müslüman türk devletlerinde kültür ve medeniyet ( 840-1212)...

9
Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet 1 (840-1212) Azmi Bilgin* döneminde Türk i stan, inanç ve ile bir kültür merkezi haline gelir. Daha sonra Anadolu'yu da bu kültür merkezi Karahanhlann Türk içinde merkez! ve etkin bir konumlan Bur- kan ve Mani dinlerini de taruyan Türkler b ir kaç beri bir Türk kültürü- ne sahip Türklerin önce kendileri- ne ait milli bir Türk edebi- üst dil edebi bir dille manzum ve mensur ürünlerinin gö- rülmektedir. döneminden yarak yeni bir kültürü Bu kendisini edebiyaua da göstererek i sHim! Türk bilinen ilk eseri Kutadgu Bilig Hakaniye Türkçesi ile da Dfvanü Jugati't-Türk gibi bir önem- li eser yazan da yine Bu eserler- de özellikle dinle kelimelerin Türkçeye girmeye aruz vezninin görülür. Biligde sadece ve Türklükle milletiere ait ve hikmetler de bulunur. A. Dil Orta Asya'da sonucu devletleri Uygurlar güneye giderek Türkistan'daki rek Koço olan yeni bir devlet kurar- lar. Bu Karluklada beraber Çi- gil ve gibi Türk da yani Köl ve Çu Türk bölgedeki X. ka- dar sürer. Bu çevredeki Türk idaresi alan, kökeni muhtemelen Karluklara dayanan Balasagun, Taraz ve bir Türk devleti kurar. Bu devl et in üçüncü hükümdan Satuk 445 kabulünden sonra Türkler yeni din ile beraber yeni bir medeni- yet dairesine girer. XI. Türkler Uygur alfabesini kullanmaya devam Bu alfabe kabulünden sonra uzun bir süre daha devam ettirse de Arap al- fabesi de onun yanmda Mahmud'un, Divanü lugati't- Türltte Türklerin budur diye Uygur harfleridir. Uygur alfabesi ile birçok eserin günümÜze tahmin edilmektedir. Bu dönemde medeniyet bir olarak kavramlar Türk dü- ve edebiyatma girmeye Böylece Arapça ve Farsça kelimeler Türk diline girer. Karahanit devletinin Eski Türkçenin bölgenin § "' ve bir medeniyetinin 1:1 etkisi altmda Eski Türkçenin dil öze lliklerini 'i: (') Doç. Dr. Istanbul Olllt!Crsllesi Fakflltesl Dili IlC Edeb(vat qvasi. · :z >-

Upload: others

Post on 11-Sep-2019

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

İlk Müslüman

Türk Devletlerinde

Kültür ve Medeniyet 1

Karahanlılar ( 840-1212)

Azmi Bilgin*

Karahanlılar döneminde Türkistan,

Türklüğün İslam inanç ve düşüncesi ile yoğ­

rulduğu bir kültür merkezi haline gelir. Daha

sonra Anadolu'yu da bu kültür merkezi aydın­

latacaktır. Karahanhlann Türk dünyası içinde

merkez! ve etkin bir konumlan olmuştur. Bur­

kan ve Mani dinlerini de taruyan Türkler bir

kaç yüzyıldan beri gelişmiş bir Türk kültürü­

ne sahip bulunuyorlardı.

Türklerin İslamiyet'ten önce kendileri­

ne ait milli bir yazılarının olduğu , Türk edebi­

yatının, üst dil diyeceğimiz edebi bir dille

manzum ve mensur ürünlerinin verildiği gö­

rülmektedir. Karahanlılar döneminden başla­

yarak yeni bir Türk-İslam kültürü oluşmaya

başlar. Bu kendisini edebiyaua da göstererek

Doğu KarahanlıJarın başkenti Kaşgar'da isHim!

Türk edebiyatının bilinen ilk eseri Kutadgu

Bilig Hakaniye Türkçesi ile yazılır. Aynı yıllar­

da Dfvanü Jugati't-Türk gibi bir başka önem­

li eser yazan da yine Kaşgarlı'dır. Bu eserler-

de özellikle dinle ilişkili kelimelerin Türkçeye

girmeye başladığı, aruz vezninin kullanıldığı

görülür. Kılladgu Biligde sadece İslamiyet'le

ve Türklükle değil başka milletiere ait şiirler

ve hikmetler de bulunur.

A. Dil

Orta Asya'da Kırgız hücumları sonucu

devletleri yıkılan Uygurlar güneye giderek

Doğu Türkistan'daki Tarım h::ıvzasına yerleşe­

rek başkenti Koço olan yeni bir devlet kurar­

lar. Bu yıllarda Karluklada beraber Yağma, Çi­

gil ve Tohsı gibi Türk boyları da Uygurların

batısına yani Issık Köl ve civarına yerleşirler.

Kaşgaıjla Çu ırmağı arasına yerleşen Türk

boylarının bölgedeki dağınıklığı X. yüzyı la ka­

dar sürer. Bu yüzyılın başlarında, çevredeki

Türk boylarını idaresi altına alan, kökeni

muhtemelen Karluklara dayanan Karahanlılar

Doğu Türkistan 'ın batısında Balasagun, Taraz

ve Kaşgar şehirlerinde bir Türk devleti kurar.

Bu devletin üçüncü hükümdan Satuk 445 Buğra Han'ın İslamiyet'i kabulünden sonra

Türkler yeni din ile beraber yeni bir medeni-

yet dairesine girer. XI. yüzyılda Türkler Uygur

alfabesini kullanmaya devam ediyorlardı. Bu

alfabe İslamiyet'in kabulünden sonra varlığını

uzun bir süre daha devam ettirse de Arap al-

fabesi de onun yanmda kullanılmaya başlan­

mıştır. Kaşgarlı Mahmud'un, Divanü lugati't­

Türltte Türklerin yazısı budur diye gösterdiği,

Uygur harfleridir. Uygur alfabesi ile yazılan

birçok eserin günümÜze ulaşmadığı tahmin

edilmektedir.

Bu dönemde medeniyet değişmesinin

bir gereği olarak İslami kavramlar Türk dü­

şünce ve edebiyatma girmeye başlar. Böylece

Arapça ve Farsça kelimeler yavaş yavaş Türk

diline girer. Karahanit devletinin kurulmasıyla

Eski Türkçenin kullanıldığı bölgenin dışında

~

§ "'

ve ayrı bir coğrafyada, İslam medeniyetinin -~ 1:1

etkisi altmda Eski Türkçenin dil özelliklerini 'i: (') Doç. Dr. Istanbul Olllt!Crsllesi Edeb~ı1at Fakflltesl Tt7rl.ı Dili IlC

Edeb(vat 861t7mı1 Öğretim qvasi. ·:z u.ı >-

Page 2: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

bazı değişikliklerle devam ettiren yeni bir ya­

zı dili doğar. İslimiyet'in kabulüyle başlatılan

bu devrede eski dönemlerdekine benzeme­

yen, gittikçe bütün Türklük dünyasına yayılan

bir kültür değişmesi vücuda gelmiştir. İslami

kültür çevresindeki Türk sanatının, edebiyatı­

nın ve dilinin ilk ürünleri de bu dönemde

başlar. Orta Türkçe dil devresinin ilk yazı di­

li olma niteliğini de taşıyan bu devrede Uygur

yazısı yanında Arap yazısı da kulJanılmaya

başlanmıştır. İslamiyet'le Türk yazı dili Tarım

havzasında biraz daha batıya Kaşgar ve Bala­

sagun bölgesine kaymış oldu.

XI-XIII. yüzyıllar arasındaki bu yazı di­

line Karahanlı Türkçesi ya da HakanVHakani­

ye Türkçesi denir. Bu yazı diline özellikle ya­

bancı Türkologlar tarafından Müşterek Orta

Asya Türkçesi denilmiştir. Bunun sebebi bu

yazı dilinin, Çağatay Türkçesinin teşekkülüne

kadar Orta Asya Türk edebiyatının ortak ede­

bi dili olmasıdır. Doğu Türkçesi olarak da ad-

B. Edebiyat

Türkçe yazılmış ilk Türk-islam eserleri

Karahanlılar döneminde verildi. Özellikle Kaş­

garlı Mahmud ve Yusuf Has Hacib'in eserle­rinde islam öncesi Türk kültürüyle islaınl

inanç ve anlayışın yanyana telif edilmeye ça­

lışıldığı görülür.

İslami bir inanç değişimi yanında yeni bir medeniyet dairesine giren Türkler bu yeni

girilen medeniyette her yönüyle büyük bir yer tunu. Türklerin İslam öncesinde de kendileri­

ne özgü bir kültür ve medeniyeri vardı. Bu dönemde Türkler arasında sosyal dayanışma

gelişmişti. Türkler iriSanlan koruyup gözet­mek, milleti zengin etmek, adaleti sağlamak,

yiğitlik, fedakilrlık, cümertlik, konuk severlik gibi hasletlere sahipti. Gösteriş ve servete de­ğer verilmemesi, yalancılıktan nefret edilmesi,

"söz namustur" anlayışı gibi ahlaki meziyetler toplumda yerleşmişti. Türkler rahat döşekte

ölmekten, esir olmaktan, başarıları dolayısıyla

446 landırılan Çağatay Türkçesinin esasını Kara- öğünmekten ve övülmekten utanırlardı. Bü­

hanlı Türkçesi teşkil eder. Bu yazı dilini Kaş- tün bu anılan özellikler onları kendi huy ve

garlı Mahmut Divanü lugtJti't-Türltte "Baka­

niye Türkçesi" ya da sadece "Türkçe" diye ad­

landırır.

Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel­

likler ve gramer yapısı bakımından çok küçük

bir iki fark istisna edilecek olursa Müslüman

olmayan Uygurların diliyle aynıdır. Kelime ha­

zinesi bakımından Eski Türkçe dönemine gö­

re daha zengin olan bu devrede, Uygur döne­

mi eserlerinde Sanskritçeden dile giren Bu­

dizm ve Maniheizrnle ilgili kelimeler atılırken,

Farsça ve Arapçadan İslamiyet'le ilgili kavram­

lar Türk diline, edebiyat ve düşünce hayatına

girmeye başlar. Ancak bu henüz dilin genel

durumunu değiştirecek ölçüde değildir.

Bir kaç yeni gelişme dışında ses ve bi­

çim bilgisi bakımından Karahanlı Türkçesi ile

Uygurca arasında büyük ve kesin farklar yok­

tur.

tabiatlarına uygun, hayatiarına yabancı olma­yan bir dinle karşı karşıya getirmiş oldu. İlk

Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar X. ve XI. yüzyıllarda ileri bir Türk-İs lam medeni­

yeti kurmayı başardı.

Türklerin İslam medeniyetine girmeden

önce de bir edebiyatlan vardı. İsHimiyet'in ka­bulünden sonra bir hazırlık devresi geçirdiler

ve aşağıda söz konusu edeceğimiz dil ve ede­biyat ürünlerini vermeye başladılar. Bunlarda

eski nazım şeklJleri ve konuların yanında ye­ni nazım şekillerine ve yeni konulara da yer

verdiler. Ortaya konan bu eserlerde başta

Kur'an ve hadis olmak üzere, tasavvuf, eski mitolojiler, felsefe, tarih, menkıbe ler ve sosyal

hayat geniş ölçüde yer aldı. Bu eserler daha

çok Fars edebiyarından etkilendi.

Karahanlılar döneminde Türk şiiri halk ve aydın zümre şiiri olmak üzere başlıca iki koldan gelişti. Bunlardan halk şiiri hece ölçü-

Page 3: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

sü ve milli nazım birimimiz olan dörtlüklerle

meydana gitiriimiş olup İslam etkisinin dışın­

da kalmıştır. Aydın zümre şiirinde ise aruz ö l­

çüsü kullanılmış ve beyitlerle vücuda getiril­

miştir. Bu şiirler İslam etkisindedir.

ı. Dfvanü lugati't-Türk Kaşgarlı Mah­

mud tarafından yazılan eser ilk Türk dili söz­

lüğüdür. On beş yıl kadar döküman topladık­

tan sonra, 1072'de yazuruna başlanılan eser

bir kaç kez gözelen geçirilecek 1074 yılında ta­

mamlanmış, 1077'de Bağdat'ta halifenin oğlu

Ebü'I-Kasım Abdullah'a sunulmuştur. Eserin

sunuluş yılını, te lif tarihi olarak kabul edenler

de vardır. Eser Türkçenin ilk sözlüğü olmasın­

dan başka Türk dilinin XI. yüzyıldaki belli

başlı dil özelliklerine, ses ve biçim bilgisine

ışık tutar; çeşitli Türk boylarının ağızlan üze­

rinde karşılaştırmalı bilgiler verir; ağırlıklı ola­

rak Karahanlı Türkçesi üzerinde durulsa da

Oğuz Türkçesiyle ilgili bilgiler de yer alır. Ki­

şi, boy ve yer adları kaynağı olan ve Türk ta-

Kaşgarlı Mahmud'un Kitabü Cevahi­

rü 'n-nahv adlı bir eserinin daha olduğu bilin­

se de henüz ele geçmemiştir.

Eser Karaharılı devri Türk edebiyatının

ilk örneklerini ihtiva eder. Kaşgarlı'nın şi ire il­

gisinin çok olduğu eserine aldığı manzume­

lerden anlaşılmaktadır. Eserdeki şiiJ·lerin top­

lam dize sayısı 764'tür, şiirlerin büyük çoğun­

luğu dönlüklerden oluşmaktadır ve koşma

şeklinde kafiyelenmişlerclir. 13u dörtlüklerin

ı,;oğu savaşla ilgilidir. Türk şiirinin e n eski ör­

neği olan Alp Er Tonga sagusundaki dörtlük­

lerde, bu büyük Türk kağanının ölümü üzeri­

ne duyulan üzüntü ve ardından yapılan yoğ

töreni anlatılır. Dörtlüklerde işlenen bir diğer

ağırlıklı konu bahardır. Buradaki bahar tasviri

ile Kutadgu Biligin başında yer alan bahar

tasviri arasında benzerlik bulunmaktadır. Av

eğlenceleri, içki meclisleri, kır eğlenceleri, yaz

ile kışın tartışması gibi değişik konular bu şi­

irlerde işlenen konulardandır. Çoğunluğu halk rihine, coğrafyasına, folklor ve halk edebiyatı- edebiyatı içerisinde mütalaa edilebilecek tür-

na dair daha bir çok konuya yer verdiği için den olsa da bunların arasında İslami edebiyat- 447

ansiklopedik bir nitelik de kazanır. Divan, ke­

limelerin yapılarına göre sekiz ana bölümden

oluşur. Araplara Türkçeyi öğretmek amacı da

taşıdığı için Türkçeden Arapçaya bir sözlük

şeklinde düzenlenmiştir. Kelimeler taşıdıkları

ünsüz sayısına göre sıralanır. Madde başı ola­

rak alınan kelimelerin sayısı 8000 civarındadır.

Kelimelerin açıklamaları yapılırken anlamları­

nın daha iyi anlaşılması için deyim, atasözü ve

şiirlerden örnekler verilmiş, bunların da Arap­

ça çevirisi yapılmıştır. Bazı ayet ve hadisler­

den delil getirildiği de olur. Eserde toplam 289

atasözü bulunmaktadır.

Bu eserle Kaşgarlı Mahmut Türkçenin

Arapça karşısındaki ö nemini de ortaya koy­

maya çalışmıştır. Hadisiere dayanarak Türk

milletinin yüceltilmesi yolunda büyük bir ça­

ba gösterdiği anlaşılmaktadır. Büyük bir mis­

yon üstleneceğine inanclığı Türklüğün dilini

öğrenmenin gerekliliği ve yararları üzerinde

durur.

tan gelme ilhamın etkisiyle ve aruz vezniyle

yazılmış olanlar da bulunmaktadır. Bunlardan

bazı şiir parçalarının Arap şiirinden tercüme

edilmiş olma ihtimalinin bulunduğunu ileri

sürenler de olmuştur. Artızla yazılmış olan şi­

irlerin, Türklerin ilk Müslüman olduğu dö­

nemde, Karahanlılar çevresinde yetişmiş şair­

ler tarafından kaleme alındığından şüphe yok­

tur. Bu tür şiirlerde aşk ve sevgili hasreti, Ter­

ken Hatun'un övgüsü, savaş gibi konular dile

getirilir.

Dfvan'daki Türk halk şiiri örneklerinin

bir kısmının XI. yüzyılda yazıldığı düşünülür­

se de bunların çoğunluğunun daha önceki

yüzyıllara ait olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar-

dan bir kısmı, yazılı kaynaklardan aktaran)-

mıştır. Kaşgarlı Mahmud'un adını verdiği tek ..... ;:; 8

Türk şairi Çuçu'dur. Bu manzumelerden bazı- ~

larının bu şaire ait olduğu düşünülebilir. Bazı 1:1

şiirlerin Kaşgarlı Mahmud'a a it olma ihtimali

bulunmaktadır.

~ z ~

Page 4: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

Eser Türk kültürü, Türk mitolojisi, Türk töre ve gelenekleri, Türk felsefesi ve dünya görüşü bakımından da vazgeçilmez kaynak niteliğindedir. Türk toplum hayatının her sa­

hasına ait çeşitli bilgiler ihtiva etmektedir. Di­vandaki bu tür konular da araştırılıp değerlen­dirilmiştir. Bu konular hakkında yapılmış bir

çok inceleme ve değerlendirme de bulunmak­tadır.

Kaşgarlı Mahmut'un eserinde yer alan haritanın ilk Türk dünyası haritası olması ba­kımından büyük değeri vardır.

Dfvanü lugati't-Türliün varlığı XIV. yüzyıldan bu yana bilinmektedir. Ancak eser

Ali Emiri Efendi tarafından 1917'de İstan­

bul'da bulunmuş ve ilim dünyasına kazandı­rılrnıştır. Eser Kilisli Rifat Bilge tarafından ince­lenerek Arap harfleriyle yayımlanmıştır a-m, İstanbul 1333 [1917]-1335[1919]). Eserle ilgili bu yayımdan sonra yurt içinde ve dışında bir

çok araştırma yapılır. Bunların başında M. Fu­ad Köprülü, Necip Asım, Besim Atalay, Ahmet

448 Caferoğlu, C. Brockelmann gelmektedir. Eser

daha önce Kilisli Ri fat Bilge, Abdullah Atıf Tü­züner ve Abdullah Sabri Karter tarafından

Türkçeye çevrilmiş ancak yayımlanmamıştır.

Daha sonra Besim Atalay'ın çevirisi üç cilt ha­linde ve bir dizin ilavesiyle yayımlanmıştır

(Divanü Lugat-it-Türk Tercümesi, Ankara 1940-1943). Eser Özbekçeye (Salil1 Muttali­

bov, Türkiy Sözler Devani, I-IV, Taşkent 1960-1967), Yeni Uygurcaya (Türkf Tiller Divanı,

Urumçi 1981) ve İngilizceye [Rober Dankoff,

Compendium of the Turkic Dialects (Divan

Lugat at-Turk), I-III, Haıvard 1982-1985] çev­rilmiştir. Eserin bilinen tek yazması Fatih Mil­let Kütüphanesi'ndedir (Arapça, nr. 4189). Da­

ha sonra bu nüsha esas alınarak biri Türk Dil Kummu (Ankara 1941) diğeri Kültür Bakanlı­ğı (Ankara 1990) tarafından olmak üzere iki kez tıpkıbasımı yapılmıştır.

2. Kutadgu Bilig İslam! dönem Türk

edebiyatının ilk büyük ürünü olan bu eser, Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından 1069

yılında Kaşgar'da yazılmış ve Doğu Karahanlı Devleti'nin hükümdan Tavgaç Buğra Han'a

sunulmuştur. Türkçeden başka Arapça ve

Farsçayı da bildiği anlaşılan Yusuf Has Hacib, din1 bilgilerin yanında Farabi ve İbn Sina'nın

eserlerini okuduğu, Türk folklomnu, devlet

teşkilatına dair bilgileri de öğrendiği anlaşıl­maktadır. Eserini hükümdara sunduktan son­

ra kendisi ulug has hacib "baş mabeyinci" gö­revine getirilmiştir. Asil bir soydan geldiği ve

halk arasında çok itibar ve hürmet gördüğü anlaşılmaktadır.

Kutadgu Bilig devrin hükümdaıma çe­

şitli bilgiler vermek maksadıyla yazıldığı için bir siyasetnamedir. Aynı zamanda hem devlet

yönetimindekilere hem halka verdiği öğütler

bakımından da bir pendnamedir. Yusuf Has

Hacib'e ait olmayan mukaddimede eser kıy­metli bilgiler ve fikirleri ilitiva eden çok yarar­

lı "aziz" bir kitap olarak tanıtılır.

Eserde, Tanrı'ya hamd, Hz. Peygam­ber'e ve dört halifeye övgüden sonra bahar

tasviri yapılır; hükümdar methedilir; kitabın

adı ve anlamı hakkında da bilgi verilir; "bilgi,

dil ve iyilik" gibi somut konuların üzerinde durolduktan sonra asıl konuya geçilir.

Eser.in ana bölümü 12. bapla başlar,

dört bölümden meydana gelir. Burada dört kavramı temsil eden sembolik dört kişinin

karşılıklı konuşmalan yer alır. Ana konu sa­

adetin elde edilmesidir . . Eserin adı da "kur ve­

ren bilgi" anlamındadır. Hükümdar Kün Tog­dı "köni törü"(doğm yasa)'yü, vezir Ay Toldı

"kut"(saadet, ikbal, devlet)'u, vezirin oğlu Ög­

dülmiş "ukuş"(akıl , anlayış)'u, vezirin akraba­sı Odgurmış "akıbet"(ahiret, hayatın sonu)'i

temsil etmektedir.

Birinci bölümde Ay Toldı, yönetimi tek

başına yürüten hükümdar Kün Togdı'nun yü­künü paylaşmak için yurdunu bırakıp başken­

te gelir. Burada bir süre gurbet sıkıntıları çek­tikten sonra Ki.in Togdı ile görüşme imkanı bulur. Uzun bir sorgulama ve sınamadan son-

Page 5: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

ra vezir olarak saraya alın ır. Ay Toldı kendi­

sinin temsil ettiği kut ve dolunayla ilgili açık­lamalarda bulunur. Hükümdar da temsil ettiği adalet ve güneşle ilgili bilgi verir. Bu bölümde günler geçtikçe vezirle hükümdar çok çeşitli konular üzerinde tartışmalarda bulunarak gö­

rüşlerini birbirlerine anlatırlar. Vezir yaşlarup hastalanır, hükümdara bir vasiyetname yazıp

adalet ve merhamenen aynlmamasını öğütle­dikten ve oğlu Ögdülmiş'i de emanet ettikten sonra ölür.

İkinci b6lüıru.le Kün Togdı Ögdülmiş'i saraya çağırır, bilgisini dener, beğenir, hizmeti­

ne alır ve onu yetiştirmeye karar verir. İlk ko­nuşmalanndan birinde ona faydalı ve zararlı

şeyleri sorar, Ögdilmiş faydalıların "iyilik, utan­ma, doğruluk"; kötü şeylerin de "inat, yalan ve

cimrilik" olduğunu söyler. Hükümdarın, bilgi­

nin elde edilmesiyle iligili sorusuna, insanın bilgiyi sonradan öğrendiğini, çalışınakla e lde

edilemeyen şeyin akıl olduğunu söyler. Bey

bu tür sorulara aldığı cevapları beğendiği için onu günden güne kendisine yaklaştırır. Ögdül­miş temsil eniği Ukuş'un açıklamasını yapar. Bu bölümde, bilgi, göz gönül ilişkisi ve sevgi­li ile ilgili konuşmalardan başka devlet ve sa­

ray teşkilatı ile ilgili çok geniş bilgiler yer alır.

Kün Togdı, Ögdülmiş'e devlet işlerini yoluna koymak için bir yardımcı gerektiğini düşünür.

Ögdülmiş ona Odgurmış'ı tavsiye eder.

Üçüncü b6lümde Kün Togdı, Odgur­mış'a mektup göndererek yanına davet eder ve bildiklerini halkla paylaşmasını ister. Od­gurmış Tann'ya hakkıyla kulluk yapabilmek

için uzlete çekilmiştir. Odgurmış kendisini da­vet için gelen Ögdülmiş'e hükümdarıo yanına

gitmeyeceğini söyler. Hükümdar ikinci bir mektup yazar, onu yine topluma yararlı olma­

ya çağırır. Odgurmış dünyanın geçiciliğini , bu dünyayı bırakroadıkça Tanrı'ya hakkıyla kul olunamayacağını söyleyerek şehre inmeyi ka­bul etmez.

D6rdüncü b6lümde hükümdar ısrarla

Odgurmış'ı görmek istediğini , hatta gerekirse

kendisinin onun yaruna gidebileceğini Ögdül­

miş'e söyler. Ögdülmiş, bir hükümdarıo baş­kasının ayağına gitmesinin doğru olmayacağı­nı belirterek, kendisi yeniden Odgurmış'a gi­der ve onu bir kaç günlüğüne hükümdarıo

yanına götürür. Odgurmış hükümdara çeşitli

konulardaki görüşlerini açıklar ve öğütler ve­rir. Odgurmış'ın sözlerinden oldukça etkilen­

diği anlaşılan Kün Togdı, Ögdülmiş'e hüküm­darlıktan vazgeçeceğini söyler. Ögdi.ilmiş bu­

nun yanlış olacağını , devlet düzenini birlikte yürütebileceklerini bildirir. 13ir ara Ögdilmiş de dağa uzlete çekilmek ister ancak bu kez de

Odgurmış "Yurt senden yararlanacaktır" diye­rek onu saraya geri gönderir. Odgurmış hasta­tanır, bu arada Ögdülmiş'i çağırtarak ona çe­şitli öğütler verir. Odgurmış öldükten sonra

yine saraya giderek işlerinin başına döner.

Kutadgu Biligde Türklerin İslamiyet'le girmiş oldukları yeni medeniyetle İslamdan

önceki medeniyetlerinin telife çalışıldığı görü­

lür. İslam'dan önceki kültürün temelleri üzeri­ne Müslüman Türkün dünya felsefesi kurul­maya çalışılır. Türk hakjmiyet anlayışı, devlet ve siyasi iktidar kavramları, hükümdar-reaya

ilişkileri ağırlıkl ı olarak işlenir.

Yusuf Has Hacib bu eseri yazarken İs­lam inanç ve düşüncesinden başka Çin felse­

fesinden, Batılı fılozoflardan etkilenen İslam filozoflarından ve Budist tasavvurlardan etki­lenmiştir. Ancak o bütün bunları çok iyi yo­rumlayıp sistemleştirerek Türkçenin şiir dili imkanlarını da en iyi şekilde kullanmış ve mü­

kemmel bir eser ortaya koymuştur.

Eserde her sınıf ve mevkideki ideal in­

san dile getirilir. Bu anlatılırken insanların

toplum içindekj yeri, devletle ve insanlarla

olan ilişkileri üzerinde durulur. Çeşitli meslek, makam mevki sahiplerinde bulunması gere-

449

"" ken vasıflar, onların uyması gereken kurallar ~ yer alır. Saraydaki hükümdardan hizmetçileri- ~

ne kadar çeşitli devlet görevlilerinde bulun- ~ ması gereken özelliklere yer verilir. Burada ~

z yer alan ahlaki, siyaSı ve hukuki bilgiler Aris- ~

Page 6: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

to'dan, Farab1 ve İbn Sina'ya kadar dayamr. Bu görüşler bir yandan eski Türk devlet anla­yışına bir yandan Hint-İran ve İsHim gelenek­

lerine kadar uzanmaktadır. Kutadgu Bilig'de­ki devlet anlayışım ve teşkilatını ortaya koyan ya da büyük ölçüde bu yönünden yararlanıla­

rak yapılmış olan çalışmalar da bulunmaktadır (mesela bk. Mahmut Arslan, Kutadgu Bilig'de­ki Toplum ve Devlet Anlayışı, İstanbu 1987;

Reşat Genç, Karahan/ı Devlet Teşkilatı, İstan­bul1981).

Mesnevl nazım şekliyle aruzun feı1lün feillün fetllün feı11 kalıbıyla yazılan eser 6645

beyit ve 173 dörtlükten oluşmuştur. Milli zevk hatırasım yansıtan bu dörtlükler Kutadgu Bi­ligi bir taraftan İslam öncesi Türk şürine bağ­lar. Bunlar yeri geldikçe ve söz düşürülerek

metnin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş parçalar­dır. Eser kafiye bakımından halk şiiri gelene­ğine uyar, genellikle yanın kafiye kullanılmış­

tır. Seyrek de olsa cinaslı kafiyelere ve eski

Türk şiirinde görülen mısra başı kafiyesine de 450 rastlanır. Redif dikkat çekmeyecek kadar az­

dır. Dfvanü lugati't-Türliteki dörtlükler koş­ma tarzında kafiyelenirken Kutadgu Biligdeki

dörtlükler konu bakımından bugünkü manile­re benzemese de kafiye düzeni bakımından mani ta.rzının ilk örnekleri sayılır.

Esere tahkiye, hikmet ve karşılıklı ko­nuşma üslubu hakimdir. Zaman zaman tasvir

üslubuna da yer verilmiştir. Yusuf Has Ha­cib'in bunların yanında Orhun yazıtlarında

kullanılan anlatım tarzına da yer verdiği, ora­da geçen benzetme unsurlarını kullandığı da olur. Eserde teşbih, tenasüb ve teşhis sanatıa­rına sıkça rastlanır.

Kutadgu Biligin Viyana, Mısır ve Fer-

gana olmak üzere üç yazma nüshası bulun­maktadır. Viyana Saray Kütüphanesi'ndeki nüsha Arap harfli bir nüshadan Herat'ta Uygur harfleriyle, Mısır nüshası açık ve okunaklı ne­

sihle, Fergana nüshası ise sülüs hattı ile yazıl­

mıştır. Üç nüshanın da tıpkıbasımı yapılmıştır (Ankara 1942-1943). Eserin tercümesi üzerin-

de H. Vambery (1870, parçalar halinde terdi­me), W. Radloff 0910), L. Boneili (Napoli, ay­rı parçalar halinde) ve Malov (1951) gibi çeşit­

li Türkologlar çalışmıştır. Daha sonra R. Rah­meti Arat bütün nüshaları karşılaştırarak ese­rin metoini ve tercümesini yayımlamıştır [Ku­

tadgu Bilig I-Metin, İstanbul 1947; II Tercüme, Ankara 1959; lU İndeks (haz. K.E raslan, O. F. Sertkaya, N. Yüce), İstanbul 1979).

3. Atabetü 'l-hakayık XII. yüzyıl şairle­

rinden Yüknekli Edib Ahmed tarafından yazı­

lan eser ahlaki nasihatlardan oluşur. Yazıldığı yer ve tarih kesin olarak bilinmese de Kara­harılı Türkçesinin son zamanianna ait olmalı­

dır. Edib Ahmed'in Yüknekl rusbesine dayanı­larak eserirı Türkistan'da Taşkent civarında

Yüknek'te yazılmış olabileceği ileri sürülmüş­tür. Bu eseıi yazmadan önce "edib" olarak ta­nınan Ahmed'in başka eserler yazmış olma ih­timali de vardır. Eserin Muhammed Dad İs­

pehsalar Beg zamanında yazıldığı bilinmekte, ancak bu Türk beyi hakkında da bilgi buluna­madığı için yazılış tarihini tespit de mümkün

olmamaktadır.

Edib Ahmed'in hayatı hakkında bilgi bulunmamaktadır. Eserinden anlaşıldığı kada­rıyla, edip, dini ilirnlere vakıf, Arapça ve Fars­ça bilen, züht ve takva sahibi bir kişi olduğu

söylenebilir. Dini ve içtima1 bakımdan yaf'arlı

görülen ahlak kurallarını insanlara öğretmek için çalışan Edib Ahmed'in ününün menkıbe­leşerek devam ettiğini, XV. yüzyılın büyük Ça­

ğatay şairi Ali Şir Neval'nin Nesaimü 'l-mahab­be'sinden öğrenmekteyiz . Bu esere göre o Bağdat civarında yaşamıştır ve İmam-ı Azam'ın önde gelen talebelerindendir; Türkçe vaaz ve nasihat kabilinden manzumeleıi vardır; hikmet ve nükteleri Türk ülkelerinin çoğunda bilinir.

Bu bilgilerden, İmam-ı Azam'dan asırlar sonra yaşayan Edib Aluned'in halk muhayyilesinde

menkıbeleştiği anlaşılmaktadır.

Adı "hakikatlerin eşiği" anlamına gelen bu eser kişilerin eğitilmesi için düzenlenmiş

bir ahlak kitabıdır. Anlatılan konular çok defa

Page 7: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

ayet, hadis ya da başka Arapça sözlerle des­

teklenir. Kutadgu Bilige nispetle yabancı ke­

limelerin sayısı artar. Bunda Arapça, Farsça bi­

lenlerin sayısının artmasının, şiirde aruzun

kullanılmasının ve muhtemelen yeni ve ya­

bancı kelime kullanma eğiliminin o devirde

rağbet görmesinin etkisi olmuştu r. Yazıldığı

tarihten uzun süre sonra tanzimi ile uğraşılmış

olması, ona duyulan ihtiyacı ve önemi göste­

rir. Ayet ve hadisler İsHimiyet' in kabulünden

sonraki Türk edebiyatında bu ölçüde ilk kez

kullanılmıştır. Kutadgu Biligdeki görüş ve dü­

şünce zenginliği, üslGp çeşitliliği bunda görül­

mez.

Eser İslami dönem kitap tertibine uy­

gun olarak tevhid, na't, dört halifeye ve sunu­

lan emire övgüden sonra sebeb-i telifle başlar.

Eserde anlatılan başlıca konular şunlardlf: Bil­

gi, dilin muhafazası, dünyanın dönekliği, cö­

mertlik ve hasislik, tevazu ve kibir, haris lik,

kerem, bilim ve zamanenin bozukluğu. Atebe­

tü'l-haktlyıliın sonunda Edib Ahmed'e ait ol­

mayan üç ek vardır. İlk ekte Edib Ahmed'in

doğuştan görmediği, kitabın fıl yükü altın de­

ğerinde olduğu , ikincisinde onun "edibler edi­

bi" ve "fazıllar başı" olduğu söylenir. Üçüncü

ekte ise babasının Mahmud, memleketinin

Yüknek olduğu ve eserin Kaşgar dili ile yazıl­

dığı bildirilir.

Atebetü'l-hakiiyık da Kutadgu Bilig gi­

bi anızun "feGlün feGlün feGlün feGI" kalıbıy­

la yazılmıştlf, 101 dörtlükten oluşur. Bu dört­

lükler a a b a şeklinde kafiyelenmiştir. Eski

Türk şiir geleneğine uygun olarak tamamının

dötlüklerden meydana gelmesi de esere ayrı

bir önem kazandlflf.

Eserin üçü tam biri eksik dört nüshas ı

vardır. Atebetü 'l-haktiyıliı ilim alemine

1906'da Necib Asım tanıtmış, bir süre sonra da

faksimile, metin, tercüme ve açıklamasını neş­

retmiştir (İstanbul 1918). Daha sonra da F.

Köprülü, W. Rafloff, ]. Deny, T. Kowalski çe­

şitli yönleriyle ele alıp değerlendirmişlerdir.

Eser üzerinde en mükemmel yayımı R. Rah­meti Arat, üç nüshasından yararlanarak yap­

mıştır (İstanbul 1951).

4. Dfvan-ı Hikmet Orta Asya Türklüğü­

nOn gönlünde taht kuran ve hayatında çok

büyük etki bmkan Alımed Yesev!'nin hikmet­

lerinin toplandığı eserdir. Günümüze ulaşan

yazma nüshaları çok sonraki dönemlere ait ol­duğu için Karahanlı Türkçesi dil özelliklerini

tam olarak yansılmasa da Xll. yüzyılın ilk ya­

rısında yazıldığı için bu dönem ürünlerinden sayılmaktadır. Dfvan-ı Hikmet nüslıalarında

Ahmed Yesevi'ye ait olmayan şiirler bulunsa da bu şiirler de onun ilhamıyla yazılmıştı r.

Alırnet Yesevl'nin hayatı ile ilgili bilgiler

menkıbeleriyle karışmıştır. O, XI. yüzyılın

sonlarında Batı Türkistan'ın Sayram kasaba­

sında doğdu . Babası Şeyh İbrahim'in ölümün­

den sonra Yesi'ye geldi. İlk öğrenimine bura­da başladı. Küçük yaştan itibaren tasavvuf yo­

luna girdi. Burada Hızır'ın delaletine nail ol­duğu, Arslan Baba'ya intisap ettiği onunla ilgi­

li menkıbelerde yer almaktadır. Daha sonra

Buhara'ya giderek Şeyh Yusuf-ı Hemedani'nin yanında dini ve tasavvufi eğitimini sürdürdü.

Burada dini ilimleri iyi derecede öğrendi. Ho­

cası ve şeyhi Hemdani ve iki halifesinin ölü­

münden sonra bu şeybin üçüncü balifesi ol­

du. Buhara'dan Yesi'ye dönen A11med Yesevi burada irşat faaliyetleri sürdürdü, bu yıllarda

etrafında birlerce mürit topladı, atmış üç ya­şında yerin altına çilehaneye çekildi, 1166 yı­

lmda vefat etti. Taşkent ve Sırderya yöresinde,

Seybun'un ötesindeki bozkırlarda göçebe Türkler arasında is lam'ın esaslarını, tarikatın

adab ve erkanını, hakikat ve marifet bilgisirıi

sevgi ve aşkla öğretmeye çalıştı. Bunu başara­

bilmek için şiirlerinde sade ve samimi bir dil kullandı. Plr-i Türkistan diye anılan ve YeseVı-

451

«)

liğin kurucusu olan Ahmed Yesevl Orta Asya ~ Türk dünyasının en büyük ismidir. Yesevi- !!! lik'in başta Orta Asya olmak üzere Hindistan ~

ve Anadolu'da yayıldığını ve etkisinin günü- ·z müze kadar devam ettiğini söyleyebiliriz. !!!

Page 8: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

I-Iikmetlerin fikri yönünü din1-tasavvufi

unsurlar, şekil yönünü ise mill! unsurlar teşkil eder. İslamiyet'in esasları, hükümleri ve tasav­

vuf adab ve erkanı şiirlerin ana konusunu teş­

kil eder. Kişi her anını bir ibadet aşkıyla yaşa­

malı, gönlünü Allah sevgisiyle doldurmalıdır. O vuslat hasretini çok iyi açıklayan bir şairdir. İnsan, Allah'a vuslatın (varma, kavuşma) an­

cak hakiki aşkla mümkün olduğunu bilmeli­

dir. Bu da zorlu bir yoldur, bunun içirı kötü­lüğün ve şerrin kaynağı olan nefsi öldürmek, gönlü masivadan CAllah'tan gayrı her şey)

arındırmak gerekmektedir. Onun şililerinde

Peygamber sevgisi, kıyamet, cennet cehen­

nem tasvirleri, dünyaya güveomenin beyhu­deliği sık sık vurgulanır. O göçebe Türk halk

ruhuna İslamiyet'i sevgi ve aşkla aniatmayı başarmıştır.

Sanar endişesinden uzak, ancak sufiya­ne ve coşkulu bir tarzda yazdığı hikmetlerinin

çoğunluğu hece vezniyle ve sade bir dille ya­

zılmıştır. Türk şiirirıde hikmet adı verilen bir

452 tüıün ortaya çıkmasını sağlamıştır. Heceyle yazılan şürler koşma, aruzla yazılanlar gazel

şeklindedir. Çoklukla yarım kafiye kullanılmış

bazen de yakın ses benzerliğiyle ya da redille yetinildiği olmuştur. Kafiyelerin çoğunluğu

Türkçe kelimelerle yapılmıştır. Beyitlerle yazı­

lan hikmerlerin bir kısmı musammat gazel

şeklindedir. Bütün bunlar hikmetlere önemli bir ahenk kazandırmıştır. Şiirlerde canlı ve ha­reketli.bir üslı.1p vardır. Ahmed Yesev1'nin şiir­

lerini halkın çabuk öğrenip terennüm edebile­ceği mill! vezin ve şekillerle yazması, onlara

coşkun ve akıcı bir eda vermesi, onun Orta Asya'da tasavvufi Türk halk edebiyatını kur­

masında etkili olmuştur.

Dfvan-ı Hikmetin eldeki nüshalarının

en eskisi XVI. yüzyıla ait olduğu tahmin edil­

mektedir. Yazma ve basma nüshalardaki hik­met sayısı da farklılık gösterir. Dfvan-ı Hik­

mefin yazma nüshalarından bazıları şunlardır:

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları

Enstitüsü Kütüphanesi (nr. 2497), Manchester

The John Rylands University Library (nr. 67), Millet (Ali Emiri, Manzum, nr.l6), Konya Mev­lana Müzesi (nr. 2583), Leningrad Asya Halk­

lan Müzesi (nr. D.41). Eserin baskıları da var­dır (Kazan 1295; İstanbul 1299; Taşkent 1314).

Dfvan-ı Hikmetten seçilen yetmiş hikmet Ke­mal Eraslan tarafından Divan-ı Hikmet'ten Seç­

meler adıyla yayımlanmıştır (Ankara 1983, 1991)

5. Kur'an Tercümesi Doğu Türkçesi ile yazılmış ve günümüze kadar ulaşmış olan Kur'an tercümelerinin dilinden, bu metinlecin

ya Samanllerden Mansur b. Nuh zamanında (961-976) Kur'an'ın Farsçaya ilk tercümesi ya­pılırken ya da Karahanlılar dönemirlde (XI.

yüzyıl) Türkçeye çevrilmiş olduğu anlaşılmak­tadır. Kur'an'ın bu ilk tercümesi zamanımıza

kadar ulaşmamıştır. Bugün elde bulunan Doğu Türkçesi ile yapılmış tercümelerirı bu ilk nüs­hadarı istihsah edilmiş olduğu kabul edilmek­tedir. Bu Kur'an tercümesi edebi eserden çok dil metni olarak önem taşımaktadır.

Karahanlılar döneminde yukanda anlat­

tığımız Türkçe eserleriri dışında İslam! ilimleri iyi bilen ve bu ilirnlerle ilgili eser yazanlar da olmuştur. Buhara, Semerkarıt medreselerinde hatta Kaşgar ve Balasagun'da fıkıh, hadis, tef­

sir gibi dirı1 ilim dallarında bir çok bilgin yetiş­

tiği, başka Türkçe eserlerin de yazıldığı rivayet

edilmektedir.

Kaynaklar

Banarlı, Nihad Siirrıi, Resimli Türk Edeb~yatı

Tarihi, istanbul 1983, ı, 218-220, 230-256.

Bilgin, Azmi, "Tasavvuf ve Tekke Edebiyatı",

llmf Araştırmalar, I (İstanbul 1995), s. 61-82.

Brockelmann, C., Osttürkiscbe Grammatik

der Islamisehen Litteratursprachen Mittelasiens, La­

iden 1954.

Caferoğlu, Ahmet, Türk Dili Tarihi, İstanbul

1974, II, 49-85.

Dilaçar, A., 900. Yıldönümü Dolayısıyla

Kutadgu Bilig incelemesi, Ankara 1972.

Page 9: Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet ( 840-1212) A.isamveri.org/pdfdrg/D01266/2002_43/2002_43_BILGINA2.pdf · Karahanlı Türkçesi küçük mahalll özel ... Eser

Eraslan, Kemal, "Ahmed Yesevl", DİA, İstan­

bul 1989, II, 159-161.

Ercilasun, Ahmet B., "Başlangıcından XIII.

Yüzyıla K~dar Türk Nazım ve Nesri", Büyük Türk

Klasikleri, İstanbul 1985, s. 114-184.

Ercilasun, Ahmet B., Kutadgu Bilig Granıe­

ri-Fiil-, Ankara 1984.

Esin, Emel, İslamiyetten Onceki Türk K ii/tür

Taribi ue islama Giriş (Türk Külrürü El-Kitabı, n, cil

1/b'den ayrı basım>, İstanbul 1978, s. 163-183.

Genç, Reşat, Karahan/ı Devlet Taşkiltitı, is­

tanbul 1981.

Iiacıemlnoğlu , Necmettin, Karaban/ı Türk­

çesi Grameri, Ankara 1996.

İnan , Abdülkadir, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe

Tercümeleri Ozerinde Bir Inceleme, Ankara 1961.

Kaçalin, Mustafa S., "DMinü lugati't-Türk",

DİA, İstanbul 1994, IX, 446- 449.

K:.ıfesoğlu, İbrahim, Kutadgu Bilig va Kültür

Tarihimizdeki Yeri, İstanbul 1980.

Kafesoğlu , İbrahim, Türk Millf Kültürü, is­tanbul 1984, s. 201-203, 341-342.

Karamanlıoğlu, Ali, Türk Dili Nareden Geli-

yor, Nareye Gidiyor?, İstanbul 1972, s. 45-75.

Karta1, Ahmet, "Karalıanlı, Gazneli ve Sel­

çuklu Saraylanndaki Edebi Faaliyeller Üzerine Dü­

şünceler", Bilig, sy. 17, Ankara 2001, s. 55-68.

Kö prülü, M. Fuad, Türk Edebiyatı Tan"hi, İs­

tanbul 1980, s. 155-198.

Köprülü, M. Fuad, Türk Edebiyatında ilk

Mutasavvıjlar, Ankara 1984, s. 27-180.

Mansuroğlu, Mecdut, "Das Karakhanidisc­

he", Philologiae Tıtrcicae Fımdanıenta, I, 87-112

(bu ynının tercümesi için bk. "Karahanlıca", Tari­

bi Türk Şive/eti, haz. Mehmet Akalın Ankara 1979,

s. 141-182).

Milletlararası Jloca Ahmet Yasavi Sempozyu­

mu Bildirileri (26-29 Mayıs 1993), Kayseri 1993.

Pritsak, Omelyan, "Kara-IIanlılar•, İA, İstan­

bul 1977, VI, 251-273.

Tekin, Talat, XI. Yüzyıl 7i"iı·k Şiiri, Ankara

1989.

Tekin, Talat, "Karahanlı Dö nemi Türk Şiiri",

Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı 1 (Eski Türk Şiiri),

sy. 409, Ankara 1986, s. 81-157.

Togan, A. Z. Velidi, "Karahanlılar• 1966- 453 1967 ders notları.