osmanlı devleti'nde 500 yıl boyunca kullanılan muhasebe yöntemi-maliye bakanlığı
TRANSCRIPT
Doç.Dr. Cemal ELÝTAÞ Prof.Dr. Oktay GÜVEMLÝ
Yrd.Doç.Dr. Oðuzhan AYDEMÝR Doç.Dr. Mehmet ERKAN
Uzman Tarihçi Uður ÖZCAN Öðr.Grv.Dr. Mustafa OÐUZ
OSMANLI ÝMPARATORLUÐU'NDA500 YIL BOYUNCA KULLANILAN
MUHASEBE YÖNTEMÝ: MERDÝVEN YÖNTEMÝ
Ankara, 2008
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA 500 YIL BOYUNCA KULLANILAN
MUHASEBE YÖNTEMİ: MERDİVEN YÖNTEMİ
Yazarlar:
Doç.Dr. Cemal ELİTAŞ Prof.Dr. Oktay GÜVEMLİ
Yrd.Doç.Dr. Oğuzhan AYDEMİR Doç.Dr. Mehmet ERKAN
Uzman Tarihçi Uğur ÖZCAN Öğr.Grv.Dr. Mustafa OĞUZ
Bu proje TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (TÜBİTAK)’nun Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Grubu Başkanlığı tarafından 105 K 160 nolu kod ve “Osmanlı İmparatorluğu’nda 500 Yıl Boyunca Kullanılan Muhasebe Yöntemi: Merdiven Yöntemi” başlığı ile 01 Mayıs 2006 – 01 Mayıs 2008 tarihleri arasında finanse edilerek desteklenmiştir.
T.C. MALİYE BAKANLIĞI
Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No:2008/377
www.maliye.gov.tr
e-maliye@maliye .gov.tr
Her hakkı Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’na aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
ISBN: 978–975–8195–16–9
1000 Adet Nisan, 2008
Tasarım: İvme Tel: 0312 230 67 01
Baskı: Ümit Ofset Matbaacılık
Tel: 0312 384 26 27
iii
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 85. YILINA ARMAĞANDIR.
iv
v
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................... 1 BÖLÜM I
ABBASİ VE İLHANLI DEVLETİ’NDE MUHASEBE YÖNTEMİ GİRİŞ ................................................................. 5 1. GENEL OLARAK SAYI KURALLARI .................. 6
10. Birler ....................................................... 6
11. Onlar ....................................................... 6
12. Yüzler ...................................................... 7
13. Binler ....................................................... 7
14. Örnek Sayılar ve Gösterimleri ................... 7
2- ABBASİLER’DE MUHASEBE UYGULAMALARI .. 8 20. Genel Açıklama ........................................ 8
21. Abbasiler’de Siyakat Yazı Sistemi ............. 8
22. Abbasiler’de Muhasebe Defterlerinde Kurallar ve İşaretler ................................ 11
23. Abbasiler’de Siyasi Yapı ............................ 14
24. Abbasiler’de İktisadi ve Mali Yapı .............. 19
240. Muhasebe Uygulamalarını Etkileyen Alt Yapı ......................................... 23
241. Abbasi Devleti Döneminde Vergiler..32
25. Abbasiler’de Muhasebe Kayıtları ............... 46
250. Abbasi Devleti Muhasebe Kayıt Örneği-1 ........................................ 55
251. Abbasi Devleti Muhasebe Kayıt Örneği-2 ........................................ 76
vi
3. İLHANLILAR’DA MUHASEBE UYGULAMALARI . 91 30. Genel Açıklama ........................................ 91
31. İlhanlılar’da Siyakat Yazı Sistemi .............. 92
32. İlhanlılar’da Muhasebe Defterlerinde Kurallar ve İşaretler ................................ 100
33. İlhanlılar’da Siyasi Yapı ............................ 104
34. İlhanlılar’da Devlet Teşkilatı ..................... 108
35. İlhanlılar’da İktisadi Yapı .......................... 115
36. İlhanlılar’da Mali Yapı .............................. 117
360. İlhanlılar’da Mali Durum ve Devlet Bütçesi .......................................... 120
361. İlhanlılar’da Para ........................... 121
362. İlhanlılar’da Vergiler ...................... 122
363. İlhanlılar’da Gazan Han Dönemi ve Islahatları ...................................... 124
37. İlhanlılar’da Muhasebe Öğreti Eserleri ...... 129
38. İlhanlılar’da Muhasebe Kayıtları ............... 132
380. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-1.133
381. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-2.139
382. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-3.146
4. MERDİVEN YÖNTEMİ’NİN DOĞUŞU ................. 180 40. Genel Açıklama ........................................ 180
41. Merdiven Yönteminin Temel Özellikleri ..... 182
KAYNAKÇA ......................................................... 183
vii
BÖLÜM II OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MERDİVEN YÖNTEMİ
GİRİŞ ................................................................. 189 1. OSMANLI İMPARATORLUĞU KURULUŞ DÖNEMİ.191
10. Genel Açıklama ......................................... 191
11. Kuruluş Döneminde Siyasi Yapı ............... 209
12. Kuruluş Döneminde İktisadi Yapı ............. 216
13. Kuruluş Döneminde Mali Yapı .................. 219
14. Osmanlı İmparatorluğu Dönemine Ait Örnekler Hakkında Açıklama ..................... 234
15. Kuruluş Dönemine Ait Muhasebe Kayıt Örnekleri ................................................... 243
150. Cizye Muhasebesi Kalemi Defter Kataloğu (628) ............................... 244
151. Haremeyn Muhasebesi Kalemi Defter Kataloğu (614) ............................... 246
152. Büyük Ruznamçe Kalemi Defteri
Kataloğu (627) ............................... 247
153. Başmuhasebe Kalemi Defteri
Kataloğu (596-612) ........................ 248
154. Anadolu Muhasebesi Kalemi Defteri Kataloğu (629) ............................... 250
155. Maden Mukataası Kalemi Defteri
Kataloğu (622) ............................... 250
156. Kuruluş Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği ........................................... 251
viii
2. OSMANLI İMPARATORLUĞU YÜKSELME DÖNEMİ ............................................................. 313
20. Genel Açıklama ........................................ 313
21. Yükselme Döneminde Siyasi Yapı ............. 315
22. Yükselme Döneminde İktisadi Yapı ........... 323
23. Yükselme Döneminde Mali Yapı ................ 333
230. Defterdar ...................................... 334
231. Eyalet Defterdarlıkları ................... 336
232. Osmanlı Devleti Hazineleri ............ 337
2320. İç Hazine ............................. 337
2321. Dış Hazine (Birun Hazinesi-
Miri Hazine) ......................... 339
233. Miri Hazine Daireleri ..................... 342
2330. XVI. Yüzyılın Ortalarında
Maliye Kalemleri ................ 343
2331. Birinci Ve İkinci Ruznâme
Daireleri (Kalemleri) ........... 343
2332. RumeIimuhasebesi (Dairesi ) Kalemi ............................... 344
2333. Anadolu Muhasebe Dairesi Kalemi ............................... 344
234. Darb-Hâne Hümayun .................... 345
235. Hazine Gelirleri ............................. 345
236. Vergilerin Toplanması ve Tahsisi ... 351
237. Maliye İle İlgili Bazı Kavramlar ...... 353
238. Bütçe ............................................ 356
24. Yükselme Dönemine Ait Muhasebe Kayıt Örnekleri ................................................ 358
ix
240. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-1 ........................................ 367
241. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-2 ........................................ 420
242. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-3 ........................................ 437
243. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-4 ........................................ 452
244. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-5 ........................................ 462
3. TANZİMATA KADAR OSMANLI İMPARATORLUĞU (1579-1839) ........................... 473
30. Genel Açıklama ........................................ 473
31. Tanzimata Kadar Olan Dönemde Siyasi Yapı ........................................................ 475
32. Tanzimata Kadar Olan Dönemde İktisadi Yapı ........................................................ 488
33. Tanzimata Kadar Olan Dönemde Mali Yapı ........................................................ 493
34. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe Kayıt Örnekleri ....................... 502
340. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe Kayıt Örneği-1 ......... 510
341. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe Kayıt Örneği-2 .............. 531
4. TANZİMAT SONRASI – CUMHURİYETE KADAR OSMANLI İMPARATORLUĞU ............................... 554
40. Genel Açıklama ........................................ 554
41. Tanzimat Sonrası – Cumhuriyete Kadar Olan Dönemde Siyasi Yapı ...................... 556
42. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Dönemde İktisadi Yapı .................... 559
x
43. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Dönemde Mali Yapı ......................... 563
44. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örnekleri ................................................ 567
440. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-1 .............. 571
441. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-2 .............. 600
442. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-3 .............. 620
KAYNAKÇA ......................................................... 662
xi
BÖLÜM III GENEL DEĞERLENDİRME
GİRİŞ ................................................................. 671 1. MERDİVEN YÖNTEMİNİ KULLANMIŞ OLAN
DEVLETLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ ............. 676 2. ABBASİ DEVLETİ’NDE (750–1258) MERDİVEN
YÖNTEMİNİN İLK UYGULAMALARI ................. 688 20. Siyasi Gelişmeler ve Siyasi Yapı ................ 688
21. Abbasilerde İdari Yapı .............................. 691
22. Abbasilerde Maliye Teşkilatı ve Vergiler .... 693
23. Abbasilerde Devletin Giderleri .................. 702
24. Merdiven Yönteminin Bilinen İlk Örneği ... 704
3. İLHANLI DEVLETİ’NDE MERDİVEN YÖNTEMİ VE GELİŞME SÜRECİ ..................................... 715
4. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MERDİVEN YÖNTEMİ ..................................... 722
40. Merdiven Yönteminin Osmanlılara Geçiş Süreci: Osmanlı – İlhanlı İlişkileri ........... 722
41. Osmanlı İmparatorluğu Devlet Teşkilatı ve Mali Yönetimi: Genel Bakış ..................... 728
42. Merdiven Yönteminin Osmanlılar Tarafından Geliştirilmesi ......................... 731
43. Günümüz Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlke ve Kuralları İle Bir Kıyaslama: Merdiven Yöntemi ................................... 737
5. SONUÇ ........................................................... 754 KAYNAKÇA ......................................................... 760 ÖZGEÇMİŞLER ................................................... 762
xii
1
ÖNSÖZ Kayıt biçimi, yukardan aşağıya doğru, ana tutar ve bu
tutarı oluşturan ayrıntıları kapsadığı için Merdiven Yöntemi
denilen bu muhasebe kayıt yöntemi, dünyada bilinen en
uzun ömürlü kayıt tekniklerinden birisidir. Bilinen ilk
örnekleri 8. yüzyılın ikinci yarısına aittir. Abbasi Devleti’nde
doğmuş, 13. yüzyılın ortalarında İlhanlılara geçmiş, çok
açık olmamakla beraber Selçuklar tarafından kullanılmış,
ama daha belirgin olarak bilindiği üzere 14. yüzyılda
İlhanlılardan alınan yöntem 19. yüzyıl sonlarına kadar
Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Yöntemin bilinen
ömrü 1100 yıl dolayındadır. Bu üç devletin, yani
Abbasilerin, İlhanlıların ve Osmanlıların alfabe ve dil
yakınlıkları, İslami geleneklerin egemen olduğu kültürel
yapı, devlet yapısı ve yönetimi, ekonomik yapı ve ticaret
alışkanlıkları, devlet gelir ve giderleri benzer olduğu için
ayni muhasebe yöntemi çağın değişen koşullarına göre
yenilenerek gelişme göstermiş ve yaşamını sürdürmüştür.
Yöntemin kullanım alanı devlet muhasebesi olmuştur. Yani
yöntem, bir devlet muhasebesi olarak doğmuş, gelişmiştir.
Orta Doğunun devletçi yapısı yöntemin devlet muhasebesi
olarak doğması ve gelişmesine olanak sağlamıştır.
14. Yüzyıl boyunca İlhanlı Devletinde yöntemi tanıtıcı
ve öğretici dört kitap bugünlere kadar gelmiştir. Bu dört
kitabın yayınlandığı yıllarda, bugün küreselleşmesini
2
tamamlamış olan çift yanlı kayıt yönteminin ilk örnekleri
ortaya çıkıyordu. Çift yanlı kayıt yöntemi, henüz yedi yüz
yıllıktır; merdiven yönteminin yaşadığı ömür süresine göre
genç bir yöntemdir. Çift yanlı kayıt yöntemi kapitalist
ekonominin yarattığı bir yöntemdir. Merdiven yöntemi ise,
devletçiliğin egemen olduğu bir ekonomik yapının yarattığı
ve geliştirdiği bir yöntem olma özelliğini taşır.
Merdiven yönteminde bir normal yazının ve bir de
noktasız yazının (siyakat) kullanıldığı bilinmektedir. Bunun
iki nedeni olduğu tespit edilebilmiştir. Bunlardan birisi,
muhasebe kayıtları, hazine ile ilgili olarak devletin sır
niteliğini taşıdığı için okunması zor olan bu yazının
kullanılmış olmasıdır. İkincisi de, muhasebede az yere çok
yazı yazılması zorunluluğu nedeni ile Arap harflerinde altta
ve üstteki noktaların, yukarda ve aşağıdaki satırlardaki
sözcüklere ait olma ihtimalinin ortadan kaldırılması
ihtiyacıdır. Siyakat ile kayıtlarda sayıların Arap rakamları
ya da yazı ile yazıldıkları da görülmektedir. Bu da sayıların
okunmasını önlemek isteğinden ve rakamlarda değişiklik
yapma ihtimalinin kaldırılması arzusundan ileri gelmiş olsa
gerektir.
Yöntem, asırlar boyu gelişen ve değişen koşullara göre
kendini yenilemiştir. Kullanım yerleri genişlemiştir. Yöntem
iç ve dış denetime, muhafazakarlığa, gizliliğe ve özellikle
raporlamaya her zaman önem veren bir çizgide kalmıştır.
3
Raporlamadaki açıklık ve anlaşılır olma özellikleri yöntemin
uzun ömürlü olmasının başta gelen nedenleridir.
Özellikle Osmanlı’da muhasebecilerin yetişmeleri
uygulamaya dayanır, tüm muhasebe eğitimi uygulama
içinde alınır. Buna yazı yazma, deyimleri öğrenme, hesap
bilgisi de dahildir. Daha sonra, çeşitli muhasebe
bölümlerinde defter tutma, bölümler arası bilgi aktarma,
arşivleme çalışmaları gelir. Muhasebeci başka bir mesleğe
geçmez ve 35-40 yıl mesleği yapar. Maliye Bakanı olan, Baş
Defterdar hemen hemen her zaman muhasebe
uygulamalarının içinden yetişmiş bir kişidir. Meslekte
dürüstlük, çalışkanlık, ast – üst ilişkilerinde sevgi ve saygı
esastır. Devletin varlıklarını korumak, çıkarlarına zarar
gelmesine fırsat vermemek onun her zaman onuru ve başta
gelen görevi olmuştur. Yukarda adı geçen devletlerde ve
özellikle Osmanlı’da muhasebeciliğin her zaman saygın bir
meslek konumunda kalmasının nedenleri bunlardır.
Merdiven yöntemi ile ilgili araştırmalar henüz
başlangıç aşamasındadır. Türkiye’nin, 20 – 24 Temmuz
2008 tarihlerinde yapılmak üzere 12. Dünya Muhasebe
Tarihçileri Kongresi’ni üstlendiği 2004 yılından bu yana,
Türk delegasyonu, dünyada yirmi dolayında uluslararası
kongre ve konferansa katılmış ve bu etkinliklere çoğunluğu
merdiven yönetiminin tanıtımına dönük elli dolayında
bildiri vermiştir. Bu etkinliklerin ayni hızla devam etmesi
4
yöntemin çeşitli açılardan tanıtımına büyük katkı
sağlayacaktır.
Bu eser Merdiven Yöntemini tanıtıcı ilk kitap olma
özelliğini taşımaktadır. Yani bir ilktir. Hazırlayıcılar
arasında benim adımın da yer aldığı görülmekte ise de, bazı
konularda danışmanlık yapmaktan öte fazla bir katkım
olmadığını belirtmem gerekiyor. Kitabın, hemen hemen
bütünü ile, Öğr. Gör. Dr. Mustafa Oğuz’un siyakat yazısı ve
Osmanlıca bilgisine dayalı olarak, Doç. Dr. Mehmet Erkan,
Doç. Dr. Cemal Elitaş, Yard. Doç. Dr. Oğuzhan Aydemir’in
ve Uğur Özcan’ın büyük çabaları ve emekleri ile
hazırlandığını biliyorum. Ve onları bu ülkenin kayıt
kültürünün tanınmasına yaptıkları bu önemli katkıdan
dolayı kutluyorum. Merdiven yöntemi ile ilgili bu
araştırmaların devam etmesini diliyorum. Ayrıca kitabın
basımı için sağladığı destekten dolayı Maliye Bakanlığı
nezdinde Doç.Dr. Ahmet Kesik’e teşekkür ederim.
Prof. Dr. Oktay Güvemli
12.Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi Başkanı
5
BÖLÜM I
ABBASİ VE İLHANLI DEVLETİ’NDE MUHASEBE YÖNTEMİ
GİRİŞ
Çalışma üç temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde
hem Abbasiler Devleti, hemde İlhanlılar Devletindeki
muhasebe uygulamalarında kullanılan “siyakat” yazısı ve
rakamları ile muhasebe uygulamalarının içerisinde geçen
terminoloji tanıtılarak, muhasebe defterlerinde yer alan
kurallar ve işaretlere yer verilmiştir. Bundan amaç,
çalışmanın ilerleyen bölümlerinde muhasebe uygulamaları
için verilen örneklerin anlaşılabilirliğinin artırılması veya
sağlanmasıdır. Ayrıca çalışmada, bu devletlerin siyasi,
iktisadi ve mali yapıları incelenmiş, muhasebe uygulamaları
örneklerle ortaya konmuştur.
Çalışmanın ikinci bölümünde Osmanlı Devleti
açısından siyasi, iktisadi, mali ve muhasebe hayatına ilişkin
değerlendirmelere ve örnek muhasebe kayıtlarına yer
verilmiştir. Bu bağlamda, Osmanlı Devleti dört döneme
ayrılarak incelenmiştir. Bunlar;
- Kuruluş Dönemi,
- Yükselme Dönemi,
- Yükselme Döneminin sonu ile Tanzimat arası,
- Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemdir.
6
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise çalışma hakkında
genel değerlendirme yapılarak bulgular özetlenmiştir.
1. GENEL OLARAK SAYI KURALLARI
Burada merdiven yönteminde kullanılan sayılar ve bunların
yazılışlarından bahsedilecektir.
Önce birler anlatılmakta, sonra bu rakamların üstüne
sıfır denilen yuvarlak halka koyulmak sureti ile onlar
olacağı zikredilmekte ve daha sonra da yüzler ve binler
hakkında kısaca bilgi verilmektedir. Bu bölüm, Abbasiler,
İlhanlılar ve Osmanlı Devletlerinin muhasebesindeki ortak
konu olduğundan her dönem için ayrı ayrı ele
alınmayacaktır.
10. Birler
Sıfırdan dokuza kadar olan sayılar birler olarak kabul
edilmektedir. Görünümleri ve modern karşılıkları Tablo
1’deki gibidir.
Tablo 1. Birler’in Arapça Gösterimi
11. Onlar
10’dan 99’a kadar olan sayılar onlar olarak kabul
edilmektedir. Mevcut gösterimi Tablo 2’deki gibidir.
7
Tablo 2. Onlar’ın Arapça Gösterimi
12. Yüzler
100’den 999’a kadar olan sayılar yüzler olarak kabul
edilmektedir. Yüzler’in gösterimi Tablo 3’deki gibidir.
Tablo 3. Yüzler’in Arapça Gösterimi
13. Binler
1000’den 9999’a kadar olan sayılar binler olarak kabul
edilmektedir. Binler’in gösterimi ise Tablo 4’de olduğu
gibidir.
Tablo 4. Binler’in Arapça Gösterimi
14. Örnek Sayılar ve Gösterimleri
Burada bazı örnek sayıların Arapça karakterler ve modern
karşılıkları itibariyle nasıl yazıldıklarına yer verilmektedir.
8
2- ABBASİLER’DE MUHASEBE UYGULAMALARI
20. Genel Açıklama
Orta Doğu'da ilk İslam Devletinin Hazret-i Muhammed’in
milâdi 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicreti ile
kurulduğu kabul edilir. Bu tarih aynı zamanda Hicri
takviminin de başlangıcıdır.Hazret-i Muhammed’in milâdi
632 (Hicri 11) yılında vefatından sonra, Hulefâ-yı Râşidin
başka bir ifade ile dört Halife dönemi başlar. Hz. Ebubekir,
Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dört halife döneminin
halifeleridir. 632 - 661 (Hicri 11-40) yılları arasında halifelik
yapmışlardır. Dört Halife döneminden sonra Emevi
Devletinin kurulduğu görülmektedir. Emeviler’in
egemenlikleri 661-750 (Hicri 41-132) yılları arasında
sürmüştür. Emeviler döneminde Orta Doğu İslam devletinin
sınırları genişlemiştir. Emeviler’den sonra da Abbasi
Hanedanı'nın egemenliği başlamıştır.
21. Abbasiler’de Siyakat Yazı Sistemi
Divan rakamlarının icat tarihi ile ilgili kesin bir kaynak
yoktur. Fakat, hicretin ilk yıllarından itibaren Araplar
tarafından İrandan alınan muhasebe ve defter tutma usulu
divan rakamlarının icadına yol açmıştır. “Divan” usulünün
Araplar tarafından kabul edilmesinin ardından yaklaşık 50
yıl kadar defterler Pehlevice yani İran dilinde, Suriye
dolaylarında Rumca, Mısır’da Kıptice yazılıyordu. Emeviler
9
dönemindeki “ırk üstünlüğüne” ve Arap milliyetçiliğine
dayanan yönetim anlayışları nedeniyle Arap uzmanlar
yetiştirilmiş ve ortak dil Arapça olmuştur. Zira Emevi
hükümdarlarından Abdülmelik bin Mervan’ın emriyle
M.700’de defterler yabancı diller yerine Arapça tutulmaya
başlanmıştır. Emevi devletine ait söz konusu bu belgeler
“Cemâcim Vak’asında” tamamen yok olmuştur1.
Siyakat yazısının ilk olarak Abbasiler zamanında
Irakta kullanıldığı sanılmaktadır. Abbasiler tarafından icat
edildiği iddia edilmektedir. Anadolu’ya da Selçuklu devleti
zamanında İran yoluyla girmiştir2. Diğer bir görüşe göre ise,
Menşeinin İran olduğu iddia edilen siyakat yazısı Abbasilere
İrandan geçmiştir. Selahaddin Elker, Avusturyalı Von
Kremer’in divan rakamlarının kullanıldığı Abbasi devletinin
gelirlerini gösteren bir belgeyi yayınladığını hatırlatarak
Abbasi halifelerinden el-Muktedir Billah Cafer’in veziri Ali
bin İsa tarafından yazılan belgenin divan rakamlarının
tarihi bakımından öneme haiz olduğunu belirtmektedir.
Abbasiler dönemine ait Milâdi 918 (Hicri 306) yılına kadar
giden Von Kremer’in yayınladığı bu evrak3 büyük bir
ihtimalle en eski vesikadır. Nitekim Fekete de siyakat
1 Selahattin Ekler, Divan Rakamları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1953, s.17. 2 Dündar Günday, Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı Özellikleri Ve Divan Rakamları, TTK, Ankara, 1989, s. 1. 3 Söz konusu belge A. von Kremer, Uberdas Einnahmebudget Abbasiden Reiches, von Jahre 306 H. (918-919), s. 306-318.
10
rakamlarının bütün orta doğuda Abbasi devletinden beri
mali işlerde kullanıldığını belirtmektedir4.
Abbasilerde siyakat yazısını gösteren daha eski bir
vesika henüz bulunamamıştır. Bunun en büyük
nedenlerinden birisi de şüphesiz ki Emevi Devleti’nin yıkılıp
yerine Abbasilerin geçmesi sürecinde yaşanan savaşlar
sırasında, devletin vergi ve tapu kayıtlarını içeren sicil
kayıtlarının kaybolmasıdır. Vergi nispetleri, toprak kayıtları
ve nüfus bilgileri gibi maliyeye temel teşkil edecek belgelerin
imha edilmesi, mali sistemi tamamen “kontrolden
çıkartmıştır”5.
Bununla da kalmamış Abbasiler’in maliye ve
muhasebe evrakını ihtiva eden defterhanelerin halife Emin
ile kardeşi Me’mun arasındaki mücadele sırasında
tamamen yanması büyük bir boşluk oluşturmuştur6.
Ortaçağ ortadoğusunda kurulan İslam devletleri, Osmanlı
devletini hariç tutarsak, yıkılmış, beraberinde arşivleri de
tahrip edilmiştir. Bu noktada işimize yarayacak özellikle
4 Said Öztürk, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı Ve Tarihi Gelişimi, OSAV, İstanbul, 1996, s. 25. 5 Mustafa Demirci, “Abbasiler Devrinde Yukarı Mezapotamyada (Cezîre) Köylü Hareketleri” Akademik Araştırmalar Dergisi, Mayıs-Temmuz 2006, S. 29, Maestro Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 3-4. 6 Selahaddin Elker a.g.e., s.20-21, ayrıca bkz. Corci Zeydan; İslam Medeniyeti Tarihi, Cilt II. Çev: Zeki Megâmiz, Üç Dal Neşriyat, İstanbul, 1966, s.120; Said Öztürk, a.g.e., s. 25.
11
Abbasiler dönemiyle ilgili herhangi bir muhasebe öğreti
eseri kalmamıştır7.
Bununla birlikte, siyâkat rakamlarının devlet
muhasebesinde kullanıldığı açıktır.
22. Abbasiler’de Muhasebe Defterlerinde Kurallar
ve İşaretler
Harfle Başlaması: Bu bir başlangıç ifadesidir. İlhanlılar’da
ve Osmanlılar’da da kullanılması bize Abbasiler ile benzeşen
hususların olduğunun sinyallerini vermektedir. Abbasi
devletinde Milâdi 918 (Hicri 306) yılında Halife olan
Muktedir’in veziri Ali bin İsa tarafından düzenlenmiş olan
vâridat cetvelinin ilk sayfası harf______________________
kelimesi ile başlamaktadır8.
Yekün: Toplam anlamına gelir. Yapılan kayıtlar toplanır ve
toplam yazılır.
Muhasebe kayıtları defterlere yazılırdı. Abbasiler
horasanda askerlerin maaş listesini içeren belgelere “defter”
demiştir. Diğer bir ismi de “cerîde”dir. Defterler
7 Ömer Abdullah Zaid, “Accounting Systems And Recording Procedures İn The Early İslamic State” The Accounting Historians Journal, December, 2004. 8 A. Von Kramer, “Einnahmebudget des Abbasiden Reiches” adlı kitaptan naklen Corci Zeydan, Medeniyet-i İslamiyye Tarihi, Tercüme: Zeki Megamiz, İkdam Matbaası, İstanbul-1329 (1913), s. 120.
12
kullanılmadan önce kayıt altına alınırdı. Sultanın mührüyle
mühürlenerek kayıt altına alınması bir zorunluluktu.
İbni Haldun’un İslam devlet yapılarıyla ilgili verdiği
bilgiler içerisinde muhasebe yapısıyla alakalı bilgilerde
bulunmaktadır. Abbasi devletindeki muhasebe sistemi
hakkında gelişmelere şahit olmuştur. İbni Haldun,
muhasebeyi tutan katiplerin defteri devam ettirerek defterin
sonuna ismini ve imzasını attığını ve bunu sultanın
mührüyle mühürlediğini, mühür’ün ise genelde defterin
köşesinde bir delik açtığını ifade etmiştir. Buna ek olarak
defterler kullanılmadan önce sayfaları numaralandırılırdı9.
Bahreyn Üniversitesi’nden Ömer Abdullah Zaid, bir
makalesinde10 Mahmood Al-Mursy Lasheen’in eserinden11,
Abbasiler dönemine ait “kayıt prosödürlerini” gösteren
detaylar aktarmaktadır. Buna göre;
1. Her hangi bir girdi-çıktı olduysa hemen kaydedilir.
9 Ömer Abdullah Zaid, “Were İslamic Records Precursors To Accounting Books Based On The İtalian Method?” The Accounting Historians Journal, Vol.27, No.1 2000, s. 73-90, ProQuest Information and Learning Company, http://calbars.findarticles.com/p/articles/mi_qa3657/is_200006/ai_n8887031/print, e.t. 03.10.2006. 10 Ömer Abdullah Zaid, “Accounting Systems And Recording Procedures İn The Early İslamic State”, The Accounting Historians Journal, Dec. 2004, ProQuest Information and Learning Company, http://www.ief-trisakti.or.id/ac_sys.php e.t. 03.10.2006. 11 Bu Eser “ At-Tandheem Al-Muhasaby Lil-Amwal Al-Ammah Fil-İslam”, MA. Thesis, Faculty of Commerce, Al-Azhar University.
13
2. Bu girdi ve çıktılar cinsine göre sınıflandırılır. Benzer
ve aynı türden mallar bir hesap altında toplanır, ve
kaydedilir.
3. Makbuz, alındı, sayfanın sağ tarafına kaydedilir ki
makbuzun kaynağı açıkça tanınsın ve bilinsin.
4. Ödemeler yeterli bir açıklamayla birlikte sayfanın sol
tarafında kaydedilir.
5. Kaydedilen bilgiler dikkatli bir şekilde açıklanmalıdır.
6. İki girdi arasında hiçbir boşluk bırakılmamalıdır. Eğer
herhangi bir nedenle boşluk bırakıldıysa, bu boşluğa
karşıdan karşıya bir çizgi çekilmelidir. Bu çizgiye
“Attarkeen” terkin denilmektedir. Aksi taktirde
manipülasyon ve yanlış gösterme durumu ortaya
çıkabilir.
7. Tekrar tekrar yazmak, karalamak şekliyle düzeltmek
kesinlikle yasaktır. Eğer kâtip
(accountant/bookkeeper) yanlışlıkla yekünü fazla
gösterdiyse hesabı divana vermek zorundadır.
8. Hesap kapatıldığı zaman, belirli bir işaret koyularak
hesabın kapatıldığı belirtilmeye çalışılır.
9. Benzer hareketlilikler bir ön çalışma defterinde
toplanarak ilgili deftere kaydedilmek üzere postalanır.
14
10. Benzer hareketliliklerin kaydedildiği ön çalışma
defterininin postalama işlemi bağımsız bir kişi
tarafından yapılır.
11. El-Hâsâl diye adlandırılan bilançoda, iki tutar
arasındaki fark çıkarılmalıdır.
12. Aylık yada yıllık rapor hazırlanmalıdır. Bu raporlar
detaylı ve faydalı bilgiler edinmek içindir. Örneğin,
gelen ürünlerin ne oldukları, nereden geldikleri ve ne
şekilde dağıtıldıkları gibi konularda bilgi sağlar.
13. Her mâli yılın sonunda kâtib tarafından rapor
hazırlanarak sorumluluğundaki bütün mallar ve
paralar detaylandırılır.
23. Abbasiler’de Siyasi Yapı
Abbasiler Orta Doğu'da Emeviler'den sonra İslam Devletini
beş yüz yıl boyunca yöneten hanedandır. Egemenlikleri
750-1258 (Hicri 132-656) yılları arasındadır. Hz.
Muhammed’in soyundan gelen hanedana bu nedenle
“hâşîmîler” de denilmektedir. İslam dünyasının liderliğini
Emeviler’den alan Abbasiler, idari, ilmi, siyasi ve askeri
alanlarda çok büyük değişiklikler yapmıştır. Emevi
halifelerinin İslam’ın öngördüğü devlet reisliği yerine Arap
asil sınıfını önde tutan hükümdarlığı getirmeleri ve böylece
cihanşümul İslam devletini içten içe “etnik unsura dayalı
15
bir devlet” haline getirmeleri Arap olmayan kesimi rahatsız
etmişti. Fethedilen yerlerde İslamiyet’i kabul eden ve Arap
olmayan kişilere “mevâli” yani bir nevi köle deniyordu.
“İkinci sınıf” muamelesi görüyorlardı12. Durumdan memnun
olmayan halk gizlilik içinde yürütülen Abbasi lehinde
propaganda ve yer altı faaliyetlerini Horasanlı Ebu Müslim
etrafında topladı13. İhtilal başarıyla gerçekleşti. İhtilali
gerçekleştirenler Emevi hanedanına karşı cephe alan farklı
gruplardı. Ebu’l-Abbas es-Seffâh halife olarak başa geçti.
Abbasilerin iktidara gelmesiyle Emeviler’e mensup olanların
“hunharca” katledilmesi bir oldu14. Araştırmacılar
Emevilerin yerine Abbasilerin geçmesini basit bir hanedan
değişikliği değil, İslam tarihinde bir devrim olarak
nitelendirmektedirler15.
Ebu’l-Abbas hilafet merkezi olarak Suriye’yi değil
Irak’ı tercih etmiş ve merkezi oraya taşımıştır. Ebu Cafer el-
Mansur döneminde Abbasilerin sürekli başkenti olacak olan
Diyarıbağdat’a (medinetüsselam) taşınmıştır. Bu değişiklikle
idarenin “ağırlık merkezi” bir Akdeniz ülkesi olan Suriye’den
sulanabilen geniş vadilere sahip ticaret yollarının
12 Hakkı Dursun Yıldız, “Abbasiler” İA, C. 1, TDVY, İstanbul, 1988, s. 46. 13 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.3, Çağ Yayınları, İstanbul, 1995, s. 28-29. 14 Hakkı Dursun Yıldız, a.g.m., s. 46. 15 Bernard Lewis, Ortadoğu, Sabah Kitapları, Çev: Mehmet Harmancı, İstanbul, 1995, s.59.
16
merkezinde bulunan Irak’a kaymış oldu. Bu da Bizans
yerine İran’ın tesirini arttırmasına neden olmuştur16.
Abbasiler, en şaşaalı dönemini Harunürreşid Milâdi
786-809 (Hicri 170-194) zamanında yaşamıştı.
Harunürreşid Bizans üzerine düzenlediği seferlerle hem
karada hem de denizde büyük başarılara imza atmıştır.
Milâdi 803 ve 806 yıllarında büyük bir orduyla Bizans
topraklarına girmiş daha sonra Konya Ereğli ve Niğde ele
geçirilmiş ve Bizans İmparatoru Nikephoros hem kendi hem
de oğlu için cizye vermeyi kabul ederek barış istemek
zorunda kalmıştır.
Abbasi Türk ilişkileri Harunürreşid döneminde
başlamıştır. Öyleki saray muhafızlarının bir kısmı
Türklerden oluşmaktaydı. Abbasiler Bizans tehlikesine
karşı Cündikınnesrîn şehrini Avâsım adıyla müstakil bir
bölge haline getirmiştir. Bilindiği gibi Avasım şehri
Türklerden oluşan şehirlerdi17.
Harunürreşid’in 809’da vefat etmesinin ardından kısa
sürede olsa isyanlar çıkmıştı. Kıptilerin isyanı, Bâbek isyanı
gibi büyük isyanlar Harunürreşid’in oğlu Me’mun dönemine
16 Hakkı Dursun Yıldız, a.g.m., s. 46 Bernard Lewis; a.g.e., s. 61. 17 Nahide Bozkurt, “Hârûnürreşîd” İA, C. 16, İstanbul, 1997, TDVY, s. 258-261; Ayrıca bkz. Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.3, Çağ Yayınları, İstanbul, 1995, s. 129.
17
rastlar.∗ Müslümanlarla Bizanslılar arasında neredeyse
yirmi beş yıldır süren sükunet Me’mun döneminde
bozulmuştur. Milâdi 830’da (Hicri 215) Bizans’a akınlar
düzenlenmiş ve büyük başarılar elde edilerek Bizans vergiye
bağlanmıştır. Me’mun’un saltanat devri yıpratıcı olaylara
rağmen İslam tarihinin en parlak dönemlerinden birisidir18.
Mu’tasım Milâdi 833 (Hicri 218) zamanında Bizans’a
çok büyük bir sefer düzenlenmiştir. Anadoluya girerek
Ankara üzerinden Afyon önlerine kadar gelen Mu’tasım,
Anadolu’nun en büyük şehirlerinden olan Ammuriyye’yi
(Ankara şehri) zaptetmişti.19
Buna rağmen, Mu’tasım zamanında halifelerin
nüfuzu zayıflamış, eyaletler merkezden bağımsız
davranmaya başlamış ve imparatorluktan kopmaya
başlamışlardır. 945 Yılında Bağdat Büveyhoğulları
tarafından işgal edilince halifelik ehemmiyetini tamamen
kaybetmiş oldu. Bağdadın üzerindeki Büveyhoğulları
baskısını 1055 yılında Selçuklu sultanı Tuğrul bey
kaldıracaktı20.
Moğollar Milâdi 1218 (Hicri 615) yılından itibaren
batıya yönelmişlerdi. Harizmşahlar, İran, Irak gibi devletleri ∗ Örneğin babek isyanı 816 yılında çıkmış ve ancak Mutasım Billah döneminde 838 yılında Babekin öldürülmesiyle bastırılabilmiştir. Nahide Bozkurt, “ Me’mûn” İA, C. 29, TDVY Ankara, 2004, s. 101-104 18 Bozkurt, a.g.m., s. 101-104. 19 Yıldız, a.g.m., s. 36. 20 Meydan Larousse, C. 1. “Abbasiler”, Meydan Yayınevi, İstanbul, 1969, s. 12.
18
mağlup ettiler. Milâdi 1258’de Moğolların başında Hülagu
vardı. Bağdat önlerine gelerek şehri kuşattı. Son Abbasi
halifesi Mutasım Milâdi 1242-1258 (Hicri 640-656) çaresiz
bütün devlet erkanıyla birlikte teslim oldu. Teslim olanların
hepsi idam edildi. Hakkı Dursun Yıldız’ın ifadesiyle eşine az
rastlanır cinayetler işlendi. Bağdat yerle bir edildi.
Müesseseler yıkıldı, camiler ahır haline getirilerek
kütüphaneler imha edildi. Kitaplar yakılarak Dicle nehrine
atıldı. Bu bir felaketti. Bu felaket “siyasi sahadan ziyade
medeniyet sahasında” olmuştur21.
Irak Abbasi halifeleri22
Ebu'l-Abbas (750-754), Mansur (754-775), Mehdi (775-785),
Hadi (785-786), Harun Reşid (786-809), Emin (809-813), Memun
(813-833), Mutasım (833-842), Vâsık (842-847), Mütevekkil (847-
861), Muntasır (861-862), Mustain (862-866), Mutez (866-869),
Muhtedi (869-870), Mutemid (870-892), Mutezid (892-902), Muktefi
(902-908), Muktedir (908-932), Kahir (932-934), Razi (934-940),
Mutteki (940-944), Mustekfi (944-946), Muti (946-974), Taî (974-
991), Kadir (991-1031), Kâim (1031-1075), Muktedi (1075-1094),
Mustazhir (1094-1118), Musterşid (1118-1135), Reşid (1135-1136),
Muktefi (1136-1160), Müstencid (1160-1170), Mustazi (1170-1180),
Nâsır (1180-1225), Zâhir (1225-1226), Mustansır (1226-1242),
Mustasım (1242-1258).
21 Yıldız, a.g.m., s. 36. 22 Wikipedia, the Free Encyclopedia, http://en.wikipedia.org/wiki/Abbasids, e.t. 11. 04.2007, Ayrıca bkz, “Abbasid”, The Encyclopædia Britannica, Eleventh Edition, NY, 1910–1911.
19
Abbasi Hanedanı beş yüz yirmi dört yıl23 süre ile
egemenlik sürdüğü için, bu süre İslam Devletinde istikrarlı
bir dönem olmuştur. Sosyal, iktisadi, kültürel yapı ile ilgili
bilgiler bu dönemde daha istikrarlı ve daha güvenilirdir.
Çalışmanın esasını oluşturan “Merdiven Yöntemi” nin ilk
uygulama izlerine Abbasiler döneminde rastlanmıştır. Bu
nedenle muhasebe uygulamalarının da bu dönem esas
alınarak incelemesi daha uygun olacaktır. Bundan önceki
çalışmalar Merdiven Yöntemi’nin başlangıcı olarak İlhanlılar
Devletini esas almıştır. Ancak bu çalışma esnasında
Merdiven Yöntemi’nin başlangıcının Abbasiler olduğu
görülmüştür.
24. Abbasiler’de İktisadi ve Mali Yapı
Abbasi toplumu iki tabakadan oluşmaktaydı. Bunlar
“Havas” ve “Avam” idi24. Araplar, İranlılar ve Türkler’in
yanında çok çeşitli mezhep ve kavimlerden insanlar
yaşamaktaydı. Etnik ve mezhepsel çatışmalar eksik
olmuyordu. Refahın artması beraberinde lüksü de
getirmişti. İktisadi hayatın her alanında refahın ve üretimin
artması için ellerinden ne geliyorsa yaptılar.
23 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.3, Çağ Yayınları, İstanbul, 1995, s. 16-17. 24 Halifenin yakınları, vezirler, emirler kadılar alim ve ediplerle katipler havas tabakasından sayılırken, avam tabakasını ise esnaf sanatkarlar, çiftçiler, askerler, köleler ve diğer gruplar oluşturmaktaydı. Yıldız, a.g.m., s. 46.
20
Tarım: İktisadi hayatın temelini de ziraat oluşturuyordu.
Çünkü devletin gelirlerinin büyük bir kısmı tarıma bağlıydı.
Tarımda verimi artırmak için sulama faaliyetlerine hız
verdiler25. Bataklıklar kurutulmuş ve tarım alanları
genişletilmiştir. Modern usullerle tarım yapılmıştır. Tarımla
ilgili bir sürü eser Arapçaya çevrilmiş ve telif edilmiştir.
Böylelikle tarımdan elde edilen verim ciddi şekilde artış
göstermiştir.
Madencilik: Zengin maden yatakları vardı. Maden
ocaklarının işletilmesi hususunda büyük atılımlar
yapılmıştı. Gümüş doğu eyaletlerinden, altın batıdan
özellikle Sudan’dan, bakır, kurşun ve demirde Horasan ve
Fars’dan çıkarılıyordu. Beyrut’ta zengin demir yatakları
vardı. Basra körfezinden de bol miktarda inci elde
ediyorlardı.
Endüstri: Dokumacılık bir hayli gelişmişti. Öyle ki
çalıştırılan işçi sayısı ve üretim hacmi bakımından en
önemli endüstri kollarından biriydi.
Gülsuyu ve itriyat sanayi, cam ve kağıt sanayi, sabun
sanayi, maden işletme ve silah atelyeleri ve tuğla ocakları
başlıca endüstri kollarıydı. Öyleki sadece Bağdat’ta 4000
cam ve 30.000 tuğla imalathanesi vardı. Çadırcılık diğer bir
endüstri koluydu. Milâdi 756 (Hicri 133) yılında
25 Mu’tâsım’ın , sırf bu iş için Çin’den çok sayıda su işleri mühendisi getirdiği belirtilmektedir. Yıldız, a.g.m., s. 46.
21
Semerkant’ta kurulan kağıt imalathanesi ve ardından
Bağdat ve Mısır’da açılan imalathaneler Avrupa’nın kağıt
ihtiyacını karşılıyordu.
Ticaret: Önceleri Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilerin
elindeyken daha sonraları Müslümanların eline geçmiştir.
Abbasi halifeleri ticarete gereken önemi vermişlerdir. Yollar,
kervansaraylar inşa edilmiş ve yol güzergahı üzerinde
kuyular açılarak su ihtiyacı giderilmiştir. Kara ve deniz
ticareti kısa sürede gelişmiştir. Kûfe ve Dımaşk önemli bir
ticaret merkezi haline gelmiştir. Basra konumu itibariyle
deniz ticaretinin buluşma noktası haline gelmiştir ki Çin ve
Hindistan’la deniz ticareti yapan gemiler buradan
kalkarlardı.
Diğer taraftan Bağdat ve İskenderiye borsası
dünyanın bir numaralı eşya borsasıydı denilebilir. Antakya
doğu ile batı arasında ticari anlamda bir köprü görevi
görmekteydi26.
Bankacılık: Ticaretin büyük boyutlara ulaşması
beraberinde bankacılığı anımsatan müesseselerin
kurulmasına neden olmuştur. IX. yy.da sarraflar zengin
tüccarlara bankacılık hizmeti veriyorlardı. Çek ve kredi
sistemi gibi bir sistem uygulanmıştır. Örneğin Bağdat’ta
yazılan bir çek Fas’ta ödenebiliyordu. Tüccarlar parayla
sarraflardan çek alıyor ve ödemeleri bu çeklerle
26 Yıldız, a.g.m., s. 46.
22
yapıyorlardı. Faizin haram olması münasebetiyle bu işi
genelde gayrimüslimler yapıyordu27.
Ticaretin gelişmesi üretimin artması buna bağlı
olarakta devlet gelirlerinin artması büyük bir refah ortamı
oluşturmuştu. Nitekim Abbasi halifesi Mansur Milâdi 754-
775 (Hicri 137-159) 21 senelik görev hayatını
noktaladığında hazineye 810 milyon dirhem (60 milyon
dirhem ve 14 milyon dinar) bırakmıştı. ihtiyatlı birisiydi.
Sadece hazine geliri 1 milyar dirhemdi28.
Harunürreşid dönemiyle kıyaslandığında Mansur’un
dönemindeki hazine parası az kalmaktadır. Zira
Harunürreşid döneminin sonunda 900 milyon dirhemden
ziyade bir para bıraktığı söylenmektedir. Harcamaların çok
yapılmasına rağmen bu kadar çok para kalması, hazine
gelirinin ne derece çok olduğunun sinyallerini vermektedir.
Me’mun zamanında ise varidatı safiye olarak her sene
beytülmalde biriken paralar hiçbir devletin hazinesinde
görülmediği kadar çoktu. Çünkü rahat ve sükûnetin hakim
olduğu, nifakın az olduğu bir dönemdi29.
Muktedir Milâdi 908-932 (Hicri 296-320) döneminde
eyaletlerin çoğu bağımsız hale geldiyse de yine vergi
ödemeye devam ettiler. Abbasi devletine, fethettikleri Roma
27 Yıldız, a.g.m., s. 46. 28 Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihi, Cilt II. Çev: Zeki Megâmiz, Üç Dal Neşriyat, İstanbul, 1966, s. 62-63. 29 Zeydan, a.g.e., s. 65.
23
topraklarından altın madenlerinin bolluğu nedeniyle
“muazzam” vergiler ödeniyordu30. Fakat diğer taraftan onun
döneminde hazinenin gelir kaynaklarının azaldığı da bir
gerçektir. Saray masrafları ise kat kat artmıştır31.
240. Muhasebe Uygulamalarını Etkileyen Alt Yapı
Hilafet: Peygamberden sonra devleti yönetenlere Halife
denilmiştir. Halife hem devlet başkanı ve hem de dini
başkandır. Dört halife döneminde, Emevi Devletinde,
Abbasiler zamanında hep böyle olmuştur. Abbasilerden
sonra da böyledir, ama Abbasi topraklarında bir çok
bağımsız devlet vardır ve siyasi egemenlik bu devletlerindir.
30 A. Freiherrn Von Kremer, Uberdas Einnahmebudget des Abbasidenreiches vom jahre 306 H. (918-919)” İmparatorluk Bilimler Akademisinin Tasarıları, (Felsefi-Tarih kategorisi) C. 36, Çev: Cemal Elitaş, Viyana 1888, s.283-284, Ayrıca bkz. Carl Brockelmann, İslam Ulusları Ve Devletleri Tarihi, TTK, Çev: Neşet Çağatay, Ankara, 2002, s. 120. 31 Sevâd bölgesinin vergi geliri onun öncesinde 100 milyon dirhemdi. Fakat onun döneminde 31 milyon dirheme inmiştir. Sarayında 11.000 rum ve Sudanlı hizmetçi bulundurduğu rivayet edilir. Abdülkerim Özaydın, “Muktedir-Billâh” İA, C. 31, TDVY, İstanbul, 2006, s. 144.
Hilafet
Merkez Teşkilatı Taşra Teşkilatı
Vezaret Haciplik Valilik Adliye Hisbe Şurta
24
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı devlet teşkilatını
anlattığı bir eserinde Abbasi devlet teşkilatından kısaca
bahseder. Uzunçarşılı, konumu itibariyle Abbasi Devletinin
Sasani devletinin müessese usul ve kanunlarından
etkilenmelerinin kaçınılmaz olduğunu söylemektedir. Buna
İslami kanunlar ekleyerek ve İslami olarak yorumlayarak
bir hilafet teşkilatı oluşturmuşlardır32. Abbasi halifeleri
birden fazla veliaht tayin etmişlerdir. Bu uygulama hanedan
üyeleri arasında kin ve nefretin oluşmasına neden
olmuştur33. Hilafeti 1517 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz
Sultan Selim almış ve 1924 yılında Atatürk tarafından
kaldırılana kadar Osmanlı Padişahları Halifelik görevini de
üstlenmişlerdir.
Vezaret: Arapların tarihleri boyunca İran ve Bizans’tan
etkilendikleri bilinmektedir. Bir çok idari kurumu oralardan
almışlardır. Devletin egemenliği altındaki topraklar belirli
büyüklüğe ulaşınca, Devlet başkanının egemenliği altındaki
toprakları yönetmek için bir çok kademeden oluşan
yardımcılara gereksinme duyması kaçınılmazdır. Orta Doğu
İslam Devletleri'nde vezirliğin etkin duruma gelmesi ve
gelişmesi Abbasiler dönemindedir. Zira vezirlik sistemini
Sasaniler’den alıp İslam medeniyetine kazandıran
Abbasilerdir. Vezir halifeden sonra en yetkili kişiydi. Divana
32 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, TTK, Ankara, 1988, s. 1-2. 33 Mehmet Aykaç, Abbasi Devletinin İlk Dönemi İdâri Teşkilatında Dîvânlar, TTK, Ankara, 1997, s. 17-18.
25
vezir başkanlık ederdi34. Vezir'in devleti devlet başkanı
adına yönetirken ona, yani devlet başkanına hesap vermesi
gerekir, bu durum devlet işlerinin profesyonel bir anlayışla
yapılmasını da gerektirir. Yine bu durumun, devlet gelir ve
giderlerinin kayıtlarına önem verilmesini zorunlu kılacağını
da belirtmek uygun olacaktır. Abbasilerde vezaret, Tefviz ve
tenfiz olarak ikiye ayrılmıştır. Vezareti tefviz, tam ve sınırsız
bir güce sahiptiler. Vezaret-i tenfiz ise sadece yürütme
yetkisine sahiptiler. Halifenin verdiği görevleri yerine
getirirlerdi35.
Harunürreşid dönemine kadar memleket meseleriyle
bizzat halifeler ilgilenirken, harunreşit dönemiyle birlikte
bütün salahiyet vezire verilmişti36.
Kitabet: Ülke genişleyip işler çoğalınca, Vezir'in işlerinin
yerine getirilmesinde, ona bazı işleri yapacak yardımcıların
tayin edilmeleri söz konusu olmuştur. Başlangıçta Suriye ve
mısırda yerli Hristiyan katipler bu mesleği sürdürürken,
Irakta İranlı ve Nastûri katipler görev almaktaydılar. Lakin
Emevi hanedanı döneminde Haccac bin Yusuf’un Milâdi
714 (Hicri 96) kâtibi Salih bin Abdurahman tarafından tüm
haraç defterleri Arapçalaştırılmıştır. Abbasiler devrinde
katipler kapalı bir sınıf teşkil etmişlerdir. Halife Me’mun
Horasan’dan Irak’a geldiğinde Irak’taki divan katiplerini 34 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 6. 35 Bermekiler Vezaret-i Tefvize çok güzel bir örnektir. Aykaç, a.g.e., s. 21. 36 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 6.
26
kendi adamlarıyla değiştirdi. Bu da Sevad bölgesi için bir
sıkıntı teşkil etmiştir37.
Katiplerin konumuzla ilgili olanları şunlardır.
• Kâtibu’l akid
• Âmil kâtibi
• Ceyş katibi
• Kâtibü’1 harâc
• Kâtibü’r resâil
• Kâtibü’l cünd
Kâtibü’r resâil, halifenin fermanlarını yazan ve
gereken yerlere gönderen görevlidir.
Kâtibü’l harâc, devletin mali işlerini yürüten, vergileri
toplayan, devlet gelir ve giderleri ile ilgili muhasebe
kayıtlarından sorumlu olan kişidir. Muhasebeci sözcüğü
yerine yüzyıllar boyu kâtip denilmesinin nedeni budur. Her
kitabet için bir divan oluşturulduğu gözlenmektedir.
Abbasilerdeki divan üzerinde aşağıda ayrıca durulmuştur.
37 Bu durumda Sevad bölgesindeki katiplar işsiz kalmıştır. Yerlerine getirilen kişiler katiplikte tecrübesi olmayan kişiler olması nedeniyle oranın tecrübeli eski katiplerinden birerkişi görevde bırakılmış ve yeni katipler yetiştirilmiştir. Tecrübesiz katipler sevad bölgesinin haracını, hükmünü, harac alınacak malların neler olduğunu, alınması yada alınmaması gereken hususları bilmiyorlardı. Mehmet Aykaç, a.g.e., s. 25.
27
Âmil kâtibi ise taşradaki dîvanlarda çalışırdı. Ziraat
ilmini ve alan ölçülerini çok iyi bilmesi gerekirdi. Çiftçilerin
hilelerini vergi kaçırmak için başvurdukları yöntemlere
aşina olmalıydı38.
Vilayetler: Abbasi devletinin başkenti Bağdat'dır. Devlet,
Asya ve Afrika'ya yayılmış toprakları egemenliği altına
alınca idari yapı vilayetler biçiminde örgütlenmiştir.
Vilayetlerin başına da valiler atanmıştır. Bu düzen halen
Türkiye'de uygulanmaktadır. Abbasilerde ülkenin on iki
vilayete ayrıldığı görülmektedir. Bu vilayetlerden en
önemlileri, Irak bölgesinde yer alan Kufe ve Sevad, Basra ve
Dicle, Yemen, Horasan, Cezire olarak adlandırılan
Ermenistan ve Azerbaycan, Şam, Mısır'dır. Bu bilgilerde
göstermektedir ki, Abbasiler döneminde devletin sınırları,
bugünkü Arabistan yarım adasının yanında, Kuzey
Afrika’yı, Kafkasları, İran ve Anadolu'nun doğu ve
güneydoğu bölgelerini kapsıyordu. İlk başlarda merkeziyetçi
bir sistem varken sonraları ülkenin genişlemesine bağlı
olarak adem-i merkeziyetçi bir sisteme yani otonom bir
sisteme geçilmiştir39. Sahibü-l harac ve âmillerin eyaletlerde
valilere yardımcı olarak yönetime katıldıkları
bilinmektedir40.
38 Aykaç, a.g.e., s. 35. 39 Aykaç, a.g.e., s. 25 40 Yıldız, a.g.m., s. 39.
28
Divanlar: Bugünkü devlet yönetiminde bakanlıklara
benzeyen devlet dairelerine Abbasilerde Divan denilirdi.
Abbasiler tarafından kurulan divanlar, sonraki Türk-İslam
Devletleri için bir örnek teşkil etmiştir41. Abbasi devletinin
zayıf zamanlarında dahi mükemmel bir devlet teşkilatına ve
divan sistemine sahip olduğu söylenmektedir42.
Divan, Orta Doğu devletlerinde yaygın olarak
kullanılan bir deyimdir. İranlılarda ve Osmanlılarda
yüzyıllar boyu kullanılmıştır.
Abbasilerde mali işlerle ilgili birden fazla divan vardır.
Divanü’l Harâc: Bunlardan Divanü’l Harâc ve’l cibâyât harâc
alımları, yani devletin egemenliği altına giren bölgelerin
gelirleri ile meşgul olurdu. Bir nevi maliye vekaleti idi.
Mehmet Aykaç, eserinde Divanü’l harâc’ın 8 meclisten
oluştuğunu söyleyerek şu şekilde ayırır43.
1. İnşa ve Tahrir Meclisi: gönderilecek mektupların
müsvettelerini hazırlar.
41M. Ali Ünal, “Osmanlı İmparatorluğunda Müsâdere”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S. 49, s. 96. 42 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 3. 43 Aykaç, a.g.e., s. 139-141.
Mali divanlar
Divanü’l harâc Nafakat divanı Divan-ı Beytülmal
Divanü-dıyâ’
Divanü’l ezimme Divanü’l müsadere
29
2. İstinsah Meclisi Hazırlanan mektupları aslına
uygun şekilde çoğaltır. Asıl nüshayı iade ederek
birisini kendine diğerlerini ilgili divanlara gönderir.
3. Esküdâr Meclisi Gelen ve giden, evrak ve mal
cinsinden her şeyi ilgili cedvellere kayıt eder. Malın
nereden geldiği ve cinsi hakkında bilgileri kaydederek
divan reisine arzeder.
4. Hesap Meclisi: Haraç divanına gelen malları teslim
alıp kaydını yapar. Tasnifini yaparak ilgili cedvellere
kaydeder
5. Cehbez Meclisi Hesap meclisinin tuttuğu defterleri
kontrol ederek varolan malların idaresini yürütür.
Aylık rapor hazırlayarak harcanan ve geriye kalan
mallar hakkında bilgi verir. Bunu beytülmal divanına
Hesap meclisi
Cehbez meclisi
Ceyş meclisi
Tafsil meclisi
Meclisi’ül- asl
Esküdâr meclisi
İstinsah meclisi
İnşa ve tahrir
meclisi
Divanül haraç
30
sunar. Cehbez, günlük gelen malların listesini tutar.
Katibide de aynı listeyi tutar. Bunlar birbiriyle
karşılaştırılır. Cehbez, el-hatme denilen aylık, el-
hatmetü’l-câmia denilen yıllık hesap cetvellerini de
hazırlayan kişidir.
6. Ceyş Meclisi Görevlilerin alacakları ücretleri
ayarlar. Aysonu ve sezon sonu görevlilere ücretlerinin
verilmesiyle ilgilenir.
7. Tafsil Meclisi: Amiller vasıtasıyla vilayetlerden
merkeze getirilen gelirlerin ayrı ayrı çeşitlerine göre
hesabını yapar. Üreticinin ve devletin hakkını
belirlerler. Bunu kütük hesaplarıyla karşılaştırarak
yapar. İhtilaf varsa onu çıkarır.
8.Meclisi’ül-Asl: Birimler arası koordinasyonu
sağlamaktadır. Bütün beldede haraç gerektiren
arazilerin detaylı bilgilerini tutar. Âmillerle çiftçiler
arasında haraç konusunda bir anlaşmazlık çıktığı
zaman buradaki kütüklere bakılarak sorun çözülür.
Divânü’n-Nafakat44 sadece hilafet merkezinin
harcamalarıyla ilgileniyor, Mekke-Medine ve sınır
boylarından hilafet merkezine bağlanan yolların bütün
44 Divanül Haşiye olarak ta nitelendirilmiştir. Aykaç, a.g.e., s. 145.
31
ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bunun yanında merkez bağlantılı
görevlilerin de maaşlarını ödüyordu45.
Divanüzzimam’ın görevi ise devletin gelir ve giderine
konu olan bütün divanların hesaplarını kontrol etmek ve
denetlemektir. Bir başka ifadeyle mali dengeyi
etkileyebilecek her kararı “kayıt, tesbit ve kontrol”
etmektir46. Divan-ı Tevki reis ve valilerin hesaplarını tutan
bir divandı. Divanı Bir, vakfa tahvil edilen mülk ve akarların
idaresine bakmak için tesis edilmiştir. Divan-i cevâlî47,
Divanü’l hatem, Divanü’l mal devlet ödemleri ile uğraşırdı.
Divanü’l Beytülmal devletin sahip olduğu mallarla ve
onların gelir ve giderleri ile uğraşırdı. Beytülmal aynı
zamanda devlet hazinesi anlamına gelirdi. Divanü dâri’el-
darb para basma işlemlerini yürütmekteydi. Bunların
yanında özel ve geçici ihtiyaçlar için divanlar da
kurulduğunu görmekteyiz. Müsadere edilen servetler için
kurulan “divân’ül-müsâderîn”48, ayrıca iktaların idaresi için
kurulan divanül-iktaü’l vüzera, divanü mürteciat gibi
divanlardan söz etmek mümkündür49.
Maliye ile ilgili divanlar, kendi görevleri çerçevesinde
devletin mali işlerini yürütüyorlardı. Vilayetlerden vergiler
45 Aykaç, a.g.e., s. 145. 46 Aykaç, a.g.e., s. 67. 47 Abbasi Halifesi Muktedirbillah’ın (908-932) nazırlarından Ali Bin İsa tarafından kurulmuştur. Uzunçarşılı, a.g.e. s. 11. 48 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Devri Üzerine Makaleler Araştırmalar, Kardelen Kitabevi, Isparta, 1999, s. 2; Ayrıca bkz., Aykaç, a.g.e, s. 21. 49 Mustafa Demirci, “İkta”, İA, C. 22, TDVY, İstanbul, 2000, s. 44.
32
valiler tarafından tahsil edilir ve merkez hazinesine yani
Beytülmal’a gönderilirdi. İbni Haldun, Mukaddimesinde
Muhasebe ve Vergi Divanı başlığı altında bu görevin mülk
için zaruri olduğunu söylemektedir. Vergi muameleleri ve
tahsili, gelir ve gider açısından devletin hukukunu güvence
altına almak padişahın başlıca görevleri arasındaydı. Bütün
bunlar gelir ve gider açısından detaylarını gösteren bir
deftere kaydedilmiştir. İnce bir takım hesaplara dayanan bu
iş “mahir olanların” yapabileceği bir işti. Bu deftere “divan”
denildiği gibi bu defterle ilgili hesap işleriyle meşgul
olanların toplandıkları yere de “divan” denirdi. Bazen her
türlü hesap işlerini takip için ayrı bir nazır tayin edilirdi50.
Bunların dışında güçlü bir Posta teşkilatı, Polis
teşkilatı ve Ordu teşkilatı olduğunu da belirtmek
gerekmektedir.
241. Abbasi Devleti Döneminde Vergiler
Emevi dönemine son veren Abbasiler, çok zor bir devir
teslim dönemi geçirmişlerdir. Emevilerin yıkılıp Abbasilerin
50 Bir gün Kisra konuşurcasına kendi kendilerine hesap yapan divanındaki katiplere Farsça “divâne” demiş. Bu yüzden katiplerin bulunduğu bu yere bu isim verilmiştir” demektedir İbni Haldun. “Daha sonraları hesap ve ona ait kaidelerle ilgili olan söz konusu işlemleri ihtiva eden defterlere naklolunmuştur” Çeşitli hususlara hızla vakıf olmaları, ayrı va uzak olan şeyleri hızla toplamaları sebebiyle Farsça “div” yani şeytanların ismi kökeninden gelen divan denildiğide ifade edilmektedir. İbni Haldun, Mukaddime, Dergah Yayınları Haz: Süleyman Uludağ, , s. 636-637.
33
kurulması aşamasında savaşlar olurken devletin vergi ve
tapu kayıtlarını içeren sicil kayıtları kaybedilmişti. Bununla
da kalınmamış vergi nispetleri, toprak kayıtları ve nüfus
bilgileri gibi maliye için olmazsa olmaz niteliğindeki bilgiler
imha edilmişti51.
Kıtlık kuraklık nedeniyle vergilerin yenibaştan
belirlenmesi ve düzene sokulması gerekiyordu. Mali
sistemde kontrol diye bir şey kalmamıştı. Vergi ve toprak
reformu şarttı52.
Halife Mansur, emir vererek söz konusu bölgelerde
bütün arazilerin ölçülmesini insan, hayvan, ağaç her şeyin
sayımının yapılmasını istedi. Amaç vergi mükelleflerinin
yükünü hafifletmekti. Kaçak vergiler ortaya çıkarılacak ve
adil bir vergi dağılımı yapılacaktı. Fakat sayımdan sonra
ortaya çıkan kaçak araziler, vergilerin artırılmasına neden
olmuştu. Kısacası arazi ölçümü ve vergi miktarının
belirlenmesi sırasında mükelleflere indirim değil ilave
vergiler konulmuştu53.
Arazi ölçümü sırasında ve vergi miktarının
belirlenmesi sırasında zaman zaman görevli memurların
usulsüzlük yaptıkları oluyordu. Ölçüm kayıtları fazla
yazılabiliyordu. Buda halka vergi artışı olarak yansıyordu. 51 Mustafa Demirci, “Abbasiler Devrinde Yukarı Mezapotamyada (Cezîre) Köylü Hareketleri” Akademik Araştırmalar Dergisi, Mayıs-Temmuz 2006, S. 29, Maestro Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 3-4. 52 Demirci, a.g.m., s. 3-4. 53 Demirci, a.g.m., s. 3-4.
34
Halife Mansur döneminde özellikle Cezire’de yaşanan doğal
afetler, sel baskınları, kıtlık, kuraklık ve don gibi hadiseler
bölge halkının vergi yükümlülüklerini tam anlamıyla yerine
getirememelerine neden olmaktaydı54. Bunun üzerine
köylülere geniş mülkiyet hakları tanınarak adil bir vergi
sistemi getirilmeye çalışılmıştır. Sabit miktar yerine elde
edilen üründen belli bir oranda alınıyordu55.
Abbasi devletinin başlıca gelirini zekat, ganimetler,
örfi vergiler, haraç, cizye, öşür56, fey57 gibi vergiler
oluşturmaktaydı. Elde edilen söz konusu bu gelirlerin,
askeri ihtiyaçlara, yol, köprü gibi ulaşım faaliyetlerine ve
sulama işlerine, bunun yanında halife, vezir ve diğer devlet
adamlarının maaşlarına sarf edildiği anlaşılmaktadır58.
54 Vergisini aynî olarak vermeleri de yasaklanınca cezirede köylüler mahsullerini nakde çevirmek için tefecilere başvurmuşlar ve gittikçe fakirleşmişlerdi. Vergisini ödeyemeyecek duruma gelince de göçler başlamıştı. Halife Mansur’un vali olarak atadığı Musa bin Musab topraklarını terk edenleri geri döndürmek için vergi indirimine gitmiş çok çeşitli yaptırımlar uygulamıştır. Geniş bilgi için bkz. Mustafa Demirci; “Abbasiler Devrinde Yukarı Mezapotamyada (Cezîre) Köylü Hareketleri” Akademik Araştırmalar Dergisi, Mayıs-Temmuz 2006, S. 29, Maestro Yay, İstanbul, 2006, s. 3-4. 55 Yıldız, a.g.m., s. 46. 56 Yıldız, a.g.m., s. 46. 57 Fey “geri dönmek şekil değiştirmek” anlamına gelmektedir. Gayri Müslimlerden alınan malların yada gelirlerin Müslümanlara geri dönmesiyle açıklanmaktadır. Ayrıca İslam devletlerinin gayri Müslim tebadan aldıkları cizye, haraç, ve ticaret malları vergisinin ortak adıdır Gnş. bilgi için bkz. Mustafa Fayda; “Fey”, İA, C. 12, TDVY, İstanbul, 1995, s. 511. 58 Yıldız, a.g.m., s. 48.
35
Burada devlet muhasebesinde kaydı yapılan gelirleri
ortaya koymak için vergi türleri üzerinde durmak
gerekmektedir.
Haraç: Araziden alınan bir vergidir. Ya ürün olarak alınır
ya da para olarak tahsil edilirdi. Bu verginin genellikle
fethedilen ülkelerden alındığı bilinmektedir. Bu nedenden
olsa gerek, toplanan vergilerden önce o bölgede görev yapan
askerlerin ve devlet memurlarının maaşlarının ödenmesi,
ayrıca savaş için gerekli malzemelerin alınması ve o
bölgenin yol, köprü, kanal yapımı gibi imar işlerinin
tamamlanması ve kalan verginin de merkezde, yani
Bağdat'ta bulunan devlet hazinesine gönderilmesinin söz
konusu olduğu anlaşılmaktadır59. Bunun için bu vergi ile
ilgili muhasebe kayıtlarının iki yerde ayrı ayrı tutulması
gereği vardır. Bu kayıtlardan biri verginin toplandığı
bölgede, diğerininde devletin merkezinde yapılma
zorunluluğu vardı.
İbni Haldun’dan nakledilen Memun Milâdi 813-833
(Hicri 198-218) zamanı varidat cetveli60 şu şekildedir.
59 Zeydan, a.g.e., s. 84. 60 Zeydan, a.g.e., s. 84.
36
Bölgelerin ismi
Gelen varidat dirhem itibariyle
Gelen emval ve zehair
Sevad 27.800.000 Ve Necran elbisesinden 200 elbise ve 240 ratıl tîn-i mahtum
Kesker 11.600.000 Dicle nevahisi
20.800.000
Hulvan 4.800.000 Ehvaz 25.000.000 30.000 ratıl şeker Fars 27.000.000 30.000 şişe gülsuyu ve
20.000 ratıl zeytinyağı Kirman 4.200.000 Yemen kumaşından 500
parça siyab-ı nefise ve 20.000 ratıl hurma
Mukran 400.000 Sind ve tevabii
11.500.000 150 ratıl ûd-u hindi
Sicistan 4.000.000 Ve muayyen elbiseden Horasan 28.000.000 2000 gümüş külçe ve
4000 beygir ve 1000 esir, 20.000 kıta kumaş ve 30.000 ratıl ehliliç
Curcan 12.000.000 1000 deste ipek Kumis 1.500.000 1000 gümüş külçe Taberistan Ruyan ve demanevd
6.300.000 600 kıt’a Taberiye döşemesi ve 200 kisve ve 500 elbise ve 3000 destimal ve 3000 camei hamam
Rey 12.000.000 20.000 ratıl bal Hemedan 11.300.000 1000 ratıl remanini rebi
ve 12.000 ratıl bal Mâh’ül Basra ve’l kûfe
10.700.000
Masebezan Ruyan
4.000.000
Şehrizor 6.700.000 Musul ve tevâbii
24.000.000 20.000 ratıl bal
37
Azarbeycan 4.000.000 El cezire ve tevâbii olan nevâi-i Fırat
34.000.000 1000 esir ve 12.000 tulum bal ve 10 doğan kuşu ve 20 kisve
Ermeniye 13.000.000 20 kaliçe ve 530 kıta çubuklu alaca kumaşu ve 10.000 ratıl sur-u mâhi tesbihi ve 200 katır ve 30 tay
Berka 1.000.000 Ifrikiye 13.000.000 120 kilim Toplam1 318.600.000(dirhem) Kınnesrin 400.000 1000 yük zeytinyağı Dımaşk 420.000 Ürdün 97.000 Filistin 310.000 300.000 ratıl zeytinyağı Mısır 2.920.000 Yemen 370.000 Hicaz 300.000 Toplam 2 4.817.000(dinar)
O zamanki değer göz önünde bulundurulduğunda 1
dinarı yaklaşık 15 dirhem olarak hesaplarsak Toplam 2,
4.817.000 dinar 72.255.000 dirhem yapmaktadır. Toplamı
dirhem itibariyle yazarsak;
Toplam 1: 318.600.000
Toplam 2: 72.255.000
Genel toplam: 390.855.000
Bunun üzerine gerçek kıymeti bilinmeyen erzaklar ve
emtia dahil edilmemiştir. Alınan erzaklar ve emtia da
sayılırsa yaklaşık olarak 400 milyon dirhem kadar bir
toplamın olduğu ortaya çıkmaktadır. Corci Zeydan sadece
38
İbni Haldun’un cetveliyle yetinmeyerek birkaç örnek daha
vermiştir61.
Haraç vergilerine bütün Orta Doğu kültürlerinde
rastlanmaktadır. İran' da, Osmanlı'da haraç vergileri vardır.
Ancak daha farklı anlamlar taşıdıkları görülmektedir.
Dikkat edilirse doğudaki vilayetlerin haracı dirhem olarak
alınırken batıdakilerin dinar olarak alındığı görülecektir. Bu
ise gümüş madenlerinin doğuda, altın madenlerinin ise batı
da daha çok bulunmasından kaynaklanmaktaydı62.
Cizye: Müslüman olmayan halktan alınan bu verginin
kaynağının Kur’an'da63 bulunduğu gözlenmektedir. Akıllı ve
hür erkeklerden alınan bir vergiydi. Çocuk, kadın, mecnûn
ve kölelerden alınmazdı64.
Bu vergi yüzyıllar boyunca Osmanlılarda da yer
almıştır. Verginin dayanağı ise Müslüman olmayan halkın
askere alınmaması ve devlet güvencesi altında
korunmalarıdır. Bu verginin muhasebe kaydını önemli kılan
husus, birbirini izleyen yıllarda Müslüman olmayan halktan
ne ölçüde vergi alındığının kişi olarak takip edilmesi
gerekliliğidir. Ayrıca bir sonraki yıl kimden ne kadar vergi
isteneceğinin belirlenmesi de (Tahakkuk esası) muhasebe 61 Kudâme Bin Câfer’in naklettiği ve Mutasım dönemini içine alan bir varidat cetveliyle İbni Hurdazbih’ın varidat cetvellerinden örnekler vererek bu üç cedvel arasında mukayeseler yapmıştır. Bazı yerlerde tashihler yapmıştır. Zeydan, a.g.e., s. 103. 62 Zeydan, a.g.e., s. 93-97. 63 Tevbe Suresi, 9/29. 64 Aykaç, a.g.e., s. 102.
39
kaydının önemini artırmaktadır. Bu durum muhasebe
kaydının ayrıntılı olması gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Cizyenin kişilerden para olarak tahsil edilen bir vergi
olduğunu da belirtmek gerekmektedir.
Öşür: Öşür onda bir anlamına gelir65, Akariyye (uşûrü’l-ard)
ve ticâriyye (uşûrü’t-ticâre) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Akariyye (uşûrü’l-ard): toprak ürünlerinin her
çeşidinden alınan onda birlik vergidir. Ticâriyye’ye (uşûrü’t-
ticâre) ise gümrük vergisi de denmektedir66. Yabancı ülkelere
giden Müslüman tüccarlardan ve ülkeye gelen yabancı
tüccarlardan alınan bir vergidir. Ülkeden götürülen ve
ülkeye getirilen malların değeri üzerinden genellikle yüzde
beş oranında uygulandığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar
1/20 anlamına gelse de her zaman bu şekilde alınmaz.
Bazen farklı oranlarda da alınabilirdi. Zimmilerden 1/20
Müslümanlardan ise 1/40 şeklinde alındığı da ifade
edilmektedir. Ama tâcirin malı belli bir miktarı geçmezse
ondan öşür alınmazdı67. Devletlerin her zaman
yararlandıkları bir vergi olmuştur. Ülkenin belirli
noktalarında alındığı için izlenmesi, tahsili ve kaydı kolay
65 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara, 1993, s. 851. 66 Lakin İslam hukukçularının toprağın hangi ürününden alınabileceği konusunda farklı görüşleri vardır. Örneğin Hanefiler topraktan çıkan her şeyden alınır derken Şâfiler uzun müddet saklanabilen ve temel gıda maddesi mahiyetindeki ürünlerden vergi alınabilir demektedirler. Mehmet Aykaç, a.g.e., s.112. 67 Aykaç, a.g.e., s.112.
40
yapılan bir vergi olduğunu da belirtmek gerekmektedir.
Şehirlerin geçiş yerlerine nehirlerin iki yamacına kuleler
inşa edilerek buralarda âşirler nöbet tutmuşlardır. Âşirler
buralardan geçenlerden duruma göre vergi alırlardı. Dikilen
bu kulelere ve alınan vergiye68 “Merâsıd” (gözetme yerleri)
denmektedir69.
Zekat ve Sadaka: Müslüman olmayan halktan alınan
cizyeye karşılık Müslüman halktan da zekat adı ile vergi
alınması söz konusudur. Zekatın da kaynağının Kuran70
olduğu görülmektedir. “Belirli yerlere sarfedilmek üzere
dince zengin sayılan kişilerin mallarından belli bir payın
Allah adına alınması” işlemidir. İslam dininde farz olan ve
mâli ibadeti simgeleyen zekat, Müslümanların kutsal kitabı
Kuran’da ve hadiste bir çok yerde geçmektedir. Sadaka ise
aslında ilk etapta kuran ve sünnette zekat anlamında
kullanılsa da daha sonraki yıllarda “gönüllü mali ödemeler”
için kullanılan bir terim haline gelmiştir71.
Zekat’ın mal varlığından alındığı, genellikle kırkta bir
olarak belirlenen bir oran ile tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Verginin matrahı, sahip olunan altın ve gümüş, hayvanlar, 68 Aykaç, a.g.e., s.114. 69 Mehmet Aykaç adı geçen eserinin 115. sayfasında gözetleme yerleri için ““meâşir” denildiğini hemen yanında Arapçası’nı da not ederek belirtmiştir. Lakin arap harfleriyle yazılan kelime “maâşir” dir. O da “cemaatler topluluklar gürühlar” anlamına gelir. Bkz. Devellioğlu; age. s. 557, bahsi geçen “gözetleme kuleleri” ve alınan vergi gözetme yerleri anlamına gelen “merâsıd” Bkz. Devellioğlu; a.g.e., s. 618 olmalıdır. 70 Kuran-ı Kerim, Tevbe Suresi 9/103. 71 Mehmet Erkal, “Zekat” İlmihal, C.1, İSAM, İst. 2000, s. 423-425.
41
ticaret malları, tarımsal mahsul olarak belirlenmiştir.
Matrahın saptanması ve kayıt altına alınması güçtür. Ancak
tahsil edilen verginin kaydının yapılması söz konusudur.
Abbasilerde uygulanan bu verginin bir varlık vergisi
niteliğinde olduğu, Osmanlıların genellikle bu vergi türü ile
ilgilenmedikleri anlaşılmaktadır72.
Mükûs: iç ve dış gümrük vergisi, aşırı vergi anlamında
kullanılan “meks” kelimesinin çoğuludur. Bir ülkedeki
mahalli idarelerin kendi bölgelerine giren ticaret
mallarından sınır gümrükleri, şehir kapıları, rıhtımlar,
köprü başları, derbendler, kapanlar yada pazarlarda
aldıkları “duhûliye” vergileridir. Abbasiler devrinde meks
uygulaması yaygınlaşmıştır. Halkı ağır vergilerden
kurtarmak için girişilen mali düzenlemeler sırasında iptal
edilen mekslerin yıllık tutarı 500.000 dinarı tuttuğu
söylenmektedir. Abbasi hanedanının çöküş döneminde bu
tür vergilerin tekrar ettiği görülmektedir73.
Memlehalar ve balıklar: Tuz çıkan yerlerden ve
balıklardan alınan vergi.
Merâkib-i bahriye âşârı: Deniz taşıtlarından alınan vergi
Madenler Humsu: Humus ganimetten ve bu hükümde yer
alan belli mallardan alınan 1/5 lik payı ifade eder. Diğer bir
72 Tevbe Suresi 9/103. Ayrıca bkz. Aykaç, a.g.e., s. 117. 73 İslam coğrafyasında zamanla bâc, tamga, gümrük terimleri meks ile eş anlamlı olarak kullanılmaya başlamıştır. Bkz. Cengiz Kallek; “Meks” İA, C. 28, TDVY, Ankara, 2003, s. 583-588.
42
tabirle ganimetlerden devlet bütçesine ayrılan beşte birlik
paydır. Sünni fıkhında daha dar kapsamlı tutulan humus,
Şia fıkhında ve uygulamasında ayrı bir önem kazanarak
kurumsallaşmıştır74. Şiaya göre ganimetlerin yanında
humusa tabi olan mallardan birisi de madenlerdir.
İnsanların yararına olabilecek her türlü tabii zenginlikler
humus dahilindedir75.
Saraya Gönderilen Hediyeler: 912 senesinde haraç ve
vergilerin yanında hususi hediyelerde saraya gönderilmeye
başlanmıştır.
Ganimet: Savaşlarda ele geçirilen bütün mal ve eşyalar
ganimet türüne girer. Kayıtları önemlidir. Çünkü savaşlarda
ele geçirilen ganimetin askerlere dağıtılması ya da askerler
tarafından savaşmaları karşılığında ganimeti kendi payları
olarak görmeleri söz konusudur. Muhasebesinin askeri
harekat biçiminde ele alınarak kaydının yapılması söz
konusudur. Sadece Orta Doğu'da değil dünyanın her
tarafında karşılaşılan bir gelir türüdür.
Fey: İslam devletlerinin gayri Müslim tebadan aldıkları
cizye, haraç, ve ticaret malları vergisinin ortak adı olarak
tarif edilen fey’in ganimetten farkı elde ediliş biçimidir. 74 H.Yunus Apaydın, “Humus” İA, C. 18, TDVY, İstanbul, 1998, s. 365-369. 75 Humusa tabi olan mallar 7 kısımdır. Bunlar ganimetler, yıllık gelirlerin ihtiyaç fazlası, sahibi belli olmayan mallar, denizden çıkarılan mallar, mülkiyeti zimmîye intikal eden mallar, haramla karışmış helal mal ve son olarak madenlerdir. Gnş bilgi için bkz. Mustafa Öz; “Humus” (Şiada Humus), İA, C. 18, TDVY, İstanbul, 1998, s. 369-370
43
Ganimet savaş yoluyla alınırken fey anlaşma yoluyla elde
edilirdi76.
Müsâdere gelirleri: Yaygın ve devamlı bir gelir olmasa da
haksız kazanç elde edenlerin mallarına el koyulmasıyla elde
edilen gelirdir. Hulefâ-yi Râşidin zamanında başlayıp
Emeviler zamanında da devam eden müsadere işlemi
Abbasiler döneminde divanül müsâdere ile daha da
kurumsallaşmıştır. Halifelerin genellikle bürokratların
mallarını müsadere etmesinin nedeni şuydu: Devlet
giderlerini karşılamakta sıkıntıya düşer, askerin erzak ve
diğer ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelir ise mali
sıkıntıdan kurtulmak için kazançları normal olmayan aşırı
mal varlığı olan kişilerden şüphelenerek onların mallarını
müsadere ederdi77.
Abbasilerin beş yüz yıllık egemenlikleri döneminde bir
çok hususta olduğu gibi vergi düzeninde de gelişmeler
olduğu ve zamanla yukarda belirtilen vergileri üç bölümde
sınıf1andırdıkları görülmektedir.
Bunlardan ilki muhasebe usulü olarak adlandırılmış
olup, vergilerin para ya da ürün olarak alınmasını ifade
etmektedir. İkincisi, mukaseme usûlüdür, bu usul verginin
üründen belirli bir oranda alınmasını ifade eder. Üçüncüsü
ise, Osmanlıda da geniş bir kullanım alanı bulan mukataa
76 Aykaç, a.g.e., s. 96. 77 Halife Mutasım, Fazl b. Mervân’ın 40.000.000 (40 milyon dirhem) müsadere etmiştir. Aykaç, a.g.e., s. 67.
44
usûlüdür. Devlet arazilerinin belirli bir bedel karşılığında
belirli kişilere kiralanması anlamındadır. Osmanlıda
mukataa usulü bu anlamda değil, gümrük, tuzla gibi
devletin belirli gelir yerlerinin kiraya verilmesi biçiminde
uygulanmıştır.
Tarihçilerin saptadıkları muhasebe kayıtları devletin
yıllık gelir ve giderlerinin kayıtları ile ilgilidir. Devletin
gelirlerini kayıt edebilmek için Hanedanın hakim olduğu
toprakların, yukarıda belirtildiği üzere vilayetler olarak
bölümlere ayrılması gerekiyordu. Bu ayırımda, bugünkü
lrak'a Sevad kıt'ası veya vilayeti, Basra ve kuzeyine Bataih
denilirdi ki bu bataklık anlamına gelirdi. İran'a Fars Kıt' ası,
Mısır'a Mısır Kıt'ası denilirdi.
Devletin gelirlerinin sadece parasal olarak değil elbise,
kumaş, şeker, gülsuyu, zeytinyağı, bal, hurma, gümüş
külçe, ipek, at, katır gibi tarımsal ürün, değerli maden,
sanayi ürünü ve hayvanlardan oluşabildiğini de belirtmek
gerekmektedir78.
Muhasebe kayıtlarında parasal gelir kayıtları yanında
mal olarak yapılan tahsilata da malların adları ve miktarları
yazılarak yer verildiği görülmektedir. Örneğin Abbasilerin
ilk halifesi Seffah döneminde hanesinde “dört gömlek, beş
don, dört baş ve boyun şalı, ipek ve tiftikten mamüller
78 Örneğin Fars Vilâyetinden 27.000.000 dirhem ve 30.000 şişe gülsuyu, ve 20.000 ratıl zeytinyağı alınmıştır. Corci Zeydan; a.g.e., s. 94
45
bulunduğu” bildirilmektedir79. Ancak daha sonraları mal
olarak alınan vergilerin de parasal değerlerinin yazılmaya
başlandığı ve muhasebe kayıtlarında mal olarak (miktar)
kayıtlarına yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Devletin yıllık gelir kayıtlarında kimi zaman bir
kıt'anın haracı, yani çeşitli vergilerden oluşan toplam geliri
biçiminde kayıt yapıldığı, kimi zamanda verginin adı ile
kayıt yapıldığı görülmektedir. Haraç adı altında yapılan
kayıtlar genellikle uzak eyaletlerden sağlanan gelirlere ait
idi. Vergiler bölgelerde devletin temsilcisi olan Valiler kanalı
ile tahsil edilirdi.
Para birimlerinin Dinar ve Dirhem olarak
adlandırıldığı ve 13 (daha sonraları 15) Dirhemin bir Dinar
olarak hesaplandığı bilinmektedir.
Giderler: Devletin giderlerine ait muhasebe kayıtları gelir
kayıtları örnekleri kadar fazla değildir. Hicri 279 (Miladi
892) yılına ait günlük gider kayıtlarına rastlanmaktadır. Bu
kayıtlara göre, maaşlar başta gelen devlet giderleridir. Maaş
alanlar ise, nöbet ağaları, kapu oğlanları, iç ağalar,
süvariler, güzide askerler, sarayda görevli 17 tür memur
(müezzin, müneccim, alemdar, güldürücü, davulcu gibi),
Bağdat’ta zabıta hizmeti gören askerler, kölemenler, aşçılar,
vezir, büyük katipler, divan reisleri, hazinedarlar, imamlar,
79 Corci Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihi, Cilt Iı. Çev: Zeki Megâmiz, Üç Dal Neşriyat, İstanbul, 1966.
46
tekbirhanlar vb. olarak sıralanmaktadır. Bunların dışında,
sarayın elbise, fırın, meşrubat, su taşıyan sakalar, terzi,
düğmeci, demirci, kürkçü, kağıtçı, marangoz, sepetçi,
mefruşat giderleri söz konusu olmaktadır. Ayrıca, askeri
amaçlı olmak üzere değişik masraflara rastlanmaktadır.
Giderlerin, muhasebe kayıtlarında ayrıntılı olarak yer
aldığı ve günlük giderlerin gruplar halinde hesaplandığı,
devletin günlük giderlerinin muhasebeleştirilmesinde
yaklaşık otuz gruba ayrıldığı görülmektedir.
25. Abbasiler’de Muhasebe Kayıtları
Abbasi devleti döneminde muhasebe kayıtları kendinden
önceki İslam devletleri ile kıyaslandığında en yüksek noktaya
çıkmıştır. İslâmiyet’ten önce Muhasebe kayıtları, farklı
dillerde tutulmaktaydı. Mısır'da Koptça (Kıbtice), Irak'da
Farsça (Pehlevî), Suriye'de ve dolaylarında Rumca (Grekçe)80.
Hulefay-ı Râşidîn (İslâmın ilk dört halifesi) döneminde
hızlı bir genişleme yaşanmış, devlet muhasebesi tutulması
80 Mısır ve Suriyede Süryâniler muhasebe mesleğini bir zümre mesleği haline getirmişlerdir. Arapça bilen muhasebe uzmanları yoktu. Emevi halifesi Abdülmelik B. Mervan 700 yılında defterlerde arapçayı ikame etmiştir. Irak valisi Haccac, İranlı defter uzmanı Ferruh’un ölmesi üzerine talabebesi Sistanlı Salih b. Abdurrahman’a pehlevice kayıtları arapçaya çevirmesini istemiştir. Hristiyan rum Süryani memurlar işsiz kalmışlardır. Defterler, mısırda 706 yılında, horasanda 742 yılında Arapçaya çevrilmiştir. Said Öztürk, a.g.e., s. 24; İsmail Otar; Muhasebede Siyakat Rakamları, Lebib Yalkın Yayınları, İstanbul, 1991, s. 12-13.
47
zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Arapların hakimiyeti altındaki
yerlerde, Emeviler döneminde Haccac’ın emri ile 700’de
muhasebe uzmanı Salih tarafından Muhasebe sistemi
Arapçalaştırıldı81.
Yapılan kayıtların önemi anlaşıldıkça muhasebe
alanında branşlaşmaya gidilmiş ve farklı muhasebe dalları
ortaya çıkmıştır82. İslam aleminde merkezi idarede
kullanılan defterler hakkında ilk bilgiler Muhammed bin
Ahmed el Hârizmi’nin X. yy.’da kaleme aldığı Mefâtihu’l-
Ulûm isimli kitabında verilmektedir. Nejat Göyünç’ün
aktardığı bilgiye göre yazarın verdiği bilgiler Samanilere ait
bilgiler de olsa o dönemde İslam dünyasında kullanılan ve
kabul gören bilgilerdir. Defterler mali ve askeri iki grupta
toplanıyordu. Maliyeye ait olanlar:
Kânûnü’l-harâc: Bütün devlet gelirlerinin kaydedildiği
defter.
Ceridetü’l Harâc: Mal sahiplerinden alınan zekatların
alfabetik sırayla kaydedilmesidir 83.
Cerüdetü’n-nafakat: Divan-ı nafaka tarafından devlet
merkezinin harcamalarının alfabetik sırayla tutulduğu
defterdir84.
81 Otar, a.g.e., s. 12-13. 82 Ömer Abdullah Zaid; “Were İslamic Records Precursors To Accounting Books Based On The İtalian Method?” s. 73-90. 83 Zaid, a.g.m., s. 80. 84 Zaid, a.g.m., s. 81.
48
Ceridetü’l-Mal: Divanül mal tarafından tutulan bu defterde
zekatların toplanması ve onların ödenmesiyle ilgili kayıtlar
vardı85.
Ceridetü’l Müsâderîn: Divan-ı müsadere tarafından
tutulan defterdi. Görevini kötüye kullanan ve haksız kazanç
elde eden devlet görevlileri ve şahıslardan müsadere
yöntemiyle alınan malların kaydı tutuluyordu86.
Defter’ül Yevmiye: Yapılan harcamaların kaydedildiği
günlüktür. Bu defteri doldururken prosedürlere uymak
gerekmektedir87.
Defter-i Tevcihat: Bütçe harcamalarının kaydedildiği
defterdir88.
Defter-i Tahvilat: Vilayetlerden merkeze transfer edilen
gelirlerin tutulduğu defterdir. Merkez hükümeti her vilayet
için bir bütçe ayırmıştır. Bu bütçelerin dayanak noktası söz
konusu bu defterdir89.
Avârec Şaysi: Borçların yazıldığı defter.
Rûznâmce: Günlük gelir gider kayıtlarının aktarıldığı
defter.
el-Hatmetü’l Câmia: Yine yıllık gelir gideri içeren kapsamlı
bir bitiş raporudur. 85 Zaid, a.g.m., s. 81. 86 Zaid, a.g.m., s. 81. 87 Zaid, a.g.m., s. 81. 88 Zaid, a.g.m., s. 82. 89 Zaid, a.g.m., s. 83.
49
Hatme (Al-Khitmah): Aylık gelir gider hesaplarının ve
toplamının gösterildiği defterdir. Her mali yılın sonunda da
hazırlanabilir90.
Te’ric: Ödemelere ait belgelerin kaydedildiği kasa defteridir.
Arîza: Esas meblağ ile işlem göreni ve aralarındaki farkı
sütunlar halinde gösterir.
Berâe: Vergi mükelleflerine verilen belgelerin kaydedildiği
defter. Vergi senetleri olarakta kabul edilebilir.
El-muvâfaka ve’l-cemâa: Düzenlenen umumi hesap
defteridir. İbra hesaplarıdır91.
el-Cerîdetü’s-sevdâ’: Askerin soyunu, menşeini, fiziki
durumunu ve ücretini gösteren defter.
Rec’a: Taşradaki askerlere ait hesap defteri.
er-Rec’atü’l-Câmia: Ordu defterdarının hazırladığı genel
hesap defteridir.
Söz konusu bu defterlerin tamamını Abbasilerde
görmek mümkün değildir. Lakin bu defterlerden bazılarının
Abbasiler döneminde de kullanıldığını Nejat Göyünç bize
Hârizmî’den naklediyor92. Abbasiler döneminde 892 ve 918
yıllarına ait muhasebe kayıtları incelendiğinde değişik bir
90 Zaid, a.g.m., s. 83. 91 A. Mez, “Orta Zaman Türk İslam Dünyasında Maliye”, Ülkü, İkinci Kanun 1937, S. 47, s. 384-385, ayrıca bkz. Nejat Göyünç: “Defter”, İA, C. 9, TDVY, İstanbul, 1994, s. 88. 92 Nejat Göyünç, “Defter”, İA, C. 9, TDVY, İstanbul, 1994, s. 88.
50
muhasebe sisteminden yararlanıldığı görülmektedir. Ancak
eldeki mevcut veriler bu kayıtların bu şekilde yapılmasını
mümkün kılacak kayıt kültürünün varlığını
göstermektedir93. Abbasiler döneminde Bağdat’ta hazine
dairesinin gelirleri ile ilgili 5 listeden bahsediliyor. Bunlar
1. İbni Haldun (H.808/M.1406) (Mukaddime) vermiş
olduğu belgeler kendi devrinden önceye ait belgelerdir ki
H.158-170 yıllarına dayandığı belirtilmektedir.
2. Kudâme bin Ca’fer94 (H.204/M.818) (Kitâbü’l-
Harâc). Kudâme’nin kullandığı belgeler H.204-207 yıllarını
içerir95.
3. İbni Hurdazbih (H.300/M.913) (el-Mesâlik ve’l-
Memâlik). Hurdazbih’in listesi H.204-237 yıllarına aittir.
4. Ali b. İsa (H.306/M.918) abbasi halifelerinden El-
Muktedir Billah Cafer’in veziridir. Vassaf’ın tarihinde
bulunan önce Yusuf von Hammer’ın dikkatini çektiği ama
divan edebiyatında yazılmış olduğu için yararlanamadığı
belge A. Von Kremer tarafından kapsamlıca incelenmiştir96.
93 Zeydan, a.g.e., s. 89. 94 Kamu maliyesi alanlarındaki eserleriyle ön plana çıkan Abbasi devletinde Divan katibidir. Söz konusu eserini Vezir Ali b. İsa’ya sunmuştur. (320/932), Cengiz Kallek, “Kudâme b. Câfer” İA, C.26, TDVY, Ank. 2002, s. 311. 95 Kudâme bin Ca’fer, El-Harâc, İstanbul Köprülü Kütüphanesi no. 1076, varak 62a-63b Bu belge çalışmamızın içinde görülebilir. 96 Kremer, söz konusu bu liste hakkında geniş bilgiyi “Halifelerin Yönetimindeki Doğunun Kültür Tarihi,” C.1. s. 267 ‘de verdiğini
51
5. Cehşiyâri∗ (H.331/M.943) (Kitabü’l-Vüzerâ’ve’l-
küttâb). Kremer’in “sahip olduğumuz en iyi en güvenilir
vergi listesi” olarak adlandırdığı vergi listesidir97. Bu liste
H.170/(M.786) yılını kapsamaktadır. Abbasi dönemiyle ilgili
sadece beş belgeyle yetinilmesinin çeşitli nedenleri vardır.
Corci Zeydan bunun nedenini İslam vakanüvislerinin o
devirde “fetih ve muharebat ve katlin zikir ve tafsilatıyla”
uğraşmalarına ve muhasebe kayıtlarına önem
vermemelerine bağlamaktadır98.
Yıllık gelir ve giderlerin muhasebe kayıtlarının
devletin Hanedan'dan sonra gelen en büyük devlet memuru
olan ve başbakan düzeyinde bulunan Vezir'in
sorumluluğunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ona
Muktedir'in Veziri denilmektedir. Vezir yıllık gelir ve
giderleri kendi sorumluluğunda düzenledikten sonra, bu
kayıtların Divan'da görüşüldüğü ve Halife'nin yani devletin söylemektedir. Von Kremer, a.g.e., s. 1; Selahattin Elker; Divan Rakamları, TTK, Ankara, 1953, s. 20. ∗ Cehşiyârî (331/943), Ebu Abdillah Muhammed b. Abdus b. Abdillah el-Cehşiyârî, Abbasi devlet adamıdır. Kitabü’l-Vüzerâ’ve’l-küttâb adlı eseri meşhurdur. Abbasi zamanındaki müesseselere dair en eski ve en önemli kaynaklardan birisi olarak gösterilmektedir. Gnş bilg. İçin bkz. Mustafa Fayda, “Cehşiyâri”, İA, C.7, TDVY, İstanbul, 1993, s. 236. 97 Cehşiyâri, Abbasi halifelerinin hizmetinde olan bir memurdu. Söz konusu bu belgede dönemin bakanı Yahya bin Halid’e bilgi vermek üzere hazırlanmış hazine dairesinin kayıtlarının bir kopyasıdır. Kremer, söz konusu bu kopyayı bir makalesinde yayınlamıştır. A. Freiherrn Von Kremer, Yeni Bulunan Bir Belgeye Göre Harun El Reşid’in Yönetimindeki Hükümetin Gelirler Bütçesi, Alfred Hölder Saray Ve Üniversite Kitapçısı, Viyana 1887, s. 3. 98 İbni Haldun, Kudâme, İbni Hurdâzbih’in hazırladıkları cedveller az rastlanır cinstendir. Corci Zeydan da bunlara tesadüfen rastladığını söylemektedir. Zeydan, a.g.e., s. 89.
52
başı tarafından onaylandıktan sonra kabul edilmiş sayıldığı
anlaşılmaktadır. Buradaki Divan bakanlar kurulu
anlamındadır.
Ancak kaynaklarda kayıt işlerini yürüten
muhasebecilerle ilgili fazla bir bilgi bulunmamaktadır.
Kayıtlar vezirin sorumluluğu altında yürütüldüğüne göre
Divan'a bağlı, kayıtları yapan ve onları saklayan ayrıntılı
işlerle uğraşan divanların da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu divanlarda muhasebecilerin çalıştığı bilinmektedir.
Abbasiler döneminde bunların katip sıfatı ile
adlandırıldıkları sanılmaktadır. Çünkü divanların adlarında
katip sözcükleri vardır.
Eldeki mevcut kayıt örneklerine göre yıllık gelirlerin
önce Sevad Kıt'ası, Fars Kıt'ası biçiminde devletin egemen
olduğu bölgelere göre ayrıldığı ve sonra devletin tüm
gelirlerinin bir muhasebe kaydında gösterildiği
anlaşılmaktadır. Devletin egemen olduğu her bölgenin, yani
kıt' anın yıllık gelirlerinin de o bölgenin alt bölgelerine,
yerleşim yerlerine göre ayrıldığı ve kayıtlarının yapıldığı
gözlenmektedir. Bölgelerin yıllık gelirleri arasında o bölgede
yer alan mukataa, yani devletin arazilerinin kiraya verilmesi
gibi gelir yerlerinden sağlanan kira gelirlerine, gümrük
gelirlerine verginin türü itibarı ile yer verildiği de
görülmektedir.
53
Abbasilerin siyasi ve idari gelişmişlik düzeylerinin
egemenlikleri altında bulunan geniş topraklardan toplanan
vergilerin ve devlet harcamalarının muhasebe kayıtlarının
tutulmasına olanak verdiği görülmektedir.
Günümüze kadar gelen Abbasi dönemine ait
muhasebe kayıtları, diğer Orta Doğu ülkelerinde olduğu gibi
devlet muhasebesidir. Bu durum, Orta Doğu Devletleri’nin
devletçi iktisat anlayışına sahip olmalarının bir sonucudur.
Yukarıda adı geçen muhasebe kayıtları, 350 - 400 yıl
sonra İlhanlılar tarafından kullanılan merdiven yönteminin
ilkel biçimidir. Merdiven yöntemi, daha sonra 14. yüzyıldan
itibaren Osmanlılar tarafından kullanılmağa başlanacak ve
19. yüz yıl sonlarına kadar devlet muhasebesinde
geliştirilerek yararlanılacaktır.
Buna göre, Orta Doğu'da ortaya çıkan bir muhasebe
sisteminin geliştirilerek, önce bir Arap devletinde, sonra bir
Moğol devleti olan İlhanlılar'da ve daha sonra da bir Türk
devleti olan Osmanlılarda, sırası ile Arabistan, İran ve
Anadolu'da 8. yüzyıldan, 19. yüzyıl sonuna kadar 1100 yıl
boyunca kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Bu gelişme sürecine, önce Arapça, sonra Farsça,
daha sonra da Osmanlıca'nın harf ve yazı benzerliğinin
etkide bulunduğu açık olarak görülmektedir. Her üç yazı da
sağdan sola doğru yazılmaktadır, ayrıca son harfin ya da
aradaki bir harfin uzatılarak defter kayıtlarında maddelerin
54
bir birlerinden ayrılmasında yararlanılabildiği
görülmektedir.
Her üç dönemde önce ana tutar yazılmakta, sonra bu
tutarı oluşturan tutarlara yer verilmektedir. Ayrıca, kayıtta
da kaydın baş tarafına kaydın hangi konuda olduğu
ayrıntılı olarak yazılmaktadır.
Kaydın ayrıntısında aynı bölümleme mantığı
bulunmaktadır. Bu mantığa göre önce yazı ile kaydın ne ile
ilgili olduğuna, sonra tutara yer verilmektedir.
Her üç döneme ait kayıtlar devlet muhasebesinde
kullanılmış ve gelişmiştir. Osmanlı bu yöntemi, kendi
iktisadi kuruluşlarında da kullanmıştır.
Her üç yararlanmada da aynı rakamlar kullanılmış
olup, Arap rakamlarının kayıt düzeninde kullanım kolaylığı
sistemin gelişmesinde önemli etken olmuştur.
Her üç devlette de gelir ve giderlerin sonuçta yıllık
olarak izlenmesi gereğinin duyulmuş olması aynı sistemin
geliştirilerek kullanılmasına olanak vermiştir.
Sistem Arap harflerinin özelliğine göre doğmuştur.
Sistemin gelişmesine, Arap rakamlarının zamanının ileri
düzeyinde ifadeye olanak vermesi de etkide bulunmuştur.
Devlet örgütlenmesinin siyasi, idari ve mali yapısının geniş
egemenlik alanlarının kontrolüne olanak vermesi; merkezi
yönetimin devletin bölgelerinden sağlanan gelirlerini
55
birbirini izleyen yıllarda, bir önceki yıla bakarak tespit
etmek gereğini duyması; yine merkezi yönetimin en üst
organı olan Divan'ın devlet gelir ve giderlerini izlemek
zorunluluğunda olması muhasebe sistemini doğuran en
önemli etkenler arasında yer almaktadır.
Aşağıda Abbasi Devleti muhasebe kayıt örneklerine
yer verilmiştir. Bu bağlamda, muhasebe kayıtları belli bir
sıra dahilinde yerleştirilmiştir. Öncelikle söz konusu kaydın
siyakat harflari ile yazılışına, ardından Arap harfleri ile
yazılışına, üçüncü olarak kaydın transkripsiyonuna,
dördüncü olarak ise Türkçe ifadesine ve beşinci olarak da
ülkemiz için geçerli Tekdüzen Hesap Planı’na göre
gösterimine yer verilmiştir.
250. Abbasi Devleti Muhasebe Kayıt Örneği-1
Abbasi devletinde hicri 306 (Miladi 918) yılında Halife
Muktedir’in veziri Ali bin İsa tarafından düzenlenmiş olan
vâridat cetvelinin ilk sayfası
______________حرف =Har________________________f
kelimesi ile başlamaktadır99. Vilayetlerden gelen varidatın
miktarları da siyakat rakamları ile yazılmıştır. Aynı “Harf”
kelimesi Risale-i Felekkiye’de, Saadetnâme ve Kanun-i
99 A. Von Kramer, “Einnahmebudget des Abbasiden Reiches” adlı kitaptan naklen Corci Zeydan, Medeniyet-i İslamiyye Tarihi, Tercüme: Zeki Megamiz, İkdam Matbaası, İstanbul-1329 (1913), s. 120.
56
Saadet’de de bulunmaktadır100. İsmail Otar bu kelimeyi
“döküm” olarak tercüme etmiştir.
Aşağıda Abbasiler dönemine ait bir kayıt örneği
verilmiştir.
100 Bkz. Abdullah b. Muhammed b. Kiyâ Al-Mazenderanî, Risale-i Felekkiye, varak 21b, 22a, 22b, 23a; Felak Âlâ-yı Tebrizî; Saadetnâme, varak 35a, 35b, 45b, 60b ve diğer varaklar.
57
Siyakat yazısı ile görünüşü;
58
59
60
Arap Harfleri ile Görünüşü;
حرفـــــــــ
ن السواد واالعمال املعمورة والبالد املذكورةع
3 2 1 االنبــــار وقطربل وسد دينار١٩٨٣١٣
باذوريـــــا وكلواذى وهنر بني
درهم١٦٦٢٨٣
اموال السواد وطساسيجه وصدقات بالبصرة واملراكب هبااراضى املغرب
وسائر ماينسب اليها و جيرى معها دينار١٥٤٧٧٣٤
6 5 4
الزابـــــ االعلى وهنر كشتاسب
دينار٩٥٢٦
كوثـــــى وهنر در قيط دينار٢٥٠٠٠
هبرســــري والرومقان وايغار يقطني وجازر وامدينة العتيقه
دينار٧٥٥٧٦
61
9 8 7 السيــــبل وخطرنيةاالعلى وسورا و باب
و بارومسا االعلى دينار١٤٠٢٥٩
الفلوجـــــة السفال والنهرين وعني التمر
دينار١٣٥٨٥
الفلوجــــة العليا واالرحاء
دينار١٦٧٣٦
12 11 10 طسا سيجــة الكوفه واخلزن دينار١١٠١٥٤
بارومســــا االســـفل
دينار٤٦٣٣٦
هنر امللك ومورجا و هنر جوبر
واملالكياتواالساسان دينار٣٨٣٥٠
15 14 13
بزر جسـابور دينار٢٤٣٠٠
هنر بـــوق والديراالسفل
دينار٢٠٥٩٠
العماراتـــ بسر من راى
دينار٥٠٢١٩
62
18 17 16 هنروان االعـــلى وسـمطناى
دينار٤٦٤٨٠
روستقبـــاد دينار١٣٦٦٦
الراذانــــان دينار٣٠٠٣٥
21 20 19
الصـــلح واملنازل دينار١٥٩٠٨٩
النهـــروان االســفل دينار٦٠٥٣٢
النهـــروان االوســط
دينار٤٠٣٢٧
24 23 22 البصرة
وكور دجله دينار١٢١٠٩٥
واســـــــط مع اخلاصه واملستحدثة
والعباسية بعد النعقات الراتبه دينار٣١٠٧٢٠
بادرايـــا وباكسايا دينار٤٢٤٩٩
63
27 26 25 العــيارة هبيت دينار٨٠٢٥٠
اموالــــــ الضمانات ومايؤدى عن فصول االهنار
مما ينسب اىل اعمال مفردة دينار٤٢٤٩٩
املراكبــــــــ بالبصرة دينار٢٢٥٧٥
30 29 28 واجلـــــواىل مبدينة السالم
دينار١٦٠٠٠
دور الضربــــــم و واسط مبدينة السال
والبصرة والكوفة دينار٦٠٣٧٠
اســـواق الغنم مبدينة السالم وسر من راى و واسط و البصرة والكوفة
دينار١٦٩٧٥
33 32 31 اموالـــــ
فارس مع يسوغه مونس اخلادم مع ما ىف ايدى اصحاب االطراف
مما اورد نفال فقط دينار١٦٣٤٥٢٠
كوراالهـــوازراهيم بن عبداهللا ضمانا على اب
املسبع وغريه دينار١٢٦٠٩٢٢
مــــايؤدى اىل احلضرة عن مال االرتفاقات
والشجر واملقاطعات دينار١٣٨٧٤
64
36 35 34
مقاطعــــة عمان سوى اللطف احملمول اىل احلضرة
دينار٨٠٠٠٠
كرمــــان مع ضياع االمراء سوى مال العهد والورح وقرى املغازة و ما يسوغه مونس اخلادم عن مال اخلزن اجلهبذة
دينار٣٦٤٣٨٠
صنــــــاع االمراء هبذه النواحى مع مال املراكب بسرياف
دينار٢٥٨٠٤٠
39 38 37 الضيـــاع بـها دينار١٢٢٦٤٤
احلــــراج واالعشار واالمخاس بالرى والدماوند مع مما استخرجه ابن داودان
وامحد بن على دينار٤٦٥٠٧٨
ارتفـــاع احلراج والضياع العامة باملشرق على العقد واالرتفاع باالمانة والضمانة
دينار١٥٧٠٥٢٥
65
42 41 40 اصفهــــان
اخلراج الضياععلى العقد اجملدد مع هبا
دينار١٨٩٣٣٤خراج االكراد و ما يغل من االيغار و
اع السلطانضي دينار٤١٠١٧٨
قـــــم ااخلراج الضياع
دينار٨٠٢٢٩ دينار ١٩٧٢٢٩
قـــزوين وزحبان واهبر اخلراج الضياع
دينار٥٨٢٩٠ دينار ١١٥٧١٠
45 44 43 ماســــبذان
اخلراج الضياع دينار١٦٧٥٠ دينار ٥٧٧٤٦
مهــــدان اخلراج الضياع
دينار٥٥٧٨٩ دينار ١٥٠٤٨٠
مــــــياه البصرة وااليغارين
اخلراج الضياع دينار٢٦٧٥٢٠ دينار ١٨٥٦٣٦
66
48
47
46
الضــــياع هبا دينار٨٩٥٠٠
مــــياه الكوفه باخلراج سوى
لضياع الراسيةا واملستحدثة والطعم
دينار١٠٥٦٧٨
ســــاوة ودار الضرب هبا
دينار١٧٦٢٥
50 49 آذربيجــــان
وارمنيه على املفارقة الىت فورق عليها سبيل السعر
دينار٢٢٦٣٧٠
احلــلوان عن اخلراج والضياع
دينار٣٠٠١٥
67
Transkripsiyon Hali;
Harf________________________________________________________________________
Ani’s-Sevâd ve’l-a‘mali’l-ma‘mûre ve’l-biladi’l-mezkûre [1] Emvâlü’s-Sevâd ve tasâsîceti ve sadakatü arazîi’l-Mağrib bi’l-Basra ve’l-merâkibü bihâ ve sâirü mâ yensibü ileyhâ ve yecrî ma‘ahâ 1.547.734 dînar
[2] Bâzûryâ_______________ ve Kelvâzî ve Nehreyn 166.283 dirhem
[3] el-Anbâr____________ ve Katrabbel ve Südd 198.300 dînar
[4]
Nehrü Seyr___________ ve’r-Rumekan ve Īgar Yaktîn ve Câzer ve’l-Medînetü’l-atîka 75.576 dînar
[5] Kûsi_________________ ve Nehrü Derkît 25.000 dînar
[6] ez-Zâbü’l-a‘lâ__________ ve Nehru Keştâseb 9.256 dînar
[7] el-Fellûcetü_______ ’l-ulyâ ve’l-Erhâ 16.736 dînar
[8] el-Fellûcetü___________ ’s-süflâ ve’n-Nehreyn ve Aynü’t-temr 13.585 dînar
[9 es-Seybü___________ ’l-a‘lâ ve Sûra ve Babil ve Hatarniye ve Bârûsema’l-a‘lâ 140.259 dînar
[10] Nehrü’l-melik________ ve Murcâ ve Nehru Cûber ve’l-Esâsan ve’l-Malikiyât 38.350 dînar
[11] Bârûsema______________ ’l-esfel 46.336 dînar
[12] Tasâsîcetü___________ ’l-Kûfe ve’l-hazn 110.154 dînar
[13] el-Imârâtü________ be-Serre Men Rây 50.219 dînar
[14] Nehru Bûk_____________ ve’d-Deyrü’l-Esfel 20.590 dînar
[15] Bezer Cesâbur________ 24.300 dînar
68
[16] er-Râzanân__________ 30.035 dînar
[17] Rostekbâd_______________ 13.666 dînar
[18] en-Nehrevanü’la‘la_____ ve Semetnây 46.480 dînar
[19] en-Nehrevânü_________ ’l-evsat 40.327 dînar
[20] en-Nehrevânü ’l-esfel 60.532 dînar
[21] es-Sulh___________ ve’l-Menâzil 159.089 dînar
[22] Bâdrâya____________ ve Bâkesâya 42.499 dînar
[23] Vasıt________________ ma‘a’l-hâssa ve’l-müstah- deseti ve’l-Abbâsiyeti ba’de’n-nafakati’r-râtibe 310.720 dînar
[24] el-Basra______________ ve Kûru Dicle 121.095 dînar
[25] el-Merâkibü__________ bi’l-Basra 22.575 dînar
[26] Emvâlü_______________ ‘z-zımânat ve mâ yüeddî an fusûli’l-enhâri mimmâ yensibü ila a‘mâli’l-müfrede 42.750 dînar
[27] el-Iyâretü__________ be-Hît 80.250 dînar
[28] Esvâku______________ ’l-ganem bi-Medîneti’s-selâm ve Serre Men Rây ve Vâsıt ve’l-Basra ve’l-Kûfe 16.975 dînar
[29] Devrü[dâru]’d-darb_____ Bi-Medîneti’s-selâm ve Serre Men Rây ve Vâsıt ve’l-Basra ve’l-Kûfe 60.375 dînar
[30] el-Cevâli__________ bi-Medîneti’s-selâm 16.000 dînar
[31] Mâ-yüeddî________ ile’l-hazreti an mâli’l-irtifakat ve’ş-şecer ve’l-mukata‘ât 13.874 dînar
[32] Kûru’l-Ahvaz_____ Zımânen alâ İbrâhim bin Abdullah el-Müsebba‘ ve gayrih 1.960.922 dînar
[33] Emvâlü___________ Fâris ma‘a yüsevviguhû Mûnis el-Hâdim ma‘a mâ fî eydî eshâbi’l-efrâfi mimmâ evrede 1.634.520 dînar
69
[34] Ziyâ‘u_________ ’l-ümerâ bi-hâzihi’n-nevâhi ma‘a mâli’l-merâkibi bi-Sîraf 258.041 dînar
[35] Kirman___________ ma‘a zıyâ‘ı’l-ümerâi sivâ mâli’l-ahdi ve’l-verahi ve kura’l-müfâze ve ma yüsevviguhû Mûnis el-Hadim an mali’l-hazni ve’l-cehbezeti 364.380 dînar
[36] Mukata‘atü_____________ Umman siva’l-lutfi’l-mahmûl ile’l-hazreti 80.000 dînar
[37] İrtifâ‘u_________________ ’l-harâc ve’z-zıyâ‘u’l-âmme bi’l-maşrık ale’l-akdi ve’l-irtifâ‘u bi’l-emâneti ve’z-zımâneti 1.570.525 dînar
[38] El-Harâc_______________ ve’l-a‘şâr ve’l-ahmâs bi’r-Rey ve’d-Demâvend ma‘a mâ fîhi mimmâ istahracehû İbn Davûdan ve Ahmed bin Ali 465.078 dînar
[39] ez-Ziyâ‘u___________ bihâ 122.644 dînar
[40] Kazvin________________ ve Zencân ve Ebher el-Harâc ez-Ziyâ‘ 115.710 dînar 58.290 dînar
[41] Kum__________________ el-Harâc ez-Zıyâ‘ 197.229 dînar 80.229 dînar
[42] İsfahan___________ el-Harâc___ ale’l-akdi’l-mücedded ma‘a’l-harâci’l-ekrâd ve mâ yegullü mine’l-Īgar ve zıyâu‘s-Sultan 410.178 dînar
ez-Ziyâ‘u___ bihâ 189.334 dînar
[43] Mâhu______________ ’l-Basra ve’l-Igarin el-Harâc ez-Ziyâ‘ 185.636 dînar 267.520 dînar
[44] Hemedan______________ el-Harâc ez-Zıyâ‘ 150.480 dînar 55.789 dînar
[45] Mâsebezân_____________ l-Harâc ez-Zıyâ‘ 57.746 dînar 16.750 dînar
[46] Sâve___________________ ve Dâruddarbi bihâ 17.625 dînar
[47] Mâhu________________ ’l-Kûfe bi’l-harâci siva’z-zıyâ‘ı'r-râsiyeti ve’l-müstahdeseti ve’t-tu‘ami 105.678 dînar
[48] ez-Zıyâ‘u__________ bihâ 89.500 dînar
70
[49] el-Hulvân______________________ ani’l-harâc ve’z-zıyâ‘ 30.015 dînar
[50] Azerbaycan________________________ ve Ermeniyye ale’l-mu‘ârefeti’lleti fe-veraku aleyhâ sebilü’s-i’r 226.370 dînar
71
Türkçe Görünümü; Harf________________________________________________________________________ Sevâd bölgesi ve aşağıda zikredilen ma‘mûr vilâyetler 1 Sevâd ve nâhiyelerinin malları ile bilikte Basra’da bulunan Batı bölgesinin sadakalarından ve Basra’daki deniz araçlarından ve sâireden elde edilen gelirler 1.547.734 dînar
2 Bâzûrya ve Kelvâzi ve Nehreyn 166.283 dirhem
3 Anbar ve Katrabbel ve Südd 198.313 dînar
4 Nehrüseyr , Rûmekan , İgaru Yaktîn , Câzer ve Medînetülatîka 75.576 dînar
5 Kûsi ve Nehru Derkît [Dervasat] 25.000 dînar
6 Zâb-ı A‘lâ (Yukarı Zab) ve Nehrü Keştâseb 9.526 dînar
7 Fellûce-i Ulyâ (Yukarı Fellûce) ve Erhâ 16.736 dînar
8 Fellûce-i Süflâ (Aşağı Fellûce) , Nehreyn ve Aynüttemr 13.585 dînar
9 Seyb-i A‘lâ (Yukarı Seyb) , Sûra , Babel , Hatarniye ve Bârûsema-i A‘lâ (Yukarı Bârûsemâ) 140.259 dînar
10 Nehrülmülk , Mûrcâ , Nehru Cûber , Esâsan ve Malikiyât 38.350 dînar
11 Bârûsemâ-i Esfel (Aşağı Bârûsemâ) 46.336 dînar
12 Kûfe nâhiyeleri ve mahzenleri 110.154 dînar
13 Serre Men Ray'daki imâretler (yoksullar için yapılmış hayır evleri) 33.350 dînar
14 Nehrü Bûk ve Deyr-i Esfel (Aşağı Deyr) 20,590 dînar
15 Bezer Cesâbur 24.300 dînar
16 Râzanân 30.035 dînar
17 Rostekbâd 13.666 dînar
18 Nehrevân-ı A‘lâ ve Semetnây 46.480 dînar
72
19 Nehrevân-ı Evsat (Orta Nehrevân) 40.327 dînar
20 Nehrevan-ı Esfel (Aşağı Nehrevân) 60.532 dînar
21 Sulh ve Menâzil 159.89 dînar
22 Bâdrâyâ ve Bâkesâya 42.499 dînar
23 Vâsıt. Zorunlu masraflar çıktıktan sonra kalan para ile Sultân’a ait mülklerin ve yeni kurulan çiftliklerin gelirleri dahildir 310.720 dînar
24 Basra ile Dicle nahiyeleri 121.095 dînar
25 Basra’daki deniz araçlarından elde edilen gelir 22.575 dînar
26 İltizâmlardan alınan paralar ile nehirlerden elde edilen sulama gelirleri 42.750 dînar
27 Behit’deki su vergilerinden 80.250 dînar
28 Bağdat, Serre Men Ray, Vâsıt, Basra ve Kufe’deki koyun pazarları 16.975 dînar
29 Bağdat, Serre Men Ray, Vâsıt, Basra ve Kufe’deki darphâneler 60.370 dînar
30 Bağdat’da tahsîl edilen cizye vâridatı 16.000 dînar
31 Emlâk vergisi ile ağaçlardan ve mukata‘a gelirlerinden hilâfet makamına ödenen para 13.874 dînar
32 Ahvaz nâhiyeleri. İbrahim bin Abdullah ve sâirenin iltizâm sûretiyle üzerlerinde bulunan yerlerden 1.260.922 dînar
33 Fâris bölgesi vâridatı ile Mûnis Hâdim’in ve diğer arâzi sahiplerinden elde edilen gelir 1.634.520 dînar
34 Bu nâhiyelerdeki üst yöneticilere ait çiftliklerden elde edilen gelirler ile deniz araçlarından alınan vergi 258.000 dînar
35 Kirman’daki üst yöneticilere ait çiftliklerden elde edilen gelir. (Otlak vergileri ile çöldeki köylerin mallarından ve Mûnis Hâdim’in mahzen ve sarrâfiye mallarından vermeyi uygun gördüğü para bu hesaba dahil değildir) 364.380 dînar
36 Umman mukata‘asından elde edilen gelir. (Halîfeye takdîm edilen hediyeler hesâba dahil değildir) 80.000 dînar
73
37 Doğu(Fırat’ın doğusunda)ki memleketlerin harâcı ile bu taraflardaki köylerin yapılan sözleşmeler gereğince emânet ve iltizâm sûretiyle ellerinde bulundurdukların mallardan elde edilen gelir. 1.570.525 dirhemr
38 Rey ve Demavend’in harâc, a‘şâr ve ispençe gelirleri (İbn Dâvudan ve Ahmed bin Ali’nin tahsîl ettikleri paralar hesâba dahil değildir) 465.078 dînar
39 Buradaki Sultân’a ait çiftlikler 122.644 dînar
40 Kazvin , Zencan ve Ebher Harâc Çiftlikler (Sultan'a ait) 115.710 dînar 58.290
41 Kum Harâc Çiftlikler (Sultan'a ait) 197.229 dînar 80.229
42 İsfahan_______________________ Harâc. Yeniden bözleşmelere bağlanan yerler ile Kürtlerin harâcı , .ve Sultân’a ait özel mülklerden elde edilen gelir 410.178 dînar Sultân'a ait çiftliklerden 189.334 dînar
43 Mâhu'l-Basra ve Îgarin Harâc Çiftlikler (Sultar'a ait) 185.636dinar 267.520
44 Hemedan Harâc Çiftlikler 150.480 dînar (Sultân'a ait) 55.789
45 Mâsebezân Harâc Çiftlikler 57.746 (Sultan'a ait) 16.750 dînar
46 Save ve buradaki darphaneler 17.625 dînar
47 Mâhul’l-Kûfe. Harâc vâridatı. (Evvelden beri mevcûd olan çiftlikler ile yeniden alınan çiftlikler ve yemeklik olarak verilen yerler bu hesâba dâhil değildir) 105.678 dînar
48 Buradaki Sultân'a ait çiftliklerden 89.500 dînar
49 Hulvan. Harâc gelirleri ile Sultâr’a ait çiftlik gelirlerinden 30.015 dînar
50 Azerbaycan ve Ermenistan vâridatı. (Aynı fiyatlar üzerinden belirlenen bedel gereğince) 226.370 dînar
74
Tekdüzen Hesap Planı’na Göre Gösterimi*; ____________________________ / ____________________________ 100 KASA HESABI 11.545.956 100.01 Vilayet Gelirleri 6.429.221 100.01.01 Sevad ve Batı Basra 1.547.734 100.01.02 Bâzürya, Kelvâzi ve Nehreyn 166.283 100.01.03 Anbar, Katrabbel ve Südd 198.313 100.01.04 Nehrüseyr, Rûmekan, Igaru Yaktin 75.576 100.01.05 Kûsi ve Dervasat 25.000 100.01.06 Yukarı Zab ve Nehrü Keştaşeb 9.526 100.01.07 Yukarı Fellûce ve Erhâ 16.736 100.01.08 Aşağı Fellûce, Nehreyn ve Aynüttemr13.585 100.01.09 Yukarı Seyb, Hatarniye, Sûra Babel 140.259 100.01.10 Nehrülmülk, Mûrcâ, Nehru Cûber 38.350 100.01.11 Aşağı Bârûsemâ 46.336 100.01.12 Kûfe Nahiyeleri 110.154 100.01.13 Serre Men Ray İmaretleri 50.219 100.01.14 Nehru Bûk ve Aşağı Deyr 20.590 100.01.15 Bezer Cesâbur 24.300 100.01.16 Râzanân 30.035 100.01.17 Rostekbâd 13.666 100.01.18 Nehrev’an-ı A’lâ ve Semetnây 46.480 100.01.19 Nehrev’an-ı Evsat 40.327 100.01.20 Nehrev’an-ı Esfel 60.532 100.01.21 Sulh ve Menâzil 159.089 100.01.22 Bâdrâyâ ve Bâkesâya 42.499 100.01.23 Vâsıt 310.720 100.01.24 Basra ve Dicle 121.095 100.01.25 Ahvaz Nahiyeleri Geliri 1.260.922 100.01.26 Fâris Bölgesi Geliri 1.634.520 100.01.27 Azerbaycan ve Ermenistan Geliri 226.375 100.02 Diğer Gelirler 4.261.119 100.02.01 Basra Deniz Araçları Geliri 22.575 100.02.02 İltizam ve Nehir Gelirleri 42.750 100.02.03 Behit Su Vergileri Geliri 80.250
75
100.02.04 Bağdat, Vâsıt Koyun Pazarı Geliri 16.975 100.02.05 Bağdat, Vâsıt Darphane Geliri 60.375 100.02.06 Bağdat Cizye Geliri 16.000 100.02.07 Emlâk Vergisi ve Ağaç Mukataa Gel.13.874 100.02.08 Çiftlik ve Deniz Araçları Gel. 258.040 100.02.09 Kirman Çiftlik Gelirleri 364.380 100.02.10 Umman Mukataa Geliri 80.000 100.02.11 Doğu Fırat Harâcı ve İltizam Gel.1.570.525 100.02.12 Harâç, A’şâr ve İspençe Gel. 465.078 100.02.13 Kazvin, Zencan ve Ebher Harâc G. 115.710 100.02.14 Kum Harâc Geliri 197.229 100.02.15 İsfahan Harâc Geliri 410.178 100.02.16 Miyâhu'l Basra ve İgarin Harâc G. 185.636 100.02.17 Hemedan Harâc Geliri 150.480 100.02.18 Mâsebezân Harâc Geliri 57.746 100.02.19 Sâve Darphane Geliri 17.625 100.02.20 Miyâhu'l Kûfe Harâc Geliri 105.678 100.02.21 Hulvan Harâc Geliri 30.015 100.03 Sultan'a Ait Gelirler 855.616 100.03.01 Rey ve Demavend Çiftlik Geliri 122.644 100.03.02 Kazvin, Zencan ve Ebher Çiftlik G. 58.290 100.03.03 Kum Çiftlik Geliri 55.789 100.03.04 İsfahan Çiftlik Geliri 189.334 100.03.05 Miyâhu'l Basra ve İgarin Çiftlik G.267.520 100.03.06 Hemedan Çiftlik Geliri 55.789 100.03.07 Mâsebezân Çiftlik Geliri 16.750 100.03.08 Miyâhu'l Kûfe Çiftlik Geliri 89.500 602 DİĞER GELİRLER HESABI 11.545.956 602.01 Vilayet Gelirleri 6.429.221 602.02 Diğer Gelirler 4.261.119 602.03 Sultan'a Ait Gelirler 855.616 Sevâd Bölgesi ve Yukarıda Zikredilen Ma'mûr Vilayetler ve Sultan'a ait gelirler. ____________________________ / ____________________________
* Yevmiye kaydındaki tutarlar Dinar cinsindendir.
76
251. Abbasi Devleti Muhasebe Kayıt Örneği-2
Siyakat yazısı ile görünüşü;
77
78
Arap Harfleri ile Görünüşü;
حرفـــــــدات وسوى ىف العاراخلراج والضياع العامة باملغرب واجناده بعد االحتسبات الىت وضعها العمال من اصول االرتفاع كما هو جا
على ادائه ىف كل سنة واالعمال املذكوره واالموال املسماة جزيرة قربس اهلورقفمقاطعة ومثن اجناس الغنائم معما يكونـــــــــــ ما يتعلق باملغرب و اجناده
دينار٤٧٤٦٤٩٢ تفصيله
3 2 1
جنــــد االردن بعد االحتسابات
دينار٤٠٤٦٠مال
دينار١٠٢٠٦٢
جنـــــد فلســـطني بعد االحتسابات
دينار٨٠٧٥٠مال
دينار٢٣٠٦٤٧
مصــــر واالسكندريه وبعد االحتسابات القدميه
دينار٢٩٠٧٧٣ وسوى مصادرة املاذرائيين ومال املرافق والتجارات الواردة وامثان الغنائم
دينار١٠٨٠٠٠٠
79
6 5 4
جنــــد قنصرين والعواصم بعد االحتسابات
دينار١٣٣٠٩٧مال دينار ٣٥٢٥٧٠
جنــــد مخص بعد االحتسابات
دينار١٠٠٠٤٦٠مال دينار ١١٥١١٤
جنــــد دمشق بعد االحتسابات
دينار١١٣٠٥٧مال دينار ٣١٥٣٠٠
9
8
7
مششـــاط وحصن منصور وكيسوم
بعد املوضوع دينار٥٣٩٧مال دينار٦٥٣٣٢
الثغـــورميه سوى صلح امحد الشا
بن حسني الكاتب دينار٥٢٩٨٥
دلـــوك ورعبان[رعيان]
دينار١٥٧٦٥
12 11 10 ارزن وميا فارقــني بعد االحتسابات
دينار٥٦٧٥٠مال دينار ٨٢٤٢٢
آمــــد سوى ما مجع اقطاع وكاسه
وبعد االحتسابات دينار٥٤٧٨مال دينار ٨٢٤٢٢
مسيسـاطيه بعد االحتساباتومالط
دينار١٤٥٠١مال دينار ٣٤١٢٠
80
15 14 13 املوصـــل
ومريدين و هبذار والرستيق اجلبلية بعد االحتسابات
دينار١٧٧٥٠مال دينار ٤٩٢٤٣٠
ديــــار ربيعه بعد االحتسابات
دينار٢٢٧٢٧مال
ديــــارمضر
دينار٢٥٧٢٢٥مال
16 طـــريقتالفرا دينار٩٦٥٨٤
17 يكــــوناموال االعمال املسماة واموال اخلاصه واموال املوقوفه وغري ذالك
81
20 19 18
هـيت واعماهلا سوى ضياع السكر
١٨٧٧٨ العرب االهوار
دينار٥٢٦٢ دنيار ٨٢٤٠ املشرق]مغرب[ماريب
دينار٦٢٢٠٠ دينار ٥٨٤٥٠
ـــاموالـ اخلاصة سوى ماكان فيها بنواحى واسط فانه اضيف اىل اموال العامة وخلط هبا ودخل ىف
محوهلا ونفقاهتا العرب االهوار
دينار١١٦١٢٠ دنيار ١٨٥٤١١ املشرق املغرب
دينار١٠٤٧٠٠ دينار ٧٢٦٦٦
الضـــياعضمان واسط اسوة املستحدثة بعدالذى جرى ىف
حال اخلاصة دينار٢٨٩٠٣٦
23 22 21
مالـــ الضياع الفراتيه٦١٧١٢٦
العرب االهوار دينار١٢٩٧٢٤ دنيار ١٧٠٣٢٦
فارس املشرق دينار٩٥٢٧٨ دينار ٩٧٣٣٦
دينار١١٤٢٢٥املغرب
مالــــاسطاملوقوف املساجد ما كان فيها بو
دينار٤٥٧٠ الشرق املغرب
دينار١٢٧٦٠ دينار ٢٢٨٦٩
مالـــــ الضياع العباسية سوى ما هو بنواحى واسط
دينار١٤٤٧٦٠ العرب االهوار
دينار١٤٢٤٦ دنيار ١٤٧٣٢ املشرق املغرب
دينار٧٥١١٦ دينار ٣٠٧٦٢
82
25 24
مالــــاحلزن واجلهبذة سوى ما جيمعه العمال مع اصول االموال وسوى
ما سوغه مونس اخلادم منها بفارس وسوى ما دخل منها ىف ضمان واسط
دينار٧٦٩٨٠
مالــــ الضياع املفردة ىف سنة ثلث وثلثماية
دينار١٠٠٣١٨
83
Transkripsiyon hali;
Harf______________________________________________________ el-harâcü ve’zıya‘u’l-âmmeti bi’l-Mağrib ve ecnâdihî ba’de’l-ihtisâbâti’lleti vada‘ahe’l-ummâl min usûli’l-irtifâi kemâ hüve cârin fi’l-adâti ve sivâ mukata‘atin ve semenin ma‘a ma fe-varaku ehlü cezîreti Kubrus alâ edâihi fi külli senetin ve’l-aûmali’l-mezkûreti ve’l-emvâli’l-müsemmât.
Yekûn_______________________________ Ma yetealleku bi’l-Mağrib ve ecnûdih
4.746.492 dînar * Tafsîle
1 Mısır_____________ ve Iskenderiye ba‘de’l-ihtisâbâti’l-kadîme 290.773 Ve sivâ müsâdereti’l-Mâzerâiyyîn ve mâli’l-merâfıkı ve’t-ticareti’l-vârideti ve esmâni’l-ganâim 1.080.000 dînar
2 Cündü____________ Filistin ba’de‘l-ihtisâbât Mal 80.750 230.647 dînar
3 Cündü_____ ‘l-Ürdün ba’de’l-ihtisâbat Mal 40.460 102.062 dînar
4 Cündü____________ Dımaşk ba‘de’l-ihtisâbât Mal 113.057 315.300 dînar
5 Cündü____________ Humus ba‘de’l-ihtisâbât Mal 1.000.460 115.114 dînar
6 Cündü_____ Kınnesrin ve’l-Avâsım ba‘de’l-ihtisâbât Mal 133./97 352.570 dînar
7 Delük____________ ve Ra‘yân[Ra‘bân] 15.765 dînar
8 Es-Suguru_________ e-Şâmiyye sivâ sulhı Ahmed ibnü’l-Hüseyin el-katib 52.985 dînar
9 Şamşât_____ ve Hısnü Mansur ve Kîsom ba‘de’l-
84
mevzû Mal 5.397 65.332 dînar
10 Sümeysât____________ ve Malatya ba‘de’l-ihtisâbat Mal 14.501
11 Amid________________ sivâ ma harcı fi aktâi ve Kâse ve ba‘de’l-ihtisâbât Mal 5.478 82.422 dînar
12 Erzen ve Meyyâfarikîn ba‘de’l-ihtisâbât Mal 56.750 82.422 dînar
13 Diyaru___________ Mudar Mal 257.225
14 Dıyaru____________ Rebî‘a ba‘de’l-ihtisâbât Mal 22.797 304.093 dînar
15 El-Musul________ Ve Mîrdîn ve Behzerâ ve’r-Resâtiku’l-Cebeliyye ba‘de’l-ihtisâbât Mal 17.750 492.430 dînar
16 Tarîku_________________ ’l-Furat 96.584 17 Yekûn_____________________ Emvalü’l-a’mâli’l-müsemmât ve emvâlü’l-hâssa ve’l-emvâlü’l-mevkûfe ve gayru zâlike 18 ez-Zıyâ‘u_________ ‘l-müstahdese ba‘de’llezî cerâ fi zımâni Vâsıt üsretü hâli’l-hâssa 289.036 dînar
19 Emvâlü____________ ‘l-hâssa sivâ mâ kâne fîhâ bi-nevâhi Vâsıt fe innehû ezîfü ilâ emvâli’l-âmme ve halata bihâ ve dehale fî havlihâ ve
20 Meyt_____________ ve a‘mâlühâ sivâ zıya‘ıs-sükker 18.778 dînar El-İber el-Ahvar 8.240 5.262 Mağrib Maşrık
85
nafakatiha el-İber el-Ahvâr 185.411 116.120 el-Maşrık el-Mağrib 72.666 104.700
58.450 62.200
21 Mâlü___________‘z-zıyâ‘ı’l-Abbâsiyye sivâ mâ hüve bi-nevîhi Vâsıt 144.760 dînar el-Iber el-Ahvaz 14.732 14.246 El-Maşrık el-Mağrib 30.672 75.116
22 Mâlü__________‘l-mevkûfi’l-mesâcid sivâ mâ kâne minhâ bi-Vâsıt 4.570 dînar eş-Şark el-Mağrib 22.863 12.760
23 Mâlü__________‘z-zıyâ‘ı’l-Furâtiyye 617.126 dînar … el-Ahvar 170.326 9.724 Fâris el-Maşrık 97.336 95.278 el-mağrib 114.225
24 Mâlü___________________‘z- zıya‘ı’l-müfredeti fi seneti selâsin ve selâse mie 100.318 dînar
25 Mâlü_______________________‘l-hazn ve’l-cehbezeti sivâ mâ yecme‘uhü’l-ummâl ma‘a usûli’l-emvâli ve sivâ mâ sevvegahû Mûnis el-Hâdim minhâ bi-Fâris ve sivâ mâ dahale minhâ fi zımâni Vasıt 76.980 dînar
86
Türkçe Görünüşü; Harf__________________________________________________________________________ Batıdaki âmme çiftlikleri ve vilâyetlerin harâcı ile ordugâhların vergileri (usûl ve özel kanunlar gereğince vâliler tarafından harâcdan düşülen vergilerden sonra mukata‘alar ve çeşitli ganîmet gelirleri ve Kıbrıs ahalisi ile her sene ada üzerinden alınması kararlaştırılan vergi bu hesâba dahil değildir) Bu bölgedeki vilâyetler ve vâridat aşağıdaki şekilde gösterilmiştir: Yekûn itibariyle Batı bölgesine ve ordugâhlarına ait vâridat 4.746.492 dînar Ayrıntılı açıklama 1 Mısır ve İskenderiye. Eski vergilerin düşülmesinden sonra 290.773 dinar Mazerâilerin mallarına el konulmasından elde edilen gelir, pazarların hâsılatı , ticaret yolu ile meydana gelen idhâlat geliri, çeşitli ganîmet gelirleri 1.080.000 dînar
2 Filistin ordugâhı , vergilerden sonra Mal (nakid) 80.750 dînar 230.647 dînar
3 Ürdün ordugâhı ,vergilerden sonra Mal (nakid) 40.460 dînar 102.062 dinar
4 Dımaşk ordugâhı , vergilerden sonra. Mal (nakid) 113.057 dinar 315.300 dînar
5 Humus ordugâhı , vergilerden sonra. Mal (nakid) 1.000.460 dinar 115.114 dînar
6 Kınnesnin ve Avâsım ordugâhı, vergilerden sonra. Mal (nakid) 133.097 dinar 352.570 dînar
7 Deluk ve Ra‘bân [Ra‘yân] 15.750 dinar
8 Sugûr-ı Şam. Katip Ahmed bin Hüseyin’den sulh ile alınan paralar dahil değildir 52.985 dînar
9 Şamşat, Hısn-ı Mansur ve Kîsom, İskonto edilen paralardan sonra Mal (nakid) 5.397 dînar
10 Sümeysat ve Malatya, vergilerden sonra. Mal (nakid) 14.501 dînar 34.120 dinar
11 Amid. Mukata‘a ve vergi gelirlerinin dışında. Mal (nakid) 5.478 dinar 82.422 dînar
12 Erzen ve Meyyafârikîn, vergilerden sonra. Mal (nakid) 56.750 dinar 82.422 dînar
87
13 Diyaru Mudar (Mudar Bölgesi) Mal (nakid) 257.225
14 Diyâru Rebî‘a .(Rebî‘a Bölgesi) , vergilerden sonra. Mal (nakid) 22.897 304.093 dînar
15 Musul , Mardin ,Behzerâ ve Resâtiku’l-Cebeliyye vergilerden sonra. Mal (nakid) 17.750 492.430 dînar
16 Tarîku’l-Furat 96.584 dînar 17 Yekûn_____________ [4.659.341] Aşağıda zikr edilen vilâyetler ile Sultân'a ait mallara , vakıf mallara ve sâireye dâir gelirler
88
18 Vâsıt’ın iltizâmından sonra Sultan adına yeni alınan çiftliklerden elde edilen gelirler 289.036 dînar
19 Sultâna ait mallar. Vâsıt nahiyelerindeki Sultan’a ait mallar buraya dâhil değildir. Çünkü bunlar âmme mallarına ilâve edilerek onlara karıştırılmıştır. İber Ahvâr (Sahiller rüsumu) (Bataklıklar geliri) 185.411 dinar 116.120 dinar Doğu Batı 72.666 dînar 104.700 dînar
20 Hît ve bağlı yerler , Şeker köyleri dahil değildir. İber Ahvâr (Sahiller rüsûmu) (Bataklıklar geliri) 8.240 dînar 5.262 dînar Batı Doğu 58.450 dînar 62.200 dînar
21 Abbâsi hânedânına ait ait çiftlikler. Vâsıt nâhiyelerinde bulunan çiftlklerin dışında 144.760 dînar İber Ahvâr (Sahiller rüsumu) (Bataklıklar geliri) 14.732 dînar 14.246 dînar Doğu Batı 30.672 dînar 75.116 dînar
22 Mescidlere ait vakıf mallar. Vâsıt’da bulunanların dışında Doğu Batı 22.869 dînar 22.760 dînar
23 Fırat çiftlikleri 617.126 İber Ahvâr (Sahiller rüsumu) (Bataklıklar geliri) 170,326 dînar 129.724 dînar Fâris Doğu 97.336 dînar 95.278 dînar Batı 114.225 dînar
24 Üçyüz üç (Milâdi 918-919) senesinin müteferrik çiftlikler vâridatı 100.318 dînar
25 Mahzenler ve sarrâfiye vâridatı Asıl mallar ile beraber vâlilerin topladıkları paralar ve Fâris bölgesinde Mûnis Hadim’in oradaki emlâki için vermeyi uygun gördüğü paralar ile Vâsıt iltizâmına dâhil olan gelirlerdir. 76.980 dînar
89
Tekdüzen Hesap Planı’na Göre Gösterimi;
/ 100 KASA HESABI 5.912.385 Dinar 100.01 Ordugah Gelirleri 3.283.829 Dinar 100.01.01 Mısır ve İskenderiye 290.773 Dinar 100.01.02 İthalat ve Ganimet 1.080.000 Dinar 100.01.03 Filistin Ordugahı 80.750 Dinar 100.01.04 Ürdün Ordugahı 40.460 Dinar 100.01.05 Dımaşk Ordaugahı 113.057 Dinar 100.01.06 Humus Ordugahı 1.000.460 Dinar 100.01.07 Kınnesnin ve Avâsım Ordugahı 133.097 Dinar 100.01.08 Delûk ve Ra'yân 15.765 Dinar 100.01.09 Sugûr-ı Şam 52.985 Dinar 100.01.10 Şamsat, Hısn-ı Mansur ve Kisom 5.397 Dinar 100.01.11 Sümeysat ve Malatya 14.501 Dinar 100.01.12 Amid 5.478 Dinar 100.01.13 Erzen ve Meyyafârik 56.750 Dinar 100.01.14 Mudar Bölgesi 257.225 Dinar 100.01.15 Rebî'a Bölgesi 22.797 Dinar 100.01.16 Musul, Mardin Behzera 17.750 Dinar 100.01.17 Tarîku'-Fırat 96.584 Dinar 100.02 Sultana Ait Yeni Çiftlik Geliri 289.036 Dinar 100.03 Sultana Ait Mallar 478.898 Dinar 100.03.01 Sahil Rüsumu 185.412 Dinar 100.03.02 Bataklıklar Geliri 116.120 Dinar 100.03.03 Doğu 72.666 Dinar 100.03.04 Batı 104.700 Dinar 100.04 Hit ve Bağlı Yerler Geliri 134.152 Dinar 100.04.01 Sahil Rüsumu 8.240 Dinar 100.04.02 Bataklıklar Geliri 5.262 Dinar 100.04.03 Doğu 62.200 Dinar 100.04.04 Batı 58.450 Dinar 100.05 Abbasi Hânedanına Ait Çiftlikler 279.526 Dinar 100.05.01 Çiftlik Geliri 144.760 Dinar
90
100.05.01 Sahil Rüsumu 14.732 Dinar 100.05.02 Bataklıklar 14.246 Dinar 100.05.03 Doğu 30.672 Dinar 100.05.04 Batı 75.116 Dinar 100.06 Mescidlere Ait Vakıf Malları 45.629 Dinar 100.06.01 Doğu 22.869 Dinar 100.06.02 Batı 22.760 Dinar 100.07 Fırat Çiftlikleri 1.224.017 Dinar 100.07.01 Çiftlik Geliri 617.126 Dinar 100.07.02 Sahil Rüsumu 170.326 Dinar 100.07.03 Bataklıklar Geliri 129.726 Dinar 100.07.04 Fâris 97.336 Dinar 100.07.05 Doğu 95.278 Dinar 100.07.06 Batı 114.225 Dinar 100.08 Üçyüz Senesi Müteferrik Çiftlik Gel. 100.318 Dinar 100.09 Mahzenler ve Sarrâfiye Vâridatı 76.980 Dinar 153 TİCARİ MALLAR HESABI 2.174.512 Dinar 153.01 Vergi Karşılığı Mallar Hesabı 2.174.512 Dinar 153.01.01 Filistin Ordugahı 230.647 Dinar 153.01.02 Ürdün Ordaugahı 102.062 Dinar 153.01.03 Dımaşk Ordugahı 313.300 Dinar 153.01.04 Humus Ordugahı 115.114 Dinar 153.01.05 Kınnesnin ve Avâsım Ordugahı 352.570 Dinar 153.01.06 Şamsat, Hısn-ı Mansur ve Kisom 65.332 Dinar 153.01.07 Sümeysat ve Malatya 34.120 Dinar 153.01.08 Amid 82.422 Dinar 153.01.09 Erzen ve Meyyafârik 82.422 Dinar 153.01.10 Rebî'a Bölgesi 304.093 Dinar 153.01.11 Musul, Mardin ve Behzera 492.430 Dinar 602 DİĞER GELİRLER HESABI 8.086.897 Dinar 602.01 Nakdi Gelirler 5.912.385 Dinar 602.02 Malların Nakdi Karşılığı 2.174.512 Dinar Batıdaki âmme çiftlikleri ve vilayetlerin harâcı ile ordugâhların tahsil edilen vergi gelirleri. /
91
3. İLHANLILAR’DA MUHASEBE UYGULAMALARI 30. Genel Açıklama
İlhanlılar devleti (1256-1353), İran’da yerleşmiş Moğol
hanedanlığının kurduğu bir devlettir101. Moğol hükümdarı
Cengiz Han’ın ölümünden sonra ortaya çıkan dört devletten
biridir. Cengiz Han’ın oğlu Mengü’nün “Büyük Han” olarak
tahta çıkmasından sonra fetih için batıya gönderilen
Hülagu Han tarafından kurulan, resmen Moğol Büyük
Han’ına bağlı olan bir devlettir102. Hükümdarlar
başlangıçta, doğu kökenli olduklarını ve Orta Asya’daki
Moğol Büyük Han’ına bağlı olduklarını vurgulamak için
“İlhan” sözcüğünü kullandılar. İslamiyeti kabul
etmelerinden sonra, bu da XIII. asrın sonuna isabet eder,
“Han” adını kullanmaya başladılar103. İlhanlılar
Maveraünnehr’i içine almak üzere aşağı yukarı Sasani
imparatorluğunun sınırları içerisinde kurulmuş olan bir
iran devleti olarak da zikredilmektedir. Buna neden olarak
da kültür açısından İranlılaşmaya maruz kalmaları
gösterilmektedir. Hülagu, Hıristiyanları İlhanlı davası lehine
kazanmak için Hıristiyan bir kadınla evlendi. Bu da
Hıristiyan batıyla iyi münasebetler kurmasına vesile oldu.
101 Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi-I, 2. Baskı, İstanbul: Süryay Sürekli Yayınlar A.Ş., İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Yayını, Nisan 2000, s. 212. 102 Grolier International Americana Ansiklopedisi, İstanbul: Grolier Incorporated-Medya Holding A.Ş. Yayınları, Cilt 7, s. 343. 103 Güvemli, a.g.e., s. 212.
92
Daha sonra, Hülagu’nun yerine oğlu Abaka (1265-1282)
geçti104.
İlhanlı Hükümdarları
Hülegü (1256-1265), Abaka (1265-1282), Ahmad Tegüder (1282-
1284), Argun (1284-1291), Gaykhatu (1291-1295), Baydu (1295),
Mahmud Gazan (1295-1304), Muhammed Khodabandeh (Olcayto)
(1304-1316), Abu Sa'id Bahadır (1316-1335), Arpa Ke'ün (1335-
1336)105
31. İlhanlılar’da Siyakat Yazı Sistemi
İnsanlar bir arada yaşamaya ve zekâları da gelişmeye
başladığında insanlar arası iletişim ihtiyacı da baş
göstermiştir. Doğal olarak başlangıçta el, kol hareketleri ve
garip sesler halinde bu ihtiyaç karşılanmaya çalışılmıştır.
Sonralarında ise yörelere göre dil (lisan) gelişmeye
başlamıştır. Bu, dil dönemine sözlü iletişim çağı
denilmektedir. Tarih, insanların yaşlandıkça biriken bilgi,
yetenek, masal ve hatta müzik bilgilerinin uçup gitmesini
önlemek ve daha uzak kimseler ile iletişim kurabilmek için
bazı işaretler kullanabildikleri dönemden başlatılmaktadır.
Bu dönemin günümüzden 6000-7000 yıl öncesine
varabildiği bilinmektedir. Çeşitli bilgileri kendilerinden
104 Berthold Spuler, “İlhanlılar”, İA, C. 5 MEB, Eskişehir, 1997, s. 967. 105 Wikipedia, The Free Encyclopedia, http://en.wikipedia.org/wiki/Ilkhanate, e.t. 17. 04. 2007
93
sonraki nesillere aktarabilmek için taşa, balçığa, deriye veya
tahtalara, papiruslara bazı resimler yapıldığı ve ilk yazı
örneklerinin bunlar olarak kabul edildiği yine bilinen bir
gerçektir106.
Mısır’da ilk yazı şekli resimlerden geliştirilen
“Hiyeroglif” yazısıdır. Bu yazı, anıtlara (ister sağa, ister sola
doğru) yazılmaktadır. Fakat, pratik olmadığından deriye,
papirusa yazılan bir tür yazı geliştirildi ki, buna da
“Hiyeratik” yazı denilmektedir. Güney Arabistan’da ise
“Himyeri” yazısı geliştirilmiş ve buradan bu yazı Hindistan’a
geçmiştir. İlk yazının Mezopotamya’da Sümerler tarafından
çivi yazısı olarak geliştirilmiş olduğu da bilinmektedir. Yine
aynı bölgede bu yazıdan “Arami” yazısı (sonra adı Süryani
olmuştur) geliştirilmiştir. Fenikeliler Hiyeratik yazıyı
geliştirerek ABC’yi başlatmışlardır. İsrail halkı da bundan
esinlenerek kendilerine özgü “İbrani” yazısını
oluşturmuşlardır. Aynı dönemde Uzakdoğu’da ise Çin’de
gelişen ve hece esaslı imgeler ile yazılan bir yazı türü
geliştirilmiştir. Japon yazıları da buradan doğmuştur.
Hindistan’daki Brehmen yazısının Güney Arabistan’ın
Himyeri yazısından geliştiği anlaşılmaktadır. Batılılar ise
genellikle Fenike kaynaklı yazılarının Mısır Hiyeroglif ve
106 H. Sabahattin Payzın, Tarihte Dil, Yazı, Bilim ve Toplum, İzmir: Doğruluk Matbaacılık, 1992, s. 1.
94
gelişmişi olan Hiyeratik yazısından türetildiğini
belirtmektedirler107.
Konumuz açısından Siyakat yazısının tarihçesine
bakmamız yararlı olacaktır.
Siyakat, Maliye, Defterhane ve Vakıf dairelerinde
kullanılmış resmi bir yazıdır. Siyakat Irak’ta Abbasiler
zamanında kullanılmaya başlanmıştır. Anadolu’ya da
Selçuklular zamanında geldiği bilinmektedir. Ancak buna
rağmen İran yoluyla girdiği kabul görmektedir. Milâdi 910
yıllarında Amasyalı Taci-zade Cafer Çelebi, kuyudatı
muntazam defterleri siyakata çeviren kişidir. Siyakat
Selçuklularda da vardı, ancak onlar farklı bir tarzda
uygulamışlardı. Osmanlılara da onlardan değişik şekilde
intikal etmiştir. Ancak bu ıslah ve tadilde Hüsam ve Cafer
Çelebilerin rolü olmuştur108.
Asıl ismi Erkam-ı Divaniye olan siyakat rakamları
siyakat yazısı ile beraber kullanıldığı için bu isimle
anılmıştır. Daima Farsça ibareli muamele kayıtlarıyla
birlikte kullanıla gelmiş olması İran taraflarından
Anadolu’ya getirilmiş olduğuna işaret etmektedir. Malazgirt
zaferi Anadolu’nun kesin şekilde istilasını ve Selçuklu
Devleti’nin kurulmasını sağlamış olduğuna göre XI. yüzyılın
107 Payzın, a.g.e., s. 2-3. 108 Dündar Günday, Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı Özellikleri ve Divan Rakamları, Ankara: TTK Kurumu Yayınları VII. Dizi, Sayı: 57a, 1989, s. 1.
95
sonları Divan rakamlarının Anadolu’ya giriş tarihi olarak
kabul edilmektedir109.
Siyakat, eski yazılardan birinin adıdır. Resmi ve
özelliklede mali işlerde kullanılmıştır. Defterlerde ve
tezkirelerde görülen kısalık, anlamada güçlük ve bilgi sahibi
tarafından okunabilen özelliklere sahiptir. İnce, birbirine
girift ve noktasız ve dik yazıldığı için az yer kaplar ve çabuk
yazılır. Kolay okunabilen bir özelliği olduğu gibi, çok eski
tabirleri içeren ve ancak uzmanları tarafından okunabilen
özelliği de vardır. Uzun hatlarla yazılmış olanları bulunduğu
gibi, kısa şekillerle yazılmış olanları da mevcuttur. Bir
sıraya dizilmiş harflerin bazılarının sonları uzatılmış bir
yazıdır. Siyakat alfabesinde nokta, hemen hemen yok
gibidir. Yalnız; C ( ), P ( ) ve Ş ( ) harflerinde
nokta vardır. Bazen N ( ) yerine ( ) nokta veya ( )
kullanılmıştır. Siyakatte noktalı harfler mevcuttur. Fakat
umumiyetle noktalar terk edilmiş olup, okunuşu okuyanın
bilgi ve becerisine ve Osmanlı kültürü üzerindeki bilgisine
bağlıdır. Ancak hatırlatılmalıdır ki, şahısların kendilerine
göre yaptıkları özellikler de vardır. Ayrıca her devrin farklı
bir üslubu olduğuda bilinmektedir110.
109 Günday, a.g.e., s. 1. 110 Günday, a.g.e., s. 2.
96
Siyakat, Arapça “siyâk” ve “siyâkat” sözleri “savk”
kelimesinden türemiştir. Savk kelime manası ile, hayvanı
gütme, ardından yürütme, ilerletme, takip etme, iterek
sürme gibi anlamlara gelmektedir. Önceleri, muhasebede
kullanılmak üzere çok kısaltılmış ve noktasız yazı şekli
(stenografik yazı) için verilen siyakat ismi, zamanla, bilhassa
rakamlar ve daha sonra da muhasebe manasını kazanmıştır.
O kadar ki muhasebe kitaplarında isim olarak dahi
kullanılmıştır: "Şems us-siyâk = Muhasebe Güneşi",
"Bahru’s-Siyâk = Muhasebe Denizi", "Kitâbü’s-Siyâka=
Muhasebe Kitabı" gibi111.
Siyakatte önemli bir yeri de kullanılan sayılar
oluşturmaktadır. Roma rakamlarında sıfır (0) sayısının
olmaması kayıtların tutar hanelerinin çok yer kaplamasına
ve anlaşılmasının güçleşmesine neden olmaktaydı. Oysa
siyakatte sayılar hem az yer tutuyor, hem de tüm sayıların
yazılması mümkün oluyordu. Aşağıda yer alan Tablo-1.’de
Roma rakamlarının gösterimleri yer almaktadır112.
111 İsmail Otar, Muhasebede Siyakat Rakamları, İstanbul: Lebib Yalkın Yayımları ve Basım İşleri A.Ş., 1991, s. 13-14. 112 Otar, a.g.e., s.7.
97
Tablo-1. Roma Rakamları ve Örnek Gösterimleri
1 I 10 X 500 D 2 II 19 XIX 600 DC 3 III 20 XX 1.000 M 4 IV 40 XL 4.000 VM 5 V 50 L 5.000 V 6 VI 60 LX 10.000 X 7 VII 90 XC 20.000 XX 8 VIII 100 C 100.000 C 9 IX 400 CD 1.000.000 M
Zamanımızda bu rakamlar, yalnız abidevî ve tarihî
eserlerde kullanılmaktadır. Bu harf-rakamlarla "99 = XCIX"
ve "1990 = MCMXC" şeklinde yazılır.
Risale-i Felekkiye’de kullanılan sayıların gösterimine
geçmeden önce eski kültürlerin kullandıkları sayı
görüntülerinden örnekler vererek görsellik katmanın yararlı
olacağına inanmaktayız. Aşağıda yer alan Tablo-2.’de bazı
eski kültürlerde sayıların gösterimi yer almaktadır113.
113 Otar, a.g.e., s. 9.
98
Tablo-2. Bazı Kültürlerde Sayıların Gösterimi
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Yukarıdaki Tablo-2.’de birinci sırada yer alan sayı
gösterimleri Mısır’da, ikinci sırada yer alan sayı gösterimleri
Sümer’lerde, üçüncü sırada yer alan sayı gösterimleri
Hitit’lerde, dördüncü sırada yer alan sayı gösterimleri Çin
ve Japon’larda, beşinci sırada yer alan sayı gösterimleri ise
Maya’larda kullanılmıştır.
Risale-i Felekkiye (Kitabü’s Siyakat)’de ise sayıların
gösterimi ise Tablo-3.’deki gibidir114.
114 Otar, a.g.e., s. 11.
99
Tablo-3. Risale-i Felekkiye’de Sayıların Gösterimi
9 8 7 6 5 4 3 2 1
Sıfır ise hem bir halka (○) şeklinde hem de bir nokta
(·) şeklinde gösterilerek kullanılmıştır.
Aşağıda yer alan Tablo-4.’de Risale-i Felekkiye’de yer
alan onlar, yüzler ve binler ile bazı örnek sayı gösterimleri
mevcuttur115. Bu konuya daha sonra daha detaylı olarak
değinileceğinden burada sadece bir tablo üzerinde
gösterimine yer verilecektir.
Tablo-4. Risale-i Felekkiye’de Örnek Gösterimler
115 Otar, a.g.e., s. 12.
100
Yukarıda yer alan Tablo-4 incelendiğinde de
görüleceği üzere sıfır sayısı yerine hem halka (○) ve hem de
nokta (·) kullanılmıştır.
32. İlhanlılar’da Muhasebe Defterlerinde Kurallar
ve İşaretler
Burada her biri kendi durumuna göre belli ve hususi
surette isimlendirilmiş ve ileri gelen katiplerce koyulmuş
olan defter kaide ve işaretlerinden bahsedilecektir.
1. Hesabın Başlığı (Sadrü’l-Hesab ve Ümmü’l-
Hesab)
Bu aslında o hesabın (maddenin) ne sebeple neyi ifade
etmesinin düşünüldüğü bilinsin diye hesabın başına yazılır.
Günümüzde de yevmiye maddelerindeki ve büyük
defterdeki hesap isimleri aynı niteliktedir.
2. Tarih
Zamanın tespitinden ibarettir. Hesabın (maddenin)
başlığından sonra yazılır. O muhasebe kaydının ne vakit
yazıldığı gerçeğini ortaya koyar. Günümüzde de yevmiye
maddelerinde ve büyük defter hesaplarında tarih aynı
amaçla kullanılmaktadır.
101
3. Kontrol İşareti (Caize)
Bu işaret, meblağın doğruluğunun tespitinde kullanılır.
Rakamlar karşılaştırıldığında doğru ise meblağın sonunun
hemen üzerine ( = خوب hûb) çekilir. Eğer ikinci
defa kontrol edilirse bu sefer (٢ iki) veya (واهللا vallâhi) yazılır.
Bugün bunların yerine (√) işareti kullanılıyor.
4. Terkin
Doğru olmadığı anlaşılan ve kazınması istenmeyen defter
kayıtlarında kullanılır. Bu hallerde (ين) işareti çekilir. Bu
işaret Arapça (ترقين terkîn) sözünün son iki harfinin noktasız
olarak başka bir ifadeyle siyakatla yazılışıdır.
Daha sonra yevmiye bahsinde de vurgulanacağı üzere
defterlerde silinti ve kazıntının şüpheye yol açacağı ve bu
sebeple kesinlikle bu yola gidilmemesi gerektiği
belirtilmiştir.
Günümüzde de, resmi defterlerde silinti ve kazıntı
yasaklanmıştır.
5. Toplama (Cem) ve Tamamlama (Tekmil)
Muhasebede gelir ve giderlere ait tam ve kesirli bütün
rakamların müfredatlı ve doğru gösterilmesi gerekmektedir.
Sonra buna kontrol işareti (caize) koyulur. Defter sayfasının
içinde yer alan bütün kesirler, birler, onlar ve benzerleri
toplanır. Maddenin (haşr’ın) sonuna yazılır. İşte buna
102
toplama (cem’i) ve yazılıp bitirilmesi işine de tamamlama
(tekmil) denir.
6. Toplamca (Te’riç)
Muhasebe kayıtları yazıldıktan sonra toplam isteniyorsa,
kâğıda ayrıntılı olarak yazılır. Örneğin;
“200 adet, 156, 25, 35, 1000, 2000, 300, 46, 75, 360, 950,
144, 227, 594
7. Yaprak (Varak)
Varak, tek kağıttan ibarettir. Her yüzü ikiye ayrılır.
Bunlardan her birine bir “dıl” denir. Kayıtlara sağ dılı’dan
başlanır. Eğer her iki dılı da ilgilendiren müfredat varsa sol
dılın yarısına kadar yazılır. Açıklama sol dıla ait ise diğerine
kıyasen yazılır.
8. Uzatma İşareti (Medd)
Medd uzatma demektir. Kayıtlarda bazen kelimelerin
uzatılması icap eder. Arap harflerinde, son harfin bünyesine
göre uzatma çekilir. Örneğin; “Tebri______________________z,
Sultaniy_____________e, Re____________y gibi. Günümüzde
bunun yerine kelimenin veya yazının altı çizilmektedir.
103
9. Harf ve Def’a
Harf, sözlükte bir şeyin bir bölümüdür. Nitekim, kelimenin
bir bölümüne de harf denmektedir. Def’a bir kerelik tekrarı
ifade eder. Maliye mensuplarının ıstılahında “bir evvelki
yekundan” manasındadır. İleride, “minha=ondan” ve “min
zalike=bundan” örneklerinde görülecektir. Eğer kayıt
sırasında “minha” ve “min zalike” kullanılacak ve fakat
bunlar uygun bir güzellikte çekilemeyecekse, o vakit, “harf”
ve “def’a” çekilir. Harften sonra bir müfredat, döküm varsa
o zaman def’a kullanılır. İleride örneklerde bu anlatılanlar
ayrıca görülecektir.
10. Doldurma (Haşv) ve Ortaya Çıkarma-Belirtme
(Bariz)
“Haşv”ın sözlük manası doldurma, katma; “bariz”in ki de
ortaya çıkarma, zahir olma, açıkta bırakma şeklindedir.
Maliye mensupları teriminde (ıstılahında), “haşv”, bir
yazıdan, tespit edilenden, anlatılandan ibarettir. Bunun
kaydı sırasında, muhasip gerçek olandan ayrılmaz; kayıt bir
bakışta anlaşılmalıdır; kaydın tespiti sırasında yazanın bir
amacı ve her halde, kaydın da kastedilenle bir ilgisi vardır.
“Haşv”ın yazılış yeri kağıdın dörtte bir kısmından
herhangi bir yer değildir. Yazılışa, sağ tarafın yukarı
başından başlanır ve satır bittiğinde kağıdın ortasını azıcık
geçecek gibi bırakılır. Kağıdın ortasını aşmazsa, başka bir
ifadeyle yazı sol tarafa taşmasa da kabul edilir.
104
“Bariz” gerçekte hangi tutar kastediliyorsa onun
ifadesinden ibarettir. Yazılma yeri, sol dıl’ın yanındaki iki
danktır.
“Haşv” iki kısımdır. Yazı “haşv” kısmında kalırsa
“haşv-ı mutlak”, “bâriz”e taşarsa “haşv-ı bariz” denir.
Bazen “bâriz” (bariz rakamdan)’den bir şey düşmek,
indirim etmek gerekir. Bu durumda “haşv” rakamına
“mevzu=koyulan” denir ve “minhâ=ondan-düş” veya
“ba‘de=sonra” sözleri yazılır. “Minhâ” yazılırsa “haşv”de
“ondan sonra kalan=(باقي بعده)” bâkî ba’dehû lafzı ( ) ve
“sona=(بعده) ba‘de” sözü yazılmışsa “kalan=(باقي) bâkî” lafzı
( ) şekilleri ile gösterilir.
“Bâriz” rakamı, tutarı, kendi yerinde kağıdın sol
tarafında gösterilir. Müfredatı yazılır. Açılacak, anlatılacak,
düşülecek kısmı olursa, birincide “ondan düş=(منها) minhâ”
ve ikincisinde “minhâ” yerine “sonra=(بعد) ba‘de” yazılır.
Her gelir ve giderde, hesap başlığı “sadrü'l-hesâb” ve
diğer hususlara riayet edilmek sureti ile ve tekrar olmamak
şartı ile yukarıdaki kurallar kullanılır.
33. İlhanlılar’da Siyasi Yapı
Hülagu Han’ın yerine geçen oğlu Abaka aslında bir
Budist’ti. Devlete istikrar getirdi ve devletin asıl teşkilatçısı
105
oldu. Ayrıca Budist dininin yayılmasına ve Budist
tapınakları yapılmasına yardımcı oldu. Onun ölümünün
ardından Müslümanlığı kabul eden kardeşi Ahmed başa
geçti. Sert bir muhalefetle karşılaşarak Abaka’nın oğlu ve
kendisinin yeğeni Argun tarafından tahttan indirildi. Argun
kendisini Budizme vermişti. Devletin mali gücü hakkında
bir fikri olmadığı için Musevi dinine sadık kalan veziri
Sa’duddevle’yi işlerinde serbest kıldı. Vezir Sa’d Al-Devle
eyaletleri akrabalarına vererek halktan çok vergi talep etti.
Halktan bu ağır vergilere karşı tepki geldi ve halk isyan etti.
Argun’un 1291 yılında ölümünün ardından yerine Geyhatu
geçti. Mali buhran yaşayan bir devlet teslim alan Geyhatu
kağıt para bastırmak zorunda kaldı. Bu çok önemli bir
felaketin işaretçisiydi. Zira bu yeni kağıt para sistemi ön
Asya ticaretinin yıkılmasına sebebiyet verecekti. Her ne
kadar geri adım atsada tahttan indirilmesine engel
olamadı116. Yerine Han Baydu geçti. Budizm’e ilgi duyan
Baydu han zamanında İktisadi hayat bozulmaya başlamıştı.
Onun dönemi ön Asya’da Budizm’le İslamiyet arasında çok
ciddi mücadelelerin olduğu bir dönemdir117. İktisadi hayatın
bozulmasıyla doğru orantılı olarak eşkıyalık faaliyetleri de
artmıştı. Posta teşkilatı, “yam”, bozulma sürecine girdi.
Zirai hayat çöktü ve buna bağlı olarak topraklar ıssızlaştı.
Enflasyon arttı. “umumi bir sukût” hasıl oldu. Bunu fırsat 116 Berthold Spuler, “İlhanlılar”, İA, C. 5 MEB, Esk. 1997, s. 967. 117 Ahmet Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 2. Baskı, İstanbul, 1970, s. 229.
106
bilen Memluklular ve altın ordu devletleri saldırıya geçtiler.
Milâdi 1295 yılında yirmi dört yaşında Gazan Han başa
geçti (1295-1304)118. İmparatorluktan tedavül eden
sikkelerin üzerinden “kaanül azam” tabirini sildirerek
“hanbalığ”daki hanlara bağlı olmadığını ortaya
koymuştu119. Öncelikli görev olarak nizam ve asayişi
sağlamayı seçti. Vezirleri Raşid al din Fazl Allah ve Ali Şah
ile birlikte devlet idaresine, iktisada ve ticarete ve içtimai
hayata dair büyük bir ıslahat çalışmasını başlattı. Sünni
İslam mezhebini kabul etti120. Şiilere iyi davrandı121. Gazan
hanın ölümünden önce devlet zirve noktaya ulaştı. 1304
yılında ölümünün ardından yerine kardeşi Olcaytu geçti.
Olcaytu din ve mezhep değiştirmekle meşhur olmuştu.
Şehzade iken Budist sonra Hıristiyan, Milâdi 1289’da
Nasturi sonra da Müslüman olmuştur. Hanefi
mezhebindeyken Milâdi 1307’de Şafiliğe, ardından Şiiliğe
geçmiştir122. Olcaytu (Milâdi 1304-1316), nüfus itibariyle
fazla olan Sünni Müslümanlara karşı korku ve yıldırma
(tedhiş) tedbirleri de almıştı. 1316 da ölümünden sonra
yerine İslam adı taşıyan ilk Moğol hükümdarı olan Ebu
Said Bahadır Han (1316-1335) geçti. Ebu Said, Sünniliğe
118 Berthold Spuler, “İlhanlılar”, İA, C. 5 MEB, Eskişehir, 1997, s. 967. 119 Ahmet Hilmi, Ziya Nur, İslam Tarihi, Ötüken Yayınları, s. 499. 120 Berthold Spuler, “İlhanlılar”, İA, C. 5 MEB, Eskişehir, 1997, s. 967. 121Berthold Spuler, İran Moğolları, Çev: Cemal Köprülü, TTK, Ankara, 1957, s. 266. 122 Yılmaz Öztuna, “ilhanlılar” Türk Ansiklopedisi, C. XVI, MEB, Ankara, 1983, s. 78.
107
geçiş yaptı. Böyle olunca Sünni ve Şii çatışması bir iç
karışıklığa dönüştü. 1335’te Kafkasya’da bir sefer sırasında
öldü. Her ne kadar 1355 yılına kadar hanedanın bir çok
prensleri “han” sıfatıyla tahta çıksalar da Moğol hanedanı
fiili olarak sona etmişti123.
İlhanlılar devleti bir asıra yakın bir süre egemenliğini
sürdürmüş, kısa ömürlü bir devlettir. Ancak Osmanlı
Devleti’ni muhasebe açısından etkilemiştir. Osmanlı Devleti
Merdiven Yöntemi kayıt usulüne göre muhasebe iş ve
işlemlerini takip etmeyi İlhanlı Devleti’nden almıştır. Bu
sava ilişkin deliller çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ortaya
konulmaya çalışılacaktır.
İlhanlılar devletinin Türk devletleri muhasebe tarihi
açısından da ayrı bir önemi vardır. Dört temel devlet
muhasebesi öğreti kitabı124 İlhanlılar döneminde yazılmıştır.
Bu nedenle İlhanlılar devletinin incelenmesine yer verilmesi
gerekli görülmektedir. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde bu
dört temel öğreti kitabının içeriğine yer verilecektir.
İlhanlılar devletinin Türk devletlerine verdiği bir diğer katkı
ise anılan dört temel muhasebe öğreti kitaplarında
kullanılan yazı dili ile olmuştur. Anılan muhasebe öğreti
kitaplarında “Siyakât” yazısı kullanılmıştır. Bu yazı tipi
uzun yıllar boyunca Osmanlı Devleti’nin hesap işlerinde ve
123 Spuler, a.g.m., s. 967. 124 Bu dört temel muhasebe öğreti kitapları, Saadetnâme, Kanunu Saadet, Camiül-Hesab ve Risale-i Felekkiye (Kitab-us Siyakât)’dır.
108
önemli mesajların kriptolanmasında (şifrelenmesi)
kullanılmıştır.
34. İlhanlılar’da Devlet Teşkilatı
İlhanlı devletinin idari mali askeri ve hukuki yapısı köken
olarak Türkistan’da geliştirilen Türk devlet sistemine
dayanmaktadır. Cengiz Han zamanında Moğollara hocalık
ve müşavirlik yapan Uygur ve Harizm Türkleri söz konusu
bu devlet sisteminin Moğollarca da benimsenmesini
sağlamışlardır125. İlhanlılarda da Divan-ı Büzürg-i İlhani
yada Divani İlhani vardı. Sahib-i Divan-ı Büzürg yada
Sahib-i Divan-ı İlhani denilen vezirin başkanlığında
toplanırdı126. Hükümdarla vezirin yetkileri görev ve
sorumlulukları kesin çizgilerle ayrılmamıştı. Sahibi- Divan
unvanını kullanan, ayrıca sivil idarenin de başı olan vezir
mali işlerden de sorumluydu127. Divan şunlardan
oluşurdu:
1. Naibi vezaret
2. Defterdarı Memalik (müstevfi-i memalik)
3. Müşrif-i Memalik
4. Nazır-ı Memalik
5. Uluğ bitikçi-i Memalik
125 Abdülkadir Yuvalı, “İhanlılar” İA, C. 22, TDVY, İstanbul, 2000, s. 104. 126 Taneri, a.g.m., s. 385. 127 Yuvalı, a.g.m., s. 104.
109
6. Münşi-i Divan-ı Büzürg isimli üyelerden
müteşekkildi128.
Naibi vezaret vezirin yardımcısıydı. Divanda
meseleleri özetleyerek vezire sunardı. Görevleri divan
defterlerini düstur, ruznamçe gibi defterleri ayrıca gelir ve
giderleri inceler ve düşüncelerini vezire açıklardı129.
Defterdar-ı Memalik -daha sonraları müstevfinin
emrine verilecektir- İlhanlı ülkelerinin gelir ve vergi
defterlerini inceler, vergilerle ilgili başvuruları gözden
geçirirdi. Vergilerden gelen şikayetleri dinlemek, şikayet
edilen eyaletin defterini divan üyelerine arz etmek görevleri
arasındaydı. Defterhane bunun emrindeydi. Defterhane için
gerekli malzeme ve müstahdem tahsis ederek defterhane
otağı oluşturdu. Bu otağ hükümdarın seyahatlerinde
malzemelerle birlikte develerle nakledilirdi. Bunların
yanında defter işleriyle meşgul olan katipler vardı.
Müstevfilerin siyakat yazısını bilmeleri zorunluydu. Divanın
tuttukları defterler şu şekilde sıralanmaktadır130.
1. Defter-i cami
2. Defter-i mukarrer
3. Defter-i avarice
4. Defter-i harac-ı mukarrer-i divan
5. Defter-i kanun
6. Defter-i tevcihat 128 Taneri, a.g.m., s. 385. 129 Taneri, a.g.m., s. 385. 130 Taneri, a.g.m., s. 385.
110
7. Defter-i ruznamçe
Bu yedi defter siyakat yazısıyla tutulurdu. Sahibi cem
devlet hazinesinde parayı muhafaza edene denirdi.
Müstevfiler, eyaletlerdeki geliri maiyetlerindeki Serşümar,
Haneşümar, Bağşümar ve Kobçur denilen vergi memurları
aracılığıyla toplamaktaydılar131. Vergi konusunda kesinlikle
taviz vermemişlerdir. İlhanlı idaresi altındaki siyasi
kuruluşlar Abdülkadir Yuvalı’nın deyişiyle adeta
soyulmuşlardır132.
Müşrif-i Memalik-i İlhanlılarda umumi müfettiştir
diyebiliriz. Divana ait işlerin kontrolünü ve teftişini yapardı.
Herhangi bir suistimala mahal vermemeye özen
gösterirlerdi. Tayinlerde müşrif-i memalikin görüşü alınır ve
ondan sonra tayin yapılırdı133.
Nazır-ı Memalik, Divan-ı Büzürgün işlerini
düzenlerlerdi. Emirlerin, tümen beylerin, inakların ve divan
mensubu katiplerin maaşlarını vermekle yükümlüydü.
Bütün divan evrak ve muamelatı bunun imzasıyla
olurdu134.
Uluğ Bitikçi-i Memalik, Divan-ı Kebir-i İlhan-i
Kalemi’nin başında bulunur. Divandan çıkan emirleri ve
kararları yazdırır. Divana ait mali işlerin takibi, divanın
gelir ve masraf defterlerinin incelenerek kayıtlarının tutumu
131 Taneri, a.g.m., s. 385. 132 Yuvalı, a.g.m., s. 104. 133 Taneri, a.g.m., s. 385. 134 Taneri, a.g.m., s. 385.
111
Uluğ Bitikçi-i Memalikin vazifesiydi. Yine eyaletlerde
bulunan divanlardaki bitikçileri bu tayin ederdi135. Resmi
yazıların üzerinde her zaman “sonsuz tanrının gücü ile”
ibaresi bulunurdu. Ancak, İlhanlılar İslamiyeti kabul
ettikten sonra belgelere besmele konulmuştur136.
Divanı İlhani’den çıkan ferman ve emirler hangi
devlete yada hangi bölgeye gönderilecekse o dilde yazılması
gerekiyordu. Bu kanun böyleydi. Irak’a gönderilecekler
Arapça, İran’a gönderilecekler Farsça, Anadolu’ya
gönderilecekler Türkçe, Moğol’lara da Moğolca kaleme
alınıyordu. Fakat divan yazılarının arkasına yazılan ve bir
usul haline gelen yazı, belge Arapça ve Farsça yazılan
vesikalarda bile Moğol harfleriyle yazılmıştır137. Bunları
yazanlar „bitikçiler ve bahşılar“ idi. İlhanlı divanında çeşitli
dilleri ve yazıları bilen farklı din ve mezheplerden bahşiyân
ve bitikçiyân-ı divan denilen memurlar vardı. Çok güvenilir
olmalıydılar. En iyileri İlhanlı hükümdarının maiyetinde
bulunurdu138.
İlhanlılar Devleti’nde hükümdarlara “Ka’an”
denilmekteydi139. Devletin en önemli hükümdarı şüphesiz ki
135 Taneri, a.g.m., s. 385. 136 Yuvalı, a.g.m., s. 104. 137 Ahmet Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 2. Baskı, İstanbul, 1970, s. 272. 138 Taneri, a.g.m., s. 385. 139 Bertold Spuler, İran Moğolları, Çev: Cemal Köprülü, 2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1987, s. 294-295.
112
Gazan Han140 adıyla bilinen Gazan Mahmud’dur (5 Kasım
1271-11 Mayıs 1304). Gazan Han ve onun hükümdarlık
dönemine daha sonra detaylı olarak yer verilecektir. Biz
burada genel olarak İlhanlılar Devleti’nin devlet teşkilatını
tanıtmaya çalışacağız.
Birinci Vezir: Na’ib adıyla anıldığı bilinmektedir.
Hükümdarın vekilidir. Devletin en yüksek idari makamını
bir sivilin işgal etmesi İlhanlılar Devleti’nin usulündendi.
Birinci Vezir veya anılan adıyla Na’eb; memurları nasb141 ve
tayin etmek, tayinlerini tasdik etmek ve daha çok mali işleri
takip etmek gibi vazifeleri yürütürdü. Birinci vezir aynı
zamanda maliye vekili sıfatını taşımaktadır. Birinci vezir ile
mali işlerin yürütülmesinde görevli memurlar “Şahabe
Divan” adını taşırlardı142.
Devlet Daireleri: Kanunnamelerin tanzimi işi için bir Baş
Kadı vardır ki aynı zamanda dairenin şefi konumundadır.
Onun altında ise katipler ve memurlar vardı ki, veznedarlık
yapmak, mücevherat, elbise, kürk v.b.’ne fiyat biçmek ve
basımevlerine nezaret etmek gibi vazifelerle mükelleftiler.
Daireler çalıştıkları dillere göre Moğol, İran, Uygur, Şimalî
Çin, Tibet ve Tankut şubelerine ayrılmakta idi. Bu şubeler
140 Daha fazla bilgi için bkz. Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Chicago: Encyclopaedia Britannica Inc., 1994, Cilt 13, s. 164. 141 Nasb: Bir göreve seçme ve atama. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca Türkçe Sözlük, 8. Baskı, İstanbul: İnkılâp Kitabevi, Ocak 1989, s. 652. 142 Spuler, a.g.e., s. 308.
113
Baş Kadı
KatipMoğol Şubesi
KatipTankut Şubesi
Katipİran Şubesi
KatipUygur Şubesi
KatipÇin Şubesi
KatipTibet Şubesi
Memurlar MemurlarMemurlar Memurlar Memurlar Memurlar
için icabında müracaat edilmek üzere, muhtelif lügatler
hazırlanmıştı. Döneme ait birçok vesika, başvurularda sabit
resmi bir üslubun mevcut ve resmi evrakın bu üslup ile
yazılmakta olduğunu göstermektedir143.
Şekil -1. İlhanlılar Devleti’nde Kanunnamelerle İlgili Devlet
Dairelerinin Örgüt Şeması.
Yukarıda yer alan Şekil -1. incelendiğinde İlhanlılar
devletinin nasıl bir devlet dairesi yapılanması içerisinde
olduğu anlaşılacaktır.
İlhanlılar devletinde resmi işlemlerde “Devlet
Damga”ları kullanıldığını da görmekteyiz. Çeşitli renklerde
olan devlet damgaları farklı işlerde kullanılmaktadır. Ancak
devlet damgalarının şeklen aynı olduğu görülmektedir. Bu
devlet damgaları uzunlama ve dört köşe bir yapıdadır. Mavi
renk devlet damgası emin olunmayan durumlarda kesinlik
olmaması üzerine kullanılan bir damga idi. Sıradan devlet
işlerine vurulan damganın rengi ise kırmızı idi. Posta 143 Spuler, a.g.e., s. 315.
114
işlerinde yeşil renkli devlet damgası kullanılmakta idi.
Kontrol edilen belgelerde ise siyah damga kullanılıyordu.
Bunların dışında birde üzerinde Çince hakkedilmiş olan bir
damga vardı ki bu damga yabancı hükümdarlara gönderilen
resmi yazılarda kullanılmaktaydı144.
Maliye Veziri: Devletin gelir ve masrafları genelde Birinci
Vezir tarafından yönetilir ve idare edilirdi. Fakat çeşitli
zamanlarda bu iki makam birbirinden ayrılmıştır. Devlet
memurluğunu ve maliyeyi tedvir eden zatın yani Sahib-i
Divan’ın görevleri şunlardı145:
- Devletin ve maliyenin yönetimi,
- Hazine gelirinin arttırılması,
- Hazine-i hassanın beslenmesi,
- Devlet umurunun (işlerinin) düzenlenmesi,
- Postaların yönetimi,
- Nafia146 işlerinin düzenlenmesi,
- Para bastırılması,
- Genelde hazinenin ihtiyacı ile ilgili her şeyin
yaptırılması,
- Genel hesapların tutulması,
- Vergi suistimallerini incelemek, 144 Spuler, a.g.e.,s. 320. 145 Spuler, a.g.e.,s. 322. 146 Nafia: Bayındırlık, yapı işleri.
115
- Ordu seferlerinde, müsaderelerde aşırı gidilmesine
ilişkin şikayetleri incelemek.
35. İlhanlılar’da İktisadi Yapı
İlhanlılarda ticari hayat çok gelişmiştir. Buna paralel olarak
Yakındoğu, Uzak Doğu ve Avrupa arasında haberleşme ve
ulaşım kolaylaşmıştı.
Daha öncesinde hiç olmayan iletişim yolları
kurularak kapılar açılmıştır147. İtalyan tüccarlar Tebriz’de
koloniler kurmuşlardır148. 1276 dan itibaren Sivas’ta
Cenevizlilerin ticaret konsolosluğu bulunuyordu. 1304
yılında da Tebriz’de bir Ceneviz konsolosluğu daha
açılmıştı. Moğolların muhtelif dinlere Hristiyanlara ve
Yahudilere karşı tutum ve davranışı, hoşgörülü yaklaşımları
Avrupa Moğol ticaret münasebetlerini artırmıştır. 1295
yılında Sicilya, Fransız, İngiliz bölgelerine gönderilen özel
heyetlerin söz konusu bu ticaretin canlanmasında büyük
etkisi vardı149. Adeta Avrupalılarla uzak doğulular arasında
bir irtibat noktası olmayı başaran Tebriz zamanın en büyük
şehirleri arasında yerini almıştır. Peki Anadolu ticaret
yollarının üzerinde bulanan doğu-batı ve kuzey-güney
doğrultusunda yolların geçtiği bir köprü olmasına rağmen
147 Jean-Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Kabalcı Yayınevi, Çev: Prof. Dr. Aykut Kazancıgil, Ayşe Bereket, ist. 2001, s. 268. 148 Yuvalı, a.g.m., s. 104. 149 Zeki Velidi Togan, Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti” Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I. s. 17.
116
neden Tebriz diye bir soru akla gelebilir. Bu noktada
ilhanlıların o dönemde Anadolu’da bu yolların gelirine el
koyarak söz konusu bu „ticari canlılıktan“
faydalandırmadıkları dikkate alınmalıdır150. Moğolların
ticaret yollarına gösterdiği özenin nedeni kendi ordusunu
bir yerden bir yere mümkün olduğunca kısa bir sürede sevk
edebilmek, emirleri ulaştırmak, yada istihbarat almaktır.
Jean-Paul Roux’un ifadesiyle, Cengiz han döneminden
itibaren fatihlerin en büyük kaygısının ticari ihtiyaçlara
yanıt vermek olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu
yollardan sadece asker geçmemişti. Diplomatından
yöneticisine, tüccarına, seyyahına, misyonerine kadar çok
çeşitli amaçlara sahip insanlar geçmişti. Mesafelerle ayrılan
çok farklı düşünce ve tarzdaki medeniyetler ancak bu
şekilde aralarındaki uzaklık farkını azaltmışlar, birbirleriyle
diyaloga geçebilmişlerdir. İpek Yolu, en meşhurlarından
birisidir. Hindistan ve güneydoğu Asya’da bulunan bahar
yolu, ayrıca kuzeydeki kürk yolu bu medeniyetler arası
iletişimi sağlayan yollardan diğerleridir. Tabiki Moğollardan
öncede bu ticaret yollarının varlığını biliyoruz lakin
gelişimleri, daha güvenli ve daha hızlı hale gelmelerinde
Moğolların büyük payı vardır151.
150 Yuvalı, a.g.m., s. 104. 151 Roux, a.g.e., s. 450.
117
36. İlhanlılar’da Mali Yapı
İlhanlılar mali sistemlerini kendilerinden önceki
devletlerden alsalar da daha düzenli bir hale sokmayı
bilmişlerdir. Avrupa’da ticarette kullanılan bir tür çek
İlhanlılarda görülmüştür152. Selçuklu topraklarından da bir
şeyler alarak sahip oldukları sistemi daha da
güçlendirmişlerdir. “Mükemmel” bir teşkilat vücuda
getirmişlerdir. Moğol devleti genişleyerek Anadolu Selçuklu
devletini de istila ettikten sonra orta Anadolu’da da
ilhanlıların mali sistemleri tatbik edilmeye başlanmıştır.
Anadolu Selçuklu devletinin mali sistemiyle Moğol
istilasının ardından gelişen mali sistem karşılaştırıldığında
temelde bir değişme olmadığını görmekteyiz. Fakat, maliye
işlerinde bir kısım farklılıkların olduğu da gözden
kaçmamaktadır153.
Maliye bakımından İlhanlılar daha Moğol
imparatorluğuna bağlı bir devlet iken büyük han Kubilay’ın
maliye bakanı 1279 yılında ölümüne kadar makamında
kalacak olan Buhara’lı bir Müslümandı. Dolayısıyla Moğol
maliye teşkilatında islam tesirlerini görmek de mümkündür.
Moğollar Çinde kağıt paranın kullanıldığını görmüşler ve
bunu devam ettirerek genelleştirmişlerdir. Mali
politikalarını kağıt para üzerine kurmuşlardır. 1294’te de
Geyhatu’nun hükümdarlığı döneminde kağıt para İlhanlı
152 Taneri, a.g.m., s. 385. 153 Uzunçarşılı, a.g.m., s. 67-93.
118
Devletinde kullanılmaya başlanmıştır. Kubilay hanın maliye
bakanı durumunda bulunan Ahmet Fenaketi döneminde
paranın değeri düşmüş enflasyonist bir ortam oluşmuş ve
vergi günden güne ağırlaştırılmıştır. Bunun yanında Ahmet
Fenaketi yolsuzluktan ve hırsızlıktan dolayı dışlandı.
Yaşanan bu tecrübenin ardından kağıt para İran’a girince
tüccarlar tarafından çok olumsuz karşılandı ve isyanlar baş
gösterdi. Argun başa geçtiğinde (1284), Hülagü ve
Abaka’nın politikasını sürdürdü. Yönetim mevkilerinin bir
çoğunu Hristiyanlara maliye işlerini ise Yahudilere vermişti.
Maliye bakanlığına Saad El-Devle isimli bir yahudiyi getirdi
(1288). Gazan han döneminde ise Fadlallah Reşidüddin
başvezir tayin edilmişti. Devletin merkezi idaresi ve maliyesi
yeniden kurulmuştu. Yaptığı sıkı denetimlerle vergileri
arttırmadan devlet gelirlerini %20 arttırmayı başarmıştı.
Kırsal bölge halkına yönelerek onlar üzerinde yoğunlaştı.
Onlara özel ilgi gösterdi. Şu da unutulmamalıdır ki gazan
han başa geçtiğinde bağlı bulunduğu Moğol
imparatorluğundan destek istememiş ve tam bağımsızlığını
ilan etmiştir. Üç dilde Moğolca, Tibetçe ve Arapça paralar
bastırmıştır. Bu paralar kağanın gücüne değil „Gök“ün
gücüne atfedilmiştir. Ama Kubilay hana saygılarını sunmayı
ihmal etmemiştir154. Ortadoğu’da kervan yolu şebekesi
zaten vardı. Moğollara sadece akarsuların yaya olarak
geçilemediği yerlerde köprülerin tamir edilerek kullanılabilir
154 Roux, a.g.e., s. 426.
119
hale getirilmesi kalmıştı. Tüccarlar kolaylık olsun diye
devlet yetkilileri, elçiler vasıtasıyla ticari antlaşmalar bile
yapıyordu. Kervanlar devlet korumasındaydı. Vergilendirme
sistemi tüccarı teşvik ediciydi. Gümrük vergilerini indirerek
bir nevi ticareti canlandırmayı hedefliyorlardı155.
Sahib-i Divan’ın iaşesi çoktu. Maliye vezirinin
yanında -bu makam teftişe tabi tutulduğu zamanlarda- bir
devlet müfettişi (Moşref-ül Mamelik) bulunurdu. Maliyenin
hususi Vergi Muhasipleri (Maliye Müşavirleri) vardı.
İlhanlılar devletinde tutulan hesap defterleri ve nitelikleri
şöyledir156;
- Ruznâmçe (Günlük Defter): Bu deftere aylara
göre şehirlerin kazançları yazılmakta idi. Divanda
kararlaştırılan hükümler ve diğer resmi belgeler geliş
sırasına göre kaydedilirdi. Saadetname’de Günlük
Defterle ilgili aşağıdaki bilgilere yer verilmektedir.
“Bu deftere, Daire Düzenleme Defteri de
denilmektedir. Günlük Deftere, divan vergilerinin tüm
ayrıntıları, harcamalar ve her türlü düzenlemeler
günü gününe ay ve yıl bilgileri ile kayıt edilmektedir.
Bu defterde toplamların yapılması mutad değildir ve
silinti de yapılmaz. Bir tutarın yanlış olması
durumunda iptal için işaret konur, terkin yapılır ve
155 Roux, a.g.e., s. 459. 156 Spuler, a.g.e., s. 323-324.
120
bu arada ilgi nedeni bilgisi deftere yazılır. Ruznamçe
defterlerinde kayıtlar gelir ve gider şeklindedir.
- Defter-i Avârece (Büyük Defter): Vergi ile
mükellef yerlerine göre düzenlenmiş listedir.
- Defter-i Muferredan: Bölgeler, sancaklar, mirî
arazi ve vergi veren eyaletlerin izlendiği defterdir.
- Defter-i Asl: Reayanın senelik vergileri ve onların
hayat şartları hakkında bilgi veren defterdir.
- Muhasebe-i Hazine ve Koli Defter: Bütün
hazinelerin top yekun hesabının yer aldığı defter.
360. İlhanlılar’da Mali Durum ve Devlet Bütçesi
İlhanlı devleti baştan beri para bakımından vergi ödeyen
halkın azlığı dolayısıyla oldukça zayıf bir temel üzerine
kurulmuştu; bunun için memleket halkının tekrar
çoğalması ve ziraata açılması hususunda ciddi gayretler
sarf edildi.
Ancak Milâdi 1282’den itibaren gittikçe çoğalan
saltanat değişiklikleri ve her değişiklikte yaşanan cülus
şenlikleri nedeniyle devletin bütçesi çok zora girmişti. Bir de
aynı dönemde yaşanan hayvan vebası nedeniyle devlet
bütçesi iflas etmiş olup kağıt para çıkarmak teşebbüsüne
başvurulmuştur.
121
Gazan Han 1295’de tahta geçtiğinde israfların önünü
kesmek için o zamana kadar adet olan bir usulü, yani
memurların devlet kasasından gayri kanuni olarak para
almalarını men etti. Ayrıca tüm para havalelerini kendi
imzasına tabi kıldı. Gazan Han gelir ve giderleri senede iki
defa inceledi. Müfettiş ve mabeyinciler* tayin etti. İlhanlılara
ait maliye anlamındaki önemli belgelerin siyakât yazı tipi ile
yazılmasına önderlik etti157. Gazan Han’ın İlhanlılar
devletinin yönetimine yaptığı katkılar ayrı bir başlık altında
daha detaylı olarak incelenecektir.
361. İlhanlılar’da Para
İlhanlılarda kullanılan sikke türü Dinar’dı. Dinar’ın kıymeti
çok değişikti. Altın olan Dinar ortalama bir hesap ile 4,25
gr. ile 7,00 gr. arasında idi. Gümüş Dirhem ise 2,46-2,59
gr. kadardı. Ayarın azaltılması keyfiyete tabi idi. Bu nedenle
tacirler genelde % 20’ye kadar zarar ediyorlardı. Bu durum
devletin para durumuna o kadar kötü tesir etmiştir ki
Geyhatu döneminde Vezir Şahrüddin’in teşvikiyle İlhanlı
Devleti kağıt para uygulamasına geçmek zorunda kalmıştır.
Bu banknotların değeri üzerindeki yazıya göre ½ ile 10
Dinar arasında değişiyordu. Çince adı muhafaza edilerek
* Osmanlı Devletinde padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, kimi kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli. 157 Spuler, a.g.e., s. 325-326.
122
banknotlara “Çao” denilmişti158. Bu paranın kabulünden
sonra Eylül/Ekim 1294’de herkes altın ve gümüşü teslim
ile zorunlu tutuldu. Teslim etmeyenler ölüm cezasına
çarptırıldı159. İlhanlı devletinin kağıt paraları Çin
numunesinin dıştan iyi bir taklidi olarak yapıldı.
Banknotun üzerinde Arapça bazı İslâm dini ahkâmı ibareler
vardı. Banknot uzunlama bir banknottu. Bu paranın basımı
için Diyarbakır, Rabia, Erak-ı Acem ve Erak-ı Arap, Musul,
Azerbaycan, Kerman, Şiraz ve Horasan’da basımevleri
kuruldu160. Ama iktisadi bir yıkılışa neden olan bu
uygulama aradan 2 ay geçmemişti ki kaldırıldı. Sikke
basımı için 200 darphaneden bahsedilmektedir161.
362. İlhanlılar’da Vergiler
İlhanlılarda vergi memurları daima devletin görevlendirdiği
kişiler olup merkezi veya mahalli hükümet tarafından
gönderilir ve hükümet hesabına çalıştırılırdı. Bu alanda
çalışan bütün memurların güvenilir olmaması İlhanlı
devletinin başlıca noksanlıklarından birisini oluşturur.
İrtikâb şaibesi vergi ile meşgul en yüksek makamlara da
şâmil oluyordu162.
158 Gündegül Açıköney Parlar, “İlhanlılarda Sikke Formları” Türkler, C.8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 922. 159 Parlar, a.g.m., s. 922; Spuler, a.g.e., s. 328-329. 160 Spuler, a.g.e.,s. 328-329. 161 Parlar, a.g.m., s. 922, 162 Spuler, a.g.e.,s. 340.
123
Vergi işlerinin idari taksimatı eyaletlerin siyasi eyalet
taksimatına uyuyordu. Bölgelerin merkezlerinde bir vergi
dairesi vardı. Bazı bölgelerde vergi geliri taksim ediliyor ve
çeşitli mâli makamlara ve benzeri tesislere gidiyordu. Bazı
valiler Kobçur (hayvan vergisi) bedelini on defa (hatta bir
vali 23 defa) yükseltmişti163.
İlhanlıların nüfuslarına tâbi ülkelerde paranın tahsili
işi “Bitikçi” denilen bir takım katiplerin elinde idi. Bunlar
askeri bir müfrezenin refakâtinde memleket memleket
dolaşırlar, zoraki tedbirlerle halktan büyük miktarlarda
para alırlardı ve bu paranın bir kısmını doğrudan kendi
ceplerine koyarlardı. Vergi memurlarının komşu
memleketlerde göründüklerini haber alan köylüler,
fevkalâde işkenceye uğradıkları için derhal kaçarlardı.
Hatta yerine göre tehlikeyi vaktinde haber almak için nöbet
tutarlardı. O zaman çok defa vergi memurları geldikleri
yerde hiçbir erkek bulamazlar ve bazen kadınları alıp
götürürlerdi. Bu yerlerin bazılarının bomboş olduğu da
görülürdü. Buna en güzel örnek Fars’da yaşanmıştır.
Fars’da vergi toplanacağı bir dönem 12 memur ve 200
süvarilik bir vergi heyeti 6 ay boyunca memleketi dolaşmış,
sonunda hepsi hepsi 1.500 Dinar toplayabilmişti. Bu
163 Spuler, a.g.e., s. 341.
124
yüzden tarlalar gereğinden az ekilir ve neticede ortada genel
kıtlık olurdu164.
363. İlhanlılar’da Gazan Han Dönemi ve Islahatları
Vergi toplanırken zaman zaman baskılar yapılıyordu.
Örneğin şehir halkından sadece tamga165 almakla
kalmıyorlar aynı zamanda kopçur166 da istiyorlardı. Bu
nedenle halk zaman zaman şehri terk ediyordu. Gazan han
döneminde (Milâdi 1295-1304) bu adaletsizliğe son
verilmişti. Şehir halkından “Tamga” biraz fazla alınacak ve
kopçurdan muaf tutulacaktı167. Gazan han 22 şubat 1304
tarihinde ilan ettiği fermanında, her köy ve kasabanın ne
kadar vergi vereceğinin geniş halk kitlelerine duyurulması
için gerekli önlemlerin alınmasını istemişti168. Fakat tamga
ile beraber kopçur alınmaya devam edilince bu kez Ebu
Said Bahadır Han döneminde (Milâdi 1316-1335) bir
ferman yazılarak, halkın gözüne çarpacak yerlere, taş ve
164 Spuler, a.g.e.,s. 342-343. 165 Şehirlerden özellikle tüccarlardan alınan vergi, Abdülkadir Yuvalı; “İlhanlıların Anadolu Politikası, Ve Doğu Anadolu Şehirlerinin Vergi Potansiyeli” XI. Türk Tarih Kongresi (Ank 5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, C. II., TTK, Ank, 1994, s. 585. 166Hayvan vergisi, Spuler, a.g.e.,s. 341. 167 Togan, a.g.m., s. 20. 168 Gazan Han’ın Fermanında “ağaç tahtaya taşa bakır veya üzerine oyma yaparak yazsınlar ve bunları köylerin yada camilerin kapılarına ve minarelere koysunlar yahut başka intiahap ettikleri here koysunlar; göçebeler ise muvafık buldukları yere direk üzerine koysunlar” denilmektedir. Gnş bilgi için bkz. W. Barthold, “İlhanlılarda Mali Vaziyet” Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I. s. 135.
125
demir üzerine bu ferman kazıttırılarak astırılmıştır. Bölge ve
dil farklılıkları da göz önüne alınarak Ermenice, Farsça ve
Moğolca nüshalar yazılmıştır169. Ayrıca göçebe Türk ve
Moğollara hitaben yazılan ve vergi meseleleriyle ilgili olan
fermanlar Uygur harfleriyle mil taşlarına yazılıp yol
boylarına dikilmekteydi170.
Daha önceden de değinildiği üzere Gazan Han’ın
hükümdar olduğu dönemde (Milâdi 1295-1304) İlhanlı
Devlet hazinesi boşalmıştı. Oysa, hazineye vergi ödemesi
gereken 1,55 milyon vergi yükümlüsü vardı171.
Gazan Han’ın maliye alanındaki ıslahatlarını ana
başlıklar halinde şu şekilde sıralayabiliriz172;
- Vergileri %10 arttırdı. Bu şekilde bütçe açığının
kapatılması ümit ediliyordu.
- Kobçur (hayvan vergisi) bir kat arttırıldı.
- Tamga ödeyecek olan şehirlilerinde Tamga Vergisi
bir kat arttırıldı.
- Gazan Han Kobçur vergisi üzerinde bir düzenleme
daha yaparak bu kez bu verginin yarı yarıya
indirilmesini emretti ve bu vergi ile ilgili tüm 169 Togan; a.g.m., s. 20.; Ayrıca Ebu Said Bahadır Han’ın fermanının tam metni için bkz. W. Barthold, a.g.m., s. 137. 170 Ahmet Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 2. Baskı, İstanbul, 1970, s. 272. 171 Güvemli, a.g.e., s. 218. 172 Spuler, a.g.e., s. 342-351.
126
suistimallerin mümkün olduğunca önlenmesine
çalıştı.
- Ödenmeyen vergilerin tahsili sağlandı.
- Hububat vergisinin 21 Mart-11 Nisan ve 22 Eylül-
12 Ekim arasında iki defada veya birinci dönemde bir
defada ödenmesine imkân tanıdı.
- Gazan Han 1301’de resmen Şemsi (Güneş) hesapla
bir vergi senesi hesaplatarak yürürlüğe koydu.
- Çeşitli hububat cinsleri için sıcak ve soğuk
bölgelere göre ayrı yöntemler konuldu.
- Vergi mükelleflerinin hububatı kendi imkânlarıyla
devletin depolarına götürüp teslim etmelerine yönelik
bir usül getirdi.
- Her köyde madeni veya taş bir parça bulunacak,
ve o yıl verilecek vergi miktarı buraya yazılmış
olacaktı (ilk vergi levhası uygulaması olarak kabul
edilebilir).
- Düzenli tarımın teşviki ve temini için emlâk
(gayrimenkul) ve akar (menkul) mülkiyet şartlarının
aydınlanması ve ölçüsüz toprak spekülasyonunun
önlenmesi gerekiyordu. Bundan dolayı 25 Mart
1300’de bir kanunname ile 30 seneden beri sürekli
olarak arazilerine sahip olan veya hassa ve vakıf
arazisini inkâr edilemeyecek bir surette işlemiş olan
127
kimselerin mülkiyetleri gayri kabili rücu (dönülemez)
olarak tasdik edilecek ve aleyhlerine açılacak her
türlü dava reddedilecekti.
- Bütün devlet arazisini kapsamak üzere buna birde
kadastro ilave edildi. Kadastronun düzenlenmesi için
devletin bütün sancak ve kazalarına katipler
gönderildi; bunlar bütün mülkleri, hassa emlâk ile
hayrat vakıfları tespit edecekler ve bir kadastro listesi
(Defter-i Kanun) tespit edeceklerdi. Emlâk senedi ifası
için en çok ½ Dinar alınacaktı. Haksız verilecek
italar173 için veren kim olursa olsun Başkak (vergi
memuru) veya Vali’de olsa ölüm cezasına
çarptırılacak idi.
- Şimdiye kadar teftiş için vilayetlere yalnız adliye
memurları gönderildiği halde, artık her bir vilayet için
bir Bitikçi, daimi bir baş müfettiş sıfatiyle
gönderiliyordu.
- Emlâk senetleri altın damgalı devlet mührünü
taşımakta veya mal sahibinin ismi ile emlakın tam bir
tarifini ihtiva etmekte idi.
- Tohumluk hububat dağıtıldı.
- Ziraat aleti verildi.
173 Verme, ödeme, bknz. “İta”, http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA (17-04-2007).
128
- İş hayvanları sağlandı.
- İşlenmemiş miri ve metruk (herkesin menfaatine
terkedilmiş arazi) arazi çiftçi halka tahsis edildi. Bu
tür arazilere tarh edilen vergilerin tanzimi bilhassa
cazipti. Toprak ilk kullanıldığı sene vergiden muaf
tutuluyor, ikinci senede maliyeye verilecek olağan
verginin 1/3’ü ödeniyordu. Üçüncü senede toprağın
verimlilik derecesine göre kademeli vergi tatbik
ediliyordu. İyi mahsul veren toprak 3/4, orta mahsul
veren toprak 2/3 ve kötü toprak da normal verginin
1/2’sini ödüyordu. Ancak dördüncü senede asıl
miktarda vergi alınıyordu. Şayet metruk arazinin
meşru sahibi ortaya çıkarsa o zaman taraflar
arasında adil bir paylaşım yapılarak konu
çözülecekti.
Gazan Han Milâdi 1304 yılında öldü. Birçok ıslahat
çalışması da bu anlamda kendinden sonraki hükümdarlar
için referans oldu. Onun döneminde Tebriz şehri o zamanın
en büyük ve uluslar arası ticaret merkezi olmuştur.
Tarihçiler onun hakkında “Bizanstan vergi alan, Şamı
fethederek burada ve Mısır’da kendi adına hutbe okutan en
büyük İlhani hükümdar” demektedirler174.
Ebu Said Bahadır Han döneminde kaleme alınmış
vergi kitabesi Ankara kalesinin at pazarı yada saman
174 Togan, a.g.e., s. 229.
129
pazarına açılan giriş kapısının üzerindedir. 1330 yılına ait
bu kitabede hayvan satım vergisi ve kanunsuz öşür alanlar,
tesbit edilen nakdi ve ayni vergilerin dışında “bir kile bile
olsa hububat” talep edenler uyarılarak “Allah’ın laneti ona
rastlasın” denmektedir175. Yine Kırşehir’de Cacabey
medresesindeki kitabe de bu vergi levhalarına çok güzel bir
örnektir. Halkı zorlayan bazı vergiler kaldırılmıştır. Şahnagi,
(Kırşehir şehir bölgesinde askerî kudrete sahip mahalli amir
yada subaşıya verilen bir vergidir) tapkur, (yalnız
ilhanlılarda mevcut olan yapı malzemesi vergisidir aile
başına senede 2 gümüş dinar) matrah-ı sabun yani sabun
vergisi (Kırşehir ortaçağda Haleb’den sabun ithal ediyordu.
Ayrıca sabun imalathaneleri vardı. Walther Hinz’e göre bu
vergi yerli sabun yerine ithal sabunları alanlara
koyulmuştu) ve kûçe (sokak vergisi) gibi “bu fena yükler”
tamamiyle kaldırılmıştır. Ayrıca kaldırılan diğer iki
kanunsuz vergide keten ekme vergisi ve aşçı dükkanı
vergisidir176.
37. İlhanlılar’da Muhasebe Öğreti Eserleri
Osmanlılar, devletin mali düzeni açısından İlhanlılar ve
Selçuklular’dan büyük ölçüde etkilenmişlerdir. Türk
175 Poul Wittek, “Ankara’da Bir İlhanî Kitabesi” Türk Hukuk İktisat Tarihi Mecmuası I, Yıl. 1931, s. 161-164. 176 Walter Hinz, “Ortaçağ Yakın Şarkına Aid Vergi Kitabeleri” Belleten C. XIII, S. 52, Yıl. 1949, TTK, Ankara, s. 771.
130
devletlerinin hepsinde mülkiyet ve vergi düzeninin
birbirinin benzeri olması; bu etkileşimi kolaylaştırmıştır.
Yine benzer nedenlerle, bu üç Türk devletinin, devlet
muhasebesi düzenleri de birbirinin benzerleri
durumundadır.
Burada haklarında kısaca bilgi verilecek olan
İlhanlılar dönemine ait olduğu bilinen muhasebe öğreti
kitaplarının dördü de XIV. yüzyılda yazılmıştır. Şimdi bu
eserler hakkında kısaca bilgiler verilecektir.
a. Saadetname: İlhanlı Devleti hanlarından Gazan Han’ın
veziri Sa’deddin Muhammed İbn Taceddin Ali Üs Saveci’nin
emri ile oğlu Şerefeddin’e devlet muhasebesini öğretmek
amacıyla 1309’da yazılmıştır. Ancak kitabın Milâdi 1336-
1337 yıllarında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Kitabın
yazarının adı Felek Alayı Tebrizi’dir. Kitabı 1930 yılında
Konya Yusufağa Kütüphanesi’nde Prof. Dr. A. Zeki Velidi
TOGAN bulmuştur177. Bu eser 1979 yılında, Almanya
Göttingen’de doktora tezi olarak yayınlanmıştır178. Kitap,
Farsça yazılmıştır. Kitabın bir başka nüshası Ayasofya
Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
177 Ahmet Zeki Velidi Togan, Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti, Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, İstanbul: Yıl: 1931, Cilt: 1, Sayfa: 14-15. 178 Nabipour Mirkemal, Die Beiden Persischen Leittaden des Falak Alayı Tebrizi, Über des Statliche Rechnungwesen im 14. Jahrhundert, Göttingen, 1973.
131
b. Kanunu Saadet: Bu kitabında Felek Alayı Tebrizi
tarafından yazıldığı bilinmekte, ama hangi tarihte yazıldığı
hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ne var ki,
Saadetname’nin sonunda, Kanunu Saadet’den söz
edilmektedir. Bu durumda, iki kitabın birlikte olarak Milâdi
1336-1337 yıllarında tamamlanmış olduğu sonucuna
yaklaşılmaktadır. Eldeki nüsha Milâdi 1357 yılında,
aslından el yazması ile kopya edilmiştir. Bu eser
Saadetname’nin devamı niteliğinde bir kitaptır.
c. Camiül Hesab: İmad Es Seravi tarafından Milâdi 1340
yılında yazıldığı tahmin edilmektedir. Kitabın İlhanlı Devleti
hanlarından Süleyman Han (Milâdi 1339-1344) tarafından
yazdırıldığı anlaşılmaktadır. Konya’da Yusufağa
Kütüphanesi’nde bulunan eser iki cilt halindedir. Bu eserde
Prof.Dr. A. Zeki Velidi TOGAN tarafından bulunmuştur.
Kitabın başlangıç sayfası kayıp olduğundan eser adını
içeriğinde yer alan Camiül Hesab örneğinden almaktadır.
Eser Almanya’da doktora çalışması yapılmıştır. Dili Farsça
olan eser siyakat yazısı ile yazılmıştır.
İmâd es-serâvî’de eserinde önce siyakat rakamlarıyla ilgili
bilgi vermişti. Siyakat rakamları ile birlikte kullanılan
kemiyetlerin cinsini göstermeye yarayan tabirlerin sekiz
tanesi bildirilmektedir. Muhasebe ile ilgili kaideler, işaretler
ve usuller anlatılmıştır. Bilançodaki tekrarları önleyen
“merdiven usulu”, zimmet matlup, aynı yada ayrı cinslerden
132
şeylerin muhasebe defterinde nasıl gösterileceği
yazmaktadır 179.
d. Risale-i Felekkiye (Kitab-us Siyakat): Milâdi 1363
yılında, Abdullah Püser Muhammed Bin Kiya-el
Mezanderani tarafından yazılmıştır. Eserin dili Farsça ve
Arapça olup siyakat yazısı ile yazılmıştır. Zamanın veziri
olan Felek’in adına yazılmış olduğundan kitabın başlığında
“Felek” adı bulunmaktadır. Eserin gerçek adı “Kitab-us
Siyakat”tır. Ayasofya Kütüphanesi’nde, el yazma kopyası
bulunmaktadır. Kitabın aslının Tahran’da Kütüphane-i
Meclis’de bulunduğu ileri sürülmektedir. Risale-i Felekkiye
dört temel muhasebe öğreti kitabının en gelişmişi ve en
ünlüsüdür.
38. İlhanlılar’da Muhasebe Kayıtları
Bu bölümde İlhanlılar dönemine ait bulunan muhasebe
kayıt örneklerine yer verilmiştir. Muhasebe kayıtları belli bir
sıra dahilinde yerleştirilecektir. Öncelikle sözkonusu kaydın
siyakat harflari ile yazılışına, ardından arap harfleri ile
yazılışına, üçüncü olarak kaydın transkripsiyonuna ve
dördüncü ve son olarak da Türkçe ifadesine yer verilecektir.
179 Nejat Göyünç, “İmâd Es-Serâvî ve Eseri” Tarih Dergisi, Cilt XV, Mart 1965, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, s. 73-86.
133
380. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-1
Bu örnek İlhanlı Devleti’nin bütçe gelirlerinin gösterildiği bir
muhasebe kaydını içermektedir.
134
Siyakat yazısı ile görünüşü;
135
Arap harfleri ile görünüşü;
1املطلــــــــــــــقغنامعلى متوجهات احوال داراخلالفهء بغداد بوجه مثن اال رئس١٠٠٠
حرفـــــــــــــــ - 2 باسم االمراء الشهر
رئس٧٠٠ االمري
عالء الدين رئس٢٠٠
االمري قوتلو خواجه
رئس٢٠٠
االمري على رئس٣٠٠
حرفـــــــــــــــ - 3
باسم النوكريه واجلماعه رئس٣٠٠
اجلماعه رئسا٥٠
النوكريه رئسا٢٥٠
136
Transkripsiyon hali; 1. el-Mutla____________k Alâ müteveccihâti emvâli Dâru’l-hilâfe-i Bağdad, bi-vechi semeni’l-ağnam
1000 re’s 2. Harf____________ Bi-ismi’l-ümerâi’ş-şerh
700 re’s
el-Emîn Ali
300 re’s
el-Emîn Kutlu Hoca
200 re’s
el-Emîn Alâeddin 200 re’s
3. Harf____________ Bi-ismi’n-nökeriye ve’l-cemâ‘a
en-Nökeriye 250 re’sen
el-Cemâ‘a 50 re’sen
137
Türkçe görünüşü;
Bütçe (elmut____________________________________________lak) Hilâfet merkezi Bağdat’ın vergi gelirlerinden Koyun bedeli olarak 1.000 baş Döküm___________________________________________ Şehrin emirleri adına 700 baş Emir Ali______Emir Kutlug Hoca_____Emir Alâeddin____ 300 baş 200 baş 200 baş Döküm___________________________________________ Nökerlik ve personel adına 300 baş Nökerlik_______________ Personel____________________ 250 baş 50 baş Ahmet Husrev Mevlâna İmadeddin Mevlâna Muhafız Avcıbaş Müneccim Muhlisuddin 125 baş 125 baş 25 baş 25 baş Beheri 4 dinardan yekûn 4.000 dinar Minhâ sair nakit tahsilatı 2.500 dinar Sonraki Bakiye 1.500 dinar Bezzaz eşrafı damga vergisi__ At Pazarı___ Hıristiyan Cizyesi_____ 500 dinar 500 dinar 500 dinar
138
Tekdüzen Hesap Planı’na Göre Gösterimi;
/181 GELİR TAHAKKUKLARI HESABI 4.000 Dinar 181.01 Vergi Gelirleri 1.500 Dinar 181.01.01 Manifatura Eşrafı Vergisi 500 Dinar 181.01.02 At Pazarı Vergisi 500 Dinar 181.01.03 Hıristiyan Cizyesi 500 Dinar 181.02 Diğer Gelirler 181.02.01 Şehir Emirlerinden 1.750 Dinar 181.02.01.01 Emir Ali 750 Dinar 181.02.01.02 Emir Kutluğ Hoca 500 Dinar 181.02.01.03 Emir Alâeddin 500 Dinar 181.02.02 Hizmetli ve Personelden 750 Dinar 181.02.02.01 Hizmetliler 625 Dinar 181.02.02.01.01 Ahmet Muhafız 312,50 Dinar 181.02.02.01.02 Hüsrev Avcıbaşı 312,50 Dinar 181.02.02.02 Personel 125 Dinar 181.02.02.02.01 Mevlana İmadeddin 62,50 Dinar 181.02.02.02.02 Mevlana Muhlishuddin 62,50 Dinar
602 DİĞER GELİRLER HESABI 4.000 Dinar 602.01 Vergi Geliri Borçları 1.500 Dinar 602.01.01 Manifatura Eşrafı Vergisi 500 Dinar 602.01.02 At Pazarı Vergisi 500 Dinar 602.01.03 Hıristiyan Cizyesi 500 Dinar 602.02 Diğer Gelirler 2.500 Dinar 602.02.01 Şehir Emirlerinden 1.750 Dinar 602.02.02 Hizmetli ve Personelden 750 Dinar
Bir Baş Koyun 2,5 Dinardan 1.000 Baş Koyun 2.500 Dinar/
/100 KASA HESABI 2.500 Dinar
181.02 Diğer Gelirler 2.500 Dinar 181.02.01 Şehir Emirlerinden 1.750 Dinar 181.02.01.01 Emir Ali 750 Dinar 181.02.01.02 Emir Kutluğ Hoca 500 Dinar 181.02.01.03 Emir Alâeddin 500 Dinar 181.02.02 Hizmetli ve Personelden 750 Dinar 181.02.02.01 Hizmetliler 625 Dinar 181.02.02.01.01 Ahmet Muhafız 312,50 Dinar 181.02.02.01.02 Hüsrev Avcıbaşı 312,50 Dinar 181.02.02.02 Personel 125 Dinar 181.02.02.02.01 Mevlana İmadeddin 62,50 Dinar 181.02.02.02.02 Mevlana Muhlishuddin 62,50 Dinar
139
381. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-2
Bu örnek İlhanlı Devleti’nde yapılan harcamalara ilişkin bir
örnektir.
Siyakat yazısı ile görünüşü;
140
Arap harfleri ile görünüşü;
1 االخراجاتــــــــــــــــــ-
من املرسومات واالدرارات واملواجب والوظائف والعمارات دينار٢٠٠٠٠ ١٨٠العني الرابح
2 املرسوماتــــــــــــــــــ- االدرارات واملواجب والوظائف
دينار١٥٠٠٠
3 املرسوماتــــــــــــــــــ- واالدرارات واملواجب
دينار١٠٠٠٠
4 املرسوماتــــــــــــــــــ- دينار٥٠٠٠
العين الرايج 180
٤
141
5اجململـــــــــــــــــــ دينار٢٠٠٠
6 املقصــــــــــــــــــد- دينار٣٠٠٠
جناحى ه عزيزــخواج - b
ينار د٢٠٠٠ جيچی ه علیــخواج – a
دينار٢٠٠٠
7 االدراراتـــــــــــــ- واملواجب
دينار٥٠٠٠ b – ــــــــاملواجب
برسم اخلواشى دينار٢٥٠٠
a – ـــــــــاالدرارات برسم الطلبه
دينار٢٥٠٠
8 الوظائفــــــــــــ- برسم اصحاب
دينار٥٠٠٠
9 ـــــالعماراتـــــــ - برسم البيوت السعيد
٤
142
Transkripsiyon hali;
1. el-İhrâcat____________________
Mine’l-mersûmât ve’l-idrârât ve’l-mevâcib ve’l-vezâif ve’l-imârât el-aynü’r-râbih 20.000 dinar 2. el-Mersûmât____________________ el-İdrârât ve’l-mevâcib ve’l-vezâif 15.000 dinar 3. el-Mersûmât____________________ ve’l-idrârât ve’l-mevâcib 10.000 dinar 4. el-Mersûmât____________________ 5.000 dinar 5. el-Mücmel____________________ 2.000 dinar 6. el-Maksad____________________ 3.000 dinar
a- Hoca____________ Ali Cîçi
2.000 dinar
b- Hoca_____________ Azîz Cenâhı 2.000 dinar
143
7. el-İdrârât_____________________ ve’l-mevâcib 5.000 dinar
a. el-İdrârât_______ bi-resmi’t-talebe
2.500 dinar
b. el-Mevâcib________ bi-resmi’l-havâşi
2.500 dinar 8- el-Vezâif__________________ bi-resmi ashâb 5.000 dinar 9. el-İmârât___________________ bi-resmü’l-büyûti’s-sa‘îd
144
Türkçe görüntüsü ise aşağıdaki gibidir;
İhracat____________________________________________________ Mersumat, idrarat, mevacib, vezaif ve nafia işleri Sağ para (gümüş dinar) 20.000 dinar Minhâ: Mersumat, idrarat, mevacib, vezaif______________________________
15.000 dinar Bundan: Mersumat, idrarat, mevacib___________________________________
10.000 dinar
İkinci minhâ: Mersumat_________________________________________________
5.000 dinar İkinci Min Zalike (Bundan): El-mücmel__________________________________________________
2.000 dinar İkinci Min Zalike kısmı: El-maksad__________________________________________________
3.000 dinar Bundan (Min Zalike): Bundan (Min Zalike): Hoca Ali Cübbeci__________ Hoca Aziz Cübbeci_________________ 1.500 dinar 1.500 dinar İkinci Minhâ Kısmı: İdrarat ve mevacib___________________________________________
5.000 dinar İkinci minhâ: İkinci minhâ: İdrarat______________________ Mevacib___________________ Talebe Bursaları için 2.500 dinar Havaşi için 2.500 dinar Min zalike kısmı: Vezaif________________________________________________________ Eshab için 5.000 dinar Minhâ Kısmı: Hayrat İşleri__________________________________________________ Hanedan evleri için 5.000 dinar
145
Tekdüzen Hesap Planı’na Göre Gösterimi; /
181 GELİR TAHAKKUKLARI HESABI 20.000 Dinar 181.01 İhracat Gelirleri 20.000 Dinar 181.01.01 Mersumat 5.000 Dinar 181.01.01.01 El-Mücmel 2.000 Dinar 181.01.01.02 El-Maksad 3.000 Dinar 181.01.01.02.01 Hoca Ali Cübbeci 1.500 Dinar 181.01.01.02.02 Hoca Aziz Cübbeci 1.500 Dinar 181.01.02 İdrarat ve Mevacib 5.000 Dinar 181.01.02.01 İdrarat (Talebe Bursu) 2.500 Dinar 181.01.02.02 Mevacib (Havaşi) 2.500 Dinar 181.01.03 Vezaif (Eshab) 5.000 Dinar 181.01.04 Nafia 5.000 Dinar
602 DİĞER GELİRLER HESABI 20.000 Dinar 602.01 Mersumat 5.000 Dinar 602.02 İdrarat ve Mevacib 5.000 Dinar 602.03 Vezaif 5.000 Dinar 602.04 Nafia 5.000 Dinar
İhracat işlemlerine ilişkin gelirin tahakkuk kaydı./
/100 KASA HESABI 20.000 Dinar
181 GELİR TAHAKKUKLARI HESABI 20.000 Dinar 181.01 İhracat Gelirleri 181.01.01 Mersumat 5.000 Dinar 181.01.01.01 El-Mücmel 2.000 Dinar 181.01.01.02 El-Maksad 3.000 Dinar 181.01.01.02.01 Hoca Ali Cübbeci 1.500 Dinar 181.01.01.02.02 Hoca Aziz Cübbeci 1.500 Dinar 181.01.02 İdrarat ve Mevacib 5.000 Dinar 181.01.02.01 İdrarat (Talebe Bursu) 2.500 Dinar 181.01.02.02 Mevacib (Havaşi) 2.500 Dinar 181.01.03 Vezaif (Eshab) 5.000 Dinar 181.01.04 Nafia 5.000 Dinar
İhracat gelirlerinin tahsil edilmesine ilişkin kayıt.
146
382. İlhanlılar Muhasebe Kayıt Örneği-3
İlhanlı Devleti’nin gelir ve giderlerinin birlikte gösterildiği
gerçekten kapsamlı ve genel bir örnektir.
Siyakat yazısı ile gösterimi;
147
148
149
150
151
152
153
Arapça görünüşü aşağıdaki gibidir;
(37a) 1 - بسم اهللا عز و جل
2 - مبــــــــــــــــلغ ماصارىفنصرالدين التربيزى عن ضمان و مقاطعهء تربيز مبوجب احلجة اجلديده عنه ابتدائها غرهء حمرم املكرم بقرارات جيرى فيحاسب منه اآلفات عهدة اخلواجه
احدى و ىف غرهء شهر صفر عام -اعلى اهللا تعاىل ونفاذه–السماويه وعبور العساكر وقطع الطرق عن القوافل بشهادة اصحاب اخلرياة حتريرا باالمر العاىل اربعني وسبعمائة
واجب السنة الكامله
3 - ىف البلـــــــــــــده
والواليات دينار٣٢٨٨٠٠٠ ١٨١العني الرايج
العين الرابح 181
154
(37b) لبلـــــــــد الوالياتـــــا
دينار٤٠٧٠٠٠ دينار ٢٨٨١٠٠٠
هــدـــالبلــــــــ - 4
دينار٢٨٨١٠٠٠
ـــعن التمغا واتــــــ - 5 دينار٢٢٧٠٠٠٠
ۀخطري -d فندسك
دينار٢٥٠٠٠٠
c– قپـــان
دينار٢٥٠٠٠٠
b- متغـــاء االبريشم دينار٣٠٠٠٠٠
a– متغـــاء الكبري دينار٢٠٠٠٠٠
ـه h- صباغيـ دينار١٥٠٠٠٠
g– سوق الدواب دينار١٢٠٠٠٠
f- حناسيهنار دي١٠٠٠٠٠
e– نديفــه دينار١٠٠٠٠٠
k- چارچيــه دينار١٣٠٠٠٠
j– سوق احلميل دينار٥٠٠٠٠
i- سالخيــه دينار١٠٠٠٠٠
ı– جوهريه دينار٢٥٠٠٠٠
155
o- محاريـه وبيت اللطف دينار١٦٠٠٠٠
n– طباحيه دينار٤٠٠٠٠
m- عالقيــه دينار٣٠٠٠٠
l– سوق الچرب دينار٤٠٠٠٠
ـــــمن اجلهاتــــــــ - 6
156
(38a)
d- النعاليـه دينار٤٠٠٠٠
c- احلياطيـه دينار١٥٠٠٠
b- احلداديـه دينار٣٠٠٠٠
a– االيريشميـه دينار٥٥٠٠٠
h- الفوغيـه دينار١٠٠٠٠
البريها -g دينار١٥٠٠٠
f- اخلفافيـه دينار٢٠٠٠٠
e– الصباغيـه دينار٥٠٠٠٠
هاميـهسال -k دينار٦٠٠٠٠
j- القواسيـه دينار١٥٠٠٠
i- الرادغيـه دينار١٠٠٠٠
ı– احلالجيـه دينار٢٥٠٠٠
o- الطواحيـه دينار٥٧٠٠٠
n- اخلياميـه دينار١٥٠٠٠
m- جنارية دينار٢٠٠٠٠
l– البقاليـه دينار٤٠٠٠٠
s- بيت اخلشيش دينار٢٠٠٠٠
r- العماريـه دينار٣٠٠٠٠
p- الكياليـه دينار٢٠٠٠٠
ö– احلماليـه دينار٢٠٠٠٠
الوالياتـــــــــــــــ - 7
دينار٤٠٧٠٠٠
ۀناحيــــــــــــــــــــ واثناعشر خوی
دينار٢٢٠٠٠٠
ۀناحيــــــــــــــــــــ مهرانرود دينار٥٧٠٠٠
157
ۀقريـــــ امنر
دينار٢٠٠٠٠
ۀقريـــــ مغان دينار٨٠٠٠٠
ۀقريـــــ جمدی دينار١٢٠٠٠٠
ۀقريـــــ نمدرو دينار٢٠٠٠٠
ۀقريـــــ جنمی دينار١٠٠٠٠
ۀقريـــــ سعدآباد
دينار٢٠٠٠٠ۀقريـــــ
آوشك دينار٧٠٠٠
158
(38b)
ۀناحيــــــــــــــــــــ ... دينار٧٥٠٠٠
ۀناحيــــــــــــــــــــ سلماس دينار٧٣٠٠٠
ۀقريـــــ عدىن دينار٢٠٠٠٠
ۀقريـــــ عالئىر دينا٣٧٠٠٠
ۀقريـــــ عميدى دينار٢٥٠٠٠
ۀقريـــــ وباغات سعدى
دينار٤٨٠٠٠
8 – ــــــــ وضع من ذالك
راجات املقرريهخىف اال دينار٨٧٥١٠٠
9 – ـــــــــاالدرارتــــــــ
باسم القضاة واالئمه واملشايخ وسائر اجلماعه٣٣٨٧٠٠
قاضىالدين برهان
قاضى صدرالدين
قاضىوالدين نصراملله
قاضىالدين مشس
159
دينار٣٠٠٠٠ دينار٢٤٠٠٠ دينار١٠٠٠٠ دينار١٠٠٠٠ موالنا
واعظ الدين مجال دينار١٥٠٠٠
امريالدين برهان
دينار٤٠٠٠٠
موالناعبيد الدين مشس
دينار٣٠٠٠٠ خواجــــه
طيبخ على دينار٢٨٧٠٠
االمام عميدالدين
دينار٢٥٠٠٠
الشـــــــــيخ عمادالدين
دينار٢٦٠٠٠
160
(39a) خواجـــهصاحب افتخارالدين
او وکارکيان اوقاف مجع دينار٥٠٠٠٠
الشـــــــيخالبلخي عزالدين
سلطانی ۀمدرس معيد دينار٢٠٠٠٠
الشــــــــيخاخوه و امحد
اخلويي...عمادالدين دينار٣٠٠٠٠
آارآيان او
٢۶٠٠٠ موالنا موالنا امحد بدر
دينار١٠٠٠٠دينار ١٦٠٠٠
خواجـــه افتخار
دينار٢٤٠٠٠
احلــــــــمصـ - 15 وما حيتاج دارالسياده بسليم مرتضى اعظم امري قطب الدين حسن
دينار١٠٠٠٠٠ مواجبــــــــــــــــــ
حسن الدين قطب امري وخدمتكاران
دينار٢٦٠٠٠ امري قطب الدين حسن خدمتكاران
دينار١٠٠٠٠ دينار١٦٠٠٠
حيـــــــــــتاج١٠ ده السيا دار
ومشروبات مأآوالت دفرت بقرار دينار٧٤٠٠٠
161
11 - مرسوماتـــــــــــــــ
اواتغعمال كى سريرمهمات مت دينار١٧٦٤٠٠
(39b)
12 - تفصيليــــــه
قـــپان١٢٠ىف اليوم ٣٦٠٠ىف الشهر
ىف السنـــه دينار٤٣٢٠٠
متغــــاء١٠٠االبريشم ىف اليوم
٣٠٠٠ىف الشهر ىف السنـــه
دينار٣٦٠٠٠
متغــــاء٩٠الكبري ىف اليوم
٢٧٠٠ىف الشهر ىف السنـــه
دينار٣٢٧٠٠يــهحناس
٧٠ىف اليوم ٢١٠٠ىف الشهر
ىف السنــه دينار٢٥٢٠٠
نديفـــه٥٠ىف اليوم ١٥٠٠ىف الشهر
ىف السنــه دينار١٨٠٠٠
ظـــريهح ٦٠ىف اليوم ١٨٠٠ىف الشهر
ىف السنــه دينار٢١٦٠٠
162
13 - االخراجاتـــــــــــــ
الصادر والوارد ىف عهدة واهتمامسى وحواجه عبيدخواجه عبيد سر خ
را بديوان آورده انددفتربن پريی بقرار دينار١٢٠٠٠٠
14 – اليــــــــام
وشرکاء او واهتمام مجال الدين يامچی ۀىف عهد دينار۹۰۰۰۰
(40a)
15 – عماراتــــــــــواتني وخانان وغريهمستغالت ديواىن از خ
دينار۵٠٠٠٠
16 – البــــــــــــــــاقى عليه الى اخر السنه بالبروات واليافتجات والحواالت الديوانيه
٢٤١٢٩٠٠
163
Transkripsiyon görüntüsü;
(37a)
1- Bismillâhi azze ve celle 2- Meblağ mâ sâre fi___________ Uhdetü’l-Hoca Nasruddin et-Tebrizi an zımân ve mukâta‘a-i Tebriz bi-mûcibi’l-hücceti’l-cedîde anhü ibtidâühû gurre-i Muharremü’l-mükerrem bi-karârati yücrî fe-yuhâsibü minhü’l-âfâti’s-semâviyye ve ubûri’l-asâkir ve kat‘ı’-turuk ani’l-kavafil bi-şehâdeti ashâbü’l-hayrât. Tahrîren bi’l-emri’l-âlî-a‘lâllâhü te‘âlâ ve nifazehu – fi gurre-i şehr-i Safer-i âm ihdâ ve erba’îne ve seb‘ami’e. Vâcibü’s-seneti’l-kâmile. 3- Mi’l-bel___________________de ve’l-vilâyât el-aynü’r-râyic182 3.288.000 dinar
182 el-aynü’r-râbih
164
(37b)
el-bele_______d 2.881.000 dinar
el-Vilâyat_________ 407.000 dinar
4. el-Bel_____________de 5. Ani’l-tamgavât_____________
a- Tamgâü’l- Kebîr
200.000 dinar
b- Tamgâü’l- İbrişim
300.000 dinar
c- Kapan
250.000
d. Hazîne-i Küsfend
250.000 dinar
e- Nedîfe
100.000 dinar
f- Nuhâsiye
100.000 dinar
g- Sûku’d- devvâb
120.000 dinar
h. Sıbâgıyye
150.000 dinar
ı- Cevâhiriyye
250.000 dinar
i- Silâhiyye
100.000 dinar
j- Sûku’l- hamîl
50.000 dinar
k- Çârçiye
130.000 dinar
l- Sûku’l Çerb
m- Alâkıyye 30.000 dinar
n- Tâbbâhıye 40.000 dinar
o- Humâriye ve Beytü’l-lutf
160.000 dinar 40.000 dinar 6- Mine’l-cihât________________
165
(38a) a- el-İbnîşimiyye
55.000 dinar b- el-Hadâdiye 30.000 dinar
c- el-Hayyâtiye 55.000 dinar
d- en-Na‘âliye 40.000 dinar
e- es-Sıbâgıye 50.000 dinar
f- el-Hafâfiye 20.000 dinar
g- el-Ebriye 15.000 dinar
h- el-Fûgıye 10.000 dinar
I- el-Halâciye 25.000 dinar
i- er-Râdıgıye 10.000 dinar
j- el-Kavâsiye 15.000 dinar
k- Eshâmiye 6.000 dinar
l- el-Bakkaliye 40.000 dinar
m- en-Neccâriye 20.000 dinar
n- el-Hıyâmiye 15.000 dinar
o- et-Tavâhiye 57.000 dinar
ö- el-Hammaliye 20.000 dinar
p- el-Keyyâliye r- el-Ammâriye 30.000 dinar
s- Beytü’l-haşîş 20.000 dinar
7- el-Vilâyat_________________________
Nâhiye___________i Mehranneved 57.000 dinar
Nâhiye___________i Huy ve İsnâ aşer
220.000 dinar
Karye__i Sa‘dâbâd
20.000 dinar
Karye____i Necmi
10.000 dinar
Karye___i Medrun
20.000 dinar
Karye___i Mecdî
120.000
Karye___i Mugân
80.000 dinar
Karye___i Ramen
20.000 dinar
Karye____i Köşk
7.000 dinar
166
(38b)
Nahiye__________i Selmas
73.000 dinar
Nahiye__________i ...
75.000 dinar
Karye___i Sa‘dî ve bâgat 48.000 dinar
Karye___i Amîdî
25.000 dinar
Karye___i Alâî
37.000 dinar
Karye__i Adnî
20.000 dinar 8. Vudı‘a min zâlik_______________ Fi’l-ihrâcati’l-mukarreriye 875.100 dinar 9- el-İdrârât______________________ Bi-ismi’l-kudât ve’l-eimme ve’l-meşâyih ve sâiri’l-cemâ‘a 338.700 dinar
Kādı Şemsüddîn
30.000 dinar
Kādı Nasrulmille
ve’d-dîn 24.000 dinar
Kādı Sâdruddîn
10.000 dinar
Kādı Burhanuddîn
10.000 dinar
Mevlâna Şemsüddîn Ubeyd
30.000
Emîr Burhanüddin 40.000 dinar
Mevlâna Cemâlüddin
vâiz 15.000
eş-Şeyh
İmâdüddîn 24.000 dinar
el-İmâm Amîdüddin
25.000 dinar
Hoca Ali Hatîb
28.700 dinar
167
(39a)
eş-Şeyh Ahmed ve ehûhü İmâdüddîn ...
el-Hûyi 30.000
eş-Şeyh İzzüddîn el-Belhî Mu‘îd-i medrese-i
Sultâni 20.000 dinar
Hoca İftiharuddîn
sâhib-i cem‘-i evkaf ve karkiyân-ı o
50.000 dinar
Hoca İftihar
24.000 dinar
Karkiyân-ı o
26.000 Mevlâna Mevlâna Ahmed Bedr
10.000 dinar 16.000 dinar 10- Mesâlih___________________
Ve mâ yahtâcu dârussiyâde be-teslîm-i murtaza a‘zam Emîr Kutbuddîn 100.000 dinar
Yahtâ_______cu
Darussiyâde me’kûlât ve meşrûbat
be-karar-ı defter 74.000 dinar
Mevâcib______i Emîr Kutbuddîn
Hasan ve hıdmetkârân 26.000 dinar
Emîr Kutbuddin Hasan
16.000 dinar
Hidmetkârân
10.000 dinar 11. Mersûmat_____________ı Ummâl ki serîr-i mühimmât-ı tamgavât
176.400 dinar
168
(39b) 12- Tafsîliye_________________
a- Tamgâü’l-kebîr Fi’l-yevm 90
Fi’ş-şehr 2.700 Fi’s-sene
32.700 dinar
b- Tamgâü’l-ibrişîm Fi’l-yevm 100 Fi’ş-şehr 3.000
Fi’s-sene 36.000 dinar
c- Kapan Fi’l-yevm 120 Fi’ş-şehr 3.600
Fi’s-sene 43.200
d- Hazîne___ Fi’l-yevm 60
Fi’ş-şehr 1.800 Fi’s-sene
21.600 dinar
e- Nedîfe___ Fi’l-yevm 50
Fi’ş-şehr 1.500 Fi’s-sene
18.000 dinar
f- Nuhasiye Fi’l-yevm 70
Fi’ş-şehr 2.100 Fi’s-sene
25.200 dinar 13. el-İhrâcat_____________________ es-Sâdır ve’l-vârid fî uhdeti ve ihtimâmi Hoca Ubeyd Serahsî ve Hoca Ubeyd bin Pîri be-karâr-ı defter-râ be-dîvan âverdeend
120.000 dinar
14. el-Yâm_______________________ Fî uhde-i ve ihtimami Cemâlüddin Yamçi ve sürekâ-i o
90.000 dinar
169
(40a) 15. İmârat___________________ı Mustegallât-ı divanî ez havâtîn ve hânan ve gayruhu
50.000 dinar 16. el-Bâkî___________________ Aleyhi ilâ âhıri’s-sene bi’l-berevâti ve’l-yâftecât ve’l-havâlâti’d-divâniyye
2.412.900
170
Türkçe gösterimi aşağıda gösterildiği gibidir;
Bismillâh Meblâğ___________________________________________________ Tespit edildiği üzere Hoca Nasruddin Tebrizi uhdesinde, başlangıcı Muharrem-ül-Mükerremin başı olan yeni huccet mucibince Tebriz’in zaman (vergitazmini) ve mukataasından (peşin vergisinden) cari kararlara göre semavî afetler, askerlerin geçişi (nakli) ve hayır sahiplerinin şahitliği ile kervanlardan (kafile) yolu kesilenlerde hesaplanmak suretiyle kâmil (tam) sene için muteber olmak üzere, yüce emre (ALLAH daha da yükseltsin ve nüfusunu arttırsın) göre, 741 senesi Sefer ayının başında (27 Temmuz 1340) yazıldı.
Asıllar Belde (şehir) ve vilayetlerde_________________________________ Sağ para (gümüş dinar) 3.288.000 dinar Beldeler (şehir)_________________ Vilayetler______________ 2.881.000 dinar 407.000 dinar
Asılların neticesi: Şehir_____________________________________________________
2.881.000 dinar
Hasılat: Damga vergilerinden______________________________________________
2.270.000 dinar Büyük Damga vergisi___ İpek Vergisi____ Kantar Vergisi___ Koyun Ağılı Vergisi___ 200.000 dinar 300.000 dinar 250.000 dinar 250.000 dinar Dabbağhane vergisi___ Esir pazarı vergisi___ Yük havanı pazarı___ Boyacılık___ 100.000 dinar 100.000 dinar 120.000 dinar 150.000 dinar Kuyumculuk ve darphane_ Kasaplık_ Eşek pazarı_Çeşitli sanatlar, ücretler, gelirler v.s. 250.000 dinar 100.000 dinar 50.000 dinar 130.000 dinar Tuhafiye______ Yemcilik_______ Aşçılık______ Şarapçılık ve Genelev______ 40.000 dinar 30.000 dinar 40.000 dinar 160.000 dinar
171
Hasılatın bir kısmı: Vergilerden_______________________________________________
611.000 dinar İpekçilik_______ Demircilik______ Terzilik_______ Nalbantlık______ 55.000 dinar 30.000 dinar 15.000 dinar 40.000 dinar Boyacılık_______ Kavaflık______ Çömlekçilik____ Sepetçilik_______ 50.000 dinar 20.000 dinar 15.000 dinar 10.000 dinar Hallaçlık______ Eğercilik_______ Yaycılık__________ Okçuluk______ 25.000 dinar 10.000 dinar 15.000 dinar 6.000 dinar Bakkallık______ Dülgerlik______ Çadırcılık______ Değirmenler______ 40.000 dinar 20.000 dinar 15.000 dinar 57.000 dinar Taşıyıcılık_____ Tahılcılık______ İnşaatçılık_____ Esrar tekkesi______ 20.000 dinar 20.000 dinar 30.000 dinar 20.000 dinar
Hasılat kısmı: Vilâyetler_________________________________________________
407.000 dinar Mihranrud nahiyesi________ Hoy (Ho’i) nahiyesi ve tâbi olanlar______ 57.000 dinar 220.000 dinar Sa’d Abâd Köyü_______ Nemci Köyü_______ Medrun Köyü_______ 20.000 dinar 10.000 dinar 20.000 dinar Mecdi Köyü_______ Mugan Köyü__________ Râmin Köyü_________
120.000 dinar 80.000 dinar 20.000 dinar Köşk köyü_______ 7.000 dinar Selmas nahiyesi_______________ Aladağ nahiyesi________________ 73.000 dinar 57.000 dinar Sadi köyü ve bağlar___ Amidi köyü____ Alai köyü___ Adni köyü____ 48.000 dinar 25.000 dinar 37.000 dinar 20.000 dinar
172
Masraf: Bundan koyulan__________________________________________ Bütçe(mukarreriye) harcamalarına 875.100 dinar
Ondan masraf: İdrarat (burslar ve yardımlar)_________________________________ Kadılar, imamlar, şeyhler ve sair personel 338.700 dinar Kadı Şems-ud-Din_________ Kadı Nasîr-ıl-Mille ved-Din________
30.000 dinar 24.000 dinar
Kadı Sadr-ud-Din__________ Kadı Burhan-ud-Din_____________ 10.000 dinar 10.000 dinar
Mevlâna Şems-ud-Din Ubeyd_______ Mevlâna Burhan-ud-Din______
30.000 dinar 40.000 dinar Vaiz Mevlâna Cemal-ud-Din________________________________
15.000 dinar Şeyh İmad-ud-Din_____ İmam Amid-ud-Din____ Hatib Hoca Ali____
26.000 dinar 25.000 dinar 28.700 dinar Hoylu Şeyh Ahmet ve kardeşi_ Medresei Sultanî mu’idi_ Evkaf geliri âmiri (sahib) Hoca İmad-ud-Din Belhli Mevlâna İftihar-ud-Din ve yardımcıları İzzed-Din 30.000 dinar 20.000 dinar 50.000 dinar
Hoca İftihar__ Yardımcıları__ 24.000 dinar 26.000 dinar
Mev. Bedr_ Mev. Ahmed_ 16.000 dinar 10.000 dinar
Tespit edilen masraf kısmı:
Mesalih (malzeme)__________________________________________ Seyitler yurdu ihtiyacına Murtaza-i a’zam Emir Kutb-ed-Din Hasan’a teslimen 100.000 dinar Seyitler yurdu ihtiyacı_____________ Mevacib (ücretler)___________
173
Defterdeki tespite göre Emir Kutb-ed-Din Hasan yiyecek ve içecekten______________ ve hizmetkârları__________ 74.000 dinar 26.000 dinar Emir Kutb-ed-Din Hasan___ Hizmetkârlar___ 16.000 dinar 10.000 dinar
Masraf kısmı: Mersumat (ücretler)_________________________________________________ Damga vergileri işlerinin başındaki âmillerin ücretleri 176.400 dinar
Müfredatı: Muamaele (satış) damga vergisi_ İpek (İbrişim) vergisi______ Kantar vergisi________ Günde 90, ayda 2.700 dinar Günde 100, ayda 3.000 d Günde 120, ayda 3.600 d Senede 32.700 dinar Senede 36.000 dinar Senede 43.200 dinar Koyun ağılı_________ Dabbağhane (Tabakhane)________ Esir pazarı____________ Günde 60, ayda 1.800 dinar Günde 50, ayda 1.500 d Günde 70, ayda 2.100 d Senede 21.600 dinar Senede 18.000 dinar Senede 25.200 dinar
Masraf kısmı: Harcırah___________________________________________________ Giden ve gelenler için, Hoca Ubeyd Serhasî ve Hıca Ubeyd Tebrizi uhdesinde ve ihtiramında, divana getirilien defter tespitine göre 120.000 dinar
Masraf kısmı: Yam (Posta)_____________________________________________________ Yamçı (posta âmiri) Cemal-ud-Din ve ortakları uhdesinde ve ihtimamında 90.000 dinar
Masraf kısmı: İmarat (Nafia İşleri)_________________________________________ Dükkân, han ve diğerlerinden divan akarları 50.000 dinar Aleyhteki Baki (Kalan)_______________________________________ Divan havalelerine, beratlarına ve makbuz senetlerine istinaden yıl sonuna kadar ödenmek üzere 2.412.900 dinar
174
Tekdüzen Hesap Planı’na Göre Gösterimi;
27.07.1340
181 GELİR TAHAKKUKLARI HESABI 3.288.000 Dinar
181.01 Vergi Gelirleri
181.01.01 Belde ve Vilayet Gelirleri 3.288.000 Dinar
181.01.01.01 Belde Gelirleri 2.881.000 Dinar
181.01.01.01.01 Damga Vergisi 2.270.000 Dinar
181.01.01.01.01.01 Büyük Damga Ver. 200.000 Dinar
181.01.01.01.01.02 İpek Vergisi 300.000 Dinar
181.01.01.01.01.03 Kantar Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.04 Koyun Ağılı Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.05 Tabakhane Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.06 Esir Pazarı Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.07 Yük Hayvanı PazarıV. 120.000 Dinar
181.01.01.01.01.08 Boyacılık Vergisi 150.000 Dinar
181.01.01.01.01.09 Kuyumculuk Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.10 Kasaplık Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.11 Eşek Pazarı Vergisi 50.000 Dinar
181.01.01.01.01.12 Çeşitli Gelirler 130.000 Dinar
181.01.01.01.01.13 Tuhafiye 40.000 Dinar
181.01.01.01.01.14 Yemcilik 30.000 Dinar
181.01.01.01.01.15 Aşçılık 40.000 Dinar
181.01.01.01.01.16 Şarapcılık ve Genelev 160.000 Dinar
181.01.01.01.02 Diğer Vergiler 611.000 Dinar
181.01.01.01.02.01 İpekçilik 55.000 Dinar
181.01.01.01.02.02 Demircilik 30.000 Dinar
181.01.01.01.02.03 Terzilik 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.04 Nalbantlık 40.000 Dinar
175
181.01.01.01.02.05 Boyacılık 50.000 Dinar
181.01.01.01.02.06 Kavaflık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.07 Çömlekçilik 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.08 Sepetçilik 10.000 Dinar
181.01.01.01.02.09 Hallaçlık 25.000 Dinar
181.01.01.01.02.10 Eğercilik 10.000 Dinar
181.01.01.01.02.11 Yaycılık 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.12 Okçuluk 6.000 Dinar
181.01.01.01.02.13 Bakkallık 40.000 Dinar
181.01.01.01.02.14 Dülgerlik 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.15 Çadırcılık 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.16 Değirmenler 57.000 Dinar
181.01.01.01.02.17 Taşıyıcılık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.18 Tahılcılık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.19 İnşaatçılık 30.000 Dinar
181.01.01.01.02.20 Esrar Tekkesi 20.000 Dinar
181.01.01.02 Vilayetler 407.000 Dinar
181.01.01.02.01 Mihranrud Nahiyesi 57.000 Dinar
181.01.01.02.01.01 Şa'd Abad Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.01.02 Necmi Köyü 10.000 Dinar
181.01.01.02.01.03 Medrun Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.01.04 Köşk Köyü 7.000 Dinar
181.01.01.02.02 Hoy Nahiyesi 220.000 Dinar
181.01.01.02.02.01 Mecdi Köyü 120.000 Dinar
181.01.01.02.02.02 Mugan Köyü 80.000 Dinar
181.01.01.02.02.03 Râmin Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.03 Selmas Nahiyesi 73.000 Dinar
181.01.01.02.03.01 Sadi Köyü ve Bağlar 48.000 Dinar
181.01.01.02.03.02 Amidi Köyü 25.000 Dinar
181.01.01.02.04 Aladağ Nahiyesi 57.000 Dinar
181.01.01.02.04.01 Alai Köyü 37.000 Dinar
181.01.01.02.04.02 Adnî Köyü 20.000 Dinar
602 DİĞER GELİRLER HESABI 3.288.000 Dinar
602.01 Vergi Geliri Borçları
176
602.01.01 Belde ve Vilayet Geliri
Gelirlere ilişkin tahakkuk kaydı.
/
/
100 KASA HESABI 3.288.000 Dinar
181 GELİR TAHAKKUKLARI HESABI 3.288.000
181.01 Vergi Gelirleri
181.01.01 Belde ve Vilayet Gelirleri
181.01.01.01 Belde Gelirleri 2.881.000 Dinar
181.01.01.01.01 Damga Vergisi 2.270.000 Dinar
181.01.01.01.01.01 Büyük Damga Ver. 200.000 Dinar
181.01.01.01.01.02 İpek Vergisi 300.000 Dinar
181.01.01.01.01.03 Kantar Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.04 Koyun Ağılı Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.05 Tabakhane Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.06 Esir Pazarı Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.07 Yük Hayvanı PazarıV. 120.000 Dinar
181.01.01.01.01.08 Boyacılık Vergisi 150.000 Dinar
181.01.01.01.01.09 Kuyumculuk Vergisi 250.000 Dinar
181.01.01.01.01.10 Kasaplık Vergisi 100.000 Dinar
181.01.01.01.01.11 Eşek Pazarı Vergisi 50.000 Dinar
181.01.01.01.01.12 Çeşitli Gelirler 130.000 Dinar
181.01.01.01.01.13 Tuhafiye 40.000 Dinar
181.01.01.01.01.14 Yemcilik 30.000 Dinar
181.01.01.01.01.15 Aşçılık 40.000 Dinar
181.01.01.01.01.16 Şarapcılık ve Genelev 160.000 Dinar
181.01.01.01.02 Diğer Vergiler 611.000
Dinar
181.01.01.01.02.01 İpekçilik 55.000 Dinar
181.01.01.01.02.02 Demircilik 30.000 Dinar
177
181.01.01.01.02.03 Terzilik 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.04 Nalbantlık 40.000 Dinar
181.01.01.01.02.05 Boyacılık 50.000 Dinar
181.01.01.01.02.06 Kavaflık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.07 Çömlekçilik 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.08 Sepetçilik 10.000 Dinar
181.01.01.01.02.09 Hallaçlık 25.000 Dinar
181.01.01.01.02.10 Eğercilik 10.000 Dinar
181.01.01.01.02.11 Yaycılık 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.12 Okçuluk 6.000 Dinar
181.01.01.01.02.13 Bakkallık 40.000 Dinar
181.01.01.01.02.14 Dülgerlik 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.15 Çadırcılık 15.000 Dinar
181.01.01.01.02.16 Değirmenler 57.000 Dinar
181.01.01.01.02.17 Taşıyıcılık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.18 Tahılcılık 20.000 Dinar
181.01.01.01.02.19 İnşaatçılık 30.000 Dinar
181.01.01.01.02.20 Esrar Tekkesi 20.000 Dinar
181.01.01.02 Vilayetler 407.000 Dinar
181.01.01.02.01 Mihranrud Nahiyesi 57.000 Dinar
181.01.01.02.01.01 Şa'd Abad Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.01.02 Necmi Köyü 10.000 Dinar
181.01.01.02.01.03 Medrun Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.01.04 Köşk Köyü 7.000 Dinar
181.01.01.02.02 Hoy Nahiyesi 220.000 Dinar
181.01.01.02.02.01 Mecdi Köyü 120.000 Dinar
181.01.01.02.02.02 Mugan Köyü 80.000 Dinar
181.01.01.02.02.03 Râmin Köyü 20.000 Dinar
181.01.01.02.03 Selmas Nahiyesi 73.000 Dinar
181.01.01.02.03.01 Sadi Köyü ve Bağlar 48.000 Dinar
181.01.01.02.03.02 Amidi Köyü 25.000 Dinar
181.01.01.02.04 Aladağ Nahiyesi 57.000 Dinar
181.01.01.02.04.01 Alai Köyü 37.000 Dinar
181.01.01.02.04.02 Adnî Köyü 20.000 Dinar
178
Gelirlerin tahsili kaydı. /
/ 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ HESABI 875.000 Dinar
770.01 İdrarat (Burslar ve Yardımlar) 338.700 Dinar
770.01.01 Kadı Şemsuddin 30.000 Dinar
770.01.02 Kadı Nasir-ul Milleveddin 24.000 Dinar
770.01.03 Kadı Sadruddin 10.000 Dinar
770.01.04 Kadı Burhanuddin 10.000 Dinar
770.01.05 Mevlâna Şemsuddin Ubeyd 30.000 Dinar
770.01.06 Mevlâna Burhanuddin 40.000 Dinar
770.01.07 Vaiz Mevlâna Cemaluddin 15.000 Dinar
770.01.08 Şeyhulmaduddin 26.000 Dinar
770.01.09 İmam Amiduddin 25.000 Dinar
770.01.10 Hatib Hoca Ali 28.700 Dinar
770.01.11 Hoylu Şeyh Ahmet 30.000 Dinar
770.01.12 Medresei Sultanimuidi 20.000 Dinar
770.01.13 Hoca İftiharuddin 50.000 Dinar
770.01.13.01 Hoca İftihar 24.000 Dinar
770.01.13.02 Yardımcıları 26.000 Dinar
770.01.13.02.01 Mevlâna Bedr 16.000 Dinar
770.01.13.02.02 Mevlâna Ahmed10.000 Dinar
770.02 Mesalih (Malzeme) 100.000 Dinar
770.02.01 Seyyitler Yurdu İhtiyacı 74.000 Dinar
770.02.02 Mevacib (Ücretler) 26.000 Dinar
770.02.02.01 Emir Kutbeddin Hasan 16.000 Dinar
770.02.02.02 Hizmetkârlar 10.000 Dinar 770.03 Mersumat (Ücretler) 176.400 Dinar
770.03.01 Muamele Damga Vergisi 32.700 Dinar
179
770.03.02 İpek 36.000 Dinar
770.03.03 Kantar 43.200 Dinar
770.03.04 Koyun Ağılı 21.600 Dinar
770.03.05 Tabakhane 18.000 Dinar
770.03.06 Esir Pazarı 25.200 Dinar
770.04 Harcırah 120.000 Dinar
770.05 Yam (Posta) 90.000 Dinar 770.06 İmarat (Naifia İşleri) 50.000 Dinar
100 KASA HESABI 875.100 Dinar Bütçede yeralan giderlerin ödenmesi. /
180
4. MERDİVEN YÖNTEMİ’NİN DOĞUŞU
40. Genel Açıklama
Osmanlı İmparatorluğu’nda kullanılan Merdiven Yöntemi
kayıt usulünün İlhanlılar Devleti’nden alındığı daha önce
vurgulanmıştı. Bu nedenle de İlhanlı Devleti çeşitli
açılardan incelenmişti. Bu noktada hem İlhanlı Devleti’nin
mali yapısında ve hem de İlhanlı Devleti’nin idari yapısında
çok büyük izleri bulunan ve bizce en büyük hükümdarı
olan Gazan Han’ın Islahatları ele alınarak Merdiven
Yöntemi’nin bir başka ifadeyle bir muhasebe sisteminin
doğuş hikâyesini anlatabiliriz.
İlhanlı Devleti’nde devlet dairelerinin konuşulan
dillere göre şubelere ayrılması beraberinde her şubenin
kendisi içerisinde mali işlerin ve genel işlerin organize
edilmesini sağlayacak şekilde bir örgütlenmeyi de
beraberinde getirmiştir. Bu nedenle her şubenin içerisinde
Tamga Vergisi’ni, Kobçur Vergisi’ni v.b. toplayan
birimler/kişiler (Bitikçi) mevcut hale gelmiştir. Bu özellik,
Merdiven kayıt yönteminin aynı nitelikteki vergilerin alt alta
yazılarak gösterilmesi ve üstüne toplamın yazılması ilkesini
doğurmuştur.
Gazan Han’ın, Şems’e göre bir takvim yılı belirlemesi
muhasebenin “Dönemsellik Kavramı” gereği kayıtların Şems
yılı takvim esasına dayalı yapılmasını sağlamıştır. Bu da
Merdiven kayıt sistemi açısından önemlidir.
181
Yine Gazan Han vergiler konusunda düzenlemeler
yapmıştır. Örneğin, ilk vergi levhası uygulaması, tarım
vergilerinin ödenmesinde taksitlendirme, vergi miktarının
çiftçiler tarafından devletin makamlarına teslim edilmesi
gibi uygulamalar sistemin alt yapısını güçlendirmiştir.
Aslında merdiven sisteminin temel doğuş noktası
“Miktar Usulü”nden, “Tutar Usulü”ne geçmekle
yaşanmıştır. Mükellefler ödeyecekleri vergiyi miktar
büyüklüğü yerine tutar büyüklüğü olarak da ödeme
şansına sahip olmuşlardır. Örneğin; tarım vergileri ekilen
ürünün belli bir bölümünün vergi olarak verilmesi yerine -
bu yöntemde geçerli olmakla birlikte- vergi olarak verilecek
kısmın tutar olarak da ödenmesinin de mümkün
bırakılması ile gelişmiştir. Böylece mali işlemlerin kayıt
altına alınması ihtiyacı iyice gelişmiş ve ister istemez bir
usul, yöntem doğmuştur. Bu da Merdiven (Merdiban)
Yöntemi’dir.
Artık tüm muhasebe işlemlerinin değerleri
standardize edilmiş kağıt para ile ifade edilmeye (Çao)
başlanması ile günümüz genel kabul görmüş muhasebe
ilkelerinden “Para İle İfade Kavramı”nın gerçekleştiği
görülmektedir. İlhanlılar’da daha önceleri dolaşımda yine
para mevcuttu ancak bu altın veya gümüş paraların
(Dinar/Dirhem) standart bir değeri yoktu. İçlerinde
barındırdıkları altın veya gümüş miktarlarına göre değer arz
182
edebiliyorlardı. Bu nedenle bu tedavüldeki paralara göre bir
kayıt yapmak çok da doğru sonuçlar vermemiştir.
41. Merdiven Yönteminin Temel Özellikleri
- Devletçilik egemen olan ülkelerde devlet muhasebesi için
kullanılmıştır.
- Devletin gelirleri ve giderleri için vergi gelirlerinin
toplanması ve harcanması esasına dayanır.
- Vergi gelirlerinin eyaletlerden alınması her eyaletin toplam
vergi gelirlerinin ve vergi türlerinin alt alta yazılarak
toplanması şeklinde gerçekleştirilir.
- Harcama türleri ve tutarlarının alt alta sıralanması
esastır.
- Sistemin muhasebenin tahakkuk esasına göre çalışması
esastır. Ancak tahakkuk maddesi yapılmadan işlemlerin
yürütüldüğü bilinmektedir. Tahakkuk tutarı başka bir
yerde takip edilmektedir.
- Sistem hem miktar ve hem de tutar yazmaya müsait bir
yapıdadır.
- Devletin bir yıllık gelirlerinin tek bir kayıt ile yapılmasını
sağlar.
183
KAYNAKÇA
∗ A. Freiherrn Von Kremer, “Halifelerin Yönetimindeki Doğunun Kültür Tarihi,” C.1.
∗ A. Freiherrn Von Kremer; Uberdas Einnahmebudget des Abbasidenreiches vom jahre 306 H. (918-919)” İmparatorluk Bilimler Akademisinin Tasarıları, (Felsefi-Tarih kategorisi) C. 36, Viyana, 1888.
∗ A. Freiherrn Von Kremer; Yeni Bulunan Bir Belgeye Göre Harun El Reşid’in Yönetimindeki Hükümetin Gelirler Bütçesi, Alfred Hölder Saray Ve Üniversite Kitapçısı, Viyana, 1887.
∗ A. Mez; “Orta Zaman Türk İslam Dünyasında Maliye”, Ülkü, İkinci Kanun, 1937.
∗ A. Von Kramer; “Einnahmebudget des Abbasiden Reiches”
∗ Abdullah b. Muhammed b. Kiyâ Al-Mazenderanî; Risale-i Felekkiye, varak 21b, 22a, 22b, 23a; Felak Âlâ-yı Tebrizî; Saadetnâme, varak 35a, 35b, 45b, 60b ve diğer varaklar.
∗ Abdülkadir Yuvalı; “İlhanlıların Anadolu Politikası, Ve Doğu Anadolu Şehirlerinin Vergi Potansiyeli” XI. Türk Tarih Kongresi (Ank 5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, C. II., TTK, Ankara, 1994.
∗ Abdülkadir Yuvalı; “İhanlılar” İA, C. 22, TDVY, İstanbul, 2000.
∗ Abdülkerim Özaydın; “Muktedir-Billâh” İA, C. 31, TDVY, İstanbul, 2006.
∗ Ahmet Hilmi, Ziya Nur; İslam Tarihi, Ötüken Yayınları.
∗ Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Chicago: Encyclopaedia Britannica Inc., 1994, Cilt 13.
184
∗ Bernard Lewis; Ortadoğu, Sabah Kitapları, Çev: Mehmet Harmancı, İstanbul, 1995.
∗ Berthold Spuler; “İlhanlılar”, İA, C. 5 MEB, Eskişehir, 1997.
∗ Berthold Spuler; İran Moğolları, Çev: Cemal Köprülü, TTK, Ankara, 1957.
∗ Bertold Spuler, İran Moğolları, Çev: Cemal Köprülü, 2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1987.
∗ Bu Eser “ At-Tandheem Al-Muhasaby Lil-Amwal Al-Ammah Fil-İslam”, MA. Thesis, Faculty of Commerce, Al-Azhar University. Henüz tarafımızdan görülmemiştir.
∗ Carl Brockelmann; İslam Ulusları Ve Devletleri Tarihi, TTK, Çev: Neşet Çağatay, Ankara, 2002.
∗ Cengiz Kallek; “Kudâme b. Câfer” İA, C.26, TDVY, Ankara, 2002.
∗ Cengiz Kallek; “Meks” İA, C. 28, TDVY, Ankara, 2003.
∗ Corci Zeydan, Medeniyet-i İslamiyye Tarihi, Tercüme: Zeki Megamiz, İkdam Matbaası, İstanbul-1329 (1913).
∗ Corci Zeydan, Medeniyet-i İslâmiyye Tarihi, Tercüme: Zeki Megamiz, Cilt 2, İkdam Matbaası, İstanbul 1329 (1913).
∗ Corci Zeydan; İslam Medeniyeti Tarihi, Cilt II. Çev: Zeki Megâmiz, Üç Dal Neşriyat, İstanbul, 1966.
∗ Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.3, Çağ Yayınları, İstanbul, 1995.
∗ Dündar Günday, Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı Özellikleri ve Divan Rakamları, Ankara: TTK Kurumu Yayınları VII. Dizi, Sayı: 57a, 1989.
185
∗ Ferit Devellioğlu; Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara, 1993.
∗ Grolier International Americana Ansiklopedisi, İstanbul: Grolier Incorporated-Medya Holding A.Ş. Yayınları, Cilt 7.
∗ Gündegül Açıköney Parlar; “İlhanlılarda Sikke Formları” Türkler, C.8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.
∗ H. Sabahattin Payzın, Tarihte Dil, Yazı, Bilim ve Toplum, İzmir: Doğruluk Matbaacılık, 1992.
∗ H.Yunus Apaydın; “Humus” İA, C. 18, TDVY, İstanbul, 1998.
∗ Hakkı Dursun Yıldız: “Abbasiler” İA, C. 1, TDVY, İstanbul, 1988.
∗ İbni Haldun; Mukaddime, Dergah Yayınları Haz: Süleyman Uludağ.
∗ İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, Ttk, Ankara, 1988.
∗ İsmail Otar; Muhasebede Siyakat Rakamları, Lebib Yalkın Yayınları, İstanbul, 1991.
∗ Jean-Paul Roux; Moğol İmparatorluğu Tarihi, Kabalcı Yayınevi, Çev: Prof. Dr. Aykut Kazancıgil, Ayşe Bereket, İstanbul, 2001.
∗ Kudâme bin Ca’fer (Kudâme bin Ca’fer hakkında TDV İslâm Ansiklopedisinde Cilt 26 s. 311-312’de bilgi mevcuttur), el-Harâc, İstanbul Köprülü Kütüphanesi no. 1076, varak 62a-63b.
∗ Kudâme bin Ca’fer; el-Harâc, İstanbul Köprülü Kütüphanesi no. 1076, varak 62a-63b.
∗ Kuran-ı Kerim; Tevbe Suresi 9/103.
∗ Kuran-ı Kerim; Tevbe Suresi, 9/29.
186
∗ M. Ali Ünal; “Osmanlı İmparatorluğunda Müsâdere”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi.
∗ Mehmet Ali Ünal; Osmanlı Devri Üzerine Makaleler Araştırmalar, Kardelen Kitabevi, Isparta, 1999.
∗ Mehmet Aykaç; Abbasi Devletinin İlk Dönemi İdâri Teşkilatında Dîvânlar, TTK, Ankara, 1997.
∗ Mehmet Erkal; “Zekat” İlmihal, C.1, İSAM, İstanbul, 2000.
∗ Meydan Larousse, C. 1. “Abbasiler”, Meydan Yayınevi, İstanbul, 1969.
∗ Mustafa Demirci; “Abbasiler Devrinde Yukarı Mezapotamyada (Cezîre) Köylü Hareketleri” Akademik Araştırmalar Dergisi, Mayıs-Temmuz 2006, S. 29, Maestro Yay, İstanbul, 2006.
∗ Mustafa Demirci; “ikta”, İA, C. 22, TDVY, İstanbul, 2000.
∗ Mustafa Fayda; “Cehşiyâri”, İA, C.7, TDVY, İstanbul, 1993.
∗ Mustafa Fayda; “Fey”, İA, C. 12, TDVY, İstanbul, 1995.
∗ Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca Türkçe Sözlük, 8. Baskı, İstanbul: İnkılâp Kitabevi, Ocak 1989.
∗ Mustafa Öz; “Humus” (Şiada Humus), İA, C. 18, TDVY, İstanbul, 1998.
∗ Nabipour Mirkemal, Die Beiden Persischen Leittaden des Falak Alayı Tebrizi, Über des Statliche Rechnungwesen im 14. Jahrhundert, Göttingen, 1973.
∗ Nahide Bozkurt; “ Me’mûn” İA, C. 29, TDVY Ankara, 2004.
∗ Nahide Bozkurt; “Hârûnürreşîd” İA, C. 16, TDVY, İstanbul, 1997.
187
∗ Nejat Göyünç: “Defter”, İA, C. 9, TDVY, İstanbul, 1994.
∗ Nejat Göyünç; “İmâd Es-Serâvî ve Eseri” Tarih Dergisi, Cilt XV, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, Mart 1965.
∗ Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi-I, 2. Baskı, İstanbul: Süryay Sürekli Yayınlar A.Ş., İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Yayını, Nisan 2000.
∗ Ömer Abdullah Zaid; “Accounting Systems And Recording Procedures İn The Early İslamic State”, The Accounting Historians Journal, Dec. 2004, ProQuest Information and Learning Company, http://www.ief-trisakti.or.id/ac_sys.php e.t. 03.10.2006.
∗ Ömer Abdullah Zaid; “Were İslamic Records Precursors To Accounting Books Based On The İtalian Method?” The Accounting Historians Journal, Vol.27, No.1 2000, s. 73-90, ProQuest Information and Learning Company, http://calbars.findarticles.com/p/articles/mi_qa3657/is_200006/ai_n8887031/print, e.t. 03.10.2006.
∗ Poul Wittek; “Ankara’da Bir İlhanî Kitabesi” Türk Hukuk İktisat Tarihi Mecmuası, I, Yıl. 1931.
∗ Said Öztürk; Osmanlı Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı Ve Tarihi Gelişimi, OSAV, İstanbul, 1996.
∗ Selahattin Elker; Divan Rakamları, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1953.
∗ The Encyclopædia Britannica, Eleventh Edition, NY, 1910–1911.
∗ Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA (17-04-2007)
∗ W. Barthold; “İlhanlılarda Mali Vaziyet” Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I.
188
∗ Walter Hinz; “Ortaçağ Yakın Şarkına Aid Vergi Kitabeleri” Belleten C. XIII, S. 52, TTK, Ankara, Yıl 1949.
∗ Wikipedia, the Free Encyclopedia, http://en.wikipedia.org/wiki/Abbasids, e.t. 11. 04.2007.
∗ Wikipedia, The Free Encyclopedia, http://en.wikipedia.org/wiki/Ilkhanate, e.t. 17. 04. 2007.
∗ Yılmaz Öztuna; “ilhanlılar” Türk Ansiklopedisi, C. XVI, MEB, Ankara, 1983.
∗ Zeki Velidi Togan, Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti, Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, Cilt: 1, İstanbul:1931.
∗ Zeki Velidi Togan; Umumi Türk Tarihine Giriş, 2. Baskı, İstanbul, 1970.
189
BÖLÜM II
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MERDİVEN
YÖNTEMİ GİRİŞ
Çalışmanın ikinci bölümünde Osmanlı İmparatorluğu dört
temel döneme ayrılmıştır. Bu dönemler a) Osmanlı
İmparatorluğu’nun Kuruluş Dönemi, b) Osmanlı
İmparatorluğu’nun Yükselme Dönemi, c) Yükselmeden
Tanzimata Kadar Osmanlı İmparatorluğu Dönemi, d)
Tanzimattan Cumhuriyete Kadar Osmanlı İmparatorluğu
Dönemi şeklindedir. Ayrıca her dönem Siyasi – İktisadi –
Mali ve Muhasebe hayatı itibariyle incelenecektir. Ancak bu
bölüme başlamadan önce bu bölüme ilişkin çalışmanın
kısıtları hakkında bilgi vermek yararlı olacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan (1299-1922) kalan
yaklaşık olarak 95.000.000 adet belge ve 360.000 adet
defter vardır. Bu sayılara Bulgaristan, Makedonya,
Sırbistan ve Yunanistan gibi Balkan ülkelerinde bulunan
arşivlerdeki belge ve defterler dahil değildir.
Bu belgelerin % 90’ı Başbakanlık Osmanlı
Arşivleri’nde, % 10’u Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı,
Tapu ve Kadastro Arşivi, Deniz Arşivi, İstanbul Müftülüğü,
Yıldız Sarayı, Türk-İslam Eserleri Müzesi’ndedir. Tapu ve
Kadastro Arşivi hariç diğer adı geçen tüm arşivler
İstanbul’dadır.
190
95 Milyon belgenin yaklaşık % 20’si hasarlıdır. Buna
göre belgelerin sadece 76.000.000’u yararlanılabilir
durumdadır. Bu sayının yaklaşık % 20’sinin, yani yaklaşık
15.000.000 adedinin muhasebe ile ilgili olduğu tahmin
edilmektedir. Bunlar, muhasebe kaydının dayanağı olan
belgeler ve muhasebe bölümleri arası bilgi aktarma
belgeleridir.
Osmanlı arşivlerine defterler açısından bakıldığında
360.000 defterin tahminen yarısı devlet raporlarından
oluşmaktadır. Bu raporlar, sosyal (insan ve varlık sayımları
gibi), mali (devlet gelir ve giderleri ile ilgili incelemeler gibi),
askeri (askerlik yaşına gelenlerin sayımı gibi) konular ile
ilgilidir.
Defterlerin kalan yarısı ise muhasebe defterleridir.
Yaklaşık olarak 180.000 adet muhasebe defteri olduğu
söylenebilir.
Bu bilgilere göre yaklaşık 180.000 adet muhasebe
defteri ve 15.000.000 adet muhasebe belgesi mevcuttur. Bu
muhasebe defter ve belgelerinin % 90’ı XIX. yüzyıl sonuna
kadar olan defter ve belgelerden oluşmaktadır. Bir başka
ifadeyle defter ve belgelerin % 90’ı Osmanlı’nın yararlandığı
muhasebe sistemi olan merdiven yöntemine aittir. Kalan %
10’u ise XX. yüzyıla (1900-1922) ve çift yanlı kayıt
yöntemine aittir.
191
95 Milyon belgenin ve 360 bin adet defterin 2/3’ü
tasnif edilmiştir. 1/3’ü ise henüz tasnif edilmemiştir. Tasnif
etmek demek, belgenin konusunun tespit olunması
demektir. Buna göre, belge ve defterlerin yaklaşık 1/3’nün
konusu henüz belli değildir. Tasnifi tamamlanamayan bu
belge ve defterlerin çoğunluğu XIX. yüzyıla aittir. Bu
nedenle, yukarıda belirtilen toplamdan muhasebe ile ilgili
ayırım, arşivin tasnif edilen kısmındaki muhasebeye ait
olan orana dayanılarak yapılmıştır.
Tüm bu alan içerisinde yoğun bir arşiv çalışması
yapılarak, çalışmamıza temel oluşturacak bilgi, belge ve
defterler tespit edilmeye çalışılmış ve eserin ortaya
çıkmasına kadar da bu süreç bu şekilde devam edecektir.
1. OSMANLI İMPARATORLUĞU KURULUŞ DÖNEMİ
10. Genel Açıklama
Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı olan 1299 yılından,
İstanbul’un fetih yılı olan 1453’e kadar geçen süresi, siyasi
tarihçiler tarafından devletin kuruluş dönemi olarak kabul
edilmektedir183. Bu ayırım tarihi olaylara göre yapılmıştır.
183 Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi olaylara göre dönemlere ayrılması aşağıdaki gibidir: 1299-1453 Kuruluş Dönemi (İstanbul’un fethine kadar), 1453-1579 Yükselme Dönemi (Sokullu Mehmed Paşa’nın ölümüne kadar), 1579-1683 Duraklama Dönemi (II. Viyana Kuşatması’na kadar), 1683-1792 Gerileme Dönemi (Yaş Andlaşmasına kadar),
192
Zaten Osmanlı Devleti’nin iktisadi tarihi açısından
dönemlere ayrılması üzerinde tatminkâr çalışmalar fazla
değildir. Bu nedenle siyasi olaylara göre yapılan ayrım gerek
iktisatçılar, maliyeciler ve gerekse de tarihi açıdan uygun
görülmüştür184. Ancak bizim çalışmamızda Osmanlı
İmparatorluğu daha önceden de vurgulandığı üzere dört
dönemde ele alınacaktır. Bunun temel nedeni olarak,
öncelikle belirtmek gerekir ki hem özel kesimin ticari
muhasebesi, hem de devlet muhasebesinin verileri olan
belgelere, kayıt düzenine XV. yüzyıl ortasına kadar fazla
rastlanmamaktadır. Bunun temel nedeni Osmanlı
imparatorluğu’nun kuruluş dönemi sırasında önce Söğüt,
Bursa sonra ise Edirne ve İstanbul’u başkent yapmasıdır.
Sık başkent değişikliği önemli evrakların taşınmalarda ve
yeni kuruluşun verdiği bilgi noksanlığı nedenleriyle böyle
bir sonucun ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu nedenle
İmparatorluk tarihi Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş
Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükselme Dönemi,
Yükselme Döneminden Tanzimata Kadar Osmanlı
İmparatorluğu Dönemi, Tanzimattan Cumhuriyete Kadar
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi şeklinde ele alınacaktır.
1792-1922 (Dağılma Dönemi (Padişah Vahdettin’in ülkeyi terk etmesine kadar). 184 Halil Sahillioğlu, Türkiye İktisat Tarihi, İstanbul: 1989. Ayrıca bkz. Selçuk Trak, İktisat Tarihi, Bursa: Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayını, 1973., Ziya Karamürsel, Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara: 1989., Nihad S. Sayarı, Türkiye İmparatorluk Dönemi Mali Olayları, İstanbul: 1977.
193
Osmanlı Devleti, ya da Osmanlı İmparatorluğu
(Osmanlıca: عثمانيه عاليه دولت, Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye)
1299 senesinde şimdiki Türkiye Cumhuriyeti'nin Bilecik
ilinin Söğüt ilçesinde, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında
Osman Bey tarafından Osmanlı Beyliği olarak
kurulmuştur185. Osmanlıların Horasan’dan Ahlat yoluyla
gelen Oğuzlar’ın “Kayı” yada “Kay” boyuna mensup
oldukları bilinmektedir186. Kuruluş dönemine ait
bilgilerimizin çoğunluğu sonradan yazılmış eserlere
dayandığı için Osmanlı Devleti’nin ilk dönemi ile ilgili kesin
bir şey söylemek mümkün değildir187.
Anadolu Selçuklu hükümdarı 1071 Malazgirt
Savaşı’ndan sonra, Kayı boyu'nu Anadolu’nun çeşitli
yerlerine özellikle göç yollarına yerleştirdi188. Bu yerlerden
birisi de Ankara’nın Karacadağ yöresidir. Anadolu Selçuklu
Devleti'nin Kayılar'a verdiği bu toprak 1.000
kilometrekareden ibarettir. Kayılar, batıya yönelerek
185 Salih Özbaran, Bir Osmanlı Kimliği 14.-17. Yüzyıllarda Rum/Rumi Aidiyet ve İmgeleri, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2004, s. 1 vd. 186 A. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 2. Baskı, İstanbul: 1970, s. 321-322. 187 İlhan Şahin, “Kuruluştan Fetret Devrine Kadar Osmanlı Tarihi”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınları, C. 10, 1992, s. 135. 188 Mehmet F. Köprülü’nün XVI. Yüzyıl Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak verdiği bilgiye göre “Kayı” adını taşıyan birçok köy ve aşirete rastlanılmıştır. Köprülü, Mehmet F. Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Meselesi”, Belleten, Ankara: 1944, VII., s. 219-313.
194
Bizans'ın Söğüt ve Domaniç bölgelerini, Ertuğrul Gazi ile
aldılar.
13. Yüzyılda Anadolu, giderek artan ölçülerle Moğol
egemenliğine girmeye başladı. 14. yüzyıl başlarında
Anadolu'nun batı kısımlarında pek çok Türkmen beyliği
ortaya çıktı. Bu beyliklerin en küçüğü, Eskişehir-Sakarya-
Söğüt dolaylarındaki Osmanlı Beyliği idi. Osmanlı Beyliği,
artık iyice zayıflamış olan Bizans İmparatorluğu ile karadan
sınıra sahip tek Türkmen beyliği idi. Zira Bizans Devleti’nin
askeri durumu çok kötüydü. Devletin dini ve ekonomik
durumu da hiç iç açıcı değildi. Halk ağır vergiler altında
eziliyordu. Bizans’ın batısındaki Balkanlarda da güçlü bir
devletin olmayışı Osmanlı Devleti’nin önünü açmıştı189.
Osmanlı Beyliği'nin kurulduğu Eskişehir-Sakarya- Söğüt
dolayları Anadolu'da biçim bakımından İlhanlılar'a bağlı
olsa da, Moğol İlhanlı etkisinin uzanamayacağı kadar batıda
yer alan bir bölgeydi. Osmanlı Beyliği ayrıca siyasi
bakımdan büyümeye en elverişli konumda olan bir
beylikti190. Bu yüzden Osmanlı Beyliği'nin toprakları, Moğol
baskısından kaçan Oğuz aşiretleri, Anadolu Selçuklu asker,
memur ve bilim adamı için bir sığınak yeri işlevini
görüyordu. Osmanlı devletinin yanında bir çok boy da orada
idi bunlara, “uç beylikleri” denir. Osmanlı devleti daha
189 Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul: Ağaç Yayınları, C. 1, s. 56-57. 190 Osmanlı Ansiklopedisi, a.g.e., s. 56.
195
sonradan büyüyerek Avrupa yakasına geçti buradan
Bizans’ı alarak Avrupa’ya yayıldı.
Aşağıda Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşam süreci
içerisindeki önemli tarihi olaylar kronolojik sıra içerisinde
görülmektedir191.
OSMANLI TARİHİ KRONOLOJİSİ
1261 - 1923
1261-1300 Batı Anadolu'da Menteşe, Aydın, Saruhan,
Karesi ve Osmanlı gazi beyliklerinin kurulması
1290-1324 I. Osman
1324-62 Orhan
1326 Bursa'nın Osmanlılarca fethi (6 Nisan)
1331 Nikaia'nın (İznik) Osmanlılarca fethi
1336 İran'da İlhanlı Moğol İmparatorluğu'nun
yıkılması
1354 Ankara ve Gelibolu'nun Osmanlıların eline
geçmesi
1361 Adrianopolis'in (Edirne) Osmanlılarca fethi
(bahar)
1362-89 I. Murad
1363-65 Güney Bulgaristan ve Trakya'da Osmanlı
yayılması
191 Halil İnalcık ve Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Çev: Halil Berktay, 2. Baskı, Cambridge University Pres, Eren Yayıncılık, 2000, s. 19-25.
196
1371-73 Edirne'nin kuzeybatısındaki Çirmen'de
(Chernomen) Osmanlı zaferi; Balkan
hükümdarlarının Osmanlı üstün egemenliğini
tanıması
1385 Sofya'nın Osmanlılarca fethi
1389 Osmanlıların Balkan devletleri koalisyonuna
karşı Kosova'da kazandığı zafer (15Haziran)
1389-1402 I. Bayezid, Yıldırım
1396 Niğbolu (Nicopolis)'da Osmanlı zaferi (25 Eylül)
1402 Ankara savaşı, I. Bayezid'in imparatorluğunun
dağılması (28 Temmuz)
1402-13 İç savaş: Bayezid'in oğullan arasında saltanat
kavgası
1413-21 I.Mehmed
1421-1444 II.Murad
1446-1451
1423-30 Selanik (Thessaloniki) nedeniyle çıkan Osmanlı-
Venedik savaşı
1425 Osmanlıların İzmir'i ilhak ve batı Anadolu'yu
yeniden fethetmeleri
1439 Sırbistan'ın Osmanlılarca ilhakı
1443 János Hunyadi'nin Balkanları istilâ etmesi,
İzladi savaşı
1444 Varna savaşı (10 Kasım) Balkanlardaki Osmanlı
egemenliğinin yeniden yerleşmesi
1448 İkinci Kosova savaşı (17-19 Ekim)
197
1444-46 II. Mehmed, Fatih
1451-1481
1453 Konstantinopolis (İstanbul) fethi (29 Mayıs);
Pera'nın teslim olması (1 Haziran)
1459 Sırbistan'ın ve Mora'nın fethi
1461 Trabzon İmparatorluğu'nun fethi
1463-79 Venedik'le savaş
1468 Karaman'ın ilhakı
1473 Başkent savaşı (11 Ağustos)
1475 Kırım'daki Cenova kolonilerinin fethi
1481-1512 II. Bayezid, Veli
1485-91 Mısır Memlûklarıyla savaş
1495 Sultan Cem'in Ölümü
1499-1503 Venedik'le savaş
1512-20 I.Selim, Yavuz
1514 Selim'in Şah İsmail'i Çaldıran'da yenilgiye
uğratması (23 Ağustos)
1516 Diyarbekir'in fethi; Doğu Anadolu'nun ilhakı
Memlûkların Mercidâbık'ta yenilgiye
uğratılması (24 Ağustos)
1517 Ridaniye savaşı (22 Ocak) ve Mısır'ın fethi;
Mekke şerifinin Osmanlı metbûluğunu
tanıması
198
1520-66 I. Süleyman, Kanunî
1521 Belgrad'ın fethi (29 Ağustos)
1522 Rodos'un fethi (21 Ocak)
1526 Mohaç (Mohacs) meydan savaşı (29 Ağustos);
Macaristan Krallığı'nın Osmanlı vasalları
arasına katılması
1529 Viyana kuşatması (26 Eylül-16 Ekim)
1534 Tebriz'in ve Bağdat'ın fethi
1537-40 Venedik'le savaş
1538 Hindistan'da Diu kuşatması
1541 Macaristan'ın ilhakı
1553-55 İran'la savaş, Amasya barış andlaşması (20
Mayıs)
1565 Malta kuşatması (20 Mayıs-11 Eylül)
1566-74 II. Selim, Sarı
1569 Fransız kapitülasyonları; Rusya'ya karşı ilk
Osmanlı seferi; Astrahan'ın kuşatılması
1570 Uluç Ali'nin Tunus'u alması (Ocak); Kıbrıs seferi
ve Lefkoşa'nın (Nikosia veya Levkosia) zaptı
1571 Lepanto (İnebahtı) deniz savaşı (7 Ekim)
1573 Venedik'le ve Roma Cermen imparatoruyla barış
1574-95 III. Murad
1578-90 İran'la savaş, Azerbaycan'ın ilhakı
1580 İngiliz kapitülasyonları
1589 İstanbul'da yeniçeri ayaklanması
1591-92 Yeniçeri isyanları
199
1593-1606 Habsburglarla savaş
1595-1603 III. Mehmed
1596 Anadolu'da Celalî isyanları
1603-39 İran savaşları
1603-17 I.Ahmed
1606 Habsburglarla Zsitvatörök barışı
1609 Anadolu'da Celalîlerin bastırılması
1612 Hollandalılara kapitülasyonların verilmesi
1613-35 Ma'noğlu Fahreddin ayaklanması
1618 İran'la barış, Osmanlıların Azerbaycan'dan
çekilmesi
1617-18 I.Mustafa
1618-22 II.Osman
1621 Polonya'nın istilâsı
1622 II. Osman'ın katli
1622-23 I.Mustafa
1623-40 IV.Murad
1624-28 Anadolu'da isyanlar; İstanbul'da anarşi
1624-37 Kazakların Karadeniz kıyılarını vurmaları
1632 Murad'ın yönetime hâkim olması
1635 Revan (Erivan) kuşatması (26 Temmuz-8
Ağustos)
1637 Azak (Azov) kalesinin Kazakların eline geçmesi
1638 Osmanlıların Bağdat'ı geri alması (24 Aralık)
1639 İran'la barış (17 Mayıs)
200
1640-48 I.İbrahim
1640 Azak'ın geri alınması
1645-69 Venedik'le savaş; Girit'in istilâsı; Kandiye
(İraklion) kuşatması
1648 -56 Çanakkale Boğazı'nı Venedik ablukası
1648 Sultanın tahttan indirilmesi ve katli
1648-87 IV.Mehmed, Avcı
1648-51 Valide Sultan Mahpeker (Kösem)'in idaresi
1649-51 İstanbul'a yeniçerilerin hâkim olması ve Asya
eyaletlerinde Celalî paşaların boy göstermesi
1651-55 İstanbul'da anarşi; Venedik ablukası sürüyor
1656 Köprülü Mehmed'in geniş diktatörlük
yetkileriyle başvezirliğe atanması (15 Eylül)
1656-59 Merkezî yönetimin gerek yeniçerileri, gerekse
taşra eyaletlerini tekrar denetim altına alması
1657 Venedik ablukasının kaldırılması (10 Temmuz)
1657-59 Osmanlıların Eflak ve Transilvanya'da
duruma tekrar hâkim olmaları
1661-76 Köprülü Fazıl Ahmed'in veziriâzamlığı
1663 Habsburglarla savaş (12 Eylül)
1664 Saint Gotthard savaşı (1 Ağustos), Vasvar barışı
(10 Ağustos)
1669 Kandiye'nın zaptı, Venedik'le barış (15 Eylül)
1672-76 Polonya ile savaş, Kamaniçe'nin (Kaminiec)
Podolya ile birlikte ilhakı, Zuravno andlaşması
(27 Ekim 1676)
201
1676-83 Kara Mustafa'nın veziriâzamlığı
1677-81 Ukrayna üzerinde Rusya ile rekabet, Cihrin
fethi (21 Ağustos 1678)
1681 Sakız adasına Fransız saldırısı (24 Temmuz)
1683 Viyana kuşatması (14 Temmuz-31 Ağustos)
1684 İmparatorun, Polonya kralının ve Venedik'in
Osmanlılara karşı Kutsal Birlik kurması
1686 Buda'nın düşmesi (2 Eylül); Rusya'nın Kutsal
Birlik'e katılması; Venediklilerin Mora'ya
çıkması
1687 Habsburg ordusu karşısında ikinci Mohaç
savaşında bozgun (12 Ağustos), ordunun
isyanı; IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi (8
Kasım)
1687-91 II.Süleyman
1688 Belgrad'ın düşmesi (8 Eylül)
1689 Avusturyalıların Kosova'ya ulaşması; Rusların
Kırım'a saldırması
1689-91 Köprülü Fazıl Mustafa'nın veziriâzamlığı; vergi
reformları
1690 Belgrad'ın Avusturyalılardan geri alınması
1691-95 II.Ahmed
1691 Salankamen savaşı; Fazıl Mustafa'nın ölümü
(19 Ağustos)
1695-1703 II.Mustafa
1696 Azak kalesinin düşmesi (6 Ağustos)
202
1696 Osmanlıların Macaristan'da karşı-taarruza
geçmesi
1697 Osmanlıların Zenta yenilgisi (11 Eylül)
1698-1702 Köprülü Hüseyin'in veziriâzamlığı
1699 Karlofça (Karlovvitz) andlaşması (26 Ocak)
1700 Rusya ile barış (14 Temmuz)
1703 Orduda isyan; II. Mustafa'nın tahttan
indirilmesi (22Ağustos)
1703-30 III.Ahmed
1709 İsveç kralı XII. Karl'ın (Demirbaş Şarl) Osmanlı
topraklarına sığınması
1711 Prut savaşında Osmanlıların Rus çarı I. Petro'yu
yenilgiye uğratmaları (19-21 Temmuz);
Kahire'de ayaklanma, Memlûklar arasında yeni
bir saflaşma; Gebel-i Lübnan'da Şihabi
egemenliği
1712 Rusya ile barış andlaşması: Azak'ın geri
alınması,
1713 XII. Karl'ın İsveç'e dönmesi, Eflak ve Bogdan'da
Fener beyleri yönetiminin başlaması
1714-18 Venedik'le savaş, Mora'nın geri alınması
1716 Avusturya ile savaş (24 Nisan)
1717 Belgrad'ın düşmesi (18 Ağustos)
1718-30 Damad İbrahim Paşa'nın veziriâzamlığı
1718 Avusturya ve Venedik ile Pasarofça
(Passarovvitz) barış andlaşması (21 Temmuz):
203
Mora'nın geri alınması, Sırbistan ve Eflak'ın
Önemli bölümlerinin Avusturya'ya bırakılması
1723-27 İran'la savaş, Osmanlıların Azerbaycan'ı istilâsı,
Hamadan barışı (4 Ekim)
1730 Patrona Halil isyanı (28 Eylül), III. Ahmed'in
tahttan indirilmesi (1 Ekim), Lâle Devri'nin
sonu
1730-36 İran'ın karşı-taarruza geçmesi; Azerbaycan ile
Batı İran'ın kaybı
1730-54 I.Mahmud
1736-39 Rusya ve Avusturya ile savaş (16 Haziran 1736-
Eylül 1739)
1739 Rusya ve Avusturya ile barış andlaşması;
Belgrad'ın geri alınması (18 Eylül)
1740 Fransız kapitülasyonlarının genişletilmesi;
Rusya'ya karşı Osmanlı-İsveç ittifakı
1743-46 Nadir Şah yönetimindeki İran'a karşı savaş
1754-57 III. Osman
1757-74 III. Mustafa
1768-74 Rus İmparatorluğu ile savaş (8 Ekim 1768-21
Temmuz1774)
1770 Ege'de Rus filosu; Tuna boyunda Osmanlı
yenilgisi
1771 Rusya'nın Kırım'ı istilâsı (24 Haziran)
1773 Mısır'da Ali Bey'in ayaklanması
204
1774-89 I. Abdülhamid
1774 Küçük Kaynarca andlaşması (21 Temmuz):
Kırım Hanlığı ve Karadeniz kuzey bölgelerinin
Osmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlaşması
1783 Rusya'nın Kırım Hanlığı'm ilhakı (9 Temmuz)
1787 Rusya ile savaş
1788 İsveç'in Rus İmparatorluğu'na savaş açması
1789-1807 III.Selim
1792 Yaş (Jassy) andlaşması (9 Ocak)
1798 Napolyon'un Mısır'ı istilâsı (2 Temmuz)
1804 Sırpların ayaklanması
1805-48 Mısır'da Mehmed Ali yönetimi
1 807 Selim'in reform programının bir ayaklanmayla
alaşağı edilmesi (29 Mayıs)
1807-08 IV.Mustafa
1808 Selim'in Katli
1808-39 II. Mahmud, Adlî
1 808 Sened-i İttifak (29 Eylül)
1811 Mehmed Ali'nin Mısır'daki Memlûk kalıntılarını
kılıçtan geçirmesi
1812 Bükreş andlaşması
1813 Sırp İsyanının bastırılması
1815 Ayanlara karşı harekât
1820-1822 Tepedelenli'ye karşı harekât
1821 Yunan İsyanı, Rum Patrik'inin idamı (22 Nisan)
1 825 Mora İsyanının bastırılması
205
1 826 Yeniçerilerin ortadan kaldırılması
1827 Rusya ile Akkerman andlaşması (7 Ekim),
Navarin'de Osmanlı donanması yakıldı
1828 Rusya ile savaş
1 829 Rusya ile Edirne andlaşması (14 Eylül)
1830 Yunun bağımsızlığı (24 Nisan)
1832 Mehmed Ali' ile Konya savaşı
1833 Rusya ile Hünkâr İskelesi andlaşması (8 Temmuz)
1838 Türk-İngiliz Ticaret Sözleşmesi (16 Ağustos)
1839 Nizib savaşı (24 Haziran)
1839-61 I.Abdülmecid
1839 Gülhane Hatt-ı Hümâyunu ile Tanzimat
döneminin açılması (3Kasım)
1853-56 Kırım Savaşı
1856 Islâhat Fermanı (18 Şubat); Paris andlaşması (30
Mart)
1861-76 Abdülaziz
1863 Abdülaziz'in Mısır'ı ziyareti
1864 Memleketeyn birliği
1866 Girit İsyanı
1867 Yeni Osmanlılar Cemiyeti, Abdülaziz'in Avrupa
ziyareeti
1869 Süveyş Kanalı'nın açılması
1872 Midhat Paşa sadrazam (31 Temmuz)
1875 Osmanlı devletinin malî iflâsı
206
1876 Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, İlk Osmanlı
Anayasası
1876 V.Murad
1876-1909 II.Abdülhamid
1876 Kanun-i Esasî'nin ilânı (5 Şubat)
1877 Rusya savaş ilân eder (24 Nisan)
1878 Berlin andlaşması (13 Temmuz)
1881 Düyun-i Umumiye İdaresi'nin kurulması
1885 Bulgaristan'ın Doğu Rumeli Vilâyetinin işgali (18
Eylül)
1896-97 Girit'te ayaklanma; Yunanistan ile savaş
1903 Makedonya'da isyan
1908 Jön Türk Devrimi ve 1876 Anayasası'nın yeniden
yürürlüğe konması (23 Temmuz)
1909-18 V.Mehmed Reşad
1911 İtalya ile savaş (23 Eylül-4 Ekim)
1912-1913 Balkan Savaşı
1914 I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi
1918-22 VI. Mehmed Vahideddin
1920 Suriye ve Lübnan üzerinde Fransız mandasının,
Irak ve Filistin üzerinde ayrı ayrı İngiliz
mandalarının tesisi
1923 Türkiye Cumhuriyeti'nin İlânı (29 Ekim).
207
Yukarıda verilen tarihi Osmanlı İmparatorluğu
kronolojisine ilave olarak Osmanlı hanedanlığının soy
kütüğünü bu noktada vermenin gerekli olduğuna
inanmaktayız. Bu amaçla aşağıda yer alan Şekil-1’de
Osmanlı Hanedanlığının Soykütüğü görülmektedir192.
192 İnalcık ve Quataert, a.g.e., s. 17.
208
H alil
Savc ı Ya'kub(Ö. 1389)
İsa Çeleb i(1402)
Orhan
Ahmed(Ö .1443) (Ö.1451)
M ustafa Cem(Ö .1474)
Korkud(Ö .1513)
Bayezid M ehmed(Ö .1561) (Ö .1543)
(1876)
Abdülmecid Halife(1922-1924)
O S M A N L I H A N E D A N L I Ğ I N I N S O Y K Ü T Ü Ğ Ü
Vahideddin
Yusuf İzzeddin(Ö .1916)
M ehmed V Reşad(1909-1918)
M urad V M ehmed V I
(1918-1922)
Abdülhamdi II(1876-1909)
Abdülaziz(1861-1876)
Abdülmecid(1839-1861)
Selim III(1789-1807)
M ustafa IV(1807-1808)
M ahmud II Adlî(1808-1839)
M ustafa III(1757-1774)
Abdülhamid I(1774-1789)
Osman III(1754-1757)
M ahmud I(1730-1754)
M ustafa II(1695-1703)
Ahmed III(1703-1730)
(1691-1695)M ehmed IV Avcı
(1648-1687)Süleyman II(1687-1691)
(1618-1622)M urad IV(1623-1640)
İbrahim I. Deli(1640-1648)
M ustafa I(1617-18, 1622-23)
Osman II
Ahmed II
M ehmed III(1595-1603)
Ahmed I(1603-1617)
M ustafa(Ö.1553)
M urad III(1574-1595)
Süleyman K anunî(1520-1566)
Selim II. Sarı(1566-1574)
Ahmed(Ö.1513)
Şehinşah(Ö.1511)
(1481-1542)(1481, Ö .1495)
Selim I. Yavuz(1512-1520)
Alemşah(Ö.1510)
M ehmed II. Fatih(1444-46, 1451-81)
Alâeddin Ali
Bayezid II. Veli
Süleyman Çelebi(1402-1411)
M urad II(1421-44, 1446-51)
M ustafa K üçük(1422-1423)
M ustafa Süzme(1421-1422)
M usa Çelebi(1411-1413)
Bayezid I. Y ıld ırım(1389-1402)
M ehmed I. K irişçi(1413-1421)
(1324-1362)
Süleyman Paşa(Ö .1357)
M urad I. Hüdavendigâr(1362-1389)
Osman I. G azi(Ö . 1324)
Alâeddin Ali Orhan
209
11. Kuruluş Döneminde Siyasi Yapı
Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ilişkin çok farklı iddialar
ortaya atılmıştır. Kuruluşla ilgili tezleri iki grupta toplamak
mümkündür. Birincisi, H.A. Gibbons ve onun öncülüğünü
yaptığı araştırmacılar 400 çadırlık küçük bir topluluğa yerli
Hıristiyan halk Müslüman olarak katılmış ve Osmanlı
Devleti doğmuştur görüşünü ileri sürmektedir. İkinci görüş
Fuat Köprülü’ye göre ise 400 çadırdan oluşn bir topluluk
değil aksine Selçuklu Devleti gibi büyük bir gelenekten
gelen ve kökleri Türk Devletlerine dayanan bir siyasi gücün
mirasçılarıydılar193.
Osman Bey, Karacahisar, Bilecik, Yarhisar ve
Mudurnu'yu almıştır. Beyliğe adını veren Osman Bey'dir.
Osman Bey, Çobanoğulları Beyliği'nin vâsalı olarak
akınlarda bulunurken, bu beyliğin Bizans'la anlaşması
üzerine, bölgede Bizans üzerine akınlarda bulunanlar,
etkinliklerini bu kez Osman Bey'in bayrağı altında
sürdürdüler. Osmanlı Beyliği’nin hedefinde gayrimüslim
topraklara yapılacak ve İslami kaynaktan beslenen ve
“gaza-cihad” kavramlarıyla açıklanabilecek bir fetih siyaseti
vardı. Bunun Oğuz-Türkmen geleneğindeki karşılığı
“alperenlikti”194. Bu durum yavaş yavaş Osman Bey'i
bağımsızlığa iten bir etken oldu. 1300 yılında Köprühisar ve
193 Şükrü Karatepe, “Osmanlı Devlet Yönetimi”, Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul: Ağaç Yayınları, Cilt 1, 1995, s. 43. 194 Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör), Osmanlı Devleti Tarihi, İstanbul: 1999, s. 9.
210
Yenişehir’in ele geçirilmesi ile birlikte buraya Türkmen
nüfus yerleştirilmişti. Böylece Yenişehir uç beyliğinin
merkezi haline getirilmişti. Lakin XIII. Yüzyıl sonlarında
bilinenin aksine, Osman Bey bağımsızlığını ilan etmemiştir.
Sadece Bizans’a karşı kazanılan zaferlerle adım adım
Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna doğru yol alınmıştır. O
tarihlerde XIII. Yüzyıl sonlarında Moğol hakimiyetindeki
Anadolu Selçukşlu Devleti şeklen dahi olsa hâlâ mevcuttu.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin 1308 yılında resmen ortadan
kalmasından sonra Anadolu’da Moğol hakimiyetini
görmekteyiz. Senelik vergilerini Moğol İmparatorluğu’na
veren Osmanlı Beyliği zaman zaman Moğollara askerde
göndermiştir195.
Osmanlı Beyliği'nin genişlemesi, Marmara
bölgesindeki büyük Bizans kentlerinden Bursa'nın 1326'da
Osmanlı Beyliği'nin eline geçmesiyle sürdü. Bursa'nın
alınışını göremeden o yıl ölen Osman Bey'in yerine geçen
oğlu Orhan Bey zamanında da Osmanlı Beyliği'nin gelişmesi
hızlandı. 46 yıl süren kuşatmanın ardından Bursa alınarak
başkent yapıldı (6 Nisan 1326). Para bastırarak Osmanlı
beyliğini, Osmanlı Devleti haline getirdi. Orhan Gazi,
gümüş sikkesini 1327’de Bursa’da bastırmıştı. Bursa inşa
falliyetleriyle yeni bir görünüm kazanmıştır196. Bursa'nın
ardından Marmara bölgesinin öteki büyük Bizans kentleri, 195 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınları, Cilt 10, 1995, s. 140. 196 Halil İnalcık, “Bursa”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 6, 1992, s. 446.
211
İznik (1331) ve İzmit (1337)’de Osmanlılar'ın eline geçti.
Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen ve başında Bizans
İmparatoru III. Andronikos'un bulunduğu bir Bizans
ordusu Pelekanon (Maltepe) denilen yerde bozguna uğratıldı
(1329). Osman Bey döneminde, Osmanlı beyliği yalnız
Bizans topraklarında genişlemişti.
Orhan Bey döneminde ise komşu Türkmen
beyliklerinin topraklarında da genişlemeye başladı. Böylece
Osmanlılar hem Karesi Beyliği'nin donanmasına, hem
Rumeli'ye geçiş için önemli bir takım noktalara, hem de
Rumeli topraklarını iyi tanıyan Karesi komutanlarına sahip
oldular. Osmanlılar Rumeli'ye Bizans İmparatorluğu'nda
Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasındaki taht
kavgalarından yararlanarak, 1354'te ayak bastılar.
Osmanlılar'ın Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu
Yarımadası'nda Çimpe Kalesi oldu. Osman Bey ölünce
yerine Orhan Bey geçti. Bizans o sıralarda iç karışıklıklar
içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den, Çimpe Kalesi
karşılığında yardım istedi. Orhan Bey, Bizans Tekfurlarını
(vali) bozguna uğrattı ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçişte üs
olarak kullandı197. İznik ele geçince Orhan gazi tuğrasının
olduğu Osmanlı parasını bastırmıştır. Bu paranın ilk
Osmanlı parası olduğu söylense de yapılan son
araştırmalara göre ilk Osmanlı parasını bastıran Orhan gazi
197 Feridun Emecen, “Kuruluştan Küçük Kaynarcaya”, Osmanlı Siyasi Tarihi, Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör), Cilt 1, s. 13.
212
değil, Osman Gazi’dir198. Donanma ilk kez Orhan Bey
zamanında kuruldu ve Osmanlı Beyliği, Osmanlı Devleti
haline geldi. Orhan Gazi’yi bağımsızlığa sevkeden hadise,
1327 yılında Temirtaş Noyan’ın Rum Beylerbeyliğinin sona
ermesi ve Anadolu’nun idaresinde bir boşluk oluşmaya
başlaması idi. 1335 yılında İlhanlı hükümdarı Ebudaid
Bahadır Hanın vefatı Anadolu’da bir otorite boşluğu
meydana getirmişti. Orhan Gazi bu boşluğu doldurmuş ve
Osmanlı Devleti doğmuştur199.
Orhan Bey'in yerine oğlu I. Murat (1326 - 1389) geçti.
I. Murat Balkan fetihlerini hızla sürdürdü. 1363'te Edirne
yakınlarında Sazlıdere denilen yerde, Osmanlı ilerlemesini
durdurmak isteyen bir Bizans - Bulgar ordusu yenilgiye
uğratıldı ve bu zaferin ardından Edirne Osmanlılar'ın eline
geçti. Balkan ve Avrupa tarihi için yeni bir dönem
başlamıştı200. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak
isteyen Macar - Sırp - Bulgar - Eflâk - Bosna birleşik
ordusu Edirne yakınlarında, Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir
yenilgiye uğratıldı (1364). Osmanlılar kısa süre içinde
Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Sırbistan'ı ele geçirmeyi
başardılar. 14.yy. sonlarında Osmanlı sınırı Tuna'ya ve
Belgrad'a dayanmış bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve
onları destekleyen Avrupa devletlerinin Osmanlı ilerlemesini 198 İbrahim Artuk, “Osmanlı Beyliği’nin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke”, Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ankara: 1980, s. 27-33. 199 Togan, a.g.e., s. 338. 200 Emecen, a.g.m., s. 13.
213
durdurma çabaları, I. Kosova Savaşı (1389), Niğbolu (1396),
Varna (1444), II. Kosova Savaşı (1448) savaşları ile kırıldı.
İstanbul'un Osmanlılar'ın eline geçmesinden önce Belgrad
ve dolayları, Arnavutluk, bazı liman şehirleri dışında
Balkanlar büyük ölçüde Osmanlı egemenliğine girmiş
bulunuyordu. 1365 yılında Dubrovnik (Rayuza) ile
imzaladığı antlaşma Osmanlı Devleti’nin ilk milletlerarası
antlaşması olarak tarihe geçmiştir201. Bu döneminde
Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı ile I.Murat'ın oğlu
Şehzâde Bayezit'in evlenmeleri, Kütahya, Tavşanlı, Emet,
Simav ve Gediz dolaylarının çeyiz olarak Osmanlılar'a
geçmesine neden oldu. Yine 1.Murat döneminde Osmanlı
Beyliği, Hamitoğulları Beyliği'nden Akşehir, Yalvaç,
Beyşehir, Karaağaç ve Seydişehir'i 1374'te 80000 altın
karşılığı satın alarak Anadolu'daki bu genişleme, kendilerini
Anadolu Selçukluları'nın vârisi sayan Karamanoğulları
Beyliği ile sınırdaş yaptı ve bu durum Osmanlı - Karaman
mücadelesinin başlamasına neden oldu. Osmanlı Beyliği I.
Murat zamanında “devlet” vasfını almıştır. Askeri sistem ve
devlet teşkilatıyla ilgili büyük atılımlar yapıldı202. I. Murat'ın
oğlu Yıldırım Bayezit (I. Bayezit) (1389 - 1402) tahta geçti203.
Sultan Murad 27 yıllık hükümdarlık süresinde babasından
201 Ahmet Akgündüz ve Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, İstanbul: OSAV, 1999, s. 43. 202 Emecen, a.g.m., s. 15. 203 İlhan Şahin, “Kuruluştan Fetret Devrine Kadar Osmanlı Siyasi Tarihi, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınları, Cilt 10, s. 155.
214
aldığı toprakları beş kat büyüterek, 500.000 km2’ye
ulaştırmıştır. Çandarlı Halil Efendi ve Karamanlı Kara
Rüstem’inde yardımıyla Maliye Teşkilatını kurmuştur204.
Yıldırım Bayezit döneminde, Anadolu Türk birliği
yeniden sağlandı205. Ancak Osmanlı'nın bu kadar
güçlenmesi, o sırada bir Çin seferi hazırlığında olan Timuru
korkuttu. Batısında böylesine güçlü bir devlet bırakmak
istemeyen Timur, Karakoyunlu ve Celayirli hükümdarının
Osmanlı'ya sığnmasını bahane ederek Osmanlı'ya savaş açtı
ve Ankara'ya kadar geldi. O sırada İstanbul'u kuşatmakta
olan Bayezid kuşatmayı kaldırdı ve Çubuk Ovası'nda
Timur'un ordusu ile karşılaştı. Yapılan Ankara Meydan
Savaşı'nda Bayezid kendisine bağlı Türk boylarının ona
ihanet etmesinin de etkisiyle çok ağır bir yenilgi aldı. İki
Müslüman devleti arasında yapılan en büyük savaşlardan
birisidir. Savaş sonucunda çok büyük gayretlerle
oluşturulan Anadolu Türk Birliği bozulmuştur. Devletin
fütuhat hareketi aksamış ve İstanbul’un fethi yarım yüzyıl
gecikmiştir206. Timur, devleti Bayezid'in oğulları İsa, Musa,
Mehmet ve Süleyman çelebiler arasında paylaştırdı ve
Anadolu beylerini eski topraklarına kavuşturdu.
Timur’un Anadolu topraklarını Bayezid’in oğullarına
paylaştırması Osmanlı Tarihi için yeni bir dönemin
204 Akgündüz ve Öztürk, a.g.e., s. 43. 205 Şahin, a.g.m., s. 156. 206 Yusuf Halaçoğlu, “Ankara Savaşı”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 3, 1991, s. 210-211.
215
başlangıcı olmuştur. Kardeşlerin iktidar mücadelesi olarak
geçen bu döneme “Fetret Devri” (1402-1413) denir.
Kardeşler arasındaki bu mücadele Orta Asya Türk
geleneğinin bir tezahürüdür. Geleneğe göre hükümdarın
oğullarının her birinin tahta geçmeye hakkı vardır207.
Hiç şüphesiz ki Osmanlı Devleti daha kuruluş
yıllarında maliye teşkilatını yani istifa teşkilatını Batı
Moğolları diye bilinen İlhanlılardan almışlardır. Osmanlı
Devleti kurulduğunda İlhanlı Devleti’ne vergi veren uç
boyları denilen ve Bizans sınırında ve Anadolu’da kurulan
bu beylikler arasında Karaman, Germiyanoğulları
Hamitoğulları gibi beyliklerde vardı. Orhan bey de İlhanlı
hakimiyetini tanımış ve ona vergi vermişti. Osmanlı beyliği
diğer beylikler gibi Moğollara yani İlhanlılara
başkaldırmamış hemen yanı başındaki Bizans’la ilgilenerek
sınırlarını batıya doğru genişletmekle uğraşmıştır. Orhan
gazi her ne kadar 1327 yılında Bursa’da kendi adına ilk
gümüş sikkeyi bastırsa da Osmanlı beyliğinin tam olarak
ekonomik ve mali bağımsızlığa ulaşması İlhanlıların son
hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın 1335’te ölümüyle
gerçekleşmiştir. Sultan Murad Hüdavendigar döneminde
Kadıasker Çandarlı Kara Halil Efendi ile Karamanlı Kara
Rüstem artık aşiret sisteminin terk edilmesinin ve yeni bir
devlet kurulmasının gerekliliğini farkederek İlhanlıların
207 Şahin, a.g.m., s. 164-165. Ayrıca bkz. Halaçoğlu, a.g.m., s. 210-211.
216
vergi ve mal defterlerinden yararlanarak Osmanlı
maliyesinin temellerini atmışlardır208.
Osmanlı devleti mali defterlerde siyakat yazısı ve
siyakat rakamı kullanmıştır. Bunun yanında İlhanlıların
sıkça kullandıkları mali terimler vardır. Ruznamçe, an-
hızâne, baz teslim,baz be-hizâne, ber veçhi mâlikâne, der-
amed, resid, tahvil, muhassıl, muhtesib, gibi terimler
bunlardan birkaçıdır. Selçuklular ve İlhanlılar kayıtlarda
Farsça kullanırken yazı ve rakamlar siyakat harf ve
rakamları ile olmuştur. Siyakat yazısı herkesin
okuyamayacağı ancak uzmanının okuyabileceği bir yazıdır.
Bu da mali konularda hile yapılmaması için iyi bir
önlemdir209.
12. Kuruluş Döneminde İktisadi Yapı
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda bir kısım iktisadi
âmillerin rol oynadığını iddia eden iktisat tarihçileri kuruluş
döneminde Bizans’ın ciddi ölçüde iktisadi bir darlık içinde
olduğunu ve Bizans’taki bu ekonomik anlamdaki
çöküntünün tesiri ile Marmara denizi ve kenarlarındaki
sanayici Rum şehirleri olarak adlandırılan İzmit, Bilecik,
İznik, Bursa, Alaşehir gibi şehirlerdeki müreffeh insanların,
o sıralar yaylalarda yaşayan kalabalık Türk halkıyla
karşılıklı iktisadi ilişkiye girdiğini ifade etmektedirler. 208 İsmail Hakkı Uzunçarşılı; “Osmanlı Devleti Maliyesinin Kuruluşu ve Osmanlı Devleti İç Hazinesi” Belleten, Cilt 42, S.165, s. 67-93. 209 Uzunçarşılı; a.g.m., s. 67-93.
217
Mustafa Akdağ bunu “Marmara İktisadi Ünitesi” olarak
adlandırmıştır. Akdağ, Marmara İktisadi ünitesi’nin
Osmanlı Devleti’nin doyurduğunu savunmuştur. Rumeli ve
Anadolu’da meydana gelen iktisadi değişikliklerin bu
sonucu doğurduğunu savunmuştur210.
Fakat Halil İnalcık, Mustafa Akdağ’ı tenkit eden bir
makale yayınlayarak Akdağ’ın iddialarını çürütmeye
çalışmıştır. İnalcık, Akdağ’ın bir kısım “rivayetlerden” yola
çıktığını belirterek göçebe ve yarı göçebelerle, yerleşik halk
arasında <<“hayati ihtiyaç” sebebiyle daima sıkı
münasebetler olmuştur>> demektedir. Lakin bunu bir
iktisadi nizamın ve sistemin temeli Osmanlı Devleti’nin
menşei yapmakta haksız olduğunu söylemektedir211.
Anadolu’da Türk boyları uzun süre hayvancılık ve
tarım ile meşgul olmuşlardır212. Osmanlıların özellikle
kuruluş döneminde tarımsa ekonomik yapının daha etkin
olduğu söylenebilir. Bu dönemde tarımsal ekonomi ağırlığını
korumuş ve devletin mali yönetiminde, tarımsal üretime
yönelik vergilere daha fazla yer verilmiştir. Tımar
düzenindeki toprakların gelir sağlamalarına göre, has,
210 Mustafa Akdağ, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Vaziyeti”, Belleten, TTK, 1949, s. 497-571. 211 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1996, s. 140. Ayrıca bkz. Halil İnalcık, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Yapısı Üzerine Bir Tetkik Münasebetiyle”. Belleten, Cilt XV, 1951, s. 629-690. 212 Erol Zeytinoğlu; İktisat Tarihi, İstanbul: Süryay Sürekli Yayınlar, 1993, s. 100 v.d.
218
zeamet, tımar ve ocaklık olarak ayrılmaları, Osmanlı
Devleti’nin daha kuruluş döneminde gerçekleştirilmiştir.
Osmanlı tarımsal üretim şeklini inceleyenler213
tarımsal üretimin kentleşmeyi sağlayacak ve yurt dışına
tarımsal ürün ihracatını gerçekleştirecek düzeyde bir
üretimin gerçekleşmediğine işaret etmektedirler. Yurt dışına
ihraç edebilecek bir artı üretimi yapılamamsının temel
sebepleri olarak da; tarım teknolojisindeki yetersizlik,
toprak ve iklim koşullarındaki elverişsizlik ve su kıtlığı
gösterilmektedir. Osmanlıda tarımsal üretimin yetersiz
kalması havancılığı ek geçim kaynağı durumuna getirmiştir.
Devletin hem tarımsal üretimden, hem de
hayvancılıktan vergi aldığını, büyük kentlere yeterli gıda
temin edilebilmesi için hububat ticaretini sürekli
denetlediğini ve narh uygulaması yapıldığını da belirtmek
gerekmektedir. Bu durumda, ticaretin gelişme yerleri olan
kentlerin de bir bakıma tarımsal özellikten kopamadığı ve
adeta iki tür kentleşme yapısının ortaya çıktığı söylenebilir.
Biri kuruluş dönemi itibariyle Bursa şehri örneğinde olduğu
gibi tarımsal üretimden kopuk büyük kentler diğeri de
çevresindeki arazide tarımla uğraşan halkı barındıran
küçük kentlerdi. Tarımdan kopuk büyük kentlerde
ticaretin, diğer tür kentlerde ise hayvancılık ve tarımın
temel geçim kaynağı olduğu bilinmektedir. 213 N. Ünal Nalbantoğlu; “Osmanlı Toplumunda Tarım Teknolojisi, Artı Ürün ve Kent Ekonomisi, Türkiye İktisat Tarihi Semineri, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayını, 1972.
219
XV. Asrın ilk yarısında Bursa’nın uluslararası bir
ticaret merkezi haline geldiğini görmekteyiz. Cenevizliler,
Katalonyalılar, Florasalılar, Venediklilerin Bursa’da ticaret
yaptığını biliyoruz. Orhan Gazi’nin yaptırdığı Bedesten
Çarşısı, Çelebi Mehmed’in yaptırdığı İpek Hanı (Yeşil
Camii’ne vakıf olarak yapılmıştır) önemli ticaret
noktalarıdır214. 1333’de Bursa’yı ziyaret eden İbn Battûta
şehir hakkında <<canlı pazarları büyük caddeleri olan güzel
bir şehir>> ifadelerini kullanmıştır215.
13. Kuruluş Döneminde Mali Yapı
Beylik döneminden itibaren mali teşkilata sahip olan
Osmanlı Devleti ilk maliye teşkilatının I. Murad zamanında
Çandarlı Kara Halil ve Karamanlı Kara Rüstem tarafından
yapıldığı belirtilmektedir. Devlet büyüyüp geliştikçe Maliye
teşkilatında da gelişmeler olmuştur216.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş döneminde mali
sistemin temellerinde olan vergiye nasıl baktıklarına ilişkin
bir anekdot ile konuya başlamanın manidar olacağı
inancındayız. Osman bey ile Germiyanlı bir kişi ile arasında
aşağıda belirtilen konuşma geçer;
214 İnalcık, a.g.e., s. 149. 215 Halil İnalcık, “Bursa”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 6, 1992, s. 446. 216 Yusuf Halaçoğlu, XIV.-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Ankara: TTK, 1996, s. 64.
220
“Kadı konuldu. Sübaşı konuldu. Pazar kuruldu ve hutbe
okundu. Bu halk kanun ister oldular. Germiyan’dan birisi
geldi. <Bu pazarın vergisini bana satın> dedi. Halk <Osman
Han’a git> diye cevap verdi. O adam, hana gidip sözünü
söyledi. Osman Gazi sordu: <Vergi nedir>. Adam dedi ki:<
Pazara ne gelse ben ondan para alırım>. Osman Gazi:
<Senin bu pazara gelenlerde alacağın mı var ki para
istersin> dedi. O adam:<Hânım! Bu töredir. Bütün
memleketlerde vardır ki padişah olanlar alır> dedi. Osman
Gazi sordu: <Tanrı mı buyurdu, yoksa beyler kendileri mi
yaptı?>. O adam yine: <Töredir hânım! Ezelden kalmıştır>
diye cevap verdi. Osman Gazi çok öfkelendi:<Bir kişinin
kazandığı başkasına olur mu? Kendi malı olur. Ben onun
malına ne koydum ki bana akça ver diyeyim? Bire kişi! Var,
git! Artık bana bu sözü söyleme ki sana ziyanım dokunur>
dedi.
Bunun üzerine halk dedi ki: <Hânım! Bu pazarı
bekleyenlere âdettir ki bir nesnecik vereler>. Osman Gazi:
<Madem ki böyle diyorsunuz, öyleyse bir yük getirip satan
herkes iki akça versin. Satamayan bir şey vermesin. Kim bu
kanunumu bozarsa Allah onun dinini de, dünyasını da
bozsun. Kime bir tımar verirsem elinden sebepsiz yere
almasınlar. O ölünce oğluna versinler. Çok küçük dahi olsa
versinler. O, savaşa yarayacak hale gelinceye kadar sefer
vaktinde hizmetkârları sefere gitsin. Her kim bu kanunu
tutarsa Allah razı olsun. Eğer neslime bu kanundan başka
221
bir kanun koyduracak olurlarsa edenden ve ettirenden Allah
razı olmasın> dedi217. Bu anekdottan da anlaşılacağı üzere
Osmanlı Beyliği’nde henüz vergi ve vergi salma gibi bazı
kavramlar tam bilinemiyordu.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi olarak belirtilen
1299-1453 yılları arasında birçok devlet kurumunun
oluşturulması ve bu arada mali yönetimin esaslarının
belirlenmesi söz konusudur. Devletin mali yönetimi
oluşturulurken muhasebe düzeninin de uygulamaya
konulması söz konusudur. İlhanlılardan alınan muhasebe
düzeninin uygulamaya konulması sürecini ortaya
koyabilmek için kuruluş döneminde Osmanlı Devlet
teşkilatını ve mali yönetimi kısaca gözden geçirmek uygun
olacaktır.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı beyliğinin ilk
devlet teşkilatını Anadolu Selçukluları ile İlhanlılardan
aldığını belirtmektedir. Tarihçilerin genellikle belirttiklerine
göre beyliğin merkezi teşkilatında en önemli organı Divan
idi. Divan’a devlet başkanı olarak padişah veya onun
vezirinin başkanlık yaptığı anlaşılmaktadır. Osmanlı
beyliğinde vezirler İlhanlılarda olduğu gibi ilmiye
sınıfındandır. Osman Gazi zamanından sonra, elde edilen
yerler oraları ele geçirmiş olan beylere verilmişti. Daha
217 Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, Ankara: Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayın No: 1998/348, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999, s. 1.
222
sonraları da buraları Sancak haline getirilmiş ve başlarına
Kadı tayin olunmuştur218.
XIV. yüzyıl boyunca devlet düzeni ve kültür
bakımından İran, Suriye ve Kahire’nin Anadolu’dan üstün
olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlılar’ın İstanbul’u fethinden
sonra üstünlüğün yavaş yavaş Osmanlılara geçtiği ve
alimlerin Osmanlı Devleti yerleşim yerlerine geldikleri
bilinmektedir. Bu nedenle Osmanlı beyliğinin
teşkilatlanmasında İlhanlılardan ve Arap ülkelerinden
yararlanılması doğaldır219.
Osmanlı divanının yönetimi XIV. Yüzyılın ilk yarısı
boyunca İlhanlılardan örnek alınarak oluşturulmuş ve
yönetilmiştir220. Divan başlangıçta, her gün sabahtan
padişahın başkanlığında toplanırdı. Bu toplantılarda Vezir-i
Azam ve diğer vezirlerden başka Kazasker, Defterdar,
Nişancı da katılırdı. Vezir-i Azam askeri işlere, Kazasker
hukuki işlere, Defterdar mali işlere, Nişancı ise divan
kaleminin şefi olarak arazi işleri, has, zeamet, timar gibi
işlere bakardı. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde
divana padişah başkanlık yapmıştır. Fatih Sultan
Mehmed’den (Cennet Mekan) sonra Divan’ın başkanlığını
Vezir-i Azam, daha sonraki adı ile Sadrazam üstlenmiştir.
218 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 1, s. 126-127. 219 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 126-127. 220 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 501.
223
Osmanlı Devleti’nin idaresindeki yerler sırası ile
beylerbeylik, sancak, kaza ve köy olarak sıralanmıştır.
Beylerbeylik de eyalet olarak adlandırılmıştır. Toplanan
vergiler ve devlet harcamaları bu idari yapıya göre
yürütülüyordu.
Osmanlı Devleti’nin, devlet teşkilatının oluştuğu XIV.
Yüzyılın büyük bölümü boyunca İlhanlılar ile olan ilişkileri,
hem devlet teşkilatının onlardan alınması ve hem de onlara
vergi ödenmesi biçiminde olduğu için, devletin gelir ve
giderlerinin yürütüldüğü muhasebe düzenlerinin de
onlardan alınması doğaldır. Osmanlı beyliğinin uzun yıllar
İlhanlılara vergi verdiğini gösteren en önemli belge, İlhanlı
devlet muhasebesinin öğreti kitaplarından Risale-i
Felekiyye’deki muhasebe kayıtlarıdır221.
Osmanlı Devleti’nde Şer’i ve Örfi olarak iki kısım
altında toplanan vergilerde 80’e yakını şer’i vergiydi. Daha
sonraları ise Teklif-i Örfiye (II. Bayezid zamanında) avârız
vergisi adı altında toplanan vergi sayısı 97’yi bulmuştur222.
Bu noktada Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimata
kadar kullanılan (uygulanan) vergilerin bir şematik
gösterimine yer verilecektir223.
221 Bu eser Ayasofya Kütüphanesi’nde 2756 nolu eser olarak bulunmaktadır. 222 Halaçoğlu, a.g.e., s. 65. 223 Erdoğan Öner, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali İdare, Basılmamış Doktora Tezi, 1997.
224
Sıra No Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı
Tahsil Eden
1 Şer’i Vergiler
A Zekât Sahip olunan mal Nisaba malik olan her Müslüman
1/40 oranında
Yılda bir defa
B Harac (Arazi Haracı)
a. Harac-ı Muvazzaf
Ziraat yapılan miri arazi
Maktu olarak
aa. Toprağın Kirası Olarak
1. Resm-i Çift (Çift Akçesi)
Tasarruf edilen arazi Toprak sahibi Müslüman çiftçiler. İmamlar ve bir kısım hizmet erbabı muaftır.
Çift başına maktu olarak
Her yıl 1 Mart’ta
Tımar veya mülk sahibi veya vakıf.
2. Resm-i Zemin (Dönüm Resmi)
Sipahice tapuya verilmemiş arazi
Arazi tasarruf eden işleyenler
Dönüm başına maktu olarak
Her yıl 1 Mart’ta
Tımar sahibi (sipahi)
3. Resm-i Asiyab (Değirmen Resmi)
Sipahinin arazisinde un ve zeytinyağı değirmenleri işletilmesi
Değirmen işleten Değirmen başına maktu olarak
Her yıl 19 Temmuz’da
Tımar sahibi
225
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve Oranı
Ödeme Zamanı Tahsil Eden
bb. Kişisel Vergi Olarak
1. Resm-i Bennak (Bennak Resmi)
Ülkede oturma Hiç yeri olmayan (ekünlü bennak) veya yarım çiftten az yeri olan (caba bennak) aile reisi. Yani çalışmaya iktidari olduğu halde çalışmayanlar. İlmiye sınıfı mensupları muaftır.
Farklı miktarlarda
1 Mart’ta Tımar sahibi
2. Resm-i Mücerred
Ülkede oturma Evli olmayan az topraklı veya topraksız köylü
Farklı miktarlarda
1 Mart’ta Tımar sahibi
3. Resm-i İspenç Müslümanlardan alınan çift resminin karşılığı
Zımmî (gayrimüslim) çiftçi erkekler
Maktu olarak 1 Mart’ta Tımar sahibi
4. Resm-i Arus (Gerdek Resmi)
Kadınların evlenmesi Kocası Maktu olarak Evlenirken Tımar sahibi veya görevli
5. Resm-i Duhan (Tütün Resmi)
Arazide geçici yerleşme Geçici yerleşen ve ziraatle uğraşmayan kişiler
Maktu olarak Kış aylarında Tımar sahibi
226
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve Oranı
Ödeme Zamanı
Tahsil Eden
cc. Cezayı Nakdi Olarak 1- Resm-i Çift Bozan Arazinin terki Çiftini terk eden
çiftçi Maktu olarak Muharrem
ayında Tımar sahibi
2- Resm-i Cürüm ve Cinayet
Toprakda zirai suç işlenmesi (zarar verilmesi)
Suçlu çiftçi Maktu olarak Tımar sahibi
b. Harac-ı Mukaseme Miri araziden elde edilen hasılat (Zirai ürün ve meyveler)
Verimine göre gayri safi hasılattan 1/10’dan yarıya kadar
Öşür (Aşar-ı Şer’iyye) Zirai Mahsuller Müslim ve Gayrimüslim Reaya
Verimine göre; Üretim (Hasad) Zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
1. Resm-i Bağ Bağlar Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
2. Resm-i Şıra Üzüm Şırası Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
3. Resm-i Bahçe Meyve Bahçeleri Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
4. Resm-i Bostan Bostan Mahsulleri Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
5. Resm-i Fevakih Bağlardaki diğer meyveler
Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
6. Resm-i Kovan Arı kovanı mahsulü Üretici Üründen %10 Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
227
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı
Tahsil Eden
7. Resm-i Harir İpek böceği kozası Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
8. Resm-i Penbe Pamuk Üretici Üründen %10-50
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
9. Resm-i Giyab Biçilen çayır sayısı Üretici Değişik oranlarda
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
10. Resm-i Ağ Avlanan balıklar Üretici Değişik oranlarda
Üretim zamanı
Tımar sahibi, Vakıf veya Hazine
11. Resm-i Odun Hane reisi Her haneden bir araba odun
C Hayvanlardan Alınan Vergiler (Zekât-ı Sevaim)
Hayvanlar
1. Ağdet-i Ağnam Ağnam (koyun ve keçi)
Ağnam sahipleri Adedi üzerinden maktu olarak
Yılda bir defa
Tımar sahibi veya Hazine
2. Ondalık Ağnam Resmi
Ağnam (koyun ve keçi)
Ağnam sahipleri Adedi üzerinden maktu olarak
Yılda bir defa
Hazine
3. Yave Vergisi (Kaçkan Resmi)
Kaçan hayvanın bulunması
Hayvan sahibi Mesafeye göre maktu olarak
Bulunduğu toprak sahibi
4. Otlak, Kışlak veya Yaylak Resmi
Hariçten gelip koyun ve diğer hayvanların otlatılması
Ağnam vergisi ödeyenler dışındaki sürü sahipleri
Koyun ve keçi başına maktu olarak
Zemheri Tımar sahibi veya Hazine
228
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı
Tahsil Eden
5. Ağıl Resmi (Yatak Resmi)
Kışlatmak veya kuzulatmak için sürüye sipahinin arazisinde ağıl yaptırmak
Ağıla girdiği zaman
Tımar sahibi
6. Resm-i Canavar (Resm-i Hınzır)
Domuzlar Gayrimüslim sahipleri
Domuz başına maktu olarak
Harman sonunda
Tımar sahibi (Hazine)
7. Zebhiye Resmi (Serçin Resmi)
Kesilen hayvanlar Hayvan kestirenler
Adedi üzerinden maktu olarak
Kesim sırasında
Hazine
8. Selâmet Akçası (Geçit Resmi, Toprak Bastı Parası)
Sürülerin geçitlerden geçişi veya İstanbul’a sevki
Sürü sahibi Adedi üzerinden maktu olarak
Geçiş sırasında
Hazine
9. Ağnam Bâcı Pazarda koyun alım-satımı
Satıcılar Koyun başına müterakki olarak
Alım-satım esnasında
Hazine
D. Cizye (Harac-ı Ruus) Gayrimüslim erkekler (Himaye ve askerlik hizmetinden muafiyetleri karşılığı)
Buluğa ermiş gayrimüslim erkekler
Üç sınıf üzerinden maktu olarak
Yılda bir defa
Hazine
E. İhtisab Resmi (Damga, Mizan evzân ve ekyâl, yevmiye-i dekakin, bâc-ı Pazar gibi çeşitli bâclar)
Ticari işlemler, mal alım-satımı
Esnaf ve sanatkâr
Maktu olarak Hazine
229
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve Oranı Ödeme
Zamanı Tahsil Eden
F. Gümrük Vergisi (Zekat-ı Aşır)
Dahili ve harici eşya giriş çıkışı
İthalatçı veya ihracatçı
Değeri üzerinden nisbi veya yük başına maktu olarak
Geçiş sırasında
Hazine
II. Örfi Vergiler (Hükümdarın iradesi ile tarh olunan vergiler)
A. Rüsum-ı Örfiye Yapılan hizmetler
Yararlanan kişiler
Kadı ve diğer kamu görevlileri. Serbest tımarda Tımar sahibi.
230
Sıra No
Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı Tahsil Eden
a. İane-i Hükkamiye, Bedel-i mübaşiriye, kalemiyye, kâtibiyye, kethüdaiye, harc-ı defter, harc-ı mahkeme, yazıcı akçesi, kaydiye harcı, ilâm harcı, ahar vekâlet harcı, tahsildariye v.b.
Yargı görevinin ifası sırasında verilen hüccetler, sicile yazılan kayıtlar, mal ve mukataalarla ilgili işlemlerden alınan harçlar, memur, kâtip, tahsildar, mübaşir ve hademe gibi görevlilerin maaş ve giderlerine karşılık ianet ve ücret verilmesi
Yararlananlar Maktu miktar veya nisbi oranlarda
İşlem sırasında Kadı ve diğer görevliler
b. Harc-ı reddiye, taahhüd
Müteahhit ve mültezimler ile kefil olan sarrafların hazineye ve mal sandıklarına verdikleri taahhüt ve kefalet senetleri taahhüdün ifasından sonra reddinde harç alınması
Müteahhit, mültezim veya sarraf
Maktu miktar veya nisbi oranlarda
İşlem sırasında Hazine
231
Sıra No Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı Tahsil Eden
B. Tekalif-i Divaniye (Avârız-ı Divaniye, Avârız Vergileri)
Devletin savaş ve ani masraflarının ortaya çıkması
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
Yıllık veya harp gibi olağanüstü zamanlarda
Hazine (Tevzi defterleri ile)
a. İmdadiye-i Seferiye
Sefer masraflarını Hazine karşılayamadığında
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
Yıllık veya harp gibi olağanüstü zamanlarda
Hazine veya orduya memur vezir
b. İmdadiye-i Hazariye
Sefer olmayan zamanlarda ihtiyaç doğması halinde (Personel ücretleri v.b. için Muharebeye yardım için)
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte Hazine veya ilgili yöneticiler
c. İane-i Cihadiye Muharebeye yardım için geçici olarak
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte Hazine
232
Sıra No Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı Tahsil Eden
d. Avarız akçesi, Mukabele akçesi, Menzil-i Malı, Konak masrafı, Han, Hane ve Çayır Kirası, Bedeli Nüzül, Peksimet Bahası, Zahire Bahası, Ulufe Bahası, Kumanya Bahası, Tayinat Bedeli, Taamiye v.b.
Asker ile subay ve memurların bir mahelde ikâmet ve istirahatları esnasındaki ihtiyaçlarının karşılanması için ihdas olunan geçici mükellefiyet
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte Kısmen malinde harcanır, kısmen Hazineye gönderilir
e. Kürekçi Bedeli, Tersane Bedeli, Asakiri Bahriye, Kürekçi Avarızı v.b.
Gemilerde kürek çeken, yelken açıp toplayanların ücretleri
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte Kısmen malinde harcanır, kısmen Hazineye gönderilir
233
Sıra No Verginin Adı Konusu Mükellefi Matrahı ve
Oranı Ödeme Zamanı Tahsil Eden
f. Harc-ı ferman, harc-ı evamir, kudumiye, cevaiz, hediye bahası, kaftan bahası, tebşiriye-i mutade v.b.
Vezir, müşir, vali, hakim, mutasarrıf v.b. memurların memuriyetlerine, seferlerine v.b. diğer hususlara dair verilen ferman ve emirlerden alınan harçlar ve büyük memurların bir mahalle tayinlerinde veya kudümlerinde sarf ve ödedikleri bahşişler
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte İlgili yöneticiler
g. Daire masrafı, beygir masrafı, murur ve ubur masrafı, devir masrafı
Memurların ikamet ettikleri yerlerdeki daire masrafları ile kendileri ve maiyetlerini nakil için yapılan masrafların karşılığının halktan tahsili
Hane reisleri (Mümtaz eyaletler hariç)
Genel dağıtımdan hane ve kişilere düşen pay
İki taksitte İlgili yöneticiler
234
14. Osmanlı İmparatorluğu Dönemine Ait Örnekler
Hakkında Açıklama
Çalışmanın bu bölümünde cizye, vakıf, matbah-ı âmire ve
Şirket-i Hayriye konulu 11 adet örneğe yer verilmiştir. Bu
başlık içerisinde bu örneklerin seçimi ve yapıları hakkında
açıklamalarda bulunulacaktır.
Cizye, İslam devletinde yaşayan ve Müslüman
olmayan halktan onları himaye ve askerlik hizmetinden
muafiyet karşılığı olarak alınan bir vergi türüdür. İslam
hukukuna göre cizye, iki şekilde alınmaktadır. Birincisi,
yapılan antlaşma şartlarına göre belirlenmiş değişmez, sabit
bir meblağdır ki, buna “maktû cizye” denir. İkincisi ise
şahıslardan mali durumuna göre önceden belirlenmiş olan
“âle’r-rüûs” cizyedir. XVI. Yüzyıla kadar bu vergiyi ifade
etmek üzere genellikle “haraç” kelimesi kullanılmıştır.
Daha sonraları ise cizye veya cizye-i şer’i terimi
yaygınlaşmıştır.
Şer’i bir vergi olan cizyenin miktarı her yıl
Şeyhülislam tarafından tarafından verilen fetvaya göre
belirlenir ve Padişah tarafından da ilân edilirdi. Buna göre
cizye mükellefleri âlâ, evsat ve ednâ olmak üzere üç gruba
ayrılırlardı. Bu gruplar zengin, orta halli ve fakir
anlamındadır.
Osmanlı döneminde fethedilen topraklar bir Osmanlı
eyaleti haline geldiğinde cizye vermekle mükellef
235
durumunda olanların sayımı o bölgenin Kadı’sının gözetimi
altında yapılır ve bir deftere kaydedilirdi. Cizye
yükümlülerinin ve ödeyecekleri cizyenin miktarının da yazılı
olduğu bu defterin altında sayımı yapan görevli ile Kadı’nın
da imzası ve mührü bulunmaktadır. Bu deftere “Defter-i
Cizye-i Gebrân” adı verilirdi. Asıl defter olarak
nitelendirilen bu nüsha iki suret halinde hazırlandıktan
sonra biri merkeze (Dersaade-İstanbul) gönderilir, diğeri ise
Beylerbeylik merkezinde saklanırdı.
Osmanlılar şer’i hukuka uygun olarak kadın, çocuk,
kör, sakat, işsiz ve fakir kişileri bu vergiden muâf
tutmuşlardır. Ancak kocalarının arazileri kendilerine intikal
etmiş olan dul kadınlar cizye vergisi vermekle yükümlü
idiler.
Cizye için düzenli olarak üç yılda bir “nev-yafte”
(yeni bulunan, yeni ortaya çıkan” adı ile genel bir teftiş
yapılırdı. Bu teftişte ölüler kayıttan düşülür ve herhangi bir
sebeple gözden kaçıp deftere işlenmeyenlerle yetişkin çağa
gelip cizye mükellefi durumuna gelenler “nevyâfte”
belirteciyle o seneye ait deftere kayıt edilirlerdi. Ayrıca bu
teftişler sırasında önceden tespit edilmiş olan cizye
mükellefi sayısının düşürülmemesine dikkat edilirdi.
Cizye muhasebesi ile ilgili olarak verdiğimiz örnekler
XV ve XVI. Yüzyıllara ait olup cizyedarlar (cizye toplayıcıları)
tarafından toplanan cizyenin Hazineye intikaline dairdir.
236
Cizye ödeyenlerin iki ayrı yükümlülüğü daha vardır.
Bunlar vergi toplayıcılarına maaş ve maîşet adı altında
ödedikleri ayrı bir para ile merkezdeki cizye kalemindeki
memurlar için “resm-i hesap”, “ücret-i kitabet” veya “harc-ı
muhasebe” adı altında ödedikleri harç idi. XVI. Yüzyılda
vergi toplayıcıları ve onlara refakat eden katipler kendileri
için her haneden 1’er akçe alıyorlardı. Tanzimat fermanı ile
vergi toplayıcıları maaşa bağlandığından ek vergi
kaldırılmıştır.
Cizye muhasebesi ile ilgili olarak verdiğimiz üç
örnekten birincisi Hicrî 895 (Milâdi 1473) senesine ait olup
Sofya ve çevresinden, cizye toplayıcıları vasıtasıyla tahsil
edilerek Hazine-i Amire’ye teslim edilen paranın
muhasebesine dairdir. Örnek, İstanbul Belediyesi, Muallim
Cevdet Yazmaları, numara 091, varak, 444a, sayfa 864’den
alınmıştır.
İkinci ve üçüncü örnekler ise, Mora yarımadasından
bulunan Arhos ve Gördos kasabalarından Hicrî 945 (Milâdi
1538-1539) tarihinde cizye toplayıcıları vasıtasıyla toplanan
Hazine-i Amire’ye teslim edilen cizye vergisinin muhasebesi
ile ilgilidir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, MAD (d) numara
6898, sayfa 100-101’den alınmıştır.
Vakıf, bir şahsın menkul veya gayrimenkul malını
kendi mülkünden çıkarıp menfaatini halkın yararı için
ebedi olarak hapsetmesidir. Vakıfla ilgili olarak düzenlenen
237
belgeye “vakfiye” denir. Vakfı yapana “vâkıf”, vakfedilen
mala da “mevkûf” denir. Vakfiyeler Kadı huzurunda
düzenlenir.
Vâkıf (vakfı yapan), vakfiyesinde vakfı yönetmek üzere
bir mütevelli tayin eder. Mütevelli vakfın gelirlerini toplar,
topladığı gelirleri vakfiyesinde gösterilmiş olan yerlere
harcar ve vakıf görevlilerini denetler. Vakfın mütevellisinin
kim olacağı vakfiyede belirtilmemişse Kadı tarafından bu
göreve ehil biri tayin edilir.
Padişah ve Sultan vakıfları ile diğer bazı büyük
vakıfların vakfiyelerinde vakıfla ilgili işlemleri denetleyen bir
üst görevlinin bulunduğu görülmektedir ki, buna “nâzır”
denir. Mütevelli görevini bu vakıf nazırının direktifleri
doğrultusunda yönetir ve gerektiğinde onun tarafından
denetlenir.
Mütevelli Kadı’ya karşı sorumlu olup ortadan
kaybolduğu veya vakfı kötü yönettiği durumlarda Kadı
onun yerine başka birini tayin edebilir. Ayrıca vakıf
işlemlerinin çok olduğu durumlarda da Kadı vakfın bazı
işlerini yönetecek başka bir kişiyi daha tayin eder ki buna
“kaymakam-ı mütevelli” denir.
Tanzimat öncesi dönemde vakıf muhasebesi ile ilgili
kayıtlar, Bâb-ı Defterî’ye (Defterdarlığa) bağlı olarak görev
yapan Haremeyn Muhasebesi Kalemi, Haremeyn Mukaatası
238
Kalemi, Küçük Evkaf Muhasebesi Kalemi ve Anadolu
Muhasebesi Kalemi’nde tutulmaktaydı.
Haremeyn Muhasebesi Kalemi ile Haremeyn
Mukaatası Kalemi, iki kutsal şehre (Mekke-Medine’ye) ait ve
ona sonradan ilhak edilmiş olan vakıfların kayıtlarını tutar,
muhasebelerini kontrol eder. Her sene bu dairelere bağlı
bütün vakıfların muhasebe işlemleri bu kalemlerde evkaf
müfettişleri tarafından gözden geçirildikten sona defteri
Başmuhasebeye gönderilir, sureti dairede kalır.
Darussaâde Ağalarının nezâreti altında bulunan
Haremeyn Muhasebisi Kalemi, ayrıca Padişah ve Sultan
vakıfları ile Selâtin denen büyük camilerin vakıfları ve bu
camilerde görev yapan görevililerin maaşları ile ilgili
işlemlere de bakardı. Haremeyn Mukataası Kalemi ise
genellikle vakıf arazi ve binaların kiralanması ile ilgili
işlemleri yürütürdü.
Çalışmamızda vakıf muhasebesi ile ilgili olarak 5
örnek verdik. Bunlardan birincisi, Orhan Gazi vakfına ait
bir defter olup Hicrî 859(Milâdi 1455) tarihini taşımaktadır.
[Not: Orhan Gazinin Rebi'ülevvel 724 (Milâdi 1324) tarihli
Farsça vakfiyesi hakkında İ. Hakkı Uzunçarşılı tarafından
Belleten'de bir tanıtma yazısı yayınlanmıştır. Bk. Belleten,
Cilt V, Sayı 19 s. 277-288, yıl 1941] 12 varaktan ibaret olan
defterin aslı, Sofya (Bulgaristan)'da Cyril Methodius
Kütüphanesinde bulunmakta olup OAK (Oryantal Arşiv
239
Koleksiyonu) Fonunun 27/34 numarasında kavilidir. Necati
AKTAŞ-Seyyid Ali KAHRAMAN tarafından hazırlanan
"Bulgaristan'daki Osmanlı Evrakı" adlı kitabın içinde
fotokopisi ve transkripsiyonlu metni yer almıştır
[Bulgaristan'raki Osmanlı Evrakı, s.139-170 , Ankara 1994].
Verdiğimiz örnekte defterin lb-4b ile 10a-12a varaklarına
yer verilmiştir. Osmanlıların Kuruluş Dönemine ait
belgelerin yok denecek kadar az olduğu göz önünde
bulundurulacak olursa 1455 tarihli bu belge Muhasebe
Tarihi açısından büyük önem taşır. Zira belgenin
sonunda geçen "Cümletân" Risâle-i Felekiyye'de de
geçmektedir [Bk. Risale-i Felekiyye, varak 31].
Vakıf muhasebesi ile ilgili ikinci örneğimiz, Edirne-
Atik(Eski) câmi'e ait olup 1 Ramazan 894 [19 Temmuz
1488] - 30 Receb 895 [19 Haziran 1489] tarihleri arasındaki
11 aylık muhasebe kaydını.içermekte olup İstanbul
Büyükşehir Belediyesi , Muallim Cevdet Yazmaları, Atatürk
Kitaplığı, Nr. 091, 139b / 277. sayfasında yer almaktadır.
Ayrıca bkz. Ömer Lütfü BARKAN, Belgeler, Cild I, Sayı 1-2,
s. 299-300.
Üçüncü örneğimiz, Selanik ve Yenice-i Vardar'da
bulunan Haremeyn [Mekke-Medine] vakıflarının 18 Şevval
1080 - 29 Şevval 1081 [11 Mart 1670 - 10 Mart 1671]
tarihleri arasını kapsayan bir senelik gelir-gider
muhasebesine ait olup Başbakanlık Osmanlı Arşivinin
240
D.HMH(d) kodu altında yer alan 21363 numarada
kayıtlıdır.
Vakıf muhasebesi ile ilgili dördüncü örnek ,
İstanbul'un Lâleli Çeşme yakınındaki rahmetli Kemankeş
Ahmed Ağa mescidi evkafının 1 Cemâziyelâhır 1132 [10
Nisan 1720]- 30 Cemaziyelevvel 1133 [1 Nisan 1721]
tarihleri arasını kapsayan gelir-gider muhasebesine ait olup
Başbakanlık Osmanlı Arşivinin D.HMK(d) kodu altında yer
alan 21363 numarada kayıtlıdır
Beşinci örnek, bir çiftlik muhasebesine dairdir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivinin D.HMH(d) kodu altında yer
alan ve 218233 numarada kayıtlı olan bu defter, Karahisâr-
ı Sahip [Afyon] sancağında Barçın [=Emirdağ] kazasında
Çifteler diye bilinen çiftliğin 1830 senesinin 7 Kasımından
1831 senesinin 8 Kasımına kadar geçen zaman içinde
üretilmiş olan toprak mahsûllerinin, elde mevcut bulunan
hayvanların, telef olan hayvanların ve bu dönem zarfında
çiftlik için yapılmış olan masrafların kayıtlarını
içermektedir.
Matbah-ı Âmire, saray mutfağı anlamında kullanılan
bir terimdir. Burada her gün kadın-erkek dört-beş bin
kişiye yemek hazırlanmakta idi. Hele bazı resmi ve özel
günlerde bu sayı on ile onbeş bine kadar çıkardı.
Padişahların yedikleri yemeklerin hazırlandığı ayrı bir yer
vardı ve buraya “Matbah-ı Has” denirdi.
241
Matbah-ı Âmire’nin en üst görevlisine “Matbah
Emini” denirdi. Kendisinin bir yardımcısı ile iki kâtibi de
bulunmakta idi. Sarfedilen bütün yiyecekler ile mutfak
malzemesinin tedariki matbah eminine aitti. Malzemenin
satın alınması ile ilgili işleri “Pazarcıbaşı” yürütürdü.
Başta Padişah olmak üzere sarayda mevcut tüm
personelin yiyip içmesi için gerekli gıda maddeleri
tüketilinceye kadar sarayın kilerinde muhafaza edilirdi.
Buranın sorumluluğu “Kilercibaşı”ya aitti. Kilercibaşı bir
ay içerisinde kilerden çıkan erzakın ve matbah sarfiyatının
defterini tutmakla birlikte gerek Padişah ve gerek harem ve
saray mensuplarının yiyeceklerinin hazırlanıp pişirilmesini
de sağlardı. Masraf kâtipleri ise saray mutfağı için satın
alınan yiyecek malzemesinin defterini tutardı.
Matbah-ı Âmire kilerinin her sene muhasebesi
yapılarak erzak ve sair malzeme devir edilir ve bu devir
münasebetiyle kiler ve matbah görevlilerine “devriye” adı
ile ikramiye verilirdi.
Matbah-ı Âmire’nin başlıca mübâyaa, masraf, kiler,
maaş ve harcama defterleri olup bunların dışında ayrıca her
cins eşyanın ayrı ayrı kayıtları, günlük, aylık ve senelik
mübâyaât defterleri de vardı. Ayrıca Padişah’ın özel
mutfağına giren her cins eşyanın da defterleri de tutulurdu.
Matbah-ı Âmire Emini görevinden ayrıldığı zaman yerine
gelen yeni emine işleri devir eder ve hesabını kapatırdı.
242
Matbah-ı Âmire muhasebesine dair verdiğimiz örnek
1269 Zilhicce (12.06.1469-10.07.1469) ayı içinde Saray
mutfağında sarfedilen erzakın muhasebesine dairdir.
Örnek, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin Kamil Kepeci
tasnifinde 7270 numarada kayıtlı defterin 3-4 ve 20-21 ve
22. sayfalarına aittir.
Şirket-i Hayriye, Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk
denizyolları şirketidir. İstanbul’da ki yabancılar genelde
Büyükdere’de ikamet ettiklerinden buraya gidip gelebilmek
amacıyla devletten aldıkları izin üzerine iki vapur tahsis
ederek karşılıklı seferlere başladılar. Devlet-i Aliye-i
Osmaniye 1850 senesinde Tersane-i Âmire’den Boğaz’a bir
vapur tahsis ederek bu hizmeti yabancıların elinden
almıştır. Aynı yıl “Şirket-i Hayriye” adlı anonim bir şirket
kuruldu. Padişah Abdülmecid ile nazırlar ve devletin diğer
ileri gelenleri hisselerin çoğunu satın aldılar. Bu şirketin
kurulması ve muntazam vapur seferlerinin koyulması
üzerine Boğaziçi kısa bir zamanda parladı ve imar edildi.
Zamanla ve ihtiyaç görüldükçe yeni iskeleler kurularak
halka mümkün olan kolaylık gösterilmeye çalışıldı.
Şirket-i Hayriye 94 yıl hizmet ettikten sonra 1944’de
Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Denizyolları
İdaresi’ne geçmiştir. Halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi
bünyesinde hizmete devam etmektedir.
243
Şirket-i Hayriye ile verdiğimiz örneklerde (tek örnek
ancak uzun bir örneğin farklı sayfaları olduğu için bu tabir
kullanılmıştır) örneğin birinci kısmında 1854 yılı Ağustos
ayı sonuna kadar tüm gelir-gider durumunu gösteren bir
muhasebe icmalidir. Bu örnek Başbakanlık Osmanlı Arşivi,
İrade Dahiliye, MMS, numara 251’de kayıtlıdır. Örneğin
ikinci kısmı ise Şirket-i Hayriye’nin 1854-1855 yılı
bilançosudur. Belgenin her iki kısmı da Devlet Arşivleri
Genel Müdürlüğü’nün Boğaziçinde Asırlık Seyahat-
Belgelerle Şirketi Hayriye adlı kitapta sayfa 119-120’de
yayımlanmıştır.
15. Kuruluş Dönemine Ait Muhasebe Kayıt
Örnekleri
Bu başlık altında Osmanlı İmparatorluğu’nda kullanılan ve
bizim çalışmamıza örnek olarak alınabilecek muhasebe
defterleri hakkında genel ve tanıtıcı amaçlı bilgiler
verilecektir. Bu bilgiler ikinci bölümün bu ilk ana başlığı
olan “Kuruluş Dönemi Osmanlı imparatorluğu” başlığında
verilecek diğer bölümlerde tekrar bahsedilmeyecektir.
244
150. Cizye Muhasebesi Kalemi Defter Kataloğu
(628)
Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli gelir kaynaklarından
birini teşkil eden cizye, Müslüman olmayan reâyanın
(azınlık-gayrimüslim) erkek nüfusundan alınırdı.
XVI. Yüzyıla kadar bu vergiye “harac” denilmekteydi.
Bu vergiyi toplayanlara ise önceleri “haracı” ya da “haracî”
daha sonraları ise “cizyedar” denildiği görülmektedir. Cizye
Osmanlılar için toplanması ve harcanması “özel bir itina”
isteyen şer’i bir vergidir224.
Gayri müslimlere bahşedilen “himaye” ile “askerlik
hizmetinden muafiyet”in karşılığı olarak konulan bu vergi
din adamları, çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar, sakat ve iş
yapamaz halde olanlarla devlet hizmetinde bulunan bazı
kimselerden alınmazdı.
Cizyenin miktarı İmparatorluğun her bölgesinde aynı
değildi. Bunun yanında cizyenin toplanması hususundaki
yöntem ve usuller bütün memleket için bir değildi. Cizye
gelirlerinin bazı yerlerde (mesela Kıbrıs) belirlenmesi, kişi
üzerinden değil, hane üzerinden yapılmakta idi.
Cizye gayrimüslimlerin kudret ve durumuna göre â’la,
evsat ve adnâ olmak üzere üç gruba ayrılmıştı. Cizye’nin bu
şekilde değişik nispetlerde alınmasına sebep mükelleflerin
224 Halil İnalcık, “Cizye (Osmanlılarda)”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 8, 1993, s. 45.
245
mâli durumlarından kaynaklanmaktaydı. Mal veya nakdi
olmak üzere iki şekilde toplanırdı.
Burada verilen bilgiler ışığında arşiv çalışmalarının
yoğunlukla yürütüldüğü Başbakanlık Osmanlı
Arşivleri’ndeki defterlerden örneklem seçerek incelemeler
yapılmıştır.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri – Sultanahmet
Kütüphanesi’nde eserlerin tasnifi “defterler”den meydana
gelmektedir. Bunların katalogdaki başlama numarası
26561, bitiş numarası ise 27415/34’dür. İlk defter 966
hicrî, son defter ise 1250 hicrî tarihini taşımaktadır. Bu
kalemde tutulan defterlerin üslup özelliklerine göre aldıkları
isimlerden bazıları şunlardır: Erkâm, cizye-i gebrân,
muhasebe, muhasebe icmâl, havâlât, bakaya ve müfredat
gibi… Defterler umumiyetle siyakat hattı ile tutulmuşlardır.
Zaman zaman divân rakamlarına yer verilmiştir. Cizye
gelirlerinin kaydının yapıldığı söz konusu defterlerde bazen
“minha et-teslimât” başlığı altında nerelere ödemelerde
bulunulduğuna da tesadüf edilmektedir. Burada
harcamaların yapıldığı yerler ayrı ayrı gösterilmiştir.
Defterlerde gayrimüslimlerin durumuna göre tespit
edilen â’la, evsat ve ednâ kısımları ayrı ayrı gösterilmiştir.
Bu ifadeler çeşitli sembollerle şifrelenmiştir. Bununla
beraber azınlığın geçmişleri yazılarak şahısların tavsifi
246
yapılmıştır: “Uzun boylu, kara kaşlı, elâ gözlü, ablak yüzlü
v.b.”gibi.
Diğer taraftan mübaşirler vasıtasıyla reâyâya tevzi
edilen cizye evrakına ait defterlerde, mübaşirlerin isimleri ve
vazifelerinin adı da zikredilmiştir. Ayrıca defter sonunda
toplam cizye evrakının yekunu çıkarılıp cizyedâr yahut kadı
tarafından resmi işlem yapılarak mühür atılmıştır.
Cizye defterlerinden gayr-i müslimlerin eşkali, nüfus
durumu ve ikâmet ettikleri yerleri tespit etmek
mümkündür. Ayrıca devletin gelir ve giderlerinin nerelerden
karşılandığı ve nerelere harcandığını da anlamak
mümkündür.
151. Haremeyn Muhasebesi Kalemi Defter
Kataloğu (614)
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri – Sultanahmet
Kütüphanesi’nde 966-1250 tarihleri arasına ait, büyük bir
çoğunluğu muhasebe icmâli şeklinde tutulan 665 adet
defter bulunmaktadır.
Bu defterlerde Haremeyn Muhasebesi Kalemi’ne bağlı
vakıfların ve mukataaların muhasebeleri ile Haremeyn-i
Şerifeyn (Mekke-Medine) şehirleri ve halkları ile ilgili
kayıtları bulmak mümkündür. Her sene bütün bu
247
muhasebeler bu kalemde yazılarak defteri Başmuhasebe’ye
verilir ve sureti de bu kalemde kalırdı.
Muhasebeleri kaydedilen vakıflar şunlardan ibarettir:
Sultan vakıfları, Valide Sultan vakıfları, Şehzade vakıfları,
Darüssade ağası vakıfları, vezirlere ait vakıflar, paşalara ait
vakıflar, Medine ve Mısır vakıfları, evliya vakıfları, şahısların
Medine’ye tahsis ettiği vakıflarla bunlara ait tevcihat
işlemleri, Sadrazam ve Şeyhülislam nezaretinde olan
vakıflar.
Yukarıda adı geçen vakıflara ait dükkan, oda, menzil,
hane v.b. emlâkın kira bedelleri ve kiracıları ile ilgili
kayıtları da bu defterlerde bulmak mümkündür.
152. Büyük Ruznamçe Kalemi Defteri Kataloğu
(627)
Baş defterdarlığa bağlı Hazine-i Amire Dairesi’nin amirine
“Ruznamçe-i Evvel” denirdi. Bunun emrindeki Ruznamçe
Kalemi mukataa, mevkufat ve cizyeden toplanan geliri
hergün kaydetmekle görevliydi. Hünkar müteferrikaları ile
çeşnigir ve ulufeli kâtiplerin maaşları bu kalem tarafından
verildiği gibi hergün hazineye giren ve çıkan para, kumaş,
altın, gümüş v.s.’nin kayıt ve hesaplarını da bu kalem
tutardı. Bundan başka Baş defterdarlığın günlük gelir ve
giderlerinin özetleri burada gözden geçirilir, “ruznamçe
temessükü” denilen açıklama raporları yazılırdı.
248
153. Başmuhasebe Kalemi Defteri Kataloğu (596-
612)
Başmuhasebe, mali hesapları kontrolle vazifeli kalemlerin
bir araya getirilip sorumlu bir amire bağlanmasıyla
meydana gelmiştir. Vazifesi bugünkü “Sayıştay”a
benzetilebilir. Amirine “Başmuhasebeci” veya “Muhasebe-i
Evvel” denirdi. Osmanlı Devleti’nin bütün gelir, gider ve
mukataat kayıtları bu kalemdeydi. Malikâne, Muhallefat ve
Zimmet Halifeliği adında üç halifeliğin yanı sıra şu ana
kadar yapılan tespitler sonucu 103 eminliğin buraya bağlı
olduğu görülmüştür. Tophane, Matbah, Tersane, Arpa,
Baruthane, Nüzül, Bina, Odun, Kağıt, Darphane, Peksimet
Eminliği v.s. gibi belli başlı eminliklerin yanı sıra hazineler,
voyvodalıklar ve mukataalar mali yönden buraya
bağlıdırlar. Başmuhasebe defterinde ayrıca Esham ve
Zecriye kalemleri de mevcuttur. Bu kalemler hakkında kısa
açıklamalar yapmamız doğru olacaktır.
a. Esham Kalemi:
Esham ilk defa III. Mustafa zamanında çıkartılan borçlanma
tahvillerine verilen isimdir. Sonradan her cins tahvile ve
hisse senetlerine bu isim verilmiştir.
249
b. Zecriye Kalemi:
Osmanlı Devleti sınırları içinde alkollü içki imâli işleri ile
gayrimüslimler ilgilenir. Bu alkollü içkilerin nakli ve satımı
yine gayrimüslimler tarafından yapılırdı. Müskirâtın imâli
ve satışından belli bir miktarda vergi alınırdı.
Alkollü içki imâl edilen bölgelerden kara ve deniz
yoluyla merkezlere taşınır ve buralarda da muhtelif
yerlerdeki meyhanelere dağıtılırdı.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri – Sultanahmet
Kütüphanesi’nde Zecriye Kalemi defterleri 20259-20555
genel sıra numaraları arasında yer alıp 298 adettir. Yıl
olarak da 1206-1254 arasını temsil etmektedir.
Zecriye Kalemi Defterleri’nde genel olarak muhtelif
kalemlerden elde edilen hamr ve arak miktarları ile
bunlardan alınan resm, zecriye muhassılı olan kişilerin
tutmuş olduğu zecriye muhasebe icmalleri, Marmara
sahillerinden İstanbul’un muhtelif yerlerine getirilen rakı ve
şarap miktarları, meyhanelerde çalışan usta ve çırakların
isim ve eşkalleri, müskirât taşıyan sefinelerin ve
kaptanlarının isimleri ile taşıdıkları rakı ve şarap miktarı,
yabancı gemilerin getirdikleri içki miktarı, Âsitane’ye gelen
müskirât kayıklarından alınan perakende hasılat ile
muhtelif kazarlın zecriye rüsumu varidat, teslimet ve
bakaya işlemleri, bağlardan alınan zecriye rüsumu kayıtları
gibi konular yer almaktadır.
250
154. Anadolu Muhasebesi Kalemi Defteri Kataloğu
(629)
Anadolu Muhasebesi Kalemi defterleri 24519 genel sıra
numarası ile başlayıp 25362 genel sıra numarası ile son
bulmaktadır. Bu kaleme ait defter sayısı 844 adet olup 989-
1250 hicrî yılları arasındaki dönemi kapsamaktadır.
Anadolu Muhasebesi Kalemi’nin genel özellikleri şöyle
sıralanabilir: Anadolu’da bulunan muhtelif vakıfların
tevliyat hesaplarının tetkiki, yine vakıflarda bulunan
vazifelilere ait maaş kayıtları, Anadolu’da ki muhtelif
kalelerin yerli askerlerin mevacib ve kayıtları ile bu kaleme
bağlı vakıf ve mukataalardan emekli olanların maaşları ve
Anadolu ile Rumeli’deki mukataalarda çalışan vazifelilerin
maaş kayıtları.
155. Maden Mukataası Kalemi Defteri Kataloğu
(622)
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri – Sultanahmet
Kütüphanesi’nde 948-1256 tarihleri arasına ait olmak üzere
toplam 555 adet defter bulunmaktadır.
Genel olarak çeşitli mukataaların muhasebe icmalleri,
madenlerin iltizama verilmesi, mukataa ile ilgili ahkâm ve
tezkere kayıtları, mukataaların gelir ve giderleri, Eflâk,
Boğdan ve Kıptiyan cizyeleri, çeşitli gümrüklerden tahsil
251
olunan irad, bu kaleme ait mukataalardan maaş alan
cemaatler ve bunların hesabı, İzmir kahve rüsumu
mukataasına ait gelir ve giderler, Edirne Gümrüğü’nün gelir
ve giderleri, İstanbul ve tevabii Duhan Gümrüğü ile ilgili
defterler bu kalemde yer almaktadır.
Maden mukataası kalemine bağlı beş alt kırılım
mevcuttur, bunlar:
- Boğdan Cizyesi,
- Duhan Dönümü,
- Eflâk Cizyesi,
- İstanbul Gümrük Eminliği,
- Kıptiyan Cizyesi.
156. Kuruluş Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği
Osmanlı Kuruluş dönemi 1299-1453 yılları arası olarak
kabul edilmektedir. Bu dönem gerek Osmanlı devlet
teşkilatının henüz yeni yeni yapılandırıldığı ve bir devlet
idare sisteminin oturmaya başladığı bir dönemdir. Gerek
anılan sebeple ve gerekse de Osmanlı İmparatorluğu’nun
kuruluş dönemine ait birçok belge ve vesikanın yanmış ve
tahrif olmuş olması nedeniyle kullanılamayacak
durumdadır. Bu döneme ilişkin yapılan arşiv
çalışmalarında Orhan Gazi Bey dönemine ait bir vakfiye ye
ait muhasebe işolguları bulunabilmiştir. Bu döneme ilişkin
252
olarak sadece bir adet örnek koyulabilecektir. Bu kısıt
yukarıda anılan nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu örnek
Fatih Sultan Mehmed döneminde ele alınmış olmasına
rağmen Orhan Bey Vakfiyesine aittir. Anılan örneğin baştan
ve sondan belli sayfaları örnek kapsamında alınmıştır.
Bunun nedeni örneğin çok hacimli olmasıdır. Bu amaçla
anılan örnekten kesitler alınması tercih edilmiştir.
253
Orhan Bey Vakfiyesi Örneği (Siyakat):
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
Orhan Bey Vakfiyesi Örneği (Arapça):
(1b) یـــــــۀقر
مرحوم اورخان بكوك حصارده اوالن مدرسه . بايزيد خونكاروك وقفيدر. سكى كه باغبانلردرمواجب سنه تسع و مخسني . سنه و مدرسه و حفاظ و توربه دار وسائر مصارفنه صرف اولنور
.ومثامنائه
خانـــه پاپاز ياىن
خانـــهپاپاس دمدری
خانـــهغوراز
خانـــه مورنار
نـــهخا
ميخالهخانـــه
صماراخانـــه
ميخال النورى خانـــه
قردشى تودوروز
خانـــه ياىن قارون
خانـــهيوركى اوغلى
خانـــهياىن ايليانوس
خانـــه اوغلى ميخال
خانـــه يوركى كورتك
خانـــهدمدرى قچياىن
خانـــهياىن پاولو
خانـــه ميخال درزى
خانـــه خمتوس
خانـــهوچهد
خانـــهميخال فورتكى
خانـــه منول كورتك
خانـــه يوركى ايليناكى
خانـــهيوركى اينليانور
خانـــهپاپاز كسانور
خانـــه يوركى قجياىن
خانـــه ياىن اكسيوز
خانـــهدورمال
خانـــهاوغلى اكسيوز
خانـــه نقوله اكسيوز
خانـــه اوغلى منول
خانـــهياقوون
خانـــهاباز تودورزب
خانـــه ايليدى
266
خانـــه بلغروز
خانـــهاوغلى توذورى
خانـــهفوت
خانـــه قرفنوز
خانـــه قوسته طولتكينو
خانـــهثلثنور
خانـــهاوغلى ياىن
خانـــه برود پاپاز
267
(2a)
خانـــه ياىن لپوژو
خانـــهاوغلى سلثنور
خانـــهاوغلى ياىن
خانـــه لشكرى
ـهخانــ نقوله سريدوز
خانـــهحرسته نوز
خانـــهيوركى ارتوس
خانـــه منول توما
خانـــه لوغره
خانـــهمروتفنوز
خانـــهياىن قله
خانـــه دمدرى سريدوز
خانـــه ارمدكوز
خانـــهاوغلى وار
خانـــهاوغلى تودرز
خانـــه پاپازيوركى
خانـــه تودر واردوفو
خانـــهر فنورميخال قلفو
خانـــهيوركى پاپا نقوله
خانـــه نقوله کونکوسی
خانـــه يوركس اندرنقو
خانـــهميخال قچياىن
خانـــهمنقوياىن
خانـــه پاپاز ميخال
خانـــه مارنوس
خانـــهتودور اندر نقوز
خانـــهاوغلى تودور
خانـــه لوسته اندريقو
خانـــه قره منول
خانـــهاوغلى ياىن
نـــهخارازيس
خانـــه اوغلى طون جى
خانـــه خمال قچره
خانـــهلنكنوس
خانـــهاوغلى منول
خانـــه پاپو
خانـــه ادرنوس
خانـــهخمال ايسده ر
خانـــهقچراس
خانـــه تودرزمشقور
خانـــه اغلواس
خانـــهقسط قلى اپسهى
خانـــهاوغلى ميخال
خانـــه چدروز
خانـــهرومنول مس
خانـــهاوغلى ميخال
خانـــهميخال يانينو
خانـــه پاپانوس
خانـــه تودوروز توما
خانـــهتودورواكيه تور
خانـــهقسطه درزى
خانـــه تودرو بابوجى
خانـــه الرىن طول عورت
خانـــهقنده يوركينه
خانـــهلونه طول عورت
خانـــه ميخال اكلماتو
268
خانـــه مليزينه طول
انـــهخقلينه اپسهيه طول
خانـــهبالال يونه طول
خانـــه قاچى ياىن
خانـــه اكلمدينه طول
خانـــهمرقانينه طول
خانـــهمقرمينه طول
خانـــه طول عورت
خانـــه حاوشنه طول
269
(2b) خانـــه قناديه طول
خانـــهاستفانيه طول
خانـــهفرودو طول
خانـــه لكرنه طول
ـــهخان موسكنه طول
خانـــه طولفورنهنكو
خانـــهفونكنه طول
خانـــهولبروحباديه ط
خــــــــــانه
جمرد بيوه٩٠ ١٦ ٧
خـــراج مقطوع سلطامنز نشانيله اون طقوز بيك اقچه
ــــــــــــــــــنظارتــــــ در بيك اكيوز اقچهتكه نياب
خراج مجع ادجكول ادميسىنوم
درد يوز اقچه الورمش
مشدى حاصلدن كه ايدكىواستنبول تکفور التون بوغا اوغلى امسعيله وكيلنه تيمار اوملشدر حمصول
بيك اقچهـــــــــــــــــاملصرفــــــ
خراج مقطوع اكى خطيب
٣ نظارت ييلده١٠٠٠
موالنا يكان٣
مدرس يوم٣٠
مشس الدين خواجه١
حسن١
يوسفهفخلي١
مصلح الدين١
اورخانتوربه دار بك ييلده
صوىف على١
ولد صاتى١
حافظ امحد١
على١
270
١٠٠٠
نفـــر١٦
يومـــيه٥٣
توربه دار عثمان١
موالنا مصطفى ييلده٥٤٠
ولد نصراهللا ييلده٢٦٠
271
(3a) مجــــــــــــله سنوى خرج اون طقوز بيك اقجه
مقرر
ـــاوقافــــــــــــ .حاصلىن ومصرف بيان ادر. مرحوم اورخان بك كه بروساده عمارتنه ومدرسه سنه وقفدر
.مواجب سنه تسع ومخسني ومثامنائه
ۀقریـــــــــ غلياكى قره اغاج درلر وقفدر بروساده مرحوم اورخان بيك عمارتنه
خـــانه يوركى٢٣٨
خـــانه انليا يانوس
خـــانه نقوله انس نوس
٢٧٢
ـانهخــ ياىن تدورز٢٧٢
خـــانه قوسته٤٠٤
خـــانه ياىن٢٧٢
خـــانه فكليس٤٤٢
خـــانه ورنقوس٢٧٢
خـــانه افالح٢٠٤
خـــانه كوسته٢٧٢
خـــانه واصل٤٧٢
خـــانه نيقوال٢٧٢
خـــانه نسودى٢٧٢
خـــانه قلفاد٢٧٢
خـــانه قوالرى٤٤٤
خـــانه غوال٢٧٢
272
(3b) خـــانه
سليانوسا ٤٠٨
خـــانه پانوس٦٠٠
خـــانه كوسقفور٢٧٢
خـــانه ياىن٢٧٢
خـــانه واسدغار٤٠٨
خـــانه بر طورنورس٢٧٢
خـــانه تكفور٤٠٨
خـــانه دمورجى١٠٢
خـــانه قونلى٢٨٢
خـــانه دمترى٢٧٢
خـــانه اكلكى٢٧٢
خـــانه ميخال
خـــانه موريلوس١٨٠
خـــانه يوركى٢٧٢
خـــانه اكلنوس٤٤٤
خـــانه خرنوس٢٧٢
خـــانه يوركى٢٧٢
خـــانه دمترى٤٠٨
خـــانه تكفور٢٧٢
خـــانه خرسته لو٢٣٨
خـــانه قفوس٢٧٢
خـــانه خرستولوس٢٧٢
خـــانه ببقوس٤٤٤
خـــانه فلوس٢٧٢
خـــانه كستنديل٢٧٢
خـــانه پاپا قلنوس١٧٠
خـــانه پاپا ياىن١٣٦
ــانهخـ خرودى١٠٢
اللجيلر بياننده در
خـــانه قمذنوس چفت
خـــانه بورديور چفت
خـــانه االنوس چفت
خـــانه كرييوس چفت
خـــانه نقوال چفت
خـــانه چلمكجى چفت
خـــانه فوندقاس چفت
خـــانه خرساىن چفت
خـــانه خـــانه خـــانه خـــانه
273
حلنا چفت
دمدرى چفت
اورمنو چفت
تليانوساس چفت
(4a)
خـــانه كوسته فور چفت
خـــانه آرگريوس چفت
خـــانه لئوس چفت
خـــانه كريقوس چفت
خـــانه سكده چفت
خـــانه كفاليچ چفت
خـــانه سكده چفت
خـــانه لوغره چفت
خـــانه كنحستوس چفت
خـــانه قره قلوس چفت
خـــانه قوكنوس چفت
خـــانه منول چفت
خـــانه درانو چفت
خـــانه پاپا تلوغروس چفت
خـــانه حروفس چفت
خـــانه برام چفت
خـــانه استرادى چفت
خـــانه واصل چفت
خـــانه كوسته چفت
خـــانه دنلى چفت
خـــانه قمنوس چفت
خـــانه پاپا درنوى چفت
خـــانه پاپا استبسوس چفت
خـــانه اسقوالرى چفت
خـــانه ميخال چفت
274
ازادلولرى بيان ادر خـــانه اندر لقوس٥٠
خـــانه ياىن٥٠
خـــانه ميخال٥٠
خـــانه كتخدا على
خـــانه كتخداغلى على
خـــانه ايسشا
خـــانه روسلى٥٠
خـــانه مراد
خـــانه
ياىن مجعــــــــــــا
بالقجيلر الليجيلر ازادلو خانه خانه خانه
١٠ ٤١ ٤٥ ....................................................... .......................................................
275
(9b) حاصـــــــــــــل
عمارت اورخان بك طاب ثراه در نفس بروسا، عدد دكانلر ايكى يوز قرق دكاكني و مقاطعاتهر ايده كراياسندن مقاطعه سندن اوچ بيك طقر يوز يكرمى طقز اقچه، مجعا بر ييلده قرق . يدى
.يدى بيك يوز قرق سكز اقچه
حاصـــــــــــــل واى كسرينه درت يوز طباغلر، محام واصل زاويه اون سكز بيك اوجيوز درد اقچه، ودرت عيد
.اون الت كسر كستردلر
رســــم دنك آيده آلتمش
ييلده يدى يوز يكرمى اقچه
رســــمدكرمن آيدهاللى اقچه
ييلدهالتيوز
حاصلـــ كروانسراى ييلده اون طقز بيك
مجعـــــــــــا
١٦٦٣٠٥حاصل ييللق عمارت اورخان بك يوز التمش الىت بيك اوجيوز بش
١٦٦٣٠٥
يكى حاصلندن غريدر بو مجله
276
(10a) املصرفـــــــــــــــ
اهل وظايف
حمى الدين٢
سر حمفل٢
ولد بشه٢
مصلح الدين٢
عالء الدين٢
صالح الدين٢
سليمان ولد امسىن امام٢
حواجه حافظ٢
حسن٢
خواشحوان٢
ابراهيم٢
ولد موالنا حسن٢
معيد٢
ولد كالرجى٢
ولد خطب٢
والنا معرفم ٢
امام جامع٢
كمال٢
عبد الوهاب٢
حممد٦٠
خليفه سنان٦٠
يازجيى٦٠
يكرك كاتب٦٠
امري حسن٦٠
ولد شريف٦٠
ولد بنا٦٠
مراد فقيه٦٠
بوشجه٦٠
مؤذن امري٦٠
سيد امحد٦٠
حاجى سليمان٦٠
علوى٦٠
قره قاسم٦٠
مشس الدين٦٠
مجاىل٦٠
بلبان٦٠
چراغ مؤذن٦٠
مال قالقك ٦٠
ولد عوض٦٠
سيد امحد٣٠
شيخ على٦٠
امري سيد٦٠
حضر٦٠
ده ده٦٠
معلم حسام٣٠
مولوى٣٠
ولد امام چراغ٣٠
حممد شاكر٣٠
صوىف٣٠
ولد مؤمن٣٠
عنتىب٣٠
ولد منتشا٣٠
حممد مؤذن٣٠
ولد صاتى٣٠
277
(10b)
بشري حسام٣٠
حسن حاجى٣٠
ولد سيف اهللا٣٠
بقراجه كات ٣٠
ولد قيوجمى ٣٠
سر حمفل٣٠
ولد انصارى٣٠
عبد اهللا٣٠
مؤذن ١٥
پري١٥
سنان٢٠
حممود٢٠
نفــــــر يوميـــــــــه
١٤٧ ٦٨
هر ايده اوج بيك التيوز سكسان ييلده٣٩٣٣٦
فــــــــــــاملصر خدام
برادر موالنا ١٥٠
شيخ زاويه٣٠
مدرس متصدر؟٣٠٠
نظارت١٢٠٠
موالنا مؤمن٦٠
معلم٦٠
كاتب٣٠
امام٦٠
خطيب١٢٠
كالرى٩٠
جاىب٩٠
وكيل خرج١٨٠
علوى٢١٠
مؤذن٦٠
حسن ١٢٠
نقيب حممود٦٠
نقيب يوسف٦٠
انبارى٩٠
امسعيل ٦٠
پاشايكيد٧٥
خضر٣٠
ساليا ١٢٠
قراجه ٣٠
خليل٦٠
مرمتجى٣٠
محزه٦٠
278
(11a)
جناقجى ٣٣
فراش٥٠
آخورى٢٠
بواب٦٠
اودكييه؟ ١٠
متوضاتى؟١٥
فراش ديكر٣٠
نفـــر مجله
حفاظ التمش سكز نفردر نفــــر مجله
خدام اوتوز اوچ نفر ايده اوچ بيك طقوز يوز اللى اوچ اقچه
ايدهاوچ بيك اكيوز
سكسان
يوميهيوز قرق اوچ
اقجه
ييلـــده
ييلـــده٣٩٣٣٦
اوتوز طقوز بيك اوچيوز قرق اقچه
قرق يدى بيك درتيوز سكسان اقچه
توليـتــــــ
موالناـا مجعـــــــــــ ناظر ومدرس و اهل حفاظ وخدام
٨٦٧٧٠ سكسان الىت بيك يدى يوز يتمش
توليـــــت سنوى موالنا قاضى
اوتوز اكى اقچه] يوز[الىت بيك طقوز
توليـــــت موالنا قاضى ايلق سكز يوز اقچه و ييلده طقوز بيك الىت يوز
هبــــــــاء ات، كونده اوچ جبق بطمن النور،
هبــــــــاءاودون، اش، اكمك اچون ايده اوچيوز يكرمى بش
279
يكرمى شر ازره يتمش اقچه اولور ايده اكى بيك يوز اقچه
اقچههييلــــــد
اوچ بيك طقوز يوز اقچه ييلـــــده
يكرمى بش بيك اكيوز اقچه
و اخورى ... و ... بغداى دكينه وچناقچى و ادونه وقازغان قلعى و زيتون ياغ وبزير وپنبوق وناىن و متوضاجى؟
هر ايده يوز يكرمى يدى اقچه ايلر ييللق بيك بشيوز يكرمى درت اقچه
280
(11b) مجع اجملــــامع
ل وظايف وخدام و معاش خرج دفترلرخرج اه موجبنجه يوز اوتوز درت بيك سكز يوز يكرمى سكز اقچه
١٣٤٨٢٤
البـــــاقى رقبه وضيافت خواد خرج وغريهم قالور
يتمش يدى اقچه اوتوز بر بيك الىت يوز ٣١٦٧٧
عليشردا و يكيجه ارغندن اق پرنچ اون يدى مد بر كله عمارت عامره يه
صرف اولنور
غالتــــــــــــــــــــــــ عمارت اورخانيه
بغــــداى اوچيوز قرق طقوز مد اون اوچ كله
منهــــــــــــــا و اش اچون كونده اوچ كله بغداى ييلده اللى درت مد
كونده امتك اچون اون اكى كله، ايده اون سكز مد بو حساب ازره ايلر
اكيوز اون الىت مد جـــــامكى
شيخ و حدام يوز اون بر بچق مدجره در
ـا مجعـــ خرج
281
يوز اون بربچق مد و خرج زياده در اصلدن بوييل طحيل اوكات اوملدوغيچون
ـا مجعـــ ارپا و يوالف التمش درت مد طقز كله بو مجله دن خدامه ورلور قرق سكز مد
باقى اينده يه و رونديه خرج اولنور (12a)
يدى مد بركلهعليشر ارغندن حاصل اوملش اما اوكتجاق التمش مد اولورمش ويكيجه
كوى ارغندن اون مد پرنچ
ـا مجعـــ نظارت كه نيابتدر
نظارتــــــ
وارپا يوالف اوتوز مد اون سكز كله
هبـــاء٧٦٤
قرق مد بغداى هبــــاء٢٤٠٠
وسكى كويك كاورندا نيابت بيك اكيوز اقچه ويوم عمارتدا
١٤٩٠١قرق اقچه ييـــلده١٨٣٦٥
282
متوىل كه بروسا قاضيسى در اوتوز سكز مد اون بش كله بغداى حاصل اولور هبــاء٢٣٤٠
ويوم عمارتدن يكرمى يدى بچق اقچه اولور مجله سى ييلق طقوز بيك التيوز اقچه
وتوليت٦٩٣٢
مجلتــــان١٨٥٣٢
283
Orhan Bey Vakfiyesi Örneği (Transkripsiyon):
[1b] Karye-i Seki ki bağbanlardur , Bayezid Hünkârʹun vakfudur. Merhum Orhan Beyʹün Hisarʹda olan medresesine ve müderris ve huffâz ve türbedâr ve sâir masârıfına sarf olunur. Mevâcib-i sene tis‘a ve hamsîne ve semân-mie. Hane Hane Hane Hane Mornar Goraz Papaz Dimitri Papaz Yani Hane Hane Hane Hane Kardesi Todoroz Mihal Elenori Samara Mihale Hane Hane Hane Hane Oğlu Mihal Yani İlyanos Yorği oğlı Yani Karon Hane Hane Hane Hane Mihal Der Yani Pavlov Dimitri Kaçiyani Yorgi Körtek Hane Hane Hane Hane Manol Körtek Mihal Körtek Duce Mathos Hane Hane Hane Hane Yorği Kaçiyani Papaz Kesarno Yorgi Enilyanor Yorgi İlinaki Hane Hane Hane Hane Nikola Öksüz oğlı Yorği Duzma Yani Öksüz Hane Hane Hane Hane Elmiyadi Papaz Todonar Yakovan Ogen Manol Hane Hane Hane Hane Karafnoz Fot Oğul Todorazi Belgaroz Hane Hane Hane Hane Perod Papaz oğlı Yani Selensor Kosta Tolatakina
284
[2a] Hane Hane Hane Hane Leskeri oğlı Yani oğlı Selesnor Yani Lipojo Hane Hane Hane Hane Manol Toma Yorği Atros Hıristanor Nikola Serdoz Hane Hane Hane Hane Dimitri Serdoz Yani kala Monotefnor Logara Hane Hane Hane Hane Papaz Yorği oğlu Todoraz oğlı Vara Ermedegöz Hane Hane Hane Hane Nikola Körgösi Yorği Papa Nikola Mihal Kalfor Fenor Tedor Vardoko Hane Hane Hane Hane Papas Mihal Manko Yani Mihal Kaçiyani Yorges Andreniko Hane Hane Hane Hane Losta Andreniko oğlı Todor Todor Andreniko Marnos Hane Hane Hane Hane oğlu Tonca Razis oğlı Yani Karmenol Hane Hane Hane Hane Papa oğlı Manol Lengenos Mihal Kaçara Hane Hane Hane Hane Todor Maskak Kaçaras Mihal Episder Adrenos Hane Hane Hane Hane Çederaz oğlı Mihal Kostafili Episihi Ağalovas Hane Hane Hane Hane Barbanos Mihal Pazano oğlı Mihal Manol Semer Hane Hane Hane Hane
285
Harâc______________ı
Maktû'Sultan
ımız
nişâniyle o
ndokuz bin
akçe
Todora Babaçi Kosta Derzi Todor Vakiyekor Todoraz Toma Hane Hane Hane Hane Mihal Eklimato Luna , dul avret Kande Yorkina Lareni , dul avret Hane Hane Hane Hane Kaçiyani , dul avret Balla Luna , dul avret Kalya Epsihina , dul Lemizina , dul Hane Hane Hane Hane Havişena , dul Makrimina, dul Marmanina, dul Eklemedina , dul [2b] Hane Hane Hane Hane Lekerna, dul Frudo, dul İstefanina, dul Kanadiya, dul Hane Hane Hane Hane Peruca Badiya , dul Forkina, dul Mikoforena, dul Muskina, dul Hane__________________________________________________________ 90 Mücerred Bîve
7 16 Nezâret_____________________________________________________________ Ki niyâbetdür , bin ikiyüz akçe Ve mütevellî âdemisi harâc cem‘ idenün dörtyüz akçe alurmış
286
Ve İstanbul Tekfur[ı] idüği hâsıldan -ki şimdiAltunboğa oğlı İsmâilʹe timar olmışdur- mahsûl bin akçe Harâc-ı maktû‘ el-Masraf________________________________________________________ Müderris , yevm Mevlâna Yeğân Nezâret , yılda İki Hatîb
3 3 1.000 3 Muslihuddin Halife Yusuf Hasan Şemseddin Hoca
1 1 1 1 Ali Hafız Ahmed Veled-i Satı Sofi Ali Türbedâr-ı Orhan Bey , yılda 1 1 1 1 1.000 Veled-i Nasrullah , yılda Müezzin Mustafa , yılda Türbedar Osman
260 540 1
Nefer 16 Yevmiye 53 [3a] Cümle________________________________________________________________ Senevî harc ondokuz bin akçe
Mukarrer Evkāf_________________________________________________________________ı Merhum Orhan Bey ki , Bursaʹda imâretine ve medresesine vakıfdur , hâsılını masraf[ını] beyân eder. Mevâcib-i sene tis‘a ve hamsine ve semnân-mie. Karye________________________________________________________________i
287
Galya ki Karacaağaç derler. Vakıfdur Bursaʹda merhûm Orhan Bey imâretine. Hane Hane Hane Hane Yani Todoraz Nikola Anisnos Anibal Panos Yorgi 272 272 272 238 Hane Hane Hane Hane Verenkos Kanlis Yani Kosta 272 442 272 404 Hane Hane Hane Hane Nikola Vasil Kosta Eflah 272 472 272 272 Hane Hane Hane Hane Gavala Kolari Kalafad Nesudi 272 444 272 272 [3b] Hane Hane Hane Hane Yani Koskofor Panos Esilyanos 272 272 600 408 Hane Hane Hane Hane Demürci Tekfur Bertaronos Vasdigar 102 408 272 408 Hane Hane Hane Hane Mihal Ekleki Dimitri Konali 272 272 272 282 Hane Hane Hane Hane Harnos Eklenus Yorgi Morilos 272 272 272 170 Hane Hane Hane Hane Hıristelo Tekfur Dimitri Yorgi
288
238 272 408 272 Hane Hane Hane Hane Filos Bebekos Hıristolos Kofos 272 272 272 272 Hane Hane Hane Hane Harudi Papa Yani Papa Kalinos Kostandil 102 136 170 272 Elliciler beyânındadır. Hane Hane Hane Hane Kirilos Elanos Bordiver Kamazenos Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Hıristani Fondekas Çölmekçi Nikola Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane İstilyanos Ormeno Dimitri Lahna Çift Çift Çift Çift [4a] Hane Hane Hane Hane Krikos Lipos Erkeros Kostafor Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Loğara Sekede Kefaliç Sekede Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Manol Foknos Karakolos Kenhustos Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Beram Hrofes Papa Telegoros Drano
289
Çift Çift Çift Çift Hane Hane Han Hane Danili Kosta Vasili İstradi Çift Çif Çift Çift Hane Hane Hane Papa İstibsos Papa Dranovi Kamenos Çift Çift Çift Hane Hane Mihal İskolardi Çift Çift Azadluları beyân eder Hane Hane Hane Hane Kethuda Ali Mihal Yani Andronikos 50 50 50 50 Hane Hane Hane Hane Murad Rosali İsa Ahmed oğlı Ali 50 50 50 50 Hane Yani Cem‘an____________________________________________________________ Balıkçılar Elliciler Azadlular Hane 45 41 10 .......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
290
[9b] Hâsıl ______________________________________________________________ı Dekâkin ve mükata‘ât-ı imâret-i Orhan Bey -tâbe serâhü- der nefs-i Bursa . Aded-i dükkânlar iki yüz kırk yedi. Her ayda kirayasınden ve mukata‘asından üçbin dokuz yüz yirmi dokuz akçe , cem‘an bir yılda kırk yedi bin yüz sekiz akçe. Hâsıl__________________________________________________________________ı Tabbağlar, hamâm ve asl-ı zâviye, on sekiz binüç yüz dört akçe ve dört îd ve ay kesrine dört yüz on altı kesir kestirdiler. Hâsıl____________ ı Resm_______i Resm___________ i Kervansaray , yılda Değirmen , ayda Dink , ayda altmış , On dokuz bin [akçe] elli akçe Yılda
Yılda Yediyüz yirmi akçe Altı yüz [akçe]
Cem‘an__________________________________________________ Hâsıl-ı yıllık-ı imaret-i Orhan Bey - 166.305 Yüz altmış altı bin üç yüz beş 166.305 Seki hâsılından gayrıdır zikr olan cümle
291
[10a] el-Masraf_____________________________________________________________ı Ehl-i vezâyif Alaeddin Muslihıddin Veled-i Beşîr Sermahfil Muhyiddin 2 2 2 2 2 Hasan Ali Hoca Hafız Süleyman , imam Veled-i Ali Salahaddin 2 2 2 2 2 Veled-i kilâri Mu‘îd Veled-i Mevlana Hasan İbrahim Hoşhan 2 2 2 2 2 Abdülvehhâb Kemal İmâm-ı Câmi‘ Mevlânâ , muarrif Veled-i hatîb 2 2 2 2 2 Emir Hasan Yeğrek , kâtib Yazıcı Halife Sinan Mehmed 60 60 60 60 60 Müezzin Emir Yavaşca Murad Fakîh Veled-i Bennâ Veled-i Şerif 60 60 60 60 60 Şemseddin Kara Kasım Ulvi Hacı Süleyman Seyyid Ahmed 60 60 60 60 60 Veled-i İvaz Kemal Kallak Çerâg-ı Müezzin Balaban Cemâli 60 60 60 60 60 Cavid Hızır Emir Seyyid Şeyh Ali Seyyid Ahmed 60 60 60 60 60 Sofi Mehmed Şakir Veled-i İmâm-ı çerâğ Mevlevi Mu‘allim Husâm 30 30 30 30 30 Veled-i Satı Mehmed , müezzin Veled-i Menteşe Antebî Veled-i Mümin 30 30 30 30 30
292
Nefer_________
68
Yevmiye
147
[10b] Karaca , kâtib Veled-i Seyfullah Hasan Hacı Beşir Husâm 30 30 30 30 Abdullah Veled-i Ensâri Sermahfil Veled-i Kuyumcı 30 30 30 30 Mahmud Sinan Pîr Müezzin 20 20 15 15 Her ayda üç bin ikiyüz seksen Yılda 39.336 el-Masraf_____________________________________________________________ı Huddâm Nezâret Müderris-i mutasaddır Seyh-i zâviye Birâder-i Mevlâna 1.200 300 30 150 Hatîb İmâm Kâtib Muallim Mevlâna Mü’min 120 60 30 60 60 Müezzin Ulvi Vekiliharc Câbi Kilâri 60 210 180 90 90 Anbâri Nakîb Yusuf Nakîb Mahmud Hasan 90 60 60 120 İlyas Hızır Paşa Yiğit İsmail 120 30 75 60 Hamza Meremmetçi Halil Karaca 60 30 60 30
293
[11a] Bevvâb Ahurî Ferrâş Çanakçı 60 20 50 33 Ferrâş-ı diğer Müteveddâti Od-i kiyye 30 15 10 Bir cümle_____________________ Bir cümle___________________ Huddâm otuz üç nefer , ayda üçbin Huffâz altmış sekiz neferdir.Yevmiye dokuzyüz elli üç akçe yüz kırküç akçe ,ayda Üçbin ikiyüz seksen akçe Yılda_______________________________ Yılda_______________________________ Kırkyedi bin dörtyüz seksen akçe Otuzdokuz bin üçyüz kırk akçe Tevliyet_______________________________i Mevlâna Cem‘an______________________________________________________
Nâzır ve müderris ve ehl-i huffâz ve huddâm 86.790 Seksen altı bin yediyüz seksen akçe
Tevliyet_________________________ Tevliyet________________________________ Mevlâna Kadı , aylık sekizyüz akçe , Senevî Mevâna Kadı. ve yılda dokuzbin altıyüz. Altıbin dokuz[yüz] otuziki akçe Bahâ_____________________________ i Bahâ___________________________ i Odun, aş, etmek içün ayda üçyüz yirmibeş Et , günde üç buçuk batman alınur. akçe ; yılda üçbin dokuzyüz akçe Yirmişer üzere yetmiş akçe olur.Ayda
ikibin yüz akçe Yılda_____________________________ Yılda____________________________ Üçbin dokuzyüz akçe Yirmibeş bin ikiyüz akçe
294
Teffûh ____________________ Günde ikişer buçuk Yılda____________________ Dokuzyüz akçe Buğday döğene ve çanakçı ve oduna ve kazgan kal‘ı ve zeytinyağı ve bezir ve panbuk ve âhurî ve nânî ve müteveddâci
Her ayda yüz yirmi yedi akçe eyler , yıllık bin beşyüz yirmi dört akçe [11b] Cem‘uʹl-mecâmi‘_______________________________________________i Harc-ı ehl-i vezâyif ve huddâm ve ma‘âş-ı harc , defterler mûcebince yüz otuzdört bin sekizyüz yirmisekiz akçe
134.828
el- Bâkî_____________________________________________________ Rakabe ve zıyâfet hord-harc ve gayruhum kalur otuzbir bin altıyüz yetmişyedi akçe
31.677
Ve Alişarʹdan ve Yenice argından ak pirinç onyedi mud bir kile İmâret-i Amireʹye sarf olunur.
Gallât___________________________________________________________ı İmâret-i Orhaniye
Buğday__________________________________________________________ Üçyüz kırkdokuz mud onüç kile
Minhâ_____________________________________________________________ Günde etmek içün oniki kile, ayda onsekiz Ve aş içün gündeüç kile buğday, mud.Bu hesâb üzere eyler yılda ikiyüz yılda ellidört mud onaltı mud
295
Ve hârc
ziyâdedi
r, asıld
an bu yıl
tahıl o
nat olm
adığı
için
Câmegî___________________________________________________________ Ki cerredür , şeyh ve huddâma Yüz onbir buçuk mud
Cem‘an___________________________________________________________ Harc Üçyüz seksenbir buçuk mud
Cem‘an___________________________________________________________ Arpa ve yulaf altmış dört mud dokuz kile. Bu cümleden huddâma verilür kırksekiz mud. Bakî âyendeye ve revendeye harc olunur.
[12a] Alişar argından hâsıl olmuş yedi mud bir kile amma onatcak altmış-yetmiş mud olurmuş ve Yenice köy argından on mud pirinç
Cem‘an_____________________________________________________ Nezâret ki niyâbetdür.
Nezâret_____________________________________________________ Kırk mud buğday Ve arpa yulaf otuz mud sekiz kile Bahâ Bahâ 2400 765
Ve Seki köyü gâvurundan niyâbet bin ikiyüz akçe ve yevm imaretden kırk akçe
14.901
Yılda_____________
18.365
296
Be-cihet_____________________________i Mütevellî -ki Bursa kadısıdır- otuzsekiz mud onbeş kile buğday hâsıl olur.
Baha 2.340
Ve yevm-i imaretden yirmiyedi buçuk akçe olur. Cümlesi yıllık dokuzbin altı yüz akçe
Cümletân_________________________________________________ 18.532
Bulgaristanʹdaki Osmanlı Belgeleri - Orhan Bey Vakıfları , BDAGM. Osmanlı Arşivi Yayınları , Nu: 7, s. 141-158 Ankara 1994.
297
Orhan Bey Vakfiyesi Örneği (Türkçe):
[1b] Bağcılık yapan Seki köyü Padişah Bayezidʹin vakfıdır. Rahmetli Orhan Beyʹin Hısarʹda olan medresesine , müderrisine , hâfızlarına , türbedarına ve diğer masraflarına sarf edilir. Hicrî 859 [Milâdi 22 Aralık 1455-11Aralık 1456] yılı gelir-gideri. Hane Hane Hane Hane Mornar Goraz Papaz Dimitri Papaz Yani Hane Hane Hane Hane Kardesi Todoros Mihal Elenori Samara Mihale Hane Hane Hane Hane Oğlu Mihal Yani İlyanos Yorği Oğlu Yani Karon Hane Hane Hane Hane Mihal Deri Yani Pavlov Dimitri Kaçiyani Yorgi Körtek Hane Hane Hane Hane Manol Kortek Mihal Körtek Duce Mathos Hane Hane Hane Hane Yorği Kaçiyani Papaz Kesarnor Yorgi Enilyanor Yorgi İlinaki Hane Hane Hane Hane Nikola Öksüz oğlu Yorği Duzmal Yani Öksüz Hane Hane Hane Hane Elmiyadi Papaz Todona Yakovan Ogen Manol Hane Hane Hane Hane Karafnoz Fot oğlu Todorazi Belgaroz Hane Hane Hane Hane Perod Papaz oğlu Yani Selensor Kosta Tolatakina
298
[2a] Hane Hane Hane Hane Leskeri oğlu Yani oğlu Selesnor Yani Lipojo Hane Hane Hane Hane Manol Toma Yorği Atros Hiristanor Nikola Serdoz Hane Hane Hane Hane Dimitri Serdoz Yani kala Monotefnor Logara Hane Hane Hane Hane Papaz Yorği oğluTedoraz oğlu Var Ermadagoz Hane Hane Hane Hane Nikola Körgösi Yorği Papa Nikola Mihal Kalfor Fenor Tedor Vardoko Hane Hane Hane Hane Papaz Mihal Manko Yani Mihal Kaçiyani Yorges Andrenika Hane Hane Hane Hane Losta Andrenika oğluTodor Tedor Andrenika Marnos Hane Hane Hane Hane oğlu ToncaRazis Razis oğlu Yani Karmenol Hane Hane Hane Hane Papa oğlı Manol Lengenos Mihal Kaçara Hane Hane Hane Hane Todor Maskak Kaçaras Mihal Episder Adrenos Hane Hane Hane Hane
299
Çederaz oğlı Mihal Kostafili Episihi Ağalovas Hane Hane Hane Hane Barbanos Mihal Pazano oğlu Mihal Mana Semera Hane Hane Hane Hane Todora Babaçi Kosta Derzi Todor Vakiyekor Todoraz Toma Hane Hane Hane Hane Mihal Eklimat Luna , dul avret Kande Yorkina Lareni , dul avret Hane Hane Hane Hane Kaçiyani , dul avret Balla Luna , dul avret Kalya Epsihine , dul Lemizine , dul Hane Hane Hane Hane Havişena , dul Makrimina, dul Marmarina, dul Eklemedina, dul
300
Harâc______________ı
Maktû'Sultan
ımız
nişâniyle o
ndokuz bin
akçe
[2b] Hane Hane Hane Hane Lekerna , dul Frudo, dul İstefanina , dul Kanadiya , dul Hane Hane Hane Hane Pericabadiya , dul Forkina , dul Mikoforena , dul Muskina, dul Hane-Evli Bekâr Dul 90 7 16 Köyün maktû‘ vergisi ellerindeki padişah beratı gereğice ondokuz bin akçedir Nazırlık görevinde bulunan kişiye - ki Kadıʹdır - bin ikiyüz akçe Vergileri toplayan mütevellînin adamına dörtyüz akçe İstanbul Tekfuruna ait olup şimdi Altunboğa oğlu İsmâilʹin timarı olan yerin hâsılından
bin akçe Maktû‘ harâcdan yapılan harcamalar ______________________________________________ Müderris Mevlana Yeğân Nazırlık İki hatîb Yevmiye Yevmiye Yılda Yevmiye 30 3 1000 3 Muslihuddin Halife Yusuf Hasan Şemseddin Hoca Yevmiye Yevmiye Yevmiye Yevmiye 1 1 1 1
301
Ali Hafız Ahmed Veled-i Satı Sofi Ali Türbedâr-ı Orhan Bey Yevmiye Yevmiye Yevmiye Yevmiye Yılda 1 1 1 1 1.000 Veled-i Nasrullah Müezzin Mustafa Müezzin İsmail
Yılda Yılda 1 260 540 Nefer 16 Yevmiye 53 [3a] Cümle -Toplam ___________________________________________________ Senelik masraf ondokuz bin akçe
Mukarrer Evkāf_________________________________________________________________ı Rahmetli Orhan Beyʹin Bursaʹdaki imaretine ve medresesine vakıf olan yerlerin gelir ve gideri hakkındadır. Hicrî 859 [Milâdi 22 Aralık 1455-10 Aralık 1456] senesi gelir-gideri Galya köyü ki -Karacaağac da derler- rahmetli Orhan Beyʹin Bursaʹdaki imâretine vakıfdır. Hane Hane Hane Hane Yani Todoraz Nikola Anisnos Anibal Panos Yorgi 272 272 272 238 Hane Hane Hane Hane Verenkos Kanelis Yani Kosta 272 442 272 404 Hane Hane Hane Hane Nikola Vasil Kosta Eflah 272 272 472 272
302
Hane Hane Hane Hane Gavala Kolari Kalafad Nesudi 272 444 272 272 [3b] Hane Hane Hane Hane Yani Koskofor Panos Esilyanos 272 272 600 408 Hane Hane Hane Hane Demürci Tekfur Bertoros Vasdigar 102 408 272 40 Hane Hane Hane Hane Mihal Ekleki Dimitri Konali 272 272 272 282 Hane Hane Hane Hane Harnos Eklanus Yorgi Morilos 272 272 272 170 Hane Hane Hane Hane Hıristelo Tekfur Dimitri Yorgi 238 272 408 272 Hane Hane Hane Hane Filos Babekos Hıristolos Kofos 272 272 272 272 Hane Hane Hane Hane Harudi Papa Yani Papa Kalinos Kostandil 102 136 170 272 Elliciler Hane Hane Hane Hane Kirilos Elanos Bordiver Kamazenos Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane
303
Hıristani Fondekas Çömlekçi Nikola Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Asilyanos Ormeno Dimitri Lahna Çift Çift Çift Çift [4a] Hane Hane Hane Hane Krikos Lipos Erkeros Kostafor Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Loğara Sekede Kefaliç Sekede Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Manol Foknos Karakolos Kenhustos Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Beram Hrofes Papa Telegoros Drano Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Danili Kosta Vasili İstradi Çift Çift Çift Çift Hane Hane Hane Hane Papa İstibsos Papa Dranovi Kamenos Mihâl Çift Çift Çift Çift Hane Hane Mihal İskolard Çift Çift
304
Azadlular Hane Hane Hane Hane Kethuda Ali Mihal Yani Andronikos
50 50 50
Hane Hane Hane Hane Murad Rosali İsa Ahmed oğlu Ali 50 50 50 50 Hane Yani Toplam __________________________________________________________
Balıkçılar Elliciler Azadlular Hane Hane Hane 45 41 10
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
305
[9b] Orhan Beyʹin dükkân ve imâretine ait mukāta‘a gelirleri: Bursaʹdaki dükkânların sayısı ikiyüz kırkyedi. Her ayda kiralardan ve mukāta‘a gelirlerinden üçbin dokuzyüz yirmidokuz akçe gelir elde edilir. Toplam yılda kırkyedi bin yüz kırksekiz akçedir. Deri işleme , hamam ve zaviye gelirleri : Onsekiz bin üçyüz dört akçe Kervansarayʹdan Değirmenlerden ayda elli akçe Dinklerden ayda altmış
Yılda Yılda Yılda Ondokuz bin akçe Altıyüz akçe Yediyüz yirmi
Toplam_______________________________________________________________ Orhan Bey imâretinin yıllık geliri : 166.305 Yüz altmışaltı bin üçyüz beş akçe 166.305
Bu gelir Seki gelirinin dışındadır.
306
[10a] Vakıf ve din görevlilerine yapılan ödemeler___________________________ Alaeddin Muslihıddin Veled-i Beşir Sermahfil Muhyiddin 2 2 2 2 2 Hasan Ali Hoca Hafız Süleyman , imâm Veled-i Ali Salahaddin 2 2 2 2 2 Veled-i kilerci Mu‘îd Veled-i Mevlâna Hasan İbrahim Hoşhân
2 2 2 2 2 Abdülvehhâb Kemal İmâm-ı câmi‘ Mevlânâ, muarrif Veled-i Hatîb
2 2 2 2 2 Emir Hasan Yekrek , kâtib Yazıcı Halife Sinan Mehmed 60 60 60 60 60 Müezzin Emir Yavaşca Murad Fakîh Veled-i Bennâ Veled-i Şerif 60 60 60 60 60 Şemseddin Kara Kasım Ulvi Hacı Süleyman Seyyid Ahmed 60 60 60 60 60 Veled-i İvaz Kemal Kallak Çerâg-ı Müezzin Balaban Cemâli 60 60 60 60 60 Cavid Hızır Emir Seyyid Şeyh Ali Seyyid Ahmed 60 60 60 60 60 Sofi Mehmed Şakir Veled-i İmâm-ı çerâğ Mevlevî Muallim Husâm 30 30 30 30 30 Veled-i Satı Mehmed Müezzin Veled-i Menteşe Antebî Veled-i Mümin 30 30 30 30 30
307
Nefer_________
68
Yevmiye
147
[10b] Karaca Kâtib Veled-i Seyfullah Hasan Hacı Beşir Husâm 30 30 30 30 Abdullah Veled-i Ensâri Ser mahfil Veled-i Kuyumcu 30 30 30 30 Mahmut Sinan Pîr Müezzin 20 20 15 15
Her ayda: Üçbin ikiyüz seksen akçe Yılda 39.336 akçe
Vakıf ve din görevlilerine yapılan ödemeler ile eğitim hizmetleri için yapılan masraflar_______________________________________ Nezâret Müderris Seyh-i zâviye Birâder-i Mevlâna 1.200 300 30 150 Hatîb İmâm Kâtib Muallim Mevlâna Mümin 120 60 30 60 60 Müezzin Ulvi Vekil-i harc Câbi Kilerci 60 210 180 90 90
308
Anbarcı Nakîb Yusuf Nakîb Mahmud Hasan 90 60 60 120 İlyas Hızır Paşa Yiğit İsmail 120 30 75 60 Hamza Meremmetci Halil Karaca 60 30 60 30 [11a] Kapıcı Ahırcı Temizlikçi Çanakçı 60 20 50 33 Diğer Temizlikçi Müteveddâti Od-ı kıyye 30 15 10 Toplam görevli otuzüç kişidir. Toplam hâfızlar altmışsekiz kişidir . Yevmiye Ayda üçbin dokuzyüz elliüç akçe , yüz kırk akçe , ayda üçbin ikiyüz seksen akçe Yılda ______________________ Yılda ________________________ Kırkyedi bin dörtyüz seksen akçe Otuzdokuz bin üçyüz kırk akçe Yılda ________________________ 47.480 Toplam ______________________________________________________________ Nâzır , müderris , hâfız ile vakıf ve din görevlileri
Seksenaltı bin yediyüz seksen akçe
Mütevelîlik___________________________ Mütevellîlik______________________ Mevlâna Kâdı, aylık sekizyüz akçe, Mevlâne Kadıʹya senelik yılda dokuzbin altıyüz akçe Dokuzbin altıyüz akçe
309
Bahâ___________________________i Bahâ____________________________ Odun, aş, ekmek için ayda üçyüz Et , günde üç buçuk batman; yirmibeş akçe yılda 1.900 akçe yirmişerden yetmiş akçe eder. Ayda
ikibin yüz akçe. Yılda__________ Yılda ___________
Üçbin dokuzyüz akçe Yirmibeş bin ikiyüz akçe Teffûh _________________ Günde ikişer buçuk Yılda _______________ 900 akçe Buğday döğene , çanakçıya , oduna , kazanları kalaylamaya ve zeytinyağı , bezir ve pamuk ile ahırcı , ekmekçi ve saire için yapılan masraflar her ayda yüz yirmiyedi akçedir. Yılda bin beşyüz yirmi akçe eder. [11b] TOPLAMLARIN TOPLAMI ___________________________________________ Defterlerdeki kayıtlar gereğince vakıf ve din görevlileri ile hizmetlilere yapılan ödemeler ve sâir harcamalar: Yüz otuzdört bin sekizyüz yirmisekiz
134.828
Bakıye____________________________________ Hizmet , ziyafet ve sâir masraflardın sonra kalan Otuzbir bin altıyüz yetmişyedi 31.677
Alişarʹdan ve Yenice argından ak pirinç 17 mud 1 kile İmâret-i Amireʹye sarf olunur. Orhaniye imâretinin toprak gelirleri ______________________________________
İmâret-i Orhaniye
Buğday________________________________________________ Üçyüz kırkdokuz mud onüç kile
310
Ve hârc
ziyâdedi
r, asıld
an bu yıl
tahıl o
nat olm
adığı
için
Ondan____________________________________________________________
Günde ekmek içün oniki kile , ayda Aş için günde üç kile onsekiz mud .Bu hesap üzere yılda. buğday , yılda
İkiyüz onaltı mud eder Ellidört mud eder
Câmegî [Nafaka olarak verilen] ______________________________________ Şeyh ve din görevlilerine verilen
Yüz onbir buçuk mud Toplam gider _______________________________
Üçyüz seksenbir buçuk mud
Toplam______________________________________________________________ Arpa ve yulaf 64 mud 9 kiledir. Bundan vakıf ve dingörevlilerine verilen 48 muddur. Kalan kısım gelen ve giden müsâfirlere sarf edilir.
311
Yılda_____________
18.365
Ve tevliy
et_______
6.932
[12a] Alişan argından yedi mud bir kile [pirinç] hâsıl olmuş , ancak aslında 60-70 mud hâsıl olurmuş. Yenice köy argından 10 mud pirinç hâsıl olurmuş.
Cem‘an_____________________________________________________ Nezaret görevi karşılığı olarak Kadıʹya :
Nezâret_____________________________________________________
Kırk mud buğday Arpa yulaf otuz mud onsekiz kile
Değeri Değeri 2.400 764
Seki köyünün gayrimüslim halkından niyâbet bedeli bin ikiyüz akçe ve günlük imâretden kırk akçe toplam :
14.901 Mütevelli olan Bursa Kadısı için otuzsekiz mud onbeş kile buğday .
Değeri 2.340
Ve günlük imâretden yirmiyedi buçuk akçe sarf olunur. Toplam yıllık dokuz bin altıyüz akçedir.
Cümletân____________________________ 18.532
Harâc__________________ı Maktû‘ vergi Padişah berâtı
312
Maktû‘ Sultanımız nişâniyle gereğince ondokuz bin akçedir ondokuz bin akçe Ve harc ziyâdedür asıldan bu yıl Tahıl ürünü bu yıl iyi olmadığı tahıl onat olmadığı içün gider gelirden fazladır Cümletân_______________ Cümletân_____________ 18.532 18.532
Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir vakıf kaydıdır.
Taktir edileceği üzere burada kaydın bir kısmına yer
verilmiştir. Bu konuda gerekli farkındalığın oluşturulması
için de örneğin bazı yerlerine uzunca (……) şeklinde
geçişlere yer verilmiştir. Yine taktir edileceği üzere bu uzun
örneğin günümüz muhasebe kaydına ise, yine örneğin uzun
olması nedeniyle yer verilmemiştir.
313
2. OSMANLI İMPARATORLUĞU YÜKSELME DÖNEMİ
20. Genel Açıklama
II. Murad’ın ölümü (1451) ve oğlu Mehmet’in tahta
çıkışından sonra Osmanlı Devleti artık bir “İmparatorluğa”
dönüşmüştür. Bundan sonraki gelişmelerle, “devlet” ile
ifade edilemeyecek bir genişlik kazanmıştır. Buradaki
“imparatorluk” teriminin Osmanlılar için geç Avrupa tanımı
olan “emperyal” ve “sömürgeci” manasında değil, etnik ve
sosyal yapısı, takip ettiği cihanşümul siyaset, merkezi idare
ve saltanat sistemi dolayısıyla nedeniyle kullanıldığı da
önemle belirtilmelidir225.
Bu dönem, Osmanlı Devleti’nin İmparatorluk haline
geldiği gelişme dönemini içermektedir. Bilindiği üzere,
gelişme dönemi, siyasi tarihçiler tarafından 1453-1579
yılları olarak kabul edilir. Bu tarihler, İstanbul’un
fethinden, Sokullu Mehmet Paşa’nın ölümüne geçen süreyi
kapsamaktadır226.
1453-1579 tarihleri arasında bir başka ifade ile
Osmanlı İmparatorluğunun Yüksel Dönemi sürecinde yedi
padişah devletin başında bulunmuştur. Bunlar; 1444-1446
ve 1451-1481 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet (II.
Mehmet), 1481-1512 yılları arasında II. Bayezıd, 1512-1520
yılları arasında Yavuz Sultan Selim (I. Selim), 1520-1566 225 Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, İstanbul: Osmanlı devleti ve Medeniyeti Tarihi Serisi No: 1, Yıldız Matbaacılık, 1994, s. 22. 226 Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi Cilt 2, 2. Baskı, İstanbul: Süryay Sürekli Yayınlar A.Ş., 2000, s. 47.
314
yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman (I. Süleyman),
1566-1574 yılları arasında II. Selim, 1574-1595 yılları
arasında III. Murad ve son olarak da 1595-1603 yılları
arasında III. Mehmed’dir227.
Yükselme döneminin en önemli hadiselerinden biri bu
dönemin aynı zamanda başlanıcını da oluşturan
İstanbul’un Fethi’dir.
Genel olarak, yükseliş döneminde Osmanlı’nın
Avrupa’da söz sahibi olmağa başladığı da görülmektedir.
Nitekim, yükseliş döneminde, Osmanlı İmparatorluğu,
Avrupa’da Almanya ve İspanya’da tahta geçen Habsburg
hanedanı ve Moskova Çarlığı ile birlikte Avrupa
diplomasisinde söz sahibi olmağa başlamıştır.
İmparatorlukta devlet düzenindeki reformlar ve yasarlın
titizlikle uygulanması zamanın ideal devletini ortaya
çıkartmıştır.
Siyasi tarih açısından yükseliş döneminin sona erdiği
1579 yılında III. Murat padişahtı. Bu padişahın 1595
yılında ölümü üzerine, tahta oğlu III. Mehmed geçmiştir.
1603 yılına kadar Padişah olan III. Mehmed zamanında
uzun süre Eflak, Boğdan dolayısıyla Avusturya ile savaş
durumu devam etmiştir. 1599 yılından sonra da, Avusturya
sınırında süreklilik gösteren savaşlarla, önce Gürcistan’daki
karışıklıklar, sonra da İran ile başlayan savaşlar eklendi.
Sürekli savaşların ülkenin ekonomik durumunu bozduğu
227 Meydan Lorusse, Cilt: 9, İstanbul: 1972.
315
bilinmektedir. III. Mehmed’in 1603 yılında ölümünden
sonra yerine I. Ahmet padişah olmuştur.
XVI. Yüzyıl sonlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun
sınırları, Avrupa’da Bosna’yı, Macaristan’ın kuzeyindeki
Zitvatoruk’u, Besarabya’nın kuzeyinde Podolya’yı
Karadeniz’in kuzeyinde Kırımı’ı, doğusunda Kafkasya’yı
Doğu’da Tebriz’i ve Hazar Denizi’ne kadar uzanan alan,
Güney’de Arap Yarım adasını ve Mısır’ı içine alıyor ve Kuzey
Afrika’da Mısır, Trablusgarp, Tunuz, Cezayir’i kapsıyordu.
XVI. yüzyıl sonlarında İmparatorluğun egemenliği
altındaki toprakların alanı 19,9 milyon kilometrekare228,
dolayında, yaşayan nüfusun ise 20 milyon dolayında
olduğu belirtilmektedir.
21. Yükselme Döneminde Siyasi Yapı229
Osmanoğulları Yıldırım Bayezid Bey çağında birden uç boyu
devletinden Rum toprakları sultanlığına sıçramayı
denediklerinde Timur'un istilası sonucunda parçalanıp
dağılma tehlikesine düşmüşlerdi. XV. yüzyılın ilk yarısında
Osmanlılar bu büyük sarsıntıyı atlatıp devleti sağlam bir
şekilde tekrar ortaya çıkarmayı başardılar, 1451'de babası
Sultan Murad'ın ölümü üzerine ikinci defa tahta, oturan
228 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, İstanbul: Cilt:8, 1994, s. 16. 229 Metin Kunt, Suraiya Faroqhi, Hüseyin G. Yurdaydın ve Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi 2 Osmanlı Devleti 1300-1600, 5. Basım, İstanbul: Cem Yayınevi, 1997, s. 78-82.
316
Sultan Mehmet’in tek hedefi Bizans’ın başkenti olan
İstanbul’u almak oldu. Şehzadeliği döneminde İstanbul’un
fethini planlayan II:Mehmet İstanbul’un fethini “devletin
geleceğinin teminatı olarak” görmekteydi230. Osmanlı ülkesi
yeni yönlere doğru büyüdü; devlet ve toplum yepyeni bir
görünüm aldı. Köhne Bizans'ın sönük alevini büsbütün
söndürüp «Fatih» unvanını kazanan Sultan Mehmet,
saltanatının geri kalan otuz yılında da hem fetih siyasetinde,
hem iç düzenlemelerdeki başarılan ile bütün Osmanlı
tarihinin en önemli hükümdarları arasında yer aldı.
İstanbul’u almasıyla «Fatih» diye anılan bu padişahın,
oğullarına ve torunlarına kalan diğer bir unvanı ise «sultan
ül-berreyn ve hakan ül-bahreyn.» İstanbul'un fethi
Osmanoğulları'nın gerçekten iki kıtanın sultanı ve iki
denizin hakanı olmasını sağladı, bu yolda ilk adımı
oluşturdu, İstanbul’u ele geçirip burayı başkent olarak
geliştiren Fatih Sultan Mehmet, siyasetinin bu temel taşını
yerine oturttuktan sonra ülkesinin Rumeli ve Anadolu
kanatlarında uzun süredir direnen bölgeleri kesin olarak
itaate alıp iki kıtanın sultanı oldu, daha tahta geçer geçmez
donanmasını güçlendirmeyi başlıca hedefleri arasında sayıp
Karadeniz'in ve Ege'nin sahillerini ve adalarını mutlak
egemenliğine aldı, iki denizin hakanı olmayı da başardı
böylece. Osmanlı elinin uzandığı yöreleri kesin olarak eline
230 Feridun Emecen, “İstanbul (İstanbul’un Fethi”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 23, 2001, s. 212.
317
geçirdiği gibi ülkesinin içinde de sultanlığını, hükmünü
kayıtsız şartsız kabul ettirerek Osmanlı toprağında güçlü bir
merkezci devlet geleneğinin yerleşmesini sağladı. Bu
bakımdan Asya'da ve Avrupa'da güçlü merkez devlet
kurumlarını oluşturmaya çalışan diğer hükümdarlara örnek
olmasıyla sadece Osmanlılar'ın değil, dünya tarihinin en
önemli kişileri arasına girdi denebilir.
İstanbul kara ve deniz ticareti yollarının tam üzerinde
bulunuyordu. Buranın fethedilmesi ekonomik bir
kalkınmayı da beraberinde getirecekti. Hz. Muhammed’in
İstanbul şehri ile ilgili hadisine mazhar olma gayesini de
taşıyan Fatih Sultan Mehmed bunun için hemen çalışmaya
başladı231.
Bizans’ın gemileri hâlâ, Boğazlarde ve Marmara’da
dolaşıyordu. Aslında bu Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü
zedeliyordu. Fatih Sultan Mehmed1451’de başa geçer
geçmez deniz gücünün eksikliğini ve bu noktada Bizans’ın
çok büyük bir engel olduğunu anlamıştı.
İstanbul’un fethi coğrafi ve siyasi bir gereklilikti. Tabi
bunun yanında fethin uyandıracağı manevi etki de
düşünülmüştü232.
231 İsmet Miroğlu, “Fetret Devrinden II: Bayezid’e Kadar Osmanlı Siyasi Tarihi, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Cilt 10, 1995, s. 210. 232 Emecen, a.g.m., s. 213.
318
İstanbul’u kuşatma hazırlıkları başladı. Büyük
dedesinin Anadolu sahilinde yaptırdığı hisarın karşı kıyısını
inceledi ve boğazı sıkıca elde tutmak üzere bir hisar daha
yaptırmaya karar verdi.
Hisar boğazda gelip geçen gemileri kontrol altına
alacaktı. 1452’de tamamlandı233.
Anadolu'daki kıpırdanmaları bastırdıktan sonra batı
cephesinde Venedik'e, Macaristan'a, Sırbistan'a karşı da
barışçı bir siyaset izleyen Sultan Mehmet'in artık bütün
gücünü ve imkânlarını Bizans'ı almak için kullanmaya niyet
ettiği anlaşılıyor. 1452 yazında Karadeniz boğazındaki
heybetli Boğazkesen hisarı büyük bir gayret ve hızla inşa
edildi. Aynı yıl donanmasını mümkün olduğu kadar
güçlendirmeye çalıştı Sultan Mehmet; Gelibolu'daki
tezgâhlarda yeni gemi yapımına hız verdi. Bizans’ın sağlam
surlarını yıkabilmek için o zamana kadar görülmemiş
büyüklükte topların yapımına çalışıldı.
İstanbul’un alınmasında sultanın tutumunun,
komutanları, gemi yapımcıları, top ustaları, inşaat işçileri,
nihayet bütün ordusunun arasında estirdiği havanın önemi
büyük. Bizans'ın fethi kolay iş değildi. Deniz gücünün kara
gücünü desteklemesi, çağın teknik bilgisinin elverdiği en
gelişmiş silahların ve araçların yapımı gerekiyordu, iki aya
yakın süren kuşatma şuasında da görüldüğü gibi, önceden
233 Emecen, a.g.m., s. 213.
319
görülmemiş, denenmemiş risklere girmekten çekinmeden
süratle karar vermek, kararların aynı hızla uygulanması
için insan gücünü düzenli, ahenkli ve etkili bir şekilde işe
koşmak gerekiyordu.
Bir gecede Beyoğlu sırtlarından aşarak Haliç’e
indirildi Osmanlı gemileri, ve oradan kuşatmanın
sıklaştırılmasına yardımcı oldular.
Fatih Sultan Mehmed’in gemileri karadan yürütüp
yürütmediği tartışılagelen bir konudur. Bunu gerçek bir
“soru” olarak görmeyen ve çok inandırıcı deliller sunan
Mustafa Armağan gemilerin karadan yürütüldüğünü
söylemiştir234.
Macar top ustası Urban'ın meşhur dev topu da
başarılı olmadı; Edirne'den türlü güçlükle ve büyük bir
çabayla getirilen bu top, kuşatmanın başlarında havaya
uçtu. Bizanslılar, Osmanlıların gene bir gecede inanılmaz
hızla inşa edilen yürüyen hücum kulesini bir gün sonunda
yakmayı başardılar.
Şehrin alındığı 20 Mayıs 1453 günü Sultan Mehmet
ise ülkesinin doğal merkezini ele geçirmiş oldu.
Fatih Sultan Mehmed şehirde tam kontrolü
sağladıktan sonra şenlikler yapılmış ve ardından askerlerin
şehirde dolaşmasını engelleyerek halka güven telkin
234 Mustafa Armağan, Ufukların Sultanı Fatih Sultan Mehmed, İstanbul: Timaş Yayınları, 2006, s. 77-85.
320
etmiştir. Halkın din ve ananelerini özgürce
yaşayabileceklerini söyleyerek esirlerden bir kısmını fidye
ile kurtarmıştır. Georgias Skolarios’u patrik asası ve tacı
vererek Hıristiyan dinine saygı duyduğunu göstermiştir.
Yahudi ve Ermeni cemaatlerine de bir kısım haklar vererek
cemaatle bir denge kurmuştur. Tarihçiler Fatih Sultan
Mehmed’in patrikliğin devamına izin vermesinin altında
siyasi ve içtimai bir plan olduğunu söylemektedirler.
Böylelikle Sultan Mehmed Avrupa’da Hıristiyan birliğinin
toparlanmasına engel olacaktı. Balkan Hıristiyanları
üzerinde Latin-Katolik nüfusu önlemeyi planladığı iddia
edilmektedir235.
Kendilerinden önceki Müslümanlar gibi Osmanlılar da
Bizans'ın başşehrini Rumca Konstantinopolis'ten
Arapçalaştırılmış Konstantiniyye diye biliyorlardı. Fakat
Rum halkın ağzında şehre İstanbul da deniyordu. Osmanlı
eline geçtikten sonra da bu iki isim sürdürüldü. Devletin
sonuna kadar şehrin adı resmi yazılarda, mesela paraların
üstünde Konstantiniyye şeklinde geçti.
İstanbul alınana kadar Osmanoğulları’nın belli bir
merkezi, başşehri yoktu. İç Asya steplerinin siyasal
geleneğinde hakan neredeyse merkez orasıdır. Bu gelenek
Osmanlılarda da sürdürüldü. Komşu Türk - İran
devletlerinde olduğu gibi, sultanlar sefere gittiklerinde
235 Miroğlu, a.g.m., s. 218.
321
hazinelerini, kâtiplerini, devlet yazışmalarını, hatta bazen
haremlerini de götürüyorlardı. Yani merkezi oluşturan
öğeler de padişahlarla yürüyordu. Diğer yandan padişahın
bir merkezi olsa da bu merkez, dönemlerin gereklerine göre
değiştirilebiliyordu.
İstanbul alındıktan sonra da eski başkentler Edirne
ve Bursa'nın bu özel durumu sürdürüldü. Üç şehirde de
sultanın sarayları vardı; fakat İstanbul, Anadolu ve
Rumeli'yi birleştiren doğal merkez olduğundan Fatih Sultan
Mehmet'in başlıca şehri oldu. Fatih Sultan Mehmed
İstanbul’un bir an evvel iskân edilmesini ve
kalkındırılmasını istiyordu. Sarayların, camilerin,
medreselerin, çarşıların en büyüğü İstanbul'da inşa edildi.
Fatih Sultan Mehmed İstanbul’un süratle imarı
yönünde emir verdi. Şehir halkına vergi muafiyeti getirerek
halkın kaçmasını engelledi. Zorunlu ya da gönüllü
sürgünlerle Osmanlı başkentini canlandırdı236.
Bir defa daha gözden geçirelim. Her vakfın iki ana
unsuru var. Cami, medrese, hastane, imaret gibi dini,
toplumsal, eğitim kurumları para harcamayı gerektiren ve
vakfın asıl gayesini oluşturan binalar. Öle yandan her
vakfın gelir kaynağı da bulunması gerek ki, ortaya konan
236 Feridun Emecen, “Kuruluştan Küçük Kaynarcaya Osmanlı Siyasi Tarihi”, Osmanlı Devleti Tarihi, Ekmelddin İhsanoğlu (Editör), İstanbul: 1999, s. 23. Ayrıca bkz. Feridun Emecen, “İstanbul (İstanbul’un Fethi”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 23, 2001, s. 213.
322
kurumlar yaşatılabilsin. Çoğu vakfın gelir kaynağı arasında
köylerin tarımsal gelirleri yer alıyordu. Yani kırsal
alanlardan kentlere bir kaynak aktarımı söz konusuydu.
Fakat birçok vakfın, özellikle en büyük vakıfların hemen
kendi yakınlarında yapılan dükkânlar, hanlar, depolar da
vakfa gelir getiriyordu.
Şehirlerin ticaret, gümrük, sınai üretim gelirlerinin
yüksek rütbeli Osmanlı görevlilerine verilen haslara
katıldığını, en önemli şehirlerin vergilerinin havâss-ı
hümâyûn içinde yer aldığını belirtmiştik. Osmanlı
ülkesinde uluslararası ve yöresel ticaretin canlı olması,
sadece toplumun genel ekonomik durumunu düzeltmeye
değil, aynı zamanda padişahların gelir kaynaklarının
zenginleşmesine ve böylece sultanın devlet içindeki yerini
pekiştirmesine de yarıyordu. Vakıfların ve külliyelerin şehir
hayatını canlandırması, toplumsal, kültürel, ekonomik
yararları yanında dolaylı olarak siyasal hayata da etki
yapıyordu denebilir bu bakımdan.
1453'ten itibaren Selim II'nin Edirne'deki Selimiye'si
dışında en Önemli Osmanlı külliyeleri İstanbul'da
oluşturuldu. Fatih Sultan Mehmet çağında padişahın
önderliğinde vezirlerin ve paşaların da katkısıyla yürütülen
geliştirme çabası sayesinde İstanbul kısa sürede mamur,
canlı, hareketli, yüksek bir kültür seviyesine sahip bir şehir
oldu yeniden. Şehrin Bizans çağında gittikçe azalan
323
nüfusunu takviye için diğer Osmanlı ellerinden, ya da Fatih
Sultan Mehmet döneminde ele geçirilen yörelerden sürgün
yoluyla her dinden binlerce kişi getirildi. Özellikle hünerli
ya da ticarette becerikli, ilim - irfan sahibi, sanatçı kişilerin
Osmanlı başşehrine yerleşip yeni yapılmakta olan binalara
can vermesine özen gösterildi.
22. Yükselme Döneminde İktisadi Yapı
Osmanlı devleti’nin yükseliş dönemindeki güçlü siyasi
iktidarı iktisadi durumuna da yansımıştı. Bir buçuk asır
boyunca paranın değeri değişmemişti. Vergi miktarları ve
fiyatlar değişmeyerek aynı kalmıştı. Bunda devletin
siyasette ve askeriyede merkeziyetçi olup, iktisatta ve
idarede adem-i merkeziyetçi bir tavır takınması etkili
olmuştur. 35 milyona yakın nüfusu ile Dünya’nın en
kalabalık ülkelerinden birisi haline gelmiş ve şehirleşme
hareketleri hızlanmıştır237.
Kendine özgü bir dinamiğe sahip ve devletin ancak
belirli bir ölçüde yönlendirebildiği bir ekonomi, Osmanlı
lmparatorluğu'nun düşünürlerine tamamen yabancı bir
kavramdı. Ayrıca o dönemde özerk gelişmeye doğru
gitmekte olan bir ekonominin bulunduğu da pek
söylenemez. Osmanlı imparatorluğunda tüketilen gıda
maddelerini yetiştiren köylüler, ürettikleri ürünlerin
237 Sebahattin Zaim, “Yükselme Devrinde Osmanlı Devleti’nin İktisadi Durumu”, Osmanlı, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s. 32-33.
324
miktarını genellikle piyasadaki fiyat düzeyine göre değil, ev
halkının gereksinmelerine göre ayarlardı. Üstelik merkezî
devletin vergi talepleri üretilen ürün miktarını belirlemekte
küçümsenmeyecek bir rol oynamaktaydı. Bununla birlikte
ekonominin oldukça küçük bir bölümünü oluşturan
bölgelerarası ve uluslararası ticarette -en azından 16.
yüzyılda- bugünkü kapitalist dünya ekonomisini andıran
bazı öğeler önümüze çıkmaktadır. Bu durumda 15. veya 16.
yüzyıl Osmanlı ekonomisini ele alınca, temel süreçlerin
bugün bildiğimiz ekonomik süreçlerden epey farklı
olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Özellikle 'ekonomi
tarihi'ni 'sosyal tarih'ten ayırmak bu durumda oldukça
yapay kalmaktadır; çünkü kapitalizm Öncesi bütün
ekonomilerde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğunda da
sosyal ilişkiler ekonomik süreçleri belirlemektedir.
Ekonomi tarihinin temelinde 'saymak' ve 'ölçmek' gibi
işlemler yatmaktadır. Nüfus ve gayrı safi milli hasıla temel
değişkenleri oluşturmaktadır, oysa tarıma dayanan bir
ekonomide bu kavram gayrı safı tarımsal hasıla şeklinde
yorumlan-malıdır. Ancak aynı zamanda ticaret hacmi,
toprak dağılımı veya ücretlerle ilgili sayısal veri de gerekli
olmaktadır. Bununla birlikte Osmanlı iktisat tarihçileri
ancak çok sınırlı ölçüde sayısal veri elde edebilmişlerdir.
Bazı konularda kaynak bulunamamıştır. Ayrıca mevcut
kaynaklardan çıkarılabilen sayısal veriler, çoğu kez
yeterince işlenmiş değildir. Buna rağmen belirli miktarda
325
sayısal veriler üzerinde kurulmuş bazı araştırmalardan
yararlanabiliriz: Ömer Lütfi Barkan238, 16. yüzyıl
İstanbul'unda geçerli olan yiyecek fiyatlarını bir grafikte
toplamıştır. Halil Sahillioğlu239, Robert Mantran, André
Raymond, Özer Ergenç240 ve Şevket Pamuk241 çeşitli
Osmanlı paralarının zaman içinde nasıl değer
değiştirdiklerini göstermişlerdir. Eşya fiyatları konusunda
Murat Çızakça242'nın ipek fiyatlarına ilişkin çalışması vardır.
Ayrıca işlemek için ömrü vefa etmediği halde, Ömer Lütfi
Barkan İnşaat endüstrisinde geçerli olan ücretler hakkında
bir hayli veri toplanmıştır. Yine de nüfus ve gayrı safi
tarımsal hasıla hakkında henüz global sayılar
verilememektedir. Böyle değişkenlerin artıp azaldığı kesin
sayılar olmasa bile, genellikle bunlar kabataslak olarak
bilinmekle ve bu gibi bilgiler gelişmenin kaba hatlarını
çizmekte bize yardımcı olmaktadır.
238 Ömer Lütfi Barkan, “XVI. Asrın İkinci Yarısında Türkiye’de Fiyat Hareketleri”, Belleten, XXXIV, 136, 1970, s. 557-608. 239 Halil Sahillioğlu, “Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-1750)”, Gelişme Dergisi (Özel Sayı), 1978-1979, s. 1-38. 240 Özer Ergenç, “XVI. Yüzyılın Sonlarında Osmanlı Parası Üzerinde Yapılan İşlemlere İlişkin Bazı Bilgiler”, Gelişme Dergisi (Özel Sayı), 1978-1979, s. 86-97. 241 Şevket Pamuk, “Money in the Otoman Empire”, 1326-1914, Halil İnalcık ve Donalt Quataerk Yay., Cambridge: An Economic and Social History of the Otoman Empire, 1300-1914, 1994, s. 947-986. 242 Murat Çızakça, “Bursa İpek Sanayinin Maliyet Yapısı Üzerinde Düşünceler ve Ham İpek Fiyatları (1550-1650)”, Gelişme Dergisi (Özel Sayı), 1978-1979, s. 98-110.
326
XV. Yüzyılda Bursa’da İranlı tüccarların varolduğunu
tereke defterlerinden243 anlamak mümkündür. İran’dan
gelen Gilân ve Mâzenderân ipeğini Bursa’ya getiren
tüccarlar burada yakın doğunun en büyük ipek
pazarlarının oluşmasına yardımcı olmuşlardır244.
1530 Yılında şehirde 8 imaret, 22 medrese, 18 camii,
130 mescid, 10 zaviye ve 10 büyük han bulunduğu ifade
edilmektedir. İpek sanayi sayesinde yıldızı parlayan
Bursa’ya her yıl Anadolu ve Suriye’den 1000 deveden fazla
ipek getirildiği ve bu ipeklerin Bursa’da işlenerek başka
diyarlara götürüldüğü kimi kaynaklarda söylenmektedir245.
15. Yüzyıldan 16. yüzyılın sonuna kadar Osmanlı
ekonomik hayatını canlı bir şekilde göstermek açısından
tarım, ticaret, ulaşım gibi konuların ayrı ayrı tarihçelerini
yazmak yararlı olabilirdi246.
İslam Hukuku’nun, mülkiyet anlayışına göre, "gökte
ve yerde mevcut her şey Allah’ındır. İnsanlar bunlardan
yararlanırlar" hükmü geçerlidir. Bununla beraber, İslam'da
243 Tereke Defterleri (Metrûkat Defterleri): Ölen Müslümanların arkada bıraktıkları mallarının tespiti ve taksimini yapan kadı defterlerine denir. İmparatorluğun değişik yerlerinden gelerek Bursa’da ölen tüccarların mefrûkâtıda tereke defterine işlenir. Bu nedenle tereke defterlerinde şehrin ticaretine, tüccarların menşei, getirdikleri malların nev’i ve miktarları hakkında güzel bilgiler elde etmemiz mümkündür. Halil İnalcık, “XV. Asır Türkiye İktisadı ve İçtimai Tarihi Kaynakları”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, No. 15/1-4, 1953-1954, s. 51-67. 244 Halil İnalcık, a.g.m., s. 51-67. 245 İnalcık, “Bursa”, a.g.m., s. 447. 246 Kunt v.d., a.g.e., s. 147-148.
327
özel mülkiyet hakkının da kabul edildiği ve "bir kimse özel
araziyi ihya ederse ona malik olur" hükmünün var olduğu
bilinmektedir. Türkler'in İslamiyeti kabulünden sonra,
toprak mülkiyeti anlayışının genellikle İslam hukukunun
etkisi altında kaldığı, örneğin, Selçuklular'da toprak ve
halkın Sultan'a ait olduğu, toprağı işleyen halkın, o toprağa
geçici olarak, çalışmak ve ekip biçmek koşulu ile sahip
olduğu bilinmektedir247.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselme döneminde,
topraklarının aşağıdaki biçiminde tasnif edildiği
görülmektedir248.
1. Miri Arazi: Has, zeamet ve tımar olarak bir hizmet
karşılığında vezir, kumandan ve çeşitli tımar sahiplerine
verilen arazilere denilmektedir249. Tüm hakları devlete ait
olan arazidir. Beytülmal arazisi de denilir. Tasarruf hakkı
mutassarrıflara ihale edilen arazidir. Miri arazinin
tasarrufu tımar düzeni ile yapılmakta olup, bu düzen
"azami ve asgari sınırları yasalarla belirlenmiş vergi
gelirlerinin tahsil edildiği birimler" den oluşmaktadır. Ö.
Lütfi Barkan'a göre tımar düzeni, "geçimlerini ve
hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere, bir kısım
askerlere (sipahi) ve memurlara, kendi nam ve hesaplarına
tahsil salahiyeti ile birlikte tahsis edilmiş olan dirliklerdir." 247 Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi, Cilt: 1, İstanbul: 1995, s. 47-48. 248 M. A. Kılıçbay, Feodalite ve Klasik Dönem Osmanlı Üretim Tarzı, Ankara: 1982, s. 385 v.d. 249 Zaim, a.g.m., s. 35
328
Sipahi aynı zamanda savaş sırasında kendi dirliğinde
yaşayan köylülerden belirli sayıda asker ile savaşa gitmeyi
kabul eden kişidir.
Bu dirlikler defterde kayıtlı gelirlerine göre üçe
ayrılmaktadır.
- Tımar: Yıllık geliri 19.999 akçeye kadar olan
dirliklerdir. 1528’de yani Kanuni Sultan Süleyman
devrinde tımarların sayısı 37.521’dir. Toprakların % 87’i
de tımar sistemine tabidi250.
- Zeamet: Yıllık geliri 20.000-99.999 akçe arasında olan
dirliklerdir.
- Haslar: Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan
dirliklerdir.
Haslar üç kısma ayrılır: 1- Padişahlara ait dirlikler, 2-
Vezirler, beyler, beylerbeyleri, divan-ı hümayun üyelerine
ait dirlikler ve 3- Sultanlara tahsis olunan dirlikler.
Miri arazide, tarımsal üretimi köylü yapar, bu
köylülere reaya denir. Reaya toprağın sahibi değildir.
Vilayet, sancak yasalarında çoğunlukla reaya-sipahi
arasındaki ilişkilerin düzenlendiği görülmektedir. Resmi
çift, resmi ganem, öşür ve salahiye, resmi kovan gibi
vergileri ödeyenler bu dirliklerdeki reayadır. Buralarda
250 Zaim, a.g.m., s. 36.
329
yerleşik gayri müslimler de ayrıca cizye adı ile vergi
ödemekle yükümlü olmuşlardır.
Miri arazinin doğuşunun üç biçimde olduğunu da
belirtmek gerekmektedir. Bunlar, fetih ile elde edilen
araziler, mirasçısı varizsiz ve borçsuz vefat eden kişiden
kalan araziler, müruru zamanla, malikleri kim olduğu
bilinmez hale gelen arazilerdir.
2. Mülk Arazi: Buna malikane uygulaması da
denilmektedir. Malikane sözcüğü ile anlatılmak istenen,
Sultan'ın belirli bir kısıtlama ya da yükümlülük
getirmeksizin, toprağın mülkiyetini bir mülkname ile bir
kişiye vermesidir. Padişah ailesi, yüksek dereceli devlet
memuru, uç beyleri, malikane sahibi olabiliyorlardı. Mülk
arazinin miras olarak kalabildiği, vakıf haline getirebildiği
anlaşılmaktadır. Bu arazi, beytülmal arazisi iken mülk
haline getirilmiş araziden oluşabilirdi. Fetih sonrasında
gazilere temlik edilen türüne öşür arazisi, gayri müslimlere
bırakılanlara da haraç arazisi denildiği anlaşılmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda, giderek, "eşkincili mülk"
adı verilen bir mülkiyet biçiminde ortaya çıktığı
görülmektedir. Buradaki mülk sahibi, tımarlı sipahide
olduğu gibi, savaş zamanında devletin hizmetine sunmak
üzere belirli sayıda atlı asker (cebelu) beslemek zorundadır.
Bu zorunluluk yerine getirilmezse, mülk alınmaz, ama
mülkün gelirine el konulurdu.
330
3. Vakıf Arazisi: Gelirleri vakfın amacı doğrultusunda sarf
olunan arazi, vakıf arazisidir. Vakıf arazisinin iki türünün
olduğu görülmektedir. İlki, malikleri tarafından vakfa
verilen arazidir, buna arazi-i mevkufe-i sahiha
denilmektedir. İkincisi ise, beytülmala ait miri arazinin bir
kısmının gelirinin vakfa tahsis edilmesi ile oluşur, buna da
"arazii mevkufe-i gayri sahiha" denilmektedir.
4. Metruk Arazi: Metruk arazi, kamuya terkedilmiş arazi
demektir. İki türü olduğu anlaşılmaktadır. İlki, Merkezin
yararlanması için ayrılmış yerlerdir, yollar bu türe örnek
gösterilebilir. Bunlara arazii mürfeka denilmektedir. İkinci
türü ise, belirli köy ve kasabaların ahalisine terk edilen
mer'a, yaylak, kışlak gibi yerler oluşturmaktadır, bunlara
arazii mahmiyye denilmektedir. Kimi sancak yasalarında
mera arazinin korunmasına yönelik hükümler vardır.
5. Mevat Arazi: Kimsenin tasarrufunda olmayan, tarıma
elverişsiz, boş arazilerdir251. Osmanlı İmparatorluğu'nda bu
yüzyıllarda, ekonominin gücü tarımsal ekonomidir.
Yukarıda kısaca toprak mülkiyeti üzerinde durulmuştur.
Bu mülkiyet düzeninde üretim yapılan topraktan elde
edilen tarımsal ve hayvansal üretimin çeşidi ve bu
üretimden alınan vergiler üzerinde konumuz itibariyle daha
detaylı durulmayacaktır.
251 Ayrıntılı bilgi için bkz. İslam Ansiklopedisi, 3. Cilt, s. 345.
331
Osmanlı hayvancılığının büyük bir kısmı konar-
göçerlerin elinde olduğundan bu üretim dalını yerleşik köy
ekonomisinden ayrı olarak ele almamız gerekmektedir. 12.-
15. yüzyılların Anadolu'sunda geniş toprakların köylüler
tarafından terke-dildiği ve sadece konar-göçer tarafından
kullanıldığı varsayılmaktadır. Belirli bir alışına devresinden
sonra Anadolu'nun konar-göçerleri dağlık bölgelerin serin
ve rutubetli ikliminde yaşayabilen melez develer elde etmiş
ve Karadeniz kıyısındaki engebeli araziye dahi
yerleşmişlerdir. Bu durumda Trabzon bölgesi, İran'ın Gilan
bölgesinde veya Cebel Lübnan'da görüldüğü gibi konar-
göçerlere kapalı olan bir dağlık arazi olarak kalamamıştır.
Öte yandan Anadolu'nun her yöresinde sulamasız tarım
mümkün olduğu için daha 16. yüzyılda kışlaklarında ilkel
tarımla uğraşan konar-göçerlere rastlanabilmektedir. Deniz
kenarında bulunan pek çok köy ve kasabanın yazın
yaylalara çekildiği de düşünülürse, Anadolu'da 'göçebe' ile
'yerleşik' hayat arasındaki çizginin pek kesin olmadığı
anlaşılmaktadır.
Çöl çevrelerinde gözlemlenen ve gayet net olarak tarif
edilen göçebe -yerleşik köylü arasındaki iş bölümü,
Anadolu'da pek görülmemekte ve konar-göçerlerin yerleşik
hayata geçmeleri, örneğin İran'da gözlemlenenin tersine
oldukça çabuk olmaktadır.
332
16. Yüzyılda bazı Anadolu konar-göçerleri sadece
kendi gereksinmeleri için değil, piyasa için de hayvan
üretmeye başlamışlardır. İstanbul'da satılan koyunların bir
bölümü, Anadolu konar-göçerleri tarafından kent
pazarlarına sunulmaktadır. Erzurum veya Diyarbakır'dan
gelen sürüler, Kayseri'ye kadar getirilmekte ve Erciyes
yaylalarında bu uzun yolculuktan sonra
dinlendirilmektedir. Osmanlı yönetiminin başlıca kaygısı
İstanbul iaşesiyle ilgili olduğundan, konar-göçerlerin bütün
hayvanlarını oraya getirmeleri, Mühimme fermanlarında
defalarca emredilmiştir. Ancak Bursa gibi Anadolu
kentlerinde ve hatta Rodos adasında da satış imkânları
bulan konar-göçerlerin bu fermanları her zaman
dinlemedikleri görülmektedir.
Anadolu'daki konar-göçerlerin bir başka bölümü ise
ticari maksatla deve yetiştirmişlerdir. 16.-18. yüzyılların
uzun mesafeler üzerinde yapılan kara ticaretinde, genellikle
deveden yararlanılmaktadır. Ancak 16. yüzyılda deveye
karşı talep, genellikle arzdan yüksek olmaktadır. Osmanlı
Devletinin kendi hesabına 'mirî deve' yetiştirmesi herhalde
bu yetersizliklerin bağlamında değerlendirilebilir. Deve
konusundaki yetersizliğin iki nedeni olduğu varsayılabilir:
Osmanlı Devletinin sınırları merkezden uzaklaştıkça,
ulaşım gereksinmeleri artmaktadır. Ayrıca 16. yüzyılda pek
çok konar-göçerler, gittikçe kalabalıklaşan bir çevrede
yerleşmek zorunda kalmışlardır. Bu durumda deve arzının,
333
artan gereksinmelere cevap verememesi şaşırtıcı bir şey
değildir252.
23. Yükselme Döneminde Mali Yapı
Osmanlı Devleti'nin temeli atılıp, idari, askeri, adli
sahalarda devlet teşkilatı yapılırken, mali teşkilat da
kurulmuştur. Zamanla devlet teşkilatları ile maliye teşkilatı
da gelişmiştir.
Osmanlı maliyesi, miri hazine veya dış hazine, iç
hazine ve enderun hazinesi olmak üzere üç kısımdır. Miri
veya dış hazinenin vazife ve salahiyeti umumi varidat
toplamak ve icap eden masrafları yapmaktı. Diğer iki
hazine padişaha ait hazinelerdir.
Devletin gelirleri merkezi hazine ile tımar kesimi ve
vakıflar arasında dağılmaktaydı. Her padişah döneminde
yapılan nüfus sayımları devletin gelir yapısını belirlemede
çok büyük önem arzetmekteydi. Yıllarca süren bu sayımlar
sonunda Tapu Tahrir Defterleri oluşturulur ve bu
defterlerde devletin toplam vergi geliri ve bunun dağılımı
belli olurdu253.
İlk Osmanlı Devleti maliye teşkilatı, Çandarlı Kara
Halil ve Kara Rüstem tarafından I. Murat Gazi zamanında
yapılmış, hududun genişlemesi, ihtiyacın fazlalığı, çeşitli
252 Kunt v.d., a.g.e., s. 166-167. 253 Zaim, a.g.m., s. 36.
334
hizmetlere ihtiyaç duyulması üzerine, gelir ve giderin çeşidi
artmıştır254.
Esnek fakat istikrarlı bir yapıya sahip olan Osmanlı
Maliyesi fethedilen yerlerdeki farklılıkları da göz önüne
alarak bir “bütünleşme” sağladığı belirtilmelidir255.
230. Defterdar
Türk ve İslam devletlerindeki “müstevfiliğe” Osmanlı
Devleti’nde defterdarlık denildiğini görmekteyiz. Osmanlı
Devleti müstevfi yerine İlhanlılarda kullanılan “defterdâr-ı
memâlik” kelimesini almayı tercih etmiştir256.
Defterdarın, bugünkü karşılığı Maliye Bakanlığı
olmaktadır. Defterdardan sonraki hazine yetkisi olan
"Başmuhasip" devletin en yetkili maliyecilerindendir.
Defterdarlık siyasi, başmuhasiplik teknik bir makamdır.
Başmuhasip defterdarın hazine aleyhinde vereceği karara
itiraz edebilir257. Önceleri sadece bir defterdar varken devlet
büyüyüp defterdar sayısı da artmıştır. Çünkü mali işlerde
254 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara:Ç 1998, s. 362. Ayrıca bkz. Ziya Karamursal, Osmanlı mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara: 1989, s. 1 v.d. 255 Zaim, a.g.m., s. 36. 256 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta: 1997, s. 83. 257 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 325.
335
devletin büyümesiyle çoğalmıştır. İkinci defterdarlık Fatih
Sultan Mehmed döneminde kurulmuştur258.
Başdefterdarlıkta çalışan memurların sayısı XVIII.
asır sonlarında bin küsurdu. Yalnız Büyük rûz-name
,baş muhasebe ve Anadolu muhasebesi denilen en önemli
üç dairede 2507'şer memur bulunuyordu. Eyalet
defterdarlıklarında da çok sayıda memur çalışırdı. Mesela
1715'de Şam eyaletlerinde defterdarlık ve evkaf
memurlarının sayısı 2374 idi. Kanun mucibince, her sene
baş defterdar devletin geliri ve gideri hakkında padişaha
bilgi verirdi. Defterdarlıkta , gelir ve giderlerle ilgili çeşitli
defterler tutulurdu. Her deftere ait ayrı kalem vardı. XVI.
asrın ikinci yarısında 24 kalem denilen daire vardı259.
Defterdar mali işlerin sorumlusu olduğu için, bir kısım
özelliklere sahip olması gerekmekteydi. Ağır başlılık,
rüşvetten uzak durma, haysiyetli, vakar sahibi, kalem
işlerinden anlayan, hazinenin gelirini attırabilecek ve
maaşları zamanında ödeyebilecek kabiliyette birisi
olmalıydı260.
Her yıl, her kazadaki vergilerin toplamını gösteren
"tekalif-i örfiye defteri" iki nüsha olarak düzenlenirdi. Asıl
nüsha İstanbul'da defter-hanede, devlet arşivinde saklanır,
258 Mübahat Kütükoğlu, “Defterdar”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 9, 1994, s. 95. 259 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 325. 260 Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadi Yapısı”, Osmanlı Devleti Tarihi, Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör), İstanbul: Cilt 2, 1999, s. 515.
336
ikinci nüsha ait olduğu kazanın mahkemesinin arşivine
konulurdu261.
Defter-hanede her eyaletin büyük bir dolabı vardı. O
eyaletin defterleri kronolojik sıraya konularak bu dolapta
saklanırdı262.
231. Eyalet Defterdarlıkları
Merkezdeki üç defterdarlıktan ayrı olarak, eyaletlerde de
maliye defterdarlıkları vardı. Bu defterdarlıklara kenar
defterdarlığı da denilirdi. Onyedinci asır sonlarına kadar bu
eyalet defterdarlıkları şunlardı :
a) Arap ve Acem defterdarlığı: Yavuz Sultan Selim'in
Doğu Anadolu ve Suriye'yi fethi üzerine tesis edilmiş olup ,
merkezi Halep'tir. II. Selim devrinde bu defterdarlık beş
defterdarlığa ayrıldı. Bunlardan biri, yine Halep
defterdarlığı olarak kaldı.
b) Diyarbakır Defterdarlığı
c) Şam Defterdarlığı
ç) Erzurum Defterdarlığı
d) Trablusşam Defterdarlığı
261 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 325. 262 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 325.
337
III. Murat devrinde (1574) merkezdeki Anadolu
Defterdarlığından iki kenar defterdarlığı meydana gelir.
e)Karaman Defterdarlığı
f) Sivas Defterdarlığı
Daha sonraları, diğer eyaletlerde de defterdarlık teşkil
edilmiştir263.
232. Osmanlı Devleti Hazineleri
2320. İç Hazine
Buna Saray hazinesi, veya Enderun-u Hümayun hazinesi
de denilirdi. İç hazine, hazinedarbaşı veya hazinekethüdası
mesuliyeti altındaydı. Her sene sonunda dış hazine, yani
maliye hazinesinde kalan fazla para iç hazineye konulurdu.
Kanuni Sultan Süleyman her zaman iç hazine mevcut
hazineleri almadığından, Vezir-i Azam Rüstem Paşa
tarafından iç hazinenin bir şubesi olarak Yedikule de bir
hazine yapılmıştı. Dış hazinenin parası yetişmezse Vezir-i
Azamın arzı ile içi hazineden ödünç para alınırdı. Bu para
iki kazaskerin huzurunda vezir-i azam ve başdefterdar
tarafından mühürlenen (temessük denilen) senet
karşılığında çıkartılırdı.
263 Mehmet Zeki Pakalın, “Defterdar”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü-I, 2. Baskı, İstanbul: MEB Devlet Kitapları, Milli Eğitim Basımevi, Cilt: 1, 1971, s. 411-418.
338
İşlem hemen kaydedilirdi. Çalışan görevliler sıkı bir
aramadan geçirilir öyle çıkabilirlerdi. Hazinenin kontrolü
hazinekethüdası tarafından yapılırdı. Yeni padişah göreve
geldiğinde hazineye giderek teftişte bulunurdu264.
İç hazineden alınan bu borçlar çoğu zaman
ödenmemiştir. Çünkü savaşlar yüzünden dışhazine açık
vermeye devam etmiştir. 18. asırda iç hazinede boşalmıştır.
18. asır sonlarında, dış hazinenin iç hazineye 42 milyondan
fazla borcu vardı.
Altın ve gümüşün haricinde kıymetli altın ve gümüş
eşyalarda, halılarda vardı. İç hazinenin alamadığı değerli
mücevherler, ziynet eşyaları Has Oda Hazinesi, Bodrum
Hazinesi, İfraz Hazinesi, Çilehâne Hazinesi denilen yerlere
koyulurdu. Ayrıca Has Ahur Hazinesi de değerli eşyaların
saklandığı bir diğer hazinedir265.
Bundan başka Dâr-üs saade ağasının nezareti altında
"Dolap" ismindeki haremeyn evkafı hazinesine de, dış
hazinenin 1,5 milyon borcu vardı. Bu hazineden haremeyn
evkafı işlerine bakanların maaşları ile masrafları
karşılanırdı.
Bu iki iç hazineden başka, yine Saraya ait harem-i
hümayun veya "cîb-i hümayun hazinesi" denilen bir başka
264 Cengiz Orhonlu, “Hazine”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 17, 1998, s.130. 265 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Osmanlı Devleti Maliyesinin Kuruluşu ve Osmanlı Devleti İç Hazinesi”, Belleten, İstanbul: Cilt XLII, Sayı 165, s. 73-79.
339
hazine daha vardı. Bunun sorumlusu sır katibi idi. Buranın
varidatı her sene, irsaliye hazinesi ismiyle Mısır'dan gelen ve
padişahların cep harçlığı olan paraydı. 1660'da Mısır
hazinesinden gelen paranın miktarı 600.000 altındı266.
XVII. yüzyıl ortalarında yaklaşık 110 görevlinin İç
Hazine de görevlendirildiğini görmekteyiz. Anadolu ve
Rumeli de bulunan vilayetler yerel ihtiyaçlarını karşılar
artan parayı da merkeze gönderirlerdi. Vilayetin merkeze
gönderdiği yıllık gelire de hazine adı verilmektedir. Bağdat
hazinesi, Diyarbekir hazinesi gibi. Kendi ihtiyaçlarını bir
şekilde karşılayamayan vilayetlere İstanbul ya da komşu
vilayetlerden ek hazine gönderilirdi ki açıklarını
kapatsınlar267.
2321. Dış Hazine (Birun Hazinesi- Miri Hazine)
Devletin esas hazinesidir. Bu hazineye hazine-i âmire de
denilmekteydi. Defterdar ve veziriazamın sorumluluğu
altındaydı. Devletin gelirlerinin toplanması yani iltizâm
işlerini yürüten kurum da yine hazine-i âmire dediğimiz dış
hazine idi268.
Bu hazine, devletin tahsil ettiği şer'i ve örfi vergilerden
meydana gelirdi. Maliye hazinesi, Sarayın içinde Bab-ı
266 Uzunçarşılı, a.g.e., Cilt III, s. 332 v.d. 267 Orhonlu, a.g.m., s. 131. 268 Ünal, a.g.e., s. 88.
340
hümayundan girince sağ tarafta bulunurdu. Zamanla
buradan Divan-ı hümayun yanına taşınmıştır. Divan-ı
hümayun toplantılarında açılır, toplantıdan sonra
Sadrazamdaki mühür-i hümayun ile mühürlenirdi. Dış
hazine defterdarın mesuliyeti ve sadrazamın nezareti
altında bulunuyordu269. Serhâzin denilen hazinedarbaşı
defterdara karşı sorumlu idi270.
Dış hazineden para çıkmasının usûlü vardı. Çıkacak
para nereye verilecekse, defterdarın imzasıyla sadrazam arz
olunur ve onun tarafından mutlaka pençe denilen buyruldu
yazılır ve bunun üzerine konulan sadr-ı azam "sah" işareti
konulduktan sonra sergi halifesi olan veznedar tarafından
para ödenirdi. Yani yalnız sadrazamın buyruldusu ile veya
yalnız defterdarın imzasıyla para verilmezdi.
XVI: yüzyıl sonunda itibaren hazine-i âmire
ihtiyaçlarını birun hazinesi karşılayamayacak duruma
gelmişti. Bunun üzerine Enderun Hazinesine yardım için
başvurulmuştu.
Miri hazineden her gün hazine tezkiresi ile çıkan
paraların, sergi pusulalarını sergi halifesi her akşamüzeri o
günkü iratlarınla beraber getirip defterdara verirdi. O da
masrafları pusulalarıyla hazine tezkirelerini karşılaştırarak
hazine tezkirelerine mahsup çekip ruznamcedeki
269 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 20. 270 Orhonlu, a.g.m., s. 130.
341
hükümsüz evrakların saklandığı yerde saklanması için
oraya gönderirdi.
III. Selim Han zamanında Nizam-ı cedid isminde
askeri teşkilat kurulunca, buraya ayrılan bir takım vergiler
dolayısı ile yeni bir hazine kurulup buna "İrad-ı cedid"
hazinesi adı verilmiştir271.
Bu hazine için ruznamçe-i hümayundan memurlar
tayin edildi. Bu hazinenin çalışması ile ilgili kurallar
konuldu.
Dış hazinenin mühimmat için alınan kürk, hil'at,
kise, kağıt, kalem vesaireyi hazinedar başı, kağıtçı başı
mübaya ederler ve her ay bu mübaya ait ibraz edilen
senetlerle ruznamce-i hümayundaki masraflar
kapatılırdı272.
Maliye hazinesine para gireceği zaman, bunların kalp
ve noksan olup olmadığı, "vezzan" denilen veznedar
tarafından tetkik ve muayene olunurdu. Altın ve gümüş
paranın sahih ve halis olup olmadığını anlamak için,
divanda daima bir kızgın ateşli mangal ile bir demir soba
bulunurdu. Memurlar paraları tartarak alırlardı. Yirmi
duka veya sultani karşılığı olan bin akçe sayıldıktan sonra,
terazinin bir gözüne konurdu. Terazinin en öteki gözüne de
kalan akçeler konularak tartılırdı. Para teslim alınırken bin 271 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 368. 272 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 369.
342
akçeden fazlası sayılmaz, bu usulle alınırdı. Sultanilerle,
eşrefiler halis altın olduklarından sayılarak alınırlardı.
Padişah sefere girerken, baş defterdar da yanında
bulunurdu273.
XVI. Yüzyıldan itibaren hazine daha geniş manada
kullanılmaya başlanmıştır. Savaşa giden ordudaki
askerlerin giderlerini karşılamak maksadıyla ordu ile
birlikte padişahın yanında savaşa giden ruznamcecilerden
söz edilebilir. Gönderilen hazineye ise “Ordu Hazinesi” adı
verilmiştir. Ordu sefere giderken Ruznâmçe de denilen
hazine defterlerine ordunun gelirleri-giderleri günlük
harcamaları not edilmiştir. Ordu hazinesi hakkında bir fikir
vermesi açısından Lala Mustafa Paşa’nın 1578 İran
seferinde 26 deve katarına sırf bu hazineyi taşıması için
tahsis ettiği örneğini verebiliriz274.
233. Miri Hazine Daireleri
Osmanlı maliyesinin işlerini yapan dairelere kalemde
denilirdi. Maliye teşkilatındaki kalemlerin sayısı zamana
zaman değişiklik göstermiştir. Devlet gelir ve giderlerinin
çeşit olarak artması yeni kalemlerin kurulmasına sebep
olmuştur.
273 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 370. 274 Orhonlu, a.g.m., s. 132.
343
2330. XVI. Yüzyılın Ortalarında Maliye Kalemleri
Ruznâmce-i evvel ve sanî kalemleri, Rumeli muhasebesi
kalemi, Anadolu muhasebesi kalemi, Mukalebe kalemi,
Mukataacı-i evvel kalemi, Mukataacı-i sânî kalemi,
Mevkufatcı, Varidatçı, kıla tezkirecisi, tezkireci-i ahkam-ı
Rumeli, Anadolu mukata-i evvel kalemi, Anadolu
mukataacı-i sânîsi, Anadolu üçüncü mukataacısı, Anadolu
mevkufatcısı, Tezkirici-i ahkam-ı Anadolu, Mukataacı-i
evvel, Mukataacı-i sânî, Mukataacı-i sâlis, Tezkireci-i
ahkam, Tezkireci., Kale tezkirecisi Mevcudatcı, Teslimatçı
kalemleri, Divitdar275
Bu kalemlerden birkaç tanesinin görevlerini örnek
olarak anlatacağız.
2331. Birinci Ve İkinci Ruznâme Daireleri
(Kalemleri)
Her gün hazineye giren-çıkan para, eşya, vs. "Ruznamce-i
evvel ve sânı" kalemlerinin tetkikinden geçerdi. Genel
olarak hazineye giren gelirleri, Birinci ruznâmeci
kaydederdi. İkinci ruznâmeci; çaşnigirler, müteferrikalar,
çavuşlar, kapucubaşılar, kazaskerler, rikab-ı hümayun
ağaları, Divan-ı hümayun ve defterhane kâtipleri, Enderun
hümayun emeklileri, Saray hekimleri, mimarlar,birun
275 Karamursal, a.g.e., s. 153
344
hazinedarı, hazine başkâtibi, hassa müzzinleri, Saray
peykleri, Enderun kuşçularının maaşlarını verirdi276.
Bu kayıtların tutulduğu defterlere ruznamçe defterleri
denilirdi. Osmanlı Devleti’nde “Ruznâme ve Ruznâmçe”
deyimleri birbiri yerine kullanılmıştır. Yükselme devrinde
ruznamçecilerin hazine defterdarı olarak taşraya tayin
edildikleri görülmektedir277.
2332. RumeIimuhasebesi (Dairesi )Kalemi
Bu daire İstanbul ve Rumeli'deki padişah ve vezir efkafı
mütevellilerinin hesaplarının tetkiki ve bütün cizye
defterlerini de tetkikki ile kaydederdi. Önceki defterle
karşılaştırdıktan sonra, rüzname kalemine verilirdi278.
2333. Anadolu Muhasebe Dairesi Kalemi
Anadolu'daki padişah ve vezirlere ait vakıf ve tevliyet
hesaplarını tetkik eder. Timar tezkirelerinin tetkiki ve ihraç
ederdi. Erzurum'un dışındaki bütün Anadolu kalelerinin
maaş ve berat işlerini görürdü279.
Yukarıda isimlerini saydığımız maliye kalemlerinin
her birinin kendi defteri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti
için oldukça önemli olan bazı defterler, Padişah sefere
katıldığı zaman kalemleri ile beraber sefere götürülürlerdi.
276 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 338. 277 Nejat Göyünç, “Ta’rih Başlıklı Muhasebe Defteri”, Osmanlı Araştırmaları Cilt XV, İstanbul: Enderun Kitabevi, s. 10. 278 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 340. 279 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 341.
345
Bu defterler para ile beraber "Ordu hazinesi" denilen bir
çadıra saklanırdı.
234. Darb-Hâne Hümayun
Devletin paraları, İstanbul'da Topkapı Sarayı sınırları
içindeki Darbhâne-i hümayun'da kesilirdi.
Tanzimat'tan önce kağıt para yoktu. Hatta (1908) 11.
Meşrutiyetten önce bile kağıt para bir tahvil gibiydi. Pek
kullanılmazdı. Devlet bakır, gümüş ve altın olmak üzere
başlıca üç çeşit sikke keserdi. Tedavül edeni "akçe" denilen
gümüş sikkeleri idi. Bakır ve altın paranın tedavül nispeti
azdı. İstanbul'daki büyük darb-haneden başka bir çok
taşra şehirlerinde de sikke kesilirdi280.
235. Hazine Gelirleri
Osmanlılarda şer'î ve örfi olmak üzere iki çeşit vergi vardı.
Bunların başlıcaları, zekât, öşür, haraç, cizye ve bunların
teferruatı olarak konulan vergilerdi. Mukâtaa ve iltizam
suretiyle verilen yerlerin gelirleri, avarız, bedel-i nezl,
ağnam, madenler, padişah hasları fazlası, bağlı beylik ve
krallıkların haraçları, tuzla, maden, iskele ve liman
mukâtaaları ve gümrük gelirleri hazinenin başlıca
gelirleriydi.
280 Pakalın, a.g.e., s. 394-396.
346
Osmanlı Devleti öşri ve haraci araziyi devlete ait arazi
şekline koyduğu için tatbikat ona göre yapılmıştır. Seri
vergiler arasında "pençik resmi" yani beşte bir denilen esir
veya bedeli de, ilk zamanlarda önemli bir yer tutardı.
Ayrıca Salyâneli ve Salyânesiz eyâletlerin merkeze
göndermek zorunda oldukları irsaliyeler hazine gelirleri
arasındaydı281.
Osmanlı Devleti'nde İslâmi kurallara uyularak, arazi;
haraci öşri ve miri olarak üç kısma ayrılarak ona göre vergi
konulmuşsa da sonradan zaptedilen Suriye, Irak, Hicaz;
Yemen Trablusgarb, Bingazi gibi yerler haricindeki bütün
araziyi Osmanlılar miri olarak kabul etmişlerdir.
Şeriatla cizye baş vergisi ve haraç, arazi vergisidir.
Osmanlılar sonradan bu iki vergiyi bir kabul ederek,
cizyeye de haraç ismini vermişlerdir. Osmanlıların, Eflak ve
Boğdan voyvodalıkları ile Dobrovnik cumhuriyetinden ve
aralık Erdel krallığından maktu olarak aldıkları para da
haraç nevindedir.
Osmanlılarda şer'i vergiler zamanla artarak otuz
çeşitten seksen çeşide çıkmıştır. Zamanla bu vergilerin
bazılarını içine alan tekâlif-i örfiyye, her sene vali,
mütesellim ve voyvodalar tarafından toplanırdı. Vergi,
haneye göre tahakkuk ettirilirdi. Bu vergi devletin son
asırlardaki zayıf zamanlarında, ayan ve voyvodaların 281 Ünal, a.g.e., s. 89.
347
suistimalleri yüzünden halka çok ağır gelmiştir. Bu vergi
ilkbahar ve sonbaharda iki taksitte alınırdı.
Eyaletlerdeki vergi tarh defterlerinde, vergi alınmasına
esas olan masraflar şunlardır: gelip geçen memur, ulak ve
tatarların menzil ücretleri ve masrafları, vali, mütesellim,
voyvoda ve köy muhtarlarının masrafları. Hükümet konağı,
miri binalar, köprüler, su yolları inşaası ve tamiratı vesaire.
Tekâlif-i örfiye defterlerinin birer sureti, hükümet
merkezine gönderildiği gibi, o sene tarh ve tevzi edilen
vergiler mahalle mahalle, köy köy her kazanın mahkeme-i
şer'îyye sicillerine kaydedilirdi.
Osmanlı'larda dış hazinenin gelirleri hakkındaki bu
genel bilgilerden sonra, gelir kaynaklarının başlıcalarmı
aşağıdaki şekilde maddeleye biliriz.
a-Müslüman çiftçilerden alınan öşür. Bu toprağın
verimine ve ürüne göre değişmektedir. 1/5, 1/7, 1/8, ve
1/10 gibi
b-Müslümanların hayvanlarından alınan vergi: "Adet-i
ağnam"
c-Müslüman olmayan çiftçilerden alınan haraç.
Haraç: Müslüman olmayan halkın vermekle yükümlü
olduğu torak vergisidir. Üzerinden haraç alınan toprağa
"arazi-i hacaciye" denir. Fetih sırasında, sahipleri
müslüman olmayan topraklardır. Bu topraklar vergisini
348
ödemek şartı ile sahiplerine bırakılmıştır. Haraç, muvazzaf
ve mukassim olmak üzere iki kısımdır. Harac-ı muvazzaf,
toprağın dönümüne göre alınan sabit vergidir. Harac-ı
mukassime toprak ürünlerinden 1/10 ile 1/2 arasında
alınan vergilerdir.
d-Müslüman olmayan tebaadan alınan baş vergisi:
Cizye: Müslüman olmayan halktan, askerlik hizmetinden
muafiyet karşılığı olarak alınan vergidir. Şahısların ödeme
gücüne göre, âlâ, evsât, ednâ olmak üzere üç kısma
ayrılmıştı. Çocuklar, kadınlar ve papazlar bu vergiye muaf
tutulmuştu.
• Müslüman tacirlerin ticaret mallarından alınan
gümrük vergisi,
• Müslüman olmayan tebaanın tacirlerinden alınan
%5 gümrük vergisi,
• Yabancı tüccarlardan alınan %10 luk gümrük
vergisi. Zamanla yabancılara verilen imtiyazlar sonunda bu
vergi %2,5 olmuştur.
• Harpte kazanılan savaştan ganimetlerin beşte biri,
• Kazanılan savaştan sonra alınan harp tazminatı,
• Vergiye bağlanan ülkelerin her yıl verdiği haraç,
• Bağlı beyliklerin ve hükümetin verdiği vergi ve
hediyeler (Kırım, Eflak, Boğdan, Erdel gibi).
349
Özel yönetimi olan yerlerde dirlik sistemi
uygulanamazdı. Bu gibi yerlerin vergileri tamamen hazineye
gelirdi. Ancak bu hasılattan beylerbeyleri ile sancak
beylerinin ve yerli askerlerin' istihkakı ayrıldıktan sonra,
artanı merkeze gönderilirdi. Özel yönetimi olan yerler:
Bağdat., Mısır, Basra, Yemen, Habeş eyaletleriyle Halep ve
Cezire-yi Bahr-i Şefti eyaletlerinin bazı sancakları,
• Memurların tayinlerinden alınan haraç,
• Maden, orman ve tuzlarların geliri,
Müsadere: Osmanlı Devleti’nin ilk devirlerinde devlet malını
zimmetine geçirenlere ve isyancılara karşı uygulanan bir
ceza yöntemi idi. Daha sonraları merkezi yönetime “siyasi
ve iktisadi menfaat sağlamak” maksadıyla uygulanan bir
yöntem olmuştur282.
Müsadere çeşitli şekillerde uygulanmıştır. Fatih
Sultan Mehmed döneminde kurumsallaşmaya önem
verilmiş ve müsadere yöntemi etkin bir şekilde
kullanılmıştır. Çandarlı Halil Paşa, rüşvetle suçlandığı için
malları müsadere edilenlerden birisidir. Bundan sonra mal
varlığı bulunan ulemâdan devlet adamlarına aynı şey
uygulanmıştı. Çünkü anlayışa göre devlet adamlarının
kullanımına sunulan mal, para ve malzemeler şahsın değil
makamındır. Devlet adamı vefat edince mallar devlete
kalırdı. Bir devlet adamının mallarının müsaderesine karar 282 Tuncay ÖĞÜN, “Müsadere”, İA, İstanbul: TDVY, Cilt 32, 2006, s. 67.
350
verilince, mallar önce teftiş edilir, gerektiği hallerde
saklanmış olan eşya ve paralar varsa onların yerleri zorla
söylettirilirdi. Ortaya çıkan nakit ve satılan emlâkın bedeli
hazineye yazılırdı. Bu arada malları müsadere edilen mal ve
emlâkın gelirinden varislerine de geçinecekleri kadar
bırakılırdı283.
Lakta: Sahibi belli olmayan bulunmuş mal ve mülktür.
Bulunan bu mallarla, varissiz kalan mallar devlet
hazinesine alınırdı.
“Yerden toplanan şey” anlamına gelen Lukata İslâm
hukukunda sahibi bilinmeyen mallara, buluntu mallara
verilen bir addır284.
Avarız Vergisi: Fevkalâde hallerde bilhassa savaş olduğu
zaman, bunun giderlerini karşılamak için alınan vergidir.
Avarız devamlı alınan bir vergi değildir. Zaman zaman
olmak üzeri ev başına 20 şer akçe alınırken, sonraları 40 ar
akçeye ve daha sonraları da 300 akçeye çıkarılmıştır285.
Önceleri sadece savaş yıllarında alınırken XVII. Yüzyıllarda
kapıkulu askerlerinin artan mali yükü ve ardı arkası
283 Öğün, a.g.m., s. 67. 284 Saffet Köse, “Lukata”, İA, Ankara: TDVY, Cilt 27, 2003, s. 223. 285 Hazine gelirleri konusu için bkz. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt: II, s. 579-582.
351
kesilmeyen İran, Lehistan, Venedik ve Avusturya savaşları
nedeniyle sürekli hale gelmiştir286.
236. Vergilerin Toplanması ve Tahsisi
Vasıtasız vergilerin büyük bir kısmı devlet tarafından
toplanmazdı; hizmet karşılığında hizmetliye tahsis edilirdi.
Sultan, valide sultan, şehzadeler ve sultanlar, sadrazam,
kaptan-ı derya vs. kendilerine tahsis edilen hasların
gelirlerine tahsis edilirdi. Valide ve sancak beyleri tımar ve
zeametlerinin gelirleriyle geçinirlerdi. Kadılar, mahkeme
harçlarından da hisse alırlardı. Mabetlerde hizmet
görenlerin masraf ve nafakaları tarafından karşılanırdı.
Devlet'in bazı gelirlerinin tahsis edilmiş olduğu
vakıflar mütevelliler tarafından idare edilirdi. Vakıflar,
vatandaşın hizmetindeki sosyal tesislerdi. İleride görüleceği
üzere bu müesseseler toplum hayatımızın temel
taşlarındandı. Devlet, vakıflar yüzünden gelir kaybına
uğramış, kısaca memurlar, en büyüğünden en küçüğüne
kadar devlet hazinesinden para alamazlardı.
Hizmetleri karşılığında kendilerine tahsis edilen vergi
ve resimlerin gelir veya bunlardan aldıkları hisselerle
maaşlandırılırdı.
286 Yusuf Oğuzoğlu, “Osmanlı Şehirlerindeki Halkın Vergi Yükü üzerine Bir Araştırma(1680-1700), Osmanlı Araştırmaları Cilt XV, İstanbul: Enderun Kitabevi, s. 158.
352
Osmanlı askerini en önemli bölümü meydana getiren
tımarlı sipahilerde, maaşlarına karşılıklı olarak kendilerine
tahsis edilen tımarların vergilerini devlet adına alırlardı.
Büyük memurlardan yalnız, nişancı, defterdar,
şeyhülislâm ve kazaskerlere yıllık bir para verilirdi. Bundan
başka sarayın masrafları hazineden ödenirdi.
Hazinenin gelirleri doğrudan doğruya maliye
memurları vasıtasıyla toplanmazdı. Gelir emanet ve iltizam
usulleriyle toplanırdı.
Kanuni Sultan Süleyman Han'ın son zamanlarına
kadar vergiler, eminlere, kethüdalara, âmillere "emanet"
suretiyle verilerek toplatılırdı.
Sadrazam Rüstem Paşa tarafından ilk defa devlet
varidatının "mültezime" verilme usulü kabul ve tatbik
edilmiştir. On yedinci asrın sonlarına doğru da bu usul
tamamen yaygınlaşmıştır. Bu usulle mültezimler; iltizama
aldıkları yerlerin vergilerini peşin olarak devlete öderler,
sonrada gidip o bölgenin vergilerinin toplarlardı. Zamanla
mültezimlerin hırsı ve hırsızlığı yüzünden vatandaş
canından bezmiştir. Mültezimler, devlet otoritesinin
zayıfladığı devirlere devlete verdiklerinin iki mislini halktan
almaya çalışırlardı.
353
Bu durum karşısında devlet adamlarından bazıları
ıslahat yapılması gerektiğini anlayarak padişaha bunu
yazdıkları lâhiyalarla bildirmişlerdir287.
II. Mahmut batı devletlerini örnek alarak maliyede
yeni bir düzenleme yapmak istedi. Defterdarlığı kaldırdı
Umuru Maliye Nazırlığını kurdu. Maliye daireleri bu
bakanlığa bağlandı. Tımarlı askerlerin muntazam ordu içine
alınması kararlaştırılarak tımar usulü "kaldırıldı. Tımar
gelirleri hazineye devredildi. Vergi sisteminde yeniliklere
gidildi. Memurlara maaş bağlanarak hazine gelirlerinin
merkezileştirilmesine çalışıldı.
237. Maliye İle İlgili Bazı Kavramlar
Akçe: Osmanlılar da tedavülde bulunan gümüş paraya
verilen isim. Bu paraların, ayarları zaman zaman
değişmiştir288.
Adet-i Ağnam: Koyun ve keçiden alınan (resm) vergi.
Koyun ve keçi başına bir akçe olarak alınan bu vergi
önceleri devletin görevlileri tarafından toplanırken,
sonradan mültezime verilmeye başlandı.
An-hizâne: Hazineden herhangi bir sebeple para
çıkartılmasına an-hizâne denir.
287 Koçi Bey, Koçi Bey Risalesi, (Sadeleştiren: Zuhuri Danışman), Ankara: Turizm ve Kültür Bakanlığı, 1985, s. 33-34, 92-93. 288 Nuri Pere, Osmanlılarda Madeni Paralar, İstanbul: 1968.
354
Bac-ı Kil: Halkın pazar yerine getirdiği hububatı sattığı
zaman kilo ile ölçülürdü. Satandan alınana ölçme parasına
bac-ı kil denir. Cumhuriyet ilanına kadar devam etti.
Bac-ı Tamga: Damga bacı demektir şehirde alınıp satılan
her nevi mallardan, dokunan kumaşlardan kesilen
hayvanlardan alınan vergidir.
Bedel-i Cizye: Eflak, Boğdan, Erdel voyvodalarının devlete
her sene verdiği maktuu vergidir.
Bedel-i öşür: Üzerinde yapı (ev, ahır, ambar, vs.) yapılarak,
ziraat dışı kalan arazinin öşürüne bedel üzere tasarruf
edilen vergi. Buna icar-ı zemin ve Mukatta-i zemin denir289.
Bervec-i Malikâne: Hazineye ait mukataların birkaç yıllık
gelirlerinin peşin alınarak kaydı hayat şartı ile malikâne
olarak tahsis edilmesidir.
Ik-ta: Muayyen yerlere ait devlet vergilerinin hizmet ve
maaşlara karşılık olarak asker, kumandan ve sivil devlet
adamlarına terk edilmesidir.
Narh: Azami fiyat anlamında kullanılan bir terimdir.
Osmanlı Devleti alınıp satılan malların fiyatlarını
belirleyerek üreticiyi ve tüketiciyi korumaya çalışmıştır.
289 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 378.
355
Bunlarla ilgili narh defterleri günümüzde tarihçiler
tarafından yayınlanmaktadır290.
Ocaklık: Kale muhafızlarının veya şehrin yerli neferlerinin
ulufelerine veyahut tersane masraflarına karşılık olarak
tahsis edilen öşür veya örfi gelirler, yerinde kullanılan bir
terimdir. Ocaklık müessesesi Tanzimata kadar devam
etmiştir291.
Resm-i Çift: Çift akçesi demektir. Topraktan alınan
vergilerden biridir. Bir çiftlik toprağı olup ta ziraat
yapandan alınan vergidir. Bu toprak bir çift öküzle ekile
bilen arazi olarak kabul edilmektedir. Verginin miktarı ise
arazinin verimliliğine göre tespit edilirdi. 22 akçe ile 57
akçe arasında değişirdi ' .
Resm-i Çift Bozan: Araziyi ekmekten vazgeçip, başka işe
uğraşanlardan alınan, ceza mahiyetindeki para. Bu paranın
miktarı 300 akçe idi. Tanzimat' tan sonra kaldırıldı.
Mukata: Devlete ait bir varidatın bir bedel karşılığında
geçici olarak kiralanması. Osmanlılarda "Mukataat-ı Miriye"
ve "Malikâne" olarak ikiye ayrılırdı. Birincisi bir yıllık olarak
ikincisi kaydı hayat şartıyla verilirdi.
290 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul: 1983. 291 Nejat Göyünç, “Yurtluk Ocaklık Deyimleri Hakkında”, İÜEFTAM, Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul: 1991, s. 269-278.
356
Mültezim: Köy ve kasabanın veri tadına (gelirini) toplayıp,
buna kışlık hazineye peşin olarak para ödeyen kimseler
hakkında kullanılan bir terim.
Yük: Yüz bin akçe karşılığında kullanılan bir tabirdir. 500
kuruş yerinede kese kullanılır.
238. Bütçe
Osmanlı Devleti’nde merkezi idarenin yıllık gelir ve
giderlerini gösteren bütçelere “icmâl” denildiği
bilinmektedir. Son dönemlerde ise bütçe için “mizân” ve
“muvâzene” tabirleri kullanılmıştır292.
Osmanlıların ilk bütçeyi 17. asırda yaptığı fikrini
savunanlar olmuşsa da, Fatih kanunnamelerin devletin
gelir ve giderlerinin fatih devrinde bütçenin yapıldığı
kesindir, bununla beraber daha önceden de bütçe yapılmış
olduğu düşünülebilir.
Fatih kanunnamelerinde şu şekilde bir ifade vardır;
<<yılda bir kere rikâb-ı hümâyunuma defterdarlarım irad
ve masraflarımı okuyalar>> bu da daha o dönemde heryıl
bütçe tutulduğunu bize göstermektedir293.
Eyaletlerin ayrı bütçesinin bulunması, tımar, zeamet
ve hasların gelirlerinin bütçe dışında kalması nedeniyle,
292 Akgündüz ve Öztürk, a.g.e., s. 445. 293 Akgündüz ve Öztürk, a.g.e., s. 445.
357
devletin hazinesine gelirlerin tamamı girmemektedir.
Yükselme devrindeki bütçeler devamlı gelir fazlalığı
olmuştur. Devletin siyasi durumundaki gerilemelere paralel
olarak bütçede de değişiklik olmuş, bütçede açıklar
meydana gelmeye başlamıştır.
1512-1594 yılları arası Osmanlı maliyesinin en şaşalı
dönemidir. Şekil itibariyle değişiklik arzetmese de yeni
kanunlarla gelir ve giderler tanzim edilmiştir294.
Kanuni Sultan Süleyman Han vefat ettiği zaman dış
hazine geliri giderinden fazlaydı. Bundan sonraki otuz yıl
içinde dış hazinenin geliri ile gideri arasındaki fark çok
azdı. 1564'de nakit olarak hazine geliri 1830 yük, gideri ise
1896 yük olup, arada altmış yüklük bir açık vardı. Bu açık
1597'de kapatılmıştı. Bütçe açıklarının çok olduğu
dönemlerde, devlet, maaş ödeyebilmek için para ayarını
düşürmüş, bunun neticesinde de isyanlar çıkmıştır.
Bütçe açıklarının kapatılması için önceleri iç
borçlanmaya gidildi. Tanzimat'tan sonra ise dış
borçlanmalar başladı. Dış borçlar her yıl katlanarak arttı.
Devlet borçlarına karşılık, gösterilen bütçe gelirlerine
alacaklı devletler elkoydu295.
294 Akgündüz ve Öztürk, a.g.e., s. 445. 295 Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih Muhasebeleri, Ankara: 1985, s. 173.
358
Mübahat Kütükoğlu Osmanlı bütçelerinin özelliklerini şu şekilde sıralamıştır296;
1- Bütçenin başlangıç tarihi XVI. Yüzyılda Nevruz, XVII.
Yüzyılda hicri yıl esasına geçilmiştir. XVIII. Yüzyılda Mart
ayı olmuştur. Sonuna kadar da öyle gitmiştir.
2- Esas bütçe yılı rakamlarının yanında bir önceki yılın
rakamları da verilmiştir. Böylelikle mukayese imkânı
bulunmuştur (1527-1528 bütçesi istisna tutulmalıdır).
3- Bütün gelir kalemlerini içermemektedir. Sadece paidşah
hassalarından elde edilen gelirlere yer verilmektedir (1527-
1528 bütçesi istisna tutulmalıdır).
4- Masraf olarak sadece merkeze yapılan harcamalar
yazılmıştır.
24. Yükselme Dönemine Ait Muhasebe Kayıt
Örnekleri
Bir ülkede muhasebe, kişi için, kurum için ve devlet için
vardır. Osmanlı'nın yükseliş döneminde kişilerin ve özel
girişimin muhasebe kayıtlarına rastlanılmamaktadır.
Oysa, dünya muhasebe tarihinin bulguları arasında,
kişinin kendisi için, evi için tutulan muhasebe kayıtları da
bulunmaktadır.
Aile büyüdükçe ve derebeyliklerde olduğu gibi fiziksel
alt yapı ve hizmetliler fazlalaştıkça mutfak harcamaları
296 Kütükoğlu, a.g.e., s. 319-320.
359
olsun, ahır harcamaları olsun kayıt düzenine gerekseme
duyulmaya başlar. Türkler'de geniş aile yapısı her zaman
geçerli olmuştur. Derebeylik düzeni durumunda olmasa
dahi fiziksel alt yapısı geniş hizmetli sayısı fazla zengin
kişiler, sayıları fazla olmasa dahi vardır. Bunların da kayıt
gereksemelerinin olması doğaldır. Ancak bugünlere kadar
bunlardan yeterli bir belge kalmış değildir. Bunun
nedenleri, yukarıdaki açıklamalardan da yararlanarak
aşağıdaki gibi özetlenebilir.
- Osmanlı'da nüfus hareketleri yoğundur. Anadolu'da
dahi halk, savaşlar ve iç karışıklıklar nedeniyle sürekli göç
halinde olabilmiştir. Bu durum, esesan belge saklama
alışkanlığı fazla olmayan halkın belge saklamasını daha da
güçleştirmiştir.
- Osmanlı'nın devletçi tutumu kişinin her zaman sınırlı
varlığa sahip olmasına müsadere edilir korkusuyla
zenginliğini ortaya koymamasına neden olmuştur.
Osmanlı'da müsadere önemli bir olgudur47 ve muhasebe
kayıtları da varlığın ortaya çıkmasına neden olabilecek
önemli belgelerdir. Dolayısıyla zenginlik hakkında ipucu
olabilecek belgelerin yok edilmesi doğaldır.
- Devletin gelir sağladığı yerler olan mukataalar
genellikle üç yıllığına kiraya verilmektedir. Devletin tuzla
olsun, maden olsun, yukarıda maden işletmeleri örneğinde
açıklandığı üzere, iktisadi kuruluşu yöneten mukataacı,
360
kirasını ödeyebilmek için kendi hesabını kuşkusuz
tutuyordu. Ama devletin kiraya verme düzeni, kiranın en
yüksek ödemede bulunana verilmesi ve kira süresi
dolmadan bir başkasına mukataanın devredilebilmesi
biçiminde idi. Bu durumda, mukataacının devletin kirayı
artırmaması ve başka bir rakip çıkmaması için elindeki
bilgileri yok etmesi kadar doğal bir şey olamaz.
- Geçimlerine ve/veya hizmetlerine ait masrafları
karşılamak üzere askerlere ve devlet memurlarına belirli
bölgelerde, kendi hesaplarına tahsilatta bulunmak yetkisi
ile verilen gelir kaynakları, bilindiği gibi tımar olarak
adlandırılmaktadır. Tımar sahiplerinin savaş sırasında
asker ve bunun yanında at, hububat, çadır vb. vermek
zorunlulukları vardı. Tımar defterinde kayıtlı yıllık geliri
20.000 akçeye kadar olan yerler tımar olarak adlandırılır ve
sipahiye yani silahlı süvariye verilirdi. Yıllık geliri 20.000-
100.000 akçe arasında olan yerler silahlı süvari zabite
(subaya) verilirdi. Bunlar zeamet olarak adlandırılırdı. Yıllık
geliri 100.000 akçeden fazla olan ve has olarak adlandırılan
yerlerde yüksek devlet memurlarına, yüksek rütbeli
askerlere ve hükümdar ve hanedanına verilirdi. XVI.
Yüzyılda tımar hakkının berat ile verildiği bilinmektedir297.
Tımar sahibinin yükümlülüklerini yerine
getirebilmek için gelir ve giderlerini kayıt etmek 297 Ömer Lütfi Barkan, “Tımar”, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Cilt: 12/1.
361
gereksemesini duymuş olması doğaldır. Ancak, bu
kayıtlardan herhangi bir belge bugünlere kadar
gelememiştir.
Bir yerin tımar, zeamet ve has olması için gelir tespit
işlemi tahrir defterlerinde devletçe yerindeki tespitlerle
yapılırdı. Gelirin az gösterilmesi, hem tımarın el
değiştirmesini önleyecek ve hem de tımar sahibinin
yükümlülüğünü azaltabilecektir. Bu durum, tımar sahibi
ile devleti farklı çıkar beklentisi içine itmektedir. Devlet,
kuşkusuz her zaman kendi çıkarını önde tutan bir
değerlendirme içinde olmuş ve tımar sahibinin gelir
gizlemesine fırsat vermek istememiştir. Ancak, bütün bu
uygulamalar tımar sahibinin gelir kayıtları varsa bunları
yok etmek isteğini doğal olarak önlemeyecektir.
- Bilindiği gibi Osmanlı'da mülk türlerinden birisi de
malikane düzenidir. 1386 Yılında, I. Murad'ın Evronos
Beye verdiği berat ile başlayan49 bu düzene göre, devlete
hizmette bulunmuş kumandanların, yüksek rütbeli
memurlara tasarruf etmeleri için arazi ve çiftlik verilirdi.
Bu amaçla düzenlenen berata da temlikname denilirdi.
XIX. Yüzyılın başlarına kadar devam eden malikane
düzenine göre, mülkün çocuklara bırakılabildiği, vakıf
haline dönüştürülebildiği anlaşılmaktadır. Ancak, malikane
sahiplerinin her yılın sonunda devlete hesap vermek
durumunda olduğu da ileri sürülmektedir. Bu hesabın
362
verilmesi için de, malikane sahibinin kendi hesabını
tutması gerektiği açıktır. Malikane düzeninde, verilen
hesabın sonucunun ne şekilde değerlendirildiği konusunda
fazla bir bilgi yoksa da, M. Zeki Pakalın'ın Osmanlı
kayıtlarından çıkardığı örneklere göre, malikane
sahiplerinin kimi yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu
yükümlülüklerin azaltılması için malikane sahibinin kendi
kayıtlarını yok etmesi de doğal olsa gerektir.
Bunların yanında kayıt tutma alışkanlığının
bulunmaması zenginliğe ve kayıt tutmağa karşı dini
koşulların elverişsizliği, batı Avrupa ülkelerinde görülen
feodal yapının Osmanlı toplumunda bulunmaması
derebeylik ve malikane düzeninin sınırlı oluşu gibi nedenler
de kişilere ait muhasebe kayıtlarının tutulmasını
engelleyen etkenler olarak ortaya çıkmaktadır.
Olaya birde Osmanlı İmparatorluğu içerisinde
bulunan özel kesim işletmelerinin muhasebe kayıt düzeni
açısından bakılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.
Dünya ticaret tarihinde, ticari ilişkilere dayanan
muhasebe kayıt belgelerinin esas alındığı ve öncelikle bu
belgelerin incelendiği gözlenmektedir. Bunun nedeni,
muhasebenin bir hesaplaşma düzeni olması, kar ya da
zararın saptanmasına dönük nitelik taşıması olsa gerektir.
Ticari ilişkilerin kurumsallaşması için ticari işletmeye
gerekseme vardır. Bu kuruluş ticari, sınai ya da hizmet
363
sunan bir kuruluş olabilir. İşletme büyüdükçe kişi
hesaplarını aklında tutamaz ve bunları deftere kayıt etmek
zorunda kalır. Böylece kayıt düzeni gelişme olanağını
bulur.
Osmanlı'da özel kesim işletmelerinin muhasebe
kayıtlarını geliştireme-melerinin önde gelen nedeni, büyük
işletmeleri kuramamış olmalarıdır. Başka bir deyişle
sermaye birikiminin gerçekleşememesidir.
Bundan önceki bölümde Osmanlı'nın gelişme
döneminde özel girişimin sanayi ve ticareti açıklanırken
Bursa'da çok sayıda dokuma tezgahına sahip olanlardan
söz edilmiş, ancak bunun yöresel bir gelişme olduğu ve
bunun genelleştirilmesinin doğru olmayacağı da
vurgulanmıştı. Anadolu'da yaygın olan uygulama
Ankara'daki sof üretimin de olduğu gibi, dağınık dokuma
tezgahlarına tüccarların iş vermesi biçimindedir. Bu durum
da ticaretteki sermaye birikiminin üretime
aktarılmasındaki güçlüklere neden olmaktadır.
Sermaye birikiminin oluşmasını engelleyen
etkenlerden önemli görülebilecekler, bundan önceki
bölümdeki açıklamalardan da yararlanarak aşağıdaki gibi
özetlenebilir.
- Daha çok askerlik görevini yerine getiren ve toprak ile
uğraşan Osmanlı, üretim ve ticareti genellikle
benimsememiştir. Esnaflıktan ileri düzeyde bir üretim
364
gerçekleştirememiş ve çoğu zaman üretimi ve ticareti
azınlıklara bırakmıştır. Kimi zaman ticarette sağlanabilen
sermaye birikimi de üretime aktarılmamıştır.
- Fazla miktarda üretim, bunun geniş alana dağıtımının
yapılması halinde mümkün olur. XVI. Yüzyıldan itibaren
Anadolu'nun ipek yolu üzerindeki önemini yitirmeğe
başlamasından sonra devletin ülke içi ulaşıma verdiği önem
askeri amaçlar, gıda maddelerinin nakli ve kısmen iç
pazarın geliştirilmesiyle sınırlı kalmış, yol ve köprülerin
yapımı, konaklama yerlerinin düzeni eskisi kadar önem
taşımaz duruma gelmiştir. Bu durum ise, iç pazarın
büyümesini engelleyen bir etken olmuştur. Öte yandan,
bundan önceki bölümde belirtildiği gibi, Ankara softu,
Bursa ipeği gibi kimi ürünlerde uluslararası pazara
yönelmek söz konusu olmuşsa da, ürün sayısının fazla
artmadığı ve dış ticaretin genellikle İstanbul'da Galata'daki
ve öteki kıyı kentlerindeki azınlıkların elinde kaldığı
görülmektedir.
- Yüksek seviyede gelir yerleri olan haslara ticaretten
anlamayan asker ya da sivil devlet büyükleri sahip
olmuşlar ve bunlar da, belirli zenginliğe ulaşınca
"müsadere" yolu ile zenginlikleri ellerinden alınmıştır.
- Osmanlı'nın devletçilik anlayışı üretimi özendirmek
biçiminde değil, tüketiciyi korumak biçimindedir. "Narh"
kurumunun her dönemde geniş uygulama alanı bulması
365
bundandır. Fiyatların, rekabet ile oluşturulması yerine
baskı ile oluşturulması yeğlenmiştir. İstanbul’un et
gereksemesinin karşılanmasında XVI. ve XVII. yüzyıllarda
hem kasaplık hayvan toplayan celeblerin ve hem de
hayvanı keserek eti dağıtan kasapların, konulan narh
karşısında bu görevlerden kaçmak istemeleri50 bu
durumun ilginç bir örneğini oluşturmaktadır. Böyle bir
anlayış kuşkusuz az miktarda üretim yapan Lonca esnafı
dışında, üretimin fazla miktarda yapılmasını özendirici
olamamıştır.
Tuz, kalıp mum vb. gibi pazarı geniş olan ürünlerin
üretimleri, bugünkü iktisadi devlet kuruluşlarının benzeri
olan devlete ait kuruluşlarda yapılıyor ve askeri giyecek,
malzeme, silah ve cephane, bundan önceki bölümde
açıklandığı üzere, devletin kendi kuruluşlarında
üretiliyordu. Bu zaruri malların devlet tarafından
üretilmesi, özel kesimin sermaye birikimi sağlayabileceği
büyük işletmeleri oluşturmasını önleyici bir etken
olmuştur.
- XVI. Yüzyılda Ahilik'in yerini almış olan Lonca düzeni,
daha önce açıklandığı üzere, katı kuralları olan bir
düzendir. Her bölgedeki lonca esnafı kendi bölgesine
egemendir. Kendi küçük bölgesi için üretim yapmaktadır.
Üretime dayalı pazar bölüşümünün etkinliği fazladır. Lonca
düzeninin bu koşullarının, geniş pazar için üretim
366
yapılmasını dolayısıyla sermaye birikimini engelleyici etkide
bulunduğu ileri sürülebilir.
- Osmanlı'da sermaye birikiminin, zaman zaman
zenginlikleri müsadere edilen azınlıklar tarafından sınırlı
ölçülerde gerçekleştirildiği görülmektedir. XVI. Yüzyılda
sadece İstanbul’da değil, öteki büyük kentlerde ve
Anadolu'da azınlıkların sayısı azımsanmayacak kadar
fazladır. Bunlara sadece ticaret serbestliği değil, çeşitli gelir
yerlerini mukataacı olarak kiralamaları hakkının verildiği
de görülmektedir298.
Ancak, müsadere olgusu nedeniyle, azınlıkların da
ticari çalışmaları ile ilgili muhasebe kayıt düzenini
geliştirme olanaklarına sahip olduklarını söylemek güçtür.
Özel kesim işletmelerine ait bugünlere kadar gelen ilk
muhasebe kayıtlarının azınlıklara ait olması, ilk muhasebe
kitaplarının bunlar tarafından yazılması rastlantı olmasa
gerektir.
Ticaret ile uğraşan Türklerin, işleri fazla gelişmiş
olmasa da, hesaplaşma için kayıt tuttukları, kendi
muhasebelerinin olduğu kuşkusuzdur. Ancak, kişilerin
muhasebe kayıt düzenini geliştirememelerine ilişkin daha
önce üzerinde durulan hususların bir bölümünün özel
kesim girişimi için de geçerli olduğunu ve bu nedenlerden 298 Daniel Goffman, İzmir ve Levanten Dünya (1550-1650), Çev.: Ayşen Anadol ve Neyyir Kalaycıoğlu, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995.
367
dolayı bu muhasebe kayıt belgelerinin bugünlere kadar
gelemediğini belirtmek uygun olacaktır299.
240. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-1
Bu örnek Osmanlı İmparatorluğu’nun mutfak
giderlerine ilişkin bir örnek olup dönem olarak Osmanlı
İmparatorluğu’nun Yükselme dönemine denk gelmektedir.
Matbah-ı Âmire’nin Siyakat Hali:
299 Güvemli, Türk devletleri Muhasebe Tarihi, Cilt: 2, 2. Baskı, İstanbul: Süryay Yayıncılık, 2000, s. 78-79.
368
369
370
371
Matbah-ı Âmire’nin Arapça Hali: (s.4)
ـــــــــــــــــــــــــــــــــردفتـــــ اخراجات مطبخ عامره عمرهاهللا ىف شهر ذى احلجه سنه ثلث و سبعني و مثامنائه
ىف شـــــــــــــــــــهر ذى احلجه سنه ثلث و مثانه مائه
م االحـــــــــــــــــد]يو[ ١١٨٧ قسطنطنيه ۀالغره منه ىف بلد
هبــــــاء آرد جبهت نان خاصه
ۀنقدیــــــ اجرت مجال جبهت
هبــــــاء ١١٧) جناح( جا ٢٩ماكيان
كيلچه٥,٥ مدا ٤ ٨ىف ٦٨٤
ارد املز بور١٦
جبهت جا١٨كباب
]٤ىف [٨٢
جبهت ج٤قاوورمه ٦ىف ٢٤
جبهت ج٣پاشايان ٣ىف ٩
هبــــــاء ملبوسات جبهت شاكرد طباخني خاصه نفر
٢١٠
هبـــــاء محص وپياز
مطبخجبهت عن يد سربازار
هبـــــاء پنري و بيضه جبهت
خاصه عنترینۀ يد او
هبـــــاء ترینۀپنري جبهت
غلمان عن يد او١٢
372
٥ ٢٥ هبـــــاء پياز و سري كه جبهت مانتئ خاصه عن يد او
٤
هبـــــاء پاچه و شلجم جبهت الندويئ خاصه عن
يد او١٢
هبـــــاء پياز وبيضه جبهت
يان خاصه ماكقاوورمۀ عن يد او٥
هبـــــاء محص و پياز قابونئ آغايان عن يد او٦
هبـــــاء الپۀبيضه جبهت
غلمان خاصه عن يد او٤
هبـــــاء بيضه و شلجم
خاصهۀجبهت پر عن يد او٢
هبـــــاء ماست جبهت خاصه
عن يد او١٨
هبـــــاء آلوتر جبهت شور باء خاصه عن يد بستاىن دفعتان٣
هبـــــاء مارول خاصه عن يد او٦
هبـــــاء تره تارخون وپياز جبهت خاصه عن
يد او٣
373
م االثـــــــــــــــــنني]يو[ ١١٩٥ قسطنطنيه ۀ منه ىف بلد٢ىف
نقديــــه جبهت تصدق فقرا عن يد امني كالر عامره ٢٥٠
هبـــــاء و٢ و قولون ٢چول
و وتربه٢افسار نجبهت باركريا
سقايان مطبخ عامره١٢٦
هبـــــاء ٣كندم كوبيده
١٠كيلچه ىف ٣٠
هبـــــاء روغن مسسم جبهت خاصه
٦ وقيات ىف ٣
هبـــــاء قوانوز جبهت
قطعات٥خاصه ١١
هبـــــاء شيشه جبهت
قطعات٦خاصه ٢ىف ١٢
هبـــــاء بوزه جبهت خاصه
٣ سبو ىف ١١٣٣
هبـــــاء قوتى جبهت
طعات ق٣خاصه ٣ىف ٩
هبـــــاء صلوه جبهت بوزهء خاصه
هبـــــاء بره جبهت خاصه
رأسا١٨٢٥٤
هبـــــاء آرد جبهت مطبخ
كيلچه١١عامره ٨ىف
هبـــــاء اجرت محال جبهت آرد املزبور٣
374
٨٨
نقديـــه اجرت محال جبهت يخ خاصه كه عن بروسه
آمد٢٥
ــــاءــــــــــــــــهبـ ٩٣ جا ٢٥ماكيان
جبهت كباب جبهت پاشايان جبهت بيماران ٣ جا ىف ٤ ٣ جا ىف ٣ ٤ جا ىف ١٨
١٢ ٩ ٧٢
هبـــــاء محص و پياز جبهت مطبخ عن يد سر بازار٢٥
هبـــــاء الپۀ جبهت بيضه
خاصه عن يد او٣
ـــــاءهب وسري پياز
جبهت مانتئ خاصه عن يد او
٤
ـــــاءهب ۀلنب جبهت أوكر خاصه عن يد او
٥
ـــــاءهب محص وپياز جبهت قابونئ آغايان عن يد او
٧ هبـــــاء
و شلجم بيضه خاصهۀجبهت بر
عن يد او٢
هبـــــاء ماست جبهت
عن يد اوخاصۀ١٨
هبـــــاء مغده نوس جبهت
ه عنشورباء خاص يد او١٠
هبـــــاء صارى آلو جبهت شورباء خاصه عن يد او وقيتان٢٦
هبـــــاء هبـــــاء هبـــــاء
375
مغدنوس جبهت شورباء غلمان عن
يد او٣٠
مارول جبهت خاصه عن يد او
او٦
تره تارخون و بياز وسري جبهت خاصه
عن يد او٣
376
(s.5) ۀــــــــــــــــــــتتمــــــــــــــــ
٣٩٤٩ ٨٧٣شهر ذى احلجه سنه م الثالثــــــــــــــا]يو[
هبـــــاء كاغد جبهت خاصه
دسته١
ـــــاءهب جبهت قلعى كردن
٣تپسئ خاصه ٢قطعات ىف ٦
ـــــاءهب سكر خرجى جبهت
٦٣خاصه قنطارين ٢٨٩٨
نقديـــه اجرت محال مع خرج قپان جبهت سكر املزبور
٥
هبـــــاء روغن زيت جبهت
٣٠٠ وقيه ١٥خاصه ٦درهم ىف ٩٤
ـــــاءهب سبو جبهت خاصه
قطعات٣٥
ـــــاءهب شيشه جبهت خاصه قطعه
٦
ـــــاءهب سركه جبهت
كلندر٤٠خاصه ٢ىف ٨٠
ۀنقدیــــــ اجرت محال جبهت سركه املزبور
٤
ـــــاءهب خيار جبهت خاصه٢٠
ـــــاءهب جبهتسكر خرجى
وقيات١٠خاصه ٢٥ىف
٢٥٠
ـــــاءهب كراس جبهت خاصه١١١
377
هبـــــاء قرنفل جبهت خاصه
درهم ١٠٠١٤
ـــــاءهب زجنفيل جبهت خاصه
درهم١٠٠٩
ـــــاءهب ٣كندم كوبيده
١٠كيلچه ىف ٣٠
ـــــاءهب کيسه جبهت ماست خاصه قطعتان
١١ ۀنقدیــــــ مرمت كردن كليد خاصه قطعه
٣
ـــــاءهب مس جبهتۀسكر
خاصه قطعه١٠
ـــاءــــــــــــــــــهب ]جناح[ جا ٢٨ماكيان
جبهت كباب جبهت حملىب جبهت پاشايان جبهت بيماران ٣ جا ىف ٤ ٣ جا ىف ٣ ٧ جا جناحني ىف ١٨
١٢ ٩ ١٤ ٧٢
هبـــــاء محص وپياز جبهت مطبخ عن يد او
سربازار٢٥
ـــــاءهب باش پاچه جبهت خاصه و اغايان عن يد او باش پاچه
٢٣ ١٦ ٨٠
ـــــاءهب روغن ساده جبهت
خاصه عن يد پاچۀ او١٤
ـــــاءهب نان گريده جبهت
اغايان پاچۀباش عن يد او٧
378
ـــــاءهب
ۀماست جبهت ماستاو ديوان عن يد او
٤٠
ـــــاءهب پياز و سري جبهت مانتئ خاصه عن يد
او٤
ـــــاءهب دانۀكستنه جبهت
بولغور خاصه عن يد او١٨
ـــــاءهب لنب جبهت حملبئ
خاصه عن يد او ٥
ۀنقدیــــــ اجرت آردكردن ارز جبهت حملبئ خاصه عن يد او
٣
ـــــاءهب وشلجم جبهتبيضه
بره خاصه عن يد او٢
ـــــاءهب ماست جبهت خاصه
عن يد او١٨
ـــــاءهب خيار و آلوتر جبهت شورباء خاصه عن يد بستاىن دفعتان
٢٦ هبـــــاء ۀپازو جبهت ماستاو ديوان عن يد او
١٠
ـــــاءهب آلوتر جبهت شورباء غلمان عن يد او
٣٠
ـــــاءهب آلوتر جبهت شورباء
غايان عن يد اوآ١٠
ـــــاءهب تره تارخون وپياز وسري جبهت
خاصه عن يد او ٣
379
م االربعــــــــــــــــه]يو[
٢٣١١ قسطنطنيه ۀ منه ف بلد٤ىف
هبـــــاء آرد جبهت نان
مدا كيلچه٤خاصه ٩ىف ٧٢٩
ۀنقدیــــــ اجرت محال جبهت آرد املزبور١٦
ـــــاءهب ت خاصهكيل جبه ١ وقيه ىف ٢٤
٢٤
ـــــاءهب اوكره جبهت خاصه
٢٥كيلچتان ىف ٥٠
هبـــــاء روغن ساچه جبهت
قناطري ىف٤مطبخ ٣٠٠ ١٢٠٠
ـــــاءهب كردكان جبهت مطبخ
عدد٢٦٠٠عامره ١٨
ـــاءـــــــــــهب ١٠٨] جناح[ جا ٢٦ماكيان
جبهت جبهت جبهت جا٤ جا بيماران ٤ جا قاوورمه ١٨كباب
١٢ ٢٤ ٧٢ هبـــــاء محص وپياز جبهت مطبخ عن يد سربازار
٢٥
ـــــاءهب پياز متاجنانه خاصه
عن يد او٣
ـــــاءهب پياز وسري جبهت خاصه عن يد او
٤
ـــــاءهب محص و پياز جبهت قابونئ او خاصه عن يد
٦
380
(s.20) ۀــــــــــــــــــــتتمــــــــــــــــ ٨٧٣ ذ سنه ٢٧يوم اجلمعه ىف
هبـــــاء پنري و لنب جبهت
خاصه عن لمۀچند يد او١٣
ـــــاءهب پياز جبهت كباب
ماكيان خاصه عن يد او ٨
ـــــاءهب ماست جبهت خاصه
عن يد او ٢٧
ـــــاءهب مساق جبهت مطبخ
٩وقيتان ىف عامره ١٨
هبـــــاء بيضه جبهت مصاحل
سكر خاصه عن يد او ١٢
ـــــاءهب كدو و غوره جبهت شورباء
خاصه عن يد بستاىن دفعتان١٩
ـــــاءهب كدو و غوره جبهت شورباء غلمان عن
يد او٤٠
ـــــاءهب بادجنان جبهت
خاصه عنقاوورمۀ يد او٧
هبـــــاء كدو جبهت طعام
د خاصه عن اوستا يد او٤
ـــــاءهب لمۀكدو جبهت چند
خاصه عن يد او ٤
ـــــاءهب كدو و غوره جبهت
شورباء آغايان عن يد او١٥
ـــــاءهب كدو وغوره جبهت شورباء بيماران
٦
381
هبـــــاء بازو جبهت بيماران
عن يد او ٢
م السبــــــــــــت]يو[ ١٣٢٧ قسطنطنيه ۀ منه ىف بلد٢٨ىف
هبـــــاء عسل جبهت خاصه
لودره٨١ قناطري ٤ ١٨٠ىف
٨٦٦
نقديــــه اجرت محال مع خرج قپان جبهت عسل
املزبور١٥
ـــــاءهب قايصى جبهت خاصه
٥١
ـــــاءهب طوت جبهت خاصه
١٤
ـــــاءهب كرياس جبهت خاصه
١٥
ـــــاءهب يسخ جبهت خاصه
٢٥
ـــاءــــــــــــــــهب ١٣٥جا ٣٥ماكيان
جبهــت جبهــت جبهــت جبهــت ١٠ ج بيماران ٣ ج باشايان ٤ جا بورك ١٨كباب
٣ج ىف ٣ىف ٦ ىف ٧٢ ٣٠ ٩ ٢٤
382
ـــــاءهب محص وپياز كه
مطبخ عن يد سربازار٢٥
ـــــاءهب ماست جبهت بورانئ خاصه عن يد او
٧
ـــــاءهب ۀبيضه جبهت اللنكد خاصه عن يد او او١
ـــــاءهب پياز و سري جبهت
مانتئ خاصه عن يد او١٠
هبـــــاء بيضه جبهت بورك ماكيان خاصه عن
يد او١
ـــــاءهب ۀتاوماست جبهت ماس
غلمان عن يد او ٤٠
ـــــاءهب پياز جبهت كباب ماكيان خاصه عن يد او
٨
ـــــاءهب ماست جبهت خاصه
عن يد او٢٧
هبـــــاء مغد نوس جبهت شورباء خاصه عن يد بستاىن١٠
ـــــاءهب كدو و غوره جبهت شورباء خاصه عن يد
او دفعتان ١٠
ـــــاءهب كدو وغوره جبهت
اوغلمان عن يد ٣٠
ـــــاءهب كدو جبهت بورانئ خاصه عن يد او
٧
هبـــــاء ۀكدو جبهت اللنكد خاصه عن يد او
٣
ـــــاءهب كدو جبهت طعام اوستاد خاصه عن
يد او ٣
ـــــاءهب ۀپازو جبهت ماستاو غلمان عن يد او
٨
ـــــاءهب كدو غوره جبهت بيماران عن يد او
٦
383
ـدم االحـــــــــــــــــــ
٣١٤ قسطنطنيه ۀ منه ىف بلد٢٩ىف
هبـــــاء قايصى جبهت خاصه
٤
ـــــاءهب امرود جبهت خاصه
١٦
ـــاءــــــــــــهب ٨١ جا ٢١ماكيان
جبهت جبهت ج٣ جا باشايان ١٨كباب ٣ يف ٧٢
٩
384
(s. 21)
ــــــــــۀــــــــتتمـــــــــــ ٨٧٣ ذ سنه ٢٩يوم االحد ىف
هبـــــاء
كردكان جبهت مطبخ عدد٥٦٠٠عامره
٣٥
ـــــاءهب محص وبياز جبهت مطبخ عن يد سر
بازار ٢٥
ـــــاءهب الپۀبيضه جبهت
عن يد اوخاصۀ٤
ـــــاءهب ماست وبيضه جبهت
بادجنانورمۀقاو خاصه عن يد او
٥ هبـــــاء پياز وسري جبهت مانتئ خاصه عن يد
او١٠
ـــــاءهب پاچه وشلجم جبهت زرندوىن عن يد او
١٢
ـــــاءهب ۀپنري جبهت بيد خاصه عن يد او
٧
ـــــاءهب ماست جبهت بورانئ آغايان عن يد او٧
هبـــــاء بياز جبهت کباب ماكيان خاصه عن
يد او٨
ـــــاءهب ماست جبهت خاصه عن يد او
٢٧
ـــــاءهب كدو و غوره جبهت شورباء خاصه عن يد بستاىن
ـــــاءهب بادجنان جبهت
خاصهقاوورمۀ عن يد او٦
385
١٠ هبـــــاء كدو جبهت خاصه
عن يد او٣
ـــــاءهب كدو جبهت طعام استاد عن يد او
٣
ـــــاءهب كدو جبهت بورانئ
اغايان١٥
386
ـا مجعـــــــــــــــــ٦٣ ٥٩٥خرج شهر ذى احلجة املذكوره
خـــــــــــــــــرج٥١ ٣٧٩مطبخ عامره
هبـــــاء قناطري٤غسل لودره٨١
٨٦٦
ـــــاءهب ٣٥روغن ساده
لودره٢٨قنطارا ٩٠٢٠
ـــــاءهب سكرمكرر جبهت خاصه
لودره٥٥ قناطري ٩٢٠٩٠
ـــــاءهب سكر خرجى جبهت
٧ قناطري ٩خاصه لودره٩٩٤٨
هبـــــاء آرد جبهت نان
١٤ مدا ٥١خاصه كيلچه٩٤٨٩
ـــــاءهب ماكيان جبهت خاصه
]جناه[ جا ٨٥١٣٣٨٦
ـــــاءهب رؤس٥اغنام
١٨٠
ـــــاءهب بره جبهت خاصه
رئسا١٨٢٥٤
هبـــــاء ١١مويز امحر
لودره ٥٨قنطارا ٨٠٦
ـــــاءهب ١٧مويزاسود
لودره٢٢قنطارا ٩٩٩
ـــــاءهب قناطري٣زردالو لودره١٠
٣٧٢
ـــــاءهب ٣اينجري
لودره٨٤قناطري ٣٠٧
387
هبـــــاء ١٢بادام قنطارين لودره
٥٥١
ـــــاءهب نيشسته قنطار
لودره٩٠١٥٣
ـــــاءهب ٢٦زعفران وقيه١٥٧٠
ـــــاءهب مد كندم كوبيذه
كيلجات٦٢٨٠
هبـــــاء كيلجات٦ترينه
٩٦
ـــــاءهب كيلجات٤بولغور
٦٤
ـــــاءهب ١٧عدس كيلجه٣١٦
ۀنقدیــــ قلعى كردن اوانئ
قطعه١٢٦مس ٧٣٣
هبـــــاء روغن زيت قنطار
وقيات ٦,٥٣٧٤
ـــــاءهب مسسم
وقيات٩٥٤
ـــــاءهب ٢٦٢سركه
كلندر٥٩١
ـــــاءهب ه جبهت خاصهميو
٨٧٨
ــــــــــۀــــــــتتمـــــــــــ اخراجات مطبخ عامره عمرهااهللا
نقــــديه اجرت محال كه بالدفعات واقع
شده٤٦٦
ـــــاءهب جبهت خاصه ۀبوز
٩٥
ـــــاءهب ۀصلوه جبهت بوز
شنك-خاصه كيلچه ٢٠
ـــــاءهب قرنفل وقيه تان
درهم١٠٠١٣٤
ـــــاءهب ١٠٠ زجنفيل
ـــــاءهب اوكره كيلچتان
ـــــاءهب كردكان
ـــــاءهب ترش ليمون
388
درهم ٩
جبهت خاصه ١٢٣ ٥٠٣٦
ـــــاءهب روغن دنبه جبهت نان
وقيات٥خاصه ١٥
ـــــاءهب ذولبيه جبهت حلقۀ
خاصه وديوان در وقيه٥عيد مبارك ٣٥٠
ـــــاءهب آرد جبهت مسيد جبهت نان خاصه
كيلچات٣٤٨
ـــــاءهب آب جبهت مطبخ درعيد مبارك
محال٣٠٣٠
ـــــاءهب مرغ آىب جبهت
٢ ج ىف ٤خاصه ٨
ـــــاءهب يخ جبهت خاصه
٢٥
ـــــاءهب مسۀسكر
جبهت خاصه قطعتان٢٠
ـــــاءهب كاسه جبهت طعام متاشا در عيد
قطعه١٠٠٠مبارك ٥٠٠
ـــــاءهب كاسه جبهت
قطعات٨خاصه ٧
ءـــــاهب مشع عسل جبهت خاصه قطعتان
١٦
ـــــاءهب چوب قزغان جبهت مطبخ عامره قطعتان
٥
ـــــاءهب دخن جبهت قومرئ خاصه شنك٢
ـــــاءهب سبزوات عن يد يوسف بستاىن٢٠٤٣
ـــــاءهب محص وپياز وماست و مساق ونعنه وباش پاچه وپنري وبيضه وغريه
389
عن يد سربازار ٤٠٠٠
ــــــــــرجحـــــــــــ ١٢ ٢١٦ســائر
نقــــديه جبهت تصدق
فقرا عن يد امني كيالر عامره٦٠٠٠
ـــــاءهب ملبوسات جبهت شاكردان طباخني
نفر٦خاصه ١١٩٩
ـــــاءهب صابون عراقى جبهت خاصه قنطار٢٥٠
ـــــاءهب گاوان جبهت قربان درعيد مبارك
رأسا٢٠٢٩٨٠
نقـــــــــــــــديه
١٠٤٥براى غلمان اندروىن
جقشري ]زوج[ ج ٤
٢٤
چيزمه زوجان٥٦
كاله قطعه٤
٦٠
اوچقوز قطعه٤
٣٨
قاليچه قطعه٤
٢٠٠
حلاف قطعه٤
٢٦٠
ميانبندان قطعتان٤٧٠
ـــــاءهب قوانوز جبهت خاصه
ـــــاءهب ٢ن وافسار وقوال٢چول
ـــــاءهب پنبه جبهت
ـــــاءهب افتكه جبهت كيالر
390
قطعه ١٦٣٨
جبهت باركريان٢وتريه سقايان مطبخ عامره
١٢٦
اندروىن وقيه١٨
عامر قطع٥٩
ـــــاءهب ۀسبو جبهت بوز
قطعات ٩خاصه ١٦
ـــــاءهب كاغد جبهت خاصه
دسته٤١٠
ـــــاءهب قوتى جبهت خاصه
قطعه١٥٥٢
ءـــــاهب شيشه جبهت خاصه
قطعه٢٤٧٩
ـــــاءهب حسري جبهت
قطعه١٦خاصه ٤٨
ـــــاءهب بزر جبهت محام خاصه
وقيات٦٢٠
ـــــاءهب كيل جبهت خاصه
وقيه٢٤٢٤
ـــــاءهب كيسه جبهت ماست
قطعات٤خاصه ١٩
391
(s. 23) ــــــــــۀــــــــتتمـــــــــــ
٨٧٣سنه ] ذى احلجه[ر ذ اخراجات سائر در شه
ـــــاءهب ختم عصفور جبهت خصه وقيه٣٠
ـــــاءهب قطران جبهت كالب
وقيه١٧,٥خاصه ٢٣
ـــــاءهب مشمع جبهت خاصه قطعه٥٠
ـــــاءهب فوچى جبهت آب در عيد مبارك
قطعات٦٦٦
ـــــاءهب شاب جبهت خاصه
وقيتان١٢
ـــــاءهب خم جبهت خاصه
قطعه١٠
ــــاءـهب فتيل جبهت مشع خاصه وقيه٢٢
ـــــاءهب شانه جبهت ٤كالب خاصه قطعات
٤
392
نقـــــــديه مرمت كردن مشعدان
وكليد خاصه ٢٦
393
Matbah-ı Âmire Transkripsiyon Hali: [s.3] Defter___________________________________________________________________i İhrâcat-ı Matbah-ı Âmire ammerahallâhü fi şehr-i Zilhıcce sene selâse ve seb‘îne ve semân mie [873] [s.4] Fî şehr______________________________________________________________________i Zilhıcce sene selâse ve seb‘îne ve semân mie M [Yevm]ü'l-ahad_________________________________________________________ el-gurre minhü, fi belde-i Kostantiniyye , 1.178 Bahâ-i Nakdiye Baha_________________________________i Ârd , be-cihet-i Ücret-i hammâl, Mâkiyân , 29 Ca [Cenâh] 117 nân-ı Hâssa , 4 be-cihet-i ârd Be-cihet-i Be-cihet-i Be-cihet-i Be-cihet-i muddan-5,5 el-mezbûr Kebâb 18Câ Kavurma, 4 C Paşayân, 3C Bîmârân,4C keylçe, fi 8 16 72 fî 6 fî 3 fî 3 684 24 9 12 Bahâ_________i Bahâ__________i Bahâ________i Bahâ________i Melbûsat, be-cihet-i Hummus ve piyaz, Peynir ve beyza , Peynir, be-cihet-i şâkird-i tabbâhîn-i be-cihet-i matbah, be-cihet-i terîne-i terîne-i gılmân, Hâssa, nefer an yed-i ser-bâzar Hâssa, an yed-i o an yed-i 0 210 25 5 12 Bahâ__________i Bahâ_________i Bahâ_________ i Bahâ__________i Piyaz ve sîrki be-cihet-i paça ve şelcem, piyaz ve beyza, Hummus ve piyaz, mantı-i Hâssa, an yed-i o be-cihet-i landûyi-i be-cihet-i kavurma-i be-cihet-i kabûni-i 4 Hassa, an yed-i o mâkiyan-ı Hâssa, ağayân, an yed-i o 12 an yed-i o 6 5 Bahâ___________i Bahâ____________ i Bahâ____________ i Bahâ___________i Beyza , be-cihet-i lapa-i Beyza ve şelcem, mast, be-cihet-i Alû-ter, be-cihet-i gılmân-ı Hâssa, an be-cihet-i bere-i Hâssa, an yed-i o şorba-i Hâssa,def‘atân yed-i o Hâssa, an yed-i o an yed-i bostâni , 13 4 2 18 def’atân Bahâ______________________ i Bahâ_____________________ i Marul, be-cihet-i Hâssa, Tere, târhun ve piyaz, be-cihet-i An yed-i o Hâssa, an yed-i o
394
M [yevm]ü'l-isneyn_____________________________________________________________ Fî 2 minhü, fi belde-i Kostantıniyye, 1.095 Nakdiye______ Bahâ__________i Bahâ______________i Bahâ_______i Be-cihet-i tasadduk-ı Çul 2 ve kolan 2 ve Gendüm-i kûbîde, Revgan-ı semsem , fukarâ, an yed-i Emin-i efsar 2 ve tobra, 3 keylçe, fî 10 be-cihet-i Hâssa, Kilâr-ı Âmire be-cihet-i bârgirân-ı 30 3 vakıyye, fî 6 250 sakayân-ı matbah-ı 18 Âmire 126 Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ______________i Bahâ_______i Kavanoz , be-cihet-i Şişe, be-cihet-i Boza, be-cihet-i Kutı, be-cihet-i Hâssa 5 kıta‘ât Hâssa , 6 kıta‘ât 11 sebû , Hâssa, 3 kıta’ât, 11 fî 2 fî 3 fî 3 12 33 9 Bahâ_______i Bahâ_______i Bahâ__________i Nakdiye_______i Salva? be-cihet-i Bere, Bere-cihet-i Ârd, be-cihet-i Ücret-i hammâl, boza-i Hâssa, şinik Hâssa ,18 re’sen matbah-ı Âmire, be-cihet-i ârd 4 254 11 keylçe, fî 8 el-mezbûr 88 3 Nakdiye____________i Bahâ_________________________i Bahâ____1__________ i Ücret-i hammal, be- Mâkiyan , 25 Ca 93 Hummus ve piyaz, cihet-i yah-ı Hâssa Be-cihet-i Be-cihet-i Be-cihet-i be-cihet-i matbah, ki an Bursa âmed Kebâb, 18 ca Paşayân,3ca Bîmâran,4ca an yed-i ser-bâzar fî 4 fî 3 fî 3 25 25 72 9 12 Bahâ___________i Bahâ___________i Bahâ_________ i Bahâ___________i Beyza, be-cihet-i Piyaz ve sir, Leben, be-cihet-i Hummus ve piyaz, lapa-i Hâssa, be-cihet-i mantı-i ökre-i Hâssa, be-cihet-i kabunî-i an yed-i o Hâssa, an yed-i o an yed-i o Ağayân, an yed-i o 3 4 5 7 Bahâ_____ i Bahâ_____ i Bahâ_____ i Bahâ_____ i Beyza ve şelcem Mast, be-cihet-i Mağdenos,be-cihet-i Sarı âlû, be-cihet-i be-cihet-i bürre-i ? Hâssa, an yed-i o şorba-i Hâssa, an Şurba-i Hâssa, an Hâssa, an yed-i o 18 yed-i bostâni yed-i o, vakıyyetân 2 10 26 Bahâ________________ i Bahâ_________________ i Bahâ_________________ i Mağdenos, be-cihet-i Marul, be-cihet-i Tere tarhun ve piyaz ve sir, şorba-i gılmân, an yed-i o Hâssa, an yed-i o be-cihet-i Hâssa, an yed-i o 30 6 3
395
[5] Tetimme_____________________________________________________________________i Şehr-i Zilhicce sene 873 M[yevm]ü's-sülâsâ_____________________________________________________________ Fi 3 minhü , fi belde-i Kostantıniyye 3.949 Bahâ_____i Nakdiye_______ Bahâ____________i Bahâ_______i Kâgıd, be-cihet-i Be-cihet-i kal‘î kerden-i Sükker-i harcî, Ücret-i hammâl Hâssa, deste 1 tepsi-i Hassa, 3 kıta‘ât be-cihet-i Hâssa ma‘a harc-ı kapan fi 2 kantarateyn 63 lodra, be-cihet-i sükker 3 6 fi 1.100 el-mezbûr 2.898 5 Bahâ__________i Bahâ__________ i Bahâ________ i Bahâ_____8___ i Revgan-ı zeyt,be-cihet-i Sebû, be-cihet-i Şise, be-cihet-i Sirke, be-cihet-i Hâssa, 15 vakıyye 300 Hâssa ,3 kıta‘ât Hâssa, kıt‘a Hâssa, 40 kilindir, dirhem ,fi 6 fi 2 94 5 6 80 Nakdiye________ Bahâ_______ i Bahâ____11____ i Bahâ__12___i Ücret-i hammâl, Hıyar, be-cihet-i Sükker-i harcî, Kiras, be-cihet-i be-cihet-i sirke Hâssa be-cihet-i Hâssa , Hâssa el-mezbûr 10 vakıyyât , fi 25 4 20 250 111 Bahâ________i Bahâ_________ i Bahâ___________ i Bahâ_______ i Karanfil, be-cihet-i Zencefil, be-cihet-i Gendüm-i kûbide, Kise, be-cihet-i Hâssa, 100 dirhem Hâssa, 100 dirhem 3 keylçe, fi 10 mast-ı Hâssa, 30 kıt‘atân 14 9 11 Nakdiye________ Bahâ_________i Bahâ_________________________________i Meremmet kerden-i Sükre-i mis, Makiyan, 27 câ [Cenâh] 107 kilid-i Hâssa, kıt’a be-cihet-i Be-cihet_i Be-cihet_i Be-cihet_i Be-cihet_i Hâssa, 3 kıt’a Kebâb,18câ Muhallebi, Paşayân, Bîmarân, 3 10 72 cenâhanyn, 3câ, fi 3 4câ, fi 3 fi 7 14 9 12 Bahâ_________ i Bahâ__________ i Bahâ___________ i Bahâ________i Hummus ve piyaz Baş-paça , be-cihet-i Revgan-ı paça, Nân-ı gîrde , be- be-cihet-i matbah, Hâssa ve ağayan, be-cihet-i paça-i cihet-i baş-paça-i an yed-i ser-bâzar an yed-i o, baş 16, Hâssa, an yed-i o ağayan an yed-i o paça 23 25 80 14 7 Bahâ______ i Bahâ__________ i Bahâ___________ i Bahâ_____i
396
Mast, be-cihet-i Piyaz ve sîr, be- Kestene, be-cihet-i Leben, be-cihet-i Mastâve-i Divanî cihet-i mantı-i Hâssa, dane-i bulgur-ı muhallebi-i Hâssa, an yed-i o an yed-i o Hâssa, an yed-i o an yed-i o 40 4 6 5 Nakdiye____ Bahâ_____ i Bahâ______ i Bahâ__31__ i Ücret-i ârd-kerden-i Beyza ve şelcem Mast, be-cihet-i Hıyar ve âlû-ter, erz, be-cihet-i muhallebi-i be-cihet-i büre-i Hâssa, an yed-i o be-cihet-i şorba-i Hâssa, an yed-i o Hâssa, an yed-i o Hâssa, an yed-i 3 2 18 bostâni , def’atân 26 Bahâ________i Bahâ__________ i Bahâ________ i Bahâ_______i Pazu, be-cihet-i Âlû-ter, be-cihet-i Âlû-ter, be-cihet-i Tere, tarhun ve Mastâve-i Divan, Şorba-i gılmân, şorba-i ağayân, piyaz ve sîr, an yed-i o an yed-i o an yed-i o be-cihet-i Hâssa, an yed-i o 10 30 10 3 [Yev] mül-erba‘a____________________________________________________ Fî 4 minhü , fi belde-i Kostantıniyye 2.311 Bahâ_________ i Nakdiye________ Bahâ__________ i Bahâ__________ i Ârd, be-cihet-i Ücret-i hammâl Kîl, be-cihet-i Ökre ?, be-cihet-i nân-ı Hâssa, 4 be-cihet-i ârd Hâssa, 24 vakıyye, Hâssa, keylçetân mudden, keylçe el-mezbûr fi 1 fi 25 fi 9 729 16 24 50 Bahâ______ i Bahâ______ i Bahâ________________________________i Revgan-ı sâde, Girdgân, be-cihet-i Mâkiyan, 26 Ca [Cenâh] 108 be-cihet-i matbah, matbah-ı Âmire, 4 kanatîr, fi 300 2600 aded Be-cihet_i Be-cihet_i Be-cihet_i Kebâb, 18 câ Kavurma, 4Ca , Bimâran, 4 fi 6 Câ, fi 3 1.200 18 72 24 12 Bahâ________i Bahâ__________ i Bahâ__________ i Bahâ_____ i Humus ve piyaz Piyaz, be-cihet-i Piyaz ve sîr, Hummus ve piyaz, be-cihet-i matbah, metancane-i Hâssa, be-cihet-i mantı-i be-cihet-i kabûni-i an yed-i ser-bâzar an yed-i o Hâssa, an yed-i o Hâssa, an yed-i o 25 3 4 6 …………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
397
[20] Tetimme_____________________________________________________________i Yevmü'l-Cum‘a fî 27 Zilhicce sene 873 Bahâ________i Bahâ______i Bahâ__________i Bahâ_________i Penir ve leben, Piyaz, be-cihet-i Mast,be-cihet-i Sumak , be-cihet-i Be-cihet-i çeneleleme-i kebâb-ı m akiyan-ı Hassa, an yed-i o Matbah-ı Âmire Hâssa, an yed-i o Hâssâ , an yed-i o vakıyyetân, fî 9 13 8 27 18 Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ________i Bahâ_______i Beyza, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i Badnicân, mesâlih-i sükker-i şorba-i Hâssa , def‘atân gılmân, an yed-i be-cihet-i Hâssa, an yed-i o an yed-i bostâni kavurma-i Hâssa, an
yed-i o 12 19 40 7 Bahâ_________i Bahâ________i Bahâ___________i Bahâ________i Kedû , be-cihet-i Kedû, be-cihet-i Kedû ve gûre Kedû ve gûre, be-cihet-i ta‘âm-ı üstâd-ı Hâssa , çendeleme-i Hâssa , be-cihet-i şorba-i bîmarân, be-cihet-i an an yed-i o an yed-i o ağayan , an yed-i o yed-i o 4 4 15 6
Bahâ________________i Pazu, be-cihet-i bîmarân, an yed-i o 2 [Yev]mü's-sebt__________________________________________________________ Fî 28 minhü , fî belde-i Kostantıniyye 1.327 Bahâ_________i Nakdiye________ Bahâ___________i Bahâ________i Asel, be-cihet-i Ücret-i hamâl ma’a Kayısı, be-cihet-i Dut, be-cihet-i Hassa, 4 kanatîr harc-ı kapan be-cihet-i Hâssa Hâssa 81 lodra, fî 180 asel el-mezbûr 51 14 866 15 Bahâ________i Bahâ________i Bahâ______________________________i
398
Kiras, be-cihet-i Yah , be-cihet-i Mâkiyân, 35 Câ [Cenâh] 135 Hâssa Hâssa Be-cihet_i Be-cihet_i Be-cihet_ Be-cihet_i
15 25 Kebâb, 18Câ Börek,4C,fî 6 Paşayân 3Cfî 3 Bimâran, 10C, fî3 72 24 9 30
Bahâ_________i Bahâ___________i Bahâ________i Bahâ________i Hummus ve piyaz Mast, be-cihet-i Beyza, be-cihet-i Piyaz ve sîr be-cihet-i Matbah borânî-i Hassa, lâlengede-i Hassa be-cihet-i mantı-ı an yed-i se-bâzar an yed-i an yed-i o Hassa 25 70 1 10 Bahâ________i Bahâ________i Bahâ____________i Bahâ____________i Beyza, be-cihet-i Mast, be-cihet-i Piyaz, be-cihet-i kebâb-ı Mast, be-cihet-i börek-i mâkiyân-ı mastâve-i gılmân, mâkiyan-ı Hâssa, Hâssa, an yed-i o Hassa, an yed-i o an yed-i o an yed-i o 1 40 8 27 Bahâ__________i Bahâ________i Bahâ___________i Bahâ________i Mağdenos, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i şorba-i Hâssa, şorba-i Hassa, an yed-i şorba-i gılmân, an yedi-i borânî-i Hâssa , an yed-i o an yed-i bostâni o , def‘atân o 10 10 30 7 Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ_______i Bahâ_______i Kedû, be-cihet-i Kedû, be-cihet-i Pazu, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i lâlengede-i Hassa, ta‘âm-ı üstâd-ı Hâssa mastâve-i gılmân bîmâran, an yed-i o an yed-i o an yed-i o an yed-i o 3 3 8 6 [Yev] mü'l-ahad________________________________________________________ Fî 29 minhü fî belde-i Kostantıniyye 314 Bahâ_____i Bahâ______i Bahâ____________________________________i Kaysı, be-cihet-i Emrud, be-cihet-i Mâkiyân 21 Câ 81 Hâssa Hâssa Be-cihet____i Be-cihet_____i 40 16 Kebâb , 18 Câ Paşayân 3 Câ fî 3 72 9
399
[21] Tetimme______________________________________________________________i Yevmü'l-ahad, fî 29 Zilhicce sene 873 Bahâ____4____i Bahâ________i Bahâ________i Bahâ______i Girdkân , be-cihet-i Hummus ve piyaz Beyza, be-cihet-i Mast ve beyza, be-cihet-i Matbah-ı Âmire, 5600 be-cihet-ı Matbah, lapa-i Hâssa, an kavurma-i badnicân-ı aded an yed-i ser bâzar yed-i o Hâssa, an yed-i o 35 25 4 5 Bahâ_________i Bahâ___________i Bahâ_______i Bahâ______i Piyaz ve sîr, be-cihet-i Paça ve şelcem, be-cihet-i Penir, be-cihet-i Mast, be-cihet-i mantı-i Hâssa, an zerendûnî-i Hâssa, pide-i Hâssa borânî-i ağayan , yed-i o an yed-i o an yed-i o 10 12 7 7 Bahâ_______i Bahâ________i Bahâ________i Bahâ__________i Piyaz, be-cihet-i Mast, be-cihet-i Kedû ve gûre, be-cihet-i Padnican, be-cihet-i kebâb-ı mâkiyan-ı Hâssa, an yed-i o şorba-i Hâssa, an yed-i kavurma-i Hâssa Hâssa, an yed-i o bostâni an yed-i o 8 27 10 6 Bahâ______16________i Bahâ_______________i Bahâ______18________i Kedû, be-cihet-i pide-i Kedû, be-cihet-i ta‘âm-ı Kedû, be-cihet-i borânî-i Hâssa, an yed-i o üstâd-ı Hâssa, an yed-i o ağayan, an yed-i o 3 3 15 Cem‘an______________________________________________________________ Harc-ı şehr-i Zilhicce el mezkûr 63.595 Harc_________________________________________________________________ı Matbah-ı Âmire 61.379 Bahâ______i Bahâ_______i Bahâ__________i Bahâ___________i Asel, 4 kanâtîr-81 Revgân-ı sâde, 35 Sükker-i mükerrer,be- Sükker-i hacrî, be-cihet-i lodra kantaren - 28 lodra cihet-i Hâssa , Hâssa, 9 kanâtîr -71 866 9.020 kantar -55 lodra lodra 2.090 9.948
400
Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ_______i Bahâ_______i Ârd , be-cihet-i nân-ı Mâkiyan, be-cihet-i Ağnâm, 5 rüûs Bere, be-cihet-i Hâssa Hâssa , 51 mudden- Hâssa , 851 Câ[Cenâh] 180 18 re’sen 14 keylçe 3.386 254 9.489 Bahâ_________i Bahâ_________i Bahâ________i Bahâ_______i Mevîz-i ahmer, Mevîz-i esved, 17 Zerdâlü, 3 kanâtîr-10 İncir, 3 kanâtîr-84 lodra 11 kantâran-58 lodra kantâran -22 lodra lodra 806 999 372 307
Bahâ________i Bahâ___________i Bahâ___________i Bahâ________i Bâdam , kantâreyn- Nişasta, kantar-90 Zağfıran, 26 vakıyye Gendüm-i kûbîze, 12 lodra lodra mud-6 keylçât 551 153 1.570 280 Bahâ________i Bahâ_______i Bahâ______i Nakdiye__20__i Terîne, 6 keylçe Bulgur , 4 keylçe Ades, 17 keylçe Kal‘î kerden-i evânî-i 96 64 316 mis, 126 kıt‘a 733 Bahâ_______i Bahâ________i Bahâ________i Bahâ_________i Revgan-ı zeyt, kantar- Revgan-ı semsem, Sirke, 262 kilindir Meyve, be-cihet-i Hâssa 65 vakıyyât 9 vakıyyât 591 878 374 54
401
[22] Tetimme______________________________________________________________i İhracât-ı Matbah-ı Âmire ammerehallâh Nakdiye_______i Bahâ________i Bahâ________i Bahâ_________i Ücret-i hamâl ki bi'd-def‘ât Boza, be-cihet-i Hâssa Salva , be-cihet-i boza-i Karanfil, vakıyyetân vâki‘ şud Hassa, keylçe-şinik 100 dirhem 466 95 20 134 Bahâ__________i Bahâ__________i Bahâ_________i Bahâ______i Zencebil , 100 dirhem Ökre, keylçetân Girdigân Turş-ı limon, be-cihet-i 9 50 123 Hâssa 36 Bahâ________i Bahâ________i Bahâ_______i Bahâ__36___i Revgan-ı dünbe, be-cihet-i Halka-i zülbiye,be- Ârd-ı simid, be-cihet-i Âb, be-cihet-i Matbah, nân-ı Hâssa , 3 vakıyyetân cihet-i Hâssa ve Dîvan, nân-ı Hâssa , 3 keylçe der îyd-i mübarek , 15 der îyd-i mübârek 48 30 hımlen 5 vakıyye 48 30 350 Bahâ_______i Bahâ__________i Bahâ__________i Bahâ_________i Murg-ı âbî, be-cihet-i Yah, be-cihet-i Hassa Sükre-i mis, be-cihet-i Kâse ,be-cihet-i ta‘âm-ı Hâssa 4 Câ[Cenâh],fî 2 25 Hâssa, kıt‘atân temâşa, der îyd-i mübarek 8 25 20 1.000 kıt‘a 500
Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ________i Bahâ_______i Kâse, be-cihet-i Hâssa, Şem‘-i asel, be-cihet-i Çûb-i kazgan, be-cihet-i Dühn, be-cihet-i kumrı-i 8 kıta‘ât Hâssa , kıt‘atân Matbah-ı Âmire, kıt’atân Hâssa, şinik 7 16 5 2 Bahâ______________________i Bahâ__________________________i Hummus ve piyaz ve mast ve sumak ve na‘ne Sebzevât , an yed-i Yusuf bostâni ve baş-paça ve penir ve beyza ve gayruhû , 2.043 an yed-i ser-bâzar 4.000 Harc_________________________________________________________________ı Sâir 12.216 Nakdiye______i Bahâ________i Bahâ________i Bahâ_________i Be-cihet-i tasadduk-ı Melbûsat, be-cihet-i Sabûn-ı Irâkı, be-cihet-i Gâvân, be-cihet-i kurban fukarâ , an yed-i Emîn-i şâkirdân-ı tabbahîn-i Hâssa, kantar der îyd-i mübârek Kilâr-ı Âmire Hâssa , 6 nefer 20 re’sen 6.000 1.199 250 2.980
402
Bahâ________________________________________________________________i Berây-i gılmân-ı Enderûni Miyâbendan Lihâf Kaliçe Uçkur Külâh Çizme Çağşır kıt’atân 4 kıt‘a 4 kıt‘a 4 kıt‘a kıt‘a Zevcân 4 c. 407 260 260 38 60 56 24 Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ_________i Bahâ_______i İfteke ?, be-cihet-i Penbe, be-cihet-i Çul 2 ve kolan 2 ve efsar Kavanoz, be-cihet-i Kilâr-ı Âmire, kıt‘a Enderûni , vakıyye 2 ve tire 2, be-cihet-i Hâssa, 16 kıta 59 18 bargirân-ı sakayân-ı 38 Matbah-ı Âmire 126 Bahâ_________i Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ________i Şişe, be-cihet-i Hassa, Kutıi be-cihet-i Kâğıd, be-cihet-i Sebû, be-cihet-i boza-i 24 kıt’a Hâssa 15 kıt‘a Hâssa , 4 deste Hâssa , 9 kıta‘ât 79 52 10 16 Bahâ_________i Bahâ_________i Bahâ_______i Bahâ________i Kîse, be-cihet-i mast-ı Kil, be-cihet-i Hâssa, Bezir, be-cihet-i Hâssa, Hasır, be-cihet-i Hâssa, Hâssa, 4 kıta’ât 24 vakıyye 6 vakıyyât 6 kıt‘a 19 24 20 48
403
[23] Tetimme____________________________________________________________i İhrâcât-ı sâir, der şehr-i Zilhicce sene 873 Bahâ______i Bahâ______i Bahâ____i Bahâ______i Fuçı, be-cihet-i âb, der Muşamma, be-cihet-i Katran, be-cihet-i kilâb-ı Tohum-ı asfûr, be-cihet-i îyd-i mübarek, 6 kıta‘ât Hâssa, kıt‘a Hâssa , 17,5 vakıyye Hâssa, vakıyye 66 50 23 30 Bahâ____22___i Bahâ________i Bahâ_________i Bahâ________i Şâne, bi-cihet-i kilâb-ı Fitil, be,cihet-i sem‘-i Hum, be-cihet-i Hâssa, Şab, be-cihet-i Hâssa, 4 kıta‘ât Hassa, vakıyye kıt’a vakıyyetân 4 22 10 12
Bahâ__________________________________i Meremmet kenden-i şam‘dan ve kilid-i Hâssa 16
404
Matbah-ı Âmire Türkçe Hali: [3] Hicrî 873 senesi Zilhicce ayında [Milâdi 11.6.1469-9.7.1469 tarihleri arasında] matbah-ı Âmire'nin harcamalarına dair defter. [4] Hicrî 873 Zilhicce ayı [Milâdi 11.6.1469-9.7.1469] Pazar, Zilhicce'nin ilk günü [11.6.1469] İstanbul _____________________________________ 1.178 akçe Un, has ekmek Un'u taşımak Tavuk , 29 adet ____________________117 akçe için 4 mud - 5,5 için hamal Kebap için Kavurma için Paşalar için Hastalar keylçe, 8 akçeden ücreti 18 adet , 4adet, 3 adet, için , 4 adet, 4 akçeden 6 akçeden 3 akçeden 3 akçeden Değiri _____: 684 Nakit___: 16 Değeri __:72 Değeri__: 24 Değeri _: 9 Değeri_: 12 Aşçı yardımcıları Matbah için nohut Peynir ve yumurta, Peynir, acemi için giyim bedeli ve soğan, pazarcı- Saray için pazarcı- oğlanlarının tarhana başı eliyle başı eliyle çorbası için,pazarcı- başı eliyle Değeri____: 210 Değeri____: 25 Değeri______: 5 Değeri________: 1 Soğan ve sarımsak, Paça ve şalgam, Soğan ve yumurta, Nohut ve soğan, Sarayda mantı için, Saray için , pazarcı- tavuk kavurması ağalar için, pazarcı- pazarcıbaşı eliyle başı eliyle için pazarcıbaşı başı eliyle eliyle Değeri______:4 Değeri______:12 Değeri_____:5 Değeri_____:6 Yumurta, acemi oğlan- Yumurta ve şalgam, Yoğurt, saray için Taze erik, saray için ların lapası için, pazarcı- saray için, pazarcı- pazarcıbaşı eliyle pazarcıbaşı eliyle başı eliyle başı eliyle Değeri__________: 4 Değeri________: 2 Değeri_______: 18 Değeri_______: 13 Marul, saray için, bostancı eliyle Tere, tarhun ve soğan, saray için bostancı eliyle Değeri____________________: 6 Değeri______________________: 3
405
12.6.1469 Pazartesi günü İstanbul’da ________________________________________1.095 Kiler Emini tarafından Matbah-ı Amire’ye Ezilmiş buğday Susam yağı, Saray olarak fukaraya su getiren sakaların için, 3 keylçe , için, 3 vakıyye verilen atları için çul, kolan, 10 akçeden Değeri:______:18 Nakit________: 250 yular ve torba Değeri ______:30 Değeri_________: 126 Kavanoz, Saray için Şişe , Saray Boza için desti, Kutı, Saray için, 5 parça için, 6 parça , 2 Saray için 3 parça, 3 akçeden Değeri_________:11 akçeden 3 parça, 11 akçeden Değeri______: 9
Değeri _______:12 Değeri______:33 Salva? Saray için Kuzı, Saray için, Un ,Matbah-ı Amire Unun taşıma ücreti 18 baş için ,11 keylçe, 8 Nakit________: 3 Değeri _______:4 Değeri _______:254 akçeden Değeri ________:88 Bursa'dan gelen buz'un Tavuk , 25 adet __________________________________93 akçe Nohut ve soğan, hamaliye ücreti için Kebap için , 18 adet Paşalar için , 3 Hastalar için, 4 Matbah için,pazarcı- adet adet adet başı Nakit_________:25 Değeri______:72 Değeri_______: 9 Değeri_______: Değeri _______:25 Yumurta, Saray için Soğan ve sarımsak, Süt, Saray için, Nohut ve soğan, pazarcıbaşı eliyle Sarayda mantı için, pazarcıbaşı eliyle ağalar için,
pazarcıbaşı eliyle pazarcıbaşı eliyle Değeri _________:3 Değeri ________:4 Değeri ________:5 Değeri_______:7
406
Yumurta ve şalgam Yoğurt, Saray için, Maydanoz, Saray Sarı erik, saray için Saray için, pazarcıbaşı pazarcıbaşı eliyle için, bostancı eliyle bostancı eliyle eliyl Değeri _________: 2 Değeri________:18 Değeri _________:10 Değeri__________:26 Maydanoz, acemi oğlan- Marul, Saray için , Tere otu, soğan ve sarımsak, ların çorbası için, bostancı eliyle bostancı eliyle bostancı eliyle Değeri_________:30 Değeri__________:6 Değeri __________:3
407
[5] Hicrî 873 Zilhıcce ayı [Milâdi 11.6.1469-9.7.1469] Hicrî 3 Zilhıcce 873 Salı günü [Milâdi 13.6.1469]______________________________:3.949 Kağıt , bir deste Saraya ait 3 tepsinin Saray için şeker, Zikri geçen şekerin kalaylanması için , 2 kantar , 63 lodra taşınması için hamal Değeri_________: 33 2 akçeden 1.100 akçeden ücreti ve kapan harcı Nakit___________: 6 1100 akçeden Nakit___________: 5 Değeri____:2.988 Saray için Zeytinyağı , Saray için desti, Saray için şişe, Saray için sirke, 15 vakıyye 300 dirhem, 3 parça 1 parça 4 ölçek, 2 akçeden 6 akçeden Değeri___________: 94 Değeri _________: 5 Değeri__________: 6 Değeri_________: 80 Sirkenin taşıma ücreti Saray için hıyar, Saray için şeker , Saray için kiraz, Nakit____________:4 Değeri_______: 20 10 vakıyye, 25 Değeri_______: 111 akçeden Değeri_______: 250 Karanfil, Saray için, Zencefil, Saray için, Ezilmiş buğday, Saray için yoğurt 100 dirhem 100 dirhem 3 keylçe,10 akçeden kisesi, 2 parça Değeri_________: 14 Değeri________:9 Değeri________: 30 Değeri________: 11 Saraya ait bir adet Bakır kap, Saray Tavuk, 27 adet_______________________________________:107 akçe kilit tamiri için , 3 parça Kebap Muhallebi Paşalar Hastalar Nakit _________: 3 Değeri________: 10 72 14 9 12
408
Nohut ve soğan, Matbah Baş-paça , Saray ve Sadeyağ , Sarayda Yufka ekmek , ağaların için , pazarcıbaşı eliyle ağalar icin , pazarcı- paça çorbası için , kelle-paça çorbası için başı eliyle pazarcıbaşı eliyle Değeri_______:25 Değeri_________: 80 Değeri_________: 1 Değeri_________: 7 Ayran için yoğurt, Soğan ve sarımsak Kestane, Saray için Süt, Sarayda pazarcıbaşı eliyle Sarayda mantı için, pazarcıbaşı eliyle muhallebi için pazarcıbaşıbaşı eliyle pazarcıbaşı eliyle Değeri _________: 40 Değeri__________: 4 Değeri__________: 18 Değeri________: 5 Sarayda muhallebi için Yumurta ve şalgam Yoğurt, Saray için, Hıyar ve taze erik, Saray pirinçöğütme ücreti pirinç pazarcıbaşı eliyle Değeri_________: 18 için bostancı eliyle pazarcıbaşı eliyle Değeri_________:2 iki def’ada Nakit___________: 3 Değeri_________: 26 Pazı , bostancı eliyle Taze erik, acemi Taze erik, ağalar Tere, tarhun, soğan Değeri_______: 10 oğlanlar için, için bostancı eliyle ve sarımsak , Saray Değeri_________: 10 Değeri_________: 30 bostancı eliyle için , bostancı eliyle Değeri________: 10 Değeri_________: 3
409
14.6.1469 Çarşamba günü İstanbul ___________________________________________________________________________:2.311 Un, Saray için , 4 Un'un taşınması için Kil, saray için 24 Okne ?, Saray için mud - 5 keylçe, hamal ücreti vakıyye, 1 akçeden 2 keylçe, 25 9 akçeden Nakit__________: 16 Değeri________: 24 akçeden Değeri______: 729 Değeri________: 50 Sade yağ, matbah Ceviz, matbah Tavuk , . 26 adet________________________________:108 için, 4 kantar, için, 260 adet Kebap için 18, Kavurma için 4, Hastalar için 4 300 akçeden adet ,4 akçeden 6 akçeden adet , 3 akçeden 1.200 Değeri____: 72 Değeri____: 24 Değeri_____:12 Nohut ve soğan, Matbah Soğan, Saray için, Soğan ve sarımsak Nohut ve soğan, için, pazarcıbaşı eliyle pazarcıbaşı eliyle Saray için, pazarcı- Saray için Değeri_______: 25 Değeri_______. 3 başı eliyle Değeri_______: 6 Değeri________: 3
410
[20] Türkçesi 20 Temmuz 1469 Cuma Devamı Matbah-ı Âmire
Peynir ve Süt, Saray için Pazarcıbaşı eliyle
Soğan, tavuk kebabı için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt saray için, Pazarcıbaşı eliyle
Sumak, matbah için 2 okka okkası 9 akçeden
Değeri______:13 Değeri_______: 8 Değeri______:27 Değeri______:18
Yumurta, Saray için, Pazarcıbaşı eliyle
Kabak, Koruk, Saray için Pazarcıbaşı eliyle
Kabak ve koruk Saray hizmetlileri için bostancı eliyle
Patlıcan, Saray için Pazarcıbaşı eliyle
Değeri______:12 Değeri_______:19 Değeri______:40 Değeri______: 7
Kabak, Saray ustalarının yemeği için, bostancı eliyle
Kabak, Saray için bostancı eliyle
Kabak ve koruk, ağaların çorbası için, bostancı eliyle
Kabak ve koruk, hastalar için, bostancı eliyle
Değeri______: 4 Değeri_______: 4 Değeri______:15 Değeri______: 6
Pazı, hastalar için,
bostancı eliyle
Değeri__________: 2
411
8 Temmuz 1469 Cumartesi günü, İstanbul 1.327
Bal, Saray için, 4 kantar 81 lodra, 180 akçeden
Balın taşınması için hamal ücreti ve kapan ücreti
Kayısı, Saray için
Dut, Saray için
Değeri______:866 Değeri_______:15 Değeri______:51 Değeri______:14
Kiraz, Saray için
Buz, Saray için Tavuk, 35 kanat; kebap, börek ve hastalar için
Değeri______:15 Değeri_______:25 Değeri_______________________:135
Nohut ve soğan, matbah için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt, sebzeli yemek için, Pazarcıbaşı eliyle
Yumurta, Sarayda ziyafet için, Pazarcıbaşı eliyle
Soğan ve sarımsak, Sarayda mantıiçin, Pazarcıbaşı eliyle
Değeri______:27 Değeri_______:70 Değeri______: 1 Değeri______:10
Yumurta, tavuk böreği için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt, içoğlanlara ayran için, Pazarcıbaşı eliyle
Soğan, Sarayda tavuk kebabı için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt, Saray için Pazarcıbaşı eliyle
Değeri______:1 Değeri_______:40 Değeri______: 8 Değeri______:27
412
Maydanoz, Sarayda çorba için, bostancı eliyle
Kabak ve koruk, Sarayda çorba için bostancı eliyle, 2 defada
Kabak ve koruk, içoğlanların çorbası için, bostancı eliyle
Kabak ve koruk, Saray için bostancı eliyle
Değeri______:10 Değeri_______:10 Değeri______:30 Değeri______: 7
Kabak, Sarayda ziyafet için, bostancı eliyle
Kabak, Saray ustasının yemeği için, bostancı eliyle
Pazı, içoğlanları için,bostancı eliyle
Kabak ve koruk, hastalar için bostancı eliyle
Değeri______: 3 Değeri_______: 3 Değeri______: 8 Değeri______: 6
9 Temmuz 1469 Pazar, İstanbul 314
Kayısı, Saray için
Armut, Saray için
Tavuk, 21 kanat (adet) kebap için
Ceviz, Maybah-ı Amire için, 56.000 adet
Değeri______:40 Değeri_______:16 Değeri______:81 Değeri_____: 35
413
[s. 21]
Nohut ve soğan, matbah için, Pazarcıbaşı eliyle
Yumurta, lapa için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt ve yumurta, Patlıcan kavurması için
Soğan ve sarımsak, Sarayda mantı için, Pazarcıbaşı eliyle
Değeri______:25 Değeri_______:40 Değeri______: 5 Değeri______:10
Paça ve şalgam, Saray için, Pazarcıbaşı eliyle
Peynir, Sarayda pide için, Pazarcıbaşı eliyle
Yoğurt, ağaların sebzeli yemeği için, Pazarcıbaşı eliyle
Soğan, Sarayda tavuk kebabı için, Pazarcıbaşı eliyle
Değeri______:12 Değeri_______: 7 Değeri______: 7 Değeri______: 8
Yoğurt, Saray için, Pazarcıbaşı eliyle
Kabak ve koruk, çorba için, bostancı eliyle
Patlıcan, Sarayda kavurma için, Pazarcıbaşı eliyle
Kabak, Saray için, bostancı eliyle
Değeri______:10 Değeri_______:10 Değeri______:60 Değeri______: 3
Kabak, ustalar için,
Bostancı eliyle
Kabak, ağaların
Sebzeli yemeği için
Değeri__________: 3 Değeri_________:15
414
Zikri geçen Zilhicce ayında toplam harcama: 63.595
Matbah-ı Âmire’nin harcaması: 61.379
Bal, 4 kantar, 81 lodra
Sade yağ, 35 kantar, 28 lodra
Lükse şeker, 1 kantar, 5 lodra
Normal şeker, 9 kantar, 71 lodra
Değeri____:866 Değeri_____:9020 Değeri____:2090 Değeri____:9048
Un, has ekmek için, 51 mud, 14 keylçe
Tavuk, 851 kanat (adet) Saray için
Koyun, 5 baş Kuzu, 18 baş
Değeri____:9489 Değeri_____:3386 Değeri____:180 Değeri____:254
Kırmızı üzüm, 11 kantar, 58 lodra
Siyah üzüm, 17 kantar, 22 lodra
Şeftali, 3 kantar, 10 lodra
İncir, 3 kantar, 84 lodra
Değeri____:806 Değeri_____:999 Değeri____:372 Değeri____:370
Badem, 2 kantar, 12 lodra
Nişasta, kantar, 90 lodra
Safran, 26 vakıyye
Ezilmiş buğday, mud, 6 keylçe
Değeri____:551 Değeri_____:153 Değeri____:1570 Değeri____:280
Tarhana, 6 keylçe
Bulgur, 4 keylçe
Mercimek, 17 keylçe
Nakid, 126 parça bakır kapların kalaylanmasuı için
Değeri_____:96 Değeri______:64 Değeri_____:316 Değeri_____:733
415
Zeytinyağı, kantar, 65 vakıyye
Susam yağı, 9 vakıyye
Sirke, 262 litre Meyve, Saray için
Değeri____:374 Değeri_____:54 Değeri____:591 Değeri____:878
416
[s. 22]
Nakit, hamal ücreti, bir defada verilen
Boza, Saray için Savla, Sarayda boza için
Karanfil, 2 vakıyye, 100 dirhem
Değeri_____:466 Değeri______:95 Değeri_____:20 Değeri_____:134
Zencefil, 100 dirhem
Ökre, 2 keylçe Ceviz Limon turşusu, Saray için
Değeri______: 9 Değeri_______:50 Değeri______:123 Değeri______:36
Kuruk yağı, Saray ekmeği için, 3 vakıyye
Lokma tatlısı, bayramda Saray ve Divan için, 5 vakıyye
Un, simit ve has ekmek için, 3 keylçe
Su, bayramda matbah için
Değeri______:15 Değeri_______:350 Değeri______:48 Değeri______:30
Sukus, 4 adet, 2 akçeden
Buz, Saray için Bakır tas, Saray için, 2 parça
Kase, bayramda piknik için, 1.000 adet
Değeri______:8 Değeri_______:25 Değeri______:20 Değeri______:500
Kase, 8 parça, Saray için
Balmumu, Saray için, 2 parça
Kazan sopası, Matbah-ı Âmire için, 2 parça
Yem (darı) Saray kumruları için, 1 şinik
Değeri______: 7 Değeri_______:16 Değeri______: 5 Değeri______: 2
417
Nohut, soğan, yoğurt,
Sumak, nane, peynir,
Yumurta v.s.
Pazarcıbaşı eliyle
Çeşitli sebzeler,
Bostancı Yusuf
Eliyle
Değeri_________:4000 Değeri________:2003
Diğer Harcamalar
12.216
Kiler emini tarafından fukarâya dağıtılan nakit para
6 nefer Saray aşçılarına nakit olarak verilen
Sabun, Saray için
Kurbanlık için 20 baş sığır hayvanı
Değeri____:6000 Değeri_____:1999 Değeri____:250 Değeri____:2980
İçoğlanlarının giyimleri için
İfteke, kiler için, 1 parça
Pamuk, Enderun için, 1 okka
Matbah-ı Âmire sakalarının atları için çul, kolan, yular ve tire
a- Kuşak, 2 tane 470
b- Örtü, 4 tane 260
c- Kalice, 4 tane 200
d- Uçkur, 4 tane 38
e- Külah, 4 tane 60
f- Çakşir, 4 tane 56
g- Çizme, 1 çift 24
Toplam değeri___:1102
Değeri_____:59
Matbah-ı Âmire sakalarının atları için çul, kolan, yular ve tire
Değeri______:59
Değeri____:18 Değeri____:126
418
Kavanoz, Saray için 16 parça
Şişe, Saray için 24 parça
Kutu, Saray için, 15 parça
Kağıt, Saray için, 4 deste
Değeri______:38 Değeri_______:79 Değeri______:52 Değeri______:10
Testi, boza için, 9 parça
Yoğurt kasesi, Saray için, 4 parça
Kil, Saray için, 24 okka
Bezir, Saray hamamı için, 6 okka
Değeri______:16 Değeri_______:19 Değeri______:24 Değeri______:20
Hasır, Saray için 16 parça
Fıçı, bayramda su için, 6 parça
Musamma, Saray için 1 parça
Katran, Saray için, 17,5 okka
Değeri______:48 Değeri_______:66 Değeri______:50 Değeri______:23
Asfur tohumu, Saray için, 1 okka
Tarak, köpekler için, 4 parça
Fitil, Saray mumları için, 1 okka
Hum, Saray için, 2 okka
Değeri______:30 Değeri_______: 4 Değeri______:22 Değeri______:12
Şap, Saray için,
2 okka
Saraydaki Şamdan ve
Kilidin tamiri için
Verilen
Değeri______:12 Değeri____________:26
419
Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir saray mutfağı
alışveriş harcamasına ilişkin bir kayıttır. Taktir edileceği
üzere burada kaydın bir kısmına yer verilmiştir. Bu konuda
gerekli farkındalığın oluşturulması için de örneğin bazı
yerlerine uzunca (……) şeklinde geçişlere yer verilmiştir.
Yine taktir edileceği üzere bu uzun örneğin günümüz
muhasebe kaydına ise, yine örneğin uzun olması nedeniyle
yer verilmemiştir.
420
241. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-2
Bu örnek Edirne’de bulunan Atik (Eski) Cami’ne
aittir.
Atik Cami Örneğinin Siyakat Hali:
421
Atik Cami Örneğinin Arapça Hali:
[139b-140a/277-278] بۀـــــــــــــــــــــــــــــــــــــمحاســـــــ
اىل غايه رجب سنه محس وتسعني ومثامنأ حتريرا ٨٩٤ رمضان سنه ۀعن غر. اوقاف جامع عتيق در ادرنه عن حتويل حاجى قراكوز متوىل وخطيب مشس الدين ناظر ٨٩٦ شعبان املعظم سنه ١١ىف
ـــــــــلـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــاصـــــــ ١١٣ ٨٢٩ اشهر١١مال ىف
بقیــــــــــــــــــۀ عن
٨٩٤ شعبان سنه غایۀ اىل ٨٩٣ رمضان سنه ۀ ماضيه عن حتويل خودشان عن غرمحاسبۀ٢٥ ٩١٢
ــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــاءــــــــــــــــی کراعن . اشهر١١ ىف ٨٩٥ رجب سنه غایۀ اىل ٨٩٤ رمضان سنه ۀرقه ومقاطعات زمني و اودها عن غرقبزازستان مع ايواهنا ودكاكني مت
٨٧ ٩١٧ عن بزازستان مع ايواهنا٣٠ ٠٦٨
عن دكاكني متفرقه٢٦ ٧٠٣
عن مقاطعه زمني٣٠ ٥٨٠
عن اودها٥٨٥
وضع من ذالـــــــــــك
422
٨٩٥ شعبان سنه غایۀ اىل ٨٩٤ شوال سنه ۀرريه وسائره عن غرقالوظائف واالخراجات وزوائد وخرج م٧٨ ٨٢٩
الوظائفـــــــــــــــ اشهر١١ ىف ٨٩٥ شعبان سنه غایۀ اىل ٨٩٤ شوال سنه ۀائد خوران عن غرواقف وزبر موجب شرط و
٨٦ ٠٦٥ مجاعتـــــــــــــــ
٨٩٥ شعبان سنه غایۀ اىل ٨٩٤ شوال سنه ۀاهل وظائف بر موجب شرط واقف وزوائد خوران عن غر
حاجـــــــــــى يوما١١ شهر و ١٠ ىف ٨٩٥ شعبان سنه ٢٢ اىل ٨٩٤ شوال سنه ۀقراكوز متوىل عن غر
١٥ ىف يوم ٤٨١٥
خطيب١٥
امام١٥
سرخمفل١٠
انانواجزاخ نفرا٢٩
٢ىف ٥٨
مهللني نفرا١٤ ٣ نفر ىف ١ ٢٦، ٢ نفرا ىف ١٣
يكون ىف يوم٢٩
423
مؤذنني نفر٤
٤ىف ١٦
قيمني ٣نفرا ٢ىف ٦
معرف٣
كاتب انبار٣
نكهبانان بزازيه ٢،٥ نفر، ىف ٤
١٠
ـــــــــــــــونيكــــــ٥٩ ٢٦٥
ىف يوم١٦٥
شهر١١ىف ٥٤ ٤٥٠
املشاهره٤٨١٥
مجاعتـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــ زوائدخوران
موالنا مدرس مع طلبه٣٠
ناظر٥
جزخوان٤
خوشخوان٤
موقت٥
اىبج١,٥
قيم مدرسه١
ابتــــــداء سيد امحد نقطعى عن ربيع االخر
شعبان سنة املذكورهغایۀ اىل ٨٩٥سنه شهر٤،٥، ىف ١ىف يوم
١٣٥
424
يكــــــــــــون ١٦ ٨٠٠
شهر املشاهر١١ىف يوم ىف ١٣٥ ١٦ ٦٦٥ ٥٠،٥
425
ــــــــــــــــــــــــــــــــــــــاالخراجاتـــــــــ ٨٩٥ اىل غايه شعبان سنه٨٩٤عن غره شوال سنه
٢٧٦٤ ــــرجــــــــــــــــــــــــــــــــــخـــــــــــ
١٤٨٥ مقرريه هبــــــــــاء روغن زيت براى قناديل
شهر١١، ٣جامع ىف يوم ٩٩٠
اجرتـــــــ سقاكه آب آورد جبهت
، ىف ١،٥مصلقها ىف يوم هر ش١١
٤٩٥ ــرجــــــــــــــــــــــخــــــــــ
٩٠٧ متفرقه هبــــــــاء
عددا٦٢ ريحص ١٤ىف
٨٦٨
هبــــــــاء مشع عسل عددان١٤
هبــــــــاء جاروب كه بقيمان داده شدسالیانۀ
٢٥
426
ــــــــــــــــــــــــــــــمرماتــــــــــــ ٢٨٣دكاكني
اره جبهتتحتۀ زهناء دكاكنيخم
٤٠و غريهم، ٣عددا ىف ١٢٠
هبــــــــاء صرق٢
هبــــــــاء مخ حتته٤
هبــــــــاء پداوره٧
427
هبـــــاء خشت پخته
عددا١٠٠٠ ١٥ىف
١٥٠ االجاراتـــــــــــــــــ
اجرت اىعرجبيان بر آوردن خاك١٠
اجرت جنار٨٥
اجرت مشاقيه٢٤
428
الباقــــــــــى
٣٥ ٠٠٠ من ذالك الباقـــــى
تســـــــــــليم –نام ديكر ولد عبيده بك–موالنا امحد چلىب بن حممد بك
مرمت كردن طرهاء چارشوى واله فروشان بر موجب حكم مهايون٤٠٠٠
حمسوب شد مبحاسبه موالنا عبيده بك ىفامحد چلىب بن
متاما٨٩٥ ربيع االخر سنه ٦
نص الباقـــــى٣١ ٠٠٠
متاما٨٩٦ رمضان سنه ٢٤رسيد ىف
429
Atik Cami Örneğinin Transkripsiyon Hali:
Muhâsebe_________________________ 1 _________________________________ Evkâf-ı Câmi’-i Atik der Edirne, an tahvîl-i Hacı Karagöz, mütevellî ve hatib Şemseddîn nâzır. An gurre-i Ramazan sene 894 ilâ gaye-i Receb sene hamse ve tis’îne ve semân mie. Tahrîren fî 11 Şa’ban’ül muazzam sene 896 Asl______________________________ 2 __________________________________ı Mal, fî 11 eşhür 113.829 An bakıyye___________________________________________________________i Muhasebe-i mâzıye, an tahvîl-i hadsan, an gurre-i Ramazan sene 893 ilâ gaye-i Şa’ban sene 894 25.912 An kirâya_________________________ 3 _________________________________i Bezzazistan ma’a eyvanhâ ve dekâkin-i müteferrika ve mukata’ât-ı zemîn ve odaha. An gurre-i Ramazan sene 894 ilâ gaye-i Receb sene 895, fî 11 eşhür. 87.917 An bezzazistan An dekâkin____i An mukata’a-i An odahâ ma’a eyvanha müteferrika zemîn 30.068 26.703 30.580 585 Vudı’a min zâlik___________________ 4 _________________________________ El-Vezâif ve’l-ihrâcât ve zevâid ve harc-ı mukarreriye ve sâire. An gurre-i Şevval sene 894 ilâ gaye-i Şa’ban sene 895 78.829 El-Vezâif__________________________ 5 _________________________________ Ber-mûceb-i şart-ı vâkıf ve zevâid-harân. An gurre-i Şevval sene 894 ilâ gaye-i Şa’ban sene 895, fî 11 eşhür. 76.605 Cemâat___________________________ 6 _________________________________ Ehl-i vezâif ber-mûceb-i şart-ı vâkıf ve zevâid-horân. An gurre-i Şevval sene 894 ilâ gaye-i Şa’ban sene 895. Hacı__________________________________________________________________ Karagöz, mütevellî, an gurre-i Şevval sene 894 ilâ 22 Şa’ban sene 895, fî 10 şehr ve 11 yevmen, fî yevm 15 4.815
430
Hatîb İmâm Se-mâhfil Eczâhânan Mühellelîn 15 15 10 29 neferen 14 neferen fî 2 1 nefer fî 3
58 13 neferen fî 2 26 Yekûn_______ 29
Müezzinin Kayyımîn Muarrif Kâtib-i anbar Nigehbânan-ı 4 nefer neferen 3 bezzâziye fî 4 fî 2 3 3 4 nefer, fî 2,5 16 6 10 Cemâ’at___________________________ 7 ________________________________ı Zevâid-horân Mevlâna müderris Nâzır Cüzhan Hoş-hân ma’atalebe 30 5 4 4 Muvakkıt Câbî Kayyım-ı medrese 5 1,5 1
431
Ibtidâ________________________________________________________________i Seyyid Ahmed, noktâi, an 15 Rebiülâhır sene895 ilâ gaye-i Şa’ban seneti’l-mezkûre fî yevm 1, fî 4,5 şehr 135 El-İhrâcat___________________________ 8 ______________________________ı An gurre-i Şevval sene 894 ilâ gaye-i Şa’ban sene 895 2.764 Harc_______________________________ 9 ________________________________ı Mukârreriye 1.485 Bahâ__________________________i Ücret______________________i Revgan-ı zeyt berây-ı kanadil-i Saka ki âb mî-âverd, be- Câmi, fî yevm 3, 11 şehr cihet-i muslukhâi fî yevm 1,5, fî 11 şehr
990 495 Harc______________________________10 ________________________________ı Müteferrika 907 Bahâ_________i Bahâ__________i Âdet____________i Hasır, 62 adeden Şem’-i asel Sâliyane-i cârûb ki, be- fî 14 adedân kayyıman dâde şud 868 14 25 Meremmet________________________ 11 ________________________________i Dekâkin 283 Bahâ_____i Bahâ_____i Bahâ_____i Bahâ_____i Tahta-i erre, be- Sırık Mıh-ı tahta Pedavra cihet-i mahzenhâ-i dekâkîn ve gayruhum, 40 adeden fî 3
432
120 2 4 7 Bahâ_____i Hışt-ı puhte 1000 adeden, fî 1,5 150 El-Ücârât_________________________ 12 ________________________________ Ücret_________i Ücret__________i Ücret________i Arabaciyan, berây-ı Neccâr Müşâkıyye âverden-i hâk 10 85 24 El-Bâkî___________________________ 13 ________________________________ 35.000 Min zâlike’l-bâkî___________________ 14 ________________________________ Mevlâna Ahmed Çelebi bin Mehmed Bey-nâm-ı diğer veled-i Ubeyd Bey- meremmet kerden-i turrehâ-i çarşû-yı vâle-furûşan ber-mûceb-i hükm-i hümâyun 4.000 Nassa’l-bâkî_______________________ 15 ________________________________ 31.000 Reşid fî 24 Ramazan sene 896 tamamen
433
Atik Cami Örneğinin Türkçe Hali:
1- Edirne’deki Eski Câmi’in 1 Ramazan 894 (19 Temmuz 1488) – 30 Receb 895 (19 Haziran 1489) tarihleri arasındaki 11 aylık muhasebesi. 11 Şa’ban 896 (Miladi 19 Haziran 1491) tarihinde deftere geçirilmiştir.
2- Asıl mal (Gelir) 11 aylık 113.829
Geçmiş yıldan bakiye. 1 Ramazan 893 (9 Ağustos 1488)’den 29 Şa’ban 894 (28 Temmuz 1489)’e kadar. 25.912
3- Kira gelirlerinden__________________________________________________
1 Ramazan 894 (29 Temmuz 1489) – 30 Receb 895 (19 Haziran 1490) tarihleri arası, 11 aylık 87.917 Kumaş Çeşitli Mukata’a Oda kiralarından dükkanlarından dükkanlardan kiralarından 30.068 26.703 30.580 585
4- Bundan düşülen__________________________________________________ 1 Şevval 894 (28 Ağustos 1489) ile 29 Şa’ban 895 (18 Temmuz 1490) tarihleri arasında maaşlar ve sâir masraflar için yapılan zorunlu harcamalar. 78.829
5- Vâkıfın (vakfı yapanın) şartları gereğince 1 Şevval 894 (28 Temmuz 1489) ile 29 Şa’ban 895 (18 Temmuz 1490) tarihleri arasında çeşitli görevlilere yapılan ödemeler. 76.605
6- Vâkıfın (vakfı yapanın) şartları gereğince 1 Şevval 894 (28 Ağustos
1489) ile 29 Şa’ban 895 (18 Temmuz 1490) tarihleri arasında din görevlilerine yapılan ödemeler.
Mütevelli Hacı Karagöz’e yapılan 1 Şevval 894 (28 Ağustos 1489) ile
22 Şa’ban 895 (11 Temmuz 1490) tarihleri arasında 10 ay 11 günlük ödeme. Günlük 15 akçeden: 4.815
Hatip İmam Başmüezzin Cüz (Kuran) okuyan Günlük 15 Günlük Günlük 29 kişi, günlük akçe 15 akçe 10 akçe 2 akçeden 58 akçe “Lâ ilâhe illallâh” tesbihi Müezzinler Kayyımlar çekenler, 14 kişi 3 akçeden 4 kişi, günlük Temizlik işi ile 13 kişi 2 akçeden toplam 4 akçeden uğraşanlar 3 kişi günlük 29 akçe 16 akçe 2 akçeden, 6 akçe
434
Muarrif Anbar Kâtibi Çarşı Bekçileri Duâcı 3 akçe 4 kişi, 2,5 akçeden 10 akçe Yekûn__________________________________________________ 59.265 Günlük 11 Aylık Aylık 165 54.450 4.815 7- Vakıfdan maaş alanlar_____________________________________________ Müderrise ve Nâzır Cüz okuyan Hoşhân öğrencilere toplam Günlük 5 Günlük 4 akçe Güzel sesli günlük 30 akçe akçe hafız için 4 akçe Muvakkit Câbi Medresede temizlik Namaz saatlerini Vakıf gelirlerini görevlisi için günlük belirleyen kişi toplayan kişi 1 için 5 akçe günlük 1,5 akçe Seyyid Ahmed, noktacı (yoklamacı) 15 Rebi’ülahır 895 (Miladi 8 Mart 1490) – 29 Şa’ban 895 (Miladi 18 Temmuz 1490). Günlük 1 akçeden 4,5 aylık 135 8- Harcamalar_______________________________________________________
1 Şevval 894 (28 Ağustos 1489) – 29 Şa’ban 895 (18 Temmuz 1490) 2.764
9- Zorunlu Harcamalar_______________________________________________ 1.485 Câminin kandilleri için Hergün musluklara su getiren Zeytinyağı bedeli, günlük. sakaların ücreti. Günlük 1,5 Günlük 3 akçeden 11 ayda akçeden 11 aylık ücret
990 495 10- Müteferrik Harcamalar____________________________________________ 907 62 adet hasır Balmumu Kayyımlara verilen bedeli; 14 akçeden 2 adet 868 akçe 14 akçe 25 akçe
435
11- Dükkan Tamirleri_________________________________________________ 283 akçe Depolar için Sırık bedeli Tahta çivisi Kapı için 40 adet biçilmiş tahta 3 akçeden 120 2 akçe 4 akçe 7 akçe 1000 adet kiremit 1,5 akçeden 150 akçe 12- Ücretler___________________________________________________________ 89 akçe Toprak getiren Marangozların Müşakıyye ücreti arabalar için ödenen ücretleri 10 akçe 85 akçe 24 akçe 13- Kalan_____________________________________________________________ 35.000 akçe 14- Bundan Kalan_____________________________________________________ Çıkan ferman üzerine Kadı Ahmed Çelebi’nin hüccetine istinâden
çarşının tamiri için ödenen: 4.000 akçe 15- Bundan sonra kalan_______________________________________________ 31.000 akçe 24 Ramazan 896 (Miladi 31 Temmuz 1491)’da tamamen ulaştı. Muallim Cevdet Yazmaları, Atatürk Kitaplığı, Nr. 091, 139b / 277.
436
Edirne Atik Cami Örneğinin Tek Düzen Hesap Planı’na Göre
Kaydı:
/100 KASA HESABI 227.658
602 DİĞER GELİRLER HESABI 227.658 602.01 Asıl Mal Geliri 113.829 602.02 Geç. Yıl Dev. Gel. 25.912 602.03 Kira Gelirleri 87.917/
Elde edilen gelirlerden yapılan harcamalar ise şöyledir;
/335 PERSONELE BORÇLAR HESABI 187.219336 DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR HESABI 9.439
100 KASA HESABI 196.658/
Örneğe bağlı yukarıda yer alan yevmiye kaydın
karmaşıklığını ve anlaşılırlığını arttırabilmek amacıyla daha
ziyade ana hesaplara yer verilmiştir. Başka örneklerde alt
hesap, tâli hesap gibi detay kayıtlara yer verilmiştir. Ancak
bu örnekte konuyu bir de ana hesap ve alt hesaplar
düzeyinde tutarak ilgili yevmiye kaydına yer verilmiştir.
Örneğe ilişkin 100 KASA HESABI’nın büyük defter
görüntüsü aşağıda yer aldığı gibidir.
437
KALAN227.658 196.65831.000
89 Ücretler4.000 Çarşı tamiri için ödenen
907 Müteferrik Harcamalar283 Dükkan tamirleri gideri
2.764 Harcamalar1.485 Zorunlu Harcamalar
26.746 Vakıftan Maaş Alanlar135 Yoklamacı ödemesi
Kira Geliri 87.917
78.829 Maaşlar76.605 Görevlilere yapılan ödemeler4.815 Din görevlilerine yapılan ödemeler
Asıl Mal 113.829Geçmiş Yıl Devir 25.912
100 KASA HESABI
242. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-3
Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme dönemine ilişkin
üçüncü merdiven yöntemi örneği Sofya livasının cizyesinin
takibini gösteren yevmiye kaydıdır.
438
Sofya Cizyesi Örneğinin Siyakat Hali:
439
Sofya Cizyesi Örneğinin Arapça Hali:
[444/886] ــبۀـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــمحاســــ
٨٩٦ ربيع االخر سنه ٢٤حتريرا ىف . صوفيهکهنۀ مبعرفت حمى الدين ميغلقره امني ٨٩٤جزيه كربان واليت صوفيه و شهركوى مع اذنپول واجب سنه حبساب پري
مقابله شد مبعرفت درويش على واليتـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــ
صوفيه نهخا اصل٧١٦٠
جزيه اصل٥٤٦ ٨٠١
بيوه اصل٩٤٨
جزيه اصل٢٨ ٤٧٠
واليتــــــــــــــــ شهركوى
خانه اصل٥٢١٥
جزيه اصل٣٩٠ ٤٢٨
بيوه اصل٤٨٤
جزيه اصل٩٦٢٨
نويافتـــــــــــــــه
440
مبعرفت مرد تيمار خانه جزيه
٥٤ ٢ يكونــــــــــــــ
خانه جزيه٣٩٠ ٤٨٢ ٥٢١٧
ـا مجعـــــــــــــــ
خانه اصل١٢ ٣٧٥
جزيه اصل٩٣٧ ٢٢٩
بيوه اصل١٤٣٢
جزيه اصل٢٨ ٠٩٨
نويافتــــــــــــــــــه مبعرفت مرد تيمار كه در باال مذكور است
خانه جزيه٥٤ ٢
ـــــــــــــــــــــــــــــــــيكونـــــــــــ ٩٨٨ ٣٩٢مع رسوم
441
خانه١٢ ٣٧٧
جزيه٩٣٧ ٢٨٣
بيوه١٤٣٢
جزيه٢٨ ٠٩٨
عن رسم
كتابت حساب ]هبر[ خانه ١٣ ٨٠٩ ١ خانه ىف ١٠
١٣٨٠
عن رسم حساب درهر ٢هزار اقچه ىف ١٩٣٠
عن رسم كوندر وينوعان
٧ خانه ىف ٥٥٦٣٨٩٢
عن رسم قجهيك ا
خراجى١٣ ٨٠٩
عن عادت دستبوسى٢٠٠٠
442
وضع من ذالــــــــك تســـليم
فعه٢ عامره حزانۀ٧٩٨ ٩٢٢
دفعه دفعه شوال٢٦ شوال ىف ٢٥ىف
٨٩٥ سنه ٨٩٥سنه ٥٠ ٠٠٠ ٧٤٨ ٩٢٢
وطيفـــــه شهر كوى عنخوران جامع
١٧ اىل ٨٩٥ شعبان سنه ١٧ ٨٩٦شعبان سنه
ىف يوم ىف سنه٣٢٤٠ ٩
وظيفـــــــــه رجب١٢خوران رادومري عن
رجب١٢ اىل ٨٩٥سنه ٨٩٦سنه
٢٧٢٠
وظيفـــــه موالنا حمى الدين امام
٢٤جامع پرزنيك عن ٨٩٥مجادى االوىل سنه
مجادى االوىل٢٤اىل ٨٩٦سنه
ىف يوم٧
ىف سنه٢٠
جبهت هباء روغن پيه وحصر ىف سنه
ىف يوم٢
ىف سنه٧٢٠
443
٢٠٠
وظيفــــــــــه خوران مسجد مريمريان روم ايلى درصوفيه عن
اىل٨٩٥ رمضان سنه ٢٧ ٨٩٦ رمضان سنه ٢٧
تســـــــــليم موالنا شجاع قاضى صوفيه و حداداد امني صوفيه
م مهايون جبهت خرج خاصهدر صوفيه بر موجب حك دفع٣
*١٧٨ ٥٥٩ ىف يوم ٣
ىف سنه١٠٨٠
دفعــــه رجب٧ىف
٨٩٥سنه ١٠٠ ٠٠٠
دفعــــه رمضان٢٨ىف
٨٩٥سنه ٤٨ ٠٠٠
دفعــــه عن يد على عن ابناء سپاهيان برموجب حكم مهايون وحجج موالنا عالء الدين قاضيعسكر
شوال٦روم ايلى ىف ٨٩٥سنه ٣٠ ٠٠٠
خرج خاصه دربمحاسبۀسوب حم* ١٤صوفيه مبعرفت حداداد عن
444
٨٩٦ مجاذى االول سنه ١٤ اىل ٨٩٥مجاذى االول سنه كراســـــه اقچه وهباء كيسه
كراســـــه هبــــــــاء محل كيسه وغريه١٠
صره٢٠ ١٨٠٠ ٢٠٠
الباقـــــى
١١٥١ ربيع االخر٢٧رسيد ىف متاما٨٩٦سنه
445
Sofya Cizyesi Örneğinin Transkripsiyon Hali:
Muhasebe __________________________ 1 ______________________________; Cizye-i gebrân-ı vilayet-i Sofya ve Şehirköy mâ’a İzenpol vâcib-i sene 894 be- ma’rifet-i muhyiddin Miğalkara (Malkara), Emin-i Köhne-i Sofya, Tahriren fi 24 Rebi’ülâhir sene 896. Be-hisâb-ı Receb Pîr Mukâbele şüd, be-ma’rifet-i Derviş Ali Vilâyet _____________________________ 2 _______________________________; Sofya Hane Cizye Bîve Cizye Asıl Asıl Asıl Asıl 7.160 546.801 948 28.470 Vilâyet ______________________________________________________________; Şehirköy ma’a İzenpol Hane Cizye Bîve Cizye Asıl Asıl Asıl Asıl 5.125 390.428 484 9.628 Nevyâfte _____________________________________________________________; Be-ma’rifet-i merd-i Timar Hane Cizye
2 54 Yekûn_______________________________________________________________; Hane Cizye 5.217 390.482 Cem’an_____________________________ 3 _______________________________; Hane Cizye Bîve Cizye Asıl Asıl Asıl Asıl 12.375 937.229 1.432 28.098 Nevyâfte _____________________________________________________________; Be-ma’rifet-i merd-i Timar ki der bâlâ mezkûr est Hane Cizye
446
2 54
Cem’an_____________________________ 4 _______________________________; Ma’a rüsüm 988.392 Hane Cizye Bîve Cizye 12.377 937.283 1.432 28.098 An resm-i An resm-i An resm-i An resm-i Kitâbet-i hısâb Hısâb, der Gönder-i Yek akçe-i 13.809 hane her hezâz 556 hâne harâci [her] 10 hâne, fi 1 akçe, fi 2 fi, 7 1.380 1.930 3.892 13.809 An âdet-i Dest-bûsi 2.000 Vudı’a min Zâlik____________________ 4 _______________________________; 987.241 Teslim______________________i Vazîfe_____________________________ Hızâne-i Âmire, 2 def’a Horân-ı câmi’-i Şehirköy, an 17
798.922 Şa’ban sene 895 ilâ 17 Şa’ban sene 896 Def’a________ Def’a_________ Fî yevm Fî sene Fî 25 Şevval Fî 26 Şevval 9 3.240 sene 895 sene 895
748.922 50.000 Vazîfehorân_________________ı Vazîfe_____________________________i Câmi’-i Radomir, an 12 Receb Mevlâna Muhyiddin, İmâm-ı Câmi’-i sene 895 ilâ 12 Receb sene 896 Preznik, an 24 Cumâdelûla sene 895 ilâ 24 Cumâdelûla sene 896 2.720 Fî yevm Fî sene Be cihet-i Fî yevm Fî sene 7 2.520 Bahâ-i yev- 2 720 gan-ı pîh (penbe) ve hasır fî sene 200
447
Vazîfe________________________ Teslim____________________________i Horân-ı mesci-i Mirimirân-ı Mevlâna şucâ, Kâdı-i Sofya ve Rumeli der Sofya, an 27 Ramazan Hudâdâd emîn-i Sofya be-cihet-i Sene 895 ilâ 27 Ramazan sene 896 harc-ı hâssa der Sofya ber-mûceb-i hükm-i Hümâyun, 3 def’a Fî yevm Fî sene 178.559* 3 1.080
Def’a_______ Def’a_____ Def’a_______ Fî 7 Receb Fî 28 Ramazan An yed-i Ali, Sene 895 sene 895 an ebnâ-i 100.000 48.000 Sipahiyan, ber- Mûceb-i hücec-i Mevlana Alaeddin Kazasker-i Rumeli Fî 6 Şevval 895 30.000
* Mahsûb, be-muhasebe-i Harc-ı Hassa der Sofya, be-ma’rifet-i Hudâdad. An 14 Cemaziyelevvel sene 895 ilâ 14 Cemaziyelevvel 896.
448
Kirâye_____________________________________________________i Akçe ve bâhâ-i kîse Kirâye_____________________ Bâhâ_________________________i 10 hıml Kîse ve gaynih 20 surre 1.800 200
Ömer Lütfi Barkan, Belgeler, Sayı: 13, s. Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları, 091, s. 444/886.
449
Sofya Cizyesi Örneğinin Türkçe Hali:
1- Sofya vilâyeti ile Şehirköy ve İzenpol hristiyanlarının hicrî 894 (Miladi 5 Aralık 1488 – 24 Kasım 1489) yılına ait cizye muhasebesi. Sofya eski Emini Mâlkaralı Muhyiddin tarafından hazırlanmış ve 24 Reb’ülâhir 896 (Miladi 6 Mart 1491) tarihinde deftere geçirilmiştir. Derviş Ali ile karşılaştırıldı. 2- Sofya Vilayeti ______________________________________________________ Asıl hane Asıl cizye Asıl bive Cizye Sayısı miktarı (dul) miktarı 7.160 546.801 948 28.470 Şehirköy ve İzenpol Vilayeti ___________________________________________ Asıl hane Asıl cizye Asıl bive Cizye Sayısı miktarı (dul) miktarı 5.215 390.428 484 9.628 Nevyâfte (Yeni yazılan cizye yükümlüsü) _______________________________ Hane sayısı Cizye Miktarı 2 54 Yekûn _______________________________________________________________ Hane sayısı Cizye Miktarı
5.217 390.482 3- Toplam ____________________________________________________________ Asıl hane Asıl cizye Asıl bive Cizye Sayısı miktarı (dul) miktarı 12.375 937.229 1.432 28.098 Nevyâfte (Yeni yazılan cizye yükümlüsü) _______________________________ Hane sayısı Cizye Miktarı 2 54
450
4- Yekûn _____________________________________________________________ Vergilerle birlikte 988.392 Hane Cizye Dul Cizye Sayısı Miktarı Sayısı Miktarı 12.377 937.283 1.432 28.098 Kitâbet (yazım) Hesap harcı Voynuk vergisi Harac Harcı, her 10 her 100 akçede 556 haneden vergisi hanede 1 akçe 2 akçe olmak 7 akçe olmak her olmak üzere üzere üzere haneden 1 akçe olmak üzere 1.380 1.930 3.892 13.809 El Öpmelik 2.000 5- Bundan düşülen_________________________________________________ 987.241 Hazine-i Amireye 2 defada Şehirköy camisi görevlilerinin 17 Teslim: Şaban 895 – 17 Şaban 896 (Miladi
798.922 6 Temmuz 1490-25 Haziran 1491) Tarihleri arasındaki bir senelik maaşları için günlük 9 akçeden 1 senede 3.240
Radomir camisi görevlilerinin Preznik camisi İmamı Muhyiddin’in 12 Receb 895-12 Receb 896 24 Cumâdelûla 895–24 Cumâdelûla (Miladi 1 Haziran 1490 – 21 896 (Miladi 15 Nisan 1490 – 4 Nisan Mayıs 1491) tarihleri arasındaki 1491) tarihleri arasındaki günlük 2 maaşları için akçeden bir senelik maaşı
2.720 720 Cami için yağ ve hasır parası 200
451
Sofya’daki Rumeli Beylerbeyi Ferman gereğince Sofya kadısına ve Harc-ı Hassa emirine 3 defada teslim mescidi görevlilerinin 27 Rama- edilen zan 895 – 27 Ramazan 896 (Mi- ladi 14 Ağustos 1490 – 3 Ağustos 178.559 1491) tarihleri arasındaki 1 senelik Maaşları için ödenen günlük 3 7 Receb 895 28 Ramazan 895 Fermana istinaden Akçeden senede (Miladi 27 Mayıs 1490) (M. 15 Ağustos 1490) Rumeli Kazaskeri 100.000 48.000 Alaeddin’in 1.080 akçe hucceti gereğince Sipahi oğlanlarından Ali eliyle 6
Şevval 895’de (Miladi 23 Ağustos 1490)
30.000 Akçe ve Kîse Kirası__________________________________________ Kira____________ Kîse ve saire için________________ 10 yük 20 surre 1.800 200 6- Kalan________________________________________________________________ 1.151 27 Rebî’ülahir 896 (Miladi 9 Mart 1491)’da ulaştı.
452
Sofya Cizyesi Örneğinin Tek Düzen Hesap Planı’na Göre
Kaydı:
/100 KASA HESABI 988.392
602 DİĞER GELİRLER HESABI 988.392/
/335 PERSONELE BORÇLAR HESABI 7.760336 DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR HESABI 979.481
100 KASA HESABI 987.241/
Osmanlı İmparatorluğu'nun Sofya Vilayetinden elde ettiği toplam vergi geliri 988.392 akçe, iken bu gelirden yapılan harcamalar ise 987.241 akçedir. Buna ilişkin yevmiye kaydı basit olarak (alt-tali hesaplar olmaksızın) aşağıdaki gibi olacaktır.
243. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-4
Yükselme döneminin dördüncü örneği Arhos’a ait
cizye kayıtlarının muhasebe kayıdıdır.
453
Arhos Cizyesi Örneği Siyakat Hali:
454
Arhos Cizyesi Örneği Arapça Hali:
ـــــــــــبۀـــــــــمحاســــــــــــــــــــــــ ] مزبور[ وسليمان خورپشته عن جماعت م ۵۵ عن مبعروفت يونس موره عن ابناء سپاهيان امني۹۴۵ كربان واليت آرخوس واجب سنه ۀجزی
.۹۴۷ شوال ۲۳ حتريرا ۱۳۹كاتب عن
والیـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــت خانه٤٢٣٥
جزيه١١٨٠١١
نويافتهۀزياد
بيوه١٥٤
جزيه٢٦١٨
یکــــــــــون
١١٨ ٢٨٦ عن كرخيتــــــــــــــــــــــــــــــهۀ ـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــتنویافــ
جدید بيوه جزيه خانه اند ۲ ۵۲۷ ٢٩ جزيه
۳۴ خانه۱۰
جزيه۱۷۹
بيوه۱
455
جزيه۱۷
ـــــــــــــــــــــــــــونیکـــ
خانه٤٢٧٤
جزيه١١٨٩٩٢
بيوه١٥٧
جزيه٢٦٦٩
ـا جمعـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــ
۱۲۶ ۷۷۸ اصل املال مع الرسوم
خانه مع بيوه۴۴۳۱
جزيه مع بيوه
۶۶۱ ۱۲۱
رسم ۱خانه فى ۴۴۳۱
رسم كتابت۴۴۳
رسم حساب۲۴۳
عادت دستبوس۱۰۰۰
456
وضع من ذالـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــك
۵۰۴ ۱۱۸
جبهــــــــــــــــــــــــــــــــــــــت ۹۴۶ب شعبان رمضان سنه متون واجب رجقلعۀمواجب مستحفظان
بر موجب حكم همايون وحجت موالنا رياضى قاضئ آرخوس عن يد ]مزبور[مصظفئ موره وقاسم موره سربلوك قلعه م
۰۰۰ ۶۳
جبهــــــــــــــــــــــــــــــــــــــت آرخوس واجب ربيع االخر وجماذين قلعۀمواجب علوفجيان سوارى
حجت موالناى مزبور عن يد بر موجب حكمم همايون و۹۴۶سنه ]مزبور[على بن حممد سر اوده جماعت م
۲۶۴ ۵۲
جبهــــــــــــــــــــــــــــــــــــــتوظيفه خوران جامع شريف در قلعه آرخوس بر موجب حجت موالناى
فى سنه٣فى يوم ] مزبور[م ٣ ٢٤٠
الباقى۲۷۴ ۳
عامرهبخزانۀرسيد ۹۴۷فى ثانئ ذى القعده سنه
457
Arhos Cizyesi Örneği Transkripsiyon Hali: Muhasebe____________________________________________________________i Cizye-i gebrân-ı vilâyet-i Arhos, vâcib-i sene 945, be-ma’rifet-i Yunus Morâ, an ebnâ-i sipâhiyan-emîn an 55 ve Süleyman Horpeşte an cemâ’at-ı [mezbûr] kâtib an 139. Tahriren fî 23 Şevvâl sene 947. Vilâyet_______________________________________________________________i Mezbûre Hane Cizye Bîve Cizye 4.235 118.011 154 2.618 Ziyade-i nevyâfte 275 Yekûn___________ 118.286 Nevyâfte____________________i An girihte__________________ Cedîd end Hane Cizye Bîve Hane Cizye Bîve 29 527 2 10 179 1 Cizye Cizye
34 17 Yekûn_________________________________________________________________ Hane Cizye Bîve Cizye 4.274 118.992 157 2.669 Cem’an_______________________________________________________________ Aslü’l-mâl ma’a’r-rüsûm 127.778 Hane____________ Cizye______________ Resm________i Ma’a bîve Ma’a bîve Hane, fî 1 4.431 121.661 4.431
458
Vudı’a min Zâlik_______________________________________________________ 118.504 Be-cihet______________________i Be-cihet___________________________i Mevâcib-i mustahfızân-ı kal’a-i Mevâcib-i ulûfeciyan, süvâri-i Kal’a-i Muton, vâcib-i Receb, Şa’ban ve Arhos, vâcib-i Rebî’ülâhir ve Cumâ- Ramazan sene 946, ber-mûceb-i deyn (Cemaziyelevvel ve Cemâziyel- hükm-i hümâyun ve huccet-i âhır) sene 946 ber-muceb-i hukm-i Mevlâna. Kadı-i Arhos, an yed-i Hümâyun ve huccet-i Mevlânâ-yı Mustafa-i Mora ve Kasım Mora mezbûr, an yed-i Ali bin Mehmed ser Se-bölukât-ı kal’a-i (mezbûr) oda-i cemâ’at-ı (mezbûr) 63.000 52.264 Be-cihet______________________i Vazifehoran-ı cami’-i şerif der kal’a-i Arhos, ber-mûceb-i huccet-i Mevlânâ-yı (mezbûr), fî (yevm) 3, fî sene 3.240
El-Bâkı___________________________________ 9.284 Reşîd be-Hızâne-i Âmire fî sani-i Zilka’de-i sene 947
459
Arhos Cizyesi Örneğinin Türkçe Hali:
Arhos vilayeti Hristiyanlarının hicri 945 (Miladi 30 Mayıs 1538 – 18 Mayıs 1539) senesine ait cizye muhasebesi. Sipâhi cemâatının 55. bölüğünden Moralı Yunus’un eminliği ve aynı cemâatın 139. bölüğünden Horpeşteli Süleyman’ın kâtipliği sırasında hazırlanmış ve 23 Şevval 947 (Miladi 20 Şubat 1541) tarihinde deftere geçirilmiştir. Kemal bey ile karşılaştırıldı. Arhos vilayeti_________________________________________________________ Hane Cizye Bîve (dul) Cizye Sayısı Miktarı Sayısı Miktarı 4.235 118.011 154 2.618 Yeni cizyeden dolayı fazlalık 275 Yekûn________ 118.286 Yeni Cizye Yükümlüsü__________ Firar edenler___________________ Hane Cizye Bîve(dul) Hane Cizye Bîve(dul) 29 527 2 10 179 1 Cizye Cizye
34 17 Yekûn________________________________________________________________ Hane Cizye Bîve (dul) Cizye 4.274 118.992 157 2.669 Toplam_______________________________________________________________ Vergilerle birlikte cizye geliri 127.788 Hane_____________ Cizye___________ Vergi_________ Bîve (dul)lerle birlikte Bîve (dul)lerle birlikte Hane başına 1 akçe olmak üzere 4.431 121.661 4.431
460
Kitâbet (yazım) Hesap harcı El Öpmelik Vergisi 443 243 1.000 Bundan düşülen______________________________________________________ 118.504 Muton kalesi muhafızlarının hicri Arhos kalesindeki suvarilerinin 946 yılı Receb, Şa’ban, Ramazan hicrî 946 yılı Rebiılâhir, (12 Kasım 1539 – 8 Şubat 1540) Cemaziyelevvel ve Cemaziyelâhir aylarına ait 3 aylık maaşları için (16 Ağustos 1539 – 11 Kasım 1539) çıkan ferman gereğince ödenen aylarına ait 3 aylık maaşları için 63.000 çıkan ferman gereğince ödenen 52.264 Arhos kalesi camisi görevlilerinin 1 yıllık maaşları için Arhos kadısının hücceti gereğince günlük 3 akçe olmak üzere ödenen 3.240
Kalan__________________________________________
9.284 2 Zilka’de 947 (Miladi 28 Şubat 1540) Hazine-i Âmire’ye ulaştı. MAD, 6898.
461
Arhos Cizyesi Örneğinin Tek Düzen Hesap Planı’na Göre
Kaydı:
/100 KASA HESABI 127.788
602 DİĞER GELİRLER HESABI 127.788 602.01 Cizye Vergisi Geliri 121.661 602.02 Diğer Vergi Geliri 4.431 602.03 Kitabet Vergisi Gel. 443 602.04 Hesap Harcı Geliri 243 602.05 El Öpmelik Geliri 1.000/
Önceden tahakkuk etmiş personel maaşlarının ödenmesine ilişkin kayıt;
/335 PERSONELE BORÇLAR HESABI 118.504 335.01 Mutan Kalesi Muhafızları Ücretleri Ödemesi 63.000 335.02 Arhos Kalesi Süvari Birliği Ücretleri Ödemesi 52.264 335.03 Arhos Kalesi Cami Görevlileri Ücret Ödemesi 3.240
100 KASA HESABI 118.504/
Bu kayıtların ardından söz konusu işlem için 100
KASA HESABI’nın büyük defter görüntüsüne bakılacak
olunursa şöyle bir görüntü izlenecektir;
9.284
100 KASA HESABI127.788 118.504
hesabın borç kalanı incelendiğinde bu sonucun kaydın
orijinali ile de uyumlu olduğu görülecektir.
462
244. Yükselme Dönemi Muhasebe Kayıt Örneği-5
Yükselme döneminin kronolojik olarak beşinci
sırasında yer alan bu örnekte de Gördos livasına ait cizye
gelirlerinin ve giderlerinin gösterildiği bir örnek yer
almaktadır.
463
Gördos Cizyesi Örneğinin Siyakat Hali:
464
Gördos Cizyesinin Arapça Hali:
ـــــــــــبۀـــــــــمحاســـــــــــــــــــــــ ويوسف۹۶ مبعرفة خازن عن جماعت سلحداران امني عن ۹۴۵ كربان واليت كوردوس واجب سنه ۀجزی
.۹۴۷سنه ] ذى القعده[ ذا ۱۷ حتريرا فى ۴كاتب عن ] بورمز[طره بزون عن جماعت م
واليــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــت مزبوره
خانه٣٤٦٣
جزيه١٠٥ ٥٣٣ نويافتهۀزياد
٧٢٠ يكـــون
١٠٦ ٢٥٣
بيوه٢٤٣
جزيه٤١٣١
ــــتهعن كرخيـــــــــــ اند
خانه٦٤
جزيه١٨٠١
465
یکــــــــــــــــــــــــــــــون
خانه٣٥٢٧
جزيه١٠٨ ٠٥٤
بيوه٢٤٣
جزيه٤١٣١
ـا جمعـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــ
۱۱۷ ۵۵۶ اصل املال مع الرسوم
خانه مع بيوه۳۷۷۰
جزيه مع بيوه
۱۸۵ ۱۱۲
رسم ۱خانه فى ۳۷۷۰
رسم كتابت۳۷۷
رسم حساب۲۲۴
عادت دستبوس۱۰۰۰
466
وضع من ذالـــــــــــــــــــــــــــــــــك
جبهــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــت
بر موجب حكم همايون وحجة موالنا اسحاق قاضئ كوردوس ۹۴۶سنه متون واجب رجب، شعبان، رمضان قلعۀمواجب جماعت متحفظان ]مزبور[ م قلعۀعن يد قاسم موره و مصطفى موره سر بلوكات مردان
۰۰۰ ۱۰۴
الباقــــــــــــــــــــــــــى١٣ ٥٥٦
امنيحصۀ٦٧٧٨
منهـــــــــــا
كاتبحصۀ٦٧٧٨
منهـــــــــــــــا
دفعه ٩٤٧ ذا سنه ٨فى
٣٧٢٠
دفعه ذ٢٩فى ٩٤٧سنه
٢٤٣٦
دفعه صفر١١فى
٩٤٨سنه ٧١٠
467
دفعه
ل٢٧فى ٩٤٨سنه
٢٩٢٢
468
Gördos Cizyesi Örneğinin Transkripsiyon Hali:
Muhasebe____________________________________________________________i Cizye-i gebran-ı vilayet-i Gördos, vâcib-i sene 945 be-ma’rifet-i İbrahim Hâzin, an cemâ’at-ı silâhdaran-emîn an 96 ve Yusuf Trabzon ân cemâ’at-ı [mezbûr] kâtib an 4, tâhriren fi 7 Za [Zilka’de] sene 947 Mukabele şud be-ma’rifet-i Ahmed Çelebi şâkird-i muhasebe-i Rumeli Vilayet_______________________________________________________________i Mezbûre Hane_________ Cizye______ Bîve_______ Cizye_______ 3.463 105.533 243 4.131 Ziyâde nevyâfte 720 Yekûn______ 106.253 An girihte_____________________________________________________________ end Hane________________________ Cizye_______________________
64 1.801 Yekûn________________________________________________________________ Hane_________ Cizye______ Bîve_______ Cizye_______ 3.527 108.054 243 4.131 Cem’an_______________________________________________________________ Aslü’l-mâl ma’a’r-rusüm 119.556 Hane_________ Cizye______ Resm_______i Ma’a bîve Ma’a bîve Hâne, fî 1 5.770 112.185 5.770
469
Vudı’a min Zâlik______________________________________________________ Be-cihet_______________________________i Mevâcib-i cemâ’at-ı mustahfızân-ı kal’a-i mufon vâcib-i Receb, Şa’ban ve Ramazan sene 946, ber-müceb-i hukm-i Hümâyun ve hüccet-i Mevlâna İshak Kadı-i Gördos an yed-i Kasım, Mora ve Mustafa-i Mora ser- bölükat-ı merdân-ı, kal’a-i [mezbûr] 104.000
El-Bâkı____________________________ 15.556
470
Gördos Cizyesi Örneğinin Tükçe Hali:
Gördos vilayeti Hristiyanlarının hicri 945 senesine [30 Mayıs 1538 -18 Mayıs 1539] ait cizye muhasebesi. Silahdar cemaatının 96. bölüğünden İbrahim Hazin’in eminliği ve aynı cemaatın 4. bölüğünden Trabzonlu Yusuf’un kâtipliği döneminde hazırlanmış ve 7 Zilka’de 947 [ Miladi 5 Mart 1541] tarihinde deftere geçirilmiştir. Rumeli muhasebesi şakirtlerinden Ahmed Celebi ile karşılaştırıldı. Gördos vilâyeti________________________________________________________ Hane Cizye Bîve (dul) Cizye Sayısı Miktarı Sayısı Miktar 3.463 105.533 243 4.131 Yeni cizyeden Dolayı fazlalık 720 Yekûn_________ 106.253 Firar edenler__________________________________________________________ Hane sayısı Cizye miktarı
64 1.801 Yekûn________________________________________________________________ Hane Cizye Bîve (dul) Cizye Sayısı Miktarı Sayısı Miktar 3.527 108.054 243 4.131 Toplam_______________________________________________________________ Vergilerle birlikte cizye geliri 119.556 Hane sayısı Cizye miktarı Vergi___________ Bîve (dul)larla birlikte Bîve (dul)larla birlikte Hane başına 1 akçe olmak üzere 5.770 112.185 5.770 Kitâbet (yazım) Hesap harcı El öpmelik harcı 377 224 1.000
471
Bundan düşülen______________________________________________________ Muton kalesi muhafızlarının hicri 946 Receb, Şa’ban ve Ramazan (12 Kasım 1539 – 8 Şubat 1540) aylarına ait 3 aylık maaşları için çıkan padişah fermanı ve Gördos kadısının hücceti gereğince adı geçen kale bölükbaşısı Moralı Mustafa’ya, Moralı Kasım eliyle ödenen 104.000
Kalan_______________________________ 15.556
Emin Hissesi__________________ Kâtip Hissesi_______________
6.778 6.778 Ondan Ondan Ondan 8 Zilka’de 947 (6 Mart 1541)’de 9 Zilhicce 947 11 Safer 948
3.720 (6 Nisan 1541) (6 Haziran 2.436 1541)
710 Ondan 27 Şevval 948 (13 Şubat 1542) 2.422
MAD, 6898.
472
Gördos Cizyesi Örneğinin Tek Düzen Hesap Planı’na Göre
Kaydı:
/100 KASA HESABI 119.556
602 DİĞER GELİRLER HESABI 119.556 602.01 Cizye Vergisi Geliri 112.185 602.02 Diğer Vergi Geliri 5.770 602.03 Kitabet Vergisi Gel. 377 602.04 Hesap Harcı Geliri 224 602.05 El Öpmelik Geliri 1.000/
Önceden tahakkuk etmiş personel maaşlarının ödenmesine ilişkin kayıt;
/335 PERSONELE BORÇLAR HESABI 104.000 335.01 Mutan Kalesi Muhafızları Ücretleri Ödemesi
100 KASA HESABI 104.000/
Bu kayıtların ardından söz konusu işlem için 100
KASA HESABI’nın büyük defter görüntüsüne bakılacak
olunursa şöyle bir görüntü izlenecektir;
15.556
100 KASA HESABI119.556 104.000
hesabın borç kalanı incelendiğinde bu sonucun kaydın
orijinali ile de uyumlu olduğu görülecektir.
473
3. TANZİMATA KADAR OSMANLI İMPARATORLUĞU
(1579-1839)
30. Genel Açıklama
Siyasi tarihçiler, İstanbul'un fethinden Sokullu Mehmed
Paşa'nın ölümüne (1579) kadar geçen dönemin Osmanlı
İmparatorluğu'nun yükseliş dönemi olduğunu belirtirler.
1579-1683 Yılları arası duraklama dönemi olarak
adlandırılır. 1683 yılı İkinci Viyana kuşatmasının yapıldığı
yıldır. 1683-1792 yılları arası da gerileme dönemidir. 1792
Yılı ise, Yaş Anlaşmasının yapıldığı yıldır. Bilindiği üzere
1792-1922 yılları arası da Osmanlı İmparatorluğu'nun
dağılma dönemi olarak adlandırılmaktadır300. Ancak daha
önceden de vurgulandığı üzere biz çalışmamızı siyasi
tarihçilerin yukarıda dillendirilen genel kabul görmüş
bölümlemelerinin dışında bir tasnife büründürmüş ve bunu
daha önce açıklamıştık. Biz bu başlık altında Osmanlı
İmparatorluğu’nun Duraklama ve Gerileme ve hatta bir
miktarda Dağılma dönemini içerisine alacak daha uzun bir
periyodu ele alacağız. Çünkü bizim buradaki amacımız
Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi tarih itibariyle
bölümlendirilmesi değil, Merdiven Muhasebe Kayıt
Yöntemi’nin geçirdiği evreleri görebilmektir. Bu nedenle biz
çalışmamızda genel kabul görmüş dönem ayrımı yerine
çalışmamızla mütenasip bir ayrımı daha yararlı
300 Güvemli, a.g.e., s. 327.
474
görmekteyiz. O halde Tanzimata Kadar Osmanlı
İmparatorluğu başlığı içerisinde 1579-1839 yılları arası
esas alınacaktır. Bu geniş dönem Osmanlı
İmparatorluğu’nun Duraklama, Gerileme dönemlerinin
tamamını ve Dağılma döneminin de bir miktarını
içermektedir.
Bu dönemde ki Osmanlı Padişahları şöyledir301;
III. Murad 1574-1595
III. Mehmed 1595-1603
I. Ahmed 1603-1617
I. Mustafa (1. defa 1617-1618)
(2. defa 1622-1623)
II. Osman (Genç) 1618-1622
IV. Murad 1623-1640
Sultan İbrahim 1640-1648
IV. Mehmed 1648-1687
II. Süleyman 1687-1691
II. Ahmed 1691-1695
II. Mustafa 1695-1703
III. Ahmed 1703-1730 301 Alan Palmer, Son Üç Yüz Yıl Osmanlı İmparatorluğu, Çev: Belkıs Çorakçı Dişbudak, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2000, s. 271.
475
I. Mahmud 1730-1754
III. Osman 1754-1757
III. Mustafa 1757-1774
I. Abdülhamid 1774-1789
III. Selim 1789-1807
IV. Mustafa 1807-1808
II. Mahmud 1808-1839
Görüldüğü üzere ele aldığımız dönem içerisinde
Osmanlı İmparatorluğu’nda 19 padişah görev almıştır.
31. Tanzimata Kadar Olan Dönemde Siyasi Yapı
I. Ahmed padişah olduğunda, Osmanlı İmparatorluğu,
batıda Avusturya, doğuda da İran ile savaşıyordu. Yüzyılın
başlarında Kırım Hanı'nın Boğdan, Eflak ve Erdel'deki
başarıları karşısında 1604 yılında yapılan Zitvatoruk
anlaşması ile 15 yıldır süre gelen Avusturya Savaşı sona
ermiş oldu. Osmanlı Devleti de, bu anlaşma ile Avrupa'daki
ilerleyişinin durduğunu kabul etmiş oluyordu. İran Şahı
Şah Abbas ile olan savaşlardan belirli bir sonuç alınamamış
ve 1612'de barış yapılmışsa da, üç yıl sonra yeniden savaş
başlamıştır. Anadolu'da da Celali İsyanları sürüp gidiyordu.
Kuyucu Murad Paşa bu isyanları güçlükle bastırmıştır. I.
Ahmed'in hükümdarlığı savaşlar içinde geçmiştir. II.
476
Beyazıd'dan beri devam eden kardeş öldürme geleneğine bu
padişahın uymadığı görülmektedir. Sultan Ahmed Camii de
I. Ahmed zamanında yapılmıştır. I. Ahmed'den sonra tahta
çıkan I. Mustafa'nın akli dengesinin yerinde olmadığından
kuşku duyulması karşısında, kısa süre içinde tahttan
indirilmiş yerine yeğeni II. Osman (Genç) tahta geçirilmiştir.
II. Osman'ın öldürülmesinden sonra I. Mustafa'nın yeniden
tahta oturtulduğu görülmektedir. Ancak devleti saray
kadınlarının yönetmesi huzursuzluk yaratmış ve ayrıca,
askere verilen cülus bahşişleri, hediyeler süregelen
savaşların ve Anadolu'daki isyanların hazineyi zayıflatması
bu huzursuzluğu artırmıştır. Bunun üzerine, I. Mustafa'nın
kısa süren padişahlığına yeniden son verildiği görül-
mektedir. Bu arada dört yıl boyunca (1618-1622) Padişahlık
yapan II. Osman (Genç)'in İran ile uzun süren savaşlar
sonunda sulh anlaşması yaptığını, ancak, Kırım Hanlan'nın
Lehistan'a akınları ve onların da karşılık vermesi üzerine
Lehistan ile savaşa girdiğini, ne varki, bunlardan sonuç
alınamadığını belirtmek gerekmektedir302.
Genç yaşta, herhangi bir deneyimi olmadan tahta
geçen ve doğrudan padişaha yönelik askeri hareket ile
öldürülen II. Osman'ın yerine 1623'de IV. Murad yine çok
genç yaşta, iki yaşında padişah olmuştur. Bu çocuk denecek
yaştaki padişahların ülkeyi yönettiklerini söylemek zorlayıcı
302 Güvemli, a.g.e., s. 328.
477
olur. Nitekim bu dönemde askerin sürekli başkaldırdığı,
devlet işlerinde rüşvetin ve düzensizliğin arttığı, Anadolu'da
zorbalığın çoğaldığı görülür. Bu genç padişahların
dönemlerinde deneyimli, bilgili, başarılı devlet adamlarının
işbaşına getirilmesi ölçüsünde devletin iyi yönetildiği de
bilinmektedir303.
Osmanlı devleti ancak tahtta deney kazanan genç
padişah IV. Murat'ın sıkı bir disiplinle iç durumu
yatıştırmasından sonra sonuç alıcı seferler düzenleyebildi.
Bu sultanın 1635'de Revan ve Tebriz'deki başarıları gerçi
Azerbaycan'ı kazanmaya yetmedi, fakat 1638'de Bağdad'ı
geri almayı başardı Osmanlı ordusu. Bağdad alındıktan
sonra 1639'da iki devlet arasında yapılan Kasr-ı Şirin banşı
anahatlanyla 1555'deki Amasya anlaşmasını izliyordu, yani
Azerbaycan Safevî ülkesinde, Irak Osmanlı elinde kaldı.
1578'de Osmanlı ordusunun Azerbaycan'a girmesi ile
başlayıp tam 60 yıl çeşitli aralarla süren çetin savaşım iki
tarafa da bir şey kazandırmadan, fakat iki ülkeyi de iyice
yorduktan sonra sonuçlanmış oldu. Kasr-ı Şirin barışından
sonra iki ülke de birbirinden kolay kolay koparıp alabileceği
bir şey olmadığını anladığından, Osmanlı-Safevî sının uzun
süre sakin kaldı. Onye-dinci yüzyılın geri kalan kısmında
Osmanlı devleti batı sınırlarında meşgul iken Safevî
tehlikesini gözden kaçırmadı, doğu uç boylarında tedbiri
303 Güvemli, a.g.e., s. 328.
478
elden bırakmadı. Fakat batı Asya'nın bu iki büyük
imparatorluğu nihayet birbirini dengelemiş olduğundan,
uzun yıllar iki taraf da barışı bozmamaya özen gösterdi304.
Sultan İbrahim, padişah olduğunda, uzun süre kafes
hayatı yaşamış durumda idi. Dolayısıyla kendisinden
başarılı bir padişahlık beklenemezdi. Bu nedenle, devleti
saray kadınlarının ve annesi Kösem Sultan'ın yönettiği
görülmektedir. XVII. yüzyılın ikinci yarısına girilirken
Padişah, IV. Mehmed (Avcı) idi. IV. Murad'ın döneminde
devletin doğu sınırlarında kesin barış anlaşmaları
yapıldığından, Osmanlı'nın gücünü yeniden batıya
yönelttiği görülmektedir. XVII. yüzyılın ikinci yarısının
ortaları Osmanlı'nın yeniden Avrupa'da başarılı olduğu
dönemdir. 1683 Yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın
ikinci Viyana kuşatması bu başarılı dönemin sonu olmuş
ve Viyana kuşatmasının bozguna dönüşü ile başlayan
sürekli savaşların çoğu yenilgi ile sonuçlanmış ve yüzyılın
sonunda 1699'da Karlofça anlaşması yapılmıştır. Viyana
kuşatmasından sonra ava merakı dolayısıyla devlet işleri ile
fazla uğraşamayan ve daha çok Edirne'de kalan, dolayısıyla
başkent olan İstanbul'da yönetim boşluğuna neden olan IV.
Mehmed (Avcı) daha fazla tahtta kalamamış ve yerine 1687
yılında II. Süleyman padişah olmuştur. II. Süleyman'da
304 Metin Kunt, Sina Akşin, Suraiya Faroqhi, Zafer Toprak, Hüseyin G. Yurdaydın ve Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi 3, Osmanlı devleti 1600-1908, 5. Basım, İstanbul: Cem Yayınevi, Temmuz 1997, s. 23-24.
479
babası Sultan İbrahim gibi uzun süren kafes yaşamından
sonra tahta çıkmıştır. Dolayısıyla onun da başarılı olması
beklenemezdi. Ancak, Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa'yı
sadrazam yapması, Fazıl Mustafa Paşa'nın da önce "idari ve
adlî" düzenlemelerle ülke içinde disiplini sağlaması,
Sırbistan'ı, Belgrad'ı (1691) yeniden Osmanlı egemenliği
altına alması, Osmanlı'nın en güç zamanında başarılı
olabilmesini sağlamıştır. Bu dönemde Osmanlı'nın içinde
bulunduğu güçlük, 1684 yılında Osmanlı'ya karşı
Avusturya Habsburg hanedanı ile Lehistan ve Venedik'in
kutsal ittifak yapmış olmalarından kaynaklanıyordu305.
II. Süleyman'ın 1691'de sefere çıkarken Edirne'de
ölmesinden sonra II. Ahmed padişah olmuştur. II.
Ahmed'in kısa süren Padişahlığı döneminde, Osmanlı
orduları Avrupa'da ve Ege'de kısmen başarılı olmuştur;
ancak onun ölümünden sonra yerine geçen II. Mustafa'nın
padişahlığı sırasında 1697'de karşılaşılan Zenta
bozgunundan sonra, Macaristan'ı Avusturya'ya, Mora'yı
Venedikliler'e, Podalva'vı Lehlere bırakan Karlofça
Anlaşmasını 1699 yılında Osmanlılar'ın imzalamak
zorunda kaldıkları bilinmektedir. Bir yıl sonrada 1700
yılında İstanbul anlaşması ile Azak'ın Ruslar'a bırakıldığı
gözönünde tutulursa, XVII. yüzyılın son 16 yılındaki
savaşlardan yorulmuş Osmanlı'nın kendi iç düzenini
305 Güvemli, a.g.e., s. 329.
480
yeniden oluşturmak üzere, XVIII. yüzyıla bir barış dönemi
ile girdiğini yeğlediği gözlenmektedir. Osmanlı, Viyana
bozgunu ile başlayan yenilgiler sonunda batının gücü
karşısında ortaya çıkan idari ve askeri zayıflığını görecek ve
çözümü Batı'da aramaya başlayacağı bir döneme
girecektir. İşte II. Mustafa, böyle bir dönemde Padişahlık
yapmış, ancak, hocası Feyzullah Efendiye olan sevgi ve
itimadından dolayı onun haksızlıklarını görmeyişi
karşısında 1703 yılında "Birinci Edirne Vakası" sonucunda
tahtını kaybetmiştir. Onun yerine tahta çıkan, III.
Ahmed'in 1730 yılına kadar sürecek padişahlığı
başlamıştır.
İsveç kralı XII. Charles'ın Ruslar'a yenilmesi üzerine
Osmanlılar'a sığınması ile patlak veren Osmanlı-Rus
Savaşının, Petro'dan gelen barış isteği ile ünlü Prut
Anlaşmasıyla sonuçlanması, III. Ahmed'in saltanatı
dönemindedir. Yine, 1715 yılında Mora ve Girit'e yönelik
olarak yapılan askerî hareket ve 1716 yılında Damat Ali
Paşa'nın Avusturya'lı prens Eugen'e yenilmesi sonrasında,
Belgrad'ın elden çıkması üzerine 1717 yılında imzalanan
Pasarofça anlaşması da bu Padişah dönemindedir.
Nevşehirli İbrahim Paşa'nın barış tavsiyesi ile savaş
dönemine son verildiği ve 1718-1730 yılları arasında barış
dönemi yaşandığı bilinmektedir. Bu dönemin adı Lale Devri
olup, dönemin özellikleri arasında, ilk matbaanın açılması
(1727), kâğıt fabrikasının kurulması, çinicilik gibi yerli
481
sanatlara önem verilmesi, kütüphaneler kurulması,
Avrupa'dan esinlenerek saray ve köşkler inşa edilmesi gibi
etkinlikler yer almaktadır. Ne var ki, bir yandan da eğlence,
israf gibi olumsuzluklar halk kitleleri arasında
huzursuzluk yaratmış ve Patrona Halil İsyanı böyle bir
ortamda patlak vermiştir. Bunun üzerine Padişah'da
tahtını bırakmak zorunda kalmıştır. I. Mahmud, tahta
çıkıp, isyanı bastırdıktan sonra, İran harpleri ile
uğraşmaya başlamış ve 1732'de barış anlaşması
yapılmıştır. Ancak, bu barış dönemi kısa sürmüş ve bu kez
Ruslar ile savaş başlamıştır. 1736'da başlayan Rus
Savaşının ardından 1737'de Avusturya'nın üç koldan
Osmanlı topraklarına saldırması ile bu devlet ile de savaşa
girilmek zorunda kalınmıştır. 1738 Yılında Avusturya'ya
karşı başarı sağlanmış Sırbistan ve Belgrad yeniden
alınmıştır. Avusturya'dan sonra Ruslar ile de barış
imzalanmıştır. Bu barış görüşmeleri sırasında Fransızların
kapitülasyonları yenilemek istedikleri (1740)
görülmektedir. İranlılar ile olan savaş ise 1746'daki barış
anlaşması ile son bulmuştur. I. Mahmud'un
Padişahlığı'nın, 1754 yılına kadar ki kalan dönemi, savaş
olmadan barış içinde yaşanan bir dönem olmuştur.
I. Mahmud dönemindeki savaşları Osmanlılar başarı
ile sonuçlandırabilmişlerdir. Bu savaşlar sonrasında
Osmanlılar'ın önemli bir barış dönemine girdikleri
gözlenmektedir. Bunun önemli nedenleri arasında
482
Avrupa'da XVIII. yüzyılın ikinci yarısında önemli siyasi
oluşumların ortaya çıkmağa başlaması da yer almaktadır.
Nitekim, III. Osman'ın (1754-1757) kısa süren
saltanatı döneminde İstanbul'daki büyük yangınlar ve
salgın hastalıklar dışında önemli bir olay yaşanmamış,
onun vefatı üzerine tahta çıkan III. Mustafa'nın
padişahlığının ilk on yılında da önemli bir savaş tehlikesi ile
karşılaşılmamıştır. Buna biraz da sadrazam Koca Ragıp
Paşa'nın çeşitli savaş isteklerine engel olması neden
olmuştur. Bu dönemi Osmanlı'nın orduda ıslahat
girişimleri ile değerlendirdiği, topçu ocağının düzene
sokulduğu, Deniz Okulu ile Mühendis Odası'nın kurulduğu
gözlenmektedir. Koca Ragıp Paşa'nın ölümü üzerine, uzun
süren barış döneminin eski Osmanlı zaferlerinin
özlenmesine yol açması karşısında, Lehistan'daki
karışıklıktan kaçanların Osmanlılar'a sığınması üzerine,
Fransa'nın da teşviki ile Ruslar ile savaşa girilmesinin
gecikmediği gözlenmektedir. Ancak bu savaşta Ruslara
Tuna boyunda Kartal'da Osmanlı ordusu yenilmiştir. Bu
savaş, Rus donanmasının Baltık'tan Akdeniz'e gelerek
Çeşme'de 1770'de Osmanlı donanmasını yakması, 1771'de
Kırım'ın kaybedilmesi ile sonuçlanmıştır, bu yenilgiler
sonucunda 1774 yılında Küçük Kaynarca Anlaşması'nın
yapıldığı bilinmektedir. Bu anlaşma sonucunda Kırım
bağımsız duruma gelmiş, Karadeniz'in Rus ticaretine
483
açılması zorunluluğu doğmuştur. Boğazlar, Rus ticaret
gemilerine bu anlaşmadan sonra açılmıştır306.
I. Abdülhamid 1774 yılında tahta çıktığında Osmanlı-
Rus savaşı son safhasına gelmişti. Savaş bitince devlet,
çeşitli eyaletlerdeki karışıklıkları bastırmak, son derece
güçleşen mali sıkıntılara çözüm aramak gibi konularla
uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu ıslahat çalışmalarının
1775'de patlak veren İran harbi dolayısıyla tam olarak
sonuçlandırılmadığı görülmektedir. Ancak, dönemin önemli
devlet adamlarından Vezir Mehmed Paşa ve Halil Hamid
Paşa'nın 1780-1785 yılları arasında Fransa'dan getirilen
uzman topçu ve lağımcı subayların yardımı ile orduda
iyileştirme çalışmaları yapıldığı gözlenmektedir. Ruslar'la
yapılacak bir savaşa hazır olmak üzere, Rumeli ve Kafkas
sahillerinde tahkimata özen gösterildiği, topçu sınıfının
mevcudunun artırılmağa çalışıldığı da bilinmektedir. Bu
hazırlıklın önemli bir nedeni de 1784'de Ruslar'ın Kırım'ı
ilhak etmiş olmalarıydı. Ruslar ile bir savaş hazırlığı
sürerken, 1773'de Baron de Tott'un katkılarıyla Riyaziye
Mektebi'nin açıldığı, bu mektebin 1776'da tersaneye
taşınarak genişletildiği, 1784'de Mühendishane'ye
istihkam bölümünün eklendiği, tımarlı sipahilerin
durumlarının düzeltilmesine çalışıldığı görülmektedir. Bu
arada, İbrahim Müteferrikadan sonra kapatılmış olan
306 Güvemli, a.g.e., s. 330-331.
484
matbaanın 1782'de Beylikçi Raşid Efendi'nin çabaları ile
yeniden açıldığını da belirtmek uygun olacaktır.
Kırım'ın Ruslar tarafından ilhakı Kırım'dan önemli
ölçüde göçe neden olmuştur. Bu, Osmanlı'nın karşılaştığı
ilk büyük göçtür. Bu durum ve Rusya'da II. Katerina'nın
kışkırtıcı hareketleri Osmanlı'nın 1787 yılında Ruslar'a
savaş açmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu savaşın
hemen sonrasında Avusturya'nın da savaşa katılması ile
Osmanlı iki cephede birden savaşmak zorunda kalınca,
Avusturya'ya karşı kimi savaşları kazandıysada, Ruslar'a
karşı önce Hotin Kalesini, sonra Özi'yi kaybetmiştir. Bu
arada, I. Abdülhamid ölmüş, yerine 1789'da III. Selim tahta
çıkmıştı. Ama, Ruslar'da Eflak ve Boğdan'ı işgal etmişlerdi.
Avusturya'da Belgrad'ı almıştı. Bununla beraber, Rusya'nın
İsveç ile de savaş halinde bulunması, Avusturya'nın
Hollanda ve Macaristan'daki milliyetçi ayaklanmalarla
uğraşmak zorunda kalması, 1790 yılında gerçekleştirilen
Osmanlı-Prusya ittifakı, giderek genişleyen Fransız
ihtilalinden Avusturya ve Rusya'nın huzursuzluk duymaları
karşısında Osmanlılar kendileri için olumlu bir durumla
karşılaşmışlar ve Belgrad bu arada yeniden geri alınmıştır.
Ancak, Osmanlı'ların Ruslar ile savaşa devam etmeleri çok
önemli yenilgilere yol açmış ve sonucunda 1792'de Yaş
anlaşması imzalanmak zorunda kalınmıştır.
485
Yaş anlaşmasından sonra, Osmanlı'nın iç düzeninin
eskidiği ve yenilenmesi gerektiği kaçınılmaz olarak ortaya
çıkmıştır. İşte bu durum karşısında, III. Selim'in "Nizam-ı
Cedid" hareketini başlattığı ve Avrupa yöntemleri ile
disiplinli, eğitilmiş asker yetiştirilmesine yöneldiği gözlen-
mektedir. Bu durum, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması
isteğinin ortaya çıkması demekti. Sadece askeri alanda
değil, idari ve mali düzenlemelere de gerekseme vardı.
Bunun içinde devletin ileri gelenlerinden "Layiha" kaleme
almaları istendiği görülmektedir. Bu görüşlerin
alınmasından sonra, Yeniçeri Ocakları'na dokunulmadan,
Nizam-ı Cedid307 düzeninin kurulmasına yönelinmiştir. Bu
durumu, kuşkusuz Yeniçeriler'in kabul etmesi beklene-
mezdi. Yeniçeriler kendileri için uygun görülen talimleri
yapmak istemiyorlardı. Ayrıca, yeniçeriler üç ayda bir
aldıkları maaşları için ellerinde bulunan ve "maaş cüzdanı"
gibi kullanılan, tahvil gibi piyasası olan yeniçeri
"esamisi"nin alınıp satılmasıyla sivillerde meşgul olmaya
başlamışlardı. Bu alıp satma işlemlerine engel olunmak
istenmesi, sadece yeniçerileri değil, bu alım satım ile
uğraşan kişileri de hoşnutsuz duruma sokmuştur. Bunun
üzerine bu kişiler de yeniçerileri kışkırtmağa
başlamışlardır. III. Selim, Nizam-ı Cedid askerlerini Sırp 307 Nizam-ı Cedid: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu düzensizliklere bir çözüm olarak “batı anlamında ileri bir düzen kurmak için” mevcut düzende yapılan yenilik, girişim ve hareketlerinin bütününe denilmektedir. Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1995, s. 105.
486
isyanını bastırmak için Edirne'ye doğru yola çıkarınca,
asiler Edirne'de askeri çevirerek ikinci Edirne vakasını
başlatmışlardır. 1806'daki bu hareket, 1807'de İstanbul'da
Kabakçı Mustafa'nın başlattığı isyan ile büyümüş ve III.
Selim'in önce tahttan çekilmesi, sonra Alemdar Mustafa
Paşa'nın onu yeniden Padişah yapmak istemesi üzerine
1808 yılında Padişah'ın öldürülmesiyle sonuçlanmıştır.
III. Selim Napolyon'un 1798'de Mısır'ı istila etmesi dışında
fazla bir olayla uğraşmak zorunda kalmamıştır. Bu savaş
da, 1799'da Akka'da Rezzak Ahmed Paşa'nın Napolyon'a
karşı başarı kazanması ve daha sonra barış yapılarak
Fransızlar'ın Mısır'dan çekilmesi ile son bulmuştur. Bu
nedenlerden, dolayı III. Selim, XIX. yüzyılda Osmanlı'daki
önemli değişmelere neden olacak iç düzeni, idari, askeri ve
mali açıdan iyileştirme çabalarını gösterebilmiştir. Uzun
süren savaşların iktisadi yapıda neden olduğu olumsuz
durumun düzeltilmesi ve eyaletlerdeki idari yapının, asayiş
ve huzuru temin edecek biçimde yeniden düzenlenmesi
girişimleri, en az askerî yapının yenileştirilmesi kadar
önemli idi. III. Selim, bu nedenle birçok iktisadi önlem
almaya çalışmış ve bir arada tımar ve zeamet usulleri de
yeni yasalarla düzenlenmek istenmiştir.
Ancak, III. Selim'in tüm bu çabalarının fazla başarılı
olamadığını söylemek yanıltıcı olmasa gerektir. Ne var ki,
başlatılan bu "ıslahat" hareketi, XIX. yüzyılda, II. Mahmud
487
(1808-1839) ve Abdülmecid (1839-1861) tarafından devam
ettirilecek ve Tanzimat dönemi başlayacaktır308.
Bu noktada Mustafa Reşit Paşa’dan söz etmek
gerekir. İngiliz siyasetine taraftar (ve Rus aleyhtarı) olan
Pertev Paşa’nın yetiştirmesiydi. 1834-1836 arasında
Paris’te, 1836-1837’de Londra’da elçilik yaptı. Hariciye
Nazırı oldu (13/7/1837). Balta Limanı Antlaşması’nı
yaptıktan sonra, ve aynı zamanda Nazır olarak, Londra’da
elçi oldu. Bir hariciye nazırının aynı zamanda Londra’da elçi
olması, ülke kaderinin ne ölçüde İngiltere’ye bağlı
olduğunun bir göstergesidir. Abdülmecit’in cülusunu
kutlamak için 1839 Ağustos’un da İstanbul’a geldi ve
Tanzimat için çalışmaya başladı. Mustafa Reşit Paşa
çabalarında başarılı oldu ve Tanzimat ilân edildi
(03/11/1839)309.
Bu belgeye, Gülhane’de okunduğu için Gülhane Hatt-
ı Hümayunu’da denir. Belge’de özetle, Osmanlı Devleti’nin
kuruluşundan beri Şeriata uyulduğu için Devletin kudretli,
halkın refah içinde olduğu halde, 150 yıldır Şeriat ve faydalı
kanunlara uyulmamak yüzünden zaaf ve fakirlik geldiği
belirtiliyordu. Oysa ülkenin coğrafi mevkii, verimli arazisi ve
halkın yetenekleri dolayısıyla, doğru tedbirlerle, 5-10 sene
içinde kalkınılabilirdi. Bu tedbirlerin başında can, ırz ve mal
güvenliği geliyordu. Can ve maliından emin olan, kendisini 308 Güvemli, a.g.e., s. 332-333. 309 Kunt vd., 1997, a.g.e., s. 123-124.
488
işine gücüne verir, “devlet ve millet gayreti ve vatan
muhabbeti artardı”. Can ve mal güvenliğine en çok ihtiyaç
duyanlarda yöneten sınıfın ulema dışında kalan icrai askeri
kesimi idi. Bilindiği üzere bu kişiler kul statüsünde
olduklarından yargılanmadan idam edilebilir (siyaseten
katl), ve yüksek görevde olup servet yapabilenlerin malı
mülkü öldüklerinde müsadere edilebilirdi310.
32. Tanzimata Kadar Olan Dönemde İktisadi Yapı
XVI. yüzyıl da madenlerin bollaşmasıyla birlikte kentsel ve
kırsal alandaki nüfusla iktisadi bağlar güçlendi. Kırsal
kesimde sikke kullanmaya başlamış, köylüler ürünlerini
getirip pazarlarda ve panayırlarda satmışlardır. Para
kullanımı yaygınlaşmıştır. Kredi ağı gelişmeye
başlamıştır311.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında, 1683 yılındaki ikinci
Viyana kuşatmasına kadar topraklarını sürekli olarak
genişleten Osmanlı'nın genişlemesi son sınırlarına varmıştı.
Geniş İmparatorluk toprakları üzerinde, Yemen ve Mısır'da
sıcak ülkelerin ürünleri, Anadolu ve Trakya'da geniş
tarımsal topraklarda çeşitli tarım ürünleri, uluslararası
ticarete elverişli Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de limanları
vardı. Bu arada Mısır limanları transit ticaretin merkezi 310 Kunt vd., 1997, a.g.e., s. 124. 311 Şevket Pamuk, “Osmanlılarda Para ve Enflasyon”, Cogito, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Osmanlılar Özel Sayısı, Sayı 19, Yaz 1999, s. 180.
489
durumunda idiler. İmparatorluğun çeşitli yerlerinde demir,
bakır, kurşun madenleri işletiliyordu312. İmparatorluk
kendi kendine yeterli iktisadi yapıya sahipti.
Kiği'de çıkarılan demirler İstanbul'a gönderiliyor.
Gümüşhane'deki gümüş ve bakır ocakları, İnegöl'de gümüş,
Kağızman'da bakır ocakları, güney Sırbistan'daki
Navarbede gümüş, Selanik, Sidere'deki gümüş madenleri
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda sürekli olarak işletiliyordu.
Buraların kazılarında gümüş sikke basan darphaneler de
vardı. Bunları devlet, ya mukataaya vererek ya da emin
denilen kendi görevlileri tarafından işletiyor ve bunların
muhasebe kayıtları muntazam olarak tutuluyordu. Bu
kayıtlar bugüne kadar gelmiştir ve önemli muhasebe
belgeleridir. Osmanlı İmparatorluğu'nda dokuma sanayinin
gelişmesini XVII. ve XVIII yüzyıllarda sürdürdüğü
bilinmektedir. Bezden kadifeye ve ipekli kumaşa kadar
çeşitli kumaşların Anadolu'da dokunduğu görülmektedir.
Ankara dolayındaki sof kumaş üretiminin bu asırlarda da
devam ettiği. Avrupalı tüccarların buraya kadar gelerek bu
kumaşları satın aldıkları bilinmektedir. Bursa ve Bilecik'te
kadife ve ipekli kumaşların üretiminin XVII. yüzyılda da
gelişmesini sürdürdüğünü Evliya Çelebinin Seyahatna-
mesinden görmek olanağı vardır. Dokuma sanayinin
İmparatorluğu'n birçok yöresine yayıldığı, Şam, Trabzon,
312 Trak, a.g.e., s. 363 vd.
490
Selanik gibi yerlerde de dokuma sanayinin geliştiği
görülmektedir. Avrupa'da dokumacılığın gelişmesi üzerine,
Anadolu'dan pamuk, pamuk ipliği, Ankara'dan sof ipliği
almağa yönelik girişimleri üzerine Devletin zaman zaman
bunların dışsatımına yasaklar koyduğu, örneğin 1615
yılındaki bir hükümle Ankara sof ipliklerinin dışsatımının
yasaklandığı görülmektedir313.
Ancak bu dönemde iktisadi hayatta kötü giden bazı
gelişmelerde yok değildi. XVII. Yüzyılın başında Rumeli ve
Anadolu’nun çoğu bölgelerinde ciddi kriz belirtilerine
rastlanmaktadır. Bursa’daki ipekli kumaş ve Selanik’teki
çuha sanayi durmadan gerilemektedir. Bunun temel nedeni
de hammaddenin Avrupalı tüccarların rekabeti nedeniyle
pahalılaşması ve zaten küçük bir kâr marjı ile satış yapan
Osmanlı esnafının kâr marjının iyice daralmasıdır314.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda, İmparatorluk'da bölgeler
arası ticaretin önem taşıdığı, Anadolu kentlerinin
gereksemelerinin büyük ölçüde Anadolu'dan ve Doğu
Akdeniz'de Osmanlı'nın egemenliği altında olan bölgelerden
karşılandığı, nüfusu 600.000'i aşan İstanbul'un gıda
gereksemesini karşılamada güçlükler olduğu bilinmektedir.
Özellikle savaş yıllarında başkentte darlıkların meydana
geldiği, başkent için buğday, pirinç ve et gereksemesinin 313 Güvemli, a.g.e., s. 336-337. 314 Murat Çızakça, “Price History and the Bursa Silk Industry: A Study in Otoman Industrial Decline”, The Journal of Economic History, XL, 3, 1980.
491
Tuna boylarından, Balkanlar’dan, Karadeniz ve Ege
Kıyılarından ve Mısır'dan daha çok deniz yolu ile taşındığı
görülmektedir. İç pazarda devletin, esnafın fiyat denetimini
XVI. yüzyılda olduğu gibi bu yıllarda da sürdürdüğü
bilinmektedir.
Nüfusu hızla artış gösteren İstanbul, sanayileşme
açısından özellikle XVIII. yüzyıl başlarında önemli
gelişmeler göstermiştir. Devletin, daha çok askeri
gereksemeleri karşılamak için Fener'de çuha fabrikası
kurduğu, İstanbul'da özel kesime ait, ipekli kumaşlar
dokuyan 54 tezgaha sahip bir fabrikasının bulunduğu,
ayrıca tahta kalıplarla renkli ve nakış ve desen basan
basmacı imalatçılarının sayısının 42'ye ulaştığı
görülmektedir315. Bu kuruluşlardan devlete ait olanların
muhasebe belgeleri bugünlere kadar gelebilmiştir.
Dış ticarete ise, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda
İmparatorluğun dış ticareti Doğu Avrupa ve Doğu Akdeniz
bölgelerinde yoğunlaşmaktaydı. XVII. yüzyılda, Batı
Avrupa'nın Hindistan ve Güneydoğu Asya ile ticari ilişkileri
Atlantik okyanusu üzerinden hızlanarak devam edince,
Suriye ve Anadolu üzerinden yapılan kervan ticareti
olumsuz olarak etkilenmiş, Mısır'ın transit ticaretteki önemi
de azalmıştır.
315 Trak, a.g.e., s. 380 vd.
492
Osmanlı İmparatorluğu'nda Karadeniz'in durumu
XVIII. yüzyıl sonlarına kadar farklıdır. Bu denizdeki tüm
ticaret Osmanlı'nın elinde bulunmaktaydı. Öteki ülkelerin
gemilerinin boğazlardan geçerek Karadeniz'e girişleri
Osmanlı Devleti'nin iznine bağlı idi. Karadeniz'den Tuna
nehri boyunca Avrupa içlerine uzanan nehir yolunda
yapılan ticaret Kırım'dan Rusya ve Polonya ile yapılan
alışverişler Osmanlı için büyük önem taşıyordu.
Bu noktada Osmanlı İmparatorluğu-Avrupa ilişkisine
daha yakından bakmanın gerekli olacağı inancındayız.
Tarihçiler batı ile bütünleşmeyi üç ayrı aşamada
görme eğilimindedirler. Barkan ve İnalcık, Braudel’in
görüşlerinden etkilenerek, XVI. Yüzyıl Osmanlı
ekonomisinin Avrupa’da oluşan “fiyat devrimi” ışığında
görme eğilimindedirler. Wallerstein’dan etkilenen yazarlar
XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı’nın dünya
ekonomisiyle bütünleşme sürecine girdiğini savunur. Bu
yüzyıl bir anlamda XVII. yüzyılın “çöküntü”sünden kurtulan
Avrupa’nın sanayi devrimine açılım dönemidir. Üçüncü bir
görüş ise, XIX. yüzyıla, özellikle Napolyon savaşları ertesi
İngiliz sanayi mamullerinin atağı ve yeni ticaret düzenine
öncelik tanır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısı her ne kadar
Avrupa için önemli bir dönem ise de Osmanlı’nın etkilenişi
belirli bir zaman gecikmesiyle olur. Öte yandan Fransız
devrimi ve Napolyon savaşları Avrupa’yı meşgul eder.
493
Ekonomi siyasetin gerisinde kalır. Osmanlı ekonomisi
kuşkusuz çok eskiden beri Avrupa ile temastadır. Ancak,
bu ilişki kapitalizmin olgunluk çağında Osmanlı’da yapısal
dönüşümlere yol açacak niteliğe bürünür. Ekonominin çok
sınırlı bir kesiminin parasallaştığı bir ortamda Avrupa “fiyat
devrimi”nin Osmanlı’yı temelden sarsması beklenemez.
Osmanlı XVI. yüzyıldan itibaren parasallaşma sürecine
girmiştir. Bu parasallaşma klasik yapının çözülmesinde de
etkide bulunmuştur. Fakat yeni yapının oluşması, yapısal
dönüşümlerin ortaya çıkması ancak XIX. yüzyılda gündeme
gelebilmiştir316.
33. Tanzimata Kadar Olan Dönemde Mali Yapı
Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkan malî bunalımın
kaynaklarını 16. yüzyılın sonlarına kadar götürmek
mümkündür. Bu yüzyılın ortalarında devlet azamî
sınırlarına ulaşmış ve savaşlar sonrasında elde edilen
gelirlerin sonu gelmişti. Diğer taraftan savaş teknolojisi
değişmiş ve Osmanlı ordusunun o eski vurucu gücü
kaybolmuştu. Bu durum yüzyılın sonlarına doğru girişilen
savaşların uzamasına neden olmuştu. Gelişmeler 17.
316 Kunt vd., 1997, a.g.e., s. 221.
494
yüzyılda yerini yenilgilere bırakmış, özellikle 18. yüzyılda
ciddi kayıplar verilmeye başlanmıştı317.
XVII. Yüzyıldan başlamak üzere, timarlı askerler
azalırken yeniçerilerin sayısı giderek artmıştır. Bu artış
maaş ödemeleri noktasında devleti malî sıkıntıya
sokmuştur. Zira bu maaşların ödenmesi için reayadan
alınan vergiler yükseltilmiş, fakat gerekli miktarlar
toplanamamıştır. Ödeme güçlüğü içine giren reaya giderek
fakirleşmiş, toprağını terk etmeye başlamıştır. Bu ise tim ar
sisteminin çözülmesine etki etmiştir. Netice itibariyle bu
husus bir kısır döngü halini almış, adeta malî sorun-askerî
sorun aynılığı ortaya çıkmıştır318.
Osmanlı maliyesini bunalıma iten bir diğer gelişme
16. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkan 'Fiyat Devrimi'
olmuştur. Amerika ve Afrika'dan Batı Avrupa'ya gelen
kıymetli madenler, bu devletlerin ekonomilerinin, Akdeniz
ticareti ve bu ticaretten pay alan devletler aleyhine
canlanmasına yol açtı. Sağlanan bu yeni imkanlar dünya
iktisadî ve siyasî dengesini değiştirdi. Avrupa'da olağanüstü
bir şekilde ticarî faaliyetler arttı. Bu gelişmelere para
317 Ömer Lütfi Barkan, "XVI. Asrın İkinci Yansında Türkiye'de Fiyat Hareketleri", Belleten, c. XXXIV, S. 112. Ankara 1970, s. 602-606. Ayrıca bkz. Mehmet Genç, "XVIII. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi ve Savaş", Yapıt-Toplumsal Araştırmalar, No. 4, Ankara: 1984, s. 52-53.
318 Yücel Özkaya, Osmanlı imparatorluğu’nda Ayanlık, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, 1977, s. 101. Ayrıca bkz. Ziya Karamursal, Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara: 1989, s. 26, 32.
495
ayarlarında yapılan oynamalar da eklenince fiyatlar hızlı bir
şekilde fırladı. Bu yükseliş bazı iktisat tarihçileri tarafından
'ihtilalci' olarak nitelendirildi319.
Fiyat devrimi sadece Avrupa'yı etkilememiş,
milletlerarası ticaret kanalıyla doğuyu da etkilemiştir.
Özellikle Amerikan’ın keşfiyle Avrupa’ya büyük miktarda
kıymetli maden getirilmişti. 1520-1620 arasında ortalama
yıllık gümüş istihsâli beş kat artmıştır. 1503-1660 yılları
arasında Amerika’dan Avrupa’ya 181 ton altın ve 17.000
ton gümüş getirilmişti. Bu da Avrupa’da fiyatların iki kat
artmasına neden olacaktır. 1584’de İtalya adeta
Amerika’dan gelen İspanyol paralarıyla dolmuştur. Osmanlı
Devleti’ne gönderilen ticaret eşyaları arasında sandıklar
dolusu İspanyol paralarından söz edilmektedir. 1584 yılında
Osmanlı Devleti’nde züyuf akçe çıkarılması İspanyol
paraların Osmanlı Devleti’ne girdiği bu yıla denk
gelmektedir. 1584 devalüasyonu XVII. asır ortalarına kadar
sürecek olan bir buhranın başlangıcıdır320. Tabiî ki Osmanlı
Devleti de fiyat devriminden etkilenmiştir. Batı'dan gelen
kıymetli maden bolluğu fiyatları artırmıştır. Bu artışın tabii
sonucu olarak enflasyon ortaya çıkmıştır. Vergiler devlet
tarafından Önceden belirlendiğinden, özellikle nakdî olarak
319 Barkan, a.g.e., s. 578-584. 320 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren Yayıncılık 1996, s.163.
496
toplanan vergilerde enflasyon sonucu ciddi bir erime
gözükmüştür321.
Netice itibariyle söylemek gerekirse XVI. yüzyılın
sonunda başlayan malî kriz XVII. ve XVIII. yüzyıllarda da
devam etmiştir. Bu dönemlerde malî buhranın aşılmasına
yönelik olarak, aşağıda sıralanan bazı girişimler
olmuştur322.
- Vergilerin Artırılması ve Olağanüstü Vergiler
Osmanlı Devleti’nin uzun bir savaş sürecine girmiş
olması Avusturya, Venedik, Lehistan, Rusya ve İran gibi
devletlerle yapılan savaşlar çok masraflı idi. Osmanlı
hazinesinin mali yükü aniden artmıştı323. Askerlerin ulufe,
bahşiş, yiyecek giderleri artmıştı324. Bütçeler her yıl daha
fazla açık vermeye başlamıştı. Çok sık padişah değişimi
cülus bahşişi dağıtımını zorlaştırıyordu. Zir artan kapıkulu
mensuplarına her padişah değişiminde cülus bahşişi
verilmek zorundaydı325.
Devletin ihtiyaç duyduğu para darlığını gidermek
amacıyla girişilen bir yol mevcut vergilerin miktar ya da 321 Barkan, a.g.e., s. 585 vd. Ayrıca bkz. Halil İnalcık, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Vaziyeti Üzerinde Bir Tetkik Münasebetiyle”, Belleten, Cilt XV, Ankara: 1951, s.654-658. 322 Coşkun Çakır, Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Küre Yayınları, Ekim 2001, s. 18. 323 1683 yılında 324.566.230 akçe olan hazine gideri ilk yıllarda 525.165.640 akçe, 1699 yılında ise 1.211.379.266 akçe olmuştur. 324 Oğuzoğlu, a.g.m., s. 157-158. 325 Ünal, a.g.e., s. 89
497
oranlarının artırılması ise, diğer yol olağanüstü vergiler
ihdas edilmesi olmuştur. Savaş zamanında ve bir defaya
mahsus alınan İmdâd-ı Seferiye, adeta İmdâd-ı Sefeıiye'nin
bir alternatifi gibi düşünülebilecek ve barış zamanlarında
alınan İmdâd-ı Hazariye gibi nakdî; savaşa çıkan ordunun
erzak ihtiyacının giderilmesi amacıyla ve aynî olarak alınan
Nüzul ve ordunun izlediği güzergâh üzerinde bulunanlardan
aynî ve nakdî olarak alınan Sürsat, devletin olağanüstü
olarak talep ettiği vergiler olmuştur326.
Avârız vergileri XVI. Yüzyıldan itibaren ordunun
ihtiyaçlarını karşılamak için olağanüstü durumlarda alınan
bir vergiydi. XVII. yüzyılda ardı arkası kesilmeyen savaşlar
nedeniyle sürekli hale gelmiştir. 828 milyon akçelik 1692
yılı bütçesinde avârız vergisinin payı 188 milyon akçe iken,
1715 yılı bütçesinde 134 milyona kadar düşmüştür. Bu
düşüşte İmdâd-ı Seferiye vergisinin büyük bir rolü vardır.
Zaten avârız vergisi Tanzimatla birlikte kaldırılmıştır327.
- Yeni Gelir Toplama Usulleri
Vergileri doğrudan merkezde toplama çabalarının bir
sonucu olarak 'İltizam' uygulaması başlatılmıştır. Buna
göre bir gelir belli bir süre için, daha çok bir ya da üç yıl
için, mültezim adı verilen kimselere toplattırılmıştır. 326 Ahmet Tabakoğlu, Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Dergah Yayınları, 1985, s. 265-278. Ayrıca bkz. Süleyman Demirci, “Collection of Avarız and Nüzul Levies”, Belleten, Cilt LXIX, Ankara: Sayı 256, 2005, s. 899. 327 Halil Sahillioğlu, “Avârız”, İA, İstanbul: TDVY Cilt 4, 1991, s. 109.
498
İltizamın uygulandığı alan XVII. yüzyıldan itibaren oldukça
genişlemiştir. Fakat devletin daha fazla paraya ihtiyaç
duyması iltizam süresinin uzatılması sonucunu doğurmuş
ve iltizamlar mültezimlere kayd-ı hayat şartıyla verilmeye
başlanmıştır. İşte bu özel duruma 'Malikane Sistemi' adı
verilmiştir328. Açık artırmada en yüksek muacceleyi teklif
eden malikâne beratını almaya hak kazanıyordu.
Malikânelere, Kadılar hariç kimse dokunamazdı.
Mukâtaalar geçici bir süreliğine değil, ömür boyu iltizama
vermesi güzel sonuçlar doğurmuştu. Reayanın üretim
kapasitesi ile vergi kapasitesi arasındaki uçurum makul bir
noktaya çekilmiş oldu. Hem reâya hem malikâneci hem de
hazine için çok olumlu bir gelişmeydi. Bu uygulama
Tanzimata kadar devam etmiştir329. Ne var ki, gelirleri
toplanan mukataaların esasını tarım alanları
oluşturduğundan ve tarımsal üretimin de giderek
zayıfladığından, iltizam usulü gibi malikane sistemi de
başarılı olamamış, mali sıkıntıların ortadan kalmasını
sağlayamamıştır330.
- İç Hazineden Merkez Hazineye Kaynak Aktarılması
328 Mehmet Genç, "Osmanlı Maliyesinde Malikâne Sistemi", Türkiye İktisat Tarihi Semineri (8-10 Haziran 1973), Ankara: 1973, s. 232-236. Ayrıca bkz. Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Cilt 1, İstanbul: 1982, s. 241. 329 Mehmet Genç, “Malikâne”, İA, Ankara: TDVY Cilt 27, 2003, s. 516-517. 330 Genç, a.g.m., 1973, s. 232-236.
499
XVII. Yüzyılda başvurulan bu yönteme göre, savaş
zamanlarında padişahın kendisine ait olan iç hazineden
devletin merkez hazinesine kaynak transferi yapılmıştır.
Özellikle devletin güçlü olduğu XV. ve XVI. yüzyıllarda iç
hazine oldukça güçlenmişti. Ayrıca padişaha ait haslardan
da buraya sürekli bir gelir akışı vardı. XVII. Yüzyılın
sonlarında merkez hazineye buradan yılda 100 milyon akçe
civarı bir bedelde nakit veya altın ve gümüş gibi kıymetli
maden akışı olduğu bilinmektedir331.
- Müsadere Yapılması
Osmanlı Devleti'nde eskiden beri uygulana gelen
müsadere usulüne göre, devlet adamlarının gelirleri belli
zamanlarda hazineye aktarılabilmekteydi. Bu usulde, ölen
bir bürokrat veya asker kişinin malları hazineye intikal
etmekteydi. Özellikle savaş zamanlarında bir kaynak olarak
müsadereler sıkça yapılmış, hatta bu anlamda görevlilerden
hediye, caize ve benzer isimlerle bir çeşit vergi alınmıştır.
18. Yüzyılın başında, Avusturya savaşları sırasında çok
sayıda müsadere yapılmıştır332. İçine düşülen bunalımlı
dönem müsadereyi arttırmıştır. Artık müsadere merkezi
otoriteye siyasal anlamda bir güç kazandırmak için değil
adeta hazineye para sağlamak için yapılır duruma gelmiştir.
331 Charles Morawitz, Türkiye Maliyesi (Derleyen: Maliye Tetkik Kurulu), Ankara: Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayınları, 1978, s. 5-6. Ayrıca bkz. Şevket Pamuk, 100 Soruda Osmaıılı-Türkiye İktisadî Tarihi (1500-1914), İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1988, s.159. 332 Tabakoğlu, a.g.e., s. 295-298.
500
Müsadere eskiden ehl-i örf kesimine yapılırken bu dönemde
farklı kesimlerde müsadere kapsamına alınmıştır333.
- Tağşişe Başvurulması
Bir diğer finansman kaynağı olarak paranın değeri
düşürülmüş, yani 'Tağşiş' yapılmıştır. Bu sistemde devlet,
piyasada tedavül eden madenî paraları topluyor, bunların
içindeki kıymetli maden miktarını azaltarak yeniden
piyasaya sürüyordu. Böyle yapılınca daha fazla para elde
edilmiş olacağından, ortaya çıkan fark hazineye
aktarılıyordu334. Aynı miktarda gümüşle itibari değeri daha
fazla olan sikke basarak ödemelerin daha büyük bir kısmını
karşılayabiliyordu335. Her ne kadar sikkelerden yapılan
tağşişlerle hazinenin sıkıntısı giderilmeye çalışılsa da halkın
geçim sıkıntısı artmakta ve toplum ekonomisine darbe
vurmaktaydı. Öyle ki bu hadise Yeniçeri ayaklanmalarını
hazırlayan sebeplerden birisi olacaktır336. Aslında bu bir
çeşit devalüasyon yapmaktı. Tağşiş işleminden sonra
fiyatlar yükselmiş ve paranın satın alma gücü azalmıştır.
Neticede ortaya enflasyon çıkmış, XVII. yüzyıl sonlarıyla
XVIII. yüzyıl başlarında yüksek enflasyon yaşanmıştır. İlk 333 Öğün, a.g.m., s. 68. 334 Barkan, a.g.e., s. 585-588. Ayrıca bkz. Halil Sahillioğlu, "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-1750)", Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Gelişme Dergisi, 1978 Özel Sayısı, Ankara: 1979, s. 14-15; Morawitz, a.g.e., s. 6., Tabakoğlu, a.g.e., s. 284-285. 335 Pamuk, a.g.m., s. 181. 336 Niyazi Berkez, Türkiyede Çağdaşlaşma, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002, s. 102.
501
defa 1584 yılında başvurulan tağşiş sonrasında ortaya
çıkan kur farkından yararlanmak isteyen kimseler
yolsuzluk yapmaya başlamış, kalpazanlık artmıştır.
Memlekette hammadde ucuzlamış olduğundan dışarıya
yoğun bir hammadde çıkışı başlamış, ayrıca yabancı
memleketlerin paraları memleket içinde tedavül ederek yerli
paranın itibarının azalmasına neden olmuştur337.
- Esham ya da İç Borçlanma
Bir iç borçlanma aracı olarak ortaya çıkan 'Esham
Sistemi', aslında malikâne uygulamasının bir değişik
versiyonudur. Malikanede mukataa veya vergi
kaynaklarının bir bütün olarak hayat boyu iltizama
verilmesi söz konusu iken, eshamda bu kaynakların
bölünerek ve sadece yıllık kârının peşin olarak ödenmek
suretiyle satışı esastır. Esham uygulamasına ilk defa
1768'de savaşa girildiği ve paraya ihtiyaç olduğu için
başvurulmuştur. 1775 yılından sonra esham uygulaması
yaygınlık kazanmıştır. İlk esham uygulamasının yapıldığı
mukataa İstanbul Duban Gümrüğü olmuştur338.
337 Barkan, a.g.e., s. 585-588. Ayrıca bkz. Halil Sahillioğlu, "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-1750)", Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Gelişme Dergisi, 1978 Özel Sayısı, Ankara: 1979, s. 14-15; Morawitz, a.g.e., s. 6., Tabakoğlu, a.g.e., s. 284-285. 338 Mehmet Genç, “Esham”, İA, Cilt XI, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul: 1995, s. 376-380.
502
- Dış Borçlanma Teşebbüsü
Malî bunalımı aşmak ve nakit temin etmek amacıyla
bu dönemde girişilen teşebbüslerin sonuncusu dış
borçlanma olmuştur. 1783 yılında Rusya Kırım'ı ele
geçirmiş, devlet ciddi bir darlığa maruz kalmış ve bunun
üzerine 1784 yılında dış borçlanma yapılmak istenmiştir.
İlk akla gelen devletler Fransa, Felemenk ve İspanya olmuş,
daha sonra bu devletlerin Müslüman olmamaları sebebiyle
Müslüman bir ülkeden borç alınması kararlaştırılmış ve Fas
ile Cezayir devreye girmiştir. 1789 yılında Cezayir'den
1.000.000 kuruş borç istenmiş, nedense sonra
vazgeçilmiştir339. Borçlara rehine olarak un, ipek, buğday,
pamuk ipliği, dokuma gibi ürünler verilecekti340. Diğer
Avrupalı devletlere yapılan girişimler de olumsuz
sonuçlanmış; bu fikir, ancak Tanzimat'tan sonra
uygulamaya geçmiştir341.
34. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe
Kayıt Örnekleri
Bu başlık altında muhasebe kayıt örneklerine geçmeden
önce, ilgili dönemde mali örgütlenme içerisinde kullanılan
339 Yavuz Cezar, Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi (XVIII. Yüzyıldan Tanzimata Kadar Mali Tarih), İstanbul: Alan Yayıncılık, 1986, s. 90-91 ve 137-138. 340 Berkez, a.g.e., s. 102. 341 Cezar, a.g.e., s. 90-91 ve 137-138.
503
muhasebe defter (kalem) ve görevlerinden kısaca bahsetmek
istiyoruz.
D'Ohsson, 1787 yılında yazdığı "Tableau Général de
L'Empire Ottoman" adlı eserinde merkezi maliye
teşkilatının kalemlerinin sayısının 24 olduğunu belirtir342.
Uzunçarşılı, "Osmanlı Devleti'nin Merkez ve Bahriye
Teşkilatı" adlı eserinde de343, D'Ohsson'dan alıntı yaparak
maliye kalemleri üzerinde durmuştur. Buna göre bu
dönemde ki maliye kalemleri ve görevleri kısaca şöyledir344:
1. Büyük Ruznamçe Kalemi (Hazineye Bağlı)
Varidat ve masrafların genel defteri vardır.
Hazinenin hergünkü işlemleri bu deftere, öteki
kalemlerden gelen özet bilgilere dayanılarak kayıt edilir. Bu
defterden kimi zaman altı ayda bir, kimi zaman yılda bir
kez "icmal hülasası" denilen defter düzenlenirdi. Bu
dairenin başına Ruznamçe-i Evvel denilirdi. XVIII. Yüzyıl
sonlarında Büyük Ruznamçe kaleminin bu durumuna
göre, 1566 yılındaki Maliye Teşkilatı'nda Hazine-i
Amire'deki birinci ve ikinci ruznamçe kalemleri
birleştirilerek bu kalemin oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
342 D’Ohsson, Tableau Général de L’Empire d’Ottoman, Livres: 5, Chapitre: II, Paris: 1787, s. 375 vd. 343 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 1988, s. 353 vd. 344 Güvemli, a.g.e., s. 410-414.
504
2. Başmuhasebe Kalemi (Hazineye Bağlı)
Bu kalemin başına muhasebe-i evvel denilirdi.
Burasının sorumlu olduğu kayıtlar aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
- Tophane, matbah, tersane, arpa, baruthane,
nüzul eminlikleri ile bina eminliği ve kasab başılık
defterleri,
- Malikane usulü ile arazi iltizam edenlere ait
kayıtlar,
- Vilayet vergileri defterleri,
- Hudut muhafızlarının maaş defterleri,
- Devlet hesabına alınan levazımatın anlaşmalarının
korunması işleri,
- Miri tezkirelerin verilmesi ve bu tezkirelerle ilgili
teftiş ve murakabe işleri,
- Devlet alacaklarını tahvil işleri (zimmet dairesi),
- Müsadere edilen emvalin hesapları,
- Hükümdara düşen verasete ait kayıtlar (muhallefat
dairesi).
3. Süvari Mukabele Kalemi (Hazineye Bağlı)
Bu kalemin sorumlu olduğu kayıtlar da aşağıdaki
gibidir.
505
- Kapı kulu süvarilerinin maaş defterleri,
- Saray ağalarının maaş defterleri,
- Saray kapıcılarının, memur ve hademelerin maaş
defterleri.
4. ve 5. Sipahi ve Silahdar Kalemleri (Hazineye Bağlı)
- Sipahi ve Silahdar denilen kapıkulu süvarilerinin
esâme denilen ücretleriyle ilgili senetleri düzenleyip veren
kalemlerdir. Bu senetler yukarıda sözü edilen süvari
mukabele kaleminin amiri tarafından tasdik edilirdi
Bunun için, mukabeleci herbirisine kırmızı mürekkep ile
"m" harfi işaretini koyardı. Bu işaret muvafık, yani uygun
demekti.
- Sağ ulufeciler ve sol ulufecilerle sağ ve sol gariblerin
bölüklerinden oluşan ve bölükat-ı erbaa denilen süvarilerin
de aynı şekilde tediye senetleri buradan verilirdi.
6. Haremeyn Muhasebesi (Defterdarlara Bağlı)
- Selatin camileri vakıflarına ait defterler,
- İstanbul ve Rumeli'deki vakfedilmiş emval ile vakıf
arazilerinin defterleri,
- İstanbul ve Rumeli'ye ait diyanet memurlarının dini
görevlere tayinlerinin belgelerinin hazırlanması ve maliye
kalemine gönderilecek beratlarının oradan verilmesi.
506
7. Cizye Muhasebesi (Defterdarlara Bağlı)
- Bütün cizyelere ait defterler.
Sayımları üzerine hazırlanan vergilerin tahsiline
mahsus makbuz senetlerinin, yani tahakkuk defterlerinin
burada hazırlandığını, bunların mühürlenerek torbalar
içinde cizye memurlarına, yani mültezimlere verildiğini,
Muharrem ayı başında, kadıların huzurunda bu torbaların
açıldığını ve daha sonra bunlara dayanılarak tahsilat
yapıldığını belirtmek uygun olacaktır.
8. Mevkufat Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
Bu kaleme rüsum kalemi de denilmektedir.
- Avarız ve bedel-i nüzul vergileri defterleri,
- Hudut boylarındaki depoların kayıtları,
- Vilayetlerin askerlere harp zamanında aynî olarak
verdiklerinin hesapları,
- Sefer halindeki askerlere verilen ot, saman, yem
halindeki iaşe hesapları,
- Paşalara ve ordunun arkasından giden sivil
memurlara ödenen Paraların hesapları.
9. Maliye Kalemi
- Diyanet memurlarının, vakıfları idare edenlerin,
vakıflardan para alanların beratlarının verilmesi,
507
- Maliye işlerine ait emirlerin yazılması.
10. Küçük Ruznamçe (Hazineye Bağlı)
- Kapıcıbaşların ve bahriyede çalışanların maaş
defterleri.
11. Piyade Mukabele Kalemi (Hazineye Bağlı)
- Yeniçeri ocağı, cebeci, topçu, top arabası ocaklarının
düzenleyerek verdikleri defterlere dayalı olarak maaş
cetvellerinin kontrol edilmesi.
12. Küçük Evkaf Muhasebesi (Defterdarlara Bağlı)
- Hayrat müesseselerinden yararlananların defterleri.
13. Büyük Kale Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
Bu kaleme müstahkem mevkilerin büyük kalemi de
denilirdi.
- Büyük kalelerdeki garnizonların defterleri,
- Vilayet askerlerinin, yani yerli kulu askerlerinin
defterleri.
14. Küçük Kale Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
- Mora ve Arnavutluk'taki garnizonları takviye ile
görevli askerlerin defterleri.
15. Maden Mukaatası Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
Bu kaleme maden iltizam kalemi de denilmektedir.
- Eflak ve Boğdan vergileri defterleri,
508
- Bohemyalı göçebelerin vergi defterleri,
- Altın ve gümüş madenleri mukataa defterleri,
- Tütün ziraati üzerine konan vergilerin defterleri,
- Aynî eşya üzerine konan transit rüsumu defterleri,
- İstanbul ile Rumeli vilayetlerinin gümrük resmi
defterleri.
16. Salyane Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
Buraya maaşlar kalemi de denilirdi.
- Devlet memurlarının maaşlarına ait defterler.
17. Haslar Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
- Malikanelerin iltizama verilmesi işleri,
- Hükümdar ile vezir-i azam ve vezirlere ait hasların
defterleri.
18. Baş Mukaata Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
- Rusçuk, Silistre, Yergöğü gibi yerlerdeki nezaret
çiftliklerinin defterleri,
- Filibe, Tosya, Tatarpazarı gibi yerlerden alınan
pirinç resmi defterleri,
- Enez, Ahyolu, Selanik gibi yerlerdeki tuz
mukataaları defterleri,
- Karadeniz ve Akdeniz'deki balık avı resimleri,
509
- Baltalık yerlerin ve ormanların iltizama verilmesi
işleri.
19. Haremeyn Mukaatası Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
- Haremeyn vakıfları defterleri,
- Anadolu'daki diyanet memurlarının işleri.
20. İstanbul Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
- İstanbul ile Edirne'nin iaşe defterleri,
- Selanik, Tırhala, Yenişehir mukataa defterleri,
- İpeklilerden alınan mizan rüsumu defterleri,
- Altun ve gümüş alım satımından alınan resimlere
ait defterler.
21. Bursa Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
- Bursa'daki mukataaların defterleri.
22. Avlonya Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
- Eğriboz (Negrepon) ve Avlonya mukataalarının
defterleri.
23. Kefe Mukaatası (Defterdarlara Bağlı)
- Kefe'deki mukataaların defterleri. Buranın Ruslar'ın
eline geçmesinden sonra Anadolu'daki çeşitli kazaların işler
ile uğraşmaya başlamıştır.
510
24. Tarihçi Kalemi (Defterdarlara Bağlı)
- Bütün Maliye kalemlerinden çıkan resmi evraka
tarih atılması,
- Devletin çeşitli varidat yerlerine ait olarak verdiği
havalenamelerin düzenlenmesi.
Bu bilgilerin ardından bu döneme ilişkin muhasebe
kayıt örneklerine yer verilebilir.
340. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe
Kayıt Örneği-1
Osmanlı İmparatorluğunun bu dönemine ilişkin
olarak Kemankeş Ahmet Ağa Vakfı’na ait muhasebe
kayıtlarına yer verilecektir.
511
Kemankeş Ahmet Ağa Vakfı Örneğinin Siyakat Hali:
512
513
Kemankeş Ahmet Ağa Vakfı Örneğinin Arapça Hali:
1
ـــبۀـــــــــــــــــــــــــــــــــمحاســـــــ االماثل واالقران شمه در استانبول عن حتويل قدوةچحمصوالت و اخراجات اوقاف مسجد شريف مرحوم كمانكش احمد اغا در نزد الله لى
ت العليه عثمان چلبى قائمقام حممد چلبى زيد قدره متولئ اوقاف مزبور مبعرفت افتخار اخلواص واملقربني معتمد امللوك والسالطني انيس احلضرا غرۀجليس الدولة السنية اخلاقانيه اعنى صاحب العز والدولة حضرت حاجى بشري آغا اغاء دارالسعادة الشريفه الناظر اوقاف شريف مزبوره عن
.١١٣٣ جاسنه غایۀ الى ١١٣٢ج سنه
اصــــــــــــــــــل ماضيهسنۀ محاسبۀ بقیۀ مع كامله سنۀمال ىف
٤٤ ١٣٧ مقبوض
هچاق٣٧ ٠٨٧
باقـى٧ ٠٥٠
بقــــــیۀعن محاسبۀ سنۀ ماضیه
هچاق
514
١١ ٢٦٥
عن حتـــــــــــــــــــويل باقى مانده وحاال اين قدر حتصيل شده١١٣١مستأجرين براى بقاياى اجارات عن زمان مدحى حممد افندى متولئ سابق واجب سنه
هچاق٤ ٢١٥
الباقـــــــــى در ذمم
هچاق٧ ٠٥٠
515
2
صوالتــــــــــــــــــــــعن احمل هچاقمع اموال متفرق
٣٢ ٨٧٢
عن املشاهرات ىف التاريخ املزبوره
٢٩ ٨٧٢
عن حمصــــولاجارات حاهنا ودكاكني در استانبول وغلطه در
غرۀ مستأجرين عن حتصيل جابئ وقف عن عهدۀ ١١٣٣ جاسنه غایۀ اىل ١١٣٢ج سنه
ىف شهر٢ ٣٢٠ ىف سنه
هچقآ٢٧ ٨٧٦
عن حمصـــــولمشع هباء مسجد شريف عن وقف پاپاسزاده عن يد
ذ غایۀ اىل ١١٣٢ م سنه غرۀمتولئ وقف م عن منهسنۀ
ىف شهر٩٠ ىف سنه
هچقآ١ ٠٨٠
عن حمصـــــول وقف مرحوم سلمان آغا عن يد متولئ وقف مقاطعۀ
زبوره ىف التاريخ املزبوره م ىف سنه
هچقآ٣٣٦
516
عن حمصــــول
غرۀ ياغخانه در يد مستأجرين عن مقاطعۀ ١١٣٣ ج سنه غایۀ اىل ١١٣٢رجب سنه
ىف سنه هچقآ
١٨٠
عن حمصــــول خانه در يد كالىب افندى متوىلمقاطعۀ
ىف التاريخ م ىف سنه
هچقآ٤٠٠
عن امـــــــــــــوال
متفرق ن يـــــــــــــــدع
بعض كسان براى رسومات و انتقاالت وغريه
٣ ٠٠٠
517
3 وضـــــــع من ذالك
هچقآ٣٦ ٠٥٠
الوظائــــــــــــــــــــف ١١٣٣ جاسنه غایۀ اىل ١١٣٢ ج سنه غرۀعن
يوم٨٢
ىف سنه هچقآ٢٩ ٥٢٠
عن مجاعتــــــــــــــــــــــــــ امام افندى يوم١١
مؤذن يوم٤
قيم يوم٥
فراش يوم٢
آبكش يوم٣
مرماتى وقناديلئ مناره يوم١
عشر خوان يوم ٣
518
معلم مكتب يوم٧
مكتبخلیفۀ٣
يكـــــــــون يوم ىف سنه
آقچه٤٤ ١٥ ٨٤٠
عن مجاعتـــــــــــــ خوانان مسجد شريفاجزا
يوم ىف سنه آقچه٢٠
٨٢٠
مجاعتـــــــــــــ ضابط وقف يوم ىف سنه
آقچه ١٨ ٦ ٤٨٠
519
4 عن االخراجاتــــــــــــــــــــــــــــــ
مع مرمات آقچه ٦ ٥٣٠
جبهتــــــــــــــــــــــــــــــــــ آقچهاخراجات
٢ ٦٩٨
جبهتــــــــــ مسجد شريفالزمۀهباء مشع براى
ىف شهر ٩٠ ىف سنه آقچه١ ٠٨٠
جبهتــــــــــ مسجد شريفالزمۀهباء تورباء ساز براى عدد
٤٢ ىف ٦ آقچه٢٥٢
جبهتــــــــــ قالیجۀاجرت قيم براى افشاندن مسجد وغريه آقچه٢٥٠
جبهتــــــــــ زمني مسجدمقاطعۀاداء
شريف برموجب شرط واقف ىف سنه
آقچه
جبهتــــــــــ هباء مشعها براى
ايقاد قناديل مسجد شريف آقچه
١٥٠
جبهتــــــــــ ريفهباء روغن زيت براى مسجد ش
شهر رمضان ٣٠٦ قيه ىف
آقچه
520
١٨٠ ٤٨ جبهتــــــــــ خرج حمكمه واجرت مباشر وخرج قايق وغريه بالدفعات
صرف شده آقچه٣٧٨
جبهتــــــــــ خرج كيسه دار وقلميه
وقفمحاسبۀبراى بر موجب معتاد قدمي
ىف سنه آقچه١٦٠
جبهتــــــــــ
وقفمحاسبۀدن خرج دي بر موجب معتاد قدمي
ىف سنه آقچه٢٠٠
521
5 عن املرماتــــــــــــــــــ
آقچهمذكورين ٣ ٨٣٢
جبهتــــــــــ خرج مرمات كردن بئر ما وباب اوطه هاء امري بالدفعات آقچه١ ٦٢٢
جبهتــــــــــ آقدرمۀخرج مرمات كردن
كرميد ومرمات قالدرم مسجد وغريه بالدفعات
آقچه٧٦٥
ــــــــــــــجبهتــــــــــ
خرج مرمات كردن بئر ما و مصلق مسجد شريف عن هباء لوازمات وغريه بالدفعات صرف شده بر موجب معتاد قدمي
آقچه١ ٤٤٥
522
الباقــــــــــــــــــى هچاق٧ ٠٥٠
ـــــــــــــامنهـــــ در ذمم
در ذمتــــــــــــــــ مستأجرين عن مال اجارات عن زمان مدحى حممد افندى متولئ
غري از١١٣١سابق واجب سنه حتصيل باقى مانده
آقچه٧ ٠٥٠
523
Kemankeş Ahmet Ağa Vakfı Örneğinin Transkripsiyon Hali: Muhasebe____________________________________________________________i Mahsûlat ve ihrâcat-ı evkâf-ı mescid-i şerif-i merhum Kemankeş-i merhum Ahmed Ağa, der nezd-i Laleli Çeşme, dek-İstanbul. An tahvîl-i kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Osman Çelebi, kaım-ı makâm (Kaymakam), Mehmed Çelebi zîde kadruhû mütevelli evkâf-ı mezbûre be-ma’rifet-i iftihâru’l-hâvâs ve’l-mukarrabîn, mu’temedü’l-mulük ve’s-selâtin, enîsü’l-hazreti’l-aliyye, celîsü’d-devleti’s-seniyyeti’l-hakaniyye a’nî sâhibü’l-ızzi ve’d-devleti Hacı Beşir Ağa, Ağa-i Darussa’’adeti’s-şerîfe en-nâzır-ı evkâf-ı şerif-i mezbûre an gurre-i C (Cemâziyelahır) sene 1132 ilâ gâye-i Ca (Cemazi’ülevvel) 1133. Asl-ı mâl Fî sene-i kâmile ma’a bakıyye-i muhasebe-i sene-i mâziye 44.137 Makbûz Bâkî 30.087 7.050 An bakıyye________________________________________i Muhâsebe-i sene-i mâzıye Minha tahsil sude An tahvîl__________________________________________i Muste’cinin berây-i bakaya-i icârat an zaman-ı, …. Mehmed Efendi, Mütevelli-i sâbık vâcib-i sene 1131, bakî mâde ve hâlâ in kadar tahsil sude Akçe 4.210
El-Bâki Der-zimem-i …
Ani’l-müşâherât_______________________ 2 _____________________________ Ma’a emvâl’i müteferrik 32.872 Ani’l-müşâherât_______________________________________________________ Fi’t-tarihi’l-mezbûre 29.872
524
An mahsûl______i An mahsûl_____i An mahsûl_____i İcârat-ı hânehâ ve Sem’bahâ-i mescid-i Mukata’a-i vakf-ı dekâk’in-i İstanbul ve şerif. An vakf-ı Papaszâde merhûm Selman Galata der-uhde-i an yed-i müyevelli-i Ağa an yed-i Müste’cirin an tahsîl-i vakf-ı mezbûr an gurre-i mütevelli-i vakf-ı câbi-i vakf. An gurre-i sene 1132 ilâ gaye-i mezbûrefi’t C. sene 1132 ilâ gaye-i Z. sene-i minhü tarihi’l-mezbûre Ca. sene 1133. Fî şehr Fî şehr Fî sene 2.323 90 Akçe Fî sene Fî sene 336 Akçe Akçe 27.876 1.080 An mahsûl______________________i An mahsûl_________________i Mukata’a-i yaghâne der yed-i muste’cirin Mukata’a-i hâne der yed-i an gurre-i Receb sene 1132 ilâ gaye-i C Güllâbi Efendi mütevelli (Cemaziyelâhır) sene 1133 fi’t-tarihi’l-mezbûr Fî s An emvâl_____________________________________________________________i Muteferrika An yed_______________________________________________________________i Ba’zı kesân berây-i rusûmat ve intikâlat ve gayrihi Vudı’a min Zâlik______________________________________________________ 36.050 El-Vezâif______________________________________________________________ An gurre-i C (Cemaziyelâhır) sene 1132 ilâ gâye-i Câ (Cemaziyelevvel) sene 1133. Yevm Fî sene 86 Akçe 29.520 An Cemâ’at___________________________________________________________ Hademe-i mescid-i şerif ve mekteb-i mühîf İmam Efendi Müezzin Kayyım Ferrâş Abkeş Yevm Yevm Yevm Yevm Yevm 16 4 5 2 3
525
Meremmâti ve Asırhân Muallim-i mekteb Halife-i mekteb kandile-i minâre Yevm Yevm Yevm Yevm 3 3 7 3
Yekûn___________________________________ Yevm 44 Fî sene 25.840 An cemâ’at________________ı An cemâ’at____________________ı Eczâhanân-ı mescid-i şerif Zâbıtan-ı vakf Yevm Fî sene Yevm Fî sene 20 Akçe 18 Akçe 7.200 6.480 Ani’l-ihrâcat__________________________________________________________ Ma’a meremmât Akçe 6.530 İhracât_______________________________________________________________ Saire Akçe 2.698 Bahâ_______________i Bahâ______________i Ücret-i kayyım Sem, berây-ı lâzıme-i … saz, berây-ı lâzıme-i berây-ı efsan- Mescid-i şerif mescid-i şerif den-i kalice-i Fî şehr … ve gayrihi 90 6 Fî 42 Akçe Fî sene Akçe 250 Akçe 252 1.080 Edâ______________i Bahâ_____________i Bahâ________i Mukata’a-i zemin-i Sem’hâ, berây-i Revgan-ı zeyt Mescid-i şerif ber- îkâd-ı kanâdil-i berây-ı Mûceb-i sant-ı vâkıf mescid-i şerif mescid-i şerif Fî sene Akçe der-şehr-i Akçe 150 Ramazan 48 Kıyye 6 Fî 30 Akçe
526
180 Harc-ı mahkeme ve ücret-i Harc-ı kisedariye ve kalemiye mübâşir ve harc-ı kayık ve berây-ı muhasebe-i vakf ber- gayrihî bi’d-def’ât sarf şude mûceb-i mu’tâd-ı kadîm Akçe Fî sene 378 Akçe 180 Harc-ı dîden-i muhâsebe-i vakf ber-mûceb-i mutad-ı kadîm Fî sene Akçe 200 Ani’l-merammât______________________________________________________ı Mezkûrin 3.852 Harc-ı maerammât-kerden-i bi’r-i Harc-ı merammât-kerden-i mâ ve bâb-ı odahâ-i … bei’d- akdarma-i kiremit ve merammat-ı defeât kaldırım-ı mescid ve gayrihi bi’d- defeât Akçe Akçe 1.622 765 Harc-ı merammât-kerden-i bi’r-i ma ve musluk-ı mescid-i şerif ve bahâ-i levazımât ve gayrihi bi’d-def’ât sârf şude Akçe 1.445 El-Bâki_______________________________________________________________ Der-zimmet-i müste’cirin, an mâl-i icârat an zamân-ı Medhî Mehmed Efendi mutevelli-i sâbık vâcib-i sene 1131 gayr-ı ez-tâhsîl bâkî mande Akçe 7.050 Tahriren fî 24 Z (Zilhicce 1133)
[Mühür ve İmza Darussaâde Ağası Hacı Bekir Ağa}
527
Kemankeş Ahmet Ağa Vakfı Örneğinin Türkçe Hali: 1- İstanbul’un Lâleli Çeşme yakınındaki rahmetli Kemankeş Ahmed Ağa mescidi evkâfının mütevellisi Mehmed Çelebi’nin vekili Osman Çelebi’nin yaptığı havaleler (aktardığı paralar) sonunda Darussaâde Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından hazırlanmış olan ve 1 Cemâziyelahır 1132 [10 Nisan 1720]- 30 Cem’aziyelevvel 1133 [1 Nisan 1721] tarihleri arasını kapsayan gelir-gider muhâsebesi.
Bu seneki para ile geçen seneden aktarılan
44.137
Alınan Kalan 30.087 7.050
Geçen senenin hesâbından kalan
11.265 Bundan_____________________ Tahsil edilen Eski mütevelli Mehdi Mehmed Efendi dönemine ait kiralardan 3.215 Kalan____________________ 7.050
2- Mahsüllerden ve çeşitli mallardan müteferrik gelirlerle birlikte
32.872 Zikri geçen dönemdeki aylık kiralardan 29.872
528
İstanbul ve Galatâ’daki kiracılar üzerinden bulunan ev ve dükkân kiralarından
Ayda 2.323
Senede 27.876
Papaszâde vakfından mescid için vakıf mütevellisi tarafından tahsil edilen 12 aylık mum parası. 1 Muharrem 1132- 1Zilhicce 1132 (14 Kasım 1719-3 Kasım1720]
Ayda 90
Senede 1080
Selman Ağa vakfının mukataca gelirinden
senede 336
Kiracılar elindeki Debbağhâne [Tabkhâne] nin 1 Receb 1132- 29 C 1133 [9 mayıs 1720]- 28 Nisan 1721] tarihleri arası 12 aylık kira gelirinden
Senede 180
Güllabi Efendi elindeki evin kira gelirinden Senede 400
Müteferrik mallardan: Bazı kişilerden alınan harc ve sâir gelirlerden 3.000
529
3- Bundan düşülen____________________________ 36.050 Maaş giderleri 1 Cemaziyelahır 1132 [10 Nisan 1720]- 30 Cemaziyelevvel 1133 [1 Nisan 1721] Günlük Senede 82 29.520 Mescid ve mektep görevlileri için İmam Efendi Yevmiye 16
Müezzin Yevmiye 4
Kayyum Yevmiye 5
Temizlikçi Yevmiye 2
Sucu (su çeken) Yevmiye 3
Minârenin tamiratı için Yevmiye 3
Aşır okuyan Yevmiye 3
Mektep muallimi Yevmiye 7
Mektep kalfası Yevmiye 3
yekûn______________________________ Yevmiye Senede 44 25.840 Mescide cüz okuyanlar Yevmiye Senede 20 7200
Vakıf yöneticileri Yevmiye Senede 18 6.480
4- Zorunlu harcamalar ve onarımlar için 6.530 Zorunlu karcamalar için 2.698
530
Mesci için mum Kayyıma, mescide Mescid için alınması halı alıp yayması için kaliçe ve Sâire Ayda Aded Akçe 90 6 Fiyatı:42 250 Senede Akçe
1080 252 Mescid için Mescidin kandilerini Zeytinyağı, Ramazanda kiralanan yer yakmak için mum mescidin aydınlatılması bedeli için Senede Akçe okka Akçe 150 6 Fiyatı:30 48 Akçe
180 Mahkeme ve mübaşir Kisedar ve kalemiye harcı. harcı ve saire, bir def’ada Vakfın muhasebe işlemleri için Akçe Akçe
378 180
Vakfın muhâsebesi için mutad olarak yılda ödenen
200 5- Aşağıda zikredilen onarımlar için Akçe 3.852 Kuyu ve odaların kapılarının Mescidin kiremitlerinin aktarılması, tamiri için bir def’ada ödenen kaldırımların tamiri ve saire için bir def’ada ödenen Akçe Akçe
1.622 765
531
Mescidin kuyusunun ve musluklarının tamirinde kullanılmak üzere alınan malzeme ve saire için sarf edilen
Akçe 1.445
6- Kalan 7.050 Bundan kalan borç Eski mütevelli medhi Medhi Mehmed Efendi dönemindeki hicri 1131 senesine ait tahsil edilemeyip kalan borç Akçe 7.050 24 Zilhicce 1131[ ] Darussaâde Ağası Hacı Beşir Ağa Mühür ve İmza BOA., D.HMK, nr. 22074
Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir mescide ilişkin
vakıf harcamasına ilişkin bir kayıttır. Taktir edileceği üzere
bu uzun örneğin günümüz muhasebe kaydına ise, yine
örneğin uzun olması nedeniyle yer verilmemiştir.
341. Tanzimata Kadar Olan Döneme Ait Muhasebe
Kayıt Örneği-2
Bu döneme ait bir diğer örnekte Selanik Haremeyn
Vakfı örneğidir. Haremeyn muhasebesi çerçevesinde
değelendirilmesi gereken bu örneğin kaydı aşağıdaki
gösterildiği şekildedir.
532
Selanik Haremeyn Vakfı Örneğinin Siyakat Hali:
533
534
535
536
Selanik Haremeyn Vakfı Örneğinin Arapça Hali:
1 ـــــــــــــــــبۀــــــــــــــــــــــــــــــــــمحاسـ
الى اول مارت ١٠٨٠ شوال سنه ١٨ واردار عن اول مارت الواقع فى ویکیجۀ سالنيك محمیۀ حرمني شريفني در حمصوالت و اخراجات اوقافرت العلية در زمان احمد افندى املتولى مبعرفت افتخار اخلواص واملقربني معتمد امللوك والسالطني انيس احلض١٠٨١ شوال سنه ٢٩الواقع فى
.السلطانيه جليس الدولة السنية اخلاقانيه صاحب الدولة والعزة حضرت عباس آغا، آغاى دار السعادة الشريفه الناظر
اصــــــــــــــــــل كامله سنۀمال ىف ٥٦ ٥٦٧
عن احملصوالتــــــــــــــــــــــ مقاطعات زمني واجارات خاهنا ودكاكني
١٤ ٢٦٧
537
ـولعن حمصـــ
زمني باغ باب واردارمقاطعۀ مصطفى چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٨٠
عن حمصــــول زمني باغ باب واردارمقاطعۀ حسني چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٨٠
عن حمصــــول قولمحلۀ زمني خانه در مقاطعۀ عبد الكرمي افندىعهدۀدر
ىف سنه٨٠
عن حمصــــول ريزاد خاتونپ وقف خانۀ اجارۀ عهدۀ جامع عتيق در محلۀدر
آنكلى ذمى ىف سنه١٨٠
عن حمصــــول ريزاد خاتونپ وقف خانۀ اجارۀ عهدۀ مزبور در محلۀدر
پانو ذمى ىف سنه١٨٠
عن حمصــــول قلندرى وقف خانۀ اجارۀ
چنارىمحلۀدر بلقيس عهدۀ در
ىف سنه١٨٠
538
2 عن حمصــــول
وقف قلندرىخانۀ اجارۀ عهدۀر مزبور دمحلۀدر
احلاج على ىف سنه٢٤
عن حمصــــول دکان وقف حاجى یونس اجارۀ
در قرب باب ثاىن آپوستول ذمىعهدۀدر
ىف سنه٢٤٠
عن حمصــــول دکان وقف حاجى یونس اجارۀ
در قرب باب مزبور آپوستول ذمىعهدۀدر
ىف سنه٥٠٠
عن حمصــــول دکان وقف حاجى یونس اجارۀ
در قرب باب مزبور فرانقو اوغلى پكسيماتىعهدۀ در
ىف سنه٩٦٠
عن حمصــــول دکان وقف حاجى یونس اجارۀ
در قرب باب مزبور غلىو نيقوال اعهدۀدر
ىف سنه٩٦٠
عن حمصــــول دکان وقف حاجى یونس اجارۀ
در قرب باب مزبور حممد چلىبعهدۀدر
ىف سنه٤٦٠
عن حمصــــول وقف حاجى یونس خانۀ اجارۀ
حاجى یونس محلۀدر چلىب السيد ابراهيمعهدۀ در
ىف سنه١٥٠
عن حمصــــول على بكوقف خانۀ اجارۀ صارى خطیب محلۀدر
عمر آغاعهدۀدر ىف سنه١٨٠
عن حمصــــول على بشهوقف خانۀ اجارۀ
در عهدۀ... ییالن محلۀدر نافيه خاتون ىف سنه١٢٠
539
عن حمصــــول
چنارىۀمحل در وقف خانۀ اجارۀ عثمانعهدۀ در
ىف سنه٢٤
عن حمصــــول فاطمه خاتونوقف خانۀ اجارۀ
باب مزبور محلۀدر فاطمه خاتونعهدۀدر
ىف سنه٣٦
عن حمصــــول خدجيه خاتونوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ یحیى بالىدر على چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٢٠
عن حمصــــول احلاج ابراهيموقف خانۀ اجارۀ لۀ جزرى قاسم پاشا محدر
دباغ مصطفىعهدۀدر ىف سنه١٠٠
عن حمصــــول عايشه خاتونوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ غزاز الحاج مصطفىدر حنيفه خاتونعهدۀ در
ىف سنه١٠٠
عن حمصــــول پريزاد خاتونوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ سنان پاشادر حممد افندىعهدۀ در
ىف سنه٦٠
عن حمصــــول كوچلى باىلوقف ۀخان اجارۀ
اسحاقیهمحلۀ در عهدۀدر
عن حمصــــول مهايونوقف خانۀ اجارۀ
...محلۀدر كلستان عهدۀدر
عن حمصــــول عايشه خاتون وقف خانۀ اجارۀ
تیمور طاشمحلۀ در امحد چلىب عهدۀدر
540
ىف سنه١٢٠
ىف سنه٨٠
ىف سنه٦٠
3
عن حمصــــول ود زمني وقف احلاج حمممقاطعۀ محلۀ جامع عتیق در احلاج محزهعهدۀدر
ىف سنه٤٠
عن حمصــــول عايشه خاتونوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ قاسمیه در عبد اهللا چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٢٠
عن حمصــــول حاجى پولهوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ چنارى در پريى ددهعهدۀدر
ىف سنه١٥
عن حمصــــول لىدکان وقف الحاج ع اجارۀ السيد امحد چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٠٠
عن حمصــــول امينه خاتونوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ یحیى بالى در ترزى حممدعهدۀدر
ىف سنه١٠٠
عن حمصــــول وقف امره خاتونخانۀ اجارۀ
محلۀ غزاز الحاج مصطفىدر ترزى حسنيعهدۀدر
ىف سنه١٠٠
عن حمصــــول خاتون خرييه وقف خانۀ اجارۀ
عن حمصــــول احلاج حممدوقف خانۀ اجارۀ
[s. 3] عن حمصــــول احلاج حممدوقف خانۀ اجارۀ
541
حسن ... محلۀدر مصطفى چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٢٠
محلۀ جامع عتیق در طاشچى حممدعهدۀدر
ىف سنه١٠٠
محلۀ جامع عتیق در لطفى چلىبعهدۀدر
ىف سنه٩٠
عن حمصــــول احلاج حممدوقف ۀخان اجارۀ
محلۀ مزبور در اوانسعهدۀدر
ىف سنه٦٠
عن حمصــــول عبد الباقىوقف خانۀ اجارۀ محلۀ احمد صو باشى در
احلاج حممود اغاعهدۀ در ىف سنه٣٦٠
عن حمصــــول كوچك حسنوقف خانۀ اجارۀ
محلۀ مزبور در خليل چلىبعهدۀدر
ىف سنه٦٠
عن حمصــــول حنيفه خاتونوقف خانۀ اجارۀ محلۀ دباغ خیرالدین در عمرزاده حممد چلىبعهدۀدر
ىف سنه١٢٠
عن حمصــــول حاىن خاتونوقف خانۀ اجارۀ محلۀ جزرى قاسم پاشا در
...عهدۀدر ىف سنه٩٦
عن حمصــــول حنيفه خاتونوقف خانۀ اجارۀ محلۀ الحاج اسمعیل در
عائشه خاتونعهدۀدر ىف سنه٧٢
ن حمصــــولع فاطمه خاتونوقف خانۀ اجارۀ محلۀ جزرى قاسم پاشا در
عائشهعهدۀدر ىف سنه١٢٠
عن حمصــــول مصطفى بكوقف چفتلك اجارۀ
... ناحیۀ پازاردر احلاج حممود اغاعهدۀدر
ىف سنه٧٢٠
عن حمصــــول مصطفى بكوقف چفتلك اجارۀ
قریۀ عزتلى در ناحیه واردار در عثمان افندىعهدۀ صغري در
ىف سنه٩٦٠
542
عن حمصــــول امحد بكوقف غازى
وارداریکیجۀدر قضاء ىف سنه٥ ٠٠٠
عن حمصــــول وقف عيسى بك
واردار قضاء یکیجۀدر ىف سنه٢ ٥٠٠
ـــولعن حمصـــــــ
اموال متفرقه
٤٢ ٣٠٠
عن حمصــــول الحاج عیسىاجارۀ معجلۀ وقف خانۀ
ججى على خرادر محلۀ مرمي خاتونعهدۀدر
آقچه٣٦ ٠٠٠
عن حمصــــول حنیفه خاتون اجارۀ معجلۀ وقف خانۀ
ساعتجى در محلۀبنت الحاج حمزه عثمان افندىعهدۀدر
آقچه٦ ٣٠٠
وضع من ذالــــــــــــــــــــك
١٨ ٥٩٣
543
جبهـــت
امحد افندىوظیفۀ املتوىل
ىف يوم ىف سنه٣ ٦٠٠ ١٠
ــتجبهـ اجرت داللیه
خانهۀ ومژد آقچه000 1
جبهـــت خرج حجت شرعيه
آقچه٢ ٠٠٠
جبهـــت اداء دين الزياده
اولمحاسبۀعن االصل در آقچه٣٣٩
جبهـــت
كسر غروش عن مال اجارات ومعجله
آقچه٣ ٠٦٠
جبهـــت خرج راه متولئ وقف مزبور آقچه٥ ٠٠٠
جبهـــت خرج متفرق براى مصاحل
مزبوروقف آقچه٣ ٠٠٠
الباقــــــــــــــى٣٧ ٩٧٤
منهـــــــــــــــــا تســـــــــــــليم
خبزانه دار السعادة الشريفه٣٧ ٩٧٤
544
١٠٨١ ذ سنه ٢حتريرا ىف عباس اغا
ناظر دار السعاده )مهر و امضا(
545
Selanik Haremeyn Vakfı Örneğinin Transkripsiyon Hali: (s. 2)
1- Muhâsebe_____________________________________________________________________i Mahsûlat ve ihrâcat-ı evkaf-ı Haremeynü'ş-şerîfeyn, der-mahmiyye-i Selanik ve Yenice-i Vardar, an evvel-i Mart el-vâkı‘ fî 18 Şevvâl sene 1080 ilâ evvel-i Mart el-vâkı‘ fî 29 Şevval sene 1081 der-zamân-ı Ahmed Efendi el-mütevellî , be-ma‘rifet-i iftihâru'l-havâs ve'l-mukarrabîn, mu‘temedü'l-mülûk ve's-selâtîn , enîsü'l-hazreti'l-aliyyeti's-Sultâniyye, celîsü'd-devleti's-seniyyeti'l-hâkaniyye, sâhibü'd-devle ve'l-izze Hazret-i Abbas Ağa, Ağa-i Dârussa‘âdeti'ş-şerîfe, en-nâzır
Asl-ı mâl_________________ Fî sene-i kâmile
57.167 2- An mahsûlat______________________________________________ı Mukata‘ât-ı zemîn ve icârat-ı hânehâ ve dekâkîn 14.267
An mahsûl__________________
_i Mukata‘a-i zemîn-i bâğ-ı Bâb-ı Vardar der-uhde-i Mustafa
Çelebi Fî sene
180
An mahsûl__________________
_i Mukata‘a-i zemîn-i bâğ-ı Bâb-ı Vardar der-uhde-i Hüseyin
Çelebi Fî sene
180
An mahsûl__________________
_i Mukata‘a-i zemîn-i hâne, der-mahalle-i Mecelle, der-uhde-i
Abdülkerim Efendi Fî sene
80
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Perizad Hatun der-mahalle-i Câmi‘-i
Atik der-uhde-i Angeli zimmî Fî sene
180
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Perizad
Hatun der-mahalle-i mezbûre der-uhde-i Pano zimmî
Fî sene 180
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Kalenderî der-mahalle-i Çınâri der-uhde-
i Belkıs Fî sene
120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Kalenderî
der-mahalle-i mezbûre, der-uhde-i el-Hâc Ali
Fî sene 24
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı Hacı Yunus, der kurb-ı Bâb-ı Sâni [veya Bâb-ı Bali?], der-uhde-i
Apostal zimmî Fî sene
240
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı Hacı
Yunus, der-kurb-ı bâb-ı mezbûr, der-uhde-i Apostol
zimmî Fî sene
500
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı Hacı
Yunus, der-kurb-ı bâb-ı mezbûr der-uhde-i Franko
oğlu Peksimatı
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı Hacı
Yunus, der-kurb-ı bâb-ı mezbûr, der-uhde-i Nikola
oğlu
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı Hacı
Yunus, der-kurb-ı bâb-ı mezbûr, der-uhde-i Mahmud
Çelebi
546
Fî sene 960
Fî sene 960
Fî sene 460
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf, der-
mahalle-i Hacı Yunus der-uhde-i es-Seyyid İbrahim
Çelebi Fî sene
150
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ali Bey, der-mahalle-i Sarı Hatîb, der-
uhde-i Ömer Ağa Fî sene
180
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ali Beşe der-mahalle-i Yılan..., der-
uhde-i Nafiye Hâtun Fî sene
120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne, der-mahalle-i Çınâri, der-uhde-i Osman
Fî sene 24
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Fâtıma
Hâtun der-mahalle-i mezbûr, der-uhde-i Fatıma Hâtun
Fî sene 36
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hadice Hâtun, der-mahalle-i Yahya Bali, der-uhde-i Ali Çelebi
Fî sene 120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı el-Hâc İbrâhim, der-mahalle-i Cezerî
Kasım Paşa, der-uhde-i Debbâğ Mustafa
Fî sene 100
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ayşe
Hâtun der-mahalle-i Gazzâz el-Hâc Mustafa der-uhde-i
Hanife Hâtun Fî sene
100
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Perizad
Hâtun, der mahalle-i Siyavuş, der uhde-i Mehmed Efendi
Fî sene 60
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Güçlü, Bali, der-mahalle-i İshâkiye
der-uhde-i Fî sene
120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı
Hümâyun, der-mahalle-i ... der-uhde-i Gülistan
Fî sene 80
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ayşe
Hâtun, der-mahalle-i Timurtaş, der-uhde-i Ahmed
Çelebi Fî sene
An mahsûl__________________
_i Mukâta‘a-i zemîn-i vakf-ı el-Hâc Mehmed, der-mahalle-i
Cami-i Atîk, der uhde-i el-Hâc Hamza Fî sene
40
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ayşe
Hâtun, der-mahalle-i Kasımiye, der-uhde-i
Abdullah Çelebi Fî sene
120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hacı
Pula, der-mahalle-i Çınâri, der
uhde-i Pîrî Dede Fî sene
15
547
An mahsûl__________________
_i İcâre-i dükkân-ı vakf-ı el-Hâc
Ali, der-uhde-i es-Seyyid Ahmed Çelebi
Fî sene 100
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Emine Hâtun, der-mahalle-i Yahya
Bali, der-uhde-i Terzi Mehmed Fî sene
100
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Ümmî
Hâtun, der-mahalle-i Gazzâz el-Hâc Mustafa, der-uhde-i
Terzi Hüseyin Fî sene
100
[s. 3]
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hayriye
Hâtun, der-mahalle-i ... Hasan, der-uhde-i Lütfi Çelebi
Fî sene 120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı el-Hâc
Mehmed der-mahalle-i Cami-i Atîk,
der-uhde-i Taşcı Mehmed Fî sene
100
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı el-Hâc
Mehmed, der-mahalle-i Cami-i Atîk, der-uhde-i Lütfi
Çelebi Fî sene
90
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı el-Hâc
Mehmed, der-mahalle-i mezbûr,der-uhde-i Üveys
Fî sene 60
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı
Abdülbaki, der-mahalle-i Ahmed Subaşı , der-uhde-i el-
Hâc Mahmud Ağa Fî sene
960
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Küçük
Hasan der-mahalle-i mezbûr, der-uhde-i Halil Çelebi
Fî sene 60
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hanife
Hâtun, der-mahalle-i Debbağ Hayrullah, der-uhde-i
Ömerzâde Mehmed Çelebi Fî sene
120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hâni
Hâtun, der-mahalle-i Cezerî Kasım Paşa, der-uhde-i ...
Fî sene 96
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Hanife Hâtun, der-mahalle-i el-Hâc İsmail, der-uhde-i Ayşe Hâtun
Fî sene 72
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Fatıma Hâtun, der-mahalle-i Cezerî Kasım Paşa, der-uhde-i Ayşe
Fî sene 120
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Mustafa Bey, der-nâhiye-i Pazarhan, der uhde-i el-Hâc Mahmud
Ağa Fî sene
720
An mahsûl__________________
_i İcâre-i hâne-i vakf-ı Mustafa Bey, der-karye-i Azaplı, der-nâhiye-i Vardar-ı Sagîr, der-
uhde-i Osman Efendi Fî sene
960
548
An mahsûl___________________i Vakf-ı Gazi Ahmed Bey,
der-kazâ-i Yenice-i Vardar Fî sene 5000
An mahsûl___________________i Vakf-ı İsa Bey, der-kazâ-i
Yenice-i Vardar Fî sene 2500
3- An mahsûl________________________________________________i Emvâl-i müteferrika 42.000
An mahsûl___________________i İcâre-i muaccele-i vakf-ı hâne-i el-Hâc İsa,
der-mahalle-i Harâccı Ali, der-uhde-i Meryem Hâtun Fî sene 36.000
An mahsûl___________________i İcâre-i muaccele-i vakf-ı hâne-i Hanife Hâtun bintü el-Hâc Hamza, der-mahalle-i Saatçı, der-
uhde-i Osman Efendi Fî sene 6300
4 - Vudı’a min zâlik___________________________________________ 18.593
Be-cihet___________i
Vazife-i Ahmed Efendi, el-mütevellî Fî yevm Fî sene
10 3.600
Be-cihet___________i
Ücret-i dellâliye ve müjde-i hâne
Akçe 1.000
Be-cihet___________i
Harc-ı hüccet-i şer’iyye
Akçe 2.000
Be-cihet___________i
Edâ-i deynü’z-ziyâde ani’l-asl der-
muhasebe-i evvel Akçe 933
Be-cihet___________i Kesr-i guruş
an mâl-i icârat ve muaccele Akçe 3.060
Be-cihet___________i Harcırâh-ı mütevellî-i
vakf-ı mezbûr şer’iyye
Akçe 5.000
Be-cihet___________i Harc-ı müteferrik, berâ-yı mesâlih-i
vakf-ı mezbûr Akçe 3.000
5- El-Bâkî_____________________________________ 38.574
549
6- Minhâ___________________________________ Teslîm__________________________ Be-hızâne-i Dârussaâdeti'ş-şerîfe 38.574 Tahrîren fî 26 Z [=Zilhicce] 1081 Abbas Ağa en-Nâzır-ı Dârussaâde (Mühür ve İmza)
550
Selanik Haremeyn Vakfı Örneğinin Türkçe Hali: 1- Selanik ve Yenice-i Vardar'da bulunan Haremeyn [Mekke-Medine] vakıfları mütevellisi Ahmed Efendi’nin arzı üzerine Haremeyn vakıfları nazırı Dârussaâde Ağası Abbas Ağa tarafından hazırlanmış olan 18 Şevval 1080 - 29 Şevval 1081 [11 Mart 1670 - 10 Mart 1671] tarihleri arasını kapsayan bir senelik gelir-gider muhasebesi.
Yıllık Gelir 57.167
2- Dükkân ve ev kiraları ile toprak gelirlerinden 14.267
Vardar kapısındaki Mustafa Çelebi üzerinde bulunan
bağdan elde edilen gelir
Senede
180
Vardar kapısındaki Hüseyin Çelebi üzerinde bulunan
bağdan elde edilen gelir
Senede
180
Mecelle mahallesinde Abdülkerim Efendi üzerinde
bulunan ev kirasından
Senede 80
Atik Cami mahallesindeki Perizad Hatune vakfına ait
olup Angeli üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 180
Atik Cami mahallesindeki Perizad Hatun vakfına ait olup
Pano üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 180
Çınarlı? mahallesindeki Kalenderi vakfına ait olup
Belkıs Hatun üzerinde bulunan
evin kira gelirinden Senede
120 Çınarlı mahallesindeki
Kalenderi vakfına ait olup Hacı Ali üzerinde bulunan
evin kira gelirinden Senede
24
Bâb-ı Sâni (veya Bâb-ı Bali?) yakınındaki Hacı Yunus vakfına ait olup Apostol
üzerinde bulunan dükkânın kira gelirinden
Senede 240
Bâb-ı Sani (veya Bâb-ı Bal?) yakınındaki Hacı Yunus vakfına ait olup Apostol
üzerinde bulunan dükkânın kira gelirinden
Senede 500
Bâb-ı Sâni (veya Bâb-ı Bali?) yakınındaki Hacı Yunus
vakfına ait olup Franko oğlu Peksimati üzerinde bulunan
dükkânın kira gelirinden Senede
960
Bâb-ı Sani (veya Bâb-ı Bali) yakınındaki Hacı Yunus vakfına ait olup Nikola
üzerinde bulunan dükkânın kira gelirinden
Senede 960
Bâb-ı Sâni (veya Bâb-ı Bali) yakınındaki Hacı Yunus vakfına ait olup Mehmed Çelebi üzerinde bulunan
dükkânın gelirinden Senede
460
Çınarlı mahalledeki Osman Efendi üzerinde bulunan evin
kira gelirinden Senede
24
Çınarlı mahalledeki Fatıma Hatun vakfına ait olup Fatıma Hatun üzerinde bulunan evin
kira gelirinden Senede
36
Yahya Bali mahallesindeki Hadice Hatun vakfına ait olup Ali Çelebi üzerinde bulunan
evin kira gelirinden
Senede 120
551
Cezeri Kasım Paşa mahallesindeki el-Hâc İbrahim vakfına ait olup
Debbağ Mustafa üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede
100
Gazzaz el-Hâc Mustafa mahallesindeki Ayşe Hatun
vakfına ait olup Hanife Hatun üzerinde bulunan evin kira
gelirinden
Senede 60
Sinan Paşa mahallesindeki Perizad Hatun vakfına ait olup
Mehmed Efendi üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede
60
İshakiye mahallesindeki Güclü Bali vakfına ait olan
evin kira gelirinden
Senede 120
İli mahallesindeki Hümayun vakfına ait olup Gülistan
Hanım üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede
80
Timurtaş Hatun mahallesindeki Ayşe Hatun
vakfına ait olup Ahmed Çelebi üzerinde bulunan evin
kira gelirinden
Senede 60
Atik Cami mahallesindeki el-Hâc Mehmed vakfına ait olup
el-Hâc Hamza üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 40
Kasımiye mahallesindeki Ayşe Hatun vakfına ait olup
Abdullah Çelebi üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 120
Çınarlı mahallesindeki Hacı Pula vakfına ait olup Piri
Dede üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 15
el-Hac Ali vakfına ait olup es-Seyyid Ahmed Çelebi
üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 100
Yahya Bali mahallesindeki Emine Hatun vakfına ait olup
Terzi Mehmed üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 100
Gazzaz el-Hâc Mustafa mahallesindeki Emre Hatun
vakfına ait olup Terzi Hüseyin üzerinde bulunan evin kira
gelirinden Senede
100 Müftü Hasan mahallesindeki
Hayriye Hatun vakfına ait olup Lütfi Çelebi üzerinde
bulunan evin kira gelirinden Senede
120
Atik Cami mahallesindeki el-Hâc Mehmed vakfına ait olup
Taşcı Mehmed üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 100
Atik Cami mahallesindeki el-Hâc Mehmed vakfına ait olup Lütfi Çelebi üzerinde bulunan
evin kira gelirinden Senede
90 Atik Cami mahallesinde el-
Hâc Mehmed vakfına ait olup Üveys üzerinde bulunan evin
kira gelirinden Senede
60
Ahmed Subaşı mahallesindeki Abdülbaki vakfına ait olup el-Hâc Mahmud Ağa üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 960
Ahmed Subaşı mahallesindeki Küçük Hasan vakfına ait olup Halil Çelebi üzerinde bulunan
evin kira gelirinden Senede
60
Debbağ Hayreddin mahallesindeki Hadice Hatun
vakfına ait olup Ömerzâde Mehmed Çelebi üzerinde
bulunan evin kira gelirinden Senede
120
Cezerî Kasım mahallesindeki Hâni Hatun vakfına ait olup...
üzerinde bulunan evin kira gelirinden
Senede 96
el-Hâc İsmail mahallesindeki Hanife Hatun vakfından olup Ayşe Hatun üzerinde bulunan
evin kira gelirinden Senede
72
552
Cezerî Kasım Paya mahallesindeki Fatıma Hatun vakfından olup Ayşe Hatun üzerinde bulunan evin kira
gelirinden Senede
120
Pazarhan nahiyesindeki Mustafa Bey vakfından olup
el-Hâc Mahmud Ağa üzerinde bulunan çiftliği kira gelirinden
Senede 720
Vardar-ı Sagîr nâhiyesinin Azaplı köyündeki Mustafa
Bey vakfına ait olup Osman Efendi üzerinde bulunan çiftliğin kira gelirinden
Senede 960
Yenice-i Vardar’daki Gazi Ahmed Bey vakfının muhtelif gelirlerinden
Senede 5.000
Yenice-i Vardar’daki İsa Bey vakfının muhtelif gelirlerinden
Senede 2.500
3- Müteferrik Gelirlerden 42.900
Haraççı Ali mahallesindeki el-Hâc İsa
vakfına ait olup Meryem Hatun üzerinde bulunan evin peşin kira bedeli
Akçe 36.000
Sa.... mahallesindeki Hanife Hatun bintü el-Hâc Hamza vakfına ait olup Osman
Efendi üzerinde bulunan evin kira gelirinden Akçe 6.900
4- Bundan düşülen_____________________________________ 18.593
Mütevelli Ahmed Efendi'ye ödenen Günde Senede
10 3.600
Dellâliye ve müjdecilik
ücreti Akçe 1.000
Hüccet harcı için Akçe 2.000
Mütevellinin fazla harcamasından dolayı
kendisine ödenen Akçe 933
Kira bedelleri ile peşin alınan kira
bedellerinin kusûratı Akçe 3.060
Mütevellinin yol harçlığı için
Akçe 5.000
Vakfın çeşitli işleri için müteferrik
masraflar Akçe 3.000
5- Kalan_____________________________________ 38.574 6- Bundan___________________________________ Dârussaâde hazinesine teslim edilen 38.574
26 Zilhicce 1081 [5 Mayıs 1671] Abbas Ağa Dârussaâde Ağası Nazır (Mühür ve imza)
553
Selanik Haremeyn Vakfı Örneğinin Tek Düzen Hesap Planına Göre Kaydı:
/100 KASA HESABI 57.167
602 DİĞER GELİRLER HESABI 57.167 602.01 Kira Geliri 14.267 602.02 Müteferrik Gelir 42.900
/
/335 PERSONELE BORÇLAR HESABI 3.600336 DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR HESABI 14.993
100 KASA HESABI 18.593/
Selanik Haremeyn Vakfı'ndan ücret ve çeşitli giderlere ilişkin ödemeler yapılmıştır. Buna ilişkin kayıt aşağıda yer aldığı gibidir:
Buna göre 100 KASA HESABI’nın büyük defter
görüntüsü şöyle olacaktır;
38.574
100 KASA HESABI14.26742.90057.167
18.593
18.593
Bu sonucun orijinal yevmiye kaydı işlemi ile tutarlı
olduğunu belirtmemiz gerekmektedir.
554
4. TANZİMAT SONRASI – CUMHURİYETE KADAR
OSMANLI İMPARATORLUĞU
40. Genel Açıklama
XIX. Yüzyılda dünya muhasebe tarihindeki önemli
gelişmeler ve Osmanlı imparatorluğunun aynı yüzyılda
yaşadığı değişim süreci ve bu süreç içinde muhasebe
düşüncesindeki gelişmeleri de ortaya çıkartmıştır. Türk
toplumunun batılılaşma sürecinde ki birinci aşama olan
Tanzimat’ı, ikinci aşama olan Cumhuriyet’ten, Siyasi ve
ekonomik acıdan olduğu kadar, muhasebe tarihi açısından
da bu iki farklı dönemi ayırmak gerekir. Muhasebe
açısından bu iki döneme bakıldığında, XIX. Yüzyılın sonları
ve XX. Yüzyılın başlarında, çift yanlı kayıt yönteminin
tanınması, cumhuriyet döneminde ise, yöntemin
benimsendiği, yerleştirildiği ve geliştirildiği görülmektedir.
XIX. yüzyılda Osmanlı devleti’nin iktisadi ve sosyal
yapısının hızlı bir değişim sürecine girmesi, Osmanlı Devleti
muhasebe düşüncesinde de etkili olmuştur. Bu nedenle
Tanzimat sonrasının Türk Devletleri Muhasebe tarihi’nde
özel bir yeri vardır. Öncelikle bu etkiler, muhasebeyi
çerçeveleyen yasal düzenlemelerde kendisini
göstermektedir. Bunlardan en önemlisi, 1850 yılında kabul
edilen ticaret kanunudur. Kurumsallaşmada ise, devlet
kendi muhasebe düzenini yeni koşullara göre
oluşturabilmek için Meclis-i Muhasebe, Divan-ı Muhasebat
gibi kurumlar oluşturmuştur. Muhasebat Genel
555
Müdürlüğü, Sayıştay gibi adlarla birçoğu bu güne kadar
gelen kurumlar, öncelikle devlet muhasebesinin
çağdaşlaşmasına katkıda bulunmuştur.
Tanzimat sonrası, Osmanlı’da muhasebe öğretisi
acısından da bir çok özellikler göstermektedir. O zamana
kadar, Osmanlı’da ne muhasebe öğreti kitabı vardı, nede
muhasebe eğitimi vardı. Osmanlı, İlhanlılar’dan devralıp
geliştirdiği ve İlhanlılar’ın “merdiban (merdiven) sistemi”
dediği, Osmanlı’nın isim vermediği bir muhasebe
düzeninden devlet muhasebesinde yüzyıllarca
yararlanmıştır. Bu sistemin eğitimini de usta-şakirt (çırak)
ilişkisi içinde sürdürmüştür.
XIX. Yüzyılın ikinci yarısında, batının yüzyıllardır
kullandığı çift taraflı kayıt yönteminden uygulamada
yararlanmaya başlamış ve devlet cesaretle, devlet
muhasebesinde ve o zamanın iktisadi devlet teşekküllerinde
uygulama kararı vermiştir. XIX. Yüzyılın son otuz yılında
yoğunlaşan bu çabaların Türk muhasebe tarihinde özel bir
yeri vardır. Cumhuriyet döneminin başarısı varsa, bu
başarı sözü edilen yoğun, özverili çabalara borçludur.
Batılılaşma, çağdaşlaşma sürecinin başarılı örneklerinden
biriside kuşkusuz, hiçbir alt yapısı olmadan çift yanlı kayıt
yöntemini eğitimde ve uygulamada kısa sürede benimseme
çabalarıdır.
Osmanlı, çift yanlı kayıt yöntemiyle XIX. Yüzyılın
ikinci yarısında yeni tanışırken, Avrupa’da çift yanlı kayıt
556
yönteminin geliştirilme çabaları yaşanıyor ve özellikle
muhasebe bilimi olma sürecini tamamlamaya çalışıyordu.
Osmanlı’da çift yanlı kayıt yöntemine devlet muhasebesinde
kısa sürede geçiş, devlet muhasebesi kültürünün varlığı
sayesinde mümkün olmuştur. Ama, Osmanlı’da özel sektör
muhasebe kültürü çok düşük seviyede olduğu içi, çift yanlı
kayıt yönteminin özel sektör tarafından benimsenmesi,
ancak cumhuriyet mümkün döneminde olabilmiştir. Bu
gecikmede kuşkusuz muhasebe kültürünün azlığı yanında,
yeterli sermaye birikiminin sağlanamaması, yeterli üretim
ve ticaret deneyimine sahip olunamaması gibi nedenlerde
etkili olmuştur.
41. Tanzimat Sonrası – Cumhuriyete Kadar Olan
Dönemde Siyasi Yapı
Tanzimat’ın ilanı olan 1839 yılında, Cumhuriyet’in ilanı
olan 1922 yılına kadar geçen 83 yıllık dönem,
imparatorluğun dağılma dönemi içinde yer alır345.
345 Meydan Larousse, İstanbul:1972, C.9. Ayrıca bkz. E. İhsanoğlu (editör): Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, C.I ve II. İstanbul: 1996 ve1998. Mithat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lüğatı, İstanbul: 1986. Mustafa Nuri Paşa(sadeleştiren: Neşet Çağatay), Netayicü’l Vukuat, Ankara: T.Tarih Kurumu Yayını, 1992. E. Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara: T.Tarih Kurumu Yayını, 1983. R. Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, İstanbul: Ana Yayın Evi, 1981. Sina Aşkın ve diğerleri: Osmanlı Devleti, İstanbul, 1985. Hakkı Dursun Yıldız, 150. Yılda Tanzimat, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını, 1992.
557
XIX. Yüzyılın başında, III. Selim’in tahtan indirildiği
yıl olan 1807’den Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna
kadar geçen yüzonbeş yıllık süre içinde devleti yöneten
padişahlar ve bunların egemenlik dönemleri aşağıdaki
gibidir.
IV. Mustafa (1807-1808). II. Mahmut (1808-1839),
Abdülmecid (1839-1861), Abdülaziz (1861-1876), V. Murad
(1876), II. Abdülhamid (1876-1909), V. Mehmed
(Reşad)(1909-1918), VI. Mehmed (Vahdeddin) (1918-1922).
Görüldüğü üzere, 1807-1922 yılları arasında sekiz
padişah hüküm sürmüştür.
III. Selim’in yerine 1807 yılında padişah olan IV.
Mustafa’nın kısa padişahlık döneminde İrad-ı Cedid
Hazinesi kaldırıldığı için, halk bu hazine için verilen
vergilerden kurtulmuştur. Bu nedenden dolayı halk
memnundu ve yönetimde olan olaylara karşı kayıtsız
kalıyorlardı.
II. Mahmut 1808 de tahta çıktığında var olan
başkaldırmaların hızla artmaya devam etti. Bütün
başkaldırı ve savaşlarda Osmanlı İmparatorluğu, ta toprak
kaybediyor ya da sahip olduğu siyasi ve mali haklardan
vazgeçmek zorunda kalıyordu. Bu başkaldırılar sonucunda,
Sırplara yeni imtiyazlar, Yunanistan’a ise bağımsızlık
verildiği görülmektedir.
Bütün savaşlar ve kayıplar içinde II. Mahmud’un
devletin batılı kurumlara kavuşturulması için önemli
558
çalışmalarda da bulunmuştur. Bu yenilikler, Tanzimat’ın
ilanını hazırlamış, batılılaşma hareketlerini hızlandırmış ve
giderek yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen iktisadi ve mali
konulardaki ve eğitim düzeyindeki gelişmelerin temelini
oluşturmuştur.
II. Mahmud’un ölümünden sonra tahta geçen
Abdülmecid döneminde, Avrupa devletleri ile yakın ilişkiler
kurularak isyanlarda ve savaşlarda başarı sağlanmıştır. Bu
durum, 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Hümayun’u
açıklanmasın neden olmuştur. Abdülmecid döneminde
ikinci batılılaşma çabası, 1954 Kırım savaşından sonra batı
ülkelerinin de baskısıyla 28 şubat 1856 yılında ilan edilen
“Islahat Fermanı” ile gerçekleşmiştir.
Abdülaziz döneminde yenliklere devam edilerek,
Islahat fermanında yer alan yer alan hususların yaşama
geçirilmesi ve Tanzimat ile başlayan batılılaşmanı devamı
sağlanmıştır. II. Abdülhamit döneminin başlangıcı olan
1876-1880 yılları arası I. Meşrutiyet dönemi olarak
adlandırılır. II. Abdülhamid’in tahta çıkmasından sonra
23.12.1876 tarihinde ilan edilen Kanun-i Esasi, Türklerin
ilk anayasasıdır. Aynı zamanda I.meşrutiyet döneminde
Türkler ilk kez Mebuslar Meçlisi ile tanışmıştır.
V. Mehmed ve Vahdeddin dönemlerinde de
başarısızlıklar devam etmiş milli mücadele sonunda
Cumhuriyet ilan edilmiştir.
559
42. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Dönemde İktisadi Yapı
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u ele geçirirken, Galata
Bankerleri ile ilişkide olduğu, bunların faaliyette
bulunmalarına daha sonra izin verdiği bilinmektedir. Bu
bankerlerin, Osmanlı’nın ilk dış borç aldığı 1854 yılına
kadar Osmanlı’yı Bizans’tan kalma yöntemlerle finanse
ettiği de bilinmektedir346. Bunlar, sarraf adı ile yüzyıllarca
İmparatorluk topraklarında kredi verme işlevlerini
sürdürmüşlerdir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Devletin iç
borçlanması yanında dış borçlanması da gündeme
gelmiştir. Devletin gelirlerinin tarımsal vergilere bağlı olması
dolayısıyla mevsimler arasındaki dengeyi kurmaya yönelik
olarak başlayan iç borçlanma, zamanla mevsimse özelliğini
yitirmiş ve sürekli bir durum göstermeye başlamıştır.
1860’lı yıllarda devletin borçlanmasıyla ortaya çıkan
mubayaacı, oyuncu, tellal adlarıyla menkul kıymet alım-
satımı yapanlar özel bir esnaf sınıfı oluşturmuşlardır. 1866
yılına kadar, yasal bir düzenlemesi olmadan Galata
sokaklarında kontrolsüz bir şekilde gelişen bu durumu için
1866 yılında nizamname çıkarıldığı ve bunun üzerine
borsanın Galata’da Komisyon Han’da çalışmaya başladığı
görülmektedir347. Borsa işlemlerinin Maliye’ce atanan bir
346 Haydar Kazgan, Tarih Boyunca İstanbul Borsası, İstanbul:1995, s.25 vd. 347 Hüseyin Avni Şanda, İstanbul Borsası’nın Yüzyıllık Hayatı, Broşür, İstanbul: 1966.
560
komiser tarafından denetlendiği de görülmektedir348. Bu
nizamnamenin 1873-1874 yıllarında yenilenmiştir.
Diğer taraftan,1856 yılında yayınlanan Islahat
Fermanı, mali hükümlerinde bulunduğu çok sayıda hüküm
içerdiği görülmektedir349. Islahat Fermanının, devletin bütçe
uygulamalarını daha ciddi bir şekilde ele almasını
sağlamasının ötesinde, Maliye Nezareti’nin devlet
muhasebesinde çift yanlı kayıt yöntemini geliştirici fazla bir
etkide bulunduğunu söylemek güçtür. Ancak, Müslüman
olmayanlar, dış ticarete dönük çalışmalarında, muhasebe
kayıt düzenlerinde çift yanlı kayıt yönteminin
uygulanmasında elverişli ortamın sağlanmasına yardımcı
olmuştur.
Tanzimat’a kadar Osmanlı Avrupa’daki sanayi
devriminin etkisinde uzak kaldığı bilinmektedir. Avrupa’da
ki sanayileşmenin ivme kazanmasına karşın Osmanlı’nın
gelişmemiş, rekabet olanaklarından uzak yapıdaki sanayi
büyük zarar görmeye başlamıştır350. Özellikle büyük
kentlerdeki pamuklu dokumacılık zarar etmelerinden dolayı
faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır.
348 Azmi Fertekligil, Türkiye Borsası’nın Yüzyıllık Hayatı, İstanbul: İMKB Yayını, 1993, s. 22. 349 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara: T.Tarih Kurumu Yayını, 1976, s. 2 vd. Ayrıca bkz. Cevdet Paşa, Tezakir-i Cevdet, Ankara: T.Tarih Kurumu Yayını,1991, s.70 vd. Ufuk Gülsoy, 1856 Islahat Fermanı’na Tepkiler ve Maraş Olayları, Bekir Kütükoğluna Armağan, İstanbul: İ.Ü.E.Fakültesi Yayını, 1991. 350 Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz Münasebetleri (1838-1850), İtanbul: 1976, s.110 vd. Ayrıca bkz. Ö.C. Sarc, Tanzimat ve Sanayimiz, İstanbul: 1940, s.426.
561
1840-1850 yılları arasında Osmanlı, bir sanayileşme
içerisine girmiştir. Osmanlı’nın sanayi kuruluşları devlet
kuruluşlarıdır. Genellikle sarayın ve ordunun
gereksemelerine dönük üretim yapmaktaydılar. Zengin
sınıfın tükettiği mallar ithal ediliyor, geniş halk kitlelerinin
gereksemeleri de esnaflık boyutunda küçük mahalli
işletmelerin üretimi ile karşılanıyordu.351
Tarıma dayalı ekonomisi olan imparatorluk XIX.
Yüzyılın ikinci yarısında, bir yandan büyük ölçüde toprak
kaybediyor, öte yandan da toprak düzeninin değiştirilmesi
sürecini yaşıyordu. Bu süreçte devlet Tanzimat’tan hemen
sonra Maliye nezareti ile Ticaret Nezaretini birleştirmiştir352.
Tarım ürünleri nakil yollarının daha güvenli olması
nedeniyle iç pazarlara dağıtımı kolaylaşmıştır353.
Bu çalışmaların toprak düzeninin mülkiyete doğru
gelişme göstermesinin tarımsal üretim artışına yol açtığını
ise, İktisat Tarihçileri ileri sürerler. Geçimlik üretim biçimi
yerini giderek, piyasa için, ticari amaçlı tarımsal üretime
bırakmaya başlamıştır354. 1878-1912 yılları arasında
351 Abdullah Martal, Değişim Sürecimde İzmir’de Sanayileşme, 19. Yüzyıl, İzmir: 1998. 352 Erol Zeytinoğlu, İktisat Tarihi, İstanbul: 1993, s.163 vd. 353 Justin McCarthy, Osmanlıya Veda, Çeviren: Mehmet Tuncel, İstanbul: Etkileşim Yayınları, 2006, s. 68-69. 354 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul: 1994, s. 211 vd. Ayrıca bkz. Faruk Tabak, Bereketli Hilalin Batısında Tarımsal Dalgalanmalar ve Emeğin Kontrolü, Osmanlı Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998. Tevfik Güran, Osmanlı Tarım Ekonomisi, Türk İktisat Tarihi, İstanbul: İ.Ü. İktisat Fakültesi, 1987. Tevfik Güran, Osmanlı Devletinin İlk İstatistik
562
pamuk ihracatının üç katına çıktığı ve aynı artışın ipek ve
ipek kozasında da görüldüğü bilinmektedir355.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında hür düşüncelerin ortaya
atılmasıyla, iktisadi konular yanında ticaretin geri
kalmışlığı da dile getirilmeye başlanmıştır. E.Z. Karal,
halkın ticarete olan ilgisinin az olmasının “bir lokma bir
hırka” anlayışında yattığını belirtir356. Özellikle dış ticaret
yabancıların elindedir. Osmanlı toplumunda ticaret eski
yöntemlere bağlı kalmış, ticaret şirketleri kurulamamış,
1850 yılında yürürlüğe giren, Fransa’dan alınan Ticaret
Kanunu uygulama alanı bulamamış, dolayısıyla kayıt
düzeni ve muhasebe uygulamaları da gelişememiştir.
Ülke ticaretine hakim olan yabancıların denetimleri
söz konusu değildi. Yeni kurulmuş olan Ticaret Nezareti
bunların faaliyetlerini kayıt düzenlerinden denetleme
olanağına sahip değildi. Faaliyette olan ticaret şirketleri ve
sahiplerinin muhasebe defter ve kayıtları kuşkusuz vardır.
Ama bu kayıtlar onların kendi usullerine göre ve kendi
dillerinde yazılıyordu. Bu durumda, Türklerin ticaretle
uğraşmalarını da, muhasebe kayıt düzenlerini çağdaş
gereksinimlere uygun duruma gelmelerini de bekleme
olanağı yoktur.
Yıllığı, Tarihi İstatistikler Dizisi C. 5, DİE; Ankara: 1997. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin Nüfusu 1500-1927, Tarihi İstatistikler Dizisi, DİE, Ankara: 1996. 355 McCarthy, a.g.e., s. 69. 356 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt:VIII, T.Tarih Kurumu Yayını, Ankara: 1983, s.473 vd.
563
43. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Dönemde Mali Yapı
Tanzimat Fermanı’nda, can, ırz ve namusun korunması ve
mal emniyetinden bahsediliyor357. Aynı zaman da
Müslüman ve gayrimüslim bütün vatandaşların vergileri
yeniden düzenlenerek eşit ve adil olarak tahsil edilmesi de
yer almaktadır. Çünkü, Devletin iyi yönetilmesi, gelir ve
giderlerin birbirine eşit olmasına bağlıdır. Devletin gelirleri
giderlerden az olursa ya kudret ve kuvvetini kaybeder, ya da
halktan daha fazla vergi toplayarak adaletsizliğe neden olur.
Ferman’da, bir bütçe düzenlenmesi ve bütçe dışı
harcamalara engel olmak içinde gerekli kanunların
çıkartılmasına yer verilmektedir358.
Fermanda yer alan konuların gerçekleştirilmesi malî
politika değişikliğini de beraberinde getirmiştir. Öncelikle
gelir-gider düzeninde değişiklikler yapılmış ve ilk iş olarak
iltizam usulü kaldırılarak muhassıllık uygulamasına
geçilmiştir. Bu ve benzer değişiklikleri gerçekleştirilirken
hukukî alt yapının hazırlanması için de çok sayıda kanun ve
nizamname çıkarılmıştır. Yine bu politika değişikliğinin bir
gereği olarak yeni kurumlara ihtiyaç duyulmuş ve bürokratik
düzenlemeler yapılmıştır359.
357 Düstur, I.Tertip, C.I, İstanbul: 1298, s.5. 358 Düstur, I.Tertip, C.I, İstanbul: 1298, s.6. Ayrıca bkz. Çoşkun Çakır, Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Mali Boyutları, Osmanlı, C.III, Ankara: İkitsat, 1999, s. 362-370. 359 Çoşkun Çakır, Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Küre Yayınları, 2001, s. 25-26.
564
1838 Yılında Maliye Nezareti kurulmuştur. Ancak
Tanzimat’ın bir süreç içinde geliştiği düşünüldüğünde Maliye
Nezarti’nin kuruluşu ile Tanzimat’ın ilanının aynı reform
içinde yer aldığı görülmektedir. Tanzimat’ın mali açıdan
uygulanması görevi Maliye Nezareti’ne, yetki ve sorumluluk
ise Maliye Nazırına verilmiştir360.
Tanzimat döneminde, Mansure ve Redif Hazineleri
birleştirilerek 1840 yılında Maliye Hazinesi kurulmuştur. Bu
tarihten sonra, özellikle kurumsal anlamda, maliye ile ilgili
işler Maliye Nezareti ve bu hazine tarafından
yürütülmüştür. Osmanlı Tanzimat Dönemi bütçeleriyle ilgili
olarak da bu kurumların belirleyici etkisi esas olmuştur361.
1840 yılında vergi ile ilgili olarak “Muhassıllar Tâlimâtı”
yürürlüğe girmiştir. Bu talimatname çok önemli idi. Zira
mükelleflere devletin doğrudan temas halinde olmasını
gerektiren kurallar getirmekte idi. Böylece yüzyıllardır
uygulana gelen eski vergi esasları tarihe karışmaya
başlıyordu362.
360 Mehmet Zeki Pakalın, Maliye Teşkilatı Tarihi (1442-1930), C.I, İstanbul: 1977, s. 25. Ayrıca bkz. Yavuz Cezar, Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değim Dönemi (XVIII.Yzyıldan Tanzimat’a Mali Tarih), İstanbul: Alan Yayıncılık, 1986, s. 288. 361 Tevfik Güran, Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi: Bütçeler ve Hazine Hesapları (1841-1861), Türk Tarih Belgeleri Dergisi, C.XIII. S. 17 den ayrı basım, Ankara:TTK Yayını,1989, s.7. Ayrıca bkz. Yavuz Cezar, Tanzimat’a Doğru Osmanlı Maliyesi, TCTA, C.IV, İstanbul: 1985, s. 932. 362 Akgündüz ve Öztürk, a.g.e., s. 448.
565
Osmanlı’da bütçeye uzun süre “muvazene”
denilmiştir363. Bütçenin yer aldığı kitaba da “muvazene
defteri” adı verilmiştir. 18 Zilkade 1271 tarihini (Miladi: 2
Ağustos 1855) taşıyan “Hazine-i Celilenin Muvazene
Defterinin Sureti Tanzimine Dair Nizamname”364 adını
taşıyan bütçe yönetmeliği Osmanlı Devleti’nin ilk ciddi
bütçe hazırlığı olarak kabul edilmektedir365.
Ancak, Osmanlı Devleti'nin modern anlamda ilk
bütçesinin hangi bütçe olduğu konusu tartışmalıdır. Bu
konuda çeşitli görüşler vardır366. 1841-1842 yılında (1257)
bir bütçe taslağı hazırlanmıştır. Ancak bu, modern anlamda
bir bütçe değil, gelir ve gider toplamlarıyla İlgili tahminlerin
yapıldığı bir tablodur. Ancak, 1845 yılında alınan bir karar
gereğince düzenlenen 1846-1847 bütçesinin modern bir
bütçe olduğunu ihtiyatlı olarak söylemek de mümkündür.
Mali konulardaki bu gelişmeler Islahat Fermanı'nda da
363Bedri Gürsoy, Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi, Bütçeler ve Hazine Hesapları, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayını,1989, s. 8-129 vd. 364 Düstur 1. Tertip, C. I, s. 260-264. 365 Bedri Gürsoy, Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi, Bütçeler ve Hazine Hesapları, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayını,1989, s. 85. 366 Ziya Karamursal,Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara:TTK Yayını,1989, s.122 vd. Ayrıca bkz. A.D. Noviçev (Çev: Nabi Dinçer), Osmanlı İmparatorluğu’nun Yarı-Sömürgeleşmesi, Ankara: Onur Yayınları,1979, s .76 vd., Charles Morawitz, Türkiye Maliyesi, (Derleyen: Maliye Tetkik Kurulu). Ankara: Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayını, 1979, s.25., Engin Deniz Akarlı,1872-1916 Yılı Bütçeleri Işığında Osmanlı Maliyesinin Sıkıntıları, Özel Sayı: Çavit Orhan Tütengil’in Anısına Armağan, İstanbul: İ.Ü, İFM, 1982, s. 225-226., Güran, a.g.e., s.7.
566
bütçe ile ilgili bir maddeye yer verilmesine neden
olmuştur367.abalara
Bütçe açıkları, dış ve iç borçla kapatılma yoluna
gidilmiştir.
Osmanlı 1854-1875 tarihleri arasında 16 borçlanma
yapmıştır. yılından,Osmanlı'nın dış borçlanma gereğini
ortaya çıkaran nedenlerin başında bütçe açıkları gelir.
Ancak bütçe açıklarını kapatmak için yapılan dış
borçlanmalar bütçe açıklarını kapatmamıştır. Çünkü,
yapılan borçlanmaların ana para ve faiz ödemeleri, bütçeler
üzerinde ağır yükler oluşturmuşlardır368.
Dış borçlanmanın ikinci önemli nedeni ise dış ticaret
açığıdır. 1850-59 döneminde ihracatın 9,8 milyon, ithalatın
12,3 milyon sterlin olarak gerçekleşmesi sonucu dış ticaret
açığı 2,5 milyon sterlini bulmuştur. Bu durum ithalat
harcamalarını karşılamak için dış borçlar önemli bir kaynak
olmaya devam etmiştir369. Dış borçlanmaların büyük bir
bölümü cari harcamalar ve eski borçların geri ödemelerinde
kullanılması nedeniyle dış borçlanmalar verimli alanlara da
kullanılamamıştır. 367 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.VII, Ankara: TTK Yayını, 1988, s. 226-227. Ayrıca bkz. Düstur, I. Tertip. C.I s.13. 368 A.D. Noviçev (Çev: Nabi Dinçer), Osmanlı İmparatorluğu’nun Yarı-Sömürgeleşmesi, Ankara: Onur Yayınları,1979, s.82-84. Ayrıca bkz. Refii Şükrü Suvla, Tanzimat Döneminde İstikrazlar, Tanzimat I, İstanbul: Maarif Matbaası, 1940, s.263-288. 369 Şevket Pamuk, Kapitalist Dünya Ekonomisi ve Osmanlı Dış Ticaretinde Uzun Dönemli Dalgalanmalar, 1830-1913, Türk İktisat Tarihi Üzerine araştırmalar II. ODTÜ Gelişim Dergisi Özel Sayı, Ankara:1979, s.198.
567
Dış borçlanmaların yarattığı kısır döngü, her şeyden
önce Osmanlı Devleti'nin sağlıklı bir malî yapı ve tutarlı malî
politikalar oluşturabilme ihtimalini ortadan kaldırmıştır.
Önce 1856 Islahat Fermanı hükümleri, arkasından 1859'da
Islahat Fermanı'na kefil olan Avrupalı devletlerce denetim
altına alınmak istenen Osmanlı maliyesi, nihayet 1882'de
kurulan Duyûn-ı Umûmiye İdaresi ile tam denetim altına
alınmıştır. Tanzimat Dönemi borçlanma politikası Duyûn-ı
Umûmiye İdaresini ortaya çıkaran nedendir370.
44. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örnekleri
Abdüllatif Suphi Paşa lahiyasında, maliyede yenide
yapılanmanın yapılması gerektiği belirtiyor. Yapılması
gereken mali yeniliklerin başında, Kayıtların düzgün
tutulması ve defter tutma zorunluluğundan
bahsetmektedir. Böylece devletin hesaplarını rahatlıkla
izleyebileceğini vurgulamaktadır371.
Ancak, Osmanlı’nın devletçi anlayışı, özel sektöre
fazla olanak tanımaması muhasebe uygulamalarının bu
sektörde değil, devlette gelişmesine neden olmuştur.
Muhasebe uygulamaları önceleri defterdarlıklar bünyesinde,
370 Hayri Mutluçağ, Duyûn-ı Umûmiye İdaresi ve Reji Soygunu, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, S.2, İstanbul,1967, s.33 vd. Ayrıca bkz. Coşkun Çakır, Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Küre Yayınları, 2001, s. 20 vd. 371 Çakır, a.g.e., s.168-169.
568
Tanzimat’tan sonra da yeni kurulan Maliye Bakanlığı’nda
gelişme göstermiştir. Bu arada, yabancılar dışında özel
sektöre de muhasebe uygulamaları fazla bir gelişme
göstermezken, padişaha bağlı tarımsal ve sanayi
kuruluşları muhasebe uygulamalarını geliştirme çabası
içinde olmuşlardır. Bu kuruluşların muhasebeleri ise yine
Maliye Bakanlığı bünyesindeki merkezi örgüt tarafından
yürütülmüştür.
Bu yapı, XIX. Yüzyılda da İmparatorluktaki
muhasebe uygulamalarının Maliye Bakanlığı’nda
gelişmesine neden olmuştur. Batı ülkelerinde ise, bu
gelişme daha çok özel sektörün muhasebe uygulamalarında
olmuş, dolayısıyla muhasebe uygulamalarının sahibi de
sanayi ve ticaret bakanlıkları olmuştur.
Osmanlı’da Tanzimat’la başlayan gelişmeler genellikle
yavaş olmuştur. 1860’lı yıllara kadar, ne muhasebe
uygulamalarında, nede muhasebe eğitiminde bir gelişme
olmamıştır. Bu tarihe kadar Devlet muhasebesinin,
geleneksel muhasebe (merdiven) yöntemine göre
yürütüldüğü görülmektedir. Çift yanlı kayıt sistemi ile
Osmanlı’nın tanışması XIX. Yüzyılın ikinci yarısında olmuş
ve Osmanlı, basit muhasebe düzenini tanımadan, çift yanlı
kayıt yöntemini kullanmak durumunda kalmıştır.
1860’a kadar Türk okullarının ne eğitim
programlarında muhasebe dersi vardı, ne de muhasebe
öğreti kitabı vardı. Bu tarihe kadar muhasebe eğitimi, usta-
569
şakird(çırak) ilişkisine dayalı olarak sürdürülmüştür. XIX.
Yüzyılın ilk yarısında muhasebe eğitiminin, yabancı
okulların ders programlarında yer aldığı görülmektedir. Bu
nedenle olsa gerek, Türkiye’de yazılmış ilk muhasebe öğreti
kitabı Ermenicedir. ve yazılan kitapların büyük bölümünün
yazarı da Ermeni asıllı yazarlardır.
Tanzimat sonrası Fransa’ya gönderilen sayısı 200’ü
bulan genç XIX. Yüzyılın ikinci yarısının başlarında
Türkiye’ye dönerek imparatorluğun yönetiminde etkili
olmuşlardır. Aynı zamanda Fransız muhasebe kitaplarını ve
muhasebe öğretisini de Türkiye’ye getirmişlerdir. Böylece,
Muhasebe yöntemlerinden çift yanlı kayıt yönteminin dünya
standartlarına uygun olarak Türkiye’ye gelmesine neden
olmuşlardır. Zaten bu sürecin öncesinde de aslında çift
yanlı muhasebe kayıt usulüne uygun çalışmalar
görülmektedir. Bunlardan bilineni İstanbul Üniversitesi
Kütüphanesi’nde 1300 (Miladi 1882) yılında Süleyman Asaf
tarafından tercüme edildiği belirtilen 70 sayfalık bir çift
yanlı kayıt yöntemi ile ilgili bir muhasebe öğreti kitabı
vardır. Kitabın adı “Muhtasar Usûl-i Defterî”dir.
Türk muhasebe tarihi açısından XIX. Yüzyılın ikinci
yarısı çok farklıdır. Bu fark muhasebe eğitiminde,
uygulamalarında ve öğreti kitaplarında kendini
göstermektedir. Yüzyılın son yirmi beş yılında hem eğitim
kurumları hem de ders programları açısından muhasebe
570
eğitiminin yaygınlaşması, çift yanlı kayıt yönteminin kabul
görmesinde büyük paya sahiptir.
Öte yandan, muhasebenin gelişmesi için gerekli olan
hukuki alt yapıda yüzyılın ortalarında gerçekleşmeye
başlamıştır. 1850 yılında “Kanunname-i Ticaret” adı ile
ticaret kanunu yayınlanmıştır. 1926 yılında yenilenene
kadar yürürlükte kalmıştır. Bu yasa, yüzyılın sonlarına
doğru ticaret kurallarının belirlenmesine, şirketleşmeye ve
muhasebe defterlerinin belirlenmesi ile muhasebe kayıt
kurallarının oluşmasına önemli katkıda bulunmuştur.
Bu gelişmeler, çift yanlı kayıt yönteminden
uygulamada yararlanılmasını olanaklı hale getirmiştir.
Devlet kurumlarında ise, çift yanlı kayıt yönteminin uzun
süre kullanılmadığı, devlet muhasebe kayıtlarında ve
devletin iktisadi işletmelerinde “Merdiven” kayıt yönteminin
uygulamasına devam edilmiş, çift yanlı kayıt yöntemine
geçiş çok yavaş olmuştur. Çift yanlı kayıt yöntemini ilk
uygulayan kuruluşlar ise yine devlet kuruluşlarıdır.
Özel sektörün çift yanlı kayıt yönteminden
yararlanması ise XX. Yüzyılda mümkün olmuştur. XIX.
Yüzyılın ilk yarısının sonlarında, 1840-1850 yılları arasında
sanayileşme çabaları olumlu sonuç vermemiştir. Yüzyılın
ikinci yarısında özel sektör, sürekli savaşlar olması ve
yeterli sermaye birikiminin sağlayamaması nedeniyle büyük
sanayi kuruluşlarını gerçekleştirememiştir. Kurulanların
sahipleri de gayri Müslimlerdir. Duyun-ı Umumiye’nin
571
mevcudiyeti ve yabancı devletlerin baskıları bu şirketlerin
kayıt düzenlerinin kendi yöntemleri ve kendi dilleri ile
sürdürmelerine olanak sağlamıştır. Buda çift yanlı kayıt
yönteminin yerleşmesinde olumsuz bir etken olmuştur372.
440. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-1
Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk döneminden
beri ayakta kalan Orhan Bey Vakfiyesi’nin bu dönemdeki
muhasebe kayıtlarına yer verilerek kayıtların sürekliliğinin
de gösterilmesine yönelik bir kanıt ortaya konmaktadır.
372 Oktay Güvemli, Türk Devletleri Muhasebe Tarihi, Cilt III, İstanbul: Süryay Yayıncılık, 2000, s.406-429.
572
Orhan Bey Vakfı Örneğinin Siyakat Hali:
573
574
575
Orhan Bey Vakfı Örneğinin Arapça Hali:
1 ــــــــــــــــــــــــــــــــــبۀمحاســــــــــــ
. مرحوم و مغفور له سلطان اورخان غازى طاب ثراه در بروسه عن زمان شريف حممد اغا قائم مقام متولئ وقفۀحمصوالت و اخراجات اوقاف جامع شريف وعمارت عامر امللوك والسالطني انيس احلضرت العليه جليس الدولة السنية اخلاقانيه صاحب العز والدولة منه مبعرفت افتخار اخلواص واملقربني معتمدسنۀ شباط غایۀواجب عن اول مارت اىل
.١٢٤١ سنۀ ر ٢٦غاء دار السعادة الشريفة الناظر صورت داده با فرمان عاىل وباعرض حضرت اغاء مشار اليه الواقع ىف آ آغاءاعىن حضرت عبداهللا
كامله سنۀاصل املال ىف ٥١٩ ٢٥٢
ــــ مالـــعن مال مقيد مقاطعات وقف عن خزينه حرمني شريفني
مقبوض قائم مقام متولئ مومى اليه ىف سنه آقچه٣٤٩ ٥٠٠
576
عن احملصوالتــــــــــــــــــــــــــــــــ مذكورين
١٦٩ ٧٥٢ عن حمصـــول
اقچيلرچ محام بو ۀارجا در يد مستأجرين
ىف سنه آقچه٥ ٤٠٠
عن حمصـــول قلعۀ محام عتيق داخل ۀاجار
حصار در يد مستأجرين ىف سنه آقچه٣ ٦٠٠
عن حمصـــول محام قهوه خانهۀاجار
در يد جابئ مشاهره ىف سنه آقچه١ ٤٤٠
عن حمصـــول دكاكني در يدۀاجار
جابئ مشاهره ىف سنه آقچه٧٥ ٨١٢
عن حمصـــول قسط خان امريۀاجار
در يد مستأجرين ىف سنه آقچه٣٦ ٠٠٠
عن حمصـــول آسيابۀاجدار
ىف سنه آقچه١ ٨٠٠
عن حمصـــول بدل عشر مقاطعات باغات و باغچها و خاهناء نفس بروسه
ىف سنه آقچه٢٣ ٧٠٠
577
عن الغالتـــــــــــــــــــــــــــــــ باكيل بروسه
ىف سنه حنطه كيل
٤ ١٥٠ فروهناده وصرف شده ٣ ٨٢٥٣٢٥ نبار ونقصان كيلتلف ا ٢٠٠١٢٠ ١٢ ٠٠٠
3
وضع من ذالكــــــــــــــــــــــــــــــــ آقچه٧٩٢ ٨٢٣
الوظائفـــــــــــــــــــــــــــــــــــ منه سنۀ شباط غایۀ اىل ١٢٣٩ وقف شريف مزبوره عن اول مارت سنه خدمۀ
ىف سنه يوم
578
آقچه ٧٢٥ ٢٦١ ٠٠٠
عن االخراجاتــــــــــــــــــــــــــــــــ مذكورين
آقچه٥٣١ ٨٢٣
جبهتــــــــــــــــــــــــــــــــــــ هخرج كيالر عمارت عامر
٢٧٤ ١٤٩ 4
بـهـــــاء ارز مصرى باكيل استانبول
سنه كيل
٧٨٠ ىف ١٤٠
بـهـــــاء روغن ساده سنه قيه
٢٢٥ ىف ١٧٨
بـهـــــاء عسل مصفا سنه ٢٤٠ قيه ىف ٢١٠
بـهـــــاء مويز سياه سنه
٣٣ قيه ىف ٤٢٥
بـهـــــاء مويز سياه سنه ٣٣ قيه ىف ٥
579
آقچه١٠٩ ٢٠٠
آقچه٤٠ ٠٥٠
آقچه٥٠ ٤٠٠
آقچه١٤ ٠٢٥
آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء آلوتر خشك سنه ٣٣ قيه ىف ٥٠ آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء آلوتر سياه سنه ٣٣ قيه ىف ٥٠ آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء عمارتۀمامرود الز
سنه ٣٣ قيه ىف
٥٠ آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء عمارتۀماجنري الز
سنه ٣٣ قيه ىف ٥٠ آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء بادم سنه ٣٣ قيه ىف ٤ آقچه١٤٤
بـهـــــاء فستق سنه ٣٦ قيه ىف ١٢٥ آقچه٤٥٠
بـهـــــاء زغفران ١٨ دسته ىف ١٥٠ آقچه٢ ٧٠٠
بـهـــــاء حنود سنه ٤٨ قيه ىف ١٦٠ آقچه٧ ٦٨٠
بـهـــــاء نشاسته سنه ٣٣ قيه ىف ٥٠ آقچه١ ٦٥٠
بـهـــــاء سركه سنه ٢٠ قيه ىف ١٨٠ آقچه٤٥٠
بـهـــــاء منك ىف سنه
بـهـــــاء عمارتۀمالزحطب نيلوفرى
مع كراء
580
١٨ قيه ىف ١٠٠ آقچه١ ٨٠٠
انبار سنه آقچه١٨ ٠٠٠
5 جبــهتــــــــــــــــــــــ
مذكورينمعینهۀمصارفات جبــــهت حلم هبا براى مدرس
مناسترمدرسۀافندى يوم٥٧
سنه آقچه٢٠ ٥٢٠
جبــــهت حلم هبا براى مدرس
ايزنيقمدرسۀافندى سنه
آقچه٨ ٦٤٠
جبــــهت حلم هبا خدامان وقف شريف
سنه آقچه٢١ ٢٤٠
جبــــهت مشع عسل براى جامع شريف بروسه________
٢٤ صارى، قيه ٢٥ ٩٢٠ ١ ٠٨٠ىف
٣ بياض، قيه ٣ ٦٠٠ ١ ٢٠٠ىف
آقچه٢٩ ٥٢٠
جبــــهت هباء مشع روغن
جامع شريف بروسه سنه آقچه١ ٤٨٠
جبــــهت هباء مشع روغن
مع ايزنيقبراى جا
جبــــهت براى... هباء
مناره
جبــــهت سونكر وغريه براى جامع شريف بروسه
جبــــهت هباء روغن زيت براى جامع شريف ومناره
جبــــهت هباء روغن زيت براى
شريفتربۀ
581
سنه آقچه١ ٠٠٠
سنه آقچه٣ ٠٠٠
سنه آقچه٧٢٠
١٧١ قيه ىف ١٦٠ آقچه٢٧ ٣٦٠
١٧١ قيه ىف ٢٤ آقچه٤ ١٠٤
جبــــهت مدرس... هباء مناستر افندىمدرسۀ
ىف سنه آقچه١٦٠
جبــــهت مدرس افندىیالقیۀپ
مناسترمدرسۀ سنه آقچه٢ ٧٢٠
جبــــهت هباء قناديل بللور براى جامع شريف و مناره
سنه آقچه٢ ٥٠٠
جبــــهت هباء قرطاس براى مصاحل
وقف شريف سنه آقچه١ ٨٠٠
جبــــهت اء خبور براى هب
جامع شريف سنه آقچه٢ ٠٠٠
جبــــهت كانسوخته بهاریۀ مناسترمدرسۀبراى
ىف سنه١٥٠
جبــــهت ال زمۀهباء چوال براى
دقيق عمارت عامره چفت٢
ىف سنه٦٠٠
جبــــهت الك و قالبور وكورك
عمارتالزمۀبراى سنه آقچه٦٠٠
جبــــهت اجرت قنديل مناره در رمضان
نهس آقچه٣٦٠
جبــــهت جره هباء شيخ عمارت سنه آقچه٤ ٣٢٠
582
6
جبــــهت جره هباء ارز كاتب افندى
سنه آقچه٧ ٢٠٠
جبــــهت اجرت اسياب عمارت براى دقيق عمات عامره
سنه آقچه٤ ٣٢٠
جبــــهت اجرت كندم كوب
الزمۀبراى عمارت عامره
سنه آقچه٧٢٠
جبــــهت اجرت هيمه كش براى عمارت عامره
سنه آقچه١ ٨٠٠
جبــــهت اجرت مشعيكر براى مشعني جامع شريف
سنه آقچه٦٦٠
جبــــهت حرج طعام عاشورا در شهر حمرم احلرام
...براى سنه آقچه٠٠٠
جبــــهت احشابتراشۀ
براى راه آب سنه آقچه١ ٨٠٠
جبــــهت هباء قالى اوانئ حناس عمارت
سنه آقچه١ ٢٠٠
جبــــهت اجرت قلعيكر براى اوانئ حناس عمارت
سنه آقچه٥٠٠
جبــــهت خرج راه بروسه اىل استانه براى مصاحل
سنه آقچه١١ ٠٠٠
583
جبــــهت عرجبيان ونقل
زخاير عمارت عامره سنه آقچه١ ٢٠٠
جبــــهت توليت تذکرۀخرج
وقف شريف سنه آقچه٤ ٨٠٠
جبــــهت اداء معيشت متوىل
شريفوقف ىف سنه آقچه٢٤ ٠٠٠
جبــــهت اداء معيشت كاتب وقف سنه آقچه١٢ ٠٠٠
جبــــهت بطاليه و احضاريه براى جاىب مشاهره
ىف سنه آقچه
٥٠٠ جبــــهت
جرۀبراى ... هباء حدامان وقف شريف با برات عاليشاه
سنه آقچه٤ ٤٠٠
جبــــهت بطاليه و احضاريه براى جابئ بدل
سنه آقچه٥٠٠
جبــــهت ذخايرحمالیۀاجرت
عمارت واشتراء حنطه در نقل انبار وقف
سنه آقچه٧ ٥٠٠
جبــــهت دندارىلمقاطعۀ
سنه آقچه١٢ ٠٠٠
جبــــهت خرج امضاى
مفتش افندى... سنه آقچه١ ٠٠٠
584
7
جبــــهت خرج كيسه دار وقلميه
سنه آقچه٥ ٠٠٠
جبــــهت وقفمحاسبۀ دیدۀخرج
حرمني شريفنمحاسبۀقلم براى سنه آقچه١٢ ٠٠٠
عن الزيادة اخلـــــــــــــــــــــرج
ته جسته داده فرموده باخط مهايون شوكتمقرون عاىل وباعرض س حرمني شريفني جحزینۀاين قدر مبلغ مطلوب قائم مقام متولئ مومى اليه ظهور كرده ومبلغ مزبور عن حضرت اغاء مشار اليه
سنه آقچه٢٧٣ ٥٧١
حبســـــاب غروش آقچه٢ ٢٧٩. ٥ ٣١ صورت داده ٢ ٢٧٩. ٥ ٣١٠ ٠٠٠ ٠٠
حتريرا ىف التاريخ مزبور
585
تعلق نظرى مبا فيه
عبد القادر املفتش بامور اوقاف احلرمني احملترمني منقه الفقري اليه تعاىل
)مهر(
586
Orhan Bey Vakfı Örneğinin Transkripsiyon Hali:
Muhasebe-i mahsûlat ve ihrâcat-ı evkaf-ı câmi’i şerif ve imâret Amire-i merhum ve mağfurun leh Sultan Orhan Gazi tâbe serâhü der-Bursa, an ferman-ı şerif Mehmed Ağa kaymakam-ı mütevelli-i vakf. Vacib-i an evvel-i Mart sene 1239 ilâ gaye-i Şubat sene-i minhü (aynı sene), be-ma’rifet-i iftiharu’l havâs ve’l-mukarrâbin, mu’temedü’l-mülûk ve’s-selâtin, enisü’l-hazrefi’l-aliyye, celîsü’d-devleti’s-seniyyeti’l-hakaniyye sâhibü’l-ızzi ve’d-devleti, a’nî hazret-i Abdullah Ağa, Ağa-i Dârussa’âdeti-s-şerife en-nâzır suret dâbe bâ-ferman-ı âli ve bâ-ânz-ı hazret-i Ağa-ı müsarun-ileyh, el-vâkı fî 26 Ra sene 1241.
Asıl mal Fî sene-i kâmile
519.252
An mâl-ı mukayyed mukata’ât-ı vakf an hazine-i Haremeyn makbuz-ı kaymakam-ı mütevellî-i mumâ-ileyh Ani’l-mahsûlat_____________________________________________________________________ Mezkûrin An mahsûl______i An mahsûl______i An mahsûl______i An mahsûl______i İcâre-i hamam-ı İcâre-i Hamâm-ı Atik İcâre-i hamâm-ı İcâre-i dekâkin, der Bucakçılar, der dahil-i kal’a-i Hisar, kahvehane, der yed-i yed-i câbi-i yed-i müste’cinin der-yed-i müste’cirîn câbi-i mûşakere mûşakere Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe Akçe 5.400 3.600 1.440 85.812
587
An mahsûl______i An mahsûl______i An mahsûl______i İcâre-i kıst-ı Han-ı İcâre-i âsiyâb Bedel-i çşr-i mukataât-ı bâgat ve bâğçeha Emîr der yed-i ve hanehâ-i nefs-i Bursa, der yed-i câbi müste’cinin Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe 36.000 1.800 23.700 Ani’l-gallât____________________________________________________________________ Mahsûlat-ı kurâhâ-i evkaf-ı şerif an cânib-i mutâsarrifîn
Bâ-keyl-i Bursa Hınta Keyl
4.150 3.825 Furuninâde ve sarf şude
325 200 Telef-i anbar ve noksân-ı kefe 125
12.000 Harc-ı Fodulala-i Berây-ı Şorba Berây-ı Ta’âm-ı Berây-ı İmaret-i Âmire Be-her Yevm Âşura der-şehr-i Be-her yevm Keyl Muharremü’l Haram Keyl Keyl 7 1 5 Eyyâm Eyyâm 360 330
588
Keyl Keyl 2.520 330 Vudı’a min Zâlik___________________________________________________________________ Akçe 792.823 El-Vezâif__________________________________________________________________________ Hademe-i vakf-ı şerif-i mezbûre an evvel-i mart sene 1239 ilâ gaye-i Şubat sene-i minhü (aynı sene) Yevm Fî sene Akçe Akçe 725 261.000 Ani’l-ihrâcat-ı mezkûrin____________________________________________________________ Akçe 531.823 Harc-ı kilâr-ı İmaret-i Âmire
589
Baha_____i Baha_____i Baha_____i Baha________i Baha_____i Erz-i mısrî bâ- Revgan-ı sâde Asel-i musaffa Mevîz-i siyah Mevîz-i siyah keyf-i İstanbulî Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Keyl Kıyye Kıyye Kıyye Kıyye 140 178 210 50 425 Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 109.200 40.050 50.400 14.025 1.650 Baha_____i Baha_____i Baha_____i Baha________i Baha_____i Aluter-i hoşk Alûter-i siyah Amrud(Armut) İncir, lâzıme-i Badem Fî sene Fî sene lâzıme-i imaret İmaret Fî sene Fî sene Fî sene Kıyye Kıyye Kıyye Kıyye Kıyye 50 50 50 50 4 Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 1.650 1.650 1.650 1.650 144
590
Baha_____i Baha_____i Baha_____i Baha________i Baha_____i Fıstık Zağfiran Nohud Nişasta Sirke Fî sene Deste Fî sene Fî sene Fî sene Kıyye 150 Kıyye Kıyye Kıyye 12,5 160 50 180
Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 450 2.700 7.680 1.650 3.600
Masârıfât-ı mu’ayyene-i mezkûrin Akçe
257.674 Masârıfât_______________________________________________________________ Lahm-baha Berây-ı Müderris Efendi, medrese-i Manastır Yevm 57 Fî sene Akçe 20.520
Lahm-baha beray-ı Müderris Efendi, medrese-i İznik Fî sene 8.640
Lahm-baha huddâmân-ı vakf-ı şerif Fî sene Akçe 21.240
Bahâ-i Şem’-i Asel, berây-ı câmi’-i şerif-i Bursa Akçe 25.920, sarı Kıyye 24 Fî 1.080 3.600, beyaz Kıyye 3 Fî 1.200 29.520
Bahâ-i Şem’-i Revgan, berây-ı câmi’-i şerif-i Bursa Fî sene Akçe 1.480
591
Bahâ-i Şem’-i Bahâ-i Berây-ı Bahâ-i Sünger Bahâ-i Revgan-ı Bahâ-i Revgan-ı Revgan, berây-ı Minâre Ve gayrihi, Zeyt, berây-ı Zeyt, berây-ı câmi’-i İznik berây-ı câmi’-i câmi’-i şerif türbe-i latif şerif-i Bursa ve minâre Fî sene Fî sene Fî sene Kıyye Kıyye Akçe Akçe Akçe 16 Fî 171 24 Fî 171 1.000 3.000 720 Akçe Akçe 27.360 4.104 Bahâ-i Bahâ-i Müderris Bahâ-i Kanadil-i Bahâ-i Kırtâs Bahâ-i Buhur Berây-ı müderris Efendi, medrese-i Billûr, berây-ı Berây-ı lâzıme-i Berây-ı câmi’-i Efendi, medrese-i Manastır Câmi’-i Şerif mesâlih-i vakf-ı şerif ve türbe Manastır Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 160 2.720 2.500 1.800 2.000
592
Bahariye-i Suhtegân Bahâ-i Çuval Bahâ-i Elek ve Ücret-i kandîl-i Cerre-bâhâ-i berây-ı medrese-i berây-ı lâzıme-i kalbur ve kürek minâre-i der Şeyh-i imâret Manastır dakîk-ı İmâret-i berây-ı lâzıme-i Şerif Âmire İmaret Fî sene Çift Fî sene Fî sene Fî sene Akçe 2 Akçe Akçe Akçe 150 Fî sene 600 360 4.320 600 Cerre-bahâ-i Ücret-i âsiyâb-ı Ücret-i gendüm-i Ücret-i heyme-keş Ücret-i şem’îger erz-i kâtib İmaret, berây-ı Kûb berây-ı berây-ı İmaret-i beray-ı şem’îr-ı efendi dakik-ı İmâret lâzıme-i İmâret-i Amire câmi’-i şerif Amire Amire Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 7.200 4.320 720 1.800 660 Harc-ı ta’âm-ı Bâhâ-i tıraşe-i Bâhâ-ı kalay-ı Ücret-i kal’îger Harcırâh-ı Bursa âşura, der ahşâb, berây-ı evâni-i nuhâs-ı berây-ı evânîn-i ilâ âsitane, berây-ı şehr-i Muhar- râh-ı âb-ı vakf İmaret nuhas-ı İmâret mesâlih remü’l-harâm Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 7 1.800 1.200 500 11.000
593
………… nakl-i Harc-ı tezkere-i Edâ-i ma’iset-i Edâ-i ma’iset-i Battaliye ve ihzaniye zehâir-i İmaret-i tevliyet-i vakf-ı mütevelli-i kâtib-i vakf berây-ı kâbi-i Âmire şerif vakf-ı şerif müşâhere Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 1.200 4.800 24.000 12.000 500 Bâhâ-ıberây-ı Battalite ve Ücret-i hâmâl Mukata’a-i Dundanlı Harc-ıMüfettiş cerre-i huddâmân-ı İhzaniye, ye-i İmaret ve Efendi vakf-ı şerif-i bâ- berây-ı câbi-i iştirâ-i hınta berât-ı âlişan bedel der-nakl-i ânbâr-ı
vakf Fî sene Fî sene Fî sene Fî sene Fîsene Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe 4.400 500 7.500 1.200 1.000 Harc-ı kisedariye Harc-ı dider-i muhâsebe-i ve kalemiye vakf, berây-i kâlem-i muhâsebe-i Haremeyn-i Şerifeyn Fî sene Fî sene Akçe Akçe 5.000 1.200 Ani’z-ziyâdeti’l-harc__________________________________________________________________ In kadar meblağ matlûb-ı kaymakam-ı mütevellî-i mûma-ileyh zuhûr kerde ve meblağ-ı mezbûr an hâzine-i Haremeyn-i Şerifeyn ceste ceste dâde fermûde bâ-hatt-ı hümâyun-ı sevket-makrûn ve fermân-ı âlî ve bâ-arz-ı hazret-i ağa-i müşarun-ileyh.
594
Akçe 273.571
Be-hesab-ı gurûş 2.279,5 31
Suret dâde 2.279,5 31 00000 00
Evkaf müfettişi Abdülkadir
Mühür
BOA., Kamil Kepeci Tasnifi, nr. 3348
595
Orhan Bey Vakfı Örneğinin Türkçe Hali: 1 Mart 1239 [ ] ile Bursa’daki Sultan Orhan Gazi Câmi ve İmâret vakıflarının, mütevelli vekili zamanındaki mart ayı başlangıcından şubat ayı sonuna kadar bir senelik gelir-gider muhâsebesi: Dârussaâde Ağası Abdullah ağa’nın arzı ile çıkan ferman üzerine Sûret verilmiştir. 2 Rebi'ülahır 1241. Senelik Gelir’i Akçe 519.252 Haremeyn Hazinesine ait vakfın mukata’a gelirlerinden adı geçen mütevelli vekilinin aldığı para Senede Akçe 349.500 Aşağıda zikredilen gelirlerden: Kiracılar elindeki Bıçakçılar hamamı kirasından Senede Akçe 5.400
Kiracılar elindeki Eski hamam kirasından Senede Akçe 3.600
Hamam ve Kahvehane kiralarından Senede Akçe 1.440
Dükkan ve kiralarından Senede Akçe 85.812
Kiracılar elindeki Emir hanının kira taksitlerinden Senede Akçe 36.000
Değirmen kirasından Senede Akçe 1.800
Bursa içindeki ev, bağ ve bahçelerin kira gelirlerinden Senede Akçe 23.700
Köylüler elindeki vakıf tarlalarından elde edilen gelirler: Bursa kilesi ile Senede 4.150 kile, 3.825 düşülen ve sarf edilen 325 200 Ambârda telef olan 125 Akçe 12.000
596
4- Bundan düşülen Akçe 792.823 Vakıf görevlileri maaşları için 1239 mart ayı başlangıcından aynı senenin Şubat ayı sonuna kadar Günde Senede Akçe Akçe
725 261.000 5- Aşağıdaki harcamalar için Akçe 531.823 a- İmaret için yapılan harcamalar 274.149 Mısır pirinci, İstanbul kilesi ile Senede 140 keyl, fi 780 Akçe 109.200
Sade yağ Senede 178 kıyye, fî 225 Akçe 40.050
Süzme bal Senede 210 kıyye, fî 240 Akçe 50.400
Siyah üzüm Senede 425 kıyye, fî 33 Akçe 14.025
Kırmızı üzüm Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
Kuru erik Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
Siyah erik Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
Armut, imaret için Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
İncir, imaret için Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
Badem Senede 4 kıyye, fî 36 Akçe 144
Fıstık Senede 12,5 kıyye, fî 36 Akçe 450
Zağfıran [safran] 150 deste, fî 18 Akçe 2.700
Nohut Senede 160 kıyye, fî 48 Akçe 7680
Nişasta Senede 50 kıyye, fî 33 Akçe 1.650
Sirke Senede 180 kıyye, fî 20 Akçe 3600
597
6- Aşağıdaki belirli giderler için: 257.674 Akçe Manastır medresesindeki müderris için et bedeli Günlük 57 Senede Akçe 20.520
İznik medresesindeki müderris için et bedeli Senede Akçe 8.640
Vakıf hizmetlileri için et bedeli Senede Akçe 21.240
Bursa’daki cami için bal mumu sarı 24 okka,fiyatı: 1080 Akçe 25.920 Beyaz 3 okka, fiyatı: 1200 Akçe 3.600 Toplam:29.520
Bursa’daki cami için yağ Senede Akçe 1.480
İznik’deki cami için yağ Senede Akçe 1.000
Minarenin tamiri için Senede 3.000
Bursa’daki cami için sünger ve saire Senede Akçe 720
Minare ve cami için zeytinyağı 160 okka, fiyatı: 171 Akçe 27.360
Türbe için zeytinyağı 24 okka, fiyatı:171 Akçe 2104
Manastır medresesindeki müderris için … bedeli Senede Akçe 160
Manastır medresesindeki müderris efendinin …. Bedeli Senede Akçe 2.720
Cami ve minarenin billur kandilleri için Senede Akçe 2.500
Vakfın işleri için gerekli kırtasiye bedeli Senede Akçe 1.800
Cami ve türbenin tütsüsü için Senede Akçe 2.000
Medrese öğrencileri için baharlık Senede Akçe 150
İmaret için gerekli çuval bedeli Çift 2 Senede Akçe 600
İmaret için gerekli elek, kalbur ve kürek bedeli Senede Akçe 600
Ramazanda minare için kandil bedeli Senede Akçe 360
İmaret şeyhine erzak bedeli Senede Akçe 4.320
598
Kâtip efendinin erzak bedeli için Senede Akçe 7.200
İmaretin unu için değirmen bedeli Senede Akçe 4.320
İmaret için ezilmiş buğday Senede Akçe 720
İmaret için odun bedeli Senede Akçe 1.800
Câmi’in mumları için mumcuya ödenen ücret Senede Akçe 660
Muharrem ayında aşûre yemeği için Senede Akçe 7
Vakfın su yolu için ahşap tahta Senede Akçe 1.800
İmaretin bakır kaplarının kalaylanması için Senede Akçe 1.200
İmaretin bakır kaplarını kalaylayan kalaycıya Senede Akçe 500
Bursa’dan İstanbul’a harcırah, vakfın işlerinin takibi için Senede Akçe 11.000
İmarete zahir taşıyan arabacılara verilen ücret Senede Akçe 1.200
Vakfın tevliyet tezkeresi harcı Senede Akçe 4.800
Mütevellinin maaşı için Senede Akçe 24.000
Vakıf katibinin maaşı için Senede 12.000
Vakfın tahsildarı için Senede Akçe 500
Vakıf görevlilerine erzak bedeli olarak beratları gereğince yapılan ödeme Senede 4.400
Vakıf tahsildarına ihzariye bedeli olarak ödenen Senede 500
İmaret için alınan zahire ve buğday bedeli ve hamaliye bedeli olarak yapılan ödemeler Senede Akçe 7.500
Dundarlı Mukatacası? Senede Akçe 1200
Evkaf müfettişine imza harcı olarak ödenen Senede Akçe 1.000
599
Yazı işleri için ödenen harç Senede Akçe 5.000
vakfın muhasebesinin görülmesi için Haremeyn Muhasebesi Dairesine ödenen harç Senede 1.200
Fazla harcamadan doğan mütevellinin alacağı Darussaâde Ağasının arzı üzerine çıkan ferman gereğince taksit taksit Haremeyn Hazinesinden ödenmesi emir buyuruldu Akçe 273.571 Guruş olarak hesâbı para 2279,5 31 2279,5 31 Sûret verildi 00000 00
Evkaf müfettişi
Abdülkadir
Mühür
BOA., Kamil Kepeci Tasnifi, nr. 3348 Örneğinin tek Düzen Hesap Planı’na Göre Kaydı: Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir örnek olup, Orhan
Gazi Vakfı’na ait bir kayıttır.-Taktir edileceği üzere burada
kaydın bir kısmına yer verilmiştir. Yine taktir edileceği
üzere bu uzun örneğin günümüz muhasebe kaydına ise,
yine örneğin uzun olması nedeniyle yer verilmemiştir.
600
441. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-2
Bu döneme ilişkin olarak verilecek ikinci örnek
Şirket-i Hayriye başka bir ifade ile dönemin vapur
işletmelerine ait örnektir. Ancak bu örnek Siyakat yazısı ile
Osmanlıca yapılmıştır. Bu nedenle bu örnekte; örneğin
Osmanlıca kayıt haline, transkripsiyon ve Türkçe hallerine
yer verilecektir.
601
Şirket-i Hayriye Örneğinin Osmanlıca Hali:
يوز يتمش سنه سى اغستوسى غايتنه دكني باجلمله حاصالت ومصارفاتنك مقدريىن مبني شركت خرييه واپورلرينك درسعادته ورودلريله ايشلمكه باشلدقلرى كوندن اشبو ايك امجاليدر
غروش پاره حصه دارانه فروخت اولنان حصه بدالتى اوله رق النان ٦ ٠٠٠ ٠٠٠ انملتزم اول بيلزيكچى اوغللرينك يكرمى ماه ظرفنده اداره لرنده بدل التزامنه حمسوباا الن ١ ١٧٨ ٧٠٧,٥ بيلزيكچى اوغللرندن التزامنك فسخيله ديكر ملتزمه ويريلينجيه قدر اوتوز الىت كون ايام حاليه اداره سنده اوالن حاصالتى ٠ ١٦٨ ٣٤٩,٥ ١٠ ملتزم ثاىن مغرديج قالفه نك يدى بچق اى مدت اداره سنده النان ١ ٢٥٠ ٠٠٠ ايكى بچق ماه ظرفنده امانت صورتيله اداره ده وقوعبوالن حاصالتى منهنۀس اىل غايه اغستوس٧٠ حزيران سنه ١٦ىف ٠ ٥٥٨ ٣١٢ ٩ ١٥٥ ٣٦٩ ١٠
ــــــمنهـــــــــا املصارفاتـــــــــــ غروش پاره سكز قطعه واپور هباسى اوله رق بالطه جى منوالكى بازركانه جسته جسته ويريالن ٦ ٣٢١ ٠٨٧,٥ وقاسى بازركاندن مبايعه اولنان بر عدد واپورك هباسى اوله رق ويريالنمؤخرا فرانسه لو ت ٠ ٤٤٩ ٦٥٣,٥ اسكله لر مصارف انشائيه سيچون جسته جسته ويريالن ١ ٠٣٩ ٢٤٨ سكز قطعه واپورك درسعادته ورودلرنده بويه وتنته وسائره مصارفلريچون قپودان قليچره ويريالن ٠ ٠٠٤ ٨٠٦,٥ سنك لوندره ده وقوعبوالن مصارفيچون قپودان مرقومه ويريالنواپورلرك وكندو ٠ ١١٩ ٨٤٢
602
فسخانه صراىف اوانسك مقدما اسكله لره تيمور پرمقلق وبصمه سندلرك ليطوغرافيه مصارفيله اعطا ايلمش اولديغى صندقكار معاشى ٠ ٠٥٩ ٥٤٧ ٧ ٩٩٤ ١٨٤,٥ يرمه زيانيچون با اعالم ليمان ويريالنشركت مذكوره لرك شكست ايلدكلرى ايكى عدد چكد ٠ ٠٠٧ ٦٠٠ فرانسه لو توقاسى بازركانه درسعادته كتوره جكى ايكى عدد واپورك كتورملاماسيچون زيان اوله رق وريالن ٠ ١٦٣ ٧٧٠ تارخينده متتع ناميله حصه دارانه توزيع واعطا اولنان٦٩نيسان سنه ٠ ٦٨٥ ١٨٠,٥ ١٠ بيله حتصيلدارانه ويريالن رسم حتصيلداريه لرىيوزده بربچق حسا ٠ ٠٧٥ ٣١٦,٥ بالطه جى بازركانه شركت طرفندن جمانا ويريالن اون حص بدىل ٠ ٠٣٠ ٠٠٠ مؤخرا مغرديج قالفه يه اسكله لر تعمرياتندن طوالىي ويريالن ٠ ٠٢٩ ٣٥٦ ٨ ٩٨٥ ٤٠٧,٥ ١٠
ـــــميزانــــــــــــــــــ
غروش
٣٢ ٢٥٠ عضيلرينك ذمىتحصه داراندن ب
١٣ ٢٥٠ فسخانه دركتو متوىف اوانسك ذمىت
٢٢ ٩٢٠ حتصيلداران ذمىت
٣٩ ٠٠٠ ١٣فروخت اولنمق اوزره موجود حصه عدد
١٠٧ ٤٢٠
603
پاره غروش
١٠ ٩ ١٥٥ ٣٦٩,٥ باالده حمرر حاصالت ١٠ ٨ ٩٨٥ ٤٠٧,٥ باالده حمرر مصارفات
٠٠ ١٦٩ ٩٦١,٥ ١٠٧ ٤٢٠ راندن وحتصيلداراندن حتصيل اولنه جق ذمم اولديغى داهاشبو مبالغ حص
٦٢ ٥٤١,٥ ٢٣١ ٧٩٧ دردست تقدمي ايلول دفترى موجبنجه حاصالت موجود صندق
٢٩٤ ٣٣٨,٥
لى حلول ايده شركت خرييه واپورلرينك وقوعبوالن واردات ومصارفاتى يتمش بر سنه سى مارتى ابتداسنده رؤيت اولنمش اولديغى ومبنه تعا
جك يتمش ايكى سنه سى مارتنده دخى متتعات واقعه سندن حصه دارانه تقسيم اولنه جغى جهتله ماه مذكوره قدر بر سنه ظرفنده وقوعبوالن ن اوملسنه واردات ومصارفنك مقدار حقيقيسى اول امرده اليقيله بيلينوب سابقى مثلو رأس سنه اعتباريله ماه مذكورده اجيابنه باقيلمسى الزمه د
مرقومه شباطى غايتنه قدر وقوعبوالن واردات و مصارفاتى وموجود سنۀمبنى مذكور واپورلرك ذكر اولنان يتمش بر سنه سى مارتى ابتداسندن قدار وزنه اوالن اقچه ايله ادانه ده بولنان وسپارش اولنان ايكى قطعه واپورك تقسيط اولى اوله رق ويرملش و ويريله جك اوالن اقچه نك م
سابقه ده رؤيت اولنان حماسبه دن صكره موجود قاالن وبعض اصحاب ذمتدن حتصيل و تسليم وزنه قلنان مبالغك حقيقت مقدارى سنۀوكميتيله .جتارت حماسبه سندن دركنار اولنمسى فرمان بيورلدى
]١٢٧٢ [٨٢ رجب سنه ٥
604
2 مديرى على حلمى افندى معرفتيله امانة اداره سنده هبر شهر تقدمي خاكپاى عالئ نظارتپناهيلرى يتمش بر سنه سى مارتى ابتداسندن شباطى غايتنه دگني واپورلر
قلنان ممهور دفاتر موجبنجه وقوعبوالن حاصالت ومصارفاتنك مقدارى مع قوميسيون مصارفات مع اجيارات واردات غـــــــروش پاره غـــــــروش پاره منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١مارت ٢٠٥ ٢٥٩,٥ ١٤ ٣٩٧ ٥٢٩,٥ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١نيسان ٢٢٣ ٤٤٧ ٤٥٦ ٤٧٠,٥ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١مايس ٢٧٣ ٥٣٦ ٥٧٤ ٩٤١ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١حزيران ٣٠٧ ٤٣٩,٥ ١٠ ٧١٧ ٦٠٤ ١٠ منهسنۀ مزبور اىل غايه شهر٧١متوز ٣١٥ ١١٣,٥ ٧٦١ ٩٥٨,٥ ١٠ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١آغوستوس ٣٣٨ ٤٩٠ ٧٩١ ١٥٤,٥ ١٠ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١ايلول ٣٥١ ٥٤١,٥ ٧٠٥ ٩٧٧,٥ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١تشرين اول ٢٩٢ ٤٢٠,٥ ٥٥١ ١٥٩ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور٧١تشرين ثاىن ٢٥٧ ٥٤٢ ٩ ٤٥٨ ٦٠٢,٥ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١كانون اول ٢٧٤ ٠٣٢,٥ ٦ ٥٠٩ ٨٠٤ ١٠ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١كانون ثاىن ٢٨٢ ٢١٩,٥ ١٠ ٤٩٣ ٥٤٥ ١٠ منهسنۀ اىل غايه شهر مزبور ٧١شباط ٤٦٠ ٧٤٥,٥ ١٥ ٤٦٩ ٠٦٣,٥
605
٣ ٥٨١ ٧٨٨,٥ ٤ ٦ ٨٨٧ ٨٢١,٥ ١٠ ٣ ٥٨١ ٧٨٨,٥ ٦ ٣ ٣٠٦ ٠٣٣ ٤
606
3 ه سى اوله رق فضله قاالن مبالغ ايله حصه داران وسائره دن حتصيل اولنان وارداتك مقدراىچجتارت حماسبه سى معرفتيله يتمش بر سنه سى مارتنده رؤيت اولنان حسابدنصكره شركت آق
غـــــروش پاره ر فضله كورينانيتمش بر سنه سى مارتنده رؤيت اولنان حماسبه دن قصو ٩١ ٣٨٩ ١٠ حصه داران ذمتلرندن حتصيل اولنان ٦٤ ٢٥٠ حتصيلداران ذمتلرندن حتصيل اولنان ٣ ٥٦٠ خيله فروخت اولنان انقاضى هباسىسبالطه ليماىن اسكله سنك ف ٣ ٠٠٠ بعض اسكله لرك فروخت اولنان تيمور پر مقلقلرى هباسى ٢ ٨٥٥ سى مصارفندن طوالىي نظاميه خزينه سندن النان انه نقليههعساكر شا ٢٢ ٦٢٥,٥ ادانه يه ويريالن مبالغك اجياب ايده ن كذشته سى ٦١ ٨٣٦,٥ ٢٤٩ ٦١٦ ١٠ فائض
غروش مال غروش
ايام عدد
منهسنۀ رجب ٥ اىل ٧٢ ص سنه ٢عن ١٥٠ ٠٠٠ ٦ ٢٩١,٥ منهسنۀ رجب ٥ اىل ٧٢ ص سنه ٤عن ٢٥٠ ٠٠٠ ١٠ ٣٤٧ منهسنۀ رجب ٥ اىل ٧٢ ص سنه ٥عن ٣٠٠ ٠٠٠ ١٢ ٣٣٢ منهسنۀ رجب ٥ اىل ٧٢ ص سنه ٦عن ٣٠٠ ٠٠٠ ١٢ ٢٥٠ ١ ٠٠٠ ٠٠٠ ٤١ ٢٢١,٥ منهسنۀ رجب ٥ اىل ٧٢ ص سنه ٢٩عن ١٢٦ ٦٠٠ ٠٠٠ ٢٠ ٦١٥ ١ ٦٠٠ ٠٠٠ ٢ ٤٠٠
607
ان عاىل كاغد قلم پاره سى اوله رق شهريه ايكيشر يوز غروشدن ويريالنفرم منه با ۀسن شباط غایۀ اىل ٧١ابتداى مارت سنه ٢٤٧ ٢١٦ ١٠
يكــــــــــــــــــون غـــــروش پاره٣ ٥٥٣ ٢٤٩ ١٦ سپارش اولنان ايكى عدد واپور هباسنك تقسيط اوىل اوله رق ويريالن ٥٠٧ ٠٣١ ١٠ اصل هبالرى فئ هبرى ... غـــــروش پاره تقسيط اول اوله رق ويريالن ١٤٧,٥ ١٣ ٧٥٠ ٢ ٠١٨ ١٢٥ بوندن بويله اعطا اولنه جغى ١٤٧,٥ ٣ ٤٣٨ ٥٠٧ ٠٣١
ادانه يه ويريالن غروش مصر صراىف كيغورق بكه ويريالن١ ٠٠٠ ٠٠٠٦٠٠ ٠٠٠
مغازه ده مدير معرفتيله كمور وسائره هباسى اجيون توقيف فولنان
غروش٢ ١٩٦ ٤٢٥
سنده موجود بولنانجتارت وزنه پاره غروش
١ ٢٢٦ ٧٤ ٦
608
4 كچن يتمش بر سنه سى مارتى ابتداسندن شباطى غايتنه دگني اون ايكى آى ظرفنده واپورلر مديرى على حلمى افندى معرفتيله امانة اداره سنده باالده
لر اجياريله برابر وقوعبوالن حاصالتدن مصارفات واقعه سى بعد التنـزيل اوتوز اوچ يوك آلىت بيك اوتوز اوچ كوستريلديكى وجهله فرانسه لويه ويريالن واپورغروش آلىت پاره حاصالت قاملش وحماسبه معرفتيله مدت مذكوره ظرفنده حصه داران وحتصيلداران ذمتلريله بعض وارداتدن وقوعبوالن حتصيالت ايله ادانه اولنان
لنان يتمش ايكى سنه سى مارتنه دگني اجياب ايده ن كذشته سى ضم وعالوه و با فرمان عاىل خمصص اوالن مصارف قرطاسه نك بر سنه لكى اوله مبالغك ذكر اوديريله رك رق تنـزيل و فروهناده اولندقده ايكى يوك قرق يدى بيك ايكى يوز اون آلىت غروش اون پاره يه بالغ اوله رق مذكور بر سنه لك حاصالت ايله برلش
ادوار سهرابه سپارش اولنان ايكى عدد واپورك هباسى اوالن مبالغه حمسوبا تقسيط اول اوله رق اعطا اولنان بش يوك يدى بيك اوتوز بر غروش اون پاره دخى ولوب موجودى كيفيىت جناح وجهله تنـزيل اولنه رق مجعا اوتوز يوك قرق آلىت بيك ايكى يوز اون سكز غروش آلىت پاره شركتك قصور واردات صحيحه سى ا
كوستريلديكى اوزره اون آلىت يوك غروشى ادانه ده و اون ايكى يوك يكرمى آلىت بيك بشيوز يتمش درت بچق غروش آلىت پاره سى جتارت وزنه سنده و ايكى وف بولنمش اوملغله بو صورتده اشبو يتمش ايكى سنه سى يوك اون طقوز بيك آلىت يوز بو قدر غروشى مغازه ده مدير معرفتيله كمور و سائره هباسى اجيون موق
فرمان حضرت من له . مارتى ابتداسندن اعتبارا متتع اوله رق حصه دارانه منقدارينك توزيع و اعطاسى مناسب اوله جغى رأى واالى نظارتپناهيلرينه متوقفدر .١٢٧٢ رجب سنه ١٧ىف . االمركدر
BOA., İrade MMS, nr. 251
609
Şirket-i Hayriye Örneğinin Transkripsiyon Hali:
Şirket-i Hayriye vapurlarının Derseâdet’e vürûdları ile işlemeğe başladıkları günden işbu ikiyüz yetmiş senesi Ağustos gâyetine değin bi'l-cümle hasılât ve masârıfatının mikdarını mübeyyin icmâldir. Guruş Para 6.000.000 Hissedârâna füruht olunan hisse bedelâtı olarak
alınan 1.178.707,5 Mültezim-i evvel Bilezikçioğullarının yirmi mâh
zarfında idarelerinde bedel-i iltizamına mahsûben alınan
168.349,5 10 Bilezikçioğullarından iltizamının feshi ile diğer mültezime verilinceye kadar otuzaltı gün eyyâm-ı hâliye idaresinde olan hâsılatı
1.250.000 Mültezim-i sâni Mıgırdıç kalfanın yedi buçuk ay müddet idaresinde alınan
558.312 Fî 16 Haziran sene 70 [1270] ilâ gâye-i Ağustos sene-i minhü [aynı sene] iki buçuk mâh zarfında emânet sûretiyle idarede vuku bulan hâsılatı
9.155.369 10 Minhâ ___________________________________________________________ el-masârıfat______________________________________________________ Guruş Para 6.321.087,5 Sekiz kıt’a vapur bahası olarak Baltacı Manolaki
bezirgâna ceste ceste verilen 449.653,5 Müahharan Fransalu Tukası bezirgândan
mubâya’a olunan bir aded vapurun bahâsı olarak verilen
1.039.248 İskeleler masârıf-ı inşâiyyesi içün ceste ceste verilen
4.806,5 Sekiz kıt’a vapurun Derseâdet’e vurûdlarında boya ve tente ve sâire masârıfları içün Kapudan Kaliçer’e verilen
119.842 Vapurların ve kendisinin Londra’da vukû bulan masârıfı içün kapudan-ı merkûma verilen
59.547 Feshane sarrafı Ovannes’in mukaddemâ iskelelere demir parmaklık ve basma senedlerin litoğrafya masârıfı ile i‘tâ eylemiş olduğu sandıkkâr ma‘âşı
7.994.184,5 7.600 Şirket-i mezkûrelerin şikest eyledikleri iki aded
çekdirme ziyâniyçün bâ-i‘lâm-ı liman verilen
610
163.770 Fransalu Tukasi bezirgâna Derseâdet’e getireceği iki aded vapurun getirilmesi içün ziyan olarak verilen
685.180,5 10 Nisan sene 69 tarihinde temettü‘ nâmı ile hissedârana tevzi‘ ve i‘tâ olunan
75.316,5 Yüzde bir buçuk hesâbiyle tahsilârâna verilen resm-i tahsildâriyeleri
30.000 Baltacı bezirgâna şirket-i tarafından meccânen verilen on hisse bedeli
29.356 Muahharan Mığırdıç Kalfa’ya iskeleler ta‘miratından dolayı verilen
Mizan________________________________________________________________ Guruş Para 9.155.369,5 10 Bâlada muharrer hâsılat 8.985.407,5 10 Bâlada muharrer masârıfat 169.961,5 00 107.420
İşbu mebâliğ hissedârandan ve tahsildârandan tahsil olunacak zimem olduğu
Guruş 32.250 Hissedarandan bazılarının zimmeti 13.250 Feshane Direktörü müteveffa
Ovannesin zimmeti 22.920 Tahsildaran zimmeti 39.000 Füruht olunmak üzere mevcûd hisse,
Aded 13 107.420 62.541,5 231.797 Derdest-i takdim Eylül defteri mücebince hâsılat-
ı mevcûd-ı sandık 294.338,5 Kaynak: BOA., İ.DH, nr. 19796; Boğaziçinde Asırlık Seyahat- Belgelerle Şirket-i Hayriye, s.119, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, 2007.
611
Şirket-i Hayriye vapurlarının vukû bulan varidât ve masarıfatı yetmişbir senesi Mart’ı ibtidâsında rü’yet olunmuş olduğu ve bi-mennihi te‘âla hulûl edecek yetmişiki senesi Mart’ında dahi temettu‘at-ı vâkı‘asından hissedarana taksim olunacağı cihetle mâh-ı mezkûna kadar bir sene zarfında vukû bulan vâridat ve masarıfın mikdâr-ı hakikisi evvel emirde lâyıkıyle bilinip sâbıkı misüllü re’s-i sene itibarı ile mâh-ı mezkûrda icabına bakılması lazım eden olmasına mebnî mezkûr vapurların zikr olunan yetmiş bir senesi Mart’ı ibtidasından sene-i merküme Şubat’ı gayetine kadar vukû bulan varidat ve masarıfatı ve mevcûd-ı vezne olan akçe ile ıdânede bulunan ve sipariş olunan iki kıt’a vapurun taksit-i evveli olarak verilmiş ve verilecek olan akçenin mikdar ve kemiyetiyle sene-i sabıkada rü’yet olunan muhasebeden sonra mevcûd kalan ve ba‘zı ashâb-ı zimmetden tahsil ve teslim-i vezne kılınan mebâliğin hakikat-i mikdarı Ticaret Muhasebesinden der kenar olunması ferman buyuruldu. Fî 5 Receb sene 72 Yetmişbir senesi Mart’ı ibtidâsında Şubat’ı gayetine değin vapurlar müdiri Ali Hilmi Efendi ma‘rifeti ile emâneten idaresinde be-her şehr takdim-i hâkipây-i âli-i nezâret-penahileri kılınan memhûr defatin mücebince vukû bulan hâsılat ve masârıfatının mikdârı. Ma‘a icarat variat Ma‘a komisyon
masârıfat
Guruş Para Guruş Para 397.529,5 - 205.259,5 14 Mart, sene 71 ilâ gaye-i
sehr-i mezbûr 456.470,5 223.447 Nisan, ˝ 574.941 273.536 Mayıs, ˝ 717.604 10 307.439,5 10 Haziran, ˝ 761.958,5 10 315.113,5 Temmuz, ˝ 791.154,5 10 338.490 Ağustos, ˝ 705.988,5 351.541,5 Eylül, ˝ 551.159 292.430,5 Teşrinievvel ˝ 458.602,5 257.542 9 Teşrinisani ˝ 509.804 10 274.032 6 Kânuni evvel, ˝ 493.545 10 282.219,5 10 Kânunisâni, ˝ 469.063,5 460.745,5 15 Şubat, ˝ 6.887.821,5 10 3.581.788,5 4 3.581.778,5 4 masârıfat 3.306.033 6 Ticaret muhâsebesi ma‘rifetiyle yetmişbir senesi Mart’ında ru’yet olunan hesâbdan sonra şirket akçesi olarak fazla kalan mebâliğ ile hissedâran ve sâireden tahsil olunan vâridatın mikdârı
612
Guruş Para 91.389 Yetmişbir senesi Mart’ında ru’yet olunan
muhasebeden kusurı fazla görünen 64.250 Hissedâran zimmetlerinden tahsil olunan 3.560 Tahsildâran zimmetlerinden tahsil olunan 3.000 Baltalimanı iskelesinin feshi ile füruht olunan
enkaz bahası 2.955 10 Bazı iskelelerin füruht olunan demir parmaklıkları
bahası 22.625,5 Asakir-i şâhane nakliyesi masarıfından dolayı
nizamiye hazinesinden alınan 61.836,5 İdareye verilen mebâliğin güzeştesi 249.616 10 2.400 İbtidâ-yı Mart sene 71 ilâ gaye-i Şubat sene-i
minhü bâ-fermân-ı âli kâgıd-kalem parası olarak şehriye ikişeryüz guruş verilen
247.316 Faiz Mal Eyyâm
. 6.291,5 150.000 151 An 2 S [=Safer] sene 72 ilâ 5 Receb sene-i
minhü 10.347 250.000 149 An 4 S [=Safer] sene-i minhü ilâ 5 Receb
sene-i minhü 12.333 300.000 148 An 5 S [=Safer] sene-i minhü ilâ 5 Receb
sene-i minhü 12.250 300.000 147 An 5 S [=Safer] sene-i minhü ilâ 5 Receb
sene-i minhü 41.221,5 1.000.000 20.615 600.000 124 An 29 S [=Safer] sene-i minhü ilâ 5 Receb
sene-i minhü 61.836,5 1.600.000 Guruş Para 3.553.249 16 507.031 10 Sipariş olunan iki aded vapur bahasının taksit-i 3.046.218 06 evveli olarak verilen Guruş Para Bedel-i istira Fi-i beheri 2.018.125 13.750 147,5 507.031,5 3.438 167,5
Asıl bahaları taksit-i evvel olarak verilen Bundan böyle i‘ta olunacağı
613
Geçen yetmişbir senesi mart’ı ibtidasından Şubat’ı gayetine
değin oniki ay zarfında vapurlar müdiri Ali Hilmi Efendi ma‘rifetiyle emaneten idaresinde bâlâda gösterildiği vechile Fransalu’ya verilen vapurlar icariyle beraber vukû bulan hâsılatdan masârıfat-ı vâkı‘ası ba‘de’t-tenzil otuzüç yük altı bin otuzüç guruş altı para hâsılat kalmış ve muhasebe ma‘rifetiyle muddet-i mezkûre zarfında hissedâran ve tahsildaran zimmetleri ile ba‘zı vâridatdan vukû bulan tahsilat ile idâne olunan mebâliğin zikr olunan yetmişiki senesi mart’ına değin îcab eden güzeştesi zam ve ilâve ve bâ-fermân-ı âli Mahsûs olan masârıf-ı kırtasiyenin bir seneliği olarak tenzil ve fürûnihade olundukda iki yük kırkyedi bin ikiyüz onaltı guruş on paraya bâliğ olarak mezkûr bir senelik hâsılat ile birleştirilerek Edvar Sührab’a sipariş olunan iki aded vapurun bahası olunan mebâliğe mahsûben taksit-i evvel olarak i‘tâ olunan beş yük yedibin otuzbir guruş on para dahi tenzil olunarak cemcan otuz yük kırkaltı bin ikiyüz onsekiz gurûş altı para şirketin kusûr-ı vâridat-ı sahihası olup mevcûdu keyfiyeti cenâh vechile gösterildiği üzere onaltı yük gurûşu idânede ve oniki yük yirmialtı bin beşyüz yetmişdört buçuk gurûş onaltı parası ticaret veznesinde ve iki yük ondokuz bin altıyüz bu kadar gurûşu mağazada müdir ma‘rifetiyle kömür bahası için mevkûf bulunmuş olmağla bu sûretde işbu yetmişiki senesi mart’ı ibtidâsından i‘tibâren temettü‘ olarak hissedârana ne mikdârının tevzi‘ ve i‘tası münâsib olacağı re’y-i vâlâ-yı nezâret-penâhilerine mutevakkıfdır, ferman hazret-i men lehü’l-emrindir.
Fî 17 Receb sene 1272 Kaynak: BOA., İ.MMS, nr.251; Boğaziçinde Asırlık Seyahat-Belgelerle Şirket-i Hayriye, s.120, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü-2007.
614
Şirket-i Hayriye Örneğinin Türkçe Hali: Şirket-i Hayriye vapurlarının İstanbul’a gelişleri ile işlemeye başladıkları günden iş bu 1270 senesi Ağustos ayı sonuna kadar tüm gelir ve giderlerinin icmâlidir. KURUŞ PARA 6.000.000 Hissedarlara satılan hisselerin bedeli olarak
alınan 1.178.707,5 10 İlk ihale sahibi Bilezikçioğulları’nın 20 aylık
idareleri zamanında iltizam bedeline mahsuben alınan
168.349,5 10 İhalenin Bilezikçioğulları’ndan alınarak diğerine verilinceye kadar geçecek 36 günlük hasılat
1.250.000 İkinci ihale sahibi Mıgırdıç kalfa idaresindeki yedi buçuk ayın hasılatı
558.312 24 Haziran 1854 ile Ağustos 1854 ayı sonuna kadar iki buçuk ay zarfında elde edilen hasılat
9.155.369 10 TOPLAM MASRAFLAR 6.321.087,5 Sekiz adet vapur bedeli olarak Tüccar Baltacı
Manolaki’ye verilen 449.653,5 Sonradan Fransalı tüccar Tokas’tan satın alınan
bir adet vapurun bedeli olarak verilen 1.039.248 İskelelerin inşa masrafı olarak verilen 4.806,5 Sekiz adet vapurun İstanbul’a geldiğinde boya,
tente vs. masrafları için Kaptan Kaliçer’e verilen 119.842 Vapurların ve kendisinin Londra’daki masrafları
için kaptana verilen 59.547 Feshane Sarrafı Ohannes’in daha önce
iskelelere yaptırdığı demir parmaklık gideri, basma senetlerin litoğrafya masrafı ve ödediği veznedar maaşı
7.994.184,5 TOPLAM 7.600 Şirketin bozulan iki adet çekdirmesi için limana
ödenen 163.770 Fransalı Tüccar Tokas’a İstanbul’a getireceği iki
adet vapurun getirilmesinden vazgeçildiği için verilen
685.180,5 10 Mayıs 1853 tarihinde kâr olarak hissedarlara dağıtılan
75.316,5 %1.5 hesabı ile tahsildar vergisi 30.000 Tüccar Baltacı’ya şirket tarafından bedelsiz
verilen on hisse bedeli
615
29.356 Mıgırdıç kalfaya iskelelerin tamirinden dolayı verilen
8.985.407,5 10 TOPLAM MİZAN 9.155.369,5 10 Yukarıda gösterilen gelir 8.985.407,5 10 Yukarıda gösterilen gider 169.961,5 107.420 Hissedarlardan ve tahsildarlardan toplanacak
zimmet 32.250 Hissedarlardan bazılarının zimmeti 13.250 Ölen Feshane Direktörü Ohannes’in
zimmeti 22.920 Tahsildarlar zimmeti 39.000 Satılmak üzere mevcut hisse adedi:
13 107.420 TOPLAM 62.541,5 231.797 Eylül defterine göre sandığın mevcut hasılatı 294.338,5 TOPLAM Kaynak: Boğaziçi’nde Asırlık Seyahat, Belgelerle Şirket-i Hayriye, s. , Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2007.
616
Şirket-i Hayriye vapurlarının meydana gelen gelir ve giderleri 1271 senesinin Mart ayı başlangıcında [13 Mart 1855] görülmüştür. İnşallah yeni girecek 1272 senesi Mart ayında da [13 Mart 1856] elde edilecek kârdan hissedarlara kâr payların dağıtımı yapılacaktır. Ancak önce adı geçen Mart ayına kadar bir sene zarfında meydana gelen gelir ve giderin gerçek miktarı bilinip eskiden olduğu gibi sene başı itibariyle icabına bakılması gerekmektedir. Bundan dolayı adı geçen vapurların 1271 senesi Mart ayı [13 Mart 1855] başlangıcından aynı senenin Şubat ayı sonuna kadar meydana gelen gelir ve giderleri, kasada olan para ile faizde bulunan ve sipariş edilen iki vapurun birinci taksiti olarak verilmiş ve verilecek olan paranın miktarı, geçen senede görülen muhasebeden sonra kalan para ile bazı borçlulardan tahsil edilip kasaya konan paranın gerçek miktarının Ticaret Muhasebesi tarafından çıkarılması ferman buyuruldu.
5 Receb 1272 [12 Mart 1856]
1271 senesi Mart ayı [13 Mart 1855] başlanıcından Şubat ayı sonuna kadar vapurlar müdürü Ali Hilmi Efendi’nin eminliği döneminde her ay nezarete sunulan mühürlü defterler gereğince meydana gelen gelir ve giderlerin miktarı
Kiralarla Birlikte Gelirler Komisyonla Birlikte
Giderler
Kuruş Para Kuruş Para 397.529,5 205.259 14 1271 Mart ayı 456.470,5 223.447 1271 Nisan
ayı 574.941 273.536 1271 Mayıs
ayı 717.604 10 307.439,5 10 1271 Haziran
ayı 761.958,5 10 315.113,5 1271 Temmuz
ayı 791.154,5 10 338.490 1271 Ağustos
ayı 705.988,5 315.541,5 1271 Eylül ayı 551.159 292.420,5 1271
Teşrinievvel 458.602,5 257.542 9 1271
Teşrinisani 509.804 10 274.032,5 6 1271 Kânûni
evvel 493.545 10 282.219,5 10 1271
Kânûnisani 469.063,5 460.745,5 15 1271 Şubat
617
6.887.821,5 10 3.581.788,5 04 3.581.788,5 4 Giderler 3.306.033 6
Ticaret muhasebesi vasıtasıyla 1271 senesi Mart ayında [13 Mart 1855] görülen hesaptan sonra şirket parası olarak fazla kalan para ile hissedarlar ve sâireden tahsil edilen gelirlerin miktarı Kuruş Para 91.389 1271 senesi Mart ayında [13 Mart 1855] görülen
hesaptan sonra 64.250 Hissedarların zimmetlerinden tahsil edilen 3.560 Tahsildarların zimmetlerinden tahsil edilen 3.000 Balta limanı iskelesinin kapatılıp yıkılması sonucu
satılan enkazdan elde edilen gelir 2.955 10 Bazı iskelelerin demir parmaklıklarının satışından
elde edilen gelir 22.625,5 Asker naklinden dolayı Nizamiye Hazinesinden alınan
Faize verilen paradan elde edilen gelir Faiz (Kuruş)
Anapara (Kuruş)
Gün Sayısı
6.291,5 150.000 151 14 Ekim 1855-12 Mart 1856
10.347 250.000 149 16 Ekim 1855-12 Mart 1856
12.333 300.000 148 17 Ekim 1855-12 Mart 1856
12.250 300.000 147 18 Ekim 1855-12 Mart 1856
41.221,5 1.000.000 20.615 600.000 124 27 Ekim 1855-12
Mart 1856
61.836,5
61.836,5 1.600.000 249.616 10 2.400 1271 Mart ayı [13 Mart 1855] başlangıcından Şubat
ayı [12 Mart 1856] sonuna kadar ferman gereğince kağıt-kalem parası olarak aylık 200’er kuruştan verilen
247.216 10
618
Yekûn_________________________________________________________ Kuruş Para 3.553.249 16 507.31 10 Sipariş olunan iki adet vapur bedelinin birinci 3.046.218 6 taksiti olarak verilen
Kuruş Para Her birinin fiyatı Asıl bahaları 2.018.125 13.750 147,5 Birinci taksit olarak verilen 507.031 10 3.438 147,5
Bundan böyle 1.511.093 .30
verilecek olan
Geçen 1271 senesi başlangıcından Şubat ayı sonuna kadar 12 ay zarfında vapurlar müdürü Ali Hilmi Efendi’nin Eminliğinde (idaresinde), yukarıda gösterildiği şekilde Fransalı’ya kiralanması ile birlikte meydana gelen hasılattan masraflar düşüldükten sonra 3.306.033 kuruş 6 para hasılat kalmıştır. Muhasebe marifetiyle zikri
619
geçen müddet zarfında hissedarlar ve tahsildarlar zimmetleri ile bazı gelirlerden meydana gelen tahsilat ve faizden elde edilen gelirin 1272 senesi Martına değin icap eden geçmiş faizi de ilave edilip gerekli masraflar düşüldükten sonra 247.216 kuruş 10 paraya ulaşmıştır. Adı geçen sene hasılatı ile birleştirilerek Edvar’a sipariş olunan iki adet vapurun fiyatı olan paraya mahsuben birinci taksit olarak verilen 507.031 kuruş 10 para da düşüldüğünde toplam 3.046.218 kuruş 6 para şirketin gerçek varidatı olduğu görülmektedir. Yukarıda gösterildiği üzere 1.600.000 kuruşu faizde ve 1.226.574,5 kuruş 6 parası ticaret veznesinde ve 219.643,5 kuruşu mağazada kömür ve sâire ihtiyaçları için elde tutulmaktadır. Bu durumda işbu 1272 senesi Mart ayı başlangıcından itibaren kâr olarak hissedarlara ne kadarının dağıtılıp verilmesi uygun olacağı, Bakanlığınızın yüksek görüşlerine bağlı bulunmaktadır.
17 Recep 1272
620
Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir vapur
işletmeleri kaydıdır. Taktir edileceği üzere burada kaydın
bir kısmına yer verilmiştir. Bu konuda gerekli farkındalığın
oluşturulması için de örneğin bazı yerlerine uzunca (……)
şeklinde geçişlere yer verilmiştir. Yine taktir edileceği üzere
bu uzun örneğin günümüz muhasebe kaydına ise, yine
örneğin uzun olması nedeniyle yer verilmemiştir.
442. Tanzimat Sonrası-Cumhuriyete Kadar Olan
Döneme Ait Olan Muhasebe Kayıt Örneği-3
Bu dönemin son örneği ise Afyonkarahisar’a bağlı
Emirdağ ilçesinde bulunan bir çiftliğin muhasebe kayıtları
görülmektedir. Bu kayıtlar siyakat yazısı ile tutulmuştur.
621
Emirdağ Çiftlik Örneğinin Siyakat Hali:
622
623
624
625
Emirdağ Çiftlik Örneğinin Arapça Hali:
1 كك ايكيوز قرق الىت سنه سنده واقع روز قامسندن قرق يدى سنه سنده واقع روز قامسنه دكني واقع اوالن حمصوالتيله لچفتفته لر دميكله عريف چقره حصار صاحب سنجاغنده بارجني قضاسنده
د اغانك تقدمي شاهانه مريااليلرندن مريزا سعيد بك طرفندن بالوكاله مدير تعيني قلنان حاجى حممحصۀاليوم موجود اوالن حيوانات و تلفات و مصارفاتنك مقدار و كميتىن مبني عساكر .ايلديكى دفترك خالصه سيدر
2
لك مذكورده اليوم موجود اوالن حيوانات و تلفات وسائره نك مقدارىچفت رأس ركلهحات ــــــــــحيوان رؤس قصراق كبري ٤٦٦ عدد مقدم درعليه يه كالن٤ عدد ٢٦ايغري اسب ٠٢٢ سود طاىبوسنه حاصل اوالن ايكى جبق ياشنده اركك طاى ٠٧٠ رؤس ايكدش ٠١٢ ٢٥٧ بر ياشنده اركك طاى ٠١٢ بر ياشنده ديشى طاى ٠٠٨ كورپه قولون ١٨٦٧٧٦ تلفــــــــــــــــات ٠٦٢٧١٤
626
شاهانه سواريلرى اركابيجون صۀاحعساكر بو دفعه در عليه يه كوندريالن
رؤس ايكى بچق ياشنده اركك طايدن٥٠
فرار ايدن رؤس قصراق كبري ٨
مرد اوالن رؤس قصراق كبري٢٣ بر ياشنده ديشى طاى٠٢ بر بچق ياشنده اركك طاى٠٦ ايغري٠١ كورپه قولون٢٢
اصطبل عامره دن كوندريالن ايغري رؤس٢١ تلف اوالن٠٣١٨
موجود اوالن رؤس قصراق كبري٤٣٥ ايغري اسب٠١٩ ايكدش٠٠٢ ده اركك طاى، مشدى اوچ ياشنده اولديغى ايكى بچق ياشن٠٢٠ بر حبق ياشنده اركك طاى، مشدى ايكى جبق ياشنده٠٠٦ بر ياشنده ديشى طاى مشدى ايكى ياشنده٠٠٦ ايكدش٠١٢ كورپه قولون، مشدى بر بچق ياشنده١٦٤
627
3 رأس قره صغريات ــــــــــحيوان رؤس قره صغري اينكى ١١٦ ه قره صغري دوكه سىايكى ياشند ٠٢٦ بوسنه حاصل اوالن قره صغري بوزاغيسى ايكى ياشنده قره صغري طوسوىن ٠٤٦ رؤس بر ياشنده قره صغري طوسوىن ٠٢٥ ١٢٢ بر ياشنده قره صغري دوكه سى ٠٣٣ قره صغري بوغه سى ٠٠٤ قره صغري اوكوذى ٠١٢ اركك بوزاغى ٠٣٢ ديشى بوزاغى ٠١٩٣١٣ ــــــــــــاتتلفـ ٠١١٣٠٢
مرد اوالن رؤس ايكى ياشنده قره صغري دوكه سى١ بر ياشنده قره صغري طوسوىن١ بر ياشنده قره صغري دوكه سى١ اركك بوزاغى٤
زيرده بيان اولنديغى وجهله فروخىت ترتيب اولنان رؤس قره صغري اينكى١٠ كه سى ايكى ياشنده قره صغري دو٢٤ ايكى ياشنده قره صغري طوسوىن٤٦٨٠
628
ديشى بوزاغى ٤١١
قصور موجودى رؤس قره صغري اينكى١٠٦ ايكى ياشنده قره صغري دوكه سى، مشدى اوچ ياشنده٠٠١ بر ياشنده قره صغري طوسوىن، مشدى ايكى ياشنده٠٢٤ بر ياشنده قره صغري دوكه سى، بو دخى٠٣٢ قره صغري بوغه سى٠٠٤ قره صغري اوكوزى٠١٢ اركك بوزاغى٠٢٨ ديشى بوزاغى٠١٥٢٢٢
629
4 رأس جاموسات ــــــــــحيوان رؤس مانده اينكى ٤٩ ايكى ياشنده مانده دوكه سى ١١ بوسنه حاصل اوالن مالق بر ياشنده مانده دوكه سى ٠٧ رؤس ايكى ياشنده مانده طنه سى ١٧ ٢٥ مانده بوغه سى ٠٢ قوشم مانده سى ١٠ قاركك مال ٢١ ديشى مالق ١٥١٣٢ تلفـــــــــــــات ٠٠٥١٢٧
630
مرد اوالن رؤس بر ياشنده مانده دوكه سى١ ايكى ياشنده مانده طنه سى١ اركك مالق١ ديشى مالق٢٥
زيرده بيان اولنديغى وجهله فروخىت ترتيب اولنان رؤس ايكى ياشنده مانده طنه سى١٢
قصور موجودى
ؤسر مانده اينكى٤٩ ايكى ياشنده مانده دوكه سى، اوچ ياشنده١١ بر ياشنده مانده دوكه سى مشدى ايكى ياشنده٠٦ ايكى ياشنده مانده طنه سى مشدى اوچ ياشنده٠٤ مانده بوغه سى٠٢ قوشم ماندسى١٠ اركك مالق٢٠ ديشى مالق١٣
5
631
چفتلك مزبورك تيمور باش ادواتى
سود بقره جى عدد٢
كهنه بقرج عدد٢
قوبلى طاس عدد١
كبري سود قزغاىن عدد٢
صغري سود قزغاىن عدد٢
عربه عدد٥ بو دفعه مبايعه اولنان١٦
صبان تيمورى عدد٦
قايش عدد٤
دوكن عدد٣ بو دفعه مبايعه اولنان٩١٢
بالطه عدد٤ بو دخى٢
طربان عدد٤ بو دخى٢٦
بورغى عدد١
تورپى عدد١
دستره عدد١
اكه تورپى عدد١
ال كسرى عدد١
اياق كسرى عدد١
قازمه عدد١
بل قازمه عدد١
632
چفتلك مزبورك تيمور باش ختملق حبوباتيله مقدم قره حصار متسلمى سليمان اغا طرفندن مبايعه اولنان وحركله حيواناتندن ايكى اسب بدلنه النان حيواناتك مقدارى
خنطه
حصارىكيل قره قره حصار متسلمى طرفندن مبايعه اولنان٣١٠ اسب بدىل اوله رق النان٠٨٧ تيمور باش ختملق٠٢٣٤٢٠ ميكلك اجيون صرف اولنان٢٧٠١٥٠ زرع اولنان١٥٠٠٠٠
شعري كيل قره حصارى
قره حصار متسلمى طرفندن مبايعه اولنان١٩٠ اسب بدىل اوله رق النان٠٧٠ تيمور باش ختملق٠٨٠٣٤٠ حيواناته ميكلك اجيون صرف اولنان٢٦٠٠٨٠ زرع اولنان٠٨٠
قره حصار متسلمى طرفندن مبايعه اولنان
بورچق كيل قره حصارى
١٠ ميكلك اجيون صرف اولنان١٠
باالده حمرر زرع اولنان ختمدن حاصل اوالن حبوبات ايله اعشاردن حتصيل اولنان حبوباتك مقدارى
جهله فروخىت ترتيب اولنمغله شرح ويريلدىزيرده حمرر اولديغى و
خنطه كيل قره حصارى
زرع اولنان ختمدن حاصل اوالن٦٢٩ اعشاردن حتصيل اولنان٢٨١٩١٠
بو دخى شعري
كيل قره حصارى رزع اولنان ختمدن حاصل اوالن٤٢٥ اردن حتصيل اولنان اعش١٣٢
633
ميكلك اجيون توقيف اولنان٣١٠٦٠٠ ختملق اجيون توقيفى الزم كالن١٥٠٤٥٠
٥٥٧ ميكلك اجيون توقيفى الزم كالن٣٢٠٢٣٧ ختملق اجيون توقيفى الزم كالن٠٨٠١٥٧
حبساب كيل استانبوىل
كيل١ ٣٥٠
هبر كيل قره حصارى ىف
كيل استانبوىل٣
حبساب كيل استانبوىل كيل٤٧١
ىف منه
يوالف
كيل قره حصارى٦٠ الزم كالنميكلك وختملق اجيون توقيفى ٦٠٠٠
بورچاق كيل قره حصارى
١٧ بودخى١٧
٠٠
مرمجك كيل قره حصارى
٧ بو دخى٧٠
634
8 باالده حمرر حيواناتدن حاصل اوالن روغن ساده و پنري
زيرده حمرر اولديغى اوزره فروخىت ترتيب اولنمغله شرح ويريلدى
روغن ساده
قيه٧٤٣ ميكلك ايچون توقيفى الزم كالن٧٤٣٠٠٠
پنري قيه
٢٩١ بو دخى٢٩١٠٠٠
635
9 چفتلك مزبورك سنهء مرقومه حمسوبا واقع اوالن چاير وسائره حاصالتى
غروش چاير حاصالتى٠ ٥٦٠ چفته لر قريه سندن النان حاصالت٣ ٤٠٠ قيون ساميى حاصالتى٠ ٧٦٣
٤ ٣٢٧
636
10 منهـــــــــــــــــــــــــــــــــــا
ع اوالن مصارفاتيله اوقاف مهايون خزينه سنه ويريله جك بدل وسائره نك مقدارىمدير مومى اليهك واق
مدير مومى اليهك واقع اوالن مصارفاتى قيه غروش
٥٠ برنج ٠٦٢ ٤٤ عسل ١٣٣ ١٥٥ پكمز ١٥٥ ٧٣٠ طوز ٠٩٩ ٣٠٠ صوغان ٠٧٥ ٠٢٠ سارمصق ٠١٥ ايكيوز قرق الىت سنه سندهمدير مومى اليهك ١٤چوال عدد ١٤٠ واقع روز قامسندن قرق يدى سنه سنده ٢بالطه عدد ٠٤٠ واقع روز قامسنه دكني بر سنه لك حركله يه النان قطران ١٧٣ مستحق اولديغى حركله جيلره النان اكر ١٢٠ معاشى ايكدشلره معاجله ٠٤٠ ىف شهر ايكدشلرى اينيه ويريالن ٠٥٠ غروش ١ربه عدد ع ٠٧٠
٥٠٠ حرمن طاقمى ٥١٦,٥ اشهر يوالف ٠٩٠
637
١٢ استانبوله كالن ايكدشلره اوالن مصارف ٥٥٣ غروش مانده صغريلرينه ايپ ٠٤٠ ٦ ٠٠٠ اصطبل عامره دن كالن ايغريلره اوالن مصارف ٧٣٥
مقدما اوقاف مهايون٢ ٠٠٠ ٩دوگن عدد ١١٧,٥ خزينه سندن ويريالن٤ ٠٠٠
٢طربان عدد ٠٢٠ مصارف متفرقه ٣٩١
٣ ٦٣٤
يكـــــــــــــــــــون غروش٧ ٦٣٤
چفتلك مزبورك سنهء مرقومه بدىل اوله رق با اراده ء سنيه اوقاف مهايون خزينه سنه
اعطاسى الزم كالن غروش٩ ٧٥٠
مدير مومى اليهك درت ايلق معاشيله چفتلك مزبورك خدمه اجرتى رق مقدما اوقاف مهايون خزينه سندن ويريلوب بعده حاصالتىاوله
ورودنده خزينهء مزبوره يه تأديه سى اراده بيوريالن غروش مدير مومى اليهك درت ايلق معاشى٢ ٠٠٠ خدمه اجرتى٢ ٣٣٠٤ ٣٣٠
638
يكــــــــــــــــون
غروش١٤ ٠٨٠
مجعا يكــــــــــــــون
غروش٢١ ٧١٤
ــــــــــــــــــــــــــــــــميزانـــــــ
غروش بر وجه باال مصارفات و سائره٢١ ٧١٤ بر وجه باال حاصالت٠٤ ٣٢٧ باقى مصارفات وسائره١٧ ٣٨٧
بر وجه باال مدير مومى اليهك قصور معاش و مصارفاتى
غروش٧ ٦٣٤ حاصالت چفتلك مزبور بر وجه باال٤ ٣٢٧٣ ٣٠٧
يغى اوزره بر مقتضاى ارادهء سنيه چفتلك مزبورك سنهء مرقومه باالده حمرر اولد] وجه[بر بدىل و مقدم اوقاف مهايون خزينه سندن ويرملش معاش وخدمه اجرتى اوله رق مقاطعات
خزينه سندن خزينهء مرقومه يه اعطاسى الزم كالن غروش
*١٤ ٠٨٠
639
انات و ذخائرك فروختيله امثاننك ورودينه منوط مبلغ مزبورك اوقاف مهايون خزينه سنه تأديه سى زيرده حمرر حيو* اوملغله شرح ويرلدى
640
11 لك مزبورك سنهء مرقومه حمسوبا واقع اوالن حاصالتى مدير مومى اليهك معاش و مصارف سائر سيله اوقاف مهايون خزينه سنه چفتباالده باملوازنه كوسترلديكى وجهله
لك چفترق اون يدى بيك بو قدر غروش اجغى كورمنش ايسه ده باالده حمرر حيوانات و ذخائردن زيرده كوسترلديكى مقدارينك اعطاسى اراده بيوريالن مبالغدن ديون اوله ده جكىن ق كورينان مبلغ مزبورى استيفا ايلدكدنصكره فضله سى دخى ظهور ايچمزبوره عدم لزومنه مبىن اولطرفك راجيى اوزره فروخىت اراده بيوريلور ايسه وجه حمرر اوزره ا
لده مار الذكر فروخت اوله جق حيوانات و ذخائر مرقومه نك مقداريله حااوملقله مدير مومى اليهك افاده سى وجهله تنظيمى اراده بيورلدغى ايتمش مدير مو مى اليه افاده . تقريبا اجياب ايدن امثانك كميت و كيفيىت اوزرهاولطرفك راجيى
اريله اولطرفك راجيى اوزرهفروخت قلنه جق اجناس حيواناتك مقد
تقريبا اجياب ايدن امثاننك كميىت ايكى ياشنده قره صغري طوسوىن، مشدى اوچ ياشنده اولديغى
رؤس٤٦
چفت هبر چفت ىف غروش٢٣
٤٥٠ غروش١٠ ٣٥٠
ايكى ياشنده قره صغري دوكه سى، بو دخى رؤس٢٤
چفت هبر چفت ىف غروش١٢
٤٠٠ غروش٤ ٨٠٠
ايكى ياشنده مانده طنه سى، بو دخى رؤس١٢
چفت هبر چفت ىف غروش٦
٧٠٠ غروش٤ ٢٠٠
ـــــــونيكــــ٢٠ ١٥٠
فروخت اولنه جق اجناس ذخائرك مقداريله اولطرفك راجيى اوزره
تقريبا اجياب ايدن امثاننك كميىت
641
خنطه
كيل قره حصارى٤٥٠
هبر كيل ىف غروش
١٠ غروش٤ ٥٠٠
شعري كيل قره حصارى
١٥٧ هبر كيل
ىف غروش ٥,٥
غروش٨٦٣,٥
روغن ساده قيه
٥٠٠ هبر قيه
ىف غروش ٤
غروش٢ ٠٠٠
يكـــــــــــون٧ ٣٦٣
مجعايكـــــــــــــــــــون٢٧ ٥١٣
امثاىن بو مقداره بالغ اوملش ايسه ده حملنده حني فروختنده تزايد وتناقصى جائز اولديغىن مدير مومى اله افاده بر وجه باال حيوانات و ذخائر مرقومه اولطرفك راجيى وجهله باحلساب اجياب ايدن ايتمكله شرح ويريلدى
ميــــــــــــــــــــــــــــــزان
غروش بر وجه باال فروخت اولنه جق حيوانات وسائرنك تقريبا اجياب ايدن امثاىن٢٧ ٥١٣ حمرر اولديغى اوزره قصور معاش ومصارفات وسائر باالده١٧ ٣٨٧ فضله كورينان١٠ ١٢٦
642
Emirdağ Çiftlik Örneğinin Transkripsiyon Hali:
1- Karahisar-ı Sâhip sancağında Barçın(Emirdağ) kazasında Çifteler demekle arîf çiftliğin 246 senesinde vâkı’rûz-ı kasımından 47 senesinde vâkı’rûz-ıkasımına değin vâkı’ olan mâhsûlatı ile elyevm mevcûd olan hayvanât ve telefat ve masârıfatının miktar ve kemiyetini mübeyyin asâkir-i hâssa-ı şâhane miralaylarından Mirzâ Said Bey tarafından bi’l-vekâle müdir ta’yîn kılınan Hacı Mehmed Ağa’nın takdim eylediği defterin hulâsasıdır.
2- ÇİFTLİK-İ MEZKÛRDA EL-YEVM MEVCÛD OLAN HAYVANAT VE
TELEFÂT VE SAİRENİN MİKTARI a- Re’s____________________ b- Bu sene hâsıl olan südtay Hayvanât-ı hergele Re’s Re’s 466 Kısrak-ı kebir 257 22 Aygır esb 70 İki buçuk yaşında erkek tay 12 İğdiş 12 Bir yaşında erkek tay 8 Bir yaşında dişi tay 186 Körpe kalan 776 62 Telefât 714 c- İstabl-ı Amme’den gönderilen aygır Re’s 21 3 Telef olan 13 Asâkir-i şahane süvarileri irkâbı için bu def’a Deraliyye’ye gönderilen___ Re’s 50 İki buçuk yaşında erkek tay Firar eden____________________________________________________________ Re’s 8 Mürd olan____________________________________________________________ Re’s 23 Kısrak-ı kebîr 2 Bir yaşında dişi tay 6 Bir buçuk yaşında erkek tay 1 Aygır
643
22 Körpe kalan 54 d- Mevcûd olan Re’s 435 19 Aygır esb 2 İğdiş 20 İkibuçuk yaşında erkek tay, şimdi üç yaşında olduğu 6 Birbuçuk yaşında erkek tay, şimdi ikibuçuk yaşında 6 Bir yaşında dişi tay, şimdi iki yaşında 12 İğdiş 164 Körpe kalan, şimdi birbuçuk yaşında 664 3- Re’s_______________________________________________________________ a- Hayvanat-ı karasığır b- Bu sene hasıl olan karasığır Re’s buzağısı 116 Karasığır ineği Re’s 26 İki yaşında karasığır düğesi 122 46 İki yaşında karasığır tosun 25 Bir yaşında karasığır tosun 33 Bir yaşında karasığır düğesi 4 Karasığır boğası 12 Karasığır öküzü 32 Erkek buzağı 19 Dişi buzağı 313 11 Telefât 302 c- Mürd olan d- Zînde beyan olunduğu Re’s vechile füruht, tertîb olunan 1 Bir yaşında karasığır düğesi Re’s 1 Bir yaşında karasığır tosun 10 Karasığır ineği 1 Bir yaşında karasığır düğesi 24 İki yaşında karasığır 4 Erkek buzağı düğesi 4 Dişi buzağı 46 İki yaşında karasığır 11 80 tosunu e- Kusûr mevcudu Re’s 106 Kara sığır 1 İki yaşında karasığır düğesi, şimdi üç yaşında
644
24 Bir yaşında karasığır tosunu, şimdi iki yaşında 32 Bir yaşında karasığır düğesi, budah 4 Karasığır boğası 12 Karasığır öküzü 28 Erkek buzağı 15 Dişi buzağı 222 4- Re’s______________________________________________________________ Hayvanât-ı câmuş a- Re’s b- Bu sene hasıl olan mâlak 49 Manda ineği Re’s 11 İki yaşında manda düğesi 25 7 Bir yaşında manda düğesi 17 İki yaşında manda danası 2 Manda boğası 10 Koşum mandis 21 Erkek malak 15 Dişi malak 132 5 Telefât 127 c- Mürd olan d- Zîrde beyan olunduğu Re’s vechile füruhtı tertib olunan 1 Bir yaşında manda düğesi Re’s 2 İki yaşında manda düğesi 12 İki yaşında manda 1 Erkek malak danası 2 Dişi malak 6 e- Kusûr-ı mevcûd Re’s 49 Manda ineği 11 İki yaşında manda düğesi, şimdi üç yaşında olduğu 6 Bir yaşında manda düğesi, şimdi iki yaşında olduğu 4 İki yaşında manda danası, şimdi üç yaşında olduğu 2 Manda boğası 10 Koşum mandası 20 Erkek malak 13 Dişi malak 115
645
5- ÇİFTLİK-İ MEZBÛRUN DEMİRBAŞ EDEVATI Süd bakracı Köhne bakraç Kuplı tas Kebir süd kazgânı Aded Aded Aded Aded 2 2 1 3 Sagîr süd kazganı Kantar Araba Saban demiri Aded Aded Aded Aded 1 5 6 1 Bu defa mubâ-ya’a olunan 6 Kayış Düven Balta Tırpan Burgı Aded Aded Aded Aded Aded 4 3 4 4 1 9 Bu defa 2 Bu dâhı 2 Bu dâhı 12 mubâ-ya’a 6 6 olunan Törpü Destere Eğe törpü El keseri Ayak keseri Aded Aded Aded Aded Aded 1 1 1 1 1 Kazma Bel kazma Aded Aded 1 1 6- ÇİFTLİK-İ MEZBÛRUN DEMİRBAŞ TOHUMLUK HAYVANATI İLE
MUKADDEM KARAHİSAR MÜTESELLİMİ SÜLEYMAN AĞA TARAFINDAN MÜBAYA’A OLUNAN VE HERGELE HAYVANATINDAN İKİ ESB BEDELİNE ALINAN HAYVANATIN MİKDARI
a- Hınta b- Şa’îr Karahisâri Karahisâri Keyl Keyl 310 Karahisar mütesellimi 190 Karahisar mütesellimi tarafından mübaya’a olunan tarafından mübaya’a olunan 87 Esb bedeli olarak alınan 70 Esb bedeli olarak alınan 23 Demirbaş tohumluk 80 Demirbaş tohumluk 420 340 270 Yemeklik için alınan 260 Hayvanâta yemeklik için
sarf 150 80 150 Zer olunan 80 Zer olunan 000 00
646
c- Karahisar mütesellimi tarafından mübaya’a olunan Burcak Karahisâri Keyl 10 10 Yemeklik için sarf olunan 00 7- BÂLADA MUHARRER ZER’ OLUNAN TOHUMDAN HASIL OLAN
HUBUBÂT İLE ÂŞARDAN TAHSİL OLUNANHUBÛBATIN MİKDARI a- Hınta b- Sa’îr Zînde muharrer olduğu vechile Karahîsari Karahisâri furuhtı tertîb olunmağla şerh verildi Keyl Keyl 629 Zer’olunan tohumdan hasıl 425 Zer’olunan tohumdan hasıl olan olan 281 Âşardan tahsil olunan 132 Âşardan tahsil olunan 910 557 310 Yemeklik için tevkif edilen 320 Yemeklik için tevkif olan 600 237 150 Tohumluk için tevkif edilen 80 Tohumluk için tevkif edilen 450 157 Be-hesâb-ı Be-hesâb-ı keyl-i İstanbulî keyl-i İstanbulî 1.350 471 c- Yulaf d- Burçak e- Mercümek Karahisâri keyl Karahisâri keyl Karahisâri keyl 60 17 7 60 Yemeklik ve 17 Bu dahi 7 Bu dahi 00 tohumluk için 00 0 tevkifi lazım olan
647
8- BALADA MUHARRE HAYVANATDAN HASIL OLAN REVGAN-I SADE VE PEYNİR
Revgan-ı sade Peynir Zirde muharrer olduğu üzere füruhtu tertib olunmağla şerh verildi Kıyye Kıyye 743 291 243 Yemeklik için tevkif olunan 291 500 000 9- ÇİFTLİK-İ MEZBÛRUN SENE-İ MERKÛME MAHSÛBEN VÂKI’ OLAN
ÇAYIR VE SÂİRE HASILATI Gurûş 560 Çayır hasılatı 3.400 Çifteler karyesinden alınan hâsılat 367 Koyun sayımı hâsılatı 4.327 MİNHÂ_______________________________________________________________ 10- MÜDİR-İ MÛMÂ-İLEYHİN VÂKI’ OLAN MÂSARIFATI İLE EVKÂF-I
HUMÂYUN HAZİNESİNE VERİLECEK BEDEL VE SÂİRENİN MİKDÂRI
a- Müdir-i mûma-ileyhin b- Müdir-i mûmâ-ileyhin 246 masârıfat senesinde vâkı’rûz-ı Kasımından 47 senesinde vâkı’rûz-ı Kasımına değin bir senelik müstehık olduğu maâşı. Guruş Kıyye Fî şehr 62 Pirinç 50 Gurûş 132 Asel 44 500 155 Pekmez 155 Es hür 99 Tuz 730 12 75 Soğan 300 Gurûş 15 Sarımsak 30 6.000 140 Çuval (aded) 14 2.000 Mukaddema Evkaf-ı 40 Balta (aded) 2 4.000 Hümâyun Hazinesinden 173 Hergeleye 173 alınan katran 120 Hergelecilere alınan eyer 40 İğdişlere muâlece Araba, 1 aded 516,5 Harman takımı
648
90 Yulaf 553 İstanbul’a gelen İğdişlere olan masârıfat 40 Manda sığırlarına ip 735 İstabl-ı Âmireden gelen aygırlara olan masârıfat 117,5 Düven, 9 aded 20 Tırpan, 2 aded 391 masarıfat-ı müteferrika 3.634
YEKÛN______________________________________ Gurûş 7.634 c- Çiftlik mezbûrun sene-i d- Müdir-i mûmâ-ileyhin dört aylık merkûme bedeli olarak bâ- ma’aşı ile çiftlik-i mezbûrun hademe irade-i seniyye Evkâf-ı ücreti olarak mukaddemâ Evkâf-ı Hümâyun hazinesine i’tası Hümâyun hazinesinden verilip ba’ lâzım gelen dehû hâsılatı murûdunda hazine-i mezbûreye te’diyes-i irade buyurulan Gurûş Gurûş 9.750 2.000 Müdir-i mûmâ-ileyhin dört aylık ma’âşı 2.330 Hademe ücreti 4.330
YEKÛN________________________________________ Gurûş 14.080
CEM’AN YEKÛN Gurûş 21.714
11- MİZÂN____________________________________________________________ Gurûş 21.714 Ber-vech-i bâlâ masârıfat ve sâire 4.327 Ber-vech-i bâlâ hâsılat 17.387 Bâki masârıfat ve sâire
649
a- Ber-vech-i bâlâ müdir-i mûmâ- b- Ber-vech-i bâlâda muharrer ileyhin kusûr-ı maâş ve masârıfatı olduğu üzere ber-muktezâ-yı irade-i seniyye-i çiftlik-i mezbûrun sene-i mezbûre bedeli ve mukaddem Evkâf-ı Hümayûn Hazinesinden verilmiş maâş ve hademe ücreti olarak mukâtaât hazinesinden hazine-i merkûmeye i’tası lâzım gelen Gurûş Gurûş 7.634 14.080* 4.327 Hâsılat-ı çiftlik-i mezbûr 3.307 ber-vech-i-bâlâ * Meblağ-ı mezbûrun Evkâf-ı Hümâyun Hazinesine te’diyesi zîrde
muharrer hayvânat ve zehâirin furuhtı ile esmânının murûdına muntazır olmak ile şerh verildi.
12- BÂLÂDA Bİ’L-MÜVÂZENE GÖSTERİLDİĞİ VECHİLE ÇİFTLİK-İ
MEZBÛRUN SENE-İ MERKÛMÂ MAHSUBEN VÂKI’ OLAN HÂSILATI MÜDİR-İ MÛMÂ-İLEYHİN MA’AŞ VE MASÂRIF’I SÂİRESİ İLE EVKÂF-I HÜMÂYUN HAZİNESİNE İ’TÂSI İRÂDE BUYURULAN MEBÂLİĞDEN DUYÛN OLARAK 17.000 BU KADAR GURUŞ AÇIĞI GÖRÜNMÜŞ İSE DE BÂLÂDA MUHARRER HAYVANÂT VE ZEHÂİRDEN ZÎRDE GÖSTERİLDİĞİ MİKDARININ ÇİFTLİK-İ MEZBÛR’A ADEM-İ LÜZUMUNA MEBNİ OL TARAFIN RÂYİCİ ÜZERE FÜRUHTU İRÂDE BUYURULUR İSE VECH-İ MUHARRER ÜZERE AÇIK GÖRÜNEN MEBLAĞ-I MEZBÛRU İSTİFA EYLEDİKTEN SONRA FAZLASI DAHİ ZUHÛR EDECEĞİNİ MÜDİR-İ MÛMÂ-İLEYH İFADE ETMİŞ OLMAKLA MÜDİR-İ MÛMÂ-İLEYHİN İFADESİ VECHİLE TANZİMİ İRÂDE BUYURULDUĞU HALDE MARRU’Z-ZİKR FÜRUHT OLUNACAK HAYVÂNAT VE ZEHÂİR-İ MERK^MENİN MİKDARI İLE OL TARAFIN RÂYİCİ ÜZERE TAKRİBEN ÎCAB EDEN ESMANININ KEMMİYET VE KEYFİYETİ
a- Füruht kılınacak ecnâs-ı hayvanâtın mikdarı ile ol tarafın râyici
üzere takriben îcb eden esmânının kemmiyeti İki yaşında karasığır İki yaşında karasığır İki yaşında tosunu, şimdi üç düğesi manda danası yaşında olduğu Gurûş Gurûş Gurûş 46 24 12
650
Çift Be-her çift Çift Be-her çift Çift Be-her çift 23 Fî Gurûş 12 Fî Gurûş 6 Fî Gurûş 450 400 700 Gümüş Gümüş Gümüş 10.350 4.800 4.200 Karasığır ineği Baş Be-heri 10 Fî Guruş 80 Guruş 800
YEKÛN_________________________________________ 20.150 b- Füruht alınacak ecnâs-ı zehâirin mikdarı ile ol tarafın râyici üzere
takriben îcab eden esmasınının kemmiyeti Hınta Şa’îr Revgan-ı sâde Karahisârı keyl Karahisârı keyl Kıyye 450 157 500 Be-her keyl Be-her keyl Be-her kıyye Fî gurûş Fî gurûş Fî gurûş 10 5,5 4 Gurûş Gurûş Gurûş 4.500 863,5 2.000
YEKÛN_______________________________________ 7.363
CEM’AN YEKÛN_________________________________ 27.513*
13- MİZAN__________________________________________________ Gurûş 27.513 Ber-vech-i bâlâ füruht olunacak hayvanât ve sâirenin takriben îcab eden esmânı 17.387 Bâlâda muharrer olduğu üzere kusûr-ı maâş ve Masârıfât-ı sâire 10.126 Fazla görünen
651
* Ber-vech-i bâlâ hayvanât ve zehâir-i merkûme ol tarafın râyici
vechile bi’l-hesab îcab eden esmânı bir mikdara bâliğ olmuş ise de mahallinde hîn-i füruhtunda tezâyüd ve tenakusu câiz olduğunu müdîr-i mûmâ-ileyh ifâde etmekle şerh verildi.
652
Emirdağ Çiftlik Örneğinin Türkçe Hali: 1- Karahisâr-ı Sâhip [Afyon] sancağında Barçın [=Emirdağ] kazâsında Çifteler
diye bilinen çiftliğin 1246 senesinin 6 Kasımından 1247 senesinin 6 Kasımına kadar geçen zaman içinde üretilmiş olan toprak mahsûllerinin , elde mevcut bulunan hayvanların , telef olan hayvanlarn ve bu dönem zarfında çiftlik için yapılmış olan masrafların mikdârını belirten defterin hulâsasıdır. Hâssa Askeerleri miralaylarından Mirza Sait Bey tarafından vekâleten müdür ta’yîn edilmiş olan Hacı Mehmed Ağa tarrafından hazırlanmıştır.
2- Adıgeçen çiftlikde hâlen mevcût olan hayvanlar ile telef olanların ve
sâirenin mikdârı : a- Hergeleler b- Bu sene hâsıl olan süt tay Baş Baş 257 466 Büyük kısrak 22 Aygır at , aded :26, 4 aded daha önce İstanbul'a ye giden 70 İki buçuk yaşında erkek tay 12 İğdiş 12 Bir yaşında erkek tay 8 Bir yaşında dişi tay 186 Körpe kolon 776 62 Telef olanlar 714 c-Süvari askerlerin binmesi için İstanbul'a gönderilen d-Firâr eden Baş Baş 50 İki buçuk yaşında erkek taydan 8 Büyük kısrak e-Ölenler f- İstanbul'daki saray ahırlarından gönderilen
aygır Baş Baş 21 23 Büyük kısrak 3 Telef olan 2 Bir yaşında dişi tay 18 6 Bir buçuk yaşında erkek tay 1 Aygır 22 Körpe kolon 54
653
g- Hâlen mevcut olan Baş 435 Büyük kısrak 19 Aygır at 2 İğdiş 20 İki buçuk yaşında erkek tay, şimdi üçyaşında 6 Bir buçuk yaşında erkek tay, şimdi iki buçuk yaşında 6 Bir yaşında dişi tay, şimdi iki yaşında 12 İğdiş 164 Körpe kolon, şimdi bir buçuk yaşında 664 3- Karasığır hayvanlar ________________________________________________ a-Baş b- Bu sene hasıl olan karasığır 116 Karasığır ineği buzağısı 26 İki yaşında karasığır Baş düğesi 122 46 İki yaşında karasığır tosunu 25 Bir yaşında karasığır tosunu 33 Bir yaşında karasığır düğesi 4 Karasığır boğası 12 Karasığır öküzü 32 Erkek buzağı 19 Dişi buzağı 313 11 Telefât 302 c- Ölenler d- Aşağıda açıklandığı Baş şekilde satış için hazırlanan 1 Bir yaşında karasığır düğesi Baş 1 Bir yaşında karasığır tosun 10 Karasığır ineği 1 Bir yaşında karasığır düğesi 24 İkiyaşında karasığır 4 Erkek buzağı düğesi 4 Dişi buzağı 46 İki yaşında karasığır
tosunu 11 80 e- Geriye kalanlar Baş 106 Kara sığır 1 İki yaşında karasığır düğesi, şimdi üç yaşında 24 Bir yaşında karasığır tosunu, şimdi iki yaşında 32 Bir yaşında karasığır düğesi, bu dahi 4 Karasığır boğası 12 Karasığır öküzü 28 Erkek buzağı
654
15 Dişi buzağı 222 4-Manda hayvanları ______________________________________________________ a-Baş b- Bu sene hāsıl olan malak 49 Manda ineği Baş 11 İki yaşında manda düğesi 25 7 Bir yaşında manda düğesi 17 İki yaşında manda danası 2 Manda boğası 10 Koşum mandası 21 Erkek malak 15 Dişi malak 132 5 Telefât 127 c- Ölenler d-Aşağıda açıklandığı üzere Baş satılmak üzere hazırlanan 1 Bir yaşında manda düğesi Baş 1 İki yaşında manda düğesi 12 İki yaşında manda 1 Erkek malak danası 2 Dişi malak 5 e- Geriye kalanların mevcûdu Baş 49 Manda ineği 11 İki yaşında manda düğesi, üç yaşında 6 Bir yaşında manda düğesi, şimdi iki yaşında 4 İki yaşında manda danası, şimdi üç yaşında 2 Manda boğası 10 Koşum mandası 20 Erkek malak 13 Dişi malak 115 5- Adıgeçen ciftliğin demirbaş araçları Süd bakracı Eski bakraç Kuplı tas Büyük süd kazganı Aded Aded Aded Aded 2 2 1 3 Kücük süd kazganı Kantar Araba Saban demiri Aded Aded Aded Aded 2 1 5 6 1 Bu defa mubâ-ya’a olunan 6
655
Kayış Düven
Balta Tırpan Burgu
Aded Aded Aded Aded Aded 4 3 4 4 1 9 Bu defa 2 Bu dâhı 2 Bu dâhı satın alınan 6 6 12 Törpü Destere Eğe törpü El keseri Ayak keseri Aded Aded Aded Aded Aded 1 1 1 1 1 Kazma Bel kazma Aded Aded 1 1 6- Adıgeçen Çiftligin demirbaş tohumluk hubûbatiyle daha önce Karahisar mütesellimi Süleyman Ağa tarafından hergele hayvanlarından iki at bedeli karşılığında alınan hubûbatın mikdârı a- Buğday b- Arpa Karahisar kilesi Karahisar kilesi 310 Karahisar mütesellimi 190 Karahisar tarafından satın alınan mütesellimi tarafından satın alınan 87 At bedeli olarak alınan 70 At bedeli olarak alınan 23 Demirbaş tohumluk 80 Demirbaş tohumluk 420 340 270 Yemeklik için alınan 260 Hayvanlara yemeklik için 150 harcanan 150 Ekilen 80 000 80 Ekilen 00 c- Karahisar mütesellimi tarafındansatın alınan burçak Karahisar kilesi 10 10 Yemeklik için harcanan 00
656
7- Yukarıda yazılan tohumdan üreyen tahıl ile âşardan elde edilen hubûbatın
mikdarı Aşağıda yazıldığı şekilde satış için Aşağıda yazıldığı şekilde satış hazırlandığından şerh verildi için hazırlandığından şerh
verildi
a-Buğday b-Arpa Karahisar kilesi Karahisar kilesi 629 Ekilen tohumdan hasıl olan 425 Ekilen tohumdan hasıl olan 281 Âşardan tahsil olunan 132 Âşardan elde edilen 910 557 310 Yemeklik için tutulan 320 Yemeklik için tutulan 600 237 150 Tohumluk için tutulan 80 Tohumluk için tutulan 450 157 İstanbul kilesi Bir Karahisar kilesi hesâbı ile 3 İstanbulkilesiFî minhü 1.350 471
c-Yulaf d- Burçak e-Mercümek Karahisar kilesi Karahisar kilesi Karahisar kilesi 60 17 7 60 Yemeklik ve tohumluk 17 Yemeklik ve tohumluk 7 Yemeklik ve 00 için tutulması 00 için tutulması 00 tohumluk
gereken gereken için tutulması gereken
657
8- Yukarıda yazılı olan hayvanlardan elde edilen sade yağ ve peynir Aşağıda yazılı olduğu üzere satış icin hazırlandığından şerh verildi a-Sâde yağ b-Peynir Kıyye Kıyye 743 291 243 Yemeklik için tutulması gereken 291 Yemeklik için tutulması 500 000 gereken [s.3] 9- Çiftliğin geçen seneye mahsûben meydana gelen çayır ve sâire hâsılatı Gurûş 560 Çayır hâsılatı 3.400 Çifteler köyünden alınan hâsılat 367 Koyun sayımı hâsılatı 4.327 Bundan__________________________________________________________________ 10- Adı geçen müdürün yaptığı masraflar ile Evkaf Hazînesine verilecek bedel
ve sâiresinin mikdârı a- Adı geçen müdürün b- Adı geçen müdürün 1246 yaptığı masraflar senesi Kasımından 1247 senesi Kasımına kasımına kadar bir senelik hak etmiş olduğu maâşı. Guruş Kıyye Ayda 62 Pirinç 50 Gurûş 132 Asel 44 500 155 Pekmez 155 12 99 Tuz 730 Ayda 75 Soğan 300 Gurûş 15 Sarımsak 30 6.000 140 Çuval , aded 14 2.000 Daha önce Evkaf Hazinesinden 40 Balta , aded 2 verilen 173 Hergeleye 173 4.000 alınan katran 120 Hergelecilere alınan eyer 40 İğdişlere muâlece 50 Araba, 1 aded 516,5 Harman takımı 90 Yulaf 553 İstanbul'a gelen iğdişlere yapılan masraflar 40 Manda sığırlarına ip 735 Saray ahırlarına gelen aygırlara yapılan masraflar
658
117,5 Düven, 9 aded 20 Tırpan, 2 aded 391 Müteferrik masraflar 3.634
c-YEKÛN______________________________________ Gurûş 7.634 d- Adıgeçen çiftliğin geçen e-Adıgeçen müdürün dört aylık senenin gelirinden çıkan maâşı ile çiftliğin hademe ferman gereğince Evkaf-ı ücreti olarak daha önce Evkâf-ı Hazînesine verilmesi Hazînesinden verilip sonra gereken hâsılatı geldiğinde bu hazineye ödenmesi emir buyurulan Gurûş Gurûş 9.750 2.000 Adıgeçen müdürün dört aylık maâşı 2.330 Hademe ücreti 4.330
f-YEKÛN________________________________________ Gurûş 14.080
g-CEM‘AN YEKÛN Gurûş 21.714
11- MİZÂN____________________________________________________________ Gurûş 21.714 Yukarıda gösterildiği şekilde yapılan masraflar 4.327 Yukarıda gösterildiği şekilde elde edilen gelir 17.387 Kalan masraflar ve sâire a- Yukarıda gösterildiği şekilde b- Yukarıda yazılı olduğu üzere adıgeçen müdürün geriye kalan çıkan ferman gereğince çiftliğin kalan maâşı ve sâir harcamalar geçen seneye ait gelirinin bedeli ile daha önce Evkaf
Hazînesinden verilmiş olan maâş ve hademe ücretlerinin Mukataât Hazînesinden adıgeçen hazîneye verilmesi gereken
Gurûş Gurûş 7.634 14.080*
659
4.327 Yukarıda gösterildiği şekilde çiftliğin geliri 3.307 * Adıgeçen meblağın Evkâf Hazînesine ödenmesi aşağıda yazıldığı gibi
satılacak hayvan ve toprak mahsûllerinin bedellerinin gelmesi beklendiğinden şerh verildi.
12- Yukarıda muvâzene edilerek [gelir-gider denkleştirmesi yapılarak ]
gösterildiği şekilde çiftliğin zikri geçen seneye mahsûben meydana gelen hâsılâtı adıgeçen müdürün maâş ve diğer masrafları ile Evkaf Hazînesine verilmesi emir buyurulan paradan aşağı olarak onyedi bin bu kadar guruş açığı görülmektedir. Ancak yukarıda yazılı hayvanlar ile hubûbatdan aşağıda gösterildiği mikdârının çiftliğe lüzûmu olmadığından dolayı o tarafın râyici üzere satılması emir buyurulur ise açık görünen hesap kapatıldıktan sonra fazlası dahı zuhûr edeceğini adıgeçen müdür ifâde etmiştir. Onun bu ifâdesi doğrultusunda işlem yapılması emir buyurulması halinde satılacak hayvanlar ile hubûbatın mikdârı ile o tarafın râyici üzere yaklaşık olarak îcab eden değerlerinin durumu
a- Satılacak hayvanların cinsleri ile hayvanların mikdarı ve o tarafın râyici üzere yaklaşık olarak îcab eden değerleri
İki yaşında karasığır İki yaşında karasığır İki yaşında manda tosunu, şimdi üç düğesi, şimde üç danası,şimdi üç yaşında olduğu yaşında olduğu yaşında olduğu Baş Baş Baş 46 24 12 Çift Be-her çift Çift Be-her çift Çift Be-her çift 23 Fî Gurûş 12 Fî Gurûş 6 Fî Gurûş 450 400 700 Gurûş Gurûş Gurûş 10.350 4.800 4.200 Karasığır ineği Baş Be-heri 10 Fî Guruş 80 Guruş 800
YEKÛN_________________________________________ 20.150 b- Satılacak hubûbatın cinsleri ve mikdârı ile o tarafın râyici üzere yaklaşık olarak gereken değerleri Hınta Şa‘îr Sâde yağ Karahisar keyli Karahisar keyli Okka 450 157 500
660
Be-her keyl Be-her keyl Be-her okka Fî gurûş Fî gurûş Fî gurûş 10 5,5 4 Gurûş Gurûş Gurûş 4.500 863,5 2.000
YEKÛN__________________________ 7.363 Yukarıda yazıldığı üzere hayvanlar ile hubûbatın o tarafın râyici üzere
hesap edilerek gereken değerleri bu mikdara ulaşmış ise de mahallindesatış sırasında artma ve eksilmenin olabileceğiri adıgeçen müdür tarafından ifâde edilmekle şerh verildi.
CEM‘AN YEKÛN_________________________________ 27.513*
13-MİZAN__________________________________________ Gurûş 27.513 Yukarıda yazıldığı üzere satılacak hayvanlar ile hubûbatın ve sâirenin yaklaşık olarak gereken değeri 17.387 Yukarıda yazılı olduğu üzere geriye kalan maâş ve diğer masraflar 10.126 Fazla görünen
661
Yukarıda yer alan örnek çok uzun bir Afyonkarahisar
ili Emirdağ ilçesinde mukim bulunan bir çiftliğe ait kayıttır.
Taktir edileceği üzere bu uzun örneğin günümüz muhasebe
kaydına ise, yine örneğin uzun olması nedeniyle yer
verilmemiştir.
662
KAYNAKÇA
A. D. Noviçev (Çev: Nabi Dinçer), Osmanlı İmparatorluğu’nun Yarı-Sömürgeleşmesi, Ankara: Onur Yayınları,1979.
Abdullah Martal, Değişim Sürecimde İzmir’de Sanayileşme, 19. Yüzyıl, İzmir: 1998.
Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih Muhasebeleri, Ankara: 1985.
Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, İstanbul: Cilt:8, 1994.
Ahmet Akgündüz ve Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı, 1999.
Ahmet Tabakoğlu, Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Dergah Yayınları, 1985.
Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul: 1994.
Ahmet Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İkinci Baskı, İstanbul: 1970.
Alan Palmer, Son Üç Yüz Yıl Osmanlı İmparatorluğu, Çev: Belkıs Çorakçı Dişbudak, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2000.
Azmi Fertekligil, Türkiye Borsası’nın Yüzyıllık Hayatı, İstanbul: İMKB Yayını, 1993.
Bedri Gürsoy, Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi, Bütçeler ve Hazine Hesapları, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayını,1989.
Cengiz Orhonlu, “Hazine”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 17, 1998.
Cevdet Paşa, Tezakir-i Cevdet, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını,1991.
Charles Morawitz, Türkiye Maliyesi (Derleyen: Maliye Tetkik Kurulu), Ankara: Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayınları, 1978.
Charles Morawitz, Türkiye Maliyesi, (Derleyen: Maliye Tetkik Kurulu). Ankara: Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayını, 1979.
Coşkun Çakır, Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Küre Yayınları, Ekim 2001, s. 18.
Coşkun Çakır, Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul: Küre Yayınları, 2001.
663
Çoşkun Çakır, Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Mali Boyutları, Osmanlı, C.III, Ankara: İkitsat, 1999.
D’Ohsson, Tableau Général de L’Empire d’Ottoman, Livres: 5, Chapitre: II, Paris: 1787.
Daniel Goffman, İzmir ve Levanten Dünya (1550-1650), Çev.: Ayşen Anadol ve Neyyir Kalaycıoğlu, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995.
Düstur, I.Tertip, C.I, İstanbul: 1298.
Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör): Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, C.I ve II. İstanbul: 1996 ve 1998.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, İstanbul: Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi Serisi No: 1, Yıldız Matbaacılık, 1994.
Ekmeleddin İhsanoğlu (Editör), Osmanlı Devleti Tarihi, İstanbul: Cilt 1, 1999.
Engin Deniz Akarlı, 1872-1916 Yılı Bütçeleri Işığında Osmanlı Maliyesinin Sıkıntıları, Özel Sayı: Cavit Orhan Tütengil’in Anısına Armağan, İstanbul: İ.Ü, İFM, 1982.
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını, 1983.
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını, 1976.
Erdoğan Öner, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali İdare, Basılmamış Doktora Tezi, 1997.
Erol Zeytinoğlu; İktisat Tarihi, İstanbul: Süryay Sürekli Yayınlar, 1993.
Faruk Tabak, Bereketli Hilalin Batısında Tarımsal Dalgalanmalar ve Emeğin Kontrolü, Osmanlı Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.
Feridun Emecen, “Kuruluştan Küçük Kaynarcaya Osmanlı Siyasi Tarihi”, Osmanlı Devleti Tarihi, Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul: Cilt 1, 1999.
Feridun Emecen, “İstanbul (İstanbul’un Fethi)”, İA, İstanbul: Türkiye diyanet Vakfı Yayınları (TDVY), Cilt 23, 2001.
Hakkı Dursun Yıldız, 150. Yılda Tanzimat, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını, 1992.
664
Halil İnalcık ve Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Çev: Halil Berktay, 2. Baskı, Cambridge University Pres, Eren Yayıncılık, 2000.
Halil İnalcık, “Bursa”, İA, İstanbul: Türk Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 6, 1992.
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren Yayınları, 1996.
Halil İnalcık, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Vaziyeti Üzerinde Bir Tetkik Münasebetiyle”, Belleten, Cilt XV, Ankara: 1951.
Halil İnalcık, “Cizye (Osmanlılarda)”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları (TDVY), Cilt 8, 1993.
Halil İnalcık, “XV. Asır Türkiye İktisadi ve İçtimai Tarihi Kaynakları”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, No. 15/1-4, 1953-1954.
Halil Sahillioğlu, "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-1750)", Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Gelişme Dergisi, 1978 Özel Sayısı, Ankara: 1979.
Halil Sahillioğlu, Türkiye İktisat Tarihi, İstanbul: 1989.
Halil Sahillioğlu, “Avârız”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 4, 1991.
Haydar Kazgan, Tarih Boyunca İstanbul Borsası, İstanbul:1995.
Hayri Mutluçağ, Duyûn-ı Umûmiye İdaresi ve Reji Soygunu, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, S.2, İstanbul,1967.
Hüseyin Avni Şanda, İstanbul Borsası’nın Yüzyıllık Hayatı, Broşür, İstanbul: 1966.
İbrahim Artuk, “Osmanlı Beyliğinin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke”, Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ankara: 1980.
İlhan Şahin, “Kuruluştan Fetret Devrine Kadar Osmanlı Tarihi”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınları, Cilt 10, 1992.
İslam Ansiklopedisi, 3. Cilt.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara:Ç 1998.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 1.
665
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt: II
İsmail Hakkı Uzunçarşılı; “Osmanlı Devleti Maliyesinin Kuruluşu ve Osmanlı Devleti İç Hazinesi” Belleten, Cilt 42, S.165.
İsmet Miroğlu, “Fetret Devrinden II. Bayezid’a Kadar Osmanlı Siyasi Tarihi”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Cilt 10, 1995.
Justin McCarthy, Osmanlıya Veda, Çevren: Mehmet Tuncel, İstanbul: Etkileşim Yayınları, 2006.
Koçi Bey, Koçi Bey Risalesi, (Sadeleştiren: Zuhuri Danışman), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1985.
M. A. Kılıçbay, Feodalite ve Klasik Dönem Osmanlı Üretim Tarzı, Ankara: 1982.
Maliye Bakanlığı, Osmanlı Vergi Mevzuatı, Ankara: Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayın No: 1998/348, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999.
Mehmet Fuat Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğunun Etnik Menşei Meselesi”, Belleten, Ankara: VIII, 1944.
Mehmet Genç, "Osmanlı Maliyesinde Malikâne Sistemi", Türkiye İktisat Tarihi Semineri (8-10 Haziran 1973), Ankara: 1973.
Mehmet Genç, "XVIII. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi ve Savaş", Yapıt-Toplumsal Araştırmalar, No. 4, Ankara: 1984.
Mehmet Genç, “Esham”, DİA, Cilt II, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul: 1995.
Mehmet Genç, “Malikâne”, İA, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 27, 2003.
Mehmet Zeki Pakalın, Maliye Teşkilatı Tarihi (1442-1930), C.I, İstanbul: 1977.
Mehmet Zeki Pakalın, “Defterdar”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü-I, 2. Baskı, İstanbul: MEB Devlet Kitapları, Milli Eğitim Basımevi, Cilt: 1, 1971.
Metin Kunt, Sina Akşin, Suraiya Faroqhi, Zafer Toprak, Hüseyin G. Yurdaydın ve Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi 3, Osmanlı Devleti 1600-1908, 5. Basım, İstanbul: Cem Yayınevi, Temmuz 1997.
Metin Kunt, Suraiya Faroqhi, Hüseyin G. Yurdaydın ve Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi 2 Osmanlı Devleti 1300-1600, 5. Basım, İstanbul: Cem Yayınevi, 1997.
666
Meydan Larousse, İstanbul:1972, C.9.
Mithat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügatı, İstanbul: 1986.
Murat Çızakça, “Bursa İpek Sanayinin Maliyet Yapısı Üzerinde Düşünceler ve Ham İpek Fiyatları (1550-1650)”, Gelişme Dergisi (Özel Sayı), 1978-1979.
Murat Çızakça, “Price History and the Bursa Silk Industry: A Study in Otoman Industrial Decline”, The Journal of Economic History, XL, 3, 1980.
Mustafa Armağan, Ufukların Sultanı Fatih Sultan Mehmed, İstanbul: Timaş Yayınları, 2006.
Mustafa Akdağ, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Vaziyeti”, Belleten, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1949.
Mustafa Nuri Paşa (Sadeleştiren: Neşet Çağatay), Netayicü’l Vukuat, Ankara: T. Tarih Kurumu Yayını, 1992.
Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz Münasebetleri (1838-1850), İstanbul: 1976.
Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul: 1983.
Mübahat Kütükoğlu, “Defterdar”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 9, 1994.
Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı Devleti İktisadi Yapısı”, Osmanlı Devleti Tarihi, Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul: Cilt 2, 1999.
N. Ünal Nalbantoğlu; “Osmanlı Toplumunda Tarım Teknolojisi, Artı Ürün ve Kent Ekonomisi, Türkiye İktisat Tarihi Semineri, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayını, 1972.
Nejat Göyünç, “Yurtluk Ocaklık Deyimleri Hakkında”, İÜEFTAM, Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul: 1991.
Nejat Göyünç, “Ta’rih Başlıklı Muhasebe Defterleri”, Osmanlı Araştırmaları, İstanbul: Enderun Kitabevi, Cilt XV.
Nihad S. Sayarı, Türkiye İmparatorluk Dönemi Mali Olayları, İstanbul: 1977.
Niyazi Berkez, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yayına Hazırlayan: Ahmet Kıyaş, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002.
Nuri Pere, Osmanlılarda Madeni Paralar, İstanbul: 1968.
Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi Cilt 2, 2. Baskı, İstanbul: Süryay Sürekli yayınlar A.Ş., 2000.
667
Oktay Güvemli, Türk Devletleri Muhasebe Tarihi, Cilt 3, İstanbul: Süryay Yayıncılık, 2000.
Oktay Güvemli, Türk Devletleri Muhasebe Tarihi, Cilt: 1, İstanbul: 1995.
Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul: Ağaç Yayınları, 1993.
Ö.C. Sarc, Tanzimat ve Sanayimiz, İstanbul: 1940.
Ömer Lütfi Barkan, "XVI. Asrın İkinci Yansında Türkiye'de Fiyat Hareketleri", Belleten, c. XXXIV, S. 112. Ankara 1970.
Ömer Lütfi Barkan, “Tımar”, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Cilt: 12/1.
Özer Ergenç, “XVI. Yüzyılın Sonlarında Osmanlı Parası Üzerinde Yapılan İşlemlere İlişkin Bazı Bilgiler”, Gelişme Dergisi (Özel Sayı), 1978-1979.
R. Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, İstanbul: Ana Yayın Evi, 1981.
Refii Şükrü Suvla, Tanzimat Döneminde İstikrazlar, Tanzimat I, İstanbul: Maarif Matbaası, 1940.
Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1995.
Saffet Köse, “Lukata”, İA, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 27, 2003.
Said Öztürk, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Siyakat Yazısı ve Tarihi Gelişimi, İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı (OSAV), 1996.
Salih Özbaran, Bir Osmanlı Kimliği 14.-17. Yüzyıllarda Rum/ Rumi Aidiyet ve İmgeleri, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2004.
Sebahattin Zaim, “Yükselme Devrinde Osmanlı Devletinin İktisadi Durumu”, Osmanlı, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, Cilt 3, 1999.
Selçuk Trak, İktisat Tarihi, Bursa: Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayını, 1973.
Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Cilt 1, İstanbul: 1982.
Süleyman Demirci, “Collection of Avârız and Nüzul Levies”, Belleten, Ankara: Cilt LXIX, Sayı 256, 2005.
Şevket Pamuk, “Money in the Otoman Empire”, 1326-1914, Halil İnalcık ve Donalt Quataerk Yay., Cambridge: An Economic and Social History of the Otoman Empire, 1300-1914, 1994.
668
Şevket Pamuk, 100 Soruda Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi (1500-1914), İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1988.
Şevket Pamuk, Kapitalist Dünya Ekonomisi ve Osmanlı Dış Ticaretinde Uzun Dönemli Dalgalanmalar, 1830-1913, Türk İktisat Tarihi Üzerine araştırmalar II. ODTÜ Gelişim Dergisi Özel Sayı, Ankara: 1979.
Şevket Pamuk, “Osmanlılarda Para ve Enflasyon”, Cogito (Osmanlılar Özel Sayısı), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Sayı 19, 1999.
Tevfik Güran, Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı, Tarihi İstatistikler Dizisi C. 5, DİE; Ankara: 1997.
Tevfik Güran, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin Nüfusu 1500-1927, Tarihi İstatistikler Dizisi, DİE, Ankara: 1996.
Tevfik Güran, Osmanlı Tarım Ekonomisi, Türk İktisat Tarihi, İstanbul: İ.Ü. İktisat Fakültesi, 1987.
Tevfik Güran, Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi: Bütçeler ve Hazine Hesapları (1841-1861), Türk Tarih Belgeleri Dergisi, C.XIII. S. 17 den ayrı basım, Ankara: TTK Yayını,1989.
Tuncay Öğün, “Müsadere”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 32, 2006.
Ufuk Gülsoy, 1856 Islahat Fermanı’na Tepkiler ve Maraş Olayları, Bekir Kütükoğluna Armağan, İstanbul: İ.Ü.E.Fakültesi Yayını, 1991.
Yavuz Cezar, Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi (XVIII. Yüzyıldan Tanzimata Kadar Mali Tarih), İstanbul: Alan Yayıncılık, 1986.
Yavuz Cezar, Tanzimat’a Doğru Osmanlı Maliyesi, TCTA, C.IV, İstanbul: 1985.
Yusuf Halaçoğlu, “Ankara Savaşı”, İA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 3, 1991.
Yusuf Halaçoğlu, XIV. – XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Ankara: Türk tarih Kurumu (TTK) Yayınları, 1996.
Yusuf Oğuzoğlu, “Osmanlı Şehirlerindeki Halkın Vergi Yükü Üzerine Bir Araştırma (1680-1700), Osmanlı Araştırmaları, İstanbul: Enderun Yayınları, Cilt XV.
669
Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ayanlık, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, 1977.
Ziya Karamursal,Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 1989.
670
671
BÖLÜM III
GENEL DEĞERLENDİRME
GİRİŞ
Bir muhasebe kayıt yöntemi olan Merdiven Yöntemi, Orta
Doğu’da doğmuş, yüzyıllar boyu kullanıldıktan sonra yine
Orta Doğu’da yerini batı ülkelerinden alınan çift yanlı kayıt
yöntemine bırakarak ömrünü tamamlamıştır. Yöntemin ilk
bulguları Arap yarım adasında hüküm süren Abbasi
devletinin VIII. yüzyıl başlarındaki muhasebe kayıtlarında
görülmektedir. Son bulguları ise, Osmanlı
İmparatorluğu’nda XIX. yüzyıl sonlarındadır. Bu duruma
göre sözü edilen yöntem, yaklaşık olarak 1100 yıllık bir
yaşam ömrüne sahip olmuştur.
Yöntem bir devlet muhasebesi olarak doğmuş,
gelişmiştir. Bununla beraber devletin iktisadi
kuruluşlarında da kullanıldığı bilinmektedir. Yöntemin
doğduğu, geliştiği üç devlet vardır. Bunlar Abbasi Devleti
(750-1258), İlhanlı Devleti (1251-1353), Osmanlı Devleti
(1299-1922)’dir. Merdiven yöntemi, Abbasi’lerde bebeklik ve
çocukluk, İlhanlılar’da gençlik ve Osmanlılar’da olgunluk
çağını yaşamıştır. Yöntem 11 asırlık yaşamında sürekli
gelişme içinde olmuştur. Zamanının koşullarına uyum
sağlayabilmek için sürekli olarak kendisini yenilemiştir. Bu
nedenle yöntemin ilk bulguları ile son bulguları
672
karşılaştırıldığında, esasları değişmemekle beraber, önemli
farklar olduğu görülmektedir.
Yukarda sözü edilen üç devlet farklı uluslar
tarafından kurulmuşlardır ve farklı kültürlere sahiptirler.
Abbasi Devleti bir Arap devletidir. İlhanlı Devleti bir Moğol
devletidir. Osmanlı devleti ise bir Türk devletidir. Abbasi
Devleti bir İslam devletidir. İlhanlı devleti bir İslam devleti
değildir,ama büyük ölçüde Müslümanlığı kabul eden Fars
kültürüne ve Türk kültürüne sahip devlet adamları
tarafından idare edilmiştir. Osmanlı devleti, Türk ve İslam
kültürlerinin egemen olduğu bir devlet yapısına sahiptir. Üç
devletin kuruluşları birbirlerini izlemiştir.
Bu incelemede sözü edilen yöntemin doğuşu ve
gelişmesi örneklerle ortaya konulmuştur.
Daha önceden de vurgulandığı üzere mevcut bilgilere
göre Orta Doğu’da bir devlet muhasebe yöntemi olarak
Merdiven Yöntemini kullanan üç devlet vardır. Bunlar
Abbasi Devleti (750-1258), İlhanlı Devleti (1251–1353) ve
Osmanlı Devleti (1299-1922)’dir. Devletlerin halkları ayrı
uluslardandırlar. Abbasiler Araptır. İlhanlılar’ın kurucuları
Moğollar’dır, halkı Farsdır. Osmanlı Devletini ise Türkler
kurmuşlardır. Bu üç devletin birbirleri ile siyasi ve mali
ilişkileri muhasebe yönteminin bir devletten ötekine
geçmesini sağlamıştır. Abbasi Devleti’ne son veren
bugünkü İran topraklarında kurulmuş olan İlhanlı
673
Devleti’dir. İlhanlı Devleti’ni kuran Moğollar Abbasi
Devleti’ne 1258 yılında son vermişlerdir, ama onların
kültürlerinden de yararlanmışlardır. İlhanlı devletinin
kuruluşunda, Moğollar’dan daha ileri seviyede medeniyete
sahip olan Araplar ile Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen
Türkler yüksek devlet memurları olarak görev almışlardır.
Muhtemeldir ki bu devletin kuruluşuna katkıda bulunan
Arap devlet adamları devlet yönetim tekniklerini Arap yarım
adasından İran’a getirirlerken, devletin mali düzenini ve
muhasebe düzenini de bugünkü İran topraklarına
getirmişlerdir. Bu muhasebe düzeni, Merdiven
Yöntemi’dir. Merdiven yöntemini İlhanlılar geliştirmişler,
yöntemin yaşamasını sağlayacak onu öğreten, tanıtan
kitaplar yazmışlar ve bu arada yöntemin adını da onlar
koymuşlardır, Merdiban (Merdiven-Stairs) Yöntemi373…
Osmanlı Devleti, kuzey doğu Anadolu’da ilk kuruluş
yıllarından itibaren sürekli olarak batıya doğru genişlemiş
ve kuruluşunu takip eden ilk yüzyıl içinde, yani XIV.
yüzyılda Balkanlara sarkmışlardır. Devletin doğu sınırlarını
güvende tutabilmek için kuruluşundan sonra 50-60 yıl
İlhanlılara vergi ödemiştir. Bu mali ilişkiler sırasında da
kendi ihtiyaçlarını karşılamak için merdiven yöntemini
öğrenmişlerdir. Bu yöntemin Osmanlılara getirilmesinde
373 Merdiven denilen bu muhasebe tekniği için bkz. W. Hinz, Resâle-i Falakiyyä, Wiesbaden, 1952, s. 35-57.
674
İlhanlılar’ın muhasebe düzenlerinde çalışan ve daha sonra
Anadolu’ya gelen Türk devlet memurlarının da rolü olsa
gerektir. Osmanlılar yüz yıllar boyu bu yöntemi
kullanmışlardır. Sadece devletin muhasebesinde değil,
devletin işletmelerinde, vakıflarda da bu yöntemden
yararlanıldığı bilinmektedir. Yöntem yüzyıllar boyu değişen
koşullara göre geliştirilmiş ve devletin her türlü muhasebe
kayıt ihtiyacını karşılamıştır. Nasıl ki bugün muhasebe
uygulamalarında çift yanlı kayıt yöntemi denilmemektedir.
Osmanlı da merdiven yöntemi adını kullanmamış,
muhasebe usulü demekle yetinmiştir. Osmanlı Devleti’nde
bu yöntemden 1879 yılına kadar yararlanılmıştır. Sözü
edilen yılda, çıkarılan bir padişah fermanı ile bu yöntem
terk edilerek çift yanlı kayıt yöntemi kabul edilmiştir.
Bu açıklamaların ortaya koyduğu üzere, merdiven
yöntemi Abbasi Devleti’nde doğmuş, İlhanlılar’da gelişmiş
ve Osmanlı Devleti’nde olgunluk dönemini yaşamış ve XIX.
yüzyılın sonlarında tarihteki yerini alarak kullanım dışı
kalmıştır. Abbasilerdeki ilk örnekler Harun Reşid dönemine
(766-809) aittir. Yani VIII. yüzyıl sonlarına aittir. Son
örnekler, Osmanlılarda XIX. yüzyıl sonlarına ait olduğuna
göre, yöntemin 1100 yıllık bir yaşamı olmuştur. Bu
kanıtlanabilen bir yaşam ömrüdür.
675
VIII. yüzyıl sonlarından itibaren bölgede bir çok
devletin daha kurulduğu bilinmektedir374. Bu devletler ya
birbirleri ile ya da bölgede bulunan öteki devletlerle yakın
ilişki içinde olmuşlardır. Örneğin Gazneliler’in ve
Samaniler’in Abbasi devleti ile yakın ilişkileri olmuştur. Bu
ilişkiler içinde mali ilişkiler de yer almaktadır. Ayrıca
Altınordu devleti ve Anadolu’da kurulan Selçuklu
Devleti’nin İlhanlı devletini kuran Moğollar ile yakın ilişkisi
olduğu bilinmektedir. Bu siyasi, mali ve kültürel ilişkiler
tarih kitaplarında yer almaktadır. Bu ilişkiler içinde
özellikle devletin mali yönetimini yürüten organların
benzerlikleri dikkati çekmektedir. Mali yönetim organlarının
benzerlikleri yanında vergi türleri ve devlet gelirlerinin
harcama yerlerindeki benzerlikler de dikkati çekecek kadar
fazladır. Bu durumda merdiven yönteminin sözü edilen yüz
yıllarda yaşayan bu devletlerde de kullanılmış olma ihtimali
fazladır. Ama Abbasiler, İlhanlılar ve Osmanlılar dışında
öteki ülkeler ile ilgili muhasebe kayıt belgeleri bugünlere
kadar gelmiş değildir.
Aynı yüzyıllarda bölgede hüküm süren bu devletler
arasında, Anadolu Selçuklu Devleti (1040–1308)’nin özel bir
yeri vardır. Bu devletin Abbasiler ve İlhanlılar ile gelişmiş 374 Bunlar arasında Doğu Türkistan’da hüküm süren Karahanlılar (840-1211), bugünkü Afganistan ve Kuzey Hindistan’da kurulmuş olan Gazneli Devleti ( 963- 1187), Horasan’da hüküm süren Samaniler (875-1005), Anadolu’da hüküm süren Selçuklu Devleti (1040-1308), Kırım’da kurulmuş olan Altınordu Devleti (1241-1502) yer almaktadır. Bunlar Türk kültürü ile kurulmuş devletlerdir.
676
ilişkileri vardır. Abbasiler ile İslam kültüründen doğan
ilişkilerinin, Moğollar ile siyasi ve mali ilişkilerinin gelişmiş
olduğu bilinmektedir. Dolayısı ile bu devletin de sözü edilen
yöntemden yararlandığı bilinmektedir. Ne var ki
Selçukluların muhasebe dokümanları bugünlere kadar
gelmiş değildir.
Bu açıklamaların ortaya koyduğu üzere, Orta Doğu’da
Merdiven Yöntemi’nin bir çok devlet tarafından kullanılmış
olması muhtemeldir; ancak kanıtlanabilen belgeler
Abbasiler, İlhanlılar ve Osmanlılara aittir. Dolayısı ile
yöntemin doğuş ve gelişme seyrinin bu üç ülke ele alınarak
incelenme olanağı vardır ki, biz de çalışmamızda bu üç
ülkeye yer verdik.
1. MERDİVEN YÖNTEMİNİ KULLANMIŞ OLAN
DEVLETLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Abbasi Devleti (750-1258), İlhanlı Devleti (1251-1353) ve
Osmanlı Devleti (1299-1922) birbirlerine yakın
coğrafyalarda hüküm sürmüş devletlerdir.
Bunların üçünde de İslam kültürü egemen
olmuştur. İlhanlı Devleti’ni kuranlar Müslüman olmayan
Moğollar’dır. Ancak devleti yöneten kadrolar İslam
kültüründen gelen Arap, Fars ve Türk memurlardır.
Dolayısı ile her üç devletin yönetimi aynı dini kültürü
paylaşan kişiler tarafından yürütülmüşlerdir. Bu
677
devletlerde İslam dini, devletin siyasi ve mali yönetiminde
etkilidir. Devletlerin mali kurumları birbirlerine
benzemektedir, vergi yasalarında dini kurallar geçerlidir,
harcamalarda da yine aynı etkenlerin hâkim olduğu
gözlenmektedir.
Bu üç devleti etkileyen ikinci etken, kültürler arası
ilişkilerdir. Mali yönetimde esas olan Arap ve Fars
kültürüdür. Arap-İslam kültürüne sahip olan devlet
adamları Abbasi Devleti’nin mali yönetiminde söz sahibi
olmuşlar ve mali yönetimi yürütürlerken muhasebe
sistemine gerekseme duymuşlar ve Merdiven Yöntemi’nin
temellerini atmışlardır. Bu kültür ve komşusu olan Fars
kültürü, birlikte olarak İlhanlılar’ın yönetiminde etkili
olmuştur. Fars kültürü, doğduğu topraklar olduğu için
doğal olarak, Moğollar’ın kurduğu İlhanlı devletinin
yönetiminde, özellikle mali yönetiminde söz sahibi
olmuştur. Arap kültürü de, yukarda belirtildiği üzere
İlhanlıların mali yönetiminde görev alan ve Abbasi kültürü
ile yetişen devlet memurlarının İlhanlı devleti yönetiminde
görev almaları ile etkili olmuştur. Böylece bu iki kültüre
sahip devlet adamları aynı muhasebe yönteminden
yararlanmak ve onu geliştirmek durumunda olmuşlardır.
Osmanlılara gelince, onların mali yönetimi, devletin siyasi
yönetiminden çok daha fazla Fars ve Arap kültürlerinin
etkisinde kalmıştır. Arapların etkisi, vergicilik alanında,
İslam geleneklerinin, şeriat kurallarının uygulanması
678
dolayısı ile olmuş; Fars kültürünün etkisi ise, edebiyat gibi
sanat dünyasının çeşitli etkinlikleri yanında, mali yönetim
geleneğinin onlara kuruluş döneminde vergi verilmesi
sırasında öğrenilmesi ile kendisini göstermiştir.
Üçüncü etken, siyasi ve askeri hareketlerdir. Her
üç devletin siyasi ve askeri etkinliğinde Moğol faktörü önde
gelir. Şöyle ki, Abbasi Devleti’ne 1258 yılında son veren
Moğollar’dır. Moğol hakanı Hülagu önce İran’da
egemenliğini kurmuş, daha sonra 1258 yılında Abbasiler’in
başkenti olan Bağdat’ı alarak Abbasi Devleti’ne son
vermiştir. Ama onların devleti yöneten bilge kişilerini yanına
almayı ve onları İlhanlı Devleti’ne getirerek devletin mali
yönetiminde onlardan yararlanmayı ihmal etmemiştir. Bu
devlet adamları, Arabistan yarım adasında kullandıkları
mali yöntemi burada da kullanmak durumunda
olmuşlardır. Ama Abbasi Devleti’nin egemenlik çağında
İran’daki Abbasi valilerinin kendi yönetiminde olan
topraklarda da bağlı oldukları devletin (Abbasi Devleti)
muhasebe yönteminden yararlandıkları bir gerçektir. Bu
Abbasi valilerinin İran topraklarında bıraktıkları muhasebe
kayıt kültürü, kuşkusuz İlhanlılar’ın yararlandıkları bir alt
yapı olarak kendini göstermiştir. Osmanlılar’ın durumu
biraz farklıdır. Onların bu yöntemi almalarında da
Moğollar’ın etkisi vardır. Osmanlılar Moğollar ile
savaşmamışlardır. Moğollar’ın son egemenlik dönemleri
Osmanlılar’ın ilk egemenlik dönemlerine rastlar. Moğollar
679
doğudadır. Osmanlılar’ın gelişmesi ise batıya, Balkanlara
dönüktür. Osmanlı batıya dönük askeri hareketi
yürütebilmek için devletin doğu sınırlarında ortaya çıkacak
bir sorunu bertaraf etmek istemişlerdir. Bunun için de, İran
Moğolları’na (İlhanlılar) vergi ödemişlerdir. Bu vergi
vermenin gerektirdiği mali yönetimi ve muhasebe kayıtlarını
da onlardan öğrenmişlerdir. Aşağıda yer alan ve
İlhanlılar’dan kalan devlet muhasebesi kayıtları bu ilişkiyi
açık olarak göstermektedir (Örnek-1).
680
ÖRNEK-1:
681
682
Risale-i Felekiyye'nin (1363 yılı) 93 ve 94. sayfalarında yeralan ve tarafımızdan Örnek-1. (Tercüme)
17- 22 olarak numaralandırılan
Irak Geliri
17 ı Arap, Hoca Alaattin Bağdadi'nin, kendisi ile yapılan anlaşmaya dayalı olarakhazırlanan emir üzerine
2.500.000 Dinar tümen olarak 250 tümen
Şehi t Şehi t Ali'nin memleketinden: Hasan'ın memleketinden: Necef Kerbela
Aşağıda belirtilen yerlerin hasılatıdır. Bağdat, Bakuba, Bederay, Numaniye, Baküseya, Kufe, Vasıt, Basra, Huveyze, Araba-ı Mehacir
Memleket Geliri
18 iRum (Anadolu), Hoca Necmeddin'in kendisi ile yapılan anlaşmaya dayalı olarak hazırlanan emir üzerine3.000.000 Dinar tümen olarak 300 tümen
Ortadaki ille 19 rAmid, Meycingerd, Kıgı, Sipir, Menderes, Dircan, Trabzon, Erzurum, Erzincan, Kemah, Harput, Malatya, Çemişkezek, Divriği, Bayburt, Sivas, Niksar, Kayseri, Develi, Tokat, Amasya, Merzifon, Osmancık, Ankara, Çankırı, Aksaray,Konya, Akşehir, Seferihisar, Karahisar, Karacadağ, Maden,Gümüşpazar
Uc ille 20 rKaraman, Hamidoğulları, Denizli, Umurbey, Germiyan, Orhan, Gerede, Bolu, Kastamonu, Sinop, Eğridir
Rum (Anadolu), Hoca Necmeddin'in kendisi ile yapılan anlaşmaya dayalı
Aşağıdaki belirtilen yerlerin hasılatıdır.
Gelirlerden düşülen Düşülenin aslı
21İllerde ayrıntısı verildiği üzere, asıl ve ek gelirlerden düşülerek,devletin ihtiyaçları için harcanan
26.041.000 Dinar tümen olarak 2.604 TümenBu tutarlar sarf edilmiştir. 1.000 Dinar
Asıl gelirde Düşülecek
22 n Sultanın emri üzerine Bakanlar kurulunca harcaması yapılanGümüş Dinar8.200.000 Dinar tümen olarak 820 Tümen
Sultanın emri üzerine Bakanlar kurulunca harcaması yapılan
Ek gelirde Düşülecek
n 17.841.000 Dinar tümen olarak 1.784 Tümen
1.000 Dinar
683
Not: Aşağıdaki açıklamaları yapabilmek için maddeler
üzerine 17’den 22’ye kadar rakamlar tarafımızdan
yazılmıştır.
Açıklamalar
1) 1309-1363 Yılları arasında İlhanlılar’da dört
muhasebe öğreti kitabının yazıldığı görülmektedir.
Bunlardan sonuncusu 1363 yılında yazılan Risale-i felekiye
kitab-us Siyakat adını taşımaktadır. Yukarıdaki örneğin
alındığı bu kitabın adının anlamı: Risale-i Felekiye, Felek
adlı kişiye (bir devlet adamı) armağan olarak yazılmasını
ifade etmektedir. Kitab-us Siyakat, Siyakat Kitabı demektir.
Siyakat, merdiven yönteminde kullanılan özel yazı ve
rakamlara verilen isimdir375. Kitabın yazarı Abdullah
Mazanderani’dir, kitap Farsça yazılmıştır. Kitap 227
sayfadır (12 x 17 cm). Kitap bugün Tahran Devlet
kütüphanesinde ve İstanbul’da Ayasofya kütüphanesinde
bulunmaktadır.
2) Kitap sekiz bölümden oluşmakta, ilk üç bölümde
siyakat yazı ve rakamları ile ölçü birimleri tanıtılmıştır.
Dördüncü, beşinci ve altıncı bölümlerde merdiven
yönteminde kullanılan devlet muhasebesinin önemi ortaya
konulmaktadır. Sekizinci bölümde ise merdiven yöntemi
uygulamasında kullanılan defterler ve bu defterlerin
375 Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi – Osmanlı imparatorluğu Öncesi, 2.Baskı, İstanbul: Cilt 1, 2000.
684
kayıtları anlatılmaktadır. Bu bölümde, yedi defter türü
tanıtılmaktadır.
Bunlar; Ruznamçe (Günlük Defter), Evarece (Büyük
Defter), Tevcihat (Masraf izleme defteri), Tahvilat (kişi
hesaplarını izleme defteri), Müfredat (illerin gelir ve
giderlerinin kayıt edildiği defter), Defter-i Camiü’l Hesap
(devlet gelir ve giderlerinin yıllık olarak bir araya getirildiği
defter), Defter-i Kanun (Devlet vergilerinin tanıtıldığı kitap).
Yukarıdaki örnek Camiü’l Hesap’tan alınmıştır.
3) Abdullah Mezanderani kitabı 1363 yılında
yazmıştır. Ancak kitaptaki açıklamalardan kayıtlardaki
bilgilerin 1349-50 yıllarına ait olduğu anlaşılmaktadır.
Kitapta tanıtılan altıncı defterden (devlet gelir ve giderlerinin
bir araya getirildiği defter) alınan yukarıdaki örnek,
İlhanlıların Osmanlılar’dan vergi aldığını gösteren kayıtlarla
ilgili bölümdür. Bu bölüm hem Merdiven Yöntemi’nin
İlhanlılar’daki uygulama biçimini tanıtmak ve hem de
Osmanlılar’ın İlhanlılar’a vergi ödediğini ortaya koymak
amacı ile seçilmiştir.
4) Defterdeki ilk yirmi maddede, İlhanlılar’ın vergi
aldıkları bölgeler ve bu bölgelerden alınan vergiler sırası ile
yazılmıştır. Yukarıdaki örnekte, bu maddelerden Irak ve
Anadolu bölgeleri ile ilgili olan 17-20. maddeler ele
alınmıştır. Tarafımızdan 17 olarak işaretlenen maddede
685
bugünkü Irak’tan alınan vergi tutarı ve bu bölgede yeralan
iller sıralanmıştır.
Tarafımızdan 18, 19 ve 20 olarak numaralanan
maddelerde ise, bir bölümü Anadolu Beylikleri’nin
hakimiyetinde olan iller ve bir bölümü de Osmanlı Devlet’i
sınırları içinde olan iller sıralanmıştır. 19. madde de
Anadolu’da beyliklerin hakim olduğu iller yer almaktadır.
Bu iller ağırlıklı olarak Orta Anadolu’da yer alan illerdir. Bu
nedenle olsa gerek maddenin başına ortadaki iller olarak
açıklama yazılmıştır.
Tarafımızdan 20 olarak numaralanan madde ve iller
olarak adlandırılmış olup, bunlar çoğunlukla Anadolu’nun
batısında yer alan illerdir.
Bunların bir bölümü Osmanlı Devleti’nin sınırları
içindedirler. Osmanlı Devleti, Anadolu’daki beyliklerden
Anadolu’nun en batısında yer aldığı için uc beyliği olarak
adlandırılan Kayı Beyliği’nin devlet haline gelmesi ile
oluşmuştur.
5) Tarafımızdan 21 ve 22 olarak numaralandırılan
maddeler devlet harcamalarının merdiven yöntemine göre
kaydına aittir. 21 Sayısı ile belirtilen maddede devletin o
yıllardaki toplam sarflarının 26.041.000 Dinar olduğu
gösterilmektedir. 10.000 Dinar bir tümen hesabı ile de
harcamalar Tümen olarak gösterilmektedir. Defterde
rakamlar yazı ile yazılmıştır. Devlet muhasebesinde Orta
686
Doğu’da çoğu zaman bu usul ile, yani rakamların yazıyla
yazılması ile karşılaşılmaktadır. Bu uygulama, rakamlar
üzerinde değişiklik yapılması ihtimaline karşı alınan bir
önlemdir. Bu harcamaların bir bölümü (8.200.000 Dinar)
asıl gelirlerden, bir bölümü de ek gelirlerden (17.841.000
Dinar) karşılanmıştır. Ana toplamın önce yazılması ve bu
tutarı oluşturan tutarların alt alta aşağı doğru sıralanması
merdiven yönteminin değişmeyen özelliğidir.
Dördüncü etken, daha özel bir etkendir. Bu etken,
aynı muhasebe yönteminin gelişmesine etkide bulunan bir
faktördür. Bu etken, her üç devletin kullandığı yazı ve
rakam kültürleridir. Abbasiler, doğal olarak Arap
harflerini (Arap yazısını) ve Arap rakamlarını
kullanmışlardır. Bu sağdan sola doğru yazılan bir yazıdır.
İlhanlılar’ın yazı düzeninde ise Fars harfleri (Fars yazısı)
kullanılmış olup, yazı türü Araplardaki gibi sağdan sola
doğrudur. Osmanlılar’ın yazı kültüründe de Arap harfleri
kullanılmıştır. Yararlanılan rakamlar da Arap rakamlarıdır.
Dolayısı ile Osmanlılar’da da sağdan sola yazı kültürü
kullanılmıştır. Nasıl ki çift yanlı kayıt yöntemi, soldan sağa
yazı kültürüne ve Latin harflerinin özellikleri ne göre
gelişme göstermiştir, merdiven yöntemi de sağdan sola
doğru yazı kültürüne ve Arap ve Fars harflerinin yazı
karakterlerine göre gelişme göstermiştir. Örneğin, Arap
harfleri ile yazılan yazılarda son harfin uzatılabilme özelliği
merdiven yönteminde günlük defterde maddelerin
687
birbirlerinden ayırımı için kullanılmıştır ve bir nevi yevmiye
madde çizgisi görevi görmüştür.
Beşinci etken, eyalet yapısı ve yönetiminin ortak
kültüre sahip olmasıdır. Bu çalışmada gösterildiği gibi
Abbasilerin, İlhanlıların ve Osmanlıların eyalet yönetim stili
ve kültürü birçok benzer özelliklere sahiptir. Abbasilerin
mali ve yönetim örgüt kültürleri ile Merdiven metodunun
merkezi ve bölgesel örgütlenmesi gelişmiştir.
Altıncı etken, ekonomik çevre ve ticari kültür
olarak gösterilebilir. Abbasilerin üretim kültürü kamu
gelirlerine ve bu gelirler için uygun olan muhasebe
metodunu etkilemiştir. Tarımsal ekonomiye dayalı üretimler
bu gelirleri şekillendirmiş ve ticari kültür ve paranın
kullanımı nakit vergilerin tabanını şekillendirmiştir.
Bu açıklamalar her üç devlette de yazı karakterinin
birbirlerine benzediğini ve bu benzerliğin aynı muhasebe
yöntemini kullanmalarını kolaylaştırdığını ortaya
koymaktadır.
Üç devletin bu ortak özelliklerini ortaya koyduktan
sonra, Abbasi Devleti ele alınarak Merdiven Yöntemi’nin ilk
örnekleri üzerinde durulabilir.
688
2. ABBASİ DEVLETİ’NDE (750–1258) MERDİVEN
YÖNTEMİNİN İLK UYGULAMALARI
20. Siyasi Gelişmeler ve Siyasi Yapı
Yöntemin ilk uygulamaları Abbasi devletinde görülmektedir.
Dolayısı ile öncelikle bu devletin, devlet muhasebesini
etkileyen özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. Burada
kısaca incelenecek olan bu özellikler (daha önce çalışmanın
birinci bölümünde detaylıca incelendiği için), İlhanlı ve
Osmanlı Devletleri’ni de etkileyeceğinden ayrı bir önemi
vardır. Bu etkenler incelenirken, öteki etkenleri de etkilediği
için öncelikle siyasi yapı üzerinde durulması gerekmektedir.
Orta Doğu’da İslam Devletleri Hazreti Muhammed ile
başlar. Peygamber, 622- 632 (Hicri 1- 10) yılları arasında
Müslümanlığın yayılmasını sağlamış ve 632 yılında
vefatından sonra, dört Halife dönemi başlamıştır. Hz.
Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dört halife
döneminin Halifeleridir ve 632 – 661 (Hicri 11-40) yılları
arasında halifelik yapmışlardır. Dört Halife döneminden
sonra Emevi Devletinin kurulduğu bilinmektedir.
Emevilerin egemenlikleri 661-750 (Hicri 41-132) yılları
arasında sürmüştür. Emeviler döneminde Orta Doğu İslam
devletinin sınırları genişlemiştir. Emeviler’den sonra Abbasi
Hanedanı’nın egemenliği başlar.
Abbasiler Orta Doğu’da Emeviler’den sonra İslam
Devletini beş yüz yıl boyunca yöneten hanedandır.
689
Egemenlikleri 750-1258 (Hicri 132-656) yılları arasındadır.
Abbasiler’den sonra Halifelik Arabistan’da kalmıştır, ama
Abbasi Hanedanının hakim olduğu topraklarda bir çok
bağımsız devlet hüküm sürmüştür. Siyasi yapının oluşması
kuşkusuz dört halife ve Emeviler döneminde şekillenmeye
başlamıştır.
Abbasi Hanedanı beş yüz yıl süre ile egemenlik
sürdüğü için, bu süre İslam Devletinde istikrarlı bir dönem
olmuştur. Sosyal, iktisadi, kültürel yapı ile ilgili bilgiler bu
dönemde daha istikrarlı ve daha güvenilirdir. Bu nedenle
muhasebe uygulamalarını da bu dönem esas alınarak
incelemenin uygun olacağı anlaşılmaktadır.
Abbasiler’de mali yönetimi ve muhasebe alt yapısını
etkileyen siyasi yapılanma aşağıdaki gibi sıralanabilir.
Hilafet (Devlet Başkanlığı): Peygamberden sonra
devleti yönetenlere Halife denilmiştir. Halife hem devlet
başkanı ve hem de dini başkandır. Dört halife döneminde,
Emevi Devletinde, Abbasiler zamanında hep böyle olmuştur.
Abbasilerden sonra da böyledir, ama Abbasi topraklarında
bir çok bağımsız devlet kurulmuştur ve siyasi egemenlik bu
devletlerin elinde olmuştur. Hilafeti 1517 yılında Osmanlı
Padişahı Yavuz Sultan Selim almış ve 1922 yılında Atatürk
tarafından kaldırılana kadar Osmanlı Padişahları Hilafeti de
üstlenmişlerdir. Hilafet, İslami kuralların devletin
yönetimini etkilemesinin en önemli unsuru olmuştur.
690
Vezaret (Bakanlık): Arapların tarihleri boyunca İran
ve Bizans’dan etkilendikleri bilinmektedir. Bir çok idari
kurumu oralardan almışlardır. Devletin egemenliği altındaki
topraklar belirli büyüklüğe ulaşınca, Devlet başkanının,
egemenliği altındaki toprakları yönetmek için bir çok
kademeden oluşan yardımcılara gerekseme duyması
kaçınılmazdır. Orta Doğu İslam Devletleri’nde vezirliğin
etkin duruma gelmesi ve gelişmesi Abbasiler dönemindedir.
Vezir’in, devleti devlet başkanı adına yönetirken ona, yani
devlet başkanına hesap vermesi gerekir, bu durum devlet
işlerinin profesyonel bir anlayışla ele alınmasını da
gerektirir. Yine bu durumun, yani hesap verme gereğinin,
devlet gelir ve giderlerinin kayıtlarına önem verilmesini
zorunlu kılacağını da belirtmek uygun olacaktır.
Kitabet (Kayıt Gereksemesi): Ülke genişleyip işler
çoğalınca, Vezir’in işlerinin yerine getirilmesinde, ona kimi
işleri yapacak yardımcıların tayin edilmeleri söz konusu
olmuştur. Katibu’r- resail, Katibu’l -Harac, Katibu’l –cünd
bunlar arasında yer almaktadır. Katibu-r resail, halifenin
fermanlarını yazan ve gereken yerlere gönderen görevlidir.
Katibu-l Harac devletin mali işlerini yürüten kişi olup, bu
kişi aynı zamanda vergileri toplayan ve harcamaları yapan
örgütü yürüten görevlidir. Devlet gelir ve giderleri ile ilgili
muhasebe kayıtlarından sorumlu olanda bu kişidir.
Muhasebeci sözcüğü yerine yüzyıllar boyu katip
denilmesinin nedeni burada kullanılan katip sözcüğüdür.
691
Her kitabet için bir divan oluşturulduğu gözlenmektedir.
Abbasilerdeki divan üzerinde aşağıda ayrıca durulmuştur.
21. Abbasilerde İdari Yapı
Vilayetler (İdari Bölünme): Abbasi devletinin
başkenti Bağdat’dır. Devlet, Asya ve Afrika’ya yayılmış
toprakları egemenliği altına alınca idari yapı vilayetler
biçiminde örgütlenmiştir. Vilayetlerin başına da valiler
atanmıştır. Bu düzen ve bu isim (vali), halen Türkiye’deki
düzende yaşamını sürdürmektedir ve devlet muhasebesinin
merkeze karşı bölgesel sorumlusudur. Abbasilerde ülkenin
12 vilayete ayrıldığı görülmektedir. Bu vilayetlerden en
önemlileri, Irak bölgesinde yer alan Kufe ve Sevad, Basra ve
Dicle, Yemen, Horasan, Cezire olarak adlandırılan
Ermenistan ve Azerbaycan, Şam ve Mısır’dır. Bu bilgiler de
göstermektedir ki, Abbasiler döneminde devletin sınırları,
bugünkü Arabistan yarım adasının yanında, Kuzey Afrikayı,
Kafkasları, İran ve Anadolu’nun doğu ve güneydoğu
bölgelerini kapsıyordu. Mali örgütlenmenin de bu idari
bölünmeye göre yapılması kaçınılmaz olmuştur. Merkezi
mali yönetimin devlete bağlı bölgelerde muhasebe kayıt
işleri, önemli yetkilerle donatılan valiye bağlı muhasebeciler
tarafından yürütülüyordu. Ayrıca, vilayetlerde dini işlerle
görevli yetkilinin de devletin gelir ve giderlerinin
yapılmasında söz sahibi olduğu bilinmektedir. Bu durum
692
özellikle Osmanlı da çok önemli ve etken olmuştur. Bunun
nedeni Osmanlı’nın Müslüman olmayan halkları uzun süre
yönetmiş olmasıdır. Özellikle Müslüman olmayan halkların
vilayetlerdeki dini liderleri Osmanlı’nın devlet gelirlerini
toplamada önemli yetkilere sahip olmuşlar ve onlar devlet
muhasebesinin yürütülmesine dolaylı olarak katkıda
bulunmuşlardır.
Divanlar (Devlet Yönetim Organları): Bugünkü devlet
yönetiminde bakanlıklara benzeyen devlet dairelerine
Abbasilerde Divan denilirdi. Divan, Orta Doğu devletlerinde
yaygın olarak kullanılan bir deyimdir. İranlılarda ve
Osmanlılarda da yüzyıllar boyu kullanılmıştır. Abbasilerde
mali işlerle ilgili birden fazla divan vardır. Bunlardan Divan-
ı Ezimme Sevad bölgesinin vergilerini toplar ve öteki
bölgelerin muhasebe kayıtlarını tutardı. Divanü-l Harac
harac alımları, yani devletin egemenliği altına giren
bölgelerden alınacak vergiler ile meşgul olurdu. Divanü-l
mal devlet ödemleri ile uğraşırdı. Divanü-l Beytülmal
devletin sahip olduğu mallarla ve onların gelir ve giderleri
ile uğraşırdı. Beytülmal aynı zamanda devlet hazinesi
anlamına gelirdi. Bu deyim Osmanlı’da da aynı anlamda
kullanılmıştır.
Bunların dışında zamanın koşullarına göre gelişmiş
bir Posta teşkilatı, Polis teşkilatı ve Ordu teşkilatı olduğunu
da belirtmek gerekmektedir. Bunlar devletin masraflarını
693
artıran, muhasebe kayıt ihtiyacını ortaya çıkaran
örgütlerdir.
Geniş topraklara sahip bir ülkenin güçlü bir siyasi ve
idari yapısı varsa, o ülkenin güçlü bir maliye teşkilatının
da bulunmasını doğal karşılamak gerekir. Güçlü bir maliye
teşkilatı da sağlam ve güvenilir bir devlet muhasebesini
gerekli kılmaktadır.
22. Abbasilerde Maliye Teşkilatı ve Vergiler
Maliye ile ilgili divanlar, kendi görevleri çerçevesinde
devletin mali işlerini yürütüyorlardı. Vilayetlerden vergiler
valiler tarafından tahsil edilir ve merkez hazinesine yani
beytülmala gönderilirdi. Burada devlet muhasebesinde
kaydı yapılan gelirleri ortaya koymak için vergi türleri
üzerinde durmak gerekmektedir.
Haraç (Devletin egemenliği altına aldığı yabancı
halkların yaşadığı topraklardan alınan vergi) : Bu
vergi, araziden alınan bir vergidir. Ya ürün olarak alınır ya
da para olarak tahsil edilirdi. Bu verginin genellikle
fethedilen ülkelerden alındığı bilinmektedir. Bu nedenden
olsa gerek, toplanan vergilerden önce o bölgede görev
yapan askerlerin ve devlet memurlarının maaşlarının
ödenmesi, ayrıca savaş için gerekli malzemelerin alınması
ve o bölgenin yol, köprü, kanal yapımı gibi imar işlerinin
tamamlanması söz konusudur. Kalan verginin de
694
merkezde, yani Bağdat’da devlet hazinesine gönderildiği
anlaşılmaktadır. Bunun için bu vergi ile ilgili muhasebe
kayıtlarının iki yerde ayrı ayrı tutulması gereği vardı. Bu
kayıtlardan bir kısmının verginin toplandığı bölgede, bir
kısmının da devletin merkezinde yapılması zorunluluğu
vardı. Bu durum merkez dışındaki bölgelerde tutulan
muhasebe kayıtlarının önemini artırmış ve sistemin
gelişmesine olumlu etki de bulunmuştur. Bu kayıt
örneklerine Abbasilerden kalan belgelerde
rastlanmamaktadır. Ancak elde mevcut veriler bu kayıtların
bu şekilde yapılmasını mümkün kılacak kayıt kültürünün
varlığını göstermektedir. Haraç vergilerine bütün Orta Doğu
kültürlerinde rastlanmaktadır. İran’da, Osmanlı’da haraç
vergileri vardır. Ancak daha farklı anlamlar taşıdıkları
görülmektedir.
Cizye (Müslüman olmayan halktan alınan vergi):
Müslüman olmayan halktan alınan bu verginin kaynağının
Kur’an’da bulunduğu gözlenmektedir. Bu vergi yüzyıllar
boyunca Osmanlılar’da da uygulanmıştır. Bu verginin her
zaman iki dayanağı olmuştur. Bunlardan birisi Müslüman
olmayan halkın askere alınmaması, öteki de onların devlet
güvencesi altında korunmalarıdır. Bu verginin muhasebe
kayıtlarını önemli kılan husus, birbirini izleyen yıllarda
Müslüman olmayan halktan ne ölçüde vergi alındığının,
verginin hangi haneden ne kadar alındığının takip
edilmesinin gerekmesidir. Ayrıca bir sonraki yıl kimden ne
695
kadar vergi isteneceğinin belirlenmesi de muhasebe
kaydının önemini artırmaktadır. Bu durum muhasebe
kaydının ayrıntılı olması gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Buna ilişkin olarak aşağıda yer alan Örnek 2 incelenebilir.
Cizyenin kişilerden para olarak tahsil edilen bir vergi
olduğunu da belirtmek gerekmektedir.
696
ÖRNEK-2:
697
1587-88 Yıllarında Osmanlı'nın Manastır Vilayetinden Cizye Vergisi Tahakkukunun Örnek-2. (Tercüme)
Kaydının Bugünkü Dille yazılması
Muhasebe Muhasebeci Mehmet bey kayda almıştır
17 iManastır Vilayeti'nin H.996 (Miladi: 1587) yılı Ramazan ayından H. 997 (Miladi: 1588) yılı Şaban ayına kadar Cizye vergisi, Galata birliklerinden günlüğü 10 akçe ile görevlendirilen Ahmed ile Silahdar bölüğünden günlüğü 28 akçe ile görevlendirilen Haydar'ın tahsil edecekleri vergi muhasebesi
Cizye(vergi) Çiftlik134.741 Akçe 418
Cizye(vergi) Çiftlik6.220 Akçe 2
Toplam Haneden alınan ve içki vergisi olarak alınan
Cizye(vergi) 168.514 Akçe
Dönem içi eklenenle rHane Cizye(vergi)154 330 Akçe
2.714Hane Cizye(vergi)
27.223 Akçe
Hane3.288
İçki vergisi Hane için 15 akçe
49.320
Not: Defter, Başbakanlık Osmanlı Arşivi mad. 2760’da
kayıtlıdır.
Açıklamalar
1) Cizye, Müslüman olmayan halktan askerlik
yapmamaları ve devletin güvenlik masraflarını karşılamak
üzere alınan verginin adıdır. XIX yüzyılın ilk yarısına kadar
bu vergi geliri varlığını sürdürmüştür. Örnek’teki madde,
Manastır İlinin bir yıllık Cizye vergisinin tahakkuk
maddesidir. Verginin tahsilatı ile görevlendirilen iki kişinin
adları ile muhasebede tahakkuk kaydını yapan
698
muhasebecinin adı yer almaktadır. Tahsil ile görevli
kişilerin günlük ücretlerine yer verilmektedir.
2) Dönemin başında bölgede vergi yükümlüsü olarak
2714 hane ve 418 çiftlik vardır. Dönem içinde bölgeye yeni
gelenler ya da evlenerek ayrı hane kuranlar olmuştur..
Bunlar 154 hane ve iki çiftliktir. Böylece yükümlü sayısı
(2.714+418+154+2)= 3.288’e yükselmiştir. Hanelerin vergisi
ayrı, çiftliklerin vergisi ayrıdır. Ayrıca hepsinden, yani 3.288
vergi yükümlüsü hanenin her birinden 15 akçe içki vergisi
alınmaktadır.
3) Dönem başındakilere dönem içinde eklenenlerle
birlikte sayısı artan vergi yükümlülerinden alınacak vergiler
tutarı kaydın sonunda hesaplanmaktadır. Böylece Manastır
ilinin sözü edilen yılda toplam cizye vergisi 168.514 akçe,
içki vergisi de 49.320 akçe olmaktadır. Bu tahakkuk
maddesidir ve yukarıdan aşağıya merdiven basamağı
biçiminde sıralanmıştır. Yıl içinde tahsilat yapıldıkça ayrı
bir defterde takip edilecektir.
4) Bu kayıtlarda da siyakat yazısı ve siyakat
rakamları kullanılmıştır.
699
Zekat (Müslüman halktan alınan vergi):
Müslüman olmayan halktan alınan cizyeye karşılık
Müslüman halktan da zekat adı ile vergi alınması söz
konusudur. Zekatın da kaynağının Kuran olduğu
görülmektedir. Bu verginin mal varlığından alındığı,
genellikle kırkta bir olarak belirlenen bir oran ile tahsil
edildiği anlaşılmaktadır. Verginin matrahı, sahip olunan
altın ve gümüş, hayvanlar, ticaret malları, tarımsal mahsul
olarak belirlenmiştir. Matrahın saptanması ve kayıt altına
alınması güçtür. Ancak tahsil edilen verginin kaydının
yapılması söz konusudur. Abbasilerde uygulanan bu
verginin bir varlık vergisi niteliğinde olduğu, Osmanlıların
genellikle bu vergi türü ile ilgilenmediklerini de belirtmek
gerekmektedir.
Ganimet (Savaşlarda kazanılan mallar):
Savaşlarda ele geçirilen bütün mal ve eşyalar ganimet
türüne girer. Kayıtları önemlidir. Çünkü savaşlarda ele
geçirilen ganimetin askerlere dağıtılması ya da askerler
tarafından savaşmaları karşılığında ganimeti kendi payları
olarak görmeleri söz konusudur. Muhasebesinin askeri
harekat biçiminde ele alınarak kaydının yapılması söz
konusudur. Sadece Orta Doğu’da değil, dünyada genellikle
karşılaşılan bir gelir türü olma özelliğine sahiptir.
Öşür (Gümrük Vergisi): Yabancı ülkelere giden
tüccarlardan ve Müslüman ülkesine gelen yabancı
700
tüccarlardan alınan bir vergidir. Ülkeden götürülen ve
ülkeye getirilen malların değeri üzerinden genellikle yüzde
beş oranında uygulandığı anlaşılmaktadır. Devletlerin her
zaman yararlandıkları bir vergi türü olmuştur. Ülkenin
belirli noktalarında alındığı için izlenmesi, tahsili ve kaydı
kolay yapılan bir vergi olduğunu da belirtmek
gerekmektedir.
Abbasilerin beş yüz yıllık egemenlikleri döneminde bir
çok hususta olduğu gibi vergi düzeninde de gelişmeler
olduğu ve zamanla yukarda belirtilen vergileri üç bölümde
sınıflandırdıkları görülmektedir.
Bunlardan ilki muhasebe usulü (daha çok para olarak
tahsil edilen vergiler) olarak adlandırılmış olup, vergilerin
para ya da belirli yerlerde ürün olarak alınmasını ifade
etmektedir. İkincisi, mukaseme usulü (üründen alınan
vergiler)’dür. Bu usul verginin üründen belirli bir oranda
alınmasını ifade eder. Üçüncüsü ise, Osmanlıda da geniş
bir kullanım alanı bulan mukataa (gelir getiren bir arazinin
devletçe kiraya verilmesi) usulü’dür. Devletin gelir getiren
arazilerinin belirli bir bedel karşılığında belirli kişilere
kiralanması anlamındadır. Osmanlıda mukataa usulü bu
anlamda değil, gümrük, tuzla gibi devletin belirli gelir
yerlerinin kiraya verilmesi biçiminde uygulanmıştır.
Burada Abbasilerin muhasebe kayıtlarında haraç
sözcüğünün değişik bir kullanım biçiminden de söz etmek
701
gerekmektedir. Bir bölgenin gelirlerinin genellikle yıllık
kaydında vergilerin toplamına haraç denildiği de
görülmektedir.
Örneğin bütün İran’a, Fars kıt’ası denilerek, Fars
kıtasının haracı bu kadardır biçiminde açıklama yapıldığı
görülmektedir. Bu ifadeye göre, Fars kıt’asından alınan
bütün vergilerin toplamı ifade edilmiş olunmaktadır.
Tarihçilerin saptadıkları muhasebe kayıtları devletin
yıllık gelir ve giderlerinin kayıtları ile ilgilidir. Devletin
gelirlerini kayıt edebilmek için Hanedanın hakim olduğu
toprakların, yukarda belirtildiği üzere vilayetler olarak
bölümlere ayrılmaları gerekiyordu. Bu ayırımda, bugünkü
Irak’a Sevad kıt’ası veya vilayeti, Basra ve kuzeyine Bataih
denilirdi ki bu bataklık anlamına gelirdi. Arap yarım
adasına uzak bir yer olan Horasan önemli gelir sağlanan bir
bölge idi. İran’a Fars kıt’ası, Mısır’a Mısır Kıt’ası denilirdi.
Devletin gelirlerinin sadece parasal olarak değil elbise,
kumaş, şeker, gülsuyu, zeytinyağı, bal, hurma, gümüş
külçe, ipek, at, katır gibi tarımsal ürün ve hayvanlar,
değerli maden, sanayi ürünlerinden oluşabildiğini de
belirtmek gerekmektedir.
Muhasebe kayıtlarında parasal gelir kayıtları yanında
malca yapılan tahsilata da, malların adları ve miktarları
yazılarak yer verildiği görülmektedir. Ancak daha sonraları
malca alınan vergilerin de parasal değerlerinin yazılmaya
702
başlandığı ve muhasebe kayıtlarında malca (miktar)
kayıtlarına yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Devletin yıllık gelir kayıtlarında kimi zaman bir
kıt’anın haracı, yani çeşitli vergilerden oluşan geliri
biçiminde kayıt yapıldığı, kimi zamanda verginin adı ile
kayıt yapıldığı görülmektedir. Haraç adı altında yapılan
kayıtlar genellikle uzak eyaletlerden sağlanan gelirlere ait
idi.
Para birimlerinin Dinar ve Dirhem olarak
adlandırıldıkları ve 13 (daha sonraları 15) Dirhemin bir
Dinar olarak hesaplandığı bilinmektedir.
23. Abbasilerde Devletin Giderleri
Devletin giderlerine ait muhasebe kayıtları gelir kayıtları
örnekleri kadar fazla değildir. Hicri 279 (Miladi 892) yılına
ait günlük gider kayıtlarına rastlanmaktadır. Bu kayıtlara
göre, maaşlar başta gelen devlet giderleridir. Maaş alanlar
ise, nöbet ağaları, kapu oğlanları (özel güvenlik güçleri), iç
ağalar (sarayda hizmet verenler), süvariler, güzide askerler,
sarayda görevli 17 tür memur (müezzin -ezan okuyan-,
müneccim -geleceği haber veren-, alemdar -bayrak taşıyan-,
güldürücü, davulcu gibi), Bağdat’ta zabıta hizmeti gören
askerler, kölemenler (köleler), aşçılar, vezir (yüksek memur),
büyük katipler (kayıt tutanlar), divan reisleri (karar
organlarının başkanları), devletin hazinesini koruyanlar,
703
imamlar (din görevlileri), tekbirhanlar (duacılar) vb. olarak
sıralanmaktadır. Bunların dışında, sarayın elbise, fırın,
meşrubat, su taşıyan işçiler (sakalar),
terzi,düğmeci,demirci, kürkçü, kağıtçı, marangoz, sepetçi,
kumaşçı (mefruşatçı)’lara ait giderler söz konusu
olmaktadır. Ayrıca, askeri amaçlı at, deve satın alma ve
bunların beslenmeleri, meş’ale ve neft yağı, hapishane,
Bağdat’taki iki köprünün duba ve benzeri masrafları,
hastane vb. masraflar söz konusudur. Bir de askeri
birliklerin yemek, giyecek, silah gereksemelerinin
karşılanması gibi konularda önemli harcamalar yapıldığını
belirtmek gerekmektedir.
Giderlerin, muhasebe kayıtlarında ayrıntılı olarak yer
aldığı ve günlük giderlerin gruplar halinde hesaplandığı,
devletin günlük giderlerinin, muhasebeleştirmede yaklaşık
30 gruba ayrıldığı görülmektedir.
Abbasiler’in gelir ve giderlerinin kayıt edildiği
muhasebe defterleri hakkında fazla bilgi yoktur. Ömer
Abdullah Zaid’in “Were İslamic Records Precursors to
Accounting Boks Based on the İtalian Method?”376 adını
taşıyan makalesinde birkaç muhasebe defterinin adı
verilmektedir. Daha sonra İlhanlılar’ın muhasebe
kayıtlarında da yararlanacakları bu defterler şunlardır:
Giderlerin günlük olarak kayıt edildiği Defter’ül Yevmiye 376 The Accounting Historians Journal , Vol.27, No. 1, 2., s. 73-90, 2000, ABD.
704
(günlük defter); harcamaların türleri itibarı ile kayıt edildiği
Defter-i Tevcihat; vilayetlerden merkeze gelen gelirlerin kayıt
edildiği Defter-i Tahvilat. Bu defterlerin aynı adlarla
İlhanlılar’da da tutulduğu, ancak biraz daha değişik
olaylarda kullanıldığı görülecektir.
24. Merdiven Yönteminin Bilinen İlk Örneği
A. Freiherrn von Kremer’in, “Über Das Budget der
Einnahmen unter der Regierung des Harun Al-rasid” adını
taşıyan 1876 yılında Viyana’da Alfreed Hölder k.k. Hof-
under Universitats Buchhandler tarafından yayınlanan
eserinde merdiven yönteminin ilk örneği yer almaktadır377.
Aynı yazarın “Über das Eiemmahmebudget des
Abbasiden-Reıches Vom Jahr H.306 (918-919)” adını taşıyan
çalışması da 1888 yılında Viyana’da, Kaiserlichen Akademie
der Wissenschaften – Philosophisch Historische Classe adı
ile In Commıssıon Bei F. Tempsky tarafından yayınlanan
ikinci bir eseri daha vardır378.
Kremer bu iki eserinde de Abbasilerin yıllık gelir ve
giderlerinin kayıtlarına ait muhasebe kayıtlarını
yayınlamıştır.
377 A. Freiherrn von Kremer, Über Das Budget der Einnahmen unter der Regierung des Harun Al-rasid, 1876, Wien. 378 A. Freiherrn von Kremer, Über das Eiemmahmebudget des Abbasiden-Reiches Vom Jahr H.306 (918-919), 1888, Wien.
705
Aşağıda yer alan Örnek 3’de aynı zamanda türünün
ilk örneği olan, Harun Reşid (Hicri 149-194, Miladi 766 –
809)’in devlet başkanlığı dönemine ait devlet gelirlerinin
merdiven yöntemi ile muhasebe kaydına yer verilmiştir.
Örnek 3’de önce Kremer’in yukarda belirtilen kitaplarından
ilkinde yer alan ve VIII. yüzyılın sonlarına ait örneğe yer
verilmiş, sonra da bu örneğin bugünkü dille Türkçe
üzerinde durulmuştur.
706
ÖRNEK-3:
707
708
Hazinesine Harun el Reşid zamanında her sene gelen ayni ve nakdi vergilerve bunların geldikleri yerler
Dirhe m 530.312.000
Yeku 3 n Yeku 2 nmal olarak alınanlar nakit olarak5.706.000 Dinar 404.780.000 Dirhem
1 Dinar 22 Dirhem125.532.000 Dirhem
Verg 4 iÇeşitleri ve vilayetlerin adları
Nar ve ayv----------------- 7 a Kuru üzü-------------------- 6 m Ba----------------------------- 5 l
Faris'den Rey'den Ecnadüşşam'dan Humus'dan Hamedan Musul'danNar ve Nar 300.000 1.000 ve Bestaki'danAyva 1.000 kıt'a Rıtl Rahile 13.000 Rıtl 20.000 Rıtl150.000
kıt'a Faris'dan Isfahan'dan Cilan'dan1.000 Rıtl 20.000 Rıtl 20.000 Rıtl
Tu------------------------ 10 z Balmum---------------------- 9 -- u Şeke----------------------- 8 - r
Eri-------------------------- 13 k Hint kiraz------------------- 12 ı Şuru------------------------ 11 - p
Erza---------------------- 16 k Kimyo------------------------- 15 - n Hurm---------------------- 14 -- a
Küfe vezni ile 100 Rıtl 20.000 Rıtl1.000.000 vakır
1.000 Rıtl 20.000 Rıtl 1.000 menn
Sind'den Kirman'dan Kirman'dan
20.000 Rılt 20.000 Rıtl 30.000 Rıtl
Rey'den Faris'den Hemedan ve Destebi'den
M.S. 775-786 Yılları Arasında Abbasiler'de Merdiven Yöntemi ile Devlet Muhasebesi KaydıÖrnek-3. (Tercüme)
Devlet 1
Ermenistan'dan Isfahan'dan Ahvaz'dan
709
Gülsuy 19 u Sıva toprağ 18 ı Itriya 17 t
Giyecek 22 ler Giyi 21 m Ödağac 20 ıÇeşitli ve mefruşat karanfil, hindistan El lemha'dan cevizi6.700 parça
Cilan'danEl lemha'dan Basra'dan 20 kilim 20 elbise
500 200 Hind'dan Sind'denelbise Necran'dan Afrika'dan Anadolu'dan 150 rıtl 150 rıtl400 200
elbise elbise
Ayakkab 25 ı At 24 Fi 23 l
Cilan'dan30 15
Bağdat memleketinin gelirleri, Emin'in karışıklık yaratması sırasında Bağdat arşivinin Hicri 204'de
yanmasından sonra Kudama bin Cafer'in verdiği bilgilere göre bu kadar para idi……….
çift 100 baş 3 sürü
Ku 26 ş
Faris'ten30.000 şişe
Savad'dan292 rıtl
2.200 Cilan'dan Sind ve civarından
300 rıtlErmenistan'dan
Ermenistan'dan
Faris'den50.000 rıtl
710
Not: Maddeler üzerindeki numaralar açıklamalarda
yararlanılmak üzere tarafımızdan konulmuştur.
Açıklamalar
1) Harun el Reşid, Abbasi Devleti Halifesi’dir. Yani
devlet başkanıdır. Hicri 149-194 (Miladi: 766-809) yılları
arasında devleti yönetmiştir. Kremer, bu muhasebe
kayıtlarının Hicri 158-170 (Miladi : 774-75/786-87)
yıllarına ait olduğunu belirtmektedir. Bilgiler bu tarihlere
aittir. Kayıtların Hicri: 331 (Miladi: 942-43) yılında ölen ve
Abbasiler’in vezirler tarihini yazan Cahsiyari’nin kitabında
yer aldığını belirtmektedir. Merdiven yönteminin türünün
ilki olan bu muhasebe kayıt örneğinin, hem biçimsel ve hem
de içerik bakımından aslına uygun olarak Cahsiyari
tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır.
2) Muhasebe kayıtları miktar olarak yapılmıştır.
Ancak, kayıtların baş tarafına Dirhem ve Dinar olarak çeşitli
malların toplam tutarı hesaplanmış ve yazılmıştır. Buna
göre, burada iki sayfa halinde yazılı olan malların tutarı
125.532.000 Dirhem (5.706.000 Dinar) olarak
belirlenmiştir. Kayıtların yapıldığı yıllarda devlet gelirlerinin
hem mal olarak ve hem de nakit olarak tahsil edildiği
kayıtların başındaki açıklamalardan anlaşılmaktadır. Nakit
olarak alınan vergilerin kayıtlarının ayrıntısı burada yoktur.
Ama nakit gelirlerin toplam tutarının 404.700.000 Dirhem
olduğu anlaşılmaktadır. Her ikisinin (mal ve nakit) toplamı
711
ise, 530.312.000 Dinar olmaktadır. Bu malların
fiyatlandırılarak tutar haline dönüştürülmesi işlemlerini
(hesaplarını) Kremer yayınlamıştır. Bu hesaplamalara,
muhasebe düzeni ve merdiven yöntemi dışı olduğu için
burada yer verilmemiştir.
3) Mallar miktar olarak yazılırken, çeşitli ölçü
birimlerinin kullanıldığı görülmektedir. Bunlardan en çok
kullanılan rıtl 333,6 gr.’dır379.
4) Muhasebe kayıtlarında miktar olarak yer alan
devlet gelirleri ile ilgili maddeler tarafımızdan
numaralandırılmış olup, 5-26. maddelerde üç tür mal yer
almaktadır. İlk grubu, yani 5-17. maddeler arasındaki
kayıtlar, meyve ve meyvelerden yapılan yiyecek
maddelerinden oluşmaktadır. 18-20. maddeleri arası ile 25.
madde içecek, toprak ve giyeceklerden oluşmakta, 23, 24 ve
26. maddelerde ise devlet geliri olarak alınan hayvanlar yer
almaktadır.
5) Son sayfanın altında muhasebe dışı konularla ilgili
yazılar bulunduğu için, bu bölümün transkripsiyonu ve
tercümesi üzerinde durulmamıştır.
6) Tablonun sonunda yazılı olan Hicri 204 (Miladi:
823)’deki Bağdat arşivi yangını, Harun’el Reşid’in oğulları
arasındaki savaş sırasında çıkan yangındır. Bu defter
379 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu – Klasik Çağ (1300-1690), İstanbul: 2004, s. 240-273.
712
kayıtları Hicri: 158-170 yıllarındaki bilgileri içerdiğine göre,
bu kayıtları içeren muhasebedeki yardımcı belgelerin
yangından kurtarılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu defter
kayıtlarının da, bu bilgilere sahip olan kişiler (Cahsiyari)
tarafından o zamanki kayıt usulüne sadık kalınarak
yazıldığı anlaşılmaktadır.
Kayıtların incelenmesinden aşağıdaki hususların
saptanması olanağı vardır.
- Kayıtlardaki ilk sözcüğün son harfi çizgi halinde
uzatılarak tüm kaydın anlamını belirten kayıt
başlığı konulmuştur.
Bu merdiven yönteminin, yaşamı boyunca geçerli olan
ve maddeleri birbirinden ayırmak için kullanılan özelliğidir.
Nitekim kayıtlardaki bütün maddelerde harfi çizgi
biçiminde uzatan uygulama ile karşılaşılmaktadır.
- Gelirlerin bir bölümü mal olarak alınmış, bir
bölümü de nakit olarak sağlanmıştır.
Ana tutar başa yazılmış ve bu ana tutarı iki bölüm
halinde mal ve nakit olarak oluşturan tutarlara ana
tutarın altında yer verilmiştir. Yöntem, merdiven adını bu
özelliğinden dolayı bu kayıttan beş yüz yıl sonra XIV. yüz
yılın başlarında İlhanlılardaki uygulamalar sırasında
alacaktır. Ana tutarın başa yazılması onu oluşturan
tutarların onun altına aşağı doğru merdiven basamakları
713
biçiminde sıralanması ile ortaya çıkan bu özellik merdiven
yönteminin yaşamı boyunca devam edecektir.
- Para birimi dirhem ve dinardır. Ama genel
toplam dirhem olduğu için her iki tahsilatın da
dirhem olarak ifadesine dikkat edilmiştir.
Dirhem ve dinar arasındaki bağ 1 Dinar 22 Dirhem
olarak belirtilmiştir. Bu kur bilgileri merdiven yönteminde
her zaman var olmuştur.
- Vergi türlerine geçmeden genel bir başlık
yazılmaya dikkat edilmiştir.
Bu başlık vergi biçiminde yazılmış ve kayıtların
alınan vergilerle ilgili olduğu anlatılmak istenmiştir. Bu
başlığa her zaman yer verildiği görülmektedir. Bu uzatılan
vergi sözcüğünden sonra defterde yatay ve dikey çizgiler
vardır. Bu çizgiler İlhanlıların uygulamalarında kaldırılmış
ve bir daha konulmamıştır.
- Sağdan sola doğru alınan vergiler birbirinden
ayrı olarak sıralanmıştır. 22 madde vardır.
Her madde vergi olarak alınan mallarla ilgilidir. İlk
maddede bal tahsilatı yer almaktadır. Önce malın adı yer
almakta sonra bu malın hangi eyaletlerden ne miktarda
alındığı kayıt edilmiştir. Malın özelliğine göre ağırlık ya da
adetsel olarak ölçü birimleri kullanılmıştır. 22 maddede 22
çeşit mal yer almaktadır. Mal (miktar) olarak kaydın uzun
714
süre devam ettiği anlaşılmaktadır. İlhanlılar’da da miktar
olarak kayıtlar vardır. Osmanlılar’da da zaman zaman aynı
durumla karşılaşılmaktadır. Ama zamanla, vergilerin
nakten tahsilatı arttıkça mal olarak kayıt terk edilmiştir.
Kayıtlar para cinsi ile yapılmağa başlanmıştır. Mal cinsi ile
yapılan kayıtların muhasebe dışı paraya çevrilerek ortak
değerlendirme ölçüsü olan para ile kaydın baş tarafına
yazıldığı anlaşılmaktadır.
- Muhasebe kayıtlarının altında Kremer’in
bulduğu kaynakta yazılı olan bir yazı vardır.
Bu yazıda Harun Reşid’in ölümünden sonra oğulları
arasında çıkan savaşta Bağdat’ta yangın çıktığı (Hicri 204,
Miladi 823), bu yangında bir çok muhasebe defterinin
yandığı, ama konu ile ilgilenen Kudama Bin Cafer’in verdiği
bilgilere göre Arap yazar Cahsiyari tarafından kayıtların
yenilendiği belirtilmektedir. Bu ifadelerden belgenin orijinal
olmadığı, ancak zamanının kayıt tekniklerine uygun olarak
yenilendiği anlaşılmaktadır.
- Kremer’in kitabında, bu muhasebe kayıtlarının
Hicri 158-170 (Miladi 775 - 786) yılları
arasındaki bir yıla ait olduğu belirtilmiştir.
Burada ele alınan örnek merdiven yönteminin bilinen
en eski örneğidir. Kuşkusuz ilksel bir yapıdadır. Yöntem
İlhanlılar tarafından geliştirilecek ve Osmanlılar bu yöntemi
715
onlardan alacaklar ve asırlar boyu geliştirerek
yararlanacaklardır.
Burada örneğine yer verilen muhasebe kaydı, devletin
yıllık gelir kaydıdır. Defter türünü belirtmek yanlış olur.
Ancak yıl içinde bu gelirlerin takip edildiği büyük defter
hesaplarının bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde bir
eyaletten çeşitli partiler halinde gelen bir malın kayıtlarının
izlenmesi mümkün olamaz. Bu büyük defter hesapları
bugüne kadar gelememiştir. Ama İlhanlılar’da ve
Osmanlılar’da hem günlük defter ve hem de büyük defter
kayıtlarına rastlamak olanağı vardır.
Aşağıda önce bu yöntemin İlhanlılar’a geçiş öyküsü
üzerinde durulacaktır.
3. İLHANLI DEVLETİ’NDE MERDİVEN YÖNTEMİ VE
GELİŞME SÜRECİ
Yukarıda belirtildiği üzere 1258 yılında Moğol hükümdarı
Hulagu’nun Bağdat’ı alarak Abbasi Devleti’ne son
vermesinden sonra bugünkü İran’da Moğollar tarafından
kurulmuş bulunan İlhanlı Devleti (1251- 1353), büyük
ölçüde Abbasiler’den aldığı devlet yönetimi, maliye ve
muhasebe kültürü ile kuruluşunu tamamlamıştır. Bu
bilgiler arasında muhasebe kayıt sistemi de vardır. Bu
kültür transferi, Abbasiler’de hizmet gören Fars kökenli
bilim adamları ve kimi Arap kökenli bilge kişilerin İlhanlılar
716
ile birlikte Tahran’a gelmeleri ile olmuştur. Her iki devlette
de görev yapan Türkler’in de bu kültür transferinde rolleri
olsa gerektir.
Burada belirtmek gerekir ki, İlhanlılar’ın devlet
anlayışı belirli noktalarda Araplar’dan farklıdır ve Orta
Asya’da geliştirilen ve Cengiz Han ve oğulları tarafından
Orta Doğu’ya getirilen yönetim anlayışı İlhanlı devletine
hakim olmuştur. Ama mali yönetim ve muhasebe kültürü
açısından ayni şeyi söylemek olanağı yoktur. İlhanlılar’da
da Orta doğu’da geliştirilen mali yönetim ve muhasebe
anlayışı hakim olmuştur. Bu sayede Merdiven Yöntemi’nin
İlhanlılar’da uygulama alanı bulması kolaylaşmıştır.
İlhanlılar’ın muhasebe kayıtlarının Abbasiler ile
benzerliğini ortaya koymak açısından kimi muhasebe kayıt
defterlerinin karşılaştırılması üzerinde aşağıda
durulmuştur.
Günlük Defter: Bu defter, Abbasiler’de Defter-ül
Yevmiye, İlhanlılar’da Ruznamçe adı ile anılmaktadır. Gün,
Arapça’da yevmiye, Farsça’da ruz’dur. Defter, Arapça’da
defter, Farsça’da namçe’dir. Abbasiler’de bu defter günlük
giderlerin izlenmesi için kullanılır, İlhanlılar’da Pacioli’nin
belge oluşturma anlayışına göre memorial defteri anlamında
kullanılır (Osmanlılar’da da ruznamçe adı kullanılacak,
ancak günlük gelir ve giderlerin izlenmesinde
yararlanılacaktır).
717
Defter-i Tevcihat: Abbasiler’de giderlerin türlerine göre
kayıt edildiği defterdir. İlhanlılar’da da ayni anlamda
kullanılmaktadır.
Defter-i Tahvilat: Abbasiler’de illerden merkeze gelen
gelirlerin kayıt edildiği defterdir. İlhanlılar’da sadece gelen
gelirlerin değil, illere gönderilen ya da kişilere verilen
paraların izlenmesinde de yararlanıldığı anlaşılmaktadır.
Aylık ve yıllık gelir ve giderlerin toplandığı defter:
Abbasiler’de bu deftere Hatme denir, çünkü Arapça hatme
sözcüğü bitirme anlamındadır. İlhanlılar’da ise bu deftere
Defter-i Cami-ül Hesap (Hesapların bir araya getirildiği
defter) denir380.
Bu örnekleri fazlalaştırmak olanağı vardır. Bu durum,
her iki devletin muhasebe kültürleri arasındaki benzerlikleri
ortaya koymak açısından önemlidir. Belirtmek gerekir ki,
İlhanlılar’da muhasebe defterlerinin gelişen devlet
ihtiyaçlarına göre, daha ayrıntılı ve daha fonksiyonel olarak
tutulduğu anlaşılmaktadır. Özellikle çağının önemli devlet
adamlarından birisi olan Gazan Han (1295-1304)
tarafından yapılan mali reformlar sonrasında (bu
reformlardan çalışmanın birinci bölümünde detaylıca
bahsedilmişti bu nedenle burada tekrar anılmayacaktır)
önemi artan devletin mali yönetiminin ihtiyaçları
karşılamak için muhasebe düzeninin geliştirildiği
380 Güvemli, a.g.e., s. 306-307.
718
anlaşılmaktadır. Örneğin merkezi muhasebede örgütlenme
eyaletlere göre yapılmış olup, bu muhasebe bölümlerinin
başındaki kişiye katip denilirdi. Katip sözcüğü, yazı yazan,
defter tutan anlamında olup, muhasebecilere Abbasiler’de
ve İlhanlılar’da verilen isimdir. Osmanlı’da da halk arasında
muhasebeciler için yüzyıllar boyu kullanılmış bir deyimdir.
Ancak Osmanlı devlet muhasebesinde çalışan
muhasebecilere bir devlet memuru unvanı olan halife
denilmiştir.
Her iki devletin muhasebe kayıtları gözden
geçirildiğinde İlhanlılar’ın Merdiven Yöntemi’nden, bu
yöntemi daha geliştirerek yararlandıkları gözlenmektedir.
İlhanlıların Orta Doğu’da mali sistemi ve devlet
muhasebesinde yararlanılan mediven yöntemini
geliştirdikleri bilinmektedir. Bu gelişmeleri aşağıdaki
şekilde sıralama olanağı vardır.
- Devletin muhasebe kayıtlarını tutan merkezi örgüt,
eyaletler olarak bölümlere ayrılmıştır. Böylece her eyaletin
gelir ve giderlerinin merkezi yönetim tarafından izlenmek
olanağı bulunmuş ve her bölümde benzer muhasebe
defterleri tutulmuştur. Bu bölümlerdeki bilgiler bir araya
getirilince de devletin yıllık gelir ve giderlerinin ortaya
konulması mümkün olmuştur.
- Devletin yıllık gelir ve giderleri, bölümlerdeki kayıt
bilgilerine dayanılarak sağlıklı olarak ortaya
719
konulabilmiştir. Bu gelişmeleri 1309-1363 yılları arasında
yazılan ve bugünlere kadar gelen dört muhasebe öğreti
kitabındaki kayıtlardan anlıyoruz. İlhanlılar’daki bu
uygulamanın gerçekleşen durumun tespit edilerek, devletin
sonraki yılda gelirlerini ve giderlerini planlamasında da
kullanıldığı anlaşılmaktadır.
- Muhasebe defterlerinde büyük ölçüde parasal
kayıtlar yer almakta ve miktara dayalı kayıtlar azalmış
bulunmaktadır. Bu durum, mali gelişmeler sonucu devletin
gelir ve giderlerinin nakdi olarak yapılmaya başlanması ile
sağlanmıştır. Bu da muhasebe kayıt sistemini
kolaylaştırmış ve gelişmesini sağlamıştır.
- Gelirlerin ve giderlerin kayıt edilmesinde gelirin
tahsili ile görevli kişi hakkında bilgi verildiği, tahsilat ya da
harcamanın hangi belgeye dayandığı bilgilerine yer
verilmeye başlandığı görülmektedir. Bu usul Osmanlı
Devleti muhasebesi tarafından da benimsenmiştir.
- Bir gelir ya da gider kaydı yapılırken, bu maddenin
başına kaydın türü ya da nedeni ile ilgili bilgi yazılması
usulü benimsenmiştir. Örnek-1’de yer alan maddenin
başına yukarı doğru yazılan bu bilgiler görülmektedir.
Osmanlı bu bilgiyi kaydın içine almıştır.
- Birbirini izleyen muhasebe kayıt maddelerinin
birbirleri ile bağıntısını kurabilmek için, sonraki maddenin
başına ondan düşülen, ona eklenen gibi ifadelere yer
720
verildiği görülmektedir. Bu ifadeler merdiven yönetiminde
bir yenilik olmuştur. Ancak Osmanlı bu ifadeleri daha az
kullanmış ve daha ziyade maddeler arası bağı maddeler
içersindeki bilgilerle sağlamıştır.
- Örnek-1’de yer alan İlhanlılar’da merdiven
yönteminin kullanımı ile ilgili örnekte merdiven biçimindeki
kayıt kültürünün, Abbasiler’e göre daha ileri bir düzeye
geldiği açık olarak görülmektedir. Ek-2’nin ikinci kısım
kayıtlarında önce toplam gider yazılmış ve bu gideri
oluşturan iki tutar alt alta merdiven basamağı biçiminde
kayıt edilmiştir. Osmanlı bu düzeni çok daha kısa ve etkin
bir şekle getirmiş ve daha az yer alacak biçimde kayıt
yapabilmiştir.
- Örnek-1’de yer alan örnekte gelirlerde olduğu gibi
giderlerde de harcamanın hangi emre dayalı olarak
yapıldığına yer verildiği görülmektedir. Örnekte
harcamanın, bakanlar kurulu kararı ve devlet başkanının
onayı üzerine yapıldığının belirtildiği dikkati çekmektedir.
- Parasal bilgilerde, para tutarı Dinar olarak yazılmış,
ancak 10.000 Dinar bir Tümen hesabı ile kısaltılarak iki
paraya da kayıtlarda yer verilmiştir. Osmanlı da aynı yolu
izlemiş ve örneğin Akçe olarak gelir ya da gideri yazarken
bunun yerine 50.000 Akçe bir kise hesabı ile kise olarak
kaydın yapılmasını tercih etmiştir. Osmanlı genelde akçe,
guruş (120 Akçe bir guruş) ya da kise olarak kayıt yapmış
721
yani bu paralardan birini kullanmıştır.. Ama kimi zaman iki
para birimini birlikte kullandığı da olmuştur. Ama iki para
birimini yazarken İlhanlılar’daki gibi bir satırın tamamını
kullanmamış, daha az yer alacak biçimde kaydı
yapabilmiştir.
- Muhasebe kaydının her maddesinde, kaydın daha
az yer tutmasını sağlamak üzere siyakat yazı ve
rakamlarının İlhanlılar tarafından da kullanıldığı
görülmektedir. Abbasiler’de Arap alfabesinin siyakat yazısı
kullanılmış, İlhanlılar’da Fars alfabesinin siyakat
yazısından yararlanılmıştır. Osmanlı’da ise Osmanlıcanın
siyakat yazısı kullanılmıştır. Osmanlıca bilindiği gibi Türkçe
asıl olmak üzere, çok saysıda Arapça ve Farsça
sözcüklerden oluşmaktadır. Osmanlıcada Arap alfabesinin
kullanıldığını da belirtmek uygun olacaktır. Siyakat yazısı
Orta Doğu’da bu üç dilde muhasebede ve sır niteliğindeki
yazışmalarda kullanılmıştır. Siyakat yazısı, Merdiven
Yöntemi’nin kullanılması boyunca yararlanılan bir yazı
çeşidi olmuştur. Bu siyakat yazı ve rakamları sözü edilen
yöntemin gelişmesinde her üç devlette de etkin rol
oynamıştır. Her üç devletin uygulamalarında da siyakat
ustalıkla kullanılmıştır.
İlhanlılar’ın merdiven yöntemini geliştirmeleri ile ilgili
bu bilgileri verdikten sonra, Merdiven Yönteminin
Osmanlılara geçiş süreci üzerinde durulabilir.
722
4. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MERDİVEN
YÖNTEMİ
40. Merdiven Yönteminin Osmanlılara Geçiş
Süreci: Osmanlı – İlhanlı İlişkileri
Merdiven Yönteminin İlhanlılar’dan Osmanlılar’a geçiş
sürecini ortaya koyabilmek için, Osmanlı Devleti’nin
kuruluş döneminde Osmanlı – İlhanlı ilişkileri üzerinde
durmak gerekmektedir.
1299–1453 yılları Osmanlı Devleti’nin kuruluş
dönemi olarak bilinir. Bir Moğol Devleti olan ve bugünkü
İran’da kurulmuş bulunan İlhanlı Devleti ise 1250’li yıllarda
kurulmuş ve XIV. yüzyılın ikinci yarısının başlarına kadar
varlığını sürdürmüştür. Orta Asya’dan Orta Doğu’ya gelen
Moğollar 1220-1225 yıllarında önce Küçük Asya’ya yani
Anadolu’ya gelmişler, sonra bugünkü İran’a yönelerek
orada İlhanlı devletini kurmuşlardır . İlhanlı Devleti,
Altınordulular’ın 1257 – 1258 yıllarında bu toprakları istila
etmelerine kadar devam etmiştir. Ama bir süre daha
Moğolların egemenliğinin bu topraklarda devam ettiği
anlaşılmaktadır. Çünkü Altınordu devleti de yörede
Moğolların egemen olduğu bir dönemde kurulmuştur ve
kurucuları Türkler ve Moğollardır. İlhan, bir Moğol devleti
olmakla beraber, devlette Fars ve Arap kültürlerinin hakim
olduğu anlaşılmaktadır. İşte bu Moğol devletinin Anadolu
ile ilişkilerinin olduğu ve Anadolu’da varlığını sürdüren
723
birçok beylikten vergi aldığı da bilinmektedir. Çoğu Türk
kökenli olan bu beyliklerde birisi de Osmanlılar’dır381.
Türk boylarından birisi olan Kayı Aşireti Eskişehir,
Söğüt olaylarındadır. Ertuğrul’un oğlu Osman Gazi (1258-
1327), 1299 yılından, 1324 yılına kadar beyliğin başındadır.
Bir uç beyliği olarak bilinmektedir. Çünkü batıda Bizans ile
komşudur. Bir uç beyliğinin misyonu gereği, batı sınırlarını
koruması ve gerektiğinde batıya doğru genişlemesi
doğaldır. Bu nedenle de Doğuda kendisine bir tehlikenin
yönelmemesi gerekir. Bunun için de Doğuda en güçlü
devlet olan ve Anadolu’daki öteki beyliklerin vergi ödedikleri
İlhanlılara vergi vermeleri, İlhanlılar ile iyi ilişkiler içinde
olmaları gerekmiştir.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi adlı eserinin
I. cildinde382 bu siyasi ve mali ilişkiyi şu şekilde
anlatmaktadır; Osman Gazi’nin İlhanlıların Anadolu’da
genel valisi olup, Anadolu’daki beyliklerin İlhanlılar ile
ilişkisini kurmakla görevli Emir Çoban’a karşı bir
yakınlaşma jesti olarak oğullarından birisine Çoban adını
koyduğunu belirtir. Yine Uzunçarşılı, Osman beyden sonra
devletin başına geçen Orhan Gazi’nin İlhanlıların Anadolu
Umumi valisi Şeyh Hasan ve onun vekili Eratna ile dostça
381 Meydan Larousse 6. cilt, 1971. 382 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, İstanbul: Cilt: 1, 1975, s. 111 vd.
724
münasebetlerinin olduğunu İbn-i Kemal383 tarihine
dayanarak belirtmektedir. Aynı tarihte Anadolu’da
Selçukluların olduğunu unutmamak gerekir.
Halil İnalcık, editörlüğünü Hasan Celal Güzel’in
yaptığı Genel Türk Tarihi384 adlı eserde yazdığı Osmanlı
Devleti’nin Kuruluşu adlı araştırmasında devletin durucusu
olan Osman beyin İlhanlılar ile siyasi bağıntısını şöyle
açıklamaktadır: Demek ki Osman için o zaman şöyle bir
hiyerarşi mevcuttu. Osman, Kastamonu Emiri’ne
(Çobanoğulları), o da Selçuklu Sultanı’na, Sultan’da İran’daki
İlhan’a bağımlı idi. Siyasi otorite bu bağımlılık zinciri içinde
meşruluk kazanırdı… Bu açıklamalar Osmanlı uc beyliğinin
İlhanlılar ile siyasi bir bağ içinde olduğunu dolayısı ile mali
bir bağımlılığın olabileceğini göstermektedir.
H. İnalcık’ın belirttiği Osmanlılar ile İlhanlılar
arasındaki siyasi bağı kuran Kastamonu’daki Emir
Çobanoğlu Emir Temürtaş’ın öldürülmesinden sonra siyasi
bağı Eratnalılar’ın (1327-1381) sağladığı anlaşılmaktadır.
Dr. Kemal Göde, Eratnalılar385 adlı eserinde şunları
yazmaktadır: Hamdullah Kazvini 1336 yılında Anadolu’nun
İlhanlılara ödediği verginin miktarını 3.300.000 Dinar olarak
kaydetmiş ve şehirlere göre dağılımını da vermiştir. Bu
kayıtlar hem Eratnalılar’ın mezkur tarihte ekonomik ve 383 İbn-i Kemal Tarihi, Nuruosmaniye Kütüphanesi, Varak: 47. 384 Halil İnalcık, Genel Türk Tarihi, İstanbul: Cilt V, 1997, s. 465-502. 385 Kemal Göde, Eratnalılar 1327- 1381, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını VII. dizi, 1994, s.33-153.
725
siyasi yönden İlhanlılar’a bağlı olduğunu, hem de
Anadolu’nun iktisadi durumunu göstermesi bakımından
önem taşır. Bu ilişkiler de Osmanlı’nın İlhanlılar ile mali
bağımlılığını göstermektedir.
Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar
Büyük Türkiye Tarihi386 adlı eserinde Osmanlıların ilk
döneminde İlhanlılar ile ilişkisini şöyle ortaya koymaktadır:
Orhan bey de babası gibi İlhanlılar ve onların Anadolu’daki
umumi valileri, Büyük Şeyh Hasan ve Eratna Beyleri ile iyi
geçinmiş, sembolik olan vergisini göndermekte kusur
etmemiş, hutbeyi şüphesiz Abbasi Halifesi ile İlhanlı’nın
adına okutmuştur. Bu durum da mali bir bağımlılığın
varlığını ortaya koymaktadır.
Bu noktada artık İlhanlılar’da devlet muhasebesinin
önemini arttıran iktisadi ve mali durumuna değinebiliriz.
Ahmet Zeki Velidi Togan’ın, 1931 yılında Türk Hukuk
ve İktisat Tarihi Mecmuası’nda (I. Yıl, 1931) yayınlanan
Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti adlı
araştırmasında İlhanlılar dönemi ile ilgili hem İlhanlılar’a ve
hem de Anadolu’ya ait önemli bilgiler vardır387.
Bu araştırmada belirtildiğine göre, bir Moğol devleti
olan İlhanlılar’da altın ve gümüş para kullanılmaktadır.
386 Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul: Cilt II, 1977, s. 258 vd. 387 Z.V. Togan, Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti, Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I. Yıl, 1931, Ankara.
726
Para birimi Dinar’dır. Altı Dirhem bir Dinar’dır. Dinar gümüş
için kullanılmaktadır. Altın para için ise Miskal
kullanılmaktadır. Bir Mİskal altın, dört gümüş Dinar’dir.
Büyük tutardaki paraların hesabı için ise Tümen para
birimi olarak kullanılmakta olup, 10.000 Dinar bir
Tümen’dir. Bu para birimleri İlhanlı Devleti’nin en görkemli
dönemini yaşadığı Gazan Han (1295-1304) dönemine aittir.
Sözü edilen araştırmadan öğreniyoruz ki tarihi bulgulara
göre 1294 yılında İlhanlı Devleti’nde kağıt para da
kullanılmaktadır.
A. Z. V. Togan, İlhanlı Devleti’nde yaşayan Moğol ve
Uygur (Uygurlar Türk asıllıdırlar) sermayedarlarının havale
ve berata dayalı borç para verdiklerini ve yüksek olmayan
faiz aldıklarını açıklamaktadır. Togan, Moğol egemenliğinin
İran ve Anadolu’nun iktisaden yükselmesine neden
olduğunu şu şekilde anlatmaktadır: Moğollardan önce İran
ve Anadolu’da iktisadi anarşi hakimdi. Her yerin ayrı parası
ve ayrı vergi sistemleri vardı. Mali buhran giderek
genişliyordu. Moğollar, ticaretin gelişmesine engel olan bu
farklılıkları ortadan kaldırarak bir para sistemi, bir vergi
usulü, her yerde aynı mali sistemi ve aynı ticaret
kanunlarını egemen kıldılar… Bu gelişmeler, doğu ülkeleri ile
Bizans ve Avrupa ülkeleri arasındaki iktisadi ilişkilerin ve
ticaretin giderek artmasına yol açtı. Heyd’in tespitine göre
ticaretin gelişmesine gümrük vergilerinin düşük olması da
etki de bulunuyordu. Ceneviz’liler Tebriz’de 1304 yılında
727
ticari konsolosluk dahi açmışlardı. Aynı dönemde Mısır’da
Memluklular da Avrupa ile ticari ilişkilerini geliştiriyorlardı.
Bu rekabet nedeni ile İlhanlılar, Avrupa’da Sicilya, Fransa ve
İngiliz krallarına gönderdikleri özel heyetlerle ticaretin
gelişmesini sağlamaya çalışmışlardır… Barthold, İran ile
Avrupa ülkeleri arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi
sonucunda bugün veresiye satışlarda kullanılan çek
sözcüğünün İran’dan Avrupa’ya geçtiğini belirtmektedir.
A. Z. V. Togan, İlhanlılar döneminde Moğolların
Anadolu’daki egemenlik sınırlarını Zonguldak, Eskişehir,
Afyonkarahisar ve Mersin hattı üzerinde gösterir ki, bu sınır
Osmanlı uç beyliğini içine alan sınır olmaktadır.
Osmanlıların doğudaki egemen uluslara mali
bağımlılığının ortadan kalkma tarihini ortaya koymak için
de aşağıdaki siyasi gelişmelerle ilgili bilgileri vermek gereği
vardır.
Osmanlılar’ın Anadolu’ya dönmeleri ve Doğu ile
ilgilenmeleri 1387 yılında I. Murat’ın Anadolu’ya dönüp,
önce Kastamonu, daha sonra Karaman’ı alması ile başlar.
Bu tarihte de İlhanlı Devleti ortadan kalkmış ve İlhanlıların
bulunduğu toprakları, önce Altınordu devleti, sonra da bir
başka Türk komutanı olan Timur nüfusu altına almıştı.
Dolayısı ile Osmanlılar’ın Doğuda bir devlete vergi vermeleri
ve bir devlet ile mali ilişkiler içinde olmaları bu tarihlerden
itibaren söz konusu değildir. Ama, İlhanlılar’dan aldıkları
728
hem mali sistemlerini ve hem de muhasebe sistemlerini o
zamana kadar belirli düzeyde geliştirmiş oldukları da bir
gerçektir.
Yukarıda çeşitli kaynaklara dayanılarak yapılan
açıklamalara göre, Osmanlılar’ın İlhanlılar ile olan mali
bağımlılığının ve vergi vermelerinin 1300–1360 yılları
arasında olduğu ve 50–60 yıllık bir süreyi içerdiği
anlaşılmaktadır.
Bu durumu, Örnek-1’de yer alan ve 1350’li yıllara ait
İlhanlı defter kayıtlarından alınmış olan örnekte de görmek
olanağı vardır. Örnek-1’deki muhasebe kaydının uç iller
bölümünde belirtilen Orhan Gazi, Umurbey Gerede, Bolu,
yukarda sözü edilen 50-60 yıllık dönemde Osmanlı
Devleti’nin egemenliği altında bulunan topraklardır. Bu
belgede, Osmanlı’nın hakim olduğu Anadolu’daki
coğrafyadan İlhanlılar’a vergi ödendiği açıkça
görülmektedir.
41. Osmanlı İmparatorluğu Devlet Teşkilatı ve
Mali Yönetimi: Genel Bakış
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi olarak belirtilen 1299–
1453 yılları arasında bir çok devlet kurumunun
oluşturulmuş olması ve bu arada mali yönetimin
esaslarının belirlenmiş bulunması söz konusudur. Devletin
mali yönetimi oluşturulurken muhasebe düzeninin
729
uygulamaya konulması da kuşkusuz söz konusu olur.
İlhanlılardan alınan muhasebe düzeninin uygulamaya
konulması sürecini tamamlayabilmek için kuruluş
döneminde Osmanlı devlet teşkilatını ve mali yönetimi
kısaca gözden geçirmek uygun olacaktır.
İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı beyliğinin ilk devlet
teşkilatını Anadolu Selçukluları ile İlhanlılar’dan aldığını
belirtmektedir. Tarihçilerin genellikle belirttiklerine göre
beyliğin merkezi teşkilatında en önemli organı Divan idi.
Hem Abbasiler’de ve hem de İlhanlılar’da devletin üst
kademe örgütlenmesinde divan vardır. Divan’a devlet
başkanı olarak hükümdarın veya onun vezirinin (bakan)
başkanlık yaptığı anlaşılmaktadır. Osmanlı beyliğinde
vezirler İlhanlılar da olduğu gibi ilmiye sınıfındandır.
Osman Gazi zamanından sonra, elde edilen yerler oraları
zaptetmiş olan beylere verilmişti. Daha sonraları da buraları
Sancak haline getirilmiş ve başlarına bölgesel mali
örgütlenmenin de kendisine bağlı olacağı Kadı tayin
olunmuştur388.
XIV. yüzyıl boyunca devlet düzeni ve kültür
bakımından İran, Suriye, Kahire’nin Anadolu’dan üstün
olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlıların İstanbul’u fethinden
sonra üstünlüğün yavaş yavaş Osmanlılara geçtiği ve bilge
kişilerin Osmanlı devleti yerleşim yerlerine geldikleri 388 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi Cilt l, İstanbul, 1975, s. 126-127.
730
bilinmektedir. Bu nedenle Osmanlı beyliğinin
teşkilatlanmasında İlhanlılar’dan ve Arap ülkelerinden
yararlanılması doğaldır.
Osmanlı divanının yönetimi XIV. yüzyılın ilk yarısı
boyunca İlhanlılar’dan örnek alınarak oluşturulmuş ve
yönetilmiştir389. Divan başlangıçta, her gün sabahtan
hükümdarın başkanlığında toplanırdı. Bu toplantılarda,
Vezir-i Azam (Başbakan) ve diğer vezirlerden (bakanlar)
başka kazasker, defterdar, nişancı gibi devletin üst kademe
yöneticileri de katılırdı. Vezir-i Azam, askeri işlere, kazasker
hukuki işlere, defterdar mali işlere bakarlardı. Nişancı ise,
divan kaleminin şefi olarak, arazi işleri, has, zeamet, timar
gibi işler onun tarafından yerine getirilirdi. Osmanlı
devletinin kuruluş döneminde divana hükümdar başkanlık
yapmıştır. Fatih Sultan Mehmed’den sonra Divan’ın
başkanlığını Vezir-i Azam, daha sonraki adı ile Sadrazam
(başbakan) üstlenmiştir. Muhasebenin bağlı olduğu vezir
(bakan) de bu divanın üyesi idi.
Osmanlı devletinin gelir ve giderlerinin yürütüldüğü
muhasebe düzenlerinin, devlet teşkilatının oluştuğu XIV.
yüzyılın büyük bölümü boyunca, hem devlet teşkilatının
ve hem de onlara vergi ödenmesi dolayısı ile muhasebe
düzenlerinin de İlhanlılar’dan alınması doğaldır.
389 Uzunçarşılı, a.g.e., s.501.
731
Bu ilişkilerde Türk ve Fars kültürü ile yetişmiş bilge
kişilerin aracılık yaptıkları ve İlhanlı muhasebesinde çalışan
muhasebecilerin özellikle İlhanlı Devleti’nin ortadan
kalkmasından sonra Anadolu’ya geçerek Osmanlı
muhasebesinde çalışmaya başladıklarını da kabul etmek
gerekmektedir.
42. Merdiven Yönteminin Osmanlılar Tarafından
Geliştirilmesi
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Osmanlı
Arşivinde 95 milyon muhasebe dokümanı ve 360.000
dolayında merdiven yöntemi ile tutulmuş devlet muhasebesi
defterleri vardır. Osmanlı Devleti’nin yukarda belirtilen
kuruluş döneminde, yani 1299-1453 yılları arasında
incelenerek değerlendirilebilecek yeterli niteliklere sahip
muhasebe defteri yoktur390. Bunun nedeni, 1453 yılına
kadar Osmanlı başkentlerinin sürekli değişmesi dolayısı ile
ortaya çıkan göç olgusu nedeniyle devletin muhasebe
dokümanlarının kaybolmuş olmasıdır. İlk kayıt örnekleri,
İstanbul’un alınmasından sonra XV. yüzyılın ikinci yarısına
aittir. Osmanlılar’ın merdiven yöntemini geliştirmeleri de bu
yüzyılda başlamıştır. XVI. yüzyıldan itibaren ise, devletin
mali düzeninin eksikleri giderilmiş, idari yapısı
390 Bu kitabın ikinci bölümünde Osmanlı imparatorluğu’nun kuruluş dönemi anlatılırken yer verilen örnek nadir bir örnek olarak tespit edilmiştir.
732
sağlamlaştırılmış ve bu gelişmelere uygun olarak merkezde
ve eyaletlerdeki muhasebe düzeni uyumlu bir şekilde
çalışacak biçimde örgütlenmiştir.
Merdiven Yöntemi’nin gelişme durumunu ortaya
koyabilmek için de sözü edilen yüzyıla ait bir örnek ele
alınmıştır. Örnek-2’de, 1587-1588 yıllarına ait
muhasebedeki bir kayıt örneği üzerinde aşağıda
durulmuştur. Bu örnek bir tahakkuk maddesidir. Cizye
vergisine aittir. Müslüman olmayan halklardan alınan bu
verginin yıl başında tahakkuk ettirilmesi ve yıl boyunca üç
ayda bir olmak üzere tahsil edilmesi gerekiyordu. Bu örnek,
Örnek-3’de yer alan Abbasiler’e ait 774-786 yılları
arasındaki bir yılın gelirleri ile ilgili merdiven yöntemi ile
tutulmuş kayıt örneğinden yaklaşık sekiz yüz yıl sonraya ait
olup, yöntemin gelişmesini, Abbasiler’den alınan,
İlhanlılar’dan alınan ve Osmanlılar’dan alınan örnekler
karşılaştırılarak aşağıdaki gibi ortaya koymak olanağı
vardır.
- Siyakat yazısı: Abbasilere ait olan örnekte siyakat
yazısı kullanılmamıştır. Bu örnek Arap harfleri ile
yazılmıştır. Örnek olmasa dahi Arapça siyakat yazısının
olduğu bilinmektedir. Ama İlhanlılar’da devlet
muhasebesinde siyakat yazısının kullanımı bir kural haline
gelmiştir. Bunu muhasebe kitabının adının dahi Kitab-us
Siyakat, yani siyakat kitabı olmasından anlamak
733
mümkündür. İlhanlılar’da 1309-1363 yılları arasında
yazılmış dört muhasebe öğreti kitabında da siyakat
yazısının kullanılmış olduğunu belirtmek gerekmektedir.
Osmanlılar’da da devlet muhasebesinde siyakat yazısının
kullanılması genel kural olarak benimsenmiştir.
- Maddelerin birbirinden ayrımı: Her üç ülke
uygulamasında da, değişmeyen bir uygulama, muhasebe
kayıt maddelerinin birbirlerinden ayrılmasını sağlamak
üzere maddedeki ilk sözcüğün son harfi (harfleri)’nin
sonunun soldan sağa doğru uzatılmasıdır. Bu uzantı
üzerine İlhanlılar ve Osmanlılar açıklamalar yazmışlardır.
İlhanlılar, muhasebe maddesinin genel anlamına bir kelime
ile bu çizgi üzerinde yer verirlerken, Osmanlılar bu konuda
daha serbest olmuşlar, ele alınan örnekte olduğu gibi kaydı
yapan muhasebecinin adına bu çizgi üzerinde yer
vermişlerdir. Ama günlük defter ve büyük defter arasındaki
ilişkileri kurabilmek için madde sıra numaraları gibi
bilgileri buraya yazdıkları da görülmektedir.
- Ana tutar ve ayrıntılarının alt alta yazılması:
Ana tutara başlangıçta yer vermek, o tutarı oluşturan
tutarları alt alta yazmak merdiven yönteminin bir başka
genel kuralı olarak benimsenmiştir. Bunun istisnası çok
azdır. İstisnalar Osmanlı’nın merdiven yönteminden
yararlanarak değişik anlamda muhasebe kaydı
yapmalarında kendini göstermiştir. Örneğin Örnek-2’de yer
734
alan örnek, bir tahakkuk maddesi ile ilgilidir. Bu tahakkuk
maddesi bir Osmanlı eyaletinden alınacak olan Cizye
vergisinin yıl başında belirlenmesi gereksemesinden
kaynaklanmaktadır. Yıl başında alınacak vergi
belirlenmekte ve yıl içinde o verginin taksitler halinde tahsili
sağlanmaktadır. Bu örnekte işin gereği olarak önceki
dönemden kalan vergi yükümlüleri ortaya konulmakta,
sonra ona önceki dönemin sonundaki tespitlerle yapılacak
eklemeler belirlenmektedir. En sonra da her ikisinin
toplamı yapılarak tahakkuk maddesi tamamlanmaktadır.
Ama merdiven anlayışı bozulmamaktadır.
- Verilen bilgilerdeki benzerlik: Her üç ülke
uygulamasında da kaydın ait olduğu yıl, kaydın hangi gelir
ya da gider ile ilgili olduğu, gerektiğinde miktara (malca) yer
verildiği, kolay izlenmeyi sağlamak üzere tutarların ülkede
kabul edilen toplu para ifadesi ile ortaya konulmasına
dikkat edildiği (Abbasiler’de Dinar ve Dirhem, İlhanlılar’da
Dinar ve Tümen, Osmanlılar’da Akçe ve Guruş)
gözlenmektedir. Bunun bir nedeni de, devlet
muhasebesinde devlet gelir ve giderlerinin izlemeyi
güçleştirecek biçimde yüksek tutarlarda olmasıdır.
- Defterlerde benzerlik: Merdiven yönteminin
uygulanmasında çeşitli defterler vardır. Abbasiler’de
örnekleri mevcut olmamakla beraber bölgelerin gelir ve
giderlerine ait defterler vardır. Örnek-3’de devletin tüm
735
gelirlerini ortaya koyan belge, bölgelere ait olarak ayrı ayrı
tutulan defterlerden derlenen bilgilerden yararlanılarak
hazırlanmıştır. İlhanlılar’daki uygulama, merdiven
yönteminin defter sisteminin oluşturulma dönemi olmuştur.
Sistemin defter düzeni ile ilgili az da olsa bu genel
değerlendirme bölümünde bilgi verilmiştir. Ancak
İlhanlılar’da gelişmiş bir defter çeşitlemesinin olduğunu
belirtmek gerekmektedir. Osmanlı uygulamasında,
İmparatorluğun sınırları genişleyip, gelir ve gider türleri ve
yerleri artış gösterdiği için günlük defter ve büyük defter
tutulması kural olmuştur. Osmanlı’da günlük defter her
zaman vardır. Adı da günlük defterdir. Ama büyük defter
adı kullanılmamaktadır. Örnek-2’de verilen örnek bir büyük
defter hesabıdır. Cizye vergisi Müslüman olmayan
halklardan alınan bir vergidir ve İmparatorluğun bir çok
yerinden alınmaktadır. Örnek Manastır Eyaletinden 1587-
1588 yılları vergisinin tahakkuk maddesi ile ilgilidir. Bu
tahakkuk maddesi her eyalet için yapılır. Bu büyük defter
hesapları biçimindedir. Eyaletlerin toplamı ise, büyük
defterdeki hesapların toplamından oluşur ve cizye vergisi ile
ilgili genel hesabı gösterir. Bu hesap yıl başında, o yıl tahsil
Bir başka ifadeyle örnek, cizye vergisi tahakkuku ile ilgili
büyük defterin bir hesabıdır. Doğal olarak gerçekleşmelerle
ilgili bir başka cizye vergisi büyük defteri vardır. Tahakkuk
büyük defterleri ile devletin bütçesi ortaya konulmaktadır.
XVI. yüzyılın başından itibaren devletin bütçesi olmuştur.
736
Ama bu uygulamaya Osmanlı bütçe adını koymamıştır.
Tahakkuk demekle yetinmiştir.
- Yöntemin adı: Yöntemin adı sadece İlhanlılar’ın
muhasebe öğreti kitaplarında yer almaktadır. Abbasiler’de
yöntemin adı henüz konulmamıştır. Osmanlılar’da da
muhasebe yöntemi demekle yetinilmiştir. Osmanlılar’da
muhasebe öğreti kitabı yoktur. Usta – çırak ilişkisi ile eğitim
yapılmaktadır. Bu durumun, yöntemin adının Osmanlı’da
kullanılmamasına neden olması ihtimali vardır.
- Muhasebenin örgütlenmesi: Devlet muhasebenin
örgütlenmesi, genel olarak üç ülkede de birbirini
benzemektedir. Çünkü siyasi yapı ve mali yapı açısından
hükümranlıkları birbirini izleyen bu üç ülke birbirlerini
etkilemişlerdir. Her ülkede de Divan (bakanlar kurulu)
vardır ve mali örgütlenme ve dolayısı ile muhasebe örgütü
bir vezir (bakan) ile bu divanda temsil edilmektedir.
Muhasebenin örgütlenmesi ise hem ülkeden ülkeye farklı
olmuştur, hem de Osmanlı İmparatorluğu (1299-1922) gibi
uzun ömürlü bir devlette gereksemeye göre zaman içinde
farklılıklar ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da İmparatorluğun
bölgelere ayrılması ve her bölgenin muhasebesinin bir
defterdar, yani mali sorumlu tarafından yürütülmesi ilkesi
benimsenmiştir. Gereksemeye göre bu defterdarların sayısı
kimi zaman dörde kadar çıkmıştır. Ama her zaman bir
737
başdefterdar, yani Maliye Bakanı olmuş ve o da Bakanlar
Kurulunda görev almıştır.
- Yöntemden yararlanma konuları: Osmanlı’da
merdiven yönteminden, özellikle XIX. yüzyılda çeşitli
amaçlarla yararlanılmıştır. Örneğin Osmanlı’nın
sanayileşme çabalarının olduğu 1840-1850 yılları arasında
yatırım projelerinin düzenlenmesinde bu yöntemden
yararlanıldığı görülmektedir. XVI. ve XVII. yüzyıllarda
önemli yapıların inşaatında maliyet muhasebesi
uygulamaları olduğu, XIX. yüzyılın ikinci yarısında sanayi
kuruluşlarında maliyet muhasebesi uygulamalarında
merdiven yönteminden yararlanıldığı bilinmektedir.
43. Günümüz Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlke
ve Kuralları İle Bir Kıyaslama: Merdiven
Yöntemi
Bu başlık altında günümüzde muhasebe alanında genel
kabul görmüş ilke ve kavramlar ile bunların merdiven
yönteminde yer alıp almadığı üzerinde durularak bir
kıyaslama yapılacaktır. Bundan amaç merdiven muhasebe
kayıt usulünün gelişmişlik ve yeterliliğinin ortaya konması
adına zemin oluşturabilmektir.
Bilindiği üzere Dünya üzerinde kullanım imkânı
bulmuş iki temel muhasebe kayıt usulü kabul görmektedir.
738
Bunlardan biri “Tek Taraflı Muhasebe Kayıt Usulü” ve “Çift
Taraflı Muhasebe Kayıt Usulü”dür.
Her iki yöntemde günümüz muhasebe ilke ve
kurallarına uygunluk söz konusudur. Tek taraflı muhasebe
kayıt usulünde sadece gelirin veya sadece giderin yazılması
esas olmuştur. Örneğin günümüzde; işletme hesabı defteri
tutan işletmelerde veya apartman gelir-giderlerinin
izlenmesi amacıyla tutulan yine işletme hesabı defterlerinde
bu uygulamaya görmek mümkündür. Oysa ki çift taraflı
muhasebe kayıt usulünde en az iki hesabın çalıştığı ve
bunlardan birinin borçlanması durumunda diğerinin
alacaklanması temeline dayanan ve her koşulda en az bir
aktif hesabın borçlandığı ve karşılığında bir pasif hesabın
alacaklandığı veya düzenleyici bir hesabın alacaklandığı
veya gelir tablosundan bir gelir hesabının alacaklandığı bir
işlemdir391.
Merdiven muhasebe kayıt usulü incelendiğinde ise
yukarıda anılan ve teknik özellikleri verilen iki muhasebe
kayıt usulünden de farklı olduğu görülmektedir. Merdiven
muhasebe kayıt usulünü yukarıda anılan yöntemlerden
ayıran başlıca nedenleri şu şekilde sıralamak mümkündür.
Bu yöntem her şeyden önce tutulan defterleri itibariyle bile
faklılığını ortaya koymaktadır. Örneğin; merdiven muhasebe
391 Ulrich Döring ve Rainer Buchholz, Buchhaltung und Jahresabschluss, 9. Baskı, Berlin: Erich Schmidt Verlag, 2005, s. 24-25.
739
kayıt usulünde yapılan incelemeler sonucu görülmüştür ki
sadece varidat (gelir) ve sadece masarifat (gider) kayıtlarının
tutulduğu defterler olduğu gibi her ikisinin birlikte de
tutulduğu defterler (varidat ve masarifat defterleri) vardır.
Hatta varidat ve masariffatın birlikte tutulduğu defterler
bile şekilsel anlamda kendi içlerinde ikiye ayrılmaktadır.
Şöyleki; bazı defterler de varidatlar (gelirler) sıralandıktan
sonra, masarifatlar (giderler) sıralanmakta ve defterin
sonunda cem’an bir başka ifade ile yekün (toplam) alınarak
genel sonuç ortaya konmaktadır392. Bir türü de önce
varidatın (gelirin) ardından da o varidattan yapılan
harcamayı yani masarifatın (giderin) hemen ardına yapıldığı
defterler393 vardır.
Bu açıdan olaya bakıldığında Merdiven muhasebe
kayıt yöntemi bizce başlı başına bir kayıt usulüdür ve adeta
günümüz muhasebe kayıt teknikleri olan tek taraflı ve çift
taraflı muhasebe kayıt usullerinin temellerini bünyesinde
barındıran bir yapıdadır. Her iki yöntemin de barındırdığı
özellikleri merdiven muhasebe kayıt yönteminde görmeniz
mümkündür. Nitekim merdiven muhasebe kayıt yönteminin
ilk izlerine Abbasiler Devleti’nin döneminde rastlanıldığı da
bu çalışmada daha önce belirtilmiş ve o döneme ilişkin
muhasebe kayıt örneği ile de ispatlanmıştır. Bu halde
392 T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, Kâmil Kepeci tasnifi defter no. 1920 ve 1973’de olduğu gibi. Bu örnekler çoğaltılabilinir. 393 T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, Kâmil Kepeci tasnifi defter no. 1721 ve 1722’de olduğu gibi. Bu örnekler çoğaltılabilinir.
740
merdiven muhasebe kayıt usulünün tek tafralı ve çift taraflı
muhasebe kayıt usullerinin oluşumunda etkili olduğunu
söylemek çok da yanlış olmayacaktır.
Tüm bu bilgiler ışığında günümüz genel kabul
görmüş muhasebe ilke ve kuralları ile merdiven muhasebe
kayıt usulünün uygulanması esnasında yaptığımız
araştırmalar neticesinde ulaştığımız sonuçlar ile bir
kıyaslama yapmanın önemi daha da artmıştır. Aşağıda yer
alan Tablo-1’de bu kıyaslama yer almaktadır.
741
Tablo-1: Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkleri ve Merdiven Muhasebe Kayıt Usulü
Kıyaslaması.
Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri Merdiven Muhasebe Kayıt Usulündeki Yeri ve Yapısı
Sosyal Sorumluluk Kavramı (The Concept of Social Responsibility): Bu kavram (ilke) işletmenin yürüttüğü işlerde yalnızca kendi ve çevresinin çıkarlarını değil tüm toplumun menfaatini önde tutması gerektiğini ifade etmektedir. İşletmeler edimlerinde toplumun çıkarlarını gözetmelidir.
Merdiven muhasebe kayıt usulü devlet işletmeleri için tutulduğundan yapılan iş ve işlemlere ilişkin kayıtlar bu ilkenin temel düşüncesi çerçevesinde yapıldığından hiçbir şüphe yoktur. Çünkü söz konusu devlet ve devletin varlıkları olduğunda gerek İslâm dininin (Şer'i Hükümlerin etkisi) etkisi ve gereksede o dönemlere ilişkin gelenek ve görenekler konuya olan yaklaşımları daha da hassaslaştırmakta idi.
Kişilik Kavramı (The Concept of Business Entity): Bu kavram, işletmenin, sahip veya ortaklarından ayrı bir kişiliği olduğunu ifade eder. Biz buna “Hesapsal Kişilik” diyoruz. Bu hesapsal kişi kendi ad ve namına borçlanabilen ve alacaklanabilen bir hakka sahiptir.
Daha öncede vurgulandığı üzere merdiven muhasebe kayıt usulü devlet tarafından kullanılan bir muhasebe usulü olduğundan adı geçen Kişilik Kavramı'nın tam karşılığı bulunamamıştır.
742
Süreklilik Kavramı (The Concept of Continuity): İşletmenin ömrünün sonsuz olduğu temel yargısına dayanan bir kavramdır. Ancak yinede bazı yasal sebeplerden dolayı işletme ana sözleşmelerinde işletmenin ömrü 49 veya 99 yıl gibi belirtilir. Ancak hiç kimse işletmesini belli bir süre sonra kapatmak için kurmaz. Bu yasal bir gereklilikten öte bir şey değildir.
Süreklilik Kavramı içerik olarak merdiven muhasebe kayıt usulünün de barındırdığı bir gerekliliktir. Çünkü hiçbir devlet belli bir süre sonra yok olmak için faaliyetlerini sürdürmez, üstelik Osmanlı İmparatorluğu gibi Dünya imparatorluğuna dönüşmüş bir devlet için bu kesinlikle varolan bir esastır.
Dönemsellik Kavramı (The Concept of Periodicity): İşletmenin sonsuz olarak kabul edilen ömrü bir takım edimlerini yerine getirebilmek amacıyla –ki bunlar varsa ortaklarına kâr dağıtmak, devlete vergisini ödemek gibi- genelde bir takvim yılı olarak kabul edilen sürelerle bölümlenmiştir. Bu kavram bunu ifade eder.
Bu yöntem devlet muhasebeinde kullanıldığı için Dönemsellik kavramı burada bir takım yükümlülükleri yerine getirmek amacı dışında bütçelerin oluşturulması, varidatın (gelirin) önceden tahakkuku ve gerçekleşmesi arasındaki farkın izlenmesi nedenlerinin ortaya konması gibi amaçlarla kullanılmıştır. İş ve işlemelre ilişkin yıl esas almak ve kayıtları ya yıl esasına göre veya inşaat işlerinde olduğu gibi iş tamamlanana kadar kayıt tutmak şeklinde olduğu görülmektedir.
743
Para İle Ölçülme Kavramı (The Concept of Money Measuring Unit): İşletmede gerçekleşen tüm mali nitelikteki işlemler ortak bir ölçü birimi olana para ile, o ülke için belirlenmiş birimi ile muhasebeye yansıtılır. Daha da açık ifade etmek gerekirse ülkemizde muhasebe kayıtları “Yeni Türk Lirası” cinsinden yapılacaktır.
Her ne kadar belli bir dönem muahsebe kayıtlarında para dışı emtia cinsleri üzerinden kayıt yapılmış olsa da temelde o ülke için geçerli para cinsinden kayıt yapıldığı görülmüştür. Bu Abbasiler'de, İlhanlılar'da ve Osmnalılar'da da böyledir. Örneğin; Osmanlı İmparatorluğu'nda kayıtlar akçe ve/veya gurûş üzerinden tutulmuştur.
Maliyet Esası Kavramı (The Concept of Principle): İşletme mal ve hizmet edinmelerinde daima malı veya hizmeti edinme maliyeti olan tutarı kullanacaktır. Kayıtların maliyetler üzerinden yapılması esastır.
Merdiven muhasebe kayıt usulünde de yapılan mal alış kayıtlarının (özellikle saray mutfak alışverişlerinin işlemlerinin yer aldığı Matbaâ-ı Amire kayıtlarında) bu kavramı doğrular nitelikte olduğu görülmektedir.
744
Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı (The Concept of Neutrality and Documentation): İşletmede gerçekleşen her işlem belgeye dayalı olarak yapılmalı belgesiz hiç bir kayıt muhasebeye ve dolayısıyla da mali tablolara yansıtılmamalıdır. Yine tüm işlemler herhangi bir grup veya zümrenin (ortaklar, kreditörler v.b. gibi) lehine veya çıkarına yarayacak şekilde yapılmamalı, bu konuda tamamen objektif olunmalı ve tarafsızlık muhafaza edilmelidir.
Yapılan araştırmalarda Tarafsızlık ve Belgelendirme kavramının içeriği doğrultusunda belge niteliğinde çok fazla belirtiye rastlanmamakla beraber, kayıtların yapılması esnasında kayıtları doğrulamak amacıyla bir yetkilinin (Kadı, Vezir, bazen Padişahın kendisi) tuğrasının kayıtların yapıldığı defterlere çekildiği ve bazende kayıtların bir başka yetkilinin defterinden de "kontrol edilerek alınmıştır" şeklinde bir ifadeye yer verilerek doğruluğunun ve geçerliliğinin güvence altına alınmaya çalışıldığı görülmüştür.
745
Tutarlılık Kavramı (The Concept of Consistency): İşletmeler farklı dönemlerde aynı muhasebe politikalarını izlemeye önem vermeli ve imkanlar ölçüsünde buna uygun davranmalıdır. Ancak yine de bir takım sebeplerden ötürü bu mümkün olmadığında bunu mali tablo dipnotlarında ilgili bilgi kullanıcılarına duyurmalı ve ilgili dönemde vergi beyannamelerinde de devlete değişikliklerini haber vermelidir.
Merdiven muhasebe kayıt usulünde muhasebe politiklarından ziyade kayıtların içeriklerindeki bilgilendirmenin Abbasiler'den son kullanıcısı olan Osmanlı İmparatorluğu'na kadar değişmeden ancak biraz daha zenginleştirilerek geliştirildiği görülmektedir. Örneğin; kayıtlarda bir sıra numarası verilmesi (T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, Kâmil Kepeci tasnifi, defter no. 2018 bunun güzel bir örneğidir), tarihin yer alması, bir madde açıklaması yapılması, alt hesap mantığı doğrultusunda maddelerin detaylandırılması ki yönteme adını veren uygulamanın bu olduğu söylenmektedir, gibi.
746
Tam Açıklama Kavramı (The Concept of Full and Fair Disclosure): İşletmeler yayınladıkları mali tabloları herkesin anlayabileceği sadelikte, açıklıkta olmasına özen göstermeli, bilgi kullanıcılarına gerekli tüm açıklamaları yapmalıdır.
Merdiven muhasebe kayıt usulünün uygulama alanı devlet muhsaebesi olduğu için bilgilerin üçüncü kişiler tarafından anlaşılmasına çok önem verilmemiş hatta muhasebe kayıtlarının yazıldığı siyâkat yazı sisteminin sadece mali işlerle ilgilenenler tarafından anlaşılabilmesi, okunması ve yazılabilmesi, muhasebe kayıtlarından kullanılan bu yazı sisteminin önemli devlet sır ve politiklarının bir yerden başka bir yere iletilmesi amacıyla da kullanıldığı yani bu yazı sisteminin bilgiyi gizleyebilme amacıyla da kullanıldığı bilinmektedir.
İhtiyatlılık Kavramı (The Concept of Prudence): İşletme “basiretli bir tüccar” gibi davranmalı yani olası gider ve zararlarını dikkate alıp bunlar için karşılık ayırırken, gerçekleşmemiş gelir ve kârları için ise gerçekleşme dönemine kadar herhangi bir şey yapmamalıdır.
Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nde devlet bütçe hazırlarken 9 aylık gelir gerçekleşmesine 3 aylık da tahmini gelir beklentisini ekleyerek gelecek yıl için bütçe oluşturduğunu görmekteyiz. Tahakkuk esasına göre yapılan bu işlemlerde beklenen gelirin elde edilememesi durumunda kayıpların telafi edilmeğe (özellikle Hazine-i Amire'den) çalışıldığı görülmektedir.
747
Önemlilik Kavramı (The Concept of Materiality): İşletme mali tablolarını yayınlarken gelecekte yapacağı herhangi önemli bir projesi varsa bunu belirtmeli veya tam aksine aleyhine sonuçlanabilecek önemli bir tazminat davası veya nakit çıkışı gerektirecek başka bir yükümlülüğü mevcut ise bunu bilgi kullanıcılarına duyurmalıdır. Çünkü bu tür proje, hak ve/veya yükümlülükler bilgi kullanıcılarının karar vermelerinde önemli birer etkendir.
Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nde olası seferler için hazinede para tutulduğu bilinmektedir. Ancak bunun muhasebe defterlerinde açıklanması pek görülen bir uygulama değildir. Tabi o dönem itibariyle mali tablo ve bunların dipnotları gibi kavramlar henüz söz konusu değildir.
748
Özün Önceliği Kavramı (The Concept of Substance Over Form): Ticaret hayatı içerisinde sürekli bir devingenlik söz konusu olduğundan bazen bir takım konuların hukuki niteliği ile ekonomik özleri ters düşebilir bu durumda esas alınması gereken işlemin ekonomik özüdür. Örneğin çek görüldüğünde ödenmesi gereken bir kıymetli evrakken Türk ticaret hayatında çek, senet gibi vadeli kullanılmaktadır. İşletmeler bu şekilde yani vadeli bir çek ellerinde mevcut olduğunda bunun yasal niteliğinden ziyade ekonomik özünü esas almalı ve çeki vadesinde tahsil etmelidir.
Bu kavramın Abbasiler'den Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar çok geçerli ve kullanılabilir olan bir kavram olduğu söylenemez. Bu nedenle de Özün Önceliği Kavramı çerçevesinde bir uygulama söz konusu olmamıştır.
749
Yukarıda yer alan Tablo-1. incelendiğinde de
görüleceği üzere günümüz modern muhasebe genel kabul
görmüş ilkeleri (kavramları) ile merdiven muhasebe kayıt
usulünün uygulaması birçok noktada benzerlik
göstermektedir. Bu veriler ışığında merdiven muhasebe
kayıt usulünün kullanıldığı dönemlerde, bugünkü
muhasebenin temellerine uygun iş ve işlemler
gerçekleştirildiği bile söylenebilir.
Aşağıda yer alan Tablo-2.’de ise bu sefer günümüzde
kullanılan ve kanunlar ile uygulanması istenen birçok
kuralın tespit edilebilen geçmişi ile 1100 yıl kullanıldığı
bilinen merdiven muhasebe kayıt usulünün kuralları
arasında bir kıyaslama yapılmıştır. Sonuçların ciddi
benzerlikler gösterdiği dikkat çekicidir.
750
Tablo-2. Günümüz Muhasebe Kuralları İle Merdiven Muhasebe Kayıt Usulü Kuralları
Arasında Bir Kıyaslama
Günümüz Muhasebe Kuralları ve Şekli Yapı Özelliklerinden Bazıları
Merdiven Muhasebe Kayıt Usulünde Olup/Olmadığı ve Yapısı
Muhasebe kayıtlarının geciktirilmeden 10 gün içinde yapılması.
Var. Bu kural Osmanlı İmparatorluğu döneminde 15 gün olarak uygulanmaktaydı.
Tutulması zorunlu defterlerin notere tasdik ettirilmesi.
Var. Muhasebe defterleri Osmannlı İmparatorluğu için söylenecek olunursa; Kadı, Defterdar, Vezir hatta bazen Padişah tuğrası çekilerek onaylanırdı.
Defterlerin ruhsatlı Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler tarafından tutulması.
Var. Defterler usta-şakirt eğitim biçimi içerisinde mesleği öğrenmiş ve kendisine itimat edilen kişiler tarafından tutulurdu.
751
Kayıtlarda yevmiye madde çizgisi. Var. Bu özellik Abbasiler'den Osmanlı İmparatorluğu'na kadar devam etmiş bir uygulamadır. Genelde kaydın niteliğini belirten bir kelime yevmiyenin başlangıcını oluşturur ve bu kelimenin son harfi bir çizgi ile uzatıldıktan sonra yazılırdı. Böylece kelime ile kelimenin sonharfi arasında uzun bir çizgi yer alır ve kayıt bunun altına yapılırdı.
Kayıtlarda tarih yazılması. Var. Tarih yazılması yine Abbasilerden Osmanlı İmparatorluğu'na kadar geçen tüm zaman dilimlerinde görülmüş bir uygulamadır.
Kayıtlara ilişkin yevmiye maddesi açıklaması.
Var. Söz konusu işleme ilişkin olarak yapılan açıklamaların bazen yarım sayfa sürdüğü bile görülmektedir. Abbasi ve İlhanlılar'da genelde yevmiye çizgisinin üzerinde yapılan açıklamalrın Osmanlı İmparatorluğu devrinde yevmiye çizgisinin altında yapıldığı gözlenmektedir.
752
Alt hesap uygulaması. Var. Yalnız burada alt hesaplar bilindik anlamda değil, bir üzüm salkımının aşağıya doğru olan akışı şeklinde yanyana veya çok uzunsa yanyana ve alt alta şeklinde olmaktadır.
Borç tutarlarının sola, alacak tutarlarının sağa yazılması.
Yok. Yanda ifade ediliği şekilde bir yapı söz konusu değil. Gelirler de, giderler de aynı hizaya yazılmaktadır.
753
Sayfa sonu toplamlarının alınması. Kısmen. Bu uygulama bilindik bir şekilde olmaktan öte, hesap yoğun kayıtlarda kaydı yapan kişinin sağlama yapmak amacıyla çeşitli uygulamaları söz konusudur. Bunlardan en yaygın görüleni toplam hatası olup olmadığını denetlemek için gerçek rakamların üst yanlarına rakamın yarısını yazmaktır. böylece gerçek toplamın yarısını her gerçek rakamın üst yanına yazarak yarısını almış olmakatdır. Başka bir ifadeyle gerçek rakamlarının yarıları toplamı gerçek toplamın yarısı oluyor ise işlem doğrudur. Ayrıca yapılan birbaşka şeyde söz konusu işlemin sonucunda işlemin doğruluğunu kanıtlar nitelikte bir genel yekûn (toplam) çıkartarak bunu göstermektir.
Kayıtlarda hataların silinmeden, kazılmadan sadece üzerinin kayıt okunaklı kalmak kaydıyla çizilerek düzeltilmesi.
Var. Yanda belirtilen kural aynen uygulanmakta idi.
Her muhasebe kaydına bir yevmiye madde numarası verilmesi.
Var. Söz konusu uygulama özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde daha sıkça görülen bir uygulamadır.
754
Yukarıda yer alan Tablo-2. incelendiğinde günümüz
muhasebe kural ve şekli yapı özelliklerinin neredeyse
tamamının merdiven muhasebe kayıt usulünde barındığı
görülmektedir.
5. SONUÇ
Bir devlet muhasebe sisteminin yürütülmesinde
yararlanılan merdiven yönteminin ilk örneklerini VIII.
yüzyılda Abbasi Devleti’nde görmek olanağı vardır. Yöntem
1879 yılında Padişah fermanı ile Osmanlı
İmparatorluğu’nda yerini çift yanlı kayıt yöntemine
bırakarak tarihteki yerini almıştır. Bu bilgiler, yöntemin
1100 yıllık bir ömrünün olduğunu ortaya koymaktadır.
Devletlerde muhasebe, devletin büyümesi ile önem
kazanır. Aynen işletmelerde olduğu gibi. Merdiven yöntemi
de bir beyliğin, küçük bir devletin değil, büyük bir devletin
muhasebe ihtiyacını karşılamak üzere doğmuş ve
gelişmiştir. Bu özelliği nedeniyle, devlet ne kadar büyürse
büyüsün zamanının gereksemesine göre merdiven yöntemi
gerekli değişiklikleri yaparak, gerekli esnekliği göstererek
gereksemeyi her zaman karşılayabilmiştir.
Bu incelemedeki açıklamalar göstermektedir ki, her
üç devletin Abbasiler, İlhanlılar, Osmanlılar siyasi bağları,
muhasebe yönteminin Orta Doğu’da yaygınlaşmasının
başlıca etkeni olmuştur. Bu siyasal ilişkilerin de içinde
755
bulunduğu, merdiven yönteminin gelişmesini sağlayan üç
devletin kimi ortak özellikleri üzerinde çalışmada
durulmuştur. Muhasebe tarihi açısından bu özellikler
yöntemin doğuşunu ve gelişmesini sağlayan etkenlerdir. Bu
etkenler açısından her üç devlet göz önünde tutularak
aşağıdaki sonuçları ortaya koymak olanağı vardır.
Kültürel etkenler: Merdiven yöntemi, genel anlamı ile
Abbasiler’de Arap-İslam kültürünün etkisi altında doğmuş,
İlhanlılar’da Fars, Moğol ve İslam kültürü ile yerleşmiş ve
Osmanlılar’da ise, Türk ve İslam kültürü ile gelişmiştir. Bu
kültürün en belirli göstergeleri, kayıt gerekmesini yaratan
İslami kurallara göre oluşan harac, cizye, öşür (aşar) adları
ile anılan vergiler ve ulusal kültürlerin benzerliği ile
yaygınlaşan mukataa türü devlet gelirleridir.
Dil ve yazı kültürü: Merdiven yöntemi, Arap yazı ve
rakamları ile doğmuş, İlhanlılar’da Fars dili ve harfleri ile
gelişme göstermiştir. Fars dil ve yazı kültürünün Arap dil ve
yazı kültürüne benzemesi, yöntemin İlhanlılarda
benimsemesini ve gelişmesini büyük ölçüde etkilemiştir.
Osmanlı’nın Arap harf ve rakamlarını kullanmaları da aynı
kültürel etkiyi yapmıştır. Her üç kültürde de merdiven
yönteminde, siyakat yazı ve rakamları kullanılmıştır.
Merdiven yönteminin gelişmesinde önemli yeri olan
siyakat yazı ve rakamları, Arap, Fars ve Osmanlı yazı
kültürlerinin müşterek özelliklerinin sonucudur.
756
Bugün muhasebede kullanılan birçok deyimin
Arabistan yarım adasında, İran’da ve Türkiye’de aynı olması
bu müşterek dil ve yazı kültürünün göstergeleri olarak
yaşamaktadır.
Devlet örgütü ve yöntemi kültürü: Abbasiler, İlhanlılar
ve Osmanlıların devlet yönetim anlayışı ve kültürü, bu
incelemede ortaya konulduğu üzere, birbirine benzerdir.
Abbasiler’in siyasi ve mali örgütlenme kültürü ile merdiven
yönteminin merkez ve taşra örgütlenmesi oluşmuştur.
Eyaletlere göre, vergi alınması ve devletin harcamalarının
benzer biçimde yapılması, Abbasiler’de mali örgütlenmeyi ve
muhasebe düzenini oluşturan en önemli etkendir.
İlhanlılar’da ve Osmanlılar’da da eyalet düzenine göre vergi
alınması ve harcamaların eyalet düzenine göre yapılması
mali örgütlenmeyi ve muhasebe organizasyonunu aynı
doğrultuda etkilemiştir. Siyasi ve mali örgüt isimleri ve
muhasebe defterlerinin adları ve içeriklerinin üç devlette de
benzer olması rastlantı değildir.
Devlet örgütü ve yöntemi kültürü, devlet gelirlerinde
olduğu gibi devlet giderlerini ve onun muhasebesini de
etkileyen bir faktördür. Abbasiler’de başlayan, merkezi
örgütteki divan ve ona bağlı alt örgütler taşradaki vali, kadı
ve bunlara bağlı alt örgütler İlhanlılar’da büyük benzerlik,
Osmanlılar’da kısmi benzerlik göstermektedir. Ayrıca,
757
önemli bir gider yeri olan askeri örgütlenme için de aynı
değerlemeleri yapmak olanağı vardır.
Ekonomik çevre ve ticari kültür: Abbasilerdeki üretim
alışkanlıkları (ev ekonomisi, eyalet ekonomisi) devletin
gelirlerini ve bu gelirlere uygun muhasebe kaydını
etkilemiştir. Tarımsal üretim ve hayvansal üretim ve ev
üretimine dayalı sanayi ürünleri bu gelirlere biçim
vermekte, ticari alışkanlıklar ve para kullanımı, nakit
vergilerin kaynağını oluşturmaktadır. Ekonomik ve ticari
kültür, İlhanlılarda ve Osmanlılarda da coğrafi koşulların
etkisi ile aynı doğrultudadır. Dolayısı ile mali yapı ve
muhasebe düzeni bu kültürlerin de etkisi ile biçimlenmiş ve
Orta Doğu’yu kapsayacak şekilde gelişmiştir. Uluslararası
ticareti oluşturan ipek yolu da, ticari alışkanlıkların ve
Gümrük vergisi gibi devlet gelirlerinin oluşumunu
etkilemiştir.
Burada son olarak değinilmesi gereken, gizlilik,
profesyonellik, iç kontrol, yönteminin korunmasındaki
tutuculuk, raporlama anlayışı gibi yöntemin doğuş ve
gelişme sürecindeki hususlar da vardır. Bu konuyla ile ilgili
bazı değerlendirmeler de zaten çalışmanın üçüncü bölümü
olan bu kısımda yapılmıştı.
Merdiven yöntemi üzerine yapılan incelemeler henüz
başlangıcındadır. Orta Doğu’da görkemli bir geçmişe sahip
olan bu yöntemin tanıtımı ile ilgili önemli bulgular ortaya
758
konulabilecektir. Bu araştırmada yöntemin doğuşu ve üç
ülkedeki gelişme süreci üzerinde ayrıntılı bir şekilde
durulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın daha sonraki
araştırmalar ve araştırmacılar için bir referans olacağı ümit
edilmektedir.
Özetle, merdiven muhasebe kayıt usulünün tek taraflı
ve çift taraflı kayıt usullerinden farklı bir usul olarak
değerlendirilmesi gerektiğidir. Merdiven muhasebe kayıt
usulünün günümüz muhasebe kavram, kural ve şekli yapı
ile olan benzerlikleri dikkate alındığında aslında merdiven
muhasebe kayıt usulünün hem tek taraflı ve hem de çift
taraflı muhasebe kayıt usullerinin temeli olduğu, onların bu
yöntemden doğduğunu söylemek çok da yanlış olmayacağı
kanaatindeyiz. Kuralları ve şekli yapısı ile ve bilinen en eski
örneği ile 1100 yıllık bir geçmişi olan merdiven muhasebe
kayıt usulü için bu tespitte bulunmak çok da güç
olmamaktadır. Tek taraflı kayıt tekniğinin basit, kural ve
şekli yapısal özellikleri olmayan örneklerine miladi 1200’lü
yıllarda rastlanmaktadır. Çift taraflı kayıt usulüne ilişkin
doktrinsel çalışmanın ise İtalyan matematikçi ve rahip olan
Luca Pacioli’nin “Suma de Arithmetica, Geometrica,
Proportioni et Proportionalita” isimli Venedik’de miladi 1495
yılında yayımlanan kitabında çift taraflı kayıt tekniğinden
(double entry accounting system – doppelte buchhaltung)
tekniğin teori ve uygulamasından bahsettiğini bilmekteyiz.
Pacioli bu nedenle çift taraflı muhasebe kayıt tekniğinin ve
759
haliyle modern muhasebe kayıt tekniğinin kurucusu olarak
kabul edilmektedir. Bu veride dikkate alındığında yukarıda
tarafımızdan yapılan ve merdiven muhasebe kayıt
usulünün günümüz modern kayıt tekniği olarak kabul
edilen çift taraflı muhasebe kayıt usulünün temelini
oluşturduğu şeklindeki tespitimizin daha da güç
kazandığını önemle belirtmek isteriz.
Son söz olarak bilinmelidir ki günümüz muhasebe
literatüründe bizce önemli bir tespit olan bu gerçeğin kabul
edilmesi ülkemizde olmasa bile uluslararası yazında çok
güç olduğudur. Ancak bunun için mutlaka çaba sarf
edilmelidir. En azından “Merdiven Muhasebe Kayıt
Usulü”nün başlı başına bir muhasebe tekniği olduğu ve
“Tek Taraflı Muhasebe Kayıt Usulü”, “Çift Taraflı Muhasebe
Kayıt Usulü” dışında üçüncü bir muhasebe kayıt usulü
olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Bu bile yöntemin
tarihte hak ettiği yeri alması açısından önemli ancak
kanaatimizce yetersiz bir adım olacaktır.
760
KAYNAKÇA
Freiherrn von Kremer, Über Das Budget der Einnahmen unter der Regierung des Harun Al-rasid, 1876, Wien.
Freiherrn von Kremer, Über das Eiemmahmebudget des Abbasiden-Reiches Vom Jahr H.306 (918-919), 1888, Wien.
Ahmet Zeki Velidi Togan, Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti, Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I. Yıl, 1931, Ankara.
Başlangıcından Zamanımıza Kadar Büyük Türkiye
Tarihi, Cilt II, 1977, İstanbul.
Eratnalılar 1327- 1381: Türk Tarih Kurumu yayını
VII. Dizi, 1994, Ankara.
Genel Türk Tarihi, Cilt V, 1997, İstanbul.
Halil İnalcık, Genel Türk Tarihi, İstanbul: Cilt V, 1997.
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu – Klasik Çağ (1300-1690), İstanbul: 2004.
İbn-i Kemal Tarihi, Nuruosmaniye Kütüphanesi, Varak: 47.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi Cilt l, İstanbul, 1975.
Kemal Göde, Eratnalılar 1327- 1381, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını VII. Dizi, 1994.
Meydan Larousse, 6. cilt, 1971.
Oktay Güvemli, Muhasebe Tarihi – Osmanlı imparatorluğu Öncesi, 2.Baskı, İstanbul: Cilt 1, 2000.
761
T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, Kâmil Kepeci tasnifi defter no. 1920 ve 1973’.
T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, Kâmil Kepeci tasnifi defter no. 1721 ve 1722.
T.C. Başbakanlık Osmanlı Devleti Arşivleri, MAD.:
2760.
The Accounting Historians Journal, Vol. 27, No. 1, 2., 2000, ABD.
Ulrich Döring ve Rainer Buchholz, Buchhaltung und Jahresabschluss, 9. Baskı, Berlin: Erich Schmidt Verlag, 2005.
Walter Hinz, Resâle-i Falakiyyä, Wiesbaden, 1952.
Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul: Cilt II, 1977.
762
ÖZGEÇMİŞLER Doç. Dr. Cemal ELİTAŞ Yazar 1978 yılında Almanya’nın Hamm şehrinde doğmuştur. Erzurum nüfusuna kayıtlı olan yazar ilk, orta ve lise eğitimini İstanbul Büyükçekmece’de tamamlamıştır. 1999 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Uzlanım Dalı’ndan mezun olmuştur. Yazar yüksek lisansını 2001 yılında ve doktora eğitimini 2004 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Muhasebe Bilim Dalı programında tamamlamıştır. Yazarın basılmış iki adet kitabı, kitap içerisinde bölümleri, 30’u aşkın makalesi ve çok sayıda uluslararası sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri mevcuttur. Yazar halen Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Yazarın elektronik postaları [email protected] ve [email protected] şeklindedir. Prof. Dr. Oktay GÜVEMLİ Yazar 1935 yılında Fatsa’da doğmuştur. 1960 Yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirmiş, 1961 yılında da İ.Ü. İktisat Fakültesi, İşletme İktisadı enstitüsünde lisans üstü öğrenim görmüştür. 1972 yılında İşletme Doktoru olan yazar, 1974 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde Doçent ve 1982 yılında ise Prof olmuştur. Yazar 1963 yılında Sınai ve Yatırım Bankasının kuruluşunda görev almış ve on yıl süreyle Mali Tahlil Uzmanı ve Müşaviri olarak çalışmıştır. Daha sonra özel kesimde yatırım ve finansman danışmanlığı yapan yazar, halen emekli öğretim üyesidir. Yazarın elektronik postası [email protected] şeklindedir. Doç. Dr. Mehmet ERKAN Yazar 1954 yılında Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde doğmuştur. Afyonkarahisar nüfusuna kayıtlı olan yazar ilk, orta ve lise eğitimini Afyonkarahisar’da tamamlamıştır. 1978 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Afyon Maliye-Muhasebe Yüksek Okulundan mezun olmuştur. Yazar doktora eğitimini 1986 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Muhasebe-Finans Bilim Dalı programında tamamlamıştır. Yazarın yayınlanmış Muhasebe, Finans ve Muhasebe Tarihi alanında kitabı, kitap içerisinde bölümleri, makaleleri ve çok sayıda uluslararası sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri mevcuttur. Yazar halen Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Yazarın elektronik postası [email protected] şeklindedir.
763
Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan AYDEMİR Yazar 1969 yılında Giresun’da doğmuştur. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul Bakırköy’de tamamlamıştır. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1994 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başlamıştır. Yazar yüksek lisansını 1997 yılında Amerika’da University of New Haven’da tamamlamıştır. 2005 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini bitiren yazar halen Afyon Kocatepe Üniversite, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Muhasebe ve Finansman Ana Bilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Yazarın elektronik postaları [email protected] ve [email protected], web adresi ise http://www2.aku.edu.tr/~oaydemir şeklindedir. Öğr. Gör. Dr. Mustafa OĞUZ Yazar 1940 yılında Yunanistan’ın Gümülcine şehrinde doğmuştur. İlk ve orta eğitimini burada tamamlamıştır. 1967 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun olmuştur. Yazar yüksek lisansını 1986 yılında ve doktora eğitimini 2002 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı programında tamamlamıştır. Yazar Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi ve Cumhuriyet Arşivlerinde 20 yıl çalışmıştır. Yazar 1990 yılında Öğretim Görevlisi olarak Marmara Üniversitesinde göreve başlamıştır. Halen emekli olan yazarın elektronik postası [email protected] şeklindedir. Uzman Tarihçi Uğur ÖZCAN Yazar 1977 yılında Eskişehir’in Çifteler ilçesine bağlı Kadıkuyusu köyünde doğmuştur. İlk okulu Eskişehir’de okuyan yazar ortaokul ve lise eğitimini ise Ankara’da özel bir kolejde tamamlamıştır. Yazar 1999 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yazar yüksek lisans eğitimini 2004 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Yakınçağ Bilim Dalı’nda tamamlamıştır. Ayrıca yazar yüksek lisans eğitimi esnasında 2001-2003 yılları arasında Amerika’nın California eyaletinin Los Angeles kentinde alanı ile ilgili çalışmalarda bulunmuştur. Aynı yıl doktora eğitimine başlayan yazar Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Yakınçağ Bilim Dalı’nda öğrenimini sürdürmekte olup tez yazım aşamasındadır. Yazarın uluslararası sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri mevcuttur. Yazarın elektronik postası [email protected] şeklindedir.