osmanlı devletinde yenileşme hareketkeri - kanuni esasi
TRANSCRIPT
OSMANLI DEVLETİNDE YENİLEŞME
HAREKETLERİÜNİTE 1 – MEŞRUTİYET’İN İLANI
VE KANUN-İ ESASİ
47 Maddeden meydana gelen
MEDİNE ANAYASASI
tarihte tespit edilebilen ilk
yazılı anayasadır.
Magna Carta Libertatum, batıdaki
temel hak ve özgürlük
arayışındaki anayasal girişimlerin
ilk örneğidir. İngiltere’de 1215’te
yayımlanmış ve 1688’te Bill of Rights
ile geliştirilmiştir.
1776 yılında Amerika ve İngiltere’nin
yollarını ayıran «Bağımsızlık
Bildirgesi» ilân edildi. Fakat bu
bildirgede yer alan teorik değerlerin pratiğe geçmesi
uzun sürdü. 1788 yılında ancak
Amerikan Anayasası yapılabildi.
1789 yılında Fransa’da
yayımlanan «İnsan Hakları
Beyannamesi» ile geleneksel yasalardan
vazgeçilip, kralın uymak zorunda
olduğu 1791 Fransız Anayasası
ilan edildi.
Kanun-i Esasi ABD ve Avrupa’daki örnekleri gibi 18 ve 19. yy’da
yapılan bir dizi reformun sonucu
olarak ortaya çıktı. Genelde dış baskılarla oluştuğu şeklinde bir yargı vardır. Bu doğru değildir. Daha çok iç şartlar etkili olmuştur
Kanun-i Esasi’nin ortaya çıkmasında.
Avrupa’daki liberalleşme fikirlerinin doğurduğu monarkın yetkilerini sınırlama düşüncesi Osmanlı’da
1808 Sened-i İttifak ile kendini
gösterdi.
Kanun-i Esasi’ye giden ikinci aşama II.
Mahmud’un çeşitli alanlarda yaptığı reformlar ve Abdülmecid
döneminin başında ilân
edilen Tanzimat Fermanı’dır.
Tanzimat Fermanı
içeriğindeki toplumsal taleplerle «Ferman
Anayasa» dır.
Anayasa fikrinin
doğuşunda etkili olan bir
diğer iç dinamik gayri
müslim unsurlara
verilen «Cemaat
Nizamnameleri»dir. (1862
Rum Patrikliği,
1863 Ermeni Patrikliği,
1865 Hahambaşı
Nizamnameleri)
Kanun-i Esasi Fikrinin Temelleri ve Hazırlık
Çalışmaları
1876 yılında bir çok yeni
kurum hayata geçer.
Takvim-i Vekayi
gibi gazeteler
le kamuoyu oluşturul
ur.
Fakat Kanun-i Esasi daha çok Tanzimat sürecindeki
imkanlarla yetişen bürokrat aydınların
talepleriyle ortaya çıkar. 1860’da ortaya çıkan «Yeni
Osmanlılar» devletin anayasal-parlamenter sisteme geçmesi için
faaliyet göstermişlerdir.
Kanun-i Esasi Fikrinin Temelleri ve Hazırlık
Çalışmalarıİbrahim ŞİNASİ – Namık KEMAL – Ziya PAŞA – Ali SÜAVİ gibi aydınlar basın yoluyla
Midhad Paşa – Mehmed Rüşdi Paşa – Damat Mahmud Paşa gibi devlet adamları bürokrasi yoluyla çalışmalarını sürdürdüler.
Diğer ülkelerdeki
anayasaların incelenmesi ve
taslaklar oluşturulması
amacıyla kuruldu.
Cemiyet-i
Mahsusa kuruldu.
Cemiyet-i Mahsusa, 8 Ekim 1876 yılında çalışmalara başladı.
Komisyonda o dönemin devlet adamları, askerler ve ulemanın yanı sıra farklı din
ve cemaatleri temsil eden Hariciye Müsteşarı Aleksandr Efendi, Adliye
Müsteşarı Vahan Efendi, Odyan Efendi ve Kostaki Bey de bulunmaktaydı.
Komisyonda elde edilen sonuçlar Midhat Paşa’nın başında bulunduğu hükümete
bildirilmeliydi.
Neticede 4 anayasa tasarısı gündeme geldi.
Mid
hat P
aşa’
nın
Anay
asa
Tekl
ifi
İlk tartışılan tasarıdır.Kanun-ı Cedid adı verilir ve 57 madde, 8 bölümden oluşur.Bölümleri:- Osmanlı Devleti’ni Oluşturan Ülkeler- Padişah ve Hanedan- Memurlar- Şûra-yı Devlet- Meclis-i Mebusan- Osmanlı Vatandaşlığı ve Osmanlıların Hak ve Ödevleri- Yürütme- Kanun-ı Cedid’in Ta’dili120 üyeli bir Meclis-i Mebusan öngören tasarıda, 80 seçimle gelen «milletvekili» ve 40 atanmış «devlet vekili» yer alır.Tek meclisli bir sistem vardır.Mebus olmak zor şartlara bağlanmıştır.3 yılda bir seçim yapılır. Devlet vekilleri her yıl değiştirilebilir.Meclis, devletin borçlarının ödenme şeklini, iç ve dış borçlanma usüllerini, tahvil çıkarma mali tedbirlerin alınmasını, bütçe ve vergi meselelerini hükümetle işbirliği halinde müzakere edip, kamu harcamalarını ve memurları denetleyecekti.Şura-yı devlet’te hazırlanan kanun tasarıları mecliste görüşülüp onaylandıktan sonra padişahın onayına sunulacaktır.Yürütme organı olan Bakanlar Kurulu(Vükela Heyeti)nde alınan kararlar padişah iradesiyle yasalaşır, padişah isterse kurula başkanlık edebilirdi.
Süle
yman
Paş
a’nı
n Ka
nun-
i Esa
si M
üsve
ddes
i
Komisyon’da yer almayan Mekatib-i Harbiyye Nazırı Süleyman Paşa’nın II. Abdülhamid’e sunduğu tasarıdır.Osmanlı Devleti bağımsız ve meşrutî bir yönetime sahip olacak120 üyeden oluşan bir Divan- Memalik ve 150 üyeden oluşan Divan-ı Memleket olacakDivan-ı Memalik’in görev ve yetkileri padişah iradesiyle sınırlandırılacakHükümet üyeleri padişaha karşı sorumlu, fakat Divan-ı Memleket üyeleri hükümet üyelerini suçlayabilecekBu şekilde meclis sınırlı da olsa yürütme üzerinde söz sahibi olabilecek.
Said
Paş
a’nı
n Ta
sarıs
ı
1814,1830 ve 1875 Fransız anayasalarının hızlı bir adaptasyonudur. Kapsamlı ve sistemlidir.Oldukça sistemli ve detaylı olan bu taslak ilgi görmedi.Muhtemelen II. Abdülhamid batı anayasaları hakkında bilgi sahibi olmak için Said Paşa’dan Fransız Anayasalarının bir tercümesini istemiş, Said Paşa da tercümeyle yetinmeyip bunu bir tasarıya dönüştürmüştü.Anayasanın kimi maddelerinde görülen Fransız etkisinin bu anayasadan kaynaklandığı söylenebilir.
Cem
iyet
-i M
ahsu
sa’n
ın
Çalış
mal
arı
Komisyon Server Paşa’nın başkanlığında 3 Hıristiyan, 16 üst düzey memur, 10 ulema ve üst düzey askerlerlerden 28 kişiden oluşur.Tamamı aynı fikirleri paylaşmaz. İçinde liberal kanat (Mithat Paşa, Namık Kemal) ve padişahın hukukunu savunan muhafazakar kanat (Cevdet Paşa) bulunur.2 aylık bir çalışma neticesinde oluşan anayasa tasarısı hükümetin önerisi olarak devlet ricali ve saraya gönderildi.Anayasa tasarısı ilk olarak 140 maddeden oluştu, sonra bazı maddeler çıkarılarak 119 maddeye indiPadişah, saray erkanından Eğinli Said Paşa, Küçük Said Paşa, Süleyman Paşa’yı metni inceleyip görüş bildirmekle görevlendirdi.Aralarında anlaşıp 6 maddelik bir raporu padişaha sundular.
Birinci maddede tasarıda bulunan devlet idaresi ve tebaanın hukukunun bizzat padişahın sorumluluğunda olması fikrinin padişahı zor duruma sokacağı ve bunun her yerde olduğu gibi vekillere bırakılması gerektiği savunuldu.2,3,4. maddelerde yazım şekli tenkit edilmekteydi.5. Maddede anayasanın padişahın hatt-ı hümayünuyla sunulacağı gerekçesiyle girişe gerek olmadığına vurgu yapılıyordu.
6. Maddede ise birbiriyle çelişen maddeler belirtiliyordu. Taslakta yer alan «Osmanlı Devleti’nin resmi dini İslam’dır» maddesinin «Osmanlı Devleti İslam dini üzerine tesis edilmiştir» şeklinde değiştirilmesi çünkü devletin bir tüzel kişi olduğu ve tüzel bir kişiliğe din isnat etmenin doğru olmayacağı belirtiliyordu. Ayrıca devletin resmi dilinin Türkçe olduğu ve devletin hizmetindeki herkesin Türkçe öğrenmek zorunda olduğu şeklindeki maddenin de anayasada yer alması gerektiği savunuldu.
Komisyonun padişahun hukukuna dair tenkitleri
Meclis-i Vükela tarafından yerinde bulunuldu. Dinle ilgili
teklifler kabul edilmedi. Türkçe ile ilgili öneri
anayasada yer aldı. Buradan sarayla hükümetin aynı
fikirde olmadığı, fakat bir uzlaşma çabasının da olduğu
görülmektedir.
KANUN-İ ESASİ 12 BÖLÜM VE 119 MADDEDEN OLUŞUR.
Memalik-i Devlet-i Osmaniyye (Osmanlı Devletini Oluşturan Ülkeler)
Madde 1-7
Tebaa-i Devlet-i Osmaniyye’nin Hukuk-i Umumisi (Osmanlı Devleti Vatandaşlarının Genel Hakları
Madde 8-26
Vükela-yı Devlet (Bakanlar Kurulu) Madde 27-40Memurin(Memurlar) Madde 39-41
Meclis-i Umumi (Genel Meclis) Madde 42-59Heyet-i Ayan (Ayan Meclisi) Madde 60-64
Heyet-i Mebusan (Milletvekilleri Meclisi Madde 65-80Mehakim (Mahkemeler) Madde 81-90Divan-ı Ali (Yüce Divan) Madde 92-95
Umur-i Maliye (Mali İşler) Madde 96-107Vilayat (Vilayetler) Madde 108-112
Mevadd-i Şetta (Genel Maddeler) Madde 113-119
MEMALIK-I DEVLET-I OSMANIYYE (OSMANLI DEVLETINI OLUŞTURAN ÜLKELER)
Osmanlı Devleti ve İktidarı tanımlanır. Osmanlı devleti ve bütün idari bölgeleriyle üniter bir yapıya sahiptir.
Başkent İstanbul’dur. Hilafet hakkına da sahip Osmanlı Hanedanında padişahlık hakkı en büyük ferde aittir. Padişah, halifelik hakkından dolyı İslam’ın hamisi ve bütün Osmanlı tebaasının
padişahıdır. Anayasa millet yerine devlet vurgusuyla başlar. Bu da tek taraflı verilmiş bir ferman
anayasası denmesine sebep olur. Padişahın hukuku: Padişah her türlü mesuliyetten yoksundur. Osmanlı ailesinin hürriyet ve hakları, özel mal-mülkleriyle tahsisatları garantı altına
alındı. Padişah yürütmenin başıdır. Bakan atar/azleder. Makam, rütbe, nişan, madalya verir. Savaş-barış kararı alır. Başkumandandır. Kanun icra eder. Meclisi tatile sokar. Meclisi seçimleri yenilemek şartıyla feshedebilir.
1
TEBAA-I DEVLET-I OSMANIYYE’NIN HUKUK-I UMUMISI (OSMANLI DEVLETI VATANDAŞLARININ GENEL
HAKLARI
Her vatandaşın kişisel hak ve hürriyete, serbest ticaret yapmaya, şikayet hakkına, mülkiyet hakkına ve mesken dokunulmazlığına, eğitim ve kanunda belirtilen şartlara haiz olmak koşuluyla devlet memurluğu haklarına sahip olduğu belirtilir.
Devlet memuru olmak için «devletin lisan-ı resmi»si olan Türkçe’yi bilmesi şartı getirilir. Böylece Türkçe, resmi lisan vurgusuyla ilk kez belge ile koruma altına alınmıştır.
Eğitimde merkeziyetçilik esası benimsenir. «Matbuat kanun dairesinde serbesttir.» denilerek basın serbestliği
verilmiş gibi görülür. Fakat bu madde basın hüvviyetini sağlamaktan ziyade kayıt altına almak amacındadır.
«Devlet-i Osmaniyye’nin dini İslam’dır» denilerek devlete bir din izafe edilirken, aynı maddede diğer din mensuplarına da dinlerini uygulayabilme hürriyeti ve eskiden beri sahip oldukları imtiyazların devletin korumasında olduğunun garantisi verilir.
2
VÜKELA-YI DEVLET (BAKANLAR KURULU)
Padişah sadrazam ve şeyhülislamı atar.Bakanların belirlenmesi de padişah iradesine bağlıdır.Hükümetin teşkili, çalışma yöntemi, meclise karşı
sorumlulukları, gerekli hallerde bakanların yargılanmaları, meclis kapalı olduğunda geçici kanun çıkarma yetkisi bu bölümde belirlenir.
Bakanlar ihtiyaç halinde meclisin sorularına cevap vermekle sorumludur (İSTİZAH). Fakat bu maddeyi sorumluluk kendine ait olmakla birlikte cevap vermeyi erteleme hakkı hükümsüz kılar. Bu durum II. Meşrutiyet yıllarında hükümet krizine sebep olacaktır.
3
MEMURIN(MEMURLAR)
Herkes hak ettiği ve yeteneklerine uygun görevlere getirilir.
Yasal gerekçe yoksa görevden alınamaz.
Kanun dışı emre uyma zorunluluğu yoktur.
4
MECLIS-I UMUMI (GENEL MECLIS) Bu bölümde meclisin normal ve istisnai hallerdeki çalışma
takvimiyle, açılış merasimi söz konusu edilir. Her toplantı devresinin başında padişahın önceki yıllar
yaşanan ve yapılması gerekenleri içeren bir konuşması ile açılması anayasal zorunluluktur.
Meclise seçilenler yeminle göreve başlarlar. Meclisteki faaliyet ve görüşlerinden dolayı yargılanamazlar.
Hangi hallerde mebusluğun düştüğü belirtilir. Meclis kararlarını çoğunlukla alır. Kanun teklif etme hakkı asıl Meclis-i Vükela’ya (Bakanlar
Kuruluna) aittir. Bu hak meclise de verilir. Meclisin yapacağı kanun teklifi sadrazam aracılığıyla padişah
iznine tabiidir. Kanun çıkarılırken Heyet-i Mebusan’da madde madde
oylanması, ardından teklifin Heyet-i Ayan’da aynı usülle görüşülmesi zorunludur.
Meclis görüşmeleri Türkçe’dir.
Osmanlı Parlamentosu
Heyet-i Mebusan (Seçimle
gelir.)
Heyet-i Ayan (Padişah seçer.)
5
HEYET-İ AYAN (AYAN MECLİSİ)
Üye sayısı millet vekili sayısının üçte birini geçemez.Halkın güvenini kazanmış, devlet hizmetinde bulunmuş,
40 yaşını geçmiş kişilerden padişah tarafından atanır.Hayat boyu görev yapar. Ya kendi istekleriyle ya da başka
bir göreve atanmayla görevden çekilir.Esas görevi, Meclis-i Mebusan’dan gelen kanun
teklifleriyle bütçeyi görüşmektir.Kanun tekliflerinin Kanun-i Esasi’ye, genel ahlaka, dine ve
padişahın haklarına uygun olup olmadıklarını inceler. Red ya da düzeltme talebiyle meclise gönderir.
6
HEYET-İ MEBUSAN (MİLLETVEKİLLERİ MECLİSİ)
Milletvekili sayısı her 50 bin erkeğe bir milletvekili düşecek şekilde belirlenmiştir.
Seçimler 4 yılda bir yapılır.Milletvekili sadece kendi seçim dairesinin değil tüm
Osmanlıların vekilidir. Bu durum padişahın mutlak yetkilerini sınırlandırır. Halk teslim yoluyla idareye dahil olur.
Boşalan vekilliğin yerine yenisinin seçilme şekli, milletvekili tahsisatları, meclis başkanı seçim şekli belirlenir.
Meclisin kendi başkan ve vekillerini seçtikten sonra atamayı padişah onayına sunması, padişahın meclis üzerindeki nüfusuna işaret eder. Fakat pratikte 1. ve 2. Meşrutiyette seçilen başkanlar aynen atanmıştır.
7
MEHAKİM (MAHKEMELER)Hakim azledilemez.Mahkeme aksi halde karar vermedikçe duruşma
açık yapılır.Savunma hakkı, dava görülme usülleri,
mahkeme dereceleri anayasayla belirlenir.«Mahkemeler her türlü müdahaleden azadedir»
denilerek mahkemelerin bağımsızlığı vurgulanır.Osmanlı hukuk sisteminde ilk kez kamu
hukukunu koruyacak savcılık (müdde-i umumilik) birimi oluşturulmuştur.
8
DİVAN-I ALİ (YÜCE DİVAN)
Milletvekilleriyle, üst düzey mahkeme üyelerini gerektiğinde yargılayacak olan Yüce Divan’ın oluşturulma ve çalışma esasları belirlenmiştir.
9
UMUR-İ MALİYE (MALİ İŞLER)Kanunsuz vergilendirme yok.Bütçelerin mecliste görülme şekli ve zamanı,
gerekli hallerde olağanüstü harcamalar için yasa çıkarılması görevleriyle meclise mali yetki verilir.
Mali işler kontrol maksadıyla Divan-ı Muhasebat (Sayıştay) kurulup, gelir ve giderleri her yıl denetleme zorunluluğu getirilir. Bu zaten vardı, anayasal kurum oldu.
Burada mali sıkıntı içindeki devlet üzerine mali disiplin sağlanması amaçlanır.
10
VİLAYAT (VİLAYETLER)Osmanlı vilayetlerinin
idari şeklinin esasları belirlenmiştir.
İstanbul ve taşradaki belediyelerde oluşturulacak meclislerin kuruluşları kanunla olur.
Meclisler 1864’ten beri faaliyetteydi. Ama anayasal güvence altına alındı.
Vilayet genel meclisi
Vilayet Meclisi
Sancak Meclisi Kaza Meclisi
11
MEVADD-İ ŞETTA (GENEL MADDELER) Kanun-i Esasinin üstünlüğü, yürürlüğe girmesi, yorumlanması, gerektiğinde
değiştirilmesi ve özellikle korunması belirlenmiştir. Eğitimin ilk derecesi bütün Osmanlılar için zorunludur. Bu bölümün en çok konuşulan ve anayasanın meşruiyetini tartışılır hale
getiren maddesi 113. maddedir. Bu madde iki bölümden meydana geliyordu. Birinci bölümde ülkenin bir
tarafında ihtilal meydana geldiğinde hükümet sadece orada olmak kaydıyla sıkıyönetim ilan edebileceği belirtilir.
İkinci bölümde ise; padişaha «hükümetin emniyetini bozdukları sabit olan kişileri ülke dışına sürme» yetkisi verir.
Hemen hemen herkesin karşı olduğu bu maddenin anayasaya nasıl girdiği çok tartışıldı. Tahminler Damad Mahmud Paşa ile padişah üzerine yoğunlaşır.
Namık Kemal ve Ziya Paşa maddeye aşırı tepki verip, anayasanın toptan reddini istediler.
Söylenene göre, Midhat Paşa konulmaması halinde anayasanın bütünüyle tehlikeye düşeceğini düşündüğünden madde çıkarılmadı.
İlk kurban da anayasa komisyonu başkanı Midhat Paşa’nın kendisi oldu.
12
• Kanun-i Esasi 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilmiştir.• Kanun-i Esasi’nin ilanından 1878 yılında II.
Abdülhamid’in meclisi tatil etmesine kadar geçen süreye I. MEŞRUTİYET DEVRİ,• 1908 yılında Kanun-i Esasi’nin tekrar yürürlüğe
girmesinden, 1923 yılında kadarki süreye de II. MEŞRUTİYET DEVRİ denir.
Kanun-i Esasi her ne kadar Avrupa’da umulan etkiyi oluşturmadıysa da içeride
etkisini gösterdi. Mithad Paşa Kanun-i Esasi’ye güvenerek tam meşruti bir
yapıdaymış gibi davrandı. Sert bir dil kullanınca 113. maddeye istinaden padişah
tarafından sürgüne gönderildi. Seçim hazırlıklarına başlandı.
Kanun-i Esasi seçimlerin nasıl yapılacağı hakkında detay vermiyor ve özel
bir kanuna göre yapılacağını belirtiyordu.
Henüz kanun da olmayınca 28 EKİM 1876’da geçici bir
talimatname hazırlandı. İstanbul ve civarındaki seçimler için ayrı bir
beyanname hazırlandı.
Seçimler Şubat 1877 sonuna kadar tamamlandı.
19 Mart 1877’de ilk Osmanlı Meclis-i
Mebusan’ı Dolmabahçe sarayında açıldı. Meclis Ayasofya’nın yanındaki
Darülfunun’da çalışacaktı. 20 Mart’ta yemin töreni yapıldı. 21 Martta meclis
başkanı ve başkan yardımcıları seçildi. Ahmet
Vefik Efendi ilk Meclis başkanı oldu.
İkinci yasama dönemi 13 Aralık 1877’de Hasan Fehmi Efendi’nin meclis başkanlığında başladı. Mecliste bu sefer Rus
savaşından ötürü hararetli tartışmalar
yaşandı. Özellikle Astarcılar Kethüdası
Ahmet Efendi’nin sonuçlardan meclisin kesinlikle sorumluluk
kabul etmeyeceği üzerine konuşması II.
Abdülhamid ile tartışmalarına yol açtı.
Sonuçta padişah 13 Şubat 1877’de meclisi
süresiz tatil etti.
II. Abdülhamid 23 Temmuz 1908’de
Meşrutiyeti tekrar ilan etti. İlk meclisin hazırladığı seçim kanunu layihası 2 Ağustos 1908’de
«İntihab-ı Mebusan Kanun-i Muvakkati»
adıyla geçici bir kanun haline getirildi. Bununla seçime gidildi. Bu kanun
1912, 1914, 1919 yıllarında da kullanıldı. Seçim yine iki aşamalı olarak gerçekleşti. II.
Meşrutiyetin ilk meclisi 17 Aralık 1908’de açıldı.
275 milletvekili vardı.
Kanu
n-i E
sasi’
de
Tadi
l Çal
ışmal
arı
• II. Meşrutiyetle Kanun-i Esasi tekrar yürürlüğe girdi. Fakat siyasi algılarda değişiklik olduğu için anayasada bazı değişikliklerin olması gerekiyordu.
• 7 değişiklik yapıldı. İlki II. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra 21 Ağustos 1909’da yapıldı. En köklü değişiklik de bu oldu.
• Padişah Meclis-i Umumi’de anayasaya bağlılık yemini edecekti.• Hükümet hükümdara değil, Meclis-i Mebusan’a karşı sorumlu ve güvenoyu
almak zorunda.• Birinci ve ikinci başkanlarını meclis seçer.• Padişah haklarını Meclis-i Vükela aracılığıyla kullanacak.• Şura-yı Devlet devre dışı bırakılıp kanun teklifleri doğrudan vekiller tarafından
yapılacak.• Böylece daha meşrutiyetçi ve daha parlamenter bir hükümet modeli
benimsendi.• 1909’daki değişikliklerden sonra «Ferman Anayasası»ndan «Misak
Anayasa»ya dönüştürüldü.