medyatik parodi ri - ayrıntı yayınları · mahdumlari/j. derrida Ë adalet tutkusu/r.c. solomon...

17
Derleyen: Hüseyin KÖSE (Doç. Dr.) 8 Mart 1970’te Gaziantep’te doğdu. 1993 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fa- kültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 1998’de yine aynı üniversite- de master öğrenimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde hazırladığı “TV Tartışma Programlarında Kulis Sosyolojisi (Pierre Bourdieu Sosyolojisi Açısından Bir Yaklaşım)” başlıklı teziyle doktorasını verdi (2003). Temel çalışma alanları, iletişim ve toplum, görsel kültür, alternatif medya, medya ve tüketim kültürü. Köse’nin yayımlanmış çalışmaları şunlar: Bourdieu Medyaya Karşı, Papirüs Yay. İstanbul 2004; Medyatik Parodigma, Yirmidört Yay. İstanbul 2006; İletişim Sosyolojisi Temel Kavramlar Antolojisi, Yirmidört Yay. İstanbul 2006; Alternatif Medya, Yirmidört Yay. İstanbul 2007; İletişi- min Issızlaşması, Yirmidört Yay. İstanbul 2007; Medya ve Tüketim Sosyoloji- si, Ayraç Yay. Ankara 2010; Medya Mahrem: Medyada Mahremiyet Olgusu ve Transparan Bir Yaşamdan Parçalar, (ed.), Ayrıntı Yay. İstanbul 2011; Üzülmüş Evler Kraliçesi (şiir), Mayıs Yay. İzmir 2000; Mahvedici Melek, İlya Yay. (şiir), İzmir 2007; Orada Olmayan Adam (şiir), Artshop Yay. İstanbul 2010; Unutma Mesafesi (şiir), Yeniyazı Yay. İstanbul 2011; D’Alembert, Felsefenin Öğele- ri (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Louis Badinther ve Elisabeth Badint- her, Condorcet: Politikada Bir Entelektüel (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Machiavelli, Seçme Yazılar (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Montesqiueu, Öyküler (çeviri), Birey Yay. İstanbul 2003; Florian, Masallar (çeviri), Papi- rüs Yay. İstanbul 2004; Eric Dacheux, Kamusal Alan (çeviri), Ayrıntı Yay. İstanbul 2012. Köse, halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde görev yapmaktadır.

Upload: others

Post on 05-Sep-2019

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

Derleyen: Hüseyin KÖSE (Doç. Dr.)

8 Mart 1970’te Gaziantep’te doğdu. 1993 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fa-kültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 1998’de yine aynı üniversite-de master öğrenimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde hazırladığı “TV Tartışma Programlarında Kulis Sosyolojisi (Pierre Bourdieu Sosyolojisi Açısından Bir Yaklaşım)” başlıklı teziyle doktorasını verdi (2003). Temel çalışma alanları, iletişim ve toplum, görsel kültür, alternatif medya, medya ve tüketim kültürü. Köse’nin yayımlanmış çalışmaları şunlar: Bourdieu Medyaya Karşı, Papirüs Yay. İstanbul 2004; Medyatik Parodigma, Yirmidört Yay. İstanbul 2006; İletişim Sosyolojisi Temel Kavramlar Antolojisi, Yirmidört Yay. İstanbul 2006; Alternatif Medya, Yirmidört Yay. İstanbul 2007; İletişi-min Issızlaşması, Yirmidört Yay. İstanbul 2007; Medya ve Tüketim Sosyoloji-si, Ayraç Yay. Ankara 2010; Medya Mahrem: Medyada Mahremiyet Olgusu ve Transparan Bir Yaşamdan Parçalar, (ed.), Ayrıntı Yay. İstanbul 2011; Üzülmüş Evler Kraliçesi (şiir), Mayıs Yay. İzmir 2000; Mahvedici Melek, İlya Yay. (şiir), İzmir 2007; Orada Olmayan Adam (şiir), Artshop Yay. İstanbul 2010; Unutma Mesafesi (şiir), Yeniyazı Yay. İstanbul 2011; D’Alembert, Felsefenin Öğele-ri (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Louis Badinther ve Elisabeth Badint-her, Condorcet: Politikada Bir Entelektüel (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Machiavelli, Seçme Yazılar (çeviri), Öteki Yay. Ankara 2000; Montesqiueu, Öyküler (çeviri), Birey Yay. İstanbul 2003; Florian, Masallar (çeviri), Papi-rüs Yay. İstanbul 2004; Eric Dacheux, Kamusal Alan (çeviri), Ayrıntı Yay. İstanbul 2012. Köse, halen Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde görev yapmaktadır.

Page 2: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

Ayrıntı: 664İnceleme Dizisi: 242

Flanör DüşünceArkaik Dönemde ve

Dijital Medya Çağında AylaklıkDerleyen: Hüseyin Köse

Yayıma HazırlayanSongül Kırgezen

Bu kitabın Türkçe yayım haklarıAyrıntı Yayınları’na aittir.

Kapak FotoğrafıPeter Rutherhagen/Johner Images/

Getty Images Turkey

Kapak TasarımıArslan Kahraman

Kapak DüzeniGökçe Alper

DizgiHediye Gümen

BaskıKayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.:244 Topkapı/İstanbulTel.: (0212) 612 31 85Sertifika No.: 12156

Birinci Basım 2012Baskı Adedi 2000

ISBN 978-975-539-691-0Sertifika No.: 10704

AYRINTI YAYINLARIHobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.: 3 Cağaloğlu – İstanbul

Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11www.ayrintiyayinlari.com.tr & [email protected]

Page 3: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

Derleyen: Hüseyin Köse

Flanör DüşünceArkaik Dönemde ve Dijital Medya Çağında Aylaklık

Page 4: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

İNCELEME DİZİSİYEŞİL POLİTİKA/J. Porritt Ë MARKS, FREUD VE GÜNLÜK HAYATIN ELEŞTİRİSİ/B. Brown Ë KADINLIK TAHAKKÜM VE DİRENİŞ SANATLARI/J.C. Scott Ë SAĞLIĞIN GASPI/I. Illich Ë SEVGİNİN BİLGELİĞİ/A. Finkielkraut Ë KİMLİK VE FARKLILIK/W. Connolly Ë ANTİPOLİTİK ÇAĞDA POLİTİKA/G. Mulgan Ë YENİ BİR SOL ÜZERİNE TARTIŞMALAR/H. Wainwright Ë DEMOKRASİ VE KAPİTALİZM/S. Bowles-H. Gintis Ë OLUMSALLIK, İRONİ VE DAYANIŞMA/R. Rorty Ë OTOMOBİLİN EKOLOJİSİ/P. Freund-G. Martin Ë ÖPÜŞME, GIDIKLANMA VE SIKILMA ÜZERİNE/A. Phillips Ë İMKÂNSIZIN POLİTİKASI/J.M. Besnier Ë GENÇLER İÇİN HAYAT BİLGİSİ EL KİTABI/R. Vaneigem Ë EKOLOJİK BİR TOPLUMA DOĞRU/M. Bookchin Ë İDEOLOJİ/T. Eagleton Ë DÜZEN VE KALKINMA KISKACINDA TÜRKİYE/A. İnsel Ë AMERİKA/J. Baudrillard Ë POSTMODERNİZM VE TÜKETİM KÜLTÜRÜ/M. Featherstone Ë ER-KEK AKIL/G. Lloyd Ë BARBARLIK/M. Henry Ë KAMUSAL İNSANIN ÇÖKÜŞÜ/R. Sennett Ë POPÜ-LER KÜLTÜRLER/D. Rowe Ë BELLEĞİNİ YİTİREN TOPLUM/R.Jacoby Ë GÜLME/H. Bergson Ë ÖLÜME KARŞI HAYAT/N. O. Brown Ë SİVİL İTAATSİZLİK/Der.: Y. Coşar Ë AHLÂK ÜZERİNE TARTIŞMALAR/J. Nuttall Ë TÜKETİM TOPLUMU/J. Baudrillard Ë EDEBİYAT VE KÖTÜLÜK/G. Bataille Ë ÖLÜMCÜL HAS-TALIK UMUTSUZLUK/S. Kierkegaard Ë ORTAK BİR ŞEYLERİ OLMAYANLARIN ORTAKLIĞI/A. Lingis Ë VAKİT ÖLDÜRMEK/P. Feyerabend Ë VATAN AŞKI/M. Viroli Ë KİMLİK MEKÂNLARI/D. Morley-K. Ro-bins Ë DOSTLUK ÜZERİNE/S. Lynch Ë KİŞİSEL İLİŞKİLER/H. LaFollette Ë KADINLAR NEDEN YAZ-DIKLARI HER MEKTUBU GÖNDERMEZLER?/D. Leader Ë DOKUNMA/G. Josipovici Ë İTİRAF EDİLE-MEYEN CEMAAT/M. Blanchot Ë FLÖRT ÜZERİNE/A. Phillips Ë FELSEFEYİ YAŞAMAK/R. Billington Ë POLİTİK KAMERA/M. Ryan-D. Kellner Ë CUMHURİYETÇİLİK/P. Pettit Ë POSTMODERN TEORİ/S. Best-D. Kellner Ë MARKSİZM VE AHLÂK/S. Lukes Ë VAHŞETİ KAVRAMAK/J.P. Reemtsma Ë SOSYOLOJİK DÜŞÜNMEK/Z. Bauman Ë POSTMODERN ETİK/Z. Bauman Ë TOPLUMSAL CİNSİYET VE İKTİDAR/R.W. Connell Ë ÇOKKÜLTÜRLÜ YURTTAŞLIK/W. Kymlicka Ë KARŞIDEVRİM VE İSYAN/H. Marcuse Ë KUSURSUZ CİNAYET/J. Baudrillard Ë TOPLUMUN McDONALDLAŞTIRILMASI/G. Ritzer Ë KUSURSUZ NİHİLİST/K.A. Pearson Ë HOŞGÖRÜ ÜZERİNE/M. Walzer Ë 21. YÜZYIL ANARŞİZMİ/Der.: J. Purkis & J. Bo-wen Ë MARX’IN ÖZGÜRLÜK ETİĞİ/G. G. Brenkert Ë MEDYA VE GAZETECİLİKTE ETİK SORUNLAR/Der.: A. Belsey & R. Chadwick Ë HAYATIN DEĞERİ/J. Harris Ë POSTMODERNİZMİN YANILSAMALARI/T. Eagleton Ë DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ÜZERİNE/M. Löwy Ë ÖKÜZÜN A’SI/B. Sanders Ë TAHAYYÜL GÜCÜNÜ YENİDEN DÜŞÜNMEK/Der.: G. Robinson & J. Rundell Ë TUTKULU SOSYOLOJİ/A. Game & A. Netcalfe Ë EDEPSİZLİK, ANARŞİ VE GERÇEKLİK/G. Sartwell Ë KENTSİZ KENTLEŞME/M. Bookc-hin Ë YÖNTEME KARŞI/P. Feyerabend Ë HAKİKAT OYUNLARI/J. Forrester Ë TOPLUMLAR NASIL ANIMSAR?/P. Connerton Ë ÖLME HAKKI/S. İnceoğlu Ë ANARŞİZMİN BUGÜNÜ/Der.: Hans-Jürgen De-gen Ë MELANKOLİ KADINDIR/D. Binkert Ë SİYAH ‘AN’LAR I-II/J. Baudrillard Ë MODERNİZM, EV-RENSELLİK VE BİREY/Ş. Benhabib Ë KÜLTÜREL EMPERYALİZM/J. Tomlinson Ë GÖZÜN VİCDANI/R. Sennett Ë KÜRESELLEŞME/Z. Bauman Ë ETİĞE GİRİŞ/A. Pieper Ë DUYGUÖTESİ TOPLUM/S. Mestro-viç Ë EDEBİYAT OLARAK HAYAT/A. Nehamas Ë İMAJ/K. Robins Ë MEKÂNLARI TÜKETMEK/J. Urry Ë YAŞAMA SANATI/G. Sartwell Ë ARZU ÇAĞI/J. Kovel Ë KOLONYALİZM POSTKOLONYALİZM/A. Loomba Ë KREŞTEKİ YABANİ/A. Phillips Ë ZAMAN ÜZERİNE/N. Elias Ë TARİHİN YAPISÖKÜMÜ/A. Munslow Ë FREUD SAVAŞLARI/J. Forrester Ë ÖTEYE ADIM/M. Blanchot Ë POSTYAPISALCI ANARŞİZ-MİN SİYASET FELSEFESİ/T. May Ë ATEİZM/R. Le Poidevin ËAŞK İLİŞKİLERİ/O.F. Kernberg Ë POST-MODERNLİK VE HOŞNUTSUZLUKLARI/Z. Bauman Ë ÖLÜMLÜLÜK, ÖLÜMSÜZLÜK VE DİĞER HAYAT STRATEJİLERİ/Z. Bauman Ë TOPLUM VE BİLİNÇDIŞI/K. Leledakis Ë BÜYÜSÜ BOZULMUŞ DÜNYAYI BÜYÜLEMEK/G. Ritzer Ë KAHKAHANIN ZAFERİ/B. Sanders ËEDEBİYATIN YARATILIŞI/F. Dupont Ë PARÇALANMIŞ HAYAT/Z. Bauman Ë KÜLTÜREL BELLEK/J. Assmann Ë MARKSİZM VE DİL FELSEFESİ/V. N. Voloşinov Ë MARX’IN HAYALETLERİ/J. Derrida Ë ERDEM PEŞİNDE/A.MacIntyre Ë DEVLETİN YENİDEN ÜRETİMİ/J. Stevens Ë ÇAĞDAŞ SOSYAL BİLİMLER FELSEFESİ/B. Fay Ë KAR-NAVALDAN ROMANA/M. Bakhtin Ë PİYASA/J. O’Neill Ë ANNE: MELEK Mİ, YOSMA MI?/E.V. Welldon Ë KUTSAL İNSAN/G. Agamben Ë BİLİNÇALTINDA DEVLET/R. LourauË YAŞADIĞIMIZ SEFALET/A. Gorz Ë YAŞAMA SANATI FELSEFESİ/A. Nehamas Ë KORKU KÜLTÜRÜ/F. Furedi Ë EĞİTİMDE ETİK/F. Haynes Ë DUYGUSAL YAŞANTI/D. Lupton Ë ELEŞTİREL TEORİ/R. Geuss Ë AKTİVİSTİN EL KİTABI/R. Shaw Ë KARAKTER AŞINMASI/R. Sennett Ë MODERNLİK VE MÜPHEMLİK/Z. Bauman Ë NIETZSCHE: BİR AHLÂK KARŞITININ ETİĞİ/P. Berkowitz Ë KÜLTÜR, KİMLİK VE SİYASET/Nafiz Tok Ë AYDINLANMIŞ ANARŞİ/M. Kaufmann Ë MODA VE GÜNDEMLERİ/D. Crane Ë BİLİM ETİĞİ/D. Resnik Ë CEHENNE-MİN TARİHİ/A.K. Turner Ë ÖZGÜRLÜKLE KALKINMA/A. Sen Ë KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜR/J. Tom-linson Ë SİYASAL İKTİSADIN ABC’si/R. Hahnel Ë ERKEN ÇÖKEN KARANLIK/K.R. Jamison Ë MARX VE MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P. Singer Ë MODERNLİĞİN SOSYOLOJİSİ/P. Wagner Ë DOĞRUYU SÖYLEMEK/M. Foucault Ë SAYGI/R. Sennett Ë KURBANSAL SUNU/M. Başaran Ë FOUCAULT’NUN ÖZGÜRLÜK SERÜVENİ/J. W. Bernauer Ë DELEUZE & GUATTARI/P. Goodchild Ë İKTİDARIN PSİŞİK YAŞAMI/J. Butler Ë ÇİKOLATANIN GERÇEK TARİHİ/S.D. Coe & M.D. Coe Ë DEVRİ-MİN ZAMANI/A. Negri Ë GEZEGENGESEL ÜTOPYA TARİHİ/A. Mattelart Ë GÖÇ, KÜLTÜR, KİMLİK/I. Chambers Ë ATEŞ VE SÖZ/G.M. Ramírez Ë MİLLETLER VE MİLLİYETÇİLİK/E.J. Hobsbawm Ë HOMO LUDENS/J. Huizinga Ë MODERN DÜŞÜNCEDE KÖTÜLÜK/S. Neiman Ë ÖLÜM VE ZAMAN/E. Lévinas Ë GÖRÜNÜR DÜNYANIN EŞİĞİ/K. Silverman Ë BAKUNIN’DEN LACAN’A/S. Newman Ë ORTAÇAĞ-DA ENTELEKTÜELLER/J. Le Goff Ë HAYAL KIRIKLIĞI/Ian Craib Ë HAKİKAT VE HAKİKATLİLİK/B. Williams Ë RUHUN YENİ HASTALIKLARI/J. Kristeva Ë ŞİRKET/J. Bakan Ë ALTKÜLTÜR/C. Jenks Ë BİR AİLE CİNAYETİ/M. Foucault Ë YENİ KAPİTALİZMİN KÜLTÜRÜ/Richard Sennett Ë DİNİN GELE-CEĞİ/Santiago Zabala Ë ZANAATKÂR/Richard Sennett Ë MELEZLİĞE ÖVGÜ/Michel Bourse Ë SERMAYE VE DİL/Christian Marazzi Ë SAVAŞ OYUNLARI/Roger Stahl Ë BİR İDEA OLARAK KOMÜNİZM/Alain Ba-diou & Slavoj Žižek Ë NİHİLİZM/Bülent Diken Ë MADDESİZ/André Gorz Ë BİLGİNİN ARKEOLOJİSİ/M. Foucault Ë TÜKETİM TOPLUMU, NEVROTİK KÜLTÜR ve DÖVÜŞ KULÜBÜ/H. Övünç Ongur Ë ANTİKAPİTALİZM/Jeremy Gilbert Ë ÇALIŞMAK SAĞLIĞA ZARARLIDIR/Annie Thébaud-Mony Ë BERA-BER/Richard Sennett Ë HAYATIN ANLAMI/Terry Eagleton Ë DUYURU/Michael Hardt-Antonio Negri

Page 5: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

“Yürümek düşünmektir.”Spinoza

“1840’larda pasajlarda kaplumbağa gezdirmek, bir süre için kibarlığın gereklerinden sayılmıştı. Flâneur, kendini

kaplumbağaların temposuna uydurmaktan hoşlanırdı. Eğer ona kalsaydı, ilerlemenin böyle adımlarla

sürmesini isterdi.”Walter Benjamin

“Tüketiciler toplumu, turistlerin aylak olarakuyanmayacakları bir dünyadır. Aylakların olmadığı bir

dünya turistler toplumunun ütopyasıdır (…)Aylaklar, turistlerin alter egosudur.”

Zygmunt Bauman

Page 6: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P
Page 7: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

İçindekiler

Önsöz ............................................................................................................ 9

Birinci BölümFlanör Felsefesi

Devletsiz Düşünce/Hüsamettin Çetinkaya ...................................................... 21

Felsefi Nomadlık: “Düşüncenin Yersizyurtsuzluğuna Dair”[Deleuzecü Bir Çerçeveleme]/Sadık Erol Er ................................................. 45

Aldırmazlık Felsefesi: Kinik Flanörler/Naci İspir ............................................ 59

Mutlak Hareketsizliğin Ontolojisi: Ölüm Fügü/Ömer Alanka ........................ 79

İkinci BölümModern Zamanlarda ve Medyada Flanör

Kent Kültüründe Modernizm ve Sonrası: “Gözlemleyen Özne”Olarak Flanörü Yeniden Okumak/Nilnur Tandaçgüneş .................................... 97

Sanal Gezginin “Ego Sörfü”: Ekran-gezerlik, İnternette Gezinmek ya daYolculuk Üzerine Düşünceler/Hüseyin Köse ............................................... 137

Yüzer-Gezer Kimlikler: Turistler ve Aylaklar/Mevlüt Özben ......................... 163

Walter Benjamin’de “Tahakkümsüzlük Etiği Projesi”Olarak Tarih ve Sosyal Gerçeklik/Şeref Uluocak ........................................... 176

Page 8: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

Üçüncü BölümEdebi/Sanatsal Düşüncede Flanör: Sonsuz ve Fani Döngüler

Renkler Arasında Bir Aylak: Henri De Toulouse-Lautrec/M. Ayşe Kalay ........211

Bozguncu ve Göçebe: Jean Genet/Elif Demirkaya ....................................... 259

Flanörün Edebi Etiyolojisi Dünya Edebiyatında Flanörlük/Ahmet Sarı ........ 286

Bir Flâneuseün Portresi: George Sand/Duygu Özsoy .................................... 303

Odysseus ve Yolculuk Mitosu/Cemile Akyıldız Ercan .................................... 321

Dördüncü BölümGörsel (Visuel) Flanör

Amerikan Bağımsız Sinema Geleneğinde Flanörün Ayak İzleri/Özgür İpek ...339

Gus Van Sant Sinemasında Gezginler ve Kaçış Çizgileri:My Own Private Idaho ve Gerry/Ahmet Ergenç .............................................. 360

William Blake’in Ölüm Yürüyüşü: Dead Man/E. Gülay Er Pasin .................. 380

İmkânsızlığa Rövaşata: Yersizyurtsuzluğun Tabutunda Flanör/Cumhur Aslan ....424

Kökleri Havada: Up In The Air/Elif Demirkaya ............................................. 457

Katkıda Bulunanlar ................................................................................. 484

Dizin ........................................................................................................ 490

Page 9: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

9

Önsöz

Flanör, her şeyden önce, “yürüyen düşünce”dir, düşüncenin ge-niş yollar, kanallar, düzlükler açan yürüyüşünün insanın aklındaki

izdüşümleridir. Flanörün kendisi başlı başına bir düşüncedir öte yan-dan; zaman ve mekân içinde devinen, devindikçe yenilenen bilincin “yol görgüsü” edinmiş deneyim repertuarı… Bu öyle bir düşünce gezginliğidir ki, nüfuz edici bakışın adeta değdiği yüzeylerde, adım-ların gölgesiyle büyüyen sokaklarda, her bir coğrafya parçası üzerinde soluklanılan anlarda biriken tüm ses ve görüntülere ait bir suretin zi-hinsel haritası çıkarılıyordur gizlice. Gezerlik hali, bir bakıma, bilincin puslu adımlarıyla alınmış mesafelerin doruk noktasına vardırılmış bir fotoğrafıdır da. Fotoğrafın zamansal ufku her dönem aynı kalsa da havalileri farklıdır. Başka bir deyişle, Ortaçağ dünyasında hacıların ve

Page 10: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

10

Flanör Düşünce

Haçlıların “kutsala doğru yürümesi” yahut “ruhtaki yürüme”si neyse, Rönesans başlangıcındaki “aklın” ve “kalemin yürümesi” de odur.

Gözlenen ve aynı zamanda gözlemleyen, görüntüler, görüngüler, renkler arası bir seyrüsefer hattında sürekli yer değiştiren gezgin-dü-şünür figürünün şişkin anlam ve değerler evreninde birikenler, birik-tirdiği şeylerin bekçiliğini yapan maddileşmiş bir uygarlığın neredeyse erdem düzeyine vardırdığı tutucu eğilimlerine galebe çalacak güçte-dir. Düşünsel göçebeliğin, geçtiği yerlerde yeni değerler, görgüler, görüngüler inşa eden serüveni ve bu zorlu serüvenin dolaysız ürünü olan bakiyeler, toplumsal dünyanın daha az tutucu kalabilmiş mecra-larına tahliye edilir. Yerleşik değerler dışına yerleşmiş her düşünce ve bakış açısının aylaklığın bildik semantik çerçevesini de aşan boyutları vardır. Doksa’nın kemikleşmiş alanını, yerleşik kanıları, verili olanın satıhlarını darmadağın eden devinimselliğin, düşüncenin olanaklarıy-la birleştiği noktalarda, özgürlüğün edimlerinin sınırsız ufku yükselir.

Yürümeyi, beşeri bilimlerin ilerlemesinin öncülü sayan Spinoza-cı düşünceden, Kinik felsefenin toplumsal sisteme karşı aldırmazlı-ğı yüce bir erdem ölçüsüne yükseltmiş taşkınlıklarına, Benjamin’in “rüzgârın esintisine bırakılmış bir kâğıt parçasının izini süren” sez-gici ve gözlemci öznesinden, Bauman’ın öteki’nin topluca kavranıl-mış imgesine ayna tutarak klasik temsil algısında karmaşalar yaratan “yabancı”sına kadar pek çok farklı tanımlama, gezgin-düşünce/düşü-nür figürünün zaman içinde geçirdiği dönüşümlere işaret eder. Aynı şekilde, aylaklığın da kalabalıklar çağının atomize olmuş bireyinin be-lirsizliklerle dolu reflekslerinden, yapıp ettikleriyle, kendi “aura”sına yabancılaşmış modern toplumların “görsel sağduyu”sunu üreten fla-nörüne kadar pek çok gizil anlamları ve düşünsel açılımları mev-cuttur. Modern kent dokusunun, gündelik olay ve olguları belli bir bütünlükten yoksun biçimde algıla(t)mayı güçlendiren anıtsal nite-likli mekânlar ve karmaşık etkinlikler alanıyla, kendi yalnızlığı içinde devinen yabancılaşmış/parçalanmış bireye sunduğu tek anlamlı vaat, “an’a odaklı” yaşamının izini sürmesidir. Söz konusu zımni vaadin öngörülmemiş bir sonucu, düşüncenin –giderek de bireyin bedensel ve zihinsel varlığının– yersizyurtsuzlaşmasıdır. Endişeli bireyin aidiyet gereksiniminin ilineksel “evsizlik bilinci”yle kuşatıldığı ontolojik bir kaygıyı açığa vuran bu halet-i ruhiyenin flanörlük kavramıyla dolay-

Page 11: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

11

Önsöz

lı/dolaysız titreşime girdiği noktalarının ikna edici bir yorumlaması yapılmalıdır bu yüzden. Düşünsel/ahlaksal/toplumsal kodlarını her büyük kültürel/teknolojik devrimsel değişimle birlikte yeni baştan üretmek zorunda olan insanlığın, sonunda yine bir şekilde kendi mu-tat serüveninin kaçınılmaz bir talihsizliği olarak, değişimi ve kaosu mutlaklaştıran yeni düşünsel sabitler ortaya koyduğu düşünülecek olursa ya da her tür toplumsal kuram iddiasının, sonunda nihai ve etkili bir iktidar modeli ya da biçimini hortlattığı akılda tutulacak olursa, birikmiş farklarla ve farklılıklarla birlikte var olmanın, belli bir kıpırdamazlığı değil, sonu gelmez bir hareketliliği gerekli kıldığı çıkar ortaya. Anlaşılır bir tanımını yapmaya çalıştığımız şey, belki de, yersizyurtsuzluğun her türünün, insanlık için, iktidar kurucu düşün-cenin olumsuz etkilerinin nüfuz edemeyeceği güvenli kaçış çizgileri ve özgürlük alanları yaratmasıyla ilgilidir. Bu bakımdan, evin ahlaksal çatısı temeline yerleştirilmiş her yapay yaşamsal kutsallığın dışında so-luklanmanın, hiç kuşkusuz, değişmez mekânlar inşa etmekten daha soylu ve arzu edilebilir anlamları olsa gerektir.

Göçebe düşüncenin umut telkin edici “dışarıdanlığı”, aslına ba-kılırsa devletin ve resmi kültürel biçimlenmenin de antitezidir. Dev-let aygıtının kapma/kapsama alanı içine girmeyen sesler ve dürtüler, devletsiz toplumun içini simgelediği kadar, “toplumdan göç etmiş” düşüncelerin de yersizyurtsuzluk hanesine yazılırlar. Bu nedenle de düşüncenin yersiz yurtsuz gezerliği, her türlü normatif zorunluluk-lar alanının ve “yasa”nın dışını ifade eder. Yer değiştirme duygu-sunun rastlantısallığın olanaklarıyla dolu ve dolayısıyla “karşılaşma maddeciliği”ni dışlayan niteliği, “merkezsiz yaşamanın” ve onun utilitarist ilkelerinin tersine çevrilmesi anlamına gelir. Bu merkez-siz/yasasız yaşama biçiminin, felsefe tarihinde somutluk kazandığı bir ahlaksal deneyim alanı da aldırmazlık ve umursamazlık kavramlarında karşılığını bulur, daha doğrusu “aldırmazlık felsefesi”nde… Özünde, “dışla ilgili her türlü şeyden bağımsızlığın” ve “insanın kendi ahlaksal durumu dışında her şeye kayıtsızlığın” mutlak bir yaşamsal ilkeye dö-nüştürülmesini ifade eden Kinizm ve Stoacılık, söz konusu felsefenin kurucu unsurlarıdır.

Ölümle gelen şey, mutlak bir hareketsizlik midir? Eğer öyleyse, görünüşte mutlak bir hareketsizlik gibi algılanan, ancak zamansal bo-

Page 12: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

12

Flanör Düşünce

yut düzleminde cereyan eden bir tür “mekân sürgünlüğü”nün, yer değiştirmenin gizlemli yordamları bağlamında ontolojik bir okuması yapılmalıdır kuşkusuz. Ölümün tek sesliliğinin müzikal terminoloji-de bir tür füge karşılık geldiği varsayımından hareketle, ölümlü varlı-ğın devinimsizlik içinde kabuk değiştirmesi, gerçekten de akıl almaz bir seremonidir. Bu anlamda ölüm, hareketsizliğin akla gelebilecek her türünü katmansal olarak açmasıyla, müzikal fügün ana temasıdır. Ölüm, hareketsiz hareketliliktir; zaman-dışı zamansallıktır. Ölümün adlandırılmasındaki asıl zorluk, Tolstoycu bir uslamlama öykünme-siyle söyleyecek olursak eğer, biz varken onun olmayışı, o varken de bizim “orada” olmayışımızdır. Bu nedenle de ölümün –eğer ola-sıysa– epistemolojik düzlemdeki bir okuması, fiziksel ve algılanabilir dünyanın “dışı”na taşmayı gerektirir. Aristocu mantığın ölümün bir hareket biçimi olduğuna ilişkin kanıtlaması, “gerçekte bulunmayan zaman”ın bir dizi somut “değişme” biçiminde cisimleşmesidir. Ölüm de bu değişmelerden sadece birisidir; hareketin gerçekte bulunmayan bir zaman tarafından emilmesidir. Yer değiştirme itkisinin ve yer-sizyurtsuzluk düşüncesinin felsefi/sosyolojik sabitlerine eğilen diğer çerçeve kurucu metinlere ek olarak, bu derlemenin ilk bölümünde yer alan ve temelde ölüm gerçeğinin “algılanabilir” dünyanın sınırları dışında seyreden bir yolculuk biçimi olduğu düşüncesine odaklanan çalışma, tam da bu ve benzeri görüşleri açımlar niteliktedir.

Sanatsal alandaki ve edebi metinlerdeki kahramanın aylaklığı, bo-hemliği –ve pek tabii ki “sürgünlüğü”– konusu, kuşkusuz, söz ko-nusu alanlar içinden somut bazı figürlere ve söylemsel yapılara odak-lanmayı gerektirmektedir. Bu bakımdan, sözgelimi kusurlu fiziksel görünümünün pek de kalabalığa karışmasına olanak tanımadığı, tab-lolarında genellikle toplumdışı figürlerin (sarhoşların, fahişelerin, düşkünlerin, sefihlerin) dönemin gayrı ahlaki diye adlandırılan bir eğlencesi olan “kankan” dansı üzerinden betimlemelerine yer veren, Paris’in en müstehcen gösterilerinin icra edildiği Moulin Rouge’un sıkı müdavimlerinden olan ve deyim yerindeyse, toplumsal dünya-nın değişik ve aykırı renkleri arasında “güvenle” gezinen bir Henri de Toulouse-Lautrec’i nasıl yorumlamalıdır? Ahlak düşkünlüğüne, sefihliğe birleştirilmiş aylaklığın, toplumdışı damgalamaların ana for-mu olarak algılandığı bir dönemin ressamı mıdır Toulouse-Lautrec?

Page 13: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

13

Önsöz

Yoksa “lanetlenmişlerin” ve “dışlanmışların” meşru ve makul top-lumun vicdan azabı olarak uç verdiği “minör” bir politikanın gör-sel sanatlardaki havarisi mi? Benzer sorular, hiç kuşkusuz, edebiyatın yeraltı dünyasının aykırı ve oyunbozan çocuğu Jean Genet için de telaffuz edilebilir. “Bozguncu” ve “göçebe”, “hırsız” ve “günahkâr”, “eşcinsel” ve “suçlu”, “lanetli” ve “ahlaksız” vb yakıştırmaları daha başkalarına fırsat vermeden, bizatihi “içeriden” kendi kişiliği için reva görmüş bir Genet’nin aykırılıklar, aşırılıklar, sefihliklerle dolu yapıtı ve kişisel yaşamı, “iyi”, “steril”, “olumlu” vb nitelemelerle tanım-lanan toplumsal yaşamın uysal ahlaksal önermelerine ve normdan sapmışları hizaya getiren uygulamalarına karşı girişilmiş bir komplo mudur? En hafif deyimle, Genet’nin her türlü aidiyet biçiminin esin-lediği güvenlik duygusuna karşı meydan okuyan tavrı, kimsesizliğin, dışlanmışlığın ve aylaklığın yersizyurtsuzluğunun hangi erdemleri-ne işaret etmektedir? Yazarın toplumun baskın ve baskıcı ahlaksal normlarından “neşeli kopuş”u, yerleşik toplumsal değerler karşısında kıskançlıkla korunmaya çalışılan özgür yaşama iradesine dair neler söylemektedir? Onun toplumsal bir artık ve ahlaksal bir süprüntü olan yaşamı, şayet modern burjuvalar toplumunun her köşesinde kök salmış olan ahlaksal ikiyüzlülüklerin maskesini düşürmede etkili ol-muşsa, yahut “dışarıya” karşı büyük bir kıskançlıkla savunduğu kişisel bağımsızlığı ve toplumsal sapkınlığı onu çağdaş bir “aziz” mertebe-sine eriştirmişse, elbette bu sıradışı yazınsal ve yaşamsal öneriden la-netli bir yazarın görünürde algılanan kimliğinin ötesinde daha zengin kimi anlamlar çıkarmak gerekir. Şurası gayet açıktır ki, Jean Genet, modern zamanların ödün vermez Kinik bir düşünürüdür. Genet’nin, suçluluğu masumiyete, kötülüğü erdeme, huzuru cinnete dönüştüren aykırı tavrı ve lanetli kimlikler arası gezginliği, bir bakıma, “yaratıcı yıkıcılığın” da etkili manifestolarından birisidir. Aynı şekilde, benzer bir yıkıcılığın izlerini, kendi döneminin aykırı bir figürü olan George Sand’in örseleyici flanözlüğünde de görmek olasıdır. Dayatıcı Paris yaşamı karşısında isminden, fiziksel görünüşünden ve kimliğinden vazgeçmeyi erdem sayan, kendisine ayrıcalıklı bir konum bahşeden aidiyetini sorunsallaştırmakta bir beis görmeyen, toplumun egemen cinsiyetçi bakış açısı ve politikalarını açıkça alaya alan, yaşadığı çağda kadının kamusal alandaki “görünmezliğine” bir tepki olarak, fizik-

Page 14: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

14

Flanör Düşünce

sel görünürlüğünü, başkalarının nazarında “görünmez” kılmayı ter-cih etmiş birisidir o. Sand’in kurgusal kimliğinde temsil ettiği şey, o güne dek modern literatür tarafından pek de dikkate alınmamış olan flanörün dişil deneyimidir. Deyim yerindeyse, metropoliten metnin dişil okuması onunla başlamaktadır. Elinizdeki kitabın ikinci bölü-mü, Genet ve Sand’in sıradışı deneyimlerine edebi alanda arka çıkan kahramanların diğer “fani” ve “sonsuz” döngüleriyle, cesaret isteyen tehlikeli yolculuklar ve serüvenlerin esinlediği düşüncelerin farklı açılımlarıyla, dünya edebiyatından kimi örneklerle ve hatta mitolojik bir figür olan Odyssea’nın apokaliptik “eve dönüş” öyküsüyle son-lanmaktadır.

Kent kültürü içinde modernizm ve sonrasının “gözlemleyen özne”si, büyük ölçüde Georg Simmel, Zygmunt Bauman, Michel Foucault, Anthony Giddens, Walter Benjamin ve Henry Lefebvre gibi düşünür ve sosyologların yetkin bakışına muhtaçtır. Bu isim-lerin odaklandıkları temel nokta, modern kent panoramasının asli bir figürü ve modernizmin dolaysız bir ürünü olarak flanördür. Söz konusu figürün izinin sürüldüğü başlıca mecra ise, genelde toplum-sal panoramayı analitik çerçevede yorumlamayı amaçlayan edebiyat metinleridir: Modern dönemin başlarında Poe, Balzac, Baudelaire, Shelley; günümüzde Palahniuk, Genet, Kerouac; Türk romanında ise Recaizade Mahmut Ekrem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sait Faik Abasıyanık, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan gibi yazarların metin-leri… Çok genel olarak söylersek, flanör, Baudelaire’in kimliğinde “zamanın ruhu”na; Palahniuk’un sıradışı edebi karakterlerinde çağ-cıl avarelere, “yeraltı peygamberlerine” ve kurulu sistemle çok cid-di varoluşsal çatışmalar yaşayan yersizyurtsuzların “savaşan ruhu”na karşılık gelir. Türk edebiyatının kimi şiir, roman ve hikâye kahra-manlarında ise, flanör ya da aylak figürü, zamansal bir sıralamayla ifa-de edersek; Tanzimat döneminden itibaren Batılılaşma ve yenileşme hareketiyle birlikte kök salmaya başlayan “abartılı kibarlık ve gösteriş budalası” tiplere, “yalnızlığı ve tutunamayışı ile kitleden ayrılan se-küler benlikler”e, yeni kurulan Cumhuriyetin “yerleşik ideolojisiy-le hareket eden birey karşısında ‘asi’likleriyle öne çıkan kimlikler”e, yerli halkla belli bir iletişimsizlik ve yabancılaşma yaşayan toplumsal duyarlılığı körelmiş aydınlara, statüsü ve zenginliğiyle övünen “zen-

Page 15: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

15

Önsöz

gin züppe”, “snop” ve “mirasyedi” karakterlere, sonrasında ise varo-luşsal bunalımlarla örselenmiş “tutunamayanlar”a dek uzanır.

Modern kent flanörünün kartografik bakışının ikinci düzleminde ise, tüketim kültürü içinde üretilmiş tipolojilerin, özel olarak da tu-ristler, aylaklar ve otostopçuların, heimat (anavatan) fikrinin yitirildiği küresel bir çağda ortaya çıkan yeni göçebelik biçimlerinin varlığına ek olarak, ileri iletişim teknolojilerinin dolaysız ürünü olan sosyal medya ve bu medya alanında boy gösteren yeni sanal âlem gezgin-lerinin ve televizyonda içerik arayışını hazcı bir ritüele dönüştüren izleyicilerin “ekran-gezerliği” ile karşılaşılır. Özellikle bu sonuncusu, “hareketsizlik içinde hareket edebilen” ya da “hareket halindeyken bile devinimsiz kalabilme” kabiliyeti olan sanal gezginlerin ve yeni hareketlilik biçimlerinin ürettiği farklı iletişimsel ilişki örüntüleri-nin doğasına dair birtakım şeyler söylemeyi gerektirir. Sanal ortamın “imajiner” gezginleri ve gezginlik biçimleri, sanal bir kimlik edin-menin de avantajlarıyla, kişiye, “gitmeden gitme”, “yola düşmeden yürüme”, daha “kalkış yapmadan varma” halinin ayrıcalıklı konforu-nu sunması bakımından önemlidir. Şayet sanal gezginin arayüzey ya-şamsallığının ilk sonucu, köklü bir bilinç deformasyonu ise; ikincisi, bedensel devinim yetilerinden yoksunlaşmadır. Bedensel devinimin kaybolmasına, bir başka açıdan –paradoksal biçimde– modernizmin “hareketli birey” (mobil personality) kavramının radikal biçimde dönü-şümü eşlik eder. Bu gelişmenin öngörülmemiş bir sonucu, özellikle mobil telefonların geniş ölçüde yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte su yüzüne çıkan aidiyet duygusundaki körelmedir. Böylece, ilk defa, cep telefonlarının yaygın biçimde kullanımıyla, bireyin belli bir top-rak parçası üzerindeki aidiyeti meselesi tartışmaya açılmış olur. Face-book, twitter, my space, youtube gibi sosyal ağların sanal gezginlere sunduğu olanaklar, bir yandan onlara sınırları olmayan bir dünyanın sonsuz ve yapay ufuklarında hiçbir aidiyet ve sorumluluk hissi duy-madan gezinmelerine izin verirken; öte yandan, aynı sınırsız sanal anakara, postmodern dönemlere özgü masalsı bir “yok ülke” gerçek-liğinin ara “yüzeysel” anlatımında karşılığını bulur. Ne var ki sanal-gezerliğin duyumsattığı yaşamsal hakikat, somut, deneyimsel ve fiili ilişkilere özgü bir hakikat değil, hemen her koşulda, bilgisayar ya da televizyon ekranının yapay ufkunun çerçeve içine aldığı bir gerçek-

Page 16: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

16

Flanör Düşünce

liktir. İleri iletişim teknolojileriyle su yüzüne çıkan olanakların yeni bir sanal aylaklık türünün doğuşuna yaptığı katkıya her halükarda temkinli yaklaşmak gerekir. Öncelikle, bu yeni aylaklık deneyiminin öncekilerden önemli bir farkı, reel hayat alanının dışını temsil eden edimlerin simülatif düzlemde ikame edilmesidir. Sanal aylaklığın ya-şam alanı, bu bakımdan, reel yaşamın içi değil, sınırları olmayan bir dünyanın “sürtünmesiz zemini”dir. Çok değerli vakitlerini reel hayat dışında geçirerek arzularını doyurmaya çalışan günümüz sanal gezgi-ni, deyim yerindeyse artık “yaşamasız bir yaşamın” da başlıca failidir. Hemcinsleriyle fiziksel ve sosyal mesafesini ve bununla birlikte de her türden fiili etkileşim olanağını yitirmiş böyle bir bireyin sorun-lu “ontolojik” gerçeği, bizleri, yakındakilerle açılan derin tümsekler, uçurumlar pahasına, uzaktakilerle kurulan yakınlık ilişkilerinin para-doksal veçhelerine eğilmeye itmektedir. Bir başka deyişle, her koşul-da “ilişkisiz” ilişkiler telkin eden önerisinin yol açtığı yıkıcı psişik/travmatik süreçlere…

Görsel (visuel) flanörün boy gösterdiği bir diğer mecra, bu kita-bın sonuncu bölümünün de ana tematik çerçevesini oluşturmaktadır. Görsel flanörlük hallerinin cömertçe kök saldığı en verimli alanlardan biri, hiç kuşkusuz sinemadır. Film kahramanının flanör ve flanözlüğü üzerine üretilen büyüleyici görsel metinlerin ve etkileyici yaşamsal kurguların beyaz perdedeki dokunaklı ve karmaşık serüvenlerinde, genellikle kendi yabancılaşmasının bireysel kanıtlarını kalabalık insan manzaralarının kayıtsız yakınlığı içinde arayan kişilere rastlanır. Kendi uyumsuzluğunu ve yalnızlığını izleyicinin gözünde yer yer dramatik/trajik veya trajikomik gösterilere dönüştürmek suretiyle görünür kıl-maya çalışan beyaz perde flanörü, bakışının yöneldiği yaşam ve ölüm alanlarının eksiksiz bir haritasını çıkarır. Jim Jarmusch, Gus van Sant, Jason Reitman, Derviş Zaim vb “bağımsız” yönetmenlerin işleri, bu görsel ve gösterişli haritanın farklı açılardan genel bir dökümünü su-nar. Aşağı yukarı bu isimlerin tümünün ortak özelliği, yapıtlarında kurgulamayı tercih ettikleri kahramanların bağ kurmamak, yerleşik hayata karşı ayak diremek, “sırt çantası”nı her dem hazır tutmak, geçici mekânların köksüzlüğünde kök salmak vb eğilimlerini sahneye koyar. Dahası, bu yönetmenlerin hemen hepsi, gerek benimsedikle-ri bakış açıları, uyguladıkları teknik, kurgu ve anlatım tarzları gerek

Page 17: Medyatik Parodi ri - Ayrıntı Yayınları · MAHDUMLARI/J. Derrida Ë ADALET TUTKUSU/R.C. Solomon Ë HACKER ETİĞİ/P. Himanen Ë KÜLTÜR YORUMLARI/Terry Eagleton Ë HAYVAN ÖZGÜRLEŞMESİ/P

17

Önsöz

yarattıkları sıradışı tipolojiler, dramlar ve ele aldıkları değerler itiba-riyle, kendilerini sinema endüstrisi içinde çok farklı yerlerde konum-lamışlardır. En azından, dev sinema endüstrisinin göbeğinden değil, marjlarından ses vermeyi tercih etmiş kişilerdir çoğu. Bunun aksini düşünmek de zaten hata olurdu. Çünkü bir beyaz perde flanörünün kalabalıkların canlılığı ve belirsizliği içinden edindiği hayat kurgusu-nun başarıyla kotarılabilmesi, her şeyden önce, söz konusu yaşamsal kurgunun bir benzerinin bu kurguyu yapan bakışın, bizatihi kişinin kendi yaşamında üretilmiş olmasını gerekli kılar. Nitekim “filmin an-lam dünyasına hâkim olan bu tesadüfi fizyonomi”, bu flanörlük ruhu olmadan, aylaklığın sonul, düşsel ufkuna kayıtlanan serencamı da tam olarak anlaşılamaz. Özetle, flanörün her tarihsel dönemin yinelenen susuzluğu içinde, çağın yüzüne tuttuğu aynanın yansıttığı değerler/düşünceler/görünümler sahnesini uzaktan da olsa aydınlatmayı amaç-lıyor bu kitap. Bizatihi yolcunun kendisini icat eden yolu anlatıyor. Aynanın öteki yüzüne ve gerisine tutulan görünmez nitelikli ikinci aynaya gelince, aynanın türlü olasılıklarla dolu içini ve odağındaki boşlukları da, o aynaya kendi yansımasının tekil hüznünü bırakanla-rın dışarlıklı muhakemesi tamamlayacak…

Bu kolektif kitap çalışmasına değerli düşünceleriyle katkıda bu-lunan yazarlar başta olmak üzere, çalışmanın her aşamasında gerek ilgi ve önerileri gerek yapıcı telkinleriyle bana destek olup zamansız-lıktan yakındığım zamanlarda ve gücümün yetmediği yerlerde dev-reye girerek kimi metinlerin tashih ve yeniden okunması işleminde katkılarını ve yardımlarını benden esirgemeyen değerli dostum ve meslektaşım Gülay Er Pasin’e ve bir zamanlar hem öğrencim hem de güvenilir bir sırdaşım olma “cesaretini” gösterebilmiş olan sevgili Özgür İpek’e teşekkürü bir borç biliyorum.

Doç. Dr. Hüseyin KÖSEİstanbul, Nisan 2012