mektup ankara / 2013-1
DESCRIPTION
Veteriner Tavukçuluk Derneği YayınıTRANSCRIPT
Kanatlı Kesimhanelerinde Karkas Dekontaminasyonu
facebook.com/tavder • twitter.com/tavder
Kanatlı Beslenmesinde Zeolitin Etkileri
Çinko Bileşikleri Yemden Yararlanmayı İyileştirir
Kanatlı Rasyonlarında Kullanılacak Yağlarda Aranan Özellikler
Pulmotil AC hakkında daha fazla bilgi için lütfen bizi arayın.
www.elanco.com
*Kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.1Elancotarafındanyürütülenpazararaştırmasısonuçları;Şubat2006.2AbdEl-Aziz,et.al,Tavuklardaenrofloxacin’infarmakokinetikdeğerlendirmesi.BritishPoultryScience,38:164-168,1997.3Warrenet.al,Tavuklardatilmikosininoralyollauygulanmasınıtakibenakciğervehavakesesikonsantrasyonları.Journ.Vet.Pharm.and Ther.,20(supl.1):181-218,1997.4Scorneaux,B.andShryock,T.Tavukfagositlerindetilmikosininhücreiçibirikimi,dağılımıveefluksu. PoultryScience,77(10):1510-1521,1998.5Elancodenemeleri,T5DTL9901&T5DJD9901.Datamevcuttur.PulmotilisatrademarkforElanco’sbrandoftilmicosin.Elanco,PulmotilandthediagonalcolorbararetrademarksofEliLillyandCompany.©2006ElancoAnimalHealth.Allrightsreserved.(PO0626)
Beşeri üretim standartları garantisinde kalite, güvenilirlik ve sağaltıcı etki
Yüksek ürün safiyeti, potensi ve stabilitesi sağlayan “tek süreçli sıvı
formülasyon üretimi”
Ürünü 3 yıla kadar UV ışını, oksidasyon ve neme bağlı degradasyondan koruyan
orijinal ambalaj*
Ekonomik kayıpları durduran hızlı ve uzun klinik etkinlik2,3
Enfeksiyonla mücadele eden makrofaj ve heterofiller içinde yüksek
konsantrasyon4
Solunum yolu enfeksiyonlarındaki gücü ile klinik etkinlik ve performans arasında
denge sağlar5
Neden Pulmotil®AC, Mikoplazma1 ile mücadelede “1 numaralı” ürün.
Elanco Hayvan SağlığıLilly İlaç Tic. Ltd. Şti.0216 554 00 00
BİLEŞİMİ: Pulmotil AC Oral Çözelti; bal renkli bir çözelti olup, her mL’sinde 250 mg tilmikosin aktivitesine eşit tilmikosin fosfat içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER: Tilmikosin, makrolit grubundan semisentetik bir antibiyotiktir. Bakteri hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antibakteriyel spektrumunda; mikoplazma türleri, Gram-pozitif ve bazı Gram-negatif mikroorganizmalar bulunur. Anılan mikroorganizmalar için tilmikosinin MIC değerleri şu şekildedir:Mikroorganizma MIC (mg/ml)Mycoplasma gallisepticum 0.048Clostridium perfringens 3.12Mycoplasma synoviae 0.025Staphylococcus aureus 0.78Chlamydia psittaci 0.1Actinomyces pyogenes 0.024Ornithobacterium rhinotracheale 0.03Salmonella typhimurium > 50Pasteurella multocida 6.25Escherichia coli 50Kanatlılara oral yolla uygulandığında tilmikosin hızla emilerek kana karışır. Yine hızlı bir şekilde serumu terkederek düşük yoğunlukta pH’a sahip enfeksiyon bölgelerine göç eder. Uygulamadan 6 saat sonra akciğerler ve hava keselerinde tilmikosine rastlamak mümkündür. Tilmikosin, safra ve idrar yoluyla atıldığından, karaciğer ve böbreklerde de oldukça yüksek konsantrasyonda bulunur. KULLANIM YERİ / ENDİKASYONLARI: Pulmotil AC Oral Çözelti, etçi tavuk ve hindilerde Mycoplasma gallisepticum, M. synoviae, Ornithobacterium rhinotracheale, Pasteurella multocida ve tilmikosine duyarlı diğer mikroorganizmaların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU: Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Her litre suya 75 mg tilmikosin (60 mL Pulmotil AC Oral Çözelti / 200 litre) katılır. Bu, günlük 15-20 mg/kg canlı ağırlık dozuna karşılık gelmektedir. Uygulamaya 3 gün devam edilmelidir. Hastalık sonrasında tedaviye 1-2 gün devam edilmelidir. İlaçlı su her gün taze olarak hazırlanmalıdır. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilmikosin, güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda ve hayvan türlerinde kullanılması durumunda herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolid antibakteriyeller ile antagonizma nedeniyle birlikte uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç Kalıntı Arınma Süresi (i.k.a.s.): Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra etçi tavuklar 14, hindiler 10 gün geçmeden kesime gönderilmemelidir. Yumurtası insan gıdası olarak tüketilen hindi ve tavuklarda kullanılmamalıdır. KONTRENDİKASYONLARI: Belirtilen dozlarda hedef türler için kontrendikasyonu yoktur. Diğer hayvan türlerinde kullanılmamalıdır. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerde bulundurunuz. DOZ AŞIMI VE ALINACAK ÖNLEMLER: Tilmikosin, kanatlı hayvanlar için oldukça güvenli olup; 5 gün süreyle 375 mg/kg dozda uygulandığında herhangi bir yan etki görülmemiştir. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER: Pulmotil AC Oral Çözelti’nin deri ile teması iritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Gözle temas ettirilmemelidir. Göz ile temas durumunda gözler iyice yıkanmalıdır. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Direkt güneş ışığı almayan yerlerde ve 30 °C’nin altında, dondurulmadan saklayınız. Raf ömrü imal tarihinden itibaren 3 (üç) yıldır. Şişenin kapağı açıldıktan sonra ürün 3 ay süre içerisinde tekrar kullanılabilir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: Karton kutu içinde, 60 mL, 240 mL ve 960 mL’lik bal renkli PEN şişelerde sunulmaktadır.SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI: Veteriner hekim reçetesiyle veteriner muayenehanelerinde ve eczanelerde satılır (VHR). PROSPEKTÜS ONAY TARİHİ: 17.12.2004 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH VE NO.SU: 20.12.2000 – 7/681 RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ: Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6/3 Altunizade / İstanbul ÜRETİM YERİ: COC Farmaceutici S.r.l., via Modena 15, 40019 S. Agata Bolognese(BO), İtalya - Elanco International (a division of Eli Lilly S.A., Cenevre, İsviçre) lisansıyla üretilmiştir. ElancoTM, Pulmotil ® ve çapraz logo Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markalarıdır.
MEKTUP ANKARA 1Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Değerli okuyucular,
Son zamanlarda ülkemizde tüketicilerin daha sağlık-
lı ve halk sağlığı yönünden daha güvenilir gıdalara
ulaşma istekleri artarken, üzerinden gün geçmeden
kamuoyunda çıkan asılsız ve yersiz bilgilerle tüketici-
lerimizin kafası karışıyor. Ne yazık ki, medya tarafın-
dan pirim verilen kişiler bilimsel verilere dayanmayan
açıklamalar yaparak, gıdalar hakkında kamuoyunu
yanlış yönlendirmektedir. Bu şahısların özellikle de
odaklandığı konulardan biri kanatlı etidir. Kanat-
lı eti, önde gelen hayvansal protein kaynaklarından
biri olmasının yanında, kolay sindirilebilirliği ve di-
yetik olmasıyla da insan beslenmesinde vazgeçilmez
bir hayvansal üründür. Ayrıca kanatlı hayvanların ke-
sim ağırlığına hızla ulaşabilmesi de dünya hayvansal
protein açığının kapatılmasında önemlidir. Bu durum
sektörün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeterli
ve dengeli beslenmedeki payı gösterdiği gibi fark-
lı endüstri kollarına hammadde oluşturması da ayrı
bir önem arz etmektedir. Bununla birlikte hayvancılık
sektörüne sağladığı ekonomik değer ile Türkiye eko-
nomisine katma değer kazandırması yanında istihdam
alanı oluşturması ile de Türkiye’de sosyal ve ekono-
mik sorunların çözümünde ciddi katkılar sağlamakta-
dır.
BESD-BİR’in 2012 sektör verilerine göre kanatlı eti
üretimi 1 876 500 ton olarak belirtilmiş ve YUM-BİR
verilerine göre ise yumurta verimimizde yaklaşık 15
milyar adeti bulmuştur. Aynı verilere göre 2012’nin
Ocak-Ekim dönemleri arasındaki ihracatımız 453
milyon dolara ulaştığı görülmektedir. Amerika Birle-
şik Devletleri Tarım Bakanlığı’nın Ekim 2012 tarihli
değerlendirmesinde (Watt Executive Guide-2012)
Türkiye 2012’de kanatlı eti ihracatı açısından dünya-
nın 6.ncı ülkesi konumunda olduğu belirtilmiştir. Bu
Türkiye’nin yüzünü güldüren ve sektörün başarısını
gösteren bir tablodur.
Bu arada kanatlı eti ve yumurta sektörü için her şey
istendiği gibi de değildir. Sektör 2012 yılı içerisinde
başta kapasite artırımına gidilmenin getirdiği sıkıntı-
lar ve buna bağlı olarak biyogüvenlik sorunları sonu-
cu ortaya çıkan hastalıklarla boğuşmaktadır. Her yıl
olduğu gibi yem hammaddesindeki yetersizlikler ile
maliyet artışlarına bağlı fiyat dalgalanmalarının getir-
diği istikrarsızlık sayılabilinir. Bu arada sektörün önde
gelen firmalarından kapananlar bile olmuştur.
Yukarıda bahsedilen açıklamaların amacı okuyucu
dostlarımıza, kanatlı etinin faydalarını ve sorunları-
nı saymak değildir. Biliyorum ki; hepimiz bu sektörün
değişik alanlarında yer almaktayız. Buradaki açıkla-
malarımız, sektörle uzaktan yakından ilgisi olmayan
veya yeteri kadar konu içerisine dahil olmamış insan-
ların özellikle toplumun bilinçlendirilmesi adına yap-
tıkları aktivitelerde biraz daha hassasiyetli davran-
maları için vurgu yapmaktır. Zaten aksi bir durum söz
konusu da olamaz.
Bu açıklamaları yaparken sürç-i lisan ettiysek af ola,
Saygılarımla,
BaşyazıBaşyazı
Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Pulmotil AC hakkında daha fazla bilgi için lütfen bizi arayın.
www.elanco.com
*Kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.1Elancotarafındanyürütülenpazararaştırmasısonuçları;Şubat2006.2AbdEl-Aziz,et.al,Tavuklardaenrofloxacin’infarmakokinetikdeğerlendirmesi.BritishPoultryScience,38:164-168,1997.3Warrenet.al,Tavuklardatilmikosininoralyollauygulanmasınıtakibenakciğervehavakesesikonsantrasyonları.Journ.Vet.Pharm.and Ther.,20(supl.1):181-218,1997.4Scorneaux,B.andShryock,T.Tavukfagositlerindetilmikosininhücreiçibirikimi,dağılımıveefluksu. PoultryScience,77(10):1510-1521,1998.5Elancodenemeleri,T5DTL9901&T5DJD9901.Datamevcuttur.PulmotilisatrademarkforElanco’sbrandoftilmicosin.Elanco,PulmotilandthediagonalcolorbararetrademarksofEliLillyandCompany.©2006ElancoAnimalHealth.Allrightsreserved.(PO0626)
Beşeri üretim standartları garantisinde kalite, güvenilirlik ve sağaltıcı etki
Yüksek ürün safiyeti, potensi ve stabilitesi sağlayan “tek süreçli sıvı
formülasyon üretimi”
Ürünü 3 yıla kadar UV ışını, oksidasyon ve neme bağlı degradasyondan koruyan
orijinal ambalaj*
Ekonomik kayıpları durduran hızlı ve uzun klinik etkinlik2,3
Enfeksiyonla mücadele eden makrofaj ve heterofiller içinde yüksek
konsantrasyon4
Solunum yolu enfeksiyonlarındaki gücü ile klinik etkinlik ve performans arasında
denge sağlar5
Neden Pulmotil®AC, Mikoplazma1 ile mücadelede “1 numaralı” ürün.
Elanco Hayvan SağlığıLilly İlaç Tic. Ltd. Şti.0216 554 00 00
BİLEŞİMİ: Pulmotil AC Oral Çözelti; bal renkli bir çözelti olup, her mL’sinde 250 mg tilmikosin aktivitesine eşit tilmikosin fosfat içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER: Tilmikosin, makrolit grubundan semisentetik bir antibiyotiktir. Bakteri hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antibakteriyel spektrumunda; mikoplazma türleri, Gram-pozitif ve bazı Gram-negatif mikroorganizmalar bulunur. Anılan mikroorganizmalar için tilmikosinin MIC değerleri şu şekildedir:Mikroorganizma MIC (mg/ml)Mycoplasma gallisepticum 0.048Clostridium perfringens 3.12Mycoplasma synoviae 0.025Staphylococcus aureus 0.78Chlamydia psittaci 0.1Actinomyces pyogenes 0.024Ornithobacterium rhinotracheale 0.03Salmonella typhimurium > 50Pasteurella multocida 6.25Escherichia coli 50Kanatlılara oral yolla uygulandığında tilmikosin hızla emilerek kana karışır. Yine hızlı bir şekilde serumu terkederek düşük yoğunlukta pH’a sahip enfeksiyon bölgelerine göç eder. Uygulamadan 6 saat sonra akciğerler ve hava keselerinde tilmikosine rastlamak mümkündür. Tilmikosin, safra ve idrar yoluyla atıldığından, karaciğer ve böbreklerde de oldukça yüksek konsantrasyonda bulunur. KULLANIM YERİ / ENDİKASYONLARI: Pulmotil AC Oral Çözelti, etçi tavuk ve hindilerde Mycoplasma gallisepticum, M. synoviae, Ornithobacterium rhinotracheale, Pasteurella multocida ve tilmikosine duyarlı diğer mikroorganizmaların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU: Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Her litre suya 75 mg tilmikosin (60 mL Pulmotil AC Oral Çözelti / 200 litre) katılır. Bu, günlük 15-20 mg/kg canlı ağırlık dozuna karşılık gelmektedir. Uygulamaya 3 gün devam edilmelidir. Hastalık sonrasında tedaviye 1-2 gün devam edilmelidir. İlaçlı su her gün taze olarak hazırlanmalıdır. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilmikosin, güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda ve hayvan türlerinde kullanılması durumunda herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolid antibakteriyeller ile antagonizma nedeniyle birlikte uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç Kalıntı Arınma Süresi (i.k.a.s.): Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra etçi tavuklar 14, hindiler 10 gün geçmeden kesime gönderilmemelidir. Yumurtası insan gıdası olarak tüketilen hindi ve tavuklarda kullanılmamalıdır. KONTRENDİKASYONLARI: Belirtilen dozlarda hedef türler için kontrendikasyonu yoktur. Diğer hayvan türlerinde kullanılmamalıdır. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerde bulundurunuz. DOZ AŞIMI VE ALINACAK ÖNLEMLER: Tilmikosin, kanatlı hayvanlar için oldukça güvenli olup; 5 gün süreyle 375 mg/kg dozda uygulandığında herhangi bir yan etki görülmemiştir. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER: Pulmotil AC Oral Çözelti’nin deri ile teması iritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Gözle temas ettirilmemelidir. Göz ile temas durumunda gözler iyice yıkanmalıdır. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Direkt güneş ışığı almayan yerlerde ve 30 °C’nin altında, dondurulmadan saklayınız. Raf ömrü imal tarihinden itibaren 3 (üç) yıldır. Şişenin kapağı açıldıktan sonra ürün 3 ay süre içerisinde tekrar kullanılabilir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: Karton kutu içinde, 60 mL, 240 mL ve 960 mL’lik bal renkli PEN şişelerde sunulmaktadır.SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI: Veteriner hekim reçetesiyle veteriner muayenehanelerinde ve eczanelerde satılır (VHR). PROSPEKTÜS ONAY TARİHİ: 17.12.2004 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH VE NO.SU: 20.12.2000 – 7/681 RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ: Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6/3 Altunizade / İstanbul ÜRETİM YERİ: COC Farmaceutici S.r.l., via Modena 15, 40019 S. Agata Bolognese(BO), İtalya - Elanco International (a division of Eli Lilly S.A., Cenevre, İsviçre) lisansıyla üretilmiştir. ElancoTM, Pulmotil ® ve çapraz logo Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markalarıdır.
MEKTUP ANKARA2 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Yerel Süreli Yayın
Veteriner Tavukçuluk Derneği’nin yayın organıdır.
Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır.
Veteriner Tavukçuluk Derneği
Adına Sahibi
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Mehmet AKAN
Prof. Dr. Erol ŞENGÖR
Dr. Serdar ERTAŞ
Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ
Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN
İdare Yazışma Adresi
İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA
Tel: 0312 517 25 65 • Faks: 0312 517 25 65
Banka Hesapları
REKLAM GELİRLERİ
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 932790
IBAN No: TR 1500064 00000 142060932790
ÜYE AİDATLARI
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 917468
IBAN No: TR 0400064 00000 142060917468
Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Alıntı Yapılamaz.
Grafik Tasarım ve Baskı
Elma Teknik Basım Matbaacılık Ltd. Şti.
Çatal Sok. 11/A Maltepe/ Ankara
Tel: 229 92 65 . Fax: 229 92 65
www.elmateknikbasim.com
Basım Tarihi: 16.03.2013
MEKTUP ANKARA 3Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Kanatlı eti, insan beslenmesinde hayvansal protein açısından önemli bir besin maddesidir. Kırmızı etlere göre daha ekonomik olması beslenmedeki önemini arttırmaktadır. Kolay sindirilebilir, lezzetli ve düşük kalorili hayvansal protein kaynağı olması nedeniyle diyetisyenler tarafından da tavsiye edilmektedir. Kanatlı endüstrisinde son otuz yılda meydana gelen gelişmeler, kanatlı etlerini çok pahalı ve az tüketi-len bir ürün olmaktan çıkarmış ve herkes tarafından tüketilebilen bir ürün olmasını sağlamıştır. Sevile-rek tüketilen kanatlı et ve et ürünleri aynı zamanda insanlarda ortaya çıkan gıda kaynaklı enfeksiyon-ların en önemli kaynaklarından biridir (Mulder ve Schlundt, 1999).
Kanatlı hayvanlardan elde edilen et ürünlerinde Salmonella, Campylobacter jejuni, Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Listeria monocytogenes, Yersinia enterocolitica, Aeromonas ve Clostridium Perfringens gibi önemli patojenler bulunabilmekte-dir. Ayrıca bazı Arcobacter, Helicobacter suşları ile verotoksijenik Escherichia coli de önemli etkenlerdir (Mead, 2004).
Hijyenik bir et veya ürününün elde edilmesinin ilk şartı, kesimi yapılacak hayvanın sağlıklı olmasıdır. Ayrıca bina, personel, su, alet ve ekipman hijyeni-ne de dikkat edilmelidir. Kanatlı etlerinin mikrobiyel kontaminasyonu ilk üretim aşamasından başlayarak tüketim aşamasına kadar süre gelmektedir (Arslan, 2002). Kanatlıların taşıma, kesim, haşlama, tüy yol-ma, iç organların çıkarılması, yıkama, soğutma ve paketleme gibi işlemleri esnasında mikrobiyel kon-taminasyon oluşmaktadır (Anonim, 1998, Keener ve ark, 2004).
1. Kanatlı Kesimhanelerinde Dekontaminas-yon Yöntemleri
Dekontaminasyon yöntemleri oldukça çeşitli olmakla birlikte bu yöntemleri, fiziksel ve kimyasal yöntem-ler olarak gruplandırmak mümkündür (Bolder, 1997, Dinçer ve Baysal, 2004). Bu yöntemlerin hepsinin et endüstrisinde uygulanabilirliği olmadığı gibi bazıları
da karkasları direkt olarak dekontamine etmemek-tedir. Ayrıca kullanılcak yöntemin seçiminde de bir takım özelliklere dikkat edilmesi gerekmektedir. İyi bir dekontaminasyon yönteminin taşıması gereken özellikler arasında; tüketiciler tarafından uygun bu-lunması, hızlı bir bakterisidal etkiye sahip olması, kabul edilebilir organoleptik kaliteye izin vermesi, tüketici sağlığı için zararlı kalıntılar bırakmaması ve mevzuata uygun olması sayılabilir (Wagenaar ve Snijders, 2004).
1.1 Fiziksel Dekontaminasyon Yöntemleri
1.1.1 Su
Kanatlı kesimhanelerinde işlem esnasında içme suyu ile yıkama yaygın olarak uygulanmakta ve yüzey kon-taminasyonunda %90- %99 oranında geniş bir redük-siyonla sonuçlanabilmektedir (Anonim, 1998). Suyla mikroorganizmaların ortadan kaldırılması yıkama,
KANATLI KESİMHANELERİNDE KARKAS DEKONTAMİNASYONU
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
Aksem AKSOY*, Murat GÜLMEZ**, Abamüslüm GÜVEN***
*Kafkas Üniversitesi Kars Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü, Kars
**Bakın Tarım Ürünleri Ltd. Şti., TR-06580 Aşağı Öveçler/Çankaya, Ankara
***Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Kars
Oleobiotec®
Poultry
Doğal Performans Artırıcınız
Optimum bağırsak sağlığı
Düşük FCR
Yüksek canlı ağırlık
“Doğal olarak üretildi”DSA AGRIFOOD PRODUCTS COMerkez Ofis: Organize Sanayi Bölgesi Kızılırmak Cad. 3. Sok. No:5Yahşihan/Kırıkkale Tel:+90318 32 1 32 92 www.dsakimya.com.trFabrika: Kırıkkale Organize Sanayi / Kırıkkale
www.phode.com
MEKTUP ANKARA4 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
sprey kullanma, suya daldırma ya da buhar uygula-ması kullanarak gerçekleştirilmektedir. Karkasların saf suyla yıkanmasıyla bakteri yükünde düşük oran-larda azalma meydana gelmektedir (Lillard, 1988).
Sıcak suya daldırma yöntemi, kanatlı etinin yüzeyin-deki patojen bakterilerin sayısının azaltılması için uygulanan potansiyel metotlardan biridir (Corry ve ark., 2006). Li ve ark. (2002), yaptıkları bir çalış-mada tavuk karkaslarını soğutma öncesi 20, 55 ve 60oC’de su spreyi ile muamele etmişlerdir. 55 ve 60 oC’de su spreyi ile yıkama işlemi sonucunda Camp-ylobacter sayısının 0.78 log kob/karkas oranında azaldığını ve karkasların derilerinde önemli bir renk değişikliği oluşmadığını belirtmişlerdir. Diğer bir araştırmada ise 70oC sıcaklıkta 40 saniyelik durulama işleminin tavuk derisine herhangi bir zarar verme-diğini ve Campylobacter, Salmonella, Enterobacte-riaceae ve aerobik bakteri sayısında önemli ölçüde azalma olduğu belirtilmiştir (Purnell ve ark, 2004).
1.1.2 Yüksek Hidrostatik Basınç
Yüksek basınç uygulaması, patojen ve saprofit mik-rorganizmalar üzerine inaktivasyon etkisi olan yeni bir metot olup, kullanımı giderek artmaktadır. Uy-gulamada kullanılan basınç, sıcaklık yerine tercih edilen dengeleyici bir etken konumundadır. Sıcaklık, basınç ve süre gibi farklı çalışma koşullarında pek çok mikroorganizma üzerinde inaktivasyon etkisinin olduğu belirtilmiştir (Arıcı, 2006).
Yuste ve ark. 2002, yaptıkları çalışmada kanatlı eti-ne 450 Mpa basınç uygulayarak mezofil bakterilerde 2,8, psikrotrof bakterilerde ise 6,0 log kob/g’lık bir azalma olduğunu belirtmişlerdir. Ortama 200 ppm nisin ilave ettiklerinde ise psikrotroflar tamamen inaktif hale gelirken, mezofillerde ise bu etki 7,5 log kob/g’a yükselmiştir. Araştırmacılar, bu uygulamanın kanatlı etinin raf ömrünün ve güvenliğinin arttırıl-ması için ümit verici bir metot olabileceğini belirt-mişlerdir.
1.1.3 Radyasyon
Hücreler üzerindeki iyonize radyasyonun biyolojik etkisi, hassas hücre komponentleri ile doğrudan et-kilenen ve suda oluşan serbest radikaller gibi mo-leküllerin varlığına bağlanabilir. Hücrenin DNA’sı iyonize radyasyonun en kritik hedefi olup mikroor-ganizmaların inaktivasyonu öncelikle DNA’nın zarar görmesine bağlıdır (Mulder ve Schlundt, 1999).
Kanatlı etinde Campylobacter spp ve aynı türün alt
türleri arasında radyasyona karşı duyarlılıkta çok bü-yük farklılıklar gözlemlemiştir. Elde edilen bulgular Campylobacter’in radyasyona duyarlılığının Salmo-nella ve L. monocytogenes’den daha fazla olduğunu da göstermiştir (Patterson 1995).
Kolsarıcı ve Kırımca 1995, 1, 2 ve 3 Kgy dozunda uygulanan iyonize radyasyonun tavuk but ve göğüs etlerinde bakteriyel yükte azalma meydana getirir-ken, duyusal olarak ışınlanmış numunelerin renk, görünüş, aroma ve gevreklik gibi özellikleri kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında herhangi bir fark ol-madığını belirtmişlerdir. 3 Kgy dozunda ışınlanmış örneklerin raf ömrü yaklaşık 27 gün iken 2 Kgy ışınlı örnekler 24 günde, 1 Kgy ışınlı örnekler 18 günde, vakumlu örnekler 15 günde, açık kontroller ise yak-laşık 9 günde tüketim özelliğini kaybetmiştir. İyonize radyasyon uygulamasının, kanatlı hayvan etlerinin muhafazasında sağladığı avantajlarla, diğer gıda ko-ruma yöntemleri arasında önemli bir yer alacağını ve endüstriyel alanda da önemli bir alternatif yöntem olabileceğini belirtmişlerdir.
1.1.4 Elektriksel Stimülasyon
Isı uygulamaksızın yapılan işlemler, gıdaların gele-neksel ısısal işlemlerinde tamamlayıcı veya onların yerini alacak potansiyel bir teknoloji olarak son za-manlarda önem kazanmıştır. Termal işlemlerle non-termal işlemler karşılaştırıldığında, bozulma yapan mikroorganizmaları ve enzimleri inaktive etmesinin yanı sıra düşük ısı uygulaması ve düşük enerji kul-lanımı, besin öğeleri ile birlikte tat ve lezzetin de muhafazası gibi avantajlar sağlamaktadır (Vega-Mer-cado ve ark, 1997).
Yüksek elektrik akımı, iki elektrotun arasına yerleş-tirilmiş gıdalara (genel olarak 20-80kV/cm) elektrik akımı uygulanmasını içermektedir. Pulsed Electrical Field (PEF), gıdaların fiziksel ve duyusal özelliklerin-de arzu edilmeyen değişiklikleri büyük ölçüde azalt-tığından veya kısıtladığından dolayı geleneksel ısı muamelesinden daha avantajlı olduğu düşünülmek-tedir (Ray, 1996). Li ve ark. (1995), kanatlı işlemede bakteriyel kontaminasyonu kontrol etmek için tuz ya da trisodyum fosfat ve elektrik şokunu, kanatlı soğutma suyuna uyguladıklarında Campylobacter jejuni’nin etkili bir şekilde yıkımlandığını belirtmiş-lerdir.
1.1.5 Ultrasonikasyon
Ultrasonikasyon, ısıya alternatif bir metod olarak ya
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
P-İLAN(21x29)-VETERİNER/TAV-3.indd 1 08.02.2013 11:44
P-İLAN(21x29)-VETERİNER/TAV-3.indd 1 08.02.2013 11:44
MEKTUP ANKARA6 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
da ısıyla birlikte kullanılabilecek önemli non termal yöntemlerden biridir. Son zamanlarda gıda koruma-da ısıyla koruma yöntemlerinin yoğunluğunu azalta-bilmek amacıyla yönteme ilgi artmıştır (Ulusoy ve ark, 2007).
Ultrasonik enerji uygulaması için karkasların su içerisinde bulunmaları gerekmektedir. Bu nedenle sadece kanatlı karkasları gibi küçük karkaslar için uygundur. Bakteriyel etki, pH ve sıcaklığın değişti-rilmesi veya ortamın klorlanmasına bağlı olarak hüc-renin daha kısa sürede yapısının bozulmasıyla art-maktadır (Lillard, 1994). Yağlı dokularda yöntemin etkinliği azalmaktadır. Sonikasyon, kanatlı ve domuz işletmelerinde haşlama sularına uygulanabilir fakat organik materyallerin varlığı etkisini azaltabilir (Bol-der, 1997).
1.1.6 Elektromanyetik Dalgalar
1.1.6.1 Ultra Viole Işını
Ultra Viole (UV) ışınları düşük penetrasyon gücüne sahip olmaları nedeniyle et, balık ve ekmek gibi gı-daların yüzeyleri ile gıda hazırlama ve işleme yer-lerindeki ortam havasının, duvarların ve ekipman-ların dezenfeksiyonunda kullanılmaktadır. Bununla
birlikte, et yüzeylerinin dekontaminasyonu için UV ışınının kullanılması genel olarak etkili değildir. Deri yüzeylerinin düzensiz olması ve tüy foliküllerinin ölü bölgeler oluşturması nedeniyle UV ışınları bu bölge-lere ulaşamamakta ve etkisiz kalmaktadır (Bolder, 1997, Ray, 1996)
1.1.6.2 Mikrodalgalar
Elektrik akımını geçirmeyen ve iyonik iki mekaniz-ma aracılığıyla bir materyalde ısı üretimi için belirli frekanslı elektro manyetik dalgaların kullanımından yararlanılmaktadır (Datta ve Davidson, 2000). Mik-rodalgaların kırmızı et, domuz eti, tavuk eti ve de-niz ürünleri gibi kaslı gıdalarda koruma ve pişirme amacıyla kullanıldığı birçok çalışmada belirtilmiştir. Katı gıdalarda sadece yüzeyde bulunan mevcut flo-rayı değil aynı zamanda çevresel kontaminasyonlar vasıtasıyla taşınan mikroorganizmaların da ortadan kaldırılmasında etkilidir (Doores, 2002).
Yapılan bir çalışmada ise broiler tavuklarının çeyrek but örneklerinde 480 ve 760 watt mikrodalga ısısında, 2, 4, 6, 8 ve 10 dk süre boyunca C. jejuni ATCC 33 291, C. jejuni PZH 38 ve C. coli ATCC 43 478 suşla-rının canlılık oranı araştırılmıştır. Mikrodalga fırında 480 watt ısı ve 8-10 d sürede bakteri suşlarının sa-
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
MEKTUP ANKARA 7Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
yılarında kademeli bir azalma meydana gelirken, ısı derecesi 760 watt’a yukseltildiğinde 6-8 d sürelerde C. jejuni ve C. coli suşlarının tamamında azalmaya neden olmustur. İncelenen bakterilere karşı inaktivas-yon etkinin bakteri suşu, ısıtma süresi ve mikrodalga-nın ısıtma gücüne bağlı olduğu belirtilmiştir (Uradzi-niski, 2009).
1.2 Kimyasal Dekontaminasyon Yöntemleri
1.2.1 Klorlu Bileşikler
Klor, çözünmemiş hipoklorus (HOCI) asidi formunda bakterilere karşı oldukça etkili bir bileşik olmak-la beraber organik kalıntıların varlığında kloramin formuna dönüştüğü için antimikrobiyel etkisi azal-maktadır. Klorlama işlemini; kullanılan klorun kon-santrasyonu, uygulama süresi, sıcaklık ve ortamın pH’sı etkiler. Soğutma suyunun klorlanması ile suda bulunan bozulma yapan bakteriler inaktif hale ge-tirilerek soğukta depolanan karkasların raf ömrü birkaç gün uzatılmaktadır (Tosun, 1999). Klorlanmış su, karkas yüzeyinde bakterilerin çoğalmasını engel-lemek amacıyla karkas soğutma işleminde durulama esnasında kullanılmaktadır (James, 1992).
Ramesh ve ark. (2003), kanatlı konteynırlarında mikroorganizma populasyonunu azaltmak için ısı ve klorun kombine kullanımının dezenfeksiyon etkisi-ni araştırdıkları çalışmaları sonucunda, kanatlı en-düstrisinde patojen mikroorganizmalar ve onların oluşturdukları biyofilmlerin artış riskini önlemek için konteynırların temizliğinde standart bir metod ola-rak kullanılabileceğini belirtmişlerdir.
Kemp ve ark (2001), kanatlı üretim işletmlerinde asidifiye sodyum kloritin etkililiğini araştırmışlar-dır. Araştırma sonuçlarına göre broiler karkaslarında E. coli populasyonunda 3.1 log10 dan 2.2 log10’a bir azalma ve toplam koliform sayısında ise 2.2. log10 dan 1.5 log10’a kadar bir azalma gözlenmiştir. Del Rio ve ark, (2007), yaptıkları çalışmada asidifiye sodyum klorit, trisodyum fosfat, sitrik asit gibi çeşitli kimya-sal dekontaminasyon yöntemlerinin olumsuz duyusal etkiler yapmaksızın, tavuk etinin mikrobiyel kalite-sini arttırdığını belirtmişlerdir.
1.2.2 Organik Asitler
Uzun yıllardır laktik, asetik, sitrik, propiyonik, as-korbik, formik ve perasetik gibi organik asitler ka-
natlı ve sığır karkaslarında dekontaminasyon ama-cıyla kullanılmaktadır (Cliver, 2009).
Kanatlı etlerinde dekontaminant olarak etkili ol-dukları kanıtlanmış asetik asit ve süksinik asit gibi farklı organik asitler mevcuttur. Hücre zarına nüfuz etme ve parçalama yeteneklerinden dolayı özellik-le Salmonella başta olmak üzere diğer bakterilerin yok edilmesinde oldukça etkilidir. Bununla birlikte asidik olmaları nedeniyle alet ve ekipmanlarda aşın-malara, etlerde tat, koku ve renk değişikliklerine yol açmaktadırlar (Anonim, 1998). Organik asitler, geniş bakterisidal ya da bakteriyostatik etkili bileşiklerdir. Ancak bir takım dezavantajları da vardır. Piliç derile-rinde renk değişikliğine neden oldukları çeşitli çalış-malarda bildirilmiştir (Smulders, 1995, Bilgili, 1998, Gülmez ve ark 2006).
1.2.3 İnorganik Fosfatlar
Trisodyum fosfat (TSF) Bakteri hücre duvarını etki-leyerek bakterilerin yok olmasını kolaylaştırmakta ve etki şekli için farklı mekanizmalar bulunmaktadır. Bunlar; surfaktant özellik, yüksek pH’da bakteriler üzerine yıkılmayıcı etki, deri yüzeyine yapışan bak-terilerin yok edilmesi ve bazı yüzey yağlarının or-tamdan kaldırılmasıdır (Keener ve ark, 2004).
cobb-vantress.com
Cobb 500 Infovet ad 21/01/2013 09:06 Page 2
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
MEKTUP ANKARA8 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Bourassa ve ark. (2004), TSF’ın Salmonella üzerinde-
ki etkisini araştırdıkları bir çalışmada 2 oC’de 7 gün-
lük depolama işleminden sonra ve proses süresince
TSF’nin etkisini kontrol grupları ile karşılaştırdıkla-
rında TSF’nin Salmonella’nın çoğalmasını inhibe et-
tiğini tespit etmişlerdir.
Trisodyum fosfatın piliç göğüs derilerinde etkisinin
araştırıldığı bir çalışmada, earob mezofil bakteriler,
psikrofil bakteriler, Pseudomonas spp. ve Entero-
bacteriaceae üzerinde önemli derecede redüksiyon
etkisi oluşturduğu, piliç etlerinde bakteri populasyo-
nunu azaltmasına bağlı olarak, raf ömrünün de belir-
li süre uzatılabileceği belirtilmiştir (Özdemir, 2006).
1.2.4 Oksitleyiciler
Hidrojen peroksit, bakterisidal ve bakteriostatik et-
kiye sahip bir dekontaminattır (Juven ve Pierson,
1996). Çok güçlü bir oksitleyici ajan olup yeterli kon-
santrasyonlarda kullanıldığında mikroorganizmaları
hızlı bir şekilde inhibe edebilmektedir. Ancak, gıda
bileşenlerini oksitleme ve ağartıcı etkisi nedeniyle
birçok ülkede gıda katkı maddesi olarak kullanımı-
na izin verilmemektedir (Cliver, 2009). Dickens ve
Whittemore (1997), yaptıkları çalışmada tüy yolma
esnasında püskürtme suyuna asetik asit ve H2O2 ila-
vesinin mikrobiyel kalite ve deride meydana getirdi-
ği değişiklikleri incelemişlerdir. Asetik asitin % 1’lik
solüsyonuyla muamele edilen derilerde toplam ae-
robik bakteri sayısını önemli ölçüde azaldığı ve deri
yapısında herhangi bir değişikliğe neden olmadığı,
buna karşılık % 0,5, % 1 ve % 1,5 H2O2’nin karkasla-
rın mikrobiyolojik kalitesine etkisi olmadığını, deri
yüzeyinde ağarma ve kabarmalara neden olduğunu
belirtmişlerdir.
Ozon, gıda endüstrisinde çeşitli alanlarda güçlü bir
oksitleyici ajan olarak kullanılmaktadır. Bu sektör-
de dezenfektan olarak kullanılmasının amacı ozon-
lu suyla karkasların mikrobiyel yükünü azaltmaktır
(Mulder ve Schlundt, 1999). Sheldon ve ark (1986),
ozonlu suda soğutulan kanatlı karkaslarında, herhan-
gi bir renk ve tat değişikliği olmadığını belirtmişler-dir.
1.3 Doğal Antimikrobiyel Maddeler
Gıda üretim sektöründe ürünlerin proses öncesi ve
sonrasında gıda kaynaklı patojen mikroorganizmala-
rın kontrolü fiziksel ve kimyasal yöntemlerle yapıl-
maktadır. Gıdalarda ve yem maddelerinde mikrobi-
yel kontaminasyonu önlemek için kullanılan kimyasal
yöntemler etkili olsa da belirli kimyasal antimikrobi-
yellerin sürekli olarak kullanımı mikrobiyel direncin
gelişmesine yol açmaktadır (Ricke ve ark, 2005).
Tüketicilerin de doğal ürünlere olan talebi olası bir
gıda koruyucusu olarak doğal antimikrobiyellerin
kullanımını gündeme getirmektedir.
Bazı gıdaların mikroorganizmalara karşı dayanık-
lılığı, yapılarında doğal olarak bulunan maddelere
bağlıdır. Karanfil (eugenol), sarımsak (alicin), tarçın
(cinnamic aldehyde ve eugenol), hardal (allyl isot-
hiocyanate), adaçayı (eugenol ve thymol), kekik
(thymol ve carvacrol) antimikrobiyel aktiviteye sa-
hip baharatlar arasında sayılabilir. İnek sütü lakto-
ferrin, laktoperoksidaz, konglutinin ve lizozim gibi
antimikrobiyel maddeleri içerir. Yumurta da lizozim
içerir ve bu enzim konalbumin ile beraber taze yu-
murtalarda oldukça etkili bir antimikrobiyel etki
sağlar (Jay, 1996)
Bakteriyosinler bakteriler tarafından üretilen, di-
ğer bakterilerin gelişimini inhibe eden veya öldüren
antimikrobiyel proteinlerdir. Laktik asit bakterileri
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
www.evonik.com/[email protected]
Daha fazla bilgi için yandaki kodu telefonunuzun QR okuyucusu ile taratınız.
Sahip olduğunuz fırsatları keşfedin Evonik hayvan beslemeye yönelik ürün ve servisleri ile daha verimli, sürdürülebilir ve karlı yem ve hayvansal üretim gerçekleştirmenize imkan veren bir dünyanın kapılarını açıyor.
Siz neyi seçeceğinizi bilirsiniz.
13-01-089 Adaption AZ_EYO, Eifelturm und Pyramiden, 21x29,7cm, tuerkisch.indd 2 01.03.13 15:48
MEKTUP ANKARA10 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
(LAB)’nin çoğu farklı özellikte bakteriyosinler üret-mektedirler (Cleveland, 2001)
Nisinin Gram pozitif bakterilere karşı oldukça büyük bir antimikrobiyel etki gösterdiği buna karşın Gram negatiflere karşı çoğunlukla etkisiz kaldığı belirlen-miştir (Chung ve ark, 1989, Sezer ve Güven, 2009). Nisin ve yüksek basıncın kombine kullanımının meka-niksel olarak kemiklerden ayrılmış kanatlı etinin raf ömrünü ve güvenliğini arttırdığı belirtilmiştir (Yuste ve ark, 2002). Diğer bir çalışmada Pediocin PA-1’in çiğ tavuktaki L.monocytogenes in büyümesini etkili bir şekilde kontrol ettiği bildirilmiştir (Goff, 1996).
Son yıllarda gıda kaynaklı patojenleri yok etmek ya da azaltmak için yeni metotlar araştırılmaktadır. Do-ğal ve diğer bir deyişle yeşil adı verilen yeni koruma metotları üzerinde ilgi büyüktür (Burt, 2004). Bitki ekstraktlarının antimikrobiyal etkisini ve gıdalarda dekontaminant olarak kullanım olanaklarını araştır-mak üzere bir çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda bazı bitki ekstraktlarının antimikrobiyal etkisinin yüksek olduğu ve gıdalarda dekontaminant ve raf ömrünü uzatıcı, doğal bir ajan olarak kulla-nılma potansiyellerinin araştırılması gerektiği ifade edilmiştir. (Hammer ve ark, 1999, Özkan ve ark, 2003, Sağdıç ve ark, 2003, Oral ve ark, 2008).
Gülmez ve ark. (2006) tavuk kanatlarında dekon-taminasyon amacıyla laktik asit ve sumağın sulu ekstraktının etkisini araştırdıkları çalışmanın sonu-cunda sumak sulu ekstraktının laktik asit gibi yüzey dekontaminantı olarak kullanılabileceğini, kimyasal ve sentetik antimikrobiyellere alternatif bir dekon-taminant olabileceğini belirtmişlerdir. Oral ve ark, (2009) sıvı emici pede püskürtülen % 1,5 konsant-rasyonundaki kekik uçucu yağının (Origanum onites) aerobik paketlenen ve buzdolabı koşullarında (4 °C) saklanan broiler butlarının raf ömrünü 2 gün uzattı-ğını ifade etmiştir. Yine başka araştırmada Chouliara ve ark. (2007), modifiye atmosferik paketleme ve % 0.1 konsantrasyondaki kekik uçucu yağının birlik-te kullanımı ile kanatlı göğüs etlerinin raf ömrünün 5-6 gün kadar uzadığını belirlemişlerdir. Aksoy ve ark (2011) bazı bitki ekstraktlarının tavuk etlerinde yüzey yıkama solüsyonu olarak kullanılabilme ve so-ğuk muhafazada raf ömrünü uzatma potansiyellerini
araştırdıkları çalışmanın sonucunda sumak ve hibis-
kus bitkisinin yüzey dekontaminantı olarak kullanı-
labileceğini ancak renklendirme özelliği nedeniyle
hibiskusun tavuk etlerinde yüzey dekontaminantı
olarak kullanılamaz nitelikte olduğunu belirtmişler-
dir .
Sonuç
Kanatlı kesimhanelerinde, proses ve ürün hijyeni-nin kontrolü halk sağlığı ve ticari açıdan son dere-
ce önemli bir konudur. Kesimhanelerde temizlik ve
dezenfeksiyon uygulamalarının ihmal edilmemesi
gerekmektedir. Hijyen uygulamalarının sadece işlem
esnasında yürütülmesi ürün güvenliğinin sağlanma-
sında tek başına yeterli değildir. Üretimin ilk aşama-
sı olan yani canlı kabulünden başlayarak patojenlere
karşı gerekli önlemler alınmalıdır.
Dekontaminasyon, kimyasal, fiziksel, ya da bun-
ların kombinasyonunu içeren yöntemlerle sağlan-
maktadır. Bu uygulamalarla ürünlerdeki bakteriyel
kontaminasyon önlenmekte ve ürünlerin raf ömrü
uzatılmaktadır. Ancak uygulanan bazı dekontami-
nasyon yöntemleri insan sağlığı, çevre ve ürün için
risk oluşturmamalıdır. Karkaslara ve dokulara bakte-
ri bulaşmasının önlenmesi tüketici sağlığı açısından
son derece önemlidir. Bu nedenle dekontaminasyon
prosedürlerinin olası riskleri konusunda bilgilendir-
me yoluna gidilmelidir.
Dekontaminasyon işlemleri konusunda gelecekte ya-
pılacak araştırmalar, üründe kalıntı bırakmayacak ve
tüketici tarafından kabul edilebilir güvenli uygula-
malar üzerinde odaklanmaktadır. Kimyasal dekon-
taminasyon yöntemleri etkili bir dekontaminasyon
sağlamasına rağmen, ürünlerde arzu edilmeyen de-
ğişikliklere neden olmaktadır. Ayrıca kimyasal mad-
delerin uzun süreli kullanımına bağlı olarak ortaya
çıkan bakteriyel direnç, bir dezavantajdır. Kimyasal
maddeleri içeren koruma yöntemleri tüketici kaygı-
sını artırmaktadır. Son zamanlarda dekontaminant
olarak doğal antimikrobiyel maddelerin kullanımı
üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle de baha-
rat ve bitki ekstraktları üzerinde ilgi büyüktür. Bu tür
doğal antimikrobiyel maddeler üzerinde çalışmalar
yoğunlaştırıldığı takdirde birçok kimyasal dekonta-
minanta alternatif olabilirler. Doğal antimikrobiyel
maddelerin kullanımıyla özellikle kimyasal dekonta-
minantların kullanımı sınırlandırılabilir yada en azın-
dan kullanım düzeyleri düşürülebilir.
Not: Kaynaklar yazarından temin edilebilir.
Kanat l ı Kes imhaneler inde Karkas Dekontaminasyonu
MEKTUP ANKARA12 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Ülkemizde ve dünyada son yıllarda hayvan besle-me alanında ve buna bağlı olan yem endüstrisinde kullanılan yem katkı maddelerinde hızlı bir gelişme olmuştur. Yem katkı maddeleri hayvan sağlığını ko-ruyan, sindirim sistemini olumlu yönde etkileyen, yemdeki besin maddelerinin miktarını arttıran, bun-ların korunmasında katkıda bulunan ve hayvancılığın çevreye olan zararını azaltan etkiler oluşturmakta-dır (Ergün,A).
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yumurta ve ka-natlı etinin insan beslenmesindeki önemi giderek artmaktadır. Yumurta ve kanatlı eti üretimi 1984 yı-lında sırasıyla 300 bin adet ve 260 bin ton (Anonim) iken, 2011 yılında ise yumurta üretimi 13 milyar adede ulaşmıştır. Kanatlı eti üretimi ise 2011 yılında 1 613 309 tona çıkmıştır (Anonim). Bu üretim mik-tarlarına ulaşılabilmesi genetik çalışmalar, besleme, işletme, pazarlama ve diğer bazı etkenler sayesinde gerçekleşmiştir.
Kimi gelişmiş ülkelerde zeolitten yem katkı maddesi olarak yararlanma yoluna gidilmiş ve böylece bu kat-kı maddesinden gelir hayvanlarının beslenmesinde etkin bir şekilde faydalanılmıştır (Çolpan,İ.,Mumpton,F.A.,Papaioannou,D.). Zeolit ülkemizde bol miktarda olması nedeni ile son zamanlarda yem katkı maddesi olarak yoğun bir şekilde araştı-rılmıştır (Çolpan,İ.,Balevi,T.,Balevi,T.,Yalçın,S.).
Zeolitler alkali ve alkali toprak katyonlarının sulu alüminosili-katları [(AlO4)
-3 , (SiO4)-4] olup,
kristaller halinde üç boyutlu sonsuz bir yapıya sahiptir. Zeolit mineralleri birbirleriyle ilişkili pozitif değerli katyonlar ve su molekülleri tarafından dolduru-lan ve birbirine bağlı boşlukların
çevrelediği kafes sistemi bir yapıya sahiptir. Zeolit-ler, ısıtıldığında bünyelerindeki suyu verebilme ve katyonları alıp, verme özelliğindedirler. Belirgin di-limleri yoktur, lifsi ve ışınsal görünüme sahiptirler (Mumpton,F.A.).
Tortul kayaları oluşturan zeolitler, endüstri mineral-leri içinde önemli bir potansiyele sahiptir, Kırk kadar doğal türü bir o kadar da sentetik türü mevcuttur. Tablo 1’de doğal zeolit mineralleri ve özellikleri ve-rilmiştir. Amerika ve Japonya’da zeolitlerden klinop-tilolit ve mordenit türevleri diğer kullanım sahaları-na ek olarak tarımsal alanlarda ve hayvan beslemede yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Mumpton,F.A., Papaioannou,D.,Quarles,C.L.).
Ülkemizde de geniş zeolit yataklarının bulunduğu ve bu yatakların klinoptilolit ve analsim zeolit türevle-rinden zengin olduğu Ataman tarafından ortaya kon-muştur (Ataman,G.).
Doğal zeolitlerden hayvancılıkta en etkili ve yaygın olarak kullanılanı klinoptilolit (clino) türü olduğu saha çalışmaları ile kanıtlanmıştır (Mumpton,F.A., Quarles,C.L.).
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
KANATLI BESLENMESİNDE ZEOLİTİN ETKİLERİ
Prof. Dr. İrfan ÇOLPAN
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme Anabilim Dalı-Ankara
E- posta: [email protected]
erpilic tse helal ilani 21x29.7cm.indd 1 20.02.2013 17:25
MEKTUP ANKARA14 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Bilindiği gibi zeolitler ve aynı gurup içindeki çe-şitli katyonları içeren hydrated sodium calsium aluminosilicates’lar (HSCAS) yapı ve iyon değiştirme özellikleri nedeniyle hayvan beslemede kullanılmak-tadırlar (Cheeke,P.R.,Sehu,A.). Bunlar yapılarındaki katyonları değiştirebilme ve suyu reversibl olarak alıp, verebilme yeteneğindedirler. Doğal ve sentetik zeolitler de aynı özeliklere sahiptirler (Mumpton,F.A.,Quarles,C.L.,Cheeke,P.R.).
1.Zeolitlerin kanatlı performansı üzerine olan etkileri
Kanatlı rasyonlarında yem maddesi olarak kullanılan zeolitin canlı ağırlık artışı, yemden yaralanma, yumur-ta verimi ve hayvan sağlığı üzerine olumlu etkisinin olduğu bildiren çalışmalar vardır (Balevi,T.,Yalçın,S.
Quarles,C.L.,Abdel-Wahhab,M.A.,Lemke,S.L.,Fethiere,R.,Christaki.,E.,Yannakopoulos,A.L.,Olver,M.D.). Mamafih elde edilen olumlu etkilerin derecesi kullanılan zeolitin tipi, rasyonda kullanılan miktarı, saflığı ve fiziko-kimyasal özelikleriyle ilişkili olduğu bilinmektedir. Zeolitin etkinliği partikül büyüklüğüne, kristal özelliğine, aggregasyon derecesine, sindirim sistemindeki sindirim sıvısında iyon değiştirme ka-pasitesine, adsorbsiyon ve katalik etkilerine bağlıdır (Papaioannou,D.). Tablo 2’de zeolitin hayvanın per-formasına olan etkileri ve rasyonda kullanılma özel-likleri özetlenmiştir.
Zeolitin etki mekanizması henüz tam olarak belirlen-memiş olup, bir kg et üretimi için gereken enerji mik-tarını azalttığı ve kalsiyum değerlendirilmesini arttır-dığı ifade edilmiştir (Yalçın,S.,Quaerles,C.L.).
Tablo 1 Doğal Zeolit Mineralleri ve Özellikleri
Mineral Kimyasal bileşimiKristal
sistemi
Kristal öz
ağ g/cm3
Kristal
boşluğu
%
Kanal
yönü
sayısı
Kanal
genişliği
Isı
dayanımı
Analsim (Analcime) Na16(Al16Si32O96).16 H2O Kübik 1.85 18 1 2.6 Yüksek
Filipsit (Philipsite) (Na.K)10(Al10Si22O64).20 H2O Ortorombik 1.58 31 2 4.2-4.4 Düşük
Eriyonit (Erionite) (Na.K.Ca)9(Al9Si27O72).27 H2O Hekzagonal 1.51 35 3 3.6-5.2 Yüksek
Foyasit (Fau
jasite)Na58(Al58Si134O348).240 H2O Kübik 1.27 47 3 7.4 Yüksek
Şabazit
(Chabazite)(Ca.Na)6(Al12Si24O72).40 H2O Hekzagonal 1.45 47 3 3.7-4.2 Yüksek
Natrolit
(Natrolite)Na16(Al10Si24O80).12 H2O Ortorombik 1.76 23 2 2.6-3.9 Düşük
Mordenit
(Mordenite)Na8(Al8Si40O96).24 H2O Ortorombik 1.70 28 2 6.7-7.8 Yüksek
Höylandit
(Heulandite)Ca4(Al8Si23O72).24 H2O Monoklinal 1.69 39 2 4.0-5.5 Düşük
Klinoptilolit
(Clinoptilolite)(Na4K4)(Al8Si40O96).24 H2O Monoklinal - 39 - - Yüksek
Stilbite (Stilbite) Ca5(Al10Si26O72).28 H2O Monoklinal 1.64 39 2 4.1-6.2 Düşük
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
MEKTUP ANKARA16 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Zeolitin etki mekanizması, zeolit yapısının azotlu bileşikleri bağlayıcı özelliği ile de ilgili olabilir. Zeolit kanatlılarda ve diğer hayvanların sindirim sisteminde bir katyon iyonunu absorbe ederken diğerini desorbe ederek buffer işlevi görmektedir. Bu zeolit mineralleri basit amino asitlerin azotunu absorbe ederek amino asitleri stabilize eder. Amino asitlerin stabilize edil-mesi ile bir kilogram et için gereken enerji miktarını azalttığı bildirilmektedir (Quaerles,C.L.).
2. Zeolitin mikotoksikozis üzerine iyileştirici etkisi
Günümüzde gelir hayvanlarına verilen hayvan yem-leri ve tahıl taneleri olumsuz koşullar sonucu oluşan mikotoksinler, insan ve hayvanlarda hastalık oluştur-maktadırlar. Bu toksik kimyasallarla meydana gelen zehirlenmelere mikotoksikozis denir. Sonuç olarak, mikotoksinler insan ve özellikle kanatlıların sağlığını tehdit etmektedirler (Cheeke,P.R.,İzgür,M.).
Aflatoksinler, bazı mantar türleri (Aspergillus fla-vus, A. Parasiticuc, A.fumigatus ve diğer türler) tarafından oluşturulan toksik maddelerdir. Mikotok-sinler, gelir hayvanlarında canlı ağırlığın azalması-na, hastalıklara ve hatta ölümlere neden olabilirler (Cheeke,P.R.). Mikotoksinler genellikle sindirim sis-temine girer ve hemen emilirler. Düşük miktarlarda (ppb ya da ppm) bile hastalıklara ve ölüme yol aça-bilirler (İzgür,M.) . Aflatoksinler, hayvan ve insanlar için karsinogen olmaları ve küflü yemleri tüketen hayvanların et, süt ve yumurtalarında kalıntı oluş-turmaları nedeniyle bunlar en önemli mikotoksin gu-rubudur (Yarsan,E.).
Aflatoksinlerin bu zararlı etkilerini azaltmak için toksin bağlayıcı olarak zeolitler, bentonit, zeolitler
gurubunda yer alan hydrated sodium calcium alu-minosilikatlar (HSCAS) (Sehu A.,Theophilou,N.,Harvey,R.B.,Oğuz,H.,Eraslan,G.,Santurio,J.M.) ve diğer kil unsurları kanatlı rasyonlarına etkili olarak katıl-maktadırlar (Miazzo,R.,Kubena,L,F.,Kubena,L,F.,Ledoux, D.R.,Scheider,S.E.Philips,T.D.).
Kanatlı rasyonlarında besinsel olarak bulunan ab-sorbanların kullanılmasına ilişkin yaklaşımlar-dan birisi de mikotoksinlerin elimine edilmesidir (Papaioannou,D., Cheeke,P.R.). Böylece bağırsaktan toksik maddelerin emilimi azalır ve sonuç olarak hayvandan ve hayvansal ürünlerden toksik madde-lerin etkileri uzaklaştırılır. Bu amaç için kanatlı ras-yonlarına aflatoksinleri etkin olarak absorbe eden ve rasyonda aflatoksinin zararlı etkilerini azaltmak için bentonit, klinoptilolit ve hydrated sodium calcium aluminosilicates (HSCAS) gibi phyllosilikatlar kulla-nılmaktadır (Papaioannou, D.,Oğuz,H.,Eraslan,G. Philips,T.D.).
Kanatlılar ve diğer gelir hayvanların rasyonlarında zeolitlerin başarılı bir biçimde kullanılması için zeo-litin tabakalı kristal yapısına ve aynı fiziko-kimyasal özelliklerine sahip olmalıdır (Abdel-Wahhab,M.A., Schell,T.C., Harvey,R.B., Philips,T.D. Kubena,L,F., Harvey, R.B.). Daha sonraları zeolitin kullanılmasında çok daha iyileştirici neticelerin alındığı görülmüştür. Genel olarak bağlayıcıların üzerine absorpsiyon yük-lenmesi, kabul edilebilir absorban yüzey alanı, gö-zeneklerin boyutu, polarite özelliği, eriyebilirlik ve emilebilen belli mikotoksinlerin moleküler boyutları ile güçlü ilişkileri vardır (Papaioannou,D). Rasyonlar-da kullanılan zeolitlerin mikotoksikozis üzerine et-kileri ve mekanizması ilgili çalışmalar ve gözlemler Tablo 3’de özetlenmiştir (Papaioannou,D.).
Tablo 2. Rasyonlarda kullanılan zeolitin performans üzerine etkileri
Amonyağı bağlama etkisi İntestinal mikrobiyel aktive ile amonyağın toksik etkisinin
eliminasyonu (Shurson,G.C.,Pond,W.G.,Visek,W.J.,Theophilou,N)
p-cresolun fekal eliminasyonu P-cresol gibi intestinal mikrobiyel parçalanma sonucu oluşan toksik
ürünlerin emiliminin azalması (Shurson, G.C.)
Direkt sindirilen besinlerin pasajının yavaşlamas Bağırsağa doğru geçen besinlerin geçişinin yavaşlaması (Mumpton,
F.A.,Olver,M.D.,Evans,M.)
Pankreas enzimlerinin aktivitelerinin artırılması
Geniş pH aralığında yem bileşiklerinin uygun bir şekilde hidrolizi,
protein ve enerji emiliminin düzeltilmesi
(Cabezas, M.J., Parisini, P.)
Aflatoksin etkisini azaltmak Büyümeyi olumsuz yönde etkileyen mikotoksinin eliminasyonu (Sc
heideler,S.E.Pond,P.G.,Schell,T.C)
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
MEKTUP ANKARA18 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Protexin ile Daha Yüksek Broyler Performansı
Daha iyi FCR1
Daha az ölüm oranı2
Daha güçlü kemik yapısı3
Isı stresinin etkilerinde azalma4
Protexin, yüksek miktarda ve çok suşlu probiyotik bakteri içeren bir yem katkısı olup 90°C’de 3 dakikaya kadar peletleme ısısı ve düşük asitlik derecelerine dayanıklılık gösterir.
Protexin ile hayvanlarınızın doğal savunma mekanizmalarını güçlendirirken verimlerini artırın.
1. Zakeri, A. ve Kashefi, P. 2011. 2. Ticari saha çalışma sonuçları, 2007. 3. Ziaie, H. et al. 2011. 4. Sohail, M. U. et al. 2010.
Zeolitin önemli türlerinden olan klinoptolitin aflo-toksin B1 (Dacovic,M,Tomacevic-Canovic,M.) ve G2 (Dacovic,M.) için %80 daha fazla adsorpsiyon indek-sine sahiptir. Adsorpsiyon işlemi çok hızlı reaksiyon ile başlayabilir ve kandaki toksinin çoğu birkaç daki-ka içinde emilebilmektedir (Dacovic,M.).
Kilinoptolitin ve HSCAS’ların rasyonlarda etkili ola-
bilmesi için; işleme tekniklerinin önemli olması ve buna ilaveten;
a) Dispersiyon,
b) Depolarizasyon,
c) Mikronizasyon özellikleri de önem taşımaktadır (Papaioannou, D., Sehu, A.).
Tablo 3. Rasyona ilave edilen zeolitlerin aflatoksikosise etkileri
Zeolit Rasyona katılan
miktarı %
Hayvan türü Gözlemler
Klinoptilolit 1 Broyler2.5 ppm aflotoksinden kaynaklı büyüme geriliği %15 oranında
engellemiştir (Scheideler, S.E.)
Klinoptilolit 5 KazlarBüyüme oranına ve karaciğer enzim aktivitesi üzerine proflaktik
etki (Lonwo, E.)
Mordenit 0.5 BroylerCanlı ağırlığı ve urik asit, albümin konsantrasyonunu etkileyerek
Aflatoksinin (3.5 mg/kg) toksik etkisini azaltmıştır. (Harvey, R.B.)
Klinoptilolit 0.5Domuz (sütten
kesilmiş)
500 ppb aflatoksinin büyüme ve karaciğer enzim aktivitesi üzerine
olan olumsuz etkisi engellenmiş. (Schell, T.C.)
Sentetik zeolit 0.5 Broyler
Biyokimyasal ve hematolojik parametreler üzerine devamlı olarak
2.5 mg/kg dozunda ilave edilen aflatoksinin istatistiki açıdan önemli
bir etkisi olmamıştır. (Keçeci, T.)
Klinoptilolit 0.5 Gebe rat Toksik etkisi yok (2 mg/kg CA) (Mayura, K.)
Klinoptilolit 5 BıldırcınlarBüyüme üzerine olan olumsuz etkisi %70 oranında azalmış (2mg/
kg rasyon) (Oğuz, H.)
Klinoptilolit 1.5 Broyler 100 ppb aflatoksinin büyüme üzerine olan olumsuz etkisi
engellenmiş (Oğuz, H.)
Klinoptilolit 1.5-2.5 Broyler2.5 mg/kg aflatoksinin biyokimyasal ve hematolojik parametreler
üzerine olan olumsuz etkisi azalmış(Oğuz, H.)
Zeolit NaA 1 Broyler2.5 mg/kg ilavesi ile büyümeyi olumsuz etkileyen ajanlara karşı
koruma(Miazzo, R.)
Klinoptilolit 1.5-2.5 Broyler
Rasyondaki 2.5 mg/kg aflatoksinin bazı hedef organlarda meydana
gelen dejeneratif değişikliklerin insidensinin ve şiddetinin önemli
derecelerde azalması(Ortatatlı,M.)
Klinoptilolit 2Y u m u r t a c ı
tavuklar
Rasyondaki 2.5 mg/kg aflatoksinin karaciğer mikotoksin
konsantrasyonunda ve karaciğer ağırlığında önemli derecede
azalma olmuştur (Rizzi, L.)
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
Protexin ile Daha Yüksek Broyler Performansı
Daha iyi FCR1
Daha az ölüm oranı2
Daha güçlü kemik yapısı3
Isı stresinin etkilerinde azalma4
Protexin, yüksek miktarda ve çok suşlu probiyotik bakteri içeren bir yem katkısı olup 90°C’de 3 dakikaya kadar peletleme ısısı ve düşük asitlik derecelerine dayanıklılık gösterir.
Protexin ile hayvanlarınızın doğal savunma mekanizmalarını güçlendirirken verimlerini artırın.
1. Zakeri, A. ve Kashefi, P. 2011. 2. Ticari saha çalışma sonuçları, 2007. 3. Ziaie, H. et al. 2011. 4. Sohail, M. U. et al. 2010.
MEKTUP ANKARA20 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
3. Zeolitin diyare sendromu üzerine iyileşti-rici etkisi
Doğal zeolitli rasyonlarla beslenen hayvanlar-
da diyarenin süresi, hastalığın şiddeti ve insi-
dansının azaldığını ifade eden yayınlar vardır
(Mumpton,F.A.,Papaioannou,D., Petkova,E.). Şimdi-
ye kadar diyare sendromu üzerine zeolitlerin gerçek
etki mekanizması açıklığa kavuşmamıştır. Her ne ka-
dar zeolitlerin kullanıldığında bağırsak bozuklukla-
rın bittiğini açıklayan çeşitli ön eğilimlerin ve/ya da
neden olan faktörlerin elimine edilebildiği vakalar
vardır (Papaioannou,D.).
Yapılan bir çalışmada
(Balevi,T.), farklı oranlarda
rasyona katılan ve klinopti-
lolit olan ticari bir zeolit,
(Cli-nut/1000) etlik piliç-
lerde büyüme performan-
sı ile altlığın kuru madde,
ham kül, amonyak, ham
protein ve fosfor düzey-
leri üzerine olan etkisini
incelenmiştir. Zeolitler,
absorban özellikleri ve iyi
düzeyde iyon değiştirme
yeteneklerine sahip olma-
ları nedeniyle sindirim sı-
rasında mineral maddeleri,
çeşitli besin maddeleri ve
bazı mikroorganizmaları
absorbe ederek sindiril-
me derecelerini değişti-
rebilmektedir (Roland,
D.A.,Moshtagian,J.).
Rasyonlara katılan zeo-
lit miktarına bağlı olarak
altlık kalitesinde iyileşme
meydana gelmiştir. Özellik-
le altlığın nem miktarında
önemli düşüşler dikkati çekmiştir. Altlık kalitesinde-
ki bu düzelme, başta koksidiyoz, diyare ve solunum
sistemi hastalıklarından korunmada hayvanlarda
önemli avantaj sağladığı ifade edilmektedir (7). Ze-
olitli rasyonlarla beslenen hayvanlarda performan-
sın arttığı ve bunun yanında ishalin ve enterik has-
talıkların azaldığı görülmüştür (Cheeke,P.R.,Olver,
M.D.,Kondo, K.,Watanabe,S.).
4. Zeolitin amonyağın zararlı etkisi üzerine iyileştirici etkisi
Son yıllarda çiftlik hayvanlarının rasyonlarında yem
katkı maddesi olarak kullanılan zelitin amonyağı
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
MEKTUP ANKARA22 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
bağlama kapasitesi nedeniyle kanatlılardaki havanın
amonyak düzeyini azalttığı ve bunun yanında gaita-
daki amonyağı bağlayarak muhafaza etmesiyle hay-
van sağlığı üzerine olumlu etki yaptığı bildirilmekte-
dir ((Mumpton,F.A., Papaioannou,D.,Cheeke,P.R.,Wa
tanabe,S.). Zeolitin hayvanda amonyak metaboliz-
ması üzerine olan etkisi bazı araştırmacıların (Pond,
W.G.,Yannakopoulos, A.) ilgisini çekmiştir. Bu araş-
tırıcılar zeolitin (klinoptolitin), sindirim sisteminde
oluşan amonyak konsantrasyon düzeyini düşürmesi
nedeniyle amonyak metabolizmasına ilişkin olarak
karaciğer ve böbrek ağırlıklarının azaldığını ifade
etmişlerdir (Pond, W.G.,Yannakopoulos,A). Sonuç
olarak, bu etkinin zeolitlerin amonyağı doğrudan
bağlamaları neticesinde klinoptolitin kalın bağırsak-
taki urolitik bakterilerin ve ureaz aktivitesi üzerine
olumsuz bir etkisi gözlenmemiştir (Varel,V.A.).
5. Zeolitin metabolik iskelet bozukluklarda koroyucu rolü
Kanatlılarda yem katkı maddesi olarak zeoli-
tin iskelet bozuklukları üzerine olan etkisi ile
ilgili çalışmalar yapılmıştır (Mumpton, F.A.,
Papaioannou,D.,Vitorovic,D.).
Çiftlik hayvanlarının rasyonlarında yem katkı mad-
desi olarak kullanılan zeolitin kemik külü kalsiyumu
miktarını arttırması ve kalsiyumdan yararlanma-
yı olumlu yönde etkilemesi nedeniyle kanatlılar-
daki raşitik lezyonların azalttığını (Leach Jr,R.M.)
ve bunun yanında kalsiyumla ilişkin olarak tibi-
al diskondroplasinin de azaldığı bildirilmektedir
(Edwards,H.M.,Ballard,M.).
6. Zeolitin ağır metal toksikasyonu ve radyo-aktiv elementlerden koruyucu rolü
Zeolitler, yüksek iyon değiştirme kapasiteleri nede-
niyle hayvan beslemede ağır metal toksikasyonu ve
radyoaktiv elementlerden korunmasında etkili ola-
rak kullanılmaktadır. Yapılan denemelerde rasyonda
klinoptolit/kurşun oranı, 10/1 olduğunda büyümek-
te olan fareleri kurşundan koruduğu bildirilmekte-
dir (Pond, W.G.). Ağır metal intoksikasyonunun çift-
lik hayvanların korunmasında zeolitlerin ve başlıca
klinoptilolitin yem katkı maddesi olarak kullanıl-
masının yararlı olduğunu bildiren çalışmalar vardır
(Mumpton,F.A.,Papaioannou,D.). Diğer yandan zeo-
litler, radyoaktiv elementleri bağlayabilir ve vücut-
tan atabilirler (Papaioannou,D., Phillipo,M.).
Sonuç olarak, kanatlı ve diğer gelir hayvanlarının
rasyonlarına katılan zeolitin hayvanların perfor-
manslarını olumlu yönde etkilediği ve bazı hastalık-
ların etkilerini azalttığı gözlenmiştir.
Not: Kaynaklar yazarından temin edilebilir.
Kanat l ı Bes lenmesinde Zeol i t in Etk i le r i
C M Y CM MY CY CMY K
MEKTUP ANKARA24 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Yağlar, özellikle yüksek enerji içerikli etlik piliç ve hindi rasyonlarında sıkça kullanılan yem hammad-deleridir. Bununla beraber kanatlı hayvanların bes-lenmesinde diğer yem hammaddelerine oranla çok özel bir yeri bulunmaktadır. Yağların bilinen birçok yararının yanı sıra kanatlı beslemede çok özel etki-leri bulunmaktadır. Beslemede ortaya çıkan bu özel etkilere genelde yağların “ Ekstra Kalorik Etkileri ” adı verilmektedir.
1. YAĞLARIN EKSTRA KALORİK ETKİLERİ
Burada bir yem hammaddesi olarak yağ çeşitlerin-den bahsedilmeden önce yağların temel yararları ve kullanımında dikkat edilecek bazı hususlar hakkında açıklamalarda bulunulacaktır.
Yağların daha evvel izah edilen çeşitli yararlarının yanı sıra onların“ Ekstra Kalorik Etkileri ” ninde bes-lemede özel etkileri bulunmaktadır. Bu etki “ meta-bolik enerji artışı ” şeklinde tanımlanabilmektedir. Yağların yeme ilavesiyle yemi oluşturan çeşitli besin maddelerinin metabolizmaları sonucu ortaya çıkan metabolik enerjinin daha yüksek kısmının verim için kullanılması bu etkinin bir başka tanımlamasıdır. Gerçekten de yağların, karbonhidrat ve proteinle-re göre metabolik enerji içeriklerinin net enerjiye dönüşüm oranı daha fazladır. Bunun sebebi yağların vücuttaki kullanımlarında ortaya çıkan ısı artışının daha az olmasıdır. Yağların gerçek enerji değerleri her zaman için teorik ham enerji değerinden daha yüksektir. Yağların ekstra kalorik etkilerinin temelin-de 3 ana kriter yer almaktadır.
a- Bileşik Dinamik Etki ( Metabolik Etki)
Besin maddelerinin beraberce metabolize olma-ları sırasında ortaya çıkan ısı artışının, tek başları-na metabolize olmaları sırasında oluşan ısı artışına göre daha düşük olmasına “ Bileşik Dinamik Etki ” adı verilmektedir. Metabolik enerjinin net enerjiye dönüşümü sırasında ortaya çıkan ekstra ısı kayıpları rasyonlara yağ ilavesiyle azaltılabilmektedir. Bu şe-kilde yemin net enerji miktarı yükselir, enerji kayıp-ları azalır ve bu sayede de enerjinin ekonomik bir
biçimde kullanılması sağlanmış olur. Yağların vücutta emildikten sonra hem yaşama payı ve hem de verim payı için kullanımları sırasında ortaya çıkan ve ge-reksiz enerji kayıplarına neden olan ısı artışı, kar-bonhidrat ve proteinlere göre daha düşüktür. Etlik piliç civcivlerinde yapılan bir çalışmada metabolik enerjinin net enerjiye dönüşüm oranının yağlarda % 88 iken, proteinlerde % 65 ve karbonhidratlarda ise % 78 olduğu bulunmuştur ( De Groote, 1969). Bunun gibi amaçlarla yapılan bir diğer çalışmada ise 7700 Kcal ME / Kg olarak belirlenen yağın enerjisinin, yeme katıldıktan sonra 10165 Kcal ME / Kg ‘ a ka-dar yükselebildiği tespit olunmuştur (Fuller, 1988). Yağların yukarıda açıklanan bu olumlu etkisinden her zaman yararlanılabilir, ancak yağ kullanımı ile yemin diğer besinlerle olan orantısı bozulmamalı, özellikle kalori/protein oranına dikkat edilmelidir.
b- Sinerjitik Etki:
Bu etki, yeme ilave edilen yağda mevcut yağ asitle-rinin hem kendi aralarındaki, hem de yemdeki diğer yağ asitleriyle etkileşimleri sonucu oluşan özel bir durumdur. Başka bir ifade ile bu tanım doymamış yağların birlikte verildikleri doymuş yağların absorb-siyon derecelerini arttırmaları şeklinde yapılabilir. Doymamış yağ asitleri safra tuzları ile emülsiye ola-rak çok küçük moleküllere dönüşmekte (30-100 Ang) ve ortamda bulunan doymuş yağ asitlerini taşıyarak bağırsaktan emilmektedirler.
c- Yemlerin Sindirim Kanalından Geçiş Hızına Etki:
Yağların sindirimi, diğer besin maddelerine göre daha uzun sürmekte ve bu yüzden yemlerin sindi-rim sisteminde tutulma süresi artmaktadır. Dolayı-sıyla yemlerin bağırsaklardaki emilimi ve yemin ham enerjisinin metabolik enerjiye dönüşümü yükselir.
Yukarıda kısaca izah edilen kriterlerin etkisi ile ka-natlı rasyonlarında yağ kullanımının beslemede di-ğer yemlere göre olumlu etkilerinin var olduğu, an-cak daha evvel de belirtildiği üzere bu etkilerden optimum yararlanmada rasyon hazırlama ve hayvan
Kanat l ı Rasyonlar ında Kul lan ı lacak Yağlarda Aranan Özel l ik le r
KANATLI RASYONLARINDA KULLANILACAK YAĞLARDA ARANAN ÖZELLİKLER Ömer Faruk ALARSLAN*
*Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Yemler ve Hayvan Besleme Anabilim Dalı, 06110 Dışkapı/ANKARA
E- posta: [email protected].
MEKTUP ANKARA 25Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
beslemedeki temel prensiplere uyulması gerektiği hatırdan çıkarılmamalıdır.
2. YAĞLARDA KALİTEYİ BELİRLEYEN KRİTER-LER
Yağlar bilindiği üzere oldukça karışık bir kimyasal yapı gösterirler. Bu yapı özellikleri nedeniyle yağ-ların göstereceği enerji değerlerinde de farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu sebeple değişik yağla-rın gerek enerji içeriğinin ve gerekse de bazı kalite kriterlerinin belirlenmesinde bir takım analizlerin yapılmasında yararlar vardır. Bu kalite belirleyici kriterler hakkında kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda ve-rilmiştir.
2.1. Nem
Yağlarda bulunmasına izin verilen maksimum su mik-tarı % 1-1.5 düzeyini aşmamalıdır. Su miktarı nor-malden daha yukarıda olan yağların beklenen enerji değeri ister istemez daha düşük olmakta, ayrıca ras-yonlarda bünyesindeki su nedeniyle aflatoksin prob-lemlerine yol açabilmektedir. Fiziksel etken olarak yağlarda aşırı düzeyde bulunan su yem hazırlamada kullanılan makina ve teçhizatlarda paslanmalara ve korozyona neden olmakta, bu sebepten dolayı da yağların ranşitleşme süreçlerinde hızlanmalar mey-dana gelebilmektedir.
2.2. Toplam Yağ Asitleri:
Yağlar bilindiği üzere yağ asitleri ile gliserin birleşi-minden oluşan besin maddeleridir. Ayrıca bünyele-rinde serbest yağ asitlerini de barındırabilir. Bu yapı yağlarda genellikle % 90 yağ asidi + %10 gliserin şek-lindedir. Gliserin yandığında 4.32 kcal/g enerji açı-ğa çıkardığı halde, yağ asitlerinin enerji değeri 9.4 Kcal/g’dır. O halde bir yağın toplam yağ asidi oranı ne kadar yüksekse o yağın enerji değeri de o kadar yüksek olmaktadır.
2.3. Serbest Yağ Asitleri:
Yağlarda mevcut olan ancak gliserine bağlı olmayan serbest formdaki yağ asitleridir. Yağlar okside ol-duğunda yan ürün olanak ortaya çıkan serbest yağ asitleri ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple herhangi bir yağın analizi neticesinde serbest yağ asitleri mikta-rının yüksek bulunması, o yağda ranşitleşme oranının da yüksek olması anlamına gelmektedir. Yağlar hid-rolize edildiğinde de ortaya çok miktarda serbest yağ asidi çıkabilmektedir. Bu açıdan rantileşmeyi önlemek için yağlara uygun düzeyde antioksidan ka-tılması gerekmektedir.
2.4. Yağ Asitleri Profili:
Yağlarda mevcut yağ asitlerinin kompozisyonuna yağ asitleri profili adı verilmektedir. Bu kriter yağlarda mevcut yağ asitlerinin oran ve miktarını verdiğinden oldukça önemli bir kriterdir. Yağların sindirim dere-celeri ve enerji değerleri, doymuş ve doymamış yağ asitleri kompozisyonu ile doğrudan ilişkilidir.
2.5. İyot Sayısı
Doymamış karakterdeki bir yağın yağ asitlerindeki çift bağlar, yağın iyotla muamelesi sırasında iyotla bağlanır. Bu nedenle iyot sayısı kriteri bir yağın doy-mamışlık derecesini ifade eder. 100 g yağın absorbe ettiği iyot miktarına iyot sayısı adı verilmektedir. İyot sayısı, bir yağın karakterinin tayininde başvuru-lan en önemli kriterlerden biridir. Soya yağının iyot sayısının 130 olması onun ne derecede doymamış bir yağ olduğunu gösterirken, hindistan cevizi yağında aynı değerin sadece 8 olması da onun doymuşluk de-recesinin yüksekliğini göstermektedir.
2.6. Erime Noktası
Erime noktası, bir yağın sertliğini saptamak için kul-lanılan bir ölçüdür. En çok 8 karbon atomu içeren yağ asitleri ile doymamış yağ asitlerinin tamamı oda sıcaklığında sıvı durumdadır. Bu yağ asitlerinden bünyesinde daha çok içeren yağlarda erime noktası o derecede düşük olur. Oda ısısında sıvı olan yağlar için erime noktası tanımından daha çok katılaşma noktası tabiri kullanılır. Düşük molekül ağırlığına sa-hip asitlerin varlığı, erime noktasını düşüren bir fak-tör olmasına rağmen, yağların doymamışlık derecesi de bu konstantı etkileyen önemli bir faktördür.
2.7. Sabunlaşma Sayısı ( Saponifikasyon )
Yağların, NaOH gibi bir alkali ile kaynatılması duru-munda gliserin ve yağ asitleri alkali tuz haline gelir. Bu tuza sabun, olaya ise sabunlaşma adı verilmek-tedir. Belirli bir yağ miktarını sabunlaştıracak alkali miktarı, o yağda mevcut yağ asitlerinin uzunluğunun bir ölçüsüdür. Bir gram yağı sabunlaştırmak için ge-rekli KOH’ in mg olarak miktarına sabunlaşma sayısı adı verilmektedir. Sabunlaşma sayısı aynı zamanda yağ asitlerinin ortalama molekül ağırlıklarını ifade eden bir ölçüdür. Bir yağın sabunlaşma sayısı ne ka-dar büyükse, o yağın içerdiği molekül sayısı o ka-dar çok, yani molekül büyüklüğü de o kadar küçük olur. Sabunlaştırma işlemi sırasında yağda bulunan hidrokarbonlar, steroller, pigment maddeleri ve vita-minler hidrolize olmazlar. Bunlar hidrokarbonlar ka-
Kanat l ı Rasyonlar ında Kul lan ı lacak Yağlarda Aranan Özel l ik le r
MEKTUP ANKARA26 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Kanat l ı Rasyonlar ında Kul lan ı lacak Yağlarda Aranan Özel l ik le r
natlılarda “ödem faktörü” ile ilişkili olduklarından, kanatlı beslemede problem oluştururlar.
2.8. Yağın Rengi
Yağların sadece fiziksel bir özellik olup, besleme de-ğeri ile ilgili değildir. Yağlarda renk don yağındaki beyazdan, tavuk yağındaki sarıya ve soapstocklarda-ki ( asit yağı ) koyu kahverengi gibi çeşitlilik göste-rebilmektedir.
2.9. Yıkanabilirlik
Yağda bulunan ve yağ olmayan maddelerin oranın tespitte kullanılan % yıkanabilirlik kriteri yağların kalite kontrolünde dikkat edilmesi gerekli hususlar-dan bir tanesidir. Bu kriter yağların içerdiği yağ asit-
lerini trigliserid olarak belirlemekte ve bu şekilde yağ olamayan maddelerin oranını ortaya çıkarmak-tadır. Yapılan bir çalışmada yıkanabilirlik oranı % 95 olan bir yağın enerjisinin 9084 Kcal ME/Kg olduğu bildirilirken, bu değerin % 80’e inmesi durumunda enerji değerinin de 6694 Kcal ME/ Kg’a kadar indiği tespit edilmiştir.
Çeşitli yağların bazı önemli yağ asitleri bakımından kompozisyonları Çizelge.1’de verilmiştir.
Şimdiye kadar anlatılan ve yağlarda kaliteyi belirle-yen kriterlerin kanatlı yemlerinde kullanılacak yağ-larda hangi seviyelerde olması gerektiği toplu olarak Çizelge 2’de verilmiştir.
Çizelge 1. Bazı Yağlardaki Önemli Yağ Asitleri,%.
YAĞLAR DOYMUŞ YAĞ ASİTLERİ DOYMAMIŞ YAĞ
ASİTLERİ
İLERİ DERECEDE DOYMAMIŞ
YAĞ ASİTLERİ
PALMİTİK
ASİT
STEARİK
ASİT
ARAŞİDİK
ASİT
OLEİK
ASİT
ERUSİK
ASİT
LİNOLEİK
ASİT
LİNOLENİK
ASİT
BİTKİSEL YAĞLAR
SOYA 10 9 1 22 0.1 55 0.1
AYÇİÇEK 6 4 0.3 25 0.1 70 0.5
MISIR ÖZÜ 11 2 0.5 26 0.2 55 1
PAMUK 22 2.5 1 22 - 54 0.5
ZEYTİN 13 3 0.3 73 - 13 0.5
KOLZA 4.5 1.5 0.5 59 4 17 9
SUSAM 10 5 0.5 40 - 42 0.5
YER FISTIĞI 6 4 3 47 0.1 40 -
HAYVANSAL YAĞLAR
SIĞIR DON 28 23 0.4 38 0.1 3 0.4
KOYUN DON 20 16 0.1 41 0.1 9 0.6
KANATLI 21 8 0.1 36 - 25 4
BALIK 15 7 1 14 - 8 0.5
KEMİK 19 16 0.1 47 - 8 0.5
MEKTUP ANKARA 27Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
3. YAĞLARIN BESLEME DEĞERİ UNSURLARI
3.1. Hayvanın Yaşı:
Yağların sindirim derecesi ve enerji değerlerini et-kileyen en önemli faktörlerden bir tanesi hayvanın
yaşıdır. Ergin yaştaki kanatlı hayvanlar genç yaşta olanlarına nazaran yağları daha iyi değerlendirebil-mektedir. Yaşla beraber yağların enerji değerlerin-deki yükselmeleri Çizelge 3’te açıkça izlemek müm-kündür.
Kanat l ı Rasyonlar ında Kul lan ı lacak Yağlarda Aranan Özel l ik le r
Çizelge 2.Kanatlı Rasyonlarında Kullanılacak Yağlarda Olması Gerekli Özellikler.
Çizelge 3. Farklı Yağların Hayvan Yaşına Bağlı Olarak Gösterdiği Metabolik Enerji Değerleri ( Kcal ME / Kg )
KRİTERLER BİRİMİ ETLİK PİLİÇ RASYONLARI YUMURTACI RASYONLARI
Yıkanabilir Yağ Asitleri % (min.) 92 (min.) 92
Serbest Yağ Asitleri % (35-50) 40 (40-50) 45
Rutubet ve Tortular % (max.) 1 (max.) 1
Sabunlaşmayan Maddeler % (max.) 2 (max.) 2
Oksitlenmiş Yağ Asitleri % ( max.) 2 ( max.) 2.
İyot Sayısı - 80-90 75-95
Peroksit Sayısı me / kg ( max .) 2 ( max.) 2
Politen Kalıntısı mg / kg ( max. ) 100 ( max.) 100
Enerji ( ME ) Kcal / kg 8367 8845
C 14: 0 > * ( max. 3) 2 ( max.) 2
C 16: 0 Palmitik (15-25) 20 (10-20) 15
C 16: 1 Palmitoleik (2-3) 2 ( 2-3 ) 2
C 18: 0 Stearik ( 6-9 ) 7 ( 4-7 ) 5
C 18: 1 Oleik ( 35-45 ) 42 ( 25-35 ) 31
C 18: 2 Linoleik ( 17-25 ) 22 ( 35-45 ) 40
C 18: 3 Linolenik ( 3-5 ) 3 ( 3-5 ) 3
C 20: 0 < - ( max. 3 ) 2 ( max. 3 )2
* Karbon zinciri
YAŞ
YAĞ ÇEŞİTİ 3.HAFTAYA KADAR 3.HAFTADAN SONRA
Don Yağı 7411 8007
Tavuk Yağı 8224 9013
Balık Yağı 8606 9013
Bitkisel Yağ 8821 9204
Bitkisel Asit Yağı 7817 8104
Bit + Hay.Yağ Kar. 7722 8511
MEKTUP ANKARA28 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
�������������������� ��������� ������������������
Kanat l ı Rasyonlar ında Kul lan ı lacak Yağlarda Aranan Özel l ik le r
Çizelge 3’ün incelenmesinden de anlaşılacağı üze-re yağların değerlendirilmesi kanatlı hayvanlarda 3. haftadan itibaren daha da yükselmektedir. Örneğin don yağındaki bu artış % 8 seviyelerinde olurken, aynı değer bitkisel yağda % 7 düzeylerinde kalmak-tadır. Yağların hayvanların yaşıyla olan bu etkileşimi nedeniyle özellikle yüksek enerji düzeyli rasyonlarla beslenmeleri gereken etlik piliçler de 3. haftadan sonra hazırlanacak yemlere yağ katılırken onların enerji değerlerindeki artışlar dikkate alınmalıdır. Gerçektende bu yaştan sonraki dönemde yağla sağ-lanacak her 100 Kcal ME enerji birikimi için daha az yağa gereksinim olacak, dolayısıyla rasyonların daha ekonomik hazırlanabilmeleri de mümkün olabilecek-tir.
Yağların besleme değeri üzerine kanatlılardaki sin-dirim sisteminin gelişmişlik derecesi de doğrudan etkilerde bulunabilmektedir. Freeman (1976) adlı araştırıcı, yumurtadan yeni çıkan civcivlerde sin-dirim sisteminin yağları tam anlamıyla sindirecek düzeyde gelişmediği hususunda bildirişlerde bulun-maktadır. Civcivlerin sindirim sistemi ancak ilk 1 - 2 haftalık dönemde hızla gelişebilmektedir. Bu büyü-me döneminde yağların sindirimine etki eden pank-reatik lipazlar ve safra tuzları yeterli düzeyde sal-gılanamadığından yağlardan yararlanmada beklenen düzeylere ulaşamamaktadır. Bu gibi hallerde henüz tam anlamıyla araştırılmamış dahi olsa rasyonlara safra tuzu ilavesinin yağların sindirimine olumlu et-kilerde bulunabileceği beklenmektedir.
3.2. Yağların Rasyonda Kullanılma Düzeyi:
Yağların metabolik enerji değerleri üzerine onların rasyonlarda kullanılma düzeyleri de doğrudan etki etmektedir. Gerçekten de yapılan incelemeler gös-termiştir ki enerji değeri normalde 9500 Kcal ME/Kg olan bir yağın enerji değeri rasyonda % 3’den daha yüksek düzeyde kullanım durumunda yaklaşık % 7.5’lık bir azalma ile 8800 Kcal ME/Kg’a düşebilmek-tedir. Bir evvelki kısımda da izah edildiği gibi ergin hayvanlarda yağın besleme değerinin yüksek daha olması söz konusudur. Bununla bağlantılı olarak ilk % 3’den sonraki kullanımda yağların enerji değerin-deki azalmalar ergin hayvanlarda gençlere nazaran daha düşük olmaktadır. Örneğin; ergin tavuklarda ilk % 3’e kadar enerji değeri 10.000 Kcal ME/Kg olan bir yağdaki azalma sadece % 6 kadar olmakta ve 9400 Kcal ME/Kg olarak ortaya çıkmaktadır (Dale, 1999). Konuya daha da açıklık getirmesi bakımından aşağı-daki çizelge de rasyona katılan yağ oranlarındaki de-ğişimlerin onların metabolik enerji değerlerine olan etkisi gösterilmiştir.
Sonuç olarak, kanatlı beslenmesinde yağ kullanımı, miktarı ve çeşidi başta enerji metabolizması olmak üzere kanatlının gelişimi ve büyüme eğrisi açısından önemli bir faktör olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kanatlı beslenmesin rasyondaki yağın kalitesi ve ora-nı ve hesaplanması, kümes verimi, yem tüketimi ve sürü sağlığı yönünden kanatlı yetiştiriciliğinde önem arz eder.
Kaynaklar yazar tarafından temin edilebilinir.
Çizelge 4. Yağların Rasyona Katılma Düzeyinin Enerji Değerlerine Etkisi.
KATILMA ORANI
( % )
ENERJİ DEĞERİ
( Kcal ME / Kg )
FARK1
( % )
FARK2
( % )
1
2
3
4
5
6
9
12
9211
9682
10473
9443
9273
9092
8513
7784
-
+ 5.11
+ 8.17
- 9.83
- 1.80
- 1.95
- 6.37
- 8.56
-
+ 5.11
+ 13.70
+ 2.52
+ 0.67
- 1.29
- 7.58
- 15.49
�������������������� ��������� ������������������
MEKTUP ANKARA30 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Çinko, bakteriler, bitkiler ve hayvanlardan insanla-ra kadar tüm canlılar için esansiyel olan bir iz ele-menttir. Çinkonun biyolojik fonksiyonu 1934 yılına kadar anlaşılamamıştır. Kanatlılarda anormal iskelet gelişimi, yetersiz tüylenme ve yavaş büyüme ile do-muzların derilerinde meydana gelen parakeratotik lezyonlarla (sertleşme ve çatlama) karakterize olan çinko yetersizliğinin tanımlanması ise 20 yılı almıştır.
Son yıllarda kanatlı hayvanlarla yapılan araştırma sonuçları; çinko yetersizlik semptomları ile yırtık ve deri hasarlarının neden olduğu kötü karkas kalitesi ve ayak-bacak lezyonlarını birbirleriyle ilişkilendir-mektedir. Bu araştırma sonuçları, kanatlı hayvanla-rın rasyonlarına yeterli düzeyde çinko ilavesinin ne kadar önemli olduğunun farkına varılmasına sebep olmuştur.
Çinkonun biyoyararlanımı
Çinkonun emilimi büyük oranda ince bağırsakta ger-çekleşmektedir. Ancak, çinkonun bağlı formunun ve diğer besin maddelerinin de çinkonun biyoyararla-nımını üzerine etkisi olduğu bilinmektedir. Örneğin, fitat monogastrik hayvanlarda çinko emilimini azalt-maktadır. Ayrıca rasyonda bulunan kalsiyum, mag-
nezyum, fosfor, nikel, bakır ve demir elementleri de çinkonun biyoyararlanımı üzerine etkilidir.
Çinko kaynakları arasında da biyoyararlanım bakı-mından farklılıklar bulunmaktadır. Bunların çoğunun yararlanımları oldukça düşüktür. Örneğin; çinko oksi-tin mutlak biyoyararlanımı % 22, çinko sülfatın % 23 ve çinko asetatın ise % 19’dur. Bu da çinko kaynakla-rının nispi biyolojik değerlerinin de değişken olduğu-nu göstermektedir (Tablo 1).
Çinkonun büyümeyi teşvik edici etkisi
Yem hammaddelerinin pekçoğunun yapısında yeterli düzeyde çinko bulunmadığından, kanatlı rasyonla-rına çinko ilavesi gerekmektedir. Avrupa Birliği Ülke-lerinde, rasyonların çinko içeriğinin yasal olarak en az 150 mg/kg olması uygun görülmektedir. Rasyona ilave edilen çinko komplekslerinin biyoyararlanım-larının yüksek olması durumunda, bu seviyenin pek çok hayvan türü için yeterli olabileceği bildirilmek-tedir. Belirtilen yasal sınırlar içerisinde rasyona ka-tılan çinko kompleksleri ile besleme; tüylenme ve iskelet gelişiminde iyileşmenin yanısıra, ayak-bacak problemleri ve deri lezyonlarının şiddetinin azaltıl-masına da yardımcı olmaktadır.
Çinko bağışıklık sistemi gelişimini uyardığından, ras-yonda yeterli düzeyde biyoyararlanıma sahip çinko kaynağının bulunması ile daha sağlıklı civcivler elde edilebilmektedir.
ÇİNKO BİLEŞİKLERİ YEMDEN YARARLANMAYI İYİLEŞTİRİR
Çeviren: Nuray KAHYA*, Neşe Nuray TOPRAK*Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Yemler ve Hayvan Besleme Anabilim Dalı 06110 Dışkapı, ANKARA
E- posta: [email protected].
By Wiebe van der Sluis Zinc Complexes Improve Feed Conversion. World poultry Vol. 27, No: 9, 2011
Kaynak Etlik piliçlerde
Çinko sülfat 100
Çinko karbonat 93
Çinko klorit 107
Çinko oksit 67
Çinko amino asit kompleksi 131
Tablo 1. Tibia külünde çinko kaynaklarının nispi biyolojik değeri (Jongbloed et al., 2002).
Çinko Bi leş ik le r i Yemden Yarar lanmayı İy i leşt i r i r
veteriner_215_275_c.fh11 7/30/12 5:42 PM Page 1
MEKTUP ANKARA32 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 1
Çinko Bi leş ik le r i Yemden Yarar lanmayı İy i leşt i r i r
Dünyanın pek çok yerinde yapılan araştırmalar, ras-yonlara katılan çinko komplekslerinin etlik piliçler-de canlı ağırlık ve yemden yararlanmayı, yumurta tavuklarında ise yumurta üretimi ve yumurta kabuk kalitesini olumlu yönde etkilediğini açıkça göster-mektedir. Sözü edilen etkiler, hayvanlar sıcaklık stresine maruz kaldığında daha etkin bir şekilde göz-lenmektedir.
Çinkonun performansı iyileştirici etkisi
Auburn Üniversitesi’ndeki (Alabama, ABD) araştır-macılar, çinko komplekslerinin etlik piliçlerde per-formans ve karkas kalitesi üzerine etkilerini araş-tırmışlardır. Araştırma sonunda, rasyonlarına çinko komplekleri ilave edilen 25-42 günlük yaştaki dişi pi-liçler ile 21 günlük yaştaki erkek piliçlerde yemden
yaralanmanın iyileştiği tespit edilmiştir. Aynı araştı-rıcıların 1440 adet Ross erkek piliçle yaptıkları ve 49 günden fazla süren başka bir çalışmada; yemlerine sülfat katılan grubun yemden yararlanma oranının 1.736 iken, çinko kompleksi ile beslenen grupta bu oranın 1.701 olduğu bulunmuştur (Şekil 1).
Zinpro Şirketi tarafından yapılan 22 denemenin ortak sonucu, etlik piliç rasyonlarına çinko kompleksi ilave-sinin, sülfat kontrol grubuna göre yem etkinliğini 3.9 puan (0.039 veya % 2) iyileştirdiğini göstermektedir. Bu iyileşmenin etlik piliçler daha yüksek canlı ağırlığa ulaştıklarında bile ( > 3.4 kg) devam ettiği bildirilmek-tedir. Bu araştırma sonuçları, yeterli miktarda çinko kompleksleriyle beslenen kanatlılarda performansın iyileştiğini göstermektedir.
Düny
piliçle
yumu
hayv
Çink
Aubu
piliçle
rasyo
yaşta
1440
yeml
besle
Şeki
Zinpr
komp
iyileş
ulaşt
mikta
göste
Yem
:Can
l Ağ
rlk
Artş
yann pek ç
erde canl a
urta kabuk
vanlar scak
konun perfo
urn Üniver
erde perfor
onlarna çin
aki erkek p
0 adet Ros
erine sülfat
enen grupta
l 1- Etlik püzerin
ro Şirketi ta
pleksi ilaves
ştirdiğini gö
tklarnda b
arda çink
ermektedir.
1,65
1,7
1,75
çok yerinde
ağrlk ve ye
kalitesini ol
klk stresine
ormans iy
rsitesi’ndeki
mans ve ka
nko komple
piliçlerde ye
ss erkek pi
t katlan gru
a bu orann
piliçlerde çne etkisi
arafndan y
sinin, sülfat
östermekted
bile ( > 3.4
ko kompl
yaplan ara
emden yara
umlu yönde
maruz kald
ileştirici et
(Alabama
arkas kalites
ekleri ilave
emden yara
liçle yaptk
ubun yemde
1.701 olduğ
çinko kom
yaplan 22 d
t kontrol gr
dir. Bu iy
kg) devam
eksleriyle
aştrmalar, r
arlanmay, y
e etkilediğin
dğnda dah
tkisi
a, ABD) a
si üzerine e
edilen 25-4
alanmann
klar ve 49
en yararlan
ğu bulunmu
mpleksleriyl
denemenin
rubuna göre
ileşmenin
m ettiği bild
beslenen
rasyonlara k
yumurta tav
ni açkça gö
a etkin bir ş
araştrmacl
etkilerini ara
42 günlük y
iyileştiği tes
günden fa
nma orann
uştur (Şekil
le besleme
ortak sonu
e yem etkin
etlik piliçle
dirilmektedir
kanatlla
katlan çink
vuklarnda i
östermekted
şekilde gözl
ar, çinko
aştrmşlard
yaştaki dişi
spit edilmiş
azla süren
n 1.736 ike
1).
enin yemde
ucu, etlik p
nliğini 3.9 p
er daha y
r. Bu araşt
arda perfo
ko kompleks
ise yumurta
dir. Sözü ed
lenmektedir
kompleksle
r. Araştrm
i piliçler ile
ştir. Ayn ar
başka bir
en, çinko ko
en yararla
iliç rasyonl
puan (0.039
yüksek can
rma sonuç
formansn
slerinin etlik
a üretimi ve
dilen etkiler,
r.
erinin etlik
a sonunda,
21 günlük
raştrclarn
çalşmada;
ompleksi ile
nma oran
arna çinko
veya % 2)
nl ağrlğa
çlar, yeterli
iyileştiğini
k
e
,
k
,
k
n
;
e
o
)
a
i
i
Çinko hakkında bazı gerçekler• Çinko, bağışıklık sistemi, hücre bölünmesi, hücre büyümesi, yaraların iyileşmesi ve karbonhidrat
metabolizması için gereklidir.
• Çinko aynı zamanda koku ve tat alma duyuları için gereklidir.
• Bitkisel kaynaklı çinko hayvansal kaynaklı çinkoya göre vücutta daha az değerlendirilebilir. Bu ne-denle, düşük proteinli diyetler ve vejetaryan diyetleri çinko bakımından yetersizdir.
Şekil 1- Etlik piliçlerde çinko kompleksleriyle beslemenin yemden yararlanma oranı üzerine etkisi
World poultry Vol. 27, No: 9, 2011
Nefesinizi doğru kullan›n...Respiradox benzerlerinin aksine içerdiği taş›y›c› ajanlarla
beklenenin üstünde emilim gerçekleşmesini sağlar, hedef organ ve dokularda çok daha çabuk yüksek konsantrasyona ulaş›r.
RespiradoxOral ÇözeltiDoksisiklin Hiklat
71