mÜtekaddİmÎn ve mÜteahhİrÎn hadİs...
TRANSCRIPT
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7214
Number: 62 , p. 263-274, Winter I 2017
Yayın Süreci / Publication Process
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date
29.07.2017 15.12.2017
MÜTEKADDİMÎN VE MÜTEAHHİRÎN HADİS ÂLİMLERİNE
GÖRE MÜNKER HADİS* THE DESCRIPTION OF MUNKER HADITH ACCORDING TO
MUTAQADDIMIN AND MUTAAKHIRIN HADITH SCIENTIST Arş. Gör. Muhammed Aslan
ORCID ID: orcid.org/0000-0002-0366-3315
Bingöl Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Hadis Anabilim Dalı
Öz Hicri birinci asırdan itibaren fiilen uygulanan ve ikinci asrın sonlarına doğru
kayıt altına alınan hadis usûlü, hadislerde kullanılan sened ve metin ile ilgili kural ve
yöntemleri, râvîlerin vasıflarını ve hadis kavramlarını değerlendirmekte ve sınırlarını
belirlemektedir. Hadis usûlünde değerlendirilen ve sınırları tespit edilmeye çalışılan
önemli kavramlardan birisi de münker hadis kavramıdır. Sözlükte ‚çirkin, kötü, yadır-
ganan, inkâr edilen ya da sahih aklın çirkin gördüğü her fiil ‛ gibi anlamlara gelen mün-
ker kavramı, hadis usûlü açısından pek çok şekilde tanımlanmıştır. Yine Kur’an ve hadis
gibi İslam’ın temel kaynaklarında hem sözlük anlamında hem de sözlük anlamına yakın
dinî bir anlam kazanarak pek çok kez kullanılmıştır.
Hadis çeşitlerinden ma‘rûf hadis, şâz hadis, muallel hadis, garip hadis gibi pek
çok hadis çeşidi ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantısı olan münker hadis, hicri
ikinci asrın sonlarında kullanılmaya başlanmıştır. Terim anlamında zaman içinde bazen
anlam genişlemesi bazen de anlam daralması yaşanan münker hadis, en çok tanımlanan
hadis çeşitlerindendir. Kaynaklarda ulaşabildiğimiz kadarıyla Yahyâ b. Saîd el-Kattân
(ö. 198/813) ile başlayan münker hadis tanımı, İbn Hacer’in (ö. 852/1449) ‚münker hadis:
zayıf râvînin sıka râvîlere muhalif olarak rivâyet ettiği hadistir‛ şeklinde yaptığı tanı-
mıyla son şeklini almıştır. Hicri ikinci asır ile dokuzuncu asır arasında geçen yedi asırlık
sürede münker hadis tespit ettiğimiz kadarıyla en az yedi farklı anlamda kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Münker Hadis, Ma‘rûf Hadis, Muhalefet, Teferrüd, Rivâyet
* Bu makale 18-20 Mayıs 2017 tarihlerinde Alanya Alaaddin Keykubad Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ‚2.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu‛nda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş ve genişletilmiş halidir.
264
Muhammed Aslan
Abstract The hadith method, practiced since the exilic first century and recorded since
the late second century, assesses and limits the rules and methods related to the docu-
ments and texts in hadiths, the qualifications of the deferent and the hadith concepts.
One of the important concepts that is evaluated and limited in the hadith methodology is
the concept of the münker hadith. In the dictionary, the notion of "münker" is described
as "ugly, evil, unreasonable, denied, or every act that the authentic mind considers bad",
and defined in several ways related to the hadith. Also, like the Qur'an and the hadith, it
has been used several times in the basic Islamic sources, obtaining a religious meaning
close to its lexical meaning.
Münker hadith that has direct or indirect associations with other hadith types
such as the known (ma’ruf) hadith, şaz hadith, muallel hadith and garip hadith has been
used since the late second century. The meaning of the term munker hadith had a ten-
dency of expansion and sometimes narrowing in time and it is the most defined type of
hadith. The oldest known definition was found in Yahya b. Said al-Kattan (dated
198/813) and was finalized by Ibn Hajjar (d. 852/1449) as "the münker hadith is the had-
ith that was related by the weak deferent as opposed to the just deferent." During the
seven centuries between the exilic second and ninth centuries, münker hadith was used
in at least seven meanings as far as we could establish.
Keywords: Munker Hadith, The Known (Ma’ruf) Hadith, Opposition, Unique,
Narrative
Giriş
İlimlerin kapsamlarının günden güne
genişlemesi bütün ilimlere birlikte vakıf ol-
mayı zorlaştırmış ve beraberinde ihtisaslaş-
mayı getirmiştir. İhtisaslaşma ile birlikte ilim
alanlarının tozlu raflarda kalmış konuları
yeniden değerlendirilmiştir. Aynı zamanda
konuların çerçevesi daraltılmış ve sınırlı alan-
larda yapılan çalışmalar yaygınlık kazanmış-
tır. Bu anlamda geçmişin birikimini bir araya
getirerek değerlendiren ve böylece araştırma-
cılara hazır bilgi sunarak onların işini kolay-
laştıran çalışmalar önem kazanmıştır.
İhtisaslaşma ile birlikte ilmi çalışmalar
da hız kazanmıştır. Her alan kendi içerisinde
yetiştiği donanımlı elemanlarla bu çalışmala-
rın artmasına katkı sunmuştur. Ancak buna
rağmen hala çalışılmayı bekleyen binlerce
mesele ve konu durmaktadır. Aynı durum
hadis ilmi için de söz konusudur. Gerek hadis
tarihinde gerekse hadis usûlünde pek çok
konu çalışılmayı beklemektedir. Bu anlamda
hadis usûlü alanında bir boşluğu dolduraca-
ğına inandığımız bu çalışmamızın konusu,
münker hadis ve tarihi süreç içerisinde ka-
zandığı anlamların değerlendirilmesi olacak-
tır. Böylece münker hadis hakkında geçmişin
birikimi bir araya getirilecek ve araştırmacı-
larla ilgililerin yararına olacak şekilde değer-
lendirilecektir. Çalışmamızın girift, karmaşık
ve pek çok hadis çeşidi ile bağlantılı olan
münker hadisin daha anlaşılır hale gelmesi ve
tarihi süreç içerisinde kazandığı farklı anlam-
ların öğrenilmesi konusunda yarar sağlayaca-
ğını ümit ediyoruz. Çalışmamızda önce mün-
ker kavramı açıklanacak ardından tarihsel
süreç içerisinde münker hadis terimi hakkın-
da yapılan tanımlar ele alınacaktır. Son olarak
da tanımlar hakkında değerlendirmede bulu-
nulacaktır.
1. Kavramsal Çerçeve
1.1. Sözlük Anlamı
Arapçada نكر ‚n-k-r‛ kökünden türe-
miş olan münker kelimesi, if’âl bâbından olup
ism-i mef’ûldür. Sözlükte ‚çirkin (Mustafa
vd., 2004: 952), kötü, yadırganan (Karagöz,
2015: 497), inkâr edilen, bilinmeyen şey (İbn
Manzûr, t.y.: 4539) ya da sahih aklın çirkin
gördüğü her fiil‛ (Zebîdî, 1965: 290) anlamla-
rına gelmektedir. Bu anlamlar, sözcüğün
olumsuz durumları ifade etmek için kullanıl-
dığını göstermektedir. Aynı olumsuzluk
Münker kelimesinin dinî anlamına da yansı-
mıştır. Dinî bir kavram olarak mülahaza edil-
Hadis Usûlü Kavramlarından Münker Hadisin Tarihi Süreçte Kazandığı Anlamların Değerlendirilmesi 265
diğinde kavramın ‚Allah’ın razı olmadığı,
İslâm şeriatının çirkin, kötü, kabahat, günah
ve haram olarak bildirdiği davranışlar‛ (İbn
Manzûr, t.y.: 4539; Karagöz, 2015: 497) anla-
mında kullanıldığı görülmektedir. Bu durum
münker sözcüğünün dinî bir terim olarak
kullanıldığında da sözlük anlamını genel
itibariyle koruduğunu göstermektedir.
1.2. Kur’an’da Kullanımı ve Anlam-
ları
Müslümanlar açısından sakınılması
gereken şeyleri ifade eden münker kavramı,
Kur’an’da ‚n-k-r‛ kökünün türevi olarak otuz
yedi âyette geçmektedir. ‚n-k-r‛ kökünün
ism-i mef’ûlu olan ‚münker‛ kalıbında ise on
sekiz âyette geçmektedir. İsm-i mef’ûl kalıbı-
nın dışındaki kullanımlara baktığımızda ke-
limenin genellikle sözlük anlamında kullanıl-
dığı görülmektedir. Birçok âyette aynı za-
manda sözlük anlamı olan ‚çirkin, yadırga-
nan, hoş karşılanmayan (Hûd 11/70; Lokman
31/19), inkâr edilen (Ra’d 13/36; Nahl 16/83,
22; Enbiyâ 21/50; Mü’minûn 23/69; Mü’min
40/81; Şûrâ 42/47), tanınmayan, bilinmeyen
şey‛( Yusûf 12/58; Hacc 22/44; Sebe’ 34/45;
Fâtır 35/26; Kamer 54/6; Mülk 67/18) anlamın-
da kullanılmaktadır. Birkaç âyette ise sözlük
anlamına yakın bir anlamda kullanılmaktadır.
Bu âyetlerde ‚şeklini değiştirmek, tanınmaz
hale getirmek, günahın, azabın, hoş karşılan-
mayan şeylerin büyüğü‛ (Kehf 18/74, 87;
Neml 27/41; Talak 65/8) anlamında kullanıl-
maktadır.
İsm-i mef’ûl kalıbındaki kullanımlara
baktığımızda ise tamamına yakını ‚Allah’ın
razı olmadığı, İslâm şeriatına uygun olmayan
kötü, günah veya haram olan, dinin ve aklın
reddettiği şeyler‛ anlamındadır. Bu anlamda-
ki kullanımların yarısı kelimenin zıt anlamlısı
olan ‚ma’rûf‛ ile birliktedir. Yani İslâm şeria-
tına uygun olan her iyiyi emredip İslâm şeria-
tına aykırı olan her kötüyü yasaklamak anla-
mındaki ‚emir bi’l-ma’rûf nehiy ani’l-
münker‛ tamlaması şeklindeki kullanımıdır.
İsm-i mef’ûl kalıbındaki kullanım birkaç yer-
de de sözlük anlamı olan ‚bilinmeyen, inkâr
edilen şey‛ (Hicr 15/62; Hacc 22/72; Zâriyât
51/25) anlamında kullanılmıştır.
1.3. Hadiste Kullanımı ve Anlamları
Münker kelimesinin hadislerdeki kul-
lanımına gelince, ‚n-k-r‛ kalıbının türevleri
şeklinde Hz. Peygamber’in, sahâbenin ve
tâbiînin sözlerinde çokça geçmektedir. Sadece
‚n-k-r‛ kökünün ism-i mef’ûlu olan ‚mün-
ker‛ kalıbında yüzden fazla yerde geçmekte-
dir. Münker kelimesinin bu kullanımlarını tek
tek saymak çalışmamızın hacmini aşacağın-
dan burada sadece bir kaç tanesine değinmek-
le yetineceğiz. Anlam bakımından hadisler-
deki münker kullanımları Kur’an’daki kulla-
nımlarla paralellik arz etmektedir. Bu durum
Kur’an’ın münker kelimesine -sözlük anlamı-
na yakın olmakla birlikte- dinî bir anlam yük-
lediğini ve bu anlamıyla Hz. Peygamber’in ve
sonrakilerin kullanımına da yansıdığını gös-
termektedir.
Hadislerde geçen münker kelimesinin
ism-i mef’ûl kalıbının dışındaki kullanımları-
na bakıldığında genellikle ‚yadırgamak
(Buhârî, ‚Bed’u’l-Vahy‛, 6; Müslim, ‚İmân‛,
159), hoşlanmamak (Buhârî, ‚İmân‛, 30;
‚İlm‛, 89), yasaklamak (Ebû Dâvud, ‚Cihâd‛,
121; Buhârî, ‚Cihad ve’s-Siyer‛, 147), tanıma-
mak (Buhârî, ‚Menâkıb‛, 25; Ebû Dâvud,
‚Melâhim‛, 17), inkâr etmek‛ (Müslim,
‚İmân‛, 190) gibi anlamlarda kullanıldığı
görülmektedir. Bu durum hadiste münker
kelimesinin ism-i mef’ûl kalıbının dışındaki
kullanımlarının dinî anlamdan çok sözlük
anlamına yakın olduğunu göstermektedir.
İsm-i mef’ûl kalıbındaki kullanımlarına gelin-
ce tamamına yakını, ‚emir bi’l-ma’rûf nehiy
ani’l-münker‛ (Tirmizî, ‚Fiten‛, 8, 11) tamla-
ması şeklinde ma’rûfun zıddı ‚Allah’ın razı
olmadığı, İslâm şeriatına uygun olmayan,
kötü, günah veya haram olan, dinin ve aklın
reddettiği şeyler‛ (Tirmizî, ‚Birr ve Sıla‛, 15,
36; ‚Zühd‛, 39) anlamında kullanılmaktadır.
Bu durum âyetlerdeki kullanımlarla paralellik
arz etmektedir. Âyetlerde olduğu gibi hadis-
266
Muhammed Aslan
lerde de münker kelimesinin kullanımının
yarıdan fazlası bu kalıpla birlikte gerçekleş-
mektedir. Bunun vahyin etkisi ve yansıması
olduğunu yukarıda zikretmiştik.
Münker kelimesi ism-i mef’ûl kalı-
bında olup ‚emir bi’l-ma’rûf nehiy ani’l-
münker‛ tamlamasının dışında kullanıldığı
hadislerde ise ‚kötü, çirkin (Ebû Dâvud, ‚Ha-
raç‛, 33; ‚Edeb‛, 173), kötülük, çirkinlik (Müs-
lim, ‚İmân‛, 78, 231; Ebû Dâvud, ‚Salât‛,
248), günah (Tirmizî, ‚Tefsîru’l-Kur’an‛, 39),
zorlu, şiddetli (İbn Mâce, ‚Tahâret‛, 117) ve
insanın amellerini yazan meleklerden birisi-
nin adı‛ (Tirmizî, ‚Cenâiz‛, 71) anlamlarında
kullanılmıştır.
Münker kelimesi hadis kitaplarında
bazen bâb başlıklarında kullanılmıştır. Bunun
örnekleri Kütüb-i Sitte’de görülmektedir
(Tirmizî, ‚Fiten‛, 8, 9, 11; İbn Mâce, ‚Et’ime‛,
56, ‚Fiten‛, 20). Bu durum münker kavramı-
nın İslâmî ilimler terminolojisinde ne kadar
yaygın olarak kullanan bir kavram olduğunu
göstermektedir.
Sonuç olarak çirkin olan, reddedilen,
kabul edilmeyen, İslâm’a uygun olmayan,
dine ve akla aykırı olan şeyleri ifade eden
münker kavramı, daha sonra -çirkin ve dine
aykırı bir davranış olarak görülen- güvenilir
râvîlere muhalefet etme durumunun adı ol-
muştur.
2. Hadis Usûlü Açısından Münker
Hadis
Sözlükte, ‚çirkin olan, reddedilen, ka-
bul edilmeyen, İslâm’a uygun olmayan, dine
ve akla aykırı olan‛ şeyleri ifade eden münker
sözcüğü, hadis âlimleri tarafından fâsık ya da
hatası çok olan râvîlerin rivayetleri ile zayıf
hadis çeşitlerinden kabul edilmeyen rivayetler
için kullanılmıştır. Münker kavramı hadis
terimi olarak kullanıldığında da sözlük ve
dinî anlamda olduğu gibi olumsuz bir duru-
mu ifade etmektedir.
Hadis ilmi alanında münker kavramı
ilk başlarda râvîleri değerlendirme lafzı ola-
rak ‚münkerü’l-hadis‛ şeklinde kullanılmış-
tır. Hicri ikinci asrın sonlarında kullanılmaya
başlanan bu tabir, ilk defa Yahyâ b. Saîd el-
Kattân (ö. 198/813) tarafından kullanılmıştır
(Tuzcu, 2013: 9).
Örnek:
Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Kays b. Ebû
Hâzim (ö. 97/715) için münkerü’l-hadis tabiri-
ni kullanmıştır. Ancak İbn Hacer (ö.
852/1449), onun bu tabiri daha sonraki dö-
nemlerde kazandığı cerh anlamında değil de
Kays b. Ebû Hâzim’in rivâyet ettiği bazı ha-
dislerde teferrüd ettiğine işaret etmek üzere
kullandığını belirtmiştir (Yücel, 1997: 202).
Kaynaklarda münkerü’l-hadis değer-
lendirmesinin ‚rivâyetinde teferrüd eden
râvîler, zayıf râvîler ve metruk râvîler‛ için
kullanıldığı görülmektedir.
Hadis terimi olarak kullanılması ise
hicri üçüncü asra dayanmaktadır (Efendioğlu,
2006: 13). Münker kelimesini terim anlamında
ilk kullananlar Yahyâ b. Mâ’în (ö. 233/848),
Ali b. el-Medînî (ö. 234/848) ve İshak b.
Râhûye’dir (ö. 238/853) (Yücel, 1997: 199).
Aynı asırda Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855),
Buhârî (ö. 256/870), Müslim (ö. 261/875), Tir-
mizî (ö. 279/892) ve Nesâî (ö. 303/915) gibi
bazı muhaddisler de münker terimini kul-
lanmışlardır. Erken dönemlerde kullanılmaya
başlanan münker terimi, hadisçiler tarafından
farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlar-
dan bazısının kapsamı geniş olurken bazısının
kapsamı dar olup özel durumlar için kulla-
nılmıştır. Bu tanımları önce mütekaddimîn ve
müteahhirîn diye iki başlıkta işleyeceğiz. Bu
iki başlığın altındaki tanımları kronolojik ola-
rak zikredecek, ardından bütün tanımları
birlikte değerlendirerek gruplandırma yoluna
gideceğiz.
2.1. Mütekaddimîne Göre Münker
Hadis Tanımları
Hicri ikinci asırdan itibaren kullanıl-
maya başlanan münker kavramı terim anla-
mıyla ilk kullanan kişi tespit edebildiğimiz
kadarıyla Yahyâ b. Mâ‘în’dir. Ona göre mün-
ker hadis, meşhur bir râvîden rivâyet etmekle
birlikte teferrüd eden kişinin rivâyetidir.
Örnek:
İbn Mâ’în münker hadise örnek ola-
rak Yahyâ b. Adem’in Süfyân, Zebîd yoluyla
Hadis Usûlü Kavramlarından Münker Hadisin Tarihi Süreçte Kazandığı Anlamların Değerlendirilmesi 267
aldığı hadisi göstermektedir. Ona göre Yahyâ
b. Adem’in, meşhur râvîlerden olan Süfyân
tarikiyle aldığı hadisinin herkes tarafından
bilinmesi ve rivâyet edilmesi gerekirken bu
hadisinde teferrüd etmesinde bir kusur bu-
lunduğunu belirtmektedir. Bu kusurdan do-
layı da bu hadisin münker olacağını ifade
etmektedir (Muhammedî, 2005: 62).
İlk dönemlerde münker kavramını te-
rim anlamda kullananlardan birisi de Ali b.
el-Medînî’dir. İbnü’l-Medînî’in münker hadisi
kullanımına baktığımızda farklı durumlar için
aynı kavramı kullandığını görüyoruz. Bu
kullanımları şöyle sıralayabiliriz:
a) Muhalefetü’s-sıka anlamında; sıka
râvîlere muhalefet içeren rivâyet için münker
tabirini kullanmıştır.
b) Zayıf hadis anlamında; senedi zayıf
olan rivâyet için münker tabirini kullanmıştır.
c) Mechûl râvînin teferrüdü anlamın-
da; mechûl aynı zamanda teferrüd eden
râvînin rivâyeti için münker tabirini kullan-
mıştır (Muhammedî, 2005: 62-63).
Ahmed b. Hanbel, münker hadisi:
râvînin teferrüd ettiği rivâyet olarak benim-
semiştir.
Örnek:
Ahmed b. Hanbel buna örnek olarak
sıka bir râvî olan Eflah b. Humeyd el-
Ensârî’in teferrüd ettiği ‚Hz. Peygamber Irak-
lılara zâtüırkı mikât yaptı‛ hadisini göstermiş-
tir (el-Hınn, 2007: 180). San’ânî, İbn Hacer’in
Fethu’l-Bârî’nin mukaddimesinde Ahmed b.
Hanbel ve diğerlerinin münker hadisi mutlak
manada teferrüd olarak ele aldıklarını zikret-
tiğini ifade etmektedir (San’ânî, 1997: 2/6).
Muhammedî, yaptığı detaylı araştırmada
Ahmed b. Hanbel’in sıka olsun, zayıf olsun,
mechûl olsun râvîlerin teferrüdünü münker
kabul ettiğini tespit etmiştir (Muhammedî,
2005: 64-67).
Münker hadis terimini kullananlar-
dan biri de Buhârî’dir (ö. 256/870). Buhârî’ye
göre münker hadis: metrûk, kezzâb ve zayıf
râvîlerin yanında teferrüdü kabul edilen
râvîlerin seviyesine ulaşmayan râvîlerin tefer-
rüd ettikleri hadistir (Muhammedî, 2005: 70-
72).
İmkânlarımız dâhilinde yaptığımız
araştırma ve elimizdeki kaynaklara göre gü-
nümüz anlamında münker hadisin tanımını
yapan ilk kişi İmam Müslim (ö. 261/875) gö-
zükmektedir (Yücel, 1997: 200; Efendioğlu,
2006: 13). Ona göre münker hadis şöyle tespit
edilir: ‚râvînin rivâyeti sıka râvîlerin rivâyet-
lerine arz olunur. Şayet bu râvînin rivâyetle-
rinin geneli sıka râvîlerin rivâyetine tamamı
ya da tamamına yakını muhalif ise bu râvî
‚mehcûrü’l-hadis‛ kabul edilir ve rivâyetleri
red olunur‛ (Nevevî, 1929: 1/56). Başka bir
deyişle rivâyetlerinin geneli sıka râvîlerin
rivâyetlerine muhalif olan râvî sıka olmaktan
çıkar. Böylece bu râvînin sıka râvîlere muhalif
olarak rivâyet ettiği hadisler münker kabul
edilir.
Örnek:
İmam Müslim mehcûru’l-hadis sayı-
lıp rivâyetleri münker kabul edilenlere Abdul-
lah b. Muharrer, Yahyâ b. Ebû Üneyse, Ebü’l-
’Atûf Cerrâh b. el-Minhâl vb. râvîleri örnek
göstermektedir (Nevevî, 1929: 1/57). İmam
Müslim, bu gibi kişilerden hadis almadıkları-
nı belirtmekle birlikte bu kişilere sıka râvîler
iştirak etmeleri durumda ziyadelerinin kabul
edilebileceğini söylemektedir (Nevevî, 1929:
1/58).
İbn Hacer, İmam Müslim’in tanımına
metrûk râvîlerin uygun düştüğünü belirterek
şöyle söylemektedir: ‚buna göre İmam Müs-
lim metrûk râvînin rivâyetini münker olarak
isimlendirmiştir‛ (İbn Hacer, 1994: 2/675).
Ancak İmam Müslim’in tanımı detaylı ince-
lendiğinde İbn Hacer’in Müslim’in tanımı
hakkında söylediklerinin yersiz olduğu anla-
şılmaktadır. Çünkü İmam Müslim tanımında
muhalefetten bahsetmektedir. İbn Haceri’in
aralarında benzerlik kurduğu metruk hadiste
ise muhalefet şartı bulunmayıp râvîde bulu-
nan kusur etkilidir.
Müslim’in zayıf ve sadûk râvîlerin te-
268
Muhammed Aslan
ferrüdünü de münker kabul ettiği söylenmek-
tedir (Muhammedî, 2005: 73).
Münker terimini çağdaşlarından az da
olsa farklı kullananlardan birisi Ebû Dâvûd
es-Sicistânî’dir (ö. 275/889). Ebû Dâvûd, sıka,
sadûk ve zayıf râvîlerin teferrüdünü münker
kabul etmekle birlikte senedi munkatı’ olan
hadis için de münker terimini kullanmıştır.
Ebû Dâvûd ayrıca pek çok hadisi senedindeki
bir illetten, metninin mahfûz olmamasından,
mahfûz hadislere muhalif olduğundan ya da
mursel veya mevkûf hadisi merfû göstermek
suretiyle teferrüd ettiğinden münker addet-
miştir (Muhammedî, 2005: 73-76).
Münker hadis hakkında fikir beyan
eden kişiler arasında akraba olan ve birlikte
bazı çalışmalarda yapan Ebû Zür’a er-Râzî (ö.
264/878), Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 277/890) ve
oğlu İbn Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 327/938) de
vardır (İbn Ebû Hâtim, 1953: 4/175). Bu çalış-
maların başında İbn Ebû Hâtim’in yazdığı
Kitâbü’l-cerh ve’t-ta’dîl adlı eser gelmektedir.
Bu âlimler akraba olmaları ve beraber çalış-
maları hasebiyle düşüncelerinde yakınlık
vardır. Onlara göre sıka olsun, zayıf olsun,
mechûl olsun, metrûk olsun râvînin teferrüd
ettiği hadis münkerdir. Yine onlara göre zayıf
râvînin başka râvîlere muhalif rivâyet ettiği
hadisler de münkerdir (Muhammedî, 2005:
67-70).
Tirmizî’nin münker hadis hakkındaki
görüşü Buhârî’nin görüşüyle örtüşmektedir.
Ona göre göre münker hadis, metrûk, kezzâb
ve zayıf (el-Hınn, 2007: 181) râvîlerin teferrüd
ettikleri hadistir. Tirmizî ayrıca zayıf râvînin
muhalefetini de münker olarak kabul etmiştir
(Muhammedî, 2005: 76-78). Tirmizî, senedin-
de zayıf râvînin bulunduğu, başka bir tarikten
de desteklenmeyen hadisin münker olduğunu
belirtmiştir (Tirmizî, ‚İsti’zân‛, 11).
İbnü’s-Salâh’ın Mukaddime’sinden öğ-
rendiğimiz kadarıyla münker hadisi tanımı
yapanlardan birisi de Ebû Bekr Ahmed b.
Hârûn el-Berdîcî’dir (ö. 301/914). Buna göre
Berdîcî münker hadisi ‚kendi rivâyetinin
metninden başka metni ve tariki bulunmayan
râvînin teferrüd ettiği rivâyettir‛ (İbnu’s-
Salâh, 1984: 46) şeklinde tanımlamıştır. İbnü’s-
Salâh, Berdîcî’nin bu şekilde mutlak bir tanım
verdiğini ve tasnif yapmadığı belirtmektedir
(İbnu’s-Salâh, 1984: 46).
Nesâî de (ö. 303/915) çağdaşlarının
genelinde olduğu gibi sadûk veya zayıf
râvînin teferrüd ettiği hadisi münker olarak
görmüştür.
Örnek:
Nesâî, İbrahim b. Hasan, Haccâc b.
Muhammed, Hammâd b. Seleme, Ebû Zü-
beyr, Câbir b. Abdillah tarikiyle naklettiği
‚Hz. Peygamber (s.a.s.) av köpeği hariç, kedi
ve köpeğin fiyatlandırıp satılmasını yasakla-
dı.‛ hadisini münker addetmiştir (Suyûtî,
2010: 203; El-Hınn, 2007: 180). Nesâî ayrıca
sıka olsun, sadûk olsun, zayıf olsun râvîlerin
muhalefetini de münker hadis olarak değer-
lendirmiştir (Muhammedî, 2005: 76-80). İbn
Hacer, Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve benzerle-
rinin münkere verdiği anlamın, ‚benzeri dahi
rivâyet edilmemiş teferrüd‛ olduğunu belirt-
mektedir (İbn Hacer, 1994: 2/674).
Mütekaddimîn dönemi âlimlerinin
münker hadis hakkındaki görüşlerini şu şe-
kilde özetleyebiliriz:
1- Meşhur bir râvîden yapılan rivâyet-
te teferrüd eden kişinin rivâyeti, Yahyâ b.
Mâ’în.
2- Mutlak teferrüd; Sıka olsun, sadûk
olsun, zayıf olsun, metrûk olsun ya da mechûl
olsun râvînin teferrüd ettiği rivâyet, Ahmed b.
Hanbel, Ebû Dâvûd es-Sicistânî, Ebû Zür’a er-
Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, İbn Ebû Hâtim er-
Râzî, Berdîcî, Nesâî.
3- Zayıf râvînin teferrüdü; Zayıf ol-
sun, kezzab olsun, metrûk olsun ya da mechûl
olsun râvînin teferrüd ettiği rivâyet, Ali b. el-
Medînî, Buhârî, Tirmizî.
4- Zayıf veya sadûk râvîlerin teferrü-
dü, Müslim.
5- Teferrüdü kabul edilen râvîlerin
seviyesine ulaşmayan râvîlerin teferrüd ettik-
leri hadis, Buhârî.
6- Sıka râvîlere muhalif olarak rivayet
edilen hadis, Ali b. el-Medînî, Nesâî (ö.
303/915), Müslim.
Hadis Usûlü Kavramlarından Münker Hadisin Tarihi Süreçte Kazandığı Anlamların Değerlendirilmesi 269
7- Zayıf râvînin başka râvîlere muha-
lif rivâyet ettiği hadis, Ebû Zür’a er-Râzî, Ebû
Hâtim er-Râzî, İbn Ebû Hâtim er-Râzî, Tir-
mizî.
8- Senedi zayıf olan rivâyet, Ali b. el-
Medînî.
9- Senedi munkatı’ olan hadis, Ebû
Dâvûd es-Sicistânî.
Mütekaddimîn dönemi tanımlarına
bakıldığı zaman çok geniş yelpazede tanımlar
yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde mün-
ker hadisi tanımlayan on iki âlimin tanımları-
nı özetlemek istediğimizde dokuz farklı tanım
yapıldığı görülmektedir. Bu durum hicri ilk
dönemlerde terimlerin anlamlarının belirgin-
leşmediğinden kaynaklanmaktadır. Bu tanım-
ların ortak noktaları bulunsa da birbirinin
aynısı değildir.
2.2. Müteahhirîne Göre Münker Ha-
dis Tanımları
Mütekaddimîn ile müteahhirîn ara-
sında ayrım noktası Takıyyüddîn İbnü’s-
Salâh’tır (ö. 643/1245). İbnü’s-Salâh aynı za-
manda münker hadisi tasnif ederek tanımla-
yan ilk kişidir. İbnü’s-Salâh, Berdîcî’nin tanı-
mını zikrettikten sonra onun tasnif yapmadı-
ğını ancak münker hadisin kısımlara ayrılma-
sı gerektiğini ve iki çeşit olduğunu belirtmek-
tedir. İbnü’s-Salâh münker hadisin şâz hadisle
aynı anlamda olduğunu söylemektedir (İb-
nu’s-Salâh, 1984: 46). İbnü’s-Salâh’a göre
münker hadisin birinci çeşidi râvînin tefer-
rüdle birlikte sıka râvîlere muhalif olarak
rivâyet ettiği hadistir.
Örnek:
Bunun örneği Mâlik’in, Zührî, Ali b.
Hüseyin, Ömer b. Osman, Üsame b. Zeyd
yoluyla rivâyet ettiği hadistir. Mâlik bu ri-
vâyetinde Ömer b. Osman râvîsi ile başka sıka
râvîlere muhalefet etmiştir (İbnu’s-Salâh,
1984: 47). Çünkü kendinden başka diğer sıka
râvîler Ömer b. Osman yerine Amr b. Os-
man’ı zikretmişlerdir. Mâlik bu rivâyetiyle tek
kalmıştır. Dolayısıyla Mâlik’in tek kaldığı ve
başka sıkalara muhalif rivâyet ettiği bu hadisi
İbnü’s-Salâh’a göre münkerdir. İbnü’s-
Salâh’ın Mukaddime’sini şerh eden Zeynüddin
el-Irâkî (ö. 806/1404), bu örneğe itiraz ederek
münker hadise örnek olamayacağını ifade
etmektedir. Irâkî, bu hadisi İbnü’s-Salâh’tan
başka kimsenin münker saymadığını ve mün-
ker sayılsa bile ancak senedde münker ya da
şâz sayılabileceğini belirtmektedir (Irâkî, t.y.:
88).
İbnü’s-Salâh’a göre münker hadisin
ikinci çeşidi ise teferrüd etmekle birlikte se-
nedinde teferrüdü kabul edilmeyen râvînin
bulunduğu hadistir. Yani senedinde teferrüdü
kabul edilen râvîlerin seviyesine ulaşmayan
râvîlerin olduğu hadistir.
Örnek:
Bunun örneği İbnü’s-Salâh’ın Ebû
Zükeyr Yahyâ b. Muhammed b. Kays, Hişâm
b. Urve, Hişâm’ın babası Urve b. Zübeyr, Hz.
Aişe yoluyla rivâyet ettiği hadistir. Ebû Zü-
keyr sâlihü’-hadis bir râvîdir. Yani teferrüd
ettiği hadisi kabul edilen sıka râvîlerin seviye-
sine ulaşmamış bir râvîdir (İbnu’s-Salâh, 1984:
47). Dolayısıyla Ebû Zükeyr’in teferrüd ettiği
bu hadis İbnü’s-Salâh’a göre münker hadistir.
Münker hadisi tanımlayanlardan biri
de İbn Dakîkul‘îd’dir (ö. 702/1302). Ona göre
münker hadis, şâz hadis gibidir. İbn
Dakîkul‘îd münker hadis için ‚râvînin tefer-
rüd ettiği hadistir‛ dediği de zikredilmektedir
(Muhammedî, 2005: 48).
Münker hadisi tanımlayanlardan bir
diğeri de Zehebî’dir (ö. 748/1348). Ona göre
münker hadis zayıf râvînin teferrüd ettiği ya
da sadûk râvînin teferrüd ettiği hadistir (Ze-
hebî, 1985: 42).
Münker hadisi tanımlayanlardan Bed-
reddin İbn Cemâ’a (ö. 733/1333) ise münker
hadisin ‚zayıf râvînin teferrüd ettiği rivâyet-
tir‛ (İbn Cemâ’a, 1986: 51) şeklinde tanımla-
mıştır.
Münker hadisi tanımlayanlardan İbn
Kesîr ed-Dimeşkî (ö. 774/1373) ise münker
hadisin şâz hadis gibi olduğunu ifade ettikten
sonra münker hadisi iki şekilde tanımlamak-
270
Muhammed Aslan
tadır. Ona göre münker hadis sıka râvînin
teferrüdle birlikte sıka râvîlere muhalif olarak
rivâyet ettiği hadistir. Onun münker hadise
yaptığı ikinci tanım ise muhalefet olsun ya da
olmasın adalet ve zabt sıfatını haiz olmayan
râvînin teferrüd ettiği rivâyettir şeklindedir
(Şâkir, 1996: 1/183).
Münker hadisin önceki tanımlarını
değerlendirerek çerçevesi daha belirgin bir
tanım ortaya koyan ise İbn Hacer’dir. Ona
göre münker hadis zayıf râvînin sıka râvîlere
muhalif olarak rivâyet ettiği hadistir (İbn Ha-
cer, 2000: 72).
Müteahhirîn dönemi âlimlerinin
münker hadis hakkındaki görüşlerini şu şe-
kilde özetleyebiliriz:
1- Mutlak teferrüd; Râvînin teferrüd
ettiği hadis, İbn Dakîkul’îd.
2- Zayıf râvînin teferrüd ettiği hadis,
İbnü’l-Kattân el-Fâsî (ö. 628/1231), Bedreddin
İbn Cemâ’a, Zehebî, İbn Kesîr.
3- Zayıf ya da sadûk râvînin teferrüd
ettiği hadis, Zehebî.
4- Senedinde teferrüdü kabul edilme-
yen râvînin bulunduğu hadis, başka bir deyiş-
le senedinde teferrüdü kabul edilen râvîlerin
seviyesine ulaşmayan râvîlerin ferd olarak
rivâyet ettikleri hadis, Takıyyüddîn İbnü’s-
Salâh.
5- Sıka râvîye muhalif olarak rivâyet
edilen hadis, Takıyyüddîn İbnü’s-Salâh, İbn
Dakîkul’îd, Bedreddin İbn Cemâ’a, İbn Kesîr
ed-Dimeşkî.
6- Zayıf râvînin sıka râvîye muhalif
olarak rivâyet ettiği hadis, İbn Hacer, Ebû
Zür’a er-Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, İbn Ebû
Hâtim er-Râzî, Tirmizî, İbn Hacer, İmam
Suyûtî (ö. 911/1505), Beykûnî (ö. 1080/1669),
Nebhânî (ö. 1369/1949), Alevî (ö.1425/2004).
Müteahhirîn dönemi âlimlerinin ta-
nımları mütekaddimîn dönemi âlimlerinin
tanımlarından çeşitlilik bakımından azdır. Bu
durum zaman içerisinde münker kavramının
terim anlamının belirginleşmeye başladığını
göstermektedir. Bu dönemin tanımları müte-
kaddimîn dönemimde yapılan tanımlarla
aynıdır. Bu dönemde yeni tanımlar geliştiril-
memiş var olan tanımlara ekleme ya da ek-
siltme yoluna gidilmiştir.
3. Mütekaddimîn ve Müteahhirîn
Âlimlerin Münker Hadis Hakkındaki Gö-
rüşlerinin Değerlendirilmesi
Mütekaddimîn ve müteahhirîn âlim-
lerin münker hadise bakışlarını gördükten
sonra bu bölümde iki dönemin değerlendir-
mesi yapılacaktır. Böylece benzer tanımları bir
araya getirerek belli başlıklar oluşturacak ve
başlığa uygun düşen tanımları aynı başlık
altında değerlendireceğiz.
3.1. Mutlak Manada Râvînin Tefer-
rüd Ettiği Rivâyet
Münker teriminin ilk kullanımlarına
baktığımızda, muhalefet olmaksızın râvînin
teferrüd ettiği rivâyetler için kullanıldığını
görüyoruz (Aydınlı, 2013: 210). Bu anlamda
muhalefet olmaksızın bazen sıka râvînin,
bazen sadûk râvînin, bazen zayıf râvînin,
bazen metrûk, ya da mechûl râvînin rivâyeti
için münker terimi kullanılmıştır. Daha önce
belirttiğimiz gibi hicri ikinci asırda Yahyâ b.
Saîd el-Kattân, üçüncü asırda Ahmed b. Han-
bel, Ebû Dâvûd es-Sicistânî, Ebû Zür’a er-
Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, dördüncü asırda İbn
Ebû Hâtim er-Râzî, Berdîcî (İbnu’s-Salâh,
1984: 46), Nesâî ve sekizinci asırda İbn
Dakîkul’îd münker hadisi, mutlak olarak
râvînin teferrüd ettiği rivâyet olarak kabul
etmişlerdir. İbnü’s-Salâh, hadisçiler arasında
münker hadisi bu anlamda kullanan birçok
kimsenin bilindiğini söylemektedir.
3.2. Bir Kayda Bağlı Olarak Râvînin
Teferrüd Ettiği Rivâyet
Münker hadis terimini mutlak mana-
da teferrüd eden râvînin rivayeti için kulla-
nanların yanında münker hadisi, teferrüdü bir
kayda bağlayarak tanımlayanlar da vardır. Bu
anlamda münker hadis tanımlayanlardan bir
kısmı münker hadisi zayıf râvînin teferrüd
ettiği hadis olarak tanımlamıştır. Bir kısmı da
zayıfla birlikte sadûk râvîyi de zikrederek
bunların rivâyet ettikleri hadisleri münker
hadis olarak tanımlamıştır. Bir kısmı da sene-
dinde teferrüdü kabul edilen râvîlerin seviye-
sine ulaşmayan râvîlerin olduğu hadis olarak
Hadis Usûlü Kavramlarından Münker Hadisin Tarihi Süreçte Kazandığı Anlamların Değerlendirilmesi 271
tanımlamıştır. Bu tanımları aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz:
a) Zayıf râvînin teferrüd ettiği hadis:
Münker hadisi bu şekilde tanımlayanlar ara-
sında hicri üçüncü asırdan Ali b. el-Medînî,
Buhârî, Tirmizî, sekizinci asırdan Bedreddin
İbn Cemâ’a ve İbn Kesîr ed-Dimeşkî zikredi-
lebilir. Bu hadisçilere göre ister zayıf olsun,
ister metrûk olsun ister mechûl olsun zayıf
râvînin teferrüdü münker hadistir (Aydınlı,
2013: 210).
İbn Hacer, İbnü’l-Kattân el-Fâsî’nin de
bu görüşte olduğunu bildirmiştir. Yine Zehebî
de bazen sadûk olan râvîlerin rivâyetlerini
bazen de zayıf olan râvîlerin rivâyetlerini
münker kabul etmiştir (Yücel, 1997: 201;
Efendioğlu, 2006: 13).
b) Zayıf râvînin teferrüd ettiği hadis
ile sıka derecesine ulaşmamış sadûk râvînin
teferrüd ettiği hadis: Münker hadisi bu şekil-
de tanımlayanların arasında hicri üçüncü
asırdan Müslim ve sekizinci asırdan Zehebî
vardır.
c) Teferrüdü kabul edilen râvîlerin
seviyesine ulaşmayan râvîlerin ferd olarak
rivâyet ettikleri hadis: Münker hadisi bu şe-
kilde tanımlayanlar arasında hicri üçüncü
asırdan Buhârî ile yedinci asırdan Takıy-
yüddîn İbnü’s-Salâh vardır.
d) Meşhur bir râvîden yapılan ri-
vâyette teferrüd eden kişinin rivâyeti: Münker
hadisi bu şekilde tanımlayan ilk ve tek kişi
üçüncü asır âlimlerinden Yahyâ b. Mâ‘în’dir.
Ona göre herkesin bildiği bir râvîden rivâyet-
te bulunduğu halde teferrüd eden kişinin
rivâyeti münkerdir.
Teferrüdü kayda bağlayan âlimlerin
tanımlarına baktığımızda hadisin münker
sayılması şart koşulan teferrüd kayıtlarının
birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Bu
kayıtların kısmen ortak noktaları bulunsa da
birbirinin aynısı değildir. Dolayısıyla bu ta-
nımları birbirinden ayırarak her şahıs için ayrı
değerlendirmek gerekmektedir.
3.3. Senedinde İnkıta’ Bulunan ya da
Senedi Zayıf Olan Rivâyet
Münker hadisi terim anlamıyla kulla-
nan ve üçüncü asır hadisçilerden olan Ali b.
el-Medînî, münker hadisi senedinde inkıta’
bulunan hadis olarak benimsemiştir. Ali b. el-
Medînî’nin çağdaşı olan Ebû Dâvûd es-
Sicistânî ise senedi zayıf yani senedinde zayıf
râvîlerin olduğu hadisi münker hadis olarak
benimsemiştir.
3.4. Mevzû Hadis Anlamında
Münker hadisin râvînin teferrüd ettiği
rivâyet anlamında kullanıldığı dönemden
başlayarak sonraki dönemlerde de ara ara
kullanılan anlamlarından birisi de mevzû
hadis anlamındaki kullanımıdır. Bu anlamda-
ki kullanım, daha çok ilel, mevzûat ve zayıf
râvîlerle ilgili eserlerde kullanılmıştır. Çoğu
zaman da rivâyetlerin değerlendirilmesi için
kullanılmıştır. Bu anlamda ‚münker‛ ve
‚münkerün cidden‛ terimleri ‚mevzû,
şibhü’l-mevzû, ke ennehû mevzû’, lâ asle
lehû, leyse lehû asl ve bâtılün‛ (Yücel, 1997:
201; Efendioğlu, 2006: 13-14) gibi tabirlerle
birlikte kullanılmıştır. Münker kavramı Ebü’l-
Ferec İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1201), Zehebî, İbn
Arrâk (ö. 933/1526), Ali el-Karî (ö. 1014/1605)
ve diğer bazı muhaddisler tarafından yukarı-
daki tabirlerle birlikte uydurma hadis anla-
mında kullanılmıştır (Efendioğlu, 2006: 13;
Aydınlı, 2013: 210). Ancak bununla beraber
münker hadisin uydurma hadis anlamında
kullanılması mutlak manada uydurma oldu-
ğu anlamına gelmez. Çünkü her uydurma
rivâyet münkerdir, ancak her münker uy-
durma değildir. Aynı zamanda bu anlam hem
çok yaygın olmamış hem de usûlcü muhad-
disler tarafından benimsenmemiştir.
3.5. Sıka Râvîlere Muhalif Olarak
Rivâyet Edilen Hadis = Şâz Hadis
Münker hadisi tanımlayanların bir
kısmı münker hadis ile şâz hadisin eşanlamlı
olduğunu belirterek münker hadisi ‚sıka
râvîlere muhalif olarak rivâyet edilen hadis‛
şeklinde tanımlamışlardır. Bu görüşü savu-
272
Muhammed Aslan
nanlar arasında Nesâî, Takıyyüddîn İbnü’s-
Salâh, Nevevî, İbn Dakîkul’îd, Bedreddin İbn
Cemâ’a ve İbn Kesîr ed-Dimeşkî, Zeynüddin
Irâkî gibi âlimler vardır (Efendioğlu, 2006: 13).
Bunlardan bazısına göre münker hadis tefer-
rüd etmekle birlikte sıka râvînin kendisinden
daha sıka râvîye muhalif olarak rivâyet ettiği
hadistir. Bu anlamıyla münker hadis şâz ha-
disle eş anlamlıdır (İbnu’s-Salâh, 1984: 47;
Nevevî, 1929: 1/57). Bu anlam İbnü’s-Salâh ve
onu takip eden muhaddisler tarafından be-
nimsenen münker hadis tanımıdır. İbnü’s-
Salâh ve onu takip edenlerin dışındakilere
göre ise râvî ister sıka olsun ister sadûk olsun
isterse zayıf olsun kendisinden daha iyi dere-
cedeki sıka râvîlere muhalif olarak rivâyet
ettiği hadis münker hadis olarak isimlendi-
rilmektedir.
Sonuç olarak münker hadis bazı mu-
haddisler tarafından şâz hadis ile eş anlamlı
tanımlanmış olsa bile bu görüş kabul edilme-
miş ve sonraki muhaddisler tarafından ciddi
bir şekilde eleştirilmiştir. Hatta İbn Hacer bu
şekilde düşünenleri gafil olmakla itham et-
miştir (İbn Hacer, 2000: 73). Bu muhaddislerin
tanımlarına baktığımızda aslında hem şâz
hadisin hem de münker hadisin tanımını
yapmışlardır. Onların bu konuda bir problem-
leri yoktur. Ancak şâz hadise ayrı münker
hadise ayrı denk gelen bu tanımları ikisi için
eşit kullanmaları sorun haline gelmiştir. Şayet
ikiye ayırarak tanımladıkları bu kavramları
birinci tanım için sadece şâz, ikinci tanım için
ise sadece münker deselerdi cumhura da mu-
vafık olurlardı.
3.6. Zayıf Râvînin Sıka Râvîlere Mu-
halif Olarak Rivâyet Ettiği Hadis
İslâmî ilimlerin kapsamlarının net-
leşmeye başladığı hicri üçüncü asır ile dör-
düncü asırda dinî kavramların da tanımları
netleşmeye başlamıştır. Aynı durum münker
kavramı içinde gerçekleşmiştir. Zaman içeri-
sinde anlamında daralmalar gerçekleşmiş ve
bu süreç günümüzde kullandığımız anlam
netleşinceye kadar devam etmiştir. Daha önce
hem sıka hem de zayıf râvînin teferrüdle bir-
likte muhalefet ettiği rivâyetler için kullanılan
münker kavramı, bu iki kullanım için yetersiz
olduğu görülmüş ve sıka râvînin muhalefeti
için ayrı, zayıf râvînin muhalefeti için ayrı
kavramlar geliştirilmiştir. Böylece sıka râvînin
muhalefeti için ‚şâz‛, zayıf râvînin muhalefeti
için ‚münker‛ terimi kullanılmaya başlanmış-
tır. Neticede münker terimi bugün yaygın
olarak kullanılan anlamıyla kullanılmaya
başlanmıştır. Buna göre münker hadis, ‚zayıf
râvînin teferrüdle birlikte kendisinden daha
iyi durumda olan râvîye muhalif olarak riva-
yet ettiği hadis‛tir (İbn Hacer, 2000: 73;
Suyûtî, 2010: 203).
Zayıf râvînin sıka râvîlere muhalif
olarak rivâyet ettiği hadis şeklindeki tanım,
münker terimi için en yaygın tanımdır. Bu
tanımın ilk belirtileri İmam Müslim’de gö-
rünmektedir. İmam Müslim’den sonra Ebû
Zür’a er-Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, İbn Ebû
Hâtim er-Râzî ve Tirmizî’de münker hadisi
benzer şekilde tanımlamışlardır. Ebû Hâtim
er-Râzî, münker hadisi bu anlamda kullanan
önemli muhaddislerden birisidir. Er-Râzî,
Seleme b. Verdâ’nın sika râvîlerin rivâyetleri-
ne muhalif olarak rivâyet ettiği hadislerinin
çoğunu münker bulduğunu söylemiştir (Yü-
cel, 1997: 200).
Bu tanımın en önemli savunucusu
müteahhirîn dönemi muhaddislerinden İbn
Hacer’dir. Hatta bu tanım İbn Hacer ile özdeş-
leşmiştir. İbn Hacer, şâz ve münker hadisi
aynı anlamda kullanan İbnü’s-Salah’ı tenkit
etmiş, bu iki terim arasında güvenilir hafızla-
ra muhalefet açısından benzerlik, şâz rivaye-
tin râvîsinin sika, münker rivayetin râvîsinin
zayıf olması yönünden ise farklılık bulundu-
ğunu ortaya koyarak münkeri ‚zayıf râvînin
güvenilir râvîlere muhalif olarak rivâyet ettiği
hadis‛ şeklinde tarif etmiştir (İbn Hacer, 2000:
73). İbn Hacer’den sonra münker terimi bu
anlamı ile son şeklini almış ve kendisinden
sonra gelen muhaddisler de münker hadisi bu
anlamda kullanmışlardır (Efendioğlu, 2006:
14). O kadar ki, bugün münker hadis denildi-
ğinde ma’rûf hadisin mukabili olan bu son
anlam akla gelmektedir. İbn Hacer’le birlikte
cumhurun görüşü haline gelen bu tanım
Hadis Usûlü Kavramlarından Münker Hadisin Tarihi Süreçte Kazandığı Anlamların Değerlendirilmesi 273
münker hadis için en uygun tanımdır (Alevî,
1990: 127; el-Ğavrî, 2009: 145). İbn Hacer’den
sonra bu görüşü savunanlar arasında, İmam
Suyûtî (Suyûtî, 2010: 203), Beykûnî, Nebhânî
(en-Nebhânî, 2001: 87), Alevî (Alevî, 1990:
127) ve bugünkü hadisçilerin hemen hemen
tamamı bulunmaktadır.
3.7. Münker Hadis Teriminin Diğer
Kullanımları
Münker hadisin yukarıda sıraladığı-
mız altı genel tanımın dışında da bazı özel
tanımları da yapılmıştır. Ancak bu tanımlar
yaygınlık kazanmadığından onları ayrı bir
başlık altında ele almayacak ve sadece tanım-
ları vermekle yetineceğiz. Bunlardan birisi,
aynı zamanda birer cerh ve ta’dil kriterleri
olan fuhşu’l-galat, kesretu’l-gaflet ve fısk durum-
larından herhangi birisi ile mecruh olan kişi-
lerin rivâyet ettikleri hadisler için kullanılan
tanımdır. Buna göre ‚çok hata yapan, çok
dalgın veya büyük günah işleyen râvînin
rivâyet ettiği hadis münker hadistir‛ (Suyûtî,
2010: 203; Aydınlı, 2013: 210). Bir diğer tanıma
göre münker; ‚kendisi sıka olsa da, zayıf
râvîlerden münker hadis rivâyet eden râvî‛
anlamındadır (Aydınlı, 2013: 210). Üçüncü bir
tanıma göre ise ‚sadece bir hadis rivâyet eden
râvî‛ anlamındadır (Aydınlı, 2013: 210).
İmam Buhârî’ye nisbet edilen bir tanıma göre
ise ‚kendisinden hadis almanın helal olmadı-
ğı râvî‛ şeklindedir (Aydınlı, 2013: 210). Bu
tanımlar yaygın olmasa da ara ara münker
kavramını karşılamak için kullanılmışlardır.
Bununla birlikte bu tanımlar münker kavramı
karşılamamaktadır. Bu tanımlar günümüzde
bizleri bağlamamakla birlikte tanımı savunan
kişileri doğru analiz etmek için onların kay-
naklarını okuduğumuzda bilinmesi gereklilik
arz etmektedir.
SONUÇ
Sonuç olarak münker sözcüğünün
‚çirkin olan, reddedilen, dine ve akla aykırı
olan şeyler‛ anlamına geliyorken kavram
olarak daha sonra -çirkin ve dine aykırı bir
davranış olarak görülen- güvenilir râvîlere
muhalefet etme durumunun adı olmuştur.
Münker kavramı pek çok âyet ve ha-
dis geçmekte ve genellikle âyet ve hadislerde-
ki kullanımlarının sözlük anlamında olduğu
görülmektedir. Bu kullanımlarda sözlük an-
lamının yanında münker kavramına ayrıca
dinî bir anlamın da yüklendiği görülmektedir.
Münker kavramının terim anlamına
baktığımızda ise tarihi süreçte farklı anlam-
larda ve farklı kavramlarla birlikte kullanılmış
olduğunu ve geniş bir yelpazede tanımlandı-
ğını anlaşılmaktadır. Bu anlamda münker
kavramı tarihi süreç içerisinde ‚râvînin tefer-
rüd ettiği rivâyet, mevzû hadis, şâz hadis,
zayıf râvînin sıka râvîlere muhalif olarak ri-
vâyet ettiği hadis, çok hata yapan, çok dalgın
veya büyük günah işleyen râvînin rivâyet
ettiği hadis ve sadece bir hadis rivâyet eden
râvî‛ gibi çok geniş anlamlarda kullanılmıştır.
Bu durum ıstılahların netleşmediği ilk dö-
nemlerde münker kavramının bugünkü an-
lamında kullanılmadığını göstermektedir.
Ayrıca hicri ilk asırlarda yaşayan hadis âlim-
lerinin kavramlara verdikleri tanımların ken-
dilerine has olduğunu ve her âlimin tanımının
kendisini bağladığını belirtmektedir. Burada
mütekaddimîn dönemi âlimlerin kavramlara
verdikleri anlam farkını göz ardı ederek ilk
dönemlerdeki kullanımları bugünkü münker
anlamında kullanılmış gibi kabul etmenin de
büyük yanılgı olduğunu da anlaşılmaktadır.
Bu yüzden ilk dönem âlimlerinin hadisler
hakkında verdikleri ‚münker hadistir‛ hü-
kümlerini eleştirmeden önce onların münker
hadisi hangi manada kullandıklarını bilmek
gerekir. Aksi takdirde yapılacak değerlendir-
meler gerçeği tam olarak yansıtmayacaktır.
Sonuç olarak, bütün tanımlar birlikte
değerlendirildiğinde en uygun tanımın ‚zayıf
râvînin sıka râvîlere muhalif olarak rivâyet
ettiği hadis‛ şeklindeki tanım olduğu, bunun
zamanla yaygınlık kazandığı ve gönümüzde
de münker hadisin bu anlamda kullanıldığı
anlaşılmaktadır.
274
Muhammed Aslan
KAYNAKÇA
Alevî, M. (2000). el-Menhelu’l-Latîf fî Usûli’l-
Hadîsi’ş-Şerîf, el-Medînetü’l-
Münevvere: Mektebe Melik Fehd.
Aydınlı, A. (2013). Hadis Istılahları Sözlüğü,
İstanbul: İFAV Yayınları.
Buhârî, M. (2002). Sahîhu’l-Buhârî, Dimeşk:
Dâru İbn Kesîr.
Ebû Dâvud, S. (1997). Süneni Ebû Davud,
Beyrût: Daru İbn Hazm.
Efendioğlu, M. (2006). Münker, Diyanet Vakfı
İslam Ansiklopedisi (s. 13-14), Anka-
ra: Türkiye Diyanet Vakfı.
Irâkî, Z. (t.y.). et-Takyîd ve’l-İzâh, Beyrût: Mü-
essesetü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye.
İbn Cemâ’a, B. (1986). el-Menhelü’r-Revî Fî
Muhtasari Ulûmi’l-Hadîsi’n-Nebevî,
Beyrût: Dârü’l-Fikr.
İbn Hacer, A. (1994). En-Nüket Alâ Kitabi İb-
nü’s-Salâh, Riyâd: Dârü’r-Râye.
İbn Hacer, A. (2000). Şerhü’n-Nuhbe Nuzhetü’n-
Nazar Fî Tavzîhi Nuhbeti’l-Fiker Fî Mus-
talahi Ehli’i-Eser, Dimeşk: Matba’atu’s-
Sabâh.
İbn Ebû Hâtim, A. (1953). Kitâbü’l-Cerhi Ve’t-
Ta’dîl, Beyrût: Dârü’l-Kütübi’l-
İlmiyye.
İbn Mâce, M. (t.y.). Süneni İbn Mâce, Kâhire:
Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye.
İbn Manzûr, M. (t.y.). Lisânu’l-Arab, Kâhire:
Dâru’l-Me’ârif.
İbnu’s-Salâh, O. (1984). ‘Ulûmu’l-Hadis (Mu-
kaddime), Dimeşk: Matba’atu’s-Sabâh.
el-Ğavrî, S. A. (2009). el-Muyesser fi Ulûmi’l-
Hadîs, Dimeşk: Dâru İbn Kesîr.
el-Hınn, M. S. (2007). el-Îzâh fî Ulûmi’l-Hadîsi
ve’l-İstilâh, Dimaşk: Dârü’l-Kelimi’t-
Tayyib.
Karagöz, İ. (2015). Dinî Kavramlar Sözlüğü,
Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı.
Muhammedî, A. M. A. (2005). eş-Şâz ve’l-
Münker ve Ziyâdetü’s-Sıkat Muvâzene
Beyne’l-Mutekaddimîn ve’l-Mutaahhirîn,
Beyrût: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.
Mustafa, İ. vd. (2004). el-Mu‘cemu’l-vasît
(Gözden geçirilmiş dördüncü baskı).
Kâhire: Mektebetu’ş-Şurûki’d-
Devliyye.
Müslim, M. (2006). Sahîhi Müslim, Riyâd:
Dârüt-Taybe.
en-Nebhânî, M. (2001). en-Nuhbetü’n-
Nebhâniyye bi Şerhi Menzûmetü’l-
Beykûniyye, Beyrût: Dârü’l-Kütübi’l-
İlmiyye.
Nevevî, Y. (1929). el-Minhâc fi Şerhi Sahîhi
Müslim b. Haccâc, Kâhire: El-
Matb’atü’l-Mısriyye bi’l-Ezher.
San’ânî, İ. (1997). Tavzîhü’l-Efkâr Li Me’ânî
Tankîhü’l-Enzâr, Beyrût: Dârü’l-
Kütübi’l-İlmiyye.
Suyûtî, C. (2010). Tedrîbü’r-râvî fî şerhi
Takrîbi’n-Nevevî, Kâhire: Dârü’l-Hadîs.
Şâkir, A. M. (1996). el-Bâ’isü’l-Hasîs Şerhu İh-
tisâri Ulûmi’l-Hadîs, Riyâd: Mektebe-
tü’l-Ma’arîf.
Tirmizî, M. (2005). el-Câmiu’s-Sahîh (Sünenu’t-
Tirmizî), Beyrût: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî.
Tuzcu, R. (2013). Muhaddislerin ve Fakihlerin
Ma’rûf Terimine Yüklediği Anlamlar,
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Der-
gisi, 18/1, 1-35.
Yücel, A. (1997). Cerh Lafızlarından ‚Münke-
rü’l-Hadis‛ ve Farklı Kullanımları,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 13-14-15, 199-210.
Zebîdî, M. M. (1965). Tâcu’l-Urûs Min Cevâhi-
ri’l-Kâmûs, Kuveyt: et-Turâsu’l-Arabî.
Zehebî, M. (1985). el-Mûkıza Fî İlmi Mustala-
hi’l-Hadîs, Beyrût: Dârü’l-Beşâiri’l-
İslâmîyye.