mevlÂn - amasyaamasya.bel.tr/files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · mevlÂnÂ...

80
MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri • Amasya’da Mevlânâ ve Mevlevîlik • Eserlerinden Örnekler Prof. Dr. Adnan KARAİSMAİLOĞLU AMASYA - 2010 Amasya Belediyesi Yayınları

Upload: others

Post on 02-Jan-2020

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

MEVLÂNÂCELALEDDÎN-İ RUMİ

• Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri • Amasya’da Mevlânâ ve Mevlevîlik

• Eserlerinden Örnekler

Prof. Dr. Adnan KARAİSMAİLOĞLU

AMASYA - 2010

Amasya Belediyesi Yayınları

Page 2: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

AMASYA BELEDİYESİ

www.amasya.bel.tr

Kültür Yayınları No: 13Ocak 2010

ISBN: 978-9944-0742-5-4

EditörDoç. Dr. Yavuz BAYRAM

Yayın DanışmanıOsman AKBAŞ

Amasya Belediye Başkanı Yrd.

Sayfa TasarımıYasin VARIŞLI

Kapak TasarımM. Bülent KARAHOCAGİL

Page 3: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

3

İÇİNDEKİLER

Takdim .........................................................................................................................5Önsöz ..........................................................................................................................7Giriş .............................................................................................................................9Mevlânâ’nın Ailesi .....................................................................................................10Mevlânâ’nın Doğumu, Adı ve Lâkapları ....................................................................11Ailenin Belh’ten Ayrılışı .............................................................................................13Konya’da Daimî İkâmet ..............................................................................................15Mevlânâ’nın Tahsili ....................................................................................................16Tebrizli Şems’in Konya’ya Gelişi ve Kayboluşu ..........................................................17Mevlânâ’nın Çevresi ...................................................................................................22

Görüştüğü Bilgin ve Şeyhler ..................................................................................23Tarikat Silsilesi ve Yolu ..........................................................................................23

Hz. Mevlânâ’nın Vasiyeti ............................................................................................27Hz. Mevlânâ’nın Lâkapları .........................................................................................27Hz. Mevlânâ’nın Elkâb-ı Âlîyeleri ..............................................................................31Mevlânâ’dan Seçmeler ................................................................................................33

Getirin bana o kaçak güzeli! ..................................................................................35Âh ‘mine’l-aşk’!.. ....................................................................................................36

Mevlânâ’nın Eserleri...................................................................................................38Amasya’da Mevlânâ ve Mevlevîlik ..............................................................................39

Page 4: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

4

Mesnevî’den Hikâyeler ...............................................................................................43Ölümden Kaçan Adam .........................................................................................45Bakkal ile Papağanı ...............................................................................................46Hüthüt Kuşunun Marifeti .....................................................................................48Akıllı Papağan .......................................................................................................50Çalgıcı ...................................................................................................................53Dil Bilgini ile Gemici ............................................................................................55Aslan, Kurt ve Tilki ..............................................................................................56Sağırın Ziyareti ......................................................................................................58

Mesnevî İmbiğinden Birkaç Damla...........................................................................61

Page 5: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

5

Takdim

Tarih boyunca insanlığa ışık tutmuş, ufuklar açmış, hedefler ortaya koymuş bu hedefleri ortaya koyarken de etrafındakilere kendi davranışları ile en güzel örnekleri sunmuş kutup insanlar vardır. Özellikle bizim tarihimizin içinde bu tür örnek şahsiyetleri arayıp bulma hususunda zorluk çekmediğimiz bir gerçektir.

Günümüzde kanaat önderi diye nitelendirilen bir çok büyük şahsiyet sadece kendi dönemlerindeki ve çevrelerindeki insanların olgunlaşması, kemale ermesi-ne değil aynı zamanda çağlar ötesine de ışık tutacak umdeleri, prensipleri ve ha-yat nizamlarını da bir miras olarak bırakmışlardır.

Özellikle Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde çok önemli roller oynamış olan Hoca Ahmed Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlânâ gibi üstün şahsiyetler bizim için çok önemli kilometre taşlarıdır.

Bu isimlerden kitabımızın konusunu da oluşturan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî; sevgi, barış ve kardeşlik ikliminin tesisi için, üzerinde durulması, hepimiz tarafından doğru bir şekilde anlaşılması ve öğretilerinin baş tacı edilerek, hayatı-mıza yön vermesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Hak aşkı ile halk muhabbetini bir potada birleştirmiş ender kişilerden olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî sanıyorum ki bugün sadece bizlere değil, kan ve gözyaşı ile kirlenmiş olan tüm dünya iklimi için çok önemli çıkış noktaları sunmaktadır.

Page 6: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

6

İnsanın kendi benliğinden çıkması, halk içinde bile Hak’tan yana olması, gönülde yanan aşk odunun aslında dirilişin muştusu olduğunu hissetmesi ve hissettirmesi, gönlü yıkan değil gönüller kazandırmayı bir hayat felsefesi haline getirmesi, farklılıkları ortadan kaldırıp, asılda var olan tekliği birliği ve beraberliği çağlar ötesine haykırması gibi daha sayamadığımız bir çok önemli hasleti kendinde barındıran Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin düğün günü (Şeb-i Âruz) olarak isimlendirdiği vefatının 736 ıncı yıl dönümü nedeni ile hatırasına küçük de olsa saygının ifadesi olmak üzere bu mütevazi çalışmayı tüm halkımıza sunmaktan mutluluk duyuyorum.

Bu çalışmanın kısa sürede hazırlanması ve takdirlerinize sunulmasın-da başta değerli birikimi ve bilgileriyle katkıda bulunan Prof. Dr. Adnan KARAİSMAİLOĞLU’na, yine birikimi ve deneyimi ile emeğini esirgemeyen Doç. Dr. Yavuz BAYRAM’a, Belediye Başkan Yardımcısı Osman AKBAŞ’a ve diğer emeği geçen çalışanlarımıza teşekkür ediyor, Mevlânâ’nın öğretisinin bir-lik, beraberlik ve kardeşliğimize vesile olmasını diliyorum.

Cafer ÖZDEMİRAmasya Belediye Başkanı

Page 7: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

7

Önsöz

Hiç şüphe yok ki Mevlânâ, yalnızca bizim için değil bütün dünya için son derece önemli bir âbidevî şahsiyettir. Mevlânâ’nın bu özelliği, Anadolu’da huzur ve güven ortamının sağlanması çabalarına, “sevgi ve hoşgörü” çerçevesinde etkin biçimde katkı sağlamasına dayanmaktadır. Öyle ki Hacı Bektaş-ı Velî ve Yunus Emre gibi gönül erleriyle birlikte Anadolu’nun bağrında ektiği sevgi ve hoşgörü tohumları, kısa sürede yeşermiş ve zamanla başka coğrafyalara ve nihayet bütün dünyaya ulaşmıştır.

Mevlânâ, bugün için başta Konya olmak üzere, ülkemizin her bir köşesinde, sevgi ve hoşgörüye dayalı bakış açısı ve bütün İslâmî duyarlılığıyla birlikte yaşamaya ve yaşatılmaya devam etmektedir. Anadolu’da ilk mevlevîhânelerden birinin açıldığını bildiğimiz Amasya da; halkı, sivil toplum örgütleri ve yöneticileriyle birlikte Mevlânâ’ya gönülden sahip çıkma potansiyeli taşıyan şehirlerimizdendir. Şüphesiz bu sahiplenmeyi, Amasya’nın eşsiz tarihî tecrübeleri ve kültürel birikiminin doğal bir sonucu saymak gerekir. Amasya’nın manevî havasını soluma fırsatı bulmuş bir akademisyen olarak, Amasya’da bu anlamda örnek gelişmelerin sağlanabileceğine yürekten inanıyorum.

Mevlânâ’nın sevgi, samimiyet, inanç ve hoşgörü eksenli yaşam felsefesine ne kadar muhtaç olduğumuzu her geçen gün biraz daha iyi anlıyoruz. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, Amasya Belediyesinin Mevlânâ ile ilgili çabalarının ayrı bir anlam ve önem taşıdığını ifade etmeliyim. Çünkü Mevlânâ, yüzyıllardan beri olduğu gibi, bugün de birleştirici ve uzlaştırıcı bir işlev görmeye devam etmektedir.

Elinizdeki kitapta Mevlânâ’nın hayatı, ailesi, şahsiyeti, çevresi, silsilesi gibi hususlarla ilgili bölümler, Mevlânâ ile ilgili önemli çalışmalar yürütmüş ve yayımlamış olan Sayın Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu’na aittir. Bu arada www.semazen.net ve www.mevlanader.org gibi adreslerde, Hocamıza ve başka

Page 8: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

8

araştırmacılara ait herkesin ulaşabileceği pek yararlı dosyaların yer aldığını da hatırlatmak isterim. Mevlânâ’nın Eserleri, Amasya’da Mevlânâ ve Mevlevîlik, Mesnevî’den Seçme Hikâyeler bölümleri Doç. Dr. Yavuz Bayram; Mesnevî İmbiğinden Birkaç Damla başlıklı bölüm ise Belediye Başkan Yardımcısı Osman Akbaş tarafından hazırlanmıştır.

Bu vesile ile hiçbir karşılık beklemeksizin, çalışmalarını bizimle paylaşma hususunda tereddüt göstermeden kitaba katkıda bulunan Sayın Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu’na, Amasya Belediyesi ve şahsım adına teşekkür ediyorum. Bu arada başta Belediye Başkanı Sayın Cafer Özdemir ve Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Osman Akbaş olmak üzere, sevgi ve hoşgörüye hararetle ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde böyle bir kitapçık yayımlama ve Mevlânâ’yla ilgili programlar yapma ferâsetini göstermiş olan Amasya Belediyesini gönülden kutluyorum.

Mevlânâ’nın hoşgörü ikliminin bütün hayatımızı kuşatması, sevgi ve kardeşlik bilincinin evliyâ memleketi Amasya ile birlikte bütün ülkemizde hâkim olması dileğiyle...

Doç. Dr. Yavuz BAYRAM

Page 9: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

9

GirişBugünkü sınırlara göre önemli merkezlerini Türkmenistan’daki Merv,

İran’daki Nişabur ve Afganistan’daki Herat ve Belh şehirlerinin oluşturduğu Horasan bölgesini Anadolu’ya bağlayan güçlü halkalardan biri, Mevlânâ ailesi olmuştur. Bu halkalar sayesinde Horasan Anadolu’ya, Anadolu da dünyaya açılma talihine erişmiştir. Anadolu’nun bu sayede gerçekleşen yeni kimlik kazanma dönemine hâkim olan ve Mevlânâ ile özdeşleşen düşünceyi vuslat, muhabbet ve merhamet kavramları temsil etmektedir, diyebiliriz.

Mevlânâ’nın ataları, XIII. asrın başlarında bugün Afganistan’ın kuzeyinde ve Özbekistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Belh şehrinde ikamet etmekteydi. Bu şehir, İslâm öncesine yakın asırlardan itibaren Türklerin hâkimiyetinde bulunmuş, Gaznelilerin ve Selçukluların idaresinde önemli ilim merkezlerinden birisi hâline gelmişti. Şehir, Mevlânâ’nın doğduğu yıllarda Hârizmşâhların hâkimiyetinde idi.

Mevlânâ ve çevresiyle ilgili, kendi eserleri dışındaki, ilk başvuru kaynakları, oğlu Sultan Veled’in 1291 yılında kaleme aldığı İbtidânâme adını da taşıyan Veled-nâme1, kırk yıl kadar Mevlânâ’ya hizmet etmiş olan Sipehsâlâr Ferîdûn b. Ahmed’in  1300’lü yılların başında yazdığı Risâle2 ve Ahmed Eflâkî’nin 1353’te tamamladığı Menâkibu’l-Ârifîn’dir.3 Sultan Veled’in eseri, her iki eser için de kaynak olurken; ayrıca Eflâkî, Sipehsâlar’ın Risâle’sinin önemli bölümünü kendi eserine aktarmıştır. Bunlardan İbtidânâme’deki bilgiler, sağlıklı olmakla birlikte bütün hususları aydınlatmaya kafi gelmemektedir. Sipehsâlâr’ın ve Eflâkî’nin eserlerinde menkıbelerin arasına serpiştirilen bilgiler ise eksik veya yanlış değerlendirmelere yol açabilmektedir.

1 Veled-nâme, nşr. Celâleddîn-i Hümâî, Tahran, 1315 hş.; Aynı eserin diğer adıyla çevirisi: İbtidâ-nâme, trc. Abdülbâki Gölpınarlı, Ankara, 1976.

2 “Zindegî-nâme-i Mevlânâ Celâleddin-i Mevlevî” adıyla nşr. Sa‘îd-i Nefîsî, Tahran, 1325 hş.; Türkçeye çevirisi: Mevlânâ ve Etrafındakiler, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul, 1977.

3 El-Eflâkî, Şemseddin Ahmed, Menâkibu’l-ârifîn, nşr. Tahsin Yazıcı, I-II, Ankara, 1976-1980; Türkçeye çevirisi: Ariflerin Menkıbeleri, I-II, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul, 1986-1987.

Page 10: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

10

Mevlânâ’nın Ailesi

Hz. Mevlânâ’nın babası, Hüseyin oğlu Sultânu’l-ülemâ Bahâeddin Mu-hammed, Belh şehrinde âlim ve arifleriyle meşhur bir ailedendi ve büyük bir üne sahipti. Mevlânâ’nın soyca anneannesi tarafından ünlü Hanefî fakîhlerinden Şemsü’l-eimme Muhammed-i Serahsî’ye (ö. 1097) bağlı bulunduğu4, babaan-nesiyle Hârizmşahlardan olduğu ve baba tarafından Hz. Ebû Bekir’e ulaştığı yönündeki bilgiler, birçok eserde yer almasına rağmen, kendilerinin ve Sultan Veled’in eserlerinde bulunmamaktadır.5 Ancak bu bilgiler, hiç olmazsa, aileye sa-hip olduğu değerler nedeniyle duyulan hürmet ve sevginin büyüklüğüne delil olarak görülmelidir.

Mevlânâ’nın babası Mevlânâ-yi Buzurg (Büyük Mevlânâ) Bahâeddin Veled’in, hanımı Mümine Hatun’dan, iki oğlu ve bir kızı dünyaya geldi. Büyük oğlunun adı Alâaddin Muhammed’di. Kızı Fatıma Hatun, Belh’ten ayrıldıkların-da evli olduğu için burada kaldı.

Dünyaya ün salan oğlu Mevlânâ Celâleddin Muhammed’in ise üç oğlu ve bir kızı oldu. Büyük oğlu Bahâeddin Muhammed’in (Sultan Veled) ve ondan bir veya iki yaş küçük oğlu Alâaddin Muhammed’in anneleri, Semerkantlı Şerefeddin’in kızı olan Gevher Hatun’dur. Diğer oğlu Muzafferüddin Emîr Âlim ve kızı Melike Hatun’un anneleri ise, Gevher Hatun’un vefatından sonra evlendiği Konyalı Kira Hatun’dur.4 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 50-51 (Önsöz), 126, 243. Sultânu’l-ulemâ, Şemsül’l-eimme’nin torunuyla, belki de

daha doğru olarak torununun kızıyla evli olabilir. Bkz. Gölpınarlı, Abdülbâki, Mevlânâ Celâleddin, İstanbul, 1985, s. 38.

5 Mevlânâ’nın Hz. Ebû Bekir’in soyundan geldiğini göstermek amacıyla adına eklenen ‘el-Bekrî (Bekr’e mensup)’ mensubiyet sıfatı, başta Sipehsâlâr’ın Risâle’si ve Menâkibu’l-ârifîn olmak üzere kaynaklarda ısrarla kaydedilmek-tedir. Ancak bu mensubiyetten Mevlânâ’nın ve babasının eserlerinde bahsedilmemesi, en güvenilir Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr yazmalarında ve nihayet türbelerinin kitâbelerinde de bu duruma işaret eden bir kayıt bulunmama-sı dikkat çekicidir. Sultan Veled’in, Veled-nâme’sinin, Celâleddin Hümâî tarafından yayınlanan Farsça metninde bu mensubiyeti ifade eden beytin, eski ve itibar edilmesi gereken yazmalarda bulunmadığını ise Gölpınarlı ortaya koy-muştur. Bkz. Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.35-38.

Page 11: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

11

Mevlânâ’nın büyük oğlu ve sadık hâlefi Sultan Veled’in, Şeyh Selahaddin-i Zerkûb’un kızı olan Fatıma Hatun’dan bir oğlu ve iki kızı vardı: Celâleddin Emîr Ârif Çelebi ile Mutahhara Hatun (Âbide) ve Şeref Hatun (Ârife). Ayrıca iki hanımlığından Nusret Hatun’dan Çelebi Şemseddin Emîr Âbid, Sünbüle Hatun’dan Çelebi Selâhaddin Emîr Zâhid ve Çelebi Hüsâmeddin Emîr Vâcid isimli oğulları dünyaya geldi.6

Mevlânâ’nın Doğumu, Adı ve Lâkapları

Mevlânâ, Belh’te 30 Eylül 1207 (6 Rebiülevvel 604) tarihinde dünyaya gelmiştir.7 Mevlânâ’nın adı Muhammed’dir. Bütün kayıtlara göre babası da aynı adı taşımıştır. Başta kendisi Mesnevî’nin mukaddimesinde kaydettiği üzere adı, ihtilafsız olarak bu şekildedir. Meselâ Ankaralı İsmail Efendi (ö. 1631) “Hazret-i Mevlânâ’nın ism-i şerîfleri Muhammed ve lâkapları Celâleddin’dir. Babalarının isimleri dahi Muhammed ve lâkapları Bahâeddin’dir.” demektedir.8 Dedesi Hüseyin’in lâkabı da Celâleddin’dir.9

İslâm dünyasında hürmet belirtmek için önemli kişilerin isimlerinin önünde kullanılan ‘efendimiz’ anlamındaki Mevlânâ lâkabı, Mevlânâ Celâleddîn Muhammed’le birlikte özel bir isme dönüştü.10 Hüdâvendigâr, Hünkâr, Hazret-i 6 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 250-251; krş. C. Humâî, Veled-nâme Önsözü, s.4-6.7 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I,125; Sadece yıl olarak, Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.33. Bu tarihten beş

on sene daha önce doğmuş olması gerektiği şeklindeki Gölpınarlı’nın görüşü pek uygun görülmemiştir. Bu görüşü için bkz. Mevlânâ Celâleddin, s.44; Mevlânâ Şems-i Tebrîzî ile altmış iki yaşında buluştu, Şarkîyât Mecmuası, Sayı III, 1959, s.156-161.

8 İsmâil-i Ankaravî, Mesnevî-i Şerîf Şerhi, I-VI, İstanbul, 1289/ 1841, II, 12.9 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 91.10 Kadı Necmeddîn-i Taştî’nin dilinden aktarılan şu bilgiler, bunun en eski kaydı olsa gerektir: “Bütün dünya-

da üç şey geneldi. Hazret-i Mevlânâ’ya mensup olunca özelleşti ve önde gelen kişiler, bunu güzel karşıladılar. Bi-rincisi, Mesnevî kitabıdır. Her iki mısraa, mesnevî denilirdi. Şimdi mesnevi adı söylenince akıl, düşünmeksizin Mevlânâ’nın Mesnevî’si olduğuna karar veriyor. İkincisi, bütün âlimlere mevlânâ denilir. Şimdi mevlânâ adı söy-lenince Hazret-i Mevlânâ anlaşılıyor. Üçüncüsü, her kabre türbe denilirdi. Artık türbe denilince, türbe söylenince türbe olan Mevlânâ’nın istirahatgahı anlaşılıyor.” Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 50.

Page 12: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

12

Page 13: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

13

Mevlânâ, Mevlevî, Şeyh, Mollâ-yı Rûmî, Rûmî ve Hazret-i Pîr lâkap ve unvanları da Mevlânâ için kullanılmıştır. ‘Hazret-i Mevlânâ’ ve ‘Hazret-i Pîr’  saygı hitapları, Mevlevî çevrelerinde ve Anadolu’da daha çok tercih edilmiştir. Bugün İran ve Pakistan’da ‘Mevlevî’, Batı’da ‘Rûmî’ lâkapları, onu anmak için öncelikle kullanılmaktadır.

Doğduğu şehre nispetle Belhî (Belhli) sıfatı, bilhassa ilk kaynaklarda babası ve kendisinin adlarının yanında yer almaktadır. Mevlânâ çocukluk döneminin dışındaki yıllarının hemen tamamını, önceki asırlardaki isimlendirmeyle ‘Diyâr-ı Rûm’da geçirdiği ve bu bölgedeki Konya’yı vatan edindiği için ‘Rûmî’ (Rum ülkesinden; Anadolulu) sıfatıyla anılmıştır. Bunların yanı sıra vatan edindiği şehre işaret etmek üzere XIII. asırdan itibaren Konevî (Konyalı) sıfatı da adıyla birlikte birçok eserde yer almıştır.

Ailenin Belh’ten Ayrılışı

Mevlânâ çocukluk veya ilk gençlik yıllarında iken; babası Bahâeddin Veled Belh şehrinden ayrılmayı gerekli gördü. Bu yıllarda Belh’te siyâsî istikrar bozulmuştu. Şehir 1198’de Gûrlular’ın, 1206’da Hârizmşahlar’ın eline geçmiş ve Moğol tehlikesi de baş göstermişti. Her hâlükârda Moğolların istilasından önce ailesini buradan uzaklaştıran Bahâeddin Veled’in gerekçeleri açık olarak kaynaklara yansımamıştır. Ancak onun bu coğrafyadaki siyâsî gelişmelerle birlikte, fikirlerini Ma‘ârif isimli eserinde tenkit ettiği ünlü bilgin Fahreddîn-i Râzî’nin (ö.1209) ve onun görüşlerine itibar eden Hârizmşâh Muhammed’in (ö.1220) mânen ve madden mevcut etkinliğinden rahatsızlık duymuş olması mümkündür.11

11 Bahâeddin Veled’in, Belh’ten ayrılmak üzereyken verdiği vaazda, Sultan Alâeddin Hârizmşâh’la birlikte Fahreddîn-i Râzî’nin bulunduğu hakkındaki rivayeti (Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 34) doğrulayan bir belge yoktur. Çünkü Fahreddîn-i Râzî’nin ölüm tarihi (606/1209), bu hadiseden önceye rastlar.

Page 14: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

14

Belh şehrinden ayrılırken Mevlânâ’nın 5, kardeşi Muhammed Alâaddin’in 7 yaşında olduğu belirtilmektedir.12 Bu bilgiden hareketle bazı eserlerde ailenin Belh’ten ayrılış tarihi olarak 1212 veya 1213 (609 veya 610) yılı gösterilmektedir.13

Belh’ten 1219 (616) yılı hududunda ayrılmış olmaları daha makul görül-mektedir. Çünkü Sultan Veled, kafilenin göç yolu üzerinde bulunan Bağdat’tan ayrılmak üzereyken; Belh şehrinin Moğollar tarafından istila edildiği haberinin buraya ulaştığını, söylemektedir.14 Bu istila tarihi de 1220 (617) yılıdır.

Haccetmek niyetiyle hareket eden kafile, Nişâbûr ve Bağdat’a uğrayarak Hicaz’da Hac vazifelerini yerine getirerek Şam üzerinden Anadolu’ya intikal etti. Ahmed-i Eflâkî’ye göre Şâm’dan Malatya’ya, sonra Erzincan’a, buradan dört yıl kal-dıkları yakındaki Erzincan Akşehir’ine ve daha sonra yedi yıl veya daha fazla ikamet ettikleri Lârende’ye (Karaman) vardı.15 Sipehsâlâr’a göre Hicaz’dan Şam’a, buradan Erzincan’a ve hemen Erzincan’a bağlı Akşehir’e vardı, kışı burada geçirdi ve daha sonra Konya’ya ulaştı.16 Sipehsâlâr ise, ailenin Malatya’ya uğradığından söz etmediği gibi, ailenin Erzincan Akşehir’indeki dört yıllık ikametini de bir yıl göstermekte ve Lârende’deki yıllara değinmeden Konya’ya vardıklarını anlatmaktadır.

Bahâeddin Veled, on yedi veya on sekiz yaşındaki17 Mevlânâ’yı Karaman’da 1225 yılında kafilenin üyelerinden Semerkantlı Lala Şerefeddîn’in kerimesi Gevher Hatun’la evlendirdi. Bu evliliğin akabinde 1226 (623)’da Sultan Veled ve daha sonra  Alâeddîn Çelebi dünyaya geldi. Karaman’da yedi yıl kadar süren ikamet esnasında Mevlânâ’nın annesi Mümine Hatun ile ağabeyi Alâeddin Muhammed vefat ettiler ve bugün Mâder-i Mevlânâ Türbesi olarak bilinen yerde toprağa verildiler.

12 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 95.13 Ayrıca bu göç için 618 (1221) yılı da zikredilmektedir. Bkz. Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.42.14 Sultan Veled, Velednâme, s.40 (Önsöz), Metin, 191; krş. Çeviri İbtidâ-nâme, s.251/ beyit 4186-4187; Eflâkî, Arif-

lerin Menkıbeleri, I, 98. Değerlendirme için bkz. Helmuth Ritter, Mevlânâ Celâleddin Rûmî ve Etrafındakiler, Türkiyat Mecmuası, C. VII-VIII, s.268-281, İstanbul, 1942, s.270.

15 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 99-101.16 Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.22-23.17 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 110, 112.

Page 15: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

15

Konya’da Daimî İkâmet

Büyük Mevlânâ Bahâeddin Veled ailesiyle birlikte, İbtidânâme’nin dışındaki rivayetlere göre Sultan Alâaddîn’in ısrarlı davetleri üzerine, Karaman’dan Selçuklu devletinin başkenti Konya’ya intikal etti. Ailenin reisi, Konya’da 23 Şubat 1231 (18 Rebiulahir 628) tarihinde vefat etti.18 Eflâkî’ye göre vefat ettiğinde seksen beş yaşındaydı ve bu sırada oğlu Mevlânâ 24 yaşına ulaşmıştı.19 A. Gölpınarlı, Bahâeddin Veled’in Ma‘ârif isimli eserindeki bir ifadesine dayanarak, hicrî 546 (1151-1152) yılında doğmuş olması gerektiğini dile getirmektedir.20

Sultan Veled’in ifadesine göre, Bahâeddin Veled Konya’ya varıştan iki yıl sonra vefat etmiştir:21 İki yıl sonra Tanrı takdiriyle Bahâeddin hastalandı, başını yastığa koydu ... ... ansızın âhiret âlemine göçtü.

Bu duruma göre aile, hicrî 626 yılında Konya’ya varmıştır. Belh’ten yolculuğa çıkış yılı 616 yılı kabul edilirse, Konya’ya varış yılı olarak da 626 yılı uygun göründüğüne göre bu arada on yıl kadar bir zaman geçmiştir. Bu zaman dilimi güzergâhta ve ikamet yerlerinde geçen yıllarla yaklaşık olarak uygun düşmektedir.

Padişah Celâleddin, babasının yerine geçti, oturdu; yeryüzü halkı ona yüz tuttu.

Babası gibi zâhitti, bilgindi; bütün bilginlerin başı-başbuğuydu, padişahıydı.22

Mevlânâ bir yıl sonra babasının müritlerinden Seyyid-i Sırdân lâkaplı Şeyh Burhâneddîn-i Muhakkık-ı Tirmizî’nin Konya’ya gelişiyle ona bağlandı ve bu bağlılık 9 yıl sürdü.

18 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I,103,116.19 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 108, 112.20 Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.34.21 Sultan Veled, Veled-nâme, s.41 (önsöz), 192-193; krş. İbtidânâme, 242-243/ beyit 4221, 4240.22 Sultan Veled, İbtidânâme, s.244/ beyit 4256-57.

Page 16: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

16

Mevlânâ, Seyyid’in hizmetinde dokuz yıl kaldı; böylece hem sözde, hem özde onun eşi oldu.23

Eflâkî’ye göre “Bazıları, Mevlânâ’nın o anda, bazıları da Belh’te babasının zamanında Seyyid’e mürit olduğunu söylerler. Seyyid lâla ve atabek gibi daima Hüdâvendigâr’ı omuzunda taşır ve dolaştırırdı.”24 Ancak bu bağlılığın her durumda olgun yaşlarda gerçek bir anlam kazandığı aşikârdır.

Mevlânâ, mürşit kabul ettiği ve mürit olarak bağlandığı Burhâneddin-i Muhakkik’in tavsiyesiyle bir müddet tahsil için Şam ve Hâlep’te bulundu. Dönüşte Kayseri’de hocasını ziyaret ederek onun nezaretinde çile çıkardı. Seyyid, Kayseri’de hicrî 638 (1240-41)’de vefat edince de kabrini ziyarete gitti.25

Mevlânâ’nın Tahsili

Mevlânâ’nın ciddî bir tahsil gördüğü ve tasavvufî bir terbiyeden geçtiği kaynaklardaki bilgilerden ve eserlerindeki açık delillerden anlaşılmaktadır. Babası vefat ettiğinde 24 yaşında iken medresede onun yerini alabilecek ilmî özellikler taşıdığı belirtilen Mevlânâ, buna rağmen tahsiline devam etti. Mevlânâ’nın, babası hayattayken 1221-1228 yılları arasında tahsilini ikmal için Hâlep ve Şam’a gitmiş olduğu belirtilmektedir.26 Ancak 1225 yılında Karaman’da evlendiği ve sonrasında art arda iki çocuğunun dünyaya geldiği gözden uzak tutulmamalıdır.

Eflâkî’nin ifadesiyle “Bahâ Veled hazretleri yokluk âleminden varlık âlemine göçtüğünün ikinci yılında, Mevlânâ hazretleri, zâhir ilimlerinde derinleşmek ve

23 Sultan Veled, İbtidânâme, s.248/ beyit 4318.24 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 117, 128; krş. Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.19, 34.25 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 131.26 Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.46; Sadeddin Nüzhet- Mehmed Ferid, Konya Vilayeti ve Harsiyâtı, Konya,

1926, s.116 (Sadece Şam’da üç sene kadar kaldığı belirtilmektedir).

Page 17: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

17

olgunluğunu eksiksiz duruma getirmek için Şam’a hareket etti. Derler ki, bu, onun ilk seferi idi.”27 Bu dönemin ne kadar sürdüğü kesin değildir. Yine Eflâkî “Onun yedi yıla yakın Şam’da kaldığını söylerler; fakat dört sene oturdu diyenler de vardır.” demektedir.28

Mevlânâ’nın Hâlep Hâlevîye medresesindeki hocası Kemâleddîn bin Adîm’dir (ö.1262). Sipehsâlâr, Mevlânâ’nın tahsili için şu bilgileri vermektedir: “...lügat, arabiyât, fıkıh, tefsir, hadîs, ma‘kûlât ve menkûlât gibi ilimlerde o çağda zamanın bütün ilimlerin başta gelenlerindendi ve bütün fenlerde yüksek icazetler elde etmiş, gençliğinin ilk çağında Hâlep şehrinde türlü bilim ve sahâlarda dünyada eşi olmayan Mevlânâ Kemâleddîn b. Adîm’den faydalanmakla meşgûl olmuştur.”29

Tebrizli Şems’in Konya’ya Gelişi ve Kayboluşu

Mevlânâ’nın hayat hikâyesinde Tebrizli Şems’in özel bir yeri vardır. Karşılaşmaları ve birbirlerine olan sevgileri etrafında çok şeyler anlatılmış ve yazılmıştır. Şemseddin Muhammed-i Tebrîzî, Konya’ya ilk olarak 29 Kasım 1244 (26 Cemaziyelahir 642) tarihinde gelmiştir. Sultan Veled’in diliyle buluşmanın etkisi ve Şems’in ilk sözleri şu şekildedir:30

Ansızın Şemseddin gelip ona ulaştı; nûrunun ışığında da gölge, yok olup gitti.Aşk dünyâsının ardından defsiz, sazsız aşk sesi erişti.Maşuk hâllerini anlattı ona; böylece de sırrı yücelerden de yücelere vardı.Dedi ki: Sen bâtına rehin olmuşsun ama şunu bil ki ben, bâtının da bâtınıyım.

27 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 127.28 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 129.29 Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.40.30 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.249/ beyit 4335-4338.

Page 18: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

18

Page 19: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

19

Mevlânâ’nın öğrenci ve müritlerinde, kendileriyle önceki gibi ilgilenilmediği için büyük hoşnutsuzluk oluştu. Şems’ten yakınmaya başladılar:

Bu adam kim oluyor ki Şeyhimizi, ırmağın bir saman çöpünü kapıp sürüklediği gibi kaptı da bizden ayırdı.31

Arzuları önceki düzene dönmekti:Onlar, Şems buradan giderse padişahımız yalnızca bize kalır;Önceden olduğu gibi ihsanlarına ereriz; dudaksız-damaksız şekerlerini yeriz;Gene onun güzelim öğütleriyle beş duygudan, altı yönden ibaret dünyadan

sıyrılırız (demekteydiler).32

Bu hoşnutsuzluklar ve yakınmalar nedeniyle Tebrizli Şems, 21 Şevval 643 (10-11 Mart 1246) günü Konya’dan ayrılmıştı. Sultan Veled bu beraberliğin süresini bir-iki yıl olarak belirtmektedir:

Bir zaman beraber kaldılar; bir-iki yıl rahat ve huzûra daldılar.33

On altı ayı biraz aşan bu zaman diliminde aralarında gerçekleşen imtizaç ve sevgiden sonra bu ayrılış Mevlânâ’yı son derecede etkiledi. İlgi ve himaye bekleyen müritler yaptıklarından pişman olup çare aradılar. Sultan Veled bunu şöyle ifade eder:

Lûtfet, bilgisizlikle suçlar işledik ama tevbemizi kabul et.Feryâd ederek defâlarca bu sözleri söylediler; aylarca gece-gündüz, bu çeşit

yalvardılar.Şeyh, onların bu hâlini görünce, yollarını düzene soktu; o incinmeden vazgeçti.34

31 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.51/ beyit 81132 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.55/ beyit 877-879.33 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.50/ beyit 795.34 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.56/ beyit 899-901.

Page 20: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

20

Mevlânâ, oğlu Sultan Veled’i Şems’i bulup getirmesi için Şam’a gönderdi. 15 ay kadar sonra hicrî 644 (1246-1247)’de birlikte geri döndüler. Ancak beraberlik uzun sürmedi ve hicrî 645 (1247-1248) yılı içerisinde tamamen kayboldu. Eflâkî, bu son geliş ve kayboluşun arasında ayrıca bir Şam yolculuğu olduğunu kaydetmektedir: “Kimya Hatunun ölümünden yedi gün geçtikten sonra  Şaban 644 h./ Aralık 1246’da tekrar Şam’a gitti.”35

Eflâkî, Şems’in kayboluşunu şöyle tespit etmektedir: Şemseddin’in kaybolup gizlendiği tarih 645 (1247) yılının Perşembe günüdür.36 Eflâkî, ayrıca “İkinci seferinde tam altı ay medresenin hücresinde Mevlânâ ile sohbet ettiler.” demektedir.37

Şems’i, aralarına Mevlânâ’nın oğlu Alâaddin’in de karıştığı söylenen bir grubun öldürdüğü rivayeti kaynaklarda daima tereddütle aktarılırken, Sultan Veled yirmi iki yaşlarında yaşadığı olan biteni anlatırken her hangi bir öldürme olayından hiç söz etmemektedir.38 Şems ona gelişmeler üzerine şöyle demişti:

Bu sefer öylesine bir gitmek istiyorum ki hiç kimse benden bir nişan bile bulamayacak.

Aramakta herkes acze düşecek, kimse benden bir nişan bile bulamayacak.Böylece birçok yıllar geçecek de gene kimse izimin tozunu bile göremeyecek...Derken herkesin gönlündeki keder geçip gitsin diye ansızın herkesin arasından

yitiverdi.39

35 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 20 (Önsöz), 74.36 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 97.37 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 100.38 Bkz. B. Fürûzanfer, Mevlânâ Celâleddin, trc. F. N. Uzluk, İstanbul, 1986, s.103-107.39 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.64/ beyit 1043-45, 1043.

Page 21: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

21

Mevlânâ, Tebrizli Şems’in ardından onu bulabilmek için iki defa Şam’a gitti. İlk gidiş ve dönüşten sonra Konya’da birkaç yıl geçince40 tekrar aynı arzuyla Şam’a yöneldi. Eflâkî, Mevlânâ’nın bu defa Şam’da bir yıldan çok veya az kaldığını söylemektedir.41 Mevlânâ, bu arayış ve üzüntülerden sonra kendisine ‘nâib ve hâlife’ olarak Konyalı kuyumcu Şeyh Selâhaddin’i seçti:

Şeyh’in (Mevlânâ) coşkunluğu, onunla yatıştı; bütün o zahmet, dedi-kodu, esenliğe dönüştü.42

Mevlânâ Şeyh Selâhaddin’le on yıl bir arada bulundu43 ve bu arada oğlu Sultan Veled’i Şeyh’in kızı Fatıma Hatun’la evlendirdi. Şeyh Salâhaddin 29 Aralık 1258 (1 Muharrem 657) günü vefat etti.44 Mevlânâ, son on yılını Mesnevî’nin de yazılmasına sebep olan Çelebi Hüsâmeddin’le sohbette bulunarak geçirdi.45 Bu iki muhterem zatla geçen yıllar, Mevlânâ ve çevresindekiler için huzurlu ve verimli yıllar oldu. Bu dönemler, çevresindekileri himaye ettiği, ekseriyetle manzum ve mensur eserlerinin oluştuğu yıllardır. Mevlânâ, Hicrî tarihle altmış sekiz; miladî tarihle altmış altı yaşında bulunurken 17 Aralık 1273 (5 Cemâziyelâhir 672) günü Yaratıcıya kavuşmuştur. Hâlifesi Çelebi Hüsâmeddin ise ondan yaklaşık on bir yıl sonra 3 Kasım 1284 (22 Şaban 683) günü vefat etti.46 Vefatında elli yaşlarında olan sadık oğlu Sultan Veled ise, babasının maddî ve manevî mirasını lâyık şekilde temsil ederek 11 Kasım 1312’de bu dünyadan göçtü.

40 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.75/ beyit 1238.41 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 104.42 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.87/ beyit 1449.43 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.137; Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 107,110, 119.44 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 120. Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.112.45 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.152.46 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 144.

Page 22: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

22

Mevlânâ’nın Çevresi

Mevlânâ’nın babası Bahâeddin Veled, bulunduğu ve yolculuğu sırasında uğradığı şehirlerde daima devlet adamlarının ve ilim erbabının teveccühünü kazanmış bir zattı. Anadolu Selçuklularının en güçlü sultanlarından olan Alâaddin Keykubad I (slt.1220-1237), Konya’daki ikameti esnasında ona büyük hürmet göstermiş, hatta onun müridi olmuştu. Sultan Veled, Sipehsâlâr ve Eflâkî bu hususta birçok bilgi vermekte ve beraberliklerinden söz etmektedirler. Aileye yönelik bu ilgi ve hürmet, bu asra kadar devam etmiştir.47 Mevlânâ, babasının vefatının akabinde bir müddet daha Şam ve Hâlep’te tahsil görüp muhtemelen 1240 civarında her yönüyle babasının yerini aldı, Selçuklu devlet adamları tarafından büyük saygı gördü ve varlığından istifade edildi. Sultan İzzeddin II (slt. müstakil ve müşterek olarak 1246-1249, 1249-1254, 1257-1259, 1259-1262) ve Sultan Rükneddîn Kılıç Arslan IV (slt. müşterek ve müstakil olarak 1254-1257, 1259-1262, 1262-1266) Mevlânâ’yı ziyaret eder ve sohbetlerine iştirak ederlerdi. Rükneddin Kılıç Arslan Mevlânâ’nın müridi ve ‘oğul’ diye hitap ettiği kişilerdendi.48 Eflâkî, eserinde birçok yerde sultan ve devlet adamlarının katıldığı sohbet ve semâ gösterilerinden söz etmektedir.

On beş yıl devletin hâkimiyetini elinde tutan Muîneddîn Pervâne (ö. 1277), Mevlânâ’ya son derece hürmet gösterir ve onun için ziyafetler ve sohbetler düzenlerdi. Mevlânâ, Fîhi Mâ Fîh’indeki sohbetlerin ekserisini onun evinde ve ona hitaben söylemiştir. Pervâne’nin hanımı Gürcü Hatun da büyük bağlılık içerisindeydi. Müstevfîlik (maliye bakanlığı), vezirlik ve atabeklik görevlerinde bulunmuş olan Pervâne’nin damadı Mecdeddîn Atabek(ö.676/1277), ünlü vezir 47 Veled Çelebi (İzbudak) şöyle demektedir: “Hazret-i Pîr Efendimizin sâye-i senîyelerinde bizler bile hemîşe selâtîn

ve vüzerâ ve eşrâf ve a‘yândan bînihâye i‘zâz ve ikrâm ve ihsânâ mazhar olagelmekteyiz.” Konya Sâlnâmesi 1332 h., İstanbul, 1332, s.749.

48 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 87; Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul, 1993, s.531-532.

Page 23: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

23

Sahib Ata Fahreddin Ali’nin (ö.687/1285) yanı sıra Sahib Şemseddin, Alameddîn Kayser, Taceddîn Mu‘tez, Celâleddin Karatay, Hatîroğlu Şerefeddin Mes‘ûd ve Emîneddîn Mikâil gibi birçok devlet adamı, Mevlânâ’yı sık sık ziyaret eder, kimi zaman mektuplarla ulaştırdığı ricalarını yerine getirirlerdi.49

Görüştüğü Bilgin ve ŞeyhlerMevlânâ, ailesinin ve kendisinin taşıdığı özellikler nedeniyle bir arada

bulundukları dışında elbette bir çok bilgin ve arifle görüşmüştür. Bunların hepsini belirlemek mümkün değildir. Kaynaklara göre, Mevlânâ Şam’da bulunduklarında Şeyh Muhyiddîn-i Arabî, Sa‘deddîn-i Hamevî, Şeyh Osmân-ı Rûmî, Evhadüddin-i Kirmânî, Sadreddîn-i Konevî ile sohbet etmiştir.50 Konya’da onun zamanında bulunmuş olan ve görüştüğü önemli zevat arasından isimleri öne çıkanlar, şunlardır: Konyalı Sadreddin (ö. 1274), Şirazlı Kutbeddin (ö. 1310), Fahreddin-i Irâkî (ö. 1289), Şeyh Necmeddin-i Râzî (ö.1256), Urmiyeli Kadı Sirâceddin (ö. 1283), Hintli Safiyyeddin (ö.1315).

Tarikat Silsilesi ve YoluSipehsâlâr, Sultânu’l-ulemâ Bahâeddin Veled’in zikir telkini ve hırka

silsilesini şöyle vermektedir: Babası Ahmed el-Hatîbî, Ahmed-i Gazzâlî, Ebû Bekr-i Nessâc, Muhammed-i Zeccâc, Ebû Bekr-i Şiblî, Cüneyd-i Bağdâdî, Seriyy-i Sakatî, Ma‘rûf-i Kerhî, Dâvûd-i Tâî, Habîb-i Acemî, Hasan-i Basrî, Hz. Ali ve  Hz. Peygamber.51 Mevlânâ’nın zikir silsilesi ise, Menâkibu’l-ârifîn’de şu şekilde sıralanmaktadır. Seyyid Burhâneddin-i Muhakkik-i Tirmizî, Bahâeddin

49 Meselâ Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 30, 39, 48, 52,57, 60, 149, 155, II, 108; Turan, Selçuklular Zamanında Tür-kiye, s.514, 524-525, 543, 561.

50 Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.35; Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 92-93.51 Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.18.

Page 24: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

24

Page 25: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

25

Veled, Şemsü’l-eimme Abdullah-i Serahsî, Hatîb-i Belhî, Ahmed-i Gazzâlî, Ebû Bekr-i Nessâc, Muhammed-i Zeccâc, Şiblî, Cüneyd-i Bağdâdî, Seriyy-i Sakatî, Ma‘rûf-i Kerhî, Dâvûd-i Tâî, Habîb-i Acemî, Hasan-i Basrî, Hz. Ali ve Hz. Peygamber.52

Bahâeddin Veled’in, Necmeddîn-i Kübrâ’nın (ö.1221) hâlifesi olduğu da kaydedilmektedir.53 Buna göre de silsile şöyledir: Ammâr-i Yâsir, Ebu’n-Necîb-i Suhreverdî, Vecîhüddin el-Kâzî, Muhammed-i Bekrî, Ahmed-i Dîneverî, Mimşâd-i Dîneverî, Cüneyd-i Bağdâdî.54 Ayrıca tarikat terbiyesinin dışında sohbet cihetiyle Ahmed-i Gazzâlî, Ebu Bekr-i Nessâc, Ebû Alî-i Fârmedî ile devam eden başka bir silsileye sahip oldukları nakledilmektedir.55 Oğlu Sultan Veled, Mevlânâ’nın buyruğuyla sırasıyla Şems’e, Şeyh Selâhaddin’e, Çelebi Hüsâmeddin’e uymuştur. Tebrizli Şemseddin, Şeyh Selâhaddin ve Çelebi Hüsâmeddin, Mevlânâ’nın nâib ve hâlifeleri durumundaydı.56 Mevlânâ’nın eserlerini kaplayan aşk ve vecd’in daha önceki örneklerini, Ahmed-i Gazzâlî (ö.517/1123-24) ile ünlü şairler Senâ‘î (ö.1131) ve Şeyh Attâr (ö.1220?) dile getirmiştir. Sultan Veled’in İbtidânâme’sindeki şu ifadeler bu fikrî ve manevî beraberliği anlatmaktadır:

Ama Senâî ve Attâr’ın divanlarınna, Allah bizi aziz sırrıyla kutlasın, Mevlânâ’nın, özünde özü, içinde içi olan Senâî ile Attâr’ın sözlerinin özü-özeti bulunan faydalı sözlerine meyletmek, meyleden kişinin, gönül ehlinden ve velîler bölüğünden olduğuna delildir.57

52 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, II, 252.53 Câmî, Abdurrahmân, Nefehâtü’l-üns, nşr. Mahmûd-i Âbidî, Tahran, 1375 hş., s.459; Gölpınarlı, Mevlânâ

Celâleddin, s.39-40.54 Sarı Abdullah Efendi, Cevâhir-i bevâhir-i Mesnevî, İstanbul, 1287, cilt 1, s.26.55 Sarı Abdullah Efendi, Cevâhir-i bevâhir-i Mesnevî, s.26.56 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.137, 199.57 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, s.266.

Page 26: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

26

Mevlânâ’nın tasavvufî silsilesinde ve anlayışında bu ortak özellik gözlerden uzak tutulmamalıdır. Farklı bir ilâhî hikmet anlayışına ve yorumuna sahip olan Muhyiddin ibn-i Arabî (ö. 1240) ile Mevlânâ arasında doğrudan bir benzerlik ve yakınlık o yıllarda görülmemekteydi. Sonraki asırlarda birlik ve yakınlığı usûl edinen sevenlerinin yorum ve gayretleriyle kimi eserlerde böylece uyum teessüs edilmiştir. İlim öğrenme mekânları olan medreselerin, Mevlânâ’nın ve babasının hayatında büyük yeri vardır. Tahsil dönemlerinde ve sonrasında hayatları bu mekânlarda geçmiştir. Rivayete göre, Sultan Alâaddin ikametleri için sarayına davet ettiğinde Sultânu’l-ulemâ “İmamlara medrese, şeyhlere hânkah, emîrlere saray, tüccarlara han, başıboş gezenlere zaviyeler, gariplere kervansaraylar uygundur.” cevabını vermiştir ve Mevlânâ da aynı şekilde davranmıştır.58 Mevlânâ’nın ailesinin yanında ve ayrıca Şam’da ve Hâlep’te geçirdiği tahsil yılları, ailenin bu yöndeki hassasiyetini göstermektedir. Mevlânâ, ilmî faaliyetleri nedeniyle önemli Hanefî fakîhleri arasında yer almaktadır.59

Âlim ve müftülerin özelliklerine sahip Mevlânâ “Fetva aylığının bize helal olması için hangi hâlde olursam, olayım, fetva getirirlerse, engel olmayın ve bana getirin.” derdi. İstiğrak ve semâ hâlinde de fetva yazardı.60 İlmî birikimi, binlerce âyet-i kerime ve hadis-i şerifle donattığı Farsça ve Arapça şiirlerinde ve mensur eserlerinde görünmektedir. Yaşadığı yıllarda toplumda yaygın olan şiir sevgisinin, Mevlânâ’da da bulunduğu ve bu nedenle onun Arapça ve Farsça birçok divan okuduğu âşikardır. Taşıdığı duyuş, aşk ve vecd hâlini terennüm etmekte kendisine örnek aldığı meşhur mutasavvıf şairler Senâî ile Şeyh Attâr’ın şiirde açtığı yolun en büyük temsilcisidir. Böylece Mevlânâ ilmin, irfanın ve şairce duyuşun buluştuğu bir bilge kişi olarak, toplumun gündelik hayatıyla yakından ilgilenmiş ve insan ruhunun problemlerine ikna edici çözümler sunmuştur. Taşıdığı aşk ve istiğrak

58 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 101, 129.59 Meselâ el-Kureşî, Muhyuddin Ebû Muhammed (Yaşadığı yıllar 1297-1374), el-Cevâhiru’l-muziyye fî tabakâti’l-

Hanefîye, I-V, nşr. Abdülfettâh Muhammed el-Halevî, 1993, s.III, 343-346.60 Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, s.98; Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 306.

Page 27: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

27

hâli, onu çevresinden ve gündelik hayattan uzaklaştırmamıştır. Mevlânâ’dan nakledildiğine göre:

İnsanda iki büyük nişan vardır: Birincisi bilgi, ikincisi fedakârlıktır. Bazısında bilgi var, fedakârlık yok. Bazısında fedakârlık vardır, bilgi yoktur. Her ikisine de sahip olana ne mutlu.61

Hz. Mevlânâ’nın Vasiyeti

Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.62

Hz. Mevlânâ’nın Lâkapları63

‘Mevlânâ’ lâkabı, efendi, sahip, mâlik anlamında Arapça sıfat olan ‘Mevlâ’ kelimesiyle; ‘biz’ anlamındaki Arapça bitişik şahıs zamiri ‘nâ’dan oluşmakta ve ‘efendimiz’ anlamına gelmektedir. Arapça’da genel olarak ‘el-Mevlâ’, diğer Doğu

61 Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, I, 331.62 Câmî, Nefehâtü’l-üns, s.465; Kemâleddîn Efendi, Mevzû’âtu’l-‘ulûm, I-II, İstanbul, 1313h., I,747. Veled Çelebi, bu

vasiyetnâmeyi ‘Hayru’l-kelâm’ adıyla şerh etmiştir (İstanbul, 1330 h.).63 Adnan Karaismailoğlu, “Konyalı Mevlânâ”, Yeni İpek Yolu, Konya Özel Sayısı III, Konya Ticaret Odası Yay., Ara-

lık, 2000.

Page 28: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

28

Page 29: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

29

dillerinde ‘Mevlânâ’ lâkapları, İslâm dünyasında hürmet belirtmek için önemli kişilerin isimlerinin önünde kullanılmıştır. Aynı kullanım Osmanlı döneminde âlim ve faziletli kişiler için de söz konusu olmuştur.

‘Mevlevî’ lâkabı, Allah, sahip, efendi gibi anlamlar taşıyan ‘Mevlâ’ kelimesine nispet yâ’sı eklenerek oluşturulmuş bir kelime olup ‘Mevlâ’ya mensup’ anlamındadır. Allah’a bağlı, ilâhî, dinî anlamıyla bu kelime İslâm dünyasında önemli bilgin ve şeyhler için lâkap olarak kullanılmıştır. Günümüzde de bilhassa Hindistan’da bu anlamıyla kullanılmaktadır.

‘Mullâ’ (Mollâ) kelimesi de lâkap olarak Mevlânâ için az da olsa kullanılmıştır. Bu kelime, muhtemelen Arapça ‘Mevlâ’ kelimesinin İranlılar tarafından bu şekilde telaffuz edilmesiyle oluşmuştur. Türkçede de bazen ‘Munlâ’ (Monlâ) şeklinde telâffuz edilen kelime de aynı özellikte olmalıdır.

‘Hudâvend’ kelimesiyle eş anlamlı olan ‘Hudâvendigâr’ da Menâkıbu’l-ârifîn’den ve Sipehsâlâr’ın Risâle’sinden anlaşıldığına göre Mevlânâ için çocukluk yıllarından itibaren kullanıla gelmiştir. Menâkıbu’l-ârifîn’de babasının bu lâkabı Mevlânâ için kullandığı belirtilmektedir. Anılan iki eserde bu unvan çoğunlukla ‘Hazret-i Hudâvendigâr Mevlânâ’ ve ‘Hudâvendigâr Mevlânâ Celâleddin’ şeklinde anılmaktadır. ‘Hudâvendigâr’ kelimesi efendi, sahip, sultan ve Allah anlamlarını taşımaktadır. Kelimenin efendi, sultan ve benzeri anlamından hareketle Türkçede başta Sultan Murad Hüdâvendigâr olmak üzere çeşitli şahıslar için kullanıldığı vâkidir.

‘Şeyh’ lâkabı Mevlânâ için oğlu Sultan Veled’in eserlerinde, XIV. asır kaynaklarında ve sonrasında kullanırken günümüz kaynaklarında pek anılmaz. İhtiyar, önemli kişi, bilgin ve önder gibi anlamlar taşıyan kelime mezhep ve tarikat önderleri için de kullanılmıştır.

Page 30: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

30

‘Belhî’ ve ‘Rûmî’ sıfatları bazen birlikte bazen ayrı olmak üzere yaygın olarak kullanılagelmiştir. Ancak Rûmî sıfatının Mevlânâ’nın ve Sultan Veled’in eserlerinde bulunmadığı, Sipehsâlâr’ın Risâle’si ile Menâkıbu’l-ârifîn’de de belirtilmediği bilinmektedir.

Mevlânâ için üzerinde durulacak son mensubiyet bildiren sıfat, ‘Konevî’ (Konyalı) sıfatıdır. Mevlânâ’nın adıyla birlikte önceki asırlarda anılmış olan bu sıfatın, her nedense son asırda dillerde dolaşmaması ve hatta araştırmaya dayalı eserlerde dahi yerini koruyamamış olması dikkat çekicidir. Muhyiddîn Ebû Muhammed el-Kureşî (1297-1374), el-Cevâhiru’l-muziye fî tabakati’l-Hanefiye isimli eserinde Mevlânâ’nın Hz.Ebubekir’e ulaştırdığı soy silsilesini verdikten sonra, ‘el-ma‘rûf bi-Mevlânâ Celâleddîn el-Konevî “Mevlânâ Celâleddin el-Konevî diye meşhurdur.” kaydını koymuştur.

Page 31: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

31

Hz. Mevlânâ’nın

Elkâb-ı Âlîyeleri64

Mollâ-yı RumRahm eyle gel ey dâverimYokdur benim bir yâverimSensin hemân dâd-âverimYâ Hazret-i Mollâ-yı Rum

 Mollâ

Şeh-i cihân-ı velâyet Cenâb-ı Mollâ’dırMekîn-i taht-ı kerâmet Cenâb-ı Mollâ’dır

 Celâleddîn-i Rûmî

Erenler şâhı Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’dirMeleklerle felek âvâze-i bang-i kudûmidir

 Mollâ Hünkâr

Uluvv-i kadr-i Mevlânâ’yı yok bir ferdin inkârıBilir bay ü gedâ pîr ü cüvân hep Mollâ Hünkâr’ı

 

64 Hüseyin Vassâf; Sefîne-i Evliyâ, I, 322-323.

Page 32: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

32

MevlânâSanma kim devr eyleriz şevk-ı kudûm ü nây ile

Olmuşuz âvâre feyz-i aşk-ı Mevlânâ ileMevlevî

Bî-vâsıta feyz alır Şems’tenGûyâ ki kamer de Mevlevî’dir

Bir cezbe ider cihânı tenvîrEflâk de yer de Mevlevî’dir

Andelîb-i gülşen-i nağme-künândır MevlevîNağme-i can-sûz-ı neyle hem-zebândır Mevlevî

On sekiz bin âleme sırr-ı nihândır MevlevîDevr eden çarh-ı felekten bir nişândır Mevlevî

 Hüdâvendigâr

Düşürse kâfile-i semt-i hâne ber-dûşânTavâf-ı kûy-ı Hüdâvenedigâr’a dek gideriz

Page 33: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

Mevlânâ’danSeçmeler

Page 34: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

34

Page 35: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

35

Getirin bana o kaçak güzeli!

Gidin a iş erleri, çekin getirin sevgilimizi;getirin bana o kaçak güzeli.Tatlı mı tatlı nağmelerle, altın gibi bahanelerleo güzel yüzlüyü, o ay parçası güzeliçekin getirin eve.Bir başka zaman gelirim der, söz verirseinanmayın sakın!Verdiği sözlerin hepsi de düzendir,aldatır sizi o.Pek  sıcak  bir  soluğu  vardır  onun;Büyücülükle,  suyu düğümler, havayı bağlar o.Benim güzel sevgilim kutlulukla, neşeyle bir geldi mi, otur artık da Hakk’ın şaşılacak şeylerini seyre dal.Onun güzelliği  parladı,  yüzü  ışık saldı mı,güzellerin güzelliği de neymiş?Güneş gibi yüzü, mumları söndürür gider.Yürü a tez giden gönül!Yemen’e, sevgilime git deo değer biçilmez akikeselâmlarımı ulaştır, saygılarımı bildir.

Mevlânâ (Gazel, VII, 224)

Page 36: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

36

Âh ‘mine’l-aşk’!..Aşkın sarhoş etti beni, ellerimi çırpmaya koyuldum;sarhoşum, kendimden geçmişim;ne bilirim ne yaptığımı?Koruktum, üzüm oldum şimdi;artık kendimi ekşi yüzlü gösteremem ki.Helva satan sevgili,şeker gibi, tatlı mı tatlı bir avuç helva soktu ağzıma benim.O, helvacı dükkânı açtı açalı evimi barkımı aldı götürdü;dükkânsız bıraktı beni.

Mevlânâ (Gazel, V, 124)

Tanıdıktan, dosttan, akrabadan gelen bir cefa, hilekârın üç yüz bin eziyetine eşittir.

Mevlânâ (Mesnevî, III, 623) 

İmanın sağlamlığının göstergesi, ölsen bile ölümün sana tatlı gelmesidir.Ölümün kötülüğü gitti mi, zaten o ölüm değil, ölümün bir suretidir; bir

göçmeden ibarettir o.Vuslat ebedilik içinde ebediliktir; ama bu ebedilik önce yokluk (ölüm)

şeklinde tecelli eder.Mevlânâ (Mesnevî, III, 4609, 4612, 4659)

Page 37: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

37

 

Zevk-i aşkı matbah-ı Mollâ’da ikrâr eyledimTâb-ı âteş-bâz ile sûzişler izhâr eyledim

Seyyîd-i Sırdân’ın oldum vâye-dâr-ı himmetiMahzen-i Zer-kûbdan cevherler îsâr eyledim

Nûra gark oldum füyûzât-ı Ziyâü’l-Hakk ileŞems’e döndüm âşıkâne neşr-i envâr eyledim

Hazret-i Sultân Veled lutfuyla oldum kâmyâbİltifâtıyla dil-i mahmûrı hûşyâr eyledim

Nâzım oldum cephe-sâ-yı feyz-i Mevlânâ-yı RûmHamdüli’llâh rü’yet-i envâr-ı dîdâr eyledim

Mehmed Nâzım Paşa

Page 38: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

38

Mevlânâ’nın Eserleri65

MesnevîDîvân-ı KebîrFîh-i Mâ FîhMecâlis-i Seb‘aMektûbâtRubâîler

Mevlânâ’nın adını, asırları ve coğrafyaları aşıp bütün dünyaya duyuran eseri, 25.700 beyitten oluşan 6 ciltlik Mesnevi’dir. Her ne kadar mesnevi nazım şekliyle yazıldığından bu adı almışsa da zamanla mesnevi dendiğinde Mevlânâ’nın bu eseri akla gelir olmuştur. Mesnevi-i Şerîf ve Mesnevî-i Ma‘nevî olarak da bilinen bu Farsça eserde, insanlara ibret ve örnek oluşturacak alegorik hikâyeler, dualar, nasihatlar yer almaktadır. Mevlânâ, bu eseri aracılığıyla Anadolu’da kardeşlik ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde toplumsal huzura ve barış ortamına büyük katkı sağlamıştır.

Mesnevi, o kadar geniş bir etki sahası oluşturmuştur ki zamanında ve sonraki dönemlerde yaşayan pek çok şair ve yazar, eserinde ondan ya ilhâm almış, alıntı yapmış ya da bir vesileyle ona göndermede bulunmuştur. İletişim imkânlarının son derece kısıtlı olduğu bir dönemde Şeyyâd İsâ, Elvân Çelebi, Kirdeci Ali, İzzetoğlu, Yûsuf-ı Meddâh, Mehmed Hatîboğlu, Sultan Veled, Muhyî, Muîn bin Mustafa, Gülşehrî, Âşık Paşa, Ahmedî, Bedr-i Dilşâd, Şeyhî, Ârif, Gelibolulu Mehmed Zaîfî, Yazıcıoğlu Mehmed gibi pek çok ismin eserinde ondan övgü ve hayırla bahsetmesi ve eserinden alıntı yapması bu etkinin somut bir göstergesidir.

Mevlânâ’nın diğer ünlü eseri, kendi mahlası yerine Şems ve Şems-i Tebrîzî mahlaslarını kullandığından Dîvân-ı Şems, Dîvân-ı Şems-i Tebrîzî, Külliyât-ı Şems, Külliyât-ı Şems-i Tebrîzî olarak da anılan Dîvân-ı Kebîr’dir. İçerik, dil ve anlatım bakımından Mesnevi’ye çok benzeyen bu Farsça eserin beyit sayısı, bazı nüshalarda 50.000’e kadar ulaşmaktadır.

65 Bu bölüm, Doç. Dr. Yavuz Bayram tarafından hazırlanmıştır.

Page 39: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

39

Bu iki büyük eseri dışında Mevlânâ’nın sohbetlerinden oluşan Fîhi Mâ Fîh ve yedi vaaz ve öğüdünün bulunduğu Mecâlis-i Seb‘a adlı eserleri de vardır. Her ikisi de kısmen Farsça kısmen de Arapçadır. 147 mektubundan oluşan Mektûbât’ını ve divanında yer aldığı halde ayrı bir eser olarak bilinen Rubâîler’i de diğer eserleridir.

Şüphesiz Mevlânâ, bütün bu eserleri yanında yetiştirdiği öğrencileri ve halifeleri vasıtasıyla da Anadolu’nun huzur ve barış ortamına kavuşmasına, insanlar arasında hoşgörünün yayılmasına katkı sağlamıştır. Eserleri Türkçe olmadığı halde, adının Anadolu ve Rumeli’nin dört bucağında saygı ve hürmetle anılması, onun eserlerinde ortaya koyduğu duygu ve düşünceleri kadar yaşam tarzı olarak benimsediği ve uygulamaya koyduğu hoşgörüsüyle de ilgilidir.

Amasya’da Mevlânâ ve Mevlevîlik66

Şüphesiz Anadolu’nun İslâmlaşması sürecine büyük katkılar sağlayan Mevlânâ’nın tesiri, bu süreçte önemli bir işleve sahip olan Amasya gibi tarihî bir şehre de ulaşmıştır. Nitekim Ahmed Eflâkî, Amasya Mevlevîhânesinin Anadolu’da inşa edilen ilk mevlevîhânelerden olduğunu belirtmektedir.

2008 yılında Amasya Anadolu İmam Hatip Lisesi kütüphanesinde 564 yıllık olduğu ve 1444’te (Sultan İkinci Murâd dönemi) istinsah edildiği tahmin edilen yeni bir Mesnevî nüshasının tespit edilmiş olması, Amasya’da Mevlânâ’nın ve Mevlevîliğin geçmişiyle ilgili önemli ipuçları taşımaktadır. Nitekim Amasya’da ilk mevlevîhânenin 14. yüzyılın başlarında (1314) Alâaddin Ali Pervâne Bey tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Hüseyin Hüsâmeddîn’in Amasya Tarihi’nde de Saraçhane Camiinin ilerisinde bir mevlevîhânenin bulunduğu belirtilmektedir. Bu mevlevîhânenin eski kayıtlarda Mevlevîhâne-i Merhûm Alâeddîn der Amasya,

66 Bu bölüm, Cumhuriyet Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Adnan Gürbüz’ün “Amasya Mevlevîhânesi ve Vakıfla-rı” (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 2, Mayıs 1996, s. 287-292) adlı makaleden yararlanılarak Doç. Dr. Yavuz Bayram tarafından hazırlanmıştır.

Page 40: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

40

Mevlevîhâne-i Pervâne der Amasya ve Mevlevîhâne-ı Merhûm Alâaddîn Pervâne gibi adlarla yer aldığı bilinmektedir.

Abdülbâkî Gölpınarlı, Mevlânâ’dan sonra Mevlevîlik adlı eserinde, Celâlî isyanlarında mevlevîhânenin yandığını, şeyh İbrahim Çelebi’nin öldüğünü; mevlevihanenin 1637’de Sadrazam Bayram Paşa’nın emriyle yeniden inşa edildiğini; 1720 ve 1800 yıllarında tamir gördüğünü belirtmektedir. Bu arada Amasya Mevlevîhânesinde bazı şeyhlerin ve Mevlevî büyüklerinin kabirlerinin bulunduğu da kaynaklarda belirtilmektedir.

Adnan Gürbüz, Amasya Mevlevîhânesinin vakıf gelirlerinin 1520’de 6.393 akçe, 1576’da ise 16.405 akçe olduğunu; 17. yüzyılda mevlevîhâne için yıllık biri 720 kuruşluk diğer 360 kuruşluk iki ayrı gelir tahsis edildiğini, 1835’te gelirin 1680 kuruş olduğunu tespit etmiştir.

Hüseyin Hüsâmeddîn, Amasya Mevlevîhânesi şeyhlerini şöyle sıralamıştır: Eş-Şeyh Velîyü’d-dîn Ahmed Dede (1276), Eş-Şeyh Alâaddîn Ali Dede (1284), Eş-Şeyh Celâleddîn Mehmed Dede (1300), Eş-Şeyh Yusuf Dede (1314), Zileli Nusretzâde Eş-Şeyh Cemâleddîn Ahmed Dede (Şadgeldi Paşa döneminde), Eş-Şeyh Mehmed Cûî Dede (1436’dan önce), Eş-Şeyh Mecdüddîn Küpeli Dede (1436’dan önce), Eş-Şeyh Müstencid Dede (1436), Eş-Şeyh Ömer Çelebi (1567), Eş-Şeyh İbrahim Çelebi (1602’den önce), Eş-Şeyh Mehmed Ârif Dede (?),Eş-Şeyh Mahmûd Dede (?), Eş-Şeyh Abdülkadir Dede (?),Eş-Şeyh Alâaddîn Dede (?),Eş-Şeyh Bilâl Efendi (1700), El-Hâc Osman Sâkıb Efendi (1706), Eş-Şeyh Ebû Bekir Dede (1706), Eş-Şeyh Sâlih Dede Efendi (1719), Derviş Mehmed Dede (1738), Eş-Şeyh İsmail Dede (1753), Hâcîzâde Eş-Şeyh Ahmed Dede (1763), İsmail Dedezâde Feyzullah Dede (1776), Es-Seyyîd Hasan Dede (1780), Eş-Şeyh Ahmed Dedezâde Feyzullah Dede (1790), Hüseyin Dede Efendi (1794), Es-Seyyîd Mehmed Kâmî Dede (1795), Ey-Seyyîd Mehmed (1812), Kâmî Dedezâde Es-Seyyîd Mehmed Sâbit Dede (1813), Es-Seyyîd Ahmed Selîm Dede (1828), Es-Seyyîd Hasan Dede (?), Es-Seyyîd Ali Rızâ Dede (?),

Page 41: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

41

Es-Seyyîd Mehmed Sıdkî (?), Es-Seyyîd Ahmed Dede (?), Es-Seyyîd Celâleddîn Mehmed Dede (?).

Yukarıdaki bilgiler, Mevlevîliğin Amasya’daki geçmişinin 13.yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir. Yüzyıllar boyunca başta Anadolu ve Rumeli olmak üzere bütün Selçuklu ve Osmanlı topraklarında etkili olan bu tasavvufî gelenek, şüphesiz Amasya’nın tarihî, kültürel ve sosyal yapısının oluşumunda da önemli bir rol oynamıştır.

Cumhuriyet’ten sonra tekke ve zâviyelerin kapatılmasıyla Amasya Mevlevîhânesi de kapanmış; bir süre sonra binasıyla birlikte bu sûfî geleneğin Amasya’nın sosyal hayatı üzerindeki izleri de hemen hemen tamamen silinmiştir. Bununla birlikte bir tarîkat şeklinde olmasa da, Mevlânâ sevgisi ve hoşgörüsü bütün Türkiye’de ve dünyada olduğu gibi, Amasya’da da yaşamaya ve yaşatılmaya devam etmiştir.

Page 42: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

42

Page 43: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

Mesnevî’den Hikâyeler67

[YAVUZ BAYRAM]

67 Mesnevî’den seçilerek bu bölüme alınan hikâyelerin metni, Doç. Dr. Yavuz Bayram tarafından yayıma hazırlanmıştır. Samsun’da bir kitabevinin sahibi olan Sayın Mustafa Apaydın’ın maddî desteğiyle hazırlanan ve tamamı 115 adet olan bu hikâyelerin tümü inşallah yakında yayımlanacaktır.

Page 44: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

44

Page 45: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

45

Ölümden Kaçan Adam

Kuşluk vaktine doğru adamın biri, koşa koşa Süleyman Peygamber’in sarayına geldi. Yüzü korkudan ve kederden sapsarı kesilmiş, dudakları morarmıştı.

Süleyman Peygamber, adama;-Efendi, ne oldu? Bu ne hâl? diye sordu.Adam;-Azrâil, bana öyle bir hışımla, öyle bir kinle baktı ki!.. dedi.Süleyman Peygamber;-Eee! Benden ne istiyorsun? dedi.Adam, isteğini şöyle dile getirdi:-Ey Peygamber! Senin gücün var. Rüzgâra emret! Beni ta Hindistan’a kadar

götürsün. Belki böylece canımı Azrâil’den kurtarırım.Süleyman Peygamber, adamın bu isteğini kabul etti. Rüzgâra emretti. Rüzgâr da

adamı, Hindistan’da bir adaya kadar götürdü.Ertesi gün Süleyman Peygamber, halkla buluşunca Azrâil’i de yanında gördü.

Azrâil’e;-O müslümana niçin hışımla baktın? diye sordu.Azrâil, bu soruyu şöyle cevapladı:-Ey cihanın zevâlsiz padişahı! Ben ona hışımla ne zaman bakmışım? Yolum

uğradı da onu orada görünce şaşırdım sadece. Çünkü Allah bana; “Haydi yarın var şu adamın canını Hindistan’da al.” Buyurmuştu. Ben de kendi kendime; “Adamın yüz tane kanadı olsa, yine de Hindistan’a gitmesi zor.” diye düşünmüştüm. Adam, her hâlde benim şaşırmamı hışım zannetmiş olmalı.

İşte ey insanoğlu! Kaderden, alna yazılmış olandan kaçmak mümkün değildir. O adam, kimden kaçıyordu? Allah’tan mı? Ne boş zahmet!..

Page 46: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

46

Bakkal ile Papağanı

Bir bakkal vardı. Bu bakkalın da yeşil tüylü, güzel sesli bir papağanı vardı. Adamın dükkânında durur, bekçilik ederdi. Alışverişe gelenlere hoş nükteler söyler, latifeler yapardı.

Bu değerli kuş, insanlarla konuşurken gerçek bir insan gibiydi. Ayrıca bir papağan gibi öterken de pek maharetliydi.

Bir gün bakkalın, dükkândan ayrılıp evine gitmesi gerekti. Papağan, her zamanki gibi dükkânı bekliyordu. Ansızın kedinin biri, bir farenin peşinden dükkâna daldı.

Papağan, kediden çok korktu. Can korkusuyla dükkânın bir köşesinden diğer köşesine uçtu. Uçarken çok telaşlı olduğundan, etrafına dikkat edemedi ve gülyağı şişesine çarptı. Şişe devrildi.

Bir süre sonra dükkân sahibi geldi. Bir de ne görsün? Dükkân, yağ içinde! Her taraf gül yağı olmuş. Adam, bu duruma çok kızdı, öfkelendi; bağırdı çağırdı.

Bu öfkeyle papağanın kafasına öyle bir vurdu ki zavallı hayvanın kafası kel oldu. Üstelik dili de tutuldu.

Dudu kuşu, birkaç gün hiç konuşmadı. Bu arada bakkal, çok sevdiği bu hayvana vurduğu için pişman oldu. Kendi kendine;

-Ah keşke elim kırılsaydı da dudumun kafasına vurmasaydım, demeye başladı.

Adam, bununla da kalmadı. Papağanı konuşsun diye çok dua etti. Fakirlere sadaka dağıttı. Adam, böylece üç gün üç gece şaşkın şaşkın ve endişe içinde bekledi.

Page 47: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

47

Üçüncü gün alışveriş için dükkâna kel bir adam geldi. Papağan, adamı görünce birdenbire bağırdı:

-Ey kel adam! Sen neden kellere karıştın? Yoksa sen de şişeden gül yağı mı döktün?

Kel adam, bu sözlere çok şaşırdı. Bakkala dönüp;-Bu tatlı papağan şimdi ne demek istedi? diye

sordu.Bakkal, olanları kısaca anlattı. Sonra

adama şöyle dedi:Zavallı hayvan, gül yağını

döktüğü için çok sıkıntı çekti. Onun için seni öyle kel görünce, senin de başına aynı şeyin geldiğini düşündü. Ne de olsa o bir hayvan. Onun anlayışı da o kadar işte. Her şeye kendi küçük penceresinden bakıyor.

Page 48: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

48

Hüthüt Kuşunun Marifeti

Kuşlar o gün büyük divan çadırı kurulunca, Süleyman Peygamber’in huzuruna geldiler. Bütün kuşlar, “cik cik” diye ötmeyi bırakmışlardı. Hepsi, açıktan açığa Süleyman Peygamber’le konuşmaya başlamışlardı.

Kuşlar; bütün sırlarını, hünerlerini, bilgilerini ve kendi işlerine ait şeyleri Süleyman Peygamber’e birer birer anlatıyorlardı. Çünkü her biri, kendini Süleyman Peygamber’e tanıtmak sevdasındaydı.

Sıra hüthüt kuşuna geldi. Artık hünerini, sanatını ve düşüncelerini ortaya koyma sırası ondaydı. Süleyman Peygamber’e;

-Ey padişahım! Küçük bir hünerimi kısaca arz edeyim, dedi.Süleyman Peygamber;-Söyle bakalım, o hangi hünerdir? diye sordu.Hüthüt de şöyle devam etti.-Çok yükseklerden uçarken bile, havadan bakınca, yerin ta dibindeki suyu

görürüm. O su nerededir? Derinliği ne kadardır? Topraktan mı çıkıyor taştan mı? Hepsini görür bilirim. Ey Süleyman! Ordunun konaklayacağı yeri tayin etmek için beni yanında sefere götür.

Süleyman Peygamber, bu marifetli kuşa şöyle dedi:-Ey iyi yoldaş! Susuz ve uçsuz bucaksız çöllerde sen bize arkadaş ol. Bu

suretle su bulur, seferde bizi susuzluktan korursun.Bu sırada hüthüdün sözlerini duyan bir karga, pek kıskandı. Süleyman

Peygamber’e yaklaştı ve ona şöyle dedi:

Page 49: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

49

-Eğer hüthüdün öyle bir marifeti olsaydı, bir avuç toprağın altındaki tuzağı nasıl görmezdi? Nasıl olur da o tuzağa tutulur, ümitsiz bir hâlde kafese girerdi?

Bu sözler üzerine Süleyman Peygamber;-Ey hüthüt! Böyle sonunda yalan olduğu ortaya çıkacak bir sözü nasıl

söylersin? diye çıkıştı.Hüthüt, bu soruyu da şöyle cevapladı:-Padişahım! Allah aşkına bu çıplak yoksul hakkında düşmanının söylediği

sözü dinleme. Eğer söylediklerim yalansa, işte başımı koydum. Boynumu vur. Kaza hükmünü inkâr eden karga, ne kadar aklı olsa yine de inkârcıdır. Eğer kaza gözümü ve aklımı kapatmazsa, ben tuzağı havada da görürüm. Fakat kaza gelince, bilgi, uykuya dalar, ay kararır, gün tutulur. Kaza ve kaderi inkâr edenin inkârı bile, bil ki kaza ve kaderdendir.

Page 50: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

50

Akıllı Papağan

Adamın birinin bir papağanı vardı. Kafese hapsedilmiş, pek güzel bir papağandı. Adam ise bir tacirdi.

Bir gün tacir, ticaret amacıyla Hindistan’a gitmek üzere yol hazırlığına başladı. Ev halkının her birine;

-Söyle bakalım! Sana Hindistan’dan ne getireyim? diye sordu.Herkes, tacirden bir şey istedi. Tacir de hepsine istediklerini getireceğine

dair söz verdi. Sonra papağana dönerek;-Sen ne hediye istersin? Sana Hindistan’dan ne getireyim? diye sordu.Papağan;-Oradaki papağanları görürsen, onlara benim hâlimi anlat. Sizin akrabanız

olan filan papağan, bizim mahpusumuzdur. Size selâm söyledi, yardım istedi. Sizden bir çare, bir kurtuluş yolu diledi dersin, dedi.

Sonra sözlerine şöyle devam etti:-Onlara söyle. Onlar yeşiller içinde sefa sürerken ben böyle gurbet elde

mahpusum. Dostların vefası böyle mi olur? diye sorduğumu da söyle.Tacir, papağana da selâmını ve isteğini Hindistan’daki papağanlara ileteceğine

dair söz verdi.Adam, böylece yola çıktı. Uzun bir yolculuktan sonra Hindistan yakınlarına

varınca, kırda birkaç papağan gördü. Hemen atını durdurdu. Papağanının selâmını ve söylediği diğer sözleri oradaki papağanlara iletti.

Oradaki papağanlardan biri, anlatılanları duyunca çok etkilendi. Birdenbire titremeye başladı. Sonra da düşüp öldü.

Page 51: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

51

Bunun üzerine tacir, papağa-nının sözlerini ilettiği için pişman oldu. Kendi kendine;

-Bir cana sebep oldum. Bu ölen papağan, bizim papağanın akrabasıydı galiba. Ben bu haberleri niye verdim? Bu sözler biçareyi yaktı yandırdı, deyip üzüldü.

Tacir, Hindistan’daki ticare-tini ve alışverişini bitirip nihayet evine döndü. Ev halkının istedik-lerini bir bir verdi.

Papağan;-Bu esir kuşun hediyesi hani?

Ne gördün, ne söyledinse anlat! dedi.

Tacir;-Söylemem. Zaten cahilli-

ğimden ve akılsızlığımdan böy-le saçma haberi niye götürdüm diye hâlâ pişmanlık duymakta-yım, dedi.

Papağan, bu sözler üzerine;-Bu pişmanlık neden? Bu

üzüntüne sebep nedir? diye sordu.

Page 52: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

52

Tacir, papağanın bu sorusuna şöyle cevap verdi:-Senin bana söylediklerini, Hindistan’a varınca sana benzeyen papağanlara

bir bir anlattım. İçlerinden biri, senin derdini öğrenince ödü patladı, titreyip öldü. Ben de “Ne yaptım? Niye bu sözü söyledim?” diye çok pişman oldum. Ama bir kere de söylemiş bulundum. Artık pişmanlık ne fayda verir?

Papağan, tacirin anlattığı papağanın hâlini işitince, titredi, düştü, kaskatı oldu. Sahibi, onun böyle düştüğünü görünce yerinden sıçradı.

-Ey güzel ve hoş nağmeli papağan! Sana ne oldu? Niçin bu hâle geldin? Vah yazık! Benim güzel kuşum, ruhumun neşesi, bahçem, çiçeğim!.. diye söylenip ağlamaya başladı.

Sonra papağanı, kafesten çıkardı. Onu götürüp evin bahçesine bıraktı. Papağan, hemen uçup yüksek bir ağacın dalına kondu.

Tacir, papağanın birdenbire canlandığını görünce çok şaşırdı. Ona;-Bu işe şaştım kaldım. Bu hâlinin sebebi nedir? diye sordu.Papağan, şaşkın şaşkın bakan tacire şunları söyledi:-O papağan, hareketleriyle bana nasihat etti, yol gösterdi. Güzelliği, söz

söylemeyi, neşeyi bırak. Çünkü söz söylemen, seni hapse attırdı, demek istedi. Kendisini ölü gibi gösterdi ki sen de benim gibi ölü numarası yap da kurtul, demek istedi.

Papağan, bunları söyledikten sonra tacirin şaşkın bakışları altında, konduğu ağacın dalından uçup gitti. Böylece hem kendi aklından ve hem de başkalarının aklından yararlanarak, özgürlüğüne kavuşmuş oldu.

Page 53: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

53

Çalgıcı

Zaman, Halife Ömer devriydi. Pek güzel, pek latif çenk çalan bir çalgıcı vardı. Bir nağmesini dinleyenlerin neşesi, yüz misli artardı.

Dinleyenler, sesinin güzelliğinden garip garip hayallere dalar; şaşılacak hâllere düşerlerdi.

Fakat aradan yıllar geçip çalgıcı ihtiyarlayınca, latif sesi; fena, iğrenç, çirkin, kulak tırmalayıcı bir hâle geldi. Çalgıcı, ihtiyarlayıp zayıf düşünce, parasızlıktan bir dilim ekmeğe bile muhtaç hâle geldi. Allah’a şöyle yalvardı:

-Allah’ım! Bana uzun ömür verdin. Benim gibi hakir ve değersiz bir kişiye karşı çok lütufta bulundun. Oysa ben, yetmiş yıldır isyan edip durdum. Buna rağmen benden ihsanını bir gün olsun kesmedin. Bugün kazancım yok, senin misafirinim. Bir ibrişim parası istiyorum.

Çalgıcı, böyle yalvardıktan sonra bir hayli çenk çalıp ağladı ve başını yere koydu. Çengini yastık yapıp bir mezara yaslandı.

Bir süre sonra çalgıcıyı uyku bastı. Rüyasında öyle güzel yerler gördü ki “Beni hep buralarda bıraksalar.” diye düşündü.

O sırada Halife Ömer de kendini uykudan alamadı. O da başını koyup uykuya daldı.

Rüyasında bir ses halifeye şöyle diyordu:-Ey Ömer! Kulumuzu ihtiyaçtan kurtar. İyi bir kulumuz var. Mezarlığa

kadar git. Beytülmâldan yedi yüz dinar al; hepsini ona ver. “Şimdilik bu kadarını al da ibrişim parası yap. Bizi de mazur gör. Bu para bitince yine buraya gel.” de.

Halife Ömer, rüyasındaki sesin heybetinden sıçrayıp uyandı. Hemen koltuğunun altına para kesesini koyup mezarlığın yolunu tuttu.

Mezarlığın etrafında bir hayli döndü, dolaştı. Orada o ihtiyar çalgıcıdan başka kimseyi göremedi. Kendi kendine şöyle düşündü:

Page 54: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

54

-Rüyadaki ses, bana; “Bizim saf ve iyi bir kulumuz var.” dedi. Bu ihtiyar çalgıcı, nasıl olur da Allah’ın iyi kullarından olur?

Halife böyle düşündüğü için, başka birini bulmak amacıyla, mezarlığın etrafında dolaşmaya devam ediyordu. Sonunda mezarda ihtiyardan başka kimsenin olmadığını anlayınca gidip yanına oturdu.

Bir süre uykuya dalmış olan ihtiyarın yanında öylece bekledi. Bir ara hapşırınca ihtiyar uyandı. Halifeyi karşısında görünce korkudan titremeye başladı.

-Ya Rabbî! Senin elinden el aman! Şimdi de bu çalgıcı ihtiyara muhtesip geldi çattı, dedi.

Halife Ömer, kendinden bir hayli korkmuş olan bu adama şunları söyledi:-Benden korkma, ürkme! Çünkü sana Hak’tan müjdeler getirdim. Allah,

sana selâm söylüyor. Hâlini hatırını soruyor. Hadsiz, hesapsız zahmetlerden ne hâldesin? buyuruyor.

Halife, daha sonra sözlerini şöyle bitirdi:-Şimdilik şu birkaç dinarı ibrişim parası olarak al, harca. Bitince yine buraya

gel.İhtiyar, bu sözleri duyunca hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bir yandan

üstünü başını yırtıyor, bir yandan da şöyle söylüyordu:-Allah bana öyle bir ömür verdi ki o ömrün bir gününün kıymetini bile

cihanda kimse bilemez. Bense o ömrü boş işlere harcayarak yele verdim.İhtiyarın böyle gerçekten üzüldüğünü ve pişmanlık duyduğunu gören Halife

Ömer, ona şöyle dedi:-Senin bu ağlaman, aklının başına geldiğine delildir. Artık rahatla. Allah

seni affedecektir.Halifenin kendisini teselli etmeye yönelik bu ve daha başka sözleri üzerine

ihtiyar, biraz rahatladı ve tövbe etti. Ondan sonra da o ihtiyar, bir başka can oldu adeta. Geri kalan ömrünü hep

helâl ve güzel işler üzerine yaşadı.

Page 55: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

55

Dil Bilgini ile Gemici

Bir nahiv (dil bilgisi) bilgini, gemiye binmişti. Bu bilgin, pek kendini beğenmiş, pek bencil bir adamdı. Bir süre yol aldıktan sonra bir ara gemiciye dönüp şöyle dedi:

-Sen hiç nahiv (dil bilgisi) okudun mu?Gemici;-Hayır okumadım, dedi.Bunun üzerine bilgin, gemiciye;-Öyleyse yarı ömrün boşa gitmiş. Nahiv bilmeyen adamın ömründen ne

olur? dedi.Gemici, âlimin bu sözlerinden incindi, gönlü kırıldı; fakat hiçbir şey

söylemedi. Sustu; bilgine bir cevap vermeyi uygun görmedi.Bir süre öylece yol aldılar. Derken kuvvetli bir rüzgâr çıktı ve gemiyi büyük

bir girdâbın içine düşürdü. O zaman gemici, yanaşıp kendini beğenmiş bilgine şöyle sordu:

-Ey bilgin adam! Söylesene yüzmeyi bilir misin?Nahiv bilgini;-Hayır bilmem. Bende yüzme arama, diye cevap verdi.Bunun üzerine gemici, gülümsedi. Biraz önce kendisiyle alay eden bu nahiv

bilginine şunları söyledi:-Demek ki senin bütün ömrün boşa gitmiş. Çünkü gemi, bu girdapta

muhtemelen batacak. O zaman burada mahiv bilgisi lâzım olacak nahiv bilgisi değil.

Page 56: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

56

Aslan, Kurt ve Tilki

Ormanlar kralı aslan ile bir kurt ve bir tilki, avlanmak için birlikte dağlara düşmüşler. Birbirlerine yardım ederek, büyük ve semiz bir av hayvanı yakalamayı plânlamışlar.

Gerçi aslan, kurt ve tilki ile avlanmaktan utanmaktaysa da, yine de onlara yoldaş olmuştu. Neyse ki bu üç kafadarın işleri yolunda gitti. Bir dağ öküzü, bir dağ keçisi, bir de semiz bir tavşan avladılar.

Sonra kan içinde kalmış olan avlarını sürükleye sürükleye ormana kadar getirdiler. Bu arada kurtla tilki, kendi kafalarında avladıkları hayvanları nasıl bölüşeceklerini hesaplamışlardı bile.

Ne var ki aslan, onların kalplerinden geçenleri hissetti; ama bir şey söylemedi. Kendi kendine; “Fakir cimriler sizi! Ben sizin cezanızı veririm. Size gününüzü gösteririm. Size benim hükmüm yetmedi de kendiniz mi hüküm koyuyorsunuz?” diye söylendi. Sonra kurda dönerek;

-Bunları pay et ey koca kurt! Adaleti tazele. Pay etmede benim vekilim ol, dedi.

Kurt, hemen paylaştırma işine girişti. Aslana;-Padişahım! Yaban öküzü senin payın. O büyük, sen de büyük, iri ve çeviksin.

Keçi orta irilikte. Onun için de benim. Sonra tilkiye dönerek paylaştırmaya devam etti:-Tilki! Sen de tavşanı al. Tavşan tam sana münasip.Aslan;-Ey kurt! Hele bir daha söyle! Ne dedin? Ben varken sen pay istiyorsun ha?

Page 57: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

57

Aslan, böyle dedikten sonra kurdun üzerine atılarak bir pençe vurup onu parçaladı. Sonra tilkiye dönüp;

-Hadi bunları yememiz için pay et, dedi.Tilki, paylaştırmayı aslanın dileğine uygun olarak yaptı ve ona şöyle dedi:-Ey padişahım! Bu semiz öküz kuşluk yemeğin. O keçi de gün ortasında

yemen için. Tavşan da akşam yemeğindir.Aslan, tilkinin bu davranışından hoşnut kalmıştı. Tilkiye;-Paylaştırmayı adaletli yaptın. Böyle pay etmeyi kimden öğrendin? diye

sordu.Tilki, bu soruyu;-Kurdun hâlinden öğrendim, diye cevapladı.Bunun üzerine aslan, tilkiye şunları söyledi:-Alçak kurttan ibret aldığın için sen basit bir tilki değilsin, benim aslanımsın.

Madem sen dostunun ölümünden ibret aldın. Dilediğin hayvanı al, senin olsun.Tilki, buna çok sevindi. “Aslan, iyi ki pay etmeyi bana kurttan sonra emretti.”

diye binlerce şükür etti. “Eğer pay etmeyi, kurttan önce bana teklif etseydi, muhakkak kurdun hatasına düşecektim. O zaman ondan canımı kurtarmama imkân mı vardı?” diye düşündü.

Page 58: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

58

Sağırın Ziyareti

Anlayışlı, hâl hatır, yol yordam bilen birisi, sağır bir adama; “Komşun hasta.” diye haber gönderdi.

Sağır, kendi kendine; “Şimdi hasta hâlde adamın sesi çıkmaz. Bu sağır kulakla ben onun söylediklerini nereden anlayacağım? Lâkin komşuluk bu; illâ ki ziyaret etmek lâzım.” diye düşündü.

Sonra yine kendi kendine şöyle düşünmeye devam etti: “Dudağının oynadığını görünce, ne dediğini tahmin ederim. Ben;

-Ey mihnete düşmüş dostum! Nasılsın?’ derim. O elbette;-İyiyim. diyecek. -Şükürler olsun! der, ne çorbası içtiğini sorarım. O, meselâ;-Mercimek çorbası, diye cevap verir.Ben de;-Âfiyet olsun! derim. Sonra;-Hekimlerden kim geliyor? Hangi hekime tedavi oluyorsun? diye sorarım.O;-Filân, deyince; derim ki:-Ayağı çok uğurludur. Geldi mi işin yoluna girdi demektir.Bu iyi yürekli, sağır adam; zihninde böyle şeyler tasarlayıp hasta komşusunu

ziyarete gitti. Hastanın yanına varınca;-Nasılsın? diye sordu.Hasta;

Page 59: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

59

-Ölüyorum komşu! diye cevap verdi. Tabii adam, hastanın ne dediğini duymuyordu. Önceden tasarladığı gibi

konuşmaya devam etti. Hasta komşusuna;-Çok şükür! dedi.Yataktaki adam, komşusunun bu sözüne bir anlam veremedi. Elbette

canı sıkıldı. Kendi kendine; “Bu ne biçim şükür? Demek benim kötülüğümü istiyormuş.” diye düşündü. Sağır komşu, bir söz tasarlamış; ama yanlış düşmüştü.

Sağır, bu sefer;-Ne yedin? diye sordu.Hasta;-Zehir zıkkım, diye cevap verdi.Sağır, bu cevaba karşı;-Âfiyet olsun, deyince hastanın sıkıntısı bir kat daha arttı.Sağır adam, tasarladığı soruları sormaya devam etti:-Tedavi için hekimlerden kim geliyor?Hastanın bu soruya cevabı;-Hadi canım sen de! Defol git buradan. Azrâil geliyor işte, oldu.Sağır;-Oh oh ne güzel! Ayağı pek uğurludur. Sevin, neşelen, dedi.Hasta adam, iyice öfkelendi ve morali bozuldu. Sağır komşu, kendi kendine;

“Şükür böyle bir zamanda komşuluk hakkını gözettim de hasta komşumun hâlini hatırını sordum.” diye seviniyordu.

Bu arada hasta adam ise; “Bu adam, meğer benim canıma düşmanmış da benim haberim yokmuş.” diye düşünüyor, aklına komşusu ile ilgili kötü kötü şeyler geliyordu.

Page 60: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

60

Page 61: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

Mesnevî İmbiğinden Birkaç Damla68

[OSMAN AKBAŞ]

68 Bu bölüm, Osman AKBAŞ tarafından hazırlanmıştır.

Page 62: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

62

Page 63: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

63

O beden testisi âb-ı hayatla dopdolu… Bu beden testisi ise ölüm zehiri ile… İçindekine bakarsan padişahsın, kabına

bakarsan yolu yitirdin.

Nefsin üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça;

ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

Altın ne oluyor, can ne oluyor? İnci mercan da nedir?

Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten

sonra!..

Page 64: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

64

İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu âlem yok

değildir.

Âşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı dünyada su da

olmazdı, ateş de.

Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları… Ama kuzgunla baykuşu kim kor

kafese?

Page 65: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

65

Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense, denizlere dalan bir

dalgıçtır.

Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen başı

kırılmaz. Toprakla suyla baş yarmak istiyorsan toprağı suya karıştırıp

kerpiç yapman gerek.

Birisi güzel bir söz söylüyorsa, bu; dinleyenin dinlemesinden,

anlamasından ileri gelir.

Page 66: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

66

Gürzü kendine vur.

Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu

ten gözü kulağa tıkanmış pamuğa

benzer.

Irmak suyunu

tümden içmenin imkânı yok ama

susuzluğu giderecek kadar içmemenin de

imkânı yok.

Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe

sıçrayıverir.

Page 67: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

67

Akıl padişahı kafesi kırdı mı

kuşların her biri bir yöne uçar.

Dikenden gül bitiren kışı da bahar haline

döndürür. Serviyi hür bir halde yücelten kederi de sevinç haline sokabilir.

Kuzgun bağda kuzgunca

bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser

mi hiç?

Page 68: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

68

Eşekten şeker esirgenmez. Ama eşek yaratılışı

bakımından otu beğenir.

Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına; ne mazeretin

devası, ne ilacın şifası deva getirirmiş...

Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı sırlara

ulaşılır.

Page 69: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

69

Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer

takmaya alışmış kişi! Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi

giydirecekler.

Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle

denizin varlığından da şüphe eder.

Ayın geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün dikene

sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Aslanın, sabredip pislik

içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.

Page 70: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

70

İnsan gözdür, görüştür; gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.

Sarhoş, cinayeti yapar da sonra “Özrüm vardı,

kendimde değildim.” der. Kendinde olmayış,

kendiliğinden gelmedi sana, onu sen çağırdın.

Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci

vardır.

Page 71: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

71

Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere

koymak.

Şu deredeki su, kaç kere değişti; yıldızların akisleri hep

yerinde.

Yol kesenler olmadıkça, lânetlenmiş şeytan

bulunmadıkça; sabırlılar, gerçek erler, yoksulları doyuranlar nasıl belirir,

anlaşılır?

Page 72: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

72

Mal, sadaka vermekle eksilmez. Hayırda bulunmak,

malı yitmekten korur.

Her korkuda binlerce eminlik

vardır, göz karasında onca aydınlık

mevcut.

Ağlayışın, feryat edişin bir

sesi, sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur.

Zarar da insan elini dişler; ama zararın eli

yoktur.

Page 73: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

73

Dil, tencerenin

kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu

duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.

Sevgiden, tortulu bulanık

sular, arı-duru bir hale gelir. Sevgiden,

dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir.

Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi

neticesidir.

Rüşvet alan para pul padişahı

değiliz. Paramparça olmuş gönül

hırkalarını diker, yamarız biz.

Page 74: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

74

Bir gömlek derdine düşeceksin; ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.

Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek

gerek.

Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.

O dağa bir kuş kondu; sonra da uçup gitti. Bak da gör; o dağda ne bir fazlalık var, ne

bir eksilme.

Page 75: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

75

İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kâfirsen,

acılaşmışsan, ölüm de kâfirleşir, acılaşır sana.

Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyveler aşağı doğru çeker.

Meyvesiz bir dalın ucu ise servi ağacı gibi havada olur.İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı

oldukları halde uçamazlar; çünkü ikilik mevcuttur.

Topluluk, bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey

söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lâzım geldiğinden o zaman da biz inciniriz.

Page 76: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

76

Cübbe ve sarık ile âlimlik olmaz. Âlimlik, insanın zatında bulunan bir

hünerdir.

Değil mi ki gönül mutfağımda yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kâse

tutacakmışım?

Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda böyle bir

şüpheye düşüyorsun?

Page 77: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

77

Testi taştan korkar; ama o taş, çeşme oldu mu testiler her an ona gelmeye

can atar.

Sus artık, yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak, sırları örtmek yaraşır.

Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten

kurtulur; kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.

Page 78: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

78

Küfürle iman,

yumurtanın akıyla sarısına benzer.

Onları ayıran bir berzah var, birbirine

karışmazlar.

Kadınlar, aklı olanlara,

gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına

üstündür. Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. Sevgi ve

acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.

Kuş, kafeste kaldıkça

başkasının buyruğu altındadır. Kafes

kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek

buyruklar?

Page 79: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

79

Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şâhide. Şâhidin

yoksa davayı kazanamazsın

ki…

Yeşillerden, çiçeklerden

meydana gelen bahçe geçici; fakat akıllardan

meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve

güzeldir…

Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın

verir de, şeytandan dert satın alır.

Page 80: MEVLÂNÂ - Amasyaamasya.bel.tr/Files/kitaplar pdf/mevlana.pdf · 2018-06-26 · MEVLÂNÂ CELALEDDÎN-İ RUMİ • Hayatı • Şahsiyeti • Ailesi ve Çevresi • Eserleri •

80

Sevgide güneş gibi ol; dostluk ve kardeşlikte

akarsu gibi ol; hataları örtmede gece gibi ol;

tevazuda toprak gibi ol; öfkede ölü gibi ol; her ne olursan ol;

YA OlDuğuN GİBİ GÖRÜNYA GÖRÜNDÜğÜN GİBİ Ol.