osmanli devletininnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/tez/25779.pdfabdülhamit, siyasi hatıratım, s....

108
.. T.C. ÜNiVERSiTESi iLKELERi VE iNKILAP TARiHi ENSTiTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜ OSMANLI DEVLETiNiN ··1 DOKTOPJ\ TEZi Prof.Dr. Meral ALP AY Haziriayan Sevgi ÇETiNKAYA. ---- .. , 25779 iSTANBUL-1995 - ...... - _,/

Upload: others

Post on 21-Mar-2021

10 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

..

T.C. i~;TANBUL ÜNiVERSiTESi

ATATÜt~K iLKELERi VE iNKILAP TARiHi ENSTiTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜ

OSMANLI DEVLETiNiN ··1 DÜf~YA SAVAŞINA GiRiŞi

DOKTOPJ\ TEZi

Danışman Prof.Dr. Meral ALP AY

Haziriayan

Sevgi ÇETiNKAYA.

---- ~ .. ,

25779 iSTANBUL-1995

ı - ...... - ---~--- _,/

Page 2: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

T.C. iSTANBUL ÜNiVERSiTESi

ATATÜRK iLKELERi VE iNKILAP TARiHi ENSTiTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜ

OSMANLI bEVLETiNiN 1. DÜNYA SAVAŞINA GiRiŞi

DOKTORA TEZi

Dan1şman Prof.Dr. rv'leral ALPAY

Hazırlayan

Sevgi ÇETiNKAYA.

iSTANBUL-1995

Page 3: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ . . .

GİRİş . .

. '. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

BİRİNCİ BÖLUM

BERLİN ANTLAŞMASINDAN SONRA OSMANLI İMPARATORLUCU ( 18 78 - 191 4) . . .

1 • OSMANLI - ALMAN İLİŞKİLERİ . . . . . . . 1.1. Dış Politikada Yeni Bir Seçenek Olarak

Almanya . . . . .. . . . . . . . .. . . .. . .

1 .2. Almanlarla İlk Temas ve Sonrası .

1 .3. Almanya'nın Dlinya Politikası ve Türkiye ..

1.4. Bağdat Demiryolu ve Uzerindeki Nüfuz Mücadeleleri . . . . . . . . . . . .

1.5. Jön Türkler, Almanlar ve II. Abdülhamit

2. ı•r:ablusgarp ve Balkan Savaşlarında Osmanlı Devleti ................. .

3. Balkan Savaşından Son~a Osmanlı Devleti 1 nd~ Ordunun Yeniden Teşkilatlandırılması . . . .

3.1·. Yeni Bir Alman Heyetinin Gelişi ....

3.2. Alman Askeri Heyetinin istekleri ve Yetkileri . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. Balkan Savaşlarından Sonra Osmanlı Devleti'nin

5.

ittifak Teşebbüsleri · · · . . . . . . . . .. ..

4.1. İngiltere'ye Yapılan İttifak Teklifi .. ..

4.2. Bulgaristan İle İttifak Gi'rişimleri ... .

4 . 3.

4. 4 .

4. 5.

Türk

5. 1 .

5. 2 .

5. 3.

Rusya'ya Yapılan İttifak Teklifi

Fransa'ya Yapılan İttifak Teklifi ..

Yunanistan İle İttifak Girişimi

- Alman ittifakı . . . . . . .

ittifakı Hazırlayan Gelişmeler

. . . .

. . . . . .

. .. . . Türk-Alman İttifakının İmzalanma Meselesi

Türk-Alman İttifakının Maddeleri

Sayfa

i

iv

V

1

1

1

3

8

1 o 1 3 ,-1 7

20

20

22

24

25

26

26

27

27

28

28

32

35

Page 4: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

ii

Sayfa

6. Osmanlı Devleti'nin Savaşın Başındaki Tavrı 39

6.1. Meclis-i Mebusan' ın Kapatılması . . . . . 39

6.2. Seferberlik ve Sıkıyönetim İlanı . . . . . 40

6. 3. Sansürün İ lan Edilme s i . . . . . . 41

7. Osmanlı Devleti'nin Uçlü İtilaf ile Münasebetleri 41

7.1. Rusya'ya İttifak Teklifi

7.2. Osmanlı Devleti'nin Toprak Bütünlüğüne İlişkin İngiltere ve Fransa'yla Mün~sebetleri . . . · . . . . . . . .

8. Goben ve Breslav Olayı

8.1. Gemilerin Gelişini Hazırlayan Sebebler

8.2. Gemilerin Boğa~da-n Girişi ...

8.3 .. Çanakkale Bağazı'ndan Geçtikten Sonraki Gelişmeler . . . . . . . . . . . .

8.4. Gemilerin Satın Alınışı ....

8.5. İtilaf Devletlerinin Tepkisi ve Boğazların Kapatılması . . . .

. . . .

. . . . . . 9. 10-14 Ağustos Encümen-i Vükela Toplantısı

İKİNCİ BÖLUM

SAVAŞA GİRİŞ . . . . · . . · . . . . . . .

1. A9ustos Ayında Meydana Gelen Gelişmeler ...

1 .1. Talat ve Halil Beylerin Sofya Ziyaretleri

1.2. Yeni Alman Teklifi ve Planı ..•.....

1.3. Talat ve Halil Beylerin Bulgaristan Ziyaretlerinin Sonucu . . . . . . . . . . .

1.4. Bükreş'te Yapılan Görüşmeler ve Sonuçları

1.5. Amiral Souchon'un Karadeniz'e Çıkma isteği

2. Eylül Ayında Meydana Gelen Gelişmeler .....

2.1. Hafız Hakkı Beyin Sofya Ziyaretine İlişkin Raporu . . . . . . . . . . . . . .

2.2. Alman Baskı ve Propogandaları ..

2.3. Amiral Souchon'un Donanmanın Tümü ile Karadeniz 'e Çıkma isteği . . . • ...

2.4. Çanakkale Bo~azı'nırr Kapatılması

41

43

45

45

47

49

49

50

51

53

53

55

55

56

57

57

58

60

60

61

62

Page 5: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

3 .

iii

2.5. Alman Baskılarının Yo~unlaşması .

2.6. Osmanlı Nazırıarının Düşünceleri

Ekim

3 . 1 .

3. 2.

3. 3.

3. 4 .

Ayında Meydana Gelen ~elişmeler .

Savaşa Girme Konusunda Türk ve Alman Kurmaylarının Düşünceleri .

Amiral Souchon'Un Karadeniz'e Çıkma İste~ini Tekrarlaması . .

Mali Problemler ve Almanya'dan Borç Alma Meselesi . .

Savaşa Girme Konusunda Bir Toplantı ve Alınan Karar . .

3.5. Yo~unlaşan Alman Baskıları ve Enver Paşa

3.6. Bronzart'ın Planı ..

4. Osmanlı Devleti'nin SaVaşa Girişi

4.1. Karadeniz Çarpışması

4.2. Batıralara Göre Karadeniz Olayı .

5. Karadeniz Olayından Sonraki Gelişmeler .

5.1. Hükümet Uyeleri Arasında Yapılan Toplantı

5.2. Savaş İlanına Karar Verilişin Yöntemi .

Sonuç . . ' . Kaynakça •.

Sayfa

63

64

67

67

68

69

70

71

72

75

78

81

83

84

86

91

94

Page 6: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

iv

ÖNSÖZ

Osmanlı Devleti Birinci Danya Savaşı'nın k6ta sonuçların~·dayana­mamı ş, yı kı ımıştır. Bu yıkıntı içinden doğııp ortaya çıkan Tar k iye Cıımhıı­riyeti Devleti, İkinci Cilıan Savaşı'na tam baskılara rağmen girmemiştir. İlkinde Enver Paşa'nın yanlış~arı ve eksiklikleri, ikincisinde Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya g6rüşünün doğrıılıığıı ve gerçekçiliği en 6nemli et-kendir.

Bıı g6rüşle yola çıkıp Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşına girişinin nedenlerini belirlemeye çalıştığım bıı araştırma konusunu seç­meme, Prof.Dr. F.İlhan AKIN. yardım etmiştir. Kendisine burada teşekkürü

bir borç bilirim.

Tezimin hazırlanıp tamamlanmasında yardımcı olan Prof.Dr. Meral ALPAY'a ve değerli katkılarından dolayı Prof.Dr. Kemal BEYDİLLİ'ye de

teşekkür ederim.

Ayrıca İstanbul Vniversitesi Atatürk İlkeleri ve inkila'p Tarihi Enstitüsü'ne, Başkanı Prof.Dr. Erol Cİ'HAN'a b6yle bir araştırma yapmama imkan sağladığı için teşekkür borcıımdur.

Sevgi ÇETİ11fKAYA

Page 7: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

V

GİRİŞ

Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın iyi niyetle de olsa tek

başına bir devleti büyük bir savaşa sokma kararını vermiş ol­

masının yanlışlığını ortaya koymak bu çalışmanın savunduğu

görüştür.

Kararı tek başına vermesinin koşullarını ve nedenleri­

ni belirleyerek, bir savaşın olumlu ya da olumsuz sonuçlarını

bir tek kişinin değil, devl~t yönetimini üstlenmiş hükümet ve

meclis temsilcilerinin paylaşınası gerektiğini göstermek de bu

çalışmanın amacı olmuştur.

Çalışma iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde yirmin­

ci yüzyılın başında Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki ve o günkü

devletlerle ilişkileri ve bu devletlerin Osmanlı Devletleri'nin

toprakları üzerindeki beklentileri, umutları ve hesapları or­

taya konmuştur. Osmanlı Devleti'nin siyasal yalnızlığı ve eko­

nomik sıkıntıları yüzünden Birinci Dünya Savaşı'na hazırlanan

Avrupa'da Almanya ile ittifakı irdelenmiştir.

İkinci bölümde adım adım Birinci Dünya Savaşı'na girme

kararı incelen~eye çalışılmıştır. Bu incelemede Almanların

Ruslara saldırma planlarıyla, Enver Paşa'nın savaşın kazanıl­

dığı takdirde Osmanlı. Devleti'nin kendini toparlayabileceği

beklentisinin, kendisini nasıl sıkıştırdığı, hem dış baskı­

larla hem de kendi düşüncelerinin iç baskılarıyla savaşa girme

kararını nasıl verdiği anıatılmaya çalışılmıştır.

Konuyla ilgili pek çok yayın vardır, ama bunların büyük

bir kısmı bir kronolojinin adeta bir tekrarı gibidir. Görüşme­

ler, raporlar, anılar, ·telgraflar v.b. belgeler hemen her ya­

yında insanın karşısına çıkmaktadır ve gerçeği yakalamayı zor­

laştırmaktadır.

Page 8: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

vi

Bunun için en çok yararlandığım kaynaklar, dipnotlardan da

anlaşılacağı gibi, Başbakanlık Arşiv Belgeleri, Harp Kabinelerinin

İsticvabı, Meclis-i Mebusan zabıt cerideleri ve bunların yanısıra

en çok itibar edilen ve günü gününe olayları kaleme almış olan

Cavit Bey'in notları ile o tarihlerde istihbarat Şube Müdürlüğünde

bulunan K~zım Karabekir ve 6. ve 1. ordu komutanlıklarında bulunan

general A.İhsan Sabis'in Biiitici Dünya Savaşı'na nasıl girildiğini

açıklayan eserleri olmuştur.

22-25 Ekim 1914 tarihleri arasındaki 3 günü savaşa girme

kararının verilmesi ~e Amiral Söchon'a duyurulması olarak belir­

lersem, Enver Paşa'nın bu üç gün içinde neler yaptığını, neler dü­

şündüğünü kesin olarak bilmek gerekir diye düşündüm. Bu düşüncemi

gerçekleştirmek bence en zor ve önemli bir işti. Çünkü kayıtlara

yansımamış düşüncelere, kayıtlarda karşılaşılan 25 Ekim saldırma

emri arasındaki ilişki oldukça zorlayan bir inceleme gerektirmiş­

tir.

Bundan sonra bu konuyla ilgili araştırma yapacak olanlara

yalnız bu noktada olsa bile yardımcı olabilirse, bu araştırma ~ma­

cına ulaşmış sayılacaktır.

Page 9: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

BİRİNCİ BÖLÜM

BERLİN ANTLAŞMASINDAN SONRA OSMANLI İMPARATORLUGU

(1878·- 1914)

1. OSMANLI ALMAN İLİŞKİLERİ

1.1. Dış Politikada Yeni Bir Seçenek Olarak Almanya

1877-78 Osmanlı-Rus savaşından a~ır bir yenilgiyle çıkan

Osmanlı Devleti Rusya ile, çok ağır şartları taşıyan Ayastafanos

antlaşmasını imzalamıştı. Ancak bu antlaşmaya İngiltere ve Avus­

turya, menfaatlerine aykırı puldukları için cephe aldılar. öte

yandan Osmanlı İmparatorluğunun geleceğinden ümidini kesen ve

Şark milletleri hakkında hiçbir sempatisi bulunmadığını defalarca

il~n eden Alman Başbakanı Prens Bismark, Almanya 1 nın da geleceği-

ni gözönüne alarak tarafları anlaştırmak için Berlin'de bir kongre

toplanmasını teklif etti. Bunu kendine Almanya'nın bir ihaneti

olarak gören Rusya çaresizlik içinde kongreye katılmayı kabul etti(1)

Osmanlı diplomasisini temelsiz gören Bismark bu kongrede

Osmanlı üyelerine bu kongienin, Avrupa devletlerinin menfaatlerini

uzlaştırmak için toplandığını, çünkü Ayastafanos antlaşmasının Av­

rupa devletlerinin menfaatlerine aykırı bazı maddeleri içerdiğini

söyleyerek Osmanlı Devletinin isteklerine kesin bir cephe aldığını

göstermiş ~ldu. Kongre çalışmalarının sonunda Berlin antlaşmasını

hazırladı. Hazırlanan antlaşma ile Bulgaristan şeklen yarı ama as­

lında tamamen bağımsız bir statüye kavuşuyor, Bosna Hersek ise,

Avusturya Macaristan idaresine bırakılıyor. Sırhistan ve Karadağ'ın

önceden başlayan özerkliği nihayet tam bağımsızlık ile sonuçlanıyor-.

du. Bu durum Osmanlı Devleti'nin slav teba'sını kaybettiğini göster­

~ekteydi. Bu anlaşma ile Romanya ba~ımsız bir devlet sayılıyor.

Rusya'nın, Kars, Ardahan ve Batum'u elinde bulundurmasına karşılık,

Doğu Beyazıd Osmanlı Devletine bırakılıyor. İngiltere de Ayastefa­

nos antlaşmasının engellenmesi karşılığında payına düşen Kıbrıs

adasının yönetimini devr alıyordu (2).

Artık Avrupa devletleri Osmanlı Devletinin siyasal bağımsız­

lığını ve toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçmişlerdi. Rusya-

( 1) Driaıılt Edward, Şark Meselesi .. Çeviren: Nafiz, Mııhtar Halit K.hanes.i' .tstanlJııl, 1328, s. 307.

(2) Mahmut Celaleddin, Mirat-ı Hakikat, C: L.I.r. ı\Jathaa.i osmaniye, İsta.nbııl, 1326, s. 175-76 ve s. 238-263.

Page 10: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

2

İngiltere, Fransa ve Avusturya-f.1acaristan gibi geleneksel güçler

imparatorluğun yağınalanınasına yönelik bir politika izlemeye başla­

yacaklardır. Bu durum ise Osmanlı Devletinin iç ve dış siyasetinde

önemli gelişme ve değişikliklere yol açacaktır. Çünkü Osmanlı Devle­

tinin dış politikasını dayandırdığı kuvvetler dengesinde de önemli

değişiklikler meydana gelmiş bulunuyordu. Özellikle Kırım savaşından

beri, Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğüne kendi menfaatleri açısın­

dan büyük ilgi gös~ermiş olan İngiltere, Osmanlı Devletinin 1877-78

Osmanlı-Rus savaşında ağır yenilgiye uğraması üzerine İngiliz nüfus

bölgelerine ilerlemekte ~lan Rusya)yı durduracak bir güç olmaktan

çıktığını düşünüyordu. Ayastefanos antıaşması ile ortaya çıkan 'Büyük

Bulgaristan' ile Rqs nüfuzu Boğazlara doğru kayarken, Doğuda Kars ve

Ardahan'ın ele geçirilmesi ile güneye doğru sarkan Rus kuvveti, Hin­

distan'ın "Hatt-ı müdafaasını" tehdidedebilecek bir dereceye gelmiş

oluyordu. Yeni bir savaş tehlikesi karşısında bu bölgede meydana

gelebilecek bir Rus ilerlemesini engelleyecek ve Fırat nehrine ve

daha aşağılara sarkabilecek bir kara gücü Osmanlı Devletinin bu son

ye~ilgisinden sonra artık mevcut değildi. İngiltere ise bir kara

ordusuna sahip olmadığından Ruslara ancak Boğazlar yolu ile denizden

müdahale edebilirdi. Bu durumda adı geçen bu bölgede Osmanlı Devle­

tinin başaramayacağı "durdurmayı" gerçekleştirmek için meskün Erme­

nilerin teşkilatlandırılması öngörülmüş ve bu yolda gerekli tedbir­

ler alınmıştı (3).

Abdülhamit'in İngiltere'ye karşı duyduğu güvensizliğin, kendi

iç politikasından kaynaklanan bir sebebi daha vardı. tilkedeki Jön

Türk muhalefetinin, İngilizler tarafından desteklendiğini düşünüyor­

du. Sultan anılarında, "İngilizlerin her vesileyle Jön Türkleri

tutmaları şayan-ı dikkattir" (4) di~~rdu.

Abdülhamit'in politikasının önemli bir boyutu da imparator­

luğun müslüman bölgelerini, elinde tutabilmekti (5). İngilizler ise,

yeni politikaları~la müslüman bölgeleri hedefleyerek, arap kabile­

lerini arkaarkaya isyana teşvik ediyordu (6).

(3) Kemal Beydilli, "ilk Alman Askeri Heyeti Hakkında", t.U. Edebiyat Fak., Tarih Dergisi, Sayı 32, istanbul 1979, s. 481-84.

(4) Sultan Abdülhamit, Siyasi Hatıı:atım, istanbul, 1984, s. 122. (5) Haluk Ulman, 1 'nci Cihan Harbine Giden Yol, 2. Baskı, Ankara Universitesi

S.B.F. Yayınları, Ankara, 1973, s. 144. (6) II. Abdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145.

Page 11: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

3

Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük

devletlere de güvensizlik duymasının haklı nedenleri vardı. Fransa

1881 'de Tunus'u işgal etmiş, ayrıca Fransızların yönetim biçimlerinin

Cumhuriyet olması da padişahJ. ürkütüyordu ( 7) . Rusya' nın Balkanlar

ve Boğazlar; Avusturya'nın, Balkanlar; İtalya'nın Osmanlı Afrikası

üzerindeki istekleri bilinmekteydi.

Oysa Almanya'nın sömürgeleri arasında müslüman toprağı yoktu.

Bu da Os~anlılar için önemli bir unsurdu (8). öte yandan İngiltere

başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, müslüman unsurları, imparatorluk­

tan kopartmak için, kışkırtıcı davranışlarda bulunuyorlardı (9).

Oysa Almanya ise, bu tür kışkırtıcı davranışlardan kaçınarak güven

veriyordu. Padişah ve Osmanlı yöneticileri de, Alman ekonomik ve

siyasal gücünün ülkeye sızmasına karşı koymak bir yana, bu konuda

davetkar bir tutum \içindeydiler. Bu durumda Almanya'ya yanaşmaya

karar veren II. Abdülhamit, diğer devletleri de karşısına almak is-

·temedi. Sultan bir muhtırasında: "İngiltere ile iyi münasebetlerin

sürdürülmesi Türkiye'nin yararınadır" (10) diyordu.

Bu gelişmelerin sonucunda, Türk-Alman ilişkileri önce kendi­

sini askeri alanda gösterecektir.

1 .2. Almanlarla İlk Temas ve Sonrası

1883'de Türkiye'ye gelen Alman Askeri Heyetinden önce Prusya

Krallığından, Osmanlı ordusunun yeniden düzenlenmesi için bir askeri

heyet istenmişti. 1826'da Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan ve Osmanlı

ordusu 1829'da, Türk-Rus harbinde yenilgiye uğradıktan sonra, II.

Mahmut ordunun yeniden düzenlenmesi için yabancı askeri uzmanlara

ihtiyaç duymuştu. Yunan isyanını desteklemek uğrunda 1827'de Osman­

lı donanmasının, Navarin'd~ İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları

tarafından yakılması üzerine II. Mahmut bu devletlerden soğumuştu.

Ayrıca 1829 tarihli Edirne Antıaşmasından sonra İngiltere, Fransa ve

Rusya'nın Osmanlı Devleti. üzerinde yeniden nüfuz mücadelesine gir­

meleri II. Mahmut'u ürkütmüştü. İşte bu gelişmelerin sonucu olarak

II. Mahmut, İngiltere ve Fransa' dan subaylar getirme::y·i sakıncalı

bulduğundan, Prusyalı subaylar getirmeyi aklına koydu ve 1835'de

Prusya Kralı Friedrich Wilhelm'e bu isteğini iletıneye karar verdi(11)

( 7) I.T. Abdülhamit, a.g.e., s. 137-138. ( 8) II. Abdülhamit, a.g.e., s. 178. ( 9) II. Abdülhamit, a.g.e., s. 180-181. (10) II. Abdülhamit, De.:.Vlet ve Memleket Görüşlerim, Çığır Yay. İst.,1976, s.53-54. (11) Jehuda L.Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, Türkiye'de Prıısya-Almanya

Askeri Heyetleri 1835-1919, Çeviren: F.Çelik.er, Genel Kıırmay Askeri ve Stratejik Etüt Başkanlığı YayLnları, Ankara, 1985, s. 9.

Page 12: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

4

Prusya devleti, Berlin'deki Brandenburg büyük dükası

Friedrich Wilhelm'in 170l:'de kendisini "kral" ilan etmesiyle

kurulmuştu. Prusya'nın ·Avrupa'da "yükselişi" Osmanlının "düşü­

şü!~ zamanına raslar. 18'nci asrın ortalarında kendisini kendi

gücüyle savunamaz duruma gelen Osmanlı devleti, Rusya ve Avus­

turya gibi düşmanıarına karşı bir denge unsuru olarak Prusya'yı

gördü. Çünkü Prusya, Os~anlı devleti ile ortak bir sınıra sahip

değildi. Bu sebepten dolayı da Osmanlı topraklarında yayılması

söz konusu olamazdı. Ayrıca'Protestan oluşundan dolayı, Kato­

lik ve Ortadoks,devletler gibi koyu hristiyan severlik siyase­

ti takip etmezdi {12).

Prusya içinde Osmanlı devleti, Avusturya ve Rusya gibi

düşmanıarına karşı bulunmaz bir güçtü. Ayrıca bu devletlerin,

osmanlı topraklarında genişlemesine karşı idi. Çünkü böyle

bir genişleme, bu devletleri güçlendirecek ve Avrupa'daki den­

genin, Prusya aleyhine bozulmasına sebep olacaktı. Görülüyor

ki Osmanlı devleti ve Prusya'nın içinde bulunduğu şartlar, bu

iki devleti "tabii müttefik" haline getirmişti. İşte başlangı­

cından beri, Türk-Alman ilişkileri genellikle bu temel üzerine

kurulacaktır.

Osmanlı devletinin Prusy;a ile diplomatik ilişkilere

ilk defa 1718'de yapılan Pasarofça Barış görüşmeleri sırasında

başladığı, Sadrazam Nişancı Mehmet Paşa'nın 1. Friedrich'e

dostluk tesisini arzu eden bir mektup yazdığından bahsedilir{13).

\•

.30 Ocak 1790'da Osmanlı tarihinde ilk defa hıristiyan

bir devletle ilk ittifak antıaşması olan Prusya-Osmanlı itti­

fakı imzalanmıştır (14). Böylece büyük devletlerin Osmanlı

devletine karşı düşmanlığı Prusya-Osmanlı yakınlaşmasını sağ­

lamıştı. II. Mahmut 1835'de Prusya kralı Friedrich Wilhelm'den

(12) E.Ziya Karaı, Osmanlı Tarihi, c.B, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1983, s. 163.

(13) Kemal Beydilli, 1790 Osmanlı- Prusya ittifakı, İ.Ü. Edebiyat Fakül­tesi Yayınları, istanbul, 1984, s. 4.

(14.) Nihat Erim, Osmanlı imparatorluğu Antlaşmalar.ı, c. ı, A.Ü. Hııkuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1953, ss. 164-166.

Page 13: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

5

uzman subaylar istemesi üzerine, }?ıscher, I.Iühlb-ach, Moltke ve

· Fıncke , , Osmanlı İmparatorluğuna gelmişlerdi. Türkiye'de lBJ6-39

Tarihlerinde . kalan Moltke Türk milis kuvvetlerinin kurulması

ve topografik haritaların hazırlanmasıyla meşgul oldu. Rumeli

ve Anadolu'da gezilere çıktı (15). 1836'da Türkiye'ye gelen

Prusya askeri heyet başkanı, Von Moltke ve emrindeki Prusyalı

4 istihkam subayı, Türkiye'de kaldıkları süre içinde Türk pa­

şalarının yanında danışman olarak görev aldılar. Ancak etkin­

likleri pek fazla değildi (16).

Osmanlı devletinin Alman subaylarından faydalanmak

uğrunda asıl büyük girişimi, 1880'li yıllarda ortaya çıktı.

Osmanlı ordusu, 1877-78 Osmanlı-Rus harbinden iyice yıprana­

rak çıkmıştı. Yeniden düzenlenmesi için yabancı subaylara ih­

tiyaç duyuluyordu. Bu subaylar hangi devletten istenecekti?

Kararı II. Abdülhamit verecekti. İngiltere ve Fransa'yı önce

denemiş, bunları "faydasız" görmüştü. Savaş gücüne, kalkınma­

sına ve otoriter yapısına hayran olduğu, Almanya'dan danışman

ve uzman isternek fikrine, saltanatının ilk günlerinden itiba­

ren, dört elle sarıldı ve gerçekleştirmek için harekete geçti

(17). Mayıs 1880'de askeri danışman Fransız Dreysse'yi, Alman

Büyükeleisi Von Hatzfeld'e göndererek,_Almanya'dan bir kaç

subay gönderilmesini, Alman imparatorundan rica etti (18).

Büyükelci önce ilgisiz davrandı. Almanya'nın müttefiki Avus­

turya'nın da onayının alınması gerekiyordu. Viyana hükümeti

verdiği cevapta, Türkiye'yi kend~si için de zararsız gördüğü­

nü bildirdi ve bu ülkeye Alman subayları gönderilmesi fikrini

onay la dı. ( 1 9) .

(15) Wallach, a.g.e., s. 10. (16) wallach, a.g.e., s. 22. (17) ilber Ortaylı, Osmanlı imparatorluğunda Alman Nüfuzu, Kaynak Yayınları,

istanbul, 1983, s. 59. (18) Başbakanlık Arşivi, Yıldız Esas Evrakı, 36-185-141-XII ve 14-88 1

21-88-12, Wallach, a.g.e., s. 25, İlk Alman askeri heyet ile· ilgili olarak etraflı bilgi için bakınız: Kemal Reııdilli. "İlk Alman Askeri Heyeti Hakkında", ss, 482~493

(19) Wallach, a.g.e., s. 25.

Page 14: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

6

1881'de Fransa'nın Tunus'u, İngiltere'nin de 1882'de

Mısır'ı işgali, II. Abdülhamit'i, bu iki devletten iyice

soğutmuş ve Alman nüfuzunun girmesine kapı açmıştır. "Bu dev­

renin büyük bir kısmı süresince istanbul'da Alman Büyükelçisi

olan ~ont .Hatzfeld, ilerisini çok iyi gören bir diplomat ni­

teliği ile yakın doğuda, Alman prestijini arttırmanın sağla­

yacağı büyük fırsatları sezinlemişti. Fransa ve İngiltere'nin

elden kaçırdıkları imtiyazlı durumu kısa zamanda kendisine

maletmiş ve fikirleri Sultan tarafından dinlenir olmuştu ..

. Kont iHatzfeld'in faaliyetlerinin en önemlilerinden

biri de, Türkiye'ye bir Alman ~skeri ieyetinin gönderilmesini

sağlamak oldu (20).

Doğu politikasına aykırı olduğu için bu teklife karşı

çıkan Alman Başbakanı Bismark, daha sonra Kont Hatzfeld'in ıs­

rarlı tutumu ve Alman menfaatleri doğrultusunda tatmin edici

açıklamalar üzerine askeri heyeti, Osmanlı İmparatorluğuna

göndermeye karar verirken, Rusya faktörünü ön planda tuttu.

Almanların güçlendirilmiş bir Türkiye'yi Ruslara karşı kulla­

nabileceklerini düşünüyordu. Nitekim veliaht Friedrich

Wilhelm'e yazdığı mektupta şunlardan bahsediyordu:

"Rusya'daki milliyetperverler, panistlavistler ve Alman

aleyhtarları, bize hücum edince, devlet-i Osmaniyenin bek~sına

ve kıymet-i askeriyesine lakayt bulunamayız. Türkler bizim

için, hiç bir z~man tehlikeli olamaz. Fakat bazı ahval durum­

larıdır ki onların düşmanları bi~im de düşmanlarımız olabi-

l ir" ( 21) •

Alman menfaatlerini gözönüne alan veliaht, 11 Nisan

1882'de Alman subaylarıriın.Türkiye'ye gönderilmesi iznini,

(20) Edward Mead Earle, Bağdat Demiryolu Savaşı, Çeviren: K.Yargıcı, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972, s. 51.

(21) Mahmut Muhtarpaşa, Maziye Bir Nazar, Berlin Muahedesinden Harbi Umumiye Kadar Avrupa ve Türkiye-Almanya Münasebeti, A.İhsan Mat­baası, İstanbul, 1341, s. 39.

Page 15: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

7

Alman Dışişleri Bakanlığına bildirdi. Kayzer'in onayladığı

heyete dahil dört subay şunlardı: Albay Kaehler (Heyet baş­

kanı), Yüzbaşı Kamphövener, Yüzbaşı Von Hobe, Yüzbaşı Ristow.

Yapılan sözleşme gereği, Alman subayları, Alman ordu­

sundan izinli sayılacaklar. Türkiye'ye geldiklerinde onlara

bir rütbe verilecek, maaş ve diğer ücretleri dolgun olacaktı.

II. Abdülhamit ayrıca Almün Büyükelçisinden, askeri

eğitim ve öğretim sisteminin yeniden düzenlenmesi için de su­

bay istemiş, bu görevi üstlenmek üzere 18 Haziran 1883'de,

Binbaşı_Baron Calmar Von Goltz.gönderilmişti. Daha sonra Goltz,

otto Kaehler'in 3 Kasım 1885'de ölmesi üzerine, Alman Askeri Heyet başkanlığına getirilecektir.

Goltz Türkiye'de kaldığı süre içinde, genç subaylara

Alman hayranlığını aşılamak, Osmanlıların Alman silahlarını

satın almalarını sağlamak, Osmanlı hükümdarını Almanya tara­

fında tutmak ve istihbarat görevlerini Almanya hesabına üst­

leniyordu (22).

Alman subayları, Türkiye'de çeşitli nedenlerle başarı­

sız olmalarına rağmen, silah ticareti ve ekonomik çıkarları

ön planda tuttukları için Türkiye'de kalmaya devam etmişler­

di (23).

Goltz döneminde, Alman Askeri Heyeti'nin, Türkiye'de

Alman menfaatlerinin korunması u~~unda başarılı olmasına rağ­

men, Osmanlı ordusunun düzenlenmesinde pek başarılı olmadığı gözlenmiştir (24).

(22) Wallach, a.g.e., s. 54. (23) Wallach, a.g.e., s. 22. (24) Wallacb, a.g.e., s. 45-46.

Page 16: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

8

1 .3. Almanya'nın Dünya Politikası ve Türkiye

Almanya, Prusya'nın önderliğinde yürüttüğü 1870-71

· Fransa savaşından galip çıktıktan sonra birliğini kurdu ve

18 Ocak 1871'de Alman imparatorluğunu ilan eden Bismark'ın

(25) dış politikasını da Fransa'nın açacağı bir intika~ sava­

şının engellenmesi kaygısı yönlendirdi (26). Avusturya-Maca­

ristan ve Rusya'nın Fransa ile bir ittifak içine girmesinden

çekinen Alman Başbakanı Bismark 1872'de bu devletlerle "1 'nci

üç imparatorlar ligi" adlı sözlü bir antlaşma yapmıştı (27).

Bu anlaşma ile,· Avrupa statükosunun değişmezliği kabul edili­

yordu. öte yandan Bismark Osmanlı İmparatorluğu yüzünden Rusya

ile arasının açılmasıni istemediğinden ''Şark l.ieselesi · Pornaran­

yalı bir:. askerin kemiklerine değmez"- diyordu. ( 28)

1878 Berlin Kongresinde, Avusturya'nın Rusya'ya karşı

İngiltere ile birlikte tavır alması, Rusya'nın üç imparatorlar

birliğinden ayrılmasına neden oldu (29) . Bismark bunun üzerine

1879'da Avusturya ile yeni bir ittifaka girdi.

1881 'de Rusya, Avusturya ve Almanya arasında üç impara­

torlar birliğinin yeniden o"luşmasına öncülük eden Bismark,

Rusya ve Avusturya'nın Balkanlardaki çelişkileri yüzünden bu

ittifakın bozulmasından sonra 1887'de Rusya ile teminat an­

laşması yaptı. Böylece Rusya'nın Fransa'nın yanında.yer alma­

sını engellemek istemişti (30).

1888 yılında II. Wilhelm ·.~n imparator olmasıyla Almanya

sömürgeci bir po:litika ( V/eltpoliltik. _) izlemeye başlamıştır.

Çünkü kısa sürede büyük bir gelişme gösteren Alman endüstrisinin

(25)

(26) (27) (28)

(29) (30)

Fahir Armaoğlu, Siyasi' Tarih, Ankara Universitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1961, s. 181. Ulman, a.g.e .. , s. 94. Murat Sarıca, Siyasal Tarih, istanbul, 1983, s. 206-207. Charles Seiqnobos, Asr-ı Hazırda Avrupa, Çeviren: A.Reşad, C. I, Kanaat Kitabevi, istanbul, 1325; s. 234. Ulman, a. g. e. , s. 9 7. Armaoğlu, a.g.e., ss. 209-212.

Page 17: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

9

yeni pazarlara ve ucuz hamm~dde kaynaklarına ihtiyacı vardı.

·~,·vreltpoli tik dünya hakimiyetini esas alınca Almanya • nın, in­

giltere ve Rusya ile ça~ışması kaçınılmaz olmuştu ki bu da

1'nci dünya savaşına sebep olacaktı.

Bağdat demiryolu. sebebiyle Türkiye ile ilişkilere büyük

önem veren II. Wilhelm 1889'da istanbul'u ziyarete geldi (31).

Osmanlı-Alman dostluğunun esası da bu ziyaretle kurulmuş oldu

(32) ve Almanya bu ziyareti takiben 28 Ağustos 1890'da Alman­

ya'ya geniş ticari imkanlar tanıyan Türk-Alman ticaret anlaş-. masını imzaladı. Bu anlaşmayla, İngiltere'nin Türkiye'deki

pozisyonunun Almanya'ya geçtiği görülüyordu (33) ve Türkiye

Almanya'nın açık pazarı haline geliyordu.

Almanların Osmanlı ülkelerine karşı ilgisi daha Prusya

Krallığı zamanında baŞlamıştı. 1830'larda Türkiye'de genç bir

subay olarak hizmet veren H.Von Moltke Türkiye'yi sadece bir

asker olarak değil, bir siyaset adamı ve Alman çıkarlarını

gözeten bir iktisatçı olarak incelemişti (34). Aynı dönemde

Alman i~tisatçı F.Lisz~, Ortadoğu'nun zenginliklerinin, Alman

tekniği sayesinde, yakın gelecekte büyük kuvvet sağlayacak

bir kaynak olduğu üzerinde duruyor ve Almanya'nın gözlerini

bu bölgeye çevirmesini istiyordu (35).

1898'de II. Wilhelm'in Doğu'ya yaptığı ikinci ziyaretin

Almanya'nın yakındoğu politikasına, yoğun ve etkin bir şekilde

karışmasının başlangıcıdır denilebilir.

(31) (32)

(33)

(34)

(35)

Ea r 1 e , a . g. e . , s . 5 3 . Çeviren: Emin ve Arif, Almanlar Atimizi Nasıl Görüyorlar? İstanbul, 1330, s. 26. Lothar Rathmann, Alman Emperyalizminin Türkiye'ye Girişi, Çeviren: R.Zaralı, Gözlem Yayıne_vi, istanbul, 1976, ss. 59-60. Helmuth Von Moltke, Türkiye Mektupları, Çeviren: H.Örs, Remzi Kitabevi, istanbul, 1969. Ernest Jackh, Balkan Harbinden sonı·a Şark 'da Almanya, İfham Matbaası, istanbul, 1331, s. 5 v.d.

Page 18: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

1 o

II. Wilhelm, İstanbul'u ilk ziyaretinde Osmanlı devle­

tinden Bağdat demiryolunun Konya'ya kadar uzatılına imtiyazını

almıştı. İkinci ziyaretinden sonra, Berlin'e döndüğünde, ken­

disini karşılayanlara, İI. Abdülhamit'den aldığı hediyeleri,

Köstence-İstanbul telgraf hattının inşa imtiyazını, ticari

ilişkilerin yoğunlaşmasını, Anadolu demiryollarının Bağdat'a

kadar uzatılınası için Deutschebank'a verilen imtiyazı müjde­

liyordu ( 36) •

1.4. Bağdat Demiryolu ve Uzerindeki Nüfuz Mücadeleleri

1871 - 73 yılları arasında bir Osmanlı teşebbüsü olarak

Avusturya'lı mühendis Wilhelm Von Pressel'in hazırladığı pro­

je, Bağdat demiryolu projesine bir başlangıç olmuŞ, Haydarpaşa

İzmir kısmı inşa edilmiş ve hattın, Ankara'ya uzatılınası im­

tiyazı 1888'de Deuthebank adına M.Alfred Kavalla'ya kiralan­

mıştı (37).

II. Wilhelm'in Türkiye'yi son ziyareti sırasında, Alman~

ların İzmit-Konya demiryolu hattını Bağdat ve Basra'ya kadar

uzatma istekleri kabul edildi. Bunu takiben 29 Ocak 1899'da

Anadolu demiryolu kumpanya'sına Haydarpaşa istasyonunu inşa,

Haydarpaşa-Sirkeci hattında feribot işletmesi, KöstenGe-İstan­

bul telgraf hattı döşeme imtiyazları verilmiştir (38).

Bağdat demiryolu imtiyazının bir anlaşma ile 1903'de (.

Almanlara verilmesi, milletlerarası politikada yeni bir devir

açtı ve·büyük devletleri iktisadi, siyasi ve askeri endişeler

Yönünden harekete geçirdi. Bu proje, İngiltere'nin Mısır ve

Basra körfez indeki, Fransa' nın Suriye' deki siy.asi-iktisadi

.emellerini tehdit edecek boyutlara ulaşıy~rdu. Rusya'da İran

(36) ( 37)

(38)

Rathmann, a.g.e., ss. 76-77. Paul imbert, Osmanlı imparatorluğunda Yenileşme Hareketleri, Çeviren, A.Cemgil, Havass Yayınları, istanbul, 1981, s. 27. Rıfat ~nsoy, Türk-Alman iktisadi Münasebetleri 1871-1914, Unal Matbaası, istanbul, 1982, s. 43.

Page 19: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

1 1

ve Doğu Anadolu'daki emelleri için bu projeyi tehlikeli görmek­

teydi (39).

öte yandan Osmanlı yöneticilerinden de Bağdat projesine

karşı çıkanlar vardı. Konu ile ilgili olarak Meclis-i Mebusan'ın

27 Şubat 1909 tarihli oturumunda projenin iktisadi sakıncaları

ve milli çıkarıara aykırı yönleri tartışılmıştır (40) . Ama

Bağdat demiryolu imtiyazının kaldırılması gerektiği savunulma­

mıştır. Çok sonraları Cavit 8ey: "Bağdat hattı girişiminin bü­

yük sakıncası siyasi karakteridir. Bu Türkiye için bir siyasal

zehirlenme ve s{kıntı kaynağı olmuştur" derken durumun gerçek

yüzünü anlatıyordu (41).

İktisadi gelişme· umuduyla başlayan bu yol, imparator­

luğun yıkımını hızlandarm~da önemli rol oynayacaktır. Panisla­

mist politikaya destek olan Almanlara, II. Abdülhamit tarafın­

dan verilen Bağdat demiryol~ imtiyazı Alman dünya siyasetinin

'( Weltpolitik) bir parçası idi (42).

Alman dünya siyaseti, 20'nci asrın başlarında İngiliz­

lerin deniz üstünlüğüriü zorlamaya başlamıştı ve İngiliz -

Alman ilişkilerini, "iktisadi rekabet" ve "denizlere hakimiyet"

durumu olumlu veya olumsuz yönde etkileyecek olan iki unsur

haline gelmişti. Rusya'nın Asya'da, Fransa'nın Afrik~'da raki­

bi olan İngiltere, o zamana kadar dünyanın hiç bir tarafında

kendi yolu üzerinde Almanya'ya rastlamıyordu. Ama 20. yüzyılın

başlangıcında durum değişmişti (43). Almanya'nın ticari büyü-\·

mesi ve bunu korumak için kuvvetli deniz gücü politikası taki-

be başlaması ve koloniyal rekabet İngiltere ve Almanya'yı

(39)

(40)

( 41) (42) (43)

A.D.Novicev, Osmanlı imparatorluğunun Yarı Sömürgeleşmesi, Çeviren: N.Dinçer, ilkçağ Basımevi, Ankara, 1973, ss. 28-29. Gündüz tJkçün,"Osmanlı Meclis-i Mebıısanında Bağdat Demiryolu Uzerinde Yapılan Tartışmalar", A.U. S.B.F. Dergisi, 1970, c. XXV, N. 2,. s. 56. Earle, a.g.e., ss. 257-258. EarJe, a.g.e., s. 134. Andre _Maıırois, ingiltere Tarihi, Çeviren: H.C.Yalçın, C: II, Ka.ı:taat Kitaphanesi, istanbul, 1939, s. 683.

Page 20: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

12

dünyanın her tarafında karşı karşıya getirmişti (44). İngil­

tere,Almanya'nın büyümesi karşısında Almanya'yı "Kuşatma"

veya "çembere alma" politikasını takip ederek, 8 Nisan 1904'de

'ingiltere-Fransa ittifak antlaşmasını yapacaktır. Böylece

Almanya'ya karşı üçlü itilafın ikinci halkası teşkil edilecek­

tir. İngiliz-Fransız anlaşmasını takiben İngiliz-Rus yakınıaş­

ması başlayacak ve 1904, 1905 ve 1906 yıllarında deneme mahi­

yetinde yapılan görüşmeler sonunda 1907'de İngiliz-Rus itti­

fakı imzalanacaktır. Böylece Birinci Dünya Savaşı'nda çarpı­

şacak olan üçlü itilaf ve üçlü ittifak blokları oluşacaktır(45).

öte yandan Almanya'nın artan gücü karşısında İngiltere,

Fransa ve Rusya, ittifak görüşme ve antlaşmaları yaptıkları

gibi, Almanya'yı Bağdat demiryolu güzergahı boyunca çembere

almak için faaliyete geçtiler ve yeni politikalar geliştirmeye

başladılar. Bu politika doğrultusunda hareket eden İngilizler,

Basra Körfezi'ndeki nüfuzlarını güçlendirmek için faaliyete

geçtiler ve Almanlarla rekabete girişecek yeni demiryolu im­

tiyazları isteme girişiml~rinde bulundular. Fakat II. Abdül­

hamit'in bu isteklere olumlu cevap vermediği görülmektedir(46)·.

Ruslara gelince: Bunlar daha işin başından beri demir­

yolu projesine karşı olm-uştu. Hele demiryoluhun .. 1 Doğu Anado­

lu'dan geçmesini hiç istemiyorlardı. Buradaki demiryolu iş­

letmeciliği imtiyazı Karadeniz Antlaşmasıyla Ruslara verile­cektir.

(o

Fransızlar ise: İlk defa 1892'de, Yafa-Kudüs arasında

demiryolu yapımı imtiyazı almışlardı. Bağdat demiryolunun

Mezopotamya'ya doğru ilerlemesine bağlı olarak Fransız'lara verilen demiryolu imtiyazı da arttırılacaktı (47).

(44)

(45) (46) (47)

Pierre Penouvin, Birinci Dünya Savaşı 1914-191B, Altın Kitaplar, istanbul, 19B2, s. 157.

Armaoğlu, a.g.e., ss. '230-231., Penoııvin, a.g.e., ss. 156-157. II. Abdülhamit, Siya~;i Hatıratım,· ss. 147-14B. ilber Ortaylı, Osmanlı im para tor 1 ıığıında Alman Niifıızu, Kaynak Yayın­ları, istanbul, 19B3, s. BB.

Page 21: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

13

Bağdat demiryolu güzergahı çevresinde İngili~lere,

Fransı~lara ve Ru~lara verilen demiryolu imtiyazlarıyla bu

devletler, Osmanlı İmparatorluğundaki nüfuz bölgelerine yer­

leşmiş veya yerleşecek duruma gelmiş bulunuyorlardı. Ege ~öl­

gesi'nde İngiliz ve Fransızlara verilen demiryolu imtiyazları

da gözönüne alınacak olursa, Almanların Anadolu içlerinden

Basra'ya kadar uzanacak olan imtiyaz sahası ablukaya alınmış

oluyordu. Demiryolu imtiyazları konusunda Osmanlı devleti ile

anlaşan Ruslar, Fransa, İngiltere ve Almanya ile de anlaşma

yoluna gittilerr 4 Kasım 1910'da Potsdam'da, Alman-Rus anlaş­

ması yapıldı ve her iki devlet İran'ı kendi aralarında bir

, nevi nüfuz bölgelerine ayırıyorlardı (48). 15 Şubat 1914'de

de Fransa ile Almanya anlaştılar. Almanlar, Fransa'nın Suriye

üzerindeki nüfuzunu tanıy9rlardı ve son olarak da İngiliz -

Alman antıaşması gerçekleşti. Almanya bu anlaşma gereği İngi­

lizlerin izni olmadan demiryolunu Basra'ya kadar uzatamayacak­

tı ve İngilizlerin Anadolu'daki bütün imtiyazlarını tanıyer­

ıardı (49).

1.5. Jön Türkler, Almanlar ve II. Abdülhamit

Osmanlı devletine İngiltere, Fransa ve Rusya'dan gele­

bilecek tehlikelere karşı Almanya'yı bir denge unsuru olarak

görmeyi, d~ş politikasının esası yapan II. Abdülhamit, 20.

;uzyıl başlarında da aynı görüşteydi: Rusya'yı idare etmek, ,, ingiltere ile asla mesel~ çıkarmamak, Almanya'ya dayanmak (50).

Sultan II. Abdülhamit Almanlara dayanmak istemesine

rağmen, kolay kolay onların oyuncağı olmayacağını da ortaya

koymuştu. Alman Askeri Heyeti'nin her isteğini yerine

(48) Karl Helferich, Büyük Harbin Evveliyatı, Çeviren: İbn şemseddin, Sivasi Raşid Safved, Ahmet İhsan ve Sürekası Matbaacılık osmani Şirketi, 2. Tab., istanbul, 1915 (1331).

(49) Earle, a.g.e., s. 276. (50) Tahsin Paşa, Abdülhamit: ve Yıldız Ilatıraları, M. Ahmet Halit

Kitaphanesi, istanbul, 1933, s. 62.

Page 22: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

14

getirmiyordu. İktisadi.ve ticari imtiyazlar konusunda Osmanlı

menfaatlerini ön planda tutmaya çalışıyordu. 20. yüzyıl başla­

rında Avrupa'da genel bir savaş tehlikesinin belirmesi sonucu,

Türkiye'nin Alman askeri ittifakına alınması zorunluluğunun

doğması ve Sultan'ın tarafsızlık ve denge politikası takip

etmesi, Alma~ları huzursuz ediy~rdu. Hayati çıkarlarını ön

planda tutan Alınadlar Türkiye'yi istedikleri doğrultuda bir

statüye sokmak için II. Abdülhamit'e karşı Jön Türkleri kullan­

mak istemişlerdir. Bu sırada Osmanlı devletinin üzerinde büyük

devletlerin artan rekabetleri sebebiyle, İngiltere ve Fransa'da

Jön Türkleri II. Abdülhamit'e karşı kullanmayı planlamışlar­

dır. İngiltere 've Fransa Abdülhamit'i Almanya'nın dostu olarak

bildiklerinden, onu etkisiz ha~e getirmek istiyorlardı. Nite­

kim Türk ihtilali (1908), Fransa ve İngiltere topraklarında

hazırlanmış; Paris ve Londra hükümetleri tarafından yardım

görmüştü (51).

·Bu durumu gören Almanya'da bir ihtilalde gidici olabi­

leceği düşüncesiyle Sultan'a karşı muhalif unsurları el altın­

dan destekleyerek yeni düzende kendisine yer aramaktan da geri

kalmıyordu. öte yandan, Jön Türkler de başarılarının yabancı

devletlerin desteğine bağlı olduğu düşüncesiyle bu devletlere

yaklaşıyorlardı. Hatta öyle ki, Sultan II. Abdülhamit'in des­

pot rejiminden zarar görenlerin çoğu umudunu, Almanya'ya bağ­

lamıştı. Cenevre'deki İttihat ve Terakki Cemiyeti, 29 Nisan

1898'de İmparator II. Wilhelm'e müracaat ederek v. Murat'ın taht'a dönmesi için destek olrna~ını istiyordu (52).

Batı dünyasına çocuksu duygular içinde yaklaşan her

gruptan Osmanlı aydınları, Almanya'yı oldu~undan başka değer­

lendiriyorlar ve onu davet etmekte birleşiyorlardı (53).

(51) Hans Rohde, Asya için Mücadele, Şark Meselesi, Çeviren: Binbaşı Nihat, Askeri Matbaa, istanbul, 1932, s. 22.

(52) Ortaylı, a.g.e., s. 56.

(53) Cevdet Kudret, Bir Bakıma, (Makale-incelemeler) İnk.ılap ve Aka Kitapevi, istanbul, 1977, ss. 234-236.

Page 23: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

15

1908'de II. Meşrutiyet ilan edildiğinde, Alman imparatoru

II. Wilhelm bu ihtilali Prusya geleneklerine göre yetişmiş olan

Alman generallerinin yetiştirdikler i genç r.I'ürk subaylarının yap­

tığını ve Osmanlı İmparatorluğu'nun da İngiltere ve Rusya'nın an­

laşmazlıkları sebebiyle er veya geç Almanya'nın kucağına atılacağı­

nı belirtmiştir. Nitekim öyle de olmuştur (54).

II. Abdülhamit'e göre de Jön Türk ihtilalini önce Selanik'te­

ki Alman Mason leealarının tesiri altında bulunan Enver ve Niyazi

beyler başlatınıştı (55). 1908 Jön Türk ihtilalini gerçekleştiren

subay kadrosunun çoğu Alman taraftarı idi. İhtilalin günlerinde mem­

leket genelinde İngiltere ve Fransa'ya sempatizan bir hava mevcuttu

(56). ihtilal sonrası İngiliz dostu Kamil Paşa sadrazamlığa getiril­

mişti. Ulkede tam bir ingiliz havası esiyordu. Bütün önemli iktisadi

imtiyazların İngiliz ve Fransız'lara verileceği söylentileri yaygın­

laşmıştı. Almanya binbir güçlükle kazandığı kazançlarını kaybetmek

üzere idi. Bunun üzerine Alman'lar;yeni bir iktidar arayışı içine

girdiler. ihtilalden sonra yönetime İngiliz taraftarı olanlar hakim

olmuştu. ihtilali yapan Alman sempatizanı askerler geri plana itil­

mişlerdi.

Meşrutiyet'in ikinci kez ilanı henüz birinci yılını doldur­

madan 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) de İstanbul'da İttihat ve Terakki

aleyhtarı bir ayaklanma meydana geldi. Gerek İttihat ve Terakkiye

muhalif olarak ve gerek demokratik düzenin sonucu olarak İttihat

ve Terakki'nin karşısında bir takım partiler kurulmuş ve İttihat

ve Terakki ile muhalefet basın ve yayın organlarında birbirleri

aleyhinde yaptıkları propogandalarla aralarındaki mücadeleyi şid­

detlendirmişlerdi. öte yandan gerici,lerin yayın organı olan Volkan

Gazetesi din ve şeriat propogandasını özellikle askerler arasında

yaymaya çalışıyordu. İttihat ve Terakkiye en fazla aleyhtarlık

yapan Serbesti Gazetesi'nin başyazarı Hasan Fehmi'nin öldürülmesi

ile başlayan ayaklanma da beş altı bin asker Meclis-i Mebusanı

kontrol altına aldı. Muhalefetin amacı Sedarete. Kamil, Harbiyeye

(54)

(55)

(56)

Ernest Jackh, Yükselen Hilal, Çeviren: P.Kııtuı·man uğıır Kitapevi.~ istanbul, 1946, s. 119. ' II.Abdülhamit, Hatıra defteri, Sadeleştiren: İsmet Bozdağ, Kervan Yayınları, istanbul, 1975.~ s. 76. G.Kemall. Söylemezoğlıı, Hariciye Hizmetinde 30 sene, s: ı, saka .Matbaası, istanbul, 1946, ss. 171-172.

Page 24: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

1 6

Nazım Paşaları ve Meclis Başkanlığına da İsmail Kemal beyi getir­

mekti. Ama ayaklanan asker muhalefetin denetimi dışına çıktı.

Ayaklanmayı 24 Nisan 1909'da Selanik ve Edirne'de hazırlanan

Hareket ordusu bastırdı. Kurmay başkanlığını M.Kemal'in üstlen­

diği hareket ordusunun başına Alman Von der Goltz'un tavsiyesine

uyularak Mahmut Şevket Paşa getirilmişti. İsyanı takiben yönetici

konumuna Jön Türklerin askeri örlderleri geçmeye başladı (57). Bu

değişiklik İngiltere'yi korkutacak ve taraftarları için iktidar

yolları aramaya başlayacaktır ve bunun sonucu olarak I. Dünya

Savaşı'nın başlangıcına kadar birkaç defa hükümet değişikliğine

sahne olan Türkiye'rle, her seferinde de Alman taraftarları baskın

cıkacaklardır.

İngiltere'nin üçlü itilaf bloku içinde yer alışı ve genel

Türkiye politikasındaki olumsuz tutumu, Meşrutiyet Türkiye'sinin

hızla Almanya'ya yönelmesine sebep olmuştur. İngiltere ve Fran­

sa'nın Türkiye'ye karşı sürdürdükleri emperyalist politikaların

Meşrutiyet Türkiye'sinde de devam etmesi ve Osmanlı devletini~

ekonomik zorluklarının halledilmesinde gösterdikleri zorluklar

Almanlara yarayaca~tır. 1910'da şiddetli dış borca ihtiyaç duyan

Osmanlı devleti 1910'da Maliye Bakanı Cavit Bey'i Paris'e gönder­

diğinde, Cavit Bey gümrük gelirlerini garanti göstererek borç

para istemişti. Fakat Fransa'nın borca karşılık Osmanlı bütçesi­

nin Fransız danışman tarafından yönetilmesini istemesi üzerine

Fransa'ya red cevabı verilmiş ve Cavit Bey daha sonra borç para

bulabilmek.umuduyla Londra'ya gönderilmişti. Fakat İngiltere'de

borç konusunda olumlu cevap vermedi. Bu şartlar altında Jön Türkler

borcu daha iyi şartlarda vermeyi ka~ul eden Almanya'ya yanaştılar

(58) . Alman' ların nüfuz u da. Abdülhamit dönemine nazaran iki kat

arttı. Alman'ların artan bu nüfuza ve Jön Türklerin Almanya'ya

samirniyetle yaklaşmalarına rağmen Alman'ların zaman zaman Türki­

ye'ye karşı yanlış, akılsız ve düşmanca bir tutum sergiledikleri

görülecektir.

(57) Sina Akşin, 31 Mart Olayı, Ankara Vniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, s: 305, Sevinç Matbaası Ankara 1970, s. 293-95., Haluk Şahsu­varoğlu, "31 Mart Vakası", Cwııhuriyet, 11 Mayıs 1951.

(58) M.Muhtar Paşa, a.g.e., s. 111.

Page 25: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

1 7

2. Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında Osmanlı Devleti

Sömürge arayışı içinde olan İtalya, Osmanlı Afrikası

ve Habeşistan'ı birleştirme arzusu ile önce 23 Eylül 1911 'de,

daha sonra 28 Eylül 1911 'de verdiği notalarla Osmanlı devle­

tine savaş açtı. özellikle verdiği ikinci 1otada Trablusgarp

ve Bingazi'ye eşitlik getireceğini vaad ediyordu (59).

Savaş 17 Ekim 1912'de Osmanlı devletinin yenilgisiyle

sona erdiğinde, Trablusgarp bir İtalyan sömürgesi olmuştu (60).

İtalya savaşı sırasında Almanya, İtalya'yı desteklemekle deği­

şik hesaplar içine girmişti: "Almanya, bir gün gelip Fransa

veya İngiltere tarafından zaptedilmeleri tehlikesini bertaraf

etmek için İtalya'yı Türkiye'den arazi zaptına, Trablusgarp

ile Ege denizindeki adalardan bazılarını (12 adayı) işgale

teşvik ediyordu.'' (61) Kayzer II. Wilhelm 23 Mart 1912'de

Avusturya Dışişleri Bakanı Bertold'a şunları yazıyordu: "Os­

manlı-İtalya savaşı Avusturya ve Almanya için tehlikeli değil­

dir. İtalya kuvvetleri Kuzey Afrika'ya demir atmaktadır; böy­

lece hem Akdeniz'de hem de Afrika'da Fransa ile rekabete gire­

cektir. İtalya sürekli olarak Adriyatik'den uzaklaşıyor, görün­

mektedir. Fransa ile ilişkilerinin soğuması sonucu, İtalya

daha sıkı bir şekilde Avusturya-Macaristan ve Almanya'ya yak­

laşmış olacaktır .•. " ( 6 2)

Savaş müddetince Almanya ikili oynamış, İtalya'ya ağır­

lıklı bir politika takip etmesine rağmen, Türkiye'yi de aynı

endişelerle, yani itilaf devletl'eri safına koyahileceği kor­

kusuyla darıltmak istememiş, iki tarafı da idare .etmek poli­

tikasını takip etmiştir (63).

(59) Salname-i Servet-i FQnun, 1328, s~. 202-205. (60) Takvim-i Vekayii, 5 Teşrinievvel 1328, sayı, 1258, sait Paşa Hatıratı,

Dersaadet, 1912, C: 2, ss.304-305, (TQrk-İtalyan Harbine Dair Etraflı Bilgi için Bkz: B.A.DH-SYS- Dosya No: 75-1, Sıra No: 1-1., I.Revol, 1911-12 TQrk İtalyan Harbi, Askeri Mecmua Yayını, TQrkçesi; Eme~li Tamgeneral Kadri Demirkaya, istanbul, 1940.

(61) Jean Levn, Daima Hilekar, C:l, Çeviren:· A.Reşad, Kanaat Kitaphanesi, tstanbııl, 133~,.. 83. lo:

( 62) Hikmet Bayur,· TQrk tnkılabı '1' 'h· 199 2 1 84 arı ı, ı, c: , K: , s. . (63) Ahmet Selahattin, Makedonya Meselesi ve Balkan Harbi Ahiri, C: 1,

istanbul, 1330, s. 171.

Page 26: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

18

Almanya'nın bu politikasını Balkan Savaşı sırasında ve

sonrasında da sürdürdüğü görülmüştür. Balkan Savaşı sırasında

hem kendisine, hem müttefiki Avusturya'ya hem de dost geçin­

diği Türkiye'ye ihanet etmiştir. Çünkü savaşın hedefi, itti­

fak devletleri ve Türkiye· idi: "Balkan Savaşı, İngiltere ve

Rusya'nın eseri idi. Almanya ve Avusturya'yı çember içine al­

mak, Balkanlarda onlara düşman bir cephe meydana getirerek

Türkiye'yi parçalamak için tertip edilmişti." (64)

itil~f devletleri Türkleri Balkanlardan atmak, Türkiye

ile Almanya'nın.karayolu irtibatını kesrnek istemişlerdi. işin

ilginç yanı Balkan Savaşı başlamadan önce Kayzer II. Wilhelm,

"Rumeli'nin size faydası yoktur, size Anadolu'da kalıp büyük

bir devlet halinde bulunmanız pek münasiptir. Buhara'ları,

iran'ları, Türkistan'ları, Kafkas'ları yedeğinize alır, bir

Turan devleti kurarsınız. İşte bu devlet seksen-yüz milyonluk

bir Asya devleti olur'~ (65) diyordu. Hatta, Alman Askeri Heyeti

Başkanı Goltz, başkentin İstanbul'dan Konya, Kayseri veya

Halep'e taşınmaşını istiyordu (66).

II. Wilhelm 4 Ekim 1912 tarihli bir mektubunda, "Balkan

devletleri genişleme görüşündedir. Bu genişleme de ancak Osman­

lı devletinin zararına gerçekleşebilir. Bu da barışçı yoldan

olmayacağına göre Balkan devletleri Osmanlı devleti ile çarpı­

şacaklar ve bu genişlemeyi sağlayabilmek için aralarında bir­

leşeceklerdir. Bırakalım savaş çıksın. Böylece Balkan devlet­

leri ne yapabileceklerini ve yaşamaya hakları olup olmadığını

göstereceklerdir. Tartışmak için,ilerde bol vakit olacaktır"

· (67) diyordu.

Almanlar tartışmak için bol vakit bulacaklardır. Ama

pişmanlıklarını tartışacaklardır. ÇünkÜ sqvaş Almanya ve

(64) Rohde, a.g.e., s. 58 (65) Mehmet Selahattin Bey, ittihat ve Terakkinin Kuruluşu ve osmanlı

Devleti'nin Yıkılışı Hakkında Bildiklerim, İnkılap Yayınları, istanbul, 1989, s. 85.

(66) Karaı, a.g.e., s. 180. (67) Stefanos Yerasimos, Azgelişm.iş.Ij_k Sürecinde Türkiye, çe,riren: B.Kuzııcıı,

Cil t: 2, Gözlem Yayınevi, istanbul, 19 77, ·.;. 1078.

Page 27: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

19

Avusturya aleyhine de gelişecektir. Osmanlı devletinin ağır

yenilgisiyle sonuçlanan savaş, Sırbistan devletini ortaya çı­

karacak, daha ileri bir adım olan "Büyük Sırbistan" hayaline

kapılan· bu devlet, Avusturya-Macaristan'dan Bosna-Hersek'i

almak politikasını takibe başlayacak, Avusturya'nın buna kar­

şı koyması üzerine Birinci Dünya Savaşı patlak verecektir (68).

Balkan Savaşının sonunda bile Türkiye aleyhine davranış­

ları sürdüren Almanya, Bulgaristan'ı kendi ittifak blokuna

çekmek hesabıyla olacak ki, Türkiye'nin Edirne'yi Bulgarların

elinden geri almasına karşı cıkmıştır (69). Bu sırada Almanya,

Türkiye'yi ciddi bir müttefik adayı olarak görmemekte idi.

Çünkü Osmanlı devleti tam anlamıyla çökmekteydi. Balkan savaş­

ları sonunda Edirne'yi geri almasına karşılık, koca Rumeli

toprağını kaybeden Osmanlı devletinin eski vilayetleri, Sır­

bistan-Karadağ, Arnavutluk ve Romanya olmuştu. Batı'nın em­

peryalizmi, Osmanlının hoşgörü politikası ve kendi iç dinamik­

leri, Balkanlarda yeni milli devletleri ortaya çıkarıyordu.

Görüldüğü gibi Avrupalı devletler Osmanlı yönetimini

Balkanlarda ortadan kaldırmaya -hepsi kendi çıkarları ve orta­

doğu siyasetleri doğrultusunda olarak- kesin kararlı gibidir­

ler ama, Balkan Savaşında~ sonra ortaya çıkan yeni koşullar

onları tatmin etmemiş, tam tersine daha aceleci, daha saldır­

gan, daha yoğun bir şekilde'hem birbirleriyle hem de Osmanlı

devletiyle savaşa devam etmek arzusuyla doldurmuştur. Osmanlı

devletiyse kendine en yakın dost~ seçmekte çaresiz kalmış, bu

çaresizlikten en çok Almanlar yararlanmıştır.

(68) Tahsin Uzer, Makedonya Eşkiyalık Tarihi ve son osmanlı Yönetimi,· Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1979, s. 104. (Ayrıca Balkan Harbine Dair Etraflı Bilgi için Bkz: B.A. DH-SYS-1ı2, ı-ı·, Balkan Harbinin Sebepleri, (1912-13), Genelkurmay Basımevi, Ankara 1970. Aram Andonyan, Balkan IIarbi Tarihi, Sander Yayınla:.rı, İst. ı975.)

(69) M.Mııhtar Paşa, a.g.e., s. 183.

Page 28: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

20

3. Balkan Savaşından Sonra Osmanlı Devletinde Ordunun

Yeniden Teşkilatlandırılmas~

3~1. Yeni Bir Alman Heyetinin Gelişi

Osmanlı devletinin Balkan Savaşlarından ağır yenilgiy­

le çıkmasında önemli bir neden olarak da, ordunun eğitim, ku­

manda kadrosu, iaşe ve lojistik konularındaki yetersizliği

gösterilmiştir. Türkiye'nin milli ve özel şartları iyice tet­

kik edilmeden Alman askeri düzeninin kötü bir şekilde taklit

, edilmeye çalışıldığı öne sürülmüştür. Çünkü 1880'lerden itiba­

ren II. Abdülhamit vasıtasıyla Osmanlı ordusunda görev alan

Alman Askeri Heyetleri, Osmanlı ordusuna teknolojik gelişme,

idari yapılanma, modern eğitim adına pek birşey kazandırmamış­

tı. Karlı çıkan Alman silah sanayii, Alman endüstrisi, Alman

Genelkurmayı ve Alman Dışişleri olmuştu (70).

Balkan Savaşından sonra Alman subaylarına yol verilmiş­

ti. Ordunun durumu perişandı. Yeniden düzenlenmesi gerekiyordu.

Babıali baskını üzerine 23 Ocak 1913'de sadrazamlığa getirilen

Mahmut Şevket Paşa ordunun yeniden düzenlenmesine özel bir önem

vermiş ve bu nedenle Almanya'dan yeni bir ıslah heyeti getirmek

istemiştir. Paşa, "Biz, artık Alman harp usullerinden kendimi­

zi kurtaramayız ... Otuz seneyi mütecaviz bir zamandan beri

ordumuz Alman harp usulleriyle terbiye edilmiş elhasıl bizim

ordumuz, Alman talim ve askeri terbiyesinin ruhiyle istinal

etmiştir. Şimdi bunu tebdil etmek gayri mümkündür ... " (71) di­

yordu.

Mahmut Şevket Paşa 24 Nisan 1913'de Alman Büyükelçisi

Wangenheim'e askeri ıslah heyeti isteğini ileterek şunları

söylemiştir:

(70) Mehmet Nihat, Balkan Harbinde Trakya Seferi, c. 1, Matbaai Askeriyye, istanbul, 1340, ss. 27-30.

(71) Ziya Şakir, Mahmut Şevket Paşa, Anadolu Türk Kitabevi, İstanbul, T.y. S. 10, Cemal Paşa, Hatıralar, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1977, ss. 86-88.

Page 29: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

21

11 elimizde usta ve namuslu bir memur sınıfı yoktur.

Bu noktada bize yabancı memleketler yardım etmelidir. Bu yüz­

den ıslahatçı gönderilmesi için muhtelif hükümetlerden ricada

bulunacağım. Ordunun ıslahı hususunda ümitlerim muhakkak Al­

manya'dadır. Bu programın en mühim noktasıdır. Ordu tepeden

tırnağa ıslah edilmeli, zabitler siyasi fikirlerden uzaklaş­

tırılmalıdır ... v. s. ıı ( 72·)

Alman Büyükelçisi du~umu Alman hükümetine bildirdi.

Askeri heyetin gönderilip gönderilmemesi konusunda hükümetini

sıkıştırıyordu. '28 Ağustos 1912 tarihli raporunda: "Abdülhamit

gibi ittihat ve Terakki Komitesi de ordu tarafından devrildi.

Şimdiki hükümet de ordunun kontrolünde bulunuyor ... Orduyu bu

yönetici durumdan kimi~ uzaklaştıracağı kestirilemez. Ordu

daha uzun bir süre Türkiye'de son ve kesin karar unsuru ola­

caktır. Türkiye üzerinde etkili olmak isteyen hükümetler bunu

hesaba katmak zorundadır ..... (73) diyen Wangenheim Almanya'ya

dUşman devletlerin Türk ordusu üzerinde Alman nüfuzunun kurul­

masını istemediklerini belirtmekte ve raporunun sonunda,

" •.. subaylarımızın esas görevi, bugünkünden de çok politik ni­

telik taşıyacak nazik ve arkadaşça tutumlarıyla, Türk ordu­

sunda mevcut Alman sempatisini sürdürmek ve derinleştirmekten

ibaret olacaktır." (74) demekteydi.

Almanlar, Türkiye'de ordunun büyük etkili gücünü, re­

jim, iktidar ve nüfuz değişmelerinde temel karar ve icra un­

suru olduğunu görerek ve ordunun ,.bu özelliğinden kendi lehle­

rine faydalanmak hesabıyla, askeri heyetin gönderilmesine evet

dediler. Fakat bu sefer Almanlar çok ağır şartlar öne sürerler.

önceki askeri heyetlerinin varlığı ve faaliyetlerinden çok

. ders almış görünmektedirler. Sonra, daha ilerideki günlerde

genel savaş tehlikesi vardır. Bütün bu sebeplerden yeni askeri

(72) Mahmut Şevket Paşa 'nın Giinlüğü, Arl>a Yayınları, İst., 1988, s. 52., Hikmet Bayur, Atatürk Hayatı ve Eser i, Giiven Basımevi, Ankara, 1963, s. 59.

(73) Wallach, a.g.e., s. 97. (74) Wallach, a.g.e., s. 98.

Page 30: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

22

heyete, Osmanlı ordusunda etkili yetki ve görev verilmesini

isterler. Almanların bu istekleri, yeni askeri heyet gelene

kadar Osmanlı ordusundan birinci derecede Alman subayı olarak

kalan Albay Von Lessow tarafından Malunut Şevket Paşa'ya iletilir.

3.2. Alman Askeri Heyetinin istekleri ve Yetkileri

Almanların Osmanlı ülkesine gönderecekleri yeni Alman

askeri heyeti için ileri sürdükleri şartlar şunlar idi: Askeri

ıslah heyet başkanı en yüksek Türk askeri rütbesini taşımalı,

başkan, Türk ordusunun her işinde kesin etki sahibi olmalı,

Genelkurmay, Alman subayları tarafından yeniden teşkilatlandı­

rılmalı, bütün askeri eğitim ve öğretim tamamen Almanların em­

rine verilmeli, İstanbul ve Halep'teki kolorduların başına ve

·tümen komutanlıklarına Almanlar; atanmalı, hiçbir Alman subay ı

Türk emrine verilmemeli, maaş ve rütbeleri yükseltilmeli ... (75). BUtUn bu şartlar Osmanlı Hükümeti Tarafından kabul edilince Alman Hükümeti

7.1.1914fuSanders'i Türkiye'ye gönderilecek askeri heyet başkan-

lığına ~tadı. Sanders, 42 kişilik bir subay grubu ile Türkiye!·ye

geldi. "Bu heyet Balkan Savaşından sonra Türkiye'nin tamamen

çöküp de yardım istediği ve her türlü şartı kabul edecek durum­

da bulunduğu bir sırada kurulmuştu: Liman Von Sanders ile yapı-

, lan anlaşma gereğince hemen hemen bütün ordu teşkilatı Almanla­

rın eline bırakılıyordu. Heyet başkanının hemen bütün askeri

işlere karışmasına iziri veriliyordu. Böylece Alman subayı von

Enders'in deyimi ile "askeri himaye- 1882'den sonra İngilte-(·

re'nin Mısır'daki egemenliğene benzeyen - husus sağlanmış olu-

yordu. Bu husus, er veya geç Milliyetçi Türklerin karşı koyma­

sına neden olacaktır. 11 (76)

1883'de Alman Askeri Heyeti'nin gelişi ve 1888'de Bağdat

demiryolu imtiyazının Almanlara verilmeye başlanmasıyla beraber

Türkiye'ye giren Alman nüfuzu Meşrutiyet devrinde daha da

(75) Wallach, a.g.e., ss. 108-109. (76) Wallach, a.g.e., ss. 118-119.

Page 31: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

23

artacaktır ve savaş yıllarında ise doruk noktasına ulaşacak­

tır.

Halit Ziya Uşaklıgil memleketteki Alman nüfuzuna iliş­

kin olarak "memlekette baştan aşağı Alman nüfuzu hakimdi. Bü­

tün Türk ordusunu, askeri deva, iri, büyük, küçük Alman amir­

leri, zabitleri bir örümcek, fakat iplikleri yırtılmayacak

metanette çelikten örülmüş ·bir örümcek ağının içine sarmıştı.

Bunlar tabiatıyle, dünyaya savaş ilanlarını birbirlerini takip

ede~ek savunan II. Wilhelm'in birer aleti idi. Bir yandan on-. lar, memleketin askerlik hayatında, bir yandan da Alman sefiri

Baran Wangenheim siyaset muhalifinde adeta Türkiye'yi Alman

himayesi altına girmiş bir müstemleke hükmünde kullanmaya devam

ederken bunların telkinat ve icraatına mukavemet edebilecek

işbaşında kavi hükümet yoktu" (77) diye yazmıştır.

Liman Von Sanders Osmanlı Harbiye Nezareti'yle yapılan

sözleşme gereği şu yetkilere sahip olacaktı: "Emrinde bulunan

ve eğitim kurumlarında·kullanılan Osmanlı subayları, ancak onun

kabulü halinde değiştirilebilecekti. Almanya'ya gönderilecek

Osmanlı subaylarını da o seçecekti. Terfi imkanları için gerek­

li programlar onun tarafından ~üzenlenecekti ve Liman Von

Sanders'in doğrudan doğruya Harbiye Nazırı'ndan sonra gelmesi

saptanmıştı. Fakat, Genelkurmay Başkanı, Liman'dan kıdemli

olacak olursa Liman, Genelkurmay Başkanı'ndan sonra gelecekti;

yani Osmanlı ordusunda ya ikinci, ya da üçüncü yedek subay

olacak~ı. Sözleşme, beş yıllık ~~r süre için yapılmıştı (78).

Askeri heyetin istenmesi, ordunun yeniden düzenlenmesi

düşüncesinden ileri geliyordu. 1914 yılı başlarında bu heyetin

40-70 üyesi bulunuyordu (79). Meşrutiyet devri Osmanlı hükümet­

leri, sadece orduyu değil, bütün müesseseleri yeniden düzenle­

mek icin faaliyetlere girişmişler, bunun için Avrupa devletle-

(77) Halit Ziya Uşaklıgil, Saray ve Ötesi, tnkılap ve Aka Kitabevi, ist., 1965, s. 388.

(78) Wallach, a.g.e., s. 115. (79) Ortaylı, a.g.e., s. 388.

Page 32: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

24

rinden uzmanlar istemişlerdir ve bu konuda tek başına herhangi

büyük bir devlete dayanıp, diğer büyük devletlerin düşmanlık­

larını üzerlerine çekmernek için denge politikası izlemeye ça­

lışmışlardır. Bu denge politikasını, askeri alanda da uygula­

yan Osmanlı devleti, kara ordusunun ıslahını Alman Liman Von

Sanders'e verirken, donanmanın yeniden düzenlenmesi İngiliz

Amiral Limpus'a, Jandarmanın düzenlenme konusu da Fransız

General Baumann yetkili kılınınıştı (80).

Alman Askeri Heyeti ile beraber sadece Osmanlı ordusun­

da değil imparatorluğun her köşesinde ve örgütünde artan Alman

nüfuzu, Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordularının Almanya'nın

yanında ve onun çıkarları uğrunda Galiçya'dan Bağdat'a, Kaf­

kaslar'dan Süveyş'e kadar çeşitli cephelerde ziyan olmasına

neden oldu (81). Çünkü ordunun; büyük bir kısmı eskisi gibi

kötü şartlar içinde Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğine gelmişti.

Yeniden örgütlenme çalışmaları yetersizdi. Yapılabilenler İs­

tanbul sınırları içinde kalıyordu.

4. Balkan Savaşlarından Sonra Osmanlı Devletinin

İttifak Teşebbüsleri

Osmanlı devletinin takip ettiği denge politikası pek

fayda sağlamamıştı. Balkan Savaşında "Yalnız kalma"nın acısını

çeken devlet bu savaştan ağır yenilgiyle çıkmış, iyice zayıf­

lamıştı. Jön Türkler Balkan Savqşının en önemli sebeplerinden

birisinin de Rusya'nın Boğazları ele geçirmek olduğunu düşünü­

yorlar ve Rus tehlikesini ortadan kaldıracak ittifaklar arı­

yorlardı. Bu nasıl yapılacaktı? Jön Türkler güçlü bir devlete

ihtiyaç duyuyorlardı. Ama bu güçlü devlet hangi devlet ola­

caktı? Meclis-i Mebusan Reisi Halil bey; "Almanya'dan o kadar

ümidimiz yoktu. Memleketimize alakasını sırf iktisadi buluyor.

(80) Cemal Paşa, Hatıralar, Çağdaş Yayınları, istanbul, 1977. (81) Ortaylı, a.g.e., s. 86.

Page 33: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

25

Rus istilasından bizi korumak için zamanında ordularını kulla­

nacak kadar bizimle alakadar görmüyorduk. İngiltere ve Fransa

ile ittifak mümkün olmasa da Rusya'nın suikastini tadil ile

bize vakit kazandırabileceklerini ümid ediyorduk. Onlara yak­

laşma siyasetine karar verdik" .(82) diyordu. Bunun için Cavit

Bey Paris'e, Hakkı Paşa Londra'ya gönderilmişti. Ama bu giri­

şimlerin bir faydası olmayacaktır.

4.1. İngiltere'ye Yapılan İttifak Teklifi

1911 yılında çıkan Türk-İtalyan savaşı sırasında Osman­

lı devleti bir müttefike ihtiyaç duymuştu. Almanya İtalya ile

ittifak içinde olduğundan Türkiye'ye yardım etmemişti. Osman­

lı devleti üçlü itilaf .ile bir anlaşmaya varmak istedi (83) ve

İngiltere'ye İtalya ile yapılmakta olan savaşa katılması için

resmi bir bildiride bulundu. Ancak red cevabı aldı. Çünkü İn­

giltere tarafsızlığını ilan ettiği böyle bir dönemde, yapıla­

cak bir Osmanlı-İngiliz antlaşmasının, savaşı Avrupa'ya sıç­

ratabileceği düşünces~ndeydi. Barış sağlandıktan sonra sağlam

temellere dayanan bir anlaşmaya hazır olduğunu bildirdi .

. Osmanlı devleti, daha sonra Balkan savaşları sırasında

İngiltere'den Rusya'yı bu savaşa engel olması için ikna etme­

sini istedi. Ancak İngiltere'nin Türkiye adına Balkanlarda

savaşa girmeye niyeti yoktu. o, Balkan savaşının Avrupa mese­

lesi haline gelmesini önleme düşüncesindeydi. Osmanlı devle­

tine karşı uzlaştırıcı ve tarafs1z bir tutum sergilemekte idi.

Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünü koruma fikri, İngiltere

için takip edilecek bir siyaset değildi (84) .

(82) Halil Menteşe, Anılar, Hürriyet Vakfı Yayınları, istanbul, 1985, s.182. (83) Hüseyin Cahit Yalçın, "ittifak ve itila.flcı.r Karşısında Türkiye",

Tanin, No: 1103, 28 Eylül 1911. (84) Feroz Ahmad, 1908-1914 Yıllar.1. Arasında ingiltere'nin Genç Türklerle

ilişkileri, tttilıatçılıktan Kemalizme, Çeviren: F.Berktay, istanbul, 1985, ss. 172-176.

Page 34: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

26

Ayrıca Rusya, İngiltere'nin Türkiye'yi kuvvetlendirme­

sine, onunla her alanda işbirliğine girmesine şiddetle karşı

idi. " ..• İngiltere, o zaman muhtaç olduğu Çar hükümetinin

itirazları üzerine, bu işten vazgeçti." (85) İngiltere, Alman

tehlikesi sebebiyle Rusya'ya yaklaşmış, adı geçen tehlikeyi

bertaraf için Türkiye'yi bile fedaya hazır olduğunu ortaya

koymuştu. Türkiye ile askeri bir ittifaka kesinlikle karşı idi.

4.2. Bulgaristan İle İttifak Girişimleri

Balkan savaşları sırasında Edirne'nin geri alınması

üzerine yapılan Osmanlı-Bulgaristan görüşmeleri sırasında Bul­

garlarla bir ittifak yapılması düştinülmüştti. Ancak Bulgarlar

her iki taraf içinde böyle bir ittifakın uygun olmadığını,

ama birlikte hareket etmelerinin menfaatleri icabı olduğunu

söylemişlerdi, ama imzaya yanaşmamışlardı. Rusya'nın nüfuzu

ve Bulgaristan'ın o zamanki iç siyaseti böyle bir durumu gerek­

li kılıyordu. Romanya'nın tarafsızlığı sağlanmadan, Türkiye

ile bir ittifaka Bulgaristan'ın yanaşmaya hiç niyeti yoktu(86).

4.3. Rusya'ya Yapılan İttifak Teklifi

Rusya'nın İstanbul ve Boğazlarla ilgili tarihi emelleri

gözönüne getirildiğinde, Rusya ile ittifak en az düşünülen bir

husus olması gerekirdi. Buna ra~en Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki aylarda ve günlerde Osmanlı devletinin Rusya ile itti­

fak teşebbüsüne geçtiği görülmektedir. Çar'ı Livadya'da ziya­

rete giden Talat Paşa'nın Rus Dışişleri Bakanı Sazanof'a bir

ittifak teklifinde bulunduğu, fakat bir sonuç çıkmadığı

(85) Hikmet Bayur, "Son Yirmibeş Yıllık Tarihimiz", Belleten, C: 2, I. Teşrin, 1938, Sayı 7/8, s. 321.

(86) cavit Bey, "Türkler HarbeNasıl Sürüklendi?", Vakit Gazetesi, 10 Kanunisani 1920, Sayı 783.

Page 35: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

27

bilinmektedir. Sazanof, konu ile ilgili olarak "genç Türk hü­

kümeti ya ürktü, bu yolu terk eyledi, ya da Almanya sefareti

kendi nüfuzunu korumak için bu meseleyi kapattı" (87) demiştir.

4.4. Fransa'ya Yapılan İttifa~ Teklifi

Haziran 1914'de Cemal PaŞa Fransız donanmasının manev­

ralarında bulunmak üzere Fransa'ya davet edildiği zaman kendi­

sine Yunanistan~la askıda bulunan adalar meselesinin çözümü

ve uygun ortam bulursa da Fransa'ya Osmanlı devleti adına it­

tifak teklif etme yetkisi verildi. Cemal Paşa'da ittifak tek­

lifini Paris'te Hariciye Nezareti Siyasi işler Müdürü Mösyö

Dö Marqarie'ye açınca şu cevabı almıştı: " ... sizinle siyasi

bir ittifak veya bir anlaşma yapabilmemiz için müttefikleri­

mizin buna muvafakat etmesi lazımdır ki bunun mümkün olup ol­

mayacağı şüphelidir ... " (88) Bu cevap, üstü kapalı bir red

cevabı idi.

4.5. Yunanistan İle İttifak Girişimi

1914 yılı Nisan'ında Almanya'nın Yunanistan ile bir

ittifak yapma konusunda. Osmanlı devletine bir ittifak teklifi

olmuştur. Yunanlıların adalar üzerindeki Osmanlı hakimiyetini

kabul etmeleri şartı ile Yunanlılarla savunmaya dayalı bir

ittifak hakkında Osmanlı devleti~in düşüncesi sorulduğunda, Osmanlı devleti fikri olumlu karşılamış ve Said Halim Paşa

ile Venizelos'un bu konuya şekil vermeleri konusunda anlaşıl­

mıştı. Ancak I. Dünya Savaşı'nın çıkışı, bu görüşmenin yarım

kalmasına neden olacaktır (89).

(87) Cemil Bilsel, Lozan, C: 1, Ahmet ihsan Matbaası, İstanbul, 1932, s.142. (88) Cemal Paşa, a.g.e., s. 140. (89) Vakit, a.g.g., C.Bilsel, a.g.e., s. 137.

Page 36: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

28

5. Türk - Alman ittifakı

5.1. ittifakı Hazırlayan Gelişmeler

Jön Türklerin İngiltere, Fransa ve Rusya nezdindeki

bütün girişimlerinderi sonuc alınamamıştı. Çünkü, "savaştan

sonra (I. Dünya savaşı) ortaya çıkan gizli vesaik Osmanlı

devletinin kat'i tasfiyesinin savaştan evvel itilaf devlet­

lerince tekerrür etmiş oldu~unu apaşikar meydana çıkarmış~2

tı" (90)

Osmanlı devletinin bir savunma ittifakı uğrunda ümit

olarak sadece bir devlet kalmıştı: Almanya. Almanlar daha

1890'lı yılların sonundan itibaren bir dünya savaşı ihtimali

karşısında Türkiye ile bir ittifak içine girmeyi düşünmeye

başlamışlardı. II. Wilhelm, İstanbul'u ikinci ziyareti sıra­

sında II. Abdülhamit'e bu konu ile ilgili olarak fikrini aç­

mıştı. Ancak I. Dünya Savaşı öncesi Almanlar Türkiye ile bir

ittifaka pek hevesli görünmüyorlardı. "Almanya ve Avusturya,

kendi menfaatleri bakımından kuvvetli bir Türkiye'ye ihtiyaç

duyuyorlar, bize ellerinden geldiği kadar destek oluyorlardı.

Fakat iç istikrardan mahrum bulunan, her taraftan türlü türlü

tehlikelerle karşılaşan Türkiye ile ittifak risk ve mesuliye­

tini göze almaya bir türlü karar veremiyorlardı" (91).

Jön Türkler Almanlara ilk ittifak teklifini Eylül

1913'de yapmışlardı. Alman Büyükelçisi verdiği cevapta,

''Türkiye ittifak kabiliyetine h~zır olmadı~ı cihetle keyfiye­

tin hükümetçe tecile uğradığını" söylemişti (92). Alman impa­

ratoru II. Wilhelm, "reddetmeyin, açık kalsın" demişti (93).

Türkiye'yi pahalı bir müttefik olarak gören Almanlar "ne olur

ne olmaz" düşüncesi ile Osmanlı hükümetine karşı oyalama

(90) H.Menteşe, a.g.e., s. 188. (91) A.Emin Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve İşittiklerim, C: 1, Rey

Yayınları, istanbul, 1970, s. 213. (92) M.Muhtar Paşa, a.g.e., s. 232. (93) Sabahattin Selek, inönü 'nün Hatıralaı·ı, Burçak Yay.ınları, Ankara,

1968, s. 219.

Page 37: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

29

politikası takip ediyorlardı. Mart 1914'de Alman Genelkurmay

Başkanı Von Moltke Avusturya Genelkurmayı Von Hötzendorf'a bu

konu ile ilgili olarak görüşlerini şöyle dile getiriyordu:

"Türkiye askeri bakımdan sıfırdır. Askeri heyetimizin rapor­

ları tamamen ümit kırıcıdır. Ordu, anlatılması güç bir durum­

dadır. Daha önce Türkiye'den "hasta adam" olarak sözedildiği­

ne göre, şimdi "ölen adam"dan sözedilmesi gerekiyor. Artık

yaşama gücü kaımamıştır ve kurtarılması olanaksız bir can çe­

kişme halinde bulunuyor. Askeri heyetimiz, şifasız bir hasta­

nın ölüm döşeği. başında bulunan doktorlar hayetine benziyor"(94)

Von Moltke 18 Mayıs 1914 tarihli bir muhtırasında da

şöyle diyordu: " ... Yakın bir gelecekte Türkiye'yi üçlü itti­

fakın ya da Almanya'nın yararına hesaba katmak tam bir yanıl­

gı olacaktır." (95)

Her iki görüşte Türkiye'nin artık kolay yutulabilecek

. bir lokma gibi algılandığını göstermektedir. Almanlar, I.

Dünya Savaşı'nın başlamasına bir ay kalana kadar bile aynı

düşüncede idiler. Alman Büyükelçisi Wangenheim, İstanbul'dan

18 Haziran 1914'de Alman Dışişleri Bakanlığı'na çektiği bir

telgrafta: "Osmanlı devleti müttefik rolüne asla layık değil­

dir. Bu hükümet müttefiklerine hiçbir fayda sağlayamaz. Ancak

müttefiklerinin yükünü arttırır" (96) diyordu. Alman devlet

adamları Türkiye'yi pahalı bir müttefik olarak görüp Türk it­

tifak tekliflerini reddederken bir kısım Almanlar da Türkiye

ile yapılacak bir ittifakın faydalarını sıralamaktan geri 1·

kalmıyorlardı. Prof. Weit'a göre Türkiye'ye dayanan bir ittifak,

Balkanlarda İslav, Doğu'da Rus tehlikesini hertaraf edecek-

tir (97).

(94) Wallach, a.g.e., s. 134. (95) Wallach, a.g.e., s. 134 •. (96) Sovyet Arşivi, Gizli Belgelerinde Anadolu'nun Ti3.ksim Planı, Hazırlayan:

Hayri Mutluçağ, Cumhuriyetimizin 50. Yılına Armağan, Belge Yayınları, Gün Matbaası, istanbul, 1972, s. 94.

(97) Weit, Hilafet Siyaseti ve ~l'ürklük Siyaseti, Çeviren: H.A.dem, Şerns Matbaası, istanbul, 1331, s. 21.

Page 38: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

30

Alman siyasilerini her ne kadar Türklerin ittifaka alın­

ması halinde Türkiye'nin Ermanistan'daki Rus kuvvetlerine

karşı Almanya'dan yardım istemesi endişesi kaplıyorsa da buna

karşılık Boğazların kapanması, ittifak devletleri için büyük

yararlar sağlayacaktı. Çünkü böylece Rusya'nın müttefiklerle

ulaşımı kesilecek, dolayısıyla savaş uzayacaktı. Bu süre için­

de de Türkiye Asya'sındaki hazırlıklar bitirilecekti. Bu dü­

şüncelerle Alman diplomasisi tutumunu değiştirmek zorunluluğu­

nu duymaya başlayacaktır (98). Ama Avusturya Sırbistan'a ulti­

matom verene ka~ar, Alman siyasileri Türkiye ile bir ittifaka

girmeyeceklerini tekrarlayıp duracaklardır.

Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı yeni fikirler, si­

yasal ve sosyal müesseseler devletlere olduğu kadar milletie­

rin davranışına da yön vermiştir. Fransız ihtilalinin sonucun­

da Avrupa'da meydana gelen milliyetçilik hareketleri son~cunda

İtalyan milli birliğinin kuruluşu ve bundan daha önemli olmak

üzere Alman imparatorluğunun ortaya çıkması Avrupa dengesine

yepyeni bir biçim vermekle kalmamış, Balkanlardaki milli duy­

guları da kamçılamış ve 1870'den sonra Balkanlar Avrupa diplo­

masisinin faaliyet gösterdiği başlıca alanlardan biri olmuş­

tur. 1908-1909 Bosna-Hersek buhranı ve 1912-13 Balkan savaş­

larından sonra, I. Dünya Savaşı da kıvılcımını bu bölgeden

almıştır. Balkan savaşlarını ve buhranlarını, I. Dünya Savaşı'­

nın tek sebebi görmemek lazımdır. Burada diğer bir önemli se­

bep de 1871'den sonraki Alman dış politikasıdır. Bismark'ın

Alman imparatorluğunu korumak için uyguladığı ittifak siyase­

ti, Avrupa'yı bloklaşmaya ve bloklar arasındaki rekabet ve

silahianma yarışına götürmüştür. Endüstrileşmenin ondokuzuncu

yüzyıl içinde kazandığı yeni hız ve bunun sonucu olarak geli­

een ve genişleyen sömürgecilik, diplomatik münasebetlerin

alanını, Avrupa'nın dar sınırıarindan çıkararak yeni kıtalara,

(98) Sovyet Devlet Arşiv i, Gizli Belgelerinde Anadol u·'·nun Taksim Planı, aumhuriyetin 50. Yılına Armağan, Belge Yayınları, Hazırlayan: Hayri Mutluçağ, Güven Matbaası, istanbul, 1972, s. 94.

Page 39: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

31

Afrika ve Uzakd6~u'ya yaydı~ı gibi, çeşitli ittifaklarla blok­

laşan büyük devletler·arasında~i çatışma alanlarını ve imkan­

larını da arttırmıştır. 28 Haziran 1914'de Avusturya-Macaristan

veliahdı, Arşidük François Ferdinand'ın Saraybosna'da bir sırp­

lı tarafından öldürülmesi, I. Dünya Savaşı'nın sebebini teşkil

etmiştir. Avrupa'yı bir hafta içinde dünya çapında bir savaşa

sürükleyen olayların bu kadar hızlı gelişmesinde, 1908 Bosna -

Hersek bunalımından beri gittikçe gerginleşen Sırhistan - Avus­

turya ilişkileri başlıca rolü oynamıştır. Balkan savaşları ve

' bu savaşların sonunda Sırbistan'ın genişleyip kuvvetlenmesi,

Avusturya için ürtücütü olmuş ve Avusturya'nın Sırbistan'a

karşı,durumunun daha fazla sertleşmesine sebep olmuştur. Balkan

savaşlarında Osmanlı Devleti'nin zayıflı~ının ortaya çıkması,

Rusya'nın Bo~azlar üzerindeki iştahını kamçılamış. Bunun sonu­

cu olarak Sırhistan - Rus yakınlaşmasına karşılık Almanya -

Avusturya - Macaristan yakınıaşması ortaya çıkmıştır. Bu geliş­

melerin başlangıcını, Osmanlı devletinin, II. Balkan Savaşının

sonundan itibaren giriştiği askeri reform hareketleri ve bunun

sonucu olarak ortaya çıkan milletlerarası çatışmaları teşkil

etmiştir. Alman islah heyetinin gelişiyle beraber Almanya'nın

İstanbul'da kazandı~ı nüfuz Rusya üzerinde korkutucu bir etki

yapınca, Rusya İstanbul üzerindeki tasarılarının engellenmeme­

si için harekete geçti ve bir bulıranın dağuracağı ilk fırsat­

ta Boğazları ele geçirmek için hazırlıklara girişti ve 1914

Mart'ından itibaren Sırbistan, Yunanistan ve Romanya arasında

yeni bir "Balkan ligi" kurmak için çaba harcamaya başladı. Bu (•

lig, Bulgaristan ile Osmanlı devletine yönelecekti. Rusya'nın

bu faaliyeti Avusturya'nın gözünden kaçmadı. O da Bulgaristan

ile Osmanlı devletlerini ittifak içine alarak Balkanlarda

Sırhistan ve Rusya'ya karşı bir blok kurmak için çalışmalara

başladı. Saraybosna hadisesi oldu~u zaman Avusturya'nın bu

çabaları devam ediyordu. Suikast olayı karşısında Avusturya'nın

tepkisi sert oldu. Sırbistan'a karşı savaşı göze aldı. Alman­

ya'nın da desteğini alarak 23 Temmuz 1914'de Sırbistan'a 48

saat süreli bir ültimatom verdi. Sırbistan'dan red cevabı ge­

lince 28 Tenunuz'da bu ülkeye savaş llan etti. Bunu takiben

Page 40: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

32

Rusya 31 Temmuz'da seferberlik ilan etti. Almanya, Rusya'dan

seferberliğini durdurmasını istedi. Rusya'nın bunu red etmesi

üzerine 1 Ağustos'ta Almanya,Rusya'ya karşı savaş ilan etti.

3 Ağustos'da Fransa'ya saldırdı. Almanya'nın bu saldırısını

İngiltere'nin tarafsızlığını garanti ettiği Belçika yolu ile

yapması 5 Ağustos'da İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilan etme­

sine neden oldu. Avusturya 6 Ağustos'da Rusya'ya, 10 Ağustos'da

ise Fransa'ya savaş ilan etti. ;Bloklar arasında Birinci Dlinya

Savaşı böylece başlamış oluyordu (99).

5. 2 .. Tlirk - Alman ittifakı' nın İmzalanma Meselesi

Avusturya'nın Sırbistan'a Ultimatom verdiği tarihte

Alman devlet adamları, TUrk-Alman ittifak meselesini tekrar

düşünmeye başladılar .. İstanbul'daki Alman Büyükelçisi

Wangenheim, Sadrazam Said Halim Paşa'ya "Almanya hükümeti na­

mına size ittifak teklif ediyorum" (100) demiştir. Bunun Uze­

rine Said Halim Paşa, Sultan'ın baş mabeyncisi Ali Fuat Bey'i

Sultan Reşad'a göndererek ittifak için Sultan'ın onayını al­

mıştır (101). Osmanlı üst dlizey yöneticilerinden sadece Sultan

Reşad, Sadrazam Said Halim Paşa, Meclis-i Mebusan Reisi Halil

Menteşe, Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Harbiye Nazırı Enver

Paşa bu ittifaktan haberdardır.

Hatıralarında, Almanya ile ittifak söylentilerinin bir

kısım kimseler arasında 1914 Temmuz ortalarında çıktığından

bahseden Halil Menteşe, Sadrazam'ın kendisine "Almanya ile

bir ittifak hazırlamaktayım ne dersiniz devam edeyim mi? reji­

nizi almak isterim 11 dediğini ve kendisinin de şu cevabı ver­

diğini yazar:

( 99) Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1973, ss. 409-413.

(100) Kazım Karabekir, 1. Cihan Harbine Neden Girdik, Emre Yayınları, C: 1, Yakın Tarih Serisi 13/1, istanbul, 1994, s. 74.

(101) Ali Fuat Türkgeldi, Görüp işittiklerim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1951, s. 114.

Page 41: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

33

"İngilizler ve Fransızlar nezdindeki bütün teşebbüsleri­

miz neticesiz kaldığına göre, Sırf Rusya'ya karşı tedafüi

olmak şartıyla Almanya ile ittifak akdine muvaffak olursanız,

memlekete hizmet etmiş olursunuz demiştim." (102)

Talat Paşa'da gizli ittifaka ilişkin şunları yazmakta­

dır: "Bu sırada Sadrazam.Said Halim Paşa bir gün sefir Von

Wangenheim'in Almanya'nın Türkiye ile müsavi şartlar altında

bir ittifak akdetmek istediğini kendisine açmış olduğunu bize

bildirmek üzere Enver Paşa'yı Halil Bey'i ve beni yanına çağır-. dı. Bizim noktai nazarımızı sordu. Hepimiz şu kanaatte idik ki,

mevcudiyetimizi muhafaza edebilmek için Türkiye'nin böyle.bir

Avrupa devleti ile ittifakı elzemdir. Türkiye, ancak ilim, sa­

nat ve sanayii 've ticaret bakımından bu derece ilerlemiş bir

devletin yardımı ile kendi mevçudiyetini ve terakkisini temin

edebilir .••. Sadrazam bu meseleyi gizli tutmamızı rica etti.

Henüz resmi ve muayyen teklif olmadığından diğer arkadaşlara

hiçbir şey söylememesini istedi. Biz derhal bu teklifin bir

harp tehlikesinden doğmuş olduğunu anladık .... Bizim düşünce­

miz, bir umumi harbin çıkmayacağı ve bu ittifaka girmekle

devletimizi her türlü tehlikeden korumuş olacağı merkezinde

idi. 11 (103)

Almanlarla ittifak antlaşma görüşmeleri gizli olarak

yapılırken, Alman hükümeti ile Alman Büyükelçisi Wangenheim

arasında da antlaşma şartları ile ilgili ilginç yazışmalar

oluyordu. (·

Wangenheim, 28 Temmuz'da Alman Dışişlerine çektiği

telgrafta, Sardazarn Said Paşa'nın ittifaka karar verdiğini

bildiriyordu. Aynı gün Alman Başbakanı Bethmann Hollweg,

Wangenheim'e çektiği telgrafta, Kayzer tarafından Sadrazam'ın

ittifak isteğinin kabul edildiğinden bahisle, antlaşmanın şu

esaslar dahilinde yapılmasını istiyordu:

(102) Halil Menteşe, a.g.e., s. 187. (103) Enver Bolayır, Talat Paşa'nın Hatıraları, Güven Basımevi, istanbul,

1946, ss. 23-24.

Page 42: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

34

Her iki devlet, Avusturya-Macaristan'la Sırhistan ara­

sındaki halihazır anlaşmazlık karşısında tarafsız kalacaklar­

dır. Eğer Almanya, Avusturya-Macaristan safında savaşa girerse,

Türkiye'de Rusya'ya savaş ilan edecektir. Savaş halinde Alman

Askeri Heyeti Türkiye'de kalacak, Türk ordusunda etkili görev

alacaktır. Eğer, Avusturya-Sırhistan anlaşmazlığı Rusya ile

Avusturya arasında bir savaşa sebep olmadan çözüme kavuşursa

anlaşma hükümsüz kalacaktır. Andlaşma gizlilik içinde tutulma­

lı, hatta Avusturya Büyükelçisine bile söylenmemelidir. (104).

Durumu Wangenheim Said Halim Paşa'ya bildirdiğinde

Sadrazam, andlaşma ş~rtlarındari bazılarına itiraz ederek şun­

ları söylemiştir: "Uçlü ittifaka dostça bir durum olmak sure­

tiyle Almanya için kendisini tehlikeye atan ve bu yüzden her­

hangi bir zamanda Rusya'nın intikamıyla karşılaşacak olan Tür­

kiye'den yalnız kendi kaynaklarıyla kalması istenemez."

Sadrazam'ın bu arzusu üzerine Almanya, "bir tehdit vu­

kuu halinde Almanya icab ettiği takdirde Osmanlı imparatorluğu­

nun arazisini silahla müdafaayı üstüne alır" şartını kabul et­

mek zorunda kaldı (105).

31 Temmuz'da Alman Başbakanı Wangenheim'a gönderdiği

telgrafta ise, Almanya için Türkiye'nin öneminin Rus tehlike­

sinden ileri geldiğini bildiriyor ve: "ekselansımız, andlaşma­

yı imzalamaya mezunsunuz. Maamafih evvel emirde Türkiye'nin

Rusya'ya karşı değer pahada iş görmeye muktedir olup olmadığı­

nı ve böyle bir iş görmek isteyip istemediğini tesbit etmek

gerekir. Aksi takdirde ittifak bittabi kıyınetsiz olur ve im­

zaya değmez" (106) diyordu.

Wangenheim'de aynı gün verdiği cevapta: "Eğer Türkiye

ile ittifak akdetmek istiyorsak bunun şimdi zamanıdır. Aksi

takdirde 300 bin kişilik Türk ordusu bizimle beraber olacağına,

(104) Jackh, a.g.e., ss. 31-32. (105) Jackh, a.g.e., ss. 36-37. (106) Jackh, a.g.e., s. 35.

Page 43: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

35

bize karşı olacaktır. Çünkü General Liman, Türkiye'nin Alman­

ya tarafına geçmesinden şüphe etmeye başlamıştır." (107)

Almanların ittifak andlaşması imzalanmadan önce üzerin­

de önemlt durdukları bir konu, A~man subaylarının Osmanlı or­

dusunda etkili bir görev almalarıydı. Wangenheim, 27 Temmuz,

Alman Başbakanı 1 Ağustos tarihli telgraflarında bunun önemli

bir andlaşma şartı olacağını bildirdiler. Konu ile ilgili gö­

rüşmeler Enver Paşa, Liman Von Sanders ve Wangenheim arası'nda

yapıldı. Sanders;görüşmelerin sonucunu hatıralarında şöyle . özetlemektedir:' "Eğer Askeri Heyet, Türkiye'de kalırsa ve

Türkiye'de savaşa girerse, Alınap subayları savaşın yürütülme­

sinde gerçekten etkili olacak makamlara getirilmelidirler,

dedim. Bunun üzerine Askeri Heyet hakkındaki bu teklif tered­

düte yer bırakmamak için Fransızca olarak şu şekilde ifade

edildi: (influence effective sur la condvite generale de

1' armee·') 'Ordunun genel yönetiminde etkili nüfuz'" { 108) .

Bu ifade başka bir devlete sığınarak varlığını sürdür­

menin bedelinin ne kadar ağır olduğunu açıkça göstermektedir.

Antlaşmanın şartları Almanlar tarafından kabul edildik­

ten sonra iki ülke arasında 2 Ağustos 1914'de gizli savunma

ittifakı andlaşması imzalandı.

5.3. Türk - Alman İttifakı'nın,Maddeleri

1. Andlaşmayla bağlanan her iki devlet, Avusturya- Maca­

ristan ile Sırhistan arasındaki anlaşmazlıkta tarafsızlıkla­

rını korumayı üzerlerine alırlar.

2. Rusya, Avusturya - Macaristan aleyhine fiilen askeri

tedbirlerle müdahale ederek, Almanya'nın savaşa girmesini

(107) Jackh, a.g.e., ss. 35.:..36'. ( 108) Liman Von Sanders, Türkiye' de Beş Yıl, Burçak Yayınevi, istanbul,

1968, s. 37.

Page 44: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

36

zorunlu kılarsa, bu husus Türkiye'nin savaşa katılması için

geçerli bir sebep olacaktır.

3. Savaş halinde Alman ıslah heyeti Türkiye emrinde kala­

caktır. Buna karşılık Türkiye'de ıslah heyetine, Harbiye Nazı­

rı Hazretleriyle ıslah heyeti reisi arasında doğruca kararlaş­

tırılan esaslara dayanarak ordunun sevk ve idaresi hususunda

fiili bir nüfuz vermeyi temin eder.

4. Bir tehditle karşılaşacak Osmanlı topraklarını Almanya

gerektiğinde silahla savunmayı taahhüt eder.

5. Her iki imparatorluğu .. şu andaki savaştan doğacak ihti­

laliere karşı korumak amacıyla imzalanmış olan bu anlaşma

aşağıda imzası bulunan temsilciler tarafından imzasını takiben

yürürlüğe girecek ve karşılıklı taahhüdlerle 31 Aralık 1918

tarihine kadar hükmün devam ettirecektir.

6. Yukarıda tesbit edilmiş olan tarihten 6 ay evvel iki

taraftan herhangi biri tarafından bir ihbar yapılmadığı tak­

dirde andıaşmanın hükmü yeniden beş sene yürürlükte kalacaktır.

7. Bu andlaşma haşmetlü Almanya imparatoru ve Prusya kralı

' hazretleriyle, Osmanlı imparatoru tarafından tasdik edilecek

ve tasdikli nüshaları imza tarihinden itibaren bir ay zarfında

teati olunacaktır.

8. Bu andlaşma gizli tutulacak ve ancak akid tarafların (·

anlaşmasıyla yayınlanabilecektir (109).

Bu andlaşma kabineye ancak 4 Teşrinievvel 1330 (17 Ekim

1914).ta~ihinde getirildi ve Sadrazam Said Halim Paşa, Şeyhül­

islam Hayri Efendi, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Dahiliye Nazırı

· Talat Bey, Adliye Nazırı İbrahim Bey, Bahriye Nazırı Cemal

Paşa, Maliye Nazırı Cavit Bey, Bayındırlık (Nafıa) Nazırı

(109) Kazım Karabekir, a.g.e., ss. 75-76.

Page 45: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

37

Çürüksulu Mahmut Paşa, Ticaret ve Ziraat Nazırı Süleyman

Elbüstani Bey, Posta Telgraf Nazırı Osken Efendi.ve Maarif

Nazırı Şükrü Bey tarafından imzalandı (110).

Andlaşmanın 1. ve 2. maddeleri açıkça gösteriyor ki

metin henüz Alman-Rus savaşı patlamadan hazırlanmış, fakat

savaş başladıktan sonra hiç değiştirilmeden imzalanmıştır.

I. Dünya Savaşı'na Almanya 1 Ağustos'ta katılmış, Osmanlı -

Alman andlaşması ise 2 Ağustos sabahı öğleden önce, yani savaş

ilinından aşağı yukarı 16-17 saat sonra imzalanmıştır. Buna . ,rağmen Sadrazam Said Halim Paşa, Meclis-iMebusan Enetimeni hu-

zurunda verdiği ifadede: "Evet efendim muahede harp vaktinden

evveldi; müzakeratın esası daha kadimdir, ya ikinci günü haber

aldık. Binaenaleyh zannedildiği gibi bu ittifak bizi muharebe­

ye sevketmek için yapılmış değildir" (111) demiştir. Talat

Paşa'da hatıratında andlaşmanın savaş ilanından önce olduğunu

söylemektedir (112).

Ancak Cavit Bey ve Halil Bey'in ifadeleri bunun aksini

göstermektedir.

2 Ağustos 1914'de yapılan Türk Alman İttifak Andıaşması­

nın savaşın ilanından önce mi yoksa sonra mı imzalandığı konu­

sunda çelişen ifadeler, I. Dünya Savaşı'na katılınada Osmanlı

devlet adamlarının gelişen savaş koşullarını takip etmede ye­

teri kadar hızlı haberleşemediklerinin delilidir. Andlaşma I.

Dünya Savaşı'nın çıkmasın~an sonra ve Osmanlı devletini I. ,. Dünya Savaşı'na resmen sokmak için imzalanmıştır. cavit Bey'in

andlaşmanın imzalanması konusundaki ifadeleri (113), andlaşma

imzalandık tan sonra Alman sefaret i baş tercümanı Mösyö Vveber' in

"Madem ki imparator harp ilan ett.i, taahhüdünüzden kurtuldu­

nuz" ( 114) elimle s i yle de doğrulanmak·tadır.

( 11 O) Şevket Süreyya Aydemiı·, Nakedonya 'dan Ortaasya 'ya Enver Paşa, C: II, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1971, s. 519.

( 111) Harp Kabineler inin lsticval>ı, Vak:i t Gazetesi, İst., 1933, s. 255. (112) Talat Paşa'nın Hatıraları, tstanlnıl, 1946, s. 24. (113) Harp Kabinelerinin isticvabı, ss. 21-22. ( 114) Halil Menteşe 'nin Anılar ı, Cıınıhuriyet Gazetesi, 9 Kasım 1946.

Page 46: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

38

Said Halim Paşa, Enver Paşa, Talat Bey ve Halil Bey'in

andlaşma imzalandığında savaşın başladığından haberleri vardır.

Cavit Bey'in ise haberi yoktur ve bu andlaşmaya karşıdır.

Osmanlı devleti böylece Almanya, Rusya'ya savaş ilan

ettikten sonra ittifak andıaşmasını imzalamıştır. Savaş halin­

deki Almanya'nın müttefikidir ama andlaşmaya göre Osmanlı'nın

savaşa katılması gerekmemektedir gibi görünürse de (Madde: 2)

Osmanlı ordusunun sevk v~ yönetimi Alman ıslah heyetine teslim

edilmiştir.

Osmanlı imparatorluğunun sonucu ve Milli Türk Tarihinin

başlangıcını simgeleyen, Türk-Alman ittifak andlaşması ile il­

gili olarak Enver Paşa,· Amerikan elçisi Henry Morgenthau'ya

"Türkler ve Almanlar ya.lnızca hatır uğruna ittifak yapmış

değiller biz onlarla birlikteyiz. Çünkü ilgi alanımıza giriyor­

lar, onlar da bizimle birlikte çünkü biz de onların ilgi alanı­

na giriyoruz. Ailimanya fayda gördüğü sürece Türkiye'yi destekle­

yecektir. Aynı şekilde Türkiye'de fayda gördüğü sürece Alman­

ya'yı destekleyecektir." (115) demiştir. Ama Almanya için yal­

nız faydası ve Osmanlı için de sadece zararı olabileceği bir

sırada bile bile imzalanmıştır. Bu andıaşmanın imzalanmasından

sonra Almanlar kendi emelleri uğrunda Osmanlı hükümetini mace­

raya sürüklemek için harekete geçeceklerdir.

Nitekim, Alman Dışişlerinden Wangenheim'e 3 Ağustos

1914 ' ll kd . ' de çekilen telgrafta: A enız e yapılmakta olan gemi \•

harekatımız dolayısıyla ittifakın muvakkaten gizli tutulmasını

Türk hükümetinden lütfen rica ediniz. İngiltere'nin bize karşı

müdahalesi hesaba alınmak mecburiyeti başgösterdiği andan

itibaren Britanya Deniz Heyeti'nin Türk filosuna hiçbir zarar

getirmemesi için gereken tedbirleri lütfen hazırlayanız. Ke-

, za]ik1 İngiliz sömürgelerinde bilhassa Hindistan • da islam

(115) Dietrich Gronau, M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu, çeviren: Gülderen Koralp Palir, Altın Kitaplar Yayınevi, istanbul, 1994, s. 92.

Page 47: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

39

propogandasının yayılması hususunu gözönünde tutunuz. Müslü­

man Kafkasya'nın ayaklandırılması arzuya şayandır" (116).

Bu ifadeler Almanların Türkiye'yi ittifak imzalanır

imzalanmaz İngiltere ve Rusya'ya karşı kullanmanın hesapla~·

rını yapmakta olduklarını açıkça göstermektedir.

6. Osmanlı Devleti'nin Savaşın Başındaki Tavrı

6.1. Meclis-'i Mebusan' ın Kapatılması

Osmanlı devleti Dünya Savaşı başladığı zaman tarafsız­

lığını ilan etmişti (117). Saraybosna Hadisesi sırasında os­

manlı parlamentosu açıktı. Haber bir gün sonra Meclis-i Mebu­

san ve Meclis•i Ayan'da duyuruldu. Herhangi bir konuşma yapıl­

madı {118). Almanya ile ittifak yapıldığı gün (2 Ağustos 1330 -

15 Ağustos 1914) Meclis-i Umumi beş aylık bir ara tatiline

sokuluyordu (119).

1914 yılından itibaren başlayan tatiller sayesinde hü­

kümetler geniş yetkilere sahip oldular. Sonradan meclisin

onayına sunulmak üzere geçici kanunlar çıkarmışlardır. Bu ka­

nunlar padişah ve hükümete, iki yıla yakın bir müddet palarnen­

to kontrolünden uzak, özgür hareket etme imkanı vermiştir.

·Bu da bütün iktidar mekanizmasının ve devlet idaresinin, küçük

bir heyetin kararlarına bağlı olmasını gerektirmiştir. 31 Mart

olayından sonra, ittihat,ve Terakki Cemiyeti Sultan Reşad'ın taht~a çıkışından itibaren çoğunluğu dolayısıyla teşri ve icra

organlarını da elde etmiş s~drazam ve heyet-i vlikelayı da

kendi çoğunluğunun daha doğrusu merkezi umuminin isteğine göre

seçmiş, sarayı kontrol.altına almıştı. M~clis- padişah iki­

liği kalkmış icra kendi üyelerinden seçilmiş ve cemiyet kendi

(116) Jackh, a.g.e., s. 39. (117) B.A. DH-KMS. Sıra No: 1090. Dosya No: 27, No: 5. (118) M.A.Z.C., 1330, D III, Si 1, 14.içt. s. 117. (119) M .. M.Z.C., 1330, D III, Si 1, 23,. içt. s. 401.

Page 48: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

40

kendisiyle başbaşa kalmış, anayasa prensiplerini istediği gibi

değiştirmek ve yorumlamak yetkisini kendinde bulmuştur.

İttihat ve Terakki liderleri kendilerine bağlı bu çoğun­

luk sayesinde istedikleri slire sıkı-yön~tim il~n etmişler.

Uzun zaman çoğunluğun.itaatini sağlamak için en büyük tehdit

vasıtası olan mebuslar meclisini fesh etme yoluna gitmişler­

dir. Uzun zaman meclissiz işbaşında kalan liderler, kanun kuv­

vetinde kararnamelerle yönetmişler, istenilen kanunları iste­

nilen çoğunlukla çıkartmışlardır .. "Yok kanun, yap kanun" ilke­

si ile hareket etmişlerdir ve birkaç liderin hakimiyeti altın­

da kalmış bir siyasi partinin ilk örneğini vermişlerdir. En

güzel delil de birkaç liderin kararıyla I. Dünya Savaşı'na gi­

rilmiş olunmasıdır (120).

6.2. Seferberlik ve Sıkıyönetim İl~nı

Almanya ile bağlaşmanın imzalandığı gün (2 Ağustos)

genel seferberlik de ilan edilir (121). Bu konu hükümetçe

görüşülüp karara varılmadan, hatta ordunun Başkomutanı bulunan

padişahın iradesi alınmadan yapılmıştır. Sonradan Enver Paşa,

sözlü irade alındığını ileri sürecektir (122).

bevrim lılaliye Bakanı Cavit Bey, ~seferber liğin il~nın-

dan 14 gün sonra haberi olduğunu söyler (123). Genel seferber­

lik süresince sıkıyönetim de il~~ olunur (124).

(120) Tarık Zafer Tunaya, Hürriyetin ilanı, Siyaset ilmi serisi, Baba Matbaası-;. istanbul, 1959, ss. 2 5-41.

(121) B.A., DH-ŞF.R. Dosya No: 44, Belge No: 29. (122) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 8 ve 174. (123) Tanin 25, 1. Teşrin (Ekim) 1944. (124) K.Karabekir, a.g.e., s . . 154.

Page 49: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

41

6.3. Sansür'ün İl~n Edilmesi

7 A~ustos 1914 tarihinden itibaren basın, telgraf ve

haberleşmenin sansür edilece~i Başkomu·tanlık Vek~letince bil­

dirilmiştir. Talimata uymayanların Divan-ı Harbi örfi'ye sevk

edilecekleri de eklenmiştir. Buna göre hiç bir gazete ve ajans

çıkmayacak, kurulamayacak, gazeteler hiç bir şekilde ek sayı

ve ilaveler yapmayacak, her gazete günde bir kez çıkacak,

ajanslar sansür edilmeyen hiç bir haberi yayınlamayacak, içte

ve dışta telgraflaşmak sadece Türkçe, Arapça ve Fransızca

dilleri ile olab~lecektir. Sansü~ edilecek konulara gelince:

Osmanlı ordu ve donanınası ile ilgili haberler, ülkenin iç ve

dış politikası, yabancı diplomat ve konsoloslar, ülkenin mali,

ticari durumu, Osmanlı ve yabancı gemilerin gidiş gelişi, im­

zasız makale, gizli adresler, şifreli teller, içerde ve dıŞar­

da kötü tesir yapabilecek haberler (125) olarak özetlenebilir.

7. Osmanlı Devleti'nin Uçlü İtilaf ile Münasebetleri

7.1. Rusya'ya İttifak Teklifi

Almanya ile ittifak imzalanıp seferberlik ilan edil­

dikten sonra 5 A~ustos 1914'de Enver Paşa Rus ateşemiliteri

General Leontief'e Osmanlı seferberli~inin Rusya aleyhine ol-

'madı~ını, Rusya aleyhine hareket edecek herhangi bir Balkanlı

orduyu etkisiz bırakmak için TUrk, ordusunun yardımından fay­

dalanabileceklerini, buna ka.rşJ.lık da, Ba·tı Trakya ve Ege

adalarının Türkiye'ye verilmesine yardımcı olmasını istedi.

Daha sonra Rusya'nın İstanbul Büyükelçisi Giers, hükümetine

verdi~i raporda; Rusya ile anılan işbirliği yapılırsa, Enver

Paşa'nın, Alman Islah Heyetine de git diyebileceği düşüncesin­

de oldu~unu.belirtmiştir. Bulgar elçisi Toşef'le de görüştükten

sonra, Giers'in kendi hükümetine gönderdiği yazıda da:

(125) K.Karabekir, a.g.e., ss. 150 ve 170.

Page 50: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

42

"İngiltere'nin, Rusya'nın yanınd~ yer alması, Türkiye'yi sar­

hoşluktan uyandırdı. Bir Alman başarısızlığı kaygısı ve bu sa­

vaşta birşey kazanmak hırsı Türkiye'yi ve belki de Bulgaris­

tan'ı bizimle cilveleşmeye sevk ediyor.

Samimiliklerine güvenmemekle beraber, onları ker etmemek

·gerekir. Çünkü düşmanlarımızın kucağına atmış oluruz. Türkiye'­

yi de içine alacak bi~ Balkan Birliği kurulmasına gelince:

Olayların bizim Boğazlara sahip.olmamızı mümkün kılacakları

ana kadar bu birlik bizim icin yalnız faydalı olur. Babıali'yi

muhtemel bir anlaşma konusu üzerinde bizimle daha başka görüş­

melere sürüklemek iyi olur" demekteydi.

6 Ağustos'da Rus Dışişleri Bakanlığından Rus Büyükelçi­

si Giers'e gelen telgrafta ise; "vakit kazanmak için Enver'le

görüşmelere devam edin" talimatı verilmiştir. Bu arada Rus

elçisi, Dışişlerinin telgrafı henüz kendisine ulaşmadan Sadra­

zam Said Halim Paşa ile görüşmüş ve Sadrazam'ın Enver Paşa'nın

Rusya'ya yaptığı ittifak teklifinden haberdar olmadığını öğren­

miştir. Fakat Sadrazam Enver Paşa'nın fikirlerine katıldığını

ve ona güveni olduğunu elçiye bildirir (126).

Bu mesele de, Enver Paşa'nın Sadrazam'a ve Dışişlerine

danışmadan hareket etmesi Babıali'de bir hükümetin olup olma­

dığı sorusunu akla getirmektedir.

Gerek Leontief'in gerekse İstanbul Büyükelçisi Giers'in

Babıali ile anlaşmak için daha fazla vakit kaybedilmemesi hak­

kındaki sayısız uyarılarına rağmen Rusya Enver Paşa'nın itti­

fak teklifini ciddiye almamıştır. Çünkü o tarihlerde Bulgaris­

tan'ın savaşta takınacağı tavır belli olmamıştır. Ayrıca Rus­

ya'nın Enver Paşa'ya güve~i yoktur. Ayrıca ittifaka karşılık

istediği toprak tavizine sıcak bakmamaktadır. Bununla beraber

Türkiye 'yi büsbütün Almanya '.nın kucağına atmamak için teklif­

leri hemen red etmeyip görüşmelerle vakit kazanma yolunu tercih

e tm i ş t i ( 1 2 7 ) .

(126) Hayri Mutluçağ, a.g.e., s. 96-100. (127) Hayri Mutluçağ, a.g.e., s. 104.

Page 51: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

43

7.2. Osmanlı Devleti'nin Toprak Biltünlü~üne Dair

İngiltere ve Fransa ile Olan Münasebetler

Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin

yoğunlaşmasına ne Goben ve Breslav adlı Alman zırhlılarının

satın alınması ne de Türkiye'de pulunan bir Alman Askeri He­

yeti engel olamadı. Bu görüşmeler sırasında Rusya ile beraber

hareket eden İngiltere ve Fransa herşeyden evvel bu zırhlılar

ve rnürettebatı ile beraber Alman Askeri Heyeti'nin Türkiye'den

uzaklaştırılınasını ve seferberli~in derhal durdurulrnasını is­

temiştir. Ancak Osmanlı devleti, toprak bütünlüğünü garanti

altına almadan bu isteklerin yerine getirilmesinin tehlikeli

sonuçlar doğuracağını·düşünmek~eydi.

17 Ağustos'da İngiltere, Fransa ve Rusya elçileri Sadra­

zarn Said Halim Paşa'yı ziyaret ederek Osmanlı devleti savaşın

sonuna kadar kesin olarak tarafsız kalırsa onun toprak bütün­

lüğünü ·koruyacaklarını hükümetleri adına sözlü olarak vaad

ederler (128). Pek de ciddi dayana~ı olmayan bu güvence üç

devlet adına ortaklaşa olarak Büyükelçiliklerince verilmiştir.

, Bu tarihlerde Rusya Kafkasya'da Osmanlı yığılmasından, Karade­

niz'de de Goben ve Breslav zırhlılarının yapabilecekleri her­

hangi bir saldırıdan çekinınektedir (129).

Sadrazam Said Halim Paşa üçlü itilaf devletlerinin ver­

diği güvence ve onlardan sağlanabilecek menfaatler konusunda

bu devletlerin Büyükelçileri ile görüşmeye Cavit Bey'i görev­

lendirmiştir. Cavit Bey'de üçlü itilaf devletlerinden Osmanlı devletinin toprak bütünlüğüne dair her bir devlet tarafından

herkese karşı yazılı bir güvence verilrnesin~ ve Türkiye'ye

iktisadi bağımsızlık tananmasını kapitülasyonların kaldırılma­

sını istemiştir (130).

(128) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 56, H.Mutluçağ, a.g.e., s. 108. (129) Cavit Bey Hatırası, Tanin 21, 1. Teşrin (Ekim) 1944. (130) Harp Kabinelerinin isticvabı, ss. 48-49.

Page 52: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

44

Böylece kapitülasyonlar meselesi ortaya atılmıştır.

Fakat o zamanlar Paris'te hakim olan fikir, iktisadi imkanlar

hakkındaki görüşlerdi ., Londra' da ise 1 savaştan önce İngiliz­

lerin ilgilendiği arazi meselelerinin İngiltere lehine çözümü

düşünülüyordu. İngiliz ve Fransız başkentlerindeki hesaba

göre, savaştan sonra Rusya'da zayıflaşacak ve küçük Asya'da

Batı devletleri için daha elverişli koşullar meydana gelecekti.

Bu nedenledir ki kapitülasyonların kaldırılması ve Türkiye'ye

tam bir iktisadi bağımsızlık verilmesi gerek Paris'te gerekse

Londra'da kabul görmeyecektir (131).

Ağustos ayı sonunda üçlü itilaf elçileri hükümetlerin­

den aldıkları talimat uyarınca Sadrazam Said Halim Paşa'ya şu

belgeyi verirler:

"Aşağıda imzaları bulunan Fransa, Rusya ve İngiltere

Büyükelçileri, Babıali bu sırada.Avrupa'yı ikiye ayıran savaş

boyunca kesin bir tarafsızlığı muhafaza etmeyi garanti ederse

kendi hükümetleri adına Osmanlı topraklarının bütünlüğünü ga­

ranti etmeye ve osmanlı hükümetinin ekonomik ve adli alanda

kendilerinden isteyebileceği yönleri dostça bir anlayışla in­

celemeye hazır olduklarını bildirirler." (132)

Ancak İngiltere Büyükelçisi o gün hükümetinden aldığı

bir emir üzerine bu belgeye "Osmanlı topraklarının" kelimesin­

den sonra "bu günkü sav-aştan faydalanmaya kalkışacak herhangi

bir düşmana karşı" cümles~ni koydurur (133). (.

Bu husus Rus ve Fransız elçileri tarafından da tered­

dütsüz kabul edildi.

31 Ağustos'da Rus elçisi Dö Girs, Cavit Bey'e "dost eli

uzatıyoruz elimizi havada bırakmamalısinız" derken, bu dostluk

elinin uzatıldığı günlerde de Rusya, Bulgaristan•ı üçlü itilaf

(131) H.Mutluçağ, a.g.e., s. 111. (132) Cavit Bey, Hatıraları, Tanin 29, 1. Teşrin 1944. (133) Cavit Bey, Hatıraları, Tanin 29, 1. Teşrin 1944.

Page 53: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

45

yanında savaşa girmesini sağlamak için ona Edirne'yi ve Enez

' Midye çizgisine kadar Trakya'yı vaad ediyordu (134).

öte yandan ingiltere Türkiye ile münasebetlerin kesil­

mesi halinde Yunanistan'ı sağlam bir müttefik olarak görürken,

Fransa Dışişleri Bakanı Delkase'de Paris Büyükelçisi Rıfat

Bey'e "bundan böyle Osmanlı İmparatorluğu'nun ülke bütünlüğü­

nün korunması sorunu, Fransa için bir inanç ve değişmez bir

kaide olmaktan çıkmıştır~· (135) diyecektir.

Bütün bu gelişmeler ve yoğunlaşan Alman baskıları Os­

manli devletini Almanlara büsbütün yaklaştıracaktır. Çünkü

Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünün süreli veya süresiz

olarak Almanya ve müttefiklerinden başka hiç bir devlete karşı

ve yazılı olarak garanti edilmemesi, Osmanlı devletinin parça­

lanması ve bölüşülmesi konusunda itilaf devletleri arasında

önceden anlaşmaya varılmış olduğunu ortaya koymaktadır.

8. Goben ve Breslav Olayı

8.1. Gemilerin Gelişini Hazırlayan Sebepler

18. yüzyılda bir Avrupa devleti haline gelen Rusya,

geleneksel politikası haline gelen Boğazları ve istanbul'u

ele geçirme arzusunu ger~ekleştirmek için her fırsattan yarar­

lanma yoluna gidecektir. Bu isteğinin Balkan devletleri tara-ı.

fından engellenmesi onu yıldırmayacaktır. 1908'de Rus Dışiş-

leri Bakanı Izvolsky Boğazlar meselesinin çözümünde ingilte­

re'nin direnmesiyle karşılaşmıştı. 1909'da İtalya'nın Trab­

lus'u işgaline karşılık Boğazların Rusya lehine çözümü için

İtalya'dan da ~estek almıştı. 1911 'de Trablusgarp savaşı sıra­

sında Rusya'nın yanında Almanlar dahi yer almıştı. Ama ingil­

tere'nin direnmesi, Rusya'nın bu isteğine engel teşkil etmişti.

(134) Cavit Bey Hatıraları, Tanin 30~ 1. Teşrin 1944. (135) H.Mutluçağ, a.g.e., s. 116.

Page 54: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

46

1912 Balkan Savaşı sırasında Rusların Anadolu yakasına asker

çıkarmaları yine İngiltere'nin direnişi ile engellenmişti.

1913 Kasım'ında Boğazlar meselesini lehlerine çözmek için ku­

rulan komisyon, İstanbul ve Boğazların bir baskınla işgal

edilmesi esasları üzerinde. çalışmalara başlayacaktır ( 136) •

Karadeniz kıyılarında~i Kolordularını seferber ettikle­

rini Karadeniz'deki Rus donanmasına takviye amacıyla muhrip

gem~leri ve denizaltılar~n yapılmakta olduğu,_ gönüllü nakliye

nakliye filolarının çoğaldığını, Kafkasyada şose ve demiryol­

ları yapım ve faaliyetlerinin bulunduğunu, 1913 ve 1914'de

terhis edilmesi gereken ~skerleri Rusya'nın tekrar. silah al­

tında bıraktığı, Fransa'dan 2.5 milyar borç alındığı, fabrika

ve tezgahlarda hızlı bir şekilde ~avaş malzemeleri yapıldığını

tespit etmişdi (137). Bu nedenledir ki Boğazların korunması

Osmanlı devletini en çok meşgul eden bir konu olmuştu. Bu sı­

rada Alman sefiri Wangenheim Avusturya donanmasının Adriyatik'de

kalmayarak Boğazlara gelmesini, böylece Boğazların korunmasının

sağlanabileceğ~ni ortaya attı. Sadrazam Said Halim Paşa ve

Enver Paşa'nın da onayı ile bu donanmanın veya denizaltıların

bir an önce Türkiye'ye·gönderilm~leri konusu gündeme geldi ve

Avusturya'da bu konuda istekte bulunuldu. Ancak Avusturya ken­

di sahillerinin güvenliğini öne sürerek bu fikri kabul etmedi

(138). Bu arada Osmanlı devletinin seferberliğini ilan ettiği

sırada, İngiltere'nin, Osmanlı devletinin ısmarladığı sultan

Osman ve· Reşadiye gemilerine el koyduğu görüldü (139). Son

taksidi bile ödenen Sultan Osman dretnotuna ne Türk bayrağı

çekildi ne de gemilerin bedeli İnijilizlerce Osmanlı devletine

·geri ödendi. İngiltere bu kararı verdiğinde ne seferberlik ne

de savaş ilan etmişti. Osmanlı devletinde bu yüzden hiddet ve

öfke uyandı. Osmanlıların bu ruh hali Almanlar-tarafından derhal

(136) Kazım Karabekir, a.g.e., ss. 91-95. (137) Kazım Karabekir, a.g.e., s.s. 125-128. (138) A.lhsan Sabis, Harp Hatıralarım, C: 1~ Nehir Yayınları, İstanbul~

1990, s. 221. (139) Tb, Krauss - Karl Dönitz, Şanlı Yavuz ve Midilli, Çev: M.Çağrı,

C.Yalvaç, Demir Yayınları, istanbul, 1974, s. 94.

Page 55: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

47

değerlendirildi. Şimdi Türkiye'yi emrivakiler karşısında bırak­

mak için ellerine fırsat geçmişti. Bu sıralarda Almanya'nın

Akdeniz filosu komutanı olan Amiral Souchon kamutasında bulunan

Goben ve Breslav Fransa'n~n Kuzey Afrika'dan asker sevkiyatını

önlemekle görevliydiler. Alman - İngiliz savaşı başladığı zaman

Akdeniz'deki üstünlük İngiltere'nin elinde olduğu için, bu

gemilerin Akdeniz'de tutunması mümkün değildi. Bunlara Cebeli­

tarık yolu kapanmıştı. Otronto Bağazı'da İngiliz filosunca

tutulmuş olduğu için Avusturya'ya sığınmaları da imkansızdı.

(140) öte yandan Alman Büyükelçisi Wangenheim'in Goben ve

Breslav'ın Türk donanmasına karşı kullanılması düşüncesini red

eden Kayzer, Türk-Alman ittifakı imzalarınca Goben ve Breslav'ın

İstanbul'a gitmesi için emir vermiştir.

8.2. Goben ve Breslav'ın Boğaz'dan Girişi

Wangenheim Berlin'e çektiği telgrafta; Alman ve Avustur­

ya gemilerinin hiç bir zorlukla: karşılaşmadan geçebilecekleri­

ni, çünkü gerekli iznin Enver Paşa tarafından Çanakkale askeri

makamlara verildiğini, Sadrazarnın ise Bulgaristan'la henüz du­

rum düzelmeden böyle bir emrin verilmesinden kaygılı olduğunu

bildirdi (141). Halbuki Sadrazam Divan-ı Ali'deki sorgulama­

sında bu gemilerin harekatından haberi olmadığını söylemiş­

tir ( 14 2) .

8-9 Ağustos gecesi Alman askeri heyet başkanı, Enver

Paşa'nın izni olduğunu bildirerek, Çanaklale müstahkem mevki­

ler konumatı Veber Paşa'ya gönderdiği telgrafta: Goben ve

Breslav'ın Çanakkale Bağazı'ndan içeri girmelerine yardımcı

olmasını ister. Ancak müstahkem mevkiler, başkomutanlık

{140) Goben'in Kaçırılışının Ayrıntılı Öyküsü İçin Bkz: Richard Humble, "Goben 'in Kaçışı ve Türkiye Savasta", 20. YY. Tarihi, c.2, s. 345-349.

{141) ~ürk İnkilabı Tarihi., H.Bayur, cilt 2, kısım 4, s.64B. . {142) Said Halim Paşa, Buhranlarımız, Hazırlayan: M.Ertuğrul Düzdağ, Iz

Yayıncılık, istanbul, 1991, s. 316.

Page 56: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

48

emrindedir. Başkomutan vek~linin emriyle gemiler Çanakkale

Bağazı'ndan içeri girerler. 10 Ağustos 1914'de boğaz komutan­

lığı 0,6.50'de Çanakkale Boğa~ı'ndan içeri girdiğini bildi­

rir (143).

Halbuki iki Alman gemisinin boğazlara doğru ilerlemekte

olduğunu üçlü itilaf devletleri haber aldığı zaman (144) Rus

elçisi Giers durumu Sadrazam'a açmış, Sadrazam ise bu gemile~

rin boğazlardan geçişine izin vermeyeceğini ve kesin tarafsız­

lık siyaseti uygulayacağını bildirmişti (145).

Von Kress, "Türklerle Beraber Süveyş Kanalına" adlı .

eserinde Goben ve Breslav'ın Çanakkale Bağazı'ndan içeri gir­

meleri için Çanakkale müstahkem mevkii komutanlığından başko­

mutanlıkıvekaletine gönderilen telgraf üzerine Enver Bey'den

bu konuda izin i~tediğini, Enver Bey'in önce Sadrazam'a danış­

madan izin vermeyeceğini, ancak gecikmenin bir felakete sebep

olabileceğini söylediği zaman Enver Bey'in gerekli izni ver­

diğini yazar (146).

Goben ve Breslav'ın Boğaz'dan içeri girmesinin ertesi

günü Akdeniz Boğazı Komutanlığına gönderilen emirde Alman ve

Avusturya savaş gemilerinin dışında hiçbir hükümetin savaş

gemilerine Boğazlardan giriş izni verilmeyeceği, ancak ticaret

gemilerine izin verileceği bildiriliyordu. Bu izin de şarta

bağlanıyordu. Ticaret gemileri Boğazdan çıkabilmek için İstan­

bul Liman Reisliği'nden izin belgesi alacaktı (147). (,

( 143) Cemal Akbay I.Dünya Harbinde TUrk llarbi, G~Ktlrmay Yay-.Ankara 1970 s.l95 t.

(144) B.·A. DH-ŞF.R. Dosya No: 43 1 Belge No: 222. ( 145) Bayur 1 a. g. e. 1 s. 77. · (146) Von Kress Kresstensteinl Türklerle Beraber Süveyş Kariaiına, Çeviren:

M.B.tJzalpsan, Askeri Matbaa, istanbul, 1943. s. 12. (147) Cemal Akbay. a.g.e.:i. 195

Page 57: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

49

8.3. Gemilerin Çanakk~le Bo~azı'ndan İçeri

Girmesinden Sonraki Gelişmeler

Talat ve Cemal Paşa ile Halil Bey batıralarında gemi-

lerin Çanakkale Bo~azı'ndan içeri girmeleri konusunda sadece

Enver Paşa'nın haberi olduğunu yazarlar. Halbuki gemilerin

Çanakkale Bağazı'ndan içeri girebilmesi için yapılan yazışma­

lardan anlaşıldığına göre. Sadrazam da bu konudan haberdardı ( 14 8) •

11 Ağustos gecesi Sadrazam'ın yalısından yapılan ve

Osmanlı devletinin savaşa gee veya uygun şartlarda girmesinin

tartışıldığı toplantıya· Talat, Cavit, Cemal ve Halil Bey'ler

katılmıştı. Toplantıya geç gelen Enver Paşa, toplantıdakileri­

ne "bir oğlumuz dünyaya. geldi" dedikten sonra bir müttefik dev­

lete ait iki savaş gemisini tehlikeden korumak için Çanakkale

Bağazı'ndan içre almak em~ini verdiğini, bunun sonucu olarak

devletlerarası bir bulıran durumu· ortaya çıktığını belirterek

bu toplantıda duruma çare bulunmasını istedi (149).

8.4. Gemilerin Satın Alınışı

Tarafsızlık ilkesine göre bu gemilerin 24 saat içeri­

sinde Türk sularından çıkarılması veya bütün silahlardan tec­

rit edilmesi, bir limanda bekletilmesi gerekiyordu. İtilaf

devletleri bunun hemen yapılmasını istiyorlardı. Osmanlı zor

bir siyasi mesele karşısında kaln;ı.ıstı. Cavit Bey, "görüşmeler

sonunda. geminin ya silahlarını teslim etmesini, ya da çekip

gitmesine karar verildi. Fakat Alman Büyükelçisi wangenheim,

imparatorun gemilerinin silahları alınamaz, eğer yapacak olur-

, sak Ruslarla birleşip bizim parçalanmamıza çalışacaklarını

söyiemiş, biz kararımızda ısrar ettik, bize satmalarını da

teklif edebilmeyi düşündük" (150) demektedir.

{148) Cemal Akbay a.g.e. s.l94 {149) Cemal Paşa, a.g.e., s.159, Talat Paşa, a.g.e., s.22, Halil Menteşe,

a.g.e., s.190, Cavit Bey, Tanin 17 ve 18, 1. Teşrin (Ekim) 1944. {150) Cavit Bey, a.g.g.,

Page 58: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

50

Halil Me~teşe'nin ortaya attı~ı gemileri satın alma

teklifi (151) en iyi hal çares~ olarak görüldü ve Osmanlı dev­

leti bu gemileri satın aldı~ını fakat tarafsızlı~ının devam

ettiğini (152) bildirdi ve iki zırhlıyı 80 milyon mark'a satın­

aldı~ını bildirdi. İtilaf devletleri gazetelerde satış ilanını

gördüler. Fazla ileri gitmediler. Ama mürettebatın değişmesin­

de ısrar ettiler (153). Mürettebatın değişınediği gibi yenile­

ri de gelmeye başladı. Satıştan sonra da Goben'e "Yavuz",

Bresla'a "Midilli" adları verildi. Yalnız satış hakiki değil

· zahiriydi. Çünkü, Wangenheim imparator donanmasına ait gemile­

rin ancak parlamentonun onayıyla satılabileceğini söylemiştir.

Kesin satış savaştan sonra olmuştur.

8.5. İtilaf Devletlerinin Tepkisi ve Boğazların

Kapatılması

Goben ve Breslav'ın Bo~azdan içeri alınması, İngiltere'­

yi ve Rusya'yı rahatsız edecekti. 12 Ağustos'da Rus Büyükelçi­

si Giers hükümetine çektiği telgrafta: "Bu gemilerin satın

alınışı Türkleri yüreklendirdi, bu olayın sonuçları son derece

ciddi"dir diyecekti (154).

Cavit Bey'de; İngiliz elçisinin gönderdiği mektupta:

Goben'in bahri siyaha çıkıp bir tenezzüh icra edeceoini ' ' -

ll

haber almış, eğer Goben Alman tayfasıyla çıkacak olursa bu ha-

reketin itilaf-ı müsellese ~arşı,.tecavüzü bir hareket diye

telakki edece~ini söylüyor (155) .demekteydi. Cavit Bey savaşa

karşı bir tutum içinde temkinli olmaya çalışıyor ise de, mil­

letlerarası ilişkilerde gerginlik son haddinde idi.

(151) Halil Menteşe, a.g.e., s. 191. {152) B.A. DH-Ş.F.R. Dosya No: 43, Belge No: 222. (153) Cavit Bey, a.g.e., {154) H.Mutluça~, a.g.e., s. 100. {155) Tanin 27, 1. Teşrin (Ekim) 1944.

Page 59: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

51

Gemilerden Alman tayfası çıkarılmadı. Aksine yerine

yeniler geldi. Bu durumun doğurduğu sinirlilik üzerine İngil­

tere, Goben ve Breslav gemilerinin tayfalarının ve Alman su­

baylarının uzun müddet kalmaları halinde bu gemilerin düşman

gemileri olarak kabul edeceğini, bu gemilere katılacak Osmanlı

gemilerinin de Alman gemileri ile işbirliği halinde oldukları­

nı ve Alman subaylarının tesiri altında kalarak hareket ettik­

lerini kabul edeceklerini bildirdi (156).

Bunun üzerine Osmanlı devleti, İngiliz gemilerinin Akde­

niz Boğazı girişini terk etmesi ve Osmanlı devletinin gemile­

rinin serbestçe dolaşabilmelerinin teminine kadar ihtiyaten

Boğazın kapatıldığını ilan etti (157).

9. 10-14 Ağustos Encümen-i Vükela Toplantısı

Alman saldırılarının Batı cephesinde başarı sağladığı

sıralarda 10-14 Ağustos 1914'de birEncümen-i vükela toplantı­

sı yapılır. Bu toplantıya Meclis Reisi Halil Bey 1 Dahiliye

Nazırı Talat Bey, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Adliye Nazırı

İbrahim Bey ve Maliye Nazırı Cavit Bey ve Bahriye Nazırı

Cemal Bey katıldılar. Sadrazam Said Halim Paşa'nın başkanlığın­

da yapılan bu toplantılarda Talat ve Halil Bey'lerin Bükreş'e

gitmelerine karar verildi~

Sey~hatin amacı: Bulgaristan devlet adamlarını Avusturya­

Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu'nun yanında savaşa girmeye

ikna etmek, Romanya'nın tarafsızlığını sağlamak ve Bükreş'te

bulunan Yunanlı diplomatlarla görüşerek Balkan savaşından

kalan bazı pürüzleri ortadan kaldırmaya çalışınaktı (158).

Ancak bazı nazırlar bu alınan kararlarda pek de samimi

değillerdi. örneğin Talat Paşa: "Türk-Alman ittifakına göre

(156) B.A. Cavit Baysun Evrakı, 4179. (157) B.A. DH-Ş.F.R. Dosya No: 45, Belge No: 109. {158) Bayur, a.g.e., s. 100.

Page 60: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

52

derhal savaşa girmemiz gerekiyordu. Ama Sadrazam savaşa girme

niyetinde değildi. Almanya ve Avusturya elçilerini oyalıyordu.

Ben ve arkadaşlarımın bazıları bu hali memleketimiz için uygun

bulmuyorduk. Çünkü bir taraftan yapmış olduğumuz antlaşmayı

ihlal ediyorduk. öte yandan Almanya'ya karşı sempatimizi açığa

,vurmakla tarafsızlığımızı suistimal ediyorduk" derken savaşa

taraftar bir görüntü çiziyorduk (159).

(159) Talat Paşa, a.g.e., s. 24.

Page 61: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

53

t Kl NCi BöLüM

SAVASA GİRİŞ

1. A~ustos Ayında Meydana G~len Gelişmeler

Birinci Dünya Savaşı'na girmeden önce Alman Genelkurma­

yı Osmanlı ordusunun fiili yardımı olmadan da galip gelecek­

lerini ümid ediyordu. Türkiye'de sadece Boğaz'ları kapatmasını

ve Rus kuvvetlerini Kafkas hududunda alıkoyacak bir seferber­

lik yapılmasını istiyordu. Ancak İngiltere'nin savaşa girme

ihtimali arttıktan sonra acilen Osmanlı devletine ihtiyaç du­

yulmuştur (160). Savaşa girer girmez de Türkiye'yi kendi tara­

fında savaşa girmeye zorlamıştır. Bu nedenledir ki 4 A~ustos

1914'de Alman Başbakanı, İstanbul'daki Alman Büyükelçisi Von

Wangenheim'e çektiği telgrafta; İngiltere'nin bügun yarın sa­

vaşa gireceğini, mümkünse Türkiye'nin hemen Rusya'ya savaş

ilan etmesini istiyordu (161). Alman Genelkurmay Başkanı

Moltke'den Enver Paşa'ya gönderilen 10 Ağustos 1914 tarihli

mektupta; Osmanlı devletinin mümkün olduğunca Rus ve İngiliz

kuvvetlerini sınırlarında bağlaması ve İslam ihtilalini ger­

çekleştirmek için ordularıni Kafkasya ve Mısır'a göndermesi

isteniyordu (162).

4 Ağustos'tan beri elçi Wangenheim, gerek Sadrazam'ı

gerekse Türk Genelkurmayını sava~a sokmak için vargücüyle ça­

lıştığı gibi, Alman Askeri Heyet Başkanı Liman von Sanders'de

bir an evvel Türkiye sav~şa girmezse Türkiye'yi terk edeceğini

söyleyerek tehtidler savuruyordu (163).

11 Ağustos'dan itibaren, yani Goben ve Bresla'ın

Çanakkale Bağazı'ndan içeri girmesinden sonra, Bulgarların da

(160) Jean Pichon, Cihan Harbinin Şark'a Ait Kaynakları, Çeviren: H.C. Yalçın, Kanaat Kitabevi, istanbul, 1939, s. 180.

( 161) Jackh, a. g. e. , . 41 . (162) Ali Fuat Elden; Paris'ten Til-ı ~ahrasına, Ulus Basımevi, Ankara, 1949. (163) Cemal Paşa, a.g.e., s. 171 ve Wallaclı, a.g.·e., s. 144.

Page 62: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

54

ittifaka katılacakları ve dolayısıyla Karadeniz'e hakim oluna­

cağından, Türkiye'nin seferberliğini beklemesine gerek kalma­

dığı düşüncesi Almanlar tarafından ortaya atıldı. Hatta Kayzer

Wilhelm I, Berlin elçisi M.Muhtar Paşa'ya, Bulgar ittifakının

olup bittiğini ileri sürüyordu.

Almanya şöyle düşünüyordu: Fransa kısa sürede bozguna

uğratılacak, Ruslar ise· zaten şaşkın, ne yapacaklarını bilmi­

yorlar; bozguna uğrarnaları an meselesi; Osmanlı devleti sefer­

berliğini tamamlamayı beklerse, ihtimal savaş sona erecek,

Türkler'de önlerine çıkacak fırsatı kaçıracak, Rusya'nın pay­

laşılmasından ve diğer devletlerden pay alamayacaklar. Ama

savaşa girerlerse yeniden bir "Devlet-i Muazzama" olarak or­

taya çıkacak ve ordu da Balkan hezimeti lekesini üzerinden

silecektir (164).

Türk Ateşe militeriCemil Bey'in, Enver Paşa'ya çektiği

4-12 Ağustos 1914 tarihli telgraflarında da Alman vaadlerini

görmek mümkündür.

Cemil Bey telgraflarında, Almanların Goben ve Breslav'ı

Karadeniz'e çıkarma arzusunda olduklarını, eğer Türkiye savaşa

girerse Romanya ve Bulgaristan da arkasından savaşa gireceğini,

savaşta başarılı olunduğu· takdirde Kafkasya'nın Türkiye'ye

verileceğini ve Almanların Osmanlı donanmasını pekiştirme ve

kıyı istihkamlarını koruma konusunda ne gerekiyorsa yapacakla­

rını bildiriyarıardı (165). (.

Yine 15 Ağustos 1914'te II. Wilhelm, Wangenheim'e ç~k­

tiği telgrafta, Çanakkale Bağazı'nın bir an evvel mayınlanma~

sını, Padişah'ın, Asya, Hindistan, Mısır ve Afrika'da halife­

lik adına kutsal harp·ilan etme~ini istiyor. Goben ile Bres­

lav'ın Boğazlar için önem naşıdığını belirtiyordu (166).

(164) Kazım Karabekir, a.g.e., s. 287-288. (165) Cemal Akbay, ss. 70-71.

(166) Jackh, a.g.e., s. 42.

Page 63: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

55

1.1. Talat ve Halil Bey'lerin Sofya Ziyaretleri

Almanya, Goben ve Breslav'ın Osmanlı donanmasına katıl­

ması ile Karadeniz'de üstünlük sağlandığını ve bu nedenle de

Romanya ve Bulgaristan'ın da ittifaka katılacaklarını iddia

etmekte idi. Ama buna karşılık Bulgarlar esaslı bir tarafsız­

lık iddiasında bulunuyor', Romanya da, Rusya'ya karşı Avustur­

ya ile müttefik olmasına rağmen tarafsızlık ilan ediyordu.

Keza İtalya'da ittifak devletlerini ittifakını reddet­

mişti. Yunanlılar Venigelos idaresinde itilaf devletlerinin

yanında Osmanlı devletine karşı savaşa girmeye hazırlanıyordu.

Osmanlı devleti henüz seferberliğini tamamlamamıştı.

Her tarafta görülen savaşa girme bırsına karşılık Osmanlı or~

dusu teknik bilgiden yoksun ve tatbikata muhtaçtı. Türk Genel­

kurmayı Bulgarların, Osmanlı'nın yanında savaşa girmediği sü­

rece Osmanlı devletinin tek başına savaşa katılmasını istemi­

yordu. Bulgarlarla ittifak konusunu görüşmek üzere Dahiliye

Nazırı Talat Bey ve Meclis-i Umumi Reisi Halil Bey, 10-14

Ağustos tarihlerinde yapılan Nazırlar toplantısında alınan

karar gereği 1S Ağustos'da Sofya'ya gönderildiler (167).

1.2. Yeni Alman Teklifi ve Planı

Talat ve Halil Bey'lerin Sofya'ya varmalarından sonra

16 Ağu~tos 1914'de Enver Paşa, Alman generalleri, Alman elçi

ve ateşeleri bir toplan·tı yaptılar. Bu toplantı adeta bir sa­

vaş meclisinin toplantısına benziyordu. Bu toplantıda osmanlı

devleti savaşa girdiğinde Süveyş'e karşı bir saldırı yapılacak

olursa, faydalı olup olmayacağı tartışıldı. Alman deniz tem­

silcileri bu tasarıyı çok beğendiler. Liman Paşa ise odesa ile

Akkerman arasına Türk birliklerinden bir çıkarma yapılmasını

istedi. Ancak çoğunluk Mısır'a bir sefer yapılmasının daha

(167) A.i.Sabis, a.g.e., s. 250.

Page 64: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

56

faydalı olacağına inanıyordu. Bu düşüncelerle ilgili tartışma­

lar sürerken, Türk istihbarat şubesi ise duygusallıktan uzak

kalarak askeri ve siyasi durumun içyüzünü öğrenip buna Türk

Genelkurmayı'na ve Başkomutanlığa göstermeye ve tehlikeli ka­

rarlar alınmasının önüne geçmeye çalışıyordu (168).

1.3. Tal~t ve Halil Bey'lerin ~ulgaristan

Ziyaretlerinin Sonucu

Sofya'ya giden Talat ve Halil Beyler, Bulgar Başbakanı

Radoslavof ve diğer inemli kişilerle bir Türk-Bulgar ittifakı

yapabilmek için görüşme yaptılar. Balkan savaşı sonunda Bul­

garlar, Osmanlı devletine ittifak teklifi yapmışlar ama görüş­

meler yarım kalmıştı.· Şimdi bu :görüşmeyi tekrar başlatmak, Al­

manya yolunu açmak, Sırbistan'ı temizlemek için Bulgarlarla

işbirliği yapmak gerekiyordu. Bulgaristan görüşmelerde bu tek­

lifi red etmemiş ama önce Romanya'nın tarafsızlığını sağlama­

nın şart olduğunu öne sürmüştür (169).

Talat Paşa bu görüşmelerle ilgili olarak şunları yazar:

"Bulgarlarla görüştükten sonra anladık ki vaziyetin anahtarı

· Sofya değil, Bükres'tedir. Bulgar Sırp'a karşı harekete mühey­

ya idi. Fakat Romenierin arkadan bir darbe vurmalarından kor­

kuyordu. Halbuki o, Ruslar tarafından takviye edilebilird~~(170).

Bu görüşme gösteriyordu k~, Romanya'nın tarafsızlığı

sağlanmadıkça Bulgaristan Türk-Bulgar ittifakına yanaşmayacak­

tı. Hayal kırıklığına uğrayan Talat ve Halil Beyler daha sonra

Bükreş'e geçeceklerdir (171).

(168) Kazım Karabekir, a.q.e., s. 292. (169) Cavit Bey, Tanin 26 (1.Teşrin) 1944, Talat Paşa, a.g.e., s.25-27-28,

Cumhuriyet, Bir ataşenin anı.Iarı, Sayı 30-31, (18-19 Kasım 1946) (170) Vakit Gazetesi, 9-12 Temmuz 1921 (İttihat ve Terakki'nin 1918

yılındaki Kongresinden) (171) A.i.Sabis, a.g.e., s. 266.

Page 65: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

57

1.4. Bükreş'te Yapılan Görüşmeler ve Sonuçları

Romanya bu görüşmelere Yunanistan'dan da bir heyet

çağırarak "Balkan ittihadı veya ittifakı" fikrini öne sürdü.

22 Ağustos'ta Türk-Yunan heyetleri Balkan savaşı sonucunda

ortaya çıkan Adalar sorununu görüştüğü gibi, Türk-Romen görüş­

melerinde de, Romanya'nın tarafsızlığı konuları ele alındı.

Görüşmelerde Romanya, çıkması muhtemel bir Sırp-Bulgar sava­

şında tarafsız kalacağına dair söz verir, ama bu sözü yazıya

geçirmez. Romanya'nın tarafsız kalacağına dair yazılı bir te­

minat vermekten kaçınmasında, İngiltere ve Fransa'nın Romanya

ve Yunanistan'da yaptığı propoganda etkili olmuştur. Bu durum

, üzerine 31 Ağustos'da Talat Bey Bükres'ten ayrılıp istanbul'a

döner. Halil Bey'de 11 Eylül'e kadar, Bükreşte kalıp görüşme­

lere devam eder. Böylece Talat ve Halil Bey'lerin Sofya ve

Bükreş'teki görüşmelerinden istenilen sonuç elde edilemez (172).

Halil Bey Bükres'ten istanbul'a döndüğü gün (13 Eylül

1914) Sadrazam'ın yalısında Encümen-i Vükela toplantısı yapı­

lır. Görüşme konusu kapitülasyonların kaldırılması meselesidir.

Kapitülasyonlar 8 Eylül 1914'de yayınlanan bir irade-i seniy­

ye ile kaldırılmıştı. 1. Ekim 1914 'den i tibaren de geçerli olmak

üzere bir nota ile de İstanbul'daki elçilere duyurulmuştur.

Osmanlı devletinin aldığı bu karar başta Almanya olmak üzere

büyük devletlerce tepki ile karşılanmıştır (173).

1.5. Amiral Souchon'un Karadeniz'e Çıkma isteği

15 Ağustos'tan itibaren Türk donanmasına kumanda etmeye

başlayan Amiral Souchon 1914 Ağustos'unun sonlarına doğru

Marmara'da iki günlük bir manevra yaptıktan sonra Türk genel

karargahına şu raporu gönderdi. "Türk bahriyelerini deniz

(172) K.Karabekir, a.g.e., ss. 290-291, Sabis, a.g.e., ss. 266-267. (173) MMZC. 1330, D III, Si, J. l.içt. s.l, Dustur, C: 6, s. 1273,

MMZC. 1332, D III, Si~ 3, i.içt. s. 2.

Page 66: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

58

tutuyor. Ölü gibi yatıyorlar. Çok fırtınalı olan Karadeniz'de

ilerde iş görebilmek için bunları denize alıştırmak lazım.

Bunun için de bütün donanma ile Karadeniz'e çıkma müsaadesinin

verilmesini rica ederim."

Amiral Souchon Karadeniz'e çıkmak istemektedir. Bahane­

yi biraz da abartarak Osmanlı devletini zorlamaktadır.

Souchon'un bu isteği iyi niyet gösterisi gibi görünmek­

le beraber, denizcileri deniz tutuyor iddiası gerçeği yansıt­

mıyordu. Çünkü Marmara'da Ağustos ayında deniz tutacak kadar

fırtınalar olmamıştı, olamazdı (174). Ama Amirale yine de sa­

vaş hazırlıklarının engellenmemesi için, kısım kısım Karade­

niz'e çıkmak ve aynı günde geri dönmek için izin verildi (175).

2. Eylül Ayında Meydana Gelen Gelişmeler

Ağustos sonlarında Alman ordularının Rus ve Fransız'la­

ra karşı kazandıkları ,zaferler, Almanların Osmanlı devletini

savaşa sokmak için baskılarını artırmalarına neden oldu. Alman­

ların iddialarına göre Bulgarlar Osmanlı devleti ile beraber

hareket edeceklerdir. işte bu nedenledir ki Alman baskılarının

bir sonucu olarak Bulgarları Osmanlı tarafına çekmek için as­

kerler arası bir görüşmenin daha yararlı olacağı düşünülerek,

Genelkurmay ikinci başkanı Hakkı Paşa ve Dernuryolu Şube Müdürü

Refik Bey 6 Eylül'de Sofya'ya gönderildi. Yalnız şunu belirt­

mek gerekir ki ne Hafız 'Hakkı Bey Sofya'ya giderken, ne de gel­

dikten sonra Osmanlı devletinin tek başına savaşa girmesine

Türk Genelkurmayı razı değildir. Hatta ilkbalıara çıkmadan sa­

vaşa girmek istememektedir. Fakat Almanlar, Bulgarlar girmese

de Osmanlı devletini bir an evvel savaşa sokmak için çalışmak­

taydılar. Hafız Hakkı Bey'in Sofya'ya varmasından sonra

(174) Sabis, a.g.e., s. 59. (175) Sabis, a.g.e., s. 59.

Page 67: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

59

Sofya'da ateşeMiliter M.Kem~l de heyete dahil olur. Hafız

Hakkı Bey~ Refik Bey ve M.Kem~l'den oluşan üç kişilik Osmanlı

heyeti Bulgar heyetiyle görüşmelere başlar. Yalnız şunu belirt­

mek gerekir ki Hafız Hakkı Bey'in Sofya'ya vardığı gün, Alman­

larMarn'da yenilgiye uğramışlar, 5 Eylül'de de İngiltere,

Fransa ve Rusya tek başlarına barış yapamayacaklarına dair

Londra'da bir anlaşma imzalarnışlardı. Bunu 7 Eylül'de her ta­

rafa ilan etmişlerdi. Almanların Marn'da uğradıkları yenilgi,

Bulgarların suratlarını değiştirince görüşmeler istenilen ne­

ticeyi vermemiş ve Osmanlı heyeti imzalı tek bir kağıt alama­

dan geri dönmüştü (176).

Talat ve Halil Bey'lerin Sofya ziyaretleri sırasında

Sofya'da ateşemiliter olan ve Osmanlı heyetine de katılan

M.Kernal, arkadaşı Dr. Tevfik Rüştü Aras'a gönderdiği mektupta

bu görüşmeye ilişkin görüşlerini dile getirirken en çok şu

noktalar üzerinde durmuştur.

1) Halil Bey burada Bulgaristan'la ittifak görüşmelerinde

bulunmaktadır. Bulgarlar bu sıralarda bizimle ittifak içine

girmezler. Görüşmelerde bulunuluyor duygusunu verrnek için böy­

le davranıyorlar. işlerine gelmeyince kral veya meclis iste­

miyor diyerek konuşmaları keserler.

2) Bu savaş çok uzun sürrneyecektir. Ona girmekte geç kalın­

rnaz. Bundan korkup acele etmeyelim.

3) Fransız ordusunun yığınağı daha güneydedir. Fransızlar

dururnlarını düzeltebilirler. Eğer bu ınektubu aldığında Almanlar

Paris'e girmiş olurlarsa arkadaşlar beni yine kötümserlik suç­

landırırlar. Ancak aldırış etmem (177).

(176) Sabis, a.g.e., ss. 275-276. (177) Sadi Borak, tJyküleriıjle·Atatürk'ün Özel Mektupları, tstanbııl, 1980,

ss. 51-56, Y.Hikmet BayUr, Atatürk Hayatı ve Eseri, Ankara, C: 1, Ankara, 1963, ss 66-67.

Page 68: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

60

Bu mektup Almanların tüm engelleri aşarak ilerledikleri

bir anda, Dr. Rüştü Aras'a gönderilmişti. Ancak bir süre sonra

M.Kemal'in haklılığını ortaya koyan durum ortaya çıkacaktır.

AlmanlarMarn'da ağır yenilgiye uğrayınca savaşı kazanamaya­

caklarını anlamışlard1r.Kendileri ile savaşacak kuvvetler bula­

rak ve savaşı uzatarak şanslarinı denemek isteyeceklerdir.

Çıktıkları bağlaşık avunda ağlarına düşen Osmanlı devleti ola­

caktır. Almanların Marn'da yenilgiye uğramalarından sonra Al­

manların yanında savaşa katılan Osmanlı devleti ağır yenilgiye

uğrayarak tarih sahnesinden çekilecektir. Olayların gelişimi

uzağı gören bir kişi olan M.Kemal'in haklılığını da ortaya ko­

yacaktır.

2.1. Hafız Hakkı Bey'in Sofya Ziyaretine

İlişkin Raporu

18 Eylül'de Bulgaristan'dan dönen Hafız Hakkı Bey ha­

zırladığı raporunda, Osmanlı devletinin savaşa girmeden önce

Bulgarlarla beraber hareket etmesini, eğer bulgarlar savaşa

girmez ise hiç olmazsa ilkbahara kadar savaşa girilmernesini

istemiştir (178).

2.2. Alman Baskı ve Propogandaları

Hem Hafız Hakkı Bey'in Bulgaristan'dan geldikten sonra

hazırladığı rapor, hem de daha evvel 10 Eylül 1914 tarihli ve

odessa civarına asker gönderilmesinin imkansız olacağını belir­

ten Amiral Souchon'un raporu, Almanların 11 Ağustos'tan itiba­

ren yani Goben ve Breslav'ın Çanakkale Bağazı'ndan içeri gir­

mesinden itibaren Osmanlı devletini savaşa sokma teşebblisleri­

ni sonuçsuz bırakıyordu. Almanlar o Zilluana kadarki teşebbüsle­

rinden de şu gerçeği anlamışlardı:

(178) K.Karabekir, a.g.e., s. 311.

Page 69: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

61

Türklerin Bulgarlar savaşa girmedikçe savaşa girmeye

niyetleri yoktu. Karaya asker çıkarma cesaretleri de yoktu.

O halde yapılacak tek şey vardı, o da Enver Paşa, Cemal Paşa

ve Talat Bey'i ikna ederek savaşı donanma harekatı ile çıkar­

mak ( 1 7 9) .

2.3. Amiral Souchon'un Dahanmanın Tümü ile

Karadeniz'e Çıkma isteği

Amiral Souchon'~ kısım kısım Karadeniz'e çıkma ve tat­

bikat yapma, aynı günde geri dönme izni verildikten sonra

Eylül ayının ilk iki haftasında bu emre göre Osmanlı savaş

gemileri Almanların kumandasında kısım kısım Karadeniz'e çık­

tılar. Amiral Souchon 17 Eylül'de Türk donanmasına güzel bir

resmi geçit yaptırdıktan sonra tüm donanma ile Karadeniz'e

çıkıp tatbikat yapmak için izin istedi. Amirale göre Marmara

Denizi bütün donanmanın tatbikatı için dardı. Ayrıca boğazdan

giriş ve çıkış yollarının donanma tarafından tatbikatta öğre­

nilmesi gerekiyordu. Bu nedenlerden dolayı Sadrazam'dan do­

nanmanın Karadeniz'e çıkması konusunda hükümet izni istendi.

Bunun üzerine 20 Eyl~l 1914'de:bir vekiller encümeni toplan­

tisi yapıldı. Toplantıda bu istek red edildi. Çünkü Karadeniz'e

çıkan donanmanın Rus gemilerine saldırması mümkün olabilirdi.

Bu karar üzerine Amiral Souchon Enver Paşa'ya müracaat etmiş

ve Enver Paşa'dan sözlü olarak tatbikat amacı ile Boğaz dışına

çıkmak ve aynı günde dönmek izni koparmıştır. Bu izni veren

Enver Paşa ne gariptir ki ertesi gün Bandırma ve oradan da

Edirne taraflarını teftiş için yola çıkmıştır (180). Aynı gün

Amiral Souchon'da bütün gemiler ile Karadeniz'e çıkar. Durum­

dan haberdar edilen Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Amiral souchon'a

geri dön çağrısını yaptığında aldığı cevap şu olacaktır:

(179) K.Karabekir, a.g.e., C: II, s. 314. (180) Sabis, a.g.e., s. 60-61, Karabekir, a.g.e., .ss. 316-317, Encümeni

Vükela Toplantısı ile İlgili Cavit Bey'in Yazıları için Bkz. Tanin B ve 9, ikinci Teşrin (Ekim) 1944.

Page 70: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

62

"Harp filosunun hareketi hakkında Bahriye Nazırından değil,

genel karargahtan emir verilinesi gerekir." Cemal Paşa'nın

cevabı ise şöyledir: "Donanmanın Karadeniz'e çıkması devletin

d - t)

ış siyasetiyle ilgilidir. Genel karargah yetkili değildir(181).

Cemal Paşa'nın geri dön çağrısını alan Amiral Souchon

geri döner. Cemal Paşa verdiği cevapta henüz savaşa girmeye

taraftar olmadığını ortaya koym~ktadır.

2.4. Çanakkale Bağazı'nın Kapatılması

27 Eylül 1914'de Çanakkale Boğazı dışında gözcülük yapan

bir torpido muhribimize İngiliz filosunun Amirali: "Donanmanız­

da Almanlar bulundukça Boğaz'dan çıkacak Türk savaş gemilerini

·batıracağım. Boğaz'a çekilin ve sakın bir daha çıkayım demeyin"

ihtarı yaparak Boğaz'a dönmeye mecbur etmiştir (182).

İngiliz filosunun Boğaz yakınlarında dolaştığı ve Limni

Adasında toplandıklarını gören Boğaz kumandanı Cevat Paşa der­

hal Boğazın geçit yerlerine torpil dökerek Boğazı tamamen ka­

patmıştı. Bu karar merkez karargahı tarafından da kabul edildi

ve 28 Eylül tarihli gazetelerde artık Boğazlardan girip çıkma­

nın tehlikeli olacağı ilan olundu. Bu durum itilaf devletle­

rince protesto edildiyse de, Osmanlı devleti "ingiliz donanma­

sı Limni adasında toplandığı sürece Çanakkale Boğazı kapalı

kalacaktır':· ( 183) cevabını vermiştir. (.

Boğazların kapatılması ile Rusya'nın hayat yolu kesil­

miş, buğday yüklü gemiler Marmara'dan Karadeniz'e geri çev­

rilmiştir. Bu durum Rusya nezdinde, Osmanlı devletine karşı

çok ciddi bir savaş sebebi idi. Halbuki Rusya bu sırada Almanya

ve Avusturya ile savaştığından Türkiye sınırlarında bir cephe

açmak niyetinde değildi ( 184') •

(181) Sabis, a.g.e., C: 2, ss. 60-61. (182) B.A. DH-ŞFR, Dosya No:45, Belge No:109 ve DH-ŞFR Dosua No:45, Belge

No:110, Karabekir, a.g.e., s. 326, Wallach, a.g.e., ~- 144-145. (183) Karabekir, a.g.e., s. 326. ( 184) A.Emin Yalman, Yakın T'arihte Gördükler im ve İşittiklerim, C:1, Rey

Yayınları, istanbul, T.Y. s. 219.

Page 71: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

63

Çanakkale Bo~azı'nın mayınla kapanmasından sonra Rus

filosunun Karadeniz'de dolaşmaya başladı~ı haberleri gelmeye

başladı. Eylül ayı sonlarında Amiral Souchon yeniden donanma

ile Karadeniz'e çıkmak 've talim yapmak istediyse de iste~i red

edildi. Bu arada Osmanlı devletinin Mısır'a sefer hazırlıkla­

rına girişınesi İngilizler tarafından ö~renildi~inde 29 Eylül

1914'de protesto edildi. Aynı günde Rus sefiri de Kafkas hudu­

dundaki Osmanlı hazırlıklarını protesto etmiştir. Fakat İngi­

lizlerin de Basra körfezinde ve Hindistan da yaptığı hazırlık­

lar Eylül sonlarında Osmanlı devletince öğrenildi (185).

2.5. Alman Baskılarının Yoğunlaşması

Almanların Eylül ayında Türkiye'yi savaşa sokma teşeb­

büsleri daha da arttı. özellikle Marn yenilgisinden sonra

baskılar a~ırlaştı. Almanlar artık hırçınlaşmıştı. wangenheim

17 Eylül'de Osmanlı hükümetine müracaat etmiş ve derhal savaşa

girilmesini, Kafkasya ve Mısır'a sefer düzenlenerek müttefik­

lerin yükünün azaltılmasını istedi (186). Alman deniz subay­

ları ve Amiral Souchon da elçi Wangenheim gibi Türkiye'yi bir

an evvel savaşa sokmayı düşünüyorlardı. Hatta Alman sefirinin

eğer Türkiye, Türk Alman ittifakı gereği savaşa girmez ise

Goben ve Breslav'a Alman bayrağı çektirip.Karadeniz'e çıkarır,

Ruslara hücum ettiririz:dediği bile ileri sürülmüştür (187).

Türkiye'de bulunan Almanlar arasında bir grup, Liman

Paşa ve taraftarları, Türkiye kendi kararı ile savaşa girsin

diyorlardı. Eğer Türkiye kendi kararı ile savaşa girerse,

Kafkasya'da ve Odesa'da Almanların yükünü hafifletebilir diye

düşünüyorlardı.

(185) Sabis, a.g.e., s. 63. (186) Penouvin, a.g.e., C: 1, s. 275. (187) Sabis, a.g.e., s. 57.

Page 72: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

64

Bir grup, Mısır seferinin yapılmasını arzu ediyor, bir

başka grup da Bronzart Paşa gibi Türk kumandanlarının da gö­

rüşlerini alm~k gereğine in.anıyorlardı ( 188) .

Her yola başvurarak savaş tahriklerini arttıran Alman­

lar bu uğurda Osmanlı basınını dahi kullanıyorlardı. "~ .. Zaten

bir kısım Türk gazetelerini para ile satın almışlar. Umumi ef­

karı da bir baskı altına almışlardı" (189).

Ruslardan kaynaklanan bir habere göre, Almanlar kendi

lehlerine propoganda yaptırmak için Tanin'e 2000, Tasvir-i

Efkar '·a ve İkdam' a 1500, Sabah' a 1000, Tercüman-ı Hakikate

500 Osmanlı lirası vermişlerdi (190).

Marn yenilgisini istanbul'dan gizlerneye çalışan Almanlar

bu yenilgi için, "Paris'in doğusunda hareket yapan orduların

bu çevi~me crdusuna zaman kazandırmak için geçici olarak çekil­

mekte oldukları ve bunun öneml~ bir şey olmadığını" (191) söy­

lemekteydiler. Batı cephesinde zaferin yakında gerçekleşeceği­

ni söyleyen Almanlar, Türkiye acele edip savaşa girmezse son

fırsatı da kaybeder diyorlardı (192).

2.6. Osmanlı Nazırıarının Düşünceleri

Hükümeti teşkil eden devlet adamları, savaşa girmenin

lehinde ve aleyhinde olmak üzere ayrılmıştı. Harbiye Nazırı

Enver Paşa savaşa hemen girilmesi taraftarı idi (193).

Talat ve Halil Bey'ler de Enver Paşa'nın fikrine ina­

nanlardandı. Enver Paşa 1908 Jön Türk ihtilalinden sonra

(188) Sabis, a.g.e., s. 56. (189) Yalman, a.g.e., C: 1, s. 215. (190) Asaf Muammer, Harp ve Mesulleri, Orhaniye Matbaası, İst., 1334, s.1 8 - 19 · (191) Elden, a.g.e., s. 24. (192) Sabahattin Selek, inönü'nün Hatıraları, Burçak Yayını, Ankara,

1968, s. 232. (193) Penouvin, C: 1, s. 275.

Page 73: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

65

Berlin'e askeri ateşe olarak atanmıştı. Berlin'de kaldığı

süre: içinde Almanya'ya olan hayranlığı artmıştı. Almanlar da

Enver Bey'e özel bir önem vermişlerdi. II. Wilhelm tarafından

özel muamele yapılan Enver, (194) Berlin ateşemiliterliğinden

Alman boyunduruğuna girmiş bir halde dönmüştü (195). Mahmut

Şevket Paşa'nın öldürülmesinden sonra Harbiye Nazırlığına ge­

tirilen Enver Paşa için Almanlar; Liman Paşa'ya onunla bozuş­

mamasini Türkiye politikasının temel direği olarak Almanların Enver Paşa'ya dayandığinı anlattılar (196).

Goltz Paşa'da Enver Paşa'dan bahsederken Alman dostu ve

güvenilir bir kişi olduğunu söylemiştir (197). Almanlar Türki­

ye'de kaderlerini Enver'e, Enver'de Türkiye'nin kaderini Al­

manlara bağlamıştı. 1916'da Mareşal Von Hindenberg, Başbakana "E nver tarafından temsil edilen hükümetin işbaşında kalmasına

büyük önem vermek zorundayız" (198) diyordu.

Enver Paşa, Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesinden son­

ra Harbiye Nazırı olma isteğini Sadrazam Said Halim Paşa'ya

açtığında şöyle demiştir:

"Bu olursa Alman imparatorunun en samimi dostu olarak

devletime emsalsiz faydalar temin edeceğim." (199) Belki de

söylediğine inanmıyordu. Ama, inancının yanlış olabileceğini göremiyordu.

14 Ocak 1914'de ve 33 yaşında Harbiye Nazırlığına geti­

rilen Enver Bey • in askeri hayatı· "Komi tacılık"tan ileri gitme­

memisti. Daha sonra, bir alaya bile komuta etmemiş, denemeler

ve tecrübeler zincirinden geçmemiş, birden bire Başkumandan

( 194) (195)

( 196) (197)

( 198) (199)

Sabahattin Selek, a.g.e., s. 2l8. Benosit Meclin, Kaplan ve Pars M.Kemal, Çeviren: Z.Güvenli - M.R. t:Jzgen, S.tJzakar Matbaası, istanbul, 1955, s. 24. Wallach, a.g.e., s. 206. Goltz Paşa'nın Hatıratı, Çeviren: M.Mayakıışıı, Askeri Matbaa, istanbul, 1932, s. 14. Aydemir, ş.süreyya, a.g.e., C: 3, ss. 66-69. Nafiz Tansu, ittihat ve Terakki içinde Dönenler, Anlatan: Galip Vardar, inkılap Kitabevi, istanbul, 1960, s. 217.

Page 74: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

66

Vekilliğine getirildiğinde ise orduyu ve ülkeyi idare edecek

tecrübe ve kabiliyetten yoksundu· (200). Ama, tam anlamı ile

memleketin adeta diktatörü idi (201). Kabinede hatta İttihat

ve Terakki fırkasında hiç kimse Talat Paşa ile ona muhalefet

etmeye cesaret edemiyordu (202). Savaşın Almanlar tarafından

kazanılacağını iddia eden Enver Paşa'nın Alman hayranlığı,

I. Dünya Savaşı· öncesine dayanmaktadır. özellikle de Alman­

ya'nın sosyal düzenine hayran olduğunu mektuplarındaki Alman

yanlısı ifadeler anlatmaktadır ·(203). Talat ve Halil Bey'ler

de Enver Paşa'nın fikrine inanan ve hareket edenlerdendi.

Cavit Bey'in başını çektiği bir grup ise savaşın alacağı şe­

kil belli olmadan savaşa girme taraftarı değildi. Cemal Paşa,

Said Halim Paşa tereddüt içindeydi, Çürüksulu Mahmut Paşa'nın

başını çektiği bir grup savaşa girmemeyi ve tarafsızlığı muha­

faza etmeyi istiyordu. Maarif Nazırı Şükrü Bey, Şyhülislam

, Hayri Efendi, Adliye Nazırı İbrahim Bey önce Cavit Bey grubuna

dahil iken, savaşın oldu bitti olması üzerine Sadrazam'la be­

raber Enver Paşa'nın grubuna dahil olacaklardır (204).

Birinci Dünya Savaşı'na girme taraftarlarından bir kıs­

mının görüşüne göre, savaşa girmeli, fakat uygun şartlarda

hazırlıklı, takvimi Osmanlı devleti tarafından belirlenen bir

zamanda girmeli idi. Cemal Paşa'ya göre hazırlıklar tamamlan+

dıktan sonra savaşa dahil olunmalıydı {205) • Savaşa taraftar

olanların hepsinde bu görüş hakimdi. Hatta Enver Paşa bile

bu görüşe yatkındı. Ama Alman baskıları ve Alman hayranlığı

fazla direnç göstermemesine neden olmuş, imparatorluk zamansız

savaşa girmiştir. Bu olay onun askeri yanının zayıflığını, sa­

vaş hakkında bilgisizliğini gösterdiği gibi aceleciliğini de

yansıtmaktadır.

(200) Fahrettin Altay, On Y.ıl'savaş, 1912-22 ve Sonrası, İnsel Yayınevi, Ankara, 1970, ss. 72--75.

(201) Lütfi Bey, Osmanlı Sarayın~n Son Günleri, Hürriyet Yayınevi, İst., s.344. (202) Alan, Moorehead, Çan.akkale Geçilmez, Çeviı·en: c.Salman, Nilliyet

yayınları, .tstanbııl., 1972, s. 19. (203) Şükrü Hanioğlu, Enver Beyin Mektupları, S.B.F. Yayınları, İst.,

1985, s. 23. (204) Sabis, a.g.e., ss. 52-53. (205) Cemal Paşa, a.g.e., s. 155.

Page 75: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

67

3. Ekim Ayında Meydana·Gelen Gelişmeler

3.1. Savaşa Girme Konusunda Türk ve Alman

Kurmaylarının Düşünceleri

27 Eylül 1914'de Çanakkale Bağazı'nın Osmanlı devleti

tarafından kapatılmasından sonra, Rus filosunun Karadeniz'de

dolaştığı haberleri gelmeye başladı. Eylül ayı sonunda Souchon,

bütün savaş filosuyla Karadeniz'e çıkmak ve eğitim yapmak ge-

reğini ileri sürdü. Bu durumu Enver Paşa tekrar hükümete bil­

dirdiğinde bu istek red edildi. Bu sırada elçi Wahgenheim,

Mısır'a yapılacak sefer için hazırlıkların bir an evvel tamam­

lanması konusunda Enver Paşa'yı uyardı. Mısır seferi hazırlık­larından haberdar olan İngi·ltere 29 Eylül 1914 'de bu hazırlık­ları protesto etti. Aynı gün Rus elçisi de Kafkasya'daki Osman­

lı hazırlıklarını protesto etti. Öte yandan Osmanlı imparator­

luğunda bulunan Alman diplomat ve subayları, hem şahsi düşün­celerle hem de Alman genel karargahının baskıları ile Osmanlı

devletini savaşa sokmak için durmadan çalışıyorlardı. Bir yan­

dan elçi Wangenheim, Liman Von Sanders ve yaverleri Osmanlı ordusunda bulunan Alman subayları, genel karargahtan Bronzart

Paşa, Amiral Souchon, Almanya'dan aldıkları ayrı ayrı talimat­

larla Türk devlet adamları ve subayları üzerinde savaşa giriş konusunda etkili olmaya çalışıyorlar, öte yandan Türk kurmay­

ları da uygun zamanda ve şartlarda savaşa girilmesi yönünde

ısrar ediyorlardı. Seferberliğin tamamlanamaması, ordunun eği­

tim eksikliği, demiry_ollarının y,etersizliği, Sultan osman ve

Reşadiye gemilerine ödenen paralar nedeniyle bozuk olan Mali­

yenin daha da sarsılmış olması ve bir Türk-Bulgar ittifakının henüz sağlanamaması, bazı hükümet üyelerinin ve Türk Genelkur­

mayının etkisi nedeniyle Enver Paşa, savaş taraftarı olmasına

karşın.Ekim ayı başında savaşa girmek için ilkbalıarı beklemeyi

uygun gördü. Birliklerin kışlık konaklama yerlerine yerleşme­leri için emirler verdi (206).

(206) Sabis, a.g.e., ss. 63-67t. Fahri Çeliker, "I. Cihan Harbinde Türk Savaş Politikası", Askeri Tarih Dergisi, Eylül 1977, sayı 4, Yıl 2, s. 34-35.

Page 76: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

68

3.2. Amiral Souchon'un Karadeniz'e Çıkma

isteğini Tekrarlaması

Amiral Souchon bütün donanma ile Karadeniz'de eğitim

yapmak istediğini 1.10.1914 tarihli başkumandanlığa yazdığı

raporda tekrar ileri sürdü: 11 Türk donanınası bugünkü haliyle

Karadeniz'de vazife görecek bir kabiliyette değil, mürette­

batı denize bile alışmamış. Donanmanın talim ve terbiyesi

için toplu halde Karadeniz'e çıkarak keşif ve atış taliroleri

yapmak zarureti vardır." (207)

Amiral Souchon sadece başkomutanlığa müracaat etmekle

kalmamış, Alman elçisine de başvurmuştu. Elçi de Sadrazam'la

' görüşme sırasında Amiral Souchon'un Türk başkumandanının emri

altında olduğunu kendiliğinden bir hareketle bulunamayacağına

dair söz verince Sadrazam'da Enver Paşa'ya Karadeniz'de eğitim

yapılması iznini verdi. Bu izin üzerine 5 Ekim'de Başkumandan­

lıktan Donanma Komutanlığına ve Bahriye Nazırlığına; "Atış

taliroleri için harp filosunun Karadeniz'e çıkabileceği" bil­

dirildi. İlk günlerde bu eğitimler şüphe çekmeyecek şekilde

normal ve emniyet verecek şekilde yapıldı (208).

Ekim'in ilk günlerinde Osmanlı devletini savaşa sürük­

lemek için Almanya ve Avusturya'lıların baskılarını yoğunlaş­

tırdığını görmekteyiz. Ruslar tarafından ele geçirilen, Avus­

turya telgraflarından anlaşıldığına göre, Osmanlı devletinin

kaderini ellerinde tutan Sardazam ve Enver Paşa, savaşa kesin

olarak karar vermişlerdir ve savaşa;:ı.Karadeniz donanmasıyla başlayacaklardır. Bu durumdan Rusların da haberdar olduğu gö­

rülmektedir. Ni·tekim Enver Paşa' nın kendi kurmay başkanı,

Bronzart Paşa'ya Türk kurmaylarından gizli olarak hazırlattığı

plan ve bu planı bir gün sonra Berlin'e göndermesi durumu

açıklığa çıkarmaktadır (209).

(207) Sabis, a.g.e., ss. 67-68. (208) Sabis, a.g.e., ss. 67-68. (209) Bayur, a.g.e., C. 3, s. 214.

Page 77: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

69

3.3. Mali Problemler ve Almanya'dan Borç

Alma Meselesi

Mali ve ekonomik durumu pek iptidai olan ülkenin en

büyük kısmı, demiryolu ve yoldan mahrum bulunan ancak bir,

iki güvenilir limanı olan ve hemen bütün kara ve deniz taşıt

işleri 'yabancılarla görülen Osmanl~ devletinin savaş çıkınca

ekonomik bakımdan sarsılması tabii idi. Eylül sonlarında Os­

manlı devletinin mali problemleri daha da arttı. Parasızlık

· derdini çözmek için 27 Eylül 1914'de Sadrazam'ın evinde bir

toplantı yapıldı. Almanlardan para istenilmesi bu toplantıda

görüşüldü. Maliye Nazırı Cavit Bey bu görüşmeyi şöyle anla­

tır: "Alınanlardan para istenilmesi görüşüldü. Biz harbe işti­

rak etmeksizin Almanların bize katiyyen para vermeyeceklerine

eminim. Aksi emniyette bulunan Enver!in ısrarı üzerine

Wangenheim'e müracaatta ve Muhtar Paşa'ya (Berlin elçisi) da

yazmaya karar verildi~" (210)

30 Eylül'de M.Muhtar Paşa, Osmanlı devletinin Alman

bankalarından altın olarak 5 milyon Türk Lirası ödünç almak

arzusunda bulunduğunu, .Alman hükümetine bildirdi. Almanya

böyle bir borca karşılık Osmanlı devletinin aktif müdahalesi­

ni öngörmekteydi. 11 Ekim 1914'de Alman elçiliğinde verilen

yemekte elçi Wangenheim Osmanlı devletinin Almanya'dan borç

alma isteğinin kabul edi~diğini artak savaşa girilmemesi için

hiçbir engelin kalmadığını bildifdi. İlginç olan elçinin bütün

kabine erkanını değil de Al~anların yanında savaşa girmeye

taraftar olan Sadrazam, Tal&t ve Halil Beyler ile Enver ve

Cemal Paşa'yı davet etmiş olmasıydı (211).

12 Ekim'de M.Muhtar Paşa gönderdiği telgrafta: Almanla­

rın savaşa girmemiz karşılığında borç vereceklerini bildiri~

yordu ve Almanya hükümeti, "1915'den itibaren her sene

(210) Cavit Bey, 'l!anin 12, 2. Teşrin (Ekim) 1944. (211) Sabis, a.g.e., s. 68.

Page 78: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

70

31 Kanuni evvelde (Aralık) tesviye edilmek üzere yüzde altı

faizli 5 milyon lira avansın··250 bin lirası anlaşmanın imza­

sından on gün sonra, 750 bin lirası Rusya veya İngiltere ile

savaşa girdiğimizden 10 gün sonra, kalanı da savaş ilanından

30 gün geçtikten sonra ayda 400 bin lira olarak ödenecekti."

(212) Bu borcun karşılığında 11 Ekim 1914'de Enver ve Talat

Paşalar, Osmanlı devletini Almanya safında savaşa sokmaya

,karar verdiler (213). Aslında Enver Paşa çok daha önceden

savaşa girme taraftarı idi. "Enver Paşa bu savaşta Almanya'nın

galip geleceğine inanıyor idi. Almanya muzaffer olduktan son­

ra savaşa girmenin bir faydası olamazdı. Zaferin semerelerin­

den faydalanmak için zaferin kazanılmasına yardım etmeli ve

bu uğurda fedakarlık yapmalı idi. Yani savaşa mümkün mertebe

erken girmeli idi." (214) Enver Paşa bu düşüncede olmasına

rağmen, çevresini ve Osmanlı kabinesini henüz tam ikna edeme­

mişti •· Savaş aleyhtarıarının sayısı az değildi, ama devrin

yönlendirici gücü sayılan Sadrazam, Talat ve Halil Beyler,

Cemal Paşa'da buna razı olunca Enver Paşa'ya savaşa girmek

için karar verdirtici ortam oluşmuştu.

3.4. Savaşa Girme Konusunda Bir Toplantı ve

Alınan Karar

Alman elçisinin, Almanların yanında savaşa girmeye ta­

raftar olan vekillere verdiği yemeğin ertesi· günü bir kabine

toplantısı yapılır. Bu toplantıda savaşa girme meselesi tar­

tışılır. Kabine üyelerinin bir k~smı hemen savaşa girme ta­

raftarıdır. Diğer bir kismı ise ilkbalıara kadar beklemeyi

uygun görmektedir. Sadrazam'ın ise tereddüt içinde olduğu gö­

rülür. Bundan sonra yapılan diğer bir toplantıda da Meclis-i

Umumi reisi Halil Beyle Genelkurmay 2. Başkanı Hafız Hakkı

Beyin, General Bronzart'la beraber Berlin'e gönderilerek Türk

ordularının savaş bakımından içinde bulundukları güçlüklerin

(212) Cavit Bey, Tanin 12, 2. Teşrin (Ekim) 1944. (213) Elden, Paristen ....... , s. 21. (214) Enver Bolayır, a.g.e., s. 21.

Page 79: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

71

ve noksanların Alman Genel Karargahına izah edilmesi ve bu

heyetin Sofya'dan geçerken de Bulgarlarla görüşmesi, ayrıca

Donanmanın, Başkomutanlığın sorumluluğunda ve savaşa meydan

vermeyecek şekilde Karadeniz'de tatbikat yapınasi kararı

alınmıştır (215).

3.5. Yoğunlaşan Alman Baskıları ve Enver Paşa

Osmanlı devletinin bir türlü savaşa karar verernediğini

gören Almanlar, tekrar yoğun haskılara başlarlar. 20 Ekim 1914

günü Liman Paşa, istihbarat şube müdürü Kazım Karabekir'e

Türk hükümetinin avutma siyaseti takip ettiğini ama kendisinin,

Goben ve Breslav'ı kullanılmayacak hale getirdikten sonra

Alman subay ve erleri ala~ak Almanya'ya döneceğini, Avusturya

Macaristan'ın yenilgiye uğramalarından sonra, Rusların İstan­

bul'u işgal etmelerine de artık engel kalmayacağını tehditkar

bir ifadeyle belirtir.

Diğer taraftan Liman Paşa'nın yaveri de Enver Paşa'ya

etki yapmaktadır. Yavere göre; Enver Bey savaştan kaçarsa

Almanlar için de Türkler için de iyi olmayacaktır. öte yandan

Liman Paşa'da 20 Ekim'de Enver Paşa ile görüşür. Bu görüşmeden

sonra ilkbalıara kadar savaşa·girmeme kararında olan Enver

Paşa'nın Bronzart ve Hakkı Paşa ile yeniden görüştüğü, ancak

savaşa girip girmeme kararında tekrar tereddüt ve kararsız

kaldığı bilinmektedir (216)

Bunun üzerine 21 Ekim 1914'de Harekat Şube Müdürü A.İ.

Sabis, istihbarat Şube Müdürü Kazım Karabekir ve Genelkurmay

2. Başkanı Hafız Hakkı Beyler bu şartlar altında savaşa gir­

menin zararları hakkında bir rapor yazarak, başkumandan veki­

line verirler. Bu raporun okunup okunmadığı belli değildir.

Ancak bu raporlardan daha evvel Enver Paşa, hükümet tarafından

(215) K.Karabekir, ~.g.e., C: 2, s.356, Sabis, a.g.e., C: 2, s. 69. (216) Sabis, a.g.e., s. 69.

Page 80: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

72

resmen savaşa girmemiz kararlaştırılmadan önce, Liman ve

Bronzat Paşa'larla başbaşa vererek hükümetten ve Türk Genel­

kurmayından gizli olarak savaşı emrivaki yapacak bir hareketi

ve savaş ilanından sonra Cihad ilanı gibi muazzam bir dini

davayı tesbit eden bir vesika imzalamıştır. Enver Paşa'nın

imzaladığı bu belgenin nedeni, Merkez Karargah Kurmay Başkanı

Bronzat PaŞa'nın yaptığı yazılı bir teklife dayalıdır. Şüphe­

siz Bronzart Paşa'da teklif ettiği konulara ait talimatı Alman

hükümetinden almış olmalıdır. 21 Ekim 1914'de Enver Paşa'nın

Bronzart Paşa i·le hazırladıkları rapor Almanca olarak, Bron­

zart'ın imzası ile ve Alman şifresiyle Alman Genel Karargahına

gönderilmiştir (217).

3.6. Bronzart'ın Planı

Enver Paşa'nın Kurmay Başkanı Bronzart Paşa'ya gizli

olarak hazırlattığı plan, "20 Ekim 1914'de vaziyetin muhake­

mesi: Nazır Paşa'nın, Karadeniz'de iki taraf filolarının bir

savaşa sebebiyet vermeleri halinde ne yapılmalıdır? sualine

cevap: Böyle bir halde Osmanlı ordusu savaş hareketlerine baş­

lamalıdır'' diye başlar. Daha sonra İngiltere ve Rusya ile

Balkanların dururnlarını inceledikten sonra da Bronzart Paşa,

"Balkanlarda vaziyet vuzuh kazanıncaya kadar, Trakya'da,

İstanbul civarında ve Marmara havzasında büyük kuvvetlerin

hazır tutulması lazımdır 11 diye devam eder ve Bronzart Paşa

raporunda şu teklifleri ileri sürer:

11 1. Türk filosu savaş ilan edilmeden, Karadeniz'deki Rus

filosuna baskın yaparak orada deniz üstünlüğünü kazanmalıdır.

Hareket zamanı, Amiral Souchon'un reyine bağlıdır.

2. Rusların savaş ilan etmesi üzerine, padişah tarafından

Osmanlı devletinin ve Almanya ile Avusturya-Macaristan'ın

müşterek düşmanıarına karşı cihad ilan edilmelidir.

(217) K.Karabekir, a.g.e., s. 352, Sabis, a.g.e., s. 77.

Page 81: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

73

3. Kafkas hududundaki Türk kuvvetleri o taraftaki Rus kuv­

vetlerini işgal etmelidir.

4. 8. Kolordu gerekirse 12. Kolordu ile takviye edilerek

Mısır üzerine hareket eylemelidir; bu hareketin altı haftadan

evvel icrası mümkün değildir.

5. Eğer Bulgaristan Türkiye ile işbirliği yaparsa, Osmanlı

ordusu, kevvetlerinin bir kısmıyla ya Sırbistan aleyhine yürür

veya böyle bir hareketi Romanya veya Yunanistan'a karşı setre­

der.

6. Eğer Romanya'da b~zimle beraber olursa, Osmanlı ordusu,

kuvvetlerinin çokluğu ile Romanya ordusuyla beraber Rusya aley­

hine yürür.

7. önce üç-dört kolordu ile Odesa taraflarına bir ihraç

hareketi hazırlanır; fakat bunun yapılması, deniz üstünlüğü­

nün temin olunmasına ve Bulgaristan'la Romanya'nın dostane

bitaraflığına bağlıdır. Bundan başka, Alman-Avusturya taarruz

hareketlerinin Rusya içinde ilerlemesi de icab eder.

Bu zamana kadar Trakya'da ve Harmara Havzasındaki Türk

kuvvetleri yerlerinde kalırlar. Balkan devletleri, bize hasım

olurlarsa Türk ordusu Bulgaristan'a karşı hareket eder. Bu

hareketlerin iyi hazırlanmaları ve herşeyden evvel savaş cep­

hanesinin ikmal edilmesi lazımdır." (218)

Bu rapo~un başında yazılı' olan Nazır Paşa'nın 11 Karade­

niz'de iki taraf filolarının bir savaşa sebebiyet vermeleri

halinde ne yapılmalıdır" sorusu durumu açıkça ortaya koymak­

tadır. Demek ki s-avaşa. $ebep olmak düşüncesi olmasa idi, böyle

bir soru sorulamazdı.

·Enver Paşa bu raporu, Türk komutan ve kurmaylarından

hiçbirine haber vermeden kabul edecektir. Bunlar General

(218) Sabis, a.g.e., s. 78-79, K. Karabekir, a.g.e., s. 374, Fevzi çakmak,

Biiyük Har pt e Şark Cephes i Hareketl.er.i, Genelkurmay Yayınları, Ankara, . 1936, s. 6.

Page 82: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

74

Bronzart Von Sellendorff'un imzasıyla ve Alman şifresiyle

21 Ekim'de Alman karargahına gönderilecek ve bir gün sonra da

orada kabul edilecektir.

Bu rapordan anlaşıldığına göre, savaşa Karadeniz'de

meydana gelecek bir olay ile girmek meselesi, önce Enver Paşa

ile Alman sefiri ve Amiral Souchon arasında görüşülmüş, bundan

sonra Alman karargahı umumisi'nin baskısı ile bu karar Enver

Paşa, Liman ve Bronzart Paşa'lar tarafından 20.10.1914'de ve~

rilmişti. Bu karar daha ~onra Talat Beye bildirilmiş. Cemal

Paşa bu karara Bahriye Nazırı olarak iştirak ettirilmiş ve

nihayet Halil Bey ikna olunarak haberdar edilmiştir. Hafız

Hakkı Paşa bir pot kırmasın diye Bronzartfa Berlin'e gönderil­

miş Sadrazam'ı oyalamak için Halil Beyin de bunlarla beraber

veya arkaları sıra gitmesi tertib ve tanzim olunmuştur. Alman

umumi karargahı, Osmanlı devletini bir an evvel savaşa sokmak

için Alman sefiri, Liman ve Bronzart Paşa'ları sıkıştırarak,

bunların 20.10.1914 tarihinden itibaren Başkumandan vekilini

ikna etmelerini istemiştir. Başkumandanın Kurmay Başkanı olan

Bronzart Paşa'nın kendi raporunda, Türk ordularının eksikle­

rini tamamlaması gerektiğini ileri sürerken, "filo savaş ilan

etmeden Karadeniz'deki Rus filosuna baskın yaparak deniz üs~

tünlüğünü kazanmalıdır~ Hareket zamanı, Amiral Souchon'un

reyine bağlıdır" diye mütalaasını yazması anlaşılır gibi değil­

dir. Ayrıca ordunun eksiklerinin tamamlanıp tamamlanmadığını,

Almanya ile ~-karayolunun açılıp açılmadığını, Amiral Souchon

deil, Başkumandan ve onun Kurmaybaşkanı Bronzart Paşa bilecek­

tir. Şu halde Karadeniz'de baskın hareketinin zamanını kendi­

lerinin tesbit etmeleri lazım gelirdi. Bu iş Amiral Souchon'a

bırakılamazdı. Bu raporun en kötü ve şüpheli noktası bu şekli

ile nasıl kabul olunduğudur. Baskın zamanı kestirildikten son­

ra, uygun fırsatı kollamak Arniralin vazifesi idi. Bu rapordan

sonra Bronzart Paşa ile Hafız Hakkı Paşa'nın Berlin'e gönde­

rilmelerine sebep belki de hükümet tarafından 10 gün evvel

verilmiş olan bu kararı yerine getirmek isteğiydi (219).

(219) Sabis, a.g.e., s. 78-83. '_., . • •. 'l

:_~.

Page 83: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

75

4. osmanlı Devleti'nin Savaşa Girişi

Bronzart Paşa'nın 21 Ekim'de Alman Genel Karargahına

gönderdiği sekiz maddelik rapordan bir gün sonra 22 Ekim'de

Enver Paşa Amiral Souchon'a şu sözlü emri verir:

"Filomuz, Karadeniz'de üstünlüğü elde etmelidir. Rus

filosunu arayınız ve savaş ilan etmeden bulduğunuz yerde ona

hücum ediniz" (220).

Almanların yayınladıkları vesikalara göre Enver Paşa

bu emri Talat ve Halil Beylerle görüşmeden evvel vermiştir.

Bu emri verdikten sonra Enver Paşa, Talat Paşa ile be­

raber akşam üzeri Mebusan Reisi Halil Beyin evine gider. Ara­

larınd~ savaşa girip, girmeme konusunda tartışmalar olur.

Talat Bey bu toplantıda; Alman ve Avusturya elçileri­

nin savaşa girme konusunda Osmanlı devletini yoğun baskı al­

tına aldıklarını öte yandan, itilaf devletlerinin Osmanlı dev­

tinin bağımsızlığını garanti etmemelerine rağmen Alman subay­

larının Osmanlı ülkesinden çıkarılması Konusunda baskı yaptık­

larını bu durumda hem müttefiklerin güveninin kaybolduğu hem

de diğer devletlerin düşmanlığının günden güne arttığını, bu

nedenle kesin karara varma zamanının geldiği görüşünü savunur.

Halil Bey ise; Alman ve Avusturya elçilerini eleştirerek Os­

manlı devletinin kendilerine yapabileceği en büyük yardımı

Boğazları kaparnakla yaptığını, ,şu sıralar savaşa girilirse,

Bulgarların da saldırıya geçeceklerini ve Osmanlı devletinin

iki ateş arasında kalabileceğini ileri sürer.

Bu görüşmelerden sonra Talat Beyin önerisiyle Halil ve

Hafız Hakkı Beyi Berlin ve Viyana'ya gönderme ve Halil Beyin

söylediklerini onlara da aktarması kararı alınır. Sadrazarnın

da onayı alınarak bayramın ilR günü Halil Beyin Berlin'e

gitmesi kararlaştırılır (221).

(220) Sabis, a.g.e., s. 93. (221) Cumhuriyet, 15 ve 16 Kasım 1946, "Halil Menteşe'nin Anıları" 28 ve 29.

Page 84: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

76

Halil Beyle yapılan bu görüşme ve Enver Paşa'nın 22

Ekim'de Amiral Souchon'a verdiği Rus donanmasına saldırma emri

arasındaki tezat bir samimiyetsizlik örneği idi.

Enver'in Ruslara saldırma emrini öğrenen Alman Büyükel­

çisi 23 Ekim'de deniz ateşesi Humann'ı Osmanlı Genel Kararga­

hına gönderir ve o da yazılı olarak ve kendi imzası ile Enver

Paşa'nın yaverine şu notu yazdırır:

"Enver Paşa'nın yaverine;

Alman elçisi, eğer Rusya ile bir hadise çıkarmaktan iba­

ret olan Enver Paşa'nın planını gerçekleştirmek lazım geliyor­

sa Enver Paşa'nın yazılı bir tebliğinin filo kumandanı Amiral

Souchon'un elinde bulunması fikrindedir. Aksi takdirde, Enver

Paşa için herhangi bir askeri muvaffakiyetsizlik ve siyasi

talihsizlik halinde Alman siyasetinin vahim bir derecede iti­

bardan düşürmesi ve bu yüzden son derece me'şum neticeler doğ-\)

ması kaçınılmaz olur (222).

Bu ifadelerden anlaşıldığına göre; Elçi Wangenheim,

eğer Enver Paşa ağır yenilgiye uğrar veya ölürse ya da Osmanlı

siyasası herhangi bir biçimde değişirse :işbaşındakiler,

"bizim niyetimiz yoktu, Almanlar bizi savaşa sürükledi" dememe­

leri için Almanların elinde Osmanlı Başkomutan Vekilinin ya­

zılı bir emri olmalıdır-demekteydi.

24 Ekim'de Rusların Vistül muharebesini zananıp karşı

taarruza geçmeleri ve Almanlar ile Avusturyalıların geri Çe­

kilmeye başlamaları üzerine, Enver Paşa Amiral Souchon'a şu

yazılı emri verir:

"Bütün filo Karadeniz'de manevra yapmalıdır. Vaziyet

müsait bulduğunuz anda Rus filosuna hücum ediniz, muhasemata

başlamazdan önce bu sabah size verdiğim gizli emri açınız.

(222) Sabis, a.g.e., C: II, s. 84.

Page 85: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

77

Sırbistan'a mühimmat naklinin önüne geçmek için yukarıda kabul

edilmiş olduğu üzere hareket ed_iniz." (223)

Filonun eksiklerini tamamlamakla görevlendirilen Cemal

Paşa'nın bu emirden haberdar olmaması düşünülemez. Bu emirler­

le Almanlar hem Türkiye'yi savaşa sokmak için fırsat elde et­

mişler hem de savaşa girme sorumluluğundan kendilerini kurtar­

mışlardır.

Türk filosunun Amiral Souchon koroutasında savaş için

Karadeniz'e çıkması kesin olarak bu emirle sağlanmış oluyordu.

Bu karara göre Alman Deniz Ateşesi Humann, Yavuz (Goben) zırh­

lısının Alman olan süvarisine ertesi gün şu yazıyı göndermiştir.

"26.10.1914

Goben Süvarisine

Gemide ihtimal birgün büyük bir tarihi ehemmiyet kaza­

nacak iki vesika elinizdedir. Biri Enver Paşa'nın gizli emri,

diğeri Amiral Souchon~a verdiği talimat ...

Belki, Goben büyük kudretine rağmen mahvolabilir; bunun

için bu vesikaları karada bırakmak münasiptir. Sefirin aşağı­

daki talimatını Amiral Souchon'a bildirmenizi rica ederim.

1. Hemen denize açılın,

2. Maksatsız, hedefsiz değil, fakat bütün vasıta ve kudre­

tinizle çarpışınız.

3. Mümkün ise hareketlerin neticelerinden mühimmat ve in­

san kayıplarından Berlin'e çabuk haber veriniz." (224)

Enver Paşa ile Bronzart Paşa'nın birlikte 21 Ekim'de

Almanya'ya gönderdiği savaş planında savaşın ilanından önce

Rus donanmasına karşı, baskınla üstünlük kazanmak söz konusu

idi~ 25 Ekim'de Enver'in Souchon'a verdiği saidırma emrinde

(223) Mustafa Baloğlu, "I.Dünya Savaşına Girişimizle ilgili Tartışmalar ve Yeni Belgeler," Tarih ve Toplum, Haziran 1993, Sayı 114, s. 341. Sabis, a.g.e., C: II, ss. 84-85, Jackh, a.g.e., ss. 150-151.

(224) Sabis, a.g.e., C: II, s. 86.

Page 86: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

78

ise "vaziyeti müsait bulduğunuz anda Rus filosuna hücum ediniz"

denilmekle, üstünlük kazanma yönü bırakılmış olup sadece "mü­

sait vaziyet"te saidırma emri veriliyordu.

4.1. Karadeniz Çarpışması

Osmanlı savaş filosunun Karadeniz'e hareketinden birgün

önce 26.10.1914'de gazetelerle, Ana.dolu Kavağı'ndaki Kırmızı

Fener'in bu akşamdan itibaren yakılmayacağı ilan olundu. Daha

evvel Karadeniz·• e çıkıldığı zamanlar böyle bir tedbir alın­

mamıştı.

25.10.1914'de Bronzart Paşa ile Hafız Hakkı Bey trenle

Almanya'ya hareket etmişlerdi. Hafız Hakkı gizli tertiplerden

habersiz Alman Genel Karargahına Osmanlı ordusunun ilkbahara

kadar s.avaşa girişinin geciktirilmesi lüzumunu anlatmaya gidi­

yordu. Fakat Halil Beyin hareketi beşgün sonraya:bırakılmıştı.

Bunların hepsinin neden beraber hareket etmedikleri dikkate

değer. Halil Beyin hatıralarında bu konu izah edilmemiştir.

Enver ve Cemal Paşa'ların emirleri elde olarak donanma

27 Ekim akşamı Karadeniz'e açıldı. Dışarı çıkınca karanlıkta

Amiral gemisi olan Yavuz'dan öbür gemilere "savaşa hazır olu­

nuz'' işareti verildi. Aynı zamanda Türk gemilerine Cemal Paşa'­

nın yukarıda görülen Amiral Souchon'a ait emri ile Arniralin

her gemiye verdiği görevleri bil~iren zarflar gönderildi. Bun­

lara göre Yavuz Sivastopol'a, Midilli Kerç'e, Hamidiye Yalta

ve Kefe'ye, Berk Novorossiski'ye, Gayret ve Numune Odesa'ya

saldırmakla görevlendirilmişlerdi. Donanma Karadeniz'e açıl­

madan önce Samsun adında ufak bir torpil gemisi Sivastopol

limanının ağzına torpil dökmek üzere yola çıkarılmıştı. öbür

gemiler gidecekleri limanlara doğru yol alırken Yavuz önce

iki savaş gemisiyle Amasra'ya gidip orada demirlemiş ve Sivas­

topal ağzının torpillendiği haberini alınca 28 Ekim akşamı

Amasra'dan kalkıp 29 Ekim sabahı karanlığında Sivastopol'a

varmıştı. Tabyalarla ateş düellosu yapan Yavuz yakınlarda

Page 87: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

79

bulunan ve torpil taşıyan pirot Rus nakliye gemisini batır­

mıştı (225).

Amiral Souchon 29 Ekim sabahı Osmanlı genel karargahına

çektiği telgrafta şöyle diyordu:

"Rus donanınası 27 ve 28 Ekim'de Türk donanmasının bütün

hareketlerini izleyerek yaptığı eğitim ve tatbikatları sürekli

taciz etmiş ve. bugün düşmanca hareketlere başlamıştır. Bir Rus

torpil gemisi, 3 torpido bot ve bir kömür gemisinin düşmanca

düşüncelerle Karadeniz Boğaz ı ';na ilerlemesi üzerine Goben ta­

rafından torpil gemisi batırılmış bir torpido ağır şekilde

tahrip edilmiş ve kömür gemisi de ele geçirilmiş, 3 subay, 72

er esir alınmiş, Sivastopol bombalanmış, Breslav da Novoro­

sisky '.i tahrip etmiştir. 11 (226)

Bunun üzerine Osmanlı devleti de vilayet ve mutasarrıf­

lıklara çektiği telgrafta, "bugün Karadeniz'de Sefain-i Osma­

niye'ye karşı Rusya sefaini tarafından ateş açıldı. Bilmukabe­

le bir Rus kruvazörü ile terpidesunun hatırıldığı telsiz

telgrafla haber alınmıştır. Bilahare alınacak malumata göre

talimat verilecektir ... 11 ( 221) diyordu.

Amiral Souchon'un çektiği telgrafta görüldüğü gibi

Ruslar fiilen Osmanlı donanmasına saldırmışlardır. Osmanlı

devletinin yayınladığı resmi bildiride de Rusların taarruz

etti~i belirtiliyordu. Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili

Enver Paşa'da 1915 yılında Meclis-i Mebusanda yaptığı bir

konuşmada 11 ••• mümkün mertebe savaştan tevakkiye çalışıldı;

fakat Karadeniz'de Rusların suikasti neticesi patlayan toplar

(225) Ş.Doruker, "Halil Menteşe Hatıratı Münasebetiyle", Cumhuriyet, Mart 1964, Sabis, a.g.e., s~ 100-103.

(226) B.A. DH-$.F.R., Dosya No: 46, Belge No: 105 ve DH-ŞFR., 46/108, Karabekir, a.g.e., C: LI, s. 364, Sabis, C: II, s. 103-104. Kraus TH-Dönetz Karl, Şanlı Yav~z ve Midilli, Çeviren: M.Çağrı, G.Yalvaç, Demir Yayınları, istanbul, 1974, ss. 112-124, Tanin, 31 Teşrin-i evvel 1330.

(227) B.A. DH-Ş.F.R. Dosya No: 46, Belge No: 105.

Page 88: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

80

bizi de bu harbe soktu" (228) derken, Rusların Osmanlı donan­

masına saldırdığını söylüyordu.

Padişah da Meclis-i Mebusan'ın açılış konuşmasında

"müsellah bitaraflık ilan edilmişken Donanınayı Hürnayunumuz

Karadeniz'de Rus donanmasının tecavüzatına düçar olmuş, Düvel-i

Mezküreye karşı hal-i harp·ilan ile hudutlardaki ileri hareket

ernrini verdim" diyordu (229).

Son yıllarda Amerikalı Prof. Ulrich Trurnpnez Alman

Dışişleri arşivlerindeki çalışmalarına dayanarak Karadeniz

çarpışrnası için şunlaiı yazar: " ... Harbe giriş .şartı olarak

Enver, Cemal, Talat ve Halil Beyler, Alman elçisi Wangenheirn

2 milyon Türk Lirasını ve aynı değerde külçe altını emrinde

bulundurduğunu ispat eder et~ez Souchon'un Rus filosuna taar­

ruz emri alacağını açıkladılar .... Çok evvelden hazırlanmış

olduğu gibi açış darbesi Rus filosuna indirilecek bir baskın

taarruzu ile başlayacaktı. 29 Ekim'de Rus limanları taarruz

edildi." (230)

Karadeniz olayından birkaç gün sonra Yeşilköy civarın­

da yapılan bir tatbikat sonunda Rus abidesi karşısında bir

konuşma yapan Cemal Paşa, Karadeniz olayının Amiral Souchon'un

kendiliğinden yaptığı bir hareket olmadığını, Türklerin milli

istiklal ve haklarını silahlarıyla sağlamak veya şerefle öl­

mek için savaşa girdiklerini söyleyecektir (231).

öte yandan yakalanan Rus'gemicilerinin sorgulanmaları

sonucunda şu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Alman Amirali Souchon'

un dediği gibi Rus gemileri ile Osmanlı donanınası Boğaz dolay­

larında değil Sivastopol yakınlarında karşılaşmışlardır (232).

osmanlı devleti yalnız torpil ve fındık yüklü iki taşıt gemi­

sini batırarak ve kömür taşıyan bir gemiyi ele geçirerek

(228) M.M.Z.C., 22 Eylill 1331 (1915), C: 1, i, 35, s. 490. (229) M.M.Z.C., 1330, D. III. S. i 1. içt. s. 1. (230) Cwnhuriyet Gazetesi, 28 Mart 1963. (231) Elden, a.g.e., s. 20, Karabekir, a.g.e., s. 383, Sabis, a.g.e., s.97-98. (232) K.Karabekir, a.g.e., C: II, ss. 365-366.

Page 89: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

81

saldırgan duruma bürünmüştü ve kışın başında savaşa sürüklen­

mişti. Konu ile ilgili olarak P:.i. Sabis, "şu tetkik ve müta­

laaya göre, bizim filomuz 29.10.1914 sabahı Sivastopol ve

Novorosisky limanıarına ilerleyip bombardıman yapmasaydı belki

30 Ekim sabahı Rus gemileri Boğaz'ın önüne gelecekler, torpil

dökerken yakalanıp ateş başlayacaktı. Netice aynı ise de şekil

ve yol bize daha uygun olurdu. Amiral Souchon'un belirtildiği

gibi Rus filosu hiçbir yerde görülmemiştir. İlk olaydan birgün

sonra 30.10.1914'de Yavuz Odesa'yı topa tutmuştu" demektedir

(233).

4.2. Hatıralara Göre Karadeniz Olayı

Karadeniz'de meydana gelen olayın İstanbul'daki tepkile­

ri ve hatıralara yansıyan yönü şöyle idi: Sultan Reşad'ın

başkatibi Ali Fuat Türkgeldi olaya ilişkin şunları yazar:

"Kurban bayramı gecesi başmayenci Tevfik Bey beni uyandırd.:ı...

Rus ve Osmanlı donanmaları arasında çarpışmanın meydana gel­

diğini, durumu padişaha söylememiz gerektiğini ve bunun için

de gerçeği öğrenmek için harekete geçmemizi istedi. Enver ve

Cemal Paşa'lara müracaat etmek istedik. Ancak Enver Paşa'nın

yatmış olduğunu, Cemal Paşa'nın da yemekli bir davette olduğu­

nu öğrendik. Sabahleyin bayram alayı için sarayda toplandığı­

mızda vekillerin bile olaydan haberleri yoktu. Enver ve Cemal

Paşa'larla Talat Bey gelince olayı öğrendik." (234)

Burada dikkat çeken nokta ~udur: Amiral Souchon'un ra­

poru öğleden evvel tellemiş ve Osmanlı Genel Karargahı onu

akşama doğru almıştır. Resmen başkomutan olan padişah ise an­

cak ertesi sabah bayram alayı sırasında haberdar olacaktır.

Aynı şekilde hükümet üyeleri de olaydan haberdar değildi.

Talat Paşa ise Karadeniz olayı ile ilgili olarak:

(233) Sabis, a.g.e., C: II, s. 106. (234) Türkgeldi, a.g.e., s. 129 vd.

Page 90: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

82

"Bu hadiseden hiçbirimiz önceden malumattar değildik.

Fakat herkes gibi, ben de Enver Paşa'nın haberi olduğuna kani

idim. Bayram günü Meclis~i Mebusan Reisi Halil Beyin evinde

toplandık. Ben Enver Paşa'ya epeyce hücum ettimse de hiç ha­

beri olmadığını yeminle temin etti" demekteydi (235).

Talat Beyin Karadeniz saldırısından önceden haberi ol­

duğu Cavit'in 21 Nisan - 4 Mayıs 1915 günlü hatırasından anla­

şılmaktadır. Orada Cavit Bey Bulgar elçisi Toşef'in kendisine

Karadeniz hadisesinden iki gün önce Talat Beye rastladığını

ve Talat Beyin elçi Toşef'e biz Almanlarla yürümeye kesin ka­

rar verdik dediğini anlatmaktadır (236).

Cemal Paşa ise, "Karadeniz olayını İngiliz dostum Mösyö

Weir bana bildirdiğinde ona haberim olmadığını söylemiştim.

Halbuki Enver Paşa bana olayı 5-6 saat önce bildirmiş ve s·onuç

olarak harbe girdiğimize dair şüphe kalmamıştı. Bu konuda he~

nüz bilgim olmadığı cevabından başka birşey söyleyemiyord~J (237) demektedir.

Bayramın ikinci gunu (31 Ekim) de tebrike giden Ali

Fuat Beye "Almanlar bizi harbe sokmak istiyorlar. Bir harbe

girmeliydik amma, onların ihtiyar edecekleri zamanda değil,

bizim i.htiyar edeceğimiz zamanda" diyen Sadrazam Said Halim

Paşa, mütarekeden sonra isticvabında şöylediği şu sözler bo­

caladığını ve acizliğini göstermektedir:

"Bu günkü teçrübeme binaen itikadım şudur ki makam-ı

sadaret -ki ben bunu pek acı surette tecrübe ettim- hiç bir

şey yapamaz, o Nazırıarın insafına kalmıştır. Çünkü Nazırlar

ne isterlerse yaparlar, bunlardan Sadrazam'ın katiyyen haberi

olmaz . " ( 2 3 8 )

(235) Talat Paşa, a.g.e., s. 29. (236) Cavit Bey, Tanin, 21 Nisan 1944. (237) Cemal Paşa, a.g.e., ss. 149-150. (238) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 251.

Page 91: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

83

Karadeniz olayını sonradan öğrendiğini söyleyen Kazım

Karabekir, bu olayın Enver ve Cemal Paşa'larla Alman Islah

Heyeti Başkanı Liman Von Sanders'de büyük sevinç yarattığını

yazar (239). Enver Paşa'ya gelince: Her ne kadar,"Rus donan­

masına tecavüz için emri ben vermedi~1

dediyse de, Türkçe ve

Almanca yazılmış ve altında imzası olan ve Amiral Souchon'a

yazdığı emir sözlerini yalanlamaktadır. Bu emri eserine aynen

alan Wallach ise, gizli emrin Cemal Paşa eliyle Amiral Souchon'a

verildiğini yazar ve şu hükme varır: "İttihat ve Terakki komi­

tesinin rızası ve Türk Harbiye Nezaretinin kesin emri olmadan

bu donanma harekatı yapılamazdı. Enver'i vatan haini olarak

suçlamak büyük yanılgı olur." (240)

Osmanlı sarayında başınabeynci olan Lütfi bey ve Osmanlı

devletinin Berlin elçisi Mahmut Muhtar Paşa Amiral Souchon'a

ateş emrinin Enver Paşa tarafından verildiğini yazarlar (241).

5. Karadeniz Olayından Sonraki;Gelişmeler

Rus limanlarının topa tutulması üzerine İstanbul'da

bulunan İngiliz, Fransız ve Rus büyükelçileri toplanıp Osmanlı

hükümeti kara ve deniz kuvvetlerine mensup her rütbede ve her

silahtan bütün Almanları geri göndermeyi kabul etmezse pasa­

portlarını isteyip İstanbul'dan ayrılacaklarını Sadrazam'a

bildirirler. 30 Ekim'de Rus Dışişleri Bakanı Sazanof'tan Rus ,.

elçisi Girse, Osmanlı ülkesini terk etmesini isteyen bir tel

gelir. Bu teli Sadrazam Said Halim Paşa'ya bildiren Girs'e

Sadrazam, Osmanlı devletinin savaş istemediğini, Amiral

Souchon'un "önce Rus donanmaları saldırdı" sözüne inanmadığını

Almanları yola getirebileceğini söyler (242).

(239) K.Karabekir, a.g.e., C: II, ss. 360-362. (240) Wallacll, a.g.e., s. 150. (241) Lütfi Bey, Osmanlı Saray.ının Son Giinleri, Hürriyet Yayınları, 1st.,

T.y. ss. 341-342., Mahmut Mıılıtar Paşa, a.g.e., s. 260. (242) Mutluçağ, a.g.e., s. 122.

Page 92: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

84

Daha sonra ingiltere ve Fransa elçileri hükümetlerinin

talimatları do~rultusunda pasaportlarını isteyeceklerdir.

Fransız elçi, Cavit Beye, Osmanlı devletinin Alman Askeri

Heyetini geri göndermesi halinde savaşın önleneceğini ümid

ettiğini söyler (243).

5.1. Hükümet tlyeleri Arasında Yapılan Toplantı ve

Karadeniz Olayının Değerlendirilmesi

29 Ekim günü Sadrazam'ın yanında yapılan toplantıda

ertesi gün (30 Ekim) umumi merkezle beraber toplanılmasına

karar verilirse de Çürüksulu Mahmut Paşa'nın direnmesi üzerine

ondan önce bir Meclis-i Vükela toplantısı olur. Hükümetin ne

derece aldırışsız ve samirniyetsiz olduğunu ifade etmek için

Mahmut Paşa'nın isticvap sırasındaki sözlerine bakmak gere­

kir: " ... Bendeniz meselenin gayet mühim olduğunu söyledim.

Bilcümle vükelaya haber verilip derhal Meclis-i Vükela akti

lüzumundan bahsettim. Çünkü Seyhülislam Efendinin, Süleyman

Elbüstani ve O~kan Efendilerin bu hususta malumatı yoktu ..•

hadiseyi sonradan Beyoğlu'nda duymuşlar ... Halbuki böyle bir

meselede derhal bir karar ittihaz etmek lazımdı ... Sadrazam

muayedeye gelmemişti. Meclis-i Vükela'nın her halde akdi lazım

geldiğini Talat Bey ile rüfekay-ı kirama söyledim ... Talat

Bey harfiyen şöyle dedi: "saat üç'te Sadrazam'ı tebrike gide­

riz ve. o vakit bu i şten de konuşuruz." ''Görülüyor ki tebrik (.

resmi meseleye takdim olunuyordu." (244)

Görülüyor ki Osmanlı devletini idar~ edenler devlet

işlerinden sorumlu olan vükelayı toplayıp işi, her kanuni

devlette olduğu gibi onlarla görüşüp karara varacakları yerde

hiçbir bakımdan sorumlu olmayan it·tihat ve Terakki merkez-i

umumisi üyeleriyle vükelayı bir arada toplamayı savaşa karşı

olan nazırıarı sindirmeyi düşünüyorlardı.

(243) Cavit Bey, Tanin 19, ikinci 2'eşrin 1944. (244) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 188.

Page 93: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

85

30 Ekim'de Sadrazam'ın yalısında toplanıldı. Maarif

Nazırı yoktu. Çürüksulu Mahmut Paşa, Cavit Bey, Süleyman Elbus­

tani Bey ve Oskan Efendi savaşın kesin olarak karşısında olduk­

larını buna katılmak istemediklerini söylerler. Bu olursa çe­

kileceklerini anlatırlar.

Osmanlı devletinin karşı karşıya kaldığı bu olaydan

nasıl çıkılacağı konusunda sıra gelince Talat Bey bunun için

24 saat düşünmeyi ileri sürer. Amaç İttihat ve Terakki merkezi

umumisi üyelerinin de fikrini almaktır. Ancak Mahmut Paşa:

"Hadisenin üzerinden 24 saat geçti, bunun için 48 saat geçir­

mek iyi olmaz, ne yapmak lazımsa derhal yapmalı" deyince gö­

rüşmelere devam edilir. Verilen karar: Ruslara bir nota yazı­

lıp donanma taarruzunun hükümetin buyruğu ile yapılmadığını,

onun geriye çağrılmış olduğunu, Rusların da donan mallarını

bizim tarafa göndermemeleri gerektiğini, bildirmektir.

Cavit Bey bunun yetmeyeceği._ve barış isteniliyorsa

Goben ve Breslav'dakiler de dahil bütün Alman subay v.s. hemen

geri göndermek şarttır der. Mahmut Paşa'da kendisini destekler.

Ancak Enver ve Cemal Beyler buna muhalefet edeceklerdir (245) .

Toplantı bir nota yazmak kararı ile dağılır. Alman su­

baylarını geri göndermek iş~ olduğu gibi kalır. 30 Ekim gecesi

de Nazırlarla beraber İttihat ve Terakki merkez+i umumi üye­

leri toplanır. Sadrazam, gemilerin Karadeniz'e çıkmasına karşı

iken Amiral Souchon'un askeri namus sözü verdiğini Alman elçi­

sinin de Karadeniz'de bizi savaş~ sürükleyecek harekette bu­

lunulmayacağına dair güvence vermesi üzerine talim için Kara­

deniz'e çıkmasına izin verdiğini, memleketin menfaatini barış­

ta gördüğünü, savaşa girilirne g.örevini bırakacağını Kafkas­

ya'yı idare edecek kabiliyette olmadıklarını ve Mısır'ın Osman­

lı hakimiyesini istemediklerini söyler. Toplantıda hiç kimse

savaşa hemen girme taraftarı değildi. Cavit Bey'de Türk-Alman

ittifakının Osmanlı devletini savaşa mecbur ettiğini Alman

imparatorunun "Bulgarlarla ittifak yaptık" diyerek bizi

(245) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 69 v.d., s. 189 v.d.

Page 94: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

86

aldattığını söyler. Daha.sonra alınacak kararlar üzerinde duru­

lur. Cavit Bey, savaşın önünün ~ncak Alman heyetlerinin geri

gönderilmesiyle alınabileceğini ve Amiral Souchon'un azı edilip

bunun Rusya'ya bildirilmesini istedi. Halil Bey ise bu tekli­

fin Alınanları gücendireceğini, şimdilik Rus elçisine yalnJ.z

donanmanın artık Karadeniz'e çıkmayacağını -Rus donanması-da

dolaşmamak şartı ile- söylemekte ve mesuliyeti Rus donanmasına

atmakla yetinilmesinl söyledi. Garip olan Enver Paşa 'nın tutu-·

mu idi. Enver Paşa Kafkasya'ya;bahardan evvel askeri harekat

yapmanın mümkün olamayacağını, Suriye'deki ordunun altı hafta-

dan evvel hareket edemiyeceğini belirtir. Sanki bahardan önce

savaşa girmek istemeyen bir tavır sergilanekteydi •

. Toplantıda Rus Büyükelçiliğine yazılacak notanın Halil

ve Cavit Bey'lerce hazırlanmasına karar verildi. Toplantıdan

sonra Cavit Bey Fransız elçisi Bompar ile görüştü. Ona, Donan­

manın Karadeniz'e çıkmaması sağlanırsa ve Osmanlı devleti Alman

Islah Heyeti'ni geri göndermeyi kabul ederse savaşın önünün

alınıp alınamayacağını sordu. Aldığı cevap ise, ancak Almanla­

rın geri gönderilmesi şartıyla Rusların tatmin edilebileceği

idi. Cavit Bey daha sonra Rus müsteşarı Gülkeviç'i gördü.

Bombar'a yaptığı önerileri ona da yaptı. Fakat bir sonuç ala­

madı (246).

5.2. Savaş Kararının'Alınışı

31 Ekim'de Osmanlı notası Petrograd, Londra, Paris ve

Romen büyükelçiliklerine tellenir. Ama asıl muhatap Rus hükü­

metidir. öbür büyük ve orta elçiliklerine de bilgi edinmeleri

için gönderilir. Protesto müsveddelerini Bahriye Nazırı Cemal

Paşa yazmış Sadrazam Said Halim Paşa imzalamıştı. Nota da,

Karadeniz'de meydana gelen olaya "Rus donanmasının sebeb ol­

duğu" üzülerek bildirilmiştir. 31 Ekim 1914 tarihiyle Rusya'ya

(246) Harp Kabinelerinin isticvabı, aynı yer.

Page 95: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

87

gönderilen notada ayrıca "Rus donanınası tarafından meydana ge­

tirilen düşmanca hareketin iki ülke arasındaki dostane iliş­

kileri ihlal etmesinin çok üzücü olduğu Babıalinin meseleye

uygun bir şekilde çözüm yolu bulmak ve benzeri durumların tek­

rarlanmasını engellemekten çekinmeyeceği ve bunun için, bundan

sonra donanmamızın Karadeniz'e çıkmamasına karar verildiğinden

Rus donanmasının da bizim sulara gelmemesi ... " de eklendi. Rus­

ya ise verdiği cevabi notada, derhal bütün Alman Karadeniz

kuvvetlerinin memleketlerine geri gönderilmesini şart koşuyor­

du ( 24 7) .

Ancak fiilen çarpıŞılırken önemli bir savaş unsuru olan

Almanlardan Osmanlı devleti tabii vazgeçemezdi. Zeten Rusya'nın

bu notası İstanbul'a varmadan önce Rus Büyükelçisi Giers ve

·elçilik görevlileri 31 Ekim'de İstanbul'dan ayrılarak memle­

ketlerine dönmüşlerdi (248).

1 Kasım'da da İngiliz ve Fransız Büyükelçileri İstanbul'u

terk ettiler. İngiliz, Fransız ve Rus Büyükelçilerinin İstan­

bul'dan ayrılmalarından sonra ilk meclis-i vükela 2 Kasım'da

toplandı. Karadeniz olayı ile istifa etmeyi düşünen ama, Talat,

Enver ve Cemal Paşa'ların ısrarı ile hükümetten çekilmeme kara­

rı alan Sadrazam Said Halim Paşa toplantıda yaptığı konuşmada

son günlerde olup biteni resmi bir şekilde anlattıktan sonra

Osmanlı devletinin kendini Rusya, İngiltere ve Fransa hükümet­

leriyle savaş durumunda saymak zorunda olduğunu ve bunu yazı

ile padişaha bildirilmesini iste~i (249). Bunun üzerine kabine

savaşın zorunlu olduğunu kabul ederek padişaha bildirdi. Padi­

şahın onayı alınarak 11 Kasım 1914'de de savaş ilan iradesi

yayınlandı (250). Sadrazam Said Halim Paşa, Enver Paşa, Dahi­

liye Nazırı.Talat Paşa, Adliye Nazırı İbr~him Bey, Bahriye

Nazırı Cemal Paşa, Maarif Nazırı Şükrü Bey, Şeyhülislam Hayri

(247) Harp Kabinelerinin isticvabı, s. 76. (248) B.A., DH-Ş.F.R. 46/114. (249) K~Karabekir, a.g.e., C: II, s. 372. (250) Belgelerle Tüı·k Tarihi, C: .III, 1968-69, s. 13-18, Takvim-i Vekayii

23 Zilhicce 1332 ve 30 Teşrin.ievvel 1330, No: 1990.

Page 96: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

88

Bey'in aldıkları karar sonucu padişahın imzaladığı savaş ilan

iradesi, 11 Kasım 1914'de ilgili makamlara ve o günkü gazete­

lere bildirilmiştir. Padişah bu irade de; Osmanlı donanmasının

29 Ekim 1914 günü Karadeniz'de manevra yaptığı sırada sonradan

anlaşıldığı üzere Boğaza torpil dökmek amacıyla hareket eden

Rus donanmasının bir kısmı tarafından manevralarının engellen­

diğini saldırıda bulunulduğunu, Osmanlı donanmasının buna kar-, . şılık vermesine rağmen Rusya'ya müracaat edilerek olayın sebep­

lerinin araştırılması teklifinde bulunulduğunu, ama Rusya'nın

bu teklife cevap vermediği gibi, elçisini geri çağırdığı kuv­

vetleri de harekete geçirerek Erzurum sınırını aştığını bu

sırada İngiltere ve Fransa devletlerinin de elçilerini çektik­

leri gibi Çanakkale Bağazı'nı ve İngiltere'nin ayrıca Akabe'yi

bombaladığı sonradan bu devletlerin de Osmanlı devletine savaş

ilan ettiğini bu durum da üç devlet ile savaş ilanına karar

verdiğini bildiriyordu (251).

Aynı tarihli "Orduma, Donanmama" başlıklı padişah bil­

dirisinde de "asker evlatlarıma, dünyanın en cesur iki ordu­

suyla silah arkadaşlığı ettiğimizi unutmayınız" deniliyordu.

Beyannarnede ortaya çıkan sorunlar arasına, Rusya, İngiltere

ve Fra~sa'nın "zalimane idare altında iniettikleri milyonlar~

ca ehli islamın din bakımından ve kalben bağlı bulundukları

Halifeliğe karşı her zaman kötü fikir beslemekten vazgeçmedik­

leri eklenmiştir (252).

14 Kasım tarihli Fatih Ca~iinde ilan edilen cihat fetva­

sında ise Osmanlı hükümdarının hem padişahlığına hem de hali­

feliğine yönelik saldırılara son verileceği ve bütün müslü­

manların halifeliğin etrafında birleşmeleri gerektiği bildiri­

liyordu (253).

(251) Belgelerle Türk Tarihi, a.g.e. (252) islam Mecmuası, Sayı 15, 16, Teşrini Sani 1330, s. 445. (253) B.A. DH-Ş.F.R., 47/14, Ayrıca: Padişahın Hırka-i Saadetle Milleti

Savaşmaya Davet Eden Nutıığun Müsveddesi için Bkz. B.A., Ali Fuat Türkgeldi evrakı, 5/116.

Page 97: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

89

2 Kasım'da Rusya, 5 Kasim'da İngiltere ve Fransa Osman­

lı devletine savaş ilan edince Osmanlı devleti de 11 Kasım'da

bu üç devlete savaş ilan etti. Meclisierin kapalı olduğu dö­

nemde alınan bu savaş kararını padişah 14 Aralık 1914'de

Meclis~i Mebusan-ın açılış konuşmasında Rusların Karadeniz'de

Osmanlı donanmasına saldırması sonucu verdiğini bildiriyor-

du ( 2 54) .

Meclis-iMebusan ve Meclis-i Ayan'da okunan padişahın

bu hattı hümayun~u için Süleyman Kani İrtem, o güne kadar

savaşa girişle ilgili söylenen yalanların bu hatt~ı hümayunda

yer aldığını söylemiştir (255).

Padişahın açış nutkuyla çalışma dönemine giren Meclis-i

Mebusan'da savaşa girişle ilgili olarak hiç bir tartışma ve

eleştiri gelmemiştir. 'Meclis "Ariza-i Cevabiye"de icra':yı

(yürütmeyi) kutladığı gibi, ordu ve donanınaya da teşekkür ve

kutlayışını bildirmiştir. Mebusan'ın bu tutumu savaş kararını

onayladığı şeklinde yorumlanacaktır. Savaş kararı bir gündem

maddesi olarak gerekli usullere göre "müzakere" edilmeyecek

ve onaylanmayacaktır. 1918 yılına kadar Mebusan Meclisinde

savaşa girişle ilgili tartışma yapılmayacaktır {256). Ancak

Ayan Meclisinde Ahmet Rıza Bey sınırlı ve sert muhalefete ör­

nek teşkil edecektir. Sayaş dönemi muhalefetinin ilk çıkışını

24 Aralık 1914'de yapacaktır. Ona göre hükümetin siyaset yok­

luğu vardır. 1915'de Ayan M~clisinde yaptığı konuşmada "Şunu

da ilave etmek isterim ki, harb-i hazır milletin reyi ile

arzusu ile ilan edilmedi. Hükümet harbi kendi rey-i hQdsera­

nesi ile iştirak etti ... " (257} diyecektir.

Hatta Talat Bey'in "Heyet-i aliyelerince harbe ne gibi

koşullar altında girildiği ve katılma şeklinin her iki

(254) MMZC, 1330, D III, Si 1, 1. içt., s. 1. (255) Süleyman Kani 1rtem, Meşrutiyette Saray ve Babıali, Akşam 14 Mart

1939,tarihli yazı dizisi içinde tefrika No: 205. (256) Tunaya, a.g.e., s. 501. (257) M.A.Z.C., 1331, D III, Si 2, 23. içt. s. 263.

Page 98: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

90

mecliste ne surette tasvib edildiği malurndur" cevabına karşı­

lık olarak: "Dahiliye Nazırı Beyefendi, harp hakkında, hükü­

metin kararı meclisçe tasvip edilmiştir.dediler. Halbuki böyle

bir tasvip kararı hatırlamıyorum. Bendeniz herhalde tasvip

etmemişimdir. Sözlerimi zapta geçirin ... " (258)

Savaşın sürdüğü 4 yıl boyunca Meclis-i Ayanda Ahmet

Rıza Bey tek kişilik muhalefeti .sürdürrnüştür. Mebusanda ise

savaşın son yıllarında savaşa giriş nedenleri üzerinde duru­

lacaktır. Osmanlı parlamentosunun her iki meclisinde de ortaya

konan tablo şu gerçekleri yansıtmaktadır.

İttihatçılar, sırtlarında adeta bir kambur gibi olan

r.:.nünya Savaşına giriş sorununu hiç bir zaman dürüst ve haklı

bir çözüme kavuşturamamışlar, kendilerine bağımlı meclislerde

anayasal işlemler y~rine, oldu-bittileri tercih ederek tarihi

sorumluluklarını ağırlaştırmışlardır. Sarıkamış'tan başlayıp,

Mondros'ta biten bu politikanın en büyük özelliği, bu savaşın

hiç bir sorunu ciddi Çözümlere bağlamayacak kadar yetersiz

olduğunu kanıtlamış olması idi (259).

Bu savaş sonunda tarihi gömülecek olan ittihatçı meş­

rutiyet, yerini M.Kemal'in önderliğinde yapılan Kurtuluş

Savaşı sonunda, Müdafaa-i Hukukçu Cumhuriyet'e bırakacaktır.

(258) MAZC, 1331, D III, Si 2, 23. içt., s. 263. (259) Tunaya, a.g.e., s. 504.

Page 99: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

91

S O N U C

20. yüzyılın başında bile hala çok geniş bir alana

sahip olan Osmanlı Devleti, Avrupa'ya yakınlığı ve dünya ti­

caret yolları üzerindeki stratejik konumu nedeniyle büyük

güçlerin üzerinde yoğun olarak nüfuz mücadelesine girdikleri

bir ülke idi. ~rablusgarb ve Balkan savaşlarından ağır yenil­

giyle çıkan ve Avrupa'da büyük toprak kaybına uğrayan Osmanlı

Devleti, Balkan Savaşının önemli sebeplerinden birisinin de

Rusya'nın boğazları ele geçirme isteği olduğuna inanıyor ve

Osmanlıların başında "Demokles'in kılıcı" gibi duran Rus teh­

likesini hertaraf etmek için güçlü bir devletin ittifakına ih­

tiyaç quyuyordu. Osmanlı Devleti ittifak arayışı içinde Londra

ve Paris'te yaptığı temaslardan olumlu bir sonuç elde edemedi.

Rusya'ya dahi ittifak teklifinde bulundu. Fakat, sonuçta bir

savunma ittifakı uğrunda Almanlara ümid bağlamak zorunda kaldı.

I. Dünya Savaşı çıkıncayakadar Türkiye'yi pahalı bir müttefik

olarak gören Almanya, bu savaşın ana çekişme alanının Avrupa

olacağını anlayınca, yükünü hafifletmek için Türkiye'yi İngil­

tere ve Rusya'ya karşı savaşa sokmaya karar verdi. Türk-Alman

ittifakının her iki tarafça imzalanmasını gerçekleştirdi.

Birinci Dünya Savaşı başladığında tarafsızlığını ilan

etmişken Almanya'nın savaşa girdiğinin ertesi günü Türk-Alman

ittifakına imza koyan Osmanlı Devleti bu ittifak gereği Alman­

ya'nın yanında savaşa girmiştir., Türk-Alman ittifakının mimarı

sayılan Enver Paşa, Almanya'ya karşı duyduğu derin hayranlık,

sonsuz güven ve savaşı kazanacağına olan inancı iledirki, it­

tifak şartlarından birisi olarak Türk ordusunda Alman subayla­

rının etkili görev alma arzularını geri ç~virmedi. Enver Paşa­

nın Harbiye Nazırlığı'na getirilmesiyle, Türkiye politikasının

temel direği olarak Enver Paşa'yı gören Almanlar kaderlerini

Enver'e, Enver'de Türkiye'nin kaderini Almanlara ba~~~mışt~r.

Almanya'nın savaşı kazanacağına inanması, iıerşeyi

memleket yararına olacağı iddj.a:Jıyla yapan. Enver Paşa' nın

en büyük hatası oldu.

Page 100: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

92

Zaaf derecesinde inatçı olan Enver Paşa'nın hırsıarı

yanında bir diğer ısrarlı hatası da Alınanlara kayıtsız şartsız

bağlanması ve güvenınesi oldu. Bu aşırı güven onun Osmanlı

ordularını Alman generallerine teslim etmesine neden oldu.

Askeri hayatı kornita~ılıktan ileri gitmeyen Enver Paşa

tecrübeler zincirinden geçrneyerek birden bire en üst makamlara

çıkarılmış ve Başkomutan vekili olmuştu. Alman baskı ve propo­

gandaları altında kalan biraz daha beklenilirse zafere ulaşmak­

ta geç kalınacağına inanan, böyle bir fırsatın kaçırılmasını .{1

,

istemeyen ve Türkiye'yi savaşa sokmaya kararlı olan Enve~-- t~h '" . --~---Paşa, 10 Ağustos 1914'de·Goben ve Breslav adlıt~-"A""lma."n gemisi-

nin Çanakkale Bağazı'nda içeri girmesine ilişkin emri verince,

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde rol oynayan

olaylardan ilki meydana gelmiş oluyordu.

Bu tarihten itibaren Almanlar Osmanlı Devletini I. Dünya

Savaşı'na sokmak için baskılarını yoğunlaştırrna imkanı bulrnuş­

lardır. Bu tarihlerde Osmanlı Devleti savaşa hazır değildir.

Donanınası dernode, birkaç seçkin birlik dışında bütün asker aç

ve modern silahlar yoktur. Mali yönden hükümet iflas etmiştir.

Bütün bunlara rağmen Alman genelkurmayı'nın etkisi ve planı

doğrultusunda hareket eden Enver Paşa, Türk genelkurmayı'nın

ilkbahardan evvel savaşa girilrnernesini tavsiye etmesine rağmen

Türk deniz kuvvetlerine atadığı Alman Arniral Souchon'a verdiği

yazılı emirle Karadeniz'de Rus limanlarını bornbalattırarak,

Türkiye'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde önemli rol oynayan

ikinci olayın da meydana gelmesine neden olmuştur.

Zamansız bir Karadeniz macerasına atılması kendisine

değil Almanlara olan güveninden kaynaklanıyordu. I. Dünya

Savaşı'na giriş kararı hütürnetçe alınmamıştı. Bir grup itti­

hatçının kararı idi. Oysa inkilapçı bir zihniyete sahip olan

Mustafa Kemal, daha Almanlar Marn'da yenilgiye uğramadan bu

savaşın sonucunu önceden kestirebilmiştir.

Page 101: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

93

İnkılap o sırada Avrupa devletlerinin tamamında sözko­

nusuydu. Rus çarlığı sıkıntıda, Almanlar dış baskılar altında,

İngiltere deniz ticaretindeki egemenliğini kaybetmek istemiyor,

Fransa Almanların Osmanlı devleti ile olan ilişkilerine kendi

imtiyazları nedeniyle karşıdır. Enver Paşa böyle bir geniş

bakış açısıyla değerlendirme yaparnamıştır. Bu dururnda biraz da

sürüklenerek I. Dünya Savaşı'na giren Osmanlı Devleti Enver

Paşa'nın acele, yanlış ve tek başına verdiği kararın sonucuna

razı olmak durumunda kalmıştır.

İnkilapçı dlişlincenin gittikçe daha çok taraftar kazan­

ması, Mustafa Kemal'in bu düşünce taraftarlarının önderliğini

yapması, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması

yeni devletin ve toplumun yenid~n örgütlenmesi hep I. Dünya

Savaşı yenilgisinden sonra ortaya çıkan umut ve ulusal yaşama

arzusuna bağlanabilir. II. Dünya Savaşı'na katJ_lrnak istemeyen

savaşa girmemekte direnen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin o

zamanki devlet adamlarının, I. Dünya Savaşı yenilgisinden ne

ölçüde ders almış olduğu yeni bir araştırma konusu olabilir

kanısındayım.

Page 102: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

94

KAYNAKÇA

ARŞİV BELGELERİ

BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİV BELGELERİ

a) Dahiliye Nezareti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Belge No: 1090, 2715.

b) Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi, 43/222, 45/105, 45/109, 45/110, 46/105, 46/108.

c) Cavit Baysun Evrakı, 4179.

d) Ali Fuat Türkgeldi Evrakı, 5/116.

ARAŞTIRMA VE YAYlNLAR

II. Sultan Abdülhamit; Hatıra. Defteri, Sadeleştiren: İsmet Bozdağ, Kervan Yayınları, İstanbul, 1975.

II. Sultan Abdülhamit; Siyasi Hatıratım, İstanbul, 1984.

II. Sultan Abdülhamit; Devlet ve Memleket Görüşlerim, Hazırla­yan: A.A.Çetin, R.Yıldız, Çığır Yayınevi,

İstanbul, 1976.

Ahmad Feroz; ''1908-1914 Yılları Arasında İngiltere'nin Genç Türklerle İlişkileri", İttihatçılıktan Kema­lizme, Çeviren: Fatmagül Berktay, İstanbul, 1985.

Ahmed Rıza Bey'in Anıları, Cumhuriyet Gezetesi, (26 Ocak -1 9 Şubat 1 9 5 O ) •

Ahmed Selahattin; Makedonya Mesele.si ve Balkan Harbi Ahir i, C : 1 , İ st an bu 1 , 1 3 3 O •

Akbay, Cemal; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Genelkurmay Yayınları, Ankara, 1970.

Akşin, Sina; 31 Mart Olayı, Ankara Universitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 305, Sevinç Matbaası, Ankara, 1970.

Altay, Fahrettin; On Yıl Savaş 1912-1922 ve Sonrası, İnsel Yayınları, Ankara, 1970.

Page 103: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

95

Armaoğlu, Fahir; Siyasi Tarih, Ankara Universitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1961.

Asaf, Muammer; Harp ve Mesulleri, Orhaniye Matbaası, İstanbul, 1334.

Atay, Falih Rıfkı; Atatürk'ün Hatıraları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1965.

Aydemir, Şevket Süreyya; Makedonya'dan Orta Asya'ya Enver Paşa, C: II, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1971.

Avcıoğlu, Doğan; 31 Mart'ta Yabancı Parmağı, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1968.

Baloğlu, Mustafa; "I. Dünya Savaşına Girişimiz ile İlgili Tar­tışmalar ve Yeni Belgeler", Tarih ve Toplum, Sayı 114, Haziran, 1993.

Bayur, Hikmet; Türk İnkılabı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara , 1 9 9 1 .

Bayur, Hikmet; Atatürk'ün Hayatı ve Eseri, Güven Basımevi, Ankara, 1963.

Bayur, Hikmet; "Son Yirmibeş Yıllık Tarihimize Bakış", Belleten, C: II, I. Teşrin, 1938, Sayı: 7/8.

Bayur, Hikmet; II. Meşrutiyet Devri Uzerinde Bazı Düşünceler, T.T.K. Basımevi, Belleten, Cilt: XXIII, Sayı: 90'dan Ayrı Basım (Nisan 1959), Ankara, 1959.

Belen, Fahri; I. Cihan Harbinde Türk Harbi, Genelkurmay Basımevi, İstanbul, 1973.

Belgelerle Türk Tarihi, Cilt: 3, 1968-1969.

Beydilli, Dr. Kemal; 1790 Osmanlı-Prusya ittifakı, İstanbul Universitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İ stanbul, 1 984. ,

Beydilli, Dr. Kemal; "ilk Alman Askeri Heyeti Hakkında", İstan­bul Universitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Dergisi,· Sayı: 32, İstanbul, 1979.

Bilsel, Prof.Dr. M.Cemil; Lozan, C: 1, Ahmet İhsan Matbaası, İstanbul, 1932.

Bolayır, Enver; Talat Paşa'nın Hatıraları, Güven Basımevi, İstanbul, 1946.

Barak, Sadi; öyküleriyle Atatürk'ün özel Mektupları, İstanbul, 1980.

Page 104: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

96

Cavit Bey Hatıraları; (15 Birinciteşrin (Ekim) 1944'ten 2 Ağustos 1945'e kadar Tanin'de yayınlanmıştır.)

Cavit Bey; "Türkler HarbeNasıl Sürüklendi?", Vakit Gazetesi, 10 Kanunisani 1920, Sayı: 783.

Cemal Paşa; Hatıralar, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1977.

Cemal Paşa Hatıraları, Vakit Matbaası, İstanbul, 1933.

Çakmak, Mareşal Fevzi; Büyük Harpte Şark Cephesi, Genelkurmay Yayınları, Ankara, 1936.

Çeliker, Fahri; "I. Cihan Harbinde Türk Savaş Politikası", Askeri Tarih Dergisi, Eylül 1972.

Dietrich, Gronau; M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu, Çeviren: Gülderen Koralp Palir, Altın Kitap­lar Yayınevi, İstanbul, 1994.

Dokuker, Ş.; "Halil Menteşe Hatıratı Münasebetiyle", Cumhuriyet, 21 Şubat 1964.

Dr. Weit; Hilafet Siyaseti ve Türklük Siyaseti, Çeviren: H.Adem, Şems Matbaası, İstanbul, 1331.

Earle, Edward Mead; Bağdat Demiryolu Savaşı, Çeviren: K.Yargıcı, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972.

Eduard Driault, Şark Meselesi, Çeviren: Nafiz, Muhtar Halit K.hanesi, İstanbul, 1328,

Elden, Ali Fuat; Paris'ten Tih Sahra'sına, Ulus Basımevi, Ankara, 1949.

Emin ve Arif; Almanlar Atimizi Nasıl Görüyorlar?, İst., 1330.

Erim, Prof.Dr. Nihat; Osmanlı İmparatorluğu Andlaşmaları, C: 1, Ankara Universitesi, Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1953.

Goltz Paşa'nın Hatıratı., Çeviren; M.Mayakuşu, Askeri Matbaa, İstanbul, 1932.

Güresin, Ecvet; 31 Mart İsyanı, İstanbul, Rabara Kitabevi, 1970.

Hanioğlu, M.Şükrü; Enver Beyin Mektupları, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1915.

Harp Kabinelerinin İsticvabı, Vakit Gazetesi, İstanbul, 1933.

Helferich, Karl; Büyük Harbin Evveliyatı, Çeviren: İbn Şemseddin, Sivasi Raşid Saffet, Ahmet İhsan ve Şürekası Matbaacılık Osmani Şirketi, 2.Tab., İst., 1915.

Page 105: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

97

Humble Richard; "Goben'in kaçışı ve Türkiye Savaşta", 20. y.y. Tarihi, Cilt: 2~

!robert, Paul; Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme Hareketleri, Çeviren: A.Cemgil, Havass Yayınları, 1981.

!rtem, Süleyman Kani; Meşrutiyette Saray ve Babıali, Akşam, 14 Mart 1939.

İslam Mecmuası, Sayı 15-16 Teşrini sani 1330.

Jackh, Dr. Ernest; Balkan Harbinden Sonra Şark'da Almanya, İfham Matbaası 7 İstanbul, 1331.

Jackh, Dr. Ernest; Yükselen Hilal, Çeviren: P.Kulturman, Uğur Kitabevi, İstanbul, 1946.

Karabekir, Kazım; I. Cihan Harbine Neden Girdik?, Emre Yayınları, C: 1, Yakın Tarih Serisi 13/1, İstanbul, 1994.

Karaı, Prof.Dr. Enver Ziya; Osmanlı Tarihi, C: 8, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1983.

Kraus Th-Dönetz Karl; Şanlı Yavuz ve Midilli, Çeviren: M.Çağrı, C.Yalvaç, Demir Yayınları, !stanbul, 1974.

Kressenstein, Von Kres; Türklerle Beraber Süveyş Kanalına, Çeviren: M.B.özalpsan, Askeri Matbaa, İst., 1943.

Kudret, Cevdet; Bir Bakıma, (Makale-incelemeler), !nkılap ve Aka Kitabevi, İstanbul, 1977.

Larchere, M.L.; Büyük Harpte Türk Harbi, Çeviren: Mehmet Nihat, Erkanı Harbiye-i Umumiye Talim ve Terbiye Devresi, İstanbul, 1927.

Levn, Jean; Daima Hilek~r, C: 1, Çeviren: A.Reşad, Kanaat Kitap­hanesi, İstanbul, 1339.

Lorey; Türk Sularında Deniz Hareketleri, Çeviren: Deniz Yarbay Tekirdağlı H.Sami, İstanbul, 1936.

Lütfi Bey; Osmanlı Sarayının Son Günleri, Hürriyet Yayınları, İstanbul, T.y.

Mahmut Celalettin, Mirat-ı Hakikat, C: III, Matbaai Osmaniye, İ st an b u 1 ·, 1 3 2 6 .

Mahmut Muhtar Paşa; Maziye Bir Nazar, Berlin Muahedesinden Harbi Umumiye Kadar Avrupa ve Türkiye-Almanya Münasebeti, A.İhsan Matbaası, İstanbul, 1341.

Page 106: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

98

Mahmut Şevket Paşa'nın Günlüğü, Arba Yayınları, İstanbul, 1988.

Maurois, Andre; İngiltere Tarihi, Çeviren: H.C.Yalçın, C: II, Kanaat Kitaphanesi, İstanbul, 1939.

Meclin, Benoist; Kaplan ve Pars M.Kemal, Çeviren: Z.Güvenli, M.R.özgen, S.özakar Matbaası, İstanbul, 1955.

Meclis-i Ayan. Za:bıtları. :

Meclis-i Mebusan Zabıtları.

Mehmet Nihat; Balkan Harbinde Trakya Seferi, C: I, Matbaai Askeriyye, İstanbul, 1340.

Mehmet Selahattin Bey; İttihat ve Terakki'nin Kuruluşu ve Osmanlı Devletinin Yıkılışı Hakkında Bildiklerim, İnkılap Yayınları, İstanbul, 1989.

Menteşe, Halil: Anılar, Hürriyet Vakfı Yayınları, İst., 1985.

Moltke, Helmuth Von; Türkiye Mektupları, Çeviren: H.örs, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1969.

Moorehead, Alan; Çanakkale Geçilmez, Çeviren: G.Salman, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972.

Mutluçağ, Hayri; Sovyet Arşivi, Gizli Belgelerinde, Anadolu'nun Taksim Planı, Hazırlayan: Hayri Mutluçağ, Cumhuriyetimizin 50. Yılına Armağan, Belge Yayınları, Gün Matbaası, İstanbul, 1972.

Novicev, A.D.; Osmanlı İmparatorluğunun Yarı Sömürgeleşmesi, Çeviren: N.Dinçer, İlkçağ Basımevi, Ankara, 1973.'

Ortaylı, İlber; Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1983.

Ökçün, A.Gündüz; "Osmanlı Meclis~i Mebusanında Bağdat Demiryolu imtiyazı Uzerine Yapılan Tartışmalar", A.U. S.B.F. Dergisi, XXV, 2, (Haziran 1970).

önsoy, Doç.Dr. Rıfat; Türk-Alman İktisadi Münasebetleri (1871 -1914), Unal Matbaası, İstanbul, 1982.

Penouvin, Prof.Dr. Pierre; I. Dünya Savaşı (1914-1918), Altın Kitaplar, İstanbul, 1982.

Pichon, Jean; Cihan Harbinin Şarka Ait Kaynakları, Çeviren: H.C. Yalçın, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1939.

Rohde, Hans; Asya İçin Mücadele, Şark Meselesi, Çeviren: Binbaşı Nihat, Askeri Matbaa, istanbul, 1932.

Page 107: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

99

Rathmann, Lothar; Alman Emperyalizminin Türkiye'ye Girişi, Çeviren: R.Zaralı, Gözlem Yayınevi, İst., 1976.

Sabis, Ali İhsan; Harp Hatı~alarım, C: 1/2, Nehir Yayınları, istanbul, 1990.

Sabis, Ali İhsan; !.Dünya Harbi, Nehir Yayınları, İst., 1990.

Said Halim Paşa; Buhranlarımız, Hazırlayan: M.Ertuğrul Düzdağ, İz Yayıncılık, İstanbul, 1991.

Said Paşa Hatıratı, Dersaadet, 1912, C: 2.

Salname-i Serveti Fünun, 1328.

Sanderss, Limon Von; Türkiye'de Beş Yıl, Burçak Yayınevi, İstanbul, 1968.

Sarıca, Murat; Siyasal Tarih, 2. Baskı, İstanbul, 1983.

Seignobos, Prof.Dr. Charles; Asrı Hazırda Avrupa, Çeviren: A.Reşad, C: 1, Kanaat Kitabevi, İst., 1325.

Selek, Sabahattin; İnönü'nün Hatıraları, Burçak Yayınları, Ankara, 1 9 6 8 .

Söylemezoğlu, G.Kemali; Hariciye Hizmetinde 30 Sene, C: 1, Saka Matbaa sı,. İ stanbul, 1 9 4 6.

Şehsuvaroğlu, Haluk; "31 Mart Vaka'sı", Cumhuriyet, 11 Mayıs 1951.

Talat Paşa'nın Hatıraları, İstanbul, 1946.

Tahsin Paşa, Abdülhamit ve Yıldız Hatıraları, M.Ahmet Halil Kitaphanesi, İstanbul, 1933.

Takvimi Vekayii, 30 Teşrinievvel 1330, No: 1990, 5 Teşrinievvel 1328.

Tansu, Nazif; İttihat ve Terakki içinde Dönenler, Anlatan: Galip Vardar, İnkıl~p Kitabevi, İstanbul, 1960.

Tunaya, Tarık Zafer; Türkiye'de Siyasal Partiler, İttihat ve Terakki, C: III, Hürriyet Yayınları, İst., 1989.

Tunaya, Tarık Zafer; Hürriyetin ilanı, Siyaset ilmi Serisi, Baha Matbaası, İstanbul, 1959.

Türkgeldi, Ali Fuat; Görüp İşittik.lerim, Türk Tarih Kurumu. Yayınları, Ankara, 1951.

Page 108: OSMANLI DEVLETiNiNnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/25779.pdfAbdülhamit, Siyasi Hatıratım, s. 145. 3 Abdülhamit'in, Fransa, Avusturya, İtalya gibi diğer büyük devletlere de

100

Türkgeldi, Ali Fuat; Görüp İşittiklerim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1949.

Türkgeldi, Ali Fuat; Mesail-i Mühimme-i Siyasiyye, C: II, Ankara~ 1987, Yayına Hazırlayan: Prof.Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Uşaklıgil, Halit Ziya; Saray ve ötesi, İnkılap ve Aka Kitabevi, İstanbul, 1965.

Uzer, Tahsin; Makedonya Eşkiyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1979.

Ulman, Haluk; I. Cihan Harbine Giden Yol, 2. Baskı, Ankara lini­versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayın­ları, Ankara, 1973.

Wallach, Jehude L.; Bir Askeri Yardımın Anatomisi, Türkiye•de Prusya-Almanya Askeri Heyetleri (1835-1919), Çeviren: F.Çeliker, Genelkurmay, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1985.

Weit; Hilafet Siyaseti ve Türklük Siyaseti, Çeviren: H.Adem, Şems Matbaası, İstanbul, 1331.

Yalçın, Hüseyin Cahit; "İttifak ve İtilaflar Karşısında Türkiye .. , Tanin, No: 1113, 28 Eylül 1911.

Yalman, A.Emin; Yakın Tarihte Gördüklerim ve İşittiklerim, C: I, Rey Yayınları, İstanbul, 1970.

Yerasimos, Stefanos; Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, Çeviren: B.Kuzucu, C: 2, Gözlem Yayınevi, istanbul, 1977.

Ziya, Şakir; Mahmut Şevket Paşa, Anadolu Türk Kitabevi, İstanbul, T.y.