nicolas guillen, hayran olduğu nâzm hikmet’e üç hafta boyunca … · 2013-06-18 · nicolas...

1
C M Y B C M Y B A rtk Havana’dayz. Bir yandan tören için hazrlklar, öte yandan kentin her yann görme, görebilme telaş… Nâzım Hikmet Hikâye insanoğlu üstüne / insanoğlunun gençliği / umutları üstüne / hikâyeyi benden güzel anlattılar / benden gü- zel anlatacaklar / hikâyeyi dost düşman işit- meyen kalmadı…” diyordu ya… işte o hi- kâyeye tanklk ediyoruz kentin her köşesin- de… Nâzm Hikmet’in yaşgünü kutlama töre- ninden önce, törene ev sahipliğini yapacak Ni- colas Guillen Vakf’nn başkan Nicolas Her- nandez Guillen’le buluşup konuşma frsat bu- luyorum. Vakfa adn veren Küba’nn en ün- lü şairlerinden Nicolas Guillen’in ( 1902- 1889) torunu… “Çok sıkı bir komünistti, çok iyi bir şair” dediği dedesini çok iyi anmsyor. …“Devrim sonrasında ben 7 yaşındayken sürgünden dönebilmiş, ülkesine gelebilmişti. Devrim hü- kümeti ona nice görevler verdiği, hep çok ça- lıştığı halde, her hafta sonunu biz torunla- rına ayırırdı. Biz iki erkek kardeştik, her şe- yi öğrenmemizi isterdi, edebiyatçı olmamı- zı isterdi...” Dedeye duyduklar büyük sevgi ve hayranlğa karşn iki kardeşin biri mate- matik, öteki ekonomi profesörü oldu. Nicolas Guillen 1961 ylnda kurulan Kü- ba Yazarlar ve Sanatçlar Birliği UNE- AC’n başkan olmuş ve ölümüne dek bu görevi sürdürmüştü. Ben onun şiirlerinde hep Afrika tamtamlarn duyar gibi olduğumu çok iyi anmsyorum. Nicolas Guillen’in şiirlerini Türkçe, Ülkü Tamer, Özdemir İnce, Ali Cengizkan’n çe- virilerinden okuduğumuzu, Tür- kiye’deki şiir merakllarnn onu çok iyi tandklarn söylediğim- de, mutlu oluyor… “Dedem, Nâzım’ın şiirlerini kendisini tanımadan önce de çok iyi biliyordu, ona hayran- dı, onu çok seviyordu. İkisi de komünistti. İkisi de sürgün hayatını, vatan hasretini de- rinden yaşamıştı. Ortak dille- ri Fransızcaydı, aralarında Fransızca konuşuyorlardı…” Dostluklarnn pekişmesi 1961’de Havana’daki “Dünya Şairler ve Yazarlar Kongre- si’nde”. Nicolas Guillen, üç hafta boyunca Nâzm Hikmet’e ülkesini dolaştrd. O günleri Kübal şair şöyle niteleyecekti: “Yeni taç giymiş bir prense, bir krala im- paratorluğunu göstermek gibiydi…” Torun Guillen’i dinliyorum: “Görülecek bir şeydi. Nâzım burada her gittiği yerde kahraman gibi, çiçeklerle karşılanıyor, millet ellini sıkabilmek için birbiriyle ya- rışıyordu. Edebiyat dergilerinde şiirleri ya- yımlanıyor, ressamlar portresini yapı- yordu.” Şu son söylediğini yalnz ondan değil, tö- rene katlan birçok insandan duyacaktm. Törenin izdüşümü Nicolas Hernandez Guillen’le Yazarlar ve Sanatçlar Birliği’nin bir köşesinde bunlar ko- nuşurken heyecandan yerinde duramayan biri var: Kübal oyuncu Claudia Rojas… Bi- ze ünlü bir oyuncu olduğu, ülkesi dşnda Meksika ve İspanya’da tiyatro yaptğ, İs- panya’da ödüller kazandğ söylendi. Onu ta- nmyoruz. Biraz sonra Genco Erkal’la bir- likte Nâzım Hikmet’in şiirlerini İspanyolca yorumlayacak. Daha dün tanşt Genco Er- kal’la; o şiirleri daha dün eline ilk kez ald… Bu sabah annesine telefon etti, “İmdaaaat! Anne çok korkuyorum. Karşımdaki bu Türk oyuncu müthiş bir aktör, ben şimdi ne yapacağım, çok çok korkuyorum” diye ağlad… (Bunlar bana elbet törenden sonra anlatacakt…) Nicolas Guillen, hayran olduğu Nâzm Hikmet’e üç hafta boyunca ülkesini gezdirdi ‘Taç giymiş prens gibiydi’ 1 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Küba’nın en ünlü şairlerinden Nicolas Guillen’in torunu N. Hernandez Guillen’den bol bol bilgi aldım. S onra… Sonra işte Yazarlar ve Sanatç- lar Birliği’nin bahçesi dolmaya başla- d. Sonra salona geçildi… Sevgili Okur- lar töreni size daha önce anlatmştm. (Ka- çrmş olanlar 22 Ocak tarihli gazetemizden ya da www.zeyneporal.com’dan okuyabilir.) Yinelemeyeceğim. Olsa olsa şunu ekleyece- ğim: Ne Hıfzı Topuz’un “Venceremos” diye bi- ten Nâzm tanklğ, ne Orhan Şallıel’in pi- yanoda harmandalyla salsay buluşturup iki milletin insanlarn “uçurması”; ne Claudia Rojas’la Genco Erkal’n mucizevi birlikte- liğiyle hepimizi gözyaşlarna boğmas, ne de sahnede yer alan bütün o olaylar…. Hiçbiri orada başlayp orada biten bir şey değildi. Ora- da yaşadğmz başka bir olayd. Orada yaşadğmz ne sadece Küba’dan, ne de sadece Nâzm Hikmet’ten kaynak- lanyordu. Orada yaşadğmz, “Başka bir dünya mümkün” düşüncesine inanmş insanla- rn bir araya gelmesinden, bu inançlarn, bu düşüncelerini sürdürmelerinden kay- naklanyordu. Törenin sonunda ayn yoğun duygular içinde Kübal ve Türkiyeli insanlar birbirine sarlmş, birbirinin gözlerinin içine bakarak, sözcüklere bile gereksinim duymadan adeta “İyi ki varsınız!” diyorlard. Nicolas Hernandez Guillen’in “Meh- met Aksoy’un muhteşem heykelini, Nâ- zım’ın şiiri kadar aydınlık, sıcak, ışıklı bir yere koyacağız” sözleri… Özcan Arca’nn “Nâzım ve dostu Guil- len iki şair (heykelleri kastediyor) umarım ki o parkta düşüncelerinden ötürü hiç kimsenin acı çekmediği bir dünya için sohbet ederler” sözleri… Evet her zaman daha iyi, daha güzel, daha adil bir dünya mümkün… Bizler varz ya… İşte bunun mutluluğu, o törenle bitecek gibi değildi… Heykeltıraşlar arası işbirliği Törene katlanlar arasnda, Pablo Ar- mando Fernandez, Guillermo Garcia, Jai- ma Saruski, Nancy Morejon gibi Küba’nn önemli şair ve yazarlarnn bulunduğunu be- lirtip törenden ayrlyorum. Son bir randevu: Mehmet Aksoy’la Kü- ba’nn ünlü heykeltraş Havana Güzel Sa- natlar Müzesi’nde buluşacaklar. Malum, hey- kelin altna kaide yaplacak vb… Nicolas Gu- illen, Mehmet Aksoy, Kıymet Coşkun tam yola çkyorlard ki ben de peşlerine takldm. José Villa Soberon’un sadece Küba’nn çe- şitli kentlerinde değil; dünyann birçok ül- kesinde heykelleri var. Havana’ya gidecek olursanz, insan boyunda, ünlü ya da ünsüz in- sanlarn günlük hayatn içindeki heykelleri- ne rastlayabilirsiniz. Onlarn çoğu Villa So- beron’un eserleri: Katedral meydanndaki “Parisli Serseri”, Floridita barndaki He- mingway heykeli, John Lennon Park’ndaki John Lennon heykeli vb. Ancak bu sipariş eserler bir yana, araştr- maya dayal, malzemeyi snadğ figüratif ol- mayan heykelleri de var. Nitekim müzedeki sergisi bu tür eserleri bir araya getiriyordu. İki sanatçy, iki heykeltraş baş başa soh- bete brakp, bizler bol bol fotoğraf çekme işi- ne daldk! Elbet John Lennon’la da çektirdik! Heykelin tam ayaklarnn dibinde “Hayal gör- düğümü söyleyebilirsiniz… Ama hayal kuran yalnız ben değilim” sözleri yazl. 2000 Ylnda Fidel Castro bu heykeli açarken “Ben de bir hayalciyim. Hayalle- rinin bir bölümünün gerçekleştiğini gören bir hayalci…” demiş. Çok hoşuma gitti. Doğru söylemiş. (“Bir bölümünü” sözüne dikkat!) Havana sokaklarında açık hava berberi. Havana sokaklarında Che. İki heykeltıraşın buluşması: Mehmet Aksoy ve Villa Soberon ve N.H. Guillen. (Arkada görünen Villa Soberon’un eseri) Havana’da sanatçılar pazarı. Orada yaşadığımız ne sadece Küba’dan ne de sadece Nâzım Hikmet’ten kaynaklanıyordu Başka bir dünya mümkün John Lennon Parkı’nda (Kıymet Coşkun, Mehmet Aksoy, N. Guillen ve Zeynep Oral. John Lennon’la sohbet). Not: Bu yaz dizisinde kendi çektiklerimin yan sra Hü- meyra Erdoğan, Kymet Coşkun, Nurgül Arkan, Mü- zeyyen Şanal, Üstün Akmen ve Zeynep Altok’un da çek- tiklerini kullandm. Hepsine teşekkür ederim. H avana’dan ayrlmadan önce, kentin dillere destan opera- sn görmeden olmazd. 1800’lerin başndan kalma asl ad “Gran Teatro Garcia Lorca” olan, ama herkesin ksaca “opera” dedi- ği bu yap 2500 seyirci/dinleyici kap- asiteli bir salona sahip. Bu gör- kemli yapda, efsanevi dansç Ali- cia Alonso’nun kurduğu dünyaca ünlü Küba Ulusal Balesi’nden muh- teşem flamenko dans izlemek ola- ğanüstü bir deneyimdi. Havana’da son günümüz. So- kaklardaki kitap sergilerine, her köşe başnda ibadet eder gibi mü- zik yapanlara, dans edenlere ve- da etme zaman. Sanatçlar pazar eskiden şehrin ortasndayd şimdi limana taşn- mş, uçsuz bucaksz bir alanda uza- nyor. Resimler, heyk- elcikler, boncuklar, meyve çekirdeklerin- den taklar, deniz kabuklarndan mücevherler, hasr işleri… Hasrdan dev bir kaplumbağa yapmş biri. Ne kadar güzel diyorum, “Öperseniz, prense dönüşür” diyor, kapkara yü- zündeki bembeyaz gülüşüyle… Sokaklarda dolaşrken Che’nin bunca ticari amaçlarla kullanlma- sna öfkelenmiyor değilim. Akln- za gelebilecek her şeyin üzerinde bir Che fotoğraf. Ama yalnz o mu? Hemingway, yaşamnn 30 yl- n geçirmiş Küba’da. Ayak bastğ her yer, bugün turizm hizmetin- de… Havana’da yllarca kaldğ ve “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u yazdğ otel, Ambos Mundos ken- tin en gözde lokantas ve ba- r…“Daiquiri”sini (romlu bir içki) yudumladğ mekân Floridita bar… Bir köşede, bara kolunu dayamş iç- kisini yudumlayan heykeli… Havana’dan 25 km. ötede küçük bir balkç köyünde, San Fransis- co de Paula’da evi var. Ekibimiz- de bunca edebiyatç varken o mü- ze evi ziyaret etmeden Hava- na’dan ayrlamayz… Pınar Kür ve Füsun Akatlı ’nn peşine düşüp, yazarn 9 bin kitaplk kütüphane- sini ve yaşama biçimini sergileyen evi dolaşyoruz. Dolaşrken gökyüzü yarlyor san- ki, en korkunç, en muhteşem tropik yağmura tutuluyoruz… Sevgili okurlar, Nâzm Hikmet’le bir haftalk Küba yolcu- luğumuz sona erdi. Nâzm Hikmet Kültür ve Sanat Vakf ve Mehmet Aksoy’un, ne zamandr düşlediği bir olay ger- çekleştirmiş olduk. Nâzm Hikmet’in heykeli Kü- ba’ya armağan edildi. Yaşadğ onca düş krklğndan sonra şaire gençliğini, umutlarn, coşkusunu ve umudunu yeniden kazandran Küballara teşekkür et- miş olduk. Sanrm bu yolculukta hepimizi en mutlu eden de oraya kalc bir şey b- rakabilmek ve Nâzm sevgisinde bu- luşabilmekti. Akşam uçakta baktm, 35 kişinin de yüzünde bir gülümseme vard… Havana’nn şklar gözden kaybol- duğunda, kitabm çkarp okumaya başladm. Nâzm Hikmet’in “Ha- vana Röportajı”nn son satrlar şöyleydi: “…ve ben her gün biraz daha gencim havanada her gün biraz daha yitiriyor ağzım dünyanın acılığını her gün biraz daha yumuşuyor çizgileri avuçlarımın ve çok uzaklarda bir kadının beni ama yalnız beni düşündüğüne inanıyorum her gün biraz daha ve her gün biraz daha keyifli türkü söyleyerek geçiyorum havana sokaklarından somos sosyalitas palante pa- lante (biz sosyalistiz, haydi ileri)” BİTTİ AYRILIK VAKTİ Özcan Arca ve Mehmet Aksoy, son hazırlıkları gözden geçiriyor.

Upload: others

Post on 19-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Nicolas Guillen, hayran olduğu Nâzm Hikmet’e üç hafta boyunca … · 2013-06-18 · Nicolas Guillen, hayran olduğu Nâzm Hikmet’e üç hafta boyunca ülkesini gezdirdi ‘Taç

CM

YB

C M Y B

Art�k Havana’day�z. Bir yandan töreniçin haz�rl�klar, öte yandan kentin heryan�n� görme, görebilme telaş�…

Nâzım Hikmet “Hikâye insanoğlu üstüne/ insanoğlunun gençliği / umutları üstüne /hikâyeyi benden güzel anlattılar / benden gü-zel anlatacaklar / hikâyeyi dost düşman işit-meyen kalmadı…” diyordu ya… işte o hi-kâyeye tan�kl�k ediyoruz kentin her köşesin-de…

Nâz�m Hikmet’in yaşgünü kutlama töre-ninden önce, törene ev sahipliğini yapacak Ni-colas Guillen Vakf�’n�n başkan� Nicolas Her-nandez Guillen’le buluşup konuşma f�rsat� bu-luyorum. Vakfa ad�n� veren Küba’n�n en ün-lü şairlerinden Nicolas Guillen’in ( 1902-1889) torunu…

“Çok sıkı bir komünistti, çok iyi bir şair”dediği dedesini çok iyi an�ms�yor. …“Devrimsonrasında ben 7 yaşındayken sürgündendönebilmiş, ülkesine gelebilmişti. Devrim hü-kümeti ona nice görevler verdiği, hep çok ça-lıştığı halde, her hafta sonunu biz torunla-rına ayırırdı. Biz iki erkek kardeştik, her şe-yi öğrenmemizi isterdi, edebiyatçı olmamı-zı isterdi...” Dedeye duyduklar� büyük sevgive hayranl�ğa karş�n iki kardeşin biri mate-matik, öteki ekonomi profesörü oldu.

Nicolas Guillen 1961 y�l�nda kurulan Kü-ba Yazarlar ve Sanatç�lar Birliği UNE-AC’�n başkan� olmuş ve ölümüne dek bugörevi sürdürmüştü. Ben onun şiirlerinde hep

Afrika tamtamlar�n� duyar gibi olduğumu çokiyi an�ms�yorum.

Nicolas Guillen’in şiirlerini Türkçe, ÜlküTamer, Özdemir İnce, Ali Cengizkan’�n çe-

virilerinden okuduğumuzu, Tür-kiye’deki şiir merakl�lar�n�n onuçok iyi tan�d�klar�n� söylediğim-de, mutlu oluyor…

“Dedem, Nâzım’ın şiirlerinikendisini tanımadan önce deçok iyi biliyordu, ona hayran-dı, onu çok seviyordu. İkisi dekomünistti. İkisi de sürgünhayatını, vatan hasretini de-rinden yaşamıştı. Ortak dille-ri Fransızcaydı, aralarındaFransızca konuşuyorlardı…”

Dostluklar�n�n pekişmesi1961’de Havana’daki “DünyaŞairler ve Yazarlar Kongre-si’nde”. Nicolas Guillen, üçhafta boyunca Nâz�m Hikmet’e

ülkesini dolaşt�rd�. O günleri Kübal� şair şöyle niteleyecekti:

“Yeni taç giymiş bir prense, bir krala im-paratorluğunu göstermek gibiydi…”

Torun Guillen’i dinliyorum: “Görülecekbir şeydi. Nâzım burada her gittiği yerdekahraman gibi, çiçeklerle karşılanıyor,millet ellini sıkabilmek için birbiriyle ya-rışıyordu. Edebiyat dergilerinde şiirleri ya-yımlanıyor, ressamlar portresini yapı-yordu.”

Şu son söylediğini yaln�z ondan değil, tö-rene kat�lan birçok insandan duyacakt�m.

Törenin izdüşümü Nicolas Hernandez Guillen’le Yazarlar ve

Sanatç�lar Birliği’nin bir köşesinde bunlar� ko-nuşurken heyecandan yerinde duramayanbiri var: Kübal� oyuncu Claudia Rojas… Bi-ze ünlü bir oyuncu olduğu, ülkesi d�ş�ndaMeksika ve İspanya’da tiyatro yapt�ğ�, İs-panya’da ödüller kazand�ğ� söylendi. Onu ta-n�m�yoruz. Biraz sonra Genco Erkal’la bir-likte Nâzım Hikmet’in şiirlerini İspanyolcayorumlayacak. Daha dün tan�şt� Genco Er-kal’la; o şiirleri daha dün eline ilk kez ald�…Bu sabah annesine telefon etti, “İmdaaaat!Anne çok korkuyorum. Karşımdaki buTürk oyuncu müthiş bir aktör, ben şimdine yapacağım, çok çok korkuyorum” diyeağlad�… (Bunlar� bana elbet törenden sonraanlatacakt�…)

Nicolas Guillen, hayran� olduğu Nâz�m Hikmet’e üç hafta boyunca ülkesini gezdirdi

‘Taç giymiş prens gibiydi’

1 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA

DİZİ 9

Küba’nın en ünlü şairlerindenNicolas Guillen’in torunu N. Hernandez Guillen’den bol bol bilgi aldım.

Sonra… Sonra işte Yazarlar ve Sanatç�-lar Birliği’nin bahçesi dolmaya başla-d�. Sonra salona geçildi… Sevgili Okur-

lar töreni size daha önce anlatm�şt�m. (Ka-ç�rm�ş olanlar 22 Ocak tarihli gazetemizdenya da www.zeyneporal.com’dan okuyabilir.)Yinelemeyeceğim. Olsa olsa şunu ekleyece-ğim:

Ne Hıfzı Topuz’un “Venceremos” diye bi-ten Nâz�m tan�kl�ğ�, ne Orhan Şallıel’in pi-yanoda harmandal�yla salsay� buluşturup ikimilletin insanlar�n� “uçurması”; ne ClaudiaRojas’la Genco Erkal’�n mucizevi birlikte-liğiyle hepimizi gözyaşlar�na boğmas�, ne desahnede yer alan bütün o olaylar…. Hiçbiriorada başlay�p orada biten bir şey değildi. Ora-da yaşad�ğ�m�z başka bir olayd�.

Orada yaşad�ğ�m�z ne sadece Küba’dan,ne de sadece Nâz�m Hikmet’ten kaynak-lan�yordu.

Orada yaşad�ğ�m�z, “Başka bir dünyamümkün” düşüncesine inanm�ş insanla-r�n bir araya gelmesinden, bu inançlar�n�,bu düşüncelerini sürdürmelerinden kay-naklan�yordu.

Törenin sonunda ayn� yoğun duygulariçinde Kübal� ve Türkiyeli insanlar birbirinesar�lm�ş, birbirinin gözlerinin içine bakarak,sözcüklere bile gereksinim duymadan adeta“İyi ki varsınız!” diyorlard�.

Nicolas Hernandez Guillen’in “Meh-met Aksoy’un muhteşem heykelini, Nâ-

zım’ın şiiri kadar aydınlık, sıcak, ışıklı biryere koyacağız” sözleri…

Özcan Arca’n�n “Nâzım ve dostu Guil-len iki şair (heykelleri kastediyor) umarımki o parkta düşüncelerinden ötürü hiçkimsenin acı çekmediği bir dünya içinsohbet ederler” sözleri…

Evet her zaman daha iyi, daha güzel, dahaadil bir dünya mümkün… Bizler var�z ya…

İşte bunun mutluluğu, o törenle bitecek gibideğildi…

Heykeltıraşlar arası işbirliği Törene kat�lanlar aras�nda, Pablo Ar-

mando Fernandez, Guillermo Garcia, Jai-ma Saruski, Nancy Morejon gibi Küba’n�nönemli şair ve yazarlar�n�n bulunduğunu be-lirtip törenden ayr�l�yorum.

Son bir randevu: Mehmet Aksoy’la Kü-ba’n�n ünlü heykelt�raş� Havana Güzel Sa-natlar Müzesi’nde buluşacaklar. Malum, hey-kelin alt�na kaide yap�lacak vb… Nicolas Gu-illen, Mehmet Aksoy, Kıymet Coşkun tamyola ç�k�yorlard� ki ben de peşlerine tak�ld�m.

José Villa Soberon’un sadece Küba’n�n çe-şitli kentlerinde değil; dünyan�n birçok ül-kesinde heykelleri var. Havana’ya gidecekolursan�z, insan boyunda, ünlü ya da ünsüz in-sanlar�n günlük hayat�n içindeki heykelleri-ne rastlayabilirsiniz. Onlar�n çoğu Villa So-beron’un eserleri: Katedral meydan�ndaki“Parisli Serseri”, Floridita bar�ndaki He-mingway heykeli, John Lennon Park�’ndakiJohn Lennon heykeli vb.

Ancak bu sipariş eserler bir yana, araşt�r-maya dayal�, malzemeyi s�nad�ğ� figüratif ol-mayan heykelleri de var. Nitekim müzedekisergisi bu tür eserleri bir araya getiriyordu.

İki sanatç�y�, iki heykelt�raş� baş başa soh-bete b�rak�p, bizler bol bol fotoğraf çekme işi-ne dald�k! Elbet John Lennon’la da çektirdik!Heykelin tam ayaklar�n�n dibinde “Hayal gör-düğümü söyleyebilirsiniz… Ama hayalkuran yalnız ben değilim” sözleri yaz�l�.

2000 Y�l�nda Fidel Castro bu heykeliaçarken “Ben de bir hayalciyim. Hayalle-rinin bir bölümünün gerçekleştiğini görenbir hayalci…” demiş.

Çok hoşuma gitti. Doğru söylemiş. (“Birbölümünü” sözüne dikkat!)

Havana sokaklarında açık hava berberi.

Havana sokaklarında Che.

İki heykeltıraşın buluşması: Mehmet Aksoy ve VillaSoberon ve N.H. Guillen. (Arkada görünen Villa Soberon’un eseri)

Havana’da sanatçılar pazarı.

Orada yaşadığımız ne sadece Küba’dan ne de sadece Nâzım Hikmet’ten kaynaklanıyordu

Başka bir dünya mümkün

John Lennon Parkı’nda (Kıymet Coşkun, Mehmet Aksoy, N. Guillen ve Zeynep Oral. John Lennon’la sohbet).

Not: Bu yaz� dizisinde kendi çektiklerimin yan� s�ra Hü-meyra Erdoğan, K�ymet Coşkun, Nurgül Ar�kan, Mü-zeyyen Şanal, Üstün Akmen ve Zeynep Alt�ok’un da çek-tiklerini kulland�m. Hepsine teşekkür ederim.

Havana’dan ayr�lmadan önce,kentin dillere destan opera-s�n� görmeden olmazd�.

1800’lerin baş�ndan kalma as�l ad�“Gran Teatro Garcia Lorca” olan,ama herkesin k�saca “opera” dedi-ği bu yap� 2500 seyirci/dinleyici kap-asiteli bir salona sahip. Bu gör-kemli yap�da, efsanevi dansç� Ali-cia Alonso’nun kurduğu dünyacaünlü Küba Ulusal Balesi’nden muh-teşem flamenko dans� izlemek ola-ğanüstü bir deneyimdi.

Havana’da son günümüz. So-kaklardaki kitap sergilerine, herköşe baş�nda ibadet eder gibi mü-zik yapanlara, dans edenlere ve-da etme zaman�.

Sanatç�lar pazar� eskiden şehrinortas�ndayd� şimdi limana taş�n-m�ş, uçsuz bucaks�z bir alanda uza-

n�yor. Resimler, heyk-elcikler, boncuklar,meyve çekirdeklerin-den tak�lar, deniz kabuklar�ndanmücevherler, has�r işleri… Has�rdandev bir kaplumbağa yapm�ş biri. Nekadar güzel diyorum, “Öperseniz,prense dönüşür” diyor, kapkara yü-zündeki bembeyaz gülüşüyle…

Sokaklarda dolaş�rken Che’ninbunca ticari amaçlarla kullan�lma-s�na öfkelenmiyor değilim. Akl�n�-za gelebilecek her şeyin üzerinde birChe fotoğraf�. Ama yaln�z o mu?

Hemingway, yaşam�n�n 30 y�l�-n� geçirmiş Küba’da. Ayak bast�ğ�her yer, bugün turizm hizmetin-de… Havana’da y�llarca kald�ğ� ve“Çanlar Kimin İçin Çalıyor”uyazd�ğ� otel, Ambos Mundos ken-tin en gözde lokantas� ve ba-

r�…“Daiquiri”sini (romlu bir içki)yudumlad�ğ� mekân Floridita bar…Bir köşede, bara kolunu dayam�ş iç-kisini yudumlayan heykeli…

Havana’dan 25 km. ötede küçükbir bal�kç� köyünde, San Fransis-co de Paula’da evi var. Ekibimiz-de bunca edebiyatç� varken o mü-ze evi ziyaret etmeden Hava-na’dan ayr�lamay�z… Pınar Kürve Füsun Akatlı’n�n peşine düşüp,yazar�n 9 bin kitapl�k kütüphane-sini ve yaşama biçimini sergileyenevi dolaş�yoruz.

Dolaş�rken gökyüzü yar�l�yor san-ki, en korkunç, en muhteşem tropikyağmura tutuluyoruz…

Sevgili okurlar, Nâz�m Hikmet’le

bir haftal�k Küba yolcu-luğumuz sona erdi. Nâz�mHikmet Kültür ve Sanat

Vakf� ve Mehmet Aksoy’un, nezamand�r düşlediği bir olay� ger-çekleştirmiş olduk.

Nâz�m Hikmet’in heykeli Kü-ba’ya armağan edildi.

Yaşad�ğ� onca düş k�r�kl�ğ�ndansonra şaire gençliğini, umutlar�n�,coşkusunu ve umudunu yenidenkazand�ran Kübal�lara teşekkür et-miş olduk.

San�r�m bu yolculukta hepimizi enmutlu eden de oraya kal�c� bir şey b�-rakabilmek ve Nâz�m sevgisinde bu-luşabilmekti.

Akşam uçakta bakt�m, 35 kişininde yüzünde bir gülümseme vard�…Havana’n�n �ş�klar� gözden kaybol-duğunda, kitab�m� ç�kar�p okumaya

başlad�m. Nâz�m Hikmet’in “Ha-vana Röportajı”n�n son sat�rlar�şöyleydi:

“…ve ben her gün biraz daha gencim havanada

her gün biraz daha yitiriyor ağzım dünyanın acılığını

her gün biraz daha yumuşuyor çizgileri avuçlarımın ve çok

uzaklarda birkadının beni ama yalnız beni

düşündüğüne inanıyorum her gün biraz daha ve her gün biraz daha keyifli

türkü söyleyerek geçiyorum havana

sokaklarındansomos sosyalitas palante pa-

lante (biz sosyalistiz, haydi ileri)”

BİTTİ

A Y R I L I K V A K T İ

Özcan Arca veMehmet Aksoy,son hazırlıklarıgözden geçiriyor.