manisa dergisi

132

Upload: rkrenklikalem-medyagrubu

Post on 09-Mar-2016

340 views

Category:

Documents


19 download

DESCRIPTION

manisa kültür turizm dergisi

TRANSCRIPT

1M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

T.C. Manisa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Adına İmtiyaz Sahibi / PublisherErdinç KARAKÖSEİl Kültür ve Turizm MüdürüProvincial Director of Culture and Tourism

Genel Yayın Müdürü / Executive EditorSeyfettin ONAT

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Managing Editor Neşe ÖZER

Danışma Kurulu / Consultative BoardBaşkan: Yüksel Ayhan (Vali YardımcısıLieutenant Governor)Prof. Ersin DoğerProf. Füsun BaykalDoç. Dr. Engin AkdenizAli Haydar AksakalHalil Kocaman

Yayın Kurulu / Editorial BoardBaşkan: Erdinç Karaköse Erşen AkarAli ArıMurat Umut DoğanAltan TüreEmin Avşar

Manisa Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 (236) 231 36 85 Fax: +90 (236) 231 03 30E-posta: [email protected] www.manisakulturturizm.gov.tr

Yayın Türü: Yerel, iki aylık Baskı Yeri / Printing: Gülermat Matbaa ve Yay. San. Tic. Ltd. Şti.Baskı Tarihi / Printing Date:

Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.manisa.gov.tr ve www.manisakulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have Manisa Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.manisa.gov.tr and www.manisakulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorSibel HEKİMOĞLU

Haber Merkezi / News CenterCeyda ADAR Ferzan YAPKUÖZ

Çeviri / TranslationEnis ÖZDEMİR

Grafik Tasarım / Graphic DesignYeşim AYANRahşan AKSOY Sırma AYDIN

Renk Ayrımı / Color SeperationFaik KALKAN

Muhasebe FinansDila Emral AYDIN

REKLAM / ADVERTISINGReklam Direktörü / Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü / Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri Temsilcileri / Customer RepresantativesÖzge GÜNGÖR ÖZTÜRKDerya ÇOLAKHakan KÜLRasim MUTLUDilem ŞANLI

Abone Sorumlusu / Subscribe DirectorMelda HİÇDURMAZ

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR

Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

3422 Manisa’yı dünyaya tanıtıyoruz We’re introducing Manisa to the world

24 Yer Gök Mesir Mesir Everywhere

30 Yükselen değer Manisa Increasing value Manisa

34 Küllerinden doğan kent: KULA The city born from its own ashes

52 Manisa hediyelik eşyalarla marka olacak Manisa will become a brandname with its souvenirs

56 Zeybek kültürü dünyaya yayılıyor Zeybek culture is spreading to the world

60 Hak ettiğini alamıyor Can not get what it deserves

64 Dinler tarihinin önemli durağı: AKHİSAR Tepe Mezarlığı (Thyateira) Akhisar Necropolis on the hill important stop in the history of religions

Haziran - Temmuz / June - July 2011

2

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

106 98 52

906472 Tekelioğlu’nun organik gururu OrganicagricultureprideofTekelioğlu

76 Mimar Sinan’ın Manisa’ya armağanı: Muradiye Cami ve Külliyesi Mimar Sinan’s gift to Manisa: Muradiye Mosque and its Social Complex

84 Er meydanından dünyaya From the Field of Contest to the world

90 Geçmişin izlerini günümüze taşıyor: Aigai Antik Kenti Carrying the traces of past to the present

98 Göklerden seyre dalmak! Contemplating from the sky!

102 Bir lezzet geleneği: Manisa Kebabı A traditional dish: The Manisa Kebab

106 Kültürel bir mola mekanı: Kitapsaray A site for a cultural break

116 Suyla gelen sağlık Health which comes from water

3M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Continuing on the road to introduction

Manisa has been a witness of history for centuries, it is taking huge steps to share its history with the world. Manisa, one of the important cities in our country in regard to agriculture and the industrial sector also wants to be recognised in the tourism sector. Works are underway to achieve this goal.

After the announcement of the candidacy of the Mesir Festival to the Intangible Cultural Heritage List of UNESCO, the excitement of promoting the values to the four corners of the world, continues with the projects in progress such as “Manisafx”, “the Manisa brand of the souvenirs” and “Reflections of the past”. Aware of the importance of the promotional publications, the Manisa Culture and Tourism Magazine first met with its

readers with its first issue is an important source for promoting the historical and cultural values of our city internationally.

Saying “Hello” with its second issue the Manisa Culture and Tourism Magazine presents Manisa to the world, its contents include, county presentations and the ruins, hand arts and culinary culture, the sports, health tourism and ecotourism. After the launch of our magazine with favorable reviews from our readers as well as the industry’s leading individuals and organizations, we hope you will carry on supporting us for many years to come.

Erdinç Karaköse Manisa Provincial Director of Culture and Tourism

4

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Asırlar öncesine dayanan geçmişiyle tarihe tanıklık etmiş kentlerden biri olan Manisa’nın, günümüze taşıdığı mira-sını tüm dünyayla paylaşmak için hızlı adımlarla ilerliyoruz. Ülkemizin önemli tarım ve sanayi kentleri arasında yer alan ilimizin, turizm sektöründe hak et-tiği yeri alabilmesi adına yürüttüğümüz çalışmalarla geleceğin turizm marka kenti olma konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz.

Mesir Festivali’nin UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne adaylığının açıklanmasıyla birlikte değerlerimizi dünyanın dört bir yanında tanıtma heyecanı, “Manisafx”, “Hediye-lik Eşyada Manisa Markası” ve “Geçmi-şin Yansımaları” gibi projelerle devam ediyor. Çıktığımız bu yolda tanıtım ya-yınlarının öneminin bilinciyle ilk sayısını okuyucuyla buluşturduğumuz Manisa

Kültür ve Turizm Dergisi de, kentimizin sahip olduğu tarihi ve kültürel değerleri uluslararası boyuta taşıyan önemli bir kaynak olarak yerini alıyor.

İkinci sayısından “Merhaba” dediğimiz Manisa Kültür ve Turizm Dergisi, ilçe tanıtımlarından ören yerlerine, el sanat-larından mutfak kültürüne, sağlık turiz-minden ekoturizme ve spora kadar her sayısında dopdolu içeriğiyle Manisa’yı dünyaya tanıtıyor. Dergimizin yayın hayatına başlamasının ardından hem okuyucularımız hem de sektörün önde gelen kişi ve kuruluşlarından aldığımız olumlu eleştirilerle yola devam ederken, uzun soluklu olmasını ümit ettiğimiz birlikteliğimizde desteğinizi sürdürmenizi diliyoruz.

Erdinç KaraköseManisa İl Kültür ve Turizm Müdürü

Tanıtım çalışmalarıyla yola devam

5M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Altın ülke LydiaSalihli Belediyesi Kültür Yayınları’nın 27. yayını olan ve Arkeolog Altan Türe tarafından kaleme alınan “Altın Ülke Lydia- Tarih, Kültür, Altın Madenciliği ve Kuyumculuk” adlı eser, Salihli Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay’ın da hazır bulunduğu toplan-tıyla basına tanıtıldı. Başkan Mustafa Uğur Okay, düzenlediği basın toplantısında, “Az bilinen, ancak dünya ekonomi tarihinde tartışılmaz öneme sahip Lydia uygarlığını tanıtarak, bölgemizi dış turizme de açmak istiyoruz.” dedi. Lydia uygarlığının daha iyi tanıtılması gerektiğine dikkati çeken Altan Türe de, kültür, finans ve altın madenciliği ve kuyum sanatı açısından bölgenin çok önemli değerler taşıdığını belirtti. Türe, bölgenin daha iyi tanıtılması ve Lydia uygarlığının anlatılabilmesi için Salihli’ye, Lydia Altın Madenciliği ve Kuyumculuğu Müzesi kurulmasını önererek, altın sektörünün bunu sponsorluklarla desteklemesi gerektiğini söyledi.

Gold Country Lydia The 27th of the Salihli Municipality Cultural Publications, written by the archaeologist Altan Türe “Gold Country Lydia-History, Culture, Gold Mining and Jewelry” was presented to the press by the Salihli Mayor Mustafa Ugur Okay. President Mustafa Ugur Okay, at a press conference: “by introducing the Lydian civilization, less known but having an indisputable importance on the world economy, we want to open our region to foreign tourism.’’ he said. Altan Türe remarked that the Lydia civilization should be better presented and signified that the region has many important values in terms of culture, finance and gold mining and jewelry art. Türe suggested establishing a Lydia Gold Mining and Jewelry Museum in Salihli to better promote the region and show the Lydia civilization, to support this the goldsmith sector must make contributions he said.

Ege İlleri Fuarı’nda Manisa tanıtıldıEge Bölgesini oluşturan illerin Ankara’da faaliyet gösteren dernek ve vakıflarının bir araya gelerek oluşturdukları Egem Platformu tarafından gerçekleştirilen, Ege İlleri 4. Tanıtım Ser-gisi ve Etkinlikleri Fuarı, 14-18 Nisan 2011 tarihleri arasında yapıldı. Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nin ev sahipliğindeki fuarda, Ege Bölgesi’nin tarım, turizm, sanayi ve ticaret potan-siyeli ile tarih, kültür, doğal kaynaklar, el sanatları yönünden zenginlikleri tanıtıldı. Ankara’da faaliyet gösteren Manisalılar Mesir ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle bu etkinlere katıl-dıklarını söyleyen Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, “Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi biz de bu yıl etkin-liklere katılmayı planlayarak, ilimizin kültürel zenginliklerini, fuar tarzındaki stantlarda Ankaralı hemşerilerimizle paylaştık. Manisa’nın sembol ürünleri Manisa bezi, Demirci halı ve kilimini tanıtma fırsatı bulduk. İlimizde okumuş ve Manisa’da hizmet vermiş padişahlarımızı, 471. yılını kutladığımız mesiri-mizi, Manisa mehteran bölüğümüzü, Manisa yamaç paraşüt ekiplerimizi, gösteriler yaparak en iyi şekilde tanıttık.” dedi.

Manisa is introduced in the Aegean Cities FairThe associations and foundations of the cities that constitute the Aegean Region operating in Ankara came together and created the Egem Platform and the 4th of the Aegean Cities Presentation and Events Exhibition organized by Egem Platform was held from April 14 to 18. The fair hosted by the Ankara Ataturk Cultural Center the agriculture, tourism, industry and trade potential and the historical, cultural, natural resources and crafts of the Aegean Region were introduced. Indicating that they participated to the activities in cooperation with the Manisa Mesir and the Solidarity Association, the Manisa Province Culture and Tourism Director Erdinç Karaköse said “As in the past years, this year we planned to participate in these activities to share the cultural richness’ of our city with the exhibition-style stands in Ankara. We had the opportunity to introduce the symbol products of Manisa such as its’ fabric and Demirci carpet and rug. We introduced our Sultans who were not only educated but who also served in our city, we also celebrated the 471st year of the Mesir accompanied with a band of musicians and a show organised by our paragliding teams”.

6

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

7M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Emir Termal Kompleksi, turizme katkı sağlayacakEmir Hamamları ile sağlık turizmine daha çok katkı sağlaması amacıyla 150 adet dublex ve triplex binadan oluşacak termal kompleks için çalışmalar hızlandı. Kaplıcalarda yapımı planla-nan yeni termal tesis için imar planında tadilatın gerçekleştiril-diğini belirten Kula Belediye Başkanı Selim Aşkın, yeni şartlara uygun olarak 78 dönüm arazi üzerinde çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Aşkın, sözlerine şöyle devam etti: “78 dönüm arazi üzerinde 250 metrekare termal havuz, 500 metrekare tatlı su havuzu, 100 metrekare bay termal havuz, 100 metrekare bayan termal havuz, 100 metrekare ortak termal havuz, so-yunma kabinleri, duş ve tuvaletler, havuzlara hizmet edebilecek kafeterya, spor sahaları, futbol sahası, basketbol, tenis, çocuk ve fitness aletli çocuk parkları olacak. Ayrıca, yürüyüş-bisiklet-koşu yolları, orman gezi parkurları, orman cafe, anfi tiyatro ve gösteri alanı yer alacak.” Aşkın, Emir Termal Kompleksi’nin ilçe turizmi ve ekonomisinin yanında, istihdama da katkı sağlaya-cağını söyledi.

The Emir Thermal Complex, will contribute to tourism The Emir Turkish Baths with the aim of contributing to the health tourism the construction of 150 duplex and triplex buildings have been accelerated. The modification of the new thermal complex planned to be built around the thermal spring is being carried out according to the construction plan says the Mayor of Kula Selim Aşkın and indicates that works on 78 acres of land is continuing in accordance with the new requirements. Aşkın continues: “On 78 acres of land, there will be a thermal swimming pool of 250 square meters, 500 square meters of fresh water pool, 100 square meters thermal pool for men, 100 square meters women’s thermal pool, 100 square meters common thermal swimming pool, changing cabins, showers and toilets, a cafeteria to serve the pools, sports fields, football fields, basketball, tennis, children’s playgrounds and children’s playgrounds with fitness . Also, walking-cycling-jogging paths, forest tour trails, a forest café, amphi-theater and demonstration area are being built. “Aşkın: The Emir Thermal Complex will also contribute to the employment as well as the county tourism and economy.

“Manisafx” ile 360 derece tanıtımİl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Manisa’nın tanıtımı ve turizm potansiyelini artırmak amacıyla ya-pılan “Manisafx” adlı proje, hayata geçirildi. İlk olarak 10-13 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul’da düzen-lenen Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda (EMITT) tanıtımı gerçekleştirilen “Manisafx”in bugüne kadar yapılan en kapsamlı proje olduğunu söyleyen Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, “Fotoğraflar ile ilimizin kültürel, doğal ve turizm değerlerini sanal ortama taşıdık. Bu şekilde Türkiye’nin veya dünyanın bir ucundaki insan, otur-duğu yerden sanal ortamdan ilimizin kültürel, doğal ve turizm değerlerini 360 derece dönebilen fotoğraf-lar sayesinde gezebilecek.” dedi. İnternet üzerinden Manisa’nın görülmeye değer tarihi, doğal güzellikleri ve şehir manzaralarının izlenebileceği “Manisafx”e, www.manisafx.com adresinden erişim sağlanıyor.

Manisafx” introduced via virtual realityWith the aim of improving the tourism potential and promoting Manisa the “Manisafx” project was implemented by the Manisa Provincial Directorate of Culture and Tourism. Held for the first time in Istanbul between 10-13 February 2011 in the Eastern Mediterranean International Tourism and Travel Exhibition (EMITT) the introduction of “Manisafx”, this project is so far the most comprehensive project the Manisa Province Culture and Tourism Director Erdinç Karaköse said; “We’ve moved the cultural, natural and tourism values of the town to a virtual platform by using photographs. This way people from Turkey or from anywhere in the world will able to discover the cultural, natural and tourism values of our city by the 360-degree rotating photos through virtual environment”. The web site address is www.manisafx.com “Manisafx” here you will be able to discover the history of the city, its natural beauties and the landscapes.

8

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

9M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Manisa’da Hıdrellez coşkusuBaharın gelişini müjdeleyen Hıd-rellez, yüzyıllardır olduğu gibi bu yıl da coşkuyla karşılandı. Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olarak tarihe geçen Hıdrellez, ülke genelinde etkinlik-lerle kutlanırken, Manisa’da her yıl düzenlenen “Hıdrellez Kültür-Bahar Bayramı” da renkli görüntülere sahne oldu. Manisa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü öncülüğünde 5 Mayıs 2011 tarihinde başlayan kutlama programı, başta Manisa Belediyesi olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların katılımıyla gerçekleş-tirildi. Manisa Kalesi mevkisi Niobe Amfi Tiyatro yanında Hıdrellez kar-şılamasıyla başlanan etkinlikler çer-çevesinde, Ticaret ve Sanayi Odası ve Ticaret Borsası lokma, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği pilav ikramı, Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği ise mesir dağıtı-mı yaptı. Madeni Eşya Sanatkarları Odası’nın çocuklara top, Keskinoğlu Tavukçuluk ile Azerbaycan Kültür Dayanışma Derneği’nin de boyan-mış yumurta dağıttığı “Hıdrellez Kültür-Bahar Bayramı” kapsamında, yerel gösteriler ve konser de düzen-lendi. Etkinliklerle doyasıya eğlenen, adaklar ve dualarla Hıdrellez coş-kusunu yaşayan Manisalıların yoğun katılımıyla süren bayram, Azerbay-can Kültür Dayanışma Derneği’nin 8 Mayıs 2011 Pazar günü Karaağaçlı kasabasında düzenlediği etkinliklerle son buldu.

Hıdrellez Enthusiam in ManisaHıdrellez (an old Turkish celebration of spring) heralding the coming of spring was met with enthusiasm this year just like in the past centuries. The day that the Prophets Khidr and Elijah met together on earth in history Hıdrellez is celebrated with various activities throughout the country. Held every year in Manisa the “Hıdrellez Culture-Spring Festival” was the scene of colorful images. Under the leadership of the Manisa Provincial Directorate of Culture and Tourism the celebration program began on May 5th 2011 with the participation of various institutions and organizations particularly the Manisa Municipality. Within the activities that took place near the Niobe Amphitheatre around Manisa Castle began by greeting Hıdrellez, the Chamber of Commerce and Commodity Exchange distributed yeast fritters in thick syrup, the Union of Chambers of Tradesmen and Artisans distributed rice and the Manisa Mesir Promotion and Tourism Association distributed of mesir. The Metal Goods Chamber of Craftsmen distributed the children balls, the Keskinoglu Poultry and the Association of Azerbaijan Culture of Solidarity handed out painted eggs. Local shows and concerts were organized within the scope “Hıdrellez Culture-Spring Festival”. With the intense participation of the people of Manisa the locals enthusiasm for having fun in connection to the Hıdrellez activities with offerings and prayers came to an end on Sunday May 8th 2011. The activity was organized in the town of Karaağaçlı by the Azerbaijan Cultural Association.

Akhisar Sanat Atölyesi hizmete giriyorAkhisar Belediyesi tarafından bu eği-tim sezonu başında ilk kez başlatılan Karikatür Atölyesi kursuna talebin fazla olması nedeniyle farklı sanat dallarında da kursların açılmasına başlanıyor.

Akhisar Belediyesinin teras katında yapılan sanat atölyelerini basın ara-cılığı ile kamuoyuna tanıtan Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, sanat üzerine kurulu kentin geleneklerinin devam etmesini amaçladıklarını belirtti. Sanat Atölyesi sorumlusu Haluk Özkan ise “Akhisar Belediyesi Sanat Atölyesi, belediyemizin teras katında bundan sonra hizmete de-vam edecektir. Branş olarak şu anda resim, Hüsn-ü Hat, Ebru, Tezhip çalışmalarına başlayacağız. Daha sonra ihtiyaç ve talep dahilinde farklı kurslar açılacaktır. Bunun yanında ney ve gitar kursları olacaktır” dedi.

The Akhisar Art Workshop opensWith the start of the new education season the Akhisar Municipality has started the Cartoon Workshop, due to a high demand they decided to also open various other courses containing arts and crafts.

The Mayor of Akhisar, Salih Hızlı, introduced the art studios on the terrace of the Akhisar Municipality to the public via the press and also said that the board intended to continue the traditions of the city which are based on art. The Art Studio chief Haluk Özkan said “the Akhisar Municipality Art Studio will continue the service on the terrace of our municipality. We are going to start with various types drawings, Hüsn-ü Hat (calligraphy), Marbling and Gilding works. Then within the needs and demands, different courses will be opened. In addition, there will be courses in flute and guitar”.

10

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

11M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Türkiye’nin en uzun soluklu şiir şöleni Türkiye’nin en uzun soluklu şiir şöleninin ev sahibi Salihli’de 45. Şiir İkindileri büyük coşku ve yoğun katılımla gerçekleşti. Salihli Belediyesi tarafından güz ve bahar olmak üzere yılda iki kez düzenlenen “Şiir İkindileri” Salihli Belediye-si Şehir Tiyatrosu’nda yapıldı. Salihli Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay, etkinlikte yaptığı konuşmada, “Her güz ve baharda olduğu gibi bu baharda da şiir ırmağının kıyısında soluklan-maktan mutluluk duyduk.” şeklinde konuştu. 25 yıldır düzenlenmesi nedeniyle Türkiye’de başka bir örneği bulunmayan Şiir İkindileri’nde, müzik dünyasının ünlü isimlerinden Cahit Berkay mini bir konser verdi. Programın özel bölümü, ünlü Şair Nazım Hikmet’e ayrılırken Dianisos Onur Ödülü’nün sahibi şair Refik Durbaş oldu.

Turkey’s longest-running poetry festivalThe 45th Poetry Afternoons took place with a great enthusiasm and participation was intense with Salihli playing host to Turkey’s longest-running poetry feast. The “Poetry Afternoons” held twice a year in fall and spring by the Salihli Council was organized in the Salihli Municipality City Theatre. Mayor of Salihli Mustafa Ugur Okay said in his speech at the event, “We have been delighted to get a second wind near the poem river this spring as we always do each fall and spring.”In the Poetry Afternoons that has no other example in Turkey with 25 years of organizations, a famous name of the music world Cahit Berkay gave a mini concert. A special section of the program was reserved to the famous poet Nazim Hikmet and the Dianisos Honor Award was given to the poet Refik Durbaş.

Yeni konseptiyle hizmetteHotel Büyük Saruhan, turizm sektöründe tecrübe ve kaliteli hizmetini, 20. yılında ‘Yenilenen yüzüyle’’ bütünleştirdi. Uluslararası çağdaş otelcilik anlayışını, kesintisiz değişim ve atılım ilkesiyle birleştiren Hotel Büyük Saruhan, 4 yıldız-lı bir otelin gerektirdiği donanımın üzerinde profesyonel hizmet veriyor. Manisa’nın orta noktası kabul edilen Laleli Bölgesi’nde bulunması avantajıyla şehir merkezi, stadyum, spor salonları ile Organize Sanayi Bölgesi’ne 5 dakika mesafede olan Hotel Büyük Saruhan, iş dünyasının ve sportif organizasyonların beklentilerini de yerine getiriyor. Hotel Büyük Saruhan, şehrin gürültüsünden uzakta, otopark sorunu olmayan, evinizi aratmayacak konfor ve huzurla hizmette fark yaratıyor. Misafirlerine 20. yıl hediyesi olarak, standart odalarını 34 metrekareye çıkaran, ses ve ısı yalıtımı tamamlanan, tüm odalarının halı, mobilya, mefruşat tefrişatı ve banyolarını yenileyen Hotel Büyük Saruhan, ayrıca sınırsız internet bağlantısı, otomatik kartlı giriş ve kişisel elektronik safe box kullanımıyla 5 yıldıza yaraşır hizmet sunuyor.

In service with a new conceptThe Hotel Büyük Saruhan, unified the experience in tourism and the service of quality with a‘Renewed Face’’ in its 20th year. Unifying the international contemporary hotel concept with the continuously change and progress principals Hotel Büyük Saruhan, provides more professional service than a 4 stars hotel assures. With the advantage of its location in Laleli which is accepted to be the centre of Manisa;the Hotel Büyük Saruhan is 5 minutes away from the city center, stadium, sport centers and organized industrial zone and supplies the expectations of the sport organizations and the business world. Hotel Büyük Saruhan, is far from the noise of the town, with enough parking lots provides you with all the creature comforts of your own home. Widening all the standard rooms to 34 m2 as a 20th year gift for guests, renewing the carpet, furniture, fabrics and bathrooms of all heat and sound insulation works completed in the rooms,the Hotel Büyük Saruhan, ensures a 5 stars hotel service also with usage of unlimited internet connection, automatic entrance with a card and an electronic safe box.

12

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Kayacık, tarih ve kültürle buluştu Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Kayacık’ta düzenlenen Ge-leneksel Kayacık Tarih ve Kültür Festivalinin 2.’si, 12-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla Kayacık Kültür ve Turizm Derneği, Kayacık Belediye-si ve CBÜ Gördes Meslek Yüksekokulunun ortaklaşa düzenle-diği festivale, siyasi parti üyeleri, üniversite öğretim görevlileri, sivil toplum örgüt temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Festivalin açılışı, fener alayı yürüyüşü ve havai fişek gösterisiy-le başladı. İkinci gün, CBÜ Gördes Meslek Yüksekokulunun hazırladığı “Tarihi, Ekonomisi ve Kültürel Yapısı ile Dünden Bugüne Kayacık” konulu konferans ve tiyatro gösterisi gerçek-leştirildi. Festival, yarışmalar, sportif faaliyetler, konser, sergi ve gösterilerle renklendi.

Kırkağaç’ta Festival coşkusuKırkağaç Geleneksel Çam Festivali, 29 Nisan - 8 Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bu yıl 150.’si düzenlenen festivalin açılışının ardından konuşma yapan Kırkağaç Belediye Başkanı Yaşar İsmail Gedüz, ‘’Bu yıl daha güzel hizmetler getirmek için çalıştık, fakat eksiklerimiz var. Tarım fuarı haline de getirmek istediğimiz festivalimiz için bu yönde bir çalışma gerçekleşti-remedik. İnşallah önümüzdeki festivalimizde, ta-rım fuarını da burada açacağız.” dedi. Etkinlikler kapsamında panel, yarışmalar ve konserlerle renklenen ilçede, vatandaşlar, festivalde sahne alan Komedi Dans Üçlüsü ve Lara ile keyifli saatler geçirdi.

Kayacık is united with history and cultureThe second of the Traditional Kayacık History and Culture Festival was carried out at was between 12-15 May 2011 in the Kayacık the town of Gördes Manisa. The festival was organized with the contributions of the Ministry of Culture and Tourism by the Kayacık Culture and Tourism Association, the Kayacık Municipality and the CBÜ Gördes Vocational College. The Political party members, the university faculty members, the non-governmental organization representatives and a large number of citizens attended the festival. The festival began with the torchlight procession and the a fireworks show. On the second day, the conference “Historical, economical and cultural structure of Kayacık from yesterday to today” prepared by the CBÜ Gördes Vocational College was held and a theater play was performed. The festival was livened up with the competitions, sporting activities, concerts, exhibitions and demonstrations.

Festival enthusiasm in Kırkağaç The Kırkağaç Traditional Pine Festival was held between April 29 - May 8 2011. After the opening of the festival, being held for the 150th time, giving a speech the Kırkağaç Mayor, Yaşar İsmail Gedüz, said ‘’ This year we have tried to bring better services, but there are deficiencies. We wanted to transform the festival into an agricultural fair we could not accomplish this. God willing, we will open the agricultural fair here in the coming festival. “. During the activities panels, contests and concerts highlighted the county and the citizens had a good time with the Comedy Dance Trio and Lara taking place in the festival.

13M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Manisa’dan dört dörtlük tanıtım

A perfect introduction from Manisa

Dolu bir programla kutlanan Turizm Haftası’nı geride

bırakan Manisa, sahip olduğu turizm potansiyelini tanıtırken,

var olan değerleriyle geleceğin turizm kenti

olacağını kanıtladı.

Manisa has left behind the Tourism Week celebrations

with a full program, Manisa at the same time proveded

the potential it has for tourism and demonstrated that with its existing values it will become a

touristic city of the future.

Bu yıl 35.’si gerçekleştirilen Turizm Haftası, yurdun dört bir yanında

çeşitli etkinliklerle kutlandı. Her yıl 15-22 Nisan günleri arasında gerçekleşen haftayı coşkuyla karşılayan Manisa, merkez ve ilçelerinde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü koordinasyonunda düzen-lenen etkinliklerle sahip olduğu turizm potansiyelini tanıtma imkanı buldu. Sergiler, gösteriler, geziler, paneller ile dopdolu bir haftayı geride bırakan Manisa, gün oldu kültürünü, gün oldu projelerini paylaştı ve geleceğin turizm kenti olacağını kanıtladı var olan değer-leriyle.

Turizmi çeşitlendirmek adına yürütülen çalışmaların Manisalılarla buluştuğu hafta boyunca düzenlenen Yamaç Para-şütü ve Havacılık Şenliği ile kırsal turizm

The 35th Tourism Week this year was celebrated with various activities

around the country. The Tourism Week held between April 15- 22 each year met with the enthusiasm of Manisa, in the central and district areas activities were organized under the coordination of the Provincial Directorate of Culture and Tourism and Manisa had the opportunity to promote its tourism potential. Manisa, leaving behind a week filled with exhibitions, demonstrations, field trips and open forums, some days shared its’ culture and some days its’ projects, and demonstrated that with its existing values it will become a tourisim city of the future.

During the Tourism Week works were carried out on diversifying tourism.

14

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

tanıtımı kapsamındaki Ayvacık köyü gezisi, haftanın en ilgi çeken etkinlikleri arasındaydı. Spil Dağı’nı turizme açmak ve bölgede spor turizmini geliştirmek adına önemli bir yere sahip olan Yamaç Paraşütü ve Havacılık Şenliği ile yüzlerce konuk ağırlandı, rengarenk balonlarla görsel bir şölen sunuldu. Ayvacık gezisiyle dikkatler, kırsal turizme yöneldi ve yakalandığı hastalık nede-niyle doktorların altı ay ömür verdiği Nursel Karaosmanoğlu Şimşek, 17 yıldır yaşadığı Ayvacık köyünde açtığı pansiyonla herkese örnek oldu. Turizm Haftasıyla değerlerini en etkin şekilde tanıtan Manisa, yoğun geçen haftayı unutulmayacak bir etkinlikle noktala-dı. 22 Nisan Cuma günü gerçekleşen “Kültürüyle Manisa Kortej Yürüyüşü”, mehter takımı öncülüğünde Cumhuriyet

Meydanı’nda başladı ve kentin yetiştir-diği padişahlardan Merkez Efendi’ye, Kula yarenlerinden Manisa Tarzanı’na kadar sahip olunan değerler tanıtıldı. Kortejde bir kamyonetin üzerinde can-landırılan hamam geleneği dikkat çekici görüntülerdendi. Mesir Macunu saçan temsili Merkez Efendi ise halktan en fazla ilgi gören isimler arasındaydı. Bu yıl korteje katılımın daha fazla olduğu-nu belirten Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, “Önceki yıllarda kortej yürüyüşümüz sönük bir şekilde geçiyordu. Ancak bu yıl sivil top-lum örgütlerimizi ve turizm sektöründe hizmet veren sektörleri de dahil ederek, kortejimizi genişlettik. Kortej yürüyüşü-müzde Manisa’ya ait turizm ve kültürel değerleri ön plana çıkardık.” şeklinde konuştu.

Also met the people of Manisa and a visit to the village of Ayvacik held within the scope of the rural tourism promotion the Paragliding and Aviation Festival was among the week’s most interesting activities. While the Festival of Paragliding and Aviation which has an important role on behalf of developing sports tourism in the region and opening the Mount Sipylus to tourism welcomed hundreds of guests, all guests were offered a visual feast of colorful balloons. The attention turned to rural tourism with a visit to the village of Ayvacik and Nursel Karaosmanoğlu Şimşek according to doctors thought to live six months due to illness has become an example to the public by living for 17 years and opening a pension in the village of Ayvacık.

Manisa, actively promoted its’ values during the tourism week and ended the busy week with an event to remember. On April 22nd the “ Manisa Culturel Cortege “ took place under the leadership of the janissary band in the Cumhuriyet Square and many values of the city as the Sultans raised in Manisa, Merkez Effendi, the Kula friends and tarzan of Manisa were introduced to the people of Manisa. On the cortege, the scene of a traditional Turkish bath being re- enacted on a truck drew remarkable attention and the representation of Merkez Effendi throwing about the Mesir Paste were among the most popular activities. There has been more participation in the cortege this year, indicated the Manisa Province Culture and Tourism Director Erdinç Karaköse said: “In previous years, the procession was not as lively. But this year, we expanded the cortege by including the civil society organizations and the sectors serving in the tourism. We brought out to the fore the tourism and cultural values of Manisa in the procession. “.

15M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Bu yıl 47. kez gerçekleştirilen Kütüpha-neler Haftası, 28 Mart-3 Nisan 2011

tarihleri arasında düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Manisa’da Kütüphaneler Haftası kutlama programı kapsamında İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse ve İl Halk Kütüphanesi Müdürü Ali Arı, Atatürk ve Milli Egemenlik Anıtı’na çelenk koya-rak, saygı duruşunda bulundu. Protokol üyelerinin de katılımıyla İl Halk Kütüpha-nesi Okuma Salonu’nda gerçekleşen kitap sergisi açılışında konuşan Manisa Valisi Celalettin Güvenç, “Çocuklarımız anneleri-ni örnek almalılar. Manisa İl Halk Kütüpha-nesi, Eskişehir iliyle beraber en çok hizmet veren, en çok kitabı dağıtan kütüphaneler arasında ilk 2 sırada yer alıyor. İnsanı insan yapan bilgidir. Bilgi okumakla olur, üretmekle olur. Bizim kültürümüz okumaya dayanır, düşünmeye dayanır, bu da kitapla olur.”dedi.

Okumanın oksijen kadar önemli bir unsur olduğunu belirten İl Kültür ve Turizm Müdü-rü Erdinç Karaköse de, “Ne kadar okursak o kadar dünyanın farkına varırız. Bunu yapmak için gayret gerekiyor. Kütüphaneler Haftası da bunun için bir hatırlatmadır. Kütüphanelerimizi iyi değerlendirmeliyiz. Herkesin okuduğu toplumsal bir yaşam dileyerek, herkesin Kütüphaneler Haftası’nı kutluyorum” şeklinde konuştu. En çok kitap okuyan yetişkinler ve çocuklar ile şiir ve resim yarışması birincilerinin hediyeleri, Vali Celalettin Güvenç tarafından verildi.

This year, the 47th Libraries Week was celebrated with activities held between 28

March-3 April 2011. Within the celebration program of the Libraries Week the Manisa Provincial Culture and Tourism Director Erdinç Karaköse and the Provincial Public Library Director Ali Arı placed a wreath on the National Sovereignty and Ataturk Monument stood in silent homage. With the participation of protocol members at the opening speech of the book exhibition in the Public Library Reading Hall the Governor of Manisa Celalettin Güvenç said “our children should take their mothers as an example. The Manisa Provincial Public Library, with Eskisehir is among the top 2 of the most serving and book distributing rank. Knowledge is what makes a person a person. Knowledge is gained by reading, by producing.

Our culture is based on reading, on thinking and this is done via books. “. Indicating that reading is an important element just like oxygen the Provincial Director of Culture and Tourism Erdinç Karaköse said, “ The more we read the more we will percieve the world. To be able to do this effort is necessary. The Libraries Week is a reminder of this. We should make the best of our libraries. I congratulate everyones’ library week and the kind of social life that they read about”. The most books read by adults and children and the winners of the poetry and art competitions were given by the Governor Celalettin Güvenç.

Kütüphaneler Haftası kutlandıThe Libraries

Week was celebrated

16

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

17M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Kırsal Turizmi Geliştirme Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi, önemli bir potansiyele sahip Yuntdağı’nda kırsal turizm hareketliliğinin başlatılabilmesi için yapılacak çalışmalara ışık tutuyor.

Manisa’da 18 Haziran 2010 tarihinde Manisa Valiliği, İl Kültür

ve Turizm Müdürlüğü, İl Tarım Müdür-lüğü, Çevre ve Orman Müdürlüğü, Ege Üniversitesi, kamu kurumları, meslek odaları, Kırsal Turizm Derneği, Yuntdağlılar Sosyal Yardımlaşma Kültür ve Turizm Derneği ve 9 köy muhtarlığı olmak üzere toplam 33 kurum ve kişi-nin katılımıyla düzenlenen Kırsal Turizmi Geliştirme Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi hazırlandı.

Kırsal Turizmi Geliştirme Çalıştayı sonuç bildirgesine göre, Manisa Yunt Dağı’nda kırsal turizmi başlatabilmek için doğal, tarihi ve kültürel ve tarımsal üretim arz çekicilikleri yeterli bulunur-ken, hizmet çekiciliklerinin ise kısmen yeterli olduğu saptandı.

The final declaration of the Rural Tourism Development Workshop

is created, the workshop took place on June 18 2010 in Manisa with the participation of 33 institutions including the Manisa Governorship, the Provincial Directorate of Culture and Tourism, the Provincial Directorate of Agriculture, the Environment and Forest Department, the Ege University, government agencies, trade associations, the Association of Rural Tourism, the Social Assistance Culture and Tourism Association of People of Yunt Mountain and 9 village headman.

According to the final declaration of the Rural Tourism Development Workshop the natural, historic, cultural and agricultural production attractions

Kırsal turizmdeYuntdağı atağı

Örselli Köyü

18

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

The final declaration of the Rural Tourism Development Workshop sheds light on future studies to start the activity of rural tourism in the Yunt

Mountain which has an important potential.

The Development of Yunt Mountain in Rural Tourism

Çalıştayın ardından stratejik plan ve yerel eylem planının hazırlanması, bu planlar için kamu, meslek odaları, özel sektör ve sivil toplum örgütleri ortak ça-lışmasının ve yerel halkın katılımcılığının sağlanması gerektiği belirlendi. Yerel eylem planının uygulanabilmesi için fi-nansman kaynağının oluşturulmasında, İl Özel İdaresi, Zafer Kalkınma Ajansı ve 2011 yılında kurulması planlanan Kırsal Kalkınma Ajansı hibe çağrıla-rında, kırsal turizmin desteklenmesi durumunda bu kurumlara sunulacak projelerle maddi kaynakların bölgede kullanılması sonucu kırsal turizm po-tansiyelinin harekete geçirilebilmesinin mümkün olacağı belirtildi. Bölgenin, kırsal turizm tanıtım ve pazarlamasının nasıl yapılacağı konusunda bir araştır-

ma yapılması gerektiği de eklendi.Çalıştay sonuç bildirgesiyle ilgili değer-lendirmede bulunan Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, turizm çeşitliliği bakımından önemli kırsal zenginliklere sahip olan Manisa’da, kırsal turizmin büyük bir potansiyel oluşturduğu-nu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Büyük potansiyel ile beraber, alt yapı yetersizlikleri de bulunan bu alan-da, Kırsal Turizm Çalıştayı, yapılacak çalışmalara alt yapı oluşturacak ve aynı zamanda geleceğin yol haritasına ışık tutmuş olacaktır. Ülkemizde turizm çeşitliliğinin artması ve turizmde değişik alanların artı turizm potansiyelinin bir parçası olmasının ivme kazandığı bu günlerde, ilimizde böyle bir çalışmaya karar verilmiştir. Çalışmamız, Manisa

were found sufficient to launch rural tourism in Manisa Yunt Mountain but the service was found to be partially sufficient. After the workshop it is determined that it is needed to prepare the strategic plans and local action plan and the participation of the public, the professional associations, the private sector, the civil society organizations and the local people should provide a common work.

The creation of the financing source for the implementation of the local action plan, the Special Provincial Administration, the Zafer Development Agency and the Rural Development Agency planned to be established in 2011 will apply for a grant. It is indicated

Köseler Köyü- Geleneksel Mimari Türkmen Şelalesi

19M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

için büyük önem taşımaktadır. Dünya-da gelişen, değişen turizm trendinde bundan sonraki süreçte kırsal turizm sektörünün geleceğinin olduğunu dü-şünmekteyiz. İlimizde bu alanda çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalar, kırsal turizmin gelişmesine başlan-gıç olacaktır. Çünkü Manisa kırsalı, ekonomik ve kültürel zenginliği, doğal güzellikleri ile kırsal turizmin kolaylıkla uygulanabileceği bir yapıdadır. ”

if the rural tourism is supported, with the projects to be presented to these institutions, as a result of the use of financial resources in rural tourism, the potential of the region will be able to be activated. It has also been added that research should be done on how to promote and market rural tourism. Making evaluations about the workshops final declaration, the Manisa Province of Culture and Tourism Director Erdinç Karaköse said in Manisa having the rural richness in terms of the tourism diversity, the rural tourism constitutes a great potential, and continued: “A great potential, together with the inadequacies in infrastructure in this area, the Rural Tourism Workshop will form the infrastructure of the studies and at the same time will shed light on the

future roadmap. These days the increase of the tourism diversity in our country and the gaining momentum of the different areas in tourism being a part of the tourism potential, it was decided to perform in our province such a study. Our study has a great importance to Manisa. On the ground of the changing and developing trend of tourism in the world, we think that the rural tourism sector has a good place in the future. Various studies have been initiated in this area in our city. These studies will be starting of the development of the rural tourism. Because the rural area of Manisa is in such structure that the rural tourism can easily be applied here due to its economic and cultural wealth and natural beauty.”

Köseler Köyü

Türkmen Köyü Yoğurtçu Kalesi

Aigai Antik Köyü20

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

21M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

dünyaya tanıtıyoruzWe’re introducing Manisa to the world

Manisa’s Culture and Tourism Magazine, which will contribute to our country’s history, culture and nature rich cities Manisa’s presentation, is

introduced with a press conference.

Manisa’nın sahip olduğu tarihi ve kültürel değerleri tanıtmak

amacıyla Mart-Nisan sayısıyla yayın hayatına başlayan Manisa Kültür ve Turizm Dergisi, düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. Manisa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün imtiyaz sahibi olduğu ve RK Renkli Kalem Medya Grubu tarafından yayına hazırlanan Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’nin ev sahibi olduğu toplantıya, Vali Celalet-tin Güvenç, İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse’nin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, Vali Yardımcısı Yüksel Ayhan, Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Baş-

Manisa’s Culture and Tourism Magazine fırst went into

publication with the March-April edition with the purpose of presenting the historical and cultural assets of Manisa, was introduced via a press conference. The attendants were: Governor Celalettin Güvenç and the director of Provincial Culture and Tourism Erdinç Köse, Education General Manager of the Ministry of Culture and Tourism Mahmut Evkuran, Lieutenant Governor Yüksel Ayhan, President of Tourism and Presenting Manisa and Mesir Association Ufuk Tanık, member of the Provincial General Council İbrahim Onaylı, representative Hafsa Sultan and maid

Manisa’yıÜlkemizin tarih, kültür ve doğa zengini illerinden biri olan Manisa’nın tanıtımına önemli katkı sağlayacak Manisa Kültür ve Turizm Dergisi, düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.

Manisa Valisi Celalettin Güvenç

22

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

kanı Ufuk Tanık, İl Genel Meclis Üyesi İbrahim Onaylı, temsili Hafsa Sultan ve nedimeler ile basın mensupları katıldı.

İki ayda bir Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan dergi hakkında bilgi veren Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Er-dinç Karaköse, Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’nin kentteki tanıtım eksikliği-nin giderilmesi için gerçekleştirdikleri çalışmalardan biri olduğunu belirtti. Karaköse, sözlerine şöyle devam etti: “İllerin tanıtımında süreli yayın ve internetin öneminin farkında olarak ilk sayımızı çıkardık. Bunun, ulusal ve ulus-lararası tanıtıma büyük katkısı olacak. Başta Sayın Valimiz olmak üzere dergiyi yayına hazırlayan RK Renkli Kalem Medya Grubu’na ve katkı sağlayan tüm kuruluşlara teşekkür ediyorum.”

“Manisa için önemli bir kaynak”Dergiyle ilgili görüşlerini basın men-suplarıyla paylaşan Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Manisa’nın turizm bakımından hak ettiği yerde olmadığını dile getirerek, Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’nin, tanıtım açısından atılan bir adım olduğunu söyledi. Bütçeden para çıkmadan, iki ayda bir Türkçe ve İngilizce hazırlanan derginin Manisa için önemli bir kaynak olacağını da vurgu-layan Vali Güvenç, “İnternet ortamında yayınlanıyor olması da çok önemli. İngilizce olarak basılıyor olması ise ayrı bir renk ve kalite katıyor. Manisalılardan dergiye her türlü katkıyı sağlamasını bekliyorum.” dedi.

Toplantıya katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran da, Mesir Festivali’nin UNESCO Dünya Kültür Mi-rası Listesi adaylığıyla ilgili bilgiler verdi. Evkuran, marka kent olarak belirlenmiş bir destinasyon olan Manisa’da çıkarılan bu tür yayınların ortak kültürel mirasın tanıtılmasında çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Valilik önemli bir çalışma yapıyor. Sivil Toplum Örgütleri de bu ça-baya katkı sağlamalıdır” diye konuştu.

of honors and press members attended to the conference organized the hosting of Manisa Culture and Tourism Magazine produced by RK Renkli Kalem Media Group and published by the Governorship of Manisa, Provincial Directorate of Culture and Tourism.

The director of Provincial Culture and Tourism Erdinç Köse informed that the magazine is published bimonthly both in Turkish and English and also indicated that this is only one of the exercises in progress to publicize Manisa. Karaköse continued: “We have published our first edition aware of the importance of the internet and periodical edition’s importance about presentation of the cities. This will contribute about to national and international introduction. I would like to express my gratitude to RK (Renkli Kalem) the Media Group who produced the magazine, and to every contributing organization and in particular to MR. Governor”

“An important source for Manisa”Sharing his opinions about the magazine with the press Governor of Manisa

Celalettin Güvenç said that Manisa is not in the place it deserves in respect to tourism and added that Manisa Culture and Tourism Magazine is a step to introduce Manisa. Emphasizing that leaving money in the budget, a bi-monthly magazine prepared in Turkish and English would be an important source of for Manisa, Governor Güvenç stressed “to be published on the internet is also very important. Also being printed in English adds a different color and quality. I hope the people of Manisa will contribute to the journal in any way they can.”

Participating in the meeting, Education and Research General Manager of the Ministry of Culture and Tourism Mahmut Evkuran also gave information about the candidate of the Mesir Festival to the UNESCO World Cultural Heritage List. Evkuran, the promotion of such publications in highlighting the common cultural heritage in a designated destination as a brandname city Manisa is very important, “the Governorate is doing important work. Non Governmental Organizations also should contribute to this effort, “he said.

23M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

24

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Yer Gök MesirŞehzadeler Kenti Manisa, Mesir ile bir kez daha

şenlendi. Hafsa Sultan’dan günümüze şifa dağıtan Mesir, bu yıl 471. kez karıldı. Kentin dört bir yanına

yayılan ve artık uluslar arası platforma çıkan festivale, ünlü sanatçılar da konserleriyle renk kattı.

Manisa cheered up once more with Mesir. Mesir has been distributing healing since Hafsa Sultan till now has been blended for the 471st time. Famous artists also enlivened the festival which was celebrated all over the city.

Mesir Everywhere

Manisalılar için Mart ayı ayrı bir önem taşır. Yüzyıllardır süren bir

gelenek olan Mesir Festivali ile baharın gelişini müjdeleyen Nevruz’un iç içe ge-çen coşkusu, her yıl aynı heyecanlı bek-leyişin mutlu sonudur. Hafsa Sultan’dan günümüze şifa dağıtan Mesir’in kentin dört bir yanına yayılan festival havası, haftalar öncesinden hummalı hazırlık-larla başlar. Kostümlerin belirlenmesi, program hazırlıkları derken, 21 Mart sabahı bir bayram sevinciyle uyanır güne Manisa. Kentin heyecanına, bu yıl bir de temsili Hafsa Sultan’ın ilk kez halktan se-çilmesi için düzenlenen yarışma eklenir.

Tıpkı geçtiğimiz yıllar gibi bu yıl da Mesir Festivali öncesi tatlı telaş sardı Manisa’yı. Nevruz kutlamalarıyla başlayan festivalin ilk gün programının en akılda kalan kareleri, şüphesiz kortej yürüyüşü ve “Geleneksel Mesir Macunu Karma Tö-reni” oluşturdu. Mehter takımı eşliğinde yürüyen kortejde rengârenk kostümleriy-

Fotoğraflar/Photographs: Ceyda Adar, Süleyman Duman

The month of March of particular importance to the locals of Manisa.

The intertwined enthusiasm of centuries-long tradition of the Mesir Festival and heralding the arrival of spring Newroz, same as in previous years it is awaited with enthusiasm as it indicates the end of yet another year. The Mesir festive mood spreads all over the city which has been distributing healing since Hafsa Sultan to the present day with the frantic preparations beginning weeks before. While trying to decide on the costumes, Representative Hafsa Sultan’s determination, and preparations for the program on the morning of March 21 Manisa wakes up looking forward to the festival.

Just as in years past, a fresh flurry developed in Manisa before the Mesir Festival. The program began with Newroz celebrations, the most memorable events of the first day were

Yazı/Article: Ceyda Adar

25M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

le temsili Merkez Efendi, Hafsa Sultan, padişahlar, şehzadeler ve sultanlar, izleyenleri yüzyıllar öncesine götürdü. Osmanlı dönemine damgasını vuran padişahları yetiştiren Şehzadeler Kenti unvanlı Manisa’nın gururu, hem kortejde yer alanların hem de onlara tezahürat-larıyla eşlik eden coşkulu kalabalığın yüzüne yansıdı bir kez daha. Kortej yürüyüşünün son durağı Sultan Camisi Bimarhanesi’ydi. “Geleneksel Mesir Macunu Karma Töreni”ne ev sahipliği yapan Bimarhane’de, dualar eşliğinde 41 çeşit baharat kazandaki yerini aldı. Temsili karma töreni ile Manisa, 26 Mart Cumartesi günü düzenlenecek Mesir saçımının davetiyesini gönderdi tüm konuklara.

Sevgi, kardeşlik ve birliğe çağırdıBir hafta boyunca sergiler, yarışmalar ve dans gösterileriyle Mesir Festivali heyecanını yaşayan Manisalılar, festival kapsamında düzenlenen Murat Göğe-bakan, Petek Dinçöz ve Sıla konserleriyle de doyasıya eğlendi. Bu yıl 18. kez kapı-larını açan Mesir Sanayi ve Ticaret Fuarı da renkli görüntülere sahne oldu.

of course the walking procession and the “Traditional Mesir Paste Blending Ceremony”. In the marching procession accompanied with the janissary band the representations of Merkez Efendi, Hafsa Sultan, padishahs, princes and sultans wearing colorful costumes took the audience to centuries past. The pride of the city of shahzadahs Manisa in where the sultans that marked the Ottoman period had grown up, once again reflected in the faces of both those marching in the procession and the enthusiastic crowd who cheered for them. The last stop of the procession was the Sultan Mosque Bimarhane. “Traditional Mesir Paste Blending Ceremony” hosted in Bimarhane was accompanied with prayers and 41 different spices were placed in the cauldron. With the representation of the blending ceremony, Manisa sent an invitation of the Mesir Scatter to be held on March 26 to all the guests.

Invited to love, brotherhood and unity During a week of exhibitions, competitions and dance shows the

26

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Festival kapsamında sadece eğlence yoktu. Mesir Çalıştayı’nın konusu da elbette şifalı macundu. Festivalin son gününde Mesir’in saçımı tüm ihtişa-mıyla herkesi sevgi, kardeşlik ve birliğe çağırdı. 26 Mart’ta öğle saatlerinde başlayan saçım ile korteji yürüyüşü, sadece Manisalıların değil, yurtdışından gelen yabancı konukların da festivale verdikleri içten selamın en güzel örne-

ğiydi. Başta bu yılın onur konuğu ülke Ukrayna olmak üzere, farklı ülkeler-den gelen yabancı konuklar, ülkele-rini temsil etmekle kalmayıp, dostluk köprüsünün elçileri de oldular Manisa sokaklarında. Adımlar Mesir saçımına atıldı ve son durak olan Sultan Cami, saçım töreni için kalabalığı ağırladı 471. kez. Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Vali Yar-

people of Manisa tasted the thrill of the Mesir Festival and enjoyed themselves listening to Murat Göğebakan, Petek Dinçöz and Sıla’s concerts during the festival. This year the Mesir Industry and Trade Fair opened its doors for the 18th time was a scene of colorful images. There was not only fun within the scope of the festival. The scientists explained the Mesir in the Mesir Workshop. On the

27M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

last day of the festival The Mesir Scatter with all its glory invited everybody to love, brotherhood and unity. The scatter cortege march that began at noon on March 26 was the most beautiful example of the sincere greetings of not only the people of Manisa but guests from abroad. This year’s guest of honor country was Ukraine in particular and the foreign guests from different countries didn’t only represent their country but also became the ambassadors of the friendship bridge on the streets of Manisa.The steps were taken for the Mesir scatter and the last stop the Sultan Mosque hosted the crowd for the 471st Scatter Ceremony. “Hands were raised in the air and hands were raised to health” during the Mesir Paste sprinkle ceremony which was attended by the Governor of Manisa

Celalettin Güvenç, Chief Magistrate Cengiz Ergün, Assistant Governor Yüksel Ayhan, MAMADER president Ufuk Tanık, Festival Committee Members Culture and Tourism manager Erdinç Karaköse, Deputy Mayor Nursel Ustamehmetoğlu, Municipality Cultural and Social Works director Yonca Ekmekçi, Provincial Council member İbrahim Onaylı, Special Provincial Administration Assistant General Secretary Ufuk Sevgin, top level officials and citizens. The crowd raced to get a piece of the paste. The rush of the crowd filled the square to get the Mesir this year as it happens every year, this was evidence of how much the people of Manisa value the Mesir; the happy faces leaving the square after the scatter was the best reflection of this lasting tradition for 471 years to the world…

The rush of the crowd filled the square to get the Mesir this year as it happens every year, this was evidence of how much the people of Manisa value the Mesir.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da meydanı dolduran kalabalığın Mesir kapma telaşı, Manisa’nın Mesir’e verdiği değeri kanıtlar nitelikteydi.

dımcısı Yüksel Ayhan, Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği (MAMADER) Başkanı Ufuk Tanık ve Festival Komitesi Üyeleri İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, Belediye Başkan Yardımcısı Nursel Ustamehmetoğlu, Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Yonca Ekmekçi, İl Genel Meclis Üyesi İbrahim Onaylı, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Ufuk Sevgin ile üst düzey yetkililerin katılımıyla gerçekleşen Mesir saçımı ile “Eller havaya, eller şifaya” kalktı ve Mesir alabilmek için kıyasıya yarıştı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da meydanı dol-duran kalabalığın Mesir kapma telaşı, Manisa’nın Mesir’e verdiği değeri kanıt-lar nitelikteydi. Saçım bitimi meydandan ayrılan mutlu yüzler ise 471. yıldır süren geleneğin dünyanın dört bir yanına en güzel yansımasıydı.

28

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

29M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Manisa Valisi Celalettin Güvenç’e göre, tarihte önemli bir rol üstlenen Manisa geleceğin de lider kenti.

Her anını kent için yaşayan, kendini kentin gelişimine adayan Manisa

Valisi Celalettin Güvenç, 2008 yılı Mayıs ayında üstlendiği görevi başarıyla sürdü-rüyor. Gözlerinde Manisa ve mesleğine duyduğu sevgi, yoğunluğuna rağmen yüzünde eksik olmayan gülümsemesiyle başarısının sırrını ortaya koyan Güvenç’e göre, Manisa, yükselen bir değer. Tarihte önemli bir rol üstlenen Manisa’nın bugün de önemli ihracat rakamlarına ulaşan, tarım ve sanayide her geçen gün büyü-yen, kendisini yenileyen, değişen bir kent olduğunu belirten Celalettin Güvenç, lider kent olarak betimlediği Manisa’nın, gelecekte bu öncülüğü ve liderliğinin daha da belirgin bir şekilde öne çıkaca-ğını vurguluyor.

Sanayi ve tarım kenti olarak anılan Manisa, sizin gözünüzde nasıl bir kent?Güvenç: Manisa, yükselen değer benim gözümde. Zaten tarihte önemli rol üstlenen, Osmanlı Dönemi’nde şehza-delerin yetiştiği, hatta beş şehzadenin sonunda padişah olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun başına geçtiği önemli bir eğitim ve idare merkezi. Bugün de sanayi ve tarım bakımından yükselen de-ğer. Tabiİ zenginliklerini de yeni dönemde daha iyi değerlendiren, dünyaya açılan bir kent konumunda Manisa. Önemli

Governor of Manisa Celalettin Güvenç who lives every moment

of his own for the town and who devoted himself for the progress of the city, successfully continues his mission that started on May 2008. Manisa is an increasing value according to Güvenç, with all the love in his eyes to his profession and Manisa and with the unfailing smile on his face he presents the secret of his success. Celalettin Güvenç expresses that Manisa who played important parts in history is now a city that reaches to important amounts in export, developing day by day in agriculture and industry, renewing itself and a city in change. Güvenç points that the leading city Manisa will come into prominence as more guiding and leading in the future.

How would you describe Manisa as it is defined by others a city of industry and agriculture? Güvenç: In my opinion Manisa is an increasing value. Manisa, obviously is a city that played important parts in history, in the Ottoman period a center of education and administration that shahzadahs have grown up in, furthermore 5 of those shahzadahs had reigned Ottoman Empire by becoming Celalettin Güvenç

Manisa Valisi

Manisa

Röportaj - Interview: Ceyda Adar

Yükselen değer

30

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Increasing value Manisa

ihracat rakamlarına ulaşan, gerek tarımda gerek sanayide her geçen gün büyüyen, kendisini yenileyen, değişen bir kent.

Manisa tarih ve doğa açısından da çok zengin. Bu zenginlikleri ön plana çıkarmak için yürütülen çalışmalar var mı?Güvenç: Sürekli çalışıyoruz. Türk top-lumu ve Manisa’daki entelektüel kesim, dinamik bir yapıya sahip. Diğer kentle-rimizde olduğu gibi herkes bir yerlerde bir şeyler yapıyor. Biz de makro planda bunları koordine etmeye, bir araya getirmeye, birlikte çalışmaya teşvik ediyoruz. Kimisi termal turizm alanında zenginliklerimizi, kimisi tarihi zenginlikle-rimizi, kimisi tabii güzelliklerimizi ortaya koymak için çalışıyor. Bunun için önemli fuarların hemen tamamına ilin kurumla-rıyla ve özel sektörle beraber katılıyoruz. Mütevazı da olsa şehirde fuar kültürünü oluşturmaya çalışıyoruz. Şehrimizde tarım fuarları, meslek eğitim fuarları yapılıyor. Onlara katılımlar da düne göre bugün çok daha iyi. Turizm alanında da yatırım-lar yapılıyor. Bildiğiniz gibi Spil Dağı’nın uygulama imar planlarının hepsi çıktı. Şu anda ihale aşamasında iki tane otel yeri var Spil Dağı’nda. Tarihi eserlerimi-zin restorasyonuna özel önem veriyoruz.

Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kültür Mü-dürlüğü, Özel İdare kaynaklarıyla tarihi eserlerimizin ortaya çıkarılması, ihya edilmesi için merkezde ve ilçelerimizde önemli çalışmalar yapıyoruz.

“Manisa turizm bakımından hak et-tiği yerde değil” şeklinde bir demeciniz olmuştu. Hak ettiği noktaya nasıl gelir? Güvenç: O konuda çok çalışmamız gerekiyor. Saydığım çalışmaları daha da hızlandırmamız, çok yatırım yapmamız gerekiyor. Şunu biliyoruz ki, Manisa bir destinasyon değil şu anda. Özellikle bir konaklama hedefi değil. Daha ziyade önemli tarihi eserlerimizin, kutsal üç kili-

sultans. It is now an increasing value regarding to industry and agriculture. Manisa, in this new period, is a city that evaluate its natural richness and fading to the world. Manisa is a city that reaches to important amounts in export, developing day by day in agriculture and industry, renewing itself and a city in change.

Manisa is at the same time very rich about nature and history. Are there studies running to put forward these richness?Güvenç:We are working permanently. Turkish society and the intellectuals are

According to governor of Manisa Celalettin Güvenç, Manisa; who played a big role in the past is also the leading city of future.

31M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

senin, paranın ilk basıldığı Lidya Krallığı merkezinin, kırsal turizm anlamında Spil Dağı’nın, Yunt Dağı’nın, Kula’daki Peri Bacaları’nın, Kula Evleri’nin, Salihli’de-ki termal bölgelerin günübirlik ziyaret edildiği bir alan. Şu andaki konseptimiz bu. İnsanlar daha çok civarda konak-lıyorlar. Bize günübirlik ziyaret oluyor. Bunun değiştirilip, konaklama imkanının sağlanması, bunun için de otel yatırımı lazım. Termal otel, eko turizm ya da kırsal turizm otelleri olabilir. Mesela Anemon Oteli’nin şu an Kula’da yaptığı yeni otel bu anlamda önemli diye düşünüyorum. Orada Fransa’dakine benzer bağlar oluşturdu Anemon Otelleri. Kula’da ayrıca yeni yaptığımız restorasyon ve konak çalışmaları da bu konuya katkı sağlayacaktır. Kentte şehrin gezilebilecek yerlerinin ihyası, ortaya çıkarılması önem arz ediyor. Kültür Müdürlüğümüz tarafın-dan yürütülen dijital kent müzesi çalış-malarımız son aşamaya geldi. O bittikten sonra başlı başına katkı sağlayacak diye düşünüyorum. Bunlar ortaya çıktıkça da yeni fikirler, yeni alanlar ortaya çıkacaktır.

Mesir Festivali’nin UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne adaylığı gündemde. Konuyla ilgili siz neler söylersiniz? Güvenç: Bu konuda Mesir Festivali haftasında Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgili genel müdürünün katılımıyla halka ve basına açık iyi bir Mesir Çalıştayı yaptık. Mesirimiz öyle sanıyorum ki, 2012 Somut Olmayan UNESCO Kültürel Miras Listesi’ne girecek. Kırkpınar’dan sonra herhalde ikinci olacak. Bunlar önem-li. Mesir zaten başlı başına önemli bir kültürel miras, bir olgu. Sadece Manisa için değil, bölgesel ve ulusal anlam-da da önemli. Son yıllarda yaptığımız çalışmalarla uluslararası alanda da önemli mesafe sağladık. Bu yıl örneğin, Ukrayna Onur Konuğuydu. Ukrayna Büyükelçisi’nden güzel bir mektup aldım. Çok teşekkür ediyor kendilerini davet et-tiğimiz için. Önemi şeyler bunlar. Çünkü o bir hafta boyunca Mesir’in dikkat çeken özelliği, dikkatlerinize sunmak istediğim özelliği, gerçek bir halk festivali gibi kut-lanıyor. Konuk ülkelerin folklor ekipleri, halk dansları, oyun ekipleri şehrin çeşitli

very dynamic. Everybody here is realizing something somewhere such as the other cities. Our macro plans are coordinating these works, put them together and encourage them to work together. Some are working to represent the richness in thermal tourism domain, some, the historical richness and some work to point out the natural beauties. Therefore we participate in almost all the important fairs together with the public foundations and private sector. We, modestly, try to set a fair culture in the city. There organized fairs in our city such as agriculture fairs and profession education fairs. The participations to these fairs are even more when compared to yesterday. There are investments in the domain of agriculture too. As you know; the exercise construction plans of Mount Sipylus are ready. There are two open lands of hotel in process of tender in Mount Sipylus. We attach much importance to renovations of the historical monuments. We run very important studies in the urban center and province to uncover our historical monuments and to revivify them by using the sources of Directorate regional of foundations, Cultural directorate and Special administration.

You declared that “Manisa is not in the place deserved with regard to tourism”. How can we carry to the point deserved? Güvenç: We need to work hard for that. We must speed up the studies I counted, we must invest much more. We are aware that Manisa is not a destination now. Especially, it is not a target of accommodation. It is extremely an area of daily visit with the important historical monuments, the three sacred churches, the center of the Lydia kingdom who invented money, Mount Sipylus in province tourism, Mount Yunt, the fairy chimneys in Kula, Kula houses and with the thermal areas in Salihli. This is concept for now. The people are accommodating in the surrounding places. We answer the daily visits. We need to change this situation and provide more possibilities of accommodation

therefore build more hotel investments. These may be thermal hotels, hotels for ecological tourism or provincial tourism. The new hotel built by Anemon Hotels in Kula is very important in this context. Anemon Hotels established there vineyards like in France. The renovations and the studies of mansion in Kula will also contribute in this subject. It is essential revitalization of the places available to visit in the city. The digital urban museum studies done by the Cultural Directorate are in homestretch. It will contribute on its own when it is completed. New ideas and new domains will expose with the appearance of these.

The candidature of Mesir Festival to UNESCO’s cultural heritage list is on the agenda nowadays. What do you consider about it? Güvenç: We organized an assembly of Mesir open to public and press on the subject in the week of Mesir Festival with the participation of the concerning general manager of Ministry of Culture and Tourism. I suppose that our Mesir will be in the 2012 UNESCO Representative List of the Intangible Cultural Heritage of Humanity. That probably will be second after Kırkpınar. These issues are important. Mesir itself is a very important cultural heritage and a fact. Not only for Manisa but also important regionally and nationally. We moved forward in the international arena with the studies we did in last years. This year for example Ukraine was the guest of honor. I received a good letter from the ambassador of Ukraine. He returns thanks as a result of the invite. These issues are important. Because in the week of festival the thing that takes attention; the festival is celebrated by public and I want to attract your attention to this point. The folklore groups and the public dance troupes of the visitor countries organize spectacles in various parts of the city. The visitors and the local people enjoy themselves together. Mesir, today, is in the situation of a civil organization. The festival manifests itself as an

32

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

yerlerinde gösteriler yapıyorlar. Gelen mi-safirler ve vatandaşlar birlikte doya doya yaşıyorlar. Mesir bugün tamamıyla bir sivil organizasyon konumuna gelmiş. Her ne kadar Valilik ve Belediye olarak bu işin sponsorluğunu, finansını sağlıyor, koor-dine ediyor isek de, halkın çok benimse-diği, doya doya yaşadığı, konserleriyle, halk danslarıyla, tiyatrolarıyla bir hafta boyunca insanların özlemle beklediği bir etkinlik halinde.

Manisa’da en çok sevdiğiniz yerler nereleri, dinlenmek için nereyi tercih ediyorsunuz? Güvenç: Ben spor yapıyorum. Manisa’da bizim işten çok zamanımız kalmıyor. Çün-kü biz mesaiye bağlı çalışmıyoruz. Eğer bürodaki işlerimizi süratle bitirebilirsek köylerimizi, beldelerimizi ve mahalleleri-mizi geziyoruz. Orada vatandaşlarımızla buluşuyoruz. Onların dertlerini dinliyoruz. Onlarla birlikte yemek yiyoruz, sohbet ediyoruz. O hem bizim için dinlenme hem de inceleme gezisi oluyor. Ağırlıklı böyle. Ama onun dışında vakit bulduğu-muzda tenis ve futbol oynamaya, yürüyüş yapmaya gayret ediyoruz. Bizi spor dinlendiriyor.

Manisa’yı gelecekte nerede görmek istersiniz?Güvenç: Manisa lider bir kent. Yani gelecekte bu öncülüğü ve liderliği daha da belirgin bir şekilde öne çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü Manisa’da tabii zenginliğimiz olan tarım potansiyeli, her geçen gün daha modern şekilde yapı-lıyor. Sanayici, tarıma yatırım yapıyor. Tarımda çok önemli sıçramalar yapılacak öncelikle. Modern tarzda tarım yapıla-cak. Katma değeri çok artacak tarımın. Sanayimiz de öyle. Zaman içerisinde kentsel dönüşüm de gerçekleşecek. Sanayicilerimiz, entelektüellerimiz, toplumun önde gelen insanları daha çok Manisa’da yaşayacaklar. Manisa, oturma anlamında da aranılan yer olacak. Yunt Dağı bölgesinde daha güzel yaşam alan-ları oluşacak. Söylediğim gibi total olarak ekonomide, alt başlık olarak sanayide ve tarımda daha gelişmiş, daha kendisini bi-len, ayakları yere basan bir kent olacak.

organization longed for a year by the public with the theaters, folklore dances and concerts; however we, governorship and the municipality undertake the coordination, finance and sponsorship of the festival.

Where are the places you love the most in Manisa, where do you prefer to relax? Güvenç: I’m doing sports. In Manisa I don’t have too much time because of the work. Because we do not work committed to working hours. We visit the villages, the neighborhoods and the areas if the office work is done immediately. We meet with the citizens in those places. We listen to their problems. We eat and talk together. These visits are at the same time observing and relaxing visits. Most times, I live like this. But if we have enough time we try to play tennis and football and go on walking. A sport is what relaxes us.

Where in future would you like to see Manisa?Güvenç: Manisa is a leading city. In my opinion this leading and guiding will be more evident in future. Because in Manisa, natural richness agriculture is being performed steadily more modern. The industrialists are investing agriculture. At first we expect significant rises in agriculture. The agriculture will be performed modernly. The added value of agriculture will rise excessively. This is effective also for the industry. The urban transformation will be realized in time. The industrialists, intellectuals and the leading people of the society will begin to live in Manisa. Manisa will be a highlight in accommodation. We will create more beautiful living areas in Mount Yunt region. In total; Manisa will develop firstly in economics and then will become more developed in agriculture and industry, more self knowing and a city keeping its feet on the ground.”

“Manisa sanayide ve tarımda daha gelişmiş, daha kendisini bilen, ayakları yere basan bir kent olacak.”

“Manisa will become more developed in agriculture and industry, more self knowing and a city keeping its feet on the ground.”

33M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

KULAThe city born from its own ashes

Tarihi değerleri, mimari dokusu ve doğal güzellikleriyle Manisa’nın en özel ilçelerinden biri

olan Kula, yüreğinizin en kuytu köşelerine dokunur.

Kimi zaman herkes çocukluk gün-lerinin özlemini duyar. Değişen

ve dönüşen zamana ayak uyduran kent yapısı, birçok şeyin eskide kalmış olmasının inceden sızısını hissettirir. Çoğu yerleşim yerinde modern hayat ve teknolojinin getirileri, yaşantıların doğal güzelliklerini fotoğraf karelerinde bı-raksa da, günümüzde zamana direnen bir yer var Manisa sınırlarında. Tarihi değerleri, mimari dokusu ve doğal güzellikleriyle Kula, yüreğinizin en kuytu köşelerine dokunur. Yüzünüzde beliren tatlı gülümseme, hafızalardan silinen eski zamanları hatırlamanın verdiği keyiftir; siz bozulmamış yapısını hayran-lıkla izlerken, o sessizliğin diliyle anlatır hikayesini.

One of the most special counties of Manisa, with its historical values, architecture and natural beauties, Kula touches the deepest corners of your heart.

Everybody misses the days of their childhood sometimes. The urban

structure keeping up with the changing and transforming times, makes us feel a little hurt because most of the things that now belong to the past. Despite the fact that the bringing of modern life styles and technology in many settlement areas leave the natural beauties of life in photograph frames, there is still a place resisting to time inside Manisa. With its historical values, architecture and natural beauties, Kula touches the quietest corners of your heart. The sweet smile on your face is the joy of remembering old times that faded away from memories; while you watch the unspoiled structure admiringly, he tells

Fotoğraflar / Photographs: Ceyda Adar, Kula Belediyesi Arşivi

doğan kentKüllerinden

34

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

his story in the language of silence. If you are one those who happen to pass Kula, first you must walk through the streets. Your journey to history commences with the neighborhood fondness that you think belongs to the past, ‘‘Kula Houses’’ whose fame has crossed the limits of the city and with the faces skillfully maintaining handicraft works sunk into oblivion. You bear witness to the miracles of nature seeing the Kula Fairy Chimneys and Divlit Volcano and walk around the unknown times with primitive foot prints. No matter what brings you to Kula; whether the desire of discovering different places or photography passion or the longing for the old times, every moment becomes an adventure as you unveil the mystery of the past.

Kula in HistoryThe foot prints of the troglodyte found in this region with the excavations in Divlit near the Demir Köprü Dam within the borders of Katakekaumene (Burnt Region) are evidences that the troglodyte lived in the region. Besides, from the excavations with the marble reliefs and tablets dated 56 years before Christ, we understand that Kula and its

Yolu Kula’ya düşenlerdenseniz, önce sokaklarını adımlayın. Geçmişte kaldı-ğını sandığınız mahalle sıcaklığı, ünü il sınırlarını aşan “Kula evleri” ve unutul-maya yüz tutmuş el sanatlarını ustalıkla sürdüren yüzleriyle tarihe yolculuğunuz başlar. Kula Peri Bacaları ve Divlit Yanardağı’yla doğanın mucizelerine tanıklık eder, ilkel ayak izleriyle bilin-medik zamanlarda gezinirsiniz. İster farklı yerleri keşif arzusu, ister fotoğraf tutkusu, isterse eski zamanlara duyulan özlem olsun sizi Kula’ya götüren, her bir anınız geçmişin kapılarını aralayan keyifli bir serüvene uzanır.

Tarihte KulaBölgede yapılan kazılarda Katakeka-umene (Yanık Yöre) sınırları içinde, Demirköprü Barajı yakınındaki Divlit’te fosil ayak izlerine rastlanılmış olması, ilkel insanların da bu bölgede yaşa-dıklarının bir kanıtıdır. Bunun yanı sıra yapılan kazılarda, M.Ö. 56 yılına ait mermer kabartma ve kitabelerden, Kula ve çevresinin önemli bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkar. Eski dönemlerde Kula civarında kurulmuş bulunan Maionaia (Menye), Mysien ve Lidya arasında bir yerleşim

alanı idi. Buradan geçen yol Sardes-Salihli’den başlar ve Menye-Sandal-Gölde üzerinden geçerdi. Kula’daki yerleşim zamanla civarındaki yerleşim alanlarının önemini yitirmesi sonucunda gelişmiştir. Kula’nın ismini burç ma-nasında olan “Kule”den almış olduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Kula’nın ismi hakkında pek çok araştır-macı inceleme yaptıkları halde kesin bir sonuca varılamamıştır. Havası, suyu iyi ve şifalı olduğundan zengin bir kişinin hasta kızı için buraya bir kule yaptırdığı ve buranın zamanla gelişip bugün-kü duruma geldiği de dillendirilenler arasındadır. Kula’nın Bizanslıların elinde iken ismi Opsikion’dur. Bunu Kula’nın 20 kilo-metre batısındaki Maionia (Menye) ile beraber bir piskoposluk teşkil etmesin-den anlıyoruz. Kula’nın Türklerin eline geçmesi, 107l Malazgirt Savaşı’ndan sonra 11. yüzyılın ikinci yarısında oldu-ğu belirtilir. 1075-1076’da Türkmen aşiretlerinin Kula ve çevresine kısa zamanda yayıldıkları görülür. Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaettin Keykubat zamanında Kula ve çevresi, tamamen Türklerin eline geçer (1233).

Antik çağda Amasyalı coğrafyacı ve ünlü tarihçi Strabon, Kula ve çevresini, Yunanca “Yanık Yöre” anlamına gelen “Katakekaumene” olarak isimlendirir.

The geographer and historian in the antiquity Strabon from Amasya, names Kula and its surroundings as “Katakekaumene” which means ‘‘Burnt Region’’ in Greek.

35M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Anadolu beylikleri zamanında Germi-yanoğulları Beyliği’ne bağlıyken, Ger-miyan Beyi Süleyman Şah, kızı Devlet Hatun’un 1381 tarihinde Osmanlı Pa-dişahı I. Murat’ın oğlu Yıldırım Beyazıt ile evlenmesi üzerine beyliğe ait Kü-tahya ve civarını çeyiz olarak Osman-lılara verir. Süleyman Şah, daha sonra Kula’ya çekilir ve burayı başkent yapar. Süleyman Şah zamanında Kula’da imar ve kültürel faaliyetler artar. Bunlar arasında Gürhane Medresesi gösterile-bilir. Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Osmanlıların idaresine giren Kula, 1402 yılında Timur tarafından Anadolu

surroundings were important settlement areas. Meonya (Menye) established around Kula during the ancient times, was a settlement area between Mysien and Lidia. The road crossing from this point starts in Salihli- Sardis and used to pass through Menye-Sandal-Gölde. The settlement in Kula developed as a result of the significant loss of the settlement areas around it. It is understood from documents that Kula is named “Kule” which means tower in the horoscope.Despite many explorers who researched the origins of the name, they weren’t able to obtain any

conclusive results. It is rumored that a rich man constructed a tower here for his sick daughter as the air and water is healing and Kula developed in time and reached its current state. Kula was named Opsikio in the hands of Byzantines. We understand this because Kula and 20 km distanced Maionia (menye) constituted episcopalism. Kula was captured by the Turks in the second half of the 11th century at 1075-1076 after the Battle of Manzikert in 1071, the propagation of Turkish tribes in Kula and its surroundings has been observed. During the sovereignty of Anatolian

KulaPeriBacalarıveDivlitYanardağı’yladoğanınmucizelerinetanıklıkeder,ilkel ayak izleriyle bilinmedik zamanlarda gezinirsiniz.

You bear witness to the miracles of nature seeing the Kula Fairy Chimneys and Divlit Volcano and walk around the unknown times with primitive foot prints.

Divlit Yanardağı

36

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Beylikleri’nin eski topraklarının tekrar kendilerine verilmesi neticesinde Kula Germiyanoğulları Beyliği’ne geçer. An-cak 1428 yılında Germiyanoğlu Yakup Bey’in ölümünden sonra yeniden Os-manlıların idaresine döner ve Kütahya ilinin bir kazası olur. 1896 yılına kadar Kütahya’ya bağlı kalır ve bu tarihten sonra Manisa’ya bağlanır.

İlk insan ayak izleriKüçük Asya’nın en genç volkan koni-leri lav akıntılarının bulunduğu Kula yöresinde, ilkel insan ayak izleri en ilgi çekici buluntular arasında yer alır. İlkel insan ayak izleri, yörede sayıları 68’i bulan volkan konilerinden biri olan Div-lit Tepe Konisi’nin yanındadır. Burada ilkel insan ayak ve oturma izlerinden başka, hayvanların ayak izlerine ve ilkel insanların taşıdığı yük izlerine rastlanır. İnsan adımlarının uzunluğu 75-80 san-timetre, ayak izleri ise 41-42 ayakkabı numarası büyüklüğündedir. İzlerden ikisi, yan yana yürümüş iki ilkel insana aittir. Bu arada volkanın siyah renkli bazaltik cüruflar püskürterek faaliyete geçmesi, çamurlar üzerindeki ayak izlerini örtmüş, yaklaşık 5-10 metre ka-lınlıkta bir örtü oluşturmuş ve bu değerli izlerin günümüze kadar korunmasını sağlamıştır.

Seljuk Sultan Aladdin Kayqubad I, Kula and its surroundings were captured entirely by Turks. (1233). During the period of the Anatolian Beyliks, Kütahya and its surroundings belonged to Kula Germiyan Bey Süleyman Şah connected to Germiyanoğulları Beylik was given as a dowry to the Ottomans because of the marriage of his daughter Devlet Hatun with Yıldırım Beyazıt son of Sultan Murat I in 1381. Afterwards, Süleyman Shah went to Kula and declared it as the capital. The number of the cultural activities and constructions were raised in Süleyman Shah’s period. Gürhane Madrasah is one of those constructions. Kula was taken under charge of the Ottomans after Süleyman Shah’s death; in 1402 it is given back to Germiyanoğulları Beylik by Timur in consequence of the returning back their old lands to Anatolian Beyliks. However, following Germiyanoğlu Yakup Bey’s death in 1428 Kula is yet again under the Ottoman charge and becomes a county of Kütahya. It stayed connected to Kütahya until 1896 and then has became a county of Manisa.

The foot prints of the Primitive HumanThe foot prints of the primitive human

Ziyaretçilerine görsel bir şölen sunan, insanı zaman ve mekândan soyutlayan peribacaları, görkemli bir peyzaj görünümündedir.

The fairy chimneys that isolate people from time and space and invite to a visual feast, offer a glorious landscape show.

Peri Bacaları

37M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

are discovered in the Kula region that has the youngest volcanic cones’ lava flows of Asia Minor. The foot prints of the troglodyte are seen near the Divlit Tepe Cone which is one of the 68 volcanic cones in the region. In addition to the foot prints of the troglodyte, the foot prints of animals, the traces of goods that troglodyte carried and the traces on the ground shaped due to sitting are also discovered. The length of the foot prints of the troglodytes is 75-80cm long. The shoe size of the fossil foot print is 41-42. Two of the prints belong to two troglodytes who walked next to each other. A short while later, the volcano became activated and the erupting black basaltic cinders, by covering the foot prints on the mud, formed a cover with a thickness of 5-10 meters due to this these valuable prints were able to be preserved until now.

The foot prints were discovered on the field in 1968 when the cover of cinders had been excavated with a bulldozer. The personnel of the General Directorate of Mineral Research and Exploration thinking that the foot prints, taken directly from the field

1968 yılında bu örtü tabakası saha-dan dozerle kazılıp alınırken, ayak izleri meydana çıkmıştır. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğü elemanları, kimi zaman sahadan çıka-rılarak yurt dışına müzelere kaçırılan, kimi zaman çevredeki köylüler tarafın-dan hatıra olarak evlere alınan bu ayak izlerinin sahada uzun süre korunama-yacağını düşünerek bunlardan yaklaşık 60 tanesini çıkarıp, genel müdürlüğe ait “Tabiat Tarihi Müzesi”ne taşımış ve orada sergilemişlerdir.

Divlit Tepe Volkan Konisi yakınındaki bu değerli ayak izlerini korumak amacıy-la Türk Tarih Kurumu ile Eski Eserler Genel Müdürlüğü, bölgeyi SİT alanı ilan etti ve her türlü faaliyeti yasakladı. Halen doğal SİT alanı statüsünde koru-nan arazinin büyüklüğü, 18 milyon 642 bin 500 metrekare.

Peribacaları Gizemli bir özelliğe sahip doğa hari-kası Kula Peribacaları, İzmir-Ankara Karayolu’nun l56. kilometresinde, Kula’ya l6 kilometre uzaklıkta Burgaz köyü civarında yer alır. Şiddetli yağmur ve rüzgarlarla oluşan peribacaları, vadi

yamaçlarından akan yağmur sularından sonra rüzgarların aşındırması sonucu meydana gelen yarıklar arasından yük-selir. Ziyaretçiler için görsel bir şölen, görkemli bir peyzaj vardır artık. Gediz 1 Köprüsü’nü geçtikten yüz metre sonra sola kıvrılan patika yol ile başlayan alan, insanı zamandan ve mekandan kopararak, peribacalarıyla yalnız bırakır. Peribacalarına sadece bakmakla yetinmeyip, yanlarına gidip dokunabilir ve manzaranın keyfini sürebilmek için bu doğa harikasına tırmanabilirsiniz. Peribacalarının bakir olarak korunabilmesi için doğal SİT alanı olarak ilan edilerek, korumaya alınan bu alan 37,5 hektardır.

Divlit Yanardağı Kula volkanizması, Ege Bölgesi’nin doğudan batıya uzanan en büyük tektonik çukurlarından “Gediz Oluğu” üzerinde yer alır. Dolayısıyla buradaki ilginç yeryüzü biçimlerinin oluşumunda volkanik faaliyetler, tektonik hareketler, akarsu ve atmosfer olaylarının etkileşimi söz konusu. Özellikle Kaplan ve Sandal köyleriyle Kula ilçesinin kuzeyinde yer alan volkan konileri ve oluşumlar, dün

38

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

olmuşçasına yeni ve etkileyici. Kendi-nizi merakın büyüsüne kaptırıp yoldan çıkmayı göze alırsanız, çarpıcı bir sürprizle daha karşılaşırsınız. Salihli’den Demirci’ye uzanan yola girip kuzeydo-ğuya doğru yaklaşık 25 kilometre gittik-ten sonra, Demirköprü Baraj Gölü’nün kıyısında biri büyük, diğeri küçük iki volkan konisinin oluşturduğu çok hoş bir görünüm karşınıza çıkar. Yöre halkının “Çakallar Tepesi” ya da “Divlit Tepe” dediği büyük koniyle yaklaşık 1 kilometre ötesindeki “Küçük Divlit”, baraj gölünün mavi sularıyla etkileyici bir görünüm oluşturur. Yamacında terk edilmiş Çakallar Köyü’nün bulunduğu tepe, Kula volkanizmasının en geniş oluşumudur ve günümüzden 10-12 bin yıl önce yaşamış insanlara ait ayak izleri karşınızdadır.

Kula VolkanlarıKuvarterner (dördüncü) Dönem yanar-dağ etkinlikleri sırasında çıkan akıcı bazalt lavları ve tüflerden oluşan yüzey şekli, yöreye yangından yeni çıkmış gibi bir görünüm verdiğinden, antik çağda Amasyalı coğrafyacı ve Ünlü Tarihçi Strabon, Kula ve çevresini Yunanca “Yanık Yöre” anlamına gelen “Katake-kaumene” olarak isimlendirir. Yapılan incelemeler sonucu Kula volkanları-

and smuggled to museums abroad or taken to their homes as a souvenir by the villagers, could not be protected on the field. They removed 60 samples of foot prints and took them to the ‘‘Natural History Museum’’ which is a part of the same general directorate and displayed them there. For the purpose of protecting these valuable foot prints existing near Divlit Tepe Volcano Cone, the Turkish Historical Society, General Directorate of Ancient Arts declared this region a protected site and restrained any activity on the field. The size of the field protected under the SİT status of natural protected area is 18 million 642 thousand 500 m2.

Fairy Chimneys A mysterious characteristic Kula Fairy Chimneys one of nature’s wonder are located on the 156 km on the Izmir-Ankara Highway and 16km away from Kula around the Burgaz Village area. Formed as a result of the heavy rains and winds, the fairy chimneys rise between the crevasses formed as a result of wind erosion after the rain waters flowed from the hillsides of the valleys. The fairy chimneys that isolate people from time and space presents a visual feast, offers a glorious landscape show.

Muzaffer ŞahinerKula Kaymakamı -District Governor of Kula

Yanık Ülkeİlçemizin en önemli turizm varlığını Osmanlı döneminden kalma tarihi eserler oluşturmaktadır. Bunlardan eski Kula Evleri, Kurşunlu Cami, Çarşı Hamamı, Kilise kalıntıları, mahalle çeşmeleri, ilçeye 13 km. mesafede bulunan tamamen doğal şartlarla oluşmuş peri bacaları, Roma döne-minden kalma ilçenin 19 kilometre kuzeybatısında yer alan 59 derece sıcaklıktaki Emir Kaplıcaları, Emre köyünde bulunan Tabduk ve Yunus Emre türbeleri ile yine aynı köyde bu-lunan Carullah Bin Süleyman Camisi görülmesi gereken yerler arasındadır.Halen koruma amaçlı imar planı içerisinde 886 tarihi eski Kula Evi bu-lunmaktadır. Bunlardan, 2006 yılında 13’ü, 2007 yılında 3’ü, 2008 yılında 17’si, 2009 yılında 20’si, 2010 yılın-da 28’i Kültür ve Turizm Bakanlığınca proje veya onarım olarak yaptırılmıştır. İlçemiz belediyesi tarafından işletilen 37 odalı Emir Kaplıcaları bölgesi, termal turizm alanı ilan edilmiştir. Kula, Emir Kaplıcaları ve doğal güzel-likleri, kolay ulaşımı turizm açısından geniş yelpazesi ile gezip görülecek tarihin yaşanabileceği bir yerdir. Ege Bölgesi’nin tek volkanik arazisini, en az Ürgüp yöresindeki kadar değişik şekillerdeki peri bacalarını, bilim-sel yöntemlerle 26 bin yıllık olduğu tahmin edilen insan ve hayvan ayak izlerini, kısacası Yanık Ülke Kula’mızı gelip görmenizi, misafirimiz olmanızı ve unutamayacağınız bir gezi tecrü-besi yaşamanızı bekliyoruz.

Burnt Region KulaOur district’s most important touristic monuments are the historical artifacts remaining from the Ottoman period. The old Kula Houses, Kurşunlu Mosque, Bazaar Bath, church ruins, fountains in the neighborhood, fairy chimneys formed by natural conditions are at a distance of 13 km to the county, 59 degrees in temperature Emir Hot Springs from the Roman-era in the northwest of the county at a distance of 19 km, the tombs of Tabduk and Yunus Emre in the Emre Village and the Carullah Bin Suleiman Mosque are among the must-see destinations. Currently, 886 historic old Kula Houses are under the protection of the zoning plan. Of these, 13 were in 2006 and 3 in 2007, 17

in 2008, 20 in 2009 and 28 in 2010 were built as a project or repaired by the Ministry of Culture and Tourism. The 37 roomed Emir Hot Springs area operated by the municipality of the district has been declared a thermal tourism area. Kula, Emir Hot Springs and the natural beauty around are to be seen with the opportunity of easy access and wide range of tourism to experience history. We suggest that you visit the single volcanic terrain of the Aegean region, the fairy chimneys in different forms at least like the Urgup region, the human and animal footprints estimated to be 26 thousand years old according to the scientific methods, in short, to come and see Burned Country Kula, be our guest and experience an unforgettable trip.

39M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Arnavut kaldırımlı sokaklar, taş döşeli avlular, çoğu bakımlı bahçeler ve içleri minderli, yastıklı evlerle dünü bugüne taşıyan bir ilçedir Kula.

Kula is a county carrying the past to the present with streets of cobblestone pavements, rockery yards, many tended gardens and the houses with mattresses and pillows inside.

nın üç ayrı evrede oluştuğu belirlenir. Yaklaşık 1-2 milyon yıl önce Kula bölgesinde en eski volkanik evrede bazaltik lavlar oluşur ve altındaki daha yaşlı kaya birimleri üzerinde tepeler yer alır. Daha genç olanlar 2. ve 3. evre lavlarından daha yüksekteki tepelerde meydana gelir.

Volkan konileri, zamanın etkisiyle bozulur ve şekilleri yuvarlaklaşır. İtalyan araştırma-cılar tarafından lavlardan alınan örnekler-

de, potasyum-argon yöntemi ile yapılan yaş tayinleri ile bunların yaklaşık 1,1 mil-yon yıl önce meydana geldikleri belirlenir. Daha sonra bir suskunluk dönemi başlar ve günümüzden yaklaşık 200 – 300 bin yıl önce ikinci volkanik evre ile saha bir kez daha kızgın lav akıntıları, cüruflar ve çeşitli bazaltik piroklastiklerle kaplanır. Volkan konileri ve kraterin, birinci evreye kıyasla daha az aşındığı, ilk evreden çok daha şiddetli patlamaların meyda-na geldiği anlaşılır.

The field starting with the pathway turning left after passing the Gediz 1 Bridge 100 m, isolates people from time and space and leaves you alone with the fairy chimneys. You do not need to be content with just looking at the fairy chimneys but you can also go and touch them and climb upon this wonder that nature has on offer. With the aim of protecting the fairy chimneys, this area of 37, 5 hectares has been declared a natural protected area.

Kula Evleri

40

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Kula platoları üzerinde oluşmuş volkanların en genç olanları 3. za-man sonu ile 4. zamanda meydana gelmişlerdir. Koniler genellikle pirok-lastik malzemelerden ibarettir ve bazı konilerin çapları 15 kilometre, yüksek-likleri ise 150-200 metre civarındadır. Kula volkanlarının 3. ve en yeni evresi ile oluşan volkan konileri, kraterler ve lav akıntıları tamamen güncel görü-nümdedirler. Lav akıntıları eski vadiler içinde ırmak gibi akarak, kilometreler-ce yer kat ederler. Yeni oluşmuş gibi tazedirler ve üzerlerinde bitki örtüsü bile henüz tam gelişmemiştir. Krater-lerden püsküren lavlar ve cüruflar o denli dağınık ve karışıktır ki, tırman-mak ve üzerinde yürümek son derece güçtür. Lavlardan alınan örneklerde, Almanya’da potasyum-argon yöntemi ile yapılan radyometik yaş tayinleri ile 20 bin yıllık oldukları belirlenmiştir.

Kula EvleriKula Türk Evi olgusu içinde ayrı bir yer alan Hayatlı ve Eyvanlı evlerin yoğun olduğu kentsel yapı açısından, sanayi öncesi Anadolu Türk kenti özelliklerini hala büyük ölçüde taşıyan bir yerle-şimdir. Arnavut kaldırımlı sokaklar, taş döşeli avlular, çoğu bakımlı bahçe-ler ve içleri minderli, yastıklı evlerle dünü bugüne taşıyan bir ilçedir Kula. Sokaklar yağmur sularının akabilmesi için ortaya doğru eğimlidir. Daracık sokaklarda dolaşırken yüksek duvar-larla kapalı avluların içini göremezsi-niz. Duvarlar ev yaşamının gizliliğini sağlar. Evler taştan yapılmıştır, genel-likle 2 veya 3 katlıdır. İkinci katların daracık sokaklara uzanan çıkmaları rengarenk boyanmıştır. Dış kapıdan avluya girilmektedir. Avlularda genel-de meyve ağaçları vardır, sebze de yetiştirilir.

Emir Kaplıcaları Emir Kaplıcası, Kula’dan 17 kilometre mesafede bir yamaçta yer alır. Mimari yönden estetik hazırlatılmış odalar (telefon, televizyon, buzdolabı vb.) ve çevre düzenlemesi ile rağbet gören kaplıcada zeminden çıkan birçok doğal

Divlit Volcano The Kula volcanism takes part in the “Gediz Oluğu” which is one of the biggest tectonic valleys ranging from east to west in the Aegean Region. Thereby the generation of land forms here is affected by the volcanic activities, tectonic movements, streams and atmospheric movements. Especially the Kaplan and Sandal villages, the formations and volcano cones situated at the north of Kula are so impressive and new as if they were composed yesterday.

If you allow yourself to the magic of curiosity and run the risk of going off the rails, another striking surprise welcomes you. Once you keep going 25 km to northeast on the way from Salihli to Demirci, near the Demirköprü Dam, you will come across two very nice view, two volcano cones appear one is big and the other one is small. The big cone that the locals call “Çakallar Tepesi” or “Divlit Tepe” and is 1 km away from here, the blue waters of “Küçük Divlit” Dam Lake, compose an impressive view. The hill

41M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

sıcak su kaynakları bulunur. Bu çıkışlar asıl kaynağın kaçakları durumundadır ve ana kaynakta debi 1,8 lt/sn, küçük kaynakların toplam debisi 1 lt/sn’dir.

Geçmişe ışık tutacak asıl doğal kay-nağın yanında tarihi hamam kalıntıları görülür. Ana kaynağın çıkış noktasının hemen altında büyük hamam vardır. Küçük hamamın yanındaki iki ayrı kay-nak, asıl kaynağın kaçakları durumun-dadır. Hamamlardan ayrı olarak sıra halinde odalar, ayrıca gazino, kahve-hane olarak büyükçe bir bina vardır. Günümüz ihtiyacı olan içme suyu, elektrik gibi unsurları da mevcuttur.

Kula Maden Suyuİlçede iki adet maden suyu kaynağı vardır. Bunlardan biri Gediz Vadisi kenarında, Değirmenler mevkisindeki Akpınar Kaynakları, diğeri Gelençay Köprüsü’nü geçtikten hemen son-ra yer alan Gelençay Madensuyu Kaynağı’dır.Na-Ca-Mg-HCO3 tipinde-ki Kula Maden Suyu’nun yüksek klorür (109 mg/kg’a kadar) içeriği de dikkate alındığında, bu suyun aperatif olarak az miktarda içilmesi halinde özellikle karaciğer fonksiyonları üzerinde etki göstermesinin beklenebileceği rapor-

larda belirtilmektedir. Sarılık, Hepatit geçirmiş ve fonksiyonel yetersizlik arızası bırakmış olan hastalıkların nihai tedavisinde değerlendirilebilinen Kula Maden Suyu’nun metaboliz-ma hastalıkları üzerinde de etkileri, oksidasyonu artırıcı, kan seviyesini temizleyici yöndedir. Bu su ile yapı-lan tedavilerde, suyun karbondioksit içeriği sindirimi kolaylaştırmakta, mide üzerinde bazı dispepsilerin iyileşti-rilmesinde suyu etkin kılmaktadır. Maden suyu kaynağının debisi günde ortalama 65-70 tondur. Kaynaktan alınan su numunesinin analiz neticesi-ne göre, sodyumlu, magnezyumlu, bi-karbonatlı su sınıfına girmektedir. 30 bin şişe/saat kurulu kapasitesi bulu-nan şişeleme tesisinde, karbondioksit gazı ile zenginleştirilen maden suyu, şişelenerek bölgedeki dağıtıcılara sa-tılmaktadır. Gelençay Madensuyu’nun ise kaptajı bulunmamaktadır.

Kula Cami ve Türbeleri

Carullah Bin Süleyman CamiTürk kültürünün çok önemli iki ismi Tapduk Emre ve Yunus Emre’nin türbelerinin bulunduğu Kula’nın Emre köyü, 700 yıllık geçmişi ile bölgedeki

with the abandoned Çakallar village on the hillside is the largest formation of Kula Volcanism and a surprise awaits you: the foot prints of people who lived 10-12 thousand of years ago.

Kula VolcanoesThe surface features composed by the fluid basalt lavas and tephra erupted on the quaternary volcanic activities, give the appearance like there has just been a fire and that is why the geographer and historian in the antiquity Strabon from Amasya, named Kula and its surroundings as “Katakekaumene” which means ‘‘Burnt Region’’. From the researches done, it is defined that the Kula volcanoes are shaped in 3 different stages. The basaltic lavas are composed on the very paleo-volcanic stage of the Kula region, approximately 1-2 million years ago and the hills were formed on the older rocks. The second and third stage lavas are younger and are formed on the higher hills. The volcano cones became damaged with time and their shape became rounded. The Italian researchers determined their ages from the lava’s samples by using the potassium- argon method; they were formed 1.1 million years

Kula evi - Avlu örneği

42

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

ilk Türk yerleşimlerinden birisidir. Her yıl Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden binlerce kişinin ziyaret ettiği güzergahta yer alan Emre köyündeki Carullah Bin Süleyman Cami ise köyün en önemli yapıları arasında bulunur. Her yanı resimlerle bezeli, üç gözlü son cemaat yeri ile kubbeli harîmden oluşan bir klasik dönem yapısı olan caminin girişi üzerindeki kitabeden, Cârullah bin Süleyman tarafından 1547-48 tarihin-de yaptırıldığı anlaşılır. Cami, ikinci bir kitabeye göre ise 1808-1821 yıllarında duvar resimleriyle süslenmiş. Resim-lerin arasındaki Arapça yazıtta 1808 yılında Şeyhzade Abdurrahman Efendi tarafından Banazlı Mehmet Demli adlı bir ustaya yaptırıldığı anlatılıyor. Ahşap minber ve mahfili ise çok daha sonra-ları eklenmiş. Caminin içi çok çarpıcı renkler ve tamamen el işçiliğiyle yapıl-mış resimlerle süslü.

Kurşunlu CamiHoca Seyfettin tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilen çarşı içinde kendi adı ile anılan cami, yapıldığı yüzyılın karak-teristik cami mimarisinin özelliklerini yansıtır. l496 yılında yapılan caminin civarında vakfiyesi mevcut olup, Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Kurşunlu

ago. Afterwards the dormant period started and with the second volcanic period 200-300 thousand years ago, the field was covered once more with the superheated lava streams and cinders and various basaltic proclastics. The youngest volcanoes on the Kula plateaus are dated to the end of the 3rd and 4th period. The cones are usually formed of proclastic materials, some cone’s diameters are 15 km and their heights are around 150-200 meters. The volcano cones, lava streams and craters of the Kula Volcanoes formed in the 3rd and newest period look as if they are newly formed. The lava streams moved kilometers in the old valleys, flowing like rivers. They appear fresh as if they are newly formed that even the vegetation cover has not come into leaf. The lavas and the cinders erupted from the crater are so messy and disordered that it is extremely difficult to climb and walk on them. They are determined to be 20 thousand years old from the lava’s samples by using the potassium-argon method with radiomatic dating designation in Germany.

The Kula Houses Kula, in the concept of Turkish Houses

with its Hayatlı and Eyvanlı Houses, is a settlement area that largely keeps the characteristics of the Anatolian Seljuk urban structure before industry. Kula is a county carrying the past to the present with streets of cobblestone pavements, rockery yards, many cared for gardens and the houses with mattresses and pillows inside. The streets are inclined to the center with the aim that the rain waters flow easily. While you walk around in the narrow streets, you will not be able to see the inside of the yards protected with high walls. The walls ensure the privacy for the inhabitants. The houses are more commonly made of stones and they have 2 or 3 floors. The balconies on the second floors next to the narrow streets are colorful. You get in to the yard from an outer door. There are fruit trees in the yards and vegetables are planted.

The Emir Hot Springs Emir Hot Spring is located on a hillside 17 km from Kula. There exist many water resources under the ground of the spring that is in demand for its landscape and the rooms are constructed architecturally aesthetic (telephone, television, fridge etc.). These are the leaks of the main

Carullah Bin Süleyman Camii Carullah Bin Süleyman Camii Mimberi Carullah Bin Süleyman Camii Süslemeleri

43M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Cami’sini, “...çarşı içinde kurşun örtülü ve bir musanna kagir minareli güzel bir cami” şeklinde tarif etmektedir.

Eski Cami Akgün Mahallesi 88 Sokak’ta eğimli bir arazi üzerinde bulunan Eski Cami, Kula’nın en eski camisidir. İnşa tarihi bilinmemekle birlikte l520’lerde Kütahya Sancağı tapu tahrir defterlerinde Kula’daki dört mahalle-den birisi, “Köhne Cami Mahallesi” olarak geçer. Köhne kelimesi, eski anlamını ifade ettiğinden, Eski Cami’nin l520 yılından önce yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Soğuk Kuyu Cami Kızılkaya Mahallesi Fatih Sultan Meh-met Caddesi’nde yer alan Soğuk Kuyu Cami’nin, 15 veya 16. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilir. Halk tarafından Kula’nın fethi sırasında şehit olan Seyyit Yahya Dede’nin vasiyeti üzerine yaptırılmış olduğu söylenirse de, bu kesin değildir.

Hacı Abdurrahman Cami1970’li yıllara kadar kendi adı ile anılan mahallede, şimdi ise Zaferiye Mahallesi içinde doğu, batı ve güney yönlerinde evlerle kuzeyde ise sokakla çevrili avlu içinde yer alır. Caminin Harim kapı-

source; the flow rate on the main source is 1, 8 lit/sc and 1 lit/sc on the other ones.

Next to the main natural source which enlightens the past, the remains of a historical Turkish bath is found. The big Turkish bath is located just under the outflow of the main source. The two little sources next to the little Turkish bath are the leaks of the main source. Aside from the Turkish bath, there are a row of rooms, refreshment bar and a big building that served as a coffee house. The necessities of today like potable water and electricity are also present.

The Kula Mineral WaterThere are two mineral water sources in the county. One of these, Akpınar Source is located near the Gediz Valley on the Değirmenler Station and the other one Gelençay Mineral Water Source is located just after Gelençay Bridge. Na-Ca-Mg-HCO3 typed Kula Mineral Water contains a lot of chloride (up to 109 mg/kg). It is reported that the usage of the water with small amounts as an appetizer, it has a good effect on the functions of the liver. The Kula Mineral Water can be consumed

Yunus Emre Türbesi

44

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

sı üzerindeki Arapça kitabeden Hacı Abdurrahman isimli bir kişinin 1574-75 yıllarında camiyi yaptırdığını öğrenmek-teyiz. Bu kişinin Kula’nın köklü ailelerin-den Müftüler Sülalesi’ne mensup olduğu, caminin avlusunda mezarının bulundu-ğu, buraya bahçeden açılan bir kapı ile Müftülere ait büyük evden girişi olduğu, Müftü Hakkı Yiğit’in evinin arkasına gelen bu kapıdan girdiği söylenir. Cami l940’lı yıllarda kapalı kalmış, l95l yılında Emirdedeoğlu Ahmet Kutlu tarafından vakıflardan satın alınarak diyanete ba-ğışlanmıştır.

Necip CamiHalk arasında eskiden Tekke Cami, Kız-lar Cami diye de anılan yapı, Camicedit Mahallesi 131 Sokak’ta yer alır. Cami içinde “çilehane” olması muhtemel odası nedeniyle halkın yapıyı Tekke Cami ola-rak adlandırması mümkündür. Caminin inşa tarihi belli değildir. Minare kapısın-daki kitabeden Seyyid Hacı Hasan isimli bir kişinin, mevcut olan mescide 1783-84 yıllarında minare inşa ettiği anlaşılır. Paşa CamiKenan Evren Mahallesi’nde Ekin Pazarı

civarında bulunan caminin inşa tarihi belli değildir. Minare kapısının üstünde-ki kitabeden Seferzade adında bir kişi-nin, 1783-84 tarihinde mevcut binaya bir minare yaptırdığı anlaşılmaktadır.

Yunus Emre TürbesiYunus Emre ve Hocası Tabduk Emre mezarının bulunduğu Emre köyü, Kula ilçesine bağlıdır. Cami, çeşme, hamam ve kubbeli eyvanlı tipik Saruhanoğlu devri eseridir. Taptuk Emre de bu köyde yatar.

Tahir Efendi Türbesi Kula’nın Kızılkaya Mahallesi Kışla meydanlığındadır. Halveti tarikatını tanıtmak ve yaymak üzere Kula’ya gel-diği rivayet edilir. Adının Şıh Es’adullah Efendi (Dar Efendi Dede) olduğu bazı kayıtlarda geçer.

Mahmut Dede Türbesi Kula’nın güneyinde ve 2 kilometre uzaklıktadır. İlkbahar ve yaz günlerinde ziyaret edilir. Kimliği hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Bakacak Sultan Kula’nın Bakacak mevkisinde bulunur ve Selver Sultan adında bir kadın ermi-

for the treatment of diseases causing functional insufficiency like jaundice and hepatitis, and it can have an addictive effect on oxidation and cleans the blood. With the treatments of water, carbon dioxide ingredient eases the digestion and water has a healing effect on some dyspepsia of the stomach. There is catchment of the Kula Mineral Water. The flow rate of the mineral water source is 65-70 tons a day. The analyses result of the water taken from the source places the water in the category of water with sodium, magnesium and bicarbonate. The bottling facility with a capacity of bottling 30.000 bottles/ an hour, distributes the water enriched with carbon dioxide gas to the markets in the region. There is no catchment of Gelençay Mineral Water.

The Kula Mosques and Tombs

Carullah Bin Süleyman MosquThe Emre village in Kula, where the mausoleums of two of the most important cultural figures, Tapduk Emre and Yunus Emre are located, is one of the earliest Turkish settlements in the

Eski Cami

45M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

şe ait olduğu tahmin edilir. Bu türbelerin yanı sıra Hacı Seyyah, Nalçacı Dede, Umur Baba ile birçok yerde, önemli kişilere ait mezarlar ve yatırlar bulunur.

Yeni Hamam Kenan Evren Mahallesi, Yunus Emre Caddesi, Adnan Menderes Bulvarı yanındadır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Yapı soyunma-lık, ılıklık ve sıcaklık olmak üzere üç kısımdan meydana gelir. Sungur Bey tarafından 1351 yılında yaptırılmıştır.

Selçuklu mimari tarzında inşa edilmiş-tir. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’de Kula’da üç hamamdan bahseder. Ancak günümüzde bunlardan sadece bu ha-mam mevcuttur. 12 kurnalıdır. Hamam, Muhammed oğlu Mustafa tarafından 1502-1503 yıllarında tamir edilmiştir. Çin Hamamı olarak da anılır.

El SanatlarıKula HalılarıSaray halıları arasında yer alan Kula Halıları, daha çok seccade biçimindedir.

region with a 700 year history. The Carullah Bin Süleyman Mosque within the village which is located on the route visited by thousands of people from all over Anatolia is one of the most important buildings in the village. The masque which is adorned with pictures has a three room congregation area and a domed harem and it was built in the classic style. From the epigraph on the entrance of the mosque, we see that it was commissioned by Carullah bin Süleyman in the years 1547-48. According to a second epigraph, the mosque was decorated with murals between the years 1808-1821. On the Arabic inscription between the murals it is said that these murals were commissioned in 1808 by Prince Abdurrahman Efendi and painted by a master craftsman by the name of Banazlı Mehmet Demli. The wooden pulpit and meeting place was added much later. The inside of the mosque is adorned with colorful handcrafted murals and pictures. The Kurşunlu Mosque The mosque is named with the same name of the bazaar built by Hoca Seyfettin in the 15th century, reflects the same architecture characteristics of its own period. The mosque built in l496 has its foundation certificate- chartered around and Evliya Çelebi describes the Kurşun Mosque in Seyahatname (itinerary): “… a beautiful mosque lead coated and with a masonry minaret inside the bazaar”.

The Eski Mosque The Eski Mosque located in Akgün Mahallesi Street 88 on an inclined land, is the oldest mosque of Kula. The date of the construction is uncertain, but one of the four neighborhoods in Kula due to the land registry book of Kütahya is “The Köhne Mosque Neighborhood”. As Köhne means behind the times, it is estimated that the Eski Mosque is constructed before 1520.

The Soğuk Kuyu Mosque It is estimated that the Soğuk Kuyu

Kurşunlu Cami

46

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Mihrap çok yalındır. Üçgen ya da düz basamaklı mihrabın üst bölümünde, yastık dikdörtgen yazıtlık bulunur. Gör-des seccadelerine göre daha mat renk-lerdedir. Kömürcü Kula olarak anılan halılar, siyaha yakın bir kahverengidir. Değişik renkler de kullanılır.Kula’da halıcılık, 17. yüzyılın sonların-dan itibaren yaygınlaşmaya başladı. Özellikle Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Vakıflar Halı Galerisi ve yabancı ülkelerdeki çeşitli müzelerde koleksiyon-larda bulunan ve kaynaklarda tanıtılan halılar incelendiğinde, 17, 19 ve 20. yüzyıl boyunca gelişimini sürdürdüğü tespit edilmiştir. Kula’da halıcılık, Kula Halılarının desenine olan ilginin dönem-sel olarak azalması, diğer bir deyişle moda olmaktan çıkması ve gelirleri artan bazı ailelerde kadının halı doku-masına son verilmesi gibi nedenlerle eskiye oranla zayıflamıştır. Ancak, evler-deki halı dokumacılığı, özellikle köylerde devam etmektedir.

AyakkabıcılıkKula’da ayakkabıcılık, en eski meslekler-den birisidir. Ankara-İzmir Karayolu’nun kenarında yeni kurulan Ayakkabıcılar Sitesi’nde yaklaşık 100 imalathane bulunur. İhracatçı firmalar aracılığı ile Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Asya’ya da mal satılır. Halen İzmir’de üretim yapan ayakkabı imalatçılarının yaklaşık 1/3’ünün Kula kökenli oldukları göz

Mosque, located in the Kızılkaya Neighborhood, Fatih Sultan Mehmet Street, is constructed in the 15th or 16th century. It is believed by the locals that the mosque was built according to the will of Seyyit Yahya Dede who had been martyrized during the conquest of Kula, but this information is not a certain thing.

The Hacı Abdurrahman MosqueIt is located in the yard surrounded on the east, west and south by the houses and on the north by the street in Zaferiye Mahallesi, the neighborhood used to be called with the mosque’s name until the 1970s. We have learnt from the Arabic Epigraph above the sanctum sanctorum door of the mosque that the mosque was built by demand of Hacı Abdurrahman in 1574-75. It is told that he was connected to one of the dynasties of Kula, Müftüler Sülalesi and his grave is located inside the garden of the mosque. He used to get in to the mosque from a door behind the house of the mufti in the garden; this door coincides behind the house of Müftü Hakkı Yiğit. The mosque was closed in l940s and in 1951 it was bought from endowments by Emirdedeoğlu Ahmet Kutlu and granted to the religious affairs.

The Necip Mosque The structure aforesaid Tekke Mosque or Kızlar Mosque by locals is located in Camicedit Mahallesi Street 131. The

reason why the locals call the mosque as Tekke Mosque may be due a room probably being used as an “ordeal house”. The date of the construction is uncertain. From the epigraph on the door of the minaret we learn that a man named Seyyid Hacı Hasan built a minaret to the existing masjid between 1783-84.

The Paşa MosqueThe date of construction of the mosque located close to Ekin Pazarı, Kenan Evren Mahallesi is uncertain. From the epigraph on the door of the minaret we understand that a man named Seferzade built a minaret to existing masjid between 1783-84. The Yunus Emre Tomb The Emre Village where the tombs of Yunus Emre and his master Tabduk Emre are located is connected to Kula. It is a typical Saruhanoğlu period domed and eyvaned monument with the mosque, fountain and Turkish bath.

The Tahir Efendi TombIt is located in Kızılkaya Mahallesi Kışla Square of Kula. It is related that he came with the purpose of introducing and diffusing the Halveti Sect. in some sources his name is written like Şıh Es’adullah Efendi.

Sizbozulmamışyapısınıhayranlıkla

izlerken, o sessizliğindiliyleanlatırhikayesini.

While you watch the unspoiled

structure admiringly, he

tells his story in the language of

silence.

47M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

önünde bulundurulduğunda, Kula’nın ayakkabı imalat potansiyelini anlamak mümkün olabilir.

DokumacılıkDiğer önemli bir sektör de dokumacı-lıktır. İlçede 180 kişinin çalıştığı 151 dokuma atölyesi bulunur. Bu atölyelerde yılda yaklaşık 1 milyon metre kumaş ve 1 milyon adet Skoç battaniye üretilir. Kula’da üretilen Skoç tipi battaniyeler, Türkiye’nin birçok bölgesine, Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya satılmaktadır.

Dericilikİlçe merkezinde dericilik, 450 yıldan beri yapılmakta olup, yörenin tarım dışındaki en önemli ekonomik kaynağı-dır. Kuzu, keçi ve oğlak gibi küçükbaş hayvanlardan çıkarılan ham deriler işlenir ve giysilik zig deri üretilir. 76 deri imalathanesinde yılda ortalama 3 ila 4 milyon 500 bin adet ham deri işlenerek, mamul deri haline getirilir.

Diğer zanaatlarTeknolojik gelişmeyle birlikte ekono-

The Mahmut Dede TombIt is located 2 km on the south of Kula. It is open to visits at spring and summer. There is not enough information about him.

The Bakacak Sultan Tomb It is located in Bakacak area of Kula, it is believed to belong to a holy woman named Selver Sultan. Besides these tombs, there are other tombs and entombed saints in Hacı Seyyah, Nalçacı Dede, Umur Baba and many other locations.

The Yeni Hamam It is located in Kenan Evren Mahallesi, Yunus Emre Street, near Adnan Menderes Boulevard. It belongs to general directorate of foundations. The structure consists of three parts such as a changing room, warm and hot rooms. It is a piece of Seljuk Architecture. It is built by the order of Sungur Bey in 1351. Evliya Çelebi mentions three Turkish baths in Kula on his Seyahatname. But this is the only remaining one today. There are 12 basins of baths in the structure. The

hamam was repaired between 1502-1503 by the son of Muhammed Mustafa. It is known as the Çin Çin Hamam.

The HandicraftsThe Kula CarpetsAmong the Palace carpets the Kula Carpets are more often in the shape of prayer rugs. The mihrab of the carpet is very simple, above the triangular or flat graded mihrab there is rectangular pillow moulding. They are paler when compared to the Gördes Prayer Rugs. The carpets known as Kömürcü Kula, are blackish brown, other colors are also used. The carpeting in Kula had become widespread from the end of the 17th century. It is determined that the development of carpeting continued during the 18th, 19th and 20th century. The carpets in the İstanbul Vakıflar Carpet Gallery, the museum collections abroad and in particular in the Turkish and Islamic Arts Museum. The carpeting in Kula lost its importance because of the periodic loss of attraction stated, in other words they are not fashionable and some women stopped weaving carpets due to the

48

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

mik olmaktan çıkan ve unutulmaya başlayan bakırcılık, semercilik, keçecilik gibi bazı zanaat türleri, Kula’da hala geleneksel üretim biçimleriyle sürdürülür. Elde edilen ürünler, günlük kullanımlar için yerel tüketiciye satıldığı gibi bazı ürünler hediyelik eşya boyutunda da üretilerek, diğer şehirlerdeki sergilerde pazarlanır.

LeblebicilikLeblebi imalatından leblebi kapla-macılığına, hatta imalat makinele-rinin yapımından montajına kadar birçok aşama Kula’da gerçekleş-tirilir. Şehrin dışındaki Leblebiciler Sitesi’nde halen 30’un üzerinde imalathane bulunur. Şehir mer-kezindeki çarşıda ise yaklaşık 15 imalathane üretim yapar. Kurulu kapasitesi 350-400 ton/haftayı bulan imalathanelerde halen aktif haldeki 26 tanesinde, haftada 100-130 ton üretim yapılır. Bu imalathanelerde, kıtır, tuzlu, biberli, şekerli, karanfilli ve meyve aromalı gibi çeşitli kaplamalı leblebi üretilir.

increase of the incomes of their families. However, carpeting in houses is still ongoing especially in the villages.

Shoe MakingOne of the oldest professions in Kula is shoe making. There are about 100 manufacturing factories on the edge of the Ankara-Izmir Highway in the newly established Shoemakers Site. The product is also sold by means of exporting companies in Russia, Eastern Europe and Central Asia. Currently, considering that about 1/3 footwear manufacturers in Izmir have origins from Kula, the potential of shoe manufacturing in Kula could be understood.

WeavingWeaving is another important sector. There are 151 weaving workshops with 180 people working in the district. In these workshops about 1 million meters of fabric per year and 1 million units of Scotch blanket are produced. Scotch-type blankets produced in Kula are sold in many regions of Turkey, European countries and America.

Teknolojik gelişmeyle birlikte ekonomik olmaktan çıkan ve unutulmaya başlayan, bakırcılık, semercilik, keçecilik gibi bazı zanaat türleri, Kula’da hala geleneksel üretim biçimleriyle sürdürülür.

The handicraft variety that became uneconomic with the technological progress such as coppersmith, saddle and felt making are still carried on with traditional production styles in Kula.

49M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Ne yenir?Bölgenin en ünlü yemekleri, odun köftesi ve pidedir. Her çeşitte pidenin en lezzetlisini yiyebileceğiniz Kula’da, şekerli pide, yörenin özel lezzeti olarak sunulur. Kula’ya has diğer çeşitleri gü-veç, kavurma, çömlek kebap, haşlama, kağıt kebabı, fırın pirzola, ve İzmit köftedir.

Ne alınır?Yolu Kula’ya düşenlerdenseniz, leblebi diyarı ilçenin çok çeşitli leblebilerinin tadına mutlaka bakın, yakınlarınıza da götürün. Kula’ya özgü halılar da dostla-ra alınabilecek güzel hediye alternatifini oluşturur.

Yapmadan dönmeyin!• Kula sokaklarını gezmeden,• Kula Evlerini, Kula Peri Bacalarını, Divlit Yanardağı’nı görmeden,• Şekerli pide yemeden.

Nasıl gidilir? İzmir-Ankara E 23 karayolu üzerinde yer alan Kula’ya gitmek için Ankara istikametinden İzmir yönüne giden otobüslere veya İzmir’den Ankara yönüne giden otobüslere binebilirsiniz. Manisa’dan Kula’ya gitmek isterseniz, Manisa Garajı’ndan 20 dakikada bir kalkan Turgutlu - Salihli veya Manisa-Salihli otobüslerine binip, buradan Kula’ya aktarma yapabilirsiniz. Ku-la-Salihli arasında Kula minibüsleri çalışır. Minibüsler, her 15 dakikada bir bulunabilir.

Leather IndustryLeather has been made in the center of the district for 450 years; the region’s most important economic source other than agriculture is the leather industry. The rawhides of small ruminant animals such as lamb, goat and kid are processed and garment zig leather is produced. In 76 leather workshops, by processing rawhides, they are turned into finished leather from 3 to 4 million 500 thousand units per year.

Other CraftsSome types of craft that became uneconomic and to forgotten with the technological progress such as coppersmith, saddle and felt making are still maintained with traditional forms of production in Kula. As the resulting products are sold to local consumers for daily use, some products are also marketed and exhibited at the gift shops in other cities.

Roasted Chickpea ProductionThe manufacturing of chickpeas, chickpeas covering, even the construction and assembly of machinery is made up in Kula. Currently, outside the city in the Leblebiciler Site, there are over 30 manufacturing factories. In the market located in the center, about 15 factories maintain production. Of these 26 active factories installed with a capacity of 350-400 tons/week, there is 100-130 tons of production per week. In these factories; crispy, salty, peppery, sweet, clove and various coated, such as fruit-flavored chickpeas are produced.

What to eat?The region’s most famous dishes are wood meat balls and pita. You can eat all the best tasting varieties of pita in Kula; the sugary pita is the speciality taste of the region. The suggestions are: Kula’s own meals and other types of food such as stew, roasting, pot roasted meat, boiled, paper kebab, lamb chops, Izmit meat and vegetable dishes.

What to buy?If you are one of those who happen to pass through Kula, do not only taste the chickpeas from the land of chickpeas but take it to relatives too. Kula’s specific carpets can be also a beautiful gift alternative to friends.

Do not go back without trying these!•Visiting the streets of Kula,• Seeing the Kula Houses, Kula Fairy Chimneys, Divlit Volcano,• Eating the sugary pita

How to get there?To go to Kula situated on the Izmir-Ankara highway E 23 you can catch the buses going from Izmir in the direction of Ankara or from Ankara to Izmir. If you want to go to Kula from Manisa; you must first go to Salihli by catching the Turgutlu-Salihli buses running every 20 minutes or Manisa- Salihli buses. There are Kula minibuses running every 15 minutes between Kula and Salihli.

Şekerli pideKula PidesiKula Leblebisi

50

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Five Touristic Treasures in One AreaWe were born in such a district that we are the part of a stretching bridge of a well-established past with the resisting history and never-ending geography. We settled our houses on the Divlit Volcano’s foothills. Kneaded with the knowledge of Yunus Emre and burnt with the fire of Tabduk Emre. We are parched by the flames of the city of Emres. We have transferred the wood and stone into brothers and sisters in the heart of our houses and kept churches and mosques one next to the other for hundreds of years. The adorned fringes embracing the streets stretched out their hands to the sky. The day embraces tightly the wooden shuttered homes saying ‘hello’ and the friendships. The profusion of the pomegranate is alive on the fringes with the art of carving. The symbols on

the doors of the houses reached the present day are not reflecting only the traces of the past but also the socio-economic life of the past. Burnt Country Kula is the time machine of our lives. There is no chance of getting wet in the rain walking the streets of Kula. Because the drops are dry in the streets of Kula. The Ottoman Blacksmith Bazaar of the burnt country; brings the part of its name burnt to our noses with the burnt iron smell. Hammer and anvil are still here, brothers. These two brothers; unite elbow grease and fire. In the Kula Ottoman Bazaars, human labor is a sound in your ears for an endless symphony. The labor voice is almost the endless symphony of a time stopped. This invitation is made to leave a trace of the endless symphony to your ears. Accompanied by the endless symphony; we are waiting to welcome you with the fives in

a one area. Kula offers you the “ Five Touristic Treasures in One Area”. In that regard we offer five in a one place with 3 thousand historical houses in city tourism, Yunus Emre-Tabduk Emre Said-Emre in faith tourism, the youngest volcanoes in Turkey and 137.5 hectares of fairies’ gifts Kuladokya in nature tourism, the crafts-blacksmiths bazaar and coppersmiths bazaar in culture tourism, the Emir Hamam remaining from the Romans in health tourism. We are the presenters of the five in a one place. We preserve the five in a place for the Kula Tourism. We want to show everyone all the five now. We have the five united and said ‘ there is safety in numbers’. We would like to share with you the honor of being the only city with the five in a one place.

You are invited to the city that time stopped…

Selim Aşkın Kula Belediye Başkanı -Mayor of Kula

Beşi bir yerde turizm Bizler öyle bir ilçede doğmuşuz ki, direnen tarihi ve bitmeyen coğraf-yası ile köklü bir geçmişin bugüne uzanan köprüsüyüz. Yuvamızı Divlit Yanardağı’nın eteğine kurmuşuz. Yu-nus Emre’nin ilmi ile yoğrulup, Tabduk Emre ateşinde yanmışız. Emreler Şehri olarak kor bir alev olup kavrulmu-

şuz. Evlerimizin bağrında ahşap ile taşı kardeş eyleyip, kilise ve camileri yüzlerce yıldır koyun koyuna sakla-mışız. Sokakla kucaklaşan saçaklar, süslenip ellerini gökyüzüne uzatmış, güne ‘merhaba’ diyen tahta kepenkli penceler, evleri ve dostlukları sımsıkı kucaklamış. Narın bereketi oymacılık sanatı ile saçaklarda can bulmuş ve yaşamıştır. Evlerin kapılarının üzerinde canlandırılan semboller sadece geç-mişin değil; geçmişin sosyo-ekonomik yaşantısını da günümüze taşımıştır. Hayatın zaman makinesine takıldığı şehirdir Yanık Ülke Kula. Sokaklarında dolaşırken yağmurda ıslanma şansınız yoktur. Çünkü Kula sokaklarında dam-la altı kurudur. Yanık Ülke’nin Demirci-ler Arastası; yanık olan adını yanık de-mir kokusuyla burnumuzu kadar taşır. Çekiç ve örs, hala burada kardeştir. Bu iki kardeş, insan alın terini ateşle buluşturur. Kula esnaf arastalarında, insan emeğinin sesi, bitmeyen bir senfoni olur kulaklarınızda. Arastalar-daki emek sesi, sanki durmuş zama-nın bitmeyen senfonisidir. Bu davet,

bitmeyen senfonin kulaklarınızda iz bırakması için yapılmaktadır. Bitmeyen senfoni eşliğinde, koynumuzdaki beşi bir yerde ile sizi ağırlamak için bekli-yoruz. Kula sizlere “Beşi Bir Yerde Tu-rizm” imkanı sunuyor. Kent Turizmi’nde 3 bin tarihi evi, İnanç Turizmi’nde Yunus Emre-Tabduk Emre-Said Emre, Doğa Turizmi’nde Türkiye’nin en genç yanardağları ve 137,5 hektar alanda perilerin armağını Kuladokya, kültür turizminde el sanatları-demirciler arastası ve bakırcılar arastası, sağlık turizminde Romalılardan kalma tarihi Emir Hamamı ile biz beşi bir yerdeyiz. Turizmin beşibirliğiyiz. Kula turizminde dört dörtlük değil ama koynumuzda beşi bir yerde saklıyoruz. Beşi bir yerdemizi şimdi herkese göstermek istiyoruz. Beşini birlik ettik ve ‘birlikten kuvvet doğar’ dedik. Beşi bir yerdesini koynunda taşıyan tek şehir olmanın onurunu sizinle paylaşmak istiyoruz.

Zamanın durduğu şehre davetlimiz-siniz…

51M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

hediyelik eşyalarla marka olacakManisa will become a brandname with its souvenirs

Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Hediyelik

Eşyada Manisa Markası Projesi”yle ilin hediyelik

eşya ihtiyacının karşılanması planlanıyor.

The souvenirs of the province is scheduled to

meet the needs with “ the Manisa Brandname

of the Souvenirs Project “ prepared by The Manisa Provincial Directorate of

Culture and Tourism.

The City Culture and Tourism Directorate of Manisa has prepared

a project called “The Manisa Brand in Souvenirs” to help with the problems of the souvenir sector in the city. A partner of the project with a total cost of 287 thousand 370 TL is the Special Provincial Administration and the participants are the Union of Chambers of Tradesmen and Artisans of Manisa, Manisa Chamber of Commerce and Industry, Manisa Provincial Directorate of National Education, Turgutlu Higher Vocational School of Celal Bayar University, Dumlupinar University Faculty of Fine Arts, Manisa Advertising Mesir and Tourism Association and the Rural Tourism Association.

“ Manisa Brandname of the Souvenirs Project” is scheduled to take 12 months, indicated the Director of the Manisa

MANİSAManisa’nın hediyelik eşya sektörün-

de yaşadığı sıkıntılara çözüm getir-mesi amacıyla İl Kültür ve Turizm Müdür-lüğü “Hediyelik Eşyada Manisa Markası Projesi” hazırladı. Toplam uygun maliyeti 287 bin 370 TL olan projenin ortağı İl Özel İdaresi, proje iştirakçileri ise Mani-sa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası, Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksek Okulu, Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Manisa’yı Mesir’i Ta-nıtma ve Turizm Derneği ve Kırsal Turizm Derneği.

“Hediyelik Eşyada Manisa Markası Projesi”nin 12 ay sürmesi planlandığı-nı belirten Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, “Projemizde turizmde katma değeri yüksek ürün payı-nın arttırılması ve ürün hizmet çeşitliliği-

52

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Province Culture and Tourism Directorate Evan Karaköse, said “We want to increase the value of the tourism products with high added value and the development of product diversity. We aim with our project to increase R & D activities and create designs in the field of touristic goods that will reflect the diversity of historical and folkloric values of the province of Manisa.”. The goal of the project about the souvenirs production is to evaluate appropriately the products in demand by preserving the traditional handcrafting said Karaköse and indicated “Our goal is to guide the traditional handicrafts to produce souvenirs for the current demand by preserving their materials, manufacturing techniques and design features because the traditional handicrafts is an important part of our cultural heritage, but in the changing socio-economic conditions, which has lost market value or is entering into a process of extinction.”

The needs of gifts are going to be metThe directorate is working quickly to find financial resources for the sponsorship of the project. Works are currently underway to scour for potential sponsors, starting with the Zafer Development Agency. At the end of the project as a result of the strategies and action plans, the handicrafts with low raw material costs

but high labour products produced at home or in the workshops will become the brand maintaining the important factors of cultural tourism and rural tourism as well the tourism income for a broader base will be provided. Manisa is aiming to become a touristic town. With this project of souvenirs and momento gifts, as the requirements are met the plan is that it will not only contribute to the economy but also be an important factor in accelerating the introduction of the Manisa brand.

nin geliştirilmesi amacıyla Manisa ilinin tarihi ve folklorik değerlerinin en güzel şekilde yansıtılacağı turistik eşya üretimi alanında AR-GE çalışmaları yapmayı ve tasarımlar ge-liştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi. Hediyelik eşya-lar üretiminde projenin hedefinin geleneksel el sanatlarının korunarak taleplere uygun de-ğerlendirilmesi olduğunu söyleyen Karaköse, “Hedefimiz, kültürel mirasımızın önemli bir parçası olan ama değişen sosyo-ekonomik koşullarda pazar payını yitirdiği için yok olan ya da yok olma sürecine giren geleneksel el sanatları ve zanaatlarını malzeme, imalat teknikleri ve desen özelliklerini koruyarak güncel talebe uygun hediyelik eşya yapımına yönlendirmektir.” şeklinde konuştu.

Hediyelik eşya ihtiyacı karşılanacakProjenin hayata geçirilmesi için kaynak arayı-şı ve girişimleri hızla devam ediyor. Zafer Kalkınma Ajansı başta olmak üzere proje desteği alınabilecek destek sağlayıcı kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimler sürdürülü-yor. Proje sonunda oluşturulacak stratejiler ve eylem planlarının bir sonucu olarak ev ya da atölyelerde üretilecek, ham madde maliyetleri düşük ama emek değeri yüksek ürünlerle hem turizm gelirinin daha geniş bir tabana yayılması sağlanacak hem de kültür turizmi ve kırsal turizmin önemli bir faktö-rü olan değerler korunarak ilin turizminde marka ürün haline dönüşmesi sağlanacak. Geleceğin turizm kenti olmayı hedefleyen Manisa’nın bu projeyle hediyelik eşya ve Manisa sembolü hatıra eşya ihtiyacı karşı-lanırken, ilde hem ekonomik canlılığa katkı sağlaması hem de Manisa’nın tanıtımına marka ürünle önemli bir ivme kazandırılması planlanıyor.

53M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

devasa temiz enerji kaynakları olan bir kent

Jeotermal Enerji; gezegenimizin en geniş enerji kaynağı

Jeotermal Enerji, ayaklarımızın altında duran derin kayalar içinde depolanmış,

temel olarak her yerde ulaşılabilinen, gezegenimizin en yaygın termal enerji kaynağıdır. Hala birçok insan tarafından bilinmeyen ise sıcak su kaynaklarından gelen jeotermal ısının, insanlık tarihinin daha başlarında kullanılan ilk enerji biçimi olduğudur.

30°C ile 80°C arasında değişen sıcak termal akışkan, bölge ısıtma, yeşil evler, balık çiftlikleri ya da spalarda (hamamlar-da) kullanılırken, kayaç formasyonların-dan elde edilen 100°C’den yüksek sıcak sular, elektrik enerjisi üretimine olanak sağlamaktadır.

Diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılaştırıldığında, jeotermal, güneşin parlamasından, rüzgarın esmesinden ya da yağan yağmurların bir barajı dol-durmasından bağımsız olarak sürekli

Manisa a province with a giant clean energy resource

Geothermal Energy; the largest energy resource of our planet

Geothermal Energy, the thermal energy stored in the deep rocks

beneath our feet, is the largest energy resource of our planet and it is basically available everywhere. What is still unknown to a lot of people is that geothermal heat from hot water springs is one of the first energies utilized by human kind going back to the earliest days of human history.

While hot thermal fluids in the temperature range of 30°C to 80°C are utilized for district heating, greenhouses, fish farms, or spas (hamam), the production of hot water from rock formations with temperatures greater 100°C provides the opportunity to generate electric power.

Compared to other renewable energies, geothermal energy is constantly available irrespective of how much sun

ADVE

RTO

RIAL

Ralph Weidler, Rogier Pieterse Genel Müdür-Managing Directors

Kula’nın kuzeyinde Gediz Nehri yakınında erozyonun biçimlendirdiği pitoresk kumtaşı formasyonları

“Erosion has formed picturesque sandstone formations near the Gediz river north of Kula”

Manisa

54

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

mevcuttur.Dolayısıyla jeotermal güç sant-ralleri, diğer geleneksel güç santralleri ile karşılaştırıldıklarında en güvenilir kaynak sağlayıcı kabul edilirler.

Türkiye’nin jeotermal potansiyeli diğer ül-kelerle karşılaştırıldığında en üst sıralarda yer alsa da, günümüze dek bu kaynağın endüstriyel kullanımının gelişimi göz ardı edilmiştir. Yalnızca birkaç yıl önce, Türkiye jeotermal enerjinin değerlendirilmesi adına yasal bir platform oluşturmuş ve kapılarını yabancı yatırımcılara açmıştır.

Manisa’da Jeotermal Enerji

Manisa, Türkiye’de muazzam potansiyele sahip jeotermal enerjinin kullanımında,

en çok umut vaat eden illerden biridir. Bölge, Türkiye’nin büyüyen enerji ihtiya-cını karşılayabilecek potansiyeli yüksek bir jeolojik oluşuma ev sahipliği yapmak-tadır.

Sonsuzluk, Manisa merkezde ve Kula Bölgesi’nde, bölgenin jeotermal üretim gücünü belirlemek ve termal turizm sektö-rünü ilerletebilmek adına araştırmalar yapmaktadır.

Sonsuzluk, Türk jeotermal pazarında lider bir kuruluş olmayı ve artan yenilenebilir enerji ihtiyacına katkıda bulunmayı hedef-leyen bir strateji benimsemiştir. Bunun yanı sıra, yerel yönetimle güçlü bir işbirliği ku-rarak daha güzel bir Manisa ve Kula için katkıda bulunmak adına çalışmaktadır.

is shining, how much wind is blowing, or how much precipitations have filled a water dam. Therefore, geothermal power plants belong to the most reliable power suppliers with uptimes comparable to conventional power stations.

Although Turkey’s geothermal potential is known to be amongst the top of the world, the industrial development of this resource has been neglected until recently. Only a couple of years ago, Turkey has established a legal framework for the utilization of geothermal energy and has opened the market for foreign investors.

Geothermal Energy in Manisa

For utilizing the enormous potential of geothermal energy, the province of Manisa is one of the most privileged regions of Turkey. The geological settings host numerous high potential resources, which could and should significantly contribute to Turkey’s strongly growing energy demand. Manisa center and the Kula area is currently explored by Sonsuzluk investigating the opportunities to advance the thermal tourism sector in the region, but also to assess the potential for geothermal power production. Sonsuzluk has a dedicated strategy to become a leading player in the Turkish geothermal market and to contribute to this increasing demand for renewable energy. Furthermore, by cooperating strongly with the local community it will contribute to a better environment for Manisa and Kula.

SONSUZLUKDeveloping Turkey’s Largest Energy Resource

Kula bölgesinde yer alan 80 volkanik cürufdan biri.

One of 80 volcanic cinder cones in the Kula region.

Termal bir kuyudan boşalan sıcak su

Hot water discharging from a thermal well

Cannur Bozkurt/Country Manager+90 232 766 [email protected]

55M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Zeybek Kültürü dünyaya yayılıyor

Zeybek culture is spreading to the world

Kendine has dokusunu yıllardan beri kaybetmeden bugünlere gelen Soma Zeybek Oyunları, Almanlar

ve Japonların gözde oyunlarından.

The Soma Zeybek Folk Dances, without losing its originality for years, are among the popular dances of the Germans’ and Japanese’s.

Yörelerin kendine özgü özellikleri kimi zaman yemeklerinde yaşar,

kimi zaman kıyafetlerinde; kimi zaman türkü olur kalbe dokunur, kimi zaman danslarla anlatır hikayesini. Kültürleri en iyi yansıtan sanatlardan biri olan halk oyunları da, kostümleri, ezgileri ve danslarıyla yöresel yaşam biçimlerini nesilden nesle yaşatan bir köprüdür. Bu kültürler arasında önemli bir yere sahip olan Ege’ye özgü Efe Kültürü’nün en güzel yansıması Zeybek Oyunları, Cumhuriyet öncesine kadar dayanan geçmişiyle Efelerin yüreğini açar her-kese.

Kendine has dokusunu yıllardan beri kaybetmeden bugünlere gelen Soma Zeybek Oyunları, Zeybek Kültürü’nün en iyi örneklerinden biri. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde notaya alınan zeybek ezgilerinin mevcut olduğunu söyleyen Soma Belediyesi Halk Oyunları Eğitmeni Ahmet Sis, Soma Zeybek Oyunlarını diğer yöre oyunlarından ayıran en önemli özel-liğinin manav kültürünün bu oyunlar üzerinde etkisi olduğunu dile getiriyor. Soma’nın özellikle Osmanlı zamanında vergiden muaf tutulması sebebiyle böl-geye yerleşen gayrimüslimlerin (Rumlar, Ermeniler, Yahudiler) getirmiş oldukları kültür zenginliğine vurgu yapan Sis, Ahmet Sis

56

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

The unique features of the regions sometimes subsists with cooking,

at times with clothing, sometimes it becomes a folk song that touches the heart, sometimes it relays its story through dances. The folk dances being one of the best arts reflecting the cultures are the bridges that preserve the traditional ways of life with their costumes, tunes and dances from generation to generation. The Zeybek Dances are the most beautiful reflections of the Efe Culture specific to Ege who

holds an important place among these cultures.The Zeybek Dance, going back further than the Replublic, the Efe’s are still sharing and opening their hearts to everyone.

The Soma Zeybek Folk Dance, without losing its texture for years, is one of the best examples of the Zeybek Culture. The Soma Municipality Folk Dance Instructor Ahmet Sis says that there are some Zeybek melodies notated in the last period of the Ottoman Empire,

“Bu etkiyi Soma’da giyilen giysilerin ‘Kent soylu kostümü’ olmasından da anlamaktayız. Soma zeybek ezgileri, makamsal olarak Türk Sanat Müziği’nin tüm makamlarını içermesiyle de farkını bizlere göstermektedir.” diyor.

Açılan kurslar ile yediden yetmişe yaşatılan Soma Zeybek Oyunları, Soma Belediyesi tarafından yurtiçi ve yurt dı-şında gerçekleştirilen projeler, eğitimler, gösteriler ve seminerle de dünyanın dört bir yanına tanıtılıyor. Düğünlerde,

57M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

kına gecelerinde, sağdıç oturmalarında oynanan oyunlarını il sınırlarına taşıyan Soma Belediyesi Halk Oyunları Eğitme-ni Ahmet Sis, yurtdışında Soma oyun-larıyla ilgili birçok seminer verdiğini söylüyor ve ekliyor: “Geçtiğimiz Şubat ayında Almanya’nın Münich kentin-de Soma Zeybek Oyunları semineri verdim. Japonya Tokyo-Sapparo-İwai şehirlerinde de Japonlara Soma Zeybek Oyunları öğrettim. Bana söylediklerine göre Soma Zeybek Oyunlarıyla ilgilen-melerinin en önemli sebebi, oyunların kendine has güzelliklerinin bozulmamış olması ve yörede hala yaşatılması.”Soma’daki Darkale Köyü ve Yağcıl-lı Kasabası olarak Kültür Bakanlığı Mahalli Halk Oyunları yarışmasına ve etkinliklerine katıldıklarını anlatan Ahmet Sis, Soma Darkale Köyü’ne ait yöre insanının “Dört El” oyunu diye de adlandırılan Barana Oyunlarını da gün yüzüne çıkarmış. Barana Oyunlarıyla ilgili bir proje çalışmasının da olduğu-nu belirten Sis, Anadolu Halk Ezgileri Multi Medya CD Kataloğu çalışma-sında da olumlu gelişmeler olduğunu sözlerine ekliyor: “Kültür Bakanlığı ve UNESCO’nun ortak çalışması olan Anadolu Halk Ezgileri Multi Medya CD Kataloğu çalışmasını Kültür Bakanlığı HAGEM Araştırma Görevlisi Tanju Ozanoğlu ile yaptık. CD, 22 Nisan’da UNESCO tarafından çıkartıldı.’’.

and he adds that the most important characteristic which segregates the Soma Zeybek Dance from other folk dances is the impact of the Manav culture on the Zeybek Dance. Settled in Soma during Ottoman times, especially due to the region being exempt from tax the non-Muslims (Greeks, Armenians, and Jews) brought their cultural richnesses emphasizes Sis, “We understand from the clothing worn in Soma is the ‘noble costume of the city’. The Soma Zeybek melodies represent how they are different by containing all modes of Turkish Art Music. “

The Soma Zeybek Folk Dance’s are still continuing to be kept alive with courses that are being opened for everyone from seven to seventy, The Soma Municipality is conducting projects to introduce the Zeybek Dances internationally and nationally with trainings, demonstrations and seminars to four corners of the world. The Soma Municipality Folk Dance Instructor Ahmet Sis presented the dances at weddings, henna nights, stag nights to the provincial borders says that he gave many seminars about The Soma dances. He adds: “Last February I organized a Soma Zeybek Folk Dance Workshop in Munich, Germany. I taught the Soma Zeybek Folk Dance in Tokyo-Sapparo-Iwai of Japan. According to what they said to me the most important reason of their interest in regard to the

Soma Zeybek Folk Dance is the unspoilt unique structure of the dance being kept alive in the region. “

Ahmet Sis says that they participated the Ministry of Culture Local Folk Dance Competition with the Darkale and Yağcıllı Villages of Soma, has brought to light the Barana Dance of Soma Darkale also called ‘Four Hands’ ( Dört El) dance by the locals. Sis also states that he has a project about the Barana Dance adds that there are positive developments in the works of Anatolia Folk Tunes Multi Media CD catalog: “ The Ministry of Culture HAGEM Research Officer Tanju Ozanoğlu and I have completed the Anatolia Folk Tunes Multi Media CD Catalogue partnership with The Ministry of Culture and UNESCO. The CD was published by UNESCO on April 22.’’.

58

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

59M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Hak ettiğini alamıyorCan not get what it deserves

Manisa’nın turizm sektöründe hak ettiğini alamadığını belirten otelcilik sektörü duayeni İsmail Akçura, bunun değişmesi adına

hem sektöre hem de kente önemli katkılar sağlıyor.

Ismail Akcura, doyen of the hotel industry, says that Manisa cannot get what it deserves in the tourism industry, he himself is making

important contributions to change both the sector and the city.

Manisa’nın turizm sektöründe hak ettiği noktaya getirebil-

mek için farklı alanlarda yürütülen çalışmalara, sektör temsilcilerinden de destek geliyor. Kentin turizmden istediği payı alamadığı görüşünde olan otelcilik sektörü duayeni İsmail Akçura, Manisa’nın turizm açılımına katkı sağlayan önemli isimlerden. Yunt Dağı’ndaki Aigai Antik Kenti kazılarının sponsorluğunu üstlenen Akçura, bölgenin sahip olduğu önemli tarihi eserlerin tanıtımına daha çok destek olunması gerektiği görüşünde.

Works are conducted in different areas to bring Manisa to the point

it deserves in the tourism sector are also supported by the representatives of the sector. The doyen of the hotel industry İsmail Akçura who is of the opinion that Manisa cannot get it’s share in tourism is one of the most prominent figures contributing to the expansion of the city’s tourism sector. The sponsor of the excavations at the ancient city Aigai of Mount Yunt, Akcura shares the opinion that the promotion of the important historical monuments of the region should be supported more.

Röportaj / Interview: Ceyda Adar

SpilManisa

İsmail Akçura

60

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Tarihi dokusu ve doğal güzellikle-riyle Manisa’nın turizm sektöründeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?AKÇURA: Benim kanaatime göre, Ma-nisa turizmden istediği payı alamıyor. Örneğin İncil’de geçen yedi kiliseden üçü burada. Biri Alaşehir’deki Phila-delphia, diğeri Akhisar’daki Thyateira, üçüncüsü de Salihli’deki Sardes. Bu bölgeler Hıristiyanlık için çok mühim olduğundan inanç turizmi kapsamında değerlendirilmesi lazım. Ayrıca Mani-sa Müzesi’nde Amerika’dan getirilen Marsyas heykeli gibi çok güzel eserler var. Aigai Antik Kenti’nden de hey-keller çıktı. Heykellerden birinde eser sahibi Bergamalı heykeltıraşın ismi var. Böyle bir heykele çok nadir rastlanır. Kula Bölgesi’ndeki yanardağlar da Türkiye’nin en genç yanardağları. Bun-ların tanıtımının yapılması lazım. Tarihi çok eskilere dayanan Mesir Festivali’nin de Klasik Müzik ve Türk Müziği kon-serleri gibi daha sanatsal aktivitelerle desteklenerek, uluslararası sınırlarının genişletilmesi gerektiği inancındayım.

Manisa’da turizme katkı sağlamak için çalışmalarınız var mı?AKÇURA: Manisa’nın antik kentlerin-den Yunt Dağı’ndaki Aigai Antik Kenti kazılarının sponsoruyum. 5-6 yıldan beri Ege Üniversitesi öğretim üyelerin-den Prof. Dr. Ersin Doğer başkanlığın-da kazılar gerçekleşiyor. Biz de şirket olarak sponsorluğunu yapıyoruz. Bunun yanı sıra ben bir koleksiyonerim. Elimde çok sayıda tarihi eser var. Bu eserleri bir arada sergileyebilmek için özel bir müze kurmak istedim, ancak bürokratik engeller nedeniyle bu hayalim ger-çekleşemedi. Onun yerine belediyenin bana tahsis ettiği bir yerde turizm okulu yaptırıyorum. Ayrıca Kula’da üzüm bağ-ları, şarap fabrikası ve otelin bir arada olduğu bir tesis inşa ediyoruz. İzmir’e gelen turist gruplarını buraya getirmek istiyoruz. Ancak böyle büyük bir yatırı-mın tanıtımı için kentimizdeki kurum ve kuruluşların da desteğine ihtiyacımız var.

Otelcilik sektörünün duayeni olarak Manisa’da turizme yapılan yatırım-

What is your assessment of of Manisa’s place in the tourism sector considering its historical background and natural beauty?AKÇURA: In my opinion Manisa tourism cannot receive the share expected. For example; three of the seven churches in the Bible days are here. One of these is Philadelphia in Alaşehir and the other Thyateira Akhisar, and the third is Sardis in Salihli. These areas are very important to Christianity and need to be evaluated in the scope of the Faith Tourism. In addition, in the Museum of Manisa there are very beautiful works such as the statue of Marsyas brought from the United States. There are statues discovered in the ancient city of Aigai. Even one of the statues has the name of the sculptor from Pergamum. Such a statue is very rare. The volcanoes in the region of Kula are Turkey’s youngest volcanoes. They should be promoted. I believe that the international boundaries of the Mesir Festival with

Sardes

61M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

ların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?AKÇURA: Şu anda Manisa’da yeni otel yatırımına ihtiyaç olduğunu düşünmü-yorum. Manisa küçük bir şehir, otel sayımızın yeterli olduğu kanaatindeyim.

Manisa’nın turistik değerlerinin bili-nirliğini arttırmak için neler yapılmalı?AKÇURA: Buna benim veya vatandaş-ların gücü yetmez ne yazık ki. Manisa çok zengin bir bölge. Devletin, Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla uzmanları görevlendirerek, bunları değerlendirme-si lazım. Bunun yanında halkımızın da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Biz tarihimizi çok iyi bilmiyoruz. Örneğin müzede bir taş var. Sanırım Sart tarafından çıkmıştı bu taş. O dönemde bölgedeki manastı-rın yöneticisi, Roma Valisi’ni kendisinden rüşvet istediği gerekçesiyle yöneticilere şikayet ediyor. Görevlendirilen müfettiş-ler, manastırdaki rahibi haklı buluyorlar ve valiyi cezalandırıyorlar. Manastır sahibi de olayı belgelemek amacıyla taşa geçiyor. İşte bu taş orada bulu-nuyor. Bu başlı başına bir olay. Sonra Akhisar’da bir taş var. Çiçekçiler Loncası varmış o zamanlar. Çiçekçiler, “Sayın

a a long history should be expanded, supported by the artistic activities such as classical music concerts and Turkish music concerts,

Do you have any works in progress contributing to tourism in Manisa?AKÇURA: I am a sponsor to the excavations of one of the ancient cities of Manisa, Aigai ancient city at the Yunt Mountain. The excavations have been taking place for 5-6 years headed by Aegean University faculty member Prof. Ersin Doğer. The sponsor of the excavation is our company. In addition, I am a collector. There are many historical artifacts in my possession. I would like to establish a private museum to expose the works altogether, but this dream could not take place because of bureaucratic obstacles. Instead, I am constructing a tourism school on a site that the council has allocated to me. Also in Kula we are building a facility that contains vineyards, a wine factory and a hotel. We want to bring groups of tourists coming to İzmir here. However, for the establishment of such a large investment we also need the support

Aigai Antik Kenti

Aigai Antik Kenti

62

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

İmparatorum, çiçeklerimiz güneşte solu-yor, bize kapalı bir yer yap” diye Roma İmparatoru’na mektup yazıyor. Yönetici-ler de bu yeri yaptırıyorlar ve bu da taşa geçiriliyor. Bu taş da burada. Yani demek istiyorum ki, halkımızın eski eserler ve tarihimizle ilgili bilinçlenmesi gerekiyor.

Turizmi çeşitlendirmek anlamında önerileriniz var mı?AKÇURA: Aigai ve Sart’ı turizme açmak için çalışmalar yapılmalı diye düşünüyo-rum. Sart ilk para basılan yer olduğu için bugün dünyanın en mühim yeri. Sart’ın tek başına tanıtımı bile çok önemli. Spil Dağı da eko turizm anlamında önemli bir bölge. Buraya yürüyüş organizasyon-ları yapılabilir. Ben İsviçre’ye gitmiştim. Orada yürüyüş yolları yapmışlar, patika-larda yürüyor insanlar. Her 10 kilomet-rede bir nerede olduğunu, ne kadar kilometre sonra yemek yiyip nerede çay içebileceğini söylüyorlar. Böyle organi-zasyonlar gerçekleştirilebilir.

of institutions and organizations of our town.

As a doyen of the hotel industry in Manisa, do you think that the investments in tourism are enough?AKÇURA: Currently I do not think there is a need for investment of for new hotels in Manisa. Manisa is a small city; I believe the number of hotels is sufficient.

What should be done to increase the awareness of tourism values in Manisa?AKÇURA: Unfortunately neither my power nor the citizens’ are enough. Manisa is a very affluent region. The state should appoint experts from the Ministry of Tourism. In addition, our people should be made aware of this. We do not know our history very well. For example, there is a stone in the museum. I think that the stone came from the Sardis. At that time, the manager of the monastery in the

area, complaints about the Roman Governor on account to the fact that he wants bribe from him. The investigators assigned justify the priest of the monastery and punish the governor. The owner of the monastery in order to document the event writes it on stone. This is the stone is there. This is an event in itself. Then there is a stone in Akhisar. There was a Florists’ Guild at that time.The florists write a letter to the Roman emperor: “ Dear Emperor, our flowers are fading in the sun, build a covered place to for us”. Executives decide to build this place, and this is also written on stone. That stone is also here. I mean our people should be made aware of old works and history.

Do you have any suggestions in terms of diversifying tourism?AKÇURA: I think that works should be undertaken to turn Aigai and Sardis towards tourism. Sardis is the most important place in the world today as it was the first place to publish money. Even the presentation of Sardis by itself is very important. The Mount Sipylus is also an important area in terms of eco-tourism. Trekking organizations can be managed here. I went to Switzerland. They have made walking paths there, the people are walking in the pathways. Every 10 kilometers they say where you are, how many more kilometers are left before you can eat and drink tea. Such events can be made to happen.

İsmail Akçura ve ailesi

63M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Akhisar Tepe Mezarlığı(Thyateira)

Dinler tarihinin önemli durağı

Manisa’nın Akhisar İlçe merkezine yolu düşen ve “Tepe Mezarlığı”

adıyla anılan kalıntıları izleyen herkes, hiç şüphesiz Akhisar’da, antik dönem-den itibaren yerleşim olduğunu anlar.

“Tepe Mezarlığı” mevkisindeki bu kalın-tılar, sütunlu bir Roma caddesi ile Roma döneminin son evrelerine ya da Erken Bizans Dönemi’ne tarihlenebilecek Ba-zilika tarzındaki bir yapıya aittir. Sadece sınırlı kısımlar korunabilmiş olsa da, bu caddenin eski Devlet Hastanesi’nin inşa edildiği tepeye doğru devam ettiği rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bu bilgilere ilaveten, Akhisar ilçe merkezi-nin çeşitli kesimlerinde farklı amaçlarla yapılan hafriyat çalışmaları sırasında açığa çıkan pek çok kalıntı da, modern yerleşimin altında çok ciddi bir antik yerleşimin bulunduğunu düşündür-

Who happens to pass Manisa’s town county Akhisar and sees the ruins

called “Tepe Mezarlığı” (Necropolis on the hill) undoubtedly understands that Akhisar has been settled since the Ancient era.

These ruins, which are in the locality of “Necropolis on the hill”, belong to a collonaded Roman street and last periods of Roman Era or a building in a basilica style that might date to the early Byzantine Period. Although only limited parts have been preserved, it can be easily understood that this street leads to the hill on which old public hospital was constructed. In addition to this information, ruins, unearthed during the excavations done in the different parts of Akhisar county town for different purposes, make us think

Akhisar Necropolis on the hill (Thyateira) important stop

in the history of religions

Günümüzden 5 bin yıl öncesinden itibaren iskan

gören Akhisar’ın en önemli dönemi, Hıristiyanlığın ilk evrelerine aittir. Batı

Anadolu’da bu dini benimseyen ilk 7 cemaatten birinin Thyateira’da olması,

ilçeyi özel bir noktaya getirir.

The most important period for Akhisar who inhabited

5000 years was belongs to the first stages of

Christianity.One of the first 7 religious communities was

adopted to this religion in Western Anatolia, came

from Thyateira, makes county a special point.

Doç. Dr./ Associate Professor: Engin Akdeniz

64

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

mektedir. Yüzeye yakın seviyelerdeki bu kalıntılar, Akhisar’ın çoğunlukla “Thyateira” adıyla anıldığı Antik ya da geç Antik devirlerine aittir. Oysa Akhisar ilçe merkezinin tarihi, çok daha erken dönemlere kadar uzanmaktadır. Eski Devlet Hastanesi’nin bulunduğu yüksel-ti, ilçe merkezinin en eski yerleşim yeri olma özelliğine de sahiptir. Arkeolojide “höyük” dediğimiz bu tepe, içerisinde farklı dönem ve kültürlere ait değişik

tabakaları barındırmaktadır. Höyüğün etrafındaki yapılaşma, onu uzaktan seçilemez hale getirmiştir.

En önemli arkeolojik zenginlikSİT alanı olarak korunan bu alan, aynı zamanda betonlaşmanın ortasında korunabilmiş yegane yeşil alan olması açısından da önemlidir. Elimizdeki veri-ler sınırlı da olsa, Hastane Höyüğü’nün “İlk Tunç Çağı” denilen, yaklaşık M.Ö.

that under the modern civilization there is an ancient settlement. These ruins, close to the surface, belong largely the Akhisar’s ancient period called as Thyateria or late antiquity.Actually, Akhisar town county’s history goes back to earlier periods. The height, where old public hospital is situated, is also special for being the oldest settlement of the town county. This height, we call it as “mound” in archaeology, consists of

Akhisar Tepe Mezarlığı

Korinth tarzı sütun başlığı 65M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

3000 yıllarından itibaren, yani günü-müzden yaklaşık 5000 yıl öncesinden bu yana iskan edildiği anlaşılmaktadır. Aslında Eski Devlet Hastanesi binası, eklentileriyle birlikte bir bakıma höyü-ğün son tabakasını oluşturmaktadır. Bu sebeple, “Eski Devlet Hastanesi Höyüğü” denilen tepe, Akhisar’ın araş-tırılması gereken en önemli arkeolojik zenginliğidir. İlçe merkezindeki bu ka-lıntılara ilaveten “Dağdeviren Höyüğü” adıyla anılan ve ilçe merkezinin hemen güneybatısında, İzmir yolunun batısında yer alan buluntu merkezi de, kuvvet-li tarih öncesi kalıntılarının dışında özellikle Antik dönemde Thyateira ile bağlantılı bir yerleşim olmalıdır. Thyateira’nın Antik dönemi hakkındaki bilgilerimiz şu an için M.Ö. 3. yüzyıldan daha evvele inmez. Antik dönemin ünlü coğrafyacısı Strabon, kentin bulunduğu coğrafyayı “Kaikos (Bakırçay) ovasın-dan doğuya doğru giderken, yüksekçe bir yerde kurulmuş olan Apollonia’ya ve yine güneye doğru bir dağ silsilesi

several layers from different cultures and periods. Settlement around the mound made it indiscernible from the distance.

The Most Important Archaeological FortuneThis area, preserved as archaeological site, is important for being sole green place protected in the middle of concretion. Even though we have limited data, it is understood that the hospital mound has been settled approximately from 3000 B.C called “first bronze age” which means about 5000 years ago from modern-day. In fact old public hospital with it’s annex forms in a way the last layer of the mound. That’s why the so-called “old public hospital mound” is the most important fortune of Akhisar to be researched. In addition to these ruins in county town ,“Dagdeviren Mound”, which is on the South-west of the county town and on the west of Izmir highway, is an antique center not only special with

Tepe Mezarlığı ile Hastane Höyüğü

arasındaki alanının arkeolojik açıdan iyice

araştırılması, kazılması, çevre düzenlemelerinin

yapılması Akhisar’ın turizmden aldığı payı

artıracaktır.

The field between the TepeMezarlıgı(necropolis

on the hill) and Hospital Mound is to be archaeologically

researched and excavations are to be

made so that Akhisar’s income from tourism can

increase.

Tepe Mezarlığı, kalıntılar

66

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

geçtikten sonra Sardis yolu üzerinde sol tarafta bazılarınca Mysia’lıların en uzak kenti olarak bilinen Makedonyalılara ait bir kent olan Thyateira’ya gelinir” şek-linde anlatmaktadır (Geographica, XIII. IV, 171). Thyateira, Anadolu’da Make-donya kralları tarafından askerleri için kurulan ya da büyütülen koloni kentleri-nin en erken örneklerinden biri şeklinde düşünülebilir. Pergamon Krallığı’nın ha-kimiyeti döneminde oldukça gelişerek, gerçek anlamda merkezi bir yerleşim özelliğine sahip olmuştur. Kentin zengin ekonomisi, kuzeyinde birkaç farklı ro-taya ayrılan çok işlek bir yol güzergahı kıyısına kurulmasının yanı sıra verimli topraklarından kaynaklanan tarımsal potansiyeline ve özellikle deri, dokuma, yün boyama sanayilerine dayanmaktay-dı. Antik devirde Thyateira’da yün ima-latçılarının, deri işçilerinin, ketencilerin birer loncasının olması, bu iş kollarının buradaki yoğunluğunu göstermektedir. Roma döneminde gelişmesi devam etmiş olsa da, Batı Anadolu’da M.Ö

the ruins from prehistoric times but also a settlement related to Thyateria in ancient period. Our knowledge about the Thyateria’s ancient era doesn’t go back further than 3rd century B.C. Strabon, the famous geographer of the ancient era, explains the geographics of the city as follows: “While going to east from the Kaikos (Bakırçay) plain, after you pass the Apollonia which is built on some high place and a mountain range to east again, you arrive the city of Thyateira which is on the left side of the Sardis road known as the furthest city of Mysian and a city belongs to the Macedonians. (Geographica, XIII. IV, 171)” Thyateria could be considered as one of the earliest example of colonies in Anatolia founded or extended by macedonian kings for their soldiers. It became a cenral settlement by developing during the Imperium period of Pergamon Kingdom. The wealthy economy of the town was dependent on especially industries of leather,

Tepe Mezarlığı, sütunlu Roma yoluna ait kalıntılar

Bizans dönemine ait döşeme levha

67M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

25/24 ve M.S 17’de meydana gelen büyük depremler sonucunda kentte tahribat meydana gelmiştir. Roma İm-paratoru Tiberius, kentin onarılması için yardımlarda bulunmuştur.

Güzergahların çakıştığı noktadaAncak Thyateira’yı, tamamı Batı Anado-lu’daki diğer altı ören yeriyle (Ephesos, Smyrna, Pergamon, Sardis, Philadelp-hia, Laodikeia) birlikte benzerlerinden ayıran ve ön plana çıkaran husus, İncil’de sözü edilen ilk 7 kiliseden biri olmasıdır. Mektup gönderilen yedi kilisenin yer aldığı kentlerin tamamı, döneminin birer ticaret merkezi olup, önemli yol güzergahları üzerinde bulunan başlıca yerleşimlerdi. Hatta neredeyse Thyateira, bu yerleşimlerin birbirleriyle irtibatlarının sağlandığı zorunlu güzergahlarının çakıştığı bir noktada yer almaktaydı. Yine bu 7 kent bünyesinde önemli sayıda Yahu-di cemaati vardı. Ancak İncil’de sözü edilen bu yedi kilise, sadece birer kilise yapısı-binası olarak düşünülmemelidir. Burada anlatılmak istenen, Hıristiyanlığı kabul eden ilk 7 cemaatin bulunduğu, döneminin güçlü ekonomisine sahip,

önemli yol güzergahlarında yer alan, kalabalık nüfusa sahip yerleşimlerdir. Bunun ötesinde şüphesiz bu 7 kentte, Hıristiyanlığın resmen kabulünün ar-dındaki dönemlerinde ritüeller için inşa edilen kamusal birer yapı da olabilir. Akhisar’da böylesine bir yapı için en çok üzerinde durulan yer, Anadolu’da eşine çok rastlanan dinsel mekanlar-da devamlılığa bir örnek oluşturacak şekilde Ulu Cami’nin kısmen üzerine inşa edildiği yapıdır. (Mercangöz, 1994, s. 145) Ancak burada varlığından söz edilen yapının, çok erkene ait olarak düşünülen ilk 7 kilise dönemi kadar eski olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde araştırılması gerekir.

İncil’de iki ayrı kısımda Thyateira’dan söz edilmektedir;1-(Elçilerin İşleri 16/11-15); Burada, Aziz Paulus’un Makedonya’daki Filipi Kentine varması anlatıldıktan sonra orada yaşayan, Thyateiralı, mor kumaş ticaretiyle uğraşan Lidya adında bir kadından söz edilmektedir. Bu bilgiler, ilk Hıristiyanlık döneminde Lidya isminin kullanılması ve Batı Anadolu’daki birkaç kentin yanı sıra Thyateira ile özdeşleşen tekstil sanayi açısından da önem taşır.

contexture, wool, colouration and it was settled on the side of a busy trade route that separated into several routes, owing its agricultural potential to its fragile soils. During the Ancient Period in Thyateria there was a guild for wool makers, leather workers and flax makers, which shows us how varied the jobs are. Though during the roman period this development continued, because of the big earthquakes occurred in western Anatolia 25/24 B.C and 17 A.D caused devastation in the town. The Roman Emperor Tiberius helped renovates the town.

In a location where the routes coincideHowever, what makes Thyrateria different and prominent in comparison with other six ruins (Ephesos, Smyrna, Pergamon, Sardis, Philadelphia, Laodikeia) in Western Anatolia is that it is one of the first seven churches mentioned in the Bible. The all cities where seven churches, that seven letters sent, were center of trade and were chiefly important settlements in a major crossroads area of the Roman world. Insomuch that Thyateira was in

Eski Devlet Hastanesi, lahit

68

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

2-(Vahiy 2/18-29); Burada Thyateira’da yaşayan Izebel adındaki bir kadından söz edilmektedir. Kendini peygamber ilan eden bu kadının, halkı fuhşa teşvik ettiği, Tanrılara adanan (kurban) hayvanların etlerini yemeğe yönelttiği belirtilmektedir.Thyateira’da gerçekleştiren arkeolojik kazılar, çeşitli kaynaklardan elde ettiği-miz ve antik kentin Eskiçağ tarihindeki önemini anlatan belgelerle kıyasladığı-mızda çok kısıtlıdır.

“Tepe Mezarlığı” denilen alanda ilk olarak 1962 yılında Prof Dr. Yusuf Boy-sal, 1968-1971 yıllarında ise arkeolog Rüstem Duyuran başkanlığında sür-dürülen kazılarda sınırlı alanlar açığa çıkarılmıştır.

Görüldüğü üzere Akhisar ilçe merkezi, arkeolojik açıdan Batı Anadolu’daki çok sayıda benzerinde olduğu gibi Pre-historik çağlardan başlayıp, günümüze kadar devam eden iskana sahiptir. Değişik dönem ve uygarlıklara ait izler, yukarıda değindiğimiz şekilde yerle-şimin çeşitli noktalarında tespit edile-bilmiştir. Tabii, sürekli aynı yerin iskan edilmesi, alttaki kültür tabakalarının da

a location, where requisite crossroads coincided, all these settlements communicated with each other, again in these seven towns comprised plenty of jewish congregations. Yet, these seven churches mentioned in the Bible shouldn’t be considered as just church structures- buildings. What is here wished to be expained, they were crowded settlements with strong economy in a major crossroads where the first seven congregations, accepted the christianity were. Beyond this, undoubtedly in these seven cities, there might be public structure constructed for rituals in a period after the Christianity had been officially accepted. With the Ulu Mosque built partially on it, the building in Akhisar is one of the most accentuated places among the extant religious sites that are numerous in Anatolia (Mercangöz, 1994, s. 145). However the structure mentioned here should be researched further if it is as old as these very early first churches. Thyateria is mentioned in two different parts of Bible1-(Prophets’ Tasks 16/11 -15) Here referred to as a woman from Thyateria,

Thyateira’yı, tamamı Batı Anadolu’daki diğer altı ören yeriyle (Ephesos, Smyrna, Pergamon, Sardis, Philadelphia, Laodikeia) birlikte benzerlerinden ayıran ve ön plana çıkaran husus, İncil’de sözü edilen ilk 7 kiliseden biri olmasıdır.

What makes Thyrateria different and prominent in comparison with other sixruins(Ephesos,Smyrna, Pergamon, Sardis, Philadelphia, Laodikeia) in Western Anatolia is that it is one of the first seven churches mentioned in the Bible.

Tepe Mezarlığı

69M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

occupied with purple cloth trade, called as Lydia. After told that Saint Paulus arrived in Filipi city in Macedonia. This knowledge is important, since during the early Christianity era there was a name as Lydia and in Western Anatolia besides some cities there was a textile industry identified with Thyateria.

2-(Oracle 2/18–29) Here referred to as a woman called as Isabella and lived in Thyateria. She declared herself as a prophet, pandered to public and made people to eat oblations. Excavations made in Thyateira are so limited in comparison to documents that we received from several resources and the documents which tell us importance of Ancient city in prehistoric period. In an area called as “Tepe Mezarlıgı”(necropolis on the hill) during the excavations in the year of 1962 under the precidency of Prof Dr. Yusuf Boysal and then between 1968–1971 under the precidency of archaeologist Rüstem Duyuran, only a small part of the area was unearthed. As understood, Akhisar county town in an archaeological way, like its many similars in Western Anatolia, has been settled since the Prehistoric era and lasted up to this day. Traces, which belong to various periods and civilizations, have been found in different parts of the

settlement, as we stated above. For sure inhabiting the same place continuously causes the destruction of culture layers on the bottom and makes it hard for archaeological researches to be done. However, it is possible to overcome these difficulties, unearth the ruins in Akhisar town county and restore them. According to the present information we have, Akhisar county town has been inhabited since 3000 B.C.,which means 5000 years ago from modern-day. Undoubtly it’s the most important era that belongs to the first phase of Christianity. One of the seven churches mentioned in The Bible or rather the first seven congregation which follows the Christianity in Western Anatolia is to be found in Thyateira, makes Akhisar an important spot, in the way of both the believers of this religion and history of religions. For this reason, in the content of religion tourism the assesment of the archaeological remains in the ancient city can help to raise the very low tourism income of Akhisar. To achieve this, the field between the Tepe Mezarlıgı (Necropolis on the hill) and the Hospital Mound needs to be searched well, excavations need to be made and environmenal planning should be made (especially car parks for tourist buses, information boards prepared in foreign languages for tourists and walking routes).

tahribatına yol açmakta ya da yapı-lacak arkeolojik çalışmalar için çeşitli zorluklara sebep olmaktadır. Ancak bu zorlukların üstesinden gelinip, Akhi-sar ilçe merkezindeki kalıntıları açığa çıkarmak, restore etmek mümkündür.Eldeki mevcut bilgilere göre, M.Ö. yaklaşık 3000 tarihinden, yani günü-müzden 5000 yıl öncesinden itibaren iskan gören Akhisar ilçe merkezinin şüphesiz en önemli dönemi, Hıristi-yanlığın ilk evrelerine aittir. İncil’de sözü geçen ilk yedi kiliseden, daha doğrusu Batı Anadolu’da Hıristiyanlık dinini benimseyen ilk yedi cemaatten birisinin Thyateira’da olması, hem bu dine inananlar hem de dinler tarihi açısından Akhisar’ı özel bir noktaya getirmektedir. Bu sebeple, inanç turizmi kapsamında antik kentteki arkeolojik kalıntıların değerlendirilmesi, Akhisar’ın çok düşük seviyedeki turizm gelirinin artırılmasını da sağlayabilir. Bunun için Tepe Mezarlığı ile Hastane Höyüğü ara-sındaki alanının arkeolojik açıdan iyice araştırılması, kazılması, çevre düzenle-melerinin (özellikle turist otobüsleri için otopark yerleri, turistler için birkaç dilde hazırlanmış bilgi panoları ve yürüyüş rotaları) yapılması gerekmektedir.

Tepe mezarlığı kalıntılarApsisli yapı dışarıdan görünüm

70

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

71M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

organik gururuOrganic agriculture pride of Tekelioğlu

Marmara Gölü’nün hemen kıyısında yer alan ve eşsiz doğasıyla büyüleyen bir köyde, halkın özverili çalışmalarıyla gelişen organik tarımın

başarısı, herkese örnek olacak türden.

Located on the very edge of Lake Marmara Tekelioglu as it charms with its unique nature, the success in developing organic agriculture as a consequence of the devoted work of the people from the village is an example to everybody.

İnsanoğlunun betonlaşan dünyanın yansımalarından duyduğu endişeden

midir bilinmez ama sağlıklı yaşamın en önemli parçası olan doğal gıdalar, günümüzün gündem konuları arasında. Son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz “doğal”a dönüş hikayeleri ile hızlanan

eko turizm hareketliliği de, ülkemizin dört bir yanında yeni trend olarak gelişiyor. Doğal yaşam, organik ürünler derken, hepimizin evine giren bu trend, Salihli’nin Tekelioğlu köyünde bir yaşam biçimine dönüşeli 20 yıl olmuş. Marmara Gölü’nün hemen kıyısında

Could it be that mankind is concerned with the way the world

is progressing in regard to the natural habitat becoming lost among concrete buildings, that they are preferring natural foods. This is one of the topics these days.

Tekelioğlu’nun

72

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

yer alan Tekelioğlu, eşsiz doğasıy-la büyülerken, köy halkının özverili çalışmalarıyla bugünlere gelen organik tarımın başarısı, herkese örnek olacak bir örnek.

Salihli’ye 20 kilometre uzaklıktaki köy yolunda ilerlerken, karşınıza ilk Lidya dönemine ait Kral Mezarları çıkıyor. Bintepeler adıyla bilinen bölge, ihtişa-mın ardındaki gizemiyle sizi bekleyen güzelliklerin rotasını çiziyor. Yeşilin her tonu ve hayvan dostlarımız eşliğinde köye doğru yol alırken, birden yüzleş-tiğiniz gölün durgun suları, imrenile-cek bir yaşantının başrol kahramanı gibi uzanıyor boylu boyunca. Gölün

Recently we are hearing stories of returning to ‘nature’ with the accelerated activity of eco-tourism developing as the new trend across the country. This trend of natural living and organic products has been a way of life in the village of Salihli Tekelioglu for 20 years. Located on the very edge of Lake Marmara Tekelioglu charms with its unique nature, the success in developing organic farming as a consequence of the devoted work of the people of the village is an example to everyone.

As you walk along the village road, 20 kilometers from the town of Salihli the first thing you come across is the

Tombs of the King of the Lydia period. The region known as Bintepeler behind its splenderous mystery awaits you , the route highlights its beauties. As you move along the path to the village in the company of animals and every shade of green,, the calm waters of the lake suddenly come into view, lying from one end to another in an eviable manner. Adorning the side of the lake, vineyards and olive trees you can see the the success of organic farming the people of the village have achieved.

The Tekelioglu Village witnessing the compatibility of green and blue for centuries was established between

73M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

kenarını süsleyen üzüm bağları ve zeytin ağaçları da, köy halkının organik başarısının görselliğe bir yansıması.

Maviyle yeşilin uyumlu birlikteliğine yüzyıllardır tanıklık eden Tekelioğlu köyü, 1840-1856 yıllarında Teke Türkmenleri tarafından kurulmuş. Teke Türkmenleri göçebe olarak hayatlarını sürdürüp, yaz-ları Afyon tarafında, kışları Manisa’da yaşarlarmış. Daha sonra yerleşik yaşama geçmişler. Bugün 95 hane ve 324 nüfusuyla köy, azimli çalışmalarının meyvelerini topluyor birer birer. Tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla geçimini sağ-layan köy halkının ekmeğini topraktan

kazanan büyük çoğunluğu, 20 yıldan beri organik ürünler üretiyor. 10 bin dö-nüm araziye sahip Tekelioğlu’nda üzüm, zeytin, tütün, buğday, arpa, domates ve biber yetiştiren köylüler, tarım arazileri-nin yüzde 90’ında organik tarım yapıyor. İki organik firmayla çalışan Tekelioğlu sakinleri, ürettikleri ürünleri bu firmala-ra satarak, gelir elde ediyor. Köyün bir bölümünün de hayvancılık ve balıkçılıkla geçimini sürdürdüğünü dile getiren Tekelioğlu Köyü Muhtarı İbrahim Kerse, 250 baş süt ineğinden elde edilen sütle-rin pazarlandığını, Marmara Gölü’nden avlanan yayın, sudak gibi balıkların da geçim kaynağı olduğunu belirtiyor.

1840-1856 by the Teke Turkmens. The Teke Turkmen persued nomadic lives and they lived in the Afyon Regions in summer and Manisa in winter. Later they moved to live in built-up areas. Today with a population of 95 households and 324 villagers, the village is now reaping the fruits one by one due to their dedicated work. The majority of the people earn their livelihood via agriculture, livestock and fishing, make a living from the soil producing organic products for 20 years. Tekelioğlu has 10 thousand acres of land, here the villagers grow grapes, olives, tobacco, wheat, barley, tomatoes and peppers,

74

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

10 bin dönüm araziye sahip Tekelioğlu’nda, üzüm, zeytin, tütün, buğday, arpa, domates ve biber yetiştiren köylüler, bunun yüzde 90’ınını organik tarımla gerçekleştiriyor.

Tekelioğluhas10thousand acres of land, here the villagers grow grapes, olives, tobacco, wheat, barley, tomatoes and peppers, and 90 percent of this is being achieved through organic agriculture.

and 90 percent of them are doing organic agriculture. The Tekelioglu residents work with the two organic companies produce an income by selling products to these companies. The headman of the Tekelioglu Village Ibrahim Kerse expressed that a portion of the villagers livelihood are from farming and fishing and continued that they market the milk of 250 dairy cows and fish such as pike-perch and cat fish hunted from the Marmara Lake are also a source of income for the villagers. The SS Organic Agriculture and Fisheries Cooperative Society which is established in the village, has a big part on

marketing the products. With a proud smile due to the considerable amount of production from the suitable catchment area of the village, combined with the friendliness of the village people: Tekelioğlu village is now aiming for new targets. The current goal of the villagers after evaluating the facilities nature has provided them with is eco-tourism. The hospitabable villagers are proud of their success of hostels and rural tourism started in four houses; wholesome produce and a unique view of nature is one of a kind opportunity for those looking at alternative tourism.

Köyde kurulan S.S. Organik Tarımsal Kooperatifi ve Balıkçılık Kooperatifi’nin de ürünlerin pazarlanmasında payı büyük.Köyün elverişli havzasında hatırı sayılır üretim miktarının verdiği gururlu gülümseyiş, köy halkının cana yakınlığıy-la birleşince, koşulan hedefler gide-rek yakınlaşıyor. Doğanın kendilerine sunduğu olanakları iyi değerlendiren köylülerin şimdiki hedefi ise eko turizm. Kırsal turizm ev pansiyonculuğunu dört evde başlatan köylüler, misafirperver yapılarıyla haklı bir başarının mimarları; sağlıklı ürünler ve eşsiz bir doğa man-zarası da alternatif turizm arayanlar için bulunmaz bir fırsat.

İbrahim Kerse Tekelioğlu Köyü Muhtarı

75M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Muradiye Cami ve Külliyesi

Mimar Sinan’s gift to Manisa: Muradiye Mosque and its Social Complex

Klasik Dönem Osmanlı mimarisinin en güzel örneğini

yaşatır Muradiye. Koca Sinan’ın, Şehzadeler Şehri’ndeki bu

tek eseri, kentin en ihtişamlı yapılarından birini oluşturur.

The Muradiye represents the best example of the Ottoman

Architecture of the classical period.İtisoneofthemost

magnificent buildings and the Big Sinan’s only work of art in

the shahzad city of Manisa

Şehzadeler Kenti Manisa’da, Türk egemenliğinin başladığı andan

itibaren önemli imar ve iskân çalışma-larının gerçekleştirildiği bilinir. Şehirde birçok cami, hamam, medrese, çeşme ve Bimarhane gibi dini ve kültürel yapılar inşa edildi. Manisa’daki bu yapılardan en önemlilerinden birisi de, Klasik Dönem Osmanlı mimarisinin en güzel ve karakteristik örneğini yansıtan Muradiye Cami ve Külliyesi’dir.

Külliye; cami, medrese, imarethane, dükkânlar ve iki adet çeşmeden oluşur. Külliyenin bir parçası olan cami, Sultan

Manisa, an important “shahzad city” in the Otoman times, a

city that used to be the capital of the Saruhan Beylik, has always been a place where works of reconstruction and settlement were practiced since it is under the Turkish rule. Most of the mosques, bathhouses, “madrasah”s, water fountains and hospitals were constructed during that time. Among the most important edifices is the Muradiye Mosque and Social Complex, which represents the characteristics of Ottoman Architecture of the classical period. The social complex consists of a mosque, a

Fotoğraf - Photographs: Ceyda Adar

Mimar Sinan’ın Manisa’ya armağanı

Yazı: Halil KOCAMAN- Sanat Tarihçisi / Manisa Müze Müdürlüğü Art Historian/Manisa Museum Management

76

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Muradiye Cami

77M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

III. Murad’ın Hicri 991-994, Miladi 1583-1585 yılları arasında yaptırdı-ğı Muradiye Cami’dir. III. Murad’ın burada şehzadelik döneminde yaptırmış olduğu cami, zamanla halka yetersiz gelince şu anki mevcut caminin yapımı gündeme gelir ve Sultan III. Murad tahtta iken bu caminin yapılmasını emreder.

Caminin projesi, dönemin Baş Mimarı Sinan’a aittir. Ancak Sinan, inşaat esna-sında bulunmamış, çalışmalarda Mimar Mahmut Ağa görev almıştır. Mahmut Ağa’nın ölümünden sonra Mimar Meh-met Ağa inşaatı sürdürmüştür. Muradiye Camisi, Mimar Sinan’ın Manisa’daki tek eseridir.

Külliyenin girişi, cami ile medrese ara-sındadır ve kapının üzerinde Kelime-i Şahadet yazılı bir blok bulunur. Ancak bu kapı günümüzde kullanılmamakta-

hospice, shops and two water fountains. Being a part of this complex, Muradiye Mosque was built by Murad III between 991 and 994 in muslim calendar and between 1583 and 1585 in gregorian calendar. Murad III had a mosque built in the same area during his “Shahzad” years. However, in time it fell short in supplying the demand of the locals and therefore Murad III ordered that Muradiye Mosque be built. The Project is by Mimar Sinan, the chief architect of the time, although he could not attend the construction. Therefore it was lead by Mimar Mahmut Aga. Following the death of Mimar Mahmut Aga, Mimar Mehmet Aga went on to lead the construction. Muradiye Mosque is the only work of Mimar Sinan in Manisa.

The entrance of the complex is situated between the mosque and the madrasah, and has a scripture of the “Shahada”

78

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

dır. Cami için yakın dönemlerde kendi avlusuna açılan bir kapı yapılmıştır.

Cami, Klasik Dönem Osmanlı mimari-sinin ana hatlarını ortaya koyar nitelikte merkezi tek kubbe ve bu kubbenin doğu, batı ve güney yönlerinde birer yarım kubbe ile örtülü şekildedir. Yapı malzemesi olarak da dönemin mimari anlayışına uygun olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Yer yer kemerlerde renkli taşlar da görülmektedir.

Caminin kuzey, doğu ve batıda birer gi-rişi bulunur, ana giriş kuzeydendir. Ana giriş cephesinde sivri kemerlerle geçişi sağlanan beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu beş bölümün ortadaki kısmının üzeri tonoz, yanlar-daki ikişer bölümün üzeri birer küçük kubbe ile örtülmüştür. Bu kubbelerin ve tonozun içi bitkisel motiflerle süslüdür. Son cemaat yerinde sağ ve solda birer

on it. However, this entrance is not used today. Recently a door was built that opens right to the atrium.

Characteristical of the Ottoman architecture of the classical period, the mosque has a central dome and semidomes on the eastern, western and southern sides. Dimension stone was the main construction material, which is also representative of the time. Colored stones can also be seen from place to place in the vaults.

The mosque has entrances facing north, east and west, main entrance being located in the north. A five-sectioned congregation part is located on this front, the access of which is made possible by pointed vaults. The central section is covered with a vault whereas the two other sections are covered with small domes. The interior of these vaults

and domes are embroidered with flower motifs. The congregation seciton has superscriptions on the left side and the on the right side.

The mosque has two minarets with balconies. The balconies have muqarnas embriodery. Minarets were reconstructed from 1955 to 1956 as they were highly damaged. Minarets have pearl reliefs on their bodies.

Entrance door is constructed with arched marble muqarasa. There is a two-line inscription on the entrance giving information about the construction. The wooden double leaf door is embroidered with ivory and nacre.Interior of the mosque is covered by a central dome which is 28 meters high and 10.80 meters in diameter. This dome has 18 windows. A rare example of its kind, the mosque’s minbar is quite

79M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

adet küçük mihrabiyeler bulunmaktadır. Cami, birer şerefeli iki adet minareye sahiptir. Şerefeleri mukarnaslı süsleme-leridir. Minareler, hasar görmesi ve tahrip olması nedeniyle 1955-1956 yılında yeniden yapılmıştır. Minarelerin gövde üzerinde inci kabartma hatlar yer almaktadır.

Giriş kapısı, basık kemerli mermerden yapılmış mukarnaslarla süslü kavsara-lıdır. Kemerli girişin üzerinde iki satırlı yapım kitabesi ve iki yanındaki nişlerde de ayetler yazılı panolar bulunmaktadır. Kapı ahşaptan yapılmış iki kanatlı ve üzerinde sedef ve fildişi süslemeler yer almaktadır.

Caminin iç mekanı, 28 metre yük-sekliğinde, 10.80 metre çapında bir merkezi kubbe ile örtülüdür ve bu kubbe kasnağında 18 adet pencere bulunmaktadır.

Caminin minberi oldukça dekoratif görünen mermerden, ajur tekniğinde süslemelerle yapılmış nadir örneklerden

decorative. It is made of marble and embroidered with openwork and circular, geometric and flower motifs. There is a niche in the mihrab section made of marble and embellished with muqarnas. Mihrab niche is beset with tiles on which Al-Fatiha is written. One of the most important features of the interior part is that it is embellished with magnificent tiles of the 16th century. Those are Nicean glazed tiles that left their marks in the 16th century. Flower motifs and calligraphy were painted on these tiles, making them look quite striking in the mihrab section and near the windows. Elevated from the part diverging to the southeast, Sultan’s “maksoorah” and the lower wooden part of it that has hand-carved embroidery are also unique examples of Turkish embroidery. The mosque has stained glass windows. Central dome has rumi and palmate motifs, which are also characteristical of the Ottoman architecture of the classical period. The embroideries that can be seen today were made during the restoration. The mosque is under

Sultan III. Murad’ın padişahlığı

döneminde yapımını hükmettiği eser,

asırların izini taşıyarak, sanatı gelecek nesillere sunmaya devam

ediyor.

The monument was ordered to be built during the period

of Sultan III. Murad it will carry on

presenting its art for future generations for carrying fingerprints

of centuries.

80

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

the ownership of General Directorate of Foundations and it was restored between 2007 and 2008. Another feature of the complex, the madrasah was built in 1590. Bricks and stones were the main construction materials. It is a single-storey building with an open atrium, composed of colonnades with pointed vaults. The entrance is on the west, facing the mosque. There are rooms covered with domes that were made for the pupils. In southward part of the building, there is a greater room used for prayers and classes. There is also a “mihrab” placed in the south-facing wall. The madrasah has been utilized as a museum since 1937.

A place where food and shelter was delivered to the poor, the hospital section is a single-storey, square-shaped building built with bricks and stones, and surrounded by colonnades with pointed vaults. Colonnades are covered with a dome. The hospital has been utilised as a museum since 1972. There are several stores on the northern side

biridir. Üzeri dairesel, bitkisel ve geo-metrik motiflerle süslenmiştir. Mihrap mermerden mukarnaslı kavsaralıdır. Mihrap nişini bir kuşak gibi saran çinide Fatiha suresi yazılıdır. İç meka-nın en önemli özelliklerinden biri de, 16. yüzyılın muhteşem çinileri ile süslü olmasıdır. Bunlar 16. yüzyıla damgasını vuran İznik çinileridir. Çinilerde, bitkisel süslemeler ve hat sanatı kullanılmıştır. Çini plakalar, pencere çevrelerinde ve mihrabın etrafında oldukça ihtişamlı görünmektedir. İç mekanın güneydoğu kısmında ayrılan yerden yükseltilmiş olan hünkar mahfili ve bunun alt kıs-mındaki ahşap üzeri kalemişi süsle-meler de, Türk Süsleme Sanatı’nın en güzide örneklerindendir. Caminin cam-ları revzen (vitray) süslemelidir. Merkezi kubbesi, içten Klasik Dönem Osmanlı süsleme sanatının rumi ve palmet şeklindeki motifleri ile süslüdür. Şu anki süslemeler, restorasyon sonrasına ait şekil ve motiflerdir. Caminin mülkiyeti, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olup, 2007 ve 2008 yıllarında restorasyon uygulanmıştır.

Külliyenin diğer yapılarından medrese; 1590 yılında inşa edilmiş olup, yapı malzemesi olarak taş ve tuğla birlikte kullanılmıştır. Sivri kemerli revaklardan oluşan tek katlı açık avlulu plan tipinde-dir. Girişi camiye bakan batı bölümden-dir. Doğu kuzey ve güney yönlerinde üzerleri kubbe ile örtülü öğrenci odaları yer almaktadır. Güney bölümünde aynı zamanda dershane ve mescit olarak kullanılan bölüm ise diğer odalardan daha büyük tutulmuş ve güney duvarı-na bir mihrap yerleştirilmiştir. Medrese bölümü, 1937 yılından itibaren müze olarak kullanılmaktadır.

İmarethane bölümüne gelince, yok-sullar için yemek ve yardım dağıtılan imarethane kareye yakın planlı taş ve tuğladan inşa edilmiş tek katlı, sivri kemerli revaklarla çevrilidir. Revakların üzerleri kubbe ile örtülmüştür. İmaret-hane, 1972 yılından bu yana müze olarak kullanılmaktadır. İmarethanenin kuzey cephesinde ise gelir getirmesi amacıyla yapılan dükkanlar yer almak-tadır. Bu dükkanlar günümüzde halen

81M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Manisa esnafı tarafından işletilmektedir. Külliyenin iki adet çeşmesi, medresenin ve caminin dış avlu duvarının kuzey cephelerine yapılmıştır. Bunlardan biri medreseye, diğeri camiye daha yakın olup, aralarında yaklaşık 50 metre me-safe bulunmaktadır. Her iki çeşme de taştan yapılmıştır ve dikdörtgen planlı ve sivri kemer açıklığa sahiptir.

Her bir yapısı ile Klasik Dönem Osman-lı mimarisinin karakteristiğini yaşatan Manisa Muradiye Külliyesi, Sultan III. Murad’ın yaptırmış olduğu Manisa’nın en ihtişamlı yapılarındandır. Şehrin dağa yakın kısmında, asırların izini taşıyarak hem sanatın güzideliğini hem de işlevselliğini gelecek nesle sunmaya devam etmektedir.

of the hospital, built to bring benefits. These stores are run by the shopkeepers of Manisa up to this day.The complex has two water fountains situated at the north-facing side of the open atrium. One is closer to the mosque, the other is closer to the madrasah and they are 50 meters apart from each other. Both are rectangular and made of stone with a pointed vault.

Manisa Muradiye Social Complex represents the characteristics of the Ottoman architecture of the classical period. It is among the most magnificent constructions of Manisa. Laying on the part of the town that is closer to the mountains, it continues to offer art’s uniqueness and functionality to the generations to come by bearing traces from the past centuries.

82

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

83M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Er meydanından dünyaya

From the Field of Contest to the World

Ülkemizin en önemli kültürel değer-lerinden biri olan yağlı güreşlerin

geleneksel kostümü kıspet (yağlı güreş giysisi), ata sporumuz ile özdeşleşen, geçmişiyle pehlivanların değişmez bir parçasıdır. Çoğumuzun adını ilk defa duyduğu, unutulmaya yüz tutmuş kıspet-çilik de yüzyıllardır süren bu geleneğin vazgeçilmezi. Yapımı zahmetli olduğun-dan mıdır, bilinmez ama günümüzde ustalarının sayısı yok denecek kadar az olan kıspet, hüzünlü bekleyişini sürdürü-yor hünerli ellerde hayat bulmak için.

Yaşayan son kıspet ustası İrfan Şahin’den görevi devralan Murat Bon-cuk, işte bu mesleği layıkıyla götüren isimlerin başında geliyor. Pek çok yerde ismi, “son kıspet ustası” olarak

Fotoğraflar / Photograph: Ceyda Adar

The costume of oil wrestling is one of the most important cultural values

of our country kıspet, identified with the history of our ancestor’s sport is an unchanging part of wrestlers. Many of us first heard the name, making wrestler’s tights (kıspetçilik) which is about to be forgotten is indispensable for this centuries-long traditions. Could it be that because it is such a demanding item to make that the numbers of experienced tailors are few enough to say non existent, the kispet (wrestler’s tights) awaits in sadness for skillful hands to bring it back to life.

Murat Boncuk who took over the role from the last living master of kıspet,

Turgutlu’daki mütevazı dükkanında kıspetçilik yapan

Murat Boncuk, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini

yaşatırken, farklı projelerle geleneksel değerimizin

tanıtımına katkı sağlıyor.

Murat Boncuk makes wrestler’s tights in his

modest shop in Turgutlu, at the same time he keeps this profession alive which

has been forgotten and contributes to the promotion of our traditional values with

different projects.

84

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

anılan Boncuk, genç yaşına rağmen hem kıspetin namını yürütüyor, hem de uluslararası üne kavuşmasında etkin bir rol oynuyor.

Şimdilerde başta başpehlivanlar olmak üzere Türkiye’nin çoğu pehlivanına kıspet diken Boncuk’un hayatını, bir gazete haberi değiştirmiş. Babasının soba yakmak için getirdiği gazetelerden birinde okuduğu son kıspet ustası İrfan Şahin’in haberiyle henüz dokuz yaşın-da kıspet ustası olmaya karar veren Boncuk, önce güreş kulübüne yazılmış, ardından da kıspet ustası İrfan Şahin’in yanında almış soluğu. Babasının bile bilmediği bu mesleği yapabilmek için çıktığı yolculuğun başlangıcını şöyle döküyor kelimelere:

İrfan Şahin, is one of the leading names doing the job properly. In many places known as “the last kıspet master” Boncuk, despite his young age is carrying its’ reputation forward and also playing an important role in it becoming well known internationally.

A newspaper article changed the life of Boncuk who, nowadays, sews wrestler’s tights to most of the wrestlers in Turkey in particular for the wrestling champion. In one of the newspapers that his father brought to light the stove, he read the news of the last kıspet master Irfan Şahin and decided to become a master while he was nine years old, Boncuk enrolled first in a wrestling club and then went to the kıspet master İrfan Şahin without

wasting time. He explains how he started his journey to do this profession that even his father had not heard of:

“To learn sewing the kıspet, firstly I needed to know the wrestling community and to whom I would sew, therefore I had to start wrestling. There was a wrestling club near our house. I enrolled there. Then one day saying to my father that I needed to have a kıspet I went to Irfan Şahin who was a kıspet master in the town of Biga which is in the county of Çanakkale. As soon as I went into the shop I started to examine everything; which numbers of thread was used, what brand of machine, what is leather? Every small detail I etched to memory. “

Boncuk, farklı projelerle kıspeti er meydanından çıkararak, tiyatro

sahnelerinden ünlülerin evlerine, sinema

filmlerinden dergi kapaklarına kadar

birçok yere taşımış.

Boncuk has taken the kıspet from the field of

contest with different projects, he has

taken it to the homes of celebrities and

theater stages as well, from cinema films to

magazine covers.

85M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

“Kıspeti öğrenmek için önce kime kıspet dikeceğimi ve güreş camiasını öğren-mem, dolayısıyla da güreşe başlamam gerekiyordu. Evimizin yakınında güreş kulübü vardı. Oraya yazıldım. Sonra bir gün babama kıspet yaptırmam gerek-tiğini söyleyerek, Çanakkale’nin Biga ilçesinde kıspetçilik yapan İrfan Şahin’in yanına gittim. Dükkana girer girmez de her şeyi incelemeye başladım; kaç nu-mara ip kullanıyor, makinenin markası ne, deri nasıl bir şey?. Hepsini küçük notlar halinde beynime kazıdım.”

Daha sonraki zamanlarda da birkaç kez İrfan Şahin’in yanına kıspet yap-tırmak için giden Boncuk, her defa-sında öğrendiği yeni bilgilerle kendini geliştirerek, kıspet dikmeye başlamış. Çanakkale’nin Biga ilçesinde yapılan mesleği, yaklaşık 50 senedir bura-dan çıkararak, Edirne’ye, Samsun’a ve İzmir’e götürdüğünü söyleyen Boncuk’un son durağı ise Manisa’nın Turgutlu ilçesi. Güreşçilerin fotoğrafları ve gazete haberleriyle süslü mütevazı dükkanında gelen siparişleri ince ince dokuyan Murat Boncuk, zahmetli bir iş olduğunu söylese de, mesleğini başarıyla yürütüyor olmanın gururuyla

After going to Irfan Şahin a few times to have a Kıspet made for himself, with the information he learnt from each visit he started sewing Kıspet. Boncuk says that he introduced the profession that was done in Biga, county of Çanakkale to Edirne, Samsun and Izmir, his last stop being Turgutlu in the county of Manisa. While finely weaving the Kıspet in his modest shop among photographs and newspaper articles of wrestlers, even though Boncuk says that it is laborious work, with the pride of running his business successfully he sits at the sewing machine. Murat Boncuk, as he is giving life to the kıspet the most important material of the wrestlers, continues about the kıspet

“The Kıspet (wrestler’s tight), consists of four parts. Two bell-bottomed, hoop and perineum (interspace). The sewing of a wrestler’s tight takes about three days. The kıspets of former palace wrestlers were made of buffalo leather and their weight was 14-15 kilos. Today, wrestlers want more lightweight, flexible and comfortable kıspets made for mobility and so they are made of calf leather and their weight is 1 -1.5 kilos.’’

Yapımı zahmetli olduğundan

mıdır, bilinmez ama günümüzde ustalarının sayısı

yok denecek kadar az olan kıspet,

hüzünlü bekleyişini sürdürüyor hünerli

ellerde hayat bulmak için.

Could it be that because it is such

a demanding item to make that

the numbers of experienced tailors are few enough to

say non existent, thekispet(wrestler’s

tights) awaits in sadness for skillful

hands to bring it back to life.

86

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

geçiyor dikiş makinesinin başına. Pehli-vanların güreş malzemelerinin başında gelen kıspete hayat veren Murat Bon-cuk, şöyle devam ediyor söze:

“Kıspet, dört parçadan oluşuyor. 2 paça, kasnak ve apış arası (aralık). Bir kıspetin yapımı da yaklaşık üç gün sürüyor. Eski saray pehlivanlarının kıspetleri manda derisinden yapılır ve 14-15 kilo gelirmiş. Günümüzde pehlivanlar daha hafif, esnek, hareket kabiliyeti daha rahat kıspetler istedikleri için dana derisinden yapılıyor ve ağırlığı 1-1,5 kilo geliyor.” Standart fabrika üretim yapmadığı için ürettiği kıspet sayısının ruh haline göre değiştiğini belirten Boncuk, bir kıspet yapımının or-talama üç gün sürdüğünü dile getiriyor ve ekliyor: “Ruh halime göre üç günde de, bir günde de kıspet dikebilirim ama ikisi arasında büyük fark olur. Benim en büyük avantajım Türkiye’deki bütün pehlivanların ölçüsünü ezbere biliyor olmam. Bazen farklı iplikler kullanarak, farklı desenler yapıyorum.”

Tanıtıma katkıKıspeti bilmeyen çok insan olduğunu üzülerek ifade eden Murat Boncuk,

“650 yıldır tanıtılmaya çalışılıyor” dediği kıspetin tanınması için de mücadele ediyor. Farklı projelerle kıspeti er meydanından çıkararak, tiyatro sahnelerinden ünlülerin evlerine, sinema filmlerinden dergi kapaklarına kadar birçok yere taşımış. Cumhurbaş-kanı, başbakan, milletvekilleri, devlet sanatçıları ve birçok ünlüye kıspet yapan Boncuk, başta Yunanistan olmak üzere ABD, Fransa, Hollanda, Maca-ristan, Bulgaristan’a da ürünü gön-dermiş. Boncuk’a göre, yurtdışındaki Türk evleri ve dernekleri kıspeti görsel amaçlı kullanıyor, ayrıca bazı etkinlikler kapsamında yabancı topluluklara güreş yaptırılıyor.

Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel de-ğerimiz kıspeti yaşatmak adına elinden gelen tüm gayreti gösteren Boncuk’un son projesi, ünlü modacı Cemil İpekçi ile ortaklaşa gerçekleştirecekleri çalış-ma. Cemil İpekçi’nin kıspeti araştırdık-tan sonra kendisine ulaştığını söyleyen Boncuk, gerçekleştirecekleri projeyi şöyle anlatıyor:“Cemil İpekçi’nin projesi, kıspet görünümlü ve desenli kot pantolonlar yapmak. Bunun için beni aradılar. Ben

The number of the kıspets he produces changes according to his mood because he doesn’t make standard factory production indicates Boncuk, producing a kıspet takes on average three days: ‘‘I can produce it in one day or three days according to my mood but there will be a great difference between the two of them. My biggest advantage is to know by heart the measurements of all the wrestlers in Turkey. Sometimes I do different designs by using different yarns.’’

Contribution to the promotionMurat Boncuk expresses regretfully that there are so many people who do not know the kıspet, he is fighting for recognition of the kıspet that has been “tried to be promoted for 650 years.” He has taken the kıspet from the field of contest with different projects and has taken it to the homes of celebrities and theater stages, from cinema films to magazine covers. Boncuk says that he produced kıspets for the president, prime minister, members of parliament, state’s artists and many celebrities and adds that he sent kıspets to America, France,

Boncuk’un yeni hedefi ise yapımını sürdürdüğü 10 metrelik kıspet ile Guinness rekorlarına girmek

Continuing the sewing of a new kıspetof10meters, Boncuk’s new target is to get in the Guinness Book of Records.

87M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

de kıspeti farklı bir yere taşımak için hem kıspetin hem de yağlı güreşin tanı-tımı olur diyerek katıldım bu projeye. Şu anda atölye kuruyorlar.”

“Bu bizim kültür değerimiz.” dediği kıspete sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapan Boncuk, Kültür Bakanlı-ğı, belediyeler, kaymakamlıklar ya da Güreş Federasyonu öncülüğünde kurs açılması ve bu işe meraklı gençlere kıspetçiliğin öğretilmesini öneriyor. Yaklaşık 17 senedir yaptığı meslekte çırak bulmakta zorlandığının altını çizen Boncuk, “Şimdi gençler, kısa yoldan para kazanmaya bakıyor. Bu konuda kendini kabiliyetli hisseden gençlerin bu mesleğe yönelmeleri lazım. Kültür de-ğerimiz olan kıspet kaybolmasın. Beni bir örnek olarak görebilirler” diyor.

Sadece severek başarılı olabileceğine inandığı mesleğine gönülden bağlı olan Boncuk, şimdilerde üniversite öğ-rencisi yeni çırağına, kıspet yapımının ustalığını anlatıyor. Gözlerinden kıspete olan sevgisi, sözlerinden mesleğine olan bağlılığını rahatlıkla okuyabile-ceğiniz Murat Boncuk’un yeni hedefi ise yapımını sürdürdüğü 10 metrelik kıspet ile Guinness rekorlarına girmek. Boncuk’un var olan değerlerimize sahip çıkmanın bilinciyle çok küçük yaşta başlayan yolculuğu, herkese örnek ola-cak türden. Geriye kalan, farkındalığı yakalayıp, yolu takip etmek gönülden…

Holland, Hungary, Bulgaria and in particular to Greece. Indicating that they use it visually in the Turkish houses and associations abroad, Boncuk expresses that it is also used as an accessory in some of the events the foreign communities use it with in the scope of wrestling.

In the hope of trying to keep this forgotten part of our tradition alive Boncuk is doing everything in his power. Boncuks’ latest project is going into partnership with the well known fashion designer Cemil Ipekci. Cemil Ipekci, after researching the Kıspet got into contact with Boncuk. Boncuk explains how the project is going to be implemented:

“Cemil İpekçi’s project is to produce kıspet-looking and patterned jeans. To do this, they called me. I participated in this project both to bring the kıspet to a different point and to promote the oil wrestling. Currently they are building the workshop.’’“This is our cultural value.” says Boncuk and emphasizes that something must be done about the kıspet, he suggests

opening courses to train youths under the leadership of the Ministry of Culture, Municipalities, Prefectures, or the Wrestling Federation., Boncuk who has been doing this for 17 years emphasises that it is difficult to find an apprentice and adds: “Now young people are looking to earn money the quick way. Young people who feel they have the capabilities of doing this profession should steer towards it. We should not let the cultural value of kıspet fade away. They can look at me as an example”.

Boncuk believes that to be successful in his profession you have to love it with all your heart, at present he is sharing his expertise with his new apprentice,Cemal, a university student. With love in his eyes for kıspet and devotion for his profession can be easily understood from his words. Murat Boncuk, continues sewing a new kıspet of 10 meters, Boncuk’s new target is to get in to the Guinness Book of records. Boncuk’s journey started at a very young age with a sense of protecting the values should be an example to all. All that remains is to obtain the awareness and to follow the path sincerely...

88

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

89M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Geçmişin izleriniGeçmişin izlerini

Aigai Antik Kenti

Gün Dağı’ndan ‘Bugün’e selam duran Aigai Antik Kenti, çitlembik ve delice ağaçlarının arasındaki kalıntılarıyla geçmişin hikayesini anlatmak için sabırsızlanıyor.

Gün Dağı’ndan ‘Bugün’e selam duran Aigai Antik Kenti, çitlembik ve delice ağaçlarının arasındaki kalıntılarıyla geçmişin hikayesini anlatmak için sabırsızlanıyor.

günümüze taşıyorgünümüze taşıyor

90

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

From the Gün Mountain standing upon “Today” the ancient city of Aigai among the celtis and wild trees the remains are becoming

impatient to tell its story of the past to us.

Carrying the traces of the past to the present

91M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Aigai Antik Kenti, Manisa merkez ilçeye bağlı Yuntdağı Köseler

köyünün 2 kilometre güneyindeki Gün Dağı’nın üzerinde yer alır. Ken-te Manisa’dan gelecek ziyaretçilerin Muradiye-Bergama yolundan Köseler köyüne ulaşması mümkündür. İzmir-Ça-nakkale kıyı yolundan gelecek ziyaret-çiler ise Yenişakran’dan Köseler köyü yönüne sapabilirler.

Aigai, İ.Ö. 1100 yıllarından sonra Yunanistan’dan gelerek, Kuzeybatı Anadolu kıyılarına yerleşen Aioller tarafından kurulmuştur. Tarihçi Hero-dotos (M.Ö. 5. yüzyıl), Aigai Kenti’ni Aioller’in kurduğu 12 kent arasında sayar. Bugüne kadar sürdürülen kazı çalışmaları sonucunda ele geçen en erken buluntular, 8. yüzyıl sonuna tarih-

lenebilir. Dik yamaçlar ve akarsularla korunan Aigai’ın, M.Ö. 547 yılından sonra ortaya çıkan Pers egemenliğine karşı direndiği ve bağımsızlığını korudu-ğu anlaşılmaktadır.

Kent, M.Ö. 3. yüzyılın başlarından itibaren, Pergamon Krallığı’nın da des-teğiyle bölgede ekonomik ve kültürel bir çekim merkezi olmuş, tiyatro, kent meclisi binası (bouleuterion) ve agora binası (çarşı binası) gibi görkemli kamu yapılarıyla donatılmıştır. Aigai da, tıpkı Pergamon gibi zorunlu biçimde dik yamaçlara göre düzenlenmiştir. Kentteki pek çok yapı teras duvarlarıyla oluştu-rulmuş düzlükler üzerinde yer alır. Roma Devri’nde hamam yapıları ile zengin-leştirilen kent, M.S. 17 yılındaki büyük depremden zarar görmüştür. Depre-

The Aigai Ancient City is located in Manisa, on the Gün Mountain which

is 2 kilometers south of the Yunddağı Köseler Village connected to the central district. It is possible for future visitors coming the city from Manisa to reach Köseler Village by using the Muradiye-Pergamon route. The guests coming from the Izmir-Canakkale coastal road may take the turning to the Köseler Village from Yenişakran.

Aigai was established BC after 1100 years by the Aiolis came from Greece and settled in on the Northwest Anatolian coast. Aegae is mentioned by the historian Herodotus(5th century BC) among the Aeolian dodecapolis. As a result of excavations the earliest finds upto the present day can be dated to the

Çarşı Binası

Yazı-Article: Prof. Dr. Ersin DoğerEge Üniversitesi Arkeololoji Bölümü Öğretim ÜyesiAcademic Member of the Archeology Department of Ege University

92

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

min yaraları, İmparator Tiberius’un yardımlarıyla sarılmıştır. Kent, M.S. 7. yüzyıldaki Arap akınları nedeniyle terk edilmiştir. Kentteki en son iskan ise 12. ve 13. yüzyıllarda sadece “Demir Kapı” ve ardındaki sınırlı bir alanda yer alan küçük bir geç Bizans kale-iskanıdır. Söz konusu iskana ait bir şapel (küçük kilise) kazılar sonucu açığa çıkarılmıştır. Bu Bizans yerleşiminin sakinleri de, 14. yüzyılın sonlarında Manisa ve çevresini ele geçiren Saruhanoğulları tarafından terke zorlanmıştır.

Aigai Antik Kenti’ndeki arkeolojik kazı çalışmaları, 2004 yılından beri Ege Üniversitesi Arkeololoji Bölümü Öğre-tim Üyesi Prof. Dr. Ersin Doğer başkan-lığındaki ekip tarafından gerçekleştiril-mektedir.

Kentin görülmeye değer yapılarından en önemlileri, Hellenistik Dönem duvar işçiliğinin en güzel örneklerinin sergi-lendiği 3 katlı çarşı binası (agora) ve kent meclisi binasıdır (bouleuterion). Kentin güneye ve batıya bakan yamaç-larında henüz toprak altında olan tiyat-ro, gymnasium, stadium ve hamamlar gibi kamu yapıları yer alır. Bekçi kulü-besinin doğusunda, kente gelen antik yol, nekropolis (mezarlık alanı) içinden geçmektedir. Hellenistik sur kalıntıları-nın ortasında görülen kuzey kapısından kente giren taş döşeli cadde, ziyaret-çileri tüm görkemi ile karşılayan Kuzey Hamamı’nın teras duvarının yanından geçerek, Tiberius Kapısı’na ulaşmakta-

end of the 8th century. Aigai protected by steep slopes and streams is understood to resist the Persians sovereignty occurring after 547 BC and protected its independence.The town, with the support of the Pergamon Kingdom, was a center of attraction in the region economically and culturally since the beginning of the 3. Century BC, and it was equipped with the magnificent public structures like the theater, the city council building (bouleuterion) and the building of the agora (market hall). Aigai was also designed due to necessatity according

to the steep slopes just as the Pergamon. Many buildings were composed of tterrace walls in the city are located on the plains. The city enriched with public baths during the Roman Period has been damaged in a large earthquake at 17 AD. Wounds of the earthquake were embraced with the help of the Emperor Tiberius. The town was abandoned because of the Arab raids in the 7th century AD. The latest inhabitants in the city were in the 12th and 13th centuries are only the “Demir Kapı” and a small late-Byzantine fortress in a limited area behind it. A chapel (small church)

Aigai et-balık pazarı 93M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

dır. İmparator Tiberius adına bir onur yazıtına sahip olan bu kapı, M.S. 17 yı-lındaki depremden sonra İmparator’un yardımlarıyla yeniden yapılmış olma-lıdır. Taş döşeli yol takip edildiğinde, önce bouleuterion (kent meclisi binası) görünmektedir. Bouleuterion’u geçtik-ten sonra, sol tarafta (doğuda) üç katlı agora binasının batı kapısı ve güneyde agora meydanına ulaşılmaktadır. Agora meydanından sonra, yön oklarını ve

patikaları takip ederek, güney ve batı yamaçlarda yer alan ve henüz arke-olojik kazısı yapılmamış, batı hama-mı, gimnazyum ve tiyatro gibi resmi yapılara ulaşmak veya agora duvarının görkemine tanık olmak için yamaçtan aşağıya, duvarın önüne inmek müm-kündür. Agoranın duvarı önünden aşağı vadiye bakıldığında, Kocaçay (Titnaios-Pyttikos) görünmektedir. Eğer agoranın önünden kuzeye, yani Köseler köyüne

belonging to the settlement is uncovered as a result of excavations. The inhabitants of the Byzantine Settlement were forced to relocate at the end of the 14th century by Saruhanoğulları who had taken over Manisa and its surroundings.

The archaeological excavations of the ancient Aigai City are carried out since 2004 by a team led by Professor. Dr. Ersin Doger from the archeology department of Ege University.

The most important buildings of the city worth to exhibiting is the 3 story marketplace (agora) and the public assembly building (bouleuterion), which are the most beautiful examples of the Hellenistic masonry buildings. On the city’s south and west facing slopes, there are public buildings such as the theater, gymnasium, stadium and baths which are currently underground. To the east of the guard booth, the ancient road of the city passes through necropolis (cemetery). In the middle of the ruins of the Hellenistic wall, the stone-paved street enteringthe city from the northern gate, reaches to the Tiberius Gate after passing near the terrace wall of

Aigai Kent Meclisi

94

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

the North Bath that meets the visitors with all its glory. The door which has an inscription of honor on behalf of the Emperor Tiberius must have been built again with the help of the Emperor after the earthquake in 17 AD. When you follow the stone-paved road, first the bouleuterion (the city council building) appears. After passing the Bouleuterion, on the left side (east) the western gate is reached of the three-storey agora building and in the south the agora square. After the agora square, by following the direction arrows and paths it is possible to go to the official buildings not yet excavated such as the western bath, gymnasium and theater located in the southern and western slopes or to go down the slope to the front of the wall to reach and be witness to the grandeur of the wall of the agora. Looking down into the valley in front of the wall of agora, Kocaçay (Titnaios-Pyttikos) appears. If you walk from the front of the agora to the north that is towards the Köseler Village, the city gate called Demirkapi the Byzantine chapel and Roman structures can be reached. There are a large number of cisterns and wells in various locations in the city. Due to this , the water needs of Aigai

situated high according to the height around are met.

Bouleuterion (City Council Building)The bouleuterion where the meetings of the city council named boule are held is a covered structure with space for about 15 m. x 23 m. dimensions. The semicircular rows of seats (cavea) hold a capacity of 150-200 people. The flat named orchestra is located in front of these rows. The orchestra is a field that the council members make speeches and where religious ceremonies are carried out. Parts of an altar in this area have been recovered as a result of excavations. The four buildings entered by the door in front of the structure, must have served the function of the assembly tasks. It is understood that the front facade is decorated with reliefs and inscriptions. Entrance to the Assembly building, in the south, is provided with doors in the direction of the agora.

The structure unearthed as a result of the excavations understood to be built in the 2. Century BC and it was in use until the 3rd century AD. 6 pieces of marble statues were uncovered during the

doğru yürünürse, Demirkapı olarak adlandırılan kent kapısına, Bizans şapeline ve Roma yapılarına ulaşılabilir. Kentte çeşitli yerlerde çok sayıda sarnıç ve kuyu bulunmaktadır. Bu sayede, etrafına göre yüksekte kalan Aigai’ın su ihtiyacı karşılanmıştır.

Bouleuterion (Kent Meclisi Binası)Boule adlı kent meclisinin toplantılarını gerçekleştirdiği mekan olan bouleu-terion, yaklaşık 15 metre x 23 m etre ölçülerinde, üstü kapalı bir yapıdır. Yarı daire şeklindeki oturma sıraları (cavea) 150-200 kişi kapasitelidir. Bu sıraların önünde orkestra adı verilen düzlük yer alır. Orkestra, meclis üyelerinin konuş-malarını yaptığı ve dini törenlerin ger-çekleştirildiği bir alandır. Bu alanda yer alan bir sunağın parçaları, kazılar so-nucu ele geçmiştir. Yapının önünde yer alan kapılarla girilen dört adet mekan, meclisin görevleriyle ilgili işlev görmüş olmalıdır. Ön cephenin kabartmalar ve yazıtlarla bezeli olduğu anlaşılmaktadır. Meclis binasına giriş, güneyde, agora yönünde yer alan kapılarla sağlanmıştır.

Kazılar sonucu gün yüzüne çıkarılan yapının, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edildiği

95M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

ve M.S. 3. yüzyıla kadar kullanımda olduğu anlaşılmaktadır. Kazılarda 6 adet mermer heykel ele geçmiştir. Bunlardan bir tanesi boyu 2 metreyi

excavations. One of them is a 2 meters long statue of a goddess. The statue is thought to belong to Hestia Bollia and it was situated across the rows of the

seats. The other statues were placed in the niche located in the northern front, together with honorary inscriptions. These sculptures belong to the members of a prominent family of the city who contributed to the construction of Parliament House. It is understood there was also bronze sculptures in the parliament building. Unfortunately,

from these bronze statues, only the stone bases are remaining. Under the parliamentary structure survived until now, there is another structure belonging to two centuries older than that. This structure is thought to be an earlier council building.

Agora buildingPerhaps the most majestic ruin preserved of Aigai is the east wall of the agora building with a height of 13 meters and length of 80 meters long. The magnificence of the wall will be better understood if we consider that the wall is 2 thousand 200 years old.

Agora building was built on a terrace created by a retaining wall. The circular planned structure with stairs, in the same terrace in front of the agora, is thought to be a macellum (meat and fish market). The agora is a three-storey

Aigai Kent Meclisi

96

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

geçen bir tanrıça heykelidir. Heykelin Hestia Bollaia’ya ait olduğu ve oturma sıralarının karşısında yer aldığı düşünül-mektedir. Diğer heykeller ise kuzey cep-hede yer alan nişin içine, onurlandırma yazıtlarıyla birlikte yerleştirilmişlerdir. Bu heykeller, meclis binasının inşasına katkı sağlamış, kentin ileri gelen bir ailesinin üyelerine aittir. Meclis binasında ayrıca bronz heykeller de bulunduğu anlaşılmak-tadır. Ne yazık ki, bu bronz heykellerden geriye sadece taş kaideleri kalmıştır. Günümüze kalmış olan meclis yapısının altında, iki yüzyıl daha eskiye ait bir yapı da bulunmaktadır. Bu yapının daha erken bir meclis binası olduğu düşünülmektedir.

Agora binasıAigai’ın belki de en görkemli kalıntısı, agora binasının 13 metre yüksekliğinde ve 80 metre uzunluğunda korunmuş olan doğu duvarıdır. Duvarın 2 bin 200 yaşında olduğu düşünülürse, ihtişamı daha iyi

anlaşılacaktır. Agora binası, istinat duvarıyla oluşturulmuş bir teras üstüne inşa edilmiştir. Aynı terasta agoranın önünde yer alan yuvarlak planlı basamaklı yapının bir macellum, yani et ve balık pazarı olduğu düşünülmektedir. Agora binası üç katlıdır. En alt katta, yan yana 12 dükkan yer almaktadır. Orta kat depo mekanı olarak kullanılmış olmalıdır. Üçüncü kat ise mermerden İon başlıkları olan andezit sütunlarla taşınan çatıya sahip bir stoadır (portiko, revak, sundur-ma). Bu stoa, bir üst terastaki meydanla bağlantılıdır.

Aigai, pek çok antik kentin aksine, ömrünü doldurduktan sonra çok fazla tahribata uğ-ramamıştır. Çitlembik ve delice ağaçlarının arasındaki kalıntıları, bize geçmişin hikaye-sini anlatmak için sabırsızlanmaktadır.

building. On the first floor, there are 12 shops alongside each other. The middle floor may have been used as a warehouse. The third floor is a stoa (portico, porch) with a roof carried by andesite columns with marble ionic tops. The stoa is linked to the square on the upper terrace.

Aigai, unlike of many ancient city cities, has not undergone too much damage after filling its lifespan. The remains between the celtis and wild trees are becoming impatient to tell us the story of the past .

Aigai Tiyatrosu giriş koridoru

97M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

seyre dalmak!Contemplating from the sky!

Manisa Havacılık Topluluğu Spor Kulübü’nün (MANHAT) çalışmalarıyla Spil Dağı artık kayak, trekking gibi sporlarla

birlikte yamaç paraşütü merkezi olarak da anılacak.

Thanks to the works of Manisa Aviation Group Sports Club, Mount Sipylus now will be known as a center of paragliding as it was famous with sports like ski and tracking.

Göklerden

Yazı - Article: Ceyda Adar

98

Haz

iran

- Te

mm

uz‘ 1

1 M

anis

a Tu

rizm

Manisa’yı gökyüzünden izlemek, rengarenk

bir görsel şölenin içinde var olmak

ve özgürlüğün ince çizgisinde yol almak

isteyenler için Spil Dağı unutulmaz anlara ortak

ediyor tüm macera severleri.

Watching Manisa from the sky, Mount Sipylus

associates to have unforgettable moments

for every adventurous who wants to be a

part of a visual feast of colors and who wants

to travel on the thin line of freedom.

Göklerde bir kuş gibi süzülmek, bulutlara arkadaş olmak, “Var ol-

manın dayanılmaz hafifliği”ni doyasıya yaşamak ve özgürlüğü hissetmek sınır-sızca… Tüm bu duyguları bir arada ta-dabileceğiniz yegane spor dalı, yamaç paraşütüdür şüphesiz. Başta adrenalin tutkunları olmak üzere sporseverler ve farklılık arayanlar için en iyi alternatifler arasında yer alan yamaç paraşütü, son yıllarda Manisalıların da gözde spor ak-tivitelerinden biri olma yolunda ilerliyor. Yamaç paraşütü sporuna gönül veren Manisalı Arif Bakkaloğlu öncülüğünde kurulan Manisa Havacılık Topluluğu

Spor Kulübü’nün (MANHAT) çalışma-larıyla Spil Dağı artık kayak, trekking gibi sporlarla birlikte yamaç paraşütü merkezi olarak da anılacak. Manisa semalarında boy gösteren paraşütlerin Manisalılarla buluşması, 2000 yılına dayansa da yamaç para-şütü sporunun kente kazandırılmasında Arif Bakkaloğlu’nun payı büyük. Çocuk-luk hayalini 42 yaşında gerçekleştiren Arif Bakkaloğlu, önce İzmir’de katıldığı iki aylık kurs ile pilotluk diplomasını al-mış, ardından da 2002 yılında Manisa Havacılık Topluluğu Spor Kulübü’nü (MANHAT) kurarak, bugünlere ge-

To soar on the sky like a bird, getting along with clouds, tasting the”

Unbearable lightness of being” and feeling free illimitably… Paragliding is the unique sport, beyond any doubt, that can cause all these feelings at the same time. One of the best alternatives most of all for the adrenalin addicts and for the sport lovers, the ones looking for difference, paragliding in the last years is moving ahead to be one of favorite sports of Manisa. Thanks to the works of Manisa Aviation Group Sports Club (MANHAT) constituted in the pioneering of Arif Bakkaloğlu who is enamored of

99M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

“Karlık mevkisi şehir manzaralı bir yer. Çok yerde şehirden uzak yerlerde uçuş yapılıyor. Burada doğal güzelliğinin yanında şehrin her tarafını görerek, uçma imkanı var.”

“Karlıkregionhasthecityview.Inmanyplacesitispossibletoparaglidefarfromthecity.Buthere,besides the natural beauty you will have the opportunity to paraglide seeing every part of the city.”

linmesinde önemli rol oynamış. Spil Dağı’nın yamaç paraşütü sporu için çok elverişli olduğunu belirleyen Ma-nisa Havacılık Topluluğu Başkanı Arif Bakkaloğlu, Spil’de Karlık, Bülbül, Seyir, Kırtık1, Kırtık2 ve Kırtık3 tepelerinin ya-maç paraşütüne açılmasını sağlayarak 170, 220, 300, 400, 750 ve bin 400 metre yükseklikte toplam altı uçuş yeri kazandırmış.

Turizme de katkı sağlıyorSpil’de uçuş noktalarına ulaşım kolaylı-ğının yamaç paraşütü yapanlar için bir avantaj olduğunu söyleyen Bakkaloğlu, doğal güzelliklerin de kattığı artılara vurgu yapıyor. Bin 400 metre yüksek-likteki Karlık Mevkisi’nden dört bir yana uçulabildiğini ifade eden Arif Bakka-

paragliding, Mount Sipylus now will be known as a center of paragliding as it was famous with sports like ski and tracking.

Even the showing off the parachutes in Manisa sky met with the people of Manisa in 2000s, the big part of this achievement is to Arif Bakkaloğlu in gaining paragliding to the town. Making his childhood dream real when he is 42 Arif Bakkaloğlu, firstly graduated from the pilot course after receiving two months of education in Izmir and in 2002 by constituting Manisa Aviation Group (MANHAT), he has a big role in setting paragliding. The president of

100

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

loğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Karlık Mevkisi şehir manzaralı bir yer. Çok yerde şehirden uzak yerlerde uçuş yapılıyor. Burada doğal güzelliğinin ya-nında şehrin her tarafını görerek uçma imkanı var. Şehir merkezinde üç ayrı yerde iniş pisti var.”

İnternet aracılığıyla tanıtımını yaptıkları bölgeye ilginin gün geçtikçe arttığı-nı belirten Arif Bakkaloğlu, yurtiçi ve yurtdışından gelen yamaç paraşütü tutkunları sayesinde Manisa turizmine de katkı sağladıklarını söylüyor. Bu yıl 9. kez gerçekleşen Uluslararası Ha-vacılık Festivali ile her yıl Türkiye ve dünyanın dört bir yanından sporcuları ağırladıklarını anlatan Bakkaloğlu, ge-len konukların Spil’i çok beğendiklerini ifade ediyor ve ekliyor: “80 sporcu ile başladığımız şenliklere, geçen yıl 180 pilot katıldı. Rusya, Almanya, İsviçre ve Yunanistan’dan katılımlar oluyor. Yurtdışından gelen sporcuları internet üzerinden davet ediyoruz.”

Sadece yamaç paraşütü tutkunları için değil, Manisa’yı gökyüzünden izlemek, rengarenk bir görsel şölenin içinde var olmak ve özgürlüğün ince çizgisinde yol almak isteyenler için de Spil Dağı unu-tulmaz anlara ortak ediyor tüm macera severleri. Bir gün siz de kentin en güzel seyir noktasını ararsanız, kılavuzunuz bir paraşüt olsun ve bu eşsiz deneyimi doğayla baş başa yaşayın göklerde.

Manisa Aviation Group Arif Bakkaloğlu determined that Mount Sipylus is very available for paragliding and lead to have six flight points for paragliding of 170,220,300,400,750 and 1400 meters high in the Karlık, Bülbül, Seyir, Kırtık1, Kırtık2 and Kırtık3 hills of Sipylus.

Contribution to tourismBakkaloğlu says that the facility to reach the flight points in Sipylus for the paragliders is an advantage and emphasizes the extra natural beauties to see. Remarking that from Karlık Hill with the height of 1400 meters, it is possible to paraglide in every destination and continues: “Karlık region has the city view. In many places it is possible to paraglide far from the city. But here, besides the natural beauty you will have the opportunity to paraglide seeing every part of the city. There are three landing paths on the city center.

The interest in the region that they present via online banking is growing day by day says Arif Bakkaloğlu, and they contribute to the tourism in Manisa by the paragliding lovers coming from abroad and local places. Bakkaloğlu

reporting that this year, with the 9th realization of the İnternational Aviation Festival, they had the chance to show hospitality to the sportsmen coming all over the world and Turkey and adds that the guests enjoyed Sipylus very much: “We started to celebrate the festival with 80 sportsmen but last year there were 180 pilots participating. The participants are from Russia, Germany, Switzerland and Greece. We invite the abroad participants via internet.”

Not only for the paragliding lovers, watching Manisa from the sky, Mount Sipylus associates to have unforgettable moments also for every adventurous who wants to be a part of a visual feast of colors and who wants to travel on the thin line of freedom. If you look for the best landscape point of the city one day, your guide should be a parachute and experience this unique sports side by side with the nature on the sky.

101M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Bir lezzet geleneği

Manisa KebabıA traditional dish: Manisa Kebab

A lasting traditional dish“from grandfather to grandson”, the Manisa Kebab is a taste in demand not only of Manisa but Turkey’s.

“Dededen toruna” süren lezzet geleneği Manisa Kebabı, sadece Manisa’nın değil, ülkemizin de aranan tatlarından.

Her yörenin kendine has lezzetleri vardır. Ama bazıları öyle bir yer

eder ki hafızalarda, tadıyla özdeşleşen ismi, yörenin ününü de il sınırlarının dışına taşır. “Dededen toruna” aktarı-lan hikayeleriyle geçmişten günümüze Manisa’nın lezzet geleneği olan Manisa Kebabı, sadece kentin değil, ülkemizin diğer illerindeki restoranların da aranan lezzetlerinden.

Every region has its own dish. But some leaves such a mark on the

memory that its name is derived from the region and carries its fame to other regions. The traditional taste of Manisa from past to present with the stories reported “from grandfather to grandson” Manisa kebab, is a dish in demand not only in the city but also in restaurants of other cities.

Manisa Kebabı’nın bugünkü ününe kavuşmasında önemli bir rol oyna-yan ustalar, dededen toruna süren geleneği başarıyla sürdürüyorlar. Lezzet yolculuğunun birbirinden değerli ustalarının isimleri şöyle sıralanıyor: “Osman Yelkenci, Bacak Halit, Bekir Mersinli, Hasan Hüseyin Yansiler, Cemal Yansiler, Mustafa Yansiler, Nihat Çıraklar, Selahattin Dengel, Sabri Faydalı-bak, Naci Paksoy, Hüseyin Şengül, İsmail Yıldırım ve Tahir Tarlalı.”

Master chefs who have an important role in making Manisa Kebab so popular are successfully continuing the tradition which is passed on from grandfathers to grandchildren. Here are the names of these top chefs that create this delicacy: “Osman Yelkenci, Bacak Halit, Bekir Mersinli, Hasan Hüseyin Yansiler, Cemal Yansiler, Mustafa Yansiler, Nihat Çıraklar, Selahattin Dengel, Sabri Faydalıbak, Naci Paksoy, Hüseyin Şengül, İsmail Yıldırım and Tahir Tarlalı.”

102

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

How to prepareAfter taking out the nerves and the bulges of the arm or lid of veal, we add %5 of tail oil fat and chop these twice. Then we knead the meat after adding some salt by rule of thumb. Afterwards we stick the veal to the special meat skewers. The specially cooked pita is warming up while we prepare the kebab on the wood coal fire. By having the oil fat of the chop meat on the pita, at the same time we warm the pita and enrich the taste of the kebab. The pita slices, after getting chopped, are stuck on the skewer and get placed on copper plates. We pour some sumac and parsley on it. And lastly the kebab is ready to be served after pouring hot melted butter on it. It is served with garniture, tomato, onion, radish, green pepper, pickled pepper and lettuce due to the season. Practice: İbrahim Onaylı / Kebab maker Ali

HazırlanışıDana etinin kol veya kapak kısmından, sinirleri ve çıkıntıları iyice temizlendikten sonra yüzde 5 oranında kuyruk yağı ilave edilerek, iki sefer kıyılır. Göz kara-rınca tuz ilave eklenerek, iyice yoğrulur. Daha sonra özel şişlere saplanır. Kebap servise, odun kömürü üzerinde pişirile-rek hazırlanırken, özel yapılmış pide iyi-ce ısıtılır. Kıymanın kendi yağı pide üze-rine alınarak da, hem pide ısınır hem de kebaba ayrı bir lezzet katar. Pideler doğrandıktın sonra şişler üzerine çekilir, bakır tabaklara konulur. Üzerine sumak ve maydanoz ilave edilir. Son olarak da eritilmiş sıcak tereyağı üzerine gezdi-rilerek, kebap servise hazır hale gelir. Yanına garnitür olarak mevsimine göre, domates, soğan, turp, yeşil biber, turşu biber, marul ilave edilerek, servis yapılır. Uygulama: İbrahim Onaylı / Kebapçı Ali

103M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

54 yıldır değişmeyen lezzet noktası

Manisaspor Kebapçısı

Önceleri bir kuyumcunun yanında çalışırken, bir gün bir lokantada

işe giren Hüseyin Şengül, sektördeki 54 yıllık serüvenini de başlattı. 1957 yılında ilk kebap lokantasını açarak, Manisa’nın meşhur kebabını yapma-ya başlayan Şengül, ustalığını geçen her süre daha da artırdı. Bir yandan Manisaspor’da yöneticilik yapan ve ku-lübe destek veren Hüseyin Şengül, ken-te ve spora olan sevgisiyle işletmeye başladığı kebap lokantasına da Ma-nisaspor adını verdi. Şimdilerde oğlu Zafer Şengül ile birlikte Manisa’nın vazgeçilmez lezzetini devam ettiriyor.

İşletmelerin başında duran oğlu Zafer Şengül de, babasının izinde yürüyor. Çocuklukta başladığı mesleği aynı titizlik ve özveriyle artırarak devam ettiriyor. ‘’Farkımız, damak tadına

düşkün müşterilerin bizi tercih etmesi-dir’’ diyen Şengül, Manisa kebabının ustalık isteyen iş olduğunu, doğru el-lerde yapılması gerektiğini vurguluyor.

Manisaspor Kebapçısı, sadece Ma-nisalıların değil, birçok ünlü sima-nın, spor camiasının da uğrak yeri mekânları arasına girmiş. Fenerbah-çe Spor Kulübü başta olmak üzere birçok kulübün sporcuları, yolları Manisa’ya düştüğünde mutlaka uğrar olmuş.

Manisa kebabının yanı sıra Ege mut-fağının vazgeçilmezleri arasında olan enginar, börülce salatası, barbunya pilaki, kabak mücver, kabak kızart-ma, biber dolması, yaprak sarma gibi yemekler de Manisaspor Kebapçısı’nın zengin mutfağında yer alıyor.

Hüseyin Şengül, who was working at a jewelry store and then decided

to work in a restaurant, gave way to his 54 year adventure with this cruel move. Şengül, who opened his first restaurant in 1957, began making Manisa’s famous kebab and mastered his art in the upcoming years. Hüseyin Şengül who also supported the city’s local football club Manisaspor, and worked as an administrator at the club, named his restaurant Manisaspor. Now he continues to run the restaurants with his son, Zafer Şengül.

Zafer Şengül who is in charge of the restaurants is following in his father’s footsteps, continuing to run the establishments with the same rigor and altruism as his father. ‘’What separates us from other restaurants is that people

The center of good taste for 54 years

Manisaspor Kebab House

Manisa’nın vazgeçilmez tatlarından olan Manisa kebabı, usta ellerde 1957’den beri

damak zevkine hitap ediyor.

The Manisa Kebab, one of the most important delicacies of the city of Manisa, has been appealing to every pallet since 1957.

ADVE

RTO

RIAL

104

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

Mekânda kahvaltı keyfine de doyum ol-muyor. Sabah saat 06.00’da başlayan serviste, serpme veya tabak porsiyon halinde kahvaltı sunuluyor. Kahvaltının içeriğinin bir hayli zengin olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Tulum peyniri, beyaz peynir, kaşar peyniri, tereyağı, bal, söğüş, keçiboynuzu pekmezi, kızartılmış ekmek, bal kaymak, çay ve odun ateşinde yapılan kaşarlı pide, güne iyi bir başlangıç isteyenler için vazgeçilmez.

Manisa-İstanbul karayolunun beşinci kilometresinde yer alan mekânda dört yüz elli metrekarelik çim alan, kapalı alan, çocuk oyun parkı, masa tenisi, kablosuz internet ve ücretsiz misafir oto parkı bulunuyor.

Şu anda biri merkezde diğeri Manisa-İstanbul karayolu üzerinde olmak üzere 2 adet şubesi bulunan Manisaspor Kebapçısı, yakın zamanda Kenan Evren Sanayi Sitesi Bankalar Sokak’ta üçüncü şubesini açmaya hazırlanıyor.

Adres: Merkez: Sinema Park Caddesi No: 16 (Eski PTT Karşısı) Tel: +90 (236) 232 07 20Şube: Manisa İstanbul Karayolu 5. km Petrol Ofisi Tel: +90 (236) 235 01 40-41

with gusto prefer us,” says Şengül and adds that Manisa Kebab needs expertise to make and needs to be done by expert cooks.

The Manisaspor Kebab House is not only frequented by the locals but celebrities and famous sports people. Many of the football clubs on Turkey stop at the location to eat when they’re in the city.

Many Aegean delicacies such as artichoke, black eyed pea salad, pinto bean salad, fried squash, stuffed bell peppers and rolled vine leaves are a part of the rich cuisine of the restaurant besides the signature dish, the Manisa kebab.

Breakfast is also a treat at the restaurant. During the service that starts at 6 in the morning, you can enjoy an open buffet breakfast or the breakfast plate. We must point out that the breakfast menu is quite rich. Turkish Tulum cheese, feta cheese, sheep’s milk cheese, butter, honey, sliced tomatoes and cucumbers, carob molasses, toasted bread, honey and cream, tea and Turkish pita with cheese baked in a wooden oven is essential for those who want to start the day with a good breakfast.

At the restaurant which is located on the 5th kilometer of the Manisa-Istanbul Highway there’s a 450 square meter green area, a closed space, playground, table tennis, free wireless internet and free parking for guests.

The restaurant which has two branches, one in the center of the city and the other along the Manisa-Istanbul Highway, is about to open its third branch at Kenan Evren Industrial Site.

Address: Main: Sinema Park Boulevard No: 16 (Across the old Post Office) Tel: +90 (236) 232 07 20Branch: Manisa - Istanbul Highway 5. Km Petrol Ofisi Tel: +90 (236) 235 01 40-41

Hüseyin Şengül

Zafer Şengül

105M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

KitapsarayA site for a cultural break

Manisa’nın önde gelen şehzadelerinin mühürlerinin de içlerinde yer aldığı nadir eserlerin bulunduğu

Kitapsaray, modern yapısıyla kültürel bir mola vermek isteyenler için en iyi alternatiflerden.

Kitapsaray, shelters rare pieces including the seals of luminary shahzades of Manisa, is one of the best alternatives with its modern structure for those who want to take a cultural break.

Kitapsaray olarak tanınan Manisa İl Halk Kütüphanesi’ni, I. Anafartalar

Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi’nde adeta küçük bir koruluğu andıran bahçe içinde, yakın geçmişten kalma yapıda bulursunuz.

Bu binanın temeli, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Türk Ocağı olarak atılmış, Türk Ocakları’nın kuruluşu kaldırılınca inşaatı durdurulmuş. Dönemin Valisi Lütfi Kırdar, yarım kalan binayı değer-lendirmek istemiş, Manisa’nın yeni ve modern bir kütüphane binasına ihtiyacı olduğu gerekçesiyle binanın Kitapsaray olarak kurulmasını arzulamıştır.

Halk arasında Kitapsaray olarak bilinen kütüphane, “Genel Kitaplık” adıyla 1945 yılında açılmış, sonradan bu isim “Umumi Kütüphane” olmuş ve nihayet 1962 yılında da “Manisa İl Halk Kütüp-

Fotoğraf - Photographs: Ceyda Adar

The public library in provincial Manisa, known as “Kitapsaray”, is settled in a

structure remaining from the recent times with a garden resembling a small grove at I. Anafartalar, Cumhuriyet Street.

The foundation of the building was started in the first years of the republic for Türk Ocağı but with the abolishment of Türk Ocağı’s establishment the construction of the building was stopped. The governor of that Lütfi Kırdar, wanted to utilize the half constructed building, and demanded to establish the building as Kitapsaray on the grounds of necessity that Manisa needed a new and modern library.

The library known as Kitapsaray among the public opened under name the of “General Library” in 1945. Afterwards this name was changed “Public Library” and

Kültürel bir mola mekanı

Yazı - Article: Ali ArıKitapsaray Müdürü - Manager of Kitapsaray

106

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

hanesi” olarak yeniden adlandırılmıştır.Lütfi Kırdar’ın da yönetiminde olduğu bir dernek, bina yapma görevini üstlen-miştir. 1937 yılı başlarında çalışmaya başlayan dernek, Manisa’nın ileri gelen zengin ailelerinden bağış topladığı gibi, borsada satılan üzümlerden, çuval başına alınan beşer kuruşlarla binayı bitirmiş, bir zoru başarmış, bu başarı ile tarihe de örnek olarak geçmiştir. Bu gü-zel kütüphanenin planı, Prof. Mimar Arif Hikmet tarafından yapılmıştır. Binanın yapımı için, o zamanki değeri ile 20 bin lira harcanmıştır. Özellikle Borsa Komi-seri Ahmet Müezzinoğlu’nun inşaat için gelir toplanmasında ve kütüphanenin bitirilmesinde büyük emekleri geçmiştir. Bu emeği boşa çıkarmayan, kütüpha-neyi tam kapasiteyle kullanan Manisa halkı adına, emeği geçen bu kişileri burada rahmetle anıyor, şükranlarımızı sunuyoruz.

finally in 1962 the library was renamed as “Manisa Provincial Public Library”.An association which Lütfi Kırdar was on the board of directors, assumed the construction. The association started works with the donations of the notable rich families in the beginning of 1937 and squared the circle by finishing the building with savings of 5 cents per sack of the sold grapes on the stock market and made history with this achievement. The design of this beautiful building was drawn by Prof. Architect Arif Hikmet. The construction of the building cost 20 thousand Turkish liras of that period’s

value. Especially the commissar of the stock market Ahmet Müezzinoğlu took pains with the collection of donations and the completing of the construction. We here express our gratitude to those people who made an effort and ask God to have mercy on them in the name of the people of Manisa who uses the library to its full capacity.

The board of directors of the association passed the deeds of the building to CHP in 1938 after the opening ceremony of the library in the same year, and “with conditions not to use any other

107M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Dernek yöneticileri kütüphanenin açılış törenini yaptıktan sonra aynı yıl içinde, 1938’de binanın tapusunu CHP’ye devretmiş, “Kütüphaneden başka hiçbir surette kullanılmamak kaydıyla” 1952 yılında çıkarılan 5830 Sayılı Yasa ile de hazineye geçişi sağlanmıştır.

Savaşta Askeri Hastane olduBir ara 1940’larda, II. Dünya Savaşı devam ederken, Milli Savunma Bakan-lığı, gerekli olacağı düşüncesiyle Askeri Hastane olarak kullanılmak üzere bina-nın kendilerine tahsis edilmesini istemiş ve bu istek uygun görüşmüştür. Bina 1944 yılı sonuna kadar Milli Savun-ma Bakanlığına tahsis edilmiş, Askeri Hastane olarak kullanılmıştır. 1945 yılı başında bina boşaltılmış, Vilayet makamına teslim edilmiştir. 23 Nisan 1945‘de Vali Ali Rıza Çevik’in de hazır bulunduğu ikinci bir açılış töreniyle bina yeniden kütüphane olarak halkın hizmetine sunulmuştur. Kütüphane bi-nası, Manisamızın tarihi tescilli binaları arasındadır.

Bina, kütüphane olarak kullanılmaya başladıktan sonra 1945 yılında Mura-diye Kütüphanesi’nden 4350 adet Arap harfli, 2660 adet Latin harfli kitap nak-ledilmiştir. Çeşnigir Kütüphanesi’nden

de 1640 adet Arap harfli, 400 adet Latin harfli kitap verilmiştir. Birçok ilçe, köy ve kişilerden derlenen 2000’e yakın kitapla koleksiyon sayısı 11050’ye ulaşmıştır.

Günümüzde de Kitapsaray halkımız tarafından yoğun ilgi gören, kullanı-lan bir kültür kurumudur. Çoğunlukla gençlerimizin yararlandığı kütüphane, son yıllarda kendini oldukça geliştirmiş, yenilemiş, bünyesinde modern kütüp-

purpose than a library” in 1952 under legislature number 5830 the building now owned by CHP passed onto the treasury.

During the war it became a hospitalThe Ministry of National Defense, with the idea of it possible possibly being a necessity, demanded the assignment of the building in the 1940s to use it as an army hospital during the World

108

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

hanecilik uygulanmalarına yer vermiştir. Birçok güncel yayını bu mekanda göre-bilirsiniz. Tabii bir başkası sizden önce ödünç almamışsa! Ama bu da sevindi-rici! Demek ki birileri o kitabı okuyor. Yapmanız gereken, takip edip dönüşü-nü beklemek. Size düşen, o arada bir başka eseri seçip, okumak.

Yazın serin, kışın sıcak olan bu me-kanda sessiz ve temiz bir ortamda kültürel bir hizmet sunulmaktadır. Sadece yazma ve eski harfli basma eserlerin dijital kopyalanmasından, yönetmelikler çerçevesinde küçük bir telif ücreti alınmaktadır. Diğer hizmet-lerinin tamamı ücretsizdir. Manisa İl Halk Kütüphanesi’nin 2010 yılı istatistik verilerine göre, toplam 53.555 gün-cel kitabı bulunmaktadır. Bu kitapların 8048 adedi el yazması, 6103 adedi ise eski harfli basma eserdir. Bu yıl Ocak ayından bu yana 7125 aktif üyesi olan kütüphaneyi, 2010 yılında 264.000 kişi çeşitli amaçlarla kullanmış ve 78613 adet materyal evlere ödünç verilmiştir.

Kütüphane, el yazması ve eski harf-li basma eser açısından zengindir. Manisamızın önde gelen şehzadelerinin mühürlerini taşıyan nadir eserlerimizin manevi değeri çok büyüktür. Bünyesin-

deki bütün el yazmaları, dijital orta-ma aktarılmıştır. İstenildiğinde dijital kopyaları ülke geneline ve yurt dışından başvuran araştırmacılara mevzuat çer-çevesinde çoğaltılıp verilmektedir.

Hizmeti uzaklara taşıyoruzYetişkinler okuma salonunda ve çocuk bölümünde ansiklopedi, sözlük ve diğer danışma kaynakları, diğer kitaplarla birlikte okuyucu hizmetine sunulmuştur. Koleksiyonların büyük çoğunluğu evlere ödünç verilebilmektedir. Ayrıca uzak okul-lara, kütüphane gelemeyecek durumda olan kişilerin sürekli kaldıkları cezaevi, huzurevi gibi merkezlere, özel koleksiyon-lar oluşturulmakta, geçici koleksiyonlarla kütüphane hizmeti verilmektedir.

War II and this demand was considered convenient so the building was used as an army hospital till the end of 1944. In 1945 the building remained empty and handed over to the provincial government. The library was back to public usage in April 23 1945 with the second opening that Governor Ali Rıza Çevik was also present. The library is one the historically registered buildings of Manisa.

4350 books with Arabic letters and 2660 books with Latin letters were transferred from Muradiye Library after the opening of the library in 1945. From Çeşnigir Library 1640 books with Arabic letters and 400 books with Latin letters were

109M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Çocuk bölümünde okulöncesi ve ilköğretim öğrencilerine okuma saatleri düzenlenmekte, eğitici film gösterimi yapılmakta, satranç oynanabilmektedir. Bu bölümde 6-16 yaş grubuna yönelik kaynak eserler, okuma kitapları, masal ve hikayeler ağırlıkta olmak üzere tüm konularda kitaplar çocuklar için ilgi çekici hale getirilmiş mekanda çocukla-rımıza sunulmaktadır. Yine bu bölümde kültürel etkinlikleri gerçekleştirmek üzere çok amaçlı bir salon ve sahne bulunmakta, burada zaman zaman, yazarlarla söyleşi, çeşitli konserler, seminerler ve kukla, film gösterimleri yapılmaktadır. Yıl boyunca değişik zamanlarda, belirli gün ve haftalarda öğrencileri ve halkımızı bilgilendirmeye yönelik uzman kişilerin sunduğu konfe-ranslar da düzenlenmektedir. Yetişkinler okuma salonunda bakan-lığımızın abone olduğu güncel süreli yayınlar ile günlük gazeteler sergilen-mektedir. Aynı bölüm içerisinde yerel gazeteler ve kütüphanenin abone olduğu süreli yayınların okunabileceği rahat ve hoş bir köşe Süreli Yayın Oku-ma Köşesi bulunmaktadır. Kütüphane-miz 120 çeşit süreli yayına abonedir. 10’dan fazla yerel 5 ulusal gazete, günlük olarak okuyucunun hizmetine sunulmaktadır. Okuyucular bu bölümde bulunan süreli yayın ve gazeteleri kü-

given. The number of books in the collection was raised to 11050 with the books compiled from many local people from the villages and counties.

Nowadays Kitapsaray is a cultural institution which gets a lot attention from the public. The library, commonly frequented by the youth, is renovated, developed and started the modern application of librarianship in the last years. You may find many up to date editions here. Only if someone else didn’t borrow it before you! But this is also pleasing! That means someone is reading that book. What you should do is to wait for the return of the book, borrow another literary work and read that one.

In a quiet and clean atmosphere, a cultural service is provided in this location cool in summer and warm in winter. You will only be charged a little royalty fee for digital copying of the handwritten books and old lettered books within regulations, the other services are completely honorary. Due to the statistic data of Manisa Provincial Public Library in 2010; there are in total 53555 books up-to-date. 8048 of these books are handwritten and 6103 of them are old lettered printed books.

From January to now in 2010, 264.000 people have used the library, which has 7125 active users, for various purposes and 78613 materials have been loaned out to homes. The library is a rich on account of handwritten and old lettered printed books. The spiritual values of the rare pieces carrying the seals of luminary shahzadahs of the city of shahzadahs Manisa is incomparable. All the handwritten books within the library are transferred to digital media. The digital copies can be given within the regulation in demand to all applicants nation-wide and abroad.

Providing a service far and wideThe dictionaries, encyclopedias and other sources of information are on service with other kind of books in the adult reading room and the childrens section. Most of the collections can be loaned out to homes. Furthermore, special collections are available to centers where people are not able to go to the library like prisons and rest homes, are composed and library service is provided with temporary collections.

In the childrens section, reading hours, educational movie viewing are organized for the students of preschool

110

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

and primary school and they can play chess. In this section, mainly the source works are aimed at the 6-16 age group, reading books, tales and stories and also books in all matters are offered to the children in an interesting room. Again in this section there exists a multi functional room and stage to organize cultural activities and interviews with writers, diverse concerts, seminars and movies, puppet shows are organized here from time to time. Various times during the year, on certain days and weeks, conferences presented by experts are oriented to instruct the public and students.

In the adult reading room, the contemporary periodical editions that the ministry is subscribed to and the daily

newspapers are displayed. In the same place, there is a corner to read the local newspapers and the periodical editions that the library is subscribed to; the periodical edition reading corner. The library is subscribed to 120 periodical editions. More than 10 local and 5 national newspapers are in service for readers daily. Readers can read the periodical editions and the newspapers inside this section and they can borrow the old volumes of the periodical editions if they are subscribed.

We attach importance to the usage of the personal computer with the expectation that the public catch up with the times. Internet service is provided in the library with 30 computers for this purpose. Twenty of these are reserved

tüphane içerisinde okuyabilmekte, üye oldukları takdirde süreli yayınların eski sayılarını evlerine götürebilmektedirler.

Kütüphanede halkımızın çağı yakala-ması adına bilgisayar okuryazarlığına da önem verilmektedir. Bu amaçla kütüphanede 30 adet bilgisayar ile internet hizmeti de sunulmaktadır. Bunlardan 20’si çocuklar için ayrılmış-tır. Araştırmacılar ve çocuklarımız gerek duyarlarsa ücretsiz çıktı alabilmektedir.

Kütüphanenin giriş bölümünde bulu-nan LCD televizyon ile kullanıcılara kütüphane ve hizmetleri tanıtılmakta, kütüphane kaynakları, kitap içerikleri, üyelik ve kütüphane kuralları, basında yer alan kütüphane haberleri, belgesel-ler ile ilgili bilgilendirmeler yapılmakta, kütüphaneye ilgi uyandırılmaya çalışıl-maktadır.

Kütüphanemizde görsel materyaller de bulunmaktadır. Giriş katında eğitici ve eğlendirici aktiviteler için16 kişilik cep sineması oluşturulmuştur. Cep sine-masında film, belgesel, müzik VCD ve DVD’leri, okuyucu hizmetine sunulmak-tadır. Ayrıca istenildiğinde cep sineması, küçük gurupların etkinlikleri için özel bir mekan olarak kullanılabilmektedir. Okuyucularımız, kütüphane kaynak-larının katalog taramasını, internet

111M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

for the children in their section. The researchers and the children can take prints outs if its necessary there is no fee.

With the LCD television in the entrance of the library, the services and the library are introduced to the users and they are notified about the library sources, index of books, rules of subscription and the library, the library news in press and documentary films, and by doing these interest for the library is trying to be inspired.

There are also visual materials in the library. A 16 people pocket cinema is constituted for entertainment and educational activities in the entrance floor foyer of the library. The movie, documentary film and music VCD’s and DVD’s are in service for users of the pocket cinema. Besides, the pocket cinema can be used for special activities of small groups by request.

Okuyucularımız kütüphane kaynaklarının katalog taramasını, internet erişim imkanı

bulunan her yerden www.ekutuphane.net adresini kullanarak kütüphaneye gelmeden yapabilirler. Kütüphane kataloglarımız dijital ortama aktarılmış olduğu için tüm materyallerimiz başka illerdeki halk kütüphanelerinden de sorgulanabilmektedir.

All the readers can check the source catalog of the library from every internet point by going into www.ekutuphane.net without coming to the library. All materials can be checked from libraries at other provincial public libraries as a result of the transfer of the catalogs to digital space.

You can utilize [email protected] email address to obtain information about the services of Kitapsaray, to report your requests, complaints and suggestions.

The doors of Kitapsaray are wide open to those who consider that education lasts for a lifetime. If you want to have a cultural break, you are invited to Kitapsaray… you’re welcome to try!

erişim imkanı bulunan her yerden www.ekutuphane.net adresini kullanarak, kütüphaneye gelmeden yapabilirler. Kü-tüphane kataloglarımız, dijital ortama aktarılmış olduğu için tüm materyalleri-miz başka illerdeki halk kütüphanelerin-den de sorgulanabilmektedir.

Kitapsaray hizmetleri hakkında bilgi almak, dilek, şikayet ve önerilerinizi sunmak için [email protected] adresinden yararlanabilirsiniz.

Kitapsaray’ın kapıları, eğitimi yaşam boyu sürdüğünü düşünen herkes için her zaman açıktır. Kültürel bir mola vermek isterseniz, Kitapsaray’a bekle-riz… Buyrun!

112

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

113M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Ebedi hizmet anlayışıThe concept of eternal service

Elginkan Topluluğunca hayata geçirilen Elginkan Vakfı, kültür ve manevi değerlerden bilime, Türkçenin korunmasından sanayinin ihtiyaç

duyduğu vasıflı işgücü yetiştirilmesine uzanan geniş bir yelpazede hizmet veriyor.

Elginkan Foundation implemented by Elginkan. Holding provides a wide range from scientific, cultural, spiritual values, training for skilled labourers’ that industry is in need of and the protection of the Turkish language.

Temeli ilk olarak 1951 yılında Ankara’da Elgin Kardeşler Mühen-

dislik Bürosu’nun kuruluşu ile atılan Elginkan Şirketler Topluluğuna, 1957 yılında ECA Presdöküm Sanayi A.Ş. katıldı. Şirketin unvanı, Ekrem ve Cahit kardeşler ile babaları Ahmet Elginkan’ın baş harflerinden oluştu. Bugün Elginkan Topluluğuna bağlı 18 şirket, yapı ve ısı sektörlerinde faaliyet göstermektedir.

Elginkan Vakfı ise 1985 yılında, mer-hume Hayriye Ümmehan Elginkan ve merhum Hüseyin Ekrem Elginkan ile Elginkan Topluluğuna bağlı 8 şirket tarafından yapılandırılarak, hayata geçirildi. Vakıf, Türk toplumuna ebedi hizmeti temel aldı.Ülkenin insani, kültü-rel ve bilimsel birikimini değerlendirmek ve böylelikle Türkiye’nin her alanda çağdaş bir anlayışla ilerlemesine destek olmak amacıyla kurulan vakfın amaç-ları, şöyle özetlendi: ‘’Kültür değerleri-mizi, tarihimizde bizi büyüten örf, adet ve manevi değerlerimizi ve Türkçemizi araştırmak, araştırmaları desteklemek, korumak, yaşatmak ve tanıtmak. Bilim, teknoloji ve eğitim alanındaki faaliyetleri teşvik etmek. Ülke sanayisinin ihtiyaç duyduğu vasıflı işgücü yetiştirilmesine ve bu suretle ülkenin istihdam imkanlarını

artırıcı eğitim çalışmalarına katkıda bulunmak için okullar, eğitim kurumları açmak ve işletmek.’’ Elginkan Vakfı’nın kuruluş amaçları doğrultusunda yürüttü-ğü faaliyetler ise mesleki eğitim alanın-daki hizmet ve yatırımlar, eğitime destek faaliyetleri ile bilim, kültür ve teknoloji alanındaki hizmet ve yatırımlar şeklinde sınıflandırıldı.

Eğitim MerkezleriVakfın, mesleki eğitim alanında Manisa, Bolu ve İzmit’te yetişkin eğitimi Eğitim Merkezleri bulunmaktadır. Bu merkezler-de kalifiye teknik elemanların yetişmesi, yetişmiş işgücünün geliştirilmesi ve istih-damın artırılmasına olanak sağlanması amaçlanmaktadır. Manisa’da bulunan Ümmehan Elginkan Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi 1994 yılında, Bolu’daki Elginkan Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi 2003 yılında, İzmit’te bulu-nan Ahmet Elginkan Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi 2006 yılında açıldı. Eğitim Merkezlerinde, Makine alanında, Tasarım ve Üretim alanında, kaynak alanında, Elektrik elektronik alanında, Muhasebe alanında, Bilgisayar alanın-da, olmak üzere 53 çeşit kurs verilmek-tedir. Kurslardan bugüne kadar 220 binin üzerinde kişi yararlanmıştır.

Elgin Brothers Engineering Bureau was first established in Ankara

1951. The ECA Presdöküm Industry (die casting) in 1957 became a part of the Elginkan Companies first founded with the establishment of the Elgin Brothers Engineering Bureau in Ankara in 1951. The company’s name was the initials of Ekrem and Cahit brothers and their father Ahmet Elginkan. Today, 18 companies are under the Elginkan holding umbrella and they are in the construction and heat sectors.

The Elginkan Foundation was first founded in 1985 by the late Hayriye Ümmehan Elginkan and the late Hüseyin Ekrem Elginkan whose 8 eight companies are a part of the Elginkan Holding. The foundation based its prinicples on eternal service to Turkish society.Established with the purposes of evaluating the the Turkish peoples’, cultural and scientific know-how and thus to support the advance of Turkey in every field are the foundation’s objectives, summarized are: ‘’ To research the cultural values, the customs and moral values that we have been raised with for centuries, Turkish language, protect, cherish, promote and support the researches. To encourage research

114

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

Eğitime DestekEğitime destek faaliyetleri kapsamında okullar inşa ettirerek, milli eğitime ba-ğışlayan vakıf, İzmit’te Cahit Elginkan Anadolu Lisesi (2005), İstanbul’da İ.T.Ü. Ekrem Elginkan Lisesi (2005), Mediha Tansel İlköğretim Okulu Ana Sınıfı Binası (2005), E.C.A-Elginkan Anadolu Lisesi (2008) ve E.C.A. Elgin-kan İlköğretim Okulunu (2010), çevre düzenlemesi ve tefrişatı ile birlikte yaptırdı. Ayrıca okullara tadilat ve araç gereç desteği de verildi. Eğitime destek faaliyetleri kapsamında bir diğer faa-liyeti, burslar oluşturmaktadır. Haliha-zırda 130 başarılı ve maddi imkanları yetersiz öğrenci, burslardan yararlan-maktadır. Elginkan Vakfı, 2006 yılında Türk Kültürü ve Teknoloji alanında-ki araştırma, çalışma ve hizmetleri desteklemek amacıyla “Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri’ni de ihdas etti. Ayrıca 2005 yılından itiba-ren Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin üniversite öğrencileri arasında tekno-loji tabanlı ürün ve hizmetlere yönelik girişimciliği ve yenilikçiliği destekle-mek üzere geliştirdiği ödüllü yarışma projesine ana destekçi olarak katkıda bulunulmaktadır. Vakıf, Boğaziçi Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nde de benzer konularda düzenlenen yarışmalarda ana destekleyicidir. Bütün bunların dışında kültür ve tarihi değerlerin korunması ve tanıtılması amacıyla oluşturulan projelere destek verilmekte, üniversitelere ya da kamu kuruluşlarına yayın desteği yapılmakta, bilimsel ve kültürel kongre, sempoz-yum ve toplantılar desteklenmektedir.

in science, technology and education fields. To open and operate schools and educational institutions for educating skilled manpower needed by for industry in the country, and thus to contribute to educational studies that increase employment opportunities in the country.’’ The activities are carried out with the objectives of the Elginkan Foundation are classified as the organization of services and investments in the field of vocational training, supports activities for education and the services and investments in the fields of science, culture and technology.

The Education CentersIn the field of vocational education the foundation has education centers in Manisa, Izmit and Bolu. The aim of these centers is to train people to become skilled in technical fields and to develope a skilled workforce and to provide means to increase employment.

The Ümmehan Elginkan Vocational and Technical Education Center in Manisa in 1994, Bolu Elginkan Foundation Vocational and Technical Training Center in 2003 and in Izmit Ahmed Elginkan Vocational and Technical Education Center was opened in 2006. In these education centers 53 types of courses are given in the areas of Mechanics, Design and Production, welding, Electric electronic, Accounting and Computer. So far more than 220 thousand people have benefited from the individual courses.

Support For EducationWithin the scope of support activities

in education the foundation, building schools and donating them to the national education system, in Izmit built the Cahit Elginkan High School (2005) and Istanbul Technical University Ekrem Elginkan High School (2005), Mediha Tansel Elementary School Preschool Building (2005), ECA-Elginkan High School (2008) and ECA-Elginkan Elementary School (2010) in Istanbul and also had the landscape and refurbishment done. In addition, renovations and equipment support was given to schools. Also within the scope of supporting activities in education is are the scholarships. Currently, 130 accomplished students who however do not have the fiancial means are benefiting from the scholarships. In 2006 the Elginkan Foundation established the “Turkish Culture Research and Technology Awards” in support of research, work and services in the field of Turkish Culture and Technology. In addition, since 2005 the award-winning competition project of the Middle East Technical University among college students developed to support the entrepreneurship and innovation for the technology-based products and services is contributed by being the main supporter of the project. The Foundation is also the main supporter of the competitions organized on similar issues in the Bogazici University and the Aegean University. Besides all of these, the projects created for the purpose of protection and promotion of cultural and historical values are supported, the universities or public institutions are supported for the publication and scientific and cultural conferences, symposia and meetings are supported.

115M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Hisar Kaplıcaları, sadece hastalıklarına şifa arayanlar için

değil, doğadan gelen huzuru doyasıya yaşayarak, sıkıntılardan

uzaklaşmak isteyenler için de çok iyi alternatif

The Hisar Hot Springs is a very good alternative not only for those looking to healing their

diseases but also for those who want to get away from their

troubles by enjoying the peace that comes from nature.

İnsanlık tarihi kadar eski geçmişiyle binlerce yıldır şifa dağıtan termal su

kaynakları, günümüzde modern tıbbın başlıca tamamlayıcı tedavi yönetimle-ri arasında yer alır. İster şifalı suların rahatlatıcı etkilerinden faydalanmak, ister bir tatil kaçamağında doğayla iç içe birkaç gün geçirmek amacıyla tercih edilen kaplıcalar, sağlık turizminin lokomotifi niteliğinde. Her yıl binlerce konuk ağırlayarak hastalıklara şifa olan kaplıcalar, ülkemizin dört bir yanında hizmet verirken, “Hangisine gitsem?” sorusuna cevap arayanlar için iyi bir alternatiftir Hisar Kaplıcaları.

The thermal water sources, healing for thousands of years with a history

as old as mankind’s history, are among the main complementary treatments in modern medicine today. Whether you take advantage of the medicinal waters relaxing effects, or whether you spend a few days on the pretext of a holiday surrounded by nature, the hot springs are the locomotive of health tourism. Each year, while the hot springs which heal diseases host thousands of guests from all around the country, the Hisar Hot Springs is a good alternative for those looking for an answer to the

Suylagelen sağlık

Health which comes from water

Fotoğraflar/Photographs: Mustafa Gül

116

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

Manisa’nın Demirci ilçesinde yer alan Hisar Kaplıcaları, sadece hastalıkları-na şifa arayanlar için değil, doğadan gelen huzuru doyasıya yaşayarak sıkıntılardan uzaklaşmak isteyenler için de tüm olanakları bir arada sunuyor. Geçmişi M.Ö. 2. yüzyıla dayanan ve literatürlerden Kral Krazüs’ün yayla hama-mı olarak kullandığı tespit edilen kaplıca, günümüzde modern yapısıyla ağırlıyor konuklarını. 1996 yılında Demirci Belediye-sinin hizmete açtığı, mülkiyeti belediyeye ait olan ve son bir yıldır Ekol Ltd. Şti. tarafın-dan işletilen kaplıca, her mevsimin ayrı güzelliklerinin yaşanmasına imkan veriyor.

question “Which one should I go to?” The Hisar Hot Springs in the Demirci district of Manisa offers a combination of all the facilities not only for those looking to healing their diseases but also for those who want to get away from troubles by enjoying the peace that comes from nature. The hot spring with a history that goes back as far as 2nd century BC is determined to be the plateau bath of King Krazüs in literature, now welcomes guests with a modern structure. The Demirci Municipality first started service in 1996. The spring owned by the municipality and operated

by the Ekol Ltd. Sti. last year gives you the opportunity to enjoy it in all seasons.

Heals many illnessesThe healing waters of the Hisar Hot Springs can be said that it is a kind of panacea. The temperature of the water from the outlet source is 48 C and the pH degree of sodium bicarbonate, fluoride and arsenic with thermo minerals mixed water is 5.8. Under the control of a medical doctor, in the form of bath applications, it can be used in the chronic stages of the inflammatory rheumatic diseases (mainly in romatoid

117M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Birçok hastalığa iyi geliyorHisar Kaplıcaları’nın şifalı suları, her derde deva denebilecek türden. Ph derecesi 5,8 olan sodyum bikarbo-natlı, florürlü ve arsenikli miks form-daki termomineralli suyun kaynak çıkış sıcaklığı, 48 derece. Kaplıcalar, hekim kontrolünde banyo uygula-maları şeklinde inflamatuar (iltihabi) romatizmal hastalıkların (romatoid artrit, ankilozan spondilit başta olmak üzere) kronik dönemlerinde; kronik bel ağrısı, osteoartrit gibi noninflamatuar

eklem hastalıkları ile yumuşak doku hastalıklarının tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabiliyor. Ayrıca, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında, mobilizasyon çalışmalarında, kronik dönemdeki seçilmiş nörolojik rahatsız-lıklarda, cerebral palsy (beyin felci) gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, genel stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında, tamamlayıcı tedavi unsuru olarak yararları bulunuyor.

arthritis, ankylosing spondylitis), in the noninflamatuvar joint diseases such as chronic lower back pain, osteoarthritis, as an element of a complementary therapy for treating patients with soft tissue such as myositis, tendinitis, trauma, such as fibromiyaliji syndrome, in cases of post-mobilization activities after remaining motionless long-term such as orthopedic operations, brain and nerve surgery, in neurological disorders selected in the chronic period, in rehabilitation of diseases such as

118

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

Osmanlı mimarisindeki modern kaplıca tesisleri, 20 apartta toplam 80 yatak kapasiteli. Günübirlik kullanım imkanı da bulunan tesis, apart üniteler dışın-da iki kapalı havuz, kükürtlü ve sodalı hamamlar, bir sauna, restoran ve yedi özel banyosuyla hizmet veriyor. Kaplı-canın içinden geçen Ilıca Deresi’nin de ayrı bir güzellik kattığı tesisler, yemyeşil doğasının yanı sıra Aqua Park, çocuklar için oyun parkı, spor ve geniş piknik alanlarıyla şifa arayanlara, sağlıklı bir tatil yapmak isteyenlere, hem de gü-nübirlik tatlı bir kaçamak için alternatif arayanlara ev sahipliği yapıyor.

cerebral palsy, as an integral component of treatments for stress disorder, general stress disorders such as neurovegetative dystonias and sports injuries.The modern spa facilities of the Ottoman architecture have 20 apartments with a capacity of 80 beds in total. The facility with the possibility of daily use, serves with two indoor swimming pools, sulfur and soda baths, a sauna, a restaurant and seven private baths except for apartment units. The Ilica Creek passing

through the facility is another additional beauty to it. The facility hosts those who seek healing, those who want to have a wholesome holiday, also for those who want a short break, with its Aqua Park, the play area for children, with its the wide range of picnic areas and sports as well as lush nature.

119M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Geçmiş gençlerle ses bulacak

Reflections of the Past will sound with the young people

Manisa 75. Yıl Gençlik Merkezi Proje Takımı’nın hazırladığı “Geçmişin Yansımaları

Projesi”, bölgenin zengin kültürel mirasını gençlerle buluşturacak

The “Reflections of the Past” project prepared by The Manisa 75th Year Youth Centre Project Team introduces the young people in Manisa to the region’s rich cultural heritage.

Maddi sıkıntılar nedeniyle halk kültürü, halk müziği ve halk oyun-

larıyla ilgilenemeyen gençlere, Manisa 75. Yıl Gençlik Merkezi Proje Takımı, yaşanan kültürün kapılarını açıyor. Projeyle Manisalı gençler hem kendi kültürlerini tanıyacak hem de kültürleri-ni ulusal ve uluslararası arenada temsil edecekler. Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün ev sahipliğinde çalışılan proje, İl Genel Meclisi, İl Kültür ve Tu-rizm Müdürlüğü, Manisa Folklor Eğitim Merkezi Gençlik ve Spor Kulübü, Ma-nisa Yüzme İhtisas Su Sporları Gençlik Spor Kulübü, İl Gençlik Spor Kulübü, Demirci Belediyesi ve Soma Belediyesi

For young people of Manisa who can not be interested in folk culture, folk

music and folk games due to financial difficulties the 75th Year Youth Centre Project Team opens a door to the their culture. With the “Reflections of the Past” local Youth Initiative Project prepared by the Youth Ambassadors Cultural Group and to be held with the donation given by the National Agency that has been working as the Prime Ministry State Planning Organization European Union Education and Youth Programs Department the young people of Manisa will be both aware of their own culture and will represent their culture in the

120

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

tarafından destekleniyor. Projenin koçu Yunus Emre Üstgörül. Takım ve eğit-menler ise Mesut Dolgun, Caner Gidiş, Sevgi Özkan, Elvan Tekin, Ahmet Ök-süz, Mehmet Emin Avşar, Bora Okdan, Hale Yamaner Okdan, Eray Başkonak, Ahmet Sis’ten oluşuyor..

Manisa 75. Yıl Gençlik Merkezi Proje Takımı’nın hazırladığı “Geçmişin Yansı-maları” adlı proje kapsamında belirle-nen mahalle ve ilçelerde, kültürel de-ğerlerin özgün araştırmaları yapılacak, maddi sıkıntılar veya başka nedenlerle halk kültürü, halk müziği, halk oyunla-rıyla ilgilenemeyen gençlere, yaşadıkları

national and international arena. Under the “Reflections of the Past” project prepared by The Manisa 75th Year Youth Centre Project Team, by making the original researches of the cultural values in the determinated districts and neighborhoods, the young people who, because of financial difficulties or other reasons are not able to be interested in folk culture, folk music, folk games in Manisa will meet with the region’s rich cultural heritage.

Demonstrates the importance of cultural activities in this project, to merge the young people of different cultures and

to include young people with fewer opportunity to social life are aimed. The project gives life to the “Zeybek Culture”.

Young people will be involved in the social lifeIn recent years due to rapidly evolving technology a move away of the young people from the social life has been observed, because of this alarming situation it is the aimed of the “Reflections of the Past” project that young people get involved in social life. The primary objective of the activities under the project is providing young

121M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

kültürün kapıları açılacak. Kültürel faa-liyetlerin öneminin ortaya konulmasının yanında, farklı kültürlerdeki gençleri kaynaştırmak ve imkanı kısıtlı olanları sosyal hayata dahil etmek, amaçlar arasında yer alıyor. Proje, zeybek kültü-rüne de hayat veriyor.

Gençler sosyal yaşama dahil olacakSon yıllarda hızla gelişen teknoloji nedeniyle gençlerin sosyal yaşamdan uzaklaşması ve bu durumun endişe ve-rici olması nedeniyle hayata geçirilecek olan “Geçmişin Yansımaları Projesi’’ sayesinde gençlerin sosyal yaşama dahil olmaları hedefleniyor. Proje kap-samında yapılacak etkinliklerin öncelikli hedefi, değişen ve gelişen dünyada ortak Avrupalılık bilinciyle, yeni nesle kendi kültürlerini daha iyi tanıma fırsatı sağlamak. Gençlere ileriki dönemlerde gerçekleştirilecek olan ulusal ve ulus-lararası proje çalışmalarında, kendi-lerini daha iyi ifade edebilme şansı da yaratacak proje, kişisel gelişime olumlu etkide bulunacak.

Kültürlerarası ön yargı taşımayacaklarKendi toplumunun değerlerine sahip çıkan bir gencin, başka bir toplumun

kültürüne de saygı duyacağı ve kültürle-rarası ön yargı taşımayacağı gerçeğin-den yola çıkılarak hazırlanan projenin pilot illeri, Manisa ve İzmir. Soma, Kırkağaç ve Demirci ise pilot ilçeler olarak seçildi. Bu il ve ilçelerde yapıla-cak çalışmalarda elde edilen doküman-lar, bölge kültürünün kuşaklar boyunca taşınmasında eşsiz argümanları oluştu-racak. Proje kapsamında Ege Üniversi-tesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı öğrencileri ve öğretim üyeleriyle birlikte, geleneksel müzikler modernize edilerek, yeniden düzenlenecek. Halk oyunlarıyla ilgili de özgün çalışmalara imza atılma-sı sağlanacak projenin son aşamasın-da, tüm veriler yazılı ve görsel olarak kayıtlara geçecek.

people with the opportunity to know their culture better in the changing and developing world with a common European consciousness. In the national and international project works which will be held in the future, the project will create the chance for young people to express themselves better, but also giving a new dimension to personal development for young people, will make a positive effect on personal development.

They will not have intercultural prejudgmentThe pilot cities of the project prepared with the fact that a young person who stakes a claim on his own society values will respect the culture of another society and will not have intercultural pre-judgment, are Manisa and İzmir and the pilot districts are Soma, Kırkağaç and Demirci. The documents to be obtained in the studies done in these cities and towns will be unique arguments for the transfer of the region’s culture throughout the generations. As a part of the project, traditional music will be modernized and reorganized by The Ege University State Turkish Music Conservatory students and faculty members. The final stage of the project which will also create original studies about folk games, all data will be passed to the written and visual records.

Proje süresince çalışılacak katılımcı gruplar, toplantılarla bir araya ge-tirilecek. İlk geniş kapsamlı toplantı “Geleneksel Müzikleri ve Oyunlarıyla Manisamız” adı altında düzenlene-cek. Her ilçede farklı altı katılımcı ve proje grubu ile ilçelerde çalışmalar başlatılacak. İlçelerde ve köylerde

bulunan yetkin kişilerle görüşülüp, yerellerdeki geleneksel oyun ve müzikler yerinde izlenecek, görüntü-lenecek ve kayıt altına alınacak. Elde edilen veriler ışığında geleneksel müziklere, proje grubu, Ege Üni-versitesi öğrencileri ve müzisyenleri tarafından özel stüdyolarda yeni mü-

zik düzenlemeleri yapılacak. Yeniden yorumlanan türküler, CD olarak kayıt edilecek. Hem halk oyunları hem de yeniden ele alınan türküler ile yurt içindeki ve yurt dışındaki halk dans-ları festivallerine katılım sağlanacak. Böylece Manisa’nın yanında ülke tanıtımına da katkı sunulacak.

During the project the participating groups will be brought together with meetings. The first wide-ranging meeting will be held in the name of “Manisa with the Traditional Music and Games”. Works will be started for each project group with six participants from each

district. Competent persons in the districts and villages will be met; the traditional games and music will be followed locally, viewed and recorded. In the light of the data obtained, the project group, the Ege University music students and musicians will make new arrangements of traditional

music in private studios. The new version of the songs will be recorded on to a CD. Participation will be provided to the folk dance festivals in the country and abroad with both folk dances and folk songs. The promotion of Manisa and Turkey will be contributed.

Manisa ve Türkiye’nin tanıtımına katkı

Contribution to the introduction of Manisa and Turkey

122

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

123M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

Yılın Girişimcileri ödüllerini aldıBu yıl 2.’si düzenlenen “Yılın Girişimcileri

Ödül Töreni”nde, Ahmet Nazif Zorlu ve Oğuz Akçura ödüle layık görülürken, “Yılın Girişimcilik Onur Ödülü” Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın oldu.

During the “Entrepreneurs of the Year Awards” organized for the second time this year, Ahmet NazifZorluandOğuzAkçurawereawarded,whileMinister of State and Deputy Prime Minister Bülent Arınçwasgiventhe“HonoraryEntrepreneurAward”

Entrepreneurs of the year received their awards

Manisa Girişimciler Derneği’nin düzenlediği 2. “Yılın Girişimcileri

Ödül Töreni”yle yılın girişimcileri ödül-leri sahiplerini buldu. Manisa Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende Yılın Ulusal Girişimcisi Ödülü’nü Ahmet Nazif Zorlu alırken, Yılın Dernek Üyesi Giri-şimcisi Ödülü Serkan Öngider’e, Yılın Yerel Girişimci Ödülü Anemon Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Akçura’ya, Yılın Girişimcilik Onur Ödülü ise Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a verildi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanı sıra Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Belediye Başkanı Cengiz Ergün, AK Parti Manisa Milletvekili İsmail Bilen, OSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek, Ma-nisaspor Başkanı Kenan Yaralı, sanayici ve işadamları ile çok sayıda davetlinin katıldığı törenin açış konuşmasını, Genç Girişimciler Deneği Başkanı Murat

Kümüştekin yaptı. Derneğin başlıca amacının uluslararası fuarlara katılarak, Manisa’yı dünyaya tanıtmak olduğu-nu belirten Kümüştekin, “Manisa layık olduğu yere gelecektir. Manisa OSB’siyle anıldığı gibi kendi çıkardığı markalarla da anılacaktır. Bu konuda elimizden gelen her şeyi yapacağız” şeklinde ko-nuştu. ‘Yılın Ulusal Girişimcisi Ödülü’nü Vali Celalettin Güvenç’in elinden alan Ahmet Nazif Zorlu da, fahri hemşerili-ğin ardından aldığı bu ödülün kendisi için çok önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Eğer girişimcilik olma-sa, yatırım yapılmasa, istihdam olmasa ülke Ortadoğu’ya döner. İşsiz insan, her şeyi yapabilir. Bugün Zorlu Holding bünyesinde 25 bin kişi çalışıyor. Yıllar önce Avrupa’da fabrikalarımızı ziyaret ettiğimde, (İnşallah benim de olur) de-miştim. Allah’a şükür bugün buna sahi-bim. Vardiya çıkışlarına rast geldiğimde tüylerim diken diken oluyor. Girişimcile-re, (dürüst olun, çalışkan olun) diyo-rum. Allah dürüst ve çalışkan olanın

Entrepreneurs of the year received their awards during the ceremony

of the “2nd Entrepreneurs of the Year Awards” organized by the Manisa Entrepreneurs Association. During the ceremony held at the Manisa Cultural Center Ahmet Nazif Zorlu was named this year’s “National Entrepreneur”, Serkan Öngider was named “Association Member Entrepreneur”’, Anemon Hotels CEO Oğuz Akçura was named “Local Entrepreneur” and Minister of State and Deputy Prime Minister Bülent Arınç was given the “Honorary Entrepreneur Award” .

Besides Minister of State and Deputy Prime Minister Bülent Arınç, the ceremony was attended by Zorlu Holding Chairman Ahmet Nazif Zorlu, Governor of Manisa Celalettin Güvenç, Chief Magistrate Cengiz Ergün, AK Party Manisa MP İsmail Bilen, OSB Chairman Sait Türek, Manisa Sports Club president Kenan Yaralı, businessmen and many

Murat Kümüştekin- Bülent Arınç Celalettin Güvenç-Ahmet Nazif Zorlu Cengiz Ergün-Oğuz Akçura

124

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

yanındadır.” ‘Yılın Girişimcisi Onur Ödülü’ne layık görülen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise duygularını şöyle paylaştı: “Manisa’ya gelip, gençlerimizin kurduğu dernekten dolayı büyük mutluluk duydum. Son bir ayda yoğun bir programdan geçiyoruz. Bu ödül bana siyaset, tarih, sosyoloji ve insan ilişkilerinde iyi olduğum için veril-di. Ekonomiden anlamazdım. Avukatlık stajı yaparken bir büyüğüm (Sabırlı ol) tavsiyesinde bulunmuş, bazen bir günün bir yılı kurtardığını söylemişti. Avukatken bazen 1-2 ayda baktığım davalar bana yetti. Bazen 5-6 ay hiç iş yapamadım ama rızkımı beklerdim. Girişimciler büyük bir risk alarak, yatırımlar yapıyor. Biz de her şeyi çok az bilen insan yetiştiriyoruz. Ama asıl olan bir şeyi çok iyi bilmek. Dünyada interneti çok kullanan 3’ncü ülkeyiz, cep telefonunda da en çok kullanan ülkelerden biriyiz. Ben bu ödülü şahsım adına değil, dün yayınlanan rakamlarla da gördüğümüz gibi ülkemizi dünyada ilk 5 arasına sokan hükümetim adına alıyorum.”

guests. The opening speech was given by the association’s president Murat Kümüştekin.

Kümüştekin, who stated that that their main goal was to introduce Manisa to the world by participating in international expos said, “Manisa will rise to its desired position, it will be known around the world with the help of its local brands. We will do everything in our power to achieve this.” Ahmet Nazif Zorlu, who received his award from Governor Celalettin Güvenç, said that this award was very special to him after he was selected as an honorary freeman added: “If there isn’t any entrepreneurship, no investments and no employment the country will turn into the Middle East. An unemployed person can resort to anything. Today, there are 25 thousand people who work within the Zorlu structure. Years ago when I visited factories in Europe I prayed that I owned one. Thank God I achieved that. When I see all those people when they finish their shift I get goose bumps. I say “Be honest, work hard” to entrepreneurs. God is with those who are honest and hard working.”

Minister of State and Deputy Prime Minister, Bülent Arınç, who received the ‘Honorary Entrepreneur Award” said: “I was utterly happy to come to Manisa and see this association that our youngsters have established. We have been very busy for the past month. This award was presented to me because I am good at politics, history, sociology and human relations. I was not good at economy. When I was a law intern, an older acquaintance of mine told me to be patient and that sometimes a day would save a whole year. When I was a lawyer, sometimes 1 or 2 cases a month were enough for me. Sometimes I would go on without work for 5-6 months and I would wait for my daily bread. Entrepreneurs make investments by taking great risks. And we raise people who know too little about everything. But what’s important is knowing one thing very well. We are the 3rd country in the world when it comes to internet use and one of the top countries when it comes to cell phone usage. I accept this award on behalf of my government, who has made our country one of the top 5 countries in the world.”

125M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

SNS FUARCILIK LTD. ŞTİ.Şair Eşref Bulvarı No:81 K:4 D:5 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 465 08 89Manisa Belediyesi Fuar Merkezi2. Anafartalar Mh. Halil Erdoğan cd. MANİSA Tel:+90 236 237 27 [email protected]@snsfuarcilik.com.trwww.dekorstand.comwww.snsfuarcilik.com.tr

DÖRTTEPE ŞARAPLARIKoldere Kasabası Saruhanlı / MANİSATel: +90 236 366 16 66Fax: +90 236 366 17 47www.yucelvineyards.com

YAVAŞLAR KUYUMCULUKManisaPelin Kuyumculuk - Yurt Kuyumculuk Saruhanlı / MANİSATel: +90 236 232 28 28Tel: +90 212 603 06 06www.yavaslar.com

MİNİ HOTEL1397 Sok. No:10 Kahramanlar/İZMİRTel: +90 232 441 58 84 +90 232 441 58 71Faks: +90 232 441 58 85

OREKO OTELMimar Sinan Bulvarı 1. Cad. No: 51/A (İstanbul Yolu) Kuşlubahçe / MANİSATel: +90 236 502 11 11Faks: +90 236 502 11 [email protected]

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

AD,I SOYADI

Tarih: / / 20..........

ADIMA FATURA EDİNİZ

ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

VERGİ DAİRESİ VERGİ NO

ÜLKE POSTA KODU TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

HAVA DURUMU

Manisa; makroklima Akdeniz iklim şartları altındadır. İlin kuzeydoğusu Akdeniz iklimi ile karasal iklimin geçiş noktasında yer alır. Yıllık sıcaklık ortalaması 16.8 °C olup en sıcak ay olan temmuz ortalaması 34.4 °C ve en soğuk ay olan ocak ayı ortalaması 3.0 °C’dir. Yıllık yağış ortalaması 740 milimetre ile yarı kurak bir karakter taşımaktadır.

WEATHER CONDITION

Manisa is under macroclimate Mediterranean climate conditions. Northern-east part of the province is on transition point of Mediterranean climate and continental climate. Annual temperature average is 16.8 °C and temperature average of the hottest month, July, is 34.4 °C and temperature average of the coldest month, January, is 3.0 °C. Annual precipitation average is 740 millimetres and the province has a semi-arid climate character.

MİNİ HOTEL

126

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m

127M

anisa Turizm H

aziran - Temm

uz‘ 11

BULMACA

128

H

azira

n -

Tem

muz

‘ 11

Man

isa

Turiz

m