mehmet sakioğlu -da vinci'nin kutsal kasesi tapınak şövalyeleri'nin desifresi
DESCRIPTION
ÂTRANSCRIPT
Karakutu Yayınları: 104 Araştırma / inceleme: 15
© 2006, Karakutu Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş. © Bu kitabın her türlü yayın hakları Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereğince Karakutu Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye aittir.
Yayın Yönetmeni: Rasih Yılmaz Yayın Koordinatörü: Ahmet Güçlü Editör: Z. Aybike Yılmaz
Kapak Tasarım: Karakutu Ajans - Hüseyin Özkan İç Tasarım: Burhan Maden
Baskı: Kilim Matbaası Adres: Maltepe Mah. Litros Yolu, Fatih Sanayi Sitesi. No: 12/204 Zeytinburnu-İstanbul
ISBN: 975-6054-29-8
1. Baskı: Mayıs 2006
İnternet: www.karakutuyayinlari.com E-mail: [email protected]
Cağaloğlu Yokuşu No: 6-8 Karvar Han Kat: 4 Cağaloğlu-İstanbul Tel: (0212) 519 83 74 (2 Hat) Faks: (0212) 519 83 77
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Mehmet U. Sakioğlu
[Mehmet U. Sakioğlu]
1961 Gaziantep doğumludur. 1979'dan beri karşılaştırmalı dinler, doğu ve batı felsefesi ve esotcrizm konularında yürüttüğü araştırmaları ABD Virginia Üniversitesi'nde geliştirdi. İncil'i Kim Yazdı, Tevrat'ı Kim Yazdı, İsa Haçta Öldü mü? ve Da Vinci Fenomeni, Ayasofya'nın Sırrı adlı kitapları bulunan yazar, İngilizce, Arapça, Grekçe ve İbranice bilmektedir. Araştırmacı-yazarlığın yanı sıra çevirmenlik yapmaktadır.
İçindekiler
Kısaltmalar 7
Önsöz 9
Birinci Bölüm
R E N E S - L E - C H Â T E A U G İ Z E M İ 15
Rennes-le-Château Rahibi 17
Rahibin Sırrı 22
Ölümün Ardındaki Gizem 45
Pierre Plantard Sahnede 48
Pierre Plantard Nasıl İsa' nın Torunu Oldu? 56
Les Dossiers Secrets 65
Lanetli Hazine 70
Londra Bağlantısı 87
İkinci Bölüm
M İ T DÜNYASINA GİRİŞ 93
Sauniere ve Dossiers Secrets 95
Sauniere, Parisvte St Sulpicc'i Ziyaret Etti mi? 97
Sauniere ve Louvre Müzesi'ndeki Üç Tablo 99
Les Pontils'deki Mezarın Kökeni Neydi? 101
Rennes-le-Château Parşömenleri ve Codex Bezae 106
Catharlar ve Hazine 115
Tapınak Şövalyeleri ve Hazine 122
Merovenj Soyu Miti 130
Kutsal Kan Mitinin Doğuşu 132
Plantard, Geçmişinin Esiri 135
Üç Ortak Arasında İhtilaf 136
Modern Merovenj Soyu Miti 148
Modern Merovenj Soyu Miti 149
- 5 -
Üçüncü Bölüm
İSA VE K A S E 151
Yahudi Geleneğinde Bekârlık 153
Gnostik İncil'lerde İsa ve Meryem 155
Gnostik Hristiyanlık 156
İsa'nın Soyu Merovenjlerle Devam Etti mi? 164
Mecdelli Meryem Güney Fransa'ya kaçtı mı? 167
Kutsal Kâse, Kutsal Dişi midir? 170
Avrupa Soyluları İsa'nın Soyundan mıdır? 175
Hz. İsa Keşmir'de mi Öldü? 178
- 6 -
Kısaltmalar
[ ] işareti, orijinal alıntılarda o lmayan fakat ifadelerin daha
kolay anlaşı lmasını sağ lamak amacıyla ilave edilen kelimeleri
vurgular.
( ) işareti içindeki sözcükler, çevirisi yapılan sözlerin orijinalini
temsil etmektedir .
F. Frank (Fransız Para Bi r imi)
Sh. Sayfa
A.g.m. Adı geçen m a d d e
A.g.e. Adı geçen eser
Önsöz
Yıllarca dünyada en çok satanlar l istesinde yer alan Da
Vinci Şifresi ve Kutsal Kan Kutsal Kâse isimli kitaplar, batı me
deniyetinin tamamen baştan yorumlanmas ına yol açabilecek
iddialarıyla büyük sansasyon yaratarak geniş bir okuyucu kit
lesi buldu.
Türkçeye, Kutsal Kan Kutsal Kâse ismiyle çevri lerek yayım
lanan Holy Bloûd, Holy Grail, Da Vinci Ş i f r e s i n i n yayımlanma
sından sonra, Şifre'deki iddialarla dolaylı bağlantısı nedeniyle
birçok okuyucu-yu araşt ırmaya sevk etti. Okurlar, İsa,
Mecdel l i Meryem, Merovenj ler, Rahip Berenger Sauniere,
Rennes-le-Château'daki gizli hazine, T a p m a k Şövalyeleri ve
Siyon Tarikatı lideri Pierre Plantard hakkında yanı t lanmamış
çok sayıda soruyla baş başa kaldı.
Kutsal Kan Kutsal Kâse, anlatılarının ardışık olarak birbiriy
le ilintilendirildiği dört bö lümden oluşmaktadır . Son iki bin
yılın eri sarsıcı sırrı olarak sunulup, tüm dünyada yankı uyan
dıran bu popüler sansasyona göre İsa, takipçilerinden olan
Mecdell i M e r y e m ' l e evlenmişt i ve ondan bir kızı olmuştu.
Çarmıha geri lmek kaydıyla idama mahkûm edilen İsa, bir şe
kilde bundan sağ kurtulmuştu ve eşi, çocuğu; Beytanya 'da
ö lümden dirilttiği kayınbiraderi Lazarus (havari, onun
Yuhanna olduğu da düşünülmekledir) ; baldızı Marta; arkadaşı
ve muhtemelen akrabası Arametyal ı Yusuf ile beraber G ü n e y
Fransa 'daki Rennes-le-Chateıı bölgesine seyahat eltiler. Bu
bölgedeki bir Yahudi topluluğu tınlara kucak açıp, koruma
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 1 0 -
sağladı ve böylece Davut"un soyundan gelenler olarak nesille
rini devam ettirdiler. Arametyal ı Yusuf, ortaçağ efsanelerinde
Kutsal Kâse 'n in koruyucusu olarak bet imlenmektedi r ve İ-
sa 'nın ailesiyle kan bağı o lduğu söylenmektedir . G e m i y l e M a r
si lya 'ya gittikten sonra Havari Filip tarafından İngi l tere 'ye
gönderi lmişt i ve G l a s t o n b u r y ' d e kilise kurmuştu. Barbara W.
T u c h m a n ' ı n Bible and Sıuord isimli kitabına (sh.13-21, N e w
York, 1984) göre İngilizler, Arametyal ı Yusuf 'un, Glaston-
bury 'deki kiliseyi kurduğuna dair bir ortaçağ efsanesine sıkı
sıkı yapışmışlardı ve bu efsane nihayet inde T o m a s M a l o r y ' n i n
Le M o r t Dar thur (Ar thur 'un Ö l ü m ü , 1496) isimli kitabına kayıt
edilmişti . Bu arada, İspanya, İsa 'nın kardeşi ve K u d ü s Havari
ler C e m a a t i ' n i n lideri Y a k u p ' u n , İ spanya 'daki kiliseyi kuran
havarinin yani ülkenin milli havarisi o l d u ğ u n u iddia etmişti .
R o m a veya Vatikan kurucusunun Havari Petrus o lduğunu ilan
etmişti ve F r a n s a ' d a k i kil isede Havari Fil ip ' i , kurucu havarisi
olarak ilan etmişti . Bu gel işmeler üzerine İstanbul Patrikliği de
havari A n d r e w ' u kurucu havarisi ilan etti.
Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları, her ha lükârda geleneğe
göre Mecdel l i M e r y e m ' i n Fransa 'da kaldığını v e / v e y a Aix-en
eyalet inde ya da Aziz B a u m e ' d e ö ldüğünü söylemektedir ler .
Buna göre, Lazarus ilk piskoposluğu kurduğu Mars i lya 'da
ö lmüş. Yazarlar, ortaçağdaki Kutsal Kâse masal lar ının İ sa 'n ın
Kral Davut ' tan ve evlendiği Mecdel l i M e r y e m ' d e n doğan ço
c u k aracılığıyla gelen kan soyunu sembol ize ettiğini öne
sürmektedir ler .
Baigent, Leigh ve Lincoln hipotezlerini destekleyici kanıt
lar o lduğunu düşünmektedir . İddialarına göre, Romalı lar ın,
M.S. 70 ' te fanatik Yahudiler in isyanına karşı l ık o larak Ti tus
yönet imi altında ele geçirdikleri Kudüs ' tek i tapınağın hazine
si, g ü n ü m ü z e kadar gelmiş olan Siyon Tar ikat ı 'n ın el ine geç
mişti ve hâlâ bu Tar ikat ' ın elindeydi. Ancak, Kudüs ' tek i Tapı
n a k t a İsa 'nın, Mesih l ik iddiaları hakkında, Mecdel l i M e r
y e m ' l e kurduğu ailesinin soy kütüğüyle ilgili bazı detaylı bel-
Mehmet U. Sakioğlu
geler ve İsa 'n ın çarmıhtan sağ kurtulduğunu gösteren bir kay
nak bilgi de olabilirdi. Ayrıca, İ sa 'n ın vücudu veya İnci l ' lerde,
çarmıhtan indirilen v ü c u d u n u n içine yerleştirildiği belirtilen
geçici mezardan sonra v ü c u d u n u n tekrar k o n u l d u ğ u kalıcı bir
m e z a r da olabilirdi. Bunlar gizlendikleri için ve ayrıca Romal ı
lar hazineye odaklandıkları için Romalı lar ın yağmalar ından
kurtulmuş olabilirlerdi.
Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları, Siyon Tarikat ı ' nın amacı
nın açık b iç imde, ileride kurulacak bir bir leşmiş Avrupa 'n ın
tahtına, İsa 'n ın kraliyet soyunun yerleştiri lmesi o lduğunu söy
lemektedirler. İ sa 'n ın kraliyet soyunun, g ü n ü m ü z e k a d a r de
vam eden, ortaçağ Merovenj hanedanı o lduğunun tespit edil
diğini öne sürmektedir ler. B u n a göre, M.S. 4 9 6 ' d a R o m a n Ka
tolik Hıristiyan olan Frankların, Merovenj Kral Clovis ailesi,
İsa 'nın soyundan gelen varisleriyle V. yy. 'da evlenmişt i . Bu,
R o m a Kilisesi 'nin Merovenj soyunu neden desteklediğini ve
ona bağlıl ık gösterdiğini Clovis ' in neden yeni bir Konstant in
veya Kutsal R o m a İmparatoru olarak tanındığını açıklamakta
dır. Kilise, İ sa 'n ın Tanrı o lduğunu savunduğundan, evlendiği
ni ve ailesi o lduğu gerçeğini sır olarak sakladı. VIII. yy. 'da
Kra l II . D a g o b e r t ' i n bir suikastla öldürülmesiyle Merovenj ha
nedanı, kilisenin rızasıyla Carol ing ailesiyle değiştirildi ancak,
Carol ing hanedanının meşruiyet kazanmak amacıyla Merovenj
prensesleriyle yaptığı evlilikler nedeniyle Merovenj soyu de
vam etti. Ayrıca, II . Dagober t ' in oğlu IV. Sigisbert sağ kalmayı
başarmışt ı . O n u n soyundan gelenler arasında M.S. 1 0 9 9 ' d a
Haçl ı Seferleri esnasında K u d ü s ' ü ele geçiren Boui l lonlu
Godfroi ve Hapsburg-Lorraine ailesi de vardı. Kutsal Kan Kut
sal Kâse yazarları, bundan sonraki gelişme olarak XII. yy. 'da
ortaya çıkan Siyon Tarikat ı 'n ın 1118 'de Tapınak Şövalyeleri 'ni
kurduğunu ve onları, Kudüs ' tek i Süleyman Tapınağı 'n ın al
tındaki Sü leyman ' ın ahırları olarak anılan m e k â n d a bir şeyler
b u l m a k misyonuyla gönderdiğini söylemektedirler. Bu amaçla
getirilen Alman madenci ler i sayesinde aranılanı buldular ve
- 1 1 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 1 2 -
onu Rennes-le-Chateu 'ya geri gelirdiler. Ne b u l u n d u ğ u n u
kimse b i lmemektedi r ancak yazarlar bunun İsa 'nın m u m y a
lanmış cesedi, İsa 'nın evlil ik belgesi veya çocuklarının d o ğ u m
sertif ikalan olabileceğini farzetmektedirler; her halükârda hay
li tart ışmaya neden olabilecek ve sarsıcı içerikli bir şeydir. An
cak, XIII. yy. 'da G ü n e y Fransa 'da yaşamakta olan Cathar lar
veya Albigensiyanlar isimli Ortodoks luk dışı görüşler taşıyan
Hırist iyanlar m u h t e m e l e n bu önemli sırrı öğrendikler inden
dolayı ve XI1II. yy. 'da Tapınak Şövalyeleri, Fransız monarşis i
nin yardımıyla Katol ik Kilisesi tarafından takibata alınıp y o k
edildiler.
Baigent, Leigh ve Lincoln, bunlara rağmen Siyon Tarika
t ı 'nın varlığını devam ettirdiğini ve Merovenj ailesini, Avru-
pa 'daki verasetine sahip olması için des tek lemeye devam etti
ğini yazmakladır lar . Bu destek hanedanlar arası evlilikler ya
parak, R o m a Katolik Ki l i ses i 'ne H e r m e t i k ve esoterik düşün
ceyle, gül-haç manifes lolanyla ve benzeri yazılarla, H ü r m a -
sonlukla saldırarak ve ayrıca Fransa 'daki Guise ve Lorraine
ailelerinin XVI. yy. 'da yaptıkları gibi ve XVII. yy. 'da Fransız
sivil savaşının organizatörlerinde yapıldığı üzere politik entri
ka ve güce el koyulmasıyla gerçekleştirildi. Siyon Tar ikat ı 'n ın
birçok şifreli belgesine göre, tarikat, Merovenj ai lesinden bir
kişinin yönetimi altında, birleşik Avrupa teokrasisinin kurul
ması için uygun şart lan beklemektedir . Bu kişi, bir rahip-kral
olarak sembolik anlamda yönetecektir fakat gerçek an lamda
yönetmeyecektir . H ü k ü m e t i gerçekte Siyon Tarikatı kuracaktır
ve yönelecektir . G ü n ü m ü z d e , Avrupa 'da Merovenj soyundan
gelen en azından bir düzine aile vardır. Bunlar aras ında
Hapsburg-Lorraine, Lüxemburg, Montpezat , Frans ız
Montesquiou ailesi, İskoç Stuart ailesi ve Britanya D e v o n s h i r e
aileleri zikredilmektedir. Yazarlar, Siyon Tar ikat ı 'n ın b ü y ü k
üsladlan arasında L e o n a r d o Da Vinci 'yi , Robert Boyle 'y i ,
Ishaac Newton 'u , Victor H u g o ' y u ve C l a u d e Debuss ' i zikret
mekledirler. D a n Brown, bu kitaptaki verileri kul lanarak, tüm
Mehmet U. Sakioğlu
dünyada yankı uyandıran ve 42 dile çevri lerek 35 mi lyondan
fazla baskı yapan Da Vinci Şifresi isimli romanını yazdı. Çağı
mızda, dünyadaki bazı insanlarla iletişim kuran uzaylı lardan
büyülü güç sahibi olanlara, Mesih adaylar ından kıyamet ha
bercilerine kadar pek çok alanda tarikatlar kurulmakta, iddia
lar ortaya atı lmaktadır. Peki, bu iddiaların mahiyet i nedir ve
ne denli gerçeklik taş ımaktadır lar?
Pierre Plantard kimdir? Siyon Tarikatı ne zaman, kimler
tarafından, neden kuruldu? Merovenj ailesinin sonu nasıl gel
di? Rahip Saunere, Rennes-le-Château"da köyünde gerçekten
hazine buldu mu? Köydeki kuleyi yaptığı, evini ve kilisesini
restore ettirecek geliri nereden bulmuştu? Mecdel l i Meryem,
İsa 'yla ev lenmiş miydi ve Fransa 'ya göç etmiş miydi? İsa çar
mıhta gerçekten ö lmüş olabilir miydi? Da Vincimin Kutsal Kâ
sesi / Tapınak Şövalyeler i 'nin Deşifresi, tüm bu soruların şa
şırtıcı cevaplarını T ü r k i y e ' d e ilk kez yayınlanan belgeler ışı
ğında sunuyor.
"Hayalgücü, kendini gerçekleştirmeye meyleden bir şeydir"
(Andre Breton)
Birinci Bölüm
Rennes-le-Château Gizemi
Rennes-le-Château Rahibi
Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları anlatıya, Rahip Sau-
niere ' in, Rennes-le-Château isimli köydeki yaşamıyla ve faa
liyetleriyle ilgili F r a n s a ' d a yayılan söylenti lere dikkat çekerek
başlarlar ' ancak b i rçok önemli belgeyi göz ardı ederek tez ge
liştirir ve kararlara varırlar. Yazarlar, sh. 2 4 ' t e , bu hikayeyi
1960 ' larda yayınlandığı gibi ve ilk öğrenen onlarmışças ına bir
üslûpla aktarırlar. Yazarların eserlerini ve kitaplarında irdele
dikleri konuları araştıran ve farklı sonuçlar çıkaran bir kişi ola
rak ben de Rennes- le-Château 'da olanları aynı üslûpla aktarıp
anlatacağım.
Kutsal K â s e ' n i n gizlendiği yer veya Kilise 'yi sarsacak olan
büyük sır; gizli bir hazinenin veya dehşetengiz bir bilginin
saklandığı yer; İ sa 'n ın gömüldüğü yer. Bunlar, i sminde bir
Katol ik papazının yaşadığı ve zengin olduğu bir köyle ilgili
teorinin yalnızca bir kısmı. Papaz Sauniere ' in ve yaşadığı
Rennes-le-Château köyünün gerçeği nedir?
Son yıllarda, Kutsal Kâse mit inin gerçekte İsa 'n ın kanın
dan gelen soyunu simgelediğini iddia eden hayli edebi eser
yayımlandı. Bunların arasında, Tapmak Şövalyeleri, Kutsal Kâse
Kutsal Kanh vardır. Buna göre, İsa ve M e r y e m , çocuk sahibi
' Kolaylık açısından bundan sonra bu kitaba, Kutsal Kan Kutsal Kâse ismiyle
referans verilecektir.
- 1 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 1 8 -
oldular ve soyları, İ.S. 4 7 6 - 7 5 0 aras ında Fransa 'y ı yöneten M e -
rovenj h a n e d a n ı n ı oluşturdu. S iyon Tar ikat ı 2 veya en az ından
D a n B r o w n ' i n , 35 mi lyon baskısı ve 42 dile çevrilişiyle, Hıris
tiyan dünyas ında uyandırdığı yankıyla küresel fenomen olan
Da Vinci Şifresi is imli romanında söz ettiği Siyon Tarikatı ,
F r a n s a ' d a , Mecdel l i M e r y e m ile soyunu Vat ikan ' ın takibatı
n d a n koruyan İsa ile kan bağlantılarını belgeleyen ve bu belge
leri muhafaza e d e n bi r yapı. Gizleniyorlar- gizleniyorlar, çün
kü Vatikan tarafından takibat alt ındalar. Siyon tarikatının
b irde g ü n d e m i var. İ sa 'n ın soyunu bir leşik Avrupa 'n ın tahtına
geçirmek. 1 9 8 1 ' d e Kutsal Kâse Kutsal Kan'da dile getiri len bu
iddialar, esoterik konularda araşt ırma yapanlar ın ve bu ko
n u y a ilgi duyanlar ın dikkatini çekti. Kutsal Kâse Kutsal Kan"ın
yazarları, tarikatın lideri olan M o n s i g n o r Plantard ile kar
şılaştıklarını anlatt ı lar ve D a n Brown, bu kişinin İsa 'nın soyun
dan gelen son torunu olduğunu ilan etti. T ü r k i y e ' d e ise, Prof.
Aytunç Altındal, T e m p o dergisine verdiği mülakatta, muhte
melen muhabir in sansasyon yaratarak derginin satışını art
t ırma talebine cevap olarak, Par is ' te yaşayan bu şahsın 88
yaşında o lduğunu açıkladı.
B ü t ü n bu sansasyonların arkasındaki "Siyon Tarikatının
tarihi o n d o k u z u n c u yüzyıl ın ortalarında F r a n s a ' d a baş lamak
tadır. O d ö n e m d e F r a n s a ' d a okkül tüzme karşı b ü y ü k bir ilgi
başlamıştı, tıpkı g ü n ü m ü z d e de böyle bir i lginin olması gibi.
Bu ilgi, doğal olarak çeşitli esoterik gruplar ın o luşmas ına yol
açtı. Bu grupların üyeleri birden çok organizasyona üye de
' Siyon Tarikatı: İngilizce ve Fransızca kaynaklarda bu terim "Priory of Sion"
olarak geçmektedir. Priory, manastır olarak çevrilebilir fakat romanda söz
konusu olan organizasyon, içinde keşişleri barındıran resmi bir kilise ku
rumu değildir, bu nedenle Türkçeye manastır olarak çevrilemez. Türkçeye
tarikat olarak çevrilse de mana tam karşılığı olmaz. Kardeşlik olarak
çevrilebilir fakat nötr bir ifade olur. Cemiyet olarak çevrilebilir fakat bu da
hayli genel olur. Plantard, esoterik gelenek sahibi olduğunu öne
sürdüğünden tarikat mahiyeti kazanıyor. Türkçeye yaygın olarak tercih
edildiği üzere tarikat olarak çevirmeyi uygun buldum. Bu sözcük biraz da
kardeşlik, cemiyet karışımı bir kurum olarak anlaşılmalıdır.
Mehmet U. Sakioğlu
oluyorlardı. Gruplar ın aras ında rekabet, d ü ş ü n c e farklılıkları
vb. o lduğundan kopmalar, ayrı lmalar, yeni gruplar oluşturma
lar normal hadiselerdi. Aynı z a m a n d a , Fransız h ü k ü m e t i n d e
süren karışıklık Fransa 'y ı , polit ik üstünlük yar ış ındaki iki ihti
laflı partiye böldü. Katol ik Kil isesi 'nin b ü n y e s i n d e organize
olan aşırı sağcı monarşis t ler ile H ü r m a s o n l a r ve diğer demo
kratik olarak seçilen hükümet ler in destekçi ler inden oluşan
cumhuriyetçi ler . Bu iki grubun mücadeles i her Frans ızm gö
rüşünü ve hayatını etkiledi. 1 8 7 7 ' d e n İkinci D ü n y a Savaşının
başladığı geceye kadar Hürmasonlar , Fransız h ü k ü m e t i n e hâ
kim oldu. İktidarları esnasında öfkeli d ü ş m a n l a r kazandılar .
1880 ' lerde bu politik ihtilafın ortasında, "Bu dönemin en
büyük Hermetisti" olan Joseph Alexandre St. Yves d'Alveydre"
toplumda ahlaki değerleri y a y m a k için bir m e t o d sundu. B u n u
"sinarşi" olarak adlandırdı ve bunun, T a p m a k Şövalyeler i 'nin
ortaçağ top lumunu değiş t i rmek için kullandığı m e t o d olduğu
nu iddia etti. Bu sisteme göre, seçi lmiş olan b i r grup inisiye,
top lumun çeşitli taraflarını temsil eden grupları etkilerdi. Bu
gruplar, d ö n ü ş ü m l ü olarak kendi alanlarındakileri etkiler ve
böylece t ü m toplumsal d ü z e n etki lenmiş olurdu. Yüzyıl ın ba
şında kralcılar, etkisi esoterik grupları da aşarak yayılan
sinarşiden korkmaya başladılar. 1920Terde, belirgin sinarşist
poliçeleriyle Masonlar , F r a n s a ' d a bir realiteydiler. 1930 ' larda
X-Cruise Club i sminde bir sol grup bile sinarşist fikirlerle oluş
turulmuş teknokratik bir düzeni savunmuştu. '"
Bu tarihlerde, Da Vinci Şifresi 'nde, Prof. L a n g d o n ' u n ve
Teabing ' in, Sophie 'ye , İ sa 'n ın Mecdel l i M e r y e m ' d e n olan soyu
hakkında gizli bilgileri ve belgeleri içerdiğini ifşa ettiği
"Dossiers Secrets" ile ilerde ilintili olacak bir diğer gel işme ol
du. Fransa 'n ın kuzey bölgesinde, Pyrenees dağlarının yakının
da Rennes-le-Château isminde küçük bir köy vardır.
- 1 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Yukarıda, modern Rennes-le-C'hâteau köyünün güneyden görünümü.
1 Haziran 1885 'de , Katol ik P e d e r Berenger Sauniere f kö
yün yarı harabe d u r u m u n d a k i küçük kilisesinde, papazl ık
y a p m a y a başladı.
Katolik Kil isesi 'nde, rahiplerin evlerine bakmas ı için bir
kadın yardımcı seçi lmesi gelenektir ancak resmi yönetmelik,
rahiple yardımcıs ı arasında yaklaşık 40 senelik bir yaş farkı
olmasını öngörür. A n c a k rahip Sauniere, Mar ie D e n a r n a u d
i sminde 19 yaşında bir genç kızı seçerek yerleşik geleneği u-
mursamadığ ını gösterdi. i v Bir diğer kaynak M a r i e ' n i n 1 8 6 8 ' d e
doğduğunu, E s p e r a z a ' d a şapkacıl ık yaptığını ve 1 8 9 1 ' d e rahi
bin hizmetine girdiğini aç ık lamaktadır . v Bu durumda, M a r i e
23 yaşındayken rahibin yardımcıl ığ ına baş lamış olmalıdır . Na
sıl karşılaştıkları b i l inmemektedi r fakat m u h t e m e l e n rahip,
genç kızı ve ailesini küçüklüğünden beri tanımaktaydı . Bu iki-
Sauniere, Dan Brown"ın, müze müdürüne verdiği ismin aynısıdır. Dan
Brown, müze müdürünün ismini tarihte yaşamış olan bu papazın isminden
alıntılamış. Kutsal Kâse efsanesi uzmanı, ayağı sakat İngiliz aristokratı
Leigh Teabing'in ismi, gerçekle, Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları "Leigh"
ve "Baigent" isimlerinin anagramıdır.
- 2 0 -
Mehmet U. Sakioğlu
sinin ilişkisini inceleyen yorumcular ın çoğu, il işkinin mahiye
tinin, resmi nikah hariç karı koca ilişkisi o l d u ğ u n u söylemek
t e d i r l e r ' Marie , daha sonra köylüler aras ında rahibin
"Madonnası" o larak anılır o ldu. v i i
Rahip Berenger Sauniere gençliğinde ve sağda yardımcısı Marie Denarnaud.
Sauniere ve yardımcısı fakirlik içinde yaşıyordu. Devletle
kilise aras ında 1885-1905 arasında ihtilaf varken, fakirlikten
kurtulmak için ilan vererek para karşılığı genel a y i n w o k u m a k
aklına geldi ve tüm dünyadaki Katol ik gazetelere, dergilere,
genel ayin okuduğuna dair i lanlar verdi. Ancak, bu uygulama,
diğer rahiplere karşı haksız rekabet yaratacağından Kilise tara
fından gayrı meşru görülüyordu. Bu uygulamanın bir diğer
sakıncalı yönü daha vardı. Ya, rahibin söyleyebi leceğinden
daha fazla sayıda ayin talebi gelirse? Bu gerçekleşti. Rahibin
söyleyebile-ceğinden fazla ayin talebi geldi ve rahip bu tarihler
aras ında m a d d i rahata kavuştu. Resmi olarak günde üç kez
İngilizcesi mass. Ölülerin arkasından rahmet olması için veya yaşayan insan
ların faydası için (örneğin, bir hastanın iyileşmesi) dua okumak. İslam gele
neğinde ölülerin arkasından mevlit okumak benzeri bir dua. İlahiler okunan
ayinden sonra rahibe bağışta bulunulur.
- 2 1 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
söylenmesiyle sınırlı olan genel ayini, tüm Fransa'da ve dün
yada reklamlar vererek ticarete çevirdi. Çok sayıda talep geldi,
bağışlar gönderildi ve aldığı ücretler binlerce Frank" a ulaştı.
İleriki sayfalarda görüleceği gibi, defterlere yazdığı notlardan
1896 ile 1915 arasındaki sürede yüzbin civarında genel ayin
talebi aldığı hesaplanmaktadır. v i i i Rahip, bu dönemde, hayli
eski olan kilisesini restorasyondan geçirdi, kendine, Villa
Beytanya isminde bir villa ve ayrıca bir de kulesi olan kütüp
hane yaptırdı.
Rahibin Sırrı
Gerçekten de, sonradan yürütülen araştırmalarda papazın
"servetini" aşın miktarda ilanla topladığı parayla yaptığını
kanıtlayan el yazısıyla yazılmış notları bulundu. Aşağıda Pe
der Sauniere"nin kendi el yazısıyla yazdığı, ilahi okunacak ki
şilerin isim listelerinden iki örnek görülmektedir:
Mehmet U. Sakioğlu
Gerçekten çok sayıda isim var. Sauniere, her g ü n postayla
büyük oranda " s ipar i ş " aldı. Tes l im aldığı genel ay in taleple
rinden bir k ısmının örnekleri :
"İlişikte, her biri 1 Frank bedelinden, 124"ü ölmüş kızkardeşleri-
mize okunmak üzere ikiyüzelli ayrı ayin karşılığı ikiyüzelli Frank
gönderiyorum. "
"İlişikte, 1 Ağustosla söylemeni istediklerime ilaveten, şimdi de
30 ayin karşılığı 45 Frank bedelinde posta havalesi gönderiyorum.
Özellikle biricik küçük askerime ve zavallı kocama dua etmenizi
istiyorum" .'x
Başka örnekleri de vardır.
Rahip Sauniere in, Rennes-le-Chaetua kilisesindeki mih
rabı 1 8 9 1 s d e değiştirdiği ifade edi lmektedir . Sauniere, kilise
sindeki mihrabı 27 T e m m u z 1 8 8 7 ' d e değiştirdi. Bunu FD
M o n n a of T o u l o u s e f irmasına 600,00 Frank ücret karşı l ığında
ve Mar ie Cavai lhe ' in verdiği bağışla gerçekleştirdi. 2
Sauniere"in arkadaşı Henr i Boudet, 1885 ile 1891 arasında
Sauniere ' in yardımcıs ı Mar ie D e n a r n a u d ' a toplam 3,679,431
Frank verdi. Bu, Sauniere in, masraflarını karşı layabi lmek için
güçlü kaynaklar ı o lduğu manas ına gelir.
Sauniere, Semaine Religieuse, La Croix, L'éclair, L'Express du
Midi, L'Univers ve Le Télégramme gibi dinsel dergilere, gazete
lere i lanlar verdi ve Sauniere^nin okuyamayacağı kadar çok
ruhani ayin talepleri eşl iğinde dünyanın her yanından para
akmaya başladı."
Papaz lar ayin okuma talebi aldıklarında, günde en fazla
üç tane o k u m a hakları vardı. (Bu rakam, haftanın çal ışma gün
lerinde b i r adet, hafta sonlarında iki adet okunmas ı gerektiğini
savunan kişi lerce tartışı lmaktadır). H e r halükârda, Sauniere v in
2 http:/ /priory-of-sion.com/bedu/bedu32.html.
- 3 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
tüm ayinleri, tüm hayat ını yalnızca onları o k u m a y a ayırsa bile
bi t i rmesi imkânsızdır . P a p a z , durumu kontrol e d e m e d i ğ i n d e n
dolandır ıcı d u r u m u n a düşmüştü .
Şimdi, e l imizdeki belgeleri değer lendirebi lmek için, zih
n i m i z d e b u n d a n yaklaş ık 106 sene öncesine, Rennes-le-Châte-
au"ya gidelim. 1896 O c a k ayındayız ve rahip Berenger
Sauniere her z a m a n k i gibi sabırlı şekilde g ü n l ü k notlarını ya
zıyor. H e r g ü n böyle oturup, gönderdiği ve gelen t ü m mektup
ların n o t u n u aldı.
H e s a p tutabi lmek için defterine 5 adet dikey çizgi çizdi ve
böylece 5 adet sütun e lde etti.
* Birinci sütunda, yazıştığı kişinin ismini kaydetti .
• İkinci sütunda, Fransızcada, g ö n d e r m e k manas ındaki
E n v o y e sözcüğünün karşılığı olarak " E " harfi yazdı ve teslim
al ındı manas ındaki R e ç u sözcüğünün karşılığı olarakla " R "
harfi yazdı.
* Ü ç ü n c ü sütunda, m e k t u b u n u n k o n u s u n u yazdı.
• D ö r d ü n c ü d e , ayın ismini yazdı.
• Beşincide, içinde bulunduğu seneyi yazdı.
Bu aylarda değişik konulu yazışmalar yaptığı tespit edil
miştir.
• Sauniere" in ruhani ayin talepleri.
* Sauniere"e gelen ruhani ayin talepleri.
• Ö d e m e l e r
• G ü n l ü k yazışmalar .
Uyguladığı teknik çok basitti; her ay, Berenger Sauniere
dikkatlice gözüne kestirdiği belirli sayıda kişiye ruhani ayin
talebinde bulundu. Bu kişiler, genell ikle kısa süre içerisinde
o lumlu yanıt verdi. Mesaj ı alır a lmaz, h e m e n tesl imatı teyid
eden bir makbuz ve teşekkür m e k t u b u gönderir . Bu şekilde,
- 3 6 -
Mehmet U. Sakioğlu
Bu şahıslara m e k t u p gönder i rken her bir inin isminin önü
n e " E " not etti.
Bu listede 19 kişi vardı ve çoğu rahipti. Bu mektuplar ı ge
nellikle ayın ilk yarıs ında gönderdi ve kalan son yarısını da
gelecek cevaplara ayırdı. Bu O c a k ayında, takip eden şahıslar
dan ruhani ayin talebi aldı:
Yanı t aldığı her b i r ismin önüne " R " notu yazdı. Şimdi,
Sauniere ' in 1896 O c a k ayına ait not defterindeki listeye, gön
derdiği t ü m ruhani ayin talep mektuplarını kaydedip kaydet
mediğini kontrol e tmek için bakarsak, yine 5 sütun buluyoruz:
• Birinci sütunda gün yazılıdır.
' İkincide, bağışın ismi.
- 3 7 -
1896 O c a k ayında takip eden kişi lerden ruhani ayin talep etti
ği belirlenmiştir.
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Burada şu olguya da dikkat edel im. M e v l ü t not defterin
de, günlüğünde yazdığı tüm is imler b u l u n m a m a k t a d ı r . Ne
denli titiz bir kişi o l d u ğ u n u gözönüne a ld ığ ımızda hayli şaşır
tıcı bir d u r u m bu.
Ş imdi makbuzlar ına bakal ım. Mant ıksa l olarak, önceki
sayfadaki listedeki t ü m isimlerin bu m a k b u z d a yazılı olduğu
nu görmemiz gerekir.
Ocak 1896xya ait makbuz
- 3 8 -
• Ü ç ü n c ü d e m e v l ü d ü n hangi n e d e n d e n istendiği.
• D ö r d ü n c ü d e , tesl im al ınan bağ ı ş miktar ı .
• Beşincide, ruhani ayinlerin okunup, okunmadığ ına da
ir bilgiler.
Böylece, karş ımıza şu veri tablosu ç ıkmaktadır :
Mehmet U. Sakioğlu
Not defterindeki tüm is imler bu m a k b u z d a var. M e v l ü t
defterinde o lmayan dört is imde bu defa makbuzlarda bulun
maktadır . Bu ödemeler in ruhani ayin karşı l ığında olduğunu
bi l iyoruz ancak henüz daha l isteleyebilmiş değil.
- 3 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 4 0 -
Sauniere, yalnızca ruhani ayin karşılığı ücret a lmıyordu
ayrıca Ki l i se 'ye bağış lar da al ıyordu. Örneğin, 1897 O c a k a-
yında François Labatut i sminde bir kiş iden 200,00 F r a n k ve
N o t r e - D a m e de Cas te lnaudary M a n a s t ı r ı n d a n 100,00 F r a n k
bağış aldı. Tıpkı, z a m a n ı m ı z d a , el inde c a m i derneği bağış fişle-
riyle dolaşan ve cami yapımı, tamiratı için para bağışı topla
yanlar örneğinde o lduğu gibi, o d ö n e m d e de kilise yap ımı ve
tamirat ı için para toplamak, bağış kampanyas ı baş la tmak da
doğaldı. (Birgün, minibüse yolcu olarak binen bir bağış topla
yıcısı, şoföre ücret vermediğ i gibi, bir de ona fiş uzatarak bağış
almıştı !) . Bağlı o lduğu piskoposluk ve belediye bu gibi dinsel
binaların tamirat ı için bütçe ayı ramadığ ından bağış toplaması
gayet doğaldı. Bağış toplamaya ve nasıl harcaması gerektiğine
karar verme yetkisi vardı. Bağış verenlere gönderdiği mektup
lardan bir kısmı bulunmuştur . Bu mektuplarda, amacının yaş
lılar ve bak ıma m u h t a ç emekli rahipler için bir ikamet inşa et
m e k olduğu yazmıştır . Amacı buydu ve bu amaca ulaşmak
için z ihninde planlar yaptı.
1892 ile 1915 tarihlerine ait defterlerinden ruhani ayinlerle
ilgili olanları incelenince aşağıdaki sonuç ortaya çıkmıştır:
Mehmet U. Sakioğlu
Yukarıdaki listede aşağıdaki tarihler eksiktir:
-41 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri 'nin Deşifresi
Ö Z E T L İ S T E
- 4 2 -
1892 T e m m u z ile 1896 Eylül arasındaki ruhani ayin def
terlerini incelediğ imizde h e r geçen sene, okunan ruhani ayin
sayısının arttığını gözlemliyoruz ve bu artış, 1896*da ve
1 8 9 7 ' d e zirveye çıkmaktadır . Şayet, 10 E k i m 1896 ile 30 Kasım
1897 arasındaki d ö n e m arasında almış olabileceği ruhani ayin
sayısını hesapladığ ımızda karş ımıza orta lama olarak şu çık
maktadır : 5820 x 30 / 3 8 5 = 450 ruhani ayin her ay.
M e v l ü t sayısının h e r ay aşamalı olarak arttığmı göz önüne
ahpta hesaplarsak, 1896 ile 1906 arasındaki her sene 5500 ile
6000 arası ruhani ayin talebi a lmış olmalıdır ve 10 senede
60,000 ruhani ayin , her biri ortalama 1.50 F r a n k karşılığı (ücret
1909 v da 2 Frank olarak bel ir lenmişt i) toplam en az 90,000
Frank karşımıza çıkar.
Mehmet U. Sakioğlu
Bu gelir kaynağına, bağışların dahil edi lmediğini de göz
önüne alalım. Berenger Sauniere, ruhani ayin fabrikası k u r m u ş
gibi görünüyor ! Rahibin m e t o d u şöyleydi. M e v l ü t talebi a lmak
için iki şey yaptı:
^ K ü ç ü k i lanlar verdi.
• İlgi lenen kişilere mektuplar yazdı.
"Semaine Religieuse", "La Croix", "L'Eclair", "L'Express du
Mia'", "L'Univers" ve "Le Télégramme" gibi dinsel ve dinsel ol
mayan dergi ve gazetelere i lanlar verdiği b i l inmektedir
Ayrıca, not defterinde, " i lanlar için adres ler" başlıklı iki
sayfa olduğu görülmüştür. Bununla, o n u n ruhani ayin veya
bağış ta lebinde bu luduğu bazı yayıncıların adresleri ve isimle
ri tespit edilmiştir. İki örnekle:
• "L'Echo de la Semaine" Victor Tissot tarafmdan rue
Laffite 34, Paris adresinde haftalık olarak yayınlanmaktadır .
• "Le Musée des enfants'" rue de M e t z 4 1 , Lille adres inde
yayınlanan, aylık bir dergidir.
Bu küçük ilanlar aracılığıyla özel kişi lerden ruhani ayin
talebinde bu lundu. Bu kişiler, çeşitli nedenlerden (ölülerin a-
dından, belirli b i r olay veya sevilen kişi için dualar) ona çok
sayıda ruhani ayin talebi gönderdi. Diğer yandan, kendisine
hayli miktarda o lumlu yanıt veren meslektaşlar ına da yazdı.
• Seçtiği i s imlerden bir kısmının kısa bir listesi görülmektedir :
At - Reynes - C a z a n o v e - Lignon - Carrière - Pech-Caurres
- Estruc - Greffier - Pech (adaş) - Prax-Sabaties - Bonnata -
Lauze - C a z a u x - Larroque - H u g o n n e t - Lafon M a y - Henry-
Babou - Jalabert - Partau - Roudière - Frances - Rovière -
Bourg ignon - Goutharet - Lapeyre - D e l m a s - Valentin -
Cavaye-Gayda - Gasdti l lon - Babat - B o u e - Alquier - Sarda -
Cassignol-Vidal - Pons - Laborde - Marty - G u i l h e m (Piskopos
sekreteri) - Gazel - Boudel (Rennes-les-Bains papazı) - Boutel-
M a r i o - G a s c - Cathala - Daviez - Cavai lhe - Caratge - Tai l lan -
Escarguel - Lasserre - Cazal - Sarda - Carrie - S a l o m o n -
- 4 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 4 4 -
Cant ier - B o n n a u r e - Cantegril - Sige - Puzenac - Michet -
Arryles - M a r t h e - Maury - Boscat - Sabran - Bel l inans - Alfred
Sauniere - Alquie - Boussioux - Vignoles - Dantras - Bernard-
Corves - Ribes - Laval, vb.
Yukarıdaki listedekiler, Carcassonne piskoposluğuna bağ
lı olanlardır yani Sauniere' in k o m ş u meslektaşları . Onun, tüm
Fransa" daki insanlara yazdığını bil iyoruz; kendi eliyle yazıl
mış, papazlarıyla, kilise cemaatleriyle ve özel kişileriyle ya
zışmalar yaptığı şehir isimleri listesi bulunmuştur . Özel kişile
rin isimleri çok fazla olduğundan gerek g ö r m ü y o r u m . M u h
temelen standart bir mektubu vardı ve yardımcısı Marie"den
bunları kopyalamasını istedi. T ü m yapması gereken tarih at
m a k ve imzalamaktı .
Şayet Sauniere gerçekten bir hazine bu lmuş olsaydı böyle
sine kompleks ve yorucu bir organizasyona neden girişsindi?
Büyük masraflar gerektiren yeni leme işini, rahibin bağlı
o lduğu Carcassonne"deki piskoposluk öğrendi ve hesap ver
mesi için çağrıldı. Rahipler -ayin o k u m a talebi aldıklarında
günde en fazla üç ayin okuma hakkına sahiplerdi. Bu hesaba
göre, Sauniere tüm ömrünü genel ayin okumaya vakfelse bile
yukarıdaki şartları yerine getirmesi imkânsız olurdu. Yani,
okuyamayacağı ayinler için para toplamıştı.
Söyleyebi leceğinden daha fazla genel ayin için para kabul
etmekten (not defteri kayıtları bunu kanıt lamaktadır) suçlu
bulunarak 1911"de görevine son verildi ancak o z a m a n a kadar
kilisesi restorasyondan geçmişti. Kullanılan malzemeler in ola
ğanüstü bir yönü yoktu. Kilise malzemesi satan firmaların ka
taloglarında vardır ve tüm Fransa 'da bulunabil ir . M u h t e m e l e n
rahip, kilisede restorasyon yaptırırken m a d d i değeri az olan,
çanak, çömlek gibi küçük bazı antik eşyalar bu lmuştu . Bir
kaynak bunların ş imdi Rennes-le-Château m ü z e s i n d e sergi
lendiklerini açıklamaktadır fakat bunların Mecdel l i M e r y e m " l e
veya Siyon Tarikatı 'yla hiçbir ilgisi yoktur. x i Rennes-le-
Mehmet U. Sakioğlu
Château 'nun altında hazine b u l m a k için iki arkeoloji profesörü
tarafından yürütülen kazılar da o l u m s u z sonuçlandı . 1973 v te ,
Peder Berenger Sauniere 'n in kilisenin res torasyonunu nasıl
yaptırdığıyla ilgili en i lginç açık lama, M o n s i n y o r E s p e u f tan
geldi:
"... Peder Sauniere'nin hiçbir hazine bulmadığını belirtmek is
terim. Ben, aslında Esperaza^da doğmuştum. Ailem, Denarnaud
ailesini tanıyordu. 1025"te 14 yaşımdayken, istikrarlı olarak Rennes-
le-Châteauya giderdi. Giderdim ve Marie Denarnaud^u görürdüm.
Çok acınası bir durumda yaşıyordu. O zaman salonda olan ve şimdi
kaybolduğunu gördüğüm piyanoda harmoni dersleri yapardım. Tour
Magdala kütüphanesinde, rahibin (Sauniere"nin) Romandaki mah
kemede yargılandığı zamanda avukatıyla yaptığı yazışmaların tü
münü okudum. Peder Sauniere, genel ayin okumak için topladığı
parayla kiliseyi tamir ettirebildi. Dünyadaki Katolik basınında küçük
ilanlar yaydı. Metinlerini okuyabiliyordum, binlerce cevap geldiğini
gördüm. Ayrıca, şunu da söylemek isterim, ki, 15 ile 20 yaşları ara
sında Villa ile Mecdelli Kulesi arasındaki bölgeyi tamamen araştır
dım. Gizlenmiş bir hazinenin en ufak izini bile asla bulamadım. Ger
çeğe olan saygımdan dolayı bunu size söylüyorum..."(Midi Libre, 13
Şubat, 1973)xii
Rennes-le-Château hakkındaki Fransızca kitapların hiç
birinin Türkçeye ve İngil izceye çevri lmediği de bil inmelidir,
bu nedenle P a p a z Berenger Sauniere hakkındaki gerçek,
İngilizce konuşan dünyada hâlâ t a m a m e n bi l inmiyor.
Rahipl ikten azledilen Sauniere, 1917*de fakirlik ve b o r ç
içinde öldü. Rahipl ik görevini ö lüm yatağında geri aldı. Sau
niere ö lmeden önce, kendisine sadakatle h izmet eden M a r i e
D e n a r n a u d ' a , Villa Beytamja isimli evini miras bıraktı.
Ölümün Ardındaki Gizem
Ölümünden sonra gelişen söylentilere göre, Sauniere ' in
ölümü kuşku taşımaktadır. Kutsal Kan Kutsal Kâse, yardımcısı
- 4 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 4 6 -
Mar ie D e n a m a u d ' u n tabut siparişini ö lümünden önce verdiğini
kuşkuyla zikretmektedir. Yani, bu k o m p l o torisine göre önce
den yürütülen bir planla rahip öldürülmüştü! Bu nedenle ölme
den yaklaşık 1 hafta önce, yardımcısı tabutunu sipariş etmişti.
Bu teorinin ortaya çıkış nedeni bir yanlış anlamadır. Saunie-
re ' in ö lümünden aylar sonra ödenen tabut fişinin üzerinde " 1 2
J u i n " (12 Haziran) yazılıdır. Bunu yanlışlıkla " 1 2 J a n " (12 Ocak)
olarak hatalı okumuşlar ve bu söylenti ortaya çıkmış. Tabutun
ö d e m e makbuzunun tarihi Sauniere ' in ö lümünden 6 ay sonra
sına aittir Kutsal Kan Kutsal Kâse'nin iddia ettiği gibi ö lümünden
bir hafta öncesine değil! K o m p l o teorisyenlerini her ne kadar
hayal kırıklığına uğratacaksa da, rahibin ö lümü doğal neden
lerden gerçekleşmiştir (sh. 31) . 65 yaşındaydı ve yaklaşık 10 se
ne kilise takibatı altında olmanın stresli koşulunuda göz önüne
alırsak, normal bir yaşta ölmüştü. Evinin teras katında kalp kri
zinden veya bir başka darbeyle yere yığıldı ve birkaç gün sonra,
22 Ocak, 1917 'de öldü. Aşağıda, Marie Denarnaud"un elindeki
sözkonusu tabut makbuzu görülmektedir. Bu makbuz Michael
B a i g e n f in arşivinden alınmıştır fakat yazar, makbuzdaki gerçek
tarihten bahsetmemektedir .
Ayrıca, sh.31"de rahibin günah ç ı k a r m a d a n öldüğü ifade
edi lmektedir . Anlatı ldığına göre:
"Sauniere, ölüm döşeğinde yatarken son günah çıkarmasını din
lemesi ve son dinsel töreni yönetmesi için komşu bölgeden bir rahip
çağrıldı. Rahip zamanında geldi ve hasta odasına girdi. Görgü ta
nıklarının ifadesine göre, kısa bir süre sonra geri döndü, titrediği
görülüyordu. Birinin anlatısına göre, bundan sonra hiç gülmedi*.
Başka birinin sözleriyle birkaç ay süren şiddetli depresyona girdi. Bu
anlatılar abartılı olsun olmasın, rahip tahminen Sauniere'in günah
çıkarmasına bağlı olarak, ölmeden önce yağ sürülmesi görevini yap
mayı reddetti. 22 Ocak'ta Sauniere günah çıkarmadan öldü."
Mehmet U. Sakioğlu
Gizemli , sisli, puslu esoter izm y a r a t m a k adına ortaya atı
lan bu iddia gerçek değildir, çünkü iki bağımsız kaynak, rahip
Sauniere ' in yağla takdis o l d u ğ u n u teyid etmektedir .
"Berenger Sauniere'ye son nefesinde günah çıkarmasını dinle
mek ve iman telkin etmek için gelen ve dengesiz, deli veya depresif
zihin durumuyla ayrılan rahip efsanesi toplumun dehşet verici bir
hayal gücü aşırıılığıdır. Ölmekte olan adamın yatağına çağrılan Ra
hip Riviere, gerçekte itiraflarını dinledi, geçici rahiplikten men ceza
sını kaldırdı ve son ölüm takdis ayinlerini uyguladı. Kabul edilmeli
ki [rahip Sauniere"in] vicdan içeren bu gerçek [ölüm] versiyonu, di
ğerinden daha az baştan çıkartıcıdır; Berenger Saunere'nin sırrını,
itiraflarını dinleyen kişiye ifşa edişi ne muazzam bir sansasyon olur
du!
- 4 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 4 8 -
Her şey bir yana, Rahip Rivière, son iman telkinini Berenger
Sauniere"ye vermeyi reddetmiş olsaydı, Sauniere"in üzerinden rahi
plikten men cezasını kaldırmazdı ve dinsel takdis töreninin yapılma
sına engel olurdu. Gerçekte, onun durumunda "men cezası", aforoz
olmaya eşittir! Biliyoruz ki, Berenger Sauniere 24 Ocak'ta, sabah
10'da diyakoz ve diyakoz yardımcısı eşliğinde Kudas Ayiniyle gö
mülmüştü" .x i i i
M o n s i g n o r George Boyer, "Bundan sonra hiç gülmedi" deni
len R a h i p Riv iere 'n in kahkahalarla gü ldüğüne tanıklık etmek
tedir. G ö r ü n ü ş e göre, yazarların amacı, Sauniere ' in, Hıristiyan
öğreti lerine karşı olan, belki şeytani bir keşifte bulunduğunu
veya bu nitelikte bir bi lgiye sahip o lduğunu ve bunu işiten
R a h i p Riv iere s nin " ş o k " olduğu havası yaratmaktır .
Pierre Plantard Sahnede
Bu d ö n e m d e , Fransız aşırı sağı kendi esoterik gruplarını
oluşturdu. Bunlar ın bir kısmı, arka planda başka görüşler taşı
yan grupların öne sürdükleri vitrinleriydi. Masonlar ın deste
ğini k a z a n m a k için M a s o n i k ve esoterik ilişkileri olduğu izle
nimi veriyorlardı. 1930Tarda Avrupa 'da Yahudi karşıtlığı ya
yı lmaya başladığında, Fransız aşırı sağı, M a s o n l a r ı ve Yahudi
leri derhal terk etti.
Bu d ö n e m d e , on dört tane esoterik grup bir araya gelerek
F U D O S I isminde, barışı ve pozitif idealleri des teklemeye yöne
lik bir federasyon kurduklar ında aşırı sağ da, bir çeşit kontr-
gerilla yöntemi olarak kendi sahte-Masonik gruplarını oluş
turmaya başladı. Savaş esnasında, işgalci Nazi ler in politikası
esoterik grupların liderlerini tutuklamak, toplama kamplar ına
yerleştirmek, her grubun kayıtlarına ve üyelik listelerine el
koyarak merkezi bir depoda yerleştirmekti. İsmi, "Centre
d'Action Maconnique" olan bu depodaki kayıt lar Nazi ler tara
fından incelendi ve Vichy 'deki Fransız işgal hükümeti ,
G e s t a p o ' ya, Masonik ve esoterik tarikatları takibata a lmasında
Mehmet U. Sakioğlu
yardımcı oldu. Aşırı sağın M a s o n i k etkiden korkusu o derece
deydi ki, b i l inmeyen bir kaynak, "Chauvin Report" i sminde,
Vichy hükümet inde bile yetki m a k a m ı n d a k i çok sayıda M a s o
nun aktif o lduğunu iddia eden bir belge ortaya att ı . x i v Bu olay
lar gelişirken, daha ileriki tarihte "Siyon Tarikat ı"nı o luşturacak
olan kişiler organize oluyorlardı. 1934 'e kadar erken bir tarihte
var olduğu bil inen grubun ismi "Alpha Galates" olarak
seçilmişti.
- 4 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
1930' lar ın sonuna doğru Alpha Galates , 18 M a r t 1920 Pa
ris doğumlu, Pierre Plantard isminde genç bir a d a m ı başkanı
- 5 0 -
Mehmet U. Sakioğlu
olarak atadı. Plantard* ın babası, o genç yaş tayken ö l m ü ş t ü ve
annesi zengin aileler için aşçılık yaparak geçimini sağlıyordu..
Plantard, l iseden ayrılmıştı . 1937 senesinde, 17 yaşındaki
Plantard, "Fransa'yı arındırmak ve yenilemek" için Yahudi-
M a s o n karşıtı b i r grup kurdu. "Fransa'nın Yenilenmesi" is imli
bir dergiyi yay ın lamak için h ü k ü m e t t e n resmi izin istedi.
"Fransa"nın Yenilenmesi" teması, sürekli o larak A l p h a Galates
ile ve daha sonra " S i y o n T a r i k a t ı " ile ilintili o larak ortaya çıka
caktı.
1939"da Plantard, Br i tani 'de (şimdiki F r a n s a ' n ı n kuzeyba-
tısıdır) k a m p toplantısı yapan bir Katol ik gençl ik grubuna li
derlik etti ve ayrıca
bir grup Katol ik gen
ce k o n u ş m a yapmışt ı .
Bu yaşta bu faaliyetle
rine b a k a n baz ı araş
tırmacılar, Plantard" ın
ya istisnai şeki lde ya
şından önce gelişmiş
o lduğunu veya Kato
lik Kil isesi 'nin iç inden
birilerinin ö n ü n ü aç
tığını düşünmektedir ler . Plantard ' ın arkasmdaki grup ve
Alpha Galates, işbirlikçi Vichy hükümet inin gücünden fayda
l a n m a k için gir iş imde bulundu. 16 Aralık, 1 9 4 0 ' d a Plantard,
Vichy rej iminin başkanına, b ü y ü k Yahudi-Mason entrikasını
yeren bir m e k t u p yazdı . x v 1941 v de, Plantard, 3 bin 245 üyesi
o lduğunu iddia ederek "Milli Fransız Yenilenmesi" (Rénovation
Nationale Française) isimli b i r organizasyon k u r m a k için
müraacat etti ancak A l m a n polisi yalnızca dört üye tespit etti
ve aynı sene, 3 Eylü l 'de resmi onay reddedildi. Aşağıda Paris
Pol is Müdür lüğü 'nün, 21 Nisan 1941 tarihli 4 sayfalık raporu
nun ilk iki sayfası görülmektedir :
- 5 1 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 5 2 -
Nihayet, 1 9 4 2 ' d e Plantard tekrar kendini halk aras ında
görünür kı lmak için bir yol aradı. Alpha Galates ismini açıkça
kul lanarak Vaincre (Fethet) i sminde b i r dergi yay ın lamaya
başladı.
"Pierre de France" takma ismiyle editör lük yaptığı dergi
de, Le C o m t e Moncharvi l le , Robert A m a d o u , Dr . Cami l le
Savoire vb. takma isimler alt ında makale ler yazdı. x v i A l p h a
Galates politik olarak sağ kanat, anti-semitik b i r R o m a n K a t o
lik esoterik grubuydu. Cumhuriyetç i l ik taraftarı olan G r a n d
Orient geleneğinin muhali f iydi ve m o n a r ş i z m taraftarı o lan
G r a n d Occident isimli Fransız geleneğini temsi l ediyordu. 1 9 4 2
Eylül ayında yay ın lanmaya başlayan Vaincre, şövalyelik, At-
lantis, gizli Tibet şehirleri, kelt mitolojisi ve Yahudi-Mason
karşıtı Vichy yönetimini destekleyen makalelerle doluydu:"
Mareşal Petain iktidara geldiğinde ilk icraatlerinden biri
Fransız H ü r M a s o n l u ğ u n u er i tmeye yönel ik gir iş imlerde bu
lunmak oldu. Alpha Galates, bu dergiyi b ü y ü k bir gençlik or
ganizasyonunun yayını olarak s u n m a y a çalıştı. 13 Şubat, 1945
tarihli gizli polis servis raporu, Pierre Plantard' ın 1937~de
Fransız Birliği i sminde Yahudi-Hür M a s o n l u k karşıtı bir g rup
oluşturmak ve tekrar 1941*de "Ulusal Fransız Yeni lemesi" is
m i n d e bir başka grup oluşturmak için gir iş imlerde buludu-
ğunu ve takiben, derneğin kaydını otoritelere yapt ı rmadığı
için Fresnes cezaevinde 4 ay hapse m a h k û m olduğunu r a p o r
etmektedir."
Altı sayı sonra derginin yayını kesildi. Ancak, P l a n t a r d ' ı n
biraz tanınmasını sağladı. Polis tarafından per iyodik olarak
gözleniyordu. Alpha Galates, sağcı, Yahudi l ik karşıtı b i r
esoterik R o m a Katol ik grubuydu ve Halkçı G r a n d O r i e n t i n
karşısında olan ve G r a n d Occident olarak bi l inen monarş i s t
Fransız geleneğinin temsilcisiydi. Bu or tamdaki A l p h a Gala-
tas*ın yedinci maddes i Yahudi-Masonluk karşıtıydı:
Mehmet U. Sakioğlu
"Tarikat, Yahudilere ve Yahudi-Mason tarikatına üye olan her
kese kesin şekilde kapalıdır.
21 Eylül 1942 tarihli ilk sayıda, Alpha G a l a t e s i n prensip
lerini açıkladığı " G e n ç Şövalyel ik A d ı n a " başlıklı Yahudi-
Masonluk karşıtı makalede organizasyonun hedefi şöyle açık
landı:
"Anavatanımızı, "gerçek misyonuna" hizmet ettiği liyakatli ye
re tekrar döndürmek için ruhundan, nefret dolu kırgınlıkları ve
sekülerizmi, tanrısızlığı ve eski demokratik Yahudi-Masonluğunun
çürümüş prensiplerini yok etmeliyiz. "
İfadedeki, "Yahudi-Masonluk" B ü y ü k D o ğ u H ü r m a s o n l u -
ğuna (Grand Orient), Fransız cumhur iyet i 'ne ve iddiaya göre
cumhuriyet i kontrol eden Yahudil iğe referans vermektedir .
Anti-Semit bir ritueli olan G r a n d Occident Geleneği , Yahudi
rasyonalizminin Fransız İhtilali 'ne n e d e n o lduğunu ve M o n a r
şinin sonunu getirdiğine inanıyordu. 1 9 3 8 v d e Paul Le C o u r un
yazdığı b i r makaleden alıntılarsak:
" 1 7 8 2 v d e Wilhemsbad Masonik Kongresi toplanmıştı ve
Weischaupt isimli bir Alman Yahudisinin tahripkâr etkisiyle localar
da rasyonalist hareket başladı ve 1793"teki kanlı ihtilali gerçekleştir
di".
Alpha Galates, 21 O c a k 1943 tarihli Vaincre dergisinde,
Fransız İhti lal i 'nin neden olduğu hasarı g iderme misyonunda
o lduğunu ilan etti:
"Her yerde olan Alpha, 1937"deki yeniden doğusuyla 1793"ü il
ga etti".
Plantard, monarş izm taraftarıydı. Vaincre 'deki aynı ma
kalede düşüncesini açıkça ilan etti.
"Hitler Almanyasının, planlarımıza yönelik her engelin aynı
zamanda ona da zarar verdiğini bilmesini istiyorum çünkü Alman
gücünü Hürmasonluk tarafından ortaya atılan direnç zayıflatmakta
dır."
- 5 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
1945 Şubat ayı kadar geç bir d ö n e m d e , polis hâ lâ A l p h a
Galates ' i ve 50 kadar üyesini soruşturuyordu ve ciddi b i r a m a
cı olmadığı kararma vardı. Fakat en azından, Alpha Galates in
sız C u m h u r i y e t i ' n e karşı
darbe gir iş iminde b u l u n d u .
(Vaincre 'nin ilk sayıs ında
neden Franchet d 'Esperey ' in
konuşmas ının a lmtı landığmı
açık lamaktadır bu) .
Plantard' ın 1 9 6 0 l a r d a
Yahudi karşıtı o l d u ğ u n d a n
hiçbir kuşku yoktur. Vati
kan, şiddetli b i r şeki lde Ya
hudi karşıtıydı. 1 9 6 4 ' d e k i I I .
Vat ikan Konsül" ü n d e ( P a p a
VI. P a u l ) , gözden geçir i len
karar lardan biri, Yahudi l iğe
karşı daha toleranslı olun
ması hakkındaydı .
- 5 4 -
Bu makales iy le Plantard, Fransız ve A l m a n Nasyonal is t le
rinin bir konudaki müşterek duruşunu sergi lemektedir - Ya
hudi karşıtlığı.
Aynı dergide, " Ü S T A D O L D U K L A R I N A İ N A N A N L A R "
başlığıyla, üzer inde D r u i d üniforması g iymiş bir Yahudi kari-
katürleştirilerek, celall i bir H ü r m a s o n olarak takdim edi lmek
tedir:
Peki, Pierre Plantard, n e d e n 1 9 3 7 ' d e Yahudi l ik ve Hür-
masonluk karşıtı b i r grup o luş turmaya çalışmıştı? Ç ü n k ü ,
1937 ' de F r a n s a ' n ı n i lk sosyalist başbakanı b i r Yahudi o lan
Leon B l u m ' d u ve B l u m , sağ faşizmine muhalafet eden Popüler
Öncü isimli solcu h ü k ü m e t i başbakanıydı . O d ö n e m d e k i sağcı
Faşistler, "Blum'dansa, Hitler ' i yeğleriz" s loganını kul lanmala-
rıyla meşhurdular . Mareşa l Franchet d 'Esperey, 1 9 3 7 ' d e Fran-
Mehmet U. Sakioğlu
ciddi bir esoterikgrup olduğu inancıyla katı lan Rober t
A m a d o u isimli bir ciddi arayışçı, grubun amacın ın polit ik ol
duğunu düşünmektedir . D a h a sonra bir M a s o n ve Mart inis t
olan A m a d o u , 40 yıl sonra Alpha Galates h a k k ı n d a konuşma
yı, "kendi açımdan, o zamandan önce ve daha sonra hiçbir politik
faaliyette bulunmadım" d iyerek red etti.
1 9 4 6 M a Rennes-le-Château köyünde bir ge l i şme oldu.
Mar ie Denarnaud, kilisenin müteveffa rahibi Sauniere"nin
kendisine miras bıraktığı Villa Beytanya 'y ı ö m ü r boyu bak
ılması koşuluyla N o e l C o r b u i sminde bir a d a m a sattı . x x i i i
Villa Bethanie bahçesinde, Peder Berenger Sauniere, Marie
Denarnaud ile. Arkada kilisenin çan kulesi görünüyor.
1 9 4 7 ' d e yenilenen F U D O S I Par i s 'de toplandığında, Pierre
Plantard, "Latin Academy" i sminde bir başka organizasyonu
oluş turmak için gereken belgeleri doldurdu.
- 5 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
1951 senesinde A n n e L e a His ler (1930-1970) ile evlenerek
P a r i s k e n daha ucuz yaşam koşullarına sahip olan Cenevre gö
lü yakınındaki A n n e m a s s e kentine taş ındı . x x i v
17 Aral ık 1953 v te St Jul ien-en-Genevois M a h k e m e s i tara
fından, "sahtekârlıkla zimmete geçirmek" (abus de confiance) su
ç u n d a n 6 ay hapse m a h k û m edi ldi . x x v
S o n u ç olarak, yeni organizasyonu, yeni üyeler çekemediğ i
gibi Plantard, boş o l m a y a n bir şekilde, çocuklara kötü dav
r a n m a k (détournement de mineur) suçundan tekrar tutuklandı
ve 1956-1957 yılları aras ında 1 sene hapis yattı. Bu d ö n e m d e
eşi boşandı .
Pierre Plantard Nasıl İsa'nın Torunu Oldu?
1950 ' le ı in ortasında Plantard, Katol ik çevrelerde kendini
Fransa 'n ın tahtına geçecek olan Merovenj olarak tanıtıp lobi
yapmaya başladı. Bu faaliyetlerde b u l u n d u ğ u yerlerden biri
Paris kilisesiyle, St. Sulpice rahiplik okuluydu.""
1953 v de Mar ie D e n a r n a u d öldü. 1946 v da, Villa Beytan-
ya 'y ı satın alan Noel Corbu, 1955 te Paskalya Yortusu esna
sında Villa B e y t a n y a ' d a "Hôtel de La Tour" i sminde bir otel-
restorant açtı. D ü k k â n ı n a müşteri ç e k m e k için Corbu, gelen
müşteri lerine, "Rahip Sauniere'nin kilisede bulduğu bir hazineyle",
- 5 6 -
Mehmet U. Sakioğlu
kilisenin restorasyonunu yaptırdığını söy lemeye başladı.
Corbu, daha fazla müşter i ç e k m e k amacıy la misafirlerine hi
kâyeyi anlatarak eğlendirirdi ve nihayet anlatısını b i r teyp ka
setine kaydetti. Sauniere ' in 1 9 1 7 ' d e k i ö l ü m ü n d e n sonra spekü
lasyonlar bölgede kaldı, 1 9 5 6 ' y a kadar t o p l u m u n dikkatini
çekmemişt i . Böylece, onu ilk olarak tanıtan kişi N o e l C o r b u
idi.
Böylece, 1955 civarında t ü m F r a n s a ' d a bir söylenti yayıl
maya başladı. Kulaktan kulağa fısıldanan söylentiye göre,
Rennes-le-Château isimli küçük bir köydeki Katol ik ki l isesinde
görevli olan Peder Berenger Sauniere isimli papaz, yıl larca
fakirlik içinde kil isede yaşıyordu. Karnını doyuracak parayı
bile zor buluyordu. Ancak, aniden küçük kilisesini baş tan sona
restore ettirecek miktarda para bulmuştu. Söylent iye göre,
kendi başına kilisede inşaat, tamirat işleri yaparken, mihrabın
direklerinin birinin altında Tapınakçı lar ın veya Cathar lar ın ya
da Kral VIII. Louis ' in karısı Castileli B l a n c h e ' i n hazines ine
dair bazı antik parşömenler keşfetmişti. Bu söylentinin değişik
versiyonları var. x x v i i i C o r b u ' n u n iki ayrı hikâyesi vardır.
1 9 5 6 ' d a artık akın akın köye gelmekte olan ziyaretçi ler için
hazırladığı b i r yazılı kayıt ve ayrıca yaklaşık 1 9 5 5 ' e ait halka
yönelik yazdığı bir ilan. H e r ikisi anlatıda birbirine hayli yak
ındır ancak bazı farklılıklar var.
Bölgede yayınlanan iki gazete, muhtemelen C o r b u ' n u n
kışkırtmasıyla 12 Ocak, 1 9 5 6 ' d a aynı gün hikâyeyle ilgili
makale yayınladı. Midi Libre gazetesi "Aude"nin Gizli Hazine
leri" is imli bir dizi yayınladığı esnada hikâyeyi alıntıladı.
Rakibi La Dépêche de Midi, 12-15 O c a k 1956 arasında,
Sauniere ' in, Castileli B lanche ' in hazinesini b u l d u ğ u n u
söyleyen Henri Corbu 'y la röportaj yaptı ve Noel C o r b u ' y u
kaynak olarak kullanarak, Sauniere 'n in bir hazine keşfettiğini
ilan et t i . x x i x Albert Sa lamon tarafından kaleme alınan "La
Fabuleuse Découverte du Curé aux Milliards de Rennes-le-Château"
- 5 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
(Milyoner Rennes-le-Château Papazının M e ş h u r Keşfi) başlıklı
üç b ö l ü m l ü k bir dizi baş lat t ı . x x x
İronik olarak, La Dépêche, ilk makales inde yanlışlıkla kar
deşi Alfred Sauniere ' in fotoğrafını, Berenger Sauniere olarak
takdim ederek yayınladı. Konuyla i lgi lenen kişiler, Alfred' in
resmini, Berenger ' in resmi olarak tanıdılar. H e r iki gazetede,
hikayeyi bir haz ine keşfiyle i l inti lendirerek yayınladı. Corbu,
Albert S a l a m o n ' a , papazın, bir kraliyet hazinesi bu lduğuna
inandığını söylemişti . O dö
n e m d e k i rağbet gören açık
lamaya göre, b u n u n 1 3 ' ü n c ü
yüzyılda, IX. Louis savaştay
ken Fransa 'y ı yöneten annesi
Reine Blanche ' in (Beyaz Kra
liçe) hazinesi o lduğu düşün
cesi kabul gördü.
Fransa çapında yayınla
nan birçok m a g a z i n - özel
likle hazine avcılığı ile ilgili
Noel Corbu, Rennes-le- o lanlar - takip eden yıl larda
Château-daki sunağın önünde. konuyla ilgili makale ler ya
yınladılar. Çoğunluk, haz ine
tezine inandı ve Sauniere ' in kimin hazinesini b u l d u ğ u yolun
da spekülasyonlar arttı. Aşamal ı olarak hikâyesi Fransız halkı
nın bil incine yer leşmeye başladı. Kaçını lmaz olarak hikâye,
köye hazine avcılarını çekti . 1956 ' lar ın baş lar ında bir sene içe
risinde hazine avcıları bö lgeye akın e t m e y e başladılar.
Dünyanın b ü t ü n "hazine avcıları, okkültçüleri, falcıları, Gül-
haççtları, simyacıları, kabalacıları, şifre çözücüleri, Kutsal Kâse tapi-
alari, astrologları, ufocuları (uçan daire uzmanları) veya gizli tari
katların üyeleri", P lantard en önde o l m a k üzere,
Carcassonne 'den yaklaşık 45 km. i lerde ve bazı Cathar harabe
lerine yakın olan, Rennes- le-Château 'ya h a c yolculuğu yap-
- 5 8 -
Mehmet U. Sakioğlu
mak için seyahat e t m e y e başladılar. Katol ik papazı
Sauniere 'n in sırlarının peşindeydiler.
Plantard, bölgeye gitt iğinde iş adamı Corbu ile görüştü.
H e r iki a d a m ı n birbirlerine yazdıkları mektuplar ve Rennes-le-
C h â t e a u ' d a yan yana dururken çeki lmiş resimleri mevcuttur .
Plantard ile Corbu arasmdaki görüşmeler 1950Ter in sonuna,
196CTların b a s m a uzanmaktadır .
Hazine avcıları köye akın ettiler. 1950 ' lerden itibaren
Rennes-le-Château kilisesinin içinde ve dış ında resmi ve resmi
o lmayan birçok arkeolojik kazı yapıldı ve bu faaliyetlerin tü
mü, R e n e Descadeillas^ın Mythologie du trésor de Rennes isimli
kitabında bulunabilir. 1 1 Rennes-le-Château x daki kil isede ilk
d 1962'de Carcassone kütüphanecisi ve arşivcisi René Descadeillas, gizemle
ilgili ilk çalışma olan Notice sur Rennes-le-Château et l'abbé Saunière isimli ki
tabını hazırladı. Her ne kadar bölgesel arşivlerde kullanılması amacıyla ya-
yınladıysa da ve kitap yaymlanmadıysa da, daha sonra ortaya çıkan mitleri
ve teorileri içermediği için anahtar bir çalışma olarak görülmüştür.
Descadeillas daha sonra ortaya atılan teorileri eleştirdiyse de, Sauniere'in
servetnin arkasında bilinmeyen bir gizem olduğunu da kabul etti.
- 5 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
yetkili kazı 1950 sonlar ında -1960 baş lar ında Paris ' ten Prof.
J a c q u e s Chole t tarafından yürütüldü. C h o l e t ' i n 25 Nisan, 1967
tarihli raporunda belirtt iğine göre, kilisesin içi, mihrabı, mih
rabının etrafı ve ki l isenin zemini temel ler ine kadar kazıldı an
cak saf topraktan ve kemiklerden başka bir şey bu lunamadı . x x x i
1 9 5 9 ' d a , tanınmış b i r m e d y u m olan G e r m a i n e G o y a r d ve yol
daşı Roland D o m e r g u e , G o y a r d ' ı n trans hal indeki vizyonlarını
takip ederek eski ki l isenin zeminini kazdı. D o m e r g u e yıl lar
b o y u n c a köyde kazılar yaptı ve bir keres inde, inatçı bir kayayı
yer inden o y n a t m a k için d inamit kul landığında irkilen jandar
malar ın tepkisini çekti . N e d e n oldukları problem o düzeye
gelmişt i ki, 1 9 6 5 ' d e köy idarecileri köyde kazı yapı lmasını ya
saklayan bir levha diktiler. Ancak, el a l t ından gizli saklı kazı lar
ve yağmacı l ık lar d e v a m etti." 1 9 6 1 ' d e , Fransız televizyonu,
N o e l C o r b u ' n u n , P a p a z Sauniere rolünü oynadığı bir film
(Dünyanın Hazineleri) isimli kitabının bir b ö l ü m ü n d e aktarıldı.
Charroux 'un, Sauniere hakkındaki anlatısı b i rçok tutarsızlıklar
içeriyordu ve papazın Reine Blanche ' in hazinesini b u l d u ğ u
söylemini dile getiriyordu. Kitaptaki veri ler N o e l C o r b u ' u n
" Örneğin, 1968in Kasım ayında mezarlıktaki bir yeraltı aile mezarı açılmıştı.
1996'da, Kilise*deki ünlü şeytan heykelinin başı kopartılmıştı ve çalınmıştı.
hazırladı. Köy Roııe tourne
dizi lerinde ilk kez olarak
te levizyonda göründü.
Noel C o r b u ' n u n iddiaları
Pierre Plantad ' ın, Berenger
Sauniere hakkında geniş
lettiği ve Tarikat belgele
rinde yayınladığı iddiala
rının temelini oluşturdu.
Tvloel Corbu, belgeselde papaz
Sauniere rolünü oynarken.
Hazine bulan papaz
hikâyesi, ilk olarak R o b e r t
Charroux 'un, 1 9 6 2 ' d e ya
yınlanan Tresors du monde
- 60 -
Mehmet U. Sakioğlu
anlatılarına dayanıyordu. Ancak, bölgesel yayınlanan Katolik
liğe ait dinsel gazete de hazine iddialarına d ikkat çekildi ve
daha sonra Carcassonne piskopos yardımcıs ı M o n s i g n o r
Georges Boyer tarafından iddialardaki hatalar teker teker or
taya konuldu. Fakat mıknat ıs ısrarla çekici ve baştan çıkartıcı
enerjisini yaydı.
1 9 5 6 ' d a Plantard, A n n e m a s s e v d e , "Siyon Tarikatı" i sminde
yeni bir grup oluşturdu. S iyon ismi, yakındaki S iyon dağından
alınmıştı. Aşağıda, St Julien-en-Genevois Polis İ s tasyonunun
dosyalarındaki orijinal kayıt evrakları görülmektedir :
-61 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 6 2 -
Mehmet U. Sakioğlu
Yani, bu kayıt belgesine göre Siyon Tarikat ı 'nın tarihi 1956
ile baş lamaktadır . Cemiyet in kuruluş amacı, düşük masraflı ev
sahibi o lunmasını savunmak ve ayrıca yöresel konsül seçimle
rinde muhalefet adayını desteklemek olarak açıklandı.
- 6 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Alpha Galates ' inkine hayli benzeyen bir statüsü vardı ve
C i r c u i t isminde, daktiloyla yazılmış, A4 formatında, 4 sayfa
dan ibaret, ataçla birbirine tutturulmuş bir dergiyi evinde ba
sarak, yayınlamaya başladı. Aşağıda ilk sayısının orijinal b i r
örneği:
y C.I.R.C.U.I.T Chevalerie d'Institutions et Règles Catholiques d'Union Inde-
pendante et Traditionaliste. (Gelenekçi ve Bağımsız Birliğin Katolik Kural
ları ve Kudüs Şövalyeleri).
- 6 4 -
Mehmet U. Sakioğlu
1958 'de, General de Gaul le başkanl ığ ında yeni h ü k ü m e t
kuruldu. Plantard, de Gaul le taraftarı H a l k Güvenl iğ i Komitesi
oluşturdu. Le M o n d e gazetesinin 6 Haziran, ve 8-9-29 T e m
m u z tarihli nüshalar ında ki 3 makalede rapor edildi.
Plantard, Circuit dergisinde, "Fransız Kuvvetleri Federasyo
nunun Kültürel Periyoduğu" alt başlığıyla istikrarlı olarak Vichy
dönemi görüşlerini yansıtan sağ kanat mitoloji, astroloji, şö
valyelik ve Fransız hükümet inin yeniden kurulması gibi
Masonik, politik ve esoterik konuları iş ledi. x x x i i Pierre
Plantard ' ın eşsiz büyüklüğü ve bu arada, kuşkusuz, Mill i
Fransız Yeni lenmesi de ana konuları oldu. Ayrıca, Vaincres ' in
eski, anti-Yahudi, anti-Mason sayılarını da gururla promosyon
olarak dağıttılar.
1 9 6 2 ' d e Robert C h a r r o u x ' u n Treasures of the World isimli
kitabı Fransa 'da popüler oldu. C h a r r o u x ' u n kitabında misti
sizmi, tarihsel gizemleri ve kayıp hazineleri karıştırması ve
halk arasında rağbet görmesi, Siyon Tarikat ı 'nın kendini halk
arasında popülerleşt irecek bir uygulama yapması için bir fikir
verdi. Siyon Tarikatı, olayların bizzat içinde o lduğunu iddia
ederek, N o r m a n d i y a ' n ı n Gisors şehrindeki kayıp yeraltı St.
A n n e şapel inde Tarikatın gizli kayıtları o lduğunu veya Tapı
nak Şövalyeleri 'nin kayıp hazineleri o lduğunu iddia etti. Bu
iddiaların hiçbiri gerçekleşmedi. Ancak, Tarikatın kendini ve
tertiplediği kendi sahte Fransız tarihini, Merovenj soyunu, ki-
taplardaki esoterik tarikatları ve makaleleri başarılı şekilde ön
plana çıkarmasını sağladı.
Les Dossiers Secrets
1964 civarında, Plantard, Phil ippe de Cher i sey ' le (1925 -
17 T e m m u z , 1985) ve yazar Gerard de Sede 'y le tanıştı. Plan
tard, şansını Siyon Tarikatı üzerinde tekrar d e n e m e y e karar
verdi. Bu seferki Siyon Tarikatı efsanesi sonuçta D a n B r o w n ' a
i lham veren versiyondu. Plantard, sahte Merovenj soyu hi-
- 6 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 6 6 -
kâyesini, ilk ö n c e kendis inin otantik bir esoterik aile o lduğu
izlenimini vererek ortaya attı. B u n u , kütüphanelere d ü z m e
tarihsel belgeler bırakarak, sahtekârl ıkla kendini antik esoterik
gruplarla i l inti lendirerek ve savaş önces i d ö n e m i n i n esoterik
mirasını kul lanarak gerçekleştirdi. Sauniere ' in evi, 1 9 6 4 ' t e
N o e l Corbu tarafından Henr i B u t h i o n ' a satıldı. 1968 'dek i b i r
araba kazasında Noel C o r b u öldü.
1 9 6 7 ' d e , Plantard ' ın "arka
daşım" dediği esoterist y a z a r
G é r a r d de Sede, P lantard ' ın
fantazilerini, iddialarını başarı l ı
şeki lde ka leme alıp sansasyonel
bir forma sokarak, "La Race fa
buleuse: extraterrestres et mytho
logie mérovingienne" isimli b i r
kitap o larak yayınlattı. Ki tap,
sözde, Peder Sauniere tarafı
ndan keşfedilen parşömenler i
sundu. Kitapta, kodlanmış m e -
Géraid de Sede. sajlar II . D a g o b e r t ' e referans
ver iyordu ve ayrıca Pouss in
tarafından yapılmış olan "Les Bergers d'Arcadie" isimli tablosu
n u n hazinenin o lduğu y e r h a k k ı n d a gizli şifreler taşıdığına
işaret ediyordu. Derhal ilgi çekti. "Kayıp hazine", hele ki, yakın
tarihli bir olayla i l intilendirilmişse, mıknatıs l ı bir sözcük olur.
Plantard, Fransa-Monarş i ilintili polit ik hedefini gerçekleş
tirmesi için etkili b i r araç o lduğunu d ü ş ü n d ü ğ ü mitini y a y m a k
umuduyla Fransa 'n ın çeşitli yer ler inde sahte belgeler yerleş
tirmeyi kararlaştırdı. ' 1961-1978 yıl larında Plantard ve ara
larında Marquis de Cher i sey ' in de o lduğu arkadaşları, kesil
miş dergi, gazete haberlerinden, mektuplardan ve
pamplet lerden oluşan gizemli "gizli dosyaları" Bibl ioteque
Nat ionnale 'ye, "Keş i ş A n t h o n y " gibi t akma isimlerle yerleş-
Mehmet U. Sakioğlu
Philip de Cherisey'in, Plantard'a gönderiği bir mektup.
- 6 7 -
t irmeye başladılar. Belgelerin tümü, Berenger SauniereMn, kili
sesinde restorasyon yaparken Vizigot s ü t u n u n u n iç inde bul
duğu hazine parşömenler iy le, Rennes-les-Chateau ile,
Merovenjlerle, Blanchefort K o n t e s i n i n mezar ıy la ve gizli sır
larla ilgiliydi. Kutsal Kan Kutsal Kâse yazar ı H e n r i Lobineau,
bunları daha sonra derleyecekti,
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 6 8 -
1964 ile 1967 aras ında ParisTeki Bibl iothèque N a t i o n a l e
(Fransız Mil l i Kütüphanes i ) bir dizi şekl inde yerleşt ir i lmeye
baş lanan. Doss iers Secrets Rennes-le-Château ile ilgili başka
b i r hikâye anla tmaya başlamıştı . Sauniere ' in servetinin kayna
ğı bir hazine değildi fakat b ü y ü k bi r sırrı keşfetmesinden kay
naklanıyordu. Bu vers iyona göre, Sauniere, şifrelenmiş mesaj-
lar ve diğer bazı bi lgi ler içeren dört adet par şömen keşfetmişti.
Bunlar, gerçekte, kendinden önceki p a p a z olan Bigou tarafın
dan gizlemişti ve B i g o u ya da bu parşömenler, köyde yaşayan
Hautpoul ailesi tarafından e m a n e t edilmişti . P a r ş ö m e n l e r
Merovenj h a n e d a n ı n ı n sağ kaldığını gösteren söy kütükleri
içeriyordu. Parşömenlere göre, Merovenj ler V. ve VIII. yüzyıl
larda Kuzey F r a n s a ' d a h ü k ü m s ü r e n bir Fransız kralları hane
danıydı. En ünlüleri, Frankları Hrist iyanlığa sokan I. Clovis ' t i
(481-511 arasında h ü k ü m sürdü). S o n M e r o v e n kralı II .
Dagobert 679 v da, Saray Valisi olan Ş i şman P e p i n ' i n organize
etiiği bir suikastle öldürülmüştü. Merovenj ler ' in yerini
Pepin ' in soyundan gelenler aldılar ve aralarında ünlü
Char lemagne v nin de (80tTde taç giymiştir) o lduğu Carol ingian
hanedanlığını oluşturdular. Ancak, Dossiers Secrets"e göre,
D a g o b e r f i n öldürüldüğü z a m a n d a bir çocuk olan oğlu
Sigebert - tarihsel kaynaklara göre çocukluğunda ö lmüştür -
gerçekte sağ kalmıştı ve 17 O c a k 6 8 T d e , annesinin anavatanı
Razes içinde olan Rennes-le-Château'ya ulaşmıştı . S igebert
Razes kontu o lmuştu ve o n d a n sonra m a k a m a gelen iki halefi
Rennes-le-Château'daki Şövalyeler T a ş ı n ı n altında gömül
müşlerdi.
Dossiers Secrets, Merovenj ailesinin meşru Fransa kralları
olarak günümüze kadar d e v a m ettiğini bel ir tmektedir . Böyle
ce, Sauniere ' in parşömenler i ortalığı sarsacak potansiyel birer
sosyal dinamitti . Dossiers Secrets, "Plantard" i sminin Meroven j
soyundan sağ kalanlar tarafından adapte edildiğine vurgu
yapmaktadır . Pierre Plantard de St Clair, Siyon T a r i k a t ı ' ı n B ü
yük Ü s t a d a olarak saygın bir isimdi.
Mehmet U. Sakioğlu
Dossiers Secrets'de, daha önce bi l inmeyen bir gizli cemiye
tin, Siyon Tarikatı 'nın, Sauniere olayının arkasında olduğu yazı
lıdır. İlk üretilen metinlerde, organizasyonun iki temsilcisinin
Sauniere'yi ziyaret ettiği ve kilisesinde önemli belgelerin giz
lendiğini açıkladıkları ve inşaat çalışmaları için gereken serma
yenin Siyon Tarikatı tarafından sağlandığı söylenmektedir.
D a h a sonraki belgeler, Tar ikat ' ın 1190 'da , Haçl ı seferle
rinde tanınmış bir figür olan Godefroi de Boui l lon tarafından
kurulduğunu ve Siyon Tarikat ı 'nın, 1 1 1 8 ' d e T a p m a k Şövalye-
leri 'nin oluşturulmasında rol aldığını öne sürmektedir . Bu iki
organizasyonun, 1 1 8 8 ' d e k i bir ihtilafa kadar beraber hareket
ettiği söylenmektedir . Tarikat ' ın B ü y ü k Üstad lar l istesinde
Leonardo Da Vinci, Isaac N e w t o n , Victor H u g o ve Jean
Cocteau gibi tanınmış is imler yer almaktadır . Dossiers, Siyon
Tar ikat ı 'n ın yegâne varoluş nedeninin Merovenj soyunu ve
menfaatlerini k o r u m a k ve nihayet inde Fransa tahtına yerleş
t irmek o lduğunu açıklamaktadır .
Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları, bu iddiaları, gerçeklik o-
lasılığı yüksek ifşalar olarak değerlendirdi. Bu iddiaların iç
yüzü nedir? Rennes-le-Château hakkında uyandırı lan bir gi
zem, başkaları tarafından kendi gündemler ini o luş turmak için
manipule mi edi lmektedir? Yoksa, yazarlar Sauniere olayının
b i l inmeyen gizli bir yönüne içerden vakıf mıydı lar? Dossiers
Secrets uydurulmuş m u d u r yoksa arkasında gerçek bir gün
d e m var mıdır?
Dossiers Secrets'in çoğu takma isim altında yazılmıştı . S o n
dönemlerde yazı lmış olan bazı belgeler yazarların gerçek isim
lerini açıklamaktadır, fakat bunlar ın tümü de ö lmüş olan kişi
lerdir. Yani, belgeleri bu kişilerin gerçekten yazıp yazmadıkla
rı teyit edi lemez durumdadır fakat ö lmüş kişiler adına tarihsel
içerikli belge uydurulması erbabı arasında bilinen ve pratik bir
uygulamadır .
- 6 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 7 0 -
Sauniere olayı h a k k ı n d a iyi araştırı lmış ve p e k sık o larak
muğlak tarihsel veri lere dayanan bi lgi ler içeren Dossier secrets
tarihsel hatalarla kaynaşmaktadır . Örneğin, Merovenj soyun
dan olan Godefroi de B o u i l l o n ' u n S iyon Tar ikat ı 'n ı kurduğu
nu ifade etmektedir ler . Bu kesinlikle gerçek değildir. Dolayı
sıyla detaylı o larak göreceğimiz gibi, belgelerde sahtekarl ık
parmağı vardır.
Lanetli Hazine
Dossiers Secrefs'in top lumda d u y u l m a y a başladığı d ö n e m
olan 1 9 6 7 ' d e , G e r a r d de S e d e tarafmdan "L'Or de Rennes ou la
vie insolite de Berenger Sauniere" (Rennes*in Altını veya Berenger
Sauniere^nin Esrarengiz Hayatı) isimli k i tap yayınlandı. Bu ki
tap, Sauniere hikâyesinin en yaygın bi l inen vers iyonunu oluş
turdu. Kitap daha sonra "Le tresor maudil de Rennes-le-Château "
(Rennes-le-Châteaunın Lanetli Hazinesi) i smiyle yayınlandı. De
S e d e ' n i n kitabı, Doss iers Secret ' tek i materyalden hayli alıntı
yapmışt ı . Örneğin, Doss ier s 'de , E u g e n e Stüblein i sminde
1884 de yaşamış olan bir bi l im a d a m ı n m bir ça l ı şmasmda v a r
o lduğu iddia edilen, M a r i e de N e g r e d'Ables'in
mezartaşlarının t ıpkıbasımını alıntı lamıştır. Ancak, takip eden
çal ışmalar böyle b i r k i tabm asla var o lmadığ ını ve Doss ier s ' i
yaratan kişilerce u y d u r u l d u ğ u n u ortaya çıkarmıştır . En önem
lisi ve en şok uyandırıcıs ı olarak S e d e ' n i n kitabı, Doss iers
Secret ' in, Sauniere ' in b u l d u ğ u n u iddia ettiği iki p a r ş ö m e n i
şifreli mesajlarıyla beraber yayınladı. De S e d e ' n i n , Doss ie r s ' i
kulanması şaşırtıcı değil. Kitabı hazır larken Plantard ile bera
ber çalıştığı bi l inmektedir . Gerçekte, Plantard, daha sonra ki
tabın telif hakkı üzer inde payı o l d u ğ u n u iddia etmişti . Tartış
mal ı belgeler aşağıdaki lerden oluşmaktadır :
Mehmet U. Sakioğlu
Bibliotheque Nat ionale
Sauniere"in , Merovenj soyu hakkında bulduğu söylenen
ilk belgedir. Henri Lobineau isimli bir jeneolojist tarafından
imzalanmış ve 1954 tarihini taşıyor olsa da, gerçekte
PlantardTa, arkadaşlarınca hazırlanmıştı . Henri Lobineau bir
t akma isimdir. Bu metin, Da Vinci Şifresi"nde dile getirilen
iddiaları öne sürmektedir . Siyon Cemiyeti Godefroi de
Bouil lon tarafından kurulmuştu ve Merovenj soyu, Kral II .
M E R O V E N J K R A L L A R I N I N S O Y K Ü T Ü Ğ Ü . Y A Z A R I :
H E N R İ L O B İ N E A U .
"Généalogie des rois mérovingiens" isimli bu belge 1956 tari
hi taş ımaktaysa da, Bibl iothèque N a t i o n a l e ' y a 18 O c a k 1964" te
yerleştirilmişti. 19*uncu yüzyıla kadar gelen Merovenj soyunu
göstermektedir .
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 7 2 -
Dagober t kanalıyla d e v a m etmekteydi . Takip eden sayfada,
orijinal soy kütükler inin fotokopileri görülmektedir .
Mehmet U. Sakioğlu
- 7 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
D a h a sonraki d ö n e m l e r d e ortaya atılan Dossiers Secrets
belgelerinde gerçek yazarın ismi olarak, Avustralyalı bir sanat
eserleri satıcısı olan ve 1 9 4 8 ' e kadar L o n d r a ' d a yaşayan L e o
Schidlof z ikredi lmektedir ancak bu met inler S c h i d l o f un 1996
E k i m ' d e ö lümüne kadar ortaya ç ıkmamışt ı ! K o n u hakkında
bilgisine başvurulan kızı, babasının " H e n r i L o b i n e a u " takma
adı kullandığı ve t ü m bu yayınlarla herhangi bir ilişkisi oldu
ğu düşüncesini red etti.
- 7 4 -
Mehmet U. Sakioğlu
E R O V E N J S O Y U . Y A Z A R I : M A D E L E I N E B L A N C A S S A L .
Ağustos 1965*te hazır lanmış olan "Les descendaııts
Mérovingiens ou Fenigme du Razes Wisigoth" ismini taşıyordu.
Papaz Sauniere ' in, antik bilgi taşıyan gizli parşömenler buldu
ğunu yazıyordu. Bunlar arasında özellikle Sauniere 'ye ait ol-
- 7 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 7 6 -
d u ğ u ileri sürülen parşömenlerden kopya edildiği söylenen
Merovenj krallarının atalarının, Kral I. D a g o b e r t ile Pierre
Plantard arasında kan bağı o lduğunu ima eden sahte soy kü
tüğü vardı. Siyon Tarikatı 'nın 1 0 9 9 v d a Bouil lonlu Godefroy
tarafından kurulduğunu gösteren belgelerdir bunlar.
M a d e l e i n e Blancassa ' ın ismini taşıyan bu belgenin üze
rinde, C e n o v a "daki İsviçre B ü y ü k M a s o n Locasının bir parçası
olan Association Suisse Alpina için üretildiği iddia edi lmektedir .
Ancak, Alpina B ü y ü k Locası, bu belgeyle hiçbir ilintisi o lma
dığını beyan etti. Yazarın ismi Mecdel l i M e r y e m ' i n
(Madele ine) ve Rennes-le-Château üzer inden akan Blanques
ve Sais (Blancas-sal) isimli iki nehrin b i leş iminden oluşmakta
dır:
Madele ine Blancas-sal = M A D E L E I N E B L A N C A S S A L
Görüldüğü gibi bu isim, şifreleme oyunlar ı seven b i r kişi
tarafından t e r t i p l e n m i ş t i . Böylece, yazarı b i l inmeyen bu bel
ge, Sauniere hikâyesini, "Henri Lobineau nun" soy kütüklerini
tasdik ederek ve olayı, Siyon Tarikatı yla i l inti lendirerek an
latmaktadır. Temel iddiaları şunlardır:
* Hautpoul ailesinin sırrı Peder Bigou ya, Mar ie de
N e g r e d 'Ables tarafından 1781~de ölüm yatağında ifşa edi lmiş
ti. S o n u ç olarak, Peder Bigou, Rennes-les-Château*daki Aziz
Petrus şapelinin zeminindeki harabelerin içinden dört adet
par şömen çıkardı. Tasv i r edildiğine göre, bunlar, daha sonra
SauniereTn eline geçen belgelerin aynısıdırlar. İkisi, daha son
ra yayılan iki adet şifreli mesaj taş ıyordu ve diğer ikisi de "Ha
nımımıza [Meryem'e] münacatlar" içeriyordu. Peder Bigou bun
ları D a m e Mar ie tarafından ifşa edilen sırrı k o r u m a k amacıy la,
D a m e Marie nin mezartaşı üzer inde kitabe k o m p o z e e t m e k
amacıyla kullandı. D a h a sonra, parşömenler i , Rennes-le-
Château kilisesindeki Vizigot sü tununda sakladı.
* 1 8 9 1 d e Sauniere, kendisine kil isesinde bir sırrın oldu
ğunu söyleyen ve o n u D a m e M a r i e n i n m e z a r taşına yönlendi-
Mehmet U. Sakioğlu
ren Siyon Tarikatı"nın iki üyesi tarafından ziyaret edilmişti.
Kilisesini yeni lemek bahanesi altında, "sırrı" aradı ve parşö
menleri Vizigot sütununda saklanmış şeki lde buldu.
* Sauniere, parşömenleri Paris" e götürdü ve orada Emile
Hoffet tarafından deşifre edildiler. " K a d ı n çoban, baştan çık
m a k y o k " mesajı ortaya çıktı.
• Siyon Tarikatı, Sauniere"yi mali olarak destekledi ve
Rennes-le-Château*daki inşaat işini yönlendirdi. Bu kilisedeki
dekorasyonlar ve diğer çalışmalar, Peder Bigou"nun arkasında
« Gerçekte bu, 1887~deki yenilemeler esnasında olmuştu.
- 7 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
u n u t m u ş olabileceği t ü m ipuçlarını y o k e t m e k amacıy la ya
pılmıştı .
• IV. S i g e b e r f in mezar ına işaret eden "Şöva lyenin T a ş ı "
ilk kez olarak zikredilmiştir .
R E N N E S - L E - C H A T E A I T D A B İ R M E R O V E N J H A Z İ
N E S İ . Y A Z A R I : A N T O I N E L ' E R M I T E .
1996 tarihli bu çal ışma, diğer yayınlardan bir kısmı gerçek
bir kısmı da u y d u r m a olan materyal içermektedir . Anto ine
L'Ermite, Rennes-le-Château kil isesinde heykel i olan azizler
den biri olan Keşiş A n t o n ' d i r . Şöva lye 'n in T a ş ı ' n ı ve M a r i e de
Negre 'nin mezartaşının 1905 tarihli reprödüks iyonunu içer
mektedir . Aşağıda bu metn in kapağı görülmektedir :
Bu hikayede, Rennes-le-Château bölgesindeki hazine fik
rini, S iyon Tarikat ı ve Merovenj ler le i l inti lendiren miti hazır
layan sanatkârla karşı karşıyayız.
Dossiers Secretsin Eugène Stüb- landlğl belirti lse de, 1966
• • \ • 1 ı ı rı-> *r
rinde, 1962 Nisan tarihli, Rennes-le-Château bölges indeki
Villarzel-du-Razès köyünde görevli P a p a z Joseph Cour ta ly ' in
ismini taşıyan bir not vardır. Papz Courta ly tarihte gerçekten
yaşamışt ı ve bu belgeler Bibl iothèque N a t i o n a l e ' y e yerleştiril
m e d e n yaklaşık iki sene önce, 1964 K a s ı m ayında ö lmüştü.
Ç o k uygun bir ö lüm tarihi bu. Böylece, belgeleri gerçekten
L A N G U E D O C I N
O Y M A T A Ş L A R I . YA
Z A R I : E U G È N E
S T Ü B L E I N .
H e r n e kadar be lgenin
üzer inde Stüblein' in 1884
tarihli k i tabından kopya-
leiıVe isnad ettiği Şövalyeler Taşı. Haziran ayında kütüpha
neye yerleştiri lmişti. Ü z e -
- 7 8 -
Mehmet U. Sakioğlu
79
kendisinin hazırlayıp hazırlamadığı sorulamazdı! Eugène
Stüblein, tarih hakkında bazı yazıları olan saygın bir astronom
ve meteorolojistti. Ancak, yayınlanan eserleri çok iyi bilinmek
tedir ve bunlar arasında Languedoc İn Oyma Taşları ismini taşı
yanı yoktur. İsmini taşıyan koleksiyonda Marie de Nègre
d'Ables"ın ve Şövalyenin Taşı isimli iki mezartaşı resmi vardır.
Şövalyenin Taşı üzerinde, "Prens IV. Sigeberfin, V. Sigeberfin
ve III. Beranın, Azize Mecdelli kilisesindeki türbelerinden taş" baş
lığı yazılmıştır. (Stüblervin, Rennes-le-Château ve Merovenj-
lerin sağ kalmalarıyla ilgili en büyük sırlardan biri olması ge
reken, bu kişilerin taşın altında yattıklarını nasıl bildiğine dair
hiçbir açıklama yoktur.) Kuşku uyandıran bir şey daha vardır.
Şövalye Taşının oyması otantiktir. Aude Bilimsel Araştırma
Cemiyetinin 1905 tarihli bülteninden alınmıştır. Ancak,
Stüblekin imzası ve 1884 tarihi sonradan ilave edilmiştir. İli-
şiğindeki metin değiştirilerek, "1882de Rennes-le-
Châteaudaki Roma kilisesinin sunağı altında bulunan Caroling
mezartaşı" yazılmıştır. Aşikâr ki, 1882-3 tarihi, sözde 1884"te
yayınlanan bir kitapta çizimin nasıl var olabileceğini izah et
mek amacıyla ilave edilmişti. Saunierenin, Rennes-le-
Château ya 1885"te ulaştığı ve Şövalye Taşı nı 1887 veya 1888
kadar geç bir dönemde
bulduğu gerçeği de
değişmeden durmak
ladır. Bu tutarsızlık,
Stüblein e isnad edilen
sayfaların sahte oldu
ğunu kanıtlamaktadır.
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 8 0 -
R E N N E S - L E - C H A T E A U V A K I A S I - L I O N E L B U R -
R U S ' A YANIT. Y A Z A R I : S. R O U X .
Bu, iki be lgeden oluşmaktadır . Bir inci belge, Semaine Ca
tholique Genevoise (Genève Katolik Haftalığı) isimli yayından alın
tılanan, Lionel Burrus 'un yazdığı "Faisons le Foin" isimli b i r
maka leden oluşmaktadır . Bu makale, H e n r i L o b i n e a u ' y u üret
tiği belgelerden dolayı eleştirenlere karşı savunmaktadı r ve
Henri L o b i n e a u ' n u n , 17 Aral ık 1 9 6 6 ' d a , 80 yaş ında Viyana 'da
ölen L e o R. Schidlof o lduğunu açıklamaktadır . Ayrıca, Schi-
d l o f un, Merovenj ler hakkındaki soy kütüklerini Emile Hof-
fet ' ten aldığını ve Bibl iothèque Nat iona le 'dek i " L o b i n e a u "
belgesinin, orij inalde A l m a n c a yazılan 50 sayfalık bir diğer
met inden alındığını iddia etmektedir .
S. R o u x ' u n belgesi, Burrus 'a ve Schidlof 'a sa ldırmaktadır
ve hatta Schidlof 'u bir Sovyet ajanı o lmakla suçlamaktadır .
Ancak, yakından incelendiğinde tüm bu karmaşıklıkların sah
tekârlıktan kaynaklandığı anlaşı lmaktadır . Semaine. Catholique
Genevoise i sminde bir gazete veya dergi yoktu! G ö r ü n ü ş e göre
bu belge, Bibl iothèque Nat iona le 'ye yerleşt ir i lmeden, yine
diğerleri gibi bir ay önce ölen Lobineau - Schidlof kimliğini
aç ık lamak amacıyla üretilmişti.
KIZIL E J D E R - ST. G E R M A N D E S P R E S V E P A R İ S ST.
S U L P I C E H A K K I N D A N O T L A R . YAZARI: P I E R R E
F E U G È R E , L O U I S S A I N T - M A X E N T V E G A S T O N D E
K O K E R .
17 O c a k 1967 tarihli bu belge, diğerleri arasında en anla
şı lmaz ve en enigmat ik olanıdır. Diğerleri Sauniere olayı veya
Merovenj soyu hakkında tarihsel anlatı lar içermekteyken, bu
belgede sembolik motiflerle örülü şiirler vardır. Rennes-le-
C h â t e a u ' d a n veya S a u n i r e ' d e n bahsetmez. Kızıl Ejder,
Bibl iothèque Nat ionale 'ye, Gérard de Sede, L'Or de Rennes i-
simli kitabını yayınlamadan birkaç ay önce yerleştirildi.
Mehmet U. Sakioğlu
H E N R I L O B I N E A U ' N G İ Z L İ D O S Y A L A R I : Y A Z A R I :
P H I L I P T O S C A N D U P L A N T I E R .
"Les Dossiers Secrets d'Henri Lobineau" isimli, Nisan 1967
tarihli bu belge, D ü n y a y ı , Siyon Tarikatı" na tanıtma sürecini
tamamladı . Önceki metinlerde, Sauniere olayının arkasında
gizli topluluğun olduğu zikredilmişti fakat başka hiçbir detay
sunulmamışt ı . Henri L o b i n e a u n Gizli Dosyaları, organizasyo
nun yapısı ve tarihiyle ilgili daha fazla bilgi içermekteydi.
1 2 n c i v e 2 0 n c i yüzyıl arasında yaşamış olan B ü y ü k Üstatla
rının listesini de sunuyordu. Siyon Tarikatı 'nın, aralarında
L e o n a r d o Da Vinci, Isaac Newton, Victor H u g o , Claude
-81 -
Belgeler takma isim kul lanan kişi lerce yazı lmışt ır ve bu
takma isimlerin birbirleriyle hiçbir ilişkisinin olmadığı anla
şılmıştır.
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Henri Lobineau'ya isnad edilen, Siyon Tarikatının tarihini ve Büyük Üslad-larını sunan çalışma.
Siyon T a r i k a t ı n ı n Büyük Üstadları
Jean de Gisors (Normandiyalı asilzade) 1188-1220
Marie de Saint-Clair (Normandiyalı asilkadın) 1220-1266
Guillaume de Gisors (Normandiyalı şövalye, Jeanın torunu) 1266-
1307
Edouard, Comte de Bar (İngiliz 1. Edward ın torunu 1307-1336
- 8 2 -
D e b u s s y ve Jean Cocteau nun da o lduğu B ü y ü k Üstadlar ının
1 2 n c i yüzyıla k a d a r uzandığını gösteren bir liste vardı.
Mehmet U. Sakioğlu
Jeanne de Bar (Anglo-Normandiyalı asilkadın) 1336-1351
Jean de Saint-Clair (Fransız asilzade) 1351-1366
Blanche d'Evreux (Blanche de Navarre, Navarre Kralının kızı) 1366-
1398
Nicolas Flamel (bilimadamı ve simyacı) 1398-1418
René d'Anjou (Sicilya Kralı, Rönesans liderlerinden) 1418-1480
Iolande de Bar (Rene d'Anjou'nun kızı) 1480-1483
Sandro Filipepi (Botticelli, Rönesans sanatçısı) 1483-1510
Leonardo da Vinci (Rönesans sanatçısı ve Bilimadamı) 1510-1519
Charles de Bourbon (Fransa Valisi) 1519-1527
Ferrante (Ferdinand) de Gonzaga (Guastalla Kontu) 1527-1575
Louis, Due de Nevers (Ferrante de Gonzaga'ın yeğeni) 1575-1595
Robert Fludd (İngiliz fizikçi ve hermetist) 1595-1637
Johann Valentin Andraea (Alman esoterist) 1637-1654
Robert Böyle (bilim adamı ve esoterist) 1654-1691
Isaac Newton (bilim adamı ve esoterist) 1691-1727
Charles Radclyffe (II. Charles1 in torunu) 1727-1746
Charles de Lorraine (Avusturya ordusunun kumandanı) 1746-1780
Maximilian de Lorraine (Cologne Başpiskoposu ve Charlesln yeğeni
1780-1801
Charles Nodier (yazar ve politikacı) 1801-1844
Victor Hugo (romanci) 1844-1885
Claude Debussy (besteci) 1885-1918
Jean Cocteau (aktör ve film yapımcısı) 1918-1963
Peder Francois Ducaud-Borguet (Katolik teolog) 1963-1981
Pierre Plantard de Saint-Clair 1981-1984
(1984'ten beri Büyük Üstadlığı spekülatif bir konudur)
- 8 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
0 AMORC: "The Ancient and Mystical Order Rosae Cruris".
Bu sözde gizli dosyalardaki B ü y ü k Üstadlar Listesi, temel
olarak, Fransız R a y m o n d Bernard tarafından kaleme alınan
A M O R C a be lges inden kopyalanmışt ır . A M O R C , 1915 tarihin
de A B D ' d e , H.S. L e w i s tarafından (1883-1939) kurulan bir
esoterik tarikattır. F r a n s a ' d a aktiflerdi ve Plantard 1940Tarda
belirli bazı l iderleriyle ilişki kurmuştu. Şöhret o l m a d a n önce
Plantard ' ın gençl iğinde kayum olarak çalıştığı Paris Saint
Louis d A n t i n kil isesinin başkanl ığını yapan Msgr . D u c a u d -
Bourget ve C o c t e a u har iç o lmak üzere Siyon Tarikat ının Bü
yük Üstadlar ının t ü m ü n ü n isimleri A M O R C u n hazırladığı
kendi Fransız liderleri l istesinde vardır . x x x i v Burada şuna dik
kat edel im. 18 ' inc i ve 1 9 ' u n c u yüzyı lda kurulmuş olan esoterik
cemiyet ler in b i rçoğu üyelerine, T a p ı n a k Şövalyelerini, Nuh,
Yahya veya S ü l e y m a n peygamber i ve ayrıca edebiyatta ve sa
natta ünlü o lmuş şahısları içeren mitoloj ik kurucular listesi
vermekte veya onlar tarafından kurulduklarını iddia etmek
teydiler, tıpkı, İs lam geleneğinde de Nakşi lerin, tarikat gele
neklerini Hz. Ebubeki r ' e , Tebl iğ cemaat in in kuruluş kökenini
sahabeye, ülkücülerin, Alparslan T ü r k e ş ' e " B a ş b u ğ " unvanı
vererek Orta Asya Türk lüğünde kökleştiklerini iddia edişleri
gibi. Genel l ik le üyelerin çoğu bu listelerin sembol ik ve mitolo
jik karakterde o lduğunun farkındadır lar . x x x v
Listeye, Jean Cocteau örneğindeki isimler, sürreal izmle il
gi lenen ve Plantard ' ın sürrealist a tmosferde o lmas ından hoş
lanan Phil ippe de Cher isey tarafından gizli dosyalarda bulu
nan isimler eklenmişti . T ü m bu belgeler, Pierre Plantard ' ın, İ.S.
6 7 9 ' d a suikastla öldürülen Merovenj kralı II . D a g o b e r t ' i n di
rekt soyundan geldiğini ima ediyordu.
Dossiers, Da Vinci Şifresi 'nin iddia ettiği gibi bazı antik,
romant ik veya otantik parşömenler değillerdir. U c u z kâğıt ü-
zerinde, dakti loda yazılmışlardır. Tarikat ın kütüphanelere yer
leştirdiği belgelerinde, Merovenj kan soyunun sağ kaldığına
- 8 4 -
Mehmet U. Sakioğlu
dair iddia Gisel le de Razes"in, 7" inci yüzyıl Meroven j kralı II .
Dagober tTe evli l iğine dayandır ı lmaktadır . Gisel le de R a z e s
asla yaşamadı . Onu, PlantardTa arkadaşları uydurdu^ Bu bilgi,
Plantardın "Généalogie des rois mérovingiens" is imli sahte bel-
gesindeydi. (Kütüphane kayıtlarına göre, Gizl i Dosyalar ı Bi
bl iothèque Nationale" ye yerleştirenler, M a r q u i s Phil l ipe de
Cherissy ile Plantard"tı.)
Böylece Plantard, bizzat kendis inin 1956"da kurduğu tari
katın çok daha eski o lduğunu iddia e tmeye başladı . Bu çalış
maları yapan Tarikat ın ilk hedefi kendini, top lum ö n ü n d e Ba
tanın en üstün esoterik organizasyonu olarak konumlandır-
maktı. Sinarşi model i bir yönet imle sağ kanat pol i t ika günde
mini ve esoterik öğretilerini etkinleştirmekti . H e r h a n g i bir öz
gün esoterik tarikatın gerçek öğretisini temsi l etmemişt i .
Maleryalist ikl i , etki sahibi o lmak saplantıs ındaydı ve herhangi
bir etik kuralı göz önüne almamışt ı . Programı, insanları bir
yalan ağıyla manipule ederek kendini öne çıkarmaktı . Tarikat
tarafından oluşturulan belgelerde Plantard"ın İsa"nın kan so
yundan geldiğine dair bir ima yoktur. İsa veya Mecdel l i , soy
kütüklerinde Merovenj ler le de i l inti lendiri lmemektedir.
"S iyon Tar ika t ı 'n ın" u y d u r m a tarihi ve sahte kan soyu, Fransa
kütüphaneler ine halka açık olan yaygın esoterik belgelerden
yararlanılarak ve onların arasına kendi belgelerini yerleştire
rek gerçekleştirildi. Örneğin, araşt ırmacı Paul Smith"in yaptığı
bir araşt ı rmaya göre, Plantard" ın sözde bir kan bağı o lduğunu
gösteren belgelerle, Tarikata ait Le Serpent i sminde b i r şiir aynı
matbaada bas ı lmışt ı . x x x v i
Peki, Plantard"ın kutsal soy düşüncesi neye dayanıyordu?
Gerçekte, kutsal kan soyu kavramı, politika ile i l intilendirilmiş
şekliyle iki ayrı kaynağa dayanmaktadır . İtalyan esoteristi
Julius Evola"nın 1930 ' larda yazıları ve konuşmalar ı pek çok
felsefi, esoterik ve sağ kanat politika çevrelerinde ö n e m ka
zanmıştı, ayrıca Heinrich H i m m l e r gibi Naz i liderlerinin de
hayranlığını çekmişti . Tarikatın birçok fikrinin kökeni
- 8 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 8 6 -
Evola 'n ın düşünce ler inden üretilmişti. E v o l a ' n ı n düşünces ine
göre, eski d ü n y a d ü z e n i n d e kralın kutsal b i r varlık o lduğuna
inanılırdı. Tanr ısa l e rdemler ve güçler o n u n üzerindeydi. G e
leneksel k u r u m l a r kutsal kanunlara dayanıyordu. Devlet in
kendis inin kutsal bir manas ı vardı. Evola ayrıca, bir zamanlar
b i r krallık ai lesinde var o lduğunu iddia ettiği, kanın özel nite
liğine de dikkat çekti . H e r şeyin üzerinde, ilk Haçl ı seferinden
sonra Fi l is t in ' in ilk Latin yöneticisi olan Boui l lonlu Godfrey 'e ,
ideal yönetici "the lux monarchorum" (monarklar ın ışığı) olarak
hayrandı . x x x v i i Evola, insanın yalnızca, inisiyeler gibi bel lerine
g ö r ü n m e z güç sahibi olduklar ına işaret eden kordon veya ke
m e r takan ruhsal b i r elit hükümet i tarafından yöneti lmesiyle
ideali yakalayabi leceğini yazdı . x x x v i i i T ü m bu düşünceler, S iyon
Tarikat ı 'nınkiyle paralel l ik taşıyor. Hat ta Siyon Tarikat ı 'nın
belgeleri, üyelerin inisiyasyon e s n a s m d a kordon takmalarını
da şart koşmaktadır .
K a n soyu kavramını yara tmak için E v o l a ' n ı n fikirleri bir
başkasınınkiyle kaynaştırı ldı. Orijinal de, 1 9 2 8 ' d e A l m a n y a ' d a
yayınlanmış olan, Walter Johannes Ste in ' in doktora araştırma-
sıyla. x x x i x Rudol f Steiner isimli bir diğer esoterisl in yakın arka
daşı olan Stein, The Ninth Century: World History in the Light of
the Holy Grail isimli çal ışmasında, Kase efsanelerinin arkasın
daki tarihsel ve sembol ik o luşumun açı l ımınım yaptı.
The Ninth Century'nin başlangıç b ö l ü m ü n d e Ste in ' in "Kase
kan soyu" olarak adlandırdığı bir soy kütüğü şeması vardı. Bu
soy kütüğünün bir tarafı Fransa 'n ın krallığık h a n e d a n ı n a
dayanmaktadır . Diğeriyse Bouil lonlu Godfrey 'e . Ste in ' in
tezinin bir b ö l ü m ü n e göre, tarihte yaşamış gerçek insanların
hayatlarında yer alan olaylar, K a s e efsanelerindeki
karakterlerin ve bazı olayların tasvir edi lmes inde rol model i
olmuştu. S te in 'e göre, bu soy kütüğüyle ilintili insanların,
yaşadıkları z a m a n d a yüksek ruhsal güçlere ve paranormal
kapasitelere sahip oldukları düşünülüyordu. Ancak, bu
yeteneklerin bu ailelerden yüzlerce yıl önce yok o lduğunu da
vurgulamaktadır .
Mehmet U. Sakioğlu
S t e i r i n amacı, Kutsal K â s e s n i n temsil ettiği pozit i f ruhsal
güçlerin, bazen insanların hayat ında ve ey lemler inde tezahür
ettiğini ve bu eylemlerin toplumu ve olayları nası l etkileyebil
diğini açıklamaktır . Hiçbir şekilde Kutsal K â s e ' n i n b i r kan so
yu o lduğunu veya temsil ettiğini söylememektedir . D u r u m u n
bu olmadığını çok iyi bi lmekteydi .
Saptır ı larak ve çarpıtı larak kullanılan kaynaklar, Fransız
tarihinin kritik politik olaylarının ve gizemlerinin ve hatta
Kutsal K â s e ' n i n arkasında asırlardır d e v a m eden bir esoterik
cemiyet tarafından desteklenen özel bir kan soyu olduğu yala
nı için kullanıldı.
Londra Bağlantısı
Rennes-le-Château hikâyesinde en ilgi çekici ve şaşırtıcı
gel işmelerden biri L o n d r a ile ilintilidir ve istihbarat ve casus
luk dünyasıyla bağlantısı olan İngiliz iş dünyasıyla da alakalı
dır.
1966 Hazi ran tarihinde Rennes-le-Château'daki Hautpoul
Şatosunun sahibi olan M a r i u s Falin bir mektup aldı. G ö r ü n ü ş e
göre mektup, şatoyu ziyaret etmiş olan Londra Ant ik Ki tap
Satıcıları Bir l iği 'ndeki İngil izlerden geliyordu:
"Geçen hafta size ait olan RENNES şatosunu gezdikten sonra,
şatonuzun, Fransa'dakiler arasında en önemlisi olduğunu açıklamak
tan büyük memnuniyet duymaktayız. Bu ikametgâh, Kral II. DA-
GOBERTin, sonradan Azizliğe yükseltilen DAGOBERT'in oğlu
prens IV. SİGİBERT'in 68Vde ve ayrıca onların soyundan gelen
Rhedae Kontlarının ve Razes Dük'ünün sığındıkları mekandı. Kra
liçe CASTILLELİ BLANCHE"in mührünü taşıyan iki parşömen,
ESPERAZA (Aude) noteri CAPTIER tarafından 23 Kasım, 1644'de
kayıt altına alınan FRANÇOIS PIERRE d 'HAUTPOULun tanıklık
raporuyla beraber, Birliğimizin 1948'de, 7, Rue de Blanche - Paris
adresinde Papaz EM. HOFFETin kütüphanesinin bir parçası olarak
satın aldığı, RENNES-LE-CHATEAU'nun önceki papazı SAU-
- 8 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 8 8 -
NIERE'in belgeleri ilişikte sunulmuştur. STUBLEIN'in 1884'de
basılmış olan Limouix baskısı kitabında bulunan IV. SİGİBERTin
mezarlaşı, RENNES-LE-CHATEAU"daki Azize Mecdelli kilise
sinde bulunmuştu ve günümüzde, CARCASSONE"deki oyma taş
müzesindedir. »
M e k t u p t a yazılanlar, o d ö n e m d e Doss iers S e c r e t s d e öne-
sürülen Sauniere hikayesiyle örtüşmektedir . M e k t u p , F a t i n l e
g ö r ü ş m e yapan ve onu mektupla beraber fotoğraflayan yerel
bas ını karıştırdı. Söylenti leri yalanlayıcı b i r şey söylemeyen
Fat in v in, Londra Ant ik Kitapsatıcıları Bir l iğ i 'nden olduklarını
iddia eden İngil izler tarafından ziyaret edildiğini yazdılar. M e k
tupta, o k u n m a y a n iki imza vardı. Ancak, Fransız araşt ırmac
ılar, mektubun başl ığının çok eski o lduğuna işaret ettiler. Bir
lik, o başlığı 1 9 4 8 v d e kullanıyordu ve 1966 itibariyle kullanımı
çoktan bırakılmıştı . Takiben, Birliğin L o n d r a ' d a k i ofislerine
yapılan müracaat lardan son
ra m e k t u b u n sahte o lduğu
ortaya çıktı. M e k t u p , Birl iğe
ait değildi, Birl ik ' ten kayna
klanmıyordu. Ancak, bu
olayla beraber, SauniereTn
keşfettiği soy kütüğü par
şömenler inin L o n d r a ' y a gö
türüldüğü söylentisi tekrar
yayı lmaya başladı. S iyon
Tarikatı h a k k ı n d a yayınla
nan birçok materyal, özelli
kle Phi l ippe de Cher i sey
tarafından ka leme alınanlar,
soy kütüğü belgeler inin
Uluslararası Antik Kitap
satıcıları B i r l i ğ i n i n el ine
geçtiğini ve L o n d r a d a k i bir banka kasasına yerleştiri ldiğini
yazmıştı . 1983 x de Pierre Plantard, M i c h a e l Baigent, Richard
Mehmet U. Sakioğlu
Leigh ve Henry Lincoln 'a , 1950Tere ait noter kaydı yapı lmış
iki belge verdi. Belgeler, L o n d r a ' d a k i Fransız konsolosluğun
dan, belgelerin F r a n s a ' d a n çıkartı lması ve 25 sene ( 1 9 8 1 ' e ka
dar) muhafaza ettikten sonra P l a n t a r d ' a iade edi lmesi için izin
ist iyordu. 3
1955 ve 1956 tarihli bu belgeler, parşömenler in 1244 tari
hine ait bir soy kütüğünden oluştuğunu, Casti lel i B l a n c h e ' i n
m ü h r ü n ü taşıdığını, Merovenj soyunun o tarihe kadar d e v a m
ettiğini açıklıyordu. Parşömenler in, Birlik tarafından,
Sauniere ' in yeğeni, Montazels l i M a d a m Bertha J a m e s ' d e n te
darik edildiği söyleniyordu. 1956 tarihli belgelerde, Lond
ra 'daki Lloyds B a n k E u r o p e ' u n (Avrupa L o y d s Bankas ı ) kira
lık kasalarına yerleştirilmeleri gerektiği yazılıydı. (Daha son
raki tarihli bir belgeye göre 1 9 7 9 ' d a Par i s ' e geri gönderi lmiş
lerdi.)
Noter belgelerine Se lborne K o n t u ' n u n , Viscount
Lealhers ' in, Yüzbaşı Ronald S t a n s m o r e Nut t ing ' in ve Binbaşı
H u g h Murchi son Clowes ve ayrıca Fransız Konsolos luğu gö
revlilerinin imzaları atılmıştı.
Bu konuyu araşt ırmaya baş layan Baigent, Leigh ve
Lincoln, tüm bu kişilerin Londra şehrinde, özellikle bankacıl ık,
sigorta ve gemi taşımacılığı sektörlerinde tanınmış kişiler ol
duklarına karar verdi. M ü ş t e r e k olarak hepsi, Guardian
Insurance firmasının yöneticileriydiler. Ancak, aynı z a m a n d a
tümü İkinci D ü n y a Savaşı esnasında isthbarat çal ışmasına
girmişti. Örneğin, Nutt ing bir M 1 5 görevlisiydi ve Savaş Eko
nomisi Bakanı olan Selborne Kontu, Br i tanya 'nın gizli operas
yonlar teşkilatı olan Özel Operasyonlar Daires i 'n in (Special
Operat ions Executive " S O E " ) idarecisiydi. Hepsi, Br i tanya 'da
yer leşmiş olan özgür Fransız güçleriyle ve Fransız direnişiyle
ilişkiye girmiş olabilirdi. İstihbarat görevlilerinin çoğunun
yaptığı gibi, savaştan sonra da bu güçlerle bağlantılarını de-
3 Bkz. Mesih'in Mirası, sh.283-309, Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry
Lincoln, Nokta Kitap, Ocak 2005.
- 8 9 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 9 0 -
v a m ettirmiş o lmalar ı gerekir. Ancak uzun uğraşlardan sonra
Baigent, Leigh ve Lincoln en azından 1956 belgesinin u y d u r m a
o l d u ğ u n u ortaya çıkardı . H e r ne kadar imzalar, ilgili noter in
onayladığı üzere gerçek idilerse de, sahtekâr bir hata yapmışt ı .
L loyds B a n k E u r o p e 1 9 6 4 ' e kadar var olmamışt ı . Bu tarihten
ö n c e yalnızca Lloyds B a n k Foreign olarak bi l iniyordu. G ö r ü
n ü ş e göre, dört kişinin imzasını taşıyan b i r belge üzer inde tah
rifat yapılarak hazırlanmışta. B u n u k i m yapmışt ı ve orijinal
belgeler nasıl o lupta bu sahtekârların el ine geçmişt i? Bu giri
ş imin amacı neydi? S iyon Tarikatı hakkındaki belgelerin aksi
ne neredeyse m ü k e m m e l b i r sahtekarl ık ürünüydü ve hayli
e m e k verilmişti. Bunlar ı hazır layan kişiler, resmi Fransız dos
yalarından al ınmış gibi görünen, i şadamlarının imzaladıkları
orijinal belgelere ve d o ğ u m sertifikalarının kopyalar ına erişe
biliyorlardı. Heps inin de, İngiliz istihbaratıyla ilintili o lması
bir tesadüfmüydü? Bu k o n u hâlâ araştır ı lmaktadır.
Henry Lincoln 1 9 7 0 ' d e parşömenler in ori j inalmiş gibi ta
nıtıldığı bir B B C programı yayınlandı. Pierre Plantard ş imdi
daha geniş kitle tarafından tanınmıştı .
1 9 7 0 ' d e Gerard de S e d e ile kitap üzerindeki telif hakkı ü-
zerine giriştiği m ü n a k a ş a esnasında, Phi l ippe de Cherisey,
herkesin içinde parşömenler in kendi uydurması o lduğunu,
Plantard ' ı , Merovenj ler in soyundan gösteren soy kütüğü liste
lerini de içeren materyal i uydurmas ında yard ım ettiğini kabul
e t t i . x l Kitabını yayınladıktan yaklaşık yirmi sene sonra, G e r a r d
de Sede, Rennes-le-Château gizemi hakkında, Rennes-le-
Château: le dossier, les impostures, les phantasmes, les hypotheses
(1988) isimli yeni b i r kitap yayınladı. Bu kitapta, Doss iers
s e c r e f i , (kitabın i smindeki impostures) Meroven j soyu düşün
cesini (phantasmes) ciddi şekilde eleştirdi ve Pierre P l a n t a r d ' ı
bir mit üreticisi ve fantezici olmakla suçladı. Ancak, S e d e nin
ilk kitabından sonra F r a n s a ' d a gizemle ilgili düzinelerce b a ş k a
kitap yayınlanmıştı .
Görünüşe göre, derneğin kurucu üyeleri P lantard ' ın der
n e k üyelerinin ve derneğin ismini kul lanarak p r o p a g a n d a yap-
Mehmet U. Sakioğlu
tığını bi lmiyorlardı ve 1956 x da kurucular ından olan A n d r e
B o n h o m m e , bunu d u y d u ğ u n d a 7 Ağustos, 1 9 7 3 v t e dernekten
istifa etti ve istifa dilekçesini St.]ulien-en-Genevois"deki Polis İs
tasyonuna verdi. Aşağıda orijinal istifa dilekçesi görülmektedir :
-91 -
İkinci Bölüm
MİT DÜNYASINA GİRİŞ
Sauniere ve Dossiers Secrets
Saunere ' in , kilisemde parşömenler b u l d u ğ u iddiasının Kut
sal Kan Kutsal Kâsede dile getirilen en p o p ü l e r vers iyonu,
Sauniere ' in hayatının "parşömenler bulduğu için" değişt iği yö
nündedir . Sauniere, ki l isesinde restorasyonlar yapt ır ı rken b i r
yerde bazı kâğıtlar bu lmuştu gerçekten. Bazı köylüler, 1 8 8 7 -
1888 yılları arasında kilisenin restorasyonu esnas ında bazı
dokümanlar ın b u l u n d u ğ u n u hanrlamışlardır, fakat Sauniere
kilisenin inşaat y a p ı s ı a dair kâğıtlar o lduğunu açıklamıştı .
Onlara ne o lduğu b i l inmemekte
dir. Gerard de S e d e in 1 9 6 7 ' d e
yayınlanan ilk Frans ızca g izem
kitabında ve ardından Kutsal Kâ
se Kutsal Kan yazarları Baigent,
Leigh ve Lincoln 'un ortaya attık
ları iddiaya göre bu lunanlar gizli
b i r hazinenin haritasıydı. De
S e d e şifresi parşömenler in tıpkı
basımını ilk olarak yayınlayan
kişiydi.
Dossiers S e c r e t s t e k i idialara
göre, Sauniere parşömenler i , üs
tü olan Carcassonne Piskopostu,
M g r Felix-Arsene B i l i a r d i gö-
Sauniòre ' in P i s k o p o s u
M o n s e i g n e u r Bi l lard.
- 9 5 -
Da V.nci'nirı Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
4 Kutsal Kâse Kutsal Kan, sh.27.
- 9 6 -
türdü ve o da Sauniere ' i , belgeleri bazı önemli kilise yetkilile
rine tanıtma tal imatıyla Par i s ' e gönderdi. 4 Bunların başında
St . Sulpice P a p a z O k u l u ' n u n Genel M ü d ü r ü Peder Bieil ve
Bieirin yeğeni E m i l e Hoffet vardı. Tekrar, bu da ilk önce
Dossiers Secrets"te iddia edilmiştir . Bu senaryo kulağa gerçekçi
ge lmemektedir . Katol ik Ki l i se 'n in hiyerarşik yapısını ve işlerin
nasıl idare edildiğini b i lenler bilirlerki, şayet bir küçük kilise
papazı, üstünün öneml i addettiği bir be lge bulsaydı, piskopo
su belgeyi alırdı, S a u n i e r e ' i kil isesine ve güvendiği yardımcı
larından birini de Par i s ' e gönderirdi . Sauniere ile Bil lard' ın
buluştuklarına dair bağ ımsız bir kanıt yoktur. Bu iddia tama
men, iki adamın yalnızken yaptıkları konuşmanın detaylarını
bile anlatan Dossiers Secrets"a dayanmaktadır ! Aşikâr ki,
Dossiers Secrets ya perde arkasındaki olaylar hakkında inanıl
m a z detaylara sahip bir kişi tarafından yazılmıştır ya da düz
medirler. Dossiers Secrets, Paris yo lculuğunun 1891 senesinin
Şubat ayında, Sauniere ' in , kilisedeki sunağı destekleyen
Vizigot sütununun içinde giz lenmiş olan parşömenleri bul
duktan sonra gerçekleşt iğini özell ikle bel irtmektedir ler. An
cak, köylülerin tanıklığına ve diğer kayıtlara göre, sunağı de
ğiştirme çalışmaları bel irt i len tarihten dört sene önce gerçek
leştirilmişti!
Noel C o r b u ' n u n eşi Claire C o r b u ' y a göre, M a r i e
Denarnaud, Sauniere ' in Par i s ' e seyahat ettiği düşüncesindey-
di. Ancak, Sauniere, para kazandıkan sonra bir hayli seyahat
etmişti ve bu seyahatleri esnasında başkent Par i s ' e de gitmiş
olabilir. B u n u n 1 8 9 1 ' d e gerçekleştiğine dair hiçbir kanıt yok
tur.
Paris ' teki b i r s tüdyonun ismini ve adresini taşıyan
fotoğraflar, Paris bağlantısının kanıtı olarak zikredilmişt ir
ancak son zamanlarda, bu fotoğrafların Sauniere gibi bir papaz
olan ağabeyi Alfred'e ait o lduğu anlaşılmıştır.
Mehmet U. Sakioğlıı
Solda, Berenger Sauniere. Sağda, Alfred Satuniere'in Paris'le çe
kilmiş bir resmi.
Sauniere, Paris ' te St Sulpice ' i Ziyaret Etti mi?
Kutsal Kâse Kutsal Kan, Sauniere ' in, Paris ' te St S u l p i c e ' d e s
görev yapan Emile Hoffet i sminde 19 yaşında papazl ık eğitimi
alan zakâsıyla ünlü bir gence gönderdiğini savunmaktadır . Bu
iddiada, Gerard de S e d e ' d e n kaynaklanmaktadır . Gerard de
Sede, Hoffet tan satın aldığı bazı kâğıtlarda Sauniere isminin
geçtiğini söylemektedir . Sauniere, yaygın bir is im değilse de,
Hoffet'in amcasının genel müdürlüğünü yaptığı Aziz Sulpice, o dönemde
Katolik rahiplerini eğiten seçkin merkezlerinden biri olsa da, orada uzun
süredir gizli batini ilimler ve Ortodoksluk dışı uygulamalar yapıldığına dair
söylentilerde vardı. Sauniere'in zamanında, Kilise" nin birçok geleneksel öğ
retilerini eleştiren ve buna binaen, Valikartın düşmanlığını çeken
Modermist Katolik hareketinin merkezlerinden biriydi. J.K. Huysman'ın
1891de yazdığı Fransa'da Satanizm ve okkült konusunu işleyen klasikleşen
romanı la-bas (Down There) Aziz Sulpice'de yazılmıştı.
- 9 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
E m m a Calve (1858-1942) çağındaki en ünlü opera
şarkıcılarından biriydi. Paris ' teki esoterik çevrelere katılan,
önderl ik pozisyonunda bir figürdü. Z a m a n ı n en çok tanınmış
okkültist lerinden Jules Bois ile aşk yaşıyordu. 1894 v te ,
Aveyron bölgesindeki Cabr ieres 'de bir şato satın aldı. Tanın
mış ortaçağ s imyacısı Nikolas F i l a m e r i n (Harry Poter v daki
görünmeyen b ü y ü c ü ) kullandığı Abraham the J e w isimli ünlü
kitabın saklandığı yer olarak bil iniyordu.
Kutsal Kâse Kutsal Kan, sh.27.
Kırıma Calvó. Şöhretinin
7.iıvesindevken ÇekiImi;;
resimleri.
- 9 8 -
Rennes-le-Château papazına mahsus bir isim de değildir.
H o f f e f in, Parisi z iyaret ettiği bi l inen Alfred Sauniere ile bu
luşmuş o lması da m ü m k ü n d ü r , elbette, Gerard de Sede 'n in
tanıklığının gerçek o lduğunu kabullenirsek.
Yine Kutsal Kan Kutsal Kâse'de, Rahip Sauniere"in Paris zi
yaret inde okkült ile derinen ilgilenen, dünya çapında ünlü
opera şarkıcısı E m m a Calve tanışığı ve hatta sevgilisi olduğu
öne sürülmektedir . 5 Bu iddia da, Dossiers Secrets'ten kaynak
lanmaktadır .
Mehmet U. Sakioğlu
Efsanevi Simyacı Nikolas Flamel. Ve Cabrires'deki Şato.
Sauniere ' in Par i s 'e gittiğine dair bağımsız kaynaklardan
bir kanıt yoktur. Fakat gittiyse E r a m a Calve ile karşı laşması
kaçını lmaz olurdu. Ancak, E m m a ' n ı n , Rennes-le-Château 'yu
1890 ' larda veya 1900' ların ilk dönemler inde ziyaret ettiğine
dair bazı bağımsız kanıtlar vardır.
Sauniere ve Louvre Müzesi'ndeki Üç Tablo
Kutsal Kan Kutsal Kâse, Dossiers Secre t s ' e dayanarak
Sauniere ' in, Paris ziyareti esnas ında Louvre M ü z e s i ' n e giderek
üç adet tablonu reprodüks iyonunu satın aldığını savunmakta
dır (sh.28). Bunlar; Nikolas Pouss in ' in 1 6 4 0 ' d a yaptığı
"Arkadyalı Çobanlar" isimli
tablosu; David Teniers ' in
"Aziz Anthom/nin Baştan
çıkartdışı" isimli tablosu ve
XIII. yüzyılda yaşamış olan
Papa V. Celes t in ' in bir
portresidir. Varsayıldığı
üzere gerçekten bu sanat
çalışmalarını satın aldıysa,
bir şekilde o n u n sırrıyla
ilintiliydiler.
Nicolas Poussin. Dossiers Secrets*e göre,
Hoffet parşömenlere bak-
- 99 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 100-
tıktan sonra kısa sürede çözdü. Şifreli mesajların baş langıç
sözcükleri, " K A D I N Ç O B A N B A Ş T A N Ç I K M A K Y O K
P O U S S I N T E N I E R S A N A H T A R I K O R U M A K T A D I R " . H e r
ne kadar cümlenin manas ı açık değilse de, içinde ressam
Nikolas P o u s s n i n ve David Tenier sTn isimleri aç ıkça geç
mektedir . (Gerçekte iki Dav id Teniers vardı; baba ve oğul. O-
ğul daha ünlü olandı.) Dossiers Secrets, bu keşfin Sauniere 'y i
bu ressamların sanat çal ışmalarını ince lemek üzere L o u v r e y i
ziyaret e tmeye sevk ettiğini ve onun, PoussinMn "Arkadyalı
Çobanlar" ve David T e n i e r s i n "Aziz Anthony"nin Baştan çıkartı-
lışı" tabloları üzer inde yoğunlaşt ığını ifade etmektedir . Ancak,
P a p a V. C e l e s t i n i n portresinin işlevi anlaş ı lmamaktadır .
T ü m Dünya, bu şifreleri ç ö z m e derdine düştü, ancak
Dossiers Secrets"in bu senaryosunun da gerçekl iğinden kuşku
lanmak için birçok ciddi neden vardır. S ö z d e parşömenler in,
1960"lara ait sahte belgeler o lduğuna dair kanıtlar olduğu gibi,
ayrıca, bu ifadeler öylesine karmaşık ve baştan s a ğ m a d ı r ki
deşifre edilmeleri adeta imkânsızdır . Farz-ı muhal parşömen
leri otantik addetsek bile, deşifre edilmeleri için Rennes-le-
C h â t e a u ' d a k i diğer b i rçok eski yazıtla kıyaslanmalarını gerek-
sindirmektedir ve Sauniere~in veya Hoffef"in deşifre için ge
rekli olan bu kıyaslamaları böylesine seri şekilde yapabilmeleri
olası görülmemektedir . Sauniere ' in Paris ziyareti esnasında
Louvre Müzes i 'ne g iderek üç adet tablonun reprodüksiyonu-
nu satın aldığı iddiasını bir gel işme ortaya çıkmıştır . B B C ' n i n
1996"daki, yayınlanan Timewatch programı, Louvre n in kayıt
larına göre, söz konusu tarihlerde her iki tablonun hiçbir
reprodüksiyonun satılmadığını ilan etti!
Herhalukarda, tablolar bazı özell ikler taşımaktadır lar.
Pouss inTn "Arkadyalı Çobanlar" isimli tablosu hayli ilgi çekti .
Tabloda, bir yol kenarındaki m e z a r resmedilmişt ir . Ancak, de
Sede, bu mezarın, 1988 de kaldır ı lmadan önce Rennes-le-
C h â t e a u ' d a n birkaç km. ötede olan Arques bölges indeki bir
m e z a r olduğunu söyledi ve onunla ilintilendirdi. Bu bağlantıy-
l^rnet }J?Sak\Q$kı
la, Poussin in bölgeyi daha önce ziyaret ettiğî ve orada gördü-
ğü bir şeyi resmettiği söylencesini doğurmuştur . Dönüşümlü
olarak bu da, Pouss in ' in, Sauniere 'n in zamanından daha ö n c e -
Rennes-le-Château v da bil inen gizemli bir sırrın (Hazinenin)
bekçisi o lduğu spekülasyonunu düşündürdü. Pouss in ' in
"Arkadyalı Çobanlar" tablosunda resmettiği mezar , Arques böl
gesindeki m e z a r olabilir mi?
Les Pontils'deki Mezarın Kökeni Neydi?
Bu m e z a r Rennes-le-Château tepesinin yanından geçen,
Arques ve Couiza arasındaki yol üzerindedir . H e r ne kadar
" A r q u e s " mezar ı olarak adlandırı lsa da, gerçekte bu is imle
anılan ve Les Ponti ls bölges inde olan bu köyün yaklaşık 3.2
km dışındadır. Mezar, onu görmek için sık sık arazisine giren
merakl ı lardan bıkan sahibi tarafından 1988~de dinamit lenmiş
ti. (Elbette, ş imdi de mezarın daha önce nerede olduğunu g ö r m e k
için girmektedirler !)
F r a n s a ' d a çok miktarda yol kenarı mezar ı vardır, fakat bu
mezarın durduğu yerin hayl i sıradışı o lduğu kabul edi lmekte
dir. De S e d e nin ortaya attığı spekülasyonla, bu mezarın,
Nicolas Pouss in ' in, Ef in Arcadia ego vecizesinin belirdiği tab
lodaki mezara hayli benzediği söylenmektdir . Ayrıca, sadece
mezarın değil fakat arkasındaki gökyüzü manzaras ının da,
Poussin' in tablosundaki mezar ın arkasında görülen manzara
ya hayli benzediğine dikkat çeki lmektedir . Tablodaki manza
ra, gerçek manzaraya benzerl ik göstermektedir fakat aynı de
ğildir. Ö n c e bu mezar ın kısa tarihini gözlemleyel im.
Les Ponti ls de bir çiftlik sahibi olan Jean Galiber, eşi
El izabetTe beraber yaşamak için 1 8 8 0 d e araziyi satın almıştı.
Jean Gal iber ' in torunu 1 9 0 3 ' d e Rennes-les-Bains"den, Bourrel
isminde taş ustasına yoldan yaklaşık 50 metre ötededeki tepecikte
(takip eden sayfada resmi görülmektedir) girişi ve çatısı olan
- 101 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
bir aile mezar ı inşa ettirdi. Sonraki sene büyükannesi içine
gömüldü. D a h a sonra G a l i b e r f in eşi de içine gömüldü.
1921"de arazi, m e z a r da dahil o lmak üzere bölgeye yerle
şen, Madame Emily Rivares isminde, ABD"nin Paterson şehrin
de doğan Fransız kökenli kadın ile Hartford doğumlu oğlu
(Connecticut eyaletindedir) Louis Bertram Lawrence" e (1884-
1954) satıldı. Lawrence"in, T.E. Lawrence (İngiliz ajanı Arabis
tanlı L a w r e n c e ) ile akraba olduğuna dair söylentiler de vardır
fakat b u n u teyit edecek somut bir kanıt otaya konulmamışt ır .
Gal ibert araziyi sattıktan sonra eşinin ve büyükannes inin
cesetlerini çıkardı, mezarl ıktaki girişi ve üstçatıyı söktü ve
Limoux"daki aile mezar ına taşıdı. 1922"de Lawrence"nin İs
panya d o ğ u m l u büyükannesi Mar ie Rivares öldü ve -
söylendiğine göre m u m y a l a n a r a k
- mezara gömüldü. Yaklaş ık 10
sene sonra annesi Emil ie Rivarès
ona katıldı. Söylendiğine göre -
muhtemelen çok sevilen - iki aile
kedisini de mumyalatarak meza
ra koydu.
Pierre Jarnac, 1988 'de yayın
lanan Les Archives de Rennes-le-
Château isimli kitabında, fotoğraf
larda görülen üzeri yarım pira
mit kavisli lahit biçimli m e z a r ı n
[tombeau - tomb] bu d ö n e m d e
inşa edildiğini açıkladı. Böylece,
araşt ırmalara göre söz konusu Louis Bertram Lawrence.
mezar gerçekte 1903" de inşa e-
dilmişti ve elbette 1640"da yapılan bir tabloda yer a lamazdı .
- 102-
Mehmet U. Sakioğlu
- 103 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 104-
Pierre J a r n a c bu bilgiyi, Louis Lawrence" in ikinci oğlu L o u i s
Lawrence"ten edindi. Ve 1903"te ilk mezar ı kazan taş ustası
Bourrel , Louis Lawrence" in eşi ile tanışıktı. Pierre Jarnac ile
yaptığı özel yaz ı şmada, "1903"te inşa ettiği şeyin lahit gibi bir
mezar olmadığını fakat bir mezarı örten bir yapı [dalle funéraire]
olduğunu, Poussin"in mezarına benzeyenin yalnızca yaklaşık olarak
1933 civarında inşa edildiğini açıkladı."
Rennes-le-Château ile ilgilenen hiçbir c iddi Fransız araş
tırmacı, Les Pontils"teki manzaranın, Poussin"in tablosundaki
ile aynı o lduğu düşünces ini kabul e tmemektedi r . Bu benzerl iği
ilk olarak kuran, 1960" da, Siyon Tarikatı mitinin bir parçası
olarak manipule eden Pierre Planlard"tır.
Böylece, Poussin"in, Arkadyalı Çobanlar isimli tablosuna
yönel ik ilgi, Berenger Sauniere"in bulduğu söylenen ve tekrar
Gérard de Sede'nin kitabında yayınlanan gizemli parşömenle
re dayanmaktadır . Diğer deyişle, Arkadyalı Çobanlar tablosunu
gizemli ve önemli bir mahiyete sokan de Cherisey"in yukar ıda
bahsettiği " s a h t e " parşömenlerdir . L ' O r de R e n n e s isimli ki
tapta sunulan bu belgeler, 1970Terde Pierre Plantard tarafın
dan, kendisi hakkında bir kitap yazmakta olan Fransız yazar
Jean-Luc Chaumei l"e teslim edildiler. C h a u m e i l belgeleri test
ettirdi ve 1960"ların başında üretildikleri ortaya çıktı.
T ü m kanıtlar, Pierre Plantard, N o e l Corbu"nun
1950"lerdeki efsanevi Berenger Sauniere hikâyesini öğrendik
ten sonra, onu süs lemeye karar verdiğine ve 1 9 6 4 - 1 9 8 5 yılları
arasında gelişt irmekte olduğu Siyon Tarikat ı efsanesiyle birleş
tirdiğine işaret e tmekledir . Bu davranış biçimi, 1950"lerde sah
tekârlık nedeniyle Fransız kanunlarını ihlal eden bir kişinin
karakterine uygun düşmektedir .
Mehmet U. Sakioğlu
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Sauniere , Vizigot lar z a m a n ı n d a n kaldığ ı s ö y l e n e n s ü t u n u n y a n ı n d a
Sağda, aynı resmin güncel bir vers iyonu. Bu res imdeki sütun, s o l d a k i n
d e n sonra yapı lmışt ı r .
- 106-
Rennes-le-Château Parşömenleri ve Codex Bezae
N o e l Corbu, Bethanie Villasında " H o t e l de La T o u r " is
m i n d e bir otel açtı. Kısa z a m a n sonra, Berenger Sauniere nin,
1 8 9 T d e başlattığı Kilise tadilatı esnasında, Vizigotların zama
nından k a l m a içi oyuk sütunun içinde p a r ş ö m e n l e r b u l d u ğ u n u
ve böylel ikle kilisesini baştan sona yenileyip, lüks bir ev yap
tırdığını yaymaya başladı. Corbu n u n iddiasına göre, parşö
menler in üzer inde Casti lel i Blanche"in m ü h r ü vardı.
Noel Corbu"nun iddialarında tutarsızlıklar vardır;
Sauniere Kiliseyi tadilattan geçirmeye 1886"da başladı, 1 8 9 T d e
değil. Parşömenler in içinde olduğu söylenen "Viz igot" sütunu
oyuk değildi. O "Viz igot" sütunu değildi Carol ingian takli
diydi ve 1890"da imal edilmişti. Bu sütun, kiliseye ait değildi.
Mehmet U. Sakioğlu
Sauniere, M e r y e m heykel inin üzer inde durması için 1891 v de
yaptırdı onu. Yani Sauniere yaptırmıştı ve içinde ant ik zaman
larda gizlenmiş parşömenler olamazdı, çünkü her şeyden ön
ce, sütunun içi oyuk olmadığı gibi, antik değildi, antik insan
ların zamanında zaten yoktu. Sütunun, küçük bir vers iyonu,
üzerinde oyan sanatkârın imzası o lduğu halde bu lunmuştur !
Meryem heykelinin yandan görünüşü ve sütunun yakından çekimi.
Rennes-le-Château tartışmalarında en çok alaka çeken ve
en çok tartışılan unsurlarından biri budur. Dossiers Secrets,
S a u n i e r e i n kilisesinde saklanmış parşömenler bu lduğunu id
dia etmektedir . İddialara göre Sauniere bunların varlığından,
önceki meslektaşı Rahip Antoine Bigou 'dan aldığı bilgilerle
haberdar olmuştu. İddiaya göre parşömenler Merovenj so
yundan sağ kalanlar hakkında bilgiler içeriyordu ve ayrıca
Latince yazılmış olan İncil pasajlarında şifrelenmiş mesajlar
içeriyordu.
- 107-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 108-
Mehmet U. Sakioğlu
Bu parşömenlerden biri Dagober t parşömeni olarak anılmak
tadır. Bu parşömen iki ayrı belgeden oluşmaktadır . Bunlar ın
daha kısa o lanmın üzer indeki met inde, İsa 'n ın havari leriyle
beraber yediği son gece yemeğini anlatan İncil pasajları vardır.
Ancak, aşağıdaki res imde görüldüğü gibi, dikkatl ice ba
kınca bazı harflerin, diğerler inden daha yüksekte yazıldıkları
fark edilmektedir:
Ve bu harfler yan yana getiri ldiğinde takip eden c ü m l e
ortaya çıkmaktadır :
D A G O B E R T I I R O I E T A S I O N E S T C E T R E S O R E T I L
E S T L A M O R T
Çevir i s i :
B U H A Z İ N E K R A L II. D A G O B E R T ' E V E S İ Y O N ' A AİT
T İ R V E O O R A D A Ö L D Ü .
Bazıları, " I L E S T L A M O R T " sözlerini, O Ö L Ü M D Ü R şek
linde okumuştur fakat diğer m a n a daha akılcı gelmektedir .
Görüldüğü gibi, yukar ıdaki şifreli ifadede ortaya takip
eden 4 sözcük çıkmaktadır .
1-Hazine
2-Merovenj kralı II . D a g o b e r t
3-Siyon (muhtemelen Siyon Tarikatı)
4-Önemli bir kişinin cesedi veya bir m e z a r
Ayrıca bir de, aşağıda resmi görülen ve yine Lat ince ya
zılmış olan "Kadın Çoban Parşömeni" vardır.
- 109-
Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şüvalyeleri'nin Deşifresi
- 110-
Mehmet U. Sakioğlu
Bu parşömen, diğerinden d a h a fazla ilgi çekti ve çözülme
si çok daha zor oldu. Lat ince met inde, Y u h a n n a İ n c i r i n i n
12 ' inci b ö l ü m ü n d e n alıntı vardır. Bu b ö l ü m d e k i İncil anlatı
sında, Betanyal ı M e r y e m ' i n , (birçok kişi bu M e r y e m ' i n ,
Mecdel l i M e r y e m olduğunu düşünmektedi r ) İsa 'yı kokulu
parfümle meshediş i anlat ı lmaktadır . İlk p a r ş ö m e n d e olduğu
gibi, bazı harfler seçi lmişlerdir fakat bu defa, diğerlerinden
daha küçük yazılarak! Bu harfler yan yana getir i ldiklerinde
R E X M U N D I sözcükleri o luşmaktadır . Lat incede "Dünyanın
Kralı" manas ına gelen R E X M U N D I , C a t h a r T a r paralel indeki
Gnostiklerin kullandıkları G n o s t i k geleneğe ait b i r terimdir.
Bazı harflerse, satır altına yazı lmışlardır ve b u n l a r da yan yana
getirildiklerinde P A N I S ve S A L yani e k m e k ve tuz olarak o-
kunmaktadır lar . Metnin içerisine gelişigüzel serpiştirilerek
satırın üst hizasına yazılan harflerse, AD G E N E R A S E T H , yani
Fil ist in 'deki Celile gölünün bir diğer ismi olan " G e n e r e s e t ' e "
şeklinde okunmaktadır lar . A n c a k geriye kalan tali 140 harfin
ne manaya geldiğine dair, alanında deha olarak tanınan şifre
uzmanlarının uyguladıkları her türlü şifre ç ö z m e metoduna
rağmen somut bir karara varı lamamıştır . Dossiers Secrets'deki,
Sauniere ' in parşömenler i Emi le Hoffet 'e getirişinden birkaç
gün sonra Hoffet'in hemen şifreyi çözdüğü iddiasının gerçek
liği bu nedenle sorgulanmaktadır . G e r a r d de Sede, şifrenin bir
bi lgisayar kullanımıyla ç ö z ü l d ü ğ ü n ü öne sürmüştür, ancak
hiçbir bi lgisayar gelişigüzel ve m a n t ı k dışı adımlar gereksindi
ren deşifre yöntemi kul lanmadığ ından b u n u n da gerçeğin ifa
desi o lamayacağı düşünülmektedir . Gerard de S e d e ' y e her
kim ç ö z ü m yolunu sunduysa, deşifre sistemini de bi lmesi
gerekmektedir ve onlarda dönüşümlü olarak bu deşifre
sistemine, ancak şifreyi hazır layanlardan direkt veya dolaylı
a larak sahip olabilirlerdi.
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Mesajın manas ı nedir?
H e r ne kadar parşö
mendeki met inde nokta,
virgül gibi işaretler yoksa
da, b i rkaç cümleye ayrıldığı
aşikârdır. Dossiers Secrets"-
deki orijinal şöyledir:
Bergère pas de
tentation. Q u e Pouss in
Teniers gardent la clef. P a x
D C L X X X I (681) . Par la croix
et ce cheval de dieu.
J 'achève ce d a e m o n de
gardien à midi . P o m m e s
bleues.
T ü r k ç e s i : " K a d ı n ç o b a n
baştan ç ı k m a k yok. Pouss in
[ve] Teniers anahtarı koru
maktadır . Barış 6 8 1 . Tanrı nın haçı ve bu atının yardımıyla. Bu
koruyucu şeytanın işini öğle vakti bitiririm. M a v i e lmalar . "
Gardent la clef, anahtarı korumak veya tutmak manas ına
gelir. (Türkçedeki Gardiyan sözcüğü ile çağrıştır ınız). J 'achève,
" t a m a m l ı y o r u m " veya " ö l d ü r ü y o r u m " manas ına gelir. Yo
rumcuların çoğunluğu ikinci m a n a y ı kul lanmaktadır ancak
burada, her iki m a n a y ı da taşıyan "işini b i t i r m e k " m a n a s ı n a
gelir.
Midi, h e m "öğle vakt i" h e m de " g ü n e y " manas ına gelse
de, büyük ihtimalle, "öğle vakt i" manas ında kullanılmıştır .
Kadın çoban ile, Nicolas Poussin' in, "Arkadyalı Çobanlar"
isimli tablosuna referans verilmiştir.
Baştan ç ı k m a k yok, ifadesiyle David Teniers ' in, "Aziz
Antoni nin Baştan çıkartılışı" isimli tablosuna referans vardır .
- 112-
Mehmet U. Sakioğlu
Poussin and Teniers : Yukarıdaki referansları tekrar teyit
etmektedir .
Barış 681: Merovenj soyundan sağ kalan IV. Sigebert in,
Rennes-le-Château v ya 68rde getirildiği söylenmektedir .
" H a ç " , " T a n r ı n ı n at ı" , "koruyucu ş e y t a n " v e özellikle
" m a v i e l m a l a r " hakkında pek çok yorum yapı lmaktadır . Bun
ların arasında, " m a v i e lmalar ın" , yaklaşık olarak 17 O c a k l a
Rennes-le-Château kil isesinde m e y d a n a gelen bir ışık oyunu
fenomeniyle ilgili o lduğu y o r u m u da yapı lmaktadır . G ü n e ş
ışığı renkli pencere c a m l a r m d a n yansırken, e lmalara benzeyen
mavi şekilcikler kil isenin duvar ına yansımaktadır lar . M a v i
e lmalar ile b u n a referans verildiği iddiası spekülasyon olarak
kalmaktadır . Parşömenler in ne m a n a y a geldiği hakkında 4
cevap veri lmektedir :
1-Parşomenler, gerçekten de Saunierenin bulduğu bir ko
leksiyona aittirler ve muhtemelen, bazı esoterik tarikat men
suplarının geleneğinde manası olan gerçek bir bilgi içermekte
dirler.
2- Sauniere, gerçekten de
parşömen buldu fakat yayınlan
mış olanlar, araşt ırmacıları ger
çeklerinden uzaklaşt ırmak, yan
lış yola sevk e t m e k amacıyla uy
durulmuş olan dezenformasyon
ürünüdürler .
3- Parşömenler ve Sauni-
ere ' in onları bu lduğu hikâyesi
uydurmadır fakat gerçek esoterik
bilgileri halka d u y u r m a k amacıy
la kullanılmışlardır.
4-Parşömenler, tezgâhlanmış
bir sahtekârlığın parçasıdırlar,
hangi motivasyonla düzüldükle-
St. Sulpice, Paris.
- 1 1 3 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 114-
r i b i l inmemektedi r ve hiçbir değerleri yoktur. Phi l ippe de Che-
risey, arkadaşı Pierre Plantard ' ı , Fransız kralı II . D a g o b e r f in
soyundan gelmiş gösteren parşömenler i hazırladı. Son zaman
larda, 1 n o l u p a r ş ö m e n metninin V. yüzyıla ait Lat ince-Grekçe
B e z a e Kutsal Ki tap m e t n i n d e n alıntılandığı anlaşı lmıştır . Bu
par şömendeki pasajlar, edi tör lüğünü rahip Fulcran Gregoi re
Vigouroux"un yapdığ ı "Dictionnaire De La Bible" isimli ki-
tabın x , i i içindeydi. V igouroux bir profesör olarak St. Su lp ice v de
çalışmıştı . Dossiers Secret s 'deki efsaneye göre, Sauniere par
şömenler inin anal iz edi lmesi için St. Sulpice ye gitti.
Ancak, görünüşe göre, St. Su lp ice 'ye giden Sauniere de
ğildi, fakat bu parşömenler i tertipleyenlerdi. De Cherisey, m a
teryali V i g o u r o u x d a n kopyalamayı tercih elti, çünkü St Sul-
pice kilisesiyle bağlantı l ıydı ve bu kilisenin o lduğu bölge
Plantardın ve de Cher i sey ' in yarattıkları S iyon Tarikat ı mitle
rinin bir parçası olarak kullanılmıştı ve de Cherisey' ' in bu ra
hibi kul lanması bu mitlere uygun düşmekteydi . Lat ince uz
manları, parşömenleri yalnızca Lat ince b i lmeyen bir kişinin
Bezae metninden acemice kopyalayarak üretmiş olabi leceğine
dikkat çektiler. De Cher isey Fransızcası ve İngil izcesi akıcı olsa
da Latince bi lmiyordu ve bu nedenle "parşömenleri" için B e z a e
metninden kopyalarken, Lat ince b i lmeyen bir kişinin yapacağı
türden birçok hatalar yaptı. Zaten, Phi l ip de Cher i sey
1960Tarda parşömenler i hazırladığını itiraf etti.
De Cherisey ' in "Taş ve Kâğıt" isimli y a y ı n l a n m a y a n met
ninde açıkladığına göre, K a d ı n Ç o b a n parşömeninin deşifresi
şöyledir:
6 8 1 : Kral Dagober t in öldürüldüğü sene. K A D I N Ç O B A N :
Çevrede yaygın olarak bilinen, bir çukura düşen ve iç inde b i r
ç ö m l e k altın bulan bir çoban efsanesine ist inaden.
P O U S S I N : Frans ızcada " t a v u k " m a n a s ı n a gelen pouss in
sözcüğüyle, " b ü y ü k tavuk" manas ına gelen " H a u t p o u l " söz
cüğü üzerinde oynanan kel ime oyunu.
Mehmet U. Sakioğlu
LA C R O I X : Alet-les-Bains kuzeyindeki tren yo lundaki ha
ça işaret.
C H E V A L D E D I E U : " T a n r ı ' n ı n a t ı " değil fakat d e Cheri-
sey ' in "ent ikas ına" referanstır.
M A V İ E L M A L A R : M a s o n l a r arasındaki bi l inen bir şaka.
Catharlar ve Hazine
M.S. 70 ' te , Fil ist in 'deki Yahudiler, R o m a yönet imine karşı
ayaklanınca, R o m a orduları şehri işgal etti ve ele geçirdi. Tapı
naktaki altın ve mücevherat yağmalandı ve tapınak yerle bir
edildi. Tapınak hazinesi, R o m a ' y a götürüldü. O r d u y a kuman
da eden Ti tus 'un onuruna, K u d ü s ' ü ele geçirişini tasvir eden
bir anıt inşa edildi. Bu anıtta, askerler o m u z l a r m d a tapınakın
hazinesini taşırken görülmektedir ve bunlar aras ında saf alt
ından yapılmış olan, İbranice M e n o r a h isimli 7 kollu şamdan
da vardır. Hazine, devlet hazinesine yerleştirildi. Kutsal Kan
Kutsal Kâse, M.S. 4 1 0 ' d a , Vizigot kralı I. Alaric ' in R o m a y ı işgali
s ırasında bu hazineyi aldığını ve hazinenin II. Alaric döne
m i n d e C a r c a s s o n n e ' y e taşındığını öne sürmektedir . B u n d a n
sonra hazine hakkında hiçbir kayıt bulunamamışt ı r . Söylent iye
göre hazine, Razes olarak bil inen bölgenin başkent i R h e d d a e
kalesine taşındı. Rheddae, g ü n ü m ü z d e 100 civarı bir nüfusu
olan Rennes-le-Château olarak bi l inmekledir .
Kutsal Kâse Kutsal Kan, bu hazinenin bir şekilde, tarihte
Rennes-le-Chateu civarında yaşamış olan Catharlar ın veya
T a p ı n a k Şövalyelerinin el ine geçmiş olabileceği ve Sauniere ' in
b u l d u ğ u parşömenlerde de bu hazinenin g ö m ü l d ü ğ ü yerin
şifreli açıklamasının olduğu savını ortaya atmaktadır
(sh.480,481).
- 115-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Titus anıtındaki rölyefte, askerler hazineyi taşırken.
Cathar, G r e k ç e d e "saf, t e m i z " manas ına gelen " k a t h a r o s "
sözcüğünden gelir. Cathar lar ve Tapınak Şövalyeleri arasında
müşterek olan unsur, İsa h a k k ı n d a gelenek dışı, rafızi sayılan
düşüncelere sahip olmalarıdır. L a n g u e d o c ' d e k i Catharlar, Hz.
İsa 'nın, Mecdel l i M e r y e m T e evlendiğini düşündüler . İyi ile
kötü arasındaki mücade leye dayanan bir dualistik görüşe sa
hiplerdi. Gnost ik ler gibi m a d d e n i n ve dünyasal hayat ın kötü
olduğunu düşündüler . Benzer görüşler, Catharlar ın yakından
irtibatlı olduğu Balkanlar 'daki ve Ortadoğu 'dak i Paulcular ve
Begomil ler gibi dinsel gruplar arasında rağbetteydi. Birçok
tarihçi, onları Gnost ik ler arasına dahil e tmektedir . Gnost i s izm,
Gnosis sözcüğünün etimolojisine dayanan tanımla "bilgi ile
kurtuluş" öğretişidir. İslam tasavvuf geleneğine referansla ir-
fancılık, hakikat bilinirciliği olarak anlaşılabilir. Gnost ik, bu
kurtuluş bilgisine eren kişidir.
Gnostis izm, ya tamamıyla Gnost ik karakter taşıyan dinler
ya da çeşitli dini gelenekler içerisinde yer alan inanç, düşünce
- 1 1 6 -
Mehmet U. Sakioğlu
ve ritüeller şekl inde Mi la t öncesi d ö n e m l e r d e n it ibaren Orta
doğu 'da o ldukça yaygın olan bir akımdır .
Suriye, M e z o p o t a m y a , Mıs ı r , Filistin, Ü r d ü n ve A n a d o
lu'da İs lam hâkimiyet i öncesi d ö n e m d e yaşayan yerli halkın
inanç ve düşünce yapısı incelendiğinde bütün bu yörelerde
çeşitli G n o s t i k akımlar ın h â k i m unsurlar o lduğu anlaşıl ır. Bir
kaç örnek v e r m e k gerekirse, İ.S. 3 ü n c ü yüzyıl sonlarmdan
itibaren güney İran, M e z o p o t a m y a , Suriye, A n a d o l u ve kuzey
Afrika 'da oldukça yaygın olan, İ.S. 4 x ü n c ü yüzyı ldan itibaren
birçok yörede Hrist iyanlığın en güçlü rakibi ha l ine gelen ve
İ.S. 8 ' inci yüzyı lda Uygurlar ın resmi dini olan M a n i h e i z m ta
mamıyla Gnost ik inanç ve öğretileri temsil eden bir dini gele
nektir. Yine İ.S. 2"inci yüzyı ldan itibaren güney M e z o p o t a m
ya 'da varlığını sürdüren ve ö n e m i n d e n dolayı K u r ' a n ' d a üç
yerde ismi anılan Sâbiîl ik baştan sona Gnost i s izmi temsi l eden
bir akımdır . B u n d a n başka İs lam hâkimiyet i öncesi d ö n e m d e
Hrist iyanlık ve Yahudil iğ in heret ik mezhepler i o larak bil inen
Elkesailer, Valentiniusçular, Setianlar, Mağari ler, Quqiler,
Esseniler, Bardaisancı lar ve S i m o n c u l a r gibi irili ufaklı b i rçok
ak ım G n o s t i k inanç ve öğreti lere ağırlıklı olarak yer veren a-
kımlar olarak O r t a d o ğ u ' n u n çeşitli bölgeler inde yaygın du
rumdaydı . B u n d a n b a ş k a Hermetist ler, çeşitli sır dinleri men
supları, Yahudi l ik ve Hrist iyanl ık içerisinde yer a lan Cathar lar
gibi çeşitli hareket ler de Gnost ik inanç, öğreti ve hayat tarzını
yansı tmaktaydı lar . Kısacası, G n o s t i k düşünceler, inançlar ve
yaşam biçimi, farklı i s imler ve cemaat ler hal inde tarih sahne
sinde yer a lmalar ına rağmen Ortadoğu 'da yaşayan halkların
ortak paydalar ından birisi, belki de en önemlis iydi .
Gnost i s izm, bu yörenin b i r alt kültürü k o n u m u n d a y d ı ve fark
lı dil, din ya da c e m a a t m e n s u b u olan insanların mitlerini, i-
nançlar ını ve ritüellerini şekil lendiriyordu." Gnost i s izm, bü
tünüyle bir ak ım olarak bakı ldığında, Katolikl ik gibi merkezi
bir otoriteye sahip değildi.
- 117-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 1 1 8 -
Gnost i s izm, Hristiyanlık gibi bir din değildir ve kendine
ait b i r Or todoks itikat formu olmamışt ı r fakat bir hayat ve
düşünce yoludur. Bu akım İsa 'dan sonra birinci asırda bazı
Hrist iyan toplulukları içinde kendini göstermiş ve beşinci asra
kadar etkinliğini d e v a m ettirmiştir.
Bütün G n o s t i k inanç ve öğretilerin temelinde o ldukça
dikkat çekici olan şu üç temel unsur bulunur:
1) Hayat ve ışık kültüne dayalı bir yüce varlık inancı.
2) Zı t prensipleri ifade eden bir dual izm anlayışı.
3) İnanılan yüce varlığın dışında olan ve yaratıcı Tanr ı ta
savvurunu ifade eden demiurg düşüncesi .
Hrist iyanlık geliştikçe, Gnost is izm de gelişmesini sürdür
dü; kendini Hristiyanlığın tek ve gerçek biçimi olarak nitelen
dirdi. İsa'yı evrenin "Kurtarıcı"s ı olarak benimsedi ;
Hristiyanlığın dinsel törenlerini uyguladı ve kendini İsa inan
cının ezoterik b i r açıklaması olarak gösterdi. İsa'nın Tanrı 'nın
oğlu olduğu, doğduğu ve büyüdüğü, haça gerildiği ve bunun
gibi Hrist iyan inaklarını (dogmalarını) yadsırlar. Onlar için İsa
Tanr ı 'ya ulaşan yolu gösteren bir insandır. Gnost is izmde kur
tarıcı insan tabiatına sahip değildir o bir aeon 'dur insan değil;
yalnızca insan olarak görünür. N a g H a m m a d i l i teratüründe
İsa, lastik gibi esnek, duman gibi uçucu bir bedene sahiptir.
M o d e r n Gnostiklerin çoğu, göreselcilikten hareket le,
maddenin kötü olarak tanımlanmasının da başlı baş ına bir ce
vap olmadığını da fark etmişlerdir. H e r birimizin bak ı ş açısı
dünya ile olan deneyimimizi etki lemektedir (hatta yaratmak
tadır) ve böylece kişinin sübjektif bakış açısı çarpık olduğun
dan dünyada çarpık görünecektir.
Gnost ik Hristiyanlık, Eski Ahit kitaplarını ret ederken, İ-
sa nın Tanrı olduğu, haça gerildiği ve yeniden dirildiği düşün
cesini de göz ardı etti. Donat izm gibi Gnostik ekol lerde İsa
Tanrı olarak algı lanıyordu fakat bu daha çok, üstün ruhsal ça-
Mehmet U. Sakioğlu
lışma sonucu Tanrı tarafından adopte edilerek, sonradan me
cazi m a n a d a Tanrı laşma olarak anlaşı l ıyordu.
Çeşitli Gnost ik tarikatlar, Gnosis ' in içeriğini farklı b içim
lerde belirlerler, ancak tümü insanın doğrudan kendini keş
fetmesinin Tanrısal olduğunu, zira Gnosis ' in "kendini bilmek,
Tanrı'yı bilmektir" tanımına odaklandığını ileri sürerler . x l i v
Ortodoks Hrist iyanlar için bu görüş sapkındır, zira insa
nın kendisi de Tanrı 'nın yarat ımının parçalar ından bir idir ve
bu nedenle, doğrudan Yaratıcı ile eş tutulamaz. G n o s t i k kitap
lardan biri olan Filippos İncilinde, Gnos i s ' e ulaşan kişinin "ar
tık bir Hristiyan değil, bir İsa olduğu" yazılıdır. Elbette bu görüş
de, İsa 'nın tek ve benzersiz o lduğuna inanan Ortodoks
Hrist iyan öğretisine karşıttır. T ü m bunlara ek olarak
Gnostikler, kendini İsa ile bir tutan kişilerden bekleneceği gibi,
Hrist iyan Kilisesinin, İsa 'yı temsil etliği görüşünü paylaşmaz
lar.
Gnostikler, diriliş hakk ındaki bu Hrist iyan yaklaş ımını
"Çılgınların inancı" olarak adlandırırlar, zira böylesi bir beden
sel dirilişe inananlar, tinsel bir gerçek ile fiziksel bir olayı birbi
rine karıştırmaktadırlar. Gnostikler, kendilerine özgü ayrı bir
Havari ge leneğme sahip olduklarını ileri sürerek Kil ise 'nin
iktidarına ve otoritesine karşı çıkarlar.
Gnostikler, Hrist iyanlar ve Ortodoks Hristiyanlar, İsa'nın
"Diri l iş"ini (Resurrection) iki farklı ve karşıt b iç imde yorumlar
lar. "Filipposun İncili"ne göre Gnostikler, insanın varoluşunu
asl ında ruhun tutsaklığı b iç iminde görürler ve dirilişi ise ger
çeği açıklayan bir aydınlanma anı, yalnızca tinsel b i r yeniden
doğuş olarak değerlendirirler. Böyle bir diriliş kavramı, M a
sonluğun ü ç ü n c ü derecesindeki törene oldukça benzemekte
dir. M a s o n l u k ile Gnost ikler arasında doğrudan bağlantının
b i rçok farklı örneğinin bu lunduğu ileri sürülmektedir . x l v İ.S.
rinci ve 3 'üncü yüzyıllarda yaşayan, Ireneus (Against
Heresies), Tertull ian (Against Marcion), Hippolytus (refutation of
- 119-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 120-
Ali Heresies) gibi Kil ise apolojistleri Gnost ikler in bu iddialar ına
reddiyeler yazdılar.
Gnost ik bir m e z h e p olarak Catharlar, b irçok açıdan dü
rüst lüğünü kaybetmiş ve dünyevi güç ve para için "kendini
satmış", dev yapılı, gösterişl i ve düzenbaz kurum olarak gör
dükleri Katol ik Ki l i se 'ye aykırı teolojik görüşler taşıyorlardı.
Cathar lar ayrıca K o m ü n y o n ayinini ve diğer Katol ik
ritüellerini kabul etmiyorlardı . Bu davranışlarıyla, İ sa 'n ın T a n
rı olarak inkarne o lduğu görüşünü de ret ettikleri anlaşı l ıyor
du. C a t h a r Kil ises inde kadınlar rahip olabil iyordu. T ı p sana
tında başarı l ıydılar ve doğal bitkilerle iyi leştirme k o n u s u n d a
hayl i bilgiliydiler. O d ö n e m Avrupasının en zengin ve gel i şmiş
kozmopol i t şehir lerinden olan L a n g u e d o c asillerinin destekle
rini de kazanmışlardı . G ü n e y F r a n s a ' d a ve K u z e y İ ta lya 'da
hayli takipçileri vardı. Bu inanç yapılarıyla ve kalabalık c e m a a t
yapısıyla Katol ik Ki l i se ' s ine bir tehdit oluşturdular ve engizis
yon takibatı başladı. Üzer ler ine dünyanın gördüğü en kanl ı
Haçlı seferlerinden biri yürütülecekti . Kilise, Catharlara inanç
larından vazgeçmelerini ve Katol ik Kilise bünyes ine katı lmala
rını teklif etti fakat ret edildi. Çocuklar ın, kadınların öldürül
düğü köy ve şehir saldırıları başladı. Bu terör rüzgârın nihaye
tinde, 1 2 4 4 ' d e etraftaki vadilerin üzerinde yükselen devasa
C a t h a r kalesi M o n s e g u r ' e esti. Kutsal Kan Kutsal Kâse, bölgede
ki efsanelerde M o n s e g u r kalesi kuşatma altında olduğu esna
da, O c a k ayında geçe kaleden kaçan iki kişinin yanlar ında
maddi servet, bir yük dolusu altın, g ü m ü ş ve m a d e n i para ta
şıdıklarının söylendiğine değinmektedir (sh.56). Yine b i r d iğer
söylenceyi tekrar ederek, 16 M a r t gecesi dört a d a m ı n kaçış ına
da değinmektedir ler . Yine efsanelerde bu dört a d a m ı n da, yan
larında Cathar hazinesini taşıdıkları söylenmektedir . Yazarlar,
bu hazinenin Kutsal Kâse olabileceği iddiasını ortaya a tmak
tadırlar (sh.59,60). Ve Sauniere ' in de bu söylencelerin farkına
vararak, Kutsal Kâse hakkında araşt ırmalara baş lamış olabile
ceği tezi geliştirilmektedir.
Mehmet U. Sakioğlu
"Bu dikkat çekici rastlantılar ısrarla kafamızı kurcalıyorsa, her
şey bir yana, bölgenin efsaneleri ve halkbilimi ile ilgilenen
Sauniere'in de kafasını meşgul etmiş olacağı sonucuna vardık. Ve
bölgenin diğer yerlileri gibi, Sauniere de dokunaklı ve trajik kaderi
yerel bilinçte yer eden Montsegur'ün yakınlığının kesinlikle farkında
olmalıydı. Sauniere açısından kalenin fazlasıyla yakınlığı, duruma
pratik anlamda müdahil olmayı gerekli kılıyordu.
Ateşkes sona erdikten sonra Montsegur'den bir şey kaçırılmıştı.
Söylenceye göre, kötü yazgılı kaleden kaçan dört adam Cathar hazi
nesini yanlarında götürmüştü. Ama parasal hazine üç ay önce kaçı
rılmıştı. Sauniereln keşfettiği 'hazine' gibi, Cathar 'hazinesi' de as
lında bir sır içeriyor olabilir miydi? Kutsal Kâse söylencelerinin
muhtemelen doğru olarak alınabileceği, bizim için akla yatkın görün
dü.
Ne olursa olsun, Montsegur"den ne kaçırılırsa kaçırılsın, bir ye
re götürülmüş olmalıydı. Geleneğe göre, kısa süre sonra bir grup
Cathar'ın ortadan kaldırıldığı Ariege'deki güvenli Ornolac mağara
larına götürülmüştü. Ancak Ornolac ta iskeletlerden başka bir şey
bulunamadı. Öte yandan, Rennes-le-Chateu, Montsegurden at sır
tında sadece yarım günlük uzaklıktaydı. Monsegurden kaçırılan
şeyahathkla Rennes-le-Chateu ya getirilmiş veya benzeri şekilde,
çevredeki dağlarda bulunan mağaralarda birinin kovuğunda olabilir
di. Ve eğer, Montsegurun 'sırrı, Sauniere'in sonradan bulduğu
şeyse, belli ki bu, sırrın büyük bir kısmını açıklayabilirdi." (sh.60,61)
Yazarlar, bu tezlerin "boş spekülasyonlar" o lduğunu itiraf
ettikten sonra, hazine efsanesini, Tapınak Şövalyeleri ile
i l inti lendirmeye girişirler.
"Şu ana kadar sadece boş spekülasyonlar üretebildik. Ve
Catharlara ilişkin bilgimiz öylesine yetersizdi ki; işe yarar bir hipotez
oluşturmamızı bile engelliyordu. Öte yadan, Catharlar üzerindeki
araştırmamız daha muammalı, gizemli ve davetkâr efsanelerle be-
- 121 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 122-
zenmiş başka bir konu üzerinde de tekrarlanan şekilde etkili oldu. Bu
konu Tapınak Şövalyeleri idi.
Böylece araştırmamızı sonraki aşamada Tapınak Şövalyelerine
yönelttik. Ve soruşturmalarımızda Tapınak Şövalyeleri ile birlikte
somut belgeler ortaya çıkarmaya başladı ve gizem, önceden hayal bile
edemediğimiz büyüklükte boyutlar kazanmaya başladı." (sh.61)
T a p ı n a k Şövalyeler i nin bu k o m p l o teorileri arasında po
zisyonu nedir?
Tapınak Şövalyeleri ve Hazine
T a p ı n a k Şövalyeleri nin kuruluşuyla ilgili tarihsel bi lgi ler
genel olarak F r e n k tarihçi Gui l laume de Tyre ' in, o laylardan
yaklaşık 70 sene sonra, 1175-1185 arasında kaleme aldığı anla
tısına dayanmaktadır . Belgelere dayanan başka vers iyonlarda
vardır. Tarihçilerin başvurduğu temel k a y n a k budur. Kutsal
Kan Kutsal Kâsemde de anlatılan ve özetle tekrar edeceğimiz,
h e m e n her kaynakta rast lanan bu vers iyona göre, T a p ı n a k
Şövalyeleri, Haçl ı seferleri sırasında H u g u e s de Payen is imli
soylu bir şövalye tarafından sekiz diğer şövalye ile bir l ikte
1119 'da kuruldu. Bu d ö n e m Hasan S a b b a h ' m ve Batini ler in
etkisinin bi tmek üzere olduğu bi r dönemdir . 1099 'da K u d ü s
alınınca, Tapınak Şövalyeleri buraya giden hacıları ve Avrupa
lıları korumak için devreye girdiler. R e s m i olarak Troya kon
sülü tarafından 1129 'da İsa'nın Fakir Şövalyeler i ve S ü l e y m a n
Tapınağı Tarikatı olarak kuruldular. T a p ı n a k Şövalyeleri nin
sayısı hızla arttı, 1130 'da Kudüs civarında 3 0 0 kadar T a p ı n a k
Şövalyesi vardı. T a p ı n a k Şövalyesi o labi lmek için Kilise karşı
s ında fakirlik yemini e tmek, bekârl ık ve kil iseye itaat b a ş t a
geliyordu. Görevleri din adamlarını ve K u d ü s ' e gidenleri ko
rumaktı . Sayıları arttı, Anadolu 'da ve K u d ü s civarında kendi
lerine kaleler inşaa ettiler ve kendilerine ait b i r alt kültür kur
dular. 1139 'da başarı larından dolayı P a p a II . Innocent onlara
Mehmet U. Sakioğlu
tam bağımsızl ık tanıdı. Kral lar ve soylular da h o ş l a n m a m a l a
rına rağmen Tapınak Şövalyeler i 'ne toprak ve toprak kirası
a lma hakkı tanıdı. Böylece sayıları binleri aştı ve h e m A n a d o
lu'da h e m de deniz kenarındaki diğer bölge lerde kaleler inşaa
ettiler ve duvarcı ustası anlamına gelen ilk " m a s o n i k " faaliyet
lerine baş lamış oldular. Z a m a n l a soyulmaktan korkan hacı lara
yardımcı o lmak için onların değerli eşyalarını muhafaza e tme
ye, ilk seyahat çeklerini ortaya ç ıkarmaya başladılar. Tabii gizli
bazı işaretler taşıması gereken bu yazılı kâğıt lardaki sembol ler
yüzyıl lardır bölgedeki mist ik akımlardan etki lendi ve onların
alt kültürleriyle bütünleşti . T a p ı n a k Şövalyeler i 'ne üye özel
olarak seçilir, tarikata kabul edilir ve çok farklı b i r eği t imden
geçirilirdi. Bu d ö n e m d e Arapça öğrenip, eski Yunan eserlerini
o k u m a y a başladılar. G ö r ü n ü ş e göre, T a p m a k Şövalyeleri , Ku-
düs s te kaldıkları esnada M ü s l ü m a n ve Yahudi esoteristlerle
karşılaştılar ve onlardan esoterik bilgi aldılar, batini g izemlere
inisiye oldular. M ü s l ü m a n l a r d a n öğrendikleri şeki lde banker
likle ve ticaretle de çok zenginleşti ler. Papal ık ve Fransız kralı
onların gücünün azaltı lması gerektiğini sonunda anladı, çünkü
Hermet izm, S i m y a ve bi l imle de uğraşan bir alt kültür yarat
mışlardı. 31 E k i m 1307 'de, servetlerine göz diken Fransa Kral ı
IV. Phi l ippe nin kışkırtmasıyla ve baskı uyguladığı Papa V.
C l e m e n t ' i n emri ile tüm Fransa çapında Tapınak Şövalyeleri
tutuklanarak büyücülükle, homoseksüel l ik le suçlandılar, iş
kence gördüler ve yakıldılar. M a r t 1314 ' te T a p m a k Şövalyele-
ri 'nin b ü y ü k üstadı Jacques de M o l a y Paris ' te b i r kazığa çakı
larak yakıldı. Suçlamalar aras ında B a p h o m e t i sminde bir ka
faya tapındıkları vardır (sh.89). s Engizisyon işkencesi alt ındaki
kişilerin, itiraf etmeleri istenen suçları iş lemedikleri halde itiraf
ettikleri bi l inmektedir . T a p ı n a k Ş ö v a l y e l e r i n d e n alınan itiraf-
"Essene Odyssey" isimli kitabında Dr. Hugh Schonfield, bazı Esse-
ne/Zadokit/Nazaren metinlerinde kullanılan, "Atbash" şifresi adını verdiği
bir şifre yöntemini keşfettiğini ileri sürdü. Schonfield, İbranî Atbash şifresi
ni "Baphomet" sözcüğüne uyguladığında, dişil bilgelik anlamına gelen "So-
phia" sözcüğüne ulaştığmı açıkladı.
- 123-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Müslüman Batıni geleneğinde kafanın bir cin veya şeytan kafası olduğuna
inanılır. Çağımızdaki Müslüman olmayan bazı esoteristler, Baphomet in,
cadıların tapındığı antik çağdaki Tabiat Tanrısı Pan olduğuna inanmaktadır.
- 124-
ların hangi ler inin zor lamal ı ve hangi ler inin gerçek o l d u ğ u n u
tespit e t m e k zor. B u n l a r aras ından kafa konusu ilgi çektiğin
den biraz açal ım. K o n u ş a n kafa figürüne Tibet ' tek i Budis t M a
nastır larından, Türk iye dahil, Or tadoğu 'dak i Batıni tarikatlara
kadar birçok gelenekte rast lanmaktadır . (Kafayla iletişim ku
ran Türk Batıni tarikat mensuplar ıy la İ s tanbul 'da bizzat karşı
laştım.) M ü s l ü m a n , Yahudi, Budist veya M a s o n i k bir ge lenek
olabilir fakat t ü m ü n d e kafanın işlevi aynıdır." 1 Kafa, salt bir im
sel bir varlık değildir. O, şümul lü olarak evrenin, tabiatın ve
insanın varlığıyla ilgili g izemleri ve prensipleri içerir ve ancak
tarikatların yüksek seviyeli inisiyelerine gizlilik yemini alın
dıktan sonra açılır. Yalnızca bu sırlara vakı f olan, bu sırların
verildiği kişiler kafayı görebil ir ve kafayı gördüğü z a m a n d a
d ü n y a görüşü t a m a m e n değişmiştir. İnsanlar bazen, i şkence
lerden kurtu lmak için istenilen itirafları kafadan uydurarak
yaparlar ve bunlar genelgeçer günahlar olmalıdır fakat Tapı
n a k Şövalyeler i 'n in istikrarlı olarak "b i r kafaya tapındıklar ı "
gibi olağandışı bir konudaki itirafları, bu olgunun gerçekl iğ ine
işaret etmektedir .
G ö r ü n ü ş e göre, T a p ı n a k Şövalyeleri, K u d ü s ' t e kaldıkları
e snada M ü s l ü m a n ve Yahudi esoteristlerle karşılaştılar, bu tür
b i r eğ i t imden geçiri ldiler ve Kilise tarafından heret ik o larak
tanımlanan inançlara girdiler. Yaklaşık 7 sene önce K a n a l 7
T V ' d e A h m e t H a k a n ' ı n sunuculuğunda yayınlanan, M a s o n
locasında gizli çeki lmiş kesik keçi baş ıy la k o n u ş m a ritüelini
hatırlarsak, Tapınakçı lar ın gerçekten gizlice Şeytan ile özdeş
leştirilen keçi başlı bir varlığa tapındıkları savı c iddiye alınabi
lir. Tapınakçı ların tapındığı varlık, esoterist El iphas Lev i tara
fından keçi başlı, a lnında yıldız ve iki b o y n u z u n u n ortas ından
alev fışkıran bir meşale ile tasvir edilmiştir. İşkenceye tabi tu-
Mehmet U. Sakioğlu
tulan birçok Tapınak Şövalyes i bu varlığa tapındığını itiraf
etmiştir.
- 125-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
h İlk kaynaklan astroloji, astrolojiye dayalı hekimlik ve büyü olan, II. ve III.
yüzyılda ise Stoacılığın ve Platonculuğun, Zerdüşt dininin de damgasını ta
şıyan, Hristiyanlığın Mesih anlayışını reddeden, Batı mistisizminin esasını
oluşturan bir Batıni ekol.
- 126-
Fransa çapındaki ani tutuklamalar üzerine, T a p ı n a k Ş ö
valyeleri İskoçya ya kaçtı lar ve orada operat i f masonluğu kur
dular ve Anadolu 'daki , Kudüs ' tek i kaleleri ve merkezler i ile
haber leşmeyi sürdürdüler . Özel l ikle suç lama büyü,
Hermet izmle ' 1 ve S i m y a ile uğraşmaları , m a d d i güçlerini Papa
lığın h izmet ine s u n m a m a l a r ı ve Papal ığa garip gelen sembol ik
ve al legorik ritüelleriydi. Bu ritüellerde söylenen sözler ezber
leniyordu ve yazılı deği ldi ve ne yaptıkları belirsizdi, Ki l i se 'ye
karşı ayaklanıyor olabilirlerdi. Avrupa 'da b ü y ü k bi r olasıl ıkla
T a p m a k Şövalyeleri daha sonraki yüzyı l larda farklı örgütler
o larak d e v a m ettiler, bunlar ın en önemlis i R o s e Croix ( G ü l
H a ç ) örgütüdür. Tapınakçı lar, m o d e r n H ü r m a s o n l u ğ u n deği
şik ritlerinde yer a lmaktadır . İ k i n c i yy. 'da F r a n s a ' d a oluştu
rulan İskoç riti, b i rçok rit derecesinde (19-30, 31 ve 32 d e r e c e )
Tapınakçı lara referans vermektedir . Bu gizli cemiyet ler in hepsi
tarihte o lumsuz etki ler yapmamışt ı r , aksine H ü r ve K a b u l E-
dilmiş M a s o n l a r Cemiyet i Fransız İhtilali ve A B D D e v r i m i n i n
örgüt lenme yapısını ve temel kardeşlik, eşitlik felsefesini oluş
turmuş, devr imlere ideolojik bir ağ örmüştür . Fransız İhtila-
li 'nin pek çok kahramanı M a s o n d u r . Kuzey Amer ika 'ya m a
sonluk 1730' larda gelmişti"?. A B D Anayasas ını hazır layan ku
rucu babalar ve devlet başkanlar ının b ü y ü k çoğunluğu M a
sondur. Benjamin Frankl in 1731 'de M a s o n o lmuş ve 1734 ' te
Pennsylvania 'nın B ü y ü k Üstadı o lmuştur . Rose C r o i x ' l a n n
(Gül H a ç ) üçlü konsülünde yer almıştır. George W a s h i n g t o n
1 7 5 2 ' d e M a s o n l u ğ a a l ınmış 1 7 8 9 ' d a d a Başkan olmuştur. G ö
rünüşe göre, M a s o n i k örgütlerin p e k ç o ğ u Türk iye 'de de adı
çok tartışılan T a p ı n a k Şövalyeler i 'ne dayanmaktadı r .
Kutsal Kan Kutsal Kâse, Tapınak Şövalyeler i 'nin, K u d ü s ' t e
görev yaptıkları sırada, T a p ı n a k harabelerinin altmı kazdıklar ı
Mehmet U. Sakioğlu
ve bir haz ine buldukları söylenti lerine değinir (sh.94). Ve
1 9 7 r d e Rennes-le-Chateus konusunda ilk filmleri B B C ' d e gös
terime girdikten sonra Pierre Plantard" ın arkadaş ı G e r a r de
Sede ile tanışırlar, ondan konuyla ilgili belgeler isterler ve bu
belgeleri ona Pierre Plantard ' ın verdiğini öğrenirler. Yazarlar,
bu belgelerin önemli kısmının Doss iers Secrets ismiyle Pa
ris ' teki Mil l i K ü t ü p h a n e ' d e (Bibl iothèque Nat ionale) o l d u ğ u n u
öğrenirler (sh.103,105).
Yazarlar bu dosyalardan hareketle, T a p m a k Şövalyeleri ile
Piere Plantard ' ın kontrolündeki S iyon Tarikat ı aras ında tarih
sel ve esoterik b a ğ kurarlar. S iyon Tarikat ı 'n ın, A n d r é de
Montbard, Archambaud de SainAignan, Nivard de
Montdidier, G o n d e m a ve Rossla gibi üyeler inden bir kısmı,
aynı z a m a n d a Tapınak Şövalyeler i 'n in kurucularıdır (sh.124).
Rahip Sauniere ' in, kil isesindeki restorasyonları esnasında,
M e r o v e n soyunun sağ kaldığına işaret eden ve Pierre
Plantard ' ın, Merovenj soyundan geldiğini kanıt layan belgeler
bulduğu iddia edilmektedir.
S iyon veya Sion, K u d ü s ' ü n , Eski Ahit ' teki ismidir. G e r ç e k
şu ki, ori inal S iyon Tarikatı otantik bir Katol ik manastırıydı.
Pierre Plantard ' ın kurduğu Siyon organizasyonuysa bir
"prioridir." Bir "priori, dinsel bir ev veya tarikattır. Tarihteki
gerçek Siyon Tarikat ı 'nın merkezi Siyon dağının yakınındaki
manast ı rdaydı ve o bir manast ı rdı (Abbey 'd i ) b i r "Priory" de-
ğil. x l v i 1149 'da , manast ırdaki bazı keşişler VII. Louis ile beraber
F r a n s a ' y a döndü ve Orléans yakınındaki, Siyon Dağı Manast ı
rı olarak da bilinen, Aziz S a m s o n manast ır ına yerleştirildiler.
Ancak, takip eden senelerde geriledi. Fi l i s t in 'de Siyon dağı
yakınındaki manast ı r ise, 1 2 9 1 ' d e ilerleyen M ü s l ü m a n akıncı
lar ö n ü n d e ortadan kaldırıldı. Fil ist in 'deki L é o n a r d d 'Acre 'ye
taşındı ve ardından da tüm keşişleri Sici lya 'ya taşındı. 1 6 1 7 ' d e
varlığı sona erdi ve Jesuist tarikatının bünyes inde eridi. Asla,
politik veya esoterik amaçları olan hileli bir tarikat değildi ve
T a p ı n a k şövalyeleri veya herhangi bir diğer tarikat üzer inde
- 127-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 128-
etkide b u l u n m a a m a c ı gütmedi ve b u g ü n d e Katol ik veya b i r
başka şekilde meşru b i r tarikat olarak m e v c u t değildir.
Ayrıca, T a p ı n a k Şövalyeler i 'nin, Kudüs ' tek i Tapınak al
t ında kazı yaptıklarına dair rivayetler vardır, fakat onların kı
rık kılıç artığı, kılıç kabzasına takılan d e m i r parçaları vb. bul
dukları rivayet edi lmektedir . Bir hazine veya İsa 'nın evlendi
ğini, çocuğu o l d u ğ u n u kanıt layacak hiçbir belge yoktur. H z .
İsa, pergamber olarak ortaya çıktığında zaten İsrail halkının
çoğunluğu ve T a p m a k görevlileri tarafından, bir sahtekâr ol
duğu gerekçesiyle ret edilmişti . İncil kayıt larında İsa 'n ın vaaz
ettiği söylenen Fil ist in ' in kuzeyindeki Celi le bölges inde,
S a m a r i y e ' d e ve güneydeki Yahuda bölges inde nüfus o dö
n e m d e en fazla yar ım milyon kadardı ki, İsa, m u h t e m e l e n
bunların çoğuna vaaz edememişt ir . Kuşkusuz, bazen kalaba
lıklar tarafından hoş karşı lanmışt ı ve takip edilmişti fakat ayrı
ca ret edilmişt i . x l v i i Yalnızca halkı tarafından değil ev halkı ta
rafından da ret edilmişti . Havari leri onu takip etti ler fakat ta
kibata uğradıklar ında onu yalnız bıraktılar. Zaten, çarmıha
gönderi lmesinin nedeni de bu reddediştir. İsra i l 'de Hz. İsa
önces inde ve sonras ında birçok M e s i h adayları çıkmıştı, b u n l a r
beklenen Mesih olduklarını iddia ederek toplumu savaşlara
yönlendirmişler, savaşlara, isyanlara yol açmış lar ve halkın
başına belalar getirmişlerdir.
Bu marjinal Mesul lerden biri çağımızda, Sabetay Sevi is
miyle T ü r k i y e ' d e n çıkmışt ır ve Sabetaycı lar olarak bi l inen
takipçileri yeniden geleceği inancıyla beklemektedir ler . H z .
İsa da kendi çağında halkı tarafından marjinal bir M e s i h adayı
olarak reddedildi. Tarihsel kaynaklar bi le sanki o marjinal b i r
Mes ih adayıymış gibi ki, marjinal bir kişi gibi de davranılmışt ı ,
ondan h e m e n h e m e n "hiç" bahsetmezler .
Yahudi tarihini yazan Yosefus 'un kitabında İ s a ' d a n bah
seden pasajlar vardır ancak bunlar fanatik Hris t iyanlar tara
fından sonradan kitaba propaganda amacıyla ilave edildikleri-
Mehmet U. Sakioğlu
ni gösteren işaretler taşımaktadır."1 A B D ' d e bir Protestan
(Metodist) papazı olan C. Lesl ie Mitton, Jesus: The Fact Behind
the Faith isimli kitabında uluslararası a landa bi l im adamlar ınca
müşterek olarak kabul edilen bu gerçeği şöyle aç ık lamaktadır :
"Yosefus, Yahudilerin tarihini yazan bir, birinci yüzyıl tarihçi-
siydi. Bu çalışmada, Mesihe referanslar var fakat bunların bir kıs
mının Hristiyanlar tarafından daha ileriki bir tarihte metine sokuş
turulmuş ilaveler olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan, bunların ba
ğımsız hiçbir değeri yoktur. "
Dolayısıyla, marjinal m u a m e l e s i gören bir Mes ih adayının
soy kütüğü ve evlilik kayıtları gibi detaylı belgelerin T a p ı n a k
altında gömüldüğü düşüncesi , olasılığı son derece düşük ve
hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir hipotezdir. Hz. İsa, soy
kütüğünün kaydedilmesini i lham ett irecek ö n e m d e bir politik
etki oluşturamamışt ı . Bu nedenle hakkında tarihsel kaynaklar
da adeta hemen hemen hiç yokmuşças ına çok az kayıt vardır.
'İncin Kim Yazdı?"da belgelendiği üzere, İnci l ' lerdeki soy kü
tükleri ve hayat hikâyeleriyse, Helenist evanjelistler tarafından
kilisenin vaaz ve propaganda malzemes i olarak kullanılmaları
için tertiplenmişlerdir. İ n c i r l e r havari lerden kaynaklanma
maktadır ve yazarlarının kimlikleri de b i l inmemektedir . Bil im
adamları, Tapınak altında H z . İsa 'nın soy kütüğünün veya
evlilik belgelerinin bulunması düşünesini ciddiye a lmamakta
dırlar ve gerçekte, A B D ' l i Prof. Bari E h r m a n gibi bu konunun
uzmanlar ı bu iddialar karşısında "güldüklerini" açıkça ifade
etmektedir ler.
Ayrıca, Plantard, yazarlarla yaptığı sohbette T a p ı n a k ' t a n
alınan hazinenin, Siyon Tar ikat ı 'n ın elinde olduğunu söylemiş
(sh.480.) Bu iddianın gerçekliği, sahteliği ortaya çıkan Dossiers
Secrets ' in gerçekliğinden fazla değildir.
Detaylar için bkz. İncil'i Kim Yazdı? 4"üncü Bölüm, Sahte bir tarihsel belge
başlıklı yazı ve ayrıca bkz. Çıkış Kitabı, sh. 197.
- 129-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Merovenj Soyu Miti
G ö r ü n ü ş e göre Plantard, C o r b u ' n u n , Berenger
Sauniere 'n in kil isede hazine ve antik parşömenler bu lduğu
dedikodusundan istifade e t m e y e karar vermiş ve 1964-1985
arasında Siyon Tarikat ı mit ini geliştirmişti. P lantard ' ın ve ar
kadaşlarının kütüphanelere yerleştirdikleri sahte belgelerin b i r
kısmının kaynağı o larak İsviçre ve G e n o v a ' d a k i hayali yayı
nevleri ve o lmayan Katol ik magazinler i gösterilmişti . Yani,
metinlerin kaynaklarını takip ett iğinizde boş bir uçurumla kar
şı laşıyordunuz. Karş ınıza hiçbir gerçek yayınevi ç ıkmıyordu.
Net ice olarak konuyla ilgili araşt ı rma y a p m a y a baş layan
paranormal araştırmacısı, gazeteci Jean-Luc Chaumei l ,
"Dossiers Secrets'in", gerçekte Pierre Plantard ile suç ortağı
Phil ippe de Cherisey tarafından uydurulduğunu kanıtladı.
Plantard b u n u Jean-Luc C h a u m e i l e itiraf etti ancak ar
dından bu uydurmalar ın, orijinal parşömenler in kopyaları ol
duğunu iddia etti. Bu konuya gösterilen ilgi, 1975 ' ten sonra
azaldı. x l i x 1975 ' te , Plantard, Edinburg yakınındaki Ross lyn şa
pelini inşa ettiren İskoç ailesiyle bağlantıs ı o lduğu imajı ver
m e k amacıyla i smine, asaletini vurgulayan "Saint-Clair" unva
nını ekledi, kendini "P lantard de Saint-Clair" olarak adlan
dırmaya başladı. St Cla i r/Sinc la i r aileleri, İngi l tere 'de, İskoç-
y a ' d a ve F r a n s a ' d a tanınmış olan ve en önemlisi , Edinburg
yakınındaki Rosslyn Şapeliyle bağlantılı olan b i r
Normandiya l ı aile grubudur. Plantard daha önce bu unvanı
kul lanmıyordu, kul lanamazdı da.
1980 ' lerde Plantard, Siyon Tarikatı 'nı, Berenger Sauniere
ve Rennes-le-Château ile i l intilendirerek, gizli cemiyet le rden
olduğu, Tapınak Şövalyeleri 'y le bağlantısı o lduğu, Fransız
krallarının soyundan geldiği, gizli sırların koruyucusu olduğu,
gizli parşömenler profesörü olduğu, Tarikatın k u r u c u l u ğ u n u n
1099 'da başladığı, Tarikatın, asırlardır ardı ardına d e v a m e d e n
L e o n a r d o Da Vinci gibi B ü y ü k Üstadları o lduğu vb. efsaneleri
oluşturarak hayli tanındı.
- 130-
Mehmet U. Sakioğlu
Plantard, 17 Ocak, 1 9 8 1 ' d e Siyon Tarikat ı 'n ın B ü y ü k Üs
tadı seçildiğini belirtti. (O z a m a n a kadar G e n e l Sekretermiş)
Ancak, görevi uzun sürmedi. H e r üçü de esoter izmle i lgilenen
Richard Leigh, Henry Lincoln ve M i c h a e l Baigen konuya atla
dı. Üç araştırmacı, Plantard ' la görüşmek için randevu istedi
Jean-Luc Chaumei l ; "Onların ilk buluşmalarına katıldım,"
demektedir . Karş ı laşma, "Hayli sürrealistti. Onu, 'Merhaba Ma
jesteleri' (Hello, Your Majesty) kitabıyla selamladılar."1
1 9 8 2 ' d e İngil izce Kutsal Kâse, Kutsal Kan' ın, Henry
Lincoln, Michael Baigent and
Richard Leigh tarafından yayınlanmasıyla Siyon Tarikatı tek
rar canlanacakt ı . Kitap, Siyon Tarikat ı 'nın tarihi ve Avru
p a ' n ı n inşasındaki rolü, uluslararası politika ve yüksek finans
ile ilgiliydi. Üçlü, bu konulara yeni bir yorum getirdi;
M e r o v e n j l e r i n gerçekte İsa 'nın ve Mecdel l i M e r y e m ' i n torun
ları oldukları teorisini ortaya attılar!
- 131 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şüvalyeleri'nin Deşifresi
- 132-
İngi l i tere 'de Kutsal Kan Kutsal Kâse yayınlandıktan b i r ay
sonra, F r a n s a ' d a b i r diğer önemli kitap yayınlandı. Bu,
Plantard ' ın çevres inden olan Jean-Pierre D e l o u x ' u n ve Jacques
Bretigny'in, "Rennes-le-Château, capitale secret de l'histoire de
France" (Rennes-le-Château, Fransız Tarihinin Gizli Başkenti) isim
li Siyon Tar ikat ı 'n ın propagandas ını yapan kitaptı.
Kutsal Kan Mitinin Doğuşu
Baigent, Leigh ve Lincoln, Merovenj soyunu, Fransa tahtı
nın varisleri oldukları iddiasından öteye taşıdı. Merovenjlerin
İsa 'nın ve Mecdel l i M e r y e m ' i n soyundan geldiklerini savun
dular. Bu, kutsal kanlarının sırrıydı. G ü n e y F r a n s a ' d a yaygın
olan Mecdel l i M e r y e m kültüne atıfta bulunarak, Mecdel l i
M e r y e m ' i n F r a n s a ' y a geldiği savını ortaya attılar. Rennes-le-
C h â t e a u ' d a k i kilisenin Mecdel l i M e r y e m ' e affedilmesinin ne
deni de bu gelenek olmalıdır . Sauniere, M e c d e l l i ' y e olan bağlı
lığını, inşa ettirdiği evine ve kuleye o n u n adını vererek gös
termişti. Üçlü ekip, hikâyeyi, Kutsal K a n gibi diğer konularla
ilintilendirdi. Kutal Kase m a n a s ı n d a san greal şekl inde bölüne
rek telaffuz edilen sangraal sözcüğünün, sang real yani kutsal
kan, (İsa 'nın soyuna referansla) şekl inde b ö l ü n m e s i gerektiğini
söylediler. Bianenaleyh, Siyon Tar ikat ı 'n ın görevi yalnızca
Mereovenj soyundan gelenleri k o r u m a k değildi, fakat İsa 'n ın
soyunu da korumaktı . Pierre Plantard, M e r o v e n soyundan
olduğuna göre ve ayrıca Siyon Tar ikat ı 'n ın B ü y ü k Üstadı ol
duğuna göre, kaçını lmaz olarak gerçekte direkt olarak İsa 'n ın
da s o y u n d a n d ı . Bu, Dossiers Secret ' te , Merovenj lere isnad
edilen önemin de ötesine gitti.
İngilizce konuşulan ülkelerde en çok satanlar listesine gi
ren bu kitap, Tar ikat ' ın mitini kabul e tmektedir ve tuhaf hipo
tezler formülleştirmektedir. Hipoteze göre, Mecdel l i M e r
y e m ' l e evlenen İsa 'nın, haça geri lmesinden sonra bir çocuğu
doğmuş olabilirdi. Yazarlara göre çocuk, Merovenj ler in
Mehmet U. Sakioğlu
i lkincisinden başkası o lamazdı ve Pierre Plantard onun uzak
fakat direkt soyundan olabilirdi. Kitap, N o s t r a d a m u s ' u , Alain
Poher ' i ve Genera l de Gaul le ile XIV. Louis ' i , i l int i lendirmeye
çalışan ve bizlere "bugünün dünyası gerçek bir lidere muhtaç"
diyen yarı-bilimsel, yarı-mitsel k o m p l o l i teratüründen bir ör
nektir.
İsa ile M e c d e l l i n i n soyu Kutsal Kan, Kutsal Kâsenin yazar
larının hipoteziydi. Ancak, a ldatma çok uçuk noktalara kaçtı;
1986 'da, İngi l tere 'de üç ahbap çavuşun ikinci kitapları, Mesilfin
Mirası yayınlandıktan sonra Plantard uyanıkl ık göstererek,
yalnızca II. D a g o b e r f in soyundan olmakla kanaat etti, Tanrı
sal bir soydan geldiğine inanmadığ ını itiraf etti. Ancak,
1960Tardan beri Sauniere hikâyesini gel iş t i rmekten sorumlu
olan Plantard, Kutsal Kan Kutsal Kâse'de ortaya atılan teoriyi
açık ve kesin şekilde reddetti. O, bu kadar u ç m a m işti! Jean-Luc
Chaumei l , Kutsal Kâse, Kutsal K a n ' ı eleştirdi; "Henry Lincolna
tüm bunların aldatmaca olduğunu açıkladım" dedi.
De Cherisey, Dossiers Secrets ' in bir parçası olan Rennes-
le-Châlcau parşömenlerini kendisinin ürettiğini açıkladı:
Solda: Plantard oğluyla. Sağda: Plantard son yıllarında.
- 133-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 134-
"197Vde Rennes-les-Bainse geri döndüğümde ve Rahibin i-
lümünden sonra Rennes-le-Châteaudaki [yardımcısı] Mairielnn,
tüm arşivlerini yaktığını öğrendikten sonra Belediye Başkanının,
Rahibin keşfettiği parşömenlerin aynısını kopyaladığı hikayesini
ortaya atma fırsatını kullandım. Francis Blanche"in telkiniyle, İn-
cillerdeki bazı pasajlara dayanarak geliştirdiğim bir şifrelemeye da
yanan bir kopya yapmaya giriştim ve ardından, şifrelediğim şeyi de
şifre ettim. Nihayet, el emeğimin ürünlerini, Gerard de Sedelje tes
lim ettim. Bu belge, en çılgınca hayallerimin ötesinde gelişmelere yol
açtı".1'
44 sayfalık yay ın lanmamış, "Stone and Paper" isimli bir
met inde de Cherisey, parşömenler in nasıl yapıldıklarını, şifre
lerin nasıl düzenlendikler ini ve nasıl deşifre edileceklerini tas
vir etti.
Plantard, T ü r k ç e y e Mesihin Mirası ismiyle çevr i len
Messianic Legacy isimli kitapta yayınlanan 1984 tarihli b i r rö
portajında Baigent, Lincoln ve L e i g h e , "Anglo Amerikan" kar
deşlerinin t a h a m m ü l edi lemez bazı "manevraları" nedeniy le
istifa edeceğini açıkladı. 1"'
1983-84 v te Fransız gazeteci Jean-Luc Chaumei l ,
Plantard ' ın bulanık geçmişini tekrar ifşa etti. Plantard v ın mas
kesini 1980Terde düşürdükten sonra, takiben konuyla ilgili
kitaplar yazdı. Plantard, 10 T e m m u z , 1 9 8 4 v t e Siyon Tarika
t ı n d a n istifa etti . l i v
İlgi çekmeye, tarikatına üye b u l m a y a çabalayan Plantard,
İsa 'nın soyundan gelseydi, Tapınakçı lar ı S ü l e y m a n Tapınağ ı
altından gizli bilgileri, belgeleri ç ıkarmalar ı için gönderen teş
kilatın başkanı olsaydı kuşkusuz hiç d u r a k s a m a d a n söylerdi .
Pierre Plantard, 1 9 8 3 ' t e bir Fransız radyosuna verdiği rö
portajda "İsa'nın kan soyu" teorisinin gerçekliğini reddetti . l v
G ü n d e 15 litreye kadar şarap içtiği bi l inen Phi l ippe de
Mehmet U. Sakioğlu
Cherisey, 1985 ' te , B e l ç i k a ' d a a lkol izmden kaynaklanan bir
komplikasyon sonucu öldü.
1980' ler in sonuna doğru Pierre Plantard, Kutsal Kan Kutsal
Kâse'de dile getirilen tarih teziyle arasına mesafe koydu ve
Vaincre dergisinin 1989 Eylül tarihli baskıs ında (sh.22), oğlu
T h o m a s Plantard de Saint-Clair ' in derlediği yazıyı yayınladı:
"Siyon Tarikatının, Tapınak [Şövalyeleri] Tarikatıyla direkt
veya dolaylı hiçbir bağlantısı olmadığını, Philippe Toscan, Mathieu
Paolis, Henry Lincoln, Michael Baigent, Richard Leigh vb. gibi ya
zarların ona [Siyon Tarikatına] isnad ettiği Büyük Üstadlar zinciri
nin, yalnızca insanların hayal gücünden ve fantezi aleminden kay
naklandığını şimdi resmi olarak ilan etmekteyiz."
Siyon Tarikatı, suni bir esoter izmi olan bir grup bağlısının
hayal gücünün dışında asla var olmadı. Kutsa l K a n Kutsal
Kâse yaza lannın güvenirli l ik sağ lamak için kullandığı Siyon
Tarikat ı 'nın sakladığı en büyük sır, yalana dayalı kendi gerçek
kimliğidir.
Plantard, Geçmişinin Esiri
Bu gizemin üzerindeki perdeyi kaldırmak için Vatikan ar
şivlerine b a k m a y a gerek yoktur.
Esoter izmle der inden ilgilenen bir "mi t-manyağ ı " (mytho-
maniac) olarak tanımlanan Pierre Plantard, Hrist iyanl ık tarihi
ni yeniden yazarak ve krallık soyundan geldiğini ima eden bir
soy kütüğü uydurarak egosunu tatmin etti. Hikayes ine güve
nirlilik kazandırabi lmek için, Rennes-le-Château'da, Peder
Sauniere ' in bu lduğu söylenen hazinenin gerçekte, İ sa 'n ın ö-
l ü m ü n d e n sonraki Merovenj soyunu gösteren soy kütüğü ol
d u ğ u n u ileri sürdü. Ancak, bu iddiasını des teklemek için orta
ya çıkardığı belge, sahteydi. Yazar Jean-Luc Chaumei l ,
1970 ' ler in sonunda sahtekârlığı ortaya çıkartan ilk kişiydi.
P lantard ' ın geçmişinin esiri o lduğunu keşfetti. l v i
- 135-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 136-
Da Vinci Ş i f r e s i n i n başarıs ından sonra birçok gazete
Pierre Plantard ' ın geçmişi hakkında y a z m a y a başladı. 1972"de
P l a n t a r d T a ilk kez görüşen yazar, Jean-Luc C h a u m e i r e göre,
Plantard, her şeyden önce bir "fantezi dehasıydı". Açık lamasına
göre, "Gerçek şudur ki, o bir megalomanyaktı ve mit-manyağıydt.
Her şeyi o başlattığı için diğer insanlar tarafından kullanıldı.
1972de onunla röportaj yapan ilk kişiydim. Arkasında ne olduğunu
görmek için her şeyi takip ediyordum. Bu beni, Rennes-le-
Châteauyu ve Peder Sauniere tarafından keşfedilen hazinenin köke
nini araştırmaya yöneltti. Gerçekte, Plantard, Kutsal Kanın yazarı
üç İngilizle karşılaştığında kontrolden çıkıp, uç noktalara kaçan saç
ma bir hikayedir."
Üç Ortak Arasında İhtilaf
L ' O r de R e n n e s isimli kitabın üç yazarı arasında m a h k e m e
davası çıktı, çünkü Pierre Plantard ve Phil ippe de Cherisey,
kitaptan hiçbir telif ücreti a lmıyordu. Phi l ippe de Cherisey,
kitaptaki belgeleri ürettiği için kendisine ekstra ücret ö d e n m e
diği için de öfkeliydi. Bu ihtilaf, Pierre P l a n t a r d ı ve Phil ippe
de Cherisey ' i , L ' O r de Rennes~de yayınlanan belgelerin sahte
o lduğunu ilan e t m e y e sevk etti.
Ancak, 1 9 8 9 ' d a Plantard tekrar sahneye çıktı. N i s a n 1989
tarihli Vaincre dergisinde, Noel P i n o f un, Pierre P l a n t a r d T a
yaptığı röportaj yayınlandı:
"Soru: Hakkınızda çok şey yazıldı. Bir kişi Rennes-le-Chateau
dediği anda hemen Pierre Plantard ismi hatırlanır!
P. PLANTARD:
Rennes'in ailemle ilgili tarihsel bir bağı vardır ve ayrıca Tari
katın üyesi olmayan kişiler açısından Siyon Tarikatının güçlü bir
bölgesidir. 1967de Philippe Toscan "Dossiers Secrets" isimli kabul
edilemez kitabı yayınladığından beri böyle olmuştur. Bu kişi, 11 Ni-
Mehmet U. Sakioğlu
san 1967'de uyuşturucu baskınında tutuklandığında günlük gazete
lerin manşetlerine geçmişti. Siyon Tarikatının bir üyesiydi fakat
uyuşturucu kullandığından dolayı Şubat 1976"da kovulmuştu (şayet
doğru hatırlıyorsam ve Gerard de Sede'nin aksi yöndeki ifadelerine
karşın) Siyon Tarikatının kuruluşu, saygıdeğer Masonik kuruluşun
Hiram'a (Kudüs Tapınak'ının inşacısı) dayanmasından veya W15'te
kurulmuş olan Amorc'un, Firavunların Mısırı'nda var oluşundan
farklı bir şekilde ne Haçlılara dayanır ne de 1956"da Sous... Gene-
voisedeki bir deklarasyona dayanır. Elimizde olan Monsieur de
Saint-Hillier'in (Philippe de Cherisey'in büyük amcası) arşivlerine
göre, Siyon Tarikatı, 19 Eylül 1738'de Rennes-le-Chateau'da, Fran-
çois d'hautpoul ve Jean-Paul de Negre tarafından kurulmuştu. Bun
dan daha önceki tarihle ilgili bir bağlantı varsa, kesinlikle bunun
farkında değiliz.
Castileli Blanche'in parşömenleri, 1955' ten beri Etienne Plan
tard'ın Londra''daki kiralık kasasındaydı ve içlerinde DagoberFin
veya 11. DagoberFin isimleri geçmiyordu ve Pierrre Plantard de
Saint Clair, Fransa tahtında hakkı olan bir Merovenj olmak girişi
minde asla bulunmadı. Soyu, 'Sinclair' ile hiçbir ilintisi olmayan
Counts de Rhedae ile Saint Clair-sur-Epte ailesinin kadın tarafından
gelmektedir. Saint Clair /Rosslyn soyu, 1302'de sona ermiştir. ...Bu
parşömenler 1955'te Montazels 'de ikamet eden Bayan James'den
satın alınmışlardı, 1946'da Uluslararası Birlik tarafından Bay La
tin den değil. "viii
Plantard bu çıkışında, yeni bir gündemle ve yeni bir mitle
Siyon Tarikatı 'nın, 1 7 3 8 ' d e Rennes-le-Château'da- 1099 'da
Kudüs ' te değil - kurulduğunu söyledi. Plantard ayrıca,
Dossiers Secrets'in yazarı olan ve 11 Nisan 1 9 6 7 ' d e L S D kullan
dığı için tutuklanan Phil ippe Toscan du Plantier ' in tüm bunla
rı L S D etkisi altında uydurduğunu söyleyerek reddetti.
Mathieu Paol i ' in, Henry Lincoln 'un, Michael Baigent ' ın ve
Richard Leigh ' in kitaplarını "hayal gücü ve masal" ürünü olarak
eleştirdi. Soy kütüğü parşömenler "hakiki değillerdi" ancak
- 137-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Phil ippe de Cher i sey ' in ürünleriydiler. Hakiki p a r ş ö m e n l e r
vardı fakat eriş i lemezlerdi . l x 1989~da Pierre Plantard, yapı lan
b i r mülakat ta şunları söyledi:
"Konu hakkında yetkisi olduğunu iddia eden 'bir şahıs' tarafın
dan yayınlanan "unlu parşömenler sorusuna gelince, bu, Philippe de
Cherisey tarafından, Renne hakkındaki bir film için uydurulmuştur.
Bu sonraki parşömenlerin hiçbir değeri yoktur. Orijinal metin
BN'dedir, Hristiyan Tarihi hakkındaki bir kitapta."
Yeni bir Siyon Tarikatı liderleri listesi geliştirdi ve sundu.
Yeni, güncel liste, François Mit ter randTn eski b i r arkadaşı olan
ve öldüğü sırada bir finansal skandala karışan Roger-Patr ice
- 138-
Mehmet U. Sakioğlu
Pelat ' ın da ismini içeriyordu. Nihayet, Plantard, S iyon Tarikat ı
efsanesinden t a m a m e n vaz geçecekti . B u g ü n Avrupa Parla-
mentosu 'nda bir delege olan Thierry Jean-Pierre şahsmda,
1993 ' te sorgucusuyla yüz yüze geldi.
1980 ' lerde F r a n s a ' d a Mit ter rand ' ın arkadaşı olan Roger-
Patrice Pelat isimli bir şahıs finans skandal ına bulaşmışt ı .
Pelat, 1 9 9 3 ' t e öldü. Bu k o n u n u n soruşturması savcı Thierry
Jean-Pierre 'ye verildi. Bu esnada Plantard, Roger-Patrice
Pelat ' ın, Tarikatın eski bir B ü y ü k Üstadı o lduğuyla ilgili kanıt
s u n m a k iddiasıyla gönüllü olarak öne çıktı. Plantard, soruş
turmacı savcıyı, Pelat ' ın, Tarikatın Büyük Üstadı o l d u ğ u n u id
dia eden mektuplara boğmuştu . M u h t e m e l e n , Tarikat ın rek
lamını y a p m a y ı düşünmüştü. Ancak, savcı bek lemediğ i b i r
ey leme girişti.
Pierre Plantard ' ın apartmanının araştırı lmasını emrett i ve
orada, Plantard ' ın, F r a n s a ' n ı n gerçek kralı o l d u ğ u n u onayla
yan yığınla Siyon Tarikatı belgeleri ve sertifikaları buldu. So
nuç olarak savcı, Plantard ' ı derhal 48 saat gözaltına aldı ve
Plantard 'a , Pelat ' ın gerçekten Tarikatın B ü y ü k Ü s t a d l a n n d a n
olup, o lmadığına dair doğruyu söyleyeceğine yemin ettirdik
ten sonra Plantard her şeyi kendisinin u y d u r d u ğ u n u itiraf etti.
P l a n l a r d ı n kafadan çatlak, zararsız bir kişi o lduğu düşünüle
rek, sert şekilde uyarıldı ve Fransız polisiyle "oyun oynamama
sı" tavsiye edilerek serbest bırakıldı. Bu hadise 1993 senes inde
gerçekleşti ve zamanın Fransız basını tarafından h a b e r yapıldı.
Bu, Plantard ' ın 1993 Eylül ayında istifa etmesinin ve daha son
raki hayatını gizleyerek geçirmesinin, halk aras ında görün
m e m e s i n i n ve Siyon Tarikatı fantezisiyle bir daha uğraşma
masının nedenidir . Da Vinci Şifresi'nin yay ın lanmas ından
sonra konuyla ilgili kendisiyle görüşülürken Thierry Jean-
Pierre, Plantard ' ın evini polisin aramasını hatırladı ve "o bir
aptaldı" (idiot) diyerek güldü. l x i
- 139-
Da V'ınci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
1989 senesinde Plantard,
Tarikat ın 1099 yılında kuruldu
ğu iddiasını bırakıp, 1 7 3 8 ' d e
Rennes- le-Château 'da kuruldu
ğunu söylediğinden, T a p ı n a k
Şövalyeleri ile bağlantısı o lduğu
ve K u d ü s ' t e k i Tapınak al t ında
hazine veya gizli belge bulun
ması için T a p ı n a k Şövalyelerini
organize ettiği söylentisi de ka
panmış oluyor. S iyon Tarika-
tı 'nın kuruluşu, bizzat "Büyük
Üstadının" ağzından ret edildi
ğinden o d ö n e m i araşt ı rmaya da
gerek kalmıyor.
Plantard ' ın kalpazanlığı
F r a n s a ' d a seri olarak yayınlan
mış olan ancak henüz başka bir
dile çevri lmedikleri için bilin
meyen bir dizi kitapla ve
1996 'daki B B C programıyla ifşa edildi. Araşt ırmacı Jean-
L u c Chaumei l , B B C 2 ' d e , 1 9 9 6 ' d a yayınlanan ve t ü m hikayeyi
ç ö z e n bir programın hazır lanmasında müşterek çal ışma yaptı.
B B C programı için sunulan 1 n o ' l u parşömenin üzer inde
Plantard ' ın el yazısıyla, "Phillipe de Cherisey tarafından uyduru
lan ve Gerard de Sede'nin, L'Or de Rennes-le-Château isimli kita
bında yeniden yayınladığı orijinal belge budur" notu
okunuyordu. Aşağıda, Siyon Tarikat ı 'n ın, kurucularının bile
c iddiye almadığı 1960 ' la rdan kalma bir m o d e r n tezgâh
o lduğunun diğer kanıtları görülmektedir .
Plantard'ı sorgulayan eski
savcı, yeni Avrupa Parlamen
tosu delegesi Thieny-Jean
Pierre'nin Avrupa Parlamen-
tosu'nda çekilmiş fotoğrafı.
- 140-
Mehmet U. S a k i o ğ l u
- 141 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Philippe de Cherisey, "Stone and Paper" isimli yayınlanmamış met
nindeki bu yakın çekim el yazısında, "parşömenlerin" yaratıcısının
kendisi olduğunu ve her şeyin bir şaka olduğunu açıklamaktadır.
Dtecovery Channel'in, 10 Nisan 2005 tarihli uydu yayın belgeselinden.
Phil ippe de Cherisey, "Stone and Paper'da" ayrıca "Alors je
me sentirai tout a fait a l'aisle pour me declarer l'unique auteur de
cette plaisanterie ... Que si aujourd'hui je ne serai qu'un demi-
faceur, j'en serai bientôt un complet (Binaenlaeyh, kendimi bu şa
kanın eşsiz yazarı olarak ilan etmekte tamamen özgür hissediyo
rum...) yazdı. "Parşömenlerin" deşifre süreci, Phi l ippe de Che
risey' in bu el yazısıyla sona ermişt ir . l x i v
Da Vinci Şifresinin o lağanüstü ilgi uyandırmasıy la, arala
rında hazine avcılarının da olduğu çok sayıda ziyaretçi
Sauniere ve Rennes-le-Château ile ilgili yerleri g ö r m e k için
köye seyahat etmektedir . 24 Eylül 2004 tarihinde Rennes-le-
Château Belediye Başkanı, Sauniere ' in mezarını soyguncular
dan korumak amacıyla kilise mezar l ığ ından çıkarttı ve beton
bir lahit içerisine g ö m d ü .
- 1 4 2 -
Mehmet U. Sakioğlu
Yukarıda, Sauniere'in yeni mezarı.
2001 Nisan ayından, 20 Ağustos 2 0 0 3 tarihine kadar,
Rennes-le-Château s nun altında hazine b u l m a k için iki arkeolo
ji profesörü tarafından yürütülen kazılar da o l u m s u z sonuç
landı. Güvenil ir, gerçek tarihsel kitaplar yerine sansasyonel,
yarı-bilimsel kitaplara güvenen, bu kazılara girişen bilim a-
damları, böyle yapmakla hata işlediklerini anladılar ve kuşku
suz kariyerleri de zedelendi.
Plantard ' ın dönemindeki istihbarat servislerinin hazırla
dıkları ve g ü n ü m ü z d e Paris E m n i y e t M ü d ü r l ü ğ ü n ü n arşivle
rine yerleştirilen birçok raporda, "Plantard, kendilerine önem
kazandırmak ve önemsendikleri hissiyle tatmin olmak için, hüküme
tin kendilerini ciddiye almasına çabalayan... marjinal gruplar oluş
turan gösteriş meraklısı gençlerden biri gibi görünmektedir." de
nilmektedir .
Kutsal Kâse Kutsal Kan ın, Bibl iothèque Nat iona le 'dek i
belgelere referansla ortaya attğıı tez, zaman z a m a n ortaya çı
kan zararsız fantezilerdendir. Tarihle ilgili kitap yayınlayan
h e m e n her yayıncı, "hayat, evren ve her şey le" ilintili şifreli
anahtarı aniden eline geçirdiğine inanan bu tür hayalgücü
zengin amatörlerin sunduğu literatürle yakından aşinadır. Bu,
- 143-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövaiyeleri'nin Deşifresi
ların tarihsel kaynaklarda
çok az karşılığı vardır! veya hiçbir karşılığı yoktur"
Plantard" ın, direkt olarak Merovenj kralı D a g o b e r f t e n
geldiğini gösteren soy kütüğü, gerçekte bir sahtekârl ık ürü
nüydü. İsmi, popüler bir tarih magaz in inden kelimesi kel ime
sine kopyaladığı bir soy kütüğünün içine eklenmişt i ve
Dossiers Secrets olarak yayınlanmıştı .
Mons inyör Plantard ' ın sayesinde yüzbinlerce A B D ' l i , J a
pon ve Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Ö z k ö k ' ü n şahsında
Türkler i 'nde katıldığını öğrendiğimiz insanlar akın hal inde
Louvre nin koridorlar ında veya Saint-Sulpice nin geçit lerinde,
batıdaki tüm süpermarket lerde satılan yeni İ n c i r i n "mesajları"
üzerinde kafa yorarak "'gizli gerçeği" a r a m a y a girişti.
1993 ile 2000 arasında Plantard, Barselona, Perpignan ve
Paris arasında seyahat etti. 2000 senesinde, 80 yaşında öldü,
Frariçeus Mitterrand, Cumhurbaş
kanlığı seçimleri öncesinde Rennes-
le-Château'yu gezerken.
Başlangıçta, Kutsal
Kâse, Kutsal Kan a sempa
ti duyan Florida Ulusla
rarası Ünivers i tes inde,
antropoloj i profesörü
olan Steven Mizrach, te
zini şöyle nokta lamakta
dır, "Bay, Plantard hakkın
da kesin olaıı bir şey vardır.
"Dossiers Secretes'de" su
nulmuş olan soy kütüğü,
tamamen uydurmadır.
Priori belgelerindeki aılatı-
- 144-
genelde " u n d e r g r o u n d " tabir edilen bir alternatif tarih kültü
d ü r (evet " k ü l t ü r " değil " k ü l t " ) . A k a d e m i k kökenli bir folklor
araşt ırmacısı bu ç izgide yayınlanan Kutsal Kâse Kutsal Kan'ı,
"şehir e fsaneler inin" incelendiği şekilde okur ve sınıflandırır.
Mehmet U. Sakioğlu
cesedi yakıldı. Pierre Plantard, tahttan indiri len sözde
Merovenj, bu küresel ilgiye bak ıp keyif lenemiyor. Kutsal Kâse
Kutsal Kan ile Da Vinci Şifresi gibi yarı-bilimsel esoter izm kitap
larının neden olduğu sansasyondan sonra, bekleneceği gibi,
yeni Plantard ' lar ve yeni Siyon tarikatları ortaya çıktı. Jean-
Luc C h a u m e i l ' e göre b u g ü n yaklaşık 12 tane değiş ik S iyon
Tarikatı vardır ! Da Vinci Şifresi'nin etkisiyle daha da artacağa
benzemektedir .
Bu arada, G i n o Sandri i sminde b i r kişi, P l a n t a r d ' d a n ço
mağı devraldı. Siyon Tar ikat ı 'nm yeni "sekreteri" açıklamalar
da bulundu. Açık lamasına göre, patronu tarafından belgelerin
uydurulması, daha da sansasyonel sırların o lduğu "diğer bazı
belgelerin korunması için dikkatleri başka tarafa çekmek amacıylay
dı."
Tarikat orijinal olsaydı P lantard 'dan sonraki B ü y ü k Üstad
aynı faaliyetleri yürütürdü. Yeni belgeler eklerdi ve basın top
lantıları yapardı. Plantard ile beraber kesildi bunlar. Oysa
Siyon Tar ikat ' ı otantik olsaydı gündemini d e v a m ettirirdi.
G ü n d e m i d e v a m ett iremiyorlar çünkü el lerinde somut ve ger
çek belgeler yoktur. Siyon TarikatT, gizemli parşömenler iy le,
Tapınak Şövalyeler i 'ne uzanan tarihiyle, Merovenj soykütük-
leriyle Pierre Plantard' ın fantezisiydi ve onunla beraber sona
erdi.
Ne F r a n s a ' y a seyahat eden M e r y e m , ne böyle bir Mer
y e m ' e ait gizli belgeler, ne böyle bir M e r y e m ' i n soyu vb. ol
madığ ından o d ö n e m d e Siyon Tarikatı da yoktu. Aşağıda,
Fransız Polis Şefliğinin Plantard hakkındaki 4 M a y ı s 1954 ta
rihli orijinal raporunun fotokopisi görülmektedir : l x v i i i
- 145 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 146-
Mehmet U. Sakioglu
- 147-
Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Fransız gizli servis raporunun İngilizce çevirisi:
- 148-
Mehmet U. Sakioğlu
Modern Merovenj Soyu Miti
Kutsal Kâse Kutsal Kan daki k o m p l o n u n çoğu, S iyon Tari
k a t ı n ı n 1967"de Fransa Milli Kütüphanes iTıde yerleştirdiği
Dossiers Secrets isimli belgeler, Merovenj soyundan gelen kral
ların, İngiltere"de Plant i sminde bir kolu olan Plantard ailesiyle
devam ettiğini iddia etmektedir .
Dossiers Secrets" de, Plantard soyunun Bernard Planta-
Pilus"u (Planteveleu) içerdiği ve Merovenj kralı I I . Dago-
ber t 'den geldiği belirt i lmektedir. Ailenin, 881"de II. Louis"e
karşı yürütülen başarısız bir başkaldır ıdan sonra B r i t t a n i y e
(şimdiki Fransa"nın K u z e y Batışıdır) sürüldüğü ve IX. Yü
zyılın sonunda ş imdiki Fransa"nın Batısı olan Aquitaine"ye göç
ettiği yazılıdır. 16. ve 19. yüzyıl larda Brittani"de Plantard aile
sinin yaşadığına dair kanıtlar varsa da, akademisyenler in
çoğu, Dossisers"deki Plantard soy kütüklerinin ç o ğ u n u n aşikâr
bir sahtekarlık o lduğunu düşünmektedir ler .
Kutsal Kan Kutsal Kâse, Sigisbert" in ö lüm raporunun ol
mayışına dikkat çekmektedir . Gerçekte S i g i s b e r f i n hiç var
olup olmadığına dair bir tartışma vardır. O n u n tarihte
yaşadığına dair rivayet, X. yy."da yaşamış olan Aziz Ar-
bogast ' ın bir kaydına dayanmaktadır . Bu kayıtta, II . D a -
gobert ' in, Mathi ld is ile evlendiği ve ondan Sigisbert i sminde
bir çocuk edindiği anlat ı lmaktadır ancak bu kaynak hayli çok
geç bir d ö n e m e ait o lduğu için kuşkuyla karş ı lanmaktadır ve I.
Dagobert, eşi Nanthi ldis ve çocuğu Sigebert ile karıştırı lmış
olabileceği savunulmaktadır .
Herhalukarda, geleneğe göre, Sigisbert, II. Dagobert" in ve
eşi Mathi lda"nın çocuğudur, Dossiers Secrets"de referans veri
len ve Plantard ailesi aracılığıyla Razes kontlarının unvanları
nın alındığı sonraki eşi Gisel le de Razes"in değil.
Ortaçağ uzmanı D.L. d"Avery bu Merovenj - Boui l lon
teorisini "tatlı kaçıklık" olarak yorumlamaktadır . Ayrıca,
Merovenj ve Carol ing dönemler inin özel bir u z m a n ı n a sordu
bu konuyu. U z m a n , Merovenj soyunun sağ kaldığına dair
hiçbir işaret bulamadığını söyledi. Bu konudaki en sağlam
düşüncenin, sekizinci yüzyıldan sonra Merovenj soyunun
- 149-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 150-
zinci yüzyı ldan sonra Merovenj soyunun hiçbir tarihsel ö n e m i
kalmadığını d ü ş ü n m e k o lduğunu belirtti.
Tarihçiler, D a g o b e r f i n 675"teki suikastle ö ldüğünü bil
mektedir ler . Ö l d ü r ü l d ü ğ ü için, şehit b i r aziz mertebesi verildi.
Yeğeni III . Chi lder ich, Merovenj ler in sonuncusu, yeni h a n e d a n
Carol inglere yer açı lması için 7 5 1 ' d e azledildi ve bir manast ı ra
kapatı ldı. Meroven j tarihi uzmanlar ı , Merovenj ler in soyu
n u n d e v a m ett iğine dair hiçbir ipucu olmadığını vurgulamak
tadırlar.
1960Tar ın b a ş ı n d a Plantard, S iyon T a r i k a t ı n ı n Godfrey de
Bouil lon tarafından kurulduğunu söyledi, fakat Godfrey de
Boui l lon şiddetli b i r Yahudi karşıtıydı. 1099"da K u d ü s ' ü ele
geçirdikten sonra, Yahudi ler i bir s inagoga soktu ve ateşe vere
rek bir fırına çevirdiği s inangog içerisinde hepsini diri diri
yaktı. Godfrey de Bouil lon"un " S i y o n " u " , Anti-Semit Haçl ı
Devletiydi, "Yahudiliğin Kudüs'ü" değildi. Ve ayrıca, G r a n d
Occident Geleneğ i 'n in inanç s is teminde K u d ü s Tapınağı , Ka
tolik tabiata sahipti. Yine, Paul Le Cour 'un, 1938 tarihli maka
lesinden alıntılarsak:
"İlk Tapınak (Süleyman peygamberin inşa ettirdiği Tapmak)
Yahudiliğe ait idiyse, ikincisi, Kudüs'ün, Haçlılar tarafından fethedi-
lişinden sonra Hristiyanlığın oldu. Buna bianen, Yahudi Tapınağını
tekrar inşa etmek geriye doğru atılmış bir adım olurdu "
Pierre Plantard, d'Henri Lobineauun Les Dossiers Secrets
(1967) isimli dosyasına Paul Le C o u r ' u n b i rçok makales inden
kopyaladığı alıntıları yerleştirdi. Peki, tarihsel kaynaklar bu
verileri sunarken, Kutsal Kâse, Kutsal Kan bu iddiayı, S iyon Ta-
rikatı 'nın iddialarına dayandırmaktadır . Peki, S iyon Tarikat ı
bu iddiayı neye dayandır ıyor? Dagober t isimli kralın sağ kald
ığı, IV. Sigisbert i sminde, gizlice soyunu d e v a m ettiren bir oğlu
olduğu, bu soyu Godefroi de Bouil lon aracıl ığıyla Tar ikat ın
Büyük Üstadı Pierre Plantard" a naklettiği iddiası, Plantard"ın
yakın arkadaşlarıyla ürettiği ve gizlice kütüphanelere so
kuşturduğu sahte belgelere dayanmaktadır . Dagobert" in evli
liği Plantard tarafından uyduruldu.
Üçüncü Bölüm
İSA VE KASE
Yahudi Geleneğinde Bekârlık
Baigent, Leigh ve Lincoln, Yahudil ikte, evli l iğin adeta zo
runlu oluşuna dikkat çekerek İsa 'n ın ev lenmiş olabileceği te
zini yürütmektedir .
Yahudi geleneğinde evliliğin adeta zorunlu görülen bir
sosyal ge lenek olduğu doğrudur ve evliliklerin görücü usu
lüyle gerçekleştiri ldiği bi l inmektedir. Bir erkek 16 yaş ından
itibaren evlendirilebil inirdi. Kuşkusuz, İsa 'nın ailesinin ebe-
veynlik görevlerini yerine get i rmek için genç İ sa 'ya bir eş
bulmaya girişliklerini d ü ş ü n m e k makul olur. İ sa 'n ın 18-30
arası yaş dönemi hakkında İnci l ' lerde hiçbir şey anlat ı lmamak
tadır. Bazıları, İsa 'nın bu d ö n e m d e evli kalmış o lduğunu ve
m u h t e m e l e n boşandığını düşünmektedir ler . Hatta, annesi M e
ryem' le katıldığı ve suyu şaraba çevirdiği düğünün, kendi
d ü ğ ü n ü o lduğunu öne sürenlerde vardır, fakat bunlar spekü
lasyondan ileri g i tmemektedir . Ayrıca, İ sa 'n ın b o ş a n m a y a
karşı olan söylemi dikkatler inden kaçmaktadır . Peki, İsa bekâr
yaşamış olabilir mi?
İsa 'n ın zamanındaki Fil ist in 'deki sosyal kültürün evliliği
adeta zorunluluk derecesinde gelenekleştirdiği gerçektir
ancak geleneğin "Yahudi bir erkeğin bekâr kalmasını yasaklaması"
söz konusu değildir. H e r şeyden önce o dönemdeki sosyal kül
türün yani hahamlar ın kanunlarının, geleneklerinin b u n u
sağlayacak homojen bir yapısı yoktu. Tıpkı, İ s lam'daki 4 mez-
- 153-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 154-
hebin ibadet, ticaret, sosyal ilişkiler, finans konular ında b a z e n
birbirleriyle çel işen fetvaları olduğu, bir mezhepte farz addedi
len b i r fetvanın b i r diğer inde vacip addedilmesi, bir mezhepte
n a m a z ı veya abdesti b o z a n bir şeyin bir diğerinde b o z m a m a s ı
örnekler i gibi, rabbiler arasında da değişik hükümler vard ı . l x x i i
İ s l a m ' d a n örnek verirsek, her ne kadar İslam peygamber i ken
di z a m a n ı n d a evliliği teşvik ettiyse de, ahir z a m a n d a bekâr
lığın, evli l ikten daha iyi o lduğunu da ifade eden hadisleri de
vardır.
Benzer şekilde, p e k çok Feris i/rabbinik kural bir başka za
manda ideal veya kötü olan şartlarda uygulanmak üzere veril
mişti. İki yüzlülük yasaklanmışken, bazı şartlarda takiyye yap
ı lmasına izin verildiği gibi. Şunu, göz önüne almalıyız ki, - ve
bu çok önemlidir - rabbinik literatürde çelişkili fetvalar vardı.
"Rabbilerin karar verdikleri kuralların" ne olduğu hakkında karar
vermek son derece z o r d u ; çünkü rabbilerin kendileri aralarında
anlaşamıyorlardı.
Rabbi S imeon ben Azzai, asla evlenmemişt i ve bir gün
öğlenci ler ine evliliğin faydalarından bahsetmeye başladı.
Öğrencileri, "Bir şeyi vaaz etmeden önce uygulasan daha iyi eder
sin," diyerek tepki gösterdiklerinde o, "Dünya nüfusunun başka
larınca arttırılabileceğini," söyledi. l x x i i i Simeon ben Azzai tek örnek
değildir. Eski Ahi t ' te peygamber Yeremya örneği gibi evlen
m e m i ş ve elbette ay ıp lanmamış peygamber lerden bahsedil ir .
Y e r e m y a ' n ı n eşi olmayacaktı . (Yer 16:1-2) Tanrı"nın h ü k m ü
nün yaklaştığını ilan eden apokaliptik peygamber İlyas da be
kâr yaşamıştı. Bir diğer mesajı apokalipt ik unsur lar taş ıyan
peygamber, Ü r d ü n Vadis inde ve Yahuda çölünde ba l ve çekir
geyle beslenen, İ sa 'n ın çağdaşı Y a h y a ' d a bekârdı . Kısa süre
sonra kral Herod tarafından başı kesi lerek öldürüldü.
Yahudi filozofu Philo, kadınlardan ve erkeklerden oluşan
"Therapeutae" isimli grubun, hikmet ö ğ r e n m e k ve aramak, kut
sal hayat yaşamak amacıyla nasıl bekâr kaldıklarını tasvir et-
mektedir . l x x i v Yahudi Tarihçisi Yosefus, İsa 'nın z a m a n ı n d a
Mehmet U. Sakioğlu
yaşamış ruhsal bir topluluk olan Esseneler ' in bekârl ığı tavsiye
ettiklerini ve çoğunlukla b e k â r yaşadıklarını rapor etmekte
dir. Essene harabeler indeki arkeolojik kazı larda pek az
kadın iskeleti çıkmıştır. Peygamberler , b e k a r kalmalar ına "izin
verilen" veya bekâr kalmalar ı "beklenen" insan toplu
luğuydu.
Hatta 2 ' inci yüzyı lda mucize ler yapan Has id ik Celileli
Rabbi Pinhas ben Yair, peygamber l ik h ikmet inin ve Kutsal
Ruh" un alınması için cinsel l ikten u z a k duru lmas ın ın şart ol
duğunu öğretmişt i . l x x v i i
Özellikle mesajında apokal ipt ik unsur olan peygamber le
rin, bekârl ığı tercih ettiklerini görüyoruz ve görünüşe göre,
i sa 'nın İnci l ' i de apokalipt ik karakter taşıyordu. İ sa 'n ın da
kendini bir apokalipse peygamber i olarak tanımladığını biliyo
ruz. Bu şartlarda İsa 'nın, çağdaşı Yahya gibi b e k â r kalmış ol
ması büyük bir olasılıktır.
Nag Hammadf de Gnostik İncil'lerin bulunduğu
bölge.
Gnostik İncil'lerde İsa ve Meryem
Yazarlar, 1945 Aralık ayında, Mısır ' ın 550 km güneyindeki
N a g H a m m a d i ilçesine yaklaşık 10 km kadar uzaklıktaki Tari f
- 155 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Yukarıda: Nag Hanımadi'de 1945 yılındaki araştırmalar esnasında
keşfedilen Apokrif Gnostik indiler, 4. y.y.'da kitap formunda, Kıpti
dilinde yazılmışlardır.
T o p l a m 1153 sayfalık 52 değişik kitaptan müteşekki l 13
cilt materyaldir bu. İ.S. 2 ' inci ve 3 'üncü yüzyı l larda G r e k ç e
yazılmışlardı. 4 ' ü n c ü yüzyı lda Kıpticeye çevri lmişlerdi ve ki
tapların sarıldıkları deri üzerindeki tarihe de bakıl ırsa İ.S. 3 6 5
civarında gömülmüşlerdi . Fotoğrafları da görüyoruz:
N a g H a m m a d i belgelerinin önemli kısmı, Gnost ik kesi
mler tarafından üreti lmiş olan İncil ' lerdir.
Gnostik Hristiyanlık
Helen dünyas ında oldukça yaygın olan Gnost i s izm, İ.S. 80
ile 150 yılları arasında Hristiyanlığın gizemci uygulamalar ı
için kullanılmış bir ad olup, asl ında Hrist iyan Kilisesinin en
- 1 5 6 -
dağında (Cebelit-tarif), yerin alt ındaki b ü y ü k bir kavanozda
b u l u n a n G n o s t i k İ n c i r l e r d e n alıntı yaparak, H z . İsa 'nın, M e c -
delli M e r y e m ' l e ev lenmiş olabileceği tezini ortaya atmakta
dırlar.
Mehmet U. Sakioğlu
korkulacak rakibi durumundaydı . Gnost ik a k ı m ı n yandaşları,
Kil ise 'nin basit inancını hiçe sayan gizli bir bi lginin (Gnosis)
sahibi oldukları savıyla ortalıktaydılar. Gnost ikler, önce kutsal
metinlerle ve m e n s u p oldukları dinlerin kutsal kitaplarıyla işe
başlarlar ve ezoterik bir an lam ya da gizli bir mesaj içerip i-
çermediklerini anlayabi lmek için bu met in ler üzer inde şifre
çözercesine çabalarlar. Bu açıdan, Gnost i s izm bir tür
" Hermetizm" dir ve Gnostikler, dinsel anlat ım ve yazıların, ilk
bakışta görüldüğünden daha derinlerde, tümceler in, sözcükle
rin ve met in yapısının içine giz lenmiş anlamlar içerdiklerine
inanırlar. Gnos i s ' i deneysel düzeye ç ıkarabi lmek amacıy la
Gnost ik okullar, ritüel ve medi tasyon benzeri b i rçok pratik
uygulamalar ı da kullanmıştır. Yeni-Platonculuk' tan, Helen-
leşmiş Zerdüşt inancından ve Yahudil ik ' ten aktarı lmış siste
matik bir öğreti d u r u m u n a ulaşan Gnost is izm, b i r tür kozmo
lojik yaklaş ım ortaya koymuştu. Bu yaklaşım, tinsel unsurların
maddenin tutsaklığından zamanla kurtulması görüşünü içeri
yordu. Bu düşünce, Basi l ides ve Valent inus 'un kurduğu
Gnost ik gruplarda, İsa'nın dünyada insan b iç iminde belirdiği
ni reddetmeye kadar vardırılmıştı . l x x v i i i
Gnost ik Hristiyanlık, Eski Ahit kitaplarını ret ederken, İ-
sa 'nın Tanr ı olduğu, haça gerildiği ve yeniden dirildiği düşün
cesini de göz ardı etti. D o n a t i z m gibi Gnost ik ekol lerde İsa
önce Tanrı olarak sonradan mecazi m a n a d a Tanr ı la şma olarak
anlaşıl ıyordu. Donatis t ler İ sa 'n ın haça geri lemeyeceğini, onun
haça ger i lemeyecek kadar üstün bir kişi o lduğunu, gerçekte
onun yerine haçını taşıyan S i m u n ' u n , bazıları ise, onu satan
havarisi Y a h u d a ' n ı n veya İsa 'nın bir diğer benzerinin haça
gerildiğini öne sürdüler ve bu görüşü dile getiren İncil ' leri
vardı. Pet rus 'un İnci l ' inde, İsa haça gerilirken haçın yanında
duran Petrus, ruhsal göze haça gerilenin gerçek İsa o lmadığını
görür. G e r ç e k İsa, haçın çevresinde, diğerlerinin aptall ıklarına
gülerek dolaşmaktadır . l x x i x
- 157-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 158-
Çeşit l i G n o s t i k tarikatlar, Gnos i s ' in içeriğini farklı b içim
lerde belirlerler, ancak tümü insanın doğrudan kendini keş
fetmesinin Tanrısal o lduğunu, zira Gnos i s ' in "kendini bilmek,
Tanrı'yı bilmektir" t an ımına odaklandığını ileri sürerler . l x x x
Ortodoks Hris t iyanlar için bu görüş sapkındır, zira insa
nın kendisi de Tanrı 'nın yarat ımının parçalar ından biridir ve
bu nedenle, doğrudan Yaratıcı ile eş tutulamaz. Gnost ik kitap
lardan biri olan Filippos İncilinde, G n o s i s ' e ulaşan kişinin "ar
tık bir Hristiyan değil, bir İsa olduğu" yazılıdır. Elbette bu görüş
de, İsa 'nın tek ve benzers iz o lduğuna inanan Ortodoks
Hrist iyan öğretis ine karşıttır. T ü m bunlara ek olarak
Gnost ikler, kendini İsa ile b i r tutan kişi lerden bekleneceği gibi,
Hris t iyan Kilisesi 'nin, İsa 'y ı temsil ettiği görüşünü paylaşmaz
lar.
Ortodoks görüşe göre ise Ki l i se 'nin önderl iği Havar i lere
ve onların izleyicilerine verilen bir ayrıcalık olmalıdır . G ü n ü
m ü z d e bile, Papa 'nın yetkisi Havari lerin önderi olan
Petrus ' tan kaynaklanmaktadır . Kilise, İsa 'nın dirilişini bir ger
ç e k olarak kabul etmekle dinsel yetkeyi kendinde tutma hak
kını bulmaktadır, zira daha sonradan bir başka kişi İsa 'ya doğ
rudan ulaşma ayrıcalığına sahip o lamayacak ve b e n z e r bir ik
tidarı eline geçiremeyecektir .
Gnostikler, diriliş hakkındaki bu Hrist iyan yaklaş ımını
"Çılgınların inancı" olarak adlandırırlar, zira böylesi b i r beden
sel dirilişe inananlar, tinsel bir gerçek ile fiziksel bir olayı birbi
rine karışt ırmaktadırlar. Gnostikler, kendi ler ine özgü ayrı b i r
Havar i geleneğine sahip olduklarını ileri sürerek Kil i se 'nin
iktidarına ve otoritesine karşı çıkarlar.
Gnostikler, Hrist iyanlar ve Ortodoks Hrist iyanlar, İ sa 'n ın
"Diri l iş"ini (Resurrection) iki farklı ve karşıt b iç imde yorumlar
lar. "Filippos"un İncili"ne göre Gnostikler, insanın varoluşunu
aslında ruhun tutsaklığı b iç iminde görürler ve dirilişi ise ger
çeği açıklayan bir aydınlanma anı, yalnızca tinsel b i r yeniden
Mehmet U. Sakioğlu
doğuş olarak değerlendirir ler. Böyle b i r diriliş kavramı, M a
sonluğun üçüncü derecesindeki törene o ldukça benzemekte
dir. M a s o n l u k ile Gnost ik ler arasında doğrudan bağlant ının
birçok farklı örneğinin b u l u n d u ğ u ileri sürülmektedir . l x x x i İ.S.
1inci ve 3"üncü yüzyı l larda yaşayan, Ireneus (Against
Heresies), Tertull ian (Against Marcion), Hippolytus (refutation of
All Heresies) gibi Kilise apolojistleri Gnost ikler in bu iddialarına
reddiyeler yazdılar.
Özetle: Gnost is izmin İran, Eski Yunan, Eski Mısır, Babil ya
da Yahudi l ik kaynakl ı olabileceği konusunda çeşitli teoriler
bulunmaktadır . Gnost i s izm aslında kolektif bir ni te lendirme
dir ve öğretileri birbir inden oldukça farklı olabilen ç o k sayıda
ki "idealist-kamutanrıcı" m e z h e p ve tarikatları topluca belirt
m e k için kullanılmıştır. Hareket v e literatürü 5 n c i yüzyılda
Rafızi avına çıkan Ortodoks lar tarafından ortadan kaldırıldı.
İnançları son zamanlarda küresel bir yeniden uyanışla yayıl
maktadır . Gnost ik görüşler, son zamanlarda ö l m ü ş olan
Joseph Campbel l ' in TV dizisine dönüştürülen The Power of
Myth isimli kitabıyla geniş ilgi gördü.
Ortaçağda, Yahudi mist is izmi olarak bilinen Kabbala, Rö
nesans dönemindeki Simyacıl ığı saran metafiziksel
spekülasyonlar, 19 v uncu yüzyıl teofizisi, 20"inci yüzyılda
varoluşçuluk ve nihil izm ve 20Tnci yüzyılın en etkili
psikologlarından İsviçreli C . G . J u n g u n yazıları ve Hint, İslam
sufizmi, Yeni Ç a ğ (New Age) akımı Gnost i s izm zeminine
oturtulmaktadır . T e m e l olarak aldatıcı, baskıcı ve kötücül olan
dünyadan, insanlığın ruhunun özgürleştiri lmesi düşüncesini
taşıyan Gnost is izmin özü hayli dayanıklı çıktı. Son
zamanlarda vizyona giren Yıldız Savaşları filmi daha önceki
dönemlere ait Matrix filmi, 9"uncu Kapı, Phi Gnost ik öğeler
üzerine kurulmuştur. Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları, bu
toplulukların geliştirdikleri İnci l ' lere referans vermektedir Hz.
İsaTıın, Mecdel l i M e r y e m T e evlendiği tezini desteklemek için.
Bunlar arasında Philip İ n c i l i n d e n alıntı yaparlar:
- 159-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
w Grekçede evlilik için kullanılan sözcük gameo"dur Grekçede bir arkadaşı
tanımlayan üç sözcük vardır. Sunekdemos, (yol arkadaşı) koinönos, (sizinle
beraber bir şeye katılan) ve sunergos, (iş arkadaşı veya emek arkadaşı).
- 160-
"Her zaman Efendi [İsa] ile birlikte yürüyen üç kişi vardı; an
nesi Meryem, kız kardeşi ve onun yoldaşı olduğu söylenen Mecdelli
... Ve Kurtarıcının [İsa'nın] yoldaşı Mecdelli Meryem'dir."
Yazarlar, ayrıca, bu İ n c i r d e , Hz. İsa 'nın, Mecdel l i M e r
y e m ' i ağzından ö p t ü ğ ü n ü anlatan pasajlara da referans ver
mektedir ler (sh.457,458). Bil im adamlarının, bu pasajdaki
" y o l d a ş " sözcüğünün "karısı" o larak çevri lmesi gerektiğini
söylemektedir ler (sh. 4 5 7 ) .
Da Vinci Şifresi de bu m a n a d a yorumlamaktadır . Bu ta
m a m e n doğru değildir. Öncel ikle, Fi l ippos İncili Aramice de
ğil Kıptice yazılmıştır. Ve bu metin, yazı l ırken bir önceki Grek
çe met inden çevri lerek Kıpt icede yazılmıştır. Yine A r a m i c e d e n
değil. Ayrıca, D e n v e r Teoloji Kürsüsü Prof. Craig B l o m b e r g i n
açıklamasına göre, A r a m i c e d e veya İbranicede "yoldaş" m a n a
sında kullanılan hiçbir sözcük "eş" manas ına ge lmez. l x x x i i Bu
İ n c i r d e k i " y o l d a ş " sözcüğü Grekçeden alınmıştır, A r a m i c e d e n
değil. Yani, Aramicenin bu d u r u m d a hiçbir alakası yoktur.
Grekçede kullanılan sözcük " k o i n ö n o s " , "eş" veya "sevgili"
manasına gelmez fakat kullanıldığı edebi çerçeveye göre müş
terek olarak arkadaşlar veya bir ideal etrafında toplanan yoldaş
lar veya bir iş çevresindeki meslektaşlar vb. b irçok m a n a d a kul
lanılabilir. Temel olarak müşterek bir idealden, ortak bir iş or
tamının paylaşımına kadar değişik manalar ı vardır. Luka 5:
l 0 d a iş arkadaşı, 2 Korintl i ler 8 : 2 3 t e dindaş manas ında kulla
nılmıştır. l x x x i i i Ayrıca, Mat ta 23:30 'da, 1 Korintl i ler 1 0 : 2 0 d e ,
İbraniler 10:33 te cinsel içeriği o l m a y a n paydaşlık, arkadaşlık,
yoldaşlık manalar ında kul lanı lmışt ır ." C h i c a g o Teoloji Üniver-
sitesi 'nde, eski d ö n e m Kilise tarihi profesörü olan M a r g a r e t
Mitchell, Da Vinci Şifresi, genellikle bir arkadaş veya yoldaş
manas ında olan b i r sözcüğü "baş tan sağma bir çevir iy le" kul-
lanmaktadır . l x x x i v
Mehmet U. Sakioğlu
M e r y e m ' i ağzından ö p t ü ğ ü n ü anlatan pasajlar aras ında
havariler, İsa 'ya, neden M e r y e m ' i daha fazla sevdiğini sorduk
larında İsa, cinsel mot ivasyondan bahsetmez fakat esoterik
anlatılarını M e r y e m ' i n ruhsal anlayışla idrak ediş ine işaret eder.
(Filippos İncil ' i , 6 4 : 1 0 )
Filippos İncili: 1945'te
Nag Hammadi çölünde
bulunan bu gibi parçalar
Gnostik İncil'lerden
kalanlar. Yandaki sayfa,
büyük spekülasyonlara
neden olan
"Isa'Meryem 7 sık sık
d öperdi"
ifadesini içermektedir.
Kıpti dilinde dudak
manasına gelen söz
cüğün ilk harfi mevcut
ancak sayfadaki delik
sözcüğün geri kalan
kısmını silmiş.
Bu ruhsal y o r u m u destekleyici olarak, İncil ' in, 59:5 n o ' l u
pasajında İsa, "çünkü, bir öpüşle mükemmel olanlar alır ve doğu
rur. Bu nedenle birbirimizi öpmekteyiz. Her birimizde var olan bere
ketten almaktayız" demektedi r . l x x x v .Yani, öpüşün manası ruh-
x İfadenin orijinal İngilizcesi: "And had the word gone out from that place, it
would be nourished from the mouth and it would become perfect. For it is by a kiss
that the perfect conceive and give birth. For this reason ive also kiss one another. We
receive conception from the grace which is in one another." Kaynak için bkz:
http://www.sullivancounty.com/nf0/nov_2000/gos_philip.htm.
- 161 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 162-
saldır. Ö p m e k , Tanr ısa l lütfü vermenin aracıdır. Tekrar, bu
m a n a y ı destekleyici o larak İsa, 81:34, 29 ve 85:24 ' te evlilik i-
ç inde cinsel i l işkide b u l u n m a n ı n bir kadını kirlettiğini açıkla
maktadır . Bu İncili İngi l izceye çeviren Wesley W. Isenberg,
önsöz yazısında, bu pasaj larm mesajını, "Kirli kadınlar cinsel
ilişkiye girmiş olan tüm kadınlardır" (81:34 - 82:10) , "tensel ve
ihtiraslt olan" "kirlilik evliliğinde", "Kirli ruhlar, erkekleri ve kadın
ları cinsel olarak kirletme amacı güderler" (65:1, 23) olarak açık-
lamaktadır . b t x x v i
Aşikâr ki, bu İncili üreten Gnost ik ler in anlayışına göre İ-
s a ' n ı n ö p ü ş ü n ü n ruhsal içerikli o lduğunu destekleyen bi r di
ğer pasajda Y a k u b ' u n İkinci Apokal ips i 'ndedir . (The S e c o n d
Apocalypse of J a m e s ) 5 6 : 15 n o T u pasajda Y a k u p veya kimliği
belirsiz G n o s t i k yazar, İsa 'nın, kardeşi Y a k u b ' u dudakların
dan öptüğünü anlatmaktadır :
"Ve dudağımı öptü. Beni kucaklayarak Sevdiğim (my beloved)
Sana şimdi, ne cennettekilerin ne de oradaki meleklerin bilmedikleri
şeyleri ifşa edeceğim, övünerek benden başkası yoktur demiş olanın
bilmediği şeyleri ifşa edeceğim. Ben diri değil miyim? Çünkü ben
babayım. Her şeye gücüm yetmez mi? Sevdiğim (my beloved) sana
her şeyi ifşa edeceğim. ... Sana gizli olanı açıklayacağım. Şimdi elini
uzat. Şimdi, beni kucakla, Ve ardından ellerimi uzattım ve onu bu
lamadım. Ardından, onun "anla ve beni kucakla" dediğini duydum.
O zaman anladım ve korktum. Ve ardından büyük sevinçle dol-
dum."'xxxvii
Örneklerde görüldüğü gibi, öpüş, G n o s t i k çevrelerde ruh
sal gücü transform e t m e aracı olarak a lg ı lanıyordu l x x x v i i i Çağı
mıza kadar gelmiş olan Gnost ik metinler, çeşitli görüşler içer
mektedir, çünkü Gnost ik düşünceler çeşitl i l ik içermektedir . Bu
nedenle hangi İnci l ' in hangi grup tarafından üreti lmiş oldu
ğunu tespit e tmekte zordur. Yalnızca, T o m a s ' ı n İncili,
Valentinusçuların fikrini yansıtt ığından, bu grup taraf ından
üreti lmiş olabilir.
Mehmet U. Sakioğlu
Ş imdi sıkı durun. Kurtarıcının Diyalogları (The Dialogue of
the Saviour) isimli İ n c i r d e , İ sa 'n ın "anti-feminist" yaklaşımla,
kadınlarla, erkekler aras ında tesettür, yani, haremlik, selamlık
tesis eden bir konuşmas ı aktarı lmaktadır:
"Yahuda... "dua ederken nasıl dua etmeliyiz" diye sordu. Efendi
dedi ki, kadın olmayan bir mekânda dua edin"xxxix
Gnost ik İnci l ' lerden en iyi bilineni, T o m a s ' a G ö r e İnci l 'de,
İsa 'nın bir diğer anti-feminist konuşması vardır. T o m a s İnci-
li 'nin sonundaki bitiş konuşmas ı güçlü bir anti-feminist mesaj
taşımaktadır:
"Simun Petrus onlara, "Meryem bizden ayrılsın, çünkü kadın
lar hayata layık değillerdir" dedi."
İsa, ' s iz erkeklere benzeyen yaşayan bir ruh olması için
onu b e n erkek y a p m a k için eğiteceğim, çünkü kendini erkek
yapan her kadın Gökler in Melekütüne girecektir ' d e d i . x c
Yukarıdaki k o n u ş m a s m d a İsa, bir kadının Gökler in
Melekütüne girebilmesi için "erkek olması gerektiği" düşüncesini
onaylamaktadır . Burada İsa, cinsellik içeren dişiliği yüceltme
diği gibi, ona göre Gökler in Melekütüne giri lmesi için dişiliğin
yok edi lmesi gerekmektedir; yalnızca erkekler Gökler in
M e l e k ü t ' ü n e girebilir.
İlaveten, Mecdel l i M e r y e m j n c i l i ' n d e insanın bedeninin
arzularını ve isteklerini süflilik olduğu gerekçesiyle reddedil
mesi, insan bedeninin arzularını onayan çağdaş feminizmle
uyumsuzdur . Ş u n u n farkında o lmak önemlidir; m i s y o n u n u
Tanrıça M e r y e m ' e devreden İsa tezini ortaya atanlar Gnost ik
İncil metinlerinin yorumlarına dayanmaktadır lar, tarihsel veya
arkeolojik kanıtlara değil. Ve Gnost ik İnci l ' lerde böyle bir me
sajda yoktur. Şayet İsa ile Mecdel l i evlendiyseler Gnost ik ler
neden b u n u açık açık, belirgin şekilde yazmadı lar?
Dolayısıyla, bu belgesel veriler ışığında ne İsa hakkında
"tarihsel içerikli" bilgi veren İnci l ' ler (bunlar Gnostik içeriklidir)
- 163-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapmak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 164-
ne bu G n o s t i k İ n c i r l e r d e M e r y e m T e cinsel ilişki çerçeves inde
öpüşen bi r İsa vardır.
İsa'nın Soyu Merovenjlerle Devam Etti mi?
Yahudi ler h e r h a n g i bir takibata vb. uğradıklar ında M ı s ı r ' a
k a ç m a y ı tercih ederlerdi . M ı s ı r zengin b i r ülkeydi, kültürü ge
lişmişti, b ü y ü k bir Y a h u d i diyasporası vardı ve ayrıca yakındı .
Ve kesinlikle F r a n s a ' d a n çok daha yakındı . Bu nedenle M a t
ta 'ya göre İncil 2:13, İsa doğduktan sonra o n u ö l d ü r m e k için
aratan H e r o d ' u n z u l m ü n d e n M e r y e m ' i n ve Yusuf 'un el ler inde
yeni d o ğ m u ş bebekle k a ç m a k için yakındaki M ı s ı r ' a göç ettik
lerini anlatır; F r a n s a ' y a , İngi l tere 'ye, dünyanın öbür u c u n a
değil.
H e r ne kadar Yahudiler, Romalı lar ın Ortadoğu 'ya hâki
miyet ler inden önce antik D ü n y a ' d a yayı lmış olsalar da, kendi
lerini Franklar olarak anan G e r m a n ka'bileleriyle ilişkileri yok
tu. B ü n y a m i n kabilesi kitle hal inde Yunani s tan 'a ya da Al
m a n y a ' y a göç etmedi . Ortaçağ efsaneleri, Frankları ve Briton
ları Trojan savaşından iltica edenlerin soyuyla i l inti lendirmek-
tedir. Franklar R o m a imparator luğuna önce, III. yüzyı lda Orta
Asya 'dan Avrupa 'ya ilerleyen H u n askerler inden k a ç m a k için
Ren nehrinin kıyıs ında yerleşerek girdiler. Arkeoloji, antik ta
rihçiler ve dilbil imsel kaynakları vasıtasıyla nereden ve nasıl
göç ettikleri tespit edilebilmektedir. Öz kültürlerinde hiçbir
İbrani izi yoktur. Dilleri, m o d e r n A l m a n c a ve F l e m i k dillerinin
kökenini oluşturmaktadır . Yahudiler, Franklar ın o lduğu gibi,
uzun boylu, sarışın ve mavi gözlü değil lerdir. Merovenj ler ,
hususen Yahudilere karşı sempati duymuyor lard ı ve onların
belli makamlara gelmelerini engellediler."" Merovenj ler, F r a n k
isimleri taşıdılar ve neredeyse istisnasız olarak diğer G e r m a n
halklarla evlendiler. H a n e d a n ı n 125 kişilik soy k ü t ü ğ ü n d e
yalnızca b i r prens Eski Ahi t ' te kullanılan bir ismi taş ımaktadır;
S a m s o n ve o da çocukken öldü. x c i i "
Mehmet U. Sakioğlu
Merovenj ler hakkında yazan kişi, 538-594 arasında
yaşayan Tours Piskoposu Tours lu Gregor i 'd i r ve Frenklerin
Tarihi isimli kitabında onlardan bahsetmektedir . Yani,
olayları, üzerlerinden 100 yıl geçt ikten sonra anlatmaktadır ve
birçok efsane gelişmişti bu sürede. Merovius, Uzunsaçl ı Chlo-
dio isminde bir kabilesinin reisinin oğluydu. Merovius , ba
basının h e m Chlodio h e m d e Bistea Neptunis i sminde b i r "deniz
canavar ı " o lduğunu yani iki babası o lduğunu söyledi. Efsa
neye göre, annesi denizde yüzerken bu canavar tarafından
hamile bırakılmış. Antik dünyada, kahramanlara o lağanüstü
d o ğ u m yakışt ı rmak yaygındı ve bu, küresel bir mitoloji moti
fidir. İnsan bedeninde inkârne olan Hint Tanrıs ı K r i ş n a ' n ı n
annesi, bir fil suretinde tezahür eden T a n r f n ı n karnından
girmesiyle, Krişna ya hamile kalmıştı .
İmparator Agustus 'un, annesi At ia 'nm, Apol lo 'ya hamile
kalmasıyla doğduğuna inanıl ıyordu. Zoroaster, Tanrısal K e -
l a m d a n yansıyan bir nurla doğmuştu . Mahabbarata , Hindu-
ların kutsal kitabıdır ve Hrist iyanlıktan yaklaşık 3 asır önce
yazılmıştı. Bu kitap, dünyanın kurtarıcısı Kr i şna 'n ın, bakire
D e v a k i ' d e n doğasütü bir yolla doğduğunu hikâye eder.
Krişna, Tanr ı Vişnu 'nun, annesinin rahmine yerleştirdiği bir
sakkılıyla doğmuştu. x c i i i Bir başka mite göre, V i ş n u ' n u n bizzat
kendisi, Devaki nin rahmine girmişti ve Krişna doğmuştu . x c i v
Krişna doğduğu zaman bir ses insanlığın kurtarıcısının
d o ğ d u ğ u n u ilan etti. Antik Pers mit ine göre, Mitra Tanrısal
müdahaley le doğaüstü yoldan doğmuştu. D o ğ u m u n u n iki
ayrı ve farklı vers iyonu vardır. En eski versiyona göre, bakire
annesi Anahita (Efes 'teki Artemis gibi bir zamanlar Bereket
Tanrıças ı olarak tapınılırdı) antik Pers iya 'nın Sistan eyaletin
deki H a m u n gölünde yüzerken, ZoroasterTn 4 0 0 sene önce
göle bıraktığı spermiyle M i t r a ' y a , insanlığın kurtarıcısına ha
mile kalmışt ı . x c v Arkeolojik bulgulara göre Mitra kültü M.Ö.
67 ile M.S. 79 arsında R o m a dünyasında yayı lmaya başladı ve
- 1 6 5 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
M i t r a ' n ı n , k a y a d a n d o ğ d u ğ u miti yaratıldı, (deus genitor rupe
natus) Takipçileri, k a y a d a n oyulmuş mağara larda tapınırlardı.
Mitra'yı kayadan doğarken tasvir
eden antik bir heykel.
Mitra, çevresini bir yılanın sardı
ğı, yumurta biçiminde bir kaya
dan doğarken. Bu, kozmik
doğumu simgelemektedir.
Olağanüstü d o ğ u m moti
finin asıl amacı, kahramanı
yüceltmektir ve M e r o v i u s ' u n
d o ğ u m efsanesi de bu
kategoridendir . Kutsal Kan
Kutsal Kâse yazarları, Sang
Real sözcüğü üzerinde
etimolojik manipulasyonlara
girerken doğaüstü d o ğ u m
mirinin gerçekte küresel bir
moti f o lduğunu gözardı
etmiş. M e r o v i u s ' u n d o ğ u m
efsanesini "kahramanı
yüceltmek" motif inden çıkartıp
da ayrıcalıklı ve istisnai olarak
gerçekten tarihsel bir şahıstan,
Mecdel l i M e r y e m soyundan
doğduğu tezini destekleyici
kanıt da yoktur.
Ayrıca, Tours lu Gregor i 'n in bizzat kendisi, İ sa 'n ın annesi
M e r y e m ' l e , Mecdel l i M e r y e m ' i n , İsa 'nın havarisi Y u h a n n a ile
beraber Efes 'e seyahat ettiklerini ve her ü ç ü n ü n de orada öl
d ü ğ ü n ü yazmıştır. Tekrar, Gregori b u n u 4 0 0 yıl sonra yazmışt ı
ve yazdığının çoğu efsaneydi. Efes 'de, Havar i Y u h a n n a ' y a
"isnad edilen bir m e z a r bile vardır. Yazarlar, bunlar ı da göz
ardı etmişler.
- 166-
Mehmet U. Sakioğlu
Mecdelli Meryem Güney Fransa'ya kaçtı mı?
Mecdel l i M e r y e m ' i n , G ü n e y F r a n s a ' y a göç ettiği efsanesi
neye dayanıyor? M u h t e m e l e n , Kil ise babas ı İ r e n e u s ' u n yazı
larında (Against Heresies 1:25:1-3) bahsini ettiği, o bö lgede
faaliyet gösteren Carpocrat ian misyoner ler inden kaynaklan
maktadır . O d ö n e m d e k i b i rçok Gnost iğ in iddia ettiği gibi,
onlar da, Mecdel l i M e r y e m ' d e n özel vahiyler aldıklarını iddia
ettiler. Ancak, bunu iddia etseler de, bu, Mecdel l i M e r y e m ' i n
kendisinin orada olduğu manas ına ge lmez. Ancak, onun hak
kındaki vaazların, onun, orada o lduğu şekl inde değiş ik hatır
lanmış o lduğunu da düşünebil ir iz ki b u n u n örnekler i vardır.
Suetonius, Romalı lar, Hrist iyanlarm İncil vaazlar ına karşı
ayaklandıklarında, hatalı olarak " H ı r i s t o s ' u n d a " , Hristi
yanlarm arasında olduğunu düşünmüştü . x c v i
Hari tadan bakılırsa Filistin ile Fransa arası yaklaşık 4000
km, mesafe olmalıdır. Bu, İstanbul-Gaziantep arasında yak
laşık 4 defa gidip, ge lmek olur. O d ö n e m d e taş ımalar eşek
veya at sırtında veya atlı arabada yapılırdı. Karnında çocuk
taşıyan hamile kadını o zamanın ağır yol, taşıma şartlarında
eşkiyaların tecavüzüne açık, uçurumlu patikaların, or
manların, taşlı, engebell i yolların ortasında, sıcak veya soğuk
hava ikl iminde bu kadar uzun mesafede seyahat ett irmek
çılgınlık ve işkence olurdu. D e n i z yolculuğu da daha düşük
yoğunluklu bir işkence olmazdı ne de daha az tehdit ve tehlike
içerirdi. Neden, h e m e n yakında b ü y ü k bir Yahudi topluluğu
barındıran zengin Mıs ı r ülkesi varken, Fransa 'ya gitsinler? İlla
saplantı olarak Mıs ı r ' a gidilecekse, çocuğu düşürmeden sağ
lıklı şekilde doğururdu, çocuk biraz büyürdü ve sonra gider
lerdi.
Kutsal Kâse, Kutsal Kan yazarlarının ihmal ettiği bir olgu
olarak, görünüşe göre, o dönemdeki Helenist kökenli Hristi-
yanlar, Pavlos 'un, kanonik İnci l 'deki 1 Selanikli ler 4:15'teki
m e k t u b u n d a ortaya attığı, "İsa'nın ölüleri ve kendisine inanma-
- 1 6 7 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
p Pavlos'un kanonik İncil metnindeki gerçekleşmeyen vaadi. Pavlos bu
yazıyı, oluşturduğu Hristiyan cemaatlere hitaben yazmıştı: l.Se.4:13 Karde
şler, umudu olmayan öbür insanlar gibi kederlenmemeniz için, gözlerini
yaşama kapamış olanlar konusunda bilgisiz kalmanızı istemiyoruz. 14
İsa'nın ölüp dirildiğine inanıyoruz. Aynı şekilde Tanrı, İsa'ya bağlı olarak
gözlerini yaşama kapamış olanları da O'nunla birlikte geri getirecektir. 15
Rab'bin sözüne dayanarak size diyoruz ki« biz yaşamakta olanlar.
Rab'bin gelişinde hayatta olanlar, gözlerini yaşama kapayanların önüne
asla geçmeyeceğiz. 16 Rab'bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin
seslenmesiyle, Tanrının borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüler
dirilecek. 17 Sonra biz yaşamakta olanlar hayatta olanlar, onlarla birlikte
Rab'bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz.
Böylece sonsuza dek Rab'le birlikte olacağız. 18 İşte birbirinizi bu sözlerle
teselli edin.
- 168-
yan dirileri yargılamak için kendi çağlarında döneceği" öğret is ine
istinaden, İsa nın kendi çağlar ında tekrar geleceğini umuyor
lardı. Bu nedenle, onlar "kıyametin her an kovacağı", "İsa'nın
her an yeniden gelebileceği" düşüncesiyle yaşıyorlardı. O Hristi-
yanlar, kil iselerinin 20"inci aşıra k a d a r d e v a m edeceği
düşünces inde değil lerdi, dolayısıyla, k ıyamet in her an kopaca
ğı beklentis i ve düşünces inde olan, hayatlarını, planlarını b u n a
göre hazır layan insanların zihinlerinde 20" inci asıra k a d a r
d e v a m edebi lecek b i r "Mesihlik tahtı" düşüncesi o lmayacağı
gibi, bu tür bir "Mesihi kralık" tahtını korumak, bu nedenle
Mecdel l i M e r y e m ' i n ç o c u ğ u n u takibata a l m a k vb. polit ik
gündemler i de asla o lamazdı ! G ö r ü n ü ş e göre g ü n d e m , İ sa 'n ın
kendi çağlarında geleceği ve kıyametin her an kopabi leceğiydi .
B u n u n beklentis i içinde, çağımızda S ü p e r m a n fi lmlerinde
gökyüzüne bakan insan figürleri gibi her gün g ö k y ü z ü n e
bakı l ıyordu. D a h a geçen senelerde A B D " d e Hris t iyanlar
arasında best seller olan Left Behind serisi apokal ipt ik kitaplar,
İsa"nın gelişiyle Hris t iyanlarm nasıl teker teker gökyüzüne
çekilecekleri, aileleriyle kanapede TV izlerken, arkadaşlarıyla
sokakta konuşurken, okulda diğer öğrencilerin aras ında ders
yaparken ve hatta uçakta seyahat ederken koltuklar ından
aniden kaybolacakları senaryosunu işl iyordu. 20 asır sonra
Mehmet U. Sakioğlu
asır sonra Hristiyanlar, aldatı ldıkların farkında o l m a d a n ba
şlarını hâlâ gökyüzüne çeviriyorlar !
O d ö n e m d e k i İbrani Mesihi ler i , İ sa 'n ın kardeşi ve ce
maat in lideri Yakup öldürüldükten ve İ.S.70'teki R o m a taki
bat ından sonra muhtemelen İsa 'n ın kendi çağlar ında gelerek
kıyamet yargıcı olarak insanları yargı layacağı düşünces iy le
Sur iye 'nin Pella çölüne kaçtı lar ve apokalipt ik beklentiyle
orada yaşamaya d e v a m ettiler. Yani, kendi içlerinde kapalı bir
toplum oldular. R o m a dünyas ındaki s inagoglara yayı larak
aktif şekilde İsrail'in krallık tahtının varisleri oldukları propa
gandası yapmadılar. Politik gündemler i yoktu o insanların.
Bu anomali ler in yanı sıra, Da Vinci Şifresi, M e r y e m ' i n ,
B ü n y a m i n kabilesinden soylu b i r sülaleden o lduğunu iddia
etmektedir .
Mecdel l i 'n in Bünyamin soyundan olduğuna dair hiçbir
kanıt yoktur. Ne İsa 'n ın hayatıyla ilgili veriler ne de antro
polojik veriler bu tezi desteklememektedir . Ayrıca, bu tezi
destekleyecek bir şey olsa bile bunun bir anlamı olur m u ?
Sü leyman ' ın krallığının g ü n ü m ü z d e neden bir manası olsun?
Peki, neden Mecdel l i 'n in Benjamin kabi les inden
o lduğunu öne sürdü? Mecdel l i 'n in, M e c d e l köyünden olması
nın rahatsız edici yönü nedir? Çünkü, Mecdel şehri İ sa 'n ın
zamanında zenginliğiyle. ve yerlilerinin ahlaki dejen-
erasyonuyla ünlüydü. x c v i i i Halkının sapkın fuhuş faaliyetleri
nedeniyle İ.S.75'te tahrip oldu. G ö l kenarındaki pas lanmış bir
turistik enformasyon levhası, İkinci Tapınağın kurulduğu
d ö n e m d e zengin b i r şehir o lduğunu ve ayrıca Mecde l l i 'n in
d o ğ u m yeri o lduğunu açıklamaktadır . Mecdel l i 'n in bu şehir
den oluşu, marjinal bir fahişe olduğu tezini güçlendir irken
b u n a kontrast olarak da, İsa 'nın, onunla evlendiği tezini de
zayıflatmaktadır. Şehir, Celi le gölünün kuzeybatıs ındaydı.
Y a h u d a ve B ü n y a m i n kabileleriyse güneyde, uzaklarda, Ö l ü
denizin batıs ında ikamet ettiler.
- 169-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 170-
Kutsal Kâse, Kutsal Dişi midir?
Kutsal Kâse nedir? İsa 'nın, son gece yemeğinde Yeni Ant
laşma yaparken içtiği kampıdır? Kanı, Aramtyalı Yusuf tara
fından haçtayken içine doldurulmuş m u y d u ? Yoksa, yazarla-
rın iddia ettikleri gibi, İ sa 'n ın ve M e r y e m ' i n soyuna işaret
eden bir s imge midir? H e r ne kadar, İnci l ' lerde Arametyal ı
Yusuf 'un, İ sa 'n ın bedenini ahçatna a lmak için geldiği anlatı lsa
da, yarasmdan a k a n kanı kaseye doldurduğu öyküsü, İnc i l 'de
o lmadığı gibi, D o ğ u Akdeniz bölgesinde de, D o ğ u Kil ises inde
de anlat ı lmamaktadır . Şayet ki, bu tarihsel bir olgu olsaydı,
öncelikle, İ sa 'n ın anavatanına en yakın olan D o ğ u coğrafya
sında bilinirdi. Buradan, coğrafi bir mit olgusuyla karşılaştı
ğımızı rahatl ıkla varsayabiliriz. Kase, Kutsal Kâse, Kutsal Kan
isimli kitabın iddiasıyla birlikte, g ü n ü m ü z d e 3 mitle özdeşle-
ştiri lmektedir.
1- Pavlos 'un İnci l ' inde anlattığı ölen, dirilen M e s i h miti
(Kase, içindeki şarapla M e s i h ' i n haçta akıttığı kanını s imgeler) .
2- Kral Arthur ve büyücü Merl in miti (Kase, Kralı ve ül
keyi s imgeler) .
3- Tapınakçı lar miti (Kase, Kadın rahmini s imgeler) .
Pavlos 'un, kase mitinin tarihselliğini 'İncil'i Kim Yazdı?"da
i rdelediğim için bu kitapta değinmeyeceğim. Kral Ar thur ve
Merl in mitini, zaten Hol lywood birkaç başarılı filmle açıkladı.
Kutsal Kâse, Indiana ]ohn ve Kral Arthur f i lmlerinde iz lediğimiz
gibi, iyileştirici gücü olan, İsa 'nın son gece y e m e ğ i n d e kullan
dığı Yeni Ahit kasesiydi. Fakat pek az insan bu mitin kökenini
ve tarihsel seyir içerisinde aldığı formu bilir. Kase efsaneleri
Hrist iyan kökenli değildir. Hristiyanlık öncesine dayanır, yani
Mecdel l i ile İsa var o lmadan önce kase vardı! x c i İ r landa 'n ın
tarih öncesi zamanında i lkbahar verimlilik festivali vardı . T a
r ımın bereketli geçmesi için Bel tane 'de genellikle M a y ı s ayın
da bir ayin yapılırdı. Bu ayinde hayvan kanı, taştan yapı lmış
içi oyuk bir kaba akıtılırdı. Bu ritüelle, eril ve dişil gücün birle-
Mehmet U. Sakioğlu
ştiğine ve hayat ürettiğine inanılırdı. Haür lanacağ ı gibi, Mi t ra
gizemlerinde de, G ü n e ş Tanrıs ı Mi t ra boğanın b o y n u n d a n ,
şahdamarına kasatura sokar ve kanını akıtır. B o ğ a n ı n kanının
toprağa akmasıy la hayat, enerjiyle dolardı.
İçi kanla dolu kap motifinin pagan Kel t mit inden kay
naklandığı düşünülmektedir . B ü y ü k süslü kazanlar, b ü y ü k
hayvanların sakakatlarını k a y n a t m a k için kullanıl ırdı ve bu
nun yeniden d o ğ u m l a ilgili bir yönü de vardı. En iyi bilineni,
yenide d o ğ u m motifi içeren G u n d e s t r u p kazanıdır . İçine ölü
bir a d a m atıldığı takdirde diri olarak çıkardı. Böyle kazanlar
insan kurbanların kanını d o l d u r m a k için de kul lanı lmış olabi
lir. Bu, Hrist iyanlıktaki günahlara kefaret o l m a k için kanını
akıtarak kurban olarak ölen ve yeniden dirilen İsa motifiyle
örtüşmektedir . Ortaçağ d ö n e m i n d e pagan Kelt sembolü Hri-
stiyanlaştırı lmış olmalıdır ki, bu da, Kase mitinin neden özel
likle Batı Avrupa 'dan kaynaklandığını açıklamaktadır .
İ.S. 2'inci yüzyılda
yapılan bu çalış
mada Mitra, boğayı
boğazlarken.
Boğanın akan kan
ını emen yılan ve
köpek hayat bul
makta. Rit, hayatın
yenilenmesini sim
gelemektedir.
Yani, kase efsanesinin merkezi kavramı, tabiatta verimlilik
sağ lamak için yapılan kurban a d a m a ayinidir. Ortaçağlarda,
- 171 -
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 172-
bu ayininin m a n a s ı n ı aç ık lamaya yönel ik yeni hikâyeler gelişti.
En iyi bi l inenleri, Art M a c C o n n ' u n hikâyesidir . Ayinle ilgili
hatıralar Kelt topraklar ındaki insanların kolekti f bi l inçalt ında,
destanlar, öyküler, masal lar, biraz tarihsel öğeler ve efsanelerle
yayılarak, yeni zamanlar ın Kra l Arthur, B ü y ü c ü Merl in, Parsi
fal ve Tris tan gibi k a h r a m a n arketipleriyle bütünleşt ir i lerek
anlat ı lmaya d e v a m etti. Efsaneler, insanlığın müşterek mirası
dır. Y o k olması i s teni lmez. Bunlar toplumlar ın kültürel değer
leridir ve edebiyatçı lar, M o n m o u t h l u Geoffrey, Troyesl i Chre
tien, T h o m a s Mal lory ve Wolfram von Eschenbach, bu yerleşik
imgeleri ve mitleri, Hrist iyanlığın yayı lmasıyla, Hrist iyan un
surları katarak daha sistematik hikâyeler formuna soktular.
Yaklaşık M.S. 1170 ' te Kral Arthur"un romant ik hayat ı
hakkında şiirler ve hikayeler yazan Troyesli Chretien, he Conte
del Graal isimli b i t i r i lmeyen bir romanında b a ş rol kahramanı
olan Perceval isimli kahramanın şahsında kase efsanesi hazır
ladı. G ö r ü n ü ş e göre Chret ien hikâyesini Kelt kaynaklar ından
alıntılar yaparak hazırlamıştı .
Perceval hikâyesi, bir şövalye o lmaya layık o lduğunu ka
nıt laması gereken bir genç adamın hakkındadır . Maceralar ı
sonucu, seromoni yapı lmakta olan bir kaleye girer. K ü ç ü k bir
kız iki eli arasında alt ından yapılmış, her çeşit değerli taşla
süs lenmiş bir kase tutarak ortaya çıkar. Ancak, hikâyenin odak
noktası bu değildir. D a h a büyük bir seremoni de ayrıca, b i r
mızrak ile g ü m ü ş tepsi de ortaya çıkartılır. Chret ien de Troyes ,
romanını t a m a m l a m a d a n önce öldü, fakat hikâye diğer yazar
lar tarafından tamamlandı . S o n r a d a n gelen yazarlar bu temayı
genişlettiler, yeni sembol ler i lave ettiler ve kase aşamalı o larak
kutsal bir karaktere büründü. Geniş let i lmiş ikinci vers iyonu,
daha gizemli doğaüstü temalarla G a u c h i e r de D o n a i n g tara
fından 1 2 0 0 d e yazıldı. Takip eden kırk sene içerisinde (yakla
şık 1180-1220 aras ında) çağımıza kadar gelmiş olan Kase hi
kayelerinin h e m e n heps i bu senaryo temel inde b iç imlenerek
oluştu. Kase efsanesinin değiş im ve "gelişim" sürecinde artan
Mehmet U. Sakioğlu
dozda Hrist iyan elementleri katıldı ve n ihayet inde İsa ile ilin-
tilendirildi. Kutsal Kâse efsanesi, t ü m tarih b o y u n c a b i rçok
forma bürünmüştür fakat İsa ile i l intilendirilen t ü m versiyon
larda İsa Mesih" in son geces inde kullandığı kase olarak anla
şılmıştır.
1 3 ' ü n c ü yüzyılda A l m a n şairi Wolfram von Eschenach,
Parzival ve Hasta Kral karakterleriyle bu efsaneyi daha da ge
liştirerek dramatize etti. D a h a sonra Hitler, bu miti, majikal
güçlerini gelişt irmek için kul lanacakt ı . 0 Hz . İsa haçtayken mız-
raklanan göğsünden akan kanı kaseye dolduran ve F r a n s a ' y a
getiren Arematyal ı Yusuf efsanesi çok geç d ö n e m e aittir. Hz .
İsa 'nın haçtaki durumuyl la ilgili İncil pasajları üzer inden yap
tığım araşt ırma, Hz. İsa 'nın göğsünün mızrak lanmış olamaya
cağına dair bulgular ortaya ç ıkardı . b
Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarlarının metodlar ında zayıf bir
nokta ortaya çıkmaktadır . Şayet, Kase efsaneleri, Hz. İsa 'nın
kanından gelen soyuyla ilgili geçerli b irer kaynak olarak itibar
görecekse k o n u hakkındaki efsanelerin tümünü değerlendir
meleri daha mantıklı olur yalnızca dilediklerini seçmeleri ve
alıntı lamaları değil.
T h o m a s Malory ' in yazdığı Le Morte D'Arthur: The Book of
King Arthur and His Knights of the Round Table isimli kitaba
göre, G a l a h a d "arayışım" tamamladı ve Kaseyi buldu. Mistik-
bir d e n e y i m d e n sonra G a l a h a d ve Kase göğe çekil ir ve bir
daha insanlar tarafından görülmezler. Buna göre, Kase yani
K a n soyu yeryüzünden kaldırılmıştı ve bir daha insanlar taraf
ından görülemezdi . Bu sonuç, Baigent, Leigh, ve Lincoln üçlü
sünün hipotezini y ıkmaktadır .
En eski d ö n e m d e kaseye, ortaçağ Latincesinde " k a p " ma
nasına gelen garadalis sözcüğünün kısaltılmışı olan "graal" ,
İngi l izcede "gra i l " olarak referans veri lmektedir Sang Real
(kutsal kan) değil.
b Bkz. İsa Haçta Öldü mü? Mehmet U. Sakioğlu, Ozan Yayıncılık, İstanbul.
- 173-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 174-
Bu efsanelerin hiçbir inde Kase, Mecdel l i M e r y e m ' i n rah-
miyle veya soyuyla özdeşleşt ir i lmemişt ir . Mit, Kelt kökenl idir
ve her mit gibi kül türden kültüre nakledi le nakledi le değ
iştirilmiş ve geliştirilmiştir. Başlangıçtaki hikaye, M a b i n o g i o n
olarak bi l inen Wel s efsane koleksiyonlarının b i r parçası olan
P e r e d u r gibi p a g a n mit ler inden alıntı lanmıştı . Arthur mitler-
indeki Perceval, as l ında pagan kültteki P e r e d u r ' u n bir kop
yasıdır.
Mitin özelliği olarak Kase her zaman aranır ve asla bulunamaz.
Bu özellik, Richard Wagner" in, Alfred Tennyson* un, Fritz
L o w e ' i n ve Robert Bresson" in kase çal ı şmalar ında h â k i m olan
motiftir. Hikayenin İr landa"daki vers iyonundaysa, h ikâyenin
kahramanı Art, sihirli kaseyi ve sihirli prensesi b i r araya
getirir, her ikisini de ele geçirir, veya daha gerçekçi ifade et
m e k gerekirse, güzel gözlü prenses, b i r İr landalı kadın olarak,
onu ele geçirir - h ikâye mut lu şekilde sona erer!
Kutsal Kâse hikayeleri D o ğ u Ortodoks öğreti ler inde hiçbir
şekilde yoktur ve Or todoks Slav, Or todoks Romanya l ı l a r ve
Ortodoks Yunanlı lar gibi ülkelerin kültürlerinin ve mit lerinin
bir parçası da değildir. Kase nosyonu, ö n e m i ve değeri Katol ik
bölgelerde, Kelt mitoloj is inde ve Ortaçağ Anglo-Fransız efsa
neler inde gelişmiştir. Ç a ğ ı m ı z d a bu fikirlerin yaygınlaşması
nın nedeni, Ortaçağlar ında Kase efsaneleri yaygın olan ülkele
rin çağımızda p o p kültür etkisi güçlü olan ülkeler olmasıdır .
Bu pop kültür etkisi çerçevesinde Hary Potter fenomenini ve
hatta Yüzüklerin Efendisi ve Matrix örneklerini de zikredebil ir iz.
Kaseye, "kutsal dişi" formu v e r m e k ve onu, sözde İsa"nın ve
Mecdell i"nin bir leşmesiyle oluşan bir kan bağıyla
i l intilendirmek, Kutsal Kâse, Kutsal Kan ' ın popüler sansasyone
lidir.
Mehmet U. Sakioğlu
- 175-
Avrupa Soyluları İsa'nın Soyundan mıdır?
Kutsal Kan Kutsal Kâse, bazı Avrupa soylularının D a v u t un
ve İsa 'nın soyundan geldiğini öne sürmektedir ( sh.474) . Bu
garip nosyon Papa I. Paul" un (757-767) polit ik gir iş imlerinden
kaynaklanmaktadır . Papal ığ ının d ö n e m i n d e Vatikan, saldır
gan L o m b a r d akıncılarının ve yayı lmakta olan İs lam İmpara
torluğunun tehdidi alt ındaydı. Yegâne müttefikleri, papal ık
m a k a m m ı yaklaşan tehdit lerden güçlü askeri yapı lanmalar ıy la
koruyabilecek olan Franklardı (Merovenj ve Carol ingian ku
zenler). Bizans imparatorları, b i r Tanr ı o lduğuna inanılan
Julius Sezar"ın soyundan geldiklerini iddia ediyorlardı . M.S.
476"da Batı İmparator luğu Almanlara düştü ve krallık sembol
leri (sancaklar) Batı Kutsal R o m a İmparatorunun tüm unvan
larını üzerine almış olan D o ğ u İmparatorunun yaşadığı Bi-
zans"a gönderildi. D i ğ e r yandan M ü s l ü m a n sultanları da Hz.
M u h a m m e d " i n soyundan geldikleri ilan etmektediydi ler .
T ü m bu düşmanca elementler in üzerinden gelebi lmek için
I. Paul, Frank Krall ığının ş imdi "Yeni İsrai l" o lduğunu ilan etti
ve Frank yönetici lerine de " D a v u t " ve " S ü l e y m a n " diye hitap
etti. Bu özdeşleşt irme kan bağ ından dolayı değildi anlaşı lacağı
gibi - Frankların Yahudi kanından olduklarına dair hiçbir bel
ge yoktur. Papa"nın, m a k a m ı n a istinaden translatio imperii de
nilen, bir krallık hanedanının unvanlarını dilediği kişiye trans
fer e tme hakkı vardı. (Papa Sylvester, Jul ius Sezar"ın unvanla
rını, her ne kadar hiçbir R o m a imparatorunun kanından gele-
mese de Konstantin" e transfer etmişti.) I. Paul, Davut E v i n i n
unvanlarını Franklara verdiğinde daha önce uygulanmış bir
şeyi tekrar ediyordu. D o ğ u imparator luğunda ve İs lam impa
ratorluğunda bilinen bir uygumalaydı bu.
Char lemagne, D o ğ u İmparator luğuna M.S. 806" da saldır
dığında, b ü y ü k ihtimalle b u n u D a v u f u n Evi ile Sezar"ın Evi
arasında bir savaş olarak görmüştü. Char lemagne, Papal ık
M a k a m ı tarafından "Yeni Davut" olarak adlandırılmıştı ve Da-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
- 176-
v u f un soyundan geldiğine dair soy kütükleri hazır landı. İl
g inç olan şu ki, saraydaki yazıcılar, saraydaki asiller için soyla
rını N u h p e y g a m b e r e ve A d e m p e y g a m b e r e i leten soy kütük
leri hazır lamışlardı . C h a r l e m a g n e i n ö l ü m ü n d e n sonra miras
çıları D a v u t ile olan bu bağlantının farkında olurlardı. Ancak,
C h a r l e m a g n e ' n i n kanından geldiğini ilan eden Avrupa asilza
delerinin uzun nesi l lere dayanan soy kütükleri tertiplediği ve
çocuklar ına b u n u n gerçek o lduğunu öğrettiği o r tamda, onlar
da birkaç nesil sonra b u n u n biyolojik bir bağlantı o lduğunu
düşünürlerdi . Hris t iyanlar olarak İ n c i r l e r i okurlardı ve İ-
s a ' n ı n soyunun D a v u f a kadar uzandığ ını gördükten sonra
D a v u t Evi ile olan bağlantı ları nedeniyle, kendilerinin de İ-
sa 'n ın soyundan geldiğini d ü ş ü n m ü ş olmalı lar. Büyük ihti
malle, P a p a ' n ı n g ü ç ve unvan transfer ettiğini u n u t m u ş o lma
lılar ve kendilerini Kral D a v u f un direkt soyundan gelen ve
İ sa 'n ın ai lesinden kişiler o larak gördüler. Frankların, Yahudi
lerden geldiği düşüncesi , Merovenjlerin Yahudi olduklarını
veya D a v u f un ve İsa 'n ın ailesinden olduklarını hiç iddia et
m e y e n I. Paul tarafından transfer edi len translati o imperi i
hakkının yanlış anlaş ı lmasından kaynaklanmaktadır . Şayet I .
Paul Frankların herhangi bir şekilde İsa 'n ın kanından geldik
lerini d ü ş ü n m ü ş olsaydı, onlara "İsa Evi" unvanı verirdi "Da
vut Evi" değil. Bu ona, D o ğ u İmparator luğuna ve İs lam İmpa
ratorluğuna karşı kullanabileceği çok d a h a güçlü bir propa
ganda kapısı açardı. Bu, Katol ik teolojisine zarar da vermezdi
çünkü İsa 'nın kuzenler inden geldikleri açıklanırdı. Realpol i t ik
ve I . Paul 'un, Avrupa asillerinin D a v u t u n soyundan geldikle
rine dair nosyonuna yer veren Vat ikan propagandas ı
(Romanita), mit üreten krallık aileleri tarafından m o d e r n za
manlara kadar taşındı ve gerçeklikle hiçbir alakası yoktur.
Mehmet U. Sakioğlu
Yukarıdaki resimde 2. Sargon, Asur ve Babil savaş kanunları uyarınca ihanetin
cezasını uygularken. Esirlerin direncini kırmak için üst dudaklarından halka
geçirilirdi ve iple tutulurdu. Yahudi kralı Sidkiya'nın akibeti de böyle oldu:
2.Kr.24:19 "Yehoyakim gibi Sidkiya da RAB'bin gözünde kötü olanı yaptı.
...25: 7 Sidkiya'nın gözü önünde oğullarını öldürdüler; kendisinin de gözlerini
oydular, zincire vurup Babil'e götürdüler." Bu şekilde Davut'un soyunun
Kudüs'de idaresi sona erdi.
Davut" un soyundan gelen son Yahudi Krallığı, Babilliler,
M.S.586"da Kudüs 'ü fethettiklerinde Yahudi halkını esaret altın
dan sürgüne gönderdiklerinde sona ermişti. Babil esaretinden
Persler tarafından kurtarılarak özgürlüğe kavuştuklarında ve
Kudüs 'e geri döndüklerinde Yahudi Monarşisi restore edilmedi.
Davut 'un soyundan, Yahuda'nın Kralı olabilecek kimse yoktu.
Ama Kildani ordusu Kral Sidkiya'nın ardına düşerek Eriha o-
valarında ona yetişti. Sidkiya'nın bütün ordusu dağıldı. 9 Kral
Sidkiya yakalanıp Hama topraklarında, Rivla'da Babil Kralı'nın hu
zuruna çıkarıldı. Babil Kralı onun hakkında karar verdi. 10
Sidkiya'nın gözü önünde oğullarını, sonra da bütün Yahuda önder-
- 177-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
h Yu.19: 32, Bunun üzerine askerler gidip birinci adamın, sonra da İsa'yla
birlikte çarmıha gerilen öteki adamın bacaklarını kırdılar. h MGİ.14:35, 36 Baba mümkünse o saati görmeyeyim, bu kaseyi benden u-
zaklaştır.
- 178-
lerini öldürttü. 11 Sidkiya'nın gözlerini oydu, zincire vurup Babil'e
götürdü. Sidkiya öldüğü güne dek cezaevinde tutuldu. Yer.52:8
Hz. İsa Keşmir'de mi Öldü? Kutsal Kan Kutsal Kâse yazarları, Hz. İ sa 'n ın haçta ö lmemiş
olabi leceğine dikkat çekmektedir ler . İncil anlatı larının karşılaş
tırmalı analizi, İsa 'nın haçta ö lmemiş o lması gerektiğine dair
bulgular ortaya ç ıkarmaktadır . Örneğin; o, haçta yalnızca 4-6
saat kalmıştı . Halbuki b i r insanın haçta ö lmes i yaklaşık 2-4
gün sürer. Bu nedenle, İsa haçtan indiri l irken sağındaki ve so
lundaki iki m a h k û m hâlâ sağdı. h G e n ç ve sağlıklı bir erkek
olan İ sa 'nm 4-6 saatte haçta ölmesi adeta imkânsızdır . İsa, haç
tan kur tu lmak için dua etmişti . O n u n haçta ö l m e k istemediği
buradan anlaşı lmaktadır . İncil anlatı larına göre, İsa 'yı mah
k û m eden R o m a l ı Vali"nin karısı, İsa 'nın b i r müridiydi ve İ-
sa 'nın ayrıca diğer aristokrat ve yetkili R o m a l ı l a r arasında da
bağlıları vardı. İncil, Romal ı lar arasmda İsa 'nın bağl ı lar ından
oluşan bu ekipten valinin karısının, İsa 'nın haçtan sağ kurtul
ması için valiyle konuştuğunu anlatır. M u h t e m e l e n Pilatus,
karısının, yüzbaşının ve ismi bi l inmeyen diğer gizli takipçile
rinin de yaptıkları şefaat müracaat lar ıyla İsa 'nın kurtulması
için ölü rolü yapmasını telkin etmiş olabilir. Bu ihtimali düşün
m e k için, Pi la tus 'un İsa'yı suçsuz bularak serbest b ı rakma ar
zusunu ısrarla sergi lemesi ve İsa'nın haçta ö ldürülmemesi için
Pi latus 'un eşinin uyarısının yanı sıra, diğer Romal ı müminle
rin de şefaat dilekleri ve İsa 'nın da gerçekten 4-6 saat gibi kısa
süre sonra ö lmüş gibi görünmesi ve haçtan indirme işlemleri
esnasında Yusuf 'un tam zamanında b o y göstererek İsa 'nın
vücudunu h e m e n oradan uzaklaşt ırması, önceden kapsamlı
bir kurtarma organizasyonun hazır landığına güçlü işaretlerdir.
Ayrıca, T a l m u d kitabı rüşvet karşılığı haçtan sağ indirilen in-
Mehmet U. Sakioğlu
h Hz. İsa'nın haça gerilmesiyle ilgili detaylı belgeler için bkz. İsa Haçta Öldü
mü? Mehmet U. Sakioğlu, Ozan Yayıncılık, İstanbul.
- 1 7 9 -
sanlardan bahsetmektedir. 1 ' K u r ' a n da, İsa 'nın h a ç a geri lmedi-
ğini, haçtan kurtarılarak göğe çekildiğini anlatır:
"O vakit ki. Allah Teâlâ buyurdu: Ya İsa! Muhakkak seni vefat
ettirecek olan benim ve seni bana yükselteceğim ve seni küfredenler
den tertemiz kdacağım ve sana tâbi olanları kıyamete kadar seni in
kâr edenlerden üstün bulunduracağım. Sonra dönüşünüz bana ola
caktır. İşte o zaman, kendisinde ihtilaf etmiş olduğunuz şeyler hak
kında ben hükmedeceğim." (3:55)
Kutsal Kan Kutsal Kâse, Hz . İ sa 'n ın kurtuldukan sonra
Mecdel l i M e r y e m ' l e F r a n s a ' y a seyahat etmiş olabileceği tezini
ortaya atmaktadırlar. B u n u destekleyici bir kanıt yoktur ancak
bazı M ü s l ü m a n kaynakları, İ s a ' n m yükseltilişinin, evl i l iğinden
sonra, çocuk sahibi olup doğal ö lümüyle gerçekleşmiş olabile
ceği y o r u m u n u da yapmaktadır lar . Bu yorumu destekleyici
olarak Pakis tan 'daki bir gelenek, İsa 'nın, yanında ismi Mery
em olan bir kadınla K e ş m i r ' e geldiğini ve burada ö ldüğünü
rivayet etmektedir . K e ş m i r ' d e k i mezarları da bi l inmektedir.
Çağ ımıza kadar gelen güçlü söylentiye göre, İsa 'nın annesi
yolda öldü ve Muri bölges inde gömüldü. 1 8 7 5 ' e kadar Muri ,
M e r y e m ' i n anısına Meryem o larak adlandırılmıştı; g ü n ü m ü z d e
bölgenin yerlileri mezarı Meryem Ana'nın istirahat yeri o larak
tanımaktadırlar. Mezarı , Yahudi geleneğinde olduğu gibi gü
ney ve batı yönünde uzanmaktadı r ve kıtlık günler inde yağ
mura neden olan bir m u c i z e kaynağı olarak Hintli lerle M ü s
lümanlar tarafından saygı görmektedir . Bölgede yerleşik gele
neğe göre; İsa orada evlendi, çocuk sahibi oldu ve orada öldü.
Mezar ın Keşmir bölgesindeki Sr inagar 'da o lduğuna inanıl
maktadır . H a l k kendisine Yuz Asaf (birleştirici İsa), Şehzade
Nebi ve Hazreti İsa Sahib isimleriyle hitap ett iğinden burası,
bölgenin yerlileri tarafından Yuz Asaf ismiyle biliniyor. Hatta
el indeki soy kütüğüyle İsa 'n ın soyundan olduğunu iddia eden
Sahipzade Beşerat Sel im isminde bir kişiyle de görüşmeler ya
pılmıştır. Selim, İsa 'n ın çocuklarının annesinin, P a h a l g a m Va-
Da Vinci'nin Kutsal Kâsesi / Tapınak Şövalyeleri'nin Deşifresi
Keşrnirlilerirı, İsa'nın mezarı olduğuna inandıkları türbe.
Sağda, mezarın içerden görünüşü.
- 180-
dis i 'ndeki köylerden b i r inden M e r y e m i sminde bir kadın ol
d u ğ u n u açıklamaktadır . İnsanlar, babas ına İ sa 'n ın soyundan
o lup olmadığını sorduklar ında, "Evet, fakat ona Yuz Asaf derdik"
diye c e v a p vermektedir . Se l im' in babası ve babaannesi , olağa
nüstü iyi leştirme yetenekler iy le tanınmaktaydı lar . Geleneksel
olarak, ailenin en b ü y ü k oğlu olan Sel im, Rozaba l ' ın b a k ı m
s o r u m l u l u ğ u n u üstlendi. O bölgede bazı g ö ç m e n İsrail kabile
lerinin olduğu da bi l inmektedir . Bu geleneğe göre, H z . İ sa 'n ın
soyu K e ş m i r ' d e yaşamaktadı r ! K e ş m i r çevres indeki yerlerin
isimleri, insanların i s im ve soy isimleri İbranice 'y le paraleldir.
Bölgenin yerli lerinin fiziksel yapıları da Y a h u d i fiziğiyle ör-
tüşmektedir .
İsa, m i s y o n u n u n İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına yöne
lik o l d u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü n d e n 0 " oraya seyahat e tmiş olabilir.
Aşağ ıda resmi görülen mezar , Rozabal (peygamber in mezar ı )
olarak anı lmaktadır .
Mezar ın gerçekten İsa 'ya ait olup olmadığı , kemiklerin
genet ik araştırması yapı lmadığ ından kesin değildir; ancak bu
olasılık, Da Vinci Şifresi'nin ve Kutsal Kan Kutsal Kâse nin,
İsa 'n ın Fransa 'ya hicret ettiğini tezinden daha inandırıcıdır. En
Mehmet U. Sakioğlu
azından el imizde m e z a r ve sosyo-tarihsel bulgular vardır.
Kutsal Kâse Kutsal Kan, Rennes- le-Château 'yu uluslararası
bir g izem olarak s u n d u ğ u n d a n beri, konuyla alakalı pek ç o k
kitap yayınlandı ve yayınlanmaktadır . 1 9 9 6 ' d a Richard
A n d r e w s ve Paul Schel leberger, The Tomb of God (TanrTnın Me
zarı) isimli, Sauniere ' in keşfettiği gizli şeyin İ sa 'n ın mezar ı ol
duğunu savunan kitabı yayınladı. En son olarak İngiliz araş
tırmacılar G u y Patton ve Robin Mackness , W e b of G o l d (2000
tarihli karton kapak bask ı smdan ismi Secret Power, Sacred
Treasure olarak değiştiri lmiştir) isimli, g izemin ç ö z ü m ü olarak,
M.S. 70 ' te , Romalı lar ın K u d ü s ' t e k i T a p ı n a k t a n taşıdıkları ha
zine o lduğunu öngördü. Ancak, bu çal ı şmadaki s o m u t belge
ler aşağıdakileri ortaya çıkarmıştır .
1. Rennes-le-Château'da b u l u n m u ş parşömenler yoktur.
2. Plantard, soy kütüğünü uydurduğunu itiraf etmiştir.
3. Plantard, zaten İ sa 'n ın soyundan gelmediğini de söy
lemiştir.
4 . Rahip Sauniere ' in servet kaynağı ruhani ayin o k u m a
faaliyeti ve bağışlardır.
5. İsa nın, Mecdel l i M e r y e m ' l e evlendiğine dair kanıt
yoktur.
6 . Mecdel l i M e r y e m ' i n , İ sa 'dan hamile olarak F r a n s a ' y a
geldiğine dair kanıt yoktur.
7. Merovenj ler arasında Yahudi ler yoktur.
8. Merovenj soyunun Sigisbert aracılığıyla d e v a m ettiği
ne dair hiçbir somut kanıt yoktur.
9. T a p m a k Şövalyeleri ile Siyon Tarikatı aras ında tarihsel
bir bağ yoktur.
10. Siyon Tar ikat ı 'n ın B ü y ü k Üstadlar listesi sahtedir.
1 1 . D a v u t ' u n kanından gelen Avrupa Krall ık soyu yoktur.
- 181 -
DİPNOTLAR
- 1 8 2 -
Mehmet U. Sakioğlu
- 183-
- 184-