marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar...

188
T.C. TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ MARKALAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ Uzmanlık Tezi Sibel MERAŞ Ankara-2008

Upload: others

Post on 07-Sep-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

T.C.

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

MARKALAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN

İNCELENMESİ

Uzmanlık Tezi

Sibel MERAŞ

Ankara-2008

Page 2: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

T.C.

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

MARKALAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN

İNCELENMESİ

Uzmanlık Tezi

Sibel MERAŞ

Tez Danışmanı: Dr. A. Talha YALTA

Ankara-2008

Page 3: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

i

ÖZET

Piyasada tam rekabetçi yapının oluşturulması için temel koşul tekellerin yok edilmesi

iken, fikri mülkiyet hakları hak sahiplerine sağladığı inhisarı yetkilerle piyasada

tekellerin oluşmasına imkân tanımaktadır. Bu durum ise aynı amaca hizmet eden iki

yöntem arasında çatışmaya neden olmaktadır.

İşte serbest ticaret ile fikri mülkiyetin korunması arasındaki hassas dengeyi

korumaya hizmet eden kavram ”hakkın tüketilmesi ilkesi”dir.

“Hakkın Tüketilmesi” ilkesinin önemi belirlenecek olan rejimin ülkenin dış ticaret

politikasını ve dolayısıyla ekonomisinin tamamını etkileyebilecek sonuçlar

doğurabilmesinden kaynaklanmaktadır. Belirlenecek olan tükenme rejiminin

sonuçları olan “paralel ithalat”,”geri ithalat” ve son olarak “gri piyasa” malların

ülke ticaretindeki payı ülkenin hangi tükenme rejimini benimseyeceği ile doğrudan

ilgilidir.Bununla birlikte ülkenin benimsemiş olduğu “tükenme rejimi” ticaret

ortaklarının seçiminde, ülkedeki toplam mal arzı ve buna bağlı değişecek fiyat

politikasında, kısaca ülkedeki piyasa koşullarının oluşumunda sahip olduğu önem

nedeniyle tarafımızca detaylı olarak incelenmesi gerekli görülmüş ve “hakkın

tüketilmesi ilkesi” tez çalışmamızın konusunu teşkil etmiştir.

Bu amaçla hazırladığımız ve beş bölümden oluşan çalışmamızda “marka” olgusuna

ve “marka hakkı” na kısaca değinildikten sonra söz konusu “hakkın tüketilmesi”

konusu tüm detaylarıyla ele alınmıştır. Ayrıca farklı tükenme rejimlerinin

benimsenmesinin yaratacağı hukuki sonuçlar ve bu hukuki durumun ülke ekonomisi

üzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir. Tüm bu açıklamalardan sonra ülkemizin

içinde bulunduğu ekonomik koşullar dâhilinde uygulaması gereken tükenme

rejiminin “uluslararası tükenme” rejimi olması gerektiği yönündeki

değerlendirmemiz ve bu uygulamayı sağlamaya yönelik olarak KHK´nın ilgili

maddesinde yapılabilecek düzenleme hakkındaki önerilerimizle çalışmamız

tamamlanmıştır.

Page 4: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

ii

ABSTRACT

While the fundamental condition in order to create a competitive structure in the

market is annuling of the monopolies, intellectual property rights makes an available

ground for establishing monopolies in the market by individual authorization that has

been obtained to the right holders. That is to create a conflict between the two

methods serving for the same target.

Here, the concept that aims to protect this delicate balance between free trade and the

intellectual property right protection is “the exhaustion of rights principle”.

The importance of the principle called “the exhaustion of rights” is to stemp from

the consequences that might be brought along which could effect a country’s foreign

trade policy and all aspects of its economy in the determined regime.“Parallel

import”, “re-import” and finally the share of “gray market” goods in a country’s

trade, are directly related with which exhaustion regime that the country will adopt.

Nevertheless the country’s adopted “exhaustion regime” , owing to its importance in

choosing trade partners, total commodity supply of goods and changeable price

policy accordingly to that, shortly in creating the market’s conditions, has been

accepted as worth studying and “the exhaustion of rights principle “ has formed the

object of our thesis study.

In our study which we have presented and is consisted of five articles with the point

of this view, the object of “ the exhaustion of rights principle” that is in question has

been dealt with in details after the concepts “trademark” and “trademark rights”

have been touched briefly on. Furthermore, legal consequences which would be

come up as a result of adopting different exhaustion regimes and their effects on

country’s economy have been mentioned.

After all these arguements, our study has been completed by giving a sum up

regarding to the idea that “the international exhaustion regime” should be applied in

Page 5: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

iii

the perspective of our country’s current economic conditions and with our

recommendations abouth the arrangement in the related article of the decree-law to

be made in order to satisfy this implementation.

Page 6: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

iv

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ÖZET..........................................................................................................................i

ABSTRACT..............................................................................................................ii

KISALTMALAR.....................................................................................................iv

GİRİŞ..........................................................................................................................1

BİRİNCİ BÖLÜM

BİR FİKRİ MÜLKİYET HAKKI OLARAK MARKA KAVRAMINA GENEL

BİR BAKIŞ

1.1.Marka Kavramının Tarihsel Gelişimi ....................................................................5

1.1.1.Tarihte İlk Kez Marka Kavramının Ortaya Çıkışı...........................................5

1.1.2.Türk Hukuk Sisteminde Markanın İlk Ortaya Çıkışı ......................................9

1.2.Marka Kavramına İlişkin Çeşitli Tanımlar, Markanın Unsurları, Türleri ve

Fonksiyonları ........................................................................................................12

1.3.Marka Hakkının Hukuki Niteliği, Kapsamı ve Hakkın Kazanılma Koşulları......23

1.4.Marka Tescilinden Doğan Hakların Sınırları........................................................26

1.5.Marka Hakkının Sona Ermesi...............................................................................27

İKİNCİ BÖLÜM

MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI ve HAKKIN TÜKETİLMESİ

İLKESİNİN ÖNEMİ

2.1.Malların Serbest Dolaşımı İlkesine Genel Bir Bakış ve İlkenin Sınai Mülkiyet

Hakları ile İlişkisi........................................................................................................28

2.2.Miktar Kısıtlamaları ve Eş Etkili Tedbirler...........................................................32

2.3.Malların Serbest Dolaşımının İstisnaları ..............................................................34

2.4.Türkiye İle Avrupa Birliği Arasındaki İlişkiler Açısından Malların Serbest

Dolaşımı İlkesi ve Ankara Anlaşması ........................................................................35

2.5.ATAD´ín Sınai Haklara İlişkin Geliştirmiş Olduğu Doktrinler............................41

2.5.1.Hakların Varlığı/Kullanımı Doktrini(The Existence/Exercise Doctrin)......41

2.5.2.Hakkın Özgül Konusu Doktrini (The Specific Subject Matter).................45

2.5.3.Hakkın Tüketilmesi Doktrini.......................................................................54

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİ

3.1.Tüketilme İlkesinin Tarihsel Gelişimi ,Tanımı ve Unsurları .............................56

3.1.1.Tüketilme İlkesinin Tarihi .........................................................................56

3.1.2.”Hakkın Tüketilmesi” Kavramı ve Tüketilme İlkesine İlişkin Çeşitli

Tanımlar....................................................................................................58

3.1.3.Hakkın Tüketilmesinin Unsurları...............................................................62

3.2.Tükenme Prensibinin Uygulanamayacağı Haller..................................................67

Page 7: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

v

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜKETİLMENIN COĞRAFİ SINIRLARI, FARKLI TÜKENME REJİMLERİ

ve TÜKENMENİN HUKUKİ SONUÇLARI

4.1.Tüketilmenin Coğrafi Sınırları.............................................................................77

4.2.Farklı Tükenme Rejimleri....................................................................................78

4.2.1.Ülkesel Tükenme İlkesi........................................................................... 78

4.2.2.Bölgesel Tükenme İlkesi......................................................................... 79

4.2.3.Uluslararası Tükenme İlkesi.................................................................. . 81

4.3.Hakkın Tüketilmesi İlkesinin Hukuki Sonuçları.................................................82

4.3.1.Paralel İthalat...........................................................................................82

4.3.2.Geri İthalat...............................................................................................86

4.3.3.Gri Piyasa.................................................................................................87

4.4.Doğuracağı Hukuki Sonuçlar Açısından Farklı Tükenme Rejimlerinin

Karşılaştırılması ...................................................................................................88

4.4.1.Ulusal Tükenme Rejimi Yanlılarının Görüşleri.......................................89

4.4.2.Uluslar Arası Tükenme Rejimi Yanlılarının Görüşleri ...........................94

4.4.3.Tükenme Türlerine İlişkin Değerlendirmemiz.........................................95

BEŞİNCİ BÖLÜM

TÜRK HUKUKUNDA ve DİĞER ÜLKE MEVZUATLARINDA

HAKKIN TÜKETİLMESİ İLKESİNİN DÜZENLENİŞİ

5.1.Türk Hukuk Sisteminde Tükenme İlkesinin Gelişimi, Ülkemizin Hakkın

Tüketilmesi İlkesine Yaklaşımı ve Konuya İlişkin Yargı

Kararları.................................................................................................................97

5.1.1.Türk Hukuk Sisteminde Hakkın Tüketilmesi İlkesinin Tarihsel

Gelişimi..............................................................................................................97

5.1.2.Tükenme İlkesine Kanun Koyucunun Yaklaşımı ve Örnek Yargı

Kararları...........................................................................................................103

5.1.3.Ülkemizin Tükenme İlkesine Yaklaşımına İlişkin Değerlendirme ve Öneri

lerimiz..............................................................................................................116

5.2.Tükenme İlkesinin Diğer Ülkelerdeki Uygulaması............................................121

5.2.1.Avrupa Birliği´nde Tükenme İlkesi.......................................................122

5.2.2.İngiltere´de Tükenme İlkesi....................................................................135

5.2.3.Almanya´da Tükenme İlkesi...................................................................139

5.2.4.Japonya´da Tükenme İlkesi ..................................................................142

5.3.Bazı Uluslararası Anlaşmalar Kapsamında Tükenme İlkesinin Düzenlenmesi.144

5.3.1.TRIP´s ve Tükenme İlkesi......................................................................144

5.3.2.GATT ve Tükenme İlkesi.......................................................................146

SONUÇ....................................................................................................................148

EKLER ...................................................................................................................153

EK-1 Hakkın Tüketilmesi Konusuna İlişkin Yakın Tarihte Verilmiş Olan

Kararlar............................................................................................................153

EK-2 Hakkın Tüketilmesi İlkesine İlişkin Yapılmış Olan Araştırma

Raporları..........................................................................................................156

KAYNAKÇA ..........................................................................................................166

Page 8: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

vi

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

Adalet Divanı : Avrupa Topluluğu Adalet Divanı

AET : Avrupa Ekonomik Topluluğu

AEA : Avrupa Ekonomik Alanı

a.g.e : Adı geçen eser

a.g.m : Adı geçen makale

a.g.r : Adı geçen rapor

a.g.k : Adı geçen karar

AÜHF : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AR-GE : Araştırma Geliştirme

AT : Avrupa Topluluğu

ATA : Avrupa Topluluğu Kurucu Anlaşması

ATAD : Avrupa Topluluğu Adalet Divanı

BATİDER : Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi

Bkz. : Bakınız

C : Cilt

CMLR : Common Market Law Reports

CMLRev : Common Market Law Review

Çev : Çeviren

Divan : Avrupa Topluluğu Adalet Divanı

Dn : Dip not

DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü

E : Esas Numarası

ECFI : European Court of First Instance

ECJ : European Court of Justice

ECLR : European Competition Law Review

ECR : European Court Report

EEA : The Eurupean Economic Area

EIPRev : European Intellectual Property Review

Page 9: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

vii

EIPR : European Intellectual Property Report

EFTA : European Free Trade Association

FSEK : Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu

FMR : Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku

Dergisi

GATT :Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

(General Agreement of Tariffs and Trade)

GRUR Int. :Gewerblicher Rechtschutz Internetionaler Teil und

Urheberrecht

HD : Hukuk Dairesi

IIC : Internetional Review of Industrial Property and

Copyright Law

İKV : İktisadi Kalkınma Vakfı

IP : Intellectual Property

IPR : Intellectual Property Rights

K : Karar numarası

KHK : Kanun Hükmünde Kararname

KKTC : Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyeti

Komisyon : Avrupa Topluluğu Komisyonu

L : Law (Kanun)

m : Madde

M : Markaların korunması Hakkında Kanun Hükmünde

Kararname

Mkt : Market

M.Ö : Milattan Önce

NERA : National Economic Research Associates

(Ulusal Ekonomik Araştırma Birliği)

No : Numara

OECD : Organisation for Economic Co-operation and

Development

(Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)

OKK :1/95 Sayılı Ortaklık konseyi Kararı

Page 10: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

viii

p : page,sayfa,paragraf

R.A : Roma Anlaşması

R.G : Resmi Gazete

s : Sayfa

S. : Sayı

T : Tarih

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TC :Türkiye Cumhuriyeti

Topluluk : Avrupa Topluluğu

TRIP´s : Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması

TTK : Türk Ticaret Kanunu

UK : United Kingdom

v : Versus(karşı)

v.d. : Ve devamı

Vol : Volume

WIPO : World Intellectual Property Organization

WTO : World Trade Organisation

Y : Yıl

Yarg :Yargıtay

Page 11: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

ix

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo.5.1.”Ülkemizin 2007 ve 2008 Yılı Ocak Ayına Ait İthalat Rakamları”........118

Tablo.5.2.”Aylar İtibariyle 2007 Yılı ve 2008 Yılı Dış Ticaret Rakamları”............119

Tablo.5.3.”1999 - 2007 Yılları İtibariyle Toplam İthalat Rakamları“......................120

Tablo.5.4.“Avrupa Birliği 2007 Yılı Dış Ticaret Rakamları“,..................................135

Tablo.5.5.”İngiltere´nin 2007 Yılı İçin Dış Ticaret Rakamları”...............................139

Tablo.5.6.”Almanya´nın 2006 Yılı için Dış Ticaret Rakamları”.............................141

Tablo.Ek.2.1.“Birlik Dahilinde Gerçekleşen Paralel İthalatın Durumu” s.166........161

Tablo.Ek 2.2.“Bazı Faktörlerin Paralel Ticaret Üzerindeki Etkileri”s.167..............162

Tablo.Ek.2.3.“Birliğin Tek Taraflı Rejim Değişikliği Yapmasının Sonuçları

“s.168........................................................................................................................164

Tablo.Ek.2.4.“Karşılıklı Uluslararası Tükenme Rajiminin Uygulanmasının Sonuçları

s.169.........................................................................................................................164

Page 12: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

1

GİRİŞ

20.yüzyılın sonlarına doğru tüm dünyayı etkisi altına alan “küreselleşme” hareketi

sanayileşmenin başlamasını kaçınılmaz kılmıştır.

Sanayileşeme hareketi ise beraberinde teknolojik yenilikleri ve ürün türlerinde artışı

getirmiştir. Buna bağlı olarak da piyasaya yeni firmalar girmeye başlamıştır.

Böylelikle eskiden tekelci yapıya sahip olan pazarlarda giderek kızışan bir rekabet

ortamı filizlenmeye başlamıştır.

Dünya ekonomisinde oluşmaya başlayan bu rekabetçi piyasa ise ticareti sınırlamaya

yönelik her türlü suni engelin kaldırılmasını ve malların dolaşımının hiçbir

müdahaleye açık olmadığı bir yapıyı gerektirmektedir.

Günümüzde bilgi değişiminin hızla seyrettiği dünyada, bu sistemin işlerliğine devam

edebilmesinin diğer bir koşuluysa gelişimin kaynağını oluşturan “yenilikçi

düşünce”nin kısa zamanda maksimum korumaya sahip olmasının sağlanmasıdır.

“Marka Koruması” olarak tabir edilen bu koruma, düşünce sahibine belirli bir süre

için hakkın izinsiz kullanımını, hak konusu ürünün ithalat ve ihracatını önlemeyi de

içeren bir takım tekel hakları sağlamaktadır. Böylelikle, sahiplerini piyasadaki

rekabetten korumakta ve piyasaya yeni firmaların girmesinin önünde bir engel teşkil

etmektedir. Bu nedenle sözkonusu koruma gerek antitekel gerekse serbest dolaşım

politikaları açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Bu nedenle içinde bulunulan küresel ortamda çatışan bu iki amaç arasındaki hassas

dengeyi korumaya hizmet eden bir kavrama ihtiyaç duyulmuştur. İşte bu amaç

doğrultusunda ”hakkın tüketilmesi ilkesi” geliştirilmiştir. Bu ilke, sahip olduğu önem

itibariyle üzerinde ayrıntılı bir çalışmanın yapılmasını gerekli kılmıştır.

Page 13: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

2

Bu noktadan hareketle konuyla ilgili literatürde yer alan kaynakların tüm

ayrıntılarıyla taranması sonucunda elde edilen verilerle “hakkın tüketilmesi ilkesi”ni

etraflıca tartıştığımız çalışmamız beş bölümden oluşmaktadır.

İlk bölümde öncelikle marka kavramının günümüze değin göstermiş olduğu tarihsel

gelişim ana hatlarıyla anlatılmıştır. Bu bölümde ayrıca markayı oluşturan unsurlara

ve farklı marka türlerine değinilmiş, markanın sahip olduğu fonksiyonlardan ve

markanın tescili ile sahibine sağlamış olduğu haklardan bahsedilmiştir. Söz konusu

hakkın nasıl kazanıldığı ve bu hakkın hangi hallerde haksız kullanımının söz konusu

olacağı da ilgili bölümde bahsedilen konular arasında yer almaktadır.

Bahsi geçen markayı tekel şeklinde kullanma hakkına, rakiplerin ve toplumun

çıkarları dikkate alınarak bazı sınırlandırmalar getirilmiştir. Bu sınırlamaların hangi

durumlarda uygulanacağının ve tanımlanan hakkın ne şekilde sona ereceğinin ilgili

KHK hükümleri ışığında anlatılmasıyla çalışmamızın ilk bölümü tamamlanmıştır.

Hakkın sınırlandırılması halleri arasında yer alan “hakkın tüketilmesi” ilkesi ise tez

konumuzun odak noktasını teşkil ettiği için bu bölümde anlatılmamış, konuya

çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı bir şekilde değinilmiştir.

Çalışmamızın ikinci bölümünde “marka hakkı”nın piyasadaki rekabet koşullarının

işlerliğine etkisini anlatabilmek adına serbest piyasa ekonomilerinin temel

koşullarından olan malların serbest dolaşımı kavramı ilgili anlaşma hükümleri

çerçevesinde açıklanmıştır. Akabinde ise bu kavramla “marka hakkı” arasındaki

ilişkiye değinilmiştir.

İlgili bölümde ayrıca malların serbest dolaşımı ilkesinin uygulanmasının ülkemizdeki

yansıması Gümrük Birliği´nin kurucu anlaşması niteliğindeki Ankara Anlaşması´nın

ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı´nın ilgili maddeleri kapsamında açıklanmıştır.

Bunlara ek olarak konuya ilişkin Avrupa Topluluğu Adalet Divanı tarafından alınmış

kararlarla ilkeye ilişkin açıklamaların daha anlaşılır kılınması sağlanmıştır.

Page 14: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

3

ATAD tarafından geliştirilmiş olan doktrinlerin de kısaca özetlenmiş olduğu bu

bölümde bu doktrinlerden biri olan ve tez konumuzun odak noktasını teşkil eden

“hakkın tüketilmesi” kavramının önemine değinilerek kavramın anlatımı için gerekli

ön bilgi aktarılmıştır.

Bu ön bilginin ardından “hakkın tüketilmesi” ilkesine ilişkin detaylı açıklama

çalışmamızın üçüncü bölümünde yer almıştır. Bölümde öncelikle kavramın dünyada

ne şekilde ve ne amaçla ortaya çıktığı ”tarihsel gelişim” başlığı altında açıklanmıştır.

Ardından ilkeye ilişkin genel bir tanımlama yapılmıştır. “Tükenmenin Unsurları”nın

tanımlanması ve ilkenin hangi hallerde uygulanmasının hukuken uygun

olmayacağının açıklanmasıyla ise ilgili bölümümüz tamamlanmıştır.

Çalışmamızın dördüncü bölümünün konusunu ise farklı tükenme rejimleri ve bu

rejimlerin benimsenmesinin yaratacağı hukuki sonuçlar teşkil etmektedir. Bu

bölümde ayrıca tükenme rejimlerinin karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan farklı

görüşlere de yer verilerek konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır.

Çalışmamızın beşinci ve son bölümünde ise öncelikle “tükenme ilkesi”nin hukuk

sistemimizde düzenlenişinden bahsedilmiştir. Ayrıca ülkemizin ilkeye ilişkin

yaklaşımı çeşitli yargı kararları ışığında açıklanmaya çalışılmıştır. Ülkemizde

uygulanacak tükenme rejimine ilişkin önerilerimiz de ilgili bölümün diğer bir

konusunu teşkil etmektedir.

Akabinde ise “tükenme” kavramının ülkemizle ticari ilişkilerinin yoğunluğu göz

önünde bulundurularak belirlenmiş olan kimi ülke mevzuatlarında ne şekilde yer

aldığı örnek yargı kararları dâhilinde açıklanmıştır. Ülkemizin de dâhil olduğu

uluslararası anlaşmaların “tükenme“ ilkesine yaklaşımının açıklanmasıyla ilgili

bölüm sonlandırılmıştır.

Page 15: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

4

Sonuç bölümümüzde yer alan çalışmamız genelinde değinmiş olduğumuz konulara

ilişkin değerlendirmelerimiz ve ülkemiz adına yapmış olduğumuz önerilerimizle

çalışmamız tamamlanmıştır.

Page 16: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

5

BİRİNCİ BÖLÜM

BİR FİKRİ MÜLKİYET HAKKI OLARAK MARKA

KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ

1.1.Marka Kavramının Tarihsel Gelişimi

1.1.1.Tarihte İlk Kez Marka Kavramının Ortaya Çıkışı

Bu gün markaların asli fonksiyonu bir işlemenin mallarını diğerinden ayırmak iken,

kullanılan ilk işaretler daha çok malın sahibini gösterme amacına yöneliktir. Canlı

hayvanların üzerinde görülen, giderek ekmek ve peynirler üzerinde de kullanılmaya

başlanan işaretler bu durumun bilinen ilk örnekleri sayılabilir.

Bronz çağında ortaya çıkan Nart Efsanesi’nin metinlerinden de o dönemde

sembollerle işaretlemenin var olduğu anlaşılmaktadır.1

Kartaca’da bulunan eski seramik Yunan ve Roma dönemi vazolarında marka veya

benzeri tanıtma işaretlerinin bulunduğu da görülmüştür.2 Kafkas’larda tanınmış

ailelerde aile markası çok eski zamanlardan beri kullanılmaktadır.3

Grit´te Knosos´ta M.Ö 3500 yıllarına dayanan eski tarihlerde tersine biçimlendirilmiş

taştan yapılmış mühür markalar bulunmuştur.4

Modern anlamda marka kullanımı ise esnaf ve zanaatkârların ürettikleri malın

üzerine malı yapan veya işleyen zanaatkârın ad ve soyadının konulması ile ortaya

çıkmıştır.

1 Amicba, G.; “Abhazlar’ da Damga”,Yay. Haz.: Süren, Zafer; ”Çipxe Kafkas Aile Damgaları”,

As Yayınları ,İstanbul,2001, s.17. 2 Şanal, O.; ”Markanın Hükümsüzlüğü”, Adalet Yayınevi ,Ankara,2004, s.7, d.n.11: , Poroy ,R

“Ticari İşletme Hukuku” , 5.Baskı, İstanbul,1987, s.227. 3 Güsar, V.; “Çerkezlerde Aile Markaları ( Çipkhe-Çipxe) , Yay. Haz.: Süren,Z.,”ÇİPXE Kafkas

Aile Damgaları”, As Yayınları ,İstanbul,2001. s.16. 4 Camcı, Ö.; ”Marka Davaları”, Ufuk Reklamcılık & Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti., 1. Baskı,

İstanbul, Aralık 1999.

Page 17: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

6

Ortaçağ Avrupası´nda görülen bu şekildeki marka kullanımı modern anlamda marka

denilebilecek işaretlerin çekirdeğini oluşturmaktadır.

Zamanla Orta Çağ Avrupası´ndaki bu kullanım yerini “lonca markaları”na bırakmış

ve bugünkü anlamıyla marka kullanımına bu markalarla geçilmiştir.

Fransız Devrimi´ni takiben ekonominin globalleşmesi, teknolojideki yenilikler, sınai

mülkiyet hukukunun önemli bir parçası olan marka hukukunun ulusal ve uluslararası

alanda gelişiminin artmasına neden olmuş, bunun üzerine loncalarca kullanılan

kolektif markalar yerini ferdi markalara bırakmıştır. Markalarda ferdileşmeye

gidilmesi ise “alâmetifarikaların” daha bir önem kazanmasına neden olmuş, daha

önce örfen himaye edilen markaların hukuken korunmaları ve bu konuda öncelikle

ulusal düzenlemelerin yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Fransa’da 20 Mayıs 1678 tarihli bir mahkeme kararıyla ilk kez “Orvietan”

markasının “Orvietan de France” markasına karşı korunması marka konusunda yasal

bir gerekliliğin mevcudiyetini ortaya çıkmasına neden olmuştur.5 1957 tarihinde

Fransa´da kabul edilen “Üretim ve Ticari Markalar Hakkındaki Mevzuat” ülkenin

marka korumasına ilişkin ilk hukuki düzenlemesidir.6

İngiltere’de en eski tarihli marka davası ise 1452 yılında görülmüş olup markaya

yönelik tecavüzün önlenmesi adına ise ilk dava 1619 yılında markasının kalitesiz

ürünlerde kullanıldığı iddiasıyla bir konfeksiyoncu tarafından açılmıştır.7Ülkede

markaların gerçek anlamda yasalarla korunmasına ise ilk olarak 1875 yılındaki

hukuki düzenlemelerle başlanmıştır.

Amerika’da ise ilk marka uyuşmazlığı davası 1837 yılında Massachusetts eyaletinde

görülmüştür.

5 Foster, F.H, Shook,R.L.; ”Patent Attorneys” , Newyork, 1993, s.229.

6 Öçal, A.; ” Türk Hukukunda Markaların Himayesi : İsviçre ve Fransız Hukuklarıyla

Mukayeseli Olarak” Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları,1967, s.25. 7 Camcı, Ö.,1999,s.2.

Page 18: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

7

1990’lı yılların başına kadar Avrupa’da marka hakkı konusunda çok önemli bir

değişiklik olmamış, 19.yüzyıl içinde kabul edilmiş düzenlemelerle yetinilmiştir.

Daha sonra ticaretin uluslararası boyutunun gelişmesiyle ülkesel koruma yetersiz

kalmış ve konuya ilişkin uluslararası düzenlemelerin gereği ortaya çıkmıştır.

Bu konuda ilk hareket sınaî mülkiyetin korunmasına ilişkin ilk sözleşme olan Paris

Sözleşmesi´dir.8Paris Sözleşmesi ile haksız rekabete ilişkin piyasada oluşan şuçları

azaltmak ve uluslararası marka ve patent koruma izlekleri ile ilgili belirli bir standart

uygulama oluşturmak amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için “Paris

Sözleşmesi´ne taraf bir ülke, kendi vatandaşlarına sağladığı hakları, sözleşmeye taraf

olan diğer ülke vatandaşlarına da sağlayacaktır.”diyen “milli muamele” prensibi

kabul edilmiştir. Sözleşmeyle sözleşmeye taraf devletler arasında bir birlik

oluşturulmuştur.

Sözleşme 20.03.1883 tarihinde Paris’ de 11 ülke arasında imzalanmış,1900 yılında

Brüksel’de, 1911 yılında Washington’da, 1925 yılında La Haye´de, 1934 yılında

Londra’da, 1958 yılında Lizbon’da, 1967, yılında Stokholm´de değişikliğe

uğramıştır. Paris Sözleşmesi’ne katılım Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın üyesi

olan tüm ülkelere açıktır.

1891 tarihli Madrid Anlaşması ise üye ülkelerden birinde tescilli bir markanın

uluslararası büroya (WIPO) bildirilerek tescilin yapılmasını düzenlemektedir.

Başlangıçta amacını gerçekleştirmek için yeterli olan anlaşma zamanla yetersiz

olmaya başlamış, ulusal mevzuatlarda tam bir uyumlaşma söz konusu olmadığı için

anlaşmanın gerektirdiği birtakım şartları yerine getirememekle birlikte sisteme

katılmak isteyen Paris Sözleşmesi´ne taraf ülkelerin mevcut olması anlaşmaya ek ve

onu tamamlayıcı nitelikte olan protokolün oluşturulmasını kaçınılmaz kılmıştır.

8 Sınaî Mülkiyetin Himayesi İçin Bir İttihat Teşkili Hakkındaki Mukavelename.

Page 19: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

8

Bu ihtiyaç doğrultusunda 01.12.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve 01.04.1996

tarihinde uygulanmaya başlayan Madrid Prokolü oluşturulmuştur. Markanın

öncelikle kendi ulusal ülkesinde tescil şartından vazgeçen, tescil başvurusunda

bulunulmasını yeterli gören protokolle aynı zamanda Topluluk Marka Sistemi

uluslararası marka koruma sistemine bağlamak amaçlanmıştır.

21 Aralık 1988’de ise Topluluk Konseyi´nce birçok yönden birbirinden ayrılan üye

devletlerin markalara ilişkin kanunlarının iç pazarın kuruluş ve işleyişini doğrudan

etkileyen hususlarının uyumlaştırılması amacıyla 89/104 sayılı Direktif

hazırlanmıştır. 9

Direktifin 16.1. maddesine göre, üye devletler en geç 28.12.1991 tarihine kadar10

ulusal hukuk sistemlerini, direktif ile uyumlu hale getirmek yükümlülüğü

altındadırlar. Topluluğa üye devletler, tükenme de dâhil maddi hukuka ilişkin birçok

konu bakımından yönergede öngörülen hükümleri iç hukukta kabul etmeyi taahhüt

etmişlerdir.

Birleşmenin yarattığı sorunlar nedeniyle uyumlaştırmada geciken Almanya dışında,

1990 başlarında bütün ülkeler iç hukuklarını direktife yaklaştırmışlardır.

Bunu gelişmeyi takiben ticaret hayatındaki hızlı gelişime ayak uydurmak ve gelişen

ekonomiler nedeniyle ortaya çıkmaya başlayan sorunlarla başa çıkmak amacıyla

GATT´a11

taraf ülkeler “rounds” adı verilen müzakerelerden Uruguay´da

gerçekleştirdikleri oturumda “fikri hakları” da konu kapsamına almışlardır. Fikri

haklar ticaretle bağlantılı açıdan ele alındığı için müzakere sonucunda alınan

kararları TRIP´s12

olarak adlandırmışlardır. Anlaşma ile üye ülkelere Paris

Sözleşmesi’nin hükümlerine uyma zorunluluğu getirmiştir.

9 First Directive 89/104/EEC of the Council, of 21 December 1988, to Approximate the Laws of the

Member States Relating to Trade Marks, OJ EC No L 40 of 11.2.1989, s. 1. 10

Bu süre daha sonra 31.12.1993’e kadar uzatılmıştır. 11

General Agreement on Tariffs and Trade, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması. 12

Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması.

Page 20: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

9

1.1.2.Türk Hukuk Sisteminde Markanın İlk Ortaya Çıkışı

Türkiye’de de markaların korunmasına yönelik ilk uygulamalar Avrupa ve

Amerika´daki gelişmelere paralel olarak 19. yüzyılın ikici yarısında ortaya

çıkmıştır.13

1289 ve 1296 tarihli iki zeyli de mevcut olan 1288 (20 Eylül 1871) tarihli Osmanlı

Alâmet-i Farika Nizamnamesi sınaî mülkiyet konusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin

ilk yasal uygulaması özelliğini de taşımaktadır. 14

Bu nizamname daha sonra 1304 ( 1888) tarihli “Fabrikalar Mamulâtı ile Eşyayı

Ticariyeye Mahsus Alameti Farikalara Dair Nizamname” ile yürürlükten

kaldırılmıştır.

Uzun süre değişikliğe uğramadan yürürlükte kalan 1888 tarihli Nizamname de 6591

sayılı kanunla15

önemli değişiklikler yapılarak marka başvurularında tescil

gerçekleşmeden önce iktisat ve ticaret bakanlığınca incelemeye tabi tutulma sistemi

getirilmiştir.16

Bu nizamname ise 03.03.1965 tarih ve 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yürürlükten

kaldırılmış17

ve yerine 551 sayılı Markalar Kanunu 11 Haziran 1965 tarihli Resmi

Gazete´de yayınlanarak 12 Haziran 1965´ te yürürlüğe girmiştir.

Her ne kadar döneminin çağdaş uygulamalarından biri olduğu 18

söylense de 551

Sayılı Kanun´un da zaman içerisinde ÖZSUNAY´ın da belirttiği gibi kimi kanun

13 Tekinalp, Ü., 2004, s. 334.

14 Özel, Ç.; “Marka Lisans Sözleşmesi”, Ankara, 2002, Seçkin Yayınları , s.26 d.n.5 : Bu

nizamnamenin 1289 ve 1296 tarihli iki zeyli hakkında bkz. Arseven , H.; “Nazari ve Tatbiki

Alameti Farika Hukuku,” İstanbul, 1951 ,s.4. 15

Resmi Gazete 27.5.1955,S.9013. 16

Ayrıntılı bilgi için bkz. Arseven , H.,1951, s.4-5. 17

Resmi Gazete,12.03.1965,S.11951.,Eser ,H.; “Marka Hakkının Sona Ermesi“, İstanbul , 2005,s. 8 18

Arkan, S., 1997, s.15.

Page 21: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

10

maddelerinin ya hiç uygulanmaması ya da gereği gibi uygulanmaması nedeniyle

birçok aksaklıkları ortaya çıkmıştır.19

Öte yandan Avrupa ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği, Türkiye için, yepyeni bir

hukuki yapıyı beraberinde getirmiştir. Bu hukuki yapıları hayata geçirmek için iç

hukukta birçok alanda, özellikle fikri mülkiyet haklarında, yasal düzenleme yapılma

zorunluluğu oluşmuştur.

Bu amaçla Türkiye ile AB arasında sınaî malların serbest dolaşımını hedefleyen ve

bu konuyu etkilediği oranda Türkiye´ye AT´nin dış politikasını benimseme

yükümlülüğü getiren bir mini Roma Anlaşması niteliğindeki Türkiye-Avrupa

Topluluğu Ortaklık Konseyi’nin 1/95 sayılı kararı 6 Mart 1995 tarihinde alınmıştır.20

Bu karar gereğince tarım ürünleri dışında kalan mallar yönünden taraflar arasındaki

gümrük vergileri, rüsum ve harçlar kaldırılmış ve bunlara eş etkili tedbirler alınması

yasaklanmıştır.

Ayrıca Konsey Kararı´nın 4. maddesinin 3. fıkrasıyla Marka Mevzuatı´nın 21 Aralık

1988’de Topluluk Konseyi´nce üye devletlerin markalara ilişkin kanunlarının

uyumlaştırılması amacıyla hazırlanmış olan 89/104 sayılı Direktif´e21

uyumu taahhüt

edilmiştir.

Bu taahhüt doğrultusunda Konsey Kararı´nın sekiz sayılı ekinin 1.maddesi

kapsamında belirtildiği üzere üç yıl içerisinde TRIP´s Sözleşmesi´nin şartlarına

uymayı, aynı 8 numaralı ekinin 3. maddesinde belirtildiği üzere Paris Sözleşmesi´nin

1967 tarihli Stokhom senedine (1979 tarihinde değiştirilmiş sekliyle) ve Markaların

19 Özsunay, E.; ”551 Sayılı Markalar Döneminde Markalara İlişkin Bazı Önemli Sorunlar ve

Markaların Korunması Hakkında KHK / 556 ile Öngörülen Çözüm ve Yenilikler, Gümrük

Birliği Bilgilendirme Toplantıları-3”, Marka Hukukunun Avrupa Birliğine Uyumu ve Sorunları

Semineri, İstanbul Ticaret Odası , Yayın No.39, İstanbul 1995, s.13. 20

Arıkan, A.S.; ”Fikri ve Sınai Haklar Açısından Paralel İthalat-AB ve Türkiye”, TC Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Toplulukları(Hukuk) Ana Bilim Dalı Doktora Tezi,

Ankara, 2001, s.200. 21

First Directive 89/104/EEC of the Council, of 21 December 1988, to Approximate the Laws of the

Member States Relating to Trade Marks, OJ EC No L 40 of 11.2.1989, s.1.

Page 22: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

11

Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Tasnifi Hakkında Nis

Anlaşmasının 1977 tarihli Cenevre senedine (1979 tarihinde değiştirilmiş şekliyle)

katılım yükümlülüğü altına da girmiştir. Bu yükümlülüğünü Konsey Kararı

yürürlüğe girene kadar yerine getirmek durumunda olan Türkiye ayrıca aynı tarihe

kadar Topluluğun fikri mülkiyet haklarına yönelik olarak çıkardığı tüm yönergeleri

de 1995 tarihine kadar kendi mevzuatına aktarma zorunluluğunu kabul etmiş22

sınaî

haklar mevzuatını Gümrük Birliği´nin başlangıcından önce revize etmek

yükümlülüğü altına girmiştir.23

Bu yükümlülüklerine uygun olarak 1.12.1995´te yürürlüğe giren ve 1 Nisan 1996´da

uygulanmaya başlayan 1989 tarihli “Markaların Uluslararası Tescili Hakkında

Madrid Sözleşmesine İlişkin Madrid Protokolü”’ne ülkemiz de 05.08.1997 tarihinde

97/9731 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla katılmıştır. 01.01.1999 tarihi itibariyle

Protokole uygun uygulamaya geçilmiştir.24

,25

Bunun akabinde uyumlaştırma

çalışmaları devam etmiş, çalışmalar sonucunda bir dizi Kanun Hükmünde

Kararname çıkarılmıştır.

22 Direktifin 16.1 maddesine göre, üye devletler en geç 28.12.1991 tarihine kadar (bu süre daha sonra

31.12.1993’e kadar uzatılmıştır) ulusal hukuk sistemlerini, Direktif ile uyumlu hale getirmek

yükümlülüğü altındadırlar. Topluluk üyeleri için 1992’de yürürlüğe giren bu Yönerge’nin Türk

Hukukundaki tesirleri, hizmet markalarının tanınmasında (Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı

KHK m. 2), marka tescil sebeplerinin öngörülmesinde (Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı

KHK m. 7, 8) ve korumaya ilişkin hükümlerde (Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK m.

9–13) kendini gösterir. Marka tescilinde doğan haklarla ilgili hukuki işlemler, tescil başvurusu,

markanın hükümsüzlüğü ve sona ermesi hükümleri de Topluluk hukukundan etkilenmiştir.

21.12.1988 tarihli,89/104/AET tarihli, 89/104/AET sayılı ”Üye Devletlerin Markalara İlişkin

Hukuklarının Uyumlaştırılmasına İlişkin Birinci Konsey Yönergesi marka üzerinde hak kazanılması

ve korunmasında tescil işlemini olağan yol olarak kabul etmektedir. Ancak üye devletleri seçimlerinde

özgür bırakarak,”tescil sistemi” ya da marka üzerindeki hakkın, markanın seçilmesi ve marka

hukukuna özgü bir şekilde kullanılması suretiyle kazanılması demek olan “kullanma ilkesi”

sisteminden birini kabul etmelerine ilişkin her hangi bir zorunluluk öngörmemektedir. 23

Şehirali, F.H.; ”Patent Hakkının Korunması", Turhan Kitapevi, Ankara, 1998, s.49 vd. 24

Resmi Gazete, 22.8.1997, S. 23088 25

Markalar hakkında uluslararası bir sözleşme niteliğinde olan 1891 tarihli “Markaların Uluslararası

Tescili Hakkında Madrid Sözleşmesi” ne Türkiye taraf iken 25.5.1955 tarih ve 4/5215 sayılı karar ile

sözleşmeden çıkmıştır.,Tekinalp, Ü.; ”Yeni Marka Hukukunda Tescil İlkesi ve Tescilsiz

İşaretlerin Hukuki Durumu,(Tescil İlkesi), Prof. Dr. Kenan Tunçomağ’a Armağan”, İstanbul, 1997

, s.469., d.not.5.

Page 23: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

12

Bunlardan biri de 27 Haziran 1995 tarihli ve 22326 Sayılı Resmi Gazete’de

yayımlanarak yürürlüğe giren “556 Sayılı Marka Hakkının Korunmasına İlişkin

Kanun Hükmünde Kararnamedir.”

Halen yürürlükte olan bu KHK 40/94 sayılı Topluluk Marka Tüzüğü´nden

yararlanılarak hazırlanmıştır.26

Bu Kararname de en son ilgili mevzuatta tespit edilen bazı aksaklıkların giderilmesi

ve işlemlerde kolaylık sağlanması gibi gerekçelerle hazırlanmış olan 5194 sayılı

Kanun Tasarısı 22.12.2003 tarihinde kararlaştırılıp Başbakanlık tarafından

31.12.2003 günü TBMM Başkanlığı´na gönderilmiş ve 556 Sayılı Markaların

Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 5, 7, 22, 42, 61/A, 71, 75 ve

78 No´lu maddelerinde 22.6.2004 tarihinde kabul edilip 26.6.2004 günü yürürlüğe

giren bu kanunla değişiklikler yapılmıştır.

1.2.Marka Kavramına İlişkin Çeşitli Tanımlar, Markanın Unsurları, Türleri ve

Fonksiyonları

Günümüzde değişen ve bilgi değişiminin inanılmaz bir hızda ve kolaylıkta seyrettiği

dünyada sınaî haklar pazarda faaliyet gösteren aktörlerin yakından tanıdığı ve sıkça

kullandığı araçlardan biri haline gelmiştir. İşte bu değişim hızına ayak uydurma ve

belki değişimin her an bir adım ötesinde durma gayretindeki oyuncular daima eskiyi

terk etme ve yenilenme çabasındadırlar. Dolayısıyla “marka”, günümüz koşullarında

uluslararası pazarlarda kalıcı olabilmenin ve rekabet edebilmenin ön şartlarından

birisidir.

Gayri maddi haklar veya fikri hakların bir dalını oluşturan ticaret unvanı27

,işletme

adı28

ve diğer fikri ve sınaî mülkiyet hakları ile birlikte ticari bir işletmenin mal

26 Yeni Marka hukukumuzun diğer bir kaynağı olan Avrupa Topluluğu’nun 20 Aralık 1993 tarihli ve

40/94 sayılı Topluluk Markası Hakkında Konsey Tarafından Çıkarılan Topluluk Tüzüğünde tescil

sitemi kabul edilmiştir.;Tekinalp, Ü., Prof. Dr. Kenan Tunçomağ’a Armağan, s.468. 27

TTK.m.41 vd. 28

TTK.m.55

Page 24: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

13

varlığı unsurları arasında yer alan29

”marka” sınaî haklardan en çok bilinen ve ticari

hayatta sıkça kullanılanıdır.30

Sonuç itibariyle markalar ekonomik hayatta üreticiler, aracılar ve tüketiciler

açısından çok büyük bir önem arz etmektedir. Şöyle ki;

Marka, mal ve hizmetlerin birbirlerinden ayrılmasını sağlamak suretiyle

rekabete imkân sağlar.

Üreticilerin satışlarını düzenli hale getirir ve markayı taşıyan malların

reklâmlarının başarıya ulaşmasını sağlar.

Modern dağıtım biçimlerinin gelişmesine katkı sağlar ve böylece markalı

mallar uluslararası pazarlarda daha fazla pay sahibi olur.

Tüketicilere, alışverişte seçim yapmak konusunda kolaylık sağlar.

Tüketici açısından araştırma maliyetlerini düşürür.

Marka, malın kalitesi konusunda tutarlılık imajı yarattığından, tüketici

korunmuş olur.

Aracı işletmelere, pazarlama faaliyetlerini kolaylıkla denetleyebilme

imkânı verir.

Hayatımıza girişi şu an kullandığımız dilden bile uzak geçmişe dayanan markanın ilk

tanımı 12.03.1965 gün ve 11951 sayılı Resmi Gazete´de yayımlanan 551 sayılı

Markalar Kanunu´nunda yapılmıştır. Kanunun 1. maddesinde günümüz Türkçesi´yle

tanımlama "Sanayide, küçük sanatlarda, tarımda imal, izhar, istihsal olunan veya

ticarette satışa çıkarılan her nevi emtiayı başkalarınınkindan ayırt etmek için bu

emtia ve ambalajı üzerine konulan, emtia üzerine konulamadığı takdirde

ambalajlarına konulan ve bu maksada elverişli bulunan işaretler marka sayılır."

şekilinde yapılmıştır.

29 ÇamlıbeL, Taylan, E. , 2001, s.23.

30Demiroğlu, M.;”Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Sınai Mülkiyet Hakları”, İKV Dergisi, Sayı

146, Mayıs-Ağustos 2000, s.33.

Page 25: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

14

556 sayılı KHK ise 551 sayılı Markalar Kanunu´dan farklı olarak tek bir marka

tanımı vermemiş, Kararnamenin “Tanımlar” başlığını taşıyan 2. maddesi´nde marka

çeşitleri sayılmış, markanın dolaylı tanımı, 556 sayılı Markaların Korunması

Hakkında Kanun Hükmünde Kararname´nin31

“Markanın İçereceği İşaretler”

başlığını taşıyan 5. maddesinde yer almıştır. Bu maddeye göre “ Marka, bir

teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt

etmeyi sağlaması koşuluyla(Ünlü bir yabancı sigara mamulünün üzerinde ve

ambalajında kullanılan bir şeklin özel rengi ile birlikte marka olarak 556 sayılı

KHK’nin 5.maddesinde öngörülen bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden

ayırt etmeyi sağlayan niteliğinin bulunduğunun kabulü gerekir”)32

, kişi adları dâhil,

özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi ve ambalajları33

gibi

çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yolu ile

yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir” şeklinde kapsamsal bir

tanım yapılmıştır.34

İrfan DÖNMEZ “Markalar ve Haksız Rekabet Davaları “adlı eserinde markayı “en

kısa tanımıyla bir nesnenin ve özellikle ticari malların tanıtılmasına ve

benzerlerinden ayırt edilmesine yarayan işaretler” olarak tanımlamıştır.35

TEKİNALP marka olabilecek ”işareti” “henüz tescil edilmemiş simge” olarak

tanımlarken aslında markayı kısaca “tescilli sembol” olarak tanımlamıştır. Yazara

göre marka “bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve

hizmetlerinden ayırt etmek amacı ile kullanılan işaretlerdir.36

31 27.06.1995 tarih ve 22326 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış ve yayım tarihinde yürürlüğe

girmiştir. 32

Yarg.11.HD.T.12.11.1999,E.1999/6866,K.1999/9075,”reemtsmacigarettenfabrika” kararı;

Pekdinçer, T.; ”Fikri-Sınai Mülkiyet Hukuku Mevzuatı”, Der Yayınları , İstanbul, 2003, s.203. 33

“…ambalajlarının…” sözcüğündeki cümlenin anlam bütünlüğünü bozan ‘nın’ eki 5194 Sayılı

22.06.2004 Kabul Tarihli ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12.maddesi ile kaldırılmıştır. 34

Berkhan, İ.; ” Marka Lisans Sözleşmesi”, İstanbul, Nisan 2005, s.18. 35

Dönmez, İ.; “Markalar ve Haksız Rekabet Davaları”, Seçkin Yayıncılık, 1992, s.17. 36

Tekinalp, Ü., 2004, s.19.

Page 26: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

15

“Marka Pazar ekonomilerinde tüketicilerin rakip firmaların piyasaya sunmuş olduğu

ürün ya da hizmetlerden birine ait olanı diğerine ait olanlardan ayırt etmelerine

yarayan sembollerdir.”37

Ömer CAMCI´nın tanımına göre marka” Satışa arz olunacak emtiaya diğerlerinin

emtialarından ve ait olduğu işletmeyi ayırt etmek üzere emtiaya iliştirilen veya

uygulana kanuna ve usulüne uygun olarak tescil edilmiş işarettir.”38

Yukarıdaki tanımlardan açıkça anlaşıldığı üzere bir işaretin marka olarak

kullanılabilmesi için iki unsuru içermesi gerekmektedir. Bunlar:

Çizimle Görüntülenebilme

Bir işaretin şekille görüntülenebilmesiyle anlatılmak istenen tescili sağlamak

amacıyla işaretin kâğıt üzerinde gösterilebilmesidir.39

Ayırt Etmeyi Sağlama

Markanın tanımından da açıkça anlaşıldığı gibi bir işaretin marka olarak

adlandırılması için markayı taşıyan mal ve hizmetleri diğerlerinden ayırt etme

işlevini yerine getirebilmesi gerekmektedir.

556 sayılı KHK´nın “Marka Tescilinde Ret İçin Mutlak Nedenler “ başlıklı

7.maddesinin (c) fıkrası “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç,

değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı

gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret

ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak

tescil edilemeyeceğini “ belirtmiştir. Bu hükme gerekçe olarak da söz konusu

işaretlerin ayırt edicilikten yoksun olmalarını göstermiştir.

37 Cornısh, W.R.;“Intellectual Property: Patents, Copyright, Trade Marks and Allied Rights,” Sweet &

Maxwell Ltd.”, London, 1996, s.581. 38

Camcı, Ö.,1999, s.3. 39

Marett, P.; ”Intellectual Property Law”,London, 1996, s.159.

Page 27: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

16

Kısaca ayırt edici niteliği olan ve KHK madde 8 ve 7´de sayılmakta olan ret

nedenlerini içermeyen her veya herhangi bir işaret marka olarak tescil edilebilir.40

Marka olarak tescil edilen bu işaretler ise sahiplerince kullanım amaçlarına göre

farklı şekillerde adlandırılmaktadırlar. Amaçlarına göre farklı marka türleri aşağıdaki

gibi sıralanabilmektedir.

Ticaret Markaları

Yönetmelik m.8 de “mal markası” olarak bahsedilen “ticaret markası” “ Bir

işletmenin üretimini ya da ticaretini yaptığı malları, başka işletmelerin mallarından

ayırt etmeye yarayan işaret” şeklinde ifade edilmiştir.41

Ticaret markası kullanma hakkı sadece üreticiye tanınmış bir hak değildir. Sadece

ticaret konusu olan mallar üzerinde de kullanılabilir. Bir firma herhangi bir üretici

firmaya yaptırmış olduğu malları kendi markası altında satışa sunabilir.

Hizmet Markaları

556 sayılı KHK´nın 2/a maddesi “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede geçen

"marka", ortak markalar ve garanti markaları dâhil ticaret markaları veya hizmet

markalarını, ifade eder “ diyerek hizmet markalarını düzenlenmiş olmakla beraber

KHK´da konuya ilişkin herhangi bir açık tanım yer almamaktadır.

Ancak hizmet markalarının tanımına KHK´nın Uygulama Şeklini Gösterir

Yönetmeliğin 4. maddesinde markanın tanımı içerisinde yer verilmiştir. İlgili madde

“Marka: Bir işletmenin imalâtını ve/veya ticaretini yaptığı malları ve/veya sunduğu

hizmetleri, başka işletmelerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan

ticaret ve/veya hizmet markası olarak da nitelendirilebilen işareti, ifade eder”

hükmüyle ticaret ve hizmet markalarını beraber açıklamıştır.

40 Tekinalp, Ü., 2004, s.314.

41 556 Sayılı KHK`nın Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik madde.8.

Page 28: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

17

YASAMAN, hizmet markasını“ Ticari bir işletmenin malları veya ambalajları

üzerine koydukları markalar dışında hizmetlerini, diğer işletmelerin hizmetlerinden

ayırmak amacıyla kullandığı her türlü işaret “ şeklinde tanımlamaktadır.42

Çağımızda ürettikleri ürünün sadece bakımını yapan firmalar dahi ilgili hizmetleri

için hizmet markası koruması talep eder olmuşlardır.43

Ortak Marka

Ortak marka üretim veya ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan bir grup

tarafından kullanılmak üzere oluşturulan ve işletmelerin mal ve hizmetlerini diğer

işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırmaya yarayan işaretlerdir.

551 sayılı Markalar Kanunu´nda düzenlenmemiş olmakla birlikte 556 sayılı

KHK´nın 55. maddesinde ortak marka; “Birden fazla sayıda işletmenin ya da kişinin

sahip olduğu ve beraberce kullandığı markadır. Ortak marka gruptaki işletmelerin

mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye

yarar.”44

şeklinde tanımlanmıştır.

556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname´nin

Uygulamasına Dair Yönetmelik madde 4 ise ortak markaya “Ortak marka bir

sözleşme çerçevesinde tüzel kişilerin veya tüzel kişilik meydana getirmeksizin bir

araya gelen gerçek kişilerin oluşturduğu birliğe dâhil işletmelerce üretilen mal

ve/veya hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye

yarayan ve bu işletmelerce ayrı ayrı kullanılabilen işareti, ifade eder” şeklinde bir

tanım getirmiştir.

42 Meran, N.; “Marka Hakları ve Korunması”, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık San. ve Tic.

AŞ., 2004., s.31. 43 Arkan, S., 1997, s.43. 44

556 sayılı KHK m.55.

Page 29: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

18

Garanti Markası

556 sayılı KHK madde 54 garanti markalarını “Sahibinin kontrolü altında birçok

işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi

menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işaretlere verilen isimdir “ şeklinde

tanımlamıştır.

556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname´nin

Uygulamasına Dair Yönetmelik madde 4 ise “Garanti markası: Marka sahibinin

kontrolü altında, bu markayı kullanmaya yetkili kılınmış birçok işletme tarafından

üretilen mal ve/veya hizmetlerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi

kaynaklarını ve kalitesini garanti etmeye yarayan işareti, ifade eder.” diyerek bu

kavramı tanımlamıştır.

Tanımdan da anlaşılacağı gibi ortak markalar mal ve hizmetlerin belirli bir işletmeler

grubunca üretildiğini ifade ederken, garanti markaları marka sahibinin kontrolü

altında üçüncü kişilerce üretilen mal ve hizmetlerin belirli bir kalite seviyesinde

olmasını garanti eder.

Garanti markası markanın sahibi tarafından değil marka sahibinin belirlediği malın

kalitesine ilişkin bulunan şartları gerçekleştiren her işletme tarafından kullanılabilen

malın kalitesi hakkında garantiyi simgeleyen markalardır.45

Tanınmış Markalar

Paris sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde ”Birlik üyeleri tescilin talep edildiği

ülkenin yetkili makamları tarafından söz konusu ülkede bu anlaşmadan yararlanacağı

kabul olunan bir şahsa ait olduğu aynı ya da benzeri ürünlerde kullanıldığı herkesçe

bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meyden verebilecek surette

örneğini, taklidini veya tercümesini yapan bir fabrika markasının veya ticaret

45 Tekinalp, Ü., 2004, s.318.

Page 30: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

19

markasının tescilini gerek ülke mevzuatı müsait olduğu takdirde doğrudan doğruya

gerekse ilgilinin isteği üzerine ret veya hükümsüz kılmayı taahhüt ederler” hükmüyle

tanınmış marka korumasından bahsetmiştir.

Sözleşmenin anılan hükmüne göre tanınmışlıktan söz edebilmek için, markanın ürün

yani ticaret markası olması, herkes tarafından bilinmesi, aynı veya benzer ürünlerde

kullanılması ve böyle bir kullanımın karışıklığa sebebiyet verebilecek nitelikte

olması gerekir.

Ülkemizde de Paris Sözleşmesi´nde, TRIP´sde ve AT Yönergesi´nde olduğu gibi ne

556 sayılı KHK´da ne de 551 sayılı Markalar Kanunu´nda tanınmış marka tanımına

açıkça yer verilmemiştir. Kanun koyucular tanınmış markaların bir tanımını

vermekten kaçınmışlar tanımlama konusunu doktrin ve içtihatlara bırakmışlardır.46

Sadece 556 sayılı KHK´nın “Marka Tescilinde Red İçin Nispi Nedenler” başlığını

taşıyan 8 maddesinin 4. bendinde “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu

daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar

veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu

yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın

sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu

yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği

durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka

sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki

markanın tescil başvurusu reddedilir.” hükmüyle tanınmış marka korumasından

bahsedilmiştir.

Khk´nın tanınmış markaları koruma altına alan bir diğer hükmü ise “Marka

Tescilinde Red İçin Mutlak Nedenler” başlıklı 7 maddesinde yer almaktadır. İlgili

maddenin (i) bendinde yer alan “Sahibi tarafından izin verilmeyen Paris

Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesine göre “tanınmış markalar, tescil edilemez”

46 Yasaman, H.; " Tanınmış Markalar ", İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Halil Arslanlı'nın

Anısına Armağan, 1978, s.694.

Page 31: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

20

ifadesi tanınmış markaların üçüncü kişilerce tescil talebinin reddedileceği

belirtilmiştir.

Konuya ilişkin olarak TEKİALP ise “markanın tanınmış kabul edilebilmesi için

dünya çapında olmasa bile en azından Paris Sözleşmesi´ne üye ülkelerde veya bu

ülkelerin bir kısmında bilinmesi gerekmektedir” demektedir. ARKAN ise tanınmışlık

için belirli bir coğrafyayı tanımlamamış sadece tanınmışlık kararını veren makamın

markanın ilgili çevre içerisinde tanınmış olduğu hakkında bilgi sahibi olmasını

gerekli gördüğünü belirtmiştir.47

Yukarıda sayılan markalara ek olarak 556 sayılı KHK´ da düzenlenmemiş olmakla

birlikte bu tanımların hiçbiri ile tam olarak ifade edilemeyen ancak günümüzde

kullanımı mevcut olan ihtiyat markaları48

veya koruyucu markalar49

gibi farklı marka

türleri de mevcuttur.

Son derece derin bir konu olan markanın tıpkı tanımında olduğu gibi

fonksiyonlarının da açıklanmasında farklı ayrımlara gidilmiştir. Ancak bu farklı

ayrımlar temel olarak dört başlık altında ifade edilebilir.

Kaynak Gösterme Fonksiyonu

Markanın tarihsel gelişimine bakacak olursak en temel fonksiyonunun ve ilk ortaya

çıkış amacının aslında menşe göstermek olduğunu görürüz. Nitekim literatürde yer

alan birçok kaynakta da markanın temel fonksiyonunun orijin gösterme fonksiyonu

olduğu, zira bu şekilde tüketicinin üretici firmayı seçme şansı olduğu ifade

edilmektedir.50

47 Arkan, S.,1997, s.92; TEKİNALP, Ü., 2004, s.380.

48 Arseven, H.,1951, s.113.

49 Tekinalp, Ü., 2004, s.317.

50 Van Bunnen, L.; “Aspects Actuels du Droit des Marques Dans Le Marché Commun”, Bruxelles,

1967, s.4.

Page 32: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

21

Marka malların birbirinden ayırt edilmesini sağladığı gibi bunları üreten ya da

piyasaya süren veya hizmeti üstlenen teşebbüsü belirtmekle müteşebbisler

bakımından da ayırt edici rol oynar”.51

“Marka mal ve hizmetlerin hangi kuruluş

veya girişimci tarafından üretildiğini ya da piyasaya sunulduğunu gösterir.”52

Tefrik Fonksiyonu(Ayırt Edicilik)

Monopol piyasası dışındaki piyasa türlerinde genel olarak piyasada aynı türden

ürünleri üreten birden fazla firma bulunmaktadır. Piyasadaki farklı firmalarca

üretilen ve aynı amaca yönelik olarak tüketilen mal ve hizmetler arasında ise doğal

olarak yüksek bir ikame gücü mevcuttur. Tüketicinin bu ikame mallar arasında

yapacağı tercihi ise çok sayıda faktör etkileyebilmektedir. İşte bu faktörlerden belki

de en önemlisi bir firmanın ürünlerinin piyasada oldukça fazla sayıda bulunan ikame

mallar arasından ayırt edilmesini sağlayan markalardır.

ARSEVEN´e göre artık günümüzün gelişmiş ekonomik düzeyinde marka mal ile

teşebbüs arasında bağı kurmaktan çok mal ile belirli bir kalite seviyesini ilişkilendirir

ve bu sayede söz konusu markayı taşıyan malların diğer mal ve hizmetlerden kolayca

ayırt edilmesini sağlar.

Garanti Fonksiyonu

Tüketicilere aynı markayı taşıyan tüm mal ve hizmetlerin eşit kalite de olduğundan

emin olma garantisini ürünlerin markası sağlamaktadır.”Markanın garanti

fonksiyonu tüketicisine bugün beğendiği malı yarın da bulacağını temin etmesi

anlamına gelmektedir.”53

51 Karayalçın , Y.; “Ticaret Hukuku, Giriş, Ticari İşletme”, 3. Baskı, Ankara, 1968

52 Mimaroğlu, S.K.; “Ticaret Hukuku C.1”, 1978, s.351.

53 Öçal, A.,1967, s.17.

Page 33: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

22

YASAMAN ise garanti fonksiyonunu benzer bir şekilde ifade etmiş aynı markalı

ambalajlar içinde aynı malların aynı kalitede bulunduğunu markanın garanti ettiğini

belirtmiştir.54

CASTILLO, markanın garanti fonksiyonunu “temsil ettiği malın farklı kökenli

mallar arasında hangi üreticiye ait olduğu konusunda herhangi bir karışıklığa meydan

vermeksizin tüketiciye ya da son kullanıcıya garanti sağlaması” olarak

tanımlamaktadır.55

556 sayılı KHK´da markanın garanti etme fonksiyonundan açıkça bahsedilmemiş

olması doktrinde markanın garanti fonksiyonunu varlığı konusunda farklı görüşlerin

oluşmasına neden olmuştur.56

Ancak tarafımızca KHK´da açıkça telaffuz

edilmemekle birlikte 13/II. maddesi, 21/VIII. maddesi ve 7(f) maddesi gibi birçok

maddede markanın malın kalitesini garanti etme fonksiyonunun varlığına değinildiği

düşünülmektedir.

Reklâm Fonksiyonu

Marka firmanın ürettiği ya da sadece piyasada sattığı malların tutundurulmasında,

müşteri bağımlılığının oluşturulmasında, tüketici tarafından beğendiği ürünün

hatırlanması ve tekrar alınmasını sağlayan bir unsur olarak talebin oluşturulmasında

etkilidir. Günümüzde giderek gelişen ve sayısız üreticinin sayısız ürününü

yarıştırdığı pazarlarda markaların bu fonksiyonu önem arz etmektedir.57

Firmalar markalarıyla yaratmış oldukları bilinirlik ile yeni markalar üretebilmekte ve

bu şekilde marka çeşitlendirme stratejileri sayesinde mevcut markalarının gücünü

başka ürünleri için ürettikleri markalarda kullanarak büyük ekonomik faydalar elde

etmektedirler.

54 Yasaman ,H.,2003, s.697.

55 Castıllo ,F.; ” Trade Marks and Free Movement of Pharmaceuticals in the European Community:

To Partition or Not to Partition the Market”, 6 EIPR, 1997, s.307. 56

Örneğin ARKAN ve TEKİNALP´ e göre hukuki açıdan markanın kaliteyi garanti etme özelliğinin

olduğundan bahsetmek mümkün gözükmemektedir. 57

Yasaman, H.,Yusufoğlu, F.; “Marka Hukuku, C. I”, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2004, s.18.

Page 34: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

23

Kısaca “malı sattıran markasıdır” düşüncesi markanın reklâm fonksiyonunun

giderek artan öneme sahip olduğunun en açık ifadesidir.”58

1.3.Marka Hakkının Hukuki Niteliği, Kapsamı ve Hakkın Kazanılma Koşulları

Nuşin AYİTER tarafından “Bir şahsın zekâ ve becerisi sonucu ortaya çıkardığı

ticarete konu olabilme özelliğini içeren yeni durumun hukuk tarafından korunması

ile ortaya çıkan ve sahibine bir takım tekelci ve ülkesel nitelikte haklar sağlayan

gayri maddi bir mülkiyet hakkı çeşidi” olarak tanımlaması yapılan fikri mülkiyet

haklarından biridir marka hakkı.59

Tescil edilmesiyle birlikte sahibi lehine60

izni olmadan markanın kullanılmasını,

üzerinde tasarrufta bulunulmasını önleme61

gücünü de içeren birtakım

inhisarı62

yetkiler tanıyan marka hakkının hukuki niteliğinin ne olduğu yönünde

literatürde bir netlik olduğu söylenemez. Örneğin MİMAROĞLU söz konusu hakkın

kişilik hakkı olduğunu ileri sürerken 63

POROY ve YASAMAN marka hakkını gayri

maddi mülkiyet hakkı olarak nitelendirmekte, özel bir koruma ihtiyacından doğan

mameleki nitelikte sui generis bir hak olduğunu ifade etmektedirler.64

556 sayılı KHK’nın “Markanın Koruma Kapsamı” başlığını taşıyan 3. Bölümü´nün,

“Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” yan başlığını taşıyan 9. maddesi ise

tescille doğan hakları düzenlemiştir.1. fıkrasında, markanın sahibinin, hangi hallerde,

58 Çamlıbel Taylan, E.,2001, s.36.

59 Ayiter, N.; “Milletlerarası İhtira Hukukunun Bugünkü Durumu ve İktisaden Geri Kalmış Ülkelerde

İhtira Hukuku Problemleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXV, S. 3–4 , Ankara

1968., s.1-2. 60

Arkan, S.; ” Marka Hukuku, C.2” Ankara, AÜHF Yayınları, 1998, s.131. 61 Tekinalp, Ü.,2004, s.397, Pekdinçer, R.T.; “Marka Hakkı ve Korunması”, MÜ? Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 2001, s. 138; Meran, N., 2004, s.127. 62

Tekel anlamında bir kelime olup kanun metninde tekelci haklar anlamında kullanılmaktadır. Türk

Hukuk Lügati 4. Baskı, Ankara, 1998, s.161. 63

Mimaroğlu, S.K., 1978, s.349. 64

Poroy, R.,Yasaman, H.; ”Ticari İşletme Hukuku”,,Kadir Has Üniversitesi Yayınları, 8.Baskı,

İstanbul, 1998, s.448.

Page 35: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

24

izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisinin olduğu

hükme bağlanmıştır. Buna göre marka sahibi,

“Markanın tescili kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli

marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, kendisinden izin alınmadan kullanılmasının

yasaklanmasını” talep edebilir. Bu maddeden açıkça markanın tescil kapsamına giren

mal ve hizmetlerle ilgili olarak kullanım hakkını münhasıran sahibine tanıdığı

anlaşılmaktadır.

Markanın koruma kapsamını anlatan KHK´nın 9. maddesinin (b) bendinden ise

üçüncü kişilerin aynı ya da benzer markayı sadece tescil kapsamındaki mallar için

değil bu mal ve hizmetlerle ilişkilendirilebilecek mal ve hizmetler için de

kullanımının kanunca yasaklandığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca aynı maddenin (c) bendi ile de tanınmış marka statüsüne ulaşmış bir

markanın piyasada edinmiş olduğu itibardan haksız şekilde bir avantaj elde etmeye

çalışan üçüncü kişilere karşı marka sahibine daha geniş bir koruma sağlanmış ve

sınai hakkının konusunu oluşturan markasını tescil ettirdiği ürünlerle sadece aynı ya

da benzer mallar için değil tüm mal ve hizmetler için koruması imkanı tanınmıştır.65

Sağlamış olduğu korumanın kapsamı tarafımızca anlatılmış olan marka hakkının

nasıl elde edileceği 556 sayılı KHK´nın “Amaç ve Kapsam” başlığını taşıyan 1.

maddesi ile “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, bu Kanun Hükmünde

Kararname hükümlerine uygun olarak tescil edilen markaların korunmasını

sağlamaktır.” hükmü ile açıklanmış ve ilgili madde ile marka korumasında tescil

sisteminin benimsendiği ifade edilmiştir.

Aynı KHK´nın 6. maddesinin içerdiği “Bu Kanun Hükmünde Kararname ile

sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” hükmüne göre ise markanın

hukuken varlık kazanabilmesi ve bu ad altında korunabilmesi, ilgilinin başvurusu

üzerine onun tescil edilmesi şartına bağlıdır.

65 Aynı yönde, 89/104 Sayılı AB Direktifi 5.2

Page 36: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

25

Markanın sağladığı hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için de 556

sayılı KHK´nın 9. maddesine göre tescilin yayımlanması da gerekmektedir.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz koşullar dâhilinde elde edilen marka hakkının

korunması konusunda temel ilke “ülkesellik”tir. Marka korumasının ülkeselliği ilkesi

556 Sayılı KHK’nın 3.,6.ve 9/II-c madde hükümlerinde öngörülmüştür. Bu ilke

uyarınca, marka sahibi, izni olmadan markasının kullanılmasına ancak Türkiye

sınırları içerisinde engel olabilir. Engel olma yetkisi içine ithal edilen mallar da

dâhildir.66

Yargıtay 11. HD, anılan ilkeyi 23.09.1999 tarihli “Bahman “kararında şu şekilde

açıklanmıştır: “Markaların korunması 556 sayılı KHK’ nin 3, 6 ve 9. maddelerine

göre ilke olarak T.C. sınırları içerisinde geçerli bulunmaktadır. Markaların

korunmasının ülkeselliği adı verilen bu ilke her ülkenin kendi sınırları içinde ve

mevzuatına göre tescil edilmiş her markayı koruma siyasetinin ifadesidir.

Tüm bu anlatılanlara ek olarak 556 Sayılı KHK’nın 9/II maddesinde markanın

sağladığı koruma kapsamında değinilmesi gereken bir diğer husus olan “haksız

kullanım halleri” düzenlenmiş ve bu kapsamda marka sahibinin 9/I maddede sayılan

hallerde:

İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulmasını,

İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması,

teslim edileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin

sunulması veya sağlanmasını,

İşareti taşıyan malın ithali veya ihracını,

İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklâmlarda kullanılmasını

yasaklayabileceği belirtilmiştir.

66 Tekinalp, Ü., 2004, s.399-400.

Page 37: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

26

Ancak şunu belirtmek gerekir ki tarafımızca a ilgili 9/II maddesinde sayılmakta olan

marka sahibinin markasının kullanılmasını yasaklama hakkını markalı orijinal

ürünleri ithal ya da ihraç eden ya da piyasaya tekrar süren bağımsız tacirlere karşı

ileri sürmesinin mantık dâhilinde olduğu düşünülmemektedir. Zira bahsedilen

durumlarda üçüncü kişilerce tescilli markanın kullanımı söz konusu olmamakta,

sadece tescilin kapsamındaki malların kullanımı gerçekleşmektedir. Dolayısıyla

birinci maddede sayılan durumlar gerçekleşmediğinden ikinci maddede sayılan

eylemler de gerçekleşememekte, marka hakkına bir tecavüz söz konusu

olmamaktadır.

1.4.Marka Tescilinden Doğan Hakların Sınırları

556 Sayılı KHK’nın 9. maddesi hükümlerinde öngörülen marka sahibine tanınan

markayı tekel şeklinde kullanma hakkına, rakiplerin ve toplumun çıkarları dikkate

alınarak bazı sınırlandırmalar getirilmiş ve böylece markanın sağlaması gereken

makul koruma alanını aşan bir tekel hakkı tanıması önlenmiş olmaktadır.67

Bu sınırlamalar 556 Sayılı KHK’nın 10.,11 12. ve 13. ve 26/5. maddeleri ile hükme

bağlanmıştır. Bunlar sırasıyla:

Markanın sözlük veya başvuru eserlerinde yer alması.68

Ticari vekil veya temsilci adına tescilli markanın kullanımının

yasaklanması.

Marka tescilinden doğan hakların kapsamında istisna.69

67 Arkan, S., 1998, s.131.

68 KHK 10. madde.

69 89/104 Sayılı AB Direktifi’nin 6. Maddesine dayanarak oluşturulmuş olan KHK´nın 12. maddesi”

Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve

adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim

veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından

engellenemez.”hükmüne haizdir. Söz konusu maddenin başlığından da açıkça anlaşıldığı gibi burada

üçüncü kişilere dürüst ve iyi niyet kuralları dâhilinde davranmaları koşuluyla adı veya adresi tescilli

bir marka ile aynı ise kişinin bu markayı ticari ve sınaî konularla ilgili olarak adı veya adresi olarak

kullanma hakkını verilmektedir. Ayrıca söz konusu maddeyle üçüncü kişilere mal ve hizmete ilişkin

tanımlayıcı nitelikte olabilecek malın kalitesi, miktarı, coğrafi kaynağı gibi özelliklerini belirten

ibareleri kullanabilme yetkisi tanınmaktadır. Ancak ilgili madde her ne kadar tescili markanın mal

veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş

zamanı gibi hususları tasvir etmek amacıyla üçüncü kişilerce kullanımını dürüstlük kuralları

Page 38: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

27

Marka hakkının tüketilmesi70

dir.

1.5.Marka Hakkının Sona Ermesi

Markanın sona ermesi hususu KHK´nın” Sona ermenin sebepleri” başlığını taşıyan

45.maddesi ile düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre “ Marka hakkı;

a) Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,

b) Marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi,

nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.

Marka hakkının sona ermesi, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu andan

itibaren hüküm ifade eder. Marka hakkının sona ermesi, ilgili bültende yayınlanır.

“Markanın sona ermesi nedeniyle marka sahibi markasını kullanmaya devam

edebilir, hatta adına tekrar tescilini talep edebilmektedir”.71

çerçevesinde değerlendirip marka sahibinin bu hallerde markasının kullanımına müdahale

edemeyeceğini belirtse de aynı markanın yine marka olma özelliğiyle ancak dürüstlük kuralları

çerçevesinde kullanımını düzenlememiş olduğunu düşünmek yerinde olacaktır. Örnek vermek

gerekirse bir otomobil tamircisi yapmış olduğu işi tanımlamak amacıyla esas markasının yanında yan

unsur olarak tescilli bir markayı kullanmak zorundadır. TEKİNLAP bu hususa değinmiş ve söz

konusu durumun da madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir

.(Konuyla ilgili Yarg.11.HD. T.15.09.2003,E.1717/7742,K.2003/3689 sayılı “pınar” ibaresi ile

“k+kırkpınar” ibareleri arasında gerçekleşmiş olan dava; Tekinalp, Ü,2004,s.415,416; Yarg.11.HD.

T.03.10.2003,E. 2003/2346,K.2003/8743 sayılı “opel” kararı. 70

Tez konumuzu teşkil eden bu maddeye ileride detaylı bir şekilde değinileceğinden bu bölümde

herhangi bir açıklama yapma gereği duyulmamıştır. 71

556 Sayılı KHK m.8/7, m. 35/2.

Page 39: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

28

İKİNCİ BÖLÜM

MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI ve HAKKIN

TÜKETİLMESİ İLKESİNİN ÖNEMİ

2.1.Malların Serbest Dolaşımı İlkesine Genel Bir Bakış ve İlkenin Sınaî

Mülkiyet Hakları ile İlişkisi

Devletin ekonomiye müdahalesinin en alt düzeye çekilmesi gerektiğini savlayan,

daha ideal olanın ise devletin bireyler, sınıflar ve uluslararasındaki ekonomik

ilişkilere hiçbir şekilde karışmaması olduğunu öne süren öğreti iktisadi liberalizm

diye adlandırılır ve bu öğreti dışalım serbestliğini, gümrük vergilerinin indirilmesini,

serbest rekabeti savunmuş ve devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkmıştır.

Öğretinin taraftarları fizyokratlardan Vincent de Gournay''in 1758 yılında bir

konuşması sırasında söylediği "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" (laissez faire

laissez passer) sözünü, iktisat politikasına ana ilke olarak benimsemişler ve serbest

ticaretin dünya kaynaklarının en etkin kullanımını sağlayacağını ileri sürmüşlerdir.72

1929 yılındaki Büyük Bunalım sonrasında ise bu serbesti terkedilmiş, demir perde

ülkeleriyle içe kapalı ekonomi uygulamasına geçilmiştir. Bu dönemde aralarında

savaş öncesi dönemde geleneksel olarak serbest ticaretin savunuculuğunu yapan

İngiltere´nin de olduğu birçok ülke tarifelerini yükseltmiş ve “rekabetçi

devalüasyonlar” dönemine geçilmiştir.73

İkinci Dünya Savaşı´nın ardından ise büyük

bir yıkımla karşılaşan ülkeler savaşın yaratmış olduğu enkazı temizleme amacıyla

Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan bu kapalı sistemden tamamen vazgeçmiş

ve serbest ticaretin tekrar 20. Yüzyıl öncesindeki gibi işlemesi için uluslararası çapta

faaliyetlere başlamışlardır.

72 Seyidoğlu ,H.; ”Uluslararası İktisat” Geliştirilmiş 11. Baskı , Gizem Yayıncılık , İstanbul 1994,

s.116. 73

Seyidoğlu, H, a.g.e, s.122

Page 40: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

29

”Öncelikle savaşın son dönemlerinde 1944 yılında imzalanan Bretton Woods

Antlaşması ile para politikası ve döviz kurlarında istikrar sağlanmak istenmiştir. "74

Akabinde Avrupa ülkeleri arasında bir ortak pazarın oluşturulması, ülkeler arasındaki

ticari, mali ve fiili engellerin kaldırılarak gümrük birliğinin gerçekleştirilmesi, bu

sayede savaştan güçsüz çıkan ülkeler arasında bir birlik kurularak, dünyada gelişen

ekonomiler ile rekabet edilebilmesi amaçları doğrultusunda 1957 yılında 6 ülkenin

atmış olduğu temellerin üzerine inşa edilip günümüzde 21 üye ülke ve 370 milyon

insanı bünyesinde taşıyan Avrupa Topluluğu Ekonomik Bütünlüğü kurulmuştur.

At Anlaşması´nın ilk maddelerinde Topluluğun bu amaçlarına ancak ithalat ve

ihracat önündeki engelleri kaldırarak, ortak bir gümrük tarifesi oluşturarak, kişilerin

hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı önündeki engelleri kaldırarak ve

rekabetin bozulmadığı bir sistem kurarak ulaşabileceği belirtilmektedir.75

Dolayısıyla

Anlaşmanın 2. maddesi ile ifade edilen “Üyeler arasında bir Ortak Pazar kurma

amacının gerçekleştirilmesi” için Topluluk ortak pazarda rekabetin zarar

görmeyeceği bir sistem kurmak için çalışmaya başlamıştır. 76

Öte yandan bir hususu daha belirtmek gerekir ki rekabetçi piyasa ticareti sınırlamaya

yönelik her türlü suni engelin kaldırılmasını, pazara giriş çıkışların serbest

bırakılmasını, pazar yapısının bozulmamasını ve kısaca malların dolaşımının hiçbir

müdahaleye açık olmadığı bir yapıyı gerektirir.

Fikri mülkiyet hakları ise sahiplerine sağladıkları mutlak koruma sayesinde onları

piyasadaki rekabetten koruyarak ve rakiplerine karşı avantajlı konuma gelmelerini

sağlayarak piyasada tekel haline gelmelerine neden olmakta bu ise piyasaya yeni

firmaların girmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir.

74 Seyidoğlu ,H., 1994, s.545-546.

75 Avrupa Topluluğunun kuruluş anlaşması olan Roma Anlaşması´nın 9. madde ile 73. madde

arasındaki hükümlerinin serbest dolaşım koşulunun önemini vurgular şekilde bu temel koşul ile ilgili

olması yadırganmayacak bir husustur. 76

Anık, G.; “AT Rekabet Hukukunda Fikri Mülkiyet Hakları”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve

Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 3, s.114.

Page 41: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

30

Sonuç olarak rekabetçi piyasanın gerekleriyle fikri mülkiyet korumasının gerekleri

zaman zaman çatışmaktadır.

Malların dolaşımındaki özgürlüğün sınır çizgisini oluşturan istisnalardan birini

oluşturan “sınaî haklar” ülkesel boyutta korunurlar, doğası gereği tekelcidirler ve bu

haklar sahiplerinin ulusal pazarı koruma adına aynı malların bir ülkeden diğerine

ithaline engel olabilmesine imkân tanımakta oldukları için Topluluğun gerek

antitekel gerekse serbest dolaşım politikaları açısından ciddi bir tehdit

oluşturmaktadırlar.

Diğer taraftan ise fikri mülkiyet hakları, yatırıma sağladığı önemli teşvik ve bu

hukuka tabi malların ekonomik alanda, kalkınmada ve Topluluğun genel rekabet

gücünde oynadığı önemli rol dikkate alındığında fikri mülkiyet hukuku

sistemlerinden vazgeçmek de olası gözükmemektedir. Bu durumda, hem ulusal fikri

hukukun hem de AB’nin temelini oluşturan ilkelerin gereklerini yerine getirecek bir

uzlaşmaya ihtiyaç duyulmuştur.77

İşte bu nedenle sınaî hak sahibinin ulusal hukuk kapsamında elde etmiş olduğu bu

hakkını topluluğun temel amacı olarak nitelendirdiğimiz malların serbest dolaşımına

müdahale etmek amacıyla kullanabilme ihtimalini engelleyebilmek amacıyla Roma

Anlaşması´nın malların serbest dolaşımıyla ilgili yasaklayıcı hükümler getiren 28. ve

29. maddeleri düzenlenmiştir.

Anlaşmanın bahsi geçen maddelerinden 28.maddesi “Üye ülkeler arasında ithalattaki

miktar kısıtlamaları ve eş etkili bütün tedbirler yasaklanmalıdır” hükmünü içermekte

ve madde üye devletlerarası tüm miktar kısıtlamalarının ve eş etkili önlemlerin yasak

olduğunu belirtmektedir. Her ne kadar 28.maddeyle getirilen yasağın kapsamına

yönelik olarak farklı yorumlar bulunmakta ise de78

maddenin içerik olarak

77 Eroğlu, S.; ”Rekabet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması”,Beta Basım, Yayım,

Dağıtım A.Ş, İstanbul, 2000, s.66. 78

Bir görüşe göre madde ithalata engel olan tüm devlet tedbirlerini kapsamaktadır. Bu görüş dâhilinde

sınırlamanın varlığı sınırlama olmaksızın gerçekleştirilen ithalat miktarıyla sınırlama varken yapılan

ithalat miktarının karşılaştırılması ile ulaşılan sonuca bağlıdır. Bir diğer görüş ise sınırlamadan

Page 42: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

31

korumacılığı benimsemediği aşikârdır ve maddede bahsedilen yasak gizli ya da açık

her türlü ayrımcılığı içermektedir. Söz konusu maddeye göre ithal mallar ile yerli

mallar arsında ayrımcı bir tutum ancak kamu sağlığı ve çevre koruması gibi geçerli

bir sebebin varlığı durumunda sergilenebilecektir. Ancak bu durumda dahi şayet

sınırlama bu sınırlamayla elde edilmek istenen amaç ile orantısızsa veya amaçlanan

noktaya ticaret in daha az engellenmesiyle ulaşılabilecekse haklı sebepler olmasa

dahi 28. madde kapsamında eş etkili tedbir olarak değerlendirilecektir.

Kısaca özetlemek gerekirse ATAD´ in kararları doğrultusunda eş etkili tedbirlerin

madde 28´in ihlali olarak değerlendirilmemesi için:

Herhangi bir fark gözemeksizin uygulanan bir tedbir olması lazımdır.

Bu tedbir topluluk tarafından ortak bir politika benimsenip bir

uyumlaştırmanın yapılmadığı bir alanda uygulanmalıdır.

Zorlayıcı gerekliliklerden birinin bulunması şarttır.79Bu tedbirler

zorlayıcı gerekliliklere uygun mecburi bir tedbir olmalıdır.80

Zorlayıcı

gerekliliklerin uygulamasında ise sınırı ölçülülük ilkesi yanı sıra

malların serbest dolaşımında “menşe ülke” kuralının da kabul edilmesi

gerekmektedir. Bu kural kapsamında üye ülkelerin herhangi birinde

yasal yollarla piyasaya sunulmuş olan bir mal tüm topluluk çapında

satılabilecektir. Bu serbestinin sınırını ise ATA madde 30 tayin

edecektir.

Ancak ATAD´in bu içtihadında belirtmiş olduğu 28 maddenin uygulama alanlarını

daha sonra önüne gelmiş olan “keck” kararıyla daraltmıştır.

bahsedilip bahsedilmeyeceğini ithal mallara yerli mallarına uygulanandan farklı bir uygulamanın

yapılıp yapılmadığına bağlar, ancak farklı uygulamaya neden olan devlet tedbirlerini sınırlama olarak

değerlendirir. Bu görüşlerden ilki çok daha geniş bir korumacılık karşıtlığı içerir. Şöyle ki ilk görüşe

göre devletler ithalata hiçbir şekilde müdahale etmemeli bu konuda düzenleme yapmamalıdırlar.

İkinci görüşün temeli ise yerli ve ithal mal ayrımcılığına dayanmaktadır. 79

Bu zorlayıcı gerekliliklere örnek olarak etkili bir vergi denetimi, çevre koruması, sosyal güvenlik

sisteminin mali dengesini muhafazası sayılabilir. 80

Pınar, H., Hukuk Kurultayı , 2002, s.683.

Page 43: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

32

Bu kararla üye ülkelerce koruyucu hükümler tanınmış olan sınaî hakların malların

serbest dolaşımını engelleyebileceği kabul edilmiştir.

28 ve 29. maddelerin istisnası durumunda olan 30.madde, AT Anlaşması´nın üye

devletlerdeki mülkiyet sistemine saygılı olduğunu belirten 295. madde ve fikri

mülkiyet konusunda uluslararası anlaşmalar imzalama konusunda yetkinin Topluluğa

ait olduğunu belirten 133/5. madde ile ise fikri ve sınaî haklar konusunda yorum

yapılabilmesine hukuken dayanak sağlanmıştır.81

İlgili maddelerle fikri mülkiyet

haklarının kullanılmasına bir sınır getirilmekte, bu maddeler gereğince söz konusu

hakların ancak Anlaşmanın kendisine tanıdığı sınırları aştığı ve rekabeti kısıtlayıcı

bir etki yaratacak şekilde amaç dışı kullanıldığı takdirde üye devletlerarası keyfi

ayrımcılık ve gizli sınırlama yaratma ihtimalini doğurduğu belirtilmektedir.

Bu noktada anlaşma maddelerinin detayına geçmeden maddelerde bahsi geçen

“miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler” kavramlarına açıklık getirmek konunun

daha anlaşılır olması adına faydalı olacaktır.

2.2.Miktar Kısıtlamaları ve Eş Etkili Tedbirler

Her ne kadar Ortak Pazar´a geçiş ile birlikte miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler

arasında bir ayırım yapmanın anlamı kalmamış olsa da yine de bahsetmek gerekirse

kavramlar arasındaki fark şu şekilde anlatılabilir.

Geleneksel olarak gümrük dışı tarifelerin ağırlıklı bir bölümünü oluşturan miktar

kısıtlamaları gümrük tarifelerinden farklı olarak ithalat hacmini dolaysız biçimde

sınırlandırmaya yönelik uygulamalardır.82

Miktar kısıtlaması söz konusu olduğunda

sadece miktar veya değer olarak izin verilen malların ithaline veya transit geçişine

müdahale edilmemekte bunu aşan malların ithali veya transit geçişi ise aşılması

imkânsız bir şekilde getirilen engellemelerle önlenmektedir.” Miktar kısıtlamaları

81 Arıkan, A.S., Doktora Tezi, 2001, s.92.

82 Seyidoğlu, H, 1994, s.162.

Page 44: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

33

arasında ithalat kotaları, ithalat yasakları, döviz kontrolü ve çoklu kur uygulamaları

gibi önlemler yer almaktadır.”83

Eş etkili tedbirler söz konusu olduğunda ise malların ithali doğrudan

engellenmemekle birilikte getirilen lisans, sağlık kontrolü, teminat gibi zorunluluklar

ve düzenlemelerle malların ithali oldukça zorlaştırılmaktadır.

Topluluk kapsamında üye ülkeler arasında ticaret engelleyen faktörlerden biri

olduğunu belirttiğimiz miktar kısıtlamaları kavramı ilk kez ATAD ´ın”geddo v enzte

nazionale risi” 84

davası ile ilgili alınan kararında “miktar sınırlamalarına ilişkin

yasak ithalatta, ihracatta veya malların taşınmasında şartlara bağlı olarak tam veya

kısmi sınırlamalar getiren önlemleri kapsar” şeklinde tanımlanmıştır. Kararda miktar

kısıtlamaları“ithal edilen malları miktar, değer ve zaman açısından sınırlayan

ithalatın yapıldığı devletler tarafından alınmış her türlü tedbir” olarak ifade

edilmiştir.

ATAD eş etkili tedbirler kavramına ilişkin görüşünü ise “procureur du roi v bveg

dassonville” davasında almış olduğu kararda belirtmiş ve kavramı “üye devletler

tarafından kabul edilen topluluk içi ticareti doğrudan veya dolaylı fiili veya

potansiyel olarak engelleyebilen tüm ticarete ilişkin kurallar” şeklinde

tanımlamıştır.85

70/50 Sayılı Direktif ise yerli ve yabancı mallar arasında ayırım yapan her türlü

tedbiri “eş etkili tedbir” olarak tanımlamıştır.86

Bu ayırımdan kastedilen ise ithalatı

daha zor ya da pahalı hale getiren tedbirler dâhil ithalatı güçleştiren her türlü

tedbirdir. Bu açıklama ilk kez ATAD tarafından verilen “Ianelli v Volpi “87

davası

kararında yapılma gereği duyulmuştur.

83 Seyidoğlu ,H,a.g.e., s.162.

84 Case C–2/73, Geddo. v.Enzte Nazionale Risi, [1973] ECR I–865. 879

85 Case C–8/74, Procureur du Roi v B&G Dassonville [1974], ECR I- 837

86 22.12.1969 tarih ve 70/50 sayılı Komisyon Direktifi

87 Case C- 74/76, Ianelli v volpi ,[1977] ECR I- 557

Page 45: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

34

“Rewe-Zentralfinanz. v.Landeirtschaftskammer”88

kararında ise söz konusu tedbirle

ithal edilen malların kullanımını ya da ithalini pazarlamanın her hangi bir aşamasında

sadece ithal edilen mala özgü olmak üzere bir şarta tabi kılan veya yerli mal

açısından aranan şartlardan farklı ve yerine getirilmesi daha güç bir şarta tabi tutan

tedbirlerin kastedildiğini açıklamaktadır. 89

Direktifin 3. maddesi ise ürünlerin pazarlanmasına yönelik ağırlık şekil kompozisyon

sunuş açısından yerli ve ithal ürün arasında fark yaratan uygulamaların ticari hüküm

etkilerini aşarak malların serbest dolaşımını sınırladıkları takdirde eş etkili tedbir

olarak değerlendirilebileceğini belirtmektedir.

2.3.Malların Serbest Dolaşımının İstisnaları

Önceki bölümlerde bahsedildiği gibi Avrupa Topluluğu, ekonomik entegrasyona

ulaşabilmek için dört temel prensip benimsemiştir. Bunlar; malların, kişilerin,

sermayenin ve hizmetin bölge içinde serbest dolaşımının sağlanmasıdır. Bu temel

amacın gerçekleştirilmesi için üye ülkelere bir takım yükümlülükler getirilmiş

taraflar arasında ticareti sınırlayan, tüm engellerin kaldırılması anlaşma hükümleriyle

zorunlu hale gelmiştir.

Ancak bu temel amaç doğrultusunda gerçekleştirilen yasaklamaların da anlaşmalarca

bazı istisnaları öngörülmüştür. Nitekim Roma Anlaşması´nın 30. maddesi ”Genel

ahlaki kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin insanların hayvanların ve bitkilerin

sağlığının korunması, sanatsal, tarihi veya arkeolojik değeri olan milli kıymetlerin

korunması gibi sebeplerle haklı görülen ihracat ithalat veya transit mallara getirilen

sınırlamaları ve yasaklamaları 28 ve 29. maddeler engellemez, bununla birlikte bu

gibi yasaklamalar veya sınırlamalar üye devletlerarası ticarette keyfi ayrımcılık veya

gizli sınırlamalar oluşturma aracı olarak kullanılamaz” hükmünü içermektedir. İlgili

madde sınaî hakların istisnai durumunun ancak söz konusu hakların kötüye

88 Case C- 4/75, Rewe-Zentralfinanz. v.Landeirtschaftskammer [1975 ] ECR I- 843

89 Çamlıbel Taylan, E.,2001, s.69.

Page 46: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

35

kullanılmaması koşuluyla yani keyfi ayrımcılık yapılarak veya gizli bir kısıtlama

aracı olarak kullanılmaması ile mümkün olacağını anlatmaktadır.

Bununla birlikte ilgili maddenin birinci cümlesi ”haklı gözüken sınırlamalar”

kavramını kullanarak istisna kapsamında değerlendirilebilecek sınırlamaların haklı

gözükmesi, keyfi bir ayrıma neden olmaması ve ticarete örtülü sınırlama

getirmemesinin gerektiğini vurgulamıştır. ATAD´ın konuya ilişkin yaklaşımında

bahsettiği “haklılık “kavramı alınan tedbirin ulusal düzen açısından “gerekliliği”

olarak algılanmalıdır.30.maddenin amacından uzaklaşan her tür davranış ise örtülü

sınırlama olarak değerlendirilir.

Anlaşmanın 30.maddesiyle düzenlenen istisnaların mutlak olduğunu söylemek de

mümkün değildir. ATAD konuya ilişkin bu yöndeki kararını “simmenthal” davasında

ifade etmiştir.90

2.4.Türkiye ile Avrupa Birliği Arasındaki İlişkiler Açısından Malların Serbest

Dolaşımı İlkesi ve Ankara Anlaşması

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler açısından konun değerlendirilmesi

gerekirse öncelikle bu ilişkilerin başlangıcı sayılan Ankara Anlaşması´na değinmek

uygun olacaktır. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında ortaklık

yaratan söz konusu anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara'da imzalanmış ve bu

anlaşma ile Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin hukuki temeli

oluşturulmuştur.

Anlaşmanın 1.maddesi ile taraflar arasında ortaklık kurulmuş ve Türk halkının yaşam

kalitesinin yükseltilmesi amacını gerçekleştirmek için bir Gümrük Birliği´nin

oluşturulmasına karar verilmiştir. Gümrük Birliği´nin tam olarak sağlanmasına kadar

geçecek olan süreç hazırlık, geçiş ve son dönem olarak adlandırılan üç aşamaya

ayrılmıştır. Geçen zaman zarfında öncelikle 1971 tarihli Geçici Anlaşma91

ile

90 Case C–35/76, SpA v İtalian Minister for Finance ,[1976] ECR I- 1871

91 Türkiye ile AT arasında geçici anlaşma, Resmi Gazete, 18.08.1971, S.13930

Page 47: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

36

22.07.1971 tarihli Katma Protokol92

imzalanmıştır. Son aşama ise 1/95 sayılı

protokoldür.

Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi’nin 1/95 sayılı kararının 2. maddesi ile Türkiye

fikri mülkiyet haklarının Avrupa Topluluğu hukukunda geçerli olan koruma

düzeyine denk biçimde korunmasını sağlayacak tedbirlerin alınmasını taahhüt

etmiştir.

1/95 sayılı kararın ”Miktar Kısıtlamalarının ve Eş Etkili Önlemlerin Kaldırılması

“başlığını taşıyan 5. ,6. ve 7. maddeleri AT Anlaşması´nın 28,29 ve 30. maddeleriyle

benzer düzenlemeler içermektedir. Konsey Kararı´nın 5. maddesi taraflar arasındaki

ithalata uygulanan her türlü kısıtlama ve eş etkili önlemi yasaklarken, 6. madde

ihracat için aynı düzenlemeyi getirmiş ve son olarak 7. maddesi de 30. maddeyle

uyumlu bir şekilde bu kısıtlamalara yönelik istisnaları belirlemiştir.

”5.ve 6. maddelerin hükümleri genel ahlak kamu düzeni veya kamu güvenliği,

insanların hayvanların veya bitkilerin sağlığının ve yaşamının korunması sanat değeri

veya tarihi veya arkeolojik değer taşıyan ulusal varlıkların veya sınaî veya ticari

mülkiyetin korunması gerekçesiyle malların ithalinin ihracının veya transit geçişinin

yasaklanmasını veya kısıtlanmasını engellemez ancak bu yasaklar ve kısıtlar taraflar

arasındaki ticarette keyfi bir ayırım aracı veya örtülü bir kısıtlama oluşturmaz.”

hükmü ile ithalat ve ihracatta miktar sınırlamaları ve eş etkili tedbirlere ilişin yasağın

istisnaları düzenlenmiş hangi hallerin varlığında üye ülkelerce sınırlayıcı önlemlerin

alınmasının anlaşma maddelerine aykırılık teşkil etmeyeceği ilgili maddeyle

düzenlenmiştir.

Dolayısıyla OKK 7. madde gereğince Topluluk ile Türkiye arasında malların serbest

dolaşımını engelleyecek şekilde fikri mülkiyet hakları sadece mülkiyetin temel

unsurunu oluşturan hakların güvenliği ve bu güvenliği sağlamak adına yeterli olacak

kadar kullanılabilecektir. Yeterlilik sınırını ise ileride bahsedeceğimiz “hakkın özgül

92 22.07.1971 tarih ve 148 sayılı kanunla onaylanan 72/ 5476 sayılı bakanlar kurulu kararı ile

yürürlüğe koyulan Katma Protokol, Resmi Gazete, 29.12.1972, S.14409

Page 48: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

37

konusu“ ve “hakkın aslı işlevi” kavramları çizecektir. Bu sınırı aşan bir kullanım

taraflar arasında bir gizli sınırlama keyfi ayrımcılık teşkil edecektir.

1/95 sayılı OKK´nın “Mevzuat Uyumu” başlıklı IV. Kısmında yer alan 31. madde ise

Gümrük Birliği´nin amacına uygun şekilde işleyebilmesi için fikri ve sınaî hakların

iki tarafta da etkin şekilde korunması gerektiği belirtilmiştir. Bu konuda

uyumlaşmanın sağlanması adına Türkiye´nin yerine getirmesi gereken

yükümlülükler konsey kararının 8 sayılı ekinde düzenlenmiştir.

Tez konumuzla ilgili olması nedeniyle üzerinde durulmasını gerekli gördüğümüz bir

hususu da belirtmek gerekir ki aynı ekin Bölüm 10/2 maddesinde Türkiye ile AB

arasında fikri mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesinin

uygulanamayacağı,93

Türkiye’nin Topluluk boyutunda tükenme ilkesine tabi

olmayacağı ve Topluluk karşısında herhangi bir ülke pozisyonunda olacağı kuralı

getirilmiştir.94

Türkiye-AB ticaretini menfi yönde engellemesi, ithalatı kısıtlaması

veya imkânsız hale getirmesi halinde dahi bu böyle olacaktır. Bu hüküm Gümrük

Birliği´ni düzenleyen 10. maddeyle çelişmektedir.

Nitekim PINAR da OKK ile getirilen bu istisna hükmün paralel ithalat açısından

malların serbest dolaşımını engellediğini belirterek kararın Ortaklık Konseyi´nin

yetkisini aşan bir karar olduğunu iddia etmektedir. Yazara göre OKK ikincil bir

hukuki düzenlemedir ve birincil düzenlemeler olan Ankara Anlaşması ve Katma

Protokol´e aykırı hükümler içermesi nedeniyle malların serbest dolaşımına yönelik

düzenlemesi geçersizdir ve bu nedenle Türkiye´nin de bölgesel tükenme rejimine

dâhil olduğu söylenebilir.95

93 Tekinalp, Ü.; “Gümrük Birliği’nin Türk Hukuku Üzerinde Etkileri”, İÜHFM, İstanbul, C. LV,

S.1-2, 1996.s.57, Pınar, H.; “Marka Hukukunda Hakların Tükenmesi”, Prof. Dr. M. Kemal

Oğuzman Anısına Armağan, İstanbul, 2000, s.894. 94

Başbakanlığa bağlı Avrupa Birliği Genel Sekreterliğini web sitesinde ilgili maddenin çevirisi “bu

karar tarafların ticaret ilişkilerine uygulanan fikri, ticari ve sınaî mülkiyet haklarının sadece bu kararın

hükümlerine tabi olacağı anlamına gelmez” şeklinde yer almaktadır. Aynı istisna Dış Ticaret

müsteşarlığının 1995´te yayımlanan 1/95 sayılı OKK´nin gayrı resmi çevirisinde “Bu karar bu karar

çerçevesinde tarafların ticaret ilişkilerine uygulanan fikri, sınaî ve ticari mülkiyet haklarının tükenmesi

sonucunu doğurmaz” şeklinde tercüme edilmiştir. Çeviriler arasında bu denli fark oluşu şaşırtıcıdır. 95

Pınar, H., Hukuk Kurultayı 2002, s.689.

Page 49: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

38

Aynı zamanda konuyla yakından ilgili olduğunu düşündüğümüz Adalet Divanı´nca

görülmüş olan “Silhouette v Hartlauer“96

davasında Divan üye ülkelerin AEA dışında

piyasaya sürülen mallara ilişkin olarak marka hakkının tükeneceği şeklindeki

düzenlemelerini yönergenin 7. maddesine aykırı bulmuştur. Ayrıca marka sahibinin

paralel ithalata konu olan ürünlerinin bir ülkeye girişine engel olunurken diğer bir

üye ülkeye serbestçe girmesine izin verilmesinin iki üye ülke arasında ticaret

engellerini arttıracağını belirtmiştir.

Divan´ın bu şekilde iki üye ülke arasında farklı tükenme rejimlerinin uygulanmasının

söz konusu olamayacağı yönündeki görüşünün benzer bir şekilde Türkiye ile

Topluluk arasındaki ticari ilişkilerde de geçerli olduğunu söylemek yanlış

olmayacaktır.

Bununla birlikte AEA Anlaşması 28.Protokol madde 2/1 de ise taraflar arasında

bölgesel tükenmenin uygulanacağının belirtilmesi akıllara iki anlaşmanın

hedeflerinin farklı olup olmadığı sorusunu getirmektedir.

ARIKAN´a göre ise ilkenin anlamı ve gümrük birliklerinde uygulanışı, AB içinde

uygulanışı ve uygulanma nedeni, aynı ilkenin göreceli olarak yoğun entegrasyonu

gerektiren AEA anlaşmasında da yer alması ve taraflar arasında Gümrük Birliği´nin

sağlanmış olması nedeniyle 10/2 maddesini Konsey Kararı içerisinde yer almasını

izah etmek oldukça güçtür.97

Dolayısıyla gerek Ankara Anlaşması ve Katma

Protokol´ün serbest ticaret düzenleyen hükümleriyle, OKK´nin amaçları ve Gümrük

Birliği´nin oluşturmak istediği ticari ortamla gerekse malların serbest dolaşımına

ilişkin olarak oluşturulmuş olan Topluluk içtihatlarıyla çelişmekte olan bu istisnanın

hukuki mantıktan yoksun olduğunu ifade etmek yanlış bir iddia olmayacaktır.

Konsey Kararı´nın ilgili maddesi nedeniyle, Türkiye-AB ticaretinde paralel ithalatın

önlenmesine devam edilebilmektedir. Buna yönelik olarak alınan ve alınacak

96 Case C–355/96, Silhouette v Hartlauer , ,[1998] ECR I–4799.

97 Arıkan, A.S., Doktora Tezi, 2001, s.203-204.

Page 50: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

39

tedbirler, ortaklık hukukuna aykırılık teşkil etmemektedir. Başka bir anlatımla,

herhangi bir Topluluk ülkesinin paralel ithalatı önlemeye yönelik olarak alacağı bir

tedbir Topluluk Hukuku´na aykırı olarak görülmekle birlikte, Türkiye’nin alabileceği

benzer nitelikteki bir önlem Ortaklık Hukuku´na aykırılık taşımayacaktır. Türkiye bu

nitelikteki cari düzenlemelerini Gümrük Birliği Kararının 7.maddesine istinaden

devam ettirmekte serbesttir. Sonuç olarak, ülkemizde fikri mülkiyet haklarının

sağladığı korumadan tam olarak yararlanılmasının sağlanmasını amaçlayan

tedbirlerin, ilk bakışta her ne kadar Gümrük Birliği Kararı´nın miktar kısıtlamaları ve

eş etkili tedbirlerin yürürlükten kaldırılmasını öngören 5. maddeye aykırılık taşıdığı

ifade edilebilirse de, bu aykırılığa 7. madde temelinde izin verildiği görülmektedir.98

Topluluk menşeli paralel ithalatı kolaylaştırıcı adımlar atılmasının ise muhtelif

ekonomik sakıncaları olduğu bilinmelidir. Türkiye’nin paralel ithalatı kolaylaştırıcı

tedbirler alması, iki taraflar arasında asimetrik bir durum yaratacaktır. Bu suretle,

Türkiye’nin Topluluk ülkelerine bazı ürünleri re-eksport etme yeteneği sağlanmadan,

Topluluğun Türkiye’ye ihracat yapması kolaylaştırılmış olmaktadır. Bunun

sonucunda zaten aleyhimize gelişmiş olan ikili ticarette, dengesizliğin daha da

artması ve Türkiye’nin Topluluk ile mevcut ticaret açığının daha da büyümesi

sonucunu doğurması beklenmelidir. Topluluğun kendi içindeki gümrük birliğinde

hakkın tüketilmesi ilkesini benimsemişken, Türkiye ile yapılan Gümrük Birliği´nde

hakkın tüketilmemesi ilkesini benimsetmeye çalışmasını, ekonomik menfaatini

azamileştirme arayışı ile açıklamak gerekir. Zira böylelikle AB, Türkiye’nin

Topluluğa markalı ürün ihracatını önleyebilme yeteneğine kavuşmuştur. Şöyle ki,

Türkiye, AB’ye oranla gelir seviyesi daha düşük olduğundan, fiyat seviyesi de daha

düşük bir ülkedir. Otomotiv, beyaz eşya gibi birçok sektörden bu konuda örnek

verilebilir.

98 5. madde Türkiye-AB ticaretinde pazar bütünleşmesini sağlamak amacıyla tarafların ilke olarak

miktar kısıtlaması veya buna eş etkili tedbirler almasını yasaklamakta, 7. madde ise bu yasaklamaya

ilişkin istisnalara yer vermektedir.

Page 51: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

40

Görüldüğü gibi söz konusu karar aralarında ARIKAN, ve TEKİNALP´in de olduğu

birçok yazarın eleştirilerine maruz kalmıştır99

ve tarafımızca da yazarların konuya

ilişkin eleştirilerinde haklılık payının oldukça yüksek olduğu düşünülmektedir.

Nitekim Topluluğun Türkiye’ye bir yandan tıpkı üye devletmiş gibi ağır

yükümlülükler yüklerken diğer taraftan bu yükümlülükler karşısında edinebileceği

imkanlardan mahrum bırakmasının adil bir tavır olduğunu söylemek olası değildir.

Konsey Kararı´nın taraflar arasında entegrasyon sağlanması amacına hizmet

etmediği açıktır. Nitekim EFTA ülkeleriyle benzer entegrasyon sağlanması amacıyla

imzalana EEA Anlaşması´nda tüketilme entegrasyonun önemli bir aracı olarak

algılanırken 1/95 sayılı kararda bu ilkenin uygulanmasının reddedilmesi çelişki

yaratmaktadır. Bir serbest ticaret bölgesi kuran anlaşma niteliğindeki EEA

Anlaşması´na kıyasla gümrük birliği kuran OKK´nın hedefleri kesinlikle daha sıkı

bir entegrasyondur ve esasen Gümrük Birliği´nin daha ağır olan şartlarını yerine

getirmekle yükümlü kılınan Türkiye’nin bölgesel tükenme sistemine dâhil edilmesi

gerekmektedir.

Bahsi geçmekte olan madde aslında AT tarafından OKK ile getirilen yükümlülükler

ve uyumlaştırma çalışmaları tamamlanana kadar geçen süre zarfında Topluluk

ekonomisini koruma amaçlı getirilmiş bir düzenlemedir. Ülkemiz ise oldukça kısa bir

süre zarfında kendinden beklenen uyumlaştırma çalışmalarını tamamlamış, Konsey

Kararı doğrultusunda mevzuatında gerekli ayarlama ve düzenlemeleri yapmış ve

öngörülen anlaşmalara taraf olmuştur. Dolayısıyla artık taraflar arasında bu süre

zarfında koruyucu amaçlı olarak düzenlenmiş olan bu maddenin halen geçerli olması

anlamsız ve gereksizdir.

99 Arıkan, A.S.; ”Fikri Mülkiyet Hakları ve Rekabet Hukuku,’Hakkın Tüketilmesi’”, Perşembe

Konferansları, Ankara, Ekim 2002, s.150; Pınar, H., Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan,

2000, s.894, Tekinalp, Ü., 1996, s.56.

Page 52: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

41

2.5.ATAD´ın Sınaî Haklara İlişkin Geliştirmiş Olduğu Doktrinler

Avrupa Topluluğu´nun kuruluşunda temel amaç olan serbest ticaretin sağlanması,

malların, kişilerin sermaye ve hizmetin serbest dolaşımının sağlanması beraberinde

üye ülkeler çapında sınaî haklara ilişkin mevzuatların uyumlaştırılmasını zorunlu

kılmıştır. Ancak söz konusu uyumlaştırmanın kısa bir zaman zarfında oluşması

mümkün olmadığı için ulusal sınaî haklar mevzuatlarını Topluluk politikalarına

uyumlu bir şekilde yorumlanması gerekmiştir. Bu nedenle Roma Anlaşması´nın

yorumlanmasında tek yetkili merci olan ATAD sınaî hakları Roma Anlaşması´nın

çeşitli maddeleri uyarınca değerlendirerek aralarında “hakkın tüketilmesi ilkesi”nin

de yer aldığı çeşitli doktrinler üretmiştir.

Bu doktrinlerin bir kısmı zamanla önemini ve uygulama alanını yitirmiş, bir kısmı ise

mahkeme içtihadı olmaktan çıkıp pozitif hukuk kuralı haline gelmiştir.100

2.5.1.Hakların Varlığı/Kullanımı Doktrini (The Existence/Exercise Doctrin)

İnhisari ve yasaklayıcı etkiler içeren fikri mülkiyet haklarının inhisari haklar

oldukları için sahibine bir tekel hakkı tanıdıklarından önceki bölümlerde

bahsedilmiştir. Dolayısıyla kimilerine göre bu tür haklar piyasada sağlam ve hukuk

aracılığıyla iyi savunulan kaleler yaratarak piyasaları kompartımanlara bölerler. İşte

bu hakların piyasaları bölebileceği endişesi Avrupa Topluluğu Adalet Divanı için

“hakkın varlığı” ile “hakkın özgül konusu” kavramları arasında ayırım yapma

zorunluluğu doğurmuştur.101

Zamanla birlik dahilindeki entegrasyon kuvvetlenmesi ve Topluluğun hakların

varlığı konusunda düzenlemeler oluşturma ihtiyacının artmasıyla ATAD´ın önceden

ulusal hukukça düzenlenen “hakların varlığı” konusunu da Antlaşma´nın 28/I

maddesi kapsamında değerlendirmeye başlamıştır. Bu yönde verilen kararlar

100 Özcan, M.; ”Avrupa Birliğinde Fikri ve Sınai Haklar” Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1999, s,

205. 101

Tekinalp, Ü., 2004, s.31.

Page 53: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

42

“Warner Brothers Inc. v Christiansen” davasıyla başlayıp 102

“Cıcra v Renault “103

ve” Volvo v Veng UK” 104

ile devam etmiştir.

Sonuç olarak, devletler serbestçe kendi mevzuatlarında sınaî hak yaratamaz hale

gelmişlerdir.105

Diğer taraftan Anlaşma´nın 295 maddesi ile düzenlenen ”Bu sözleşme hükümlerinin

üye devletlerdeki mevcut mülkiyet ilişkin kuralları hiçbir şekilde etkilemeyeceği,

ulusal mevzuatların tanıdığı mülkiyet hakkına Topluluğun müdahale edemeyeceği”

hususu nedeniyle üye ülkelerin kendi sınırları dâhilinde tanınmış olan bir hak

topluluğun müdahale edemediği bir olgu olarak görülmektedir. Yani ATAD bu

madde ile bu tür hakların mülkiyet konusu ile ilgili olduğunu dolayısıyla hakların

“varlığının” Topluluk Hukuku´ndan etkilenmemesi gerektiğini söz konusu hakların

“kullanılması” hususunun tamamen Topluluk Hukuku kapsamına girdiğini

belirtmektedir.

ATAD ileride detaylı bir şekilde bahsedeceğimiz “Deutsche Grammophon Gmbh v

Metro” davası106

“gibi birçok davada107

uygulanan fikri mülkiyete ilişkin ulusal

düzenlemelere Roma Anlaşması´yla ancak hakların kullanılması serbest dolaşımı

etkilerse müdahale edilip Anlaşma´nın 28.-30.maddelerinin uygulanacağını

belirtmiştir.

Divan´ın bu yönde vermiş olduğu ilk karar ”Consten&Grundig v Comission” 108

davasıdır. Davada ilk kez ulusal nitelikli marka hakkının sağladığı yetkilerin rekabet

102 Case C–158/86, Warner Brothers Inc v Christiansen, [1988] ECR I- 2605.

103 Case 53/87, Cıcra v Renault,[1988] ECR 6039.

104 Case 238/87,Volvo v Veng UK,[1988] ECR 6211.

105 Özcan, M., 1999, s.112.

106 Case 78/70 Deutsche Grammophon GmbH v Metro, (1971), ECR 487, p. 7.

107 Case 40/70, Sirena S.r.l. v. Eda Gmbh [ 1971] ECR 69,Case 3/78 , Centrafarm B.V. v. American

Home Products [1978] ECR 1823); Bu doktrinle ilgili daha fazla bilgi için bkz. Schlag, P.; “A

Theoretical Analysis Of Knowhow Licensing Under EEC Competition Law: Territorial

Restrictions”, The Antitrust Bulletin , s.355-388. 108

Case 58/64, Établissements Consten S.à.R.L. and Grundig-Verkaufs-GmbH v Commission of the

European Economic Community,[1965] ECR 385,p.10.

Page 54: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

43

kurallarının uygulanmasını önleyip önleyemeyeceği hususu değerlendirilmiştir.109

Söz konusu davada ana firma konumundaki “Grundig” şirketi, radyo ve Tv benzeri

ürünler için tescil ettirmiş olduğu markasının, “Gint” adı ile tescil yetkisi ile beraber,

Fransa’da çeşitli ürünlerinin satışı için, kendisi tarafından kurulan ve elektronik eşya

sahasında üst seviyede faaliyet gösteren “Consten”i münhasır dağıtıcı olarak

atamıştır. Ayrıca Fransa´da “grundig” marka ürünlerin satılımını “Consten” firması

aracılığıyla gerçekleştirme yönünde bir anlaşma imzalamıştır. Ayrıca tüm

dağıtıcılarına ve satıcılarına, bölgelerinin dışına doğrudan veya dolaylı olarak satış

yasağı getirmiştir.110

Akabinde “Consten” firmasının Fransa’daki rakibi

konumundaki “UNEF” firması “Gin”t markalı ürünleri Almanya’dan alarak çok

daha ucuz bir fiyata Fransa pazarında satma istemiştir. Ancak bu ithalata tek satıcı

konumundaki “Consten” engel olmak istemiştir ve Fransız mahkemelerine haksız

rekabet ve markanın ihlali gerekçesi ile dava açmıştır.

Olayı ilk aşamada değerlendiren Komisyon “Consten” ile “Grundig” arasındaki

anlaşmayı rekabetin düzenlendiği ve rekabeti bozucu nitelikteki anlaşma uyumlu

eylem işletme birliği kararları ve hâkim durumun kötüye kullanılmasını yasaklayan

81 (1) inci maddeye aykırı bularak, paralel ithalatı önleyici önlemler almamaları için

“Consten” ve “Grundig”i uyarmıştır.

Karara itiraz eden “Consten” ve “Grundig” firmaları, Roma Antlaşması’nın “Bu

şözleşme hükümlerinin üye devletlerdeki mevcut mülkiyet ilişkin kuralları hiçbir

şekilde etkilemeyeceği, ulusal mevzuatların tanıdığı mülkiyet hakkına Topluluğun

müdahale edemeyeceği “hükmünü içeren 295 inci maddesinin “Consten”in “Gint

“markasını “kullanmasını “ koruduğunu iddia etmişlerdir. ATAD ise paralel ithalatı

engellemek için, ulusal marka hukukuna göre hakları “kullanmaktan” kaçınma

zorunluluğunun, bu hakların verilmesini etkilemeyeceğini, ancak sadece üye ülkeler

arasındaki ticareti etkileyen ve amacı veya etkisi ortak pazardaki rekabeti önlemek,

kısıtlamak veya bozmak olan anlaşmaları ve uyumlu eylemleri yasaklayan 81 (1) inci

109 Schlag,P.,1999, s.355-356.

110 Arı, H.; ”Patent Lisans Anlaşmalarında Münhasırlık ve Bölgesel Sınırlamalar” 2.Dönem

Rekabet Uzmanlık Tezleri, Ankara, 2003, s.147.

Page 55: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

44

maddedeki yasağa etki ettiği derecede onların “kullanılmasını” sınırlayacağını

belirtmiştir. Böylece Komisyon’un kararını desteklemekle birlikte, ulusal mevzuatla

düzenlenen marka hakkının anlaşmanın 30. maddesinin birinci cümlesine uygun

olarak “kullanılması” gerektiğine karar vermiştir.

Ancak Divan yeterli gerekçe gösterilmediği için kararı bozmuştur. Buna göre, hakkın

varlığı/kullanımı doktrini, 295. maddenin yorumunu, 81(1).maddeye göre belirlemek

çabasından doğmuştur.111

ATAD´ın “hakkın varlığı” kavramıyla “kullanımı” kavramı arasındaki ayırımı

vurguladığı bir diğer dava ise “deutsche grammophon”112

davasıdır. Bu davada

çözülmek istenen problem markanın marka içi rekabeti önleyip önlememek için

kullanıp kullanılamayacağıdır.113

Divan bu davada konuya Anlaşma´nın serbest dolaşıma ilişkin 28. maddesi ve bu

maddedeki yasakların istisnasını teşkil eden 30. maddesi açısından yaklaşmıştır.

Topluluk tarafından müdahale edilemeyen ve ulusal mevzuatlarla tanınan hakların

kullanımının serbest ticaret üzerindeki etkisini değerlendirmiş ve Anlaşma´nın 30/1.

maddesinin haklı gördüğü oranda bu kullanımın engellenebileceğine karar vermiştir.

Konuya ilişkin bu görüşünü dava sonucunda aldığı karada “Anlaşmanın 30. maddesi

uyarınca Topluluğun bir üye ülke yasalarınca tanınan sınaî ve ticari mülkiyet

haklarının varlığına saygılı olduğu açıkça anlaşılsa bile yine de varlığı tanınan hakkın

kullanımı Anlaşma´daki sınırlamalara tabidir. Sınaî ve ticari mülkiyet haklarına

dayanarak malların serbest dolaşımını önlenmesi istisnası da ancak fikri mülkiyet

hakkının özünü (özgül matter) korumak için kullanılması halinde meşru sayılır”

şeklinde dilde getirmiştir.114

111 Schlag, P., The Antitrust Bulletin, s 356.

112 Case 78/70, Deutsche Grammophon GmbH v Metro, [1971] ECR 487, p. 7.

113 Çamlıbel Taylan, E. ,2001, s.84.

114 Marenco, G.,Banks,K.;”Intellectual Property and the Community Rules on Free Movement

“EL Rev 1990, No:15, s.225.

Page 56: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

45

Her ne kadar ATAD´ın geliştirmiş olduğu bu doktrin oluşturulma amacı olan

“hakların varlığı” ve “kullanımı”nın serbest dolaşıma etkisi problemine yukarıda

bahsetmiş olduklarımız gibi birçok davada çözüm bulmuş olsa da bu ayırım eksik

yanlarıyla eleştirilere konu olmuştur.

Örneğin BEIER, hakların varlığı/kullanılması ayrımının muğlâk ve anlaşılmaz

olduğunu, aynı zamanda serbest dolaşım ilkesi ile ulusal fikri ve sınaî mülkiyet

hukukları arasındaki problemin çözümüne de hiçbir katkısı olmadığını ileri

sürmektedir..115

KORAH ise, istisnalar hariç, varlık ve kullanım arasında bir çizgi çizmenin mümkün

olmadığını ileri sürerek doktrini eleştirmektedir. Yazara göre hakkın varlığı

kullanılabildiği ölçüde söz konusu olacaktır.116

2.5.2.Hakkın Özgül Konusu Doktrini (The Specific Subject Matter)

Yukarıda açıkladığımız ” hakların varlığı doktrini “özetle hakların varlığı konusu

ulusal hukuku ilgilendiren bir hususken söz konusu hakların kullanılması halinde

ATAD´ın devreye gireceğinden bahsetmektedir.

Ancak Topluluğu ilgilendiren söz konusu hakların kullanılmasının denetimi Divan

için başlı başına bir sorun teşkil eder olmuştur. Dolayısıyla ATAD bu sorunu çözmek

ve yukarıda bahsedilen”hakların varlığı” ve “kullanımı” doktrinine yöneltilen

eleştirilere cevap niteliğinde olması amacıyla yeni bir doktrin geliştirme gereği

duymuştur.

Geliştirmiş olduğu bu doktrinle ATAD hakkın kullanma biçiminin hakkın “özüne”

“cevherine” ait olduğu halde, bu nitelikte bir kullanmanın meşru sayılacağını ifade

etmektedir.117

115 Beıer,K.F.; ”Industrial Property and Free Movement of Goodsin the Internal European

Market” IIC Vol:21,No:2,1990 ,s.147;ÖZCAN,Mehmet,1999,s. 112. 116

Korah, V.; ”An Introductory Guide to EC Competition Law and Practice”, London, 1996

,s.84.

Page 57: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

46

Ayrıca söz konusu doktrin AB Rekabet Hukuku ile ulusal sınaî mülkiyet sistemleri

arasındaki sınırları çizmek amacıyla, hakkın varlığı/kullanımı ayrımını tamamlayıcı

nitelikte bir yardımcı kavram olarak tanımlanabilmektedir.118

Sınaî mülkiyet hakkının özgül konusu, hakkın Antlaşma tarafından ihlal

edilemeyecek kapsamını belirler. Bu nedenle “hakkın özgül konusu”, hak sahibi veya

onun rızasıyla başkası tarafından, ilgili ürün veya hizmetin ilk defa pazarlanmasıyla

tüketilen hak için de bir kriterdir.119

BEIER hakkın özgül konusu kavramını

“Markayı münhasır kullanma hakkı, markalı malı satışa ilk sunma hakkı, alıcılara

malın menşeini gösterme ve kalitesini garanti etme“ kavramlarının oluşturduğunu

ifade etmektedir.120

ATAD ilk olarak, “hakkın özgül konusu doktrinini” hakkın varlığı ve kullanımı

doktrini anlatılırken bahsettiğimiz “Deutsche Grammophon v Metro” 121

davasındaki

kararının 6. paragrafında:

“Anlaşmanın 30. maddesi uyarınca Topluluğun bir üye ülke yasalarınca tanınan sınai

ve ticari mülkiyet haklarının varlığına saygılı olduğu açıkça anlaşılsa bile yine de

varlığı tanınan hakkın kullanımı Anlaşmadaki sınırlamalara tabidir. Sınai ve ticari

mülkiyet haklarına dayanarak malların serbest dolaşımını önlenmesi istisnası da

ancak fikri mülkiyet hakkının özünü (spesific matter) korumak için kullanılması

halinde meşru sayılır” şeklinde tanımlamıştır.

Ayrıca ATAD “Danks Supermarked “kararıyla da 122

doktrine ilişkin görüşlerini bir

kez daha ifade etme imkânı bulmuştur.

117 Tekinalp, Ü.,Tekinalp, G., 2000, s.693.

118 Schlag ,P., The Antitrust Bulletin, s.365.

119 Rıtter, L.,Braun,W.D.,Rawlınson, F.; ”ECC Competition Law “, a Practitioner´s Guide, Boston,

1991, s.576. 120

Beier , K.F.; “The Doktrine of Exhaustion in ECC Trademark Law Scope and Limits “ IIC

Vol:1 No 1/79 s.23. 121

Case 78/70, Deutsche Grammophon GmbH v Metro, [1971] ECR 487,p. 7. 122

Case 58/80, Danks Supermarked v Imerco,[1981] ECR 1813 C.M.L. R 590.

Page 58: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

47

Davada marka hakkına ilişkin ulusal hükümlerin paralel ithalatı engellemekte

kullanılıp kullanılamayacağı tartışılmıştır. Divan konuya ilişkin olarak 30. maddenin

sadece mülkiyetin özünü oluşturan hakların korunması için malların serbest

dolaşımının ihlaline izin verecek bir istisna teşkil ettiğini, markalı malı taşıyan

malların ilk kez piyasaya sunum hakkının marka hakkı sahibine ait münhasır bir hak

olduğunu ve bu konunun ”hakkın özgül konusunu “oluşturduğunu ifade etmiştir.

Karardan anlaşılan ATAD´ın 28. maddenin istisnasını teşkil eden 30. maddenin

uygulanmasını sadece “hakkın özgül konusu” olarak tanımladığı malların ilk kez hak

sahibince piyasaya sunulmasında uygun bulduğunu, ancak bu münhasır hak

dâhilinde hak sahibinin paralel ithalatı 30. madde uyarınca engelleyebileceğini dile

getirmiş bir kez piyasaya sunulmuş olan orijinal 123

malların paralel ithalatının ise

hakkın özünü teşkil etmediğini ve dolayısıyla söz konusu ithalatın hak sahibince

engellenemeyeceği kanaatine varmıştır.

ATAD “hakkın özgül konusu” kavramını kullandığı davalardan bir diğeri ise

“Centrafarm v Winthrop” 124

davasıdır. Dava konusu olayda “Centrafarm” firması

Birleşik Krallık´ta ve Hollanda´da ”negram” markasıyla piyasaya sunulmakta olan

ilaçları Birleşik Krallık´tan alarak Hollanda´ya ithal etmektedir. Birleşik Krallık´taki

“negram” markasının sahibi konumunda olan “Sterling” firmasının Hollanda´daki

yardımcı şirketi ve “negram “markasının Hollanda´daki sahibi olan “Winthrop”

firması ise bu markadan kaynaklanan haklarını kullanarak söz konusu ithalata engel

olmak istemektedir. Divan bu dava sonucunda yapmış olduğu değerlendirmede

“tüketilme doktrinine” de atıfta bulunarak “hakkın özgül konusu” olgusunu:

“Topluluğun temel prensiplerinin istisnalarından biri 30. maddedeki malların serbest

dolaşımından muafiyet kurallarıdır. Bu muafiyetten yararlanabilmek için fikri

mülkiyet “hakkının özünün” korunması gerekmektedir. Ticari marka hakkının özü ise

hak sahibine markalı malları ilk defa piyasaya sunma konusunda sağlanan garanti

oluşturur. Markanın kullanılması ve o marka ile korunan ürünlerin ilk defa piyasaya

123 Yabancı literatürde “genuine” olarak ifade edilmektedir.

124 Case 16/74, Centrafarm v Winthrop,[1974], ECR 1183, p. 8.

Page 59: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

48

sürülmesi konusunda marka sahibinin münhasır bir hakka sahip olduğunu garanti

eder. Böylelikle hak sahibinin markalı malları yasa dışı piyasaya sürerek kendisinin

şöhret ve statüsünden haksız olarak istifade etmeye çalışmak isteyen rakiplerine karşı

koruması sağlanır.”diyerek ilk kez satım garantisi sunan bir olgu olarak

tanımlamıştır.

Mahkeme ayrıca “Winthrop” firmasının bu satışa engel olma çabasının “hakkın

özgül konusu” dışında kalacağını ve bu davranışın dolayısıyla anlaşmanın 28-30.

maddelerine aykırı olacağını belirtmiştir.125

ATAD, hakkın özgül konusunun tanımını yaptıktan sonra hak sahibinin hakkının

kapsamını belirlemek amacıyla, “hakkın asıl fonksiyonu”ve “hakkın temel işlevi” gibi

kavramlar kullanmıştır.

“Hoffman La Roche v Commission” ve “Sa Cln-Sucal Nv v Hag”126

davalarında ise

Divan “ hakların asıl fonksiyonu” kavramını ilk kez “hakkın özgül konusu”

kavramından ayırmıştır.

Bu çerçevede ATAD “Hoffman La-Roche” ve “Sa Cln-Sucal Nv v Hag” kararlarında

markanın asıl fonksiyonunun ürünün üzerine konulan işaret sayesinde hiçbir

karışıklığa meydan vermeksizin tüketicilere ürünün aynı orijinden (kaynaktan)

geldiğinin garanti edilmesi ve bu sayede ürünün tüketicilerce karıştırılması

ihtimalinin ortadan kaldırılması olduğunu ifade etmiştir.127

Bu sayede marka

sahibinin münhasır hakkının özü belirlenirken markanın temel fonksiyonu olan

garanti fonksiyonu göz önüne alınmıştır.

125

Lubbock, M.C.,Ashurst ,M.; ”Hag II and Trademark Delimitation Agreements, International

Intellectual Property Law:New Develpoments”, New York, 1995, s.225. 126

Case 85/76, Hoffman La Roche v Commission [1979] ECR 461) , Sa Cln-Sucal Nv v Hag (Case C-

10/89, Sa Cln-Sucal Nv v Hag [1990] ECR I–3711. 127

Korah, V.,1996, s.370.

Page 60: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

49

Mahkeme benzer bir şekilde “Hag II”128

” ve “Terrepin/Terranova” davalarında

vermiş olduğu kararlarda da “hakkın özgül konusu”ndan ziyade markanın aslı

fonksiyonu üzerinde durmuştur.

Sonuç olarak “marka hakkının özgül konusu” marka sahibine markasının piyasada

haksız bir şekilde kullanılmasını önleme yetkisi verirken “markanın temel işlevi”

tüketici ve son kullanıcılara markanın kaynağının aynı olduğu ve dolayısıyla aynı

kalite standartlarına sahip olduğu konusunda garanti vermektir. Böylece ürünle ilgili

bir problem yaşadıklarında bundan sorumlu tutabilecekleri kişinin hak sahibi

olduğunu bilen tüketicilerin markayı tercih ederken bu güveni taşımaları markanın

bu işlevinden ileri gelmektedir. Kısaca hakkın özgül konusu kavramını üreticiyi

koruma amacına hizmet ederken marka hakkının temel işlevi kavramının daha çok

tüketici korumaya yönelik bir kavram olduğunu söylemek mümkündür.

ATAD tarafından “hakkın özgül konusu” doktriniyle bağlantılı bir şekilde

geliştirilmiş olan bir diğer doktrin ise “ortak menşe doktrini” dir.

“ortak köken öğretisi” olarak da ifade edilmekte olan bu doktrin aslında Topluluk

içinde tek bir sınaî hakkın olduğunu ancak zaman zaman yine Topluluk içinde farklı

ülkelerde aralarında hiçbir ekonomik neden olmayan insanların ayni sınaî hakkın

sahibi olabileceğini ifade etmektedir.

Ortak menşeli markalar marka sahibinin markasını kısmen veya belirli bir coğrafi

bölge bakımından üçüncü bir kişiye devretmesi ile oluşabileceği gibi daha çok

olağanüstü dönemlerde devlet müdahalesiyle zorunlu olarak gerçekleştirilen bir devir

işlemi sonucunda da oluşabilmektedir. ATAD bu durumda sınaî hakkın menşeinin

aynı olması nedeniyle iki ülke arasında gerçekleştirilecek paralel ithalatların

engellenemeyeceğini ileri sürmüştür.

128 Case C–10/89, SA CNL-Sucal NV v Hag GF AG, [1990] ECR I–3711; Case 119/75,Terrepi v

Terranova,[1976] ECR 1039.

Page 61: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

50

ATAD “ortak köken öğretisi” olarak ifade ettiği olguyu ilk kez “Hag I“129

kararında

kullanmıştır.

Karar konusu olayda “Hag AG” firması 1908 yılında Almanya´da tescil ettirdiği

markasını 1935 yılında “Cafe Hag Sa” şeklinde Belçika´da da tescil ettirmiş olan bir

kafeinsiz kahve üreticisidir. Ancak 1944 yılında II. Dünya Savaşı´nın ardından

Belçika´daki marka hakkına ganimet olarak el konulmuştur. El koyulan marka 1971

yılında ise Van Zuylen ailesine satılarak özelleştirilmiştir. Bu özelleştirmenin

ardından “Hag” firmasının mallarını Lüksemburg´da da satmak istemesi üzerine

Belçika´da tescilli “Hag” markasının sahibi firma kendi markasını taşıyan Alman

“Hag” firmasının kahvelerinin Belçika ve Lüksemburg´da pazarlanmasına engel

olmak için girişimde bulunmuştur. Bununla birlikte firma Alman” Hag”ın Belçika ve

Lüksemburg’da yapmış olduğu tescillerin iptalini de talep etmektedir.

Yerel mahkemece ATAD´a gönderilen davada Divan:

“Antlaşmanın 30. maddesi malların serbest dolaşımına istisna getirirken sadece sınai

ve ticari mülkiyet haklarının özüne ait kullanım şeklinin meşru olduğunu bu hakların

pazarların bölünmesi amacıyla kullanılmaya müsait olduğunu ve bu durumun da

malların üye ülkeler arasında serbest dolaşımını etkileyeceğini belirterek marka

hakkına dayanılarak bir başka üye ülkede yasalara uygun olarak piyasaya sunulmuş

aynı ortak kökene sahip malların serbest dolaşımına engel olunamayacağına “karar

vermiştir.

Bu davada dikkat edilmesi gereken husus paralel ithalata konu olan malların

birbirinin aynısı olan orijinal mallar olmadığıdır. Dava konusu olayda birbirinin aynı

olmayan bu mallar aynı zamanda aynı orijinden de gelmemektedir. Firmalar her ne

kadar kuruluş aşamasında ortak menşee dayansa da zamanla bir takım nedenlerle

aralarındaki bağ kopmuş ve tamamen bağımsız firmalar haline gelmişlerdir. Olayda

sadece iki firmaca farklı ülke pazarlarında satılmakta olan ürünün türü aynıdır.

Paralel ithalattan bahsedebilmek için ise birbirinin aynı olan ve ortak menşee sahip

129 Case 172/93, Van Zuylen Freres v Hag ,[1974] ECR 731

Page 62: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

51

ürünlerin farklı pazarlarda satılması ve iki ülke arasında ithal edilmesi söz

konusudur. Dolayısıyla bahsi geçen davanın bir paralel ithalat davası olduğunu

söylemek yanlış olacaktır.

Mahkemenin davaya ilişkin kararından ortak menşeine rağmen her markanın

kamulaştırma tarihinden itibaren kendi ülke sınırları içerisinde üzerinde

kullanıldıkları ürünlerin tek bir kaynaktan geldiğine işaret eden garanti fonksiyonu

ile birbiriden bağımsız olarak faaliyet gösterdiğini kabul ettiğini anlamaktayız.

Ayrıca karardan markanın asli fonksiyonunu yerine getirebilmesi için üzerinde

kullanıldığı ürün ile marka sahibi asında bir bağlantı kurulmasının gerekli olduğunu

düşündüğünü çıkarsamaktayız.

Ancak söz konusu karar ile markanın en temel işlevi olan markalı malların hiçbir

kuşkuya yer vermeyecek şekilde hangi ticari işletme tarafından üretildiğini gösterme

özelliğini göz ardı eden Divan, söz konusu problemin farklı firmalarca ürünleri

üzerinde markalarını taşıyan farklı etiketler yerleştirilmesiyle çözülebileceğini ileri

sürerek kararın aldığı eleştirilere yanıt vermeye çalışmıştır. Ancak yine de kararına

yönelik yoğun tepiden kaçınamamıştır.130

Örneğin CORNISH kararı “macera” olarak

tanımlamıştır.131

ATAD. “ Hag I” kararındaki yoğun tepki gören görüşünden ortak menşe doktrininin

dayanağı ve amacını açıklanmaya çalıştığı “Terrapin v Terranova” 132

davasında

vermiş olduğu kararla dönme fırsatı yakalamıştır.

Söz konusu davada “Terranova” inşaat malzemeleri üretip satan bir Alman

firmasıdır. Prefabrik ev ve bu evlere yönelik malzeme üretip satan İngiliz “Terapin”

firması ise 1967 yılında Almanya´da tescil başvurusunda bulunmuştur. Alman

“Terranova” firması ise aynı zamanda ticaret unvanı olarak da kullanmış olduğu

130Çamlıbel Taylan,E.,2001,s.137,Korah,V.,1996,s.227,Trıtton,G.;”IntellectualProperty in Europe”,

London, 1996, s.368. 131

Cornısh , W.R.; ”Materials on Intellectual Property”, Oxford, 1990, s.18. 132

Case 119/75,Terrepin v Terranova,[1976] ECR 1039

Page 63: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

52

“terranova” ibaresi ile “terapin” markasının karıştırılabileceğini ileri sürerek

markanın Almanya´da kullanımına engel olmak istemektedir.

Dava sonucunda ATAD tarafından verilmiş olan kararda:

“Antlaşmanın 30. maddesi malların serbest dolaşımına engel olacak şekilde ithalatı

yasaklama ya da kısıtlama hakkı vermez. Hakkın varlığını belirleme yetkisi üye

ülkelere ait iken kullanma yetkisi anlaşmadaki sınırlamalara tabidir. Marka hakları

aynı markalı malların tek bir işletme tarafından üretildiği konusunda tüketicilere

garanti sağlar. İki ayrı üye ülke tarafından sağlanan, birbirinden ayrı ve de bağımsız

kişilere ait fikri mülkiyet hakları yönünden, Antlaşmanın 30. maddesi uyarınca diğer

üye ülkede korunan fikri mülkiyet haklarının karışıklığa sebep olması halinde her

ülkedeki hak sahibi kendi ülkesinde kabul gören fikri mülkiyet hakkını korumak

amacıyla malların serbest dolaşımına engel olacak şekilde ithalata engel olabilir.”

hükmüne varılmıştır. Böylelikle Divan “Hag I” davasında sergilemiş olduğu

tutumdan tamamen uzaklaşmış ve ticaret unvanı sahibinin karışıklığa sebep olan

malların ithalini engellemesini antlaşmaya aykırı olmayan bir davranış olarak

nitelendirmiştir. ATAD söz konusu kararla “Hag I” davasında ortaya attığı “ortak

menşe doktrini” bir şekilde açıklamaya çalışsa da bu konuda yine çok başarılı

olamamış ve CAMPHELL gibi 133

kimi yazarlar yapılan açıklamayı yeterince

tatminkâr bulmamıştır.

ATAD´ın “Hag I” davasındaki görüşünden uzaklaştığını gösteren bir diğer dava ise

“Pharmon” davasıdır.134

Davaya yönelik olarak aldığı kararda ATAD ”Ürünü dış

pazarda zorunlu bir devlet tedbirine dayanarak piyasaya sürmek sınaî mülkiyet hakkı

sahibi aleyhine bir hüküm yaratmaz ve zorunlu tedbirler hiçbir şekilde hak sahibinin

onayı anlamına gelmez”135

diyerek” Hag I “davasındaki görüşünden oldukça farklı

bir tavır takınmıştır.

133 Camphell, D.; ” International Intellectual Property Law New Developments”, Austria, 1995,

s.231. 134

Case 19/84, Pharmon V Hoechst ,[1985] ECR 281. 135

Çamlıbel Taylan, E. , 2001, s.138.

Page 64: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

53

Nihayetinde ATAD “Terrapin v Terranova” ve “Pharmon” davalarında geri adım

attığının sinyallerini verdiği “ortak menşe doktrini”nden önüne gelen “Hag I”

davasının devamı niteliğindeki “Hag II” davasıyla tamamen vazgeçmiştir. Bu davada

ise “Hag I” davasında davacı konumunda olan Belçika kökenli “Hag” firması bu

defa “hag” markasıyla Alman piyasasına girmek istemiş ve Alman “Hag” firmasının

engeliyle karşılaşmıştır.

Bu davada ATAD farklı ülkelerde aynı markalı ürünleri üreten firmaların kendi

ülkelerinde diğer üreticinin aynı markalı ürünlerinin satışını engelleyebileceğine

karar vermiştir.136

ATAD son olarak “Hag II” 137

davasında vermiş olduğu kararla vazgeçtiği Topluluk

Hukuku´nda hiçbir dayanağı olmayan doktrine “ Ideal Standart” 138

kararları ile son

vermiştir.

Söz konusu olayda “American Standart Group” firması “ideal standart” markası

altında sıhhi teçhizatlar ve ısıtma cihazları üretip bu ürünleri Almanya ve Fransa´daki

yavru şirketleri aracılığıyla satmaktadır. Ancak 1984 yılında markasını “ısıtma

cihazları” için kısmen “Societe Generale de Fonderie(SGF)” firmasına satar. “SGF

“firması ise daha sonra söz konusu markayı yine Fransa´da faaliyet gösteren “CICh”

firmasına satar. Fransa´da bu firma tarafından üretilmekte olan ısıtma cihazlarının

“IHT” tarafından Fransa´dan ithal edilerek Almanya da piyasaya sürülmesi üzerine

Almanya´daki markanın halen sıhhi teçhizatlar ve ısıtma cihazları için sahibi

konumunda olan yavru şirket “Ideal Standart GmbH” marka hakkının ihlali

gerekçesiyle satışa engel olmak istemektedir.

Davayı değerlendiren ve marka kanunlarının amacının marka sahibini kötü niyetli

üçüncü kişilere kaşı korumak olduğunu vurgulayan mahkeme ulusal marka

haklarının sadece ülkesel karakterli olmadığını aynı zamanda birbirimden bağımsız

136 Case C–10/89, Sa Cln-Sucal Nv v Hag, [1990] ECR I–3711.

137 Case C–10/89, Sa Cln-Sucal Nv v Hag, [1990] ECR I–3711.

138 Case 9/93, ITH Internatiole Heiztechnnik v Ideal Standard GmbH,[ 1994], ECR I–2789.

Page 65: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

54

olduğunu belirtmiştir. Böylelikle mahkeme “hakkın özgül konusu”üzerinde durmuş,

ithalatçı ülke ile ihracatçı ülkedeki marka sahipleri aynı olmasa dahi iktisadi olarak

ilişkili olmaları halinde veya ürünün piyasaya ilk olarak aynı grubun yavru şirketi ya

da tek dağıtıcı tarafından sürülmesiyle markanın menşe gösterme işlevini

tamamlanmış olacağına hükmetmiştir.

Topluluk içerisindeki mevzuat uyumlaştırmasının tam olarak sağlanamamış olması

nedeniyle “hakkın özgül konusu” ifadesinin her somut olayda farklılık

göstermektedir. Bu nedenle önüne gelen her yeni davadaki problemi çözebilmek için

ATAD her seferinde yeniden hakkın özgül konusunun tanımını yapmakta ve hakkın

kullanım biçiminin hakkın özgül konusuna aykırı olup olmadığını bu tanımdan yola

çıkarak değerlendirmektedir.

Bir davada yapılan tanım bir sonraki ile uyuşmadığından, o yeni olayın

problematikine ve karakteristiğine göre yeniden formüle edilmesi gerekmiştir.139

İşte

“hakkın özgül konusu doktrini”´nin en zayıf noktası da budur.

Tanımı yapacak makam 140

konusunda tereddütlere düşülmesi ise doktrinin bir diğer

zayıf noktasıdır.

Ancak şunu belirtmek gerekir ki tüm bu eksik yönlerine rağmen doktrin uzun yıllar

ATAD tarafından kullanılmış ve halen de kullanılmaya devam etmektedir

2.5.3.Hakkın Tüketilmesi Doktrini

ATAD tarafından geliştirilmiş olan doktrinlerin sonuncusu olan “hakkın tüketilmesi

doktrini” ATAD´ın mevzuatları yorumlamada diğer doktrinlere oranla çok daha

yoğun bir şekilde başvurduğu bir yöntemdir ve Divan’ın malların serbest dolaşımı ile

ilgili geliştirdiği en önemli ilke olarak görülmektedir.

139 Özcan,M., 1999, s.121.

140 ATAD veya ulusal mahkemeler.

Page 66: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

55

Diğer iki doktrinin zamanla önemini yitirmesine rağmen “tükenme ilkesi” halen

ATAD tarafından uygulanmaya devam etmekte ve gün geçtikçe gelişen ekonomik

ilişkiler nedeniyle önemi bir kat daha artmaktadır. Sahip olduğu bu önem nedeniyle

tez konumuzun odak noktasını teşkil eden “hakkın tüketilmesi ilkesi” ilerleyen

bölümlerde tarafımızca etraflıca tartışıldığı için bu bölümde konuya ilişkin detaylı

bilgi verilmesi gereği duyulmamıştır.

Page 67: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

56

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİ

3.1.Tükenme İlkesinin Tarihsel Gelişimi, Tanımı ve Unsurları

3.1.1.Tükenme İlkesinin Tarihi

Özellikle dünya ticaretinin akışına yön veren devletler serbest ticaret ve rekabet

hukukuna ilişkin düzenlemelerle bir arada fikri ve sınaî mülkiyet hukukunun

gereklerini de gözden geçirmektedirler. Böylelikle serbest ticaretin etkin bir rekabeti

de beraberinde getirerek devam etmesinin sağlanması ile sınaî ve fikri mülkiyet

haklarının sahibine sağladığı yetkiler arasındaki ince noktaya dikkat edip hassas

dengeyi sağlamak amacındadırlar. Bu amaç doğrultusunda hareket eden devletler

“tükenme ilkesi” kavramını yaratmış ve bu vesileyle söz konusu hassas dengeyi

sağlamayı başarmışlardır.

Bu amaçlarla oluşturulmuş olan “tükenme ilkesi”nin kökeni, Amerikan Yüksek

Mahkemesi’nin 1873’te verdiği patent haklarını içeren “Adams v Burke” 141

kararına

kadar gitmektedir. Söz konusu davada vermiş olduğu kararda mahkeme ödül

teorisinden hareketle marka hakkı sahibinin hakkının sağladığı ödülü markalı malları

Birleşik Devletler sınırlarında piyasaya ilk kez sunmakla zaten aldığını, dolayısıyla

artık bu malların sınırlar dâhilinde dolaşımına engel olamayacağı sonucuna vararak

ilk kez Birleşik Devletler Hukuku´nda tükenme ilkesinden bahsetmiştir.142

Orijinal malların paralel ithalatı ve dolayısıyla “hakkın tüketilmesi ilkesi” Kıta

Avrupası´nda ise daha geç bir tarihte 1886 yılından başlayarak 1920´lere varıncaya

dek birçok mahkeme kararına konu olmuştur. Bu tür davalardan biri olan tükenme

ilkesinin detaylı olarak ilk kez bahsinin geçtiği ve hukuk sisteminde uygulama alanı

141

Adams v Burke, 84 U.S .(17 Wall) 453.456 (1873) 142 Aslan, A., 2004, s.47.

Page 68: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

57

bulduğu dava 1902 yılında Alman İmparatorluk Mahkemesi tarafından görülen

“kölnisch wasser “davası olmuştur. 143

Bu davaya ilişkin kararında Alman İmparatorluk Mahkemesi o tarihteki Alman

Mevzuatı´nda bu yönde bir düzenleme olmamasına rağmen markayı taşıyan malların

hak sahibi tarafından piyasaya sürülmesi ile birlikte marka hakkının tükenmiş

olacağını kabul etmiştir.144

Mahkeme söz konusu kararında marka hukuku açısından bugün dahi geçerliliğini

koruyan yargılara varmış markanın fonksiyonlarını göz önünde bulundurarak

sahibine markalı mallarının satışında herhangi bir tekel hakkı tanımadığını ve

piyasaya bu malların ilk kez sunumuyla hak sahibinin hakkının tükeneceğini

belirterek “tükenme ilkesi”ni ilk kez Kıta Avrupası hukukunda tanımını yapmıştır.

Kıta Avrupası´nda Almanya gibi AB öncesinde uluslararası tükenme sistemini

benimseyen diğer ülke mahkemelerinin konuya ilişkin vermiş olduğu benzer kararlar

arasında, İsviçre Federal Mahkemesi´nin 1952 yılında vermiş olduğu “lux” kararı,145

Avusturya´nın “agfa” kararı 146

ve Hollanda’nın ”grundig” 147

kararı ile Almanya´da

verilmiş olan “maja” kararı 148

yer almaktadır.149

Valentine Korah´ın “Cases and Materials “adlı kitabında bahsettiği gibi kavramın ilk

kez karşımıza çıktığı davalardan biri olan150

”Deutsche Grammophon v Metro”

151kararında ise hak sahibinin malların piyasaya sürümüne ilişkin onay kavramı

tartışmaya açılmıştır.

143 Pınar, H., 2000, s.857-858., ASLAN,.A., 2004, s.47.

144 Arkan, S.,1997, s.198.

145 BG 12.2.1952; GRUR Int 1953, s.42.

146 GRUR Int 1971, s.90.

147 GRUR Int 1957, s.259.

148 BGH 22.1.1964,GRUR Int 164 s.202.

149 Aslan, A.,2004, s.48., Pınar, H., 2000, s.859 .

150 Korah, V.; “Cases and Materials on EC. Competition Law”, Oxford, 1997, s.373.

151 Case 78/70, Deutsche Grammophon GmbH v Metro, [1971] ECR 487, p.7.

Page 69: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

58

Dava konusu olayda “DGG” şirketi doğrudan ve Topluluk üyesi ülkelerdeki bağlı

şirketleri aracılığıyla plak dağıtımı yapmakta olan bir Alman firmasıdır. Şirket

Almanya´da plakları perakendeci ve toptancılar aracılığıyla direk satarken Almanya

dışındaki ülkelere “polydor.” markası altında münhasır lisans hakkı tanımış olduğu

firmalar aracılığıyla satış gerçekleştirmektedir. Bu firmalar “DGG” tarafından

belirlenen fiyat üzerinden satış yapmaktadırlar. Olayda davalı konumundaki “Metro”

firması ise “DGG” tarafından belirlenen fiyattan satış yapmayı reddederek Fransa´da

üçüncü bir kişiden aynı markalı ve kalitedeki orijinal nitelikteki kasetleri “DGG ” nin

belirlediği fiyattan daha ucuza alarak Fransa´ya kıyasla daha pahalıya satıldığı

Almanya’ya ithal etmiştir. “DGG”´nin “Metro” firmasının dağıtım sözleşmesini

ihlal ettiği gerekçesiyle açmış olduğu dava sonucunda Alman Mahkemesi “Metr”o

firmasının” polydor” marka plakları satım hakkını iptal kararı almıştır. Dava

sırasında ATAD´a yöneltilen soru karşısında ATAD ilk kez “hakkın tüketilmesi”

ilkesinden bahsetmiştir.

Anglo-Sakson hukuku sistemi ise “ilk satış doktrini” (first sale doctrine) olarak

isimlendirilen ve zımni lisans kuramına dayanan yaklaşımıyla tükenme ilkesini

sistemine dâhil etmiştir.152

Bu sisteme göre markalı malların hak sahibince piyasaya

ilk kez sürümü esnasında malı alan tarafa malın tekrar piyasaya sürümü ve ilerleyen

piyasa aşamalarına ilişkin herhangi bir kısıtlama getirilmemesi bir nevi zımni lisans

verilemesi anlamına gelmektedir. Bahsedilen zımni lisans kuramına dayanan “ilk

satış doktrini” Common Law hukukunda halen geçerliliğini sürdürmektedir.

3.1.2.”Hakkın Tüketilmesi” Kavramı ve Tüketilmeme İlkesine İlişkin Çeşitli

Tanımlar

Önceki bölümlerde bahsedilmiş olduğu gibi fikri mülkiyet hakları sahiplerine tekelci

bir takım haklar tanımaktadır. İşte bahsi geçen bu tekelci karakterdeki hakların en

önemlisi hak sahibinin ürünü piyasaya sunumda pazarlama ve dağıtımda üstün

152 Okutan,G.; ”Exhaustion of Intellectual Property Rights,A Non-Tariff Barrier to International

Trade “ Annales de la Faculte de Droit d´İstanbul, XXX.No.46, Mart 1996, s.112.

Page 70: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

59

yetkilere haiz olmasıdır.153

Ancak hak sahibinin bu üstün yetkileri “hakkın tüketilmesi

“kavramı ile sınırlanmakta, “tükenme “kavramı sınaî mülkiyet hakkı sahibinin hak

ve yetkilerinin sınır çizgisini teşkil etmektedir. Bu sınır çizgisi ise sınaî mülkiyet

konusu ürünün piyasaya ilk kez sunumuyla belirginleşmekte ve artık hak sahibinin

yetkileri, mal üzerindeki denetim hakkı bu sınırın ardında kalmaktadır.

Başka bir ifadeyle fikri-sınaî hakların sahiplerine tanımış oldukları tekel hakları

kapsamında, ürünün ticareti, dağıtımı konusunda tekel olma hakkı yer almamaktadır.

Bununla birlikte bu hakla ürünün nihai alıcıya intikal etmesine kadar geçecek süre

içerisinde yapılacak satışları ve bunu şartlarını düzenleme yerine göre bu işlemleri

yasaklama yetkisi de hak sahibine ait değildir.154

Zira marka sahibinin markalı

mallarını piyasaya ilk sürümünden sonra hak sahibince ilgili malların piyasa

ajanlarınca pazar içerisinde tedavülüne müdahale etmesine izin verilmesi piyasada

ticaret kavramının ortadan kalkması ve sadece üretim ve pazarlama faaliyetlerinden

bahsedilebilir hale gelinmesi anlamına gelmektedir. Kullanımı hayatın içerisine bu

kadar yoğun girmiş olan bir sınaî hakkın sağladığı avantajın bu denli genişletilmesi

piyasanın işlerliğini bozucu nitelikte olacaktır.

Rekabet Kurulu’nun 6 Ağustos 2001 tarih ve 24485 sayılı kararında da belirtildiği

üzere; “Fikri ve sınaî mülkiyet hakları sahipleri, yıllar boyunca kendi yarattıkları

mallar üzerinde azami korumayı sağlamayı hedeflemiş, buna karşın malı satın alan

kişiler de, satın aldıkları malı dilediği şekilde kullanmak istemişlerdir. Karşılıklı

çıkar çatışmaları neticesinde, serbest ticaret ile fikri mülkiyetin korunması; kamu

yararı ile kişisel kullanım özgürlüğü arasında dengeyi temin etmek amacıyla “fikri

mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesi” ortaya çıkmıştır.

İşte özellikle son yıllarda meydana gelen gelişmelerle liberal iktisadi anlayışın dünya

üzerinde giderek baskın konuma gelmesiyle malların serbest dolaşımının

gerekliliğinin artması ve bu nedenle bu yönde gerçekleştirilen çabaların yoğunluk

153 Cornish ,W.R.,1996, s.1-45.

154 Arkan, S., Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, 1998, s.197.

Page 71: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

60

kazanması ve buna karşılık ülkelerin kendi ulusal ekonomilerini de muhafaza etme

isteklerinin bir arada olduğu global ortamda iki amaç arasındaki hassas dengeyi

korumaya hizmet eden kavram ”hakkın tüketilmesi ilkesi”dir.

İlke hakkında genel bir değerlendirme yapmak gerekirse “tüketilme ilkesi”nin

varlığının sınaî mülkiyet hakkı sahipleri ve tüketiciler açısından farklı sonuçlar

doğurduğu açıktır.

İlkeyi hak sahipleri emek, zaman ve para harcayarak oluşturdukları bir değerin yok

olmasına neden olan, bu çabaları sonucunda elde edebilecekleri maksimum faydayı

sağlamalarını önleyen bir unsur olarak görmaktedirle. Tüketiciler için ise “tükenme

ilkesi “az maliyetle aynı ürünlere ulaşmalarını sağlayan, üretici firmalarca yüksek

maliyetlere katlamaya mecbur bırakılmalarının önünde bir engel teşkil eden yardımcı

bir unsurdur. Üretici firmalar açısından durum değerlendirildiğinde her yatırımcının

amacı olan maksimum getiri hedefi yolunda karşılaşılan bir engel olduğu açıktır.

Yatırımcı farklı ülke pazarlarında farklı fiyat politikası uygulayarak karını maksimize

edebilecekken “tükenme ilkesi” bu hakkı yatırımcıya tanımamaktadır.

Tarafımızca dünya ticareti düşünüldüğünde bu alanda rekabetin gelişmesi ve global

dengelerin oluşması için serbest ticaret ortamının oluşturulması tek bir üreticinin

hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve refahından çok daha önemli bir husus olduğu

düşünülmektedir. Dolayısıyla “hakkın tüketilmesi” prensibiyle fikri mülkiyet hakkı

sahibinin serbest ticaretin önünde bir engel teşkil eden sınırsız denetim haklarının

önüne geçilmesi ve mutlak yetkinin sınırlanması gerekmektedir.

Bu amaçlar doğrultusunda geliştirilen “tükenme “kavramına ilk olarak 1900 yılında

Josef KOHLER tarafından “Patent Hukuku” isimli kitapta yer verilmiş ve yazar

tarafından serbest ticaretin sağlanması için patent hakkına sınırlama getirilmesi

gerektiği ileri sürülmüştür. Yazar patent sahibine tanınan geniş yetkinin “belirli bir

ürün için“ verildiğini ve bir kez bu ürün hak sahibi tarafından satıldıktan sonra artık

Page 72: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

61

“belirli ürün için “ortadan kalkacağını belirtmiş ve tükenme ilkesine yönelik ilk

tanımlamayı bu eserinde bu şekilde yapmıştır.155

ARIKAN ise “tükenme ilkesi”ni kısaca fikri ve sınaî hak konusu malın sahibince

veya rızasınca piyasaya sunulmasından sonra o mal üzerindeki inhisari yetkilerin

sona ermesi ve malın bundan sonra fikri ve sınaî hak kuralları kontrolünden çıkarak

ticaret kurallarının kontrolüne girmesi olarak tanımlamaktadır.156

MİMAROĞLU´na göre “tüketilme doktrini” sahibine tanıdığı kuvvetli koruma

nedeniyle sınırlandırılmadığında büyük sorunlarla karşılaşılabilecek olan marka

hakkının kullanılmasına markalı malların piyasada tedavülüne hak sahibince

müdahalede bulunmasını engelleyerek sınırlama getiren bir doktrindir. 157

TEKİNLAP ´e göre ise “hakkın tüketilmesi” kavramı kısaca sınaî hak kapsamındaki

ürünlerin sınaî hak sahibi tarafından veya onun rızasıyla piyasaya ilk kez

sürülmesinden sonra bu hakkın artık tükenmesini ifade etmektedir. Malın ilk rızai

satışı sonrasında fikri mülkiyet hakkı sahibinin tekelci ilk satım hakkı sona ermekte,

malın dolaşımına hak sahibi artık müdahale edememektedir.158

BAINBRIDGE de marka hakları yönünden “tükenme ilkesini” bir yandan malların

serbest dolaşımından kaynaklanan ticari marka haklarının kullanılması ile diğer

yandan bu hakkın kullanımı yoluyla Topluluk pazarlarının bölünmesi arasında bir

uzlaştırıcı olarak tanımlamıştır.159

155 Arı,H.; ”Patent Lisans Anlaşmalarında Münhasırlık ve Bölgesel Sınırlamalar” 2.Dönem

Rekabet Uzmanlık Tezleri, Ankara, 2003; ” Parallel Imports in Asia ‘Max Planck Series on Asian

Intellectual Property Law, 9’ IIC 33, 2002. ,s.14-15. 156

Arıkan, A. S.,Perşembe Konferansları, 2002, s.49. 157 Mimaroğlu, S.K., 1978, s.348. 158

TekinalpP, Ü., 2004, s. 686. 159

Baınbrıdge, D.I.; ”Intellectual Property”, Pitman Publishing, London-1992, s.372.

Page 73: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

62

3.1.3. Hakkın Tüketilmesinin Unsurları

Önceki bölümlerde “tükenme ilkesi” ni tanımlarken bahsetmiş olduğumuz gibi

“tükenmeden bahsedebilmek için koruma kapsamındaki malların hak sahibince veya

rızasıyla piyasaya sunulmuş olması” gerekmektedir. Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi

hakkın tüketilmesinin ilki” hak sahibinin rızası” ikincisi ise “piyasaya sunma”

şeklinde iki unsuru bulunmaktadır.

“Hak Sahibinin” Rızası” ile Malların Piyasaya Sunulmuş Olması

Sınai hak kapsamındaki ürünlerin sınai hak sahibi tarafından veya onun rızasıyla

piyasaya ilk kez sürülmesinden sonra bu hakkın artık tükeneceğini ifade etmekte

olduğunu daha önce belirttiğimiz “tükenme ilkesinin” yukarıdaki tanımından da

açıkça anlaşıldığı gibi temel unsuru “hak sahibinin rızası ile malların piyasaya

sunulmuş olması” dır.

Markalı bir malın markanın ait olduğu tek bir işletme tarafından piyasaya sunumu

mümkün olduğu gibi aynı işletmeler birliğine bağlı işletmelerden biri tarafından dahi

piyasaya sunulması halinde piyasaya sunum işleminde hak sahibinin rızası

gerçekleşmiş sayılır.160

Ayrıca markayı taşıyan orijinal nitelikteki malların hak sahibinin rızası ile üçüncü

kişilerce satışının gerçekleştiğini kabul etmek için mutlaka hak sahibi ve üçüncü kişi

arasında ana şirket yavru şirket ilişkisi gibi ekonomik bir tabiyet ilişkisinin olması da

şart değildir.

ARKAN ´a göre marka sahibinin yapacağı lisans, tek satıcılık gibi sözleşmelerle de

malların üretimi ve/veya satışı için üçüncü kişilere yetki verdiğini beyan etmesi

durumunda da hak sahibinin rızasının olduğu kabul edilmelidir.161

Bu beyan marka

hakkı sahibince açık bir şekilde verilmeli üçüncü kişilerce hakkının ihlaline sessiz

160 Ayoğlu, T.,s.99; Aslan, A., 2004, s.187.

161 Arkan, S., C.1, 1997, s.204.

Page 74: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

63

kalması somut olaydan anlaşmalı olarak malların üçüncü kişilerce piyasaya

sunulduğu anlaşılmadığı takdirde rıza olarak değerlendirilmemelidir.162

Ancak marka sahibinin yapmış olduğu lisans sözleşmesinde lisans alanın lisans

sözleşmesiyle kendisine tanınan yetkileri aşması halinde bu mallar yönünden hak

sahibinin rızasına uygun üretim veya piyasaya sunma işlemi gerçekleşmediği için

hakların tükenmesi de söz konusu olmaz.163

ATAD´ın da birçok davada almış olduğu kararlardan açıkça anlaşılan tüketilmenin

gerçekleşmesinde en önemli kıstas olarak malın piyasaya sunumunda hak sahibinin

rızasının olup olmamasını kabul ettiğidir. 164

Divan´ın bu görüşünü temelinde yatan

düşünce ise hak sahibinin markasıyla elde etmiş olduğu malların piyasaya sürümü

hakkının söz konusu sürüm rızası dâhilinde gerçekleşmediği sürece karşılığının

aldığının söylenememesidir.

Divan´ın bu düşünceyi benimsediğini gösteren ilk kararlardan biri “hakkın özgül

konusu”´nun değerlendirildiği bölümde kısaca değinmiş olduğumuz ”Hag II”

kararıdır.165

Dava konusunu tekrar özetlemek gerekirse olayda aynı markaya sahip ve aralarında

hiçbir ekonomik bağ bulunmayan iki firmanın birbirlerinin ülkelerine ithalat yapması

durumunda firmalardan birinin malının üçüncü bir kişice satışında rızasının

olmaması gereğince tükenmenin gerçekleşmemiş olması nedeniyle diğer firmaca

yapılacak olan paralel ithalatı engelleyebilme olasılığı tartışılmıştır. Sonuçta ise

satışta tükenmenin bir unsuru olan “rıza”nın eksik olması nedeniyle tükenmenin

gerçekleşmemiş olduğu kanaatine varılmıştır.166

162 Pınar, H., Prof. Dr .M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.867.

163 Arkan, S., Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, 1998, s.204.

164 Beier, ICC 1990, s.153.

165 Case C-10 /89 ,SA CNL- Sucal NV v Hag GF AG ,[1990] ECR I-3711.

166 Cook, T.; “Intellectual Property in the European Community”, New Developments, Austria,

1995, s.52.

Page 75: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

64

Konuya ilişkin olarak İngiltere´nin yaklaşımı ise ileride detaylı olarak

anlatacağımız167

Ulusal Mahkeme´ce verilmiş olan “revlon” kararı ile

açıklanabilir.168

Yine ilerleyen bölümlerde169

ayrıntılarına değineceğimiz “Phytheron”170

kararı ise

konuya ilişkin olarak Divan’ın ön karar izleği uyarınca vermiş olduğu bir diğer

karardır.

Piyasaya Sunma

Marka hakkı sahibinin hakkının tükenmesinden bahsedebilmek için bu hakkın marka

sahibince kullanılması gerekmektedir. Bu kullanım ise markayı taşıyan tescil konusu

malların hukuka uygun bir şekilde” piyasaya sunulmasıyla” ve malın zilyetliğinin

her türlü devir yoluyla bir başkasına geçmesiyle gerçekleşebilir. 171

“Piyasaya sunum”un tükenme ilkesinin koşullarından biri olduğu Topluluk Marka

Yönergesi´nin “Ticari marka hakkı hak sahibine hak sahibi tarafından ya da onun

rızasıyla Topluluk sınırları içerisinde piyasaya sunulan mallar yönünden bu malların

sonraki kullanımlarına müdahale hakkı tanımaz” hükmünü içeren 7.maddesinde

geçmekte olan ”piyasaya sunulan mallar” ifadesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Bu

ifadeyle kastedilen“piyasaya sunum” ise yasal yollarla malların satışıdır. Dolayısıyla

piyasaya sunulmanın tükenmenin gerçekleşmesi için şart olduğunu belirtirken bu

sunumun yasal yollarla olup olmadığının da tespiti gerekmektedir.

PINAR´a göre markalı malın piyasaya sunulması iki farklı şekilde gerçekleşebilir.

Yazara göre marka sahibi, ürettiği malı kendi markası altında yine bizzat kendisi

167 Bkz. S.152.

168 Revlon Inc v Cripps& Lee Ltd. 1980 R.P.C 497,C.A .

169 Bkz.s.147.

170 Case C–352/95, Phyteron International SA v Jean Bourdon SA, [1997], ECR I–1729.

171 “piyasaya sunma” kavramı özellikle Kıta Avrupası hukuk sistemlerinde kullanılmakla birlikte

zaman zaman “ilk satış veya dağıtım” ifadeleri birlikte kullanılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. Oysa

ABD doktrini ve mahkemeleri tükenme ilkesini açıklarken “piyasaya sunma “ kavramı yerine “ilk

satış” ifadesini tercih etmektedir.

Page 76: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

65

tarafından iç veya dış pazarda piyasa sürülebilir veya hak sahibinin izniyle üçüncü

bir kişi tarafından malın piyasaya sunulması mümkündür.172

“Bu ikinci durumda yani markalı malın hak sahibinin rızasıyla üçüncü bir kişi

tarafından piyasaya sunulması halinde üçüncü kişi ile hak sahibi arasında hukukî-

iktisadî tabiiyet ilişkisi mevcut olabilir. Bu durumda İşletmeler Birliği´ne (Konzern)

dâhil bir ticarî şirket tarafından markalı malın piyasaya sürülmesi halinde marka

hakkı tükenmiş olacaktır.

Diğer bir durum ise hukukî bir sözleşme sonucu verilmiş bir izin çerçevesinde malın

piyasaya sunulmasıdır. Bu durumda marka hakkı sahibiyle hukukî ve iktisadî açıdan

bağımsız olan ve onun rızasıyla markalı malı piyasaya süren üçüncü kişi arasındaki

akdi ilişki, tek satıcılık, acentelik, distribütörlük veya lisans sözleşmesi şeklinde

olabilir.”173

KAYA da “Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar “ adlı eserinde tükenmeden

söz edebilmek için marka üzerindeki zilyetliğin her türlü devir yoluyla bir başkası

tarafından meşru şekilde elde edilmiş olmasının gerektiğini belirtmiştir.174

Bununla birlikte “markalı malın mülkiyetinin devri mutlaka gerekli bir şart olmadığı

gibi; her durumda da bu tür bir devir satışın gerçekleşmiş sayılması için yeterli

olmayabilir. Örneğin, eğer bu markalı mal teminat verilmek üzere malın mülkiyeti

devredilmişse ve fakat bu mal önceki gibi hâlâ elde bulunduruluyorsa, hakkın

tükenmesini sağlayan piyasaya sunulma şartı gerçekleşmiş olmayacaktır.” 175

172 Pınar, H., Perşembe Konferansları, 2002, s.113-120.

173 Pınar, H., Perşembe Konferansları, 2002, s.113-120.

174 Arslan ,K.; “Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Mecmuası, C. LV, S. 4, 1997, s.198. 175

Pınar, H., Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.862.

Page 77: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

66

Yazara göre ayrıca malın satışı da” tükenme ilkesi” için bir koşul teşkil

etmemektedir. Malı satış amacıyla vitrine koyulması veya kiralanması da yeterli

olacaktır.176

Konuya ilişkin “Peak Holding” davasında İsveç Yüksek Mahkemesi´nce ön karar

izleği çerçevesinde AEA´na marka sahibince ithal edilip henüz satışı

gerçekleştirilmemiş mallar açısından ve üçüncü bir kişiye yeniden satışı yasaklayan

bir sözleşme yapılarak satılan mallar açısından piyasaya sunulma şartının

gerçekleşmiş kabul edilip edilmeyeceği sorusu yöneltilmiştir.

Divan´ın değerlendirmesi sonucunda vermiş olduğu görüş PINAR´ın görüşünün

aksine henüz satılmamış mallar için piyasaya sunulma şartının yerine getirilmemiş

olduğu şeklinde olmuştur.

İkinci durumda ise taraflar arasında her ne kadar yeniden satışı yasaklayan bir

sözleşme mevcut olsa da ilk satış gerçekleştiği ve mal üçüncü kişiye satıldığı için

piyasaya sunulma gerçeklemiş dolayısıyla mallar üzerindeki hak Divan´ca tükenmiş

kabul edilmiştir.

İlk durumda mallar henüz satılmadığı için ortada bir ekonomik değer oluşmamıştır.

Dolayısıyla marka sahibi markanın kendisine sağlamış olduğu hak olan ekonomik

getiriyi henüz elde edememiştir. Dolayısıyla henüz “hakkının tükettiğinden”

bahsedilememektedir. İkinci durumda ise mallar sonraki satışlar taraflarca engellense

dahi bir kez satılmış ve mallardan bir ekonomik getiri sağlanmıştır. Dolayısıyla ilk

durumdan farklı olarak artık markanın sahibine sağladığı hak tükenmiştir.

ARKAN ise Divan´ın bu konudaki görüşüne PINAR gibi katılmamaktadır ve

tükenmenin gerçekleşmiş kabul edilmesi için piyasaya sürümün hangi hukuki kalıp

içerisinde (satış, kiralama, trampa)yapıldığının ve karşılığında bir ücret alınıp

alınmamış olmasının öneminin olmadığını, malın vitrine koyulmasının da piyasaya

sunma anlamına geldiğini belirtmiştir.

176 Pınar, H., a.g.m, s.862.

Page 78: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

67

Düşüncemiz dâhilinde “tükenme ilkesi”ni düzenleyen Yönerge hükümlerinde ve

KHK´nın ilgili maddesinde konuya ilişkin bir açıklık olmasa dahi ARKAN ve

PINAR´ın değerlendirmesi daha yerinde bir değerlendirmedir. Malların piyasaya

sunumu ifadesi malların mutlak şekilde satışı şeklinde algılanmamalıdır. Satma

niyetiyle arzın gerçekleşmiş olması artık mallar ile ilgili hakların tükenmesi anlamına

gelmektedir.

3.2.Tükenme Prensibinin Uygulanamayacağı Haller

Khk´nın 13/II maddesi “Marka sahibinin, malın piyasaya sunulmasından sonra,

üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı

kullanmalarını önleme yetkisi vardır.”177

diyerek “tükenme ilkesinin” istisnasını

düzenlerken marka hakkı sahibinin malları ilk kez piyasaya sunumundan sonra ancak

belirli koşullar gerçekleştiğinde bu malların piyasadaki el değiştirmelerine müdahale

edebileceğini belitmiş ve söz konusu koşulları ise malın üçüncü kişilerce

“kötüleştirilmesi ve değiştirilmesi” olarak belirlemiştir.

Bu hükmün dayanağı olan 89/104 sayılı Yönerge´nin 7/2. maddesi ile de koşullar

benzer şekilde tanımlanmıştır. İlgili maddede bu ilkenin malların sonraki el

değiştirmelerini önleme konusunda marka sahibinin malların piyasaya

sunulmasından sonra durumunun kötüleştirilmesi veya değiştirilmesi gibi haklı

nedenlerinin bulunduğu hallerde uygulanmayacağı belirtilmektedir.178

Ürün üzerindeki değişiklikler yapmakta kullanılan farklı yöntemlerden kısaca

bahsetmek hangi durumlarda tükenmenin gerçekleşmiş sayılacağının anlaşılması

adına faydalı olacaktır. Bu amaçla yöntemler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

177 İlgili madde son markalar kanunu taslak metninde “marka sahibinin malların sonraki ticaretine

karşı çıkma hususunda haklı sebeplerinin bulunduğu durumlarda özellikle malların piyasaya

sunulmasından sonra durumlarının değiştirildiği ya da bozulduğu hallerde üçüncü kişilerin ticari

amaçlı kullanımlarını önleme yetkisi vardır.” şeklinde düzenlenmiştir. 178

Her ne kadar yönergenin ilgili maddesinde yer alan “haklı neden “ kavramı şu an yürürlükte olan

556 sayılı KHK´nın 13/II maddesinde yer almasa da son Markalar Kanunu Taslak Metni´nde ilgili

madde bu ifadeyi içerir şekilde düzenlenmiştir.(Bkz.dn.398)

Page 79: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

68

Orijinal olup da markayı taşımayan malın üçüncü bir kişi tarafından

markalanarak satılması:

ATAD tarafından verilmiş kararlar ışığında Divan´ın orijinal olup da markayı

taşımayan malın üçüncü bir kişi tarafından markalanarak satılmasını “tükenme

prensibinin” uygulamasının bir istisnası olarak tanımladığı anlaşılmaktadır.

Ürünlerin orijinal olup da markasız olarak piyasaya sürülmesinin ardındaki neden ise

markanın tüketici nezdinde edinmiş olduğu ve piyasada oluşturduğu standarttan

farklı üretimdir. Özellikle tüketiciler tarafından marka bağımlılığının yaşandığı

şarap, sigara, parfüm gibi mallar söz konusu olduğunda üretici tarafından kalite

standartlarından daha alt seviyede gerçekleşen üretimler pazara markanın imajını

koruma adına markasız olarak sunulmakta ve nispeten ucuz fiyattan satılmaktadır.

Tarafımızca KHK´nın “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” başlığını

taşıyan “Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak,

tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması halinde marka sahibinin,

izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi vardır.“

hükmünü içeren 9/I(a) maddesi ve bu durum karşısında hak sahibinin “İşaretin mal

veya ambalajı üzerine konulması,”nı yasaklama yetkisini düzenleyen 9/II(a)

maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, marka sahibinin aynı ürüne marka

koyarak piyasaya sürmüş olmasının marka hakkının tükenmesine neden olduğu

gerekçesiyle markasız malın marka koyularak üçüncü kişilerce satışının uygun

görülmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir.

Marka halkı sahibince malın ilk satışından sonra üçüncü kişilerce

yapısının ve kalitesini değiştirilerek satılması

Khk´nın “Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak marka

sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye'de piyasaya sunulmasından sonra,

mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır. Marka

sahibinin, birinci fıkra hükmüne girmesine rağmen, malın piyasaya sunulmasından

sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı

Page 80: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

69

kullanmalarını önleme yetkisi vardır.”hükmünü içeren 13. maddesi gereğince marka

hakkı sahibinin markalı orijinal nitelikteki mallarını piyasaya ilk sürümünden sonra

malların piyasada dolaşımına, üçüncü kişilerce alınıp tekrar satımına müdahale

edememesinin bir istisnasını bu alım satım esnasında malın değiştirilmesi teşkil

etmektedir. Bu durumda markanın “garanti” ve “kaynak gösterme” fonksiyonları

zarar görmekte ve bu eylem marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmektedir.

Tarafımızca marka hakkı sahibinin malın piyasada dolaşımına müdahale edebilmesi

için orijinal mallarda yapılan değişimin kayda değer bir fark yaratması gerekmektiği

düşünülmektedir. Ayrıca KHK´nın konuyu düzenleyen maddesinde“malın

kötüleştirilmesi” kavramı değişimi anlatırken özellikle vurgulansa da kalitenin

arttırılması da marka hakkına tecavüz sayılmalıdır. Zira bu şekilde yüksek kaliteli

mal satımı mevcut malın kalitesinin olması gerekenden az olduğu izlenimi

yaratabilecektir.

Markalı malların reklâmlarda kullanılması

Khk´nın 9/II (d) fıkrası gereğince marka hakkı sahibi markasının izinsiz bir şekilde

bir teşebbüsün iş evrakı ve reklâmlarında kullanılmasını marka hakkına dayanarak

engelleyebilecektir.179

KHK´nın “tükenme ilkesini” düzenleyen 13. maddesi düşünüldüğünde marka hakkı

sahibinin markalı malları ilk kez ülke içerisinde piyasaya sunmasıyla markanın

kendisine sağlamış olduğu haklardan yararlanamaması nedeniyle markasının

reklâmlarda ve bir ürünün tanıtımında kullanılmasına da engel olamayacağı sonucu

çıkarılmaktadır. Ancak bu durumda markanın imajının ve kaynak gösterme işlevinin

zarar görebileceği nedeniyle hak sahibinin müdahale yetkisi devam etmektedir.

179 KHK´nın konuya ilişkin 9/II (d) maddesinin dayanağını teşkil eden 89/104 sayılı Direktif´in 5/3(d)

maddesi de tescilli markanın iş evrakı ve reklâmlarda kullanılmasının marka hakkı sahibinin münhasır

bir hakkı olduğunu ifade etmektedir.

Page 81: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

70

Bununla birlikte markanın üçüncü bir kişi tarafından reklâmlara konu edilmesine

marka hakkı sahibinin müdahale edip edemeyeceği hususunu değerlendirirken

markanın garanti fonksiyonunun zarar görüp görmediğini değerlendirmenin yanı sıra

en az garanti fonksiyonu kadar önemli olan “reklâm” fonksiyonunu da

değerlendirmek gerekmektedir. Zira markanın reklam fonksiyonu marka hakkı

sahibinin yoğun emek ve sermaye harcayarak oluşturduğu bir kavramdır. Ayrıca yeni

bir marka yaratarak piyasaya girmek ve daha da önemlisi piyasada malı iyi bir

şekilde tanıtıp tutundurarak belirli bir pazar payı oluşturmak hem çok iyi bir analiz

ve çaba gerektirmekte hem de oldukça maliyetli olmaktadır. Üçüncü bir kişi

tarafından markanın reklâmlarda kullanılmasına müsaade etmek ise hak sahibinin bu

çabasını hiçe saymak ve bu yoğun yatırım ve çabanın karşılığını tam olarak almasına

engel olmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla markalı malın değiştirilmesi ya da

kötüleştirilmesi söz konusu olmasa dahi bu tür haksız yararlanma söz konusu

olduğunda marka hakkı sahibine müdahale yetkisi tanınmalıdır.

Farklı kalitede malların aynı markayla satılması.

Khk´nın ”tükenme ilkesi” düzenleyen 13. maddesi gereğince aynı markayı taşıyan

malların farklı kaliteyle piyasaya sürülmesine marka hakkı sahibince marka hakkına

tecavüz gerekçesiyle müdahale edilebilecektir.

Konuya ilişkin bir uyuşmazlık ileride detaylı olarak değineceğimiz 1989 yılında

İnigiltere´de yaşanmış olan “colgate davası”dır. Kısaca bahsetmek gerekirse İngiltere

Mahkemesi davada ithalat konusu olan malların düşük kalitede olması nedeniyle

markanın imajının zedelenebileceği gerekçesiyle gri ticareti yasalara uygun

bulmamıştır.

Yeniden Paketleme

“Malın ambalajıyla bir bütün oluşturduğu ve bu şekilde marka korumasından

yararlandığı kabul edilerek satıcının malı orijinal ambalajından çıkararak yeniden

ambalajlaması ve bu yeni ambalaj üzerine marka sahibinin markasını koyması da

Page 82: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

71

kural olarak marka hakkına tecavüz sayılır”.180

Dolayısıyla marka hakkı sahibinin

tesciline konu olan mallarıyla aynı olan malların üçüncü kişilerce ambalajından

çıkarılarak yeniden paketlenerek ve markalanarak piyasaya sunulması KHK´nın 9/I

(a) maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bir husustur.

Ancak bu maddeden anlaşılanla çelişkili bir şekilde KHK´nın 5/II. maddesinde yer

alan “Marka, mal veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilir. Bu durumda mal veya

ambalajın tescili marka sahibine mal veya ambalaj için inhisari bir hak

sağlamaz.”hükmü değerlendirildiğinde ise malın ambalajının veya kendisinin marka

koruması kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu

madde gereğince ise malın ambalajının üçüncü kişilerce değiştirilmesi tecavüz

kapsamında değerlendirilemeyecek bir husustur.

ATAD da malın ambalajının üçüncü kişilerce değiştirilmesinin marka ambalajın

koruma kapsamında bir unsur olarak görülmemesi nedeniyle marka hakkına tecavüz

teşkil etmediği yönünde kararlar vermektedir.

ATAD´ bu tutumunu değerlendirmiş olduğu örnek davalarla açıklamak mümkündür.

Örneğin konuya ilişkin “valium” davasında181

dava konusu sakinleştirici türündeki

ilaç “valium” markasıyla üretim lisansına sahip olan “Roche Almany”a ve “Roche

Britanya” firmalarınca üretilip pazarlanmaktadır.

Almanya’daki üretici ilaçları bireysel kullanım ve hastane kullanımı için ayrı ayrı

paketleme yapmış, bireysel kullanıma özel 20 ve 50´lik tabletler halinde paketleme

yaparken hastane kullanımına özel 100 ve 250´lik tabletler halinde paketler

üretmiştir.

Britanya firması ise böyle bir ayrıma gitmemekle birlikte sadece 100 ve 500´lük

tabletler içeren paketleme ile piyasaya sürdüğü malları Alman firmasına oranla çok

daha ucuz bir fiyattan satmaktadır. Hollanda´lı “Centrafarm” firması ise bu fiyat

180 Arkan, S., C.1, 1997, s.207.

181 Case 102/77,Hoffman-La-Roche v Centrafarm, [1978] ECR 1139.

Page 83: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

72

farkından yararlanmak istemiş ve Britanya´dan aldığı ilaçları Alman paketleme

sistemine uygun bir şekilde az sayıda tablet içerir şekilde paketleyerek daha düşük

bir fiyatla Alman piyasasında satmak istemiştir.Paketler üzerinde ”Roche” ve

“valium” markaları yine yer almakta ancak ilacın “Centrafarm” firmasınca

pazarlandığı da hem ambalajda hem de orijinaline bağlı kalınarak oluşturulan

prospektüste açıkça belirtilmektedir. Alman firma doğal olarak bu tür bir satışın

marka hakkını ihlal kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek yargıya

başvurmuştur.

Mahkeme marka hakkı sahibinin izniyle farklı piyasalarda farklı bir ambalajla

piyasaya sunulan malların üçüncü bir kişi tarafından yeniden farklı bir şekilde

paketlenerek ithal edilmesinin hak sahibince engellenip engellenemeyeceğini

değerlendirmiştir. Sonuç olarak ise anlaşmanın malların serbest dolaşımının

istisnasını düzenleyen 30/I. maddesi gereğince marka hakkı sahibinin markalı orijinal

malların izni olmadan yeniden paketlenmesi ve bu yeni paketler üzerinde markanın

yeniden kullanılmasını engelleme yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Akabinde

ise mahkeme marka sahibince belirlenen pazarlama stratejisi piyasaları suni olarak

bölme etkisi yaratıyorsa, marka sahibi yeniden paketleme konusunda önceden

bilgilendirildiyse ve yenden paketlemenin kim tarafından yapıldığı paket üzerinde

ayrıca belirtildiyse marka sahibinin marka hakkına dayanarak ticareti engellemesinin

gizli sınırlama olarak değerlendirileceğine hükmetmiştir.

Yeniden paketlemeye ilişkin benzer bir uyuşmazlık ise “Pfizer “ve” Eurim - Pharm “

firmaları arasında yaşanmıştır.182

Dava konusu olay “valium” davasıyla tek bir nokta dışında birebir aynıdır. Bu

uyuşmazlıkta da iki farklı ülkede marka hakkı sahibince farklı paketleme ve

fiyatlandırmayla satılan ürün üçüncü bir firma tarafından nispeten ucuz satıldığı

ülkeden satın alınarak yeniden paketlenmekte ve fiyatın pahalı tutulduğu ülke

pazarına daha ucuz bir fiyattan satılmaktadır. Bu davayı “valium” davasından ayıran

tek nokta ise malı yeniden paketleyen “Eurim-.Pharm” firmasının orijinal iç paketi

182 Case 1/81, Pfizer v Eurim-Pharm ,[1981] ECR 2913, p.7.

Page 84: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

73

değiştirmeksizin yeni bir dış paketle malları piyasaya sürmüş olması ve bu dış

pakette malın “Pfize”r firmasınca üretilip “Euripharm” tarafından ithal edilip

yeniden paketlenerek satıldığı açıkça belirtilmiştir. ATAD´ın konuya yaklaşımı ilk

davadan farklı olarak yeniden paketlemenin “valium” davasında olduğu gibi

markanın menşe gösterme ve garanti fonksiyonlarını etkilemediği gerekçesiyle

marka hakkının ihlalinin söz konusu olmadığı yönünde olmuştur.

Doktrinde ATAD´ın bu yaklaşımının doğru olmadığı ve iki olay arasında bir farkın

olmadığı ve ikinci olayda yapılan yeniden paketlemenin de KHK´nın 9/I (a) maddesi

gereğince marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde

görüşler mevcuttur. Ancak tarafımızca ATAD´ın konuya ilikin yaklaşımının doğru

olduğu, “Pfizer” davasında gerçekleştirilen paralel ithalatın madde 9/I(a) kapsamında

değerlendirilmemesi gerektiği ve iki olay arasındaki farkın varlığının kabul edilmesi

gerektiği düşünülmektedir.

Divan benzer bir şekilde önüne gelen “Bristol Myers”183

olayında varmış olduğu

yargıyı şu sözlerle ifade etmiştir.184

“Markaya dayalı paralel ithalat konularında değerlendirme yapılırken üye devletlerin

ulusal marka mevzuatı ve 89/104 sayılı Marka Direktifi´nin 7.maddesi birlikte

değerlendirilerek Roma Anlaşması´nın 30. maddesi ışığı altında yorumlanmalıdır.

89/104 sayılı marka direktifinin 7/1. maddesi marka sahibine rızası ile bir üye

devlette piyasaya sürülmüş marka konusu ürünün paralel ithalatını önleme yetkisi

vermemektedir. Bu durum ürün paralel ithalatçı tarafından yeniden paketlenmiş ve

markası yeni iliştirilmiş olsa bile geçerlidir.

89/104 sayılı direktifin 7/2. maddesine göre paralel ithalatın yasal kabul edilebilmesi

için:

183 Joined Cases C–427/93,C–429/93 and C–436/93,Bristol-Myers Squibb and Others v Paranova

,[1996] ECR I–3457, p.31. 184

Arıkan, A.S., Doktora Tezi, 2001, s.127-128.

Page 85: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

74

Marka sahibinin marka hakkına dayanarak paralel ithalata engel olma çabası

üye ülke piyasalarını kasıtlı ya da kasıtsız surette suni olarak bölme etkisi

yaratmalı,

Ürünün farklı bir ülke pazarına sunulması ülke piyasasındaki talebin

özelliklerinden dolayı yeniden paketlemeyi zorunlu kılmalı,

Yeniden paketleme sonucunda ürünün orijinalliği etkilenmemeli,

Yeniden paketleme sonucunda markanın ünü zarar görmemeli,

Yeniden paketleme konusunda ithalatçı firma tarafından marka sahibi

önceden bilgilendirilmeli ve ürünün yeni paketli hali marka sahibine talebi

üzerine gönderilmeli,

Dış pakette ürünün kimin tarafından yeniden paketlendiği bildirilmeli,

Ürünün imalatçısının kimliği dış pakette okunur bir şekilde yer almalı,

Yeni ambalaj kötü kalitede olmamalı,

Paralel ithalatçı ürünü satmak için pakete belli bir unsur eklemek zorunda

olduğu takdirde ilave edilen hususta marka sahibinin bir sorumluluğu

bulunmadığının anlaşılmasını sağlamalı.”

Bu koşulların varlığı ithalatçı firmanın marka ihlallerinden sorumlu tutulmasına

engel olmakta ve ithalata yasal bir dayanak oluşturmaktadır.

Tüm bu şartlar değerlendirildiğinde yeniden paketleme konusunda ithalatçının

tamamen özgür bırakılmadığı anlaşılmaktadır. Ürünün paketindeki değişim sadece

ürünün o ülke pazarına girmesini sağlayacak kadar olmalı ve ithalatçıya ticari bir

üstünlük sağlamamalıdır. Ayrıca ürünün özellikleri bu paketlemeden etkilenmemeli

ve ürün orijinalliğini korumalıdır.

Bu hususlara uyularak gerçekleştirilen bir paralel ithalatın engellenmesi için hiçbir

gerekçe bulunmadığı görüşü tarafımızca da kabul edilen görüştür. Zira tükenmenin

gerçekleşmesi için gerekli tüm koşullarlar mevcuttur. Mal piyasaya sürülmüş ve bu

sunum hak sahibinin rızası ile gerçekleşmiştir, ya da serbest piyasa koşullarının

yerine getirilmesi için yeniden paketleme kaçınılmazdır.

Page 86: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

75

Malın markasının değiştirilmesi

Bir firma ürettiği malları farklı pazarlara farklı markalarla sunabilme hakkına

sahiptir. Bu davranış kimi zaman tamamen firmanın pazarlama stratejisinden

kaynaklanmaktayken kimi zaman yasalar firma sahibini bu davranışa zorlamaktadır.

Bir malın herhangi bir ülkeden temin edildikten sonra markasının değiştirilerek

başka bir ülkeye paralel ithalatının yasallığı “Centrafarm” ve “American Home

Products” firmalarıı arasında gerçekleşen olayda185

tartışılmıştır.

Dava konusu olayda “American Home Products” firmasınca üretilen “oxazepamum”

Hollanda, Fransa ve Belçika’da “seresta” markası altında satılırken İngiltere´de

“serenidD” markasıyla satılmaktadır. İki ürünün etkileri aynı olmakla birlikte

markaları farklı olduğu gibi oluşumları ve tatları da farklıdır. Olayda davalı

konumundaki “Centrafarm” firması İngiltere’den aldığı “serenidD” markalı ilaçları

Hollanda’da ”seresta “markasıyla satışa sunmaktadır. Ambalaj üzerine ise

“Centrafarm “ibaresi yer almaktadır. Mahkeme dava sonucunda “American Home

Products” tarafından üretilmiş olan ürünlerin Hollanda´da farklı bir markayla satışını

gerektiren hiçbir yasal düzenleme olmadığını saptamıştır. Ayrıca mahkeme aynı

mallar için farklı marka kullanarak üretici firmanın sahip olduğu hakları serbest

ticareti sınırlamak amacıyla kullandığına ve “seresta” markasının “Centrafarm”

firmasınca kullanılmasının “American Home Products” firmasının imajını

etkilemeyeceğine hükmetmiştir. Böylece paralel ithalatın yasal olduğuna karar

vermiştir.

Tarafımızca da tüketici açısından malın markasının değiştirilerek paralel ithalatını

gerçekleştirilmesinin tedavi içeriği aynı olan bir ilacı nispeten daha ucuza temin

etmelerini sağlayacağı için tüketici açısından avantajlı bir sonuç doğurmakta olduğu

görüşü mantık dâhilinde kabul edilmektedir. Markanın söz konusu olayda menşe

gösterme işlevinin zarar görmesi söz konusu olmadığı için de marka hakkı sahibinin

185 Case 3/78, Centrafarm v American Home Products [1978] ECR 1823.

Page 87: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

76

markasının sağladığı münhasır hakkı etkilenmemekte ve dolayısıyla engellenmesi

gereken bir durum da bulunmamaktadır.

Page 88: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

77

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜKENMENİN COĞRAFİ SINIRLARI, FARKLI

TÜKENME REJİMLERİ ve TÜKENMENİN HUKUKİ

SONUÇLARI

4.1.Tüketilmenin Coğrafi Sınırları

“hakkın tükenmesi” ilkesinin gerçekleşebilmesi ve tükenmeden bahsedebilmek için

öncelikle ilkenin geçerli olacağı coğrafi sınırların belirlenmesi gerekmektedir.

Belirlenecek sınır ne olursa olsun unutulmaması gereken husus orijinal markalı

malları pazara ilk kez sunum hakkının marka hakkı sahibinin olmasıdır. İlk kez

sunum gerçekleştikten sonra söz konusu hakkın tükenip tükenmeyeceği ise belirlenen

sınır doğrultusunda tercih edilen tükenme rejimine göre farklılık arz etmektedir.

Belirlenecek coğrafi sınırlar ülke sınırları veya belirli bir bölgeyi çevreleyen sınırlar

olabilir. Bu durumlarda “ülkesel” veya “bölgesel tükenme” söz konusuyken

tükenmenin geçerli olacağı sınırlar tüm evreni içerecek şekilde geniş tutulabilir. Bir

nevi sınırsızlık olan bu son durumda ise “uluslararası tükenme” ilkesinin

benimsendiği anlamına gelir.

Tükenmenin geçerli kabul edileceği coğrafi sınır kavramına kısaca değindikten sonra

bu belirlenen coğrafi sınırın genişliğine göre adlandırılan üç tükenme rejimine

detaylı bir şekilde değinmek ilerki bölümlerde değineceğimiz hususların daha iyi

anlaşılması adına faydalı olacaktır.

Page 89: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

78

4.2.Farklı Tükenme Rejimleri

4.2.1.Ülkesel Tükenme İlkesi

Fikri mülkiyet hakkı sahiplerine bu haklarına dayanarak en geniş denetim hakkının

sunulduğu tükenme türü “ülkesel tükenme “dir.

Ülkesel tükenme ilkesini benimseyen bir sistemde tükenmenin geçerli olacağı yani

malların ilk satışının gerçekleştiğinin kabul edileceği pazar ulusal pazardır. Bu ilke

uyarınca hak sahibi mülkiyet haklarına konu malı, kendi rızası ile hakkı korunduğu

ülkede ilk kez piyasaya sürdükten sonra o ülke kanunlarının kendisine vermiş olduğu

güçlü inhisarı yetkiler o ülke içerisinde tükenmiş olacak ve bu yetkilerini mal o ülke

içerisinde dolaşırken, değişik ticari işlemlere konu olurken o mal üzerinde işlem

yapanlara karşı bir daha kullanamayacaktır.186

ARKAN ise ülkesel tükenmeyi “Markayı taşıyan malın Türkiye dışında piyasaya

sunulmuş olması marka hakkının Türkiye bakımından tükenmesine yol açmaz.

Dolayısıyla bu halde yabancı ülkeden Türkiye’ye yapılacak ithalata marka sahibi

marka hakkına dayanarak engel olabilir .” şeklinde Türkiye’yi temel alan bir ifadeyle

açıklamıştır.187

KAYHAN ise bir makalesinde ülkesel tükenme söz konusu olduğunda, yalnızca bu

sistemi benimseyen ülke pazarında marka sahibinin rızası dâhilinde piyasaya sunulan

markalı mallar üzerindeki hakkın tükenmiş kabul edileceğini belirtmiştir. Böylece

yazar marka sahibinin piyasaya sunduğu bu malların ülke toprakları içinde

dolaşımına başka bir ifadeyle iç ticaret işlemlerine konu olmasına müdahale

edemeyeceğini, ülke sınırları dışında piyasaya sürülen mallar üzerindeki hakkın ise

söz konusu mallar hak sahibinin rızası dâhilinde piyasaya sürülmüş olsa dahi

tükenmiş kabul edilemeyeceğini ifade etmiştir.188

186 Arıkan, A. S., Perşembe Konferansları, 2002, s.114.

187 Arkan, S.,Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, 1998, s.203.

188 Kayhan, F., Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı

1, s.62.

Page 90: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

79

Yazar aynı makalesinin devamında ise marka sahibinin markayı taşıyan bir kısım

malları ülke içerisinde bir kısım malları ise ülke dışında piyasaya sunması

durumunda sahip olduğu tek bir markanın kendisine sağlamış olduğu hakların yurt

dışında piyasaya sunduğu mallar için yaşamaya devam ettiğini ancak yurt içinde

piyasaya sunmuş olduğu parti mal için artık marka hakkının tükendiğini, dolayısıyla

yurt içerisinde piyasaya sunulmuş olan malların piyasada el değiştirip ticari işlemlere

konu olmasına müdahale edemezken yurt dışında piyasaya sunulmuş olan malların

ülkeye ithaline müdahale etme yetkisinin devam ettiğini ileri sürmektedir.

KAYHAN´a göre farklı coğrafyalarda piyasaya sunulan malların kaderi farklı tayin

edilir.189

KAYHAN´ın bu görüşü OKUTAN tarafından da savunulmuştur. 190

Ülkesel tükenme ilkesinin uygulanması bakımından paralel ya da tekrar ithalat

konusu markalı malların ihracını yapan ülkede paralel bir marka hakkı bulunup

bulunmadığı yahut böyle bir hak mevcut ise markalı mallar üzerinde o hukuka göre

tanınan marka hakkının tükenmiş olup olmadığı, tükenmenin söz konusu olduğu hak

ihracatın ilk yapıldığı ülkede tanınmış ve ihraç edilen malların piyasaya ilk

sürümüyle zaten tükenmiş olduğu için önem taşımaz.191

4.2.2. Bölgesel Tükenme İlkesi

“bölgesel tükenme” yi OKUTAN, ”Birden çok ülkenin sınırlarını birleştirerek tek bir

bölge olarak mütalaa eden ve ancak bu bölge içerisinde marka hakkı sahibinin rızası

dahilinde piyasaya sunulan mallar üzerindeki marka hakkının tükenmiş kabul

edilmesini öngören bir sistem” olarak tanımlamaktadır.192

Benzer bir şekilde kavram birden çok bağımsız ülkenin bir anlaşma etrafında bir

araya gelerek tek bir ülkeymişcesine hareket ederek aslında bir nevi “ülkesel tükenme

189 Kayhan, F., Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı

1, s.62. 190

Okutan, G., 1996, s.112. 191

Bronckers ,M.C.E.J.;“The Impact of TRIP´s: Intellectual Propety Protection in Developping

Countries” 31 Common Mkt. L. Rev.,Vol.31,No.6,1994,s.1245. 192

Okutan,G., 1996, s.113.

Page 91: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

80

“rejimini uygulamaları olarak da açıklanabilir.193

Bölgesel tükenme sisteminin ülkesel

tükenmeden tek farkı bölgesel tükenmede sınırların daha da genişletilerek birkaç

ülkeyi kapsar hale gelmiş olmasıdır.

Bu ilke gereğince bölge sınırları dışında piyasaya sunulmuş olan malların tekrar

üçüncü kişilerce bölge içerisine paralel ithali, satış hak sahibinin rızası dâhilinde dahi

gerçekleşmiş olsa, ithalat konusu mallar üzerinde hak tükenmiş sayılmadığından

engellenebilecektir. Ancak bölge dâhilinde herhangi bir ülkede satışa sunulmuş olan

bir malın yine bölgeye dâhil bir başka ülkeden ithal edilmesi ise hak sahibince

engellenemeyecektir.

Günümüzde bölgesel tükenme ilkesini kullanan sistemlerin en tipik örneği Avrupa

Birliği´dir. Marka haklarını Topluluk boyutunda tükeneceği ATAD´ın “ Winthrop”194

kararıyla kabul edilmiş tükenme ilkesinin bölgeselliği söz konusu kararla

tanımlanmıştır.

Bölgesel tükenme olarak ifade edilen ve aslında ülkesel tükenmenin Topluluk

boyutuna çıkarılması anlamına gelen kavram bu gibi ATAD kararlarıyla varlık

bulmuş ve sonunda AB tarafından çıkartılan 21 Aralık 1988 tarih ve 89/104 sayılı

Yönerge´nin 7. maddesi ile yasal zemine oturtulmuştur. İlgili madde:

“Ticari marka hakkı hak sahibine hak sahibi tarafından ya da onun rızasıyla

topluluk sınırları içerisinde piyasaya sunulan mallar yönünden bu malların

sonraki kullanımlarına müdahale hakkı tanımaz”.hükmü ile “Birinci

paragraftaki kural özellikle satılan malların özelliklerini değiştirilmesi veya

kötüleştirilmesi suretiyle ticarete konu edilmesi gibi haklı sebeplerin varlığı

halinde hak sahibinin bu eylemlere karşı gelmesi hallerinde

uygulanmayacaktır."

hükümlerini içermektedir.

193 Pınar, H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.856.; KAYHAN, F., Ankara

Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s.63. 194

Case 16/74,Centrafarm v Winthrop, [1974] ECR 1183, p.7–11.

Page 92: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

81

4.2.3.Uluslararası Tükenme İlkesi

Son yıllarda özellikle Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çerçevesinde, küresel olarak

ticaretin serbestleşmesi yönünde önemli adımlar atılmakta ve mal ve hizmetlerin

uluslararası alanda serbestçe ticarete konu olmasının önündeki bütün engellerin

kaldırılması veya en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. İlk bakışta söz konusu eğilime

paralel olarak, eğer devletler farklı markalar arasındaki rekabete imkân veren bütün

engelleri kaldırma konusunda önemli bir çaba içerisine girmişlerse, sadece bir marka

içi rekabete sorunu olan paralel ithalat konusunda da liberal bir bakış açısını kabul

etmeleri gerekmektedir. Bu liberal ortamı sağlayacak yol ise “uluslararası tükenme”

sisteminden geçmektedir.

“Uluslararası tükenme” sistemi sınır kavramını tamamıyla kaldırarak tüm dünya

pazarlarını tek bir pazar gibi algılayan bir sistemdir. Bu ilkeye göre hak konusu

markayı taşıyan malların dünya üzerinde herhangi bir yerde hak sahibinin rızasıyla

ilk kez piyasaya sunumu hakkın artık herkes için tükenmesi sonucunu

doğurmaktadır.195

,196

Dolayısıyla hak sahibinin rızasıyla başka ülkelerde piyasaya sunulan orijinal

nitelikteki malların uluslararası tükenme rejimini benimseyen ülkeye paralel ithalatla

tekrar sokulması tamamen yasal bir eylemdir. Bu tür tükenmede, hak sahibinin

paralel ithalatı engelleme imkânı ortadan kalkmakta ve böylece ürün fiyatları tüm

dünyada dengelenebilmektedir. Dünya üzerinde aynı fiyattan satılan bir ürün söz

konusu olduğunda ise ithalatçının arbitraj şansı ortadan kalkmakta mallar ise sınırlar

arasında serbestçe dolaşma imkânı bulmaktadır.

Uluslararası Hukuk Birliği Ticaret Hukuku Komitesi de “uluslararası tükenme

ilkesini“ ticaretin serbestleştirilmesine olanak tanıyan ve rekabeti yaygınlaştırmak

195 Ancak şunu belirtmek gerekir ki burada fikri mülkiyet hakkı tüm hukuki tasarruflar yönünden değil

sadece devredilen tasarruflar yönünden tükenmektedir. 196

Okutan,G.,1996, s.112., Pınar,H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.877.,

Aslan,A. ,2004 ,s.68.

Page 93: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

82

için uygun zeminin hazırlanmasında etkili olabilecek bir sistem” olarak

tanımlamaktadır.

Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise uluslararası tükenme rejiminin

benimsenmesi durumunda işletmeler birliği veya uluslararası bir şirket söz konusu

iken tükenmenin hangi sınırlar içerisinde ve hangi şirket için gerçekleşip

gerçekleşmediği sorunudur. Konuya ilişkin olarak ATAD tarafından alınmış olan

“lux” kararında 197

”Unilever” uluslararası şirketine bağlı Amerika’da faaliyet

göstermekte olan bir şirket den alınan” lux” markalı sabunlar İsviçre’ye ithal

edilmektedir. Dava zamanında geçerli olan uluslararası tükenme prensibi gereğince

İsviçre’deki marka hakkı sahipleri için de Divan hakkın tükendiği sonucuna

varmıştır. Dolayısıyla uluslararası tükenme ilkesi söz konusu ise uluslararası şirket

birliğine mensup bir şirket için hakkın tükenmesi diğer şirketler için de hakkın

tükeneceği sonucunu doğurmaktadır.

4.3.Hakkın Tüketilmesi İlkesinin Hukuki Sonuçları

Herhangi bir ülkede yukarıda bahsedilen üç tükenme türünden her birini seçimi farklı

hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Söz konusu hukuki sonuçlar “paralel ithalat” “geri

ithalat” ve “gri piyasa “ başlıklarıyla şu şekilde anlatılabilir.

4.3.1.Paralel ithalat

Paralel ithalat kısaca fikri mülkiyet hakkı konusu bir ürün hak sahibi tarafından veya

onun izniyle ilk kez bir ülkede yasal olarak piyasaya sürüldükten sonra daha sonra bu

hak sahibinin rızası olmadan başka bir ülkeye ithali ve bu ülkede satışa sunulması

şeklinde tanımlanmıştır.

Paralel ithalat söz konusu olduğunda fikri mülkiyet hakkı sahibinin hem ithal hem de

ihraç ülkesinde paralel hakları mevcuttur. Örneğin her iki ülkede de marka tescili

bulunmaktadır.

197 BG 12.2.1952 GRUR In BG 12.2.1952 GRUR Int 1953 t 1953.

Page 94: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

83

Fahrettin KAYHAN “paralel ithalat” ı “Fikri mülkiyet hakkı sahibi tarafından veya

onun izniyle bir başkası tarafından ülke dışında piyasaya sunulan fikri mülkiyet

hakkını taşıyan özgün malların fikri mülkiyet hakkı sahibinden izin alınmaksızın

ülkeye ithal edilmesidir.” şeklinde tanımlamaktadır.198

OECD tarafından hazırlana raporda “paralel ithalat” “hak sahibi tarafından veya

onun yetkilendirdiği kişi tarafından ihraç ülkesinde pazara sunulan gerçek malların

üçüncü kişiler tarafından ve hak sahibinin izni olmaksızın başka bir ülkeye ithali

“olarak tanımlanmaktadır.199

Bir başka tanıma göre ise “paralel ithalat” “birden fazla ülke pazarında satışı

amaçlanarak bu ülkelerde piyasaya sürülen malların imalatçının dağıtım kanalında

izin verdikleri dışında üçüncü kişilerce piyasasında aynı malın bulunduğu ülkeye

ithal edilmesi”dir.200

Bu şekilde gerçekleştirilen ithalatın paralel ithalat olarak

adlandırılmasının nedeni ise ithalatın yapıldığı ülkedeki dağıtım ağına paralel

olmasıdır.201

ARIKAN da benzer bir şekilde paralel ithalatın unsurlarından bahsetmiş ve paralel

ithalattan bahsedebilmenin koşulu olarak daha önce piyasasında aynı mallar bulunan

bir devlete ithalat ve aynı piyasadaki aynı mallar arasındaki rekabetin mevcudiyeti

olarak göstermiştir.202

Paralel ithalatın amacı aynı marka altında aynı veya aynı sayılabilecek kadar küçük

farklılıklar içeren ürünlerin farklı ülke pazarlarında farklı fiyatlardan satılmasının

değerlendirilerek bu durumdan kar elde etmektir. Farklı piyasalarda aynı ürünün

farklı fiyattan satılabilmesini sağlayan unsur ise iki piyasa arasındaki talebi

belirleyen faktörlerin farklı olmasıdır. Dolayısıyla iki piyasada talebin farklı

elastikiyete sahip olması, maliyet koşullarının farklı olması, zorunlu fiyat

198 Kayhan, F., Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı

1, s.51-71. 199

OECD, a.g.r,2002,s.4. 200

Horner,S.; ”Parallel Imports”,London , 1987, s.2. 201

Warwıch,R.; ”Parallel Imports”,London, 1993, s.1. 202

Arıkan, A.S., İKV Dergisi, 1996, s.36.

Page 95: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

84

uygulaması, sübvansiyonların farklı olması paralel ithalata zemin hazırlamaktadır.

Ayrıca CORNISH´in de belirttiği bu faktörler döviz kurlarındaki dalgalanmalar,

pazar ihtiyaç ve uygulamalarına göre rekabetçi yapıdaki farklılıklar, en zengin ve en

fakir ulusların sosyal ve ekonomik farklıkları gibi iktisadi unsurlar olabileceği gibi

tamamen bir pazarlama stratejisi de olabilmektedir.203

Diğer taraftan ülke içerisinde hak sahibinden malı almayı talep etmesine rağmen

üçüncü kişilerin taleplerinin stok yetersizliği ya da sadece yetkili satıcılar kanalıyla

satış stratejisi gibi bir nedenle hak sahibince geri çevrilmesi durumunda da ithalatın

üçüncü kişi için kaçınılmaz olduğu bir gerçektir.

Bununla birlikte” paralel ithalat”tan bahsedebilmek için ithalat konusu malların

mutlaka orijinal nitelikte mallar olması ve söz konusu malların hak sahibinin rızası

dahilinde piyasaya sürülmüş olması gerekmektedir. Dolayısıyla Arkan tarafından

“tescil edildiği mallar açısından geçerli olan bir marka ile aynı ya da ayırt

edilemeyecek kadar benzeri olan bir işaretin izinsiz şekilde mal veya ambalaj

üzerinde kullanımı” olarak tanımlanan “taklit malların” veya yine ARKAN

tarafından” fikri hak konusu malların izinsiz kullanımı veya çoğaltımı” olarak ifade

edilen “korsan malların” ithalinin paralel ithalat konusu içerisinde

değerlendirilebilecek hususlar olduğu söylenemez.204

Özetlemek gerekirse paralel ithalattan söz edebilmek için:

Yasal olarak piyasaya sürülmüş ürünler söz konusu olmalı,

Tarife dışı herhangi bir engelle karşılaşmaksızın ihraç ve ithali mümkün olan

bir ürün olmalı,

Bu ürünler üzerinde bir fikri mülkiyet hakkı barındırmalı,

İthalat serbest bölgeye yapılmamalıdır.

203 Cornish ,W. R.,1996, s.1-58.

204 Arkan, S.; ”Fikri Ve Sınai Haklar Kapsamındaki Taklit ve Korsan Malların Gümrükte

Geçici Olarak Durdurulması, 1995-1996, s.144-145.

Page 96: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

85

Paralel ithalatın hak sahibi tarafından ne ölçüde engellenebileceği ise yukarıda

bahsedildiği gibi malın piyasaya sunulmuş olduğu ülkece benimsenmiş olan tükenme

ilkesi türüyle ilişkilidir.

Örneğin “uluslararası tükenme” ilkesinin kabulü halinde dünyanın her hangi bir

yerinde malın piyasaya sunulması ile o mal üzerindeki hak tükenmiş olacağından,

hak sahibinin fikri mülkiyet hakkına dayanarak paralel ithalatı engellemesi mümkün

olmamaktadır. Bir diğer tükenme türü olan “bölgesel tükenme” ilkesinin kabulü

halinde ise hak sahibinin bölge içindeki ülkeler arası paralel ithalatın engellenmesi

fikri mülkiyet hakkının tükenmiş olması nedeniyle mümkün gözükmemekle birlikte

bölge dışından bölge içine yapılacak bir paralel ithalat hak sahibi tarafından

engellenebilecektir. Zira bu halde bölge dışında piyasaya sunulan mallar bakımından

hak sahibinin hakkı tükenmemiştir.

Son olarak “ülkesel tükenme” ilkesinin kabulü halinde ise, hak sahibinin müdahale

yetkisi iyice artmaktadır.

Hamdi PINAR´a göre ülkesel tükenme söz konusu olduğunda hak sahibinin mallar

üzerindeki hakkının tükenmesinden bahsedebilmek için malların o ülke içerisine

piyasaya sunulması yeterlidir. Hak sahibi sınaî hak konusu malların bir kısmını ülke

dışında sattıysa hakkın tüketilmesi söz konusu olmadığından bu kısım malların

paralel ithalatını engelleyebilmektedir.

Fahrettin KAYHAN ise konuya başka bir bakış açısıyla yaklaşarak PINAR´ın

görüşünde olduğu gibi tükenmenin bizzat malın kendisiyle ilgili olmadığını ve bunun

tersine tükenmenin bizatihi mallar üzerinde gerçekleşmediğini dolayısıyla malların

bir kısmının dahi ülke içinde satışıyla hakkın tükeneceğini savunmaktadır.

Dolayısıyla yazara göre hak sahibi hiçbir şekilde malların ithalatını engelleyemez.

Ancak söz konusu malları henüz ülke içinde piyasaya sürmediyse bir engelleme

hakkına sahiptir Zira henüz hakkın tüketilmesi gerçekleşmemiştir.

Page 97: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

86

İki görüş arasında bir değerlendirme yaptığımız takdirde KAYHAN´ın görüşünün

tarafımızca uygun olan görüş olduğunu söylememiz mümkündür. Zira markanın en

temel amacının malların menşeini göstermek olduğu noktasından hareket edildiği

takdirde markayı taşıyan malların ülke içerisinde ilk kez piyasaya sunulmasıyla

markanın bu görevi yerine getirdiği ve hak sahibinin de marka tescili ile elde etmeyi

amaçladığı faydayı sağladığı sonucu çıkarılmaktadır. Dolayısıyla ülke içerisinde bir

kez markalı mallar piyasaya sunulduğu takdirde diğer ülke pazarlarındaki durumun

artık hakkın tükenmesi üzerinde bir etkiye sahip olduğunu söylemek mümkün

olmamaktadır.

4.3.2.Geri İthalat

Hakkın tüketilmesi ilkesinin diğer bir hukuki sonucu olan “geri ithalat” ise “fikri

mülkiyet hakkı ile ilgili ürünlerin bir ülkede piyasaya sunulmasını takiben hak sahibi

veya onun rızasıyla üçüncü bir kişi tarafından ülke dışına ihraç edilmesinden sonra

üçüncü kişilerce tekrar ilk piyasaya sunuldukları ülkeye ithal (reimport)edilmesi”

olarak tanımlanabilmektedir. Bu durumda ithalatçı bizzat gelerek malı ihraç

ülkesinden ihracatçıdan teslim aldığı için bu durumda baştan marka hakkı sahibinin

hakkı tükenmektedir. Dolayısıyla bu malların tekrar ihracat ülkesine ithalinde marka

sahibine marka üzerindeki bu hakkını tüketmiş olduğundan iç pazara tekrar ithal

eden ithalatçıya karşı savunma hakkı tanınmamıştır.205

Hakkın “uluslararası” tükenmesinin kabulü halinde hak sahibi tarafından paralel

ithalat engellenemeyeceği gibi, geri ithalat da engellenemez, zira hak evrensel olarak

tükenmiştir. Hakkın “bölgesel” tükenmesi ilkesinin kabulünün sonucunda ise, bölge

içinde piyasaya sunulan mallar bölge dışındaki bir ülkeye ihraç edildikten sonra

tekrar bölge içinde herhangi bir ülkeye ithal edilmesi halinde, ilgili ürünler

üzerindeki hak, malların bölge içinde piyasaya sürülmesi ile tükenmiş olacağından

geri ithalat engellenemeyecektir. Aynı şekilde “ülkesel” tükenmede de hak sahibinin

ülke içerisinde piyasaya sunduğu markalı orijinal nitelikteki mallarından ülke dışına

205 Pınar, H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.864.

Page 98: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

87

ihraç ettiklerinin yeniden ülke içerisine ithal edilmesine hakkına dayanarak engel

olma yetkisi bulunmamaktadır. Zira bu durumda marka hakkı sahibinin malları ilk

önce ulusal pazarda piyasaya sunmuş olması nedeniyle söz konusu mallar üzerindeki

hakkı artık tükenmiştir.

4.3.3.Gri Piyasa

Paralel ithalat ve geri ithalat kavramları açıklanırken iki kavramın gözden

kaçmaması gereken ortak paydası tükenmenin söz konusu olduğu malların yani

coğrafi sınırlar dâhilinde satılan malların ve tekrar ülkeye getirilmek istenen

ürünlerin arasında bir fark olmadığının yani aynı markayı taşıyan orijinal mallar

olduklarının düşünülmesidir. Paralel ithalat ve geri ithalat kavramlarının bir sonucu

olarak ortaya çıkmış olan “gri piyasa” kavramı hakkın tüketilmesi ilkesinin diğer bir

hukuki sonucudur. Bu kavram marka hakkı sahibi veya onun izniyle üçüncü bir kişi

tarafından ülke dışında piyasaya sunulan ve üçüncü kişilerce ülkeye ithal edilen

markalı özgün malların daha önce marka sahibi tarafından veya onun izniyle üçüncü

kişiler tarafından yurt içinde piyasaya sunulmuş olan mallardan farklı olması

durumunda söz konusu olmaktadır.206

Gri ithalata hangi hallerde izin verileceği hangi hallerde ithal edilen ülkedeki hak

sahibince engellenebileceği doktrinde tartışmalıdır. OKUTAN gri mallar ticaretinin

sadece bölgesel tükenme ilkesini kabul etmiş olan ülkelerde önlenebileceğini ileri

sürmektedir.207

ASLAN´a göre ise tükenmenin coğrafi sınırı bakımından benimsen

sistem ne olursa olsun marka sahibince ülke içerisinde ve ülke dışarısında üretilen

markalı mallar arasında kalite, nitelik ve sair hususlar yönünden farklılık mevcutsa

ve ithalat gri piyasa yaratacak nitelikteyse marka hakkına dayanarak marka hakkı

sahibinin müdahale etme yetkisi bulunmaktadır.208

Burada gri mallar orijinal

markanın işlevlerine ve markanın piyasada yaratmış olduğu imaja, şöhrete zarar

vereceği ve halk nezdinde aynı markayı taşımaları nedeniyle farklı kalitedeki

206 FranzosI, M.; ”Grey Market,Paralel Importation as a Trademark Violation or an Act for

Unfair Competition”, ICC ,Vol :21, Issue:2, 1990, s.199.

207

Okutan ,G.,1996, s.126.

208

Aslan,A.,2004, s.57-58.

Page 99: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

88

malların aynı işletmesel kökenden geldikleri şeklinde bir yanılgıya sebep olacağı için

gri ticaret hak sahibince engellenebilecektir.

Bu görüşü destekler bir karar İngiltere´de 1989 yılında uluslararası tükenme

rejiminin uygulandığı zaman diliminde “colgate” davasında verilmiştir. Bahsi geçen

davada davacı konumundaki Amerikan menşeli “Colgate-Palmolive” firması

ürünlerini Brezilya ve İngiltere´de pazarlamaktadır. Davalı “Markwell Finanace”

şirketi ise yine orijinal markalı ancak İngiltere´de piyasaya sürülmüş olan diş

macunlarından daha düşük kalitede olan ürünleri fiyatları Brezilya´da İngiltere´ye

oranla daha düşük olması fırsatını değerlendirip İngiltere pazarına paralel ithalatla

ürünleri sokmak istemektedir. Talebinin meşruluğunu savunurken de İngiltere ve

Brezilya´daki firmaların asıl merkezi Amerika´da olan şirketin yavru şirketleri

olduğunu ve bu firmanın İngiltere´ye malların ithali yönünde rızası olduğunu

belirtmektedir.209

İngiltere Mahkemesi ise davacıyı haklı bularak malların düşük kalitede olması

nedeniyle markanın imajını zedeleyici olabileceği ve ithalatın İngiltere´deki firmanın

marka hakkını ihlal kapsamında değerlendirilebileceğini belirtip gri ticareti uygun

bulmamıştır.

4.4.Doğuracağı Hukuki Sonuçlar Açısından Farklı Tükenme Rejimlerinin

Karşılaştırılması

Hangi tükenme biçiminin daha üstün olduğu doktrinde tartışılmış olmakla birlikte,

varılan sonuçlar hukuksal olmaktan çok ekonomik ve politiktir. Çalışmanın amacı

doğrultusunda konunun ekonomik ve hukuki yönü irdelenmiş ve bu kapsamda

konuya ilişkin görüşler değerlendirilerek farklı yaklaşımlar iki ana başlık altında

toplanmıştır.

209

Aslan,A., a.g.e , s.87.

Page 100: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

89

4.4.1.Ulusal Tükenme Rejimi Yanlılarının Görüşleri

Uluslararası tükenme ilkesini başta AB organları olmak üzere eleştiren görüşlerin

temelinde yer alan neden uluslararası tükenme sisteminin hakkın maksimum

korunmasına engel olmasıdır. Para ve emek harcanarak yapmış oldukları yeniliklerle

gelişmeye katkı sağlayan yaratıcı beyinlerin ödülü olan fikri mülkiyet hakları

sayesinde düşüncenin her ülkede ayrı ayrı korunması ve hakkın konusu ürünü ilk kez

piyasaya sunma hakkının hak sahibine tanınması kar maksimizasyonunu sağlayacak

ve dolayısıyla büyük yatırımları gerektiren yenilikçi davranışların devamı için mali

kaynak yaratılabilecektir.

Ayrıca paralel ithalatlara imkân tanınacak şekilde hak sahibinin elde etmiş olduğu

korumanın zayıflaması ancak “tam rekabetçi” bir iktisadi anlayışı benimseyen iddialı

ekonomilerce uygulanabilecek bir yöntemdir. Günümüzde hızla gelişmekte olan

ekonomiler söz konusu olduğundan bu gelişime devam etme isteğindeki ülkeler

genel olarak dışa karşı korumacı bir yaklaşım sergilemekte ve uluslararası tükenme

ilkesine sempati ile bakmamaktadırlar.

Ülkesel tükenmenin hak sahiplerine malların serbest dolaşımını engelleyebilecekleri

pazarları ulusal sınırlara göre bölme imkanı verirken ayrıca, yatırımcıları, optimum

yatırımlara veya fiyatların minimum ve en ekonomik üretimin mümkün olduğu

ülkede üretim yapmaya zorluyor olması bu rejimin tercih edilme sebepleri arasında

sayılan bir diğer husustur.210

Hakkın tüketilmesi ilkesinin sınırlarının daha dar olması gerektiğini savunan ulusal

tükenme yanlılarının bir diğer gerekçesi ise tükenmenin sınırlarının geniş

tutulmasıyla artan paralel ithalatın gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine zarar

vermesidir. Bu yönde düşünenlere göre ekonominin zarar görmesinin nedeni paralel

ithalat yoluyla satılan ürünlerin genel olarak az gelişmiş ülkelerde iş gücü

210 Keşli, A.; ”The Role of Exhaustion of Intellectual Property Rights in the Integration:

Aplication of the Principle in the European Internal Market and Turkish Customs Union”, Prof.

Dr. Erdoğan Moroğlu’na 65. yaş günü Armağanı içinde, İstanbul , 1999, s.413 .

Page 101: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

90

maliyetinin düşük olması nedeniyle gelişmiş ülkelere oranla çok daha ucuza mal

edilip piyasaya sunulabilmesi ve buna bağlı olarak da ithalatın yönünün genellikle az

gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkeler doğru olmasıdır. Dolayısıyla gelişmiş

ülkelerdeki üreticiler artık ürünleri yerel pazarda düşük fiyattan satmaktansa dış

pazarlara yüksek fiyattan satmayı tercih etmeye başlayacaklardır. Bu ise gelişmiş

ülkelerde talep fazlası yaratarak halkın düşük fiyattan mal alabilme ihtimalini

azaltacaktır.

Uluslararası tükenme rejimine yöneltilen eleştirilerin bir diğer nedeni ise sistemin

paralel ithalatlara olanak sağlaması soncunda paralel ithalat konusu orijinal

nitelikteki mallar arasına saklanabilen korsan ve taklit ürünlerin de ülkeye rahatlıkla

girişine olanak tanımasıdır.

Ayrıca tüketici için avantajlı olduğu özellikle vurgulanan uluslararası tükenme ilkesi

başka bir bakış açısına göre aslında tüketici yararına olamayan bir sistem olarak

değerlendirilmektedir. Şöyle ki paralel ithalat yoluyla ülkeye sokulan mallar genel

olarak asıl satılmayı amaçladıkları ülke koşullarına göre hazırlanmış olan mallar olup

ülke dâhilindeki tüketici düşünülerek kimi uyarlamalardan yoksun kalmış olan

mallardır. Örneğin bir ürünün nasıl tüketileceğini anlatan etiketler genellikle ithalat

ülkesini dilinde olamayabilmektedir. Aynı zamanda paralel ticaretle ülkeye sokulmuş

olan malları alanlar ürünlerle ilgili olarak satış sonrasında verilen hizmetlerden

mahrum kalırlar.

OECD tarafından yayınlanan raporda da aynı markayı taşıyan malların farklı ülke

koşullarına göre farklı kalite ve içerikte üretilmesi oldukça doğal bir politikadır.

Ancak bu malların bir ülkeden diğerine paralel ithalatı söz konusu olduğunda farklı

içerikli ürünler bir ülkede beğenilmesine rağmen diğer bir ülkede tüketici nezdinde

hayal kırıklığı yaratabilir. Bu nedenle paralel ithalatın önlenmesi ve pazar bölme

faaliyetleri tüketici ve üretici açısından gereklidir.

Tüm bu gerekçelere ek olarak şunu belirtmek gerekir ki sınaî mülkiyet haklarına

sağlanan korumanın derecesi belirleyici tek faktör olmamakla birlikte yabancı

Page 102: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

91

yatırımcıların yatırım kararı aşamasında dikkate aldıkları parametreler arasında

bulunmaktadır.211

Ülkesel tükenmenin tercih edilmesi durumunda ülke içerisine

yabancı sermaye akımı sağlanacaktır. Bunun nedeni yatırımcıların aynı markayı

taşıyan orijinal nitelikteki malları iç pazarda dışarıdan ithalatının yasak olması

nedeniyle daha yüksek bir fiyattan satıp daha yüksek kar seviyesine

ulaşabilmeleridir.

Paralel ithalatın engellenmesine müsaade etmesi ve dolayısıyla yerel pazarın ve hak

sahibinin korunmasına olanak tanıyor olması nedeniyle ulusal tükenme rejimini

savunan paralel ithalat karşıtı kesimin ileri sürdüğü diğer gerekçeler ise şu başlıklar

altında toplanabilir:

Bedavacılık Sorunu(Free Riding):

Bir malın bir ülke ya da bölgedeki tek yetkili satıcısı olan firmaca ürünün ilgili

pazarda tanıtımı, müşteri kitlesi oluşturulması, markanın toplum nezdinde belirli bir

bilinirlik düzeyine ulaştırılması adına oldukça yoğun bir çaba sarf edilmekte ve bu

faaliyetler firma bilânçosunda oldukça büyük bir masraf kalemi olarak yer

almaktadır.

Özellikle markalar arası rekabetin yoğun olduğu pazarlar bakımından ürünün tanıtımı

ve varsa ürüne ilişkin kaliteli hizmet sunulması önemli bir rekabet avantajıdır.

Markalar arasında bir rekabetin söz konusu olmadığı piyasalarda ise fiyat esnekliği

yüksek olan tekstil ürünleri gibi ürünler bakımından yetkili teşebbüsün bu yatırımları

gerçekleştirmesi kaçınılmaz olabilmektedir.

Malı ülke veya bölge dışından getiren paralel ithalatçı ise tüm bu masraflara

katlanmadığı gibi bu masraflar sonucunda oluşturulan bilinirliğin dışsallığından

istifade etmektedir.

211 Mansfıeld, E.; ”Intellectual Property Protection, Foreign Direct Investment, and Technology

Transfer” International Finance Corporation Discussion Paper:27 Washington D.C , 1995, s.22.

Page 103: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

92

Bu masraflara katlanmaktan kurtulan ithalatçının maliyet unsuru düşük kalacağı için

aynı ürünü düşük fiyattan pazara sunabilecektir. Bu ise tüketicinin aynı kaliteyi

ucuza alarak refahını arttırmasını sağlayacaktır.

Paralel ithalat karşıtlarına göre tüketicinin refah seviyesindeki bu artış geçicidir.

Paralel ithalata izin verilmesi durumunda, ithalatın yapıldığı ülkedeki yetkili

lisansörlerin satış ve pazarlamasını yaptığı ürünlerin tanıtımı ve geliştirilmesi için

yatırım yapma dürtüleri azalacaktır. 212

Nitekim Changying LI ve Keith E. MASKUS

´un hazırlamış oldukları makalede 213

paralel ithalat ürünlerle rekabet içerisinde olan

bir üretici firmanın yatırım davranışları iki ülke modeli çerçevesinde değerlendirilmiş

ve paralel ithalatın yaratmış olduğu tahribatın yatırımları engellediğini

saptamışlardır. Üreticinin yatırım yapması veya yatırım yapmak yerine paralel

ticaretle uğraşması durumlarında beklenen kar oranını gösteren grafiğin “u “şeklinde

olduğunu saptayan yazarlar AR-GE yatırımlarının azalmasının dolayısıyla paralel

ithalata izin verilmesinin tüm dünya genelinde refah azaltıcı etki yaratacağını ve

paralel ticaretin hükümetlerce engellenmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Rekabet Kurulu Uluslararası İlişkiler Müdürü Yaşar TEKDEMİR ise bedavacılığın

uzun vadede tüketicinin yetkili distribütör bulamamasına, elektronik eşyalar gibi

karmaşık ürünleri tanıyamamasına yol açacak bir sorun olarak öne çıktığını

belirtmektedir. TEKDEMİR ayrıca piyasaya paralel ithalatla sunulan ürünlerin, sahte

ürünlerin denetimini güçleştirebileceğini ileri sürmektedir.214

Fiyat Ayrımcılığının Refahı Artırdığı İddiası

Paralel ithalatın engellendiği piyasalarda hak sahibi piyasaları ülke bazında

bölebilmekte, her ülkenin gelir düzeyi, malların fiyat esnekliği, markalar arası

rekabetin varlığı gibi özelliklerine göre farklı ülkelerde farklı fiyat politikaları

212 www.worldbank.org/wbiep/trade/ c_papers/fink-parallel.pdf; FINK, C; “Entering the Jungle of

Intellectual Property Rights: Exhaustion and Parallel Imports”, s.16. 213

Li, C., Maskus, K.E.; ”The Impact of Parallel Imports on Investments in Cost-Reducing

Research and Development”, Journal of International Economics ,Vol: 68, Issue :2 Mach 2006, s.

443-455. 214

www.tescillimarkalar.org.tr/haber_detay, s.8

Page 104: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

93

belirleme imkânına kavuşabilecektir.215

Korumacı yaklaşımı savunanlar, bu şekilde

her ülkenin koşullarını dikkate alarak takip edilen farklı fiyat politikalarının iki

önemli etkisi olduğunu ileri sürmektedirler. Bunlardan ilki gerek küresel bazda

gerekse ülke bazında refah düzeyinin yükselmesi diğeri ise, etkin bir fiyat

farklılaştırması izleyen marka sahibinin gelirlerinin artması ve artan gelirin bir

kısmının yeni yatırımların yapılmasına imkân vermesidir. Üçüncü seviye fiyat

ayrımcılığı olarak tanımlanan bu ayrımcılık heterojen talep koşullarına sahip farklı

tüketici gruplarına farklı fiyatların uygulanması yoluyla refah artırıcı olabilmektedir.

Örneğin biri fakir ve diğeri zengin iki ülkenin olduğu bir model çerçevesinde, marka

sahibi zengin ülkede yüksek fiyat belirleyerek buradan elde ettiği gelir ile fakir

ülkede daha düşük bir fiyat belirleme imkânına kavuşabilir. Bu bağlamda teşebbüs

her iki ülkede mal satma imkânına sahip olduğu için üretim bakımından ölçek

ekonomisinden önemli ölçüde yararlanabilir. Böyle bir modelin işleyebilmesi için en

azından yüksek fiyat politikasının takip edildiği ülkenin paralel ithalatın

engellenmesine imkân tanıması ve bu ülkede fiyatın talep esnekliğinin düşük olması

gerekliliğidir.216

Tüketicilerin Aldatıldığı ve Paralel İthalatın Korsan Markaları Teşvik Ettiği

İddiası

Paralel ithalat karşıtları tüm bu gerekçelere ek olarak paralel ithalata konu olan

malların tüketicileri yanıltabileceğini ve korsan markaların denetlenmesini

zorlaştırdığını iddia etmektedirler Bu nedenle paralel ithalatın sınırlandırılmasının

gerçek anlamda korsan ve sahte marka işi yapan yasa dışı teşebbüslerin

faaliyetlerinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabileceği iddiasındadırlar.

215 Tekdemir, Y., Perşembe Konferansları, 2000, s.18.

216 www.worldbank.org/wbiep/trade/ c_papers/fink-parallel.pdf FINK, C.; “Entering the Jungle of

Intellectual Property Rights: Exhaustion and Parallel Imports”, s.12-13.

Page 105: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

94

4.4.2. Uluslararası Tükenme Rejimi Yanlılarının Görüşleri

Uluslararası tükenme ilkesini savunanlardan biri olan PINAR´a göre, uluslararası

tükenme serbest ticaret ve rekabetin yararına olduğu gibi, ticaretin serbestleşmesi ve

rekabetin gelişmesi dolayısıyla aynı zamanda tüketicinin yararınadır. Çünkü üçüncü

ülkelerden yapılan paralel ithalatlar büyük çapta mal arzını ve sıkı bir fiyat rekabetini

sağlayacaktır.217

MASKUS´un da makalesinde218

belirttiği gibi paralel ithalat ve paralel ithalatın yasal

olduğu bir piyasada toptancıların serbestçe belirleyebildikleri bağımsız

perakendecilere oldukça makul fiyatlarla ürün satabilecekler ve bunun da

perakendeciye yüksek kar payı elde etme şansı sağlayacak ve bu da sosyal fazlayı

arttıracaktır.

Horst RAFF ve Nicholas SCHMITT tarafından kaleme alınmış olan “Paralel ticaret

üreticlerin karlarını neden arttırır?”“(Why Parallel Trade may Raise Producers

Profits”) başlıklı makalede219

ise paralel ticaretin üreticilerin yararına sonuçlar

doğurduğu belirli sektörlerdeki talep durumları örneklendirilerek açıklanmıştır.

Yazarlar makalelerinde satıcıların otomobil, elektronik veya kozmetik gibi

sektörlerde perakendecilerin talep henüz oluşmadan sezgisel hareketle talep

şoklarıyla karşılaştıklarında yeterince hazırlıklı olabilme saikiyle, üreticiden talep

sezonu başında oldukça fazla ürün aldıklarını belirtmişlerdir. Böylelikle

perakendecilerin stok yaptıklarını ve ellerinde sezon sonunda kalan ürünleri paralel

ithalat yoluyla dış piyasalarda satabilme olanağı buldukları takdirde bu stok amaçlı

siparişlerinin devam edeceğini ifade etmişlerdir. Yazarlara göre böylelikle hem satış

rakamları artan üreticilerin kar rakamlarındaki yükselmenin devamlılığı sağlanacak

hem de talebi karşılayan arz mevcut olduğu için piyasa fiyatlarının yükselmemesi

nedeniyle tüketiciler fayda sağlayacaktır.

217 Pınar, H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.880.

218 Maskus, K.E. ; ”Vertical Price Control and Parallel Imports: Theory and Evidence”,

University of Colorado, Boulder, CO 80309–0256, USA. 219

Raff, H., Schmıtt, N.; "Why Parallel Trade May Raise Producers' Profits," Journal of

International Economics, Elsevier, vol: 71(2), s. 434-447, April 2007.

Page 106: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

95

TEKDEMİR´e göre hak sahibine paralel ithalatın engellenmesi imkânını veren

korumacı bir tükenme ilkesi kabul etmek hak üzerindeki tekel yetkilerinin uzatılması

olarak görülebilir. Bu ise, fikri mülkiyet hakkı korumasının arkasında yatan felsefe

ile örtüşmemektedir. Başka bir deyişle, bu hakkın varlığı üzerindeki tekel

yetkilerinin hakkın kullanımını da kapsayacak şekilde genişletilmesi fikri mülkiyet

hakkı korumasının toplum adına ortaya koyacağı yararları azaltacağı kabul

edilmektedir.220

Daniel KNOXA ve Martin RICHARDSON “Trade Policy and Parallel Imports”

başlıklı makalelerinde221

ise başka bir bakış açısıyla olaya yaklaşmakta ve paralel

ithalata izin veren uygulamaların paralel ithalatçının ödeyeceği optimal vergi tutarını

düşüreceğini savunmaktadırlar.

4.4.3.Tükenme Türlerine İlişkin Değerlendirmemiz.

Sonuç olarak her üç tükenme türünün sağladığı faydalar ve dezavantajları bir arada

düşünülüp konuya ilişkin görüşlerle birlikte tekrar değerlendirildiğinde tarafımızca iç

piyasadaki rekabeti arttırarak yaratmış olduğu olumlu etkiyle tüketicinin en lehine

sonuçlar doğuran “uluslararası tükenme ilkesi”nin kamusal yarar ve özel mülkiyetin

korunması arasındaki hassas dengeyi en ideal şekilde sağlayan sistem olduğu

sonucuna varılmaktadır. Paralel ithalata olanak tanımayan ülkesel tükenme ya da

kısmi olanak tanıyan “bölgesel tükenme” nin tercih edilmesi firmaların farklı

pazarlara farklı fiyatlarla girmesine neden olacak, anlaşmalarla firma içinde

rekabetin de zayıflaması sonucunu da doğuracaktır.

MASKUS ´un da belirttiği gibi222

paralel ithalatın engellenmesi aslında herhangi bir

tarife dışı engelden farklı değildir ve paralel ithalat bazı rekabeti kısıtlayıcı eylemleri

220 Tekdemir, Y. , Perşembe Konferansları, 2000, s.27.

221 Knoxa, D.,Rıchardson ,M.; “Trade Policy and Parallel Imports” ,European Journal of Political

Economy Vol: 19, Issue :1, March 2003, s.133-151. 222

Maskus, K..E. , LahoueL, M.; “Competition Policy and Intellectual Property Rights in

Developing Countries: Interests in Unilateral Initiatives and a WTO Agreement” Prepared for

the World Bank Global Conference on Developing Countries and the Millenium Round, Geneva,

September 1999, s.4.

Page 107: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

96

zorlaştır. Ayrıca ticaret engellerinin ortadan kaldırılması kaynakların yeniden ve

etkin bir şekilde dağılımına yol açtığı için paralel ithalata izin verilmesi buna katkıda

bulunmaktadır.

Özetle uluslararası tükenme küresel ekonominin gelişmesinde, uzmanlaşmanın

artmasına ve dünya çapında rekabetin artmasına en çok imkân veren tükenme

prensibidir ve dünya ticaretinin sağlıklı gelişimi adına ülkemiz de dâhil olmak üzere

her ülke yasalarında düzenlenmesi gereken bir husustur.

Page 108: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

97

BEŞİNCİ BÖLÜM

TÜRK HUKUKUNDA VE DİĞER ÜLKE MEVZUATLARINDA

HAKKIN TÜKETİLMESİ İLKESİNİN DÜZENLENİŞİ

5.1.Türk Hukuk Sisteminde Tükenme İlkesinin Gelişimi, Ülkemizin Hakkın

Tüketilmesi İlkesine Yaklaşımı ve Konuya İlişkin Yargı Kararları

5.1.1.Türk Hukuk Sisteminde Hakkın Tüketilmesi İlkesinin Tarihsel Gelişimi

Türk Hukuk Sistemi´ne ancak bazı kanun maddelerinin ifade ettiği yorum yoluyla

anlaşılabilen ve açıkça düzenlenmemiş olan “tükenme ilkesi”nin girişi başlangıçta

tüm Avrupa ve Anglo-Sakson ülkelerinde olduğu gibi davalarda somut olaylara

verilen kararlar doğrultusunda oluşturulan içtihatlarla olmuştur. Konuya ilişkin

uyuşmazlıklarda ise tükenmeye ilişkin bir düzenleme olmaması nedeniyle TTK´ nin

56,57 ve 58.maddeleriyle düzenlenen haksız rekabet hükümleri uygulanmıştır.223

Yargısal içtihatlarla geliştirildiğini söylediğimiz ve dünyada yüzyılı aşkın bir

geçmişe sahip olan “hakkın tüketilmesi” kavramı, AB ile 1964 tarihinde imzalanmış

olan Ankara Anlaşması´nın 224

son dilimi niteliğindeki 01.01.1996 tarihide yürürlüğe

giren 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı kapsamında ilk kez Türk Hukuk Sistemi´ne

dâhil olmuştur.

Bahsi geçmekte olan Ortaklık Konseyi Kararı, genel olarak sınaî malların serbest

dolaşımını hedefleyen ve bu konuyu etkilediği oranda Türkiye´ye AT ´nin dış

politikasını benimseme yükümlülüğü getiren bir mini Roma Anlaşması

niteliğindedir. Karar ayrıca direk bir hüküm bulunmadığı veya tereddütte kalınılan

noktalarda yorum açısından Adalet Divanı içtihatlarına atıfta bulunan bir metin

özelliğindedir.225

223 Aslan,A., 2004, s.162.

224 Resmi Gazete,17.11.1964,S.11858.

225 Arıkan, A.S., Doktora Tezi, 2001, s.200.

Page 109: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

98

Bu şekilde tanımlanabilen Konsey Kararı gereğince Türkiye Toplulukla arasındaki

Gümrük Birliği Anlaşması´nın malların serbest dolaşımının sağlaması esasına uyum

sağlamak amacıyla mevzuatını topluluk müktesebatına yakınlaştırma yükümlülüğü

altına girmiştir.

İşte “tükenme ilkesi” fikri mülkiyet hukuku alanında 1995 tarihinde bahsi geçen

yükümlülükler gereğince gerçekleştirilen köklü bir değişimin ardından nihayetinde

556 sayılı KHK´nın 13.maddesiyle Türk Hukuk Sistemi´ne aktarılmıştır.

KHK’nın bahsi geçen “Marka Tescilinden Doğan Hakların Tüketilmesi” yan

başlığını taşıyan 13 maddesinin I. fıkrası “Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki

mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye’de

piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın

kapsamı dışında kalır.” hükmüyle tükenme ilkesini düzenlemektedir.

İlgili KHK maddesi, maddenin dayanağını teşkil eden yönergenin 7. maddesinde yer

alan “bölgede” ibaresi yerine “Tükiye´de” ibaresini içermesi nedeniyle farklı

yorumlamaların hedefi olmuş ve ülkemizde tükenme ilkesine yaklaşımın hangi tür

tükenme yönünde olduğu konusunda henüz doktrinde bir görüş birliği oluşmamıştır.

Yazarların büyük bir çoğunluğunca ilgili madde “ülkesel tükenme ilkesi”nin

benimsendiği şeklinde yorumlanırken226

ARIKAN ve PINAR gibi yazarlar ise ilgili

maddeden anlaşılan dâhilinde ulusal tükenmenin minimum şart olduğunu ve

uluslararası tükenmenin önünde herhangi bir engelin bulunmadığını

savunmaktadırlar.

Ülkesel tükenme ilkesinin benimsendiği görüşünü savunan yazarlar ise öncelikle

marka hakkının korunması konusunda temel ilkenin 556 Sayılı KHK’nın 3. 6. ve

9/II-c madde hükümlerinde öngörülmüş olduğu üzere “ülkesellik” olduğunu227

savunmaktadırlar. Dolayısıyla yazarlar ülkesel bazında korunmakta olan marka

226 Tekinalp Ü., 1996, s.57, Arkan, S., C.1,1997, s.203-204., Tekinalp, Ü., 2004, s.417;Keyder , B.V.

(Çev. Hacımirzaoğlu, A. Berktay) ,1996, s.32. 227

Tekinalp, Ü., 2004, s.399-400.

Page 110: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

99

hakkının tüketilmesinin de 556 Sayılı KHK’da ülke düzeyinde ele alındığını, yani

markanın sahibi veya onun izniyle Türkiye piyasasına sunulmuş mallar yönünden

hakkın tükenmesinin söz konusu olacağını ileri sürmektedirler.

Bu düşünceye paralel bir şekilde düşünen yazarlardan ARIKAN´a göre “Markanın

sahibi veya onun izniyle Türkiye piyasasına sunulmuş mallar yönünden marka hakkı

sahibinin hakkının tükenmesi söz konusudur. Buradaki tükenme sadece o mallara

ilişkin korumaya yöneliktir”.228

Dolayısıyla, Türkiye’de piyasaya sunulmamış olan

bir markalı malın, yurt dışında piyasaya sunulmuş olması marka sahibinin

Türkiye’de hakkını tüketmesine neden olmayacaktır.229

Konuya ilişkin olarak ARKAN ise “KHK 13/I uyarınca tükenmeden söz edilebilmesi

için, markayı taşıyan malların Türkiye’de piyasaya sunulmuş olması gerekir.

Markayı taşıyan malın Türkiye dışında piyasaya sunulmuş olması, marka hakkının

Türkiye bakımından tüketilmesine yol açmaz, dolayısıyla bu halde yabancı ülkeden

Türkiye’ye yapılacak ithalata, marka sahibi, marka hakkına dayanarak engel

olabilir.230

Zira bu malların yurt dışından ülkeye ilk kez ithali hakkı da marka

sahibine aittir.231

Buna karşılık, markalı malların Türkiye’de piyasaya sunulmasından

sonra, marka sahibi, bu malları yurt dışına satar (veya yurt dışında da üretirse)

bunların üçüncü kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye’ye ithaline

(Parallel Import) engel olamaz” derken aslen ulusal tükenme ilkesini kabul etmekte

ancak bir yandan da uluslararası tükenme ilkesinin de geçerli olduğunu ifade

etmektedir. 232

ARKAN´ın görüşüne ilişkin olarak PINAR tarafından yapılan yorumda ise yazar söz

konusu görüşünün iki farklı açıdan değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Ülkeye ithal edilen mallar ileride detaylı bir şekilde bahsedeceğimiz kavramlar olan

paralel ithalat yoluyla mı geri ithalat yoluyla mı sokulmuştur? Mallar üzerinde marka

228 Arıkan, A.S., Ankara Barosu Uluslararası Hukuk Kurultayı 2002, s.756.

229 Çamlıbel Taylan, E. , 2001, s.105.

230 Arkan, S.,C.2, 1998, s.135.

231 Arkan, S., Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, 1998,s.203.

232 Arkan, S.,C.2,1998, s.135.

Page 111: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

100

hakkının tükenip tükenmediği ithalatın türüyle ilgilidir. Tarafımızca da katılınan

PINAR´ın görüşüne göre ARKAN´ın yukarıda bahsettiğimiz görüşü “Türkiye´de

piyasaya sunulduktan sonra” ifadesinden de açıkça anlaşılacağı üzere geri ithalattan

bahsetmektedir. Bu durumda tükenme ilkesi ülkesel ya da bölgesel olsa dahi mallar

iç pazarda piyasaya sunulduğu için zaten hak tükenmiş sayılacaktır. Paralel ithalat

söz konusu olduğunda ise benimsenen ilke ”bölgesel” ya da “ülkesel “mi yoksa

“uluslararası” tükenme ilkesi mi olduğu önem arz etmektedir. Nitekim ülkesel ya da

bölgesel tükenme söz konusu olduğunda malların üçüncü bir ülkeden coğrafi

sınırlara ithaline her şekilde marka hakkı sahibi tükenme gerçekleşmediği için engel

olabilecekken uluslararası tükenme söz konusu olduğunda artık müdahale yetkisi

kalmayacaktır.

KHK maddesinin ulusal tükenmeden bahsettiğini savunan yazarlar arasında

olduğunu belirmiş olduğumuz PINAR´a göre ayrıca, her ne kadar ilgili madde

ülkesel tükenmeden bahsetse de bu düzenleme emredici bir hüküm değildir ve

ülkemiz daha geniş bir tükenme alanı belirlemekte serbesttir. Yazar ayrıca

“Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra” hakların tükeneceğini ve dikkat edilirse

“Türkiye” kelimesinden önce herhangi bir kısıtlamanın -meselâ “sadece”- söz

konusu olmadığını belirtmektedir. Akabinde ise yazar bu maddelerin, Türkiye

dışında piyasaya sunulmuş bir mal üzerindeki hakkın tükenmiş olup olmadığı

konusunda, açık bir hüküm ihtiva etmemekte olduğunu ve kuralın emredici

olmadığını, bu nedenle sadece konuya ilişkin minimum standart belirleme amacı

taşıdığını vurgulamaktadır. Türk Hukuku´nda fikrî mülkiyet alanındaki

düzenlemelerin Gümrük Birliği´nin işleyişine yardımcı olması amacıyla

getirildiğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünen yazar bu durumda

Türkiye bölgesel tükenmeye dâhil olduğuna göre, bu kanunî düzenlemelerin,

bölgesel tükenme ilkesi dikkate alınarak yorumlanması gerektiğini ileri sürmektedir.

Dolayısıyla yazara göre Yargıtay´ın dahi kararlarında uluslararası tükenme ilkesini

benimsemesinin hukuken bir sakıncası yoktur. 233

233Pınar,H.; ”Fikri Mülkiyet Hakları ve Rekabet Hukuku ’Hakkın Tüketilmesi’ Perşembe

Konferansları, Ankara, Ekim 2002, s.127.

Page 112: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

101

KAYHAN ise PINAR´ın konuya ilişkin yaklaşımını değerlendirmiş ve bu konuda

PINAR´a katılmadığını ifade etmiştir. Karşıt görüşte olmasının sebebini açıklarken

KAYHAN, PINAR´ın kullanmış olduğu “emredici” ve “minimum standart”

kavramlarının mantıksal olarak bir karşıtlık oluşturmadığını bu nedenle “kural

emredici değildir bu edenle minimum standart belirleme amacı taşır.” düşüncesinin

biçimsel mantık açısından geçersiz, hukuksal yönden ise yanlış olduğunu

belirtmiştir.234

KAHYAN´a göre ayrıca KHK de 13/1. maddede yer alan norm PINAR ´ín

savunduğu gibi tanımlayıcı bir norm değil emredici bir normdur. Zira bir normun

tanımlayıcı olabilmesi için tarafların aralarında yapacakları bir anlaşmayla aksini

belirleyebilmeleri gerekir. Konumuz kapsamındaki madde tanımlayıcı bir hüküm

olsa idi taraflar aralarındaki ticarette üç tür tükenmeden istedikleri birini seçip

uygulayabileceklerdir. Bu durumunun ise ülke ekonomisi ve rekabet koşulları

açısından imkânsız olduğunu belirten KAYHAN kanun hükmünün emredici

olduğunu tekrar belirtmiştir.

TEKİNALP de PINAR´ın bu görüşüne eleştirel bir açıdan yaklaşmış ve Türk

piyasasında dolaşan malların toptancılar, bayiler, alt bayiler, kent bayileri,

perakendeciler arasında el değiştirirken yurt içinde mi satışa sunulmuş olduklarının

yoksa dışarıdan mı geldiklerinin tespit olunamayacağını, anılan kişilere de bu konuda

inceleme yapmak külfeti yüklenemeyeceğini belirtmiştir. Yazara göre PINAR

uluslararası ve/veya bölgesel tükenmeyi savunmak uğruna kabulü güç bir öneri

sunmaktadır. Ayrıca ilkenin emredici olmadığı da uygulanması güç bir görüştür.235

PINAR´ın görüşünü bu şekilde eleştiren TEKİNALP “ Marka sahibinin Türkiye’de

dolaşıma sunmadan ihraç ettiği veya yurt dışında piyasaya sürdüğü orijinal markalı

mallar yönünden, marka hakkının tükendiğinden söz edilemez Marka sahibi

tarafından veya onun izniyle piyasaya sunulan malların yeniden satımı, marka

hakkına tecavüz değildir. Bununla birlikte, marka sahibinin, malın piyasaya

234 Kayhan, F., Perşembe Konferansları, 2002, s.66.

235 Tekinalp, Ü., 2004, Dn.26,s.384-385.

Page 113: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

102

sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek ve kötüleştirilerek ticari

amaçlı kullanılmasını önleme yetkisi bulunmaktadır.”sözleriyle 13. madde ile

kastedilenin “ülkesel tükenme” olduğunu belirtmiştir.236

Tükenme ilkesine yaklaşımını bu şekilde dile getiren TEKİNALP konuya, ilişkin

olarak ayrıca paralel ithalatı gerçekleşebilmesi için markanın Türkiye’de ve malın

ithal edildiği ülkede aynı şahıs adına tescil edilmesi gerektiği şartına değinmiştir.

Ancak Pınar´ın da saptadığı gibi 237

TEKİNALP eserinde paralel ithalatın söz konusu

olması için markanın yurt içinde ve dışında aynı kişi adına tescilli olması gerektiğini

savunurken eserinin başka bir bölümünde verdiği ”southstar” örneğinde 238

farklı

ülkelerde farklı kişiler adına tescilli markalar ile satılan malların bir ülkeden diğerine

ithalini paralel ithalat olarak değerlendirmiştir.

TEKİNALP´in bu görüşü ile ilgili PINAR´ın saptamış olduğu çelişkinin mevcut

olduğu tarafımızca da kabul edilmektedir. Zira ülkesel tükenme söz konusu kabul

edilirse bu paralel ithalat KHK´nın madde 9/2 (c) bendine aykırı olmalıdır.

Yukarıda anlatılanlardan da açıkça anlaşıldığı gibi doktrinde 556 sayılı KHK´nın

“tükenme ilkesi”ni düzenleyen 13. maddesine ilişkin oldukça farklı yorumlar

mevcuttur. Ancak tüm bu yorumları bir arada değerlendirmek gerekirse tarafımızca

da KHK 13/1. maddede yer alan normun tanımlayıcı değil emredici bir hüküm

olduğu ve maddede kastedilenin “ülkesel tükenme” olduğu düşünülmektedir.

236 Tekinalp, Ü., 2004 , s.417.

237 Pınar, H., Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.901.

238 Tekinalp, Ü., 2004, s.411.

Page 114: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

103

5.1.2.Tükenme İlkesine Kanun Koyucunun Yaklaşımı ve Örnek Yargı

Kararları

Görüşlerin çeşitliliğinde de açıkça anlaşıldığı gibi doktrinde 556 sayılı KHK´nın

“tükenme ilkesi”ni düzenleyen 13. maddesine ilişkin oldukça farklı yorumlar

mevcuttur ve doktrinde mallar üzerinde tükenme görüşü savunulurken239

konuya

ilişkin yargı kararları doğrultusunda kanun koyucunun tersi yönde görüşlerinin

olduğu izlenimi edinilmektedir.240

Ülkemizde tükenme ilkesine yaklaşımın hangi tür tükenme yönünde olduğu

konusuna kanun koyucunun bakış açısı ise oldukça önemlidir ve konunun

anlaşılması adına Yargıtay´ın ve Rekabet Kurulu´nun tükenme ilkesini ayrıntılı

olarak değerlendirdiği ve içtihat niteliğindeki kararlarına değinmek yerinde olacaktır.

”epson” kararı

Yargıtay´ın hakkın tüketilmesi kavramına ilişin olarak benimsemiş olduğu yaklaşımı

açıkladığı ilk karar “epson” kararı olmuştur. Dava konusu olayda Türkiye´deki

“Romar” firması Amerika´da faaliyet gösteren ve Japon markası olan “epson” adı

altında Amerika´da ürettiği bilgisayarları tüm dünyada pazarlayan firmanın

ürünlerinin Türkiye´de tek satıcısı konumundadır.”Romar” firması 1986 yılında

davalı “Data Bilişim Ltd. Şti”nin aynı marka bilgisayarları Amerika´dan alarak

voltaj ve Türkçe karakter uyarlamalarını yaptıktan sonra ulusal pazara sunmak

istemesini malların orijinallerinin bozulması nedeniyle (haksız rekabet

hükümlerince) engellemek istemektedir.241

Yargıtay Ankara´da ve İstanbul´da açılan

239 Pınar, H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan ,2000, s.897 vd.; Kayhan, F., Ankara

Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s.56. 240

Nitekim Yargıtay, “police” (Yarg.11.HD.T.16.03.1999,E.1998/7997,K. 1999/2098, FMR, Yıl 1,

Cilt 1, Sayı 1, s.134) ve ”dexter” (Yarg.11.HD.T.14.06.1999,E.1999/3243,K.1999/5170; FMR, Yıl 1,

Cilt 1, Sayı 1, s.130) kararları mallar üzerinde tükenme düşüncesinden oldukça uzaktır.Bu

doğrultuda düşünen yazarlarımızın konuya ilişkin ayrıntılı değerlendirmeleri için Bkz: Arkan, S., Prof.

Dr. Ali Bozer’e Armağan, 1998, s. 203; Arkan, S., C.2, 1998, s. 134-135.; Tekinalp, Ü.,2004, s. 417. 241

Teoman, Ö.; “Tek Satıcılık Hakkının Üçüncü Kişiler Tarafından İhlâli Durumunda Haksız

Rekabete ilişkin Kuralların Uygulanma Olanağı”, 30 Yıl Ticaret Hukuku , Tüm Makalelerim, Beta

Yayınevi, Cilt:1-2 No:56, İstanbul 2000-2001, s.189.

Page 115: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

104

davalarla ilgili toplam düzetmeyle birlikte altı karar vermiştir.242

Davada esas olarak

değerlendirilen konu paralel ithalat olmuştur. Dava incelemesi sonucunda Yargıtay

“Tek satıcının tek satıcılık sözleşmesinden doğan hakkını üçüncü kişilere karşı

haksız rekabet hükümlerine dayanarak korunması talebinin gerçekleştirilmesinin

mümkün olmadığına zira tek satıcılık sözleşmesinin sadece taraflar arasında hak ve

yükümlülükler doğurduğuna, tek satıcıya bölgesinde tekel hakkı tanımanın üretici

firmanın yükümlülüğü olduğuna”

karar vermiştir. Haksız rekabet hükümlerini istisnası olarak da Yargıtay TTK´nın

56.maddesinde bahsedilen dürüstlük kurallarının ihlalinin varlığını göstermiştir.

Böylelikle mahkeme üçüncü kişilerce ithal edilen ürünlerde yapılan değiştirme ve

uyarlamalar sonucunda şayet ürünlerde sık sık arızalanmalar meydana geliyor ve bu

durumdan tek satıcı firmanın satışları etkileniyorsa haksız rekabetin söz konusu

olacağına hükmetmiş ve sadece orijinalliği bozulan ve mala sonradan monte edilen

parçaların kullanılmasını yasaklamış ve böylelikle üstü kapalı bir şekilde

“uluslararası tükenme ilkesini “savunmuştur.

Tarafımızca Yargıtay´ın dava konusu olaya ilişkin değerlendirmelerinin son derece

yerinde olduğu düşünülmektedir. Paralel ithalatın önlenmesini gerektiren bir hususun

olmadığı sunucu çıkarılan kararda malın orijinal olmayan ve sonradan eklenen

parçalarının çıkartılarak piyasaya sürülmesi şartının getirilmesi zaten tükenmenin

gerçekleşmiş sayılmaması sonucunu doğurmaktadır. Nitekim malın orijinalliği

bozularak, farklı bir formatta piyasaya sunulması yani aynı markayı taşıyan farklı

malların piyasada olması malın “garanti” ve “menşe gösterme” işlevlerinin yerine

getirilmesini ve dolayısıyla hakkın tüketilmesini engellemektedir. Parçaların

çıkartılmasıyla orijinal malların ithalatı söz konusu olmakta ve bu nitelikteki mallar

üzerindeki marka hakkı sahibinin hakkı da hali hazırda tükendiğinden paralele

ithalata bir engel kalmamaktadır.

242 Pınar,H.,Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, İstanbul, 2000, s.891.

Page 116: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

105

“dexter” kararı

Yargıtay´ın tükenme ilkesine ilişkin değerlendirmiş olduğu davalardan bir diğeri ise

“dexter” davasıdır. Bu davada ise 243

kısaca merkezi ABD’de bulunan “Dexter Shoe

Company” ile arasında “dexter” marka ayakkabıların Türkiye’de ve KKTC´de tek

satıcılığına ilişkin 11.1.1993 tarihinde bir anlaşma akdetmiş olan davacı firma söz

konusu ev dışı ayakkabıları ve tekstil ürünlerini yurt dışından satın alarak Türkiye

içinde satışa sunan şirketin ithalatına engel olmak istemindedirler. “dexter”

ayakkabılarının Türkiye içinde tek satıcısı şirket, ABD’deki üretici ile aralarındaki

anlaşma gereği ayakkabıların tek satıcısının kendisi olduğunu, kendisinin markalı

ürünlerin satış ve pazar payını arttırmak için faaliyetlerde bulunup, masraf yaptığını,

dolayısıyla davalının gerçekleştirdiği paralel ithalatın haksız rekabet olarak

nitelendirilerek men edilmesi gerektiğini iddia etmektedir. Davalının savunması ise

ithalatı ulusal yasalara uygun bir şekilde gerçekleştirdiği ve tek satıcı konumunda

olduğunu söyleyen davalı firmanın üretici firmayla arasındaki anlaşmadan haberdar

olmadığı dolayısıyla haksız rekabet olarak nitelendirilecek bir faaliyetinin mevcut

olmadığı yönünde olmuştur.

Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce görülerek verilen 30.12.1998 tarih ve

1996/600–1998/1 142 sayılı karar ile davalının iddiası haklı bulunmuştur. Bunun

sonucunda mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına

nazaran bir karar verilmiştir. Karar dâhilinde mahkeme davacının “D.S.Company”

firmasının Türkiye'de tek yetkili temsilcisi olduğu; "dexter" markalı ürünlerin satış

ve pazar payını artırmak için faaliyetlerde bulunup, masraf yaptığı, davalının imalatçı

firma dışında başka bir firmadan temin ettiği ürünleri pazarlamasının haksız rekabet

oluşturduğu gerekçesiyle davacının haksız rekabetle ilgili taleplerinin kabulü ile

davalının “dexter” markalı ayakkabıları satışının önlenmesine, elde edilen

ayakkabılardaki "“dexter'' markalarının sökülmesine, bunun mümkün olmaması

halinde, ayakkabıların imhasına, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.

243 Yarg.11.HD. T.14.06.1999,E.1999/3243,K.1999/5170, FMR, Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s.130–134.

Page 117: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

106

Akabinde olay Yargıtay´a intikal etmiştir. Yargıtay ise kararında öncelikle konuya

ilişkin KHK´nın “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı” başlıklı, marka

sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme

yetkisinin olduğu halleri sıralayan 9/II-c uyarınca marka sahibinin ithalat veya

ihracatı engelleme hakkına sahip olduğunu ifade etmiştir. Sonrasında ise, ancak bu

kuralın Türk iç pazarına hiç sunulmamış olan mallar açısından geçerli olacağını ifade

etmiştir. Yargıtay ayrıca markalı malların marka hakkı sahibi veya onun izni ile

üçüncü kişi tarafından Türk iç pazarına sunulmasından sonra, marka sahibinin veya

onun izni ile üçüncü kişinin markalı malın aynısının paralel ithalatını

gerçekleştirmesini, marka hakkının ülkesel tükenmesi ilkesi nedeniyle244

marka

sahibinin engelleyemeyeceğini belirtmiştir. Böylece markalı malların Türkiye´de

piyasaya sunulmuş olmasının ön koşul olduğunu açıkça belirterek “epson “kararının

aksine ülkesel tükenme yanlısı bir tavır sergilemiştir.

“ police” kararı

Yargıtay´ın tükenme ilkesine yönelik görüşünü ifade ettiği bir diğer dava ise ”

police” 245

davasıdır. Söz konusu dava “paralel ithalat”ın “hakkın tükenmesi ilkesi

“ile bir arada değerlendirildiği bir dava olup konuya ilişkin olarak Yargıtay´ca bu

davayı müteakip verilecek olan kararlarda “lancome”246

ve“dexter”247

kararlarıyla

birlikte emsal teşkil etmiş ve bu konudaki doktrinin temelini oluşturmuştur.

Dava konusu olay ”police”, “vogart” ve “sting” marka gözlüklerin İtalyan üretici

firma olan “DE Rigo SPA” ile arasındaki 5.6.1996 tarihli inhisari marka lisans

sözleşmesi gereğince Türkiye tek satıcısı konumunda olan “Sesa Dış Tic. Ltd. Şti. "

“(Semih Saraçoğlu) ,ile markanın 1996–97 kreasyonuna ait gözlükleri ülke dışından

ithal ederek iç pazara sunan “Hekim Optik İth. İhr. Ltd.Şti” arasında vuku bulmuştur.

244 MKHK m. 13/I

245 Yarg.11.HD. T.16.03.1999, E.1998/799, K.1999/2098.

246 Yarg.11.HD. T.26.05.1999, E1999/2086, K.1999/4505.

247 Yarg.11.HD. T.14.06.1999, E.1999/3243, K.1999/5170.

Page 118: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

107

Sesa Şirketi üretici firmayla arasındaki münhasır marka lisans anlaşması gereğince

markaları Türkiye´de tescil ettirmiştir. (“police” markasını 12.8.1991 tarih ve

131645 numara ile ”vogart” markasını 12.8.1991 tarih ve 130864 numara ile”sting

“markasını ise 29.10.1993 tarih ve 147732 numara ile tescil ettirmiştir.)Bu nedenle

“dexter”248

davasına benzer bir şekilde “Hekim Optik İth. İhr. Ltd.Şti” tarafından

gerçekleştirilen ithalatın haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının noter vasıtasıyla

çekilen ihtarnameye rağmen emtiayı satmaya devam ettiğini belirterek haksız

rekabetin tespit ve meni, davalının elindeki gözlüklerin toplatılması ve hükmün ilanı

talebiyle dava açmıştır.

Davalının savunması ise ithal edilen malların orijinal nitelikte olduğu, ithalatı

yasalara uygun bir şekilde gerçekleştiği ve ithal edilen mallar yasalara uygun bir

şekilde piyasaya sunulduğu ayrıca ithalatın davacının tescilinden önce

gerçekleştirildiğini ve bu nedenle davacının iddialarını hukuki temelden yoksun

olduğu yönünde olmuştur.

İlk derece mahkemesinin kararı da yine “dexter”249

kararına paralel bir şekilde

davalının iddialarını haklı bulma ve malların piyasadan toplanması yönünde

olmuştur. Davalı tarafından üst mahkemeye intikal ettirilen konuya ilişkin olarak

Yargıtay tüm dünyada ve Türkiye´de tescilli “police”, “vogart” ve “sting”

markalarını taşıyan ürünlerin Türkiye´ye ithali ve ülke pazarındaki reklâm ve tanıtım

faaliyetleri konusunda davacı firmanın marka sahibiyle arasındaki münhasır lisans

sözleşmesi gereğince yetkili kılındığını ve markaya tecavüz halinde tek başına dava

açma yetkisine sahip olduğunu belirtmiştir. Akabinde ise davayla ilgili olarak:

“KHK´nın 9/II (c) maddesindeki marka hakkı sahibine tanınan ithalat ve ihracat

yetkisi Türk iç pazarına hiç sunulmamış olan malların ithalatını ve ihracatını

kapsamaktadır. Marka sahibi ya da onun izniyle tek satıcı veya münhasır lisans hakkı

sahibi tarafından markalı emtianın Türk iç pazarına ithal edilip sunulmasından sonra

248 Yarg.11.HD., a.g.k

249 Yarg.11.HD. T.14.06.1999, E.1999/3243, K.1999/5170.

Page 119: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

108

aynı markalı malın üçüncü kişi tarafından yurt dışından ithaline marka hakkına

dayanarak engel olunamaz.”

diyerek öncelikle Türk iç pazarına hiç sunulmamış olan malların ithali ve ihracının

marka hakkına tecavüz oluşturacağını belirtmiştir. Sonrasında ise KHK´nın 13/1

maddesine uygun olarak tükenme ilkesinin uygulanması için tescilli markayı taşıyan

malların Türkiye´de piyasaya sunulmuş olması gerektiğini tekrar belirtmiş ve

ARKAN´ın da ifade ettiği gibi250

“Markalı malların Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi bu

malları yurt dışına da satar (veya yurt dışında menşe ülkeden başka bir ülkede

üretirse) bunların üçüncü kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye’ye

ithaline engel olamaz. Aynı ilke yabancı malları taşıyan malların Türkiye’deki tek

satıcısı durumunda olan ve marka sahibinin izniyle bu markayı adına tescil ettirmiş

bulunan kişi bakımından da geçerlidir.”

diyerek somut olayda davacı gözlükleri ile ayniyet arz eden orijinal vasıfta olup taklit

olmayan, ayırt edilmesi mümkün olmayan görsel ve fonetik olarak birbirinin aynı

olan gözlüklerin kanuni izleğe uygun olarak menşe ülkesinden başka ülkelerde

üretilip o ülkelerden Türkiye´ye ithal edilmesi halinde ithalatçı tarafından satılması

ya da ithalatçıdan satın alınıp satışa arz edilmesi halinde 556 sayılı KHK´nın 9/2(c )

maddesi uygulanmayacaktır.251

”hükmüne varmıştır.252

PINAR´ın da belirttiği gibi253

Yargıtay´ın konuya ilişkin kararı daha önce bahsetmiş

olduğumuz “epson” kararıyla tutarlıdır ve Yargıtay söz konusu davaya ilişkin

kararında da “epson” kararındaki gerekçeleri ileri sürmüştür.

250 Arkan, S. , C.1, 1997, s.203.

251 Pınar, H., Prof. Dr .M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.904.

252Yarg.11.HD.T.16.03.1999,E.1998/7997,K.1999/2098,FMR,Y:1,S:1,C:1,s.134,Camcı,

Ö.,1999,s.217. 253

Pınar, H., Prof. Dr .M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.906.

Page 120: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

109

Tarafımızca konuyu değerlendirirken başlangıç noktası olarak davacının ileri

sürdüğü iddianın koruma kapsamında bir husus olup olmadığının incelenmesinin

seçilmesi ve akabinde koruma kapsamının istisnasının değerlendirilmesi yerinde

görülmektedir.

Ancak davaya ilişkin olarak Yargıtay tarafından verilmiş olan karar oldukça çelişkili

bir karardır. Yargıtay dava incelemesinde öncelikle 556 sayılı KHK´nın tükenmeyi

düzenleyen 13/1 maddesine atıfta bulunarak tükenmenin gerçekleşmesi için malların

Türkiye´de piyasaya sunulmuş olması gerektiğini belirtmiş ve böylelikle “ulusal

tükenme” prensibinin uygulanacağını üstü kapalı olarak dile getirmiştir. “ulusal

tükenme ilkesi” benimsendiği takdirde ise daha önce de belirttiğimiz gibi markayı

taşıya orijinal malların yurt içerisinde piyasaya hak sahibince veya onun rızasıyla

sunulmuş olması gerekmektedir.

Ancak Yargıtay kararın sonraki bölümlerinde ARKAN´a da atıfta bulunarak

“Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi bu malları yurt dışına

da satarsa bunların üçüncü kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye’ye

ithaline engel olamaz” derken “paralel ithalat”tan değil “geri ithalat”tan

bahsetmektedir. Zira ürünler yurt içerisinde hak sahibince piyasaya sunulmuş ve

sonrasında ihraç edildikten sonra tekrar ulusal pazara ithal edilmiştir. Böyle bir

durumda da malların ulusal pazara hak sahibince ilk kez sunumu gerçekleştiği için

hak zaten tükenmiş olacağından ithalata engel olunması ihtimal dâhilinde değildir.

Cümlenin diğer kısmında ise Yargıtay marka hakkı sahibi ürünleri “yurt dışında

menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse bunların üçüncü kişiler tarafından yurt

dışından satın alınarak Türkiye’ye ithaline engel olamaz” şeklinde bir ifade

kullanmıştır. Bu ifade ise paralel ithalatı içermektedir ancak ülkesel tükenme

prensibiyle çelişmektedir. Nitekim ülkesel tükenme ilkesi gereğince mallar ulusal

pazarda piyasaya hiç sürülmemiş ve yurt dışında üretilmiş olduğu için marka hakkı

sahibinin hakkı henüz tükenmemiş olacaktır ve dolayısıyla bu durumda malların

paralel ithalatına engel olabilecektir. Dolayısıyla Yargıtay´ın konuya ilişkin kararı

atıfta bulunduğu KHK hükümleriyle çelişki teşkil etmektedir.

Page 121: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

110

Ayrıca taraflar arasındaki uyumsuzluk ithalatçı “Hekim Optik İth. İhr. Ltd.Şti” nin

“Sesa Dış. Tic.Ltd. Şti” sahibinin ithalata engel olarak ilgili ürünler için tekel

oluşturma çabası içerisinde olduğu gerekçesiyle şikâyet etmesi üzerine Rekabet

Kurulu´nun da önüne gelmiştir.

Konuyu Rekabet Hukuku kapsamında değerlendiren kurul Yargıtay kararına da atıfta

bulunarak kanunun paralel ithalat konusunda doğrudan bir düzenleme getirmediğini

belirtmiştir. Akabinde ise kurul konunun “Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin

zorlaştırılması kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot

veya diğer davranışlarla piyasa dışına çıkarılması veya piyasaya yeni gireceklerin

engellenmesi yasaktır.”hükmüne haiz olan 4(d) maddesi ile “Hâkim Durumun

Kötüye Kullanılması “başlıklı 6. maddenin “Ticari faaliyet alanına bir başkasının

girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması veya rakiplerinin piyasadaki

faaliyetlerini zorlaştıran eylemler yasaktır.”hükmüne haiz olan (a) bendi kapsamında

değerlendirilebileceğini belirtmiştir. Sonuc olarak ise Yargıtay kararıyla paralel bir

şekilde markalı mal ülke pazarına hak sahibince bir kez sunulduktan sonra malın

yeniden satışına veya üçüncü kişilerce ithaline engel olunamayacağına karar

vermiştir.254

Rekabet Kurulu Kararı´nın incelenmesi sonucunda kurulun da Yargıtay gibi paralel

ithalat ve tükenme prensibinin tanımlanmasında yanlış ifadeler kullandığına dikkat

etmek gerekmektedir. Tıpkı Yargıtay gibi Rekabet Kurulu´nun davaya ilişkin

raporunda paralel ithalat “Türkiye´de markası tescil edilmiş bir malın marka sahibi

ya da yetkili satıcısı tarafından Türkiye´de piyasaya sunulmasını müteakip üçüncü

kişilerce yasal izleğe uygun olarak ithal edilmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Bu

tanımdaki yanlışlık “Türkiye´de piyasaya sunulmasını müteakip” ifadesidir. Bu

ifadenin cümlede yer alması söz konusu ithalatın “paralel ithalat” değil “geri

254 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs

birlikleri kararlarının yasak kapsamına girebilmesi için, belirli bir mal veya hizmet piyasasında

doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma veya kısıtlama amacı taşıması veya bu etkiyi

doğurması gerekir. Bu sonucu doğurmak kaydıyla her türlü anlaşma, karar ve uyumlu eylem bu

Kanun uygulamasında hukuka aykırı ve yasak sayılmıştır.;Hekim Optik İthalat İhracat ve Ticaret

Limited Şirketi karşı Sesa Dış Ticaret Limited Şirketi, 06.11.2000 tarih ve 00-44/472-257 sayılı Karar,

R.G.08.06.2001 tarih ve 24485 sayı.

Page 122: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

111

ithalat” olduğunun anlaşılmasına neden olmaktadır. Paralel ithalattan söz

edilebilmesi için malların hak sahibince Türkiye´de değil ilk kez ülke dışında

piyasaya sunulmuş olması gerekmektedir. Sahibinin izniyle ilk kez ülke dışında

piyasaya sunulmuş ya da üretilmiş bir malın sahibinin izni olmaksızın üçüncü

kişilerce ülkeye ithalatı söz konusudur. Rekabet Kurulu´nun kararında KHK´nın 13.

maddesinde bahsedildiği gibi “ülkesel tükenme” üstü kapalı bir şekilde benimsenmiş

ancak karar maddenin yanlış yorumlanmış olması nedeniyle “uluslararası tükenme

“ilkesi benimsenmiş gibi verilmiştir.

”lancome “ kararı

Doktrine temel teşkil ettiğini belirttiğimiz diğer bir dava ise “lancome”255

davası olup

“Lancome Parfums Et. Boaute Et Cie“ firmasının Türkiye’deki satış ve

pazarlamadan sorumlu tek yetkili satıcısı firma ile ürünlerin paralel ithalatçısı

arasında gerçektedir.

“Lancome Parfums Et. Boaute Et Cie” firması dünya çapında tescil ettirmiş olduğu

“lancome” markası adı altında üretmiş olduğu kozmetik ürünlerini ülkelerde

belirlemiş olduğu yetkili firmalar aracılığıyla dünya çapında satmaktadır. Paralel

ithalatçı “Gen Pa” ise ana firmaca yetkili kılınmamasına rağmen ülkeler arasındaki

fiyat farkından yararlanma ve kar elde etme amacıyla “lancome” marka orijinal

ürünleri Türkiye´ye ithal etmek istemektedir. İthalatçının bu davranışı firmanın

Türkiye’deki tek satıcısı tarafından marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet

gerekçeleriyle dava konusu yapılmıştır.

Davacı vekili müvekkilinin “Lancome Parfums Et. Boaute Et Cie” firması ile

akdettiği 12.9.1989 tarihli teknik yardım ve lisans anlaşması gereği “lancome”

markasını taşıyan bütün esans ve kozmetik ürünlerin Türkiye’ye ithal ve satımı

bakımından tek yetkili satıcı olduğunu ve ülke çapında belirlenmiş olan dağıtıcılarca

sadece perakende olarak malın atılmasına izin verdilerini davalının ise kendilerinden

255 Yarg.11.HD.,T.26.05.1999, E1999/2086, K.1999/4505.

Page 123: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

112

böyle bir izin almaksızın ve dağıtıcı olarak belirlenmeksizin üstelik malları nereden

ve nasıl temin ettiğini açıklamaksızın malları satıyor olmasının haksız rekabet teşkil

ettiğini ileri sürmektedir.

Davalı vekili ise müvekkilinin mağazasında bulunan malların daha önceki bayilik

döneminden kaldığını bir kısım malları ise davacı tarafından belirlenmiş olan

dağıtıcılardan alındığını dolayısıyla satılan malların davacı tarafından ithal edilmiş

orijinal mallar olduğunu ve müvekkilinin eyleminin haksız rekabet teşkil etmediğini

ileri sürmektedir.

İlk derece mahkemesince davalının eylemi marka hakkına tecavüz değil fakat

rekabet kurallarının ihlali ve haksız rekabet olarak değerlendirilmiş ve ithalatın

durdurulmasına karar verilmiştir. Kararda davacının ürünü pazarda tanıtmak ve

tutundurmak adına oldukça yoğun bir çaba sarf ettiği, bunu sonucunda tüketici

nezdinde edinmiş olduğu bilinirliğin sağlamış olduğu avantajlardan davalının yetkili

bir dağıtıcıdan malı alıp satmak ile faydalandığını, az bir emek ve parayla bu şekilde

rant sağlamanın ise hukuken mümkün olmadığını, davalının bu eyleminin bir nevi

iktisadi rekabetin suiistimali olduğunu da belirtmiştir.

Davalı tarafından davanın temyiz edilmesi sonucunda olayı değerlendiren Yargıtay

556 sayılı KHK´nın 9/II (c) maddesine dayanarak “Türk iç pazarına hiç sunulmamış

olan malların ithali ve ihracının marka hakkına tecavüz teşkil edeceğini belirttikten

sonra aynı KHK´nın 13. maddesinde düzenlene tükenme ilkesini tekrar tanımlayarak

“Tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izniyle

münhasır lisans sahibi tarafından markanın tescilli olduğu ülkede ve Türkiye’de

piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi ürettiği markalı malları kendi

menşe ülkesinden başka bir ülkeye ihraç eder veya markalı malları menşe ülken

başka bir ülkede üretirse256

bunların üçüncü kişiler tarafından usulüne uygun şekilde

o ülkeden Türkiye’ye ithaline engel olamayacağını ifade ettikten sonra davacının

256 Yargıtay bu davada da” police” davasında düştüğü yanılgıyı yineleyerek tükenme ilkesini yanlış

yorumlamış, ulusal tükenmeden bahsederken uluslararası tükenmenin koşullarından da bahsetmiştir.

Page 124: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

113

ürünleriyle aynı olan orijinal malların ithalinin 9/II(c) kapsamında

değerlendirilemeyeceğine” hükmetmiştir.

Mahkeme ayrıca orijinal olduğunu söylediğimiz malların ambalajlarında davacı

tarafından ithal edildiğinin yazmakta olduğunu da saptamıştır.

“marlboro” kararı

Yargıtay´ın “hakkın tükenmesi ilkesi“ve “paralel ticaret”e ilişkin vermiş olduğu en

son kararlardan biri de “marlboro” kararıdır. Dava “Philip Moris Products S.A” ile

“Ahali Dış Ticaret Ltd. Şti. ” arasında vuku bulmuştur. Olayda davacı “Philip Moris

Products S.A.” şirketi “marlboro” markalı ürünlerin üretim lisansının ve ilgili diğer

hizmetlerin sahibidir. Ambarlı Gümrüğü´ne bağlı Soyak Liman İşletmesi´ne ait

geçici depolama yerine alınmış bulunan “Ahali Dış Ticaret Ltd. Şti” firmasına ait

olan konteynır içeriğinin Ambarlı Gümrük Müdürlüğü´nce yapılan resen inceleme

sonucunda davalı şirketin orijinal “marlboro” markalı ürünlerinin taklitleri olduğu

saptanmıştır. Gümrük Müdürlüğü´nün bu saptaması daha sonra şirketin teknoloji ve

kalite eksperleri tarafından da teyit edilmiştir.

Bu tespitin üzerine davacı “Philip Moris Products S.A.” tarafından Ambarlı Gümrük

Müdürlüğü´ne verilen bir dilekçeyle gümrük işlemlerinin durdurulması ve tedbir

mahiyetinde mallara el koyulması talep edilmiş ve talebi değerlendiren müdürlük

gümrük işlemlerini 10 gün süre ile durdurmuştur.

Akabinde davacı vekili davalının “marlboro” markasını kullanmasının 556 sayılı

KHK´nın 61. maddesi kapsamında tecavüz teşkil etiğini ve ayrıca taklit üretimin

TTK madde 56,57 kapsamında haksız rekabet olduğunu ileri sürmüştür. Bu iddiaları

reddeden davacı diğer hususlardaki savunmasının yanı sıra davacının “marlboro”

markası üzerindeki hakkının tükendiğini ileri sürmüştür.

Davayı değerlendiren İstanbul Fikri Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi davacının diğer

iddialarının yanı sıra marka hakkının tükendiği yönündeki iddiasını da reddetmiştir.

Page 125: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

114

Mahkeme bu karına gerekçe olarak KHK´nın 13.maddesine göre ”Tescilli bir

markanın tescil kapsamındaki mal üzerine koyularak marka sahibi ya da onun izni ile

üçüncü bir kişi tarafından piyasaya sunulmasından sonra mallarla ilgili fiiller marka

tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır “diyerek tükenmenin atıfta bulunulan

bu madde kapsamına geçekleşmiş sayılması için markanın tescil kapsamındaki

orijinal mallar üzerine koyulmuş olması gerektiğini ifade etmiştir. Dava konusu

mallar ise orijinal omadğı gibi satış hak sahibinin izni dâhilinde de gerçekleşmediği

için hakkın tükenmesinin söz konusu olmadığına hükmetmiştir.257

“armada “kararı

Rekabet Kurulu´nun 29.5.2001 tarih ve 01–25/238–61 sayılı “armada “kararı da

paralel ithalatın önlenmesi konusunu içermektedir. Davanın tarafları 1992 yılında

“GTK” firması ile “Karma Holding A.Ş”.nin bir ortak girişimi olarak kurulmuş ve

bilgisayar sektöründe faaliyette bulunan ağ işletim yazılımı ve donanım ürünlerinin

distribütörlüğünü yapmakta ve bu konularda son kullanıcılara hizmet vermekte olan

“Armada Bilgisayar Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Armada A.Ş.)” ile “Beyaz

İletişim Sistemleri Dış Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi (Beyaz Ltd. Şti.) “dir.

Davada davacı konumunda olan “Beyaz İletişim Sistemleri Dış Ticaret ve Sanayi

Limited Şirketi”, 99740 sayı ile “Novell Inc” adına, bilgisayar ve bilgisayar

programları üzerinde kullanılmak amacıyla tescillenmiş olan “novell” markası ile

“Novell Inc. (ABD)” firması tarafından üretilen bilgisayar programlarını bu firmanın

distribütörlerinden ithal ederek Türkiye piyasasında satmaktadır. “Novell Inc.

(ABD)” firmasının Avrupa ve Türkiye distribütörü olduğunu söyleyen “Novell

İtalya” ofisi ve “Armada A.Ş. Beyaz Ltd. Şti.” aleyhine bir kampanya başlatıp çeşitli

yayın organlarında (bilgisayar dergilerinde) ilanlar vererek; “Beyaz Ltd. Şti”nin

satmış olduğu “Novell Beyaz Kutu Bilgisayar Programları”nın lisanssız olduğunu,

desteklenmediğini, şaibeli olduğunu ve söz konusu ürünleri bu firmanın ithal

edemeyeceğini, ayrıca “Armada” stickerı (amblemi) taşımayan “novell” ürünlerinin

257 İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi, Dosya No:2001/1091, İstanbul, Kasım 2002.

Page 126: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

115

gerçek “novell” ürünleri olmadığını ve “Beyaz Ltd. Şti.” tarafından verilen seri

numaralarının “Novell İtalya” tarafından onaylanmadığını, dolayısıyla bu ürünlerin

sahte olduğunu ileri sürmektedirler. Bu haksız fiillere ilişkin “Beyaz Ltd. Şti., verilen

seri numaralarının “Novell Inc. (ABD)” firması tarafından onaylandığını, belgelemiş

ve bahsedilen tarzdaki ilanların ticari itibarını zedelediği gerekçesiyle açmış olduğu

davadaki istekleri haklı görülerek Armada A.Ş.nin ilan vermiş olduğu dergilerde

tekzip yayımlanmasına ilişkin karar verilmiştir.

Bu olanların akabinde “Armada A.Ş.” yetkilisi paralel ithalatın yasak olduğuna dair

beyanlarda bulunarak “Armada A.Ş.” dışında hiçbir firmanın “novell” ürününü

Türkiye’ye getiremeyeceğini ifade etmiştir. Bunun üzerine “Beyaz İletişim Sistemleri

Dış Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti” tüm bu işlemlerin, “Armada A.Ş.” ile “Novell İtalya”

firmalarının aralarında anlaşarak fiyat tekeli oluşturduklarının ve hâkim durumlarını

kötüye kullandıklarının göstergesi olduğu belirtilmiştir.

Rekabet Kurulu yapmış olduğu ön araştırma sonucunda “Armada A.Ş.”nin, “Novell

Inc. (ABD)” ve “Novell İtalya” ofisi ile birlikte “Beyaz Ltd.Şti”nin, “novell”

ürünlerini ithal etmesini engellemeye çalıştığı ve bu engellemenin 4054 sayılı

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin (d) bendinde yer alan

“rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması…” şeklindeki

hükmüne aykırı olduğuna hükmetmiştir.

Sonraki inceleme sonucunda da bu kararını devam ettiren kurul rekabete aykırı sözlü

anlaşmanın diğer tarafı olan “Novell İtalya”nın İtalya’da mukim bir teşebbüs olması

nedeniyle, 1/95 sayılı Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi Kararı'nın 43.

maddesinin "Topluluğun veya Türkiye'nin, diğer tarafın topraklarında sürdürülen ve

rekabete aykırı olan uygulamaların kendi veya teşebbüslerinin çıkarlarını olumsuz

yönde etkilediğine inanması halinde, ilk taraf, diğer tarafa durumu bildirebilecek ve

diğer tarafın rekabetle ilgili makamının uygun tedbirleri almasını talep edebilecektir"

şeklindeki hükmü uyarınca, Avrupa Komisyonu’nun konuya ilişkin olarak

bilgilendirilmesinin ve uygun tedbirleri almasının talep edilmesi gerektiği kanaat ve

sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.

Page 127: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

116

5.1.3.Ülkemizin Tükenme İlkesine Yaklaşımına İlişkin Değerlendirme ve

Önerilerimiz.

Fikri mülkiyet hakkı sahiplerinin rekabet hukukunu ihlal etme pahasına yaptıkları

yatay ve dikey anlaşmalar sonucu farklı piyasalarda farklı fiyat uygulama politikası

üreticiler arasında gelişmeye başlamıştır. Bunun sonucunda ülkemiz bir ürünün

başka bir ülkede düşük fiyatla satılıyorsa bunu hak sahibinin rızasını aramadan ithal

etme hakkına dayanan "paralel ithalat" kavramıyla tanışmış ancak başlangıçta

Türkiye'deki yasal belirsizlik nedeniyle paralel ithalat henüz ülke genelinde

yaygınlaşamamıştır.

Ülkemizde oldukça yeni uygulama alanı bulan “paralel ithalat” kavramının henüz

tüketiciler ve birçok üretici firma tarafından tam olarak algılanmamış olması

nedeniyle özünde tamamen yasal olan ve global pazarın desteklediği bu uygulamaya

karşı üreticiler ilk etapta oldukça yoğun tepki göstermiş olsa da sistemin yasalara

uygun olduğunu ve ürünlerin orijinal olduğunu algılamaları çok uzun sürmemiş ve

son yıllarda ülke genelinde “paralel ithalat” malların satışı oldukça yüksek bir ivme

göstermiştir.

Paralel ithalatın göstermiş olduğu bu seyrin ülkemiz adına oldukça sevindirici olduğu

tarafımızca düşünülmektedir. Nitekim çalışmanın tamamında anlatılanlar göz önünde

bulundurulduğunda gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’nin kendine özgü

gerçekleri dikkate alındığında paralel ithalatlara izin verilmesini ve benimsemesi

gereken tükenme rejiminin paralel ithalatı mümkün kılan “uluslararası tükenme”

şeklinde olması gerektiğini söylemek en doğru yaklaşım olacaktır. Ayrıca bir yandan

Türkiye'nin henüz gelişmekte olan bir ülke olması ve diğer yandan teknoloji ihraç

eden değil fakat teknoloji ithal eden bir ülke olduğu hususları dikkate alındığında,

“uluslararası tükenme rejimi” daha mantıklı gözükmektedir. Böylelikle ulusal

tükenme ilkesinin herhangi bir sektör ayrımına gitmeksizin yarattığı suni ticaret

engeli de ortadan kalkmış olacaktır.

Page 128: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

117

Bununla birlikte her ülkenin kendi bireysel politikasını belirlediği düşünüldüğünde,

gelişmekte olan ülkeler bakımından ulusal tükenme rejimini kabul ederek paralel

ithalata sınırlandırma getirmenin bir yararı olmadığı değerlendirmesi

yapılabilmektedir. Aksine paralel ithalata getirilen genel bir yasaklama özellikle

yoğunlaşmış sektörler bakımından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle, genel

anlamda bir liberal politika benimsemek ve sektörlerin niteliğine göre istisna

uygulamalarına gitmek yerinde olacaktır.

Ülkemizin uygulaması gereken tükenme rejiminin “uluslararası tükenme rejimi”

olması gerektiğini savunurken ileri sürebileceğimiz bir diğer gerekçe ise uluslararası

tükenme rejiminin benimsenmesinin dolayısıyla paralel ithalatın yasal kabul

edilmesinin dezavantajları anlatılırken değinmiş olduğumuz bu tür ürünlerin

garantiden yoksun olmalarının ülkemiz koşullarında geçerli olmamasıdır. Zira paralel

ithalat yoluyla yurda sokulmuş mallar da artık üretici tarafından sağlanmış olmasa da

ithalatçı tarafından sağlanan garantiden yararlanabilmektedir. Resmi distribütör

olmayan firmalarca ithal edilmiş olan paralel ithalat ürünlerine Sanayi Bakanlığı´nca

bakım-onarım yeterlilik belgesi verilmekte ve paralel ithalat ürünleri 2 yıl garantili

olarak satışa sunulmakta ve ürünle birlikte verilen garanti kartında adresleri yazılı

olan teknik servis noktalarında garanti hizmeti verilmektedir. Dolayısıyla paralel

ticaretin tüketici için zararlı olabilecek tek eksik noktası da bu şekilde giderildiği de

göz önünde bulundurulduğunda ülkemizce “uluslararası tükenme” sisteminin

benimsenmemesi için hiçbir geçerli nedeni bulunmamaktadır.

Aşağıda yer alan tablolar bu önerimizi destekler bir şekilde ülkemizin son yıllarda

gerçekleştirmiş olduğu dış ticaret rakamlarına ilişkin veriler içermekte ve

uygulanması gereken tükenme rejiminin “uluslararası tükenme” olduğu gerçeğini bir

kez daha gözler önüne sermektedir. Bu verilerden anlaşıldığı üzere ve daha önce de

belirtmiş olduğumuz gibi ticaretimizde önemli pay AB ülkelerine ait olmakla birlikte

dünyanın diğer bölgeleri ile de azımsanmayacak bir ticaretimiz mevcuttur ve bu

nedenle uluslar arası tükenme rejimi ülkemiz için uygulanması gereken en uygun

sistemdir.

Page 129: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

118

Tablo.5.1.”Ülkemizin 2007 ve 2008 Yılı Ocak Ayına Ait İthalat Rakamları”

ÜLKE GRUPLARINA GÖRE İTHALAT

GENEL İTHALAT TOPLAMI

OCAK (Milyon $)

2007 % DAĞ. 2008 % DAĞ. % DEĞ.

10.594 100,0 15.447 100,0 53,9

A- AB (27) 3.783 39,7 5.474 36,7 42,4

B- TÜRKİYE SERBEST BÖLGELERİ 77 0,7 140 0,9 81,2

C- DİĞER ÜLKELER 6.313 59,6 10.178 62,4 61,2

1- DİĞER AVRUPA 2.146 20,3 3.708 22,7 72,8

2- AFRİKA 545 5,1 853 5,2 56,5

Kuzey Afrika 309 2,9 564 3,5 82,6

Diğer Afrika 236 2,2 290 1,8 22,5

3- AMERİKA 736 7,0 1.001 6,1 36,0

Kuzey Amerika 531 5,0 799 4,9 50,5

Orta Amerika ve Karayip 22 0,2 34 0,2 55,2

Güney Amerika 183 1,7 168 1,0 -8,4

4- ASYA 2.863 27,0 4.589 28,1 60,3

Yakın ve Ortadoğu 776 7,3 1.222 7,5 57,5

Diğer Asya 2.088 19,7 3.368 20,7 61,3

5- AVUSTRALYA VE YENİ ZELANDA 20 0,2 23 0,1 16,9

6- DİĞER ÜLKE VE BÖLGELER 3 0,0 2 0,0 -7,9

SEÇİLMİŞ ÜLKE GRUPLARI

OECD Ülkeleri 5.569 52,6 8.032 49,3 44,2

EFTA Ülkeleri 389 3,7 575 3,5 47,8

Karadeniz Ekonomik İşbirliği 2.153 20,3 3.755 23,0 74,4

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 680 6,4 971 6,0 42,7

Bağımsız Devletler Topluluğu 1.953 18,4 3.511 21,5 79,8

Türk Cumhuriyetleri 166 1,6 371 2,3 123,5

İslam Konferansı Teşkilatı 1.430 13,5 2.381 14,6 66,5

Kaynak: www.die.gov.tr/TURKISH/SONIST/DISTICIST/291206.doc.s.17

Page 130: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

119

Tablo 5.2.”Aylar İtibariyle 2007 Yılı ve 2008 Yılı Dış Ticaret Rakamları”

AYLAR 2007 2008

İTHALAT (Milyon $)

İHRACAT (Milyon $)

İTHALAT (Milyon $)

İHRACAT (Milyon $)

OCAK 10.594 6.567 15.447 10.596

ŞUBAT 11.393 7.659

MART 13.235 8.958

NİSAN 12.925 8.307

MAYIS 14.938 9.140

HAZİRAN 14.265 8.964

TEMMUZ 15.214 8.937

AĞUSTOS 14.681 8.735

EYLÜL 14.460 9.021

EKİM 15.612 9.892

KASIM 16.625 11.305

ARALIK 16.105 9.699

TOPLAM 170.048 107.184 15.447 10.596

Kaynak: www.die.gov.tr/TURKISH/SONIST/DISTICIST/291206.doc.s.6–7

Page 131: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

120

Tablo 5.3.”1999 - 2007 Yılları İtibariyle Toplam İthalat Rakamları “

ÜLKE GRUPLARINA GÖRE İTHALAT ( Milyon $)

GENEL İTHALAT TOPLAMI

1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007

40.671 54.503 41.399 51.554 69.340 97.540 116.774 139.576 169.987

A- AB (27) 22.530 28.527 19.823 25.689 35.140 48.103 52.696 59.401 68.590

B-TÜRKİYE SERBEST BÖLGELERİ 508 496 303 575 589 811 760 944 1.221

C-DİĞER ÜLKELER 17.633 25.480 21.273 25.290 33.611 48.626 63.318 79.231 100.176

1- Diğer Avrupa 4.172 6.149 5.738 7.487 10.342 15.757 20.386 25.695 34.248

2- AFRİKA 1.687 2.714 2.819 2.696 3.338 4.820 6.047 7.405 6.782

Kuzey Afrika 1.404 2.257 2.115 2.138 2.519 3.231 4.212 4.878 3.615

Diğer Afrika 283 457 704 558 820 1.589 1.835 2.526 3.168

3- AMERİKA 3.799 4.799 3.841 4.065 4.922 6.595 7.857 9.401 12.124

Kuzey Amerika 3.257 4.167 3.390 3.421 3.741 5.114 5.823 6.936 9.011

Orta Amerika ve Karayipler 91 80 41 103 169 209 287 335 448

Güney Amerika 452 551 410 541 1.012 1.271 1.747 2.131 2.665

4- ASYA 7.197 10.306 7.901 9.716 14.099 21.085 28.548 36.226 46.284

Yakın ve Orta Doğu 2.124 3.373 3.016 3.186 4.455 5.585 7.967 10.568 12.639

Diğer Asya 5.073 6.933 4.884 6.530 9.644 15.500 20.581 25.658 33.645

5- Avustralya ve Yeni Zelanda 157 305 232 313 247 302 321 399 672

6- Diğer Ülke ve Bölgeler 621 1.208 741 1.013 662 67 158 105 66

SEÇİLMİŞ ÜLKE GRUPLARI

EFTA Ülkeleri 926 1.155 1.481 2.512 3.396 3.911 4.440 4.522 5.774

Bağımsız Devletler Topluluğu-BDT 3.734 5.693 4.630 5.555 7.777 12.927 17.252 23.373 31.259

OECD Ülkeleri 28.356 35.682 26.011 32.985 43.899 59.650 66.107 77.813 91.811

Karadeniz Ekonomik İşbirliği-KEİ 4.308 6.746 5.553 6.588 9.298 15.368 20.480 27.021 34.803

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı-ECO 1.123 1.543 1.238 1.548 2.736 3.218 5.108 8.102 9.971

Türk Cumhuriyetleri 457 628 283 468 623 754 1.267 1.967 2.669

İslam Konferansı Teşkilatı 4.078 6.321 5.540 6.072 8.195 10.631 14.459 19.111 21.521

Kaynak: www.die.gov.tr/TURKISH/SONIST/DISTICIST/291206.doc.s.11–12

Page 132: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

121

5.2.Tükenme İlkesinin Diğer Ülkelerdeki Uygulaması

Özellikle ticari ilişki içerisinde bulunduğumuz ülkelerin hukuki sistemlerinde

tükenme ilkesine yönelik olan düzenlemelerin ve ülkelerin konuya ilişin

yaklaşımının algılanmasının ve söz konusu yaklaşımın ulusal hukuk sistemimizle

karşılaştırılmasının tükenme ilkesinin değerlendirilmesi açısından gerekli olduğu

düşüncesiyle bu bölümde ilgili ülke mevzuatlarına değinilecektir.

2007 – 2008 Ocak dönemi dış ticaret rakamlarına bakıldığında Avrupa Birliği’nin

ülkemizin gerçekleştirmiş olduğu toplam ihracattaki ağırlığının oldukça fazla olduğu

görülmektedir. Ayrıca geçen yılın aynı dönemine göre AB ülkelerine yapılan

ihracatın %27,9 artarak toplam ihracat içinde AB ülkelerinin payının %51,2 olarak

gerçekleştiği ve rakamsal olarak AB ülkelerine 2007 Ocak ayı itibariyle 3.458

Milyon Dolar´lık ürün ihraç edildiği de tablolarda yer alan diğer verilerdir.

Bununla birlikte AB´nin toplam ithalattaki payı da geçen yıllara oranla artış

göstermiş 2007 Ocak döneminde; aynı veriler ışığında ithalatın % 36,2’sinin Avrupa

Birliği ülkelerinden yapıldığı saptanmıştır.2008 yılı Ocak ayı itibariyle ise AB

ülkelerinden gerçekleştirilen ithalat miktarındaki artış devam etmiş ve 3.783 Milyon

Dolar´lık rakam bu yıl Ocak ayı itibariyle 5.474 Milyon Dolar´a ulaşmıştır.

Bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda dış ticaretimizdeki payı kuşkusuz en

fazla olan AB´ nin tükenme ilkesine yaklaşımı daha detaylı olarak incelenecektir.

Aynı aylara ait toplam ihracatımızın %48,8´lik kısmı ise AB dışındaki ülkelere

gerçekleştirilmiştir. Bu % 48,8´lik pay içerisinde 2007 Ocak döneminde 769 Milyon

Dolar´lık bir rakamla en fazla ihracat yapılan ülke Almanya olmuş, Almanya’yı 556

milyon Dolar´la İngiltere izlemiştir. Japonya ise ülkemizin son yıllarda önemsediği

bir ticaret ortağı haline gelmiştir ve bu ülkeyle ticari ilişkiler hızla gelişmektedir.

Dolayısıyla çalışmamız kapsamında ilgili ülke mevzuatlarında tükenme ilkesinin ne

şekilde düzenlendiğine de değinilecektir.

Page 133: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

122

5.2.1.Avrupa Birliği´nde Tükenme İlkesi

İkinci Dünya Savaşı ile sarsılan Avrupa ekonomisini sağlam temellere oturma ve

siyasi ve ekonomik entegrasyonu hayata geçirme amacına yönelik AB temel felsefesi

üye ülkeler arasında sağlanacak eşgüdüm sayesinde sınırları tüm üye ülkelerin

sınırlarını kapsayacak şekilde genişletilmiş bir Ortak Pazar yaratma hedefine

ulaşmayı kolaylaştırmak adına ortak bir ticari politika oluşturulmasını sağlamaktır.

Bahsedilen “Tek Pazar”ın oluşturulmasını ise birlik dâhilindeki ülkeler arasında her

türlü mal hizmet ve sermeyenin serbestçe dolaşmasının sağlanmasıyla yani kısaca

üye ülkeleri birbirine ekonomik anlamda bağımlı hale getirecek ölçüde

yakınlaştırmakla mümkün kılınmaktadır.

Bu yönde atılan ilk adım 1957 yılında Benelüks ülkeleri, Almanya ve Fransa

arasında imzalanan “Roma Anlaşması“ olmuştur. Bu anlaşmayla hedeflerden biri

olan ekonomik bütünleşme sağlanmıştır.

Anlaşmasının en temel hedefi ekonomik alanda tam bir entegrasyonun

sağlanmasıdır. Bu temel amaca ulaşma yolunda anlaşmaca getirilen alt hedefler ise

üç başlık altında toplanabilir:

Gümrük vergileri ve eş etkili tedbirleri kaldırarak malların serbest dolaşımını

sağlamak.

Kişilerin, malların ve sermayenin serbest dolaşımını sağlamak.

Oluşturulan ekonomik entegrasyonun işleyişinin sağlanması adına üçüncü kişilere

karşı ortak bir dış ticaret politikası oluşturmak.

AB´nin paralel ithalata bölgesel tükenmeyi esas alan yaklaşımı işte bu amaçlar

doğrultusunda şekillenmiştir.

Adalet Divanı 1966´lı yıllardan itibaren bir üye devlette ikamet eden fikri- sınaî hak

sahibinin diğer üye devletten yapılacak paralel ithalatı bu haklara dayanarak

Page 134: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

123

engellemeye çalışmasına tanık olmaya başlamıştır.258

Bu nedenle Divan 1966 yılında

vermiş olduğu konuya ilişkin ilk karar olan “Consten Grundig” kararıyla başlamak

üzere sorunu çözebilmek adına bir takım ilkeler geliştirmiştir.

Divan tarafından geliştirilen ve çalışmamızın önceki bölümlerinde bahsetmiş

olduğumuz “hakkın varlığı”,”hakkın özgül konusu”,hakkın asli işlevi” gibi ilkeler

değerlendirildiğinde Divan´ın ilk olarak 295. madde kapsamında ulusal mevzuatlarca

tanınmış olan “hakların varlığı” nı irdelemediği anlaşılmaktadır. Divan´ın ”hakkın

özgül konusu” ilkesinden hareketle ise bu özün malın ilk kez hak sahibi tarafından

piyasaya sürülmesi gerektiğini düşündüğü izlenimi edinilmektedir. “hakkın aslı

işlevi” ilkesinden hareketle ise Divan´ın hakkın temel işlevinin malın menşeini

göstermek olduğunu ve bu işlevin ise malın Topluluk dâhilinde ilk kez piyasaya

sunulmasıyla yerine getirileceğini düşündüğü anlaşılmaktadır. Böylece üç adımla

Topluluk serbest dolaşım ve fikri mülkiyetin korunması arasındaki hassas dengeyi

teşkil etmiş, malların serbest dolaşımı ve rekabetin bozulmaması ilkelerini

koruyabilmek adına “hakkın tüketilmesi” doktrinini geliştirmiştir.

İşte bu ilkeler doğrultusunda oluşturmuş olduğu içtihatlara kadar tükenme ilkesi üye

ülke mevzuatlarında açık bir hüküm olarak yer almamış ve ATAD önüne gelen

davalarda vermiş olduğu kararlarda Roma Antlaşması´nın 28–30.maddeleriyle

rekabetin düzenlendiği 81- 82.maddelerini baz alarak oluşturmuş olduğu “tükenme”

kavramını tanımlamaya çalışmıştır.

Anlaşmanın bahsi geçen “Üye ülkeler arasında ithalattaki miktar kısıtlamaları ve eş

etkili bütün tedbirler yasaklanmalıdır” hükmünü içermekte olan 28. maddesi ve

benzer bir şekilde“Üye ülkeler arasında ihracattaki miktar kısıtlamaları ve eş etkili

bütün tedbirler yasaklanmalıdır” hükmünü içeren 29. maddeleriyle üye ülkeler

arasındaki ithalat ve ihracatın sınırlanması yasaklanmıştır. Bununla birlikte aynı

anlaşmanın “Genel ahlaki kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin insanların

hayvanların ve bitkilerin sağlığının korunması, sanatsal, tarihi veya arkeolojik değeri

olan milli kıymetlerin korunması gibi sebeplerle haklı görülen ihracat, ithalat veya

258 Arıkan, A.S., Doktora Tezi, Ankara, 2001, s.93.

Page 135: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

124

transit mallara getirilen sınırlamaları ve yasaklamaları 28.ve 29.maddeler engellemez

Bununla birlikte bu gibi yasaklamalar veya sınırlamalar üye devletlerarası ticarette

keyfi ayrımcılık veya gizli sınırlamalar oluşturma aracı olarak kullanılamaz” hükmü

ile 30.maddesi bu sınırlama yasağının sınaî mülkiyet haklarının korunmasını da

içeren istisnalarını belirtilmiştir.

İşte tükenme ilkesiyle ilgili Topluluk Hukuku´nda doğrudan bir düzenleme

bulunmaması ve ATAD´ın bahsettiğimiz 28–30.maddeleriyle ve 81–82. maddeleriyle

sınırlı kalarak tükenme kavramını tanımlamaya çalışması şeklinde Topluluğun

birincil hukukunda yer alan bu eksiklik ATAD tarafından öncelikle önüne gelen

davalarda vermiş olduğu kararlarla yaratmış olduğu içtihat hukukuyla (Case Law)

giderilmeye çalışılmıştır. Daha sonra da 21 Aralık 1988 tarihinde çıkartılan 89/104

sayılı Topluluk Marka Direktifi´yle kavram ilgili maddeyle yasal zemine

oturtulmuştur.

Marka hakkının tüketilmesi ilkesi ilgili yönergenin 7. maddesinde:

“1.Ticari marka hakkı hak sahibine hak sahibi tarafından ya da onun rızasıyla

topluluk sınırları içerisinde piyasaya sunulan mallar yönünden bu malların sonraki

kullanımlarına müdahale hakkı tanımaz.

2.Birinci paragraftaki kural özellikle satılan malların özelliklerini değiştirilmesi veya

kötüleştirilmesi suretiyle ticarete konu edilmesi gibi haklı sebeplerin varlığı halinde

hak sahibinin bu eylemlere karşı gelmesi hallerinde uygulanmayacaktır.”

şeklinde düzenlenmiştir.

89/104 sayılı direktifin öncesinde Komisyon tarafından sunulan 25 Kasım 1980

tarihli öneride259

“Markanın, marka sahibi tarafından ilk kullanımı ile marka hakkının

tükenmesini belirleyen kuralların markanın kaynak gösterme fonksiyonunun doğal

bir sonucu olduğunu bu açıdan markalı ürünün ilk kez nerede piyasaya sürüldüğünün

bir öneminin bulunmadığı“ileri sürülmüş ve uluslararası tükenmenin benimsendiği

259 COM 80 65 sayılı AT Bülteni.

Page 136: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

125

hükmüne varılmıştır. Bu karara gerekçe olarak da tükenmenin uluslararası alanda

gerçekleşmesini benimsenmemesi ve marka hakkı sahibinin bu hakkını kullanarak

dünya pazarını bölmeye çalışmasına müdahale edilmediği takdirde Topluluk

içerisinde rekabet kurallarının ihlal edileceği gösterilmiştir. Ayrıca tükenme

prensibinin iktisadi etkileri dikkate alınmadan hazırlanan uluslararası tükenme

yanlısı Komite görüşünde marka hakkının tüketilmesi prensibinin uygulanmasının

anlaşma ile Topluluğa verilmiş olan üye ülkelerin arasında mal ve hizmetlerin serbest

dolaşımının önündeki engellerin kaldırılması ve ortak pazara rekabetin bozulmadığı

bir sistemin oluşturulması hedeflerinin yerine getirilmesiyle bağlı olduğu da

belirtilmiştir.260

Ancak her ne kadar gerekçe olarak Topluluk ülkelerine uluslararası tükenme prensibi

uygulanırken Topluluk dışında aynı ilkenin uygulanmamasının karşılıklılık

prensibiyle bağdaşmayacağı gösterilse de261

uluslararası tükenmenin

benimsenmesiyle paralel ithalatta sınırlamaların ortadan kalkması çıkarlarıyla

bağdaşmayan sanayicilerin baskısıyla262

ilgili maddede değişiklik yapılmıştır. Sonuç

olarak da 1984 tarihli memorandumda263

uluslararası tükenme düşüncesi daraltılarak

yerini bugünkü haliyle “bölgesel tükenmeye” bırakmıştır. Dolayısıyla uluslararası

tükenmeden bölgesel tükenmeye geçiş markanın fonksiyonlarının farklı şekilde

değerlendirilmesinden değil tamamen ticaret alanında doğabilecek olumsuz sonuçları

önleme kaygısından kaynaklanmıştır.264

AB Hukuku´nda tükenme ilkesinin düzenlendiği diğer bir kaynak ise 20 Aralık 1993

tarihli ve 40/94 sayılı Topluluk Marka Tüzüğü´dür. Söz konusu tüzüğün 13.

maddesinde tükenme ilkesi yukarıda anlatılan 89/104 sayılı Marka Yönergesi´ndeki

aynı tabirle düzenlenmiştir.

260 Carboni, A.; ”Cases Past the Post on the Trademark Exhaustion:An English Perspective”,

E.I.P.R, No:4, 1997, s.201. 261

Rasmussen, J.;”The Principle of Exhaustion of Trade Mark Rights Pursuant to Directive.

89/104 (and Regulation 40/94)”, E.I.P.R(.European Intellectual Property Report) , 1995, No:4. 262

Tartışmalar için bkz. Sołtysińskİ, S.; ” International Exhaustion of Intellectual Property Rights

under the TRIP´s, the EC Law and the Europe Agreements” GRUR Int., 1996, Vol.316, s.320. 263

COM 84 470 Explanatory memorandum, at(vi) 264

Arkan, S.,C.2, 1998, s.141.

Page 137: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

126

Ancak burada şunu da belirtmek gerekir ki söz konusu direktifler Topluluk

Hukuku´nun ikincil kaynakları olup sadece üye ülkelerin mevzuatlarında belirli bir

konudaki uyumlaştırmanın hangi yönde olacağı konusunda ülkelere yol gösterici

niteliktedirler. Bu niteliklerinden dolayı da ulusal hukuk düzenlerinde kural olarak

doğrudan uygulanmaları söz konusu değildir. Direktiflerin Divan´ca yürürlüğe

konulmasının ardından üye ülkelerce belirli bir süre sonra ulusal mevzuata

geçirilmesi gerekmektedir. Topluluk çapında tükenme prensibinin kabulü ise, üye

devletlerin ulusal mevzuatları açısından ulusal veya uluslararası tükenmeyi seçme

konusunda özgür olup olmadıkları sorununu gündeme getirmiştir.265

Dolayısıyla 89/104 sayılı Direktif´in ulusal mevzuatlara aktarılırken, üye ülkelerin

tükenme prensibini ulusal veya uluslararası tükenme olarak belirleme konusundaki

özgürlükleri, çeşitli Divan kararları aracılığı ile sorgulanmıştır. Bu konudaki ilk

görüş, Direktif´in öngörmüş olduğu “Topluluk çapında tükenme” prensibinin,

tükenmenin ancak bölgesel olabileceğini belirttiği ve başka bir yoruma izin

veremeyeceği yolundadır. Diğer bir görüşe göre ise, Direktif bölgesel tükenmeyi

kabul ederek ulusal tükenmenin kabul edilemeyeceğini öngörmektedir, ancak daha

geniş bir yorumla uluslararası tükenmenin kabul edilebileceği doğrultusundadır.266

Gerek Yönerge´de gerekse Marka Tüzüğü´nde “bölgesel tükenme ilkesi” bu denli

açık bir şekilde ifade edilmiş olmasına rağmen Topluluk içerisinde tükenme

rejiminin etkileri bu şekilde tartışılmaya devam etmiştir. Bu nedenle konuya son

olarak açıklık getirmek amacıyla 1999 tarihinde Komisyon´ca ileride detaylı bir

şekilde bahsedeceğimiz bir rapor National Economic Research Associates (NERA )

şirketine hazırlatılmıştır.267

265 Çamlıbel Taylan, E., 2001, s.97.

266 Çamlıbel Taylan, E. ,a.g.e, s.97.

267 Bkz.Ek–1 “The Economik Consequences of The Choice of a Regime of Exhaustion in the Area

of Trade Marks”, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA (National. Aconomic

Research Associates),SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, February 1999.

Page 138: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

127

Tükenme ilkesine yönelik ATAD tarafından verilmiş olan örnek kararlar.

Bölgesel tükenme ilkesinin geçerli olduğu Topluluk Hukuku´nda “Fikri Mülkiyet

Haklarının Tükenmesi İlkesi”ni ilk kez gündeme taşıyan dava fikir ve sanat eserlerini

ilgilendiren bir uyuşmazlık üzerine açılan bir dava olan “deutsche grammophon

“268

davası olmuştur.

Dava bir fikri hak türü olan fikri haklardan fonogram yapımcılarının “dağıtım”

hakkının tükenmesiyle ilgilidir.269

Dava konusu olayda “Deutsche Grammophon(DG)” şirketi doğrudan ve Topluluk

üyesi ülkelerdeki bağlı şirketleri aracılığıyla plak dağıtımı yapmakta olan bir Alman

firmasıdır. Şirket Almanya’da plakları perakendeci ve toptancılar aracılığıyla direk

satarken Almanya dışındaki ülkelere “polydor” markası altında münhasır lisans hakkı

tanımış olduğu firmalar aracılığıyla satış gerçekleştirmektedir. Bu firmalar “DG”

tarafından belirlenen fiyat üzerinden satış yapmaktadırlar. Olayda davalı

konumundaki “Metro” firması ise “DG” tarafından belirlenen fiyattan satış yapmayı

reddederek Fransa’da üçüncü bir kişiden aynı markalı ve kalitedeki orijinal

nitelikteki kasetleri “DG”´nin belirlediği fiyattan daha ucuza alarak Fransa’ya

kıyasla daha pahalıya satıldığı Almanya’ya ithal etmiştir. ”DG”nin “Metro”

firmasının dağıtım sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle açmış olduğu dava

sonucunda Alman mahkemesi “Metro” firmasının “polydor” marka plakları satım

hakkını iptal kararı almıştır. Dava sırasında ATAD´a yöneltilen soru karşısında

ATAD ilk kez “hakkın tüketilmesi İlkesi”nden bahsetmiştir.

Söz konusu kararda ulusal pazarların Topluluk sınırları dâhilinde bir bütün olması

gerektiğinden bahsedilerek “bölgesel tükenme ilkesi” üstü kapalı olarak Birlikçe

benimsenmiş ve ilke zamanla Topluluk çapında benimsenen bir olgu konumuna

gelmiştir.

268 Case 78/70, Deutsche Grammophon GmbH v Metro, [1971] ECR 487

269Arıkan, A.S., Doktora Tezi, 2001, s.111.

Page 139: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

128

Avrupa Topluluğu´nun paralel ithalat konusuna yaklaşımı konuya ilişkin Divan’ın ilk

kararlarından biri olan “centrafarm v winthrop” kararı270

ile de açıklanabilir.

Önceki bölümlerde bahsetmiş olduğumuz dava konusunu kısaca özetlemek gerekirse

olayda “Centrafarm” firması Birleşik Krallık´ta ve Hollanda’da ”negram”

markasıyla piyasaya sunulmakta olan ilaçları Birleşik Krallık´tan alarak Hollanda’ya

ithal etmektedir. Birleşik Krallık´taki “negram” markasının sahibi konumunda olan

“Sterling” firmasının Hollanda’daki yardımcı şirketi ve “negram“ markasının

Hollanda´daki sahibi olan “Winthrop“ firması ise bu markadan kaynaklanan

haklarını kullanarak söz konusu ithalata engel olmak istemektedir. Olayı

değerlendiren Divan dava sonucunda “negram“ markalı ilaçların Birleşik Krallık´taki

üreticisi ve marka sahibi konumundaki “Sterling” firmasının malları Topluluk

içerisinde piyasaya ilk kez sunumu gerçekleştiği için Topluluk içerisindeki paralel

markalar açısından da hakkının tüketildiğine ve Hollanda’da paralel marka sahibi

olan “Winthrop” firmsının “negram“ markalı ilaçların Hollanda pazarına

sunulmasını engelleme hakkının olmadığına karara vermiş ve ticari marka sahibinin

bu hakkına dayanarak paralel ithalatı engellemesinin Roma Antlaşması´nın serbest

dolaşımı düzenleyen 9.maddesi ile 73.maddesi arasındaki hükümleri ile

bağdaşmadığını ifade etmiştir.271

Yine “ITH Internatiole Heiztechnik v Ideal Standard GmbH” 272

kararında da Divan,

markaların bölgesel tükenmesini kabul etmiştir. Davada Divan ülkeselliği

“Uluslararası Anlaşmalar Hukuku çerçevesinde tanınan ülkesellik prensibi fikri ve

sınai mülkiyet haklarının sağladığı korumanın talep edildiği ve bu korumanın

koşullarını belirleyen ülkenin hukukunu ifade eder “şeklinde tanımlamıştır.

ATAD´ın “bölgesel tükenme ilkesi” nin Topluluk üyelerince benimsenmesi gereken

tükenme türü olduğu ve bunun dışında bir tükenme türünün üye ülkelerce

270 Case 16/74, Centrafarm v Winthrop,[1974] ECR 1183, p. 7–11.

271 Lubbock,M.C., Ashurst,M., 1995, s.225.

272 Case 9/93, ITH Internatiole Heiztechnik v Ideal Standard GmbH,[1994], ECR I–2789, p. 33.

Page 140: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

129

benimsenmesinin Topluluk Hukuku´yla bağdaşmayacağı yönündeki görüşünü ortaya

koyduğu bir diğer dava ise “EMI v CBS Schallplatten “davasıdır.273,274

Dava konusu olayda aslında 1917 yılına kadar Amerika ve Avrupa’yı kapsayacak

şekilde aynı Amerikan şirketine ait olan dolayısıyla ortak menşee sahip iki farklı ülke

pazarında faaliyet gösteren iki farklı marka hakkı sahibi mevcuttur. Daha sonra 1931

yılında “EMI Avrupa” marka hakkını iktisap ederken “CBS” firması da 1938 yılında

marka hakkının Amerika’da geçerli olan kısmını edinmiştir. Dolayısıya iki firma da

“columbia” markasına ilişkin olarak kendi faaliyet ülkelerinde hak sahibidirler ve

aynı markalı ürünü pazarlamaktadırlar. Dolayısıyla aynı ortak menşee sahip iki farklı

firma aynı markadan kaynaklanan haklara sahip konuma gelmiştir. “columbia”

markası ABD´de “CBS” firması adına tescilliyken aynı marka Topluluk çapında

“EMI” grubuna ait şirketler adına tescilli konumuna gelmiştir.”EMI” İngiltere’de

ürettiği “columbia” markalı plakları Topluluk çapında dağıtmaktadır. Amerika’da

imal edilen plakların da Topluluk çapında satışını gerçekleştirilmesinin istenmesi

üzerine “EMI” söz konusu ithalata engel olmak için girişimde bulunmuştur.

Bu iki firma arasındaki uyuşmazlıkta mahkeme tarafından ATAD´a ön karar izleği

çerçevesinde Topluluk üyesi ülkelerden birinde marka sahibi olan kişinin Topluluk

dışından gerçekleştirilen ithalatı engellemesinin veya üye ülkede üretimini

engellemesinin Antlaşma hükümlerine aykırı olup olmayacağı sorusu yöneltilmiştir.

ATAD vermiş olduğu cevapta “Topluluk hukuku ilkelerinin bir üye ülkedeki sınaî

hak sahibinin üçüncü ülkeden Topluluk içine gerçekleştirilecek paralel ithalatı

engellemesine mani olmadığı ve paralel ithalatın engellenmesi amacıyla sınaî hakkın

kullanılmasının, hiçbir zaman 82. maddeye aykırılık oluşturmayacağını” ifade etmiş

ve “Aynı markayı taşıyan üçüncü ülkeden gelmekte olan ürünün pazarlanmasını

273 Case 51/75, EMI Records Ltd v CBS United Kingdom Ltd , [1976], ECR 811,.p. 265.

274 Öncelikle şunu açıklamak gerekir ki ATAD’nın bakmaya yetkili olduğu davalardan biri de ön karar

izleği çerçevesinde, RA’nın 234. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak ele alınan davalardır. Bu

izlek dâhilinde topluluk üyesi ulusal yargıçlar önlerine gelen bir davada topluluk hukukuna göre mi

yoksa ulusal hukuku kuralları dâhilinde mi inceleme yapacakları konusunda tereddüde düştüklerinde

atadın görüşünü almaktadırlar. Aynı zamanda topluluk hukukunun yorumlanmasında da benzer

şekilde atadın görüşüne başvurulmaktadır.

Page 141: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

130

önlemek amacıyla marka hakkının kullanımı miktar sınırlamasına eş değer bir etkiye

sahip olsa dahi üye ülkeler arasında malların serbest dolaşımın etkilemez ve

Anlaşma´nın 30. maddesinde öngörülen yasağa tabi olmaz” hükmüne varmıştır.

Bu olayda açıklığa kavuşturulması gereken bir husus taraflardan biri tarafından

gerçekleştirilen aynı markalı ürünlerin bir ülkeden diğerine ithalinin paralel ithalat

olmadığıdır. Paralel ithalattan bahsedebilmek için ithalata konu ürünlerin hak

sahibince veya onun rızasıyla üçüncü bir kişi tarafından tükenme sınırları dışında bir

coğrafyada pazarlanıyor olması gerekmektedir. Somut olayda ise Topluluk dışında

üretilen ürünler ne hak sahibince üretilmekte ne de hak sahibinin olayda rızası

mevcuttur. Zamanında ortak menşee sahip olmakla birlikte artık birbirinden

tamamen bağımsız iki firma söz konusudur Dolayısıyla “columbia” markalı plakların

Topluluk çapında satışına engel olmak isteyen “EMI” aslında tükenme rejimine değil

tamamen markasının sağladığı ulusal haklara dayanmaktadır.

Benzer bir şekilde paralel ithalatın engellenmesi konusunda Divan’ın ön karar izleği

uyarınca vermiş olduğu “silhouette” kararında275

ise, davacı “Silhouette “firması,

Avusturya’nın da dâhil olduğu birçok ülkede kaliteli ve pahalı gözlük çerçeveleri ve

güneş gözlükleri üretip ulusal ve uluslararası alanda tescil ettirmiş olduğu

“silhouette” markasıyla satmaktadır. Satışı ise Avusturya’da bizzat kendisi

yapmaktayken tüm dünyada sadece belirlemiş olduğu satış kanalları aracılığıyla

gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda 1995 yılında “Silhouette”,eski Sovyetler Birliği

ülkeleri temsilcisi aracılığıyla mallarının sadece Bulgaristan veya Doğu Bloğu

ülkelerinde satılması ve üçüncü ülkelere ihraç edilmemesi şartı ile bir “Union

Trading” adlı bir Bulgar firmasına 261.450 Amerikan Doları karşılığında 21.000 adet

modası geçmiş çerçeve satmıştır. Aynı zamanda ülkede ucuz mallar satan bir firma

olarak ün salmış olan “Haurtlauer Handels Gesellschaft mbH” firması da gözlükleri

mağazasında satmak istemiş ancak mal talebi gözlüklerinin kaliteli olma imajının

zarar görebileceği düşüncesiyle “Silhouette” firması tarafından reddedilmiştir.

275 Case C–355/96, Silhouette v Hartlauer , [1998] ECR I–4799.

Page 142: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

131

Malları almakta ısrarcı olan “Haurtlauer” firması çözüm olarak malları

Bulgaristan’daki yetkili satıcıdan alarak ülke pazarına ithal etmekte bulmuştur.

Malları ithal eden firma aynı zamanda vermiş olduğu basın ilanıyla “Silhouette

“firmasının kendisine mal vermemiş olmasına rağmen malları bir şekilde ithal ederek

piyasaya sunduğunu vurgulamıştır. Malların satışını sadece sorumlu olduğu

Bulgaristan sınırlarında satacağı yönünde “Silhouette” ile arasında satım akdi

bulunana firma sözleşmeye aykırı davranarak Avusturya’ya mal satmıştır.

Bunun üzerine “Silhouette” dava yoluyla bu çerçevelerin satışının durdurulmasını,

kendisinin çerçevelerin Topluluk dışında satışına izin vermiş olduğunu, dolayısıyla

bölgesel tükenme ilkesine göre henüz hakkının tükenmemiş olduğunu iddia etmiştir.

“Silhouette” firması şikâyetinde, Avusturya kanunlarından “Markenschutzgesetz”

(Ticari Markaların Korunması Hakkında Kanun) paragraf 10 (a)’ya ve Rekabet

Kanunu’nun 1 ile 9 uncu maddelerine atıfta bulunmuştur.

Dava talebi yerel mahkeme tarafından reddedilmiş, temyize gidilmiş ancak temyiz

mahkemesi tarafından da dava talebi reddedilmiştir. Bunun üzerine “Silhouette”

firması davayı bir üst mahkeme olan “Obester Gerichtshof” a getirmiştir.

Obester Gerichtshof sözkonusu davanın, ticari marka sahibi tarafından orijinal olarak

üretilmiş ve Topluluk dışı bir ülkede ticari marka sahibi tarafından pazara sunulmuş

olan malların ithalatı ile ilgili olduğu tespitinde bulunmuştur.

Obester Gerichtshof tarafından Topluluk dışında piyasaya sürülen mallara ilişkin

olarak Avustralya ulusal hukukunca benimsenen “uluslararası tükenme” ilkesinin

söz konusu davada uygulanmasının, 89/104 sayılı Direktif´in 7. maddesine aykırı

olup olmayacağı ve aykırı kabul edilirse somut davada nasıl bir yol izlemesi

gerektiği ön karar izleği uyarınca Divan´a sorulmuştur.

Bir başka ifadeyle davada üzerinde durulan husus 89/104 sayılı Marka Direktifi´nden

ve Birliğe üyelikten önce kendi ulusal mevzuatında uluslararası tükenme ilkesini

benimsemiş olan bir devletin Birliğe üyeliği sonucunda Topluluk dışı ülkelere karşı

Page 143: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

132

tükenme ile ilgili tutumunun ne yönde olacağı sorusudur. Üye devletler Topluluk

Marka Direktifi´nde belirlenmiş olan “bölgesel tükenmeyi” üye devletlerle

gerçekleştirdikleri ticarette uygularken üçüncü ülkelerle aralarındaki ticari ilişkilerde

üyelik öncesi tutumlarına devam edecekler midir?

Divan ilk önce malların Topluluk içinde piyasaya sürülmesi halinde bu mallar

üzerindeki hakkın tükenmiş sayılacağını ifade etmiştir. Ardından ise Divan ülkelerin

ulusal mevzuatında uluslararası tükenme prensibini kabul etmiş olmasının, bu yolla

ülkeler arasında farklılık yaratmak suretiyle malların ve hizmetlerin serbest

dolaşımında ve Birlik´çe oluşturulmuş olan iç pazarın işlevlerini yerine getirmesinin

önünde bir takım engeller oluşturabileceğini ifade ederek 7.maddenin bu şekilde

yorumlanmasının Antlaşma hükümlerine aykırı olacağını belirtmiştir.276

Bu karar doktrinde eleştiriye maruz kalmış ve bu kadar korumacı bir tükenme

politikasının Topluluğun açık pazar ekonomisi ve ortak pazar politikaları ile çeliştiği

ifade edilmiştir.277

Divan´ın dava sonucunda vermiş olduğu karar her ne kadar yoğun bir şekilde

eleştirilmiş olsa da AEA sınırlarını kapsayan ”bölgesel tükenmenin” Topluluğun tüm

üye devletlerince benimsenmesi gerektiği yönündedir.

Divan´ın tükenmenin hangi koşullarda gerçekleşmiş sayılacağı hususuna açıklık

getirdiği olay278i

se bir Amerikan şirketi olan “Sebago” ile Benelüks’de faaliyet

gösteren ”GB Unic” adlı şirketin arasında meydana gelmiştir.

Olayda “Sebago Inc.” firması Benelüks ülkelerinde tescilli “sebago” ve “docksides”

marklarının sahibidir. “GB Unic” firması , “sebago” lisansıyla El Salvador’da

üretilen ayakkabıları aracı üçüncü bir şirket vasıtasıyla satın almış ve Benelüks’de

276 Pınar,H., Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.886-887.

277Kuılwıjk,K.J.;”Parallel Imports and WTO Law: Some Thoughts After Silhouette”,

E.C.L.R(European Competition Law Review), Issue :5, 1999, s. 294-295. 278

Case C–173/98, Sebago Inc. And Ancienne Maison Dubois v G-B Unic SA, [1999] ECR I–4103.

Page 144: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

133

piyasaya sürmüştür. Bunun üzerine üretici firma olan “Sebago” mallarının Topluluk

içerisinde satışına onay vermediğini, satışın rızası dışında gerçekleştiğini “GB

Unic”in satış faaliyeti ile marka hakkına tecavüz ettiğini iddia etmiştir. Davalı “Unic

“firması ise “Sebago Inc” firmasının El Salvador’daki firmayla yapmış olduğu lisans

sözleşmesinde malların Benelüks´e satılmamasına ilişkin bir şart koymadığını ve

dolayısıyla bunun zımni bir onay anlamına geldiğini ileri sürmektedir. “Sebago Inc”

ise ürünlerin Benelüks´e satışı için bir onay vermediğini, vermiş olsa dahi onayın her

bir parti için ayrı ayrı verilmesi gerektiğini ve benzer bir parti mal için tanınan iznin

olay konusu mallar için geçerli olmadığını ileri sürmüştür. Divan söz konusu olayda

“Sebago Inc”in iddialarını haklı bularak daha önce bahsettiğimiz Hamdi PINAR´ın

görüşüyle paralel olarak tükenmenin bizatihi mallar üzerinde gerçekleştiğini,

dolayısıyla üreticinin mallarını Topluluk içinde ve dışında piyasaya sürmüş olmasına

rağmen, Topluluk dışından Topluluk içine gerçekleştirilecek paralel ithalatın

Topluluk içine sokulan mallar üzerinde, üreticinin hakkının tükenmemiş olması

gerekçesine dayanılarak engellenebileceğini belirtmiştir. Böylelikle 89/104 sayılı

Direktif´in 7. maddesi uyarınca Topluluk içinde aynı niteliklere sahip ve aynı

markayı taşıyan malların piyasaya daha önceden üretici tarafından sürülmüş

olmasının, Topluluk dışından Topluluk içine paralel ithalat gerçekleştirecek kişiye

onay verilmiş sayılması anlamına gelmeyeceğini, zira onayın her mal için ayrıca

gerçekleştirilmesi gerektiğini aksi takdirde tükenmenin unsurlarından olduğunu daha

önce belirttiğimiz“rıza”nın eksik olması nedeniyle tükenmenin gerçekleşmeyeceğini

ifade etmiştir. Divan’ın bu kararı ile tükenmenin bizatihi mallar üzerinde

gerçekleştiğinin kabulü sonucunda, Topluluk içinde sınaî hak sahibi olan kişilerin

Topluluk içinde fiyatları rahatça yükseltebileceklerine bir anlamda izin verilmiş

olduğu görülmektedir.279

Zira malların daha ucuz olduğu ülkelerden paralel ithalatı

engelleme hakkına sahiptirler.

Bu kararda irdelenen tükenmenin gerçekleşmesi için gerekli olan onayın, hangi

şartlar altında verilmiş sayılabileceği konusunun incelendiği bir başka dava ise

“davidoff”280

davasına ilişkin karardır.

279 Kuılwıjk, K. J., 1999, s.294-295.

280 Case C–416/99, Zino Davidoff SA v A&G Imports Ltd,[2001] ECR I–08691.

Page 145: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

134

Öncelikle İngiliz Ulusal Mahkemesi´nde görülen davada “A&G Imports” şirketi

“Zino Davidoff Sa.” ya ait “COOL WATER ve “DAVIDOFF COOL WATER”

markalı kaliteli puro ve aksesuar ürünlerinin nispeten düşük kaliteyle pazara

sunulduğu Singapur’dan ithal etmek istemektedir. Ancak davacı “Zino Davidoff S.A”

bu ithalata engel olmak istemiş, bu isteğine gerekçe olarak da Güney Doğu Asya

distribütörüyle arasındaki malların belirlenen bölge dışına satışını engelleyen

anlaşmayı ileri sürmüş ve bu ithalatın anlaşma şartlarını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

Ancak bu noktada bir hususa değinmek gerekmektedir. Anlaşma şartları arasında

distribütörün malları kendine tanınan sınırlar dahilinde piyasaya sunma ve bölge

perakendeci, alt distribütör ve acentelerin de aynı şekilde bölge dışına satışına engel

olma zorunluluğu yer alırken bu malları belirlenen bölgede satın alanların bu malı

bölge dışında satmamaya ikna etme yükümlülüğünden bahsedilmemektedir. İngiliz

mahkemesi davacıyı haklı bularak ortada bir marka hakkı ihlali olduğu kanaatine

varmıştır. Ancak ATAD bu kararı yerinde bir karar olarak görmemiş ve marka

sahibinin Avrupa Topluluğu dışında piyasaya sürmüş olduğu malların Avrupa

Topluluğu içinde piyasaya sürülmesine belli şartlar altında onay vermiş

sayılabileceği ancak Avrupa Topluluğu sınırları dışında piyasaya sürülmüş mallar

üzerinde söz konusu malların Avrupa Topluluğu içinde piyasaya sürülemeyeceğine

ilişkin bir yasağın belirtilmemiş olmasının veya bu malları satanlara bu nitelikte bir

bildirim yapılmamış olmasının yahut söz konusu malların mülkiyetinin herhangi bir

kısıtlama olmaksızın devrinin gerçekleştirilmiş olmasının, zımni onayın varlığını

göstermeyeceği ifade ederek konuya ilişkin İngiliz Mahkemesi´nin yorum tarzını

reddetmiştir. Mahkeme rızanın varlığının anlaşılabilmesi için izinin olumlu yönde

belirtilmesi ve bu sonuca ulaşmada dikkate alınan faktörlerin marka sahibinin

münhasır haklarını kullanma niyetinden vazgeçtiğini açıkça ispatlaması gerektiğini

belirtmiştir. Bu ifadeden açıkça mahkemenin iznin varlığının ispat yükümlülüğünün

bunu ileri süren tacire ait olduğunu ve hak sahibinin rızası olmadığını ispat

yükümlülüğünün olmadığının kabul etmektedir. ATAD “davidoff”kararında rızanın

varlığı yükümlülüğünü paralel ithalatçıya bırakmakla ve bu hususun Topluluk

yasalarıyla uyumlu olduğunu belirtmektedir. Ancak bu noktada da hak sahibinin

hiçbir ispatlama çabasına gerek kalmaksızın ürünlerin ilk kez tükenme sınırları

Page 146: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

135

dışında piyasaya sürüldüğünü söyleyerek paralel ithalatı engelleyebilme olasılığı

oluşmuştur. Bu riski bertaraf etmek için de Divan önüne gelen diğer bir dava olan

“van Doren “ olayında bunun ulusal piyasaların bölünmesine neden olabilecek bir

risk olduğunu ve bu nedenle marka sahibinin rızasını ispatlama yükümlülüğü yine

ithalatçıya ait olmakla birlikte hak sahibinin de malların ilk kez Topluluk sınırları

dışında piyasaya sunulduğunu ispatlamasının gerekli olduğu kanaatine varmıştır.

Bu karar ATAD´ın marka sahibinin hangi hallerde zımni onayının olduğunu

varsaydığını hiçbir kararında açıkça belirtmediği ve konuyu ulusal mevzuatlara

bıraktığı gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Sonuç olarak AB ülkeleri çapında “bölgesel tükenme” ilkesi uygulanmaktadır ve

aşağıda yer alan tablo verilerine bakıldığında anlaşıldığı gibi bu uygulama Birlik

ekonomisinin bir gereğidir.

Tablo:5.4 “Avrupa Birliği 2007 Yılı Dış Ticaret Rakamları “

ÜLKE İTHALAT ( 1000 € ) İHRACAT ( 1000 € )

Latin Amerika 6.323.074,40 4.956.383,40

İsviçre 5.351.575,20 6.633.824,10

Çin 14.029.254,20 5.182.014,80

Japonya 4.720.874,30 2.542.483,30

Asya Ülkeleri 37.005.986,60 24.574.785,40

Amerika 10.187.072,00 14.682.978,80

Kaynak:www.starch.dk/isi/stat/EU.htm,s.5

5.2.2.İngiltere´de Tükenme İlkesi

Henüz AB yönergesinin uygulanmaya başlanmadığı, dolayısıyla bölgesel tükenme

rejiminin benimsenmediği 80´li yıllarda her ne kadar İngiliz mevzuatında tükenme

ilkesine yönelik direk bir düzenleme yer almasa da mahkemelerce verilmiş kararlar

ışığında çoğunlukla “uluslararası tükenme” yanlısı bir tutum sergilendiği

görülmektedir. Ancak yine de bu kararların mahkemenin uluslar arası tükenme

yönünde tavrını net bir şekilde gösterdiğini söylemek mümkün değildir.

Page 147: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

136

Örneğin 1980 yılında Lordlar Kamarası tarafından verilmiş olan “Revlon Inc”

firmasıyla “Cripps &Lee Ltd” şirketi arasında gerçekleşen bir davada281

Amerika’da

faaliyet göstermekte olan “Revlon Inc” firması kepek önleyici şampuanlar için

Amerika’da tescil ettirmiş olduğu “revlon flex” markasıyla dünya çapında

pazarlamakta olduğu şampuanları hem İngiltere´de hem de Amerika´daki yavru

şirketleri vasıtasıyla satmaktadır. Ancak Amerika’da üretilen şampuanlar kepek

önleyici özelliğe sahip iken İngiliz piyasasına ürün kepek önleme özelliği olmadan

sunulmuştur. Ayrıca Amerika’da ürüne olan talebin düşük olması nedeniyle bir arz

fazlası söz konusudur ve bunun sonucunda satış fiyatları İngiltere’ye oranla daha

düşüktür. Bu fiyat farkından yararlanmak isteyen “Cripps” firması Amerika’dan

aldığı şampuanları paralel ithalat yoluyla İngiltere pazarına daha ucuza sokmak

istemektedir. Olayda davacı konumunda olan ve Amerika’daki ana şirketin

İngiltere’deki satış yetkilisi olan “Suisse” firması doğal olarak söz konusu paralel

ticaretin önüne geçmek amacıyla olayı mahkemeye aksettirmiştir. Lordlar kamarası

yapmış olduğu değerlendirme sonucunda ürünler üzerinde ihracı yasaklayan bir

ibarenin olmaması, ürünlerin ana firmaca Amerika’da piyasaya sunulmasının yavru

şirketçe de piyasaya sunulduğu anlamına geleceği ve ürünler arasındaki farkın

pazarında kepek önleme özelliği olan şampuan bulunmayan İngiltere tüketicisince

kalite farkı olarak değerlendirilmeyeceği gerekçeleriyle davacının talebini yersiz

bularak ithalatın yasallığına karar vermiştir.

Bahsedilen karar AB uyum süreci öncesinde İngiliz ulusal hukukunun uluslararası

tükenme yönündeki tavrını açıkça ortaya koymaktadır.

Diğer taraftan önceki bölümlerde anlatılmış olan “colgate” kararında ise mahkeme

ürünler arasında kalite farkının olmasını gerekçe göstererek ithalatın yasal olmadığını

ve ithalatın marka hakkını ihlal eder bir davranış olduğunu belirtmiş ve ulusal

tükenme yönünde bir karar vermiştir.282

281 Revlon Inc v Cripp & Lee Ltd. 1980 R.P.C 497,C.A

282 Cornısh ,W.R.,1990, s.517-519.

Page 148: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

137

Mahkemenin kararları arasındaki bu çelişki nihayetinde İngiltere’de halen yürürlükte

olan ve 31.01.1994 tarihinde yürürlüğe giren Markalar Kanunu ile tükenme ilkesinin

yasal zemine oturtulmasıyla giderilmiştir. İlgili kanunda marka hakkı sahibinin bu

hakkının hangi hallerde tükenmiş sayılacağı “Hak sahibince veya rızası dâhilinde

markayı taşıyan ürünler AEA içerisinde bir kez piyasaya sunulduğu takdirde bu

markayı taşıyan ürünlerin kullanılması ve piyasada el değiştirmesi artık hak

sahibince engellenemez. Ancak ürünler hak sahibince veya rızası dâhilinde piyasaya

sunulduktan sonra değiştirilir ya da kötüleştirilirse haklı sebeplerin varlığı söz

konusu olur ve hak sahibi bu kullanıma müdahale edebilir.” hükmünü içeren 12.

madde ile düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi bu kanun maddesiyle marka hakkının AEA içerisinde rıza dâhilinde

piyasaya sürülmekle tükeneceği düzenlenmekle birlikte üçüncü ülkelerden yapılacak

olan paralel ithalat karşısında ülkenin ne gibi bir tutum sergileyeceği konusunda tam

bir açıklık getirilmemiştir.

Bu durum ise kanunun başka bir maddesiyle giderilmeye çalışılmıştır. İngiliz yasaları

gereğince bir marka hakkı sahibi AEA dışından birliğe sokulmak istenen ürünlerin

marka hakkını ihlal edeceğini gümrüğe önceden, marka hakkını ihlal etme olasılığı

olan ürünlerin özelliklerini, ülkeye varış yer ve zamanını, hak sahibi olduğunu

gösteren belgeyle birlikte bildirdiği takdirde 89. madde gereğince ithalata engel

olabilmektedir.

Ancak bu maddeden hak sahiplerinin oldukça az yararlandığı HM Gümrük ve Tekel

tarafından ifade edilmektedir.283

Kanunda yer alan bu düzenlemeden sonra İngiliz mahkemelerince paralel ithalatın

söz konusu olduğu uyuşmazlıklarda verilmiş olan kararlar çoğunlukla “bölgesel

283 House of Commons; ”Trade and Industry, Eighth Report” ,Trade and Industry Comittee

Publications, 29 May 1999.

Page 149: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

138

tükenme” taraftarı olmuş ve üçüncü ülkelerden gerçekleştirilen paralel ithalatlara

marka hakkı sahibinin engel olabileceğine hükmedilmiştir.284

Bununla birlikte 1999 yılında Sanayi ve Ticaret Komitesince hazırlanan “Markalar,

Taklit ve Tüketiciler” “adlı raporda tükenme ilkesinden bahsedilmiş ve paralel ve gri

ticaret konusuna hükümetin dikkati çekilmiştir. 2001 yılında ise İngiliz ve İsveç

hükümetlerince uluslararası piyasalarda fiyat karşılaştırması amaçlı ortak bir çalışma

yürütülmüş ve marka kanununda yenilemeye gidilmesinin Avrupalı tüketicilerin

yararına olacağı saptanmıştır.285

İngiltere’de her ne kadar paralel ithalat ürünlerin sigorta primleri yerli üretim

ürünlere kıyasla hayli yüksek belirlenmekte ve satış sonrası hizmetleri ise yok

denecek kadar az olsa da paralel ithalat ürünlere yönelik talep son yıllarda oldukça

artmıştır. Ülkede paralel ticarette meydana gelen artışın boyutunu en iyi

anlatabilecek kanıt ise gri malları içeren ürünlerin tanıtımının yapıldığı” Gray Bike”

adlı derginin piyasada satılıyor olmasıdır.

Ülkede uygulanan tükenme rejiminin en uygun tercih olduğu ülkenin dış ticaret

verilerine bakılarak anlaşılmaktadır.

284 Arıkan,A.S., Doktora Tezi, 2001, s.41.

285www.ipo.gov.uk/policy/policy-issues/policy-issues-trademarks/policy-issues-trademarks-

parallel.htm ”Parallel or Grey Imports”, s.17.

Page 150: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

139

Tablo:5.5:” İngiltere´nin 2007 Yılı İçin Dış Ticaret Rakamları”

ÜLKE ORTALAMA İTHALAT (Milyon £) ORTALAMA İHRACAT (Milyon £)

Almanya 43.443,98 32.031,50

Amerika 26.071,99 24.278,50

Fransa 21.492,87 17.800,40

Çin 18.794,53 3.780,50

Belçika 146.879,30 11.681,70

Norveç 14.594,94 2.827,00

İtalya 12.860,59 9.012,05

Rusya 5.463,71 2.810,03

İspanya 10.087,67 9.830,70

Japonya 7.981,53 3.761,70

İsviçre 4.879,00 3.850,40

Türkiye 4.754,24 2.334,40

Kaynak:www.uktradeinfo.com/index.cfm?task=td_regstats,s.9-10.

5.2.3.Almanya´da Tükenme İlkesi

Tükenme ilkesinin ilk kez bahsinin geçtiği ve hukuk sisteminde uygulama alanı

bulduğu ülkelerden biri Almanya´dır. Ülkede konuya ilişkin ilk dava 1902 yılında

Alman İmparatorluk Mahkemesi tarafından görülen “kölnisch wasser “davasıdır.286

Alman İmparatorluk Mahkemesi o tarihteki Alman mevzuatında bu yönde bir

düzenleme olmamasına rağmen markayı üzerinde taşıyan mal marka sahibinin bizzat

kendisi veya onun yetkili kıldığı bir üçüncü kişi tarafından piyasaya sunulmuşsa

marka hakkının tükenmiş olacağı kararına varmıştır.287

Mahkemenin bu yönde karar vermesin altındaki neden mahkemenin marka hakkının

sahibine tanıdığı tek faydanın malının kendi tarafından üretildiğini tüketiciye

duyurmak olduğu yani markanın sadece “menşe gösterme” amacıyla kullanıldığı ve

dolayısıyla markalı malların marka hakkı sahibince ilk kez piyasaya sunulması ile

zaten tüketici tarafından malın kim tarafından üretildiğinin anlaşılacağı ve artık

286Pınar, H., Prof Dr .M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.857-858; ASLAN,A., 2004, s.47.

287Pınar, H, Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman Anısına Armağan, 2000, s.858.

Page 151: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

140

markanın menşe gösterme fonksiyonunun gereğinin kalmayacağı yönündeki

görüşüdür.

Bahsi geçmekte olan Alman Mahkemesi kararında önemle vurgulanan markanın tek

fonksiyonunun ”menşe gösterme” olduğu düşüncesinden hareketle mahkeme

markanın sahibine tanıdığı bu hakkın tükenmediğini söyleyebilmek için malların

hangi coğrafyada ilk kez piyasaya sunulduğunun bir önemi bulunmamaktadır.

Dolayısıyla Almanya dışında dahi malların ilk kez satışı ülke içerisinde de hakkın

tükenmesi sonucunu yaratacaktır.288

Benzer bir şekilde mahkemece verilen “maja”289

kararından kısaca bahsetmek

gerekirse olay 1964 tarihinde vuku bulmuştur. “maja” markalı sabunları üretip

pazarlayan İspanyol firması markasını Almanya´da da tescil ettirdikten sonra bir

Alman firmasını bu ülkede satış ve dağıtım konusunda vermiş olduğu lisans ile

yetkilendirir. Üçüncü bir Alman firması ise aynı markalı malları menşe ülke olan

İspanya´dan daha ucuza alarak Almanya’ya ithal etmek istemektedir. Davanın

değerlendirilmesi sonucunda mahkemece “kölnisch wasser “ davasında olduğu gibi

markanın “menşe göstereme” fonksiyonu üzerinde durulmuş ve Alman halkının

“maja” markalı sabunları gördüklerinde üretici İspanyol firmayı anımsadıkları ve bu

nedenle artık malın kim tarafından alman piyasasına sunulduğunun markanın asli

fonksiyonunu yerine getirmesinde bir engel teşkil etmediği düşüncesinden hareketle

markalı malın hak sahibince hangi coğrafyada piyasaya sunulmuş olduğunun bir

önemi olmadığı ve uluslararası alanda malın piyasaya ilk kez sunumuyla hakkın

tükendiğine karar vermiştir.290

Alman Mahkemesi´nin bahsettiğimiz kararlarından açıkça “uluslararası tükenme”

ilkesini benimsediği anlaşılmaktadır. Aynı mahkeme aynı yıl içerisinde vermiş

olduğu kararlarda 291

aynı tavını korumaya devam etmiştir.

288 Arkan, S. C.1,1997, s.199.

289 BGH 22.1.1964,GRUR Int 164 s.202.

290 Beier, K.F. , IIC Vol:1 No 1/79, s.57.

291 “mariani” kararı; RG 2.5.1902 RGZ 51 s.263.

Page 152: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

141

Almanya´nın bu uluslararası tükenme yanlısı yaklaşımı 16 Mayıs 1998 tarihli ve bir

Ocak 1999 tarihinde yürürlüğe giren yeni Markalar Kanununa kadar geçerliliğini

korumuş ve 89/104 sayılı Direktif´in yürürlüğe girmesinin ardından düzenlenen yeni

Markalar Kanunu´nun ( Marken. G) 24.1. paragrafında yer alan “Tescilli bir marka

ya da ticaret unvanı sahibi, bizzat kendi tarafından veya rızası dâhilinde,

Almanya´da, diğer bir Birlik üyesi ülkede veya Avrupa Ekonomik Alanı dâhilinde

diğer bir ülkede markasını taşıyan ürünleri piyasaya sunduğu takdirde artık koruma

kapsamındaki malların el değiştirmesine engel olamaz. Birinci paragrafta belirtilen

husus malların piyasaya hak sahibi veya rızasıyla sürüldükten sonra değiştirilmesi

veya kötüleştirilmesi gibi halkı bir neden söz konusu olduğunda geçerli

olmayacaktır.” hükmü gereğince bu yaklaşım terk edilerek Topluluğun mevzuatına

uyum sağlama gerekçesiyle bölgesel tükenme prensibi benimsenmiştir.292

Alman Hukuk Sistemi bölgesel tükenme sistemini benimsemesine gerekçe olarak ise

markanın “menşe gösterme” işlevinin yanı sıra “garanti” ve “reklâm”

fonksiyonlarının da olduğu kabul edildiğinde markanın amacının sadece malın

üreticisini tanımlamak olmadığı sonucunun ortaya çıktığını ve bu nedenle de

malların Topluluk dışında ilk kez piyasaya sunumunun Topuluk içerisinde

tükenmenin gerçekleşmesi sonucunu doğurmayacağını ileri sürmüştür.

Tarafımızca Alman Hukuk Sistemi´nin “bölgesel tükenme” yi benimsemede ileri

sürmüş olduğu bu gerekçenin uyumlaştırma çabasını makul bir nedene dayandırma

292Bu kanunun yürürlüğe girmesini takiben görülen ilk dava olan “Levi Strauss Group” tarafından

açılan davada (C-416/99,LeviStrauss&Co and others v Tesco,[2001], ECR I-08691) firma orijinal

markasını taşıyan orijinal pantolonları Amerika´dan aldıktan sonra ,boylarını keserek şort haine

getiren,rengini değiştiren ve bu şekilde alman piyasasına sürmek isteyen üçüncü bir firmanın

ithalatına engel olmak istemektedir.

Davaya bakan ilk derece mahkemesi davacı “Levi Strauss Group” firmasını iddiasını haklı bulurken

karar temyiz mahkemesince bozulmuş ve mahkeme ürünlerini dünya üzerinde bir kez sayışa sunmakla

hak sahibinin ürünlerin piyasada dolaşımınsa müdahale etme akını kaybettiğini belirttikten sonra

değişikliğe uğramış ürünlerin ithalatının engellenebileceğine ancak orijinal yeni ürünlerin ithalinin

yasal olduğuna karar vermiştir. Olay daha sonra yüksek mahkemeye intikal ettirilmiş ve mahkeme

temyiz mahkemesinin kararını bozmuş ve gerekçe olarak da yeni yürürlüğe giren kanunda uluslararası

tükenme rejiminin terk edilerek toplulukla uyumlu bölgesel tükenme rejiminin uygulanmaya

başlandığını ve bu nedenle topluluk dışı ülkeden yapılmakta olan ithalatın hak sahibince

engellenebileceğini belirtmiştir.

Page 153: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

142

çabasından ibaret olup markanın işlevleriyle açıklanmaması gereken bir husus

olduğu düşünülmektedir.

Ülkede uygulanan tükenme rejiminin en uygun tercih olduğu ülkenin dış ticaret

verilerine bakılarak anlaşılmaktadır

Tablo:5.6.”Almanya´nın 2006 Yılı için Dış Ticaret Rakamları”

Kaynak:www. www.dpma.de.s.11.

5.2.4.Japonya´da Tükenme İlkesi

Japon mahkemelerince 1971 yılında verilen “parker” 1984 yılında verilen “lacoste”

ve 1988 yılında verilen “BBS” kararları ile ülkede benimsenen tükenme rejiminin

“uluslararası tükenme ilkesi” olduğu açıkça olmasa da bu anlama gelecek biçimde

vurgulanmışlardır.293

Dolayısıyla ülkenin tükenme ilkesini yaklaşımını daha iyi anlamak adına bu emsal

davalardan kısaca bahsetmek yararlı olacaktır.

Öncelikle marka hakkına yönelik olan ”parker” davasından bahsetmek gerekirse

Osaka Bölge Mahkemesi tarafından görülmüş olan olayda “Shriro” şirketi “parker”

293 Arıkan, A.S., İKV Dergisi, 1996, s.43.

ÜLKE İTHALATTAKİ

PAYI İHRACATTAKİ

PAYI 2006 YILI TOPLAM İTHALATI

( Milyar € )

Fransa % 19.6 % 9.2 65.5

Amerika % 9.3 % 7.3 48.5

İngiltere % 8.4 % 6.1 42.8

İtalya % 7.4 % 6.3 40.3

Avutralya % 5.3 % 4.1 33.1

Belçika % 5.1 % 4.9 35.5

İspanya % 4.9 % 4.7 49.8

İsviçre % 4.1 % 3.8 33.7

Page 154: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

143

marka kalemlerin Japonya’daki tek yetkili satıcısıdır.”NNC” şirketi ise orijinal

“parker” kalemleri Hong Kong piyasasından satın alarak Japon pazarına paralel

ithalat yoluyla sokmak istemektedir. Japonya’da Gümrük Kanunu´nun 21/1f.4(b)

maddesi fikri ve sınaî hak sahiplerine haklarını ihlal eden ürünlerin ithalini durdurma

yetkisini vermektedir. Bu maddeden hareketle tek satıcı konumundaki “Shriro”

firması “NNC” firmasının ithalatını engellemiş ve bu davranışı üzerine “NNC”

firmasınca mahkemede aleyhine dava açılmıştır.

Davayı değerlendiren mahkeme yerel pazarda markanın edinmiş olduğu imajın tek

yetkili konumundaki “Shriro” firması tarafından ve onun çabalarıyla

oluşturmadığını, ayrıca söz konusu ithalatın markanın “kaynak gösterme” ve

“garanti” işlevlerine de zarar vermediğini gerekçe göstererek davalıyı haklı bulmuş

ve paralel ithalatın yasal olduğuna karar vermiştir.294

Bu karar Japon mahkemeleri için emsal teşkil etmiş ve karar öncesine kadar

uygulamada “ulusal tükenme” yönünde bir yaklaşım söz konusuyken karar

sonrasında paralel ithalata hoşgörü ile yaklaşılmaya başlanmıştır.

Ayrıca bazı kararlarında Anglo-Sakson Hukuku´nda uygulanmakta olan ve İngiliz

Patent Hukuku Sistemi´nde geliştirilen “hususi sözleşme kuralları” olarak tabir

edilen bir uygulamanın mahkemece kabul edildiği görülmektedir.295

Bu uygulamaya göre şayet üretici firmalar Japonya dışında üretilip satılan bir ürünün

Japonya’ya satışını istemiyorlarsa bu taleplerini ürün üzerine yerleştirilen bir etiketle

belirtecekler ve bu durumda Japonya’daki firma bu ürünlerin paralel ithalatla

Japonya’ya sokulmasına –ulusal anti tröst ve rekabet yasalarındaki hükümler saklı

kalmak kaydıyla-engel olabilecektir. Uygulamaya örnek olarak “BBS Kraftfahrzeug

–TechnicAG” ile “Racimex Japon KK” firması arasında gerçekleşen patent davası296

verilebilir. Patent haklarına ilişkin davayı değerlendiren mahkeme patentli ürünlerin

294 Health,C.; ”From “Parker” to “BBS” ,The Tratement of Paralel Imports in Japan” ICC 1993,

Vol:24,No:2, s.179-181; ArkanA.S., Doktora Tezi, 2001, s.54-55. 295

Aslan,A., 2004, s.91. 296

“BBS Kraftverzeug Technik AG v Racimax Japan KK& Jap Auto Products KK” , 1 July 1997.

Page 155: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

144

bir kez piyasaya sürülmesiyle artık patent hakkı sahibi ya da lisanslı satıcısının

malların piyasada el değiştirmesine müdahale edemeyeceğine, ürünler üzerinde

ithalatı engelleyici bir notunda olmaması nedeniyle ithalatın engellenemeyeceğine

karar vermiştir.

5.3.Bazı Uluslararası Anlaşmalar Kapsamında Tükenme İlkesinin

Düzenlenmesi

5.3.1.TRIP´s ve Tükenme İlkesi

Günümüzde artık ülkelerin uluslararası arenada güç sahibi olması ve dünya ticaretine

yön verir niteliğe ulaşması sürekli geliştirilen teknoloji ve yeniliklerle kısacası

“yaratıcı beyinlerle” mümkün olmaktadır. Yaratıcı beyinler ise ancak ürünleri

ülkelerce sağlanan haklarca korunduğu sürece çalışıp yeni eserler üretmek

istemektedirler. Nitekim beyin gücünün karşılığını bu koruma ve haklarla almak en

doğal haklarıdır.

Dolayısıyla artık fikri ve sınaî hakların dünya ticaretinin gelişmesinde önemli bir

paya sahip olduğu fikri ortaya koyulmuş ve konunun detaylı bir şekilde tartışılması

kaçınılmaz olmuştur.

İşte bu nedenle 1986 yılında başlatılan Uruguay Rounds sonunda imzalanan DTÖ

kurucu anlaşmasının önemli bir parçasını teşkil eden 15 Nisan 1994 tarihli TRIP´s

Anlaşması 73 maddesi ile fikri ve sınaî haklar konusunu düzenleyen ilk çok taraflı

anlaşma olma özelliğine sahip olmuştur. Ülkemiz ise 26.01.1995 tarih ve 4067 sayılı

kanunla anlaşmaya taraf olmuş ve bu husus 25.02.1995 tarihli Resmi Gazete´de ilan

edilerek anlaşma 31.12.1994 tarihi itibariyle ülkemiz için hüküm ifade eder olmuş

tır.

Anlaşma genel olarak beş temel alanı içermektedir. Bunlar:

Ticaret sisteminin ve uluslararası fikri mülkiyet anlaşmalarının temel

ilkelerinin uygulanma şekli,

Page 156: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

145

Fikri mülkiyet haklarına yeterli derecede koruma sağlanması,

Anlaşmaya taraf olan ülkelerin söz konusu hakları uygulamaya geçirmesi,

Fikri mülkiyet hakları konusunda Dünya Ticaret Örgütü üyeleri arasında

oluşan anlaşmazlıkların çözümü,

Yeni sistem yürürlüğe girinceye kadar geçerli olacak geçici düzenlemelerdir.

297

TRIP´s Anlaşması ayrıca yedi konuda minimum standartları belirlemiştir. Bunlar

bilgisayar programları ve veri tabanları da dâhil olmak üzere:

Fikri haklar,

Markalar,

Coğrafi işaretler,

Endüstriyel tasarımlar,

Patentler,

Entegre devre topografyaları,

Açıklanmamış bilgilerin korunması (ticari sırlar) dır.298

DTÖ´ye taraf ülkeler bu anlaşmanın şartlarını uygulamakla yükümlü olmakla birlikte

bu şartları sağlamak için uygulayacakları yöntemde ve daha kapsamlı bir koruma

sağlamakta serbest bırakılmışlardır.

“Paralel ithalat” ve “tükenme ilkesi”, TRIP´s Anlaşması´nın görüşüldüğü ve kabul

edildiği GATT Uruguay Rounds müzakereleri devam ederken özellikle ABD’li

uzmanlar tarafından bir uzlaşmaya varılmak üzere dile getirilmiş ve TRIP´s

bağlamında uluslararası ticaretin serbestleştirilmesinin doğal bir sonucu olarak

uluslararası tükenme ilkesinin kabul edilmesi gerektiği savunulmuştur. Ancak, bu

konuda çıkan anlaşmazlıklar bir uzlaşmaya varmayı engelleyecek kadar büyük

olunca, anlaşmanın tamamı kabul edilmeme riskiyle karşı karşıya

kalınmıştır.299

Dolayısıyla fikri ve sınaî hakların etkin bir şekilde korunmasını ve bu

297 www.ikv.org.tr.s.6.

298Correa, C.M.; ”Intellectual Property Rights, the WTO and Developing Countries, TRIP’s

Agreement and Policy Options”, Zed Books and Third World Network, London, 2000, s.1. 299

Tekdemir, Y., Rekabet Dergisi, sayı:13, 2003, s.13.

Page 157: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

146

korumayı sağlayacak olan tedbirlerin aynı zamanda ticaret önünde engel teşkil

etmemesini sağlamayı amaçlayan TRIP´s Anlaşması hem bu nedenden ötürü hem de

belirlenecek tükenme türü her ne olursa olsun üye devletlerin refahı açısından tam

tatmin edici olmayacağı gerekçesiyle tüketilmeyle ilgili herhangi bir düzenleme

öngörmemiş ve bu mevzuyu ulusal yasalara bırakmıştır.

Bu durum anlaşmanın 6. maddesinde yer alan “Bu anlaşma dâhilinde ihtilafların hali

amacıyla 3. ve 4. maddelere tabii olmak üzere bu anlaşmada yer alan hiçbir husus

fikri mülkiyet haklarının tükenmesi konusunu ele almakta kullanılmayacaktır”

ifadesiyle anlatılmıştır.300

5.3.2.GATT ve Tükenme İlkesi

GATT uluslararası ticareti haklar ve sorumluluklar açısından düzenleyen çok taraflı

bir anlaşmadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dünyada barışı sürekli kılmak,

ülkelerin kalkınma programına katkı sağlamak, uluslararası likidite ve mali güven

gibi ihtiyaçlara cevap vermek dünya ticaretine ivme kazandırmak amacıyla Ekim

1947 yılında 23 ülke tarafından Cenevre´de “geçici” olarak imzalanan bir anlaşma ile

kurularak 1 Ocak 1948´de yürürlüğe konmuştur. ”Geçici” olarak imzalanmasına

rağmen GATT, 1947 ile 1994 yılları arasında uygulana gelmiş ve imzalanma

amaçları doğrultusunda dünya ticaretinin savaş sonrası yeniden şekillenmesinde

önemli bir rol oynamıştır.

Temel amacı başta gümrük vergileri ve eş etkili tedbirler olmak üzere ticaret

engellerinin kaldırılması yoluyla dünya ticaretinin serbestleşmesini sağlamak olan

anlaşmanın, bahsedilen temel amacı 1986 yılında başlatılan Uruguay Rounds ile

birlikte ticaret engellerinin yanı sıra hizmetler sektörü, fikri ve sınaî mülkiyet hakları,

ticareti etkileyen yatırımlar gibi farklı alanları da içerecek şekilde genişletilmiştir.

300Anlaşmanın 6. Maddesiyle anlatılan serbestiden yararlanan bir taraf ülke benimsediği tükenme

türünü bu maddeler gereğince diğer taraf ülke vatandaşlarına da uygulamak durumundadır. Bu kuralın

istisnası ise GATT´ın 24. mnaddesi gereğince sadece serbest ticaret bölgeleri ve gümrük birlikleri

çerçevesinde geçerli olabilecektir.

Page 158: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

147

Anlaşmanın 11.maddesi ithalata gümrük vergileri dışında bir ödeme getirilmesini ve

vergi dışında diğer tedbirlerle ithalatın önlemesi ve kısıtlanmasını yasaklarken aynı

anlaşmanın 20(d) maddesi DTÖ´ye üye devletlerin aldığı ithalatı önleyen vergi dışı

tedbirlerin fikri ve sınaî hakları koruyan mevzuattan doğması durumunda hoş

görülebileceğini belirtmektedir. Bu maddeler değerlendirilirken dikkat edilmesi

gereken husus maddelerin Roma Anlaşması´nın miktar kısıtlamaları ve eş etkili

tedbirleri yasaklayan 28 ve 29. maddeleri ile bu yasaklara istisna teşkil eden 30.

maddesiyle göstermiş olduğu paralelliktir.

Bu istisna maddesi paralel ithalatın önlenmesinin uluslararası ticaret kuralları

çerçevesinde yasal olarak değerlendirilmesini sağlayan dayanaklardan biridir.

Page 159: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

148

SONUÇ

Buraya kadar yapmış olduğumuz tüm açıklamalar çerçevesinde ifade edildiği üzere

marka hakkı sahibine, markasının başkası tarafından kullanılmasını yasaklamayı da

içeren ve hakkı ihlale yönelen herkese karşı ileri sürülebilecek bazı inhisarı haklar ve

yetkiler tanımaktadır. Bu yetkilerin belki de hak sahibi açısından en önemli olanı

düşüncesinin eseri olan ürününü ilk kez piyasaya sunma, pazarlama ve dağıtımında

sahip olduğu üstün yetkidir.

Diğer yandan dünya ticaretinin gelişmesi ve giderek artan bir serbestleşme çabası,

hak sahiplerinin bu yetkileri ile serbest ticaretin gerekleri arasında bir denge

kurulması çabalarını beraberinde getirmiştir.

Bu amaçla, hak sahibinin yetkilerini serbest ticaretin gerekleri doğrultusunda

sınırlandırmaya yönelik olan “tükenme “kavramı geliştirilmiştir. Bu ilke hak

sahibinin yetkilerine sınaî mülkiyet konusu ürünün piyasaya ilk kez sunumuyla

belirginleşen bir sınır çizmiştir. Böylelikle hak sahibinin mal üzerindeki denetim

hakkı bu sınırın ardında bırakılmıştır.

Hak sahiplerinin yetkilerinin ardında kaldığı sınırın genişliği ise farklı tükenme

sistemlerinin oluşması sonucunu doğurmuştur. Bu çerçevede tükenmenin

gerçekleştiği sınırlar ülke sınırları olarak belirlendiğinde tükenme “ülkesel tükenme”

adını almış, bu sınırlar bazı ülke sınırlarının birleştirilmesiyle oluşturulan bölge

sınırlarına kadar genişletildiğinde ise artık “bölgesel tükenme” ilkesi geçerli kabul

edilmiştir. Sınırlar dünya geneline yayıldığında, bir başka ifadeyle tamamen

kaldırıldığında ise ilke artık “uluslararası tükenme “rejimi olarak adlandırılmıştır.

Bir ülkede bu bahsettiğimiz üç tükenme türünden hangisinin uygulandığı ise ülkeye

gerçekleştirilecek olan “paralel ithalat”ın miktarı için temel belirleyici kıstastır.

Paralel ithalatı yasaklayan “ulusal tükenme” rejiminin mi yoksa ithalatın önündeki

her türlü engeli kaldıran “uluslararası tükenme” rejiminin mi daha üstün olduğu ise

Page 160: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

149

doktrinde yoğun tartışmalara konu olmuş, ancak varılan sonuçlar arasında bir

tutarlılık günümüzde dahi oluşturulamamıştır.

Uluslararası tükenme ilkesini başta AB organları olmak üzere eleştiren görüşlerin

temelinde yer alan esas neden, uluslararası tükenme sisteminin hakkın maksimum

korunmasına engel olmasıdır. Bununla birlikte paralel ithalatın gelişmekte olan

ülkelerin ekonomilerine zarar vermesi, sistemin paralel ithalat konusu orijinal

nitelikteki mallar arasına saklanabilen korsan ve taklit ürünlerin de ülkeye rahatlıkla

girişine olanak tanıması ise uluslararası tükenme karşıtlarının ileri sürdüğü diğer

nedenlerdir.

Serbest piyasa koşullarının sağlanabilmesi için paralel ithalatın yasaklanmaması

gerektiğini savunan liberal kesim ise savunmasını üçüncü ülkelerden yapılan paralel

ithalatların büyük çapta mal arzını ve sıkı bir fiyat rekabetini sağlayarak tüketici

yararına sonuçlar doğuracağı, aynı zamanda üreticinin de karlılığını arttırarak sosyal

faydayı maksimize edeceği görüşüne dayandırmaktadırlar.

Tükenme ilkesine yönelik bu iki farklı yaklaşım bir arada değerlendirildiğinde,

düşüncemiz dâhilinde asıl tartışılması gereken husus ülkemizin ekonomik

göstergeleri de göz önünde bulundurulduğunda toplumun genel refahı adına hangi tür

tükenme rejiminin benimsenmesi gerektiğidir.

Öncelikle ilkenin ülkemizdeki tarihine bakmak gerekirse kavram AB ile 1964

tarihinde imzalanmış olan Ankara Anlaşması´nın son dilimi olarak 1/95 sayılı

Ortaklık Konseyi Kararı ile ilk kez Türk Hukuk Sistemi´ne dâhil olmuştur. 556 Sayılı

KHK’nın “Marka Tescilinden Doğan Hakların Tüketilmesi” yan başlığını taşıyan 13

maddesinin I. Fıkrası ile ise hakkın tüketilmesi ilkesi “Tescilli bir markanın tescil

kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile

Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden

doğan hakkın kapsamı dışında kalır.” hükmüyle düzenlenmiştir.

Page 161: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

150

Hakkın tüketilmesini düzenleyen KHK´nın bahsi geçen maddesi, dayanağını teşkil

eden yönergenin 7. maddesinde yer alan “bölgede” ibaresi yerine “Tükiye´de”

ibaresini içermesi nedeniyle doktrinde farklı yorumlamalara neden olmuştur.

Ülkemizde tükenme ilkesine yaklaşımın hangi tür tükenme yönünde olduğu

konusunda henüz doktrinde bir görüş birliği oluşmamakla birlikte tarafımızca KHK

13/1. maddede yer alan normun tanımlayıcı değil emredici bir hüküm olduğu ve

maddede kastedilenin “ülkesel tükenme” olduğu yönündeki görüş mantık dâhilinde

görülmektedir.

Tarafımızca katılınmamakla birlikte paralel ithalat yoluyla piyasaya ucuz olarak

giren malların malın iç pazardaki fiyatında bir düşüş yaratarak yüksek maliyetlere

katlanan firmaların getirisinde bir azalmaya neden olacağı; bu durumun artık temel

amacı kar sağlamak olan işletmelerin ilgi ürün pazarından çekilmesini zorunlu

kılarak malın piyasadaki arzının azaltacağı ve tekrar ilgili ürünün piyasadaki

fiyatının oluşan talep fazlası nedeniyle artacağı; dolayısıyla tüketicilerin paralel

ithalat sayesinde yaşayacağı mutluluğun geçici olacağı görüşü çoğunlukça kabul

gören bir argümandır.

Ancak gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’nin kendine özgü gerçekleri dikkate

alındığında benimsemesi gereken tükenme rejiminin “uluslararası tükenme” olması

gerektiğini söylemek çalışmanın tamamında anlatılanlar göz önünde

bulundurulduğunda en doğru yaklaşım olacaktır.

Nitekim Türkiye gibi “ithal ikameci” bir ülkenin, ülkesel tükenme rejimini

uygulayarak ülke dışından yerel pazara girecek paralel ithalatı engellemesi yerinde

bir tercih değildir. Ülke ekonomisi dikkate alındığında ve kişi başına düşen milli

gelir miktarının düşük olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, ülkemiz için

paralel ithalatın önündeki her türlü engeli kaldıran “uluslararası tükenme” rejiminin

uygulanmasının daha yerinde olacağı tarafımızca düşünülmektedir.

Page 162: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

151

Bununla birlikte Türkiye’nin henüz gelişmekte olan ve teknoloji ithal eden bir ülke

olduğu hususları da dikkate alındığında, “uluslararası tükenme rejimi”nin

uygulanması gerektiği görüşü iyice netlik kazanmaktadır. Nitekim böylelikle ulusal

tükenme ilkesinin herhangi bir sektör ayrımına gitmeksizin yarattığı suni ticaret

engeli de ortadan kalkmış olacaktır.

Sonuç olarak her üç tükenme türünün sağladığı faydalar ve dezavantajları konuya

ilişkin görüşlerle birlikte tekrar değerlendirdiğimizde, tarafımızca kamusal yarar ve

özel mülkiyetin korunması arasındaki hassas dengeyi en ideal şekilde sağlayan

sistemin “uluslararası tükenme ilkesi” olduğu sonucuna varılmaktadır. Uluslararası

tükenme global ekonominin gelişmesinde, uzmanlaşmanın artmasına ve dünya

çapında rekabetin artmasına en çok imkan veren tükenme prensibidir. Dolayısıyla

dünya ticaretinin sağlıklı gelişimi adına ülkemiz de dâhil olmak üzere her ülke

yasalarında düzenlenmesi gereken bir husus olarak görülmelidir.

Ülkemizin “uluslararası tükenme ilkesi”´ni uygulamasının ise KHK´nın “hakkın

tüketilmesi ilkesi”ni düzenleyen 13. maddesinin “Tescilli bir markanın tescil

kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile

piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın

kapsamı dışında kalır.” şeklinde düzenlenmesi ile mümkün olacağı düşünülmektedir.

Çalışmamız kapsamında değinilen bir diğer husus ise Avrupa Topluluğu Ortaklık

Konseyi’nin 1/95 sayılı kararının 10/2. maddesidir. İlgili madde Türkiye ile AB

arasında fikri mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesinin uygulanamayacağı,

Türkiye’nin Topluluk boyutunda tükenme ilkesine tabi olmayacağı ve Topluluk

karşısında herhangi bir ülke pozisyonunda olacağı hükmünü içermektedir.

Bu hüküm Gümrük Birliği´ni düzenleyen 10. maddeyle çelişmektedir. Bu hükümden

açıkça Türkiye’nin “bölgesel tükenme” kapsamına alınması engellenmek

istenmektedir.

Page 163: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

152

Dolayısıyla gerek Ankara Anlaşması ve Gümrük Birliği´nin oluşturmak istediği ticari

ortamla, gerekse malların serbest dolaşımına ilişkin olarak oluşturulmuş olan

Topluluk içtihatlarıyla çelişmekte olan bu istisnanın hukuki mantıktan yoksun olduğu

tarafımızca düşünülmektedir.

Topluluğun Türkiye’ye bir yandan tıpkı üye devletmiş gibi ağır yükümlülükler

yüklerken diğer taraftan bu yükümlülükler karşısında edinebileceği imkânlardan

mahrum bırakmasının adil bir tavır olduğunu söylemek olası değildir. Konsey

Kararı´nın taraflar arasında entegrasyon sağlanması amacına hizmet etmediği

düşünülmektedir. Bu amaç doğrultusunda ülkemizin de “bölgesel tükenme” sistemine

dâhil edilmesi adına taraflar arasında gerekli düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

Page 164: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

153

EKLER

Ek–1 Hakkın Tüketilmesi Konusuna İlişkin Yakın Tarihte Verilmiş Olan

Kararlar

Paralel ithalatta satış sonrası hizmetlere yönelik 26.2.2004 tarih ve 04-17/133-30

sayılı Rekabet Kurulu kararı

Dava konusu olay “M-Mobile Özek Telekomünikasyon Elektronik Sanayi ve Ticaret

Ltd. Sti.” ile “Siemens A.S., Nokia Komünikasyon Ltd. Sti. ve Sony Ericsson Mobile

Communications AB” arasında geçmektedir.

Davacı konumundaki “M-Mobile Özek Telekomünikasyon Elektronik Sanayi ve

Ticaret Ltd. Sti” Telekomünikasyon Kurumu´ndan aldığı yetki belgesi ile 12.11.2005

tarihine kadar mobil telsiz telefon (GSM 900/1800/1900) cihazlarının ithal ve satış

hakkın elde etmiş ve ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin

Korunması Genel Müdürlüğü´nden TS 12134 standardına uygun olarak yedi bölgede

yetkili servis ağı ile satış sonrası hizmetleri yeterlilik belgesi almış aynı Genel

Müdürlük tarafından 24.10.2003 tarihinde şirketin ithal ettiği Nokia markalı 22 çeşit

model, Siemens markalı 20 çeşit model ve Sony Ericsson markalı 15 çeşit model

GSM cep telefonu için garanti belgesi kullanımına izin verilmiştir.

Bu izin dâhilinde “M-Mobile Özek”in GSM cep telefonu piyasasında “Nokia”,

“Siemens” ve “Sony Ericsson” markalı ürünleri ithal ederek, kendi servis ağı içinde

gerekli hizmetleri eksiksiz olarak yerine getirmektedir.

Ancak davacı firma Siemens A.S. (Siemens), Sony Ericsson Mobile Communications

AB (Sony Ericsson) ve Nokia Komünikasyon Ltd. Sti. (Nokia)´ nin firmasınca ithal

edilen ürünlere satış sonrası hizmet vermediklerini ve böylelikle paralel ithalatı

önlemeye çalıştıklarını ileri sürmektedir. Ayrıca firmasının, bu teşebbüsleri pazarda

rekabeti ile rahatsız ettiğini ve bu üç teşebbüsün anlaşma veya uyumlu eylem halinde

firması tarafından ithal edilen ürünlere satış sonrası hizmet vermeyerek şirketi piyasa

Page 165: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

154

dışına itmeyi amaçladıkları, bu eylemlerin ise 4054 sayılı Kanun'un 4.maddesinin

ikinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırılık oluşturduğu da davacının iddiaları

arasında yer almaktadır.

Öte yandan bu üç markanın piyasada hâkim durumda olduğu, kurulan fiyat karteli ile

ucuz fiyatlar ile rekabet eden “M-Mobile Özek”i piyasa dışına çıkararak kendi

karlılıklarını artırmayı amaçladıkları, bu davranışlarının Kanun'un 6. maddesinin (a),

(d) ve (e) fıkralarına aykırılık oluşturduğu davacı tarafından ifade edilmektedir.

Olayı ve davacının iddialarını değerlendiren kurul "Türkiye'de markası tescil edilmiş

bir malın, marka sahibi ya da yetkili satıcısı tarafından Türkiye'de piyasaya

sunulmasını müteakip, üçüncü kişilerce yasal izleğe uygun olarak ithal edilmesine

(paralel ithalat) engel olunamayacağına" dair vermiş olduğu 29.5.2001 tarihli karara

atıfta bulunduktan sonra şirketin aldığı izinler ve yetki belgeleri çerçevesinde

herhangi bir engelleme ile karsılaşmadan ithalat yapmakta olduğunu belirtmiştir.

Bununla birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanlığı´nın düzenlediği "Sanayi Mallarının

Satıs Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesine göre tüketicinin

bulunduğu yerde servis istasyonunun olmaması halinde satış sonrası hizmetlerin

verilmesinden, tüketiciye en yakın yerdeki servis istasyonu sorumludur. Tüketiciye

en yakın yerdeki servis istasyonunda satış sonrası hizmet verilmesinin mümkün

olmaması durumunda; malın firma merkezine ya da diğer bir servis istasyonuna

ulaştırılması ve geri gönderilmesi gerekmektedir.

Kurul anılan Yönetmeliğe göre imalatçı veya ithalatçı ile satış sonrası servis hizmeti

vermek üzere sözleşme imzalamış olan gerçek veya tüzel kişilerin bu hizmeti vermek

zorunda olduğunu, arada böyle bir sözleşme ilişkisi yoksa bu hizmeti vermek

zorunluluğu bulunmadığını belirttikten sonra somut olayda davanın tarafları arasında

ilgili maddede belirtilen türde bir anlaşma olmaması nedeniyle “Nokia”,” Siemen”s

ve “Sony Ericsso”'un Türkiye yetkili distribütörlerinin “M-Mobile Özek”e satış

sonrası hizmet vermemelerinin bir rekabet ihlali oluşturmadığı kanaatine ulaşılmıştır

Page 166: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

155

Rekabet kurulunun bu kararından çıkan sonuç ise paralel ithalat konusu ürünlerin

satış sonrası hizmetlerden yoksunluğunun bir kanıtıdır.

Hakkın Tüketilmesi ile İlgili Yargıtay´ın “Naf Naf “Kararı 301

Dava konusu olayda davacı firma “naf naf “markalı Fransız menşeli ürünlerin

Türkiye’deki lisans hakkı sahibi ve ”T.Ltd.Şti.” ile yapmış olduğu sözleşme

gereğince tek yetkili satıcısıdır. Davalının “naf naf"" markalı hazır giyim eşyalarının

yetkili bayii olmadığı halde davalı tarafından, üstelik düşük fiyatla satıldığını, satışa

arz etmenin ve şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun bulundurmanın

haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine,

satışın yasaklanmasına, önlenmesine, hükmün ilanına, yoksun kalınan kar olarak 6

milyar TL. maddi tazminat ile 100 milyon TL. manevi tazminata faiziyle birlikte

karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı firmanın vekili ise dava konusu markalı malların pek çok yerde satıldığını,

müvekkilinin ürünleri satın aldıktan sonra kendi mağazasında aldığı şekliyle olduğu

gibi satışa sunduğunu savunmuş, fatura ibraz etmiş ve eyleminin haksız rekabet

oluşturmadığını ileri sürmüş ve davacının dayandığı sözleşmede bunu engelleyen bir

hüküm yer almadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Davacının iddialarını ve davalının savunmasını değerlendiren Yargıtay:

“556 sayılı K.H.K.nin 13/1. Maddesi ile düzenlenen ""Marka tescilinden doğan

hakların tüketilmesi"" kavramını “ Markalı bir ürün, marka sahibi ya da somut

olayda olduğu gibi onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya

sürülünce, hak tüketilmiş olmakta, artık o markayı taşıyan malın sonraki satışlarına

davacının müdahale etme hakkı ortadan kalkmaktadır.” şeklinde açıkladıktan sonra

ilgili madde gereğince somut olayda aynı KHK'nın 9/2 ve 61/a maddelerine

dayanılarak marka hakkına tecavüz iddiası dahi dinlenemeyeceği gibi, davalı

301 Yarg.11. HD.,T.6.11.2000, E.2000/7381, K.2000/8746

Page 167: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

156

eylemini haksız rekabet olarak nitelendirmenin de mümkün olmayacağına

hükmetmiştir.

Yargıtay daha sonra münhasır lisans ( tek satıcılık ) sözleşmesini de “ yapımcı (

sağlayıcı ) ile tek satıcı ( tek elden dağıtıcı ) arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen,

çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşme olup “sözleşmenin nisbiliği” ilkesi

uyarınca üçüncü kişiye herhangi bir yükümlülük getirilemez “ şeklinde Prof. Dr.

Haluk TANDOĞAN´a atıfta bulunarak tanımlamış302

ve “ Davacının üçüncü kişilere

karşı haksız rekabet hükümlerinden yola çıkılarak korunması mümkün değildir.”

hükmüne varmıştır.

Ek–2 Hakkın Tüketilmesi İlkesine İlişkin Yapılmış Olan Araştırma Raporları

21 Mayıs 1999 Tarihli Komisyon Raporu

Bu rapor Avrupa Birliği kuruluşlarınca daha sonraki tarihlerde yapılacak olan

çalışmalara temel teşkil etmesi ve yardımcı bir kaynak olması amacıyla Topluluk

çapında uygulanan tükenme rejiminde yapılacak bir değişimin Topluluk ekonomisine

etkilerinin değerlendirecek şekilde Komisyon tarafından 21 Mayıs 1999 tarihinde

hazırlanmıştır.

Değerlendirme dört farklı durum göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmiştir.

Bunlar:

Uygulanacak olan farklı tükenme rejimlerinin ulusal markalara ve Topluluk

markalarına olan etkilerinin karşılaştırılması.

Farklı hak türlerine farklı tükenme rejiminin uygulanmasının sonuçlarının ne

şekilde olacağı.

Farklı sektörlere farklı tükenme rejimi uygulanmasının ne gibi sonuçlar

doğuracağı.

302 Tandoğan, H.; “Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri”, C. I/1, Ankara, 1984, s. 27 vd.

Page 168: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

157

Uluslararası anlaşmalar yoluyla uluslararası tükenme rejiminin uygulanması

durumlarıdır.

Raporda her tükenme rejiminin farklı sonuçlar doğuracağı, uygulanmakta olan

bölgesel tükenme rejiminden uluslararası tükenme rejimine geçişin avantaj ve

dezavantajlarının olduğu ve bu nedenle tüm olası durumların dikkatlice

değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Çalışma kapsamında paralel ithalatın en yaygın gözlemlendiği müzik, ilaç, motorlu

taşıtlar ve kozmetik sektörü incelenmiş bu sektörlerdeki satış ve istihdam rakamları

bu sektörlerin incelenmesinin amacı olarak ileride değineceğimiz “NERA”

raporuna303

atıfta bulunarak belirtilmiştir.

Çalışma sonucunda başta belirtilen dört durum bazında şu sonuçlar elde edilmiştir.

Komisyonca belirlenen dört konudan ilki olan Topluluk Markaları ve ulusal

markalara farklı tükenme rejiminin uygulanması durumu değerlendirilmiş,

uluslararası tükenme rejiminin sadece topluluk markalarına veya sadece ulusal

markalara uygulanması durumunda oluşacak sonuçlara bakılmış ve sonuç olarak

her iki marka türüne de uygulanmakta olan bölgesel tükenme rejiminin

uygulanmaya devam edilmesine karar verilmiştir.

İkinci konu olarak farklı hak türlerine farklı rejim uygulanması durumunu ele alan

komisyon sadece tek bir hak türünün konusuna giren ürünün kısıtlı sayıda

olduğunu, bir ürünün genel olarak birden fazla hak koruması kapsamına girdiğini,

dolayısıyla örneğin sadece markalar için uluslararası rejimin uygulanmasının sınırlı

sayıda sektör üzerine etkisinin olacağını, dolayısıyla bu uygulamanın etkili bir

sonuç vermeyeceğini saptamıştır.

Farklı sektörlerde farklı tükenme rejiminin uygulanması olasılığı hakkında ise

komisyon sadece uluslararası tükenme rejiminin veya bölgesel rejimin

303 NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999

Page 169: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

158

uygulanacağı sektörlerin belirlenmesinin oldukça detaylı bir çalışma gerektirdiğini

ve her sektörün ayrı ayrı değerlendirilmesinin önemini belirtmekle yetinmiştir.

Tüm bu değerlendirmeler sonucunda komisyon alternatif rejimlere yönelik

argümanları şu şekilde sıralamıştır.

Uygulanmakta olan bölgesel tükenme rejimine devam edilmesi durumunda

uygulamanın korumacı özelliği nedeniyle yeni yatırımlar teşvik edilecek ve bu

sayede Birliğin dış pazarlarda rekabet gücü artacaktır.

Bunun yanı sıra korumacı rejim sayesinde yatırımcılar, üretici firmalar emeklerinin

karşılığını yüksek kar marjları sayesinde alacak ve bu karlılık onları ürün kalitesi

ve çeşitliliğini arttırmaya teşvik edecek ve bu durum da tüketicilerin daha kaliteli

ve çeşitli ürünlerle buluşmasını sağlayacaktır.

Uluslararası tükenme ilkesinin uygulanması Birliğe tabi firmaların aynı rejimi

uygulamayan ülke pazarlarında daha az avantajlı konuma gelmesine neden

olacaktır.

Uluslararası tükenme ilkesinin benimsenmesi ile artacak olan paralel ithalat

tüketicinin satış sonrası hizmetlerden yararlanmasına ve ayrıca üreticinin dağıtım

kanallarını kontrolüne de engel olacaktır.

Diğer taraftan uluslararası tükenme rejiminin avantajlarına da değinilmiş ve bu

sistemin benimsenmesi durumunda

Fiyatların düşeceği

Uluslararası tükenme sisteminin benimsenmesinin hak sahibinin markasının

gücüne dayanarak farklı piyasalarda yüksek fiyatlar uygulaması olasılığını

azaltarak malın farklı yollardan dağıtımına izin vererek marka içi rekabeti

arttıracağı

Üreticilerin de zaman zaman arz fazlasını eritmek için bu yola başvurması

gerektiği

Paralel ithalatçıların iddia edildiği gibi satış sonrası hizmet uygulamamasının söz

konusu olmadığı belirtilmiştir.

Page 170: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

159

Komisyon bu çalışma akabinde ilki üye ülke temsilcileriyle, ikincisi ilgili sektör

temsilcileriyle olmak üzere iki kurul toplantısı düzenleyerek tarafların konuya ilişin

görüşlerini almıştır.

Değerlendirme sonucunda sektör temsilcilerinin de savunmakta olduğu “bölgesel

tükenme “rejiminin devamına ilişkin görüşler ise çoğunluğu oluşturmuştur.

NERA Raporu304

Avrupa Birliği içerisinde marka haklarının bölgesel tüketilmesi rejimine yönelik

tartışmalar bir süredir devam etmekte ve uluslararası tüketim sistemine-AB dışı

ülkelerden AB içine paralel ithalata izin veren sistem-dönüşümün muhtemel etkileri

incelenmektedir. Nitekim bu alanda AT Komisyonu´nca NERA isimli bir araştırma

şirketine markalar konusunda seçilecek olan hakkın tüketimi rejimlerinin ekonomik

etkileri ile ilgili bir çalışma yaptırılmıştır.

Peter Goate, Dr. John Rhys ve Dr. Franz Gerner tarafından SJ Berwin ve IFF

Araştırma şirketinin desteğiyle konuya ilişkin gerçekleştirilen yasalaştırma sürecine

ışık tutması amacıyla yürütülen bu çalışma, 8.2.1999 tarihinde tamamlanmış ve 26–

28 Nisan 1999 tarihlerinde de Komisyon tarafından düzenlenen iki toplantıda

tartışılmıştır.

Araştırmanın temel amacı markalar konusunda gerek Birlik içi ticarette gerekse

üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerde uygulanacak olan farklı tükenme rejimlerinin Birlik

ekonomisine etkilerini saptamaktır. Bu temel amaçla bağlantılı olarak tükenme

rejiminin ürün fiyatlarına, ticaret hacmine, pazar yapısına ve belirlenen on sektörün

tüketicileri ile sektör çalışanlarına etkileri değerlendirilmiştir.

304 NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999.

Page 171: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

160

Araştırma kapsamında öncelikle topluluğun 600.000 kişilik istihdam çalıştıran dünya

müzik piyasasının %30´luk kısmını oluşturduğu, bunun yanı sıra deri ürünleri,

alkollü içecekler ve ayakkabı sektörlerinde de dünya lideri konumunda

olduğu,1.000.000 insanın çalıştığı motorlu taşıtlar piyasasında toplam istihdamın

%0.7´sini topluluk vatandaşlarının oluşturduğu ve topluluğun bu sektör ürünlerinin

ihracatında ikinci sırada yer aldığı,93.500 Avro´luk ve 520.000 kişilik istihdam

barındıran ilaç piyasasında lider konumda olduğu, kozmetik ve parfüm piyasasındaki

payının da oldukça fazla olduğu saptanmış ve bu bulgular nedeniyle tükenme

rejiminden etkilenme olasılığı en yüksek olan sektörlerin bu sektörler olacağından

hareketle çalışma ilgili sektörler ve bu sektörlerde paralel ithalatı etkileyebileceği

öngörülen hususlar dâhilinde gerçekleştirilmiştir.

Toparlamak gerekirse araştırma kapsamında değerlendirilen on sektörü:

motorlu araçlar

ayakkabı ve deri ürünleri

kaset,cd,vs kayıtlarını yapan müzik sektörü

küçük ev aletleri

elektronik cihazlar

kozmetik ve parfümeri

alkollü içecekler

alkolsüz içecekler

konfeksiyon

pasta sektörleri oluşturmaktadır.

Bu on sektör ürünlerinde gerçekleştirilen ihracatın Birliğin toplam ithalatının %19.5´

ini oluşturduğu da raporun bulguları arasında yer almaktadır.

Bu sektörlerde gerçekleştirilen paralel ithalat miktarı ve bu rakamın Birliğin toplam

ithalatı içerisindeki pay aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Page 172: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

161

Tablo: Ek.2.1.“Birlik Dâhilinde Gerçekleşen Paralel İthalatın Durumu”

SEKTÖR PARALEL TİCARET

MİKTARI TOPLAM İTHALATTAKİ

PAY

Ayakkabı ve Deri Eşyalar Az < %5

Müzik Kasetleri Çok % 5 ile % 10 arası

Otomobil Az En fazla % 5

Elektronik Eşya Az % 5 civarı

Ev Gereçleri Az < % 5

Kozmetik ve Parfümeri Çok %13 civarı

Giyim Orta % 5 ile % 10 arası

Alkolsüz içecekler Orta 0 ile % 15 arası

Konfeksiyon Az/Orta < % 10

Alkollü İçkiler Az < % 5

Kaynak: NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates, SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999,Table.2, s.98.

Araştırma çerçevesinde paralel ithalattan en çok etkilenmesi beklenen bu on sektör

açısından paralel ithalatı arttıracak veya azaltacak durumlar ise

Fiyat yüksekliği,

Ticaret engelleri(sektörel bazda uygulanan gümrük vergileri, kotalar

ve nakliye ücretleri gibi engeller),

Fikri ve sınaî hak türlerinin sektörler içerisindeki önem sıralaması,

Lisans verme yaygınlığı,

AB´nin sektörlerdeki yoğunluğu olarak belirlenmiştir.

Page 173: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

162

Bu anlatılan faktörlerin etkileri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Tablo: Ek 2.2.“Bazı Faktörlerin Paralel Ticaret Üzerindeki Etkileri”

Kaynak: NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates, SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999,Table.9,s.120.

Bu saptanan durumlardaki değişimlerin belirlenen on önemli sektördeki paralel

ticaret hacmi üzerindeki etkileri sektör bazında değerlendirilmiştir

Değerlendirmede tükenmenin söz konusu olacağı iki farklı coğrafi alan belirlenerek

AB´nin tek taraflı olarak uluslararası tükenme sistemini benimsemesi ile AB, ABD

ve Japonya´yı kapsayan bir birlikte tükenmenin söz konusu olması durumları

karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

Araştırma dâhilinde elde edilen tüm bulgular marka sahipleri, İthalatçı ve İhracatçılar

Birlikleri temsilcileri, tüketici dernekleri ve küçük ve orta boy işletme sahiplerine

bildirilmiş ve konuya ilişkin değerlendirmeleriyle ilgili yöneltilen sorulardan gelen

cevaplar doğrultusunda bu rapor düzenlenmiştir.

Rapor sonucunda yapılan değerlendirmede iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Bunlardan ilki AB´nin uluslararası tükenme ilkesini uygulamasının Topluluk

ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğini, yaratıcı düşünceyi ödüllendirmeyen bir

uygulamanın yenilikleri azaltacağını bunun ise yatırımları düşürerek istihdamı

SEKTÖR FİYAT

FARKLARI TAŞIMA

GİDERLERİ TEKNİK

ENGELLER TİCARET

POLİTİKASI

Ayakkabı ve Deri Eşyalar Güçlü Etkili Etkili Etkili Kötü Etkili

Müzik Kasetleri Etkili Güçlü Etkili Güçlü Etkili Kötü Etkili

Otomobil Etkili Etkili Kötü Etkili Güçlü Etkili

Elektronik Eşya Güçlü Etkili Az Etkili Kötü Etkili Kötü Etkili

Ev Gereçleri Güçlü Etkili Kötü Etkili Kötü Etkili Etkili

Kozmetik ve Parfümeri Etkili Kötü Etkili Kötü Etkili Güçlü Etkili

Giyim Etkili Etkili Etkili Nötr Etkili

Alkolsüz içecekler Güçlü Etkili Nötr Etkili Etkili Kötü Etkili

Konfeksiyon Etkili Nötr Etkili Etkili Kötü Etkili

Alkollü İçkiler Nötr Etkili Nötr Etkili Etkili Kötü Etkili

Page 174: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

163

azaltacağını ve işsizlik yaratacağını savunan görüş iken diğeri uluslararası tükenme

yanlısı görüş olup paralel ithalata imkân yaratan bir uygulamanın topluluk içi

rekabeti arttırarak fiyatların düşmesine bunu da tüketici refahının artmasına neden

olacağını savunan görüştür.

Araştırma dâhilinde elde edilen tüm bulgular raportörler tarafından gelen cevaplar

doğrultusunda tekrar gözden geçirilmiş ve Birliğin tek taraflı olarak uluslararası

tükenme ilkesini benimsemesi halinde belirlenen bu on sektöre yönelik ithalatların en

çok bu sektörlerde nispeten düşük fiyat seviyelerine sahip olan Güney Asya ve

ABD´den olacağı305

ve bu ithalat rakamlarında oluşacak toplam artışın %5–10

civarında gerçekleşeceği ithalat artışının AB karlılık oranında başta elektronik, av

aletleri ve otomobil sektörlerinde olmak üzere %35´lere varan düşüşlere neden

olacağı ve istihdamda da en fazla %1´lik bir artışla sonuçlanacağı belirlenmiştir.

306Ayrıca uluslararası tükenme rejiminin tüketici açısından yaratacağı faydanın yani

fiyat düşüşünün kayda değer miktarlarda olmayacağı, üçüncü ülkelerde fikri haklara

ilişkin düzenlemelerin Birlikteki kadar etkin olmadığı için uluslararası tükenmenin

benimsenmesi durumunda birlik üyesi firmaların bu ülkelerle ticarette dezavantajlı

konuma geleceği, rapotörlerce varılan yargılardandır.

305 NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999,s.123. 306

NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999,tablo 6.10 s.125.

Page 175: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

164

Raportörler bu yargılarını aşağıdaki tablolarda özetlemektedirler.

Tablo Ek.2.3.“Birliğin Tek Taraflı Rejim Değişikliği Yapmasının Sonuçları

Kaynak: NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National .Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co.and IFF Research 8 ,London,February 1999,Table 6.10 s.123

Tablo Ek.2.4. “Karşılıklı Uluslararası Tükenme Rajiminin Uygulanmasının Sonuçları

SEKTÖR FİYAT

DÜŞÜŞÜ ÜRETİM ARTIŞI

İSTİHDAM ARTIŞI

KARLILIĞA OLAN ETKİ

Ayakkabı ve Deri Eşyalar Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 3 civarı Azalış

Müzik Kasetleri Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 7 civarı Azalış

Otomobil Az < % 1 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 16 civarı Azalış

Elektronik Eşya Az % 1 civarı Çok Az < % 0,5 Az < % 0,5 % 19 civarı Azalış

Ev Gereçleri Az % 1 civarı Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 15 civarı Azalış

Kozmetik ve Parfüm Az < % 1,5 Önemsiz Önemsiz % 3civarı Azalış

Giyim Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 5 civarı Azalış

Alkolzüz İçecekler Önemsiz Önemsiz Önemsiz Önemsiz

Konfeksiyon Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 6 civarı Azalış

Alkollü İçkiler Önemsiz Önemsiz Önemsiz Önemsiz

Kaynak: NERA, Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National. Aconomic Research

Associates) ,SJ Berwin & Co. and IFF Research 8, London, February 1999,Table. 6.11 s.125

Rapor doğrultusunda iki görüşü de değerlendiren Komisyon uluslararası tükenme

yanlılarının savunmalarını daha gerçekçi bularak uygulanan topluluk içi tükenme

sisteminde bir değişiklik yapılmamasına karar vermiştir ve uluslararası tükenme ve

SEKTÖR FİYAT DÜŞÜŞÜ ÜRETİM ARTIŞI İSTİHDAM ARTIŞI KARLILIĞA OLAN

ETKİ

Ayakkabı ve Deri Eşyalar Çok Az < % 0,5 Çok Az > % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 15 civarı Azalış

Müzik Kasetleri Az < % 1 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 14 civarı Azalış

Otomobil Az < % 1 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 16 civarı Azalış

Elektronik Eşya Orta % 2 civarı Az < % 1 Az < % 1 % 35 civarı Azalış

Ev Gereçleri Orta % 2 civarı Az < % 1 Az < % 1 % 25 civarı Azalış

Kozmetik ve Parfüm Az < % 1,5 Önemsiz Önemsiz % 3 civarı Azalış

Giyim Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 % 5 civarı Azalış

Alkolzüz İçecekler Önemsiz Çok Az < % 0,5 Önemsiz % 15 civarı Azalış

Konfeksiyon Çok Az < % 0,5 Çok Az < % 0,5 Çok Az % 15 civarı Azalış

Alkollü İçkiler Önemsiz Önemsiz Önemsiz Önemsiz

Page 176: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

165

bölgesel tükenmenin Topluluk ekonomisine etkileri karşılaştırmalı olarak

değerlendirilerek Topluluk içi tükenme rejiminin topluluk için daha avantajlı olduğu

saptanmış ve uygulamaya devam edilmesine karar verilmiştir.

Raporda AB´nin tek taraflı olarak uluslararası tükenme ilksini benimsemesinin

AB´ye yönelik paralel ithalatta artışa neden olacağı 307

ve buna bağlı olarak da

AB´nin kar kaybı yaşayacağı edinilen veriler sonucunda saptanmıştır.

307 NERA, a.g.r, Tablo 6.10 s.125

Page 177: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

166

KAYNAKÇA

Amicba, G.; “Abhazlar’ da Damga”,Yay. Haz.: SÜREN, Zafer ; ”ÇİPXE Kafkas

Aile Damgaları”, As Yayınları , İstanbul, 2001.

Anık, G.; “AT Rekabet Hukukunda Fikri Mülkiyet Hakları”, Ankara Barosu

Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 3, s. 103-117.

Arkan, S.; ”Fikri ve Sınai Haklar Kapsamındaki Taklit ve Korsan Malların

Gümrükte Geçici Olarak Durdurulması”,1995-1996, s.144-145.

Arkan, S.; “ Marka Hukuku C.1”, Ankara, A.Ü.H.F. Yayınları, 1997.

Arkan, S.; “ Marka Hukuku C.2”, Ankara, A.Ü.H.F. Yayınları, 1998 a

Arkan, S.; “Marka Hakkının Tüketilmesi”, Prof.Dr.Ali Bozer’e Armağan, Ankara,

1998, s. 197-208 b

Arkan, S.; ”Ticari İşletme Hukuku”, 5. Baskı, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku

Araştırma Enstitüsü, 1999.

Arı,H.; ”Patent Lisans Anlaşmalarında Münhasırlık ve Bölgesel Sınırlamalar”,

2.Dönem Rekabet Uzmanlık Tezleri, Ankara, 2003.

Arıkan, A.S.; “Fikri- Sınai Haklarda Hakkın Tüketilmesi Doktrini”, İKV Dergisi,

Mart-Nisan 1996, s.33-52.

Arıkan, A.S.; ”Fikri ve sınai Haklar Açısınan Paralel İthalat-AB ve Türkiye”-TC

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Toplulukları(Hukuk) Ana

Bilim Dalı Doktora Tezi, Ankara, 2001, s.200.

Arıkan, A.S.; “Fikri ve Sınai Hakların Tükenmesi ve Rekabet Hukuku –

Uluslararası Ticaret Hukuku Açısından Değerlendirme-“, Ankara Barosu

Uluslararası Hukuk Kurultayı 2002, Cilt 1, s.754-781.

Arıkan,A.S.; ”Fikri Mülkiyet Hakları ve Rekabet Hukuku,“Hakkın

Tüketilmesi”, Perşembe Konferansları, Ankara, Ekim 2002, s.107-118.

Arseven, H.; “Nazari ve Tatbiki Alameti Farika Hukuku”, İstanbul, 1951.

Arslan, K.; “Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar”, İstanbul Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. LV, S. 4, 1997.

Aslan,A.;”Türk ve AB Hukukunda Fikri Mülkiyet Haklarının Tükenmesi”,

1.Baskı, İstanbul, 2004.

Page 178: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

167

Aslan, Y.; ”Rekabet Hukuku Türkiye’de Rekabet Kanunu Çalışmaları ve Bir

Kanun Önerisi”, 2 Baskı, Bursa, 1993.

Aslan, Y.; ”Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku Mevzuatı “, Rekabet Kurumu

Yayınları, Ankara, 1998.

Aslan, Y.; “Amerikan Rekabet Hukuku Sistemi”, Perşembe Konferansları, Ekim

1999, s. 65-82.

Aslan, Y.; ”Rekabet Hukuku”, Ekin Kitabevi, 2. Baskı, Bursa, 2001 b

Aslan, Y.; “Endüstriyel Tasarım Haklarının Kullanılması Haksız Rekabet ve

Rekabet Hukuku İlişkileri: Bir Mahkeme Kararı Üzerine Düşünceler”, FMR,

Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s. 19-42 .

Aslan, Y.; “Fikri Mülkiyet Hakları Kullanılarak Paralel İthalatın Önlenmesi

:Hakkın Tükenmesi İlkesi ,Hukuk ve Adalet” , 1-4 Aralık 2004,s.116 vd.

Ayiter, N.; “Milletlerarası İhtira Hukukunun Bugünkü Durumu ve İktisaden

Geri Kalmış Ülkelerde İhtira Hukuku Problemleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Dergisi, C. XXV, S.3–4 ,1968.

Ayoğlu, T.; ”Marka Hakkının Tüketilmesi”, TC. Galatasaray Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Ağustos

2001.

Bainbridge, D.I ; ”Intellectual Property”, Pitman Publishing, London, 1992

Beier, K.F.; ”Industrial Property and Free Movement of Goods in the Internal

European Market” IIC Vol:21, No:2/1990 , s.131-160.

Beier, K.F.;“The Doktrine of Exhaustion in ECC Trademark Law Scope and

Limits “ IIC Vol:1 No 1/79 .

Beier, K.F.; ”Territoriality of Trademark Law and International Trade”, IIC

Vol:1, No:1, s.48-72.

Berkhan, İ.; ”Marka Lisans Sözleşmesi”, İstanbul, Nisan 2005.

Bronckers, M.C.E.J.; “The Impact of TRIP´s: Intellectual Propety Protection in

Developping Countries” 31 Common Mkt. L. Rev.,Vol.31, No.6,1994, s.1245-1247

Camcı, Ö.; ”Marka Davaları”, Ufuk Reklamcılık & Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.,

1. Baskı, İstanbul, Aralık 1999.

Camcı, Ö.; ”Haksız Rekabet Davaları”, Ufuk Reklamcılık & Matbaacılık San. Tic.

Ltd. Şti., 1. Baskı, İstanbul, 2001.

Page 179: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

168

Camphell, D.; ”International Intellectual Property Law New Developments”,

Austria, 1995.

Carboni, A.;”Cases Past the Post on the Trademark Exhaustion:An English

Perspective”,E.I.P. R(European Intellectual Property Report), No:4, 1997, s.228-247

Castillo, F.; ”Trade Marks and Free Movement of Pharmaceuticals in the

European Community: To Partition or Not To Partition the Market”, 6 EIPR,

1997, s.304-314

Cengiz, D.; “Türk Hukukunda İktibas ve İltibas Suretiyle Marka Hakkına

Tecavüz”, 1. Baskı, İstanbul, Beta Bas.Yay.Dağ. AŞ., 1995.

Codoni, S.; ” Courts Expand Rights of Parallel Importers:Rulings Reject Almost

All Restrictions Based on IP Rights” IP Worldwide, Switzerland, Eylül 1999.

Cook, T.;“Intellectual Property in the European Community”, New

Developments, Austria, 1995, s.35-55.

Correa, C.M.; ”Intellectual Property Rights, the WTO and Developing

Countries, TRIP’s Agreement and Policy Options”, Zed Books and Third World

Network, London, 2000.

Cornish, W.R.; ”Materials on Intellectual Property”Oxford,1990.

Cornish, W.R.; “Intellectual Property: Patents, Copyright, Trade Marks and

Allied Rights,” Sweet & Maxwell Ltd.”, London,1996.

Çamlıbel Taylan,E.; “Marka Hakkının Kullanımıyla Paralel İthalatın

Önlenmesi”, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. AŞ., 2001.

Demiroğlu, M.; ”Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Sınai Mülkiyet Hakları”, İKV

Dergisi, Sayı 146, Mayıs-Ağustos 2000.

Dönmez, İ.; “Markalar ve Haksız Rekabet Davaları”, Seçkin Yayıncılık, 1992

Eroğlu, S.; ”Rekabet Hukukunda Bilgisayar Programlarının Korunması”, Beta

Basım, Yayım, Dağıtım A.Ş, İstanbul, 2000.

Eser, H.; “Marka Hakkının Sona Ermesi “, İstanbul , 2005.

Foster, F., H-Shook, R.L.; ”Patent Attorneys” ,Newyork, 1993.

Franzosi, M.; ”Grey Market,Paralel Importation as a Trademark Violation or

an Act for Unfair Comptition”, ICC ,Vol :21 Issue:2, 1990.

Güçer,S.; ”Rekabet hukukunda Hakim durumun Kötüye Kullanılması

Çerçevesinde Sınai Mülkiyet Hakları”,Ankara, 2005.

Page 180: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

169

Güsar, V.; “Çerkeslerde Aile Markaları ( Çipkhe-Çipxe) , Yay. Haz: SÜREN,

Zafer; ”ÇİPXE Kafkas Aile Damgaları”, As Yayınları , İstanbul, 2001.

Health,C.; ”Parallel Imports and Internetional Trade” ICC 1997, Vol:28, No:5,

s.623-632.

Health, C.; ”From “Parker” to “BBS” ,The Tratement of Paralel Imports in

Japan” ICC 1993,Vol:24, No:2, s.179-181.

Health, C.; ”Parallel Imports in Asia ‘Max Planck Series on Asian Intellectual

Property Law, 9”, IIC 33, 2002.

Horner, S.; ”Parallel Imports”, London , 1987, s.2.

Karahan, S.; ”Ticari İşletmeler Hukuku”, 9.Baskı, Konya,1999.

Karahan, S.; “Tescilsiz Markanın Korunmasında Marufiyet (Bilinirlik) Şartı”,

Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR)2004, Ankara,

Cilt.4, Sayı.2.

Karayalçın, Y.; “Ticaret Hukuku, Giriş, Ticari İşletme”, 3. Baskı, Ankara 1968.

Kayhan, F.; “Türk Marka Hukuku Açısından Paralel İthalat ve Marka

Hakkının Tükenmesi”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi

(FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s. 51-71.

Kayhan, F.; “Parfums Christian Dior SA and ParfumsChristian Dior BV-Evora

BV kararı”,Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR), Yıl

1, Cilt 1, Sayı 1,s.102-120.

Keşli, A.; “The Role of Exhaustion of Intellectual Property Rights in the

Integration: Aplication of the Principle in the European Internal Market and

Turkish Customs Union” Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu’na 65. yaş günü Armağanı

“,İstanbul , 1999 a

Keyder Brown, V. (Çev. Hacımirzaoğlu, A.B.); ”Fikri Mülkiyet Hakları ve

Gümrük Birliği Intellectual Property Rights and Customs Union”, İntermedia

Yayınları, İstanbul, 1996.

Kırca,İ.; “Türkiye’de Markalara ve Tanınmış Markalara Yönelik

Uygulamalar,’Yargıtay Kararları Açısından Marka Hukukunda

İltibas,(Karıştırılma) Kavramı ve Parids Sözleşmesinin 1. Mukerrer 6.Maddesi

Anlamında Tanınmış Marka” Türkiye'de Fikrî-Sınaî Hakların Etkin Uygulanması"

Konulu Sempozyumda Sunulan Tebliğler-Dokümanlar, 6-7 Mayıs 2004.

Page 181: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

170

Knoxa, D., Richardson, M.I.; “Trade Policy and Parallel Imports”, European

Journal of Political Economy Vol: 19, Issue :1, March 2003, s.133-151.

Korah, V.; ”An Introductory Guide to EC Competition Law and Practice”,

London, 1996.

Korah, V.; “Cases and Materials on EC. Competition Law”, Oxford 1997

Kuılwıjk, K.J.; ”Parallel Imports and WTO Law: Some Thoughts After

Silhouette”, ECLR (European Competition Law Review), Issue :5, 1999, s.294-295.

Kur, A.; “Harmonization of Trademark Laws in Europe-an overview”,1997

Vol:28, No.1.

Li, C., Maskus, K.E.; ”The Impact of Parallel Imports on Investments in Cost-

Reducing Research and Development”, Journal of International Economics

Vol: 68, Issue :2, March 2006, s.443-455.

Li, C.; ”Competıtıon, Parallel Imports And Cost-Reducıng Innovatıon “,Nankai

University, Scottish Journal of Political Economy , Vol:53, Issue: 3, July 2006,

s.377-397

Lubbock, M.C., Ashurst, M.; ”Hag II and Trademark Delimitation Agreements”’

International Intellectual Property Law:New Deevelpoments” New York,1995

Mansfield, E.; ”Intellectual Property Protection, Foreign Direct İnvestment, and

Technology Transfer” İnternational Finance Corporation Discussion Paper:27

Washington, D.C. , 1995.

Marenco, G.,Banks, K.; ”Intellectual Property and the Community Rules on Free

Movement “EL Rev 1990 No:15, s.224-225.

Marett,P.; ”Intellectual Property Law”, London, 1996.

Maskus, K.E., Lahouel, M.; “Competition Policy and Intellectual Property Rights

in Developing Countries: Interests in Unilateral Initiatives and a WTO

Agreement” Prepared for the World Bank Global Conference on Developing

Countries and the Millenium Round, Geneva, Eylül 1999, s. 20-21.

Mc Aullıffe ,J.D.(ÇEVİREN: Öçal, A); "Latin Amerika'da Marka Hukukunun

Gelişmesi ", Eskişehir İktisadi Ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, 2, 1967, s.8.

Mc Aullıffe ,J.D.(ÇEVİREN: Öçal, A.); "Latin Amerika'da Marka Hukukunun

Gelişmesi ", Eskişehir İktisadi Ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, 2, 1967,

181/199.

Page 182: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

171

Meran, N.; “Marka Hakları ve Korunması”, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık

San. ve Tic. AŞ., 2004.

Mimaroğlu, S.K.; “Ticaret Hukuku C.1”, 1978.

Noyan, E.; ”Marka Hukuku”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2006.

Okutan, G.; ”Exhaustion of Intellectual Property Rights,A Non-Tariff Barrier to

International Trade “Annales de la Faculte de Droit d´İstanbul,XXX.No.46, March

1996, s.110-128.

O’toole, F.,Treanor ,C.; “The European Union’s Trade Mark Exhaustion

Regime” World Competition,Vol: 25, S:3.

Oytaç, K.; ”Markalar Hukuku”, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ ,1.Baskı, Nisan

1999, İstanbul.

Oytaç, K.; ”Karşılaştırmalı Markalar Hukuku, Genişletilmiş 2.Baskı,Nobel

Yayınevi,2002.

Öçal, A.; ”Türk Hukukunda Markaların Himayesi : İsviçre ve Fransız

Hukuklarıyla Mukayeseli Olarak” Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi

Yayınları,1967.

Özcan, M.; ”Avrupa Birliğinde Fikri ve Sınai Haklar” Nobel Yayın

Dağıtım,Ankara, 1999.

Özel, Ç.; “Marka Lisansı Sözleşmesi”, Seçkin Yayınları , Ankara, 2002.

Özsunay, E.; ”A.E.T. Rekabet Hukukunda Paralel İthalatın Kısıtlanmasına

İlişkin Anlaşmaların Roma Anlaşmasının 85. Maddesine Aykırılığı, -N.V. I.A.Z.

International Belgium S.A. ve Diğerleri v. Komisyon Kararı- Üzerine

Gözlemler”, İktisat ve Maliye Dergisi, C.31, S.9, Aralık 1984, s.355 vd.

Özsunay, E.; ”551 Sayılı Markalar Döneminde Markalara İlişkin Bazı Önemli

Sorunlar ve Markaların Korunması Hakkında KHK / 556 ile Öngörülen Çözüm

ve Yenilikler, Gümrük Birliği Bilgilendirme Toplantıları-3”,Marka Hukukunun

Avrupa Birliğine Uyumu Ve Sorunları Semineri,İstanbul Ticaret Odası, Yayın

No.39, İstanbul 1995, s.13.

Pekdinçer, R.T.; “Marka Hakkı ve Korunması”, MÜ? Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Doktora Tezi, İstanbul, 2001.

Pekdinçer,R.T.; ”Fikri-Sınai Mülkiyet Hukuku Mevzuatı”, Der Yayınları ,

İstanbul, 2003.

Page 183: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

172

Pınar, H; “Marka Hukukunda Hakların Tükenmesi”, Prof. Dr. M. Kemal

Oğuzman Anısına Armağan, İstanbul, 2000, s.855-915.

Pınar, H.; “Marka ve Haksız Rekabet Hukuku Alanında Avrupa Toplulukları

Mahkemesi’nin Gümrük Birliğinde Malların Serbest Dolaşımına İlişkin

Kararları ve Türk Hukukuna Etkileri”, Ankara Barosu Uluslararası Hukuk

Kurultayı 2002, Cilt 1, s.666-715.a

Pınar, H.; ”Fikri Mülkiyet Hakları ve Rekabet Hukuku ’Hakkın Tüketilmesi’

Perşembe Konferansları, Ankara, Ekim 2002, s.119-129 b

Poroy ,R.; “Ticari İşletme Hukuku” , 5.Baskı, İstanbul, 1987

Poroy,R./Yasaman, H.; ”Ticari İşletme Hukuku”, Kadir Has Üniversitesi Yayınları,

8.Baskı, İstanbul, 1998.

Rasmussen, J.; ”The Principle of Exhaustion of Trade Mark Rights Pursuant to

Directive. 89/104 (and Regulation 40/94)”, E.I.P.R(.European Intellectual Property

Report), No:4, 1995.

Ritter, L., Braun, W.D., Rawlınson, F.; ”ECC Competition Law “,a Practitioner´s

Guide, Boston, 1991.

Schilag, P.; “A theoretical analysis of knowhow licensing under EEC

competition law: territorial restrictions”,The Antitrust Bulletin, Vol.26, s.347-445.

Seyidoğlu, H.; ”Uluslararası İktisat” Geliştirilmis 11. Baskı ,Gizem Yayıncılık

,İstanbul, 1994.

Sołtysıński, S.; ”International Exhaustion of Intellectual Property Rights under

the TRIP´s, the EC Law and the Europe Agreements” GRUR Int., 1996, Vol.316,

s.323-326.

Şanal, O.; ”Markanın Hükümsüzlüğü”, Adalet Yayınevi ,Ankara, 2004.

Şehirali, F.H.; ”Patent Hakkının Korunması", Turhan Kitabevi , Ankara, 1998.

Tandoğan, H.; “Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri”, C. I/1, Ankara, 1984, s.27

vd

Tekdemir, Y.; “AT Rekabet Hukuku Işığında “Birlikte Hakimiyet” Kavramı:

Oligopol Sorununa Yeni Bir Yaklaşım”, Rekabet Kurumu Yayınları, Perşembe

Konferansları, Mart 2000, Ankara, s.3-47.

Tekdemir, Y.; “Marka Hakkının Tükenmesi İlkesi ve Paralel İthalat Sorununa

İktisadi Bir Yaklaşım” Rekabet Dergisi, sayı:13, Ocak-Şubat-Mart 2003, s. 3 vd.

Page 184: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

173

Tekinalp, Ü.; ”Gümrük Birliği’nin Türk Hukuku Üzerinde Etkileri”, İÜHFM,

İstanbul, C. LV, S.1-2, 1996, s.27-86.

Tekinalp, Ü.; ”Yeni Marka Hukukunda Tescil İlkesi ve Tescilsiz İşaretlerin

Hukuki Durumu”,Kenan Tunçomağ´a Armağan ,İstanbul,1997.

Tekinalp, Ü.; ”Markanın Üçüncü Kişiler Tarafından Kullanılması”,Oğuz

İmregün´e Armağan , İstanbul, 1998, s.633-644.

Tekinalp, Ü./Tekinalp,G.; “Avrupa Birliği Hukuku”, 2. Baskı, İstanbul, 2000

Tekinalp, Ünal;”Fikri Mülkiyet Hukuku”,3.Baskı, İstanbul, Beta Bas.Yay.Dağ.

AŞ.2004.

Teoman, Ö.; “Tek Satıcılık Hakkının Üçüncü Kişiler Tarafından İhlâli Durumunda

Haksız Rekabete ilişkin Kuralların Uygulanma Olanağı”, 30 Yıl Ticaret Hukuku

,Tüm Makalelerim, Beta Yayınevi , Cilt:1-2 , No:56, İstanbul 2000-2001.

Uztuğ, F.; “Markan Kadar Konuş”, MediaCat Kitapları, İstanbul 2003.

http://www.wipo.int/treaties/en/documents/word/p-vie&sa.doc (10.01.2005)

Van Bunne, L.; ”Aspects Actuels du Droit des Marques Dans Le Marché

Commun”, Bruxelles, 1967.

Verma, S.K.; ”Exhaustion of Intellectual Property Rights and Free Trade-

Article 6 of the TRIP´s Agreement”, IIC, Vol.29, No:5,1998, s.534-567.

Warwıch, R.;”Parallel Imports”, L ondon,1993.

Yasaman, H.; "Tanınmış Markalar",İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi-Halil

Arslanlı' nın Anısına Armağan, 1978, 691/704.

Yasaman, H.; ”Marka Hukuku ile İlgili Makaleler, Hukuki Mütalaalar,

Bilirkişi Raporları”, Beta Yayınları, İstanbul, 2003.

Yasaman, H./Yusufoğlu, F.; “Marka Hukuku, C. II”, Vedat Kitapçılık, İstanbul

2004.

İNTERNET ALAN ADLARI

www.ab.com.tr ” Sanayi Bakanlığının Ithalata Ilişkin Düzenlemelerinin,

Türkiye’nin Ab’ye Uyum ve Gümrük Birliğinden Kaynaklanan

Yükümlülükleri Bakımından Değerlendirilmesi”, Kasım 2001.

Page 185: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

174

www.turkhukuksitesi.com,TOY, Damla Ömür “Avrupa Birliği'nde Hakların

Tükenmesi İlkesinin Uygulanmasi ve Konuya İlişkin Rekabet Kurulu'nun

24485 Sayılı Kararı” ,Haziran, 2002.

www.worldbank.org/wbiep/trade/ c_papers/fink-parallel.pdf., FINK, C. “Entering

the Jungle of Intellectual Property Rights: Exhaustion and Parallel

Imports”,s.16.

www.tescillimarkalar.org.tr/haber_detay

www.patent.gov.uk/policy/policy-issues/policy-issues-trademarks/policy-issues-

trademarks-parallel.htm. ”Paralel or Grey Imports”

www.patent.gov.uk/policy/policy-issues/policy-issues-trademarks/policy-issues-

trademarks-parallel.htm

www.ikv.org.tr

RAPORLAR

NERA (National .Aconomic Research Associates ), Report“The Economik

Consequences of The Choice of a Regime of Exhaustion in the Area of Trade

Marks” Final Report for DGXV of the EC Prepared by NERA(National .Aconomic

Research Associates ),SJ Berwin & Co.and IFF Research 8 ,London,February 1999

House of Commons;”Trade and Industry , Eighth Report” ,Trade and Industry

Comittee Publications,29 May 1999 a

House of Commons;”Trade and Industry , Eighth Report, Part III,’ Parallel and

Grey Tradıng in the Uk’ ,29 May 1999 b

BORVIN,Jacques;”National Reports”,Switzerland,EIPR,1997,No.4,s.R-86

OECD, “Synthesis Report on Parallel Import” Joint Group on Trade and

Competition,2002

DAVALAR

“Parfums Christian Dior SA and ParfumsChristian Dior BV-Evora BV

kararı” Çeviren:KAYHAN, Fahrettin, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet

Hukuku Dergisi (FMR), Yıl 1, Cilt 1, Sayı 1, s.103,

Page 186: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

175

Case C-337/95 ,ParfumsChristian Dior SA and ParfumsChristian Dior BV v Evora

BV, [1998] ECR I-6013

Case C-2/73, Geddo. v.Enzte Nazionale Risi, [1973] ECR I-865 .879

Case C-8/74 ,Procureur du Roi v B&G Dassonville, [1974] ECR I- 837

Case C-120/78,Rewe v Bundesmonopolverwaltung für Branntwein ,[1979] ECR I-

649

Case C-16/83, Prantl,[1984] ECR I-1299

Case C-74/76, Ianelli v Volpi ,[1977] ECR I- 557

Case C-4/75, Rewe-Zentralfinanz.v.Landeirtschaftskammer [1975 ] ECR I- 843

Case C-34/79, Henn v Darby,[1979] ECR I- 3795

Case C-95/81 Comission vIıtaly, [1982] ECR I- 2187.,

Case C-72/83,Campus Oil ,[1984] ECR I- 2727,

Case C-238/82 ,Duphar ,[1984] ECR I- 523

Case C-61/84,Cinetheque [1986] c.m.l.r .365

Case C-35/76, SpA v İtalian Minister for Finance ,[1976] ECR I- 1871

Case C-355/96, Silhouette v Hartlauer , [1998] ECR I-4799

Case C-158/86, Warner Brothers Inc v Christiansen, [1988] ECR I- 2605

Case 53/87, Cıcra v Renault ,[1988] ECR 6039

Case 238/87,Volvo v Veng UK,[1988] ECR 6211

Case 78/70, Deutsche Grammophon GmbH v Metro, [1971] ECR 487

Case 40/70, Sirena S.r.l. v. Eda Gmbh ,[ 1971] ECR I- 69

Case 3/78 , Centrafarm B.V. v. American Home Products ,[1978] ECR 1823

Case 58/64, Établissements Consten S.à.R.L. and Grundig-Verkaufs-GmbH v

Commission of the European Economic Community,[1965] ECR 385

Cases 56 and 58/64,Établissements Consten S.à.R.L. and Grundig-Verkaufs-GmbH v

Commission of the European Economic Community ,[1966] ECR 299

Case 58/80 ,Danks Supermarked v Imerco,[1981] ECR 1813 C.M.L.R 590

Case 16/74, Centrafarm v Winthrop,[1974] ECR 1183

Case 85/76 ,Hoffman La Roche v Commission [1979] ECR 461

Case C-10/89, Sa Cln-Sucal Nv v Hag, [1990] ECR I-3711

Case 119/75,Terrepin v Terranova,[1976] ECR 1039

Case 172/93 ,Van Zuylen Freres v Hag ,[1974] ECR 731

Page 187: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

176

Case 19/84 ,Pharmon V Hoechst ,[1985] ECR 281

Case 9/93, Ideal Standard,[ 1994], ECR I-2789

Case C-352/95 ,Phyteron International SA v Jean Bourdon SA, [1997], ECR I-1729

Case 16/74,Centrafarm v Winthrop, [1974] ECR 1183

Case 9/93, ITH Internatiole Heiztechnik v Ideal Standard GmbH,[1994], ECR I-2789

Case 51/75, EMI Records Ltd v CBS United Kingdom Ltd ,[1976] ECR 811

Case C-355/96 ,Silhouette v Hartlauer , [1998] ECR I-4799

Case C-173/98, Sebago Inc. And Ancienne Maison Dubois v G-B Unic SA,[1999]

ECR I-4103

Case C-352/95, Phyteron International SA v Jean Bourdon SA, [1997] ECR I-1729

Case 102/77,Hoffman-La-Roche v Centrafarm, [1978] ECR 1139

Case 1/81 ,Pfizer v Eurim-Pharm ,[1981] ECR 2913, p. 7

Case 3/78, Centrafarm v American Home Products [1978] ECR 1823

Joined Cases C-427/93,C-429/93 and C-436/93,Bristol-Myers Squibb and Others v

Paranova ,[1996] ECR I-3457, p.31

Joined Cases C-414/99 to C-416/99, Zino Davidoff SA v A&G Imports Ltd and

LeviStrauss&Co and others v Tesco, [2001] ECR I-08691

Case C-416/99, Zino Davidoff SA v A&G Imports Ltd,[2001] ECR I-08691

“Adams v Burke “,84 U.S .(17 Wall) 453.456 (1873)

“lux kararı”,(BG 12.2.1952 ,GRUR Int 1953 s.40

“agfa kararı “,GRUR Int 1971 s.90

”grundig kararı”GRUR Int 1957 s.259

“maja kararı” BGH 22.1.1964,GRUR Int 164 s.202

“Chanel SA Geneve and Chanel SA v EPA AG kararı “ BGE 122 III 469

Revlon Inc v Cripps& Lee Ltd. 1980 R.P.C 497,C.A

“mariani kararı” RG 2.5.1902 RGZ 51 s.263

YARGITAY KARARLARI

Yarg.11.HD. T.12.11.1999,E.1999/6866,K.1999/9075“reemtsma cigaretten fabrika”

Yarg.11.HD. T.15.09.2003,E.1717/7742,K.2003/3689 “pınar” kararı

Yarg.11.HD. T.03.10.2003,E. 2003/2346,K.2003/8743 ”opel” kararı

Page 188: MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ İLKESİNİN İNCELENMESİ · t.c. tÜrk patent enstİtÜsÜ markalar daİresİ baŞkanliĞi marka hakkinin tÜketİlmesİ İlkesİnİn İncelenmesİ

177

Yarg.11.HD. T.03.04.2001,E. 2001/752,K.2001/3930 “uzungil” kararı

Yarg.11.HD. T.16.03.1999,E.1998/7997,K. 1999/2098 “police” kararı

Yarg.11.HD. T.14.06.1999,E.1999/3243,K.1999/5170 “dexter” kararı

Yarg.11.HD. T.26.05.1999,E1999/2086,K.1999/4505“lancome”kararı

Yarg.11. HD. T.6.11.2000,E.2000/7381,K.2000/8746 “naf naf “ kararı

REKABET KURULU KARARI

Hekim Optik İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi karşı Sesa Dış

Ticaret Limited Şirketi arasında gerçekleşmiş olan, 06.11.2000 tarih ve

00-44/472-257 sayılı “police” kararı.

Armada Bilgisayar Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Armada A.Ş.) ile

Beyaz İletişim Sistemleri Dış Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi (Beyaz

Ltd. Ş.)arasında gerçekleşmiş olan, 29.5.2001 tarih ve 01–25/238–61

sayılı “armada” kararı.

M-Mobile Özek Telekomünikasyon Elektronik Sanayi ve Ticaret Ltd. Sti.

ile Siemens A.S., Nokia Komünikasyon Ltd. Sti. Ve Sony Ericsson

Mobile Communications AB arasında gerçekleşmiş olan. 26.2.2004 tarih

ve 04–17/133–30 sayılı karar.

DİĞER

İstanbul Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi, Dosya No:2001/1091,İstanbul, Kasım

2002