marketing europe & anatolia sayı:008

54
Tarih: Haziran 2012 Sayı: 8 Markalaşma bir sabır işidir... ezberbozacısı Yapıma aykırı... revizyon Kristal Elma bir yanılsamadır! transformatör Burası farklı bir mecra...

Upload: eksantrik-produksiyon

Post on 22-Mar-2016

242 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcılığın duayenlerinden Oğuzhan Akay’ın ezber bozan, reklamcı Kağan İşmen'in sektöre revizyon getiren, reklamcı Argün Albayrak'ın dönüşümü tetikleyen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

TRANSCRIPT

Page 1: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketingeurope & anatolia

Tarih: Haziran 2012 Sayı: 8

Markalaşma

bir sabır işidir...

ezberbozacısıYapıma aykırı...

revizyonKristal Elmabir yanılsamadır!

transformatörBurası farklıbir mecra...

Page 2: marketing europe & anatolia Sayı:008
Page 3: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 1

İçindekiler

Sayı: 08 Tarih: Haziran 2012

İmtiyaz SahibiEksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.e-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Genel Yayın Yönetmeni veSorumlu Yazı İşler MüdürüElvin Ekşioğlue-mail: [email protected].: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Haber ve FotoğraflarAgency Europe & Anatolia

Katkıda BulunanlarOğuzhan AkayKağan İşmenArgun AlbayrakAli Erdem EkşioğluSeval DubanSeler Cebecioğlu

DanışmanAbdullah Ekşioğlu

İlan RezervasyonMelis Deniz

Yayın TürüSüreli Yayın

Yönetim YeriAgency Europe & AnatoliaFeneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd.Gül Ap. B Blok No: 30 D:11Kadıköy - İstanbul - Tr.Tel: +90 216 414 49 98e-mail: [email protected]

marketing europe & anatoliaAgency Europe & Anatolia tarafındanSüreli yayınlanan bir e-dergidir.

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmet-leri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, ma-kalelerdeki görüşler ve hukukisorumluluk yazarlara aittir.

Bu derginin yayınlanma sürecindehiçbir ağaç zarar görmemiştir.

http://www.facebook.com/meadergiBir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketingeurope & anatolia

Kısa Kısa 02 - 11

Röportaj 12 -17

ezberbozacısı 19

revizyon 25

Gezi 40 - 45

Kültür –Sanat 48 - 49

Reklam Dünyası 21 - 23

Kampanyalar 33 - 39

Reklam Arası Sinema 46

Nostalji 50

Röportaj 26 - 29

transformatör 31

Page 4: marketing europe & anatolia Sayı:008

2 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

Cumartesi 3-5 Etkinlikleri önemli isimleri ağırlayarak yeni sezonuna başladı. Üç haftadır Hulusi Derici, Oğuzhan Akay ve Bülent Fidan’ın katıldığı etkinlikler anneler günü ve 19 Mayıs tatili nedeniyle iki haftalık aradan sonra de-vam ediyor.RYD’nin sektör tarafından heyecanla beklenen 3-5 Etkin-likleri 21 Nisan 2012’de Hulusi Derici ile başladı. Reklam sektöründeki önemli dengelere dokunan ve reklamda ke-limelerin önemini vurgulayan Derici, en son hazırladığı

Hitler’li reklam filmi ile ilgili soruları da yanıtladı. 28 Nisan’da Bir Reklamcıdan Tüyolar isimli kitabın yazarı ve yönetim kurulu üyesi Bülent Fidan’la buluşan 3-5 takip-çileri hem sektör üzerine önemli bir sohbete katılmış oldu hem de Bülent Fidan’a yeni kitabını imzalatma şansı ya-kaladı.Onursal Başkan Oğuzhan Akay ise 5 Mayıs’ta katıldığı 3-5 Etkinliğinde sektörün geçmişten günümüze ne kadar değiştiğini ve bu değişimin sektör çalışanlarını nasıl etkile-diğini anlattı. Ortaköy Patika’da gerçekleştirilen 3-5 Etkin-likleri Uğur Batı’yı ağırlayarak kaldığı yerden konukları ile sektörü buluşturmaya devam edecek.

RYD’de 3-5 etkinlikleri başladı...

Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı; mobil iletişim ürünleri satış ve satış sonrası hizmet sektöründe Türkiye’nin lider firması KVK’ya iletişim danışmanlığı hizmeti vermeye başladı. KVK, Lobby’den kurumsal iletişim, medya ilişkileri, pazarlama iletişimi ve etkinlik yönetimi alanlarında hizmet alacak. İletişim danışmanlığı sektöründe 1992 yılından bu yana faaliyet gösteren Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı, med-ya iletişiminde KVK dışında, Anadolu Sigorta, Anadolu Hayat Emeklilik, Arçelik, Audi, Avon, Aygaz, CMS, Cofa-ce Türkiye, Doğuş Holding, Doğuş Gayrimenkul, Doğuş Otomotiv, Efes Pilsen, İstanbul Sabiha Gökçen Havali-manı, Koç Holding, Koçtaş, Koç Üniversitesi, Limak Hol-ding Şirketler Grubu, Mercer, Migros Türk T.A.Ş, Nike Türkiye, Porsche, Ramsey, SEAT, Şişecam, TÜVTURK, Urak, Volkswagen Binek Araç, Volkswagen Ticari Araç, Şölen Çikolata; etkinlik alanında Türkiye İş Bankası ve lobi faaliyetlerinde ise Eczacıbaşı, Kanyon ve Türkiye İş Bankası’na danışmanlık veriyor.

KVK’nin İletişimi Lobby’de...Üniversitelerarası Rek-lam Yarışması’nın bu yıl sponsorluğunu Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Has-talıkları E. A. Hastanesi (BRSHH) ve AMATEM işbirliğinde, Liba İlaç üstlendi. Türkiye’de reklam, pazarlama ve iletişim alanında eği-tim gören yüksekokul ve fakülte öğrencilerinin katıldığı 15.Üniversitelerarası Reklam Yarışması’nda “Madde Bağımlılığında Toplumsal Farkındalık Yaratma” konusu işlendi. Reklam Yarışması’nda birincilik ödülünü kaza-nan takım öğrencilerine birer “iPad” hediye edildi.30 Üniversite’den 73 takımın katıldığı 15. Üniversitele-rarası Reklam Yarışması’nda ilk beşe giren takımların isimleri ise şöyle;Birinci; Karadeniz Teknik Üniversitesi / Ajans ILLEGALİkinci; Ankara Üniversitesi / Ajans AnimiÜçüncü; Anadolu Üniversitesi / Ajans Creatif NarDördüncü; Akdeniz Üniversitesi / Ajans Binbir Fikir Beşinci; Akdeniz Üniversitesi / Ajans Retro

Genç Reklamcılar...

Page 5: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 3

Kısa Kısa

1 mart 2012’de faaliyete baş-layan Moremedia, medya planlama ve satınalma sektö-

rüne iş sonuçları odaklı yaklaşımıyla farklılık getirerek müşteri portföyüne hergün yeni markalar ekliyor. Ajans başkanlığını 15 yılın üstünde medya deneyimi sahibi, Universal McCann ve Zenith bünyesinde kendi sektörlerinde lider onlarca firmaya hizmet vermiş, hem yurtiçi hem de yurtdışı pazarlarda birçok kampanya yü-rütmüş, Özge Akay’ın üstlendiği Moremedia’nin yöne-tim direktörü ise 10 yıllık sektör deneyimine sahip Alper Magriso. Dünya standartlarında kalitede, şeffaf, ölçülebilir ve iş sonuçlarına odaklı süreç yönetimi için, sektörün kabul ettiği tüm araçları kullanan Moremedia bünyesinde hiz-met almaya başlayan markalar ise şöyle; Penti, Royal Halı, Pierre Cardin Hali, Polisan Boya ve Polisan Hol-ding, Little Caesars, Nurus Mobilya, İntersport, Yaşar Faktoring, Gulf Oil, Sixth Rent A Car.

Dahası Moremedia’da...

Cep telefonlarının çıkış noktasında belki ilk başlarda fazla kullanılmayan SMS servisi zamanla çok fazla kul-lanılır oldu. Operatörlerin özellikle gençleri hedefleyen SMS bazlı tarifeleri, SMS kullanımı trafiğini oldukça art-tırdı. Ama şimdi tüm pazarlama ezberlerini bozan QR Kodumuz var.SMS hala tek mobil pazarlama aracı olarak görülse de, son zamanlarda QR Kodlar metin gönderme konusunda SMS’e rakip oldular. Bir dergide, panoda veya otobüs durağında görülen her QR Kod; kullanıcının merakı ve isteği ile beraber okutuluyor. Bir numaraya SMS gön-dermek ile reklam metni zorla okutulurken, QR Kodlar ile tüketicinin kendi isteği doğrultusunda bir iletişim sağ-lanıyor. QR Kodlar fiziksel pazarlamanın yenilikçi yüzü olarak markalar, işletmeler, tüketiciler için almak veya vermek istedikleri bilginin oldukça hızlı ve kolay elde edilmesini sağlıyor. Önümüzdeki dönemlerde görünen o ki QR Kodlar mobil pazarlamada daha da fazla kul-lanılacak.2012 yılında QR Kodların bir mobil sitesiye bağlanma-sıyla çok daha fazla reklam fırsatının yaratılacağı belir-

QR Kod, SMS servisinin yerini alır mı?...

Polisan Holding hisse-lerinin borsada işlem görmeye başlaması ne-deniyle İMKB’de düzen-lenen “Gong Töreni”ne, Polisan Holding Yö-netim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis, Polisan Holding CEO’ su Erol Mizrahi, Polisan Holding Yöne-tim Kurulu Üyeleri Ahmet Bitlis ve Emin Bitlis , İMKB Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz ve Holding’in üst yönetiminin yanı sıra İstanbul Menkul Kıy-metler Borsası Yönetimi ve DenizYatırım Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Cafer Bakırhan katıldı. Polisan Holding hisseleri, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda “POL-HO” koduyla ve 832,5 Milyon TL piyasa değeri ile işlem görmeye başladı.Son 1 yıldaki halka arzlar arasında yerli yatırımcıların büyük ilgisi sonucu bireyselde 4,9, toplamda 4,3 katı talep gören Polisan Holding, böylece son 1 yılın en yüksek yerli yatırımcı talebinin toplandığı halka arzını gerçekleştirmiş oldu.

Polisan borsada...

tiyor. QR Kod kurgulu stratejik reklam çalışmaları yapması gerektiğini vurguluyor.QR Kodların kullanımının art-masına rağmen QR Kod ve SMS kanalı birbiri ile bağlı ilerlemeli. Markaların ve pa-zarlamacıların, QR kod oku-yan smart cihazı bulunmayan müşterilerinide unutmamaları gerekiyor. QR kodları markanıza yada ürünüze dair anahtar kelimeler ile SMS ‘e bağlayabilirsiniz.Kullanıcı QR kod üzerinde yer alan anahtar kelimeyi ilgili SMS servis numarasına gönderdiğinde, QR kodun arka-sındaki her türlü bilgi ve interaktivite link olarak kullanıcıya ulaşır. Her kullanıcının farklı bir yol ile tüketim yaptığı ve farklı ortamları tercih ettiğini düşünürsek QR kod ve SMS’i, bir-likte kullanmak tüm potansiyel müşterilerinize ulaşmanızı sağlar.

Page 6: marketing europe & anatolia Sayı:008

4 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, ” 2012 yılının ilk çeyreğinde 11.000 kişilik çalışan kadromuzla, gerek istihdam gerekse finansman des-teğimizle ekonomiye katkı sağla-maya devam ettik ve risk anlayı-şımızdan ödün vermeden kârlı ve istikrarlı büyümemizi sürdürdük.” dediAteş, Grubun konsolide olarak geçen senenin aynı dö-nemine göre; Aktiflerini % 31 oranında büyüterek 47 milyar 634 milyon TL’ye yükselttiğini, Özkaynaklarını % 28 oranıyla sektör ortalamasının çok üzerinde büyüte-rek 4 milyar 876 milyon TL’ye çıkardığını, Müşteri mev-duatını % 43 artırarak sektörün yaklaşık dört katı kadar büyüdüğünü ve 29 milyar 952 milyon TL’ye ulaştırdığını, Nakit kredilerini % 27’lik bir artış ile 32 milyar 485 milyon TL’ye, gayri nakdi kredilerini ise % 16’lık artış ile 10 mil-yar 375 milyon TL’ye yükselttiğini,Net kârını ise bir ön-ceki çeyreğe göre %21’lik artış ile 180 milyon TL olarak gerçekleştirdiğini söyledi.

Denizbank 2012-1/4...2012 yılı ilk çeyrek konsolide ol-mayan finansal sonuçlarını değer-lendiren VakıfBank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, 2012 yılına özellikle ticari bankacılık alanında hızlı girdiklerini ve banka tarihin-deki en yüksek çeyreksel kar raka-mına ulaştıklarını ifade etti. VakıfBank’ın aktif büyüklüğü %24,1’lik artışla 94,6 milyar TL’ye, nakdi kredileri ise %28,2 artışla 60,2 milyar TL’ye yükseldi. Kalkan, 2012 yılına özellikle ticari bankacılık alanında hızlı girdiklerini ve banka tarihindeki en yüksek çeyreksel kar rakamına ulaştıklarını ifade etti. Kalkan sözlerine şöyle devam etti: “Rekor karlılık sayesinde %17.5 ortalama özkaynak kar-lılığına ulaştığımız yılın ilk çeyreğinde kaynak yapımız-da da önemli gelişmeler yaşandı. Kaynak çeşitliliğimizin artırılması ve ana fonlama kaynağımız olan mevduata kıyasla daha uzun vadeli kaynak temin edilmesi ama-cıyla, gerek yurt içi gerekse yurt dışı sermaye piyasala-rında yatırımcıların yüksek talebiyle karşılanan bono ve tahvil ihraçlarını gerçekleştirdik.”

Vakıfbank 2012-1/4...

Koç Holding, 2012 yılının ilk çey-reğinde konsolide bazda toplam satış gelirlerini %27 artırarak 19,315 milyon TL’ye yükseltirken, 1,106 milyon TL vergi öncesi kar ve 538 milyon TL azınlık payı son-rası net kar elde etti. Koç Holding CEO’su Turgay Durak, “Avrupa ekonomilerinin durumu ve global konjonktüre ilişkin be-lirsizlikler son dönemde yüksek oranda artış kaydetti. Böyle bir dönemde Koç Topluluğu olarak kısa vadede risk yönetimine, tasarruf tedbirlerine ve verimlilik odak-lı büyüme stratejilerine ağırlık veriyoruz. Temkinli risk ve bütçe yönetimi ile yılın kalan döneminde ekonomik faaliyetlerin hız kazanmasını bekliyoruz” dedi. Turgay Durak, bunun yanı sıra dünyada da Türkiye’nin adını ön plana çıkaracak büyüme stratejileri ve yatırım fırsatları-nı değerlendirdiklerini vurgularken, “Amacımız sektörel ve coğrafi çeşitleme ile riskleri asgari düzeye indirerek dünya çapında güçlü şirketler ve markalar yaratmak. Bu hedefler doğrultusunda önemli adımlar atıyoruz” dedi.

Koç Holding 2012-1/4...Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı Hasan Alemdar, ekonomik zor-luklara rağmen 2011 yı-lında başarılı bir büyüme performansı sergileyen Henkel’in, 2012 yılında hem küresel ölçekte, hem de Türkiye’de büyümeye devam edeceğini açıkladı. Alemdar, “2011 yılında satışlarımızı yaklaşık yüzde 28 oranında artırarak yaklaşık 360 milyon euro ciro elde et-tik. Bu performans, önümüzdeki dönem büyüme hedef-lerimize de ulaşacağımızı gösteriyor” dedi. 2011 yılı mali sonuçlarına göre, Henkel’in satışları yüz-de 3,4 oranında artarak, 15 milyar 605 milyon euro se-viyesine ulaştı. Organik büyüme, bu oranın da üzerine çıkarak yüzde 5,9 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin de için-de yer aldığı yükselen pazarlarda güçlü bir performans yakalandı ve çift haneli büyüme rakamlarına ulaşıldı. Henkel, bu pazarlardaki organik büyümesini yüzde 10,8 seviyesine taşıdı.

Henkel 2012-1/4..

Page 7: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 5

Kısa Kısa

Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma progra-mı olan TURQUALITY® kapsamında düzenlenen Vizyon Seminerleri’nin altıncısı, bu kez Türkiye’nin yetiştirdiği tar-tışmasız en başarılı profesyonel yöneticilerin başında ge-len The Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Muhtar Kent’i ağırladı. VI. Vizyon Semineri’nin açılışında konuşan Ekonomi Baka-nı Zafer Çağlayan, küresel krizin etkisiyle dünya genelinde rekabetin gün geçtikçe zorlaştığını, Türk markalarının ise ayakta kalabilmesi için üretimde maliyet ve fiyat avanta-jı yaratmasının yanında, “küresel marka olmaya” ihtiyaç duyduğunu söyledi. Çağlayan’ın ardından, VI. Vizyon Semineri’nin konuğu olan The Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent, Tüketici taleplerinin ve seçeneklerinin gide-rek arttığı bir dünyada yaşadığımızı ifade eden Kent, bu nedenle markaların tüketici tercihlerini daima ön planda tutması gerektiğine işaret etti. Kent, “Dünyanın her köşe-sinde, insanlar, hayatlarının her yönü ile ilgili daha fazla seçenek arıyor. Dijital teknoloji ve sosyal medya, 10 yıl önce söylense gülüp geçeceğimiz bir sonuca taşıdı bizi: markaların sahibi biz değiliz, tüketicilerimiz” dedi. İyi bir markanın, “tutulan söz” anlamına geldiğini belirten Kent, başarılı markaların yıllar içinde sözlerini tutarak güven inşa ettiğini söyledi. Kent, “Sürdürülebilirlik, ortak bir değer haline dönüştü; iş

dünyasının ve toplumun ih-tiyaçları bir araya geldi. Ben buna Altın Üçgen diyorum; iş dünyasının, hükümetin ve sivil toplumun bir arada yeni çalışma şekli bu. İş dünyası burada kritik rol oynuyor, oy-nayacak. Yaptığımız bu tür çalışmalar, ürünlerimizi tü-keten toplumların geleceğe sağlıklı bir şekilde bakması-nı, yani sürdürülebilirliğini sağlıyor. Bunun sonucunda da markalarımızın sürdürülebilirliği artıyor” değerlendirme-sinde bulundu. “Türkiye gerçeği herkesin gözünün önünde. Bu marka-nın altında, İstanbul var, Antalya var, Ege var, Kapalıçar-şı, Kapadokya, Efes var. Ülkemize yılda gelen 30 milyon turist var. Bütün dünyada hayranları olan bir mutfak var. Artık dünyaca takip edilen televizyon dizileri var. Türkiye bir ekonomik güç olmanın ötesinde bir edebiyat, müzik ve spor ülkesi olarak da giderek öne çıkıyor. Uluslararası arenada hak ettiği yeri alıyor. Her gittiğim ve dolaştığım yerde Türkiye’ye karşı saygı ve hayranlığın arttığını büyük bir sevinç ile izliyorum. Ben dünya için de, Türkiye için de çok iyimserim. Türkiye’yi daha da güzel günlerin bekledi-ğini düşünüyorum.”

TURQUALITY VI. Muhtar Kent’i ağırladı...

Tukaş’ın yeni creati-ve reklam ajansı Ali-ce BBDOTukaş, markasına yönelik yaratıcı rek-lam alanındaki tüm çalışmalarını Alice BBDO ekibi ile yürü-tecek. 2011 yılında marka-sını yeniden konumlandıran, kurumsal yüzünü, logosu-nu ve ürün ambalajlarının tasarımını yenileyen Tukaş, markasına yönelik yaratıcı reklam alanındaki tüm çalış-malarını bundan böyle Alice BBDO ekibi ile yürütecek. Tarıma dayalı gıda sektörünün önde gelen kuruluşların-dan biri olan Tukaş; “kontrollü tarım sistemi” ile mevsi-minde üretip, tüketicilere “her mevsim taze” sunduğu ürünleriyle günün her öğününde 50 yıldır sofralarda “lez-zet sihirbazı” olarak yer alıyor.

Tukaş, AliceBBDO’da...

Çevreci araçları ve sektörüne getirdiği yenilikleriyle tanı-nan, Fransız otomotiv devi Citroën, yeni sosyal medya ajansı olarak Sosyopath ile anlaştı.Citroën, sosyal medya, online, viral kampanya ve 360 derece online hizmet ve çözümler sunan Sosyopath ile anlaştı. Sosyopath’den sosyal medya danışmanlığı, kampanya yönetimi, dijital istihbarat, kriz yönetimi ve viral pazarla-ma konusunda anlaşan Citroën, otomotiv sektöründeki üstünlüğünü sosyal mecralara da yaymayı planlıyor.Citroën’in yeni sosyal medya ajansı Sosyopath’in müş-terileri aralarında Mastercard, Knorr, Faber-Castell, Tat, Pastavilla ve Komili gibi sektörün lideri markalar bulu-nuyor.

Citroén, Sosyopath’i seçti...

Page 10: marketing europe & anatolia Sayı:008

8 / marketing europe & anatolia

Kısa Kısa

1995 yılında, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Sigarasız Bir Dünya İçin Elele” sloganı paralelinde, “gönüllü birliktelik” esasına dayalı olarak kurulan Sigara ve Sağlık Ulusal Ko-mitesi (SSUK), halkla ilişkiler hizmetini Contactplus’tan almaya başladı. SSUK, Contactplus tarafından yürütü-lecek çalışmalar aracılığıyla, faaliyetlerini daha geniş bir kesime duyurmayı amaçlıyor.Bugün 50’ye yakın müşterisinin 60’tan fazla markasına halkla ilişkiler, medya ve pazarlama iletişimi hizmetleri vermekte olan Contactplus’ın müşteri portföyünde bili-şim, finans, turizm, gıda, inşaat, tekstil, sağlık ve eğitim gibi farklı sektörlerden müşterilerin yanı sıra ülkemizin önde gelen pek çok internet girişimi de yer alıyor.

Contactplus’a yeni müşteri...Coca-Cola, dünya gene-linde 4 kıtada, 20 ülkede aynı anda pazara sundu-ğu yeni buzlu çay markası FUSE TEA’yi tanıttı. Coca-Cola’nın içecek pazarında-ki uzmanlığını, son on yıl-da hacmi 12 kat büyüyen buzlu çay pazarına taşıdığı FUSE TEA ile hedef, pazarın önemli oyuncularından biri olmak. FUSE TEA’nin dünya çapında bir milyar dolarlık bir marka olmasını hedefleyen Coca-Cola, böylelikle de-ğeri milyar doları geçen 16 markasına bir yenisini ekle-yecek. Coca-Cola, tüm dünyada buzlu çay kategorisine son 10 yılda yaptığı yatırımın eş değerini 2012 yılında yapacak.Coca-Cola, FUSE TEA ile Türkiye’de alkolsüz içecek pazarında ilk iki sırayı paylaşan Coca-Cola ve Fan-ta markalarına, bir yeni lider marka ekleyerek buzlu çay pazarının büyümesine katkı sağlayan ana oyunculardan biri olmayı hedefliyor.

Coca-Cola’dan buzlu çay...

9 Haziran – 29 Haziran ta-rihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek alışveriş festivali “İstanbul Shop-ping Fest” kapılarını bu yıl Trump Towers Mall’da açıyor. Festivalin açılış günü 9 Haziran 2012 ge-cesi saat 02.00’ye kadar açık olacak Trump Towers

Mall’da birbirinden farklı birçok sürpriz ziyaretçilerini bekliyor. 09 Haziran gecesi yurtdışından gelen özel grupların sahne şovuyla başlayacak olan gece, Trump Towers Mall’da düzenlenecek özel bir açılış partisi ile İstanbul’a merhaba diyecek. Trump Towers Mall’da “Shopping Fest” tam 20 gün boyunca alışveriş tutkunlarına çeşitli sürprizler yaşatmaya devam edecek. 9 Haziran gecesi 02.00’ye kadar açık olacak Trump To-wers Mall, festival boyunca saat 23.00’a kadar hizmet verecek.

Shopping Fest başlıyor...Lassa, “Sağlamsa Lassa” konulu di-jital ilanı iki uluslararası ödüle birden layık görüldü. Bu yıl 18’incisi düzenle-nen uluslararası “The Communicator Awards”a ‘Interactive’ kategorisinde katılan Lassa, ‘Entertainment’ ve ‘Cor-porate Image’ dallarında ‘Award of Dis-tinction’ almaya hak kazandı. Daha önce de performans lastiği Phenoma için düzen-lenen Phenoma Challenge yarışmasının internet sitesi www.phenoma.com.tr ‘Web Marketing Association’ tara-fından verilen Web Awards’da (Uluslararası Web Site-si Ödülleri) otomobil ve mobil kategorilerinde ‘Mükem-mellik Standardı Ödülü’ne layık görülen Lassa, bu yeni başarısıyla dijital platformda bir kez daha övgü topladı.Lassa’nın ödül kazanan dijital ilan çalışmasında, farklı takımların taraftarlarından meydana gelen iki grup “Sağ-lamsa Lassa” diyerek karşılıklı şekilde tezahürat yapı-yor. Dijital ilan çalışmasıhttp://www.keyfruit.net/demo/Lassa/Iddaa/

Sağlamsa Lassa...

Page 13: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 11

Kısa Kısa

BBDO, Avrupa ve Amerikalının Aklını Okudu; Türklere Özgü Davranışları Onların Gözünden Yorumlattı.Türk markası olmak ve Türk imgesiKöklü tarih ve uzun yıllara yayılan ilişkiler çerçevesinde oluşan Türk imajı, daha markalar iletişime başlamadan, onları bir yere oturtur, isteseler de istemeseler de onlara bir kimlik kazandırır. Bu nedenle, Türkiye’den çıkan her markanın, Türk imgesinin Avrupa ve Amerika’dan nasıl görüldüğünü öğrenmesi ve bu imajı kendi yararına kullan-ması gerekmektedir. Biz bu imajı ayrıntılı bir şekilde görebilmek için aramıza yerleşen “yabancıların” gözlerinden bakmaya karar verdik. Türkiye’nin aklını, Avrupalıların gözünden, yani aynadaki aksinden okuduk’’dedi.Avrupa Türkiye’ye muhtaçAvrupalı olmak, Türk olmak gibi çeşitli kimlik soruları üzerine kafa yoran Amerikalı Antropolog Marshall Sahlins. Türk imgesinin Avrupa kavramının ve Avrupa birliğinin oluşmasındaki önemli etmenlerden birisi olduğunu id-dia eder. Sahlins’e göre Avrupa kimliği Türklere karşı tek bilek-tek yürek olmak ihtiyacından doğmuştur. Başka bir deyişle Avrupalılar, Viyana kapılarına dayanan Türk ilerleyişi karşısın-da şaşkınlık ve korku içinde konuşurken Türkler hakkında konuşup, Türk imgesini oluştururken aslında Avrupa fikrini de oluşturmuşlardır. Bu durum, Türkiye ve Avrupa’yı birbi-rinin varlığı için zorunlu kılmakta, her ne kadar taraflar bir-birini çok iyi tanımasa da, onları birbirine kopmaz bir bağ ile bağlamaktadır. Avrupa hangi Türkiye’yi tanıyor?Avrupalıların Türklerle en yoğun ilişkisi, Türklerin en geniş sınırlarına ulaştığı 16. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu çok es-kiye dayanan hukuk boyunca da Türkleri kah atları üstün-de yakıp yıkan, talan eden bir cani; kah geri kalmış ve yı-kılmayı bekleyen hasta bir adam olarak tanımıştır. Bugün bile bu algının izleri pek çok konuşmada kendini yeniden gösterir, kah Türk savaşçı genlerine sahip olur, kah Avrupa birliği normlarına uyamayacak kadar baskıcı ve totaliter. Ancak Avrupalılar için tek algı bu değildir. Muhteşem yüz-yılı takiben geçen süreçte Türkiye Avrupa’nın hasta adamı

olmuş ve ekonomik ve siyasi olarak eskiye ait ve zayıf olan olarak tanımlanmıştır. Bu algıda halen etkisini korumakta, kah Avrupa birliği uyum sürecinde Türkiye’nin hukuk siste-mi çağ dışılıkla ilişkilendirilmekte, kah ekonominin büyüme sancıları kırılganlık ve risk olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, Avrupalıların gözünde tek bir Türk algısı de-ğil, birbiri ile çelişen yer yer yarışan iki ayrı Türkiye algısı bulunmaktadır. Modern Türk markası neden olmaz?Modern Türk markası olmaz çünkü yüzyıllar boyunca çe-şitli kültürlerin harmanlanarak oluşturduğu bugünkü Türk imgesini tarihselliğinden soyutlamak mümkün değildir. Otantik Türk markası olur mu?Otantik Türk markası da olmaz çünkü yüzyıllar boyunca geniş bir coğrafyada kültürlerin harmanlanmasıyla oluşan

Türk imgesinin otantikliği hep havada kalmaktadır. Ne otantik olur, ne modern; bir Türk markası ancak Türk olur!Türkiye ne sadece plajları veya antik tarihiyle var olabilecek, el değmemiş otantik bir ülke, ne de tüm geçmişi ve kendine has kültürü yok sayılarak, sadece New York ya da Syndey gibi gökdelenleri ve iş merkezleri üzerinden pazarlanabilecek bir ülke. Kendi ürününü, en yeni

ve en modern, ya da otantik özünden kopmuş bir şekilde tanıtmaya çalışan Türk markası, ya en hafifinden samimi-yetsizlik, ya da en ağırından taklitçilik suçlamasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısıyla Avrupa pazarında başarılı olmayı hedefleyen bir Türk markasının aynı anda birden fazla özelliği taşıyan ve anlatan ürün veya hizmet olmaya odaklanması gerek-mektedir. Dahası, bir miktar belirsizlik taşıyan özelliklerin bu birleşimi mutlaka keyifli bir deneyim üretmelidir. Bir Türk markası için Avrupa’da yapılacak iletişimde gösteril-mesi gereken, tüketicinin modernlikten veya otantiklikten birini seçmek zorunda olmadığı, otantikliğin ve modernli-ğin eş zamanlı sunulduğu ürün veya hizmetlerin yarattığı mutluluk ve keyiftir. Türk Otantik mirasını çağdaş bir anla-yış ile sunan Rıfat Özbeğin yastık tasarımlarını ve Hiref’in ürünlerini bu keyifli birlikteliğin en güzel örnekleri arasında sayabiliriz.

Avrupa hangi Türkiye’yi tanıyor...

Page 14: marketing europe & anatolia Sayı:008

Markalaşma bir sabır işidir...Markalaşma bir sabır işidir...

Page 15: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 13

Röportaj

- RVD Başkanı olarak değerlendir-diğinizde Türk markalarının uluslar arası pazardaki yerini nasıl değerlen-diriyorsunuz?Markalaşma bir sabır işi, yatırım işi. Yö-rede güçlenen marka bölgeye, bölgede güçlenen ülkeye sıçrar. Ülkede güçlü olan, bu kez yakın coğrafyada / komşu ülkelerde aktifleşir. Zincirin son halkası küresel marka haline gelmektir. Demek ki; küresel marka olmanın formülünde, bölgede sağlıklı büyümek yer alıyor.Uluslararası pazarlarda artan rekabet koşullarında, markaların tercih edilir bir konuma gelebilmesi için tüketiciyi çok iyi tanımak en önemli şart. Tüketicile-rin ürün hakkında olumlu bir imaja sa-hip olmaları ürünün tercih edilmesinde önemli bir unsur. Türk ürünlerinin mar-kalaşması için, firmaların yurtdışında kalıcı ve doğru bir imaj yaratması ge-rekmekte.Türk Patent Enstitüsü tarafından yapı-lan araştırma neticesinde, geçtiğimiz yıl sonu itibariyle yaklaşık 120 bin marka başvurusuyla Türkiye’nin, Fransa’yı ge-ride bırakarak ilk kez Avrupa birincisi olduğu bilgisi verildi. Markada başvuru sayısı geçen yıl önceki yıla göre %44 artmış. Yerelde marka olma bilincinin yerleşiyor olması, söz konusu yerel markaların yakın gelecekte küreselleş-

me ihtiyacını doğuracaktır.Halihazırda sergilenen ihracat rakam-ları da bir anlamda, Türk markalarının uluslararası pazarlardaki durumu ko-nusunda fikir veriyor. Örneğin TÜİK İhracat Miktar Endeksi verilerine göre; 2012 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat miktar endeksi %18,1 arttı, ithalat miktar endeksi ise %0,8 azaldı. Bu rakamlar, hem yerelde hem de küresel anlamda markalarımı-zın başarı yolunda olduğunun göster-gesi. Artış istikrarlı ve marka güvenirliği sürdürülebilir olursa Türk markalarının uluslar arası pazarda birer yıldız olma-ları sürpriz olmayacaktır.- Uluslararası alanda yeni pazarlara girmek için marka ve artı değer üret-meyi mi? Yoksa Çin örneğinde oldu-ğu gibi maliyet ve fiyat rekabeti yap-mayı mı daha doğru ve uygulanabilir buluyorsunuz?Dünyadaki ekonomik ve teknoloji odaklı değişimin hızı arttıkça yeni platformlar-da yeni tarifler ile arayış sonsuza kadar devam edecektir diye düşünüyorum.Önümüzdeki beş yıl markalar adına geçtiğimiz on yıldan daha hızlı bir de-ğişim içinde olacak. Çünkü teknoloji dünyanın devinim hızını daha da arttırı-yor. Bu hız arttıkça müşterinin beklenti-leri ve algısı üzerindeki değişim artıyor.

Markalaşma bir sabır işi, yatırım işi. Yörede güçlenen marka bölgeye, bölgede güçlenen ülkeye sıçrar. Ülkede güçlü olan, bu kez yakın coğrafyada / komşu ülkelerde aktifleşir. Zincirin son hal-kası küresel marka haline gelmektir. Demek ki; küresel marka

olmanın formülünde, bölgede sağlıklı büyümek yer alıyor.Röportaj Elvin Ekşioğlu

Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu BaşkanıAhmet Pura

Markalaşma bir sabır işidir...Markalaşma bir sabır işidir...

Page 16: marketing europe & anatolia Sayı:008

14 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Bunun sonucu olarak markalar yepyeni anlamlar kazanıyor. Günümüzde yalnız mal ve hizmetler değil; insanlar, yerler ve fikirler de ‘marka’ olarak ortaya çı-kıyor. Ekonomik platformdaki ‘yeni normal’ kavramı ile birlikte markaların finansal ortamdaki beklentileri yeniden tanım-landı. Kısa zaman süreçlerinde daha iyi ve daha zor olanı, daha rekabetçi ortamlarda gerçekleştirmek zorunda kalıyorlar.Bu değişimin tetikçisi; birçok konuda ‘dinleyici’ konumdayken artık ‘karar veren’ – ve hatta kural koyan – konu-muna erişmiş; bilfiil ‘Müşteri’lerimiz…Artık açık açık dijital platformlardan markalar adına konuşur, beğenir veya eleştirir konuma gelindi. Çoğu marka-lar bu ‘yeni’ kanala ayak uydurmakta zorlanıyor veya tereddüt içinde olanları seyrediyorlar. Marka öz niteliklerinde ‘şeffaflık‘ benzeri tanımlar varsa, bu tanımı ne için koyduklarını hatırlamaya

çalışıyorlar.Bütün bu gelişmelerin, markaları alışıla-gelmiş olduğu üzere kurumların sadece ‘parmak izi’ konumlarından çıkardığını ve tüketici ile duygusal bir bağ kurama-dan yaşamına devam etmesini iyiden iyiye zorlaştırdığını düşünüyorum…Örneğin David Ogilvy “Markalar artık yaşam kumaşının bir parçasıdır.” diyor.Ne kadar soyut ve bir o kadar doğru bir

tanım dediğinizi duyar gibiyim. Ancak, günümüzün küreselleşen dünyasında sosyal sorumluluk konularının marka-lar açısından bir gereklilik haline geldiği düşünülürse bu tanımın ayakları yere basmaktadır diyebiliriz.Başka bir ifade ile günümüzde artık ekonomik değer, fiziki varlıklardan çok, fikrî sermaye ile ölçülmeye başlamış, ‘marka’ olabilmek için çoğu gerek şart yok olmuştur.Öte yandan cümleler ve tanımlamalar da çok ama çok kısalıyor. Günümüzde en büyük pazarlama başarıları sunu-lan markanın temel ve güçlü ama ‘kısa’ vaad açıklamaları ile geliyor. Daha kısa ve net tanımlar ön plana çıkıyor. 140 kelime ile derdimizi anlatabilmek adına tüm dünyanın gösterdiği çaba, ister istemez markaları da etkiliyor. Ne olduğunuz, ne sattığınız, nasıl bir algı yaratmayı arzu ettiğinizi gayet kısa ve net anlatmak zorundasınız. Ortalığı kı-zıştırmak adına yapılan ( teasing ) ça-lışmalarının yavaş yavaş azalmasının nedenini de belki bu gerçeğin altında aramak gerekiyor. Artık marka vaadleri-nizi şimdi, hemen ve öz bir şekilde sun-manız gerekiyor. ‘Uzun lafın kısasını‘ herkes almak ve algılamak istiyor.Yöneticilerin günümüzün en zor işler-den birini yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Bu rekabet ortamında, yeni teknolojinin tehdit ettiği bir markanın dönüşümünü sağlamak kadar zor bir görev yoktur diye düşünüyorum. Çünkü dünyanın her tarafından rekabet için bilenmiş bir ordu üzerlerine geliyor.Bu ortamda markaların geleceği için başarı; yalnızca bilançoya bakmakla kalmayıp, nereye gitmeniz gerektiğini bilmenizden geçiyor. Çünkü artık, ne-reye gittiğinizi bilmezseniz kimse sizi takip etmiyor. Ancak ahşaptan oyulmuş bir gemi başı süsünün gemiyi yönettiği kadar markanızı yönetebiliyorsunuz. ‘Günümüzde marka kalmak ‘ artık çok zor bir zanaat…

Çoğu markalar bu ‘yeni’ kanala ayak uydurmakta zorlanıyor veya tereddüt

içinde olanları seyrediyorlar. Marka öz niteliklerinde

‘şeffaflık‘ benzeri tanımlar varsa, bu tanımı ne için

koyduklarını hatırlamaya çalışıyorlar.

Page 17: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 15

Röportaj

- Türk Malı marka değeri oluşturma konusunda RVD’nin çalışmaları ve sizin görüşleriniz nelerdir?Reklamverenler Derneği olarak KOS-GEB işbirliğiyle çeşitli çalışmalar yürü-tüyoruz. Bölgesel markaların temsilcile-riyle sıkça temas ediyoruz.- İç pazarı değerlendirdiğinizde Tür-kiye ekonomisi hakkındaki düşünce-leriniz nelerdir?Türkiye ekonomisinin, bazı verilere ba-kıldığında sağlıklı olduğunun söyleye-biliriz. TOBB raporunda:2011 yılının 3. çeyreğinde, dünya gene-linde % 9.6 gibi bir oranla en hızlı büyü-yen ekonomilerde 1. olduğumuz görülü-yor. Yine istihdamın kriz öncesine göre artan ülkelerde %12.8 ile Şili’den sonra ikinci durumdayız. Ve global bazda, 17. ekonomi olmamız önemli bir gösterge. İç pazarı değerlendirirken, hükümet,ve çeşitli kurumların yanında ekonomiye yön veren önemli şirketlerin tahminleri-ni burada irdelemekte yarar var.2012 büyümesinin % 2-3İşsizlik oranının %10 civarındaEnflasyon %8 civarındaDolar kuru 1.82-1.85 bandındaİhracat 150 milyar Dolarİthalat 250 milyar Dolargibi ortalama tahminler olduğunu söy-leyebiliriz.Bu koşullarda, içeride olumsuz düşüne-cek bir durum olmadığını, dünyada ise ikinci bir dip olasılığının zayıf olduğu varsayımından, akılcı stratejilerle 2011 den daha iyi bir yıl olacağını düşünü-yorum.- Türk ekonomisini güven ve istikrar bakımından değerlendirebilir misi-niz? Yabancı yatırımcılar açısından bakıldığında görünen tablo nedir?Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya’yı birbirine bağlayan coğrafi konu-muyla, yabancı yatırımcılar için önemli fırsatlar sunan bir ülke konumundadır. Buna ek olarak Türkiye, sahip olduğu ilgi çekici unsurlarla yabancı yatırımla-

ra açık bir ülke olma yolunda. Büyüyen iç piyasa, deneyimli ve dinamik özel sektör, kalifiye olmakla birlikte düşük maliyetli iş gücü, AB ülkeleriyle Gümrük Birliği üyeliği bu unsurlardan sadece bazıları.

- Ekonomide sürdürülebilir bir geliş-menin sağlanabilmesi için yasama ve yürütmeye tavsiyeleriniz neler-dir?Yasama ve yürütmeye öneri konusun-da kendimizi yetkin görmemekle birlikte bazı uygulamaların tümünü düşünüp daha dingin bir şekilde devreye sokul-masının sağlıklı olacağını düşünüyo-rum.AB uyum yasaları doğrultusunda, bazı konuları “biz onlardan da önce yaparız” heyecanı veya aynı konuda çelişki ya-ratacak yönetmelikler yürürlüğe girmesi tüm ticaret yaşamına med-cezir etkisi yapmakta ve şaşkına çevirici bir etki oluşmaktadır. Bu durumda da sağlıklı gelişme yerine sağlıksız ortamlar yara-tılmaktadır.

Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya’yı

birbirine bağlayan coğrafi konumuyla, yabancı yatırımcılar için önemli fırsatlar

sunan bir ülke konumundadır.

Page 18: marketing europe & anatolia Sayı:008

16 / marketing europe & anatolia

Röportaj

Sizce uluslar arası rekabette Türkiye’nin önümüzdeki 20 yıl içerisinde en avan-tajlı olduğu alanlar nelerdir?Uluslararası rekabet için, ulusların için-de yaşamak gerekiyor. Bu konuda ba-şarılı olduğumuzu düşünüyorum. Önü-müzdeki 20 yıl biraz iddialı olacak ama önümüzdeki 10 yıl içinde, enerji, bilişim, sağlık, turizm ve gıda gibi sektörler bazı araştırmalarda en avantajlı alanlar ola-rak görülüyor.- Türkiye’nin uluslar arası pazardaki dezavantajları nelerdir?Prof. Stephane Garelli’ye, 2 yıl önce ülkemize geldiğinde, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri soruluyor. Yanıt: Gelişmekte olan” yeni ekonomi” ile “ klasik ekonomi”nin tam arasındasınız. Dünyanın her yerinde ve kabul görmek üzere yaratılmışsınız, genç nüfusunuz çok önemli bir gücünüz!Tehdit olarak ise; yurtdışına açılmak

deyince hala Avrupa’nın aklımıza gelen ilk alternatif olmasını ve genç nüfusun %25’e varan işsizlik oranını gösteriyor. “Avrupa yerine, Güney Bloğuna uzanın, düşünün ama çok da düşünüp güzel fi-kirlerinizi öldürmeyin, gençlere iş imka-nı verin.” diyorBölgedeki temel sorunların mali ve in-san olmak üzere kaynağa ulaşmak

(kredi ve nitelikli profesyonelller), ku-rumsallaşmak (birinci jenerasyonun ha-kimiyetinden çıkıp profesyonelleşmek ) olarak tanımlandığını görüyoruz. Buna önemli bir diğer boyutu da eklemekte yarar var. Planlama. Modern pazarla-manın kurucusu dersek haksızlık et-meyeceğimiz Philip Kotler, Hemen kar getireni değil, stratejik olarak doğru olanı yapın diyor. Dezavantajları avan-taja dönüştürmek için markaların ken-disine sorması gereken 5 önemli soru var: Şimdi hangi noktadayız ? Niçin bu noktadayız ? Nereye gidiyoruz ? Nasıl gidiyoruz ? Vardık mı ? - RVD olarak reklamverenler, reklam ajansları ve reklam mecraları arasın-daki ilişkiyi değerlendirir misiniz?Reklamverenler Derneği olarak, ilgi-li tüm kurumlar ve mecralara, pazarı sağlıklı büyütmek adına çağrılar ya-pıyoruz. Zira, ülkemizin orta vadede reklam yatırımlarını %100 oranında arttırma potansiyeli vardır. II.Reklam Sempozyumu’nun açılış konuşmasın-da yaptığımız çağrıyı yinelemekte yarar görüyorum.1. Reklam ve reklam yatırımları ile ilgi-li tüm çelişkileri ortadan kaldıracak ve kurumlar arası iletişimi yüksek seviye-de tutacak, Reklam ve Tanıtım Konseyi kuruluşunu önerdik ve resmi girişimde bulunduk.2. Tüm mecra ölçümlerinin tek çatı al-tında yapılanmasının pratik bir verimlilik sağlayan ve süratle sistemi çalıştıracak yöntemin oluşturulmasını önerdik. Bu konuda da olumlu sinyaller var.3. Kaliteli, yaratıcılığı yüksek ve tüketi-ciye saygınlığı arttıran bir ortamın ya-ratılması ve doğal olarak, denetiminin yapılması konusunda Reklam Özdene-tim Kurulu ve Reklam Kurulu ilişkilerinin en yüksek seviyeye ulaşması sektörü-müzün tüm paydaşları adına önemli bir gelişme olacaktır.Sektörün en önemli paydaşlarından olan reklamveren, reklamcı ve mecralar

Dezavantajları avantaja dönüştürmek için markaların

kendisine sorması gereken 5 önemli soru var:

Şimdi hangi noktadayız? Niçin bu noktadayız?

Nereye gidiyoruz? Nasıl gidiyoruz ? Vardık mı ?

Page 19: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 17

Röportaj

cephesinde, kısır çekişmelerden arın-mış, ortak çıkarlar adına emek veren bir işbirliği çalışması yaptık. Karşılıklı iyi niyetin kabul gördüğü, çıkar çatışması-na dönüşmediği bu ilişki neticesinde sektörü yarınlara hazırlama çabaları-mız sürüyor.- 2012 yılını ulusal ve uluslararası pazar açısından değerlendirebilir mi-siniz?Global ekonomiye ve oyuncularına baktığımızda, yapısal bir değişim olgu-su görüyoruz. Sanki starlar figüran, fi-güranlar star konumuna gelecekler gibi görünüyor.Prof. Stephane Garelli’nin çizdiği 2050 yılı dünya düzeni resmine baktığımız-da:1. Büyük pazarlar rekabeti domine ede-cek; örneğin, 2050 yılında Çin’de çalı-şan sayısı dünyadaki tüm çalışanların iki katı olacak, 2. Nüfus artışı dengeleri

etkileyecek; 2050 yılında 5 büyük ülke-nin Hindistan, Çin, Pakistan, Bangla-deş ve ABD’nin toplam nüfusu, dünya nüfusunun %50’sini oluşturacak, 3. Küçük ülkeler tehlike içinde olacak.Sonuç olarak, sorunuz 2012 ulusal ve uluslararası pazarların değerlendirme-siydi. Ancak dünyanın bu değişim tab-losu değerlendirildiğinde, bugünlerden strateji oluşturanlar başarıyı yakalar ve sürdürürler kanısındayım. 2000 / 2050 yılları itibariyle anakaralar nüfus gelişi-mine baktığımızda, Avrupa %14 azalır-ken, Afrika %126 çoğalıyor. Asya, 5 mil-yar 222 milyona ulaşıyor, dünya nüfusu %46 artıyor.Son Davos toplantısında, dünya dev-lerinin temsilcileri büyüme modellerini yeni milyarlarca tüketici bulmaya monte etmişler. Açıkçası, “nüfus nerde refah orada” gibi bir dünya gerçeğine kilitle-niyoruz.

Ancak dünyanın bu değişim tablosu

değerlendirildiğinde, bugünlerden strateji oluşturanlar başarıyı

yakalar ve sürdürürler kanısındayım.

2000 / 2050 yılları itibariyle anakaralar nüfus gelişimine baktığımızda, Avrupa %14

azalırken, Afrika %126 çoğalıyor.

Asya, 5 milyar 222 milyona ulaşıyor, dünya nüfusu %46

artıyor.

Page 21: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 19

Köşe

Hayaliye adlı bir ülkede; masal bu ya, deneyimli ve şirket sahibi yapımcı, ajansın yolladığı senaryonun bütçesini ha-zırlama görevini freelance yapımcısına vermiş. O da tut-muş kadro, araç-gereç, ulaşım, yemek vb.’ye % 65, filmin yapımına ise % 35 ayırmış. Ortaya da filmin kalitesini dü-şüren, garip bir bütçe çıkmış. Tabii böyle bir bütçe analizi-ni kimse yapmadığı için de bu sistem hep geçerli olmuş. Atmasyon sistemi... Komşu ülke Bayramiye’deki başka bir yapım şirketi, x şirketinden panther vb. kiralayıp y platosu-na diğer malzemelerle götürme işini, kast için seçtiği kam-yoncu rolündeki şoföre yaptırmış. Buradan bütçeye bir artı sağlamış. Ama bu adam, o kamyona bu malzemeleri nasıl sığdırır, nasıl yükler sorularının yanıtı, işle karşı karşıya kalındığı zaman verilememiş. Zaman kaybedilmiş...Hayaliye’deki yapım şirketi, filmde rol alacak oyuncuların sete gelişini kendisi organize etmediği için film zamanın-da başlayamamış. Oysa o oyuncuları sabah erken saatte evlerinden almak her şeyi garantilemenin en ucuz yoluy-muş...RedOne kamerayla film çekimine kalkışanyeni yetme bir başka firma, aslında böyle çekilen filmin de telesineden geçmesi gerektiğini bilmediği ya da işine gelmediği için film yanlış renklerle yayına girmiş. Bu da ajansa filmin özelliği olarak sunulmuş...Yapımcıdan gerekli bütçe desteğini alamayan usta bir yö-netmenden sözgelimi yokluktan dolayı kamerasını konuş-turması, mucize yaratması beklenmiş. Ortaya ucuz etin yahnisi çıkmış. Film de bir türlü toparlanamamış, yönet-men bunalıma girmiş... Kurakbul adlı ülkede, başka bir ya-pım firması da aslında hiç kullanmadığı kadroları ve araç-gereçleri bütçesinde varmış gibi göstermiş. Post işlemleri için yanlış tercihler yapmış. Veya anlaşmalı olduğu yere yaptırmak istemiş. Daha kısa sürede bitirebileceği bir işi, aynı sonucu alabileceği bir kurgu yöntemini, yetersiz kişi-lerle ve yaban ellerde daha uzun sürelerde yapmış. Bütçe yükselmiş, işin kalitesi yükselmemiş... Yapım şirketinin az para verdiği yapım amirleri, işin maliyetlerini yüksek gös-tererek kişisel çıkar sağlamış, daha büyük zararlara yol açmış...

Yapıma aykırı...

Oğuzhan Akay

Stajyer ücretine yapım şirketlerinde çalıştırılan, o paraları da zamanında ödenmeyen çocukların verdiği zararlar da bir başka kanayan yara olmuşNebula ülkesinde.Bazı Hayaliye ülkesi ajanslarında ise yapımcılarla işbirliği yapan yaratıcılar,işi erbabına değil ahbabına verir olmuş hep. Bu da piya-sayı tıkamış.Hatta bazen ülkenin ünlü yönetmenine gelen senaryolar, elini öptürdüğü ajanslara gitmiş. Müşteriler de o ünlü yö-netmene şıpın işi film çektirdikleri için pek mutlu olmuşlar.Bunların hiç olmadığı Kristalya’da, son noktayı ben koya-rım edasında olan, ne var ki işin yapım sürecinden haberi olmayan yaratıcılar, yapımcı ve yönetmenlerden hesapta olmayan, fuzuli revizyonlar isteyerek zararlara yol açmış-lar. Fuzuli revizyonlarla ilgili istekleri bazen öyle bir hal al-mış ki onların, mekanı nasıl değiştiririz diye, bitmiş filme su katacak hale bile gelmiş. Malum, digital teknoloji her şeye kadir ya, o hesap. Smoke’ta ya da AF’de halledemez misiniz siz bunu gibi sorular sormuşlar...Oysa PPM denen şey, filmin yapımı öncesinde yapılan toplantı, tam da her şeyi yapmadan önce konuşmak ve kesinleştirmek içinmiş... Çekilmesi ve oynatılması halinde yayında tepkilere neden olabilecek plan/durum/oyunculuk ayrıntılarına yapılan ya-pımcı/yönetmen uyarılarına bazı ajansların kulak tıkaması da yaygın olarak çok konuşulur olmuş. Bazı post prodüksiyon firmalarındaki teknisyenler, iş bil-mez yaratıcılarla epey dalga geçer olmuş... Iphone kul-lanan ve instagramda fotoğraf çekenlerden neredeyse yönetmen icat edilme düzeyine gelinmiş. Buna da ciddi yapım firmaları haklı olarak bozulmaktaymış. Bir film çekiminde ise müşteri şaryoyla tanışmak istemiş.Şaryo o sırada meşgulmüş. Çünkü üstünde bir kamera ve görüntü yönetmeni varmış, sırtı ağrıyormuş. Ülkeler deği-şiyormuş da hepsi işin detaylarıymış... Yapımıza aykırıy-mış. Daha neler var da, ne desem loş!Etik, kütük olmuş. Yatılmış kalkılmış, herkes hayatta kal-mış, Sanki Binbirgece hikayesi...

ezberbozacısı)(Peter Pan’a mektuplar - 6

Page 22: marketing europe & anatolia Sayı:008
Page 23: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 21

Reklam Dünyası

Dünyanın stil ikonlarından biri haline gelen oyuncu ve mü-zik yorumcusu Zooey Deschanel Pantene Ailesine katıldı. Altın Küre ve Grammy Ödülleri’ne aday gösterilmesiyle dik-katleri üzerine çeken Deschanel, markanın ABD’de başla-tacağı yeni reklam kampanyasının yüzü olacak. Markanın tanıtım faaliyetlerinde ve TV reklamlarında yer alan Zooey Deschanel, Pantene Ailesi’ne katılmış olmaktan duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade etti: “Pantene Ailesi’nin bir üyesi olduğum için çok heyecanlı-yım. Beni tanıyanlar, saçlarıma ne kadar özen gösterdi-ğimi bilir. Saç modelimi ve rengini değiştirmeyi severim. Beni sürekli farklı modelde saçlarla görebilirsiniz. Küçüklü-ğümden beri bir gün ‘Pantene kızı’ olmayı hayal etmiştim. Ürünlerini kullandığım ve memnun kaldığım bir marka olan Pantene’i temsil edeceğim için çok heyecanlıyım.”Deschanel, kendisine büyük ün kazandıran indie müzik grubu She & Him’deki performansının yanı sıra 500 Days of Summer ve Elf filmlerindeki performansıyla da beğeni topladı. Son olarak da FOX televizyonunun büyük ses getiren dizisi New Girl’de başrolde canlandırdığı komik ve sevimli Jess karakteriyle izleyicilerin gönlünde taht kurdu.

Pantene yeni yüz...

Bay İnşaat’ın 42 Maslak Projesi için hazırlanan tasarım iş makinelerinin ödüllü açık hava reklamları Türkiye’nin en yaratıcı açık hava reklamlarının yarıştığı MediaCat Out of Home Awards’da En İyi Araç Giydirme kategorisinde birin-cilik, En İyi Ortam Uygulaması kategorisinde başarı bel-gesi ve En İyi Açıkhava Reklamı kategorisinde de büyük ödüle değer görüldü.Sanata duyarlılığı ile bilinen Tuğçe Kazaz’ın 42 Maslak Sa-nat Sosyal Sorumluluk Projeleri’nde yer alacağını belirten Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı “Sa-nat projenin ana konsepti. Bu nedenle her aşamasında, her çalışmasında sanat olacak. Doğru yolda olduğumuzu aldığımız ödüllerle birlikte bir kez daha anladık. Sanatı yaşatan çalışmalarımızla sektörde ses getirmeye devam edeceğiz” dedi.“Yaşam başlı başına sanattır” konseptinden hayat bulan ve sanatı her adımında bulunduran 42 Maslak projesinin şantiyesinde objektifler karşısına geçen Tuğçe Kazaz, ödül alan reklamlardaki iş makineleri ile 70 metreye çıka-rak poz vermişti.

Yaşam başlı başına sanattır...

Page 24: marketing europe & anatolia Sayı:008

Reklam Dünyası

Türkiye’de ilk defa düzenlenen sempozyumda ürün yer-leştirme; değişen ve gelişen pazarlama iletişimi faaliyetleri açısından her yönüyle ele alındı. Sempozyum, dünya ça-pında uzman yabancı kuruluşlar, RTÜK, TRT, TİM, Ekono-mi Bakanlığı, medya kuruluşları, yapım şirketleri, reklam ajansları, akademisyenler ve Kadir Has Üniversitesi’nin katılımlarıyla gerçekleşti .RTÜK Başkanı Sayın Prof. Dr. Davut Dursun, RTÜK Baş-kanvekili Sayın Taha Yücel, RTÜK üyeleri Sayın N. Hülya Alp, Sayın Süleyman Demirkan , İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Sayın Nurulllah Öztürk ve RTÜK Uzmanla-rı sempozyuma 2 gün boyunca katıldılar ve ilgililerin soru-larını yanıtladırlar.RTÜK uygulamalarda; yapıtın doğallığının bozulmama-sına dikkat çekti ve abartılı uygulamaların sakıncalarını paylaştı. Yurt dışından gelen uzmanlar; ABD, Avrupa örnekleri ve uygulamalarını, çalışma şekil ve süreçlerini paylaştılar. Waldner TV Ajans Başkanı Andreas Waldner, ABD’den UPP Ajans Başkanı Gary Mezzatesta, Branded Marketing Group Ajans Başkanı Alison E. McManus ve TNT (USA) Turner Broadcasting Director Amy Sue Elliott; “Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa uygulamaları” “yasaları” ve “Dünya ekonomisinde ürün yerleştirmenin yeri” konuların-da sunumlar yaptılar. Kanal D, Show Tv, ATV ve Fox Tv yöneticileri Türkiye’deki 1 yıllık uygulama süreçlerini değerlendirdiler. RİAK Başkanı Bahar Soysal Özpınar; Radyolarda uygu-lama biçimlerini, TRT Reklam ve Tasarım Dairesi Başkanı Altan Bahadır; kamu yayıncılığı açısından konuya yakla-şımlarını dile getirdi.

Ali Saydam, Yrd. Doç. Dr. Fatoş Karahasan, Turan Başar-tan gibi duayen reklamcılar; pazarlama iletişimi açısından Türkiye’de ürün yerleştirmeyi değerlendirdiler.Arçelik, Unilever, Mercedes-Benz pazarlama direktörleri; ürün yerleştirmeyi markaları açısından uyguladıkları ör-nekleri ve değerlendirmelerini aktardılar. Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu üyesi Sayın Bülent Aymen; ihracatçılar açısından ürün yerleştirmenin yarattığı fırsatları paylaştı. Yurt dışına ihrac edilen dizileri-mizle birlikte marka ve ürünlerimizin de bu süreçte değer-lendirilmesinin yaratacağı pozitif algıya dikkat çektiler.Ekonomi Bakanlığı Markalaşma ve Ar-Ge Daire Başkanı Sayın Bünyamin Kutlu ; Turquality kapsamındaki marka-larımız açısından ürün yerleştirmenin markalara olası kat-kıları ve yurt dışındaki yapımlarda yer alacak markalara devlet tarafından sunulan fırsatları paylaştı. Ürün Yerleştirmenin sosyal medyada uygulama örnekleri, dijital entegrasyon tekniği ve ürün yerleştirmenin ölçüm-lenmesi sempozyumda dikkat çeken diğer konulardı.Sempozyum değerlendirmesinde 1 Nisan 2011 tarihi ile başlayan uygulamanın kamuoyunca algılanmasının daha kreatif uygulamaların gerçekleşmesine sağlayacağı katkı-ya dikkat çekildi. Bu anlamda ürün yerleştirme konusunda kamuoyunu bilgilendirmek için kamu spotu hazırlanması-nın önemi paylaşıldı. Ürün yerleştirmenin geleneksel reklamdan farklılığından dolayı ve birden çok disipline bir arada ihtiyaç duyulma-sı sebebiyle bu anlamda odaklı hizmet veren ajansların önemine dikkat çekildi. İletişim fakültelerinde bu konuda dersler verilerek sektöre istihdam yaratılabileceği değer-lendirildi.

Ürün yerleştirme sempozyumu...

22 / marketing europe & anatolia

Page 25: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 23

Reklam Dünyası

Reklam yatırımlarında TV ilk sırada olmaya de-vam edecek.Deloitte tarafından hazır-lanan “Televizyon Rek-lamcılığının Geleceği” isimli raporda, dünyada etkili olan reklam mec-raları, tüketici beklenti-leri ve öne çıkan trendler

anlatılıyor. Televizyonun, önümüzdeki beş yıl boyunca reklam planla-malarında öncelikli mecra olmayı sürdüreceği belirtilen ra-porda, dünyada IPTV platformu üzerinde hedefe yönelik, adreslenebilir ve etkileşimli “gelişmiş” olarak niteleyeceği-miz reklamcılığın ise henüz emekleme aşamasında bir pa-zar olduğu söyleniyor. ABD’de 200 milyon doların altında pazar hacmine sahip gelişmiş reklamcılığın, tahminlere göre 2011 yılında 60 milyar dolara ulaşan ABD televizyon pazarının geri kalanıyla kıyaslandığında çok ufak bir paya sahip olduğu görülüyor. Bu durumun kısa vadede kabul edilebilir bir risk olduğu ancak uzun vadede kaçırılmaya-cak bir fırsat olacağı ifade ediliyor. Doğrusal olmayan veya internet üzerinden televizyon izle-me alışkanlığının ise önümüzdeki üç yıl boyunca çok hızlı olmasa da istikrarlı bir şekilde artması öngörülüyor. İnternet ikinci büyük mecra olacakTürkiye’de televizyon reklamcılığının baskın mecra olarak ön plana çıktığını ifade eden Deloitte Türkiye Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Endüstri Lideri ve Ortağı Tolga Yaveroğlu, televizyonun %55 ile reklam yatırımla-rından en yüksek payı aldığını söylüyor. Yaveroğlu sözleri-ne şöyle devam ediyor: “Türkiye’de reklamcılık gelirlerinin 2010 yılında kriz etkilerinin toparlanmasıyla %31, 2011’de ise güçlü büyümesini sürdürerek %20’lik büyüme ile 4,3 milyar TL’ye eriştiğini görüyoruz. Bundan on yıl önce tele-vizyon ve basılı yayınlar yaklaşık %40’ar pay alarak rek-lam pastasının çoğunu oluştururken; bugün basılı mecra payı %25 seviyelerine düşmüş ve televizyon açık ara lider konumuna yükselmiştir. Öte yandan bu süre zarfında in-ternet reklamları yıldan yıla toplam içindeki payını artırarak 2011 itibariyle %8 seviyesine yükselmiştir.” Yaveroğlu aynı zamanda gelişmiş Avrupa ve Amerika ül-kelerinde internetin mecralar içindeki payının daha yüksek olduğunu ve yakın zamanda birçok ülkede ikincilik pozis-yonunu basılı medyanın elinden almasının beklendiğini de

ifade ediyor. Gelişmiş reklamcılık şirketlere fırsatlar sunuyorGelişmiş reklamcılık aynı zamanda yayıncılara, fırsatları ve güçlükleri beraberinde getiriyor. Televizyon içeriğinin, kablo ve uyduda olduğu gibi IP üzerinden de eşit derecede kaliteli yayın yapılabilmesi için geleneksel platformlardaki gibi açık bir şekilde paraya dönüştürülmesi gerekiyor. Rek-lamcılar, ajanslar ve yayıncılar mevcut durumdan nispeten memnun görünseler de distribütörler ve teknoloji şirketleri değişimin bir fırsat taşıdığını düşünüyorlar. 2020 yılına kadar IPTV %5 ila %10’luk bir paya ulaşacakRaporda IPTV ile kablolu televizyonun doğrusal olmayan VOD hizmetlerinin 2020 yılına kadar %5 ila %10’luk bir paya ulaşabileceği öngörülüyor. Bu da gelişmiş platformla-rın sınırlı bir kitleye sahip olacağı anlamına geliyor. Ancak IPTV reklamverenler için kolay hedefleme ve takip edebil-me gibi artı değerler kattığından reklam pastasının büyü-tülmesi hedefleniyor.Tüketiciler en çok canlı yayınları seyrediyorTüketici beklentilerine de yer verilen raporda, her ülke-de canlı olarak ev TV sisteminin, izleyiciler tarafından en çok tercih edilen format şeklini oluşturduğu, ABD’de %57, Almanya’da %69, İngiltere’de %74 ve Fransa’da %83 oranında tercih edildiği görülüyor. Ayrıca 2016 yılında Avrupa’da yalnızca 2,58 milyon kişinin son teknoloji hiz-met platformlarını birincil hizmetleri için kullanmaları ön-görülüyor. Özetle;Doğrusal olmayan veya son teknoloji platformlar üzerinden TV izleme alışkanlığının önümüzdeki üç yıl boyunca çok hızlı olmasa da istikrarlı bir şekilde artması bekleniyor,Hedefe yönelik, adreslenebilir ve etkileşimli reklamcılık de-neysel bir aşamadan geçiyor ve genel kabulün elde edil-mesine yönelik bir dizi güçlük ile yüzleşiyor,Bu güçlükler arasında geleneksel televizyon reklamcılı-ğına ve mevcut hedefleme ile bölümlendirme biçimlerine karşı net bir rekabet avantajının oluşturulması yer alıyor. Verilerin kullanılması konusunda tüketicilerin ve düzenle-me kurumlarının onayını almaksa bir engel,Marka harcaması sıkı bir şekilde doğrusal televizyon rek-lamlarına ve geniş kitlelere ulaşılmasındaki eşsiz becerile-rine odaklanıyor, Ancak daha uzun vadede (beş yılın üze-rinde) daha hızlı IP sunulması doğrusal olmayan izleme ve gelişmiş reklamcılık için daha fazla ölçek oluşturabiliyor.

Reklam yatırımlarında TV ilk sıra...

Page 26: marketing europe & anatolia Sayı:008

CV’lerinizsektörle ücretsiz olarak

dergimizde buluşacak.

Sektöre yeni girmek isteyenstajyer adayları

ya datecrübesini değerlendirecek

yeni bir adres arayanyaratıcı yönetmenler, metin yazarları, müşteri

temsilcileri, grafikerler

ve diğer arkadaşlarCV’lerinizi

[email protected] bekliyoruz.

Page 27: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 25

Köşe

revizyon)

(Bizler iletişimin profesyonelleriyiz. İşimiz sorunçözmek. Bunun için de önce sorunu net bir şekildeortaya koyar, araştırmalarla anlar, sonra da busorunu çözmenin yollarını buluruz. Öyleyse gelin,sektörümüz için önemli bir sorunu burada hepbirlikte masaya yatıralım.

Diyelim ki Reklamcılar Derneği müşterimiz!Bize bir sorunla geldi.

Dedi ki: “Ben 24 yıldır bir yarışma yapıyorum.Özellikle son 10 yıl içinde, her Kristal Elma sonrasıtartışmalar yaşanıyor. Öyle ki, bu artık kanıksandı.Sektörün önemli bir kısmı, ödül dağılımını adaletlibulmuyor. Bazı ajanslar protesto ederek, bazıajanslar sessiz sedasız bu yarışmadan çekildi.Eskiden, tartışma götürmez bir biçimde, buyarışmada en iyi seçilen iş, gerçekten sektördekien iyi iş olurdu. Buna da herkes ikna olurdu. Ama artık Kristal Elma’da seçilen en iyi iş, sektörünen iyi işi olmuyor. Çünkü birçok kez, en iyi işleryarışmaya bile katılmıyor! Eskiden sektörün tümünehitap eden Kristal Elma, artık temsiliyet sorunuyaşıyor. Sektörün tamamını temsil etmiyor. Eskidenrekabet de yoktu. Ama artık var. Hatta sektörünönemli bir kısmı, bir başka yarışmayı artık KristalElma’nın yerine koymuş durumda. Bu yeniyarışmayı daha saygın buluyorlar. RD Kristal Elma’yaeski saygınlığını kazandırmak istiyor. Eskisi gibi tümsektörü temsil etmesini istiyor!” Müşterimiz bizesorunu bu şekilde ortaya koysaydı ne yapardık?Hemen araştırmaya başlardık değil mi?Öyleyse biraz araştıralım bu işi!

Yıllardır itirazlar nerelere geliyormuş bir bakalım.Karşımıza çıkan en büyük sorun; jüri seçimi vejürinin seçimleri. Peki nasıl seçiliyor bu jüri? RDYönetim Kurulu, kimseye danışmadan bir jüribaşkanı seçiyor. Kimi uygun görürlerse o. Sonra bujüri başkanı da, tek karar verici olarak, kendi jürisinioluşturuyor! Üstelik, bu jüri üyeleri, nedense hepaynı ajanslardan çıkıyor. Derneğin yönetiminipaylaşanlar, Kristal Elma jüriliğini de paylaşıyor. Birnevi bazı ajansların jüri üyeliği kontenjanı oluşuyor.Bu ajanslarda ustalar birkaç tur döndükten sonra,artık gençlerini jüriye göndermeye başlıyor.Buna karşın, sektördeki birçok ustanın varlıklarıgörmezden geliniyor. Ve sonuç: her yıl aynı ajanslarjüride çoğunluğu elinde tutuyor ve yine bu aynıajanslar, Kristal Elma’da dağıtılan ödüllerin% 75-80’ini alıyor. Aslında görüldüğü gibi sorunbirkaç cümleyle özetlenecek kadar basit.

Jüride değilsen, katılmamak en mantıklısı.Çünkü daha yarışmaya parayı yatırdığın gün belli ki,eğer jüride bulunan ajanslardan biri değilsen,bahanesiz ve kemiksiz, ödüllerin sadece % 25’lik birkısmı için yarışıyorsun! % 75’in her yıl sahibi var.Jüriye demir atmış 10 civarı ajans %75. Geri kalan30, 40, 50 ajans %25. Kristal Elma adaleti işte bu.

Peki bu sorun nasıl çözülür? Çok basit. Eskisi gibijüriyi yine sektör seçer. Daha önce jüri üyeliğiyapmış dostlar ve ajanslar biraz dinlendirilir (onlarada yazık). Jürinin seçimleri şeffaflaşır. Kim kime oyvermiş, kristalelma.org’da yayınlanır. Çözüm çok,yerimiz dar. Dernek dilerse, projelendirir paylaşırızkendileriyle.

Bilerek ya da bilmeyerek, bunun hiçbir önemi yok,ne yazık ki Kristal Elma’nın gerçekliği budur.Hazır buraya kadar gelmişken, bir konu daha var ki,değinmeden geçersek, çok önemli bir tespiti deatlamış oluruz! Kristal Elma’da ödüllerin % 75-80’inikazanan 10 civarı ajans, bu sektörün % 50-60 arasıiş yükünü domine ediyor. Daha doğrusu yıllariçinde, domine etmeyi başardılar. Nasıl demeyin?Kristal Elma satıyor! Krsital Elma gerçeğini henüzfark edememiş birçok Reklamveren, ne yazık ki halaReklam Ajansı’nı seçerken, Kristal Elma’da kazanılanödülleri ciddiye alıyor. Bugün mecralardagördüğümüz işlerin 10 tanesinden 9’u yaratıcılıktanyoksunsa (buna kimsenin itirazı olacağınısanmıyorum), bunun sorumluluğunun büyük kısmı,bu 10 civarı ajansındır! Bu işlerin önemli bir kısmınıonlar yapıyor. Hem ödüllerin %75-80’ini al,hem sektörün %50-60’ını domine et, hem desektörün yaratıcılık düzeyi 10’da 1 olsun!Sektörümüzün durumu bu. Hayalet işlerin ne zararıvar diyenleri bu konuda düşünmeye davetediyorum. Kendimizi kandırıyoruz. Daha bir ay önce,sırf Kristal’de ödül kazanmak uğruna, bazıajansların hayalet işler için onlarca fotoğrafprodüksiyonu yapması ve emelleri uğruna, sektöremekçilerini (prodüktörler, fotoğraf sanatçıları,modeller) sömürmesi de işin ne boyutlara geldiğinigörmemiz açısından önemli.

Resmin bütününe baktığımızda, durum çok açık!Krsital Elma bir yanılsamadır! Hayalet bir yarışmadır!Bu sorun, Rekabet Kurulu bu işe el atmadan, kendiaramızda derhal çözülmeli. Yoksa Kristal Elma daTaban Fiyat Listesi gibi bir sona sürüklenebilir.Gelin bunu birlikte düzeltelim. Kristal Elma’ya, hepbirlikte revizyon verelim!

Kristal Elma bir yanılsamadır!

Kağan İşmen / [email protected]

Page 28: marketing europe & anatolia Sayı:008

26 / marketing europe & anatolia

Röportaj

- Türkiye’deki reklam ajansı anlayışı-nı nasıl değerlendiriyorsunuz?Sık sık çılgınlıklarla gündeme gelen bir profilimiz var, bunun dışında ülkedeki yapı, yarısı yabancı ortaklı büyük fab-riklar tadında. Dünya reklamcılığında-ki sıralamayla ilgili tahminler de fazla iyimser diye düşünüyorum. Anadolu’da ciddi bir kıpırdanma kendini var etme hareketi var, ümit ediyorum iyi sonuç-lanır. Reklam verenin gözündeki algı önemli ki bununla ilgili de çok iyimser değilim. Ama mesleğin hareketli yapısı hala bizi gözde bir iş yapıyormuşuz gibi algılatıyor .- Graphxajans’i diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir?Graphx, mesleki kalite odaklı çalışmaya özen gösterir, her işimizi önce kendimiz için doğru, gerçek, güzel ve özgün yap-maya uğraşıyoruz. Bazen müşterilerin beğenisi bile bizim beğenimizden erken gerçekleşebiliyor. İşimizi bir sömürüye, kandırmacaya, göz boyamaya yak-laşmadan yapmaya çalışıyoruz. Uzun yıllardır bir arada çalıştığımız bir kadro var, bu hem söylemimizin ispatı hem de en özgün yanımız.Bir de çevremizdeki herkese herşeye saygıyla yaklaşıyoruz; İnsanların mar-kalarına, bütçelerine, özlemlerine, eski reklamcılara, gençlere, ustalara, herke-

se saygılı ve adil yaklaşıyoruz, biz in-san tarafımızı besledikçe, insani yaratı-cılığımız da besleniyor heralde.- Sizce Türk reklamcılığının birinci sıradaki sorunu nedir?Kişisel egoların mesleği nitelikli ger-çekleştirme kaygısının önüne geçme-si. Yardımlaşmama... Reklamcı sorunu değil insani meseleler yani. - Antalya’da reklam ajansı hizme-ti vermenin İstanbul Ajanslarından farklı olarak zorlukları ya da avantaj-ları nelerdir?Hiçbir farkı yok. Bu bir seçim, ben işimi burada yapmayı seçtim. İstanbulda ol-saydım orada da buradaki kadar tercih edilir olurdum. Dünyanın en güzel şeh-rinde yapmayı seçtim mesele bu. Bütçe-lerden vs şikayet eden meslekdaşlarım olabilir, yaşam kalitesine baktığımızda buradaki reklamcı daha ilerde, değilse kendisinde bir sorun var demektir. Ben yaşadığım şehirde bu işi yapmaktan çok mutluyum, İstanbul’u seçseydim orada da mutlu olurdum.- Uygulamacıların, yaratıcı reklamcı-lar ile haksız rekabet yapması konu-sunda ne düşünüyorsunuz?Reklamveren düşünsün diyorum. Yara-tıcı işlerin hayatın her alanında sıradan olana ezici üstünlüğü ortada, karlılığı da ortada. Ne yapabiliriz. Adam marka

Önce bizim için doğru olmalı...Önce bizim için doğru olmalı...

Röportaj Elvin Ekşioğlu

Sık sık çılgınlıklarla gündeme gelen bir profilimiz var, bunun dışında ülkedeki yapı, yarısı yabancı ortaklı büyük fabriklar

tadında. Dünya reklamcılığındaki sıralamayla ilgili tahminler de fazla iyimser diye düşünüyorum. Anadolu’da ciddi bir kıpırdanma

kendini var etme hareketi var, ümit ediyorum iyi sonuçlanır.

GraphxajansNecdet Alkandemir...

Page 29: marketing europe & anatolia Sayı:008

Önce bizim için doğru olmalı...Önce bizim için doğru olmalı...

Page 30: marketing europe & anatolia Sayı:008

yaratmak ve büyütmek değil de, sade-ce kısa vadede rahat uyumak istiyorsa, iyi uykular. Yaratıcı insanlar bu dolduru-şa gelip “uygulamacı” safına geçmesin yeter. Asıl üzücü olan bu...Yaşamın her alanında olduğu gibi bizim meslekte de dik durmak gerekiyor.- Böyle bir rekabet varsa nasıl engel-lenebilir?Tabii ki bıkıp usanmadan ikna ve an-latmaya çalışarak. Ama sakın! biz ikna olmamalıyız. Genelde böyle sonuçlanı-yor.- Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım arasındaki denge nasıl kurulmalı-dır?İşleri ajansa değil de sokağa test etti-rirseniz dengeyi kurmak kolay. Bir de yaratıcılığın kendimize taktığımız değil, başkalarının bize taktığı zaman gü-zel bir sıfat olduğunu unutmamak var. Müşteriyi iyi “çok iyi” dinlemek ve anla-

mak var. Bizim işimiz zihinsel beyinsel bir iş ama hala omurilik soğanımızla yani alışkanlıklarımızla yapmaya çalışı-yoruz. Buna son verirsek hem yaratıcı hem anlaşılır olmak kolay.- Bir reklamcı yaratım öncesinde ne-

lerden beslenir?Önce ürünün içinden sonra bütün geç-mişinden! Kendi kişilik yapısından. 3 Reklamcıyla tanışın ve 1 reklam izleyin, hangisinin fikri olduğunu tahmin edersi-niz.- Eleman sağladığınız kaynaklar ne-lerdir?En önemli kaynak kendi yapımız. Bu-gün çalışanların çoğu Graphx’le daha öğrenciyken tanıştı.- Üniversiteler sektörün yetişmiş ele-man ihtiyacını karşılayabiliyor mu?Hayır ama böyle bir misyonları da yok zaten. Sektörün üniversiteleri bu doğ-rultuda beslemesi, modifiye etmesi gibi bir görevi var. Ama bunu anlatabil-diğimiz bir sektör de yok. Ben üniver-siteden bol bol besleniyorum, sebebi; çocuklara, karşılaştıkları engellere, sorunlarına vakit ayırıyorum. Etrafınıza bir bakın snob işadamlarının hepsinin

28 / marketing europe & anatolia

Röportaj

İşleri ajansa değil de sokağa test ettirirseniz dengeyi kurmak kolay.

Bir de yaratıcılığın kendimize taktığımız değil, başkalarının bize taktığı

zaman güzel bir sıfat olduğunu unutmamak var.

Müşteriyi iyi “çok iyi” dinlemek ve anlamak var.

Page 31: marketing europe & anatolia Sayı:008

ömrü eleman aramakla geçiyor. Hazır yetişmiş eleman! Bu tavuğun omlet çıkarmasını bekle-mek kadar talihsiz bir durum. - Yabancı networke giren reklam ajansları yerli müşterilere doğru hiz-met verebiliyorlar mı?Bu yabancı-yerli zıtlığıyla değil de işlerin yoğunlaşmasıyla anlatılması gereken bir durum sanırım. Kurumsal çapınız meridyen olursa daha az bütçesi olan kimseye vakit ayıramazsınız. Özellikle günümüzde kurumlar, markalar bir dos-ya olmak istemiyor. Bu da son dönem-de duyduğumuza benzer ajans buna-lımlarını beraberinde getiriyor.- Yerli firmalar reklam bütçelerini ha-zırlamada ne kadar bilinçli?Yerli firmalar ya da yerel diyelim, büt-çe hazırlamamak konusunda bilinçli davranıyor. O bütçenin kabul edilebilir, zorunlu bir kalem olduğuna hala inan-

mak istemeyenler var. “Yaratıcı reklam zorunludur ama tek başına ve tek tek-rarla bir hiçtir” algısı bir türlü yerleşme-

di. Reklamın ortaya bir güç koymayı da gerektirdiği bir türlü sindirelemedi sanı-yorum.- Müşterilerin ajanstan beklentileri konusunda karşılaştığınız en ilginç talepler neler?Bir müşterimiz ortağımı gece yarısı ara-yıp, “Çocuğumu özel okula mı, devlet okuluna mıyazdırayım” diye sormuştu. Ortağımın o dönem çocuğu yok, neden böyle birşeyi kendisine sorduğunu söy-lediğinde, şu cevabı almış; Reklamcım değil misin?- Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?Agresif bir reklamcı olsaydım daha manşetlik cevaplar verebilirdim üzgü-nüm. Yine de bu güzel fırsat için teşek-kür ederim. Herkese, daha yavaş, hıza esir olmayan, yaratıcı ve hitap ettiği toplumdan sorumlu bir mesleki yaşam diliyorum.

marketing europe & anatolia / 29

Röportaj

“Yaratıcı reklam zorunludur ama tek başına

ve tek tekrarla bir hiçtir”

algısıbir türlü yerleşmedi.

Reklamın ortaya bir güç koymayı da

gerektirdiği bir türlü

sindirelemedi sanıyorum.

Page 33: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 31

Köşe

Marketin Europe& Anatolia: Burası farklı bir mecra... Sami-mi, gayretleri-niyetleri iyi olan, kelimeleri kullanırken diyet yapmayan bir pazarlama reklam mecrası... Burada iki ke-lam etme hakkı buluyorsan; Okuyucu için taze, yeni bakış açıları verecek, düşündürtecek ve belki tetikleyeceksin. Çünkü bir doğru var ki; artık devir üretmeden tüketenleri boğuyor, alt kimliklere savuruyor atıyor...

Bir varmış, hiç yokmuş... Geçen yakın zaman içinde, Kam-bur zaman içinde, Develer ‘Tellal’, pireler berber iken ‘Tür-kiyemin reklam, pazarlama, medya ve iletişim sektörlerinin - 80’li yıllar sonrasında insanlar üzerindeki ‘masum’ yıkımı-nı kaleme aldım. Adı ‘Etiketin Arka Yüzü’... Duayen sıfatlı, akademik traşlı bir çok taciz yağmuruna tutuldum. Mutlu oldum. Huzur duydum...

Bizim iş, kitabımda da paylaştığım üzere – kendi içinde ‘insani bir sorumluluk’ duygusu taşır. Konulara bakış açı-nız da, bunu paylaştığınız insanlara karşı da duygusal ve sosyal bir toplumsal sorumluluk içerir. Yaratıcı hırs güzel-dir, hoştur ama ‘o hırsın içine bireysel alter-egolar’ ve para mefhumu yapıştı mı; Vay halimize !

Marka ismi vermeyeceğim. Geçenlerde yaptığımız bir sunum esnasında; toplumun satın alma alışkanlıkları ve buna parelel olarak markaların yaptıkları ‘iletişime’ dair somut yaklaşımlar-örnekler ve memleket hikayelerinden bahsediyorduk.

Kalktık ayağa ve marka sahiplerine bir fotoğraf gösterdik. Fotoğrafta; ‘Pazartesi sabahı 08: 30’ da ve çok çok yoğun bir biçimde tıkanmış bir köprü trafiği vardı.... Ve dedik ki; bu fotoğraf geçen hafta çekildi !

Sonra geçtik ikinci slayta... O fotoğrafta da ‘Pazartesi sa-bahı 08:30’da çekilmiş bir fotoğraf vardı ama köprüde taş çatlasın 10 araç vardı... Yani trafik rahat mı rahat. Pazar sabahı 10 gibi... Bayram Mayram da değil ! UFO Saldırısı da olmamış...

Marka yetkilileri durur mu? Bir mutand çevikliğinde atladı-lar ! Nasıl olur? Ooov...shit. Olmaz böyle iş... Hadi cnm...Saçmalamayın fln !

Biz de kalkıp dedik ki: Haklısınız aslında, olmaz ! Biz sade-ce ilk resimden ‘kredi borcu olan araçları’ kaldırdık.

İşte ‘çıplak gerçeğe’ örnek böyle olur... Gerçekleri görme-

Argün Albayrak / [email protected]

den ‘iş yapıp para kazanmak, Obez bir ruh ile kendi kuyu-sunu kazmaktır’.

Bu tip çalışmaları yapıyoruz. Yabancı pazarlama duayen-lerinin ‘bizi hiç ilgilendirmeyen’ çeviri kitapları yerine – bu toplumun kendisini anlamaya çalışıyoruz. TUIK ve DPT rakamlarının arasından analizler yapıyoruz. Gerçeklerin altındaki gerçekleri okumaya çalışıyoruz. Toplumun; borç-lanarak satın almaya çalıştığı ama faizlerin faizleri ile borç-landırılarak yok edildiği bu dönemde – ‘DEĞER’ kavramını geliştirmeye, populist olmayan ve uzun vadede gelişecek ‘değerler’ aşılamaya özen gösteriyoruz... Yani aslında yap-tığımız; Ayvazovski’nin yüksek dalgalı azgın denizlerine-sakin bir ‘su damlası’ damlatmak gibi... İlk damla bizden gelsin de, sonra bir sağnağa dönüşüp ardından güneşler açar mı, bilemeyiz !

Bu bir ajans ilanı değil. Bu; hepimizin üst düzeyde katılı-mına ihtiyaç duyan ‘bir memleket sevdası’... Siyasi değil, sosyolojik bir gerçek. Dünya artık çok hızlı ve o hızın içinde ‘kendimize ait’ bir düşünce ve marka bilincini insanlarımıza aşılamaz isek, yok olacağız... Dijital dünya, yeni düşünce sistemleri ve global masallar, yerini yavaş yavaş sıkılgan-lıklara, otantik ve organik düşünce biçimlerine doğru itiyor. Avrupa depresyonda...ABD Ruh obezitesi içinde. ABD RH -...

Ya Türkiye ! Durmak yok, yola devam... değil mi? Değil, hiç değil... Bazıları için durum ‘Yıldız’lı Pekiyi olsa da; Gerçek-ler çoktan sınıfta kaldı.

Bir ülke de; medya, marka ve reklam sektörü – toplum üzerindeki etkisi itibariyle bir nev-i ‘kuvvetler ayrılığı’ gibi düşünülebilir. Onları bir arada tutan tek değer ise; ‘toplu-mun değer yargılarını koruyup kollamaktır’...

Bundan sonra ki yazılarımda; İşte bu gerçekleri – somut sonuçları ile sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Böyle bir ‘sorumluluğun hakkını vermeye’ çalışacağım !

Sizce yararı olur mu ? Bence mümkün... Haydi, Perfectly You !

Not: THY 2011 yılı zararını açıkladı. 1.000.000.000 USD. Selam Sana Barcelona ve Kobe... ve diğerleri. Ve son da-kika haberi – THY’nin 104 adet uçağı bugün sefer yapma-dı. Grev yüzünden...

transformatör)(Burası farklı bir mecra...

Page 35: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 33

Kampanyalar

Fruttare, Esmersoy’a yakıştı...

Reklam filminde markanın yüzü olan güzel sunucu Burcu Esmersoy’u sıcak bir yaz gününde Fruttare Çilekli yerken görüyoruz.

İlk kez bir dondurma markası için ekran karşısına geçen Bur-cu Esmersoy, sportif, doğal ve fit duruşuyla reklam filminde Fruttare’nin gerçek meyve parçacıkları içeren yapısından gelen ferahlatıcı ve düşük kalorili içeriğini anlatıyor. Sıcak bir yaz gününde Fruttare yiyerek ferahlayan Burcu Esmersoy’un yer aldığı reklam filmi, eğlenceli ve dinamik yapısıyla da dik-kat çekiyor. Reklam filminde Esmersoy’u çilek tarlasında, sı-cak bir yaz gününde ve deniz kenarında Fruttare Çilekli’nin ferahlatıcı ve doğal etkisiyle serinlerken görüyoruz.Esmersoy, Fruttare Ananaslı’nın reklam filminde de yer ala-cak ve Fruttare Ananaslı’nın gerçek ananas parçalarıyla ha-zırlanan içeriğinden gelen ferahlatıcı ve düşük kalorili tadını, çekilen reklam filminde yine bir sahil kıyısında tanıtacak.

Reklam Filmi Künyesi:Reklamın başlığı: Fruttare ÇilekReklamveren: UnileverReklamveren yetkilisi: Nuno Silva, Orçun Doğan, Selin Öz-demirReklam ajansı: Lowe İstanbulYaratıcı yönetmen: Barış ÇolakYapım şirketi: Mojo FxMedya ajansı: MindshareMedya planlamacı: MindshareKullanılan mecralar: TV, Dijital

Page 36: marketing europe & anatolia Sayı:008

34 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

İş’te her şey bu kadar basit...Ofis mobilyası sektörünün markası Nurus’un, çalışan verimli-liğini artıran uluslarası tasarım ödüllü ofis koltuğu MeToo’nun yer aldığı reklam filmi televizyonlarda yayınlanmaya başladı. “İşte her şey bu kadar basit” sloganıyla, iş hayatının nere-deyse tamamının bir sandalyenin üzerinde geçtiği gerçeğin-den yola çıkarak tasarlanan reklam filminde işte geçen bir günün hikayesi anlatılıyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklam Veren: Nurus Genel Müdürü Güran Gökyay, Nurus Pazarlama Müdürü Zeynep YavaşReklam Ajansı: HepYapım: Garp FilmYönetmen: Ufuk AksoyYapım Sorumlusu: Gökçe Deniz BalkanGörüntü Yönetmeni: Ahmet AkayMontaj: Ufuk AksoyMüzik&Ses: İnanç SanverMüşteri Direktörü: Ceyhun ÖzdemirMüşteri Temsilcisi: Nil DemircioğluYaratıcı Ekip: Ozan Akkoyun, Aslı Sevim, Ali AlgürKreatif Direktör: Barış Akbaş

Teknosa satış danışmanları...Teknosa’nın yeni reklam yüzleri Türk sinemasının ünlü yö-netmeni Sinan Çetin ve efsanevi futbolcu Sergen Yalçın oldu. Teknosa’nın yeni reklam kampanyasında, Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan 3 binden fazla uzman satış danışmanı Türkiye’de alanlarında uzman isimler tarafından temsil ediliyor. Reklam Filmi Künyesi:Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBULKreatif Grup Ajans Başkan Yardımcısı: İlkay GürpınarKreatif Group Head: Evren DoğrarYaratıcı Ekip: Mustafa Gülsen, Sanlı KayabölenMarka Direktörü: Ela BilgiselMarka Yöneticisi: Seda ŞekerStratejik Planlama Direktörü: Tuğyan ÇelikStratejik Planlama: Nisan DanışmanAjans Prodüktörü: Zeynep GencebayAjans Prodüksiyon Asistanı: Alev CihanProdüksiyon Şirketi: PLATO FilmYönetmen: Sinan ÇetinPost Prodüksiyon: Plato PostMedya Ajansı: Mediacom

Page 37: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 35

Kampanyalar

Performans isteyen Aygaz’a geliyor... “Performans isteyen Aygaz’a geliyor” sloganlı yeni reklam kampanyası ile Aygaz, reklam filmi eğlenceli bir dille an-latmaya çalışıyor. Kampanya kapsamında, Türkiye’nin her yerinde bulunan 800’ü aşkın Aygaz otogaz bayisine tüketici-lerin kolayca ulaşmasını sağlayacak teknolojik yeni uygula-maların duyurusu da yapılıyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: AYGAZAygaz Pazarlama Direktörü: Ercüment PolatAygaz Otogaz Pazarlama Müdürü: Burcu Cihan IşıkAygaz Otogaz Pazarlama Sorumlusu: Aycan Gündüz VarolReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULKreatif Grup Ajans Başkan Yardımcısı: İlkay GürpınarKreatif Direktör: Emre KaplanYaratıcı Ekip: Kerim Gürsel, Gamze İçhedef Marka Grubu Ajans Başkan Yardımcısı: Burcu Özdemir KayımtuMarka Direktörü: Aslı Ceren AksakMarka Yöneticisi: Perihan BozokMarka Temsilcisi: Müge Bozkurt

Stratejik Planlama Ajans Başkan Yardımcısı: Toygun YılmazerStratejik Planlama Yöneticisi: Deniz ÖzkılıçStratejik Planlama: Maral BezircioğluAjans Prodüktörü: Zeynep GencebayAjans Prodüksiyon Asistanı: Ceyhun SevilProdüksiyon Şirketi: Soda FilmYönetmen: Gürkan Kurtkaya Post Prodüksiyon: 1000Volt Müzik: Stok müzikMedya Ajansı: Universal McCannKullanılan Mecralar: Televizyon, Basın, Outdoor, Radyo

Ouu, Dacia mı o?... Dacia, yeni reklam kampayasını Yalan Dünya dizisinin sivri dilli karakteri Nurhayat’ı canlandıran Gupse Özay tanıtıyor.Reklam filmi serisinde, pek çok özelliği bir arada sunan ve uygun fiyatıyla dikkat çeken Dacia Duster’ı, Nurhayat çok beğenmesine rağmen otomobili satın aldıktan sonra bile onun uygun fiyatını eleştirmekten geri durmuyor.

Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: DaciaReklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar KrandReklam Ajansı: Publicis YorumKreatif Grup: Cevdet Kızılay, Zafer Külünk, Erkut TerliksizMüşteri İlişkileri: Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Alp Sayınlı, Mine HatapkapuluStratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina Medya Planlama ve Satın Alma: OMDProdüksiyon: Arzu Köksal, Gamze BayındırKullanılan Mecra: TV, Gazete, Outdoor, Internet, POPYönetmen: Yalçın KılıçProdüksiyon Şirket: Soda Film

Page 38: marketing europe & anatolia Sayı:008

36 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Ivana Sert Daikin Reklamında...Dünyanın klima uzmanı Daikin, 2011 yılında Türkiye’nin önemli ısıtma soğutma firması Airfel’i satın alarak Türkiye’ye yaptığı güçlü yatırımdan sonra reklam kampanyasıyla da dikkatleri çekiyor. Bir teaser ve iki filmden oluşacak kam-panyanın ilk filminde ünlü manken Ivana Sert de Eskimo karakteri ile birlikte kamera karşısına geçti. Reklam senar-yosunda kaprisli bir yıldızı canlandıran Ivana Sert, elindeki dondurmanın erimesinden şikayet ederken Daikin’in Eski-mosu kaprisli yıldızı kurtarıyor..Reklam Filmi Künyesi:Yapım şirketi: Traffic Film Yönetmen: Özer FeyzioğluPost Production: Filimişleri Reklam Ajansı: Alametifarika Alametifarika Ekibi: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Melda Doyduk, Kerem Çar, Çağrı Ark, Berkay Tahmaz, Sertuğ Alp-tekin, Başar Sarıkaya Müzik: Nil Karaibrahimgil Müzik Düzenleme: Jingle HouseMedya Ajansı: Cereyan Medya Mecralar: Tv, Radyo, Basın, Açıkhava

Toprağa Hayat Veren Marka...

Banyo ve seramik alanında 60 yıllık deneyimini gösteren E.C.A. SEREL, iki yeni reklam filmi ile dikkat çekiyor. 2012 yılı ürün ve marka iletişimini “Suya Yön Veren Teknoloji” ve “Toprağa Hayat Veren Marka” konsepti ile gerçekleştirecek olan marka, yeni koleksiyonları ile banyolara yepyeni bir do-kunuş getiriyor.İki günde VSG stüdyolarında çekimi gerçekleşen reklam filmlerinde, gizemli bir kadının dokunuşu ile E.C.A. SEREL banyolarına dönüşen eski bir sanat atölyesi ve su damlacık-

ları içinde yer alan bir oda göze çarpıyor. Reklamda E.C.A. estetiğine ve teknolojisine yapılan vurgu dikkat çekerken, markanın geçmişinden aldığı miras her ürün grubuna yan-sıyor. E.C.A. SEREL’in sponsorluğunu üstlendiği program-lar dahil olmak üzere, pek çok mecrada yer alacak reklam filmleri ile E.C.A. ve SEREL 2012 yılı yeni koleksiyonlarının iletişim faaliyetlerini sürdürecek.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: E.C.A. SERELReklamveren Temsilcisi: Hakan Ürün, Ebru AğvaReklam Ajansı: Creative Point Reklam Hizmetleri A.Ş.Müşteri Direktörü: Aylin AykaçYönetmen: Çağatay KaraçizmeliGörüntü Yönetmeni: Feza CaldıranProdüksiyon: Nis ProdüksiyonYapımcı: Filiz Emre3D Animasyon ve Efektler: EfekturkPost Produksiyon: EfekturkMedya Ajansı: People CommunicationKullanılan Mecralar: TV, İnternetÖzgün Müzik: Dr.Jingle Uluğ Aydeniz

Page 39: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 37

Kampanyalar

Aç bak neler olacak!...First kilitli paketlerin reklamın da İstanbul’un en hareketli mekânlarında ve en kalabalık sokaklarında kaykay yapan, dans eden ya da şarkı söyleyen gençlerin hareketli yaşam-larından kareler görüyoruz. First’ün yeni kilitli paketleri, her anlarında gençlerin tüm ha-reketliliğine uyum sağlıyor. Reklam filmi, First’ün yıl boyunca devam edecek yeni iletişim sloganı “Aç bak neler olacak!” ile sona eriyor.Reklam Filmi KünyesiReklamın başlığı: Aç Bak Neler OlacakReklamveren: Kraft Foods TurkeyReklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar/Cenk Tüter/Serhan Selek/Melis DuranReklam ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi&SaatchiYaratıcı yönetmen: Emrah AkayYaratıcı grup: Öykü Berberoğlu, Özgür Onur, Selen Sarı, Selen ÇatılıMüşteri ilişkileri grubu: Feride Tüzün, Aygül Yazgan, Sezin ÖzçelikStratejik planlama: Yelda Aktuna, Zeynep Yağcı Yıldızlı, Tuğay İlyasoğlu

Ajans prodüktörü: Olgun ArunYapım şirketi: PTT Yönetmen: Bertan BaşaranMedya ajansı: MindshareMedya planlamacı: MindshareKullanılan mecralar: TV, Internet

Şekerbank İmaj filmi...

Concept Reklam Ajansı tarafından hazırlanan yeni kam-panya filmi, Şekerbank’ın 58 yıldır hizmet verdiği üretenle-rin ailelerini ve “işten döneni bekleyiş” hikayelerini ön plana çıkarıyor. Çekimlerinin tamamı Kırklareli’de yapılan “Bekle-yenler” filminin yönetmenleri dünyaca ünlü reklam film yö-netmenleri Augusto Giménez Zapiola ve Martin Romanella. Ön prodüksiyon aşaması üç hafta süren filmin çekimlerinde birçok ailenin bekleyiş halleri anlatıldı. Kasting seçimlerinde oyuncudan çok gerçek kişilere yer verildi. Çekimler için özel stüdyolar değil, Kırklareli’ndeki gerçek mekanlar seçildi. Fil-

min müziği, birçok başarılı film ve reklam müziğine imza atmış olan Rahman Altın tarafından yapıldı. Reklam Filmi KünyesiReklamveren: ŞekerbankReklamveren Temsilcisi: Şekerbank Kurumsal İletişimReklam Ajansı: ConceptKreatif Direktör: Kerem Özkut, Can PehlivanlıYaratıcı Grup: Ertuğ Tuğalan, Dilek Altınyuva Sebatlı, Na-mık ErginStratejik Planlama Direktörü: İsmail SevalStratejik Planlamacı: Necdet Emir DemirtaşAjans Prodüktörü: Levent KöstepenMarka Grup Direktörü: Arda Görgün

Marka Direktörü: Merve EryelkovanMarka Yöneticisi: Fabienne FilippucciMedya Planlama: Universal McCannYönetmen: Augusto Zapiola- Martin RomanellaGörüntü Yönetmeni: John PerezMüzik: Rahman AltınProdüksiyon Şirketi: EdcommercialsKullanılan Mecralar: TV , Sinema

Page 40: marketing europe & anatolia Sayı:008

38 / marketing europe & anatolia

Kampanyalar

Şans totemi...

Renault Ticari Araçlar reklamında, ticari araçlar futbol dün-yasının “şans totemleri”ne benzetiliyor.Reklam filminde, Renault ticari aracından inen ana karakter, tam aracın arka kapısını kapatacağı sırada tuttuğu takımın gol attığını fark ediyor. Bu durumun araçla bir ilgisi olup olmadığını denemek üzere hareketini tekrarlayan karakter, Renault ticari aracının tuttu-

ğu takım için “şans totemi” olduğunu ve golün Renault aracı sayesinde atıldığını fark ediyor. Maçı izleyenler de bunun farkına varınca tüm karakterlerin “şans totemi” araca dokun-maya başladığını görüyoruz. Reklam Filmi KünyesiReklamın Başlığı: Renault Profesyonel / UğurReklamveren: Renault MAİSReklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar KrandReklam Ajansı: Publicis YorumYaratıcı Yönetmen: Cevdet KızılayYaratıcı Grup: Şölen Yücel, Ceren GültekinMüşteri İlişkileri Grubu: Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Mine Hatapkapulu, Alp SayınlıStratejik Planlama: Selda Sedes, Yusuf Muslubaş, Dilek ÇağlıaltuncuAjans Prodüktörü: Arzu Köksal, Gamze BayındırYapım Şirketi: Autonomy Film ProductionMedya Ajansı: OMDMedya Planlama: Aslı Akbulut, Çağlayan Çamsarı, Ece Yü-cetinKullanılan Mecralar: TV, basın, internet, radyo

Rexona Merve Boluğur’u terletti...Deodorant kullanımı konusunda bilinci artırma misyonuyla hareket eden Rexona’nın bu yılki iletişim çalışmaları kap-samında çekilen reklam filminde ünlü oyuncu Merve Bolu-ğur rol aldı. Güney Afrika’da yapılan çekimlerin son derece keyifli geçti-ğini söyleyen Merve Boluğur, “Reklamda oynadığım karak-ter aslında içimizden biri, her lisede ve üniversitede göre-bileceğiniz bir genç kız. Bu karakter, stresi, heyecanı, aşkı yaşıyor ve bu duyguları onu terletiyor. Kullandığı ürün sa-yesinde ter kokusu ile baş ediyor ve kendine olan güvenini koruyor” diyerek reklamı özetledi. Reklam Filmi KünyesiReklamın başlığı: Herkes terler ama ter kokusunu Rexona önler!Reklamveren: Rexona / UnileverReklamveren yetkilisi: Eda Kırali/Ercan Solmaz /Handem ÇelenklerReklam ajansı: LOWE MENAYaratıcı yönetmen: Sergio JoffreYaratıcı direktör: Nizar SwailemMüşteri ilişkileri grubu: Ceyda Coşkun

Stratejik planlama: Suna MağaraAjans prodüktörü: N/A Yapım şirketi: Moonlighting Film Production ServicesMedya ajansı: MindshareMedya planlamacı: Gizem DoğruolKullanılan mecralar: TV – Dijital

Page 41: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 39

Kampanyalar

Hepsiburada.com’un çaylağı...

TBWA\ISTANBUL tarafından hazırlanan reklam kampanyası hepsiburada.com deposunda geçen komik hikayeler üzerine kurulu. Depoda yıllardır çalışan, disiplinin temsilcisi Nurşin Hanım ve işe yeni başlayan Çaylak adında iki karakterimiz var. Nur-şin Hanım, bu devasa deponun sistemine alışkın, hızlı bir çalışan iken, Çaylak deponun karşısında hayrete düşmüş, ne yapacağını bilemeyen bir karakter olarak ekrana geliyor.

Hal böyle olunca, iki karakterin arasında komik hikayeler or-taya çıkıyor. Kampanya Çaylak’ın maceraları üzerine kurulu. Farklı departmanlarda geçen hikayelerde hepsiburada.com alışveriş sitesinin büyüklüğünün ve ürün çeşitliliğinin altı çi-ziliyor.Reklam Filmi Künyesi:Reklamveren: Hepsiburada.comReklam Ajansı: TBWA\ISTANBULKreatif Grup: İlkay Gürpınar, Zeynep KarakaşoğluLevent Yalgın, Erçin Sadıkoğlu, Çağrı SakaMarka Grubu: Burcu Özdemir Kayımtu, Ayşe Şenünver, Melis İnceer, Ceren AşkınReklamveren Temsilcisi: Nurçin Özkan Koçoğlu, Gülşah YüzerAjans Prodüksiyon: Övünç Hitay, Ceyhun SevilProdüksiyon Şirketi: Anima Yönetmen: Mehmet KurtuluşPost Prodüksiyon: AnimaMüzik: Emre IrmakMedya Ajansı: MindshareKullanılan Mecralar: TV, Radyo, Gazete, Dergi, Dijital

Sevimli yaramazın otomobil tutkusu...Leo Burnett İstanbul’un imza attığı Fiat Linea lansman kampanyası İstanbul’un farklı semtlerinde iki günde çekildi. Reklam filminin prodüksiyonu Jaguar Projects tarafından gerçekleştirildi. Reklam filminin yönetmenliğini doğal oyun-culuk almaktaki başarısıyla ünlü, Cannes Lions’ta iki altın, Clio Ödülleri’nde üç altın, Circula de Creativos ve Lapiz de Platino’da Grand Prix ödülleri bulunan Arjantinli yönetmen Augusto Gimenez Zapiola yaptı. Reklam Filmi Künyesi:Reklam Veren: FIATReklam Veren Temsilcisi: Özgür Süslü, Melike Güleli, Aslı BaşağaReklam Ajansı: Leo Burnett Yönetici Kreatif Direktör: İdil AkoğluKreatif Direktör: Oktar Akın Reklam Yazarı: Selçuk Akyüz Sanat Yönetmeni: Evren Dinler Müşteri İlişkileri: Goncafem Başçelik, Melissa Ruacan, Mert Moğol, Nazlı KayaStratejik Planlama: Özgün Özkalay, Seren Pala Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Didem Tosya

Yönetmen: Augusto Gimenez ZapiolaYapım Şirketi: Jaguar ProjectsPost Prodüksiyon: 1000Volt

Page 42: marketing europe & anatolia Sayı:008

Pırıl pırıl bir ülke, Singapur...Pırıl pırıl bir ülke, Singapur...

Page 43: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 41

Gezi

Vize istemeyen bir ülke daha; Singa-pur. İstanbul Singapur arası yaklaşık 12 saat sürüyor. Bu kadar uzun zaman boyunca sıkılmamak için 9 saatini uyu-yarak geçiriyorum. Geri kalan zamanda da uçağın içinde dolaşıp etrafı kurcalı-yorum. Kokpit oldukça karmaşık ama eğlenceli. Bu gezide uçakların yakıtları-nı kanatlarında depoladıklarını öğreni-yorum. Gezelim, öğrenelim .Uçaktan aşağıya baktığımızda Malez-ya’ nın içinden kıvrıla kıvrıla akan ne-hirleri görebiliyorsunuz. Ama nehirler o kadar çamurlu ki, nehir değil toprak yol sanıyorsunuz. Tabii Malezya’ yı gör-mek demek Singapur’a yaklaşıyoruz demek.12 saatlik yolculuğun ardından nihayet akşam saatlerinde Changi Havaalanı-na varıyoruz. Changi Havaalanı denizin üzerinde bir platformda bulunuyor. Bu platform muhtemelen irili ufaklı bir çok adadan sadece biri. Singapur, iki ayrı köprü ile Malezya’ ya bağlantılı küçük bir şehir devleti.Tropikal iklime sahip olan bu ülkede ak-şam saatlerinde sürekli yağmur yağıyor. Tabii bizi de bu durumda yağmur karşı-ladı ve otele kadar da bize eşlik etti.Otelimiz Orange Grove Road üzerin-deki Shangri La Hotel. Hotel hakikaten isminin hakkını veriyordu, cennet gibi gerçekten. Hemen eşyaları otele bıra-

kıp bir şeyler yemek için dışarı çıktık. Sonra da saat geç olduğu için otele gi-dip uyuduk.Singapur’da ilk sabah aşırı nemli ve sıcak bir havaya günaydın dedik. Kah-valtı sonrasında şehri dolaşmaya çık-tık. Singapur pırıl pırıl bir ülke. Her yer yemyeşil ve tertemiz. O kadar yağmur yağıyor fakat pantolonlarınızın paçası hiç kirlenmiyor. İnanılmaz özen gösteri-yorlar temizliğe. Hatta öyle ki, inşaatlar-dan çıkan kamyonlar asfalta çıkarken sığ bir havuzun içinden geçip lastiklerini yıkıyorlar sonra asfalta çıkıyorlar. Bizim memlekette aksırıp tıksırıp sokaklara balgam atan abiler aklıma gelince çok çok imrendim bu ülkeye. Umarım bizim memleketin de bu hale geldiğini görmek nasip olur. Kırmızı kar yağar yine de bu olmaz. Neyse geyiği ve memleket me-selelerini bırakıp konuya dönelim.Hava çok sıcak ve nemli olduğu için uzun süre sokaklarda dolaşmak insanın enerjisini bitiriyor. Geçenlerde bir tane karikatür görmüştüm. İki tane bedevi çölde dolanıyorlar. Birinin elinde Sibirya Kurdunun tasması var onu gezdiriyor çölde. Diğeri soruyor, nasıl bir köpek bu. Sahibi cevap veriyor, çok güzel ama sadece 2 hafta yaşıyorlar. Biz de o mi-sal olmadan hemen bir alış veriş mer-kezine attık kendimizi. Oralarda morg gibi, acayip soğuk. Neyse ki yemekleri görünce hava durumunu unutup yeme-

Pırıl pırıl bir ülke, Singapur...Pırıl pırıl bir ülke, Singapur...Singapur’ da ilk sabah aşırı nemli ve

sıcak bir havaya günaydın dedik. Kahvaltı sonrasında şehri dolaşmaya çıktık.

Singapur pırıl pırıl bir ülke. Her yer yemyeşil ve tertemiz.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban

Page 44: marketing europe & anatolia Sayı:008

Ministry of Sound’ un olduğu bina 5 veya 6 katlı bir mekan. İçeride bir sürü bölmeler var. İster loca kapatabiliyorsu-nuz isterseniz de konsept parti düzen-leyebiliyorsunuz. Biz girilebilen yerelere girip bi kolaçan ettik. Bazı yerlerde ise özel partiler olduğu için içeri giremedik. Netice de çok güzel müzik yapan çılgın bir yer. Ama bazı yerlerde kimin eli ki-min cebinde olduğu anlaşılmadığı için biz herkesin dans ettiği pisti tercih ettik. Ortada dönen yuvarlak bir platform var ve isteyen oraya çıkıp dans ediyor falan filan.Biz de içkilerimizi alıp hem içtik hem dans ettik. Yanlız burada alkolü fazla kaçırıp herkesi güzel görmek çok sakat bir durum. Hani derler ya çirkin kadın yok az votka var diye. Burada çirkin kadına değil travestiye denk gelme ola-sılığı çok çok yüksek. Bir arkadaşımız o akşman öyle bir hata yapınca çok gülüp eğlendik. Neyse ki bardan dışa-rı çıkmadan arkadaşı uyardık da sonu kötü olmadı.Çılgın bir Ministry of Sound gecesinden sonra otelimize dönüp sızmışız. Bugünkü rotamız Sentosa. Bu kadar sı-cak bir yere gelip de denize girmeden

ğin keyfini çıkarıyoruz.Singapur, ada devlet olduğu için ülkede deniz ürünü çok. Benim de en sevdiğim yiyecek türü. Tek sorun sonra protein alerjisi oluyorum.Yemekten sonra otele gidip hazırlandık ve Singapur’ un çılgın eğlene merkezi olan Clarke Quay’ e doğru yola çıktık. Burada irili ufaklı yüzlerce bar ve gece kulübü var. Kocaman bir yerleşim yeri üzeri tente ile kapalı ve muson yağmur-larından bu sayede korunuyor.Bu alanda gerçekten çok değişik yer-ler var. En çarpıcılarından biri hasta-ne konsepti olandı mesela. Hastane şeklinde bir gece kulübü, servis yapan mini etekli hemşireler. İçkiler serum şi-şesinde geliyor falan. Acayip eğlenceli bir yer. Tüm bu mekanlara göz gezdirip sonra da en baba mekana gidiyoruz; Ministry of Sound. Ministry of Sound gece kulübü olayında son nokta. Yanlız içeri girerken şort ve terlikli tipleri kabul etmiyorlar. Bizim bir arkadaşın üzerinde kapri şort ve ayakkabı vardı, onu alma-dılar. Biz de dışarda minik bir operas-yonla, başka bir arkadaşın çoraplarını ona giydirip kapriyle bacak arasını ka-pattık. Netice de amele bir görüntü ile arkadaş bardan içeri girebildi.

42 / marketing europe & anatolia

Gezi

Hastane şeklinde bir gece kulübü,

servis yapan mini etekli hemşireler.

İçkiler serum şişesinde geliyor falan.

Acayip eğlenceli bir yer.

Page 45: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 43

olmaz diyerekten Singapur’ un meşhur adası Sentosa’ ya gitmeye karar ver-dik. Serin bir taksi yolculuğundan son-ra cennetin bir köşesi olan Sentosa’ ya vardık. Kendi yönetimini ilan edene kadar İn-giltere yönetiminde olan Singapur’ da trafik İngiltere’ deki gibi işliyor, direksi-yon da sağda. Adaya ister karayoluyla isterseniz de teleferik ile gidebiliyorsu-nuz. Biz giderken taksiyi dönüşte de teleferiği seçtik.Adaya gelir gelmez hemen kendimizi sahile attık. Sahil palmiye ağaçlarının, beyaz incecik kumun ve mis gibi tro-pikal çiçeklerin koktuğu muhteşem bir yer. İlk önce serinlemek için oturup birer bu gibi Bacardi Breezer içtik sonra da ma-yolarımızı giyip plaja indik. Fakat Siloso plajının kıyısı bizi hayal kırıklığına uğrattı. Malezya’ dan akıp gelen nehirler sahildeki deniz suyunu kahverengine dönüştürmüş. Denizi kir-

letmekle de kalmamış, sahile timsahları da taşımış. Biraz şaşkın biraz da tırsak bakışlarla denizden uzaklaşıp havuza girmeye karar verdik. Havuz çok şık bir otelin havuzu ama dışarıdan gelen ziyaretçi-lere de açık. Yemyeşil çimenleri içinde güneşlenip, kocaman tropikal ağaçların altında şekerleme yapabiliyorsunuz. Harika bir yer. Havuz ise 2 ayrı bölüm-den oluşuyor; biri normal havuz diğeri ise jakuzi tarzı. Jakuzinin dışında bir otomat var, ona basıyorsunuz, yakla-

şık 5 dakika boyunca çalıyor. Ben de jakuzide basınçlı su fışkırtan menfezin önüne oturmuş sohbet ediyordum ki bi-zim arkadaşların otomata basmasıyla havuza fırlamam bir oldu. O kadar ba-sınçlıymış ki su beni kaydıraktan kayar gibi savurdu. Gülerken boğulacaktım neredeyse.Sentosa Singapur’ un en güney nokta-sı. Adanın sağ tarafında tersaneler var. Singapur’un önde gelen endüstri dal-larından biri de gemi yapımcılığı. Aynı zamanda bakım onarım da yapıyorlar. Türkiye’ den de buraya yük getirip son-ra bakım yaptıran çok fazla gemi var. İşçilik ve maliyet çok düşük olduğu için Türk firmaları da bakım onarım için bu-rayı seçiyorlarmış.Havuz sefasını da bitirdikten sonra ya-vaş yavaş toparlanıp dönmeye karar verdik. Fakat ben ada dev akvaryum ol-duğunu duyunca illa ki gezmek istedim. Arkadaşlar girmek istemeyince ben tek başıma Singapore Underwater World

Gezi

Singapur’ da trafik İngiltere’ deki gibi işliyor,

direksiyon da sağda. Adaya ister karayoluyla isterseniz de teleferik ile gidebiliyorsunuz.

Biz giderken taksiyi dönüşte de teleferiği seçtik.

Page 46: marketing europe & anatolia Sayı:008

44 / marketing europe & anatolia

Gezi

denen akvaryumu gezdim. Akvaryum bizim Turkuazoo’ nun çok çok kocaman olanı ama içinde çok daha fazla çeşit balık ve yaratık var. Benim boyumdan büyük yengeçler acayip ürkütücüydü. Yüzlerce çeşit deniz anası, fosforlu pembe ampul şeklinde dolaşan deniz canlısı, deniz tavşanları ve daha bir sürü çeşit canlı. Benim gibi deniz delisi birisi kendini burada cennette sanıyor. Ben akvaryumdan çıktığımda hava çok-tan kararmıştı. Ben kendimi kaybedip 4 saat kalmışım içerde. Otele dönmek için teleferiğe doğru yürürken bir de baktık ki yüzlerce insan sıra bekliyor. Teleferiği beklememeye karar verip tak-si aramak için yola doğru yürürken bar-daktan boşanırcasına bir yağmur baş-ladı ve biz sırılsıklam olduk. İnanılmaz eğlenceli bir ortam oldu. Ayaklarımızın altında incecik deniz kumu, tepemize şarıl şarıl yağmur yağıyor. Hoplayıp zıplayıp şarkılar söyleyip deliler gibi eğ-lendik. Sonra yağmur dindi ve taksiye binip otele döndük. Bugün de alış veriş ve şehir gezisi günü ilan ettik. İlk iş oğluşun verdiği siparişle-rin temini. PSP alınacak. Clarke Quay’ de gece kulüplerinin haricinde elekt-ronik eşya satan mağazalar da var. Mağaza değil de plazalar desek daha doğru olur.

Singapur, elektronik aletlerin çok ucuz olduğu bir ülke. Biz de Türkçe’ de bi-len VJ’ in dükkanına girip sipariş PSP’ yi alıyoruz. VJ lakaplı adam Tahtakale piyasasıyla son derece içli dışlı bir abi. Biz alışveriş yaptığımız sırada Tahtaka-le esnafından bir abi geldi ve siparişle-rini aldı, üstelik de Türkçe konuşarak. Tahtakale’ li abi VJ’ ye 5 – 6 tane kredi kartı bırakmış. Abi malzemeyi alıp gidi-yor. VJ’ de ödemeleri düzenli olarak bu kredi kartlarından alıyor. İlginç bir alış veriş yöntemi.Clarke Quay son derece güzel binala-rıyla da dikkat çeken bir yer. Rengarek çerçeveleriyle sokağa renk katan bina-lar, mimarisiyle sokağa güzellik katan binaları burada sıkça görmek mümkün. Hele bir itfaiye binası var ki, görüntüsü pek güzel, masal evi gibi.Elektronik alış verişini bitirdikten sonra biraz da giyim alış verişi için mağaları gezdik. Giyim eşyası Singapur’ da İs-tanbul’ a kıyasla pahalı sayılır. Ama indirime giren yerlerde uygun fiyata giysi bulmak mümkün. Giyim tarzları bize çok benziyor. O yüzden dolaşırken kendinizi Bağdat Caddesi’ nde gibi his-sediyorsunuz.Alış veriş olayını bitirip de ayaklarımıza kara sular inince soluğu food court de-

Clarke Quay son derece güzel binalarıyla da dikkat çeken bir yer. Rengarek çerçeveleriyle

sokağa renk katan binalar, mimarisiyle sokağa

güzellik katan binaları burada sıkça

görmek mümkün.

Page 47: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 45

Gezi

nen meydanda alıyoruz. Bu meydan-ların etrafı kapalı fakat üstü açık. Bu-ralarda irili ufaklı yüzlerce dükkan var. Hepsinin tezgahı açık, sen yemeği se-çiyorsun onlar pişirip servis yapıyorlar. Deniz ürünleri gerçekten nefis. Tabii onlara eşlik eden yöresel biralarda var. Yöresel biranın adı Tiger. Kocaman şiş-lerde olması da ayrı bir güzel. Bu nemli ve sıcak havada ilaç gibi geliyor soğuk bira.Deniz ürünlerini pişirirken baharat kul-lanmadıkları için tadları muhteşem hepsinin. Hele de ızgara pişirilen jum-bo karidesler mükemmel.Bir de hindistancevizi çok meşhur ta-bii. Hindistancevizi suyu içmeden ol-maz diyerekten kocaman, buz gibi bir hindistancevizini de mideye indirdikten sonra overload olmuş bir şekilde otele döndük.Ertesi günün akşamı İstanbul’ a döne-ceğimiz için plan yapmadık, öyle otel civarında takılmaya karar verdik. Ben kahvaltıdan sonra tek başıma etraftaki mahalleleri gezmeye çıktım. Ara so-kaklara girip etrafı gezdim. Yemyeşil bahçeler içindeki evler, duvarlardan

sarkan çiçeklerin süslediği sokaklar in-sanın içine huzur veriyor adeta. İşte bu ülke de yaşayabilirim diye düşündüm o an. Mahalleleri bitirdikten sonra da bir markete girip dondurma alayım dedim ki, meyve reyonunu görünce dondur-mayı unuttum. Bir sürü çeşit renkli renk-li meyvaları görünce dayanamayıp ço-ğundan biraz biraz aldım. Hele bir Thai elması var ki sormayın. Üzerinde soğan zarı gibi incecik bir zar, şekli kocaman bir çilek ama tadı en sulusundan elma. Bir de kumquat var çok sevdiğim. Bi lokmacık mandalina kadar ama tadı çok hoş. Aldığım kumquatların çekirdekleri-ni bir saksıya ektim sonradan. 5 tanesi filizlenip 12 santim kadar büyüdü ama sonra kurudular. Büyümediklerine çok üzüldüm. Şimdi gördüğüm her kumquat ağacı bana Singapur’ u hatırlatıyor.Market alış verişini de yaptıktan sonra eve dönüş yolu için tekrar Changi Ha-vaalanına gittik. Uzuuuun bir yolculuk-tan sonra memlekete döndük ve ben keşke dönmeseydik dedim. Singapur gerçekten yaşanılası bir ülke. Bir gün yurtdışında yaşamaya karar verirsem orası muhtemelen Singapur olacak.

Yöresel biranın adı Tiger. Kocaman şişelerde olması da

ayrı bir güzel. Bu nemli ve sıcak havada ilaç

gibi geliyor soğuk bira.

Page 48: marketing europe & anatolia Sayı:008

46 / marketing europe & anatolia

Sinema

Ali Erdem Ekşioğlu

Evan Daugherty, Johne Lee Hancock ve Hossein Amini yazdığı ve Rupert Sanders’ın yönettiği Pamuk Prenses ve Avcı filmi bu kez de yetişkinlere güzel bir Pamuk Prenses hikayesi sunuyor. Başarılı oyuncu kadrosuna sahip filmde Kristen Stewart (Snow White(Pamuk Prenses)), Chris Hemsworth (The Huntsman (Avcı)) ve Charlize Theron (Ravenna) rolünde karşımıza çıkıyor. Çekimleri 82 gün süren film Hollywood filmlerinden alışık olduğumuz gibi Panavision sistemi ile filme çekilmiş. Ana hikâyeden pek şaşmadan yapılan film yine de hikâyeyi daha ilginç ve mantıklı bir hale getirmiş. Güzel savaş sahneleriyle izleyiciye görsel bir şölen yaratan film aynı zamanda hikâyesi sayesinde izleyiciyi drama ve komediyle de buluşturuyor.

Orta çağ dönemlerinde geçen filmin kasaba, şato, hapishane ya da orman dekorları masalımsı havasını korurken gerçekçiliğinden de ödün vermiyor. Colleen Artwood kostüm tasarımcısı olarak özgün, hikâyeye uygun ve destekleyici kostümlerle göz doldururken, karakter makyajları köylüden krala kadar kusursuzluğuyla dikkat çekiyor. Filmin neredeyse tamamı İngiltere’nin farklı bölgelerinde çekilmiş. Görsel efektler filmde çok öne çıkmasa da doğru yerlerde ve başarıyla kullanılmış. Masaldaki yaratıklar, orijinale uygun bir şekilde, filmde de işlenmiş.

Temellerini klasik Pamuk Prenses hikâyesinden alan film, bize küçük sürprizler de sunuyor. Büyük bir krallığın prensesi olan Alacakaranlık filminde Bella rolündeki Kristen Stewart’ın oynadığı Snow White’ın annesinin ölümü ve babasının bir savaş esirinin güzelliğine dayanamayarak onunla evlenmesiyle başlayan olaylar zinciri, Snow White’ın Ravenna ile amansız çatışmasıyla şekilleniyor. Bu çatışmada Snow White’a yakın zamanda The Avengers ve Thor filmlerinde Thor’u canlandıran Chris Hemsworth’un oynadığı Avcı (The Huntsman) ve Sam Claflin’in canlandırdığı William da ona yardım ediyor.

reklamarasısinema)

(Snow Whiteand the Huntsman...

Page 49: marketing europe & anatolia Sayı:008
Page 50: marketing europe & anatolia Sayı:008

Kültür - Sanat

Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu eğitim ve öğretim yılının son temsillerini İstanbul’da gerçekleştiriyor.Sahnelere ilk kez 2008 yılında “merhaba” diyen Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu, tiyatro aracılığıyla çocuklara, çev-re bilinci ve hayvan sevgisi aşılamaya devam ediyor. 2010 yılında Sadri Alışık Kültür Merkezi işbirliğiyle, çocuklara çevre bilinci, hayvan ve doğa sevgisi aşılamak hedefiyle hazırlanan, Türk Çocuk Edebiyatı’nın en önemli yazar-

larından Yalvaç Ural’ın kaleme aldığı “La Fonten Orman Mahkemesinde” adlı oyun bu sezonda da minik seyircileri ile buluşuyor. La Fonten Orman Mahkemesinde adlı oyun 2-3, 9-10, 6-17, 23-24 Haziran tarihlerinde saat 12.00’da Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak sahnelenecek. Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu, Sırasıyla, Mersin, Osma-niye, Kahramanmaraş, Adana, Antep, Antakya, Kayseri, Niğde, Nevşehir ve Aksaray illerini ziyaret etti.

Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu...

Kato ve 42 Maslak... 120 çalışma...Bay İnşaat’ın 42 Maslak pro-jesi dünyaca ünlü ressam ve minyatür sanatçısı Günseli Kato’nun fırçası ile Harvey Nichols İstanbul Mağazası’nın vitrininde yorumlandı. Günse-li Kato’nun canlı performansı ile yorumlanan proje, ilk olma

özelliğini de taşıyor. Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Harvey Nichols İstanbul Mağazası’nda 1 ay süresince sergilenecek olan eserin yapım aşaması görüntüleri de vitrinde yer alacak.Türkiye’nin sanat konseptiyle inşa edilen ilk projesi Bay İnşaat - 42 Maslak’ın kulelerini yorumlayan Günseli Kato, Harvey Nichols İstanbul mağazasının vitrininde kurulan şantiye dekorunda farklı bir çalışmaya imza attı. Beton zemin üzerine 42 Maslak Kuleleri’ni resmeden ve aynı anda basın ile de sohbetini sürdüren sanatçı canlı performansının ardından eserini mağaza ziyaretçilerinin beğenisine sundu.

İstanbul Modern, yeni sergisinde çağdaş Türk sanatı-nın önde gelen isimlerinden Burhan Doğançay’ın 50 yıllık çalışmalarından oluşan kapsamlı bir sergi sunu-yor. Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi, sanatçının 14 ayrı dönemini ve dünyanın önde gelen müzelerinin koleksiyonlarında bulunan 120 çalışmasını izleyiciyle buluşturuyor. Yıldız Holding’in sponsorluğunda gerçekleşen sergi, Doğançay’ın yarım yüzyıllık sanatsal birikimini aktarıyor. 23 Mayıs - 23 Eylül 2012 tarihleri arasında İstanbul Modern Süreli Sergiler Salonu’nda yer alan serginin küratörlüğünü Levent Ça-lıkoğlu yapıyor.

48 / marketing europe & anatolia

Page 51: marketing europe & anatolia Sayı:008

marketing europe & anatolia / 49

Kültür - Sanat

Reklam ve tüketimin dünyaya armağan ettiği ‘RUH OBEZİ-TESİ’ gerçeği ve bu çılgınlığın girdabında ‘tüm değerlerini’ unutmuş bir Türkiye... O; Reklam ve medya dünyası içinde yaşamak zorunda kaldığı gidişata ‘DUR YOLCU’ diyebilen ender ‘reklam insanlarından’...

Bir reklam insanının manifestosu...Tüm geçmişin, bilimin, değerle-rin üstünden kısa bir uçuş yapıp, sonra da hayata iniş yapanlardan değil! Markaların, medyanın, film ve mü-zik endüstrisinin ve tüketim çılgın-lığının kuşattığı dünyaya söyleye-cek çok şeyi var... Dünyanın artık kan ile dolan barajlarının taşmaya başladığı şu günlerde; bir “dert-leşme” diyebileceğimiz Etiketin Arka Yüzü’nü kaleme aldı...Mesleki kariyerinde sayısız “başarı”lar elde etmiş, ödüller al-mış, sosyal yardımlarıyla tanınan ve talihsiz bir kaç kazaya papuç

bırakmadan sağlam adımlarla hayatın karşısında durmuş bu “reklam insanı”nın anektodlarını okumak, bir hayli ilginç ve uyandırıcı olacak. Etiketin Arka Yüzü aykırı bir reklam insanının manifestosu...

Heybeliada’da sergi... İSFest Konserleri...Adalar Müzesi, Marmara Denizi’nde hala farklı canlıla-rın yaşamlarını sürdürdüğünü göstermek ve bu doğal haya-tın özenle korunması gerektiği bilincini yaygınlaştırmak için 17 Haziran’da deniz yaşamını anlatan sergisini ziyarete açı-yor. Sualtı fotoğrafçısı ve dalış

eğitmeni Ateş Evirgen ile dalgıç Serço Ekşiyan’ın küra-törlüğünü üstlendiği sergi, Adalar’ın çevresinde yapılan dalışlarda çekilen fotoğraflar ve videolardan oluşuyor.Sergi, seksen renkli denizaltı fotoğrafının yanı sıra, deniz kirliliğini gösteren ve uzmanlar, Adalılar ile Adalı balıkçılarla yapılan görüşmelerden oluşan videolardan oluşuyor. Ayrıca, müzenin kalıcı bölümleri içerisinde İs-tanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin katkıları ile Marmara Denizi’nde kirlenme, yok olan tür-ler, kabuklular, Adalar’ın oluşumundan bu yana canlılar anlatılıyor. www.adalarmuzesi.org

9-29 Haziran tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek olan İstan-bul Shopping Fest (ISF) eğlence-ye hız kesmeden devam edecek.Sultanahmet Meydanı’nda 15 Haziran Cuma akşamı 19.00’da Dj performansıyla başlayacak

olan etkinlik, Klasik Türk sanatlarından Ebru’nun ilk kez profesyonel bir tasarım ile sahneye çıktığı Hüsnü Şen-lendirici ve Suyun Rüyası grubunun Ebru gösterisi, Kum Sanatı gösterisi ve Su Güneş Mıhladız dans gösterile-riyle yükselecek. Seyirciler, ünlü ebru sanatçıları Ebruzen Hikmet Barut-çugil ve Reza Hammatirad’ın sihirli dokunuşlarıyla tablo haline gelen ebruyu, Hüsnü Şenlendirici’nin eşlik ettiği canlı orkestra müziği eşliğinde izleme olanağı bulacak-lar. Nancy Ajram ise 27 Haziran Çarşamba akşamı İSF kap-samında, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde bir kon-ser verecek.

Page 52: marketing europe & anatolia Sayı:008

50 / marketing europe & anatolia

Nostalji

Page 53: marketing europe & anatolia Sayı:008