martin lings - hz. muhammed'in hayatı

200
Hz. Muhammed'in Hayat ı ça ğ da ş bir 'siret'tir. Ça ğ da ş müslüman yazar ı n ta şı mas ı gereken sorumluluk bilinciyle kaleme al ı nan bu de ğ erli eser, köklü bir ara ş t ı rman ı n ürünü olmas ı n ı n yan ı s ı ra, yazar ı n ı n bir 'edîb' olu ş uyla kazand ığı ay ı r ı c ı bir niteli ğ e sahiptir. Esere hakim olan üslup bir taraftan konusunun gerektirdi ğ i yo ğ unlu ğ u rahatça sürdürebilmektedir. Kitab ı n anlat ı m biçimiyle kazand ığı bu edebî de ğ er, Arapça ilk kaynaklar ı esas almas ı yla kazand ığı ilmî de ğ erle birle ş ince kendisini emsallerinden ay ı ran temel nitelik, iddial ı bir tarzda ortaya ç ı kmaktad ı r. İ ngiliz ası ll ı müslüman yazar Martin Lings (Ebubekir Siraceddin) üç y ı l ı n ı verdi ğ i bu de ğ erli ara ş t ı rmas ı yla, 'siyer' bilimiyle u ğ ra ş an ciddi çevrelerin hakl ı takdirlerine mazhar olmu ş ve eseri "S İ RET ÖDÜLÜ"ne lay ı k görülmü ş tür. ISBN 17S-S74-220-4 T f a i r a a MCC lj 3 insan yayı nlar ı

Upload: aaisik

Post on 10-Jan-2016

377 views

Category:

Documents


21 download

DESCRIPTION

Hz. Muhammed'in Hayatı çağdaş bir 'siret'tir. Çağdaş müslüman yazarın taşıması gereken sorumluluk bilinciyle kaleme alınan bu değerli eser, köklü bir araştırmanın ürünü olmasının yanısıra, yazarının bir 'edîb' oluşuyla kazandığı ayırıcı bir niteliğe sahiptir. Esere hakim olan üslup bir taraftan konusunun gerektirdiği yoğunluğu rahatça sürdürebilmektedir. Kitabın anlatım biçimiyle kazandığı bu edebî değer, Arapça ilk kaynakları esas almasıyla kazandığı ilmî değerle birleşince kendisini emsallerinden ayıran temel nitelik, iddialı bir tarzda ortaya çıkmaktadır. İngiliz asıllı müslüman yazar Martin Lings (Ebubekir Siraceddin) üç yılını verdiği bu değerli araştırmasıyla, 'siyer' bilimiyle uğraşan ciddi çevrelerin haklı takdirlerine mazhar olmuş ve eseri "SİRET ÖDÜLÜ"ne layık görülmüştür.

TRANSCRIPT

  • Hz. M u h a m m e d ' i n Hayat ada bir 'siret'tir. ada mslman yazarn tamas gereken sorumluluk bilinciyle kaleme alnan bu deerli eser, kkl bir aratrmann rn olmasnn yansra, yazarnn bir 'edb' oluuyla kazand ayrc bir nitelie sahiptir. Esere hakim olan slup bir taraftan konusunun gerekt i rdi i younluu rahata srdrebilmektedir. Kitabn anlatm biimiyle kazand bu edeb deer, Arapa ilk kaynaklar esas a lmasyla kazand ilm deerle birleince kendisini emsallerinden ayran temel nitelik, iddial bir tarzda ortaya kmaktadr. ngil iz asll mslman yazar Martin L ings (Ebubekir Siraceddin) yln verdii bu deerli aratrmasyla, 'siyer' bilimiyle uraan ciddi evrelerin hakl takdirlerine m a z h a r o l m u ve eser i " S R E T D L " n e lay k grlmtr.

    ISBN 17S-S74-220-4

    T f a i r a a MCC lj 3

    insan yaynlar

  • insan yaynlar: 11 siyer dizisi: 1

    hz. muhammed'i hayat martin lings

    istanbul, 2006

    Copyright Martin Lings 1983, 1986, 1988, 1991. Muhammed: His Life Based on The Earliest Sources by Martin Lings,

    The Islamic Texts Society 1991. insan yaynlar

    eviren nazife iman

    ISBN 975-574-220-4

    dizgi-idiizen insan

    kapak dzeni Yaln Yoncalk

    [email protected]

    bask-cilt Uygun Basm

    insan yaynlar keresteciler sitesi, mehmet akif cad. kestane sok. no: 1 merter/istanbul

    tel: 0212. 642 74 84 faks: 0212. 554 62 07 www.insanyayinlari.com.'r

    [email protected]

    Hz. Muhammed'in Hayat

    MARTIN LNGS (Ebubekir Siraceddin)

    eviren NAZFE MAN

    insan yaynlar

  • M A R T I N LINGS (Ebubekir Siraceddin)

    1909 ylnda ngiltere'de dodu. nceleri protestand, sonra ateist oldu. Oxford niversitesi'nde ingiliz ede-biyat okudu. Yirmibe yalarnda dier dnya dinleri-ni incelemeye balad. 1938'de tant Kuzey Afrika'l mslmanlar vastasyla byk suf eyh Ahmed el Alav e-azel ile karlat, mslman oldu. Ebubekir Siracddin adn ald. 1939 ylnda Msr'a gitti. Burada Kahire niversite-si'nde, zellikle Shakespeare zerine on iki yl ders ver-di. 1948'de tekrar ngiltere'ye dnd. Londra niver-sitesi'nden Arap dili diplomas ald. 1955 ylndan iti-baren ngiliz Mzesi Dou elyazmalarnn (zellikle Arapa) tasnifine itirak etti. Eserleri arasnda: Antik inanlar Modern Hurafeler, Yirminci Yzylda Bir Veli, Tasavvuf Nedir ve Onbirin-ci Saat Trke'ye evrildi. Elinizdeki bu eser, ile yazar, Pakistan devletince her yl verilen "Siret dln" ka-zand. Eser belli bal bir ok dile evrilmi ve byk il-gi toplamtr. Yazarn ayrca Trke'ye evrilmemi Book of Certainty, Shakespeare in the Light of Sacred Art, Quranic Arts of Calligrapy and llumination isimli kitaplar vardr. yi bir air de olan Lings'in iki de iir kitab vardr.

    Yazd makaleler, "Studies in Comparative Religion", "The Islamic Quarterly" gibi dergilerin yan sra, The New Encyclopadia of islam ve Encyclopedia Britannica gibi belli bal ansiklopedilerde yer ald. Yazar, 2005 ylnda vefat etti.

    i n d e k i l e r

    Allah'n Evi 7 Bir Byk Kayp 10 Vadideki Kurey 12 Bir Kaybn Tekrar Bulunuu 16 Bir Oul Kurban Etmeye iilen And 18 Bir Peygambere Duyulan ihtiya 21 Fil Yl 25 l 29 ki Kayp 3 3 Rahip Bahira 3 5 Hilf'l-Fdul 37 Evlilik Teklifleri 39 Yuva 42 K'be'nin Yeniden nas 47 lk Vahiy 49 Namaz 5 2 Aileni Uyarp Korkut 57 Kurey Kar kyor 59 Evs ve Hazrec 63 Ebu Cehil ve Hamza 65 Kurey'in Teklifleri ve stekleri 67 Kurey'in ileri Gelenleri 71 Korku ve mit 7 4 Ailelerde Blnmeler 77 Es-Sa (Kyamet) 83 Soru 85 Habeistan 90 mer 95 Boykot ve Kaldrl 98 Cennet ve Ebediyet 104 Hzn Yl 105 "Senin Yznn Nuru" 111 Hzn Ylndan Sonra 115 Yesrib'in Cevab 120 Gler 126 Bir Suikast 127 Hicret 131 Medine'ye Giri 137 Ahenk ve Uyumazlk 139 Yeni Yuva 147 Savaa Balang 151

  • Bedir'e Doru Bedir Sava J ^ J Yenilenlerin Geri Dn b i r l e r Beni Kaynuka lmler ve Evlilikler 1 8 3 Ashab- Suffe (Ehl-i Suffe) 1 8 8 Dzensiz Saldrlar * 9 2 Savaa Hazrlklar 194 Uhud'a Yry 1 9 9 Uhud Sava 2 0 2 intikam ehitlerin Gmlmesi 2 1 5 Uhud'dan Sonra 2 ^ 9 ntikam Kurbanlar 2 2 3 Beni Nadir 2 2 8 Sava ve Bar 2 3 1 Hendek 2 4 2 Kuatma 2 4 8 Beni Kurayza 2 ^ 9 Kuatmadan Sonra 2 ( "5 Mnafklar 2 6 8 Gerdanlk 2 7 1 ftira 2 7 4 Kurey'in Yaad kilem 2 7 9 Apak Bir Zafer 2 8 4 Hudeybiye'den Sonra 2 9 0 Hayber 2 9 7 "En ok Sevdiin Kim?" 3 0 4 Hayber'den Sonra 3 Umre ve Sonras 318 lmler ve Bir Doum Vaadi 325 Anlamann Bozulmas Mekke'nn Fethi 3 3 8 Huneyn Sava ve Taif Kuatmas 3 4 6 Uzlamalar 351 Zaferden Sonra 356 Tebk 3 6 0 Tebk'ten Sonra 3 6 4 Dereceler 3 7 2 Gelecek 3 7 6 Veda Hacc 379 Seim 385 Cenazenin Gmlmesi ve Hilafet 391 Soy Aac 3 9 6 Referans Anahtar 3 9 7

    A L L A H ' I N E V

    [ 1 ]

    Yaratl kitab (Tekvin) bize brahim'in ocuu olmadn , ocuk sahibi olmaktan mit kestiini ve Allah'n adrndaki ibrahim'e yle seslen-diini syler: "imdi gklere bak ve sayabilirsen gkteki yldzlar say." ib-rahim gzlerini yldzlara evirdi ve yle bir ses duydu: "Senin soyun da ayn ekilde oalacak" (Tekvin: 1 5 : 5 )

    Kars Sare yetmialt , brahim ise seksenbe yanda idi; kars tbra-him'e Hacer adnda Msr'l bir cariyeyi ikinci kars olmas iin verdi. Fakat hanmla cariye arasnda geimsizlik ortaya kt . Hacer, Sare'nn kzgnln-dan kat ve znt iinde Allah'a yalvard. Allah ona melek'le bir vahiy gnderdi: "Senin soyunu o kadar oaltacam ki onu saymak m m k n ol-mayacak." Melek ona unlar syledi: "te, bir ocuun olacak, bir erkek ocuu dnyaya getireceksin ve adn ismail koyacaksn; nk Allah senin kederini iitti ." (Tekvin: 16: 10 -11 ) . Sonra Hacer, ibrahim ve Sare'nn yan-na dnd ve onlara melein sylediklerini haber verdi; ocuk doduunda, brahim ona "Tanr iitir" anlamna gelen ismail adn koydu.

    o c u k on yana geldiinde, brahim yz, Sare ise doksan yanday-d; Allah tekrar brahim'e seslendi ve Sare'nn bir erkek ocuu dnyaya ge-tireceini, adm lshak koymasn syledi. Byk olunun Allah katnda gzden deceinden korkan ibrahim Allah'a yalvard: " ismail senin katn-da yaamaya devam etsin." Allah ona yle cevap verdi: "ismail ' le ilgili sy-lediklerini duydum. zlme, selmm onun zerine o l s u n . . . Ben onu b-yk bir millet yapacam. Fakat benim ahdim (szm) , Sare'nin gelecek yl bu vakitte dnyaya getirecei lshak ile yerine gelecek." (Tekvin: 1 7 : 2 0 - 1 ) .

    Sare, shak' dnyaya getirdi ve onu kendisi emzirdi. l shak stten kesil-diinde, brahim'e artk Hacer ve ismail ' in kendi evlerinde kalmasna gerek kalmadn syledi, ibrahim, smail'i ok sevdii iin buna zld. Fakat Allah tekrar brahim'e seslendi ve Sare'nn teklifine uymasn ve zlmeme-sini syledi; ve smail ' in korunanlardan olacan tekrarlad.

    brahim bir deil, iki byk milletin atas olacakt - i k i byk millet, ya-ni hidayete erdirilmi iki g, yeryznde Allah'n emirlerini yerine getirecek olan iki a r a - nk Allah din-d (profan) olan bir eyi rahmet olarak va-de tmez ve Allah katnda ruh yceliinden baka byklk yoktur. brahim,

  • beraberce akmamas bilkis herbirinin kendi yolunda gitmesi gereken iki ma-nevi rman kayna olacakt; ve her eyin daha gzel olaca inancyla sma-il ve Hacer'i Allah'n rahmetine ve meleklerinin gzetimine emanet etti.

    ki manevi rmak, iki din, Allah iin iki dnya, iki daire, binaenaleyh iki merkez nokta. Bir yer, asla orasn insanlar setii iin deil fakat Gklerde seildii iin mukaddes olur. brahim'in sahas dahilinde iki mukaddes mer-kez vard; bunlardan biri yannda, teki belki de daha henz bilmedii bir yerdi. te bu tekisiydi Hacer ve smail'in gtrld; bir kra Arabistan vadisinde, Kenan ilinin krk gnlk deve yolu kadar gneyinde. Vadinin ad Bekke idi, vadinin darl yznden bu ad vermilerdi ona; sadece geit hari her taraf tepelerle evriliydi. geidin biri kuzeye, biri gneye, di-eri ise batda Kzl Deniz'e alr ve kyya elli mil uzaklktadr. Kitaplar, Hacer ve smail'in Bekke'ye nasl ulat hakknda bilgi vermiyor; kervan yolcularnn yardmyla ulam olmallar, nk vadi byk kervan yolla-rndan birinin zerindedir. Bu yol, Gney Arabistan'dan Akdeniz'e gtr-len gzel kokular ve misklerin tand yol olduu iin bazen "misk yolu" diye de adlandrlr. Hacer'le smail vadiye vardklarnda, herhalde kervan-dan ayrlm olmallar. Ana-oul susuzluktan kavrulmaya baladklarnda, Hacer olunun lmesinden korktu. Atalarnn geleneklerine gre, smail yatt yerden Allah'a yalvard ve annesi biraz tedeki tan stne kp, yardm gelip gelmediini aratrd. Kimseyi gremeyince kardaki yksek tepeye kadar kotu, fakat yine kimseyi gremedi. Yar lgn bir halde iki nokta arasndan yedi kez geti, yedincisinde dinlenmek iin kayann st-ne oturduu srada melek geldi. Tekvin'e gre Melek yle dedi:

    "Tanr ocuun sesini duydu; ve Tanr'nn melei gkten Hacer'e ses-lendi ve yle dedi: 'Hacer, seni zen ne?' 'Korkma, nk Tanr, yatan o-cuun sesini duydu. Kalk ve ocuu kaldr, kucana al. nk onu byk bir millet yapacam.' Tanr onun gzlerini at ve o kaynayan bir su gr-d." (Tekvin, 21 : 17 -20)

    Allah, smail'in topuunun olduu yerden bir su kayna fkrtt. Bun-dan sonra vadi, suyunun bolluu ve gzellii nedeniyle kervanlarn konak yeri oldu ve kaynak Zemzem adn ald.

    Tekvin, brahim'in dier kolunun kitab deil, lshak ve soyundan gelen-lerin kitabdr. smail'le ilgili unlar yazar: "Ve Tanr ocukla beraberdi, o-cuk vahi doann iinde byd, yaad ve bir oku oldu." (Tekvin, 21: 17-20) . Bundan sonra smail'den ok az bahseder, sadece smail ve lshak'n ba-

    balarn Hebron'da beraber gmdklerini ve birka yl sonra Esav'n, kuze-niyle, yani smail'in kzyla evlendiini yazarken smail'in ad geer. Fakat Mezmur'da, "Ey Mihmandarlarn Rabbi, senin barnaklarn (tapnaklarn) ne gzeldir" adl blm aarken smail ve annesinden ve Zemzem'in onla-rn vadiden gemesi nedeniyle ktndan bahsedilir: "Mbarek olanlar, g-cn senden alan, Bekke vadisinden geip, oray bir su kayna yapanlann yolunda olan ve onlar kalbinde tayanlardr." (Mezmur; 84 : 5-6) .

    smail ve Hacer gittikleri yere ulatklarnda, brahim'in daha yetmibe yllk mr vard ve olunu o kutsal yerde ziyaret etme frsat buldu. Kur'an bize, Allah'n brahim'e smail'le birlikte Zemzem kuyusunun yaknna ina edecekleri mabedin yerini gsterdiini syler (Hacc: 26); nasl yapacaklar da onlara bildirilmiti. Bu mabede, ekil olarak "kp"e benzedii iin K'be ad verilir; drt kesi, pusulann drt ynne gredir. Fakat bu kutsal yerdeki en kutsal nesne, yeryzne indiinden beri Ebu Kubays Tepesi'nde bulun-duu ve oradan bir melek tarafndan ibrahim'e getirildii sylenen semavi bir tatr. " O, Cennet'ten yeryzne stten beyaz bir halde indi, fakat Ade-molu'nun gnahlar onu karartt." (Hadis: Tir. V I 1 , 49. ) . Bu karata, K'be'nin dou kesine yerletirdiler; mabedin yapm bittiinde Allah tek-rar brahim'e seslendi ve ona Bekke'ye, veya daha sonra adlandrld gibi Mekke'ye Hac geleneini kurmasn emretti:

    "Bana hibir eyi ortak koma, tavaf edenler, kyam edenler, rkua ve sucuda varanlar iin Evimi tertemiz tut. insanlar iinde Hacc' duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun dm develer stnde sana gelsin-ler." (Hacc, 26, 27)

    Hacer, brahim'e Bekke'ye ilk geldii gnk yardm arama abalarndan bahsetti. O da Hacer'in getii iki nokta olan Safa ve Merve tepeleri arasn-dan Haclarn yedi defa gemelerini Hacc'm gereklerinden birisi kld.

    Daha sonra brahim- byk bir olaslkla Kenan'da- etrafndaki geni otlaklara, buday ve arpa tarlalarna bakarak yle dua etti:

    "Rabbimiz, gerekten ben, ocuklarmdan bir ksmn Beyt-i Haram (Kutlu ve Korun mu Ev'in) yannda ekini olmayan bir vadiye yerletirdim; Rabbimiz, dosdoru namaz kl smlardiye (yleyaptm), bylelikle Sen, insanlarn bir ksmnn kalbleini onlara ilgi duyar kl ve onlar birtakm rnlerden nzklandr. Umulur ki krederler." (ibrahim, .17)'.

    * Kitapta kuilanlai ayet meallerinde Ali Bula, Kur'a- Kerim'in Trke Anl.un (Mc.l vc SVl(lk), Pnar Yaynlar, st. 1983 meali esas alnmtr, (ev.)

  • B R B Y K K A Y I P

    [23

    - jbrahim' in duas kabul oldu. Arabistan'dan ve daha uzaklardan gelen hac-11ar tarafndan getirilen zenginlikler Mekke'yi doldurdu. Byk Hac ylda bir kez yaplyordu; fakat K'be, Umre yaplarak yln istenilen zamannda zi-yaret edilebilirdi; bu ibadetler, ibrahim ve ismail'in koyduu kurallara gre evk ve ballk iinde yaplmaya devam ediyordu. Ishak'n soyundan gelen-ler de, K'be'yi ibrahim tarafndan yaplan kutsal bir tapnak olarak ziyaret ediyorlard. Bu onlar iin Tanr 'nn var olan mabedlerinden sadece biri idi. Fakat yzyllar getike tek tanrya olan ibadetin safl bozulmaya ve kirlen-meye balad. smail'in soyundan gelenler, Mekke vadisine smayacak kadar oaldlar; uzaklara g edenler bu kutsal tapmaktan talar alp, K'be adna onlara sayg gsterdiler. Daha sonralar, komu putperest topluluklarn etki-siyle bu talara putlar da eklendi; ve sonunda haclar bu putlar Mekke'ye ta-maya baladlar. Bu putlar K'be'nin evresine yerletirildi, ite o zaman ya-hudiler brahim'in tapman ziyaret etmemeye baladlar. ^

    Putperestler, putlarnn Tanr ile insan arasnda araclk yaptn savu-nuyorlard. Bu nedenle, Tanr ile olan ilikileri gnden gne azald ve Tan-r onlarn hayatndan uzaklatka, Ahiret'e olan inanlar zayflad, sonun-da ou lmden sonraki yaama inanmamaya balad. Fakat gerei gre-bilenler iin, onlarn Hak yoldan saptn gsterir birok delil vard: artk Zemzem kuyusuna n e m vermiyorlard, nerede olduunu bile unutmular-d. Bunun asl sorumlusu Yemen'den gelen Crhmler'di. Onlar Mekke'nin yneticilii grevini stlenmi, brahim'in soyundan gelenler de bunu ka-bullenmilerdi, nk smail'in ikinci kars bir Crhm idi. Fakat Crh-mler her trl adaletsizlii uygulamaya baladnda dier kabileler onlar Mekke'den kovdular. Crhmler ayrlmadan nce Zemzem kuyusunu dol-durdular ve stn rttler. phesiz bunu intikam almak iin kinlerinden yaptlar, fakat yllardan beri haclarn K'be'ye getirdii mcevherleri geri dnp zengin olmak iin kuyuya gmdkleri ; ve stn kumla kapladkla-r da olasdr.

    Onlarn grevini, yani Mekke'nin yneticiliini Huzaa kabilesi stlen-di. Bu kabile smail'in soyundan gelen, Yemen'e g eden, daha sonra tek-rar kuzeye dnen bir Arap kabilesidir. Fakat Huzaa da, atalarm verilen bu

    harika suyun kaynam aratrmad. nk o gnlerde, Mekke'de baka kuyular kazlm ve T a n r n n bu hediyesi bir ihtiya olmaktan km, Kut-sal Kuyu yar unutulmu bir hatra olarak kalmt .

    O halde Crhmlerin suuna Huzaa'llar da ortak olmulardr. Hu-zaa'llarn tek suu bu deildir. Onlarn bir efi, Suriye'den dnerken Mo-abi'lerden, putlarndan birini vermelerini istedi. Ona Hubel'i verdiler. Bera-berinde Mekke'ye getirdii Hubel , K'be'ye kondu ve Mekke'nin ba putu oldu.

    1. I.I., 15.

  • V A D D E K K U R E Y

    [3]

    -i- brahim'in soyundan gelen en gl Arap kavimlerinden biri de Kurey I idi; ve sa'dan yaklak drtyz yl sonra, Kurey'ten Kusayy, Huzaa'nn li-deri Huleyl'in kz ile evlendi. Huleyl, damadn kendi oullarna tercih et-ti; n k Kusayy zamannn Araplar arasnda sivrilmi bir ahsiyetti. Hu-leyl'in lmnden sonra, iddetli bir arpma oldu ve sonunda Mekke 'nin yneticilii ve K'be'nin koruyuculuu Kusayy'a verildi.

    Bunun zerine Kusayy yakn akrabalar olan Kureylileri -kardei Zh-re, amcas Teym, dier bir amcasnn olu olan Mahzum ve daha uzak olan birka kuzenini- vadiye getirdi ve Mabed'in yaknna yerletirdi. Bunlar ve yaknlar 'vadi Kurey'leri' , Kusayy'n daha uzak akrabalar olan ve evrede-ki tepelerde yerlemi olanlar ise 'civar Kurey'leri' olarak tannr. Kusayy bu iki kabileyi de kral gibi ynetir ve vergi alr, bu parayla da kendilerini besleyemeyecek kadar fakir olan haclar doyururdu. Bu zamana kadar Ma-bed'in koruyucular onun evresinde adrlarda kalyorlard. Fakat Kusayy onlara, kendilerine evler yapmalarn syledi, kendisi de Daru'n-Nedve adyla tannan geni bir ev yapt.

    Herey ahenkliydi, fakat karklklar kmak zere idi. Kusayy soyu-nun belirgin zelliklerinden biri de her nesilde bir tek sekin kiinin tm kavme hkmetmes i idi. Kusayy'n drt olundan en erefli ve tannm ola-n Abdu Menaf't . Fakat Kusayy, en byk olu Abdu'd-Dr' ilerinde en az yetenekli olmasna ramen dierlerine tercih etti ve lmnden ksa bir s-re nce ona unlar syledi: "Olum, insanlar, onlar senden daha erefli ka-bul etseler de, seni onlarn seviyesine karacam. Sen amadka K'be'ye kimse giremeyecek. Kurey'in sava sanca senin ellerinde olacak, sen izin vermedike hibir hac Mekke'de iecek su bulamayacak, sen vermedike hibir yiyecek bulamayacak, Kurey senin evinden baka yerde bir mesele-de anlaamayacak." Kendi hak ve glerinin tmyle birlikte Dar'n-Ned-ve'nin sahipliini de ona verdi.

    Evlda yakr bir ekilde Abdu Menaf, babasnn dileklerini tartmasz kabul etti; fakat bir sonraki nesilde Kurey'in yars, gnnn en ileri gelen adam olan Abdu Menaf ' n olu Haim'in etrafnda toplandlar ve haklarn Abdu'd-Dar slalesinden Haim'in kendi slalesine aktarlmasn istediler.

    Haim ve kardelerini destekleyenler Zhre ve Teym'in torunlan ve en b-yk oulun soyundan olanlar hari tm Kusayy soyundan gelenlerdi. Mah-zum'un soyundan gelenler ve dier uzak kuzenler haklarn Abdu'd-Dar'da kalmas gerektiini savundular. ler o kadar alevlendi ki Abdu Menaf so-yundan bir grup kadn bir kse gzel koku getirip, K'be'nin yanna koydu-lar; Haim, kardeleri ve dier taraftarlar ellerini bu kseye daldrp, birbir-lerini brakmayacaklarna dair and itiler ve bu anlamay teyid etmek iin kokulu ellerini K'be'nin talarna srttler. te bu grup 'Gzel Kokanlar ' diye anld. Abdu'd-Dar'n taraftarlar da birleme and itiler ve onlara da 'Mttefikler' ad verildi. iddet ve sava sadece Mabed'in iinde deil Mek-ke'yi evreleyen byk bir daire iinde de yasakt. ki grup, bir anlamazlk ktnda, savamak iin bu kutsal yerden millerce uzaa gitmek zorunday-d. Sonunda Abdu Menaf oullar 'nn vergi toplama ve haclara yiyecek ve su salama haklarn almasna, Abdu'd-Dar oullar'nn ise K'be'nin anah-tarlarna ve dier haklara sahip olmasna ve onlarn evinin yine toplanma yeri (Dar'n-Nedve) olarak devam etmesine karar verildi.

    Haim'in kardeleri, haclara hizmet grevini Haim'e verdiler. Hac za-man yaklatnda Haim mecliste kalkar ve yle derdi: "Ey Kureyliler, siz Allah'n komularsnz, O'nun evinin yaknlarsnz, ite bu bayramda Allah'n ziyaretileri, haclar O'nun evine geliyor. Onlar Allah'n misafirleri-dir ve hibir misafir O'nun misafirleri kadar cmertl ik beklemez. Eer be-n im kendi zenginliim yetse idi, bu yk size yklemezdim."

    Haim hem Arabistan iinde, hem de dnda eref kazand. Mekke'den kalkan iki byk kervan, Yemen'e giden k kervann ve kuzey-bat Ara-bistan'a oradan Roma mparatorluu'nun bir blm olarak Bizans yneti-minde olan Suriye ve Filistin'e giden yaz kervann o dzenlemitir. ki ker-van da eski "misk yolu" zerinden geerdi ve yaz kervannn en nemli du-raklarndan biri ve ilk dura, kuzeyde Mekke'den onbir gnlk deve yolu uzaklktaki Yesrib vahas idi. Bu vahada bir zamanlar sadece yahudiler h-k m sryordu, fakat daha sonra Gney Arabistan'dan bir Arap kavmi bl-geyi kontrol altna ald. Yahudiler, toplumun genel yaamnda rol almaya ve kendi dinlerini koruyarak zenginlik iinde yaamaya devam ettiler. Yes-rib'deki Araplara gelince, onlar ana-erkil gelenekleri devam ettiriyorlard. Atalarndan bir kadnn lmnden sonra Kayle'nin ocuklar adn aldlar, fakat Kayle'den sonra kabile, oullar Evs ve Hazre arasnda ikiye ayrld.

    Hazre'in en etkin ve tannm kadnlarndan biri, Neccar slalesinden

  • Amr'n kz Selna idi. Haim onunla evlenmek istedi. Selma kendisiyle ilgi-li ilerin kontrolnn kendisinde olmasn art koarak teklifi kabul etti ve ayrca bir erkek ocuk dnyaya getirdiinde en azndan drt yana dek Yes-rib'de bytmeyi art kotu. Haim bu artlar kabul etti. nk yeni gelen-ler iin daha tehlikeli olan vaha hummas saylmazsa, Yesrib'in iklimi Mek-ke'den daha salklyd. Bundan baka Haim sk sk Suriye'ye gidiyordu. Gerek oraya giderken, gerekse dnte Selma ve olunun yannda kalabilir-di. Fakat Haim'in yaam uzun srmedi, seferlerinden birinde Filistin'de, Gazze'de hastaland ve ld.

    Haim'in Abdu ems ve Muttalib ^ adnda iki z kardei ve Nevfel adn-da bir vey kardei vard. Abdu ems Yemen'de ve Suriye'de ticaretle me-guld, Nevfel ise rak'ta ticaret yapyordu. Bu nedenle ikisi de ou zaman Mekke'den uzakta bulunuyorlard. Bu ve daha baka sebepler yznden, haclara su verme ve onlar beslemek iin vergi toplama haklarn Haim'in kk kardei Muttalib ald ve kendisinden sonra bu grevleri yklenebile-cek bir kii dnmeye balad. Haim'in Selma dndaki dier elerinden olu vard. Fakat sylenenlerin tm doru ise, bunlarn hibiri -ve Mut-talib'in kendi oullarndan hibiri- Selma'nn oluyla karlatrlamazd. ok gen olmasna ramen eybe -annesinin verdii isim- liderlik iin z-gn vasflar gstermeye balamt. Vaha'dan geen yolcular onunla ilgili ok mkemmel haberler getiriyorlard. Sonunda Muttalib onu grmeye git-ti, grdkleri onu. Selma'dan yeenini kendisine emanet etmesini istemeye yneltti. Selma olunu brakmak istemiyordu. eybe de annesinin rzas ol-madan onu brakmayacan syledi. Fakat Muttalib'in midi krlmamt. Mekke'nin anne ve oula Yesrib'in salayamayaca olanaklar salayacan vurgulad. Kutsal Ev'in bekileri ve tm Arabistan'daki Hacc'n merkezi olan Kureyliler erefe dier Arap kabilelerinden stndler; byk bir ih-timalle eybe, birgn babasnn grevini stlenecek ve Kurey'in liderlerin-den biri olacakt. Fakat bunun iin nce kendi halkyla btnlemeliydi. Dardan gelen bir gmen byle bir erefe tabi ki hak kazanamazd. Selma onun ne srd dncelerden ok etkilendi. Eer ol Mekke'ye gider-se onu Mekke'de ziyaret etmesi veya olunun onu ziyaret etmesi zor olma-yacakt. Bu nedenle onun gitmesine izin verdi. Muttalib yeenini devesinin arkasna ald ve yola koyuldu. Mekke'ye giderken yolda onlara rastlayanla-rn, bu yabanc genci grdklerinde "Abd'l-Muttalib" yani "Muttalib'in k-lesi" dediklerini duydu. O da "bu benim kardeim Haim'in oludur" diye

    cevap verdi. Szlerine karlk olarak verilen selmla birlikteki glmseme, ehirde azdan aza dolaacak olan gen adamla ilgili haberlerin balang-cyd; o gnden sonra gen, Abdu'l-Muttalib olarak anld.

    Mekke'ye vardktan ksa bir sre sonra, babasnn haklar zerinde Ab-du'l-Muttalib ile amcas Nevfel arasnda anlamazlk kt: fakat koruyucu amcasnn ve Yesrib'den gelen destein yardmyla Abdu'l-Muttalib, haklar-n kazanabildi. Muttalib'in Yesrib'de verdii szlerden de mit kesmedi. Yl-lar sonra Muttalib ldnde hi kimse yeeninin haclara yiyecek ve su salama haklarn almasna kar kmad. Onun bu ii becermekte amcas-n ve babasn bile getii sylenirdi.

    . "e l " taksnn kaldrld hitaplar dnda isim el-Muttalib'dir. Fakat bu belirlilik taks transkripsi-yonda zorluk yaratt iin, bu ve bunun gibi "e l " taks tayan isimlerde hitap halini kullanmay tercih ettik.

  • B R K A Y B I N T E K R A R B U L U N U U

    [4]

    T T 'be'nin kuzey-bat ynne bitiik, alak, yar dairesel bir duvarla ev-I V rilmi bir b lm vardr. Duvarn iki ucu K'be'nin kuzey ve bat ke-lerine bir leemeyecek kadar ksadr ve bu da haclara gei salar. Fakat ha-clarn ou tavaflarm bu noktada geni alrlar ve duvarn dnda tavaf ederler. Bu duvarn bulunduu yer Hicr-i smail adn alr, nk smail ve Hacer'in mezarlar onu kaplayan kayalarn altndadr.

    Abdu'l-Muttalib, K'be'ye yakn olmay o denli seviyordu ki bazen Hicr'e bir ilte serilmesini emrediyordu. Bir gece orada uyurken bir glge geldi, ona: "Tatl berrakl kazp kar" dedi. "Tatl berraklk nedir?" diye sordu, fakat o srada glge kayboldu. Buna ramen uyandnda ruhunda bir hafiflik ve mutluluk duydu, bu nedenle ertesi geceyi de orada geirme-ye karar verdi. Ziyareti tekrar geldi ve: "Hayri kaz" dedi. Fakat Abdu'l-Muttalib yine sorusuna cevap alamad. nc gece ona yle sylendi: "Saklanm hazineleri kaz." Abdu'l-Muttalib'in onlarn ne olduunu sorma-s zerine yine konuan yok oldu. Fakat drdnc gece emir: "Zemzemi kaz" idi; ve bu kez "Zemzem nedir?" sorusuna konuan u cevab verdi:

    "Onu kaz, piman olmayacaksn, nk o mirastr Senin byk atalarndan O hibir zaman kurumaz, Ve tm haclar sulamana yeter."

    Daha sonra konuan ona kan, gbre, karnca yuvas ve gagal kuzguni kularn bulunduu bir yer aramasn syledi. Ona "Allah'n haclarn tm hac boyunca sulayacak temiz akan su i in" dua etmesi sylendi.1

    Gne doarken, Abdu'l-Muttalib kalkt ve Irak Ke ad verilen K'be'nin kuzey kesinde Hicr'i terk etti. Kuzey-bat duvar boyunca dier kedeki K'be'nin kapsna doru yrd; birka adm gittikten sonra dur-du, dou kesindeki Hacer'l-Esved'i (Kara Ta) pt. Oradan tavafa ba-lad, tekrar Irak Ke'den Hicr'e, oradan bat kesine -Suriye Kesi - ora-dan da gneydeki Yemen Kesi 'ne gitti, ibrahim'in soyundan gelenler, ls-hakoullar olsun, Ismailoullar olsun mabedi gnein tersi ynnde tavaf ederler. Yemen Kesi 'nden I lacer'l-Esved'e doru yrdnde, Ebu Ku-

    bays Tepesini ve sar kta kesin izgileriyle belli olan dier tepeleri gre-biliyordu. Mabed'in etrafnda yedi kez dnd. Her dnnde k daha parlaklayordu, nk Arabistan'da alacakaranlk ile afan aras ok ksa-dr. Tavaf tamamladktan sonra Hacer'l-Esved'den K'be'nin kapsna git-ti, kilide asl olan metal halkay tutarak kendisine retilen duay okudu.

    Yaknnda, kumun stnde kanat ve ku sesleri duydu. Bir baka ku daha grnd. Abdu'l-Muttalib ibadetini bitirip, kularn kapnn karsn-da yaklak yzyldan beri duran kayalara doru ilerleyilerini seyretti. Bu kayalar put olarak kabul edilmiti ve Kureyliler kurbanlarn bu iki kaya arasnda kesiyorlard. Kular gibi Abdu'l-Muttalib de kayalarn arasnda kan olduunu biliyordu. Gbre de vard. Oraya yaklatnda bir karnca yuva-snn da varolduunu grd.

    Eve gitti ve biri olu Haris, biri de kendisi iin iki kazma ald. Kazma sesleri ve garib grnt - nk buras her taraftan rahatlkla grlebilirdi-kalabal onlarn yanna ekti. Abdu'l-Muttalib'e duyulan byk saygya ramen, kurbanlarn kesildii bu putlarn dibini kazmann hrmetsizl ik ol-duunu ve Abdu'l-Muttalib'in kazmay brakmasn syleyenler kt. O durmayacan, Haris'e arkasnda bekleyip kimsenin mdahale etmesine izin vermemesini syledi.

    Bu heyecanl ve sihirli bir and. Sonu gzel kmayabilirdi. Fakat iki Haim kararl ve birlik iindeydiler, seyredenler ise aknlk iindeydi, isaf ve Naile adndaki bu iki put Mekke putlar arasnda yksek bir yere sahip deildi, hatta onlarn K'be'nin kudsiyetine tecavz ettikleri iin taa evril-mi Crhm! bir kadnla bir erkek olduu bile syleniyordu. Bu nedenle Abdu'l-Muttalib'i durdurmak iin hi bir aktif hareket meydana gelmedi. O, kuyuyu kaplayan kayayla karlap, Allah'a krettii srada, kalabaln bir ksm oradan ayrlmak zereydi. Kalabalk tekrar topland ve oald. Ab-dlmuttalib, Crhmlerin gmd hazineleri karrken herkes bunlar zerinde kendine bir pay karmaya alyordu. Fakat o, bu hazinelerin kendisine mi, toplulua m, yoksa K'be'ye mi kalaca konusunda kur'a e-kilmesine karar verdi. pheli bir eye karar vermekte kullanlan bu usl, kabul edilmi bir gelenekti . Bu gelenek K'be'de Moabi putu Hubel nnde ok ekerek uygulanyordu. Bu ekilite hazinenin bir ksm K'be'ye, bir ksm da Abdu'l-Muttalib'e kt ve Kurey'e hibir ey kmad. Ayn za manda Zemzem zerindeki kontroln Haimler'de olmasna karar verildi, nk haclara su salamak onlarn greviydi.

    . I.I, 93

  • B R O U L K U R B A N E T M E Y E L E N A N D

    [5]

    Abdul-Muttalib, cmertl ii ve aklll ile Kurey'ten sayg gryordu. O o k yakkl bir adamd, etkili bir grn vard. Zengin oluu da kendini ansl saymasnn nedenlerinden biriydi; btn bunlarn stne Zemzem'in tekrar ina edilmesine vesile olan seilmi kii olmas da ekleni-yordu. Bu ltuflar iin Allah'a ok minettard. Fakat , Zemzem kuyusunu kazmay durdurmas sylendiinde, gnl birtakm dncelerle sklmt . Her ey iyi gitmiti, Allah'a kr! Fakat daha nce bir oul sahibi olmann eksikliini hi bu kadar hissetmemiti . rnein, Abd ems kabilesinin ba-, kuzeni Umeyye'ye b i rok erkek evlat lutfedilmiti ve eer kuyuyu kazan Mahzum'un reisi Muire olsayd, oullar onun etrafnda byk ve gl daire oluturabilirdi. Oysa kendisi , birden fazla kars olmasna ramen onu destekleyecek bir tek erkek ocua sahipti. Buna almt; fakat kendisine Zemzem'i veren Allah onu baka ynlerde de yceltebilirdi. Bu yeni ltfn verdii evkle Tanr'ya daha fazla erkek ocuk vermesi iin dua etti. Duas-na, eer Allah, on evlat verirse ve hepsi de byyp, blu ana gelirse, onlardan birini K'be'de kurban edeceini de ekledi.

    Duas kabul olmutu; yllar gemi ve dokuz olu daha olmutu. O an-d itiinde, bu, ona ok uzak bir olaslk gibi grnmt. Fakat, Abdullah dndaki tm oullan bydnde, itii ant dncelerinde yer etmeye balad. Btn oullaryla iftihar ediyordu, fakat ilerinde en ok Abdullah' sevdii akt. Belki Tanr da bu ocuu semi ve ona bu belirgin gzellik ve iyilikleri vermiti. Belki de onun kurban edilmesini istiyordu. Ne olursa olsun, Abdu'l-Muttalib sznn eri bir insand, sznden dnmeyi hibir zaman dnmemiti . O ayn zamanda ok adaletli bir insand ve sorumlu-luklarnn farkndayd. Hangi olunu kurban edeceini seme ykn ken-di stne alamazd. Bu nedenle Abdullah bydnde, on olunu da ev-resine toplad ve onlara Tanr'ya verdii szden bahsetti szn yerine ge-tirebilmesi iin onlardan yardm istedi. Ona boyun emekten baka see-nekleri yoktu. Babalarnn sz kendi szleriydi; ve ona ne yapmalar gerek-tiini sordular. Babalar onlara her birinin bir ok zerine kendi iaretini koymasn istedi. O srada Kurey'in oklara bakan falcsna K'be'de bulun-mas iin haber gnderdi. Oullarm Kutsal Ev'e soktu ve falcya verdii

    szden bahsetti. Her oul kendi okunu hazrlad ve Abdu'l-Muttalib, Hu-bel'in yannda yerini ald. Yannda getirdii byk ba kard ve Allah'a dua etmeye balad. Oklar ekildi, kan Abdullah'n okuydu. Babas bir eliyle onu, dier eliyle de ba tutarak onu kapya doru srkledi, ken-disine dnme pay b rakmak istemezcesine kurban edecei uygun bir yer aryordu.

    Fakat o evindeki kadnlar , zellikle de Abdullah'n annesi Fatma'y he-saba katmamt . Dier karlar Mekke dndaki kabilelerdendi, bu neden-le Mekke zerinde etkileri o k azd. Fakat Fatma, en gl kabilelerden bi-ri olan Mahzum kabilesindendi, yani bir Kurey'liydi. Bunun yan sra anne tarafndan soyu Kusayy'n oullarndan Abd'a dek uzanyordu. Fatma'nn tm ailesi bir yardm gerektiinde mdahale edebilecek kadar yakndayd-lar. Abdlmuttalib'in on olundan Fatma'dand: Zbeyr, Ebu Talih ve Abdullah. Fatma ayn zamanda, kardelerine ok bal olan Abdu'l-Multa-lib'in be kznn da annesi idi. Bu kadnlar bo durmuyordu ve phesiz kendi oullarnn bana da gelebilecek olan bu tehlike nedeniyle dier ka-rlar da Fatma'nn yannda yer alyorlard.

    Oklara bakldktan sonra byk bir topluluk fal oklarnn bulunduu yeri doldurdu. Abdlmuttalib ve Abdullah, K'be'nin kapsnda l gibi renksiz bir halde belirince Mahzumler arasndan bir mrlt ykseldi, n-k kendi kardelerinin oullarndan birinin kurban edileceini anladlar. "O bakla nereye?" diye bir ses ykseldi, halbuki hepsi bu sorunun ceva-bn biliyordu. Abdu'l-Muttalib ettii yeminden bahsetmeye balad, fakat Mahzum'un efi Muire onun szn kesti: "Onu kurban etmeyeceksin, onun yerine baka bir ey feda et, onun bedeli ne kadar ok olursa olsun, tm Mahzumoullar kendi mallarn feda etmeye hazrdrlar." Bu zamana kadar Abdullah'n dier kardeleri de K'be'nin dna kmlard. Hibiri konumamt , fakat imdi babalarna dnp kardelerini kefaret karln-da kurtarmas iin yalvaryorlard. Herkes ayn eyi sylyor ve Abdu'l-Muttalib de ikna olmak istiyordu, fakat akl phelerle doluydu. Sonunda, bu durumda kefaretin m m k n olup olmadn sormaya ve m m k n s e na-sl olacan renmek iin Yesrib'de yaayan akll bir kadna gitmeye karar verdi.

    Abdullah' ve bir veya iki oulunu daha yanna alarak Abdu'l-Muttalib, doduu ehre gitti. Orada kadnn Yesrib'in yz mil gneyinde, yahudilo rin yerletii Hayber'e gittiini rendi. Bu nedenle yollarna devam ett i ln

  • ve kadm buldular. Kadna olaylar anlattklarnda, kadn onlara ruhla ko-numas gerektiini ve ertesi gn gelmelerini syledi. Abdu'l-Muttalib Al-lah'a dua etti. Ertesi gn kadn unlar syledi: "Bana ilham geldi. Sizde kan bedeli nedir?" Ona on deve olduunu sylediler. "Memleketinize dnn ve kurban edeceiniz adam bir tarafa, on deveyi bir tarafa koyun ve aralarn-da kura ekin. Ok adamn aleyhine karsa, on deve daha ekleyin ve tekrar kura ekin. Fal develere kncaya kadar develeri arttrm. Develeri kurban edip adam salverin" dedi.

    Mekke'ye dndler, Abdullah' ve on deveyi K'be'nin avlusuna koydu-lar. Abdu'l-Muttalib, K'benin iine girdi ve Hubel'in yannda durarak, yap-tklarn kabul etmesi iin Allah'a yalvard. Oklar ektiler ve ok Abdullah'n aleyhine kt . On deve daha eklediler, fakat oklar yine develerin yaamas, Abdullah'n kurban edilmesi gerektiim sylyordu. Her seferinde on deve ekleyerek develerin saysn artrmaya devam ettiler. Develerin says yz buluncaya dek faln sonucu ayn kt. Sonunda fal, develerin aleyhine dn-d. Fakat Abdu'l-Muttalib ok titiz bir insand: bu kadar byk karara var-mak iin bir okun sonucunu yeterli grmedi. kez fal oku eki lmesi ze-rinde durdu ve iki kez daha ok ektiler. Her seferinde fal develerin aleyhi-ne kt. Sonunda Abdu'l-Muttalib T a n r n n kefareti kabul ettiinden emin oldu ve develer kurban edildi.

    B R P E Y G A M B E R E D U Y U L A N H T Y A

    [6]

    Abdu'l-Muttalib hibir zaman Hubel'e ibadet etmedi: o hep Tanr'ya-Al-lah'a- ibadet ederdi. Fakat Moabi putu, nesillerden beri K'be'nin iin-deydi ve tm mabedlerin en by olan bu mabedi kaplayan ltuf ve ma-nevi etkinin yani bereket' in c is imlemi eklini temsil ediyordu. Arabis-tan'da baka kk mabedler de vard. Bunlarn en nemlileri Hicaz blge-sindeki "Allah'n kzlar" olarak kabul edilen Lat, Uzza ve Menat idi. Dier Yesrib Araplar gibi, Abdu'l-Muttalib de kklnden beri, vahann kuze-yinde, Kzl Deniz'deki Kudayd'da bulunan Menat 'm tapmana gtrl-mt. Kurey iin bunlarn en nemlisi , Mekke'nin bir gnlk deve yolu gneyinde, Nahle ovasmdaki Uzza putu idi. Bir gnlk yol daha gidilirse, Havazin kabilesinden Sakif tarafndan yneti len ve Yeil Cennet denilen Ta-i f e varlr. Lat "Taif'li bir kadn"d ve onun putu gsterili bir tapnaa kon-mutu. Bu putun koruyucular olduklar iin Sakifliler kendilerini Kurey'le bir tutarlard: Kurey'liler de Mekke ve Taif'i kasdettiklerinde, " iki ehir" di-yecek kadar Taif'i yceltmiti . "Hicaz'n Bostan" denilen Taif'in verimlilii ve ikl iminin gzelliine ramen halk yine de kuzeydeki bo vadiyi kska-nyordu. nk kendi mabetlerinin, ne kadar ykseltseler de, Allah'n Evi ile boy lemeyeceini biliyorlard. Tamamen tersi olmasn, yani kendi tapmaklarnn tercih edilmesini de istemiyorlard, nk onlar da smail'in soyundandlar ve Mekke'yle b i rok balar vard. Bu konudaki duygular ounlukla karmak ve birbirine kart oluyordu. Dier tarafta Kurey ka-bilesi hi kimseyi kskanmyordu. Dnyann merkezinde yaadklarndan haberdardlar ve pusulann her ynnden hac ekebilecek derecede byk bir mabedin sahibi olduklarn biliyorlard. Onlarn yapmas gereken tek ey kendileriyle dier kabileler arasnda kurulan iyi ilikiyi bozmamaya al-makt .

    Abdu'l-Muttalib'in haclar Mekke'de arlamayla ilgili grevleri, onun tm bunlardan haberdar olmasn salad. O n u n ilevi kabileleraras bir i-levdi ve bir noktaya kadar tm Kurey tarafndan paylalyordu. Haclara Mekke 'nin bir ev olduu hissettirilmeliydi. Onlar ho karlamak, onlarn ibadet ettikleri eyleri ho kar lamak ve beraberlerinde getirdikleri putlara saygda kusur e tmemek anlamna geliyordu. Putlar kabul e tmenin ve onla-

  • rn etkili olduuna inanmann tek delili ve meruiyeti gelenekti: babalar, babalarnn babalan ve daha byk atalar hep yle yapmt. Bununla bir-likte, Allah, Abdu'l-Muttalib iin byk bir hakikat ifade ediyordu. phe-siz o, brahim'in dinine Kurey, Huzaa, Havzin ve dier Arap kabilelerin-deki adalarndan daha yakn durumdayd.

    Fakat brahim'in dinini tam anlamyla srdren bir ka kii vard ve da-ima da olmutu. Onlar putlara ibadetin geleneksel olmaktan ok, sonradan ortaya km bir tehlike (bid'at) olduu kanaatindeydiler. Hubel'in lsrailo-ullan'nn altn buzasndan pek farkl olmadn grebilmek iin tarihe bir gz atmak yeterliydi. Kendilerine Hanifler^ adn veren bu ahslarn putlarla hi ilgisi yoktu ve putlar Mekke'yi pisleten ve alaltan varlklar olarak gryorlard. Taviz vermekten uzak olular ve ou eye kar k-lar onlar Mekke toplumunun dnda kalmaya zorluyordu. Onlara kar ta-knlan tavr, bir bakma da kendilerini korumaya hazr olan kabileler tara-fndan belirleniyordu.

    Abdu'l-Muttalib drt tane Hanif tanyordu ve onlarn en saygn olan Varaka, Esed kabilesinden ikinci kuzeni Nevfel'in^ olu idi. Varaka hristi-yan olmutu. O blgedeki hristiyanlar arasnda bir peygamberin geliinin yakn olduu fikri yaygnd. Bu inancn bu kadar yaylmasnn sebebi ise Doudaki kiliselerden bazlarnn bu inanc desteklemesi ve astrologlarla, kahinlerin de bu inanc paylamasyd. Yahudilere gelince, onlar da son ge-len peygamberin sa olduunu bildikleri iin yeni bir peygamberin gelecei konusunda hemfikirdiler. Yahudi alimleri onlara peygamberin ok yaknda geleceini, onun geleceine delalet eden birok iaretin grldn ve muhakkak onun seilmi kavim olan yahudilerden kacan sylyorlar-d. Varaka'nn da ilerinde olduu bir grup hristiyan ise bu konuda phe-deydiler. Onlara gre peygamberin Arap olmamas iin hibir sebep yoktu. Araplarn; yahudilerden daha ok peygambere ihiyalar vard, nk en azndan yahudiler tek Tanrya tapma bakmndan brahim'in dinini takip ediyor ve putlara tapmyorlard. Araplarn bu yalanc tanrlara tapmalarn ise sadece bir peygamber nleyebilirdi. K'be'nin iinde ve evresinde top-lam 3 6 0 put vard. Bunun yan sra Mekke'de her evde, evin merkezini olu-turan bir put bulunurdu. Yolculua karken ve dnte yaplan ilk i, pu-tu okamak ve ondan yardm dilemek olurdu. Bu uygulamalar sadece Mek-ke'ye zg deildi, tm Arabistan'a yaylmt. Baz yerleik hristiyan Arap topluluklarnn varolduu da bir gerekti: Bunlar Gney'de, Nccran ve Ye-

    mende, Kuzey'de ise Suriye kylarnda bulunuyorlard. Fakat, tm Akde-niz'i ve Avrupa'y deitiren Allah'n son vahyi (sa), alt yzyldan beri Mekke vadisindeki putperest topluluk zerinde hibir nemli etkiye sahip olamamt. Hicaz Araplar ve dousundaki geni Necd ovasmdaki Araplar kutsal kitaplarn mesajna kapal gibi grnyordu.

    Kurey ve dier putperest kabileler hristiyanlara dman deildiler. H-ristiyanlar bazen brahim'in Mabed'ini ziyarete gelirler ve Araplar tarafn-dan dier haclar gibi arlanrlard. Hatta bir hristiyanm K'be'nin iinde Meryem ve sa portresi boyamasna izin verilmi, tevik bile edilmiti. Fa-kat bu resim ve dierleri bir tenakuz tekil ediyordu, Kureyliier ise bu e-likiye aldrmaz grnyorlard. Onlar iin bu, sadece putlarna iki yeni pu-tun eklenmesinden ibaretti.

    Kabilesindeki ou kiinin aksine Varaka eski kutsal kaynaklan okuya-biliyordu. Onlar zerinde bir aratrma bile yapmt. Bu nedenle O, hristi-yanlarm ounlukla Hamsin yortusunda kutladklar mucizeye (Pentecost) delalet ettiini syledikleri sa'nn szlerinden bir ksmnn bu anlam at-n ve henz ortaya kmam bir eyi kasdettiini farkedebiliyordu. Fakat bu cmlelerin anlam gizli idi, neye delalet ettii anlalmyordu: "O hibir zaman kendiliinden konumaz, onun syledikleri duyduklarndan ibaret-tir ."3

    Varaka'nn kendine ok yakn olan Kuteyle adnda bir kzkardei vard. ounlukla btn bunlar ona anlatrd. Onun syledikleri Kuteyle zerin-de o denli etkili olmutu ki beklenen peygamber srekli dncelerinde yer ediyordu. O gerekten aralarnda olabilir miydi?

    Develer kurban edilir edilmez, Abdu'l-Muttalib kurtulan olunu evlen-dirmeye karar verdi. Biraz aratrdktan sonra, Kusayy'n kardei Zhre'nin torunu olan Vehb'in kz Amine'yi uygun bir e olarak setiler.

    Vehb, Zhre kabilesinin efiydi, fakat birka yl nce lmt. mine, babasndan sonra kabilenin efi olan erkek kardei Vuheyb'in velayeti altn-dayd. Vuheyb'in de evlenecek yata Hale adnda bir kz vard. Abdu'l-Mut-talib evlilik kararn onaylatrken Amine'yi oluna, Hale'yi de kendine iste-di. Vuheyb de bu anlamay kabul etti ve ayn zamanda yaplacak olan bu ifte dn iin tm hazrlklar yapld. Karar verilen gn Abdu'l-Muttalib olunun elinden tutup Beni Zhre'nin^ yerletii evlere doru yrmeye balad. Beni Esed'n evleri de yol zerindeydi. O srada Varaka'nn kardei Kuteyle de, bu mehur dn grebilmek iin evinin kaps nnde otu

  • ruyordu. Abdu'l-Muttalib o sra yetmi yalarmdayd, fakat yama gre her bakmdan hl gen grnyordu. ki damadn yava yava yaklamas, kutlanan tren nedeniyle daha da ziyadeleen heybetli ve zarif grnmle-ri gerekten etkileyici bir manzara arzediyordu. Daha da yaklatklarnda Kuteyle gzlerini gen adama dikti. Abdullah gzellikte zamannn Yusuf'u gibiydi. Hatta Kurey'in en yal erkek ve kadnlar o zamana dek byle g-zel kimse grmediklerini sylyorlard. O imdi genliinin baharnda, yir-mi be yanda idi. Fakat Kuteyle bu kez onun yznde baka bir eylerin varolduunu ve alnnda dnyann telerinden gelen bir nur ( k) parlad-n fark ederek ard. Beklenen peygamber Abdullah olabilir miydi? Yok-sa o beklenen peygamberin babas m olacakt?

    Baba-oul tam onun yanndan gemilerdi ki "Ey Abdullah," diye bir ses duydular. Babas, sanki onun gidip kuzeniyle konumasn istermi gibi eli-ni brakt. Abdullah, yzn Kuteyle'ye evirdi, kadn ona nereye gittiini sordu. Abdullah bir eyler saklad iin deil, fakat onun dne gittiini bilmesi gerektiini dnerek sadece "Babamla gidiyorum" diye cevap verdi. Kuteyle: "Beni imdi ve burada al ve benimle evlen, sana yerine kurban edi-len develer kadar deve vereceim" dedi. Abdullah ise "Babamla beraberim, onun isteklerinin dna kamam ve onu brakamam" diye cevap verdi.^

    Evlilikler planland gibi yapld ve iki ift birka gn Vuheyb'in evin-de kaldlar. Bu srada Abdullah, kendi evinden bir eyler almak zere yola kmt , yine Varaka'nm kardei Kuteyle'ye rastlad. Kadnn gzleri yz-n yle aratrr baklarla taryordu ki, konumasn bekler bir ekilde ya-nnda durdu. Kadn bir ey sylemeyince, bir gn nce sylediklerini neden tekrarlamadn sordu. Kuteyle u cevab verdi: "Dn yznde varolan k bugn yok. Bugn benim senden istediklerimi bana veremezsin."

    Evlenmelerin meydana geldii yl M.S. 5 6 9 idi. Bunu takip eden yl Fil yl olarak bilinir ve birden fazla sebep nedeniyle nem tar.

    1. Hanif kelimesi (oulu hunef) "ortodoks" anlamn tar. Bak. K. VI. 161. Yazar M. Lings, Hanif terimini her ne kadar ortodoksluk olarak tarif ediyorsa da, gerekte asl anlam 'Hak dine eilim', 'tevhid dini' , 'muvahhid olmak' veya 'Allah' birleyen, bir tanyan' demektir. (nsan Yay.)

    2. Haim'in kardei Nevfel'le kartrlmaktadr.

    3 . St. John, 16-13

    4. Zhreoullar ve onun soyundan gelenler. Ben, bn'in ouludur.

    5 . I.I., 100.

    6. I.I. 101.

    F L Y L

    [7]

    O yllarda Yemen, Habeistan'n ynetimindeydi ve Ebrehe adnda bir Ha-be'li tarafndan ynetil iyordu. Ebrehe, San'a'da btn Arabistan'n hac yeri olarak Mekke'den daha ileri olmasn istedii byk bir katedral yap-trd. Bu katedral iin Saba melikesinin terk edilmi saraylarndan mermer-ler getirtti, altndan halar, fildii ve abanozdan minberler yaptrtt ve Neca-i'ye unlar yazd: "Kral m, sizden nce hibir krala nasip olmayan bir ki-lise yaptrdm. Sizi ve tm Araplar' bu kiliseye haccetmeye raz edene ka-dar uraacam." Bu dileini gizli de tutmuyordu. Bu nedenle Hicaz ve Necd Araplar arasnda byk bir gerginlik ortaya kmt . Sonunda Ku-rey'e yakn kabilelerden biri olan Kinane'li bir adam San'a'ya kiliseyi pislet-mek iin gitti. Bir gece gizlice gidip, sa salim geri dnd.

    Ebrehe bunu duyunca, K'be'yi yerle bir etmeye and iti. Hazrlklarn tamamlayp byk bir ordu ile Mekke'ye doru yola kt . Ordunun nn-de ise bir fil gidiyordu. San'a 'nm kuzeyindeki birtakm Arap kabileleri onu durdurmaya altlar, fakat Habeistanllar onlar yendi ve Kes'am kabilesi-nin lideri Nufeyl'i esir aldlar. Nufeyl hayatnn balanmasna karlk on-lara rehberlik etmeyi kabul etti.

    Ordu Taif'e vardnda Sakf kabilesi, Ebrehe'nin K'be yerine kendi ta-pnaklar Lat' ykmasndan korkarak onu karlamaya ktlar. Varmak iste-dii yere henz ulamadn syleyip, geri kalan yolda onlara rehberlik et-mesi iin beraberine bir adam verdiler. Ebrehe yannda Nufeyl olmasna ramen teklifi kabul etti. Fakat yanna verdikleri adam Mekke'ye iki mil ka-la, Muammis'te ld, onu oraya gmdler. Araplar bu mezar bugne dek hep talayagelmilerdir.

    Ebrehe Muammis'te mola verdi ve Mekke tepelerine atl bir grup gn-derdi: Bu nc grup yolda ne bulurlarsa aldlar ve Ebrehe'ye Abdu'l-Mutta-1 ib'in ikiyz devesini de ieren bir sr gnderdiler. Kurey ve komu kabi-leler sava konseyi toplad ve dmana kar koymann bir anlam olmad-na karar verdiler. O srada Ebrehe, Mekke'ye beraberinde orann efini ge-tirmesi iin bir eli gnderdi. Eli onlara sava e tmek istemediklerini , sade-ce Kabe'yi ykacaklarn ve kan dklmesini istemiyorlarsa efin kendisiyle birlikte Habeliler'in karargahna gelmesi gerektiini syledi.

  • Haklar ve grevler Abdu'd-Dar ve Abdu Menaf slaleleri arasnda b-ltrldnden beri Kurey'in resm bir bakan yoktu. Fakat herkesin fikrinde kabilelerden birinin bakan, Mekke'nin efi olarak yer etmiti. Bu kez eli Abdu'l-Muttalib'in evine yneldi ve Abdu'l-Muttalib, oullarndan biriyle beraber elinin arkasndan gitti. Ebrehe onu grdnde grn-nden o denli etkilendi ki selamlamak iin ayaa kalkt ve halnn stne, onun yanna oturdu. Ebrehe tercmana Abdu'l-Muttalib'den bir ey sorup sormak istemediini renmesini syledi. Abdu'l-Muttalib, askerlerin iki-yi'z devesini aldn ve onlarn geri verilmesi gerektiini syledi. Ebrehe bi-raz ard ve hayal krklna uradn belirtti. Develerinden ok ykl-mak istenen dinini dnyor olmalyd. Abdu'l-Muttalib u cevab verdi: "Ben develerin sahibiyim, K'be'nin de onu koruyan bir sahibi vardr". Eb-rehe: "Bana kar koruyamaz" dedi. Abdu'l-Muttalib: "Bunu greceiz, sen bana develerimi geri ver" dedi. Ebrehe de develerin geri verilmesi iin emir verdi.

    Abdu'l-Muttalib, Mekke'ye dnd ve Kureyliler'e ehrin zerindeki te-pelere ekilmelerini tavsiye etti. Daha sonra ailesinden bir grupla K'be'ye gitti. K'be'nin yannda durarak, Allah'a, Ebrehe ve askerlerine kar kendi-lerine g vermesi iin yalvardlar. Abdu'l-Muttalib de K'be'nin kapsnda-ki metal halkaya yaparak "Allah'm, kulun kendi evini korudu. Sen de kendi Ev'ini koru" diye yalvard. Duay bitirdikten sonra dier Kureyliler'le birlikte Mekke'nin dndaki tepelere ktlar, oradan aada ne olup bitti-ini grebiliyorlard.

    Ertesi sabah Ebrehe ehrin zerine yrmek iin hazrland. K'be'yi y-kp tekrar ayn yoldan San'a'ya dnmeyi dnyordu. Sslenen fil, zaten hazr olan ordunun en nne geirildi. Gl hayvan, konumunu aldktan sonra, bakcs neys tarafndan ordunun gittii yne, yani Mekke'ye do-ru evrildi. steksiz olmasna ramen rehber yaplan Nufeyl, ordunun en nnde neys'le birlikte gitmek zorundayd. Bu srada neys'ten hayvana nasl kumanda ettiini de renmiti. Ve neys ilerleme emrini anlayabil-mek iin ban evirdii bir anda Nufeyl filin kulana yavaa kmesini fsldad. Bunun zerine fil Ebrehe ve askerlerini artacak bir ekilde ken-dini yere brakt. neys ona kalkmasn emretti, fakat lil Nufcyl'in emrinden kmad. Onu ayaa kaldrmak iin ellerinden geleni yupila, batta bana demir ubuklarla vurdular, karnn sivri ubuklarla drlklrdiler, fakat fil ta gibi yerinde sabit duruyordu. Daha sonra tm orduyu Yemen tarafna

    yrtp kendilerini takip etmesi iin kaldrmay denediler. Fil kalkt ve pe-lerinden gitti. Orduyu tekrar Mekke ynne evirdiler, fil de o tarafa dn-d, fakat bir adm bile atmadan oraya kt.

    Bu, bir adm bile ileri gitmemeleri gerektiine ak bir uyar idi. Fakat Ebrehe yaptrd mabedi kabul ettirmeye ve onun rakibini yok etmeye o kadar kararl idi ki, bu uyary gremez hale gelmiti. Eer geri dnm ol-salard, belki byk felaketten kurtulabilirdi. Ama ge kalmlard: birden baLi tarafndaki gkyz karard ve acayip bir ses duyuldu. Denizden gelen bu karanlk manzara geniledi ve yukar baktklarnda gkyznn kular-la dolu olduunu grdler. Kurtulanlar, kularn uuunun krlangca ben-zediini ve her kuun, biri aznda ikisi ayaklarnda olmak zere, kuru fa-sulye byklnde akl ta tadn sylediler. Askerlerin zerine ullandlar ve talamaya baladlar; talar o denli sert ve hzl idi ki, zrhla-r bile delip geiyordu. Her ta hedefini buluyor ve ldryordu, nk ta bedene deer demez beden yava yava veya aniden rmeye balyordu. Talar herkese isabet etmemiti, neys ve fil de bunlar arasndayd. Kurtu-lanlardan bir ksm Hicaz'da kald ve obanlk ederek veya baka iler yapa-rak geimlerini saladlar. Fakat ordunun byk bir ounluu tekrar San'a'ya dnd. ou yolda ld, Ebrehe'nin de iinde bulunduu dier grup ise San'a'ya vardktan sonra ldler. Nufeyl ise ordunun dikkatinin fi-le evrildii bir srada oradan ayrlm ve Mekke'nin stndeki tepelere ka-mt.

    O gnden sonra Araplar Kureyliler'e "Tanr'nn halk" adn verdiler ve daha ok sayg gstermeye baladlar. nk Allah, onlarn dualarn kabul etmi ve K'be'yi yklmaktan korumutu. Kureyliler birincisiyle pek ilgisiz olmayan ve ayn ylda, Fil ylnda meydana gelen baka bir olayla da eref ve saygnlk kazanacaklard.

    Abdu'l-Muttalib'in olu Abdullah kularn mucize gsterdii srada Mekke'de deildi. Kervanlardan biriyle Filistin ve Suriye'ye ticaret iin git-miti; dnte Yesrib'te babaannesinin akrabalarna urad ve orada hasta-land. Kervan Mekke'ye onsuz dnd. Olunun hastalk haberini duyunca Abdu'l-Muttalib, iyiletiinde kardeini geri getirmesi iin olu Haris'i gn-lerdi. Fakat Haris Yesrib'li kuzenlerinin evine vardnda teselli dolu selam-lamalar ald ve kardeinin ldn anlad.

    Haris dndnde Mekke zntye bouldu. Amine'nin tek tesellisi doacak olan bebeiydi ve doum yaklatka kederi daha da azald. inde

  • bir nur tadnn farkndayd. Birgn kendisinden yle bir k parlad ki Suriye'deki Basra kalelerini bile grebildi. Kendisine bir sesin yle dedii-ni duydu: "Sen karnnda halknn nderi olacak bir ahs tayorsun; do-duunda yle de: "Onu her trl ktlkten, Allah'n korumas altna emanet ediyorum" ve adn Muhammed koy."*

    Birka hafta sonra ocuk dnyaya geldi. Amine amcasnn evindeydi. Abdu'l-Muttalib'e gelip torununu grmesi iin haber gnderdi. Abdu'l-Mut-talib ocuu kucana ald ve K'be'ye gtrd. Orada verdii hediye iin Allah'a kretti. Daha sonra ocuu tekrar annesine getirdi. Fakat dnte nce kendi evine urad ve ocuu evdekilere gsterdi. Kendisi de Ami-ne'nin yeeni Hale'den ksa bir sre sonra ocuk sahibi olacakt. O srada en kk olu, yandaki Abbas't. Kapnn nnde durmu babasna bak-yordu. Abdu'l-Muttalib yeni domu bebei ona doru uzatarak: "Bu senin kardein, kardeini p" dedi. Abbas da onu pt.

    t. I.I., 102.

    L

    [8]

    Erkek ocuklarn, doduktan sonra le emzirilmek ve belli bir yaa ka-dar bytlmek zere gnderilmesi Arabistan'da yaygn bir gelenekti. ocuk lm orannn yksek ve salgn hastalklarn yaygn oluu nedeniy-le Mekke'de de bu gelenek srdrlyordu. Fakat bundan ama sadece o-cuun ln temiz havasn teneffs etmesi deildi. Bu sadece bedenle ilgi-li bir sebepti. ln insan ruhu zerinde de birtakm etkileri vard. Kurey yerleik hayata yeni gemiti. Kusayy, onlara Mabed'in etrafna evler yapma-larn syleyene dek yar gebe bir hayat yayorlard. Yerleik hayat tabi ki kanlmazd, fakat bu trl yerleme sakncalyd. Soyluluk ve zgrlk birbirinden ayrlmaz iki kavramd ve gebe zgrd. lde bir insan, me-kna hkmettiinin bilincindeydi; bu hkmetme sayesinde de bir bakma zamann basksndan kurtuluyordu denebilir. l insan, adr bozarak ge-mi zaman silebiliyordu; zaman ve yeri henz belirmedii iin yarn bir hsran olarak grnmyordu. Fakat ehirli insan bir mahpustu. Onun bir yerde srekli kalmak zorunda oluu hereyi rtyor ve -dn, bugn, ya-rn- zamann gayesi haline getiriyordu. ehirler bozulma yerleriydi. apal-lk ve tembellik onlarn duvarlar arasna gizlenmi ve insann uyank ve te-tikte oluunu kreltmek iin hazr bekliyorlard. Orada her ey, hatta insa-nn sahip olduu en nemli zellik olan dil bile bozuluyordu. Araplar'n ok az okuyabilirdi, fakat gzel konuma tm Araplar'n ocuklarnda gr-mek istedii stn bir meziyetti. nsann deeri gzel konumas ve belaga-t ile llrd ve belagatn ba da iirdi. Ailede bir airin bulunmas v-nlecek bir olayd. En iyi airler hemen hemen tamamen ldeki birka ka-bileden kyordu. nk lde konuulan dil iire ok benziyordu.

    Bu nedenle lle balant her nesilde yenilenmeliydi; cierler iin temiz hava, dil iin saf Arapa, ruh iin zgrlk. Kurey'in erkek ocuklar, l-den bu faziletleri kapabilmeleri iin, daha ksa sre de yeterli olmasna ra-men, sekiz yalarna kadar lde kalrlard.

    Baz kabileler ocuklara bakma ve bytmede iyi hret kazanmt. Bunlardan biri de Mekke'nin gneydousunda yerleen, Havazinler'in en nemli kollarndan biri olan Beni Sa'd lbn Bekr kabilesi idi. Amine olunu bu kabileden bir kadna vermek istiyordu. Onlar Mekke'ye belirli zamanlar-

  • da st ocuu almak iin gelirlerdi ve yaknda bir grubun gelmesi bekleni-yordu. Mekke'ye bu kez yaptklar yolculuu, onlardan biri, kocas Hris'le birlikte gelen ve yeni doum yapm olan Ebu Zu'ayb'm kz Halime yle anlatyor: "O yl bir ktlk ylyd ve hibir eyimiz kalmamt. Dii eei-min zerine bindim. Yanmza bir damla bile st vermeyen yal dii deve-mizi de aldk. Alktan alayan kk olumuz yznden btn gece uyu-yamadk. nk gsmde onu besleyecek kadar st yoktu. Eeim o ka-dar zayf ve gsz idi ki ounlukla dierlerini bekletiyordum."

    Develerin ve eein beslenip glenebilmesi iin nasl bir damla yamur yamasn beklediklerini anlatt. Fakat Mekke'ye varana dek hi yamur yamad. Beni Sa'dllar st ocuu almak iin etrafa baknmaya baladkla-rnda, Amine orada bulunanlara srayla olunu almalar iin teklifte bulun-du, fakat hepsi reddettiler. Halime: "Bunun sebebi ocuun babasndan bi-raz destek beklememizdi. O bir yetim, annesi ve dedesi bize ne salayabilir? diyerek onu almadk" dedi. ocuk emzirmek iin dorudan bir cret iste-miyorlard, nk ocua verilen st karlnda para almak erefsizlik sa-ylyordu. Aldklar karlk daha dolayl ve uzun sreye balyd. ehirliler-le gebeler arasndaki bu dei-toku doal bir eydi, nk birinin zen-gin olduu konuda dieri fakirdi. Gebenin teklif ettii ey Tanr vergisi geleneksel yaam ekliydi. Habil'in yaam ekli. Kabil'in oullar ise -ilk e-hirleri kuran Kabil'di- zenginlie ve gce sahiptiler. Bedevi'nin avantaj, b-yk ailelerden biriyle srekli bir ba kurmakt. Stanne, kendisine ikinci bir anne gibi balanacak ve yaam boyunca minnettar kalacak bir oul sa-hibi oluyordu. O ayn zamanda kendi ocuklarna da karde gibi davrana-cakt. Bu iliki sadece szde bir iliki deildi. Araplara gre st de veraset kanallarndan biriydi ve emzirenin nitelikleri hemen bebee de geerdi. Fa-kat st ocuktan byyene dek hibir ey beklenemezdi, o byyene dek ocuun grevlerini babas yklenirdi. Bir bykbaba (dede) grevler iin uzak saylabilirdi. Bu durumda ise Abdu'l-Muttalib'in yall nedeniyle uzun sre yaayamayaca belliydi. ldnde torunu deil oullan miras alacaklard. Amine ise fakirdi; ocua gelince, babas ona zengin bir miras brakacak kadar yaamamt. Oluna be tane deve, kk bir koyun ve ke-i srs ve bir cariyeden baka miras brakmamt. Abdullah'n olu as-lnda saygn bir aileye mensuptu; fakat bu yl teklif edili n en fakir ocuktu.

    Dier taraftan stanne ve ailesinin zengin olmalar heklenmese de ok fakir olmamalar istenirdi. Halime ve kocas arkadalar arasnda en fakir

    olanlaryd. Halime ve dieri arasnda bir tercih ihtimali olduunda, dieri tercih ediliyordu. Sonunda Halime dnda tm Beni Sa'd kadnlar birer o-cuk sahibi olmulard. Sadece en fakir stanne ocuksuz, en fakir ocuk da stannesiz kalmt.

    "Mekke'den ayrlmaya karar verdiimizde" dedi Halime, "kocama de-dim ki: tm arkadalarmn arasnda emzirecek bir ocuk bulamadan dn-mekten holanmyorum. Gidip o yetimi alacam." "Nasl istersen" dedi. "Onun sayesinde Tanr bize belki ltfeder." Ondan baka bir bebek bulama-dm iin dndm ve onu aldm. Onu alp konakladmz yere dndm, onu kucama alp gsme yaklatrdmda gsm onun iin stle dol-du. O kendi memesini emdi, dierinden de st kardei doydu. Sonra ikisi de uyudular. Kocam yal devemizin yanma gitti, bir de ne grsn! Meme-leri st doluydu. Onu sad ve doyuncaya dek ikimiz de stten itik. En g-zel gecemizi geirdik ve sabahleyin kocam bana yle dedi: "Halime, senin aldn bu ocuk korunmu bir varlk." "Benim dileim de bu" dedim. Da-ha sonra yola koyulduk, ben eee bindim, arkama da ocuu bindirdim: Eeim herkesinkini geti ve hibiri ona yetiemedi. Bana: "Hey, bizi bekle! Geldiin eek bu mu?" diye sordular. "Tabi bu" dedim. "Ona bir mucize isabet etmi" dediler.

    "Beni Sa'd yresindeki adrlarmza ulatk. Allah'n yaratt yery-znde buras kadar ksr ve verimsiz bir toprak daha olduunu sanmyo-rum. Fakat biz ocuu beraberimizde getirdikten sonra srmz her sefe-rinden karn tok ve stle dolu olarak eve dnyordu. Dierlerinin bir dam-la bile st yokken biz onlar sap iiyorduk. Komularmz ise kendi o-banlarna "Gidin ve onlarn obannn otlatt yerlerde srleri otlatn" di-yorlard. Yine onlarn srleri a ve stsz dnerken, bizimkiler tok ve st-le dolu dnyorlard. ocuk iki yama gelip ben onu stten kesinceye dek Allah'n bu ltf devam etti.^

    "ocuk iyi byyordu" diye devam etti. "Ve dier ocuklarn hibiri bymede ona yetiemiyordu. ki yama geldiinde iyi gelimi bir ocuk-tu, bize getirdii bereket nedeniyle bizde daha ok kalmasn istememize ramen onu annesine geri gtrdk. Ona yle dedim: "Kk olumu da-ha ok glenene dek benim yanmda brak, nk Mekke'de onun salgn hastalklara yakalanmasndan korkuyorum". Onu bize tekrar verene dek annesine srar ettik.

    "Dnmzden aylar sonra bir gn, o ve kardei adrn arka tarafn-

  • da kuzularla beraberlerdi. Kardei koarak geldi ve: "Kureyli kardeim, be-yazlar giymi iki kii onu aldlar, yere yatrdlar ve gsn atlar, elleriyle gsn kartryorlar" dedi. Bunun zerine ben ve babas onlarn yanna gittik, onu oturur bulduk, fakat yz solgun grnyordu. Onu yanmza ektik ve "Sana ne oldu olum?" diye sorduk. yle cevap verdi: "Beyazlar giymi iki adam yanma geldi, beni yatrdlar ve gsm atlar, iinde bil-mediim bir eyi arat rd lar" 2 .

    Halime ve kocas Haris etrafa bakndlar, fakat insana benzer bir ey g-remediler. ki ocuun sylediini dorulayacak bir damla kan veya yara bi-le yoktu. Sorulan sorular ocuklar syledikleri eyden vazgeiremedi. o-cuun kck gsnde bir izik bile yoktu. Normal olmayan tek ey o-cuun srtnda, iki krek kemiinin ortasndayd: kk, fakat belirgin yu-varlak bir iaret. Sanki bir bardak kapanm gibi orann etleri derinin stn-de bir ykseklik meydana getiriyordu. Fakat bu iaret doutand.

    Daha sonraki yllarda ocuk bu olay daha ayrntl bir ekilde anlatabi-liyordu: "Beyazlar giymi iki adam yanma geldi, ellerinde karla dolu altn bir leen vard. Sonra beni yatrdlar ve gsm atlar, kalbimi dar -kardlar. Ayn ekilde onu da ikiye ayrdlar, i inden siyah bir phty alp at-tlar. Daha sonra kalbimi ve gsm karla ykadlar . " 3 unlar da ekledi: "Meryem ve Isa dnda, doduu andan itibaren tm Ademoullarna ey-tan d o k u n m u t u r . " 4

    . I.I., 105.

    2. A.g.e.

    3. I.S.I/1,96.

    4. B. Lx,54.

    K K A Y I P

    [9]

    j -ral ime ve Haris sonunda ocuklar n doru sylediine inandlar ve bu i i o l a y onlar ok etkiledi. Haris, st ocuklarnn kt bir ruha sahip ol-masndan veya byye uramasndan korktu ve karsna bu ktlkler meydana kmadan ocuu annesine teslim etmeleri gerektiini syledi. Halime onu bir kez daha Mekke'ye gtrd, geri gtrmelerinin asl nede-nini gizlemek niyetindeydi. Fakat Amine, daha nceki fikirlerini neden de-itirdiklerini renmek iin ok srar etti, sonunda tm hikyeyi rendi. Her eyi rendikten sonra Halime'yi teskin ederek: "Benim k k olum-da byk harikalar gizli" dedi. Sonra hamileyken bandan geenleri , kendi iinde bir nur tadnn nasl farkna vardn anlatt. Halime ocuu ya-nnda tutmaya raz olmutu, fakat bu kez Amine ocuuna kendi bakmaya karar verdi: " O n u benimle brak ve selametle evine dn" dedi.

    ocuk , annesiyle Mekke'de yaklak yl kadar mutlu yaad ve dede-sinin, amcalarnn, halalarnn ve kuzenlerinin beenisini kazand. zell ik-le ona en yakn olanlar, Muhammed' in anne-babasyla ayn gnde evlenen Abdu'l-Muttalib'in son evliliinden olma ocuklar Hamza ve Safiye idi. Hamza, Muhammed' le (s.a.v.) ayn yatayd, Safiye ise biraz daha kkt. Babas tarafndan amca ve halas, anne tarafndan ise kuzenleri olan bu iki-liyle mr boyu srecek olan gl bir ba kurdu.

    Alt yana geldiinde, annesi onu Yesrib'deki akrabalarna ziyarete g-trmeye karar verdi. Kuzeye giden bir kervana katldlar, yanlarnda iki de-ve vard, birinde Amine, dierinde cariye ile Muhammed (s.a.v.) gidiyordu. Daha sonralar, ocuk beraber kaldklar Hazreli akrabalarnn yannda na-sl uurtma uurmay ve havuzda yzmeyi rendiini hatrlayp anlatrd. Fakat Yesrib'den ayrlmalarndan ksa bir sre sonra Amine hastaland ve kervandan ayrlp orada istirahat e tmek zorunda kaldlar. Birka gn sonra Amine vefat etti - Yesrib'den ok uzak olmayan bir yerde, Ebva'da- ve oraya gmld. imdi iki taraftan da yetim olan ocuu Bereke elinden geldiin-ce teselli etmeye alt. Baz yolcularn yardmyla onu Mekke'ye getirmeyi baard.

    imdi artk ondan tamamen dedesi sorumluydu. Gnler get ike Ab-du'l-Muttalib' in Abdullah'a duyduu zel sevginin onun oluna aktarld

  • gzleniyordu. Abdu'l-Muttalib her zaman K'be'ye yakn olmay seviyordu. Zemzem'i kazmas emredildiginde de Hicr'de uyuyordu. Bu nedenle ailesi onun iin Kutsal Ev'in glgesine hergn bir ilte sererdi. Babalarna duy-duklar sayg nedeniyle oraya, oullarndan hibiri , hatta Hamza bile onun yannda oturmaya giremezdi; fakat kk torununun bu tr sorunlar yok-tu. Amcalar ona baka yerde oturmasn sylediklerinde Abd'l-Muttalib yle derdi: "Olumu olduu gibi brakn, onun gelecei ok byk." Mu-hammed, onun yannda oturur ve srtna binerdi. Dedesi de onun yaptkla-rn memnuniyet le seyrederdi. Hemen hemen her gn K'be'de ve Mek-ke'nin dier yerlerinde elele grlebilirlerdi. Hatta Abdu'l-Muttalib, Mec-lis'e giderken de onu beraberinde gtrrd. Hepsi krk civarnda tm ef-lerin topland bu mecliste ok nemli meseleler konuuluyordu ve seksen yandaki yal ef, yedi yandaki bu ocua olaylar konusundaki fikrini so-ruyordu. Dedesi her seferinde "Olumu byk bir gelecek bekliyor" derdi.

    Annesinin lmnden iki yl sonra yetim, dedesini de kaybetti. Abdu'l-Muttalib lrken torununu, babasnn z kardei olan, amcas Ebu Tal ibe emanet etti. Ebu Talib de yeenine dedesinden grd sevgi ve efkatin ay-nsn gsterdi. Bundan sonra artk O, Ebu Talib'in oullarndan biriydi. Ka-rs Fatma da ocuun annesinin yerini tutmak iin elinden geleni yap-yordu. Daha sonraki yllarda Muhammed (s.a.v.), onun kendi ocuklar a dururken kendisini doyurduundan bahsederdi.

    1. Ebu Talib gibi O da Haim'in torunuydu, Abd el-Mmalih' n vay kardcji K-rd'n (I U j u m ofiln) kz d. " '

    R A H P B A H R A

    [ 1 0 ]

    . bdu'l-Muttalib'in mallar hayatnn son dneminde olduka azalmt, A l m n d e n sonra oullarna sadece ok kk bir miras brakmt . Oullarndan bazlar, zellikle Ebu Leheb olarak tannan Abdu'l-Uzza ken-diliklerinden zengin olmulard. Fakat Ebu Talib fakirdi. Bu nedenle yeeni kendisini, yaamn kazanmak iin elinden geleni yapmaya zorunlu hissedi-yordu. Hayatn kei ve koyunlara obanlk ederek kazanyordu ve gn ge-tike Mekke'nin stndeki tepelerde veya tesindeki ovalarda yalnz geirdi-i gnler artyordu. Buna ramen amcas onu bazen beraberinde yolculua gtryordu. Bu yolculuklardan birinde, Muhammed (s.a.v.) dokuz, bir g-re gre de oniki yandayken bir ticaret kervanyla Suriye'ye kadar gitti. Basra'da, Mekke kervannn her zamanki konak yerlerinden birinde, iinde nesilden nesile bir hristiyan rahibin yaad bir hcre vard. Biri ldn-de, dieri onun yerini alyor ve eski el yazmalarn da ieren manastrdaki btn eyaya varis oluyordu. Bu el yazmalarndan birinde Araplar'a bir pey-gamber gelecei kaytlyd. Manastrda yaayan Rahip Bahira bu kitaplarn hepsinden haberdard. Bu konuyla ilgilenmesinin asl sebebi ise Varaka gibi onun da peygamberin kendisi hayatta iken geleceine inanmasyd.

    Bahira Mekke kervannn manastrdan pek uzak olmayan bir yerde ko-nakladn birok defa grmt. Fakat bu sefer daha nce hi grmedii bir eyle karlat ve dona kald: Alak ve kk bir bulut onlarn stnde yava yava ilerliyor ve srekli yolculardan bir veya ikisi ile gnein arasn-da yer alyordu. Byk bir ilgiyle onlarn yaklamasn izledi. Fakat birden ilgisi aknla dnt. nk konakladklar anda bulut hareket etmeyi durdurdu ve altnda glgelendikleri aacn stnde sabit olarak kald. Aa ise dallarn aa indirerek onlarn iki kat glgede olmalarn salyordu. Bahira byle bir mucizenin nemli olduunu biliyordu. Sadece yce bir ahsiyetin varl bu olay aklayabilirdi ve aniden beklenen peygamber ak-lna geldi. Sonunda gelmi miydi, bu yolcularn arasnda olabilir miydi?

    Manastra ksa bir sre nce ok miktarda yiyecek gelmiti , elindekile-rin hepsini birletirerek kervana yle bir haber gnderdi: "Ey Kureyliler! Sizin iin yiyecekler hazrladm ve buraya gelmenizi istiyorum. Yah-gen, kle-hr hepinizi davet ediyorum."

  • Bunun zerine hepsi manastra geldiler, fakat Bahira'mn tembihlerine ramen M u h a m m e d (s.a.v.)'i develerin ve yklerin yannda gzc olarak b-raktlar. Oraya vardklarnda Bahira onlarn yzlerine teker teker bakt. Fa-kat kitaplarda tarif edilen yze benzer bir yz gremedi. Onlarn arasnda bu iki mucizeye mazhar olabilecek zellikte kimse yoktu. Belki de hepsi gelmemiti . " E y Kureyliler," dedi, "geride kimse kalmadndan emin mi-siniz?" "Baka kimse kalmad" dediler, "sadece en kmz olan bir er-kek ocuk kald". Bahira "Ona yle davranmayn, onu da arn bizimle beraber yemekte bulunsun" dedi. Ebu Talib ve dierleri bu dncesizlikle-ri iin zr dilediler. lerinden biri yle dedi: "Biz, gerekten suluyuz, Abdullah'n olunu geride brakp, bu ziyafetten mahrum etmemeliyiz." Da-ha sonra Muhammed' in (s.a.v.) yanna gitti ve onu da beraber yemek yeme-e davet etti.

    ocuun yzne bir kez bakmak Bahira iin bu mucizeleri aklamaa yetti. Yemek boyunca onu dikkatle incelediinde yz ve vcut zellikleri-nin kendi kitabnda anlatlanlara ne denli yakn olduunu gzledi. Yemek-ten sonra rahip bu gen misafirinin yanma gitti ve ona yaam ekli, uykula-r ve genel konulardaki tavrlaryla ilgili baz eyler sordu. Muhammed ona bu konularda ayrntl cevaplar verdi; nk adam saygdeerdi, sorular ise saygl ve hrmetkarca soruluyordu. Hatta rahip srtna bakmak istediinde gmleini syrmakta tereddt etmedi. Bahira zaten kesinlikle onun pey-gamber olduu kanaatindeydi. Bir de srtnda, iki krek kemii arasnda, ki-tabnda anlatlan yerde peygamberlik m h r n grnce tm pheleri si-lindi. Bahira Ebu Talib'e dnd ve: "Bu ocukla akrabalk dereceniz nedir?" diye sordu. Ebu Talib " Olumdur" dedi. Rahip,"Olunuz deil, bu ocuun babas sa olamaz" dedi. Ebu Talib "Kardeimin oludur" dedi. "Peki baba-sna ne oldu?" dedi rahip. teki "Daha annesi ona hamileyken ld" dedi. "te bu doru" dedi Bahira. "Kardeinin olunu lkene geri gtr ve onu yahudilerden koru. nk benim bildiimi onlar da bilirler ve grrlerse ona ktlk yaparlar. Kardeinin olunun geleceinde byk srlar gizli."

    H I L F U ' L F U D U L

    [ 1 1 ]

    Suriye'deki ticaretini bitirdikten sonra Ebu Talib, daha nceki yalnz yaa-mna devam eden yeeniyle birl ikte Mekke'ye dnd. Fakat amcalar, Abbas ve Hamza gibi onun da sava aralarn kul lanmak iin eitimden gemesi gerektii kansna vardlar. Hamza fiziksel adan gl bir yapya sahipti, gl bir adam olaca nceden bel l iydi . yi bir greiydi ve iyi k-l kullanrd. Muhammed ise ortalama uzunluk ve gte bir genti . Oku-lua zel bir yetenei vard ve b y k atalar smail ve brahim gibi iyi oku olma yolundayd. Bu baardaki en byk rol ise gzlerinin keskin oluun-dayd: onun Sreyya burcunun oniki yldzn sayabildii sylenirdi.

    O yllarda, uzun fakat aralklarda sren ve haram aylardan birinde balad- iin Ficar Sava denilen avatan baka nemli bir atma olmad. Kinane kabilesinden bir adam, Necd'deki Havazin kabilelerinden Amir'in bir adamn ldrm ve Hayber kalesine snmt. Olaylar dizisi her zamanki l kural-larna uygun olarak meydana geldi: eref intikam gerektirirdi. ldrlen ada-mn kabilesi, Kinane'ye yani ldren adamn kabilesine saldrd. Kurey o sra-larda Kinane ile mttefik durumdayd. Sava drt yl srd. Fakat gerekte be gnden fazla atma meydana gelmedi. O sralarda Haim'lerin banda, Ebu Talib gibi Muhammed'in babasnn z kardei olan Abdu'l-Muttalib'in o-lu Zbeyr vard. Zbeyr ve Ebu Talib yeenleri Muhammed'i ilk atmalardan birine gtrdler.Fakat onun savamak iin ok gen olduu kanaatine vard-lar. Bu nedenle onun sadece hedefine ulamayan dman oklarn toplayp, am-calarna iletmesine izin verdiler. ^ Fakat bunu takip eden atmalarda, Kurey ve taraftarlarnn kt bir durumda olduu srada, onun da bir oku olarak ma-rifetini gstermesine izin verildi ve baars kutland.2

    Bu sava, yerleik topluluklarla l kanunu arasnda her zaman varolan honutsuzluklarn artmasna yol at. Kurey'in ileri gelenlerinin ou Suriye'ye gitmi ve orada Roma mparotorluu'nun uygulad adaleti grmlerdi. Ha-beistan'da da sava etmeden adaleti salamak mmknd. Fakat Arabistan'da su kurban kiinin veya ailesinin hakkn alabilecei, bunlarla karlatrabile-cek bir kanun sistemi yoktu; ve Ficar savann da, kendinden nceki dier ka-rklklar gibi, birok zihni, bu tr olaylar nleme yollar ve aralaryla ilgili dnceye sevk etmi olman doald. Fakat bu kez sonu sadece dnceler-den ve kelimelerden ibaret kalmamt. Kurey bu tr olaylar nlemek iin he-

  • men harekete gemee hazrd. Onlarn bu adalet anlaylar, savan bitimin-den birka hafta sonra Mekke'de meydana gelen bir olayla snand.

    Zebd kabilesinin Yemen'deki blgesinden bir tccar, Sehm kabilesinin ileri gelenlerinden birine deerli mallar satmt. Sehmli adam mallar teslim almt, fakat kararlatrlan fiyat dememekte srar ediyordu. Dolandrlan tccar, onu dolandrann da bildii gibi Mekke'li deildi ve tm ehirde ona yardm edebilecek bir velisi veya mttefiki yoktu. Fakat karsndakinin ks-taha kendisine gveniinden de rkmyordu. Bu nedenle Ebu Kubays tepe-sine kp, yksek sesle ve beli bir ekilde tm Kurey'i adaleti yerine getir-meye davet etti. lk tepki Sehm kabilesiyle geleneksel balan olmayan kabi-lelerden geldi. Kurey ise her eyin tesinde kabile ayrm gzetmeden bir-leme taraftaryd. Fakat yine de kendi birlikleri iindeki kesin ayrmn, Ku-sayy'm miras nedeniyle meydana gelen Mttefikler ve Gzel Kokanlar ayr-mnn farkndaydlar ve Sehm de Mttefiklerdendi. Dier grubun liderlerin-den biri, Mekke'nin en zenginlerinden biri olan Teym kabilesinin efi Abdul-lah bn Cud'an idi; ve imdi byk evini, tm adaleti sevenlerin toplanma yeri olarak ayordu. Gzel Kokanlar grubundan sadece Abdu ems ve Nev-fel kabileleri orada deildi. Haim, Muttalib, Zhre, Esed ve Teym kabileleri toplulukta temsil ediliyordu. Bunlara bir de Mttefikler'den Adiy katlmt. Birlikte yaptklar tartmalar sonucu zayflar kollamak ve adaleti korumak iin bir rgt kurmaya karar verdiler. Hep birlikte K'be'ye gidip Hacer'l-Esved'in zerine su dkp, bu suyu bir kaba akttlar. Bu ekilde kutsanm olan sudan teker teker itiler ve sa ellerini yukar kaldrarak Mekke'de ne zaman bir zulm meydana gelirse, zulmedilen Mekke'li olsun, yabanc olsun onun hakkn alp, adaleti korumak iin tek bir vcut gibi birleeceklerine and itiler. Bundan sonra Sehm'li adama borcunu dettiler; bu anlamaya ka-tlmayan kabilelerin de hi birinden kar kp Sehm'liyi koruyan olmad.

    Teym'in efi ile birlikte bu dzeni kuranlardan biri de Haim'lerden Z-beyr idi: Beraberinde ayn and ien yeenini de bu toplantya getirmiti. Mu-hammed (s.a.v.) daha sonraki yllarda yle diyecektir: "Abdullah Ibn Cud' an n evinde ben de vardm; orada bulunuumu ve o anlamaya katlm bir sr kzl deveye deimem ve imdi, slm'da, o rgte .g lsa memnu-niyetle katlrm"3 . Orada bulunanlardan biri de, olu Fb IVki ile birlikte ge-len ev sahibinin kuzeni Teymli Ebu Kuhafe idi. Ebu Bekir, Muhamned'den bir veya iki ya kkt ve ileride onun en samimi arkada ola .l

  • nnn sahiplerinden yaylyordu. Hatice de onun hakknda ailesinden ok eyler duymutu; birgn Suriye'ye gidecek ticaret kervann ynelmesi iin ona haber gnderdi. creti onun imdiye kadar bir Kureyli'ye dedii en yksek fiyatn iki kat kadard; yanna yolculukta elik etmesi iin Meysere adnda bir de gen kle verdi.

    Muhammed (s.a.v.), Nestor denilen bir rahibin manastrna yakn bir yerde bir aacn glgesi altna oturdu. Yolcularn konaklama yerleri hep ay-n olduu iin, belki de bu on be yl kadar nce amcasyla Basra'ya gider-ken altnda oturduu aacn ayns idi. Belki Bahira lm, onun yerini Nes-tor almt. Bu ihtimaller bir yana, Meysere'nin yle bir haber verdiini bi-liyoruz: Rahip manastrdan kt ve ona: "Aacn altnda oturan adam kim?" diye sordu. O da "Bir Kureyli" dedi ve aklamak iin unlar ekledi: "Al-lah'n Evi'ni koruyanlardan". Nestor: "O aacn altnda bir peygamberden bakas oturmuyor" dedi.^

    Suriye'ye doru ilerlerken Nestor'un szleri Meysere'nin daha ok iine i-ledi, fakat bunlar onu ok artmad; nk yolculuk boyunca imdiye kadar beraber olduu kimselere hi benzemeyen bir adamla yolculuk ettiinin farkna vard. Bu dncesi eve dnte grd bir eyle daha da kesinleti: ou za-man scan garip denebilecek ekilde az olduunu farketmiti ve bir gn le-ye doru Muhammed'i (s.a.v.) scaktan koruyan iki melei aka grd.

    Mekke'ye vardklarnda, Suriye'den sattklar maln karl olarak al-dklar mallarla birlikte Hatice'nin evine gittiler. Hatice, Muhammed (s.a.v.)'in yolculuu ve yapt alverileri anlatn dinledi. ok kr etmi grnyordu, nk imdi elindeki mallan maliyetinin iki katna satabilme olana vard. Fakat bu tr dnceler onun zihinden uzaklardayd, nk Hatice'nin dikkati anlatlanlardan ok anlatan kiide younlamt. O, orta boylu, ince, geni omuzluydu, ba byk ve vcudunun dier organlar da orantl bir ekildeydi. Sa ve sakal sk ve siyaht, dmdz deil, hafiften dalgalyd. Salar omuzlar ile kulak memesi arasna kadar uzuyor, sakal ise hemen hemen salannn uzunluuna iniyordu. Geni bir aln vard; gz yuvarlaklar geni, kirpikleri uzun, kalar ise geni ve hafif atkt. Eski kaynaklarn ounda gzlerinin siyah olduu sylenir, fakat baz kaynakla-ra gre gzleri kahverengi, hatta ak kahverengidir. Burnu kemerli, az ge-ni ve gzel ekilliydi. Sakallarn uzatmasna ramen byklarn hibir za-man st dudana dek uzatmad iin dudaklarnn gzellii grlebilirdi. Cildi beyazd, fakat gneten bronzlamt. Bu doal gzelliklerin yan s-

    ra, yznde -babasnda da var olan, fakat olunda daha gl bir ekil alan-bir nur vard. Bu k daha ok alnnda ve parlak gzlerinde ldard. Hati-ce, kendisinin de hl gzel olduunun farkndayd, fakat ondan onbe ya bykt. Buna ramen onunla evlenmeyi kabul eder miydi acaba?

    Muhammed (s.a.v.) gider gitmez, Hatice, Nufeyse adndaki bir arkada-na dant, o da aralarn yapmaya sz verdi. Meysere sahibine gelip, yol-da grdklerini, iki melei ve rahibin sylediklerini anlatt. Hatice de gidip bunlar kuzeni Varakaya anlatt. Varaka "Eer bu doruysa, Hatice" dedi, "Muhammed (s.a.v.) kavmimize gnderilen peygamberdir. Uzun sreden beri bir peygamberin geleceini biliyordum ve ite geldi.

    Bu srada Nufeyse, Muhammed (s.a.v.)'e gitti ve niin evlenmediini sordu. "Maddi imknlarm yetersiz" diye cevap verdi. "Fakat eer sana im-kn verilirse; gzellik, zenginlik, soyluluun varolduu bir anlamaya a-rlrsan ne dersin?" "O kim?" diye sordu. "Hatice" dedi Nufeyse. "Ben by-le bir evlilii nasl yapabilirim?" dedi. "Orasn bana brak!" dedi. Muham-med: "O halde benden taraf tamam." dedi.^ Nufeyse konutuklarn Hati-ce'ye iletti, o da Muhammed'e (s.a.v.) gelmesi iin haber gnderdi. Geldiin-de ona unlar syledi: "Ey amcamolu, seni akrabam olduun iin ve o ve-ya bu gruba balanmadan orta yolda yer aldn iin seviyorum; seni gve-nilirliin, doru szl ve gzel huylu olduun iin seviyorum"^ Daha son-ra ona evlenme teklif etti. Birlikte Muhammed'in (s.a.v.) amcalaryla Hati-ce'nin de babas ld iin Esedoullarndan amcas Amr ile konumas gerektiine karar verdiler. Haimler bu trende kendilerini temsil etmesi iin gen olmasna ramen Hamza'y setiler. Bunun nedeni aralarnda Esed kabilesine en yakn olann Hamza oluuydu. nk Hamza'nn z kardei Safiye, ksa bir sre nce Hatice'nin kardei Avvam ile evlenmiti. Hamza yeeni ile birlikte Amr'a gitti ve Hatice'yi istedi, aralarnda Muhammed'in tnehir olarak Hatice'ye yirmi dii deve vermesi kararna vardlar.

    . l.S. VIII, 108.

    2. I. S. l/l, 83. slm inancna gre Muhammed, o gelene dek sa, Yahuda soyundan gelen son peygam-ber olduu iin, yahudilerde kalan manevi otoritenin "ahir zamanda" kendisine aktarld ilo dur. Bunun lmnden ksa bir sre nce Yakub yle bildirmitir: "Ve Yakub oullarn ard ve onla-ra ahir zamanda size neler olacan anlatacam toplann dedi. ilo gelinceye dek hakimiyet Yahu-da'da kalacak; o geldiinde tm insanlar onun etrafnda birleecekler." (Tekvin, 49 : 1, 10).

    3. I.I. 121.

    4. I. S. 1/1, 84.

    5 . I.I. 120.

  • [13]

    Damat, amcasnn evinden ayrld ve gelinle birlikte yaamak zere onun evine yerleti. Hatice kocasna bir e olduu kadar, onun en yakn ar-

    kada ve ideallerini ve isteklerini paylaan bir dostu idi. Aclar ve kayplar olsa da evlilikleri ok mutlu geiyordu. Hatice, Muhammed'e (s.a.v.) alt o-cuk dourdu, iki erkek ve drt kz. En byk ocuklar Kasm adnda bir olan ocuuydu. Bundan sonra Muhammed'e Ebu'l-Kasm (Kasm'n baba-s) denmeye baland. Fakat ocuk iki yan doldurmadan ld. kinci o-cuklar Zeyneb adnda bir kzd. Onu kz ocuu daha takip etti: Rukiy-ye, mm Glsm ve Fatma. Son ocuklar ise yine ok az bir sre yaa-yan bir erkek ocuuydu.

    Evlendii gn Muhammed (s.a.v.), babasndan miras kalan sadk cari-yeyi, Bereke'yi, azat etti; ayn gn Hatice ona kendi klelerinden birini, on-be yandaki Zeyd'i hediye etti. Bereke'ye gelince, onu Yesrib'li biriyle ev-lendirdiler. O adamdan bir olu oldu ve bundan sonra mm Eymen (Ey-men'in annesi) olarak anld. Zeyd ise kendisi gibi genlerle birlikte, Hati-ce'nin yeeni, yani kardei Him'n olu Hakim tarafndan Ukaz panayrn-dan satn alnmt. Halas onu ziyarete geldiinde, Hakim ona yeni ald klelerden birini semesini teklif etti. O da Zeyd'i seti.

    Zeyd, atalaryla vnrd: babas Harise Suriye ile Irak arasnda yerle-ik olan Kelb kabilesindendi; annesi ise yine mehur olan komu Tayy ka-bilesindendi. Tm Arabistan'da cmertlii ve belagat ile hret salan air-sava Hatim de annesiyle ayn kabiledendi. Yllar nce bir gn annesi Zeyd'i ailesini ziyaret etmek iin kendi kabilesine gtryordu; kaldklar kye Ben Kayn kabilesinden bir grup adam saldrd, ocuu karp kle di-ye sattlar. Babas Harise onu mitsizlik iinde aryordu; Zeyd de Kelb kabi-lesinden babasna haber gnderebilecei kimseye rastlayamamt. Fakat K'be'ye Arabistan'n her yerinden haclar geliyordu. Muhanmed'in (s.a.v.) klesi olduktan aylar sonra bir gn, Mekke sokaklarnda kendi kabilesin-den adamlara rastlad. Eer onlar bir nceki yl grm olsayd, duygular ok farkl olurdu. Byle bir karlamay uzun sredir arzluyordu, fakat imdi aknla dmt. imdi artk hibir ey dnmeden b ray ter-kedip ailesine gidemezdi. Fakat onlara nasl bir haber gnderebilirdi? Me-

    selenin esas ne olursa olsun, bir l ocuu olarak bu durumlarda hibir eyin iirden daha anlaml olamayacam biliyordu. Kafasndakileri anlata-bilmek iin birka msra yazd, fakat bu msralar ifade ettikleri anlamlardan daha fazlasn ima ediyorlard. Daha sonra Kelb'li haclarn yanma gitti, ken-disini tantt: "Aileme u msralar okuyun, nk uzun sredir benim iin zldklerini biliyorum:

    Kendim uzakta olsam da, szlerimi aln Ve halkma gtrn: Ben imdi Kutsal Ev'de Tanrnn kutsadg yerde yayorum. Artk imdiye dek ektiiniz zntleri bir kenara brakn. Beni aratmak iin develeri yormayn. nk ben, Allah'a kr, btn silsilesi soylu olan Byk ve iyi bir ailenin yanndaym."

    Haclar bu haberle yurtlarna dndklerinde, Harise hemen kardei Ka'b ile birlikte Mekke'ye doru yola kt. Muhammed (s.a.v.)'e gidip, on-dan olu Zeyd'i istedii fiyata kendisine satmasn istedi. Muhammed u ce-vab verdi: "Brakn kendisi sesin, eer sizi seerse hibir cret istemeden onu size veririm; eer beni seerse, ben, beni seen birinin stnde karar verici deilim." Daha sonra Zeyd'i yanlarna ard ve bu iki adam tanyp tanmadn sordu. Zeyd: "Bu amcam, bu da babamdr" dedi. "Beni tanyor-sun" dedi Muhammed (s.a.v.): "Ve benim sana gsterdiim dostluu da bi-liyorsun. O halde benimle onlar arasnda bir seim yap." Zeyd zaten seimi-ni yapmt, hemen yle dedi: "Senin stne baka adam seecek deilim. Sen bana annem ve babam gibisin." "Ey Zeyd, klelii zgrle, babana, amcana ve ailene tercih mi ediyorsun?" diye hayretle sordular. Zeyd: "Evet yle, nk ben bu adamda yle eyler grdm ki kimseyi ona tercih ede-mem" dedi.

    Muhammed (s.a.v.) daha sonraki konumalar ksa keserek onlar K'be'ye davet etti. Hicr'de ayakta durarak yksek sesle unlar syledi: "Ey burada bulunanlar, ahit olun ki Zeyd benim olumdur, ben onun, o da be-nim varisimdir."-'-

    Amca ve baba isteklerini yerine getiremeden lkelerine dnmek zorun-da kaldlar. Fakat kabilelerine anlatmalar gereken hikye, bu evlt edinme-ye sebep olan karlkl sevgi, utan verici bir ey deildi. Zeyd'in zgrl-

  • e kavutuunu ve daha sonraki yllarda kardeleri ve akrabalarna da fay-dal olabilecek yksek bir erefe ulatm grdkten sonra mteselli oldu-lar ve yollarna zntsz devam ettiler. O gnden sonra bu yeni Haim, Mekke'de Zeyd bn Muhammed diye anlmaya balad.

    Muhammed'le (s.a.v.) Hatice'nin evlerine en sk gelen ziyaretilerden biri de Muhammed'in (s.a.v.) kendinden bile kk olan en kk halas, ayn zamanda Hatice'nin yengesi Safiye idi. Beraberinde, aabeyinin l-mnden sonra Zbeyr adn verdii olunu da getirirdi. Bu nedenle Zbeyr, Muhammed'in kzlaryla, yani kuzenleriyle kk yalardan beri arkadalk ederdi. Safiye ile birlikte, Hatice'nin tm ocuklarnn ebesi olan ve kendi-sini ev halkndan sayan sadk hizmetlisi Selma da gelirdi.

    Yllar getike, Muhammed'in (s.a.v.) stannesi Halime de ara sra on-lar ziyarete gelmeye balad. Hatice ona her zaman gereken saygy gste-rirdi. Bu ziyaretlerden biri, Halime'nin srlerinin uzun sren ok sert bir kuraklk nedeniyle helk olduu bir zamana rastlad. Hatice ona krk koyun ve stnde taht ile birlikte bir deve hediye ett i . 2 Hicaz'da bir veba gibi ya-ylan bu kuraklk aileye yeni bir ferdin katlmasna da neden oldu.

    Ebu Talib bakabileceinden fazla ocua sahipti ve kuraklk onun beli-ni krmt. Muhammed (s.a.v.) bunu fark etti ve bir eyler yapmas gerek-tii kanaatine vard. Amcalar arasnda en zengin olan Ebu Leheb'di, fakat o aileden uzak dururdu. Belki bunun nedeni kendisinin, annesinin tek o-cuu oluu ve baka z kardee sahip olmayyd. Muhammed (s.a.v.) ba-arl bir tccar olan ve beraber bydkleri iin kendisine ok yakn olan amcas Abbas'tan yardm istemeyi tercih etti. Muhammed (s.a.v.)'e en yakn olanlardan biri de, onu her zaman evinde ho karlayan ve ok seven Ab-bas'n kars mm'1-Fadl idi. Onlara gitti ve iki ailenin Ebu Talib'in duru-mu dzelene dek onun oullarndan ikisinin bakmn stlenmesini teklif etti. Hemen karar verdiler ve birlikte Ebu Talib'e gittiler. Onlarn teklifleri-ne kar Ebu Talib: "stediinizi yapn, fakat Akil ile Talib'i bana brakn" dedi. Cafer artk onbe yandayd ve ailenin en k de deildi. Annesi Fatma, ondan on ya kk bir erkek ocuu daha dnyaya getirmiti; ad-n Ali koymulard. Abbas, Cafer'in bakmn stlenebileceini syledi, bu-nun zerine Muhammed (s.a.v.) de Ali'yi ald. Bu sralarda Hatice Abdullah adnda bir erkek ocuu daha dnyaya getirmiti, fakat Abdullah, Ka-sm'dan daha az bir zaman yaad. Bir anlamda Ali onun yerini almt. Ru-kiye ve mm Glsm'le hemen hemen ayn yata, Zeyneb'den kk ve

    Fatma'dan biraz byk olan Ali, bu drt kuzeniyle karde gibi byd. Bu be kii ve Zeyd, Muhammed ve Hatice ailesinin zn oluturuyordu. Fa-kat bunlardan baka onlara ok bal olan ve burada kronolojik olarak ele alman tarihte kk veya byk roller oynayan birok akrabalar da vard.

    O srada hayatta olmayan en byk amcas Haris geride birok erkek ocuk brakmt. Bunlardan biri, Ebu Sfyan", Muhammed (s.a.v.)'in st kardei idi. nk ondan birka yl sonra o da Beni Sa'd'da Halime tarafn-dan emzirilmiti. ou kii Ebu Sfyan'm aile benzerlii bakmndan Mu-hammed (s.a.v)'e ok yakn olduunu sylerdi. kisinin ortak zelliklerin-den biri de gzel konuma sanat idi. Fakat Ebu Sfyan yetenekli bir airdi -belki de amcalar Zbeyr ve Ebu Talib'den daha yetenekliydi.- Oysa Mu-hammed (s.a.v.), arapa grameri ve gzel konumada rakipsiz olmasna ra-men, bir tek iir bile yazmamt.

    Hemen hemen kendi yanda olan Ebu Sfyan onun iin hem arkada hem de bir dosttu. Kanla bal akrabalarndan nisbeten daha yakn olanlar, babasnn z kardeleri, yani Abdu'l-Muttalib'in be kznn ocuklar idi. Bu kuzenlerinin en bykleri kuzeydeki Esed kabilesinden Cah adnda bir adamla evlenen halas Umeyme'nin ocuklaryd.3 Cah'm Mekke'de bir evi vard. Kendi kabilesinden baka bir kabile ile beraber yaayan birinin, o ka-bilenin bir yesi ile karlkl anlama yapmas sonuncunda, o kiiyi hakla-rm ve grevlerini yerine getirecek bir temsilci olarak tayin etmesi de mm-knd. Abdu ems soyunun meyye 4 kolundan gelen kabilenin bakan olan Harb, Cah'm mttefiki olmutu. Bu nedenle Umeyme'nin Cah ile ev-lenmesi aynen onun bir ems'li ile evlenmesi gibiydi. Umeyme'nin aabe-yinden sonra Abdullah adn verdii en byk olu, Muhammed'den (s.a.v.) hemen hemen oniki ya kkt ve bu iki kuzen birbirlerini ok severdi. Umeyme'nin aabeyinden epey kk olan ve gzelliiyle dikkatleri eken kz Zeyneb de bu sevgi bann iindeydi. Muhammed (s.a.v.) ikisini de o-cukluklarndan beri ok severdi; halas Berre'nin olu Ebu Seleme'ye de zel bir sevgi beslerdi.

    El-Emin'i evreleyen bu sevgi ve cazibe sadece ailesi ile snrl deildi; Hatice ile birlikte bu sevgi emberinin merkezinde btn akrabalarn ie-ren bir daire iindeki tm insanlara sevgi besliyorlard. Hatice'nin akrabala r da bu emberin iindeydi. Ona en yakn olanlardan biri, olu F.b'l As ile onlar sk sk ziyaret eden kardei Hale idi. Hatice yeenini, sanki kendi o luymu gibi seviyordu; bu nedenle Hale kardeinden olu iin bi e mlin.

  • sim istedi. -Hatice sk sk onlarn her durumda yardm istemelerini tembih ederdi.- Hatice kocasna bu konuyu atnda o, kzlar Zeyneb'in evlenecek yaa geldiinde Ebu'l -As'a uygun bir e olabilecei nerisini getirdi. Zama-n geldiinde Zeyneb'i kuzeni ile evlendirdiler.

    Politik olarak bir arada anlan Haim ve Muttalib soylarnn zayflayan politik etkisini tekrar glendirmek iin duyulan mitler, Muhammed (s.a.v.) zerinde younlamt . Soy ayrm olmakszn tm Kurey onu, Arabistan'da kabilelerinin erefini ve gcn devam ettirebilecek, neslinin en yetenekli ahs olarak gryordu. El-Emin'e yaplan vgler herkesin di-lindeydi; belki de bu nedenle Ebu Leheb yeenine gelmi ve kzlar Rukiy-ye ve m m Glsm' kendi oullar Utbe ve Uteybe'ye nianlamak istedi-ini sylemiti. M u h a m m e d (s.a.v), bu iki kuzenini iyi kimseler olarak ta-nd iin teklifi uygun bulmu ve nianlar yaplmt.

    te bu sralarda m m Eymen'i yine aile fertleri arasnda gryoruz. Kaynaklar onun bir dul olarak dndn, veya kocasnn onu boadm belirtmiyorlar. Sebep her ne ise, m m E y m e n yerinin oras olduunu bili-yordu. M u h a m m e d (s.a.v.), ou kez ona "anne" diye hitap eder ve baka-larna "O bana ailemden kalan tek ferttir" derdi.^

    1. I.S.III/l, 28 .

    2. I.S.I/1,71.

    3. Esed bn Huzeyme. Necd ovasnn en kuzeyinde yerlemi olan Mekke'nin ku/ey-dousundaki bir kabile. Kureyli Esed kabilesi ile kartrlmamaldr.

    4. Abdu ems'n olu ve Harb'in babas Umeyye'ni lmnden sonra byle anlmt..

    5. I . & V I I I , . W 2 ' '

    K ' B E ' N N Y E N D E N N A S I

    [14]

    Bu bahsettiimiz olaylardan, yani Ali'nin aileye kat lmasndan ksa bir za-man nce, M u h a m m e d (s.a.v.) otuzbe yanda iken Kureyliler K'be'yi tekrar ina etmeye karar verdiler. O zamanlar K'be'nin ykseklii, bir in-san boyu kadard ve stnde at yoktu. Bu nedenle kap kilitlense bile hr-szlar kolaylkla ieri girebilirdi. Ksa bir sre nce , mahzene gmlen ha-zinelerden bir ksm al nmt . Ellerinde at yapmaya yetecek kadar keres-te vard: Yunanl bir tccarn gemisi karaya vurmutu ve tamir edilemeye-cek kadar dalm bir halde Cidde kysnda bekliyordu. Bu nedenle onun kerestelerini at yapmak iin aldlar. O srada Mekke'de yetenekli bir ma-rangoz olan bir Kpt de bulunuyordu.

    Fakat K'be'ye duyduklar sayg o denli fazla idi ki ona el srmekte tereddt ediyorlard. Plnlar, yumuak ve dayanksz talardan yaplm olan tm duvar-lar ykp, yenilerini yapmakt; fakat kutsal olan bu yeri ykarak gnahkr olmak-tan ve belya uramaktan korkuyorlard. Bu tereddtleri, K'be'nin duvarndan her gn gnelenmek iin dar kan ylan grmeleriyle daha da artt. Kim o tarafa yaklarsa ylan ban kaldryor, dilini karp tslyordu. Bu da onlar ok korkutuyordu. Fakat bir gn, ylan gnelenirken, Allah gkten bir kartal gn-derdi; kartal ylan kapt ve utu gitti. Kureyliler aralarnda yle konutular: "imdi Allah'n bizim niyetimizi tasdik ettiine inanabiliriz. Bize yardm edecek bir marangozumuz ve tahtalanmz var, Tanr bizi ylandan da kurtard."

    Duvarlarn stnden ilk ta alan, Muhammed (s.a.v.)'in byk annesi Fatma'nm erkek kardei Mahzum'lu Ebu Vehb idi; fakat o ta alr almaz, ta elinden kurtulup tekrar eski yerine dnd. Bunun zerine hepsi ie devam etmekten korkarak K'be'den katlar. Daha sonra Mahzumlerin reisi, o za-man hayatta olmayan Muire'nin olu Velid kazmay eline ald. "Ykm iini sizin yerinize ben yapacam" dedikten sonra K'be'ye gitti ve yle dedi: "Ey Tanrm, korkma. Ey Tanrm biz iyilikten baka birey istemiyoruz." Daha sonra Yemen kesi ile Hacer'l-Esved'in arasndaki gney-dou duvarnn bir ksmn ykt; fakat dierleri ie koyulmaktan ekindiler. "Bekleyelim ve grelim" dediler, "Eer o helk olursa, K'be'ye dokunmayal m, hatta onu es ki haline evirelim. Fakn.t eer o arplmazsa, ki bu Allah iimizi onaylyo demektir, onu sonuna kadar ykalm." Gece hibir aksilik kmad,; Vclnl .

  • bah erkenden tekrar ie balad, dierleri de ona katldlar. Tm duvarlar, b-rahim'in att temellere kadar yklnca, yanyana dizilmi deve hrglerine benzer, byk, yeilimsi talar ortaya kt. Bir adam talardan birini ekip karmak iin iki tan arasna bir manivela koydu; fakat ilk hareketinde, tm Mekke'yi sarsan ve depreme benzeyen bir sallant oldu. Bunu, temelleri ykmamalar iin yaplan bir uyar iareti olarak kabul ettiler.

    Hacer'l-Esved'in bulunduu kede Sryanice bir yaz buldular. Onu, bir Yahudi okuyana dek ne olduunu bilmeden sakladlar: "Ben Allah'm ve Bekke'nin Rabbiyim. Bekke'yi, gkleri ve yeri yarattm, Ay'a ve Gne'e e-kil verdiim ve Gne'in etrafna dokunulmaz olan yedi melei yerletirdi-im gn yarattm. O (Bekke), insanlarna st ve su ile yardm eden iki tepe-si varolduka varolmaya devam edecektir." Bir para yaz da brahim maka-mnda, K'be'nin kaps yannda brahim'in ayak izini tayan kayann altn-da bulundu: "Mekke, Tanrnn kutsal evidir. Onun sreklilii ynden gelir. Onun yaknndaki insanlar onu ilk kirletenler olmasn."

    Kureyliler, binann yksekliini arttrmak iin daha ok ta topladlar. Ay-r ayr kabileler srayla altlar. Nihayet bina Hacer'l-Esved'in konulaca ykseklie geldi. Bu srada aralarnda iddetli bir tartma kt. nk hibiri Hacer'l-Esved'i duvara yerletirme erefini, dier kabileye brakmak istemi-yordu. Bu tartma birka gn srd ve anlamazlk o denli byd ki, taraflar savamaya hazrlandlar. O srada yal bir adam yle bir neri getirdi: "Ey Ku-reyliler, tarttnz konuda sizi uzlatracak bir hakem sein. Mescid'e girecek olan ilk adam bu konuda hakem olsun."* K'be'nin evresindeki alana Mescid, yani secde edilen yer ad verilir. nk Allah'n Evine ynelerek O'na secde et-me gelenei, brahim ve smail'den beri devam edegeliyordu. Yal adamn tav-siyesine uymaya karar verdiler. Mescid'e ilk giren kii, belli bir sredir Mek-ke'de bulunmayan ve henz dnen Muhammed (s.a.v.) idi. Onun kapdan g-rnmesiyle insanlarn yznde, mutluluk ve sevin ifadeleri belirdi. Daha da yaklatnda memnuniyetle dolu selmlamalar ve mrldanmalar top