekanizma açısından da önemlidir.

Bu mekanizma ile ilgili açıklamalar birazdan yapılacaktır.

III.1 - Parasal Aktarım Mekanizmasının Kanalları :

Daha önce de belirttiğimiz gibi; parasal aktarım mekanizması, ülkedeki

para otoritesinin uyguladığı para politikalarının, o ülkedeki makro ekonomik

değişkenler üzerindeki etkisini ifade etmektedir.Bu mekanizmaya, özel sektörün

uygulanan politikalar üzerindeki kısa ve uzun vadeli beklentileri ve bu

Page 36: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

beklentiler paralelinde geliştirdiği tepki de etki eder.Modern finansal sistemler

açısından parasal aktarım mekanizmasının kanallarını beş grupta

sınıflandırabiliriz :46

1 – Faiz Oranı Kanalı : Kısa ve uzun vadeli faiz hadlerindeki değişimlerin

fon arzı ve talebini etkilemesi ile çalışan aktarım kanalıdır.

2 – Varlık Fiyatları Kanalı : Merkez bankalarının para politikalarının

yurtiçi varlıkların fiyatları üzerindeki etkisi aracılığı ile çalışan aktarım

kanalıdır.

3 – Döviz Kuru Kanalı : Yerel para ile yabancı para birimleri arasındaki

reel değer değişimlerinin yol açtığı dış ticaret hareketleri aracılığı ile çalışan

aktarım mekanizmasıdır.

4 – Beklentiler Kanalı : Piyasa ajanlarının gelecek dönemlere ait başta

enflasyon olmak üzere ekonomik şartlardaki değişim beklentileri aracılığı ile

çalışan aktarım mekanizmasıdır.

Anlatmış olduğumuz bu kanallar uygulamada birbirleri ile bağımlı olarak

hareket etmektedir. Örneğin; yabancı para biriminin değerinin belli bir dönemde

değişmesi üzerine, piyasa ajanlarının da bu duruma paralel olarak beklentileri

değişir ve mevcut pozisyonlarını değiştirme eğilimine girerler. Bu durumda,

döviz kuru kanalı ile beklentiler kanalı birlikte hareket etmiş olur. Başka bir

46 İNAN; a.g.e. s. 4

Page 37: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

örnek olarak; kısa vadeli faiz hadlerinin ani olarak aşırı değer kazanması sonucu,

olası bir devalüasyonu47 engellemek üzere, ülkedeki para otoritesinin piyasaları

yabancı para ile fonlayarak rahatlatması durumu ortaya çıkabilir. Bu durumda da

faiz oranı kanalı ile varlık fiyatları kanalı birlikte hareket etmiş olur. Bu

kanalların tümü, parasal aktarım mekanizması için çok önemli olmakla beraber,

biz çalışmamızda daha çok konumuz ile daha yakından ilgili olan kredi kanalları

üzerinde duracağız.

III.2 - Kredi Kanalı :

Kredi kanalını, “sermaye piyasasının eksik kalan yanları” şeklinde

tanımlamak da mümkündür.48 Kredi kanalı teorisine göre para politikasının faiz

hadleri üzerindeki doğrudan etkisi dış finansman primindeki birikimli

değişiklikler ile büyümektedir.49 Dış finansman büyüklüğü, kredi verenlerin

beklenen getirileri ile potansiyel borçluların maliyetleri arasındaki farkı

yönlendiren kredi piyasalarındaki eksikliği yansıtmaktadır.50 Kredi kanalında

açık piyasa faiz oranlarını yükselten ya da düşüren bir para politikası, aynı yönlü

47 Devalüasyon : Yabancı ülke parasının, işlem gördüğü yerli ülke parasına göre piyasa şartlarına ve makro ekonomik değerlere bağlı olarak kısa sürede, ani bir biçimde değerlenmesidir. 48 BERMANKE, S. ; GERTLER, M. ; Inside Black Box: “The Credit Channel of Monetary Transmission”, Journal of Economic Perspectives, 1995, No: 4, s. 28 49 GÜNDÜZ, Lokman; “Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması ve Banka Kredi Kanalı”, İMKB Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 18, Nisan/Mayıs/Haziran 2001, s. 15 50 GÜNDÜZ; a.g.e. s. 16

Page 38: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

olarak, dış finansman primini de değiştirmektedir. Bu durumun sonucu olarak da

reel faaliyetlerdeki etki daha da büyümektedir.

Kredi kanalı iki ana mekanizma üzerinden işler.51 Bu mekanizmalar;

banka kredisi ve bilanço kanallarıdır. Banka kredisi kanalı; genişletici veya

daraltıcı bir para politikası sonucu bankacılık sisteminin firmalar kesimine

toplam kredi vermesi yeteneğinin artması veya azalması şeklinde işler. Buna

karşın; bilanço kanalı ise, belli dönemlerde bankalardan kredi almış olan

firmaların, uygulanan para politikası sonucunda bilanço yapılarının değişmesi ve

buna bağlı olarak da kredibilite yeteneklerinin değişmesi yolu ile işler. 52

Örneğin; piyasadaki faiz oranlarının yerli para birimdeki bir değer kazanma

sonucunda düştüğünü varsayalım. Bu durumda firmanın, o ülkenin ikinci el

piyasasında işlem gören hisse senetlerinin değeri yükselir. Eğer bu firma, daha

önce aldığı kredilerin teminatı olarak kendi hisse senetlerini göstermiş ise,

firmanın net değeri ve dolayısı ile teminatlarının değeri yükselecektir. Böylece,

firmanın kredibilitesi yükselecektir.

Banka kredi kanalının da iki önemli unsuru bulunmaktadır.53 Bunlardan

birincisi, banka kredilerinin özel nitelikte olmasıdır. Yani banka kredilerinin,

banka bilançolarının aktif veya pasiflerinde tam ikame edecek bir kalemin

51 İNAN; a.g.e. s. 4 52 İNAN; a.g.e. s. 4 53 GÜNDÜZ; a.g.e. s. 16

Page 39: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

bulunmamasıdır.54 Özellikle hanehalkı kesimi ve küçük işletmelerin, banka

kredileri haricindeki kredi türlerine ve uzun vadeli finansman olanaklarına

erişme olanakları oldukça azdır.

Banka kredi kanalının ikinci önemli unsuru ise, ülkede uygulanan para

politikalarının, para arzı üzerinde doğrudan etkili olmasıdır. Uygulanabilecek

sıkı para politikaları sonucunda ticari bankalar, ihtiyacı olan firmalara

sağladıkları kredi arzında bir daraltmaya gidebilirler. Kredi arzı azalınca da,

bunun sonucu olarak, kredilerin faiz oranları yükselecek ve kredi miktarları da

azalacaktır. Bankanın kredi ile ilgili sürekli müşterileri de bu duruma,

harcamalarını azaltarak tepki verebileceklerdir.

Bilanço kanalı ise daha çok; para politikalarının, kredi talep edenlerin

finansal pozisyonları üzerindeki etkileri ile ilgilidir. Kredi talep edenlerin

finansal pozisyonları yani firmalarının net değerleri, onların kendi bilanço ve

gelir tablolarından belirlenmektedir. Bu belirleme yapılırken dikkat edilmesi

gereken en önemli nokta, kredi talep eden firmaların belirli aralıklar ile

yayınladıkları bilanço ve gelir tablolarının doğru ve gerçek bilgileri yansıtması

gerekliliğidir. Ayrıca kredi kanalının iki unsuru açısından da, firmaların

kredibilite olanaklarının yıllar boyunca gösterebileceği değişimlerdir. Bu

yüzden, kredibilite olanakları belirlenirken, özellikle ülkemizin ekonomik ve 54 BERMANKE, S. ; GERTLER, M. ; Inside Black Box: “The Credit Channel of Monetary Transmission”, Journal of Economic Perspectives, 1995, No: 4, s. 30

Page 40: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

finansal piyasa şartlarında, enflasyon muhasebesi analizinin de

gerçekleştirilmesi gerekebilmektedir.

III.3 - Kredi Kanalının Çalışması İçin Gerekli Olan Varsayımlar55

1 – Banka kredileri ve finansman bonoları firma finansmanı

açısından mükemmel ikame mallar olmamalıdır :( Banka kredileri ile

finansman bonolarının tam ikame malları olabilmeleri için, piyasalarda bu iki

kaynağı talep edenlerin risk pozisyonlarının ve algı düzeylerinin uyuşmaları

gerekmektedir.)

Finansman bonoları, anonim şirketler tarafından hanehalkı kesimine ihraç

edilen menkul kıymetlerdir. Hanehalkı kesimi, finansman bonolarını satın

alırken hem ilgili firmaya borç verebilecek, hem de daha sonra o firmanın

finansal faaliyetlerini denetleyebilecek kadar yüksek bilgi düzeyine sahip

olmalıdır. Bu durum, kaynakları sınırlı olan hanehalkı kesimi için oldukça

maliyetlidir ve finansal açıdan risk taşımaktadır. Bu nedenle; hanehalkı,

firmalara borç vermemekte ve bu işlevi, iki taraf arasındaki koordinasyonu

sağlayacak ve finansal riski azaltacak bir aracı üstlenmektedir. Bu aracılar,

uygulamada bankalardır. Bankalar, hanehalkı kesiminin mevduatını sabit faizli

oranlar ile bir araya getirir ve bu işlevi yerine getirirken, aynı zamanda,

55 İNAN; a.g.e. s. 5

Page 41: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

kaynakları kullanacak olan firmalar ile ilgili bilgi toplar. Daha sonra bu

bilgilerin ışığında, toplanan kaynakları firmalar arasında dağıtırlar. Finansman

bonosu ihraç edecek firmalar da, ihraç edilecek bonoların yanlış bir tercih

olmadığını hanehalkına göstermek için finansal aracılara yani bankalara ihtiyaç

duyarlar. Bu ihtiyaç da, finansman bonosu ihraç etme ile banka kredisi

kullanımının birbirlerini tam olarak ikame edemediğini göstermektedir.

Sonuç olarak kredi kanalının işleyebilmesi için karşımıza iki koşul

çıkmaktadır. Bunlar :

1 – Banka kredileri ve finansman bonoları birbirlerini tam olarak ikame

edememelidirler.

2 – Firmalar, azalan kredi imkanlarını finansman bonosu ihraç ederek

ikame edememelidirler.

2 – Para otoritesinin uyguladığı politikalar, bankaların kredi arzını

etkileyebilmelidir : Kredi kanalının çalışması için gereken ikinci koşul, para

otoritesinin uyguladığı politikaların, bankaların kredi arzını etkileyebilmeleridir.

Şimdi bu durumu bir örnek yardımı ile açıklayalım :

Page 42: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Para otoritesinin munzam karşılıkları kullanarak, piyasalara müdahalede

bulunduğunu varsayalım.56 Dolayısıyla, kredi hacmi üzerindeki etkinin munzam

karşılıklara, munzam karşılıkların da bankaların sahip olduğu mevduat miktarına

bağlı olarak değiştiğini düşünelim. Bu durumda, kredi kanallarının çalışması,

toplam mevduat büyüklüğüne bağlı olacaktır. Bu durumda kredi kanallarının

çalışmasını, munzam karşılıklara ve mevduat yapısına bağlı olarak dört unsur

belirleyecektir :

1 – Finansal sistem içinde bankalar dışında başka finansal aracılar

mevcutsa ve bu finansal aracılar sistem içerisinde önemli bir paya sahip ise,

kredi kanallarının çalışma olasılığı azalacaktır. Çünkü, mevduat dışındaki

kaynakların, toplam kaynaklara olan oranı artacak ve bu durum da, para

otoritesinin munzam karşılıkları kullanarak, toplam kredi arzını etkileyebilme

yeteneği azalacaktır.

2 – Bankalar; para otoritesinin uyguladığı para politikaları sonucu, ortaya

çıkması muhtemel olan likidite ihtiyaçlarını, kredi paylarını azaltarak değil de,

sahip olduğu tahvil stoklarını azaltarak karşılama yoluna giderler ise, kredi

kanallarının çalışma olasılığı azalacaktır. Çünkü, kredi miktarlarında bir

değişme olmayacak ve toplam kredi arzının değişebilme olasılığı da azalacaktır.

Bu durumun gerçekleşebilmesi için bankaların tahvil stoklarının, arzulanan

düzeylerin üzerinde olması gerekir. Bankalar, likidite ihtiyaçlarının çok fazla

56 İNAN; a.g.e. s. 5

Page 43: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

artığını düşünürler ve bilançolarının aktiflerinde, tüketici kredileri gibi risklilik

düzeyi çok yüksek olan kalemlerin varlığının azalmasını isterler ise, tahvil

stoklarını arzulanan düzeylerin üzerinde tutarlar.

3 – Bankalar, mevduat toplama olanaklarının sınırlı olduğu veya

piyasalarda mevduat kaynaklarının yetersiz olduğu dönemlerde mevduat dışı

kaynak toplama yoluna giderler. Bankaların mevduat dışı kaynak toplama

yetenekleri arttıkça, kredi kanallarının çalışma olasılığı azalacaktır. Çünkü; para

otoritesinin, munzam karşılıkları kullanarak, uygulayacağı politikalar ile

mevduat dışı kaynakları etkileyemeyecekleri açıktır.

4 – Günümüzde bankalar, gerek ülke ekonomilerinde, gerekse uluslararası

ekonomik koşullarda belli dönemlerde ortaya çıkması muhtemel olan

dalgalanmalar ve daralmalar nedeni ile çok sayıda kısıtlamalara tabi

olmaktadır.Örneğin; belli kişi ve kurumlar için sağlanacak kredilerde tavan

miktar uygulamaları. Literatürde bu tür düzenlemelerin, parasal aktarım

mekanizmasını zayıflattığı yönde görüşler vardır. Ancak; bu düzenlemeler,

doğru zamanlama ile ve etkin bir biçimde yapılmaları halinde, banka

bilançolarının temelini kuvvetlendirici etkiler de gösterebilirler. Sonuç olarak;

bu tür düzenlemeler, ekonomik koşullara ve uluslararası piyasalardaki kur

risklerine bağlı olarak olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabilirler.

Page 44: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

3 – Parasal şokları etkisiz olmaktan koruyacak nitelikte bir fiyat

ayarlaması olmamalıdır : Bu varsayım, sadece kredi kanalı açısından değil,

parasal aktarım mekanizmasının işleyişi açısından da önem arz etmektedir.

Para otoritesinin piyasalara karşı gerçekleştirdiği herhangi bir

müdahalede, ilk olarak finansal aracılar etkilenir. Uygulamada firmalar; finansal

aracılar ile, hanehalkına kıyasla, daha yakın ilişkiler içinde bulunduklarından,

parasal değişikliklere hane halkına nazaran daha kolay ve daha çabuk uyum

sağlarlar. Bu durum, kredi faizlerinin, mevduat faizlerine göre piyasa şartlarına

daha duyarlı olduğu, sonucunu doğurur. Bu yüzden parasal bir daralma, kredi

faizlerini daha kısa bir süre içinde yükseltir. Bu duruma tepki olarak bankalar,

kredi miktarlarında bir daralmaya giderler. Çünkü; bilançolarındaki aktif

kısımda ortaya çıkması olası olan likidite ihtiyaçlarını, pasif kısmı da aynı hızla

daraltarak karşılayamazlar. Eğer, kredi ve mevduat faizleri uyumlu bir biçimde

ve aynı hızla hareket etselerdi, bankalar bilançolarında düzenleme yapma

ihtiyacı duymayacak ve dolayısı ile kredi kanalı çalışmayacaktı.

Page 45: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

BÖLÜM IV - TÜRKİYE’DE KRİZ SONRASI SEKTÖREL KREDİLERİN

DURUMU

Bilindiği gibi Türkiye’de sırası ile Kasım 2000 ve Şubat 2001 tarihlerinde

iki ekonomik kriz gerçekleşmiş ve bu krizler, başta mali sektör ve piyasalar

olmak üzere, ülke ekonomisindeki bütün sektörleri ve karar birimlerini olumsuz

bir biçimde etkilemiştir. Bu etki sadece dönemsel düzeyde kalmamış, başta

uygulanan kur politikası olmak üzere ülkedeki mali yapı kökünden değişmiştir.

Bu durum, faaliyetlerine devam etmek üzere finansal aracılar vasıtası ile kredi

talebinde bulunan tüm sektörleri ve bu sektörlerdeki firmaları da etkilemiştir.

Page 46: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Bazı sektörlerde daralmalar gözlenirken, birçok firma gerek likidite açısından,

gerekse mali açıdan birçok zorluklarla karşılaşmıştır.

IV.1 - Türkiye’deki Şubat 2001 Krizi ve Krizin Reel Sektöre Etkileri :

Bu krizin analiz edilebilmesi için, bu krizi hazırlayan etkileri iyi bir

biçimde saptamak ve ortaya koymak, analizimiz açısından faydalı olacaktır. Bu

etkilere bakacak olursak, Şubat ekonomik krizinin temelleri 1994 yılında

yaşanmış olan ve Türk Lirasının önemli ölçüde devalüe edilmesi ile sonuçlanan

ekonomik krize kadar uzanmaktadır. O dönemde yaşanmış olan büyük

ekonomik kriz; mali temelleri sağlam olmayan veya kişilere bağımlı olan birçok

mevduat bankasının iflas etmesine neden olmuştur. Yaşanan büyük

devalüasyona rağmen, o dönemdeki para otoritesinin bu sorunu piyasaya yüklü

miktarda Türk Lirası arzında bulunmak yolu ile çözmeye çalışınca, krizin

etkileri daha da büyümüştür. Krizin etkileri ile % 100’lerin üzerine çıkan

enflasyon ve döviz kuru artışları ile birlikte Türk Lirası önemli ölçüde değer

kaybetmiş ve buna rağmen dış ticaret açığı kapatılamamıştır. Özellikle sabit

gelirli kesimi oldukça yıpratan bu kriz sonucu Türkiye milyarlarca dolar zarara

uğramıştır. Daha sonra göreve gelen hükümetler ise, bu soruna kalıcı ve

istikrarlı çözümler üretmek yerine, dış borçlanmayı arttırma ve finansal

piyasalara daha da fazla yük bindirme gibi geçici çözümler ile yaklaşmışlardır.

1999 yılındaki Kocaeli depremi ise, ülkemizde maddi ve manevi olduğu kadar

Page 47: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ekonomik açıdan da büyük zarara uğratmış ve reel ekonomide gerçekleşen

büyük yıpranma sonucu, ülke ekonomisi bir kez daha milyarlarca dolarlık zarar

ile karşı karşıya kalmıştır. Mevcut para politikaları ile sorunların

çözülemeyeceğine kanaat getiren ilgili dönemin hükümeti, uygulanan para

politikalarında büyük bir değişikliğe giderek, sabit kur sistemine geçiş

yapmıştır.

Türkiye’nin Kasım 2000 ve Şubat 2001 ekonomik krizlerinden sonra

içinde bulunduğu ekonomik ortamda, para piyasalarında ortaya çıkmış olan

krizin, reel sektöre bazı etkileri olmuştur. Bunlar57 :

- Ekonomideki toplam talep düzeyinin azalması

- Üretim faaliyetlerinin devam ettirilebilmesi için gerekli olan banka

kredilerinin, kredi talep eden kesime doğru gerçekleştirilen arzının azalması

- Krizlerdeki genel kredi daralmasına bağlı olarak, vadeli satışlarda

ve piyasa kredilerinde bir daralma meydana gelmesi

- Yabancı kaynak kullanımı maliyetlerinin yükselmesi

- Üretim ve istihdam haddindeki daralma sonucunda, kapanan işyeri

sayısının artması

Banka kredilerindeki daralma ise iki boyutlu olarak gerçekleşmiştir : 57 PAMUKBANK A.Ş. RİSK ve KREDİ YÖNETİMİ BÖLÜMÜ;Banka Kredilerinde Sektörel Gelişimin Değerlendirilmesi, 2002, s. 1

Page 48: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- Ekonomideki iç talebe bağlı olarak, üretim faaliyetlerinin azalması

ve yatırım projelerinin ertelenmesi sonucu kredi talebinin düşmesi

- Mali sistemde likidite durumlarının bozulması ve likidite talebinin

artmasından dolayı kredi arzının daralması ve ihracat potansiyeli olan

sektörlerin bile finansman imkanlarının azalması ve bu sektörlerin ihracat

potansiyelinden yararlanamamasıdır.

Ayrıca ekonomik krizler sürecinde toplam 14 adet banka, değişik nedenler

ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmiştir. Bu bankaların önceden

kullandıkları ticari kredilerin tamamı geri çağırılmıştır. Bu durum da,

ülkemizdeki değişik sektörlere verilen kredileri ve bu kredilere bağlı olarak ilgili

sektörlerin durumunu da önemli bir biçimde etkilemiştir.

IV.2 - Türkiye’de Kriz Sonrası Dönemde Yaşanan Kredi Çöküşü :

Genel olarak her türlü kredi daralması, kredi çöküşü olarak

değerlendirilebilir. Kredi daralması, kredi arz ve talebinin birlikte daralması

nedeni ile, kredi miktarlarının azalmasıdır.58 Kredi çöküşünü ise, sadece kredi

arzındaki daralmadan dolayı kredi miktarının azalması diye nitelendirebiliriz.

58 CİVCİR; a.g.e., s. 7

Page 49: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Dolayısı ile kredi çöküşündeki asıl sorun arz kaynaklıdır.59 Burada, daralmanın

neden kaynaklandığını ortaya koymak gerekir. Bir taraftan; firmalar, kredi ile

ilgili sorunların yaşandığı ekonomik bir ortamda yatırımlarını azaltmak

isteyecekler ve dolayısı ile daha az kredi talebinde bulunacaklardır.60 Bankalar

da, buna bağlı olarak kredi arzlarını azaltacaklar ve bunun için de kredi

taleplerini yanıtsız bırakacaklar veya kredi faizlerini yükselteceklerdir.

Kredi daralmalarını veya kredi daralmalarını ortadan kaldırmak amacı ile

değişik politikalar uygulanabilir. Değişik dönemlerde, firmalarda likidite

krizlerine de yol açan bu tür durumlarda; genellikle izlenen yol, firmaların kısa

vadeli borçlarını optimal bir zaman düzeyinde azaltmaya gayret göstermektir.

Bu durumla ilgili olan yasal düzenlemeler ise, firmaların bilanço yapılarına ve

ilgili sektörlerdeki ekonomik ilişkilere göre yeniden gözden geçirilebilir.

Likidite ile ilgili sorunlara bağlı ekonomik krizler, kredi daralmaları ve

kredi çöküşleri ile yakından ilgilidir. Kredi çöküşleri ile ilgili analiz yaparken,

bu durumu dikkate almak gerekir. Bilindiği gibi; kredi çöküşü dönemlerinde kişi

ve kurumlar tarafından gerçekleştirilen kredi talebi aynı kalırken, kredi

kurumları özellikle de bankalar tarafından gerçekleştirilen kredi arzı

daralmaktadır. Dolayısıyla, bu dönemlerde önceki dönemler ile aynı oranda

59 CANTOR R. ; WENNİNGER R. ; “Perrective on the Credit Slowdown”, Federal Reserve Bank of New York Quarterly Review 18, s. 1 – 20 60 CİVCİR; a.g.e., s. 7

Page 50: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

veya bu oranlara yakın faiz oranları piyasada ortaya çıksa bile, miktar olarak

daha düşük rakamlarda kredi verilmektedir.

Kredi daralmaları veya kredi çöküşü yaşanan dönemlerde, kredi

miktarının daralması ülkemizde de ortaya çıkan bir durumdur. Tablo 2’de, 1994

ve 2002 yılları arasında, kredi kurumlarınca özel sektör firmalarına sağlanan

toplam kredilerin, gayrisafi yurtiçi hasılaya oranındaki değişmeler

görülmektedir.61

Tablo 2 : Özel Sektöre Verilen Krediler / GSYİH (% değişme)

1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 ---------------------------------------------------------------------------------------------------- 1.Çeyrek %6 -%23 %36 %24 %11 -%1 -%12 %32 -%48 2.Çeyrek -%16 -%5 %30 %29 %15 -%11 -%3 -%1 -%39 3.Çeyrek -%22 %12 %28 %26 -%1 %1 %5 -%13 - 4.Çeyrek -%19 %31 %14 %18 -%8 -%5 %3 -%19 - Kaynak : CİVCİR, İrfan; “Türkiye’de Kriz Sonrası Dönemde Kredi Çöküşü”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ankara 2003, s. 8

Tablodaki düşey eksen oranlardaki yüzde değişimleri, yatay eksen ise

verilerin ait olduğu yılları göstermektedir. Tablo dikkatli incelenir ise, sırası ile

1994-95, 1998 – 99 ve 2001 – 2002 dönemlerindeki kredi verilerinde ciddi

daralmalar görülmektedir. İlk dönem, tezimizde de daha önce belirtildiği gibi

1994 ekonomik krizinin etkilerini taşımaktadır ve o dönemde yaşanan ciddi

likidite sıkıntılarının, özel sektör kredilerine yansıması grafikte açıkça

görülmektedir. İkinci dönemdeki daralmada ise, o dönemde Türkiye

61 CİVCİR; a.g.e. , s. 8

Page 51: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ekonomisinde ciddi kaynak sıkıntısına yol açan Rusya Krizi ve Ağustos 1999

Depremi’nin etkileri görülmektedir. Bu yıllar arasındaki en ciddi kredi daralması

ise, son dönemde yani Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizinin etkilerinin yansıdığı

kısımda görülmektedir. Bu dönemde ticari bankaların yaşadıkları döviz

sıkıntılarının ve bu sıkıntılar sonucu bankaların hatalı aldıkları mali

pozisyonların, finansal piyasalarda ciddi likidite sıkıntıları yaratması, özel sektör

kredilerinde çok ciddi bir daralmaya yol açmıştır. Grafikten de görülebileceği

gibi, ekonomik krizin etkileri oldukça uzun sürmüş ve aradan yaklaşık bir yıl

geçmesine rağmen 2002 yılının ilk çeyreğinde, özel sektör kredileri / GSYİH

oranında % 50’ye varan bir azalma gözlenmiştir. Ekonomik krizlerin etkisi ile

2001 yılında GSYİH’nin % 25 oranında eriyerek 150 milyar dolar civarına

gerilemesine rağmen kredi oranındaki bu ciddi daralma, ilgili dönemde özel

sektör firmalarının, faaliyetlerine devam edebilmeleri açısından, ne kadar zor

durumda olduklarını açıkça göstermektedir. Bu verilerin eşliğinde, Türkiye’de

2001 yılının ikinci çeyreği ile 2002 yılının ilk çeyreği arasında bir kredi çöküşü

yaşandığını söyleyebiliriz. Ancak; bu görüşün, reel kredi faiz oranları, krediler

ile ilgili sektörel değişimler62, gayrisafi yurtiçi hasıla ve gayrisafi milli hasıla

arasındaki ilişki, firmaların bu dönemlerde üretim politikalarını değişmesi ile

ilgili aldıkları önemli kararlar gibi finansal piyasalar ile ilgili önemli veriler ile

desteklenmesi gerekmektedir.

62 PAMUKBANK A.Ş. RİSK ve KREDİ YÖNETİMİ BÖLÜMÜ;Banka Kredilerinde Sektörel Gelişimin Değerlendirilmesi, 2002

Page 52: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

IV.3 – Yakın Geçmişten Bugüne Ekonomik Gelişmeler :

Yakın dönemde, Türkiye Ekonomisi’ndeki gelişmeler incelenecek olursa,

mal ve hizmet piyasalarında, para piyasalarında ve kamu kesiminde yapılması

gereken yapısal reformların zamanında yapılamaması ve finansal sistemin

işleyişi ile ilgili gerçekleştirilmesi gereken düzenlemelerin gecikmesi,

ülkemizdeki ekonomik ve buna bağlı olarak da sosyal yapıyı belirli dönemlerde

darboğaza sürüklemiştir.63 1999 seçimlerinden sonra uygulanmaya başlanan

ekonomik programda; bozulan kamu kesimi dengelerinin düzeltilmesi,

enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi ve buna bağlı olarak da işsizlik

hadlerindeki dalgalanmaların önüne geçilmesi ve ekonomide sağlanacak olan bu

dengelerin kalıcılığının sağlanması amaçlanmıştır. Döviz kurunu çıpa olarak

belirleyen ekonomik program, Uluslararası Para Fonu (İMF) tarafından da

stand-by anlaşmaları ile desteklenmiştir.

2000 yılı başlarında uygulamaya konulan bu ekonomik program, belirli

bir süre için ekonomide belirlilik ve istikrar sağlamıştır. Nominal faizlerin

belirlenmesinde etkili olan risk priminde azalmalar gerçekleşmiş ve nominal

faizler düşmüştür. Ancak enflasyon oranı hedeflenen ölçüde düşmemiştir.

63 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; Tüsiad Yayınları, No: 3, İstanbul, 2001, s. 11

Page 53: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Dayanıklı tüketim malları ve otomobil talebine bağlı olarak, üretim ve iç talep

tahmin edilenin aksine artmıştır.64

Yıl sonunda; gerçekleşen enflasyonun beklenen enflasyonun üzerinde

çıkması, Türk Lirasının değerinin artmasına neden olmuş ve buna bağlı olarak

nominal faizler daha da düşmüştür. İç talebin canlı olması ile birlikte ithalat

artmış, ihracatta ise Türk Lirası’nın değer kazanmasına bağlı olarak belirgin bir

duraklama gözlenmiştir. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki beklenmeyen artışlar

üretim maliyetlerini olumsuz olarak etkilemiştir. Bütün bunlara bağlı olarak;

Türkiye’nin net ihracat ve cari işlemler açığı, beklenmedik bir biçimde artmıştır.

Enflasyonu düşürmek için gereken fon gereksinimi beklenenden daha

fazla gerçekleşmiş ve programın temel direklerinden biri olan özelleştirme

programı istenen düzeyde gerçekleşmemiştir. GSYİH’nin %7.4 artmasına

rağmen net ihracat açığının yüksek çıkması ve üretim maliyetlerindeki artışlar,

öngörülen kur politikalarının sürdürülebilirliğini tartışılır hale getirmiştir. Bütün

bu gelişmeler ve diğer ekonomik belirsizlikler sonucu, 2000 yılının ikinci

yarısından itibaren uluslar arası sermaye sahipleri Türkiye’ye kuşku ile

yaklaşmaya başlamıştır.65

64 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 11 65 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 12

Page 54: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Kasım 2000’de ortaya çıkan ekonomik krizde yaşanan kısa vadeli

faizlerin ani olarak yükselmesi sonucu; hisse senedi, bono ve tahvil fiyatları

belirgin bir biçimde azalmış, yabancı yatırımcıların önemli bir kısmının TL bazlı

yatırım araçlarını terk etmeleri sonucu TCMB rezervleri 6 milyar ABD doları

civarında azalmıştır.66 Ayrıca, ticari bankaların, yıl sonu olması nedeni ile, açık

pozisyonlarını kapama çabaları, çok yüksek olan ve giderek tetiklenen döviz

talebi ile birleşmiş ve bu durum da hedeflenen kur politikasının sağlıklı bir

biçimde sürdürülebilme olanağını zora sokmuştur. Alınan geçici tedbirler ile;

Merkez Bankası rezervleri arttırılmış, döviz kuru dengelenmeye çalışılmış ve

nominal faizler, kriz ortamına göre bir miktar düşmüştür.

Ancak, alınan bu geçici tedbirler yukarıda açıklamaya çalıştığımız

sakıncaların ortadan kalkması için yeterli olmamış ve Şubat 2001’de TL bazlı

yatırım araçlarından kaçış, bankaların çok yüksek fiyatlar vererek döviz elde

etmeleri, özelleştirme hedefinin tutturulamaması, üç ay önceki krize rağmen

yapısal reformların gerçekleştirilmemesi gibi nedenler ekonomik krizin ortaya

çıkmasına neden olmuştur.Yaşanan bu olumsuz ekonomik gelişmeler sonucu, 22

Şubat 2001 tarihinde çıpa sisteminden çıkış gerçekleşmiş ve dalgalı kur

sistemine geçilmiştir.

66 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 12

Page 55: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Yeni ekonomik programın ışığı altında; Türkiye, ekonomik reform

programı hazırlayacak resmi kaynaklardan (İMF, Dünya Bankası v.b.) dış

finansman sağlama yoluna gitmiştir. Bu doğrultuda hazırlanan yeni programın

temel amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz :

- Döviz kuru rejiminin terk edilmesi sonucu ortaya çıkan

istikrarsızlığı ve güvensizliği ortadan kaldırmak.

- Yeni ve çağdaş kurumsal altyapılar oluşturmak.

- Ekonomide etkinliği arttıracak yapısal reformları gerçekleştirmek.

- Makroekonomik politikaları, enflasyonla mücadelede etkin bir

biçimde kullanmak.

- Gelir dağılımı bozukluklarını gidermek.67

Bu ekonomik programda öncelik, piyasaların yeniden işler hale

getirilebilmesine ve yapısal reformların kapsamlı bir biçimde

gerçekleştirilmesine verilmiş, enflasyonla mücadele ise biraz daha geri planda

kalmıştır. Çünkü; Türkiye’nin içinde bulunduğu borç – faiz sorunlarının aşılması

ve oturmuş finansal piyasaların sürekliliği gerçekleştiği zaman enflasyonla

mücadelenin daha kolay olacağı varsayılmıştır.

67 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 13

Page 56: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

2001 yılındaki genel ekonomik duruma bakacak olursak; kurlardaki

dalgalanmaların durulması sağlanmış, iç borç stoku çevrilebilir hale gelmiş,

nominal faizlerde düşüş sağlanmıştır. Ancak, yaşanan ekonomik krizin çok etkili

olması ve ekonomideki uzun dönem etkileri nedeni ile işsizlik haddi, enflasyon

oranı, net ihracat dengesi v.b. makroekonomik göstergeler, bir önceki yıla oranla

daha yüksek bir biçimde gerçekleşmiştir.

22 Şubat 2001 krizinden sonra ekonomi aşırı belirsizlik ve

makroekonomik fiyatlardaki aşırı dalgalanmalar sonucunda cumhuriyet

döneminden bu yana görülmemiş bir daralma sürecine girmiş, istihdam kayıpları

ile reel ücretlerdeki düşüşler belirgin bir biçimde ortaya çıkmış, şirket

sermayeleri de reel anlamda erimiştir. Bankacılık reformu süresince uygulanan

popülist politikalar ve bankalarda yaşanan yolsuzluklar sonucu büyük açıklar

meydana gelmiş ve kamu borç stoku/GSMH oranı % 100’lere kadar ulaşmıştır.

TEFE bazında 2000 yılının sonunda % 33’lere kadar gerileyen fiyat artışları,

2001 % 95 civarında gerçekleşmiştir. Büyüme hızı ise % -9.4 olarak

gerçekleşmiştir.68

IV .4 – Reel Sektördeki Ekonomik Gelişmeler :

68 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 14

Page 57: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Kasım 2000 ve Şubat 2001 tarihlerinde gerçekleşen ekonomik krizlerin

etkisi ile Türkiye ekonomisi tarihinin en büyük daralmasını yaşamıştır.

31.03.2002 tarihinde açıklanan Milli Gelir verilerine göre, GSMH bir önceki

yılın aynı dönemine göre % 12.3, GSYİH ise % 10.3 oranında küçülmüştür.

GSMH’deki daralma % 9.4, GSYİH’deki daralma ise %7.4 olarak

gerçekleşmiştir. İmalat sanayi de bu daralmadan payını almıştır. Buradaki

küçülme ise % 8.4 oranındadır.69

2000 yılında % 9.8 oranında artan yurtiçi talep, 2001 yılının birinci,

ikinci, üçüncü ve dördüncü üçaylık dönemlerinde sırasıyla % 10.7, % 23.5, %

17.1 ve % 16 oranlarında azalmıştır. 2001 yılına ilişkin yıllık yurtiçi talepteki

azalma ise % 13.3 olarak gerçekleşmiştir.

Şubat 2001 krizinin sonucunda ortaya çıkan belirsizlik ortamıyla yükselen

işsizlik ve düşen reel ücretlere bağlı olarak özel tüketimde ciddi azalmalar

meydana gelmiştir. Bu azalmalar sırası ile birinci çeyrekte % 2.5, ikinci çeyrekte

% 11.5, üçüncü çeyrekte 9.7 ve dördüncü çeyrekte % 11.7’dir. Özel tüketim

harcamaları yıllık bazda ise 2001 yılında % 9 oranında azalmıştır. Özel sabit

sermaye yatırımlarında da 2001 yılında, 2000 yılına göre ciddi azalmalar

meydana gelmiştir. Bu azalmalar da sırası ile birinci çeyrekte % 14.4, ikinci

çeyrekte % 32.1, üçüncü çeyrekte %41.5, dördüncü çeyrekte ise % 50.2’dir.

69 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 19

Page 58: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Sabit sermaye yatırımlarındaki yıllık bazdaki azalma ise % 35.1 oranında

gerçekleşmiştir. Özel sabit sermaye yatırımlarındaki bu azalmalar doğal olarak

üretim kapasitesindeki ve miktarlarındaki artışlara engel olmuştur.70 Sanayi

üretim rakamlarını inceleyecek olursak, 2000 yılına göre % 8.6’lık bir küçülme

söz konusudur.

IV.5 – Reel Sektörde Ortaya Çıkan Ortak Sorunlar :

Genel olarak reel sektörün sıkıntıları incelendiğinde, iki temel kategori

ortaya çıkmaktadır.71 Bu sorunlar :

1 – Konjonktürel Sorunlar

2 – Yapısal Sorunlar,

şeklinde ortaya çıkmıştır. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden sonra

konjonktürel sorunların ağırlık kazandığı görülmüştür. Ancak konjonktürel

sorunları, yapı itibari ile esas olarak zorlaştıran yapısal sorunlardır. Nitekim;

1980’li yılların ikinci yarısından itibaren biriken kamu kesimi açıkları ve bu

açıkların kamu kesimi bankalarının bilançolarında gizlenen boyutu, finansal

kesimin yapısal sorunlarının yoğunlaşmasında önemli rol oynamıştır. Sektörlerin 70 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 19 71 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 22

Page 59: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

belirlemelerine göre, reel kesimdeki başlıca ortak sorunlar şu şekilde

sıralanmaktadır :72

- Yaşanan krizler nedeni ile Türkiye genelinde önemli ölçüde bir

talep daralması meydana gelmiştir. Ayrıca, finansal sistemin aksaması nedeni ile

döviz kurundan sağlanan rekabet avantajı istenen biçimde

değerlendirilememiştir.

- Reel kesim şirketlerinde iyi yönetim, kurumsallaşma, şeffaflık,

adillik, denetlenebilirlik, ve sorumluluk konuları ile ilgili sorun ve şikayetler,

ortak sorunlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.

- Mali krizler sonucunda bankacılık sektöründe ortaya çıkan güven

sorunu nedeni ile kredi olanaklarının ciddi ölçüde daralması, akreditif, teminat

mektubu ve benzeri bankacılık hizmetlerinin durma noktasına gelmesi

ekonominin bütününü etkilediği gibi imalat sanayiinde faaliyet gösteren

firmaları olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir.

- Şubat ekonomik krizi sonrası, döviz kurunun serbest dalgalanmaya

bırakılması Türk lirasının hızla değer kaybı sonucunu beraberinde getirmiş,

oluşan belirsizlik ortamı nedeni ile fiyat belirsizlikleri, tahsilat sorunları ve ithal

ara malı kullanan sektörlerde yüksek maliyet artışları ve ikmal sorunları ortaya

çıkmıştır.

72 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 - 2”; a.g.e., s. 23

Page 60: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- Uygulanmakta olan kur çıpasına dayalı ekonomik istikrar

programının hedefleri ile tutarlı olarak bağlanan uzun dönemli kontratların

yerine getirilmesinde önemli sorunlar ortaya çıkmıştır. Yaygın bir biçimde

kontrat iptalleri ve ödeme problemleri yaşanmıştır. Bu durumun, reel sektör

temsilcileri ile yapılan temaslarda hala devam ettiği beyan edilmektedir.

- Finansal sektör ile reel sektör arasında borç – alacak ilişkilerinin

yeniden yapılandırılabilmesi için gerekli kurumsal düzenlemelerin yapılmaması

veya gecikmesi, ülke ekonomisinin krizden çıkmasını geciktirmiştir.

- Kriz sonrası aksayan rutin işlemlerin yeniden yapılabilmesi

sevindirici olmakla birlikte, finansal kesimden reel kesime normal kredi akışı

başlayamamış, bu durum da sermayeleri eriyen şirketleri güç durumda

bırakmıştır.

- Ortak olan diğer sorunlar ise; ihracatta KDV geri ödeme süresinin

uzunluğu, genel olarak ortaya çıkan teşvik ihtiyacı, maliyeti yükseltip rekabet

gücünü düşüren yüksek vergi oranları ve ithal mallara karşı koruma ve haksız

rekabeti önleme düzenlemelerindeki eksiklikler ve gecikmeler olarak

belirtilebilir.

IV.6 – Genel Olarak Sektörlerdeki Gelişmeler :

Türkiye’deki bankalarca veya yurtdışı kaynaklarca, reel sektöre

kullandırılan kredilere bakacak olursak, 31 Aralık 2002 tarihi itibari ile toplam

kredi kullanımı 92,5 trilyon TL’dir. Bu kredinin % 53’ü nakit, % 39.2’si nakit

Page 61: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

dışı ve % 7.8’i de tasfiye olunacak kredilerden oluşmaktadır. Toplam kredi

kullanımında en yüksek paya sahip olan sektör % 50.1’lik pay ile imalat

sanayiidir. Tablo 3’te, son 5 yılda Türkiye’deki sektörlerin, bankalardan veya

diğer kredi kuruluşlarından elde ettikleri krediler oransal (%) olarak

görülmektedir :73

Tablo 3 : Sektörlerin elde ettiği kredi oranları (%)

İmalat 50.0 Ticaret 9.5 Elektronik/Haberleşme 9.3 İnşaat 8.5 Taşıma 6.1 Emlak Komisyonculuğu 5.8 Finansal Aracılık 5.2 Diğer 5.5 Toplam 100.0

Kaynak : www.tcmb.gov.tr

Türkiye’deki belli başlı sektörleri, bu sektörlere verilen krediler açısından inceleyecek

olursak, tutar ve oran olarak en büyük payın “imalat sektörü” ne ait olduğunu görürüz.

Tablodan da görülebileceği gibi imalat sektörü, Türk reel kesiminin elde ettiği kredilerden

aslan payını almaktadır. Özellikle son beş yıl verilerini inceleyecek olursak; imalat

sektörünün diğer sektörlere göre açık bir farkla önde olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Yine

elde edilen krediler oransal olarak incelenecek olursa, imalat sektörü içindeki en yüksek payı

da “tekstil ve tekstil ürünleri imalatı” sektörü almaktadır. Bu bakımdan, bu sektörün ekonomi

ve verimlilik açısından iyi durumda olması, Türk reel kesimi ve Türkiye ekonomisi açısından

oldukça önemlidir. 1997 yılında ortaya çıkan ve dünya ekonomisini olumsuz yönde etkileyen

Asya Ülkeleri Ekonomik Krizi ve Türkiye ekonomisinde birçok olumsuzlukları beraberinde

73 www.tcmb.gov.tr

Page 62: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

getiren Kasım 2000 ve Şubat 2001 Ekonomik Krizleri şüphesiz, ülkemizdeki tekstil

sektörünü, istihdam ve yatırım olanaklarını ve ihracat – ithalat paylarını olumsuz yönde

etkilemiştir. Buna rağmen tekstil sektörü, kredi piyasalarında hala en yüksek payı almaktadır.

Tablo 4’te, 1999 – 2003 yılları arasında tekstil ve tekstil ürünleri sektörünün, bankalar ve

kredi kurumlarından elde ettikleri kredilerin, tüm reel sektöre verilen kedilere oranı

görülmektedir :74

Tablo 4 : Tekstil ve tekstil ürünleri sektörünün, bankalar ve kredi kurumlarından elde ettikleri kredilerin, tüm reel sektöre verilen kedilere oranı (1999 – 2003)

Yıllar Sektörün elde ettiği kredilerin oranı (%) 1999 15,7 2000 13,9 2001 12,6 2002 11,5 2003 11,2

Kaynak : www.tcmb.gov.tr

Tabloda da görüldüğü gibi, tekstil sektörünün elde ettiği kredilerin oranında 1999’dan, 2003’e doğru bir düşüş gerçekleşmiştir. Bu durumun en önemli nedeni; tekstil sektörünün gelişmiş olduğu diğer ülkelerdeki işçilik ücretlerinin, ülkemize göre daha düşük olması, 2000 ve 2001’deki ekonomik krizler ve 2005 yılında bu sektörde oldukça iyi durumda olan Çin Halk Cumhuriyeti üzerindeki kotaların kaldırılacak olması, teknoloji sorunları gibi nedenler ile sektörde gerçekleşmiş olan daralmadır. Ancak; sektörün elde ettiği kredilerdeki daralma nedenleri sadece bu kadar değildir. Yaşanan Asya krizlerinin etkisi ve Çin üzerindeki kotaların 2005’te kalkacak olması nedeni ile tekstil sektöründe dünya çapında da bir durgunluk yaşanmaktadır. Ayrıca özellikle son iki yılda ülkemizde birçok yeni iş alanı ve sektör ortaya çıkmış ve bu nedenle sektörlerin elde ettiği kredilerde bölünmeler gerçekleşmiştir.

Toptan ve perakende ticaret sektörünü inceleyecek olursak; sektörün son birkaç yılda yaşadığı ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin aynı dönemlerdeki ekonomik koşulları ile paralellik göstermektedir. Tablo 5’te, ticaret sektörüne ilişkin büyüme oranları 2000 – 2002 dönemi itibari ile verilmektedir :75

Tablo 5 : Ticaret sektörüne ilişkin büyüme oranları (2000 – 2002)

Yıllar Büyüme Oranları (%)

2000 %11.1

74 www.tcmb.gov.tr 75 DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, Temel Ekonomik Göstergeler Raporu, Ekim, 2003

Page 63: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

2001 - %12.8

2002 %12.8

Kaynak : DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, Temel Ekonomik Göstergeler Raporu, Ekim, 2003

Tabloyu inceleyecek olursak; 2000 yılında sektörde ciddi bir canlanma yaşanmıştır. Bu durumun ortaya çıkmasındaki başlıca etkenler; sabit kur sistemi uygulaması ile döviz/TL kurlarının o dönem için istikrar kazanması ve buna bağlı olarak da faiz hadlerinin düşmesinin etkisi ile tüketim ve yatırım harcamalarının artmasıdır. Ancak; Kasım 2000 ve Şubat 2001 tarihlerinde yaşanan mali krizlerin etkisi ile 2001 yılında faiz oranları ciddi bir biçimde yükselmiş, TL değer kaybetmiş ve sektör firmaları bu durumun etkisi ile ciddi kur riskleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Belirlenen yeni kur politikasının da etkisi ile sektöre verilen kedilerde daralma yaşanmıştır. 2001 yılındaki % 12.8’lik küçülmenin başlıca sebepleri bunlardır. 2002 yılında ise yeni ekonomik politikaların sonucu olarak TL reel olarak değer kazanmış ve bu da iç talebi canlandırmıştır. Sektöre verilen kredilerde de, bu duruma bağlı olarak bir toparlanma vardır. 2002 yılında sektörde gerçekleşen % 12.8’lik büyüme de bu durumun bir yansımasıdır.

Hizmet sektörüne değinmek gerekirse; bu ana sektör içinde milli gelirdeki payı en yüksek olan sektör, turizm sektörüdür. Turizm sektörünü inceleyecek olursak; elde edilen yıllık gelir ve krediler bakımından Türkiye’deki en önemli sektörlerden biridir. 2000 ve 2001 yıllarında gerçekleşen ekonomik krizler, Türkiye’nin bulunduğu bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve global bazdaki terör olaylarına rağmen turizm sektörü, Türkiye’de en hızlı biçimde büyüyen sektörlerden biridir. Özellikle son 30 yılda turizm gelirlerinin, milli gelire oranında ciddi bir artış vardır. Tablo 6’da; 1970 – 2000 yılları itibariyle Türk turizm sektörü gelirlerinin, GSMH içindeki payı yer almaktadır :76

Tablo 6 : 1970 – 2000 yılları itibariyle Türk turizm sektörü gelirlerinin, GSMH içindeki payı

Yıllar Turizm Gelirlerinin GSMH İçindeki Payı (%)

1970 0.5

1980 0.6

1990 2.1

1991 1.8

1992 2.4

1993 2.2

1994 3.3

1995 3.0

1996 3.2

1997 4.2

76 ŞAHİNÖZ, Ahmet; “Türkiye Ekonomisi, Sektörel Analiz”, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 203

Page 64: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

1998 3.8

1999 2.8

2000 3.8

Kaynak : ŞAHİNÖZ, Ahmet; “Türkiye Ekonomisi, Sektörel Analiz”, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 203

Tabloda da görüldüğü gibi, ilgili yıllar itibari ile Türk turizm sektöründe ciddi bir büyüme gerçekleşmiş ve turizm sektörünün, milli gelir içindeki payı oldukça artmıştır. Tabloyu inceleyecek olursak; 1999 yılında turizm gelirlerinin, milli gelire oranında ciddi bir gerileme meydana gelmiştir. Bu durum, terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirildiği, ardından özellikle AB ülkeleri ile siyasi bunalımların yaşandığı ve Türkiye sınırları içinde terörist eylemlerin yaşandığı dönemde gerçekleşmiştir. Önümüzdeki yıllarda da özellikle Ortadoğu krizi gibi siyasi bunalımlardan ortaya çıkması muhtemel olan sorunların, Türk turizm gelirlerini olumsuz olarak etkileyebilmesi mümkündür.

Türkiye reel kesimindeki en önemli sektörlerden biri de inşaat sektörüdür. Çünkü; inşaat sektörünün, Türkiye’nin toplam harcamaları içindeki payı % 50 civarındadır. İnşaat sektörünün, GSMH içindeki payı ise yaklaşık % 5’tir.77 Tablo 7’de, inşaat sektörünün 1999 – 2003 döneminde banka ve kredi kuruluşlarından elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı görülmektedir :78

Tablo 7 : İnşaat sektörünün 1999 – 2003 döneminde banka ve kredi kuruluşlarından elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı

Yıllar Sektörün elde ettiği kredilerin oranı (%)

1999 %9,5

2000 %8,7

2001 %7,8

2002 %7,2

2003 %6,3

Kaynak : www.tcmb.gov.tr

Toplam harcamalar içindeki payı ve elde ettiği kredi oranı bu kader yüksekken, milli gelir içindeki payının nispeten oldukça düşük olması, inşaat sektörünün durumunun iyi olmadığını göstermektedir. Tablodaki verileri inceleyecek olursak, 1999 – 2003 dönemi itibari ile inşaat sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranının giderek

77 “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2002 – 2”, Tüsiad Yayınları, No : 3, İstanbul, 2002, s. 123 78 www.tcmb.gov.tr

Page 65: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

azalmakta olduğunu görmekteyiz. Bu durum da, inşaat sektöründe – özellikle de 2000 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerin etkisi ile – bir daralma olduğunu göstermektedir.

Haberleşme sektörü de, büyüklük ve elde ettiği krediler bakımından Türkiye’deki en önemli sektörlerden biridir. Bilgi ve iletişim

sektöründeki olağanüstü gelişmeler, mal ve finans piyasalarının ülke sınırlarını aşarak dünyaya açılmasına imkan vermektedir. Klasik

kalkınma modellerinin yerini, bilgi kaynaklarını elinde bulundurmaya dayalı farklı bir gelişme modeli alırken, gelişmiş ülkelerin

ekonomileri giderek daha "bilgi yoğun" olmakta, "sermaye ve emek yoğunluğu" azalmaktadır. Kısaca ses, görüntü ve veri aktarımının

gerçekleştirildiği bir sektör olarak tanımlanabilen haberleşme sektörü uluslararası arenada teknolojik gelişmelerin en fazla etkilediği

sektörler arasındadır.79

İlerleyen teknoloji ve artan rekabet koşullarının ulusal haberleşme işletmecilerini

sektör dinamikleri dışına itmesi sebebiyle başlayan özelleştirme akımı bugün ülkemiz dışında,

Dünyada büyük ölçüde tamamlanmış bulunmaktadır. Bu süreç içerisinde sektör, hem

globalleşme adı altında büyük işletmecilerin kendi ülke sınırlarının dışına çıkarak daha geniş

bir yayılma politikası izlemelerine, hem de daha küçük çaplı yeni işletmelerin belirli

hizmetlere yoğunlaşmak suretiyle piyasaya girmelerine tanık olmuştur.

Ülkemizde yaşanmış olan 1994, 2000 ve 2001 ekonomik krizlerine rağmen haberleşme sektörü istikrarlı bir biçimde büyüyen sektörlerden biridir. Özellikle 90’lı yılların ortalarından itibaren mobil telefon sektörünün gelişmesi bu durumda oldukça etkili olmuştur. 2000 yılında mobil hat sayısı 20 milyonu aşmıştır ve 2005’te 40 milyon kişiye ulaşması beklenmektedir. Haberleşme sektöründeki yabancı sermaye oranı 1996’da %30’ken, 2001 yılında % 42’lere ulaşmıştır.80 Bu durum göstermektedir ki, haberleşme sektörünün, Türkiye’ye yabancı sermaye girişindeki katkısı oldukça büyüktür. 1980’li yıllarda ve 90’lı yılların ilk yarısında toplam krediler içindeki payı oldukça düşük olmasına rağmen, haberleşme sektörünün toplam krediler içinde aldığı pay son 5 yılda % 5’i aşmıştır.81 Bu durum da sektördeki istikrarlı büyümenin ve yatırım artışının bir kanıtıdır.

Son dönemlerde, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelerin reel sektör

üzerindeki etkilerinin oldukça olumsuz bir biçimde ortaya çıktığı ve ciddi izler

bırakacağı öngörülmektedir. Yakın geçmiş itibari ile, 1994 krizi sonrası ortaya

79 SAFEL; Ruhan, “Sektör Araştırmaları Serisi No:25”, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O., Planlama ve İktisadi Araştırmalar Grubu, 2001, s. 4 80 SAFEL; a.g.e., s. 19 81 www.tbb.gen.tr

Page 66: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

çıkan global krizler ve Kocaeli ve Düzce depremlerinden sonra son dönemde

yaşanan Kasım 2000 ve Şubat 2001 ekonomik krizleri; Türkiye ekonomisini bir

belirsizlik ortamına sokmuş, yapısal reformlar için çaba göstermekte olan reel

sektör, konjonktürel sorunlarla da mücadele etmek zorunda bırakılmıştır.

Günümüzde, ekonomik krizlerin üzerinden yaklaşık olarak 2.5 yıl geçmiş

olmasına rağmen reel sektörde ve istihdam olanaklarında gerektiği kadar bir

canlanma meydana gelmemiştir. Enflasyon oranı 2003 temmuz ayı itibari ile %

30’ların altına inmesine ve işsizlik haddinin ise % 10 seviyelerine gelmesine

rağmen; döviz kurunda ortaya çıkabilecek potansiyel dalgalanmalar, gerek

sermaye sahipleri gerekse hanehalkını oluşturan küçük yatırımcıların üretim

sektöründe faaliyet göstererek risk alma yerine finansal piyasalardan garantili

kazanç elde etmeyi tercih etmeleri, bazı sektörlerin durumunun sadece Türkiye

ekonomisinde değil, Avrupa Birliği ve Dünya ekonomileri baz alındığında da

çok iyi durumda olmaması ve 2003 yılı başında patlak veren Irak Savaşı’nın

önümüzdeki dönemde ortaya çıkarabileceği muhtemel belirsizlikler gibi

nedenlerden dolayı, gerektiği kadar sabit sermaye ve üretim yatırımları

gerçekleştirilememektedir.

Page 67: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

BÖLÜM V – SEKTÖR KREDİLERİ ve KAPASİTE KULLANIM ORANLARI KULLANILARAK SEKTÖR ANALİZLERİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ :

Çalışmanın bu bölümünde; 1999 – 2003 yıllarında Türkiye’nin belli başlı sektörlerinin elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile yine aynı döneme ait imalat sektörü kapasite kullanım oranları kullanılarak, ekonometrik bir sektör analizi gerçekleştirilecektir. Bu analiz gerçekleştirilirken, “Çoklu Regresyon Analizi” analiz yöntemi olarak kullanılacaktır. 1999 – 2003 yılları arasında her bir sektörün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile aynı döneme ait kapasite kullanım oranları arasında bir ilişki kurulacak ve bu ilişkinin ekonometrik açıdan nasıl bir niteliğe sahip olduğu araştırılacaktır. Burada oranların kullanılmasındaki temel amaç, analizde ortaya çıkacak olan serileri trend niteliğinden arındırıp, durağan hale getirmektir. Modelde; 1999 – 2003 dönemi itibariyle Türkiye’nin belli başlı 10 sektörünün elde ettiği kredilerin ayrı ayrı olarak toplam kredilere üçer aylık oranı bağımsız değişkenler, yine aynı döneme ait olan imalat sektörü üçer aylık kapasite kullanım oranları bağımlı değişken olarak kullanılacaktır.

V.1 – Modelin Oluşturulması ve Regresyon Çıktısının Elde Edilmesi :

Tablo 8 ve 9’da sırası ile; 1999 – 2003 dönemi itibariyle Türkiye’nin belli başlı 10

sektörünün elde ettiği kredilerin ayrı ayrı olarak toplam kredilere üçer aylık oranı ile, yine

aynı döneme ait olan imalat sektörü üçer aylık kapasite kullanım oranları verilmektedir :82

Tablo 8 : 1999 – 2003 dönemi itibariyle Türkiye’nin belli başlı 10 sektörünün elde ettiği kredilerin ayrı ayrı olarak toplam kredilere üçer aylık oranı (%)

Dönemler Tekstil Top. Tic. G,M,T İnşaat Metal Ana Fin. Arc. T,D,H Turizm Kimya Elk. O. A.1999-1 16,46% 11,43% 10,67% 8,90% 6,40% 4,27% 3,60% 3,30% 3,63% 3,20% 1999-2 15,73% 13,20% 10,13% 9,47% 5,37% 4,30% 3,47% 3,43% 3,70% 3,43% 1999-3 15,47% 12,40% 11,20% 9,83% 5,30% 4,47% 3,60% 3,57% 3,27% 3,57% 82 www.tcmb.gov.tr

Page 68: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

1999-4 15,13% 12,93% 11,43% 9,73% 5,10% 4,27% 3,47% 3,37% 3,13% 3,77% 2000-1 14,37% 12,40% 11,10% 9,07% 5,23% 3,90% 5,23% 3,20% 3,17% 3,70% 2000-2 14,23% 12,77% 10,77% 8,80% 5,13% 3,93% 5,40% 3,07% 3,17% 3,43% 2000-3 13,63% 13,33% 11% 8,67% 4,67% 3,87% 4,97% 2,90% 3,03% 3,43% 2000-4 13,27% 13,37% 9,37% 8,00% 4,33% 3,97% 5,17% 2,97% 3% 3,73% 2001-1 13,70% 10,17% 9,10% 7,70% 4,33% 4,47% 6,70% 2,47% 3,27% 2,80% 2001-2 12,87% 10,67% 8% 8,03% 4,73% 3,80% 7,40% 2,43% 3,40% 3,00% 2001-3 12,37% 10,33% 7,57% 7,73% 4,93% 3,80% 8,13% 2,37% 3,27% 3,07% 2001-4 11,63% 9,90% 7,30% 7,80% 5,43% 3,33% 8,27% 2,27% 3,10% 3,00% 2002-1 11,70% 10,03% 7,77% 7,33% 4,97% 3,33% 8,20% 2,23% 3,20% 2,90% 2002-2 11,80% 10,40% 7,20% 7,10% 4,97% 3,27% 7,00% 2,37% 3,37% 2,60% 2002-3 11,13% 8,90% 7,17% 7,27% 4,90% 3,43% 7,17% 2,27% 3,63% 2,40% 2002-4 11,33% 9,13% 7,37% 7,13% 4,60% 3,87% 7,07% 2,13% 3,67% 2,13% 2003-1 11,50% 9,30% 6,50% 7,00% 4,57% 4,97% 7,07% 2,17% 3,60% 2,03% 2003-2 11,03% 9,10% 6,73% 6,27% 4,37% 5,60% 6,43% 2,10% 3,47% 1,90% 2003-3 11,17% 9,07% 6,80% 6,03% 4,23% 5,37% 6,80% 2,00% 3,23% 1,87% 2003-4 10,93% 9,40% 6,80% 5,70% 4,10% 5,30% 6,70% 2,07% 3,03% 1,73%

Kaynak : www.tcmb.gov.tr 1999 – 2003 dönemindeki, imalat sektörü üçer aylık kapasite kullanım oranları ise şu

şekildedir :83

Tablo 9 : 1999 – 2003 dönemindeki, imalat sektörü üçer aylık kapasite kullanım oranları

Dönemler Kapasite Kullanım Oranları Dönemler Kapasite Kullanım Oranları1999-1 69,90% 2001-3 71,10% 1999-2 75,80% 2001-4 72,80% 1999-3 71,80% 2002-1 73,80% 1999-4 72,00% 2002-2 75,90% 2000-1 72,70% 2002-3 77,10% 2000-2 76,30% 2002-4 74,90% 2000-3 76,70% 2003-1 74,80% 2000-4 78,20% 2003-2 78,00% 2001-1 69,80% 2003-3 80,90% 2001-2 69,90% 2003-4 79,70% Kaynak : DİE, Aylık İstatistik Bülteni, Ocak, 2004, s. 51

Kullandığımız modelin aşamaları ise şu şekilde sıralanmaktadır :84

1 – X veri matrisi oluşturulur.

2 – XT * X matrisi elde edilir.

83 DİE, Aylık İstatistik Bülteni, Ocak, 2004, s. 51 84 AĞLI; Esen, “İşletme ve İktisat Uygulamalı Matematik – 1. Cilt”, Anı Yayıncılık, Genişletilmiş 4. Baskı, Ankara, 1997, s. 230

Page 69: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

3 – (XT * X)-1 matrisi elde edilir.

4 – XT* Y matrisi elde edilir.

5 – B = ( XT * X)-1 * XT * Y formülü ile modelin denklemi elde edilir ve katsayılara ulaşılır.

Tüm aşamalar gerçekleştirildikten sonra, ortaya çıkan regresyon çıktı tablosu şu şekildedir :

Tablo 10 : Regresyon Çıktı Tablosu

Değişken Katsayı Standart Hata t-İstatistiği p - değeri Tekstil -3.056397 0.999266 -3.058642 0.0136

Top. Tic. 2.214761 0.967542 2.289060 0.0478 G,M,T, 0.505458 0.976877 0.517422 0.6173 İnşaat -2.884706 1.686685 -1.710282 0.1214

Metal Ana 1.236156 1.523020 0.811648 0.4379 Fin. Arc. 0.107995 1.303290 0.082863 0.9358 T,D,H, -0.776798 1.240830 -0.626031 0.5468 Turizm 5.853433 6.170519 0.948613 0.3676 Kimya 1.859528 3.533713 0.526225 0.6115

Elk. O. A. -2.550546 3.531142 -0.722301 0.4885 Sabit Değişken 92.43012 26.31526 3.512415 0.0066

R2 0.878345 Düzeltilmiş R2 0.743172 F – İstatistiği 6.497951 Olasılıklı F – İstatistiği 0.004782 Hata Kareleri Toplamı

25.37602 Regresyon Standart Hatası 1.679154

V.2 – Regresyon Çıktı Tablosundaki Sonuçların Analizi ve Değişkenlerin Ayrı Yorumu :

Değişkenler ile ilgili katsayıları yorumlarken; ilk olarak her bir değişken ile ilgili katsayı ; daha sonra da yine her bir değişken için t – istatistikleri ve olasılıklar yorumlanacaktır. T istatistiklerini yorumlamak için iki yol vardır :85

1 – I t – hesaplaması I > I t tablo değeri I ise, H0 yani boş hipotez reddedilir ve bulunan sonuç anlamlı olarak kabul edilir.

2 - Değişkenin olasılık değeri, 0.05’ten büyük bir değer alırsa (%5 hata payı ile); H0 yani boş hipotez kabul edilir ve bulunan sonuç anlamsız olarak değerlendirilir.

H0 : Bi = 0 (i = 1,…,11)

H1 : Bi ≠ 0 (i = 1,…,11)

85 GREENE; William H., “Econometric Analysis”, Mc Millian Publishing Company, Second Edition, New York, 1993, s. 59

Page 70: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Buna göre, modelin değişkenlerinin ayrı ayrı yorumlanması şu şekilde olacaktır :

“Tekstil ve tekstil ürünleri” Değişkeni : “Tekstil ve tekstil ürünleri”

sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım

oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken

“tekstil ve tekstil ürünleri” sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim artması halinde,

imalat sektörü kapasite kullanım oranı 3.056397 birim azalacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 3.058642,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır.86 Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.0136’dır. Olasılık değeri % 0.05’ten küçük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden büyük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 reddedilir ve değişken için

elde edilen katsayı sonucu anlamlıdır.

“Toptan ve Perakende Ticaret” değişkeni : “Toptan ve Perakende

Ticaret” sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite

kullanım oranı arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler

değişmezken “toptan ve perakende ticaret” sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim

artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım oranı 2.214761 birim artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 2.289060,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.0478’dir. Olasılık değeri % 0.05’ten küçük olduğu için ve t değerinin mutlak

86 AKDENİZ, Fikri; “Olasılık ve İstatistik”, Çukurova Üniversitesi Yayınları, No : 05, Adana, 1998, s. 535 (t20-11,

0.05/2 = 2.262 değeri bütün bağımsız değişkenler için geçerlidir ve t tablosu değeridir.)

Page 71: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

değeri, t tablo değerinden büyük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 reddedilir ve değişken için

elde edilen katsayı sonucu anlamlıdır.

“Gıda, Meşrubat ve Tütün” değişkeni : “Gıda, meşrubat ve tütün”

sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım

oranı arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken

“gıda, meşrubat ve tütün” sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim artması halinde, imalat

sektörü kapasite kullanım oranı 0.505458 birim artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.517422,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.6173’tür. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

“İnşaat” değişkeni : İnşaat sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere

oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Buna

göre; diğer bütün değişkenler değişmezken “inşaat” sektörünün elde ettiği kredi oranının 1

birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım oranı 2.884706 birim azalacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 1.710282,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.1214’tür. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

Page 72: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

“Metal Ana Sanayii” değişkeni : “Metal ana sanayii” sektörünün elde ettiği

kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı arasında doğru

yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken “metal ana sanayii”

sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım

oranı 1.236156 birim artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.811648,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri(p –

değeri) ise 0.4379’dur. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

“Finansal Aracılık” değişkeni : “Finansal Aracılık” sektörünün elde ettiği

kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı arasında doğru

yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken “finansal aracılık”

sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım

oranı 0.107995 birim artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.082863,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.9358’dir. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

Page 73: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

“Taşımacılık, Depolama ve Haberleşme” Değişkeni : “Taşımacılık,

depolama ve haberleşme” sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat

sektörü kapasite kullanım oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün

değişkenler değişmezken “taşımacılık, depolama ve haberleşme” sektörünün elde ettiği kredi

oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım oranı 0.776798 birim

azalacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.626031,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.5468’dir. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

“Turizm” Değişkeni : “Turizm” sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam

kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı arasında doğru yönlü bir ilişki

vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken “turizm” sektörünün elde ettiği kredi

oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım oranı 5.853433 birim

artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.948613,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.3676’dır. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

Page 74: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

“Kimya” Değişkeni : “Kimya ve Kimya Ürünleri” sektörünün elde ettiği

kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat sektörü kapasite kullanım oranı arasında doğru

yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün değişkenler değişmezken “kimya ve kimya

ürünleri” sektörünün elde ettiği kredi oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite

kullanım oranı 1.859558 birim artacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.526225,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.6115’tir. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

“Elektrik ve Elektrikli Optik Aletler” Değişkeni : “Elektrik ve

Elektrikli Optik Aletler” sektörünün elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile imalat

sektörü kapasite kullanım oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Buna göre; diğer bütün

değişkenler değişmezken “elektrik ve elektrikli optik aletler” sektörünün elde ettiği kredi

oranının 1 birim artması halinde, imalat sektörü kapasite kullanım oranı 2.550546 birim

azalacaktır.

T – istatistiğine bakacak olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 0.722301,

değişkenin tablo değeri ise; t20-11, 0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p –

değeri) ise 0.4885’tir. Olasılık değeri % 0.05’ten büyük olduğu için ve t değerinin mutlak

değeri, t tablo değerinden küçük olduğu için, % 5 hata payı ile H0 kabul edilir ve değişken

için elde edilen katsayı sonucu anlamsızdır.

Page 75: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Modelin Sabit Değişkeni : Diğer bütün değişkenler değeri 0 iken; imalat

sektörü kapasite kullanım oranı 92.430120 değerini alacaktır. T – istatistiğine bakacak

olursak; değişkenin t değerinin mutlak değeri 3.512415, değişkenin tablo değeri ise; t20-11,

0.05/2 = 2.262 değerini almaktadır. Olasılık değeri (p – değeri) ise 0.0066’dır. Olasılık değeri

% 0.05’ten küçük olduğu için ve t değerinin mutlak değeri, t tablo değerinden büyük olduğu

için, % 5 hata payı ile H0 reddedilir ve değişken için elde edilen katsayı sonucu anlamlıdır.

Katsayıların ayrı ayrı yorumlanması ile, imalat sektörü kapasite kullanım oranı

arasındaki ilişki ve anlamlılık açısından şu şekilde bir sonuca varılır :

Tablo 11 : Katsayıların ayrı ayrı yorumlanması ile, imalat sektörü kapasite kullanım oranı ile ilişki ve anlamlılık düzeyi Değişken Bağımlı Değişken ile İlişki Anlamlılık Tekstil ve Tekstil Ürünleri Sanayii Ters Yönlü Anlamlı Toptan ve Perakende Ticaret Doğru Yönlü Anlamlı Gıda, Meşrubat ve Tütün Sanayii Doğru Yönlü Anlamsız İnşaat Ters Yönlü Anlamsız Metal Ana Sanayii Doğru Yönlü Anlamsız Finansal Aracılık Doğru Yönlü Anlamsız Taşımacılık, Depolama ve Haberleşme Ters Yönlü Anlamsız Turizm Doğru Yönlü Anlamsız Kimya Sanayii Doğru Yönlü Anlamsız Elektrik ve Elektrikli Optik Aletler Sanayii Ters Yönlü Anlamsız Sabit Değişken Doğru Yönlü Anlamlı

V.3 – Modelin Bütüncül Olarak Test Edilmesi ve Genel Yorumu :

Modelin bütüncül olarak test edilmesi ve yorumlanabilmesi için, modelin R2,

düzeltilmiş R2, F istatistik değerlerine ihtiyaç vardır. Bu veriler de; model değişkenlerinin ayrı

ayrı yorumlanmasında kullanılan veriler gibi regresyon analizi çıktısı vasıtası ile elde

edilmiştir.

Page 76: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Modelin analiz edilmesi sonucu elde edilen R2 değeri; modelin, bağımlı ve bağımsız

değişkenler arasındaki ilişkiyi açıklayabilme gücüdür.87 Bir başka deyişle; bağımsız

değişkenlerin, bağımlı değişkenin ne kadarlık kısmını açıklayabildiğini gösterir ve modelde

sabit terim varsa 0 ile 1 arasında bir değer alır.88 Buna göre; modelin analiz edilmesi sonucu

R2 değeri 0.878345 olarak gerçekleşmiştir. Yani, model; bağımlı ve bağımsız değişkenler

arasındaki ilişkiyi % 87.8345 oranında açıklayabilmektedir.

Modele anlamsız bir değişken eklense bile, R2 genellikle sınırlı bir biçimde olsa da

artış gösterir. Bu eksikliği gidermek için düzeltilmiş R2 terimi kullanılır. Çünkü; modele

anlamsız bir açıklayıcı değişken eklenirse, düzeltilmiş R2 değeri azalabilir. Bu değer de

normal R2 değeri gibi 0 ile 1 arasındadır.89 Bu duruma göre; modelimizin analizi sonucunda

düzeltilmiş R2 değeri 0.743172 olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani, düzeltilmiş R2 değerine

göre; bağımsız değişkenler, bağımlı değişkeni % 74.3172 oranında açıklamaktadır.

Modelin bir bütün olarak anlamlı ya da anlamsız olduğunu anlayabilmemiz için analiz sonucu ortaya çıkan F – istatistiği sonuçlarına bakmak gerekir. Anlamlı veya anlamsızlığı test edebilmek için iki yol vardır. Buna göre;

H0 = Boş Hipotez (Bütün değişkenler 0’a eşit), model bütüncül olarak anlamsız (Sabit terim göz ardı edilir.) H1 = Alternatif Hipotez (Değişkenler 0’dan farklı), model bütüncül olarak anlamlı ise;

1 – I t değeri I > I t tablo değeri I ise H0 reddedilir ve modelin anlamlı olduğu kabul edilir.

2 – Olasılıklı F – İstatistiği değeri > 0.05 (%5 hata payı için) ise, H0 kabul edilir ve modelin

anlamlı olduğu reddedilir.

87 UYGUR, Ercan; “Ekonometride Yöntem ve Uygulama”, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 174 88 KILIÇBAY, Ahmet; “Ekonometrik Metotlar ve Araştırma”, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1975, s. 325 89 KILIÇBAY, Ahmet; “Ekonometrik Metotlar ve Araştırma”, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1975, s. 326

Page 77: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Bu duruma göre modelimizin analizi sonucu ortaya çıkan F – istatistiği değerinin

mutlak değeri 6,497951, p - değeri ise 0.004782 olarak gerçekleşmiştir. F(10,9) tablo değeri

ise 3.18’tir.90 (% 5 hata payı ile) F – Değerinin mutlak değeri, tablo değerinden büyüktür ve

olasılıklı F değeri de 0.05’ten küçüktür. Bu yüzden H0 reddedilir ve model, bir bütün olarak

anlamlıdır.

V.4 – Model Vasıtası ile Değişken Katsayılarının Öngörüsü :

Modelde “Ex – ante” öngörü yapılmıştır. “Ex – ante” öngörüde açıklayıcı

değişkenlerin öngörü dönemindeki değerleri bilinmez ve bir şekilde tahmin

edilir. Modelde öngörü yapılırken önce tüm bağımsız değişkenler için ayrı ayrı

öngörüde bulunulmuş, öngörü yapılırken arma(1,1) modelinin geçerli olduğu

varsayılmıştır.91 Daha sonra da elde edilen bağımsız değişken öngörüleri ile

bağımlı değişkenin 2004 yılı 1. çeyreği için öngörüsü elde edilmiştir. Buna göre;

bağımsız değişkenleri oluşturan belli başlı sektörlerin kredi oranları ile bağımlı

değişken olan imalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 2004 yılı 1.

çeyreğine ilişkin öngörüleri şu şekildedir :

Tablo 12 : Bağımsız değişkenleri oluşturan belli başlı sektörlerin kredi oranları ile bağımlı değişken olan imalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 2004 yılı 1. çeyreğine ilişkin öngörüleri Değişken 2004 Yılının 1. Çeyreğine İlişkin Tahmini Değer (%) Tekstil ve Tekstil Ürünleri Sanayii 10.615850 Toptan ve Perakende Ticaret 8.452103 Gıda, Meşrubat ve Tütün Sanayii 6.617331 İnşaat 5.523881

90 AKDENİZ, Fikri; “Olasılık ve İstatistik”, Çukurova Üniversitesi Yayınları, No : 05, Adana, 1998, s. 537 91 UYGUR, Ercan; “Ekonometride Yöntem ve Uygulama”, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 175

Page 78: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Metal Ana Sanayii 3.973520 Finansal Aracılık 5.336289 Taşımacılık, Depo.ve Haberleşme 6.759026 Turizm 1.960765 Kimya Sanayii 2.903741 Elektrik ve Elekt. Optik Aletler Sanayii 1.712546 İmalat Sektörü Kapasite Kullanım Oranı 78.877110

Gerçekleştirilen öngörüye göre 2004 yılının 1. çeyreğine ilişkin imalat sektörü kapasite

kullanım oranı % 78.877110 olarak gerçekleşecektir. Bu analize ait olan öngörü aralığı ise şu formül

ile elde edilir :92

“ Öngörülen Katsayı – t0.05/2, n – k * Kapkul. Standart Hata ≤ Öngörülen Katsayı ≤ Öngörülen Katsayı

+ t0.05/2, n – k * Kapkul. Standart Hata “

İlgili değerleri formülde yerine koyarsak şu sonucu elde ederiz :

“ 78.877110 – 2.262 * 2.099911 ≤ 78.877110 ≤ 78.877110 + 2.262 * 2.099911 “

“ 78.8777110 – 4.75 ≤ 78.877110 ≤ 78.8777110 + 4.75 “

“ 74.12711 ≤ 78.877110 ≤ 83.62711 “

Görüldüğü gibi 2004 yılının 1. çeyreğine ilişkin “imalat sektörü kapasite kullanım oranı yaklaşık

olarak % 78.9, bu öngörüye ilişkin aralık ise yaklaşık olarak +/- %4.75 olarak gerçekleşmiştir.

Grafik 1’de, imalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 1999 – 2004 yılı 1. çeyreği dönemine ait öngörü ve standart hata grafiği görülmektedir :

Grafik 1 : İmalat sektörü kapasite kullanım oranlarının 1999 – 2004 yılı 1. çeyreği dönemine

ait öngörü ve standart hata

92 UYGUR, Ercan; “Ekonometride Yöntem ve Uygulama”, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 175

Page 79: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

64

68

72

76

80

84

88

1999 2000 2001 2002 2003 2004

KAPKULF

SONUÇ :

Bu çalışmada, uygulamada ekonomi ve finans ile ilgili birçok önemli

konuya temel oluşturan, ancak literatürde bilimsel olarak çok fazla değinilmemiş

olan Türkiye’nin belli başlı sektörlerle ilgili temel bilgiler verilmiş ve bunlar ile

Page 80: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ilgili ekonometrik bir analiz gerçekleştirilmiştir. Bu konuları incelerken de, bu

konular ile ilgili olan ve bu çalışmanın temeli olan “kredi” kavramı üzerinde de

ayrıntılı olarak durulmuştur. Ayrıca; Türkiye sektörlerinin gelişimini, özellikle

2001 ve 2002 yıllarında olumsuz olarak etkileyen “ekonomik krizler” ve

bunların nedenleri üzerinde de ayrıntılı bir biçimde durulmuştur.

Bu tez çalışmasını kısaca özetlemek gerekirse; sektörlerimizin hemen

hemen tamamında, ekonomik krizlerden kaynaklanan ciddi finansal sorunlar ve

büyüme ile ilgili problemler mevcuttur. Ancak; bu belli başlı sektörlerin önemli

bir bölümü, krizlerin etkisinin bir nebze atlatılması ile toparlanma sürecine

girmiştir. Yine de; her sektör için, bu sektörler içinde bulunan majör firmalar,

patronlar ve özellikle de devlet tarafından ciddi önlemler alınmazsa ve getirilen

düzenlemelerin sürekliliği sağlanmazsa, ileride de benzeri problemlerin ortaya

çıkabileceği ve Türkiye ekonomisinin de bu durumdan oldukça olumsuz bir

biçimde etkilenebileceği açıktır. Özellikle; ülkemizin en önemli sektörlerinden

olan tekstil sektörü ile ilgili problemler, ülke ekonomisinin geleceğini ciddi bir

biçimde tehdit etmektedir. Çin üzerindeki kotaların 2005 yılında kalkacak

olması gerek bu sektör gerekse Türkiye ekonomisi açısından son derece olumsuz

bir gelişmedir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, Türk firmalarının sahip

oldukları ve elde etme potansiyeline sahip oldukları pazarların önemli bir

bölümünün kaybedilebileceği ve bu durumun da GSMH üzerinde son derece

olumsuz etkiler yaratacağı kesindir. Bu durumu bertaraf edebilmek için hem

Page 81: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

sektör firmalarına hem de devlete büyük görevler düşmektedir. Sektör firmaları,

özellikle 2005’e kadar büyüme ve üretimi arttırma stratejilerine önem vermeli ve

finansal yapılarını mümkün olduğu kadar geliştirmelidir. Bu önlemleri almayan

firmaların, uzun vadede ayakta kalmaları oldukça zor olacaktır. Devlet

tarafından, ticaret kanunu ile ilgili gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmesi ve

gümrük birliği anlaşmalarından doğan olumsuzlukları bertaraf edebilmesi,

sektörün ayakta durabilmesi için gereklidir.

Sektörlerin analiz edilmesi ile ilgili açıklama yapmak gerekirse; bu

bölümde 1999 – 2003 yılları arasındaki dönemde, Türkiye’nin belli başlı

sektörlerinin ayrı ayrı elde ettiği kredilerin, toplam kredilere oranı ile sektörlerin

tamamını ilgilendiren ve yine aynı döneme ait “imalat sektörü kapasite kullanım

oranları” arasında ekonometrik bir ilişki incelenmiş ve bu paralelde bir analiz

gerçekleştirilmiştir. Analiz yapılırken; “Çoklu Regresyon Modeli” analiz

yöntemi olarak kullanılmış ve bağımlı ve bağımsız değişkenler bu modelin

ışığında oluşturulmuştur. Bu çerçevede; öncelikle regresyon denklemi elde

edilmiş ve denklemin değişkenlerinin aldığı değerler olan katsayılar, bağımlı

değişken ile ilişki ve anlamlılık açısından ayrı ayrı yorumlanmıştır. Daha sonra

da model bir bütün olarak analiz edilmiş, belli ilişkilere ulaşılmış, yorumlanmış

ve model denklemi kullanılarak 2004 yılının 1. çeyreğine ilişkin parametre

tahminleri gerçekleştirilmiştir.

Page 82: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

YARARLANILAN KAYNAKLAR :

1 – Kitaplar, Makaleler ve Diğer Yayınlar :

- ADAM, J. H.; “Longman Dictionary of Business English”, Longman

Group Limited, Glasgow 1982

- AĞLI; Esen, “İşletme ve İktisat Uygulamalı Matematik – 1. Cilt”, Anı

Yayıncılık, Genişletilmiş 4. Baskı, Ankara, 1997

- AKDENİZ, Fikri; “Olasılık ve İstatistik”, Çukurova Üniversitesi

Yayınları, No: 05, Adana, 1998

- AKGÜÇ, Öztin; “Kredi Taleplerinin Değerlendirilmesi”, Avcıol Basım,

5. Bası, İstanbul, 1991

- ARAS, Güler; “Ticari Bankalarda Kredi Portföyünün Yönetimi”, SPK

Yayınları, Yayın No : 30, Ankara 1996

- ARDIÇ, Oğuzhan; YILMAZ, Pınar; “Para – Banka, Uluslararası İktisat ve

Türkiye Ekonomisi”, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2002

- BARDA, Süleyman; “Dış Ticaret Teorisi”, İstanbul, 1963

- BERMANKE, B. S; BLİNDER, A. S; “Credit, Money and Aggregate

Demand”, American Economic Rewiew, Papers and Proceedings 78, 1988

Page 83: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- BERMANKE, S. ; GERTLER, M. ; “Inside Black Box: The Credit

Channel of Monetary Transmission”, Journal of Economic Perspectives, 1995,

No: 4

- CANTOR, R. ; WENNİNGER, R. ; “Perrective on the Credit Slowdown”,

Federal Reserve Bank of New York Quarterly Review 18

- CİVCİR, İrfan; “Türkiye’de Kriz Sonrası Dönemde Kredi Çöküşü”,

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ankara 2003

- Credit Management Handbook; “National Associotion of Credit

Management”, (Credit Research Foundation), Second Edition, Richard D. Irwin

Inc. , 1965

- DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, Temel Ekonomik Göstergeler

Raporu, Ekim, 2003

- DİE, Aylık İstatistik Bülteni, Ocak, 2004

- DOĞANAY, Murat; “Bankacılıkta Kredi Riski Yönetimi”, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans

Tezi, Ankara, 2003

- ERKAN, Mehmet; “Enflasyonist Ortamda İşletmelerin Ticari Kredi

Yönetimi”, Anadolu Üniversitesi Yayınları No : 380, Anadolu Üniversitesi

Basımevi, Eskişehir 1990

- GÖNENLİ, Atilla; “Finansal Tablolar Analiz ve Yorumu”, Genişletilmiş

2. Baskı, İstanbul 1979

Page 84: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- GREENE; William H., “Econometric Analysis”, Mc Millian Publishing

Company, Second Edition, New York, 1993,

- GÜNDÜZ, Lokman; “Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması ve Banka

Kredi Kanalı”, İMKB Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 18, Nisan/Mayıs/Haziran 2001

- GÜLMÜŞ, Bülent; ÇİFTÇİ, Oyal; “Krediler”, Garanti Eğitim Merkezi

Yayınları, No 41, İstanbul, 1991

- HEMPEL, H. George; COLEMAN, B. Alan; SIMONSON, G. Donald;

“Bank Management Text and Cases”, Third Edition, John Wiley and Sons, New

York 1990

- İNAN, Emre A. ; “Bankacılar Dergisi”, TBB Bankacılık ve Araştırma

Grubu, Sayı 39, 2001

- JACOPS, P. Donald; FARWEL, Loring; NEAVE, Edwin; “Financial

Institution”, Richard Irwin Inc. 1972

- KARATEPE, Yalçın; “İşletmelerde Finansal Yönetim Yüksel Lisans

Dersi Notları”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi,Ankara 2001

- KARLUK, Rıdvan; “Uluslararası Ekonomi”, Bilim ve Teknik Yayınevi,

İstanbul, 1996

- KILIÇBAY, Ahmet; “Ekonometrik Metotlar ve Araştırma”, İstanbul

Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1975

- MEISELMAN, David; LAFFER, Arthur; “The Phenomenon of

Worldwide Inflation”, American Entreprise Institue for Public Policy,

Washington 1975

Page 85: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- ÖÇAL, Tezer; ÇOLAK, Ö. Faruk; “Finansal Sistem ve Bankalar”,

Ankara, 1999

- ÖNAL, Recep; “Türkiye’de Orta ve Uzun Vadeli Kredi Uygulaması”,

Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Yayınları, No: 170, Damga Matbaası, Ankara

1976

- PAMUKBANK A.Ş. RİSK ve KREDİ YÖNETİMİ BÖLÜMÜ;Banka

Kredilerinde Sektörel Gelişimin Değerlendirilmesi, 2002

- PEKER, Alpaslan; “Enflasyonun, İşletmenin Faaliyet Sonuçları

Üzerindeki Etkileri Giderici Muhasebe Tedbirleri”, Enflasyon Ortamında

Muhasebe, Finansman ve Vergi Problemleri, İ.Ü. İşletme Fakültesi, İstanbul

1974

- ROSENBERG, M. Jerry; “Dictionary of Banking and Finance”, John

Willey and Sons Inc. , Canada, 1982

- SAFEL; Ruhan, “Sektör Araştırmaları Serisi No:25”, Türkiye Vakıflar

Bankası T.A.O., Planlama ve İktisadi Araştırmalar Grubu, 2001

- “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2001 -

2”; Tüsiad Yayınları, No: 3, İstanbul, 2001

- “SEKTÖREL DURUM ANALİZİ, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2002 –

2”, Tüsiad Yayınları, No : 3, İstanbul, 2002

- SINKEY, Joseph; “Commercial Bank Financial Management in the

Financial Services Industry”, Forth Edition, Macmillian Publishing Company,

New York, 1992

Page 86: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

- UMAN, Nuri; “İşletmelerimiz İçin Yeniden Değerleme Çözüm Olur

mu?”, Rapor Gazetesi, 8 Aralık 1981

- UNAY, Cafer; “Makro Ekonomi”, Vipaş Yayınları, Genişletilmiş ve

Yenilenmiş 7. Baskı, Bursa, 1999

- UYGUR; Ercan, “Ekonometride Yöntem ve Uygulama”, İmaj Yayınevi,

Ankara, 2001

- ZARAKOLU, Avni; “Bankacılar İçin Para ve Kredi Bilgisi”, Bankacılar

Serisi No : 5, Ankara, 1987

2 – Internet Adresleri :

- www.tcmb.gov.tr

- www.tbb.gen.tr

ÖZET :

Birinci bölümde kredi kavramı üzerinde ayrıntılı bir biçimde durulmuş; kredinin bir kavram olarak ne olduğu, unsurları, diğer makroekonomik değişkenler ile ilişkisi ve kredi türleri anlatılmıştır.

İkinci bölümde, sırası ile enflasyon kavramı,enflasyonun işletmeler üzerine olan etkileri ve işletmelerin kredi politikaları anlatılmıştır.

Page 87: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

Üçüncü bölümde ise; Türkiye’deki parasal aktarım mekanizması ve buna paralel olarak kredi kanalları ile ilgili açıklamalar yapılmış ve daha sonra da ekonomik krizler ve kredi çöküşü üzerinde durulmuştur.

Dördüncü bölümde; Türkiye’nin ekonomik yapısını ve tüm sektörleri etkileyen Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Bununla birlikte tüm sektörlere paralel olarak, Türkiye ekonomisi ile ilgili son dönemlere ait genel bir değerlendirme de bu tez çalışmasının içeriğinde yer almaktadır. Türkiye’deki belli başlı sektörlerin hangileri olduğu üzerinde durulmuş ve Türkiye’deki belli başlı sektörler ile ilgili son dönemlere ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır. Bu değerlendirme yapılırken; ilgili sektörler ile ilgili önemli istatistikler tablolar yardımı ile aktarılmış, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve bu krizleri izleyen dönemde ilgili sektörün durumu ile ilgili olarak, rakamlar ve istatistikler eşliğinde bilgiler verilmiş ve yorumlar yapılmıştır.

Bu çalışmanın içeriğinde yer alan altıncı ve son bölüm ise, çalışmanın ana konusunu

oluşturan analiz kısmıdır. Bu analizde; model olarak, Türkiye’nin elde edilen krediler ve

büyüklük bakımından belli başlı sektörlerinin banka ve diğer kredi kurumlarından ayrı ayrı

elde ettikleri kredilerin, toplam kredilere oranları bağımsız değişkenler ve imalat sektörü

toplam kapasite kullanım oranları bağımlı değişken olarak kullanılmıştır. “Çoklu regresyon

analizi” modelde yöntem olarak kullanılmıştır. İlk olarak regresyon denklemi elde edilmiş ve

bütün değişkenler ile ilgili katsayılar ayrı ayrı yorumlanmıştır. Daha sonra ise model bir bütün

olarak ele alınmış ve anlamlılık açısından yorumlanmıştır. Son olarak da; elde edilen denklem

vasıtasıyla 2004 yılının 1. çeyreğine ilişkin öngörü gerçekleştirilmiştir.

Page 88: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

ABSTRACT :

At the first part of the thesis; the credit concept was stressed virtually and the credit as

an economic concept, types of credit and the relationship between the credit and the other

macroeconomic variables were told.

The inflation concept, effects of inflation on the firms, and the credit strategies of

firms in an economy are the subjects, which were told at the second part of the thesis.

At the third part of the thesis; the explanations about the monetary transfer

mechanisms and the credit canals were made. After that; the economical crisis and the

collapse of the credit mechanisms in Turkish economy were explained virtually.

At the forth part of the thesis, especially the November 2000 and the February 2001

economic crisis in Turkey, which affected the economical structure and the business sectors

depressively, are the subjects, which were mainly discussed essentially. Then, a critic about

the economic developments in Turkey was taken part at this part of the thesis. After that, the

main business sectors of Turkey were discussed and a critic about the economical

Page 89: KREDİ KAVRAMI ve SEKTÖR KREDİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DEKİ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/536/840.pdf · T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME

developments, which have been taken part in these business sectors, were made. While the

critic was being made, the graphs were showing much statistical information about these

business sectors.

The last part of the thesis was about the econometric analysis of the business sectors of

Turkey. The regression analysis method was used in the econometric analysis. The credit

ratios, which had been gained by the main business sectors of Turkey from 1999 to 2003 and

the ratios of used capacities of the manufacturing sector at the same term were the variables of

the analysis. First of all; the analysis was done and the parameters of the regression equation

were commented. Then the model was commented as a whole and lastly, the forecasts about

the first quarter of 2004 were done.