okuyan kızlar aydınlık yarınlar - gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf ·...

16
MART - NİSAN 2017 SAYI: 490 www.gazette13.com GAZETTE-13 50 YAŞINDA BATI’NIN İKİ YÜZÜ YAŞAR İLKSAVAŞ'IN KALEMİNDEN TİYATRO... GENEL YAYIN YÖNETMENLERİNİ TANIYALIM ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMUYLA SPOR GÜNDEMİ Sayfa 2'de Sayfa 10'da Sayfa 14'te Sayfa 2'de KADİR ABİ’DEN KABATAŞ’A İSTANBUL'UN EN BÜYÜK TRANSFER MERKEZİ VE MUHTEŞEM BİR MEYDAN… RAHMİ KOÇ, BABASI VEHBİ KOÇ’U ANLATTI: BİLAL ÖZCAN'IN ÖZEL SÖYLEŞİSİ EFSANE TENOR JOSE CARRERAS İSTANBUL OPERA SEYİRCİSİNİ BÜYÜLEDİ İSTANBUL'DA 9.9'LUK CARRERAS DEPREMİ Okuyan Kızlar "Aydın"lık Yarınlar 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ÇEŞITLI ETKINLIKLERLE KUTLANDI. DOĞAN HOLDING ONURSAL BAŞKANI AYDIN DOĞAN DA DOĞAN HOLDING’DE ÇALIŞAN KADINLAR IÇIN YEMEK DAVETI VERDI. Duayen gazeteci ve ilklerin televizyoncusu Bilal Özcan Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç

Upload: others

Post on 02-Jun-2020

17 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

MART - NİSAN 2017 SAYI: 490

www.gazette13.com

GAZETTE-13 50 YAŞINDA

BATI’NIN İKİ YÜZÜYAŞAR İLKSAVAŞ'IN KALEMİNDEN TİYATRO...

GENEL YAYIN YÖNETMENLERİNİ TANIYALIM

ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMUYLA SPOR GÜNDEMİ

Sayfa 2'de Sayfa 10'da Sayfa 14'te Sayfa 2'de

KADİR ABİ’DEN KABATAŞ’A İSTANBUL'UN EN BÜYÜK TRANSFER MERKEZİ VE MUHTEŞEM BİR MEYDAN…

RAHMİ KOÇ, BABASI VEHBİ KOÇ’U ANLATTI:

BİLAL ÖZCAN'IN ÖZEL SÖYLEŞİSİ

EFSANE TENOR JOSE CARRERAS İSTANBUL OPERA SEYİRCİSİNİ BÜYÜLEDİ

İSTANBUL'DA 9.9'LUK CARRERAS DEPREMİ

Okuyan Kızlar "Aydın"lık Yarınlar8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ÇEŞITLI ETKINLIKLERLE KUTLANDI. DOĞAN HOLDING ONURSAL BAŞKANI AYDIN DOĞAN DA DOĞAN HOLDING’DE ÇALIŞAN KADINLAR IÇIN YEMEK DAVETI VERDI.

Duayen gazeteci ve ilklerin televizyoncusu Bilal Özcan

Koç Holding Onursal Başkanı

Rahmi Koç

Page 2: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Müdürü

GÜNGÖR DENİZAŞAN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüA. CAHİT UĞURATA

Genel Yayın DanışmanıERCAN ERDAL

GAZETTE-13 SATILMAZ.BEDELSİZ DAĞITILIR

GAZETTE-13’de yayınlanan imzalı yazılardan yazı sahipleri sorumludur

Gazetemizde yayınlanan resimler hiçbir suretle iktibas

edilemez.

MART - NİSAN 2017 SAYI: 490 YIL: 50 CİLT: 50

GAZETTE-13INTERNATIONAL

YÖNETİM YERİAbdülhak Hamit Cad.Serin Apt. No: 62/7

34437Taksim / İstanbul

YAYIN TÜRÜYEREL SÜRELİ YAYIN

İki aylık, Spor, Magazin, Sanat, Basın ve Mİzahi

Toplum Haberleri Gazetesi

Dizgi Sayfa Düzeni, Montaj

GAZETTE-13

Hazırlık ve BaskıM. YAVUZ BİTİŞ

KARDEŞLER GRUP MATBAACILIK VE

REKLAMCILIK LTD. ŞTİ.Litros Yolu 2. Mat. Sit.

ZB 15 Topkapı - İSTANBUL

Tel: +90 212 544 18 25

TELEFONLAR+90 212 237 80 80+90 212 237 80 81Faks: +90 237 80 82

Gsm: 0532 213 36 97

KURULUŞ TARİHİ16 KASIM 1967

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 2

GAZETTE-13 ARŞİVİ ÜCRETSİZ OLARAK HİZMETİNİZDE

www.gazette13.com16 KASIM 1967'DEN BU YANA BIKMADAN

USANMADAN ARALIKSIZ OLARAK ÇIKARDIĞIMIZ GAZETTE - 13, GELİŞEN TEKNOLOJİYE VE ÇAĞIN

GEREKLİLİĞİNE AYAK UYDURARAK DİJİTAL ORTAMDA DA ARTIK SİZLERLE. 50 YILDIR BÜYÜK EMEKLERLE

ÇIKARDIĞIMIZ TAM TAMINA 488 SAYI VE TÜM ARŞİVİMİZLE BİRLİKTE, İNTERNET

SİTEMİZLE DE SİZLERE DAHA YAKINIZ. BEĞENECEĞİNİZİ ÜMİT EDİYORUZ. NİCE YILLARA NİCE BEMBEYAZ

SAYFALARLA BULUŞMAK ÜZERE.

Batı, hiçbir zaman Türkiye’nin modern, müreffeh, özgürlükçü, gelişmiş, dünyaya

açılan, Avrupa’yla yarışan, uygar bir ülke olmasını istemedi... Hep sürünen, direnen ve onların önünde ezilip büzülen, bir üçüncü dünya ülkesi olarak görmeyi tercih etti...Türkiye ile ilişkilerinde, bir görünen, bir de hissedilen yüzü var Batı’nın... Stratejik ortak, müttefik görünen yüzünde, ortak çıkarların önplana alındığı bir idealin sadece edebiyatı var...Ancak arkaplanında ise uygulaması...ABD’nin New York şehrinde, ne büyük ideallerle kuruldu Birleşmiş Milletler... İki büyük savaşla,

yerlebir olan dünyayı barışa taşımak, devletlerin ihtilaflarını kanla değil, barışla, diyalogla çözmek gibi yüce bir gaye taşıyordu...Milyonlarca insanı savaşlarda kaybeden, milyonları sakat bırakan, anaları dul, çocukları yetim, hatta öksüz bırakan, psikolojilerini bozan, yaşanabilir dünyayı kabusa çeviren anlayış terkedilecekti...Devletler, barış içinde hayatiyetini sürdürecek, insanlar, hangi dil, din ve ırka mensup olursa olsun, birarada, huzur içinde yaşayacaktı... Her şey o kadar güzel olacak, insanlık yeni, barışçıl bir dünyaya uyanacaktı...

* * *Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı... Bu anlayışı ilk bozanlar da, ne yazık ki, kuralları koyan, Birleşmiş Milletleri kuranlardı...BM’nin ilk tanıdığı devlet, kovulan Arap halkının enkazı üzerine inşa edilen ve ezilen Filistinliler’in topraklarında yaşayan bugün Ortadoğu’da en çok kan akmasına sebep olan ülke, İsrail... Bir sorunu çözerken, yüzyıllarca

çözülemeyecek sorunu yaratarak ve insanlığın, özellikle de Ortadoğu’nun başına musallat ederek çözdüler güya...Beş daimi üyeyle, güçlüleri koruyan, zayıf ülkeleri ve gariban milletleri hep ezen bir anlayış... Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya 5’ten büyük” derken, aslında bu çarpıklığa işaret ediyordu...5 ülkeden herbirinin sponsoru olduğu, koruduğu ülkeler var... BM’nin tanıdığı yaklaşık 260 ülkeden belki 20-30’u bu kategorideyken ve sürekli desteklenirken, geride kalanları hep üçüncü sınıf vatandaşların yaşadığı devletler...

* * *UNESCO’nun politikaları da bundan farklı değil, NATO’nun uygulamaları da... Siz NATO üyesi ülke olarak Kore Savaşı’nda, inanılmaz kahramanlıklar yapabilirsiniz, Afganistan’da Aftika’da müthiş bir göfev ifa edebilirsiniz ama asla bir beklenti içerisinde olamazsınız, hak iddia edemezsiniz...Sizin ülkenizi bölmek isteyen

terör örgütlerine karşı, NATO’daki müttefiklerinizin, yanınızda olmasını isterseniz, daha çok beklersiniz... Onlar da müttefiklerinizin koruması altındadır... İşin garibi, dünyada hiçbir konuda anlaşamayan, ABD ve Rusya, size karşı terör örgütlerine birlikte elele kolkanat gererler... Siz de apışıp kalırsınız...Peki ya Kıta Avrupası?.. Hürdünya’nın kibirli üyelerinin özgürlük anlayışı, sadece kendi halkının hakkı olan özgürlüktür... Onların sınırları dışında yaşayanların malının, mülkünün, canının ve yaşama hakının hiçbir değeri yoktur Batılılar’ın gözünde... Hatta, kendi sınırlarına daha sonra dahil olanların, hamallık ve temizlik işlerinde kullandıkları, maden ocaklarında veya riskli işlerde çalıştırdığı, farklı milliyetteki insanların da bir kıymetiharbiyesi yoktur onların gözünde... Pandalar kadar değeri yoktur insan hakları örgütlerinde...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Lahey Adalet Divanı, kendi insanları arasında adaleti sağlamak

ve diğer insanlar üzerindeki farklılığını tescil etmek içindir...Bugün Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye’ye karşı nasıl bir çiftestandart uyguladığını daha net görüyorsunuz...Türkiye’yi, 60 yıldır kapılarından içeri sokmayanlar, AB’ye almamak için, bahane üstüne bahane üretenler, özellikle 2010’a kadar müthiş reformlarımıza rağmen aralarına kabul etmeyenler, Komünist ülkeleri, ne ekonomik, ne siyasal, ne de özgürlük kriterlerine uymadıkları halde, iki yılda birlik üyesi yaptılar...Türkiye’yle ilk defa bir İslam ülkesini bünyeye katmak varken, hepsi aynı dinden, tam bir Hıristiyan Kulübü fotoğrafı sergilediler, adeta Haçlı ruhunu yaşatmaya de am ettiler... Bugün Türkiye’yi, içe kapanmakla, yeni ittifaklar aramakla suçlamak ve başta Şanghay Beşlisi’ne yüzünü çevirmekle itham etmek, onların hakkı değil, Türkiye’ye yaptıkları yanlışların sonucudur...Bu da Batı’nın, görünen özgürlükçü değil, gerçek yüzüdür...

BATI’NIN İKİ YÜZÜ

ÜNLÜ SPOR YAZARI ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMUYLA

BU AYIN ÜÇ KULÜBÜTürkiye Süper Ligi Turgay Şeren Sezonunda Şampiyonluk ve kümede kalma yarışı iyice kızışıyor. Takımların sıralamdaki yerleri netleşmeye başlarken şampiyonluk yarışında Beşiktaş'ın rakipleri ile arayı açması şampiyonluk yarışındaki büyük avantajı.

FENERBAHÇE, Sezona yeni hoca ve yepyeni bir hava ile başlamasına rağmen takımdaki huzursuzluk bitmiyor. Avrupa kupalarında alınan başarısız sonuçlar ve ligdeki durumu gözönünde bulundurulunca, işlerin bu sezon Sarı-Laıvertliler için kötü olduğu gözüküyor. Taraftarın takımdan artık umudunu kesmiş olması ile beraber, oynanan futbol ile de tepki çeken teknik kadro ve futbolcular, bir an önce sezonu bitirmekten başka birşey düşünmüyor. Şampiyonluk yarışından çok

uzaklaşan Fenerbahçe, ikincilik ve Türkiye Kupası hedefiyle yoluna devam ediyor. Hoca sorunu ile sezonu en iyi şekilde bitirip bir an önce önümüzdeki sezonun planlarını yeni hocası ile yapmalı Sarı-Lacivertliler.

GALATASARAY, sezona kötü başlamanın verdiği moralsizlik ve üst üste kaybedilen puanlara dayanamayarak sezon ortasında teknik direktör değişikliğine gitek zorunda kaldı. Fenerbahçe gibi lige erken havlu atan takımlardan biri olan Sarı-Kırmızılılar, şampiyonluk hedefinden uzaklaşmanın moralsizliğini yaşıyor. İkincilik şansı ile lige sarılan teknik kadro ve futbolcular ellerinden gelenin en iyisini yaparak taraftarlarını mutlu etmek istiyor. Yönetimin ve teknik kadronun hedefinde ise sezonu ikinci olarak bitirip önümezdeki sezon Şampiyonlar Ligi ön eleme biletini kapmak var.

BEŞİKTAŞ, geçen sezonun şampiyonu, bu sezonunda flaş takımı. Şenol Güneş yönetiminde deyim yerindeyse tekrar doğan Kara Kartallar, hem UEFA Avrupa Kupası'nda hemde Süper Lig'de fırtına gibi esiyor. Oynadığı futbol ile taraflı tarafsız herkese keyif veren Şenol Hoca'nın takımı şampiyonluk yolunda çok büyük avantaj yakalamış durumda. Rakipleri arasındaki puan farkı bir yana, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın içinde bulunduğu sıkıntılar ve üst üste puanlar kaybetmesiyle zirvedeki yerini sağlamlaştıran Beşiktaş, şampiyonluğunu çok erkenden ilan edebilir. Bir yandan da UEFA Avrupa Ligi'nde emin adımlarla ilerleyen Siyah-Beyazlılar'ın hedefinde final kapısını aralamak var. Taraftar ise bu sezon oynanan futbol ile Vodafone Arena'da rakiplerini kıskandıracak şekilde takımını destekliyor.

BAŞYAZAR: MEHMET ATALAY

Page 3: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 3

Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar

A ydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü yemeğinde tüm kadın çalışanları tek tek kutladı. Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı da yaptığı

konuşmada Doğan Holding’in kadın çalışan oranı en yüksek şirketlerden biri olduğuna dikkat çekti.

Doğan Holding İcra Kurulu Başkan Vekili Yağmur Şatana, konuşmasında ülkelerin

ilerlemesinin kadınların çalışma ve sosyal hayata katkılarıyla mümkün olabileceğini aktardı.

Kutlama kapsamında Doğan Novus yayınlarından çıkan “Tam 30-Lezzetli ve Sağlıklı Bir Hayatın

Tarifi” isimli kitabın yazarları İpek Kip ve Hülya Çavdar da sunum yaptı.

Faralyalı, Türkiye’nin ilk kadın CEO’su İmre Barmanbek’in de Doğan Grubu’nda görev yaptığını belirterek kadına verilen önemden bahsetti.

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ÇEŞITLI ETKINLIKLERLE KUTLANDI. DOĞAN HOLDING ONURSAL BAŞKANI AYDIN DOĞAN DA DOĞAN HOLDING’DE ÇALIŞAN KADINLAR IÇIN YEMEK DAVETI VERDI.

Page 4: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

K oç Holding Şeref Başkanı ve Yönetim Kurulu üyesi sayın Rahmi Koç ile, rahmetli

babası Vehbi Koç adına düzenlenen Vakıf ödül töreninde karşılaştık. Sağ olsun lütfetti, Gazette 13’e Vehbi Bey’i anlatma teklifimize sıcak baktı. Rahmi Bey ile randevuya bu gazetenin sahibi duayen gazeteci Güngör Denizaşan ile birlikte gittik. Rahmi Koç ile Nakkaştepe’de, holding merkezinde çok güzel bir öğle yemeği yedik. Balık çorbası ve Lagos balığı harikaydı. Biz yemeği çok beğendik de bakalım siz, Rahmi Bey’le yaptığımız söyleşiyi beğenecek misiniz? Buyurun sofraya... Pardon röportaja!.. Bilal Özcan

Rahmi Bey, geçtiğimiz günlerde sizinle babanız Vehbi Koç’un adına düzenlenen geleneksel ödül töreninde karşılaştık. O akşam müthiş enerjiktiniz, neredeyse her konukla tek tek ilgilendiniz, espriler yaptınız. Siz yıllar önce de böyleydiniz, bugün 80 küsur yaşında yine çok hareketlisiniz. Bu dinamizminizi neye borçlusunuz?Güzel bir sual; bir defa sağlığıma dikkat ediyorum. Muntazaman spor yapıyorum. Bazı insanlar sporu bütün hafta bekler, Cumartesi Pazar zorlarlar. Oysa ben Cumartesi, Pazar dahil her gün spor yaparım. Ne sporu yaparım; her gün 700 metre ile 1 kilometre yüzerim. Haftada üç gün plates yaparım. Onun dışında gece iki buçukta kalkar bir saat ‘tread mill’ (koşu bandı) yaparım, lobut çeviririm. Ondan sonra da sırt üstü yatarak göbek inceltme hareketleri yaparım. İşimiz icabı ben çok uyku uyumayı sevmem, az uyku yetiyor bana. Dolayısıyla sabah yedide kalkarım. Dokuz buçukta ofise gelirim akşam sekiz buçuğa kadar çalışırım.

Günde kaç saat uyuyorsunuz?On ikide yatarsam iki buçukta kalkıyorum, iki buçuk saat. Ondan sonra üç buçukta yatıyorum yedide kalkıyorum.

Yani geceleri toplam 6 saat uyuyorsunuz, peki gündüzleri uyuyor musunuz?Yüzde yüz... Gündüz uykusunu hiç aksatmam. Umumiyetle öğlen yemeğinden sonra yatarım. Eskiden soyunup 15 dakika kendimden geçerdim. Kalp ameliyatından sonra bunu bir saate çıkardım. İki elim kanda olsa o uykuyu mutlaka uyurum. Bunu, bu sistemi Churchill

İsmet Paşa’ya tavsiye etmiş, İsmet Paşa Vehbi Koç’a anlatmış “Sen

de yap böyle...” diye. O da yapardı. Vehbi Koç mösyö Burla’ya, Eli Burla’ya aktarmış, o da bana söyledi ben de o zamandan beri devam ediyorum. Neredeyse 50 senedir gündüz uykusuna yatıyorum ve tavsiye ederim. Günü ikiye böler, insan daha dinamik kalkar, dinlenmiş kalkar ve aklı daha pırıl pırıl olur.

BABAM ENTERESAN BİR ADAMDI, KİMSEYLE YAKINLAŞMAZDI. DAİMA MESAFE KOYARDI; ANNEM DAHİL... DOLAYISIYLA, ANNEM BABAMA DAİMA “VEHBİ BEY” DİYE HİTAP EDERDİ. HİÇ BİR ZAMAN ANNEMİN BABAMA İLK İSMİYLE HİTAP ETTİĞİNİ DUYMADIM.

Çok güzel... Anne ve babanızın 4 evladından tek erkek sizsiniz, çocukluğunuzda tek erkek olmanın ayrıcalığınızı gördünüz mü, çok kayrıldınız mı?Dediğiniz doğru, ablam Semahat Arsel ile ben bir gruptuk. Biz daha büyüktük. 7-8 sene sonra rahmetli Sevgi geldi, ondan sonra da Suna doğdu... Sevgi vefat etti, Suna ALS;

on beş senedir rahatsız. Ablamla ben kaldık. Geçmişte erkek çocuk olarak ayrıcalık, annem tarafından bana daima yapılmıştı. “Aman oğlum nerede, aman oğlum denize girmesin, aman oğlum şöyle yapsın, böyle yapsın, kendine iyi baksın, üşütmesin... Annelerin evlatların üstüne nasıl düştüğünü bilirsiniz. Hatta o kadar ki yazın bütün çocuklar Büyükdere’de yüzerdi, annem elimden tutar beni Kapalıçarşı’ya götürürdü. İleride kurmayı düşündüğü müzede sergileyeceği Osmanlı giysilerini almak için araştırma yapardı, meraklıydı. Beni de yanından ayırmazdı.

Anneniz size çok düşkündü ama babanızın da bir otoritesi vardı evde değil mi? O otoriteyi hisseder miydiniz?Babam enteresan bir adamdı, kimseyle yakınlaşmazdı. Daima mesafe koyardı; annem dahil. Dolayısıyla annem babama daima “Vehbi Bey” diye hitap ederdi. Hiç bir zaman annemin babama ilk ismiyle hitap ettiğini duymadım. Babam da anneme “Sadberk Hanım” derdi. Ya “Hanım” derdi, ya “Sadberk Hanım” derdi. Rivayet ederler ki babam çocuklar yüz bulmasın diye uyurken öpermiş...

Öyle mi; çok ilginç...Evet; dolayısıyla fevkalade disiplinli, fevkalade sistematik, çok çalışkan bir insandı Vehbi Bey... Neredeyse iki şeyi düşünürdü; iş bir, filantropi iki. Yani vakıf işleri,

vermek, yardım etmekle ilgili faaliyetler...

Peki efendim, babalar çocukları küçük yaştayken onlarla ilgilenip, eğlenmeyi, oyun oynamayı severler. Mesela evde alt alta üst üste güreşirler. Çocukken babanızla hiç öyle bir şey yaşamadınız mı?Yok efendim nerede... Hayır; bizde dadı vardı. Alman ve Avusturyalı dadılar. Babamızın zamanında Londra, Paris, İtalya’ya filan gidilmezdi. Amerika’ya hiç gidilmezdi. Daha ziyade Viyana, Budapeşte ve Berlin’e gidilirdi. Ondan dolayı Alman ve Macar mimarlar, mühendisler ve tesisatçılar kullanırdı inşaatlarda. Hem de bize o ülkelerden dadı tutmuştu, onların lisanını öğrenelim diye. Dadılar akşama doğru saat beşte bizi yakalardı. Adam akıllı bir yıkardı, giydirirdi ve babamızı karşılardık. Yemeğimizi daha evvel yemiş olurduk. Ona “hoş geldin” der elini öperdik, sonra gider yatardık. Öyleydi disiplin... Sabahleyin de babamız belki biz kalkmadan evvel giderdi işe. Dolayısıyla babamızı ancak hafta sonunda görürdük. Hafta sonunda da babamız ata binerdi, biz Keçiören’de evde beklerdik onu, ‘babamız gelsin’ diye ve daima mesafeliydi.

Babanız bu disiplini, bu kültürü kendi babasından görmüş değil mi?Tabii tabii aileden gelme, mesela 6 yaşında, 7 yaşında erkenden kalkar gider dükkanı süpürürmüş. Onların

Ankara’da Çengel Han’da bir dükkanı var, gittim o dükkanı aldım eskisine yakın bir şekilde restore ettim.

ÖZÜ VE SÖZÜ DOĞRU OLACAK BU BİR, VERGİYİ DOĞRU ÖDEYECEK İKİ... ALACAĞINI BAZEN TAHSİL EDEMEYECEK AMA BORÇLARINI ZAMANINDA ÖDEMESİ LAZIM. BUNLAR PRENSİPLERİYDİ VEHBİ KOÇ’UN.

Babanız Vehbi Koç Türkiye’de ilkleri gerçekleştiren bir işadamı ve sanayiciydi. Türkiye’nin ilk ampul, traktör, beyaz eşya, radyatör, mutfak gazı, kablo, tekstil, kibrit, otomobil fabrikalarını babanız kurdu. Sanayi, ticaret ve uluslararası ortaklıklar, vakıf, sosyal hizmetler ve eğitimle dolu dolu geçen bir 95 yıl yaşadı. Babanızın başardıkları zaman zaman sizi hiç hayrete düşürüyor mu? Tabii siz bayrağı ileri taşıdınız, babanızın yaptıklarına çok büyük değer kattınız, şimdi de evlatlarınız görevi başarıyla yürütüyor. Ancak babanız Türkiye’nin yokluk yıllarında büyük başarı gösterdi...Babamız Türkiye’nin çok yokluk senelerini yaşadığı için, o zaman toplu iğne dahi ithal edildiğinden muhakkak memlekette bir şeyler yapılması lazım geldiğine inanıyordu. Rivayet eder, yaylı arabayla Ankara’dan Çankırı’ya 3 günde gidermiş, İstanbul’a 11-12

RÖPORTAJ GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 4

RÖPORTAJ: BİLAL ÖZCAN

RAHMİ KOÇ, BABASI VEHBİ KOÇ’U ANLATTI:

BABAM DERDİ Kİ “ÜÇ TÜRLÜ TÜCCAR VARDIR: BİRİNİN SÖZÜ KAFİDİR, BİRİNİN

SÖZÜNÜN YANINA İMZASI GEREKİR, ÖBÜRÜNÜN SÖZÜNÜN YANINDA HEM KENDİ

HEM DE BAŞKASININ İMZASI ŞARTTIR.”

Duayen gazeteci ve ilklerin televizyoncusu Bilal Özcan

Koç Holding Onursal Başkanı

Rahmi Koç

Page 5: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

günde gelirlermiş. Yaylı arabayla, o zamanlar tren filan da hak getire. Dolayısıyla bir çok kişiden evvel memlekette bir şeylerin yapılması lazım geldiğine, ithalata bağlı olmamamız lazım geldiğine kendi kendini inandırdığı gibi bu yolda çok büyük gayretler sarf etmiş. Çünkü memleketin kanunları, nizamları o zaman sanayiciliğe müsait olmadığı için bütün o yolları kendisi açmak zorunda kalmış. İlk olmanın zorluklarını yaşamış. En mühim konu dolar tahsisi. Makine ve teçhizat almak için yabancı para cinsinden tahsis... Ondan sonra ikinci mühim şey teknoloji transferi. Onun nasıl yapılacağını dahi ne maliye bakanlığı, ne hazine, ne sanayi bakanlığı bilmiyor, öyle bir şey yokmuş. Yabancı sermaye nasıl ithal edilir, ortaklıklar, anlaşmalar nasıl yapılır, ne süreyle devam etmesi lazım, lisans ücreti nasıl verilir, nasıl verilmez, bunlar ihracata zorlanır mı zorlanmaz mı hiç bilinmezdi. İşe başladıktan sonra hepsini el yordamıyla yavaş yavaş, mücadele ede ede çözmüş. Bir de karşısında daima ithalatçıları görürmüş, onlar da Vehbi Bey’i bezdirmeye, usandırmaya, sabote etmeye çalışırlarmış. Oldukça sıkıntılı devre geçirmiş. Üstelik o zaman memlekette tüccar olmak ayıptı. Ya bürokrat ya asker olacaktın. Sanayici olmak bilinmezdi, yoktu öyle bir iş kolu. Ticaret, gayri Müslümlerin elindeydi o zaman biliyorsunuz. Onların elinden bunu alabilmek için de büyük bir çaba sarf etmiş.

Babanızın size ilk öğretisi neydi, hatırlıyor musunuz?Kanunlara uymak ve düzgün olmak bir numaralı öğretisiydi, ondan sonra özüne, sözüne sadık olmak.

BABAM DERDİ Kİ “ÜÇ TÜRLÜ TÜCCAR VARDIR, BİRİNİN SÖZÜ KAFİDİR, BİRİNİN SÖZÜNÜN YANINA İMZASI GEREKİR, ÖBÜRÜNÜN SÖZÜNÜN YANINDA HEM KENDİ, HEM DE BAŞKASININ İMZASI ŞARTTIR.

Güngör Denizaşan- Vehbi Bey beni görünce başlardı gülmeye, “Ne komik adamsın” derdi. Kısa bir hatıramı anlatmak isterim. Hilton’daydık, etrafında yirmi kişi toplanmış, Vehbi Bey’in elinde viski bardağı çeviriyor, bardağa bakıyor... Sıkıntıyı anladım, “Efendim ben gazeteciyim” dedim. Tanıyor tabii aslında “Gazeteciyim” dememe lüzum yok. “Çok önemli bir konu var” dedim. Baktı ‘Bir şeytanlık var bu işte’ diye düşündü herhalde, “Ne istiyorsun, ilan mı?” dedi. “Yok” dedim, “İlan filan istemem sayfalarım dolu”. “Peki ne istiyorsun paraya mı ihtiyacın var” diye sordu. “Paraya da ihtiyacım yok, Vehbi Bey Allah rızası için” dedim. Çok merak etti, “Ne istiyorsun?” diye tekrar sordu, “Yarım günlüğüne garsoniyerinin anahtarını...” deyince kahkahayı patlattı, yerlerde... “Allah senin müstahakını versin” diyor ama nasıl gülüyor. “Ne komik adamsın yaa” dedi. Biraz sonra Sevgi geldi, “Ne yaptın babama, ölecek gülmekten” dedi. Doğan geldi, “Ne oluyor?” diye sordu. “Yahu bu adam beni öldürecek” dedi... Sonra ne dedi biliyor musunuz Rahmi Bey, “Vermem anahtarı” dedi... Halbuki garsoniyeri filan yok... “Niye vermezsiniz?” diye sordum. “Gelen kadınlar eşyaları çalıyorlar” diye cevap verip bir kahkaha daha attı. Hep birlikte katıla katıla güldük. Vehbi Bey beni ne zaman görse, “Beni güldür” derdi. Onun için çöplükten aldığı çocuğu benim yani.

Rahmi Koç - Estağfurullah...Bilal Özcan - Babanız çalışma hayatına babasının açtığı mahalle

bakkalında makarna, şeker, zeytin, peynir satarak başlamış. Size o günlerden söz eder miydi hiç?Evet söz ederdi, anlatırdı. Sabahları erkenden 06.00’da gidip süpürür, dükkanı o açarmış. Babası malları alır getirir, o dizermiş oraya. Bir şey satıldığı zaman da babam malı paket eder adamın eline verirmiş, atlı arabası varsa oraya kadar götürürmüş.

Merak ettim veresiye defteri var mıymış bakkal dükkanında?Varmış tabii, elimize geçmedi ama veresiye defteri varmış...

Size göre, bakkallıktan Türkiye’nin ve dünyanın en büyük 200 firmasından birinin patronu olmaya giden yolda babanızın hiç vazgeçemediği prensibi neydi?Özü ve sözü doğru olacak bu bir, vergiyi doğru ödeyecek iki. Alacağını bazen tahsil edemeyecek ama borçlarını zamanında ödemesi lazım. Bunlar prensipleriydi Vehbi Koç’un.

Güngör Denizaşan - Bono değil söz vardı o zaman...

Rahmi Koç - Tabii canım, el sıkıştığı zaman iş bitmişti. Babam, “Üç türlü tüccar vardır, birinin sözü kafidir, birinin sözünün yanına imzası gerekir, öbürünün sözünün yanında hem kendi hem de başkasının da imzası şarttır” derdi.

Öyle mi, babanız mı söylerdi?..Evet...

Ne güzel, çok anlamlı... Babanızla birlikte en çok ne yapmayı severdiniz? Mesela iş konuşmak, seyahat etmek, yemek yemek...Seyahatlerini daha ziyade benimle yapmazdı. Çünkü ben pipo içerdim, onun yanında içsem de içmesem de rahatsız olurdu. Seyahatlerini daha ziyade annemle, annemden sonra da ablamla yapardı. O bakımdan nadiren beraber seyahat ederdik, çok üst seviyede bir iş seyahati olduğu zaman beraber giderdik. Onda da çalışma arkadaşları ve ben grup olarak katılırdık. Boş olduğumuz zaman beraber oturur işten bahsederdik. Hangi müdür onun gözünde nasıldır merak ederdim, sever mi sevmez mi, nedir, ne değildir... Çok dikkatli konuşurdu ve de anneme derdi ki “Hiç bir zaman benim bir müdürüm için bana iyi veya kötü bir şey söyleme, senin tesirin altında kalırım”

Çok enteresan...O konuda da prensibi vardı, konuşturtmazdı...

Beyler genellikle hanımlarının fikrini alırlar ve etkisinde kalırlar. Babanız çok doğrusunu yapmış.Tabii tabii. Mesela Amerika’ya gittikleri zaman, annem bir araya geldiklerinde orada görevli müdürümüzle sekreterini şöyle bir tetkik etmiş, adamın sekretere olan tavrı dikkatini çekmiş. Adamın karısı Türkiye’de, müdür New York’ta oturuyor. Babama, “Bu adam karısını boşayacak, sekreterini alacak haberin olsun” demiş.

Öyle de oldu mu?Oldu, aynen öyle oldu.

HELİKOPTERİ ALDIK, BİNMEZ, BİNMEZ, BİNMEZ... BENİM TARABYA’DAKİ EVİMDE HELİKOPTER PİSTİ VARDI, BİR GÜN HELİKOPTERİ ORAYA ÇAĞIRDIM. “BABA, GEL BUNA BİN, SENİ ERDEK’E OTELİN ÖNÜNE KADAR GÖTÜRÜR” DEDİM. BİNDİ, OTELİN ÖNÜNDE İNDİRDİK. “YAHU BU NE İYİ İŞMİŞ, KİM BUNU BULMUŞ, ALLAH RAZI OLSUN” DEDİ.

Vehbi Koç iş konusunda çevresindekilerin fikrini mutlaka alırdı...Çok, çok demokrattı. Muhakkak fikir sorardı ve Vehbi Bey yanındakilerini öyle hale getirirdi ki onlar Vehbi Bey’in aklından geçenleri teklif ederlerdi.

Öyle mi... Peki şöyle olur muydu mesela, babanız çevresindekilerin fikrini aldıktan sonra o fikirlerden birine ikna olup da fikrini değiştirdiği oldu mu hiç?Tabii tabii... O bakımdan gayet liberaldi, diktatör değildi, ısrar etmezdi. Eğer bir başkasının fikri daha iyiyse onu dinlerdi ve o şekilde hareket ederlerdi.

Aynı prensibe siz de devam ediyormuşsunuz, öyle mi?Evet, ancak ben onun kadar demokratik değilim bazen, ama yanımızda çalıştırdığımız arkadaşlar fevkalade kıymetli insanlar. Çok işle uğraştığımız için bir konuya büyük vakit ayırmaya ve tetkik etmeye zamanımız olmuyordu. Onlar derinliğine incelerlerdi ve kendi sektörlerinin sorunlarını bizden daha iyi bilirlerdi tabii. Oturup konuştuğunuz zaman bizim fikirlerimizin yanında onların da enteresan fikirleri olurdu ve dinler, ona göre hareket ederdik.

Bir de siz, yanınızda çalışanların aklına güveniyorsunuz. “Herkes akıllı, herkesin fikrine değer vermek gerekir” anlamında bir sözünüz, bir prensibiniz olduğunu duymuştum...

Tabii, tabii, tabii... El elden daha üstündür derler. Birde, birisiyle konuştuğunuz zaman, onun da en az sizin kadar akıllı olduğunu aklınızdan çıkarmamanız lazım...

Aaa tamam, o sözünüz tam da buydu: ‘Birisiyle konuştuğunuz zaman, onun da en az sizin kadar akıllı olduğunu aklınızdan çıkarmamanız lazım’

Babanız tutumlu ve ölçülü bir insandı. Babanızla ilgili yıllar önce şöyle bir anı duymuştum. Vehbi Koç bir gün uçakla İstanbul’dan New-York’a uçuyor. Vehbi Bey ekonomi bölümünden bilet almış, uçağın arka sıralarına oturmuş. Herkes binmiş, kapılar kapanmış. Kabin amiri bayan babanızın yanına gelip, “Vehbi Bey buyurun lütfen uçağın önünde uygun yer var” demiş. Babanız hiç oralı olmamış, “Kızım, uçağın önü New-York’a gidiyor da kıçı gitmiyor mu?” diye cevap vermiş ve yerinden kalkmamış. Doğru mu bu?Doğrudur. Çok mütevazıydı. Mesela hiç bir zaman benim teknelerimden birine binmedi. Giderdi Ayduk Koray’ın teknesine binerdi, Şarık Tara’nın teknesine binerdi, benim tekneme binmezdi.

Neden binmezdi sizce?Neden binmezdi, çünkü arzu-yu hilafına tekneyi yaptırmıştım.

Günümüzde bir çok işadamının özel uçağı var, özel uçağa

biniyorlar; Vehbi Bey bugün olsa özel uçakla seyahat etmez miydi?

Güngör Denizaşan - Sanmam...

Rahmi Koç - Biz özel uçaktan evvel ilk defa helikopter aldık. Oraya, buraya gitmek zor oluyordu. Ben helikopteri aldım, Vehbi Bey binmedi. Yine o sıkıntıya devam etti. Düşünün yazın tatile Pınar Otel Erdek’e giderdi. Nasıl giderdi? Arabaya binerdi, o zaman vapurlar köprüden kalkıyordu, oraya giderdi. Bandırma vapuruna binerdi, kaptanın köşküne çıkardı. Orada kaptanla laf ederlerdi bir çay içerdi. Ondan sonra Bandırma’ya bizim Eskişehir’deki şirketin arabası gelirdi. Eskişehir’de yedek parça satan müdür arkadaşımız yahut muhasebeden biri o arabayı kullanırdı, Vehbi Bey o arabaya binerdi ve Pınar Otel’e giderdi. Orada kaldığı sürece o kişi hem arabayı kullanır hem notları alır, hem de telefon organizasyonlarını yapardı. Otelde telefon bir tane olduğu için Vehbi Bey’in odasına özel hat çektirilmişti. Helikopteri aldık, binmez, binmez, binmez... Benim Tarabya’daki evimde helikopter pisti vardı, bir gün helikopteri oraya çağırdım. “Baba gel buna bin, seni Erdek’e otelin önüne kadar götürür” dedim. Bindi, otelin önünde indirdik. “Yahu bu ne iyi işmiş, kim bunu bulmuş, Allah razı olsun” dedi. Dolayısıyla ondan sonra binmeye başladı. “İnsan rahata çok çabuk alışıyor” diyordu...

Vehbi Bey risk almayı sever miydi, yoksa yapacağı işin garantili olmasını mı tercih ederdi?Vehbi Bey çok az risk alırdı, bir yatırım yapmadan evvel üzerinde çok çalışırdı. Çok kişiye sorardı, o kadar etüt, inceleme yapardı ki bazen kıvamını kaçırırlardı ve iş elden giderdi. TELEVİZYONDA, FİLMDE FİLAN GÖRDÜĞÜM ZAMAN, “BU ADAMLAR HAVADA NASIL BÖYLE UÇUYORLAR?” DİYE ÇOK İMRENİYORUM. AMA GEL YAP DESENİZ BELKİ CESARET EDEMEM, BİLMİYORUM; ÇALIŞMAK LAZIM TABİİ...

Yapmayın, o kadar mı?Evet, dolayısıyla biz daima eş dost ve sanayiciler tarafından ağır hareket eden bir grup olarak tanınırdık. Onlar daha çabuk karar verirlerdi ama onlar da kurumsal değildi. Patron karar veriyor ve oluyordu. Yanlış bir şey olsa zarar ederlerse de kimse sormuyordu. Bizde Vehbi Bey’in yanlış bir karardan bir kuruşun kaybedilmesine dahi tahammülü yoktu. Dolayısıyla aynı

RÖPORTAJ GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 5

Duayen gazeteci ve ilklerin televizyoncusu

Bilal Özcan

Koç Holding Onursal Başkanı

Rahmi Koç

Güngör Denizaşan

Ali Koç

Ömer Koç

Mustafa Koç

Vehbi Koç

Page 6: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

şeyi bin defa etüt ederdi, yüzde yüz emin olduktan sonra düğmeye basardı.

Bazen fırsat kaçtığı da oluyordu, diyorsunuz...Kaçtığı oluyordu tabii.

Ancak gelinen noktada Vehbi Bey’in doğruyu yaptığı ortada.Evet, uzun vadede doğru yaptığı ortada,

Siz gereken zamanlarda hep risk aldınız mı?Ben risk alırdım. Yine arkadaşlara “Bunun riski ne kadardır?” diye sorardım. Eğer yüzde 25, yüzde 30 ise alırdım. Ama “Efendim bu tehlikelidir, yüzde 60, 70 riski vardır” derlerse o zaman o işe girmezdim.

Risk demişken, skydiving (gökyüzü dalışı) yapma arzunuzu okumuştum, bunu yapmayı hala düşünüyor musunuz?Televizyonda, filmde filan gördüğüm zaman, “Bu adamlar havada nasıl böyle uçuyorlar?” diye çok imreniyorum. Ama gel yap deseniz belki cesaret edemem, bilmiyorum. Onda çalışmak lazım tabii... Biliyorsunuz laboratuvarları var alttan üflüyor, böyle duruyorsunuz hep dengede olacaksınız. Bir de yanınızda biri daha atlıyor, Allah muhafaza paraşüt açılmazsa sizi tutuyor beraber iniyorsunuz filan...

Peki paraşüt atladınız mı?Ankara’da atladık...

Kuleden mi?Evet paraşüt kulesinden, gençken gider atlardık.

BABAM SNOB DEĞİLDİ, BURNU HAVADA DEĞİLDİ. ZENGİNLİĞİNİ HİÇ BİR ZAMAN ETRAFA YAYMAZDI. “DOLU KÜP SES ÇIKARMAZ” DERDİ.

Vehbi Bey özel sektör eliyle sanayileşmede, müesseseleşmede, profesyonel yönetimde, vakıflar kanalıyla eğitim, sağlık alanlarında ve sosyal hizmetlerde dünya çapında kıymetli ve örnek alınacak bir işadamı. Allah rahmet eylesin. Oysa o son derece mütevazı bir insandı. Babanız alçak gönüllü olmasının hiç sıkıntısını çekmiş miydi?Babam snob değildi, burnu havada değildi. Zenginliğini hiç bir zaman etrafa yaymazdı. “Dolu küp ses çıkarmaz” derdi. Dolayısıyla fevkalade mütevazıydı, öyle de olunca her tip adamla rahatlıkla diyalog kurabilirdi. Bakın, bu bizim Mustafa’da da vardı, rahmetli her tip adamla diyalog kurabilirdi. Babamızın bu tarafı kamuoyunda çok takdir edilirdi. Mütevazı olmakla birlikte tantana yapmadan kimseye bir şey söylemeden fakir fukaraya yardım etmeyi, fiyaka yapmadan, bunu kullanmadan dini vecibelerini yerine getirmeyi, vergileri zamanında ödemeyi,

bilançoyu sağlam tutmayı çok iyi bilirdi ve onda da ısrar ederdi. O kadar ki biz yüzde 60 kendi paramızla çalışırdık, halbuki bankacılar “Siz enayi misiniz, yüzde 60 kendi paranızı kullanıyorsunuz, git yüzde 20 kendi paranı koy, yüzde 80 borç al. Siz nasıl olsa ödediğiniz faizden daha fazla para kazanıyorsunuz, dolayısıyla elin taşınla elin kuşunu vurun” derlerdi. Vehbi Bey, “Ben sağlamcıyım, ne olur ne olmaz!” derdi. Çünkü, bir çok işe girmesinin bir sebebi de, biliyorsunuz o zaman Türkiye’de ekonomi devamlı inişli çıkışlıydı. Bütün yumurtaları aynı sepete koymazdı. Dağıtırdı ki, işlerin birisi iyi giderse öbürü fena gider, biri fena giderse başka bir tanesi biraz daha iyi gider. Bunları böyle üst üste koyduğunuz zaman netice müspet çıkardı. O bakımdan riski de sektörlere dağıtmayı tercih ederdi.

Çok doğru düşünmüş ve başarıyla uygulamış.Başka bir konuda, her işte ilk olduğunuz için o zamanlar yan sanayi ve ikmal yoktu. Dolayısıyla onları kendimizin yapması icap etti. Mesela bujiye, aküye girdik, lastik, jant, döşeme, enstrümantasyon cihazları yaptık, makine bloku için döküm yaptık. Bunları niye yaptık, çünkü kimse yoktu. Yan sanayiler yavaş yavaş belirdikçe ve bunları herkese yaptıkları için bizim kendimize yaptığımızdan daha ucuza, daha sofistike yapmaya başladıklarından, biz onların çoğunu elden çıkardık. Kim en iyiyi en ucuza yapıyorsa ondan ikmal yapmaya başladık.

Rahmi Bey siz de tüm apoletlerinize rağmen, asla kendinizi beğenmiş bir insan değilsiniz. Bu bir Vehbi Koç öğretisi mi?Aile geleneği... Vehbi Koç’tan gelen bir gelenek, görgüdür. Yani o şekilde büyütüldük.

Davetlere giderken yakanıza taktığınız kırmızı karanfilin bir öyküsü, hikayesi var mı?Hiç bir hikayesi yok. İngiltere’de çok takdir ettiğim bir sanayici vardı, o takardı kırmızı karanfili. Ben ondan gördüm. Akşamları yıkanıp giyindikten sonra canlı bir karanfil takmak hoş oluyor, renk katıyor. Düğünlerde nikahlarda beyaz karanfil takarım, onun dışında kırmızı karanfil...

Rahmi Koç Müzesi’nde sizin balmumu heykelinizin de kırmızı karanfili var.O her gün değişir...

O karanfil her sabah yenileniyor öyle mi?Evet, tabii...

Babanızdan sonra, iş konusunda çocuklarınız bir şey danıştığı zaman, “Babam olsa nasıl yapardı” diye düşündüğünüz oldu mu hiç?Şartlar çok değişti, babamın

zamanında kapalı ekonomi vardı. Şimdi, ağzına kadar açık dehşet rekabetli bir ekonomi var. Dolayısıyla, babamın zamanında maharet döviz bulmaktan geçiyordu, bir sanayinin yahut iş kolunun başarısı eğer iyi döviz bulabilirsen yaşamına diyecek yoktu. Oysa günümüzde döviz istediğiniz kadar bol, bu gün sofistike yani al benili, kaliteli, rekabet gücü olan mal üretmek lazım. O zamandan bu zamana şartlar çok değişti.

BAZEN YATTIĞIMDA KENDİ KENDİME DÜŞÜNÜYORUM. ALLAH’IM BANA HER İSTEDİĞİMİ VERDİ, AMA İNSANIN İSTEMESİNİN SONU YOK. ONUN İÇİN BU ARZULARIMDA DAHİ KENDİMİ GEMLEMEYE ÇALIŞIYORUM YATAKTA. “ŞUYUN VAR, BUYUN VAR, SAĞLIĞIN VAR, DAHA NE İSTİYORSUN?” DİYORUM KENDİ KENDİME...

İçtiğiniz çayın rengi çok değişik. Merak ettim ne tür bir çay o?Bunu elli sene önce Japonlardan öğrendim. Onlar içerler bunu. Üç tane iyiliği vardır, bir tanesi yediğiniz yemeği hazmettirir. İkincisi, yağların bağırsaktan kana karışmasını önler kolestrolü önler. Bir diğeri de cildinizi rutubetli tutar, cilt kurumaz yani.

Bildiğimiz Yeşil Çay mı?Yeşil Çay değil, yeşil limon kabuğudur, geri kalanı da su...

Güngör Denizaşan - Bilal sordun mu, Rahmi Bey rejim yapıyor mu?

Bilal Özcan - Aa evet, özel bir diyetiniz var mı?Hayır, her şeyi yerim. Ona da inanmam, gazetede, televizyonda çıkıp ahkam kesiyorlar “işte şu organiktir, bu bilmem nedir” anlatıyorlar...

Canınızın istediği her şeyi tatlı dahil yer misiniz?Canım tatlıyı çok istemez ama istediğim zaman yerim.

Ölçülü yersiniz ama öyle mi?Az yiyeceksiniz!..

Her şeyden az yiyorsunuz yani...Her şeyi yiyeceksiniz az yiyeceksiniz. Çünkü vücudun her şeye ihtiyacı var bence. “Efendim ben sebzeyi şöyle yerim böyle yemem, az pişmiş sebze yerim de kızarmış sebze yemem; bilmem balığın ızgarasını yerim de tavasını

yemem...” Ben böyle şey bilmem, hepsini yerim.

Hayatta her istediğinizi elde ettiniz mi Rahmi bey?Bu enteresan bir sual, bazen yattığımda kendi kendime düşünüyorum. Allah’ım bana her istediğimi verdi, ama insanın istemesinin sonu yok. Onun için bu arzularımda dahi kendimi gemlemeye çalışıyorum. “Şuyun var, buyun var, sağlığın var, daha ne istiyorsun?” diyorum kendi kendime.

Hayatta başarılı olmak isteyen ve hayata yeni atılan gençlere öğütleriniz nelerdir?Hayata atılacak gençlerin iki şeyden birine karar vermesi lazım, profesyonel mi çalışacaksın, yoksa girişimci mi olacaksın? O kararı verdikten sonra bazı gençler, mesela kapıcılık yapar, boyacılık yapar ama kendi yapar ve işine hakimdir. Bazı gençler de doğrudan doğruya bir şirkete girer ilerlemeye çalışır. Bunlar iki ayrı faktördür. Hatta, hatta kendi işini kuracak gençler dahi bir müddet profesyonel olarak çalışması lazım ki, hayatın girdisini çıktısını öğrensin; bu bir... İkincisi kapitalleri, paraları olmayabilir ama adamın içinde bir girişimcilik olur. Simit satarak başlar veya duvar boyası yaparak başlar, yahut bir sanat öğrenir. Bunların bazılarının içinde ateş yanar devamlı. Sonuç olarak gençlerin daha okuldayken, hayata girişimci olarak mı atılacak yoksa profesyonel mi çalışacak buna karar vermesi isabetli olur.

Güngör Denizaşan - Bu röportajı sizinle 8 Mart’ta ‘Dünya Kadınlar Günü’nde yapıyoruz. Bu konuda bir mesajınız olabilir mi?

Dünyada böyle günler Birleşmiş Milletler ve Amerikalılar tarafından yapılmıştır ve bunlar daha ziyade ticari maksatla yapılır. Örneğin,

Sevgililer Günü’nde dünyanın çiçeği, hediyesi alınır, satılır... Kadınlar Günü’nde hediye filan yok. Yalnız kadın haklarının daha iyi anlaşılması istenir. Kadınların erkeklerle daha eşit olması dile getirilir. Ancak orada da bir yanlışlık var; kadın-erkek eşitliği değil, kadın ve erkek haklarının eşitliği mühimdir. İkisini ayırt etmek lazım. Halbuki akıllı kadın vardır, aptal adam vardır. Aptal adam, akıllı kadının gelirinin üçte birini alır mesela. Hayır efendim ikisi aynı olacak, kadına verdiğin parayı adama da vereceksin olmaz.

Haklar eşit olacak, eşit şartlarda eşit gelir elde edebilmeleri lazım. Hakların eşitliğini savunmak anlamında ‘Kadınlar Günü’ özellikle Türkiye için çok mühim. Üzerine basa basa, altını çizerek düşünülmesi lazım gelen bir konu. Şimdi son zamanlarda kadınların erkekler tarafından taciz edilmesi, yaralanması, bıçaklanması, öldürülmesi olaylarını anlamıyorum. Acaba bu eskiden beri vardı da haberleşme, anında bilgi edinme imkanı bugünkü gibi olmadığı için mi az duyardık? Yoksa kadına sürdürülen şiddet, toplum zenginleştikçe, nüfus arttıkça, insanlar daha da eğitildikçe mi çoğaldı? Yoksa bu vardı da bizim haberimiz mi yoktu? Maalesef bizim memleket, kadına şiddet konusunda dış dünyaya bir geri kalmışlık, ilkellik resmi veriyor. Bunun sebepleri bence eğitimden geçiyor.Toplumda hem erkeklerin hem genç kızların ona göre yetiştirilmeleri lazım. Mesela, yurt dışında Türk ailelerin evlatları bu iki kültür farkı ve iki gerilim arasında parçalanıyorlar. Eve geldikleri zaman konservatif, dışarı çıktıkları zaman herkes herkesle dost, gayet liberal; bir kadınla konuşurken kimsenin aklından bir şey geçmiyor. Bu onlarda bir psikolojik depresyon yaratıyor. Yurt dışında bu gibi şeyleri çok gördüm. O bakımdan daha liberal olacağımıza maalesef daha konservatif, daha tutucu olmaya başladık.

Rahmi Bey, Beşiktaş şampiyon olur mu?Beşiktaş geçen sene parasız, kulüpsüz, stadsız şampiyon oldu. Bu sene parası var, kulübü var, stadı var, stili var... Stat dünyada en modern ikinci stad seçilmiş. Kendinden sonra gelenle arasında da 5 puan fark var ama yol uzun. Ben alacaklarda para cebime girmeden tahsilat yapılmış saymam. Hocam vardı rahmetli Bernar Nahum, onun yanında çalışıyorum, Amerika’dan otomobil ithal ediyoruz. Üç ay çalışmışım, “Evladım bin arabayı nasıl ithal ettiğini bana anlat” dedi. O zamanlar biliyorsunuz ithalat yasak, Türkiye’ye gelecek Amerikalıların araba ithal etme hakkı var. Onlar da Amerika’ya dönerken bu arabaları satıyorlar. O zaman dedim ki, “Adamı bulurum, katalog götürürüm, Ford almaya ikna ederim. Ondan sonra adam karısıyla konuşur, renk seçer ve siparişi veririz. Arabayı takip ederiz ve ayın ilk haftasında sipariş edersek bir dahaki ayın üretimine giriyor” Böyle anlatıyorum, o da dinliyor “Çok güzel” dedi... “Arabayı takip ederiz, gemiye yüklenir, sigortası, konşimentosu filan, gemiyle buraya gelir, gümrükçüye haber veririz, arabayı gümrükten çeker garaja alırız, yıkarız, parlatırız, ondan sonra getirir vitrine koyarız” dedim. “Evet...” dedi. “Ondan sonra...” dedim, “Bir kaç gün reklam olsun diye arabayı vitrinde tutarız. Sonra müşteriye haber veririz, ‘senin araban geldi, gel arabanı al’ deriz. Adam gelir arabayı alır” “Eee...” dedi, “Sonra?..Tahsilat kuzum, tahsilat yapıldı mı?..”

(Kahkahalar) çok güzel...Ondan sonra öğrendim ki en mühim tarafı o; yani tahsilat...

Bilal Özcan - Çok güzel, harika... Efendim bu güzel söyleşi için size çok teşekkür ediyoruz.

Güngör Denizaşan - Rahmi Bey, çok güzel bir röportaj oldu, zaman ayırdığınız için Gazete 13 olarak bizi onurlandırdınız sağ olun.

Rahmi Koç - Ben de size teşekkür ederim. Gazete-13 daima keyifle okuduğumuz bir yayın. Başarılarınızın devamını dilerim.

RÖPORTAJ GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 6

Güngör Denizaşan, Vehbi Koç

Rahmi Koç, Güngör Denizaşan

Page 7: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

EFSANE TENOR CARRERAS İSTANBUL'DA OPERA SEYİRCİSİNİ BÜYÜLEDİ

Dünya tenor katagorisinde kırallığı yıllardır kimseye kaptırmıyan mucize ses Carreras sanata veda

etme kapsamında programında İstanbul'a öncelik vermişti.Sanata veda konserinde illaki duygusal nedenlerle İstanbul olmasını istiyordu.Uluslararası sanat organizyon şirketi PİU'nin yöneticileriyle anlaşmış, konser yeri belirlenmişti Tek konser ve hemen dönüş. Hiç bir tv kanalı ve hiç bir basın kuruluşuyla prensip olarak görüşme yapılmıyacaktı. Ancak bizim 32 senelik bir farkımız vardı.Bunu nasıl anlatıcaktık Piu'nun Pazarlama Direktörü Sevilay Özkan bu işi çözecekti. Çok anlayışlı bir kişiliği olan Bayan Özkan'a biz Jose Carreras'ı Londra'dan tanıyoruz. Çıkardığımız Gazette-13'de defalarca onun fotograflarını yayınladık. Londra'nın ünlü Govent Garden Royal Opera'da 1985 yılında oynadığı İtalyan Bestekar Giuseppe Verdi'nin "Il Trovatore" operasında sahne gerisinde özel izinle resimlerini çekip defalarca Gazette-13'de yayınlamıştık.Bayan Özkan çok anlayışlı bir insan"durumu araştırıp size döneceğim " dedi. Ve de döndü. "Sizi hatırladı bay Carreras, cuma günü Etiler Meridiyen otelde saat 15.30 bekleniyorsunuz. Hemen aynı gün aynı saatte Carreras'la buluştuk.Provadan gelmiş yorgun ve yemekte olmasına rağmen bizi görünce mutluluğu gözlerinde

anlaşılıyordu, kendisine 1985 yılında Royal operada çektiğimiz resimlerden birer adetlik albüm sununca; Carreras "32 sene sonra nasıl buldunuz bu fotografları müthiş bir arşiviniz olduğu çok iyi anlaşılıyor."Yemekten kalkıp bizimle poz vermesi, az olsa kısaca konuşması bizi çok mutlu etti. Bu kısa ve öz görüşmeden sonra kendisine umarım bir 32 yıl sonra sizinle tekrar buluşuruz diyerek ayrıldık...

OLAYIN HİKAYESİNE GELİNCE :

32 YIL ÖNCE CARRERAS'I NASIL FOTOGRAFLAMIŞTIM..Yıllardır 'first Tenor' olarak dünya opera sahnelerinin rakipsiz yıldızı olan Jose Carreras'la 1985 yılında tanışma ve özel fotograflarını çekme mutluluğunu yakalamıştım. O dönemde Londra'da tedavi oluyordum. Sesim bu günkü gibi berbat, zor konuşuyorum. Haftada üç gün terapi, kalan zamanlarımda da boş boş Londra sokaklarını arşınlıyorum. İlgimi çeken bir çok konu var ama, benim için öncelik Covent Garden Royal Opera kulisleri ve opera oyunları ve de sanatçıları. Tesadüfe bakın ki büyük sanat mabedinin ziyafet müdürü bir Türk: Aydın Hasırcı..Bilet almak oyunları izlemek ekonomik olarak çok zor. Gazeteci kimliği ile gidiyoruz, ancak bir iki oyun için. Sonra sökül paraları.Bu

arada sevimli dost Aydın Hasırcı ile tanışıyoruz. Karşımıza dünya güzeli bir beyefendi çıkıyor.Hemen hemen iki günde bir Aydın Hasırcı ile Royal Opera'nın kapısını aşındırıyorum.Bu arada Aydın'dan gözümü aydınlatıcak bir haber de alıyorum.Royal Opera yönetimi repertuarına ünlü İtalyan bestekar Giuseppe Verdi'nin "İl Trovatore"operasını almış, başrolde de tenor Jose Carreras oynıyacak.Sevinçten uçuyorum, nasıl uçmasın ki; bu büyük sanatçıyla Aydın Hasırcı kanalıyla tanışacağım. Fotograflarını çekeceğim ve İstanbul'da operasever okuyucularıma haberlerini yollayacağım. Benim için ne büyük onur. Gene Aydın Hasırcı dostum kanalıyla Royal Opera'nın basın ve halkla ilişkiler müdürü zarif bir İngiliz leydisi olan Katharine Wilkinson'la tanışınca; işler dört dörtlük tamam. Bayan Wilkinson'da fotograf çekme işine olumlu yanıt veriyor. Dolayısıyla "il Trovatore"nın gala gecesinde Carreras'ın odasına girmek ve bu resimleri kayda almak mutluluğunu yakalıyorum.

MİNİK BİR AÇIKLAMA: Covent Garden Royal Opera'nın kulisine girmek bu büyük sanatçıların fotografını çekmek, İngiltere kraliçesinin yatak odasında resimlerinİ çekmekden zor bir olay olduğun da ifade etmek isterim..

Foto

graf

: Arif

Hür

Ziyafet Müdürü Aydın Hasırcı / Royal Opera 1985 Aralık

Foto

graf

: Arif

Hür

Katharine Wilkinson, Royal Opera Basın Direktörü / 1985

Güngör Denizaşan, Jose Carreras, 1985 tarihli Gazette-13 ile poz verirken / 24 Mart 2017

Jose Carreras, 24 Mart 2017Jose Carreras, 1985 tarihli Gazette-13 ile Royal Opera'daki soyunma odasında.

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 7

Page 8: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 8

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, inşaatı devam eden “Kabataş Meydan

Düzenlemesi ve Transfer Merkezi” projesini basın mensuplarına tanıttı. İstanbul’un önemli merkezlerinden biri olan Kabataş’a dev bir transfer merkezi ve 60 bin metrekarelik yeni bir meydan kazandırdıklarını belirten Başkan Kadir Topbaş, “Ustalık döneminin en önemli eserlerinden biri olarak gördüğüm projeyle trafik yeraltına alınacak ve bütün raylı sistemleri entegre eden çalışma 2018 yılı sonunda tamamlanacak. İstanbul’a hizmet etmek her kula nasip olmaz” dedi.

ÜSKÜDAR-KABATAŞ YAYA TÜNELİ’NİN İSİM BABASI BİNALİ YILDIRIMKadir Topbaş, proje kapsamında Kabataş’taki toplam 90 bin metrekarelik alan yeniden düzenlendiğini ifade ederek, Transfer Merkezi’nin Fındıklı Molla

Çelebi Camii’nin kuzey tarafından başlayıp, Kabataş Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne bitişik Kabataş Balıkçı Barınağı’nı da içerisine alacak şekilde yapıldığını söyledi.Başkan Topbaş, “Deniz ulaşımı, raylı sistemler ve karayolu ulaşımı ile Üsküdar-Kabataş Boğaz Yaya Geçiş Tüneli’nin entegre olacağı transfer merkezinden günde ilk etapta 850 bin, daha sonra 1 milyon yolcu faydalanabilecek. Yaya Geçiş Tüneli Projesi’nin fikrini veren Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’dır. Kendisine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

METRO-FÜNİKÜLER-TRAMVAY VE VAPUR ENTEGRE OLUYORKabataş Transfer Merkezi çalışmaları kapsamında inşaatı devam eden 25 kilometrelik Kabataş - Beşiktaş - Mecidiyeköy - Mahmutbey Metro Hattı’nın; tramvay ve füniküler hattı,

NAMI DEĞER METRO KADIR ABI, KABATAŞ’TA INŞAATI DEVAM EDEN GÜNLÜK 1 MILYON YOLCU KAPASITELI DEV TRANSFER MERKEZI ILE YENI MEYDAN ÇALIŞMASINI BASIN MENSUPLARINA TANITTI. TOPBAŞ, 2018 YILI

SONUNDA TAMAMLANACAK PROJEYLE DOLMABAHÇE - FINDIKLI ARASINDAKI ARAÇ TRAFIĞININ DE YER ALTINA ALINACAĞINI SÖYLEDI.

KADİR ABİ’DEN KABATAŞ’A İSTANBUL'UN EN BÜYÜK TRANSFER MERKEZİ VE MUHTEŞEM BİR MEYDAN…

Page 9: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 9

deniz ulaşımı ile Üsküdar-Kabataş Boğaz Yaya Geçiş Tüneli’ne entegre olacağını açıklayan Başkan Topbaş, metro hattında entegrasyonun yer altından sağlanacağını kaydetti. Topbaş, Kabataş - Bağcılar Tramvay Hattı’nı kullanan yolcuların yapılacak merdiven ve asansörlerle; Mecidiyeköy- Mahmutbey metrosu, Kabataş - Taksim Füniküler Hattı ve belediye otobüslerine yer altından ulaşım sağlayabileceğini aktardı.

İSKELELERİN YOLCU KAPASİTESİ ARTIYORÇalışmalar kapsamında dağınık durumda bulunan iskeleler yeniden düzenlenerek kapasitelerinin arttırılacağını ifade eden Topbaş, Yapılacak 4 adet yeni iskeleyle birlikte, iskelenin kapasitesi yüzde 80 oranında artacak. Mevcutta 12 gemi/teknenin iskeleye yanaşması mümkünken, yeni proje ile bu sayı 22’ye çıkacak. İskeleler, günlük ortalama 30 bin yolcu kapasitesi ile hizmet verecek” diye konuştu.“Tarihi ve kültürel yapıyı korumaya yönelik olarak Fındıklı kıyı şeridindeki girinti alanının doldurularak park yeniden düzenlenecek” diyen Topbaş, yeşil alanın yaklaşık bin metrekare genişletileceğini, ayrıca bölgeye bin araç kapasiteli zeminaltı otopark kazandırılacağını belirtti. İstanbul’da günlük yolcu sayısının, yapılan ulaşım yatırımlarıyla 12 milyondan 30 milyona taşındığını ve gelecekte 50 milyonları bulacağını dile getiren Topbaş, şöyle konuştu;

“İstanbul’da erişim noktasında ne yaparsak çözüm getirebiliriz bunu biliyoruz. Bu nedenle ‘Her Yerde Metro Her Yere Metro’ dedik. Nihai olarak bin kilometre raylı sistem hedefledik.

60 BİN METREKARELİK YENİ BİR MEYDANProjeyle birlikte, Dolmabahçe - Fındıklı arasındaki araç trafiğinin de yer altına alınacağını dile getiren Kadir Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Kabataş, 60 bin metrekarelik yayalaştırılmış yeni bir meydana kavuşacak. Burada çok çeşitli etkinlikler de yapılabilecek. Meydanda yolcu peronu, geleneksel deniz tekneleri ile yeme-içme salonları yer alacak. Şu anda Dolmabahçe Meydanı gibi tarihi bir mekanda araçlar park ediyor. Yapacağımız bin araçlık otoparkla bu meydanları boşaltacağız. Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret eden otobüsler için de 40 otobüslük park yeri olacak. Şehir içi yolcu otobüsleri de yeraltından geçerek burada indi bindi yapacak. Yolcuların egzoz gazından etkilenmemesine kadar her şey projede düşünüldü. Ayrıca meydanın altında metro bağlantısı, müze ve sergi salonları, otopark, pazar ve mağazalar olacak. Meydanın yüksekliğiyle ilgili söylenenler de doğru değil. Kabataş’taki seti geçmeyen gayet mütevazi yükseklikte, ama buluşma noktası olacak muhteşem bir meydan ortaya çıkacak. Projenin 2008 yılı itibariyle Kurul onayı var.”

BEYKOZ’DA 61 METRE DERINLIĞINDEKI DAR BIR KUYUDA YAKLAŞIK 10 GÜNDÜR MAHSUR KALAN KUYU KÖPEK, ISTANBUL BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI ITFAIYE EKIPLERININ BAŞARILI OPERASYONUYLA KURTARILDI. KÖPEĞIN KURTARILMA OPERASYONU VE ISTANBUL’UN SEFERBERLIĞI, TÜRKIYE VE DÜNYA BASININDA GENIŞ YER BULDU.

KUYU İÇİN İSTANBUL SEFERBER OLDU DÜNYA ALKIŞLADI

Beykoz Dereseki Mahallesi Karakulak Caddesi’nde kuyuya

düşen köpeği kurtarma çalışmaları mutlu sonla tamamlandı. Yaklaşık 10 gündür 61 metre derinliğinde ve 30 santimetre çapındaki dar bir kuyuda mahsur kalan köpek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, (İBB), AFAD, TTK, Sivil Toplum Kuruluşları ve gönüllülerin ortak çalışmasıyla sağ salim kurtarıldı.İBB İtfaiye Ekipleri, su altı kamerası ve enkaz altı görüntüleme cihazı (gigracam) ile mahsur kalan köpeğin canlı görüntülerine ulaşmıştı. İtfaiye ekiplerinin yanı sıra İSKİ ekipleri de kurtarma çalışmalarına kanal içi tarama kameraları ile katıldı.4 Şubat tarihinden itibaren kuyuda

bulunan köpeğin olumsuz hava şartlarından etkilenmemesi için kuyunun üzerine pnömatik iklim çadırı ve ısıtma sistemi kuruldu. Böylece köpeğin ısısının korunması sağlandı.İBB İtfaiye ekipleri, derin ve daracık kuyuda mahsur kalan köpeği kurtarabilmek için çeşitli yakalama sistemleri kullandı. Yaklaşık 10 gündür sabahın erken saatlerinde başlayan çalışmalar gece boyunca da sürdürüldü. “Kuyu” adı verilen köpek, İBB Hayvan Hastanesinde tam teşekküllü sağlık kontrolünden geçirildi. Kuyu’nun yeni yuvası da hayvanseverlerin desteğiyle İstanbul İtfaiyesi Beykoz Grubu oldu. İstanbul İtfaiyesi'ne Türkiye geneli ve yurtdışındaki meslektaşlarından ve hayvanseverlerden tebrik mesajları geldi. İstanbul

Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Kuyu’yu Başkan Kadir Topbaş da çok sevdi.Kuyu Köpek’in kurtarılma operasyonu, Türkiye’nin yanı sıra dünya basınında da geniş yer buldu. İstanbul’daki seferberliği alkışlayan manşetler atan yabancı medya kuruluşlarının da gündemine oturan Kuyu için yurtdışındaki sivil toplum örgütleri de İstanbul’a tebrik mesajları yağdırdı.Öte yandan, kurtarıldıktan 15 gün sonra durgunluk, halsizlik, belirtileri ile İstanbul Büyükşehir Hayvan Hastanesine getirilen Kuyu Köpek’te, kusma, ishal, yüksek ateş, iştahsızlık bulguları gözlendi. Yapılan tetkikte “Parvoviral Enterit” teşhisi konulan Kuyu için tedavi süreci başladı.

Page 10: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

Nedim Saban’la 1982 yılında tanışmıştım. Hürriyet Gazetesi ve Gösteri Dergisi’nde yazıyordum. 15 yaşındaydı o zamanlar,

Beş Kafadarlar adıyla kendi topluluğunu kurmuştu. Çocuk parklarında çocuk oyunları sergiliyordu, beni de oyunlarını izlemem için davet etmişti. Yanlış anımsamıyorsam Doğancılar parkında izlemiştim oyunlarını. Tiyatroyu bir heves olarak yapmadığını, ne kadar ciddiye aldığını o günlerde anladım. O yaşta oyunlarını oynamadan önce tanıdığı pedagoglara gösterdiğini, ama kimi pedagojik yaklaşımlara da karşı çıktığını söylemesi bayağı ilgimi çekmişti. Neden okulda değil de sokaklarda tiyatro yaptığını sorduğumda: “Ben istibdattan çok korkarım,” demiş, bir yanlış anlamaya yer vermemek için de: “Eğer bir dekorun kahverengi olması gerekiyorsa, müdür de yeşili sevdiği için dekor yeşil olacak diye tutturmuşsa, ben o oyunu kesin oynayamam,” diye bir açıklama getirmişti (Gösteri Dergisi, eylül 1984).Bu özgürlüğü hep elinde tutmak için olsa gerek, 1992 yılında Tiyatro Kare’yi kurdu. Sıradanlığa düşmemeye hep çaba sarfetti. Müziksiz Evin Konukları; Oleanna, Salı Ziyaretleri... gibi önemli oyunları seyirciyle buluşturdu. Bu yıl, yirmi beşinci yılını klasikleşmiş bir kara mizah örneğiyle kutluyor: Ahududu. Çevrelerindeki herkesin saygısını kazanmış, yardımseverlikleriyle tanınan iki sevimli,

yaşlı kız: Mürşide ve Müşfike. Kendini hâlâ savaşın içinde sanan, kendisinin paşa olduğunu zanneden, zararsız, çılgın yeğenleri. Hep birlikte yaşlı kızların babalarından kalma konaklarında yaşamaktadırlar. Ne ki, bu sevimli yaşlı kızlar yalnız, mutsuz, gelecek umudu olmayan erkeklere oda kiralayıp, onlara içine zehir kattıkları ahududu likörü ikram etmekte, böylece onları öldürüp huzura kavuşturmaktadır. Üstelik de çok hayırlı, çok insanî bir iş yaptıklarına yürekten inanarak. Çılgın yeğenleri de evin bodrumuna kazdığı “siperlere” gömmektedir bu cesetleri. Ancak, yandaki konağın kızıyla evleneceğini bildirmek için eve gelen, bir gazetede köşe yazarlığı yapan yeğenleri kanepenin içine gizledikleri cesedi bulunca tüm gerçeği öğrenir. Teyzelerini kurtarmak için çabalarken yirmi yıldır ortalarda görülmeyen, polisin aradığı tehlikeli bir kaatil olan erkek kardeşi de yanında bir ceset ve yüzüne başarısız bir estetik ameliyat yapmış Dr. Frankenştayn’la çıkagelir. İki yaşlı kızın kurduğu düzen tümüyle bozulmuş, konakta bir panik başlamıştır... Amarikalı yazar Joseph Kesselring’in yazdığı “Arsenic and Old Lace”in çok başarılı bir uyarlaması Ahududu. Oyunu Nedim Saban yalın, iddiasız, durumun komedisini de ortaya çıkaran akıcı bir rejiyle sahneye koymuş. Aynı zamanda da çok renkli bir rolü en sempatik haliyle canlandırıyor sahnede. Ahududu ülkemizde hep ünlü oyuncular tarafından oynanmış bir oyun. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Çetin İpekkaya’nın rejisiyle Suna Pekuysal ve Ani İpekkaya’dan izlemiştim. Televizyon uyarlamasında İsmet Ay ve Erol Günaydın unutulmaz kompozisyonlar çizmişti. Bu kez de Suna Keskin ve Melek Baykal’ın usta işi oyunculuklarından izliyoruz. Müşfike ve Mürşide’yi öylesine doğru, öylesine sevimli ve öylesine inandırıcı oynuyorlar ki onları asla birer katil gibi görmüyoruz, samimi insancıllıklarına inanıyoruz, onlardan yana oluyoruz. İki “deli saraylı”yı en ince ayrıntısıyla yansıtıyorlar seyirciye, abartıyı bıçak sırtı dengede tutmayı başarıyorlar. Rollerinin tadını çıkartıyorlar. Bu rolleri oynamaktan ve aynı sahneyi

paylaşmaktan aldıkları keyif seyirciye de geçiyor, sıkı bir diyalog kuruluyor daha sahneye çıktıkları ilk andan itibaren. Bu iki büyük oyuncuyla birlikte hemen tüm kadro başarılı kompozisyonlar çiziyor. Özgür Yetkinoğlu, Halim Ercan ve Cem Güler’in adlarını özellikle anmak isterim. Bülent Seyran sahip olduğu sahne sempatisiyle “Bekçi” de sevimli bir karakter yaratmış. Barış Dinçel’in dekorları insanda gerçekten eski bir konaktaymış duygusu uyandırıyor. Kapılar, o ikinci kat merdivenleri, bodrum katı girişi sahne trafiği açısından yönetmene de çok yardımcı. Günnur Çaras’ın Mürşide ve Müşfike’ye tasarladığı kostümler, içinde komediyi de barındıran, kişilikleri çok doğru yorumlamış kostümler. “Paşa”nın kostümü de öyle. Ama gazeteci yeğenin, katil yeğenin ve Dr. Frankenştayn’ın kostümleri hiç inandırıcı gelmedi, hattâ yanlış buldum. Bırakın döneme uymamasını, polisten saklanan iki insan o kadar frapan mı giyinir? “Arsenic and Old Lace”, yani Ahududu her yönüyle tam bir kara mizah örneği. Oyun

1941’de Broadway’de sahnelenmiş, 1944’te beyaz perdede yerini almış. Yani ikinci Dünya Savaşı yılları. Bir yanda yüzlerce insan ölürken insanların öldürüldüğü, cesetlerin gömüldüğü bir oyun büyük sükse yapıyor. Ölüm üzerine kurulmuş bir komedinin böyle bir zamanda böylesine başarı kazanması şaşırtıcı. Ölüme ve cesetlere gülüyoruz ve ortada bir cinayet olduğunu asla düşünmüyoruz. İki kızkardeşin adları da bu kara mizahı güçlendiriyor: Mürşide (doğru yolu gösteren) ve Müşfike (sevecen, şefkâtli). Gösterilen doğru yol ve şefkât ortada. Ahududu güzel bir bulvar komedisi. Ekrem Reşid Rey, Darülbedayi’nin 34. sayısında : “Tiyatro, denildiği gibi, bir gıda bile olsa, bunun sade siyah ve ağdalı salçadan ibaret olmaması lâzımdır. Biraz da, ara sıra, hafif, tatlı şeyler yiyelim...” diye yazar. Evet, içinde yaşadığımız bu zor günlerde “biraz da hafif, tatlı şeyler yiyelim”. Hepimizin gülmeye çok ihtiyacı var. Ve Ahududu - başta Suna Keskin ve Melek Baykal olmak üzere- başarılı komedyenlerle gülme garantili bir oyun.

TİYATRO GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 10

AHUDUDUKLASİK OLMUŞ BİR KARA MİZAH ÖRNEĞİ

Hazırlayan: Yaşar İlksavaşTel: 0532 507 77 75

Sanayileşmiş toplumlarda insanoğlu kendini acımasız bir savaşın içinde bulur. Ya çarkın dişleri arasında öğütülür, ya da bir yerlerinden

tutulup toplum dışına itilir. Bu savaşta ayakta kalabilmeyi başarmış insanların yanı sıra toplum dışına itilmiş, bir yana savrulmuş, köşeye sıkıştırılmış insanların sayısı hiç de az değildir. İşte Çıkmaz Sokak Çocukları bu insanların dramını, bu savaştaki mücadele biçimlerini, ayakta kalabilme çabalarını gündeme getirmekte. Philadelpia’da yoksul bir ev. Anne babaları öldüğünden beri bu evde yaşamını sürdüren, sürdürmeye çalışan iki erkek kardeş. Treat, ağabey, sokaklarda adam soyarak, hırsızlık

yaparak, hattâ zaman zaman kan dökerek bir yandan geçimlerini sağlamakta, bir yandan da dışarı vurduğu bu şiddet yoluyla sanki toplumdan intikam almaktadır. Dışarıdaki kötülüklerden korumak için kardeşi Philip’i eve hapsetmiş, hava ve güneşin sağlığı için ölümcül bir tehlike olduğuna onu inandırmıştır. Philip otistik bir çocuktur. İkisinin de birbirinden başka kimsesi yoktur. Kendi dünyaları içine hapsolmuş yalnız insanlardır. Ve bir gün bu iki kardeşin yaşamına aynı kökenden gelmiş, kendileri gibi çıkmaz sokak çocuğu olan, annesiz babasız büyümüş bir üçüncü kişi katılı: Harold. Treat bu çok şık yabancıyı körkötük sarhoş bir halde evine getirir. Onun çok zengin olduğunu anlamıştır,

çantasında tahminlerinin üstünde senetler vardır. Onu rehin alıp büyük bir fidye karşılığı serbest bırakmayı planlar. Ne ki Harold bir gangsterdir ve kendisini öldürmek isteyen kişilerce takip edilmektedir. İki kardeşin hayatına girmesi onlara dış dünyanın kapılarını açacak, yaşamlarında köklü değişimlere neden olacaktır... Lyle Kessler’in 1983 yılında yazmış olduğu Çıkmaz Sokak Çocukları’nı 1992 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Gencay Gürünün rejisinden, Kamran Usluer, Yıldıray Şahinler ve Hazım Körmükçü’den izlemiştim. Çok başarılı bir çalışmaydı. Bu kez aynı oyunu Serkan Üstüner’in rejisinden izliyoruz. Yönetmen oyun kahramanlarındaki karşıtlıkları ortaya

koymaya özen göstermiş. Üç kişi arasındaki çatışmayı dozunda vurgulayarak oyuna gerçekçi bir boyut kazandırmayı başarmış. Aslında fazla karmaşık olmayan sahne trafiği de kusursuz işliyor. Ne ki, birkaç küçük ayrıntıya biraz daha dikkat edilmesi gerektiği kanısındayım. Örneğin, Harold eve getirildiğinde onu bağlayacakları ip kanepenin arkasında hazır mı bulunuyordu? Orada o ipin işi neydi? Philip evde mayonez kalmadığını söylerken mutfak dolabının üstünde ve mutfak tezgâhında hiç açılmamış üç kavanoz mayonez durduğunu görüyoruz... Bunlar küçük ayrıntılar belki ama insanın dikkatini çekiyor.

Faruk Barman izlediğim her oyununda can verdiği karaktere kusursuz bürünen bir oyuncu. Bu oyunda da öyle. Sert, kaba, ırkçı, şiddet eğilimli, öfke dolu Treat’in başkalarına karşı duyduğu nefretle saldırganlaşmasını çok güzel yansıtıyor. Kardeşine davranışlarında bir babanın sertliğiyle bir annenin sevecenliğini abartıya kaçmadan, inandırıcı bir biçimde sergiliyor. Yağız Can Konyalı’yı geçen yıl çok kısa bir süre sergilenen “Küheylan”da seyretmiş ve çok beğenmiştim. Evine kapanmış, evine gizlenmiş, korkuları içinde yaşayan fobik küçük kardeşi, Philip’i en doğru biçimde yansıtıyor. Otistik hiperaktiviteyi de, yaşama katıldığındaki sevinci ve değişimi vermede de çok başarılı. Adını sıkça duyacağımıza inandığım genç bir oyuncu kardeşimiz. İştar Gökseven çok renkli bir rolün doğru yorumcusu. Oyunun gizemli kahramanı. Sahip olduğu servetten çok daha fazlasını, çok önemli şeyler getiren gizemli kahraman. Bir yaşama biçimi, bir kültür getirmiştir eve, düş kurmayı ve ayakta durmak için sahip olmadıkları cesareti getirmiştir. Belki de hep özlemini duydukları babadır o. İştar Gökseven’de o şaşırtıcı, etkileyici, rahatsız edici, zaman zaman baskıcı, kimi zaman sevecen Harold’u buluyoruz. Çıkmaz Sokak Çocukları aile, birey, para, şiddet, bu şiddetin gerisindeki sevgi... gibi birçok konuyu işyelen, üç yetim, üç yalnız insanın görüngesinden sistem içinde ayakta kalma mücadelesi veren insanları irdeleyen, başarıyla kotarılmış, bu yılın izlenmesi gereken önemli oyunlarından biri.

ÇIKMAZ SOKAK ÇOCUKLARI

Page 11: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü
Page 12: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

BAKRAÇ SANAT GALERİSİSait Günel Sulu Boya ve Akrilik Atölyesi Salı Günleri: Sulu Boya, Perşembe Günleri: Akrilik

Veli Sapaz Yağlı Boya Atölyesi Çarşamba GünüEdiz Berberoğlu Seramik ve Resim Atölyesi Cumartesi Günü

Bakraç Sanat GalerisiAdres: Sinan Ercan Cad. No: 36 Öztor Sitesi Kozyatağı / İstanbul Tel: 0216 410 91 97 Gsm: 0533 810 73 33

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 12

Ebedi gençlik rüzgarı

Teoman Taşpınar: Başkanlık Görevine Devam

Zefiros

Kitap soluk almadan okunuyor. O kadar rahat ve sürükleyici bir dilde yazılmış ki sanki karşınıza Gülriz oturmuş anlatıyor. Gülriz Sururi'nin yazdığı üçüncü anı kitabı, kendisi bütün hayatımı bu üç kitapla anlattım. "KILDAN İNÇE KILIÇTAN KESKİNCE" ve

"BİR AN GELİR" doğumundan ölümüne kadar bir sanatçının hayatıda diyebiliriz buna, kitapta öyle akıp giden yer yer yaşamak çoşkusuyla dolup taşan satırlar, acısıyla, Sevinç'iyle. Her şeyden önce güçlü bir insanın mücadelesi Gülriz Sururi. Engin Cezzar'ın 2009 geçirdiği büyük bir kıriz sonrasında bugünlerin nasıl yaşamankta olduğunu hayatın nasıl karşılıklı sevgi yoğunluğu içinde sürmekte olduğunu kitabın "Adamla kadın" bölümlerinde, duyarlı ama asla abartıya kaçmayan bir incelikle yansıtıyor Gülriz Sururi. Söz konusu bölümler hem bu iki insanın birbirlerine tutunduklarını resmediyor ve aynı zamanda akış içinde olumlu duraklama noktaları da yaratıyor ve bu gün "Zefiros: ebedi gençlik rüzgar" ile bir kez daha Gülriz Sururi'nin özel yaşamana odaklanıyoruz. Kitapın eki "Müzikallerim" Başlıklı CD ise geçmiş yıllardan gelen oyunlardan; Zilha'lardan İrma'lardan Piyaf'lardan Kabere'lerden bu günlere bir selam. Pek çok tanıdık isim var kitapta.Sururi'nin Yaşamı sanata dönüştürmesi, aynı zamanda sanatı yaşama yaklaştırması olarak okunmalı anılar. Cümlelerindeki cesaret de hayat karşısındaki dik duruşu sahnedeki inadı da buradan bakılarak değerlendirilmeli.Yaptığı herşeyde olduğu gibi Sururi, Zefiros'ta da titiz bir işe imza atıyor İçinden geldiği gibi ve büyük bir özenle okura aktarıyor.Hayat ve sanattan aldığı keyfi tüm zorluklara karşın hep bir adım önde tuttan bir insanla yüzyüzeyiz.Sururi Türk Tiyatrosunda hep genç kalan gençlerle kalan bir isim; Bir oyuncu, bir insan. Kitabın adı da Sururi'nin anlattıklarıda çok anlamlı bu yüzden.Hangi tarafta bulunursa bulunsun bunu hiç ihmal etmiyor bu nedenle Zefiros'ta açıkladığı gibi mottosu "hayatı limon gibi sıkarak yaşamak"

Anı edebiyatı dendiğinde sadece Gülriz Sururi'nin okurlarının bildiği vaz geçilmez bir tad var. Kendısi buna evet var açık ve samimi olmam. Gerçeği her konuda gerçeği yazdığıma inanmalarını sağlıyor. Zira biliyorlar ki anı yazmak bir tür soyunmaktır.

MODA Deniz Kulübü'nde geçtiğimiz günlerde seçim heyecanı yaşandı. Yönetim Kurulu Başkanığı görevine yeniden Teoman Taşpınar seçilirken, yönetim kurulu üyeliklerine Kazım İspahani, Fikret Tümen, Nezih Onat, Bekir Dildar, Necat Konukçu, Osman Ulukan, Haldun Cillov, Ümit Ersoy, Osman Serim, Erdal İlhan, Emre Doruk, Ali İspahani, ve Emir Çubukçu getirildi.

Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu, Bertrand Buchwalter, 8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle, Beyoğlu'ndaki Fransa Sarayı'nda bir davet verdi. Yves-Rocher Toprağın Kadınları vakfı işbirliği ile düzenlenen geceye, ağırlıklı olarak kadınlardan oluşan 400 davetli katıldı. Resepsiyon, Bursa'dan, Ankara'ya, Kadınlar günü kutlamasına giderken, trafik kazasında hayatını kaybeden kadınlar için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Başkonsolos Buchwalter, Türkçe yaptığı konuşmasında, Fransız diplomasisi için, kadın haklarına yönelik uluslararası çabalara katkı sağlamanın, öncelikli bir konu olduğunun altını çizdikten sonra, kadının erkeğin geleceği olduğuna ve kadın hakları konusunun tüm dünyayı ilgilendirmesi gerektiğine inandığını ifade etti.

MODA DENİZ KULÜBÜNÜN SEMPATİK ONBİRİKulübünün seçkin personeli yönetim seçiminin bütün yükünü omuzladılar. Sonra da rahat bir nefes alıp, Gazette-13'e bu mutluluk pozunu verdiler.Resimde: Emre Yüce, Hüseyin Bayram, Uğur Kara, Zeynep Pergel, Nihal Yelesen, Şima Gürel, Sevgi Özkan, Özlem Ceylan, Begüm Aslantaş, Gözde Baş, Ayça Ayduvan.

Foto

grafl

ar: A

rif H

ür

SARAY'DA KADINLARA ÖZEL DAVET

Gizem Yurtseven

Elif Berker

Claude Fromageot

Niran Hünel

Ceren Eceyurtseven

Sülün - Betrand Buchwalter

Page 13: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

MEHMET KENAN TEKDAĞ ........1 OCAKSONER YALÇIN ...........................1 OCAKSADETTİN TANTAN .....................1 OCAKFATİH ÇEKİRGE ...........................1 OCAKMEHMET ATALAY .......................1 OCAK YILMAZ ÖZDİL .............................2 OCAK ASIM AKGÜL ................................2 OCAK ORHAN ERİNÇ .............................4 OCAK TUFAN TÜRENÇ ..........................4 OCAK MESUT DİZDAR ...........................5 OCAK KADİR KAYMAKÇI .......................9 OCAKRAUF TAMER .............................11 OCAK ORAL ÇALIŞLAR ........................13 OCAK METİN MÜNİR ............................13 OCAK REHA ERDOĞAN .......................14 OCAK İHSAN YILMAZ ...........................15 OCAKKAHRAMAN SADIKOĞLU .........17 OCAK SOLİ ÖZEL ..................................17 OCAK GÜNGÖR MENGİ .......................19 OCAK TUĞRUL ERYILMAZ ..................19 OCAK CAN UYGUÇ ...............................24 OCAK SELİM AKÇİN .............................24 OCAK KÜRŞAT OĞUZ ..........................28 OCAK VEDAT BÜYÜKYILMAZ ............ 1 ŞUBATCEM ÇAPANOĞLU .................... 3 ŞUBATFİKRET ERCAN .......................... 6 ŞUBATSANİ ŞENER ............................. 14 ŞUBATYILMAZ ULUSOY ..................... 14 ŞUBATYALÇIN BAYER ........................ 17 ŞUBATHALİT KIVANÇ ......................... 18 ŞUBATMEHMET YILMAZ .................... 18 ŞUBATMERAL TAMER ........................ 19 ŞUBATABBAS GÜÇLÜ ........................ 20 ŞUBATMEHMET TEZKAN ................... 24 ŞUBATMEHMET ASLAN ..................... 26 ŞUBAT SELMAN ÖZGER ...................... 26 ŞUBATTUNCA BENGİN ....................... 28 ŞUBATNECATİ DOĞRU ...........................1 MARTMUSTAFA ÖZKAN .......................1 MARTHAYATİ ASILYAZICI ....................5 MARTYALÇIN DOĞAN ...........................8 MARTCEM ŞENGÜL ..............................9 MARTEMİN ÇÖLAŞAN .........................11 MARTDOĞANER GÖNEN ....................12 MARTEMRE İSKEÇELİ ........................13 MARTATİLLA DORSAY ........................17 MARTMUHARREM SARIKAYA ...........26 MARTMUHSİN DOĞAN ........................30 MARTZÜLFİKAR ALİ AYDIN ................. 1 NİSANSEMA SEL ................................... 3 NİSANTAYFUN DEVECİOĞLU .............. 3 NİSANERCAN ERDAL ............................ 5 NİSANERTUĞRUL ÖZKÖK ................... 8 NİSANGİLA BENMAYOR ..................... 12 NİSANEMİN ÇAPA ............................... 16 NİSANMESUT YAR .............................. 18 NİSANABDULLAH KİĞILI .................... 20 NİSANMUSTAFA DOLU .........................1 MAYISCAVİT ÇAĞLAR ...........................1 MAYISHAMİ ÇAĞDAŞ ............................3 MAYISMUSTAFA DOĞAN ....................11 MAYISSİBEL GÜNEŞ ...........................14 MAYISÖMER ÜRÜNDÜL .....................15 MAYISSELÇUK TEPELİ .......................19 MAYISRAHMİ TURAN ..........................22 MAYISSERKAN FIÇICI .........................24 MAYISCENK BAŞLAMIŞ ......................25 MAYISFERHUNDE VERDİ ....................28 MAYISABDURRAHMAN YILDIRIM .. 4 HAZİRANİSMET BERKAN ................... 10 HAZİRANNURİ ÇOLAKOĞLU .............. 19 HAZİRANALTAN ÖYMEN .................... 20 HAZİRANAYŞE ÖZEK KARASU .......... 21 HAZİRANHALİL ÖZER ......................... 21 HAZİRAN

MURAT MURATOĞLU ........... 1 TEMMUZ

SONER GEDİK ....................... 7 TEMMUZ

BÜLENT İPEK ....................... 13 TEMMUZ

SAMİ KOHEN ....................... 14 TEMMUZ

NOYAN DOĞAN ................... 16 TEMMUZ

RİFAT ABABAY .................... 20 TEMMUZ

UĞUR CEBECİ ..................... 20 TEMMUZ

VİKİ HABİF ............................ 21 TEMMUZ

GÜNGÖR URAS ................... 22 TEMMUZ

BİLAL ÖZCAN ...................... 23 TEMMUZ

UMUT VEİS ........................... 24 TEMMUZ

SALİHA PAKEL .................... 24 TEMMUZ

GÜNERİ CIVAOĞLU ............. 28 TEMMUZ

ERTUĞRUL AKBAY ............. 28 TEMMUZ

ASLIHAN KARAGÖZ .............4 AĞUSTOS

UMUR TALU ..........................7 AĞUSTOS

AYDIN ÖZTÜRK ..................12 AĞUSTOS

YAŞAR İLKSAVAŞ ...............14 AĞUSTOS

TUĞRUL TUNA ....................18 AĞUSTOS

ATEŞ ÇELİK ........................24 AĞUSTOS

PINAR TÜRENÇ ..................25 AĞUSTOS

ERDOĞAN ARIPINAR .........27 AĞUSTOS

UĞUR DÜNDAR ..................28 AĞUSTOS

DOĞAN SATMIŞ ..........................3 EYLÜL

METİN YILMAZ ..........................5 EYLÜL

VAHAP MUNYAR ......................10 EYLÜL

HAKAN ÇELİK ...........................10 EYLÜL

TURGAY OLCAYTO ..................10 EYLÜL

SAYGI ÖZTÜRK ........................15 EYLÜL

FATİH ALTAYLI .........................20 EYLÜL

FİKRET BİLA .............................29 EYLÜL

ORHAN KEÇELİ ............................ 1 EKİM

TAHA AKYOL .............................. 10 EKİM

BETÜL KABAHASANOĞLU ........ 13 EKİM

OKAY GÖNENSİN ....................... 14 EKİM

GÜLAY KARABULUT .................. 18 EKİM

MERİÇ MÜLDÜR ......................... 22 EKİM

MUSTAFA TAVİLOĞLU .............. 24 EKİM

FARUKZAPÇI .............................. 25 EKİM

İLGİ HAYDA ................................. 25 EKİM

CENGİZ SEMERCİOĞLU ............ 28 EKİM

KENAN AKIN ............................... 28 EKİM

HINCAL ULUÇ .............................1 KASIM

MELİH AŞIK .................................3 KASIM

ALİ ÖZGENTÜRK ........................4 KASIM

MÜGE DAĞISTANLI ....................5 KASIM

SEDAT ERGİN ............................6 KASIM

BEKİR COŞKUN ........................10 KASIM

DUYGU SAĞIROĞLU ................10 KASIM

TAMER DEĞİRMENCİ ..............12 KASIM

NAZLI ILICAK ............................14 KASIM

RUHAT MENGİ ..........................15 KASIM

YAVUZ BARLAS ........................18 KASIM

ORHAN CAN ..............................18 KASIM

BURAK AKBAY .........................19 KASIM

CELAL KORKUT .......................21 KASIM

NEDİM ŞENER ..........................28 KASIM

FATİH ÇEKİRGE ........................29 KASIM

SEÇKİN SELVİ ......................... 18 ARALIK

EMRE ORAL ............................ 21 ARALIK

ÖMÜR GEDİK .......................... 22 ARALIK

DOĞAN HIZLAN ...................... 23 ARALIK

ÖNEMLİ UYARI!Doğum günlerinde değerli dostlarımıza gelen hediyelerin emniyet açısından sakıncaları!

olabileceğinden, önce bize yollanması rica olunur!

İstanbul Valisi Vasip Şahin .......................... JJJJJ+%18 ÖTVDr. Mimar Kadir Topbaş ............................. JJJJJ+%18 ÖTVSani Şener ................................................. JJJJJ+%18 ÖTV A. Misbah Demircan (Beyoğlu Belediye Başkanı) JJJJJ+%-1 ÖTVTürker İnanoğlu ....................................JJJJJJJ+%18 ÖTV Şarık Tara .................................................. JJJJJ+%10 ÖTV Ali Dürüst ..........................................................JJJ+%18 ÖTVAbdürrahim Albayrak ..........................................JJ+%18 ÖTVHamdi Akın .........................................................JJ+%18 ÖTVEmrullah Turan .......................................... JJJJJ+%18 ÖTVAhmet Nazif Zorlu ...............................................JJ+%18 ÖTVÇetin Şimdi ................................................... JJJJ+%18 ÖTVHalit Narin ...........................................................JJ+%18 ÖTVİnan Kıraç ..................................................... JJJJ+%15 ÖTVİlgi Hayda ................................................... JJJJJ+%18 ÖTVDuygu Sağıroğlu ........................................ JJJJJ+%15 ÖTVZeynel Abidin Erdem ..............................JJJJJJJ+%5 ÖTVHüsnü Özyeğin ............................................ JJJJJ+%5 ÖTVAli Sabancı ................................................. JJJJJ+%18 ÖTVMustafa Süzer ....................................................JJ+%18 ÖTVMustafa Özkan ........................................................J+%7 ÖTVEşref Cerrahoğlu ................................................JJJ+%5 ÖTVOsman Boyner ............................................. JJJJJ+%5 ÖTVRona Yırcalı ............................................JJJJJJJ+%9 ÖTV

İSTANBUL’DA BULUNAN BAZI YÖNETİCİ

DOSTLARIMIZI YILDIZLADIK

NOT: Yıldızların limiti beş olup, Özel Tüketim Vergisi oranları da % 18’dir. Ayrıca isimlerin altında doğum tarihleri ve burçları yazılı olan, sevgili dostlarımıza bu mutlu günlerinde gelecek olan hediyelerin, öncelikle Gazetemiz adresine yollanması önemle rica olunur. Hayranları tarafından bu yakışıklılara gelen hediyelerin, tarafımızdan araştırılıp, uygun görülenler kendilerine yollanacaktır (Tabii yollanırsa). Durum bu dostlarımızın hayranlarına önemle duyurulur.

NOT: Doğum tarihlerini koymayı unuttuğumuz dostlarımız, [email protected] adresine müracatları rica olunur.

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 13

Erler Film yönetim kurulu başkanı, duayen yönetmen ve yapımcı Türker İnanoğlu, 90’lı yılların sonunda TÜRVAK – Türker İnanoğlu Sinema Vakfı’nı kurduğunda Erler Film ve Ulusal Video’nun tüm üretimleri de dahil; mesleki eğitimden arşive, geniş kapsamlı zengin bir sanat kitaplığından Türkiye’nin ilk ve tek sinema ve tiyatro müzesine kadar birçok etkinliği bu vakfın şemsiyesi altında topladı. Bu olağanüstü birikimin bir diğer yansıması ise TÜRVAK Yayınları ile gerçekleşti. İlk aşamada toplam 6 yıl süren zorlu ve yoğun bir çaba ile Türker İnanoğlu’nun yaşamı perspektifinden yola çıkarak ülkemizde 50’lerin sonundan günümüze sinemadan videoya, uydu yayıncılığından özel televizyonculuğa uzanan gelişimi ve bu gelişim sürecinde yine “ilk”lere atılan İnanoğlu imzalı görsel serüvenin kitabı “Bay Sinema”; hemen arkasından da 2,5 yıllık bir emekle meydana getirilen, bin yüz sayfalık, 1914’ten 2004’e “5555 Afişle Türk Sineması” adlı, özellikle sinemamız için muazzam bir kaynak kitap yayınlandı. Bu kitapları “Bir Vakfın Hikayesi”, “Erler Film 50 Yaşında” ve TÜRVAK Sinema Müzesi’nin kuruluşunun 10. Yılında Yeşilçam’ın kalbi Beyoğlu’na taşınma öyküsünü anlatan “Mutlu Son” izledi. Şu anda ise toplam üç yıllık bir süreçte tamamlanan; ilk kitabın yayınlandığı 2004 sonrası Türk sineması afişlerini ve daha önceki baskıya girememiş afişleri de kapsayan

ve sayısı artık 8000’lere ulaşmış afişlerle genişletilmiş 2000 küsur sayfalık “Afişlerle Türk Sineması” kitabı, görkemli bir TÜRVAK Yayını olarak basım aşamasında… Türker İnanoğlu’nun ilk etapta Erler Film – Türvak – TİM Show Center üçgeninde grup entertainment etkinliklerini duyurmak amacıyla başlattığı, üçer aylık periyodik süreçlerle yayınlayıp yayın piyasası harici salt exclusive adreslere gönderilen bir de süreli yayını var. Adını bizzat İnanoğlu’nun koyduğu CİNETELE Dergisi… 7.Sayısı geçtiğimiz Şubat ayında basılan dergi, daha ilk sayısından itibaren içeriğini ve kapsamını genişleterek günümüze ulaşan bir sanat ve kültür dergisi olma uğraşı içerisinde. Bu bağlamda Türk Sinemasının, Türk Tiyatrosunun, Türk Televizyonculuğunun nostaljik ve güncel varoluşlarını, Avrupa, HollyWood sinemalarının ülkemizdeki yankılarını, anı, güncelliğini yitirmemiş haber, röportaj ve özel köşe yazılarıyla her sayıda biraz daha zenginleştirerek sunma çabasını sürdürüyor. Türker İnanoğlu’nun önderliğinde genel yayın yönetmenliğini emekli gazeteci Erol Şenel’in üstlendiği, yine Türker İnanoğlu, Serpil Akıllıoğlu, Safter Yılmaz, Agah Özgüç, Hülya

Koçyiğit, Vadullah Taş gibi duayen ve tanınmış isimlerin yazınsal katkılarıyla mücehhez CİNETELE Dergisi, mütevazı ve fakat titiz ve dolu içeriği, ulaşılan hedef kitlesinin beğenisi ile daha gelişkin ve kalıcı yeni sayılarının hazırlıklarına devam ediyor…

BİR TÜRVAK YAYINI: CİNETELE DERGİSİ

Page 14: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

İstanbul’un Süper AntikacılarıSANCAK MÜZAYEDE Halaskargazi Cad. No: 53 34373 Harbiye-Şişli Tel: 0212 230 00 18 Fax: 0212 230 01 69 ............................... JJJJ + % 5 ÖTVESNAF MEZATI Hamalbaşı Caddesi, Conga Han, No: 8 K: 3 Galatasaray-Beyoğlu Tel: 0532 740 53 96 ................................................. JJJJ + % 5 ÖTV EPHIST COLLECTION Teşvikiye Cad. 22 Hak Pasajı No: 13 Nişantaşı-İstanbul Tel: 0212 240 68 41 Gsm: 0535 627 37 35 ...................... JJJJ + % 5 ÖTV RUMELİ MÜZAYEDE Hamalbaşı Caddesi, Conga Han No: 8 Kat: 3 Galatasaray-Beyoğlu Tel: 0535 775 78 12 ........................................ JJJJ + % 5 ÖTV

GÜNCEL GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 14

U zun meslek yaşamımda pek çok genel yayın yönetmeni ile

çalıştım. Ancak kişisel olarak ben en fazla genel yayın yönetmen yardımcısı olabildim. Daha ötesine geçemedim. Malum ülkemizde “Ol da, soğan başı ol” derler. Yani yardımcı filan kimse aldırmaz. İlle en tepede olacaksın, yoksa yoksun. Neyse kısmet değilmiş, zaten bugünkü konumuz da bu değil.Ben size birlikte çalıştığım veya yakından tanıdığım bazı genel yayın yönetmenlerini anlatmak istiyorum. Ama onların renkli yönlerini yazacağım, başka yönleri bizim konumuz değil. Unuttuğum genel yayın yönetmeni varsa, affola, bir dahakine yazarım.

RAHMİ TURAN: Kendi ifadesiyle 9 gazete çıkarma rekoruna sahip dünyada

belki de tek gazetecidir. Gerçekten de 9 gazete çıkarıp, tümünü sattırmayı başarmıştır.

Mesela SABAH Gazetesi bunlardan biridir. Aynı zamanda Karamurat Romanlarının yazarıdır. Sözüne çok güvenilir ve çok renkli bir gazetecidir, duayendir. Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye’ye kaçırılmasını haberini atladığımız için bundan nerdeyse 30 yıl önce yediğim fırça hala kulaklarımdadır. Ama daha ilginci, bir fıkra hikayemizdir ki, onu size anlatmak isterim. Rahmi Turan Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni iken, Ankara’da Başbakan Özal’ın bir davetine katıldı. Özal, burada bir de fıkra anlatmıştı. Rahmi Bey bu fıkrayı gazetede yayımlamamızı istedi. Telefonla da iki kez anlattı yazalım diye. Ancak gece editörleri olarak biz, fıkrayı bir türlü anlayıp yazamadık. O zaman cep telefonu filan da yok. Sonunda gece yarısı, gittiği restoranda telefonla

kendisini bulup, fıkrayı yeniden atlatmasını istedik. Şöyle dedi:“Yahu ben bu gece sabaha kadar size fıkra mı anlatacağım!”Telefonun ucunda gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Genel Yayın Yönetmenleri içinde en jantisi odur. Abdi İpekçi’nin 25 yıllık Genel Yayın Yönetmenliği rekorunu kırmak için 5 yılı kalmıştı ama kıramadı. Benim gibi kısmet değilmiş. Şarap merakıyla tanınan Ertuğrul Bey, Hürriyet’in Barı’nda her akşam mutlaka bir kadeh şarabını da içer. Bir gün muzip bir arkadaşımız, yurtdışı gezisinden dönerken getirdiği şarabı açtırıp, ilk ona tattırdı ve “nasıl?” diye sordu. Ertuğrul Bey şarabı beğenince de şöyle dedi:“Olur mu Ertuğrul Bey, bunu free shoptan 3 Euro’ya aldım, beğendiniz, geçen defa 50 Euroluk almıştım beğenmemiştiniz.”Herkes kahkahaya boğuldu tabii ki.

FATİH ALTAYLI: Babıali’nin aileden zengin gazetecilerinden biridir. Milyonluk saatlere, milyonluk arabalara meraklıdır. Gösterişli yaşamayı da sever. Sabah Gazetesi’nde birlikte çalışırken, kendisi için planlanmış bir Amerika gezisi vardı. Son anda, nedense bir işi çıktı ve “Benim yerime sen git” diyerek beni yolladı. Hemen kabul ettim teklifi tabii ki. Gidince Aman Allahım meğer New York’ta Four Seasons Oteli’nde oda ayırtmış. Öyle bir otel ki, gecesi 50 bin dolara odası var. Asansörlerde

Giselle Bündchen, Alessandra Ambroiso, Adriana Lima cirit atıyorlardı. Param yetmez diye barına girmeye korktuğumu itiraf etmeliyim.

ENİS BERBEROĞLU: 35 yıllık dostumdur. Eşi saygıdeğer hanımefendi Oya Berberoğlu ise üniversiteden arkadaşımdır. Ama bu arkadaşlığımız,

öyle Ali Şen’in arkadaşlığı gibi değildir. Malum, Ali Şen için, “Kimi görse “Benim 40 yıllık arkadaşım der” derler. Sevgili Berberoğlu, Hürriyet’te Yayın Yönetmeni iken bile, öğlen yemeklerini müdür restoranında değil, öteki çalışanlarla birlikte genel yemekhanede yemesiyle tanınırdı. Onunla yemek yiyenler ise, masadan kütüphanede iki saat kitap okumuş gibi kalkarlardı.

SEDAT ERGİN: En müzisyen yayın yönetmenlerindendir. Ayrıntılar üzerinde yoğunlaşıp fark atar yazılarında. Akla gelmeyecek bir detayla, Balyoz’u terse yatırır. Ama kimsenin bilmediği önemli bir yönü vardır. Uzun yıllar Ankara’da görev yapmasına rağmen, İstanbul’un gece hayatını bütün İstanbullu gazetecilerden daha iyi bilirdi. Ve pek çok İstanbullu ve özellikle kadın gazeteci, “Sedat Ergin gelse de gece eğlensek” diye onun yolunu gözlerdi. Gerçi ben o ekipte değildim ama akşamdan kalma masa arkadaşlarımdan öykülerini çok dinledim.

DOĞAN ŞENTÜRK: Türkiye'nin en başarılı TV Genel Yayın Yönetmenlerindendir, Fox TV'nin marka isimlerini keşfetmesiyle tanınır. Ardahanlıdır ve Ardahan’ın da

kazları meşhurdur. Bir gün, “Akşam kimseye söz verme, bir yemeğe gideceğiz” dedi. Bir de restoran adı verdi. Tek bildiğim restoranın Anadolu yakasında olduğu. Atladım arabaya, git babam git, İstanbul bitti, ormanları geçtik, kilometrelerce sonra geldik. Bahçe içinde güzel ve salaş bir yer. Masada, 10 kadar erkek. Oturup Ardahan’dan gelen kazları afiyetle yedik. Sabah erken bir uçağım vardı, havaalanına ancak giderim diye bu kırsaldaki restorandan erken ayrılmak zorunda kaldım. Uçağa da zor yetiştim.

SÜLEYMAN SARILAR: Kanal D’nin arkasındaki güçlü isim. Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın talebelerindendir. Ama Birand’dan da önce Yalçın

Bayer’in tedrisatından geçmiştir. Kayak merakı yüzünden bazı kemikleri oynayınca, geçen yılı sırtında dağcıların giysilerine benzeyen bir askıyla geçirmesine rağmen, ne işlerini aksattı, ne de reytingini kaybetti.

RAMAZAN KURNAZ: Son zamanlarda sakal bırakıp havasına hava kattı. Bir zamanlar Reha Muhtar’la çalışıyordu ve kader onu, Reha Muhtar’ın koltuğuna oturttu. Ama boynuz kulağı geçti ve Show TV’yi reytingde önemli sıralara çıkardı. Ancak Ramazan Kurnaz’ın en önemli sırlarından biri oğlunda gizli. Oğlu Alperen, henüz 15-16 yaşındayken milli basketbolcu oldu. Ve bildiğim kadarıyla, emin adımlarla ilerliyor. Ramazan’ın toplantı

aralarında gizli gizli oğlunu arayıp sıcak tonda yaptığı konuşmalara herkes tanıktır. Oğlunun başarısında payı büyük.

METİN YILMAZ: Sözcü’nün kimsenin tanımadığı Genel Yayın Yönetmeni. Tam bir yazı işleri adamıdır. Yıllarca Rahmi Turan’la çalışıp, bu noktalara kadar geldi. Şimdi de ikisi de aynı yerde çalışıyorlar. Genel Yayın Yönetmenlerinin en az tanınanı ama işini başarılı bir şekilde sessiz sedasız yapanıdır.

AHMET HAKAN: Son olarak Ahmet Hakan’ı anlatayım, çünkü en çiçeği burnunda genel yayın yönetmeni o. Saydığımız tüm genel yayın yönetmenlerinden daha çapkındır ve neredeyse Gazette 13’ün sahibi Güngör Denizaşan’ın çapkınlığı ile yarışacak hale gelmek üzeredir. Tabii ki Güngör Abi’ye sorsan, “Daha çok fırın ekmek yemesi gerekir” diyecektir. Bir de Murat Bardakçı ile bir anısı vardır. Bir gün Nişantaşı’nda Bardakçı ile karşılaşır, hoş beşten sonra, “Azizim nerede oturuyorsunuz?” der. Bardakçı, “Ben Bağcılar’da oturuyorum” diye yanıt verir. Ahmet Hakan, “Öyle mi? Ben Nişantaşı’na taşındım, çok memnunum, tavsiye ederim, burası çok nezih bir semtmiş” diye yanıt verir. Doğma büyüme, Nişantaşılı olan Bardakçı bozuntuyla vermez. İki gün sonra yine karşılaşırlar, Ahmet Hakan, Bardakçı’nın hayatı boyunca Nişantaşı’nda oturduğunu öğrenmiştir, “Teessüf ederim, beni kandırdınız” diye sitem eder.

BAŞYAZAR: DOĞAN SATMIŞ

GENEL YAYIN YÖNETMENLERİNİ

TANIYALIM

Page 15: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

BASINIMIZIN SÜPER STARLARI PAT RON LAR Lİ Gİ YIL DIZ ve ÖTV OR.

Vuslat Doğan Sabancı ..................... JJJJ+%18 ÖTVErdoğan Demirören .......................... JJJJ+%18 ÖTVTurgay Ciner .............................JJJJJJJ+%10 ÖTVAhmet Çalık ...................................... JJJJ+%14 ÖTVOr han Erinç ....................................JJJJJ+%18 ÖTVBurak Akbay ..................................... JJJJ+%18 ÖTVEthem Sancak .................................. JJJJ+%18 ÖTVMücahit Ören ....................................... JJJ+%12 ÖTVİbrahim Aydın ...................................... JJJ+%12 ÖTVYahya Üzdiyen ................................ JJJJ+%10 ÖTV

Bİ RİN Cİ LİG

Hasan Yılmaz ...................................JJJJJ+%3 ÖTVMehmet Kenan Tekdağ ..............JJJJJJJ+%3 ÖTVErdal Şafak ......................................JJJJJ+%3 ÖTVFercan Aykutlu..................................JJJJJ+%3 ÖTV

Ali Sir men .............................................. JJJ+%3 ÖTV

Gü ne ri Ci va oğ lu ................................. JJJ+% 15 ÖTV

Emin Çö la şan ................................... JJJJ+%14 ÖTV

Fa tih Al tay lı .....................................JJJJJ+%10 ÖTV

Bülent Mumay ................................. JJJJ+%18 ÖTV

İsmail Turgut Yuvacan ..................... JJJJ+%18 ÖTV

Selçuk Tepeli .................................JJJJJ+%10 ÖTV

Kürşad Oğuz ..................................JJJJJ+%10 ÖTV

Ayşe Özek Karasu .....................JJJJJJ+%18 ÖTV

Turgay Olcayto ...............................JJJJJ+%18 ÖTV

Sibel Güneş ......................................JJJJJ+%8 ÖTV

Altan Öymen ..................................JJJJJ+%18 ÖTV

En gin Ar dıç ..........................................JJJJ+%5 ÖTV

Ne ca ti Doğ ru .................................... JJJJ+%18 ÖTV

Hın cal Uluç ...............................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Gün gör Men gi ..................................JJJJJ+%4 ÖTV

Okay Gö nen sin ........................................... J+%1 ÖTV

Umur Talu ......................................... JJJJ+%10 ÖTV

Uğur Ce be ci .............................................. J+%10 ÖTV

Ha san Ce mal .................................JJJJJ+%10 ÖTV

Be kir Coş kun .................................... JJJJ+%16 ÖTVYaz gü lü Al do ğan ................................. JJJ+%18 ÖTVRu hat Men gi .................................... JJJJ+%2.5 ÖTVÖmür Gedik ........................................... JJJ+%4 ÖTVAy dın Öz türk ........................................JJJJ+%3 ÖTV

SÜ PER LİG

Meh met Yıl maz ........................JJJJJJJ+%18 ÖTVRah mi Tu ran ...................................JJJJJ+%16 ÖTVMeh met Bar las .................................... JJJ+%18 ÖTVYılmaz Özdil .............................JJJJJJJ+%18 ÖTVRa uf Ta mer .......................................... JJJ+%15 ÖTVDer ya Sa zak .......................................... JJJ+%1 ÖTVTuna Kiremitçi ....................................... JJJ+%1 ÖTVFatih Çekirge ..................................JJJJJ+%18 ÖTVKanat Atkaya ......................................... JJJ+%1 ÖTVMehmet Arslan .................................... JJJ+%10 ÖTVAbdurrahman Yıldırım ........................... JJJ+%3 ÖTVRamazan Kurnaz .................................. JJJ+%1 ÖTVYavuz Barlas ......................................... JJJ+%5 ÖTVDoğaner Gönen ..............................JJJJJ+%10 ÖTVCelal Korkut ....................................JJJJJ+%15 ÖTV

Reha Erdoğan ................................JJJJJ+%18 ÖTVŞükrü Küçükşahin ..........................JJJJJ+%15 ÖTVYal çın Ba yer .......................................... JJJ+%6 ÖTVTu fan Tü renç ..................................JJJJJ+%15 ÖTVZa fer Atay .......................................JJJJJ+%18 ÖTVOs man Aro lat ......................................JJJJ+%2 ÖTVTa ha Ak yol ...........................................JJJJ+%8 ÖTVEr tuğ rul Öz kök ...................................... JJJ+%1 ÖTVHulusi Turgut ............................................ JJ+%4 ÖTVMus ta fa Kü çük ....................................JJJJ+%1 ÖTVHik met Çe tin ka ya .................................. JJJ+%3 ÖTVSedat Ergin..............................JJJJJJJ +%10 ÖTVArif Dizdaroğlu .................................JJJJJ+%3 ÖTVBetül Kabahasanoğlu .........................JJJJ+%3 ÖTVSaliha Pakel ....................................JJJJJ+%3 ÖTV

YÖ NE TİM Lİ Gİ ✭

Fikret Bilâ .................................JJJJJJJ+%16 ÖTVReha Muhtar ...................................... JJJ+%10 ÖTVRı fat Aba bay ........................................... JJ+%18 ÖTVSuat Yatmaz ..................................... JJJJ+%10 ÖTVErgun Babahan .................................. JJJ+%12 ÖTVUğur Dündar ..................................JJJJJ+%12 ÖTVDoğan Satmış ............................JJJJJJ+%18 ÖTVAbbas Güçlü .................................... JJJJ+%12 ÖTVNergiz Bozkurt ................................. JJJJ+%16 ÖTVGülaçar Hız ...................................JJJJJ+%10 ÖTVCihat Belviranlı ................................ JJJJ+%16 ÖTVAhmet Refik Partal ........................JJJJJ+%10 ÖTVCem Çapanoğlu ............................JJJJJ+%18 ÖTVMuammer Tuncer ............................ JJJJ+%10 ÖTVİlhan Çabukol ................................JJJJJ+%18 ÖTV

SPOR Lİ Gİ ✭

HALİT KIVANÇ .......................JJJJJJJ+%25 ÖTVMehmet Arslan .............................JJJJJJ+%7 ÖTVÖmer Ürün dül ...................................JJJJJ+%7 ÖTVCem Şen gül ...................................JJJJJ+%16 ÖTVEr do ğan Arı pı nar .................................JJJJ+%3 ÖTVHalil Özer ................................................ JJ+%18 ÖTVCan Uyguç ....................................JJJJJ+%18 ÖTVGü ven Ta ner ............................................... J+%1 ÖTVMeriç Müldür ...................................JJJJJ+%8 ÖTVErsan Çelik ............................................ JJ+%15 ÖTVCan Tanrıyar ......................................... JJJ+%2 ÖTVAy han Yıl maz ........................................ JJJ+%2 ÖTVBi lal Me şe .........................................JJJJJ+%3 ÖTVKe mal Bel gin ....................................JJJJJ+%1 ÖTVTa lay Er ker ............................................ JJJ+%1 ÖTVEyüp Ka ra da yı .....................................JJJJ+%1 ÖTVBü şah Gen cer ....................................... JJJ+%1 ÖTVM. Or han Ay han .......................................... J+%3 ÖTVİsmail Er ..................................................... J+%1 ÖTVAyşe Zeynep Altınçapa ............JJJJJJJ+%18 ÖTVSerkan Fıçıcı ............................JJJJJJJ+%18 ÖTVCengiz Öztürk .........................JJJJJJJ+%18 ÖTVTuğrul Tuna ................................JJJJJJ+%10 ÖTVBirgül Pakdil .................................... JJJJ+%10 ÖTVSuna Üstüner .........................JJJJJJJ+%18 ÖTVHatice Öncül ..................................JJJJJ+%18 ÖTVOsman Karabacak ........................JJJJJ+%18 ÖTVHüseyin Sarıkoç .............................JJJJJ+%10 ÖTV Funda Keleş ..................................... JJJJ+%10 ÖTV

MA GA ZİN Lİ Gİ ✭

Bilal Özcan .................................JJJJJJ+%18 ÖTVMüge Dağıstanlı .................................JJJJ+%4 ÖTVAteş Çe lik .......................................JJJJJ+%10 ÖTVErkan Özerman ................................JJJJJ+%4 ÖTVKadir Kaymakçı ...............................JJJJJ+%4 ÖTVCengiz Semercioğlu ............................. JJJ+%5 ÖTVErcan Erdal..................................JJJJJJ+%18 ÖTVMustafa Doğan ...............................JJJJJ+%10 ÖTVAslıhan Karagöz (SF) ....................JJJJJ+%10 ÖTVMehmet Çalışkan ............................. JJJJ+%18 ÖTVCahit Akyol ....................................... JJJJ+%18 ÖTVTamer Değirmenci ............................ JJJJ+%18 ÖTVBülent İpek .....................................JJJJJ+%10 ÖTVUmut Veis .........................................JJJJJ+%5 ÖTVSebati Karakurt ..............................JJJJJ+%18 ÖTVBünyamin Aygün .................................JJJJ+%3 ÖTV

SA NAT Lİ Gİ ✭

Atil lâ Dor say ...................................JJJJJ+%18 ÖTVTuğ rul Er yıl maz ..............................JJJJJ+%10 ÖTVDo ğan Hız lan .................................JJJJJ+%18 ÖTVİhsan Yılmaz ............................JJJJJJJ+%18 ÖTVHa ya ti Asıl ya zı cı ............................... JJJJ+%18 ÖTVYa şar İlk sa vaş ..........................JJJJJJJ+%15 ÖTVAlin Taşçıyan ...................................JJJJJ+%8 ÖTVMehmet Açar ...................................JJJJJ+%8 ÖTVSeç kin Sel vi ......................................JJJJJ+%5 ÖTVHa mi Çağ daş ........................................ JJJ+%8 ÖTV

AF Rİ KA Lİ Gİ ✭

Selim Akçin .....................................JJJJJ+%18 ÖTVMus ta fa Do lu ....................................JJJJJ+%2 ÖTVEr do ğan Arı pı nar .................................JJJJ+%3 ÖTVTay lan Sor gun ...........................................-J+%-1 ÖTV

GENÇ Lİ Gİ ✭

Va hap Mun yar ..................................JJJJJ+%3 ÖTVCan Pulak .......................................JJJJJ+%18 ÖTV Can Ataklı ........................................JJJJJ+%1 ÖTVM. Ahmet Say ................................JJJJJ+%18 ÖTVMustafa Mutlu ....................................... JJJ+%7 ÖTVTun ca Ben gin ........................................ JJJ+%8 ÖTV

SÜ PER LİG KU LÜP BAŞ KAN LA RI ✭

Başakşehir Göksel Gümüşdağ ......JJJJJJJ+%1 ÖTVKasımpaşa Zafer YILDIRIM .....................JJJJ+%1 ÖTVBe şik taş Fikret ORMAN ......................JJJJJ+%1 ÖTVFe ner bah çe Aziz YIL DI RIM ................... JJJJ+%1 ÖTVGa la ta sa ray Dursun ÖZBEK ...................... .JJ+%1 ÖTVTrab zon Muharrem USTA ......................JJJJ+%1 ÖTVBursa Ali AY ................................................ JJ+%1 ÖTVGenç ler bir li ği Murat CAV CAV................ J J J J J+%1 ÖTVAkhisar Hüseyin Eryüksel.........................JJJ+%1 ÖTVGa zi an tep İbrahim KIZIL ..........................JJJ+%1 ÖTVKayseri Recep Mamur..................................JJ+%1 ÖTVRizespor Metin KALKAVAN ......................JJJ+%1 ÖTVOsmanlıspor Sadık DİK ...............................JJJ+%1 ÖTVKonyaspor Ahmet ŞAN .............................JJJJ+%1 ÖTV

Adana Bayram AKGÜL ......................... J J J J+%1 ÖTV

Karabük Hikmet Ferudun TANKUT...........JJJ+%1 ÖTV

Alanya Hasan ÇAVUŞOĞLU....................JJJ+%1 ÖTV

GAZETELERİN SPOR SAYFALARI ✭

MİLLİYET ........................................... JJJ +%18 ÖTV

SABAH ............................................... JJJ +%15 ÖTV

VATAN ................................................ JJJ +%15 ÖTV

HÜRRİYET ...................................... JJJJ +%15 ÖTV

CUMHURİYET ................................... JJJ +%10 ÖTV

AKŞAM ............................................... JJJ +%10 ÖTV

TÜRKİYE ................................................. JJ +%5 ÖTV

HABERTÜRK ................................JJJJJ +%18 ÖTV

STAR .................................................. JJJ +%12 ÖTV

POSTA ................................................ JJJ +%15 ÖTV

SÖZCÜ .............................................. JJJ +%15 ÖTV

GAZETTE-13’ÜN KA RA DE NİZ Lİ “VIP” DOST LA RIKa ra de niz yö re si nin in san la rı es pi ri si, şa ka cılığı,

hoş gö rü sü, af fe di ci li ği ve gü ler yüz le riy le ak la ge lir.

Biz Ga zet te-13 ola rak çok sev di ği miz Ka ra de niz kökenli

dost la rı mı zı de ği şik sa yı lar da ki yıl dız lar la ödüllen dir dik.

An cak, yıl dız de ğer len dir me le ri ni çapkın lık la rı mı, ba şa rı-

la rı mı, hoş gö rü le ri mi, bon körlük le ri mi, yok sa cim ri lik le ri

ve ya ya kı şık lı lık la rı mı şek lin de ki yo ru mu saklı bı ra kı yo ruz.

5 yıl dız üzerin den yap tı ğı mız bu de ğer len dir me ge len

is tek üzeri ne her ay ga ze te miz de az ve ya çok yıl dız

de ğer lendir me si şek lin de si ze su nu la cak tır. Bu bir es pi ri olup,

yıl dız la dı ğı mız isim le re ta ma men bir sev gi ta kıl ma sı dır.

Lüt fen kız ma yın.

Kadir Topbaş ............................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Tur gay Ci ner .............................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Mustafa Yıldırım .................................. JJJ+%18 ÖTV

Kenan Sönmez ................................ JJJJ+%10 ÖTV

Sa det tin Tan tan ........................JJJJJJJ+%15 ÖTV

Duygu Sağıroğlu ...........................JJJJJ+%10 ÖTV

Mehmet Atalay ........................JJJJJJJ+%10 ÖTV

Sani Şener ...............................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Abdürrahim Albayrak ...............JJJJJJJ+%18 ÖTV

Emrullah Turanlı ......................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Ahmet Misbah Demircan .........JJJJJJJ+%10 ÖTV

Ma ral Öz te kin ...................................... JJJ+%10 ÖTV

Eş ref Cer ra hoğ lu .............................. JJJJ+%18 ÖTV

Na il Dan yal ...............................JJJJJJJ+%18 ÖTV

Opr. Dr. Ali Fuat Nalçacı ...................JJJJJ+%5 ÖTV

Yıl maz Ulu soy .....................................JJJJ+%5 ÖTV

Dr. Ali Nihat Ofluoğlu ......................JJJJJ+%18 ÖTV

Dr. Hasan Ofluoğlu ........................... JJJJ+%18 ÖTV

Sefer Kalkavan ...................................... JJJ+%5 ÖTV

Gündüz Kaptanoğlu ...................JJJJJJJ+%5 ÖTV

Kah ra man Sa dı koğ lu ....................... JJJJ+%18 ÖTV

Orhan Keçeli ..............................JJJJJJJ+%1 ÖTV

Cengiz Kap ta noğ lu ..............................JJJJ+%1 ÖTV

Ha luk Ulu soy .................................JJJJJ+%10 ÖTV

Hüseyin Sarıkoç .......................JJJJJJJ+%10 ÖTV

M. Ali Yıl maz ................................................ J+%0 ÖTV

Mus ta fa Ta vi loğ lu ................................ J J J+%18 ÖTV

Dr. Alp te kin Pe ker .............................JJJJJ+%5 ÖTV

Prof. Selahattin Allahverdi ..............JJJJJ+%12 ÖTV

Ali Ağaoğlu .......................................... JJJ+%18 ÖTV

YILDIZLAR GEÇİDİ GAZETTE-13 Mart - Nisan 2017 15

HÜRRİYET GAZETESİ: AHMET HAKAN, FATİH ÇEKİRGE, SELAHATTİN DUMAN, AYŞE ARMAN, VAHAP MUNYAR, DOĞAN HIZLAN, KANAT ATKAYA, GİLA BENMAYOR, SEDAT ERGİN, İHSAN YILMAZ, İSMET BERKAN, ARİF BEKİ, ERDAL SAĞLAM, ERTUĞRUL ÖZKÖK, YALÇIN BAYER, UĞUR GÜRSES, TAHA AKYOL, MEHMET Y. YILMAZSÖZCÜ GAZETESİ: HAYRİ ÇETİNKAYA, YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN, SONER YALÇIN, RAHMİ TURAN, MURAT AYDIN, EMİN ÇÖLAŞAN, EGE CANSEN, SEZGİN ÖZCAN, UĞUR DÜNDAR, NECATİ DOĞRU, BEKİR COŞKUN, MURAT MURATOĞLU.HABER TÜRK: SERDAR TURGUT, NİHAL BENGİSU KARACA, ABDURRAHMAN YILDIRIM, UMUR TALU, MUHARREM SARIKAYA, SOLİ ÖZEL , PERVİN KAPLAN, FATİH ALTAYLI, ÖZCAN TİKİT, MURAT BARDAKÇI, YAVUZ SEMERCİ, MUHSİN KIZILKAYA, GÜNTAY ŞİMŞEK, AYŞE ÖZEK KARASU ..SABAH GAZETESİ: ENGİN ARDIÇ, HİLAL KAPLAN, EMRE AKÖZ, ŞEREF OĞUZ, HINCAL ULUÇ, BURHANETTİN DURAN, MEHMET BARLAS, MAHMUT ÖVÜR, HASAN BÜLENT KAHRAMAN, HAŞMET BABAOĞLU, YAVUZ DONAT.MİLLİYET GAZETESİ: SAMİ KOHEN, GÜNGÖR URAS, MELİH AŞIK, GÜNERİ CIVAOĞLU, SERPİL ÇEVİKCAN, NİHAT ALİ ÖZCAN, ABBAS GÜÇLÜ, ALİ EYÜPOĞLUVATAN GAZETESİ: OKAY GÖNENSİN, GÜNGÖR MENGİ, REHA MUHTAR, MURAT ÇELİK.STAR GAZETESİ: AHMET KEKEÇ, YİĞİT BULUT, BERİL DEDEOĞLU, RESÜL TOSUN, HÜSEYİN GÜLERCE, CEM KÜÇÜK, MUSTAFA KARTOĞLU, AHMET TAŞGETİREN, MURAT ÇİÇEK, ORHAN MİROĞLU, SİBEL ERASLANAKŞAM GAZETESİ: DENİZ GÖKÇE, KAYAHAN UYGUR, GÜLAY GÖKTÜRK, HÜMEYRA ŞAHİNTÜRKİYE GAZETESİ: NECMETTİN BATIREL, YAŞAR HACISALİHOĞLU, HALİME GÜRBÜZ, FUAT UĞUR.CUMHURİYET GAZETESİ: ÖZGÜR MUMCU, EMRE KONGAR, HİKMET ÇETİNKAYA, ALİ SİRMEN, ATAOL BEHRAMOĞLU, NİLGÜN CERRAHOĞLU, ÇİĞDEM TOKER, ŞÜKRAN SONERPOSTA GAZETESİ: RAUF TAMER, HAKAN ÇELİK, YAZGÜLÜ ALDOĞAN

GAZETELERİN KÖŞE YAZARLARI

Page 16: Okuyan Kızlar Aydınlık Yarınlar - Gazette13gazette13.com/wp-content/uploads/2017/05/490.pdf · Aydınlık Yarınlar Aydın Doğan, geleneksel olarak düzenlediği Kadınlar Günü

Genel Sanat Yönetmeni Süha UYGUR

www.ibst.gov.tr

YAZAN: JOHN STEINBECK - BORIS VIANÇEVİREN:

UYARLAYAN: YÖNETEN:

KARINCALAR

Süha UY 2016-2017GUR

YAZAN: Gökhan ERARSLANYÖNETEN: Ali YAYLIYAZAN: Gökhan ERARSLANYÖNETEN: Ali YAYLI

KOMIK-I SEHIRKOMIK-I SEHIR

Süha UY 2016-2017GURSüha UY 2016-2017GUR

Süha UYGUR 2016-2017

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K