kutup yildizi · si’nde Üretimi arttırın! balık proteini tedarikinde kesin bir artış için...

26
Çeviri Giray Türkmen KUTUP YILDIZI Martin Cruz Smith

Upload: others

Post on 07-Jul-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

ÇeviriGiray Türkmen

KUTUP YILDIZI

Martin Cruz Smith

Page 2: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

4

Page 3: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

5

Teşekkür

Kaptan Boris Nadein ve Sulak gemisinin mürettebatına, Kaptan Mike Hastings ve Oceanic gemisinin mürettebatına, Sharon Gordon, Dennis McLaughlin ve William Turner’a, Bering Denizi’ndeki konukseverlikleri için; Martin Arnold, Kathy Blumberg, Kaptan D. J. (Jack) Branning, Knox Bur-ger, Doktor Gerald Freedman, Beatrice Golden, Profesör Robert Hughes, Kaptan James Robinson ve Kitty Sprague’a da yardımlarını benden esirgememiş oldukları için teşekkür-lerimi sunarım.

Göstermiş oldukları sabır için Alex Levin ve Kaptan Vla-dil Lysenko’ya herkesten çok borçlu olduğumu da söylemek isterim.

Kutup Yıldızı isimli bir Sovyet büyük balıkçı gemisi bulun-maktadır. Ne mevzubahis olan gemi, ne de Sulak, bu kitapta kurgusal olarak yaratılmış olan Kutup Yıldızı gemisi değildir.

Page 4: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

6

KU

TU

P YI

LDIZ

I

Pruv

a

Köp

4 A

lt G

üver

te

Yöne

tici K

amar

ası

Balık

A

mba

rıAm

erik

alıla

r K

amar

ası

Atö

lyel

er

Balık

Am

barı

Don

durm

a O

dala

İnce

lem

e M

asas

ı

Mak

ine

Dai

resi

İşle

me

Hat

Trol

Güv

erte

siFi

likal

ar

Mür

ette

bat S

alon

u,

Mut

fak,

Rev

ir v

e K

ütüp

hane

’nin

B

ulun

duğu

K

ıç K

amar

ası

Kuy

u

Kıç

Ram

pa

Mür

ette

bat

Kam

aras

ı

174

Metr

e

Page 5: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

7

KU

TU

P YI

LDIZ

I

24 M

etreK

öprü

üstü

K

amar

ası A

mba

r G

iriş

i

Vole

ybol

Sa

hası

Bum

bala

r ve

K

ızak

lar

Paya

nda

Mak

ine

Atö

lyes

i

Yük

Vin

çler

iB

alık

A

mba

rlar

ı

Am

bar

Gir

işi

Ağl

arİs

tif Y

eri

Vari

ller Kuy

u

Ram

pa

Filik

alar

Page 6: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

8

KA

RT

AL

Oto

mat

ik Y

önlü

Bul

ucu

Köp

Kap

tan

Köş

Tek-

Yan-

Ban

tlı A

nten

ler

VH

F A

nten

leri

Rad

arYe

rbel

irte

ç

Rad

yo

Dir

eği

Bum

bala

r

Bar

ınak

Güv

erte

Vin

çA

yakl

ı Köp

ve M

akar

a

Ram

paM

üret

teba

tın

Kab

inle

riM

utfa

kD

Oda

sıB

uz-

dola

Üni

tesi

Ona

rım

A

töl.

Mak

ine

Dai

resi

Bal

ık

Dep

osu

Bal

ık

Dep

osu

23 M

etre

Page 7: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

9

Birinci Kısım

SU

Page 8: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

10

Page 9: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

11

Bölüm Bir

Adeta bir canavarı andıran balık ağı, üzerinden çıkan buharlarla birlikte rampadan yukarı, trol güvertesindeki sodyum lambalarının altına çekildi. Parıltılı bir hayvan de-risi gibi, kırmızı, mavi, turuncu şeritlerden oluşan bir renk cümbüşü, balık ağındaki gözleri bir paspas gibi kaplıyordu: Plastikten yapılan ‘aşınmayan kıl’, ağın denizin dibindeki ka-yaların üzerinde daha rahat hareket etmesini sağlamak için tasarlanmıştı. Soğuk denizin soluğu iğrenç bir nefes gibi, ağın çevresinde, kendine has renklerden bir hale oluşturdu. Bu acıklı geceye son derece uygun bir görüntüydü bu.

Balık ağıyla birlikte yukarı taşınan deniz suyu, ağın plastik kılları arasından uğuldayarak güvertenin tahta döşemesinin üzerine boşaldı. Ağdaki deliklerden gümüş ve ringa gibi kü-çük balıklar döküldü. Denizyıldızları zemine taş gibi yağdı. Yerlerinden edilmiş olan canlı ve hatta ölü yengeçler, bacak-larının uçları üzerinde güverteye kondular. Martılar ve yel-kovan kuşları, geminin tepesindeki lambalardan yayılan ışık huzmelerinin etrafında dolanıyorlardı. Rüzgârın yön değiş-tirmesiyle birlikte, kuşlar, beyaz kanatlardan bir girdap oluş-turdular.

Page 10: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

12

Genellikle, başlangıç işlemi olarak balık ağı öne doğru ya-tırılır ve geminin burun kısmına yakın olan balık depolarının deliklerine boşaltılır, sonra da balık ağının arka ucu aynı şe-kilde geminin kıç tarafındaki deliklere çevrilirdi. Balık ağı-nın iki ucu da, ağın ortasından örgü halinde geçen naylon bir kordon olan bir ‘fermuarın’ düğümü çözülerek açılabilirdi. Adamlar ellerinde küreklerle birlikte işe hazır halde bekli-yor olsalar da, trol amiri onları bir el işaretiyle uzaklaştırdı ve balık ağının plastik ‘kıllarından’ yağan suların altına girip, daha iyi görebilmek için kaskını çıkararak, doğrudan yuka-rı baktı. Uzanıp, balık ağının ‘kıllarını’ iki yana doğru açtı ve ardından gözlerini yeniden karanlığa çevirip, okyanustaki dalgalarla boğuşan, diğer küçük ışıkları seçmeye çalıştı; ama balık ağının gelmiş olduğu küçük tekne, çöken sisin içinde çoktan kaybolmuştu. Trol amiri belinden iki ucu keskin bir bıçak çekip, üzerinden su damlayan plastik kılların arasına soktu ve balık ağının göbeğini enine kesti. Balıklar birer iki-şer düşmeye başladı. Bıçağını büyük bir kuvvetle son kez ağa geçiren trol amiri çabucak geri çekildi.

Sanki değerli sikkeler gibi denizin dibinde özellikle tara-nıp, topluca yakalanmış olan koca bir gümüş kömür balığı sürüsü, balık ağının karanlığının içinden geminin aydınlığına bir sel gibi aktı. Balıkların arasında kalın, çürük gibi görü-nen yayın balıkları; üst üste binmiş dalgalar halinde gelen, baş tarafı kan kırmızısı, kuyruk tarafı bembeyaz yassı balıklar; kafaları ejderhaya benzeyen iskorpitler; kimisi hava keseleri şişmiş olduğu için balona benzeyen, kimisi patlayarak yumu-şak dokulara ve pembe balçıklara dönüşmüş olan morinalar; en az tarantulalar kadar tüylü olan mercan yengeçleri vardı. Denizin gece vakti bağışladıkları bunlardı işte.

Ve bir kız. Balıklar ağın içinden güverteye sel gibi akarken, kız da hareket organlarının kontrolünü kaybetmiş bir yüzücü

Page 11: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

13

gibi aşağı kaydı. Yuvarlandığı güvertenin zemininde, kolları çarpık duruyordu. Ayaklarından çıplak olanı, öteki ayağın-daki ayakkabısının tabanının üzerindeydi, her tarafı pavurya-larla sarılmıştı. Kız değil, genç bir kadındı bu. Saçları kısaydı, üzerindeki bluzu ve kot pantolonu sırılsıklam olmuş ve kıv-rılmış, su ve kum yüzünden ağırlaşmıştı, yeniden nefes ala-bileceği bir dünyaya dönmeye hazırlıklı değildi. Trol amiri, kadının başının etrafına dolanmış olan bir tutam saçı kenara çekti ve kadının fal taşı gibi açılmış olan gözlerindeki apaçık şaşkınlığı ortaya çıkardı. Öyle bir şaşkınlık ifadesiydi ki bu, geminin lambalarından sisin içinde yayılan ışıkları sanki altın bulutlar gibi görüyor ya da kendini cennete yolculuk eden bir teknede yükseliyormuş gibi hissediyor olmalıydı kadın.

Page 12: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

14

Bölüm İki

Yapımı daha yeni tamamlanmış bir deniz aracı olarak Gdansk’taki raylardan ilk indirildiğinde, bumbaları ve kızak-ları şeker sarısı olan Kutup Yıldızı’nın üst güvertesindeki dört yapı da göz kamaştırıcı bir beyazlığa sahipti. Güverteleri te-mizdi, yük vinçleri gümüşi zincirlerle kuşatılmış, güverte ka-maralarının dış cepheleri şık bir şekilde düzenlenmişti. Aslına bakarsanız, Kutup Yıldızı da bir zamanlar gerçek bir gemi gibi görünürdü. Ama yirmi yıl boyunca tuzlu suların koynunda dolaştıktan sonra, geminin yüzeyi pasla kaplanmıştı. Gemi-nin üst güvertelerinde, çeşitli yerlere tahta kalaslar yığılmış, makine yağıyla dolu variller ve balık yağlarına ayrılmış boş variller dizilmiş, balıkçı ağlarından ve şamandıralardan kal-ma atıklar istiflenmişti. Geminin kömürlüğünden yükselen ve üzerinde Sovyetlere özgü kırmızı bir şerit bulunan siyah baca, artık berbat bir hale gelmiş olduğu belli olan mazottan çıkan siyah dumanlar saçıyordu etrafa. Şimdiyse, yüklerini boşaltmak için gemiye yanaşırken kötü havaları seçmiş olan trol tekneleri tarafından hırpalanan Kutup Yıldızı, uzaktan, iyi ve açık bir noktadan görüldüğünde, küçük teknelerin ya-

Page 13: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

15

naştığı büyük bir balıkçı gemisinden çok, dalgaların arasında yönünü bulmayı beklenmedik bir şekilde beceren, balıkçı gemisi ile hurda gemisi karışımı bir şey gibi duruyordu.

Her ne olursa olsun, Kutup Yıldızı gece gündüz verimli bir şekilde balık yakalamayı başarıyordu. Aslında tam ola-rak yakalıyor da denemezdi; ağlarını denize salan küçük trol tekneleri tarafından yakalanan balıklar, işlenmek üzere ana gemiye aktarılıyordu. Bu işlemler balıkların kafalarının ke-silmesi, iç organlarının temizlenmesi ve dondurucuya atıl-masından oluşuyordu.

Kutup Yıldızı’nın, Sibirya’dan Alaska’ya, Bering Boğazı’n-dan Aleut Adaları’na uzanan Amerikan karasularında Ameri-kan trol teknelerini takip etmeye başlamasından bu yana dört ay geçmişti. Bir iş ortaklığı girişimiydi bu. Kısaca açıklamak gerekirse, Sovyetler ürün işleme gemilerini tedarik edip ba-lıkları alıyor, Amerikalılar da trol teknelerini ve tercümanları tedarik edip parayı alıyordu. Bütün bunlar Seattle merkez-li, yarı Amerikan yarı Sovyet bir şirket tarafından yürütülü-yordu. Kutup Yıldızı gemisinin mürettebatı bu süre boyunca herhalde sadece iki gün güneş görmüşlerdi, ama Bering De-nizi de ‘Gri Bölge’ olarak bilinmiyor muydu zaten?

Üçüncü Kaptan Slava Bukovsky işleme hattından geçer-ken, çalışanlar da gelen mahsulü ayıklıyordu: kömür balıkla-rı ucunda döner testere bulunan taşıma bandına konuluyor, uskumrular ve vatozlar da balık yemi bölmesine atılıyordu. Denizin dibinden yüzeye çıkarken hava kesecikleri şişen balıklardan bazıları gerçekten patlamış ve onlardan saçılan yumuşak parçalar, çalışanların keplerine, ince muşambadan yapılan önlüklerine, kirpiklerine ve dudaklarına sümük gibi yapışmıştı.

Slava Bukovsky döner testereyi geçip, bandın iki yanın-

Page 14: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

16

daki bankolarında ayakta çalışan işçilerin bulunduğu ‘sümük hattına’ geldi. Robot gibi çalışan işçilerden ilk çift, bir bıçak yardımıyla balığı boyun bölgesinden anüse kadar yararak açı-yor, ikinci çift, vakum pompası kullanarak balığın ciğerlerini ve bağırsaklarını temizliyor, üçüncü çift balıkları tuzlu su fış-kırtan hortumlarla yıkayarak, deriye, solungaçlara ve oyukla-ra yapışan çamurları söküyor, son çift de gelen balığı son kez vakumluyor ve işlenmiş olan balığı, ucu dondurucularda bi-ten bir bandın üzerine yerleştiriyordu. Tüm hareketleri oto-matik yapıyordu hepsi. Toplamda sekiz saat boyunca süren bu temizleme ve yıkama mesaisi boyunca taşıma bandının, çalışanların ve yürünebilecek her yerin üzerine balık kanları ve artık püre haline gelmiş balık parçaları saçılıyordu. O bi-lindik Kahraman İşçilerden değildi bu adamlar, hele sıranın en sonunda duran ve işlenmiş balıkları banda yükleyen, be-yaz tenli, siyah saçlı adam, hiç değildi.

“Renko!”Arkady içi boşaltılmış olan balıklardan birinin karnını kap-

layan pembemsi suyu vakumla çekip, balığı dondurucuya gi-den taşıma bandının üzerine yapıştırdı ve sonraki balığı aldı. Kömür balıklarının eti o kadar sağlam değildi. Eğer kömür balığı iyi temizlenip çabucak dondurulmazsa, insanlar tara-fından tüketilmesi sağlıksız bir hale gelir ve vizonların önüne yem diye atılırdı. Eğer onların bile yiyemeyeceği hale gel-mişse, Afrika’ya dış yardım olarak gönderilirdi. Arkady’nin elleri, buzdan biraz daha sıcak olan balıkları tutmaktan artık hissiz hale gelmişti, ama en azından Kolya gibi testereyle ça-lışmak zorunda kalmıyordu. Havanın kötü olduğu günlerde gemi sallanmaya başlayınca, donmuş, kaygan kömür balığını testerenin yanında düzgün tutabilmek için iyice konsantre olmak gerekirdi. Geminin çamurlu zemininde kayıp düş-memek için botlarının uçlarını masanın altına sokmayı öğ-

Page 15: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

17

renmişti Arkady. Her seferin öncesinde ve sonrasında, gemi baştan aşağı hortumla yıkanıp, amonyakla fırçalanırdı; ama tüm bunlar yapılırken, balık odasının rutubetli, organik bir kayganlığı ve kokusu olurdu hep. Hatta taşıma bandının çı-kardığı takırtılar, testerenin zırıltısı, teknenin derin, ritmik iniltisi bile denizi azimle yutmakta olan dev bir su canavarı-nın seslerini andırırdı.

Taşıma bandı durdu. “Denizci Renko sensin, değil mi?”Arkady’nin alt güverteleri pek sık ziyaret etmeyen üçüncü

kaptanı tanıması için, aradan birkaç saniye geçmesi gerekti. Geminin balık işleme bölümünün müdürü olan Izrail, şal-terin yanında duruyordu. Üzerine birkaç kat kazak geçirmiş, siyah sakalının neredeyse kapladığı gözlerini sabırsızlıkla deviriyordu. İnce muşambadan yapılma bir zırh giymesine rağmen kadın olduğunu unutturmayacak hafif bir ruj sür-müş, genç ve devasa bir kadın olan Natasha Chaikovskaya, üçüncü kaptanın Reebok marka ayakkabılarını ve tertemiz kot pantolonunu daha iyi görebilmek için çaktırmadan yana doğru eğildi.

“Sensin, değil mi?” diye tekrarladı Slava.“Yani, kimseden gizlediğim yok,” dedi Arkady.“Genç Komsomoletlerin* dans dersinde değiliz burada,”

dedi Izrail, Slava’ya bakarak. “Eğer onu istiyorsan, al.”Taşıma bandı yeniden hareket etmeye başladığı sırada Ar-

kady, sıvı balçığın ve balık ciğeri yağının dışarı atılmak üzere geminin yan tarafındaki deliklere taşındığı üstü açık borula-rın üzerinden atlayarak geminin kıç tarafına doğru ilerleyen Slava’yı izledi.

* Ru. Komsomolet: Rusya’daki Sovyetler Birliği yıkılmadan önce Sovyet-ler Birliği Komünist Partisi’nin gençlik koluna verilen isim olan ‘Komsomol’ kelimesinden türemiş olan ve erkek üye anlamına gelen kelime. Kadın üyeler için ‘Komsomolka’ tabiri kullanılır.

Page 16: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

18

Arkady’yi dikkatle incelemek üzere durdu Slava, sanki Arkady’nin bir maskesi varmış da, onu düşürmek istiyormuş gibi bakıyordu. “Dedektif Renko sen misin?”

“Artık değilim.”“Ama öyleydin,” dedi Slava. “Bu benim için yeterli.”Ana güverteye açılan merdivenlerden çıktılar. Üçüncü

kaptanın, onu siyasi bir yetkilinin yanına ya da kendi oda-sında yapılacak olan bir aramayı izlemeye götürdüğünü dü-şünüyordu Arkady, gerçi bunu o olmadan da yapabilirlerdi. Makarnanın kendine özgü kokulu buharının her tarafa saçıl-dığı mutfağın yanından geçip, ‘Tarımsal Endüstri Komplek-si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının önünde durdular.

Kollarına, üzerinde ‘Kamusal Düzen Gönüllüleri’ ya-zan kırmızı kolluklar takmış olan bir çift teknisyen kapının önünde nöbet tutuyordu. İki ispiyoncu olan Skiba ile Slez-ko’ya, gemideki mürettebatın geri kalanı ‘sülük’ diyordu. Hatta Arkady ile Slava kapıdan geçtiklerinde bile, Skiba bir defter çıkardı.

Küçük kasabaların böbürlenebileceğinden bile çok daha büyük bir kliniğe sahipti Kutup Yıldızı. Klinik, bir doktor ofi-si, bir muayene odası, üç yataklı bir revir, bir karantina odası ve bir ameliyathaneden oluşuyordu. Slava, Arkady’yi ameli-yathaneye götürdü. Odanın duvarları boyunca sıralanmış be-yaz dolaplarda, cam haznelerin içinde alkole yatırılarak sakla-nan ameliyat gereçleri, kilitli kırmızı bir dolapta ise sigara ve ilaçlar bulunuyordu. Odanın diğer tarafında, yeşil bir oksijen tankı ile kırmızı bir azot oksit tankının yüklendiği bir yük arabası vardı. Ayrıca ayaklı bir küllükle pirinç bir tükürük hokkası da göze çarpıyordu. Duvarlardan birine, odaya kes-kin, kan dondurucu bir hava katan anatomik şemalar asılmış-

Page 17: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

19

tı. Dişçi koltuğu odanın köşelerinden birine yerleştirilmiş, ortaya da üzeri çarşafla örtülmüş, çelikten yapılma bir ame-liyat masası konmuştu. Şimdi ıslanmış görünen çarşaf, altın-daki kadının üzerine yapışarak onun şeklini almıştı. Çarşafın kenarının altından, kadının vücudunu masaya bağlamak için kullanılmış olan kayışların uçları sarkıyordu.

Dışarısı karanlık olduğu için, odadaki lombozlar parlak aynalar gibi görünüyordu. Saat sabahın altısı olmuştu ve şa-fak sökmeden önce yapılması gereken bir saatlik bir iş daha vardı. Normal şartlarda Arkady, tam bu saatlerde, denizde ne kadar çok balık olabileceği düşüncesiyle aptallaşmış olurdu. Gözleri aynı o lombozlarmış gibi hissediyordu. “Ne istiyor-sun?” diye sordu.

“Biri öldü,” dedi Slava.“Onu ben de görebiliyorum.”“Mutfaktaki kızlardan biri. Denize düşmüş.”Arkady gözlerini odanın girişine doğru çevirip, kapının

öteki tarafında duran Skiba ile Slezko’yu getirdi gözlerinin önüne. “Peki, benimle ne ilgisi var bunların?”

“Yeterince açık sanıyorum. Ticari birlik komitemiz tüm ölümleri bildirmek zorunda ve buradaki birlik temsilcisi be-nim. Gemide, hastalık dışı ölümler konusunda deneyimli olan tek kişi de sensin.”

“Ve bir de hortlamalar konusunda, tabii,” dedi Arkady. Slava göz kırptı. “Rehabilitasyon gibi bir şey, ama normal-de daha uzun sürmesi gerekir. Neyse.” Arkady camlı dolabın içindeki sigaralara bir bakış attı; pirinç kâğıdının içine tütün doldurulmasıyla yapılan papiroslar* vardı. Ama camlı dolap kilitliydi. “Doktor nerede?”

“Cesede bak.”“Sigara?”

* Geleneksel Rus sigarası.

Page 18: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

20

Boş anında yakalanan Slava, elini gömleğinin içine sokup, biraz uğraştıktan sonra, bir paket Marlboro çıkarmayı başar-dı. Arkady etkilenmişti. “Madem öyle, ben de ellerimi yıka-yayım bari.”

Musluktan akan su kahverengiydi; ama en azından Ar-kady’nin parmaklarına yapışmış olan sümüksü balçığı ve ba-lık pullarını sökmeye yetti. Emektar denizcilerin en belirgin özelliklerinden biri de, yıllar boyunca paslanmış depolardan akan suları içmekten dolayı rengi solmuş olan dişlerdi. La-vabonun üzerinde, belki de bir senedir ilk defa bakıyor ol-duğu bir ayna duruyordu. ‘Hortlama’ kelimesi tam yerine oturmuştu. Ama ‘ortaya çıkarılmış’ tabirinin kendisini daha iyi anlattığına karar verdi. Bir balık işletme gemisinde gece vardiyası yapmaktan dolayı teninin rengi solup gitmişti. Gözlerinin altındaki gölge bir daha asla gitmeyecekmiş gibi yerleşmişti oraya. Havlular bile temizdi burada. Bir ara has-talanması gerektiğini düşündü.

“Nerede dedektiflik yapıyordun?” diye sordu Slava, yak-tığı sigarayı Arkady’nin ağzına uzatıp, bir nefes çekmesini sağlarken.

“Felemenk Limanı’nda da sigara var mı?”“Ne tip suçlarla uğraşıyordun?”“Felemenk Limanı’ndaki dükkânda sigaraların tavan ara-

sına istiflenmiş olduğunu tahmin edebiliyorum. Taze mey-velerin de. Ve bir de müzik setlerinin, tabii.”

Slava’nın sabrı tükendi. “Ne tip bir dedektiftin?”“Moskova’da dedektiflik yaptım,” dedi Arkady, bir yandan

sigara dumanını üfleyerek. Bu sefer, ilk kez olarak tüm dik-katini masaya vermeyi başarmıştı. “Ama kazaları araştırmı-yordum. Eğer ki kız gemiden denize düşmüşse, siz onu nasıl geri getirdiniz? Kızı almak için motorların durdurulduğunu falan duymadım ben hiç. Bu ceset buraya nasıl ulaştı?”

Page 19: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

21

“Bilmen gerekmiyor.”“Dedektiflik yaptığım zamanlarda ölü insanları incelemek

zorundaydım,” dedi Arkady. “Ama şimdi basit bir Sovyet çalı-şanı olduğuma göre, ölü balıkları incelemekten başka bir şey yapmak zorunda değilim. Size kolay gelsin.”

Kapıya doğru bir adım attı. Düğmeye basmak gibi bir şey-di bu. “Balık ağının içinden çıktı,” dedi Slava, çabucak.

“Cidden mi?” dedi Arkady. Kendine rağmen merakı uyan-mıştı. “Çok tuhaf.”

“Lütfen.”Arkady geri dönüp, çarşafı cesedin üzerinden çekti. Kolları yukarıya doğru açılmış olsa bile, üzerine çamaşır

suyu dökülmüş gibi bembeyaz kesilmiş olan kadın ufacık bir şeydi. Hâlâ soğuktu. Gömleği ve pantolonu ıslak bir kefen gibi yapışmış, sarıyordu kadının bedenini. Ayaklarından bi-rinde kırmızı, plastik bir ayakkabı vardı. Üçgen biçimindeki yüzünde, feri kaçmış kahverengi gözleri dosdoğru tavana ba-kıyordu. Kısa saçları sarı olsa da, kökleri siyahtı. Üst dudağı-nın hemen kenarında, güzellik alameti bir ben vardı. Arkady kadının başını kaldırıp, masanın üzerine cansızca düşmesine izin verdi ve boynunu, kollarını kontrol etti. Dirsekleri kırıl-mış olmasına rağmen, herhangi bir yara ya da çürük yoktu. Bacakları kaskatıydı. Kadının üzerinden denizin o leş kokusu buram buram geliyordu, hatta balıklardan bile daha çok ko-kuyordu. Ayakkabısının içinde kum vardı; kadının denizin dibine değmiş olduğu anlamına geliyordu bu. Önkollarıyla avuçlarının derisi aşınmıştı, muhtemelen ağın içinde yeni-den yukarı çekilirken olmuştu.

“Zina Patiashvili,” dedi Arkady. Yemekhanede çalışıyor, yemek sırasına girenlerin tepsisine kepçeyle patates, lahana ve komposto koyuyordu.

“Farklı görünüyor,” dedi Slava sakince. “Yani, hayatta ol-duğu zamankinden.”

Page 20: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

22

Arkady kendi kendine, çifte değişim olmuş, diye düşün-dü. Hem ölüm yüzünden, hem deniz yüzünden. “Ortalıktan ne zaman kaybolmuş?”

Slava, masanın başucunda yöneticilere özgü bir duruş ta-kınarak, “Birkaç saat önce,” dedi. “Muhtemelen korkulukla-rın oradaydı ve ağ çekildiği zaman düştü.”

“Kimse görmüş mü?”“Yok. Karanlıktı, ağır sis vardı. Büyük ihtimalle suya çar-

par çarpmaz boğuldu, ya da şoktan öldü. Veya yüzme bilmi-yordu.”

Arkady kadının gevşek boynunu hafifçe yeniden sıkıp, “Ölümün üzerinden yirmi dört saat kadar geçmiş gibi duru-yor. Ölü katılaşması kafa bölümünden başlayıp, oradan ayak-lara kadar tüm vücut boyunca ilerler ve o şekilde kalır,” dedi.

Slava topuklarının üzerinde hafifçe sallandı, geminin dal-galardaki hareketinden değildi bu sallanma.

Arkady kliniğin kapısına doğru bir bakış atıp, sesini alçalt-tı. “Gemide kaç Amerikalı var?”

“Dört. Üçü şirket temsilcisi, dördüncü de Amerikan Ba-lıkçılığı gözlemcisi.”

“Onların haberi var mı?”“Hayır,” dedi Slava. “Temsilcilerden ikisi hâlâ ranzaların-

da, uyuyorlar. Öteki temsilci de kıç tarafındaki korkulukların oradaydı. Oradan güverteye geçmek için epey yürümek ge-rekir. Gözlemci de içeride çay içiyordu. Neyse ki trol amiri-nin kafası çalışıyor da, Amerikalılar görmeden cesedin üstü-nü örtmüş.”

“Cesedin bulunduğu ağ bir Amerikan gemisinden geldi. Onlar görmemişler mi?”

“Biz onlara söyleyene kadar ağın içinde ne olduğundan hiçbir zaman haberleri olmaz,” dedi Slava, biraz düşündük-ten sonra. “Ne olur ne olmaz diye düzgün bir açıklama ha-zırlamamız lazım.”

Page 21: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

23

“Ha, açıklama lazım, tabii. Kadın mutfakta çalışıyordu.”“Aynen.”“Gıda zehirlenmesi olabilir mi?”“Öyle bir şeyden bahsetmiyorum.” Slava’nın yüzü kıpkır-

mızı oldu. “Neyse, kızı buraya getirdiğimizde doktor kontrol etti ve kızın sadece iki saat önce ölmüş olduğunu söyledi. Eğer iyi bir dedektif olsaydın hâlâ Moskova’da olurdun za-ten.”

“Doğru.”***

Vardiyası bitmiş olan Arkady, Obidin, Kolya Mer ve Gury Gladky isimli elektrikçiyle paylaştığı kamarasına döndü. O bilindik denizcilerden yoktu burada. Ranzanın alt tarafında yatan Gury, bir Sears kataloğunu inceliyordu. Obidin ise pal-tosunu dolaba asmış, sakalına adeta tüyden yapılma bir toz bezine yapışan örümcek ağları gibi yapışmış olan çamuru te-mizlemeye çalışıyordu. Obidin’in boynunda aşırı büyük bir Ortodoks haçı sallanıyordu. Sesi odanın içinde gürleyerek yankılanıyordu; eğer ölmüş bir adam mezarından rahatlıkla konuşabiliyor olsaydı, sesi Obidin’inki gibi çıkardı. Obidin, Gury’ye bakarak, “Bu, İncil’e aykırı,” dedi Kolya’ya. “Tam bir kâfir işi bu.”

“Ve daha Sharper Image’i* bile görmedi,” dedi Gury, Ar-kady ranzanın üst kısmına tırmanırken. Gury, boş zaman-larında, dinlenmeye çekilmiş bir pilot gibi, koyu gözlükler takar ve siyah deri ceket giyerdi hep. “Felemenk Limanı’na gidince ne yapmak istiyor biliyor musun? Kiliseye gitmek.”

“İnsanlar kiliselerden birini ayakta tutmayı başardılar,” dedi Obidin. “Kutsal Rusya’dan kalan son eser.”

* 1977 yılında California’da kurulmuş olan The Sharper Image, tüketici elektroniği ve hediyelik ürünler satan, Amerikan çıkışlı bir perakende mağaza zinciridir.

Page 22: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

24

“Kutsal Rusya mı? İnsanlar mı? Aleutlar* denen o kahro-lası yabanilerden mi bahsediyorsun!”

Kolya çömlekleri saydı. Mukavvadan yapılma, her biri beşer santim genişliğinde olan elli çömleği vardı. Botanik eğitimi almış olan Kolya’nın Felemenk Limanı rıhtımı ve Unalaska isimli adadan bahsettiğini duymak, geminin Cen-net’e demir atacağını ve onun da istediği Cennet Bahçesi’ne kavuşacağını hayal etmek gibi bir şeydi.

“Toprağa biraz balık yemi de attık mı, bu iş tamamdır,” dedi Kolya.

“Vladivostok’a kadar yaşayacaklarına inanıyor musun ger-çekten?” Gury’nin aklına bir şey geldi. “Ne tür çiçek bun-lar?”

“Orkide. Tahmin ettiğinden çok daha dayanıklıdır.”“Amerikan orkideleri mi? İyi fiyata gider onlar, satış yapar-

ken yardıma ihtiyacın olacak.”“Sibirya bataklık orkideleriyle aynılar,” dedi Kolya. “Me-

sele de bu zaten.”“Bütün bunlar hep Kutsal Rusya’da vardı,” dedi Obidin,

sanki doğa da onun söylediklerine katılıyormuş gibi.Gury araya girdi. “Arkady, bir şey söylesene. ‘Mesele de

bu zaten’ diyor, bir de. Amerikalılara ait bir limanda geçire-bileceğimiz tek bir günümüz var ve buradaki herifler o günü lanet Sibirya çiçeklerini arayarak geçirmeyi düşünüyorlar, Obidin de yamyamlarla dua etmek istiyor! Şunlara adam gibi bir şey söyler misin, lütfen; seni dinlerler. Sırf o limanda bir gün geçirebilmek için okyanusta yüzebilen bu bok konser-vesinde tam beş ay geçirdik. Benim ranzanın altında yaklaşık beş müzik seti ve yüz kadar da kaset alabilecek kadar yer var,

* Aleut Halkı, kökenleri Amerika Birleşik Devletleri’nin Alaska eyaletinde bulunan Aleut Adaları’na ve Rusya’nın Kamçatka Krai bölgesine dayanan ve bu bölgede yaşamaya devam eden yerel halktır.

Page 23: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

25

ya da bilgisayar diski de olabilir. Sözde Vladivostok’taki tüm okulların Yamaha setlere kavuşması gerekiyordu. Gerekiyor-du, en azından. Bir gün, belki. Bu yüzden de kullanılabilecek ne varsa, hepsi birer servet değerinde. Eve döndüğüm zaman borda iskelesinden inip, ‘Bakın, Amerika’dan neler getir-dim,’ dediğimde Sibirya çiçekleriyle dolu saksılar gösterecek değilim.”

Kolya boğazını temizledi. Kamaradaki adamlar arasında en ufak tefek olanı oydu ve akvaryumdaki en küçük balık ol-manın huzursuzluğunu ister istemez yaşıyordu. “Bukovsky ne istedi?” diye sordu Arkady’ye.

“O Bukovsky denilen herif beni sinir ediyor.” Gury renkli bir televizyon resmini inceledi. “Şuna bakın: ‘on dokuz inç’. Ne kadar büyük olur ki bu? Benim evde renkli bir Foton set vardı, öyle bir patladı ki, bomba zannettim.”

“Onların tüpleriyle ilgili bir sorun var,” dedi Kolya, uysal-ca. “Herkes bilir bunu.”

“Tanrıya şükür, ben de sırf bu yüzden bir kova kum koy-muştum televizyon setinin yanına.” Gury yatağından dışarı doğru uzanıp, ranzanın üst tarafında yatan Arkady’ye baktı. “Ha, üçüncü kaptan senden ne istiyormuş?”

Arkady’nin yatağıyla tavan arasında, kendini ancak yarı-o-turur pozisyona getirebileceği kadar bir boşluk vardı. Ka-maranın açık olan lombozundan belli belirsiz, gri bir çizgi görünüyordu. Şafak ancak bu kadar söküyordu Bering De-nizi’nde.

“Mutfakta bir Zina vardı, hatırlıyor musun?”“Sarışın olan,” dedi Gury.“Vladivostoklu,” diye ekledi Kolya, çömleklerini üst üste

yerleştirirken. Gury sırıttı. Takma ön dişleri porselen ve altından yapıl-

mıştı, diş hekimi işi olduğu kadar dekoratör işiydi de, aynı

Page 24: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

26

zamanda. “Bukovsky Zina’dan mı hoşlanıyormuş? O Zina var ya, üçüncü kaptanı suya götürür susuz getirir. Sanırım o da bundan hoşlanır.”

Eski Ahit’ten duruma uygun bir alıntı yaparak konu üze-rindeki dini görüşleri açıklayacağına her zaman güvenilebile-cek olan Obidin’e döndü Arkady.

“Kaşarın teki,” dedi Obidin ve gardırobunun en altına dizilmiş olan kavanozları inceledi, her kavanozun kapağına lastik bir boru ve borunun ucuna da mantar tıpa takılmıştı. Mantarlardan birini çıkarıp, mayalanan kuru üzümlerin tatlı ve çürük kokulu gazını odaya saldı. Bir patates kavanozuna göz attı.

“Tehlikeli midir bu?” diye sordu Gury, Kolya’ya. “Bilim adamı olan sensin. Bu dumanların patlayıcı özelliği olabilir mi? Alkol üretmekte kullanamayacağı herhangi bir sebze ya da meyve var mı ya? Muzları hatırlıyor musun?”

Arkady muzları getirdi aklına. Bütün dolap çürümekte olan tropik bir orman gibi kokmuştu.

“Maya ve şeker olduktan sonra neredeyse her şey mayala-nabilir,” dedi Kolya.

Obidin, “Kadınlar gemiye alınmamalı,” dedi. Dolabın arka tarafındaki bir çiviye küçük bir Aziz Vladimir heykeli asılıydı. Baş, işaret ve orta parmaklarıyla önce alnına, son-ra göğsüne, sağ omzuna ve son olarak sol omzuna dokunan Obidin, ikonanın bulunduğu çiviye bir gömlek astı. “Kurtu-luşumuz için dua ediyorum.”

Arkady merakla sordu: “Kimden kurtuluşumuz için?”“Vaftizcilerden, Yahudilerden, Özgür Masonlardan.”“Gerçi Bukovsky ile Zina’yı bir arada görmek zor,” dedi

Gury. “Zina’nın mayosu güzeldi,” dedi Kolya. “Sakhalin’de

geçirdiğimiz o boş günü hatırlıyor musunuz?” Bir sıcak su

Page 25: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

27

katmanı çemberi yolunu şaşırarak ekvatordan kuzeye doğru gelmiş, birkaç saatliğine sahte de olsa ortalık yaz günü gibi olmuştu. “O ipli bikiniden mi bahsediyorsun?”

“Dürüst bir adam yüzünü sakalla örter,” dedi Obidin, Ar-kady’ye. “Namuslu bir kadın ise kendini uluorta göstermek-ten kaçınır.”

“Artık epey namuslu,” dedi Arkady. “Öldü.”“Zina mı?” Gury yatağında doğrulup, ayaklarını aşağı sar-

kıtarak oturdu, ardından da koyu renkteki güneş gözlükle-rini çıkardı ve Arkady’yle yüz yüze konuşabilmek için ayağa kalktı.

“Öldü mü?” Kolya bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Obidin yeniden haç çıkardı. Bu üç adamın da Zina Patiashvili hakkında kendisinin

bildiğinden muhtemelen daha çok şey biliyor olduğunu dü-şündü Arkady. Sakhalin’de geçirilen o çılgın izin gününden en iyi hatırladığı şey, Zina’nın, üzerinde bikinisiyle, voleybol güvertesinde perende atmış olmasıydı. Güneşe bayılıyordu Ruslar. Süt beyazı tenlerine mümkün olan en yüksek sevi-yede güneşi alabilmek için bulabildiği en açık seçik mayoyu, bikiniyi giymişti herkes. Batılılara özgü ince, şekilli ve buram buram cinsellik kokan bir vücuda sahip olan Zina’nın giydi-ği bikini ise neredeyse yok gibiydi. Ama revirdeki masanın üzerinde yatan vücut daha çok ıslak bir paçavra gibi görü-nüyordu; bir maske gibi simsiyah olan güneş gözlükleriyle güvertede bir aşağı bir yukarı dolanan, küpeşteye dayanarak poz veren Zina’yla alakası yoktu.

“Gemiden denize düşmüş. Bugünkü balık ağının içinde geri gelmiş.”

Diğer üçü Arkady’ye boş gözlerle baktılar. Sessizliği bo-zan kişi Gury oldu. “Peki Bukovsky seni niye istemiş?”

Nasıl açıklayacağını bilmiyordu Arkady. Her adamın ken-

Page 26: KUTUP YILDIZI · si’nde Üretimi Arttırın! Balık Proteini Tedarikinde Kesin bir Artış için Çalışın!’ yazan bir tabelanın oradan sola döndüler ve revir kapısının

28

dine ait bir geçmişi vardı. Gury bugüne kadar yasal veya ya-sadışı işler yapan bir ‘iş’ adamı olmuştu. Kolya akademiden çıkıp çalışma kampına girmiş, Obidin ise içki küpü olmakla kilise müdavimi olmak arasında gidip gelmişti. Moskova’dan ayrıldığından beri hep bu tarz adamlarla birlikte yaşamıştı Arkady; insanın tanıdık çevresini genişletmesi için içsel sür-gün kadar etkili olan başka bir şey daha yoktu. Sibirya’nın muhtelif toplumlarıyla kıyaslandığında, Moskova, apparat-çiklerin* kol gezdiği bir fahişe kovanıydı. Ne olursa olsun, kamaranın kapısının kaba bir şekilde çalındığını duyup, Sla-va Bukovsky ile yeniden yüz yüze geldiğinde epey rahatladı Arkady, üçüncü kaptan içeri girdiğinde başıyla alay eder gibi selamlamış ve küçümseyici bir tavırla doğrudan ona yönel-miş olsa bile hem de.

“Yoldaş Dedektif, kaptan seni görmek istiyor.”

*Eski Sovyetler Birliği’nde komünist partinin idari örgütlenmesine üye olan kişilere verilen isim.