İktisat ve ahlâk20 Ömer demİr | İktİsat ve ahlâk ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks...

20

Upload: others

Post on 15-Sep-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,
Page 2: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Demir, Ömerİktisat ve Ahlâk

1. İktisat – ahlâkî ve etik açıdan

ISBN 13: 978-975-6877-75-3

Liberte Yayınları® / 862. Baskı: Mayıs 2013; 1. Baskı: Eylül 2003

© 2013, 2003; Liberte Yayınları®

Sayfa Düzeni: Liberte YayınlarıKapak Tasarımı: Muhsin Doğan Montaj: Merkez ReproBaskı: Tarcan Matbaası Adres: Zübeyde Hanım Mah. Samyeli Sok. No: 15, İskitler, Ankara Telefon: (312) 384 34 35-36 | Faks: (312) 384 34 37 | Sertifika No: 25744

liberteyayıngrubuAdres: GMK Bulvarı No: 108/16, 06570 Maltepe, AnkaraTelefon: (312) 230 87 03 | Faks: (312) 230 80 03Web: www.liberte.com.tr | E-mail: [email protected] No: 16438

Liberte Yayınları® Liberte Yayın Grubu’nun tescilli bir markasıdır.

Page 3: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Ömer Demir, 1963’te Trabzon’un, Of ilçesinde doğmuştur. Lisans derecesini 1988 yılında, yüksek lisans derecesini ise 1990 yılında ODTÜ Kamu Yönetimi Bö-lümü’nden almıştır. 1993’te Anadolu Üniversitesi SBE İktisat Anabilim Dalı’ndan doktora derecesini alan Demir, 1996 yılında doçent, 2009 yılında da profesör olmuştur.

Anadolu, Kırıkkale, Çankırı Karatekin ve Yıldırım Beyazıt üniversitelerinde öğretim elemanı olarak çalışan Demir; 2003-2005 yılları arasında Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) Başkanı, 2005-2008 yılları arasında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı, 2008-2011 yılları arasında Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanvekili olarak görev yapmıştır.

Ömer Demir’in diğer görevleri arasında TÜBİTAK Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Grubu Yürütme Komitesi Üyeliği, (2005-2008), Anadolu Ajansı TAŞ Yönetim Kurulu Üyeliği, (2007-2008), SESTRIC Yönetim Kurulu Üyeliği (2003-2008), ÖSYM Yönetim Kurulu Üyeliği (2011 ), Bologna Follow Up Grup Üyeliği, (2008-2011), EQAR Register Yönetim Kurulu Gözlemci Üyeliği de (2010-2011) bulunmaktadır.

Eylül 2011 tarihinden itibaren TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi olarak görev yapmakta olan Demir ayrıca Mart 2013’te Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörlüğüne atanmıştır.

Ömer Demir’ in yayınlanan kitaplarından bazıları şunlardır:

• Din Ekonomisi: İnanç, Zenginlik ve Mutluluk, Sentez Yayıncılık, 2013.

• Akıl ve Çıkar: Davranışsal İktisat Açısından Rasyonel Olmanın Rasyonelliği, Sentez Yayıncılık, 2013.

• İktisat Metodolojisi, 2. Baskı Sentez Yayıncılık, 2012.

• Bilim Felsefesi, 5. Baskı, Sentez Yayıncılık, 2012.

• Sosyal Bilimler Sözlüğü, (Mustafa Acar ile birlikte) 6. baskı, Adres Yayınları, 2005.

• Küresel Rekabette Etkin Devlet, Türkiye İçin Etkin bir Devlet Oluşturma İmkanı, Ankara Nobel Yayın Dağıtım, 2003.

• Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, Serbest Piyasa Devriminin Serüveni, (Metin Toprak, Murat Doğanlar, Ekrem Dönek, Mustafa Acar ve Ömer Açıkgöz ile birlikte), Siyasal Kitabevi Yayınları, 2001.

• Devlet Piyasa ve Rekabet: İktisatta Seçme Yazılar, (derleme) Değişim Kitabevi Yayınları, 2000.

• Kurumcu İktisat, Vadi Yayınları, 1996.

• İktisatta Yöntem Tartışmaları, (derleme) Vadi Yayınları, 1996.

Page 4: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖZET İÇİNDEKİLER

1 SOSYAL KURALLARIN MANTIĞI

2 AHLÂK

3 AHLÂK VE EKONOMİK DÜZEN

4 AHLÂK-PİYASA ETKİLEŞİMİ

Page 5: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ 15

GİRİŞ 17

1 SOSYAL KURALLARIN MANTIĞI 23

BIREY, TOPLUM VE KURAL ILIŞKISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23

Bilgi, Değer ve Bilim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23

Analitik İki Kavram: Birey ve Toplum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29

İnsan Davranışlarını Açıklama veya Anlama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32

Anlama ve Açıklama Birimi Olarak Kural . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33

KURALLARIN VARLIK NEDENLERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35

Belirsizliği Azaltma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35

Kısıtlama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37

Özgürlük . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38

KURAL ÇEŞITLERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39

Bireysel Kurallar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40

Ortak Kurallar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 41

Ortak Kuralların Nitelikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45

Page 6: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Kuralların İşleyişinde Yaptırım, Onay ve Meşruiyet . . . . . . . . . . . . . . 48

Kurallar ve Kurumlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50

ORTAK KURALLARA UYMA GEREKÇELERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53

Ödül Alma veya Cezadan Kaçınma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 54

İçselleştirme ve Alışkanlık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 62

İnançlara Uygun Yaşama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64

Sorgulama ve Yeni Kural Oluşturma Mâliyeti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68

DAVRANIŞLARIN AÇIKLANMASINDA KURAL VE TERCIH . . . 70

Kural-Davranış Yaklaşımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71

Tercih-Davranış Yaklaşımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73

2 AHLÂK 75

OLAN, OLMASI GEREKEN VE AHLÂK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75

Pozitif veya Normatif Önermeler ve Ahlâk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76

Ahlâkî Olanın Farkı Nerden Kaynaklanır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 84

Ahlâkîlik ve Rasyonellik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87

Ahlâk Kuralları Niçin İhlâl Edilir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89

AHLÂKIN KÖKENI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 94

Akıl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 94

Duygu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96

Kural . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97

Din . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97

AHLÂKÎ DAVRANIŞLARI AÇIKLAMAYA YÖNELIK YAKLAŞIMLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98

Psikolojik Egoizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99

Ahlâkî Şüphecilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100

Ahlâkî Kültürel Görecelilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 101

Page 7: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Ahlâkî Öznelcilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103

Ahlâkî Biliş-Dışıcılık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 104

Duygu İfade Edicilik. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 104

Kural Koyuculuk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 106

Ahlâkî Faydacılık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 107

Ahlâkî Hazcılık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108

Ahlâkî Determinizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110

Ahlâkî Doğalcılık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110

Ahlâkî Bilinemezcilik ve Ahlâkî Nihilizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111

AHLÂKÎ DEĞER VE MÂKÛL NEDEN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112

Ahlâk ve Değer . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112

Ahlâk ve Hukuk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 116

Ahlâk ve Din . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121

2 AHLÂK VE EKONOMİK DÜZEN 127

PIYASA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127

Bir Değer Takdir Kurumu Olarak Piyasa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127

Tam Rekabet Piyasasının Soyut Dünyası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 133

Özgürlük . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 134

İsteklerin Meşruiyeti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 134

Rasyonellik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 135

Tam Bilgi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 136

Çok Olan İyidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137

Tüketici Egemenliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 139

Fiyat Hakemliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 140

Kısıtlar Kötüdür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 141

Rekabet İyidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 142

Dışsallık Yoktur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 142

Page 8: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Piyasa Aktörlerini Çevreleyen Kısıtlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 143

Kıtlık ve Alternatif Mâliyet. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145

Kural . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146

Kültür ve Kimlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 148

Bilgi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151

Belirsizlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153

Piyasa Meşruiyeti ve Üretim-Bölüşüm Etkinliği . . . . . . . . . . . . . . . . . 153

Parayla Saadet Olur mu? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160

Piyasanın Görünür ve Görünmez Eli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 166

Ahlâk, Kendi Yararını Gözetme ve Bencillik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 169

Başkalarının Yararına Olan Nasıl Bilinebilir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177

Kendi Yararını Düşünme ve Toplumsal Dinamizm . . . . . . . . . . . . . 179

Ahlâk ve Dışsallık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181

Neden Her Şey Satılık Değil? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 186

4 AHLÂK-PİYASA ETKİLEŞİMİ 191

AHLÂKIN PIYASA ÜZERINDEKI ETKILERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 191

Ahlâk İşlem Mâliyetlerini Düşürür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 192

Ahlâk Bilgi Mâliyetlerini Düşürür. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 201

Ahlâk Piyasa İçinde Gayri Meşru Güç Kullanımını Azaltır . . . 202

Ahlâk Bireyler Arası Çatışmaların Azaltılmasına Katkıda Bulunur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 204

Ahlâk Piyasanın Anonimleştirdiği İlişkilerin Düzene Sokulmasını Sağlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 206

Ahlâk Davranışları Tahmin Edilebilir Kılar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 207

Ahlâk Nesiller Arası İlişkilere İstikrar Kazandırır . . . . . . . . . . . . . . . . . 209

Ahlâk Bölüşümü Etkinleştirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 212

Üretime Katılmadan Hukukî ve Ahlâkî Olarak Meşru Kazanç Sağlama. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215

Page 9: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

Üretime Katılmadan Hukukî Ancak Ahlâk Dışı Yollarla Kazanç Sağlama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 216

Üretime Katılmadan Hukuk ve Ahlâk Dışı Kazanç Sağlama . . 221

Ahlâk Üretim ve Tasarrufu Özendirerek Refah Artışına Katkıda Bulunur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 223

SERBEST PIYASA SISTEMININ AHLÂK ÜZERINDEKI ETKILERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 226

Piyasa Ahlâkı Evrenselleştirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 226

Piyasa Grup Dışına Karşı Sorumluluğu Artırır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 227

Piyasa Ulus-Üstü Ahlâkî Değerlerin Oluşumuna Katkı Sağlar 229

Piyasa Ahlâkı Etkinleştirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 233

Serbest Piyasa Sistemi Bireysel Özgürlüğü Artırır . . . . . . . . . . . . . . . . . . 233

Serbest Piyasa Tercih Çarpıtmasını Azaltır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 238

SONUÇ 243

SONNOTLAR 247

KAYNAKÇA 271

Page 10: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖMER DEMIR | IKTISAT VE AHLÂK 15

SUNUŞ

Ahlâk önemlidir, ekonomi de. Acaba hangisi daha çok önemlidir? Bu iki önemlinin arasında ne tür ilişkiler vardır? Bu ve benzeri sorular kırmızı hatların

çok olduğu bir entelektüel alan oluşturur. Konuyla ilk olarak İslâm, Sivil Toplum ve Piyasa Ekonomisi konulu uluslararası sempozyuma bir tebliğ hazırlarken ilgilenmeye başladım. Yıl 1999. Sonrasında Atilla Yayla hocanın bu alanda çalışmam konusunda ısrarları, bu kitabın ortaya çıkmasında önemli rol oynadı. Sevgili dostum Metin Toprak, her zaman olduğu gibi, kitabın taslak metnini okudu, düzeltti ve eleştirdi ama hemen yayınlanmasını salık verdi. Mehmet Aktaş, Ünal Gündoğan, Ferhat Arslaner ve Nevzat Yavuz da, metnin daha az hatalı hâle getirilmesine katkıda bulundular. Hepsine ayrı ayrı te-şekkür ederim.

Ömer Demir30.04.2003

Page 11: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,
Page 12: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖMER DEMIR | IKTISAT VE AHLÂK 17

GİRİŞ

İktisat bilimi ile ahlâk arasındaki ilişkilerin kökü oldukça es-kiye dayalı ve çok yönlüdür. Amartya Sen, modern iktisadın mühendislik-ilişkili ve ahlâk-ilişkili olmak üzere iki temel kö-keninin olduğundan ve bu iki geleneğin ta Aristoteles’e dayan-dırılabileceğinden bahseder.1 Bilindiği üzere modern iktisadî analizin kurucusu kabûl edilen Adam Smith bir ahlâk hoca-sıdır. Ahlâk derslerinde geliştirdiği görüşlerinin bir kısmını, iktisadın ilk bilim kitabı kabûl edilen Milletlerin Zenginliği2 adıyla yayınlamıştır. Bundan önceki eseri, bugün iktisatçıların çok fazla ilgi göstermediği Ahlâkî Duygular Teorisi’dir.

Özellikle marjinalist devrimden sonra, iktisadın daha dar bir ilgi alanı ile kendini sınırladığı, ahlâk ile arasındaki ilişki-lerin mesafeli hâle geldiği görülmektedir. Bu alan daralmasın-da, iktisadın fiziği taklit ederek matematiksel modelleri daha yoğun kullanmaya başlamasının dolaylı katkısının olduğu söylenebilir.3 Çünkü, diğer kısıt ve amaçları dışlayan birey-sel çıkar odaklı bir motivasyon yaklaşımı, hem matematiksel

Page 13: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK18

modellemeye kolay uygulanabildiğinden, hem de ekonomik hayatın büyük bölümünü açıklayıcı özellik taşıdığından tercih edilir olmuştur.4 Sonuçta bu alan daralmasının, iktisat bilimi-nin sosyal bilimler içerisinde hızlı bir atak yapmasına önemli katkı sağladığı söylenebilir.

Ancak, insanın mutluluğu, sâdece kişisel çıkar güdüsü ile açıklanabilir faktörlerin bileşiminden ibaret değildir. Hatta üre-tim artışının toplumları daha mutlu ettiğini söylemek de zor-dur. Yapılan empirik araştırmalar, değişik ülkelerde anketlerle belirlenen ortalama mutluluk seviyelerinin millî gelir artışlarıy-la aynı oranda artmadığını göstermektedir. Bu alandaki temel bulgulardan biri, bireysel mutluluğun mutlak gelirin değil, göre-li gelirin bir fonksiyonu olduğudur.5 Örneğin ABD’de 1946 ile 1992 yılları arasında kişi başına düşen millî gelir yaklaşık 2,5 kat artarak 11.000 dolardan 27.000 dolara çıkarken ortalama mut-luluk seviyesi değişmemiştir.6 Çünkü mutluluk, sâdece gelirin değil, çalışma şartları, çevresel faktörler, yaşama ümidi, sağlık, eğitim vb. birçok faktörün bir bileşimi sonucu meydana gelir.7

İnsanları mutlu kılan çok yönlü ve çok boyutlu amaçlar var-dır ve bunlar doğrudan ve dolaylı biçimde birbirini etkiler. Bu amaçların bir kısmı iktisat biliminin, bir kısmı da ahlâkın ala-nına girer. Bu yüzden ekonomi, iktisat8 ve ahlâk birbiriyle ya-kından ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı bu ilişkileri irdelemektir.

İktisat ile ahlâk arasında ne tür ilişkilerin olduğu, son yıl-larda iktisatçıların oldukça ilgisini çekmektedir. Başlangıçta, iktisat biliminin oluşum yıllarında, iktisadî tartışma ahlâk ile iç içe düşünülmesine ve tartışılmasına karşın, zamanla ikti-sadın ahlâktan bağımsızlaşarak ve kısmen de ahlâk-ilişkisiz denebilecek bir eksene oturtmuştur. Fakat, son yıllarda ye-niden bir ahlâk ve iktisat yakınlaşmasının meydana geldiği

Page 14: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

GİRİŞ 19

görülmektedir.9 Ahlâk ile iktisadın uzun yıllardan sonra niçin tekrar bir yakınlaşma içine girdiğini anlamak için iki önemli gelişmeye dikkat etmek gerekir.

İlk olarak, iktisat biliminin sâhip olduğu analitik araçlar ne-deniyle her konuya el atması, bu anlamda gittikçe emperyal (ya-yılmacı) bir bilim hâline gelmesi,10 iktisat biliminin kavramsal araçlarıyla ahlâkî davranışların da analizinin yapılıp yapılamaya-cağını gündeme getirmiştir. Bu amaçla bir kısım iktisatçılar, “ah-lâklı davranışı da acaba fayda mâliyet mantığı ile çözümlemek mümkün müdür?” sorusuna cevap aramaya koyulmuşlardır. Bu alan, iktisadî incelemenin kapsamına yeni konular katmak iste-yen iktisatçılar için oldukça bakir sayılabilir. Bu yönüyle bakıldı-ğında iktisat-ahlâk yakınlaşmasında, genelde bir kurum olarak ahlâkın, özelde de ahlâkî davranışların iktisatçıların inceleme nesnesi olma derecesi belirleyici olmaktadır. Çarpıcı bir ifade ile söylemek gerekirse birçok iktisatçı, “ne tür bir mal” olduğu-nu incelemek amacıyla ahlâkla ilgilenmektedir.

Ancak bu, ahlâk-iktisat yakınlaşmasının sâdece bir yönü-dür. Ahlâk-iktisat yakınlaşmasının öte yanında, tüm insan faaliyetleri gibi, iktisadî faaliyetlerin de bir ahlâkî yönünün olduğu, dolayısıyla iktisadın inceleme nesnesi olan ilişkilerin, içindeki ahlâkî unsurları gözardı ederek sağlıklı anlaşılama-yacağı tezinin yüksek sesle dillendirilmesi yer almaktadır. Bu yaklaşımın iki boyutu bulunmaktadır. Birincisi, iktisadın ko-nusunu oluşturan ilişki ve olayların ahlâkî yönünü incelemek ve böylece insan davranışlarına ilişkin iktisatçıların açıklama-larını daha gerçekçi bir zemine oturtmak. İkincisi ise, iktisatçı-ların, konu seçerken ve konuyu ele alırken uydukları kural ve değerlerin içinde ahlâkî unsurların yerini ve ağırlığını ortaya koymak.11 Bu, birincisine göre metodolojik yönü ağır basan

Page 15: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK20

ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan, sosyal bilimlerin fiziği hâline getirebilmenin önşartının, onu değer-lerden bağımsız hâle getirebilmekle mümkün olabileceğini savunmaktadırlar. Bunu yapabilmek için de pozitif-normatif ayrımı çerçevesinde normatif olandan uzaklaşıp, pozitif ola-na odaklanmak gerektiği öne sürülmektedir.12 Bu yaklaşıma göre, pozitif olana odaklanma, hem inceleme nesnelerini, hem de onu ele alış tarzlarını değer yargılarından arındırmayı ve bu yolla da iktisadın ahlâkî alandan bağlantısını koparmayı mümkün kılacaktır.

Ortodoks iktisatçıların bu girişimine karşılık, özellikle ra-dikal ve kurumcu iktisat kökenli çıkışların, bizzat iktisadî bilgi üretme davranışlarının ahlâkî yönü olduğunu varsayması ve bunu kavramsallaştırmaya çalışması, iktisatçılar arasında il-ginç bir diyalog başlatmıştır. Bir kısım iktisatçılar tercih man-tığı konusuna vurguda bulunarak, değer-bağımsız (value-free) bilgi ürettiklerini veya üretmeye çalıştıklarını ileri sürerken, bir kısmı da bizzat bu bakış açısının “belirli bir tür değer yar-gısı” barındırdığını ve bunun sosyal bir işlev gördüğünü sa-vunmaktadırlar.13

Ekonomi olarak isimlendirdiğimiz faaliyet türlerinin tü-münün, aslında çok daha geniş bir alana yayılan ve izdüşümle-ri ekonomiyi de kapsayan bir değer sistemi ile anlam kazandı-ğını görürüz. Bir iktisatçı için üretim ve tüketim faaliyetlerini etkileyen diğer unsurları tümüyle veri kabûl etmek, analiz kolaylığı sağlama bakımından işlevseldir. Ancak, bu durum-da neyin açıklandığı ile ne kadarının açıklama dışı bırakıldı-ğını karşılaştırmak gerekir. Dondurduğumuz gerçeklik, açık-ladığımızdan çok farklı ise açıklama ve anlama çabamız boş

Page 16: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

GİRİŞ 21

bir uğraşa dönüşebilir. Bu eksikliği gidermek için disiplinler arası etkileşim, son yılların bilimsel çabalarında büyük yer tutmaktadır. Bir bilim alanını, nesne ve araçlarıyla diğerlerin-den tümüyle ayırmak, bilimsel bağımsızlık getirdiği oranda, hayattan ve gerçeklikten kopuşu da berberinde getirmektedir. Çünkü olguların süreçlerin veya durumların ne bir tek yüzü, ne de bir tek anlaşılabilir kavramsallaştırılabilme özelliği var-dır. Farklı bakış, sâdece “olanı” farklı göstermemekte, onun daha da “farklı olabileceğini” imâ etmektedir. Bir malı tüket-me, ne kadar açlık güdüsünün, ne kadar üstünlük taslamanın, ne kadar alışkanlığın, ne kadar içinde bulunduğu gruba uyum sağlamanın ve ne kadar o anda başka bir şey yapamıyor olma-nın sonucudur acaba? İktisatçı onu sâdece fiyatın sonucu ola-rak ortaya çıkmış gibi kabûl eder. Ama bu, tüketimle ilgili her şeyin açıklandığı anlamına gelir mi? Bu tip tartışmalar diğer disiplinler için de geçerlidir.

Bu kitap, temelde ahlâk-piyasa ilişkisini açıklamaya çalış-maktadır. Bunun için önce düzen, kural, davranış gibi katego-rilerin nasıl algılandığı belirginleştirilmekte, ardından değişik kural ve düzenlilik sağlayan iki ayrı kurum olarak piyasa ve ahlâkın karşılıklı etkileşim imkân ve alanları üzerinde durul-maktadır. Bu incelemede de kuşkusuz birçok basitleştirme yapılmakta, birçok örtük varsayımda bulunulmaktadır. Belki de yazar, çoğu zaman dayandığı varsayımların ve yaptığı basit-leştirmelerin farkına bile varamamaktadır. Ancak, sorguladığı şeylerin dışındakileri veri aldığının farkındadır ve veri aldığı şeylerin veri alınması gerektiği konusunda çok ısrarlı değildir. Bu yüzden yapılacak eleştiri ve uyarılar, bu düşünce serüveni-nin gelişimine bir katkı olarak değerlendirilecektir.

Page 17: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,
Page 18: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

ÖMER DEMIR | IKTISAT VE AHLÂK 23

1

SOSYAL KURALLARIN MANTIĞI

BIREY, TOPLUM VE KURAL ILIŞKISI

Bilgi, Değer ve Bilim

Gözlemin, değere göre daha nesnel olduğu varsayımı yaygın olarak benimsenir. Yani, insanlar gözlemlerinden ziyâde yargılarında farklılaşırlar. Bu

yüzden yargıları merkeze koyan bilgiler üzerinde, gözlemlere dayanan bilgilere göre daha az uzlaşma sağlanır. Başka bir de-yişle, “ne olduğu” konusunda uzlaşmak, “ne olması gerektiği” konusunda uzlaşmaya göre daha kolaydır.

Bilimsel faaliyetlerde de aynı tutum geçerlidir.14 Gözleme dayanan bilgi üretme faaliyetlerinin, değer yargılarına dayanan bilgi üretme faaliyetlerinden daha nesnel olduğu kabûl edilir. Bir bilgi kümesi olarak iktisat, bir toplumda olup bitenlerin bir kısmını, ahlâk da olması istenenlerin bir kısmını kapsar. Ahlâk akla ilk önce değeri, iktisat ise gözlemi getirir. Bir bilgi değer

Page 19: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

BİRİNCİ BÖLÜM24

önermediğinde ahlâk, olup bitenleri anlamayı kolaylaştırmadı-ğında da iktisat bağlamında fazla bir kıymet ifade etmez. De-ğerler üzerinde uzlaşma zorluğu, gözlem üzerinde uzlaşmayı öne çıkarmış, bu yüzden pozitif bilimler hızla ahlâktan kop-muşlardır. Değerden bağımsız bir iktisat oluşturma çabasının, bir ölçüde sağlam bilgiye ulaşma amacı taşıyan epistemolojik bir kaygıya dayandığı söylenebilir. Ancak bu kaygının ilk anda görüldüğü kadar mâsum olmadığına da dikkat çekmek gerekir.

Değerden bağımsız bir bilgi üretme amacını eleştirenlere göre, değer yargılarından bağımsız bilgi üretme arzusu veya tavrı, toplumda genel kabûl görecek, göreceli olduğu gerekçe-siyle reddedilmeyecek bir bilgi üretme isteğinden doğmakta-dır. Bu istek, ne kadar mâsum ve mâkûldür?

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, evrensel bilgi üretme isteği ile egemen olma isteği arasında çok ince ve derin bir bağlan-tının olduğudur. Çünkü bütün kayıt ve kısıtlardan uzak, her yer-de geçerli bilgi, kimsenin itiraz edemeyeceği ve dolayısıyla sâhi-bine tam iktidar sağlayan bilgi anlamına gelir. Böyle bir bilgiyi arzulamanın bizzat kendisi, değer-yüklü bir tavrın sonucudur.

İnsanlar bu tür, kolay kolay itiraz edilemeyecek bilgilere hep sâhip olagelmişlerdir! Bu bilgiler bazen dini kökenli, ba-zen nasıl elde edildiği açıklanamayacak kadar gizemli, bazen de bilimseldir. Kuşkusuz bilim adamları ve bilimsel bilgiyi önceleyen bir toplumda yaşayan bireyler için, öncekilerin ev-rensellik konusunda ileri sürdükleri gerekçeler, biliminkiyle karşılaştırma bile kabûl etmez niteliktedir. Modern dönemde bilim, tanımı ve niteliği gereği, diğer tüm bilgileri konumlan-dırıcı bir özellik taşımaktadır. Buradaki sorun, bu yargının kaynağında hangi değer yargılarının olduğu ve bunların, ta-nımı gereği, sorgulanamayacak yargılar olup olmadıklarıdır.15

Page 20: İktisat ve Ahlâk20 ÖMeR DeMİR | İKTİSAT ve AHLâK ve daha zor bir çabadır. Çünkü ortodoks iktisatçılar, iktisat bilimini, nesnel, tarafsız ve evrensel özellikler taşıyan,

SOSYAL KURALLARIN MANTIĞI 25

Her düşünür, bir disiplin içinde faaliyette bulunan her bilim adamı, kendi görüşleriyle çelişen diğer düşünürlerin görüşlerini, içinde yaşadıkları toplumsal koşullara, geçmişin kültür mirasına, siyasî tercihlere veya en azından mizaç fark-lılığına bağlayarak açıklamakta zorluk çekmeden birçok iddia ileri sürebilir. Bu tür bir açıklama, içerdiği çok yönlü faktörlere bağlı olarak, açıklama yapılan kişiye de oldukça mâkûl gelir. Ama burada ilk anda akla gelmeyen bir çelişik durum vardır. Başkalarının nasıl, niçin öyle düşündüğü konusunda açıkla-maları yapanlar, çoğunlukla kendilerini başkalarının farklı/yanlış düşünmesine yol açan etkilerin dışında kabûl ederler. Bunun sebebinin açıklanmasında da ana hatlarıyla biri evrim-ci diğeri de kendi merkezci olmak üzere iki yol izlenir.

Evrimci yaklaşıma göre, insan düşüncesi evrim geçirmek-tedir ve bu evrimsel süreç yanlış düşüncelerin zamanla ayık-lanmasını sağlamaktadır. Doğada olduğu gibi zihin dünya-sında da doğru bilgi güçlü kılar ve güçlü olanlar hayatta kalır. Buna göre bugünün bilimsel düşünce tarzı tarihten süzüle süzüle gelen en doğru düşünce tarzıdır. Bunun böyle olmadı-ğının ispatı başkalarına kalmıştır ve büyük ihtimâlle onlar da bunu başaramayacaklardır. Daha ihtiyatlı bir ifadeyle, başarıp başaramayacakları şimdiden bilinmemektedir.

Kendi düşüncesini başkalarına yönelttiği eleştirilerin dışın-da tutanların ikinci tür savunması, birincisi kadar kesin inançlı olmamakla birlikte, ondan geri kalmayacak düzeyde kendine duyulan güven üzerine kuruludur. Buradaki temel inanış, baş-kalarının düşüncelerini etkileyen, yönlendiren veya belirleyen koşulların kendileri tarafından daha iyi biçimde görüldüğü ve kontrol altında tutulduğudur. “Başkaları” içinde yaşadığı top-lumdaki egemen güç ilişkilerinden, çıkar ilişkilerinden, yetişti-