kullukta dİrİlİŞİn sirri: tefekkÜrbilgineksi.com.tr/data/genel/vaazlar/kullukta...

21
KULLUKTA DİRİLİŞİN SIRRI: TEFEKKÜR BİLGİN EKŞİ 22 OCAK 2021

Upload: others

Post on 02-Feb-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • KULLUKTA DİRİLİŞİN SIRRI:

    TEFEKKÜR

    BİLGİN EKŞİ

    22 OCAK 2021

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    1

    TEFEKKÜR NEDİR

    Kıymetli Müslümanlar,

    Düşünmek ve hatırlamak anlamındaki fikr kökünden türeyen

    tefekkür, düşünme demektir. Tefekkür, insanı diğer varlıklardan farklı

    kılan ayırıcı bir özelliktir.

    Tefekkür; kulun rabbine ulaşmasında, İbadetlerin faziletinde, insanın

    kendini bulmasında, Dünyadaki varoluş gayesinin gerçek anlamda idrak

    edilişinde önemli bir vasıtadır.

    TEFEKKÜR İNSANI RABBİNE GÖTÜRÜR

    Kıymetli Müminler,

    Rabbimizin yarattığı varlıklar içinde en üstün varlık olan insanın en üstün

    yeteneği de DÜŞÜNEBİLEN bir varlık olmasıdır.

    Bu sebeple insan hayatın her anında tefekkür üzere olmalı ve Rabbini

    düşünmelidir.

    Tefekkür ederek bu düşünce içinde olan kul her an rabbi ile beraber olur.

    Kul daima Rabbinin Varlığı hakkında Tefekkür etmelidir.

    Çünkü güzel bir kulluğun sırrı tefekkürde saklıdır.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    2

    Bu hususu Enam Suresinin 76-82 ayetleri arasında geçen ve İbrahim as

    Rabbini arayışı ile izah etmek istiyorum;

    Babası Azer de putlara tapan birisi idi. İbrahim as babası AZER’e:

    اََتتَِّخُذ اَْصَناًما اٰلَِهًة اِن ّٖى اَٰريَك َوَقْوَمَك فّٖى َضَلاٍل ُمبّٖينٍ

    "Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de

    apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti.

    İbrahim as. Babasına söylediği bu sözler onun gerçek rabbi arayış

    içinde olduğunun göstergesidir.

    Nitekim Enam Suresinin 76-82 ayetlerinde İbrahim as. Bu arayışı ve

    Rabbini buluşu bizlere anlatılmaktadır.

    ا َجنَّ َعَلْيِه اللَّْيُل َراٰ َكْوَكًبا َفَلمَّ

    İbrahim as. Gece üzerine karanlık çöktüğünde bir yıldız gördü,

    َقاَل ٰهَذا َرب ّٖىİşte bu benim Rabbim dedi.

    Bir müddet sonra,

    ا اََفلَ َفَلمَّ

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    3

    Yıldızlar batınca, bunun üzerine İbrahim as;

    َقاَل َلا اُِحبُّ اْلاِٰفلّٖينَ

    Ben batan şeyleri sevmem diyerek yıldızların tanrı olamayacağını ifade

    etti.

    Lakin İbrahim as. Rabbini arayışı devam ediyordu. Bu seferde:

    ا َراَ الَْقَمَر َباِزًغاَفَلمَّ

    Ayı doğarken gördü ve;

    َقاَل ٰهَذا َرب ّٖى

    İşte benim Rabbim budur dedi. Ancak bu seferde;

    ا اََفلَ َفَلمَّ

    Ay batınca,

    ال ّٖينَ َقاَل لَِئْن لَْم َيْهِدنّٖى َرب ّٖى َلاَكُونَنَّ ِمَن الَْقْوِم الضَّ

    "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de

    sapıklardan olurum" dedi.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    4

    İbrahim as. Arayışa devam ediyordu. Bu seferde;

    ْمَس َباِزَغةً ا َراَ الشَّ َفَلمَّ

    Güneşi doğarken gördü ve;

    َقاَل ٰهَذا َرب ّٖى ٰهَذا اَْكَبُر İşte benim Rabbim. Hem bu daha büyük dedi. Ancak bu seferde;

    ا اََفَلتْ َفَلمَّOda batınca kavmine dönüp,

    ا تُْشِركُونَ َقاَل َيا َقْوِم اِن ّٖى َبرّٖیٌء ِممَّ

    "Ey kavmim! Ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım"

    dedi. Ve kavmine;

    ى ْهُت َوْجِهَى لِلَّذّٖ ٰمَواِت َواْلاَْرَض َحنّٖيًفا َوَما اَنَا ِمَن اِن ّٖى َوجَّ َفَطَر السَّ الُْمْشِركّٖينَ

    "Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana

    döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim."

    …diyerek GERÇEK RABBİNE dönüşünü ilan etti.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    5

    RABBİMİZ, DÜNYA HAYATI ÜZERİNE TEFEKKÜR HALİNDE OLMAMIZI İSTİYOR

    Değerli Müslümanlar,

    Dünya hayatı üzerinde derin derin tefekkür edilmesi gereken bir âlemdir.

    İnsanoğlu olarak dünyanın yaratılışını, gece ve gündüzün birbiri ardınca

    gelişini düşünüp tefekkür halinde olmamız gerekir.

    Bu hususta Rabbimiz Ali İmran Suresinin 190. Ayetinde:

    ٰمَواِت َواْلاَْرِض َواْخِتَلاِف الَّْيِل َوالنََّهاِر َلاَٰياٍت لِاُولِى اِنَّ فّٖى َخْلِق السَّ اْلاَلَْبابِ

    Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri

    ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler

    vardır.

    …İfadesiyle Rabbimiz biz Kullarını TEFEKKÜRE davet etmektedir.

    Ali İmran Suresinin 191. Ayette ise bir önceki ayette yapılan Tefekkür

    davetine kulak veren kulların TEFFEKKÜR edişinden

    bahsedilmektedir…

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    6

    يَن َيْذكُُروَن اللّٰهَ اَلَّذّٖOnlar Allah’ı anarlar, ifadesinin ardından Rabbimiz bu anış

    şeklini ayrıntılarıyla tarif etmektedir.

    ِقَياًماAyakta iken,

    َوقُُعوًداOtururken,

    َوَعلٰى ُجُنوبِِهمْ Yanları üzere yatarken ifadesi kullanılmış olunup, ayetin bu

    bölümlerinde kulun her anında Rabbini tefekkür üzere olduğu belirtilmiş

    ayetin devamında ise;

    ٰمَواِت َواْلاَْرضِ َوَيَتَفكَُّروَن فّٖى َخْلِق السَّYerin ve göğün yaradılışını devamlı düşünürler ifadesine yer verilerek

    kulların YARADILIŞ gayesi üzerinde düşünmelerinin önemi ifade

    edilmiştir.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    7

    Ayetin son kısmında ise,

    YER ve GÖĞÜN YARADILIŞI ÜZERE TEFEKKÜR eden kullarda Rabbe

    sesleniş ve TEFEKKÜRÜN YANSIMASI olan DUA BOYUTU

    aktarılmıştır.

    َربََّناSonra Rablerine seslenerek,

    َخَلْقَت ٰهَذا َباِطًلاَما Rabbimiz, Sen bunu boş yere yaratmadın derler.

    ُسْبَحانََك َفِقَنا َعَذاَب النَّارِ

    Seni tüm eksikliklerden uzak tutarız. Sen bizi ateş azabından

    koru diye dua ederler.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    8

    KUL OLARAK BİZLERİ BEKLEYEN BÜYÜK HESAP

    GÜNÜ HAKKINDA TEFEKKÜR HALİNDE OLMAK

    Değerli Müslümanlar,

    Yüce Rabbimiz bizleri imtihan olarak gönderdiği bu dünya hayatında

    ilahi emirlerinden haberdar etmek amacıyla bizleri Kutsal Kitaplarla ve

    Peygamberleri ile desteklemiştir. Gayesi büyük gündeki hesaba hazır

    olmamızdır. Bu sebeple de Kuranda birçok ayette HESAP GÜNÜNDE

    pişmanlık içinde olan kişilerin hallerinden kesitler sunarak bizlerin bu

    ibretlik haller üzerinde TEFEKKÜR etmesini arzulamaktadır.

    Bu hususu Hakka suresinin 25, 26 ve 27. Ayetleri ile açıklamak

    istiyorum:

    ا َمْن اُوتَِى ِكَتاَبُه بِِشَمالِهّٖ َفَيُقولُ َواَمَّKitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der:

    َيا لَْيَتنّٖى لَْم اُوَت ِكَتابَِيهْ "Keşke kitabım bana verilmeseydi."

    َولَْم اَْدِر َما ِحَسابَِيهْ "Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim."

    َيا لَْيَتَها َكانَِت الَْقاِضَيةَ "Keşke ölüm her şeyi bitirseydi."

    İşte bu ayeti kerimeler dünya hayatında hesap gününü düşünmeden ve o

    güne hazırlanmadan yaşayan insanların akıbetlerinden haber vermekte ve

    bizlerinde bunlardan ibret almamız istenmektedir.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    9

    ALLAH c.c DÜNYA HAYATININ GEÇİCİLİĞİ

    HUSUNDA TEFEKKÜR ETMEMİZİ İSTİYOR

    Allah c.c dünya hayatının geçiciliği husunda tefekkür etmemizi

    istiyor bu hayattaki tüm makamların son bulacağı ve kalıcı hayatın ahiret

    hayatı olduğu hususunda kuranı kerimde birçok ayette misaller vererek

    bizleri tefekküre davet etmektedir.

    Bu Dünya’da malı ve serveti ile övünenleri;

    َما اَْغنٰى َعن ّٖى َمالَِيهْ "Malım bana hiçbir yarar sağlamadı."

    …ayetiyle malın faydasız yönünü vurgulayarak

    Makam mevki ve saltanatı ile övünenleri;

    َهَلَك َعن ّٖى ُسْلَطانَِيهْ "Saltanatım da yok olup gitti."

    ...ayetiyle makam ve mevkinin geçiciliği hususunda bizlere kesitler

    sunmaktadır.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    10

    Ala Suresinde ise Dünya ve Ahiret hayatı hakkında şu hakikate dikkat

    çekmemiz istenmiştir.

    نَْيا َبْل تُْؤثُِروَن الَْحٰيوَة الدُّ

    Israrla dünya hayatının isteyenlere،

    َواْلاِٰخَرُة َخْيٌر َواَْبٰقى

    ahiret hayatı daha hayırlı ve kalıcıdır sözü ile bu hakikati bizlere

    bildirmektedir.

    Dünya ve ahiret hayatı hakkında tefekkür eden kul dünyanın

    geçiciliğini mutlaka idrak edecektir. Çünkü hergün etrafımızda

    insanlar ölmekte, camilerden Salalar verilmektedir. Her ölüm dünya

    hayatının sonu ahiret hayatının başlangıcıdır. Bu sebeple son bulacak

    bir hayat için çırpınmak yerine baki olan ahiret hayatı için hazırlanmak

    insanın bu dünyada yapacağı en önemli görevidir.

    Bu dünya hayatına bakışımız, tıp ki Peygamber efendimizin ‘’ Benimle

    dünyanın hali ancak bir ağacın gölgesinde bir müddet dinlenip de

    bırakıp giden bir yolcu gibidir”. (Müsned-i Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace) sözünde

    bahsettiği şekilde olmalıdır.

    Çünkü dünya hayatı bir durak, ahiret hayatı ise ebedi kalınacak

    mekândır.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    11

    ALLAH c.c İBADETLERİNİ İHMAL EDENLERİN

    HALLERİNDEN MİSALLER VEREREK TEFEKKÜR

    ETMEMİZİ İSTİYOR

    Değerli Müminler,

    Rabbimiz Mülk Suresi 2. Ayette:

    ى َخَلَق الَْمْوَت َوالَْحٰيوةَ لَِيْبلَُوكُْم اَيُُّكْم اَْحَسُن َعَمًلا اَلَّذّٖ

    O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı

    yaratandır.

    …diye buyurarak biz kullarından salih ameller beklemektedir. Nitekim

    ameller İmanın bedene yansıması ve kulluğunda göstergesidir. Bu

    sebeple Allah c.c birçok ayette ibadetlerini ihmal eden kulların ahiretteki

    hallerinden misaller vererek bizleri bu misaller üzerinde düşünmeye

    davet etmektedir.

    Bu hususta Müddesir Suresinde 42-45. Ayetlerde:

    َما َسَلَكُكْم فّٖى َسَقرَ "Sizi Sekar'a (cehenneme) ne soktu?"

    َقالُوا لَْم نَُك ِمَن الُْمَصل ّٖينَ Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik."

    ينَ َولَْم نَُك نُْطِعُم الِْمْسكّٖ"Yoksula yedirmezdik."

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    12

    ALLAH cc. VERDİĞİ NİMETLER ÜZERİNDE

    TEFEKKÜR ETMEMİZİ İSTİYOR

    Kıymetli Müslümanlar,

    Bizler yaratan ve bizlere birçok nimet bahşeden rabbimiz bu nimetleri

    karşısında kendisini tanımamızı ister. Çünkü dünyada var olan ve biz

    insanların istifadesine sunulan herşey rabbimizin ikramıdır. Bu ikramı

    geri çevirmeyen biz kulların, ikramı vereni de görmezden gelmesi

    düşünülemez. Aksi takdirde bu nankörlük olur. Çünkü rabbimiz her bir

    nimeti verirken kendinin bizler tarafından tanınmasını murad etmektedir.

    Bu hususta Nahl 11. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

    ْرَع وَ يَل َواْلاَْعَناَب َوِمْن كُلِّ الثََّمَراِت ُيْنِبُت لَُكْم بِِه الزَّ ْيُتوَن َوالنَّخّٖ الزَّ اِنَّ فّٖى ٰذلَِك َلاَٰيًة لَِقْوٍم َيَتَفكَُّرونَ

    ‘’Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü

    meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için bir ibret

    vardır.’’

    Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimiz ve ashâb-ı kiram daima bu nimetlerin hesabını tefekkür ve şükrünü edaya gayret şuuruyla yaşadılar.

    Aldıkları nefesin dahi şükrünü edâ edebilme gayretiyle hayat sürdüler.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    13

    Ebû Hüreyre (r.a) asr-ı saadetin şartlarını anlamamızı sağlayan şu

    hâdiseyi anlatır:

    Rasûlullah (s.a.v) bir gün, çıkılmayacak bir vakitte evinden dışarı

    çıkmıştı. Baktı ki, Ebubekir ve Ömer (r.a) da oradalar. Onlara;

    “–Bu saatte sizi evinizden dışarı çıkaran sebep nedir?” diye sordu.

    Onlar;

    “–Açlık, yâ Rasûlâllah! (Yani bir rızık bulabilmek için.)” dediler.

    Bu tarihte, Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimiz, Medine’de bir devlet başkanı. Hazret-i Ebubekir ve Ömer (r.a) ise, O’nun birçok hususta

    danıştığı, bir bakıma vezirleri… Fakat evlerinde karınlarını doyuracak bir

    lokma yok. Çünkü ne gelirse âhiret hesabı endişesiyle infâk etme hâlinde

    yaşıyorlar. Bir muhtaç ile karşılaştıklarında, onun derdini çözme

    mesuliyetiyle, derhâl neleri varsa ellerinden çıkarıyorlar.

    Peygamberimiz;

    “–Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allâh’a yemin ederim ki, sizi

    evinizden çıkaran sebep beni de evimden çıkardı; haydi

    kalkınız.” buyurdu.

    İkisi de kalkıp, Rasûl-i Ekrem’le birlikte Ensar’dan birinin evine

    geldiler. O zât da evinde değildi. Fakat hanımı Rasûlullah (s.a.v)’i

    görünce çok sevindi;

    “–Hoş geldiniz! Buyurunuz.” dedi.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    14

    Rasûlullah (s.a.v); beyinin nerede olduğunu sordu.

    Kadın;

    “–Bize tatlı su getirmek için gitti.” dedi. Tam o sırada evin sahibi olan

    Medineli sahâbî geldi, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ve iki

    arkadaşına baktıktan sonra;

    “–Allâh’a hamdolsun, bugün, hiç kimse misafire ikram etme yönünden

    benden daha bahtiyar değildir!” dedi. Hemen gidip onlara içinde koruğu,

    olgunu ve yaşı bulunan bir hurma salkımı getirdi:

    “–Buyurun, yiyiniz.” dedi ve eline bıçak aldı.

    Rasûlullah (s.a.v)- ona;

    “–Sağılan hayvanlara sakın dokunma!” buyurdu. Ev sahibi, onlar için bir

    koyun kesti. Onlar da koyunun etinden ve hurmadan yediler; tatlı sudan

    içtiler. Hepsi yemeğe doyup suya kanınca, Rasûlullah (s.a.v) Ebubekir ve

    Ömer’e (r.a) hitaben şöyle buyurdu:

    “–Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allâh’a yemin ederim ki,

    kıyâmet gününde bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz. Sizi evinizden

    açlık çıkardı, sonra evinize dönmeden şu nimetlere

    kavuştunuz.”(Müslim, Eşribe 140)

    O derecede açlık çektikten sonra gelen ve günümüz imkânlarına göre

    gayet mütevazı olan bu sofra üzerine Efendimiz, sual ve şükrü

    hatırlatmaktadır.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    15

    ALLAH c.c KULLARININ DEVAMLI ÖLÜMÜ HATIRLAMALARINI

    ve TEFEKKÜR HALİNDE OLMALARINI ARZULAR

    Kıymetli Kardeşlerim,

    Her doğan canlı vakti gelince;

    كُلُّ نَْفٍس َذائَِقُة الَْمْوِت ثُمَّ اِلَْيَنا تُْرَجُعونَ

    Her canlı ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.

    …ayetiyle ölüm hususunda dikkatimiz çekilmektedir.

    Her gece uyku ile canlarımızı alan ve tekrar bizi hayata döndüren

    Rabbimiz bu hususu Zumer suresi 42. Ayette bizlere bildiriyor;

    يَن َمْوتَِها َوالَّتّٖى لَْم َتُمْت فّٖى َمَناِمَها اَللُّٰه َيَتَوفَّى اْلاَنُْفَس حّٖ

    ‘’Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de

    uykularında aldığını bildirip bu husus üzerinde de tefekkür etmemizi

    ister.’’

    Çünkü ölüm kişi için iyi bir Tefekkür aracıdır. Nasihat isteyen

    için en büyük nasihatçidir.

    Ölüp de pişman olmayan kişi yoktur. Nitekim bu hususta Allah

    resulünün şu sözleri bizi derin bir tefekküre yönlendirmektedir:

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    16

    Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Rasûlullâh (sav) buyurdular ki:

    َّ نَِدمَ َما ِمْن أَحٍد يَُموُت إلا

    "Ölüp de pişman olmayan yoktur, mutlaka herkes

    nedamet/pişmanlık duyar:

    إْن كَاَن ُمْحِسناً نَِدَم أْن َ يَكُوَن اْزَدادَ

    İyi yolda olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur,

    nedamet/pişmanlık duyar.

    نََزعَ َوإْن كاَن ُمِسيئاً نَِدَم أْن لاَ َيكُوَن

    Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur,

    nedamet/pişmanlık duyar."

    [Tirmizî, Zühd 59, (2405).]

    BİR KISSA:

    Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir viranenin yıkılmak

    üzere olan eğilmiş duvarına bakıp sık sık akıbetini tefekkür ederdi.

    Yine bir gün derin bir tefekkürle orayı seyrederken duvar aniden

    çöküverdi.

    Bu hâdise Behlül Dânâ Hazretleri’nde gözle görülür derecede

    büyük bir sürûra vesile oldu. Onun bu büyük sevincine mânâ

    veremeyen insanlar, merakla ondaki bu değişikliğin sebebini sordular.

    Behlül Dânâ Hazretleri, onlara şu cevabı verdi:

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    17

    − Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı! ’

    Hazretin az evvelki sevincine bir türlü akıl erdiremeyen insanlar,

    Behlül Dânâ ’nın bu sözleriyle iyice şaşkınlaştılar. Bu ifadelerle onun neyi

    kastettiğini anlayamadıklarından bu defa:

    − Peki, bunda şaşılacak ne var? ! ’ diye sordular.

    O ise insanlara, derin tefekkürünün bir neticesi olan şu hikmetli cevabı

    verdi:

    − Mademki dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor,

    benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce İnşâallah

    Hakk’a varırım. Ey ahali, rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi her

    an artırmaya gayret edelim ki, başka yönlere yıkılmayalım! ’

    İşte Peygamber Efendimiz (sav) ’in fem-i muhsinlerinden sâdır

    olan:

    ُيْبَعُث كُلُّ َعْبٍد َعَلى َما َماَت َعَلْيِه.

    ’’Her kul öldüğü hal üzere dirilir’’ (Müslim, Cennet, 2878) hadîs-i

    şerifinin şerh ve izahı mahiyetinde müşahhas (somut) bir misâl...

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    18

    Bu hakikat dolayısıyla bir mü’min, meylini her an Hakk’a yönelterek

    istikâmet üzere olmaya gayret etmelidir. Bunun için de;

    SABIRSIZLIĞI SABIRLA

    UNUTKANLIĞI ZİKİRLE

    NANKÖRLÜĞÜ ŞÜKÜRLE

    İSYANI TÂATLA

    CİMRİLİĞİ CÖMERTLİKLE

    ŞÜPHEYİ YAKIN ile

    RİYAYI İHLÂS ile

    GÜNÂHI TEVBEYLE

    YALANI DOĞRULUKLA

    GAFLETİ TEFEKKÜRLE

    ...bertaraf ederek Allâh’a güzel bir kul olmaya çalışmalıdır.

    Hazret-i Mevlânâ bu hususu ne güzel ifade etmektedir:

    ’Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir.’

    ’Ey ölümden korkup kaçan can! İşin aslını, sözün doğrusunu istersen, sen

    aslında ölümden korkmuyorsun, sen kendinden korkuyorsun.

    Çünkü ölüm aynasında görüp ürktüğün, korktuğun, ölümün çehresi

    değil, kendi iç dünyanın çirkin yüzüdür. Senin ruhun bir ağaca benzer.

    Ölüm ise o ağacın yaprağıdır. Her yaprak ağacın cinsine göredir...’

    Ölümü, bir hüsran olmaktan kurtarıp bir zafere dönüştürebilmek, onu

    mâtem değil de ’Şeb-i arûs / vuslat gecesi’ hâline getirmek; ölüm sonrası

    için arzu edilen saâdet yurduna şimdiden hazırlanıp ölmesini bilenlerin

    kârıdır.

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    19

    İNSAN OMUZLARINDA BÜYÜK BİR SORUMLULUK

    YÜKLENMİŞTİR. PEKİ, İNSAN BUNUN FARKINDA

    MIDIR?

    Kıymetli Müminler,

    Allah c.c Haşir Suresinin 21. Ayetinde Kur’an’ın emirlerini üzerine

    yüklenen insana bir misal üzerinden Tefekkür örneği sunuyor:

    لَْو اَنَْزلَْنا ٰهَذا الُْقْراَٰن َعلٰى َجَبلٍ Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik,

    ًعا ِمْن َخْشَيِة اللّٰهِ لََراَْيَتُه َخاِشًعا ُمَتَصدِّElbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek

    parça parça olmuş görürdün

    َوتِْلَك اْلاَْمَثاُل نَْضِرُبَها لِلنَّاِس لََعلَُّهْم َيَتَفكَُّرونَ İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

    Kıymetli Kardeşlerim,

    Yüce Rabbimiz bu ayette Kur’an’ın içerdiği mesajın önemini ve ona

    muhatap olan insanın ne büyük sorumluluk altında bulunduğunu

    vurgulamaktır. Bu örnekle ilgili açıklamaları şöyle özetleyecek olursak:

  • Bu vaazh Her hafta hazırlanan vaazlarımız KÜRSÜDEN GÖNÜLLERE (haftanın

    vaazı) Facebook sayfamızda yayınlanmaktadır.

    20

    ŞAYET BİR DAĞA; insana verildiği gibi şuur verilmiş olsaydı o

    heybet timsali eğilmez dağ bile Allah’ın sıfatlarını bilmenin ve

    sorumluluk duygusunun sonucu olarak O’nun azameti, kudreti ve

    evrendeki mutlak egemenliği karşısında sonsuz bir saygıyla eğilirdi; ama

    bununla kalmaz, O’na kulluk etmek için kendini parçalardı.

    İnsanlar ise genellikle omuzlarındaki yükü hissetmemek için

    direnmekte ve gaflet içinde ömürlerini tüketmektedirler. Burada dikkat

    çeken bir husus, yine âyetin sonunda ifade edildiği üzere, bu örnekten

    sonuç çıkarmanın da yine insana, daha doğrusu onun muhakeme

    yeteneğini kullanmasına bağlı olmasıdır.

    Kıymetli Müminler;

    Sohbetimizi özetleyecek olursa; İnsanoğlu olarak dünyada varedilen

    herşeyin bir tefekkür meselesi olduğunu, kul olarak bizlere düşen devamlı

    tefekkür halinde olarak rabbimize olan bağlılığımızı, sadakatimizi

    devamlı arttırmak, dünya hayatında kalıcı gibi yaşamak yerine bir garîb

    yolcu gibi bulunmak, en büyük görevimizin rabbimize güzel bir kul

    olabilmek ve ahiret hayatına hazırlanmak olduğunu her an her saniye ve

    her durumda devamlı hafızamızda tutarak bir TEFEKKÜRİ BİR HAYAT

    yaşamalıyız.

    Selam ve Dua ile Hayırlı Cumalar Diler, hazırladığımız bu sohbetten önce kendimiz

    sonrada okuyan dinleyen herkesin istifade etmesini Yüce Mevlamızdan

    niyaz ederim.

    Bilgin EKŞİ