niccolo machiavelli
TRANSCRIPT
10.06.2016
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ
NICCOLO MACHIAVELLI PUB – 506 / Kurumları Anlamak
Nur Sena Ünalan
115684011
2
Niccolo Machiavelli Kimdir?
Niccolo Machiavelli, 3 Mayıs 1469 tarihinde Floransa’da doğmuştu. Bernardo
Machiavelli ve karısının en büyük oğludur. (King, 2011, s. 2) Bernardo, oğlunu
Floransa’da yeşeren hümanist kültürden her ne pahasına olursa olsun
yararlandırmakta karar vermiştir. Machiavelli’nin yaşadığı Rönesans dönemi, sanat,
bilim, ekonomi ve mamul mal üretimi alanlarında büyük bir gelişme ve değişimin
yaşandığı zamanlardır. Kentler büyümüş, nüfus artmış, sanat ve uluslararası ticaret
refahın göstergesi olmuştur. Bu dönemde tüccarlar, zanaatkârlar, endüstriyel
girişimciler ve ilk özgür işçiler yönetim tarzında ve hükümet şeklinde değişiklikler
yapılmasını yüksek sesle talep etmeye başlamışlardır. Düşünce özgürlüğü ve hareket
özgürlüğünün bütün grupların temel talepleri arasında olmalarının yanında, saf insan
hakları teorileri üzerine radikal hareketlerin de gözlendiği bir dönemdir. Kendi akıl ve
yeteneğine güvenen, teolojik bağlardan arınmış insan tipi Rönesans insanını
tanımlamaktadır (Ben-Amittay, 1983, s. 117-118). Niccolo, yedi yaşına bastıktan üç
gün sonra evden üç adım ötede bulunan Santa Trinita Köprüsü yakınlarındaki mahalle
okulunda Üstat Matteo adında bir hocanın gözetiminde temel düzeyde Latince
öğrenmeye başlamıştır. Birkaç yıl boyunca, Paolo da Ronciglione adında çok daha
maruf bir ustanın himayesinde Latince komposizyon ve aritmatik dersleri aldı. Paolo
kimi çevrelerde adından saygıyla söz edilen bir hoca olduğu kadar, büyük hümanist
bilgin Cristoforo Landino’nun hem arkadaşı hem de meslektaşıydı. Machiavelli,
Landino’nun şiir ve hitabet sanatı dersleri verdiği Studio Fiorentino’ya girmeye hak
kazandı. Okul yıllarına dair hemen hiç bir şey bilinmesede, Machiavelli’nin
Studio’nun canlı entellektüel ortamında sivrildiğini varsaymak yanlış olmaz.
Dostlarının gözünde etkileyici biriydi. Kürdan bacakları, zayıf çenesi, çökmüş
avurtları ve kısacık siyah saçlarıyla çelimsiz olduğu kadar çirkin bir tipti. Öte yandan
3
keskin bir mizah anlayışı vardı, sofu görünümüne karşı neşeli ve şakacıydı. Bir
arkadaşının söylediğine göre “hayli sevimli ve matraktı”, bir diğerine göreyse şakaları
ve nükteleriyle herkesi “gülmekten kırıp geçirirdi”. “Machia” diyorlardı ona; iftira ya
da şaibe anlamına gelen macchia ile yapılmış bir kelime oyunuydu bu; Sivri dili ve
kaba şakalarıyla az kişiyi gücendirmemişti. (King, 2011, s. 3) Machiavelli, Studio’da
ki öğrencilik yıllarında hümanizm temelleri üzerinde felsefe ve sanata olan
yatkınlığını geliştirmiştir. Yirmili yaşlarının son demlerini yaşarken, meziyetlerini
sergileyebileceği bir meslek edinmişti. Siyaset Machiavelli’nin kanında vardı. Önceki
iki yüzyıl boyunca akrabalarının pek çok üyesi Floransa’da siyasi görevlerde
bulunmuştu. Hükümet içindeki en yüksek makam olan başyargıçlığa farklı
dönemlerde toplam on üç Machiavelli yükselmişti. Akrabalarının akıbeti pek gözünü
korkutmamış olacak ki, siyasete girmekten çekinmedi. 1489 yılında Birinci
Sekreterlik görevine talip oldu. Yarıştığı üç rakip karşısında yeterli oy toplayamadı.
(King, 2011, s. 6) Ancak üç ay sonra, çok daha iyi bir göreve getirildi. Tüm bu devlet
işlerinde görev aldığı süre boyunca Machiavelli hükümet yönetimi ve insan idaresi
konusunda çeşitli bilgiler edinerek, gözlem şansı yakaladı. Tam bir işkoliklik olarak
yaşayan Machiavelli dünyasını işinin çevresinde döndürmüştür. (King, 2011, s. 104)
Ancak Fransız askerlerinin ve birleşik güçlerinin İspanya ordusuna mağlup olması ile
Mediciler iktidara yeniden gelmişlerdir. Kırk yaşlarındaki Machiavelli eski yönetimin
adamı olarak ihanetle suçlanarak 18 Şubat 1513 yılında hapsedilir ve işkence görür.
Daha sonra Machiavelli’nin hapis cezası sürgüne çevrilir ve şehir surlarının dışına
gönderilir. Machiavelli eserlerini bu dönemden sonra vermeye başlamıştır.
(Tannenbaum, Schultz, 2005, s. 146) Bu dönemde gündüzlerini kumar ve eğlenceyle
geçirdikten sonra akşamları iş kıyafetlerini giyerek yaklaşık dört saat boyunca
4
kendisini çalışmalarına verirdi. Bunlardan “De principatibus (Hükümdarlıklar
Üzerine)” derlemesi bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Machiavelli, 1506 yılında “insan kendi doğasına söz geçiremez” demiştir. İnsan
doğasına ilişkin bu kötümser iddasıyla kendi içinde de çelişkiye düşmektedir, zira bu
iddia Hükümdar ve Konuşmalar türünde incelemelerinin ana fikriyle taban tabana
zıttır. Her iki eserde de liderlere siyasette uymaları gereken bir takım ilkeler önerilir;
yöntemlerini ve fikirlerini değiştirerek nasıl başarıya ulaşacakları gösterilir. Niccolo
Machiavelli aslında diplomasiden çok siyaset teorisi alanında isim yapmıştır. Ancak
gerek kariyeri gerekse yaşadığı dönem onu diplomasi konusunda düşünceler üretmeye
yöneltmiştir. Diplomat kariyerinin hapise atılmasıyla birlikte sona erip kendi içine
kapandığı dönemde çıkardığı Prens yanında Titus Livy’nin İlk On Kitabı Üzerine
Söylemler ve Floransa’nın Tarihi diplomasi hakkında düşüncelerinin en önemli
kaynaklarını oluşturur. Söylemler ve Prens’in getirdiği en büyük yenilik
Machiavelli’nin siyaset teorisini etik ve ahlaktan tamamen ayırmasıdır. O zamanlara
kadar Batı geleneğinde olduğu gibi Çin başta olmak üzere Doğu’da siyaset teorisi etik
kavramına sıkı sıkı bağlıydı. (İskit, 2012, s. 19) Machiavelli, siyasi ve sosyal olayları
etik veya hukuk içtihatlarına dayanmadan kendi kavramları içinde tartışmayı deneyen
ilk düşünür olmuştur. Bir çok yönden Machiavelli, Aristo’nun ve İbni Sina’nın katı
bilimsel metodunu siyasete uygulayan ilk “Batılı Kuramcıdır” denilebilir. Ona göre
başarılı siyasetçi her durumun sonuçlarını hesaplar ve her durumda ne yapacağını ve
söyleyeceğini bilir. Machiavelli’nin temel düşüncesine göre diplomasi en fazla
devletin özellikle karşı tarafı aldatmak için kullanılan önemli bir aracıdır. Bunun
ötesinde hemen hemen hiç değeri yoktur. (İskit, 2012, s. 20) Siyasi kudret sağlama ve
muhafaza etme yöntemlerini ortaya koymaya çalıştığı Prens adlı eseri, onun bu
kuşkulu şöhretinin başlıca kaynağıdır. Kitabın temel teması otoritenin, elde
5
edilebilmesi ve korunması için her tür vasıtaya başvurulabileceğidir. Machiavelli,
siyasette ahlaksızlıklığın en aşırı ifadesi sayılan “amaçlar her türlü vasıtayı meşru
kılar” sözünün sahibidir. (İskit, 2012, s. 21)
“Savaş kimlere gerekliyse onlar için haklıdır ve silahlar kutsaldır tek umut onlar
olduğundan” sözleriyle özetlenebilecek olan Machiavelli’nin savaş hakkındaki
görüşleri, Rönesans hümanistleri ve Aydınlanma idealistlerinin görüşlerinin ve
Ortaçağ’da gelişen haklı savaş kuramının ötesinde, bugün dahi etkinliğini korumakta
olan bir çerçeve oluşturmuştur. Machiavelli için en öncelikli sorun devlet bekası
olduğundan, savaş da prensin amaçlarına ulaşabilmesi için gerekli bir araç olmaktadır.
Ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda, Machiavelli’ye göre neyin haklı ya da
haksız, merhametli ya da acımasız, övgüye değer ya da utanç verici olduğu önemli
değildir. Bir ülke ister şan ve şerefle, isterse de alçaklıkla ve utançla olsun bir şekilde
savunulmalıdır. Ulus-devlet ya da ulusal çıkar adına savaşı haklılaştırma, Machiavelli
sonrası ya da modern dönemin de temel belirleyici olgusu olmuştur. Modern dönemde
devletler, bunun zorunlu olduğunu düşündükleri her sefer savaşmış ve bu kararlarının
yargılanamayacağı bir egemenlik kazanmışlardır. (Aydın vd., 2012, s. 62)
Siyaset bilimi, Machiavelli’ye kadar ütopya ve skolastik risale gibi biçimlerde ortaya
konurken, Machiavelli kendi kavrayışına, hayal veren sanatsal bir biçimde
sağlamıştır. (Gramsci, 2014, s. 7) Machiavelli’nin üslubu, Ortaçağ ve hümanizma
dönemlerinde rastlanılan, sistematik eser kaleme alanlarınki gibi değil; tam tersine
üslubu, eylem adamının kişileri eyleme zorlayan bir kimsenin üslubudur. (Gramsci,
2014, s. 20) Bizzat Machiavelli, yazdıklarının tarihin en büyük adamları tarafından
uygulandığını ve her zaman uygulanmış olduğunu belirtmektedir. (Gramsci, 2014, s.
21) Machiavelli’nin siyaset anlayışı onun insan doğası çözümlemesinden ayrı
düşünülemez. Ona göre insan doğasının temelinde sürekli olarak yeni şeyler elde
6
etmeye yönelik bir tutku vardır. Ele geçirme doğaldır. Gücünüz yetiyorsa yaparsanız,
herkes sizi över. Bir başkasının güçlenmesine yol açarsanız ise bu sizin sonunuzu
getirir (Machiavelli, 1999, s. 70)
Makyavelizm Nedir?
Öncelikle bu kavram ile ilgili genel bir çerçeve oluşturmak gerekirse şunu ifade
etmeliyiz: Makyavelizm Machiavelli tarafından kavramlaştırılmış bir olgu
değildir.Makyavelizm denen olgu Machiavelli’nin Hükümdar adlı eserine bağlı olarak
ortaya çıkmıştır. Machiavelli’nin görüşleri üzerine şekillenen Makyavelizm terimi
tüm dünyada bilinen, liderlik ve yönetme politikları üzerine kurulu bir terimdir.
Makyavelizm sınırlandırılabilmesi müşkül, yani ele avuca sığmaz bir alandır.
Uzmanlardan da aldığı ve hala almaya devam ettiği çok yönlü kavramsal tanımlar da
bu durumun kanıtıdır. Her araştırmacı kendi dönemine göre ayrı bir şekilde
tanımlamalarda bulunmuştur. Makyavelizm terimi genel olarak Machiavelli’nin
öğretisiyle özdeşleştirilmiştir. Terim ya önyargısız ve titizlikten yoksun bir davranışı
işaret etmek için günlük dilin anlatımına indirgenmiş ya da siyasi bir kurum olarak
kullanıldığında “Devletin Yararı” ile veya doğal olarak her türlü ahlaki
bağlayıcılıktan yoksun bir siyasetle özdeşleştirilmiştir. (Akal, 2014, s. 13)
Liderlik ve Güç Kullanımında Machiavelli
Birleşik Devletler’de seçkin Delta Force savaşçıları süpermen gibidirler. Sayısı birkaç
yüzü bulan çeşitli görevler için sadece en üstün ve en dayanıklı askerler rekabete
çağırılır; en iyininde en iyisini seçmek amacıyla yoğun fiziksel ve psikolojik bir
sınavdan geçirilirler. Günler boyunca sırtlarında ağır birer çantayla yürümek, elinde
yalnızca bir harita ve pusulayla yolunu tek başına bulmak zorundadır her biri. Yollar
7
ve patikalarda kestirmeler yoktur. Askerlerin sık ormanlardan, ırmaklardan ve
derelerden geçerek belirlenen mesafeyi sınırlı bir sürede aşması gerekir. Gidecekleri
yere ne kadar sürede ulaşmaları gerektiği söylenmez onlara; böylece gerilim en
yüksek düzeye çıkar. Bir gün çok bol, ertesi gün son derece az olmak üzere,
yiyecekler dengesiz verilir. Yiyeceğin bol verildiği günden bir şey arttıramayan
savaşçı, az yiyecek verilen ve neredeyse on sekiz saat sürebilecek bir günlük
mücadelede tatminkar bir performans sergileyemeyecektir. Adayların, sabah belirli
bir saatte yola çıkmaya hazır olmaları istenir, ama hiç bir uyandırma önlemi yoktur.
Uyanamayanlar rekabet dışı kalır. Sürekli gözetim altındadırlar, ama gözetmenleri
pek görmezler; harcadıkları çabanın niteliği konusunda kendilerine asla hiç bir bilgi
verilmez. Fiziksel sınav çok zorludur, ama adayların birbirinden izole edilmesiyle
artan ruhsal gerilim, en iyiler dışında tümünü çökertir. Dayananların sayısı günden
güne azalır. Adayların yüzde 25’inden fazlasının son aşamaya kadar dayanması
enderdir. Eleme sürecinin sonunda (iki buçuk haftadan fazla) adayların vücut yağları
neredeyse sıfıra iner ve psikolojik dayanma sınırına getirilirler. Bundan sonra,
sırtlarında yaklaşık 25 kilo ağırlıkla kırk mili aşkın son bir yürüyüşü
gerçekleştirmeleri bildirilir. Her zamanki gibi, süreyi bilmemelerine karşın, yürüyüşü
tamamlamak için zaman sınırı bir günden biraz fazladır. Yürüyüş sırasında bir zaman
gelir ki, kendi kaslarından beslenmeye başlarlar, çünkü metabolizma için vücutlarında
yağ kalmamıştır.
Fiziksel olarak tükenmiş, iki tam gün boyunca uykusuz bırakılmış bir avuç dayanıklı
adayın duş yapmasına izin verilir, sonra da subay adayları olan en seçkinlere
okumaları için bir kitapçık verilir ve yazılı bir sınav yapılır. Kitapta belirtilen
görüşlere, eleme sürecindeki deneyimleriyle ve Delta Force’un subayları olarak
seçilirlerse yürütecekleri görevlerle ilişkilendirmeleri istenir. Okumaları emredilen
8
metindeki fikirleri anladıklarına, fiziksel ve psikolojik olarak bitkin olmalarına karşın
başarmak zorunda olabilecekleri zor ve acımasız görevlerinde bu bilgileri
uygulayabileceklerine seçiçi kurulu inandırmak için on sekiz saatleri vardır.
Söz konusu kitapçık, on altıncı yüzyılın başlarında Niccolo Machiavelli tarafından
yazılan Prens’tir. (Ledeen, 2003, s. 2)
Uluslar ve imparatorlukların gelip gitmesine benzer şekilde insanların yaşattığı hırslı
kuruluşlar da gelir gider. Eastern Airlines, bir zamanlar dünyada en büyük havayolu
olan Pan Am ile birlikte gitti. Packard otomobilleri, gösterişli Bugatti’ler,
Studebaker’lar ve Dusenberg’lerle birlikte gitti. Fokker, hepsi de geçmişteki havacılık
günlerinde parlak başarılar olan Curtis Wright, Douglas, Grumman, McDonnell, Sud
Aviation, Vickers ve De Havilland ile birlikte gitti; hepsi de ya tümüyle yok oldu ya
da rakipleri tarafından yutuldu. BCCI, First American ve Banco Ambrosiano gibi
büyük bankalarda gitti. Ulusal yaşamın ilk örnekleri olan Woolworth mağazaları,
Amerika’nın her yerine kapandı. Romanov’lar gibi kraliyet aileleri mezarlarına gitti;
ya da İtalyan Savoy Hanedanı ve onun Yunanistan, Libya, Bulgaristan, Arnavutluk,
İran ve Romanya’da ki benzerleri sürgüne gittiler. Birleşik Devletler tarihinde bir
zamanlar en popüler başkan olan George Bush, bir kaç ay sonra önemsiz Arkansas
eyaletinin adı duyulmamış bir valise olan Bill Clinton tarafından yenildi. (Ledeen,
2003, s. 17) Tempo her an değişebilir. Bu nedenle eylemdeki kişilerin Machiavelli’ye
göre hazırlıklı olması gerekmektedir. Emerson’un söylediği gibi “Değişmezlik, küçük
beyinlerin aptalca bir beklentisidir; küçük devlet adamları, filozoflar ve din adamları
buna tapıyorlar. Büyük bir ruhun değişmezlikle alakası yoktur.”
1815’te, Waterloo Savaşı’nın arefesinde, generallerinden biri Wellington Dükü’nden
ertesi güne ait stratejisini açıklamasını istedi; Wellington’un ölmesi durumunda
ötekiler Napolyon’un ordularını yenmek içn onun ana planını uygulayabilsinler diye.
9
Wellington soruya şaşırmıştı. “Benim planımı bilmek istiyorsanız” diye yanıtladı “ ilk
once Bonaparte’ın ne yapacağını bana söylemelisiniz.” Wellington düşmanlarının ne
yaptığını izleyip, sonra buna uygun biçimde kazanmak niyetindeydi. Machiavelli’nin
dünya görüşüne bütünüyle uyan esnek bir stratejiydi bu. Başarılı liderler yöntemlerini
değiştirmeye hazır olmak zorundadır. Çünkü başlangıçta koşulları tahmin etmek çok
zordur; hem başlangıçta doğru tahmin etseniz bile, olaylar değişmeye devam
edecektir. (Ledeen, 2003, s. 18)
Küresel işletme liderlerinin bugünkü kuşağı içinde Machiavelli’nin yazılarında
sözünü ettiği esnekliğe, hiç kimse Microsoft’un Bill Gates’i kadar temsil etmez. Gates
avukat olmak için üniversiteye başladı; ama matematik ustası olan yakın arkadaşı
Paul Allen, Intel’in yeni 8080 mikroişlem çipinin ev bilgisayarını olanaklı kıldığına
ona inandırınca, 1975’te Harvard’ı terketti. Sermayelerini özel ürünlere ve tasarımlara
bağlayan ilk rakiplerinin tersine, Gates ve Allen müşteriyi memnun etmeye giriştiler.
Microsoft’un gelişiminin her aşamasında, Gates çalışmasını başkalarının
çalışmalarının üzerine kuruyordu; Microsoft’un ürünlerini en son bilgisayar
donanımına ve en hızlı yazılıma uyarlamaya çalışıyordu. Gates ve Allen gerçekten ilk
popüler mikrobilgisayar Altair için, Basic programlama dilini yarattılar. Ne kadar
farklı mikroişlemci ve işletim sistemi varsa o kadar Basic versiyonu üretildi. Gates,
ürettiği bilgisayar dilinin, neye benzerse benzesin, nerede çalışırsa çalışsın bütün
bilgisayarlada kullanılmasını istedi. Microsoft ürünleri başlangıçta Amerika’da
ardından Avrupa ve Uzakdoğu’da satılmaya başladı. Gates büyük bir
Machiavelli’cidir, çünkü en başından itibaren Microsoft’a değişimi ve esnekliği
yerleştirdi; pazara egemen olmak için acımasızca savaşırken, pazarın gelişme yönüne
hükmetmeye asla çabalamadı. Gates, pazarın nereye yöneldiğini anlamaya ve bir
sonraki adımda egemen güç haline gelmeye yoğunlaştı. (Ledeen, 2003, s. 20)
10
Modern zamanların Machiavelli’lerinden önde gelen biri olan, Green Bay Packers’ın
efsanevi antrenörü Vincent Lombardi şunları söylerken haklıydı: “Kazanmak en
önemli şey değil, önemli tek şeydir” Eğer biz yönetiliyorsak bu büyük ihtimalle kendi
hatamızdır. William Shakespeare, Machiavelli’yi iyi kavradığını dizelerinde ortaya
koyar: “Birer uşak gibi yaşıyorsak, sevgili Brutus, /Kabahat yıldızlarımızda değil,
kendimizde” Machiavelli’den birşeyler öğrenmeye hazır olanlar asla bu hatayı
yapmaz. (Ledeen, 2003, s. 26)
Machiavelli şans ve liderlik üzerine çok fazla kafa yormuştur. Onu gerçek anlamda ilk
modern insan yapan özelliklerinden biri buydu; ancak o ulaştığı sonuçlardan hiç
memnun değildi. “Şans meleği, niyetlerine karşı çıkılmasını istemiyorsa, insanların
akıllarını körleştirir” demiştir.
Çoğunlukla Machiavelli’nin amaçlar araçları daima haklı çıkarır dediği yaygın olarak
kabul edilir; oysa o buna inanmaz. Tam tersine, o bir liderin kamu yararına hizmet
ederken korkunç sorumluluk alması gerektiği zamanlar olduğu gerçeğini kabul eder.
Bunun doğru olduğunu hepimiz biliriz. Birinci Dünya Savaşı’nda Wellington
Dükü’nün alayındaki İngiliz piyade askeri Henry Tandey’nin öyküsünü düşünebiliriz.
Tandey, 28 Eylül 1918’de, küçük Fransız kasabası Marcoing’in yakınındaki düşman
siperlerine karşı düzenlenen bir saldırıya katıldı. İngilizler yenerek ilerliyordu;
Tandey bir ara dikkatle bir siperin içine baktı. Yerde kanlar içinde yatan bir düşman
askeri, bir onbaşı gördü. O gün bir çoğunu öldürdüğü gibi, onunda işini bitirmek
kolay olurdu Tandey için; Tandey savaşta kahramanca rol almış ve daha sonra,
yüksek cesaretinden ötürü en yüksek savaş madalyası Victoria Crass ile
ödüllendirilmişti. O anda, yaralı bir insana ateş etmenin yanlış olduğunu hisseti ve o
onbaşının canını bağışladı. 1940’ta Coventry, Naziler tarafından bombalanırken,
Triumph otomobil fabrikasında bir güvenlik görevlisi olarak çalışan Tandey büyük bir
11
pişmanlık ve sinirle “O onbaşının ne olacağını bilebilir miydim? Canını bağışladığım
için ne kadar üzgün olduğumu Tanrı biliyor” demiştir. O canını bağışladığı onbaşı
Adolf Hitler’di. Tandey’nin insancıl hareketi milyonlarca insanı ölüme sürükledi.
(Ledeen, 2003, s. 83) Burada şans meleğinin Adolf Hitler’in yanında olduğunu
söylememiz mümkün.
Machiavelli, en ünlü paragraflarından birinde, liderler ve onu izleyenleri arasındaki
ilişki konusunda en temel soruyu ortaya atar: Yasaları acımasızca uygulayarak ve
kararsızlık göstermeden gücünüzü kullanarak mı disiplini sağlamak daha etkilidir,
yoksa erdemli bir örnek olmanızın gücüyle yandaşlarınızın sevgisini kazanarak mı?
Machiavelli, koşullara göre bir tarzı ya da diğerini seçerek hem sevilen hem korkulan
olmanın en iyisi olacağını söyler. Liderler, hak edildiği zaman ödüller dağıtarak,
gerektiğinde suçluları cezalandırarak havuç ve sopanın her ikisinide kullanmalıdır.
Ancak, böylesine ince bir cambaz ipinde yürümek çok fazla şey gerektirir. Halkın
desteğine sahip olmalısınız ancak başarısızlığınızda halk size sırtınızı dönebilir.
Machiavelli, sevginin korku kadar güçlü olabileceğini, her zaman için halkın
desteğinin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizer. Korku ve şiddetin nereye kadar
kullanılabileceği noktasında bir takım kısıtları vardır düşünürün. Her şeyden önce
acımasızlık ve ihanetin insana güç kazandırabileceği, ama onur kazandırmadığı
kanaatindedir Machiavelli. Bu nedenle şiddeti ölçülü bir şekilde ve yerinde kullanmak
lazım gelir. Çünkü şiddet kullanılmazsa insanlar kendilerini güvende hisseder ve
prense Sevgi duyarlar. Halkın sevgisi iktidarı sürdürmek için elzemdir (Machiavelli,
1999, s. 105 - 109) Plutarkhos, “Bir generalin en büyük ustalığı, uyandırdığı sevgi
aracılığıyla itaati sağlamlaştırmaktadır” demiştir. Amerikan tarihi George
Washington’dan başlayarak bu ilkenin örnekleriyle doludur. Amerikan bağımsızlık
Savaşı’nın son aşamalarında bazı Amerikan askerlerinin ücretlerinin ödenmesindeki
12
sürekli gecikme ve ilk Ulusal Meclisin değer bilmezliği yüzünden sinirlendiler.
Washington, New York Newburg’de yatıştırma girişiminde bulunarak askerlere
seslendi. En dokunaklı konuşmalarından birinde, kitlesel protesto çağrılarına
aldırmamalarını rica etti ve şunu umduğunu belirtti: “Davranışlarınızın soyluluğu
sayesinde, gelecek kuşaklara, insanlığa gösterdiğiniz şanlı örnekten söz ederlerken “o
gün olmasaydı dünya insan doğasının erişebileceği mükemmelliğin son aşamasını
göremeyecekti” diyebilme olanağını vereceksiniz.” Sonra bir kongre üyesinin
mektubunu okumaya başladı, ama el yazısını okumak çok güçtü. Beceriksizce
gözlüğünü takarken üzüntüyle şöyle dedi: “Beyler, beni bağışlayın. Hizmetinizde
saçlarımı ağarttım ve şimdi de gözlerimi yitiriyorum.” Konuşması başarıya ulaştı ve
ayaklanmalar sona erdi. (Ledeen, 2003, s. 106)
Sonuç
Yarım bin yıl sonra bile Machiavelli’nin liderlere önerileri bugün yazılmışcasına
güncel. Machiavelli her zaman öze inerek liderliğin nasıl olması gerektiği hakkında
bilgiler vermiştir. Bunları yaparkende uzun yıllar siyaset alanında çalıştığı
tecrübelerden yararlanmıştır. Machiavelli’nin kuralları, insan doğasına yönelik çıplak
bir bakış açısına dayanır. İnsanların sevgisini kazanmanın öncelikli olduğu, ama
devleti korumak için liderlerin amaca gidecek her türlü fedakarlığı yapabilecek
maddi ve manevi güce sahip olması gerektiğini vurgulamıştır. Hem günümüzde hem
de geçmişte geleceğini görmeden, öngörüsüz yaklaşımların her zaman kaybettiğini
görmekteyiz. Ona göre liderin en temel özelliği gerçekçilik ve öngörüdür. Demek ki
lider ya da potansiyel lider adayı yaşadığı dönemi kendine uydurmak yerine, kendi
kişiliğini dönemin koşullarıyla bağdaştırmak çabası içine girer. Bu çabada alacağı
mesafe ona başarının yolunu açacaktır (Skinner, 2004, s. 30). Machiavelli’ye göre
13
liderin unutmaması gereken en temel ilkelerin başında başarı gelmektedir. Sıradan
insan sonuçlardan etkilenir. Başarılı olursanız halkı etkilerseniz ve geriye kalan her
şey anlamsızlaşır. Ama başarılı olamazsanız halkın size güveninde her zaman eksik
bir şey olur. Bu eksiklik bir gün iktidarı elinizden alacak sürecin başlamasına da yol
açabilir. Machiavelli’ye göre iktadarın sürdürülebilmesi için ön görü ve her ne olursa
olsun karşılaşılacak sonuçlara hazırlıklı olmak gereklidir. Öngörü konusunda ki
başarısını aradan geçen bunca zaman sonrasında bile hala kendisi hakkında
konuşulmasından, eserlerinin yön belirleyici unsurlar olarak gösterilmesinden
anlayabiliyoruz.
Kaynakça
- Akal, Cemal Bali (2014), Machiavelli, Makyavelizm ve Modernite, (Ankara:
Dost Yayınları)
- Aydın, M., Brauch H.G., Çelikpala M., Spring, U.O, Polat N. (2012),
Uluslararası İlişkilerde Çatışmadan Güvenliğe, (İstanbul: Bilgi Üniversitesi
Yayınları)
- Ben-Amittay, Jacob (1983), Siyasal Düşünceler Tarihi (Çev. M.A. Kılıçbay,
L. Köker), (Ankara: Savaş Yayınları)
- Gramsci, Antonio (2014), Modern Prens Machiavelli, Siyaset ve Modern
Devlet Üzerine, (Ankara: Dipnot Yayınları), (Çev: Pars Esin)
- İskit, Temel (2012), Diplomasi Tarihi, Teorisi, Kurumları ve Uygulaması (4.
Baskı), (İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları)
- King, Ross (2011), Machiavelli İktidar Filozofu, (İstanbul: Alfa Yayınları),
(Çev: Volkan Atmaca)
14
- Ledeen, Micheal A. (2003), Liderlik ve Güç Kullanımında Machiavelli,
(İstanbul: Literatür Yayınları), (Çev: Türkan Arıkan – Elif Gökteke)
- Machiavelli, Niccolo (1999), Prens, (İstanbul: Oğlak Yayınları), (Çev: Rekin
Teksoy)
- Skinner, Quentin (2004), Machiavelli, (İstanbul: Altın Yayınları), (Çev:
Cemal Atilla)
- Tannenbaum, Donald, David Schultz (2005), Siyasi Düşünce Tarihi:
Filozoflar ve Fikirleri, (Ankara: Adres Yayınları), (Çev: F. Demirci)