İlahiyat lisans tamamlama programı İslam tarİhİ...

18
Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13 1 İSLAM TARİHİ -II İlahiyat Lisans Tamamlama Programı Doç. Dr. Kenan AYAR

Upload: others

Post on 29-Dec-2019

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

1

İSLAM TARİHİ -IIİlahiyat Lisans Tamamlama Programı

Doç. Dr. Kenan AYAR

Page 2: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Ünite 13

İçİndekİler13.1. DEVLET YÖNETİMİ .................................................................................................................. 3

13.1.1. Merkez Teşkilatı .................................................................................................................................................. 313.1.2. Dîvân-ı Hümayun (Hükûmet) ........................................................................................................................ 513.1.3.  Taşra Teşkilatı ...................................................................................................................................................... 613.1.4.  Toprak Yönetimi ................................................................................................................................................ 713.1.5. Ordu ......................................................................................................................................................................1013.1.6. Toplum Yapısı ....................................................................................................................................................1113.1.7. Maliye ...................................................................................................................................................................1213.1.8. Hukuk ....................................................................................................................................................................1313.1.9. Eğitim Ve Öğretim ...........................................................................................................................................1413.1.10. Bilim, Dil Ve Edebiyat ...................................................................................................................................1613.1.11. Sanat ...................................................................................................................................................................16

13.2. KAYNAKLAR: ..........................................................................................................................16

OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR VE MEDENİYETDoç. Dr. Kenan AYAR

Page 3: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

3

13.1. DEVLET YÖNETİMİOsmanlı Devleti bir uç beyliği olarak kuruldu, yaklaşık bir buçuk asır içinde büyük bir impa- ratorluğa dönüştü. Kurumsallaşırken büyük ölçüde eski Türk gelenekleri, İslam kültürü ve fethettiği yerlerin geleneklerinden yararlandı; geçmişten devraldığı kültür ve medeniyet mirasını yaşadığı dönemin şartlarına uygun olarak geliştirdi.

Osmanlı Devleti bir İslam devletiydi. Adil yönetim, cihan hakimiyeti ülküsü ve kanun üs- tünlüğü anlayışını benimsemiş; adalet, hoşgörü ve himayeyi esas almıştı. Merkeziyetçi bir yapıya sahipti ve yönetim merkezi fethinden sonra İstanbul’du.

13.1.1. Merkez Teşkilatı

13.1.1.1. PadişahDevletin başında Osmanlı soyundan gelen bir padişah bulunuyordu. Osmanlı Devleti mer- keziyetçi bir yapıya sahipti. Başlangıç döneminde devlet hükümdar ailesinin ortak malı ka- bul edilirken, I. Murat merkezi otoriteyi güçlendirmek ve taht kavgalarını önlemek amacıyla devletin hanedanın değil yalnızca hükümdar ve oğullarının malı olduğu kuralını getirdi. Fatih Sultan Mehmet meşhur Kanunnamesinde veraset sistemini yazılı yasa haline getirdi. Merkezi otoritenin korunması için kardeş katline izin verdi. I. Ahmet (1603-1617) taht kav- galarını önlemek amacıyla bu sistemi değiştirip hanedanın en yaşlı ve en akıllısının (ekber-i erşed) başa geçmesi kuralını koydu. III. Mehmet ise kendisine kadar devam eden şehza- delerin sancağa gönderilmesi uygulamasına son verdi ve kafes usulünü getirdi. Böylece I. Ahmet sancağa çıkmadan tahta oturan ilk Osmanlı padişahı oldu.

Osmanlı’da yönetim padişahın mutlak otoritesinde toplanmaktaydı. Osmanlı padişahları, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sonucunda Halifeliği devralmasıyla tüm Müslümanların lideri konumuna geldiler.

Devletin mutlak yöneticisi olan padişah, her işin son karar mercii olsa da sonsuz yetkilere sahip değildi; uygulamaları, gelenek, görenek, hukuk kuralları ve Dîvân kararlarıyla sınırlan- dırılmıştı. Osmanlı padişahları ilk defa 1839 Tanzimat Fermanı ile birlikte mutlak egemenlik anlayışından kendi isteği ile vazgeçerek kanun üstünlüğünü kabul etti. 1876’da I. Meşruti-yet (Kanun-i Esasi) ile birlikte anayasal yönetime ve parlamenter sisteme geçildi. Bununla birlik- te Kanun-i Esasi padişahın mukaddes ve gayri mesul olduğunu kabul etmekteydi. 1908’de ise II. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte padişahın yetkilerine az da olsa sınırlamalar geti-rildi ve meclisin yetkileri arttırıldı.

Osmanlı padişahları Bey, Gazi, Han, Sultan, Hüdavendigar, Hakan, Hükümdar, Hünkar, Ka- ğan, Padişah ve Halife gibi unvanları kullandılar. Başlıca hükümdarlık sembolleri ise hutbe, sikke, taht, sancak, hilat, çetr, nevbet ve tuğradır.

Page 4: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

4

Ülkenin bütün birimleri devletin merkezi olan İstanbul’dan yönetilmekteydi. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Topkapı Sarayı XIX. yüzyıla kadar padişahların oturduğu ve devletin yönetildiği yer oldu. XIX. Yüzyılda Batı etkisiyle Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız sarayları yapıldı.

Devletin yönetim merkezi olan sarayda;Dîvân toplantıları, padişahların tahta çıkış töreni, yabancı elçilerin kabulü, bayramlaşma törenleri yapılırdı. En yüksek derecede yöneticilerin eğitimi de sarayda gerçekleştirilirdi.Ayrıca padişahın haremi de saraydaydı:1. Saray Birun2. Enderun3. Harem olmak üzere üçe ayrılırdı.

13.1.1.1.1. Birun/Dış SarayBurada saray görevlilerin bulunur ve diğer devletlerle ilgili işler idare edilir, askeri mera- simler, bayramlaşmalar ve askerlere maaş dağıtımı yapılırdı. Ayrıca burada padişahın Dîvân üyelerini ve yabancı elçileri karşıladığı “Arz Odası” bulunurdu.Birun’daki görevliler ve teşkilatları şunlardır:• Yeniçeriler• Altı Bölük Halkı (sipahiler, silahtar, sağ ve sol garipler, sağ ve sol ulufeciler.)• Topçular ve Cebeciler• Mehterler• Müteferrikalar: (Enderun’dan çıkma içoğlanlar, beyzade çocukları, devlet ileri gelenleri-

nin çocukları vb.)• Padişah Hocası: Şehzadelerin eğitimiyle meşgul olur.• Hekimbaşı: Cerrahbaşı da denilen doktor• Çavuşlar ve Çavuşbaşı: Haberleşme ve elçilik görevini yapar.

13.1.1.1.2. Enderun/İç SarayDevşirme kökenli devlet adamlarının yetiştirildiği okul buradaydı ve eğitimine 1833’te II. Mahmut tarafından kapatılıp yerine “Mekteb-i Maarif-i Adliye” açılıncaya kadar devam etti.

Burada Dîvân toplantıları da yapılırdı. Aynı zamanda Padişahın özel hayatının geçtiği Enderun’da padişahın hizmetine bakan güvenilir kimselerin bulunduğu hizmet ve eğitim odaları ve harem bulunuyordu. Bu odalar has, hazine, kiler ve seferli odalarıydı.13.1.1.1.3. HaremPadişahın aile hayatının geçtiği ve saray kadınlarının yer aldığı bölümdür. Saraya alınan kızlar tıpkı iç oğlanları gibi sıkı bir eğitim görürlerdi. Padişahın iltifatına mahzar olmazlarsa “Çıkma Usulü” ile saray dışında görevlendirilen Kapıkulları ile evlendirilirlerdi. Osmanlı merkez ve taşra teşkilatlarında yönetim işleri padişah adına• Seyfiye,• İlmiye

Page 5: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

5

• Kalemiye denilen bürokrasi temsilcilerince yürütülürdü.

Seyfiye:Yönetim ve askerlik alanındaki yetkililer olup yürütmeyi temsil ederlerdi. Dîvân’daki temsilcileri sadrazam, vezirler, yeniçeri ağası, kaptan-ı derya; taşrada ise beylerbeyi ve san- cakbeyiydi.

İlmiye:Eğitim, öğretim ve hukuk alanı görevlileriydi. Dîvân’daki temsilcileri kazasker ve şey- hülislam; taşrada ise kadı ve müderristi.

Kalemiye:İdari ve mali alanlarda bürokratik işlerde çalışan görevlilerdir. Dîvân’daki temsilci- leri nişancı, defterdar ve reisülküttap; taşrada ise kâtipti.Padişah yasama yetkisini ferman, berat, adaletname ve kanunnameler, yürütme yetkisini Dîvân-ı Hümayun, yargı yetkisini ise kazasker ve kadılar yolu ile kullanırdı.

13.1.2. Dîvân-ı Hümayun (Hükûmet)Önemli devlet işleri Dîvân-ı Hümayun (padişahın hükümeti) adı verilen bir mecliste görü- şülür ve karara bağlanırdı. 1475’e kadar Dîvâna padişah başkanlık ederdi. Toplantı her gün sabah namazında başlar öğleye kadar devam ederdi. Fatih Dîvân başkanlığını sadrazama bıraktı.

Bundan başka veziriazamın her gün kendi konağında ikindi vakti topladığı Dîvâna İkin- di Dîvânı denirdi. Ayrıca toplanış şekline ve amacına göre ayak, galebe, sefer, ulufe gibi Dîvânlar da vardı.

Dîvân toplantıları Kubbe Altı denilen yerde haftanın belirli günlerinde yapılırdı. Başlangıçta her gün yapılan Dîvân toplantıları giderek seyrekleşmiştir. Dîvân en yüksek mahkeme nite- liği de taşırdı. Bu nedenle önemli ve çözülemeyen davalara burada bakılırdı. Dîvânda alınan kararlara “hüküm” adı verilir ve bu kararlar mühimme defterlerine kaydedilirdi. Mühimme defterleri sarayın Defterhane kısmında muhafaza edilirdi. Alınan kararlar padişahın onayıyla yürürlüğe girerdi.

13.1.2.1. Dîvân Üyeleri

13.1.2.1.1. Sadrazam/VeziriazamDevlet işlerinde padişahın mutlak vekiliydi, padişahtan sonra gelen en yetkili kişiydi. Padi- şah siyasi yetkilerini sadrazam aracılığı ile kullanırdı. Padişahın mührünü taşır ve padişah ol- madığı zamanlarda “Serdar-ı Ekrem” sıfatıyla orduya komutanlık yapardı. Devletin iç ve dış siyasetini yürütmek bununla ilgili politikalar geliştirmek göreviydi. 1475’ten itibaren Dîvân başkanlığı sadrazamlara bırakılmıştır. Veziriazam yetkilerini alanlarında defterdar ve kazas- kerlerle paylaşmak zorundaydı. Kapıkulu ordusu üzerindeki yetkileri de sınırlıydı.

13.1.2.2.  VezirlerDevlet işlerinde sadrazama yardımcı olurlardı. Daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumluy-

Page 6: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

6

dular. Sayıları Fatih döneminde dörde, Kanuni döneminde yediye çıkartılmıştır.

13.1.2.3. KazaskerlerHukuk işlerinden sorumlu, şer’i hükümler veren en yüksek görevliydi. Dîvân’daki büyük da- valara bakar, kadı ve müderrislerin atamasını yapardı. Kadıların kararlarını bozma yetkisi de bulunmaktaydı. Fatih sayılarını Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere ikiye çıkardı. Taht kadısı denilen İstanbul kadısını padişah seçerdi.

13.1.2.4.  DefterdarlarDevletin mali işlerinden sorumluydular. Hazinenin gelir gider hesaplarını tutar ve bütçeyi hazırlardı. Ayrıca rütbe ve dirlik verilecek kimseleri hükümdara teklif etme yetkisi de vardı. Fatih Dönemi’nde sayıları Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere ikiye çıkarıldı.

13.1.2.5. NişancıDîvân’daki yazışmalar, tahrir işleri ve tuğra çekme işi nişancıya aitti. Devletlerarası yazış- malar ile padişah ve sadrazam arasındaki yazışmalardan sorumluydu. Padişahın yazılı emir ve fermanlarına tuğra çekerdi. Fethedilen toprakları Tahrir defterlerine kaydeder, tapu ka- dastro işlerine bakar ve dirliklerin dağıtımını yapardı.Ayrıca Dîvânda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak mühimme defterine kaydederdi.XVI. yüzyılda Dîvân’a şeyhülislam, reisülküttab, kaptanı-ı derya ve yeniçeri ağası dahil edildi.

13.1.2.6. ŞeyhülislamKanuni döneminde Dîvânın daimi üyesi olmuştur. Dîvânda alınan kararların ve çıkartılan kanunların dine uygun olup olmadığı konusunda fetva vermekle görevliydi. Padişah Ha- lifelikten kaynaklanan dini yetkilerini şeyhülislam aracılığı ile kullanmaktaydı.Şeyhülislam protokolde sadrazama denk sayılırdı.

13.1.2.7. ReisülküttâbXVII. Yüzyıla kadar Nişancı’ya bağlıydı. Dîvân’da görüşülecek konuların sırasını belirler, dış işlerine bakar, Dîvân’da alınan kararları yazıya geçirirdi.

13.1.2.8. Kaptan-ı DeryaDonanma komutanıydı ve İstanbul’da bulunduğu zamanlarda Dîvân’a katılırdı.

13.1.2.9. Yeniçeri AğasıYeniçerilerin ocak komutanıydı ve ocakla ilgili konular görüşüldüğünde Dîvâna katılırdı. İs- tanbul ve sarayın güvenliğinden sorumluydu. Savaşlarda padişahın koruyucusu ve en yakın askeriydi. Padişah tarafından ataması yapılır ve doğrudan padişaha bağlıydı.

13.1.3.  Taşra TeşkilatıÜlke yönetim bakımından eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar köy- lere ayrılmıştı. I. Murat merkezi Manastır olan Rumeli Beylerbeyliğini, Yıldırım Bayezıd da merkezi Kütahya olan Anadolu Beylerbeyliğini kurdu. Fethedilen toprakların genişlemesiyle

Page 7: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

7

eyalet sayıları artarak otuzun üzerine çıktı. Eyaletlerin başında Beylerbeyi bulunur ve Paşa Sancağı denilen vilayet merkezinde otururdu. Eyalete bağlı kuvvetlerin komutanı olarak güvenlikten sorumluydu ve oluşturduğu dvânda askeri meseleleri görüşürdü. Eyaletin adli işlerine kadı, güvenliğe subaşı bakardı.

Sancakları Sancakbeyi yönetir, adli işlerden kadı, güvenlikten subaşı sorumluydu. Kazaların yönetim ve adli işlerini kadı, güvenliği subaşı yürütürdü. Köylerde ise yönetimden köy ket- hüdası, adli işlerden kadı naibi, güvenlikten yiğitbaşı sorumluydu. Ayrıca taşrada muhtesip, kapan emini, gümrük ve bac eminleri bulunurdu.

13.1.3.1. Eyaletler (Beylerbeyliği)Osmanlı’da eyaletler yönetim şekillerine göre üç bölüme ayrılmıştı:

13.1.3.2. Salyanesiz (Yıllıksız - Merkeze Bağlı) EyaletlerToprakları dirlik sistemine göre dağıtılan ve yöneticileri doğrudan merkezden atanır eyalet- lerdi. Bu eyaletlerden toplanan vergiler dirlik sahiplerine maaş olarak ödenir, buna karşılık dirlik sahibi devlete asker yetiştirirdi. Anadolu, Rumeli, Erzurum, Van, Sivas, Diyarbakır, Bu- din, Bosna, Karaman, Musul ve Şam bu gruba giren eyaletlerdi.

13.1.3.3. Bağlı Beylik Ve Devletler (Özel Yönetimli Eyaletler)İlk kez Fatih döneminde oluşan bu eyaletler içişlerinde serbest, dışişlerinde Osmanlı’ya bağ- lı olan eyaletlerdi. Bunların başında yerli hanedandan birisi bulunur, yöneticilerine Bey, Han, Şerif ve Voyvoda denirdi. Devlete yıllık vergi verirler ve asker gönderirlerdi. Kırım vergi ver-mez savaşta asker gönderirdi. Hicaz ise vergi ve askerden muaftı. Bunlar Eflak, Boğdan, Er-del, Kırım, Lehistan ve Hicaz idi.

13.1.3.4. Salyaneli (Yıllıklı–Özel Yönetimli) Eyaletlerİlk kez Kanuni tarafından oluşturulan bu eyaletler mukataa arazi kapsamında olup merkez- den atanan valilerce yönetilirdi. Ürün vergisi iltizam yoluyla peşin olarak alınıp, mültezim- ler tarafından toplanırdı. İltizam sisteminin zamanla bozulması ve mültezimlerin vergileri ödememeleri merkezi otoritenin zayıflamasına ve taşrada ayanların güçlenmesine sebep olmuş, iltizam Tanzimat döneminde kaldırılmıştır. Yöneticilerine “saliyane” adı verilen maaş ödenirdi. Eyalet kendi masrafları çıktıktan sonra geri kalan geliri merkeze gönderirdi. Bunlar Basra, Bağdat, Mısır, Yemen, Trablusgarp, Cezayir, Habeş, Tunus gibi halkı daha çok Müslü- manlardan oluşan eyaletlerdi.

İstanbul’da ise özel bir yönetim uygulanmaktaydı. Sadrazam şehrin genel düzenine, yeni- çeri ağası güvenlik işlerine, şehremini belediye ve bayındırlık işlerine, muhtesip çarşı ve pazarın düzenine, taht kadısı da adalet işlerine bakardı.

13.1.4.  Toprak YönetimiOsmanlı’da toprakların çoğunun mülkiyeti devlete aitti ve bu toprakların işlenmesi ise rea- yaya bırakılmıştı. Ülke toprakları mülkiyet hakkı bakımından mülk ve mîrî olmak üzere ikiye

Page 8: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

8

ayrılmıştı.

13.1.4.1. Mülk AraziDevlet hizmetinde üstün başarı gösteren kimselere devletin bağışladığı arazilerdi. Bu top- raklar sahibine ait olduğundan satılabilir, vakfedilebilir veya miras bırakılabilirdi. Müslü- manlara ait olanlara öşri topraklar, gayrimüslimlere ait olanlara haraci topraklar denirdi.

13.1.4.2. Mîrî ArazilerDevlet topraklarının genel adı olup mülkiyeti devlete aitti. Ekilip biçilmesi ve işlenmesi ama- cıyla halka bırakılmıştı. Mîrî topraklar kullanılış ve veriliş amaçlarına göre şu kısımlara ayrı- lırdı:

13.1.4.3. Dirlik ArazileriGeliri devlet tarafından savaşta yararlılık gösterenlere ve devlet memurlarına maaş karşılığı olarak verilen arazilerdi.• Has,• Zeamet,• Tımar olmak üzere üçe ayrılırdı.

Has:Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan dirliklere denirdi. Hanedan üyelerine, Dîvân üye- lerine, Beylerbeyleri ve Sancak Beylerine verilirdi. Has sahibi gelirinin her 5000 akçesi için bir atlı asker (cebelü) beslemek zorundaydı.

Zeamet:Yıllık geliri 20.000-100.000 arası olan dirliklerdir. Kadı, subaşı gibi ikinci derecede devlet memurlarına verilirdi. Bunlar da gelirlerinin her 5.000 akçesi için bir cebelü besler- lerdi.

Tımar:Yıllık geliri 3.000-20.000 akçe arasında olan dirliklerdir. Savaşta yararlılık gösterenlere ve devlete hizmet edenlere verilirdi. Tımar sahipleri gelirlerinin her 3.000 akçesi karşılığında bir cebelü beslerlerdi. Bu da kendi arasında eşkinci, mustahfaz ve hizmet tımarlarına ayrıl- maktaydı.

Dirlik sisteminde toprağın mülkiyeti devlete, vergisi dirlik sahibine, kullanım hakkı köylüye aittir.Dirlik sahiplerinin görevleri şunlardı:• Bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamak,• Bölgedeki vergileri toplamak,• Savaş zamanı toprak gelirlerine göre besledikleri atlı askerler ile orduya katılmak,• Halkın toprağı işlemesini sağlamak,• Boşalan topraklara başkalarını yerleştirmek,• Yeni toprakları üretime açmak.Dirlik sisteminin yararlarıysa şunlardı:• Tarımsal üretimde verimliliğin ve sürekliliğin sağlanması,

Page 9: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

9

• Vergilerin toplanması,• Maaşların ödenmesi,• Devlete yük olmadan güçlü bir ordunun yetişmesi,• Güvenliğin sağlanması,• Yerleşik hayata teşvik.

Toprağın sahibinin devlet olması, sadece gelirin dirlik sahibine verilmesi, toprak üzerin- de feodalleşmeyi önlemiştir. Devlet üretimin sürekliliğini sağlamak için, toprağı bir yıl ek- meyenden çiftbozan vergisi, üç yıl üst üste ekip biçmeyenden ise toprağı alırdı. Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatının temelini tımar (dirlik) sistemi oluşturuyordu.

Tımar ve Zeamet Sistemi II. Mahmut zamanında kaldırılarak bunun yerine devlet memurları maaş bağlandı.

13.1.4.4. Vakıf AraziGeliri sosyal amaçlı hayır kurumlarına ayrılan arazilerdir. Vergiden muaf olan bu araziler sa-tılamaz, devredilemez, miras bırakılamazdı.

13.1.4.5. Malikhane AraziDevlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk olarak verilen arazilerdir.

13.1.4.6. 13.1.3.2.4. Mukataa ArazilerGeliri iltizam usulüyle doğrudan hazineye aktarılan arazilerdir. İltizam işlerine girenler ara- sında merkezdeki kapıkulu mensupları ile taşradaki sancakbeyi, subaşı gibi memurlar ilk sıralarda yer alırdı. Maktu vergilerin miktarı önceden belirlenmişti, değişiklik göstermezdi.

13.1.4.7. Yurtluk ArazilerGeliri sınır boylarında görev yapan askerlere (akıncılara) verilen arazilerdir.

13.1.4.8. Ocaklık ArazilerGeliri kale muhafızları ile tersane giderlerine ayrılan arazilerdir.

13.1.4.9. Paşmaklık AraazilerHanedan kadınlarına verilen arazilerdir.

13.1.4.10. Havas-ı HümayunHükümdara aittir. Geliri hazineye bırakılmıştır.

13.1.4.11. Metruk ArazilerTerk edilmiş topraklardır. Otlak, yaylak, mera, kışlak gibi halkın ortak kullandığı topraklar- dır. Ayrıca yollar, meydanlar, namazgâhlar, mesireler, pazarlar, panayırlar, baltalıklar ve har- manlar da bu gruba girerdi.

13.1.4.12. Mevat Araziler

Page 10: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

10

Ölü topraklardır. Çöl, bataklık, çıplak dağlar bu topraklardandır.XVII. yüzyıldan itibaren sosyal ve ekonomik nedenlerin etkisiyle toprak yönetimi bozulmuş, köyden kente göçler hızlanmış ve topraklar devletin denetiminden çıkarak hukuki olmasa da fiilen ayan ve eşraf denilen güçlü kişilerin eline geçmeye başlamıştır. 1858 Arazi Kanun- namesi ile topraklar mülkiyete dönüştürülerek uzun süre toprağı elinde bulunduranlar o toprağın sahibi olmuşlardır.

13.1.5. OrduOsmanlı’da devlet gücünü ordudan alırdı ve ordu üç gruptan meydana gelirdi: Kapıkulu ocakları, tımarlı sipahiler ve yardımcı kuvvetler.

13.1.5.1. Kapıkulu AskerleriDevletten üç ayda bir ulûfe adıyla maaş alan sürekli askerlerdi. Bunlar hükümdar değişiklik- lerinde cülûs adlı bahşiş de alırlardı. Bunlar devşirme sistemiyle alınıp yetiştirilirdi. İstanbul veya merkeze yakın eyaletlerde bulunurlardı. Sefere padişahla birlikte katılırlardı. Görevleri askerlikti. Evlenmeleri ve değişik mesleklerle uğraşmaları yasaktı.

13.1.5.2. Kapıkulu Askerleri1. Atlı2. Yayaolmak üzere ikiye ayrılırdı.

13.1.5.2.1. Kapıkulu PiyadeleriAcemi Oğlanlar Ocağı:Devşirme kanununa göre toplanan Hristiyan çocuklar bu ocakta eği- tilir, belli seviyeye geldikten sonra kabiliyetlerine göre bir üst sınıfa yükselirlerdi.

Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu Piyadeleri arasında en önemlisiydi. Bölüklere ayrılırdı.Komutanları Yeniçeri Ağası idi.

Topçu Ocağı:Top döken, topçulukla ilgili malzemeleri hazırlayan ve savaşlarda topları kul- lanan sınıftır.Top Arabacılar Ocağı:Sefer sırasında topları savaş bölgesine götüren sınıftır.Humbaracı Ocağı:Havan topları ve el bombaları hazırlayan ve kullanan sınıftır.Cebeci Ocağı:Ordunun silahlarını hazırlayan ve savaş alanına taşıyan sınıftır.Lağımcı Ocağı:Kuşatma sırasında tüneller kazarak kale duvarlarını çökertmekle görevli sı-nıftır.

13.1.5.2.2. Kapıkulu SüvarileriKapıkulu ocaklarının atlı sınıfıdır. Yeniçeri ocaklarından terfi edenler bu sınıfı oluştururdu.Sipah-Silahtar:Savaşta hükümdarın sağında ve solunda bulunurlar ve padişahı korurlardı.Sağ Ulûfeciler-Sol Ulufeciler:Savaşta saltanat sancaklarını korurlardı.Sağ Garipler-Sol Garipler:Savaşta ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı.

13.1.5.2.3. Tımarlı Sipahiler

Page 11: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

11

Tamamen Türklerden oluşan ve dirlik sahipleri tarafından beslenen ordunun en kalabalık ve en önemli sınıfıydı. Devletten maaş ve savaşlarda ganimet almazlardı. Savaş zamanı orduya katılırlar, barış zamanı toprağı işlerler ve bölgelerinin güvenliğini sağlarlardı. Savaşta San- cak Beyi tarafından komuta edilirlerdi.

Ayrıca azaplar, akıncılar, gönüllüler, deliler, beşliler, yaya ve müsellemler, derbentçiler, tur- nalar gibi kısımlara ayrılan askeri kuvvetler de vardı.

13.1.5.2.4. Yardımcı KuvvetlerBağlı beylik ve devletlerden gelen kuvvetlerdi.

13.1.5.2.5. DonanmaOsmanlı Devleti’nin ilk donanması Karesi Beyliği’nin alınmasından sonra oluştu ve zamanla gelişti. Osmanlı’nın en büyük tersanesi Haliç Tersanesi’ydi. Osmanlı en büyük donanmaya Kanuni Dönemi’nde Barbaros Hayrettin Paşa ile ulaştı.

Osmanlı donanması ince donanma ve donanma-i amire olmak üzere iki gruba ayrılırdı. İlki Irmaklarda dolaşan kürekli gemilerden oluşan donanmalardır. Diğeri kalyon, kadırga gibi büyük gemilerden oluşan, denizlerdeki donanmadır.

Osmanlı donanma komutanına Kaptan-ı Derya unvanı, görev yapan askerlere de levent adı verilirdi. Kaptan-ı Deryalığın merkezi Cezayir’di.

13.1.6. Toplum YapısıSosyal hayat Osmanlı Devletinde halk çeşitli bakımlardan çeşitli gruplara ayrılıyordu.

13.1.6.1. Siyasi Bakımdan1. Osmanlı toplum yapısı yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki bölüme ayrılmaktaydı.2. Yönetenler:(Askeriler) Saray halkı, ordu mensupları, ulema sınıfı ve devlet memurları bu

sınıfı oluştururdu.3. Yönetilenler:Bunlara Reaya(halk) da denirdi. Bunlar yönetime katılmayan ve kendi işiyle

meşgul olan ve devlete vergi veren kimselerdir.

13.1.6.2.  Dini Bakımdan1. Müslümanlar: Müslüman halkın çoğu Türklerden oluşurdu. Askerlik yaparlardı. Öşür

denilen vergi verirlerdi.2. Gayrimüslimler: Genellikle Hristiyan ve Musevi halk bu sınıfı oluştururdu. Bunlardan

haraç ve cizye vergileri alınırdı. Askerlik yapmazlardı.

13.1.6.3. Ekonomik Faaliyetler Bakımından1. Çiftçiler:Köylerde yaşarlar tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar.2. Esnaflar:Şehir ve kasabalarda otururlar ve sanat ve ticaretle uğraşırlardı. Her mesleğin

bugünkü meslek odalarına benzeyen bir loncası vardı. Meslek loncaları bir araya gelerek Ahilik teşkilatını oluştururdu.

3. Tüccarlar:Ülke içinde ve dışında mal alıp satan kimselerdir.

Page 12: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

12

4. Göçebeler:Genellikle hayvancılıkla uğraşır, hayvanlarına otlak bulmak için sürekli dolaşır.

13.1.6.4. Sosyal Hareketlilik Bakımından ToplumDikey ve yatay hareketlilik vardı. Osmanlılarda toplumun sosyal sınıfları arasında geçiş var- dı. Dikey hareketliliğe şu örnekleri verebiliriz: Müslüman olmak, medrese eğitimi görmek, bürokrasi kalemlerine kâtip olmak, tımar sahibi olmak.

Yatay hareketliliğe şu örnekleri verebiliriz: Savaş kaybetme sonucu Balkanlar’dan Anadolu’ya olan göçler, ihtiyaç sonucu köyden kente göçler gibi.Osmanlı’da halkın faydalanması için birtakım sosyal müesseseler yapılmıştır. Bunlar imaret, kalenderhane, han ve kervansaray, darüşşifa, ribat, külliye ve benzerleridir.

13.1.7. MaliyeOsmanlı’da Maliyeden sorumlu kişi Defterdardır. Osmanlı ekonomisinin gelişmesine paralel olarak defterdarların sayısı ikiye çıkarılmıştır.Osmanlı hazinesi• İç• Dış hazine olmak üzere ikiye ayrılırdı.

13.1.7.1. Hazine-i ÂmireDış hazine, vergilerin toplandığı ve harcamaların yapıldığı hazinedir.

13.1.7.2. Hazine-i Hassa• İç hazine ise yedekte bekletilen hazinedir. Dış hazine yetmediği zamanlarda iç hazineden

para aktarılırdı.• Osmanlı para birimine akçe denirdi.• İlk bakır para Osman Bey, ilk gümüş para (akçe) Orhan Bey, ilk altın para (sultani) ise Fatih

tarafından bastırılmıştır.• İlk kâğıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı (1840). Hazine bonosu niteliğindeki

bu paraya kaime denildi.• Osmanlı Devletinde bankacılığa ilk geçiş, Tanzimat döneminde oldu.

Hazinenin gelir kaynakları şunlardan oluşmaktaydı:• Ganimetlerin beşte biri (humus),• Şer’i vergiler (tekalif-i şeriyye: öşür, haraç, cizye ve zekat),• Örfi vergiler (tekâlif-i örfiye: avarız, çiftbozan, çift resmi, ispenç, ağnam, resm-i pençik,

bac, ihtisap, gümrük resmi vb. vergiler),• Bağlı beylik ve devletlerden alınan yıllık vergiler ve hediyeler,• Maden, tuzla, orman ve gümrük gelirleri,• Müsadere.

Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörleri tarım, hayvancılık, ticaret ve zanaatkârlıktır. Lon- ca teşkilatı iç ticarette bir denetleme kurumu gibiydi.Avrupalıların yaptığı Coğrafi Keşiflerle

Page 13: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

13

beraber yeni ticaret yollarının bulunması, Osmanlı’nın elindeki İpek ve Baharat yollarının önemini kaybetmesine neden oldu.

Ayrıca Coğrafi Keşifler sonucu Avrupa’ya taşınan gümüş ve altın gibi değerli madenler bir süre sonra Osmanlı ülkesine girince; Osmanlı Devleti’nin parasının değer kaybetmesine ve fiyatların yükselmesine neden oldu.

Bununla birlikte XIX. yüzyılın ortalarından itibaren alınan dış borçlar giderek büyümüş ve ödenemez hale gelince de Avrupalı devletler Duyun-u Umumiye İdaresi’ni kurarak (1881) Osmanlı’nın gelir kaynaklarına el koymuşlardır.

13.1.8. HukukOsmanlı Devleti’nde hukuk sistemi şer’î ve örfi olmak üzere iki bölüme ayrılırdı.

13.1.8.1. Şer-i Hukukİslam dinine göre düzenlenen kanunlardır. Yürütme ve yasama fetvalarla sağlanırdı. Temeli İslamiyet’in Hanefi mezhebine dayandırılmıştır. Kazasker ve kadılar adli işlerden sorumlu görevlilerdi.

Şer’i hukukun işleyişini sağlayan en önemli kurum Kazaskerliktir. Kazasker, Osmanlı yargı sistemini oluşturan kadıların tayin ve terfi işlerini yapardı.

Osmanlı Devletinde şer’i ve örfî bütün meseleler Şer’î Mahkemelerde çözümlenirdi. Eyalet, sancak ve kazalardaki mahkemelerde “hakim” olarak “Kadı” bulunurdu. Kadılar doğrudan Kazaskere bağlıydı.Kadılar devletten maaş almaz, davalardan aldıkları harçlarla geçimlerini sağlarlardı.Mahke- meler herkese açıktı. Kadı’nın verdiği karardan şüphe duyanlar üst mahkeme olarak Dîvân-ı Hümayun’a başvurabilirlerdi.Osmanlı’da Kadıların Görevleri:• Halk arasındaki çıkan anlaşmazlıkları ve davaları çözme,• Miras, ticaret, nikâh, vasiyet gibi davalara bakma ve bunları karara bağlama,• Noter görevini yerine getirme,• Askeri sınıf hakkında raporlar düzenleme,• Bulunduğu bölgenin vergilerini toplayıp hazineye aktarılmasını sağlama,• Vakıfları denetleme,• Yeni işletme (şirket) kurulmasını onaylama,• Kazalarda belediye işlerini yürütme,• Merkezden gelen tüm emirleri halka duyurma, halkın dertleriyle ilgilenme,• Kanun kaçaklarını takip etme ve cezalandırılmalarını sağlamak.

Daha küçük yönetim birimlerinde (nahiyelerde) kadı adına hüküm verenlere “naib” denirdi. Mahkemelerde görülen davalar “Şeriyye Sicilleri” denilen defterlere kaydedilirdi.Müslüman olmayanların hukuki işleri bağlı oldukları cemaat yasalarına ve mahkemelerine göre düzen-

Page 14: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

14

lenirdi.

13.1.8.2. Örfi Hukukİslamiyet öncesinden bu yana devam eden töre kurallarının İslamiyet’e aykırı olmayacak şekilde düzenlenmesiyle oluşan kurallardır. Örfi hukuka padişahın yönetim, maliye ve ceza gibi konularda çıkarttığı kanunnameler de dâhildi.

Örfi kanunlar hazırlanırken İslam hukukuna aykırı olmamasına dikkat edilirdi.Bu hukuk siste- minde yasama yetkisi padişaha aittir. Örfi konularla ilgili padişah buyrukları “Ferman” olarak Nişancı tarafından kaleme alınırdı. Daha sonra da yine Nişancı tarafından, çıkartılan fermana padişah tuğrası işlenir ve fermanın resmiyet kazanması sağlanırdı.

Fatih Dönemi’nde hazırlanan “Kanunname-i Ali Osman” ile örfi hukuk toplatılmış ve yazılı hale getirilmiştir. Bu kanunlar Kanuni Dönemi’nde en gelişmiş düzeye ulaştır. Osmanlı’da sürekli uygulanan kanunlara Kanun-u Kadim denmiştir.

Osmanlı Devleti’nde adalet işleri; Şer-i mahkemeler, Cemaat mahkemeleri, Konsolosluk mahkemeleri ve XIX. yüzyıldan itibaren Batılı tarzda mahkemeler tarafından yürütülmüştür. 1878’de İslami temelli ilk medeni hukuk, Mecelle adı altında toplanmıştır.

İlk defa Tanzimat Fermanı’yla (1839) herkesin temel hakları güvence altına alındı. Hukuk devleti kavramı gelişti. 1856 Islahat Fermanı ile karma mahkemelerin kurulması kabul edildi. Abdülaziz Dönemi’nde Dîvân-ı Ahkam-ı Adliye (Yargıtay) adlı bir yüksek mahkeme kuruldu. 1878’de de hukuk alanında uzman ihtiyacını karşılamak amacı ile Mekteb-i Hukuk-i Şahane (Hukuk Fakültesi) kurulmuştur.

13.1.9. Eğitim Ve ÖğretimOsmanlı’da eğitim ve öğretime büyük önem verilmiştir. Başlıca eğitim kurumları; mahalle mektepleri (sıbyan mektepleri) ve medreselerdir.

13.1.9.1. Sıbyan MektepleriEğitim sisteminin ilk basamağıdır. Genellikle camilerin çevresinde bulunurdu. Ders verenle- re “Muallim” adı verilirdi. Karma eğitim yapılırdı. Belli bir süresi ve sınıfı yoktur. Daha çok gra- mer ve dil eğitimi yapılırdı. İslamiyet ile ilgili bilgiler verilirdi. Ayrıca okuma yazma ve Kur’an öğretilirdi. Osmanlı Devleti’nde ilköğretim ilk defa İstanbul’da II. Mahmut Dönemi’nde zo- runlu hale getirildi.

13.1.9.2. MedreselerTemel eğitim kurumlarıydı. Kuruluş yıllarında, Mısır ve Suriye’de medrese eğitimi daha ileri olduğu için buralara öğrenci gönderilmiş, buralardan medreselere hoca getirilmiştir.Medreselerde dil Arapçaydı. Buralarda dini ve pozitif bilimler birlikte okutulmuştur. Oku- tulan dersler ise şu şekildedir; Dini Bilimler; Kuran, Hadis, Fıkıh, Kelam, Belagat (Kur’an’daki edebi söz ve kavramları açıklama bilimi), Feraiz (İslam’a göre miras hesaplama bilimi), Pozi-

Page 15: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

15

tif Bilimler; Kimya, Matematik, Hendese, Astronomi, Tarih, Coğrafya’dır.

Medreselerde öğrencilerin bütün ihtiyaçları vakıflar tarafından karşılanıyordu. Medreseler- de eğitim veren öğretim görevlilerine “muid” veya “müderris” denirdi.

Fatih Dönemi’nde “Sahn-ı Seman” (Sosyal Bilimler ve Hukuk Fakültesi özeliğindedir. Bu medrese günümüzdeki İstanbul Üniversitesi’nin temelidir. Osmanlı’nın yüksek düzeyde eğitim veren ilk medresesidir.) ve Kanuni Dönemi’nde açılan “Süleymaniye” medreseleri (Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Tıp ve Fen Fakültesi özelliğindedir. Çağın en iyi eği- tim veren kurumu kabul edilir.) en yüksek eğitim öğretim kurumlarıdır.

Fatih Dönemi’nde ayrıca devlet memuru yetiştirmek amacıyla devşirmelerin okutulduğu Saray Mektebi de denilen “Enderun” açılmıştır. Daha sonraları Enderun’a Müslüman aile- lerin çocukları da alınmıştır. Enderun’da; askeri eğitim, idari eğitim, beden eğitimi, sanat eğitimi verilirdi.

Medrese eğitimi görenler Kadı, Müftü, Kazasker, Defterdar, Nişancı olabilirdi. Medreselerde eğitim görenlere “Suhte, Softa, Talebe, Danişment”; medreselerde yetişen bilginlere “Ule- ma” denirdi.

Medreselerde verilen eğitimin yanı sıra halkın da eğitim almış olduğu yerler vardır. Bunlar; tekke, cami, dergâh, zaviye, lonca, saray okulları ve konaklardır.Duraklama Dönemi’nden itibaren medreseler ve ulemalık yozlaşmaya başlamış, “Beşik Ulemalığı” doğmuştur. Bu du- rum medreselerdeki eğitim kalitesini düşürmüş ve müspet (pozitif ) ilimlerin okutulmasını engellemiştir. Bu da Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir.

1869’da çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile azınlıkların özel okul açabileceği hük- me bağlanmıştır. II. Meşrutiyet yıllarına gelindiğinde artık medreseler sadece din adamı ye- tiştiren kurumlar haline gelmişti. Medreseler, 3 Mart 1924’te çıkartılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kapatılmıştır.Osmanlı Devletinde mesleki eğitimin en yaygın şekilde verildiği yer “Lonca” teşkilatlarıydı. Esnaf teşkilatı olan loncalar aynı zamanda birer eğitim yeri olup, çeşitli dönemlerde birer sanat okulu olarak görev yapmışlardır. Loncalara gayrimüslimler de üye olabilirdi.

Osmanlı Eğitim Sistemi, XIX. yüzyılda değişikliğe uğramıştır. Bu yüzyılda medreselerin ya- nında Batılı tarzda eğitim öğretim yapan okulların açılması toplumda kültür çatışmasına neden olmuştur.Bunlar:• 1835’te Mekteb-i Harbiye kuruldu.• 1845’te Harp Okulları’na öğrenci yetiştirmek amacıyla Askeri Liseler (İdadi) açılmıştır.• 1856 Islahat Fermanı, eğitim alanında yenileşmede önemli bir dönüm noktası oldu.

Page 16: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

16

13.1.10. Bilim, Dil Ve EdebiyatOsmanlı Devleti’nde XIV., XV. ve XVI. yüzyıllarda bilime önem verilmiş ve birçok bilim adamı yetişmiştir.

Osmanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe’dir. Azınlıklara ise kendi dillerinde konuşma hakkı ve- rilmiştir. Medreselerde bilim dili Arapça’dır. Edebiyat dili ise Farsça olmuştur. Enderun’da Türkçe kullanılmıştır. Türk, Arap ve Fars dillerinin bir arada kullanılması ile zamanla Osman- lıca (Osmanlı Türkçe’si) adlı yeni bir dil ortaya çıkmıştır.

Osmanlı Kuruluş Dönemi’nde Türkçe’ye büyük önem verildi. Halk Edebiyatı bu dönemde çok etkili olmuştur. Halk Edebiyatı’nda Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Köroğlu, Karaca- oğlan, Kul Mehmet, Gevheri, Emrah, Aşık Ömer, Zıhni, Dadaloğlu gibi önemli isimler yetiş- tirilmiştir.

Osmanlı Yükselme Dönemi’nde edebiyatta Arap ve İran kültürünün etkileri artmıştır. XV. yüzyıldan itibaren Dîvân Edebiyatı’nın önemi artmıştır. Osmanlı Devleti’nde Tekke Edebiyatı da gelişmiştir.

13.1.11. SanatXV. yüzyılda gelişme gösteren Osmanlı güzel sanatları, XVI. yüzyılda en parlak dönemine ulaştı. Güzel sanatlardaki gelişme özellikle süsleme sanatlarında kendini gösterdi. Hattatlık, çinicilik, minyatür, nakkaşlık, kakmacılık, oymacılık, tezhip başlıca süsleme sanatı dallarıydı. Türk musikisi Osmanlılar döneminde gelişti.Osmanlı sanatında en çok mimari alanında ge- lişme görüldü.

13.2. KAYNAKLAR:

• İlber Ortaylı, “Tanzimat Devri ve Sonrası İdarî Teşkilât”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi (haz. Ekmeleddin İhsanoğlu), İstanbul 1994, I, 283-333.

• Metin Heper, “19. Yüzyılda Osmanlı Bürokrasisi”, TCTA, I, 245-258.• Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, “Osmanlılar” Maddesi, İstanbul 2007, XXXIII, 502-

568.• Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 2007.

Page 17: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

Osmanlı Devleti’nde Kültür Ve Medeniyet Ünite 13

17

Page 18: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ -IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012-2013/ilt_3/ilt411/ilt411_unite13/kim/ilt411_unite...Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi

İslam Tarihi -II

18