new yor timek bestselles r...vei ço k becerikl bii r orman muhafızı. kraî duncan araluen'i:...

304

Upload: others

Post on 28-Mar-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı
Page 2: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

NEW YORK TIMES BESTSELLER

BUZLAR ÜLKESİ

JOHN FLANAGAN

İngi l izce as l ından çeviren: Çağdaş Ö z k a n

Page 3: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

A R A L U M ve KOMŞULARI

MS. 643

Page 4: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

KARAKTCRLER VE YARATIKLAR

Will: Araluen Krallığı 'ndaki Redmont Eyalet i 'nde, Baron Araid ' ın koruması altında büyüyen ufak tefek, çelimsiz bir yetim olan Will, yet imhanede şövalyelik hayalleri kurarken, kendini Orman Muhafızı Ha l t 'm çırağı olarak bulur.

Halt: Gelmiş geçmiş en iyi Orman Muhafızlarından biri olan Halt , gölge gibi hareket edebilir, yayı ve oku kusursuz kul-lanır. Halt, yıllar önce Morgarath ' ın ordusunun yenilmesini sağlamıştır.

Horace: Yetimhanede yetişen iriyarı Horace , başta Will ile anlaşamasa da sonradan iyi dost olurlar. Savaş Okulu 'na kabul edilen Horace , kusursuz kılıç kullanır.

Gilan: Hal t ' ın eski çırağı. Esprili ve çok becerikli bir Orman Muhafızı .

Kra î Duncan: Araluen ' in kralı ve gözüpek bir savaşçı.

Page 5: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Evanlyn: Krai Duncan ' in kızı Prenses Cassandra, hayatta ka-labilmek için Evanlyn kimliğiyle yaşamaya devam ediyor.

Erak: Skandiyalı kuvvetlerden birine komuta eden Erak, Will ile Evanlyn'i esir almış olsa da ikisine de sempati duyuyor.

Crowley: Orman Muhafızları 'nın komutanı.

Ragnak: Skandiyalı kont lann en kıdemlisi; Yüce Kont 'u

Borsa: Ragnak'ın sağkolu ve ülkenin günlük işlerinin yürü-tülmesinden sorumlu yönetici.

Deparnieux: Halt ile Horace ' ı Gallica'daki şatosu Montsombre 'a hapseden kara şövalye; son derece acımasız ve küstah biri.

Slagor: Kurt Dişi gemisinin Skandiyalı kaptanı. Erak, ondan hiç hoşlanmıyor.

Baron Arald: Redmont Eyaleti 'nin lordu. Adil bir yönetici ve cesur bir savaşçı.

Sör Rodney: Savaş Okulu 'nun başkanı ve savaş sanatlan us-tası.

Page 6: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

BIR

Kurt gemisi, şiddetli fırtmaya yakalandığmda Shelter Bumu 'ndan yalnızca birkaç saat uzaklıktaydı.

Üç gündür çarşaf gibi dümdüz olan denizden, kuzeydeki Skandiya'ya doğru yol alıyorlardı. Will ve Evaniyn, denizin bu halinden memnun sayılırlardı.

"Durumumuz o kadar da kötü değil," dedi Will, küçük gemi denizi kolayca yanp geçerken. İnsanların seyir halindeki ge-milerde şiddetli hastalıklara yakalandıklarına dair korkunç öy-küler dinlemişti. Ancak bu hafif sallantılan endişe verici bul-muyordu.

Evaniyn başmı salladı; o, bundan Will kadar emin değildi. Tecrübeli bir denizci olmadığı kesindi, ancak önceden denizde bulunmuşluğu vardı.

"En kötüsü buysa haklısın," dedi Will'e. Geminin kaptanı Erak' ın endişeyle kuzeye doğru baktığının ve Kurt Rüzgârı "nm kürekçilerini hızlanmaya zorladığının farkındaydı. Erak kendi adına, bu aldatıcı sakinlikteki havanın fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyordu; hem de berbat bir fırtına. Kuzey ufkunda

Page 7: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

belirmekte olan kara fırtına bulutlarını belli belirsiz seçebili-yordu. Shelter B u m u ' n u zamanında geçip geniş kara parçasına sığmamazlarsa, fırtınanın tüm gücüyle üstlerine çullanacağının farkındaydı. Birkaç dakika boyunca sürat ve mesafe hesaplan yaparak, saldırıya geçmiş olan bulutların hızını gemininkiyle kıyasladı.

"Başaramayacağız," dedi sonunda Svengal'e. Yardımcısı da başını sallayarak "Öyle görünüyor," dedi soğukkanlılıkla.

Erak, sert bakışlarını gemi boyunca gezdiriyor, ortalıkta koruma altma alınması gereken başıboş teçhizat var mı diye kontrol ediyordu. Etrafına bakımrken gözleri, pruvada birbir-lerine sokulmuş iki tutsağa kaydı.

"Şu ikisini direğe bağlasan iyi olur," dedi Svengal'e. "Ve dümen küreğinin* etrafını da kaplamamız gerek."

Will ile Evanlyn, Svengal'in onlara doğru geldiğini gördü-ler. Adamın elinde bir kangal hafif kenevir ipi vardı.

"Neler oluyor?" diye sordu Will. "Kaçmaya çalışacağımızı düşünmüyorlar herhalde?"

Ama Svengal direğin yanında durmuş, acelesi varmış gibi ikisine işaret ediyordu. İki Araluenli, ayaklanarak kararsız adımlarla o tarafa gittiler. Will, geminin artık daha çok sal-landığını ve rüzgârın şiddetini arttırdığını fark etti. Svengal'e doğru yürürken tökezledi. Arkasından, sendeleyerek baldırını kalın direğe çarpan Evaniyn'in, bir hanımefendiye hiç de ya-kışmayan bir şekilde küfür ettiğini duydu.

Svengal, saks bıçağını çekti ve kangaldan iki boy ip kesti. * Skandiyahlar'ın gemilerinde, tıpkı eski Viking gemilerindeki gibi, kıç kısmında bulunan büyük bir kürek dümen görevi görür. (Ed. N.)

Page 8: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Kendinizi direğe bağlayın," dedi onlara. "Fırtınaların fırtı-nası her an kopabilir."

"Yani denize düşebiliriz mi diyorsun?" diye sordu Evaniyn, şüpheyle. Svengal, Will'in kendisini direğe düzgün bir gemici düğümüyle bağladığını fark etti. Kız ise düğüm atmayı becere-memişti. Bunun üzerine Svengal ipi kaptı ve belinin etrafından geçirerek kızı da güvence altına aldı.

"Olabilir," diye yanıtladı Svengal soruyu. "Muhtemelen dalgalar sizi denize sürükler."

Birden Will'in yüzünün korkuyla solduğunu fark etti.

"Yani dalgaların gerçekten de. . . güverteye kadar yüksele-ceğini mi söylüyorsun?" dedi Will. Svengal öfkeyle, keyifsiz-ce sırıttı.

"Evet, öyle," diyerek, koca dümen küreğinin etrafını kap-lamaya başlayan kaptana yardımcı olmak üzere, hızla geminin kıç tarafına gitti.

Will, birkaç kez yutkundu. Böyle bir geminin dalgaların arasından martı gibi süzüleceğini sanmıştı. Oysa şimdi, ona dalgalann muhtemelen güverteye vuracağı söyleniyordu. Bu-nun olması halinde, geminin nasıl su üzerinde kalacağını me-rak etti.

Birden "Ah, Tanrım. . . bu da nedir?" dedi Evaniyn, yumu-şak bir sesle kuzeyi işaret ederek. Az önce Erak ' ın görmüş olduğu o ince, kara bulut hattı, çeyrek kilometre öteden sü-ratle üstlerine doğru gelen kara bir kütleye dönüşmüştü artık. Direğin dibine çömelen Will ile Evaniyn, kollannı kaba çam sütunun etrafına dolamaya çalışarak, tutunabilecekleri girinti-ler anyorlardı.

Page 9: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Fırtına gemiye vurduğunda, güneş de kaybolup gitmişti.

Will, inanılmaz bir hızla esen rüzgâr nedeniyle zar zor ne-fes alıyordu. Bu, daha önce denk geldiği rüzgârlara hiç benze-miyordu. Vücudunu çevreleyen, insanı sağır edip körleştiren, ciğerlerindeki havayı çekip çıkartarak yenisini almasını önle-yen zalim, canlı, kadim bir güçtü bu; pençesinden kurtulmaya çalıştıkça daha da boğuluyordu. Çaresizce direğe tu tunmaya çalışırken, gözlerini sıkıca yummuştu. Uzaklardan Evaniyn' in çığlık attığım duydu ve kızın ondan uzaklaşmaya başladığını fark etti. Önünü göremediği halde, uzanarak kızı yakaladı ve kendine doğru çekti.

İlk büyük dalga gemiye vurduğunda, kurt gemisinin pru-vası korkutucu bir açıyla yan yattı. Dalganın yüzeyine doğru yükselmeye başladıklarında, gemi duraksayarak savrulmaya başladı. ileri ve geril Svengal ile Erak, vargüçleriyle kürek-çilere bağırıyorlardı. Sesleri rüzgânn içinde kaybolup gitse de sırtlarını fırtınaya vermiş olan tayfalar, onların vücut hareket-lerinden ne söylediklerini anlayabiliyordu. Kürekleri kaldırıp çeviriyor ve geminin hareketini kolaylaştırıyorlardı. Gemi , dalgayı t ı rmanmaya başladı; giderek daha ioikseklere çıkıyor, yavaşladıkça yavaşlıyordu. Bir an sonra Will, berbat bir inişe geçmiş olduklarını anladı.

Ve sonra, dalganın zirvesi kir larak geminin üzerine boşaldı.

Tonlarca su, kurt gemisini aşağı çekip, bir daha asla geri dö-nemeyecekmişçesine uzaklara savurmuştu. Will, yaşadığı deh-şet karşısında kesik bir çığlık attı. Buz gibi tuzlu su çocuğun ellerini direkten koparıp ciğerlerine dolarken halat onu durdur-muş ve su etrafından akıp gidinceye dek sağa sola savrularak

Page 10: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

korumuştu. Gemi konumunu düzeltirken, Will de güvertede bir balık gibi çırpmıyordu. Evaniyn de yanındaydı; o itiş kakış içinde, ahşap direğe çaresizlikle bir kez daha sanidılar.

Derken gemi öne doğru atıldı ve yeniden dehşetle çığlık atarak dalganın gerisindeki boşluğa düştüler.

Geminin pruvası, dalganın yarattığı boşluğa daldı ve suyun üstlerine savrulmasına neden oldu. Bir kez daha, güvertenin üzerinden su fışkırdı. Ancak bu seferki, ilk dalga kadar güç-lü değildi; Will ile Evaniyn direğe tutunmayı başarabildiler. Bellerinin hizasındaki su, yanlarından akıp gidiyordu. Derken narin kurt gemisi, silkinerek üzerindeki bu yoğun kütleden kurtulur gibi oldu.

Kürekçilerin arasındaki yedek kuvvetler çoktan işe koyul-muş, suyu kovalarla geminin kenarından boşaltıyordu. Gemi-nin en korumasız noktasında bulunan Erak ile Svengal de ken-dilerini dümen küreğinin her iki tarafına bağlamıştı. Normal küreklerin bir buçuk katı uzunluğunda, kocaman bir kürekti bu. Fırtına hallerinde daha küçük dümenlerin yerine kullanılı-yordu. Böylece dümenci, bu büyük kürek sayesinde geminin burnunu döndürürken kürekçilere yardımcı olabiliyordu. Bu güçlü fırtınada ise küreği iki kişi zor kontrol edebilmişti.

Rüzgârın gücü, dalgaların arasındaki boşlukta zayıflamış gi-biydi. Will, gözlerine yapışan tuzu silerek öksürdü ve yuttuğu deniz suyunu güverteye kustu. O sırada bakışlari Evaniyn'in dehşet dolu bakışlarıyla karşılaştı. Kıza güven verecek bir şey-ler yapması gerektiğini hissetti. Ama ne diyeceğini bilemiyor-du. Geminin bu güçteki ikinci bir dalgaya dayanabileceğine inanmıyordu.

Page 11: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bu arada, ikinci dalga yola koyulmuştu bile. İlkinden de büyük olan dalga, birkaç yüz metrelik açıklık boyunca üstleri-ne doğru geliyor, Redmont Kalesi 'nin duvarlarından bile yük-seğe çıkıyordu. Gemi o korkunç, yavaş tırmanışına yeniden başlarken, yüzünü direğe gömen Will, Evaniyn'in de aynı şeyi yaptığım fark etti.

Dalganın üzerinde daha da yükseğe tırmandılar. Tayfalar, Kurt Rüzgârı 'm dalganın üzerinden aşırıp rüzgâr ve denizden uzaklaştıraıak için ciğerleri paralamrcasma küreklere asılı-yorlardı. Will, dalga üzerlerinde pat lamadan önce, geminin son mücadelesini kaybetmekte olduğunu fark etti. Mutlak bir felakete doğru giderken, korkuyla gözlerini açtı. Ve sonra, dalga üstlerine vurduğunda, güverteye doğru savrularak onu koruyan ipe yapıştı. O sırada ağzına çarpıp canım acıtan şe-yin Evaniyn'in dirseği olduğunu fark etti. Su, üzerinden gür-leyerek geçtikten sonra, pruva bir kez daha ileriye atıldı. Ve Kurt Rüzgârı, bir kez daha hızla boşluğa doğru dalmaya, bir ördek yavrusu gibi denizi yarmaya başladı. Will artık çığlık bile atamayacak kadar güçsüz düşmüştü. Hafifçe inleyerek di-reğe doğru emekledi. Evanlyn'e bir göz atarak başını salladı. Buradan kurtulamayacağız, diye düşünüyordu ve aynı korku-yu kızm gözlerinde de görebiliyordu.

Kurt Rüzgârı dalgaların arasındaki boşluğa çarpınca, tüm gövdesi sarsıldı. Pruvanın her iki tarafından su akarken, Erak ve Svengal kendilerini sıkı sıkı direğe bağlamışlardı. Şiddetle savrulan gemi, konumunu yeniden düzeltti.

"Gemi iyi dayanıyor!" diye bağırdı Svengal. Erak, ümit-sizce başını salladı. Will ile Evaniyn' in ödleri kopsa da, kurt gemisi böyle azgın bir denizle başa çıkması için tasarlanmıştı.

Page 12: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Ama bu geminin bile smırlan vardı. Ve Erak, o sınırların zor-lanması halinde, hepsinin öleceğini biliyordu.

"Şu deminki dalga, neredeyse sonumuz oluyordu!" diye ya-nıtladı. Gemi, geri geri giderek iki dalga arasında kalmaktan kürekçilerin son andaki çabasıyla kurtulmuştu.

Erak, "Gemiyi döndürüp fırtınanın önüne geçirmemiz ge-rek!" diye seslendi. Svengal da rüzgâr ve tuz yağmuru karşı-sında kısılan gözlerini ileriye çevirerek başıyla onayladı.

"Şundan sonra," dedi. Bir sonraki dalga, öncekine kıyasla biraz daha küçüktü. Tabii "daha küçük", göreceli bir kavram-dı. Skandiyalılar, dümen küreğine sıkıca tutundular.

Sudan oluşmuş dağ tepelerinde yükselip Kurt Rüzgârı bir diğer yavaş, istikrarsız tırmanışına başladığında, Erak "Çekin, lanet olasıcalar! Kürek çekin!" diye bağırdı kürekçilere.

"Hayır. Lütfen, lütfen, yeter art ık. . ." diye inledi Will, ge-minin dalganın zirvesine oturduğunu fark ederek. Yaşadığı korku, gücünün tükenmesine neden oluyordu. Bu kâbus bitsin istiyordu artık. Gerekirse, diye düşündü, gemi de batsın. Bıra-kalım gitsin. Sonumuz gelsin. Yeter ki şu çektiklerimiz bitsin. Yanındaki Evaniyn'in korkudan ağladığını duyabiliyordu. Bir kolunu kızın beline sardı ama onu teselli edecek başka bir şey gelmiyordu elinden.

Yine yükseldiler; bunu üstlerine boşalan deniz suyunun o bildik gümbürtüsü takip etti. Ardından geminin pruvası, zir-venin içinden geçerek dalganın arka tarafına çarptı ve aşağı düştüler. Will çığlık atmaya çalıştı, ancak boğazı kurumuş ve yorgunluktan tükenmişti. Yalnızca hafifçe iç geçirebildi.

Kurt Rüzgârı, dalganın dibinden yeniden denizin içine kay-

Page 13: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

dL Erak, bağırarak kürekçilere talimat veriyordu. Yaklaşmakta olan diğer dalganın gölgesinin altında çok az zamanlan vardı ve geminin dönüşünü hemen tamamlaması gerekiyordu.

"Sancak tarafına!" diye kükredi Erak. Sesinin uzaktaki kü-rekçilere ulaşamaması ihtimaline karşı, elleriyle dönüşün yö-nünü işaret ediyordu.

Kürekçiler, ayaklanm ahşap desteklere dayadılar. Sancakta-kiler, yani geminin sağ tarafmdakiler, kürek kollannı kendile-rine doğru çektiler. Sol taraftaki kürekçiler ise küreklerini ileri doğru itiyorlardı. Geminin konumu düzelirken, Erak kükredi.

"Şimdi!"

Kürekler denize daldı. Bir taraf kürekleri itip diğerleri çe-kerken, Erak ve Svengal ağırlıklarım dümene verdiler. Uzun, ince gemi, neredeyse bir tek nokta üzerinde, zarifçe döndü ve kıç tarafım rüzgârla denize çevirdi.

"Çekin şimdi!" diye gürledi Erak ve kürekçiler şevkle işe koyuldular. Gemi, fırtınadan hızlı hareket etmeliydi yoksa hepsi boğulacaktı. Direğin dibinde birbirlerine sarılmış, peri-şan halde duran Araluenli genç tutsaklara bir göz attı Erak. Ardından da geminin kıç tarafında uygulayacağı manevraları düşünerek onları unuttu. Tek bir hatası gemiyi yana kaydıra-cak, bu da hepsinin sonunu getirecekti. Geminin artık daha kolay hareket ettiğinin farkındaydı. Ama dikkatini dağıtacak zaman değildi bu.

Will ve Evanlyn'e kalırsa, gemi hâlâ korkutucu bir şekil-de batıp çıkıyor, zaman zaman on beş metre birden düştüğü oluyordu. Ama artık hareketleri daha kontrollüydü. Denizle mücadele etmiyor, onun önünde ilerliyorlardı. Will, geminin

14

Page 14: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

daha kolay manevra yaptığmı fark etmişti. Su, belli aralıklarla üzerlerine vuruyordu hâlâ ama o, insanı dehşete düşüren geri-ye kayma olmuyordu artık. Gemi, altından ve yanlarından ge-çen tonlarca suyun arasından yolunu bulurken, Will de küçük bir kurtuluş ümidi beslemeye başlamıştı.

Ama küçük bir olasılıktı bu. Üzerlerine gelen her dalgada, yüreğini ağzına getiren o dehşeti tekrar tekrar yaşıyordu Will. Her seferinde sonuncu dalgayı atlattıklarını sanıyordu. Kolla-rını Evaniyn'in beline dolamıştı; kızın da kollarını onun boy-nuna sardığını fark ediyor, buz gibi çenesini kendisininkinde hissediyordu. Aradıkları teselli ve cesareti ancak bu şekilde buluyorlardı. Zavallı Evaniyn korkudan inliyordu. Şaşkınlıkla fark ettiği üzere Will de farklı bir durumda değildi; tekrar tek-rar anlamsız kelimeler mırıldanıyor, Hal fa , Çekici 'ye, sesini duyup yardım edebilecek olan herkese sesleniyordu. Ancak dalgalar birbirini takip edip Kurt Rüzgârı aralarından sıyrıl-dıkça, yaşadıklan dehşet azaldı ve yerini tedirgin bir bitkinliğe bıraktı. Böylece Will, bir süre sonra uykuya daldı.

Takip eden yedi gün boyunca güneyin derinliklerine doğru savrularak Dar Geçit ' ten çıktılar ve Sonsuz Okyanus 'un kıyı-lanna ulaştılar. Will ile Evaniyn bu süreyi, birbirlerine sokula-rak direğin yanında geçirdiler; yorgunluktan harap olmuşlardı ve sırılsıklamlardı. Üstelik donuyorlardı. Felaket korkusu, zi-hinlerinden hiç gitmiyordu, ancak gitgide kurtulma ihtimalleri olduğuna inanmaya başladılar.

Sekizinci gün, güneş nihayet yüzünü gösterdi. Güçsüz ve silik bir güneşti, ama güneşti işte. Bata çıka ilerlemeleri sona erdi ve gemi, bir kez daha suyun üzerinde rahatça yol almaya başladı.

Page 15: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Saçı ve sakalı tuzla kaplanmış olan Erak, yorgun hareket-lerle dümen küreğine asıldı ve düzgün bir dönüş manevrasıyla geminin burnunu kuzeye çevirdi.

"Haydi beyler. Shelter Bumu 'na gidelim," dedi tayfalara.

Page 16: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

IKI

Haydutlar arabanın etrafını sarmak üzere ormandan fır-ladıklarında, Halt, bir meşe ağacının kocaman gövde-

sine yaslanmış, kımıldamadan duruyordu.

Aslında ortalık yerdeydi ama kimse onu görmüyordu. Bu-nun nedeni, biraz da soyguncuların, t amamen zengin bir tüc-car ve karısından ibaret olan avlarına odaklanmış olmalarıydı. Çiftin dikkati de aynı oranda dağılmıştı. Açıklıktaki arabaları-nın etrafım sarmakta olan silahlı adamlara korku dolu gözlerle bakıyorlardı.

Ancak görünmemesinin esas nedeni, Ha l t ' un pelerininin kukuletasını yüzünün gölgelerde kalmasını sağlayacak şekilde başına geçirmesi ve ölü gibi kımıldamadan duruyor olmasıydı. Tüm Orman Muhafızları gibi Halt da görünmez olmanın sırrı-nın, herkes dosdoğru ona bakıyor olsa bile, hareketsiz durmak-tan geçtiğini biliyordu.

Görülmediğine inan, diye tekrar etti Orman Muhafızı ki gö-rülmeyesin.

O sırada t amamen siyahlara bürünmüş iriyarı bir şekil,

Page 17: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ağaçların içinden çıkarak arabaya yaklaştı. Hal t 'un gözleri bir saniyeliğine kısıldı, ardından sessizce iç geçirdi. Al sana bir yanlış kovalamaca daha, diye düşündü.

Adam, Hal t 'un Morgarath ' la yapılan savaşın sonundan bu yana takip ettiği Foldar ' ı andınyordu biraz. Foldar o zaman-lar Morgarath ' ın kıdemli komutanlarından biriydi. Lideri öl-düğünde kaçmayı başarmış, Wargallardan oluşan ordusu ise dağılmıştı.

Ama Foldar, bir Wargal gibi akılsız değildi. Düşünen, plan yapan bir insan evladıydı. Ayrıca kafadan çatlaktı ve yüreği kötülükle doluydu. Soylu bir Araluen ailesinin oğluydu ve bir at yüzünden çıkan tartışmada annesiyle babasını öldürmüştü. O zamanlar gençliğe henüz yeni yeni adım atıyordu; Yağmur ve Gece Dağları 'na kaçarak kurtulmuş, burada rastladığı Mor-garath da onu kafa dengi bularak ordusuna almıştı. Foldar, ar-tık Morgarath ' ın ekibinin hayattaki tek üyesiydi ve Kral Dun-can, onun yakalanıp hapsedilmesini, Krallık silahlı güçlerinin öncelikli meselesi haline getirmişti.

Sorun şuydu ki, her yanda Foldar taklitçileri türüyordu ve genellikle hepsi, Ha l t ' un karşısındaki gibi, sıradan haydutlar-dı. Kurbanlanna korku salıp onları kolayca soyabilmek için Fo ldar 'm adım ve zalim şöhretini kullanıyorlardı. Ve ne za-man bir Foldar taklidi ortaya çıksa. Halt ile diğer muhafızlar onun peşinden giderek zamanlarını boşa harcıyordu. Bunu düşündüğünde, Hal t 'un içinde bir öfke dalgası kabardı. Oysa ilgilenmesi gereken başka sorunlar vardı. Bir söz vermişti ve bu aptallar, onun asıl işinden alıkoyuyordu.

Sahte Foldar, arabanın yanına gelmişti şimdi. Yüksek yaka-

Page 18: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

li siyah pelerini, Foldar ' ınkini andınyordu. Ama Foldar züp-penin tekiydi ve kusursuz siyah kadife ve satenden bir pelerin giyerdi. Buna karşılık haydutunki kabaca işlenmiş siyah deri-den bir yakası bulunan, kötü boyanmış, yamalı, basit bir yün pelerindi.

Adamın kınşmış, hırpani bir başlığı vardı. Şapkanın üzeri-ni süsleyen -ve muhtemelen umursamaz bir haydudun üzerine oturup ezmiş olduğu- kara kuğu tüyü, ortasından yamulmuştu. Haydut konuşmaya başlamıştı artık, ancak Foldar 'm peltek, alaycı sesini taklit etme çabaları, ağır taşra aksanı ve berbat dilbilgisi nedeniyle heba oluyordu.

"Beyfendi ile hanimefendi, arabadan ininiz," dedi beceriksiz-ce eğilip selam vererek. "Korkmayınız sevgili ba 'an , asil Fol-dar sizin gibi zarif birine asla zarar vermez." Kötü adamlara has, alaycı bir kahkaha atmaya çalıştı. Ancak boğazından çıka çıka hafif bir kıkırtı çıktı.

'Sevgili baban ın zarafetle uzaktan yakından alakası yoktu. Orta yaşlı, aşıri kilolu ve son derece sıradan bir kadındı. Ama bu, korkutulmasını gerektirmez, diye düşündü Halt. Araba-daki kadın, siyahlı adamın karşısında korkudan sızlanıyordu. 'Foldar ' öne doğru bir adım attı; sesi sertleşmiş, ses tonu daha tehditkâr bir havaya bürünmüştü şimdi.

"Aşağı inin, hanımefendi!" diye bağırdı. "Yoksa kocanızın kulaklarını veririm elinize!"

Sağ eli, kemerindeki uzun hançerin sapına gitti. Kadın bir çığlık atarak geriye çekildi. Onun yaşadığı dehşeti paylaşan ve kulaklannm yerinden m e m n u n olan kocası, kadını arabanın kapısına doğru iteklemeye çalışıyordu.

Page 19: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bu kadar yeter, diye düşündü Halt. Kimsenin ondan tarafa bakmadığma emin oldu ve bir ok çıkanp yayma yerleştirdi. Ardmdan kirişi gerip, çevik bir hareketle oku fırlattı.

Asıl adı Rupert Gubbiestone olan "Foldar", bir an burnunun hemen önünde ışıldayan bir şey gördüğünü sandı. Bunu takiben pelerininin kabank yakasında bir hareketlenme oldu ve kendisi-ni, tahtaya gömülen titrek kara bir okun ucunda, arabaya saplan-mış bir halde buldu. İrkilerek bir çığlık koyuverdi ve dengesini kaybedip tökezledi. Boğazında sıkışıp nefessiz kalmasına neden olan pelerini sayesinde düşmekten kurtulmuştu.

Diğer haydutlar okun nereden geldiğini görmek için döner-ken. Halt, birden ağaçtan uzaklaştı. Orman Muhafızı, şaşkına dönen haydutlara sanki kocaman meşenin içinden çıkıyormuş gibi görünmüştü.

"Kralın Orman Muhafızı!" diye bağırdı Halt. "Silahlarınızı indirin."

Hepsi silahlı, on kişiydiler. Bir teki bile verilen emre uyma-mazlık etmedi. Bıçaklar, kılıçlar ve sopalar tangır tungur yere düştü. Orman Muhafızı'nın kara büyüsüne ilk elden şahit olmuş-lardı. Vahşi avcı, canlı bir meşe ağacının gövdesinden çıkıvermiş-ti. Şu an bile, üstündeki o garip pelerin tuhaf bir şekilde panidıyor, adama odaklanmalannı zorlaşünyordu sanki. Hem zaten teslim olmalan için, büyüden daha pratik bir neden vardı: Kirişine bir diğer kara saplı ok gerilmiş olan kocaman, uzun bir yay.

"Yüz üstü yere yatın! Hepiniz!" Kelimeler haydutların üs-tünde bir kırbaç gibi sakladı ve hepsi birer birer yere devrildi-ler. Halt, on beş yaşından büyük görünmeyen, kirli yüzlü bir çocuğa işaret etti.

Page 20: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Sen hariç!" diye seslenince, oğlan dört; ayak üzerinde du-raksayarak başını kaldırdı. "Sen kemerleri toplayıp hepsinin ellerini arkalarından bağlayacaksın."

Dehşet içindeki oğlan, art arda birkaç kez başını salladıktan sonra, yerde 3aizükoyun yatan yoldaşlarına yöneldi. Halt, ona ek bir uyan yapınca, anında durdu.

"Sıkıca bağla onlan!" dedi Orman Muhafızı. "Bir tek gev-şek düğüm bulursam, seni . . ." Uygun bir tehdit arayarak du-raksadı. "Seni şuradaki meşe ağacının içine hapsederim."

Bu kadan ona yeter, diye düşündü. Ağacın içinden olağa-nüstü bir şekilde çıkmış gibi görünmesinin, bu eğitimsiz taşra insanları üzerindeki etkisinin farkındaydı. Daha önce de bir-çok kez kullanmış olduğu bir hileydi bu. Oğlanın yüzünün kir tabakasının altmda korkudan bembeyaz kesildiğini görünce, tehdidinin etkili olduğunu anladı. Dikkatini, hâlâ nefesini kes-meye devam eden pelerinin yakasına asılı duran Gubbiestone 'a çevirdi. Adamın yüzü kıpkırmızı olmuş, gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Hah, büyük saks bıçağını kınından çıkardığında, gözleri ne-redeyse yuvalanndan fırlayacaktı Gubbiestone 'un.

"Rahat ol," dedi Halt sinirle. İpi hızla kesti ve birden ser-best kalan Gubbiestone, bir çuval gibi yere devrildi. Orada, o parlak bıçağın erişemeyeceği noktada kalmaktan hoşnut gibi duruyordu. Halt, arabanın sahiplerine doğru baktı. Çiftin yü-zünde, rahatlamış bir ifade vardı.

"Yolunuza devam edebilirsiniz," dedi canayakın bir ifadey-le. "Bu beyinsizler, sizi daha fazla rahatsız etmeyecek."

Karisını arabanın dışma itmeye çalıştığını suçlulukla hatır-

Page 21: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

layan tüccar, bu rahatsızlığının üzerini atıp tutarak kapatmaya çahştı.

"Asılmayı hak ediyorlar. Orman Muhafızı! Asılmayı diyo-rum! Zavallı kanmı korkutup beni tehdit ettiler!"

Halt adamı, öfke dolu sözleri bitinceye dek kayıtsız tavır-larla izledi.

"Daha da kötüsü," dedi alçak sesle, "zamanımı boşa harca-dılar."

"Cevabım hayır, Halt ," dedi Crowley. "Tıpkı geçen sefer sorduğunda olduğu gibi."

Crowley, eski dostu Ha l t ' un öfkeden titrediğini görebi-liyordu veyapması gereken şeyden nefret ediyordu. Ama emir emirdi ve Orman Muhaf ız la r ı ' nm komutan ı olarak, emrin yerine getirilmesini sağlamak onun göreviydi. Ve tüm Orman Muhafızlar ı gibi, Halt da emirlere uymakla yü-kümlüydü.

"Bana ihtiyacınız yok ki!" diye patladı Halt. "Will'in pe-şinden gitmem gerekirken, bu sahte Foldarları avlayarak boşa zaman harcıyorum!"

"Kral, Foldar ' ı bir numaralı önceliğimiz haline getirdi," diye hatırlattı Crowley. "Er ya da geç, gerçeğini yakalayaca-ğız."

Halt, boş versene dercesine bir el hareketi yaptı. "Elinizde bımu becerebilecek kırk dokuz tane muhafız var zaten!" dedi. "Tann aşkına, bu kadarı yeter de artar bile."

Page 22: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Kral Duncan diğer kırk dokuz muhafızın bu işle ilgilenme-sini istiyor. Senin de öyle. Sana güveniyor ve ihtiyaç duyuyor. Elimizdekilerin en iyisi sensin."

"Ben payıma düşeni yaptım," diye yanıtladı Halt usulca; Crowley bunları söylerken Hal t 'un canının ne kadar yandığını biliyordu. Verebileceği en iyi yanıtın sessiz kalmak olduğunu da. Bu sessizlikle HaU'u ikna etmeye çalışıyordu aslında ama Orman Muhafızı 'nın bundan nefret ettiğinin de farkındaydı.

"Krallık oğlana borçlu," dedi Halt, net bir şekilde.

"Oğlan bir Orman Muhafızı," dedi Crowley soğuk bir sesle.

"Bir çırak," diye düzeltti Halt. Crowley, sandalyesini şid-detle devirerek ayağa fırladı.

"Bir çırağın görevleri de Orman Muhafızlan 'nmkiler le aynıdır. Hepimiz böyle yaptık, Halt. Kural, her muhafız için aynıdır; krallık daima önce gelir. Yeminimiz böyle. Sen bu ye-mini ettin, ben de ettim, Will de etti."

İki adam arasında öfkeli bir sessizlik yaşandı; dost ve silah arkadaşı olarak geçirdikleri yıllar göz önüne alındığında, daha da çirkinleşen bir sessizlikti bu. Crowley, Hal t 'un muhtemelen hayattaki en yakın arkadaşı olduğunu fark etti. Ama şimdi bura-da durmuş, karşılıklı tehditler savuruyor, öfkeyle tartışıyorlardı. Devrilen sandalyeyi düzeltti ve Ha l fa bir uzlaşma işareti yaptı.

"Bak," dedi daha alçak bir ses tonuyla. "Yalnızca şu Foldar işini hal letmeme yardımcı ol. İki, olmadı üç ay sürer. Ondan sonra Will'in peşinden gitmene izin veririm."

Hal t 'un kır saçlı başı, daha Crowley sözlerini bit irmeden iki yana sallanıyordu.

"İyi de iki ay içinde Will hayatını kaybedebilir. Ya da bir

Page 23: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

köle olarak satılıp sonsuza dek kaybolabilir. İzler henüz tazey-ken, şimdi gi tmem gerek. Ona söz verdim," dedi, ıstıraptan boğulan sesiyle.

"Hayır," dedi Crowley, kesin bir sesle. Bunu duyan Halt, omuzlarını dikleştirip, "O zaman ben de krala çıkarım," dedi.

Crowley bakışlarını yere dikti.

"Kral seninle görüşmeyecek," dedi ifadesiz bir sesle. Ha l t ' a baktığmda Orman Muhaf ız ı 'n ın şaşırmış ve ihanete uğramış gibi bakan gözlerini gördü.

"Görüşmeyecek mi? Beni geri mi çeviriyor?" Halt, yirmi yılı aşkın zamandır kralın en yakın sırdaşlarından biriydi ve kral dairesine sorgusuz sualsiz giriş izni bulunuyordu.

"Ondan ne isteyeceğini biliyor. Halt. İsteğini geri çevirmek istemediği için de görüşmüyor seninle."

Ha l t ' un şaşkın gözlerinde öfke vardı şimdi. Alev alev ya-nan bir öfke.

"Öyleyse onun fikrini değiştirmem gerekecek," dedi usulca.

Page 24: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Kurt gemisi, b u m u n etrafmdan dönüp koya sığmdığm-da, dev dalgalar da zayıflamıştı. Uzun, kayalık çıkıntı-

lar küçük, doğal l imanın içinde rüzgârın ve dalgaların etkisini azaltıyordu. Dolayısıyla deniz çarşaf gibi dümdüzdü ve suyun yüzeyi, yalnızca kurt gemisinin arkasında bıraktığı izle bölü-nüyordu.

"Burası Skandiya mı?" diye sordu Evanlyn.

Will, tereddütle omuz silkti. Beklediği gibi bir yer olmadı-ğı kesindi. Kıyıda bir kasabaya dair hiçbir işaret görülmüyor, yalnızca birkaç küçük, köhne kulübe bulunuyordu. Ortalıkta da kimsecikler yoktu.

"Yeterince büyük görünmüyor, değil mi?" dedi.

Yakınlardaki bir ipi kangala dolamakta olan Svengal, onla-rın cehaletine güldü.

"Burası Skandiya değil," dedi ikisine. "Skandiya'ya giden yolu ancak yanlayabildik. Burası Skorghijl."

İkilinin şaşkın bakışlarım görünce, açıklamaya başladı. "Skandiya'ya şu an geçemeyiz. Dar Geçit 'deki o fırtına bizi

Page 25: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

çok geciktirdi ve bu sırada Yaz Rüzgârları kıyıya doğru ilerle-di. Rüzgârlar duruluncaya dek burada barınacağız. Kulübele-rin burada bulunma nedeni de bu zaten."

Will, şüpheli gözlerle yıpranmış ahşap kulübelere baktı. Çirkin ve rahatsız görünüyorlardı.

"Burada ne kadar kalacağız?" diye sorunca, Svengal omuz silkti.

"Altı hafta, iki ay. Kim bilir?" İp kangalını omzuna atıp uzaklaşarak, gençleri etrafı gözlemlemek üzere yalnız bıraktı.

Kasvetli ve sevimsiz bir yer olan Skorghijl, çıplak kayalık-lar, dik uçurumlar ve tuzdan beyazlaşmış kulübelerin güneşle iç içe geçtiği küçük, düz bir kumsaldan ibaretti. Ortalıkta ne yeşillik ne de bir ağaç vardı. Kayalıkların tepesinde bembeyaz kar ve buz taneleri görülüyordu. Adanın geri kalanı ise siyah ve donuk gri renkli kayalarla çakıllardan oluşuyordu. Skandi-yalılar her ne tanrısına tapıyorlarsa, o tanrı bu küçük kayalık-tan tüm renkleri alıp götürmüş gibiydi.

Kürekçiler, ters dalgalarla mücadele etme ihtiyacı hisset-meksizin, bilinçsizce yavaşlamışlardı. Gemi, koy boyunca ça-kıltaşlarıyla kaplı kumsala doğru süzüldü. Dümendeki Erak, gemiyi, gıcırtıyla kumsala çıkardı ve kurt gemisi, günlerden beri ilk defa dinlenme olanağı buldu.

Will ile Evaniyn, geçirdikleri hareketli günlerin ardından kararsızlıkla titreyen bacaklarıyla ayaklandılar.

Kürekler içeri çekilip istiflenirken, gemi, sürtünme sesleriy-le inliyordu. Erak, dalgaların hareketiyle takırdamaması için dümeni deri bir bez parçasıyla bağladı ve iki esire bir göz attı.

"İsterseniz kıyıya çıkın," dedi. Ellerini bağlamaya ya da

Page 26: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

yanlarına muhafız katmaya nasılsa gerek yoktu. Skorghijl, en geniş yerinin çapı iki kilometreyi ancak bulan bir adaydı. Adayı Yaz Rüzgârları sırasında Skandiyalılar için mükemmel bir sığınak haline getiren bu doğal limanın dışında Skorghijl kıyıları, denize dimdik uzanan sarp kayalıklardan oluşan, ke-sintisiz bir hattan ibaretti.

Will ve Evanlyn, içecek variUeriyle çuvallar dolusu kuru gı-dayı, orta güvertenin altında kalan korunaklı bölmelerden kıyıya taşımakta olan Skandiyahlar'ın yanından geçerek, geminin pru-vasına doğru yürüdüler. Will küpeşteye' tırmandı ve birkaç sa-niye sallandıktan sonra kendisini aşağıdaki çakıl zemine bıraktı. Geminin bumu kumsala sürtünürken yükseldiğinden, yerle arala-nnda ciddi bir mesafe oluşmuştu. Evanlyn'e yardım etmek üzere döndü, ama kız, aşağı atlamak için çoktan hareketlenmişti bile.

Kararsız bir şekilde, öylece durdular.

"Tanrım," diye mırıldandı Evanlyn. Yer ayaklarının altın-dan kayıyormuş gibi gelirken, olduğu yerde sallandığım hisse-diyordu. Sendeleyerek bir dizinin üstüne çöktü.

Will'in durumu da farklı değildi. Ayaklannm altındaki kuru toprak, kabarıp onları sarsıyordu sanki. Düşmemek için bir eliyle geminin kenanna tu tunmak zorunda kaldı.

"Nedir bu?" diye sordu kıza. Tümsek ve tepecikler oluşma-sını bekleyerek, ayaklannm altındaki zemine baktı. Ama top-rak, düz ve hareketsizdi. Karın boşluğunda mide bulantısının ilk işaretlerini hissediyordu.

"Hey oradakiler, dikkat edin!" diye bir uyarı geldi yuka-ndan ve bir çuval kuru sığır eti, gürültüyle yanlanna düştü.

* Teknelerin iskele ve sancaktaki üst yüzeyi. (Ed. N.)

Page 27: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will, belli belirsiz sendeleyerek yukarı baktığında, tayfalardan birinin sırıtan yüzünü gördü.

"Kara yalpalanmasına yakalandınız, değil mi?" dedi tayfa, sevimli bir tavırla. "Birkaç saat içinde düzelirsiniz."

Will'in başı dönüyordu. Evaniyn ise ayaklannı yeniden his-sedebiliyordu artık. Hâlâ yalpalıyordu ama en azından midesi Will'inki gibi bulanmıyordu. Oğlanın kolundan tuttu.

"Haydi," dedi. "Şu kulübelerin yanında birkaç sıra var. Bi-raz oturursak kendimize gelebiliriz."

Sarhoş gibi yalpalayarak çakılların içinden geçtiler ve ku-lübelerin dışına kurulmuş olan kaba ahşap sıralarla masalara doğru ilerlediler.

Will, başını ellerinin arasına alarak dirseklerini dizlerine dayadı ve minnetle sıralardan birine çöktü. Yeni bir bulantı dalgası içini kaplarken, ıstırapla inledi. Ondan biraz daha iyi durumda olan Evaniyn, oğlanın omzunu okşadı.

"Neden oluyor bu?" dedi hafifçe.

"Birkaç gün gemide yolculuk edince olur," diyen Kont Erak, arkalarından yaklaşmıştı. Omzuna atmış olduğu erzak çuvalını, hafif bir hırıltıyla kulübelerden birinin kapısının önü-ne fırlattı.

"Her nedense," diye devam etti, "bacaklanmz hâlâ geminin güvertesinde olduğunuzu zannediyor. Kimse nedenini bilmez bunun. Birkaç saat sonra iyileşirsiniz."

"Bir daha iyileşebileceğimi hiç sanmıyorum," diye inledi Will, boğuk bir sesle.

"İyileşeceksin," dedi Erak, oğlana. Sonra sert bir sesle "Bir

Page 28: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ateş yakın!" diye emretti. Başparmağını en yakın kulübenin birkaç metre ötesinde bulunan kararmış taş çembere doğru uzattı. "Midenize sıcak bir yemek girince kendinizi daha iyi hissedersiniz."

Will, yemek sözünü duyunca inledi. Yine de yalpalayarak sı-radan kalktı ve Erak'm uzattığı çakmaktaşmı aldı. Evanlyn ile ikisi, taş çembere doğru yürüdüler. Taşlann hemen yanında, gü-neş ve tuz sayesinde kurumuş olan bir odun yığını duruyordu. Odunların bir kısmı, elle kınlabilecek kadar çürüktü; Will onla-n, taş çemberinin ortasında piramit şeklinde dizmeye başladı.

Evanlyn de çalı çırpı görevi görmesi için kucak dolusu kuru yosun toplamış ve beş dakika içinde küçük bir ateş yakmışlardı bile. Alevler, çembere eklemiş oldukları ağır odun parçalarını keyifle yalıyordu.

"Tıpkı eski günlerdeki gibi," diye hafifçe sırıtarak mın l -dandı Evanlyn. Will de gülerek hızla ona döndü. Morgarath ' ın köprüsünün üzerinde, katranlı iplerle reçine kaplı çam sütun-ları ateşe verdiklerini hatırlayabiliyordu. Derin bir iç geçirdi. Ona bir şans daha verilse, yine aynı şekilde hareket ederdi. Ama Evaniyn'in işe kanşmamış, onunla birlikte yakalanma-mış olmasını tercih ederdi.

Bunları düşünürken, kızın, ıstıraplı hayatında parlayan tek yıldız olduğunu fark etti Will. O olmasaydı, tek mutluluk kay-nağı da yok olacaktı.

Aklının karıştığım hissetti. Şaşkınlıkla Evaniyn'in, hayatını yaşamaya değer kıldığının farkına vardı. Uzanarak, hafifçe kı-zın eline dokundu. Evanlyn, bakışlarinı kaldırdı ve bu kez ilk gülümseyen Will oldu.

Page 29: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Seçme şansm olsa, aynı şeyleri bir daha yapar miydin?" diye sordu kıza. "Yani, köprü ve diğerlerini?"

Evaniyn, bu kez gülümsememişti. Birkaç saniye boyunca ciddi ciddi düşündükten sonra konuştu.

"Hiç düşünmeden. Ya sen?"

Will başını evet anlamında salladı. Ve tüm geride bıraktık-lannı düşünerek yeniden iç geçirdi.

Erak, iki gence fark ettirmeden bu duygulu anlara şahit olmuştu. Kendi kendine başını salladı. Yanlarında birer yol-daşları olması ikisi için de iyi, diye düşündü. Hallasholm ile Ragnak 'm sarayına vardıklarında hayat onlar için çok zorla-şacaktı. Köle olarak satılacak ve ağır çalışma şartlan altında, tatil ve özgürlük hakkı tanınmadan zor bir hayat geçirecekler-di. Aylar aylan, yıllar yıllan izleyecekti. İnsanın hayatı böyle olunca, mutlaka bir arkadaşa ihtiyaç duyardı.

Erak'ın iki gençten hoşlandığını söylemek abartılı olurdu ama onun saygısını kazanmışlardı gerçekten. Skandiyalılar, dövüşte gösterilen cesarete ve kahramanlığa her şeyin üzerin-de kıymet veren, savaşçı bir ırktı. Hem Will hem de Evaniyn, Morgarath'ın köprüsünü yok ederek cesaretlerini kanıtlamışlar-dı. Oğlan tam bir savaşçı, diye geçirdi Erak aklından. Şu küçü-cük yayıyla Wargallan adeta ipe dizmişti. Erak, daha hızlı ve hîissas bir nişancılığa hayatı boyunca pek az rastlamıştı. Bunun Orman Muhafızlığı eğitiminin bir sonucu olduğunu tahmin etti.

Kız da epeyce yiğitlik göstermişti; ilk olarak köprünün hakkıyla alevlere boğulmasını sağlamıştı. Ardından, Will, bir Skandiyalı 'nm attığı taşla sersemleyip yere devrildiğinde, yayı bizzat kaparak ok atmaya çalişmıştı.

Page 30: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İnsanın kendisini bu ikisine yakın hissetmemesi zordu. Her ikisi de, önlerinde uzun bir hayat olması gereken, gencecik ço-cuklardı. Hallasholm'a vardıklarında, işleri onlar için kolay-laştırmayı denemeyi düşündü Erak. Ama elinden pek bir şey gelmezdi. Derken öfkeyle silkinerek üzerine çöken bu düşün-celi havayı atıverdi.

"Lanet olası duygusal bir herif oluyorum!" diye mırıldan-dı kendi kendine. Kürekçilerden birinin yakınlardaki bir erzak çuvalından esaslı bir et parçasını yürütmeye çalıştığını fark etmişti. Sessizce adamın arkasına geçti ve poposuna attığı tek-meyle ayaklarını yerden kesiverdi.

"O ellerini kendine sakla!" diye hırladı. Kafasını eğerek ka-pıdan geçti ve en güzel yatağa kapılanmak üzere, is kokulu, karanlık kulübeye girdi.

Page 31: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

D O R T

Alçak tavanlı, dumanlı ve pis han izbe, küçük ve değersiz bir yerdi. Ama başkente ticari mal getiren büyük gemi-

lerin yanaştıkları rıhtımların yakininda olduğundan, genellikle tıklım tıklımdı.

Bununla birlikte, o gün işler kesattı. Bunun nedeni de, şö-minenin yakınlarındaki lekeli, çıplak masalardan birinde otu-ran adamdı. Kafasını kaldırıp karmakarışık kaşlarının altındaki alev alev gözleriyle hancıya baktı ve boş kadehini, kaba ahşap masaya vurdu.

"Yine boşaldı," dedi öfkeyle. Sesinde, hancıya bunun ka-dehi, sekizinci ya da dokuzuncu dolduruşu olacağını hatırla-tan, hafif bir pelteklik vardı. İş iştir, diye düşündü hancı, ama bu müşteri, patlamaya hazır bir barut fıçısı gibiydi. Hancı da bütün kalbiyle adamın gidip başka bir yerde patlamasını arzu ediyordu.

Esrarengiz bir şekilde, sorun yaşanacağını anlayan müşte-rilerinin çoğu, ufak tefek adam içeri girip kararlı bir biçimde içmeye başlayınca ortadan kaybolmuştu. İçeride yalnızca ya-

Page 32: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

nm düzine müşteri kalmıştL Bunlardan biri olan iri bir hamal, ufak tefek adama şöyle bir göz atmış ve onun kolay lokma olacağım sanmıştı. Müşteri her ne kadar kısa boylu ve sarhoş olsa da, gri-yeşil pelerini ve sol kalçasındaki çifte bıçak kmı, onun bir Orman Muhafızı olduğunu gösteriyordu. Ve Orman Muhafızları, aklı başında olanların bildiği üzere, dalga geçile-cek insanlar değillerdi.

Hamal bu gerçeği, acı bir tecrübeyle öğrenmek zorunda kalmıştı. Kavga yalnızca birkaç saniye sürmüş, adamcağız baygın bir şekilde yere serilmişti. Hamalın arkadaşları, daha güvenli bir yer bulmak için hızla handan ayrılınca, Omıan Muhafızı, kadehinin yeniden doldurulmasını işaret etti. Hancı, baygın hamalın üzerinden atlayarak ürkek hareketlerle Orman Muhafızı 'nın kadehini doldurduktan sonra, nispeten güvenli olan arka tarafa çekildi.

Esas sıkıntı da o zaman başladı.

"Dikkat ettim de," dedi Orman Muhafızı, kelimeleri, gere-ğinden fazla içtiğinin bilincinde olan bir kişi gibi telaffuz ede-rek, "bu toprakların efendisi, sevgili kralımız Duncan, ödleğin teki."

Barın gerilimli ortamında kıvılcımlar uçuşmaya başlamıştı artık. İçeride kalan birkaç müşterinin gözleri, masada oturan ufak tefek adama kilitlenmişti. Kırlaşmış sakalıyla bıyıkları arasında zorlukla seçilen minik, gaddar bir tebessümle etrafına bakındı adam.

"Bir ödlek. Bir korkak. Ve bir budala," dedi açıkça.

Kimse yerinden kımıldamadı. Tehlikeli sözlerdi bunlar. Nor-

mal bir vatandaşın kralı halk içinde böyle aşağılaması, ciddi bir

Page 33: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

suçtu. Bunu bir Orman Mulıafızı'nm, la-ahn özel kuvvetlerinin yeminli bir üyesinin yapması ise, vatan hainliğiyle eşdeğerdi. Te-dirgin bakışmalar oldu. Handa kalan birkaç müşteri, patırtı kop-madan oradan aynima niyetindeydi. Ancak Orman Muhafızı 'nm sakin bakışlanndaki bir şey, onlara bunun artık mümkün olma-dığını söylüyordu. Adamın arkasındaki duvara yaslanmış olan yayın çoktan gerilmiş olduğımu fark ettiler. Ve yan tarafındaki kılıf da okla doluydu. Ön kapıdan çıkıp gitmeyi deneyecek ilk kişiyi yere indireceğini hepsi biliyordu. Ve yine hepsi, Orman Muhafızlan 'nm, hatta sarhoş Orman Muhafız lan 'nm bile, he-deflerini nadiren şaşırdıklarından haberdardı.

Öte yandan. Orman Muhafızı krala hakaretler saydırırken mekânda kalmak da aynı derecede tehlikeliydi. Birilerinin olan biteni duyması halinde, sessizlikleri, duruma rıza gösterdikleri şeklinde yorumlanabilirdi.

"Güvenilir kaynaklarım var," diye devam etti Orman Mu-hafızı, neredeyse neşelenerek. "Şu Sevgili Kral Duncan, tahtın meşru sahibi değil. Onun aslında, sarhoş bir krallık h izmetkânnın oğlu olduğunu duydum. Bir başka rivayete gö-reyse, babasının gezgin bir dansçıyla yaşadığı aşk sonucu doğ-muş. İstediğinizi seçin. Her iki durumda da bir krala uymayan bir soyağacı söz konusu, öyle değil mi?"

İçeridekilerden biri, endişeli bir tavırla iç geçirdi. Durum giderek daha tehlikeli bir hal alıyordu. Hancı, ürkek adımlarla barın arkasına kaydı; arka odadaki hareketlenmeyi fark edince kapıdan içeri geçti. Elindeki tatlı tabağıyla meyhane tarafına gelmekte olan kansı, Orman Muhafızı 'nın sözlerini duyunca donakalmıştı. Kadın, bembeyaz kesilmiş yüzüyle öylece duru-yor, sorularla dolu bakışları, kocasınınkilerle kesişiyordu.

Page 34: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Hancı, Orman Muhafızı 'na hızh bir bakış fırlattı ama onun dikkati, bann öteki ucunda kendini gözden kaybettirmeye ça-lışan bir arabacının üzerindeydi artık.

"Sizce de öyle değil mi, bayım.. . siz, lekeli sarı ceket giyen beyefendi... böyle birinin bu zarif ülkenin kralı olmayı hak et-mediğine katılmıyor musunuz?" diye sordu Orman Muhafızı. Onunla göz göze gelmek istemeyen arabacı, ağzında bir şeyler geveleyerek sandalyesinde kımıldandı.

Hancı, çaktırmadan başını arka kapıya çevirdi. Karısı da önce o tarafa, ardmdan da şüpheyle kalkan kaşlanyla hancıya bak-tı. Hancı, "Muhafızları çağır," diye fısıldadı kansma. Kadının gözlerinden, dediklerini anladığını okudu. Kadın, hafif adım-larla ve Orman Muhafızı 'nın görüş alanının dışında kalmaya devam ederek arka odaya geçti ve dışarıya çıkarken kapıyı elinden geldiğince sessiz bir şekilde arkasından kapattı.

Tüm dikkatine rağmen, minik bir tıkırtı çıkarmıştı. Orman Muhafızı 'nın kuşku dolu gözleri, aniden hancıya odaklandı.

"O da neydi?" diye sordu. Hancı, nemli avuçlarını tedir-ginlikle lekeh önlüğüne silerek omuz silkti. Konuşmaya çalış-madı bile. Boğazının kelime kuramayacak kadar kuruduğunun bilincindeydi.

Bir an. Orman Muhafızı 'nın yüzünden bir memnuniyet ifa-desinin gelip geçtiğini sandı ama sonra bu düşünceyi saçma bularak aklından uzaklaştırdı.

Dakikalar geçtikçe. Orman Muhaf ız ın ın Kral Duncan hak-kındaki hakaret ve karalamalan çirkinleşerek artıyordu. Hancı tedirginlikle yutkundu. Karısı gideli on dakika olmuştu. Şim-diye dek mutlaka bir müfrezeye rastlamış olmalıydı. Askerle-

Page 35: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

rin ham basıp bu tehlikeli adamı tutuklamaları ve bu haince konuşmalara son vermeleri an meselesiydi.

Tam bunları düşünüyordu ki, ön kapı ardına dek açıldı ve bir onbaşının önderliğindeki beş kişilik müfreze, loş odaya daldı. Askerlerin her biri, uzun bir kılıçla kemerlerinde asılı duran kalın uçlu, kısa birer topuz taşıyor, hepsinin sırtında da yuvarlak birer kalkan bulunuyordu.

Adamları arkasında odaya dağıhrken, onbaşı da içeriye göz gezdirdi. Kamburunu çıkarmış oturan adamı görünce gözlerini kıstı.

"Burada neler oluyor?" diye sordu. Orman Muhafızı gülüm-sedi. Hancı , onun gözlerinin içinin gülmediğini fark etmişti.

"Politika konuşuyorduk," dedi Oranin Muhafızı alaylı bir dille.

"Ben öyle duymadım," diye yanıtladı onbaşı, sertçe. "Hain-ce konuşmalar yapıyormuşsun."

Orman Muhafızı 'nın ağzı kuşkuyla açıldı ve kaşlan, sahte bir şaşkınlıkla havaya kalktı.

"Hain mi?" diye tekrarlayarak, gözlerini merakla oda bo-yunca gezdirdi. "Birileri kulağına bir şeyler mi fısıldadı yani? Birileri bir hikâye mi uydurdu yoksa; hemen keselim... dille-rini!"

Her şey o kadar hızlı olup bitti ki, hancı bann arkasına at-layacak zamanı ancak buldu. Orman Muhafızı son kelimesini söylerken, bir şekilde yayını kapıp kirişi germiş ve okunu fır-latmıştı bile. Ok, hancının bir saniye önce durmakta olduğu noktanın arkasından duvara saplandı ve çarpmanın etkisiyle zangırdayarak ahşap panonun derinliklerine kadar gömüldü.

Page 36: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Bu kadan yeter . . ." diye konuşmaya başladı onbaşı. Öne doğru birkaç adım attı, ama Orman Mulıafızı yayına inanılmaz bir hızla yeni bir ok takmıştı bile. Okun parlak geniş ucu, on-başının alnım nişan alıyordu. Ölümle yüz yüze gelen onbaşı, durdu.

"İndir şunu," dedi. Ama sesinde otorite yoktu ve bunu o da biliyordu. Rıhtımdaki sarhoşlarla serserileri yola getirmek başkaydı, yetenekli bir dövüşçü ve eğitimli bir katil olan bir Orman Muhafızı 'nın karşısına çıkmak başka. Bir şövalye bile böyle bir dövüşe kalkışmadan önce iki kez düşünürdü. Sıradan bir onbaşının yeteneklerinin çok ötesinde bir şeydi bu.

Bununla birlikte, onbaşı ödlek bir adam değildi ve yerine getir-onesi gereken bir görevi olduğunu biliyordu. Birkaç kez yutkundu veAardindan, elini hafifçe Orman Muhafızı'na doğru kaldırdı.

"Yayı... aşağı... indir," diye tekrar etti. Karşıdan cevap gel-medi. Ok, onbaşının göz hizasında alnını ortalayacak şekilde durmaya devam ediyordu. Adam, duraksayarak öne doğru bir adım attı.

"Yapma."

Kelime, ağzından dümdüz ve şüphe götürmez bir biçimde çıkmıştı. Onbaşı, dev bir davul gibi gümbürdeyen kalp atışla-nnı odadakilerin de duyup duymadığını merak etti. Derin bir nefes aldı. Krala sadakat yemini etmişti. Bir asilzade ya da şövalye değil, yalnızca sıradan bir askerdi. Ama etmiş olduğu yemine, herhangi bir soyludan daha az önem verdiği anlamı-na gelmiyordu bu. Konumundan gelen nüfuzu yıllardan beri memnuniyetle kullanmış, sarhoş ve adi suçlularla mücadele etmişti. Ama iş artık ciddiye binmişti, hem de çok ciddiye.

Page 37: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Otorite ve saygı dolu o yıUann karşılığını ödeyeceği zaman gelmişti.

Bir adım daha attı.

Okun serbest kalışıyla çıkan tınlama, gerilimle yüklü odada bulunanlan neredeyse sağır edecekti. Onbaşı, içgüdüsel olarak irkildi ve bir adım geriye atarak okun acısıyla kesin bir ölümün karanlığını beklemeye başladı.

Ve birden neler olduğunu anladı. Yayın teli, çatırdayarak kopmuştu.

Orman Muhafızı, şaşkın gözlerle elindeki işe yaramaz sila-ha bakakalmıştı. Odadaki herkes, beş saniye boyunca donakal-dı. Sonrasında ise onbaşı ve adamlan öne atılıp kısa ve kalın topuzlannı çekerek grili-yeşiUi ufak tefek adamın üzerine çul-landılar.

Orman Muhafızı darbelerin altında büzülüp devrilirken, ya-yın telini koparmak için kullandığı küçük bıçağı elinden bırak-tığını kimsecikler görmemişti. Ama hancı, iki katı iriliğindeki bir hamalı kolayca alt eden muhafızın neden birden hantallaşıp savunmasız kaldığını merak ediyordu.

Page 38: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bes

Will, bolca rüzgâr alan, çorak Skorghijl adasında koşu-yordu.

Çakıltaşlarıyla dolu kumsalda beş tur atmıştı. Minik lima-nın üzerinde yükselen dik kayalıklara çevirmişti yönünü artık. Tırmanmak için harcadığı çabayla bacakları yanıyor, uyluk ve baldırlarındaki kaslar isyan ediyordu. Kurt gemisinde hafta-larca hareketsiz kaldığı için formunu kaybetmeye başlamıştı. O formu yeniden kazanmaya, kaslanm güçlendirip vücudunu, Hal t 'un istediği hale getirmeye kararlıydı.

Oklarını ya da bıçaklarını kullanamayacaktı belki, ama en azından, kaçma şansı elde ettiğinde vücudunun buna hazır ol-masını sağlayabilirdi.

Ve Will, bu şansı yakalamaya kararlıydı.

Minik taşlan ve çakılları a y a k l a r i m altında gıcırdatarak dik yokuşu tırmandı. Rüzgâr, tepelere çıktıkça hızını arttırı-yordu. Nihayet kayalığın tepesine vardı ve kuzey rüzgânnın -Skandiyahlar ' ın verdiği isimle. Yaz Rüzgârları 'nm- gücüne tanık oldu. Adanın kuzey tarafında dalgalar, boyun eğmek bil-

Page 39: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

meyen siyah kayalara çarpıyor, havaya su fışkırıyordu. Will'in arkasında bulunan liman, denizi, etrafını kayalıklarla bir at nalı gibi sararak rüzgârdan koruyordu. Bu nedenle nispeten daha sakindi.

Will, bu tepeye her varişinda yaptığı gibi, görünürde bir gemi var mı diye okyanusa baktı. Ama her zamanki gibi, in-safsızca ilerleyen dalgalardan başka bir şey yoktu.

Bakışlarını tekrar limana çevirdi. Geniş kulübeler, bulun-duğu noktadan minicik görünüyordu. Bir tanesi, Skandiyah tayfaların uyuduğu yatakhaneydi. Diğeri ise, zamanlarının ço-ğunu tartışarak, kumar oynayarak ve içki içerek geçirdikleri yemek salonuydu. Erak' ın Will ve Evaniyn'e ayırdığı kulübe, yatakhanenin yan tarafındaki uzun duvarlardan birine yaslanı-yordu. Küçük bir yerdi ama en azından odalannı Skandiyalı-larla paylaşmak zorunda değillerdi; Will, Evaniyn'e biraz ol-sun mahremiyet sağlayabilmek amacıyla odanın ortasına eski bir battaniye asmıştı.

Evaniyn, kulübenin dışında oturuyordu. Kızın omuzlannm keyifsiz bir şekilde çöktüğünü uzaktan bile görebilen Will, kaşlarını çattı. Birkaç gün önce, ona birlikte spor yapmayı önermiş ama Evaniyn bu teklifi reddetmişti. Başımıza gele-cekleri kabullenmekten başka çaresi kalmamış gibi duruyor, diye düşündü Will. Evaniyn pes etmiş ve Will'in kıza moral vermeye çalışıp kaçma ihtimalinden söz ettiği son birkaç gün boyunca, ki şimdiden bir kaçış planı vardı, karşılıklı gerginlik-leri artmıştı.

Kızın tavri karşısında şaşkına dönen Will'in kalbi kırılmıştı. Bu yeni Evaniyn, köprüde yanında mücadele veren Evanlyıî'e

Page 40: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will'e yardım etmek için kendi güvenliğini hiçe sayarak dar kirişlerin üzerinden koşturan ve Skandiyalılar aradaki mesafe-yi kapattığında onları geri püskürtmeye çalışan cesur, kararlı arkadaşına- hiç benzemiyordu.

Ayrıca kız, garip bir biçimde keyifsizdi. Olumsuz tavrı, Will'i şaşırtıyordu. Oysa onu, ne olursa olsun hedefinden vaz-geçmeyecek biri olarak tanımıştı.

Belki de kızlar böyledir, diye düşündü. Ama aklından geçen bu fikre kendisi bile inanmıyordu. Kızın, ona söylemediği baş-ka bir derdi olduğunu hissediyordu. Bu düşünceleri aklından uzaklaştırarak bir kez daha kayalıktan aşağı koşmaya başladı.

Yokuş aşağı koşmak, yokuş yukarı koşmaya göre daha ko-laydı, ama çok da kolay sayılmazdı. Ayağının altındaki kaygan, güvenilmez zemin, dengesini sağlamak üzere hızım sürekli ar-tırması ve geçtiği noktalarda minik heyelanlara yol açması an-lamına geliyordu. Yokuş yukarı koşu, uyluk kaslarının yanma-sına neden olurken, aşağı inerken baldırlarıyla ayak bilekleri ağrıyordu. Yokuşun dibine nefes nefese vardı ve şmav çelcmek için çakıltaşlarınm üzerine attı kendini.

Birkaç dakika içinde omuzlan yanmaya başlamıştı ama kendisini zorladı. Gözlerinin içine kadar akan terle önünü gör-meden, gücü tükeninceye dek çalışmaya devam etti. Kolları, ağırlığını taşıyamaz olunca, soluk soluğa yüz üstü çakılların üzerine uzandı.

Şinav çekerken Evaniyn'in yaklaşan ayak seslerini duyma-mıştı. Kızın sesi, aniden irkilmesine neden oldu.

"Will, zamanım boşa harcıyorsun."

Evaniyn'in sesinde, son birkaç gündür hissedilen ' tartışma'

Page 41: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

tonu yoktu bu kez. Neredeyse uzlaşmacı bir sesle konuşuyor, diye düşündü Will. Homurdanarak kalktı ve ellerindeki ıslak kumu temizleyerek kumsala oturdu.

Kıza gülümseyince, Evaniyn de karşılık vererek yanma çöktü.

"Ne konuda boşa zaman harcıyorum?" diye sordu Will. Evaniyn, onun şmav çekmekte olduğu kumsalı ve t ırmanıp in-diği kayalığı gösteren belli belirsiz bir işaret yaptı eliyle.

"Tüm bu koşmalar ve egzersizler. Tüm bu kaçış planlan. . ."

Will, kaşlarım hafifçe çattı. Evaniyn ile bir tartışmaya gir-mek istemiyordu, dolayısıyla kızın sözlerine şiddetli tepki ver-memeye dikkat edecekti. Mantıklı, tarafsız bir dil kullanmayı tercih etti.

"Formda kalmak, asla zaman kaybı değildir," dedi.

Evaniyn, çocuğun hakkını teslim ederek başıyla onayladı. "Belki de öyledir. Ama ya şu kaçma işleri? Buradan hem de? Ne kadar şansımız var ki?"

Will, dikkatli olması gerektiğini biliyordu. Evaniyn'i azar-lıyormuş gibi bir tavır takınırsa, kız yeniden kabuğuna çeki-lip ondan uzaklaşabilirdi. Ama o, bu tür durumlarda umut lan canlı tutmanın ne kadar önemli olduğunun farkındaydı ve bu gerçeği Evaniyn'e de aktarmak istiyordu.

"Olasılıkların pek de umut vaat etmediğini itiraf ediyorum," dedi. "Ama gün doğmadan neler doğar. Moralimizi bozma-malı, pes etmemeliyiz. Halt bana bunu öğretti. Asla pes etme, çünkü karşına bir fırsat çıktığında, o fırsatı kullanmaya hazır olmalısın. Lütfen pes etme, Evaniyn."

Kız yine başını iki yana sallıyordu ama hiç de tartışmak istiyormuş gibi bir hali yoktu.

Page 42: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Demek istediğimi anlamıyorsun. Ben pes falan etmedim. Sadece bunun vakit kaybı olduğunu söylüyorum, çünkü buna gerek yok. Kaçmamız gerekmiyor. Başka bir çıkış yolumuz var"

Will, sanki bu diğer çıkış yolunu görebilecekmiş gibi, etra-fına bakındı.

"Öyle mi?" dedi. "Korkanm ben o yolu göremiyorum."

"Fidyeyle serbest kalabiliriz," dedi kız. Bunun üzerine Will -hakaret amacıyla değil ama kızın saflığından samimi bir keyif alarak- kahkahalara boğuldu.

"Hiç sanmıyorum. Bir muhafız çırağıyla bir hizmetçiye kim fidye öder ki? Yani, eğer yapabilse Halt yapardı ama o kadar parası yoktur. O kadar parayı kim öder ki bizim için?"

Evanlyn duraksadı, ardından bir karara varmış gibi bir tavır takındı.

"Kjral," dedi yavaşça. Will, kıza aklını kaçırmış gibi baktı. İşin aslı, bir an için kızın gerçekten çıldırdığım düşünmüştü. Evaniyn'in akh başka yerlerde gibiydi.

"Kral mı?" diye tekrarladı Will. "Kralın bize ilgi göstermesi

için bir neden var mı ki?"

"Ben onun kızıyım."

Will'in yüzündeki tebessüm kayboldu. Doğru duyduğun-dan emin olamayarak, gözlerini kıza dikti. Derken Gilan'm Keltika'daki sözlerini hatırladı. Genç OrmanMuhafizı, Evaniyn'in hikâyesinde doğru olmayan bir şeyler var, demişti ona.

"Sen kral ın . . ." diye başladı ve durdu. Aklının alamayacağı kadar büyük bir olaydı bu.

Page 43: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Kızıyım. Çok özür dilerim, Will. Sana daha önce söyle-meliydim. Beni bulduğunuzda kılık değiştirmiş, Keltika'ya seyahat ediyordum," diye açıkladı Evaniyn. "İnsanlara gerçek adımı söylememek bende alışkanlık haline geldi. Gilan yanı-mızdan ayrıldıktan sonra söyleyecektim sana. Ama söylersem, beni derhal babama götürmekte ısrar edecektin."

Will başını salladı; anlatılanlan takip etmeye çalışıyordu. Etrafı kayalarla kaplı, minik liman boyunca bakındı.

"Kötü mü olurdu?" diye sordu kıza, acı bir ses tonuyla. Evaniyn, kederli kederli gülümsedi ona.

"Düşünsene, Will. Kim olduğumu buseydin eğer, Wargalla-rı asla takip etmezdik. Köprüyü de asla bulamazdık."

"Asla yakalanmazdık da," diye ekledi Will, ama kız başını bir kez daha iki yana salladı.

"Morgarath savaşı kazanırdı," dedi basitçe.

Will gözlerinin içine baktığı an kızın haklı olduğunu anladı. Aralarında uzun bir sessizlik yaşandı.

"Yani senin ad ın . . . " Will duraksaymca, cümleyi onun ye-rine Evaniyn tamamladı.

"Cassandra. Prenses Cassandra." Ardından pişmanlık dolu bir tebessümle ekledi. "Ve son birkaç gündür prenses edalarına girdiysem, senden özür dilerim. Sana gerçeği söylemediğim için kendimi kötü hissediyordum. Hırsımı senden almak iste-mezdim."

"Hayır, sorun değil," dedi Will, belli belirsiz. Bu sürpriz karşısında hâlâ şaşkındı. Derken aklına bir fikir geldi. "Erak 'a ne zaman söyleyeceksin?"

Page 44: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

BUZLAR ÜLKESİ

"Ona söylemesem daha iyi olur," dedi Evanlyn. "Bu tür şeyler, üst düzey kişilerle halledilir. Erak ile adamları, korsan-dan fazlası değil. Ne tepki verirler, bilmiyorum. Bana kalırsa, Skandiya'ya varıncaya dek Evanlyn olarak ka lmam en iyisi. Sonrasında yöneticilerine yaklaşmanın bir yolunu bulurum; neydi adı?"

"Ragnak," dedi Will zihni kanşarak. "Yüce Kont Ragnak." Evanlyn elbette haklı, diye düşündü. Araluen Prensesi Cas-sandra, Yüce K o n t ' u n küçük bir servet kazanmasını sağlaya-caktı. Skandiyalılar temelde paralı asker olduklarından, kızm fidye karşılığı salıverileceğinden şüphesi yoktu.

Öte yandan, onun durumu, ayrı bir meseleydi. Bu sırada, kızm yeniden konuşmaya başladığını fark etti.

"Onlara kim olduğumu açıkladıktan sonra, ikimizin de f id-ye karşılığı kurtulmamızı ayarlayacağım. Babamın buna onay vereceğine eminim."

Sorun da buydu zaten ve Will, durumun farkındaydı. Bel-ki de prensesin babasına bizzat başvurma şansı bulunsaydı, ikna olabilirdi. Ama mesele, Skandiyalılar'a kalacaktı. Kral D u n c a n ' a kızının ellerinde olduğunu haber verip bir fidye ra-kamı belirleyeceklerdi. Soylular ve prensesler fidye karşılığın-da kurtarılabilirdi; işin aslı, savaş zamanlarında sıkça görülen bir şeydi bu. Ama savaşçılar ve Orman Muhafızları 'na gelince, iş değişiyordu. Skandiyalılar, çırak bile olsa, ileride onlara so-run çıkarabilecek bir Orman Muhafızı 'n ı salıvermek isteme-yebilirlerdi.

Madalyonun bir de diğer yüzü vardı. Mesajın Araluen'e varması için aradan aylar, belki de yılın en güzel zamanlarının

Page 45: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

geçmesi gerekecekti. Duncan ' in yanıtı da bir o kadar zaman geçtiicten sonra gelecelcti. Sonrasında da görüşmeler başlaya-caktı. Tüm bu süre zarfında, Evaniyn güvende tutulacak ve ra-hatı yerinde olacaktı. Neticede değerli bir kişiydi. Ama Will'in başına ne geleceğini kim bilebilirdi? Fidye ödendiğinde ölmüş bile olabilirdi çocuk.

Evaniyn belli ki bu kadar kapsamlı düşünmemişti . Kendi fikri üzerinden konuşmaya devam ediyordu.

"Görüyorsun Will, tüm bu koşup t ı rmanmalara ve kaçış planlarına hiç gerek yok. Hem Erak da kuşkulanmaya başladı. O, aptal bir adam değil. Onu seni izlerken gördüm. Rahatla ve her şeyi bana bırak. İkimizi birden eve götüreceğim."

Will, düşüncelerini dile getirmek üzere ağzını açtı ve ye-niden kapattı. Birden, kızın onun bakış açısını kabullenme-yeceğini anlamıştı. Kararlı ve iradeli bir insandı Evaniyn; dediğim dedikti. Will bunu şimdi anlıyordu. Eve dönüşlerini ayarlayabileceğine ikna olmuştu ve Will'in söyleyeceği hiçbir şey, onun fikrini değiştiremeyecekti. Kıza gülümseyip başıyla onayladı. Her zamanki tebessümünün kötü bir kopyasını kon-durmuştu yüzüne.

Eve dönüş yolunu tek başına bulması gerektiğini içten içe biliyordu.

Page 46: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ALTI

Kral D u n c a n ' m hüküm sürdüğü topraklarin merkezi olan Araluen Şatosu, inanılmaz güzellikte bir yapıydı.

Sivri uçlu, uzun kulelerle gök5aizüne yükselen kemerli pa-yandalar*, şatonun gücünü ve dayanıklılığını gölgede bırakan, neredeyse canlıymış gibi duran bir zarafete sahipti. Bal renkli, devasa taş bloklarla inşa edilmiş olan şato gerçekten de çok güzeldi, ama ele geçirilmesi de bir o kadar olanaksızdı.

Çok sayıdaki yüksek kule, şatoya aydınlık ve ferahlık katı-yordu. Bir yandan da şato sakinlerine, duvarlara hücum etme gafletinde bulunacak saldırganların üzerine ok ve taş yağdırıp kaynar yağ dökebilecekleri siperler sağlanmış oluyordu.

Uzun süreli bir kuşatma halinde geri çekilip savunması kolay bir dizi geri siper oluşturulmasını sağlayan duvar, demir par-maklık ve asma köprülerin içine yerleştirilmiş olan taht odası, şatonun tam kalbinde yer alıyordu. Çok yükseklerdeki kemerli tavanı ve siyahlı pembeli mermer karolardan oluşan taş zemi-niyle taht odası da şatonun her yeri gibi devasa boyutlardaydı.

Binayı dengede tutabilmek, çökmesini ya da kaymasını engellemek amacıyla kullanılan ahşap ya da betondan dayanak.

Page 47: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Pencerelere kış güneşi altında ışıldayan vitraylar takılıy-dı. Duvarların gücüne güç katan sütunlar gruplara ayrılmış ve odanm içindeki aydınlık ve mesafe oyunlarinı arttırmak üzere içlerine oluklar açılmıştı. D u n c a n ' m basit meşe tahtının üze-rinden, kuzey duvarına hükmeden bir meşe yaprağı oyması geçiyordu. Odanm öteki ucunda, D u n c a n ' m kabinesi için ah-şap sıra ve masalar tahsis edilmişti. Ortada kalan bölge, saray erkânından birkaç yüz kişinin ayakta durabilmesi için boştu. Saraylılar, merasim günlerinde ortaya toplanıyor, parlak renkli kıyafetleri ve annaları , vitrayların kırmızı, mavi, sarı ve turun-cu renklerini yakalıyordu. Böylece cilalı zırhlarıyla miğferle-rinden etrafa parlak ışıklar saçılıyordu.

O gün, D u n c a n ' m emri üzerine, yalnızca on iki kişi vardı içeride. Kanunlara göre en az bu sayıda insanın adaletin ye-rine getirildiğine şahitlik etmesi gerekiyordu. Kral, önündeki davadan hiç de hoşnut değildi. Ve gerekeni yaparken, yanında olabilecek en az sayıda sabitin bulunmasını istemişti.

Çatık kaslarıyla tahtına oturdu, gözleri odanın öteki ucunda-ki yüksek kapılara kilitlenmişti. Kabzasına D u n c a n ' m simgesi olan leopar kafası kazılı büyük kılıcı, kınının içinde, tahtın sağ tarafına dayalı duruyordu.

Son on beş yıldır D u n c a n ' m teşrifatçılığını yapmakta olan Lord Anthony, tahtın yan tarafında ve birkaç adım aşağısında duruyordu. Anlamlı gözlerle krala baktı ve h ü k ü m d a n n dikka-tini çekmek için özür dilercesine boğazını temizledi.

D u n c a n ' m sorulmamış bir soruyla kalkan kaşlannm altın-daki mavi gözleri ona döndüğünde, teşrifatçı başını salladı.

"Zaman geldi, majesteleri," dedi usulca.

Page 48: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Kısa boylu ve aşın kilolu bir adam olan Lord Anthony, bir savaşçı değildi. Silah kullanmasını bilmiyordu ve bunun sonu-cu olarak da yumuşak ve eğitimsiz kaslara sahipti. Onun de-ğeri, yöneticiliğindeydi. Araluen Krallığı, büyük ölçüde onun katkısı sayesinde, insanlann uzun zamandan beri bolluk ve re-fah içinde yaşadıkları bir ülkeydi.

Duncan, sevilen ve adil bir kraldı. Ancak bu, onun güçlü bir hükümdar ve altı yüz yıldır ataları tarafından yazılıp korunmuş kanunları icra etmekte kararlı olmadığı anlamına gelmiyordu.

Duncan ' ın içindeki sıkıntıyla çatık kaşlanmn nedeni de buydu. Zira, o kanunlardan birini, arkadaşı ve sadık hizmetkârı olan bir adamın üzerinde uygulaması gerekecekti şimdi. Aslın-da, D u n c a n ' m her şeyini borçlu olduğu bir adamdı bu; son yir-mi yıl içinde Araluen'in korkunç bir yenilgi sonucu bir delinin ellerine düşmesini iki kez engellemişti.

Lord Anthony, huzursuzca kımıldandı. Duncan onun bu ha-reketini görünce, yenilgiyi kabul ettiğini gösteren bir el hare-keti yaptı.

"Pekâla," dedi. "Haydi şu işi bitirelim."

Anthony, yüzünü taht odasına doğru çevirdi. Orada toplan-mış olan birkaç kişi hareketlenerek beklentiyle bakışlarını ka-pılara çevirmişti. Teşrifatçının makam sembolü, çelik üzerine mıhlanmış uzun, abanoz bir asaydı. Asasını kaldırarak taş ze-mine iki kez vurdu. Çeliğin taşa vurmasıyla duyulan çınlama, oda boyunca yankılanarak kapalı kapıların arkasında bekle-mekte olan adamlara kadar ulaştı.

Küçük bir duraksama yaşandı; ardından kapılar, mükem-mel bir biçimde yağlanıp dengelenmiş menteşeleri neredeyse

Page 49: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

hiç ses çıkarmadan ardına dek açıldı. İçeri giren minik grup, yavaş tören adımlanyla ilerleyerek tahtın önündeki geniş mer-divenlerin başında durdu.

Topu topu dört kişiydiler. Üçü, Kral Muhaf ız lan 'nm tu-nik, zırh ve miğferlerini giyiyordu. Dördüncüsü ise, yeşil-gri karışımı kıyafetler içindeki ufak tefek bir adamdı. Kelleşmiş kafasındaki kır saçlan dağınık ve kötü tıraşlıydı. Öndeki iki muhafızın arasında ilerliyor, üçüncü muhafız ise hemen onun arkasından geliyordu. Kısa boylu adamın yüzünün kurumuş kanla kaplı olduğunu gördü Duncan. Ayrıca sol yanağının üst kısmında, gözünün kapanmasına neden olmuş, çirkin bir yara bulunuyordu.

"Halt?" dedi Duncan, kendine engel olamadan. "İyi misin?"

Hal t 'un bakışları kralınkilerle karşılaştı. Duncan, bir an için orada, tarifsiz bir keder gördüğünü sandı. Hemen sonrasında ise o kederin yerini alaycı ve öfkeli bir kararlılık aldı.

"Olabileceğim kadar iyiyim, majesteleri," dedi Halt, kuru bir sesle.

Lord Anthony, ani bir tepkiyle "Çeneni tut, tutuklu!" diye bağırdı. Bunun üzerine, Hal t 'un yanında duran onbaşı, tutuk-luya vurmak üzere elini kaldırdı. Ama darbeyi indiremeden, Duncan tahtından kalkacak oldu.

"Yeter artık!" Sesi, neredeyse bomboş olan salonda yankı-lanınca, utanan onbaşı elini indirdi. D u n c a n ' m aklından, oda-daki kimsenin bu durumdan hoşnut olmadığı gerçeği geçiyor-du. Halt, tüm krallıkta tanınan ve saygı duyulan bir kişilikti. Ne yapması gerektiğini bilen ama bundan nefret eden Duncan, duraksadı.

Page 50: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Suçlamaları okuyayım mı, majesteleri?" diye sordu Lord Anthony. Bunu aslında D u n c a n ' m ona söylemesi gerekiyordu. Kral gönülsüz bir biçimde elini salladı.

"Evet, evet. Devam et bakalım," diye mırıldandı. Ona ba-kan Anthony 'nin yüzünde alınmış bir ifade vardı. Kral, birden verdiği karardan pişman oldu. Anthony de bunu yapmak iste-miyor, diye düşünerek, özür dilercesine omuz silkti.

"Affedersiniz, Lord Anthony. Lütfen suçlamaları okuyun."

Anthony bunun üzerine tedirginlikle boğazını temizledi. Kralın resmiyeti bir yana bırakmış olması yeterince kötüydü. Ama bir de ondan özür dileme ihtiyacı hissetmesi, teşrifatçıyı iyice utandırmıştı.

"Majesteleri 'nin ordusundan bir Orman Muhafızı, kralın hizmetkân ve Gümüş Meşe Yaprağı taşıyıcısı olan Tutuklu Halt, kralın şahsiyeti, doğum hakkı ve soyu hakkında hakaret-lerde bulunmuştur, majesteleri," dedi.

Küçük şahit grubundan yükselmeye başlayan zayıf uğultu, taht kürsüsünde durmakta olan ikiliye kadar geliyordu. Dım-can başını kaldırarak uğultunun kaynağını aradı. Redmont Şatosu'nun sahibi ve Hal t ' un hizmet verdiği toprakların hû-kümdan olan Baron Arald olabilirdi. Belki de Orman Muhafızı Birlikleri'nin Komutanı Crowley idi. Bu ikisi, Hal t 'un en eski dostlarıydı.

"Majesteleri," diye devam etti Anthony, "size şunu hatır-latırım ki, kral hakkındaki bu yorumlan tutuklunun sadakat yeminini ihlal etmekte ve böylece vatana ihanet suçlamasını gerektirmektedir."

Duncan, teşrifatçısına kırgın bir ifadeyle baktı. Vatana iha-

Page 51: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

net konusundaki kanun çok açıktı. Bu suça verilebilecek yal-nızca iki ceza bulunuyordu.

"Elbette, Lord Anthony," dedi. "Öfke dolu birkaç söz söy-lemek istersiniz herhalde?"

Anthony, hayretler içindeydi. Kralın bu konuda onu etkile-meye çalışmayacağını umut etmişti.

"Majesteleri, bu durum, edilen yeminin ihlalidir. Sorun söy-lenen sözlerde değil, tutuklunun yeminini o sözleri halk içinde sarf ederek bozmuş olmasındadır. Bu konudaki yasa çok açık-tır." Hal fa baktı ve çaresiz bir ifadeyle ellerini iki yana açtı.

Yüzü yara bere içinde olan Orman Muhafızı, hafifçe gü-lümseyerek "Ve krala haber vermeseydiniz, siz de kendi ye-mininizi ihlal etmiş olacaktınız, Lord Anthony," dedi. Bu kez Anthony, sessiz kalmasına dair bir şey söylemedi. Üzgün bir tavırla başını sallayıp söylenenleri onayladı. Halt haklıydı. Saçma sapan sarhoş tavırlarıyla içinden çıkılmaz bir durum yaratmıştı.

Duncan bir an duraksayıp konuşmaya başladı.

"Halt, burada mutlaka bir yanlış anlama olmalı, öyle değil mi?" diye sordu. Orman Muhafızı 'nın suçlamalardan bir şekil-de paçasını kurtarması ümidiyle. Halt, omuz silkti.

"Suçlamaları reddedemem, majesteleri," dedi tarafsızca. "Sizin hakkınızda pek de. . . hoş olmayan şeyler söyledim."

Hal t 'un bu hakaret dolu yorumlan en azından altı şahidin önünde yapmış olması da içinde bulundukları açmazın bir di-ğer yönüydü. Duncan arkadaşı olarak Half u affedebilirdi; ke-sinlikle affederdi de. Ama bir kral olarak, mevkisinin itibarını korumak zorundaydı.

Page 52: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Ama.. . neden, Halt? Bunu bize neden yapıyorsun?"

Omuz silkme sırası Orman Muhafızı 'ndaydı şimdi. Gözle-rini kralınkilerden kaçırdı. Kısık sesle, Duncan ' ın anlayamadı-ğı bir şeyler mırıldandı.

"Ne dedin?" diye sordu Duncan, kendine bir çıkış yolu ara-yarak. Halt, başını kaldırarak ona baktı.

"Haddinden fazla içtim, majesteleri," dedi yüksek sesle. Keyifsiz bir tebessümle ekledi. "İçkiyle aram asla iyi olma-mıştır. Belki suçlamalara sarhoşluğu da eklemek istersiniz, ha Lord Anthony?"

Anthony 'nin protokolcü tavrından eser kalmamıştı artık.

"Lütfen Hal t . . . " diye söze başladı. Orman Muhafızı 'ndan kovuşturmayı hafife almamasını rica edecekti. Hemen arkasın-dan kendisini toparlayıp krala döndü.

"Suçlamalar bunlar, majesteleri. Tutuklu tarafından da itiraf edildiler."

Duncan, uzun bir süre konuşmadan oturmaya devam etti. Hal t 'un gözlerindeki küstah ifadenin ötesine geçip, ufak tefek adamın hareketlerinin nedenini anlamaya çalışıyordu. Orman Muhafızı 'nın, çırağını kurtarmasına izin verilmediği için kız-gın olduğunu biliyordu. Ama Duncan, Halt 'un, Foldar mese-lesi çözülünceye dek Araluen'de kalması gerektiğine yürekten inanıyordu. Morgarath ' ın eski yardımcısı, her geçen gün daha büyük bir tehlike haline geliyordu ve Duncan, en yetenekli da-mşmanlannın bu meseleyle ilgilenmelerini istiyordu.

Ve Halt da en iyilerden biriydi.

Duncan parmaklarini, tahtın ahşap kolunda sinirle oynattı. Hiç de Hal t ' a özgü tavırlar değildi bunlar. Birbirlerini tanıdık-

Page 53: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

lan bunca yıl boyunca, Halt, kendi çıkarlarını asla krallığınki-lerin önüne koymamıştı. Şimdiyse sözümona intikam alıyordu. Kralı şahitlerin önünde alenen küçük düşürmüştü. Ne görmez-den gelinebilir ne de arkadaşlar arasında sarf edilmiş öfke dolu birkaç kelime diye geçiştirilebilirdi hareketleri. Duncan, eski dostu ve danışmanına çevirdi bakışlarını. Halt, yere bakıyordu artık. Belki de af dilese, tahta verdiği eski hizmetlerinden do-layı hoşgörülmek istese, herhangi bir şey yapsa...

"Hal t?" diye farkına varmadan konuşmaya başladı Dun-can. Orman Muhafızı başını kaldırınca, çaresizce bir el işareti yaptı. Ama Hal t 'un bakışları, kralınkilerle buluştuğunda bile sertti. Duncan, o gözlerde hiçbir merhamet arayışı bulunma-dığını görebiliyordu. Halt kırlaşan başım iki yana sallayınca, D u n c a n ' m kalbi iyice buruldu. Bir kez daha uzlaşmayı denedi. Anlayışlı, ufak bir tebessüm oturttu yüzüne.

"Şunu unutma ki. Halt ," dedi makul bir ses tonuyla, "ne hissettiğini anlamıyor değilim. Öz kızım da çırağının yanında. Krallığı kendi haline bırakıp kızımı kurtarmaya gitmek iste-medim mi sanıyorsun?"

"Ortada oldukça büyük bir fark var, majesteleri. Bir kralın kızına, basit bir Orman Muhafızı çırağından daha iyi davranıl-ması olasıdır. Sonuçta değerli bir tutsak olacaktır kızınız."

Duncan, sandalyesinde geriye yaslandı. Hal t 'un acı sesi, yüzüne bir tokat gibi inmişti. Daha da kötüsü, Ha l t ' un haklı olduğunu fark etmişti. Skandiyalılar 'm, Cassandra 'nın kimli-ğini öğrenmelerinin ardından fidye beklenirken, kıza iyi dav-ranılacaktı. Kederlenerek, Halt ile aralarındaki mesafenin daha da açıldığını fark etti.

Page 54: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Aralarındaki sessizliği bölen Anthony oldu.

"Kendisini savunmaması halinde, tutuklunun suçlu olduğu-na hükmedilir," diye uyardı Halt 'u .

Ancak Hal t 'un gözleri hâlâ kralın üzerindeydi ve bir kez daha, başım iki yana salladı. Anthony, tereddüt içindeydi; oda-daki diğer soylularla görevlilere bakıyor, birilerinin Hal t 'u savunmasını umuyordu. Ancak söylenecek hiçbir şey yoktu. Teşrifatçı, Baron Arald 'm kahn omuzlarının kederle çöktüğü-nü, bakışlarmı öteye çeviren Crowley'nin yüzüne yayılan acılı ifadeyi izledi.

"Tutuklu suçludur, majesteleri," dedi Anthony. "Size de ce-zasını ilân etmek kalıyor."

Bir kral olmanın sizi asla hazırlamadıklan cilvelerinden biri daha gelip çatmıştı işte. Bir tarafta sadakat, dalkavuklar, güç ve törenler; öteki tarafta ise konforlu bir yaşam, güzel yemek ve şaraplarla en kaliteli kıyafeüer, atlar ve silahlar yer alıyor-du.

Ve ardından, insanın tüm bunların bedelini ödemesi gereken anlar geliyordu. Şimdiki gibi, kanunun uygulanması gereken anlar. Geleneklerin korunması gereken anlar. Mevkisinin say-gınlığıyla gücünün, en değerli dostlarından birini yok etmek pahasına olsa bile korunması gereken anlar.

"Yasa, ihanet suçu için iki olası ceza öngörmektedir, majes-teleri," diye yeniden hareketlendi, D u n c a n ' m bunun her daki-kasından nefret ettiğini bilmekte olan Anthony.

"Evet, evet biliyorum," diye öfkeyle mırıldandı Duncan , ama Anthony 'n in sözünü kesebilecek kadar hızlı davranama-mıştı.

Page 55: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Cezası, ölüm ya da sürgündür. Daha azı olmaz," diye cid-diyetle ilan etti teşrifatçı. O konuşurken, Duncan, içinde bir umut ışığı doğduğunu hissetti.

"Seçeneklerimiz bunlar mı. Lord Anthony?" diye sordu emin olmak için. Anthony, ağırbaşlı bir tavırla onayladı.

"Başka ihtimal yok. Ya ölüm ya da sürgün olmalı, majes-teleri."

Duncan, usulca ayağa kalktı ve sağ elindeki kını öne doğru uzattı. İçi huzurla doluydu. Emin olmak için sorusunu iki kez tekrarlamıştı ne de olsa. Teşrifatçının sözleri, taht odasındaki şahitlerce, kelimesi kelimesine du3aılsun diye.

"Halt ." Kesin bir ifadeyle konuşuyor, odadaki tüm gözlerin üzerinde olduğunu hissediyordu. "Eski Redmont Orman Mu-hafızı, bu vesileyle seni, Araluen ülkesinin yöneticisi sıfatıyla, tüm topraklarımdan sürgün ediyorum."

Dinleyiciler, cezanın ölüm olmamasından dolayı rahatlar-ken, salonda yeniden iç geçirmeler duyuldu. Kimsenin ölüm cezası beklemediğini biliyordu Duncan. Ama artık sıra, işin beklenmedik tarafına gelmişti.

"İhlal edilmesi halinde karşılığı ölüm cezası olmak üzere, bu krallığa..." H a h ' u n gözlerindeki kederi, kır saçlı Orman Muhafızı 'nın artık saklayamadığı acısını görünce bir an tered-düt etti. Ama yine de sözlerini tamamladı.

" . . .bugün itibanyla, bir yıl boyunca girişin yasaklanmış-tır."

Taht odasında ani bir hareketlenme yaşandı. Yaşadığı şok yüzünden okunan Lord Anthony, öne atıldı.

"Majesteleri! İtiraz ediyorum! Bunu yapamazsınız!"

Page 56: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

D u n c a n ' m yüzüne hâlâ ciddi bir ifade hâkimdi. Ama diğer-lerinin kendilerini kontrol edebildikleri söylenemezdi. Baron Araid 'm yüzüne geniş bir gülümseme yaydmıştı, ağzı kulak-larına varan Crowley ise, yüzünü Orman Muhafızı pelerini-nin gri kukuletasına saklamaya çalışıyordu. Hal t 'un , konuş-manın seyri karşısında ilk defa şaşkına döndüğünü fark eden Duncan ' ın içi, zalim bir tatminle doldu. Ama durumu yüksek sesle protesto etmekte olan Lord Anthony kadar şaşıranş ola-mazdı Halt. Kaşları şüpheyle yukarı kalkan kral, teşrifatçısına döndü.

"Yapamam mı dediniz. Lord Anthony?" diye sordu, krallara yakışır bir saygınlıkla. Krala emir vermenin ona düşmediğini fark eden Anthony, hızla sözlerini yutmak zorunda kaldı.

"Yani, majesteleri... sürgün... şey, sürgündür," diye yanm ya-malak tamamladı cümlesini. Duncan ciddiyetle başını salladı.

"Kesinlikle," diye yanıtladı. "Ve senin de söylemiş olduğun üzere, iki seçenekten biri sürgün."

"Ama majesteleri, sürgün... sürekhdir! Ömür boyu sürer!" diye itiraz etti Anthony. Yüzü, utancından kıpkırmızı kesilmişti. Hal t ' a karşı kin beslemiyordu. İşin aslı, kralın itibarını ayaklar altına aldığı için tutuklanıncaya dek. Orman Muhafızı 'na kar-şı, uzaktan uzağa hayranlık duyuyordu. Ama sonuçta, hukuk ve mülkiyet konularında krala tavsiye vermek de görevinin bir parçasıydı. ,

"Bu durum yasada açık seçik izah edilmiş mi?" diye sordu Duncan. Bu süre zarfında makam asasını düşürmesine ramak kalan Anthony, başını iki yana sallayıp çaresizliğini ortaya ko-yan bir el işareti yapmak zorunda kaldı.

Page 57: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Şey, açık seçik değil, hayır. Buna gerek yok ki. Sürgün, daima ömür boyu olmuştur. Geleneksel olarak böyledir!" diye ekledi.

"Aynen öyle," dedi Duncan. "Ve gelenek, kanun değildir."

"Ama.. ." diye başladı Anthony ve hemen arkasından, ne-den bu kadar çok itiraz ettiğini merak ederken buldu kendini. Duncan, hem Halt 'u cezalandıracak bir yol bulmuş hem de merhametli bir hükümdar olduğunu göstermişti işte.

Odadaki tereddütlü havayı fark eden kral, yeniden söz aldı.

"Konu hallolmuştur. On iki aylığına sürgün edildin, tutuk-lu. Araluen sınırlarını terk etmek için kırk sekiz saatin var."

Duncan ' in gözleri, Halt 'unkilerle son bir kez buluştu. Or-man Muhafızı, saygı ve minnet dolu bir ifadeyle yana eğdi ba-şım. Duncan iç geçirdi; Hal t 'un durumu neden bu kadar zor-ladığına dair hiçbir fikri yoktu. Belki de, aradan bir sene geç-tikten sonra öğrenecekti. Birden, tüm bu meseleye karşı içinde yükselen tiksinti dalgasının farkına vardı. Bu arada kmındaki kılıcı kemerine soktu.

"Bu mesele kapanmıştır," diye ilan etti. "Mahkeme bitmiş-tir."

Arkasını döndü ve sol taraftaki küçük kabul salonuna ge-çerek taht odasını terk etti. Salondakileri inceleyen Anthony, omuzlarım silkti.

"Kral konuştu," dedi; tüm bu olanlardan ne kadar bunaldı-ğı, ses tonundan anlaşılıyordu. "Tutuklu, on iki aylığına sür-gün edilmiştir. Muhafızlar, götürün."

Sözlerini bitirince, kralın ardından taht odasını terk etti.

Page 58: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YEDI

Will, kumsalda bir tur daha atıp ardından hızla on şinav çekerken, Evanlyn, onu giderek artan bir hiddetle iz-

liyordu.

Will'in bu saçma egzersiz programında neden ısrar ettiğini bir türlü anlayamıyordu. Yalnızca formda kalmak için yapsa, anlayabilirdi; Skorghijl'de yapılacak çok az şey vardı sonuçta ve bu da oyalanmanın bir yoluydu. Ama Evanlyn, işin için-de başka bir iş olduğundan şüpheleniyordu. Birkaç gün önce yapmış oldukları sohbete rağmen, Will'in hâlâ kaçış planları peşinde olduğuna emindi.

"Keçi gibi inatçı, budala," diye mırıldandı kız. Tipik bir oğ-lan çocuğu işte, diye düşündü. Kendisinin, yani bir kızm ipleri eline alarak Araluen'e dönüşlerini planlamasını hazmedemi-yormuş gibiydi Will. Kaşlarını çattı. Oğlanın Keltika'daki ta-vırları hiç böyle değildi oysa. Morgarath ' ın devasa köprüsünü yok etmeyi planladıkları sırada, Evaniyn' in fikirlerine çok de-ğer veriyordu. Will'deki değişiklik, kızın merakını uyandırı-yordu.

Page 59: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bu sırada Will, kumsala inip geminin filikasıyla kıyıya yanaş-makta olan Svengal'in yanına gitmişti. Skandiyah komutan yar-dımcısı, başanlı bir balıkçıydı. Filikayı hava elverdikçe, hemen her sabah denize çıkanyor, Skorghijl limanının soğuk, derin deni-zinde yakaladığı taze morina ve levrek, tuzlanmış et, balık ve lifli sebzelerden oluşan menülerinde tatlı bir değişiklik yaratıyordu.

Will Skandiyah ile konuşurken, Evaniyn, içi kıskançlıktan cız ederek onları izliyordu. Will'in insanlarla kolayca anla-şan, arkadaş canlısı mizacına sahip olmadığının farkındaydı. Will'in açık ve dostane tavırları, yeni tanıştığı kişilerle bile hemen derin bir sohbete dalmasını sağlıyordu. İnsanlar, sanki içgüdüsel olarak seviyorlardı onu. Öte yandan Evaniyn, ya-bancıların yanında huysuzlaşıp geriliyordu. Bunun, bir prenses olarak yetiştirilmesinden kaynaklanabileceği, aklına bile gel-miyordu. O sabah Will'e öfkelenmişti; oğlanın minik filikayı kabaran denizin üzerinden savaşçıyla beraber kıyıya çekişi ise yalnızca bu kızgınlığın artmasına yol açmıştı.

Kumsaldaki bir taşa öfkeyle tekme savurdu. Taş sandığın-dan büyük ve sert çıktığında, küfredip topallayarak Will ile yeni arkadaşını göremeyeceği kulübeye girdi.

"Balık vurdu mu?" dedi Will, tarih boyunca tüm balıkçılara yöneltilmiş olan soruyu sorarak. Svengal, başını teknenin di-bindeki balık yığınına doğru çevirdi.

"Şurada güzel bir tane var." Sekiz ya da dokuz tane küçük ama iş görür balığın arasında, kocaman bir morina balığı duru-yordu. Etkilenen Will, başını salladı.

Page 60: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" H e m de ne güzelmiş," dedi Will. "Temizlerken yardım is-ter misin?"

Nasılsa balıklan temizlemesi söylenecekti ona. Her türlü temizlik, yemek pişirme ve servis işi, ondan ve Evaniyn 'den soruluyordu. Ama Will, Svengal'la arkadaş olmak istiyordu. Bu sayede çocuk temizlikle uğraşırken Skandiyalı da yanın-da kalıp onunla sohbet edebilirdi. Fark etmiş olduğu üzere, Skandiyahlar ' ın çeneleri, -özellikle karşılarındaki meşgulken-iyice açılıyordu.

"Sen bilirsin," dedi iriyarı Skandiyalı, küçük bir bahkçı bı-çağım balık yığınının üzerine fırlatarak. Will, balıklan dışarı taşıyıp pul lan kazıma, bağırsakları çıkarma ve temizlemeden oluşan pis işlere başlayınca, savaşçı da filikanın siperliğine oturdu. Will, Svengal'in onun yanında kalacağını biliyordu. Skandiyalı 'nın kocaman morinayı kulübeye bizzat götürerek hava atmak isteyeceğinin farkındaydı. Balıkçılar övgüye ba-yılırdı.

"Svengal," dedi Will, levreklerden birinin pullarına odakla-nıp sıradan bir sesle konuşmaya dikkat ederek. "Balığa neden her gün aynı saatte çıkmıyorsun?"

"Gelgitten dolayı, evlat," diye yanıtladı Svengal. "Deniz yükseldiğinde balık tutmaktan hoşlanıyorum. Gördüğün gibi, balıklan l imana getiriyor."

"Gelgit mi? Nedir o?" diye sordu Will. Svengal, Araluenli oğlanın doğa olayları karşısındaki cehaleti karşısında başını iki yana salladı.

" G ü n içinde limandaki suyun yükselip alçaldığını fark et-medin mi?" diye sordu. Will başıyla onaylayınca devam etti.

Page 61: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"İşte O olaya gelgit denir. Deniz suyu yükselir ve alçalır. Ama bu olay, her gün bir önceki güne kıyasla birkaç dakika geç meydana gelir."

Will, kaşlarını çatıp "İyi de, su nereye gidiyor ki?" diye sor-du. "Ayrıca nereden geliyor?"

Svengal, düşünceli düşünceli sakalını sıvazladı. Bunu daha önce hiç düşünmemişti . Gelgit, balıkçılık hayatının bir parça-sıydı ama nedenini araştırmayı başkalarına bırakmıştı.

"Bu olayın Büyük Mavi Balina nedeniyle gerçekleştiği riva-yet edilir," dedi, çocukken duymuş olduğu bir masalı hatırlaya-rak. Will'in bir şey anlamadığını görünce devam etti. "Korkarım sen balinanın ne olduğunu da bilmiyorsun?" Oğlanm boş bakış-lan karşısında iç geçirdi. "Kocaman balıklara balina denir."

"Kocaman dediğin, morina kadar mı?" dedi Will, Svengal'in avına atıfta bulunarak. Deniz kurdu, keyifli bir kahkaha attı.

"Biraz daha büyüğü, evlat. Hem de epeyce büyüğü."

"Bir mors kadar mı yani?" diye sordu Will. Geminin demir attığı noktanın güney ucundaki kayalıklarda, hantal hayvan-ların bir kolonisi bulunuyordu ve bu ismi tayfaların birinden öğrenmişti. Svengal, otuz iki dişini göstererek güldü.

"Daha da büyük. Normal bir balina, bir ev kadardır. Koca-man hayvanlar işte. Ama Büyük Mavi Balina, bambaşka bir şeydir. Sizin şu şatolar kadardır büyüklüğü. Suyu içine çekip tepesindeki bir delikten dışarı fışkırtır."

"Anlıyorum," dedi Will dikkatle. Biraz daha bilgi almak is-tiyordu bu konuda.

"Yani," diye sabırla devam etti Svengal, "o nefes aldığında su çekilir. Sonra da içine çektiği tüm suyu geri fışkırtır..."

Page 62: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Tepesindeki delikten mi?" diye sordu Will. Balıkları temiz-lemeye başlamıştı. Tüm bunlar, ona olağanüstü bir hikâyeymiş gibi geliyordu; suyu içlerine çekip bırakan, üzerlerinde delik-ler bulunan balıklar falan. Sözü kesilen ve sesinden Will'in ona inanmadığını fark eden Svengal, kaşlarını çattı.

"Evet. Tepesindeki delikten. O bunu yaptığında, su yeniden yükselir. Bunu günde iki kez yapar."

"Acaba neden her gün aynı saatte yapmıyor bunu?" diye sordu Will. Bu kez Svengal'in yüzünde bir sıkıntı ifadesi be-lirdi. Açıkçası, bu konuda hiçbir fikri yoktu. Efsane, işin bu yanını ele almamıştı.

"Çünkü o bir balina, evlat! Ve balinaların saatin kaç oldu-ğundan haberi yoktur, öyle değil mi?" Kızgın hareketlerle te-mizlenmiş balıklardan oluşan sicimi yakaladı. Bıçağı da aldı-ğından emin olduktan sonra kumsaldan ayrıldı ve ellerindeki balık kanıyla pulları temizlesin diye Will'i yalnız bıraktı.

Svengal kumsaldan yukarı çıkarken, Erak, yemek salonu-nun dışındaki bir sırada oturuyordu.

"Güzel morina," dedi. Bunun üzerine Svengal başını salla-dı. Erak, parmağıyla Will'in olduğu yeri işaret ederek ekledi. "Orada neler oldu?"

"Ne? Haa, şu oğlan mı? Büyük Mavi Balina hakkında ko-nuşuyorduk sadece," diye yanıtladı Svengal.

Erak, düşünceli bir tavırla çenesini kaşıdı.

"Öyle mi? O konuya nereden geldiniz?"

Svengal durup sohbetlerini düşündü. "Gelgit hakkında so-rular soruyordu, hepsi bu." Erak 'm söyleyecek başka bir şeyi var mı diye bekledikten sonra, omuz silkerek içeri girdi.

Page 63: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Demek öyle ha?" dedi Erak kendi kendine. Oğlanın başına birini koymak gerekecek, diye düşündü.

Erak, sonraki birkaç saat boyunca, güneşleniyormuş n u m a -rası yaparak dışarıda oturmaya devam etti. Ama Orman Muha-fızı çırağının t üm hareketlerini dikkatle izliyordu. Birkaç saat sonra, oğlanın suya dal parçaları attığını ve yükselen suyun, dalları denize sürükleyişini dikkatle izlediğini fark etti.

"İlginç," diye mırıldandı kurt gemisi kaptanı kendi kendine. Derken Will'in ayağa kalktığım ve elini gözlerine siper ederek l iman girişine doğru baktığını fark etti. Oğlanm bakışlarım ta-kip ettiğinde şaşkınlıktan ayağa fırladı.

Yan yatmış, neredeyse suya gömülecekmiş gibi duran ve düzensiz kürekleri çekildikçe homurtular çıkaran bir kurt ge-misi, l imana giriyordu.

Page 64: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

sekiz

Griler içindeki süvari, tarlalar boyunca akıp giden puslu yağmur altında pelerinine sarınmış, perişan halde at sü-

rüyordu. Birini binmek, diğerini ise yük taşımak için kullandı-ğı atların toynakları, yoldaki suyu etrafa sıçratıyordu.

Bir tepeye vardığında, arkasındaki Araluen Şatosu'nun gri gökyüzüne yükselen kulelerinin oluşturduğu o mükemmel manzaraya bakmadı bile. Bakışlarını önündeki yola dikmişti.

Arkasındaki atlıların seslerini, dakikalar önce duymuştu as-lında. Abelard'ın kulakları, ortalığı inleten toynak gürültüleri karşısında dikilmiş. Halt da midillisinin tavırlarından, gelenle-rin Orman Muhafızı atlan olduğunu anlamıştı. Yine de dönüp arkasına bakmadı. O iki atlının kim olduğunu biliyordu. N e -den geldiklerini de. Hayal kırıklığıyla doldu içi. Sürgün edilişi sırasında yaşanan şaşkınlık ve üzüntü sırasında, iade etmek zo-runda olduğu o küçük nesneyi Crowley'nin unutacağını umut etmişti.

İç geçirip kaderine razı olarak Abelard'ın dizginlerine ha-fifçe dokundu. Eğitimli muhafız atı derhal durdu. Arkasındaki

Page 65: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

yük atı da ona uydu. Halt, toynak sesleri yaklaşıp Crowley ile Gilan yanma geldiklerinde bile anlamsız bakışlarla önüne bak-maya devam etti.

Atlar, birbirlerini selamlayarak hafifçe kişnediler. Üstlerin-deki üç adam ise birbirlerine biraz daha mesafeli duruyorlardı. Aralarındaki nahoş sessizliği nihayet Crowley bozdu.

"Erkenden ayrılmışsın. Halt. Sana yetişebilmek için çok hızlı at sürmek zorunda kaldık," dedi, üzüntüsünü gizleyen sahte bir samimiyetle. Halt, ilgisiz bakışlarla atları süzüyordu. Hayvanların ağzından çıkan buhar, soğuk ve nemli havaya ka-rışıyordu.

"Görebiliyorum," diye yanıtladı Halt, sakin bir sesle. Gilan 'm genç yüzündeki ıstırabı görmezden gelmeye çalışıyordu. Eski çırağının, ustasının anlaşılmaz hareketleri nedeniyle acı içinde olduğunu biliyordu. Genç Orman Muhafızı 'nın üzüntüsünden etkilenmemek için, kalbinin etrafına bir duvar örmüştü.

Crowley de içtenliğini kaybetmişti artık. Ciddileşen yüzüne sıkıntılı bir ifade hâkimdi şimdi.

"Halt, sanırım bir şeyi unut tun. Üzgünüm ama bu konuda ısrar etmek durumunday ım. . . " Duraksadı. Bu ojoınu sonuna dek oynamaya karar vermişti.

"Krallıktan aynimak için kırk sekiz saatim var," diye yanıt-ladı Halt. "Süre, bu sabah şafak vakti başladı. Kırk sekiz saate sının geçmiş olurum. Bana eşlik etmeniz gerekmiyor."

Crowley, başını salladı. Halt, göz ucuyla Gilan ' ın bakış-larını önüne diktiğini fark etti. Bu durum, hepsine birden acı veriyordu. Crowley'nin neden geldiğini biliyordu. Pelerininin içine uzanarak boynunda asılı duran gümüş zinciri yakaladı.

Page 66: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Unutursun diye ummuş tum," dedi usulca. Boğazı düğüm-lenmişti. Crowley, kederle başını salladı.

"Meşe Yaprağı'nın sende kalamayacağını biliyorsun. Halt. Sürgüne gönderilmiş biri olarak, teşkilattan da ihraç edildin."

Halt, başıyla onayladı. Boynundaki zincirden çıkardığı kü-çük gümüş sembolü Orman Muhafızı Komutan ı ' na verirken, gözlerinin yaşarmakta olduğunu hissetti. Metal, hâlâ sıcacık-tı. Crowley'nin parmakları Meşe Yaprağı'nı kavradığında, Hal t 'un gözleri yaşardı. Küçücük bir metal parçası sonuçta, diye düşündü, ama onun için anlamı o kadar büyüktü ki. Meşe Yaprağı'nı, Orman Muhafızları 'na has bir gururla, uzun yıllar taşımıştı. Ve şimdi, onu kaybediyordu.

"Özür dilerim Halt ," dedi Crowley üzüntüyle.

"Önemli değil," dedi Halt, omuz silkerek.

Aralarında yeniden bir sessizlik oldu. Crowley'nin gözleri, Hal t 'un gözlerini örten perdenin ötesini seçmeye çalışıyordu. Yapmacık bir perdeydi ama mükemmel bir şekilde muhafaza ediliyordu. Komutan nihayet at sırtında öne eğilerek Hal t 'un kolunu sıkıca tuttu.

"Neden, Halt? Neden yaptın bunu?" diye sordu hiddetle. Karşılık olarak yine o insanı çileden çıkaran aldırmaz ifade ve silkilen omuz geldi.

"Söylediğim gibi," dedi Halt, "konyağı fazla kaçırdım. İç-kiye pek dayanıklı olmadığımı bilirsin, Crowley."

Bunlan söylerken gülümsemeyi bile başarmıştı. Tebessü-mü, bir ölüm maskesi gibi eğreti duruyordu yüzünde. Crowley, onun kolunu bırakıp hayal kıriklığıyla başını sallayarak geri çekildi.

Page 67: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Yolun açık olsun, Halt ," dedi sonunda titreyen bir sesle. Ve dizginleri hiç de ona has olmayan sert bir hareketle çekip, atını Araluen Şatosu'na giden yolda dörtnala sürmeye başladı.

Halt, onun arkasından baktı; Crowley'nin alacalı Orman Muhafızı pelerini, bir süre sonra puslu yağmurun içinde kay-bolup gitti. Bunun üzerine eski çırağına döndü. Bu kez yüzün-deki keder de tebessüm de samimiydi.

"Hoşça kal, Gilan. Bana veda etmeye gelmene çok sevindim."

Ama genç Orman Muhafızı, başını iki yana sallıyordu.

"Sana veda etmeye gelmedim," dedi kaba bir sesle. "Senin-le geliyorum." Hal t 'un tek kaşı havaya kalktı. Gi lan 'm öylesi-ne iyi bildiği bir hareketti ki bu.

"Sürgüne mi?" diye sordu Halt. Gilan başmı bir kez daha iki yana salladı.

"Amacının ne olduğunu biliyorum," dedi. Abelard'ın arka-sında sabırla bekleyen yük atım işaret etti başıyla. "Çekici'yi yanına almışsın. Will'in peşinden gideceksin, değil mi?"

Halt, bir an için hayır demek istedi. Ama yüreği bu numa-raları kaldırmıyordu artık. Bir kerecik olsun gerçeklerden söz ederse, yüreğinin ferahlayacağını hissediyordu.

"Mecburum, Gilan," dedi usulca. "Ona söz verdim. Ve bu da, kendimi kovdurmanın tek yoluydu."

"Sürgün olarak mı?" Gilan ' ın sesi, kuşkulu bir tona bürün-müştü şimdi. " D u n c a n ' m seni öldürtebileceği ihtimali geldi mi aklına hiç?"

Halt, omuz silkti ancak alaycı görünmek değildi amacı. Yalnızca teslimiyetin göstergesiydi bu.

Page 68: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Öldürteceğini sanmıyordum. O riski almam gerekiyordu."

Gilan kederle başıni salladı. "Eh, sürgün ya da değil," dedi, "seninle geliyorum."

Halt, başinı öteye çevirdi ve derin bir nefes alıp bıraktı. Tek-lifin çekici olduğunu itiraf etmeliydi. Gilan'in yol arkadaşhğınin -ve belki de kılıcının- çok işine yarayacağı, uzun, zorlu ve tehlike-li bir yolculuğa çıkıyordu. Ama Gilan'm hizmetine başka yerlerde ihtiyaç duyuluyordu ve vazifesine ihanet ettiği hissiyle zaten içi yanan Halt, genç adamın da aynı şeyi yapmasına izin veremezdi.

"Olmaz Gilan," dedi basitçe. Gilan yanıt vermek için nefes aldığında, durması için elini kaldırdı. "Bak, Will'in peşinden gidebilmek için izin istedim ben," dedi "ve bana burada ihti-yaçları olduğunu söylediler."

Sustu. Gilan da ustasını anladığını beUi ederek başını salladı.

"Eh, bence bana o kadar da ihtiyaçları yok. Ama bu benim fikrim ve yanlış düşünüyor olabilirim. Şu Foldar meselesi teh-like arz ediyor, hem de çok. Ve bu işin bir an önce halledilmesi gerekiyor. Adamın aranması, takip edilmesi ve pusuya düşü-rülmesi gerek. Ve açıkçası, bu iş için senden daha uygun bir Orman Muhafızı düşünemiyorum."

"Sen hariç," diye lafı yapıştirdı Gilan; Halt da başım hafifçe eğerek gerçeği kabullendi. Övünmek değildi amacı; gerçekti bu.

"Haklı olabilirsin," dedi, "ama bu, benim tezimi destekli-yor. İkimiz birden ortadan kaybolursak, Crowley'nin bu iş için bir başkasını bulması gerekecek."

"Umurumda değil," diye inatlaştı Gilan; elinde tuttuğu diz-ginleri sıkıca çekip serbest bırakarak. Halt, genç adama nazik-çe gülümsedi.

Page 69: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Benim umurumda, Gilan. İnandığm değerleri bir yana bırakıp gitmenin nasıl bir his olduğunu bilirim. Çok derin ve acılı bir duygudur, inan bana. Ve bunu kendine yapmana izin vermeyeceğim."

"Ama Halt ," dedi Gilan üzüntüyle ve kır saçlı, ufak tefek adam, oğlanın ağlamak üzere olduğunu fark etti. "Will'i terk eden benim. Keltika'da onu yalnız bıraktım! Onunla kalsay-dim, Skandiyalılar tarafından yakalanmayacaktı!"

Halt, başını salladı. Genç adamı avuturken sesi daha nazik çıkıyordu şimdi.

"Bundan dolayı kendini suçlayamazsın," dedi genç Orman Muhafızı 'na. "Yaptığın şey doğruydu. Onun yerine, bu işlere girişecek onur ve cesarete sahip bir çocuğu çırak aldığım için beni suçla. Ve onu, o şekilde tavır almasına neden olacak şe-kilde eğittiğim için."

Sözlerinin bir etkisi oluyor mu diye bakmak üzere konuş-maya ara verdi. Gi lan ' ın tereddüt içinde olduğunu biliyordu. Nihayet son darbeyi de indirdi.

"Anlamıyor musun Gilan, senin burada olmana güvenerek bırakıyorum görevimi. Benim işlerimi görebileceğini biliyo-ram çünkü. Eğer bunu reddedersen, hiçbir yere gidemem."

Bunun üzerine, Gi lan 'm omuzlan yenilgiyi kabullenerek düştü. Gözlerini bir kez daha önüne dikerek boğuk bir sesle mınidandı , "Pekâlâ, Hal t . . . ama bul onu. Bul ve geri getir, sür-gün falan dinleme."

Halt, gülümseyip omzundan yakalamak üzere Gi lan 'a doğ-ra uzandı.

"Yalnızca bir senecik," dedi. "Sen daha farkına bile varma-dan geri dönmüş oluraz. Hoşça kal, Gilan."

Page 70: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Yolun açık olsun, Halt," dedi genç Orman Muhafızı, titre-yen bir sesle. Gözyaşları önünü görmesini engelliyor, kıyıya doğru ilerleyen Abelard ile Çekici 'nin boğuk toynak sesleri kulağına çalınıyordu.

Rüzgâr, at üstündeki Hal t ' a önden vuruyor, çiseleyen yağ-muru da beraberinde getiriyordu. Muhafızın yıpranmış yüzüne düşen minik damlalar, yanaklarından aşağı süzülüyordu.

Garip bir şekilde, damlaların bazılarında tuz tadı vardı.

Page 71: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

DOKUZ

Kurt gemisi, berbat durumdaydı. Tuiıafbir şekilde salla-narak, Erak 'm tayfalarının gemiyi izlemek üzere kulü-

beden dışarı fırladıkları kumsala yaklaşıyordu. Fena halde yan yatmıştı ve suya gerekenden daha fazla batmış gibi duruyordu. Geminin alt tarafındaki güvenlik parmaklığıyla suyun arasın-da on santim ya vardı ya yoktu.

"Slagor 'un gemisi bu!" diye bağırdı kumsaldaki Skandiyalılar 'dan biri; yamuk pruva direğindeki kurt kafası armasını tanımıştı.

"Burada ne işi var ki?" diye sordu bir diğeri. "Biz Araluen'e gitmek üzere ayrıldığımızda, o, Skandiya'da emin ellerdeydi."

Will de dallan suya attığı kayalıklardan koşarak gelmişti. Evaniyn'in kulübeden çıkıp kıyıya indiğini görünce, ona katıldı. Bu yeni gelişme üzerine kız, az önceki öfkesini unutmuştu.

"Bu gemi de nereden çıktı?" diye sorunca. Will omuz silkti.

"Hiçbir fikrim yok. Kayalıklardaydım, kafamı kaldırmamla gemiyi görmem bir oldu."

Gemi, kıyıya iyice yaklaşmıştı artık. Will, tayfaların çok

Page 72: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

yorgun göründüklerini fark etti. Geminin gövdesini oluştu-ran tahtalardan bazılarmm arasmdaki boşlukları ve ana dire-ğin kırılıp güverteye devrildiği noktadaki kaba kök parçasını seçebiliyordu. Geminin bu halini fark eden Skandiyalılar da yorumlar yapıyordu.

Çarşaf gibi dümdüz denizin üzerinden "Slagor!" diye ses-lendi, Erak. "Hangi cehennemden kaçtın da geldin böyle?"

Kıç tarafında geminin dümen küreğini yönetmekte olan iriyarı adam, elini salladı. Bitkindi ve limana girmekten çok memnun olduğu yüzünden anlaşılıyordu.

Tayfalardan biri, geminin pruvasına çıkarak Erak' ın kum-salda bekleyen adamlarına kaim bir halat fırlattı. Birkaç saniye içinde ipe sarılan bir düzine Skandiyah, kurt gemisini kıyıya çekti. Ayakta duracak halleri kalmayan kürekçiler, minnetle ar-kalanna yaslanmıştı. Serbest kalan kalın ahşap kürekler suyun içinde oraya buraya sürükleniyor, cansız bir şekilde geminin yan tarafına çarpıyorlardı.

Tekne gıcırtıyla kumlara sürtünerek durdu. Suya Kurt Rüzgârınum daha çok battığı için, kumsalın içlerine kadar gi-rememişti. Pruvası sarsılarak olduğu yerde kaldı.

Güvertedeki adamlar gemiyi boşaltmaya, pruvadaki par-maklıklardan kumsala atlamaya başladılar. Tökezleyerek ka-raya çıkan kürekçiler, yorgun iniltiler eşliğinde kendilerini bıraktıkları kumsalda ölü gibi yatıyorlardı. Kıyıya çıkan son kişilerden biri de Kaptan Slagor olmuştu.

Skandiyah, bitkin bir halde kumsala atladı. Saçı sakalı tuz-la kaplanmış, bembeyaz kesilmişti. Kıpkırmızı gözleri, hiç de tekin bakmıyordu. Erak ile yüz yüze geldiler. Birbirlerini, âdet

Page 73: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

olduğu Üzere, kollarından tutarak selamlamamışlardı. Will, kaptanların birbirlerinden pek hoşlanmadıklarını fark etti.

"Yılın bu vaktinde burada ne arıyorsun?" diye sordu Erak.

Slagor, başını tiksintiyle salladı. "Bu lanet olası yere gelebil-diğimiz için çok şanslıyız. Fırtına koptuğunda Hallasholm'dan ayrılalı iki gün olmuştu. Kale büyüklüğünde dalgalar ve kutup kaçkını rüzgârlarla uğraştık. Ana direk ilk bir saat içinde kml-dı, ucunu da kesip koparamadık. Direği kurtarmaya çalışırken iki adamımı kaybettim. Ucu suya vurdu ve güvertede bir delik açılmasına neden oldu. Ne olduğunu bile anlayamadan kama-ralardan birini su basmış, üç tanesinde de sızıntılar başlamıştı bile."

Sıradan gemileri tanimalarina rağmen kurt gemileri, as-lında denize son derece dayanıklı teknelerdi. Bunun en büyük nedenlerinden biri de geminin tasarımıydı. Ana güvertenin alt tarafında, kürekçilerin oturdukları yerlerin arasında kalan, dört su geçirmez bölme vardı. Beyaz Fırtına Denizi boyunca seyreden devasa dalgaların bastırması halinde bile gemileri su üstünde tutan şey, bu bölmelerin yüzebilmesiydi.

Will'in bakışları Erak'a çevrilmişti şimdi. İri yan kontun Slagor'un sözleri üzerine kaşlarını çattığını fark etti.

"Denizde ne arıyordun ki?" diye sordu Erak. "Beyaz Fırtma'yı aşmaya çalışacak zaman değil ki."

Slagor, Erak' in adamlarından birinin uzattığı şişeyi aldı. Erak 'm tayfaları, küçük liman boyunca yorgun hemşerilerine içecek bir şeyler getiriyor ve fırtmada yaralananlarla ilgileni-yorlardı.

Slagor'un teşekkür namına hiçbir şey yapmaması üzerine,

Page 74: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Erak kaşlarını çattı. Will, bir kez daha iki kaptan arasında hu-sumet olduğu hissine kapıldı. Başlarına gelen talihsizliği anla-tırken bile kavgacı bir tavır takınmıştı Slagor; sanki t amamen savunmaya çekilmiş gibiydi. Şişeden büyük bir yudum alarak içeceğin yansım midesine indirdi ve cevap vermeden önce eli-nin tersiyle ağzım sildi.

"Hallasholm'da hava açılmıştı," dedi kısaca. "Fırtına böl-gesini geçebilecek fırsatımız olduğunu düşündüm."

Erak'ın gözleri, fal taşı gibi açıldı.

"Yılm bu zamanında mı?" diye sordu. "Delirdin mi sen?"

"Becerebiliriz sandım," diye tekrarladı Slagor inatla. Will, Erak' ın gözlerinin kısıldığını fark etti. İriyarı kont, tayfaların duymaması için sesini alçalttı. Söylediklerini yalnızca Will ve Evaniyn duyuyordu.

"Lanet olsun sana, Slagor," dedi kızgınlıkla. "Yağma sezo-nunu erken açmak istedin, sebep bu."

Slagor, diğer kaptana öfkeh bir bakış fırlattı. "îstediysem ne ol-muş? Bir kaptan olarak bu, benim karanm. Başka kimsenin değil."

"Ve verdiğin karar iki adamın hayatına mal oldu," diye işa-ret etti Erak. "Verdiğin kararlar ne kadar aptalca olursa olsun, sözünden çıkmayacaklarına yemin etmiş olan iki adama. Daha az deneyimli bir kaptan bile denizi aşmak için mevsimin henüz çok erken olduğunu bilirdi!" .

"Hava iyiydi diyorum!" diye bağırdı Slagor. Bunun üzerine Erak, tiksintiyle homurdandı .

"İyiymiş! Ara ara iyi olur hava! Bir ya da iki gün sürer. Ama denizi aşmak için bu kadarı yetmez ve sen bunu biliyorsun. Ah şu lanet olası açgözlülüğün yok mu, Slagor!"

Page 75: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Slagor ayağa kalktı. "Beni yargılamaya hakkın yok, Erak. Kaptan, gemisinin efendisidir ve sen de bunu biliyorsun. Tıpkı senin gibi, benim de istediğim zaman istediğim yere gitmeye hakkım var," dedi. Sesi Erak 'mkinden daha yüksekti ve Will, adamın kavgaya hazırlandığını fark etti.

"Verdiğimiz savaşta bize katılmadığını sana hatırlatırım," dedi Erak, karşısındakini küçük gören bir sesle. "Savaş sıra-sında evde oturup sonra aradan sıvışarak ganimetleri herkesten önce cebe indirecektin."

"Bu, benim seçimim," diye tekrarladı Slagor, "ve akıllıca bir seçim olduğu da ortada." Sesi, küçümser bir hal almıştı şimdi. "İşgalinizin pek de başarılı geçmediğini fark ettim, ha Kont Erak?"

Erak, Slagor'a doğru birkaç adım attı. Gözlerinden, uyarı dolu alevler fışkırıyordu.

"Sesinin tonuna dikkat et, sinsi hırsız. En yakın arkadaşla-nmı gömdüm de geldim buraya."

"Duyduğum kadarıyla, arkadaştan da fazlasını bırakmışsın geride," diye yanıtladı Slagor cesaretlenerek. "Ragnak, onun oğlunu geride bıraktığın için özel bir teşekkür sunacak sana."

Ağzı şaşkınlıktan açık kalan Erak bir adım geriledi. "Gro-nel yakalanmış mı?"

Onu gafil avladığı için gülümseyen Slagor, başım sallı-yordu şimdi. "Yakalanmamış. Dikenli ağaç Savaşı'nda öldü-rülmüş diye duydum. Gemilerin bazıları, fırtına kopmadan Skandiya'ya dönmeyi başardı."

Will'in düşünceleri birden o tarafa kaydı. Erak 'm gemisi Kurt Rüzgârı, Araluen kıyılarından ayrılan son gemi olmuştu.

Page 76: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Hor th 'un talihsiz keşif gezisinden hayatta kalanlar, güç bela gemilere dönüp yaşanan yıkımla ilgili haberler getirerek yel-ken açtıklarında, tayfalar henüz Erak' ın dönüşünü bekliyordu. Will, daha sonradan Kurt Rüzgârı tayfalarının kendi arala-rında Dikenliağaç Savaşı hakkında konuştuklarını duymuştu. D u n c a n ' m ana gücünü arkadan kuşatmak amacıyla uygun adım yürüyen Skandiya ordusunu yok eden kralın güçlerine, biri kısa boylu ve kır saçlı, diğeri genç ve uzun boylu iki Or-man Muhafızı komuta etmişti. Will, bunların Halt ile Gilan ol-duklarına emindi.

Erak başını kederle salladı. "Gronel iyi bir adamdı," dedi. "Yokluğunu fazlasıyla hissedeceğiz."

"Babası zaten hissediyor. Duncan ' a karşı Yalla Yemini etti."

"Bu doğru olamaz," dedi Erak, inanmazlıkla kaşlarını çata-rak. "Valla Yemini, yalnızca ihanet ya da cinayet söz konusu olduğunda edilir."

Slagor omuz silkti. "O Yüce Kont. Bana kalırsa, ne isterse yapabilir. Tann aşkına, bu Allah'ın unuttuğu adada yiyecek bir şeyiniz var mı yahu? Bizim erzak deniz suyu yuzünden berbat oldu."

Bu yeni haberlerden dolayı aklı başka yerde olan Erak, yakınlardaki Will ile Evaniyn'i fark etti. Kafasını kulübelere doğru salladı.

"Bir ateş yakın," dedi çocuklara. "Bu adamlarin sıcak bir yemeğe ihtiyaçları var."

Slagor ona yapması gerekenleri hatırlattığı için öfkeliydi. Adamı sevmiyordu belki, ama başlarina gelen onca olaydan

Page 77: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

sonra tayfaların yardıma ve ilgiye iiıtiyaçlan vardı. Will'i ku-lübeye doğru sertçe ittirdi. Sersemleyen oğlan, hemen arkasın-daki Evanlyn ile koşmaya başladı.

Will'in içinde kötü bir his vardı. Valla Yemini hakkında bir fikri yoktu ama bir tek şeyi iyi biliyordu. O da, Evaniyn' in kimliğini gizli tu tmanın, bir ölüm kalım meselesi haline gel-miş olduğuydu.

Page 78: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON

İki yandaki ağaçlar giderek okyanusa yaklaşan yolun üze-rine kapanırken, verimli, ekili topraklar da yerlerini or-

manlık bir araziye bırakıyordu.

Yol kenarındaki kalin ağaçların pusu kurmaya fırsat tanıdı-ğı, huzurlu gezginlerin soyulma korkusu yaşadıkları türden bir araziydi burası. Halt, bu tür bir korku içinde değildi elbette. İşin aslı, bir soygun denemesini bile heyecanla karşılayabile-cek kadar karanlık bir ruh hali içindeydi.

Ağır saks bıçağı ile fırlatma bıçağı, pelerininin içinde kolay-ca ulaşabileceği bir yerdeydi; uzun yayını ise. Orman Muhafızı tarzında, eyerin topuzunun üzerine yatırmıştı. Pelerininin ucu -ki özel olarak bu amaçla dikilmişti- omzundan geriye doğru kıvrılmıştı. Ayrıca hızla ve kolayca eline alabilmesi için kılı-fındaki iki düzine okun tüylü uçları açığa çıkmıştı. Her Orman Muhafızı 'nın ok kılıfında yirmi dört hayat taşıdığı söylenirdi; ok ve yay söz konusu olduğunda o kadar nişancıydı her biri.

Bu dışarıdan gözüken silahlan ve tehlikeyi anında kavrayan muhafız içgüdülerinin yanında, Ha l t ' un potansiyel bir saldır-

Page 79: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

gan karşısında iki gizli kozu daha vardı. Muhafız atlan Çekici ile Abelard, kendilerine yaklaşan yabancılan fark ettikleri an sessiz uyarılarda bulunmak üzere eğitilmişlerdi. Ve şimdi. Halt yoluna devam ederken, Abelard'ın kulakları art arda seğiriyor. Çekici ile birlikte başını hızla çevirip kişniyordu.

Halt, öne uzanıp nazikçe atmm boynunu okşadı.

"Aferin oğullanma," dedi usulca ve söylediğini anlayan atların kulaklan birden dikiliverdi. Pelerinli süvari, dışandan bakıldığında yalnızca atım yatıştınyormuş gibi duruyordu; son derece normal bir görüntüydü bu. Ama aslında sezgileri keskinleşmiş, aklından ihtimalleri geçiriyordu. Bir tek kelime çıktı ağzından.

"Nerede?"

Abelard başmı hafifçe sola eğerek, yaklaşık elli metre ötele-rindeki, yola yakın duran ağaç kümesini işaret etti. Hızla arka-sına dönen Halt, usulca arkasından gelmekte olan Çekici 'nin de aynı yöne doğru baktığını fark etti. Atların ikisi de ağaçların içindeki yabancının ya da yabancıların varlığını sezmişti. Halt, yeniden konuştu.

"Serbest."

İşaret ettikleri istikametin anlaşıldığını anlayan atların baş-lan öne çevrildi. Orman Muhaf ız lan 'na hayatta kalma ve teh-likeyi önceden sezme kudretini veren şey, bu tür özel yetenek-lerdi işte.

Ağaçların içinde birilerinin bulunduğundan habersizmiş numarası yapan Halt, ağır temposunu koruyarak ilerlemeye devam etti. At lann ona, yalnızca etrafta birileri olduğu bilgi-sini verebileceklerini hatırlayınca, kendi kendine gülümsedi.

Page 80: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Saklananlann dost mu düşman mı olduğunu kestiremiyordu midilliler.

Onu da bilebilseler, gerçekten de doğaüstü bir güç olurdu bu, diye düşündü kendi kendine.

Ağaçlarla arasında kırk metre kalmıştı artık. Yanm düzi-neydiler; gür çalılarla çevrili, dallı budaklı ağaçlardı. Pusu kurmak için mükemmel bir fırsat sunuyorlardı. Son on saattir çiselemekte olan yağmurdan korunmak isteyen birileri için sı-ğınak görevi görüyor da olabilirler, diye aklından geçirdi Halt. Kukuletasının altından gür çalılığı tarıyordu. Muhtemel tehli-keye artık daha da yaklaşmış olan Abelard, boğazının derinlik-lerinden bir homurtu koyuverdi. Belh belirsiz bir sesti aslında ve binicisine sanki atın kamı guruldamış gibi gelmişti. Hah, atı bir diziyle dürttü.

"Farkındayım," dedi usulca, kukuletasının dudak hareketle-rini gizleyeceğini bilerek.

Sonunda yeterince yakma geldiğine karar verdi. Arada belli bir mesafe olduğu sürece, yayı, ona avantaj sağlıyordu. Diz-ginleri usulca çekince, Abelard da arkasındaki Çekici de dur-du.

Hah , yavaş ve seri bir hareketle kılıfından bir ok çekerek yayma geçirdi. Kirişi germeye gerek görmedi. Yıllardır düzen-li olarak yaptığı idmanlar, göz açıp kapayıncaya kadar kirişi germesini, nişan almasını ve okunu bırakıp hedefini vurmasını mümkün kılıyordu.

"Açığa çık bakalım!" diye seslendi gür bir sesle. Bir anlık tereddüdün ardından ağaçlann arasından çıkan yapılı atlı, yo-lun kıyısındaki boşluğa geçip durdu.

Page 81: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Halt 'un , kollarıyla boynunun etrafındaki zincirden zırhın donuk parıltısından anlayabildiği kadariyla, bir savaşçıydı bu. Yağmurdan korunmak amacıyla bir pelerin geçirmişti üzerine. Eyer topuzuna koni biçimli, basit, çelik bir miğfer asılıydı. Yu-varlak, armasız bir kalkanı ise sırtına asmıştı. Görünürde kılıcı ya da başka bir silahı yoktu ama Halt, atlının bu tür bir silahı, büyük ihtimalle O n n a n Muhafızı 'nın uzağında kalan sol tara-fında taşıyacağım tahmin etti. Doğal olarak atlının silahlı ol-duğunu varsayması gerekiyordu. Yan yarıya zırh kuşanıp eline silah almadan dışarı çıkmanın bir anlamı yoktu sonuçta.

Öte yandan savaşçı, bir yanıyla Hal t ' a tanıdık geliyordu. Bir an sonra atlının kim olduğunu anladı. Rahatlayarak yayın ucundaki okunu aynı seri, deneyimli hareketlerle kılıfına geri koydu.

Atlıyı selamlamak üzere Abelard'ı öne doğru sürdü.

"Burada ne işin var?" diye sordu, yanıtın ne olacağını çok

iyi bilmesine rağmen.

"Seninle gehyorum," dedi Horace, Hal t 'un şüphelerini doğ-rulayarak. "Will'i arayacaksın, ben de sana katılacağım."

"Demek öyle," dedi Halt; oğlanın yanına gelince dizginleri çekerek midilliyi durdurdu. Uzun boylu Horace 'm savaş atı da Abelard'dan birkaç kanş uzundu. Orman Muhafızı, genç savaş-çıyla yüz yüze gelebilmek için başım yukarı kaldırmak zorunda olduğunu fark etti. Oğlanın yüzünde kararlı bir ifade vardı.

"İyi ama yokluğunun farkına vardığında ustan ne diyecek sence?" diye sordu.

"Sör Rodney mi?" diye omuz silkti Horace. "O zaten bili-yor. Ayrılacağımı söyledim ona."

Page 82: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Halt, başmı şaşkınlıkla eğdi. Horace 'm ona katılmak için birliğinden kaçtığını sanmıştı. Ama savaşçı çırağı, hile ve kur-nazlıkla işi olmayan dürüst bir çocuktu. Geri adım atmanın Horace 'm karakterinde olmadığını fark etti Halt.

"Bu ciddi haberi nasıl karşıladığını merak ediyorum?"

Anlamayan Horace, kaşlarinı çattı.

Kararsızlıkla "Efendim?" deyince, Hak, usulca iç geçirdi.

"Ona bunu söylediğinde ne dedi? Kafana bir tane patlatmış-tır herhalde?" Rodney, asi çıraklara karşı gösterdiği hoşgörüyle tanınan biri değildi. Çabuk öfkelenirdi ve Savaş Okulu'ndaki çocuklar da bunu tüm şiddetiyle hissederlerdi.

"Hayır," dedi Horace, ifadesiz bir sesle. "Sana bir mesaj iletmemi söyledi."

Hah , merakla başını sallayarak "Neymiş bu mesaj?" diye sordu. Horace 'm yanıt vermeden önce at sırtında huzursuzca kımıldandığını fark etmişti.

"'Bol şans,' dedi," diye yanıtladı oğlan sonunda. "Ve sana onun onayıyla geldiğimi söylememi istedi; gayrıresmi olarak, tabii."

"Elbette," dedi Hah, Savaş Okulu komutanından gelen bu beklenmedik destek karşısında düştüğü şaşkınlığı başanyla gizleyerek. "Sürgün edilmiş, kanundışı bir adamla gitmene resmen izin veremezdi, değil mi?"

Horace bunu düşündü ve başıyla onayladı. "Sanırım öyle. Yani seninle gelmeme izin verecek misin?"

Halt başını iki yana sallayıp "Elbette vermeyeceğim," dedi sert-çe. "Gittiğim yerde bir de seninle ilgilenecek vaktim olmayacak."

Page 83: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Hal t 'un onu hafife alan ses tonu karşısında, oğlanın yüzü öfkeden kıpkırmızı kesildi.

"Sör Rodney aynca, yolda arkanı kollayacak bir savaşçıya ihtiyaç duyabileceğini de söylememi istedi sana," dedi Horace, i

Halt, konuşurken uzun boylu delikanlıyı dikkatle inceliyordu. ;

"Tam olarak böyle mi dedi?" diye sorunca, Horace başını salladı.

"Tam olarak değil."

"O zaman tam olarak ne dedi, onu söyle bana?" diye ısrar etti Halt.

Horace derin bir nefes aldı. "Tam olarak söylediği... 'Arka-nı kollayacak iyi bir savaşçıya ihtiyacın olabiHr' idi."

Halt içinden gelen gülümseme isteğini bastırdı.

"Kimi kastederek?" diye itiraz etti. Atının üzerinde küple-re binerek kızaran Horace, cevap vermedi. Verebileceği en iyi karşılık da buydu zaten. Halt, çocuğu yakından inceliyordu. Rodney 'nin tavsiyesini önemsiyor ve Horace 'm çok cesur ol-duğunu biliyordu. Bunu, Uthal Ovaları 'nda Morgarath ' ı düel-loya davet ederek kanıtlamıştı zaten.

Ama çocuk, aşırı özgüvenli ya da aldığı çok sayıda övgü nedeniyle başı dönmüş biri de olabilirdi. O durumda, savun-maya çekilerek Hal t 'un alaycı itirazlarına cevap yetiştirmekle meşgul olacaktı. Keskin çizgilerle dolu yüzüyle önünde otu-ruyor olması, çocuğun karakteriyle ilgili çok şey anlatıyordu Halt 'a. Nasıl da değişiyorlar, diye düşündü Orman Muhafızı. Küçükken Horace ' in kabadayının teki olduğunu hatırlıyordu. Savaş Okulu disiplini ve aradan geçen birkaç senenin ilginç değişikliklere imza attığı belli oluyordu.

Page 84: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Oğlanı yeniden inceledi. Bir yol arkadaşı, hiç de fena ol-mazdı doğrusu. Gilan' ı , ona Araluen'de ihtiyaç duyulacağı için reddetmişti. Ama Horace başkaydı. Ustasından -gayrıres-mi de olsa- izinliydi. Çok iyi kılıç kullanıyordu. Üstelik sadık ve güvenilir bir çocuktu.

Ve tüm bunların haricinde, itiraf etmeliydi ki Will esir düş-tüğünden bu yana, gençlerle yan yana olmayı özlemişti Halt. Gençlerin beraberlerinde getirdikleri heyecanı ve coşkuyu öz-lüyordu. Sonu gelmek bilmeyen sorulanm bile.

Horace 'm da onu dikkatle süzdüğünü fark etti. Çocuk Hal t ' tan bir yanıt bekliyordu ve şu ana kadar, Sör Rodney tara-fından ileri sürülen "iyi savaşçı" kimliğini alaycı bir dille red-dedişi dışında hiçbir şey duymamıştı Hal t 'un ağzından. Halt, derin bir iç geçirdi ve kaşlannı çatıp alnını kmştırdı.

"Korkarım beni gece gündüz sorulara boğacaksın, ha?" dedi. Ses tonu, Horace 'm omuzlarının çökmesine neden oldu ama birden, sözlerin anlamını kavrayıverdi oğlan. Yüzü aydın-landı ve omuzlarını yeniden dikleştirdi.

"Yani alacak mısın beni yanına?" dedi, heyecanlı sesi ni-yetlendiğinden daha tiz bir perdeden çıkmıştı. Bakışlarını yere diken Halt, gerekmediği halde eyer çantasının kayışını düzelt-ti. Yıpranmış yüzündeki hafif tebessümü oğlana göstermek is-temiyordu.

"Görünen o ki, almak zorundayım," dedi isteksizce. "Kaç-tığına göre, Sör Rodney 'n in yanına da geri dönemezsin artık, öyle değil mi?"

"Hayır, dönemem! Yani... bu harika! Sağ ol. Halt! Pişman olmayacaksın, söz veriyorum! İşin aslı, kendi kendime Will'i

Page 85: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

bulup kurtaracağıma dair söz vermiştim." Oğlan, isteğinin ka-bul edilmiş olmasının coşkusuyla lafı ağzında geveliyordu. Halt, Abelard'1 diziyle dürttü ve arkasındaki Çekici ile iler-lemeye başladı. Horace da savaş atım Abelard ile aynı hizaya getirmiş, teşekkürlerini sunmaya devam ediyordu.

"Will'in peşinden gideceğini biliyordum. Halt. Kral Duncan ' l a bu yüzden takışmış numarası yaptığını biliyordum! Olan biteni duyduğumuzda kimse inanamamıştı ama ben, gi-dip Will'i Skandiyalılar 'dan kurtarmak için yaptığını biliyor-d u m . . . "

"Yeter!" dedi Halt sonunda; yağmur gibi yağan kelimeleri durdurmak amacıyla bir elini kaldırmıştı. Cümlesi yarıda ka-lan Horace, özür diler gibi başını eğdi.

"Peki. Elbette. Affedersin. Tek kelime dahi e tmem," dedi.

Halt, minnettarlıkla başını salladı. " U m a n m öyle olur."

Uslanan Horace, doğu kıyısına doğru yol alırlarken yeni ustasının yanında sessizce at sürüyordu. Yüz metre kadar iler-lemişlerdi ki, dilini daha fazla tutamadı.

"Nereden gemiye bineceğiz?" diye sordu. "Haydut lann ar-dından dosdoğru Skandiya'ya mı yelken açacağız? Yılın bu vaktinde deniz aşılabilir mi?"

At sırtında yan dönen Halt, genç adama uğursuz bir bakış fırlattı.

"Çoktan başladın, bakıyorum," dedi sertçe. Ama içten içe, kendisini haftalardır hissetmediği kadar hafiflemiş hissediyor-du.

Page 86: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON BİR

Slagor 'un gemisi Kurt Dişinin beklenmedik gelişi, Skorghijl'deki hayatı iyice tatsızsızlaştırmıştı.

Bir kişilik yere iki kişi gelince, tıklım tıkış yaşam şartlan iyice kötüleşmişti. Ve bu dip dibe yaşam, beraberinde kavgaları da getiriyordu. Uzun süre hareketsiz kalmaya alışkın olmayan Skandiyalılar, zamanlarını, içki içmek ve kumar oynamakla geçiriyorlardı. Belaya davet çıkarmanın en kesin formülüydü bu. Aynı ekibe dâhil olan tayfalar söz konusu olduğunda, orta-ya çıkan sorunlar genellikle hızla hallediliyor ve unutuluyor-du. Ama farklı gruplardan birileri tartışınca sabır tükeniyor, olaylar büyüyor ve bazen, Erak müdahale edemeden, silahla-rın çekildiği bile oluyordu.

Slagor kavgaları ayırmak için parmağını bile kıpırdatmıyor, diye düşündü Will. Kurt Dişi'nin kaptanıyla vakit geçirdik-çe, adamın gerçekten çok az nüfuz sahibi olduğunu ve diğer Skandiyalılar 'dan pek az saygı gördüğünü fark etmişti. Kendi tayfası bile, adama sadık olduklarından değil, kazanacakları para için yanındaydı kaptanlarının.

Page 87: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will İle Evaniyn' in işleri de ilci katina çıkmıştı elbette. Eskisinin iki katı yemek pişimıeleri, hizmet etmeleri ve te-mizlik yapmaları gerekiyordu. Onlara yapmaları için görev-ler veren iki katı Skandiyalı vardı ortalıkta. Ama en azından yaşam alanlarım korumuşlardı. İkisinin kaldığı kulübe, iriyarı Skandiyahlar ' ın kalmak istemeyeceği kadar dar bir yapıydı. Devler tarafından tutsak edilmiş olmanın avantajı da bu, diye düşünüyordu Will.

Ama Will ile Evaniyn'in hayatını zehir eden şey, dövüşler ve fazla mesai değildi. Ragnak' ın Valla Yemini ettiği haberi, prensesi harap etmişti. Tehlikedeydi artık; en küçük bir hata, ağızlarından kaçacak minicik bir kelime, hayatını sona erdi-rebilirdi. Will'e dikkatli olması, ona gerçek kimliğini açıkla-madan önceki gibi davranması için yalvanyordu. Will'in gös-tereceği en küçük saygı belirtisi bile şüphe çekebilir ve kızın sonunu getirebilirdi.

Will, doğal olarak sırrıni koruyacağına dair temin etmişti kızı. Kendi kendine onun Cassandra olmadığını telkin ediyor, düşüncelerinde bile Evanlyn ismini kullanmaya çalışıyordu. Ama o uzak durmaya çalıştıkça, Cassandra ismi kendiliğinden dilinin ucuna yapışıyordu sanki. Dikkatsiz davranıp kızin kim-liğini ele vereceği korkusuyla yaşıyordu.

Can sıkıntısı ve düş kınklıkları sonucunda yaşadıkları tat-sızlıklar, bu yeni ve son derece gerçek tehlikenin ışığı altında, kaybolup gitmişti. Eskisi gibi müttefik ve dosttular; birbirleri-ne Keltika'daki gibi destek oluyorlardı.

Evaniyn'in fidye planı artık paramparça olmuştu elbet-te. Ailesinin tüm bireylerini öldürmeye ant içmiş bir adama

Page 88: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

kimliğini açıklayamazdL Buna bir de mecburen yaptığı kaba, aşağılık işler eklenince, kızın Skorghijl'deki hayatı cehenne-me dönmüştü. Hayatının tek aydınlık noktası Will idi. Çocuk her an neşeli, pozitifti ve kızı yüreklendiriyordu. Evaniyn, oğ-lanm hiçbir şey söylemeden en beter, en pis işleri mümkün olduğunca üstüne aldığını fark ediyordu ve bundan dolayı ona minnettardı. Birkaç gün önceki tavırlarını hatırladıkça utanı-yordu. Ama özür dilemeye kalktığında -hatal ı olduğunu itiraf edecek kadar açıksözlü davranmışt ı- gülümseyerek geçiştir-mişti Will.

"Kapalı alan, hepimizin sinirlerini bozdu," demişti kıza. "Buradan ne kadar çabuk kurtulursak, o kadar iyi."

Hâlâ kaçmayı planlıyordu ve Evaniyn, onunla birlikte git-mesi gerektiğini fark etti. Will'in bir şeyler tasarladığının bi-lincindeydi, ama çocuk planı üzerinde hâlâ çalışıyor olmalıydı ki şimdiye dek pek detaya inmemişti.

Akşam yemeği bitmiş ve bir sürü tahta tabak, kaşık ve bar-dak, deniz suyuyla temizlenmek üzere bir kenara yığılmıştı. İç geçirerek bulaşıklara doğru eğildi Evaniyn. Yorgundu ve yağlı bulaşıkları yıkamak için bileğine dek soğuk suya girme düşün-cesi, dayanılacak gibi değildi.

"Ben yaparım," dedi Will usulca. Skandiyalılar'dan biri on-ları izliyor mu diye bakındıktan sonra, ağır çuvalı kızın elin-den aldı.

"Hayır," diye itiraz etti Evaniyn. "Haksızlık bu . . . " Ama Will, kızı susturmak için elini kaldırdı.

"Kontrol etmek istediğim bir şey vardı zaten. Bu iyi bir bahane olacak," dedi. "Hem kötü günler geçirdin. Git de dinlen biraz."

Page 89: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Sonra sırittı. "Daha iyi hissedeceksen, yarin yıkanacak bol bol tabak çanak olacağını hatırlatayım. Ve ertesi gün de. Ben dalga geçerken hepsini temizleyebilirsin."

Kız, yorgunlukla gülümseyerek minnet dolu bir hareketle onun elini sıktı. Sert yatağında gerinerek hiçbir şey yapmama-nın düşüncesi bile gerçek olamayacak kadar güzeldi.

"Teşekkürler," dedi sadece. Oğlan gülümsedi. Evanlyn onun, ilişkileri normale döndüğü için son derece m e m n u n ol-duğunu biliyordu.

"En azından misafirlerimiz yemeklerini büyük bir hevesle yiyor," dedi Will neşeyle. "Tabaklarda pek artık bırakmıyor-lar."

Çuvalı ve tmgırdayan kap kaçağı omzuna atarak kumsala yöneldi. Kendi kendine gülümseyen Evanlyn, eğilerek kulü-beye girdi.

Dumanla kaplı, gürültülü kulübeden çıkan Kont Erak, so-ğuk deniz havasını derin derin içine çekti. Ada hayatı canını sıkmaya başlamıştı, hele ki Slagor disiplini sağlamak için kı-lım bile kıpırdatmazken. Öflceyle herif işe yaramaz sarhoşun teki, diye geçirdi aklından. Slagor savaşçı falan değildi zaten; yalnızca hafif korunaklı yerlere baskın yaptığı ve savaşa asla katılmadığı da bilinen gerçeklerdi. Erak, az önce kendi adam-larından biriyle Kurt DişVma kanun kaçağı bir tayfası arasında çıkan kavgaya müdahale etmek zorunda kalmıştı. Slagor'un adamı, hileli bir zar kullanıyordu ve bu durum yüzüne vurul-duğunda, saks bıçağını çekerek rakibini tehdit etmişti.

Page 90: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Erak araya girerek sert bir yumrukla Kurt Dişi tayfasını yere devirmişti. Sonrasında, tarafsız olduğunu göstermek adı-na kendi adamına da bir tane patlatması gerekmişti.

Skandiya usulü hakkaniyet, diye düşündü bezginlikle. Sol kroşe ve sağ direkten ibaret.

Kumsaldaki çakıllardan gelen ayak sesini duyduğunda ba-şını kaldırdı ve su kıyısına doğru ilerleyen karanlık şekli fark etti. Düşünceh bir tavırla kaşlarını çattı. Araluenli oğlandı bu.

Gizlice oğlanı takip etmeye başladı. Kumların üzerine atı-lan tabak çanağı ve temizleme seslerini duydu. Belki de yal-nızca bulaşık yıkıyordur, diye düşündü. Belli olmaz. Dikkatli adımlarla biraz daha yaklaştı.

Erak' ın hareketleri, Orman Muhafızı standartlarını yakala-yamıyordu. Sesi duyan Will, o sırada seıvis tabaklanm ovuş-turmakla meşguldü. Ya biri geliyor ya da morsun teki kumsala çıktı, diye düşündü.

Arkasını döndüğünde, Erak' ın cüsseli vücudunu tamdı; kes-kin rüzgârdan korunmak için giydiği ayı derisinden pelerinle karanlıkta daha da iri görünüyordu adam. Kararsız kalan Will yerden kalkarken, elinin bir hareketiyle oğlanı durdurdu.

"İşine devam et," dedi, ters ters. Will bulaşıklan ovalamaya devam etti. Göz ucuyla demirli gemiye bakarak fırtınanın ge-tirdiği havayı koklayan Skandiyah lideri izliyordu.

"Burası leş gibi kokuyor," diye mınidandı Erak nihayet.

"Daracık yerde çok fazla insan var," demeye cesaret etti Will. Hâlâ önüne bakıyor ve tabakları temizliyordu. Erak, oğ-lanın ilgisini çekiyordu. Sert bir adam ve merhametsiz bir sa-vaşçıydı ama aslında zalim biri değildi. Will'e karşı, -zaman

Page 91: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

zaman kaba bir biçimde de olsa- neredeyse arkadaşça bir tavır içindeydi.

Erak da Will'i inceliyordu. Neyin peşindeydi bu oğlan? Muh-temelen bir kaçış yolu anyordur, diye düşündü Erak. Onun ye-rinde olsa, o da öyle yapardı. Muhafız çırağı, akıllı ve becerikli bir çocuktu. Kararlıydı da. Erak onun zorlu egzersiz programına nasıl bağlı kaldığını izlemiş; hava iyi ya da kötü olsun, kumsal koşulanm mutlaka tamamladığına dikkat etmişti.

Bir kez daha muhafız çırağına saygı duyduğunu fark etti. Kıza da saygısı büyüktü, o da büyük yiğitlik göstermişti.

Kız akima gelince, kaşları çatıldı. Er ya da geç, o tarafta da arıza çıkacaktı. Özellikle de Slagor ve adamlarıyla. Kurt Dişi tayfası, sefillerden oluşuyordu; büyük çoğunluğu, hapishane kaçkını ve adi suçlulardı. Şerefli bir adam, Slagor'un emri al-tına girmezdi zaten.

Eh, dedi soğukkanlılıkla, öyle bir şey olursa, birkaç tanesini daha dövmem gerekecek. Otoritesinin, Slagor'un adamları tü-ründen ayaktakımı nedeniyle sarsılmasına izin vermeyecekti. Tutsaklar, Erak 'm malıydı. Felekatle sonuçlanan Araluen se-ferinden elde ettiği tek ganimet onlardı ve birinin kılma bile dokunacak olurlarsa, karşılarında onu bulacaklardı. Bunları düşünürken, yalnızca yat ınmım korumakta olduğunu söylü-yordu kendi kendine. Ama bunun doğruluğundan o kadar da emin değildi.

"Kont Erak?" dedi çocuk, karanlığın içinden. Sesi, Skandi-yalı lidere soru sorma izni olup olmadığını merak edercesine, kararsız çıkmıştı. Erak, homurdandı . Çıkan ses pek anlaşılma-sa da. Will bunu devam etmesi yönünde bir izin gibi algıladı.

Page 92: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Kont Slagor'un sözünü ettiği şu Valla Yemini nedir?" diye sordu, sesinin sıradan bir soru soruyormuş gibi çıkmasına dik-kat ederek. Erak, oğlanm kullandığı unvan karşısında kaşlarını çattı.

"Slagor bir Kont değil," diye düzeltti. "Yalnızca denizci, bir kurt gemisi kaptanı."

"Özür dilerim," dedi Will saygıyla. Erak'ı öfkelendiraıek, en son istediği şeydi. Slagor'u ona eşit koşarak, adamı kızdır-dığı belli oluyordu. Duraksadı, ancak Erak' ın öfkesi geçmiş gibi duruyordu, o yüzden bir daha sordu.

"Peki ya Valla Yemini?"

Erak, alçak sesle geğirdi ve sırtını kaşıyabilmek için hafifçe eğildi. Pirelerin adaya Slagor'un adamlarıyla geldiklerinden emindi. Bir o eksikti zaten. Soğuk, nem, is ve kötü kokulara şimdi bir de pireler eklenmişti. Kim bilir kaçıncı kez, Slagor'un kurt gemisinin Beyaz Fırtına Denizi 'ndeki fırtınalarda batmış olmasını diledi.

"Ragnak'm etmiş olduğu yemin," dedi, hiç de açıklayıcı ol-mayan bir şekilde. "Bir amacı olduğundan değil ya. Eğer biraz mantıklı biriysen, Vallalar'ı kolay kolay rahatsız etmezsin."

"Vahalar mı?" diye sordu Will. "Kim ki onlar?"

Erak, çömelmiş karanlık şekle doğru çevirdi başını. Şaşkın-lıkla başmı salladı. Şu Araluenliler de ne kadar cahil oluyordu canım!

"Vallalar'dan söz edildiğini duymadın mı hiç? O rutubetli adada ne öğretiyorlar size yahu?" diye sordu. Will, akıllılık ederek yanıt vermedi. Sessizlik içinde geçen birkaç saniyenin ardından, Erak sözlerine devam etti.

Page 93: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Vallalar, evlat, intikam tanrılarıdır. Üç tanedirler. Köpek-balığı, ayı ve akbaba görünümündedirler."

Söyledikleri anlaşıldı mı diye bekleyerek sustu. Will, bir yorumda bulunması gerektiğini hissetmişti.

"Anlıyorum," dedi kararsızlıkla. Erak, alaycı bir dille ho-murdandı.

"Anlamadığına eminim. Aklı başında olan biri, Vallalar'a asla bulaşmaz. Aklı başında olan biri, onlar adına yemin de etmez."

Will, Skandiyalı 'nın sözlerini düşündü. "Yani Valla Yemini, bir intikam yemini mi?" diye sordu. Erak, acımasızca başını salladı.

"Toptan intikam," dedi. "Sana yanlış yapan kişiden o kadar nefret edersin ki, yalnızca ondan değil, ailesinin tüm fertlerin-den de intikam alacağına dair ant içersin."

"Tüm fertleri mi?" dedi Will. Erak bir an, bu soruların ar-kasında özel bir nedenin yatıp yatmadığını merak etti. Ama bu tür bir bilginin adadan kaçmalarına bir faydası dokunmayaca-ğını düşünerek devam etti.

"Sonuncusu da ölünceye dek," dedi Erak. "Bu bir ölüm ye-mini elbette ve bozulması mümkün değil. Bir kez edildikten sonra, yemini eden kişi sözünden cayarsa, Vallalar onun yerine yemini eden kişi ile ailesinin canını alırlar. Tanışmak isteyece-ğin türden tanrılar değiller, inan bana."

Yeniden bir sessizlik yaşandı. Will, çok ileri gitmiş olabile-ceğinden endişelenerek, konuyu değiştirmeye karar verdi.

"O kadar korkunçlarsa, Ragnak neden?. ." diye başladığı sözleri Erak tarafından kesildi.

Page 94: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Çılgının teki de ondan!" diye patladı Skandiyah. "Sana söyledim, ancak delinin teki Valla Yemini eder! Ragnak'm aklı hiçbir zaman başında değildi, oğlunun kaybı onu hepten çıldırtmış olmalı."

Bir tiksinti işareti yaptı. Ragnak ve dehşet verici Vallalar hakkında konuşmaktan usanmış gibiydi.

"Duncan ' in ailesinden olmadığına şükret, evlat. Ya da Ragnak 'mkinden." Şömine ateşinin kulübe duvarlarındaki bir düzine çatlaktan sızarak nemli çakıllarda uzun, garip şekiller oluşturduğu tarafa yönelerek, Will'e arkasını döndü.

"İşine dön artık," dedi öfkeyle ve uzun adımlarla sıcak, ağır kokulu kulübeye yürümeye başladı.

Tabakların sonuncusunu soğuk deniz suyuna daldıran Will, onu izliyordu.

"Buradan gerçekten kurtulmamız gerek," dedi usulca, ken-di kendine.

Page 95: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON IKI

I zleyip dinleyecek o kadar çok şey vardı ki, Horace başını önce hangi tarafa çevirsin, bilemiyordu.

Etrafındaki liman şehri La Rivage'dan hayat fışkırıyordu adeta. Rıhtımlar, gemilerle dolup taşıyordu; Yan yana bağlı duran basit balıkçı tekneleriyle çift direkli ticari gemiler, göz alabildiğince uzanıyor gibi görünen bir direk ve halat curcu-nası yaratıyordu. Horace 'm kulakları, dümenlerini temizleyen balıkçılar tarafından limana fırlatılan kırıntılar uğruna birbir-leriyle kapışan martıların canhıraş feryatlarıyla çınlıyordu. Büyüklü küçüklü gemiler, limanın sakin denizinde alçalıp yükselerek salınıyor, bir an bile sabit durmuyordu. Martıların tiz seslerinin arkasında ise, gemilerinin gövdelerini komşula-rından koruyan yüzlerce hasır korkuluğun düzenli gıcırtıları duyuluyordu.

Horace 'm burun delikleri ise pişen yemeklerden çıkan koku ve dumanla doluyordu; Redmont Şatosu'nda çıkan sade yeme-ğe kıyasla çok farklı, egzotik, heyecan verici ve yabancı öğeler barındıran kokuları olan yemeklerdi bunlar.

Page 96: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ki bu anlaşılır bir şey, diye düşünüyordu Horace. Zira ha-yatında ilk kez yabancı bir ülkeye ayak basıyordu. Keltika'yı ziyaret etmişti elbette, ama orası yabancı ülke sayılmazdı; Araluen' in bir uzantısıydı. Burası ise çok farklıydı. Etrafında öfkeli ve m e m n u n sesler yükseliyor, insanlar birbirlerine ses-leniyor, karşılıklı hakaretler yağdırıp gülüşüyordu. Ve Horace, bu sınır lisanının tek kelimesini bile anlayamıyordu.

Halt, Dar Geçit ' i Galya'daki tabakhanelere getirilen leş kokulu hayvan derileri eşliğinde güvertesinde geçtikleri ufak tefek, tıknaz yük gemisinin sahibine ödeme yaparken, atların dizginlerinden tutan Horace da limanda etrafı gözlüyordu. Hayvan derilerinden oluşan kaskatı yığınların dibinde geçiri-len dört günün ardmdan, bundan böyle deri kıyafet giyip giye-meyeceğini merak ediyordu Horace.

Uzanıp kemerinden yakalayan bir el, irkilerek o tarafa dön-mesine neden oldu.

İki büklüm olmuş, solgun yüzlü yaşlı bir kadın, karşısında durmuş gülümsüyordu; dişsiz ağzıyla sırıtarak açtığı avucunu öne uzatmıştı.

Kadın, paçavralar içindeydi; başına, bir zamanlar renkli olsa da artık kirden rengi belli olmayan bir bandana sarmış-tı. Yerel dilde bir şeyler söyleyince, Horace 'm tek yapabildiği omuz silkmek oldu. Hiç parası yoktu ve kadının bir dilenci olduğuna da emindi.

Gülümseyen surat, birden asılarak tehditkâr bakışlar fırlattı ve kadın öfke dolu bir şeyler söyledi. Konuştuğu dille alakası olmasa da, bunun bir iltifat olmadığını anlamıştı Horace. Yaşlı kadın arkasını döndü ve havaya çapraz çizgilerden oluşan tu-

Page 97: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

haf bir işaret çizip topallayaralc uzalclaştı. Horace ' a da çaresiz-ce başmı sallamak kaldı.

Gülüşme sesleri duyarak arkasını döndüğünde, yaşlı kadınla aralarında geçenlere şahit olup kıkırdayan, muhtemelen kendi-sinden birkaç yaş büyük kızları fark etti. Ağzı açık bakakaldı. Elinde değildi. Horace 'a göre her biri son derece çekici olan kızlar, açık saçık olarak nitelendirilebilecek kıyafetler içindey-di. Hele birinin giydiği etek o kadar kısaydı ki, bacaklarının ancak küçücük bir kısmını kapatıyordu.

Kızlar yeniden onu işaret ediyor, şaşkın bakışlanm taklit ediyorlardı şimdi. Horace, hızla ağzını kapattığında kızların kahkahaları iyice yükseldi, içlerinden biri, oğlana bir şey söy-leyerek onu yanlarına çağırdı. Horace, kızın söylediklerinin tek kelimesini bile anlamıyordu. Kendisini cahil hissetti ve ya-naklarının utançtan kıpkıraıızı kesildiğini fark etti.

Onun bu hali, kızların iyice kahkahaya boğulmalanna ne-den olmuştu. Ellerini yanaklarına götürüyor, oğlanm utanıp sı-kılmalarını taklit edip o tuhaf lisanlarında konuşuyorlardı.

"Bakıyorum da şimdiden arkadaş edinmişsin," dedi Halt, arkasından. Horace, suçlulukla ona doğru döndü. Orman Mu-hafızı -Horace, Hal t 'u başka bir kimlikle özdeşleştiremiyor-du- kızlarla çocuk arasında yaşananlardan dolayı eğleniyor gibiydi.

"Dillerini konuşabiliyor musun. Hal t?" diye sordu Horace. Garip bir şekilde, bunun onu şaşırtmadığını fark etti. Orman Muhaf ız lan 'nm bazı gizli yetenekleri olduğuna inanmıştı hep ve şu ana dek yaşananlar da bu varsayımı doğruluyordu. Yol arkadaşı başmı salladı.

Page 98: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Derdimi anlatacak kadar," diye yanıtladı Halt ve Horace, çaktırmamaya çalışarak kızlan işaret etti.

"Ne diyorlar?" diye sordu. Orman Muhafızı, Horace 'm ya-kından tanımaya başladığı o ciddi yüz ifadesini takınmıştı.

"Belki de bi lmemen daha iyi," dedi Halt sonunda. Horace başmı salladı; bir şey anlamamıştı aslında, ama daha da budala bir duruma düşürmek istemiyordu kendini.

"Belki de," diye onayladı. Halt, ustalıkla Abelard'ın sırtına atladı ve Horace da savaş atı Vurucu'ya binerek onu takip et-meye başladı. Bu hareketlenme, kızlardan büyük bir tezahürat kopmasına neden olmuştu. Horace, kanın yeniden yanaklanna hücum ettiğini hissetti. Halt, hem muzip hem de şefkatli denebi-lecek bir ifadeyle baktı ona. Başını sallayarak deniz kıyısındaki dar, kalabalık sokak boyunca küçük konvoyun başını çekti.

Horace, at sırtında olmanın verdiği o tanıdık güven hissi-ne kavuşmuştu artık. Atının üzerindeyken kendisini bu hırgür meraklısı, telaşlı yabancılarla aynı seviyedeymiş gibi görüyor-du. Sanki artık kimse onunla dalga geçmek ya da para dile-nip hakaretler yağdırmak için üzerine gelmiyor gibiydi. Atlı ya da silahlı adamlar, yaya halktan doğal bir saygı görüyordu. Araluen'de de daima böyle olmuştu bu ama Galya 'da atlı ol-mak, fazladan bir avantaj sağlıyordu sanki. Galyalılar, atlılarla arkalarındaki gürbüz yük atma yol verebilmek için hızla çeki-liyordu önlerinden.

Horace ' in aklına, Galya yasalarının kendi memleketindeki kadar adil olmaması ihtimali geldi. Araluen 'de yayalann atlı-lara yol vermeleri bir zorunluluk değildi. Burada ise yayalar, atlılardan tedirgin oluyor, hatta onlardan korkuyorlardı. Hal t ' a

Page 99: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

tam iki ülke arasmdaki farkı soracaktı ki durdu. Halt, bitmek bilmeyen sorularından dolayı onu sürekli azarlıyordu ve Hora-ce, bu kez merakını derinlere gömmeye kararlıydı. Sorularını öğle yemeği için durduklarında sormaya karar verdi.

Verdiği karardan memnun kalarak, hafifçe başını salladı. Birden aklına gelen başka bir düşünceyle kendini tutamayarak "Hal t?" dedi çekingenlikle. Yanında at süren ince yapılı ada-mın derin bir iç geçirdiğini duydu. Kendi kendine -içinden de olsa- bir tekme attı.

"Hastalanıyorsun sandım," dedi Halt soğuk bir ifadeyle. "İki, üç dakikadır hiç soru sormadın."

İyice yüreklenen Horace devam etti.

"O kızlardan biri," diye söze başladı ve Orman Muhafızı 'nın bakışlarını anında üzerinde hissetti. "Çok kısa bir etek giyi-yordu."

Minicik bir sessizlik anı yaşandı.

"Ne olmuş?" dedi Halt, konuşmanın amacını anlayama-yarak. Horace rahatsızlıkla omuz silkti. Kızın ve biçimli ba-caklannın görüntüsü, yanaklarının yeniden kızarmasına neden oluyordu.

"Şey," dedi kararsızlıkla, "buralarda normal bir şey midir bu, merak ett im.. . hepsi bu."

Halt, çocuğun ciddi yüzünü gözden geçirerek, birkaç kez boğazını temizledi.

"Sanirim Galyalı kızlar, bazen habercilik yapıyor," dedi.

Horace hafifçe kaşlarını çattı. "Habercilik mi?"

"Habercilik. Bir kişiden diğerine mesaj götürüyorlar. Ya da

Page 100: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

kasaba ve şehirlerdeki bir t icarethaneden diğerine." Halt, Ho-race anlattıklarına inanıyor mu diye oğlanın yüzüne bir bakış attı. Aksini düşünmesi için bir sebep olmadığını düşünerek ek-ledi. "Acil mesajlar."

"Acil mesajlar," diye tekrarladı Horace, bağlantıyı hâlâ ku-ramayarak. Ama Hal t 'un dediklerine inanıyor gibi duruyordu, o yüzden tecrübeli muhafız konuşmaya devam etti.

"Ve sanırım çok acil bir mesajı iletebilmek için koşmak ge-rekiyor"

Oğlanın gözlerindeki anlayış parıltısını görebiliyordu artık. Bağlantıyı kuran Horace, birkaç kez başını salladı.

"Yani, o kısa etekler... daha rahat koşmalannı mı sağhyor?" diye sordu. Başını sallama sırası Hal t ' a gelmişti şimdi.

"Uzun mesafeler boyunca koşacaksan eğer, kesinlikle uzun eteklerden daha mantıklı bir kıyafet." Dalga geçtiğini anlıyor mu diye Horace 'a bir bakış fırlattı; oğlan boş konuştuğunu an-ladı mı diye merak ediyordu. Ama Horace 'm samimi yüz ifa-desi, savaşçı çırağının ona yürekten inandığını gösteriyordu.

"Öyledir herhalde," dedi Horace nihayet. "O şekilde daha hoş göründükleri kesin."

Halt , bir kez daha göz attı çocuğa. Ama Horace , aldığı yanı t tan m e m n u n gibi duruyordu. Orman Muhafızı bir an için suçluluk hissetti ve onu kandırdığına pişman oldu. Ne de olsa Horace , ona gönülden bağlıydı ve onunla bu şekilde dalga geçmek, çocuk oyuncağıydı. Orman Muhafızı , savaş-çının berrak mavi gözleriyle mutlu , samimi yüz ifadesine bir göz attığında, içindeki tüm pişmanlık hissi kaybolup git-ti. Horace , hayatın acımasız yanlarını yeter ince tatt ı , diye

Page 101: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

düşündü. Bu masumiyet ini , bir süre daha korumas in in bir sakincası yoktu.

La Rivage'ı kuzey kapısmdan terk edip şehrin etrafını çev-releyen tarım arazilerine doğru yol aldılar. Yol onları tarlalar, ekinler ve çiftliklerin arasından geçirirken bir sağa bir sola bakman Horace 'm meraklı doğası, her zamanki formunday-dı. Buradaki kırsal alan, Araluen 'den farklıydı. Ortalıkta daha fazla ağaç çeşidi bulunuyordu ve bunun sonucu olarak da yeşi-lin farklı tonları mevcuttu. Bazı ekinler de pek tamdık değildi; sapların ucunda yer alan insan kafası büyüklüğünde yapraklar kurumaya bırakılmış ve görünen o ki toplanmadan kurumaya başlamıştı. Horace, birkaç geniş, açık uçlu depoda asılı duran yaprakların iyice kurumuş olduklarını fark etti. Bunun ne tür bir ekin olduğunu merak etti. Ama daha önce yaptığı gibi, soru sorma hakkını idareli kullanma kararı aldı.

Anlaşılması biraz daha ustalık isteyen bir fark daha vardı aslında. Horace, bir süredir bunun varlığının bile farkında de-ğildi. Ama sonra, olan biteni anladı. Tarlalarda ve ekinlerde bir karmaşa havası göze çarpıyordu. Bakımları yapılmış, tarla-lann bazıları sürülmüştü bile aslında. Ama Araluen'deki tarla ve ekinlerde göze çarpan titiz, sevgi dolu bakım yoktu sanki burada. Çiftçilerin tarlalara pek ilgi göstermedikleri belli olu-yor, bazı ekinlerin içlerinde büyümüş olan zararlı otlar göze çarpıyordu.

Halt, iç geçirdi. "Erkekler savaşta olunca bunun zararını toprak çeker," dedi usulca. Horace ona bir göz attı. Kır saçlı Orman Muhafız ı 'n ın sessizliği bozduğu nadiren görülürdü.

"Kim savaşıyor ki?" diye sordu Horace, ilgilenerek.

Page 102: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Halt sakalını kaşıdı. "Galyalılar. Burada güçlü bir merkezi idare yoktur. İrili ufaklı düzinelerce soylu ve baron bulunur; adına savaş ustalan de istersen. Sürekli aralarında savaşırlar. Tarlaların bu kadar özensiz olmasının nedeni de bu. Çiftçilerin yarısı şu ya da bu orduya yazılmıştır."

Horace, yolu her iki yandan kuşatan tarlalarda gezdirdi gözlerini. Savaşa dair bir işaret yoktu ortalıkta. Yalnızca ihmal edilmiş ekinler görülüyordu. Aklına bir fikir geldi.

"İnsanların bizden birazcık... ürküyormuş gibi davranma-larının nedeni bu mu?" diye sorunca, Halt başmı salladı.

"Anladın değil mi? Aferin sana, evlat. O kadar da umut-suz değilsin. Evet," diyerek Horace 'm sorusunu yanıtladı. "Bu ülkede silahlı ve atlı adamlar, potansiyel birer tehlike olarak görülür; barış gücü değil."

Araluen'de askerler, çiftçileri ve tarlalarını potansiyel iş-galcilerden koruyacak silahlı güçler olarak görülürdü. Burada ise, Horace 'm da farkına vardığı üzere, askerler tehlikenin ta kendisiydi.

"Ülke, tam bir çalkantı içinde," diye devam etti Halt. "Kral Henri zayıf biri ve ülkede otoritesi bulunmuyor. Dolayısıy-la baronlar da kendi aralarında savaşıyorlar. Aslında çok da büyük bir kayıp değil bu. Ama zavallı masum çiftçileri -hem de yalnızca yol lanna çıktıkları için- öldürmeleri, korkunç bir haksızlık. Bizim açımızdan da sorun çıkabilirdi aslında, ama demek ki... ahh, lanet olsun."

Son iki kelime ağzından usulca çıkmasına rağmen, deminki kadar samimi bir havada konuşmuştu. Ha l t ' un gözlerini takip eden Horace, bakışlarını önlerindeki yola çevirdi.

Page 103: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Her iki yani sık ağaçlarla çevrili yol, küçük bir tepeyi aşa-rak yokuş aşağı iniyordu. Tepenin dibinde, tarlalarla ağaçlann arasından akan küçük bir derenin üzerinde taş bir köprü vardı. Huzur verici, gayet normal ve hoş görünümlü bir manzaraydı aslında.

Ama Hal t 'un dudaklarından usulca dökülen heyecanlı keli-melerin nedeni ne ağaçlar ne köprü ne de dereydi. Atının üze-rinde yolu tıkanmakta olan zırhlı savaşçıydı.

Page 104: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON UÇ

Evaniyn, Will'in omzuna hafifçe dokunduğunu hisse-dince hafifçe irkildi. Uyanık olmasına rağmen, oğlanm

yaklaştığını duymamıştı.

"Merak etme," dedi usulca. "Uyanığım."

"Ay battı," dedi Will aynı hafif ses tonuyla. "Gitme zamanı."

Evaniyn battaniyeleri üstünden atarak doğruldu. Botları hariç, t amamen giyinikti. Onlara uzanarak ayağına geçirme-ye başladı. Will, battaniyesinden kestiği bir paçavra yığınını uzattı ona.

"Bunları botlarına bağla," dedi kıza. "Çakıllara basınca çı-kan sesi azaltır." Evaniyn, onun kendi ayakkabılarına da ku-maş parçaları sarmış olduğunu fark etti ve hızla aynısını yap-maya başladı.

Kulübeyle yatakhane arasındaki ince duvardan, adamların horultularıyla uykularında çıkardıkları sesleri duyabiliyorlar-dı. Skandiyalılar 'dan biri, aniden öksürük nöbetine tutuldu ve Will ile Evaniyn, sesin birilerini uyandırıp uyandırmadığını anlamak için oldukları yerde kalakaldılar. Birkaç dakika son-

Page 105: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ra, y a t a k h a n e y e n i d e n sakinleş t i . E v a n l y n k u m a ş l a r ı b o t l a r ı n a

b a ğ l a y ı p a y a ğ a kalkt ı ve k a p ı y a d o ğ r u Will ' i t ak ip etti.

Will, k i l e rden aldığı yağ la k a p ı n ı n m e n t e ş e l e r i n i yağ l amı ş t ı .

N e f e s i n i t u t a rak kapıy ı açt ı ve en u f a k bir ses b i le ç ı k m a y ı n c a

raha t l ad ı . Gök3mzünde ay y o k k e n k u m s a l k a p k a r a bir b o ş l u ğ u ,

d e n i z de y a l n ı z c a y ı ld ız ı ş ı k l a n m y a n s ı t a n k a p k a r a bir ö r tüyü

a n d ı n y o r d u . H a v a , son b i rkaç g ü n d ü r iy ice y u m u ş a m ı ş t ı . Sa -

kin bir g e c e y d i ve rüzgâr da o l d u k ç a hafif lemişt i . A m a a d a n ı n

e t ra f ındak i sert da lga l a r ın ses ini hâ lâ duyab i l iyor la rd ı .

Evanlyn, kumsa la çekilmiş o lan iki kurt gemisinin karanlık göv-

delerini zorlukla seçebiliyordu. Bir tarafta daha küçük bir şekil yer

alıyordu; Svengal tarafindan son bal ık seferinin a rdmdan kumsa la

bırakılan filikaydı bu. Onlar da o tarafa gidiyorlardı zaten.

Sab ı r l a ha reke t eden Will, k ı za seçt iği ro tayı işaret etti. G e -

cen in e rken s aa t l e r i nde p l a n ı n ü z e r i n d e n g e ç m i ş l e r d i a s l ı n d a

a m a k ı z m her şeyi h a t ı r l a d ı ğ ı n d a n e m i n o l m a k i s t iyordu . G ö -

r ü l m e d e n ha reke t e tmek , Will iç in ç o c u k o y u n c a ğ ı y d ı , a n c a k

E v a n i y n ' i n aç ık l ığa ç ık t ığ ında ted i rg in o l a c a ğ ı n ı b i l i yo rdu .

Ç a b u c a k g e m i l e r e u l a ş m a k i s teyecekt i .

Süra t l i ha reke t e tmeler i h a l i n d e gürü l tü çıkarabi l i r ler , gö rü -

lebil ir ler ya da yaka lanab i l i r l e rd i . Will, k ız ın k u l a ğ ı n a " S a k i n

ol. Ö n c e sıralar, son ra kayalar , s o n r a gemi ler . B e n i o r a d a b e k -

l e , " d iye f ıs ı ldadı .

E v a n l y n , b a ş ı n ı sa l ladı . Will o n u n ted i rg in l ik le y u t k u n d u -

ğ u n u gö reb i l i yo rdu ; kızın n a b z ı n ı n hız la a t m a k t a o l d u ğ u n u

fark etti . U z a n ı p haf i fçe o m z u n u okşad ı .

" S a k i n l e ş . Ve bir i ler i dışarı ç ıka r sa , o l d u ğ u n y e r d e k a l m a y ı

u n u t m a . H e r n e r e d e o lu r san o l . "

Page 106: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Böyle loş yerlerde yapılabilecek en iyi şeydi bu. Bir göz-cü, olduğu yerde kımıldamadan duran birini göremeyebilirdi. Ama en küçük bir kımıltı bile anında dikkat çekerdi.

Evaniyn yeniden başını sallayınca, Will nazikçe onun om-zunu okşayarak "Haydi bakalım," dedi. Kız yeniden derin bir nefes alarak açıklığa çıktı.

Kulübelerden on metre uzaklıkta bulunan güvenli sıra ve masalara doğru yümrken, Evaniyn, kendisini inanılmaz savun-masız hissediyordu. Belli belirsiz parıldayan yıldızlar, artık ışıl ısıldılar. Yavaş yürümek için kendisini zorladı; adımlarım kas-ten ağır ağır atıyor, güvenli alana koşma isteğini bastırıyordu.

Botlarına sardığı kumaşlar, sesleri çok iyi boğuyordu ger-çekten. Ama yine de, taşlardan çıkan tıkırtılar, kulakları sağır edecek kadar yüksekti sanki. Dört adım daha. . . üç . . . iki... bir.

Kalbi deliler gibi atarak, kaba masaların ve sıraların göl-gesine sığındı Evaniyn. Kumsala inen yolun ortasında küçük bir kayalık vardı. Bir sonraki hedefi, orasıydı. Masanın rahat gölgesinde kalmayı tercih ederek bir an duraksadı. Ama bir an önce hareket etmezse, kımıldayacak cesareti asla bulama-yabileceğini de biliyordu. Kararlı hareketlerle adımlarını bi-rer birer atmaya başladı; ayaklarının altındaki taşlardan gelen boğuk tıkırtılardan ürküp geri çekiliyordu. Kaçışın bu kısmı, onu dosdoğru yatakhane kapısının önüne götürecekti. O sırada herhangi bir Skandiyah dışarı çıkarsa, kesinlikle görülecekti.

Kayalara vardığında, gölgelerin bir kez daha onu sararak koruduklarını hissetti. Kaçışın en zor kısmı sona ermişti. Nab-zının yavaşlaması için birkaç saniye bekleyerek gemilere doğ-

Page 107: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ru hareketlendi. Artık çok az mesafe kaldığı için, içinden koş-mak geliyordu. Ama bu isteğe direnerek yumuşak adımlarla yavaşça Kurt DişVmn yan tarafındaki karanlığa girdi.

Nefes nefese kalıp geminin tahtalarına dayanarak nemli taş-lann üzerine çöktü. Arkasından gelecek olan Will'i izlemeye koyulmuştu artık.

Gökyüzünde dağınık bir şekilde seyreden bulut lann koyu renkli gölgeleri kumsala düşüyordu. Will, hareketlerini rüzgârın ritmiyle bulutlara göre ayarladı ve ayağını yere sıkı-ca basarak, Evaniyn' in biraz önce geçmiş olduğu yol boyunca ilerledi. Birkaç metrenin ardmdan hareketli ışık ve gölgelere karışıp arazinin bir parçası haline gelerek ortadan kayboldu-ğunda, Evanlyn, şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı neredeyse. Will'i kısa bir süreliğine önce sıraların, hemen sonra da kaya-ların dibinde görebilmişti. Sonrasında ise sanki birkaç metre ötesinde yerden bitmişti Will. Evanlyn, başını hayranlıkla sal-ladı. Milletin Omtian Muhafızları 'nı büyücü sanması boşuna değil, diye düşündü. Kızm düşüncelerinden habersiz olan Will ise gülümsedi ve konuşabilmek için onun yanına geldi.

"Tamam mıyız?" diye sordu alçak sesle. Kız başını salla-dığında da ekledi, "Bu işe devam etmek istediğine emin mi-sin?"

Bu kez hiç duraksamamıştı Evanlyn. "Eminim," dedi kesin bir ifadeyle. Will, onu cesaretlendirmek için omzunu yeniden okşadı.

"Harika," diyen muhafız çırağı, etrafına bakındı. Kulübe-lerden yeterince uzaktaydılar artık; seslerinin duyulma olasılı-ğı çok azalmıştı. Hem eskisi kadar şiddetli olmasa da, rüzgâr

Page 108: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

da yeterli koruma sağlıyordu. Evaniyn'in bir miktar cesaret-lendirmeye ihtiyaç duyabileceğini hisseden Will, filikayı işaret etti.

"Unutma, bu küçük bir araç. Kurt gemileri gibi değil. Bü-yük dalgaların içine girmeyecek, üzerlerinden kayıp gidecek-tir. Yani bir evin içindeymiş kadar güvende olacağız."

Son iki cümlesinden pek emin değildi ama sözleri kulağa mantıklı geliyordu. Adanın etrafındaki martılarla penguenlerin dev dalgalarla mücadelesini izlemişti ve görünen o ki, ufak nesneler dev dalgaların üzerinde daha kolay hareket edebili-yordu.

Erzak dolabından çaldığı büyük bir şarap tu lumunu taşıyor-du Will. Şarabı dökmüş ve tulumu suyla doldurmuştu. Suyun tadı pek hoş olmasa da onları hayatta tutacaktı. Hem tadı ne ka-dar kötü olursa o kadar az içeriz, diye düşündü. Tulumu dikkat-le filikanın dibine yerleştirip birkaç dakika boyunca kürekler, dümen, küçük direk ve yelkenin yerlerinde olup olmadıklarını kontrol etti. Su, filika boyunun üçte birine kadar yükselmişti şimdi ve bunun, ulaşacakları en yüksek nokta olacağını bili-yordu Will.Birkaç dakika içinde deniz çekilmeye başlayacaktı ve Evaniyn ile ikisi, bu fırsattan yararlanıp kaçacaklardı. Tö-tonya kıyılarının, güneyde bir yerlerde olduğunu şöyle böyle biliyordu. Hatta, Yaz Rüzgârlan artık sakinleşir gibi olduğun-dan, bir gerniye bile rastlayabilirlerdi. İleride neler olacağına çok da fazla takılmıyordu. Tek bildiği, bundan böyle tutsak olmayacağıydı. Eğer iş o noktaya gelirse, özgürlüğünü kazan-maya çalışırken ölmeyi tercih ederdi.

"Bütün gece burada oturamayız," dedi. "Öteki tarafa geç de

Page 109: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

su filikayı denize indirelim artık. Unutma, önce ka ldmp sonra ittireceğiz."

Her iki taraftaki küpeştelerden tutarak filikayı kaldırdılar, îlk denemede çakıllara takıldılar. Ama ağırlığı yüklenip hafif-letince, daha kolay kaymaya başlamıştı filika. Az sonra suya indirdikleri filikaya tırmanıyorlardı. Will, ayağını kıyıya daya-yıp filikayı son bir kez ittirdi ve kumsaldan uzaklaşmaya baş-ladılar. Muhafız çırağı, içinde bir zafer coşkusu hissetti ama hemen sonra kendi kendini tebrik edecek zamanı olmadığını fark etti. Tekne minik dalgaların içinde bir beşik gibi sallanır-ken, yüzü bembeyaz olmuş, gergin Evanlyn, her iki yandaki küpeştelere sıkı sıkı tutunmuştu.

"Şimdilik iyiyiz," dedi kız. Ama ses tonu, tedirginliğini ele veriyordu. Will, acemi hareketlerle kürekleri deliklerine geçirdi. Svengal'i bunu yaparken defalarca izlemişti. Ancak izlemekle uygulamanın iki farklı şey olduğunu anlıyordu şimdi; planının kusursuzluğundan ilk kez şüphe etti. Boyundan büyük bir işe kal-kışmıştı belki de. Kürekleri acemice çekerek suya daldırdı. Sol-daki kürek suya temas etmeyince, filika kendi etrafında şöyle bir döndü; Will, neredeyse döşeme tahtalannın üzerine devriliyordu.

"Yavaş ol," dedi Evanlyn. Daha dikkatli bir şekilde, bir kez daha denedi Will. Bu kez filikanın makul bir şekilde hareket ettiğini fark etti. Svengal'in, her kürek çekişinin ardından, suya dalmalarını engellemek için kürekleri havaya kaldırdığını hatırladı. Kürekleri büktüğünde, hareket ettirmesi daha kolay-ladı. Kendine güveni artarak biraz daha kürek çekti ve filika, sorunsuzca ilerlemeye başladı. Deniz çekilmeye başlamıştı artık; kumsala bakıp ne kadar ilerlemiş olduklarını görünce, Evaniyn'in yureği korkuyla doldu.

Page 110: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will onun endişesini fark etmişti.

"Gelgitin içine girdiğimizde daha da hızh yol alacağız," dedi, "uçundayız şu an."

"Will!" diye bağırdı Evaniyn korku dolu bir sesle. "Filika-nın içine su doluyor!"

Ayaklannm etrafındaki paçavralar, o ana dek suyu hisset-mesini engellemişti. Ama artık ıslaklık içeri işliyordu ve aşağı-ya baktığında, yerdeki tahtaların üzerinden aşmakta olan suyu görebiliyordu.

"Yalnızca biraz su sıçramış," dedi Will ilgisizce. "Liman-dan çıkınca boşaltırız."

"Sıçrama falan değil!" diye bağırdı Evaniyn çatlak bir ses-le. "Filika su sızdırıyor! Baksana!"

Will, o tarafa bakınca yüreği ağzına geldi. Evaniyn haklıy-dı. Yerdeki tahtaların üzeri, birkaç santim yüksekliğinde suyla kaplıydı ve su seviyesi, giderek yükseliyordu.

"Aman Tanrım!" dedi Will. "Boşaltmaya başla, çabuk!"

Evaniyn, arka taraftaki minik kovayı kapıp, çılgınlar gibi suyu boşaltmaya başladı. Ama su, içeri daha hızlı doluyordu ve Will, suya battıkça filikanın ona daha hantal tepki verdiğini hissedebiliyordu.

"Geri dön! Geri dön!" diye bağırdı Evaniyn. Tüm o gizh saklı tavırları terk etmişti artık. Konuşamayacak kadar meşgul olan Will, bir baş hareketi yaptı ve çaresizce küreğin tekine ası-larak tekneyi kumsala doğru döndürdü. Artık gelgitle de müca-dele etmesi gerekiyordu; yaşadığı panik onu yeniden acemi bir çaylağa dönüştürmüştü. Bir an için dengesi yeniden bozuldu; neredeyse küreklerden birini suya düşürüyordu. Uzanıp onu

Page 111: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

son anda yakaladığında, korkudan dudaklan kurumuştu. Suyla çılgın gibi boğuşan Evaniyn, dışarı boşalttığı kadar suyu içeri döktüğünü fark etti. Yüreğini kaplayan panik hissiyle savaşa-rak, soğukkanlıhğmı bozmadan su boşaltmaya zorladı kendi-ni. Böylesi daha iyi, diye düşündü. Ama filika öyle hızla su alıyordu ki, kızm çabası yetersiz kalıyordu.

Neyse ki Will tekneyi, gelgitin o kadar da kuvvetli akıntı ol-mayan ucuna doğru yan çevirmeyi akıl etmişti. Ana akıntının pençesinden kurtulan filika, daha hızlı yol almaya başladı. Üs-telik hâlâ suya gömülüyordu ve gövdedeki su miktarı arttıkça, kürek çekmek giderek zorlaşıyordu.

"Kürek çekmeye devam! Bütün gücünle çek!" diye oğlanı cesaretlendirdi Evaniyn. Will homurdanarak çaresizce küreklere asıldı ve hantal filikayı kıyıya doğru götürmeye başladı. Neredey-se varmışlardı zaten. Kumsalla aralannda üç metre mesafe kaldı-ğında, minik filika tamamen suya gömüldü. Her iki küpeştenin üzerinden aşan deniz suyu, filikayı batmnıştı. Bel hizalanna gelen suyun içinde yorgunluktan tökezleyerek bata çıka ilerlerlerken Will, vücut ağırliklarindan kurtulan filikanın, su yüzeyinin hemen altmda yeniden yukan fırladığını fark etti. Bir ucundan tutarak, arkasındaki EvanIynle birlikte sığlığa doğru çektiler filikayı.

Birden "Kendinizi öldürmeye mi çalışıyorsunuz?" dedi sert bir ses. Başlarını kaldırdıklarında su kıyısında durmakta olan Erak'ı gördüler. Gevrek gevrek sırıtan birkaç adamı da arka-sında duruyordu.

"Kont Erak . . . " diye başladı Will ve sustu. Söyleyecek bir şey yoktu. Erak, elinde tuttuğu küçük bir şeyi çeviriyordu. Nesneyi Will'e fırlattı.

Page 112: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Bunu unut tunuz san ınm?" dedi uğursuz bir sesle. Will, nesneyi inceledi. Yaklaşık altı santim boyunda ve iki santim eninde, ahşap bir silindirdi bu. Ne olduğunu anlamadan baka-kaldı.

"Biz basit denizcilerin tıpa dediği şey," diye alaycı bir dille açıkladı Erak. "Tekneye su dolmasına engel olur. Yerine takılı olup olmadığını kontrol etmek, genellikle faydalıdır."

Will'in omuzları düştü. Son on dakikadır yaşadıklan kor-kulu anlardan dolayı sırılsıklam olmuş, bitkin düşmüştü ve titriyordu. En beteri de, başarısızlıklarından dolayı hissettiği yoğun üzüntüydü. Bir tıpa! Planlan sinir bozucu bir tıpa yü-zünden berbat olmuştu! Derken güçlü bir el gömleğinin ya-kasından tutarak ayaklarını yerden kesti; yüzü, Erak 'm öfkeli suratından yalnızca birkaç santim uzaktaydı şimdi.

"Beni sakın aptal yerine koyma, evlat!" diye homurdan-dı Skandiyalı. "Bir daha böyle bir işe kalkışırsan kamçılarım seni!" Evanlyn'i de tehdit etmek üzere döndü. "İkinizi de!"

Uyarısının gerekli yerlere ulaşmasını bekledikten sonra Will'i fırlatıp attı. Tamamıyla yenik düşen Orman Muhafızı çırağı, kumsaldaki sert taşların üzerine iki seksen uzanmıştı.

"Şimdi dönün bakalım kulübenize!" diye gürledi Erak.

Page 113: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON DÖRT

'tahmin edebileceğin üzere," dedi Halt, tiksinti dolu bir sesle.

Hemen önlerindeki küçük derenin üzerinde bir kemer köprü yükseliyordu. Gezginlerle köprü arasmda ise tam takım zırhlı bir atlı duruyordu.

Halt, omzunun üstünden uzanarak kılıfından bir ok aldı ve ne yaptığına bile bakmadan kirişe yerleştirdi.

"Neler oluyor Halt?" diye sordu Horace.

"Tam da acelem varken Galyalıların kalkışacakları türden bir saçmalık," diye mırıldandı, başını sıkıntıyla sallayan Halt. "Bu salak, değerli köprüsünden geçmemiz karşılığında bizden haraç isteyecek."

Daha o konuşurken, zırhlı adam elinin tersiyle miğferinin siperliğini kaldırmıştı bile. Beceriksiz bir hareketti bu ve elin-de tutmakta olduğu üç metrelik mızrak yüzünden daha da beter bir hale gelmişti. Siperliğini açmakla uğraştığı miğferinin yan tarafına çarpan mızrağı neredeyse elinden düşürüyordu; çarp-ma sonucu çıkan boğuk tıngırtı, atlılara dek ulaştı.

Page 114: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Arrêtez la mes seigneurs, avant de passer ce pont-ci!" diye seslendi atlı, oldukça tiz bir sesle. Horace söylenenleri anla-yamıyordu, ama bunun, karşısındakine tepeden bakan bir ses tonu olduğundan şüphesi yoktu.

"Ne dedi?" diye sordu Horace ama Halt, yalnızca başmı sallamakla yetindi.

"Konuşmak istiyorsa bunu bizim dilimizde yapsın," dedi öfkeyle ve daha yüksek bir sesle bağırdı. "Araluenliyiz!"

Aralarındaki bunca mesafeye rağmen Horace, ülkelerinin adının anılması üzerine adamın omuzlarını küçümseyerek silktiğini fark etmişti. Derken şövalye, pek de anlaşılamayan ağır aksanlı bir dille yeniden konuştu.

"Siz, beyefendiler, bana haraç v e r m e d e n köprümden geçe-messiniz!" diye bağırdı. Bunun üzerine Horace kaşlarinı çattı.

"Ne?" diye sordu Ha l f a dönerek; Orman Muhafızı da ona doğru dönmüştü.

"Barbarca, değil mi? Şöyle diyor: 'Siz, beyler' -bu biziz, tabi i - bana haraç vermeden köprümden geçemezsiniz. '"

"Haraç mı?" diye sordu Horace.

"Bir çeşit sokak soygunculuğu," diye izah etti Halt. "Bu saçmasapan ülkede gerçek bir kanun olsaydı, bu tür hareket-ler yapanların yanma kalmazdı. Görünen o ki, isteyen istediği gibi at oynatıyor. Şövalyeler köprü ya da kavşaklara yerleşerek geçmek isteyenlerden böyle haraç istiyorlar. Gezginlerin hara-cı ödeyecek durumları yoksa eğer, şövalyeyle dövüşmeyi de seçebilirler. Gezginlerin çoğu, tam takım zırhlı bir savaşçıyla dövüşebilecek durumda olmadıkları için, haracı ödüyor."

Page 115: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Horace , a t ının üzer inde arkasına yaslanarak atlı adamı inceledi. Şövalye, şüphesiz ki cesaretlerini k ı rmak amacıy-la, atını ileri geri koş turuyordu. U ç u r t m a şekilli kalkanı , kaba bir geyik başı sembolüyle süslenmişti . Aynı sembolü taşıyan mavi tuniğinin altına da z incirden zırh giymişti. Me-tal eldivenleri, baldır lar ında zırhlı plakaları ve yana doğru kayarak açılan -ki şu an açıktı- siperlikli, kadeh şeklinde bir miğferi vardı. Siperliğin alt ında ince bir surat ve çıkıntılı bir burun göze çarpıyordu. Kalın bir bıyık, siperliğin yanla-n n a doğru taşıyordu. H o r a c e ' m aklına, siperliği indirdiğin-de adamın bıyık uçlarını miğferin içine t ıkışt ırmak zorunda kaldığı gerçeği geldi.

"Peki ne yapacağız?" diye sordu.

"Şey, sanırım salak herifi vu rmam gerekecek," diye yanıtla-dı Halt, uysal bir sesle. "Dünyanın kendisine bedava bir hayat borçlu olduğunu sanan her bumu büyük hayduda haraç verir-sem ne olayım. Başımıza dert açılabilir gerçi."

"Nedenmiş o?" diye sordu Horace. "Dövüşmek için herke-se sataştığına göre, öldürülmesine kim aldırır ki? Hak ediyor bunu."

Halt, kirişine hemen bir ok sürdüğü yayını eyerin üzerine yatırdı.

"Bu salakların şövalyelik dedikleri şeyle alakalı," diye açık-ladı. "Eğer bir başka şövalye tarafından şövalyece dövüşerek öldürülür ya da yaralanırsa, bu mazur görülebilir. Üzücü olur belki, ama mazur görülebilir. Öte yandan, o boş kafasına bir ok gönderirsem, bu hilekârlık olarak algılanacaktır. Eminim bu yakınlarda arkadaş ya da akrabaları vardır. Bu dangalaklar, ge-

Page 116: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

nellikle grup halinde gezerler. Ve onu öldürürsem, peşimizden gelmek isteyeceklerdir. Dediğim gibi, al basma belayı."

İç geçirerek yayını kaldırmaya başladı.

Horace, bir kez daha önündeki bu zorbaya bir göz attı. Kan-lı bir ölümden yalnızca birkaç saniye uzakta olduğu gerçeğin-den habersiz gibiydi adam. Belli ki Orman Muhaf ız lan 'n ı ta-nımıyor ve giymekte olduğu tam takım zırhına güveniyordu. Ha l t ' un istese, okunu miğferin kapalı siperliğinin içinden bile geçirebileceğinden haberi yoktu. Açık siperlik. H a h kadar be-cerikh biri için çok kolay bir hedefti.

"Bu işi benim halletmemi ister misin?" diye sordu Hora-ce nihayet, duraksayarak. Yayını yan yarıya atış pozisyonuna kaldırmış olan Halt, şaşırmıştı.

"Sen mi?" dedi.

Horace başını salladı. "Henüz gerçek bir şövalye olmadım, biliyorum, ama s a m n m onunla başa çıkabilirim. Ve arkadaşla-n da onun bir başka şövalye tarafından alt edildiğine inandığı sürece, kimse peşimizden gelmeyecektir, öyle değil mi?"

"Bay laa r ! " diye sabırsızca seslendi atlı, "tallebbime bi ce-vap vermenis lasım!" Horace, Hal t 'a bir bakış fırlattı.

"Talebine cevap vermemiz lazımmış. Bu işin boyunu aşma-yacağından emin misin?" dedi Orman Muhafızı. "Ne de olsa tam teçhizatlı bir şövalye var karşında."

"Şey... evet," dedi Horace acemice. Ha l t ' un , onun böbür-lendiğini sanmasını istemiyordu. "Ama aslında o kadar da iyi değil, ha?"

"Öyle mi?" diye alaycı bir dille sordu Halt . Oğlanin ciddi ciddi başını sallaması, onu şaşırttı.

Page 117: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Hayır. Hiç de iyi değil. Atına nasıl bindiğine bir baksa-na. Çok dengesiz. Ve mızrağını fazla sıkı tutuyor, gördün mü? Sonra bir de kalkan meselesi var. Kalkanı o kadar alçakta tutu-yor ki, ani bir Juliette 'e karşı hiç şansı yok, öyle değil mi?"

Hal t ' un kaşları çatıldı. "Juliette de neyin nesi?"

Horace , Orman Muha f ı z ı ' n ın sesindeki alayı fark e tme-miş gibiydi. İfadesizce açıklamaya başladı: "Mızrakla ani-den yapılan hedef değişikliği. Önce göğüs yüksekliğindeki kalkanı hedef alır, derken son anda mızrağın u c u n u miğfere doğru kaldır ırsın." Sustu ve özür diler gibi bir sesle ekledi, "Adına neden Juliet te dendiğini b i lmiyorum. Bize öyle öğ-rettiler."

U z u n bir sessizlik yaşandı. Hal t , oğlanın boş yere övün-mediğini görebil iyordu. N e d e n söz ettiğini gerçekten de biliyor gibi duruyordu . Orman Muhafız ı , düşüncel i bir ifa-deyle yanağını kaşıdı. H o r a c e ' m ne kadar iyi o lduğunu gör-mek açıs ından faydalı olabilir, diye düşündü. İşlerin kötüye gitmesi hal inde A planına dönebil ir ve boşboğaz köprü m u -hafızını zımbalayabil irdi de. Ancak geriye küçük bir p rob-lem kalıyordu.

"Şu 'Juliette ' denen şeyi yapamayacaksın yalnız. Mızrağın yok ki."

Horace başıyla onayladı. "Evet. İlk geçişte onun mızrağını bertaraf etmeliyim. Çok zor olmasa gerek."

" B e y l e r ! " diye seslendi atlı. "Bi cevap vermeniz lazim !"

"Kes sesini be," diye mıriidandı Halt . "Yani sorun çıkmaz diyorsun, öyle mi?"

Horace dudaklarini büzerek, kararlı bir tavırla başıni salladı.

Page 118: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Şey, adama bir baksana. Halt. Biz burada otururken mız-rağı tam üç defa elinden düşürüyordu az kalsın. Bir çocuk bile elinden alabilir mızrağı."

Bu sözler, Hal t 'u güldürmüştü. Çocukluktan yeni çıkan H o -race, karşısında durmuş, yoUannı tıkayan şövalyenin elindeki mızrağı bir çocuğun bile alabileceğini iddia ediyordu. Derken Halt, H o r a c e ' m yaşındayken yaptıklarını ve oğlanm, köprüde-ki gülünç savaşçıya kıyasla çok daha tehlikeli bir rakip olan Morgarath ' la dövüştüğünü hatırladı. Horace ' ı son bir kez in-celediğinde, genç yüzündeki azimli ifadeyi ve sessiz özgüveni fark etti.

"Gerçekten de neden söz ettiğini biliyorsun, değil mi?" dedi. Ağzından bir soru gibi çıksa da, gerçeğin beyanıydı bu. Horace yeniden başmı salladı.

"Bilemiyorum Halt. Bu tür şeyleri hissedebiliyorum. Sör Rodney bana doğuştan yetenekli olduğumu söyledi."

Gilan da Uthal Ovalan 'ndaki savaşın ardından Hal t ' a aynı şeyi söylemişti. Halt, aniden kararını verdi.

"Pekâlâ," dedi. "İstediğin gibi olsun."

Sabırsız şövalyeye dönerek seslendi.

"Bayım, yol arkadaşım sizinle düeho etmeyi seçiyor!" dedi. Savaşçı bunu üzerine atında doğrularak kaskatı kesildi. Halt, bu beklenmedik haber karşısında adamın dengesini kaybetme-sine ramak kaldığını fark etti.

"Düollo mu?" diye cevap verdi atlı. "Sisin arkadeş şövval-yed i i l k i ! "

Halt adamın görebilmesi için abartıyla başını eğdi.

Page 119: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Hem de ne şövalye!" diye seslendi. "Feuille du Chêne Tarikati 'ndan Sör Horace ' t ı r kendisi." Durdu ve kendi kendine mmidandı , "Yoksa Crêpe du Chêne mi olmalıydı? Neyse."

"Ne dedin ona?" diye sordu Horace, sırtındaki yuvarlak kalkanını indirip sol koluna geçirerek.

"Senin Meşe Yaprağı Tarikatı 'ndan Sör Horace olduğunu söyledim," dedi Halt ve kararsızca ekledi. "En azından öyle söylediğimi sanıyorum. Meşe Kozalağı Tarikatı 'ndan olduğu-nu da söylemiş olabilirim."

Horace, gözlerindeki hafif hayal kırıklığıyla Orman Muhafızı 'na bir bakış fırlattı. Şövalyelik kurallarını çok cid-diye alıyor ve "Sör Horace" unvanını kullanmaya hakkı olma-dığını biliyordu.

"Bu gerekli miydi?" diye sorunca. Orman Muhafızı başını sal-ladı.

"Evet. Herhangi biriyle dövüşmez bunlar. Gerçek bir şövalye olmalı. Üzerinde zırh olduğunu fark ettiğini sanmıyorum," diye ekledi, Horace koni biçimh miğferini sıkıca başına geçirirken. Çocuk, zincirden zırhmın başlığını çoktan yerine geçirmişti bile. Pelerinini çıkarıp bırakacak bir yer arandı. Halt, "Ben tutayım," dedi, pelerini alıp eyerin üzerine atarak. Pelerini eyere uzun yayı-na değmeyecek şekilde yerleştirdiği, Horace 'm gözünden kaçma-mışü. Savaşçı çırağı, uzun yaya bakarak başını salladı.

"Ona ihtiyacın olmayacak."

"Bu hikâyeleri çok işittim," dedi Halt ve köprü bekçisi on-lara seslenirken bakışlarım kaldırdı.

"Arkadaşın mızraa yok," dedi şövalye, üç metrelik demir uçlu sopasıyla işaret ederek.

Page 120: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Sör Horace, dövüşü kılıçla yapmanızı öneriyor," diye ya-

nıtladı Halt ve şövalye sertçe başım salladı.

"YokiYok! Ben mızraamı kullancam!"

Halt, tek kaşını Horace 'dan yana kaldırdı. "Demek ki şö-valyelik ölmemiş," dedi usulca, "ama eğer rakibine üç metre-lik bir avantaj sağlayacaksa unut gitsin."

Horace omuz silkmekle yetindi. "Sorun değil," dedi sakin-ce. Birden aklına gelen soruyu sordu. "Halt, onu gerçekten de öldürmem gerekiyor mu? Yani, bu işi o kadar ileri gitmeden de halledebilirim."

Halt, bunu düşündü.

"Şey, mecbur değilsin," dedi savaşçı çırağına. "Ama risk almana da gerek yok. Sonuçta öldürülmeyi hak eden biriyle karşı karşıyasın. Yoldan geçenleri haraca bağlamak neymiş anlasın."

Kaşının tekini kaldırıp surat asma sırası, Horace 'a gelmişti. Halt, omuz silkti.

"Neden söz ettiğimi biliyorsun," dedi. "Yalnızca kendine dikkat et demek istiyorum."

"Bayyı im!" diye bir çığlık attı şövalye, mızrağını kolunun altına sıkıştırıp mahmuzlarım atının böğrüne geçirerek. "Hazır olım! Sissi öldürmeye geliyooom!"

Çeliğin deriye sürtünme sesi duyuldu ve Horace uzun kılı-cını kınından çekerek üzerine gelmekte olan rakibiyle yüzleş-mek üzere Vurucu'yu döndürdü.

Halt 'a dönüp, "Bir dakika bile sürmez," dedi ve ardmdan Vu-rucu firladı gitti; birkaç metre içinde dörtnala hıza ulaşmışt bile.

Page 121: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON BEŞ

Başarısız kaçma girişimlerinin ardından, Will ile Evaniyn' in kulübelerden elli metre bile uzaklaşmaları

yasaklanmıştı. Kumsalda tur atmalar, egzersiz yapmalar yok-tu artık. Erak, yatakhanedeki döşeklerin yeniden örülmesinden tutun da Kurt Rüzgârı nın alt gövdesindeki çatlakların katran ve halat parçalarıyla kapatılmasına varıncaya dek, tutsakla-ra bir dizi yeni angarya yüklemişti. Sevimsiz ve ağır işlerdi, ancak Evanlyn ile Will soğukkanlılıkla kabul etmişlerdi yeni görevlerini.

Bu kısıtlı hayatları çerçevesinde, iki Skandiyalı grup arasın-da giderek artan gerginliği fark etmemeleri mümkün değildi. Canları sıkılan ve kendilerine eğlence arayan Slagor ile adam-ları, Araluenlilerin kamçılanması gerektiğini yüksek sesle dile getiriyorlardı. Hat ta Slagor, nemli dudaklarını yalayarak bu görevi bizzat yerine getirmeyi bile önermişti.

Erak ise lafını sakınmadan Slagor'a kendi işine bakmasını söylemişti. Slagor 'un önderliğini yaptığı alaycı, palavracı ta-vırlarla adamlarının hile yaparak her fırsatta Kurt Rüzgârı tay-

Page 122: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

falarına sataşmalarından gitgide sıtkı sıyrılıyordu. Slagor bir korkak ve kabadayıydı. Erak, onu tutsaklarıyla kıyasladığında. Will ve Evaniyn Te aralarında hemşerisine göre çok daha faz-la ortak yan bulunduğunu şaşkınlıkla fark ediyordu. Kaçmayı denedikleri için çocuklara karşı kin gütmüyordu. Yerlerinde olsa o da aynısını yapardı. Slagor'un kendi çarpık zevkleri için intikam araması, Erak'ı bir şekilde çocuklara daha da yakm-laştırmıştı.

Slagor'un adamlarına gelince, Erak, her birinin Skorghijl'in temiz havasım kirlettiğine inanıyordu.

İşlerin çığırından çıkışı, bir gece akşam yemeği sırasında oldu. Will servis tabaklariyla et bıçaklarını bir masanın üzeri-ne yerleştirmekle meşguldü. Evaniyn ise geniş bir tencereden, Erak ile Slagor'un üst düzey tayfalarıyla birlikte oturdukları masaya çorba servisi yapıyordu. Tam Slagor ile ikinci kap-tanının arasındayken, Slagor, bir adamının anlattığı bir şeye gülmeye başladı. Gülerken, sandalyesinde kollarını iki yana açmıştı. Bu sırada ağzına kadar dolu olan kepçeye çarpan eli, sıcak çorbanın çıplak koluna dökülmesine neden oldu.

Slagor acıyla feryat ederek Evaniyn'i bileğinden yakaladı ve öne doğru çektiği kızı, kolunu bükerek masanın üzerine ya-tırdı.

"Lanet olası kız! Yaktın beni! Şuna bir baksana, seni tem-bel Araluen domuzu!" Sırılsıklam kolunu, diğer eliyle tuttuğu kızm yüzüne yaklaştırdı. Evaniyn adamın hırıltılı nefesini du-yabiliyor ve pis kokusundan rahatsız oluyordu.

"Özür dilerim," dedi aceleyle, adam kolunu büktükçe acıy-la yüzünü buruşturarak. "Ama kepçeyi sen devirdin."

Page 123: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Yani benim suçumdu lia? Bir denizciyle nasıl konuşulur öğreteceğim sana!"

Belinde taşıdığı üç uçlu, kısa kamçıya uzanırken, yüzü öf-keden kıpkırmızı kesilmişti. Yüreklendirici adını verdiği kam-çısını yalnızca tembel kürekçiler üzerinde kullandığım iddia ediyordu Slagor ama onu tanıyanların kesinlikle inanmadıkları bir iddiaydı bu. Slagor'un iriyan bir kürekçiye vurmaya cesa-ret edemeyeceği, herkes tarafından biliniyordu.

Söz konusu olan genç bir kız olunca, işler değişiyordu el-bette. Hele de şimdiki gibi sarhoş ve öfkeliyse.

Salona bir sessizlik çöktü. Dışarıda, ahşılagelmiş rüzgâr, kulübenin tahtalarını inletiyordu. İçeride ise, şömine ve odada-ki gaz lambalarının bulanık, belirsiz aydınlığı eşliğinde, hayat bir an için donup kalmış gibiydi.

Slagor'un karşısında oturan Erak, kendi kendine küfretti. Odanın öbür ucundaki Will, tabakları sessizce bıraktı. Herkes gibi onun bakışlan da Slagor'un kıpkırmızı suratına ve kalın dudaklanm ıslatmak üzere eğri büğrü, lekeli dişleri arasında kımıldanan diline odaklanmıştı. Orman Muhafızı çırağı, fark edilmeden bıçaklardan birini kaptı; tuzlanmış etleri porsiyonlara ayırmak üzere kullanılan, çift uçlu, ağır bir bıçakü bu. Yaklaşık yirmi santimlik boyuyla, Halt ' la saatler boyu yaptıkları idman-lardan alışık olduğu küçük saks bıçaklanndan farklı değildi.

Nihayet Erak konuştu. Sesi alçaktı ve makul bir tonla ko- | nuşuyordu. Bu bile, onun tayfalannın doğrularak dikkat kesil-melerine neden olmuştu. Erak bağırıp çağırıyorsa, genellikle şaka yapıyor olurdu. Ama sakin ve ciddi bir dille konuşuyorsa, bunun onun en tehlikeli hali olduğunu hepsi bilirdi.

Page 124: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" K ı z ı b ı rak, S l a g o r , " dedi E rak .

Verilen emre ve a rkas ında y a t a n k e n d i n d e n e m i n ses t o n u n a

h idde t l enen Slagor , kaş lar ın ı ç a t a r ak somur t tu .

" Ç o r b a y ı ü s t ü m e d ö k t ü ! " diye bağ ı rd ı . " B u n u b i le rek yapt ı

ve cezas ın ı ç e k e c e k ! "

E r a k k u p a s ı n a u z a n a r a k b i r a s ı n d a n der in bir y u d u m aldı .

Yen iden k o n u ş t u ğ u n d a , d e n i z c i d e n s ıkı lmış gibiydi sesi.

"Bi r kez d a h a s ö y l ü y o r u m . Kız ı b ı rak. O b e n i m k ö l e m . "

" K ö l e l e r i d is ip l ine e t m e k gereki r ," dedi S lagor , bak ı ş la r ın ı

h ız la oda b o y u n c a gezdi rerek . " H e p i m i z , b u n u senin y a p m a k

i s t emed iğ in i gö rdük , d e m e k k i b i r i ler in in sen in ad ına y a p m a

z a m a n ı g e l m i ş ! "

A d a m ı n d ikka t in in dağ ı l d ığ ım fark eden E v a n i y n , ko l l a r ım

tu tan p e n ç e d e n k u r t u l m a k için ha reke t l end i . A m a b u n u fark

e d e n Slagor , kızı k o l a y c a y e n i d e n kıstırdı. Ç o ğ u sa rhoş o lan

b i rkaç Kurt Dişi t ayfas ı , ko ro ha l inde kap tan la r ın ın sözler in i

onay l ıyo rdu .

E r a k , du raksad ı . İşe koyu lup S l a g o r ' u yere serebil irdi .

B u n u ye r inden k a l k m a d a n b i le yapabi l i rd i . A m a b u kadar ı ,

yeter l i o l m a y a c a k t ı . S a l o n d a b u l u n a n herkes o n u n k a v g a d a

S l a g o r ' u y e n e c e ğ i n i b i l iyo rdu ve b u n u y a p m a s ı n ı n bir a n l a m ı

o l m a y a c a k t ı . Her i f t en o k a d a r s ıkı lmışt ı ki artık, haka re t e uğ -

rayıp u t a n c ı n d a n ö l m e s i n i i s t iyordu. S l ago r rezil o l m a y ı sonu-

na k a d a r hak ed iyordu ve E r a k da b u n u nası l y a p a c a ğ ı n ı ç o k

iyi b i l iyordu .

T ü m bu o l a n l a r d a n s ık ı lmış gibi i ç geç i rd i ve m a s a n ı n

ü z e r i n d e n ö n e doğru eğ i le rek sanki d ü ş ü k zekâl ı b i r ine hi tap

e d e r m i ş gibi t ane t ane k o n u ş m a y a baş l ad ı . A s l ı n d a S l a g o r ' u n

Page 125: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

zihinsel kapas i t e s i d ü ş ü n ü l d ü ğ ü n d e , b u n u n ç o k da yanl ı ş ol-

m a d ı ğ ı n ı d ü ş ü n ü y o r d u .

" S l a g o r , zor lu bir sefere ç ık t ım ve e lde e d e b i l d i ğ i m tek

ödül , bu ikisi. Bi r in i ö l d ü r m e n e izin v e r e m e m . "

Slagor, z a l im za l im gü lümsed i . " B u ikisine y u m u ş a k davra-

nıyorsun, Erak . S a n a iyilik y a p ı y o r u m . H e m tatlı bir kırbaç kızı

ö ldü rmez . Yaln ızca ge lecekte d a h a i taatkâr o lmas ın ı sağlar ."

" B e n k ı z d a n söz e t m i y o r d u m , " dedi E r a k d ü z b i r sesle.

" O ğ l a n ı k a s t e t t i m . "

Baş ıy l a Wil l ' in o d a n ı n öteki t a ra f ında , t i t rek gö lge le r in

i ç inde d u r d u ğ u yere doğru işaret etti. S l agor da diğer ler i gibi

o n u n bak ış la r ın ı tak ip etti. .

" O ğ l a n m ı ? " A n l a m a d a n kaş lar ın ı çatt ı . " O n a zarar v e r m e -

ye n iye t im y o k . "

E r a k b i rkaç kez baş ın ı sa l ladı . " B i l i y o r u m , " diye c e v a p ver-

di. " A m a kıza o k a m ç ı y ı v u r d u ğ u n a n d a , b ü y ü k ih t imal le seni

ö ldürecekt i r . Ve b e n de ceza o l a rak o n u ö l d ü r m e k z o r u n d a ka-

l a c a ğ ı m . Ve k o r k a r ı m bu kada r zarar e t m e y e hazır l ıkl ı değ i l im.

O y ü z d e n ş imdi b ı r a k kızı ."

D i ğ e r S k a n d i y a l ı l a r ' d a n baz ı la r ı , E r a k ' ı n ku l landığ ı ger-

çekçi ses t o n u ka r ş ı s ında g ü l ü ş m e y e b a ş l a m ı ş t ı b i le . S l a g o r ' u n

a d a m l a n bi le gü lüyordu .

S l a g o r ' u n y ü z ü k a r a r a r a k ö fkey le kas ı ld ı . E r a k ' m ş a k a l a -

r ın ın hedef i o l m a k t a n nefre t e d i y o r d u ; o n u n l a b i r l ik te d iğer

a d a m l a r ı n ç o ğ u , A r a l u e n l i u f a k t e f ek o ğ l a n ı n o n u d ö v ü ş t e alt

e d e b i l e c e ğ i n i i d d i a e d e n E r a k ' m a m a c ı n ı n , S l a g o r ' u a ş a ğ ı l a -

m a k t a n ibare t o l d u ğ u k o n u s u n d a hemf ik i rd i .

" S e n aklını kaybe tmiş s in , E r a k , " diye d u d a k bük tü . "B i r

Page 126: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

tar la faresi ne k a d a r tehl ikel iyse oğ l an da o k a d a r tehlikeli . İ s -

t e s e m tek e l imle b o y n u n u k ı r a r ım . "

B o ş t a ka l an eliyle işaret etti.

E r a k ona gü lümsed i . T e b e s s ü m ü n d e şakac ı l ık tan eser yoktu.

" O n a d o ğ r u tek bir a d ı m bi le a t a m a d a n öldürebi l i r s en i , "

dedi .

S e s i n d e , şaka y a p m a d ı ğ ı n ı gös t e ren bir net l ik vardı . S a l o n -

daki ler de b u n u fark ede rek ö l ü m sess iz l iğ ine g ö m ü l m ü ş l e r d i .

S l agor da ne o lup b i t t iğ in in fa rk ındaydı . K e n d i n e bir çıkış yo lu

a r aya rak kaş lar ın ı çatt ı . İçki , akl ının k a r ı ş m a s ı n a n e d e n o l m u ş -

tu. A n l a y a m a d ı ğ ı bir şey vardı . K o n u ş m a y a b a ş l a d ı a m a E r a k ,

elini ka ld ı ra rak onu sus turdu .

" K e n d i s i n i kan ı t l amas ı iç in seni ö l d ü r t e m e y i z h e r h a l d e , "

ded i is teksiz bir i fadeyle . B a k ı ş l a r ı m o d a d a gezd i re rek m a s a -

n ın u c u n d a k i yarı do lu bir f ıç ıda karar kıldı. E l iy le işaret etti.

" Ş u fıçıyı bu ta ra fa i t b a k a l ı m , S v e n g a l , " dedi . İk inci kap t a -

nı , bir u c u n d a n tu t tuğu k ü ç ü k fıçıyı kaba m a s a b o y u n c a kap t a -

n ına doğru ittirdi. E r a k , fıçıyı t i t izl ikle ince led i .

" B u fıçı, senin kal ın ka fan ın b ü y ü k l ü ğ ü n d e , S l ago r , " ded i

d o n u k bir g ü l ü m s e m e y l e . A r d ı n d a n m a s a d a n kend i b ı ç a ğ ı n ı

a l a r ak f ıçının koyu renkl i yüzey ine iki ade t b e y a z çen t ik attı .

" D i y e l i m k i b u n l a r da göz le r in o l s u n . "

F ı ç ıy ı m a s a b o y u n c a i terek ne r edeyse d i r seğ ine d e ğ e c e k

şeki lde S l a g o r ' u n y a n m a koydu . İş in ne reye v a r a c a ğ ı n ı m e -

rak eden sa londak i l e r a r a s ı n d a heyecan l ı mır ı l t ı lar do laş ıyor -

du. N e l e r o lup bi t t iğini , y a l n ı z c a Svenga l ve E r a k ile k ö p r ü d e

d ö v ü ş e n H o r a k an l ıyordu . Oğ lan ın bir O r m a n M u h a f ı z ı ç ı rağı ,

do lay ıs ıy la saygın bir rak ip o l d u ğ u n a ilk e lden şahit o lmuş la r -

Page 127: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

di. A m a bu kez ç o c u ğ u n e l inde yayı yoktu . Ü s t e l i k Wil l ' in sağ

k o l u n u n i ç inde bir b ı ç a k g iz led iğ in i de b i lmiyor l a rd ı .

" H a y d i b a k a l ı m evlat ," d iye d e v a m etti E r a k , " g ö z l e -

r i b i raz fazla b i t i ş ik a m a s o n u ç t a S l a g o r ' u n gözler i bun l a r . "

S k a n d i y a h l a r ' ı n a r a s ında keyifli k ı p ı r d a n m a l a r y a ş a n d ı ; E r a k

d o s d o ğ r u on la ra hi tap ed iyordu ş imdi . " İkis ini de d ikka t le iz -

leye l im; b a k a l ı m a ra l a r ında bir şey b e l i r e c e k m i ? "

Ve b u n u söyleyerek , t ü m dikkat in i m a s a n ı n ü z e r i n d e k i f ıçı-

ya ve rmiş n u m a r a s ı yapt ı . K a ç ı n ı l m a z o la rak s a londak i herkes

onu takli t e tmiş t i . Will, bir an iç in t e r eddü t etse de E r a k ' a gü -

veneb i l eceğ in i h i s sed iyo rdu . Skand iya l ı l iderin o n a g ö n d e r d i -

ğ i m e s a j çok açıkt ı . G e r i çekt iği k o l u n u hız la ind i re rek b ı ç a ğ ı

d ö n e d ö n e o d a n ı n öbür ta ra f ına doğru fırlattı.

D ö n e n b ıçak , gaz lambalar ıy la alevlerin kızıl p a n i t ı s m ı y a k a -

layarak bir an için ış ı ldadı . Ve gürül tülü bir sesle , t ah taya - y o n -

tu lmuş göz del ikler inin t a m or tas ına o l m a s a d a - saplanıverdi .

F ıç ı , darbenin etkisiyle en az on s a n t i m geriye kaymışt ı .

İ rki lerek bir çığl ık a tan Slagor , ger i ledi . F a r k ı n d a o l m a d a n

E v a n i y n ' i n ko lunu b ı r akmış t ı . Ç a b u c a k a d a m d a n u z a k l a ş a n

kız, E r a k ' m işaret ettiği k a p ı d a n ç ıkarak , fark e d i l m e d e n kar-

m a ş a d a n uzak laş t ı .

B i r anlik k a r m a ş a n i n a rd ından E r a k ' ı n a d a m l a r i g ü l m e y e ve

m ü k e m m e l nişancı l ığı a lk ı ş lamaya baş ladı lar . Bir süre sonra al-

kışa öfkeyle e traf ındaki lere b a k ı n m a k t a o lan S l a g o r ' ı m a d a m l a -

n bile katı lmışt ı . P o p ü l e r biri değildi Slagor. A d a m l a r i n i n o n u n

peş inden gi tmeler in in tek nedeni , bask ın l a ra g e m i tedar ik e d e -

cek kadar zengin o lmas ıyd ı . Ş imdiyse , a d a m l a r i n d a n baz ı la r i ,

b ı ç a k fıçıya sap land ığ ında attığı kaba çığlığı taklit ed iyordu .

Page 128: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Erak , o t u r d u ğ u y e r d e n ka lka rak m a s a n ı n e t ra f ından d o l a n -dı; bir y a n d a n da k o n u ş u y o r d u .

" G ö r ü y o r s u n Slagor , eğer ç o c u k yanl ış t ah ta ka faya n i şan

a lmış o lsaydı , ş imdi ö l m ü ş t ü n ve b e n de c e z a o l a rak o n u öl-

d ü r m e k z o r u n d a k a l a c a k t ı m . "

Will ' in y a n m a gel ip du rdu . B u n d a n sonra b a ş ı n a ne g e l e c e -

ğini bek l eyen S l a g o r ' a g ü l ü m s ü y o r d u .

" Ş i m d i y s e , " d iye d e v a m etti E rak , "ya ln ı zca sen in k a d a r

ö n e m l i bir şahsiyet i ko rku t tuğu için ağz ın ın pay ın ı v e r m e k l e

y e t i n e c e ğ i m . "

Ve Will d a h a da rben in farkına bi le v a r a m a d a n , E r a k kafas ı -

na bir y u m r u k pa t l a t ıp oğ lan ı yere devirdi . S v e n g a l ' e b a k a r a k

ku lüben in kaba a h ş a p zemin i üze r inde bayg ın y a t a n şekli işa-

ret etti.

" B u saygıs ız köpeğ i ku lübes ine a t in , " diye emret t i . Ve sa lo -

na arkas ını d ö n e r e k g e c e n i n ka ran l ığ ına çıktı.

D ı ş a r ı d a k i t e m i z s o ğ u k havayı s o l u d u ğ u n d a , bakış la r ın ı yu-

karı ka ld ı rd ı . G ö k y ü z ü aydınl ıkt ı . R ü z g â r hâ lâ e s iyordu be lk i ,

a m a art ık ş iddet i hafif lemiş ve d o ğ u y a kaymış t ı . Yaz R ü z g â r l a r ı

s o n a ermiş t i .

" B u r a d a n gi tmenin z a m a n ı geldi artık," dedi yıldızlara doğru.

Page 129: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

O N ALTI

Dövüş , a d ı n a dövüş den i l i r se tabi i , b i r k a ç s a n i y e d e n faz-

la s ü r m e m i ş t i .

Süvar i ler , savaş a t lar ını karşı l ıkl ı sürerken , a t lar ın t o y n a k -

ları y o l u n p ü r ü z l ü y ü z e y i n d e g ü m b ü r d e y i p t o z u d u m a n a katt ı .

G a l y a l ı şöva lye , m ı z r a ğ ı n ı ö n e d o ğ r u uza tmı ş t ı . H o r a c e ' m

şöva lyen in t e k n i ğ i n d e g ö r d ü ğ ü ha tay ı art ık H a l t da göreb i l i -

yo rdu . A d a m ı n b u a ş a m a için g e r e ğ i n d e n sıkı kav rad ığ ı m ı z -

rağı , a t m hareke t iy le sa l l an ıp t i t r iyordu. Oysa d a h a h a f i f v e es-

n e k tu t sa , s i lah ın d o ğ r u d a n h e d e f e y ö n e l m e s i n i sağ layab i l i rd i .

Ş i m d i y s e m ı z r a k , a t ın her a d ı m ı y l a a l ça l ıp yükse l iyo r ve iki

y a n a d o ğ r u ya lpa l ı yo rdu .

Öte y a n d a n H o r a c e , o r a z u n d a k i kı l ıc ıyla at ını k e n d i n d e n

e m i n sürüyor , d ö v ü ş vakt i g e l i n c e y e dek ener j i s in i s a k l a m a k -

t a n m e m n u n g ö r ü n ü y o r d u .

B i rb i r l e r ine y a k l a ş ı r k e n süvar i ler d o ğ a l o l a r ak ka lkan la r ın ı

kaldırdı lar . Ha l t , i ç ten içe H o r a c e ' m M o r g a r a t h ' a karş ı kul-

landığı takt iği t ek ra r l aya rak , at ını son a n d a diğer t a r a fa çevir-

m e s i n i bek l iyo rdu . A n c a k savaşç ı ç ı rağ ı , a t ını s ü r m e y e d e v a m

Page 130: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ede rek s a l d ı n ha t t ın ı ko rudu . R a k i b i n e on m e t r e ka la , s ı r t ında-

k i k ı n ı n d a n ç ıkard ığ ı kı l ıc ıyla h a v a d a da i re le r ç i zd i . S o n r a uç

k ısmı ka lkan ın ı hede f l eyen mız rağ ı za r i f çe y a k a l a y ı p ka fa s ın ın

ü z e r i n e d o ğ r u savuruverd i .

Sanki çok basi t bir hareketmiş gibi duruyordu a m a Hal t , izler-

ken o ğ l a n m gerçek bir silah ustası o lduğunun farkına vardı . M ı z -

rağmın H o r a c e ' m ka lkanına ç a r p m a s ı n a hazı r lanan G a l y a h şöval-

ye, b i rden öne doğru fırlarken buldu kendini . A t m m sırtından dev-

r i lmek üzere o lduğunu fark ederek şöyle bir sallandı. D e n g e s i n i

k o r u m a k için çares izce eyer t o p u z u n a s a n i m a k zorunda kalmışt ı .

B u n u sağ eliyle y a p m a y ı te rc ih e tmi ş o l m a s ı , ta l ihs iz bir

hareket t i e lbet te , zira han t a l m ız r ağ ın ı da aynı el iyle kon t ro l

e t m e y e ça l ı ş ıyordu . H o r a c e ' m dai re ler ç i zen kı l ıc ıyla yukar ı

doğ ru b ü k ü l e n m ı z r a k da kend i e t ra f ında b i r da i re ç i z iyo rdu

ş imdi . Aynı a n d a h e m at ın s ı r t ında ka l ıp h e m de mız rağ ı t a -

ş ı y a m a y a c a ğ ı iç in , m i ğ f e r i n d e n s a v u r d u ğ u b o ğ u k bir küfür le

m ı z r a ğ ı n ı b ı r a k m a k z o r u n d a kaldı .

Ö f k e d e n de l iye d ö n e r e k ikinci kez H o r a c e ile yüz y ü z e gel-

m e k için ç ı lg ın lar gibi k ı l ı c ına u z a n d ı .

Ne yaz ık k i ikinci bir k a r ş ı l a ş m a o l m a y a c a k t ı .

Ha l t , H o r a c e ' m savaş m a n e v r a l a r ı n ı sess iz bir hayran l ık la

i z l iyordu . M ı z r a ğ ı n dev re dışı k a l m a s ı ü z e r i n e H o r a c e , d iz le -

riyle d izginler i tu tan k a l k a n elini k u l l a n a r a k V u r u c u ' y u de rha l

d u r d u r m u ş v e G a l y a l ı şöva lye d a h a y a n ı n d a n g e ç i p g i t m e d e n

at ını a rka ayaklar ı ü z e r i n d e d ö n d ü r m ü ş t ü .

Seri ve hafif b i l ek hareke t le r iy le hâ lâ m i n i k da i re ler ç i z -

m e k t e o l an kı l ıç , bu kez bir y a r ı m da i re d a h a ç i ze r ek g ü m b ü r -

tüy le şöva lyen in miğ fe r in in a rkas ına çarp t ı .

Page 131: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Ç ı k a n ses in zırhlar i ç indek i a d a m ı n k u l a k l a r i n d a nas ı l bir

etki y a p a c a ğ ı n ı haya l eden H a l t , i rk i lerek geri çeki ld i . Bir tek

da rben in s a ğ l a m me ta l i ya r ıp g e ç m e s i n i b e k l e m e k , iy imser -

lik o lu rdu . B u n u n iç in b i rden faz la d a r b e y e ih t iyaç va rd ı . A m a

şöva lyen in m i ğ f e r i n d e ciddi bir g ö ç ü k o l u ş m u ş ve d a r b e n i n

sars ınt ıs ı da çe l iğ in i ç inden g e ç e r e k , d o s d o ğ r u şöva lyen in ka-

f a t a s ında y a n k ı l a n m ı ş t ı .

A d a m ı n Ara luen l i l e r t a r a f ı n d a n g ö r ü l e m e y e n göz le r i o d a k -

l a n a m ı y o r d u artık; e t raf lar ında k ıv ı l c ımla r u ç u ş u y o r d u .

Ş ö v a l y e , y a v a ş ç a eyerden k a y a r a k toz lu yo l a devri ldi ve

ha reke t s i z ka ld ı . D ö r t n a l a k o ş u s u n a b i r k a ç m e t r e d a h a d e v a m

et t ikten son ra b in ic i s i o l m a d ı ğ ı m fark eden atı ise y a v a ş l a y a -

rak kafas ın ı e ğ m i ş ve yol k e n a r ı n d a k i u z u n ç imler i k e m i m ı e y e

b a ş l a m ı ş t ı .

H o r a c e , a t ım y a v a ş ç a sürerek, y o l d a y a t a n G a l y a l ı şöva lye -

n in y a n ı n d a du rdu .

O l d u k ç a c idd i b i r ses le "îyi bir d ö v ü ş ç ü o l m a d ı ğ ı n ı söy le -

m i ş t i m s a n a , " ded i H a l t ' a .

Tepk i s i z tavır lar ıyla gurur d u y a n O r m a n M u h a f ı z ı , y ü z ü n e

yay ı l an gevrek t e b e s s ü m ü e n g e l l e y e m e m i ş t i .

" E h , be lk i d e öyledi r , " ded i , g e n ç a d a m a . " A m a sen d e ol-

d u k ç a b a ş a r ı l ı y d ı n . "

H o r a c e o m u z silkti. " B u n u n için eğ i t im a l d ı m , " dedi s a d e c e .

Ha l t , oğ l an ın ga l ib iye t iy le hiç de ö v ü n m e d i ğ i n i fark etti.

Savaş O k u l u ' n u n H o r a c e ü z e r i n d e ç o k iyi bir etkisi o l d u ğ u

bel l i o luyordu . Ç o c u k , k e n d i n e g e l m e y e b a ş l a y a n şöva lyey i

işaret etti. K o l l a r i v e b a c a k l a r i u ) m m s u z c a k ımı ldan ıyo r , a d a -

ma yar ı ö lü bir y e n g e ç g ö r ü n ü m ü ve r iyo rdu .

Page 132: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"O da b u n u n için eğ i t im a l m ı ş o l m a l ı , " d e d i H a l t ve ek led i ,

"a fe r in s ana , g e n ç H o r a c e . "

Oğ lan , H a l t ' u n ö v g ü s ü ü z e r i n e keyifle k ızardı . O r m a n

M u h a f ı z ı ' n ı n d u r d u k ye re iltifat e d e c e k biri o l m a d ı ğ m ı bi l i -

y o r d u .

" Ş i m d i b u n u n e y a p a c a ğ ı z ? " d iye so rdu k ı l ıc ın ın u c u y l a

ye rdek i rakibini işaret ederek . H a l t , ç a b u c a k a t ın ın s ı r t ından

inerek şöva lyeye yaklaş t ı .

" O n u n l a b e n i lg i l en i r im," dedi . " Z e v k l e . "

Yerdeki a d a m ı k o l u n d a n y a k a l a y ı p oturt tu . Ş a ş k ı n şöva lye

miğ fe r in in i ç i nden bir şeyler m ı n i d a n d ı ; art ık bu tür ayr ın t ı lara

ay ı r acak z a m a n ı o l an H o r a c e , kapa l ı s iper l iğ in iki y a n ı n d a n

t a ş m a k t a o l an b ıy ık u ç l a n n ı gö reb i l iyo rdu .

" S a ğ o lunuz , b a y ı m , " d iye a n l a m s ı z c a m ı r ı l d a n d ı şö-

va lye . H a l t o n u d i m d i k o tur turken . Ayağa k a l k m a y a ça l ı şa rak

yo lu eşe led i a m a H a l t p e k de n a z i k o l m a y a n bir ha reke t l e tek-

rar ye r ine otur t tu onu .

" B u n a g e r e k y o k d o s t u m , " ded i O r m a n M u h a f ı z ı . A d a m ı n

ç e n e s i n i n a l t ına u z a n ı n c a , H o r a c e , H a l t ' u n iki b ı ç a ğ ı n d a n kü-

çük o lan ı e l inde t u t m a k t a o l d u ğ u n u fark etti. D e h ş e t e d ü ş e n

o ğ l a n , bir an için H a l t ' u n şöva lyen in b o ğ a z ı n ı ke seceğ in i san-

dı. D e r k e n H a l t , bece r ik l i bir ha reke t t e şöva lyen in miğfe r in i

t u t an deri ç e n e kayış ın ı kest i . K a y ı ş kes i l ince , miğfe r i a d a m ı n

k a f a s ı n d a n ç ı k a r a r a k yo l k e n a r ı n d a k i ça l ı l ık lar ın iç ine fırlat-

tı. B ıy ık uç la r ı hâ lâ kapa l ı o l an s iper l ik ten kur tu lan şöva lye ,

ac ıy la inledi .

H o r a c e , n ihaye t şöva lyen in tehl ike arz e t m e d i ğ i n d e n e m i n

o l a r a k kı l ıc ını k ın ına sok tu . M a ğ l u p savaşç ı , c iddi göz le r l e

Page 133: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

H a l t ile a t ü s t ü n d e k i g e n ç savaşç ıy ı g ö z l ü y o r d u . G ö z l e r i n i h e -

n ü z bir n o k t a y a o d a k l a y a m ı y o r d u .

" D ö v ü ş e a y a k t a d e v a m e t m e m i ş ge rek , " d iye s a r s a k ç a i lân

etti. Ha l t , s ır t ına att ığı okka l ı ş ap l ak la a d a m ı n göz le r in i bir kez

d a h a y u v a l a r ı n d a n fırlattı.

" Ö y l e bir şey o l m a y a c a k . Yeni ld in , d o s t u m . Ad i l bir d ö v ü ş

s o n u c u a t ı ndan düş tün . D u F e u i l l e d u C h e n e T a r i k a t ı ' n d a n şö -

va lye Sör H o r a c e , haya t ın ı b a ğ ı ş l a m a y ı kabu l et t i ."

" Ş e y . . . s a ğ ğ o l s u n , " ded i s a r s ak şöva lye , H o r a c e ' d a n y a n a

bel l i be l i r s iz bir s e l a m g ö n d e r e r e k .

" A n c a k , " d iye d e v a m etti Ha l t z a l i m c e bir keyifle, " şöva l -

yel ik k u r a l l a n u y a r ı n c a , s i lahlar ın , z ı rhın , a t m ve diğer var l ık-

ların art ık Sör H o r a c e ' a aittir."

"Öy le m i ? " d iye so rdu H o r a c e , ha f i fçe ş ü p h e l e n e r e k .

H a l t b a ş ı y l a o n a y l a d ı .

" Ö y l e . "

Ş ö v a l y e bir kez d a h a a y a ğ a k a l k m a k için ç a b a l a d ı a m a H a l t

o n u y ine d u r d u r d u .

" A m a b a y y ı m m . . . " d iye i t i raz etti şöva lye . " S i k a l a r ı m l a

z ı rh ım h a a ? E m i n m i s i n i z ? "

" E m i n i z , " ded i Ha l t . Ş ö v a l y e n i n z a t e n sa r s ı lmış v e s o l g u n

g ö r ü n e n yüzü , gri pe le r in l i y a b a n c ı n ı n n e d e n söz et t iğini kav-

r ay ınca iyice s o l m u ş t u .

" H a l t , " d iye a r aya girdi H o r a c e , " s i l a h l a n -ve atı- o l m a d a n

hiçbir şey y a p a m a z k i . "

" E v e t , kes in l ik le ö y l e , " d iye yan ı t l ad ı Ha l t , m e m n u n i y e t l e .

Page 134: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" B ö y l e c e köp rüyü g e ç m e k is teyen m a s u m gezg in le re s ıkmt ı

v e r m e s i de z o r l a ş a c a k . "

H o r a c e neler o lup bi t t iğini ş imd i an lamış t ı . " H a a , " ded i

d ikka t le , " a n l ı y o r u m . "

" T a m a m , " dedi Ha l t , an l aml ı bak ı ş la r l a . " B u r a d a iyi bir i ş

ç ıka rd ın , H o r a c e . Şu da var k i ," diye ekledi , "dövüş , iki da -

k ika b i le sü rmed i . A m a işte bu s o y g u n c u y u i ş inden ettin ve

yo lu ha lk iç in b i r az d a h a güvenl i ha le get i rdin . Ve elbet te ki

şu paha l ı z inc i rden zırhını , kıl ıcı , ka lkan ı ve güze l a t ım da bir

sonrak i k ö y d e s a t m a k üze re y a n ı m ı z a a l a c a ğ ı z . "

" B u n u n kura l la ra uygun o l d u ğ u n a e m i n m i s i n ? " diye so rdu

H o r a c e . H a h ' u n ağzı ku lak la r ına vardı .

" E v e t . S o n d e r e c e adil ve hakk ın o l an bir ödül . B u n u o da

b i l iyordu . M e y d a n o k u m a d a n ö n c e bizi b i r a z d a h a dikkat l i

i n c e l e m e s i gerekirdi . Ş i m d i , t a t l ım , " dedi ayak la r ın ın d ib inde

s ü k l ü m p ü k l ü m o tu ran şöva lyeye , "çıkar b a k a l ı m şu z ı rh ı . "

S e r s e m l e y e n şöva lye , i s teks izce s o y u n m a y a baş l ad ı . Ha l t ,

g e n ç y o l d a ş ı n a b a k a r k e n göz le r in in içi g ü l ü y o r d u .

" G a l y a ' y ı b e k l e d i ğ i m d e n d e faz la s e v m e y e b a ş l a d ı m , "

dedi .

Page 135: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON YEDI

K urt Rüzgârı, iki gün sonra Skorghi j l l i m a n ı n d a n a y n l a -

rak k u z e y d o ğ u y ö n ü n e , S k a n d i y a ' y a doğru yo la çıktı.

M e m l e k e t l e r i n e d ö n m e d e n ö n c e g e m i l e r i n d e geç ic i o n a r ı m l a r

y a p m a l a r ı ge r eken S l ago r v e a d a m l a n , a r k a d a ka lmış t ı . G e m i -

leri b a s k ı n s e z o n u b o y u n c a ba t ıya d e v a m e d e m e y e c e k k a d a r

ç o k zarar g ö r m ü ş t ü . S l a g o r ' u n l i m a n d a n e rken ay r ı lma karar ı ,

o n a p a h a l ı y a m a l o luyo rdu .

Haf t a l a rd ı r k u z e y d e n esen rüzgâr , art ık ba t ıya k a y m ı ş ve

S k a n d i y a h l a r ' ı n k o c a m a n ana ye lkeni a ç m a l a r ı n a izin ver-

mişti. Kurt Rüzgârı gri denizin üzerinde kolaylıkla süzülüyor, suyu ikiye yara yara yol a l ıyordu. M e s a f e kat e t t ikçe g e m i n i n

seyri tayfa lar ı coş tu ruyor , m e m l e k e t l e r i n e yak la ş ı rken m o r a l -

leri yükse l iyordu .

Ya ln ızca Will ile Evan lyn , g e m i sak in le r in in neşes in i p a y l a -

ş a m ı y o r d u . Skorghi j l sefil, ç o r a k ve hiç de dos t canl ı s ı o l m a y a n

bir yerdi . A m a en a z ı n d a n o r a d a geç i rd ik ler i aylar, b i rbir ler in-

den ay r ı lma olas ı l ığ ını b i r az o l sun gec ik t i rmiş t i . H a l l a s h o l m ' a

v a r ı n c a köle o l a rak sa t ı l acak la r ın ı b i l iyor la rd ı ve b ü y ü k ihti-

m a l l e farklı bir efendi ler i o lacakt ı .

Page 136: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will, bir k e r e s i n d e m u h t e m e l ayr ıhklar ı h a k k m d a E v a n i y n ' i

n e ş e l e n d i r m e y e ç a h ş m ı ş t ı .

" D e d i k l e r i n e g ö r e H a l l a s h o l m p e k de b ü y ü k bir yer deği l -

m i ş , " demiş t i , "yan i ayr ı l sak b i le b i rb i r imiz i g ö r m e y e d e v a m

edebi l i r iz . Yedi gün , y i rmi dör t saa t ç a l ı ş m a m ı z ı b e k l e m i y o r -

lardır h e r h a l d e . "

E v a n i y n yan ı t v e r m e m i ş t i . S k a n d i y a l ı l a r h a k k ı n d a ş i m d i y e

d e k ed ind iğ i t ec rübe le r , o n a hiç de öyle s ö y l e m i y o r d u .

E r a k , ç o c u k l a n n suskun luk la r ıy la üs t l e r ine ç ö k e n m e l a n k o -

lik havayı fark e tmi ş ve o n l a r a karş ı bir yak ın l ık h i s se tmiş t i .

E l i n d e n ayrı k a l m a m a l a r ı n ı s a ğ l a y a c a k bir şey ge l ip g e l m e y e -

ceğ in i m e r a k ed iyo rdu .

K u ş k u s u z k i kö le o l a r ak sak layabi l i rd i ikisini de . A m a

h i z m e t k â r a ge rçek t en d e ih t iyaç d u y m u y o r d u . S k a n d i y a h bir

savaş k o m u t a m o la rak , ih t iyaç la r ın ın emi r erleri t a r a f ı n d a n

g ö r ü l d ü ğ ü subay k ı ş l a s ı n d a ya t ıp ka lk ıyordu . Ara luen l i l e r i

k e n d i n e s a k l a m a s ı h a l i n d e , b e s l e n m e v e k ıyafe t mas ra f l a r ın ı

k a r ş ı l a m a s ı , ayr ıca s o r u m l u l u k l a r ı n ı da t a ş ı m a s ı ge rekecek t i .

B a ş ı n ı ö fkey le sa l l aya rak uzak la ş t ı rd ı bu d ü ş ü n c e y i ak l ından .

" C a n l a n c e h e n n e m e , " d iye se r tçe mı r ı l dand ı , ikiliyi akl ın-

d a n ç ıka r ıp gemiy i r o t a s ı n d a t u t m a y a y o ğ u n l a ş a r a k . D ü m e n i n

y a n ı n d a k i p u s u l a n ı n iğnes in i i z le rken kaş la r ı ça t ı lmış t ı .

Y o l c u l u ğ u n on ikinci g ü n ü n d e , S k a n d i y a kıyıları t a m da E r a k ' ı n k a r a y a v a r a c a k l a r ı n ı t a h m i n ettiği n o k t a d a - g ö r ü n d ü . Will, a d a m l a r i n k o n t a fırlatt ıkları hay ran l ık do lu b a k ı ş l a r d a n ,

Page 137: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

b u n u n hatırı say ih r b i r b a s a n o l d u ğ u n u an l ayab i l i yo rdu .

T a l a p e d e n gün le r b o y u n c a kıyı şe r id ine g ide rek yak laş t ı -

lar; Will ile E v a n l y n , g ide rek d a h a faz la ayrıntı seçeb i l iyor la r -

dı. Y ü k s e k kaya la r ve kar la kapl ı dağlar , S k a n d i y a ' n ı n b a ş l ı c a

coğraf i özel l ikler i gibi d u r u y o r d u .

" E r a k akınt ıyı ç o k iyi y a k a l a d ı , " dedi S v e n g a l ç o c u k l a r a ,

d i reğin t e p e s i n d e k i g ö z c ü n o k t a s ı n a t ı r m a n m a y a haz ı r l an ı rken .

N e ş e l i ikinci k a p t a n . Will ile E v a n i y n ' d e n ç o k h o ş l a n ı y o r d u .

K ö l e o l a rak geç i recek le r i haya t ın zor v e a c ı m a s ı z g e ç e c e ğ i n i

b i l i yo rdu ve bu d u r u m u , her f ı rsat ta gü le ryüz lü bir sohbe t l e

telafi e t m e y e ça l ı ş ıyo rdu . Ne yaz ık k i iyi niyetl i de o l sa bir

sonrak i y o r u m u , Will ' i de E v a n i y n ' i de tesel l i e t m e k t e n ç o k

uzak t ı .

" E h y a n i , " ded i , kend i s in i d i reğ in t e p e s i n e ç e k e c e ğ i ipleri

y a k a l a y a r a k , "iki ya da üç saa t i ç inde evde o l u r u z . "

Yanı lmış t ı . N i h a y e t kürek le r ine k a v u ş a n kurt g e m i s i , bir

s aa t in s o n u n d a H a l l a s h o l m l i m a n ı n ı n gir iş ini k a p l a y a n y o ğ u n

sisin i ç ine g i rmiş t i b i le . H a l l a s h o l m k a s a b a s ı sisin i ç inde b e -

l i rd iğ inde . Will i le E v a n l y n s e s s i z c e g e m i n i n or ta k ı s m ı n d a

bek l iyor l a rd ı .

B ü y ü k b i r k a s a b a deği ld i buras ı . Ç a m ağaç l a r ıy l a kapl ı d a ğ -

l a n n d ib ine s ığ ınmış gibi du ran H a l l a s h o l m , taş ç a t l a s a elli b i -

n a d a n o l u ş u y o r d u . B i n a l a r ı n heps i tek kat l ıydı ve g ö r ü n d ü ğ ü

k a d a n y l a , her biri ç a m kü tük le r inden inşa ed i lmiş , ça t ı la r ı o t la

kapa t ı lmış t ı .

B ina la r , i ske le l e rde bağl ı d u r a n ya da y a n y a t m l a r a k göv-

deler i t a m i r ed i len , güver te tah ta lar ın ı d e v a m l ı k e m i r e n d e n i z

pa raz i t l e r iy le savaş ha l indek i bir d ü z i n e d e n faz la kurt g e m i -

Page 138: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

sinin kap lad ığ ı l iman ın uç ta raf ına s ıkışıp ka lmış t ı . B a c a l a r ı n

ç o ğ u n d a n d u m a n tü tüyordu . S o ğ u k hava , y a n m a k t a o lan ç a m

kütükler in in baş d ö n d ü r ü c ü kokusuy l a d o l u y d u .

Y ö n e t i m b inas ı o l an R a g n a k ' i n B ü y ü k S a l o n u d a k a s a b a d a -

ki diğer evler gibi kü tük le rden inşa edi lmiş t i . A m a diğer ler in-

den d a h a büyük , daha y ü k s e k ve daha genişt i . A y n c a b inay ı ,

d iğer ler in in ü z e r i n d e bir kule gibi yükse l ten eğ iml i bir çat ıs ı

vardı . K a s a b a n ı n t a m or ta s ındak i m a n z a r a y a h ü k m e d e n b i n a -

n ın etrafı , kuru bir h e n d e k ve bir çitle çevr i l iydi ; Will bu ra -

da da ç a m kütükler i b u l u n d u ğ u n u fark etmişt i . Ç a m ağac ın ın ,

S k a n d i y a ' d a en sık ku l lan ı lan inşaa t m a l z e m e s i o l d u ğ u be l -

liydi. A n a i ske leden ç ıkan u z u n , geniş bir yol , çit in o r t a s ında

b u l u n a n a n a giriş k a p ı ş m a aç ı l ıyordu .

L i m a n d a k i ça r şa f gibi d ü m d ü z den iz in ö t e s i n d e n kasabay ı

göz l eyen Will, z a m a n ve şart lar farklı o lsa , a rka l a r ında yük-

selen k o c a m a n , karlı dağ la r l a d ü z g ü n bir b i ç i m d e s ı r a l anmış

evleri o l d u k ç a hoş b u l a c a ğ ı n ı d ü ş ü n d ü .

Oysa ş imd i , yeni evlerini beğen i l i r k ı l a cak hiçbir şey g ö -

r e m i y o r d u . İkili m a n z a r a y ı iz le rken , i n c e d e n bir kar y a ğ m a y a

b a ş l a m ı ş t ı .

"Sanir im soğuk bir hava bizleri bekl iyor ," dedi Will u su lca .

E v a n i y n ' i n b u z gibi e l inin k e n d i el inin iç ine kaydığ ın ı his-

setti ve onu c e s a r e t l e n d i r m e k için kız ın elini haf i fçe sıktı. O an

ak l ından hiç de cesa re t l end i r i c i d ü ş ü n c e l e r g e ç m i y o r d u asl ın-

da.

Page 139: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON SEKIZ

Halt, " K a l k a n ı n d a k i o s e m b o l ü n y o l c u l u ğ u ko lay k ı l a ca -

ğmı s ö y l e m i ş t i m s a n a , " d iye hat ır lat t ı H o r a c e ' a .

At s ı r t ında r a h a t ç a o tu ruyor la rd ı . H a l t bir b a c a ğ ı n ı eyer

t o p u z u n u n ü z e r i n d e n a tmış t ı ; ön l e r i ndek i k a v ş a ğ a geç i ş i e n -

ge l l eyen G a l y a l ı şöva lyen in atını m a h m u z l a y ı p d ö r t n a l a ya -

k ın la rdak i k a s a b a n ı n güven l iğ ine k a ç ı ş ı m iz l iyor lardı . H o r a -

c e , H a l t ' u n r e smi ve bas i t ka lkan ı ü z e r i n e ç i z m i ş o l d u ğ u yeşi l

m e ş e y a p r a ğ ı n a bir g ö z attı.

" B i l d i ğ i n g ib i , " ded i d u r u m u p e k o n a y l a m a d ı ğ ı n ı bel l i e d e n

bir ses le , " r e s m e n şöva lye i lan e d i l m e d e n ö n c e h e r h a n g i bir

a r m a t a ş ı m a y e t k i m y o k . " H o r a c e , Sör R o d n e y ' n i n k o m u t a s ı

a l t ında o l d u k ç a sıkı bir eğ i t im a l ıyordu ve b a z e n H a l t ' u n ş ö -

va lye l ik kura l l a r ına g e r e k e n ö n e m i v e r m e d i ğ i n i d ü ş ü n ü y o r d u .

Sakal l ı O r m a n M u h a f ı z ı o n u kuşku lu göz l e r l e süze rek o m u z

silkti.

" O n a b a k a r s a n , " d iye hat ır lat t ı , "usu le u y g u n bir şek i lde ş ö -

va lye i lan e d i l m e d e n ö n c e bu şöva lye le r l e d ö v ü ş m e hakk ın da

yok. A m a b u n u n seni enge l l ed iğ in i s ö y l e y e m e m . "

Page 140: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

K ö p r ü d e k i ilk d ö v ü ş ü n a r d ı n d a n iki g e z g i n k a v ş a k l a n , k ö p -

rüleri ve dar geçi t ler i t u t m u ş o l an en az y a r ı m d ü z i n e şöva lye

t a r a f ı n d a n d u r d u r u l m u ş t u . A d a m l a n n her bir i , kasl ı s avaşç ı

ç ı rağı t a r a f ı ndan ko lay l ık la alt ed i lmiş t i . H a l t , genç a d a m ı n

doğa l ye t eneğ i ve b e c e r i l e r i n d e n ç o k e tk i lenmiş t i . Ç o c u k , yo l -

lar ına ç ıkan la r ı bir bir ah ed iyordu . B a ş l a r d a kı l ıc ıyla b i rkaç

becer ik l i da rbe vuruyor , son la ra d o ğ r u da , ele geç i rd iğ i kal ın ,

güze l m ı z r a k l a r ak ip le r ine h ü c u m ed ip a d a m l a n dö r tna l a gi-

den a t l a r ından m e t r e l e r c e u z a ğ a f ı r la t ıyordu. G a n i m e t o l a rak

top lad ık la r ı ç o k m i k t a r d a zırh ve s i lah, ele geç i rd ik ler i a t la ra

yük lenmiş t i . H a l t a t l a n , s i lahları ve zırhları yol ü s tündek i ilk

b ü y ü k k a s a b a d a s a t m a y ı p l a n l ı y o r d u .

H o r a c e ' m ye t enek l e r ine d u y d u ğ u t ü m hayran l ık v e k a b a d a -

yı lar ın alt ed i lme le r in i i z l emek ten aldığı b ü y ü k keyfe r a ğ m e n ,

y o l c u l u k l a n n ı n u z a m a s ı n d a n do lay ı öfke l iydi . B u g e c i k m e l e r

y a ş a n m a s a b i le , ilk kar f ı r t ınalar ı sınırı a ş ı l m a z ha l e g e t i r m e -

den ö n c e , u z a k t a k i S k a n d i y a s ını r ına v a r m a k t a z o r l a n a c a k l a r ı -

n ı d ü ş ü n ü y o r d u .

D o l a y ı s ı y l a , beş g e c e ö n c e , terk ed i lmi ş bir ç if t l iğin yıkık

d ö k ü k a h m n d a k a m p k u r d u k l a r ı n d a , p a s l a n m a k t a o l a n alet

edeva t ı e lden geç i rmi ş ve k u r u m u ş , eski bir f ı rçayla k ü ç ü k bir

ku tu yeşi l b o y a b u l m u ş t u . Bun la r ı k u l l a n a r a k H o r a c e ' m ka lka -

n ın ın ü z e r i n e yeşi l bir m e ş e y a p r a ğ ı ç izmiş t i . S o n u ç b e k l e d i ğ i

g ib iydi . M e ş e Yaprağ ı T a r i k a t ı ' n d a n S ö r H o r a c e ' m şöhre t i , ö n -

l e r inden g id iyo rdu . Ar t ık ' e şk ıya ' şövalyeler , H o r a c e ' m ka lka -

n ı n d a k i a r m a y ı görür g ö r m e z t a b a n l a n yağ l ıyor la rd ı .

" K a ç m a s ı n a ü z ü l d ü ğ ü m ü s ö y l e y e m e m , " ded i H o r a c e ,

V u r u c u ' y u a z ö n c e b o ş a l a n k a v ş a ğ a d o ğ r u haf i fçe dür terek .

" O m z u m h e n ü z t a m i y i l e ş m e d i . "

Page 141: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bir öncek i rakibi , d iğer le r ine k ıyas la o l d u k ç a ye t enek -

l i ç ıkmış t ı . K a l k a n d a k i m e ş e y a p r a ğ ı n d a n e tk i l enmed iğ i ve

H o r a c e ' m ş ö h r e t i n d e n k o r k m a d ı ğ ı bell i o lan a d a m , şevkle d ö -

v ü ş m e y e b a ş l a m ı ş t ı . B i r k a ç dak ika süren m ü c a d e l e s ı ras ında

şöva lyen in g ü r z ü n d e n ge len bir da rbe , H o r a c e ' m ka lkan ın ın

tepes in i s ıyı rarak k o l u n u n üst k ı s m ı n a ge lmiş t i .

N e y s e k i da rbe , b ü y ü k ö l ç ü d e ka lkan t a r a f ı n d an enge l l en -

misti, aksi t akd i rde H o r a c e ' m k o l u n u n k ı r ı lmas ı işten bi le de -

ğildi . G ü r z ü n çarpt ığ ı nok ta m o r a r m ı ş t ı ve ç o c u k , ko luy la o m -

z u n u p e k rahat ha reke t e t t i r emiyordu .

H o r a c e ' i n , gü rzün k o l u n a isabet e tmes in in ü s t ü n d e n bir

saniye bi le g e ç m e d e n el inin tersiyle s avu rduğu kılıç da rbes i , '

be rba t bir tangır t ıy la diğer şöva lyen in m i ğ f e r i n d e p a t l a m ı ş , ar-

k a s ı n d a c idd i bir g ö ç ü k b ı r aka r ak a d a m ı n b i l i nç s i zce o r m a n l ı k

z e m i n e dev r i lmes ine n e d e n o l m u ş t u .

O o l a y d a n ber i d ö v ü ş m e k z o r u n d a k a l m a d ı ğ ı için ç o k m e m -

n u n d u H o r a c e .

" K a s a b a d a bir g e c e g e ç i r e c e ğ i z , " ded i Ha l t . "Be lk i b i rkaç

şifalı o t b u l u r u z da k o l u n a s ü r m e k için l apa h a z ı r l a r ı m . " Ha l t ,

oğ lan ın k o l u n u sakındığ ın ı fark e tmiş t i . Ş ikâye t e t m e m e s i n e

r a ğ m e n , H o r a c e ' m acı çekt iği bel l i o luyo rdu .

"Sev in i r im," dedi H o r a c e . " B u kadar uzun süre arazide kaldık-

tan sonra gerçek bir yatakta uyumak , hoş bir değişiklik o lurdu."

Ha l t , a layc ı bir tavır la " S a v a ş Oku lu eskisi gibi değil an l a -

ş ı l an , " d iye h o m u r d a n d ı . " B e n i m gibi yaşlı bir a d a m a raz ide

r a ha t ç a u y u r k e n bir ç o c u ğ u n raha t s ız o l m a s ı ne ga r ip bir şey."

H o r a c e o m u z s i lkerek " H e r n e y s e , " ded i , "bu gece bir ya-tak ta u y u y a c a ğ ı m için ç o k sev inç l iy im."

Page 142: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İş in aslı , Ha l t da o n u n l a aynı d u y g u l a n pay l a ş ıyo rdu . A m a

H o r a c e ' m b u n u b i l m e s i n e izin v e r m e y e c e k t i tabii .

" H a y d i h ı z l a n a l ı m , " dedi , " v ü c u d u n iflas e t m e d e n raha t ya-

t ağ ına kavuş tu ra l ım sen i . "

Abe l a rd ' ı y a v a ş ç a s ü r m e y e baş l ad ı . Çek i c i de derhal hızını

ona uydu rdu . Gaf i l av l anan ve ele geçi rdikler i a t lar la m e ş g u l

o lan H o r a c e , d a h a yavaş bir t e m p o y l a o n l a n iz l iyordu.

Zı rh lar ve s i lahlar la yüklü savaş atları konvoyu , sokak la r ın -

da dolaş t ık la r ı k a s a b a d a e p e y c e ilgi çek iyordu . H o r a c e , i n san -

l a n n her z a m a n k i gibi savaş a t m m ö n ü n d e n ace ley le kaçış t ık-

larını gö rdü . O n a at ı lan k a ç a m a k b a k ı ş l a n fark etti ve yan l a -

n n d a n geç t ikçe i n s a n l a n n " C h e v a l i e r du c h ê n e " gibi bir şeyler

f ıs ı ldadıklar ını duydu . M e r a k l a H a l t ' a d ö n d ü .

" B u çenelerle ilgili söyledikleri şey de ned i r ?" diye sordu. Hal t ,

H o r a c e ' m kalkanındaki m e ş e yaprağı s embolünü işaret etti.

" Ç e n e değ i l , " dedi genç savaşç ıya , ' c h ê n e ' diyorlar. Bu ke-

l ime , on la r ın di l inde m e ş e a n l a m ı n a geliyor. S e n i n için M e ş e

Şöva lyes i diyorlar . Bell i k i şöhre t in iyice y a y ı l m ı ş . "

H o r a c e kaşlar inı çatt ı . Bu d u r u m u n o n u m e m n u n ed ip et-

m e d i ğ i n d e n e m i n deği ld i .

" İn şa l l ah b a ş ı m ı z ı b e l a y a s o k m a z , " dedi karars ız l ık la . Ha l t ,

o m u z s i lkmekle yet indi .

" B ö y l e k ü ç ü k bir k a s a b a d a m ı ? H i ç s a n m a m . B e n c e t a m

ters i . "

G e r ç e k t e n de bir k ö y d e n ç o k da farklı o l m a y a n , k ü ç ü c ü k bir k a s a b a d a l a r d ı . Tek ana c a d d e s i , n e r e d e y s e a t lar ının yan y a n a i l e r l eyemeyeceğ i k a d a r dardı . K a s a b a l ı l a r y o U a n n d a n ç e k i l m e k z o r u n d a kalıyor, at l ı lar ın g e ç e b i l m e s i iç in ara sokak-

Page 143: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

lara g i r iyor ve at lar u s u l c a ikil iyi t ak ip ederken, yerlerinden

kimildamiyorlardi

S o k a ğ a asfa l t d ö ş e n m e m i ş t i ; toz lu yol , y a ğ m u r y a ğ ı n c a h ız -

l a y a p ı ş k a n b i r ç a m u r a d ö n ü ş ü y o r o lma l ıyd ı . G e n e l l i k l e tek

katlı o l an evler, n o r m a l evlere k ıyas la k ü ç ü k gibi d u r u y o r d u .

" G ö z ü n ü dör t a ç da bir h a n b u l a l ı m , " ded i H a l t haf i fçe .

K ö t ü şöhret iyle ün sa lmış bir a rkadaş l a seyaha t e tmek . Ha l t

a ç ı s ından gar ip bir tecrübeydi . A r a l u e n ' d e y k e n . O r m a n M u h a f ı -

z ı Birliği üyeler in in ş ü p h e ve z a m a n z a m a n korku dolu bakış la r -

la ka r ş ı l anma la r ına al ışkındı . G e n i ş kukuletal ı a l aca pelerinler .

Kra l l ık va tandaş la r ı için tan ıd ık bir gö rün tüydü . G a l y a ' d a ise,

m e m n u n i y e t l e fark eün iş o lduğu üze re , O m ı a n M u h a f i z ı ün i -

fo rmas ı ve u z u n yay ile çifte b ı ç a k l a r d a n o luşan k e n d i n e has

si lahları , ya çok az ilgi çekiyor, ya da hiç ç e k m i y o r d u .

H o r a c e ise b a m b a ş k a bir m e s e l e y d i . Bell i k i şöhre t i ön le r in -

den g i d i y o r d u ve insan la r o n u , H a l t ' u n yı l lardır a l ışkın o l d u -

ğu kuşku ve kara rs ız l ık d o l u bak ı ş l a r l a s ü z ü y o r d u . Bu d u r u m ,

H a l t ' u n d a h o ş u n a g id iyo rdu . B a ş l a r ı n ı n d e r d e g i rmes i ha l in-

de esas t eh l iken in i r iyan , zırhlı g e n ç a d a m s a n ı l m a s ı , ik is ine

avan t a j s ağ l ayacak t ı .

O y s a , grili yeşil l i pe le r in i i ç indek i kır saçl ı a d a m , o ğ l a n a

g ö r e ç o k d a h a b ü y ü k b i r t eh l ike teşkil e d i y o r d u as l ında .

" Ş u r a d a , " dedi H o r a c e , H a l t ' u h a y a l l e r i n d e n u y a n d ı r a r a k .

O r m a n M u h a f ı z ı , o ğ l a n ı n p a r m a ğ ı n ı t ak ip etti. Ç o c u k , s o k a ğ a

t e p e d e n b a k a n ikinci kat ıy la p ü r ü z l ü m e ş e sü tun la r ın ü z e r i n d e

k a r a r s ı z c a ayakta d u r a n bir b inay ı işaret ed iyo rdu . Ü z e r i n d e

k a b a r t m a şek l inde k a b a b i r ş a rap k a d e h i v e y e m e k t a b a ğ ı n ı n

b u l u n d u ğ u y ı p r a n m ı ş b i r levha, r ü z g â r d a haf i fçe s a l l an ıyo rdu .

Page 144: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" G e c e y i y u m u ş a k , lıoş bir ya t ak t a g e ç i r m e hayal i k u r m a , "

d iye uyard ı H a l t oğ lan ı . " O r m a n , b u r a n ı n d ö ş e k l e r i n d e n d a h a

b i l e y u m u ş a k olabi l i r . " T e m i z l i k k o n u s u n d a k i f ik r in i ise k e n -

d ine s a k l a m a y ı d a h a u y g u n g ö r d ü .

A n c a k yan ı lmış t ı . K ü ç ü k b i n a n ı n duvar la r ı y a m u k y u m u k -

tu. A y n c a a l ç a k ve p ü r ü z l ü bir t avan ı va rd ı ve o d a l a r ı n a bir g ö z

a t m a k için m e r d i v e n e y ö n e l d i k l e r i n d e , b a s a m a k l a r bas t ık la r ı

t a ra fa doğru bel ver iyor gibi d u r u y o r d u .

A m a e n a z ı n d a n odalar ı t e m i z d i . Ü s t e l i k t a ze ö ğ l e d e n son ra

es in t i s in in içeri g i rmes i iç in a rd ına dek aç ık du ran gen iş c a m -

l ı bir p e n c e r e s i b u l u n u y o r d u . Fark l ı eğ imle re sah ip ça t ı lar ın

ü z e r i n d e n d ışa r ıya b a k a r k e n , yeni s ü r ü l m ü ş t a r l a l a n n koku la r ı

b u r u n l a r ı n a k a d a r ge l iyordu .

H a n c ı ile karısı yaş ıni ba ş ın i a lmış insan la rd ı , k o n u k l a r ı n a

karşı s ı cak ve gü le ryüz lüydüler . Öze l l ik le de han ın d ı ş ına sıra-

l anan b in i c i s i z at lar ın üze r ine yığılı s i lah ve zırhları g ö r d ü k t e n

sonra . G e n ç şöva lye varl ıklı bir i h e r h a l d e , diye d ü ş ü n m ü ş l e r -

di. Ve t ü m i ş lemler i , grili yeş i lh pe le r in i i ç indek i as ık suratl ı

u ş a ğ ı n a b ı r ak t ığ ına gö re , o l d u k ç a da ö n e m l i bir kişi o lma l ıyd ı .

D o ğ u ş t a n soylu kiş i ler in, gece l ik o d a ücre t i gibi s ı r a d a n m e s e -

lelerle i l g i l e n m e y e t enezzü l dahi e t m e y e c e k l e r i n i v a r s a y m a k ,

h a n c ı n ı n z ü p p e l i k an lay ış ın ın sınırları dâh i l i ndeyd i .

K a s a b a d a gan ime t l e r in i p a r a y a çev i reb i lecek le r i bir p a z a r

b u l u n m a d ı ğ ı m ö ğ r e n e n Ha l t , seyis y a m a ğ ı n ı n o gece l ik a t la-

rıyla i l g i l e n m e s i n e izin verdi . A b e l a r d ve Ç e k i c i d ı ş ı ndak i -

lerle, e lbet te . M u h a f ı z at lar ını kend i s i bes led i . H o r a c e ' m da

V u r u c u ' y u b i z z a t bes l ed iğ in i keyifle fark etti.

A t l a n yer leş t i rd ik ten son ra o d a l a n n a döndüle r . H a n c ı n ı n

Page 145: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

karısı , a k ş a m y e m e ğ i n i n bir iki saat dalıa hazır o l m a y a c a ğ ı n ı

söylemiş t i .

" B u a r a d a ş u k o l u n a bir g ö z a t a l ı m , " dedi Ha l t . G e n ç a d a m ,

minne t t a r l ık l a y a t a ğ a o tu ra rak keyifle i ç geç i rd i . H a l t ' u n bek-

lent i ler inin aks ine , kal ın , t e m i z ba t t an iye l e r ve b e y a z , b a k ı m l ı

çarşaf lar ıy la yataklar , gayet y u m u ş a k ve raha t g ö r ü n ü y o r d u .

H a l t ' u n işareti üze r ine a y a ğ a ka lkan oğ lan , z inc i rden zırhıyla

tuniğini çıkart t ı . K o l u n u o m u z seviyes in in ü s t ü n e k a l d ı r m a s ı

ge r ek ince , ac ıyla in lemiş t i .

M o r l u k , üst k o l u n u n t a m a m ı n a yay ı lmış , koyu ton l a rdak i

m a v i - s i y a h l a r d a n uç k ı s ımla rdak i çirkin g ö r ü n ü m l ü sar ı l ıkla-

ra v a r m c a y a dek so luk renkl i bir y a m a l ı b o h ç a o l u ş t u r m u ş t u

ade ta . Z e d e l e n e n bö lgey i d ikkat le i nce l eyen Ha l t , k ı n k k e m i k

b u l u n m a d ı ğ ı n d a n e m i n o ldu .

" A h ! " diye bağ ı rd ı H o r a c e , O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n p a r m a k l a -

n m o r l u ğ u n e t ra f ım yok lay ıp dü r tünce .

"Ac ıd ı m ı ? " diye s o r d u H a l t , H o r a c e ' m öfkel i bak ı ş la r ın ı

ü z e r i n d e h i sse tmiş t i .

" E l b e t t e a c ı d ı , " dedi oğ lan ters ters. "O y ü z d e n ' a h ! ' d e d i m

ya z a t e n . "

Ha l t , " H ı m m m m , " diye mı r ı ldand ı v e H o r a c e a c ı d a n d iş -

lerini s ıkarken , oğ lan ın k o l u n u k a l d m p ileri geri oynat t ı . R a -

hats ız l ığ ın ı art ık s a k l a y a m a y a n H o r a c e , s o n u n d a k o l u n u geri

çekti .

" B u n u n ge rçek t en d e işe y a r a y a c a ğ ı n ı d ü ş ü n ü y o r m u s ı m ? "

diye so rdu , h ı rç ın bir sesle . "Yoksa b a n a ac ı ç ek t i rmek ten ke-

yif mi a l ı y o r s u n ? "

"Ya ln ızca y a r d ı m e t m e y e ç a l ı ş ı y o r u m , " dedi Ha l t , k iba rca .

Page 146: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bir Icez dahıa oğ l an ın k o l u n a u z a n d ı a m a H o r a c e kend in i geri

çekt i .

" Ç e k e l le r in i , " ded i . "Oray ı buray ı m ı n c ı k l a m a k t a n başka

bir şey yap t ığ ın yok . B u n u n b a n a ne faydas ı o l a c a ğ ı n ı an lama-

d ı m b e n . "

" K ı r ı k var mı diye b a k ı y o r d u m , " diye aç ık l ad ı Ha l t . Ama

H o r a c e , b a ş m ı sa l l ıyordu .

"Hiçb i r ye r im kır i lmadi . B i r a z c ı k k o l u m m o r a r d ı , hepsi bu."

Ha l t , p e s e tmiş t i . H o r a c e ' a o n a y a l n ı z c a y a r d ı m e t m e y e ça-

lıştığını söy leyecek t i ki, işler k e l i m e n i n t a m a n l a m ı y l a çığınn-

dan çıkıverdi .

Ha f i f çe ç a l i n a n kapı , bir an sonra a rd ına dek aç ı lmış ve ehn-

deki yast ıklar la hanc ın ın k a n s ı içeri dal ıvermişt i . İk is ine de gü-

lücükler a tan kad ın ın b a k ı ş l a n H o r a c e ' m k o l u n a t a k ı l m c a , gü-

l ü m s e m e s i bir a n d a yerini end i şeh ve a n a ç bak ı ş l a ra bıraktı .

K a d ı n , G a l y a d i l inde bir şeyler söy led ik t en son ra yastıkla -

n ya t ağ ın ü z e r i n e a ta rak hız la H o r a c e ' a d o ğ r u koş tu . Uzanıp

yara l ı k o l u n u tu ta rken , ç o c u k o n u kuşku lu göz l e r l e süzüyor-

du. K a d ı n d u r d u , d u d a k l a n n ı b ü z d ü ve güven ver ic i bakışları,

H o r a c e ' m göz le r iy le bu luş tu . G ö r d ü k l e r i n d e n t a t m i n o l an şö-

va lye ç ı rağı , kad ın ın k o l u n u i n c e l e m e s i n e iz in verdi .

K a d ı n m o r l u ğ u n a z i k ç e kon t ro l etti; hafif d o k u n u ş l a r i , ne-

r e d e y s e h i s s e d i l m i y o r d u b i le . K e n d i s i n i kad ın ın y a r d ı m eline

t e s l im e d e n H o r a c e , y ü z ü n d e a n l a m l ı bir i f adey le H a l t ' a dön-

dü. O r m a n M u h a f ı z ı , sura t ın ı a s a r a k m u a y e n e y i i z l e m e k üzere

y a t a ğ a o t u r m u ş t u . N i h a y e t geri çek i l en kad ın H o r a c e ' ı kolun-

dan t u tup ya t ağ ın k e n a n n a otur t tu . H e r ik is ine b i r d e n hitap

e d e b i l m e k ü z e r e a rkas ın ı d ö n e r e k , so lgun ko lu işaret etti.

Page 147: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" K e m i k ki r i lma yok," dedi karars ızca. Hal t , baş ını salladı.

"O kadar ın ı b e n de a n l a d ı m , " diye yanı t lad ı . K a d ı n , bir ya

da iki kez baş ın ı sa l lad ık tan sonra , ke l imele r i d ikka t le s eçe rek

söz ler ine d e v a m etti. A r a l u e n di l ine hiç de h â k i m deği ld i .

" M o r l u k l a r , " dedi , "kötü mor luk la r . L a z ı m . . . " K e l i m e y i

a raya rak du raksad ı ve bu ldu . " Ş i f a l ı . . . b i t k i . . . " İki eliyle bi r -

den o v a l a m a işareti yapa rak , o t l a rdan ka r ı ş ım haz ı r l ayacağ ın ı

tar i f etti. "Ot lar ı k o p a r t . . . şu raya koy." Yaralı ko la bir kez d a h a

d o k u n d u . Ha l t , tekrar b a ş ı m sal ladı .

" G ü z e l , " dedi kad ına . " L ü t f e n d e v a m e d i n . " H o r a c e ' a bir

g ö z attı . " Ş a n s l ı y ı z , " dedi . " B u iş ten a n l a y a n b i r ine benz iyo r . "

" Ş a n s l ı y ı m d e m e k is t iyorsun h e r h a l d e , " dedi H o r a c e sert

sert. " S e n i n insa f ına k a l s a y d ı m , m u h t e m e l e n k o l u m d a n o l a -

c a k t ı m . "

Ses ler in keseldiğini d u y a n a m a ke l imeler i s e ç e m e y e n ka-

dın , oğ lan ı t e m i n e t m e k için hızla hareke t etti. Şarkı söyler

gibi sesler ç ıkar ıyor ve tüy gibi y u m u ş a k elleriyle m o r l u k l a r a

d o k u n u y o r d u .

"İki g ü n . . . ü ç . . . sonra m o r l u k yok. Ac ı y o k , " dey ince , H o -

race kad ına g ü l ü m s e d i .

"Teşekkür ler , h a n ı m e f e n d i , " dedi , g e n ç ve naz ik bir şöva l -

yeye yakışır , saygılı bir sesle. " B u iyihğinizi nası l ö d e y e c e ğ i -

m i b i l m i y o r u m . "

K a d ı n o n a g ü l ü m s e d i ve o t s tok la r ına bir g ö z a t acağ ın ı i şa-

ret etti. H o r a c e , ayağa kalkıp k ık ı rdaya rak oday ı terk eden ka -

dın ın a r k a s ı n d a n eği lerek a c e m i c e bir s e l a m verdi .

" B o ş ve r sene y a h u , " dedi Ha l t , göz le r in i devirerek.

Page 148: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ON DOKUZ

Ra g n a k ' i n y e m e k sa lonu , son d e r e c e s ıcakt ı .

İ çe r ide b u l u n a n ç o k say ıda insanla s a l o n u n bir t a r a f ı m

ne redeyse t a m a m e n işgal eden devasa , aç ık ş ö m i n e , d ışar ıya

h â k i m o lan k a i m kar ö r tü süne r a ğ m e n ısının faz las ıy la a r t m a -

sına n e d e n o luyordu .

D e v a s a sa lon , u z u n v e b a s ı k tavanl ıydı ; R a g n a k ' i n m a s a s ı ,

o d a b o y u n c a u z a n a n iki m a s a n ı n u c u n d a , a teş in t a m karş ıs ın-

daydı . D ü z e n s i z şekilleri i ç indeki boş luk la r kaya gibi sert bir

ç a m u r - b a l ç ı k ka r ı ş ımıy la s ıvanmış t ı v e k a b a c a b u d a n m ı ş ç a m

kütükler i , s a l o n u n d u v a r l a n m o luş tu ruyordu .

Yer yer bir me t r e ka l ın l ığ ındaki s ıkış t ı r ı lmış s a z l a r d a n o lu-

şan çat ıyı t a ş ı m a k için, s a l o n u n köşe le r ine ç o k say ıda ç a m kü-

tüğü yer leş t i r i lmişt i . Ça t ı k a p l a m a s ı yoktu. Saz la r ı t a ş ıma la r ı

iç in sü tun la r ın üze r ine kaba ke res t eden ince çı ta lar takıl ıydı .

Y e m e k yiyen, gü len ve bi rbi r ler ine bağ ı r an yak laş ık yüz elfi

S k a n d i y a h ' d a n ç ıkan gürül tü , kulaklar ı sağır ed iyo rdu . E rak ,

e t raf ına b a k ı n a r a k g ü l ü m s e d i . Y e n i d e n evde o l m a k güze ld i .

Page 149: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

R a g n a k ' ı n s a ğ k o l u B o r s a ' n i n uza t t ığ ı bir d iğer b i ray ı keyif-

l e kabu l etti. R a g n a k Y ü c e K o n t ' t u ; yan i t ü m S k a n d i y a h l a r ' ı n

k ıdeml i K o n t ' u . B o r s a ise ü l k e n i n g ü n l ü k iş ler inin y ü r ü t ü l m e -

s inden s o r u m l u yöne t i c iyd i . T a r l a l a n n ek i lmes in i , vergi ler in

ö d e n m e s i n i , b a s k ı n l a n n z a m a n ı n d a y a p ı l m a s ı n ı v e g a n i m e t l e r -

den R a g n a k ' a d ü ş e n p a y ı n -yani t ü m g a n i m e t l e r i n dör t t e bir i-

n in - kurt gemis i k o m u t a n l a r ı n c a ö d e n m e s i n i s a ğ l a y a n kişiydi .

" İş ler her y e r d e k ö t ü y e g id iyor E r a k , " ded i B o r s a . U ğ u r s u z

A r a l u e n seferi h a k k ı n d a ta r t ı ş ıyor la rd ı . " U z u n vade l i bir s ava -

şa as la g i r m e m e l i y i z . B i z e hiç u y m u y o r . B i z , sürat l i b a s k ı n -

la rda başar ı l ıy ız . İçer i gir, g a n i m e t i a l ve geri dön . Bu şeki lde

o lma l ı . H e p d e b ö y l e o l m u ş t u r . "

E r a k , b a ş ı y l a o n a y l a d ı . R a g n a k , o n u sefer iç in görev lend i r -

d i ğ i n d e d e aynı şeyi d ü ş ü n m ü ş t ü . A m a Y ü c e K o n t , o n u n ver-

diği tavs iyeyi d i n l e y e c e k bir ruh ha l i nde deği ld i .

"Yine d e M o r g a r a t h ö n ö d e m e y a p m ı ş t ı , " d iye d e v a m etti

B o r s a . E r a k ' ı n kaş la r ı yukar ı kalkt ı .

"Öy le m i ? " B u k o n u d a n yeni haber i o l u y o r d u . A d a m l a r ı y l a

ele geç i recek le r i g a n i m e t iç in savaş t ık la r ın ı s a n m ı ş , do lay ı s ıy -

l a d a sefer in b a ş a n s ı z l ı ğ a u ğ r a d ı ğ ı n a i nanmış t ı . A m a a r k a d a ş ı ,

kes in bir b i ç i m d e b a ş ı n ı sa l l ıyordu ş imdi .

" E v e t , e lbet te . K o n u p a r a y s a , R a g n a k işini garant i ler . S e -

n in le a d a m l a n m n ücre t in i M o r g a r a t h ' d a n a lmış t ı . H e p i n i z e

ö d e m e y a p ı l a c a k . "

N i h a y e t , d iye a k l ı n d a n geç i rd i E r a k , son b i r k a ç aydır ilk

kez yüzler i gü lecek t i a d a m l a n m n . A m a B o r s a , hâ l â A r a l u e n

sefer iy le ilgili ş ikâyet le r in i s ı ra l ıyordu .

Page 150: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" E n büyük s o r u n u m u z nedir , b i l iyor m u s u n ? " dedi v e E r a k

yanı t bi le v e r e m e d e n d e v a m etti. " G e n e r a l i m i z ya da akıl h o -

c a m ı z yok. Skand iya l ı l a r b i reyse l savaşçı lardı r . Ve o a l a n d a

dünyan ın en iyisiyiz. A m a para l ı a sker o l d u ğ u m u z d a , bizler i

za fere g ö t ü r e c e k l ider le r imiz eksik. D o l a y ı s ı y l a b iz de M o r g a -

rath gibi soy ta r ı l a ra g ü v e n m e k z o r u n d a ka l ıyo ruz . "

E rak , baş ın ı sa l lad ı . " A r a l u e n ' d e y k e n , o n u n p lan la r ın ı fazla

k a r m a ş ı k v e k u r n a z c a b u l d u ğ u m u s ö y l e m i ş t i m . "

B o r s a , kal ın i şare t p a r m a ğ ı n ı havaya kaldı rd ı . E r a k a d a m ı n

coşku lu tavı r lar ına şaş ı rmış t ı .

"Ve hakl ıyd ın da! Şu Ara luen l i O r m a n M u h a f ı z l a r ı gibi bir-

kaç kişi ne i ş im ize ya ra rd ı a m a , " diye ekledi B o r s a .

" C i d d i m i s i n ? " ded i E rak . " O n l a r a n e d e n ih t iyac ımız o l sun

k i ? "

" M u t l a k a on la r o l m a k z o r u n d a değil ; o tür insan la r d e m e k

i s t iyorum. P l a n l a m a ve takt ik üze r ine eğ i t im g ö r m ü ş , o lay la ra

farklı aç ı l a rdan b a k a r a k asker le r imiz i etkili bir şeki lde kul lan-

m a n ı n y ö n t e m l e r i n i b i l en k o m u t a n l a r . "

E r a k , o n u n hakl ı o l d u ğ u n u kabul e t m e k z o r u n d a y d ı . A n c a k

O r m a n M u h a f ı z l a n ' n d a n söz ed i lmes i . Will ile E v a n i y n m e s e -

lesini ge t i rmiş t i akl ına . T ü n e l i n u c u n d a p r o b l e m i o r t a d a n kal-

d ı rab i lecek bir yo l g ö r ü y o r d u .

" B ü y ü k S a l o n ' d a iki yeni kö leye iht iyaç var m ı ? " diye sor-

d u öyles ine . B o r s a h e m e n b a ş ı m sal ladı .

"Yeni kö le le re d a i m a ih t iyac ımız olur ," dedi . "Ak l ında b i -

rileri var, deği l m i ? "

"Bi r kız ve b i r o ğ l a n , " dedi E r a k . Wil l ' in bir O r m a n M u -

hafızı çırağı o l d u ğ u n d a n söz e t m e m e y i d a h a u y g u n g ö r m ü ş t ü .

Page 151: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Kuvve t l i t ipler. Sağl ık l ı ve zekiler . K e l t i k a s ın ı r ında y a k a -

ladık. T a y f a l a r ı m a ö d e m e y a p a b i l m e k için s a t a c a k t ı m onlar ı .

A m a ö d e m e y a p ı l a c a k d i y o r s a n , o n l a n s ana v e r m e k t e n m u t -

luluk d u y a r ı m . "

B o r s a m e m n u n i y e t l e b a ş ı n ı sa l lad ı . " K e s i n l i k l e i ş i m e yarar -

İ£ir," dedi . " Y a r m g ö n d e r ikisini d e . "

" O l d u bu i ş !" ded i E r a k neşey le . Ü s t ü n d e n ağır bir yük

ka lkmış gibiydi . " Ş u b i ra test is i n e r e y e gitti y a h u ? "

Erak kaderlerini belirlerken. Will ile Evanlyn, Kurt Rüzgârı nın d e m i r l e d i ğ i i ske len in yak ın l a r ındak i bir ku lübeye

k i l i t l enmiş le rd i . Er tes i s a b a h B o r s a ' n i n ek ib inden bir S k a n d i -

yalı t a r a f ı ndan u y a n d ı r ı l a r a k B ü y ü k S a l o n ' a get i r i ldi ler . B o r s a ,

ç o c u k l a r ı d ikka t l e ince led i . Ç e k i c i bir kız , d iye d ü ş ü n ü y o r d u ,

a m a haya t ı b o y u n c a p e k ağır i ş y a p m ı ş a b e n z e m i y o r d u . Öte

y a n d a n o ğ l a n , u f ak te fek o l m a s ı n a r a ğ m e n , kasl ı ve sağl ıkl ı bir

g ö r ü n ü y o r d u .

" K ı z y e m e k s a l o n u n d a v e m u t f a k t a ça l ı ş s ın , " ded i y a r d ı m -

c ı s ına . " O ğ l a n ı da av luya g ö t ü r ü n . "

Page 152: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ

H alt ve H o r a c e , g ü n b a t ı m ı n d a n bir saa t sonra o d a l a n n ı

terk ede rek a k ş a m y e m e ğ i iç in han ın alt ka t ı ndak i m e y -

h a n e k ı s m ı n a inmiş t i .

H a n c ı n ı n kar ıs ı , k o c a bir t e n c e r e baha ra t l ı güveç haz ı r l a -

mış t ı . S a l o n u n bir taraf ın ı k a p l a y a n d e v a s a ş ö m i n e n i n üze r in -

de asılı d u r a n t e n c e r e , ağır ağır kayn ıyo rdu . Bir h i z m e t ç i kız,

d u m a n ı tü ten y e m e ğ i ikil iye gen i ş t ah ta k â s e l e r d e servis etti .

Y e m e ğ i n y a n ı n d a , H o r a c e ' m d a h a ö n c e hiç g ö r m e d i ğ i şekil leri

b u l u n a n u z u n e k m e k s o m u n l a r ı n d a n d a ge t i rmiş t i . Ç o k u z u n

v e inceyd i s o m u n l a r , e k m e k t e n ç o k m ı z r a ğ a benz iyo r l a rd ı . D ı ş

tarafları sert ve kabuk lu , içleri ise son d e r e c e y u m u ş a k ve le-

zizdi . Ve savaşç ı ç ı rağ ın ın kısa süre i ç inde fark e d e c e ğ i ü z e r e ,

y e m e ğ i n lezzet l i suyunu s ı y ı r m a k a ç ı s ı n d a n da son d e r e c e ide -

aldiler.

Ha l t , y e m e ğ i n y a n ı n d a b ü y ü k b i r k a d e h k ı rmız ı ş a rap i ç m i ş ,

H o r a c e ise suyla ye t inmiş t i . K o c a m a n birer d i l im b ö ğ ü r t l e n

tat l ıs ını m i d e y e ind i rd ik ten son ra , f i n c a n l a r ı n d a k i lezzet l i k a h -

veler in i y u d u m l u y o r l a r d ı ş i m d i .

Page 153: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

H o r a c e ' i n f i n c a n i n a b ü y ü k bir kaş ık la ba l katısı , O r m a n

M u h a f ı z ı t a r a f ı n d a n ça t ık kaş la r l a i z len iyordu .

" K a h v e n i n t ad ın ı m a h v e d i y o r s u n , " diye mı r ı ldand ı Ha l t .

H o r a c e , s ı r ı tmak la ye t indi . Yol a r k a d a ş ı n ı n bu sah te c i d d i y e -

t ine g ide rek a l ı ş ıyordu .

" S e n i n ç ı r ak tan ö ğ r e n d i m , " ded i . Bir an için ikisi de s e s s i z -

leştiler; Will ' i , E v a n l y n ile b a ş l a n n a neler geldiğini d ü ş ü n ü -

yor, ik is inin de g ü v e n d e ve iyi o l m a l a n n ı u m u t ed iyor la rd ı .

Bu d ü ş ü n c e l i ruh h a l i n d e n , b a ş ı y l a ş ö m i n e n i n y a k ı n l a r ı n d a

o tu ran k ü ç ü k g rubu işaret e d e n H a l t s a y e s i n d e kurtuldular . H o -

r ace ile ikisi, s a l o n u n arka t a ra f ındak i b i r m a s a d a o tu ruyor la r -

dı. H a l t ' u n tarz ı d a i m a bu o l m u ş t u ; a rkas ın ı duvara ver ip oday ı

g ö z l e m l e y e b i l e c e ğ i bir ye re oturur , b u n u yapa rken de d ikka t

ç e k m e m e y e özen gös te r i rd i .

On la r y e m e k l e r i n i ye rken , içeris i de y e m e ğ e ya da eve git-

m e d e n ö n c e b i r k a ç k a d e h şa rap ya da b i ra i çmeye ge len k a s a -

ba l ı l a r la d o l m u ş t u . O r m a n M u h a f ı z ı , s a l o n d a k i l e r d e n b i r in in

ç a n t a s ı n d a n bir g a y d a seti ç ıkard ığ ın ı , bir diğer inin ise a r m u t

gövde l i , sekiz telli bir çalgı alet ini akor t e tmeye uğraş t ığ ın ı

fark etti. '

" E ğ l e n c e b a ş l a m a k ü z e r e gibi g ö r ü n ü y o r , " dedi H o r a c e ' a .

On la r k o n u ş u r k e n , s a l o n d a k i kasaba l ı l a r sanda lye le r in i a t e -

şe yak la ş t ı rmı ş , h a n c ı ile h i z m e t k â r l a r d a n kadehler in i do ldur -

m a l a r ı n ı i s t iyor lardı .

G a y d a c ı , h ü z ü n l ü b i r ezgi tu t turdu . Tell i çalgı ise hızl ı , sar-

sıcı da rbe le r eş l iğ inde , a n i d e n yükse l ip a l ç a l a n m e l o d i n i n ar-

k a s ı n d a kes in t i s iz , t iz bir r i t imle ça l ı n ıyo rdu . G a y d a d a n ç ıkan

y a b a n i ve keder l i ses ler s a lonu d o l d u r u y o r d u ; m h u n der in l ik-

Page 154: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ler ine i ş leyen v e g e ç m i ş t e y a ş a n a n l a r l a u z u n z a m a n ö n c e kay-

b e d i l e n dos t la r ı ak la y e n i d e n get i ren bir m e l o d i y d i bu .

N o t a l a r s ıcak s a l o n d a y a n k ı l a n a d u r s u n , R e d m o n t Ş a t o s u ' n u

çevre leyen o r m a n d a geç i r i len u z u n yaz günler in i ve b i t m e y e n

sorular ıy la haya t ı na yeni bir enerj i ka t an , u f a k tefek, hareket l i

ç o c u ğ u ha t ı r l a rken b u l d u kend in i Ha l t . Z i h n i n d e Wil l ' in yü-

z ü n ü can l and ı r ab i l i yo rdu . Saç l a r ı kuku le t a s ın ın i ç inde k a r m a -

kar ış ık o l m u ş , kahve reng i göz ler i ışıl ışıl ve zap t e d e m e d i ğ i

bir şakac ı l ık la p a r l ı y o r d u oğ l an ın . Wil l ' in Ç e k i c i ' y e gös t e rd iğ i

özen i , kend i a t m a sah ip o l m a k t a n do lay ı t ak ınd ığ ı gurur lu tav-

n ve ik is in in a r a s m d a k i o öze l bağ ı d ü ş ü n ü y o r d u .

Belk i d e H a l t ' u n b ö y l e d ü ş ü n m e s i n i n n e d e n i , s a k a h n d a k i

kırlar ç o ğ a l ı r k e n yıl ların ağır l ığını ü z e r i n d e h i s sed iyo r o lu -

şuydu . A m a Wil l ' in , o n u n haya t ına , bir O r m a n M u h a f ı z ı ' n d a n

sık sık a d ı m l a m a s ı i s t enen ka ran l ık ve tehl ikel i yo l l a ra t a b a n

t a b a n a zıt bir g e n ç l i k ve enerj i hissi ge t i rmiş o l d u ğ u da bir

gerçekt i .

H a l t , H o r a c e ' d a n Wil l ' in K e l t i k a ' d a y k e n Wargal güç le r i -

n i t ak ip e tmey i üs t l end iğ in i d in lemiş t i . E v a n i y n köprü jo i ya-

ka rken ç o c u ğ u n Wargal lar la S k a n d i y a l ı l a r ' m ka r ş ı s ında tek

b a ş ı n a d u r d u ğ u n u d in le rken nas ı l gurur d u y d u ğ u n u da hatır-

l ıyordu. Z a p t e d i l m e z bir r uh t an faz las ı vard ı Wi l l 'de . Cesu r ,

becer ik l i ve sadıkt ı . O ğ l a n d a n ha r ika bir O r m a n M u h a f ı z ı

o lu rdu , d iye d ü ş ü n d ü Hal t ve h e m e n a r d i n d a n d a , sanki b ö y l e

bir şey art ık m ü m k ü n d e ğ i l m i ş gibi fikir j o i rü t t üğünü fark etti.

G ö z l e r i n e m l e n i n c e s a n d a l y e s i n d e r a h a t s ı z c a k ı m ı l d a n d ı . D ı ş

d ü n y a y a bir duygu e m a r e s i g ö s t e r m e y d i ç o k u z u n z a m a n ol -

m u ş t u . O m u z silkti. Will, b e n i m gibi kır saçl ı bir e n k a z ı n d ö -

keceğ i b i r k a ç d a m l a g ö z y a ş ı n ı da hak ediyor , d iye d ü ş ü n e r e k

Page 155: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

gözler in i s i lmeye ç a l ı ş m a d L G ö z y a ş l a r ı n ı fark ed ip e tmed iğ in i

a n l a m a k için yan göz le H o r a c e ' a bak t ı , a m a m ü z i ğ i n e tk is ine

kap ı l an ç o c u k , yan y a n a o turdukla r ı s ı rada öne d o ğ r u eğ i lmiş ,

d u d a k l a r ı m haf i fçe a ra lamış t ı . F a r k ı n d a o l m a k s ı z ı n , p a r m a -

ğıyla t e m p o tu tuyordu . A m a n neyse , diye d ü ş ü n d ü H a l t , kendi

kend ine p i ş m a n l ı k l a g ü l ü m s e y e r e k . O ğ l a n ı n , k u l a ğ ı n a gelen

ilk keder l i m ü z i k t e g ö z y a ş l a r ı n a b o ğ u l d u ğ u n u g ö r m e s i n i is te-

m i y o r d u . O r m a n M u h a f ı z l a r ı , öze l l ik le de kra la haka re t l e rde

b u l u n a n eski ve ha in O r m a n M u h a f ı z l a r ı ' n ı n kaya gibi s a ğ l a m

olduklar ı sanı l ı rdı .

N i h a y e t s o n a eren m ü z i k , s a l o n d a k i l e r d e n y o ğ u n bir alkış

a lmış t ı . H a h ve H o r a c e da c o ş k u l u a lk ışa kat ı ld ı lar ve H a l t bu

anı , göz le r in i g iz l ice s i lmek için kul landı .

İz leyic i ler in sana tç ı la r ı , kurnaz l ık la ters çevri l ip h e m e n

yan l a r ındak i z e m i n e b ı r ak ı l an ş a p k a y a b o z u k p a r a a t a r ak ödü l -

lendirdikler in i fark e tmiş t i . H o r a c e ' a b i rkaç m a d e n i p a r a u z a -

t a rak müz i syen le r i işaret etti.

" Ş u n l a r ı on l a ra ver ," dedi . " H a k ettiler."

H o r a c e b a ş m ı sa l l aya rak ayak l and ı ve tavanı des t ek leyen

k a i m sü tun la r ın a r a s ı n d a n g e ç e r e k s a l o n u n öteki u c u n a gitti.

Ş a p k a y a p a r a a t an son kişi oydu . K a f a s ı n ı ka ld ı ran ça lg ıc ı ,

ka r ş ı s ında g ö r d ü ğ ü y a b a n c ı s ima ka r ş ı s ında eği lerek teşekkür-

lerini sundu . Ve g a y d a n ı n körükler in i bir kez d a h a hareke te

geç i rd i . A k ı l d a n ç ı k m a s ı çok zor o lan o sesler, bir kez d a h a

yükse le rek sa lonu d o l d u r m a y a baş l ad ı .

H o r a c e du raksad ı ; yeni bir şarkı ba ş l ad ığ ı için yer ine d ö n -

m e k g e l m i y o r d u i ç inden . H a l t ' u n gö lge le r i ç inde o tu rduğu

yere bir bak ış attı ve o m u z si lkerek s a n a t ç ı l a n n e t ra f ındaki

Page 156: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k ü ç ü k t o p l u l u ğ u n h e m e n k ö ş e s i n d e d u r m a k t a o lan m a s a n m

ü s t ü n e o turuverd i .

İk inc i şa rk ıya , farklı bir hava h â k i m d i . Bu kez d a h a ön

p l a n d a o lan telli ça lg ın ın k a i m no ta la r ıy la süs lü , zar i f bir za -

fer m e l o d i s i y d i ç a h n a n . G e r ç e k t e n d e a r m u t b i ç i m h ç a l g ı d a n

ç a ğ ı l d a y a r a k ç ıkan kı r ı lgan no ta la r , kısa süre i ç inde l iderl iği

g a y d a d a n a l m ı ş , s a londak i l e r in t e m p o tu t a rak on la ra eşlik et-

mele r in i s ağ l amış t ı . H o r a c e ' m y ü z ü n e m e m n u n i y e t do lu b i r

t e b e s s ü m yayı ld ı ; s o k a k kap ıs ı aç ı l ıp rüzgâr içer i d o l d u ğ u n d a ,

yeni ge l en in fark ına b i le v a r m a m ı ş t ı .

A n c a k kasaba l ı l a r ve yı l lardır karş ı laş t ığ ı tehl ikeler in b i -

lediği sezgi ler iy le H a l t , s a l o n u n h a v a s ı n d a k i değ iş ik l iğ in far-

k ındaydı la r . M ü z i s y e n l e r i n e t ra f ındaki kasaba l ı la r , end i şe ve

kuşku do lu bir tavır t a k ı n m ı ş l a r d ı artık.

G a y d a c ı b a ş m ı ka ld ı r ıp içer i g i ren a d a m a bir g ö z a t t ığ ında ,

m ü z i ğ i n ak ı ş ında bir d u r a k s a m a y a ş a n d ı . Şa rk ın ın r i t m i n d e ,

n e r e d e y s e fark e d i l m e y e n , a m a H a l t ' u n a l a r m a g e ç m e s i n e ye -

ten bir kesint i o l m u ş t u .

Ha l t , içeri g i ren kiş iye çevi rd i bak ış la r ın ı . O n d a n m u h t e -

m e l e n o n yaş d a h a g e n ç , u z u n b o y l u , yapı l ı b i r a d a m d ı . S i y a h

s a ç l a n ve saka l la r ıy la koyu renkl i , kal ın kaş la r ı , a d a m a h iç

de t ek in o l m a y a n bir gö rün tü ve r iyo rdu . S ı r a d a n bir ka saba l ı

o l m a d ı ğ ı be l l iydi . Pe ler in in i ç ı k a r d ı ğ ı n d a , z i n c i r d e n z ı rh ın ın

ü z e r i n e g iymiş o l d u ğ u b e y a z k u z g u n a rma l ı s iyah tun iğ in i

göz le r ö n ü n e sermiş t i .

D o n u k b i r şek i lde p a r ı l d a y a n , kabzas ı al t ın k a p l a m a d a n kı-

lıcı, b e l i n e ası l ıydı . Y u m u ş a k de r iden u z u n b in i c i ç i z m e l e r i ,

o n u n b i r atlı o l d u ğ u n u g ö s t e r i y o r d u . Üs t e l i k , t un iğ indek i ar-

Page 157: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

m a y a bak ı l ı r sa b i r şöva lyeyd i . S a v a ş a t ının h a n ı n h e m e n dış ın-

da bağl ı o l d u ğ u n a e m i n d i Ha l t ; y a b a n c ı n ı n renk te rc ih ler i g ö z

ö n ü n e a l ı nd ığ ında , s i m s i y a h bir aygırdı m u h t e m e l e n .

İçer i g i ren a d a m ı n bi r in i a rad ığ ı bell i o l u y o r d u . H ı z l a sa-

lonu t a r a yan göz le r i , a rka ta ra f tak i bel l i be l i r s iz a d a m ı fark

e t m e d e n H o r a c e ' m ü z e r i n e o d a k l a n d ı . K a ş l a n m haf i fçe ç a t a n

şöva lye , baş ın ı sa l lad ı . M ü z i ğ i n b ü y ü s ü n e k a p ı l a n H o r a c e ise

şöva lyen in içeri g i rd iğ in i o n u t e p e d e n t ı rnağa s ü z d ü ğ ü n ü fark

e t m e m i ş t i .

A m a b u n u u m u r s a y a n b a ş k a bir i ler i vard ı . Ha l t , iş lerin n e -

reye v a r a c a ğ ı n ı b e k l e y e n h a n c ı y l a kar ı s ın ın te laş l ı tavır lar ını

fark e tmiş t i . K a s a b a l ı l a r ı n baz ı l a r ı da , so run ç ı k a c a k m ı ş gibi

davran ıyor la rd ı .

H a l t ' u n eli, m a s a n ı n a l t ındaki ok kı l ı f ına kaydı . H e r z a m a n -

k i gibi s i l a h l a n , y e m e k yerken b i l e k o l a y c a u l a ş a b i l e c e ğ i b i r

m e s a f e d e y d i . A r k a s ı n d a k i duva ra dayal ı d u r a n yay ın teli ge -

r i l iydi . Kı l ı f t an aldığı oku , m ü z i k dinlet is i b i t e rken ö n ü n d e k i

m a s a y a koydu .

Bu kez s a l o n d a alkış k o p m a m ı ş t ı . Y a l n ı z c a H o r a c e c o ş k u y l a

el lerini ç ı rp ıyordu . Bi r an son ra , a lkış t u t an tek kişi o l d u ğ u n u

fark ede rek du rdu . Ş a ş ı r m ı ş ve u t a n d ı ğ ı iç in y a n a k l a n kızar-

mış t ı . D ü ş m a n l ı k s ın ı r l a r ında d o l a ş a n i fades iy le o n u s ü z m e k t e

o l an , üç a d ı m ö t e s indek i silahlı a d a m ı n f a rk ındayd ı artık.

İstifini b o z m a d a n a d a m a s e l a m verd i . Ha l t , H o r a c e ' m so -

ğukkanl ı l ığ ın ı k a y b e d i p bak ı ş l a r ın ı a rka t a ra fa ç e v i r m e m e s i n e

m e m n u n o l m u ş t u . O ğ l a n ta ts ız l ık y a ş a n m a s ı o las ı l ığ ın ı s e z m i ş

ve a v a n t a j l a n n m , H a l t ' u n gizli k a l m a s ı n d a n geç t iğ in i fark et-

miş t i .

Page 158: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Ş ö v a l y e , n ihaye t ka l ın ve r aha t s ı z edic i ses iyle k o n u ş t u .

H e m e n h e m e n H o r a c e k a d a r u z u n b o y l u y d u v e ç o k ir iyarıydı.

H a l t , a d a m ı n bir s o k a k d ö v ü ş ç ü s ü o l m a d ı ğ ı n a hükme t t i ; tehl i -

keli bir iydi bu .

A layc ı bir di l le " M e ş e y a p r a ğ ı süvar is i sen m i s i n ? " diye

so rdu şöva lye . A r a l u e n di l ini , u f a k bir G a l y a aksan ıy l a da o lsa ,

o l d u k ç a iyi k o n u ş u y o r d u .

"Öy le d e a d l a n d ı r i y o r u m s a n i r i m , " dedi H o r a c e , bir anl ık

bek ley i ş in a r d ı n d a n . Ş ö v a l y e bu cevabı değe r l end i r iyo r gibiy-

. di ; dudağ ı k ü ç ü m s e m e y l e k ıvr ı lmış , baş ın ı sa l l ıyordu .

"Sanıyorsun d e m e k ? " dedi. " B a ş k a neler sanıyorsun peki? S o -

kaklarda havlayan Araluenh yalancı bir köpek o l m a y a s m sak ın?"

Şaş ı r an H o r a c e , kaş la r ın ı çat t ı . T u h a f bir haka re t d e n e m e -

s inde b u l u n m u ş t u a d a m . Bir şek i lde o n u k ı şk ı r tmaya çal ış t ığı

bel l i o luyo rdu . T e k b a ş ı n a b u b i le , H o r a c e a ç ı s ı n d a n tahr ik le re

k a p ı l m a m a k için yeterl i bir n e d e n d i .

" Ö y l e d i y o r s a n öyledi r , " d iye yanı t verd i sak in sakin . Yüzü ,

ade t a bir a l d ı r m a z l ı k m a s k e s i n i a n d ı n y o r d u . A m a H a l t , oğ la -

n ın sol e l in in u s u l c a ve n e r e d e y s e i çgüdüse l bir şek i lde , nor-

m a l d e k ı l ıc ın ın asılı o l d u ğ u sol k a l ç a s ı n a u z a n d ı ğ ı n ı fark et-

miş t i . K ı l ı ç , üs t kat taki o d a d a , k a p ı n ı n a r k a s ı n d a ası l ıydı . O an,

H o r a c e ' m ü z e r i n d e ya ln ı zca bir h a n ç e r b u l u n u y o r d u .

Ş ö v a l y e de bu i s temdış ı ha reke t i sezmiş t i . D u d a k l a r ı n ı za -

l i m c e b ü k e r e k g ü l ü m s ü y o r d u ş imdi . K a s yığını ç o c u ğ a d o ğ r u

bir a d ı m attı. G e n ç a d a m ı z i h n i n d e ta r t ıyordu . G e n i ş o m u z l a r ,

ince bir be l ve eği t imli adale ler . Ayr ıca u s t a b i r s avaşç ı o ldu -

ğ u n u bel l i e d e n doğa l bir za ra fe t ve d e n g e y l e ha r eke t e d i y o r d u

Horace .

Page 159: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

A m a g e n c e c i k bir iydi s o n u ç t a ve y ü z ü n d e n dür i is t lük akı-

yordu . Rak ip l e r iy l e art a rda ö l ü m ü n e d ö v ü ş m e y e al ışkın bir

savaşç ı deği ld i . Ö l ü m c ü l dövüş le r o k u l u n d a ka ran l ık ye tenek-

lerini ge l i ş t i rmiş bir savaşç ı da deği ld i . T ı r a ş o l m a y a bi le yeni

b a ş l a m ı ş t ı d a h a . K u ş k u s u z k i eği t iml i ve saygı d u y u l m a s ı ge -

reken bir d ö v ü ş ç ü y d ü .

Yani a d a m ı n ç e k i n m e s i n i gerekt i ren h içbi r şey yok tu .

D e ğ e r l e n d i r m e s i n i bi t i ren şöva lye , o ğ l a n a bir a d ı m d a h a

yaklaş t ı .

" B e n i m a d ı m D e p a r n i e u x , " dedi . A d ı n ı n bir a n l a m i fade

e tmes in i bek led iğ i bell i o luyordu . H o r a c e , m u z i p bir i fadeyle

o m u z s i lkmek le yet indi .

" P e k g ü z e l , " şekl indeki yanı t ı , o kara kaş la r ın bir kez daha ç a t ı l m a s ı n a n e d e n o ldu .

" D ü z e n b a z l ı k l a r ı n l a alt et t iğin s o k a k serser i ler ine b e n z e -

m e m ben . B e n i b i r ç o k h e m ş e r i m e yapt ığ ın gibi k o r k a k ç a tak-

t ikler inle haz ı r l ıks ız y a k a l a y a m a y a c a k s ı n . "

Haka re t l e r i n in bek led iğ i etkiyi yap ıp y a p m a d ı ğ ı n ı a n l a m a k

için du rdu . A n c a k H o r a c e , soğukkan l ı l ığ ın ı k o r u y o r d u . Bir kez

d a h a o m u z silkti.

" B u n u ak l ımda tu t acağ ımdan emin olabil irsin," dedi kibarca.

Bir a d ı m d a h a a tan iriyarı şöva lye , ç o k y a k ı n m d a y d ı ar-

tık. Y ü z ü , H o r a c e ' m verd iğ i yanı t ve hakare t le r i ka r ş ı s ındak i

u m u r s a m a z tavrı neden iy l e alev alev y a n ı y o r d u ö fkeden .

" B e n b u b ö l g e n i n e n us ta s a v a ş ç ı s ı y ı m ! " diye bağ ı rd ı a d a m . " B u ü l k e d e b e n i m kada r çok A r a l u e n köpeğ i alt e tmiş bir b a ş -ka şöva lye yoktur . İ n a n m ı y o r s a n sor b a k a l ı m ş u n l a r a ! " K o l u n u a teş in e t raf ındaki m a s a l a r d a gergin bir b i ç i m d e o tu ran k a s a b a -

Page 160: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

l i la ra d o ğ r u savurdu . Bir an yanı t g e l m e y i n c e , h iddet l i b a k ı ş l a -

rını m e y d a n o k u r c a s ı n a kasaba l ı l a r ın ü z e r i n e çevirdi .

K a s a b a l ı l a r , göz le r in i k a ç ı r a r a k h e p bir a ğ ı z d a n idd ia la r ı

d o ğ r u l a y a n b i r k a ç s ö z c ü k m ı n i d a n d ı l a r . Ş ö v a l y e n i n bak ı ş l a r ı ,

bir kez d a h a m e y d a n o k u r c a s ı n a H o r a c e ' a o d a k l a n m ı ş t ı . O ğ -

lan, aldır ış e t m e d e n karş ı lad ı bu bak ı ş l a r ı , a m a y a n a k l a n yavaş

yavaş k ı z a n y o r d u artık.

" D e d i ğ i m g ib i , " d iye yanı t lad ı d ikka t le . "Söy l ed ik l e r i n i ak-

l ımda t u t a r ı m . "

D e p a m i u e x ' n u n göz le r i , a teş ler s a ç ı y o r d u artık. " S e n i ,

sah tekâr l ık la r ıy la G a l y a l ı savaşç ı la r ı ö l d ü r ü p z ı r h l a n n a , a t lar ı -

na ve m a l var l ık la r ına e l k o y a n bir k o r k a k ve hırs ız i lan e d i y o -

r u m ! " d iye b a ğ ı r a r a k bi t i rdi söz ler in i .

S a l o n d a u z u n bir sess iz l ik y a ş a n d ı . H o r a c e , n ihaye t c e v a -

b ın ı verd i .

" B e n c e yan l ı ş d ü ş ü n ü y o r s u n , " dedi k o n u ş m a b o y u n c a

k o r u d u ğ u kibar ses tonuy la . Sa londak i l e r , ne fes le r in i tu t -

m u ş k o n u ş m a y ı iz l iyor lardı . Öfkey le g ü r l e m e sırası t ekra r

D e p a r n i e u x ' d e y d i ş imdi .

" B a n a y a l a n c ı m ı d i y o r s u n ? " d iye so rdu .

H o r a c e b a ş ı n ı sa l ladı . " K e s i n l i k l e hayır. Yanl ış d ü ş ü n d ü ğ ü -

nü s ö y l ü y o r u m . B e l h k i bir i ler i seni y a n h ş b i l g i l e n d i r m i ş . "

D e p a m i e u x ellerini a ç a r a k s a l o n d a k i l e r e d ö n d ü .

" D u y d u n u z ! Y ü z ü m e karş ı bir y a l a n c ı o l d u ğ u m u söy led i !

Bu k a d a r ı da faz la ar t ık!"

T ı p k ı p l a n l a d ı ğ ı gibi , el ler ini yan l a r a açt ığı h a r e k e t i n bir

d e v a m ı o l a rak , k e m e r i n e s ık ış t ı rmış o lduğu deri e l d i v e n l e r d e n

Page 161: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

bir ini , k i m s e ye r inden bi le k ı p ı r d a y a m a d a n H o r a c e ' a m e y d a n

o k u m a k ü z e r e ç ıkardı .

B ü y ü k bir c o ş k u y l a e ldiveni oğ lan ın sura t ına v u r m a k için

öne doğru ha reke t l end i .

A m a t a m o a n d a , sanki g ö r ü n m e z bir e l e ld iveni e l inden

kapt ı ve o d a n ı n öbür ta ra f ına sürük leyerek tangı r t ıy la m e ş e sü-

t u n l a r d a n b i r ine sap lad ı .

Page 162: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YÎRMİBİR

Eh , k a d e r d e yo l l a r ımız ın ayr ı lmas ı da v a r m ı ş , diye dü -

ş ü n d ü Will. Evan lyn , gö tü rü lü rken d ö n ü p o m z u n u n

ü z e r i n d e n yara l ı bir bak ış a tmış t ı oğ l ana . Will ise kızı c e s a -

r e t l end i rmek için s ır ı tarak e l s a l l amış , sanki kısa süre sonra

g ö r ü ş e c e k l e r m i ş gibi neşel i bir i fade t a k ı n m a y a ça l ı şmış t ı .

K ı z ı n m o r a l i n i yükse l tme d e n e m e l e r i , ka fa s ına yediğ i sert

bir şap lak la b o z u l d u . K u l a k l a r ı ç ın l aya rak b i rkaç a d ı m ö teye

sende led i .

" Y ü r ü s e n e be k ö l e ! " diye h o m u r d a n d ı Skand iya l ı avlu a m i -

r i Tirak. " B i r a z d a n ne kada r gü l eceğ in i g ö r e c e ğ i z . "

Bu s o r u n u n yanı t ı , Wil l ' in de kısa z a m a n i ç inde k e ş f e d e c e -

ği ü z e r e , k o c a bir sıfırdı.

S k a n d i y a h l a r ' ı n t ü m esirleri a r a s ında , en ağır, en be rba t iş-

ler, avlu kö le le r ine ver i l iyordu. Ev köle le r in in -yani mut fak la r -

dan ve y e m e k o d a l a r ı n d a n s o r u m l u o lan la r ın - en a z ı n d a n s ıcak

bir o r t a m d a ç a l ı ş m a v e u y u m a lüksleri b u l u n u y o r d u . G ü n ü n

s o n u n d a y o r g u n l u k t a n ya t ak l a r ına devr i l iyor lardı be lk i , a m a

en a z ı n d a n ya tak la r ı s ıcacıkt ı .

Page 163: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Öte y a n d a n , aç ık h a v a d a y a p ı l m a s ı g e r e k e n y o r u c u , k a b a

i ş le rden o d u n k e s m e , kar k ü r e m e , tuvale t ler i b o ş a l t ı p i ç i n d e -

k i le rden k u r t u l m a , hayvan la ra y e m ve su v e r m e , ahır lar ı t e -

m i z l e m e - ise avlu köle ler i s o r u m l u y d u . T ü m b u görev le r in ,

b u z gibi s o ğ u k h a v a d a y a p ı l m a s ı ge r ek iyo rdu . K a n ter i ç indek i

köleler , ü s t l e r ine yap ı ş ıp v ü c u t ı s ı la r ım ç e k i p a l an n e m h kıya-

fet ler iyle or ta l ık ta ka laka l ıyor l a rd ı .

D u v a r l a r ı s o ğ u ğ u o l d u ğ u gibi geç i r en , yıkık d ö k ü k eski bir

ah ı rda ya t ıp ka lk ıyor la rd ı . H e r kö leye , b u z gibi h a v a y a r a ğ m e n ,

i ncec ik b i rer b a t t a n i y e ver i l iyordu . Kö le l e r , e l le r ine g e ç e n eski

p a ç a v r a ve çuval la r ı ba t t an iye l e r ine i lave ed iyor la rd ı . P a ç a v r a -

ları o r a d a n b u r a d a n ça l ıyor ya da e lde e t m e k iç in ya lva r yaka r

o luyor la rd ı . A r a l a r ı n d a sık sık kavga la r ç ık ıyo rdu . İ lk üç g ü n ü

b o y u n c a Will, iki kö len in p a r ç a l a n m ı ş çuva l p a r ç a l a r ı u ğ r u n a

ö l ü m ü n e d ö v ü ş m e l e r i n e şahi t o l m u ş t u .

Avlu köle l iğ in in raha t s ız l ık tan ç o k d a h a ö te b i r şey o l d u ğ u -

nu fark etti. D ü p e d ü z ö l ü m c ü l bir işti.

Ç a l ı ş m a s i s temler i de bu tehl ikeyi a r t t ı nyo rdu . Av lunun y ö -

ne t imi T i r a k ' a aitti a s l ı nda , a m a Ti rak , ye tk i ler in i K u r u l o l a r ak

b i l i nen küçük , ah l aks ı z bir kö l e çe t e s ine devre tmiş t i . E k i p ha -

l inde d o l a ş a n ve a rkadaş l a r ıy l a ilgili t ü m kara r v e r m e ye tk is in i

e l le r inde tu tan y a r ı m d ü z i n e eski k ö l e d e n o l u ş u y o r d u K u r u l .

Avluyu a c ı m a s ı z bir d is ip l in a l t ında tutuyor, , d iğer köle le r a ra-

s ında görev dağ ı l ımı yap ıyo r l a rd ı . İ t aa t ed ip y a h a k l a n a n l a r a

en ko lay işler ver i l iyordu . K a r ş ı ç ıkan la r ise kend i le r in i en

n e m l i , en s o ğ u k ve en tehl ikel i iş lerin k u c a ğ ı n d a b u l u y o r d u .

T i rak , K u r u l ' u n a ş ı r ı l ı k l anna a l d ı r m ı y o r d u . Y ö n e t i m i a l t ında-

k i köleler , u m u r u n d a bi le deği ld i . H i ç b i r k ö l e n i n ö n e m i yok tu

ki; K u r u l ' u n düzen i s a ğ l a m a s ı haya t ın ı ç o k ko lay la ş t ı r i yo rdu .

Page 164: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Ara sıra ö ldü rü len ya da saka t ka l an bir iki asi köle , bu a ç ı d a n

kat lanı labi l i r bir b e d e l d i .

H a k s ı z l ı ğ a t a h a m m ü l ü o l m a y a n Will ' in K u r u l ' l a so run ya -

ş a m a s ı k a ç ı n ı l m a z d ı . N i t e k i m avludaki ü ç ü n c ü g ü n ü n d e bir

o lay yaşand ı . Will, o d u n t o p l a m a gö rev inden d ö n m ü ş , a ğ z ı n a

dek do lu bir k ızağı ince kar ö r t ü s ü n ü n ü z e r i n d e sürük lüyordu .

Kıyafe t le r i , ter ve ü z e r i n d e er iyen kar neden iy le s ı r ı l s ık lam

o l m u ş t u , işini bi t i rdiği a n d a t i t r emeye b a ş l a y a c a ğ ı n ı n farkın-

daydı . K ö l e l e r e ver i len az m i k t a r d a y e m e k v ü c u t ısısını yeni -

l emeye ye tmiyor , her g e ç e n gün güç ten d ü ş ü p daha zor topar -

landığını h i s sed iyo rdu .

K ı z a ğ ı iki b ü k l ü m bir ha lde avluya kadar ge t i rmiş , ev kö le -

lerinin kütükler i indir ip s ı cac ık dev gibi ocak l a r a t a ş ı yab i lme -

leri için m u t f a ğ ı n y a n ı n d a du rup , k ızağ ın a ğ z ı m yukar ı doğru

ka ld ı rmış t ı . T a m doğru lu rken baş ı haf i fçe yana d ö n d ü ; mu t f ak -

taki b ö l m e l e r d e n b i r in in a r k a s ı n d a n , ö n c e bir küfür, a r d ı n d a n

da s ı z l a n m a sesleri ça l ınmış t ı ku lağ ına .

M e r a k l a n a r a k k ızağı o rac ık ta bı rakt ı ve gü rü l tünün n e d e -

nini ö ğ r e n m e k için arka t a ra fa gitti. İ r iyan bir g e n ç , e l indeki

d ü ğ ü m l ü ha la t l a yerdeki ince , h ı rpan i oğlanı d ö v ü y o r d u .

"Affeders in , E g o n ! " diye ağ lad ı yerdeki ç o c u k . " S e n i n ol-

d u ğ u n u b i l m i y o r d u m ! "

Will, oğ lan la r in ikisinin de köle o lduklar in i fark etti. A m a

i r iyan olanı , o l d u k ç a iyi b e s l e n i y o r m u ş gibi gö rünüyordu ; kıya-

fetleri p a r a m p a r ç a ve lekeli o l m a s ı n a r ağmen sıkıca giyinmişt i .

Will o n u n yirmil i y a ş l a n n d a o l d u ğ u n u t ahmin etti. Avluda yaşlı

köle b u l u n m a d ı ğ ı dikkatini çekmiş t i . B u n u n , avlu köleler inin

uzun y a ş a m a m a s ı n d a n kaynak land ığ ına i n a n m a y a baş lamış t ı .

Page 165: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Hı r s ı z ın tek is in , U l r i c h ! " ded i i r iyan oğ lan . " E ş y a l a r ı m a

iz ins iz d o k u n m a y ı g ö s t e r e c e ğ i m s a n a ! "

D ü ğ ü m l ü ha la t ı ç ı lg ınca s a v u r a r a k ku rban ın ın k a f a s ı n a bir

t a n e geç i rd i . Will, ç o c u ğ u n y ü z ü n d e c idd i bir ya r a aç ı ld ığ ın ı

fark etti. G ö z ü n ü n a l t ındak i kes ik t en f ışkıran kanlar , ç o c u ğ u n

y ü z ü n e a k m a y a b a ş l a m ı ş t ı . B i r ç ığ l ık k o p a r a n U l r i c h , ç ıp l ak

kol la r ıy la y ü z ü n ü s a k l a m a y a ça l ı ş ıyo rdu . İ ş k e n c e c i s i ise iy ice

ç ı lg ına d ö n m ü ş t ü . Will, d u r u m a d a h a faz la d a y a n a m a d ı . Ö n e

a t ı la rak , bir d iğer sert da rbe haz ı rhğ ıy l a ge r i l eyen E g o n ' u n

e l indek i d ü ğ ü m l ü ha la t ı y a k a l a d ı .

D e n g e s i n i k a y b e d e n E g o n , t ökez l eye rek ha la t ı b ı rakt ı v e

şaşk ın l ık la k e n d i s i n e m ü d a h a l e e t m e cesa re t in i g ö s t e r e n kişiyi

g ö r m e k ü z e r e a rkas ın ı d ö n d ü . K a r ş ı s ı n d a T i r ak ya da b i r b a ş k a

S k a n d i y a l ı ' y ı b u l m a y ı b e k l i y o r d u as l ında . Bir K u r u l üyes in in

iş ine k a r ı ş m a y a b a ş k a k i m s e cesa re t e d e m e z d i ki. B ü y ü k bir

şaşk ın l ık la , on altı y a ş l a n n d a k i u f a k tefek , zay ı f b i r o ğ l a n l a

yüz y ü z e b u l d u kend in i .

" B u kada r ı ye ter ," ded i Will, ha la t ı m u t f a k a v l u s u n d a k i ça -

m u r l u kar ın ü s t ü n e f ı r la tarak.

Ö f k e d e n de l iye d ö n e n E g o n , ö n e atı ldı . Wi l l ' den h e m d a h a

iri h e m de d a h a ağırdı ve g ö z ü p e k y a b a n c ı y ı c e z a l a n d ı r m a k

iç in c a n a t ıyordu . B i r d e n , y a b a n c ı n ı n g ö z l e r i n d e k i i f ade ve p o -

z i syon a l ı ş ındak i raha t l ık o n u d u r d u r d u . O ğ l a n m g ö z l e r i n d e

k o r k u d a n eser yoktu . Z i n d e ve s a v a ş m a y a haz ı r gibi duruyor -

du. H e n ü z av luya yeni g e l m i ş , d iye d ü ş ü n d ü E g o n ve sağlığı

ye r inde . Z a v a l h U l r i c h gibi k o l a y bir h e d e f deği l .

"Af feder s in , E g o n , " ded i h ı rpan i o ğ l a n b o ğ u k b i r ses le . K u -

rul ü y e s i n e doğru e m e k l e y e r e k kafas ın ı o ğ l a n ı n ep r imiş ç i z -

Page 166: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

mele r in in üze r ine k o y d u . "Bi r d a h a y a p m a m . " E g o n art ık ilk

k u r b a n ı n a karş ı i lgisini kaybe tmiş t i . Oğ lan ı ayağ ın ın u c u y l a

ittirdi. U l r i c h b a ş ı m k a l d r i p E g o n ' u n d ikka t in in dağ ı ld ığ ın ı

g ö r d ü ğ ü a n k a ç m a y a ye l tend i .

E g o n , o n u n g id iş in i g ö r m e m i ş t i b i le . Bak ı ş l a r ın ı Wil l ' in

ü z e r i n e d i k m i ş , oğ lan ı ta r t ıyordu . Bu ç o c u k , ko lay bir h e d e f

o l m a y a c a k t ı . A m a so run ç ıka ran l a r l a m ü c a d e l e e t m e n i n b a ş k a

yol lar ı va rd ı .

"Ad ın ne s e n i n ? " diye sordu . G ö z l e r i k ıs ı lmış t ı , sesi i se öf-

k e d e n a l ç a k ç ık ıyordu .

" B a n a Will der ler , " dedi O r m a n M u h a f ı z ı ç ı rağı . E g o n , b a -

şını b i rkaç kez u s u l c a sa l lad ı .

" B u n u u n u t m a y a c a ğ ı m , " ded i .

Er tes i gün Will, kürekç i ek ib inde görev lend i r i lmiş t i .

K ü r e k ç i ek ib inde görev a l m a k , avlu kö le le r in in en kork tuk-

l an işti.

H a l l a s h o l m ' u n i ç m e suyu, R a g n a k ' ı n M e k â n ı ' n a b a k a n

m e y d a n ı n o r t a s ında b u l u n a n gen iş bir ku jo ıdan s a ğ l a n ı y o r d u .

H a v a l a r s o ğ u d u k ç a , i lg i l en i lmediğ i t a k d i r d e , k u y u d a k i s u d o -

n u p ku ruyo rdu . D o l a y ı s ı y l a Skand iya l ı l a r t a r a f ı n d a n kuyuya ,

suyu sürekl i k a r ı ş t m p buz la r ı s e r t l e ş m e d e n k ı r m a k ü z e r e u z u n

a h ş a p kürek le r m o n t e ed i lmiş t i . S u y u n iç indeki han ta l a h ş a p

kürekler i çev i ren ko l la r i sürekl i indi r ip k a l d ı r m a k gerek iyor -

du. T ıpk ı kar k ü r e m e k gibi , n e m l i ve s o ğ u k bir o r t a m d a insan ı

t aka t t en d ü ş ü r e n bir işti.

Page 167: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will, sabah ı h e n ü z ya r ı l amış t ı , a m a y o r g u n l u k t a n ö l ü y o r d u .

K o l l a r ı , sırtı ve b a c a k l a r ı n d a k i b ü t ü n kas lar ağ r ıyo rdu .

H a y a t l a r ı ç o k t a n son b u l m u ş kö le le r in e l le r inde y ı p r a n m ı ş

k o l l a n ka ld ı r ıp ind i r iyordu . K u y u su jo ınun yüzey in i son ka-

r ı ş t ı r m a s ı n d a n b u y a n a h e n ü z b i r k a ç dak ika g e ç m i ş o l m a s ı n a

r a ğ m e n , ş i m d i d e n i nce bir b u z t a b a k a s ı o l u ş m a y a b a ş l a m ı ş t ı

b i le . T a h t a kü rek iç ine s ap l an ıp h ız la sağa sola k ı m ı l d a y ı n c a

b u z l a r kırı ldı . K u y u n u n öbür t a r a f ındak i m e s a i a r k a d a ş ı k e n d i

küreğin i indi r ip kaldır ıyor , o ta ra f tak i suyun b u z l a n m a s ı n ı ön -

leyip r a h a t ç a a k m a s ı n ı s ağ l ıyo rdu . K u y u n u n b a ş ı n a g e l d i ğ i n d e

Wil l ' in baş ıy l a verdiği s e l amı a l m a m ı ş t ı d iğer kö le . S a b a h t a n

ber i , kürek çeke rken ç ıkard ık la r ı h o m u r t u l a r ha r i ç , s e s s i zce

ça l ı ş ıyor la rd ı .

N e z a r e t ç i l e r i n i n e l inde taş ıd ığ ı k a i m deri kayış , Wil l ' in

o m u z l a r ı n a indi . Sesi d u y m u ş , darbeyi h i s se tmiş t i . A m a can ı

hiç y a n m ı y o r d u . S o ğ u k , o m u z l a r ı n ı u y u ş t u r m u ş t u .

" D a h a d e r i n e da ld ı r ! " d iye gür led i neza re t ç i . "Ya ln ı zca j m -

zeyi kar ış t ı r ı rsan, suyun alt tarafı b u z tu tar ."

H a f i f ç e in leyen Will, k e n d i s i n d e n i s teneni yap t ı ve p a r m a k

u ç l a r ı n d a yükse l ip t ah ta küreğ i b u z gibi suya d a l d ı r a r a k suyu

h a v a y a sıçrat t ı . B u z gibi suyun v ü c u d u n a çarp t ığ ın ı hisset t i .

S ı r ı l s ık lamdı za ten . B u r a d a kuru k a l m a k o l a n a k s ı z gibiydi .

K ı s a m o l a l a r d a kü reğe a s ı lmay ı b ı rakt ığ ı a n , b u z gibi k ıyafe t -

ler inin v ü c u t ısısını e m e c e k l e r i n i ve t i t r e m e nöbe t l e r i n in yen i -

den b a ş l a y a c a ğ ı m adı gibi b i l i yo rdu .

Will ' i en ç o k k o r k u t a n şey, ö n ü n e g e ç e m e d i ğ i bu nöbe t l e rd i .

V ü c u d u s o ğ u d u ğ u a n d a t i t r e m e y e baş l ı yo rdu . K e n d i n i k a s a r a k

t i t r emes in i d u r d u r m a y a ça l ı ş sa da , b a ş a r a m ı y o r d u . V ü c u d u n u n

Page 168: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k o n t r o l ü n ü k a y b e t m i ş o l d u ğ u ge rçeğ in i -ac ı da o l sa - kabu l l en -

di. Diş le r i takı rd ıyor , elleri t i t r iyordu ve b u n u e n g e l l e m e k için

y a p a b i l e c e ğ i h içbir şey yok tu . Y e n i d e n ı s ı n m a n ı n tek yo lu , ç a -

l ı şmaya tekrar b a ş l a m a k t a n g e ç i y o r d u .

Bir süre s o n r a , nöbe t i s o n a erdi. Skand iya l ı l a r b i le kürek

b a ş ı n d a h içbi r k ö l e n i n dör t saa t ten faz la ç a l ı ş a m a y a c a ğ ı m ka-

bu l l enmiş l e rd i . Yorgun luk tan t ü k e n e r e k t i t reyen Will, t ö k e z l e -

yerek b a r a k a s ı n a doğru i ler ledi . O n a ayr ı lmış o lan ye re yak l a -

şırken devr i ld i , a y a ğ a k a l k a c a k k a d a r b i le enerj isi k a l m a m ı ş t ı .

İ n c e b a t t a n i y e s i n i n ye ters iz s ı c a k l ı ğ ı m a rzu l aya rak elleri ve

dizleri ü z e r i n d e e m e k l e d i .

B o ğ u k bir çığl ık, b o ğ a z ı n d a t ıkan ıp kaldı . B a t t a n i y e s i git-

miş t i !

Soğuk z e m i n e çöme le rek a ğ l a m a y a baş ladı . Dizler ini kend ine

çekerek, yi t i rmekte o lduğu vücu t ısısını k o m m a y a çal ış ıyordu.

E rak ile a d a m l a n t a r a fmdan y a k a l a n d ı ğ m d a kaybettiği s ıcacık

O r m a n Muhaf ı z ı pelerini geldi ak ima . T i t reme nöbet i baş lamış t ı

işte. T ü m v ü c u d u n u n gevşediğini h issediyordu. Soğuk , etinin içi-

ne işliyor, kemikler ine , ruhunun derinliklerine dek ulaş ıyordu.

S o ğ u k d ı ş ı nda hiçbir şey yok tu . D ü n y a s ı s o ğ u k l a s ın ı r lan-

mış , soğuk . Will o lup ç ıkmış t ı . O n d a n k a ç a m ı y o r , d a h a faz la -

sını k a l d ı r a m ı y o r d u . H a y a t ı n d a en u f a k bir s ı cak l ık t i t reş imi

b i le yok tu .

Ya ln ı zca s o ğ u k vardı .

B i r d e n p ü r ü z l ü bir şeyin y a n a ğ ı n a değd iğ in i h i s s e d e r e k

göz le r in i açt ı . Ü z e r i n e eğ i lmiş , t i t reyen v ü c u d u n u n ü z e r i n e

kaba bir çuval ı g e ç i r m e k l e m e ş g u l o lan bir iyle yüz y ü z e ge ld i .

H e m e n a r d ı n d a n y u m u ş a k bir ses ça l ınd ı ku l ağ ına .

Page 169: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" H a y d i d o s t u m , g ü ç l ü o l m a l ı s m . "

U z u n boy lu , sakal l ı v e h ı rpan i g ö r ü n ü m l ü bir kö leyd i k o n u -

şan. A m a Wil l ' in esas d ikka t in i ç e k e n , o n u n gözler i o l m u ş t u .

Şe fka t ve an lay ı ş va rd ı o g ö z l e r d e . Will, d o k u n a k l ı bir ha reke t -

l e v ü c u d u n a d o l a n a n k u m a ş a sar ındı .

" U i r i c h ' e y a r d ı m e t m e y e çal ış t ığ ını d u y d u m , " ded i kur ta -

nc ı s ı . " B u r a d a haya t t a k a l m a k is t iyorsak, b i r b i r i m i z e des t ek

o lma l ıy ı z . B u a r a d a , a d ı m H a n d e l . "

Will, yan ı t v e r m e y e çal ış t ı a m a dişleri takı rd ıyor , k o n u ş a -

m ı y o r d u artık.

"Al, şunu bir d e n e , " ded i H a n d e l , i z l e n m e d i k l e r i n d e n e m i n

o l m a k iç in e t raf ına b a k ı n a r a k . "Aç a ğ z ı m . "

Will, t a k ı r d a y a n diş ler ini zo r luk la b i rb i r inden ay ı ra rak

H a n d e l ' i n ağz ına b i r şeyler t ı k ı ş t ı rmas ına izin verd i . K u r u o t

gibi bir şey o lma l ı , d iye d ü ş ü n d ü .

" B u n u di l in in a l t ına yer leş t i r ," d iye f ıs ı ldadı H a n d e l . " B ı r a k

erisin. K e n d i n e g e l e c e k s i n . "

Ve b i rkaç san iye i ç inde , di l inin a l t ındaki n e s n e t ükü rüğüy le

ı s l and ığ ında , har ika bir s ıcakl ığ ın v ü c u d u n u s a r m a y a b a ş l a d ı -

ğ ım hisset t i Will. S o ğ u ğ u dışar ı a t an m ü k e m m e l s ıcakl ık , da l -

g a d a l g a p a r m a k u ç l a r m a yay ı l ıyo rdu . H a y a t ı b o y u n c a kend i s i -

n i hiç bu k a d a r iyi h i s s e t m e m i ş t i .

S ı cak l ık ha f i fçe v ü c u d u n u s a r m a l a r k e n , t i t r e m e nöbe t le r i d e

hafif ledi . G e r i l e n kas lar ı r a h a t l a m ı ş , yerini en fes bir h u z u r a b ı -

rakmış t ı . Will bak ı ş la r ın ı ka ld ı rd ığ ında , g ü l ü m s e y e r e k baş ın ı

s a l l ayan H a n d e l ile g ö z g ö z e geldi . O s ıcac ık , ha r ika göz le r in

içi , ona g ü v e n ve r i r ces ine g ü l ü y o r d u ; her şeyin y o l u n a g i r ece -

ğini b i l i y o r d u artık.

Page 170: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" N e d i r b u ? " diye so rdu , ağz ında art ık iyice ı s lanan m i n i k

n e s n e d e n do lay ı pe l t ek pe l t ek k o n u ş a r a k .

" S ı c a k o t u , " dedi H a n d e l naz ikçe . "B iz i haya t ta tu tan şey."

U z a k t a sak land ığ ı k ö ş e d e n ikiliyi iz leyen E g o n , g ü l ü m s e d i .

H a n d e l , görevin i yer ine get i rmiş t i .

Page 171: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ ÎKÎ

Eldiveni e l inden kap ıp gö tü ren ok k a i m m e ş e a ğ a c ı n d a n

sü tuna s a p l a n d ı ğ ı n d a , ka ra şövalye oklcalı bir küfür sa-

vurdu .

G ö z l e r i , bir an için sü tuna s ap l anan oka kaydı . A r d ı n d a n

o n u n n e r e d e n fırlatı ldığını g ö r m e k üzere şüphey le a rkas ına

d ö n d ü . S a l o n u n arka t a ra f ındak i gö lge le re s a k l a n m ı ş du ran

karal t ıyı yeni fark ed iyordu . Ha l t , m a s a n ı n a r k a s ı n d a n ışığa

doğru ç ık t ığ ında , o n u n ikinci bir o k u n takılı o l d u ğ u u z u n yayı

t u t t uğunu fark etti şövalye . O k ç u , kirişi g e r m e iht iyacı hisset-

m e m i ş t i a m a D e p a r n i e u x o n u n us ta l ığ ına şahit o l m u ş t u bir

kere. G ö z aç ıp k a p a y ı n c a y a dek n i şan al ıp o k u n u f ı r la tabi lecek

ye tenek te bir iyle karşı ka rş ıya o l d u ğ u n u b i l iyo rdu . Öfkes in i

zo r luk la kont ro l ede rek ye r inden k ı m ı l d a m ı y o r d u . H a y a t ı n ı n

b u n a bağl ı o l d u ğ u n u n fa rk ındaydı .

" N e yaz ık k i şöva lye l ik kural lar ı u y a r ı n c a , " ded i Hal t ,

" M e ş e Yaprağ ı T a r i k a t ı ' n d a n şöva lye Sör H o r a c e , o m z u n d a k i

i n c i n m e d e n dolay ı naz ik dave t in ize cevap v e r e m e y e c e k du -

r u m d a d ı r . "

Page 172: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Aydınl ığa ç ıkmış t ı art ık; D e p a m i e u x , o n u n y ü z ü n ü net b i r

şek i lde seçeb i l iyordu . Sakal l ı ve a c ı m a s ı z y ü z ü n , t ec rübe l i bir

askere ait o lduğu bel l i o luyordu . S o ğ u k göz l e r inde ka ra r s ı z -

l ıktan eser yoktu . Ş ö v a l y e , o n u n d ikkat ed i lmes i ge r eken bir

a d a m o l d u ğ u n u h e m e n kavramış t ı .

S a l o n d a k i köy lü l e rden biri k ık ı rdamas ın ı b a s t ı r a m a y i n c a ,

G a l y a l ı şövalye iç ten içe k ö p ü r d ü . Sese d o ğ m d ö n d ü ğ ü n d e ,

baş ın ı ö n ü n e eğen bir m a r a n g o z a takı ldı gözler i . D e p a m i e u x ,

a d a m ı akl ına no t etti. B u n u n hesab ın ı so racak t ı . G ü l ü m s e m e k

iç in kend in i zor lad ı .

" Ç o k yaz ık , " ded i o k ç u y a , " G e n ç şöva lyeyle d o s t ç a c e n k

e tmey i u m u y o r d u m ; iyi niyet ç e r ç e v e s i n d e e lbe t t e . "

" E l b e t t e , " diye t ekra r lad ı H a h . D e p a m i e u x o n u n , söy led ik-

ler ine bir an için b i le i n a n m a d ı ğ ı n ı an lamış t ı . " A n c a k d e d i ğ i m

gibi , sizi hayal k ı r ık l ığ ına u ğ r a t m a k z o r u n d a k a l a c a ğ ı z , z i ra

ö n e m l i bir görev le s eyaha t e t m e k t e y i z . "

D e p a m i u e x ' n u n kaş la r ı , so rgu layan bir havay la n a z i k ç e ha -

va land ı . "Öyle m i ? G e n ç efendi ile y o l u n u z ne t a ra fa d ü ş ü y o r

a c a b a ? "

" G e n ç e f e n d i " i f ades in i , sakal l ı a d a m ı n ü z e r i n d e y a r a t a c a ğ ı

etkiyi g ö r m e k için ek lemiş t i söz le r ine . İp ler in genç şöva lyen in

e l inde o l m a d ı ğ ı an la ş ı l ı yo rdu . D e p a m i e u x , sakall ı o k ç u n u n

ü s t ü n e g ide rek ha t a y a p m a s ı n ı s a ğ l a m a y ı u m u y o r d u .

A n c a k b u u m u d u kısa sürecekt i . O k ç u n u n g ö z l e r i n d e be l i -

ren ve şöva lyen in o y n a d ı ğ ı o y u n u n fa rk ında o l d u ğ u n u g ö s t e -

ren keyifli par ı l t ıyı fark etti D e p a m i e u x .

" O r a y a b u r a y a , " diye be l i r s iz bir yan ı t verdi Ha l t . " S i z i n

gibi bir şöva lyen in i lgisini ç e k e c e k k a d a r ö n e m l i b i r gö rev d e -

Page 173: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ği l ." Ses in in t o n u şöva lyeye , n ihai hedef ler i , ha t ta i s t i kame t l e -

r i h a k k m d a bi le bilgi v e r m e y e c e ğ i n i an la t ıyordu .

" S ö r H o r a c e , " diye ekledi , oğ l an ın hâ lâ kara şöva lyen in ya-

k ın ında o l d u ğ u n u fark ederek , " n e d e n şuraya o tu rup k o l u n u z u

d i n l e n d i r m i y o r s u n u z ? "

H o r a c e baş ın ı çevirdi . H a l t ' u n n e d e n söz ett iğini a n l a y ı n c a

şöva lyeden u z a k l a ş a r a k a teş in u c u n d a k i bir s anda lyeye çök-

tü. S a l o n a bir ö l ü m sessizl iği h â k i m d i artık. K a s a b a l ı l a r , karşı

karş ıya ge len ikiliyi süzüyor , bu ç ı k m a z ı n nası l s o n u ç l a n a c a -

ğ ım m e r a k ed iyordu . Ş ö v a l y e n i n ak l ından geçen le r i y a l n ı z c a

H a l t ve D e p a r n i e u x b i l iyordu . H a l t o k u n u a t a m a d a n rakibini

ö l d ü r ü p ö l d ü r e m e y e c e ğ i n i ta r t ıyordu kara şövalye . D e p a r n i e -

ux d u r a k s a d ı ve O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n t e r e d d ü t s ü z bakışlarriyla

karş ı laş t ı .

" B e n o l s a m b u n u d e n e m e z d i m , " dedi Ha l t k iba rca . K a r a

şöva lye o n u n göz le r indek i m e s a j ı o k u d u ve ne k a d a r hızlı olur-

sa o l sun , H a l t ' u n o n d a n d a h a hızlı ha reke t edeceğ in i an lad ı .

D u r u m u kabu l l end iğ in i be l i r t i rces ine haf i fçe baş ın ı eğdi .

Y ü z ü n e zo rak i bir t e b e s s ü m o tur ta rak H o r a c e ' d a n y a n a

a laycı bir s e l a m verdi .

"O z a m a n bir b a ş k a sefere , Sör H o r a c e , " dedi u s u l c a . "İyi-

leş t iğ in izde sizinle bir dos t i uk düe l lo su y a p m a y ı dör t göz le

b e k l i y o r u m . "

Oğ lan ın yanı t v e r m e d e n ö n c e yaşl ı y o l d a ş ı n a h ız la fırlattığı

bak ı ş , b u kez g ö z ü n d e n k a ç m a d ı . "Bi r b a ş k a s e f e r e , " d iyerek

o n a y l a d ı H o r a c e .

Sa londak i l e r i hafif bir t e b e s s ü m l e s e l a m l a y a n D e p a r n i e u x ,

t opuk la r ın ın üze r inde d ö n e r e k kap ıya doğru i lerledi . K a p ı y a

Page 174: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

va rd ığ ında bir an du rup bir kez d a h a H a l t ' u n göz le r ine bakt ı .

T e b e s s ü m ü k a y b o l a n y ü z ü n d e n ç o k aç ık bir m e s a j okunuyor -

du. Bir dahaki sefere, dostum. Bir dahaki sefere.

K a p ı şöva lyen in a r k a s ı n d a n k a p a n ı n c a , dak ika la rd ı r tutul-

m a k t a o lan nefes ler bir a n d a bı rakı ld ı . K a s a b a l ı l a n n a r a s ı n d a

mırıhı l ı sohbet le r baş l ad ı . Onla ra ayr ı lan vakt in sona erdiğini

fark eden müz i syen le r , ça lg ı lar ın ı ka ld ı ra rak h i z m e t ç i kızın

get irdiği içecekler i m e m n u n i y e t l e kabul ettiler.

H o r a c e , H a l t ' u n o k u n u n e ldiveni sap lad ığ ı sü tuna doğru

yürüdü . D u v a r d a n ç ıkardığı oku H a l t ' a geri ver i rken , e ld iveni

de m a s a l a r d a n b i r ine bırakt ı .

" B u da neyd i b ö y l e ? " diye so rdu so luk so luğa . Ha l t , a rka ta-

raf taki m a s a l a n n a dönerek , u z u n y a y ı m tekrar d u v a ra dayad ı .

" B u , " ded i oğ l ana , " şöhre t k a z a n m a y a b a ş l a d ı k ç a b a ş ı n a

ge l ecek o lan şeydir. D o s t u m u z D e p a m i e u x , bel l i k i bu b ö l -

genin yöne t i c i s i ve seni de y ö n e t i m i a ç ı s ı n d a n p o t a n s i y e l bir

tehl ike o l a rak gö rdü . D o l a y ı s ı y l a da seni ö l d ü r m e k ü z e r e b u -

raya ge ld i . "

H o r a c e , şaşkınl ık la baş ın ı iki y a n a sa l l ıyordu. " A m a . . . ne -

den? B e n i m o n u n l a bir d e r d i m y o k ki. F a r k ı n a v a r m a d a n bir

kabaha t mi i ş l ed im a c a b a ? N i y e t i m kesinl ikle o değ i ld i , " dedi .

Ha l t , ser tçe baş ın ı sal ladı .

" K o n u o değ i l , " dedi g e n ç ç ı rağa . " S e n , o n u n u m r u m n d a

bi le deği ls in . Ya ln ı zca bir fırsat s u n m u ş o ldun o n a . "

"F ı r s a t m ı ? " diye so rdu H o r a c e . " N e f ı r sa t ı?"

" B ö l g e ha lk ına g ü c ü n ü y e n i d e n k a n ı t l a m a s ı iç in b i r f ı rsat ,"

diye aç ık lad ı Ha l t . " B ö y l e a d a m l a r , genel l ik le e t r a f l anna kor-

ku sa la rak hükmeder l e r . D o l a y ı s ı y l a , bö lge l e r ine g e n ç ve şöh-

Page 175: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

retli bir şöva lye ge ld iğ inde , D e p a r n i e u x gibi ler b u n u bir f ırsat

o l a rak görür. Aklı sıra seni k ı şk ı r tacak , dövüş t e yen ip ö ldü re -

rek şöhre t in i ar t ı racakt ı . İn san la r da o n d a n d a h a ç o k k o r k a c a k ,

o tor i tes in i s o r g u l a m a y a c a k t ı . A n l a d ı n m ı ş i m d i ? "

Oğ lan , u s u l c a baş ın ı sa l ladı . " O l m a s ı ge reken bu değ i l , "

dedi hayal kır ıkl ığıyla do lu bir ses le . " Ş ö v a l y e l i ğ i n a m a c ı bu

deği ld i r ."

" D ü n y a n ı n bu t a r a f ı n d a , " dedi Ha l t , "budur . "

Page 176: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

urt gemis i k a p t a m ve R a g n a k ' i n üst düzey kon t l a r in -

dan o l u ş a n y ü k s e k k o n s e y i n üyes i K o n t E rak , haf ta lar -

dır H a l l a s h o l m d ı ş ındayd ı .

S a l o n ' u n aç ık k a p ı l a r ı n d a n içeri u z u n a d ı m l a r l a g i rerken ,

görevin i yer ine ge t i rmiş o l m a n ı n verdiği keyifle ıslık ça l ıyor-

du. B o r s a o n u , bir k o n t u n öded iğ i verg i le rde y a ş a n a n kesk in

düşüşler i s o r u ş t u r m a k üze re ü lken in en güney indek i y e r l e ş i m

a l an l a r ından b i r ine gönde rmi ş t i . Bu durum, dört beş s e n e d e n

ber i B o r s a ' m n d ikkat in i çek iyordu . G ö n d e r i l e n vergiler, her

sene b i r az daha aza l ıyo rdu .

İşin iç indeki tutars ızl ığı fark e d e b i l m e k için de za ten B o r s a

gibi h e s a p k i tap a d a m ı o l m a k ge rek iyo rdu . R a p o r l a n a n gelir-

lerdeki düşüşün , k ö y ü n kont s e ç i m l e r i n e denk ge ld iğ in i fark

e tmiş t i . B u r n u n a kö tü koku la r ge len B o r s a , olayı s o r u ş t u r m a k

- v e yerel kon tu , R a g n a k ' a o l an vergi b o r c u k o n u s u n d a dürüs t

d a v r a n m a s m m k e n d i y a r a n n a o l a c a ğ ı n a dair ikna e t m e k - ü z e -

re E r a k ' ı gö rev lend i rmiş t i .

Bu n o k t a d a , E r a k ' ı n s o r u ş t u r m a s ı n ı n , ta l ihs iz kon tu ş a f ak

Page 177: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Öncesi s a k a l ı n d a n tu t a rak u y k u s u n d a n u y a n d ı r m a k t a n ibaret

o l d u ğ u n u s ö y l e m e k gerekir . Erak , H a l l a s h o l m ' a g ö n d e r d i ğ i

ve rg i l e rde ani ve y ü k s e k bir art ış o l m a m a s ı h a l i n d e a d a m c a -

ğızı ba l t a s ıy l a ka fas ın ı ikiye a y ı r m a k l a tehdi t e tmiş t i . O l d u k ç a

k a b a a m a etkili bir y ö n t e m d i ku l land ığ ı . K o n t u n , gec ik t i rd iğ i

vergi ler i ö d e m e k t e n b a ş k a ça res i k a l m a m ı ş t ı b ö y l e c e .

Wil l ' in , t a m da E r a k neşe l i a d ı m l a r l a k a p ı l a r d a n geç t iğ i sı-

r a d a y o l d a k i karı t emiz l iyo r o l m a s ı , t a m a m e n bir t e s a d ü f t e n

ibaret t i .

E r a k , ka r ş ı s ındak i iğne ip l iğe d ö n m ü ş , b i tk in oğ lan ı ilk

a n d a t a n ı y a m a d ı . A m a o k e ç e l e ş m i ş , kirli kahve reng i saç la r ı

b i r y e r d e n ha t ı r l ıyordu sanki . Ç o c u ğ a d a h a y a k ı n d a n b a k m a k

ü z e r e du rak lad ı .

" K a r a n l ı ğ ı n t a n r ı l a n a d ı n a , ev la t ! " d iye m ı r ı l d a n d ı . " S e n

mis in b u ? "

Will, i lgis iz bir i fadey le a rkas ına d ö n d ü . Y a l n ı z c a d u y d u -

ğu sese tepki ve r iyo rdu . K o n u ş a n ı t a n ı d ı ğ ı n a dair h içb i r işaret

g ö s t e r m i y o r d u . İri y a n S k a n d i y a l ı ' y ı i nce l eyen d o n u k göz le r i -

n in etrafı m o s m o r kes i lmiş t i . E r a k , yü reğ in in der in bir keder l e

k a p l a n d ı ğ ı n ı hisset t i .

S ı c a k o t u bağımli l i ığının bel i r t i ler ini tabi i k i b i l iyo rdu ve

m a d d e n i n avlu köle le r in i kon t ro l a l t ında t u t m a k ü z e r e kul la-

n ı l d ığ ından da habe rda rd ı . B i r ç o k k ö l e n i n ' s o ğ u k , kö tü bes l en -

m e v e s ı c a k o t u n u n n e d e n o l d u ğ u , y a ş a m a i s t ek le r indek i aza l -

m a n e d e n i y l e ö l d ü ğ ü n e şahi t o l m u ş t u . S ı c a k o t u b a ğ ı m l ı l a r ı n ı n

h a y a t t a n h içbi r beklent i le r i o l m u y o r , sır t larını d a y a y a c a k l a r ı

k ü ç ü c ü k bir u m u t l a r ı b i l e k a l m ı y o r d u . U z u n v a d e d e ö l ü m ne -

d e n l e r i n d e n biri de b u y d u .

Page 178: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Oğlan ın düş tüğü bu durum, E r a k ' ı de r inden yaralamıştK Bir

z a m a n l a r cesa re t ve karar l ı l ıkla dolu o lan o gözler , bir uyuş -

tu rucu b a ğ ı m l ı s ı n ı n b o ş ve bek len t i s i z bak ı ş l a r ına ev sahipl iğ i

y a p ı y o r d u ar t ık .

Will, kend i s ine bir emi r ve r i lmes i için b i r k a ç saniye bek-

ledi. İ ç inde bir yer le rde , bir iki san iye l iğ ine , h e m e n ö n ü n d e -

k i a d a m ı n yüzü ile b i raz ö n c e d u y d u ğ u sesini i çe ren bir u z a k

bir hat ı ra c a n l a n m ı ş t ı . A m a sonra , eski lere d ö n m e k zor laş t ı ve

z ihnini s a r m a l a y a n sis pe rdes i ka l ın laş t ı . O m u z l a r ı m hafifçe

s i lkerek E r a k ' a arkas ını d ö n d ü ve karlar ı t e m i z l e m e k üze re

ayaklar ın ı sürüyerek kap ıya doğru i ler ledi . B i r k a ç dak ika iç in-

de t e rden s ı r ı l s ık lam olacakt ı . Ter d a m l a l a r ı v ü c u d u n a yap ı şa -

cak ve soğuk , bir kez d a h a iç ine i ş l emeye b a ş l a y a c a k t ı . S o ğ u -

ğu iyi t a n ı y o r d u Will. En s a m i m i a rkadaş ıyd ı artık. S o ğ u ğ u n

akl ına d ü ş m e s i y l e bir l ikte , s ı c a k o t u n u n h u z u r u n a k a v u ş a c a ğ ı o

b i rkaç d a k i k a y a dair b ü y ü k bir ö z l e m hisset t i b e d e n i n d e .

E rak , haf i fçe eği lerek a c e m i a d ı m l a r l a iş ine k o y u l a n Will ' i

iz l iyordu. K e n d i k e n d i n e bir küfür savura rak arkas ın ı d ö n d ü .

D iğe r avlu köle ler i , i ç m e suyu k u y u s u n d a k i kürekler in b a ş ı n a

g e ç m i ş , gece b o y u n c a o l u ş a n k a l i n buz la r ı k ı r m a k l a m e ş g u l -

lerdi.

E r a k , y a n l a r i n d a n hızla geç t i , d ö n ü p köle le re b a k m a d ı bi le .

Art ık ıslık ç a l m ı y o r d u .

E v a n i y n , iki gün sonra g e c e geç vaki t te K o n t E r a k ' ı n o d a -

sına ç a ğ n i d ı .

K ı z c a ğ ı z , kend i s ine gece b o y u n c a ü ş ü m e m e k için b ü y ü k

Page 179: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

f i r n l a r a ye t e r i nce yak ın a m a s ı cak t an k a v r u l m a y a c a ğ ı k a d a r

u z a k bir d ö ş e k b u l m a y ı b a ş a r m ı ş t ı . U z u n bir g ü n ü n s o n u n d a , h

hasır lar in ü z e r i n e att ığı ba t t an iyes in in i ç ine k ıvr ı lmış , ya t ıyor -

du. Yast ık o la rak , y a k a c a k o d u n l a r ı n a r a s ı n d a n al ıp e t ra f ına

eski bir g ö m l e k sa rmış o l d u ğ u bir kü tüğü ku l l an ıyo rdu . Sırt

ü s tü u z a n m ı ş , e t ra f ındaki sesleri d in l iyo rdu ş i m d i ; yı l ın bu za -

m a n ı kar ve buz l a r l a kapl ı S k a n d i y a ü l k e s i n d e y a ş a m a n ı n ka-

ç ı n ı l m a z s o n u c u o l an hırıltılı öksü rük le r ve sess iz sohbe t m ı -

r ı l t ı lanyla kapl ıyd ı hava . K ö l e l e r i n kend i a r a l a r ı n d a k o n u ş m a

ö z g ü r l ü ğ ü n e sah ip o lduk la r ı nad i r z a m a n l a r d a n b i r indeydi le r .

E v a n l y n , gene l l ik le b u d u r u m u n tad ın ı ç ı k a r a m a y a c a k k a d a r

yo rgun o luyo rdu .

A d ı m ses lendik le r in i d u y u n c a , hafif bir ini l t iyle d o ğ r u l d u .

O d a kö le l e r inden bir i , y ü z ü k o y u n u z a n m ı ş köle le r in a r a s ı n d a

gez in iyor , ara sıra bir i ler ini dür te rek E v a n l y n a d ı n d a k i A r a l u -

enli köleyi n e r e d e bu l ab i l e ceğ in i s o r u y o r d u . Ald ığ ı yanı t , ge -

nel l ik le b o ş bak ı ş l a r l a i lgisiz s i l k inme le rden ibaret o l u y o r d u .

Yaşad ık la r ı haya t , kö le le r in yeni a rkadaş l ık l a r k u r m a l a r ı n a

p e k d e y a r d ı m c ı o l m u y o r d u .

" B u r a d a y ı m ! " diye ses lend i Evan lyn . O d a kö les i ses in gel-

diği t a ra fa d ö n e r e k , b e d e n l e r i n a r a s ı n d a n d ikka t le k ıza y a k l a ş -

m a y a b a ş l a d ı .

" B e n i m l e g e l e c e k s i n , " ded i , t e p e d e n b a k a n b i r ses t onuy la .

R a g n a k ' ı n M e k â m ' n d a k i da i r e l e rden s o r u m l u o l an o d a kö le l e -

ri, kendi le r in i m u t f a k kö l e l e r i nden yağ, ş a r ap lekeler i ve yiye-

cekle r in a r a s m d a y a ş a y a n k ö l e l e r d e n - ü s tün görür le rd i .

" N e r e y e ? " diye so rdu E v a n l y n . O d a kö les i , k ü ç ü m s e m e

do lu bir tavır la b u r u n kıvırdı .

Page 180: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" N e r e y e g i t m e n i s t en i r se . " Ve E v a n i y n k a l k m a k için ha -

r e k e t l e n m e y i n c e e k l e m e k z o r u n d a kaldı : " K o n t E r ^ k öyle d i -

yor . " H e r ne k a d a r kend i s in i o n l a r d a n ü s t ü n g ö r s e de , m u t f a k

köle le r in in ü z e r i n d e kişisel bir yetkis i b u l u n m u y o r d u . S k an d i -

yalı lar , a r a l a n n d a a y n m y a p m ı y o r d u ; kö le le r in heps i kö leydi

ve av ludaki çe te reisleri d ı ş ında , b i rb i r l e r inden hiçbir farkları

yok tu .

Y a k i n l a r i n d a k i kö le le r in a r a s ı n d a bir k ı p ı r d a n m a o ldu .

S k a n d i y a h üs t d ü z e y yöne t i c i l e r in şahs i köle ler in i çekici g e n ç

kızlar ın a r a s ı n d a n seçt ikler i , b i l inen bir u y g u l a m a y d ı .

N e d e n çağr ı ld ığ ın ı a n l a m a y a ça l ı ş an E v a n i y n , ayağa ka lka -

rak ö z e n l e ka t l ad ığ ı ba t t an iyes in i , yer in i bel l i e tmes i için a rka-

s ında bırakt ı . Yolu g ö s t e r m e s i için el iyle işaret ettiği kızı t ak ip

e t m e y e b a ş l a d ı .

R a g n a k ' i n M e k â n ı , y e m e k l e r i n yend iğ i v e r e s m i işlerin

y ü r ü t ü l d ü ğ ü m e r k e z i B ü y ü k S a l o n ' u n e t ra f ındaki geçi t ve

oda la r l a g e r ç e k b i r t avşan yuvas ın ı and ı r ıyordu . H i z m e t ç i kız

E v a n i y n ' i bir dizi a l ç a k tavanl ı , loş geç i t t en geç i rd ik ten son ra

ç ı k m a z s o k a k gibi g ö r ü n e n bir ye re get i rdi . O d a köles i , duva-

nn u c u n a yer leş t i r i lmiş o lan kapıy ı işaret etti.

" Ş u r a s ı , " dedi . " G i r m e d e n ö n c e kap ıy ı v u r s a n iyi ede r s in . "

Ve arkas ın ı d ö n e r e k koşa r a d ı m l a r l a geri d ö n d ü . Olan b i t en i

a n l a y a m a y a n E v a n i y n , bir an l ık d u r a k s a m a n ı n a r d ı n d a n sağ-

l am m e ş e kap ıy ı t ıklat t ı .

" G i r i n . " C e v a p ve ren sesi t an ımış t ı . E r a k ' ı n ses telleri , fır-

t ı n a d a a d a m l a n n a kend i s in i d u y u r a b i l e c e k k a d a r güç lüydü .

A s l a a l çak ses le k o n u ş m u y o r d u sanki . E v a n i y n , kap ın ın dış ın-

daki m a n d a l ı k a l d ı r a r a k içeri girdi .

Page 181: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

E r a k ' i n sade bir dai res i vardı . K a ç ı n ı l m a z bir b i ç i m d e m e ş e

kü tük le r inden inşa ed i lmiş o lan s a l o n d a bir o t u r m a o d a s ı , y an

ta raf ta da yün bir pe rdey l e ayr ı lmış bir y a t a k odas ı bu lunuyo r -

du. O t u r m a o d a s ı n ı n bir k ö ş e s i n d e , o d a y a huzur lu bir s ıcakl ık

y a y m a k t a o l an bir ş ö m i n e y l e b i r k a ç o y m a m e ş e ko l tuk yer alı-

yo rdu . H a s ı r z e m i n , paha l ı ve E v a n i y n ' i n de fark ettiği ü z e r e ,

y a b a n c ı bir ü l k e d e n get i r i lmiş d o k u m a bir ör tüyle k a p l a n m ı ş t ı .

E va n lyn , E r a k ' i n halıyı G a l y a ' y a yapt ığ ı b a s k ı n l a r d a n b i r inde

ele geç i rmi ş o l d u ğ u n u t a h m i n etti. A r a l u e n Ş a t o s u ' n d a geçir -

diği yıllar b o y u n c a , b u n a b e n z e r b i r ç o k sana t eseri g ö r m ü ş t ü .

Tierre Vad i s i ' ndek i sana tç ı la r t a r a f i n d a n genel l ik le on yılı a ş -

kın sürede d o k u n a n bu halı lar , k ü ç ü k bir servet karşı l ığı e l de -

ğiş t i r iyordu. A n c a k E v a n l y n , E r a k ' m b u halı için p a r a ö d e m i ş

o l d u ğ u n u hiç s a n m ı y o r d u .

K o n t , a teş in b a ş ı n d a k i o y m a ko l tuk la rdan b i r inde a rkas ına

ya s l anmış t ı . K ı z a işaret ede rek o d a n ı n o r t a s ındak i a l ç a k seh-

p a d a d u r a n şişeyle b a r d a k l a n gös te rd i .

" İçer i gel , k ız ım. B i z e b i r az şa rap koy ve otur b a k a l ı m . K o -

n u ş m a m ı z ge rek iyor . "

E v a n l y n kara rs ız a d ı m l a r l a i ler leyerek k ı rmız ı şarabı k a d e h -

lere do ldu rdu . Bir t anes in i S k a n d i y a l ı ' y a u z a t a r a k diğer kol tu-

ğa o turdu . A n c a k E r a k gibi yayı l ıp a rkas ına y a s l a n m a m ı ş , her

an k a ç m a y a haz ı rmış gibi endişe l i bir tavırla k o l t u ğ u n u c u n a

tünemiş t i . K o n t , kederli bak ı ş l a r l a kızı i nce led ik ten son ra elini

sa l ladı .

" S a k i n ol, k ız ım. S a n a za ra r v e r e c e k son kişi b e n i m . Şa ra -

bını i ç . "

E v a n l y n şa rab ından ted i rg in bir y u d u m aldı ve hayre t ler

Page 182: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İ ç inde çok lezzetl i o l d u ğ u n u fark etti. O n u iz leyen E r a k , k ı z m

y ü z ü n d e be l i ren şaşkın l ık i fades in i fark e tmiş t i .

"İyi ş a r ap t an an l ıyorsun d e m e k ? " diye so rdu kıza. " G e ç -

t iğ imiz b a s k m s e z o n u n d a , bir F l o r e n t i n e g e m i s i n d e n f ıçıyla

ge t i rmiş t im. H i ç fena değil , ne d e r s i n ? "

E v a n i y n , baş ıy l a onay lad ı . B i r a z c ı k r aha t l amış t ı ve şa rap da

haf i fçe k ı z a r m a s ı n a yol aç ıyordu . Aylardır a lko lün hiçbir çeş i -

d ine elini dah i s ü r m e m i ş o l d u ğ u gerçeğ in i hat ı r ladı . A d ı m l a n -

na dikkat e tmes i gerekt iği d ü ş ü n c e s i ge ld i a k i m a . Ve di l ine .

S k a n d i y a h k a p t a n ı n k o n u ş m a s ı n ı b e k h y o r d u artık. E r a k ,

sanki nası l d e v a m e tmes i ge rek t iğ inden e m i n değ i lmiş gibi t e -

r eddü t ed iyordu . Sess iz l ik o kadar u z a d ı ki, bir süre son ra d a -

y a n a m a d ı Evan iyn . Ş a r a b ı n d a n hızlı bir y u d u m d a h a a ld ık tan

sonra sordu.

" B e n i n e d e n çağ ı r t t ı n ı z?"

K o n t E r a k , m i n i k ş ö m i n e d e k i a levlere da lmış t ı . E v a n i y n dü -

şünce ler in i b ö l ü n c e , şaş ı ra rak b a ş m ı kaldı rd ı . Kö le l e r in o n u n l a

k o n u ş m a s ı n a alışık değil , diye d ü ş ü n d ü Evan iyn . O m u z silkti.

K o n u ş m a y a b a ş l a m a z l a r s a , b ü t ü n g e c e sess i zce b u r a d a o tu ra -

cakla rd ı . K o n t u n sakal l ı y ü z ü n e yay ı lan t e b e s s ü m , kızı şaşır t-

mış t ı . Fa rk l ı bir ye rde , farklı şart lar a l t ında olsa lar , S k a n d i y a h

k o r s a n a karş ı s e m p a t i duyab i l eceğ in i geç i rd i ak l ından .

" S a n d ı ğ ı n şey iç in deği l , " dedi E r a k ve Evan iyn bir c e v a p

v e r e m e d e n , ne r edeyse kendi k e n d i n e k o n u ş u r gibi, d e v a m etti.

" A m a bir i ler inin bir şey y a p m a s ı ge rek iyor ve b e n c e bu i ş için

s e n d e n d a h a u y g u n biri yok . "

"B i r şeyler mi y a p ı l m a s ı g e r e k i y o r ? " diye tekra r lad ı

E v a l y n . " N e k o n u d a ? "

Page 183: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Erak , art ık karar ın ı v e r m i ş gibi du ruyo rdu . D e r i n bir iç ge -

çirdi , k a d e h i n d e k i son y u d u m u da içti ve dirsekler i d i z l e r inde ,

kemik l i , sakal l ı yüzü kıza b a k a c a k şeki lde ö n e eği ldi .

" S o n z a m a n l a r d a a rkadaş ın ı g ö r d ü n m ü h i ç ? " d iye so rdu .

" G e n ç Wi l l ' i ? "

E va n lyn , göz le r in i E r a k ' t a n kaç ı rd ı . E v e t , Will ' i g ö r m ü ş t ü ;

d a h a doğrusu , oğ lan ın d ö n ü ş t ü ğ ü b i l inc i k a p a h enkaz ı g ö r m ü ş -

tü. Will, b i rkaç gün ö n c e m u t f a ğ ı n h e m e n ö n ü n d e ça l ı ş ıyo rdu

ve E v a n l y n ona b i r a z y iyecek v e r m e y e ç ıkmış t ı . E k m e ğ i kı-

zın e l inden k a p a r a k bir hayvan gibi m i d e s i n e indi rmiş t i ç o c u k .

A m a E v a n l y n onun l a k o n u ş m a y a ça l ı ş t ığ ında t ek yap t ığ ı , k ıza

b o ş b o ş b a k m a k o l m u ş t u .

Ya ln ızca iki haf ta i ç inde E v a n i y n ' i , H a l t ' u ve R e d m o n t

Ş a t o s u ' n u n d ı ş ındak i o r m a n ı n k ıy ı s ında b u l u n a n m i n i k ku-

lübeyi s i l ivermişt i ak l ından . K r a l D u n c a n ' a ait o r d u n u n

M o r g a r a t h ' ı n a c ı m a s ı z Wargal a laylar ını yen i lg iye uğrat t ığ ı

U t h a l O v a l a r ı ' n d a ge r çek l e şen savaşı b i le u n u t m u ş t u .

Wil l ' in , kısa y a ş a m ı b o y u n c a b a ş ı n d a n g e ç e n o laylar hak-

k ında hiçbir f ikr i yok tu artık. Haya t ı ve varl ığı , bir t ek şey ü z e -

rine kurulu ha le ge lmiş t i .

A ğ z ı n a a t acağ ı bir son rak i s ı c a k o t u n a .

D i ğ e r kö l e l e rden bir i o l an y a ş l ı c a bir kad ın , o l an b i t ene şa-

hit o l m u ş t u . E v a n l y n m u t f a ğ a d ö n d ü ğ ü n d e u s u l c a şöyle fısıl-

damış t ı kızın ku lağ ına : " A r k a d a ş ı n ı unu t . U y u ş t u r u c u n u n esiri

o l m u ş . Ç o k t a n ö ldü sayıl ır ."

" E v e t , o n u g ö r d ü m , " ded i E v a n l y n a l ç a k ses le .

" O l a n b i ten le hiçbir i lg im y o k , " ded i E r a k ö fkey le ; ses in in

t o n u E v a n i y n ' i şaş ı r tmış t ı . " H e m de hiç. î n a n b a n a , k ız ım, o

Page 184: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

lanet o las ı u y u ş t u r u c u d a n nefre t ede r im . İnsan la r ı ne ha l e ge -t i rd iğ ine şahit o l d u m . H i ç k i m s e b ö y l e k o r k u n ç bir haya t ı hak e tmiyor . " .

E v a n l y n , göz le r in i y e n i d e n yukar ı ka ld ı rd ı . E r a k ' ı n yürek-

ten k o n u ş t u ğ u ve kızın, söyled ik ler in i k a b u l l e n m e s i n i bek led i -

ği bell i o luyo rdu . B a ş ı n ı sa l lad ı .

" S i z e i n a n ı y o r u m . "

E r a k a y a ğ a kalktı . Sank i ha reke t ede rek Wil l ' le t a n ı ş m a s ı n -

dan bu y a n a i ç inde ç a ğ l a y a n öfkeyi d ind i reb i l i rmiş gibi , kü-

çük, s ı cak oday ı ace l ey le a d ı m l ı y o r d u .

"O o ğ l a n , g e r ç e k bir savaşç ı . B o y u m i n i c i k olabi l i r a m a

g ö ğ s ü n d e g e r ç e k bir S k a n d i y a h kalbi taş ıyor ."

"O bi r O r m a n M u h a f ı z ı , " ded i E v a n i y n ve E r a k b a ş m ı sal-

ladı.

"Öyle . Ve b u n d a n d a h a iyisini h a k ediyor. L a n e t o las ı uyuş -

tu rucu! R a g n a k ' m b u n a n e d e n izin verd iğ in i a n l a m ı y o r u m ! "

Bir an k o n u ş m a s ı n a ara ve re rek öfkes in i kon t ro l a l t ına aldı .

A r d ı n d a n k ıza d ö n ü p k o n u ş m a y a d e v a m etti.

" İk in iz i bir a r a d a t u t m a k için u ğ r a ş t ı ğ ı m ı b i l m e n i is t iyo-

rum. B o r s a ' m n o n u avluya g ö n d e r e c e ğ i n e dair h içb i r f i k r i m

yoktu . İ t ibarl ı bir d ü ş m a n a nası l d a v r a m l a c a ğ m d a n haber i y o k

herifin. A m a ne bek le r s in ki? B o r s a bir savaşç ı deği l . H a y a t ı n ı ,

b u ğ d a y çuva l ı s aya rak k a z a n ı y o r . "

" A n l ı y o r u m , " ded i E v a n i y n d ikka t le . A n l a d ı ğ ı n d a n e m i n

deği ldi a s l ı nda , a m a o n d a n b i r c e v a p b e k l e n d i ğ i n i b i l i yo rdu .

E r a k sert bak ı ş l a r ın ı kızın y ü z ü n e çevi rd i ; ben i değe r l end i r iyo r

o lma l ı , d iye d ü ş ü n d ü E v a n i y n . K o n t , kend i k e n d i n e bir karar

v e r m e y e ç a l ı ş ı y o r m u ş gibi d u r u y o r d u .

Page 185: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" A v l u d a n k i m s e k u r t u l a m a z , " diye ekledi u s u l c a . E v a n l y n , s o ğ u k bir elin kalbini s ık t ığmı hisset t i .

" Y a n i , " dedi E r a k , "bu k o n u d a bir şey y a p m a k b i z i m eli-m i z d e . "

E r a k ' m soz sözler i ü z e r i n e içi u m u t l a d o l a n E v a n l y n , b a ş m ı

ka ld ı rd ı .

" T a m o l a r ak nedir a k l ı n ı z d a k i ? " diye sordu ; k o n u ş m a y ı

d o ğ r u y o r u m l a d ı ğ ı n d a n e m i n o l m a k is t iyordu. Bir iki saniye l i -

ğ ine d u r a k s a y a n E r a k , kes in karar ın ı ve rmiş t i artık.

" B u r a d a n k a ç a c a k s ı n , " dedi s o n u n d a . " O ğ l a n ı d a y a n ı n a

a l a c a k s ı n . B e n d e size y a r d ı m e d e c e ğ i m . "

Page 186: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ DÖRT

Yol a rkadaş l a r ı , s ı rayla n ö b e t t u t a rak h u z u r s u z bir g e c e

geçirdi ler . K a r a şöva lyen in ka ran l ık ta s ins ice geri d ö n -

m e s i o las ı l ığ ı , ikisini de end i şe l end i r i yo rdu . A m a g ö r ü n e n o

ki, korku la r ı yers iz ç ıkmış t ı . G e c e b o y u n c a D e p a m i e u x or ta-

l ık larda g ö r ü n m e m i ş t i .

S a b a h l e y i n h a n ı n a rkas ındak i ah ı rda at lar ını haz ı r l a rken ,

e n d i ş e i ç indek i h a n c ı , H a l t ' a yak laş t ı .

" H a n ı m ı te rk e t t iğ in iz iç in ü z g ü n o l d u ğ u m u s ö y l e y e m e m ,

b e y i m , " ded i özü r diler gibi. Ha l t , a d a m ı n o m z u n a d o s t ç a b i r

ş a p l a k attı.

" D u r u m u n u an l ıyo ruz , d o s t u m . K o r k a r ı m k a s a b a n ı n k a b a -

day ıs ına k e n d i m i z i peic s e v d i r e m e d i k . "

H a n c ı , bir i ler i o n u görür d e s adaka t s i z l i ğ in i D e p a m i e u x ' y e

r a p o r eder mi diye korkuy la e t ra f ına b a k ı n d ı k t a n son ra b a ş ı n ı

sa l ladı . H a l t , bu tür o laylar ın k a s a b a d a s ıkça y a ş a n m ı ş o l d u ğ u -

n u t a h m i n ed iyo rdu . Ö n c e k i g e c e k ı k ı r d a m a s ı n ı b a s t ı r a m a y a -

rak ka ra ş ö v a l y e y e y a k a l a n a n a d a m a a c ı d ı ğ ı m hisset t i .

"O ç o k k ö t ü bir a d a m , oras ı kes in , b e y i m , " diye a l ç a k ses-

- 1 8 7

Page 187: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

le İtiraf etti hanc ı . " A m a b i z i m gibi ler in e l inden ne gel i r? Ar-

k a s ı n d a k ü ç ü k bir o rdusu var ; b iz le rse savaşç ı deği l , y a l n ı z c a

t ü c c a r ı z . "

" K e ş k e size y a r d ı m edeb i l s eyd ik , " dedi Ha l t , " a m a yo lu -

m u z a d e v a m e t m e m i z gerek iyor . " Bir a n d u r a k s a d ı k t a n sonra ,

m a s u m c a sordu . " L e s Sourges gemis i her g ü n ka lk ıyor m u ? "

L e s S o u r g e s , yak laş ık y i rmi k i l ome t r e b a t ı d a b u l u n a n bir v

nehir ka sabas ıyd ı . Ha l t ile H o r a c e ise kuzeye g id iyor la rd ı . An-

cak O r m a n M u h a f ı z ı , D e p a m i e u x ' n u n geri d ö n ü p herkes i sor-

guya ç e k e c e ğ i n d e n e m i n d i . H a n c ı n ı n bu bi lgiyi s ak l ayacağ ın ı

s a n m ı y o r d u . A d a m ı s u ç l a y a c a k d u r u m u d a yok tu . S o r u s u n a

karş ı l ık o l a rak baş ın ı sa l l ıyordu ş imdi hank

" E v e t , b e y i m , g e m i yılın bu z a m a n ı n d a hâ l â ça l ı ş ıyor olur.

Ö n ü m ü z d e k i ay, den iz d o n u n c a l iman k a p a n a c a k ve gezg in l e -

rin C o l p e n n i e r e s ' d e k i köp rüyü k u U a n m a l a n g e r e k e c e k . "

Ha l t , a t m a at ladı . H o r a c e ç o k t a n a t m a b i n m i ş , gan ime t l e r in

yüklü o lduğu a t l a n n d izgin ler in i tu tuyordu . G e c e k i o layın a r

d ı n d a n , ka sabay ı bir an ö n c e te rk e t m e kararı a lmış la rd ı .

" G e m i y e ye t i şe l im o t a k d i r d e , " dedi Ha l t y ü k s e k sesle.

"Yol, kuzeye doğru b i rkaç k i l o m e t r e git t ikten son ra ikiye ay-

n l ıyo r s a n ı r ı m ? "

H a n c ı , y ine b a ş ı m sa l lad ı . " D o ğ r u , b e y i m . K a r ş ı l a ş a c a ğ ı n ı z

ilk b ü y ü k kavşak tan sağa s a p a r s a n ı z , yol sizi l i m a n a g ö t ü r ü n "

H a n c ı y a teşekkür ve v e d a e t m e k için elini ka ld ı ran Ha l t ,

Abe la rd '1 m a h m u z l a d ı ve ah ı rdan ç ıkan kaf i lenin baş ın ı çek-

m e y e baş l ad ı .

O gün epeyce yol aldılar. K a v ş a ğ a vardıktan sonra sağa dön-

m e d e n kuzeye doğru d e v a m etmişlerdi. Takip edildiklerini gös-

Page 188: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

teren hiçbir işarete rastlamadılar. A m a etraflannı saran tepeler ve

ormanlar , bir orduyu bile gizleyebilecek kadar genişti. Hal t , bö l -

geyi iyi bi len D e p a m i e u x ' n ü n onlarla paralel d o ğ m l t u d a ilerleyip

yo lun ilerisinde p u s u kunnas ı o las ıhğmı göz ardı e tmiyordu.

G ü n or tas ına d o ğ m , ü z e r i n d e ha raç ö d e m e l e r i n i y a d a o n u n -

la d ö v ü ş m e l e r i n i ö n e r e n bir şövalye b u l u n a n bir diğer k ü ç ü k

köprüy le ka r ş ı l a ş ınca , ke l imen in t a m an l amıy l a hayal kırıklı-

ğ ına uğradı lar .

İki ya da üç yıl ö n c e emek l iye ayi r imış o l m a s ı ge r eken ke-

mikl i d o m bir a t in üze r indek i şöva lye , bir gece ö n c e yüz yüze

geldikler i yerel d ik ta tö rden ç o k farklıydı . Ç a m u r l u tuniği yır-

t ık pırtıktı. Bir z a m a n l a r sar ıydı be lk i , a m a art ık kirli bir b e -

y a z a ça l ıyordu rengi . Z ı r h ı n d a b i r ç o k y a m a vard ı ve üç t e biri

ç ıkınt ı lar la do lu , k a b a c a b u d a n m ı ş bir ağaç dal ını m ı z r a k diye

tu tuyordu . K a l k a n ı n a bir d o m u z kafas ı ç iz i lmiş t i . Pas l ı d o n a -

n ımı , yırtık p ı r t ık kıyafet ler i ve kirli v ü c u d u y l a a d a m a ç o k ya -

k ış ıyordu bu s e m b o l .

M a n z a r a y ı iz leyerek at lar ını durdurdula r . Ha l t , b ıkk ın l ık la

iç geçi rdi .

" B u işten ç o k s ık ı lmaya b a ş l a d ı m ar t ık ," diye m ı n i d a n d ı ve

o m z u n a a smış o lduğu yayını ç ı k a r m a k için ha reke t lend i .

"Bi r san iye . H a l t , " dedi H o r a c e , yuvar lak ka lkan ın ı bir

o m u z hareke t iy le öne al ıp sol k o l u n a geçi r i rken . " N e d e n m e ş e

yaprağ ı a r m a s ı n ı gös te r ip f i k r in i değ i ş t i rmey i d e n e m i y o r u z ? "

Ön le r indek i yırtık pır t ık şekle tehdi tkâr göz le r le b a k a n

H a l t ' u n ok kı l ı f ına g iden eli du raksad ı .

"Şey , p e k â l â , " dedi i s teks izce . " A m a tek bir şans ı var. K a -

bu l e t m e z s e oku yer. Bu her i f lerden fenal ık geldi ar t ık ."

Page 189: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

JOHN FLANAGAN

H o r a c e , p e j m ü r d e şöva lyeyle t a n ı ş m a k üze re at ını i leriye

d o ğ r u sürerken , eyer ine yas land ı . Şu ana dek yo lun o r t a s ındak i

şek i lden ses bi le ç ı k m a m ı ş t ı ; bu ç o k gar ip , diye d ü ş ü n d ü Ha l t .

S o k a k dövüşçü le r i , genel l ik le h e m e n m e y d a n o k u m a l a r ı n a

baş l ıyor , k o n u ş m a l a r ı n ı sık sık " S e n , genç soylu!" , " G a r d ı n i z ı

a l ınız , sör ş ö v a l y e " ve benze r i m o d a s ı g e ç m i ş h i tap la r la süs-

lüyor lardı .

D a h a bunla r ı d ü ş ü n ü r k e n , z ihn inde uyar ı çan la r ı ç a l m a y a

b a ş l a m ı ş t ı b i le . H e m e n , y i rmi m e t r e ö tes indek i rakibiy le t an ı ş -

m a k üze re tırıs g iden g e n ç ç ı rağa ses lendi .

" H o r a c e ! G e r i dön ! B u b i r . . . "

A m a d a h a sözler ini b i t i r e m e d e n , oğ lan ın ba ş ı v e o m u z l a r ı ,

yo la doğru u z a n a n bir m e ş e a ğ a c ı n ı n da l l a r ından d ü ş e n şeki ls iz

bir c i s imle k a p l a n m ı ş t ı . H o r a c e , bir an için etrafını sa ran ağın

i ç inde b o ş yere debe lend i . G ö r ü n m e z bir e l ipe a s ı l ınca ağ, et-

raf ına k a p a n d ı ğ ı oğ lan ı a t s ı r t ından gürül tüyle yere d ü ş ü r d ü .

İ rki len Vurucu , devr i len b in ic i s in in y a n ı n d a şaha ka lka rak

b i rkaç a d ı m attı ve t eh l ikede o l m a d ı ğ ı n ı an lay ıp sak in le şe rek

y o r g u n göz le r le o lanlar ı i z l e m e y e baş l ad ı .

" . . . t u z a k , " d iye u s u l c a bi t i rdi cümles in i Ha l t ; b u n u z a m a -

n ı n d a fark e d e m e d i ğ i iç in kend i kend ine sövüyordu . Kı l ıks ız

şöva lyen in gar ip g ö r ü n ü m ü y l e d ikkat i dağ ı lmış ve bu d u r u m a

d ü ş m e l e r i n e n e d e n o l m u ş t u .

K i r i ş e bir yay s ü r m ü ş t ü ş imdi a m a kadin i savaş a t ının ü z e -

r inde ses ç ı k a r m a d a n o t u r m a k t a o lan şövalye har iç , g ö r ü n ü r d e

hiçbir h e d e f yok tu . K u ş k u s u z şöva lye de d ikkat le h a z ı r l a n m ı ş

o lan t uz a ğ ın bir pa r ça s ıyd ı . Ağ H o r a c e ' i n ü s t ü n e k a p a n d ı ğ ı n -

da , h içbir şaşkınl ık emares i g ö s t e r m e m i ş t i .

Page 190: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" P e k â l â , d o s t u m ; b u a l d a t m a c a d a her n e ro lün va r sa , b e d e -

lini ö d e m e z a m a n m ge ld i , " d iye mı r ı l dand ı Ha l t ve ka ld ı rd ığ ı

yayın ı , o k u n tüylü u c u ç e n e s i n e d o k u n a c a k şeki lde s o n u n a dek

gerdi .

" B e n o l s a m y a p m a z d ı m b u n u , " dedi t an ıd ık bir ses. H ı r p a n i

şöva lye , s iper l iğini geri i terek D e p a m i e u x ' n u n koyu yüz ha t -

l a n m a ç ı ğ a ç ıkard ı .

H a l t i ç i nden küfret t i . Yayı s o n u n a dek ger i lmiş h a l d e durak-

samış t ı ; y o l u n her iki y a n ı n d a k i ça l ı l ık la rdan ge len haf i f sesler i

duyab i l iyo rdu . H e r biri ö l ü m c ü l m i n i k ta tar y a y l a n t a ş ıyan en

a z ı n d a n bir d ü z i n e şeklin ça l ı l a rdan ç ık t ığ ım g ö r ü n c e , y a y ı m

gevşet t i .

Ta t a r yay la r in in t a m a m ı ü z e r i n e d o ğ r u l t u l m u ş t u .

O k u n u s ı r t ındaki kılıfa k o y a r a k yayın ı indirdi ve b a c a k l a -

r ının ü s t ü n e yer leş t i rdi . H o r a c e ' m , e t ra f ım s a r m a l a y a n ağ la r la

hâ l â m ü c a d e l e e t m e k t e o lduğu n o k t a y a doğru u m u t s u z bir b a -

kış fırlattı. Yo lun k e n a r ı n d a k i ç a l ı l a rdan ve a ğ a ç l a r d a n d a h a

faz la say ıda a d a m ç ık ıyordu . Ç a r e s i z c e d e b e l e n e n savaşç ı ç ı -

r ağ ına yak laş t ı l a r ve dör t t anes i ta ta r yaylar ın ı oğ l an ın ü z e r i n e

doğ ru l tu rken , diğer ler i ağın i lmekle r in i gevşe te rek k ıpk ı rmız ı

kes i len oğ lan ı a y a ğ a kaldırdı lar .

M e m n u n i y e t l e g ü l ü m s e y e n D e p a m i e u x , kemik l i at ını süre-

rek y a n l a r ı n a geld i K o n u ş m a m e s a f e s i n d e y k e n eğ i le rek ü s t ü n -

kö rü bir s e l a m verdi .

" P e k â l â , bey le r , " ded i alaylı bir di l le , "sizler i M o n t s o m b r e

Ş a t o s u ' n d a a ğ ı r l a m a k t a n m e m n u n i y e t d u y a c a ğ ı m . "

Ha l t , tek kaş ın ı ka ld ı rd ı . " B u teklifi nası l r eddedeb i l i r i z k i ? "

d iye so rdu , m u h a t a b ı bell i o l m a k s ı z ı n .

Page 191: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ BES

Ev a n l y n ' i n E r a k ' i n da i re s ine ç a ğ r ı l m a s m d a n b u y a n a beş

gün geçmi ş t i .

E r a k ' i n o n u n l a tekrar t e m a s k u r m a s m ı bek l e rken , E r a k ' m

p l a n m ı u y g u l a m a y a b a ş l a m ı ş , a d a m ı n şahsi kö l e l e r inden biri

o l m a s ı i h t ima l inden yüksek sesle ş ikâyet e t m e y e b a ş l a m ı ş t ı .

U y d u r d u k l a r ı h ikâye u y a r ı n c a bu ba l t ay ı m u t f a k t a b i t i r ecek

ve a r d ı n d a n yeni gö rev ine b a ş l a y a c a k t ı . E r a k ' t a n , öze l l ik le de

a d a m ı n t emiz l i k s t anda r t l a r ından t iks indiğini i t iraf ediyor , her

fırsatta a d a m ı n H a l l a s h o l m ' a ge l i rken o n a g a d d a r dav rand ı -

ğ ında n d e m vu ruyo rdu .

O b i rkaç gün b o y u n c a E v a n i y n ' i n a ğ z ı n d a n ç ıkan la r ı d u y a n

biri , E r a k ' m iğrenç bir c e h e n n e m zebanis i o l d u ğ u n u d ü ş ü n e b i -

lirdi; üs te l ik nefes i de leş gibi k o k a n bir zeban iyd i .

B ö y l e g e ç e n b i rkaç g ü n ü n s o n u n d a , y a ş ç a b ü y ü k m u t f a k

kö le l e r inden biri o l an J a n a , b e z g i n bir i fadeyle E v a n i y n ' e d ö -

nüp , " D a h a kö tü şeyler de o labi l i rd i , k ız ım. Alış b u n l a r a , " d e -

miş t i .

S o n r a da E v a n i y n ' i n b i t m e k b i l m e y e n ş ikâye t l e r inden sı-

Page 192: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

kı la rak arkas ını d ö n m ü ş t ü kad ın . A s l ı n d a , bel l i b i r in in köles i

o l m a n ı n avanta j lar ı da y o k deği ld i ; d a h a iyi b e s l e n i p , d a h a iyi

kıyafet ler g iyme ve d a h a konfor lu da i re le rde u y u m a i m k â n ı

vard ı ö rneğ in .

" K e n d i m i ö l d ü r ü r ü m d a h a iyi," diye ses lendi E v a n i y n , ka-

d ın ın a rkas ından . K o n t ' a d u y d u ğ u ' t iks int iy i ' he rkes ö ğ r e n m i ş

o l d u ğ u için m e m n u n d u . O s ı rada y a n ı n d a n g e ç e n bir m u t f a k

ça l ı şan ın ın kızın enses ine pat la t t ığ ı toka t , kulaklar ın ın ç ın la -

m a s ı n a n e d e n o ldu .

" İ ş ine d ö n , y o k s a s ana y a p a c a ğ ı m ı b i l i r im, t e m b e l şey,"

dedi a d a m . E v a n i y n , baş ın ı sa l layıp nefre t le a d a m ı n a rkas ın -

dan bak t ık tan sonra , R a g n a k ve a r k a d a ş l a r ı n a i çecek servisi

y a p m a k üze re ace ley le koş tu rdu .

Y e m e k s a l o n u n a R a g n a k ' m b a k ı ş l a n a l t ında g i rerken , her

z a m a n k i gibi kaygı land ığ ın ı hisset t i . H e r ne kada r man t ığ ı o n a ,

y iyecek i ç e c e k servisi y a p a n d ü z i n e l e r c e köle a r a s ında k a y b o -

lup g ideceğ in i söylese de , D u n c a n ' i n kızı o l d u ğ u ge rçeğ in in

or taya ç ı k a c a ğ ı n a dair d a i m i bir korku iç indeydi . Ardı arkas ı

k e s i l m e y e n işler kadar , i ç inde b u l u n d u ğ u bu endişe l i ruh hal i

d e yo rgun d ü ş m e s i n e n e d e n o luyordu .

A k ş a m mesa i l e r i b i t en köleler , m e m n u n i y e t l e döşek l e r i ne

doğru i ler l iyorlardı . Evan iyn , k ı z m E r a k ' la ilgili ş ikâye t le r inden

sıkı lan J a n a ' n ı n , ba t t an iyes in i o d a n m e n u z a k k ö ş e s i n e taş ı -

m ı ş o l d u ğ u n u fark etti. K ı z , ba t t an iyes in i yere serdi ve eski

bir g ö m l e ğ i , kü tük ten yas t ığ ın ın e t raf ına s a r m a y a b a ş l a d ı . Bu

s ı rada , g ö m l e ğ i n k ı v r ı m l a n a r a s ı n d a n k ü ç ü k bir kâğıt p a r ç a s ı

düş tü yere .

K a l b i del i ler gibi ç a r p a n E v a n i y n , ayağ ın ı kâğ ıd ın ü s t ü n e

Page 193: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k o y a r a k e t raf ına bak ınd ı . K â ğ ı d ı k imsec ik l e r fark e t m e m i ş t i

neyse ki, t ü m köleler , uyku haz ı r l ığ ındaydı . E l i n d e n ge ld iğ in-

ce n o r m a l d a v r a n m a y a ça l ı şa rak u z a n d ı ve ba t t an iyes in i ç e n e -

sine dek çekerek , a v u c u n d a tu t tuğu kâğ ıda bir g ö z attı:

" B u g e c e . "

B i r k a ç dak ika iç inde s a l o n a ge len bir m u t f a k ça l ı şan ı l a m -

ba la r ı s ö n d ü r m ü ş , sa lon , y a l n ı z c a a lev le rden ge len ış ıkla ay-

d ı n l a n m a y a ba ş l amı ş t ı . B i tk in düşen E v a n l y n , a rd ına dek a ç -

tığı göz ler iy le sırt üs tü u z a n d ı ; z a m a n ı n g e ç m e s i n i bek le rken ,

kalbi küt küt a t ıyordu .

S a l o n d a k i sesler, yavaş yavaş a z a l a r a k yerini u y u y a n kö le -

lerin der in , düzen l i so luk la r ına b ı r ak ıyordu . O r a d a n b u r a d a n

hafif horu l tu la r ya da tek tük ö k s ü r ü k sesleri ge l iyordu . Yaş l ıca

bir T o t o n kö le , u y k u s u n d a a n l a ş ı l m a z bir şeyler m ı r ı l dand ı .

M e ş a l e l e r i n ışığı zay ı f l ad ığ ında , E v a n l y n , r ı h t ımdak i n ö -

be tç i le r in g e c e y a n s ı m haber v e m ı e k üze re ça ld ık la r ı b o r u n u n

sesini işitti. S a b a h yed i c iva r ında söken ş a f ağa dek bir d a h a

b o r u sesi d u y u l m a y a c a k t ı . B e k l e y i ş i n e geri d ö n d ü . E rak , gece

ya r ı s ından son ra bir saat d a h a b e k l e m e s i n i söy lemiş t i . " B u ,

e t ra f ındaki le re der in bir uykuya d a l a c a k z a m a n ı verecek t i r , "

demiş t i p l an ın ı aç ık la rken . " A m a z a m a n ı n d a ha reke t e t m e z s e n

de u y k u s u haf i f köle ler le yaş l ı lar tuvale te k a l k m a y a b a ş l a y a -

cakt ır ."

T ü m gergin l iğ ine r a ğ m e n , E v a n i y n ' i n g ö z k a p a k l a n ağı r laş-

m a y a b a ş l a m ı ş t ı bi le ve b i r d e n p a n i k l e irkilerek, u y k u y a t e s l im

o l m a s ı n a r a m a k ka ld ığ ım fark etti. K o n t ben i B ü y ü k S a l o n ' u n

d ı ş ında bek le rken , b a t t a n i y e m e sarı l ıp horu l tuy la u y k u y a dal-

s a m ne olay o lu rdu a m a , diye d ü ş ü n d ü . Sert z e m i n i n ü z e r i n d e ,

Page 194: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

raha t s ız bir p o z i s y o n aldı. Bir y a n d a n da acı o n u uyan ık tu tsun

diye t ı rnaklar ın ı avuç la r ına b a t ı n y o r d u . D a k i k a l a n s a y m a y a

ba ş l ad ı , a n c a k bir süre sonra , rut in s a y m a iş lemi de u y k u s u n u

ge t i rmeye b a ş l a m ı ş t ı .

N i h a y e t a r a d a n bir saat g e ç m i ş o l d u ğ u n a hükmet t i . D i k k a t l e

ba t t an iyes in i k a l d ı n p ayağa ka lk t ığ ında , mu t f ak t a u y a n ı k bir i -

ler inin b u l u n d u ğ u n a dair hiçbir işaret yoktu . Bir i ler i ayak la -

nı rsa , diye d ü ş ü n d ü , tuvale te gi t t iğimi söy le r im. Bot la r ı har iç

kıyafet ler iyle ya tmış t ı za ten . Ba t t an iyes in i e t raf lar ına sardığı

b o t l a n m y a n ı n d a t aş ıyordu . Ateş s ö n d ü ğ ü iç in o d a o l d u k ç a so -

ğ u m u ş t u ; b u z gibi hava v ü c u d u n a t e m a s e d i n c e t i tredi.

Haf i f çe a r a l a m a y a çal ış t ığı avlu kapıs ı , bir ö lüyü b i le m e -

z a r ı n d a n k a l d ı r a c a k kada r gürül tü ç ıkar ıyordu . Ağır m e n t e ş e -

leri ü z e r i n d e be rba t bir gıcır t ıyla aç ı ld ı kapı . Ses ler in k imsey i

u y a n d ı r m a m a s ı n a hayret eden E v a n i y n , kapıyı d ikkat le a rka-

s ından kapat t ı .

Ay ışığı yok tu . G ö k y ü z ü ka ran l ık bu lu t la r la kapl ıyd ı a m a

yerdeki kar, en k ü ç ü k ışığı b i le yansı t ıyor , a y n n t ı l a n seçeb i l -

mes in i sağ l ıyordu . Avlu köle le r in in ya t ıp kalkt ıklar ı , o tuz kırk

me t r e ö t e s inde b u l u n a n ka ra yıkınt ıyı rahat l ık la seçeb i l iyordu

Evan iyn .

Seke seke bo t la r ın ı giydi ve ana b i n a y a sırtını ve r ip , E r a k ' ı n

ta l imat la r ı u y a r ı n c a b inan ın sol u c u n a doğru i lerledi. D u v a r ı n

s o n u n a v a r ı n c a , bir an için nefes i kesi l iverdi . B i n a n ı n gö lges i -

ne s ığ ınmış i r iyan bir şekil, o n u bek l iyo rdu .

K o r k u d a n a l t ına kaç ı r acağ ın ı sand ı E v a n i y n . Bir an sonra

o n u n K o n t E r a k o l d u ğ u n u an lad ı .

" G e ç k a l d ı n , " diye f ıs ı ldadı E r a k , öfkeyle . E v a n i y n , o n u n

Page 195: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

da ç o k gergin o l d u ğ u n u fark etti. K o n t b i le o l sa , bir kö len in

k a ç m a s ı n a y a r d ı m c ı o luyo rdu s o n u ç t a ve bu ge rçeğ in bü tü -

nüyle fa rk ındaydı .

"Baz ı l a r ı uykuya d a l a m a d ı bir tü r lü , " diye y a l a n söy led i

Evan lyn . Z a m a n ı ö l ç m e i m k â n ı o l m a d ı ğ ı n ı s ö y l e m e s i n i n bir

a n l a m ı yoktu . E rak , yanı t o l a r ak h o m u r d a n m c a , ö z r ü n ü n ka-

bu l edi ld iğini t a h m i n etti. K o n t , m i n i k bir kese bırakt ı kızın

e l ler ine.

" İ ş t e , " dedi . " B u n u n iç inde b i rkaç p a r ç a g ü m ü ş var. Ç o c u ğ u

o r a d a n ç ıka r ab i lmek için b ü y ü k ih t imal le K u r u l üye l e r i nden

b i r ine rüşvet v e r m e n ge rekecek . Bu g ü m ü ş l e r o işi görür. D a h a

faz las ın ı ve r i r sem, şüphe len i r ve kaynağ ın ı s o r g u l a m a y a b a ş -

larlar ."

E v a n l y n b a ş i n ı sa l ladı . T ü m b u n l a n , beş g e c e ö n c e E r a k ' i n

da i r e s inde k o n u ş m u ş l a r d ı . K a ç ı ş ı n , şüphe le r i E r a k ' ı n üze r ine

ç e k m e d e n ge rçek l e şmes i ge rek iyordu . E r a k ' m , kızın b u son

b i rkaç günü , kon tun köles i o l m a k t a n ş ikayet ede rek g e ç i r m e s i

t a l imat ın ı v e r m e s i n i n neden i de b u y d u . B ö y l e c e k a ç m a gir iş i-

mi iç in m ü k e m m e l bir b a h a n e ya ra t ı lmış o lacak t ı .

" Ş u n u da a l ," dedi E r a k , de r i den kını i ç inde k ü ç ü k bir h a n -

çer uza t a r ak . "Rüşve t i ve rd ik ten son ra bir n u m a r a y a p m a y a

ka lka r sa ku l lan ı r s ın . "

E v a n l y n , b ıçağ ı al ıp be l i ndek i geniş k e m e r e sıkışt ırdı . B a -

c a k l a n n ı s ık ıca saran bir p a n t o l o n l a g ö m l e k g iymiş , ba t t an iye -

yi bir pe le r in gibi o m u z l a r ı n a sa rmış t ı .

"Will ' i ç ıkard ık tan son ra ne y a p a c a ğ ı m ? " diye so rdu usu l -

ca . E r a k , n h t ı m ı ve H a l l a s h o l m k a s a b a s ı n a inen pa t ikay ı işaret

etti.

Page 196: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" Ş u yolu t ak ip et. K a p ı d a n b i r a z uzak t a , sola doğru , y o k u ş

yukar ı g iden bir b a ş k a p a t i k a var. O tarafa sap . Yolun s o n u n a

y iyecek ve s ı cak giysiyle yüklü bir midi l l i b ı rak t ım. Will ' i yü -

r ü t m e n için a ta ih t iyacın o l a c a k . " Bir an du raksad ık t an son ra

ekledi . " E y e r ç a n t a s ı n d a bir p a r ç a s ı cako tu da b u l a c a k s ı n . "

E va n iyn , şaşkınl ık la baş ın ı kaldırdı . E rak , g e ç e n gece o ot-

t an nefre t ett iğini söy lemiş t i oysa .

"Will ' in o n a iht iyacı o lacak t ı r , " diye k ı saca aç ık lad ı E rak .

" S ı c a k o t u n u bir a n d a kese r sen , o n u ö ldürürsün . Z ihn in i t o p -

layıp s ı cako tu o l m a d a n idare edeb i leceğ i z a m a n a dek , a ldığı

miktar ı h a f t a d a n ha f t aya a z a l t m a n gerekiyor ."

" E l i m d e n ge len i y a p a r ı m , " dedi E v a n i y n ve E r a k cesare t

ver ic i bir ha reke t l e k ı z m bi leğin i yaka lad ı . Tepe le r indek i a l çak

bu lu t l a ra b a k a r a k havayı koklad ı .

" Ş a f a k t a n ö n c e kar y a ğ a c a k , " dedi . " İz ler iniz i örtecektir .

B e n de or ta l ığa sah te izler ye r leş t i r eceğ im. D a ğ l a r a doğru gi-

din. Or t adak in in diğer ik is inden daha b ü y ü k o lduğu ü ç ü z ka-

ya la r ın o r a d a n ikiye ayr ı l ıncaya dek pa t ikay ı takip edin . S o n r a

so la sapın; iki gün sonra ku lübeye v a r a c a k s ı n ı z . "

Tepe l e rde , y a z s e z o n u n d a avcı lar t a r a f ından ku l lan ı lan kü-

çük bir ku lübe vardı . Bu m e v s i m d e k i m s e o raya u ğ r a m a z d ı .

Bu s ayede , kış b o y u n c a ç o c u k l a r a güvenl i bir s ı ğ m a k o lu rdu .

" U n u t m a , " dedi E rak , "bahar ge l ip buz la r ç ö z ü l m e y e b a ş -

l ad ığ ında , o r a d a n ay r ı lman ız gerek . Oğ lan , o z a m a n a k a d a r

kend ine ge lmiş olur. A m a avcı lar t a r a f ından y a k a l a n m a riskini

g ö z e a l a m a z s ı n ı z . K a r eridiği an k u l ü b e d e n çıkın ve güneye

g id in . " D u r a k s a y a r a k , özür diler gibi o m u z silkti. " E l i m d e n

d a h a fazlası ge lmiyor , kusura b a k m a . Bu kada r k ısa sü rede an-

Page 197: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

cak bun la r ı d ü ş ü n e b i l d i m ve eğer h e m e n ha reke te g e ç m e z s e k ,

Will d a h a faz la d a y a n a m a y a c a k . "

E va n lyn , p a r m a k u ç l a n n d a yükse l e r ek a d a m ı sakall ı y a n a -

ğ ında n öp tü .

" D a h a n e y a p a c a k s ı n k i ? " diye sordu . " B u iyiliğini as la

u n u t m a y a c a ğ ı m . K o n t E r a k . S a n a n e k a d a r t e şekkür e t s e m az -

dır."

E r a k , kızin t e şekkü rünü o m u z si lkerek geçiş t i rd i . Bir kez

d a h a g ö k y ü z ü n e b a k a r a k , p a r m a ğ ı y l a avlu kö le le r in in ya tak-

hanes in i işaret etti.

"Yola k o y u l s a n iyi o lur ," dedi kıza . Ve ekledi , "İyi şans -

lar."

E v a n l y n ace ley le g ü l ü m s e y e r e k yıkınt ıya g iden ç ıp lak yolu

a d ı m l a m a y a b a ş l a d ı . K a r l a kapl ı avlu b o y u n c a i ler lerken, faz-

lasıyla g ö z ö n ü n d e o l d u ğ u n u h issediyor , her an a r k a s ı n d a n bi -

rileri s e s l e n e c e k m i ş gibi ge l iyordu . N e y s e k i k a z a s ı z be l a s ı z

b i n a y a ulaşt ı ve duvar ın d i b i n d e n gö lge le re kanş ıve rd i .

B i r k a ç saniye so luk l ana rak ka lp at ış lar ının n o r m a l e d ö n m e -

sini bek led i ve duvar d ib inden k a p ı y a doğru y ü r ü m e y e baş l ad ı .

K a p ı kili t l iydi elbet te a m a bas i t bir sürgüyle, d ı ş a r ı dan kilit-

l enmiş t i . K ı z , nefes in i t u t a r ak m e t a l sürgüyü k e n d i n e doğru

çekti ve kapıy ı a rd ına dek a ç a r a k içeri süzü ldü .

Y a t a k h a n e n i n içi, zifiri karanl ık t ı . E v an ly n , göz le r in in ka-

ran l ığa a l ı şmas ın ı bek led i . B i r k a ç dak ika sonra , p a ç a v r a l a r l a

ba t t an iye p a r ç a l a r ı n a sa r ınmış h a l d e pis z e m i n d e u y u y a n kö-

leleri seçeb i l iyordu . B i n a n ı n kaba m e ş e duvar la r ın ın a r a s ı n d a

yer a lan ça t l ak l a rdan içeri , i nce ışık h u z m e l e r i s ız ıyordu .

K u r u l üyeler i , demiş t i E r a k , b i n a n ı n uç k ı s m ı n d a , ı s ı n m a k

Page 198: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İçin min ik bir ateş bi le yakabi ld ik le r i bir b ö l m e d e kalıyorlar .

A m a iç le r inden b i r in in ana b i n a d a nöbe t tu tuyor o l m a s ı ih t ima-

l i de söz k o n u s u y d u . G ü m ü ş l e r i de kıza bu y ü z d e n vermiş t i .

Ve hançer i .

E v a n i y n , elini b ı çağ ın soğuk k a b z a s ı n d a gezd i re rek güven

taze led i . B i r k a ç gün ö n c e b i n a d a y a p m ı ş o lduğu keş i f sayes in-

de Wil l ' in ne rede ya t t ığ ım aşağ ı yukar ı b i l iyordu . Yerde ya-

tan lar ın a r a s ı n d a n d ikkat le geçerek , o ta rafa doğru i l e r l emeye

baş l ad ı . G ö z l e r i , etrafı t a r aya rak Will ' i arıyor; içini k a p l a y a n

çares iz l ik hissi de g ide rek ar t ıyordu. B i r d e n oğ lan ın eski p ü s k ü

bir ba t t an iyen in üze r ine yayı lmış du ran dağ ın ık saçlar ı çarpt ı

g ö z ü n e . H e m e n der in bir iç geç i re rek o ta ra fa yöne ld i .

En a z ı n d a n Will ' i yü rü tmes i so run o l m a y a c a k t ı . His le r i kö -

re len ve zihinler i s ı c ako tu neden iy le u y u ş a n avlu köleler i , ve-

rilen her e m r e uyuyor la rd ı .

E v a n i y n , y a n ı n a ç ö k t ü ğ ü Will ' i o m u z l a r ı n d a n s a r s m a y a

b a ş l a d ı ; önce le r i naz ik dav ran ıyo rdu a m a bir n o k t a d a n sonra ,

oğ lan in bu u y u ş u k haliyle kolay ko lay u y a n m a y a c a ğ ı n ı fark

ederek sert d a v r a n m a y a baş l ad ı .

"Will!" diye t ı s ladı oğ lan ın ku lağ ına . " K a l k s a n a . H a y d i

u y a n ! "

Will, bir şeyler m ı n i d a n d ı . A m a gözler i hâ lâ s ımsıkı k a p a -

lıydı ve der in der in nefes a l m a y a d e v a m ed iyordu . E v a n i y n ,

g ide rek ar tan bir p a n i k hissiyle sarst ı oğ lanı .

" L ü t f e n Will," diye yalvardı . " U y a n art ık!" Ve a v u c u n u n

içiyle oğ lan ın y ü z ü n e bir t ane yapış t ı rd ı .

T oka t işe ya r amı ş t ı . G ö z l e r i aç ı l an Will, b o ş bir i fadeyle

E v a n i y n ' e b a k m a y a baş l ad ı . K ı z ı t an ıd ığ ına dair h içbir işaret

Page 199: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

y o k t u g ö z l e r i n d e a m a u y a n m ı ş t ı e n a z ı n d a n . E v a n l y n , o m z u n -d a n t u tup çekt i o n u .

"Ayağa ka lk , " d iye emret t i , "ve b e n i t ak ip e t ."

Ç o c u k o n a i taat e d i n c e , k ız ın kalbi sev inç le d o l d u . Will ya-

vaş y ü r ü y o r d u belk i a m a y ü r ü y o r d u işte. H a l s i z l i ğ i n e r a ğ m e n

a y a ğ a k a l k m ı ş , ka ra r s ı z a d ı m l a r at ıyor, E v a n i y n ' i n emir le r in i

b e k l i y o r d u .

A r d ı n a dek a ç a r a k p a r l a k ış ıklar ın içer i g i r m e s i n e n e d e n ol-

d u ğ u kapıyı işaret etti E v a n l y n .

" H a y d i . K a p ı y a , " d iye emre t t i v e a d ı m l a n n ı kon t ro l e d e -

m e y e r e k diğer köle le r in ü z e r i n e b a s a n Will, ağır a d ı m l a r l a

i l e r l emeye b a ş l a d ı . Şaş ı r t ıc ı bir b i ç i m d e köleler , b u n a h e m e n

h iç tepki ve rmiyor , m ı r ı l d a n ı p y a n d ö n m e k l e ye t in iyor la rd ı .

E v a n l y n , Will ' i t ak ip e t m e k iç in a rkas ın ı d ö n d ü ğ ü a n d a , o d a -

n ın d iğer t a r a f ı n d a n ge len b u z gibi bir ses le d o n a k a l d ı .

" B i r san iye , k ü ç ü k h a n ı m . N e r e y e gi t t iğinizi s a n ı y o r s u -

n u z ? "

B i r K u r u l üyes iyd i bu . D a h a d a be ter i , E g o n ' d u . K o n t E r a k

hakl ı ç ıkmış t ı ; K u r u l üyeler i , d iğer kö le le r in b a ş ı n d a s ı rayla

n ö b e t tu tuyor la rd ı . E g o n ü z e r i n e d o ğ r u ge l i rken , E v a n l y n d e

a rkas ın ı d ö n d ü . T ıpk ı Will gibi . E g o n da y e r d e u y u y a n l a r a al-

dırış e tmiyor , ç o c u k l a r ı n ü z e r i n e b a s ı y o r d u .

E v a n l y n , kend in i t o p l a y a r a k der in bir nefes aldı ve en c idd i

ses t o n u y l a konuş tu : " K o n t E r a k ben i b u köleyi b u l m a m için

g ö n d e r d i . D a i r e s i n e o d u n ge t i r i lmes in i is t iyor."

Ç e t e reis i , du raksad ı . K ı z d o ğ r u söy lüyor o labi l i rd i . Ü s t d ü -zey bir k o n t u n g e c e n i n bir y a n s ı y a k a c a k o d u n ge t i rmes i iç in bir köleyi g ö r e v l e n d i r m e s i , s o n d e r e c e doğa l bir şeydi . B u n u n -

Page 200: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

l a bir l ikte, iç ine bir kuşku t o h u m u d ü ş m ü ş t ü E g o n ' u n ; kızı da

sanki bir y e r d e n hat ı r l ıyor g ibiydi .

"Öze l l ik le bu köleyi mi i s t e d i ? " diye sordu .

"Aynen ö y l e , " dedi E v a n i y n , kayı ts ız bir ses t o n u y l a ko -

n u ş m a y a ça l ı şa rak . H ikâye le r in in bir tek y u m u ş a k k a m ı vard ı ,

o da buras ıyd ı . E r a k ya da he rhang i bir S k a n d i y a l ı ' n i n , bas i t

bir o d u n t a ş ı m a görevi için husus i bir köle s e ç m e s i için hiçbir

n e d e n b u l u n m u y o r d u .

" N e d e n bu k ö l e ? " diye ısrar etti E g o n . E v a n i y n , b l ö f ü n ü n

işe y a r a m a y a c a ğ ı m an lamış t ı . B a ş k a bir takt ik dened i .

"Şey , ille de bu köle o l sun d e m e d i as l ında . G i t bir köle getir,

dedi . A m a Will b e n i m a r k a d a ş ı m ve içer inin s ı cağ ında b i rkaç

saat ça l ış ıp güze l bir y e m e k yes in d i y o r d u m , y a n i . . . " C ü m l e -

y i t a m a m l a m a d a n b ı rak ıp o m u z silkti ve a ç ı k l a m a s ı n ı n oğ lan ı

t a t m i n e de ceğ in i u m u t etti. A n c a k E g o n , cevap v e r m e d e n kızı

s ey re tmeye d e v a m ed iyordu . N i h a y e t , d u m m u kabul ede rek

gözler in i kıstı .

" P e k â l â , " dedi . " G e ç e n gün d e b u r a d a y d ı n . Sen i e t rafa b a -

kını rken g ö r m ü ş t ü m , değil m i ? "

E va n iyn , i ç i nden oğ lana bir küfür savurdu. Bu e n g e l d e n

hızlı bir b i ç i m d e ku r tu lmaya karar verdi . M i n i k g ü m ü ş keses i -

ni ç ıka ra rak sa l ladı .

" B a k , b e n s a d e c e a r k a d a ş ı m a bir iyilik y a p m a y a ça l ı ş ıyo -

m m , " dedi . " S e n i n d e hakkın ı a l m a m s a ğ l a r ı m . "

E g o n , sağa so la hızlı bak ı ş l a r a t a r a k etraf ta k i m s e n i n b u l u n -

m a d ı ğ ı n d a n e m i n o ldu . S o n r a da keseyi kapıverd i .

" B ö y l e s i d a h a iyi ," dedi . " S e n b a n a iyilik y a p k i b e n de

s ana y a p a y ı m . " G ü m ü ş l e r i g ö m l e ğ i n i n iç ine t ık ış t ı rarak k ıza

Page 201: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

yaklaş t ı ; a r a l a n n d a y a l n ı z c a b i r k a ç s an t iml ik m e s a f e ka lmış t ı .

B a ş ı n ı a rkaya çevi ren E v a n l y n , Wil l ' in i lgisiz tavı r lar la k a p ı -

da bek l ed iğ in i fark etti. B i r d e n kızı o m u z l a r ı n d a n y a k a l a y a n

E g o n , o n u v ü c u d u n a bas t ı rd ı .

"Be lk i d e ü z e r i n d e b i r k a ç p a r ç a g ü m ü ş d a h a vardır , h a ? "

dedi . A n c a k kar ın h i z a s ı n d a kesk in bir acı h i s s e d i n c e kaş l a -

r ı ça t ı ld ı ; a c ı y a n n o k t a d a n a şağ ıya s ı cak b i r şeyler s ız ıyordu .

E v a n l y n , b u z gibi g ü l ü m s e d i .

"Be lk i de bir r inga ba l ığ ı gibi bağ ı r sak la r ın ı d e ş m e l i y i r a ,

h a ? " ded i sivri uç lu hançe r i oğ lan ın der i s ine bir kez d a h a b a -

t ı rarak.

R i n g a bağ ı r sak l a r ı h a k k ı n d a h içbi r f ik r i yok tu . A m a oğ lan

da p e k b i l i y o r m u ş gibi d u r m u y o r d u za ten . H ı z l a geri çeki l ip

kü f rede rek kapıy ı işaret etti E g o n .

" P e k â l â , " dedi . " D e f o l git. A m a geri d ö n d ü ğ ü n d e b u n u ar-

k a d a ş ı n a ö d e t e c e ğ i m . "

R a h a t l a y a r a k der in bir ne fes a lan E v a n l y n , Will ' i k o l u n d a n

tu t tuğu gibi d ışar ı çekt i ve arkas ın ı d ö n e r e k kapıy ı y e n i d e n

sürgüledi .

" H a y d i , Will. G i d e l i m b u r a d a n , " ded i ve r ıh t ıma inen y o l u n

b a ş ı m çekt i .

G ö l g e l e r i n i ç inden o n l a n iz leyen K o n t E rak , r aha t l amı ş t ı .

B i r k a ç dak ika sonra , ikiliyi t ak ip e t m e y e b a ş l a d ı . Bu g e c e

y a p a c a k ç o k işi vardı d a h a .

Page 202: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ ALTI

Kü ç ü k atlı g rubu , yol b o y u n c a k u z e y e doğru i ler l iyordu.

H a l t i le H o r a c e , art ık sır t ına a l ı ş ı l age ld ik s iyah zırhını

ve tuniğ in i g e ç i r m i ş o lan D e p a m i e u x ile g m b u n o r t a s ı n d a a t

sürüyor la rd ı . D e p a m i e u x ' n u n t u z a k s ı r a s ında sırt ına b ind iğ i

sü tçü beygi r i , ekibi a r k a d a n tak ip ed iyo rdu . Ş ö v a l y e n i n a h m -

da , iri, s a ld ı rgan ve - H a l t ' u n b e k l e d i ğ i gibi- s iyah bir savaş atı

vardı .

G r u b u n ö n ü n d e ve a rkas ında , en az iki d ü z i n e si lahlı a d a m

yü rüyo rdu . B u n u n d ı ş ında , beşe r l i iki g r a b a ayr ı larak y a n l a r a

dağ ı l an on t a n e de atlı m u h a f ı z vard ı .

H e m e n y a n l a r ı n d a k i asker le r in k u l l a n ı m a hazı r t a ta r yay-

ları, H a l t ' u n g ö z ü n d e n k a ç m a m ı ş t ı . K a ç m a y a k a l k ı ş m a l a r ı

ha l i nde , H o r a c e ile o n a d ı m b i le a t m a d a n del ik deş ik o l a c a k -

lar ına e m i n d i .

U z u n yayı o m z u n d a ası l ıydı ; H o r a c e ' m kılıç v e m ı z r a ğ ı d a

a l ı n m a m ı ş t ı . D e p a m i e u x , onlar ı esir a ld ık tan sonra , e t ra f tak i

silahlı a d a m l a r ı işaret ede rek o m u z s i lkmiş t i . " K a r ş ı k o y m a n ı n bir a n l a m ı o l m a d ı ğ ı n ı g ö r ü y o r s u n u z , "

Page 203: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

demiş t i , "o y ü z d e n s i l a i ı l a rmızm s izde k a l m a s m a izin ve r iyo -

r u m . " A r d i n d a n H a l t ' u n eyer t o p u z u n a t a k d ı d u r a n u z u n yay ı -

na a n l a m l ı bir bak ı ş f ı r la tmışt ı . "Yine d e , " d iye ek lemiş t i , "şu

yayı o m z u n a geç i r i r sen k e n d i m i d a h a raha t h i s s e d e c e ğ i m . "

H a l t d a o m u z s i l k e r e k o n a s ö y l e n e n i y a p m ı ş t ı . B a k ı ş -

ları H o r a c e ' a , b u n u n s a v a ş a c a k değ i l , söz d i n l e y e c e k z a -

m a n o l d u ğ u n u a n l a t ı y o r d u . H o r a c e d a b a ş ı n ı s a l l a y ı n c a

G a l y a l ı d e s p o t ş ö v a l y e n i n p e ş i n e t a k ı l m ı ş l a r d ı ; ş ö v a l y e -

n in h i z m e t k â r l a r ı d a h e m e n a r k a l a r ı n d a n g e l i y o r d u . H a l t ,

D e p a r n i e u x ' n u n c ö m e r t l i ğ i n i n g a n i m e t a l d ı k l a r ı a t v e z ı rh -

ları k a p s a m a d ı ğ ı n ı n d a f a r k ı n d a y d ı . Ş ö v a l y e , ser t b i r s e s l e

a t la r ı b i r a r a d a t u t a n d i z g i n l e r i n , ş u a n g r u b u n e n a r k a s ı n d a n

g e l m e k t e o l a n a d a m l a r m d a n b i r i n e v e r i l m e s i n i e m r e t m i ş t i .

T ü y l e r i k a r m a k a r ı ş ı k o l m u ş m i d i l l i n i n d iğe r a t l a r a b a ğ l ı o l -

m a d ı ğ ı n ı f a rk e d e n ş ö v a l y e , m e t a n e t i n i k o r u y a r a k H a l t ' u n

y a n ı n d a b e k l e m i ş , ka ş l a r ı m e r a k l a y u k a r ı k a l k m a s ı n a k a r ş ı n

b i r y o r u m y a p m a m ı ş t ı .

K a r a şöva lye , H a l t ' u şaş ı r t a rak a t ın ın b u r n u n u k u z e y e d o ğ -

ru çevi rd i ve kafi le i l e r l emeye b a ş l a d ı .

"B iz i n e r e y e g ö t ü r d ü ğ ü n ü z ü sorabi l i r m i y i m ? " ded i Ha l t .

D e p a r n i e u x , a l ayh bir n e z a k e t l e baş ın ı eğdi .

" M o n t s o m b r e ' d a k i ş a t o m a g i d i y o r u z , " dedi . " O r a d a kısa

bir süre iç in mi sa f i r im o l a c a k s ı n ı z . "

Ha l t , duyduk la r ı h a k k ı n d a d ü ş ü n ü r k e n b i r y a n d a n d a b a ş ı n ı

sa l l ıyordu. Bir soru d a h a s o r d u . " P e k i b iz i misaf i r e t m e n i z i n

n e d e n i n e d i r ? "

K a r a şöva lye , g ü l ü m s e d i . " Ç ü n k ü i lgimi ç e k i y o r s u n u z , "

dedi . "Yan ın ı zda bir şöva lye ile d o l a ş ı y o r s u n u z ve e l in i zde

Page 204: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

bas i t çif tçi s i l ah la r i var. A m a sade bir h i z m e t k â r o l d u ğ u n u z u

s a n m ı y o r u m , öyle değil m i ? "

H a h , c e v a p v e r m e k yer ine o m u z s i lkmekle ye t indi . Tilki

gibi göz ler iy le onu izleyen D e p a m i e u x , söyledikler in i d o ğ m -

l a r c a s m a baş ın ı sa l ladı .

"Hayı r , deği l s in iz . L ide r o lan s izs iniz b u r a d a . Ve kıyafet-

leriniz çok i lg inç . Şu p e l e r i n i n i z . . . " At ın ın ü z e r i n d e n eği lerek

H a l t ' u n lekeli O r m a n M u h a f ı z ı pe le r in in i okşad ı . " D a h a ö n c e

b u n u n gibi bir şey g ö r m e m i ş t i m . "

Ha l t bir şey söy l eyecek mi , diye bek led i . O k ç u n u n sess iz

k a l m a s ı , o n u n hiç ş a ş ı r tmamış t ı . D e v a m etti, " A y n c a us ta bir

o k ç u s u n u z . Hayı r , us ta l ık tan öte bir şey. D ü n g e c e yap t ığ ın ız

atışı b e c e r e b i l e c e k bir b a ş k a o k ç u t an ıd ığ ımı s a n m ı y o m m . "

H a h , bu kez i t iraz eder gibi bir e l işareti yapt ı . "O kada r da

iyi bir atış değ i ld i , " diye yanı t lad ı . "As l ı nda b o ğ a z ı n ı z a n i ş an

a l m ı ş t ı m . "

D e p a m i e u x , gürül tü lü ve u z u n bir k a h k a h a attı .

" H i ç s a n m ı y o m m , d o s t u m . B e n c e o k u n u z , t a m d a hedef le -

diğiniz nok tay ı b u l d u . "

Yeniden gü ldü . Ha l t , a d a m ı n göz le r indek i i f a d e d e n b u

abartı l ı k a h k a h a l a r ı n s a m i m i o l m a d ı ğ ı n ı an layab i l iyordu . " B u

y ü z d e n , " ded i D e p a m i e u x , "ben de b ö y l e s i n e öze l bir t u t sağ ın

d a h a fazla i n c e l e n m e s i gerek t iğ ine k a n a a t ge t i rd im. İ ş i m e ya-

rayabi l i rs in iz , d o s t u m . Şu sıra dışı pe le r in in iz in a l t ında b a ş k a

ne ye tenek le r g iz led iğ in iz i k i m b i l eb i l i r ? "

H o r a c e k o n u ş u l a n l a n d in l iyordu . G a l y a h şöva lye , o n a karş ı

o lan ilgisini t a m a m e n kaybe tmiş t i ve ç o c u k , b u n d a n do lay ı hiç

de m u t s u z deği ld i . Sa r f edi len hafif ve neşel i söz le re r a ğ m e n ,

Page 205: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İ m a edi lenler in son d e r e c e ö n e m l i şeyler o l d u ğ u n u an layabi l i -

yo rdu . T ü m bun la r o n u n b o y u n u a ş ıyo rdu v e H a l t ' u n l iderl iği-

n i t ak ip e t m e k t e n m e m n u n d u .

" S i z e bir f a y d a m o l acağ ın ı hiç s a n m a m , " dedi Ha l t , d e s p o t

şöva lyen in son söz le r ine cevap o larak . H o r a c e , D e p a m i u e x ' n u n

bu söz le rdek i gizli mesa j ı al ıp a lmad ığ ın ı m e r a k ed iyo rdu ;

H a l t ' u n ye tenekler in i şöva lyen in h i z m e t i n d e k u l l a n m a y a hiç

mi, h iç niyeti yok tu .

K a r a şöva lye , mesa j ı a lmı ş gibi d u r u y o r d u ; bir an iç in ya -

n ında a t s ü r m e k t e o lan u f a k tefek a d a m ı sü zd ü k t en sonra ceva -

bını verdi , " B a k a l ı m , gö receğ i z . A r k a d a ş ı n ı z ı n kolu iy i leş ince-

ye dek sizleri a ğ ı r l a m a m a izin ve r in . " H o r a c e ' a d ö n ü p sır ı tarak

ç o c u ğ u da sohbe te dâhi l e tmiş o ldu. " T a m o la rak iy i leşmediğ i

sü rece b u yo l l a rda g ü v e n d e s a y ı l m a z s ı n ı z . "

O g e c e , y o l u n h e m e n y a n ı n d a k i m i n i k bir a ç ı k l ı k t a k a m p

kurdu la r . D e p a r n i e u x , n ö b e t ç i l e r i t ay in e t t i ğ i n d e . H a l t k a m p

i ç i n d e k i n ö b e t ç i s a y ı s ı n ı n , d ı ş a r ı d a n g e l e c e k b i r s a ld ı r ı ya

ka r ş ı n ö b e t t u t a n l a r d a n f az l a o l d u ğ u n u fa rk e tmi ş t i . D e p a r -

n i e u x , b u t o p r a k l a r d a k e n d i n i o l d u k ç a g ü v e n d e h i s s e d i y o r

o l m a l ı , d iye d ü ş ü n d ü . D a h a ö n e m l i s i i se , ş ö v a l y e n i n k a m p

k u r u l d u k t a n s o n r a s i l ah l a r ın ı t e s l i m e t m e l e r i n i i s t e m i ş o l -

m a s ı y d ı . S e ç m e ş a n s l a r ı y o k t u v e i s t enen i y a p m a k z o r u n -

dayd ı l a r .

D e s p o t şöva lye , e n a z ı n d a n d a h a faz la sah te dos t l uk g ö s -

te r i s inde b u l u n m a m ı ş , a d a m l a r ı n ı n haz ı r l amı ş o lduğu çad ı rda

- r e n g i tabii k i s i y a h t ı - tek b a ş ı n a y e m e ğ i n i y iyip u y u m a y ı ter-

cih e tmiş t i .

Ha l t , kend is in i bir a ç m a z ı n t a m o r t a s ında bu luve rmiş t i . Tek

Page 206: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

b a s m a seyaha t ediyor o lsa , s i l a h l a n m da a l a rak g e c e n i n ka ran -

h ğ m a ka r ı şmak , ç o c u k o y u n c a ğ ı o lacak t ı .

A m a H o r a c e ' i n O r m a n M u h a f ı z l a r ı gibi g ö r ü n m e d e n ha re -

ket e t m e ye teneğ i b u l u n m u y o r d u , do lay ıs ıy la H a l t ' u n oğ lan ı

y a n ı n d a g ö t ü r m e imkân ı yok tu . Tek b a s m a k a ç m a s ı ha l inde

ise, H o r a c e ' m u z u n süre haya t t a k a l a m a y a c a ğ ı n d a n e m i n d i .

D o l a y ı s ı y l a bek ley ip o lacak la r ı g ö r m e k t e n b a ş k a çares i yok-

tu. En a z ı n d a n , g i t m e k istedikleri yön o lan kuzeye doğru yol

a l ıyor lardı .

Ayrıca dün g e c e h a n d a y k e n , kuzeydek i T ö t o n y a ile h e m e n

yukar ı s ında b u l u n a n S k a n d i y a a r a s ındak i yüksek geçi t le r in ,

y ı lm bu z a m a n ı n d a kar la kaplı o l d u ğ u n u öğ renmiş t i . Yani as-

l ında ön le r indek i bir iki ay b o y u n c a k a l a c a k yere iht iyaçlar ı

o lacak t ı . M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n d a on la r a ç ı s ı n d a n he rhang i

bir b a r ı n a k t a n farkı yoktu . D e p a m i u e x ' n u n , mes l eğ iy l e ilgili

bir f iki r e d i n m e y e b a ş l a d ı ğ ı n a emind i Ha l t . D e s p o t şöva lyen in

o n u , rak ip ler ine karşı verdiği m ü c a d e l e d e k u l l a n m a k istediği

bel l i o luyordu . Ş imdi l ik , diye d ü ş ü n d ü , ye t e r ince g ü v e n d e ve

d o ğ m y ö n e d o ğ m gidiyor o l m a m ı z yeterl i .

Z a m a n ı ge ld iğ inde , baz ı a y a r l a m a l a r y a p m a s ı gerekebi l i rd i .

A m a h e n ü z sırası deği ldi b u n u n .

Ertesi gün, despo tun şa tosuna vardılar. Öncek i iyi niyet gös-

terisinin a rd ından , D e p a m i e u x sabahleyin s i l ah lanm geri v e r m e -

miş t i ; Hal t , kemer indek i bıçaklar ın o tanıdık ağırlıklariyla o m -

zundak i iki düz ine ok o l m a d a n kendisini ç ıplak h issediyordu.

Page 207: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Etraf ı o r m a n l a kapl ı M o n t s o m b r e Ş a t o s u , d o l a m b a ç l ı , dar

bir p a t i k a d a n t ı r m a n ı l a n bir p l a t o d a yükse l iyo rdu . D i k p a t i k a -

y ı t ı rman ı r l a rken o r m a n l ı k a raz in in ç o k a ş a ğ ı l a r ı n d a k a l d ı ğ ı m

fark ettiler. P a t i k a , a n c a k dör t a d a m ı n yan y a n a i le r leyebi leceği

geniş l ik teydi . Müt t e f ik o r d u l a r a yeterl i e r i ş imi s ağ l a rken , ge -

niş i şga lc i o r d u l a r ı m u z a k t a t u t m a a m a c ı t a ş ıyo rdu bu . Savaş

us ta la r ın ın d a i m a m ü c a d e l e ha l i nde o l d u ğ u ve her an bir saldırı

r i sk inin b u l u n d u ğ u G a l y a ' d a k i d u r u m u hatır lat ır gibiydi .

M o n t s o m b r e , kal ın duvar lar ı ve dör t k ö ş e s i n d e yer a lan ge-

niş kuleler iyle b a s ı k ve güç lü bir şa toydu . G ö k y ü z ü n e doğru

za r i f çe yükse l en R e d m o n t ya da A r a l u e n Ş a t o s u ' n a hiç b e n -

z e m i y o r d u . Ya ln ı zca s avaş l a rda k u l l a n ı l m a k iç in inşa ed i lmiş ,

karanl ık , sert bir yap ıyd ı . Ha l t , H o r a c e ' a M o n t s o m b r e k e l i m e -

sinin "ka ran l ık d a ğ " a n l a m ı n a geldiğini söy lemiş t i . D o l a m b a ç -

lı, eğri b ü ğ r ü y o l u n s o n u n d a yer a lan kal ın duvar l ı y a p ı y a ç o k

u y g u n d ü ş e n bir i s imdi bu .

Tepey i t ı r m a n d ı k ç a , ş a t o n u n ad ı , d a h a da a n l a m l ı bir ha le

ge l iyordu . Yol k e n a r l a n n d a , üze r l e r ine d ikdö r tgen şekilli t u h a f

ne sne l e r a s ı lmış kazıklar yer a l ıyordu . İyice yak la ş t ık l a r ında ,

H o r a c e dehşe t i ç inde bun l a r ı n d e m i r d e n birer kafes o l d u ğ u n u

fark etti; y a l n ı z c a bir kulaç gen i ş l iğ indeyd i le r ve i ç l e r inde , in-

san kal ın t ıs ın ı and ı r an bir şeyler vard ı . Yolla a r a l a r ı n d a epeyce

m e s a f e o lan kafesler , p a t i k a n ı n üst k ı s ımlar ın ı y a l a m a k t a o lan

r ü z g â r d a haf i fçe sa l lan ıyor lard ı .

Baz ı kafes ler in aylardır asıl ı d u r d u ğ u bel l i o luyordu . İ ç l e -

r indeki şekiller, ka ra rmış ve u z u n z a m a n d a n ber i a ç ık h a v a d a

o lduklar ı iç in porsumus kuru k a b u k l a r d a n ibaret t i art ık; üs t -

leri ise ç ü r ü m e k t e o lan p a ç a v r a l a r l a sarı l ıydı. A m a kafes le r in

bir k ı smı yen iyd i ve iç le r indeki insan la r seç i l eb i l iyordu . K a r e

Page 208: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

şek l inde d e m i r ç u b u k l a r d a n inşa ed i len kafesler , k u z g u n ve

k a r g a l a r m içeri girip etleri d id ik l eme le r ine o l a n a k t an ıyordu .

Cese t l e r in b i r ç o ğ u n u n gözler i , kuşlar t a r a f ından o y u l m u ş t u .

Mides i b u l a n a n H o r a c e , H a l t ' a doğru bir bakış fırlattı. Bu ha-

reketi fark eden D e p a m i e u x , yol kenar ındaki vahşe t göster is inin

o ğ l a n m üze r inde bıraktığı etkiyle neşe lenerek gü lümsed i .

"Tek tük r a s t l anan k a n u n k a ç a k l a r ı m ı z , " dedi ba s i t ç e . " H e r

biri ya rg ı l ana rak suç lu b u l u n d u tabi i . M o n t s o m b r e ' d a huku -

kun üs tün lüğü k o n u s u n d a ı s ra rc ıy ımdır . "

" S u ç l a r ı n e y d i ? " diye so rdu H o r a c e . Ke l ime le r , d ü ğ ü m l e -

nen b o ğ a z ı n d a n ç ı k m a k t a zo r l an ıyo rdu . D e p a m i e u x , aynı ka-

yı ts ız t e b e s s ü m ü n ü tak ındı . D ü ş ü n ü y o r m u ş gibi yapt ı .

" ' M u h t e l i f suç la r ' d i ye l im , " dedi . " K ı s a c a s ı , b e n i m c a n ı m ı

sıktılar."

H o r a c e , d e s p o t u n keyif do lu bak ış la r ın ı b i rkaç saniye b o -

y u n c a ka rş ı l ad ık tan sonra , b a ş m ı ö teye çevirdi . H e m e n yuka -

r ı s ında asılı du ran , p a ç a v r a l a r i ç indek i zaval l ı la ra b a k m a m a y a

ça l ı ş ıyordu . T o p l a m d a y i r m i d e n fazla kafes asılı o lmal ıyd ı t e -

pe le r inde . B i r d e n , baz ı tu t sak la r ın h e n ü z can l ı o l d u k l a n n ı fark

e d i n c e y a ş a d ı ğ ı dehşe t de ikiye ka t land ı . K a f e s l e r i n b i r t a n e -

s indeki tu t sağ ın k ımı ldad ığ ın ı fark e tmişt i . İ lk b a ş t a r ü z g â r d a

u ç u ş a n k u m a ş l a r neden iy le yanı ld ığ ın ı sandı . A m a onlar yak-

laş t ıkça demir le r in a r a s ı n d a n bir e l u z a n m ı ş ve kafes in iç in-

den , a n c a k ö l ü m d ö ş e ğ i n d e k i bir i n s a n a ait o lab i l ecek bir inilti

ge lmiş t i .

Bel l i k i bir i ler i m e r h a m e t d i leyerek yaka r ıyo rdu .

" A m a n T a n r ı m , " dedi H o r a c e u s u l c a v e yan ındak i H a l t ' ı n

derin bir nefes a ldığını duydu .

Page 209: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

D e p a r n i e u x , icara at ını d izg in ley ip ağır l ığını eyer in bir t a r a -

f ına v e r e c e k şek i lde d u r d u .

" T a n ı d ı n ı z m ı ? " d iye so rdu keyifli b i r ses le . " G e ç e n g e c e

t a v e r n a d a y d ı . "

Ş a ş ı r a n H o r a c e ' m k a ş l a n çat ı ld ı . A d a m ı t a n ı y a m a m ı ş t ı . Z a -

ten d e s p o t şöva lyey le ilk karş ı laş t ık lar ı g e c e , h a n d a en a z ı n d a n

bir d ü z i n e ka saba l ı vard ı . Bu a d a m ı ayr ıca h a t ı r l a m a s ı n ı ge rek-

t i ren şeyin ne o l d u ğ u n u m e r a k etti. O s ı rada H a l t , b u z gibi bir

ses le a raya girdi .

" G ü l e n b u y d u . "

D e p a r n i e u x , haf i fçe k ık ı rdad ı . "Aynen öyle . E s p r i an layış ı

ge l i şmiş bir insan kend i s i . O eğ lence l i ruh h a l i n d e n eser kal-

m a m ı ş o l m a s ı n e ga r ip . H a l b u k i k a l a n saat ler in i t u h a f ş aka la r

y a p a r a k geç i r eceğ in i s a n m ı ş t ı m . "

B u n l a r ı söy leye rek d izgin ler i çekti ve y e n i d e n yo l a koyul -

du. A r k a s ı n d a k i kafi le de o d u r d u k ç a duruyor , ha reke t e t t ikçe

ha reke t ed iyo rdu . H a l t ile H o r a c e ' ı da on la ra ayak u y d u r m a y a

zor luyor la rd ı .

H o r a c e , bir kez d a h a tesel l i a r aya rak göz le r in i H a l t ' a ç e -

virdi . B i r k a ç saniye l ik b a k ı ş m a n ı n a r d m d a n O r m a n M u h a f ı -

zı, u s u l c a b a ş ı n ı sa l ladı . Ç o c u ğ u n ne h isse t t iğ in i an l ıyor , şahi t

o l d u ğ u aşağ ı l ık ve z a l i m m a n z a r a d a n t iks indiğ in i b i l i yo rdu .

H a l t ' u n bu hareke t i , H o r a c e ' ı a z da o l sa r aha t l a tmış t ı . D i z iy l e

V u r u c u ' n u n b ö ğ r ü n e d o k u n d u v e i l e r l emeye b a ş l a d ı .

O n l a n b e k l e m e k t e o lan karan l ık , ü r k ü t ü c ü ş a t o y a d o ğ r u

h e p b e r a b e r a t sürdüler .

Page 210: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ YEDl

m i d i l l i , t a m d a E r a k ' i n E v a n i y n ' e söy led iğ i ye rdeyd i .

' * "Küçük bir a ğ a c a bağl ı o l an h a y v a n , sırtını kar bu lu t -

larını H a l l a s h o l m ' a t a ş ıyan b u z gibi r ü z g â r a ve rmiş t i . E v a n i y n

ipi ç ö z ü n c e , m i n i k at, us lu us lu k ı z m y a n ı n a geldi . T e p e l e r i n -

deki ç a m yaprak la r ın ı h ı ş ı rda tan rüzgâr , kar la kapl ı dal lar ı t i t-

re t i rken t u h a f sesler ç ıka r ıyo rdu .

B i l i nç s i zce kızı tak ip eden Will, ne redeyse be l ine kadar ge len

kar ın i ç inde tökez l iyordu . Evanilyn de y ü r ü m e k t e zo r l an ıyordu

a m a yeters iz b e s l e n m e ve b u z gibi soğuk la haf talardır g ö r d ü ğ ü

ağır işler y ü z ü n d e n bi tk in d ü ş m ü ş o lan oğ lan ın işi daha zordu .

E va n iyn , bir süre sonra durup , E r a k ' i n midi l l in in sır t ındaki ç a n -

t ada o l a c a ğ ı m söylediği s ıcak kıyafetleri ç ıka rmas ı ge rekeceğ i -

n i b i l iyordu. Ayrıca şafak s ö k m e d e n b i r az o l sun i le r leyebi lmek

için, m u h t e m e l e n Will ' i midi l l in in sır t ına b ind i rmes i ge reke -

cekti. A m a şu an için, hiçbir g e c i k m e y e t a h a m m ü l ü yoktu. T ü m

içgüdüler i ona yola d e v a m e tmes in i , S k a n d i y a kasabas ıy la a ra-

l a n n a m ü m k ü n o l d u ğ u n c a m e s a f e k o y m a s ı n ı v e b u n u e l inden

ge ld iğ ince hızli y a p m a s ı n ı söy lüyordu .

Page 211: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

E v a n l y n , h ız la esen rüzgâ ra karşı b a ş ı n ı eğip bir el iyle m i -

dilliyi, d iğer iy le de Wil l ' in b u z gibi elini ü ı t a r ak dağ l a r a d o ğ r u

kıvrı lan pa t ika b o y u n c a i ler ledi . Z a m a n z a m a n kar ın a l t ında

ka lmış a ğ a ç kü tük le r ine ve k a y a l a r a t ak ı la rak , der in kar t a b a -

kas ın ın i ç inde b a t a ç ıka yürüdüler .

Ya r ım saa t l ik yü rüyüşün a r d m d a n , E v a n l y n , y ü z ü n e ç a r p a n

ilk kar tane ler in i h i s s e t m e y e b a ş l a d ı . B i r k a ç dak ika i ç inde kar

yağış ı iy ice h ız landı . D u r u p ge r ide b ı rakt ık lar ı p a t i k a y a bak t ı .

Ayak izleri y a n yar ıya ö r t ü l m ü ş t ü . E r a k , o g e c e t ipi o l a c a ğ ı -

n ı b i l i yo rdu , d iye d ü ş ü n d ü . D e n i z c i i çgüdü le r i , o n a k a ç a k -

l a n n t ü m iz ler inin s i l ineceğin i s ö y l e y i n c e y e dek b e k l e m i ş t i .

E v a n l y n , s a l o n u n k a p ı s ı n d a n ç ık t ı ğ ından bu y a n a , ka lb in in ilk

kez u m u t l a d o l d u ğ u n u hisset t i . H e r şeye r a ğ m e n bu iş ten ya -

kayı sıyırabil ir lerdi .

Bu a r a d a , h e m e n a rkas ındak i Will, t ökez l ey ip a n l a m s ı z

sözcük l e r m ı r ı l d a n d ı k t a n son ra kar ın i ç ine d ü ş m ü ş t ü . E v a n l y n

a rkas ın ı d ö n d ü ğ ü n d e s o ğ u k t a n t i t reyen oğ l an ın m o r a r d ı ğ ı n ı

fark etti. Mid i l l i ye doğru k o ş a r a k ç a n t a n ı n iç ini a r a ş t ı r m a y a

b a ş l a d ı .

D i ğ e r nesne le r in a r a s ı n d a b u l d u ğ u k o y u n der is i ceket i tit-

r e m e k t e o lan Wil l 'e giydirdi . O b u n u y a p a r k e n . Will de b o ş

göz le r l e E v a n i y n ' i iz l iyordu. B a ş ı n a her ne ge l i r se k a b u l l e n e n ,

akı ls ız bir hayvan gibiydi . E v a n l y n , Wil l ' in y ü z ü n e bir t a n e ge -

ç i rse ç o c u ğ u n o n a karşı k o y m a y a c a ğ ı n d a n e m i n d i . O n u n eski

ha l in i ha t ı r l ayarak oğ lan ın b o ş bak ı ş la r ın ı kede r l e iz ledi . H e r

ne k a d a r ş i m d i y e dek ç o k az say ıda i n san bu i l le t ten k u r t u l m u ş

o lsa da E r a k , Wil l ' in b ü y ü k o las ı l ık la iy i l eşeceğ in i söy lemiş t i .

Wil l ' in bu k o r k u n ç i l let ten k u r t u l m a k için dağ la r ın g ö z l e r d e n

uzcik t e p e l e r i n d e bo l b o l z a m a n ı o l acak t ı . S k a n d i y a l ı k o n t u n

Page 212: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

hakl ı ç ı k m a s ı ve s ı cako tu b a ğ ı m l ı s ı a r k a d a ş m m t a m a m e n iyi-l e şmes i için dua la r ed iyo rdu E v a n i y n .

K a r ş ı k o y m a y a n oğlan ı mid i l l iye doğru i terek, h a y v a n ı n

sır t ına ç ı k m a s ı n ı işaret etti. Will, bir an d u r a k s a d ı k t a n son ra

a c e m i hareke t le r le kend i s in i eyer in üze r ine attı. D a ğ l a r a d o ğ r u

u z a n a n p a t i k a b o y u n c a i ler lerken, eyer in ü z e r i n d e şaşk ın l ık la

s a l l an ıyo rdu .

Bu s ı rada y o ğ u n kar yağış ı d e v a m ed iyordu .

E r a k , yol a y r ı m ı n d a n tar i f e tmiş o l d u ğ u t a r a fa s a p a r a k or-

m a n ı n ka ran l ığ ına ka r ı ş an ikiliyi iz l iyordu. D o ğ r u y o l d a iler-

l ed ik le r inden e m i n o l a rak aynı yo lu t ak ip etti, a m a d ö n e m e c e

g e l d i ğ i n d e düz d e v a m ede rek r ıh t ımın y o l u n u tut tu .

Yı l ın b u z a m a n ı B ü y ü k S a l o n ' a nöbe t ç i k o n m u y o r d u . E t ra f -

la r ındaki d a ğ l a n k a p l a y a n kar lar h e r h a n g i bir n ö b e t ç i d e n d a h a

etkili o lduğu iç in , saldır ı ih t imal i g ö z ö n ü n e a l ı n m ı y o r d u b i le .

A n c a k r ıh t ıma y a k l a ş m a k t a o lan E r a k , tedbir i e lden b ı r a k m ı -

y o r d u . K u r t gemi l e r i n i k o r u m a k a m a c ı y l a r ı h t ımda bir n ö b e t ç i

ekibi t u tu luyordu . A n i bir fırt ına, gemi l e r in k a r a y a o t u r m a s ı n a

n e d e n olabi l i rdi ; do lay ı s ıy la teh l ike h a l i n d e görevl i t ayfa la r ı

uya r ıp u y a n d ı r m a l a n iç in r ı h t ımda b i r k a ç nöbe t ç i g ö r e v l e n d i -

r i lmişt i .

N ö b e t ç i l e r o n u ko lay l ık la görebi l i r ve g e c e n i n bir yar ıs ı

o r a d a ne işi o l d u ğ u n u m e r a k edebi l i r lerdi . Bu n e d e n l e e l i nden

g e l d i ğ i n c e g ö l g e l e r d e n a y r ı l m a m a y a d ikka t e d i y o r d u E r a k .

Haf i f a d ı m l a r l a i ske ledek i gemis i Kurt Rüzgârına ç ıkt ı ;

g e m i d e görevl i t ay fa o l m a d ı ğ ı n ı b i l iyordu . H a v a d u r u m u t ah -

Page 213: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

m i n c i l i ğ i n d e k i şöh re t i ne d a y a n a r a k , bu g e c e ş i d d e t h bir rüzgâr

e s m e y e c e ğ i n i idd ia e tmiş ve g e m i d e k i nöbe t l e r i b i z z a t kaldır-

mış t ı . A r k a ta ra f tak i k o r k u l u ğ u n ü z e r i n d e n eği ldi ve a rad ığ ı

şeyi b u l d u . G ü n ü n e rken s a a t l e r i n d e yanaş t ı rd ığ ı f i l ika , b ı r ak -

t ırdığı y e r d e d u r u y o r d u .

G e m i l e r i n bağ l ı o l d u ğ u i ske leye g ö z a t t ığ ında , den iz in hâ lâ

ç e k i l m e k t e o l d u ğ u n u an lad ı . İ ske l eye var ış ın ı , d en i z in çeki l -

rpes iy le ç a k ı ş a c a k şek i lde p l a n l a m ı ş t ı ; h ız la m i n i k kay ığa tır-

m a n a r a k a rka t a r a f ındak i t ıpayı y e r i n d e n ç ıkard ı . K a y ı ğ a bir

a n d a d o l a n b u z gibi su, el lerini ı s la tmış t ı . F i l i ka yar ı y a n y a

d o l u n c a t ıpayı ye r ine takt ı ve p a r m a k l ı ğ ı n ü s t ü n d e n kurt g e m i -

s ine a t ladı . H a n ç e r i n i ç e k e r e k f i l ikayı g e m i y e b a ğ l a y a n hala t ı

kest i .

Bir an , h içbir şey o l m a d ı . D e r k e n , z a t en yar ı ya r ıya suya

b a t m ı ş o lan m i n i k f i l ika , ö n c e yavaş , sonra çek i l en suyla b e -

raber hızlı bir b i ç i m d e ger iye d o ğ r u k a y m a y a b a ş l a d ı . K a y ı ğ ı n

i ç inde , de l iğ ine geç i r i lmiş h a l d e b i r tek kürek b u l u n u y o r d u .

K ü r e ğ i , f i l i kan ın t ak ip eden b i rkaç gün i ç inde b u l u n m a s ı ihti-

m a l i n e karş ı , E r a k yer leş t i rmiş t i . Yarı yar ıya su do lu , t ek küre -

ğ i eksik, b a t m ı ş bir f i l ika ; t ü m bun la r , bir k a z a ih t ima l in i i şare t

edecek t i .

U z a k l a ş a n f i l ika , r ıh t ımı k a p l a y a n gen iş t ekne le r in a rkas ın -

da yavaş yavaş görüş a l a n ı n d a n ç ık ıyo rdu artık. E l i n d e n ge leni

y a p t ı ğ ı n d a n e m i n o lan E r a k , k ıyıya çıktı ve gel iş y o l ı m d a b ı -

raktığı izleri t ak ip ede rek B ü y ü k S a l o n ' a doğru i ler ledi . Yürür -

ken , t ip in in ç o c u k l a r ı n izlerini y o k ett iğini fark e tmi ş ve ç o k

m e m n u n ka lmış t ı . S a b a h o l d u ğ u n d a , g e c e b u y o l d a n bir i ler i -

n in g e ç m i ş o l d u ğ u n a dair h içb i r i z b u l u n m a y a c a k t ı . K ö l e l e r i n

kaç ış ıy la ilgili t ek ipucu , kay ıp f i l ika ile kesik ha l a t o l acak t ı .

Page 214: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

O r m a n ı n i ç i nden g e ç e n p a t i k a d ik leş t ikçç , i l e r l emek de

zor laş ıyordu . E v a n i y n hırıltıyla nefes alıyor, so luk ver i rken

a ğ z ı n d a n b u h a r ç ık ıyordu . K a r b a ş l a y ı n c a , a z ö n c e ç a m a ğ a ç -

l a n m t i t reten hafif rüzgâr da s o n a ermişt i . E v a n i y n ' i n ağzı ve

b o ğ a z ı k u r u m u ş t u ; a y n c a a ğ z ı n d a m a d e n i bir tat vardı . Bi r -

kaç kez y e r d e n top lad ığ ı karı y e m e y i denese de , s u s u z l u ğ u n u

a n c a k kısa süre l iğ ine bas t ı rab i lmiş t i . A ğ z ı n d a k i kar e r id ikçe

b o ğ a z ı n d a n g e ç e n b i rkaç d a m l a su, b u z gibi soğuk neden iy l e

fayda s a ğ l a m ı y o r d u .

D ö n ü p a rkas ına bakt ı . Ağır a d ı m l a r a t a rak inat la y o l u n a d e -

v a m eden midi l l i , b a ş m ı ö n ü n e eğmiş , s o ğ u k t a n e tk i l enmiyor

gibiydi . K o y u n derisi ceke te s a r m a n Will, mid i l l in in sırt ına ya -

p ı şmış t ı . Ha f i f hafif in l iyordu sürekh .

E va n iyn , bir an iç in y ü r ü m e y e ara verdi ; hırıltılı nefes le r

alıyor, b u z gibi havayı iç ine çek iyo rdu . Aldığ ı her nefes , b o -

ğaz ın ı yak ıyordu . Be l h i zas ına ge len kar in i ç inde verd iğ i m ü -

cade le s o n u c u , b a c a k l a r ı a ğ n y o r ve t i t r iyordu. A n c a k y o r g u n -

luktan t ü k e n i n c e y e dek y ü r ü m e s i gerek t iğ in in de fa rk ındaydı .

R a g n a k ' m M e k â n ı ile a ra la r ındak i m e s a f e y e dair hiçbir f ikr i

yok tu a m a p e k fazla yol kat e d e m e m i ş o l m a l a r ı n d a n korkuyor -

du. E r a k ' m sahte ayak izi d e n e m e s i n i n b a ş a n s ı z o l m a s ı ha l in-

de , güç lü kuvvetl i S k a n d i y a l ı l a r ' i n , Will ile aşt ıkları m e s a f e y i

bir saa t t en az sü rede kat e d e c e ğ i n d e n kuşkusu yoktu .

E r a k ' ı n verd iğ i t a l ima t , şafak s ö k m e d e n ö n c e ç ıkabi ld ikler i

k a d a r y ü k s e ğ e ç ıkmala r ıyd ı . B u n u t ak iben y o l d a n ayr ı larak,

Page 215: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will İle gün b o y u s a k l a n a c a k l a r ı ka l ın a ğ a ç l a r ı n k o r u m a s ı n a

s ığ ınma la r ı ge rek iyo rdu .

G ö k y ü z ü n ü k a p l a y a n ağaç l a r ı n i ç indek i dar b o ş l u ğ a bir g ö z

attı. K a l ı n bulut lar , ay ve y ı ld ız la ra dair t ü m işaret ler i gizl i -

y o r d u . Saa t in k a ç o l d u ğ u n a ya da şa fağ ın s ö k m e s i n e ne k a d a r

ka ld ığ ına dair h içbir f ikr i yok tu .

B a c a k l a r ı n d a k i t ü m kas la r ın i syan e t m e s i n e r a ğ m e n , a ldır-

m a z a d ı m l a r a t an midi l l i e ş l i ğ inde , p e r i ş a n bir h a l d e y o l u n a

d e v a m etti. Bir an , mid i l l in in s ır t ına a t layıp Wil l ' in a r k a s ı n a

g e ç m e y i geç i rd i i ç inden . A m a b u f ik r i h e m e n a k l ı n d a n u z a k -

laşt ırdı . Yan la r ındak i k ü ç ü k bir mid i l l iyd i s o n u ç t a ; her ne ka -

dar Will ile eşya lar ın ı ş ikâyet e t m e d e n t a ş ı sa da ikinci bir b in i -

ci , h a y v a n ı n ç a b u c a k y o r u l m a s ı n a n e d e n o lu rdu . K a r ı ş ı k tüylü

m i n i k ya ra t ığ ın on la r iç in ne k a d a r ö n e m l i o l d u ğ u n u b i ld iğ in -

den , i s t eks izce de o l sa , y o l u n a yaya d e v a m e t m e y e karar verd i .

H a y v a n yo ru lu r sa , Wil l ' in ö l ü m fe rman ın ı i m z a l a m ı ş b i l e o l a -

bi l i rdi . Oğ lan ı bu b i tk in ve g ü ç s ü z hal iy le as la y ü r ü t e m e z d i .

Ağır ak sak a d ı m l a r l a y ü r ü m e y e d e v a m etti; ayakla r ın ı kar -

d a n ç ıkar ıp havaya kaldı r ıyor , a d ı m a t m a y a ça l ı ş ı rken ha f i f çe

kay ıyo rdu . G ü v e n l i bir n o k t a b u l u n c a y a dek d i m d i k d u r m a y a

ça l ı ş ıyordu . Sol . Sağ . Sol . Sağ . Ağz ı iyice k u r u m u ş t u . Verdiği

soluklar , hâ lâ or tal ığı b u h a r a b o ğ u y o r ve sakin g e c e n i n i ç i n d e

i ler ledikler i pa t ikay ı bel l i be l i r s iz i şa re t l iyordu . D ü ş ü n m e k s i -

zin att ığı a d ı m l a r ı s a y m a y a b a ş l a m ı ş t ı . B u n u n bel l i bir n e d e n i

yok tu . M e s a f e y i ö l ç ü y o r fa lan d a değ i ld i . M o n o t o n yü rüyüş

t e m p o s u n a verd iğ i bir t epk iyd i y a l n ı z c a . İki y ü z e v a r ı n c a tek-

rar s a y m a y a b a ş l a d ı , sonra y e n i d e n . B ö y l e bir süre d a h a d e v a m

et t ikten sonra , b i r d e n kaç kez iki y ü z e dek sayd ığ ın ı b i l m e -

diğini fark ederek s a y m a y ı kest i . Y i rmi a d ı m son ra , y e n i d e n

Page 216: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

s a y m a y a baş l ad ı . O m u z silkti. B u kez , b a ş a d ö n m e d e n ö n c e

dör t yüze k a d a r s a y m a karar ı aldı . Yeter ki değiş ik l ik o l sun ,

diye d ü ş ü n d ü sinirli sinirli gülerek .

K o c a m a n kar taneler i d ü ş m e y e d e v a m ediyor, E v a n i y n ' i n

j m z ü y l e saç lar ın ı b e y a z a b u r u y o r d u . K ı z , u y u ş m a y a b a ş l a y a n

y ü z ü n ü ser tçe ovuş tu rurken elinin de u y u ş t u ğ u n u fark ede rek

du rdu ve çan t an ın içini bir kez d a h a karışt ırdı .

Will ' in ceke t in i ç ıkar ı rken, içer ide bir çift e ld iven ç a r p m ı ş -

t ı g ö z ü n e . İki pa r ça l ı , kal ın yün eldivenler i bu ldu . E ld iven le r i

d o n m a k t a o lan el ler ine geç i rd ik ten sonra , kan d o l a ş ı m ı n ı ye-

n iden s a ğ l a m a k için kol lar ını sa l ladı . S o n r a ellerini g ö ğ s ü n e

vu ra rak ko l tuk al t lar ına s o k m a y ı d e n e d i . B i rkaç d a k i k a n ı n so-

n u n d a , hafif bir k a r ı n c a l a n m a h i s sede rek y e n i d e n y ü r ü m e y e

baş l ad ı .

Evanilyn d u r u n c a , midi l l i de d u r m u ş t u . O ha reke t l en ince ,

hayvan da sabır la a rka s ından i le r lemeye baş l ad ı .

K ı z , dör t yüze ge l ince du rdu ve s a y m a y a b a ş t a n ba ş l ad ı .

Page 217: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ SEKÎZ

Halt, o n l a r a gös te r i l en gen iş da i re b o y u n c a e t ra f ına b a -

kındı .

" E h , " ded i , " k ü ç ü k bir yer a m a ida re eder i ş t e . "

İş in d o ğ r u s u , p e k de ge rçek le r i y a n s ı t m ı y o r d u bu i fade .

M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n , D e p a m i u e x ' n u n y a l n ı z c a kend i ih-

t iyaç lar ı ve konuk la r ın ın ih t iyaçlar ı , d iye de ek lemiş t i a layc ı

b i r di l le için ku l l and ığ ın ı söy led iğ i m e r k e z i k u l e s i n d e y d i -

1er. G e n i ş ve o l d u k ç a raha t d ö ş e n m i ş bir odadayd ı l a r . Y e m e k

y e m e k için o l d u k ç a u y g u n bir m a s a ve iki s a n d a l y e y l e gen i ş

ş ö m i n e n i n her iki y a n ı n a yer leş t i r i lmiş , raha t g ö r ü n ü m l ü iki

ko l tuk vard ı o d a d a . H e r iki y a n d a k i kapı la r , k ü ç ü k y a t a k o d a -

l a n n a aç ı l ı yo rdu ; ha t ta bir küve t le l a v a b o n u n da dâhi l o l d u ğ u

m i n i k bir b a n y o s u b i le vard ı . Taş d u v a r l a r d a bir çift t ab lo as ı -

lıydı, z e m i n i n b ü y ü k bir k ı smı da ha l ıy la k a p l a n m ı ş t ı . O d a n ı n

ayr ıca k ü ç ü k bir te ras ı ve ş a t o y a ge l i rken g e ç m i ş o lduk la r ı sar-

m a l p a t i k a y l a a ş a ğ ı l a r d a ka l an o r m a n l ı k araz i le r in görü leb i l -

diği bir p e n c e r e s i de b u l u n u y o r d u . C a m s ı z p e n c e r e , rüzgâ r ve

diğer kö tü hava şar t la r ına karş ı , i ç t a r a f ı n d a n a h ş a p p a n j u r l a r l a

k o m n u y o r d u .

Page 218: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

O d a n ı n d ü z e n i n e u y m a y a n t ek yer, kap ıyd ı . İ ç t a r a f ında

kap ı kolu b u l u n m u y o r d u . Da i re le r i kon fo r lu o labi l i rd i . A m a

b u r a d a t u t s a k o lduk la r ın ı b i l i yo rdu Ha l t .

Ç a n t a s ı n ı yere f ı r la tan H o r a c e , keyifle a teş in b a ş ı n d a k i ah-

şap k o l t u k l a r d a n b i r ine g ö m ü l d ü . H e n ü z ö ğ l e d e n son ra o l m a -

s ına r a ğ m e n , p e n c e r e d e n içeri rüzgâr e s iyordu . G e c e l e y i n b u -

rası s o ğ u k ve rüzgâr l ı o luyo rdu r h e r h a l d e , d iye d ü ş ü n d ü . A m a

s o n u ç t a , şa to da i re le r in in ç o ğ u s o ğ u k o lu rdu . B u r a s ı da farklı

deği ld i .

" H a l t , " ded i , "Abe la rd ile Ç e k i c i ' n i n b iz i n e d e n t u z a ğ a kar-

ş ı u y a r m a d ı k l a r ı n ı m e r a k e d i y o r u m . Bu tür şeyleri ö n c e d e n

sezmele r i iç in eğ i t i lmedi le r m i ? "

Hal t , yavaşça baş in ı salladı. " B e n de aynı şeyi d ü ş ü n d ü m , "

dedi . "Ve sanı r im senin şu fetihler zincirinle ilgili bir d u r u m b u . "

Bir şey a n l a m a y a n H o r a c e b o ş b o ş y ü z ü n e b a k ı n c a , d e v a m

etti. " Y a n ı m ı z d a t e n e k e c i kafilesi gibi t m g ı r d a y a n z ı rhlar la

yük lü , y a r ı m d ü z i n e savaş atı vard ı . T a h m i n i m c e o t ıngırtı lar,

D e p a m i u e x ' n u n a d a m l a r ı n ı n ç ıkard ığ ı sesleri ba s t ı r d ı . "

H o r a c e , k a ş l a n m çat t ı . B u n u d ü ş ü n m e m i ş t i . "Yine d e a t la r ın

a d a m l a r ı n koku la r ın ı a lma la r ı g e r e k m e z m i y d i ? " diye so rdu .

" R ü z g â r d o ğ m y ö n d e ese rse , evet. A m a ha t ı r l a r san , o an b i z -

den o n l a r a d o ğ m e s i y o r d u . " A t l a n n b ö y l e s i n e k ü ç ü k bir g ü ç l ü -

ğün b i le ü s t e s i n d e n g e l e m e m e l e r i n d e n do lay ı haya l kı r ıkl ığına

u ğ r a m ı ş o lan H o r a c e ' a şöy le bir bak t ı . " B i z l e r b a z e n , " d iye

d e v a m etti, " O r m a n M u h a f ı z ı a t l a r ı ndan faz la şey b e k l i y o m z .

On la r da b i rer hayvan s o n u ç t a . " D u d a k l a r ı haf i f b i r t e b e s s ü m l e

kıvrıldı a m a H o r a c e b u n u n fark ına v a m ı a d ı . Ya ln ı zca b a ş ı m

s a l l a m a k l a ye t ine rek bir sonrak i s o m s u n a geç t i .

Page 219: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" P e k i , " ded i , " ş i m d i n e y a p a c a ğ ı z ? "

O r m a n M u h a f ı z ı , o m u z silkti. Ç a n t a s ı n ı a ç m ı ş , b i rkaç p a r ç a

eşyas ın ı ç ıka r ıyordu ; t e m i z bir g ö m l e k , t ıraş b ı ç a ğ ı ve t emiz l ik

m a l z e m e l e r i .

" B e k l e y e c e ğ i z , " dedi . " N a s ı l s a z a m a n a ç ı s ı n d a n bir kaybı-

m ı z yok; yani ş imdil ik . S k a n d i y a ' y a aç ı l an dağ geçi t le r i , en

a z ı n d a n bir ay d a h a kar a l t ında o l acak . H a t t a b i z i m şu kibar

G a l y a l ı ' n m ak l ından geçen le r i ö ğ r e n i n c e y e dek b i r k a ç gün b u -

r ada d in lenebi l i r iz b i l e . "

H o r a c e , b o t u n u ç ıkardı ve bu ani özgü r lük h i s s inden hoş l a -

n a r a k keyifle ayak p a r m a k l a n n ı oynat t ı .

"B i r şey d a h a var ," dedi . " D e p a m i e u x sence neyin p e ş i n d e .

H a l t ? "

Ha l t , bir an d u r a k s a d ı k t a n sonra baş ın ı sal ladı . " E m i n deği -

l im. A m a ö n ü m ü z d e k i b i rkaç gün i ç inde elini aç ık edecekt i r .

S a n ı r ı m b e n i m O n n a n M u h a f ı z ı o l d u ğ u m d a n şüphe len iyo r , "

ded i , d ü ş ü n c e l i bir tavırla.

" B u r a l a r d a O r m a n M u h a f ı z ı var m ı ? " diye so rdu , şaş ı ran

H o r a c e . O r m a n M u h a f ı z ı Teşk i l a t ı ' n ın ya ln ı zca A r a l u e n ' d e fa-

aliyet gös te rd iğ in i z a n n e d i y o r d u . Ha l t baş ın ı iki y a n a sa l l ad ı -

ğ ında , b u v a r s a y ı m ı n ı n d o ğ m o l d u ğ u n u an lad ı .

"Hayır, yok ," dedi Halt . "Ve u z a k ülkelerde Bir l ik ' ten söz et-

m e m e y e da ima özen göstermişizdir . K i m i n l e ne z a m a n savaşa

gireceğini asla b i lemezsin . A m a böy le bir şeyi t a m a m e n gizh tut-

m a k da olanaksız , yani hakk ımızda bir şeyler biliyor da olabilir."

"Pek i b i l iyorsa n e o l a c a k ? " diye so rdu H o r a c e . " B i z i m l e ,

senin de ded iğ in gibi , ya ln ı zca b e n i m l e d ö v ü ş m e k için i lgi len-

diğini s a n ı y o r d u m . "

Page 220: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"İ lk b a ş t a öy l eyd i , " d iye o n a y l a d ı Ha l t , " a m a art ık kokuyu

aldı ve san ı r ım ben i kend i ç ıkar ı için nası l k u l l a n a c a ğ ı n ı n he -

sap la r ın ı yap ıyo r . "

" S e n i k u l l a n m a k m ı ? " d iye tekra r lad ı H o r a c e . K a ş l a r ı çat ı l -

mış t ı . Ha l t , a l d ı r m a z bir e l işaret i yapt ı .

" O n u n gibi insan la r ın k a f a l a n , gene l l ik le bu şek i lde çal ış ı r ,"

d iye aç ık lad ı . " H e r ş eyden ç ıkar e lde e t m e n i n yol la r ın ı ararlar.

Ve f iya t ın u y g u n o lmas ı ha l i nde , he rkes in sat ın a h n a b i l e c e ğ i n e

inanırlar . Ş u b o t u n u tekrar g i y m e n m ü m k ü n m ü a c a b a ? " diye

n a z i k ç e ekledi . " P e n c e r e d e n p e k t a ze hava girdiği s ö y l e n e m e z

ve ç o r a p l a n n d a , d o ğ r u s u n u s ö y l e m e k ge rek i r se , leş gibi k o -

kuyor . "

"Şey , a f f ede r s in ! " ded i H o r a c e , b o t u n u tekra r a y a ğ ı n a geç i -

rerek. Oday ı k a p l a y a n ağır k o k u y u o da fark e tmiş t i ş imdi .

" B u ü l k e d e k i şövalyeler , şöva lye l ik y e m i n i e t m e z l e r m i ? "

diye so rdu , k a f a s ı n d a k i esas k o n u y a geri d ö n e rek . " Ş ö v a l y e l e r ,

b a ş k a l a r ı n a y a r d ı m c ı o l m a k iç in y e m i n ederler , öy le deği l m i ?

İnsan la r ı ' k u l l a n m a k ' o n l a r a u y g u n bir davran ı ş deği ld i r . "

"Yemin eder le r , " dedi Ha l t . " A m a o y e m i n e sad ık kal ı r lar

m ı , oras ı tartışılır. Z a t e n şöva lye le r in s ı r adan in san la ra yar-

d ı m c ı o l m a l a r ı f ikr i , güç lü bir kra l ın b u l u n d u ğ u A r a l u e n gibi

ye r l e rde geçer l id i r . Yoksa güç k i m d e y s e , is tediği her şeyi ya -

pabi l i r . "

" A m a b u b ö y l e o l m a m a l ı , " d iye m ı r ı l d a n d ı H o r a c e . H a l t d a

aynı k a n ı d a y d ı a n c a k b u n u di le ge t i r e rek e l ine bir şey g e ç m e -

y e c e ğ i n i n de f a rk ındayd ı .

" S e n s a d e c e sabırlı o l , " ded i H o r a c e ' a . " İş ler i h ı z l a n d ı r m a k

a d ı n a y a p a b i l e c e ğ i m i z hiçbir şey yok . D e p a m i u e x ' n u n ne is-

Page 221: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

t ed iğ in i y a k ı n d a öğren i r i z . Bu a r a d a r aha t l ay ıp k e y f i m i z e b a -k a l ı m . "

"B i r şey d a h a . . . " d iye yol a r k a d a ş ı n ı n öne r i s i ne a l d ı r m a d a n

ekledi H o r a c e . "Yol k e n a r ı n d a k i o ka fe s l e rden hiç h o ş l a n m a -

d ı m . Suç la r ı ne k a d a r ağır o lu r sa o l sun , g e r ç e k bir şöva lye hiç

k imsey i o şek i lde c e z a l a n d ı r m a z . K o r k u n ç bir c e z a l a n d ı r m a

y ö n t e m i . İ n san l ık d ı ş ı ! "

Ha l t , o ğ l a n ı n s a m i m i b a k ı ş l a r ı m karş ı lad ı . Oğ lan ı r aha t l a t -

m a k iç in ö n e r e b i l e c e ğ i bir şey b u l u n m u y o r d u .

" E v e t , " ded i s o n u n d a , " b e n i m d e hiç h o ş u m a g i t m e d i . S a -

n ı r ım b u r a d a n a y r ı l m a d a n ö n c e . L o r d D e p a m i u e x ' n u n b i z e o

k o n u d a baz ı a ç ı k l a m a l a r d a b u l u n m a s ı g e r e k e c e k . "

A k ş a m y e m e ğ i n i , G a l y a l ı d e s p o t l a b i r l ik te yediler . M a s a ,

o tuz ya da d a h a faz la say ıda insan ın y e m e k y iyeb i l eceğ i b ü -

yük lük teyd i . H i z m e t ç i k ız lar la oğ l an l a r te laş i ç i n d e or ta l ık ta

do lan ıyor , i s t e n d i ğ i n d e y e m e k ve ş a r ap servisi yap ıyo r l a rd ı .

Y e m e k n e iyi n e d e k ö t ü y d ü ; bu , H a l t ' u şaş ı r tmış t ı . G a l y a

m u t f a ğ ı n ı n egzo t ik bir şöhret i vard ı . A n c a k servis ed i l en bas i t

y iyecekler , bu şöhre t in as ı ls ız o l d u ğ u n u gös t e r iyo rdu .

H i z m e t l i l e r i n h e p ön le r ine bak t ık la r ın ı ve ü ç ü y l e de hiç g ö z

t e m a s ı k u r m a d ı k l a r ı n ı fark etti. H i z m e t k â r l a r d a n bir i y e m e k

d a ğ ı t m a k ya da kadeh in i d o l d u r m a k ü z e r e e f end i s ine yak laş t ı -

ğ ı n d a , b a r i z bir ko rku havas ı h â k i m o l u y o r d u s a l o n a .

Ha l t , D e p a m i u e x ' n u n y a l n ı z c a o r t a m d a k i gerg in l iğ in far-k ında o l m a k l a k a l m a y ı p , b u d u m m d a n b ü y ü k bir keyi f a ld ığ ı -n ı da gö reb i l i yo rdu . H i z m e t k â r l a r d a n biri nefes in i t u t a r ak o n a

Page 222: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

yak laş t ığ ında , a d a m ı n za l im d u d a k l a r ı n a t a tminkâ r bir t ebes -

s ü m yer leş iyordu .

Y e m e k b o y u n c a ç o k az konuş tu la r . D e p a r n i e u x , el ine ge -

ç i rmiş o l d u ğ u ilgi çek ic i , t uha f bir b ö c e ğ i ince leyen bir oğ l an

ç o c u ğ u n u and ı r ıyordu . Bu şart lar a l t ında ne Ha l t ne de H o r a c e

h a v a d a n s u d a n k o n u ş a c a k d u r u m d a deği ldi za ten .

Y e m e k bi t ip m a s a t e m i z l e n d i k t e n sonra , D e p a r n i e u x n iha-

yet k o n u ş m a y a baş l ad ı . K ü ç ü m s e r bir tavırla H o r a c e ' a b a k a -

rak, da i re le r ine aç ı l an m e r d i v e n e doğru bir e l işareti yapt ı .

"Sen i daha fazla t u tmayacağ ım, evlat," dedi . "Kalkabi l i r s in ."

Bu kaba t a v n n ka r ş ı s ında haf i fçe k ıza ran H o r a c e , H a l t ' a bir

bak ı ş f ı r la t ınca O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n baş ın ı haf i fçe sa l ladığın ı

fark etti. Saygın l ığ ın ı m u h a f a z a ed ip şa şk ın l ığ ım G a l y a l ı şö-

va lyeye bell i e t m e m e y e ça l ı şa rak a y a ğ a kalktı .

"İyi geceler . H a l t , " ded i u su lca . Ha l t bir kez d a h a baş ın ı sal-

ladı. " S a n a da , H o r a c e . " Savaşç ı ç ı rağı , D e p a r n i e u x ile de g ö z

göze ge ld ik ten sonra , a rkas ın ı d ö n e r e k oday ı terk etti. O ana

dek gö lge le re s a k l a n a r a k bek l eyen iki si lahlı m u h a f ı z , derha l

p e ş i n e düşe rek m e r d i v e n b o y u n c a o ğ l a n a eşl ik etti.

K ü ç ü k bir hakare t , d iye d ü ş ü n d ü H o r a c e , da i res ine ç ıkan

merd iven le r i t ı rman ı rken . M u h t e m e l e n ç o c u k ç a y d ı da . A m a

y ine de , m a s a d a n ayn l ı rken M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n e fend i -

sini s e l a m s ı z b ı r a k m ı ş o l m a s ı , kend i s in i b i r az d a h a iyi h isse t -

m e s i n i s ağ lamış t ı .

D e p a r n i e u x , H o r a c e ' m taş merd iven l e rdek i ayak ses ler in in

u z a k l a ş m a s ı n ı bek l ed i . Ve sanda lyes in i ger iye doğru çekerek ,

iç le r inde binbir t i lkinin dolaş t ığ ı göz le r in i O r m a n M u h a f ı z ı ' n a

çevirdi .

Page 223: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" E h , E f e n d i H a l t , " dedi u s u l c a , "küçük bir sohbe t in z a m a n ı

ge ld i . "

Ha l t , dudak la r ın ı bük tü . " N e k o n u d a ? " diye so rdu . " D e d i -

k o d u y l a a r a m p e k hoş deği ld i r d e . "

D e s p o t şöva lyen in y ü z ü n ü ince bir t e b e s s ü m kap lad ı . " E ğ -

lencel i bir k o n u k o l a c a ğ ı n ı z be l l i , " dedi . " S ö y l e y i n b a k a l ı m ,

t a m o la rak k ims in i z s i z ? "

Ha l t , i lg is izce o m u z silkti. Ö n ü n d e k i , içi n e r e d e y s e b o -

şa lmış kadeh l e oynuyor , kadeh i sağa sola çevi rerek k ö ş e d e k i

a l ev le rden ç ıkan par ı l t ı lar ın çıkıntı l ı c a m d a k i y a n s ı m a l a r ı n ı

iz l iyordu.

" S ı r a d a n bir iyim b e n , " dedi. " A d ı m Halt . Ara luenl iy im ve Sör

H o r a c e ile seyahat ediyorum. B a ş k a da söylenecek bir şey yok."

K a r ş ı s ı n d a o turan sakall ı a d a m ı i n c e l e m e y e d e v a m eden

D e p a m i u e x ' n u n t e b e s s ü m ü , y ü z ü n e yap ı ş ıp ka lmış t ı sanki .

K a r ş ı s ı n d a k i n i n ko lay t a n ı m l a n a c a k biri o l m a d ı ğ ı n d a n emind i .

Kıyafe t l e r i s adeyd i ; hat ta yavan l ık s ın ı r la r ında do laş t ık la r ı b i le

söylenebi l i rd i . Saç ı ve sakal ı d ü z e n s i z bir b i ç i m d e kes i lmiş t i .

Sank i bir avcı b ı ç a ğ ı y l a kes i lmiş gibi durayor la r , diye d ü ş ü n d ü

D e p a m i e u x . Ha l t h a k k ı n d a aynı şeyi d ü ş ü n e n kimbi l i r kaç ınc ı

insandı .

U f a k tefekti de . K a r a şöva lyen in o m z u n a a n c a k ge l iyordu

boyu . A m a her şeye r a ğ m e n kasl ı bir v ü c u d u vard ı ve saç ıy la

s a k a h n d a k i kır l ıklara r a ğ m e n , f o r m u n u n z i rves indeydi . A m a

karan l ık , sakin ve k u r n a z c a b a k a n o gözler , idd ia ettiği gibi

s ı r adan biri o l m a d ı ğ ı n ı bell i ed iyo rdu . D e p a m i e u x , k o m u t a

e t m e y e a l ışkın o lan insanlar ın bak ı ş l a r ın ı t a n ı m a ye teneğ iy le

ö v ü n ü r d ü ; bu a d a m ı n gözler i de kes in l ik le öyle b a k ı y o r d u .

Page 224: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

A d a m ı n s i l ah la r i da bir gar ipt i . Bir k o m u t a n o lduğu bu ka-

dar aç ık o l an bir a d a m ı n zırh g i y m e m e s i , hiç de a l ı ş ı l age lmiş

bir d u r u m deği ld i . Ok ve yay, D e p a m i u e x ' n u n g ö z ü n d e çif tçi

s i lahlar ıydı ; k ın lar ın ın iç indeki çifte b ı çak l a r a ise d a h a ö n c e

hiç r a s t l a m a m ı ş t ı . Y e m e k ö n c e s i n d e , f ı rsat tan is t i fade ederek

b ıçak la r ı ince lemiş t i . G e n i ş o lan b ı ç a k ona , S k a n d i y a l ı l a r ' a

özgü kaba saks b ıçak la r ın ı a n ı m s a t ı y o r d u . T ıpk ı diğeri gibi j i -

let kesk in l iğ inde o lan k ü ç ü k b ı ç a k ise, son d e r e c e denge l i bir

f ı r la tma b ı çağ ıyd ı . Bir k o m u t a n için ge rçek t en de o l ağand ı ş ı

si lahlar, d iye d ü ş ü n d ü D e p a m i e u x .

T u h a f pe le r in d e şöva lyen in göz le r in i k amaş t ı r ı y o rd u . D e -

p a m i e u x , pe le r in i k a p l a y a n d ü z e n s i z yeşi l ve gri desen le re

hiçbir man t ık l ı a ç ı k l a m a ge t i r emiyordu . B a ş k ı s m ı n d a k i geniş

kukule ta , pe le r in i g iyen kiş inin y ü z ü n ü t a m a m e n g i z l e m e y e

ya r ıyordu . G a l y a l ı şöva lye , M o n t s o m b r e ' a d o ğ m a t sürerler-

ken b i rkaç kez , pe le r in in t i t reşerek arka p l a n d a k i o r m a n l a b ü -

tünleş t iğ in i , u f a k t e fek a d a m ı n ne r edeyse g ö r ü n ü r d e n kaybol -

ma n o k t a s ı n a ge ld iğ in i fark e tmiş t i . Bir an sonra ise n o r m a l e

d ö n ü y o r d u görün tü .

B i r ç o k hemşe r i s i gibi D e p a m i e u x de ba t ı l inançl ı b i r iydi .

Pe le r in in bu gar ip ni te l ikler inin , bir çeşi t b ü y ü o l d u ğ u n d a n

şüphe l en iyo rdu .

H a l t ' a karşı b i r az be l i r s iz davran ıyor o l m a s ı n ı n a l t ında

y a t a n n e d e n d e b u d ü ş ü n c e y d i . D e s p o t şöva lye , b ü y ü c ü l e r i n

k ı z d ı r ı l m a m a s ı gerekt iğ in i b i l iyordu . D o l a y ı s ı y l a , bu u f a k te-

fek g i zeml i a d a m ı n ne lere kadi r o l d u ğ u n u t a m o la rak öğren-

m e d i k ç e , ka r t l a r ım dikkat l i o y n a m a y a karar vermiş t i . K a r a n -

lık güç le re sah ip o l m a d ı ğ ı or taya ç ıka r sa , diğer ye tenek le r in i

D e p a m i u e x ' n u n ç ıkar ına k u l l a n m a y a ikna edi lebi l i rdi Ha l t .

Page 225: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bu da o l m a z s a , t u t s ak l a rmı is tediği an ö ldürebi l i rd i d e s p o t

şövalye .

H a l t ' u n , son söz le r in in a r d m d a n bir süredir k o n u ş m a d ı ğ m ı

fark etti. Ş a r a b m d a n bir y u d u m a l a rak H a l t ' u n dile get i rdikler i

k a r ş ı s m d a b a ş m ı iki y a n a sa l ladı .

" H i ç de s ı r adan biri deği l s in iz b a n a ka l ı r sa , " dedi . " E n t e r e -

san b i r i s in iz . H a l t . "

O r m a n M u h a f ı z ı , y e n i d e n o m u z silkti. " N e d e n öyle d ü ş ü n -

d ü ğ ü n ü z ü a n l a y a m ı y o r u m , " diye yanı t lad ı k ibarca .

D e p a m i e u x , şa rap kadeh in i p a r m a k l a r ı n ı n a r a s ında çevir i -

yo rdu . K a p ı haf i fçe v u m l d u ve b a ş kâhya , korku do lu a d ı m -

larla özür d i le rces ine içeri girdi . E f e n d i s i n i n ne z a m a n ne ya-

p a c a ğ ı bel i rs iz , tehl ikel i bir a d a m o l d u ğ u n u acı t ec rübe le r le

öğ renmiş t i .

" N e v a r ? " dedi D e p a m i e u x , rahatsız edildiği için sinirlenerek.

"Aff ın ıza s ığ ın ı r ım, l o r d u m , b a ş k a bir i s teğiniz var m ıyd ı

a c a b a diye s o r a c a k t ı m ? "

D e p a m i e u x , t a m a d a m ı g ö n d e r e c e k k e n akl ına bir f ikir gel-

di. Bu t uha f Ara luen l iy i k ı şk ı r tmak için güzel bir d e n e m e olur,

diye d ü ş ü n d ü . N e tepki ve receğ in i g ö r m ü ş o l u r a m .

" E v e t , " dedi . "Aşçıy ı b u r a y a g ö n d e r i n . "

Şa ş ı r an kâhya , du raksad ı .

"Aşç ı mı ded in i z , l o r d u m ? " diye tekrar etti. "Yiyecek bir

şey mi i s t i y o r d u n u z ? "

"Aşçıyı i s t i y o m m , seni ge r i zekâ l ı ! " diye bağ ı rd ı D e p a m i e -

ux. K â h y a , h e m e n geri a d ı m attı.

" D e r h a l , l o r d u m , " dedi endişe l i a d ı m l a r l a ger i leyerek. K a p ı

Page 226: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

a rkas ından k a p a n ı n c a , Ga lya l ı de spo t , H a l t ' a g ü l ü m s e d i .

" B u g ü n l e r d e iyi bir ça l ı şan b u l m a k ne redeyse o l a n a k s ı z , "

dedi . Hal t , a d a m a k ü ç ü m s e y e r e k b a k a r a k " S i z i n a ç ı n ı z d a n h iç

b i t m e y e n bir so run o l m a l ı , " dedi . î m a l ı ifadeyi a n l a m a y a ça l ı -

şan D e p a m i e u x , kesk in bak ı ş la r l a s ü z d ü onu .

K a p ı ça l ın ıp k â h y a geri ge l inceye dek k o n u ş m a d a n otur-

dular. Aşç ı kad ın , a d a m ı n b i rkaç a d ı m a r k a s ı n d a n geliyor, en-

dişeli hareke t le r le ellerini ö n l ü ğ ü n ü n kena r ına s i l iyordu. Orta

yaşl ı bir kad ınd ı ; D e p a m i u e x ' n u n y a n ı n d a ç a l ı ş m a k t a n d u y d u -

ğu gerginl ik , y ü z ü n d e n o k u n u y o r d u .

"Aşçıy ı ge t i rd im, l o r d u m , " dedi kâhya .

D e p a m i e u x bir şey s ö y l e m e d i . K e d i n i n fareye bakt ığ ı gibi

b a k ı y o r d u kad ına . Ara l a r ındak i sessizl ik u z a d ı k ç a , kad ın da

ellerini ö n l ü ğ ü n e k u r u l a m a y a d e v a m ed iyordu . N i h a y e t d a y a -

n a m a y a r a k sordu .

"Yo lunda g i t m e y e n bir şey mi o ldu , l o r d u m ? " diye sordu .

" Y e m e k iyi d e . . . "

" K e s ses in i ! " diye bağ ı rd ı D e p a m i e u x , s a n d a l y e s i n d e n kal-

kıp p a r m a ğ ı n ı ö fkeyle kad ına sa l layarak . " B u r a n ı n efendis i

b e n i m ! B e n i m ö n ü m d e k o n u ş a m a z s ı n ! Sess i z ol, k a d ı n ! "

Ta t s ı z s ahney i i z leyen H a l t ' u n göz le r i kıs ı ldı . B u n u n ,

o n u n için s a h n e l e n e n bir gös te r i o l d u ğ u n u b i l i yo rdu . D e p a r -

n i u e x ' n u n , v e r e c e ğ i tepkiy i g ö r m e k i s ted iğ in i an l amı ş t ı . N e

k a d a r sinir b o z u c u o l sa da , k a d ı n a y a r d ı m e t m e k a d ı n a ş u

an iç in y a p a b i l e c e ğ i h içbi r şey yok tu . D e p a m i e u x , h ız la o n a

b a k t ı v e şüphe le r i d o ğ m l a n d ı ; u f a k t e fek a d a m , her z a m a n -

k i n d e n d e sak in bir tavı r la y e r i n d e o t u m y o r d u . D e p a m i e u x ,

ye r ine o t u r u p y ü z ü n ü t a l ihs i z a ş ç ı y a d ö n d ü .

Page 227: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" S e b z e l e r s o ğ u k t u , " ded i s o n u n d a .

K a d ı n ı n yüz ifadesi , h e m korku h e m de şaşkınl ık içer iyordu.

" A m a öyle o l m a m a l ı , l o r d u m ? Sebze le r d a h a . . . "

" S o ğ u k t u l a r d i y o r u m ! " diye kad ın ın s ö z ü n ü kest i D e p a m i -

eux. H a l t ' a d ö n d ü . "Soğuk tu l a r , öyle deği l m i ? " diye şans ın ı

dened i . Ha l t , o m u z silkti.

" S e b z e l e r gayet iyiydi ," dedi d ü z bir i fadey le . Ne o lursa

o l sun , öfke ya da hakare t do lu bir t o n d a ç ı k m a s ı n ı e n g e l l e m e -

liydi ses in in . D e p a m i e u x , haf i fçe g ü l ü m s e d i . A ş ç ı y a d ö n d ü .

"Yapöğmı beğendin m i ? " dedi. " K o n u ğ u m u n önünde beni u tan-

dırmakla ka lmadm, bir de adamı yalan söylemeye zorluyorsun."

" L o r d u m , b e n ge rçek t en d e . . . "

D e p a m i e u x , b u y u r g a n bir ha reke t le sa l ladığ ı eliyle kad ın ı

sus turdu .

" B e n i hayal kır ıkl ığına uğra t t ın ve bu y ü z d e n c e z a n i çe -

k e c e k s i n , " dedi . K a d ı n ı n yüzü , k o r k u d a n b e m b e y a z o lmuş tu .

C e z a m e s e l e s i , M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n s ın ı r lan i ç inde hafife

a l ı n a c a k bir k o n u deği ldi .

" L ü t f e n , l o r d u m . L ü t f e n , d a h a iyisini y a p a r ı m . S ö z ver iyo-

m m , " diye lafı geve leyerek cezas ın ın r e s m e n i lan ed i lmes in i

e n g e l l e m e k için çaba l ad ı kad ın . Ya lva r ı r cas ına H a l t ' a bak t ı .

" L ü t f e n e f e n d i m , kötü bir n i y e t i m o lmad ığ ın ı söyley in lor-

d u m a , " diye yalvardı .

" K a d ı n ı raha t b ı r ak ın , " dedi O r m a n M u h a f ı z ı s o n u n d a .

D e p a m i u e x ' n u n kafas ı , bek len t iy le eği lmişt i ş imdi .

" Y o k s a ? " diye m e y d a n o k u d u . Tu t sağ ın ın g ü c ü n ü -ya da

g ü ç s ü z l ü ğ ü n ü - d e ğ e r l e n d i r m e fırsatı geçmiş t i işte e l ine. Ha l t ,

Page 228: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

eğer ge rçek t en bir b ü y ü c ü y s e , kendis in i aç ığa v u r m a fırsatını

yaka l amış t ı .

Ha l t , ka r ş ı s ındak i a d a m ı n düşünce le r in i okuyab i l iyordu .

O n u d ikkat le iz lerken bek len t i do lu bir tavır i ç indeydi D e -

p a m i e u x . O r m a n M u h a f ı z ı , tehdi t s avu racak bir p o z i s y o n d a

o l m a d ı ğ ı n ı n farkına vardı . Fa rk l ı bir y ö n t e m d e n e m e y e karar

verdi .

"Yoksa m ı ? " diye tekrar ladı o m u z silkerek. "Yoksa ne?

Ö n e m s i z bir m e s e l e d e n söz e d i y o m z . K a r ş ı m ı z d a d a n e b e n i m

ne de sizin z a m a n ı n ı z ı hak e t m e y e n bece r ik s i z bir h i zme tç i

pa r ça s ı var ."

G a l y a l ı , d ü ş ü n c e l i bir tavır la dudağ ın ı kaş ıyordu . H a l t ger-

çek ten de konuy la hiç i lg i lenmiyor olabi l i rdi . Ya da o l ağa -

nüs tü bir g ü c ü b u l u n m a d ı ğ ı ge rçeğ in i g i z l emeye ça l ı ş ıyordu .

D e p a m i u e x ' n u n ak l ım en ç o k kar ış t ı ran şey, güç ve otor i te sa-

hibi bir k iş inin , ge rçek t en de bir h i zme tç iye ay ı r acak z a m a n ı

b u l u n m a d ı ğ ı i dd ia s ına , yürek ten inan ıyor o lmas ıyd ı . Ha l t , ya

geri a d ı m a t ıyordu ya da aşç ı kad ın ge rçek ten de u m r u n d a

bi le deği ld i .

"Yine d e , " ded i D e p a r d i e u x , " cezas ın ı ç e k m e l i . "

Bak ı ş l a r ı kâhyas ına çevri l iydi artık. D u v a r a kada r ge r i l emiş

o lan a d a m , t ü m b u k o n u ş m a l a r s ı ras ında m ü m k ü n o l d u ğ u n c a

g ö z d e n u z a k d u r m a y a ça l ı ş ıyordu .

" B u kadinı ceza landı racaksm," dedi D e p a m i e u x . "Tembel ve

yeteneksizin teki; üstelik efendisini konuğunun önünde utandırdı ."

K â h y a , m ü t e v a z ı b i r s e l a m verdi . "Eve t , l o r d u m . E lbe t t e ,

l o r d u m . K a d ı n c e z a l a n d ı n l a c a k , " dedi . D e p a m i e u x alaylı bir

şaşkın l ık la kaş l a r in i ka ld ı rd ı .

Page 229: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" G e r ç e k t e n m i ? " dedi . "Pek i , cezas ı n e o l a c a k ? "

K â h y a , du raksad ı . Ş ö v a l y e n i n ak l ından g e ç e n l e r e dai r h i ç -

bir f ikr i yoktu . Ser t l iğ in d o z u n u a r t t ı rmas ın ın d a h a iyi o l acağ ı -

na karar verdi .

" K ı r b a ç l a s a k , l o r d u m ? " D e p a m i u e x ' n u n baş ıy l a o n a y l a -

dığını g ö r ü n c e , d a h a kes in bir sesle d e v a m etti, " K ı r b a ç l a n a -

c a k . "

A m a despo t şöva lye baş ın ı iki y a n a sall ıyor, k â h y a n ı n kel-

l e şmek te o lan a l n ı n d a ter d a m l a l a r ı b e l i r m e s i n e n e d e n o luyor-

du ş imdi .

" H a y ı r , " dedi D e p a m i e u x y u m u ş a c ı k bir sesle. " K ı r b a ç l a -

n a c a k o lan sensin. K a d ı n ka fese k o n a c a k . "

M ü d a h a l e e d e c e k g ü c ü o l m a y a n Ha l t , göz le r in in ö n ü n d e

s a h n e l e n e n bu z a l i m o)a ınu iz l iyordu. K ı r b a ç l a n a c a ğ ı n ı öğ re -

nen k â h y a n ı n yüzü , korkuy la b ü z ü l d ü . Aşç ı kad ın ise, cezas ın ı

d u y d u ğ u an , keder le yere yığı l ıverdi . Ha l t , iki y a n ı n d a d e m i r

kafes le re h a p s e d i l m i ş zaval l ı lar ın s ı ra landığ ı d o l a m b a ç l ı yo lu

hat ı r ladı . H e m e n ö n ü n d e k i ka ra la ra b ü r ü n m ü ş zo rba , m i d e s i n i

bu l and ı r ı yo rdu . G e r i y e ittiği s anda lyes in i s a l o n u n taş lar ı ü z e -

r ine devi re rek ani bir hareke t le a y a ğ a kalktı .

" B e n y a t m a y a g i d i y o m m , " dedi . " B ı k t ı m s i z d e n . "

Page 230: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

YİRMİ DOKUZ

Ev a n l y n ' i n , kar la kapl ı p a t i k a b o y u n c a ne k a d a r m e s a f e

kat e tmiş o lduk la r ına dair hiçbir f ikri yoktu . Mid i l l i , baş ı

ö n ü n d e , ş ikâyet e t m e d e n i ler l iyordu; s ı r t ında sa l l anan Will ise

u s u l c a i n l emeye ba ş l amı ş t ı . E v a n i y n de art ık d ü ş ü n c e s i z c e t ö -

kezliyor, ayaklar ı yeni y a ğ m ı ş k a r m ü z e r i n d e k a y m a y a d e v a m

ed iyordu .

N i h a y e t d a h a faz la i l e r l eyemeyeceğ in i an lad ı ve g e c e n i n

ka lan ın ı geç i reb i lecek le r i korunak l ı bir yer a r a m a y a baş l ad ı .

S o n b i r k a ç g ü n d ü r etkili o l an k u z e y r ü z g â r l a n , ç a m a ğ a ç -

lar ın ın r ü z g â r a aç ık k ı s ımla r ın ı kar la d o l d u r a r a k d iğer y a n -

l a r ında der in oyuk la r o l u ş m a s ı n a n e d e n o l u y o r d u . B ü y ü k

a ğ a ç l a r ı n a l ç a k dal lar ı , b u o j o ı k l a r m ü z e r i n d e n d a l l a n ı p b u -

d a k l a n ı y o r v e k a r m h e m e n a l t ında k o r u n a k l ı bir a l an o lu ş tu -

ruyo rdu . B u a l an , h e m kar y a ğ a r k e n o n l a r a b a r ı n a k o l a c a k

h e m d e de r in çukur s a y e s i n d e p a t i k a d a n g e ç e n l e r t a r a f ı n d a n

g ö r ü l m e y e c e k l e r d i .

K e s i n l i k l e ideal bir s a k l a n m a yeri deği ld i a m a e l le r inden

ge len in en iyisi b u y d u . E v a n i y n midi l l iy i y o l d a n ç ıka ra rak p a -

Page 231: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

t i kan in b i rkaç m e t r e ge r i s indek i gen iş a ğ a ç l a r d a n b i r i n d e k o -

n a k l a m a karar ı a l d r

Bi r a n d a b e l i n e d e k kara b a t m a s ı n a r a ğ m e n z o r l a n a r a k y o -

luna d e v a m et t i ; a rka s ındak i m id i l l i n in , aç t ığ ı y o l d a n i l e r l eme-

sini s ağ l ıyo rdu . G ü c ü n e r e d e y s e t ü k e n m i ş o l sa da a rka ta raf ın-

da der in bir o y u k b u l u n a n bir ağaç b u l m u ş t u s o n u n d a . M i d i l l i ,

b ir t e r eddü t an ın ın a r d m d a n kızı t ak ip etti. N e y s e k i Will, ç a m

a ğ a c ı n ı n kar la kap l ı , d e v a s a da l l a r ına tak ı l ıp yere d ü ş m e m e k

için mid i l l in in b o y n u n a d o ğ r u eğ i lmey i akıl edeb i lmiş t i .

A ğ a c ı n a l t ı n d a k i oyuk , ş a ş ı r t ı c ı b i r g e n i ş l i ğ e s a h i p t i ;

ü ç ü n ü n d e g i r e b i l e c e ğ i k a d a r yer v a r d ı . E t r a f ı çevr i l i a l a n ,

v ü c u t ı s ı l a r ıy la b i r l e ş t i ğ i n d e , h iç d e E v a n i y n ' i n k o r k t u ğ u

g ib i s o ğ u k b i r o r t a m o l u ş m a m ı ş t ı . H â l â ac ı b i r s o ğ u k v a r d ı ,

eve t a m a d a y a n ı l m a y a c a k gibi d e ğ i l d i . E v a n l y n , Wi l l ' i n m i -

d i l l i d e n i n m e s i n e y a r d ı m c ı o l a r a k o ğ l a n a o t u r m a s ı n ı i ş a re t

e t t i . T i t r e y e n Will, s ı r t ını a ğ a c ı n k a b a s ı r t ına v e r e r e k o l d u ğ u

y e r e u z a n d ı ; b u e s n a d a ç a n t a y ı k a r ı ş t ı r a n E v a n l y n , iki t a n e

ka l ı n b a t t a n i y e b u l m u ş t u . B a t t a n i y e l e r i o m u z l a r ı n a ö r t t ü ğ ü

o ğ l a n ı n y a n ı n a o t u r d u v e k e n d i s i d e k a b a yün k u m a ş ı n a l t ı -

n a g i rd i . Wi l l ' i n e l l e r i n d e n b i r i n i k e n d i e l ler i a r a s ı n a a l a r a k ,

p a r m a k l a r ı n ı o v m a y a b a ş l a d ı . B u z g i b i y d i l e r O ğ l a n a c e s a -

ret v e r m e k a m a c ı y l a g ü l ü m s e d i .

" H e r şey y o l u n a g i r e c e k , " ded i . "İyi o l a c a ğ ı z . "

Will, ba ş ın ı çevi r ip k ıza bak t ı . B i r an iç in o n u n , söy led ik -

lerini an lad ığ ın ı zanne t t i E v a n l y n . A m a h e m e n son ra o ğ l a n ı n

y a l n ı z c a d u y d u ğ u ses le re tepki v e r m e k t e o l d u ğ u n u kavrad ı .

Will b i r a z ıs ınıp t i t r e m e nöbe t le r i son ra e rd iğ inde , E v a n l y n ,

ör tü le r in a l t ından ç ıka rak mid i l l i n in eyer çan t a s ın ı ç ö z d ü .

Page 232: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

V ü c u d u n u sa ran kay ı ş l a rdan kur tu lan hayvan r a h a t l a y a r a k h o m u r d a n d ı v e b a r ı n a ğ ı n iç ine u z a n a b i l m e k ü z e r e d iz ler in in ü z e r i n e çök tü .

Be lk i d e , bu kar la kap l ı d iya rdak i a t lara bu şek i lde bir eği-

t im ver i l iyordu . E v a n i y n ' i n b u k o n u d a h içbi r f ikr i yok tu . A m a

b o y l u b o y u n c a u z a n a n mid i l l i , Will ile ikisi iç in s ıcak b i r yer

haz ı r l amış t ı . K a r ş ı k o y m a y a n oğ lan ı a ğ a c ı n g ö v d e s i n d e n u z a k -

laştır ıp a t m s ı cak k a r n ı n a yas lad ı . Yen iden ba t t an iye le r in a l t ına

g i rerek y a n m a kıvrıldı. H a y v a n ı n v ü c u t ısısı , iç ler ini ısı t ıyor-

du. Saa t l e rd i r ilk kez ı s ın ıyordu E v a n i y n . B a ş ı Wil l ' in o m z u n a

düş tü ve u y k u y a da ld ı .

D ı ş a r ı d a tipi t ü m ş idde t iy le d e v a m e d i y o r d u .

O tuz dak ika i ç inde , t ü m a y a k izleri s i l inmiş t i .

Er tes i s a b a h , kö le le r in kaç t ığ ı haber i E r a k ' a , o l d u k ç a geç

bir saa t t e iletildi.

Bu hiç de s ı radış ı bir şey deği ld i , zira kö le le r in k a ç m a giri-

ş imler i , üst d ü z e y b i r k o n t u n r aha t s ı z e d i l m e s i n e ge rek duyu l -

m a y a c a k k a d a r ö n e m s i z b i r o lay o l a r a k gö rü lü rdü . İş in asl ı ,

m u t f a k kö l e l e r i nden bir i E v a n i y n ' i n b i r k a ç g ü n d ü r kon t hak-

k ında at ıp t u t t u ğ u n u h a t ı r l a m a s a y d ı eğer. B o r s a b u d u m m d a n

E r a k ' a söz e t m e y e c e k t i b i le .

G e ç saa t t e yap t ığ ı kahval t ın ın a r d ı n d a n y e m e k s a l o n u n d a n

ay r ı lmak ta o lan s a k a l h k a p t a n a r a s t l a d ı ğ ı n d a , k o n u y u a ç m a ih-

t iyac ı hisset t i B o r s a .

" S e n i n şu lanet kız g i t m i ş , " d iye m ı r ı l d a n d ı E r a k ' ı n y a n ı n -dan geçe rken . M u t f a k kâhyas ı , kö l en in y o k l u ğ u n u fark eder

Page 233: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

e t m e z B o r s a ' y a habe r ve rmiş t i . Bu tür idari sıicmtılar, o n u n

görev t a m m m a g i r iyordu .

E r a k , b o ş göz le r l e s ü z d ü onu . " B e n i m icız m ı ? "

B o r s a , elini sab ı rs ız bir ha reke t l e sa l ladı . " G e t i r d i ğ i n A r a l u -

enli iş te , h i z m e t k â r ı n yap t ığ ın kız. K a ç m ı ş a n l a ş ı l a n . "

E r a k , kaş lar ın ı çat t ı . Aldığ ı h a b e r d e n ö türü keyfi k a ç m ı ş

gibi g ö r ü n m e s i gerek t iğ in i d ü ş ü n ü y o r d u .

" N e r e y e ? " d iye so rdu ve B o r s a sinir b o z u c u bir şek i lde

o m u z silkti.

" K i m bi l i r? G i d e c e k yeri yok ; dün g e c e del i ler gibi kar yağ-

mış . T ü m izlerin üze r i ö r t ü l m ü ş . "

Bu habe r ü z e r i n e E r a k , i ç i n d e n raha t bir nefes aldı . P l a n ı n ı n

bu k ı smı başa r ı l ı o l m u ş t u . A n c a k a ğ z ı n d a n ç ıkan sözler , gizl i

m e m n u n i y e t i n i hiç de y a n s ı t m ı y o r d u .

" E h , n e r e d e y s e b u l u n o z a m a n ! " d iye bağ ı rd ı ö fkey le .

" B e y a z F ı r t ına b o y u n c a siz k a y b e d e s i n i z diye t a ş ı m a d ı m o n u

b e n ! "

Arkas ın ı d ö n e r e k hızlı a d ı m l a r l a uzak la ş t ı . N e d e o l sa , üs t

d ü z e y bir kon t ve bir k o m u t a n d ı . B o r s a , R a g n a k ' ı n k ı d e m l i

ida rec i s iyd i be lk i , a n c a k var l ığ ın ı savaş ü z e r i n e k u r a n b i r t o p -

l u m i ç inde , E r a k ' i n rütbesi B o r s a ' n m k i n i ç o k a ş ıyo rdu .

B o r s a o n u n a r k a s ı n d a n b a k a r a k küfret t i . A m a ses ini faz la

y ü k s e l t m e m i ş t i . Rü tbe le r i a r a s ındak i farkın b i l i n c i n d e y d i ; ay-

r ıca K o n t ' a y ü z ü n e karş ı ya da a r k a s ı n d a n haka re t e t m e n i n

hiç de akı l l ıca o l m a y a c a ğ ı n ı n da fa rk ındayd ı . E r a k , en u f a k

bir t ahr ik k a r ş ı s ı n d a savaş ba l t a s ın ı s a v u r m a y a b a ş l a m a s ı y l a

t a n ı n a n bir s avaşç ıyd ı .

Page 234: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

E r a k ' i n , kızı A r a l u e n ' d e n get i r iş ini d ü ş ü n d ü ğ ü n d e , ak l ına

d iğer kö le -şu O r m a n M u h a f ı z ı ç ı rağ ı - geldi . K ı z ı n b i r k a ç gün-

dür etraf ta o n u n h a k k m d a soru lar s o r d u ğ u n u d u y m u ş t u . K a l ı n

kürklü pe le r in in i v ü c u d u n a s a r a r ak k a p ı d a n çıktı ve avlu kö le -

lerinin ka ld ığ ı b a r a k a y a yo l l and ı .

Y ı k a n m a m ı ş b e d e n l e r d e n ç ıkan leş gibi koku la r ka r ş ı s ında

y ü z ü n ü b u r u ş t u r a n B o r s a , avlu kö le le r in in kış la k a p ı s ı n d a d u -

ruyor ve o n a y a l t a k l a n a n K u r u l üyes in i i nce l iyo rdu .

" O ğ l a n ı n kaçt ığ ın i fark e t m e d i n m i ? " diye so rdu . G ö z l e r i n i ö n ü n e ind i ren kö le , b a ş ı n ı hayır a n l a m ı n d a sa l lad ı . Tavır lar ı , suçlu o l d u ğ u n u gös t e r iyo rdu . B o r s a , o n u n diğer kö l en in ka-ç ı ş m a şahit o l d u ğ u n d a n ve h içbi r şey y a p m a d ı ğ ı n d a n e m i n d i . Öfkey le b a ş ı m sa l l aya rak y a n ı n d a get i rdiği m u h a f ı z a d ö n d ü .

" K ı r b a ç l a y ı n , " dedi k ı saca v e M e k â n ' m ana b i n a s ı n a d ö n d ü .

K a y ı p filika haber i g e l d i ğ i n d e , a r a d a n bir saa t b i l e g e ç m e -

miş t i . B ı ç a k l a kes i len ha la t , d u r u m u aç ık l ıyo rdu . İki kay ıp

kö l e ve bir kay ıp f i l ika . H e r şey o r t adayd ı . B o r s a , yı l ın bu za -

m a n ı üs tü aç ık bir f i l ika i ç inde B e y a z F ı r t ı n a ' d a haya t t a k a l m a

ih t imal le r in in ç o k d ü ş ü k o l d u ğ u n u d ü ş ü n d ü ; öze l l ik le de kıyı-

dayken .

Z i r a san ı l an ın aks ine , kaçak l a r ın haya t t a k a l m a şans l a -

r ı aç ık d e n i z d e d a h a yüksekt i . K ı y ı d a n ayrı l a m a d a n heybet l i

rüzgâr la r l a ş iddet l i da lga l a r t a r a f ı n d a n savru la rak on k i l o m e t r e

b i le g i d e m e d e n k a y a l a r a b i n d i r m e l e r i iş ten b i l e deği ld i .

" İ s a b e t o l m u ş , " d iye m ı r ı l d a n d ı ve k u z e y d e k i dağ geç i t le r in i

Page 235: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

a r a m a y a gönde r i l en devr iye ler in geri ç a ğ r ı l m a l a n n ı emret t i .

Son rak i saa t l e rde , iki kö len in bir f i l ikaya b i n e r e k k a ç m a -

ya ça l ı ş an iki Ara luen l i h a k k i n d a f ı s ı ldaş t ık la r in i d u y d u Erak .

Ö ğ l e n saa t l e r inde , dağ l a rdak i a r a m a ekipler i geri d ö n d ü l e n

Devr iye le r in y o ğ u n kar ör tüsüyle şa fak tan h e m e n sonra b a ş l a -

yan keskin r ü z g â r d a n kur tu lduklar ı iç in m e m n u n i y e t d u y d u k -

ları bell i o luyordu .

E r a k ' ı n içi r aha t l ad ı . K a ç a k l a r , en a z ı n d a n b a h a r a dek gü-

vendeyd i l e r artık.

D o n a r a k ö l m e d e n dağ ku lübes in i b u l m a y ı başa rab i l i r l e r se

tabi i , diye geç i rd i i ç inden .

Page 236: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n d a k i haya t , rut in bir d ü z e n e otur-

muş tu .

Ev sahipler i D e p a m i e u x , g ö n ü l s ü z konuk la r ıy l a ya ln ı zca

can ı i s t ed iğ inde , o da h a f t a d a bir ya da iki kez a k ş a m y e m e -

ğ inde o l m a k ü z e r e , g ö r ü ş ü y o r d u . G e n e l l i k l e güç le r in i aç ığa

ç ı k a r m a k üze re H a l t ' a k u r d u ğ u yeni t uzak la ra denk ge l iyordu

bu gö rüşme le r .

B u n u n ha r i c inde Ara luen l i l e r o d a l a r ı n d a tu tuluyor , s i lah-

larını üs t le r ine d o ğ m i t a r a k ku lede n ö b e t b e k l e y e n bir düzi-

ne k a d a r nöbe t ç in in şüphel i bak ış la r ı e ş l iğ inde her gün şa to

a v l u s u n d a kısa bir süre l iğ ine g e z i n m e l e r i n e izin ver i l iyordu.

B i rkaç kez şa to duvar lar ın ın dışına ç ık ıp ü s t ü n d e bu lunduk la r ı

p l a toyu gez ip g e z e m e y e c e k l e r i n i so rmuş l a rd ı .

N ö b e t ç i ç avuşu , bir duva r gibi sess iz ka lmış t ı s o m l a r ı kar-

ş ıs ında; farklı bir c e v a p v e r m e s i n i de b e k l e m i y o r l a r d ı za ten .

A m a yine d e sinirleri ç o k b o z u l m u ş t u .

H o r a c e , M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n m e r k e z i ku les in in t e p e -

s inde , te ras b o y u n c a vo l t a a t ıyordu .

Page 237: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

B a c a k b a c a k ü s t ü n e a t m ı ş o l an H a l t ise y a t a ğ ı n d a o turuyor ,

Will için haz ı r l ad ığ ı yeni y a y a son şeklini ve r iyo rdu . G a l y a ' y a

a y a k bas t ık la r ı g ü n d e n bu y a n a o yayın ü s t ü n d e ça l ı ş ıyordu .

D i k k a t l e t o p l a d ı ğ ı ç ı ta lar ı , farklı şeki l le rdeki p a r ç a l a r ı üst ü s t e

g e t i r m e k ü z e r e s ık ıca y a p ı ş t ı n p b i rb i r ine b a ğ l a m ı ş ve oluş tur-

d u ğ u gövdey i d ü z g ü n c e b ü k m ü ş t ü . A r d m d a n b i rb i r in in k o p -

yas ı o l an iki k ü ç ü k p a r ç a y ı , b ü k ü k ana p a r ç a y l a ters d u r a c a k

şek i lde yayın u ç l a r ı n a ek lemiş t i . İ s ted iğ i eğ iml i g ö v d e yap ı s ın ı

bu şek i lde e lde e tmiş t i .

M o n t s o m b r e ' a ilk va rd ık l a r ı nda , D e p a m i e u x , H a l t ' u n ç a n -

t a s ındak i p a r ç a l a n fark e tmiş a m a on la ra e l k o y m a k için b i r

n e d e n g ö r a ı e m i ş t i . A t a c a k oku b u l u n m a y a n y a r ı m y a m a l a k b i r

yay, o n u n a ç ı s ı n d a n tehdi t o l u ş t u r m u y o r d u .

R ü z g â r , kule ler in e t ra f ından do lan ıyor , t a ş t an heyke l le r in

ç e v r e s i n d e ıslık ç a l a r a k y o l u n u b u l u y o r d u . Te ras ın a ş a ğ ı s ı n d a

ise bir karga ai les i , rüzgâr ı a r k a s ı n a al ıp h a v a d a süzü l e r ek sert

k a y a d a n duva r ın iç indeki y u v a s ı n a g id ip ge l iyo rdu .

K u ş l a r ı iz lerken H o r a c e ' i n h e p m i d e s i bu lan ı rd ı . K o r k u -

luktan geri çeki l ip r ü z g â r d a n k o m n m a k için p e l e r i n i n e s ık ıca

sar ındı . H a v a d a y a ğ m u r k o k u s u vard ı ; k u z e y d e ise r üzgâ r l a

b e r a b e r üs t l e r ine ge len k o c a m a n bu lu t k ü m e l e r i g ö z e ça rp ı -

yo rdu . M o n t s o m b r e ' d a bir b a ş k a ö ğ l e d e n sonras ı y a ş a n ı y o r d u .

A l t l a r ı nda u z a n m a k t a o lan o r m a n , d u r g u n v e c a n s ı z d ı ; b u yük-

sekl ik ten , p ü r ü z l ü bir halıyı and ı r ıyo rdu .

" N e y a p a c a ğ ı z . H a l t ? " diye s o r d u H o r a c e . Ha l t , yanı t ver-

m e d e n ö n c e du raksad ı . K a r a r s ı z l ı k t a n deği l , ve r eceğ i c evab ın

g e n ç a r k a d a ş ı n a u y g u n l u ğ u n d a n e m i n o l a m a d ı ğ ı iç indi bu .

" B e k l e y e c e ğ i z , " ded i ; H o r a c e ' m g ö z l e r i n d e be l i r en haya l

Page 238: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

kırıkl ığının fark ındaydı . Oğ lan ın D e p a m i e u x ile o lan m e s e l e -

lerini h ız la ha l l e tmek ten y a n a o l d u ğ u n u b i l iyordu .

" A m a D e p a m i e u x insan la ra i şkence ed ip onlar ı ö ldürüyor !

Ve b iz de b u r a d a o t u r m u ş , o n u i z l i y o m z ! " dedi H o r a c e öfkey-

le. Yetenekl i O r m a n M u h a f ı z ı ' n d a n d a h a faz las ın ı bek l iyo rdu .

B u zorak i harekets iz l ik , H o r a c e ' ı ç o k ü z ü y o r d u . M o n t s o m -

b r e ' d a k i g ü n d e l i k haya t ın get i rdiği can sıkıntısı ve düş kırık-

hklar ıy la p e k b a ş a ç ı k a m ı y o r d u . Savaş eği t imi a lmış t ı ve sa-

v a ş m a k is t iyordu. Bir şeyler yapma dü r tü sünü h i s sed iyo rdu

i ç inde ; her ne o lursa . G a d d a r l ı ğ ı n d a n do lay ı D e p a m i e u x ' y u

c e z a l a n d ı n u a k is t iyordu. A l a y h y o r u m l a r ı n ı kara şöva lyeye

y e d i r m e k is t iyordu.

En öneml i s i de, M o n t s o m b r e ' d a n bir an ö n c e kur tu lup ,

Will ' i a r a m a k üze re yola k o y u l m a k is t iyordu.

Halt , H o r a c e bir pa rça sakinleşinceye kadar bekledi . "O, aynı

z a m a n d a bu şa tonun da efendisi ," diye yanıt ladı tatlılıkla. "Ve

emr inde elli adamı var. İkimiz, o kadar a d a m l a başa ç ıkamayız . "

H o r a c e , ko rku luğun k ö ş e s i n d e n k o p a r d ı ğ ı k ü ç ü k bir taş

p a r ç a s ı n ı a şağ ıya fırlattı ve şato duv a r ın d a g ö z d e n kaybo lun-

caya d e k izledi.

" B i l i y o r u m , " dedi ters ters , " a m a bir şeyler y a p a b i l m e m i z i

i s t e r d i m . "

Ha l t , baş ın ı i ş inden kaldırdı . Bell i e t m e m e s i n e karşın, bu

d u m m o n u n can ın ı H o r a c e ' d a n d a ç o k s ık ıyordu. T e k b a ş ı n a

o l sa , ş a t o d a n ko layca kaçabi l i rd i . A n c a k H o r a c e ' ı yüzüs tü b ı -

r a k a m a z d ı . K e n d i s i n i bir s adaka t ç a t ı ş m a s ı n ı n o r t a s ında bu l -

m u ş t u Hal t ; Will ile özveri l i bir şeki lde a rkadaş ın ı a r a m a k için

ona y a r d ı m c ı o l m a y ı te rc ih eden genç a d a m a ra s ında g id ip ge -

Page 239: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

l iyordu aklı. K a ç m a s ı ha l i nde D e p a m i u e x ' n u n H o r a c e ' a me r -

h a m e t g ö s t e r m e y e c e ğ i n d e n e m i n d i . Öte y a n d a n t ü m ben l iğ iy le

yo la koyu lup kay ıp ç ı rağını a r a m a y ı da i s t iyordu. G ö z l e r i n i

y e n i d e n b i t i rmek ü z e r e o l d u ğ u yaya dikti ; bu i ç ç a t ı ş m a l a r ı n ı n

ses ine y a n s ı m a m a s ı n a özen gös te r iyo rdu .

"Bi r sonrak i a d ı m ı m ı z , k o r k a r ı m k i ev s a h i b i m i z e b a ğ l ı , "

dedi H o r a c e ' a . " B e n i ne reye k o y a c a ğ ı n a karar ve remiyor . O n a

bir f a y d a m o lup o l m a y a c a ğ ı n ı b i l emiyor . Ve e m i n o l a m a d ı ğ ı

için de s a v u n m a y a çekil iyor. Bu da onu tehlikel i kı l ıyor."

" O z a m a n d ö v ü ş m e k z o m n d a kalabi l i r iz yan i , h a ? " diye

so rdu H o r a c e , a m a H a l t ' u n tavrı kes indi .

" B i r a z r a h a t l a m ı ş o l m a s ı n ı te rc ih e d e r i m , " dedi . " B i z i m o

kada r da tehl ikel i o l m a d ı ğ ı m ı z ı , ya da ilk b a ş t a sandığ ı gibi ,

iş ine o kada r da y a r a m a y a c a ğ ı m ı z ı d ü ş ü n m e s i n i te rc ih ede r im .

B e n i m h a k k ı m d a k a r a n m v e r m e k ü z e r e o l d u ğ u n u h i s s e d i y o -

r a m . Şu aşçı m e s e l e s i , ö n e m h bir s ınavd ı . "

Y a ğ m u m n ilk damla l a r ı , t aş la r ın üze r ine d ü ş m e y e b a ş l a -

mış t ı . B a ş m ı ka ld ı ran H o r a c e , y a l n ı z c a b i rkaç dak ika ö n c e ç o k

u z a k l a r d a y m ı ş gibi g ö r ü n e n bu lu t la r ın ş a t o n u n t e p e s i n e k a d a r

g e l m i ş o l d u ğ u n u , b i r az da şaş ı ra rak fark etti.

" S ı n a v m ı ? " diye tekrar ladı .

Ha l t , y ü z ü n ü ekşitt i . " B e n i m n e tepki v e r e c e ğ i m i m e r a k

ed iyordu . D a h a d o ğ m s u , ne tepki verebileceğimi.

"Yani bir şey y a p m a d a n öy lece o t u r d u n , öyle m i ? " diye sor-d u H o r a c e v e söyler s ö y l e m e z d e p i ş m a n o ldu . A m a Ha l t , o n u n söz l e r inden a l ı n m a m ı ş t ı . Oğlan ın b a k ı ş l a r ı m c iddiye t le karş ı -layarak sess iz l iğ ini k o m d u . B i r k a ç san iye sonra , bak ı ş la r ın ı ö n ü n e indiren H o r a c e mı r ı ldand ı , "Affeders in , H a l t . "

Page 240: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Hal t , öz rü kabu l ederek baş ın ı sa l lad ı . " Y a p a b i l e c e ğ i m p e k

bir şey yok tu , H o r a c e , " d iye aç ık lad ı naz ik bir dil le. " D e p a r -

n ieux gergin ve d iken ü s t ü n d e y k e n o l m a z . D ü ş m a n a karşı ha -

reke te g e ç i l e c e k z a m a n deği l , k o r k a r ı m . Ö n ü m ü z d e k i b i rkaç

ha f ta b o y u n c a ben i b a ş k a a ç ı l a r d a n da deneyecek t i r . "

Bu k o n u , H o r a c e ' i n ilgisini çekmiş t i . " S e n c e neler p lan l ı -

y o r d u r ? "

"Aynnt ı s ın ı b i l e m e m , " ded i Ha l t . " A m a d o s t u m u z

D e p a m i u e x ' n u n , sırf b e n i m t e p k i m i ö l ç m e k a d ı n a ö n ü m ü z e

b i rkaç ta t s ız y e m e k s ü r e c e ğ i n e b a h s e g i r e r i m . " Esk i O r m a n

M u h a f ı z ı , y ü z ü n ü y e n i d e n ekşitt i . " İ ş in aslı şu ki, b e n tepki

v e r m e m e y e d e v a m et t ikçe, o g ide rek r a h a t l a y a c a k ve y a n ı m -

d a y k e n te t ikte o l m a k t a n v a z g e ç e c e k . "

" S e n i n de i s tediğ in bu m u ? " d iye so rdu H o r a c e . H a l t ' u n asıl

a m a c ı n ı yavaş yavaş a n l a m a y a b a ş l ı y o r d u . H a l t , a c ı m a s ı z c a

g ü l ü m s e d i .

" İ s t e d i ğ i m b u , " ded i . T e p e d e k i kara bu lu t l a r a bir g ö z attı.

" S ı r ı l s ı k l a m o l m a d a n içeri gel a r t ık ."

Bir a n d a ba s t ı r an y a ğ m u r , rüzgâr ın da e tkis iyle bir saa t b o -

j m n c a şakır şakır yağd ı . Y a ğ m u r d a m l a l a n , şa to sak in le r in in

t ah ta p a n j u r l a n n ı k a p a m a y ı unu t tuk la r ı aç ık p e n c e r e l e r d e n

içeri g i re rek ortal ığı ı s la t ıyordu .

K a r a n l ı k b a s m a d a n bir saat ö n c e , r ü z g â n n bu lu t la r ı g ü n e y e

d o ğ m s ü r ü k l e m e s i y l e b i r l ik te y a ğ m u r d a d u r d u v e g ü n e ş , dağ ı -

lan fır t ına b u l u t l a n y l a ha r ika bir m a n z a r a o l u ş t u r a r a k b a t ı d a n

b u m u n u uza t t ı .

Page 241: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Tutuk lu la r , a ş a ğ ı d a k o p a n gürül tü e s n a s ı n d a t e r a s l a r ında

d u r m u ş , g ü n e ş i n ba t ı ş ın ı iz l iyor lardı .

Bir atlı t ek b a ş ı n a a n a k a p ı d a d u r m u ş , d e v a s a p i r inç zili

ç a l ı yo rdu . Bir şöva lye gibi g iy inmiş t i ; k ı l ıç , m ı z r a k ve ka l -

kan t a ş ı yo rdu . G e n ç biri o l d u ğ u an la ş ı l ı yo rdu ; m u h t e m e l e n

H o r a c e ' d a n y a l n ı z c a bir ya da iki yaş b ü y ü k t ü .

K a p ı y ı y u m r u k l a m a y ı kese rek , c iğer le r in in t ü m g ü c ü y l e

b a ğ ı r m a y a b a ş l a d ı . G a l y a d i l inde k o n u ş u y o r , d a h a d o ğ r u s u

b a ğ ı n y o r d u ; k u l a k l a n " D e p a m i e u x " ke l imes in i y a k a l a s a da ,

s ö y l e n e n h içbi r şeyi a n l a m ı y o r d u H o r a c e .

" N e d i y o r ? " diye sordu . Ha l t , şöva lyen in son söz le r in i d u -

y a b i l m e k ü z e r e elini ka ld ı r ıp sus tu rdu o n u .

" D e p a m i e u x ' y e m e y d a n okuyor " , ded i ; ga r ip şöva lyen in

dedik le r in i d a h a iyi d u y a b i l m e k iç in b a ş ı n ı y a n a eğmiş t i . H o -

r a c e , s ab ı r s ı zca bir e l işaret i yap t ı .

" O kada r in ı a n l a d ı m ! " ded i ser tçe . " P e k i , a m a n e d e n ? "

Ha l t , el iyle o n u bir kez d a h a sus tu rdu ; g e n ç şöva lye bağ ı r -

m a y a d e v a m ed iyo rdu . Ses i ö fke d o l u y d u , a n c a k r ü z g â n n iç in-

de k a y b o l a n ke l ime le r i zo r luk la d u y u l u y o r d u .

" A n l a d ı ğ ı m k a d a r i y l a , " dedi H a l t u s u l c a , " d o s t u m u z D e -

p a m i e u x b u ç o c u k m a c e r a p e ş i n d e k o ş a r k e n a i les in i ö l d ü r m ü ş ;

G a l y a ' d a b u m a c e r a i ş ine ç o k ö n e m veri l i r ."

" N e l e r o l m u ş ? " H o r a c e t ü m hikâyeyi b i l m e k i s t iyordu . A n -

cak O r m a n M u h a f ı z ı , y a l n ı z c a o m u z silkti.

" A n l a ş ı l a n o ki, D e p a m i e u x , a i lenin t o p r a k l a r ı n a g ö z koy -m u ş v e oğ l an ın a n n e b a b a s ı n ı ö l d ü r m ü ş . " D i n l e m e y e d e v a m e d e r e k ek led i , " O l d u k ç a yaş l ı l a rmış ve kend i le r in i s a v u n a c a k d u r a m d a d e ğ i l l e r m i ş . "

Page 242: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

H o r a c e h o m u r d a n d ı . " T a m d a b i z i m t a n ı d ı ğ ı m ı z

D e p a m i e u x ' y e özgü bir harelcet ."

Yabanc ı , a n i d e n b a ğ ı r m a y ı kese rek atını çevirdi ve k a p ı d a n

u z a k l a ş a r a k o lacak la r ı b e k l e m e y e baş l ad ı . B i r k a ç dak ika b o -

y u n c a hiçbir şey o l m a d ı ; sanki Ha l t ve H o r a c e d ı ş ında o lan

b i ten i u m u r s a y a n yok gibiydi . A m a h e m e n s o n r a s ı n d a kal ın

duva rdak i bir k a p a ğ ı n aç ı lmas ıy la , s ims iyah savaş atı üze r in -

deki kara zırhlı şövalye or taya çıktı.

D e p a m i e u x , diğer şöva lyen in yüz m e t r e y a k ı n m a k a d a r

geldi . G e n ç şöva lye m e y d a n o k u m a s ı n ı t ekrar la rken , karşı l ıklı

bak ı ş ıyor la rd ı . H o r a c e ile H a h , D e p a m i e u x ' n u n a d a m l a r ı n ı n

y a k l a ş a n dövüş için kale d u v a r l a n n d a p o z i s y o n aldıklar ını gö -

rebi l iyor lardı .

" A k b a b a l a r , " diye mı r ı ldand ı Hal t .

K a r a zırhlı şövalye, yabanc ıya cevap ve rmed i . Yaln ızca kal-

kanın ın u c u n u kaldır ıp miğfer in in siperliğini kapat t ı . Rak ib ine

gereken mesa j ı vermişt i . G e n ç şövalye, siperliğini sertçe kapa -

ta rak savaş atını m a h m u z l a d ı . D e p a m i e u x de hareket lendi ve

mızraklar ın ı ka ld ı rarak birbirlerine d o ğ m a t sü rmeye başladılar .

Hal t ile H o r a c e , genç a d a m ı n p e k de yetenekl i bir dövüşçü

o lmad ığ ın ı görebi l iyorlardı . A t m sırt ında bir gar ip o t u m y o r d u ;

kalkanıyla mızrağ ın ı da yanl ış yerleşt irmişt i . D e p a m i e u x ise,

t a m ters ine ne yapt ığını b i len , korku tucu bir görün tü ç iz iyordu.

"Durumu p e k de iyi g ö r ü n m ü y o r , " dedi H o r a c e endişe l i bir

sesle .

Şövalyeler , şato d u v a r l a n n d a yank ı l anan bir tangırt ıyla çarpış-

tılar. G e n ç şövalyenin yanlış açıyla tu t tuğu mızrağı , p a r a m p a r ç a

o lmuş tu . D e p a m i u e x ' n u n mız rağ ı ise, oğ lan ın ka lkan ına sertçe

Page 243: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ça rpmış v e dengesini kaybe ta ies ine n e d e n o lmuşü ı . A n c a k D e -

p a m i e u x de tuhaf bir b i ç i m d e mız rağ ı üze r indek i hâkimiyet in i

kaybetmiş t i . Tekrar ka r ş ı l a şmak üzere döner le rken , a rkadaki

ç imlere düştü mızrak. H o r a c e , bir an için u m u t l a n d ı .

"Yara l and ı ! " dedi h e y e c a n l a . " B u da b i r şeydi r !"

H a l t ise k a ş l a n m ç a t m ı ş , baş ın ı iki y a n a sa l l ıyordu .

" H i ç s a n m ı y o m m , " dedi . " B u r a d a bir şeyler d ö n ü y o r . "

Zırhl ı şövalyeler , geniş k ı l ı ç l ann ı çeke rek bir kez d a h a bir-

bi r ler ine h ü c u m ettiler. Sert bir ç a r p ı ş m a y a ş a n d ı . D e p a m i e u x ,

ge len darbeyi ka lkanıy la karş ı ladı . Bir y a n d a n da kıl ıcını raki-

b in in miğfe r ine v u r m u ş , g e n ç a d a m ı n denges in i bir kez d a h a

b o z m u ş t u .

Şöva lye le r d ö v ü ş ü k a z a n m a n ı n yo l l a r ım a ra r la rken , savaş

atları da öfkeyle k i şneyerek a l a n d a dör t d ö n ü y o r d u . Kı l ıç lar ,

bir kez d a h a çarpış t ı ; D e p a m i u e x ' n u n a d a m l a r ı lord lar ın ın

v u r d u ğ u her da rbede t ezahüra t y a p ı y o r d u .

" N e y a p ı y o r ? " diye so rdu H o r a c e ; a z öncek i h e y e c a n ı kay-

b o l m u ş t u , "i lk v u m ş t a n sonra bi t i rebi l i rdi i ş in i !" O l a n b i t en in

farkına va r ınca , t iksint iyle do ldu sesi . " Ç o c u k l a o y u n o y n u -

yor !"

A ş a ğ ı d a ise , k ı l ı ç l ann ç ı n l a m a s ı d e v a m ediyor , a ra sıra kal-

k a n l a r d a n ge len b o ğ u k t ıngırt ı lar d u y u l u y o r d u . Ha l t ve H o r a c e

gibi R e d m o n t Ş a t o s u ' n d a b i r çok t u m u v a iz lemiş o lan tec rübe l i

izleyiciler, D e p a m i u e x ' n u n g e r ç e k g ü c ü n ü or taya k o y m a d ı ğ ı m

anlayabil iyOllardı . A n c a k şöva lyen in a d a m l a r ı n ı n bu ge rçek-

ten haber ler i yok tu . Bu tür düe l lo la r h a k k ı n d a fazla bi lgi sahibi

o l m a y a n köylülerdi sonuç ta . D e p a m i u e x ' n u n her d a r b e s i n d e

t ezahüra t y a p m a y a d e v a m ed iyor la rd ı .

Page 244: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" D e p a m i e u x t r ibünle re o y n u y o r , " ded i Ha l t , ka le d u v a r l a n -

na s ı r a l anmış a d a m l a n gös te re rek . " R a k i b i n i o l d u ğ u n d a n iyiy-

miş gibi gös te r iyor . "

H o r a c e , b a ş ı n ı sa l ladı . D ö v ü ş ü b u kada r u z a t a r a k a c ı m a s ı z

karak ter in i bir kez d a h a o r t aya k o y u y o r d u D e p a m i e u x . Oysa

genç şöva lyey le d a l g a g e ç m e d e n , ona ac ı s ız bir ö l ü m b a h ş e t -

m e s i gerek i rd i .

" D o m u z u n teki b u a d a m , " ded i a l çak sesle . D e p a m i u e x ' n u n

davran ış la r ı , şöva lye l iğ in H o r a c e iç in ç o k b ü y ü k a n l a m i fade

eden t ü m öğre t i l e r ine karşı ç ık ıyordu . Ha l t , ba ş ıy l a onay lad ı .

" B u n u za t en b i l iyorduk . Ç o c u ğ u şöhre t in i a r t ı rmak iç in

ku l lan ıyor . "

H o r a c e , a n l a m a d ı m d e r c e s i n e b a k ı n c a , a ç ı k l a m a y a d e v a m

etti.

" İ n s a n l a r a on la r ın k o r k u s u n u k u l l a n a r a k h ü k m e d i y o r .

A d a m l a n üze r indek i n ü f u z u , o n d a n n e k a d a r k o r k t u k l a n n a

bağ l ı . Ve bu korkuyu sürekl i t a z e l e m e s i gerekiyor . A z a l m a -

s ına as la izin v e r e m e z . R a k i b i n i o n d a n iy iymiş gibi gös t e r e -

rek, k e n d i n c e b ü y ü k bir savaşç ı o l d u ğ u n u ispat ed iyor işte. Ve

m a a l e s e f , " d iye k ü ç ü m s e y e r e k ka le duvar la r ın ı işaret etti , "bu

a d a m l a n n kafas ı da o k a d a r ç a h ş ı y o r . "

D e p a m i e u x , d ö v ü ş ü y e t e r i n c e uza t t ı ğ ına karar v e r m i ş gibi

d u m y o r d u . Ara luenl i le r , a d a m ı n darbe le r in in h ız l an ıp g ü ç l e n -

diğini fark ettiler. G e n ç şöva lye , h a m l e l e r k a r ş ı s ı n d a sars ı la rak

geri çek i l iyordu . A n c a k ka ra zırhlı şöva lye , a c ı m a s ı z c a rakibi -

n in ü z e r i n e g id iyo rdu ; k ı l ıc ına , k a l k a n ı n a ve m i ğ f e r i n e d a r b e

ü s t ü n e d a r b e ind i r iyordu o ğ l a n ı n . D e p a m i u e x ' n u n kılıcı, n i ha -

yet r ak ib in in b o y n u n u k o m y a n z inc i rden z ı rh ta s a v ı m m a s ı z bir

Page 245: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

nok ta b u l d u ğ u n d a , b o ğ u k bir ses duyuldu .

K a r a şöva lye , ö l d ü r ü c ü bir vuruş y a p m ı ş o l d u ğ u n u n farkın-

daydı . Y ü z ü n d e k i k ü ç ü m s e m e do lu i fadeyle atını ş a t o n u n ka-

p ı l a n n a doğru sü rdü ; bir kez o l sun a rkas ına d ö n ü p a t s ı r t ında

k ıv ranan rak ib ine b a k m a m ı ş t ı . Yaralı şöva lye yere devr i l ip ha -

reke t s iz kal ı rken, kale s u r l a n da t ezahüra t l a r l a in l iyordu. K a p ı ,

ga l ib in a r k a s ı n d a n gürü l tüyle k a p a n d ı .

Ha l t , düşünce l i bir i fadeyle saka l ım s ıvaz laya rak " L o r d D e -

p a m i e u x ile s o m n u m u z u ç ö z e c e k anah ta r ı b u l d u k s a n ı r ı m , "

ded i .

Page 246: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ BÎR

Evan lyn , kuş luk vakt i u y a n d ı a m a saa t in kaç o l d u ğ u n u

b i l e m i y o r d u .

G ü n e ş , a l ç a k kar bu lu t l a r ın ın a rkas ına sak lanmış t ı . Iş ık o

k a d a r so luk ve dağınıkt ı ki, h e m aynı a n d a her y ö n d e n geliyor,

h e m d e h içbi r y ö n d e n g e l m i y o r m u ş gibi d u r u y o r d u . E v a n i y n ' i n

tek b i ld iğ i , g e c e n i n s o n a e rmiş o l d u ğ u y d u .

T u t u l a n kas la r ın ı gevşe t e rek e t ra f ına b a k ı n d ı . Will de u y a n -

mış ve d o ğ r u l m u ş t u . Saa t l e rd i r o k o n u m d a o tu ruyo r da o lab i -

lirdi, E v a n i y n ' d e n b i r k a ç san iye ö n c e u y a n m ı ş da . B u n u bi l -

m e n i n bir yo lu yok tu . A r d ı n a dek açt ığ ı göz le r iy l e o t u r m u ş ,

ileri geri s a l l ana r ak ö n ü n e b a k ı y o r d u .

O n u o h a l d e g ö r m e k , E v a n l y n ' i n yüreğ in i p a r ç a l ı y o r d u .

K ı z m k ıp ı rdand ığ ın ı fark e d e n midi l l i d e a y a ğ a k a l k m a y a

b a ş l a m ı ş t ı . E v a n l y n , e l i nden tu t tuğu Will ' i y a n m a çeke rek

d o ğ r u l m a s ı için h a y v a n a yer açt ı . T o y n a k l a r ı n ı bir iki kez ye re

v u r a n m i n i k at, s i lk inerek gürü l tüy le h o m u r d a n d ı ; a ğ z ı n d a n

ç ıkan buhar , b u z gibi h a v a y a yükse l iyo rdu .

K a r yağış ı g e c e l e y i n a ğ a c ı n a l t ında ba r ınd ık l a r ı ç u k u r a

Page 247: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

u z a n a n t ü m izleri s i lmiş t i . Yen iden p a t i k a y a ç ı k m a k t a z o r l a n a -

c a ğ ı z , d iye d ü ş ü n d ü E v a n i y n , a m a e n a z ı n d a n d in l enmiş l e rd i .

Y e m e k y e m e f ik r in i - ç a n t a n ı n i ç i n d e bir m ik t a r y i y e c e k de var-

dı - i l e r l emek v e m e s a f e y i b i r a z d a h a a ç m a k a d ı n a uzak la ş t ı rd ı

ak l ı ndan . A r a m a ekip ler in in B o r s a t a r a f ı n d a n ç o k t a n geri ç a ğ -

r ı ldıklar ını b i l m i y o r d u .

B o ş m i d e y l e b i rkaç saat d a h a ida re e d e b i l e c e ğ i n e karar ver-

di , ya ln ı z dil ini d a m a ğ ı n ı ku ru t an s u s u z l u ğ u n u n ö n ü n e g e ç -

m e s i ge rek iyo rdu . Bir avuç k a n a ğ z ı n a g ö t ü r d ü ve e r imes in i

b e k l e m e y e b a ş l a d ı . Bir iki avuç d a h a attı a ğ z ı n a ; kar er idik-

çe o r t aya ç o k az su ç ık ıyordu . Wil l ' e de bu şek i lde su i ç m e y i

ö ğ r e t m e k geçt i a k l ı n d a n , a m a b i rdenb i r e yo l a k o y u l m a k için

karş ı k o n u l m a z bir is tek d u y m a y a b a ş l a m ı ş t ı . E ğ e r s u s a d ı y s a ,

d iye d ü ş ü n d ü , n e y a p a c a ğ ı m kend i k e n d i n e d e bulabi l i r .

Eye r i y e n i d e n mid i l l i n in sır t ına geç i r ip , kayış lar ı e l inden

g e l d i ğ i n c e sıkı b a ğ l a d ı . T ü r ü n ü n zeki b i r ö rneğ i o lan mid i l l i ,

ne fes v e r d i ğ i n d e kayış la r ın g e v ş e m e s i için i ç ine hava ç e k e r e k

k a m ı n ı ş i ş i r m e y e ça l ı ş ıyo rdu . A n c a k E v a n i y n , o n bir yaş ın -

d a y k e n ö ğ r e n m i ş t i b u n u m a r a y ı . D i z i n i mid i l l in in b ö ğ r ü n e

n a z i k ç e geç i re rek , yu t tuğu havan ın ç ı k m a s ı n ı s ağ lad ı ; hayvan -

c a ğ ı z o l d u ğ u ye rde k a s ı h r k e n , kayış lar ı s ık ıca b a ğ l a m ı ş t ı b i le .

M i d i l l i , s i t e m k â r b a k ı ş l a r ı m kıza çev i r se de kade r in i kabu l l en -

m i ş gibi d u m y o r d u .

B e l l e r i n e dek ge len karni i ç i nden g e ç e r e k a ğ a c ı n a l t ı ndan

ç ı k m a y a ça l ı ş ı r la rken . Will mid i l l iye b i n m e k ü z e r e ha reke t l en -

di. E v a n i y n o n u d u r d u r a p elini ka ld ı r a r ak n a z i k ç e , " H a y ı r , "

dedi . M i d i l l i y e i h t i y a ç l a n vardı v e Will d e ç u g u n a g ö r e

s ı c a k l ı ğ ı n d a s ıkınt ıs ız g e ç e n bir g e c e n i n a r d i n d a n d i n l e n m i ş -

ti. A ta b i n m e s i n e i ler leyen s aa t l e rde iz in verebi l i rd i . O ğ l a n ı n

Page 248: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

kuvvet inin ye r inde o l m a d ı ğ ı n ı b i l iyo rdu Evan lyn . A m a bir

süre yürüyebi l i rd i . B ö y l e c e min ik atın g ü c ü n ü h a r c a m a m ı ş

o l acak la rd ı .

Y ü r ü m e n i n b i r a z d a h a ko lay o lduğu p a t i k a y a v a r m a l a r ı ,

beş dak ika l ık zor lu bir m ü c a d e l e gerekt i rmiş t i . N e f e s ne fese

ve kan ter i ç inde ka lan Evan lyn , inatçı bir i fadeyle y o k u ş yu-

karı i l e r l emeye baş lad ı .

Mid i l l i ağır a d ı m l a r a t a r ak sabır la a rka s ından geliyor.

Will ise h e m e n sağ ında yü rüyordu . Oğ lan ın düzenl i inil t i le-

r i E v a n i y n ' i n can ın ı s ıksa da , aldırış e t m e m e y e ça l ı ş ıyordu .

H a l l a s h o l m ' d a n ayr ı lma la r ın ın a r d ı n d a n , Wil l ' in art ık bu illet-

ten t a m a m e n kur tu lacağ ı g ü n ü n hayal iy le yaş ıyo rdu .

Ne yaz ık k i o g ü n ü n g e l m e s i n e daha ç o k vardı . K a r l ı pa t ika

üze r indek i b i rkaç saat l ik zahme t l i yü rüyüşün a r d ı n d a n , an iden

ö n ü n e g e ç i l e m e z bir t i t r eme nöbe t ine y a k a l a n d ı Will.

Yere devri l ip g ö ğ s ü n e çekt iği dizler iyle kar ın i ç inde ç a r e -

s izce yuvar lanıyor , dişleri takırdıyor , t i t remeler le sars ı lan vü -

c u d u bir kö rük gibi inip ka lk ıyordu . Bir eli f a y d a s ı z c a karları

d ö v e r k e n diğeriyle ağzını s ıkıca kapa tmış t ı . E v a n l y n , oğ lan ın

r u h u n d a n k o p u p ge len tüyler ürper t ic i feryatları korkuy la d in -

l iyordu.

D i z l e r i n i n üze r ine ç ö k ü p s an id ığ ı Will ile k o n u ş a r a k o n u

ya t ı ş t ı rmaya çalışt ı . A m a kızın e l inden kur tu lan oğ lan , yen i -

den ç ı r p ı n m a y a b a ş l a m ı ş t ı ; Evan lyn , E r a k ' ı n çan t aya k o y m u ş

o lduğu s ı cako tunu k u l l a n m a k t a n b a ş k a ça res i o l m a d ı ğ ı n ı fark

etti. S ı c a k kıyafet ve b a t t a n i y e a ra rken g ö z ü n e ça rpmış t ı kü-

çük pake t . B i rkaç p a r ç a kuru yaprak , yağl ı b i r kesen in iç ine

k o n m u ş t u . K o n t E r a k o n u , Will ' in s ı c a k o t u n d a n öyle h e m e n

Page 249: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k u r t u l a m a y a c a ğ ı n a dair uya rmış t ı . F iz ikse l bir bağ ıml ı l ı k söz

k o n u s u o l d u ğ u için, Wil l ' in b ü n y e s i ac ı lar i ç inde s ı c a k o t u n u

ar ıyordu .

Oğ lan ın bu i l let ten yavaş yavaş kur tu lacağ ın ı söy lemiş t i

E r a k ; kend ine ge l inceye k a d a r g ide rek aza l an d o z l a r d a a l m a s ı

ge rek iyordu s ı c a k o t u n u .

E v a n l y n , E r a k ' i n haks ız ç ıkmas ın ı u m m u ş t u . H e r s ı cako tu

seans ın ın Wil l ' in sağl ığ ına k a v u ş m a s ı n ı gec ik t i rd iğ in i b i l iyor

ve b u n u n bir a n d a kes i lmes i ha l inde oğ lan ın çekt iği ac ı la r ın

ü s t e s i n d e n ge leb i l eceğ in i ü m i t ed iyordu .

A m a şu hal iyle o ğ l a n a y a r d ı m edeb i l ecek d u r u m d a deği ld i

ve g ö n ü l s ü z c e de o lsa , k ü ç ü k bir s ı c ako tu s eans ına izin ver-

m e k z o r u n d a kaldı ; keseyi yer ine k o y a r k e n Will ' in g ö r m e m e s i

için v ü c u d u n u a raya s o k m a y ı i hma l e tmed i .

Will, gri renkli y a p r a k l a r i insanı dehşe te d ü ş ü r e n b i r açl ık-

la kabul etti. D o n u k b a k a n göz l e r i nde ilk kez bir i fade gö rü -

lüyordu . D ikka t in i t a m a m e n s ı c a k o t u n a vermiş t i ve E v a n i y n ,

a rkadaş ın ın art ık t a m a m e n bu o t t a r a f ından y ö n e t i l m e k t e o ldu -

ğ u n u fark etti. Bir z a m a n l a r canl ı , hevesl i bir yol a rkadaş ı o lan

Will ' i yaşl ı göz le r le ses s i zce izledi. B o r s a ile b u n a n e d e n o lan

diğer S k a n d i y a l ı l a r ' m , inandık lar ı c e h e n n e m her ne res iyse , di-

b ine kada r yol lar ı var, diye d ü ş ü n d ü .

O r m a n M u h a f ı z ı ç ı rağı , az say ıdak i yap rağ ı ağz ına tıktı ve

y a n a ğ ı n a sıkışt ır ıp tükürüğüy le ıslattı . Bir süre s o m a t i t r eme

nöbet le r i aza ld ı ve oğ lan , y o l u n y a n i n a ç ö k e r e k ileri geri sal-

l a n m a y a , kıstığı göz ler iy le acı do lu d ü n y a s ı n d a i n l e m e y e b a ş -

ladı u s u l c a .

Mid i l l i , o l an b i ten ler i i lg is izce izliyor, ara sıra kar in i ç inde

Page 250: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k e n d i n e bir de l ik a ç a r a k aç ığa ç ıkan seyrek ç imle r i kemi r iyor -

du. E v a n l y n n ihaye t Wil l ' in e l i nden tu t a rak karş ı k o y m a y a n

oğlan ı a y a ğ a ka ld ı rd ı .

" H a y d i b a k a l ı m , Will," dedi keyi fs iz b i r ses le . " D a h a ö n ü -

m ü z d e u z u n bir yol var."

K e l i m e l e r a ğ z ı n d a n ç ıka rken , avcı k u l ü b e s i n d e n ç o k d a h a

u z a k m e s a f e l e r i kas te t t iğ in in f a rk ındayd ı .

A l ç a k bir ses le kendi k e n d i n e m ı r ı l d a n a n Will, y o l u n baş ın ı

ç e k e n E v a n i y n ' i t ak ip e t m e y e b a ş l a d ı .

E v a n l y n ku lübeyi b u l d u ğ u n d a , hava k a r a r m a k üze reyd i .

E r a k ' m ona ezbe r l e tmi ş o l d u ğ u tar i fe u y d u ğ u h a l d e , farkı-

na v a r m a d a n iki kez y a n ı n d a n g e ç m i ş t i ku lüben in . Y ı ld ı r ım

ç a r p m ı ş ç a m a ğ a c ı n ı n yüz a d ı m ö t e s inden so la ayr ı lan yol , yüz

m e t r e b o y u n c a aşağ ı inen ve sonra y e n i d e n y ü k s e l e n dar bir

oyuk ve m i n i k de ren in ka r ş ı s ındak i sığ nehir geç id in i tak ip et-

m e s i ge rek iyo rdu .

Bu n i rengi n o k t a l a r i n k a f a s ı n d a n sayıyor, ağaçlarrin üze r in -

den etrafı s a r m a k t a o l an ka ran l ığ ın i ç inden y o l u n u b u l m a y a

ça l ı ş ıyordu . A n c a k or ta l ık ta ku lübeye dair h içbi r işaret yok tu .

S o n u n d a ku lüben in d ı ş a r ı d a n ku lübe gibi g ö r ü n m e y e c e ğ i

ge rçeğ i d a n k etti k a f a s ı n a . Ü z e r i tabi i k i kar la kapl ı o lmal ıyd ı .

Bu bas i t ge rçeğ i kavrad ığ ı an , on m e t r e ö t e s indek i geniş t ü m -

sek çekt i d ikkat in i . M i d i l l i n i n d izginler in i b ı r a k ı p ö n e atıldı ve

el ler iyle y o k l a y a r a k duvar la r ı , eğ iml i çat ıyı ve k u l ü b e n i n kar

t a r a f i n d a n g i z l e n m i ş sivri köşe le r in i b u l d u .

Page 251: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

G e n i ş t ü m s e ğ i n e t r a f m d a n d o l a n d ı ğ m d a , Iculübenin otelci

t a r a f m m b i r a z d a h a aç ık ta o l d u ğ u n u fark etti; kap ı ile t ah ta

pan ju r lu k ü ç ü k p e n c e r e a ç ı k ç a görü leb i l iyordu . K a p ı n ı n kasıt l ı

bir şeki lde arka ta ra fa k o n d u ğ u n u d ü ş ü n d ü . Ş iddet l i rüzgâr la r ın

estiği kuzey y ö n ü n e kapı a ç m a k , ya ln ı zca akı ls ız bir m i m a r ı n

y a p a c a ğ ı işti.

R a h a t bir nefes alan Evanlyn , geri dönerek midil l inin dizgin-

lerini yakaladı . Yetersiz iradesi saatler önce tükenmiş olan Will,

bir kez daha hayvanın sırtına t ı rmanarak a lçak sesle in lemeye

başlamışt ı . Evaniyn, midilliyi girişin bit işiğindeki min ik veranda-

ya götürüp dizginleri yerdeki direğe geçirdi . Belki de gerek yok

buna , diye düşündü. Midil l i ş imdiye dek k a ç m a y a çahşmamış t ı

a m a tedbirli davranmaktan da bir zarar ge lmezdi . Alacakaranl ık ta

bir de midilliyle binicis inin peş inden koşmak la uğ ra şamazd ı .

D i z g i n l e r i n s ık ıca bağl ı o l d u ğ u n d a n e m i n o l d u k t a n son ra

eğreti kapıyı açtı ve ku lüben in iç ine a d ı m ı n ı attı.

T e k odal ı k ü ç ü k bir yerdi bu ras ı ; h e m e n o r t a s ında kaba bir

m a s a ve her iki t a ra f ta da ikişer sıra du ruyo rdu . A r k a duva -

rın kena r ına , i ç inde hasır kapl ı d ö ş e k benze r i bir n e s n e n i n b u -

l u n d u ğ u a h ş a p bir ka ryo la yer leş t i r i lmiş t i . İçer is i n e m ve küf

k o k u y o r d u . E v a n i y n bir an için b u r n u n u t ıkadı ; bat ı duvar ın ı

k a p l a y a n taş şöminey i y a k m a s ı ha l i nde , kokula r ın ö n ü n e g e ç e -

b i l eceğ i geldi akl ına.

Ş ö m i n e n i n y a n ı n a , ç a k m a k t a ş ı ve kavla bir mik ta r o d u n is-

t i f lenmişt i .

K ı z , b i rkaç dak ika u ğ r a ş a r a k ateş yakt ı . N e ş e l i çı t ır t ı larla

ku lüben in içini k a p l a y a n ti trek sarı ışıklar, mora l i n i yer ine g e -

t i rmiş t i .

Page 252: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Kile r gibi d u r a n b ö l m e d e bir m ik t a r un , kuru e t ve fasu lye

b u l d u . M i n i k h a y v a n l a r c a d id ik lendik le r i an la ş ı l ı yo rdu a m a

E v a n i y n ' e ka l ı r sa , e ldeki e rzak la t a h m i n e n bir ya da iki ay ida -

re edebi l i r lerdi . Öğün le r i b i rer z iyafet i a n d ı r m a y a c a k t ı be lk i ,

a m a e n a z ı n d a n haya t t a ka lma la r ın ı s ağ layacak t ı .

H e l e k i Will s ı c a k o t u n d a n kur tu lup eski y e t e n e k l e r i n e ka-

vuşursa . . . Z i r a kap ın ın a r k a s ı n d a asılı d u r a n k ü ç ü k avcı yayıy-

la deri ok kılıfını gö reb i l i yo rdu E v a n l y n . K a r a kış ın o r t a s ında

b i le a v l a n a c a k b i rkaç kar t avşan ı b u l u n u r d u . M e v c u t e rzak la r ı -

na bir de av lad ık la r ı hayvan la r ek lenebi l i r se , ç o k iyi o lu rdu .

O l m a z s a da ; e h n e y a p a l ı m . E n a z ı n d a n özgür le rd i v e

Wil l ' in s ı c ako tu b a ğ ı m l ı h ğ ı m s o n a e r d i r m e şans lar ı vardı . D i -

ğer so run la r l a da karş ı laş t ığ ı z a m a n yüzleş i rd i artık.

K u l ü b e n i n içi g ide rek ı s ın ıyordu; E v a n l y n dışar ı ç ı ka rak

Wil l 'e yere i n m e s i n i işaret etti. Will i nd iğ inde , mid i l l i n in g ö -

rün tüsü ka r ş ı s ında kaş la r ın ı çatt ı . H a y v a n ı n d ı şa r ıda k a l a m a -

y a c a ğ ı n ı fark e tmiş t i . B u n u n l a b i r l ik te , tek oda l ı ku lübeyi b ü -

tün kış o n u n l a p a y l a ş m a f ikr i de ku lağa hiç çekic i g e l m i y o r d u .

Bir öncek i g e c e , her ne k a d a r h a y v a n ı n doğa l s ı cak l ığ ına m i n -

net ta r k a l m ı ş o l sa da , havayı d o l d u r a n kö tü kokular , b u r n u n u n

di reğini kırmışt ı .

Wil l ' e k a p ı d a b e k l e m e s i n i söy leyerek , k u l ü b e n i n yan t a r a -

fına geçt i ve a rad ığ ın ı o r a d a bu ldu .

K u l ü b e n i n h e m e n a r k a s ı n d a k ü ç ü k bir yer b u l u n u y o r d u . Bir taraf ı açıktı be lk i a m a mid i l l iye kış b o y u n c a b a r ı n a k s ağ l ayab i -l ecek d u r u m d a y d ı . D e m i r çivi lere baz ı bas i t alet edeva t ın yan ı sıra, e sk imiş k o ş u m t a k ı m l a n ve kayış la r as ı l ıydı . B u r a n ı n bir ahır o l a r ak t a sa r l and ığ ı bel l i o luyo rdu .

Page 253: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

B u r a n ı n E v a n i y n ' i ç o k m e m n u n eden bir özel l iği d a h a var-

dı. D ı ş d u v a n n a ç o k say ıda o d u n ist i f lenmişt i . K u l ü b e d e k i bir-

kaç p a r ç a y a k a c a k b i t t iğ inde n e y a p a c a ğ ı n ı kara ka ra d ü ş ü n e n

E v a n i y n , b ö y l e c e der in bir nefes aldı .

Ahı ra get i rdiği mid i l l in in eyerini ve baş l ığ ın ı ç ıkard ı . İçer i -

de bir y e m teknes iy le az m i k t a r d a a rpa da vardı ; hayvan ın b e s -

l e n m e s i n e izin verdi . Mid i l l i , a rpayı keyifle m i d e s i n e indiriyor,

a t la ra özgü uysa l hareket le r le diş ler ini b i rb i r ine sü r tüyordu .

Mid i l l i ye v e r e c e k suyu y o k t u a m a E v a n i y n , hayvan ın gün

b o y u n c a karlar ı ya l ad ığ ına şahit o l m u ş ve bir ç ö z ü m b u l u n -

caya dek bu şek i lde idare e d e b i l e c e ğ i n e ikna o l m u ş t u . Ah ı rda

b u l u n a n az m i k t a r d a a rpa , b a h a r a k a d a r y e t m e y e c e k t i ve şu an

d a h a ç o k y e m e k mese l e s iy l e m e ş g u l d ü kafas ı . Ac i l ç ö z ü m b u -

l a m a y a c a ğ ı sıkıntı ları kend i s ine dert e t m e m e y e karar verdi .

" S o n r a d ü ş ü n ü r ü z , " ded i kend i k e n d i n e ve ku lübeye geri

d ö n d ü .

N e y s e ki Will, içeri gir ip a teşe yak ın s ı ra la rdan b i r ine otur-

m a y ı akıl edeb i lmiş t i . E v a n i y n , b u n u iyiye işaret o la rak algı-

ladı ve E r a k ' m yan l a r ına v e r m i ş o lduğu e rzak ın a r t ık la r ından

bas i t bir y e m e k h a z ı r l a m a y a koyu ldu .

Ş ö m i n e n i n üze r indek i ko la asılı d u r a n eski p ü s k ü tencerey i

a ğ z ı n a dek kar la d o l d u r a r a k yer ine astı ve kolu çeke rek t e n c e -

reyi a levler in üze r ine uzat t ı . E r iyen kar s o n u c u or taya ç ıkan su,

yavaş yavaş k a y n a m a y a baş l ad ı . K i l e r d e y k e n iç inde çay y a p -

raklar ını and ı r an bir şeyler b u l u n a n k ü ç ü k bir kutu g ö r m ü ş t ü .

S o ğ u k v e n e m i n e tk i s inden t a m a m e n k u r t u l m a m ı z ı s a ğ l a y a c a k

s ıcak bir şeyler i ç eb i l eceğ i z en a z ı n d a n , diye d ü ş ü n d ü .

Ö n ü n e k o n a n y e m e ğ i i f ades i zce ç i ğ n e y e n Wil l 'e g ü l ü m -

Page 254: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

sedi . T u h a f bir iy imser l ik va rd ı ü z e r i n d e . Bak ı ş l a r ın ı , bir kez

d a h a ku lüben in iç ine çevirdi . D ı ş a n d a hava ka r a rmı ş t ı art ık

ve y a l n ı z c a ş ö m i n e d e n ç ıkan t i t rek a m a tatlı a levler s a y e s i n d e

ayd ın lan ıyor la rd ı . Bu ışıkta ku lübe , bir şek i lde güvenl i ve hoş

g ö r ü n ü y o r d u ; a lev le rden ç ıkan ısıyla d u m a n k o k u s u , t a h m i n

ettiği gibi , o d a y a ilk g i rd iğ inde ortal ığı k a p l a y a n n e m ve küf

k o k u l a n n ı bas t ı rmış t ı .

" E h , " ded i , " k ü ç ü k bir yer, a m a idare eder i ş te . "

Y ü z l e r c e k i l o m e t r e g ü n e y d e k i Ha l t ile aynı sözler i söy led i -

ğ inde n haber i yok tu .

Page 255: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ İKİ

Muhaf ı z k o m u t a n ı n ı n , tek tarafl ı d ü e l l o y u t ak ip e d e n gü -

nün a k ş a m ı n a doğru y a n l a r ı n a ge l ip D e p a m i u e x ' n u n

on la r ı o g e c e y e m e k s a l o n u n d a b e k l e d i ğ i n i s ö y l e m e s i , H a l t

ile H o r a c e ' ı p e k de ş a ş ı r t m a m ı ş t ı . Bir dave t deği l , emi rd i bu .

H a l t ' u n da bir d a v e t e ka t ı l ı yo rmuş gibi d a v r a n m a y a niyet i

yok tu . Ç a v u ş u n söy led ik le r in i d u y m a z d a n ge le rek , bak ı ş l a r ın ı

ku l en in p e n c e r e s i n e çevirdi . Ç a v u ş , o n u n b u tavrını u m u r s a -

m a z bir i fadey le karş ı l ad ı . Arkas ın ı d ö n e r e k y e m e k s a l o n u n a

aç ı l an d ö n e r m e r d i v e n i n t e p e s i n d e k i n ö b e t i n e d ö n d ü . M e s a j ı

i l e tmiş , y a b a n c ı l a r söy led ik le r in i d u y m u ş l a r d ı .

O a k ş a m , b a n y o y a p ı p g iy ine rek d ö n e r m e r d i v e n d e n ş a t o -

n u n alt k a t m a indiler ; ç i z m e l e r i n d e n ç ıkan sesler p a r k e t a ş l a -

r ında y a n k ı l a n ı y o r d u . Ö ğ l e d e n sonras ın ı , g e c e y e dair p l an l a r ı

h a k k ı n d a k o n u ş a r a k geç i rmiş l e rd i . H o r a c e , ha r eke t e g e ç m e k

için c a n a t ıyordu . Y e m e k s a l o n u n u n ü ç m e t r e y ü k sek l i ğ in d ek i

kap ı l a r ı na va rd ık l a r ı nda , H a l t elini o ğ l a n ı n k o l u n a k o y a r a k o n u

d u r d u r d u . G e n ç a d a m ı n sabı rs ız l ığ ın ı j m z ü n d e n okuyab i l iyor -

du. H a f t a l a r d ı r b u r a y a t ık ı lmış , D e p a m i u e x ' n u n alaylı söz le r i -

ni , gizl i hakare t l e r in i işi t iyor ve z a l i m tavır lar ını iz l iyor lardı .

Page 256: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

A ş ç ı İle g e n ç şövalye , şahit o l d u k l a n b i r ç o k o l a y d a n y a l n ı z c a

ikisiydi. H a l t , genç l iğe özgü b i r sabırs ızl ık i ç indek i H o r a c e ' m ,

D e p a m i u e x ' n u n hak ettiği cezayı b u l a c a ğ ı anı iple çekt iğ in i

b i l iyordu . B u n u n y a n ı n d a , ü z e r i n d e anlaş t ık lar ı p l a n ı n b a ş a -

rıya u l a ş m a s ı için sabır ve d o ğ m z a m a n l a m a gerekt iğ in in de

fa rk ındaydı .

Ha l t , D e p a m i u e x ' n u n y e n i l m e z bir savaşç ı gibi g ö r ü n m e

t ak ın t ı s ından ya ra r l anab i l ecek le r in i d ü ş ü n ü y o r d u . D e p a m i e u x ,

şahit ler ö n ü n d e g e r ç e k l e ş m e k üze re , o n a y a p ı l a n t ü m m e y d a n

o k u m a l a r ı kabu l e t m e k z o m n d a kaldığı bir o r t a m ya ra tmış t ı

kend i s ine . D e s p o t şöva lyen in , m a z e r e t ü r e t m e k y a d a k a ç a m a k

d a v r a n m a k gibi bir şansı yok tu . K o r k u emares i g ö s t e r m e s i ya

da düe l lo dave t in i kabul e tmek te is teksiz d a v r a n m a s ı , u z u n ve

acılı bir d ü ş ü ş ü n ba ş l ang ı c ı a n l a m ı n a ge lecek t i .

Yan y a n a ge ld ik le r inde Ha l t , H o r a c e ' m bek len t i do lu , he -

vesl i b a k ı ş l a r ı m o c iddi , sabırlı ve ku rnaz göz le r iy le karş ı ladı .

" S a k ı n u n u t m a , " ded i , " b e n s ana işaret ve r inceye kada r b i r

şey y a p m a y a c a k s ı n . "

H o r a c e , baş ın ı sa l ladı . Y a n a k l a n h e y e c a n d a n haf i fçe kızar-

mış t ı . " B i l i y o m m , " dedi , kend i s in i zo r l a da o l sa kont ro l ede -

rek. O r m a n M u h a f ı z ı oğ lan ı k o l u n d a n t u t m u ş , c iddi bak ı ş la r ın ı

da göz le r ine d ikmiş t i . S a k i n l e ş m e k için der in der in ne fes aldı

ve bu kez d a h a bi l inçl i bir şek i lde baş ın ı sa l ladı oğ lan .

" B i l i y o r u m , H a l t , " dedi . O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n bak ı ş l a r ına

karşı l ık vererek. " R a h a t d u r a c a ğ ı m , " diye a r k a d a ş ı m t e m i n

etti. " B u an iç in çok u z u n süre bek led ik ve b e n de her şeyin

f a rk ınday ım. M e r a k e t m e . "

U z u n süre ç o c u ğ u iz leyen Ha l t , n ihayet t a t m i n o l a rak ba ş ın i

Page 257: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

sa l ladı . K a p ı l a r , a rka ta raf taki duva ra ç a r p a c a k şek i lde a rd ına

dek aç ı ld ı . H o r a c e v e H a l t , D e p a m i u e x ' n u n onlar ı b e k l e m e k t e

o l d u ğ u y e m e k s a l o n u n a a d ı m attılar.

On la r a s u n u l a n y e m e k , haya l k ı r ık l ığ ından b a ş k a bir şey

deği ld i . Ön le r ine k o n a n yemek le r , H a l t ' u n d a m a k t a d ı n a gö re ,

aşırı m i k t a r d a yağ la s a r ı m s a k t a n m e y d a n a ge len , z e n g i n ve

m i d e bu l and ı r ı c ı bir k a r ı ş ı m d a n ibaret t i . Ç o k az y e m e s i n e rağ-

m e n , y e m e k l e r e g e n ç l i k iş tahıyla sa ld ı r an H o r a c e ' m her şeyi

silip s ü p ü r d ü ğ ü n ü fark etti .

D e p a m i e u x , y e m e k b o y u n c a k ü ç ü m s e m e do lu , iğne leyic i

bir dil t a k ı n a r a k fırt ına gibi e smi ş , h i z m e t k â r l a r ı n ı n sakar l ık-

ları ve a p t a l l ı k l a n y l a m e ç h u l şöva lyen in bir gün ö n c e sergi-

lediği a c e m i gös t e r iye at ı f larda b u l u n m u ş t u . Âde t l e r i o l d u ğ u

ü z e r e . H a l t y e m e ğ i n y a n ı n d a şa rap içiyor, H o r a c e ise suyu ter-

cih ed iyo rdu . Aşır ı yağl ı , ağır y e m e ğ i n s o n u n a ge ld ik l e r inde ,

h i z m e t k â r l a r e l l e r inde k a h v e sürahi le r iy le içer i girdi .

Ha l t , G a l y a l ı l a r ı n k a h v e k o n u s u n d a ç o k başa r ı l ı o l d u k l a r ı m

kabul ed iyo rdu . K a h v e l e r i A r a l u e n ' d e t a t m ı ş o lduk l a r ı na kı-

yas l a ç o k d a h a lezzet l iydi ; insan ı a d e t a k e n d i n d e n geç i r i yo rdu .

M i s koku lu , s ıcak kahves in i keyifle içti. F i n c a n ı n ı n k e n a r ı n -

d a n , her z a m a n k i k ü ç ü m s e m e dolu t e b e s s ü m ü y l e H o r a c e ile

ikisini s ü z m e k t e o l an D e p a m i e u x ' y u i z l iyordu .

G a l y a l ı şöva lye . H a l t h a k k ı n d a k i kara r ın i venn i ş t i . Kı r sa -

kall ı y a b a n c ı n ı n k o r k u l a c a k biri o l m a d ı ğ ı n a i nan ıyo rdu . A d a -

m ı n iyi ok attığı o r t adayd ı . Ve m u h t e m e l e n o r m a n hayat ı i le

i z s ü r m e k o n u l a n n d a da ye tenekl iyd i . A m a H a l t ' u n gizli ye t e -

nekler i b u l u n a n bir b ü y ü c ü fa lan o l m a d ı ğ ı n d a n e m i n d i artık.

B u a n l a m d a kend i s in i ar t ık g ü v e n d e h i s s e d e n D e p a r n i e u x ,

Page 258: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

alay ve hakare t l e r iy le H a l t ' u y e r d e n ye re v u r m a f ı rsa tmı ka-

ç ı r m ı y o r d u . Bir süredi r k o r k u s u n d a n b u l a ş a m a d ı ğ ı sakal l ı ya-

banc ıy ı , f ı rsa t tan i s t i fade h u z u r s u z e t m e y e ça l ı ş ıyordu . K a r a

şöva lye , in san la r l a o y u n c a k gibi o y n a m a k t a n h o ş l a n ı y o r d u .

Onlar ı ça re s i z b ı r a k m a y ı seviyor, a layc ı sözler i ka r ş ı s ında ç e k -

tikleri ıst ırabı ya da i ç ine düş tük le r i ö fke nöbe t le r in i i z l e m e y e

bay ı l ı yo rdu .

H a l t ' a nefre t i ar t t ıkça , H o r a c e ' ı d a bir a n ö n c e m a s a d a n

u z a k l a ş t ı r m a k is t iyordu. Bi r l ik te yedik ler i her y e m e ğ i n s o n u n -

da , g e n ç a d a m ı sert bir tavı r la m a s a d a n k o v a c a ğ ı anı sabır la

bek l iyo r ve y a n a k l a n ö fke ve u t anç l a alev alev y a n a n iri k ıy ım

oğ lan ı ku leye geri g ö n d e r i y o r d u . B u n u bir kez d a h a y a p m a za-

m a n ı n ı n ge ld iğ ine karar ve rmiş t i .

Ağır s anda lyes in i a rkaya d o ğ r u i terek sol e l indeki g ü m ü ş

kadeh i k a f a s ı n a dikti. D i ğ e r el ini de k ü ç ü m s e r c e s i n e o ğ l a n a

d o ğ r u sa l lad ı .

"B iz i ya ln ı z b ı rak , de l ikan l i , " ded i ; b u s ı r ada H o r a c e ' a b a k -

m ı y o r d u b i le . Yol a r k a d a ş ı n a hızlı bir bak ı ş f ı r la tan oğ lan , k ısa

b i r sess iz l iğ in a r d ı n d a n y a v a ş ç a a y a ğ a ka lk ıp t ek ke l ime l ik ya-

nı t ını v e r d i ğ i n d e , D e p a m i e u x ben l iğ in in tatlı b i r h e y e c a n ta ra -

f ından kuşa t ı ld ığ ın ı hisset t i .

" H a y ı r . "

Bu tek s ö z c ü k , a r a l a r ı n d a asılı d u r u y o r d u ş imdi . D e p a m i e -

ux, o ğ l a n ı n i syan ına b a y r a m etse de b u n u dışar ı yans ı tm ıyo r -

du. M e m n u n i y e t s i z l i ğ i n i o r t aya k o y a c a k şek i lde k a ş l a r ı m ça t -

m a y ı t e rc ih etti. Y a v a ş ç a g e n ç a d a m a d ö n d ü . N i h a y e t bek l ed iğ i

an ge ld iğ i iç in kanı kaynıyor , H o r a c e ' m nefes alış ver i ş in in de

h ı z l a n d ı ğ ı m gö reb i l i yo rdu . '

Page 259: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

"Hayı r , m ı ? " diye tekrar lad ı , ku lak la r ına i n a n a m a m ı ş gibi.

" B u ş a t o n u n lo rdu b e n i m v e b u r a d a b e n i m d e d i ğ i m olur. S ö -

z ü m k a n u n d u r . K e n d i ş a t o m d a b a n a ' hay ı r ' d e m e k a b a l ı ğ ı n d a

m ı b u l u n u y o r s u n ? "

" S ö z ü n ü z e so rgusuz suals iz u j m I d u ğ u z a m a n l a r ger ide kal-

d ı , " diye dikkat le cevap verd i H o r a c e ; H a l t ' u n ezberle t t iği

m e t n e ke l imes i ke l imes ine sad ık k a l m a y a ça l ı ş ı rken kaş lar ı

ça t ı lmış t ı . " Ş ö v a l y e l i ğ e y a k ı ş m a y a n ha reke t l e r in i zden do lay ı

b u t op rak l a rda h ü k ü m sü rme hakk ın ı kaybe t t in i z . "

D e p a m i e u x , hâ lâ hakare te u ğ r a m ı ş n u m a r a s ı y a p ı y o r d u .

" K e n d i t o p r a ğ ı m a h ü k m e t m e h a k k ı m ı m ı s o r g u l u y o r s u n ? "

H o r a c e , ke l imeler i d o ğ m ha t ı r l ad ığ ından e m i n o l m a k için

bir kez d a h a du raksad ı . H a l t ' u n üze r ine b a s a b a s a söyled iğ i

ü z e r e , bu işte t i t izlik son de rece ö n e m l i y d i . H a t t a ve ha t t a artık

H o r a c e ' m da ç o k iyi anladığ ı ü z e r e , bir ö l ü m k a l ı m m e s e l e -

yiydi .

"O hakk ın s o r g u l a n m a z a m a n ı ge ld i , " dedi H o r a c e kısa bir

a ran ın a rd ından . K o y u renkli yüz ha t l a r ına vahş i bir g ü l ü m s e -

me yer leş t i ren D e p a m i e u x , s a n d a l y e s i n d e n kalktı ve iki eliyle

b i r d e n ç ıp lak ahşap yüzey ine t u t u n d u ğ u m a s a d a haf i fçe öne

d o ğ m eğildi .

"Yani b a n a m e y d a n mı o k u y o r s u n ? " diye sordu; mu t lu luğu ,

ses inden anlaşı l ıyordu. A n c a k H o r a c e , bel i rs iz bir işaret yapt ı .

" M e y d a n o k u m a m ı k e s i n l e ş t i r m e d e n ö n c e , sizin b a n a saygı

g ö s t e r e c e ğ i n i z d e n e m i n o l m a k i s t e r im , " dedi . K a r a şöva lye ,

k a ş l a n m çatt ı .

" S a y g ı g ö s t e r m e k m i ? " diye tekrar etti. " N e d e n söz ediyor-sun, seni zır lak ş e y ? "

Page 260: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İna tç ı bir i fadeyle baş ın ı sa l l ayan H o r a c e , hakare t i d u y m a z -

dan geldi .

" D ü e l l o n u n ş a r t l a n n a u y a c a ğ ı n ı z a dair söz v e r m e n i z i isti-

y o r u m . V e b u n u , a d a m l a n m z m ö n ü n d e y a p a c a k s ı n ı z . "

" D e m e k ö y l e ? " D e p a m i u e x ' n u n ses ine sahte bir öfke h â k i m

deği ldi artık. D ü p e d ü z ö fke lenmiş t i . O ğ l a n m nereye v a r m a k

is tediğini an lamış t ı .

" B e n c e , " diye usu lca araya girdi H a h , " ç o c u k sizin etrafınıza

korku sa larak hükmet t iğ in iz i düşünüyor . L o r d D e p a m i e u x . "

G a l y a l ı , baş ın ı çevirdi .

"İyi de b u n d a n size ne , o k ç u e f e n d i ? " diye so rdu , a m a ala-

cağı yanıt ı b i l iyordu .

H a l t , o m u z s i lkerek s ı r adan bir sesle yan ı t l ad ı . "Şöhre t l i bir

savaşç ı o l d u ğ u n u z için e t ra f ın ızda bu kadar a d a m var. San ı r ım

H o r a c e , m e y d a n o k u m a n ı n adamla r ın ı z ın ö n ü n d e yap ı l a r ak

kabul ed i lmes in i te rc ih edecek t i r . "

D e p a m i e u x , kaşlarinı çattı . A d a m l a r i n ı n ö n ü n d e yap ı l acak

düel lo teklifini, ne olursa o l sun kabul e tmek z o m n d a ka lacağın ın

farkındaydı . On altı yaş ında bir çocuk tan bile ko rkan bir savaş-

çı, dövüşü kazansa bile emr indek i a d a m l a r d a n saygı g ö n n e z d i .

" B u ç o c u ğ u n düel lo teklif inin ben i ko rku t t uğunu mu sanı-

y o r s u n ? " diye so rdu , a layc ı bir dil le. Ha l t , el ini ikaz ede rces ine

kaldı rd ı .

" O r t a d a bir m e y d a n o k u m a y o k . . . e n a z ı n d a n h e n ü z yok , "

dedi . " B i z ya ln ı zca , m e y d a n o k u n m a s ı ha l inde , d ü e l l o n u n şart-

l a n n a u y a c a k cesare te sah ip m i s i n i z , onu m e r a k e d i y o r a z . "

D e p a m i e u x , O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n ihtiyatlı sözler i karş ı s ında

Page 261: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

t iksint iyle h o m u r d a n d ı . " G e r ç e k y ü z ü n ü art ık gö reb i l i yo rum,

o k ç u e f end i , " diye yan ı t l ad ı . " S e n i n bir b ü y ü c ü o lab i l eceğ in i

d ü ş ü n m ü ş t ü m . Ar t ık ke l ime o y u n l a r ı n d a n h o ş l a n a n pis bir laf

ebes inden b a ş k a bir şey o l m a d ı ğ ı n ı b i l i y o r u m . "

U s u l c a g ü l ü m s e y e n H a l t , b a ş ı n ı ö n ü n e eğdi . Bir süre ses-

siz kaldı lar . D e p a m i e u x , y e m e k s a l o n u n u n gen i ş k a p ı l a r ı n ı n

h e m e n i ç t a r a f ı n d a b e k l e y e n iki n ö b e t ç i y e d o ğ m bir bak ı ş

fırlattı . A d a m l a r ı n yüz le r i , ö n l e r i n d e s a h n e l e n e n o l ay l a r a

karş ı i lgi ler ini ele v e r i y o r d u . M e y d a n o k u m a y ı r e d d e t m e s i

ya da o ğ l a n k a r ş ı s ı n d a h a k s ı z avan ta j k a z a n m a y a ç a l ı ş m a s ı

h a l i n d e , haber le r t ü m ş a t o y a yay ı l acak t ı . A d a m l a r ı n ı n o n u

s e v m e d i k l e r i n i ve bu d ü e l l o teklifi k a r ş ı s ı n d a adi l bir tavır

t a k ı n m a m a s ı h a l i n d e on la r ı k a y b e d e c e ğ i n i b i l i yo rdu . H e m e n

deği l be lk i a m a z a m a n i ç i n d e , b i r e r ikişer e m r i n d e n ayr ı l ıp

d ü ş m a n l a r ı n a k a t ı l a c a k l a r d ı . D e p a m i u e x ' n u n ç o k s a y ı d a

d ü ş m a n ı va rd ı üs te l ik .

Bak ı ş l a r ın ı o ğ l a n a çevirdi . H o r a c e ' ı adi l bir dövüş te alt e d e -

b i l e c e ğ i n d e n hiç şüphes i yoktu . A m a çevr i len do lap la r s o n u c u

b u ha le d ü ş m ü ş o l m a s ı n a k ız ıyordu . M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n d a ,

da lave re y a p m a hakkı b u l u n a n tek kişi , o o lmal ıyd ı . K e n d i n i

zo r l aya rak g ü l ü m s e d i ve bu ö n e m s i z m e s e l e d e n canı s ıkı lmış

gibi bir tavır t ak ınd ı .

" P e k â l â , " dedi u m u r s a m a z bir ses le , "eğer i s tediğiniz buy -

sa, d ü e l l o n u n ş a r t l a n n a u y a c a ğ ı m . "

" S a l o n d a k i a d a m l a r i n i z i n ö n ü n d e söz ver iyor m u s u n u z ? "

dedi H o r a c e hızla. Ar t ık bu geveze ç o c u k l a sakall ı yol a rka-

d a ş ı n d a n h o ş l a n ı y o r m u ş n u m a r a s ı y a p m a y a n kara şöva lyen in

tehdi tkâr b a k ı ş l a n n ı üze r i ne çekmiş t i .

Page 262: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" E v e t , " d iye yanı t lad ı D e p a m i e u x b e k l e t m e d e n . " T a t m i n

o l m a n ı z için a d a m l a r ı m ı n ö n ü n d e söz v e r i y o m m . "

H o r a c e , r aha t l aya rak der in bir i ç geç i rd i . "O z a m a n , " dedi ,

k e m e r i n e sıkıştırdığı e ld ivenini ç ıkar ta rak , "düe l lo teklifi yap ı -

labilir. D ö v ü ş , iki haf ta sonra o l a c a k . "

" K a b u l , " dedi D e p a m i e u x .

" . . . ve M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n ö n ü n d e k i ç im a l a n d a . . . "

" K a b u l . " N e r e d e y s e tükürür gibi her söy lenen i kabu l edi-

y o r d u ka ra şöva lye .

" . . . a d a m l a r ı n ı z l a diğer şa to ça l ı şanlar ı ö n ü n d e yap ı l a -

c a k . . . "

" K a b u l . "

" . . .ve ö l ü m ü n e bir dövüş o l a c a k . " H o r a c e , bu n o k t a d a b i r az

t e reddü t etse de H a l t ' a hızlı bir bak ı ş fırlattı ve O r m a n M u h a f ı -

z ı da oğ lan ı c e s a r e t l e n d i r m e k ad ına b a ş m ı haf i fçe eğdi . Z a l i m

ve keskin t e b e s s ü m ü , şöva lyen in y ü z ü n d e bel i rdi tekrar.

" K a b u l , " dedi yen iden . A n c a k b u kez , ne r edeyse mı r ı lda -

n a r a k söy lemiş t i ke l imeyi . " H a y d i b a k a l ı m , evlat , cesare t in i

kaybed ip al t ına k a ç ı r m a d a n bit ir şu iş i ."

H e r şeyin p lan lad ık la r ı gibi g i tmek te o l d u ğ u n u fark eden

H o r a c e , b a ş m ı şöva lyeye d o ğ m kaldırdı .

" N e lanet bir ş eymiş s in sen b ö y l e , D e p a m i e u x , " dedi usu l -

ca. K a r a şöva lye , düe l lo teklifini resmi leş t i r ip geri d ö n ü l m e z

bir hale s o k a c a k o lan e ld iven darbes i için m a s a n ı n ü z e r i n d e n

yanağ ın ı uzat t ı .

" K o r k t u n m u , ev l a t ? " diye d u d a k bük tü ve e ld iven y a n a ğ ı -

na sert bir b i ç i m d e ç a r p t ı ğ ı n d a irki lerek ger iye s ıç radı .

Page 263: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İ r k i l m e s i n e n e d e n o l an şey, y a n a ğ m d a hisse t t iğ i ac ı deği l ,

ya şad ığ ı şaşkınl ıkt ı . Z i r a m a s a n ı n ka r ş ı s ındak i o ğ l a n , kıpır-

d a m a d a n y e r i n d e d u r u y o r d u . K ı r sakal l ı o k ç u , ka ra şöva lye -

ye fırsat v e r m e d e n süra t le a y a ğ a f ı r lamış ve b i rkaç d a k i k a d a n

ber i m a s a n ı n a l t m d a t u t m a k t a o l d u ğ u e ld iveni a d a m ı n y ü z ü n e

ça rp ıve rmiş t i .

" Ö y l e y s e s ana m e y d a n o k u y o r u m , D e p a m i e u x , " dedi Or-

m a n M u h a f ı z ı . Ve o karar l ı , c idd i g ö z l e r d e k i sevinç p m l t ı s ı -

n ı g ö r e n şöva lyen in yüreği , b i r k a ç san iye b o y u n c a t e r eddü t l e

çarp t ı .

Page 264: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ UC

Kü ç ü k bir ışık l i uzmes i , k u l ü b e n i n iç ine doğru süzü lü -

yo rdu . S a n d a l y e n i n ü z e r i n d e k e s t i r m e k t e o lan E v a n l y n ,

g ü n e ş i n s ıcakl ığ ın ı y ü z ü n d e h i s s e d i n c e f a rk ında o l m a d a n gü-

l ü m s e d i . D ı ş a r ı y a hâ lâ ka l ın bir kar ö r tüsü h â k i m d i a m a öğ le -

den son ra gök5mzü b u l u t s u z , m a s m a v i bir r enge b ü r ü n m ü ş t ü .

U y u k l a y a n E v a n l y n , v ü c u d u n d a d o l a ş a n s ı cak l ığ ın t ad ın ı

ç ıka r ıyo rdu . K a p a l ı göz l e r in in a r d ı n d a n p a r l a k k ı rmız ı güneş i

gö reb i l i yo rdu .

B i r d e n g ö r ü ş ü kara rd ı ve göz le r in i açt ı .

Will, E v a n i y n ' i n son bir ha f tad ı r a l ı şmış o l d u ğ u tavır lar ıy-

la k a r ş ı s ı n d a d u r u y o r d u . E l le r in i k a v u ş t u r m u ş t u ; bir z a m a n l a r

keyifli ve ş a k a c ı bir i f adey le ışıl ışıl y a n a n koyu kahve reng i

g ö z l e r i n e da lg ın bir s u ç l u l u k i fades i ye r leşmiş t i . Sab ı r la kızın

tepkis in i bek l ed i . E v a n l y n de keder l i bir t e b e s s ü m tak ınd ı yü-

z ü n e .

" P e k â l â , " ded i Wil l ' e n a z i k ç e .

O ğ l a n ı n dudak la r ı , k o y u r enk g ö z l e r i n e y a n s ı r m ı ş gibi du -

ran bir g ü l ü m s e m e y l e ha f i fçe kıvrı ldı . E v a n l y n , b i r k a ç g ü n d ü r

Page 265: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

İ ç inde yeşer t t iğ i u m u t f i l i z in in c a n l a n d ı ğ i n ı hisset t i . Will, yavaş

yavaş a m a fark edil ir bir b i ç i m d e değ i ş iyo rdu . İ lk g ü n l e r d e , o

k o r k u n ç t i t r e m e nöbe t l e r in in p e n ç e s i n d e k ıv r anmış , a n c a k sı-

c a k o t u n u e m m e y e b a ş l a d ı ğ ı n d a k e n d i n e ge leb i lmiş t i oğ l an .

A n c a k doz la r ın aras ı u z a y ı p ağz ına attığı y a p r a k l a r ı n sayıs ı

a z a l d ı k ç a , o ğ l a n i n e r ya da geç i y i l e şeceğ ine dair u m u t l a n m a -

ya b a ş l a m ı ş t ı E v a n i y n . T i t r e m e nöbe t le r i , ge r ide ka lmış t ı art ık.

S ı c a k o t u ö z l e m i y l e y a n a n v ü c u d u t a r a f ı n d a n y ö n e t i l m e k yeri-

ne , ar t ık k ü ç ü k bir d o z l a y e t i n m e s i n i b i l i yo rdu Will. O ta hâ l â

ih t iyaç du3aıyordu ge rç i , a m a ya lva ran , ç o c u k s u tavır lar ıyla

di le ge t i r iyordu bu i s teğin i .

S ı c a k o t u n a verd iğ i ü ç e r g ü n l ü k a ra la r ın a r d i n d a n , göz l e r in -

deki istekli i fadeyle k ı z m y a n m a ge l iyo rdu . E v a n i y n d e b u n a

karş ı l ık yağl ı ke sen in i ç indek i , g ide rek a z a l m a k t a o lan y a p r a k -

l a rdan bir p a r ç a a l m a s ı n a izin ve r iyo rdu . E l i n d e kri t ik mik ta r -

da s ı cako tu ka ld ığ ın ın fa rk ındayd ı . Wil l ' in y a p r a k l a r b i t m e d e n

has ta l ığ ı y e n e m e m e s i h a l i n d e , zor gün le r onlar ı b e k l i y o r d u .

E v a n i y n , s ı c ako tu b i t i n c e Wil l ' in ne tepki ve receğ in i kes t i re -

m i y o r d u . M u h t e m e l e n bir d iğer k o n t r o l s ü z t i t r e m e ve feryat

nöbe t iy l e karş ı ka rş ıya ka l acak t ı .

B e l k i d e , d iye d ü ş ü n d ü , i y i l e ş e b i l m e s i i ç in b u n u d a y a -

ş a m a s ı g e r e k i y o r d u r . D o ğ r u ya da y a n l ı ş , o ç a r e s i z l i ğ i b i r

k e z d a h a y a ş a y a c a k g ü c ü g ö r m ü y o r d u k e n d i n d e . S ı c a k o t u

b i t t i ğ i n d e b u n l a r l a u ğ r a ş a c a k b o l b o l v a k t i m i z o l a c a k , d iye

d ü ş ü n d ü .

" B u r a d a b e k l e , " ded i Wil l 'e v e a h ş a p s a n d a l y e d e n k a l k a r a k

k a p ı d a n çıktı. O ğ l a n ı n göz le r i , bir kez d a h a o keyifli i f adey le

p a r l a m ı ş t ı sanki . A n ı n d a k a y b o l m a s ı n a r a ğ m e n , kendi k e n d i n e

Page 266: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

par ı l t ın ın hâ lâ o r a d a o l d u ğ u n u , oğ lan ın h e n ü z iy i l eşmediğ in i

te lkin etti E v a n l y n .

S ı c a k o t u keses in i ah ı rdaki duva r l a rdan b i r in in ü z e r i n d e b u -

lunan gevşek bir b ö l m e n i n a r k a s ı n d a tu tuyordu . Yağlı keseyi ,

ilk ö n c e o d u n y ığ ın ına s a k l a m a y ı p l a n l a m ı ş a m a sonra , z a m a n

z a m a n y a k a c a k ge t i rmes i için Will ' i g ö n d e rd iğ in i ha t ı r lamış t ı .

Oğ lan ın s ı cako tu zu l a s ım b u l m a s ı , akl ına bi le g e t i r m e k iste-

med iğ i bir olası l ıktı .

Aşır i d o z d a s ı cako tu a l m a s ı ha l inde Will ' in b a ş ı n a neler ge-

leceğini kes t i r emiyordu .

H içb i r şey o l m a s a bi le , diye d ü ş ü n d ü , s ı c a k o t u n a yen iden

b a ğ ı m l ı ha le ge lecek . Bu d u r u m u n m u h t e m e l e n kal ıcı -hatta

ö l ü m c ü l - yan etkileri de o lacak t ı . Wil l ' in t ü m s ı cako tu z u l a s ı m

eline geç i r ip bir a n d a t ü k e t m e s i ha l inde , ha f t a l a r ca k a s ı l m a ve

t i t r eme nöbet le r iy le u ğ r a ş m a k z o r u n d a k a l a c a ğ ı n d a n emind i .

Wil l ' in b u l a n ı k zihni , yap rak la r ı ge t i rmek için her se fer inde

k u l ü b e d e n çıkt ığının fa rk ında mı a c a b a diye d ü ş ü n d ü . E m i n

deği ld i , a m a bu k o n u d a kes inl ik le risk a lmıyor , keseyi tah ta

duvar ın i ç indek i gizli b ö l m e d e n çıkar ı rken ö n ü n ü arkas ın ı ih-

tiyatla kontrol ed iyordu .

E v a n l y n ahıra girerken e t ra f ım dikkat le kon t ro l et t i ; kızın

içeri g i rdiğini gö ren midi l l i , ba ş ın ı kaldır ıp s e l a m ver i rces ine

k i şnemiş t i . Will, kızın ne reye gitt iğiyle i l g i l enmiyordu . Ol-

d u ğ u ye rde ka l ıp b i r a z d a n sevgili yaprak la r ıy la d ö n e c e k o lan

E v a n i y n ' i b e k l e m e k h o ş u n a g id iyordu . K ı z ı n b u n u nası l yap t ı -

ğ ı ya da s ı c a k o t u n u n e r e d e n b u l d u ğ u , u m u m n d a deği ld i .

D i k k a t l e ö l ç ü p b i çe r ek k u m ot lar ın bir t u t a m ı n ı a v u c u n u n

iç ine s ıkış t ı ran Evan lyn , a r tan y a p r a k l a n iç ine sok tuğu keseyi

Page 267: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

g e v ş e k b ö l m e n i n a r k a s i n a ka ld ı rd ı . K o l u h a v a d a y k e n b a ş ı n ı

çevi rd i ve i z l e n m e d i ğ i n d e n bir kez d a h a e m i n o ldu . A m a or-

ta l ık ta k i m s e c i k l e r yok tu ; ıslak, zeki göz le r iy le o n u iz leyen

mid i l l i ha r i ç .

"Tek k e l i m e b i le e t m e , " dedi a l ç a k sesle . H a y v a n da mid i l -

li lerin z a m a n z a m a n yapt ık lar ı gibi b a ş m ı eğdi . K ı z ı d u y m u ş

ve a n l a m ı ş t ı sanki . E v a n i y n , keseyi o y u ğ a yer leş t i r ip b ö l m e y i

y e n i d e n kapa t t ı . Yere eğ i le rek e l ine aldığı bir avuç pis l ik le kü-

t ü ğ ü n y ü z e y i n d e k i p ü r ü z l ü ç izgiyi ört tü. Z u l a y ı en iyi şek i lde

g i z l ed iğ ine e m i n o l a rak k u l ü b e y e d ö n d ü .

İçer i gir ip de Wil l ' in g ü l ü m s e y e n y ü z ü y l e ka r ş ı l a ş ınca , bir

an oğ l an ın o n u ha t ı r l ad ığ ın ı sandı . Ah o eski gün le r , d iye d ü -

ş ü n d ü p i ş m a n l ı k l a . Y a l n ı z c a b i r k a ç a y ö n c e s i y d i a m a a r a d a n

sanki yı l lar g e ç m i ş gibiydi . B i r d e n , oğ l an ın bak ı ş l a r ın ın kapa l ı

o l an sağ e l ine k i l i t lendiğin i fark etti. G ü l ü m s e m e s i n i n n e d e n i ,

s ı c a k o t u y d u .

E h , bu da bir baş lang ıç t ı r , d iye d ü ş ü n d ü .

A v u c u n u uza t t ı ve heves l e ö n e a t ı lan o ğ l a n , bir tek y a p r a ğ ı n

b i l e z iyan o l m a m a s ı için iki elini b i rden uza t t ı . K ı z , grili yeşi l l i

o t la r ın teker teker e l inden d ö k ü l m e s i n e izin vererek , b u n u iz-

leyen ç o c u ğ a bir g ö z attı . Wil l ' in dili, i ç g ü d ü s e l bir şeki lde d u -

dak la r ın ı ya l ıyordu . S ı c a k o t u t a m a m e n e l değ iş t i r ip E v a n i y n

a v u c u n a y a p ı ş m ı ş kır ıntı ları t e m i z l e d i ğ i n d e , baş ın ı ka ld ı r ıp bir

kez d a h a g ü l ü m s e d i Will.

Bu kez bana gü lüyor , d iye d ü ş ü n d ü E v a n l y n .

" G ü z e l , " dedi Will k ı s a c a ve bak ı ş la r ın ı e l indek i m in ik sı-

c a k o t u y ığ ın ına çevirdi . U z a n ı p elini a ğ z ı n a g ö t ü r ü r k e n a rka -

sını d ö n d ü .

Page 268: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

E va n lyn , o ani u m u t ı ş ı ğ m m iç inde bir kez d a h a y a n d ı ğ m ı

hissetti. H a l l a s h o l m ' d a n k a ç t ı k l a n n d a n ber i o n u n l a ilk kez k o -

n u ş u y o r d u Will .

T o p u t o p u bir ke l imeyd i a ğ z m d a n ç ıkan a m a bir ba ş l ang ıç t ı

işte. K u l ü b e n i n köşes ine y ığ ı lan oğ lan ın a r k a s ı n d a n g ü l ü m s e d i

Evan lyn . S ı c a k o t u n u el ine geç i r ince , bir hayvan gibi u z a k l a ş a -

rak o n u e l inden alırlar ko rkusuy la ç ö m e l m i ş t i Will.

" H o ş ge ld in Will," dedi E v a n l y n usu lca .

C e v a p ge lmed i . S ı c a k o t u bir kez d a h a devredeyd i .

Page 269: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ DÖRT

Vurucu dö r tna l a g ide rken , H o r a c e da üzeng i l e r in ü s tünde

a y a ğ a kalktı . U z u n sırığı sağ t a ra f ında , v ü c u d u n a ve ha-

reke t ine u y g u n bir a ç ı d a tu tuyordu . H e m e n ö te s inde , ş a tonun

ö n ü n d e k i a lan ın t a m o r t a s ında d u r m a k t a o lan H a l t ' u n yayı,

o k u n tüylü u c u ağz ın ın k e n a r ı n a d e ğ e c e k şeki lde a rd ına kadar

çeki l iydi .

H o r a c e , atıin son bir kez m a h m u z l a d ı . Sır ığın u c u n a taktı-

ğ ı miğ fe r in ha len H a l t ' u n b u l u n d u ğ u ta ra f ta o lup o lmad ığ ın ı

kon t ro l etti. Ve sonra , ç imle r in ü z e r i n d e d u r a n u f a k te fek a d a -

ma çevirdi yüzünü .

İlk o k u n m u a z z a m bir güç ve hız la hareket l i h e d e f e doğru

fırlatıl ışını izledi. H e m e n a rkas ından , H a l t ' u n elleri i n a n ı l m a z

bir h ız la ikinci oku yo l lad ı .

Ya r ım saniye ara l ık la fır latı lan oklar, öne doğru uzat t ığ ı

a ğ a ç sırığın u c u n d a k i miğ fe re ne redeyse aynı a n d a sap landı .

H o r a c e , H a l t ' u n y a n ı n d a n g e ç e r k e n V u r u c u ' y u yavaşla t t ı v e

gen iş bir ç e m b e r ç ize rek O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n ö n ü n d e durdu.

H a l t , yayın ı t o p r a ğ a b ı r a k m ı ş , sonuç la r ı g ö r m e k için sabırs ız-

Page 270: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

l a m y o r d u . H o r a c e , sırık ile u c u n d a k i miğfe r i ye re indi rd i . H e r

iki ok da i n a n ı l m a z bir b i ç i m d e miğfe r in g ö z de l ik le r inden i çe -

r i g i rmiş ve H a l t ' u n oklar ın sivri u ç l a r ı m k o r u m a k ü z e r e içeri

yer leş t i rmiş o l d u ğ u y u m u ş a k sünge r l e re s a p l a n m ı ş t ı .

H a l t miğ fe r i e l ine a l ı rken, H o r a c e da at ın s ı r t ından iniyor-

du. Kı r saçl ı O r m a n M u h a f ı z ı , atış t a l imin in sonuç la r ın ı i nce -

leyerek b a ş ı m sa l lad ı .

" F e n a değ i l , " dedi . " H i ç fena değ i l . "

D i z g i n l e r i e l inden b ı r a k a n H o r a c e , V u r a c u ' n u n k o ş u p git-

m e s i n e ve t u rnuva a l a n ı n d a k i kısa , kal ın ot lar ı k e m i r a ı e s i n e

izin verdi . H a l t ' u n tavırları ka r ş ı s ında şaşk ınd ı ve a rkadaş ı iç in

e n d i ş e l e n i y o r d u . ' •

D e p a m i e u x , düe l lo dave t in i kabu l e t t ikten s o n r a , ikis inin

s i lahlar ın ı geri v e r m e y i kabu l e tmiş t i . Ha l t , ha f t a l a rd ı r tek bir

ok b i le a t m a d ı ğ ı n ı ve d ö v ü ş iç in hazı r l ık y a p m a s ı gerekt iğ i -

n i idd ia ed iyordu . H e r gün düzenl i t a l im y a p a n D e p a m i e u x ,

o n u n bu ta lebin i n o r m a l ka r ş ı l amış t ı . B ö y l e c e s i l ah l an geri

ver i lmiş t i ; a n c a k i dman la r ı s ı r a s ında en az y a r ı m d ü z i n e asker

t a r a f ı n d a n iz len iyor la rd ı .

H a l t , ü ç g ü n d ü r H o r a c e ' i n at ını dö r tna l a k o ş t u r u r k e n ta-

şıdığı m i ğ f e r e o k a t a rak i d m a n y a p ı y o r d u . H e r d e n e m e s i n d e

o k l a r d a n en az biri hedef in i b u l u y o r d u . Ç o ğ u z a m a n her iki

oku b i r d e n hedef tek i m i n i k de l ik le rden g e ç i r m e y i b a ş a r ı y o r d u

Hah .

H o r a c e , O r m a n M u h a f ı z ı ' n d a n b u n d a n a z ı m b e k l e m i y o r d u

za ten ; Ha l t , e fsanevi bir o k ç u y d u . İ d m a n y a p m a s ı n a gerek b i le

yok tu , öze l l ik le de takt ikler ini G a l y a l ı şöva lyeye aç ık eder-

ken.

Page 271: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" İz l iyor m u ? " diye so rdu Ha l t u s u l c a , H o r a c e ' i n d ü ş ü n c e -

lerini o k u m u ş t u sanki . O m ı a n M u h a f ı z ı ' n i n sırtı ş a t o n u n du -

va r l a r ına d ö n ü k t ü ve a rkas ın ı g ö r e m i y o r d u . B a ş ı n ı ç e v i r m e d e n

göz le r in i o y n a t a n H o r a c e , ş a t o n u n sayıs ız t e r a s ı n d a n b i r ine çı-

kıp ko rku luğa y a s l a n a r a k o n l a n sey reden kara silueti seçebi l i -

yo rdu . K a r a şöva lye , ş imdiye dek b ü t ü n i dman la r ın ı iz lemiş t i

za ten .

" E v e t , H a l t , " ded i H o r a c e . "İzl iyor . A m a biz i görebi ld iğ i bir

ye rde ça l ı ş ıyor o l m a m ı z sence d o ğ r u m u ? "

O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n d u d a k l a n n a hafif bir t e b e s s ü m yerleşti .

" M u h t e m e l e n hayır ," diye yan ı t l ad ı . " A m a ne rede i d m a n

y a p a r s a k y a p a l ı m , b iz i m u t l a k a iz leyecekt i r , öyle değil m i ? "

" H a k l ı s ı n , " diye i s teks izce kabu l l end i H o r a c e , " a m a as l ın-da i d m a n a fa lan ih t iyacın yok , değil m i ? "

H a l t , keder le baş ın i sa l ladı . " G e r ç e k bir ç ı r ak gibi k o n u ş -

t u n , " dedi . " İ d m a n y a p m a n ı n k i m s e y e bir zarar ı o l m a z , genç

H o r a c e . R e d m o n t Ş a t o s u ' n a d ö n d ü ğ ü m ü z d e , b u n u ak l ında tut-

san iyi o lur ."

H o r a c e , ok la r ım miğ fe r in i ç indek i deri ve sünger k a p l a m a -

d a n s ö k m e k l e m e ş g u l o lan H a l t ' u h u z u r s u z bak ı ş l a r l a süzdü .

"B i r şey d a h a var ," diye ba ş l ad ı a m a elini ka ld ı r an Ha l t , o n u

sus turdu .

" B i l i y o m m , b i l i y o r u m , " dedi . " Ş u k ıymet l i şöva lyec i l ik ku-

ra l lar ın canın ı sıkıyor, deği l m i ? " H o r a c e , g ö n ü l s ü z bir şeki lde

baş ın ı s a l l a m a k z o m n d a kaldı . H a l t ' u n Depamieux 'yu düe l -

loya davet ettiği o lay lar s i l s i les inden ber i , a ra l a r ında bir tür

ç e k i ş m e söz k o n u s u y d u .

K a r a şövalye düe l lo teklifi ka r ş ı s ında ö n c e ö f k e l e n m i ş , son -

Page 272: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

r a da s ı r adan b i r v a t a n d a ş ı n o n a m e y d a n o lcuma cesare t in i g ö s -

t e rme s iy l e da lga geçmi ş t i .

" B e n k u t s a n m ı ş bir ş ö v a l y e y i m , " d iye b ö b ü r l e n m i ş t i . " S o y -

luyum! O r m a n kaçk ın ı b i r ba ld ı r ı ç ıp lak t a r a f ı n d a n düe l loya

dave t e d i l e m e m ! "

B u n u n ü z e r i n e O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n k a ş l a n ça t ı lmış t ı . K o -

n u ş t u ğ u n d a , sesi a l çak ve tehl ikel i ç ık ıyordu . D e p a m i e u x ile

H o r a c e , dedik le r in i d u y a b i l m e k iç in i s t emdış ı o l a rak ö n e doğ -

m eğ i lmiş le rd i .

" S ö z l e r i n e d ikka t et, soysuz k ö p e k ! " demiş t i Ha l t . " İber -

y o n Kra l iye t t ah t ın ın al t ıncı var is iy le ; sen ve sen in gibi ler in

y i y e c e k b u l a b i l m e k iç in l ağ ımlar ı kok lad ığ ı z a m a n l a r d a b i le

a s i l z a d e o l an bir soyun t ems i l c i s iy l e k o n u ş u y o r s u n ! "

K e l i m e l e r , a p a ç ı k bir İ be ryon aksan ıy l a ç ıkmış t ı a ğ z ı n d a n .

H o r a c e , ş a şk ına d ö n m ü ş t ü , H a l t ' u n asil bir s o y d a n ge ld iğ in i

b i l m i y o r d u . D e p a m i e u x de gafil av lanmış t ı . S ö y l e d i k l e r i n d e

hakl ıydı e lbet te . H içb i r şöva lye , alt s ınıf tan b i r i le r in in m e y -

dan o k u m a s ı n ı kabul e t m e k z o m n d a deği ld i . A n c a k kır saçl ı

o k ç u n u n soylu kanı idd ia la r ı , o lay ın y ö n ü n ü değ iş t i r iyordu .

D ü e l l o dave t in in , d ikkat ve saygıyla ele a l ı n m a s ı gerek iyor -

du. D e p a m i u e x ' n u n g ö r m e z d e n g e l e m e y e c e ğ i bir m e y d a n

o k u m a y d ı bu ; özel l ik le d e a d a m l a r ı n ı n g ö z ü ö n ü n d e y a p ı l m ı ş

o l d u ğ u için. Bu davet i r e d d e t m e s i , şöva lyen in o tor i tes in i c idd i

a n l a m d a sa r sacak t ı .

S o n u ç o la rak , D e p a m i e u x dave t i kabul e tmiş v e d ü e l l o n u n

bir ha f t a s o n r a y a p ı l m a s ı n a ka ra r ver i lmiş t i .

D a h a s o n r a , ku ledek i da i r e l e r ine çek i ld ik l e r inde , H o r a c e ,

H a l t ' u n g e ç m i ş i y l e ilgili ş a şk ın l ı ğ ım di le ge t i rmiş t i .

Page 273: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" S e n i n İbe ryon kral iyet a i l e s i n d e n ge ld iğ in i b i l m i y o r d u m , "

d e d i ğ i n d e . Ha l t , u m u r s a m a z c a h o m u r d a n m ı ş t L

" G e l m i y o r u m . A m a d o s t u m u z b u n u b i l m i y o r v e soylu ol -

m a d ı ğ ı m ı k a n ı t l a m a s ı n a d a i m k â n yok. D o l a y ı s ı y l a düe l lo da -

ve t im , o n u bağ l ıyo r . "

Şöva lye l iğ in kat ı ge l enek l e r ine u y u l m a m a s ı n ı n yan ı sıra,

H a l t ' u n d ü e l l o d a k u l l a n a c a ğ ı takt ikler i r ak ib ine aç ık e tmes i de

e n d i ş e l e n d i r i y o r d u H o r a c e ' ı . S a v a ş O k u l u ' n d a a lmı ş o l d u ğ u

e ğ i t i m d e , şöva lye l iğ in g e l e n e k ve s o r u m l u l u k l a r ı n a ç o k b ü -

yük ö n e m a t fed i l iyordu . O n sekiz a y b o y u n c a , H o r a c e ' a b u

k u r a l l a n n kes in ve b a ğ l a y ı c ı o lduk la r ı öğre t i lmiş t i . Ş ö v a l y e

o l a c a k l a r a s o r u m l u l u k l a r ver i l iyor ve b ü y ü k im t iyaz l a r a s ah ip

o l m a l a r ı n a r a ğ m e n , şöva lye le r in b u n l a n h a k e tmele r i gerekt iğ i

öğre t i l iyordu . Bir şöva lye , kura l l a ra d ikka t e tme l iyd i . On la r l a

y a ş a m a l ı , ge r ek t i ğ inde onlar için ö lme l iyd i .

Bu ge lenek le r in i ç inde en sert ve b a ğ l a y ı c ı o lan ı ise, bir ş ö -

va lyen in d iğer bir şöva lyeye yapt ığ ı düe l lo dave t iyd i . Ya ln ız -

ca şöva lye l ik t a r ika t l a r ına üye o lan kiş i ler in b ö y l e bir h a k l a n

vard ı . A s l ı n d a h e n ü z şöva lye i lan e d i l m e m i ş bir savaşç ı o lan

H o r a c e ' m b i le D e p a m i e u x ' y u düe l l oya dave t e t m e hakk ı yok -

tu. A m a Ha l t , b u n l a r a aldır ış e t m i y o r d u . O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n ,

son d e r e c e saygı d u y d u ğ u değe r l e re karşı t ak ınd ığ ı bu u m u r -

s a m a z tavır, H o r a c e ' ı d e r i n d e n sa rsmış t ı ; s a r s m a y a d a d e v a m

ed iyo rdu .

" D i n l e , " ded i H a l t n a z i k ç e , k o l u n u H o r a c e ' m güç lü o m u z -

lar ına a t a rken , " şöva lye l iğ in son d e r e c e h a s s a s k u r a l l a n o l d u -

ğ u n u b e n de b i l i y o m m . A m a y a l n ı z c a o ku ra l l a r a u y a n kişi ler

i ç in . "

Page 274: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" A m a . . . " diye i t i raza b a ş l a y a n H o r a c e , Ha l t t a r a f m d a n sus-

turu ldu .

" D e p a m i e u x , o kural lar ı , T a n n bil ir kaç yıldır a d a m öl-

d ü r m e k , y a ğ m a ve ka t l i am y a p m a k için kul lanıyor . K a f a s ı n a

uyan la r ı kabu l ed ip , k a l a n ı n a a l d ı n ş e tmiyor . B u n a sen de şahit

o l d u n . "

H o r a c e , üzün tüy le b a ş m ı sa l ladı . " B i l i y o m m , H a h . A n c a k ,

b e n i m e ğ i t i m i m . . . "

Ha l t , oğ lan ın s ö z ü n ü bir kez d a h a naz ikçe kesti . " S e n soy-

lu la rca ver i len bir eğ i t im a ld ın , " dedi . " Ş ö v a l y e l i k kural lar ını

- t a m a m ı n ı - m u h a f a z a ed ip o kura l la ra göre y a ş a y a n in san la rca

eği t i ldin. S a n a şöyle söy leyey im, bu a n l a m d a Sör R o d n e y ya

da B a r o n A r a i d ' d a n iyisini t a n ı m a m . Şöva lye l ik kural lar ı , o

i n san l a rda v ü c u t b u l m u ş t u r a d e t a . "

G ö z l e r i n i oğ lan ink i l e rden a y ı r m a d a n sustu. H o r a c e , b a ş m ı

sal ladı . Ha l t , oğ lan ın b ü y ü k saygı d u y d u ğ u R o d n e y ve A r a i d ' ı

ö m e k vermiş t i . A m a c ı n a ulaş t ığını an l ayan O r m a n M u h a f ı z ı ,

d e v a m etti. " A n c a k D e p a m i e u x gibi ko rkak bir ka t i le , o a d a m -

larla aynı düs tura sah ip ç ı k m a izni ve r i l emez . A d a m ı onun l a

d ö v ü ş e b i l e c e ğ i m -ve ş a n s ı m yaver g iderse alt e d e c e ğ i m - nok-

taya ç e k m e m e faydası o l a c a k s a eğer, ya lan söy lemiş o l m a k t a n

dolayı h içbir p i ş m a n l ı k h i s s e t m i y o r a m . "

H â l â h u z u r s u z olsa da esk is ine göre r aha t l amı ş g ö r ü n e n yü-

züyle H a l t ' a d ö n d ü H o r a c e .

"İyi de , takt ik ler in in heps in i ö ğ r e n m i ş k e n , o n u nası l yene -

ceks in k i ? " diye so rdu ç a r e s i z c e . O m u z si lken Ha l t , c iddi bir

i fadeyle cevap verdi .

" K i m bilir, be lk i de ş a n s ı m yaver g ider ."

Page 275: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ Beş

Evan lyn , k ü ç ü k yayı a c e m i c e t u tuyo rdu . K i r i ş e yerleşt i r-

m e y i bir tür lü b e c e r e m e d i ğ i oku , ö n d e k i aç ık l ık ta yü-

rüyen m i n i k tavşanı g ö z l e y e y i m d e r k e n e l i nden d ü ş ü r ü y o r d u

n e r e d e y s e .

K ı z , f a rk ında b i le o l m a d a n öfkel i bir ses ç ıkard ı ve t avşa -

n ın b i r d e n arka ayak la r ın ın ü s t ü n d e d o ğ r u l m a s ı n a n e d e n o ldu ;

hayvan ın kulaklar ı , y a b a n c ı sesi t ak ip e d e b i l m e k iç in sağa so la

seğiriyor, havay ı y o k l a y a n b u r n u ise o y n a y ı p d u r u y o r d u .

T a v ş a n ı n t eh l iken in geç t iğ in i s a n m a s ı n ı b e k l e y e n E v a n l y n ,

o l d u ğ u y e r d e d o n u p kaldı . H a y v a n , bir süre son ra ön ayak la -

rıyla karı eşe leyip alt t a ra f tak i ıslak, b o d u r ç imle r i aç ığa çıkar-

m a y a d e v a m etti. K ı z , ne fes a l m a y a b i le ce sa re t e d e m e y e r e k ,

tekrar b e s l e n m e y e b a ş l a y a n hayvan ı g ö z l e d i ve kir işe geç i rd iğ i

oku , yay ın ge rçek sah ib in in a tmı ş o l d u ğ u çen t iğ in h e m e n al-

t ındak i ç ıkınt ıya dayad ı . A

O n o k t a d a , ç ı k ı n t ı n ı n oku r a h a t ç a t u t a b i l m e s i i ç in , e t r a f ı -

n a d e f a l a r c a s a r ı l m ı ş o l a n i n c e b i r s i c i m l e k a l i n l a ş t ı n l m ı ş t ı

k i r iş . S ı k ı c a a m a ha f i f b i r ş e k i l d e k a v r a n a n o k u n , k i r i ş in

Page 276: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

se rbes t k a l ı ş ı y l a o r t a y a ç ı k a n ener j i s o n u c u h e d e f i n i b u l m a -

s ıydı a m a ç .

E v a n i y n , yayı y u k a r i ka ld ı rd ı ve sağ eliyle kirişi ger iye

d o ğ r u ç e k m e y e b a ş l a d ı . B u k o n u d a p e k başar ı l ı o l m a d ı ğ ı n ı n

fa rk ındaydı . Ki r i ş i ha ta l ı ge rd iğ in i b i l e c e k k a d a r ç o k o k ç u gör-

m ü ş t ü z a m a n ı n d a . F a r k ettiği ü z e r e , eği t imli bir o k ç u y u izle-

m e k l e , o n u n hareke t le r in i t e k r a r l a m a k , b i rb i r inden t a m a m e n

farklı iki k o n u y d u . Ha t ı r l ad ığ ı kadar ıy la Will, hiç z o r l a n m a -

dan tek bir ha reke t l e oku kir işe yer leş t i r ip yayı ge reb i l iyordu .

H e r n e k a d a r g ö z ü n d e c a n l a n d ı r a b i l s e de , k ı z m ye tenek le r in in

d ı ş ında ka l ıyo rdu bu hareke t . Vazgeç ip yayı d ik tu t a rak o k u n

çıkınt ıs ını p a r m a k l a r ı y l a kav rad ı ve kirişi , y a l n ı z c a kol g ü c ü n ü

ku l l ana rak ç e k m e y i dened i .

Bu şek i lde yayı a n c a k y a n yar ıya gereb i lmiş t i . Öfkey le du-

d a k l a n n ı b ü z d ü E v a n i y n . B u n u n l a idare e t m e k z o r u n d a y d ı .

Tek g ö z ü n ü kapa t t ı ve aç ık l ığ ın k e n a r ı n d a k i a ğ a ç l a r d a gez inen

ö l ü m c ü l t eh l iken in fa rk ında o l m a k s ı z ı n , m u t l u l u k l a b e s l e n e n

m i n i k t a v ş a n a n i şan aldı . Bir u m u t l a oku b ı rak ıverd i .

O an üç şey b i r d e n o ldu .

E l i n d e n savru lan yay, oku h e d e f i n d e n az üç m e t r e sapt ı rdı .

Y a y d a n ayr ı lan ok , de l ic i l iğ in i k a y b e d e r e k or ta l ığa savru ldu

ve geri t e p e n yayın kirişi , E v a n i y n ' i n k o l u n u n iç t a ra f ındak i

deriyi yır t ıp geç t i . E v a n l y n , ac ıy la çığl ık a ta rak yayı e l inden

d ü ş ü r d ü . Bir a ğ a c ı n g ö v d e s i n i sıyır ıp g e ç e n ok, aç ık l ığ ın ö te -

s inde k a y b o l u p gitti.

Bir kez d a h a a rka a y a k l a n n m ü z e r i n d e d o ğ r u l a n t avşan ,

şaşk ın l ık la E v a n l y n ' e bak t ı ve dör t ayak ü s t ü n e ine rek y a v a ş ç a

uzak la ş t ı .

Page 277: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

B e n d e n de ne ö l ü m c ü l tehl ike olur ya , d iye d ü ş ü n d ü

Evan lyn .

Yayı el ine al ıp kir işin kest iği bö lgey i ovuş tu ra rak , att ığı

oku a r a m a y a koyu ldu . O n dak ika l ık a r a m a n ı n a r d ı n d a n , o k u n

k a y b o l d u ğ u n d a karar kıldı. As ık bir sura t la k ü ç ü k ku lübeye

yo l land ı .

" S a n ı r ı m b i r az d a h a i d m a n y a p m a m g e r e k e c e k , " diye m ı -

n i d a n d ı .

Av lanmay ı ikinci kez d e n i y o r d u ve ilk d e n e m e s i de haya l

kırıklığıyla s o n u ç l a n m ı ş t ı . Will ' in -sağl ıkl ı o l s a - yayla av lan-

m a k t a hiç de z o r l a n m a y a c a ğ ı n ı düşüne rek , be lk i el l inci kez iç

geç i rd i .

Belk i gö rü r se i ç inde bir ışık y a n a r u m u d u y l a yayı o ğ l a n a

gös te rmiş t i elbette. A m a Will, o i lgisiz ve i f ades iz göz ler iy le

b o ş b o ş b a k m a k t a n b a ş k a bir şey y a p m a m ı ş t ı .

D ö n ü ş y o l u n d a , g e c e k i y a ğ ı ş ı n a r d ı n d a n d i z h i z a s ı n a

g e l e n k a r ı n i ç i n d e n g e ç m e s i g e r e k i y o r d u . B i r h a f t a y ı a ş -

k ın s ü r e d i r ilk kez y a ğ a n kar , E v a n i y n ' i d ü ş ü n c e l e r e sevk

e t m i ş t i . K ı ş ı n y a r ı d a n f a z l a s ı g e r i d e k a l m ı ş o l m a l ı y d ı v e

b a h a r g e l d i ğ i n d e , H a l l a s h o l m l u S k a n d i y a l ı l a r b u dağ g e -

ç i t l e r i n i y e n i d e n k u l l a n m a y a b a ş l a y a c a k l a r d ı . B e l k i d e

i ç l e r i n d e n b a z ı l a r ı . Will i le b a r ı n m a k t a o l d u k l a r ı k u l ü b e -

d e k a l m a k ü z e r e b u r a l a r a k a d a r g e l e c e k t i . G ü n e y e d o ğ r u

y a p a c a k l a r ı u z u n y ü r ü y ü ş e b a ş l a y a b i l m e l e r i i ç in o ğ l a n ı n

a r t ık y a v a ş y a v a ş k e n d i n i t o p l a m a s ı g e r e k i y o r d u . S ı c a k o -

t u n u n e t k i s i n d e n t a m o l a r a k k u r t u l m a s ı n ı n n e k a d a r s ü r e -

c e ğ i n e da i r h i ç b i r f ikri y o k t u E v a n i y n ' i n . H e r g e ç e n g ü n

d a h a iyiye g i d i y o r g i b i y d i a m a k ız , b u n d a n ç o k d a e m i n

Page 278: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

o l a m ı y o r d u . Ö t e y a n d a n , h a v a n ı n ka r l a r ı e r i t e c e k k a d a r

ı s ı n m a s ı n a n e k a d a r k a l d ı ğ ı n ı d a b i l e m i y o r d u .

Bildiği tek şey z a m a n l a yariş ha l inde o lduk lanyd ı . Vans ç iz-

gisini bir türlü g ö r e m e d i ğ i bir y a n ş a kap ı lmış , g idiyorlardı .

K u l ü b e görüş a l an ına g i rmiş t i artık. B a c a d a n y ü k s e l m e k t e

o lan ince d u m a n ı g ö r ü n c e raha t lad ı . O gün a y n i m a d a n ö n c e

kont ro l a l t ına aldığı a teş in , o y o k k e n de y a n m a y a d e v a m etti-

ğini u m u y o r d u . K e ş f e t m i ş o lduğu üze re , ü ş ü m ü ş ve ıslak bir

ha lde eve d ö n ü p de , s ö n m ü ş bir a teş le k a r ş ı l a ş m a k kada r m o -

ral b o z u c u bir şey yoktu .

O y o k k e n Will ' in a teş le i lg i l enmes in i b e k l e m i y o r d u elbet-

te. Bu k a d a r bas i t bir işi b i le yer ine g e t i r e m e y e c e k d u r u m d a y -

d ı oğ lan . İ s t eks iz l iğ inden deği l , diye d ü ş ü n d ü E v a n i y n . T e m e l

ih t iyaçlar ın d ı ş ında bir şey y a p m a k ya da s ö y l e m e k ge lmiyor

gibiydi Will ' in i ç inden . Yiyor, içiyor ve ara sıra o ya lva ran

bak ı ş ıy la y a n ı n a ge lerek s ı cako tu is t iyordu. En a z ı n d a n , dedi

E v a n i y n kend i k e n d i n e , son s ı cako tu s e a n s ı n d a n bu y a n a epey-

ce z a m a n geçt i .

Will, z a m a n ı n ı n ka lan ın ı d ö ş e m e y e o tu rup el ine, bir tah ta

p a r ç a s ı n a ya da o an için göz le r in in takı ldığı bir n o k t a y a b a k a -

rak geç i r iyo rdu .

E v a n i y n , içeri doğru aç ı l an kap ın ın eski deri men teşe le r in i

g ı c ı rda t a r ak ku lübeye girdi . Ç ı k a n gürül tü , Wil l ' in dikkat ini

çekti . E v a n i y n ' i n b i rkaç saa t ö n c e onu bı rakt ığ ı gibi b a ğ d a ş

k u r m u ş , ku lüben in o r t a s ında o tu ruyordu .

" S e l a m , Will. B e n g e l d i m , " dedi E v a n i y n , g ü l ü m s e m e k için

kend in i zo r l aya rak . O ğ l a n ı n bir gün ona yanı t ve receğ i u m u -

duyla sürekl i şans ın ı d e n i y o r d u .

Page 279: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

A n c a k ç a b a l a r ı n ı n karş ı l ığ ını a l a c a ğ ı gün , b u g ü n deği ld i .

O ğ l a n , s e l a m ı n a ne bir c e v a p v e r m i ş ne de o n a ilgi gös t e rmiş t i .

K ı z , i ç geç i r e rek k ü ç ü k yayı , kap ın ın h e m e n a r k a s ı n d a k i duva -

ra dayad ı . S i c i m i ç ö z m e s i gerek t iğ in i hat ı r lar gibi o l d u a m a o

a n b u n u y a p a m a y a c a k k a d a r keyifs izdi .

K i l e r e g e ç e r e k a z a l m a k t a o l an kuru e t s t ok l a r ı ndan k ü ç ü k

bir p a r ç a e t ç ıkard ı . B i r a z p i r inç le r i de vardı . En a z ı n d a n bir

p a r ç a tat v e r m e s i a m a c ı y l a eti i ç ine ba t ı rd ığ ı suyu k a y n a t a r a k

b i rkaç h a f t a d a n ber i ana y e m e k l e r i h a l i n e g e l m i ş o l an etli p i l a -

v ı h a z ı r l a m a y a b a ş l a d ı .

E v a n l y n , ö l ç ü p b iç t iğ i p i r inc i d iğer bir t avaya k o y m a k ü z e -

reyken , a r k a s ı n d a n hafif bir gürü l tü geldi . D ö n ü p b a k t ı ğ ı n d a ,

Wil l ' in , ar t ık t ü m ö ğ l e d e n son ra b o y u n c a o t u r d u ğ u n o k t a d a ol-

m a d ı ğ ı n ı fark etti. K a p ı n ı n y a n ı n d a o t u r u y o r d u artık. E v a n l y n ,

oğ l an ın n e d e n yer değ iş t i rd iğ in i m e r a k etse de , b u n u n ras tge le

bir d e ğ i ş i m d e n ibaret o l d u ğ u n d a karar kıldı .

B i r d e n neler o l d u ğ u n u g ö r d ü ve şaşk ın l ık la i rki lerek değer l i

p i r inç le r in in bir k ı smın ı m a s a n ı n ü z e r i n e dök tü .

K ü ç ü k yay, hâ lâ kap ın ın y a n ı n d a k i d u v a ra daya l ıyd ı . A m a

kiriş s i c imi ç ıkar ı lmış t ı .

Page 280: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

OTUZ ALTI

De p a m i u e x ' n u n a d a m l a r i , s a b a h i n e rken saa t l e r inden

beri M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n u n ö n ü n d e k i arsayı k a p l a y a n

u z u n ç imler i k ı rpıyor lardı . G a l y a l ı şöva lye , d ü e l l o d a işini şan-

sa b ı r a k m a k i s t emiyordu . U z u n ç i m y ığ ın la r ına takı l ıp devri-

len savaş at ları g ö r m ü ş t ü ve savaş a lan ın ın bu tür t eh l ike le rden

a r ınd ı r ı ld ığ ından e m i n o l m a k is t iyordu.

D e p a m i e u x , ö ğ l e d e n son ra bir su la r ında , bir öncek i düe l lo

s ı ras ında ku l l anmış o l d u ğ u çıkış k a p ı s ı n d a be l i rmiş t i . H a l t ' u

alt e d e c e ğ i n d e n hiç kuşkusu yoktu . A n c a k u f ak te fek y a b a n c ı -

y ı hafife de a lmıyo rdu . H a l t ile H o r a c e ' m idman la r ın ı i z l emiş -

t i ve Ara luen l i y a b a n c ı n ı n nad i r b u l u n a n bir o k ç u o l d u ğ u n u n

fa rk ındaydı . R a k i b i n i n u y g u l a y a c a ğ ı stratejiyi adı gibi bi l iyor-

du. D e p a m i e u x , kend i k e n d i n e g ü l ü m s e d i . H a l t ' u n ps iko lo j ik

oyunlar ı ilgi çek ic i , diye d ü ş ü n d ü . H a r e k e t ha l i ndek i miğfe r in

göz de l ik le r inden içeri y a ğ a n oklar , b i r ç o k h a s m ı n ı n cesare t in i

k ı r acak ni te l ik teydi . A n c a k D e p a m i e u x , H a l t ' u n ye tenek le r in -

den ş ü p h e e t m e d i ğ i gibi, kend in ink i l e rden de e t m i y o r d u . Bir

kedi k a d a r kesk in refleksleri va rd ı ve k a l k a r ı y l a H a l t ' u n ok la -

rmı s a v u ş t u r a c a ğ ı n d a n e m i n d i .

Page 281: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Kır saç l ı A r a l u e n l i , rak ib in i iyi d e ğ e r l e n d i r e m e m i ş gibi

du ruyo r , d iye d ü ş ü n d ü ; bu g e r ç e k k a r ş ı s ı n d a be l l i be l i r s i z b i r

haya l kır ıkl ığı h i sse t t i . Y a b a n c ı d a n ç o k b ü y ü k bek l en t i l e r i

va rd ı a s l ı nda . A m a faz la i y i m s e r i z l e n i m l e r e k a p ı l d ı ğ ı o r t a y a

ç ıkmış t ı . H a l t , ç o k y e t e n e k l i b i r o k ç u y d u , o kada r . D o ğ a ü s -

tü güç le r i ya da gizli y e t e n e k l e r i y o k t u . Ü s t ü n e üs t lük , d iye

d ü ş ü n d ü ş ö v a l y e , kısı t l ı ve k e n d i s i n i bir şey s a n a n s ıkıcı b i r

a d a m d ı . O k ç u n u n kra l iye t s o y u n d a n g e l d i ğ i n e da i r i d d i a l a r ı -

n a p e k i n a n m ı y o r d u a m a ar t ık b u n u n bir ö n e m i y o k t u . H a l t ,

ö l m e y i h a k e d i y o r d u v e D e p a m i e u x d e b u n u o n a keyif le b a h -

ş e d e c e k t i .

D e p a m i e u x , ka ra a y g ı n ü z e r i n d e ağır a d ı m l a r l a savaş a la -

n ına ge l i rken , e traf ta a l ı ş ı l age ld ik b o r a z a n ve t r a m p e t gürü l tü -

le r inden eser yok tu . T ö r e n y a p ı l a c a k bir gün deği ld i bu ; ka ra

şöva lye için s ı r adan bir i ş g ü n ü y d ü y a l n ı z c a . Bir i ler i , o n u n

o tor i tes in i ve b ö l g e d e k i hâk imiye t in i so rgu l amış t ı ve bu t ip le -

rin ba ş l a r ı n ın ç a b u c a k ez i lmes i ge r ek iyo rdu .

H e r şeye r a ğ m e n , M o n t s o m b r e Ş a t o s u ça l ı şan la r ın ın h e -

m e n h e m e n t a m a m ı y l a D e p a m i u e x ' n u n savaşç ı l a r ın ın b ü y ü k

bir ç o ğ u n l u ğ u , d ö v ü ş e tan ık l ık e t m e k ü z e r e t o p l a n m ı ş t ı . İ ç l e -

r inden kaç ın ın e fend i le r in in y e n i l m e s i n i i s ted iğ in i m e r a k e d e -

rek ser tçe g ü l ü m s e d i şöva lye . B i r k a ç kiş iyle sınırlı o l m a d ı ğ ı n a

e m i n i m , diye d ü ş ü n d ü . A m a hayal k ı r ık l ığ ına u ğ r a y a c a k l a r d ı .

E s a s e n o k ç u n u n ö l ü m ü n ü n o n a b ü ) m k bir f aydas ı o lacak t ı .

Ş a t o l o rdunun , z ıpç ık t ın ın tekini iki vu ruş t a ö l d ü r d ü ğ ü gös te r i ,

d is ip l in i s a ğ l a m a k için y e r d e a ra rken g ö k t e b u l d u ğ u fırsattı .

Ha l t da bu s ı rada düe l lo a l an ına ge lmiş t i . T u h a f m i n i k at ı -

nın ü z e r i n d e , a lan ın ö tek i u c u n a d o ğ m i ler l iyordu. Z ı rh yer i -

n e D e p a m i u e x ' n u n m ı z r a ğ ı y l a kılıcı k a r ş ı s ı n d a h içbi r k o r u m a

Page 282: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

s a ğ l a m a y a c a k o l a n k a k m a de r iden b i r ye lek g iymiş t i . Bir de ,

her z a m a n k i , grili yeşi l l i pe le r in in i .

G e n ç a r k a d a ş ı , b i rkaç a d ı m ge r i s inden a t sü rüyordu . Z inc i r -

den zırhını g iymiş , miğfe r in i savaş a t m m eyer t o p u z u n a a s m ı ş -

tı. M e ş e y a p r a ğ ı s e m b o l ü y l e süs lü yuva r l ak ka lkan ı s ı r t ında,

kıl ıcı ise be l i ndeyd i .

Ç o k i lg inç , d iye d ü ş ü n d ü D e p a m i e u x . H a l t ' u n k a ç ı n ı l m a z

yen i lg i s in in a r d ı n d a n , g e n ç savaşç ı , u s t a s ın ın in t ikamın ı al-

m a y a ç a h ş a c a k m ı ş gibi d u m y o r d u . D a h a iyi ya , d iye d ü ş ü n d ü

ka ra şöva lye . Bir ö l ü m asi ça l ı şan la r ın ı yo l a ge t i r e cekse eğer,

iki ö l ü m ü n etkis inin ne o l a c a ğ ı m k i m bi lebi l i rd i ki?

A t ı m d u r d u m p sağ e l indeki m ı z r a ğ ı n denges in i kon t ro l etti.

A l a n ın ö te t a ra f ındak i rakibi , yavaş ve s a ğ l a m a d ı m l a r l a iler-

l e m e y e d e v a m ed iyo rdu . A r k a s ı n d a a t süren kasl ı g e n ç l e dev

savaş a t m a k ıyas la m i n i c i k g ö r ü n ü y o r d u H a l t .

" U m a r ı m n e yap t ığ ın ı b i l i yo r sundur , " ded i H o r a c e ;

D e p a m i u e x ' n u n o n l a n izl iyor o l m a s ı i h t ima l ine -ki ş ü p h e s i z

iz l iyordu- karş ın , dudak la r ın ı o y n a t m a d a n k o n u ş m a y a ça l ı ş ı -

yo rdu . E y e r i n i n s ı r t ında o n a d o ğ m d ö n e n Ha l t , n e r e d e y s e gü-

l ü m s ü y o r d u .

" B e n de ö y l e , " dedi u s u l c a . H o r a c e ' m sağ e l in in bir kez d a h a k m ı n d a k i k ı l ı c ım gevşe t t iğ in i fark etti. Yan y a n a a t sürer-lerken b u n u d e f a l a r c a y a p m ı ş t ı oğ lan . " S a k i n o l , " d iye ekledi . H o r a c e , ar t ık D e p a m i u e x ' n u n o n u g ö r ü p g ö r m e d i ğ i n e aldır-m a d a n , a ç ı k ç a H a l t ' u n y ü z ü n e b a k ı y o r d u .

Page 283: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

" S a k i n m i ? " d iye tekra r lad ı şüphey l e . "Zı rh l ı bir şöva lyey le

e l inde y a y d a n b a ş k a bir şey o l m a d a n d ö v ü ş e c e k s i n v e b a n a

sak in o l m a m ı m ı s ö y l ü y o r s u n ? "

"B i r iki t a n e de o k u m var, b i l i y o r s u n , " dedi H a l t tat l ı l ıkla.

H o r a c e güvens i z b i r tavır la baş ın ı sa l lad ı .

" Ş e y . . . b e n y a l n ı z c a . . . u m a r ı m n e yap t ığ ın ın f a r k m d a s ı n -

dır ," dedi y e n i d e n . Ha l t , m i n i k bir t e b e s s ü m attı o n a .

" H e p d e b u n u s ö y l ü y o r s u n , " d iyerek, ku lak la r ın ı d ikmiş

t a l ima t ın ı b e k l e y e n A b e l a r d ' ı d u r d u r d u . G ö z l e r i n i u z a k t a k i si-

y a h zırhlı şekle d ike rek a t ı ndan indi .

" Ş u n u güvenl i bir ye re gö tü r , " ded i o ğ l a n a v e H o r a c e u z a -

n a r a k atı d i zg in l e r inden y a k a l a d ı . K u l a k l a r ı seğ i ren A b e l a r d ,

m e r a k h göz le r l e s ah ib ine bak t ı .

H a l t " O n u n l a g i t , " ded i u s u l c a ve hayvan , kend i s in i

H o r a c e ' m k o n t r o l ü n e bı rakt ı . O r m a n M u h a f ı z ı , bak ı ş l a r ın ı sa -

vaş a t m m sı r t ındaki de l ikan l ıya çevirdi . O ğ l a n ı n end i şes i , vü -

c u d u n u n her u z v u n d a n o k u n a b i l i y o r d u .

" H o r a c e ? " diye ses lend i o n a . Savaşç ı ç ı rağı , d u r u p a rkas ına

d ö n d ü .

" N e y a p t ı ğ ı m ı n f a r k ı n d a y ı m , m e r a k e t m e . "

H o r a c e , m u t s u z bir t e b e s s ü m t a k ı n m a y ı b a ş a r d ı . "Öyle d i -

y o r s a n öy led i r H a l t . "

O r m a n M u h a f ı z ı , bu k o n u ş m a l a r s ı r a s ında k ı l ı f ındaki iki

d ü z i n e ok tan ü ç ü n ü , uç la r ı a şağ ı b a k a c a k şek i lde sağ ç i z m e -

s ine s ık ı ş t ınyordu . B u , H o r a c e ' ı ş a şk ına çev i rmiş t i . H a l t ' u n

o k l a r ı m o şek i lde s a k l a m a s ı n a ge rek yok tu ki. K ı l ı f t an çekt iği

tek oku a t m a s ı , s an iyen in o n d a bir ini b i le b u l m u y o r d u .

Page 284: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

M e r a k e d e c e k z a m a n ı d a yok tu za ten . D e p a m i e u x , a l a n m

öbür t a r a f m d a n on la ra ses len iyordu .

" L o r d H a l t , " diye söze b a ş l a y a n aksanl ı sesi , atları yan t a -

rafa ç e k e n H o r a c e ' m k u l a k l a n n a kada r ge l iyordu . " H a z ı r m ı -

s ı n ı z ? "

K o n u ş m a y a t enezzü l b i le e t m e y e n Ha l t , c evap o la rak elini

kaldırdı . B u d a n m ı ş a lan ın o r t a s ında tek b a ş ı n a d u r m u ş , deva -

sa savaş a t m m sır t ındaki k a p k a r a şöva lyen in ü s t ü n e ge lmes in i

bek le rken , a m m a da k ü ç ü k ve s a v u n m a s ı z gö rünüyor , diye dü -

ş ü n d ü H o r a c e .

"O z a m a n iyi o lan k a z a n s ı n ! " diye ses lendi D e p a m i e u x ,

alaylı bir şeki lde . Bu kez c e v a p verdi Hal t .

"Öyle p l a n l ı y o r a m ! " diye bağ ı rd ı , D e p a m i e u x , a t ım m a h -

m u z l a y ı p dö r tna l a k o ş t u m r k e n .

H o r a c e b i rden , H a l t ' u n o n a D e p a m i u e x ' n u n ga l ip g e l m e -

s i ha l inde ne y a p m a s ı gerek t iğ ine dair hiçbir şey s ö y l e m e m i ş

o l d u ğ u n u fark etti. B ö y l e bir d u r a m d a O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n

o n a k a ç m a s ı n ı söy l emes in i bekl iyor , D e p a m i e u x ile dövüş -

m e s i n i i s t emediğ in i s an ıyo rdu . K i H a l t ' u n yen i lmes i ha l inde

H o r a c e ' m y a p a c a ğ ı ilk şey, ka ra şöva lyeye m e y d a n o k u m a k

o lacak t ı . H o r a c e , O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n b u k o n u d a sess iz kal-

m a s ı n ı n neden in i m e r a k ed iyordu . Y a H o r a c e ' m dedikler in i

nas ı l sa y a p m a y a c a ğ ı m b i l i yo rdu ya da d ö v ü ş t e n m u t l a k a gal ip

ç ı k a c a ğ ı n a inan ıyordu .

G a l i p ç ı k a c a k m ı ş gibi d u r d u ğ u n d a n deği l ya . T o p r a k , ka r a

s avaş a t ı n ın t o y n a k l a r ı a l t ı n d a g ü m b ü r d e r k e n H o r a c e ' m m a -

hir g ö z l e r i , G a l y a l ı ş ö v a l y e n i n i n a n ı l m a z t e c r ü b e l i v e d o ğ a l

y e t e n e ğ e s a h i p bir s a v a ş ç ı o l d u ğ u n u g ö r e b i l i y o r d u . A t i n i n

Page 285: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

s ı r t ına m ü k e m m e l b i r d e n g e y l e o t u r m u ş ' u z u n , ağır m ı z r a ğ ı

k ü ç ü k b i r t a h t a p a r ç a s ı gibi r a h a t l ı k l a k a l d ı r m ı ş t ı . M ı z r a ğ ı -

n ın u c u gri yeş i l p e l e r i n l i u f a k t e f ek r a k i b i n e y a k l a ş ı r k e n ,

ü z e n g i l e r i n i n ü z e r i n d e y ü k s e l e r e k ö n e d o ğ r u y a y l a n m a y a

b a ş l a m ı ş t ı .

D e p a m i u e x ' n u n z ihn ine düşen ilk kuşku t o h u m l a r ı n ı n kay-

nağı da o pe le r in o ldu . K o n u m u n u k o m y a n Ha l t , haf i fçe sal la-

n ıyor gibiydi ş imdi ; gri yeşil ç imle r l e b ü t ü n l e ş e n a l aca l ı p e l e -

rini. O r m a n M u h a f ı z ı ' n ı n bir g ö r ü n ü p bir k a y b o l m a s ı n a n e d e n

o luyordu . Bu da rakibini şaşk ına çevi r iyordu . Ö f k e l e n e n D e -

p a m i e u x , b u düşünce le r i ak l ından k o v a r a k dikkat in i o k ç u y a

v e r m e y e ça l ı ş ıyordu . D i b i n d e y d i artık, o tuz me t r e bi le yok tu

a ra l a r ında ve o k ç u d a h a h â l â . . .

Oku h a v a d a gö rdü . Yayın yukar ı kalkış ıy la karşı t a ra f ta

bell i be l i rs iz bir h a r e k e t l e n m e oldu. M i ğ f e r i n i n g ö z del ikler ini

h e d e f a lan felaket haberc i s i ok, i n a n ı l m a z bir h ız la ona doğ ru

g e l m e y e ba ş l amı ş t ı b i le .

Ok ne kada r hızlı o lu r sa o l sun , ka lkan ın ka ld ı r ıp kend i s i -

n i s avunan D e p a m i e u x d a h a hızl ıydı . O k u n k a l k a n a çarpt ığ ın ı

hisset t i ; çe l iğ in çel iğe sü r tmes iy le pa r l ak , s iyah k a l k a n d a der in

bir o y u k o luş tu ve ok , t ı s layarak o r t a d a n kaybo ldu .

A m a b u p o z i s y o n d a y k e n kısa b o y l u rakibini g ö r e m i y o r d u ;

hız la ka lkan ı indirdi .

C e h e n n e m d e k i t ü m şeytan la r als ın seni! diye sövdü kend i

kend ine . H a l t ' u n p lan ı da b u y d u za ten ve d a h a ka lkan hava-

d a y k e n g ö n d e r m i ş t i ikinci okunu . D e p a m i u e x ' n u n g ü ç l ü ref-

leksleri , şöva lyen in i m d a d ı n a bir kez d a h a yetişt i . Bir insan na -

sıl bu k a d a r hızlı atış yapabi l i r , diye geçi rd i ak l ından . B i rden ,

Page 286: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

o k ç u n u n b u l u n d u ğ u n o k t a n ı n yan i m ı z r a k m e s a f e s i n i n d ı ş ına

ç ı k m ı ş o l d u ğ u n u fark ede rek küf rü bas t ı .

Yavaş la t t ığ ı savaş at ını gen iş bir yay ç ize rek d ö n d ü r d ü .

Hız l ı bir d ö n ü ş yap ıp atı s a k a t l a m a y a d e ğ m e z d i . A c e l e s i yok tu

nas ı l sa v e . . .

O an sol o m z u n d a b i r acı d a l g a s ı h i s se t t i . M i ğ f e r i y l e kı-

sıtlı o l a n g ö r ü ş a l a n ı i ç e r i s i n d e a c e m i h a r e k e t l e r l e iki b ü k -

l ü m o l d u v e y a n ı n d a n g e ç e r k e n H a l t ' u n , b u k e z z ı r h ı n ı n

o m u z b o ş l u ğ u n u h e d e f a l a r a k b i r o k d a h a g ö n d e r m i ş o l d u -

ğ u n u fark et t i .

Ok, b o ş l u ğ u k a p a t a n z i n c i r d e n zırh t a r a f ı n d an d u r d u r u l m u ş

a n c a k sivri u c u zırhı ha f i fçe de le rek e t ine s a p l a n m a y ı ba şa r -

mış t ı . D a y a n ı l m a z bir acı deği ld i s o n u ç t a ; a n a kas ve t e n d o n -

l a n n ı n za ra r g ö r ü p g ö r m e d i ğ i n i a n l a m a k için k o l u n u h ız la ha -

reket ett irdi . D ö v ü ş ü n u z a m a s ı ha l inde , se r t leşen ko lu k a l k a n

s a v u n m a s ı n a ka tk ıda bu lunab i l i rd i b i le .

Şu ha l iy le , y a l n ı z c a ö n e m s i z bir ya rayd ı . A c ı ver ic i ve

ö n e m s i z , d iye düzel t t i , k o l u n d a n d a m l a y a n s ı cak kanı h i s se -

derek . B u n u n hesab ın ı s o r a c a ğ ı n a söz verdi k e n d i n e . H e m d e

n e h e s a p .

Z i r a D e p a m i e u x , art ık H a l t ' u n p lan ın ı k a v r a m ı ş o l d u ğ u n a

inan ıyo rdu . O k ç u , ü z e r i n e g e l m e y e d e v a m e d e n şövalyeyi ,

k a l k a n ı m ka ld ı r ıp görüş a lan ın ı s ı f ı r l amaya z o r l a y a c a k v e D e -

p a m i e u x g e ç e r k e n d e y a n a kayacak t ı .

Ş ö v a l y e n i n b u o y u n u o y n a m a y a h iç niyeti yok tu . M ı z r a k l a

yapt ığ ı sürat l i s a ld ıny ı , yavaş ve ihtiyatlı bir s t ra te j iy le değ i ş -

t i recekt i . H ız l ı b i r s a l d ı n n ı n y a r a t a c a ğ ı e tkiye ih t iyacı y o k t u ne

de o lsa . O n u a t s ı r t ından d e v i r m e y e ça l ı şan zırhlı bir şöva lye

Page 287: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

y o k t u ka r ş ı s ında . M e y d a n ı n o r t a s ı n d a ayak ta d u r a n , sabi t bir

s avaşç ıy l a d ö v ü ş ü y o r d u .

P lan ı a k i m a y a t ı n c a , u z u n ve han ta l m ı z r a ğ ı u z a n ı p kırdığı

ok la b i r l ik te ye re fırlattı.

K ı l ı c ın ı ç e k e r e k atını yavaş a d ı m l a r l a H a l t ' u n o n u b e k l e -

m e k t e o l d u ğ u n o k t a y a doğru s ü r m e y e b a ş l a d ı .

K a l k a n ı n ı n oklar ı s a v u ş t u r a b i l e c e k p o z i s y o n d a k a l m a s ı iç in

H a l t ' u sol t a r a f ında t u tuyo rdu . Sağ el inin m ü k e m m e l bir d e n -

gey le kavrad ığ ı u z u n kı l ıc ıyla h a v a d a z o r l a n m a k s ı z ı n da i re le r

ç i z iyo rdu .

D ö v ü ş ü iz leyen H o r a c e , ka lp a t ı ş la r ın ın h ız l and ığ ın ı h isse t -

ti. D ö v ü ş ü n y a l n ı z c a bir t ek k a z a n a n ı o l acak t ı . D e p a m i u e x ' n u n

mız rak l ı sa ld ı r ıdan v a z g e ç i p ihtiyatl ı bir kıl ıç d ö v ü ş ü n e d ö n -

m e s i y l e bi r l ik te . Ha l t iç in t eh l ike çan la r ı ç a l m a y a b a ş l a m ı ş t ı .

H o r a c e , o n ş ö v a l y e d e n d o k u z u n u n , H a l t ' u n stratej isi karş ı s ın-

da ö f k e d e n de l iye d ö n ü p o n u e z m e k için m ı z r a k sa ld ı r ı s ına

d e v a m edeceğ in i b i l iyordu . D e p a m i e u x ise b u n u n çı lgınl ık

o l d u ğ u n u g ö r ü p H a l t ' u n a v a n t a j ı m o r t a d a n k a l d ı r a c a k o n d a

bi r l ik k e s i m e dahi ld i .

U f a k te fek rak ib ine d o ğ m yavaş a d ı m l a r l a i ler leyen atlı şö -

va lyey le H a l t ' u n a r a s m d a y a l n ı z c a kırk m e t r e va rd ı artık. Az

ö n c e o lduğu gibi , yay h a v a y a kalktı ve ok hede f ine gönde r i l -

di. D e p a m i e u x , bece r ik l i , ha t ta n e r e d e y s e rak ib in i hor gö ren

b i r ha r eke t l e ka lkan ın ı ka ld ı rd ı . D a r b e n i n t ıngır t ıs ını d u y u n c a

ka lkan ı y e n i d e n indirdi . K a f a s ı n ı h e d e f a l an bir son rak i oku

gö reb i l i yo rdu . O k ç u n u n eli o y n a y ı p o k h a v a d a s ü z ü l m e y e b a ş -

ladığı an ka lkan ın ı bir kez d a h a kaldı rd ı .

A m a ö n e m l i bir şeyi g ö z d e n kaç ı rmış t ı .

Page 288: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Bu, Halt'un çizmesine saklamış olduğu üç oktan biriydi. Ucu, ateşte sertleştirilmiş çelikten yapılmış, özel bir oktu. Uç kısmı, Halt'ın normal savaş oklan gibi geniş ve yassı değildi; Depamiuex'nun zırhını delip etine saplanmasını sağlayacak olan dört minik uzantıyla çevrilmişti.

Halt, zırh delici okların sımnı, yıllar önce doğu steplerinde-ki vahşi atlı okçulardan öğrenmişti.

Ok, hedefine gönderilmişti. Depamieux kalkanını kaldınr-ken, okun, ucunda yer alan ağırlıklar sayesinde, nişan alınan bölgenin altına çarptığım göremedi. Eğik kalkanın altma doğ-m bir yay çizen ok, tüm hızıyla şövalyenin açıktaki göğüs zır-hına isabet etti.

Depamieux, bir ses duydu. Metalin metale çarpış sesi; tan-gırtıdan çok gümbürtüyü andınyordu. Neler olup bittiğini me-rak etti. Birden yoğun bir acının, bir ıstırap dalgasının sol tara-fmdan başlayarak hızla tüm vücudunu kapladığmı hissetti.

Çimlerin üzerine devrildiğini fark etmemişti bile.

Halt, yayını indirdi. Kirişi gevşetti ve hazır beklettiği ikinci zırhdelici okunu kıhfina geri koydu.

Montsombre Şatosu'nun lordu yerde hareketsiz yatıyordu. Dövüşü izlemek üzere şatodan dışan çıkmış olan küçük izleyi-ci gmbunun üzerine, şaşkın bir sessizlik çökmüştü. Hiçbiri ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyor, bu sonucu beklemiyordu. Hizmetkârlar, aşçılar ve ahır çalışanları ihtiyatlı bir memnuni-yet içindeydiler. Depamieux, hiçbir zaman sevilen bir efendi olmamıştı. Canını sıkan her hizmet kân kırbaçlatıp kafeslere kapatmasının da bunda etkisi büyüktü. Ama biraz önce onu öldürmüş olan adamdan da fazlasmı beklemiyorlardı. Doğal

Page 289: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

o la rak , sakal l ı y a b a n c ı n ı n efendi ler in i , M o n t s o m b r e ' m y ö n e -

t imin i ele g e ç i r m e k için ö l d ü r d ü ğ ü n ü sanıyor la rd ı . G a l y a ' d a

işler bu şeki lde yü rü rdü ve t ec rübe le r i on l a ra , e fendi değiş ik-

l iklerinin hiçbir o l u m l u g e l i ş m e s a ğ l a m a y a c a ğ ı n ı g ö s t e r m i ş -

ti. Z a t e n D e p a m i e u x de b i rkaç yıl ö n c e bir diğer zorbay ı alt

ede rek efendi ler i o l m u ş t u . D o l a y ı s ı y l a , m e r h a m e t s i z ve sadis t

ka ra şöva lyen in ö l ü m ü n d e n h o ş n u t o l m a l a r ı n a r a ğ m e n , halefi-

ne de p e k iy imser l ik le b a k t ı k l a n s ö y l e n e m e z d i .

D e p a m i e u x ' y e h i z m e t e tmi ş o lan asker ler in d u r u m u ise ,

b i r a z d a h a farklıydı. Ölen efendi ler iy le a r a l a r ında en a z ı n d a n

bir bağ va rd ı ; gerçi bu yak ın l ık s adaka t o l a rak n i t e l e n e m e z d i .

A m a yıl lardır D e p a m i u e x ' n u n y a n ı n d a s a v a ş a r a k b i r ç o k zafer

k a z a n m ı ş ve ö n e m l i m i k t a r d a g a n i m e t ele geç i rmiş le rd i . Ş i m -

d i a r a l a r ı ndan ü ç ü , elleri k ı l ı ç l a n n m k a b z a s ı n d a , H a l t ' a d o ğ m

y ü r ü m e y e b a ş l a m ı ş l a r d ı b i le .

H a r e k e t l e n m e y i g ö r e n H o r a c e , V u m c u ' j m m a h m u z l a y a r a k

asker ler le gri peler inl i o k ç u n u n a ras ına girdi . K ı n ı n d a n v ın la-

y a r a k ç ıkan kılıcı, öğ l eden son ra güneş in i yaka l ıyo rdu . Asker-

ler duraksadı lar . H o r a c e ' m şöhret i , on l a ra k a d a r u l a şmış t ı ve

hiçbir i genç a d a m l a karş ı ka rş ıya ge l eb i l ecek k a d a r ye tenekl i

bir s i lahşor o l d u ğ u n u d ü ş ü n m ü y o r d u . Onlar , m e y d a n m u h a r e -

be le r in in k a r m a ş a s ı n a a l ı şk ın lardı , bu tür h e s a p k i tap gerekt i -

ren , s o ğ u k düe l lo a lan la r ına deği l .

"Atını get i r !" diye ses lend i Ha l t , H o r a c e ' a . S a v a ş ç ı , şaşk ın-

lıkla e t raf ına bak ınd ı . H a l t y e r i n d e n k ı m ı l d a m a m ı ş t ı . B a c a k l a -

nm haf i fçe a ç m ı ş , y a k l a ş m a k t a o lan askerler i bek l iyo rdu . Ya-

yını a lça l tmış o l m a s ı n a r a ğ m e n , oku kirişte haz ı r bek l iyo rdu .

" N e ? " diye so rdu H o r a c e a n l a m a y a r a k . O r m a n M u h a f ı z ı

Page 290: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

baş ın ı ka r a şöva lyen in , ağır l ığını bir a y a ğ ı n d a n d iğer ine ver ip

ka ra r s ı z hareke t le r le baş ın ı s avuran savaş a t m a d o ğ r u sa l ladı .

"Atı d i y o r u m . O b e n i m artık. Al da get i r ," d iye tekrar la -

d ı Ha l t . H o r a c e da V u r u c u ' y u , u z a n ı p kara at ın d izg in ler in i

y a k a l a y a b i l e c e ğ i n o k t a y a d e k sürdü . B u n u y a p a r k e n kı l ıc ını

k ın ına geri k o y m a k z o r u n d a ka lmış t ı ve üç asker i - a y n c a ar-

k a l a r ı n d a du ran , h e n ü z bir t a r a f s e ç m e m i ş bir d ü z i n e diğer in i -

ihtiyatlı göz l e r l e s ü z ü y o r d u .

" M u h a f ı z k o m u t a n ı ! " d iye ses lend i Ha l t . " N e r e d e s i n ? "

G e n i ş savaşçı g rubunun i ç inden y a n zırhlı, i r iyan bir a d a m

çıktı öne . Ha l t , bir an a d a m ı süzdük ten sonra y e n i d e n seslendi:

" A d m n e ? "

K o m u t a n , du raksad ı . O lay la r n o r m a l bir şek i lde ge l i şmiş

o lsa , bu tür bir düe l loyu k a z a n a n kiş inin , her şeyin o l d u ğ u gibi

k a l m a s ı n ı t a l ep edeceğ in i v e M o n t s o m b r e ' d a k i haya t ın , p e k

d e ğ i ş m e d e n d e v a m edeceğ in i b i l i yo rdu . A n c a k k o m u t a n aynı

z a m a n d a yen i bir e fend in in , bir ö n c e k i y ö n e t i m e ait üs t d ü z e y

subay la r ın rütbeler ini i nd i r eb i l eceğ in in , ha t ta bu kişi leri i d a m

e d e b i l e c e ğ i n i n de fa rk ındayd ı . Y a b a n c ı n ı n e l indeki yay, o n u

tedi rgin ed iyo rdu . A m a k iml iğ in i aç ık e t m e m e y i d e ge reks iz

b u l u y o r d u . D i ğ e r askerler, ön le r in in a ç ı l m a s ı iç in o n u tecri t

e t m e k t e n h iç de ç e k i n m e y e c e k l e r d i . K a r a r ı n ı verd i .

" P h i l e m o n , l o r d u m , " ded i . H a l t a d a m ı i n c e l e r k e n raha t s ı z

ed ic i , u z u n bir sess iz l ik y a ş a n d ı .

" B u r a y a gel , P h i l e m o n , " ded i H a l t n ihaye t ve o k u n u kılıfı-

na k o y u p , yayını sol o m z u n a astı . A s l ı n d a k o m u t a n ı cesa re t -

l end i rmekt i a m a c ı a m a H a l t ' u n i s terse , o n u t ek bir a d ı m bi le

a t a m a d a n ö l d ü r e b i l e c e ğ i n i n f a rk ındayd ı k o m u t a n . T ü m sinir

Page 291: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

uçlan gerilmiş bir şekilde, dikkatle yaklaştı ufak tefek adama. Konuşma mesafesine geldiğinde. Halt söze başladı.

"Burada ihtiyacım olandan daha uzun süre kalmaya hiç niyetim yok," dedi sakin sakin. "Bir ay içinde Tötonya ve Skandiya'ya uzanan geçitler açılacak ve yol arkadaşımla ben de buradan gideceğiz."

Sustu. Söylenenleri idrak etmeye çalışan Philemon, kaşla-nm çattı.

"Sizinle gelmemizi mi istiyorsunuz?" diye sordu nihayet. "Arkanızdan gelmemizi mi bekliyorsunuz?"

Halt, başını iki yana salladı. "Bir daha hiçbirinizi görmek niyetinde değilim," dedi açıkça. "Bu şatodan, insanlanndan hiçbir şey istemiyorum. Yalnızca Depamiuex'nun savaş atı-nı alacağım, çünkü düellonun galibi olarak buna hakkım var Kalanını alabilirsin; şatoyu, mobilyaları, hazineyi, yiyecekle-ri, hepsini. Arkadaşlanm kontrol altma alabilirsen eğer, hepsi senindir"

Philemon, şaşkınlıkla başını salladı. Ayağına ne büyük bir fırsat gelmişti böyle! Yabancı yoluna devam ediyor ve şatoyu içindekilerle beraber ona -bir muhafız komutanına- bırakıyor-du. Kendi kendine hafif bir ıslık çaldı. Bölge yöneticisi olarak Depamiuex'nun yerine geçecekti. Bir şatosu, emrine amade askerleriyle hizmetkârlan bulunan bir lord olacaktı!

"İki şey var," diyerek onun düşüncelerini böldü Halt. "Ka-feslerdeki insanlan derhal serbest bırakacaksın. Şatodaki diğer hizmetkâr ve kölelere gel ince. . . burada kalıp kalmamak onla-nn bileceği iş. Hiçbirini senin yanında kalmaya zorlamayaca-gım.

Page 292: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Komutanın kalın kaşlari, bu açıklama üzerine çatıldı. ttiraz etmek üzere ağzını açtı, ancak Halt'un gözlerindeki ifadeyi görünce duraksadı. Soğuk, kararlı ve kesinlikle merhametsiz bir ifadeydi bu.

"Senin ya da halefinin," diye düzeltti Hah. "Seçim sana ait. Kabul etmezsen seçme şansım, seni öldürdükten sonra yerine geçene veririm."

Philemon, bu sözleri duyduğu an, Halt'un söylediklerini yapmakta hiç tereddüt etmeyeceğini fark etti. Halt ile ya da sa-vaş atının sırtındaki kaslı genç silahşörle mücadele edebilecek durumda değildi.

Seçeneklerini değerlendirdi. Mücevherler, ahin, zenginlik içinde bir şato, paralan zamanında ödeneceği için ona sadık kalan bir grup silahlı asker ve muhtemelen ayrılacak olan bir-kaç hizmetkâr.

Ya da ölüm; buracıkta, hemen şimdi.

"Kabul ediyorum," dedi Philemon.

Sonuçta, diye düşündü, hizmetkâr ve kölelerin çoğunun evi yok. Büyük olasılıkla birçoğu, işlerin bundan daha kötü ola-mayacağı, hatta daha iyiye bile gidebileceğine dair kaderci bir anlayışa teslim olup, Montsombre Şatosu'nda kalmayı tercih edecekti.

Halt, hafifçe başını salladı. "Ben de öyle düşünmüştüm."

Page 293: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Evanlyn , iş ine o d a k l a n m ı ş t ı . Y u m u ş a k deri p a r ç a s ı n ı ke-

sip düze l t i rken diş ler in in a r a s ından dışarı f ı r layan dil i-

ne , hafifçe ça t ı lmış kaşlar ı eşl ik ed iyordu .

H a t a y a p m a lüksünün b u l u n m a d ı ğ ı n ı b i l iyordu . A h ı r d a bu l -

duğu deri pa r ça s ı , t a m da a m a c ı n a h i zme t e d e c e k boyu t t ayd ı .

Y u m u ş a k , e snek v e inceydi . K u l ü b e d e b a ş k a k u m a ş pa rça l a r ı

da b u l m u ş t u , a m a heps i k u r u m u ş ve kaska t ı kes i lmiş bir ha l -

deydi . İh t iyacı o lan p a r ç a , b u y d u .

Evan iyn , k e n d i n e bir s a p a n yap ıyo rdu .

Yayı ku l l anmak tan v a z g e ç m i ş t i sonunda . B ü y ü k bir hedefi

vurab i lecek hale g e l m e m için bi le , diye d ü ş ü n m ü ş t ü , o kadar

vakit g e ç m e s i ge rekecek ki, o z a m a n a dek Will ile ik imiz çok tan

açl ıktan ö l m ü ş o lacağ ız . D e r i n bir iç geçirdi . Bir p renses o larak

yetişt ir i lmiş o lman ın belli sakıncalar ı da yok değildi hani . H a s s a s

dikiş ve nakış işlerini becerebil ir , iyi şaraptan anlar ve bir düz ine

soylu ile eşlerine bir a k ş a m yemeğ i verebilirdi . Hizmetkâr la r ı

o rganize edebilir ya da en sıkıcı resmi törenler s ı ras ında, törenle

i lg i len iyormuşças ına ko l tuğunda saat lerce d i m d i k oturabilirdi .

Page 294: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

B u n l a r i n heps i değer l i öze l l ik lerd i be lk i a m a i ç inde b u l u n -

duğu şart lar a l t m d a hiçbir i işe y a r a m ı y o r d u . En a z ı n d a n b i rkaç

saat l ik t e m e l o k ç u l u k eğ i t imi a lmış o l m a y ı di lerdi . P i ş m a n l ı k l a

kabu l l end iğ i ü z e r e , ok ve yay ku l l an ımı , o n u n ye tenek le r in in

ö t e s i n d e ka l ıyordu .

A m a s a p a n öyle miyd i ya! O n o k t a d a işler değ i ş iyo rdu işte.

K ü ç ü k bir k ızken , iki e rkek kuzen iy l e s a p a n l a n m al ıp A r a l u e n

Ş a t o s u ' n u n d ı ş ındak i o r m a n l a r d a az a v l a n m a m ı ş l a r d ı . O za -

m a n l a r , s a p a n ı gaye t iyi ku l l and ığ ın ı ha t ı r l ıyordu.

O n u n c u d o ğ u m g ü n ü n d e , b a b a s ı E v a n i y n ' i ö f k e d e n de l iye

d ö n d ü r e n bir karar la , k ız ın ın ar t ık oğ lan la r l a o y n a m a y ı b ı r a k a -

r ak h a n ı m e f e n d i l i ğ i n e s a s l a n n ı ö ğ r e n m e y e b a ş l a m a s ı n a karar

ve rmiş t i . O g ü n d e n son ra gezint i ve s a p a n a v l a n sona e rmiş ,

dikiş nak ış işleri ile ev sahibel ik ler i b a ş l a m ı ş t ı .

Yine de , d iye d ü ş ü n d ü , b i r a z a h ş t ı r m a y l a m u h t e m e l e n işi-

m e y a r a y a c a k k a d a n n ı ha t ı r l a r ım.

A r a l u e n Ş a t o s u ' n d a k i o m u t l u günler i ha t ı r l ay ınca , d u d a k -

lar ına haf i f bir t e b e s s ü m yerleş t i . Ş imd ik i haya t ıy la k ıyas l an -

d ığ ında g e c e ve g ü n d ü z gibiydiler . B u g ü n l e r d e b a ş k a şeyler

ö ğ r e n i y o r u m , diye da lga geç t i . B i r midi l l iy i b e l i n i n h i z a s ı n d a -

k i k a r l a n n i ç inden çekebi l iyor , r aha t s ız z e m i n d e uyuyabi l iyor ,

naz ik kiş i ler in u y g u n g ö r d ü ğ ü sıkl ıktan ç o k d a h a az b a n y o ya-

p ıyo rdu . Ş i m d i de şansı yaver g ide r se av lan ıp , av lad ığ ı hayva-

n ı t e m i z l e y e r e k kend i y e m e ğ i n i p i ş i recekt i .

S a p a n ı d o ğ r u dürüs t b a ğ l a y a b i l i r s e tabi i . Y u m u ş a k deri pa r -

çayı gen i ş , yuvar l ak t aş ın e t raf ına geç i r ip b a ğ l a d ı ve deriyi sı-

k ıca ç e k e r e k taş ın e t ra f ında b i r tür kese o l u ş m a s ı n ı sağladı .

B a ğ l a m a ve serbest b ı r a k m a i ş lemin i d e f a l a r c a tekrar ederek

Page 295: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

deriye taşın şeklini veriyordu. Harcadığı emekten dolayı elle-ri ağnyordu artık. Küçük bir çocukken, hizmetkârların bunu onun için yaptıklarını hatırlar gibiydi.

"Pek bir işe yaramıyorum, değil mi?" dedi kendi kendine.

Aslında kendisini hafife alıyordu. Son derece cesaretli, azimli ve sadık bir kızdı, becerikliliği de cabasıydı.

Bu şartlar altında yaşamak zorunda bırakılan herhangi biri gibi, her defasında en doğru çözümü bulamıyordu belki. Ama bir şekilde, bir çözüm buluyordu işte. Asla geri adım atmazdı. Araluen'e dönebilmesi halinde onu büyük bir hükümdar yapa-cak olan şey de bu azmiyle yeni koşullara uyum sağlayabilme yeteneğiydi zaten.

Birden arkasında bir ses duyarak döndü. Will'in hemen ya-nında durduğunu görünce, içi burkuldu. Oğlanın gözleri, yine boş boş bakıyordu. Bir an sıcakotu istediğini sanarak korkuya kapıldı Evaniyn. Will'in otu son alışından bu yana iki hafta geçmişti. Yaprakları oğlana verdiğinde, paketin içi neredeyse boşalmıştı. Bir sonraki kriz geldiğinde neler olacağına dair hiçbir fikri yoktu.

Günlerini, oğlanm sıcakotu isteğiyle yanına gelmesinden korkarak ve bağımlılıktan kurtulmuş olmasını umarak geçiri-yordu. WiU yayın sicimini çözdüğünden bu yana, onun başka şeyleri de hatırlamasını umutla bekliyordu Evaniyn. Ama bek-lediği, bir türlü olmuyordu.

Will, sıranıin üzerindeki su testisini işaret edince derin bir nefes alıp, çocuğa bir bardak su doldurdu. Will, aklı hâlâ yal-nızca madde bağımlılarının bildiği, uzaklardaki o noktaya takılı halde, ayaklarıinı sürüyerek uzaklaştı. İyileşmedi, diye

Page 296: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

d ü ş ü n d ü E v a n l y n , a m a e n a z m d a n k o r k t u ğ u n u n b a s m a g e l m e -

s ine d a h a vardı .

Yaş la r la d o l a n gözler in i s i lerek, iş inin b a ş ı n a d ö n d ü . Ö n c e -

den eyer çan ta s ın ın u c u n d a n k e s m i ş o l d u ğ u ince u z u n şeri t le-

ri, ke sen in her iki t a ra f ına tu t turdu . Taş ı der in in i ç ine k o y a r a k

sapan ı d e n e m e a m a c ı y l a şöy le bir savurdu. U z u n z a m a n g e ç -

miş t i a r a d a n , a m a ne y a p a c a ğ ı n ı bel l i be l i r s iz hat ı r lar gibiy-

di. Taş , der in in i ç ine güvenl i bir b i ç i m d e yer leşmiş t i . Wil l 'e

bir g ö z attı. K u l ü b e n i n duva r ına y a s l a n a r a k ç ö m e l m i ş , kapa l ı

göz le r iy le b a ş k a bir d ü n y a y a göç e tmiş t i . Ç o c u ğ u n saa t l e rce o

p o z i s y o n d a k a l a c a ğ ı m b i l iyo rdu .

D a h a faz la z a m a n k a y b e t m e n i n bir a n l a m ı yok , dedi kendi

k e n d i n e ve Wil l 'e ses lendi . " B e n ava ç ık ıyo rum. Will. Bir süre

b u r a d a o l m a y a c a ğ ı m . "

B i r k a ç t a n e çakı l taş ı t o p l a y a r a k yo la koyu ldu . Yayla yapt ığ ı

d e n e m e l e r o n a hayvan la r ın -art ık i ç inde biri leri y a ş a d ı ğ ı iç in-

ku lüben in ç o k u z a ğ ı n d a g e z i n m e k t e o ldukla r ın ı öğre tmiş t i .

G e ç m i ş t e n k a l m a acı t ec rübe le r i o l m a l ı , d iye d ü ş ü n d ü . B u n l a -

rın kızın avc ı l ık d e n e m e l e r i y l e ilgisi o l m a d ı ğ ı kes ind i .

Y ü r ü r k e n bir y a n d a n da p ra t ik y a p m a fırsatını d e ğ e r l e n d i -

riyor, t u h a f bir uğu l tu sesi ç ı k ı n c a y a k a d a r b a ş ı n ı n ü z e r i n d e

çevi rdiği s a p a n ı , etraf taki a ğ a ç kü tük le r ine n i ş an l ı yo rdu .

İ lk b a ş l a r d a , p e k b a ş a n l ı değ i ld i sonuçlar . Taş y e t e r i n c e h ız -

l ı g id iyo rdu a m a E v a n l y n ' i n n i şanc ı l ığ ı ye r le rde s ü r ü n ü y o r d u .

A m a p ra t ik y a p m a y a d e v a m e t t ikçe , eskisi gibi a t t ığını v u r m a -

ya b a ş l a d ı ğ ı n ı fark ed iyordu .

S a p a n a iki t a n e taş k o y a r a k şans ın ı a r t ı rmayı d e n e d i ğ i n d e

ise ç o k d a h a iyi sonuç l a r a l m a y a b a ş l a d ı . N i h a y e t haz ı r o ldu -

Page 297: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

ğ u n a k a n a a t ge t i re rek ha reke t e geçt i . D e r e k e n a r ı n d a k i a ç ı k h -ğa doğru g id iyo rdu ; t avşan la r ın aç ık l ık taki s ı cak kaya l ık la ra u z a n ı p b e s l e n e r e k g ü n e ş l e n d i k l e r i n e şahit o l m u ş t u .

Şans l ıyd ı . G ö z l e r i kapa l ı k o c a m a n bir t avşan k a y a l a r m ü z e -

r ine o t u r m u ş , güneş in ve a l t ındak i s ı m s ı c a k k a y a n ı n tad ın ı ç ı -

ka r ıyo rdu .

T o p l a d ı ğ ı b ü y ü k t a ş l a r d a n ikisini s a p a n a k o y u p ka fa s ın ın

ü z e r i n d e ç e v i r m e y e b a ş l a y a n E v a n i y n ' i h e y e c a n b a s m ı ş t ı .

H ı z l a n a n s a p a n ı n ç ıkard ığ ı uğu l tu da arttı ve sesi d u y a n tav-

şan ın gözler i bir a n d a açı l ıverdi . A m a bir t eh l ike s e z m e d i ğ i

iç in y e r i n d e n k ı m ı l d a m a m a y ı te rc ih etti. H a y v a n ı n göz le r in i

aç t ığ ın ı g ö r e n E v a n l y n , taş lar ı h e m e n f ı r la tma i ç g ü d ü s ü n e kar-

ş ı k o y d u . S a p a n ı iki üç kez d a h a d ö n d ü r d ü k t e n son ra k o l u n u n

t ü m g ü c ü y l e hedef ine d o ğ r u savurdu .

A c e m i şans ı ya da ne d e r s e n i z dey in , t aş la r ın ikisi de hedef -

lerini b u l m u ş t u . B ü y ü k olanı a rka ayağın ı kırdığı iç in, zaval l ı

hayvan ın e l inden , k a r m ü s t ü n d e haf i fçe t o p a l l a m a k t a n faz las ı

g e l m i y o r d u . Ani bir zafer h iss iy le ö n e a t ı lan E v a n i y n , can hav-

liyle ç ı r p m a n hayvan ı y a k a l a d ı ğ ı gibi b o y n u n u kırıp ac ı l a r ına

bir son verdi .

T a z e et, ye ters iz ö ğ ü n l e r i n e ö n e m l i bir ka tk ı o lacak t ı . C o ş -

k u d a n k ıpk ı rmız ı kes i l en E v a n i y n , a v l a n m a y a d e v a m ede rek

şans ın ın yaver g id ip g i t m e y e c e ğ i n i g ö r m e y e karar verd i . Bu

g e c e , iki katı e t y e m e y i te rc ih ederd i .

D i k k a t l e i lerledi; ayak la r ın ın a l t ındaki y u m u ş a k kar, ses ç ı -

Page 298: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

k a r m a d a n y ü r ü m e s i n i sağ l ıyordu za ten . Bir sonrak i aç ık l ığa

yak la ş t ığ ında , m i n i c i k ad ımla r l a y ü r ü m e y e b a ş l a d ı . A d ı m l a r ı -

n ı a t a c a ğ ı noktay ı ö z e n l e seç iyor ve y a n l a n n d a n geçt iğ i a ğ a ç

dal lar ın ı el iyle ka ld ı r ıp , eski ha l ine ge t i r iyordu .

B ü y ü k bir ih t imal le haya t ın ı kur ta ran şey de bu aşırı t i t izliği

o l m u ş t u .

T a m ağaç l ığ ın i ç inden ç ı k a c a k k e n , i ç inden bir ses b i r a z

d a h a b e k l e m e s i n i söyledi . Y o l u n d a g i t m e y e n bir şeyler vard ı .

O r t a m a ait o l m a y a n bir şey d u y m u ş ya da h i s se tmiş t i sanki .

G e r i çeki l ip ağaç la r ın g ö l g e s i n e s ığındı ve ted i rg in l iğ in in n e -

denin i a n l a m a k üze re etrafı g ö z l e m e y e b a ş l a d ı . B i r kez d a h a

d u y u n c a , sesin ne o l d u ğ u n u an lad ı . Bir a t m kal ın kar ö r tüsü

üze r indek i y u m u ş a k t o y n a k ses ler iydi ku lağ ına ge len .

Ağz ı kuruyup , ka lp atışları h ı z l a n a n E v a n l y n , o lduğu ye rde

d o n a k a l d ı . Son ra , Wil l ' in o n a S k o r g h i j l ' d e ve rmiş o l d u ğ u tal i -

ma t l a r ı ha t ı r ladı .

Açık l ık tak i le r in g ö r e m e y e c e k l e r i k a d a r iyi g iz lenmiş t i .

Ç a m ağaç la r ı her yanı kapl ıyor , s a b a h güneş i ağaç l a r ı n a ras ın-

da koyu gö lge le r o l u ş m a s ı n a n e d e n o luyordu . Kı l ın ı b i le kıpır-

d a t m a d a n bek le rken , tüyler in in d iken d iken o l d u ğ u n u hisset t i .

G ö z l e r i bir o yanı bir bu yan ı yokluyor , ışıkları y a n s ı t a n pa r l ak

kar ile koyu gö lge le r in a r a s ı n d a n ileriyi g ö r e b i l m e k iç in ken-

disini zo r luyordu . A t m nefes a l ıp ver i rken ç ıkard ığ ı o y u m u -

şak, b o ğ u k h o m u r t u y u d u y d u ğ u n d a , hakl ı o l d u ğ u n u an lamış t ı .

Aç ık l ığ ın u c u n d a n havaya b u h a r yükse ld i ve o iz le rken , at la

b in ic i s i , aç ık l ığ ın arka taraf ın ı k a p l a y a n kojoı gö lge le r in iç in-

den çıktılar.

K a r ş ı s ı n d a Wil l ' in atı Ç e k i c i ' n i n o l d u ğ u n u s a n a n E v a n l y n ,

Page 299: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

bir an İçin h e y e c a n l a n d ı . K a r m a k a r ı ş ı k tüyler le kapl ı , u f a k t e -

fek gürbüz hayvan , bir midi l l i kadard ı . E v an iy n , t a m aç ık l ığa

ç ı k a c a k k e n gözler i b in ic iye tak ı l ınca , t a m z a m a n ı n d a durdur -

du kendin i .

Kürk l e r e sarılı a d a m , yass ı bir kürk şapka t ak ıyo rdu ve ya -

yını sol o m z u n a geç i rmiş t i . Evan iyn , o n u n yüzünü net bir şe -

k i lde s eçeb i l i yo rdu ; güneş t en y ıp r anmış , kahverengi bir ci ldi

ve gözler in i m i n i c i k gös te ren yüksek, çıkıntılı avurtları vard ı .

B ineğ i gibi kendis i de u fak tefek, s a ğ l a m g ö r ü n ü m l ü y d ü ve b i r

şeki lde tehlikel i bir hava yay ıyordu etraf ına. Sağ t a ra f ındak i

a ğ a ç l a r a b a k m a k üze re baş ın ı çev i rd iğ inde , fırsatı değe r l end i -

ren E v a n i y n o r m a n ı n iç inde iyice ger i leyip b ü z ü l e r e k g ö z d e n

uzak laş t ı . E t ra f t a k i m s e o l m a d ı ğ ı n a ikna o lan atlı, öne doğru

b i rkaç a d ı m a ta rak açıkl ığ ın or tas ına kadar ge lmiş t i ş imdi .

O r a d a bir an du rdu ; bakış lar ı , kızin kabuğu soyu lmuş geniş

bir ağaç gövdes in in a rkas ında s ak l anmak ta o lduğu gölgeler i

del ip geç iyordu adeta . N e f e s s i z geçen b i rkaç saniye b o y u n c a ,

a d a m ı n onu g ö r d ü ğ ü n ü sandı Evan iyn . A m a kürk kaplı ç i z m e -

siyle atını m a h m u z l a y a n a d a m , hayvanı sağa doğru d ö n d ü r d ü

ve açıkl ıktan hızla ç ıkarak ağaç lar ın içine yöneldi . Bir an sonra

kızın görüş a lan ından çıktı ; a rkas ında bıraktığı tek iz, a tm soluk

ve rmes i sonucu dondurucu havada asılı kalan s ıcak buhard ı .

E v a n l y n , at l ının a n i d e n geri d ö n m e s i ih t imal ine karşı b i rkaç

dak ika b o y u n c a ç a m ağac ın ın d ib inden ayr ı lmadı . A t m t o y n a k

ses ler inin k a y b o l m a s ı n d a n çok sonra , n ihayet a rkas ın ı d ö n e r e k

o r m a n ı n i ç inden ku lübeye d o ğ r u i l e r lemeye b a ş l a d ı .

Page 300: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Will, u y u y o r d u .

Ağır hareket ler le uyand ı ; sert ahşap z e m i n d e o tu rmak ta ol-

d u ğ u n u geç fark etti. Göz le r in i aç ınca , ona yabanc ı gelen or-

t a m kar ş ı s ında kaşlar ını çatt ı . Pa r lak kış güneş in in c a m s ı z bir

p e n c e r e d e n içeriye girerek yerde tuhaf şekiller o luş tu rduğu bir

ku lübedeyd i .

U y k u se r semi bir ha lde ayak landı ve a n l a m a d ı ğ ı bir n e d e n -

den ö türü , yere o turup sırtını duvara ve recek şeki lde uyuyaka l -

m ı ş o l d u ğ u n u fark etti. K u l ü b e d e kaba bir döşek le iki s anda lye

b u l u n m a s ı n a r a ğ m e n n e d e n yerde u y u d u ğ u n u a n l a m ı y o r d u .

Ayağa ka lk t ığ ında , k u c a ğ ı n d a b u l u n a n bir n e s n e tıngırtıyla

yere düş tü . K ü ç ü k bir avcı yayıydı bu. M e r a k l a n a r a k havaya

kald ı rd ığ ı yayı i nce l emeye baş l ad ı . U z u n yaya özgü geniş ka-

n a t l a r d a n y o k s u n ve eğ ims iz bir silahtı. U f a k te fek işler iç in

kul lanış l ı , diye geçi rd i Will ak l ından . Eğ iml i yayın ın ne rede

o l d u ğ u n u m e r a k etti. E l indek i bu o y u n c a ğ ı n o n a ait o l d u ğ u n u

s a n m ı y o r d u .

Sonra b i rden hatırladı. Yayı kaybolmuş , Skandiyalı lar tarafın-

dan köp rüde el inden alınmıştı. Ve bu haürayla birlikte, diğer ha-

ü r a l a n da zihnine h ü c u m etti; Skandiyah la r ' ın tutsağı olarak ba -

taklıkların iç inden kaçış lan; E r a k ' m kurt gemisiyle B e y a z Fırt ına

Den i z i ' n i geçişleri; fırtına sezonımun en berbat günleri boyunca

b a n n d ı k l a n Skorghijl l imanı ve H a l l a s h o l m ' a gidişleri.

Ve s o n r a . . . son ra s ında hiçbir şey yoktu .

Akl ıni zor layarak S k a n d i y a ' y a vard ık tan son ra s ına dair

bir şeyler ha t ı r l amaya çalışt ı . A m a o günle re dair hiçbir anısı

yoktu . Ya ln ı zca t ü m h a t ı r l a m a çaba la r ın i enge l leyen bir b o ş l u k

vardı z i hn inde .

Page 301: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

Birden korkuy la s ıçradı . Evan iyn! O n a ne o l m u ş t u ? Bir sis

p e r d e s i n i n i ç inden , E v a n i y n ' i n ü s t ü n d e tehl ike bu lu t la r ın ın

d o l a ş m a k t a o l d u ğ u n u hat ı r ladı . K ı z m kiml iğ i , onlar ı t u t s ak

a l an la ra kesinl ikle a ç ı k l a n m a m a l ı y d ı . H a l l a s h o l m ' a va rmış la r

mıyd ı ge rçek ten de? Varmış o lsa lar ha t ı r l ayacağ ından e m i n -

di. O n u n için ç o k şey i fade eden şu yeşil göz lü , sar ış ın kız

ne re le rdeyd i? İ s t e m e d e n kıza ihanet mi etmişt i y o k s a ? Yoksa

Skand iya l ı l a r ö l d ü r m ü ş m ü y d ü o n u ?

Valla Yemin i ! H a t ı r l ı y o r d u ş imdi . S k a n d i y a l ı l a r ' m Y ü c e

K o n t ' u R a g n a k , A r a l u e n kra l iyet a i l es in in t ü m ü y e l e r i n d e n

i n t i k a m a l m a y a y e m i n e tmiş t i . V e E v a n i y n , A r a l u e n P r e n s e s i

C a s s a n d r a idi a s l ında . Be l i r s i z l ik ve kay ıp h a t ı r a l a r d a n o lu -

şan ı s t ı rap la avuç la r ın ı a ln ına g ö m d ü Will; h a t ı r l a m a y a , k ız ın

b i r şek i lde o n u n y ü z ü n d e n zarar g ö r m e d i ğ i n e i n a n m a y a ç a -

l ı ş ıyordu .

Bun la r ı d ü ş ü n ü r k e n , ku lüben in kapıs ı k a b a deri m e n t e ş e -

leri e t ra f ında d ö n e r e k açı ldı . İşte o radayd ı E v a n i y n ; ne k a d a r

yaşa r l a r sa yaşas ın lar , kaç yaş la r ına gel i r lerse gels inler Wil l ' in

ha t ı r l ayacağ ı nefes kes ic i güze lhğ i , d ışar ıdaki k a r d a n yans ıyan

pa r l ak güneş ı ş ık lanyla çevre lenmiş t i .

Yaşad ığ ı r a h a t l a m a s o n u c u y ü z ü n e bir t e b e s s ü m yayı lan

Will, el lerini , tek ke l ime e t m e d e n hayale t g ö r m ü ş gibi o n u sü-

zen k ıza doğru uzat t ı .

" E v a n l y n ! " dedi . " T a n r ı ' y a şükür k i g ü v e n d e s i n ! "

K ı z m hıçkır ıklar la sars ı lan omuz la r ıy l a g ö z l e r i n d e n bir

a n d a b o ş a n a n yaş la ra bir a n l a m ve remiyordu .

Or tada a ğ l a y a c a k ne vard ı , a n l a y a m ı y o r d u .

Page 302: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

SONSÖZ

Halt ile H o r a c e , M o n t s o m b r e Ş a t o s u ' n d a n ayr ı lan d o -

l a m b a ç l ı p a t i k a d a d ikka t le a t sürüyor la rd ı . K o n u ş m a -

m a l a r ı n a r a ğ m e n , ikisi de aynı c o ş k u l u m e m n u n i y e t i pay l a -

ş ıyor lardı . Yen iden yo la k o y u l m u ş l a r d ı . K ı ş ı n en kö tü z a m a -

n ı g e ç m i ş t i ve s ınıra va rd ık l a r ında , S k a n d i y a ' y a g i d e n yol la r

aç ı lmı ş o lacak t ı .

H o r a c e , haf ta la rd ı r hapsed i ld ik l e r i ç i rkin b i n a y a d ö n ü p bir

kez d a h a bakt ı . D a h a iyi g ö r e b i l m e k iç in elini g ö z l e r i n e siper

e tmiş t i .

" H a l t , " ded i , " ş u n a bir b a k s a n a . "

Ha l t , A b e l a r d ' 1 d u r d u r a r a k ger iye d ö n d ü r d ü . Ş a t o duvar la -

r ı n d a n y ü k s e l e n gri d u m a n , on la r iz le rken k a l m l a ş ı p karar ıyor-

du. U z a k l a r d a n , P h i l e m o n ' u n a levler le m ü c a d e l e ve ren a d a m -

lar ının ses ler in i duyabi l iyor la rd ı .

" B a n a ka l ı r sa , " dedi Ha l t d ü ş ü n c e l i bir ses le , "d ikka t s i z b i -

r i le r i y a n m a k t a o l an bir m e ş a l e y i b o d r u m kat taki d e p o d a , yağl ı

p a ç a v r a y ığ ın ın ın o r t a s ına b ı r a k m ı ş . "

H o r a c e sırıttı. " T ü m bun l a r ı bir bak ı ş t a söy leyeb i l iyo r sun ,

öy le deği l m i ? "

Page 303: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı

M u z i p i fades ini k o r u y a n Ha l t , baş ın ı sa l ladı .

" B i z O r m a n M u h a f ı z l a n , es ra reng iz sezgi lere sah ib i z , " d iye

yanı t lad ı . "Ve b e n c e bu şa to o l m a d a n G a l y a d a h a hoş bir yer

o l acak , ne d e r s i n ? "

K u l e d e y a ş a y a n tek kişi , kara şövalyeydi . Asker le r le

h izmetkâr la r , b i n a n ı n diğer k ı s ımla r ında yaş ıyor la rd ı ve o ra la -

ra kada r s ı ç rayan alevleri s ö n d ü r m e k için ye te r ince z a m a n l a r ı

vardı . A n c a k D e p a m i u e x ' n u n karargâhı o lan merkez i kuleyi ,

k a ç ı n ı l m a z bir son bek l iyordu . Ve o lmas ı ge reken de b u y d u .

M o n t s o m b r e , yıllar b o y u bir z u l ü m ve dehşe t yuvası o l m u ş -

tu. Bu d u m m u cezas ı z b ı rak ıp P h i l e m o n ' u n eski e fend is in in

y o l u n d a n i l e r lemes ine izin v e r m e k , H a l t ' u n ak l ından bi le g e ç -

m e m i ş t i .

" T a ş duvar la r alev a lmayacak t ı r , e lbe t t e , " dedi H o r a c e , bir

p a r ç a hayal kır ıkl ığına u ğ r a m ı ş bir sesle .

" Ö y l e , " dedi Ha l t . " A m a a h ş a p zemin le r l e des tek ko lon -

ları y a n a c a k . Ve d ö ş e m e l e r l e merd iven le r de y a n ı p ç ö k e c e k .

A y n c a duvar lar da a lev le rden zarar gö recek . H a t t a bir k ısmı

çöke r se hiç ş a ş ı r m a m . "

" G ü z e l , " dedi H o r a c e ; a ğ z ı n d a n ç ıkan her k e l i m e d e n m e m -

nuniye t ak ıyordu .

B e r a b e r c e D e p a m i e u x l u ha t ı ra la r ına a r k a l a n m döndüler .

A t l a r ım ileriye d o ğ m sürdüler ve m i n i k kafi le , h e m e n a rkas ın-

dan ge len Çek i c i ile yo la çıktı .

" H a y d i g id ip Wi l l ' i b u l a l ı m , " ded i Ha l t .

Page 304: NEW YOR TIMEK BESTSELLES R...vei ço k becerikl bii r Orman Muhafızı. Kraî Duncan Araluen'i: kral vnıe gözüpe bikr savaşçı