Çocuklarda obezİte yazilari - arkadasimdiyabet.com · 3 gerçekten de çocukları nefislerine...

28
1 ÇOCUKLARDA OBEZİTE YAZILARI Prof. Dr. Şükrü Hatun Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Kliniği Koç Üniversitesi Hastanesi (http://kuh.ku.edu.tr/tr) Maltepe Mah. Davutpaşa Cad. No:4 Topkapı İstanbul +90 (850) 250 8 250

Upload: others

Post on 10-Sep-2019

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

ÇOCUKLARDAOBEZİTEYAZILARI

Prof.Dr.ŞükrüHatun

KoçÜniversitesiHastanesiÇocukEndokrinolojiveDiyabetKliniği

Koç Üniversitesi Hastanesi (http://kuh.ku.edu.tr/tr)

Maltepe Mah. Davutpaşa Cad. No:4 Topkapı İstanbul +90 (850) 250 8 250

2

Çocuklardakivetoplumdakişişmanlıkartışınınarkasındakigerçekler

Şişmanlık ve başta diyabet olmak üzere şişmanlığa bağlı hastalıklarçağımızınenönemlihalksağlığısorunuhalinegelmişveABDgibibazıülkelerdeşişmanlıktan ölenler, açlıktan ölenleri geçmiş durumda. Öte yandan şişmanlıkuzun zamandır ülkelerin en önemli gündem maddesi ve bir çok ülke DünyaSağlıkÖrgütü’nün(WHO)önerileridoğrultusundaulusalprogramlarhazırlıyor.Ülkemizdedesonyıllardayapılanaraştırmalarerişkinlerin%30’danfazlasının,çocukların ise%20’sinin fazlakiloluveşişmanolduğunugösteriyor.Şişmanlıksorunu son 30-40 yılda belirginleşen bir sorun ve ABD bu sorunu bütündramatikliği ve en geniş boyutları ile yaşayan ülkelerin başında geliyor.Şişmanlık bir toplumda önce fazla kiloluların, sonra şişmanların, sonraşişmanlığabağlıTip2diyabetgibihastalıkların,daha sonra isebuhastalıklarabağlı yaşam süresi kısalması ve sakatlıkların artması, en son aşamada iseşişmanlığın kuşaktan kuşağa geçmesini sağlayan epigenetik birikimlerinoluşmasıevrelerindengeçerek ilerleyenkarmaşıkbirsorun.BöylebakıldığındaşişmanlığınABD’desonevrelerde,bizimgibiülkelerdeiseikinci/üçüncüevredeolduğunu ve hem başımıza gelecekleri hem de alınması gereken önlemlerianlamak bakımından ABD’ye bakmanın doğru bir yöntem olduğunusöyleyebiliriz.

İşteşimdi“FedUp”(Aslında“bıkmak”manasınageliramakelimeoyunuyla“TıkaBasa”olarak çevrilebilir), ismi ile gösterilmeyebaşlayanbelgeselbir filmbize bu imkanı sağlıyor ve tütün endüstrisinin daha çok para kazanmak içininsansağlığınınasılhiçesaydığınıanlatan“Insider”(Köstebek)filmindensonrabu kez besin endüstrisinin şişmanlıktaki merkezi rolüne dikkatleri çekiyor.Filmdeşişmançocuklarveaileleri,konuileilgilibilimadamlarıvepolitikacılar,besinendüstrisitemsilcilerineredeysebirgerilimfilmitemposuilebizeABD’deşişmanlıksorununuanlatıyorlar.Bendegeçenlerdeyapılanveülkemizdekigıdasektörüörgütlerinindekatıldığıbir“AramaKonferansı”ndabulunduktansonrafilmi seyrettim ve toplantı boyunca hissettiğim yürek/zihin/ruh sıkışmasının(toplantı boyunca şişmanlığın beslenmeden çok fizik aktivite azlığı ile ilgisiolduğu vurgulanmaya çalışıldı) çok daha fazlasını filmde görünce birazrahatladım.Buyazıda,“FedUp”filmindenyolaçıkarak“şişmanlıkepidemisi”ileilgilibilgileriözetlemeyeçalışacağım.Çocuklarşişmanolmalarındankendilerimisorumlu? Filmdeöyküleri anlatılan çocuklar, şişmanolmaktan derin bir çaresizlikduyuyorlar, kilovermek istediklerini amaneyapacaklarınıbilemediklerini,heryerde “abur-cubur” besinlerle karşılaştıklarını ve bu besinleri görünce acıkmahissedip yemekten kendilerini alamadıklarını söylüyorlar ve kendilerine sıkçasöylenen “ şişman olmak için yaratılmışsın” sözüne tepki duyarak “Bu doğrudeğil”diyorlar.Aynıçaresizliğiailelerdedilegetiriyorveevdeönlemalsalarbileheryerdeyüksekkalorilibesinlerlekarşılaşançocuklarınınyemedavranışlarınıkontroledemediklerinibelirtiyorlar.

3

Gerçekten de çocukları nefislerine hakim olamadıkları için suçlamakdoğru değil. Şişmanlığa bakıştaki klasikmodel, enerjinin sabitliğine dayanır veinsanların çok yemeyi seçtiği için şişmanladığını varsayar. Bu durumdaşişmanlık, şişman kişinin patolojik bir davranışı olarak kabul edilir. Bu bakış,kişinin sorumluluğuna vurgu yapar ve hükümetlerin/endüstri toplumunungünahlarının bağışlanmasına izin verir. Oysa çocuklar şişman olmayı seçemez.Şişmançocuklarçoğuzamanyaşıtlarıtarafındandışlanırveyaşamkalitelerienaz kemoterapi alan çocuklar kadar bozulmuştur. Bunların ötesinde çocuklarbesin seçimlerinden sorumlu değildir, ayrıca kişisel sorumluluk kapasitelerihenüz gelişmemiştir. Günümüzde bir çok araştırmacı, çocuklardaki şişmanlığınartışından kızarmış patates, şekerli içecekler, dondurma, patlamış mısır,hamburger vs. gibi “Junk Food” (abur cubur besin) tüketiminin çocukmenüleriniistilaetmesininyattığınıkabuletmektedir.

Ülkemizdeyakında zamandaWHO’nunönerdiği yöntemle ilkokul ikincisınıf öğrencilerinde yapılan “Çocukluk ÇağıObeziteAraştırması”nda şişmanlıksıklığı % 8,4, fazla kilolu (şişmanlık riski olan) sıklığı % 14,3 saptanmış;şişmanlık sıklığının kentlerde kırlara göre 3 kat fazla olduğu belirlenmiştir.Benzer fark İstanbul/batı ile doğu/güneydoğu için de geçerlidir. Bu verilerçocuklardaki şişmanlık artışında yaşam ve beslenme tarzının ne kadarbelirleyici olduğunu göstermektedir. Kentlerdeki ve batıdaki çocuklarküçüklüktenitibarenfazlakaloriiçerenveyendiğinde/içildiğindekeyifverenvebu nedenle de ömür boyu yeme alışkanlığı kazanılan ürünlerle daha çokkarşılaşıyorlar ve erken yaşlarda şişmanlamaya başlıyorlar. Filmde anlatıldığıgibi hepimiz, “abur-cubur” ürünlerin başta süpermarketler olmak üzere “ heryerde”olduğunu,buürünlerinucuzve“güvenli”(güvenliamasağlıksızlaroysa)olduğualgısınınyaratıldığını,çoğuzamançizgifilmkarakterlerininbuürünlerintanıtımındankullanıldığınıveçocuklariçinsevimlihalegetirildiğini,dünyadaveülkemizde besin endüstrisinin en çok reklam harcaması yapan şirketlerinbaşındageldiğini (Coco-Cola şirketininglobal reklamharcaması3milyardolarcivarında;ülkemizdeiseheray500saatkadargıdareklamınamaruzkalıyoruz),önüne çubuk kraker konan çocuklardan besin reklamı seyredenlerin,seyretmeyenleregöre%40dahaçokyediğinibiliyoruz.

Bütünbunlarıngerisinde ise“abur-cubur”ve işlenmişürünlerin içindekişeker miktarının fazlalığı ve hızlı emilen şeker üzerinden gerçekleşen “besinbağımlılığı”süreçleriyatıyor.Besinbağımlılığıbir“metafor”değilgerçek... “Fed Up” filminde konuşan uzmanlardan birisi “ Besin bağımlılığı birmetafordeğilgerçek”diyereksözlerinebaşlıyorveşişmanlığayolaçanbesinleriniçindeki fazlamiktardaki şekerinbeyindekihazve iştahmerkezlerineetkisinin“kokain”ebenzediğininfaredeneyleriilegösterildiğini,dolayısıylabubesinleringösterildiği gibi masum olmadığını, bir kaç kez yenince “bağımlılık” benzeriyeme davranışları yarattığını anlatıyor. Bizim yakın zamanda “Yale BesinBağımlılığıÖlçeği”ni kullanarak 100 obez çocuk üzerinde yaptığımız çalışmadaçocukların%71’inde“besinbağımlılığı”bulgularısaptandıveçocuklarınenfazlabağımlılık gösterdikleri besinler arasında çikolata, dondurma gazlı içecekler,kızarmışpatates,beyazekmek,pilav,şekerleme,cipsolduğugörüldü.

4

Yakın zamanda “Fat Chance: Beating theOddsAgainst Sugar, ProcessedFood, Obesity, and Disease” (Şişman şansı: Şeker, işlenmiş gıda, obezite vehastalığakarşızorubaşarmak)isimlibirkitapdayazanProf.RobertLustig,“160kalori içeren bademle, aynı miktar kalori içeren alkolsüz bir içeceğin-örneğinmeyve suyunun- aynı şey demek olmadığını, kola ya da meyve sularının lifiçermediği için içlerindeki şekerin hızlı bir şekilde emildiğini ve bunun fazlamiktarda insülin salgılattığını, insülinin ise fazla şekerin hızla yağlaradönüşmesinenedenolduğunu”anlatıyorve“Kalori,yalnızcakalorideğildir”diyor.Birkutukolada9,75tatlıkaşığışekerbulunuyorvesofraşekerideenazyüksekfrüktoziçerenmısırşuruplarıkadarkötüolarakniteleniyor.Prof.Lustig,şekerindozabağımlıvekronikbirzehiretkisiyarattığınıbirçokdefavurguluyor.

Bunların ötesinde şişmanlama sürecinde insülin salgısının arttığını veyüksekinsülindüzeylerininisebeyindedoymahissininoluşmasınıengellediğinibiliyoruz. Buna “beyinsel açlık” diyebiliriz. Budurumda insanlardoysa bile açolduğundaki gibi “kötü”, “yorgun”,miskin” hissediyorlar.Tekraryiyorlaramabu hisler geçmiyor. Sonuç olarak aslında insanların çoğu miskin olduğu içinşişmanolmuyor; tam tersine şişmanolduğu içinmiskinoluyorlar.Buetki sunitatlandırıcılariçindegeçerli;çünküağızdangirenyiyeceklerin“tatlı”olduğunugösteren sinyaller, o besinin içinde şeker olmasa bile otonom sinir sistemimüzerindeninsülinsalgılanmasınıarttırıyor.Hergünonlarcaşişmançocukgörenbir hekim olarak ben de, özellikle insülin direnci gelişen çocuklardaki içedönüklük,miskinlik,huzursuzlukvesaldırganlık,aileileşiddetligeçimsizlikgibikişilik değişikliklerini gözlemliyorum. Dolayısıyla çocukların şişmanlık yaratantüketim toplumu etkilerine maruz kalmasının, sağlıklarının ötesinde onlarıngeleceğiveyaşambaşarılarınıdaolumsuzetkilediğinivebunedenleçocuklarınşişmanlıkyapançevreselfaktörlerdenkorunmasınınbir“çocukhakkı”olduğunusöyleyebiliriz.Besinendüstrisinintezleridoğrumu? Filmde ABD’de şişmanlık epidemisinin gerisinde fazla para kazanmayıinsanlarınsağlığındanöndetutanbesinendüstrisininrolüuzunuzunanlatılıyorveazbesinalınmasınıöneren1977 tarihlisenatörGeorgeMcGovern’unadı ilebilinen raporun nasıl etkisiz kılındığını, yine günlük alınan kalorideki şekerkaynaklı kalori miktarının % 10’dan az olmasını öngören WHO beslenmeraporunun Bush yönetimi tarafından “WHO’ya Amerikan yardımın kesileceğitehdidi ile” geri çektirildiğini konuşmalardan öğreniyoruz. Besin endüstrisi,egzersizden bahsederek ve şişmanlığın nedeni olarak hareket azlığını önesürerek kafa karıştırıyor. Bazı araştırmacılar (Coca-Cola şirketinin desteği ilearaştırmalar yapan David Allison en tipik örneği) ve Amerikan Aile HekimleriDerneği gibi kuruluşlar büyük besin endüstri şirketleri ile işbirliği yapıyor veonlarınmesajlarına inandırıcılıkkazandırmayaçalışıyor.Bu türbilimadamları,meyvelerdenalınankaloriilemeyvesuyundanalınanarasındafarkolmadığını,herkalorininaynıolduğunu,insanlarınistedikleriniyiyebileceklerini,esasolanındengeli beslenmek olduğunu, devletin “dadılık” yapmaması gerektiğinisöylüyorlar.OysaABD’desatılan600.000ürünün%80’işekerkatkısıiçeriyorveçocuklar farkındaolmadanbir ikiürünle şekerdenalınması gerekenkalorisınırının üstüne (WHO 2014 raporunda şekerden sağlanacak kalori günlükkalorininenfazla%5’iolarakbelirlendi)çıkıyorlar.Besinendüstrisi, insanlar

5

istediklerini, istedikleri kadar yesinler ama hareket etsinler tezini savunuyoramabudoğrudeğil.Örneğinbirortaboykızarmışpatatesporsiyonundanalınanenerjiyiyakmakiçin1saat12dakikayüzmekgerekiyorkiçocuklarınbukadaregzersizyapmasınaimkanyok.Filmdekiuzmanlarinandırıcıbirçokveriilenasılsigarının kanser yaptığı kesin bir bilgi ise bazı besinlerin de şişmanlığa nedenolduğu kesin olduğunun altını çiziyorlar. Film, Amerikan besin endüstrisinininsanlara işlenmiş besinlerin ve abur-cubur ürünlerin daha ucuz olduğunuaşıladığını, giderek evde yemek yapılması demode olduğunu, daha az kalorili“reformüle”ürünlerdeyağıazalttıklarınıamaşekeriazaltmadıklarınıanlatıyor.Eski başkan Bill Clinton: “Okullardaki çalışmalarla sorunun % 80’niçözebiliriz”

ABD’deokullardakiçocuklarınbeslenmesindepizzatürübesinlerçokyertutuyor. Bunun nedeni Reagan’ın çocuk beslenmesi programına yapılan bütçekatkısında1,4milyarazaltmayapması.Bundansonraokullarkendiyemekleriniyapmayı bırakıyorlar. Günümüzde pizzayı okullardan uzaklaştırmak çok zorçünkü büyük pizza şirketleri adına lobi yapan kongre üyeleri sayesinde TarımBakanlığı,içindekidomatessosnedeniylepizzayısebzeolaraktanımlayabiliyor.

Bu konuda hükümetlerin sorumluluğu çok büyük. Günümüzde ABD’deMichelleObama’nınbaşlattığıkampanyagibi cılız sesler çıkıyor.Bukampanya,besinendüstrisiniöncebirazkorkutuyoramasonrabirçokşirketkampanyanın“partnerleri”olarakdevreyegirerekdikkatleribesinlerdenegzersizeçekebiliyor.Filmdebesinendüstrisininbukampanyailebirlikte“reformülasyon”yaptıklarıalgısı yarattığı, örneğin “marketlerde artık 1,5 milyar daha az kalori olacak”dedikleriniamabununkişibaşına14kaloridemekolduğunuvebirkaçyudumkolailebilebukalorininalınabileceğinedikkatçekiliyor.

Filmin ana ve olumlu karakterlerinden olan eski başkan Bill Clinton“Amerikan hükümetlerinin obezite epidemisinde besin endüstrisinin rolünüzamanında göremediklerini, oysa sorunun % 80’nin okulkafeteryaları/kantinlerinde çözülebileceğini” söylüyor. Filmdeki bir çok uzmanbununiçinsigarayaverilenmücadeleninörnekalınmasıgerektiğini,“kolanın21.Yüzyılın sigarası” olduğunu, nasıl sigara reklamları her yerden silindi vesigaranın zararları bıktırılıncaya kadar anlatıldı ve bir anlamda “sigaraşeytanlaştırıldı”isebenzertutumlarınşişmanlıkyapansağlıksızürünleriçindegösterilmesigerektiğinisöylüyor.Sonuçlarveülkemiziçinöneriler DahaöncebelirttiğimizgibiülkemizşişmanlıkevreleribakımındanortaevredebiryerlerdebulunuyorveABDgibibirfelaketle(filmdeyakındaABD’defit olmayı gerektiren askerlik, itfaiye çalışanı, polislik gibimeslekler için insanbulmanın zorluklarından bahsediliyor) karşılaşmamak için hala şansımız var.BununlabirlikteözelliklekentlerdekiçocuklararasındaşişmanlatıcıyaşamtarzıalışkanlıklarıhızlayayılıyorvebizimçocuklarımızdaABDbenzeri“Abur-cubur”besinlerin hızla yaygınlaştığı ortamlarda büyüyorlar. TÜİK tarafından yakınzamanda yayınlanan bir rapora göre çocukların % 92,5’u hemen her gün TVizliyorveçocuklarınbilgisayarkullanmayabaşladıklarıortalamayaş8,internetkullanmayabaşlamayaşı9ve cep telefonukullanmayabaşlamayaşı10olarak

6

belirtiliyor. Yine daha önce andığımız WHO/Sağlık Bakanlığı “Çocukluk ÇağıObezite Araştırması’”nda okulların % 92’sinde yemeklerin kantinler yoluylasağlandığı, yalnızca % 17,8’inde yemekhane bulunduğu bildiriliyor. Bunlarınötesinde aileler şişmanlığa neden olan “sağlıksız beslenme” konusunda“müsamahakar”davranıyorlar;örneğinsigara içen çocuklarınakatıdavranışlarsergilerken aynı tutumu “abur-cubur” yeme konusunda göstermiyorlar veneredeyseçocuklarındakişişmanlıksüreciniuzaktanseyrediyorlar. Şişmanlık büyük ölçüde çocukluk çağında başlayan ama etkisi yaşamboyu süren karmaşık bir sorun. Bu nedenle de çocuklardaki şişmanlığınönlenmesi çalışmalarında, özellikle de okul odaklı girişimlere öncelik vermekgerekiyor. Ülkemiz son yıllarda TV programlarına yönelik olarak “Genelbeslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıda ve maddeler içerenyiyecek ve içeceklerin ticarî iletişimine, çocuk programlarıyla birlikte veya buprogramlarıniçindeyerverilemez”şeklindebazıdüzenlemeleryaptıamahalaensık çikolata ve alkolsüz içecekler olmak üzere şişmanlık yapan ürünlerinreklamları toplamreklamlar içindeönemlibiryer tutuyor.Benzer şekildeMilliEğitim Bakanlığı tarafından 2011 yılında yayınlanan “Okul KantinleriGenelgesi” ile bazı ilerlemeler sağlandı ama okullardaki beslenmenindüzenlenmesi, yemeklerin okullarda yapılmasına dayalı bir “Okul YemeğiProgramı”nageçilmesi,hiçolmazsaokulkantinleringenelgesiningenişletilerekve sıkı bir şekilde uygulanması, okul menülerinin sağlıklı hale getirilmesikonularındagüçlügirişimlereihtiyaçvar.

“FedUp”filmindekapsamlıbirşekildeanlatıldığıgibibesinendüstrisininlobi çalışmalarının ve hükümetler düzeyindeki etkilerinin farkında olarakçocukların tütünden korunması gibi, şeker ve/veya yağ içeriği yüksekbesinlerdenkorunmasıiçindegüçlütoplumsalprogramlaraihtiyaçbulunuyor.Okumaveizlemeönerileri

1. Çocuklarda TV seyretme oranları.http://www.tuik.gov.tr/basinOdasi/haberler/2014_38_20140619.pdf

2. Çocukluk Çağı Obezite Araştırması 2013;http://www.diabetcemiyeti.org/var/cdn/a/f/cosi-tr-sonuclari.pdf

3. FedUpFilmi.http://fedupmovie.com/#/page/home4. “Insider” (Köstebek) filmi ve konusu

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Insider_%28film%295. GuranT,TuranS,AkcayT,DegirmenciF,AvciO,AsanA,ErdilE,MajidA,

Bereket A. Content analysis of food advertising in Turkish television.PaediatrChildHealth.2010;46:427-430.

6. KeserA,YükselA,BayhanA,YeşiltepeG,ÖzsuE,ÇizmecioğluFandHatunS.Anewinsightintofoodaddictioninchildhoodobesity.TurkishJPediatr(Baskıda)

7. Robert Lustig. Fat Chance: Beating the Odds Against Sugar, ProcessedFood,Obesity,andDiseasehttp://www.amazon.com/Fat-Chance-Beating-Against-Processed/dp/0142180432

7

Çocuklarımızı“Abur-Cubur”ürünlerdenkoruyalım!

Kimseninparasındapulundagözümüzyokveülkemiziniçindebulunduğuşiddetkısırdöngüsünüderinbirendişeveüzüntüileizlerkenbirşeyyazasımızyok ama bugün poliklinikte gördüğüm güzel yüzlü obez kız Esme’nin ailesinesöylediğimsözünbiryazıolarakoluşmasınaengelolamadımaçıkçası.Esme,10yaşında; ailesine göre son 2-3 yılda hızlı kilo almış ve annesi doyma hissiningiderekkaybolduğunu,şekerlişeyleryemediğizamanbaşınınağrıdığını,bununiçinnörologlaragittiğinianlattıuzunuzun.Annesibeşçocukdoğurduktansonrakilo almış ve ailede onundışında şişman kimse yok ve yine ailede erken tip 2diyabet öyküsü de yok. Son yıllarda gördüğüm yüzlerce obez çocuğun ailesinesorduğumsoruyuonlarada sordum:NeoldudaEsmebukadarhızlı kiloaldı?Annesi “bizim marketimiz var ve Esme “abur-cubur” bağımlısı” dedi. SabahMurat Ülker’in ülkemizin en zengin kişileri listesinde birinci olduğunuokumuştum;kendimitutamayımonlara“MuratÜlkerEsmegibiobezçocuklarınveonlaramüsamahagösterenailelerinsayesindeenzenginkişioldu”dedimveesas burada kendimi tutamayım ekledim: “Keşke ülkemizi yönetenler gazete,kitap yasaklayacaklarına “abur-cubur”ürünleri yasaklasa”. Bu kısmı biraz şakaveiçimizdebirikenlerinbirsonucuamacümleninilkkısmınıheryerdesöylemekisterim. Gerçekten de ülkemizdeki çocukların obez olmasında Eti ve Ülkerürünlerininbüyükbirpayıvarvebuürünleriüretenleri,buürünlerinbileşiminibelirleyenleri,buürünleriçokbüyükreklamkampanyalarıilepazarlayanları,buürünlerin okul kantinlerinde serbestçe satılması için olmadık lobi faaliyetiyürütenleri, “çocukların şişman olmasından besinler değil hareketsiz olmalarısorumludur”sözünübenimsetmekiçinbirçokaraştırmayaptıranlarıbiliyoruz.

“Abur-cubur”ürünlerbesinbağımlılığıyapıyor İçinde bizim de olduğumuz bir çok araştırmacı, son yıllarda besinbağımlılığının bir “metafor” değil, gerçek olduğunu, özellikle şeker, yağ ve tuziçeren besinlerin çocukların henüz oluşmakta olan besinlerle ilgili “hazsistemlerini”çokgüçlübirşekildeuyardıklarınıveaynenkeyif verenmaddelergibi çocukların/gençlerin bunlara bağımlı hale geldiğini ortaya koyanaraştırmalar yayınladılar(http://www.turkishjournalpediatrics.org/pediatrics/pdf/pdf_TJP_1465.pdf).BundanbirkaçayönceMichiganÜniversitesi’ndenaraştırmacılardaişlenmişveyüksekkaloribesinlerinnasıl “bağımlılıkdavranışı” yarattığını “YaleBağımlılıkÖlçeği” ile gösterdiler ve bağımlılık yapan 32 ürünü belirlediler(http://www.independent.co.uk/life-style/food-and-drink/pizza-chocolate-chips-and-cheese-top-list-of-addictive-foods-people-find-hard-to-put-down-a6709416.html). Bu ürünlerin çoğunluğu “abur-cubur” olarak bilinen, küçük,ucuzamayüksekkaloriiçerenbesinler(Pizza,kek,çikolata,cips,bisküvi,çubukkrakersayılabilir).

Buürünlerdenbirisiolanbir adetÜlkerÇokanat32gramve181kaloriiçeriyor. Bu ürünün bileşiminde 11,1 gram yağ, 18,6 gram karbonhidrat veyalnızca 2 gramprotein bulunuyor. Fiyatı ise sadece 95 kuruş. Bir çocuğun buüründen aldığı kaloriye harcaması için en az 30 dakika bisiklete binmesigerekiyor.Oysa çocuklarbunualırlarkenhiçbir zamanbukadaryüksekkalori

8

içerdiğinibilmiyorlar.Bununötesindebuürünlerhızlıbirşekildekankarıştığıvelifsiz olduğu için pankreastan yüksekmiktarda insülin salgılatıyorlar ve kandahızla yükselen insülin karbonhidratların yağa dönüşmesine neden olduğu gibitokluk hissini de önlüyor. Bu çocuklarda Esme’nin annesinin söylediği doymahissigiderekköreliyorvebuürünleriyemediklerizamanbağımlılardagörülen“huzursuzluk, baş ağrısı” gibi bulgular görülüyor. Biz buna “beyinsel açlık”diyoruz,yanibirtür“açgözlülük”,“doyurulamayanaçlıkda”denebilir.

Bu örnek bize “kalorinin yalnızca kalori olmadığını”, hangi üründenalındığınınçokönemliolduğunu,örneğinaynıkaloribademdenalınsalifiçerdiğiiçininsülinsalgısınıçokazuyaracağınıanlatıyor.Besinendüstrisiyöneticilerininveya “ideologlarının” aksine bilim adamları çocukların aslında bu ürünleremaruz bırakıldıklarını, bu ürünleri üretenlerin çocukların “haz biyolojisine”tuzakkurduklarınıveonlarıömürboyutüketiciyapmakisterkenaynızamandanonlarıobezyaptıklarınıanlatmayaçalışıyor.

“Çocuğunuzsigaraiçiyormu?”

Bugün Esme’nin kendisine ve ailesine sorduğum soruyu son yıllarda

muayeneettiğimbütünobezçocuklarınailesinesoruyorum:“Çocuğunuzsigaraiçiyor mu?”. Tabii ki hepsi bu soruya güçlü bir şekilde ve “nasıl içer sigara”vurgulaması ile hayır diyor. Ben de onlara aslında “abur-cubur” ürünlerin veşekerliiçeceklerinaslındaenazsigarakadarzararlıolduğunuamabuürünlerintüketilmesine izin verdikleri için çocuklarının şişman olmasından sorumluolduklarını anlatıyorum. Gerçekten de bir çok aile çocuklarının şişmanlamasürecini“seyrediyor”vegenellikleşiddetliobezhalinegelinceveartıkbedenlerişişmanlatıcı besinlerin esiri olunca hekime getiriyorlar. Tabi bunda okullardabesleyicivelezzetliöğleyemeğiolmamasının,çocuklarınkantinlerdekiürünleremahkum edilmesinin payı büyük. Yani besin sektörü devasa reklam ve diğermanipülatifçalışmaları ileçocuklarınşişmanlamasınanedenolurkenaileleride“çaresiz”bırakıyor.BununötesindegeçenaylardaTimes’akonuolduğuüzerebuşişmanlatıcı ürünleri satanlar ürettiklerin ürünlerin şişmanlığa neden olduğuiddialarına karşı koymaları için bilim insanlarına milyonlarca dolar/sterlinakıtıyor(http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151008_times_coca_cola).Yaniaslındaneyaptıklarınıiyibiliyorlarvehiçdemasumdeğiller.

Sonuç olarak ben de bugün bana bir annenin yazdıklarına aynenkatılıyorum: “Büyükleriçinyasakladıklarıalkolvesigarakadarzararlıolduğunudüşünüyorum tüm bu abur cuburların. Reklamıyla, pazarlamasıyla, çeşit, çeşitstratejileriyle çocuklarımızı zehirliyorlar”. Murat Ülker’in bilimi desteklediğinibiliyorumvearkadaşlarımdanalçakgönüllübirkişiolduğunudaduyuyorumvesözlerimkişiolarakonayönelikdeğilamayinedezenginliğininçocuklarınobezolmasıpahasınabirzenginlikolduğunusöylemekistiyorum.

9

Sunitatlandırıcılarşişmanlığınönlenmesindebirimkanmı?Yoksa

şişmanlığınvediyabetinartmasındansorumlumu? Çocuklarda ve erişkinlerde dramatik bir şekilde artan, ABD’de iseçocuklardaki artışı “plato” çizmeyebaşladıdiye sevinilen şişmanlığın (obezite),tek bir faktöre bağlı olmadığını ama çocukları ve gençleri esir alan şekerliyiyecek/içecek (“abur-cubur” ürünler) tüketimindeki giderek bağımlılık olaraktanımlananartışınenbelirleyicifaktörolduğunubiliyoruz.Bunedenledeyaygınve genetik olmayan (ama “epigenetik” mekanizmalarla gelecek kuşaklaraaktarılan) şişmanlık sorununda besin endüstrisinin rolü olduğunu, aynennikotin daha hızlı kana geçsin diye sigaralara kimyasal madde koyan tütünendüstrisi (“Köstebek filmini hatırlayın) gibi, besin endüstrisinin de “tatmanipülasyonu” ile çocuk bedenlerini zapt ettiğini söyleyebiliriz. Daha önceyazdığım bir yazıda ABD’de şişmanlık epidemisinin gerisinde fazla parakazanmayıinsansağlığındanöndetutanbesinendüstrisininburolünüinandırıcıveriler ve sağlam uzman görüşleri anlatan “ Fed Up” filminden bahsetmiştim(http://t24.com.tr/yazarlar/sukru-hatun/cocuklardaki-ve-toplumdaki-sismanlik-artisinin-arkasindaki-gercekler,11186). Bu filmde besinbağımlılığından, alkollü olmayan içecek sanayinin bilim adamlarını kendiargümanlarını öne çıkarmak için nasıl angeje ettiğine değin bir çok konudanbahsediliyor ama esas besin endüstrisinin şeker tüketimini sınırlayandüzenlenmelerden“sunitatlandırıcılar”ve“lightürünler”yoluylanasılkaçtığınıve bu kaçışı nasıl kara dönüştürdüğü de anlatılıyor. Son günlerde besinendüstrisinin manipülasyonları ile ilgili yeni haberlerin yanı sıra işte tam bukonuda yani suni tatlandırıcıların insan sağlığına zararları konusunda güçlükanıtlareldeedildi.Buyazıdaöncesunitatlandırıcılarkonusuna,sonradabesinendüstrisiileilgiliyenihaberleredeğineceğiz.Suni tatlandırıcılar şişmanlık ve Tip 2 diyabete yatkınlığa neden oluyormu? Bilindiği gibi suni tatlandırıcılar, sentetik olarak üretilen ve şekerinverdiği tatduyusubenzerietkiuyandıranmaddelerdir.Buürünleriçekicikılantatreseptörlerindeşekeregöreçokdahayoğun(200-20.000katfazla)tatuyarısıyapmasınakarşınkaloriiçermemeleri(yadaçokaziçermeleri),dolayısıylabirçok besin türününşişmanlık kaygısı duymadan tüketilmesine imkan vermedir.ABD’de ve bir çok ülkede 6 suni tatlandırıcının (saccharin, aspartame,acesulfamepotassium(Ace-K),sucralose,neotameveadvantame)besinlerdeveiçeceklerde tat verici olarak kullanılmasına izin verilmiştir. AmerikanBesin veİlaçDairesi(FDA)resmisitesindebuürünlerinkullanımıileilgili(FenikKetonürihastalarında Aspartam kullanımı dışında) bir güvenlik sorunu olmadığıbelirtilmektedir.Sorun,güvenliktendahaçok(buürünlerineskidenberikanseryaptığıvb.spekülasyonlarıyapılmışamabirkanıtbulunamamıştır)buürünlerinkullanımının şişmanlık sıklığında bir yavaşlama/azalma yapması beklenirkentam tersine şişmanlık ve obezite sıklığında artışa neden olduğuna dairaraştırmaların giderek artmasından kaynaklanmaktadır. Yakın zamandayayınlananve bukonudakiaraştırmalarıayrıntılıbirşekildedeğerlendirenbiryazıdaABD’de suni tatlandırıcılı içecek tüketiminin kişi başına 37Galon (137

10

litre) olduğu, daha dramatiği 2-19 yaşındaki çocukların% 70’nin her gün buürünleri tükettiği ve bu ürünlerin düzenli tüketiminin, besin endüstrisitarafındandesteklenenaraştırmalarıntersineşişmanlıkvetip2diyabetsıklığınıarttırdığına dair güçlü kanıtların olduğu belirtilmektedir(http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25828597). Suni tatlandırıcılarınşişmanlık sıklığını arttırması ilk bakışta paradoks olarak görünse de, buürünlerinkullanımınınküçükyaşlardan itibarenbesin tercihlerini etkiledikleri,çocukların şeker tadının güçlü ve kalıcı etkisi ile yalnızca suni tatlandırıcılıürünleri değil, bütün şeker tadı veren ürünleri çok yeme ( “overeating”)davranışı kazandığı, bu davranış örüntüsünün yaşam boyu devam ettiği ilerisürülmektedir. Yine son yıllarda yapılan çalışmalarda suni tatlandırıcılarınbağırsak dokusundan salgılanan, gerek insülin salgılanmasında gerekse doymahissininoluşmasındaönemlirolüolanGLP-1salgılanmasınıazalttığı,dolayısıylahem fazla yeme hem de tip 2 diyabet riski oluşturduğu belirtilmektedir. Sunitatlandırıcılar ile obezite ve tip 2 diyabet arasındaki ilişkiyi açıklayan en sonveriler ise 9 Ekim 2014’de Nature Dergisi’nde yayınlanan ve bu ürünlerinbağırsak“mikrobiatası”nıdeğiştirerekglükozintoransınayolaçtığınıgösterenaraştırmaneldeedilmiştir(http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25231862).Suni tatlandırıcılar bağırsak florasını (mikrobiata) bozarak mı Tip 2diyabetriskiniartırıyor? BiyolojikbilimlervetıpalanındakiaraştırmacılarınyakındanbildiğiüzereNature Dergisi, en önemli ve yöntem bakımından en güvenilir araştırmalarınyayınladığı,enprestijlidergilerdenbirisidir. İştebudergidegeçenEkimayındaİsrail’denbirgruparaştırmacınınüçsunitatlandırıcının(saccharin,sucraloseveaspartame)glükozmetabolizmasınaetkisive“bağırsakmikrobiata”değişimiileilişkisini inceleyen 360 derece olarak tanımlanabilecek (fare deneyi, genetikanalizler,insançalışmasıvediğergirişimseldeneyler)biraraştırmasıyayınlandı.Bu önemli makale bir çok seçkide “yılın mekanizması” olarak tanımlanarakselamlanmıştır. Araştırmacılar fare gruplarına, bu üç suni tatlandırıcıyıvermişler, kontrol grubuolarakda suve şekerverdikleri farelerikullanmışlar;11. haftanın sonunda üç suni tatlandırıcı grubundaki farelerde belirgin glükozintoleransı (tip 2 diyabete yatkınlık) saptamışlardır. Daha sonraki ayrıntılıdeneylerde glükoz intoleransının bağırsak mikrobiatası değişikliklerine bağlıolduğunuvedahaötesi suni tatlandırıcı verilen farelerin feçeslerininbağırsakmikrobiatasıolmayanfarelerenakledildiğindebufarelerdedeglükozintoleransıgeliştiğini göstermişlerdir. Aynı araştırmanın devamı olarak bu ilişkinininsanlarda olup olmadığına bakılmış ve 400 kişi üzerinde yapılan incelemedesuni tatlandırıcıkullanımının insanlardadabağırsakmikrobiatasınıdeğiştirdiğive bunun şişmanlık, açlık glükoz yüksekliği ve glükoz intoleransı ile ilişkiliolduğu gösterilmiştir. Araştırmanın son aşamasında ise 7 gönüllüye 7 günsüreyleyüksekdozsuni tatlandırıcıverilmişvebukişilerin4.günsonundakanşekerlerinin yükseldiği ve bağırsak mikrobiatalarının değiştiği görülmüş, bukişilerin feçesleri bağırsaklarında bakteri olmayan farelere nakledildiğinde debenzersorunlarsaptanmıştır.Buaraştırma,sonyıllardaobezitevetip2diyabetpatogenezinde önemli yeri olduğu bildirilen bağırsak mikrobiatası ile ilgiliçalışmalariçinyenibirufukaçmışvesunitatlandırıcılarınbağırsaklardaki100trilyon civarındaki bakteri ile yaşanan “simbiosis”i bozduğunu ve buna bağlı

11

olarak glükoz intoleransına yol açtığını kanıtlamıştır. Hiç kuşku yok ki buçalışmanın arkası gelecek ve önümüzdeki yıllarda suni tatlandırıcıların kitleselkullanımıyenidendeğerlendirilecektir.Besinendüstrisiköşeyesıkışıyormu? GeçenaylardaTimes’dayayınlananveCoca-Cola'nın,ürettiği içeceklerinobeziteye sebep olduğu yönündeki iddialara karşı koymaları için İngiliz biliminsanlarınavesağlıklıbeslenmeinisiyatiflerinemilyonlarcaSterlinakıttığını,buşirketin sadece kamuoyu görüşünü değil, siyasi kararları da manipule etmeyeçalıştığını, taktiklerinin tütünvealkol endüstrilerininkilerebenzediğini anlatanaraştırmasıaslındanasılbirtehlikeilekarşıkarşıyaolduğumuzuaçıkbirşekildegösteriyor(http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151008_times_coca_cola). Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün kırmızı etin kendisinin ama özellikle deişlenmişetürünlerininkansersıklığınıarttırdığınadairraporudadikkatçekici(http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151026_islenmis_et_kanser).Bu arada daha önce reklam kuruluna yaptığımız başvuru sonucu çocuklarayönelik Maret reklamlarının yasaklandığını ve ilgili firmaya 200.000 TL paracezası verildiğini burada hatırlatalım (http://t24.com.tr/yazarlar/sukru-hatun/coca-cola-ve-maret-reklamlari-yasaklanmalidir,12014) . Yine son ikihaftada arka arkaya yayınlanan araştırmalar ile abur-cubur ürünlerin besinbağımlılığı yaptığı (http://www.independent.co.uk/life-style/food-and-drink/pizza-chocolate-chips-and-cheese-top-list-of-addictive-foods-people-find-hard-to-put-down-a6709416.html)ve çocuklarındiyetindenaynıkalorimiktarıile beslenmelerine karşın yalnızca früktoz içeren besinlerin kısıtlanmasınınbelirgin bir metabolik iyileşme sağladığı gösterildi(http://www.telegraph.co.uk/news/health/news/11956249/Cutting-sugar-can-improve-health-in-nine-days.html#disqus_thread). Yukarıda ayrıntılarını anlattığımız suni tatlandırıcı araştırması vekamuoyunayansıyandiğerbilgilerkıymetaçısındanbuyılınenönemliskandalıolan Volkswagen skandalında yansıyan bilgilerden farklı değil. Bu bilgileringereğininyapılmasıvebesinendüstrisinin(şekervesunitatlandırıcıürünlerinin100milyar dolarlık bir piyasası olduğu biliniyor) tütün endüstrisi gibi insansağlığınıhiçe sayanüretimuygulamalarındanvazgeçirilmesi içinalınacakdahaçok yol var. Ben bilim adamlarının ve çocukların sağlığını en öne koyanhekimlerinbumücadeleyidekazanacağınainanıyorum.Sonsöz:Aileleremesaj Dahaöncedefalarcayazdığımızüzerebesinendüstrisininenönemlihedefgrubunu çocuklar oluşturuyor; amaçları çocukların ömür boyu tüketici olması.Bu nedenle çocukların besin endüstrisinin yaygın mesajlarından korunması,bununötesindetüketimtoplumununesiriolmaktankurtarılmasıiçinailelereçokönemli görevler düşüyor (https://www.youtube.com/watch?v=phdCiFAhvB4).Uzunyıllardırçocuklarınsağlığıiçinuğraşanvepolikliniktegördüğüherşişmançocuktan derinden etkilenen bir hekim olarak ailelere çocuklarını abur-cuburbesinlerden ve diyet de olsa bütün şekerli içeceklerden uzak tutmalarını, bukonudaaynensigaravealkolkonusundagösterdikleritutumgibikatıolmalarınıöneriyorum.

12

Yavaşyiyerekşişmanlıkveinsülindirenciniönleyebilirmiyiz?

İnsülin direnci son yılların “popüler” konularından birisi. Yalnızcaerişkinlerin dilinde olan bir konu değil insülin direnci; bir çok aile ellerindeçocuklarının insülin değerlerini gösteren laboratuvar sonuçları ile çocukendokrinolojimerkezlerinekoşuyorlar.Ailelerinendişeleriningerisinde insülindirenci ile diyabet arasındaki ilişki yatıyor ve sanki açlık insülin düzeyi birazyüksek olan çocuklarının yakın zamanda diyabet olacağını düşünüyorlar. Öteyandan başta diyetisyenler ve “sağlık gurusu” hekimler olmak üzere bir çok“ilgilinin” bu konuyu gereğinden fazla gündeme getirdiğini, laboratuvarkağıtlarındanormalsınırlarındışındakideğerlerigösteren“bold”rakamlarınyada“yüksek”oklarınınneredeysetanıyerinegeçtiğinisöyleyebiliriz.İnsülindirencinedir?

Vücuttaki enerji metabolizmasının düzenlenmesinde ana hormonpankreastansalgılananinsülin.İnsülinbirçokbenzerhormongibikendineözgüreseptörlerinebağlanarakgöreviniyapıyor.İnsülinreseptörleriyalnızca,enerjimetabolizmasınınanadokularıolankaraciğerkasveyağdokusundayok;baştasinir hücreleri ve damar endoteli olmak üzere bir dokuda bulunuyor bureseptörler. Normal koşullarda vücudumuz belli bir miktarda insülinsalgılayarak glükozun başta kas dokusu ve karaciğer olmak üzere bir çokdokudakihücreleregirmesinisağlıyor.Eğerbirinsandagenetikve/veyaedinselnedenlerleinsülinreseptörlerindeyetersizçalışmaolursa,budurumdapankreasdaha fazla insülin salgılayarak bu sorunu çözmeye çalışıyor. Yani insülindirencini daha çok hormon ile yenmeye çalışıyor. Bu durumda kandaki insülindüzeyiyüksekölçülüyor.Zateninsülindirencivardenenhastalarınyaaçlıkyadaşekeryüklemetestlerindeinsülindüzeyleriyüksekölçülüyor.Buşekildedekanşekeridengesiuzunbirsürekorunuyor.Ozamanbundannevardiyesorulabilirama insülindüzeyininyüksekolması aslındabirdiziönemlisorunayol açıyor.Bir taraftan sürekli fazla insülin salgılamak durumunda kalan pankreas betahücreleri bir süre sonra yoruluyor ve eskisi kadar insülin salgılayamıyor; öteyandan ise fazla insülin beyin üzerindeki etkisi ile (ya da sinir hücrelerindekiinsülindirencinedeniyle)doymahissiniengelliyor.Budafazlayemeyevesonuçolarakşişmanlamayanedenoluyor.

Günümüzde insülin direncinin en önemli nedeni hızlı kilo (yağ dokusu)artışı.Şişmanlayaninsanlardaşuveyabuorandainsülindirencigelişiyoramabirgruperişkinyadaçocukta“visseral”(içyağlanma)yağlanmaönplandaoluyor.İştebugruphastadaheminsülindirencidahaşiddetlioluyorhemdeaslındabukişilerdeinsülindirenciningerisindegenetiknedenleryatıyor.Birbaşkadeyişlebirgrupinsanaslındainsülindirencinedeniyleşişmanlıyorvedahasonradabirkısırdöngüoluşuyor.Butürinsülindirenciolan(santralyağlanmavegüçlübirdiyabet yükü olan aileler) insanlardaki şişmanlığı “riskli şişmanlık” olaraktanımlamakmümkün.Bukişilerindamarendotelindede insülindirencivarvebunnedenlehipertansiyondasıkgörülen birbulgu.Yine lipidbozukluklarıveerkenkalp/damarhastalıklarıdarisklişişmanlardasıkgörülüyor.İnsülindirenciolan çocukların çok azında diyabet görülüyor ama diyabet görülme riskinin“risklişişman”grubundaenfazlaolduğunubiliyoruz.

13

İnsülindirencinasılölçülebilir?

Bunun için en hassas yöntem “insülin klemp” tekniği ile damar yoluylaverilen glikoza karşı salgılanan insülin düzeyini ölçmektir ama bu pratiktekullanılmayacak kadar sofistike bir yöntemdir. Bunun yerine genellikle açlıkinsülinveaçlıkkan şekeriölçümlerinedayanan, artık bir çok insanınbildiği “HOMA-IR” ile insülin direnci değerlendirilmektedir. Genel olarak “ HOMA-IR”rakamının ergenlik dönemi ve sonrasında >4,39 üzerinde olması veya açlıkglükoz/insülin oranının < 7 olması insülin direnci lehine kabul edilmektedir.Bununla birlikte bu rakamların tek başına bir anlamının olmadığı, klinikbulgular ve diğer laboratuvar bulguları ile birlikte mutlaka uzman hekimlerceyorumlanması gerektiği akılda tutulmalıdır. Ayrıca bir kez yapılan ölçümlerinyanıltıcıolabileceği,ergenlikgibifizyolojikinsülindirencidönemlerindeabartılısonuçların olabileceği hatırlanmalıdır. Sonuç olarak insülin direnci tanısımutlaka erişkin ve çocuk endokrinologlarının koyması gereken bir tanıdır vebazıvakalardaşekeryüklemetestigibiekincelemelergereklidir.Yavaşyemekinsülindirenciniönlermi?

Şişmanlama sürecinde insülin direnci geliştiğini (insülin salgısınınarttığını)veyüksekinsülindüzeylerininisebeyindedoymahissininoluşmasınıengellediğini biliyoruz. Buna “beyinsel açlık” diyebiliriz. Bu durumda insanlardoysabileaçolduğundakigibi“kötü”,“yorgun”,miskin”hissediyorlar.Tekraryiyorlaramabuhislergeçmiyor. BirkaçyılönceyayınlananveAvrupaÇocukEndokrinoloji Kongresi’nde en iyi klinik araştırma ödülü alan bir çalışma bukonuya yeni bir bakış getirdi ve hızlı yemek yemenin doyma hissini sağlayan“Ghrelin” hormonu düzeylerindeki azalmayı engellediğini gösterdi. İsveç,İngiltere ve Avustralya’dan araştırmacıların bu ortak çalışmasında adolesandönemindeikigrupçocukincelendi.İlkgrupçocukeskihızlarıileyemeyedevamettiler, diğer grup ise “mandometer” isimli bir araç yardımıyla (tabaktakiyiyeceğinazalmahızınagöreuyarıverenbiralet)yavaşyemeyeyöneltildi.Buikigrup çocuğun 12 ay sonraki değerlendirmelerinde yavaş yiyen çocukların“Ghrelin “ düzeylerinin belirgin olarak düşük olduğu ve bu çocuklarda ilkbulgularagöreobeziteveinsülindirencisıklığındaanlamlıbirazalmameydanageldiğigösterildi.Standartşekildeyiyençocuklardaise12.ayınsonundaGhrelindüzeylerivevücutkitleindeksideğişikliğisaptanmadı.Yinebuçalışmadayavaşyemeye yöneltilen gruptaki Ghrelin düzeyindeki azalmanın neredeyse “gastrikbypass” ameliyatı geçirenler kadar olduğu gösterildi. Dolayısıyla şişmanlığınönlenmesinde besin tercihleri kadar, yemedavranışın ne kadar önemli olduğukanıtlanmışoldu.

Sonuçolarakçocuklardakiveerişkinlerdeşişmanlığınönlenmesiiçinenetkiligirişimlerdenbirisininyavaşyemedavranışıolduğunusöyleyebiliriz.Böylebirdavranışınkazanılmasıiçinçocuklaraanaokullarındanbaşlayarakaynendişfırçalama gibi eğitim yapılması yararlı olacaktır. Bunun ötesinde “adım sayar”gibiyemehızınıölçenveyavaşyemeiçinkişiyiuyarancihazlarıngeliştirilmesive şişman bireylerde bu cihazların kullanılması yeni bir tedavi imkanı olarakgörünmektedir.

14

ÇocuklarİçinŞişmanlıkManifestosu

Her ay onlarca obez çocuk gören, onların obez olma süreçlerini aileleri ve

kendileri ileuzunuzungörüşen,onlarınüzüntüve çaresizliklerindenetkilenenveherdefasındaçocuklarıbudurumadüşürenveneyaptıklarınıbildiklerindeneminolduğumbesinve şekerli içecekendüstrisineöfkelenenbir çocukhekimi,endokrinologolaraken iyisibukonudabirmanifestoyazayımdiyedüşündüm.Amacım, bazı noktaların altını çizmek ve esas, çocukları besin tercihleriniyönlendiren, ceplerindeki 1 liralık harçlıklarına göz dikenlere karşı uyarmak.Tabi,birmetinyazmaklaişinbitmeyeceğininfarkındayım.İçinde105kalori,18küp şeker içeren şekerli/gazlı içeceklerin üzerine kocaman “ 1 Lira” yazanendüstrinin,20milyonçocuğuncebindenyıldaenaz8-10milyarlirakazanmakiçinherşeyiyapacağınıdabiliyorum.Amayinedeçocuklarınyalnızcaailelerineaitolmadığını,buevreninbirdeğeri/imkanıolduğunudüşünenbirhekimolarak,onlarıkorumakiçinöneatılmamızgerektiğinidüşünüyorum.

1. Nasılsigara içmiyorsanızkesinbirşekildeabur-cuburürünlerveşekerliiçeceklerden uzak durun. Bu ürünlerin kendilerinin küçük, kalorilerininyüksek,ucuzvedoğadakibesinlerdeolmayanşekildeyüksekşekerveyağiçerdiğini unutmayın. Bu ürünler doyma hissinizi engelleyerek, sizisürekliaçlıkhuzursuzluğunamahkumetmektedir.

2. Kolalı içecekler ile ülkemizde değişik aromalarlamasum gibi gösterilen“soğukçaylar”arasındabirfarkolmadığınıunutmayın.Buürünleryasunitatlandırıcı ya da nişasta bazlı şekerden dolayı yüksek fruktoziçermektedir. Yüksek früktoz içeren içeceklerin değişik şiddettebağımlılık yaptığını biliyoruz. Suni tatlandırıcı içeren içeceklerin desanıldığınınaksineşişmanlıkiçinriskoluşturduğunuunutmayın.

3. Bilgisayar,ceptelefonuveoyunkonsollarıdahilekranbaşında2saattendaha fazla vakit geçirmeyin. Elektronik oyunların veya şiddet içerendizilerin sizleri aşırı heyecanlandırmasına, beyninizde fazla miktardadopamin salgılatmasına, uyuma zorluğu yaratmasına izin vermeyin.Bunun yerine arkadaşlarınızla, kardeşlerinizle ve ailenizle vakit geçirin;sokaklardaoynayın,kitapokuyun,sizimutluedecekaktiviteleriçinvakityaratın.

4. Haftada 5 gün ve her defasında en az 30 dakika egzersiz yapın;mümkünseokuldabirtakımagirin.Okulagiderkenveyaservisebinerkenyürüme fırsatlarını değerlendirin. Egzersizin sizi dahamutlu yapacağınıveokulbaşarınızıolumluetkileyeceğiniunutmayın.

5. Bütünöğünlerdeyavaşyemeye, sebzevemeyve tüketmeyedikkatedin.Akşam yemeğinde diğer öğünlere göre daha az kalori almaya, saatsekizdensonrabirşeyyememeyeözengösterin.

6. Kahvaltı etmeden okula gitmeyin. Okulda ana öğünleri atlamayın veyemekhanedeyemekyiyin.Kantinlerdenuzakdurun.

7. Erkenyatınvegündeenaz8saatuyumayıihmaletmeyin.8. Doğuştan şişmanyaratılmadığınızı, şişmanlığın sizinsuçunuzolmadığını

unutmayın ve SİZİ ŞİŞMANLATAN ÜRÜNLERE, ALIŞKANLIKLARAKARŞIMEYDANOKUYUN.Nasıleğitiminiziihmaletmiyorvegeleceğinizi

15

daha iyi yapmak için çaba gösteriyorsanız, bedeninizi ve sağlığınızı daihmaletmeyin.

16

Çocuklarındakolesterolüyükselirmi? Sanırım kolesterol kelimesi, hekimlerin dışındaki insanların dünyada veülkemizde en yakından bildikleri tıp terimlerinin başında geliyor. Bununötesinde, son 50 yılda üzerinde en çok araştırma yapılan, bazen çok korkulan,bazense görmezden gelinen bir sorunun adı aynı zamanda kolesterol, dahadoğrusukolesterolyüksekliği.Özellikledekalpdamarsağlığıaçısındanheryaştaen çok istenen kan tetkiklerinden birisi de kandaki çeşitli kolesterol türlerinin(iyi kolesterol, kötü kolesterol olarak biliniyor halk arasında) düzeyininbakılması. Gerçi, bazı uzmanlar ilaç endüstrisinin kolesterol ile ilgiliaraştırmaları/tartışmaları ve uzlaşı belgelerinin hazırlanma süreciniyönlendirdiğini, örneğin statin adı verilen lipid düşürücü ilaçların kullanılmasıiçin önerilen eşik değerlerin sürekli düşürüldüğünü öne sürse de çok genişkapsamlı bir çok çalışma ( Bogalusa Kalp Çalışması mesela), iyi kolesteroldışındaki kolesterol düzeyleri ( Non-HDL cholesterol levels-non-HDL-C) ileateroskleroz arasında çok yakın bir ilişki olduğunu gösteriyor. Yine aynıçalışmalarda “non-HDL-C” düzeylerindeki her 10 mg yüksekliğin, aterosklerozbakımındanbiryıldahayaşlıolmaklaeşdeğerolduğubildiriliyor.

Hiçkuşkuyokkibütünbutartışmalaresasolarakileriyaşerişkinleriçinyapılıyorveoyüzdendediyabetgibi,kolesterolyüksekliğide çocuklardaaklagelmiyor ve bu yüzden de hem hekimlerin , hem de ailelerin gündeminde yeralmıyor. Oysa son yıllarda üzerinde bir çok araştırmanın yapıldığı aileselheterozigot hiperkolesterolemi, çocukların binde 5 kadarını etkiliyor ve busıklıklaaslındabirçokkronikhastalıktandahaçokçocuklariçinriskyaratıyor.Aileselkolesterolyüksekliğiveçocuklar Kandaki“kötükolesterol”(LDLkolesterol)’üntemizlenmesindekaraciğerönemli bir yere sahip. Eğer karaciğerdeki LDL kolesterol reseptörlerindefonksiyon kaybına neden olan bir genetik bozukluk olursa, LDL koleterolkaraciğere giremiyor ve kanda birikiyor. Buna ailesel hiperkolesterolemi adıveriliyor.ŞiddetlivakalardakandakiLDLdüzeyi500mg/dlüzerineçıkabiliyor.Buşiddetliformnadirgörülüyor.Sonyıllardasanıldığındandahasık(200-250kişide 1 vaka) olduğu anlaşılan Heterozigot Ailesel Hiperkoleterolemi (HeFH)vakalarında ise daha ılımlı bir LDL yüksekliği oluyor ama uzun sürede buyükseklik de kalp damarları ve aortada kolesterol depolanmasına ve damarinflamasyonuna yol açarak ateroskleroza neden oluyor. Günümüzde LDLreseptörlerinde bozukluğa yol açan genetik mutasyonlar biliniyor ve genetikyöntemlerledesteklenençalışmalardünyada35milyon(kibunların%20-25’iniçocuklar ve adolesanlar oluşturuyor) Heterozigot Ailesel Hiperkoleterolemi(HeFH) vakası olduğunu gösteriyor. İşin önemli yanı, HeFH olan ve tedaviedilmeyençocuklarda20yaşındansonraerkenkoronerarterhastalığı riskinindramatik şekilde arttığı bildiriliyor. Zaten kilolu olmadığı halde yüksekkolesterolü olan ve 40 yaşından önce koroner arter hastalığından kaybedilenvakalarınbüyükçoğunluğunudaHeterozigotAileselHiperkoleterolemi (HeFH)vakaları oluşturuyor. Bu durumda obezite ve tip 2 diyabetin önlenmesindeolduğu gibi kolesterol yüksekliğinin erken saptanması ve olası zararlarınınönlenmesiiçindeçocuklukçağınaodaklanmakgerekiyor.

17

Çocuklardakolesteroltaramasınezamanyapılmalı? Slovenya gibi 5 yaşından itibaren kolesterol taraması yapılan ülkelerolmaklabirlikteçocuklardakolesteroltaramasıgenelolarak9-11yaşındansonraöneriliyor.Üçaylıkdiyetsonrasıve ikikezölçümdeLDLkolesteroldüzeyi190mg/dl’den yüksek olan çocuklarda aile öyküsü olmasa bile genetik temelli birkolesterol yüksekliği düşünmek gerekiyor. Eğer ailede erken koroner arterhastalığıöyküsüvarsaveyaanne/babasındanbirisindeyüksekkolesterolsorunuvarsa serum LDL düzeyi >160 mg/dl olduğunda Heterozigot AileselHiperkoleterolemi (HeFH) düşünmek ve gerekli genetik incelemeleri yapmakgerekiyor.AiledegenetiktanıalmışbirisivarsaçocuklardakiLDLdüzeyi>130mg/dl olunca ileri inceleme yapılması öneriliyor. Tabi bu arada obezite,hipotiroidizm, nefrotik sendrom, anoreksia gibi kolesterol yüksekliğine nedenolandiğerhastalıklarıdadikkatealmakgerekiyor. Yukarıda özetlenen ölçütlere göre genetik inceleme yapılması gerekençocuklarda öncelikle aile bireylerinde ayrıntılı genetik testler yapılması, dahasonra benzer testlerin çocuklarda uygulanması öneriliyor. Ülkemizde bir çokgenetik merkezi LDL reseptör genindeki mutasyonlara bakıp, bir sorun olupolmadığınısöyleyebiliyor.Çocuklarakolesteroldüşürücüilaçverilebilirmi? Ailesel Heterozigot Hiperkolesterolemisi olan çocukların tedavisindediyet ve yaşam tarzı değişikliğinin sınırlı bir etkisi olduğunu, esas tedavininstatin olarak bilinen kolesterol düşürücü haplar olduğunu biliyoruz. Genelolarak erken tedavinin LDL-C düzeyini düşürerek, endotel fonksiyonlarınıiyileştirdiğini ve ateroskleroza gidişi duraklatarak koroner arter hastalığınınönlenmesindekritikbiretkisininolduğubiliniyor.BaştaABD’deolmaküzerebirçok ülkede 6-10 yaşından itibaren kolesterol düşürücü ilaçları kullanmakmümkünvebuçocuklarınilgiliuzmanlartarafındanizlenmesiönemtaşıyor. Ülkemizdesonyıllardaçocuklardakiobezitesıklığındaveobeziteyebağlıinsülin direnci başta olmak üzere önemli metabolik bozuklukların sıklığındabelirgin bir artış olduğu görülüyor. Öte yandan ise yukarıda anlattığımızHeterozigot Ailesel Hiperkoleterolemi (HeFH) olan çocuklar da tanı almadanerişkin yaşama geçiyor ve erken yaşta kalp damar hastalıkları riski ile karşıkarşıya kalıyor. Tekrar söyleyecek olursak, Avrupa bölgesindeki araştırmalarher200-250kişidenbirisindeAileselHeterozigotHiperkolesterolemiolduğunugösteriyor. Bu durumda ülkemizde de 10 yaşından büyük bütün çocuklardakolesterol taraması yapılması ve bilimsel algoritmalar temelinde AileselHeterozigotHiperkolesterolemi vakalarınınerkensaptanmasınayönelikulusalbir program geliştirilmesi gerekiyor. Dileriz bu dileğimizi yetkililer duyar vegerekeniyapar.

18

TelevizyondakiBesinReklamlarıÇocuklarınYiyecekSeçiminiNasılEtkiliyor?*

Heryılbesinendüstrisi,ürünleriniçocuklarvegençlerepazarlamak için

yalnızca ABD’de 1.8 milyar dolar harcamaktadır. Bir yıl içinde 2-5 yaşaralığındakiABD’deyaşayançocukların1000reklamdandahafazla,gençleriniseneredeyse 2000 civarında reklam izlediği tahmin edilmektedir. Besinpazarlaması;yiyecekseçimleri,aşırıyemeveobeziteyleilgiliönemlibirçevreselfaktör olarak kabul edilmektedir. Televizyon reklamlarının ve markanın hemyiyecek aşinalığı hem de tercihi üzerinde etkisi olmaktadır. Yiyecekreklamlarının çocuklardaki etkisini inceleyen araştırmalarda reklamlaramaruzkalançocuklarınmaruzkalmayançocuklarakıyaslamarkalıyiyecekleriçokdahafazla tercihettiğigörülmüştür.Televizyonreklamlarıyiyecektüketimiveyemedavranışlarını da etkilemektedir. Davranışsal çalışmalar besin reklamlarınamaruzkalmailebesintüketimiarasındailişkiolduğunugöstermektedir.Örneğinçocuklarda atıştırmalık ve tatlı yiyecek alımı reklam izlemesi sırasında veyasonrasında artmaktadır. Sağlıksız besinlerin pazarlanması ve çocukluk çağıobezite riskinin artması arasındaki ilişkiyi araştıran davranışsal veepidemiyolojikçalışmalarbulunmaktadır.Reklamlarbeyninhangibölümünüetkiliyor? Reklamlarherçocuğuaynışekildeetkilememektedir.Birçalışmada“fast-foodmarka logolarıgibi işaretlerinbeyinaktivasyonlarındabireysel farklılıklaryarattığı görülmüştür. Obez çocuklarda yiyecek markalarının logolarınabakarken prefrontal korteksteki kendini kontrol etme becerisiyle ilişkili olannörofonksiyonelaktiviteninazaldığıgörülmüştür.Yaniobezçocuklarbulogolarıgördüklerinde kendilerini tutamayarak, fast-food türü besinleri yemeyeyönelmektedir. Bu çalışmanın amacı çocukların yiyecek seçimleri sırasındaki kararsüreçlerini ve beyin aktivitelerini araştırmaktır. Özellikle karakteristik yiyecekreklamlarının seçimlerde ve/veya beyin aktivasyonunda değişikliklere nedenolup olmadığı araştırılmak istenmiştir. Araştırmanın hipotezi, besinreklamlarınınçocuklarıdahaçoktatyönelimlitercihleryapmasınayönlendirdiğigörüşüne dayanmaktadır. Beyin incelemeleri için öncelikli odak noktası olaraködül değerleme sırasında en aktif bölgeolanventromediyal prefrontal korteksbelirlenmiştir. Çocukların yiyecek reklamları gördükten sonra belirli yiyecekseçimleri yaparken ventromediyal prefrontal korteks aktivitelerinin artmasıbeklenmiştir.Metod

Çalışma sağlıklı, sağ el kullanımı olan, normal görme yetisi olan, dikkateksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olmayan, herhangi bir psikiyatrik hastalıktanısı,nörolojikveyametabolikhastalığıolmayan8-14yaşaralığındaki23çocukile yapılmıştır. Çocukların ilaç kullanımı, laktoz intoleransı veya deneydekullanılanyiyeceklerealerjisibulunmamaktadır.

Yiyecekkararı çalışmasındayiyecekmotivasyonununyüksekolması içinkatılımcılara 3 saat öncesinden yemek yememeleri söylenmiştir. Beyingörüntülememerkezinevardıklarındaçocuklarınboyvekiloölçümüyapılmıştır.BMIskorlarıyaşvecinsiyeteyönelikolarakhesaplanmıştır.Davranışsalçalışma

19

öncesinde katılımcıların açlık derecelerini 11’lik ölçek üzerindendeğerlendirmeleriistenmiştir. Davranışsal yiyecek sıralaması ve fonksiyonel magnetik rezonansgörüntüleme(fMRI) ileyiyecekkararınınetkisideğerlendirmek için60yiyecekresmikullanılmıştır.Resimlerin30’uelma,brokoli gibi sağlıklı yiyecekler;30’uise şekerleme, patates kızartması gibi sağlıksız yiyeceklerlerden oluşmuştur.Bütün resimler aynı boyut ve kalitede gösterilmiştir. Çalışmalar bilgisayarprogramlarıüzerinden yürütülmüştür. Ayrıca çalışmada çocuklarla ilgili olan 6yiyecekve6yiyecekolmayantelevizyonreklamlarıkullanılmıştır.Reklamlar15sn uzunluğunda olup her fMRI yiyecek kararı değerlendirilmesi başlangıcındagösterilmiştir. Yiyecek sıralama çalışmasından önce, araştırmacı her katılımcınınkullanılacak yiyeceklere aşinalığından emin olmak için onlara resimleritanıtmıştır. Daha sonra iki ayrı çalışma olarak 4’lü ölçek üzerinden buyiyeceklerinsağlıksıralaması(çoksağlıksız,sağlıksız,sağlıklı,çoksağlıklı)vetatsıralaması(çokkötü,kötü,iyi,çokiyi)yaptırılmıştır. fMRIkullanılarakkatılımcılarayiyecekkararıçalışmasıuygulanmıştır.Buçalışmada katılımcılara yiyecek reklamı, yiyecek olmayan reklam ve reklamsızsiyahekranolmaküzere3ayrıepizoddafilmlergösterilmiştir.Ardındanyiyecekkararı testi uygulanmıştır.Yiyecek kararı testinde ekranda görülen yiyeceği nekadar yemek istedikleri hakkında karar vermeleri istenmiştir (kesinlikle hayır,hayır,evet,kesinlikleevet). Katılımcıların rastgele seçimler yapmasını engellemek ve test boyuncailgili kalabilmesini sağlamak için yiyecek kararlarını gerçeğe yakın şekildeyapmaları istenmiş ve tüm testler sonunda kararlarından bir tane yiyeceğinonlara ödül olarak verileceği bilgisi verilmiştir. Her katılımcı 3 ayrı durumda60’şarresimgörerek,toplamda180karartestiyapmıştır.SonuçlarDavranışsalsonuçlar

Yiyecek veya yiyecek olmayan reklamların yiyeceklerin değeri ile ilgilikararı değiştirip değiştirmediğine bakılmıştır. Çocukların her üç durumda da(yiyecek reklamları, yiyecekle ilgili olmayan reklamlar, reklamsız durum)yiyecekseçimlerindesağlıkyerinetatsıralamasınınönemliolduğugörülmüştür.Ayrıca yiyecek seçimlerinde yiyeceğin tadına değer verme durumu yiyecekreklamlarını izlediktensonraartmaktadır.Sonolarakçocuklarınyiyecekle ilgilireklamlar izledikten sonra yiyecekle ilgili olmayan reklamları izlediklerinekıyasladahahızlıkararverdiklerigörülmüştür.FonksiyonelMagnetikRezonans(fMRI)sonuçları

Araştırma hipotezleriyle uyumlu olarak çocukların yiyecek seçimlerisırasındakiventromediyalprefrontalkorteksaktivasyonu,yiyecek reklamlarınıizledikten sonra yiyecek reklamları izlemeyenlere göre anlamlı derecedeartmıştır. Aynı yiyecek resimlerinin bütün reklam fragmanlarında (yiyecekreklamları,yiyecekolmayanreklamlar,reklamsızdurum)gösterildiğigözönünealındığında, bu bulgular, karar sürecindeki ventromediyal prefrontal korteksaktivasyonundaki değişimin yiyecek reklamlarına maruz kalmadan dolayıolduğunudesteklemektedir.

Ayrıca ventromediyal prefrontal korteks aktivasyonundaki farklılıklarınçocukların beden kitle indeksi (BMI persentil skoru) veya motivasyoneldurumlarıyla (örneğin çalışma başında açlık seviyelerini rapor etmeleri) ilgili

20

olup olmadığı araştırılmıştır. Reklamların ventromediyal prefrontal korteksaktivasyonu üzerindeki etkisi beden kitle indeksi ile anlamlı olarak ilişkilibulunmamıştır. Fakat ilginçolarak çocuklarınaçlık seviyeleriyleventromediyalprefrontal korteks aktivasyonu arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Bu daçocuklar aç olduklarında reklamların beyin üzerine etkisinin daha fazlaolduğunugöstermektedir.*http://www.jpeds.com/article/S0022-3476(16)30496-6/pdflinkindeki“TheInfluenceofTelevisedFoodCommercialsonChildren'sFoodChoices:EvidencefromVentromedialPrefrontalCortexActivations”makalesindenözetlenerekçevrilmiştir(PsikologSerraKüpçüoğlu).

21

ŞekerEndüstrisiYağıNasılSuçluÇıkardı?*

Yeni yayımlanan belgelere göre, şeker endüstrisi, 1960’larda bilimadamlarınaşekervekalphastalıklarıarasındakiilişkiyiönemsizgöstermeleriveonunyerinedoymuşyağlarısuçlugöstermeleriiçinparaödedi.

University of California, San Francisco’daki (U.C.S.F) bir araştırmacınınortayaçıkardığıvegeçenPazartesigünüJAMAInternalMedicine’dayayımlananşekerendüstrisininiçbelgelerinegöre,sonelliyılda,bugünündiyetönerileridedahil, beslenme ve kalp hastalıkları ilişkisi üzerine yapılan araştırmalarçoğunlukla şeker endüstrisi tarafından şekillendirilmiş olabilir(http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2548255). U.C.S.F’detıpprofösörüveJAMAInternalMedicine’dayayınlananmakaleninyazarıStantonGlantz, “ Şeker endüstrisi, şeker tartışmasını on yıllardır raydan çıkarmayıbaşardı”diyor.

50.000dolarayazılanmakaleBelgelerde, ticari bir grup olan Sugar Research Foundation’ın (Şeker

Araştırma Vakfı), şimdiki adıyla Sugar Association’ın (Şeker Birliği), Harvard’lıbilim adamlarına 1967’de, şeker, yağ ve kalp hastalıkları üzerine bir “reviewmakale” (belli bir konuda yayınlanan çalışmaları gözden geçiren ve o konuda“otör” olanlar tarafından yazılan derleme makale) yazmaları için bugününparasıyla50.000Amerikandolarınadenkgelenbirparaödediğiortayaçıkıyor.Bu“reviewmakale”dekullanılançalışmalar“ŞekerAraştırmaVakfı” tarafındantek tek seçiliyor ve bu haliyle prestijli tıp dergisi New England Journal’da(NEJM)basılanmakale,şekervekalpsağlığıarasındakiilişkiyiminimizeediyorve suçu doymuş yağa yüklüyordu(http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/5339699).

JAMA’da yayınlanan ve şekerin kalp hastalıkları üzerindeki etkisiniönemsiz kılan belgeler elli yıl öncesine ait olsa da, daha güncel raporlar besinendüstrisinin beslenme bilimi üzerindeki etkisinin sürdüğünü gösteriyor.Geçtiğimiz yıl New York Times’da yayımlanan bir habere göre, dünyanın enbüyük şekerli içecek üreticisi olan Coca-Cola’nın, şekerli içecekler ve obezitearasındaki ilişkiyi önemsiz göstermeyi hedefleyen araştırmacılara milyonlarcadolarla destek verdiği ortaya çıkarıldı(http://well.blogs.nytimes.com/2015/08/09/coca-cola-funds-scientists-who-shift-blame-for-obesity-away-from-bad-diets/) . Bu Haziran’da AssociatedPress’inyayımladığıhaberde ise, şekerüreticileri, şekeryiyençocukların şekeryemeyenlerden daha az kilolu olduğunu kanıtlayan araştırmacılara ödenekverdiğigörülüyor.

Harvard’lı bilim adamları ve işbirliği içinde oldukları şeker endüstrisiyöneticileri artık hayatta değil. Şeker endüstrisinden ödenek alan bilimadamlarından biri olan D. Mark Hegsted, Amerika Birleşik Devletleri TarımBakanlığı Beslenme Birimi yöneticiliğine getirildi ve 1977 yılında FederalBeslenme Kılavuzu taslağının hazırlanmasına yardımcı oldu. Kılavuzunhazırlanmasınayardımcıolanbaşkabiraraştırmacıda, makalenindiğeryazarıveHarvardBeslenmeBirimibaşkanıDr.FredrickJ.Stareidi.

22

JAMA’da yayınlanan belgelere karşılık olarak, “Sugar Association”tarafından yapılan açıklamada, 1967’deki makalenin yayımlandığı sırada, tıpdergilerinde yayın yapan araştırmacıların fon kaynaklarını açıklamak zorundaolmadıklarınısöyledi.GerçektendeTheNewEnglandJournalofMedicine,1984yılınakadararaştırmacılarına fonkaynağı açıklamakuralınıgetirmedi. “SugarAssociation”, başka bir açıklamasında, endüstrinin yapılan bütün araştırmaaktivitelerini“dahafazlatransparanlıklayürütmesi”gerektiğinibelirtirken,yinedeendüstriödenekliaraştırmalarınbeslenmebilimiüzerindeönemliveöğreticibir etkisinin olduğunu savundu. Açıklamada, geçtiğimiz 20-30 yılda yapılanaraştırmaların, “şekerin kalp hastalıkları üzerinde önemli bir rolü olmadığını”gösterdiğidebelirtildi.

Obezitekrizişekertüketimininteşvikedilmesinemibağlı?Dr.Glantz’egöre,ortayaçıkarılanbugerçeklerönemli,çünküşekerinve

doymuş yağların potansiyel zararı üzerine olan tartışma günümüzde halasürüyor. Sağlık uzmanları uzun yıllardır, Amerikalıları günlük yağ alımınıazaltmaya teşvik etti ve bu da birçok insanın yağca fakir, şekerce zenginyiyeceklertüketmesinesebepoldu.Bazıuzmanlar,budurumunbugünküobezitekrizini alevlendirdiğini düşünüyor. Dr. Glantz’in sözlerinden alıntı yaparsak;“Şeker endüstrisinin yaptığı çok akıllıcaydı; çünkü hazırladıkları bumakaleler,özellikleseçkinbirtıpdergisindebasılırsa,bukonudakitümbilimseltartışmayışekillendirebilecekpotansiyelesahipti.”

Sözüedilenve1967’deyayınlananmakaleninyazarlarındanDr.Hegsted,yaptığıaraştırmalarıhükümetinbeslenmeönerilerinietkilemekiçinkullandıvedoymuş yağların kalp hastalıklarına yol açtığını vurgularken, şekeri ise “dişçürüklerine yol açan boş kalori” olarak tarif etmeyi tercih etti. Son yıllardaAmericanHeartAssociation(AmerikanKalpBirliği),WorldHealthOrganization(DünyaSağlıkÖrgütü)vediğersağlıkotoritelerifazlatüketileneklenmişşekerinkardiovaskülerhastalıkriskiniarttırdığıylailgiliuyarılarayerversede,doymuşyağlarlailgiliuyarılarhükümetindiyetönergesindekiönemliyerinihalakoruyor.

New York Üniversitesi ( NYU) Besin Çalışmaları ve Halk SağlığıBölümü’nde beslenme profesörü olan Marion Nestle, JAMA’nın 12 Eylül 2016tarihlisayısınayazdığı“Editorial”yazıda, JAMA’dayayınlananbelgelerinşekerendüstrisinin, şekerin koroner kalp hastalıklarındaki majör risk faktörüolduğunu aklamak için araştırma başlattığını açık bir şekilde gösterdiğinibelirtiyor (http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2548251).Profesör Nestle, “Bu kadar bariz örnekler görmek çok rastlanan bir şey değil;bencebunlarürkütücü”diyor.

Harvard T. H. Chan Public School of Health’de beslenme bölümübaşkanlığı yapanDr.WalterWillet, 1960’danberi akademideki çıkar çatışmasıkurallarınınbirhaylideğiştiğinibelirtiyorvekonuhakkındabasılanendüstriyelbelgelerkanıtlıyorki,araştırmalar,endüstrikaynaklarıyerinekamukaynaklarıile yapılmalıdır diyor. Dr. Willet, geçmişte araştırmacıların şeker ve yağınriskleriniölçmekiçinkısıtlımiktardaveriyesahipolduğunu,bugünise,verilerinrafine karbonhidratların ve özellikle şekerle tatlandırılmış içeceklerinkardiyovasküler hastalıklar için önemli bir risk faktörü olduğunu gösterdiğinifakatdiyettekiyağtürünündeçokönemliolduğunubelirtiyor.

23

Halkıngörüşünasıl manipüleedilir vebilimadamlarıbunun içinnasılkullanılır?

JAMA Internal Medicine makalesi, U.C.S.F’de post doktora fellow’u olan

CristinE.Kearns’inHarvard,TheUniversityof Illinoisvediğerkütüphanelerinarşivlerinde bulmuş olduğu binlerce sayfa yazışma ve başka bir çok belgeyedayanıyor. Bu belgelerin gösterdiğine göre, 1964’de şeker endüstrisinin üstdüzeyyöneticilerindenbiriolanJohnHickson,endüstrininüstdüzeyyöneticileriile halkın görüşünü “kendi araştırma, bilgi ve yasal programları” yardımıylamanipüle etme (değiştirme-shift) planını tartışıyor. Bu sırada yapılanaraştırmalar, ülkede artmakta olan kalp hastalığı oranıyla, yüksek şeker içerendiyetler arasındaki ilişkiye ışık tutmaya başlamıştı. Aynı zamanda, aralarındaMinnesota doktorlarından Ancel Keys’in de olduğu bilim adamları, buaraştırmalararakipolarak,kalphastalıklarıiçinasılriskfaktörünündoymuşyağvekolesterololduğunukanıtlayacakbirteoriüzerindeçalışıyordu.Mr.Hickson,şekervekalphastalığıarasındakiilişkiyiinceleyenaraştırmalarakarşın,endüstribazlı araştırmalar yapılmasını önerdi ve bu sonuçların yayımlanmasıyla şekerendüstrisinin aleyhinde yapılan çalışmaların çürütülebileceğini söyledi. 1965yılında, Mr. Hickson, anti-şeker araştırmalarının itibarını sarsacak bir “reviewmakale” hazırlaması için Harvard araştırmacıları arasından bir liste oluşturdu.Hicksonbuaraştırmacılaragünümüzde49.000dolara tekabül edenbirmeblağödedi. Mr. Hickson, dikkate alınmasını istediği araştırmaları kendisi seçti vemakalenin şekerin lehinde çıkmasını istediğini açıkça belirtti. Harvard’lı Dr.Hegsted, şeker yöneticilerine güvence verdi. Yazışmalarda Hegsted’in kendisözleri şöyle: “İstediğiniz şeyin farkındayız ve gerekeni elimizden geldiğinceyapacağız.”

Harvard’lıaraştırmacılarmakaleüzerindeçalışırkenbulduklarısonuçlarıveilktaslaklarıMr.Hicksonilepaylaştı.Mr.Hicksonisemakaleningidişatındanoldukçamemnunolduğunubelirtti.Makaleninsonuçkısmında,şekerileilgilibirsonuca varmak için gerekli verinin yetersiz olduğuna karar kılındı ve doymuşyağhakkındakiverilerinüzerindeduruldu.Mr.Hickson’ınaraştırmanınsonhaliileilgilisözlerişöyle:“Bilmeniziisterimki,aklımızdakişeytamolarakbuyduvebasılmışhalinigörmeyisabırsızlıklabekliyoruz.”

“NEJM’da 1967’de bu makale yayımlandıktan sonra, şeker ve kalphastalıklarıüzerineolantartışmasöndüvedüşükyağlıbeslenmebirçoksağlıkuzmanının desteğini kazandı.” diyorDr. Glantz. “Bugünün standartlarına göre,davranışlarınınçokkötüolduğunusöylemeliyiz”diyeekliyor.*12Eylül2016TarihliTheNewYorkTimes’dayayınlanmıştır.

**Çeviren:ZeynepHatun ŞükrüHatun**Arabaşlıklarveparanteziçindekibazıaçıklamalarçevirenlerceeklenmiştir.

24

OkulKantinleriGenelgesiGüncellendi

Uzun zamandır üzerinde en çok durduğumuz konuların başında okulkantinlerigeliyor vegeçenhaftayıbukonudaaldığımıziyihaberlebitirdik.Buhabere göre içinde bizlerin de olduğu Sağlık Bakanlığı Okul Sağlığı BilimKurulu'nun üzerinde çalıştığı " KantinGenelgesininGüncellenmesi" çalışmalarıbir çok aleyhteki "lobi" faaliyetine rağmen başarıyla bitirilmiş ve Milli EğitimBakanı tarafından imzalanmıştı. Bu yeni genelge, 2011’de o zamanki bakanlarRecep Akdağ ve Ömer Dinçer’in olumlu tutumları ile çıkan eski genelgeninkapsamını genişlettiği gibi, “Okul Kantinlerinde satılmayacak yiyecek veiçeceklerin”netbirlistesinideiçeriyor.ÇocuklardakişişmanlığınönlenmesindeönemlibiradımolanbuçalışmayakatkıdabulunanbaştaSağlıkveMilliEğitimBakanlığıyetkilileriolmaküzerebütünemekverenlereçokteşekkürediyoruz.

Bu yeni genelgede önceki yazılarımızda “abur-cubur” dediğimiz içinkızgınlığa neden olan bütün ürünlerin yanı sıra, suni tatlandırıcı eklenmişyiyecek ve içeceklerin satışı da yasaklanıyor. Bilindiği gibi çocukların görünceheyecanlandıklarıbirçokçikolatakaplıambalajlıürünyüksekkalorileriçeriyorvebuürünlerindoymahissinideengellediğinibiliyoruz.Yinesonyıllardasunitatlandırıcıların beklenin aksine şişmanlık ve tip 2 diyabet sıklığında artışaneden olduklarını gösteren araştırmalar artıyor. Dolayısıyla bu genelgeçocukların hiç de masum olmayan “Diyet içecekler”den korunmasına da kapıaçıyor.Okullardayemekhanesisteminegeçilmeli

Ülkemizdekiörgüneğitimkurumlarında(okulöncesi,ilkveortaöğretim)18 milyon civarında öğrenci okuyor ve bu çocukların çok büyük çoğunluğuöğlenleri beslenmek için okul kantinlerinemahkumdurumda. Bir kaç yıl önceSağlıkBakanlığı,Milli EğitimBakanlığı veHacettepe Üniversitesi’nin yaptıklarıaraştırmadakentlerdekiokullarınyalnızca%17’sindeyemekhaneolduğu,bunakarşın% 92’sinde kantin olduğu saptandı. Okul kantinlerinin hemen hepsininözel işletme olduğu, denetimlerinin oldukça güç olduğu ve bazı şehirlerde“Kantin mafyaları” oluştuğu dikkate alınırsa çocukların karşı karşıya olduğubeslenmerisklerininekadarbüyükolduğunutahminetmekzordeğil.Oysabirçok bakımdan ülkemize benzeyen ama çok daha büyük bir nüfusa sahip olanBrezilya’dadevlethergün42milyonçocuğa,tamamenBrezilyatarımürünlerinedayalı olarak her öğlen sağlıklı öğlen yemeği veriyor. Dünyadaki en iyiörneklerden birisi olarak gösterilen “ Brezilya Okul Yemeği Programı” ndayemekler okulda pişiriliyor ve bütün süreçte hem besin hem de beslenmegüvenliği ön planda tutuluyor. Geçenlerde bir toplantıda karşılaştığım sağlıkbakanlığı yetkilisi kendilerinin de benzer bir hazırlık yaptıklarını ve yaklaşıkmaliyetin2milyarTLcivarındaolduğunusöyledi.Geçenyıl23Nisandolayısıylayazdığımız gibi ülkemizi yönetenlerin çocuklara “Ücretsiz ve sağlıklı öğleyemeği”müjdesivermelerigerekiyorvebununiçinülkemizinimkanlarıyeterli.

Sonuç olarak, OkulKantinleri Genelgesi’nin güncellenmesini en azındançocukların sağlıklı olmayan ürünlerden korunması bakımından önemli birilerleme olarak kabul etmek gerekiyor ama esas ülkemizde Brezilya benzeri“TürkiyeOkulYemeğiProgramı”başlatılmasınaihtiyaçvar.

25

MuratÜlker’inülkemizinenzenginkişisiolmasıçocuklarınobezolmasıpahasınabirzenginlikmi?

Kimseninparasındapulundagözümüzyokveülkemiziniçindebulunduğuşiddetkısırdöngüsünüderinbirendişeveüzüntüileizlerkenbirşeyyazasımızyok ama bugün poliklinikte gördüğüm güzel yüzlü obez kız Esme’nin ailesinesöylediğimsözünbiryazıolarakoluşmasınaengelolamadımaçıkçası.Esme,10yaşında; ailesine göre son 2-3 yılda hızlı kilo almış ve annesi doyma hissiningiderekkaybolduğunu,şekerlişeyleryemediğizamanbaşınınağrıdığını,bununiçinnörologlaragittiğinianlattıuzunuzun.Annesibeşçocukdoğurduktansonrakilo almış ve ailede onundışında şişman kimse yok ve yine ailede erken tip 2diyabet öyküsü de yok. Son yıllarda gördüğüm yüzlerce obez çocuğun ailesinesorduğumsoruyuonlarada sordum:NeoldudaEsmebukadarhızlı kiloaldı?Annesi “bizim marketimiz var ve Esme “abur-cubur” bağımlısı” dedi. SabahMurat Ülker’in ülkemizin en zengin kişileri listesinde birinci olduğunuokumuştum;kendimitutamayımonlara“MuratÜlkerEsmegibiobezçocuklarınveonlaramüsamahagösterenailelerinsayesindeenzenginkişioldu”dedimveesas burada kendimi tutamayım ekledim: “Keşke ülkemizi yönetenler gazete,kitap yasaklayacaklarına “abur-cubur”ürünleri yasaklasa”. Bu kısmı biraz şakaveiçimizdebirikenlerinbirsonucuamacümleninilkkısmınıheryerdesöylemekisterim. Gerçekten de ülkemizdeki çocukların obez olmasında Eti ve Ülkerürünlerininbüyükbirpayıvarvebuürünleriüretenleri,buürünlerinbileşiminibelirleyenleri,buürünleriçokbüyükreklamkampanyalarıilepazarlayanları,buürünlerin okul kantinlerinde serbestçe satılması için olmadık lobi faaliyetiyürütenleri, “çocukların şişman olmasından besinler değil hareketsiz olmalarısorumludur”sözünübenimsetmekiçinbirçokaraştırmayaptıranlarıbiliyoruz.

“Abur-cubur”ürünlerbesinbağımlılığıyapıyor İçinde bizim de olduğumuz bir çok araştırmacı, son yıllarda besinbağımlılığının bir “metafor” değil, gerçek olduğunu, özellikle şeker, yağ ve tuziçeren besinlerin çocukların henüz oluşmakta olan besinlerle ilgili “hazsistemlerini”çokgüçlübirşekildeuyardıklarınıveaynenkeyif verenmaddelergibi çocukların/gençlerin bunlara bağımlı hale geldiğini ortaya koyanaraştırmalar yayınladılar(http://www.turkishjournalpediatrics.org/pediatrics/pdf/pdf_TJP_1465.pdf).BundanbirkaçayönceMichiganÜniversitesi’ndenaraştırmacılardaişlenmişveyüksekkaloribesinlerinnasıl “bağımlılıkdavranışı” yarattığını “YaleBağımlılıkÖlçeği” ile gösterdiler ve bağımlılık yapan 32 ürünü belirlediler(http://www.independent.co.uk/life-style/food-and-drink/pizza-chocolate-chips-and-cheese-top-list-of-addictive-foods-people-find-hard-to-put-down-a6709416.html). Bu ürünlerin çoğunluğu “abur-cubur” olarak bilinen, küçük,ucuzamayüksekkaloriiçerenbesinler(Pizza,kek,çikolata,cips,bisküvi,çubukkrakersayılabilir).

Buürünlerdenbirisiolanbir adetÜlkerÇokanat32gramve181kaloriiçeriyor. Bu ürünün bileşiminde 11,1 gram yağ, 18,6 gram karbonhidrat veyalnızca 2 gramprotein bulunuyor. Fiyatı ise sadece 95 kuruş. Bir çocuğun buüründen aldığı kaloriye harcaması için en az 30 dakika bisiklete binmesi

26

gerekiyor.Oysa çocuklarbunualırlarkenhiçbir zamanbukadaryüksekkaloriiçerdiğinibilmiyorlar.Bununötesindebuürünlerhızlıbirşekildekankarıştığıvelifsiz olduğu için pankreastan yüksekmiktarda insülin salgılatıyorlar ve kandahızla yükselen insülin karbonhidratların yağa dönüşmesine neden olduğu gibitokluk hissini de önlüyor. Bu çocuklarda Esme’nin annesinin söylediği doymahissigiderekköreliyorvebuürünleriyemediklerizamanbağımlılardagörülen“huzursuzluk, baş ağrısı” gibi bulgular görülüyor. Biz buna “beyinsel açlık”diyoruz,yanibirtür“açgözlülük”,“doyurulamayanaçlıkda”denebilir.

Bu örnek bize “kalorinin yalnızca kalori olmadığını”, hangi üründenalındığınınçokönemliolduğunu,örneğinaynıkaloribademdenalınsalifiçerdiğiiçininsülinsalgısınıçokazuyaracağınıanlatıyor.Besinendüstrisiyöneticilerininveya “ideologlarının” aksine bilim adamları çocukların aslında bu ürünleremaruz bırakıldıklarını, bu ürünleri üretenlerin çocukların “haz biyolojisine”tuzakkurduklarınıveonlarıömürboyutüketiciyapmakisterkenaynızamandanonlarıobezyaptıklarınıanlatmayaçalışıyor.

“Çocuğunuzsigaraiçiyormu?”

Bugün Esme’nin kendisine ve ailesine sorduğum soruyu son yıllarda

muayeneettiğimbütünobezçocuklarınailesinesoruyorum:“Çocuğunuzsigaraiçiyor mu?”. Tabii ki hepsi bu soruya güçlü bir şekilde ve “nasıl içer sigara”vurgulaması ile hayır diyor. Ben de onlara aslında “abur-cubur” ürünlerin veşekerliiçeceklerinaslındaenazsigarakadarzararlıolduğunuamabuürünlerintüketilmesine izin verdikleri için çocuklarının şişman olmasından sorumluolduklarını anlatıyorum. Gerçekten de bir çok aile çocuklarının şişmanlamasürecini“seyrediyor”vegenellikleşiddetliobezhalinegelinceveartıkbedenlerişişmanlatıcı besinlerin esiri olunca hekime getiriyorlar. Tabi bunda okullardabesleyicivelezzetliöğleyemeğiolmamasının,çocuklarınkantinlerdekiürünleremahkum edilmesinin payı büyük. Yani besin sektörü devasa reklam ve diğermanipülatifçalışmaları ileçocuklarınşişmanlamasınanedenolurkenaileleride“çaresiz”bırakıyor.BununötesindegeçenaylardaTimes’akonuolduğuüzerebuşişmanlatıcı ürünleri satanlar ürettiklerin ürünlerin şişmanlığa neden olduğuiddialarına karşı koymaları için bilim insanlarına milyonlarca dolar/sterlinakıtıyor(http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151008_times_coca_cola).Yaniaslındaneyaptıklarınıiyibiliyorlarvehiçdemasumdeğiller.

Sonuç olarak ben de bugün bana bir annenin yazdıklarına aynenkatılıyorum: “Büyükleriçinyasakladıklarıalkolvesigarakadarzararlıolduğunudüşünüyorum tüm bu abur cuburların. Reklamıyla, pazarlamasıyla, çeşit, çeşitstratejileriyle çocuklarımızı zehirliyorlar”. Murat Ülker’in bilimi desteklediğinibiliyorumvearkadaşlarımdanalçakgönüllübirkişiolduğunudaduyuyorumvesözlerimkişiolarakonayönelikdeğilamayinedezenginliğininçocuklarınobezolmasıpahasınabirzenginlikolduğunusöylemekistiyorum.

27

Sakinbiryazıyaöfkeli“tekzip”neanlamageliyor?

“MuratÜlker’inülkemizin en zenginkişisi olması çocukların obez olması

pahasına bir zenginlikmi ?” yazısını, beni ve üslubumu tanıyanların yakındanbileceğigibi kişileri,kurumlarıkaralamak içindeğil,esasolarakbazıürünlerinçocukların şişmanlığındaki etkisine dikkat çekmek için yazdım. İşin doğrusukonunun kendisinin rahatsızlık yaratacağını, başlığın belki “irrite edici”bulunabileceği aklımdan geçti ama sanatla ilgili olduğunuda duyduğumMuratÜlker’in yazının başlığının “ironi” içerdiğini anlayacağını düşündüm. Dahadoğrusu bu “ironiyi” anlayıp, “görüş açıklamaktan” başka amacı olmayan biryazıya kişi ve kurum olarak olumsuz bir tutum göstermeyeceklerini bekledim.Yazılan ve “öfkeli” bulduğum tekzip metnini “Ülkemizde çocukluk çağındaobeziteyi önlemek için neler yapılmalı?” başlıklı bir konuşma yapmak içingeldiğimAnkara’daokumakdaaslındabuironiyitamamlamışoldu.

Öncelikletekzipmetnininiçerikveüslubununbenimyazımıniçeriğineveruhuna tamamen aykırı bir şekilde “başarı hikayesini karalama, kötüleme”amacını taşıdığıüzerinebinaedilmesini çokyadırgadım.Esasbu şekildeki birtekzipmetniyazınınkendisinebirhaksızlıkve içerdiğisuçlayıcı dilde dikkatçekici.BuüslubunMuratÜlker’inüslubuolduğunusanmıyorum;çünkütekzipmetninde kullanılan argümanlar ve dil Amerika’daki benzer kuruluşlarınüslubuna çok benziyor ve bunlara benzer saldırgan ifadeler ile çeşitlitoplantılardadadahaöncekarşılaştım.

Herkesinbildiğiüzereçocuklardakişişmanlıktabesinendüstrisininetkisien önemli konu başlıklarından birisi. Bunun ötesinde daha önceki yazılarımdadeğindiğim “ Fed-Up” isimli belgesel tamamen bu konuyu anlatıyor(http://www.imdb.com/title/tt2381335/). Bu filmde eski ABD başkanı“Amerika’daki çocukların bir felaket haline gelen şişmanlama sürecinde besinendüstrisinin etkisini erken göremediklerine hayıflanan” sözler söylüyor. BenAmerika’daki besin endüstrisi temsilcilerinin bu filmin yasaklanması vs içinbaşvuruda bulunduğunu hatırlamıyorum. Benim yazım her ay yüzlerce obezçocuk gören bir hekimin uyarılarını dile getiriyor ve bunu da “abur-cubur”ürünlerüzerindenyapıyor.Birçokbilimadamı/hekimgibibendebuürünleringıdamevzuatınauygunolsalarda çocukbeslenmesindeyeriolmamasıgerekenürünlerolduğunudüşünüyorumvebunungerekçeleriniaçıkbirşekildeyazıdabelirttim.Benzerdurumşekerliiçecekleriçindegeçerli;dahaöncebunlarlailgilide yazdım ve hatta bazı şekerli içeceklerin reklamlarının yasaklanması içinbaşvuruda bulundum. Bu çabalarımın tek bir amacı vardır, o da çocuklarınobezitedenkorunmasıdır.

Benim yazımın Murat Ülker ve Ülker yöneticilerinde “öfke” yaratmışolmasındanüzüntüduydum;çünküamacımbudeğildi.Amacımdünyanınbirçokülkesinde olduğu gibi ülkemizde de besin endüstrisinin çocuklara satılanürünlerininbileşiminigözdengeçirmesigerektiğinedikkatçekmekti.Gerçektende100gramında23gramyağ,72gramkarbonhidratveyalnızca5gramproteiniçeren ve yendiğinde 452 kalori veren bir ürünün çocuklara pazarlanmasınınçocuklara haksızlık olduğunudüşünüyorum.Daha önce “çocuklar istedikleriniyesinamahareketetsinler” ya da “trafikkazalarıhızlaartıyorozamanhızı120km/saatigeçmeyenarabalaryapılsınönerisinekadarsaçmaisebutürbesinlerinkalori miktarına karışmak da o kadar saçma” şeklindeki argümanları duymuş

28

birisi olarak, besin endüstrisinin benim gibi konuya yalnızca çocuklarınsağlığının korunması açısından yaklaşan daha fazla kulak vermesini beklerim.Bir kez daha söyleyecek olursam “abur-cubur” ürünlerin çocuklara zararlıolduğunu ve ailelerin “sigaraya karşı” gösterdikleri katı tutumu bu ürünlerintüketiminidegöstermelerigerektiğinidüşünüyorum.

MeslekhayatınıyapıcılıküzerinekurmuşbirçocukhekimiolarakÜlkergrubunuveMuratÜlker’i“bilinçlivekasıtlı”birşekildekaralamakiçinbuyazıyıyazdığım ifadesini kesin bir şekilde reddediyorum. Eğer amacım bu olsaydıyazının sonunda Murat Ülker’in bilime olan katkılarından ve alçakgönüllükişiliğinden dem vurmazdım sanırım. Son kez söyleyecek olursam yazınınbaşlığınıntamamenkonuyadikkatçekmekiçinyapılmışbir“ironi”olduğunu,hiçbir şekilde bir kişinin zenginliğine gölge düşürme amacı taşımadığını, MuratÜlker’i ve yaptıklarını bildiğimizi ama besin endüstrisinin çocuklardakişişmanlıktakiönemlipayınıanlatmayadevamedeceğimiziaçıkbirdillebelirmekistiyorum.