marketing europe & anatolia sayı: 037

54
Tarih: Ocak 2015 Sayı: 37 marketing europe & anatolia Teklif veremeyen kız... kelebeğin fırtınası Bana ismimi söyle :) retorik Konvansiyonel medyanın onursuz finali...

Upload: eksantrik-produksiyon

Post on 07-Apr-2016

277 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

TRANSCRIPT

Tarih: Ocak 2015 Sayı: 37marketing europe & anatolia

Teklif

veremeyen kız...

kelebeğinfırtınasıBana ismimisöyle :)

retorikKonvansiyonel medyanınonursuz finali...

marketing europe & anatolia / 1

İçindekiler

Sayı: 37 Tarih: Ocak 2015İmtiyaz SahibiEksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.e-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Genel Yayın Yönetmeni veSorumlu Yazı İşler MüdürüElvin Ekşioğlue-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Haber ve FotoğraflarAgency Europe & Anatolia

Katkıda BulunanlarNurgül Eryıldır GünayAli Erdem EkşioğluSeval DubanEkim Sölemez

DanışmanAbdullah Ekşioğlu

İlan RezervasyonAyşe Yılmaz

Yayın TürüSüreli Yayın

Yönetim YeriAgency Europe & AnatoliaFeneryolu Mh. Fahri Açan Cad.Deniz Ap. No: 21 /15Kadıköy - İstanbul - Tr.Tel: +90 555 233 24 41e-mail: [email protected]

marketing europe & anatoliaAgency Europe & Anatolia tarafındanSüreli yayınlanan bir e-dergidir.

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmet-leri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, ma-kalelerdeki görüşler ve hukukisorumluluk yazarlara aittir.

Bu derginin yayınlanma sürecindehiçbir ağaç zarar görmemiştir.

mobil: http://m-mea.eksantrik.comhttp://www.facebook.com/meadergiBir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketingeurope & anatolia

Kısa Kısa 04 - 07

Röportaj 17 - 19

Medya Dünyası 14 - 15

kelebeğin fırtanası 21

Gezi 38 - 45

retorik 29

Reklam dünyası 26 - 27

Kültür Sanat 50 - 51

Teknoloji 10 - 13

Röportaj 22 - 25

Kampanyalar 31 - 37

Game On 46 - 49

marketing europe & anatolia / 3

Köşe

Sürekli yaptığınız ve elinizde liste fiyatı olan bir hizmet için listeden bakıp teklif vermek ne kadar zor olabilir. Hani bir proje oluşturup teklif hazırlamaktan bahset-miyorum. Standart “a” hizmetinin listedeki “x” bütçe karşılığına bakıp söylemekten bahsediyorum.

Kasiyerlerin günde yüzlerce müşteriye verdikleri bir hizmet bu ama anlı şanlı bir firmanın titri kabarık bir çalışanından ben dün bu hizmeti alamadım.

Bir teklif dosyası hazırlamak için biş günlük mekan kiralama bütçesi almam gereki-yordu. Benim işime yarayacak mekanları olan ve düzenli olarak kiraya veren beş ayrı firmayla görüştüm. Hepsi fiyat göndereceklerini söyledi ve dört firma fiyat gönderdi. Bir firmadaki çalışan önce mailliniz gelmedi dedi. Sonra başka mail adresinden mail attım. Mailliniz geldi ama ben şimdi bir toplantıya gireceğim dedi. Tekrar aradım şu anda çok yoğunum daha sonra size döneceğim dedi. Her aradığımda farklı bir bahane üretti ama bir kiralama bedeli söyleyemedi. Velhasıl fiyat teklifi gelmedi. Ben başka firmalardan aldığım tekliflerle işimi yaptım. Teklifimi verdim işi aldım. Ama o çalışan hanım kız her ay aldığı maaşı nasıl hakediyor diye düşünüyorum.

O artık benim hafızamda teklif veremeyen kız olarak yerini aldı. Belki de mazeret üretmek için harcadığı beyin aktivitesini listeye bakmak için harcasaydı çalıştığı kuruma bir iş kazandıracaktı. Ama her iş alanında her kademede bu teklif veremeyen kızın benzerleriyle karşılaşmıyor muyuz? Çalışmaya gönülleri yok ama herşey için mutlaka mazeretleri var.

Elvin Ekşioğlu / [email protected] editörden)(

Teklif veremeyen kız...

4 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

MCT Danışmanlık tarafından bu yıl 20’ncisi düzenle-nen İnsan Kaynakları Zirvesi, “Sahne Senin, Varlığınla Fark Yarat” teması ile dünyaca ünlü yönetim ve insan kaynakları profesyonellerini İstanbul’da ağırlayacak. 20.İnsan Kaynakları Zirvesi; Nelson Mandela’nın danışmanı Dr. Martin Kalungu-Banda, dünyaca ünlü fut-bol takımlarının menejerlerinden öğrendiklerimizi liderlere danışmanlıkta uygulayan Mike Carson, Diyalog Uzmanı Dr. William Isaacs, “Goal Mapping” sisteminin yaratıcısı Brian Mayne, en etkili 25 Amerikalı’dan biri sayılan Prof. Carol Gilligan, 2013 Top50 Küresel Yönetim Düşünürlerinden Prof. Celia de Anca, Washington Post’un ödüllü yazarı Brigid Schulte gibi dünyaca ünlü isimlerin katılımıyla 11-12 Şubat 2015 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek.Türkiye’nin ve Kıta Avrupa’sının en büyük insan kaynakları organizasyonu olan “İnsan Kaynakları Zirvesi”, 20’nci yılında da dünyanın önde gelen yönetim ve insan kaynakları profesyonellerini İstanbul’da bir araya getiriyor.

Sahne Senin, Varlığınla Fark Yarat...

Dünyanın birçok ülkesinden iletişim uzmanlarını buluşturacak Global PR Trends Zirvesi 26-27 Şubat tari-hlerinde Pera Palace Otel’de yapılacak. Bu yıl resmi iş ortağı Excel İletişim Yönetimi olan zirvede, 34 ülkeden dünyanın en önemli markalarının iletişim duayenleri bir araya gelecek.Zirvede deneyimlerini paylaşacak markalar arasında Linkedin, Microsoft, AkzoNobel, General Electric, Cisco, HSBC, Roche, Citibank, Lenovo, BBC ve Chevron gibi sektörlerinin öncü kuruluşları yer alıyor. İletişim dünyasındaki global trendlerin tartışılacağı Global PR Trendleri Zirvesi’nde itibar inşa etmek, yöneticiler için PR’ın önemi, iletişim fonksiyonlarının evrimleşmesi, dijital iletişimde zorluklar ve fırsatlar, medya ile daha iyi ilişki kur-mak için özgün modeller gibi farklı konular ele alınacak. 34 ülkeden sektörlerinin önde gelen markalarının iletişim yöneticilerini buluşturacak zirvede konuşmacı olacak markalar şöyle: Linkedin, Microsoft, AkzoNobel, Visit Brit-ain, Avusturalya Turizm, General Electric, Cisco, HSBC, Roche, Citibank, Lenovo, Airbus Grup, BBC ve Chevron.

Global PR Trendleri Zirvesi...

marketing europe & anatolia / 5

Kısa Kısa

Global beyaz eşya sektörünün önde gelen oyuncularından biri olan Arçelik A.Ş.,Tayland’da buzdolabı fabrikası kuruyor.2015 sonunda faaliyete geçmesi planlanan Beko Tayland Fabrikası, Arçelik A.Ş.’ninRomanya, Rusya, Çin ve Güney Afrika’dan sonra, yurt dışında 7.,toplamdaki ise 15. üretim tesisi olacak.Beko Tayland Buzdolabı Fabrikasının temel atma töreninde konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç,Arçelik A.Ş.’nin Beko markasıyla global bir başarı hikaye-si yazdığını belirtirken, “Ar-Ge performansı, inovasyon odaklı yaklaşımı, donanımlı insan kaynağı, ileri teknolojiye sahip

Arçelik Tayland’da Üretim Tesisi Kuruyor…

Türk Rakısı yeni yılın ilk gü-nünde yürürlüğe giren ÖTV düzenlemesi sonrasında ithal içkilerin tehdidi altına girdi. Rakı, Türkiye coğraf-yası ve kültürünün önemli bir parçası. Ancak, özel sektör rakı markaları henüz 10 yıl-lık geçmişe sahipken dünya-nın dev markaları karşısında daha yüksek ÖTV oranı ile

mücadele etmek zorunda kaldı.Maktu ÖTV Tutarı Yanıltıcı Diğer distile alkollü içkiler ve viski-de 1 litre saf alkol içeriği başına ÖTV tutarı 124,23 TL’de kaldı. Rakıda ise ÖTV 107,72 TL’ye yükseldi. Ancak, ÖTV hesabın-da en önemli faktör ürünün alkol yüzdesi. Rakının ÖTV tutarı düşük görünmesine rağmen pratikte du-rum bunun tam tersi. Rakı genellikle %45 alkol içeriği ile satılıyor. Diğer içkiler ise %37,5 alkol içeriği ile satılabiliyor. Bu nedenle; 70’lik ithal iç-kiler için ÖTV 32,61 TL olarak hesaplanırken, rakı için ÖTV

Türk Rakı Sektörü, İthal İçkilerle Savaşında Yalnız Kaldı...

ürünleri ve esnek pazar koşullarına göre üretim kabiliyeti Beko markamıza dünyanın dört bir yanındaki en rekabetçi pazar-larda güç katıyor. Güney Doğu Asya Bölgesi de, dünya eko-nomisinin en önemli ağırlık merkezlerinden biri haline geldi. Tayland’ın bu bölgede üretim üssü olabilecek çok güçlü bir potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. Arçelik A.Ş., ülkemizin küresel konumunu güçlendiren başarıları ile dünyanın dört bir yanında ülkemizi ve Topluluğumuzu gururla ve başarıyla tem-sil ediyor” dedi.

tutarı 33,93 TL.2012 yılında da benzer bir durum yaşanmış ve diğer distile alkollü içkiler ve rakı arasındaki ÖTV farkı %39’dan %11’e düşmüştü. Şimdi ise fark ithal içkilerin lehine döndü ve rakının ÖTV’si %4 daha yüksek kaldı.ÖTV Değişimi İthal İçkilere Yaradı İthal içkilerden viskinin ithalatı 2010 yılında 2,5 milyon litre’yken, 2013 yılında 4,90 milyon litre olarak gerçekleşti. Böylece, 3 yıl içerisinde %99 büyüdü. Türkiye rakı satışları ise 2011 yılında 48,8 milyon litre olarak gerçekleşti. 2014 yılının, beklenti hacmi olan 37 milyon litre ile kapanması halinde rakı pazarı 3 yılda %24 küçülmüş olacak. Üzüm ve Anason üreticisi de zora girecekRakı pazarında son 3 yılda yaşanan daralmanın tarım sektörü-ne de olumsuz yansımaları olması bekleniyor. Aynı dönemde, üretimde kullanılan üzüm tutarının 30 milyon TL, anason’un ise 3,7 milyon TL azalması bekleniyor. Yerli üretim girdilerinin toplamda 60 milyon TL civarında azalış göstermesi bekleniyor.Yaşanan gelişmelerin sektördeki istihdamı da zaman içinde olumsuz etkilemesi söz konusu olabilecek.

6 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

Leo PR’ın Genel Müdürlüğü görevine Karolin Ergin get-irildi. İletişim sektörüne profesyonel olarak ilk adımı 1999 yılında Leo PR’ın kuruluşu ile atan Karolin Ergin, Leo PR’ın ardından iletişim sektöründe farklı birçok ajansta ulusal ve uluslararası markalara iletişim alanında hizmet

verdi. 2004-2007 yılları arasında Polat Turizm Grubu’nda Pazarlama İletişimi Müdürü olarak görev yapan Ergin, son olarak Yeşil Holding’in Kurumsal İletişim Müdürlüğü’nü yürüt-üyordu. Halkla ilişkiler ve işletme alanlarındaki eğitimini An-adolu Üniversitesi’nde alan Ergin, yüksek lisansını Bahçeşehir Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi ve Halkla İlişkiler alanında yaptı. Karolin Ergin, sağlık, hızlı tüketim, finans, teknoloji, gay-rimenkul, turizm ve perakende başta olmak üzere farklı sek-törlerde ulusal ve uluslararası birçok markaya iletişimin tüm alanında danışmanlık yaptı.

Leo Pr’ın Yeni Genel Müdürü, Karolin Ergin…

Moda dünyasının dikkat çeken ve 2015’te 30. yılını kutlayacak olan Beymen Club, Türkiye’deki iletişim çalışmaları için Burson-Marsteller’ın Türkiye temsilciliğini yürüten Effect Halkla İlişkiler ile anlaştı.

400 çalışanı ve 11 bini aşkın iş ortağından oluşan ekosiste-miyle, Türk ekonomisinin artan bili-şim teknolojileri talebine başarıyla cevap veren Microsoft Türkiye, düzenlediği konkur sonucunda iletişim alanında yeni iş ortağını belirledi. Burson-Marsteller Public Relations WorldWide’ın Türkiye tem-silciliğini yürüten Effect Halkla İlişkiler, Microsoft Türkiye’ye stratejik iletişim danışmanlığı, ürün ve hizmet iletişimi, paydaş ilişkileri yönetimi, geleneksel ve dijital medya iletişimi alanla-rında hizmet verecek. Bu iki yeni işbirliği 1 Ocak 2015 itibariyle hayata geçecek.

Effect Halkla İlişkilerde iki yeni işbirliği...

Başkent Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde faaliyet gösteren firmalara iletişim danışmanlığı hizmeti veren RPR Medya AŞ, müşteri portföyüne Allora Beytepe’yi de dahil etti.Ankara’da uzun yıllar çok sayıda başarılı inşaat projesine imza atan Zeynal Durkut, Fevzi Akbulut ve Muhanver Gözüm’ün güç birliği yaparak kurdukları MFZ Grup’un son projesi Allora Beytepe’nin iletişim çalışmalarını RPR Medya yönetecek.Geniş ve ferah daireleriyle dikkati çeken Allora Beytepe’nin de iletişim ajansı olan RPR Medya, Uzaltaş AŞ, Besa Grup, Elit Yapı, Aymor Grup, Uran Holding, MCI Türkiye, LTS Teknoloji Grup, BRN Yatak, Ofis Tekin, Ersa Mobilya, Taurus AVM, MTL Organizasyon, HelpA Akademi, ASİAD, Barışkent-BA Grup gibi seçkin kuruluşlara iletişim danışmanlığı yapıyor.

Allora Beytepe’nin iletişim çalışmaları RPR Medya’da...

Avon Türkiye’de yeni yılın ilk ataması gerçekleşti ve Orkun Gül, AVON Türkiye’nin Satış Direktörlüğü pozisyonuna terfi etti.2003 yılında Boğaziçi Üni-versitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Gül, kariyerine aynı yıl Procter & Gamble Türkiye’de başladı ve yedi yıl boyunca hızlı tüketim

ürünleri sektöründe satış ve pazarlama alanlarında çeşitli ka-demelerde görev aldı. AVON’a 2010 yılında Global Satış Aka-demisi Programı dahilinde katılan Gül, 4 yıl boyunca Türkiye Satış departmanının her kademesinde görev aldı. Bu süreçte İstanbul, Ankara, Konya, Akdeniz ve Karadeniz Satış ekibini yönetmenin dışında, Satış Liderliği Modeli gibi şirketin çok kri-tik projelerinin liderliğini başarıyla yürüttü. Orkun Gül, Satış Direktörlüğü bayrağını, 20 yıldan uzun süre-dir Avon Türkiye’de başarılı çalışmalara imza attıktan sonra emekliye ayrılan Gülay Başaran’dan 1 Ocak 2015 tarihi itibari-yle devraldı.

AVON Türkiye Satış Direktörlüğü atama...

marketing europe & anatolia / 7

Kısa Kısa

Türk halkının yüzde 85’i evlerinde su ve elektrik tasar-rufu sağlayan ürünlere sahip olmayı önemsiyor Su tasarrufu deyince aklımıza el yıkarken, diş fırçalarken ve duş alırken gereksiz yere su akıtmamak geliyor. Dünyanın önde gelen sıhhi tesisat üreticisi GROHE’nin Türkiye’deki su kullanım alışkanlıklarını ve su ve en-erji kullanımındaki tasarruf eğilimlerini belirlemek üzere TNS işbirliğiyle gerçekleştirdiği araştırmaya göre;

GROHE’nin Türkiye’de Su Kullanımı Araştırması...

Lise ve üniversite eğitimi sırasında kendi şirketini kur-muş öğrenci girişimcilere yönelik olarak düzenlenen GSEA yarışmasının Türkiye ayağında sona gelindi. 13 Ocak’ta düzenlenecek törende, tanınmış isimlerin yer aldığı jürinin değerlendirmesinin ardından genç girişim-ciler ödüllerini alacaklar. Dereceye giren öğrencileri bir-çok fırsat ve ödül bekliyor olacak. Üniversite kategorisin-de birinci gelen öğrenci ise, Nisan ayında Washington DC’de yapılacak global finallerde 150 bin dolar değerin-deki ödül için yarışma hakkı kazanacak.Öğrenci girişimcilere yönelik dünyadaki en saygın ve en kapsamlı ödül kabul edilen Global Student Entrepreneur Award (GSEA)’un Türkiye ayağında geri sayım başladı. Entrepreneurs’ Organization (EO) tarafından organize edilen, Vodafone, Citroën ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen yarışma-ya son olarak 9 Ocak 2015 tarihinde başvuru yapılabi-lecek. Jürinin ön elemesinin ardından 13 Ocak’ta son değerlendirme yapılacak. Vodafone Plaza’da gerçek-leştirilecek törenle, GSEA’nin Türkiye ayağını kazanan genç girişimciler ödüllerini alacaklar.

ABD yolcusu genç girişimci belli oluyor...

Türkiye’de ürün satın alma konusunda sırasında elektrik ve su tasarrufu sağlıyor olması katılımcıların yüzde 85’ tarafından “önemli” görülürken, evinde su ve elektrik tasar-rufu sağlayan bir ürüne sahip olanların oranı yüzde 45. GROHE’nin TNS işbirliğiyle gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 62’si su tasarrufunu önemserken, yüzde 17’si su tasarrufu konusunda her-hangi bir şey yapmıyor. Yapılan su tasarruf yöntemlerinin başında ise hem kendisi hem de çocuğu olanlar için “Elleri yıkarken, dişleri fırçalarken, traş olurken musluğu gereksiz yere açık bırakmamak” geliyor. Çocuğu olanların yüzde 19’u ise su tasarrufu konusunda çocuklarına herhangi bir açıklama yapmıyor.. Su ve elektrik ile çalışan ürün satın alırken, katılımcıların yüzde 85’i alınacak ürünün elektrik/su tasarrufu sağlıyor olmasını “önemli” ya da “çok önemli” olarak görürken, yüzde 5’lik bir kesim ise bu durumu önemli görmüyor. Geri kalan yüzde 10’luk kesimin ise bu konu ile ilgili net bir yoru-mu bulunmuyor. Kentlerde yaşayanlarda alınacak ürünün su ve elektrik tasarrufu yapıyor olmasına daha duyarlılar.

Toshiba Encore...Röportaj

Sağlam ve Şık GövdeToshiba Encore tablet, parmak izi bırakmayan gövde dokusu ve sağlam aluminyum gövdesiyledikkat çekiyor.

Toshiba Encore...

Abdullah Ekşioğlu

Skype OptimisedSkype için optimize edilmiş olan tablet, kulaklık ve mikrofon girişi, dahili mikrofonu ile skype görüşmelerini kolaylaştırıyor.

Teknoloji

Toshiba Encore...Toshiba Encore...

5 Nokta Multi Finger5 parmağınızla dokunarak kullanım imkanı sağlayan multi finger desteği, özellikle tabletten oyun oynayanları sevindirecek.

Intel Atom 4 Çekirdek İşlemciİstediğiniz uygulamayı rahatlıkla çalıştırmanızı sağlayacak Intel Atom 4 çekirdekli işlemci taşınılabilirlikle performansı birleştiriyor.

Teknoloji Youtube: http://www.youtube.com/channel/UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ

USB yuvaları aynı zamanda çevre birimlerine bağlanmakta da kolaylık sağlıyor.Tableti Wi-Fi ya da Bluetooth ile kablosuz olarak da çevre birimlere bağlamak mümkün.Windows 8.1 işletim sistemi ve skype optimizasyonu tableti ilk kez kurarken işlemin biraz uzamasına neden oluyor. Ancak daha sonra kullanım açısından oldukça rahat. Bize gelen test cihazı daha önce de birçok kişi tarafından test edildiğinden pil ömrünü sağlıklı bir şekilde test edemedik. Ancak tabletin açıklamalarında kullanıma göre 7-10 saat pil ömrü olduğu belirtilmiş.Tablet 8 mp'lik arka kameranın yanısıra bir ön kamera da taşıyor. Yani görüntülü konuşma konusunda da ihtiyaca cevap verecek biçimde tasarlanmış. Kamera kalitesi bir tabletten beklentimizi karşılayacak ölçüde.Fiyat - performans olarak değerlendirecek olursak çok avantajlı olmamakla birlikte tercih edilebilir bir ürün. Özellikle windows tabanlı sistemlerde çalışıp, ofis dışından tekliflerini hazırlayıp gönderen çalışanlar için oldukça avantajlı. Sadece içerik tüketenler için değil, içerik üreten kullanıcıların da ihtiyaçlarına cevap verebilecek sağlam bir ürün.

Toshiba Encore tablet, 4 çekirdekli Intel Atom işlemcisi ile performası çantanıza taşıyor. Tabletin incelemesini yaparken öncelikle parmak izi bırakmayan şık gövdesi dikkatimizi çekti. Oldukça sağlam ve kullanışlı. Ancak tableti, beklediğimizden daha ağır ve biraz kalın bulduğumuzu da belirtmeliyiz. Biraz daha ince ve hafif olabilirmiş.Toshiba Encore 1280X800 pixel çözünürlüğe sahip 8 inç bir ekranla bir tablet için oldukça yeterli.Toshiba Encore Windows 8.1 işletim sistemiyle geliyor. Yani windows tabanlı olarak kullandığınız masaüstü ya da dizüstü bilgisayarınızla tam bir uyum içerisinde kullanabilirsiniz. Tabletin Skype için optimize edilmiş olması da ayrı bir avantaj. Bellek kapasitesi 2 GB olan tabletin 32 GB da saklama kapasitesi bulunuyor. Ancak MicroSD kartlarla tabletin saklama kapasitesini arttırmak mümkün.Gövdenin üzerinde bulunan birleştirilmiş hoparlör ve mikrofon girişi, sunumlarınızı ekrana yansıtmanıza yarayacak mini HDMI ve tableti şarj ederken de kullanacağınız mini

12 / marketing europe & anatolia

Teknoloji

Sizin için deneyimleyipmontajladığımızreview videosunu

http://www.youtube.com/channel/

UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ

adresinden izleyebilirsiniz.

marketing europe & anatolia / 13

Teknoloji

2015’te Philips TV’ler Android’li Olacak...Dünyada ve Türkiye’de Philips markalı televizyonları pazara sunan TP Vision,Android™ işletim sisteminin Philips TV’lere entegrasyonunu daha da ileri düzeylere taşıyor. Philips Smart TV’ler ve tüm Philips UHD TV’ler de dahil olmak üze-re, 2015 Philips TV yelpazesinin tamamı Android TV özel-likliolacak.Avrupa’nin ilk ve tek Android Isletim Sistemli Televizyonla-rina pazara sunan TP Vision geçen yıldan bu yana Android işletim sisteminin Philips TV’lere entegre edilmesi konusun-da yoğun faaliyet gösteriyor.Android Lollipop,TV platformuna tamamen entegre oluyor ve Android TV uygulamalarını büyük ekrana taşıyor. Tüm platformlar için tek bir yazılım geliştirme kitine (SDK) sahip olunması sayesinde geliştiriciler bu zengin TV deneyimine ciddi bir erişime sahip olacaklar. TP Vision Smart TV Bölümü Başkanı Albert Mombarg, “Android’in büyük hızla büyüyen ekosisteminin öncü bir üyesi olmanın getirdiği avantajdan yararlanmak istiyoruz. Bu, uygulamalarını artık aralarında TV’lerin de bulunduğu farklı cihaz tiplerine kolaylıkla uyarla-yabilecek büyük bir geliştirici tabanını cezbediyor.”Piyasaya sürülecek olan Philips Smart TV yelpazesi, yeni

Android TV başlatıcısından yararlanan daha da gelişmiş bir grafik kullanıcı ara yüzüne sahip olacak. Bunun tasarım ve yüksek işlem gücüyle birleştirilmesi sayesinde birinci sınıf, akıcı ve rahat bir kullanıcı deneyimi sunulmuş olacak.TP VisionCCO’su Nico Vernieuwe ise Ambilight’e dikkat çe-kiyor. Vernieuwe, “Kusursuz görüntü kalitesi, eşsiz Ambilight aydınlatma teknolojimiz, harika tasarım ve Android TV’nin gücünü FHD ve UHD ile birleştirerek Philips TV müşterileri-miz için gerçekten sofistike bir TV sunumunu biraraya getiri-yoruz,” dedi.

LG’nin yeni kavisli telefon...LG G Flex2 çok daha keskin ekran kalitesi, güçlü donanımı, sezgisel yazılımı ve dinamik kavisli tasarımıyla Las Vegas’ta düzenlenen CES 2015’te tüm kullanıcıların beğenisine sunuldu.LG Electronics Las Vegas’ta düzenlenen CES 2015 Fuarında tüketicilerin beğenisine sunduğu yeni kavisli akıllı telefonu LG G Flex2 ile tüm endüstrinin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. İnovatif tasarımıyla büyük beğeni toplayan orijinal G Flex’ten bir yıl sonra ortaya çıkan G Flex2, çok daha il-eri tasarımı, hızlı performansı ve en önemlisi muhteşem rahatlığıyla kendinden önceki serinin tüm özelliklerini çok daha iyi bir noktaya getiriyor. Yeni LG GFlex2 kusursuz kavisli yapısı ve sekiz çekirdekli 64-bit Qualcomm® Snapdragon™ 810 işlemcisi ile çok daha yüksek bir performans sunuyor. 5.5 inçlik ekranıyla Full HD dünyasına adım atan G Flex serisi, geliştirilmiş yazılımı sayesinde sunduğu Gesture View ve Glance View gibi yeni özellikleriyle çok daha fazla rahatlık sağlıyor. Eşi benzeri görüşmemiş “Self Healing” özellikli kendi kendini tamir ede-bilen arka kapak özelliğini LG G Flex’ten alan yeni LG G Flex2 bu özelliği çok daha etkili ve hızlandırılmış bir şekilde devam ettiriyor.

14 / marketing europe & anatolia

Medya Dünyası

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri•Star Gazetesi’nde yıllardır Haber Müdürü olarak görev yapan Filiz Güler Yazı İşleri Müdürü oldu.•Hürriyet Gazetesi’nde foto muhabiri olarak çalışan tec-rübeli isim Levent Arslan gazete ile yollarını ayırdı.•Star Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevine vekaleten atanan Nuh Albayrak, ilk yazısıyla okurla bu-luştu.•Star Gazetesi Yayın Danışmanı ve köşe yazarı İbrahim Kiras, Vatan Gazetesi ile anlaştı.•Milliyet Gazetesi’nde Yazı İşleri bölümünde çalışan İlke Gürsoy, Ersoy Diyar ve Can Doker ve Milliyet Ga-zetesi Ekonomi Servisi’nin deneyimli editörü Ayfer Yıl-dız Özdemir ile gazetenin köşe yazarlarından Mehmet Gündem’in kanal ile yolları ayrıldı.•Sabah Dergi Grubu’nun Genel Müdür Yardımcısı Onur Yıldırım, ATV’ye transfer oldu.•Yeni Akit Gazetesi’nin Ankara temsilciliğine Serdar Arseven getirildi.•Kemal Öztürk, Hatem Ete ve Ziya Cömert Yeni Şafak Gazetesi’nin yazarları arasına katıldı.•22. Dönem AKP Tokat Mil-letvekili Resul Tosun ve AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Star Gazetesi’nin ya-zar kadrosuna katıldı.•Star Gazetesi’nin ekler yayın yönetmeni ve okur temsilcisi Gülay Erdemli ve gazetede sinema yazarlığı yapan ve Sinema Yazarları Derneği’nin ilk kadın başkanı olan Alin Taşçıyan’ın gazete ile yolları ayrıldı.•Star Gazetesi ile yollarını ayıran Ekonomist Doktor Ce-mil Ertem, Akşam Gazetesi’ndeki ilk yazısıyla okuyucu-larıyla buluştu.•Yeni Akit Gazetesi’nin Ankara temsilcisi Serdar Arse-ven oldu.•Milliyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Defne Samyeli’nin gazete ile yolları ayrıldı.•Milliyet Gazetesi’nin Cadde ekinin Yayın Yönetmenliği görevine Ali Eyüboğlu getirildi.•Usta gazeteci yazar Cafer Solgun, Taraf Gazetesi’nden ayrıldığını duyurdu. Görsel Basında Görev Değişiklikleri•360 TV’nin Haber Müdürlüğü görevine Münir Koçaslan getirildi.•Kanal 24’te polis-adliye muhabirliği yapan Ramazan

Görev değişiklikleri...Cin, Başbakanlık Basın Müşavirliği görevine atandı.•Star Medya’da Grup Başkanlığı görevine Kasım ayında son verilen Mustafa Karaalioğlu, Doğuş Grubu bünye-sindeki NTV ile anlaştı.•Ünlü haber ve program sunucusu Suna Vidinli, NTV’deki görevinden ayrıldığını duyurdu.•360 TV’de sunucu olarak görev yapan İlkin Ündeş Ka-vukçu, kanalın Genel Müdürlük görevine getirildi.•Ünlü televizyoncu, sunucu Özge Uzun, TRT Haber’le anlaştı. Uzun, analın haftasonu kuşağında yayınlanan ‘Haber Tadında’ programını sunacak.•Kanal D’de Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Erkin Zincidi’nin yerine Kanal D Dramalar Koordinatörü Lale Eren getirildi.Elektronik Basında Görev Değişiklikleri•Hürriyet Gazetesi’nin Web Mobil Tablet yönetmeni ola-rak görev yapan ve hürriyet.com.tr’nin başındaki isim

olan Levent Ertem Hürriyet’ten ayrıldı.•Turkuvaz Dergi Grubu’nun in-ternet sitelerinin ve diğer dijital operasyonlarının başına Ha-kan Turpçugetirildi.•Radikal.com.tr’nin Yayın Yö-netmenliği görevine Ezgi Ba-şarangetirildi.Medya Dünyasından Diğer Haberler•VİPİSTASYON Guide adıyla yayınlanmaya başlayan enerji

dergisi, aylık periyotlarla oku-yucularıyla buluşacak.•Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Du-manlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Ka-raca başta olmak üzere Zaman Gazetesi, Samanyolu TV bünyesinde çalışan bazı medya mensupları da gö-zaltına alındı.•Uzun yıllar Hürriyet gazetesinde spor muhabirliği ya-pan Ahmet Avar vefat etti.•Doğan Radyo Grubu, yeni markası Radyonom.com ile dijital radyoculuk alanındaki yeniliğini duyurdu.•Show TV’de Perşembe akşamları yayınlanan Roman Havası dizisi, artık Cumartesi günleri ekranlara gelecek.•Star TV yeni yılda ekran görsellerini değiştirdi.•Bizim Çankırı Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Ali Kör (78), hayatını kaybetti.•Posta Gazetesi İzmir Spor Müdürü ve Türkiye Spor Ya-zarları Derneği Asbaşkanı Ünver Ergün yaşamını yitirdi.

Medya Dünyası

marketing europe & anatolia / 15

Teknoloji, İnovasyon, Tasarım...Teknoloji, İnovasyon, Tasarım...

Teknoloji, İnovasyon, Tasarım...Teknoloji, İnovasyon, Tasarım...

marketing europe & anatolia /17

Röportaj

- Aslı Şahin kimdir? Kendinizden kı-saca bahseder misiniz? 1978 İstanbul doğumluyum. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Ekonometri Bölümü’nden mezun ol-duktan sonra Aydın Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi Yüksek Lisansını ta-mamladım. 15 yıllık iş hayatım boyunca değişik görevlerde yer aldım. Çeşitli dergiler-de Yazı İşleri Müdürlüğü ile başladığım meslek hayatıma Reklam Ajansı Genel Koordinatörlüğü ile devam ettim. Mep İletişim ve Netcell’in Basın Danışmanlı-ğını üstlendim. Kariyerimin son 5 yılında da Fakir Elektrikli Ev Aletleri Pazarlama Müdürü olarak görev yapmaktayım. İş dışında kitap okumak, film izlemek ve yoga yapmaktan büyük keyif alıyorum.- Fakir’in Türkiye’deki marka konum-landırması hakkında biraz bilgi verir misiniz?Dünya genelinde ev temizliği ve hijyen denince akla gelen ilk markalardan olan Fakir, 1933 yılında H. Wilhelm Kicherer tarafından Almanya’da kuruldu. Alman-cada ‘aile’ anlamına gelen ‘Familia’ ile Kicherer kelimelerinin birleşmesi ‘Fakir’ markasına ismini verdi. Teknolojiyi evlere taşıma misyonu ile pazara giren Fakir, kısa bir zamanda

çok sevilen bir marka olmayı başardı. Kurulduğu günden bu yana yenilikçi kimliği ile dikkat çeken marka elektrikli ev aletleri sektöründe pekçok yeniliğin öncüsü konumunda.1985 yılında Saruhan Şirketler Grubu’nun distribütörlüğü ile Türkiye pazarına giren Fakir’in ülkemizdeki tü-ketici algısını ‘kaliteli ve yenilikçi ürünler sunan bir marka’ olarak özetleyebiliriz. Türkiye’deki ilk ürünleri halı yıkama ma-kinaları ve yağlı radyatörler olan Fakir ile Türk tüketici arasında zamanla güçlü bir bağ oluştu. Türkiye pazarında öncü ve inovatif kim-liğimizle tanınıyoruz. Bu özelliğimiz ile tüketicilerin kalite ile özdeşleştirdiği ve sevdiği markalar arasında yer alıyoruz. Özellikle süpürge ve halı yıkama maki-nelerimizle tüketicinin güvenini tam ola-rak kazanmış durumdayız. Zaten dün-yanın önde gelen araştırma şirketlerinin açıkladığı veriler deTürkiye’de elektrikli ve şarjlı süpürgede pazar lideri olduğu-muzu gösteriyor. Süpürgelerden ısıtıcılara, küçük ev aletlerinden kişisel bakım ürünlerine 200’e yakın çeşidimiz ile oldukça ge-nişbir skalada tüketiciye sesleniyoruz.Ayrıca ürün çeşidimiz kadar fiyat poli-tikamız da ulaşılabilirliğimizde önemli

Dünya genelinde ev temizliği ve hijyen denince akla gelen ilk markalardan olan Fakir,

1933 yılında H. Wilhelm Kicherer tarafından Almanya’da kuruldu. Almancada ‘aile’ anlamına gelen

‘Familia’ ile Kicherer kelimelerinin birleşmesi ‘Fakir’ markasına ismini verdi.

Röportaj Elvin Ekşioğlu / [email protected]

Aslı ŞahinFakir Elektrikli Ev AletleriPazarlama Müdürü

Daha önce de belirttiğim gibi Fakir de-nilince insanların aklına gelen ürünlerin başında süpürgeler ve halı yıkama ma-kinaları geliyor. Önümüzdeki yıllarda en az süpürgeler kadar iddialı olduğumuz Küçük Ev Aletleri pazarında da lider olmayı hedefliyoruz. 2015 yılında da bu hedefe ulaşmak ve pazar payımızı artırmak amacıyla var gücümüzle çalı-şacağız.Ayrıca gelişim çizgimizde iç pazar ka-dar ihracatın da yeri büyük. En önemli hedeflerimiz arasında Avrupa, Afrika, Avrasya ve Ortadoğu coğrafyasında ilk üç markadan biri olmak olduğunu söy-leyebiliriz. - Bulunduğunuz sektörlerde tüketici güveni ve sadakatini sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilmek için nelere önem gösteriyorsunuz?Satış öncesinde olduğu kadar satış sonrasında da müşterilerimizin ihtiyaç-larına odaklanıyoruz. Bugün Türkiye’de 5 Bölge Müdürlüğü’müz mevcut. Fakir Hausgerate; bayi ağı, corner’lar, Fakir Shop’lar, yerel ve ulusal zincir market-ler olmak üzere yaklaşık 4 bin 500 satış noktasında tüketicisiyle buluşuyor, ihti-yaçlarına uygun çözümler geliştiriyor.Satış Sonrası Hizmetler konusuna da özel önem veren markamız, Türkiye genelinde yaygın bir servis ağına sa-hip. Kurduğumuz Fakir Plus Servisler ile de tüketicilerimize verdiğimiz önemi bir kez daha kanıtlamış olduk. 25’i Fakir Plus Servis olmak üzere 250’nin üzerin-de teknik servisimiz bulunuyor.- Fakir’in sürdürülebilir gelişim, ino-vasyon ve enerji verimliliği konuları-na bakışı nasıl?Fakir olarak gelişime son derece açık bir markayız. Zaten sektörde pekçok ürünün öncülüğünü yapmamız da geli-şime ve yeniliğe ne kadar açık olduğu-muzun en önemli göstergeleri arasında yer alıyor. Günümüzün rekabet şartla-rı düşünüldüğünde markaların ayakta kalabilmesi için hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirme-leri ve yenilemeleri gerektiği görülüyor. İnovasyon için temeladımları Ar-Ge ça-lışmaları oluşturuyor. Daha önce söyle-diğim gibi marka olarak en önemli yatı-rımı Ar-Ge ve tasarıma yapıyoruz.Yaşanılabilir ve sürdürülebilir bir dünya için markalara da büyük sorumluluklar

şarjlı el süpürgeleri, buharlı temizleyi-ciler, halı yıkama makineleri, mutfak aletleri, ütüler, kişisel bakım ürünleri, hava nemlendiriciler, hava temizleyici-ler, nem alma cihazları, fanlı ısıtıcılar, basküller, vantilatörler ve şofbenler oluşturuyor. Markamızın ürün gamında 200’e yakın çeşit var. Gelişen teknoloji ve günün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ürün çeşitlerimizi her geçen yıl daha da artırıyoruz.Son olarak Eylül ayında güç-lü performansı ile toz torbasız süpürge pazarına yeni bir soluk getirecek olan Veyron Toz Torbasız Süpürgemizi pa-zara sunduk. - Markanın 2015 Türkiye hedefleri ne-lerdir?Müşterilerimizin markamıza duyduğu güveni korumak en önemli hedefimiz. Tüketicilerin istek ve taleplerine yanıt verecek yeni ürünler üretmek ve ürün konseptlerimizi geliştirmek için yaptı-ğımız çalışmalara 2015 yılında da hız kesmeden devam edeceğiz.

bir etken. Ürünlerimizde sunduğumuz tüketici ihtiyaçlarına yönelik çözümler-ve her bütçeye uygun alternatiflerimiz ile de tercih ediliyoruz. Tüketiciler Fakir markasını daha çok süpürge ve halı yıkama makineleri ile özdeşleştiriyor ancak marka olarak kü-çük ev aletleri sektörüne yönelik ürün-lerimiz ile de son derece iddialıyız. Önümüzdeki dönem marka çalışma-larımızın odağına küçük ev aletlerini koymayı ve süpürge pazarında olduğu gibi bu pazarda da lider olmayı hedef-liyoruz. Fakir olarak Ar-Ge, teknoloji, inovas-yon ve tasarıma büyük önem veriyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını iyi analiz ediyor, bu ihtiyaçlara hızlı ve yenilikçi çözümler sunuyoruz.Teknoloji ve kali-tede çıtayı her zaman yüksek tutuyo-ruz. Yeni konseptler üretmek ve mev-cut ürünlerimizi geliştirmek konusunda sektörde öncü rol oynuyoruz.81 yıllık başarımızın ardında sıkı kalite yöneti-mi, detaylı planlanmış lojistik sistemi, yüksek güvenilirlik ve müşteri mem-nuniyetini ön planda tutan anlayışımız yatıyor. - Türkiye’de hangi ürün gruplarını satışa sunuyorsunuz?Fakir olarak zengin bir ürün portföyüne sahibiz. Ürün gamımızı toz torbalı, tor-basız, su filtreli ve buharlı süpürgeler,

18 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Markamızın ürün gamında 200’e yakın çeşit var. Gelişen teknoloji ve günün ihtiyaçlarını göz önünde bulunduruyoruz.

marketing europe & anatolia / 19

düşüyor. Bu bilinçle dayanıklı, estetik ve teknolojik ürünlerimizle tüketicile-rimizin hayatını kolaylaştırırken diğer yandan da dünyamızı koruyacak çö-zümler üretiyoruz. Bu doğrultuda çevre dostu ürünler geliştirerek maksimum sonuç, yüksek konfor, minimum enerji tüketimi sunuyoruz.Doğaya saygımızı hem üretim aşama-sında hem de ürettiğimiz ürünlerde or-taya koyuyoruz. Türkiye ile enerji verimli süpürgeleri tanıştıran ilk marka olmak-tan da son derece mutluyuz. Çevreci ürünlerimiz arasında, az elektrik harca-yan süpürgeler ve deterjan kullanımına gerek kalmadan sadece su ile hijyenik ortamlar sağlayan buharlı temizleyicile-rimizin özel bir yeri var.- ARGE faaliyetlerinizden söz eder misiniz? Günümüzde “teknoloji geliştirmek” en önemli kavramlardan biri. Bir firma ge-liştirdiği teknoloji kadar marka değerini artırabiliyor. Dünyadaki ve sektörümüz-deki tüm gelişmeleri yakından takip eden ve sektöre öncülük eden bir mar-ka olarak en önemli yatırımlarımızı Ar-Ge’ye yapıyoruz. Ar-Ge merkezimiz Almanya’da yer alı-yor. İşinde son derece yetkin mühen-dislerimiz önemli çalışmalara imza atı-yorlar. Ar-Ge faaliyetlerimizin başında

yeni teknolojilerin hayata geçirilmesi, yeni ürün tasarımları, çevre dostu ve enerji verimli ürünler üretmek geliyor.Ar-Ge çalışmalarında pazar araştırma-ları önemli bir yer tutuyor. Bir ürünün tüketicinin ilgisini çekebilmesi için sa-dece yeni ve üstün bir teknolojiye sahip olması yetmez. Doğru zamanda pazara sunuyor olmanız da gerekir. Fakir olarak dünyanın pek çok bölgesi-ne ihracat gerçekleştiriyoruz. Ürünlere talebin bölgelere göre değişiklik gös-terdiğini gözlemliyoruz. Bu doğrultuda ürünlerimizi tüm pazarlara aynı anda sokmuyoruz. Bir ürünün hangi pazara ne zaman gireceğine pazar büyüklüğü ve tüketici alışkanlıklarına göre karar veriyoruz. Örneğin; deterjan kullanıl-madan sadece su ile hijyen sağlayan buharlı temizleyicilerimizi 10 yıl önce geliştirmiş olmamıza rağmen tüketicile-rin henüz bu ürünlere hazır olmadığını gördüğümüz için ancak üç yıl önce Tür-kiye pazarına sunduk.

Ar-Ge’deki bir diğer önemli detay ise ürünlerin test süresi… Bir ürün üretil-dikten minimum bir yıl sonra pazara sunulabiliyor. Tüketicinin herhangi bir sorunla karşılaşmaması ve ürünün pa-zara sorunsuz sunulması için bu süre zarfında pek çok test yapılıyor.Müşterilerimizin Fakir’i kalite ve güven ile özdeşleştirmesinin altında yatan en önemli etkenlerden biri de üstün Alman teknolojisinden asla ödün vermeme-miz…- Son olarak tüketicilere vereceğiniz tüyolar var mı? Elektrikli ev aletleri alırken nelere dikkat etsinler?Tüm sektörlerde olduğu gibi elektrikli ev aletleri sektöründe de kayıt dışı üretim yapan pek çok firma bulunuyor. Fiyat avantajıyla tercih edilen bu ürünlerin kullanım ömrü ise çok kısa oluyor. Bu ürünlerde bir sorun çıkması durumun-da karşılarında bir muhatap bulmak da mümkün olmadığı için tüketiciler mağ-dur oluyor. Bir ürün alınacağı zaman güvenilirliğini kanıtlamış standartlara uygun üretim yapan markaları tercih et-mek büyük önem taşıyor. Enerji verimliliği de önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu. Enerji verim-liliği yüksek ürünler tercih ederek, hem aile bütçelerini hem de çevreyi koruya-bilirler.

Röportaj

Günümüzde “teknoloji geliştirmek”

en önemli kavramlardan biri.

[email protected]: (0212) 274 85 75

Sita İletişim 1993 yılından beri tam ajan hizmeti vermeye devam ediyor.

• Reklam kampanyaları

• Reklam/tanıtım filmi yapımı

• Konsept oluşturma

• Etkinlik organizasyonu

• Fuar ve etkinlik için stant tasarımı

• Medya planlama ve satın alma

Sita İletişim’de markanız değerlidir...

marketing europe & anatolia / 21

Köşe

Yepyeni bir yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar.Güzel ülkemin, güzel insanları 2015 hepimiz için bolluk, bereket ve barış yılı olsun...

Bana amcaa amcaaaa dedileeerr :) Bugünlerde neredeyse herkesin dilinde bu reklam var. Bence Anadolu Hayat Emeklilik'in en güzel reklamlarından biri olmuş. Aynı kurumun Cem Yılmaz'lı ''Feza ile Gelecek'' reklamından bile güzel olmuş.Reklam kısaca şöyle: 7 - 8 yaşlarında çocuklar sokakta top oynuyor. O sırada yüzünde mutlu bir ifadeyle genç bir adam da yoldan geçiyor. Top yola doğru gidince çocuklardan biri genç adama ''amca topu atar mısın'' diye sesleniyor. Veeee işte o ''amca'' kelimesi genç adamın hayatını karartıyor. Birden bire etrafını kara bulutlar sarıyor ve damardan bir arabesk müzikle ''bana amcaaa amcaaa dediler, döndüm baktım resmen banaaa dediler'' şarkısını söylemeye başlıyor. Hem eğlenceli, hem de içimizde bir yaraya parmak bastığı için etkili bir reklam olmuş. Yaş otuzu geçince herkeste eyvah ağabey, abla yaşımı geçiyor muyum kaygısı başlıyor galiba. Son dönemlerin moda tabiriyle yaşlanmıyorum, yaş alıyorum moduna giriyoruz. Anadolu Hayat Emeklilik bu hissi çok iyi yakalamış ve çok güzel aktarmış. Yani böyle şeyler yazdığıma bakmayın, bu söylediklerimin benimle hiç ilgisi yok. Bir arkadaşım öyle hissediyor, onun düşüncelerini paylaştım :)))) Aynı reklamın teyze versiyonu da çok başarılı. Düşünen, hazırlayan, onaylayan tüm ekibi kutluyorum.Önemli not: Şu amca, teyze, abla, ağabey lafını bir kenara bırakıp birbirimize ismimizle hitap etsek, gerilmesek:) Ne dersiniz?

Neredeyse her gün motosikletle işe gidip geliyoruz. Havanın esintisini yüzünde hissedip yol almak çok keyifli. Motosiklet tutkunlar iyi bilirler, arabanın içine sıkışıp kalmadan hayatın daha da içinde gibi hissediyor insan kendini. Bu keyifle her sabah bağıra çağıra şarkılar, marşlar söyleyerek işe geliyoruz. Hatta bazen yanımızdan geçen arabalar ne yapıyor bu deliler diye tuhaf tuhaf bakıyorlar, ama olsun :) Dağ başını duman almış marşı yol boyunca söylediğimiz marşlar arasında favorimiz.

Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]

Duygulandıran, heyecan verici bir marş. Bu marşı reklam malzemesi yaparken çok özen göstermek gerekiyor diye düşünüyorum. Akbank'ın İhracat yapmak isteyenlere destek olduğunu anlattığı yürüyelim arkadaşlar reklam filmi biraz manidar geldi bana. Önce reklamın sadece sesini dinledim. Çok hoşuma gitti. Ben de hemen marşı söylemeye başladım. Daha sonra bir arkadaşım reklamla ilgili bir mesaj yazmış: Mesajda bu reklamda badem bıyıklı adamların ön plana çıkarıldığından bahsetmiş. O güne kadar izleyememiştim. Hemen internetten reklamı buldum ve izledim. Gerçekten de esnaflıktan işadamlığına terfi etmiş badem bıyıklı Hilmi ağbi karakterinin altının fazlaca çizildiğini gördüm. Allah'ın yürü ya kulum dediklerine sözümüz yok, ama ''yürüyelim badem bıyıklı arkadaşlar'' teması rahatsız edici olmuş. Milli duygularımızı hedefleyen çalışmalarda daha özenli davranılması ve toplumun her kesimini kucaklayan söylemlerin olması gerekir diye düşünüyorum.

Bir kaç gündür İstanbul'da hava çok soğuk. Tek kelimeyle ''donuyoruz''. Akşam evde boğazım ağrımasın diye sıcak süt içerken birden Schweppes reklamıyla buz kestim! Schweppes yetkilileri huuuuu. Neredeyse yurdun dört bir yanında kar yağıyor. Sanki yaz sıcağında kavrulmuşuz gibi soğuk içecek reklamı yapmak da ne oluyor anlamadım. Donuyoruz yahu!

Cola Cola'nın mutluluk kamyonu reklamı ise tam tersi insanın içini ısıtıyor. Açıkça söylemek gerekirse bu kadar çok sosyal sorumluluk projesi olduğunu bilmiyordum. Bir reklam filmiyle hepsini çok güzel anlatmışlar. Hem de bizden bir kamyon şoförüyle. Tebrikler Coca Cola!

Damla Su bende bir türlü ''iyi su'' izlenimi yaratamadı.Karlar altında bilmem kaç metre yukardan doğal suyun geldiğini anlatan reklamı çok başarılı olmuş. Böyle devam ederse algımı değiştirebilir :)

Bu sayıdaki yazım canımin içi biricik annem, boncuk gözlü yeğenim tatlı Begüş'ümüz ve ar-ge dehası yeğenim Ahmet için. İyi ki doğmuşlar, iyi ki hayatımızdalar. Gelecek yıllarda da hep güzel günleri, mutlu yaşları olur inşallah :)

kelebeğin fırtınası)(

Bana ismimi söyle :)

22 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Uzmanlar, bel fıtığı konusunda en risk-li gurubu, masa başı işlerde çalışan kişiler olarak tanımlıyor. Yetişkinlerin %80’i, bel bölgesinde yaşadıkları çeşitli ağrılardan şikayetçi oluyor. Emsey Hospital’dan Beyin Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Salih Aydın, kronikleşen bel ağrılarında en son noktanın bel fıtığı olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. Genellikle 30-60 yaş aralığında daha sık görülmesine rağ-men bel fıtığı, diğer yaş gruplarında da ortaya çıkabiliyorSporsuz yaşam bel fıtığını davet ediyor.Günümüzde sportif faaliyetlerin azal-ması, masa başı işlerin ve sigara kul-lanımının artması, pasif bir hayat sürül-mesi gibi unsurlar disk aralığını bozup, erken yaşta da bel fıtığının görülmesi-ne sebep olabiliyor. Bel ve bacak ağrı-larının önemli bir nedeni olan bel fıtığı, hastalarda ilerleyen yaşla birlikte artış gösteriyor.Bilinenin aksine, vücudumu-zun yükünü taşıyan yalnızca omurga-mız değildir. Boyun, sırt, bel kasları ve karın kasları da önemli görevlere sahip-tir.

Spordan uzak ve hareketsiz bir yaşam tarzı, kasların taşıması gereken tüm yükün omurgaya binmesine neden olur. Kaslar güçlü olmadığından, bu yük ne-deniyle, diskler üzerinde fıtıklar mey-dana gelir. Bunun yanında, kişide faz-la kilo problemi de varsa, durum daha sıkıntılı bir hale gelmektedir. Ancak, yaşam tarzınızı değiştirerek bu sorunu hayatınızdan uzaklaştırabilirsiniz. - Bel fıtığında cerrahi yönteme ne za-man başvurulmalı? Konservatif tedavi yöntemleri olarak belirtilen; fizik tedavi, ilaç tedavisi istira-hat ve benzeri tedaviler uygulanmasına rağmen hastanın iyileşmediği durum-larda veya belirgin, ilerleyici nörolojik bulgular varsa, örneğin ayağında dü-şüklük olması, ürolojik problemler, ağ-rılarının tedaviye rağmen düzelmemesi gibi durumlarda cerrahi tedaviyi düşün-mek gerekiyor. Başarısız ameliyatlarda bel fıtığı tek-rar nüks ediyor. Bel fıtığı ve bele yönelik cerrahi müda-haleler hasta için son derece hassas operasyonlar olarak kendini gösteriyor.

Uzmanlar, bel fıtığı konusunda en riskli gurubu,

masa başı işlerde çalışan kişiler olarak tanımlıyor. Yetişkinlerin %80’i,

bel bölgesinde yaşadıkları çeşitli ağrılardan şikayetçi oluyor.

Röportaj Elvin Ekşioğlu / [email protected]

Emsey HospitalBeyin Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Salih Aydın

Masa başı işlerde çalışanlar dikkat!...Masa başı işlerde çalışanlar dikkat!...

Masa başı işlerde çalışanlar dikkat!...Masa başı işlerde çalışanlar dikkat!...

24 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Bunların sonucunda kişiye, birden fazla ameliyat yapılması gerekebiliyor. Op. Dr. Salih Aydın, Türkiye’yi bir re-vizyon cenneti olarak tanımlıyor ve bu ameliyatların doğru kriterlere uygun olarak yapılmasının önemine dikkat çekiyor. Aydın, “Hastaya doğru teşhis koymak, doğru zamanda ve gereken ameliyatın yapılması şart. Her branş sınırı iyi tayin etmeli. Eğer bu kritere uyulmazsa ‘başarısız bel cerrahisi’ de-diğimiz durum gerçekleşir ve ağrıları geçmeyen hastalar olur. Bu hastalar bazen ikinci, hatta bazen daha fazla ameliyat yapılmasına ihtiyaç duyabilir-ler.” diye belirtiyor. Bel fıtığı ameliyatında “Altın Standart” Op. Dr. Salih Aydın, konuyla ilgili gö-rüşlerini şu şekilde sürdürüyor: “ Gü-nümüzde cerrahi yöntemler iki şekilde yapılmaktadır. Posterior açık sistem ve perkütan adı verilen ciltten yapı-lan yöntem. Mikroskobik mikro cerrahi şu ana kadar bu işin altın standardıy-dı. Açık mikro diskektomi 20. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmıştı. Günümüzde ise endoskopiyle yaşa-nan heyecanın aynısı mikroskobik disk cerrahisi başladığı zaman yaşanmıştı. Omurganın stabilizasyonu dediğimiz hareket kabiliyetinin sabitliğini boz-madan bu işi yapmak çok önemliydi. Mikroskobik mikrocerrahi sistem, şu an endoskobik yöntemle kıyasladığınız zaman invaziv bir yöntemdir. Endosko-pik disk cerrahisinin yeni altın standart olduğu kabul edilmelidir.” Endoskopik ameliyatlarda skopi (gö-rüntüleme cihazı) altında kontroller yapılarak fıtık bölgesi tam tespit edilir. Skopi ile omurganın hangi mesafede fıtığı var, neresinden alınacak, tek tek basamak basamak işaretleyip fıtığın olduğu bölgeye kadar girilebiliyor. Fıtık alınarak bacak siniri rahatlatılıyor. İçe-ride de radyofrekans yöntemi ile diskin basıncı azaltılıyor.

26 / marketing europe & anatolia

Reklam Dünyası

MixxAwards Başvurular İçin Son Haftaya Girildi...

IAB Türkiye‘nin düzenlediği, dijital reklamların ödüllendirildi-ği ve bu sene 5. yılını kutlayan MixxAwards Türkiye 2014’e başvurular için son haftaya girildi. Her geçen yıl artan ka-tılımlarla hızla büyüyen MixxAwards Türkiye 2014’ün son başvuru tarihi 9 Ocak 2015.MixxAwards Türkiye’ye başvurular www.mixxawards-tr.org üzerinden yapılabiliyor. Başvuruların ön elemeleri 16- 26 Ocak tarihleri arasında internet ortamında gerçekleşecek. Ön elemenin ardından finale kalan çalışmalar arasından, 30-31 Ocak tarihlerinde IAB Türkiye Başkan Yardımcısı Neslihan Olcay’ın başkanlığında toplanacak olan ana değer-lendirme jürisi, kazanan çalışmaları belirleyecek.

İki Kuzenin Dayanışması...

Üç Sosyal Ağdan (Twitter, Instagram Ve Facebook’tan) #Hashtag Takibi Yapan, Sıralayan, Sayan, İlk ve Tek Dijital Kampanya, Etkileşim, Yönetim AracıAyşe Yıldıztekin ve Can Kılıçturgay tarafından yaratıldı.Sosyal ağlar üzerinden yapılan anlık paylaşımlar, etkileşim

beğeni, katılım ve satın alma kararlarına doğrudan etki edi-yor. Ve bunlar için en çok # kullanılıyor. CampaignWall® et-kinlik ya da bir mekandaki, mağazadaki katılımcıları, müş-terileri, alışverişçileri deneyime, yarışmaya, kampanyaya davet ve dahil edebilen, 3 platformu aynı anda kullanan tek dijital tool. M-GEN Dijital Ajans’ın iki ortağı Ayşe Yıldıztekin ve Can Kı-lıçturgay tarafından geliştirilen CampaignWall® nasıl ortaya çıktı? İşte temel özellikleri: #Hashtag’li kampanya, etkinlik yönetim ve ihtiyacını kendi projelerini kurgularken fark eden, ancak istedikleri gibi bir dijital araç bulamayan Unilever, BSH, 3M, AIG gibi global firmalara hizmet veren M-GEN Dijital Ajans’ın ortağı iki ka-fadar kuzen sonunda kendi yazılım ekipleriyle birlikte Cam-paignWall® diye yepyeni bir dijital araç, “Kampanya Duvarı” geliştirdi. CampaignWall® duyuruları dahi yapılamadan ilk büyük sı-navını Turkcell Teknoloji Zirvesi’nde verdi. İki gün sıfır hata ile büyük başarı kazandı. Ardından Akçansa B2B, İMSAD gibi zirvelerde kullanılan CampaignWall® mağaza içi uy-gulamalarda da Cornetto Mini kampanyası ile Migros’larda kullanıldı.

Bu yılki reklam kampanyasının teması “Dijital Masal Anlat-maz” olan MixxAwards Türkiye 2014’ün Lider Destekçileri Sahibinden.com ve Turkcell Superonline olurken, Başarı Destekçisi ise MedyaNet oldu. Yarışmanın ödül töreni Canlı Yayın Sponsoru Pozitif TV’nin desteğiyle canlı olarak yayın-lanacak.Ödül töreni 18 Şubat’ta FourSeasonsBosphorus’ta gerçekleştirilecek olan MixxAwards Türkiye 2014’teki toplam 28 kategori “Araç, Yöntem ve Platformlar” ile “Stratejiler ve Hedefler” olmak üzere iki ana bölüme ayrıldı. Her kategoride Altın, Gümüş ve Bronz Mixx ödülleri verilecek. Kategori bi-rincileri arasından “Yılın En İyisi” seçilecek.

marketing europe & anatolia /27

Reklam Dünyası

2014’ün dijital trendleri...

Dünyanın önde gelen kişisel ürün tavsiye, e-posta, sosyal ve mobil pazarlama çözüm sağlayıcılarından biri olan Avustur-ya merkezli Emarsys, 2014’te dünya genelinde dijital alanda öne çıkan trendleri açıkladı.Konuyla ilgili bilgi veren Emarsys Türkiye Ülke Müdürü Mu-rat Erdör, dijital dünyanın oldukça hareketli bir yıl geçirdiğini, artan online satışlarla birlikte gönderilen e-posta sayısının inanılmaz derece arttığını ve kaliteli içeriğin 2014’ün ön pla-na çıkan konularından birisi olduğunu vurguladı.Erdör, 2014’te öne çıkan 10 dijital trendi şöyle sıraladı:1. E-posta Pazarlamada Kişiselleştirme: Artan online satış-la, gönderilen e-posta sayısı inanılmaz derece arttı. Herkese aynı mesajı gönderen firmaların satış anlamında fazla şansı yokken, kişiye özel e-posta gönderenlerin okunma ve geri dönüşüm oranları artmaya devam etti.2. Video Pazarlama: Haziran’da oynanan Dünya Kupası sırasında Youtube’da video izleme oranları rekor kırdı. Kul-lanıcıların altı saniyede kendisini ifade etmesini sağlayan video programı “Vine” yılın en popüler ürünü oldu. Video hâlâ çok popüler ve pazarlama kanalı olarak vazgeçilmezler arasında.3. Tavsiye Sistemleri: Web sayfasını ziyaret eden müşterileri binlerce ürün ile boğmadan en uygun ürünü sunup sitede daha fazla zaman geçirmesini sağlamak, Tavsiye Sistemleri sayesinde artık daha kolay hale geldi.4. Büyük Veri: Firmalar bugün birçok müşteri verisi toplu-yor ancak bilgi akışı çok hızlı ve değişken olduğu için veri analizinde zorlanıyor. Verilerin sağlıklı şekilde toplanması ve verimli şekilde analiz edilmesi, 2014’ün en önemli gündem maddelerinden biriydi.5. İçerik Pazarlaması: Her firma web sayfasının arama mo-torlarının ilk sayfasında çıkmasını ve fazlasıyla okunmasını istiyor ancak her gün birçok içeriğin yayınlanmasından dola-yı bu çok zor hale geliyor. Bu nedenle kaliteli içerik, 2014’ün ön plana çıkan konularından birisi oldu…

6. Mobil Pazarlama: Mobil cihazlarla her şeyi yapabildiğimiz günümüzde firmalar mobil uygulamalar aracılığıyla tüketici-lerle daha fazla iletişim halinde kaldı. Mobil cihazlara uyumlu web sayfası ve e-posta içerikleri de bu yıl daha fazla önem kazanırken, mobilde yapılan hedefleme çalışmaları ön plana çıktı7. Lokasyon Bazlı Pazarlama: Geçmişte reyting rekoru kıran “Biri Bizi Gözetliyor” yarışması, artık gerçek oldu. Firmalar mobil cihazlarla yapılan her işlemi takip ederek, özel fırsatlar sunmaya başlarken, iBeacon yılın ön plana çıkan yazılımı oldu8. Sosyal Medya’yı Etkin Kullanma: Sosyal medya 2014’te de yoğun olarak kullanıldı. Dünya Kupasında Facebook’ta yapılan paylaşımların önceki dönemlere göre çok fazla art-tığı görüldü. Dünya Kupası sponsoru olmamasına rağmen bazı markalar Twitter’daki akıllı paylaşımları sayesinde sponsor olan diğer firmalardan çok daha fazla konuşuldu, bu da sosyal medyayı etkin kullanmanın önemini ortaya çıkardı.9. Giyilebilir Teknoloji: Akıllı saatler, vücudun biyolojik ve fiz-yolojik bilgilerini anlık okuyan giysiler, güneş enerjisini depo-layıp cep telefonu şarj eden kıyafetler... Firmalar artık günlük hayatta kullanılan ürünleri teknolojik olarak konumlandırma-ya başladı ve bu daha bir başlangıç.10. Kullanıcı Dostu Tasarım: Rahatlıkla kullanılabilen kolay ve basit tasarım, yeni trend. Birçok web sayfası, insanı ön plana aldı ve rahatlıkla okunabilmek için altyapı değişiklikle-rini yaptı. Bu, web sayfalarına hangi cihazdan girilirse girilsin sıkıntı yaşanmadan okunabilmesini de sağladı.

marketing europe & anatolia / 29

Köşe

Konvansiyonel medya yok olmanın eşiğinde. Bir süredir medyada yaşanmaya başlanan yapısal değişiklikler artık iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Ancak ülkemizde son yıllarda yaşananlara bakacak olursak konvansiyonel medyanın vedasını mesleki ahlaktan yoksun bir finalle yaptığına üzülerek tanık oluyoruz.Uzun yıllardır medyada sermaye yapısının sık sık ve devlet kontrolünde el değiştirmesi, medya patronlarının medya dışı faaliyetlerinde hükumet ya da cemaat gibi odaklardan nemalanması beraberinde büyük bir ahlaki yozlaşmayı da getirdi.Medya ahlakından yoksun sermaye sahipleri kendi çıkarlarına hizmet edecek her türlü ahlaktan yoksun medya çalışanlarından oluşan bir yapı oluşturunca ekranlar, gazete köşeleri ve tüm medya kuruluşlarının oldukça büyük bir bölümü kendi fikir ve muhakemeleri olmayan kimin yalakalığını yapıyorsa onun kuyusuna su taşımak için kendisine fısıldananları sık sık ve yüksek sesle haykıran, yalakalık uğruna yalan söylemekten sıkıntı duymayan, kişiliksiz ucubelerle doldu.Tabii ki mesleğini onuruyla yapan az sayıdaki medya mensubunu bundan ayrı tutuyorum. Onlar mesleki ahlakın son gemileri olarak bu yozlaşma ve onursuzluk girdabına direnmeye devam ediyorlar.Neredeyse herkesin kendi çapı, gücü oranında gazeteci çığırtkanı var. Biri Pensilvanya'dan fısıldıyor, burada bir gruh gazeteci megafon görevi görüyor. Kendilerine ait hiçbir fikir, birikim, mesleki ahlakın olamasının yarattığı boşluktan kaynaklanıyor olsa gerek megafon görevi yaparken oluşan eko aynı şeyleri sık sık tekrar etmelerine de neden oluyor. Şimdi ben bu örneği verince diğer megafonlar hemen Pensilvanya'ya odaklanmışlardır. Durum sadece Pensilvanya'ya özgü değil. Hükumet ve Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da hükumete başkanlık yapmak isteyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın

Abdullah Ekşioğlu / [email protected]

yandaşları medya mensupları için de durum aynı.Birinin kendine ait bir fikri olsa belki yüzlerine bakarken midem kalkmayabilirrdi. Ancak bu tablo artık sindirim sistemimin tahammül sınırının çok dışına çıktı.Tekrar etmek istiyorum sözüm mesleğini onuruyla yapan gazetecilere değil. Onlar medyayı halen ayakta tutuyorlar. Benim sözün üç kuruşa sattıkları boş beyinleriyle trilyonluk yolsuzluk iddialarının savcı ya da avukatlığına soyunan zavallılara. Konuşmak için sahibinin talimatını bekleyen kurma kollu çığırtkanlara.Şimdi isterseniz bu kişileri nasıl teşhis edebilirsiniz biraz ona bakalım. Birincisi bu kişiler hangi konuyu savunuyor olurlarsa olsunlar hep başka biri tarafından fısıldanan bir argümanı dile getirirler. İkincisi bu kişiler başarısız olup sahiplerinin gözünden düşmekten o kadar korkarlar ki hem çok heyecan ve yüksek sesle hem de haddi olmayan bir pervasızlıkta tartışırlar. Üçüncüsü bu kişiler bir konuyu savunurken savlarını desteklemek için hiçbir ahlak, insani ya da fikri sınır tanımaksızın şirazelerinden taşarlar. Dördüncüsü bu kişiler sahipleri başka bir şey fısıldadığında bir gün önce savundukları fikrin tam zıddını bir gün sonra çok hararetli bir şekilde savunurlar. Kendilerine bir gün öncesini hatırlatsanız hiç utanmadan ard arda birçok yalanı sıralayabilirler.İşte maalesef konvansiyonel medya finalini böyle bir kadroyla yapıyor. Merak etmeyin bu kişiler sanıldığı kadar pahalı değiller. Sizin de üç beş kuruşunuz varsa siz de kendinize bu megafonlardan birkaçını alabilirsiniz. Hatta bugün başkasının megafonu olanı yarın ona karşı da alabilirsiniz. Tabii ki insan onurunun bu kadar alçaltılmasına dayanabilirseniz. Umarım medya çok kısa zamanda bu mesleği onuruyla yapmaktan hiç vazgeçmemiş kişilere yeniden hak ettikleri değeri verir ve tarihte bu onursuz finalle hatırlanmaktan kurtulur.

retorik)(

Konvansiyonel medyanın onursuz finali...

marketing europe & anatolia / 31

Kampanyalar

Çay yapmak kolay mı?...

Karadeniz’in çay tarlalarında yapılan çekimlerde, çiftçi ka-dınlara şehirli kadınlar eşlik ediyor ve macera başlıyor. Çift-çilerin zor şartlarına ayak uydurmaya çalışan kadınlar, çay toplamanın kolay bir iş olmadığını gün doğarken başladıkla-rı mesai sayesinde anlıyorlar. Çiftçi kadınlar ise kendilerine has esprili bir dille onlara çay toplamanın inceliklerini öğre-tiyorlar.

Kampanya KünyesiReklamveren: UnileverReklamveren yetkilisi: Sanem Karacan, Burcu Solak, İrem Işık, Elif YıldırımcanReklam ajansı: Medina Turgul DDBYaratıcı yönetmen: Kurtcebe Turgul Yaratıcı grup: Erdem Köksal, Pınar Ergün, Hakan Bıçakçı, Berkay Özay Müşteri ilişkileri grubu: Lawrence Sezer DuPre, Sezen Serez, Kleri KapyasStratejik planlama: Gülin Ölçer Ajans prodüktörü: Evrim SaraçoğluYapım şirketi: Böcek YapımMedya ajansı: Mindshare

32 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Bingo ile Parfümü Giyin...“Yepyeni bir yumuşatıcı deneyimi” mottosunun ön plana çı-karıldığı reklam filminde, Bingo Soft İmza Serisi’nin gerçek parfüm etkisinden ve bu parfümü tasarlayan Fransız parfü-mörlerden bahseden Eda Taşpınar, serinin, Tutku, Tılsım ve Hipnoz isimlerini taşıyan üç varyantını tanıtıyor.

Kampanya KünyesiReklamveren: Hayat Kimya / BingoReklamveren Temsilcisi: Gülhan Eğilmez, Esra Gerek, Baran Kocabaş, Burcu HüsrevoğluReklam Ajansı: VietnamYaratıcı Yönetmen: Gürkan GünaydınReklam Yazarı: Ayberk ÇınarSanat Yönetmeni: Hasan Çalışkan, Onur EvinMüşteri İlişkileri: Tuse TamerAjans Prodüktörü: Begüm BaranYapımcı: Esra Seyrekbasan Onar, Hakan İnceGörüntü Yönetmeni: Veli KuzuYönetmen: Müfit SamıkPost şirketi: Sinefekt

Yerli Malı Haftası kayısıdan fazlası...Vestel’in yeni reklam filminde,Yerli Malı Haftası’nın yerli sebze meyve tüketmekten ve Yerli Malı Haftası şarkısından fazlası olduğunu eğlenceli bir dille anlatılıyor. Film, ilkokul yıllarındaki Yerli Malı Haftası kutlamalarını andıran bir mü-samere sahnesiyle başlıyor. Filmin prodüksiyonunu Baran Baran Production üstlendi. Ömer Ahunbay tarafından film için özel olarak bestelenen yerli malı şarkısı da klasik örneklerinde olduğu gibi bir vokal ve çocuk korusu tarafından seslendiriliyor.

Kampanya KünyesiReklamveren: VestelReklam Ajansı: ConceptReklamveren Yetkilileri: Feza Turunçoğlu Erim, Berna Aş-kın, Gizem Birgül, Bengisu DinçerKreatif Direktör: Kerem ÖzkutYaratıcı Ekip: Ufuk Işık, Namık Ergin, Erhan Dursun, Engin Erden, Remzi Cem Erguvan, Cansu ErdinçMarka Ekibi: Arda Görgün, Ekin Kutevu, Zeynep Kahvecioğlu, Sinem TacirStratejik Planlama: Hakan Demir, Suphi Can Sarıgöllü

Ajans Prodüktörü: Mert Turan, Kasım Bektaş Prodüksiyon Şirketi: Baran Baran ProductionMüzik: Jingle HouseMedya Ajansı: MediaComKullanılan Mecralar: Televizyon, Basın, Radyo, Outdoor, Digital

marketing europe & anatolia / 33

Kampanyalar

Seyahat, En Güzel Hediye...Yönetmenliğini Mete Özok’un yaptığı Rafineri imzalı reklam filminde, 20 yıl öncesinden günümüze uzanan evli bir çiftin yılbaşı gecelerine yer veriliyor. Dijitalde bir viral çalışma da yürüten Pegasus Hava Yolları’nın hazırladığıvideodaCoşkun Sabah’ı kimi zaman Amsterdam’da bir kayık üstünde şarkı söylerken, kimi za-man Paris’te selfie çekerken görüyoruz.

Kampanya KünyesiReklamveren Temsilcisi: Onur Dedeköylü, Didem Namver, Elif Yalt, Emre Güney, Nazlı Elif TanReklamveren: Pegasus Hava Yolları Yaratıcı Yönetmen: Emre KaplanYaratıcı Grup Lideri: Kerim Gürsel, Öncü Doğu GürsoyYaratıcı Grup: Sezer Üstüngel, Yasin Abaylı, Armağan Ükünç, Ahmet Uğurel, Berat KösemenStratejik Planlama: Canan PehlivanoğluDigital Stratejik Planlama: Tuna ÖngüMarka Takımı: Erbek Onur, Çağla İshak, Gülşah Gödek Digital Marka Takımı: Elçin Yörükoğlu, Bircan Ertan

Eski köye yeni âdet...“Eski köye yeni âdet” getiren ING Bank, bankacıları haf-ta sonu müşterilerin ayağına götüren yeni projesi Turuncu Cumartesi’yi hayata geçirdi. Proje kapsamında, ING Bank çalışanları Cumartesi günleri sokağa çıkıyor ve tüketicilerin karşısına hiç beklemedikleri bir anda, beklemedikleri mes-leklerle çıkarak ING Bank’ın ezber bozan bankacılık anlayı-şını, samimi bir sohbetle bire bir anlatıyor.

Proje Künyesi Proje: ING BANK – Turuncu Cumartesi ProjesiING Bank Pazarlama İletişimi Müdürü: Gökçe Say AlatING Bank Pazarlama İletişimi Ekibi: Ayşe Aybike Köse, Aylin Kırımlı, Beyza OymanReklam Ajansı: Lokal İstanbul Kreatif Direktör: Ozan Varışlı Yaratıcı Ekip: Ali Göral, Evrim Pamukçuoğlu, Kürşat Coşkun Müşteri İlişkileri: Gökçe Evirgen, Seçil Şişman Prodüksiyon Şirketi: SuperflyYönetmen: Emre Başaran

34 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Hepsiburada.com – Çık 90’lardan...

Hepsiburada.com, yeni reklam filminde yeğeni Harun Kolçak’ı 90’lı yıllardan çıkmaya, 2015 yılınagirerken hızlı ve kolay alışveriş için hepsiburada.com’u ziyaret etmeye davet ediyor. Kolçak’ın unutulmaz şarkısı “Gir Kanıma”yı seslendi-rerek “Gir kanıma çıkalım çarşıya!” demesinin ardından cep telefonundan hepsiburada.com’un mobil uygulamasına gi-ren yeğeni, dayısının şaşkın bakışları arasında seçtiği tablet bilgisayarı hemen sipariş ediyor.

Kampanya KünyesiReklamveren: Hepsiburada.comReklamveren Temsilcisi: Özgür Doğan, Ayça Özdem, Buket Kayalar, Azerhan DoğanReklam Ajansı:AlametifarikaUygulayıcı Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu, Kenan ÜnsalKreatif Direktör: Can ÇelikbilekYaratıcı Grup: Serhat Bayram, Can Dağlı, Erdem Güngör, Leman KöksalStratejik Planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel, Emir KutluMüşteri İlişkileri Direktörü: Gökhan AkbayMarka Direktörü: Başak SarıoğluProdüksiyon Direktörü: Sertuğ AlptekinProdüksiyon: Berkay Tahmaz, Teğin PolatProdüksiyon Şirketi: YİRMİBEŞ FİLMProdüktör: Fırat Parlak, Koray Şahin, Cengizhan FidanYönetmen: Ali Taner BaltacıGörüntü yönetmeni: Özgür EkenPost Prodüksiyon: Filimişleri

Bir Dost...Media Markt, Emre Karayel’in hayat verdiği “Bir Dost” ka-rakteri ile izleyicileri yeni yıl reklam kampanyası ile buluştu-ruyor. Yeni yılda hediye isteklerini açıkça dile getiremeyen ailenin hislerine tercüman olan “Bir Dost”, kendimiz ve sev-diklerimiz için alabileceğimiz hediyeler için herkesi Media Markt mağazalarına, mediamarkt.com.tr’ye ve mobil uygu-lamasına davet ediyor.

Kampanya KünyesiReklamveren: Media Markt TürkiyeReklamveren Yetkilileri: Nurçin Koçoğlu, Çağanur Atay Uçtu, Volkan ÇevikAjans: Saatchi & Saatchi İstanbulKreatif Direktör: Tarkan BarlasYaratıcı Ekip: Zeynep Yalçınkaya (Reklam Yazarı), Sedef Karakaş (Sanat Yönetmeni)Stratejik Planlama: Sinan Demirez (Stratejik Planlama Di-rektörü), Gizem Ateş (Stratejik Planlama Uzmanı)Müşteri İlişkileri Ekibi: Mehmet Kaptan (Müşteri Direktörü), Bahar Dikmen (Müşteri Süpervizörü)Ajans Prodüktörleri: Arzu Köksal, Deniz Meray Dengiz

Yapım Şirketi: Jaguar ProjectsYönetmen: Özgür BaltaoğluMedya Ajansı: CaratDijital İletişim Ajansı: Wanda Digital

marketing europe & anatolia / 35

Kampanyalar

Samsung, ilk Türk yapımı reklamı...

Samsung Electronics, ilk Türk yapımı reklam filmini izley-icilerin beğenisine sunuyor. Reklam filmi, mükemmeliyetçi kadınların vazgeçilmezi

olacak bulaşık makinesi yepyeni WaterWall teknolojisini gözler önüne seriyor. Evde temizliği iki kere yapıp, her şeyi tekrar tekrar kontrol eden, titizliği ve özenli temiz-lik anlayışı ile bilinen annelerin, bu teknoloji sayesinde bulaşıklarının temizliğinden endişe etmelerine hiç gerek kalmıyor.

Reklamın KünyesiReklamveren: Samsung Electronics Türkiye Pazarlama Direktörü: Can EmciPazarlama İletişimi Grup Müdürü: MeltemErsözPazarlama İletişimi Müdürü: Eda MutluerPazarlama İletişimi Müdür Yardımcısı: Gül AltınokReklam Ajansı:CheilTürkiyeYaratıcı Yönetmen: Tolga HirsovaReklam Yazarı: Nergiz Herdem, Caner ArSanatYönetmeni: Emrah Doğru, Didem AzizoğluMüşteri İlişkileri Direktörü: Cihan SelMüşteri İlişkileri Yöneticisi: Tuğçe AsrakYapım Evi: ShortcutYönetmen: MüfitSamik

Filiz Yumurtalı...

Geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez ismi Filiz, ödüllü ‘Yumurtalı’ makarna serisinin reklam filmini, televizyon ka-nallarında izleyicilerle buluşturuyor.Şef yazar Ebru Omur-calı’nınkeyifli anlatımı ile ekranlara taşınan reklam filmi, geleneksel tariflerden şaşmayan, öğünlerinde annelerinin lezzetlerini arayanlara hitap ediyor.

Reklamın KünyesiReklam Ajansı: Y&R İstanbulProdüksiyon Şirketi: TeslaYönetmen: Tan TunçağPost Prodüksiyon: SinefektMüzik: Jingle House / Erkin Arslan

36 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Aklınız evde kalmasın...

Grey İstanbul tarafından yaratılan rap grubuMusibet,“Akıllı Olsun” adlı şarkısıyla geri döndü. Pronet Plus lansmanı için hazırlanan filmde hırsızlardan oluşan üçlü, bu defa akıllı ci-hazlarla dolu, ancak kendisi “akılsız” bir evi gözlerine kesti-riyor.

Kampanya Künyesi Reklamveren: PronetReklamveren Temsilcileri: Yiğit Yiğiter, Merve Parlakulaş, Erhan İdiz

Reklam Ajansı: Grey İstanbulKreatif Direktör: Engin Kafadar, Görkem YeğinYaratıcı Ekip: Korcan Yavuz, Selin Estroti, Yasin ÇatılıAjans Marka Ekibi: Elifsu Serin, Melis Erduran, Başak EnginAjans Prodüktörü: Selim İpekStratejik Planlama: Özgün ÖzkalayProdüksiyon: BatesmotelproYönetmen: Ali Kaan DinçGörüntü Yönetmeni: Oktay Başpınar

Yılbaşı Annelerimizin Yanıbaşı...Viralleriyle Türkiye’de fenomen haline gelen, her virali sos-yal medyayı sallayan Profilo’nun yeni viral çalışması, , “An-neliğin zor şartları varsa, annelerin Profilo’su var” yaklaşımı ile hayatı kolaylaştıran ve güzelleştiren ürünler sunan Profi-lo, yeni yıla bir viral filmle girdi.

Kampanya Künyesi Reklamveren: ProfiloReklam Ajansı: RafineriEx. Kreatif Direktörler: Emre Kaplan, Ayşe BaliDijital İletişim Direktörü: Elçin YörükoğluKreatif Direktör: Öncü GürsoySosyal Medya Grup Yöneticisi: Berivan AkmanoğluStrateji Direktörü: Canan PehlivanogluYaratıcı Ekip: Tuna Öngü, Yasin Albaylı, Sezer Üstüngel, Ahmet Uğurel Marka Takımı: Erbek Onur, İnci Neslihan Konur Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Ferhat Düzlü Prodüksiyon Şirketi: Mama FilmsYönetmen: İlker CanikligilMüzik: Sodium Records - Seda Aksakal

marketing europe & anatolia / 37

Kampanyalar

Coca-Cola’nın Kırmızı Kamyonları...Coca-Cola, hikayesinibaşrolde oğluyla birlikte gerçek bir Coca-Cola çalışanı üzerinden anlattığı Kırmızı Kamyon reklam filminiyayınlandı. Coca-Cola kırmızı kamyonlarının, ülkenin her köşesine Coca-Cola şişelerinden çok daha faz-lasını taşıdığını anlatan reklam filminde, şirketin Türkiye’de gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden örneklere yer veriliyor.Coca-Cola’nın kırmızı kamyon reklam filminin dikkat çekici yanlarından biri de oyuncuları. Uzun yıllardır, Coca-Cola’da görev yapan Menderes Gündüz ve oğlu, reklamın kahra-manları olarak filmde birlikte rol aldı.

Kampanya Künyesi Reklamveren: Coca-Cola Şirketi Reklam Ajansı: McCannİstanbulCCO: Uğur ÇakırKreatif Direktör: Burcu DenizMüşteri İlişkileri Direktörü: Özlem Milor İslamMüşteri Direktörü: Ceren Su OlgaçMüşteri Temsilcisi: Elif BakiAjans Prodüktörü: Simten Tolun

Prodüksiyon Şirketi: FilmparkYönetmen: Mete ÖzokProdüktör: Oğuz OngunGörüntü Yönetmeni: Suat Kutluğ

#banateyzedediler...Anadolu Hayat Emeklilik yeni reklam kampanyasında yılların hızla geçtiğini, iyi bir gelecek için Anadolu Hayat Emeklilik’ten bireysel emeklilik yaptırmanın tam zamanı olduğunu hatırlatıyor.Zamanın hızla aktığını vurgulayan reklamlarda bireysel emekliliğin önemi esprili bir dille anlatılıyor. İnsanların kendilerine ilk defa abi/abla yerine amca/teyze denildi-ğinde yaşadığı şoktan yola çıkarak, emeklilik günlerinin göz açıp kapayıncaya kadar geldiğinin altı çiziliyor. #banaamcadediler,#banateyzedediler hashtagleriyle de, benzer tecrübeler yaşayanların, o ana dair hikayelerini Twitter’dan paylaşmaları öneriliyor.TBWA\ISTANBUL tarafından Anadolu Hayat Emeklilik için hazırlanan ve 2 filmden oluşan kampanya; TV,basın, radyo, dijital, açıkhava ve sinema mecralarında yer alıyor. Yönetmenliğini Ferit Katipoğlu’nun yaptığı, prodüksiyonu-nu Autonomy’nin üstlendiği filmlerde, şaşırma anını dile getiren arabesk şarkıların besteleri ise Emre Irmak’a ait.

Tha-Laang, Talang, Junk Ceylon...Tha-Laang, Talang, Junk Ceylon...

Tha-Laang, Talang, Junk Ceylon...Tha-Laang, Talang, Junk Ceylon...

marketing europe & anatolia / 39

Gezi

Günlerden Cuma, mesai bitimine ya-rım saat kalmış. Anne, baba, kardeş, eşi ve yeğenim de Bangkok’ ta. Bana whats’ up’ tan yazıyor kardeşim. Hadi sen de gel diye. Olur du, olmaz dı der-ken hemen bakıyorum uçaklara ve Bangkok’ a bilet alıyorum. Cumartesi sabah da yazlık giysileri ortaya döküp kendime bir sırt çantası hazırlıyorum. Üzerime de ince ama kat kat giyiniyo-rum. Pasaportumu alıp havaalanın yo-lunu tutuyorum. Havaalanı sakin, check in işlemlerini yapıp uçağın kalkmasını bekliyorum. İlk durak Katar, Doha sonra da Bangkok. Katar hep uğursuz geliyor bana. Uçaklar dolu olduğu için mahsur kalıyorum oralarda :)Bu yolculuğumda bir şey farkettim. Ben yolculuğu seviyorum. Havada asılı ka-lıp zaman ve mekan sınırı olmadan kendiyle başbaşa kalıyor ya insan, işte onu. Neden uzun yolların beni sıkma-dığı ve büyülediğini anladım bu sefer ki yolculukta. Havaalanındayken yolda vakit geçsin diye Ayşe Kulin’ in Gizli Anların Yolcusu isimli kitabını almıştım. Daha önce hiç Ayşe Kulin okumamıştım. Bu kitaptan önce de İnci Aral’ ın Kendi Gecesinde isimli kitabını okumuştum. Hatta kita-bı sevgili Elvin Ekşioğlu hediye etmişti (editörümüz :)) İnci Aral’ ın akıcı yazısı sayesinde çabucak okumuştum kitabı. Her iki kitabın da baş karakterleri erkek

ve bu karakterler kendi hem cinslerine aşıklar. Uçağa binince açtım kitabımı okumaya başladım. Ayşe Kulin o kadar akıcı yazmış ki, 5 saat nasıl geçti an-lamadım. Gözümü kırpmadan okudum. 5 saatin ardından Doha havaalanına vardık. Ben transit tarafa geçip Bang-kok uçağının hangi kapıdan kalakaca-ğını öğrendim. Sonra da bilet almak için ofise desk’ e gittim. Ve yine aynı şey, uçakta yer yok. +12 kişi de fazlası var. Bir sonraki uçak 9 saat sonra ve direk Phuket’ e. En kötü ihtimal ona binerim dedim. Boynum bükük vaziyette gittim uçağın kalkacağı kapıya. Tüm yolcu-lar bindi. Uçağın kalkmasına 2 dakika var. Vakitin daraldığını görünce tekrar yanaştım kapıya. Yer var mı diye sor-dum. 12 kişi fazla var dediler, bakındım etrafa kimse yok. Ama burada kimse yok ki dedim. Bagajım olup olmadığını sordular. Yok deyince de beni apar to-par uçağa bindirdiler ve uçak kalktı. Bu sefer şansım yaver gitti.Uçakta oturduğum koltuk 3’ lü sırada ve cam kenarıydı. Yanımda da 2 tane abi oturuyor. Biri sarı saçlı ama saçlar boya, diğeri kumral. İkisi de Avrupalı ama hangi ülke bilmiyorum. O kadar nazik ve kibarlar ki hayretler içinde on-ları izliyorum. Sonradan farkettim ki, bu abiler evli :) İnci Aral, Ayşe Kulin ar-dından da bu abiler. Bir an “no’ luyooo yaaa” oldum. Bu abilerin bir birine dav-

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / [email protected]

Günlerden Cuma, mesai bitimine yarım saat kalmış. Anne, baba, kardeş, eşi ve yeğenim de Bangkok’ ta. Bana whats’ up’

tan yazıyor kardeşim. Hadi sen de gel diye. Olur du, olmaz dı derken hemen bakıyorum uçaklara ve Bangkok’ a

bilet alıyorum. Cumartesi sabah da yazlık giysileri ortaya döküp kendime bir sırt çantası hazırlıyorum.

40 / marketing europe & anatolia

Gezi

ranışından o kadar etkilendim ki anla-tılır gibi değil. Sevgi çok sihirli bir şey. Kime duyulduğu önemli değil, içinizde sevgiyi hissetmek muhteşem bir şey. Hayranlıkla izledim onları. Ayşe Kulin’ in kitabında Tekin Gönenç’ in şiir kita-bından alıntılar var. Onları okudukça tam da bu abiler için yazılmış oldukla-rını düşündüm. Hatta bunları facebook’ ta paylaştığımda arkadaşlarımdan tep-kiler aldım. Tepkilerin sebebi de “nor-mal kadın ayakları yapma bize”. Vay bee, dedim. Ne kadar ruhsuzmuşum meğerse, şiir bile eğreti durdu profilim-de. Oysa ki ben son derece duygusal bir tipimdir :) Üstelik de o şiirler abilere ithafendi :)Neyse, gezi yazsını fazla sulandırma-yalım. Nerede kalmıştık. Ben kah abileri hayran hayran seyrettim kah kitap oku-dum derken vardım Bangkok’ a. Tabii olay burada bitmiyor. Ben Suvarnab-humi uluslararası havaalanına geldim. Bizimkilerle Don Muaeng havaalanın-da buluşup Phuket uçağına bineceğiz. Diğer havalanına gitmek için shuttle’ a bindim. 2 saatin ardından havaalanına vardım. Ben 15 dereceden 30 derece olan bir memlekete geldiğim için giyin-

diğim katmanları yavaş yavaş çıkar-maya başladım ve nihayet şort, tşirt ile kaldım. Ne güzelmiş kış ortasında sı-cak memlekette olmak. 1 – 2 saat aileyi bekledikten sonra hep birlikte check in yaptırıp uçağa doluştuk. Bu arada 9 ay-lık minnak yeğenim de bizimle birlikte. Geziyor olmaktan dolayı acayip mutlu. Çok da sevimli ve ben bayılıyorum ona. Yaklaşık 2 saat sonra Phuket’ e vardık. Oradan bir taksiye binip doğru otelimi-ze gittik. Otelimiz Karon Beach bölge-sinde ve plaja çok yakın. Otele varıp odalarımıza yerleştik. Odalar pek şirin dekore edilmiş. Kaldığımız yerin adı Sugar Marina Resort – Art. Phuket’ e gideceklere tavsiye ederim.Biraz Phuket’ ten bahsedelim :)Phuket, eskiden batı dilinde Tha-Laang, Talang veya Junk Ceylon olarak bili-nen Güneydoğu Asya ülkesi Tayland’ın Dünyaca ünlü Turizm adası. Başkenti de Phuket City. Phuket, Hin Okyanusu’ nda Andaman Denizi’ nde bir ada fakat 2004’ teki tsunamiden sonra yeniden yapılanırken Tayland ana karasına da bir yol ile bağlanmış. Bu sebeple kara-dan da ulaşım olduğu için adaya gelen giden sayısı artmış olabilir. Adanın yü-

Phuket, eskiden batı dilinde Tha-Laang, Talang,

Junk Ceylon olarak bilinen Güneydoğu Asya ülkesi

Tayland’ın Dünyaca ünlü Turizm adası.

Gezi

zölçümü 543 km kare ve nüfusu yakla-şık olarak 400 bin kişi.Otele eşyalarımızı yerleştirdikten son-ra dışarı çıkıp bir şeyler yemeğe karar verdik. Dışarısı 31 derece civarı sıcak ve aşırı nemli. Arada bir yağmur yağ-dığından dolayı sokaklar sürekli yıka-nıyor o yüzden temiz. Yalnız, lağım ve kanalizasyon yol altından aktığı için 5 metrede bir metal parmaklık şeklinde yarı açık rögar kapakları yüzünden so-kaklar kötü kokuyor. Buna bir de palm yağıyla yapılan kızartmalar, sarmısak ve baharat kokulu yemekler eklenince sokaklar kabusa dönüşebiliyor. Kaldığımız otelin de üzerinde bulundu-ğu Patak Road’ da bir kaç restaurant baktık sonra da birine oturup yemek yedik. Okyanus adası olduğu için her-yerde deniz mahsulleri mevcut. Madem buraya kadar geldik, seçimimizi deniz mahsullerinden yana yaptık. Yalnız balıklardan memnun kalmadık. Çünkü tadı, tuzu, lezzeti yok balıkların. Kala-mar, karides ve kerevit nispeten daha iyi. Bir de deniz mahsullerinden yapıl-mış pilav. Yemeğin yanına Tayland bi-

rası olan Singha’ da içip, tadına baktık. Yerel içkilerin tadına bakmadan oradan ayrılmak olmaz. Yol yorgunluğuydu, yemek yedik ağırlık çöktü derken kal-kıp sallana sallana otele döndük.

Okyanus adası olduğu için heryerde deniz mahsulleri mevcut.

marketing europe & anatolia /41

42 / marketing europe & anatolia

Gezi

O kadar yol yorgunluğunun üzerine mı-şıl mışıl uyumuşum. Sabah hep birlikte otelde kahvaltımızı ettik. Kahvaltı meyva ve hamur işi ağır-lıklıydı. Peynir yok. Zeytinin de tadı yok. Ama meyvalar 10 numara. Kahvaltıdan sonra tekrar Patak Road’ da dolaşıp et-rafa bakındık. Dolaşırken Wat Suwan Khiri Khet tapınağı karşıladı bizi yolun kenarında. Bu Karon’ daki tek tapınak-mış. 1895 yılında inşa edilen bu tapı-nak tsunamiden sonra tekrar restore edilmiş.Her iki tarafında da buluna yılan hey-keli tüm tapınağın etrafını sarıyor ve tapınağı çember içine alıyor. Binanın dış duvar ve pencerelerinde yer alan heykel ve işlemeler ise Buddha’ nın ha-yatından kesitleri betimliyor. Tapınakta yaşayan keşişler buranın işletmesinden sorumlu ve belirli günlerde de ayinler oluyormuş.Tapınaktan sonra biraz daha yürüdük ve baktık ki pek de bir şey yok bari plaja gisip denize girelim dedik. Hemencecik gidip mayo ve bikinilerimizi giydik. Hav-lularımızı alıp doğru plaja indik. Hava kapalı olmasına rağmen epey sı-cak ve çok nem var. Havluları bırakıp kendimizi denize attık. Deniz suyu o ka-

dar güzel ki bayıldım resmen. Buz gibi İstanbul havasından sonra denize gir-mek çok iyi geldi. Yalnız suda yüzerken kaşınmaya başladım sonradan düşün-düm ki, planktonlar olmalı. Yüzgeçlerim çıkana kadar yüzdükten sonra sahilde kum ve bira keyfi yaptık.Phuket’ in deniz suyu çok berrak ve gö-rüş çok net. O yüzden dalış turizmi de hayli gelişmiş. Fakat ben bu deneyimi yaşayamadan döndüm.Deniz keyfinden sonra duşumuzu aldık ve hem akşam yemeği yemek hem de meşhur Patong Beach’ i görmek için yola çıktık. Taksi mi tuk-tuk mu derken, tuk-tuk deneyimi yaşayıp etrafı seyret-mek için onu seçtik. Seçimin kötü oldu-ğunu da yol boyunca egzos kokusu so-luduğumuzda anladık. Arkadan çıkan egzos içeriye doluyor ve resmen bo-ğuluyorsunuz. O yüzden klimalı taksi-leri seçmek daha mantıklı. Üstelik aynı fiyatlar.Patong Beack bölgesi adanın en ha-reketli ve meşhur bölgesi. Fakat sahili çok ayak altı ve güzel değil. Sahil için Karon Beach, eğlence için ise Patong Beach. Patong da çok fazla gece kulü-bü bar ve restaurant var. Ayrıca Jung-

Her iki tarafında da buluna yılan heykeli tüm tapınağın etra-fını sarıyor ve tapınağı çember içine alıyor. Binanın dış duvar

ve pencerelerinde yer alan heykel ve işlemeler ise Buddha’ nın

hayatından kesitleri betimliyor.

Gezi

ceylon adında bir de büyük alış veriş merkezi var. Biz yemeğimizi Food court yakınların-daki bir Lübnan restaurant’ ında yedik. Ben deniz mahsullü noddle seçtim ve çok da memnun kaldım. Tercihini balık-tan yana kullanan babam ise yine hayal kırıklığına uğradı.Burada bir de karides benzeri bir şey var. Beyaz bir maddeden yapılmış ama neden yapıldığını bilmiyorum. Balık eti ve kimayasal boyalar olabilir. Şekli kari-des eti gibi, üzerinde de karides gibi tu-runcu boya var. Çakma karides. Tadına baktık fakat hiç beğenmedik. Sanırım yakında bizim mutfaklara da girer bu ürün. Elin okyanus kıyısında bile varsa deniz ürünü fakiri memleketimde çok alıcı bulur bu ürün.Yemekten sonra da Jungceylon alış ve-riş merkezine göz attık. Mağazalar ünlü dünya markaları, Mango, Adidas, Ca-mel Active, GAP vs. Çok farklı bir şeyler yok. Merakımızı giderdikten sonra ünlü Bangla Road’ a girdik.Bangla Road boyunca barlar, gece ku-lüpleri ve restaurantlar var.

Müzik ve insan sesleri o kadar çok ki insanın beyninde vızıldıyor sesler. So-kaklarda yemek menüsü gibi kadın ve şov menüleri uzatan insanlar var. Ne de olsa Tayland seks turizmi ile ünlü. Sokakta da Avrupalı abilerin yanlarında Thai’ li teyze veya lady boyları görün-ce anlıyorsunuz durumu. Bu sokaktaki mekanların hemen hepsinde masaların üzerinde dans eden dansçıları görmek mümkün. Daha fazlasını görmek için de çeşitli şovlar var. Çok ilgimizi çekmediği için biz bu şovlardan uzak durduk.Aralık ayı Phuket için en yüksek sezon olduğu için çok kalabalık. Çok fazla tu-rist var.Bangla Road’ u bitirince karşımıza sahil çıktı. Meşhur Patong Beach.Sahil boyunca yine restaurantlar, otel-ler, kafeler sıralanmış ama burası daha sakin ve modern. Ailecek sahil yolunda

da yürüyüp, kahvemizi içip alış verişi-mizi yaptıktan sonra yorgun bedenleri-mizle otelimize geri döndük.Sabah kalkıp kahvaltıyı ettikten sonra taksi veya tuk-tuklarda seyehat etme-nin zor olduğuna karar verip bir tane araba kiraladık. Nasıl olsa ada küçük, yollarda basit, tek sorun trafik tersten, o da sıkıntı değil.Ailecek arabaya doluşup ünlü Buddha heykelini görmeye karar verdik. Ama umduğumuz gibi olmadı, heykel Karon’ a yakın gibi görünse de meğer Phuket Town üzerinden gidiliyormuş. O yüzden ünlü Buddha Heykelini pas geçtik. Bari hazır yola çıkmışken Phuket Town’ a gidelim dedik. Trafik ve aşırı nemli ha-vada zor bela vardık Phuket Town’ a. Yolda bizim minik çok sıkıldı ve başladı ağlamaya. Bir süre sonra yolda mola verip miniği uyuttuk sonra Phuket Town’ a vardık. Elimizde harita nereleri gezsek diye düşünürken bir tane alış veriş merkezi bulduk. Ama bu bizim bildiğimiz alış ve-riş merkezlerinden değil. Kocaman bir tane dükkan var orada kumaş, elbise,

marketing europe & anatolia /43

Patong da çok fazla gece kulübü bar ve restaurant var. Ayrıca

Jungceylon adında bir de büyük alış veriş merkezi var.

44 / marketing europe & anatolia

Gezi

şort, tşirt falan satıyorlar. Fakat binala-rın renkleri çok şirin. Hepsi pastel ton-larda boyanmış, masal sokağına ben-ziyor çarşı :)Mağazayı dolaşıp şirin bir şort aldık-tan sonra etrafı gezmeye çıktık. Fakat sokaklar çok dar ve kalabalık. Hava yapış yapış sıcak. Gezecek bir yer bu-lamayınca tekrar arabaya gidip rotayı değiştirdik. Öncesinde gezi hazırlığı yapıp nereleri gezeceğimize karar ver-mediğimiz için patates olduk. Haybeye dolanıp hem sıcakladık hem de hiç bir yer göremedik. Bari bu tarafa gelmiş-ken Siray Adası’ ndaki Deniz Çingene-lerini görelim dedik. Oraya kadar gittik ne çingene gördük ne de çingene köyü. Taşınmış olmalılar. Hayal kırıklığı içe-risinde geri dönüyorduk ki Port Island Hopper adında bir iskele gördük. Ara-ban inince bir de ne görelim, deniz çe-kilmiş ve iskele kocaman bir yol olmuş. Gelen tekneler de iskelenin bir ucunda yolcularını indiriyor. Deniz çekildiği için de bir çok tekne ku-

mun üzerinde oturup kalmış.Denizin çekilmesini fırsat bilen yerli halk kumların içinden istiridye topluyor. Sonra da bunları satıyorlar. Küçük bü-yük herkes istiridye toplamakla meşgul.Sahilde biraz dolanıp bir de dondurma yedikten sonra tekrar Patong’ a gittik. Bu sefer yemeği Jungceylon’ daki res-taurantlardan birinde yedik. Sonrasın-da bir sahil yürüyüşü yaptık, dondurma, kahve derken saat epey geç oldu ve otele döndük.Ertesi sabah kahvaltıdan sonra yine arabaya doluşup bu sefer adanın gü-ney kısmını keşfetmeye karar verdik. İlk rotamız Kata Beach oldu. Oranın da

Karon ve Patong sahillerinden bir farkı olmadığını gördük. Hava hafif rüzgarlı olduğu için denize girmek de çok cazip gelmedi.Sahil kenarında bir yürüyüş yaptıktan sonra Phuket’ in tepelerine tırmandık. Asıl manzara oralardaymış meğer. Bu manzara seyir teraslarından tüm plajla-rı görmeniz mümkün.Phuket yat kulübününde bulunduğu Nai Harn Beach teknelerin istilasına uğra-mış. Alargada bekleyen ve konaklayan çok fazla tekne vardı bu koyda. Aslına bakarsanız son derece de keyifli görü-nüyor. Şehirde konaklamaktan ziyade teknede denizde konaklamak çok ke-yifli. Alargada bekleyen çoğu tekne de yelkenli. Onları görünce daha da mutlu oldum.Plajları geze geze en son Promthep Burnu’ na geldik.Arabayı parkedip se-yir terasına doğru çıktık. Seyir terasının olduğu yerde Hindu tanrısı Brahma’ya adanmış bir mabet var. Mabedin etra-fına irili ufaklı yüzlerce tahtadan fil hey-

Bu sefer yemeği Jungceylon’ daki

restaurantlardan birinde yedik. Sonrasında bir

sahil yürüyüşü yaptık.

Gezi

keli bırakılmış.Mabedin yanında da bir deniz feneri var. Bizim minnoşun karnı acıktığı için bizimkiler fil heykellerinin karşısına otu-rup miniğe mama yedirdiler. Ben de deniz fenerine tırmanıp içerisini kurca-ladım. Çok eski teknolojinin kullanıldığı bu deniz fenerinin içi müzeye dönüş-türülmüş ama içeride görmeye değer çok da bir şey yok. Deniz feneri delisi olduğum için oraya tırmanmasam için-de kalırdı. Deniz fenerini de kurcaladıktan sonra en güzel manzaranın olduğu yere git-tim. Tam buruna. O sırada geçmekten olan yelkenlide olmayı çok isterdim. Yelkenleri açık değildi, motor seyri ya-pıyordu. Bir an yelkenlerinin açık oldu-ğunu hayal ettim. Kuğu gibi süzülürdü muhtemelen. Promthep Burnu’ nda gün batımını sey-retmek lazımmış ama saat daha çok erken olduğundan yapacak bir şey de kalmadığından dolayı biz geri dönme-ye karar verdik. Kata Beach üzerinde güzel restaurantlar görmüştük gelirken,

onlardan birine gidip yemek yemeğe karar verdik. Amerikan restaurantlarına benzeyen birine girip oturduk ve yeneklerimizi söyledik. Karides, noodle, makarna ne varsa söyledik. Deniz ürünlerini hiç sevmeyen annem gezi boyunca ma-karna ve pizza yemek zorunda kaldı. Şimdi de orada aldığı kiloları vermekle meşgul :)Yemeği yedikten sonra tekrar otele döndük ve duşumuzu alıp Thai masajını deneyimlemek için dışarı çık-tık. Phuket’ te dolanırken sürekli masaj yapan mekanlara ve insanlara denk geliyorsunuz. Plajda yürürken bile ge-lip buluyorlar sizi. Yalnız “masaaazzz” diye uzatarak söylemeleri çok cins ge-liyor bana. Masaazzzz :) Patak Road üzerinde gözümüze kestirdiğimiz biri-

ne girdik ailecek. Hepimiz ayak masa-jı yaptırıyoruz o sırada da bizim minik minnoş uyuyor. Biz süre sonra sonra uyanıp kafayı kaldırdı bize bakıyor. İl-ginç gelmiş olacak ki sevimli suratıyla gülücükler saçıp durdu. Pamuk teni ve bal suratıyla Phuket’ teki herkesin dik-katini çeken yeğen sürekli sevgi göste-risine maruz kaldı :)Bizi mest eden masajın ardından bi-zimkiler alış veriş için dolaşmaya çıktı-lar ama ben yeni dinlenmiş ayaklarıma kıyamadım. Marketten buz gibi Bacardi Breezer’ ları alıp odama keyif yapma-ya çıktım. Bu tip tatillerde odada yalnız kalmak çok keyifli olabiliyor.Bizimkiler rahat durmayıp ertesi gün için adalar turu almışlar. Sabah erken gideceğimiz için de kiralık arabayı tes-lim etmişler. Etresi sabah saat 07:00’ de bizi otelden almaya geldiler. Fakat bundan sonraki kısmı bir sonraki ay yazacağım. Esas heyacanlı kısım önü-müzdeki ay :)Eleştiri ve yorumlar için: [email protected]

Mabedin yanında da bir deniz feneri var. Bizim minnoşun

karnı acıktığı için bizimkiler fil heykellerinin karşısına oturup

miniğe mama yedirdiler.

marketing europe & anatolia /45

Call of Duty: Advanced Warfare...Röportaj

Geleceğin Ölüm MakineleriSavaşı günümüze değil geleceğe götüren Advanced Warfare insanüstü yetenekler kazandıran ExoSuit'ler üzerine kurulmuş.

Call of Duty: Advanced Warfare...

Ali Erdem Ekşioğlu

Kevin SpaceyKevin Spacey...

Game On

Call of Duty: Advanced Warfare...Call of Duty: Advanced Warfare...

Zayıf Sunulmuş Güçlü Bir HikayeZaten 6-7 saatlik bir oyun süresi olan hikayede kişiler arası diyaloglar arkalarındaki duyguları vermekte başarısız olmuş.

İnanılmaz GörsellerYeni jenarasyon konsollarda bugüne kadar görmediğim güzellikte grafikler ve görseller.

GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn

çıkmak zorunda değil. Bir saniyede kat ettiğiniz mesafe akıl almaz derecede fazla. Eğer bu özelliği hızlı düşünüp, zamanında, doğru bir şekilde uygularsanız büyük avantajlar kazanabilirsiniz.Oyun farklı oyun tiplerini denglemede de çok başarılı ne kadar hikaye de sınıf seçmek gibi bir şansınız olmasa da exo'nuzdan silahlarınıza kendi isteğinize göre karakterinizi donatabiliceğiniz Online tecrübeler sizi bekliyor.Arkadaşlarınızla PvE bir tecrübe için tercih edebileceğiniz Exo-Survival modu geniş kapsamlı süpriz görevlerle taze bir eğlence sunuyor. Tek oyuncu hikayesi 6-7 saat olup biraz tahmin edilebilir olmasıyla beraber eğer online PvP FPS oyunlara ilgi duymuyorsanız, derin bir hikaye arıyorsanız bu oyun size paranızın karşılığını vermeyecektir. Benim için uzun zamandır yaşadığım en güzel CoD tecrübesi olan bu yeni bence CoD ismini temize çıkarıp tekrar tepeye götürmekteki ilk adımdı. Eğer bir yenilik olmadan yeni bir oyun çıkarmazda geliştirirlerse tekrar yükselebilirler. Tekrar söylüyorum eğer Online PvP FPS tecrübesi arıyorsanız bu oyun size göre.

Uzun zamandır kendi çukurunu kazan benzer oyunları, serinin adını lekelemek istercesine öylece çıkaran Call of Duty, Kevin Spacey'nin de elinden tutup seriyi doğru raya oturtmuşa benziyor. Call of Duty: Advanced Warfare yakın gelecekte geçen yaratıcı bir bilim kurgu FPS'ı. Hikayesiyle hem sürükleyici hem de heyecanlı bir tecrübe sunarken aynı zamanda siyasi eleştirilerden de kaçınmıyor. Kevin Spacey önderliğinde inandırıcı seslendirmesinin yanında bir o kadar da inandırıcı grafikleri var. Hareket mekanikleri ve fiziği de bir o kadar akıcı. Seriye Atlas'ın ileri teknoloji ExoSuit'leri silahları, el bombalarıyla tamamen yeni sayfalar açılmış. Hareket kabileyetini hem yatay hem de dikey olarak iki katına çıkarabilen bu iskelet özellikle oyunun oline PvP bölümünde büyük yeniliklere kapı açmış. Hem düşmana yaklaşırken hem de kaçarken yaratıcılığa yer veren bu yöntem ile artık rakibini ilk gören çatışmadan başarıyla

48 / marketing europe & anatolia

Game On

Sizin için deneyimleyipmontajladığımızreview videosunu

http://www.youtube.com/user/meaGameOn

adresinden izleyebilirsiniz.

marketing europe & anatolia / 49

Game On

Video platformlarından Dailymotion’ın, PlayStation®4 (PS4™) kullanıcıları için tasarlanan yeni uygulaması sayesinde, Dailymotion’a artık bu ikonik oyun konsolu üzerinde de erişilebilecek.

PlayStation®4, Dailymotion’da...

Türk Rap müziğinin önemli MC’ lerinden Sansar Salvo, Global Online Oyun Yayıncı KuruluşuNTT Game’in yeni oyunu Kingdom Online için şarkı yaptı. “Aydınlığı Koru” isimli şarkı oyunseverler arasında oldukça ilgi gördü.Ünlü Rapçi Sansar Salvo’nunklibinde ‘Kuzgun Akade-mi’ orta çağ dönemine ait kıyafet ve ekipmanlarıyla yer alırken, Salvo da klipte dinleyicilere gerçek dünyayı ve sanal dünyanın aydınlığını koru mesajını veriyor.Sürekli değişen dünyaya dayanan, bir ortaçağ fantezi MMORPG oyunu olan Kingdom Onlineiçin Türk Rap müziğinin önemli MC’ lerinden Sansar Salvo, ‘Aydınlığı Koru’ isimli parçayla KingdomOnline’a özel klip çekti.Oyun severlerle ilk kez GameX Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı’nda buluşturulan şarkınınklibinde Kuzgun Akade-mi ekibi orta çağ kıyafetleriyle KingdomOnline’ın karak-terlerini canlandırdı. Klip, sanal dünyanın iyiliğe açılan kapıları araladığını gösteriyor.Klibi izlemek içinburaya tıklayınız;http://www.youtube.com/watch?v=UTX1wxrNbFQ

Sansar Salvo’dan Kingdom Online’a Klip...

Dailymotion’ın Medya Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Vincent Martin “Yeni PS4™ uygulamamı-zı görücüye çıkartacağımız için gerçekten son derece heyecanlıyız. Bu lansman yoluyla, ikonik küresel mar-kalar olan Sony Computer Entertainment ve PS4™ile ortaklığımızı geliştirmekten gurur duyuyoruz. Bu işbirliği, Dailymotion’ın dünya çapında sayıları milyonlara varan izleyicilerinin küresel içerik kataloğumuzu arzuladıkları her yerden izlemek, incelemek ve paylaşmaya yönelik süregelen adanmışlığını da yansıtıyor.” diyorUygulama, PS4™ kullanıcılarının içeriklerin keşfedilme-sini mümkün olduğunca kolaylaştırmak üzere tasarlanan, kullanımı kolay ve sezgisel navigasyon sistemi üzerinden Dailymotion deneyiminin tadını eksiksiz şekilde çıkarabil-mesine imkân veriyor. Kullanıcılar, Dailymotion kataloğu üzerinde, spor, oyun, moda, film veya diğer birçok ilgi alanına göre arama yapabiliyorlar. Videoları izlemeye başladıktan sonra uygulama, hem izlenmiş olan içerikler bazında hem de kullanıcının tercihleri doğrultusunda biçimlendirilen video oynatma listeleri tavsiye ediyor.

Kültür - Sanat

Yüzyılın en büyük tenorlarından Plácido Domingo, IEG Live, Pozitif Live ve Piu Müzik işbirliği ile Garanti Bankası ana sponsorluğunda İstanbul’a geliyor. 65 kişilik Filarmo-nia İstanbul Orkestrası’nın eşlik edeceği Plácido Domingo konserinin biletleri, Garanti kredi kartı sahiplerine %20 in-dirim fırsatıyla biletix’ten alınabiliyor.Yarım yüzyılı aşkın aktif sanat hayatıyla “operanın kralı” unvanını koruyan İspanyol tenor Plácido Domingo, Ga-ranti Bankası ana sponsorluğu ile 19 Ocak 2015 Pazar-tesi akşamı Ülker Sports Arena’da gerçekleşecek kon-serde zengin repertuvarını İstanbullu müzikseverler için söyleyecek. Heyecanla beklenen efsane; opera, operet, İspanyol müzikli oyunu zarzuela ve çeşitli Broadway es-erlerinden aryaların yanı sıra “Bésame Mucho” ve “Grana-da” gibi repertuvarının sevilen parçalarını seslendirecek. Hazırlıkları aylar öncesinden başlayan konser için ünlü tenora, 65 kişilik Filarmonia İstanbul Orkestrası eşlik ede-cek.

Plácıdo Domıngo istanbul Konseri...

10. Dağ Filmleri... Zincir...Dağ Kültürü Derneği ile Mineral Event tarafından düzenlenen 10. Dağ Filmleri Festi-vali, 2015 yılında Mart ve Nisan aylarında İstanbul ve Bursa’da doğaseverler ile buluşacak. Dağ, doğa, çevre veya doğadaki insan temalı filmler-le festivale katılmak

isteyen film sahibi ve yönetmenler 9 Ocak 2015 tari-hine kadar başvurabilir. Türkiye’nin 9 yıldan bu yana doğa, macera ve keşif konulu en büyük etkinliği olan Dağ Filmleri Festivali’nin onuncusu 2015 yılının Mart ve Nisan aylarında İstanbul, ve Bursa’da doğaseverlerle buluşacak. Dağ Filmleri Festivali’nin uzun soluklu Tür-kiye yolculuğuna katılıp dağ, doğa, çevre ve doğadaki insan temalı filmlerini göstermek isteyen sinemacılar için son başvuru tarihi: 09Ocak 2015.

İnsan DNA’sındaki şifreyi çözmeye çalışan film tadında gerilim romanıİsveçli yazar Fredrik T. Olsson’un ilk romanı “Zincir” insanlığı tehdit eden bir şifrenin ve bu şifreyi çözebilecek tek kişinin sürükleyici geri-limini anlatıyor. Pena Yayınevi’nden çıkan ro-man, politika, bilim ve ilişkileri yeniden düzenleyen bir psikolojik gerilim. Bir zamanlar saygın bir şifre uzmanı olan William Sandberg’in kariyeri paramparça olmuş, evliliği yıkılmış, ağır bir depresyona düşmüştür. Ancak isimsiz bir gi-zli örgüt onun yeteneklerini fark eder ve ona zorlu bir görev verir: çok geç olmadan insan DNA’sında gizli, felaketlere yol açabilecek bir şifreyi çözmesi gerekme-ktedir. Bu sırada William’ın eski eşi de onun ortadan kaybolmasından endişelenip peşine düşer.

50 / marketing europe & anatolia

marketing europe & anatolia /51

Kültür - Sanat

Berlin Filarmoni Orkestrası’nın Solistleri Alessandro Cap-pone (keman), Naoko Shimizu (viyola) ve Knut Weber (çello), mesleğini Berlin merkezli olarak yurt dışında icra eden, önemli başarılara imza atan, ülkemizin 2013 Andan-te ödüllü piyanisti Özgür Aydın ile bir araya gelip 12 Ocak 2015 günü Süreyya Operası’nda Türk müzikseverlerle bu-luşacak ve Mozart, Zimmermann ve Schuman’ın eserle-rinden oluşan bir dinleti sunacaklar.

Berlin Filarmoni Orkestrası...

Müzik dünyasının en önemli yarışmalarından biri sayılan ARD Münih Uluslararası Piyano yarışmasını kazanarak yurt dışına açılan Türk piyanist Özgür Aydın, günümüzün önde gelen piyanistlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Aydın, 2009’dan beri dünyaca ünlü kemancı Midori ile sü-rekli olarak çalmaktadır. Ayrıca viyolacı Naoko Shimizu ve Berlin Filarmoni üyeleri ile de oda müziği yapmaktadır.

İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülname Turan’ın betonu ana malzeme olarak kullan-dığı işleri, 8 Ocak 2015 Perşembe günü ziyarete açılıyor. “Süsün Ardı” adını taşıyan sergi; mumluk, kolye, küpe gibi birçok tanıdık süs nesnesine farklı bakmayı ve üzerine düşündürmeyi hedefliyor. Sergide öne çıkan malzeme ise beton. Serginin düşünsel alt yapısı, betonun nasıl kulla-

Süsün Ardı ve Tendeki Beton...

nıldığına bağlı olarak yapay çevre içinde farklı anlamlar taşıdığı ve estetik deneyim yaşattığı kabulü üzerine kurgu-lanıyor. İşlevsel objelerden takılara farklı işlerin yer aldığı sergide, betonun tenle buluşmasının yarattığı deneyim ve malzemenin olanakları araştırılıyor. Sergi, 5 Şubat’a kadar ziyarete açık kalacak.