osmanlilar zamaninda (1650-1750) trabzon …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...prof....

13
1 OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON GÜMRÜĞÜ’NÜN İŞLETİM SİSTEMİ Temel Öztürk Özet Karadeniz’in Anadolu sahilleri olan güney kıyıları hem Anadolu’nun güvenliği hem de deniz ticaretinin iç topraklara ulaşması açısından önemlidir. Trabzon Limanı bu kıyılarda konumu gereği doğu ve Kafkaslarla olan bağlantısı yönünde stratejik bir mevkie sahiptir. Tarihi süreçten beri bu stratejik konumun Trabzon’a sağladığı ticaret ile şehir ön plana çıkmış ve en parlak zamanlarını ticaretin yoğun olduğu dönemlerde yaşamıştır. Zira önemli transit limanları arasında yer alan Trabzon Limanı ticarette aktif olduğu dönemlerde gümrük uygulamasıyla Osmanlı Devleti’nin hazinesine küçümsenemeyecek miktarlarda katkı sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet’in bölgedeki fetihleri sonucu daha çok ulusal ticarette etkin olan Trabzon Limanı, 18. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş uluslararası ticarette de belirgin bir konuma gelmiştir. Bu dönemler içerisinde farklı sistemlerle işletilen Trabzon Gümrüğü devletin hazine gelirlerini artırma yönünde değişik uygulamalara sahne olmuştur. Bunlardan Osmanlıların mukataalara yönelik emanet, iltizam ve malikâne gibi gelir getiren işletim sistemlerinden hangilerinin Trabzon Gümrüğünde uygulandığı bu bildiride izah edilecektir. Çalışmanın tarihi aralığında verilere bağlı olarak bahsi geçen klasik işletim tiplerinin etkin olduğu yıllar öne çıkmakla beraber daha önce konu merkezli bir değerlendirmenin olmayışı da dikkat çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Trabzon Gümrüğü, Gümrük İşletimi, Osmanlı Dönemi, Mukataa. Giriş Karadeniz, stratejik konumuna bağlı olarak tarih boyu siyasi, ekonomik ve kültürel olayların yaşandığı bir bölge idi. Avrupa ve Asya arasındaki konumuyla çok eski çağlardan bu yana Doğu-Batı arasındaki deniz ticaretine süreklilik sağladı. Onun bu özelliğinde limanlarının katkısı göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Özellikle Trabzon limanı bölgede bulunan diğer limanlara göre daha geniş bir saha ile ilişkiliydi. Burası, İç ve Doğu Anadolu ile Kafkasya’ya olan karayolu bağlantıları, Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, [email protected]

Upload: others

Post on 25-Feb-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

1

OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON GÜMRÜĞÜ’NÜN

İŞLETİM SİSTEMİ

Temel Öztürk

Özet

Karadeniz’in Anadolu sahilleri olan güney kıyıları hem Anadolu’nun güvenliği

hem de deniz ticaretinin iç topraklara ulaşması açısından önemlidir. Trabzon Limanı

bu kıyılarda konumu gereği doğu ve Kafkaslarla olan bağlantısı yönünde stratejik bir

mevkie sahiptir. Tarihi süreçten beri bu stratejik konumun Trabzon’a sağladığı ticaret

ile şehir ön plana çıkmış ve en parlak zamanlarını ticaretin yoğun olduğu dönemlerde

yaşamıştır. Zira önemli transit limanları arasında yer alan Trabzon Limanı ticarette

aktif olduğu dönemlerde gümrük uygulamasıyla Osmanlı Devleti’nin hazinesine

küçümsenemeyecek miktarlarda katkı sağlamıştır.

Fatih Sultan Mehmet’in bölgedeki fetihleri sonucu daha çok ulusal ticarette etkin

olan Trabzon Limanı, 18. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş uluslararası ticarette de

belirgin bir konuma gelmiştir. Bu dönemler içerisinde farklı sistemlerle işletilen

Trabzon Gümrüğü devletin hazine gelirlerini artırma yönünde değişik uygulamalara

sahne olmuştur. Bunlardan Osmanlıların mukataalara yönelik emanet, iltizam ve

malikâne gibi gelir getiren işletim sistemlerinden hangilerinin Trabzon Gümrüğünde

uygulandığı bu bildiride izah edilecektir. Çalışmanın tarihi aralığında verilere bağlı

olarak bahsi geçen klasik işletim tiplerinin etkin olduğu yıllar öne çıkmakla beraber

daha önce konu merkezli bir değerlendirmenin olmayışı da dikkat çekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Trabzon Gümrüğü, Gümrük İşletimi, Osmanlı Dönemi,

Mukataa.

Giriş

Karadeniz, stratejik konumuna bağlı olarak tarih boyu siyasi, ekonomik ve

kültürel olayların yaşandığı bir bölge idi. Avrupa ve Asya arasındaki konumuyla çok

eski çağlardan bu yana Doğu-Batı arasındaki deniz ticaretine süreklilik sağladı. Onun

bu özelliğinde limanlarının katkısı göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Özellikle

Trabzon limanı bölgede bulunan diğer limanlara göre daha geniş bir saha ile

ilişkiliydi. Burası, İç ve Doğu Anadolu ile Kafkasya’ya olan karayolu bağlantıları, Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, [email protected]

Page 2: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

2

çevresindeki verimli tarım alanları ve siyasi etkinliğiyle her dönemde Karadeniz’in

en önemli limanı oldu. Diğer bir ifade ile Trabzon, İpek Yolu’nun bir yan kolu olan

Tebriz-Erzurum-Trabzon güzergâhından Karadeniz’i ve Doğu Anadolu’yu Kafkasya

üzerinden İran’a bağlamaktaydı. Hatta daha geniş bakıldığında ise bu yol Uzakdoğu

ile İstanbul üzerinden Avrupa’ya bağlanmaktaydı.

Karadeniz’in ve bilhassa Trabzon’un bu özelliğine bağlı olarak daha ilk çağlardan

itibaren devletler burasını hâkimiyet altında tutmak istemişlerdi. Bölgede kurulan

Roma hâkimiyeti döneminde de Karadeniz bölgesine çok önem verilmişti. Zira

Romalıların bu bölgeye yönelik öncelikli hedefleri arasında; İpek Yolunun gerek

karadan gerekse denizden Anadolu’ya gelen belli başlı güzergâhlarını ve limanlarını

ele geçirerek Karadeniz bölgesine hâkim olup Doğu ile ticareti bu bölgeden

yürütmek vardı. İşte bu hedefin en önemli ayağı olan iç kesimlerle ulaşımın

iyileştirilmesi yönünde Trabzon şehri İran, Doğu Anadolu ve Mezopotamya’ya

bağlandı. Bu durum şehrin ticaretini arttırdı ve şehir Roma eyaleti halini aldı. Şehrin

stratejik önemini tespiti üzerine İmparator Hadrianus burada çeşitli imar

faaliyetlerinde bulunarak kendi adıyla anılan bir liman yaptırdı.1 Bu liman

Trabzon’un transit limanıydı. O yıllarda “Bella Castron” yani Güzelhisar olarak

anılmaktaydı. Karadan ve denizden gelen eşyalar limanın üst tarafında bulunan etrafı

surlarla çevrili olan antrepoya boşaltılır ve buradan gemilere yüklenirdi. Bu limanın

dışında daha pasif olarak kullanılan yani şehrin dâhili ihtiyaçlarını karşılayan

bugünkü Moloz mevkiinde başka bir liman daha vardı. Ancak Karadeniz ticareti ve

diğer önemli sevkiyat söz konusu olunca Roma döneminde yapılan liman ön plan

çıkmaktaydı.

Bilindiği üzere Osmanlılar zamanında ekonominin en önemli parçalarından biri

Karadeniz ticaretiydi. Yabancı rakipler olmaksızın uzun süre devam eden bu ticarette

Trabzon Limanı’nın hiç şüphesiz en önemli unsurlarından biri de; Trabzon’un

Osmanlı hâkimiyetindeki sürecinin tamamlanmasına kadar Ceneviz ve

Venediklilerin Karadeniz ticaretinde söz sahibi olmasıdır. Cenevizliler kuzeyde

Kefe, Anadolu’da Amasra’yı merkez seçip Sinop, Samsun, Fatsa ve Trabzon’da

güçlü birer koloni kurmuşlardı. Venedikliler ise ticaret yaptıkları tüm Avrupa

ülkeleri için önemli olan buğday, deri, kürk ve kölelerin temin edildiği Kırım’dan

sonra Trabzon’a yerleşmişlerdi. Trabzon, bu dönemlerde tüccarların Asya ülkeleriyle

1 Heath W. Lowry-Feridun Emecen, “Trabzon”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (bundan

sonra DİA), c. 41, TDV Yay., İstanbul 2012, 296.

Page 3: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

3

ticarette daha çok Suriye ya da Anadolu yollarını tercih etmeleri nedeniyle Tana’dan

sonra ikinci derecede önem arz ediyordu. Ancak Timur’un Toktamış ile mücadelesi

ve Altınordu’da karışıklar yaşanmaya başlaması Kırım’ı güvenli bir yer olmaktan

çıkarmış, büyük zarar gören Tana’nın eski canlılığına kavuşamaması Trabzon’un

önemini arttırmıştı.2 Zira Osmanlı döneminde Karadeniz ticaretindeki limanlar

içerisinde en hareketlisi Kırım, İstanbul ve İran ile olan ticari bağlantıları sayesinde

Trabzon limanı idi.

İstanbul’dan Doğu’ya ulaşımda tercih edilen deniz yolu, hem daha güvenli hem

de daha kısa olduğu için doğal olarak Trabzon limanının hareketliliği de artmış oldu.

Karadeniz’in dış ticarete kapalı olduğu dönemlerde deniz ticareti kuzey-güney

yönünde Trabzon Limanı ekseninde yoğunlaştı. Ancak 18. yüzyılda askeri ve siyasi

olduğu kadar, ticari ve ekonomik olarak da denizlere açılmak isteyen ve bu amaçla

deniz gücü oluşturan Rusya’nın Karadeniz’deki baskısı bölgeyi ve ticareti etkiledi.

Nihayetinde öncelikle 1739 Belgrat Antlaşması ve akabinde 1774 Küçük Kaynarca

Antlaşması sonrasında stratejik hedefine yönelik Kırım’ı ele geçirmesiyle Rusya,

Karadeniz ve Akdeniz’de kendi ticaret gemileriyle ticaret ve Boğazlardan geçiş

hakkı kazandı.3 İlk olarak Rusya’nın Karadeniz’de elde etmiş olduğu bu hakkı, 1784

yılında Avusturya, 1802 yılında İngiltere ve Fransa, 1806 yılında Prusya, 1827’de

Norveç , İsveç ve İspanya, 1830’da A.B.D., 1833’te Toskana, 1838’de Belçika ve

daha sonra küçük Avrupa devletleri elde ettiler.

Böylece 300 yıl boyunca bir Türk gölü olan Karadeniz uluslararası ticarete

açılmış oldu ve Karadeniz’de dış ticaret canlandı. Kalas, Potikali, Özi, Kerson,

Odessa, Azak, Taygan, Trabzon ve Samsun limanları gelişti. Karadeniz, Avrupa

mallarının (özellikle Fransız ve İngiliz malları) Doğu’ya ve Doğu’nun

hammaddesinin (özellikle Hindistan, Çin ve İran malları) Avrupa’ya ulaşımında en

kısa yol haline geldi. Tuna-İstanbul-Trabzon-Tebriz yolunun kullanılmasıyla çok

kısa sürede Trabzon, açılan denizcilik şirketleri, elçilikler ve gemi acenteleriyle

Karadeniz’in en işlek limanı oldu.

2 Şerafettin Turan, “Karadeniz Ticaretinde Anadolu Şehirlerinin Yeri”, Tarih Boyunca Karadeniz

Kongresi Bildirileri, (haz. Mehmet Sağlam vd.), 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yay.,

Samsun 1988, s. 150-153. 3 Bkz. Osman Köse, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, TTK Yay., Ankara 2006.

Page 4: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

4

Gümrük İşletimi

Sanayi öncesi toplumlarda vergilendirmenin kolay ve az masraflı yöntemi olan

gümrükler Osmanlılarda da başlangıçtan itibaren bölgeler ve şehirlerarası ticari

mübadelede önemini korumuş tamamen tasfiye edildiği XX. yüzyıl başlarına kadarki

iç gümrüklerle de beraber uzun bir süre Osmanlı maliyesinin ekonomiyi etkileyen

kurumları arasında yer almıştır. Bilindiği üzere Osmanlılardaki uygulamasıyla

gümrük; Osmanlı sınırları içerisinde üretilip yabancı memleketlere ve yabancı

memleketlerden Osmanlı topraklarına giren çıkan her türlü emtia ve eşyadan alınan

vergiyi ifade eder.4 Buradaki ifade tabii ki ülkeye giren ve ülkenin kanunlarının

tanıdığı istisnalar dışında kalan her çeşit eşyadan sınırları geçerken alınan vergiyi

kastetmektedir.5 Trabzon Osmanlı toprağı olduktan sonra limanın önemi, bölgenin

iktisadi faaliyetini artırmakla birlikte şehir, limanın konumuna bağlı olarak sürekli

iktisadi önemini korudu. Eskiden beri devam eden ticari ilişkiler Trabzon iskelesinde

doğal olarak bir gümrük merkezini de zorunlu kıldı. Buna yönelik Osmanlılar Doğu

Karadeniz’deki ticaret faaliyetlerini vergilendirebilmek için XVI. yüzyıl başlarında

Trabzon Kanunnamelerini uygulamaya koydu. İşte Trabzon gümrüğü bu

kanunnameler ölçüsünde kurulmuştur. Kanunnamelerde Trabzon’un gelir kaynakları,

harcamalar ve alınan vergiler belirtilmektedir. Buna göre başta Trabzon iskelesi

olmak üzere dellaliye, ihtisap, ipek resmi, Değirmendere’deki değirmenler ve liva

kanunnamesi tebarüz etmiştir. Bunlar içerisinde Trabzon gümrüğü açısından iskele

kanunnamesi ehemmiyet arz etmekteydi. Zira bu daha sonra oluşacak Trabzon

gümrük mukataasının temelini oluşturmaktadır.6 Böylece vergi kaynakları veya

merkezi hazineye gelir sağlayan mali birimler şeklinde düzenlenen Osmanlılardaki

işletim alanları içerisinde Trabzon gümrüğü de yer almış ve bir mukataa olarak

belirlenmişti.7 Haliyle mukataa uygulamasının temelinde gelir kaynaklarının iktisadi

açıdan yeterli seviyede bir işletme teşebbüsü sağlaması gerektiğinden Trabzon

gümrük mukataası da; iskele, ihtisap (çarşı-pazar vergileri), dellaliye (alıcı-satıcı

arasındaki aracılıktan alınan vergi) ve şemhane (mum imalathanesi) olarak farklı

4 Süleyman Sûdî, Defter-i Muktesid, (haz. Mehmet Ali Ünal), Fakülte Kitabevi, Isparta 1996, s. 188-

189. 5 Mehmet Genç, “Osmanlı Devletinde İç Gümrük Rejimi”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye

Ansiklopedisi, c. III, İletişim Yay., İstanbul 1985, s. 786 (786-791). 6 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, c. 6, Osmanlı Araştırmaları Vakfı

Yay., İstanbul 1993, s. 297-298; M. Tayyib Gökbilgin, “XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve

Doğu Karadeniz Bölgesi”, Belleten, XXVI/102 (1962), s. 298-299 (293-337). 7 Mukataa için bkz. Mehmet Genç, “Mukâtaa”, DİA, c. 31, TDV Yay., Ankara 2006, s. 129-132.

Page 5: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

5

iktisadi parçalardan meydana gelmiştir.8 Bunlar içerisinde gelir açısından en önemli

olanı Trabzon iskele gümrüğüdür.

Gümrüklerin işletilmesinde küçük gümrükler ve bazı ticari vergiler genellikle

büyük gümrüklere bağlanır ve mukataa sisteminde bu gümrüğün ismi esas alınarak

diğerleri için “tevabii” ifadesi kullanılırdı.9 Bu yönde Giresun tarafında Tirebolu,

Görele, Espiye ve Trabzon şehir merkezine yakın olan Büyük Liman, Polathane, irili

ufaklı iskeleler Rize İskelesine kadar Trabzon gümrük mukataası içerisinde yer

almaktaydı.10 Bazı dönemlerde gümrük gelirlerinin belli bir seviyede kalması için

tevabii mukataalarına eklenenler de olurdu. Mesela 1703’te Trabzon iskelesi

gümrüğü ihtisap, dellaliye, şemhane ve tevabii mukataası, vaşak mukataası, yaylak

mukataası ve Trabzon kalesi beşlü ağalığı11 ile birleştirilmişti.12 Böylece değişik

vergilerden oluşturulan gümrük mukataası bedelinde de bir artış sağlanırdı.

Trabzon gümrüğü idare açısından iskele gümrüğü, ihtisab, dellaliye, şemhane ve

dönem dönem eklenen gelir kaynakları ile birlikte ayrı bir mukataa olarak çeşitli

mültezimler aracılığıyla yönetilmiştir.13 XVII. yüzyılın ikinci yarısında gümrük

mukataasının mültezimleri Trabzon Kalesi beşlüyan ağalarından tayin olunmakla

beraber aralıkla da olsa uzun bir dönem bu görevi Bünyad Ağa, Hüseyin Ağa ve

Mehmet Ağa yürütmüştür.14 İşletmenin beşlü ağalarına iltizam olunmasının en

önemli gerekçesi ise gümrük gelirinin büyük bir kısmının beşlü aylıklarına tahsis

edilmiş olmasıydı. XVII. yüzyıl ortalarında bu görev bazen dergâh-ı mualla

yeniçerilerine de iltizam olunurken XVIII. yüzyıl itibariyle malikâne sistemine göre

yönetilen gümrük işletimini yüzyılın ilk yarısına kadar sırasıyla uzun bir dönem

Ömer Ağa, Hüseyin Ağa, Mustafa Ağa ve tekrar Hüseyin Ağa yürütmüştür.15 Bunlar

artık kalenin beşlü ağalığından değil de sadrazam hazinedarlığı da olmak üzere farklı

8 A. Akgündüz, a.g.e.; Trabzon Şeriye Sicili (bundan sonra TŞS), No: 1885, s. 139. 9 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (bundan sonra BOA), İbnülemin, Maliye, No: 12147. 10 TŞS, No: 1919, s. 36. 11 Günde beş akçe aldıkları için “beşlü” olarak adlandırılan bu kale muhafızları özellikle sınır

boylarındaki kalelerde görevlendirilirlerdi. Abdülkadir Özcan, “Serhad Kulu”, DİA, c. 36, TDV Yay.,

İstanbul 2009, s. 560 (560-561). Ayrıca bkz. Kenan İnan, “Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Beşlü

Taifesi (1648- 1658)”, XIV. Türk Tarih Kongresi, 9-13 Eylül 2002, c. II, I. Kısım, TTK Yay., Ankara

2005, s. 397-411. 12 TŞS, No: 1867, s. 53. 13 TŞS, No: 1833, s. 81. 14 BOA, Trabzon Gümrüğü (bundan sonra D. BŞM. TZG), Dosya No: 1, Gömlek No: 86; TŞS, No:

1853, s. 116; BOA, Ali Emiri, IV Mehmet, No: 6657; TŞS, No: 1855, s. 73; TŞS, No: 1859, s. 122;

TŞS, No: 1856, s. 38. 15 TŞS, No: 1867, s. 97; BOA, Maliyeden Müdevver (bundan sonra MAD), No: 9913, s. 187-188;

TŞS, No: 1885, s. 107, 139, 140; BOA, İbnülemin Maliye, No: 12147; BOA, D. BŞM. TZG, Dosya

No: 13, Gömlek No: 5, 106, 107, 109; TŞS, No: 1907, s. 148; BOA, Baş Muhasebe (bundan sonra

D.BŞM), Dosya No: 3684, Vesika No: 108.

Page 6: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

6

görevlerden malikâne mutasarrıfları olarak işletmeyi devralmışlardı.16 Bu

dönemlerde malikâne uygulaması çerçevesinde kayd-ı hayat tarzıyla işletime verilen

bu mukataa yönetiminde bir farklılık olarak işletmeyi devralan mutasarrıf hayatta

iken kendisinden işletme alınabilmekte ve bir başka mutasarrıfa verilebilmekteydi.17

Gümrüğün idaresinde çalışanlar içerisinde limanın iş yoğunluğuna göre yıllara

göre sayısı değişen görevliler yer almaktaydı. Bunlar içerisinde en faal olanı gümrük

eminidir. Eminin görevi gümrükten geçen malların vergisini almak ve tüccarın her

türlü kaçakçılık girişimlerini engellemekti. Ayrıca gümrüğün diğer parçalarına

yönelik ihalelerin yapılmasını da emin takip ederdi. Hazineye her türlü ödemelerin

yapılması ve İstanbul’un iaşesi ve askeri görevler için gelen emirlere yönelik ilgili

tedbirlerin alınması yanında olağanüstü durumlarda merkezden istenmesi halinde

gemilerin temini de gümrük emini tarafından gerçekleştirilirdi. Gümrüğe gelen

eşyaların kayıtlarının tutulması ve vergilerinin kaydedilmesi görevini kâtipler

üstlenirdi. Sayıları iş yoğunluğuna göre değişebilirdi. Gümrükte kaçakçılığın

önlenmesi veya çeşitli güvenlik görevlerinin yerine getirilmesi için kapıcı veya

bekçiler de gümrük görevlileri arasında yer alırdı. Bunlar gümrüğe gelen tüm

malların gözetilmesinden sorumlu idiler. Öte yandan tartı işlemleri kantarcılar

tarafından gerçekleştirilirdi. Hatta bu görevin mukataa malından olduğu ve emin

aracılığıyla mültezimlere ihale edildiği belirtilmektedir.18 Bu işleyiş Trabzon gümrük

mukataasının perakende üzerinden içerisindeki bölümlere ait hizmetlere göre ihale

yoluyla mültezimlere verilerek işletildiğini göstermektedir. Gümrükte bahsi geçen

görevliler dışında taşıma işlerinden sorumlu hamalbaşı ve hamallar yer almaktaydı.

Yine liman çevresine gemi ile gelen ancak limana tam yanaşamadığından yüklerini

kayıkla sahile ulaştıran kayıkçılar ve bunlardan sorumlu bulunan kayıkçılar kethüdası

gümrükte çalışanlar arasında yer almaktaydı. Yine merkezden tayin edilen mübaşir

ile bir gümrük sarrafının da gümrük görevlileri arasında bulunduğunu bilmekteyiz.

Mübaşir özellikle merkezden gelen emirlerin takibinden sorumludur.19

16 BOA, MAD, No: 9916, s. 100. 17 Mesela gümrük emini Ömer Ağa’nın vefat tarihi 1733 olmasına rağmen (TŞS, No: 1898, s. 162)

henüz hayatta iken Trabzon gümrük mukataasının işletimi kendisinden alınarak 1725’te Mustafa’ya

verilmişti (BOA, MAD, No: 9916, s. 100). 18 TŞS, No: 1917, s. 9. 19 Necmettin Aygün, Trabzon Gümrüğü 1750-1800, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997, s. 78-79.

Page 7: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

7

Tanzimat’a gelinceye kadar gümrükler emanet20 veya iltizam sistemlerinden biri

ile işletilmiştir. 1650 itibariyle Trabzon gümrüğünün işletimi ise iltizam ve onun

üzerindeki bazı değişikliklerle ortaya çıkan malikâne sistemi üzerinden yürütüldü.21

Aslında tüm bu işletim sistemleri vergi gelirlerini dolaylı olarak kullanmak yerine

doğrudan merkezi hazinede toplama ihtiyacına binaen ortaya çıkmıştır. İltizam

sisteminde devlete ait mukataayı işleten ve vergisini toplayan mültezim hem

işletmeci hem de vergi tahsildarı olarak önemli bir görevi yerine getirmekteydi.

İltizamda mukataaları işletmeye alacak olan mültezimler arasında sürekli bir rekabet

söz konusudur. Böylece mültezimler devlet tarafından yıllık gelirlerinin asgari

kıymetleri belirlenen mukataaları en yüksek fiyatları verip ihale ile alarak bir veya üç

yıl süreyle işletmekte hazineye yapılan ödemeden sonra kendi kârlarını

kullanabilmekteydiler. Devletin diğer mukataalarında olduğu gibi Trabzon gümrük

mukataasında da talipliler kadıya yahut mahallin en büyük mali yetkilisine (muhassıl

vb.) başvuru yaparak muameleyi başlatırlardı. Aday başvuruda ödeyeceği meblağı ve

ne kadarını peşin ödeyeceği yanında ödemeyi taahhüt ettikleri meblağ ile birlikte

kefiller listesini ve kabulünü istediği diğer şartları belirtirdi. En yüksek ödemeyi

uygun şartlarda sunan kişinin teklif ettikleri kefillerin durumu şahitlerin de

nezaretinde kadı tarafından kontrol edilip kayıt altına alındıktan sonra arz tezkiresi

ile merkeze gönderilirdi. Burada inceleme yapıldıktan sonra teklif uygun görülürse

iltizam sözleşmesi hayata geçer ve tüm verileri içeren bir berat gönderilirdi.

Mültezim bundan sonra vergilendirme işine başlayabilirdi. Mültezimin işletmeyi

idaresi sözleşme tahvilinde yer aldığı üzere çoğunlukla üç yıllığına yapılır bundan

sonra bahsi geçen süreç yeniden başlardı.22

Trabzon gümrük mukataası daha önce de belirtildiği gibi iskele gümrüğü, ihtisap,

dellâliye ve şemhane gelirleriyle birlikte mültezimlere ihale edilmekteydi. Gümrüğün

işletimini genelde bir mültezim aldığı gibi birden fazla kişi de ortak olarak alabilirdi.

Mesela 1654 tarihinde Abdurrahman ve Ömer Ağa gümrük işletimini ortaklaşa

20 Memur statüsünde olup kâr ve zarardan sorumlu olmamakla birlikte yevmiyesini ücret karşılığı alan

eminler tarafından mukataaların işletim sistemine emanet denirdi. Bkz. Halil Sahillioğlu, “Emîn”,

DİA, c. 11, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 112 (111-112). 21 Mesela 1747 tarihine ait bir yıllık emin tayininde olduğu gibi bu husus belgelerde “Trabzon İskelesi

ve tevabii mukataatına ber-vech-i iltizam olan …” ibaresiyle vurgulanmaktadır (TŞS, No: 1832, s.

90). 22 Mehmet Genç, “İltizam”, DİA, c. 22, TDV Yay., Ankara 2000, s. 154-158. 1650 yılı itibariyle

çoğunlukla bir yıllığına işletilen Trabzon mukataası XVII yüzyılın sonuna doğru üç yıllığına

işletilmeye başlanmıştır (TŞS, No: 1832, s. 90).

Page 8: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

8

almışlardı.23 İşletmeyi alan mültezim mukaveledeki belirli ödemeleri yaptıktan sonra

geri kalan miktarı Osmanlı hazinesine taksitler halinde teslim ederdi.24 Trabzon

gümrük mukataası uzun bir müddet bu çerçevede idare edildi. Ancak bu işletim tarzı

devletin tüm işletmelerinde olduğu gibi Trabzon gümrük mukataasında da 1695’te

farklı bir sistemde uygulanmaya başlandı. Bu yılda devlet, mukataaların kısa süreli

işletmelerini alan mültezimlerin daha fazla kâr elde etmek için olumsuz tesirleri göz

önünde bulundurarak hem vergi kaynaklarını korumak hem de hazine için daha fazla

gelir elde etmek düşüncesinden hareketle malikâne sistemine geçmiştir. Bu sistemle

bir mukataa “kayd-ı hayat” koşuluyla yani kişi hayatta olduğu sürece bir mültezime

verilmekte böylece devlet muaccele uygulamasıyla gelir seviyesini artırarak bütçe

açıklarını kapama yoluna gitmekteydi.25

Gümrük mukataasını malikâne sistemiyle işleten mutasarrıf ihaleyi alırken

ödediği muaccelenin yanı sıra her yıl “mal” adı verilen ödemelerini de yapmayı

taahhüt etmekteydi. Muaccelenin miktarı iltizam sisteminin öngördüğü bir rekabet

ortamında belirlenirken yıllık ödemenin miktarını da devlet belirlemekteydi. Mal

ödemelerini yapmayan mutasarrıf hem muacceleyi hem de mukataayı

kaybedebiliyordu. Mültezimlerin hazineye peşinen ödedikleri muaccele, mukataanın

yıllık kârının iki ila on katı arasında değişmekteydi. Aslında bu uygulama devletin

bir tür iç borçlanmaya gitmeden gerekli kaynağı temin etmesi olarak da

düşünülebilmektedir. Muaccele ayrıca askeri sınıf elinde biriken sermayeyi modern

iktisat politikaları nezdinde kamu maliyesine de çekmek anlamına gelmekteydi.

Trabzon gümrüğünün gelirleri arasında vergiler ön sırada yer almaktadır.

Mukataa için ise malın kıymeti üzerinden yüzde hesabı ile vergi toplanırdı.26 Mesela

İstanbul gümrüğüne kıyasen Rumeli ve Kırım taraflarından Trabzon gümrüğüne

gelen mallar için Müslümanlardan %1 akçe gayrimüslimlerden de %4 akçe malın

kıymeti üzerinden gümrük vergisi yanında birer akçe de zarar-ı kassabiye alınırdı.27

İstanbul başta olmak üzere İzmir, Selanik, Edirne ve Trabzon limanlarına gelen

23 TŞS, No: 1835, s. 10. 24 Murat Çizakça, İş Ortaklıkları Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul. 1999, s. 124. 25 Bkz. Mehmet Genç, “Mâlikâne”, DİA, c. 27, TDV Yay., Ankara 2003, s. 516-518. 26 M. T. Gökbilgin, a.g.m., s. 298-306. 27 BOA, Cevdet-Maliye, No: 21567. Bu oranlar gümrüğe gelen tüccarların Müslüman ve gayrimüslim

olmalarına göre belirlenmekte olup kanun-ı kadim üzere alınacak vergi oranları karadan ve denizden

gelenler nezdinde belirlenmişti. Buna göre karadan gelen emtiadan %3, denizden gelenden %4, satılan

ipeğin her batmanından 96 akçe, satılmayıp gümrükten geçen ipekten bac namıyla birer rub’ ve

buğday, arpa, lazut vs. hububatın her birinin ikişer İstanbul kilesinden 1’er akçe, tuzun kilesinden 5’er

akçe ve Gürcistan’dan gelen esirlerden de pençik vergileri alınırdı (TŞS, No: 1857, s. 99).

Page 9: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

9

malların gümrükleri çıktıkları yerden değil vardıkları iskele veya şehirlerden

alınıyordu.28 Malın çıktığı yerde tüccara malın miktar ve cinsini ihtiva eden bir

ilmühaber verilir vardığı yerde vergisini ödeyerek bu durum ilmühabere

işlendiğinden dönüşte ilk gümrük yetkililerine ibrazı yapılırdı.29 Trabzon

gümrüğünden alınan vergi oranları da muhtemelen gelenekçiliğe30 bağlı devletin

iktisat politikalarından hareketle XVI. yüzyılda hangi oranda ise XVIII. yüzyılda da

aynı idi. O halde gümrük gelirlerindeki değişim gelip-geçen emtianın miktarıyla

doğrudan ilişkiliydi.

Padişah hasları içerisinde yer alan Trabzon şehrinin gelirleri içerisinde önemli bir

yere sahip olan Trabzon iskelesi gümrüğü XVII. yüzyılda yıllık değer açısından

değişkenlik arz eden bir görünüme sahiptir. Zira yüzyılın başında yüksek değerde

olan gümrük mukataası Kazak saldırılarının başladığı dönemlerde büyük bir kayıp

yaşayarak gerilemeye başlamıştır. Kazak tehlikesinin olmadığı yüzyıl ortalarına

doğru gümrük gelirleri tekrar yükselmeye başlamış ve yüzyıl sonlarına yaklaştıkça

belli bir seviyede kalmıştır. Buna göre Trabzon gümrüğü üç senede bir tahvil olmak

üzere yılda toplam 608.400 akçeye kaledeki beşlü ağalarına iltizam olunmuştu.31 Bu

miktarın 558.400 akçesi bağlı diğer kalemleriyle beraber Trabzon iskelesi gümrük

mukataası geliri olup geri kalan 50.000 akçe de cizye geliriydi.32 Trabzon ve Sohum

kalesinin içindeki camilerin her türlü giderleri,33 Trabzon kalesinin tamirleri34

yanında buradaki beşlüyan35 ile Sohum kalesindeki muhafızların aylıkları36 ve

gümrükteki vazifelerin giderlerine ilaveten yıllara göre olağanüstü bazı harcamaların

(savaş finansmanı gibi) giderleri de bu mukataa gelirinden karşılanırdı.37 Böylece

gümrük mukataa gelirinden zaman zaman küçük oranlarda değişmekle birlikte

28 BOA, MAD, No: 9910, s. 21; BOA, MAD, No: 10490, s. 344; BOA, MAD, No: 9928, s. 159;

Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz İktisadî Münasebetleri I (1580-1838), Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1974, s. 63-64. 29 Mübahat S. Kütükoğlu, “Gümrük (Osmanlılar’da Gümrük), DİA, c. 14, TDV Yay., Ankara 1996, s.

263. 30 Bkz. Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 9. Baskı, Ötüken Yay.,

İstanbul 2013, s. 44-46, 58-60. 31 BOA, MAD, No: 9855, s. 86-87; TŞS, No: 1854, s. 106. 32 TŞS, No: 1855,s. 72. 33 BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 13, Gömlek No: 48; BOA, MAD, No: 9935, s.36. 34 TŞS, No: 1833, s. 80; BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 87; BOA, Ali Emiri,

Mehmet IV, No: 7023, 8086. 35 TŞS, No: 1897, s. 88; TŞS, No:1902, s. 116; TŞS, No: 1903, s. 160; TŞS, No: 1906, s. 74; TŞS, No:

1916, s. 98. 36 TŞS, No: 1898, s. 143. 37 BOA, D.BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 87; TŞS, No: 1885, s. 132, 138; BOA, MAD, No:

9924, s. 338; BOA, D.BŞM, Dosya No: 3491, Vesika No: 38.

Page 10: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

10

yaklaşık 397.500 akçe kale beşlülerinin aylıklarına,38 169.980 akçe emekli ve

duagüyana39 19.000 akçe kale topçularının aylıklarına tahsis edilerek geriye kalan

21.920 akçe de hazineye gönderilirdi.40

1695’te gümrük işletim sistemi malikâneye dönüştürüldüğünde artık işletmeyi

devralan müteşebbis hayat boyu mukataanın idaresini de sağlamaktaydı. Kayd-ı

hayat şartıyla işletilen gümrük mukataası bundan sonra uzun bir dönem belirli

kişilerin yönetimine geçmiş ve mutasarrıf olarak isimlendirilen bu işletmeciler

mültezimlere oranla bulundukları bölgede daha fazla bir güç sahibi olma aşamasına

gelmiştir. Devletin hazinesine hızlı zamanda daha fazla nakit girdisini sağlayan bu

uygulama bir öncekindeki gibi maliyenin çeşitli masraflarının yerinde ödenmesini de

devam ettiriyordu. İşletim sistemindeki bu farklılık mukataanın devlete ödenecek

mal miktarında da yani devletin gümrük mukataa değeri olarak belirlediği miktarda

da bir artışı öngörmekteydi. Zira bu tarihten sonra 1701 yılına kadar Trabzon gümrük

mukataasının geliri veya Osmanlı maliyesinin tabiriyle asl-ı malı 700.000 akçeye

çıkmıştı.41 1701’in sonlarında ise yine önceki dönemlere uygun olarak gümrük

mukataası iskele gümrüğü, ihtisâb, dellâliye, şemhâne ve Trabzon kalesi beşlüyan

ağalığı ile 800.000 akçe yıllık değere sahip olmakla beraber buna 200.000 akçe

değerindeki Gönye iskelesi gümrük mukataası da eklenerek toplam 1.000.000 akçe

değerindeydi.42 Bu tarihten sonra vilayetteki çeşitli gelir kaynaklarının da eklenmesi

ve çıkarılmasıyla Trabzon gümrük mukataasının gelirinde küçük oranda değişiklikler

gözlenmiştir. 1702’de 802.000 akçe olan gümrük mukataası 276.120 akçelik Gönye

gümrük mukataasının eklenmesiyle toplamda yıllık 1.078.120 akçe üzerinden ihale

edilmişti.43 1703’te mukataanın toplam değeri 1.019.000 akçeydi.44 1704’te Gönye

gümrüğüyle birlikte yıllık toplam 1.008.000 akçe üzerinden Trabzon gümrüğü ihale

edilmişti.45 1711 yılına kadar hemen hemen bu değerler üzerinden işletilen Trabzon

gümrük mukataası bu tarihte 200.000 akçe değerindeki Gönye gümrük mukataasının

ayrılmasıyla yılda yaklaşık 800.000 akçe civarında değer üzerinden ihaleye

verilmişti.46 Ek gelirlerle yaklaşık 809.000 akçe olan Trabzon gümrük mukataasına

38 BOA, D.BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 91. 39 TŞS, No: 1853, s. 116. 40 TŞS, No: 1856, s. 38. 41 TŞS, No: 1866, s. 68. 42 TŞS, No: 1866, s. 78. 43 TŞS, No: 1866, s. 8. 44 TŞS, No: 1867, s. 107. 45 TŞS, No: 1868, s. 99. 46 TŞS, No: 1871, s. 93.

Page 11: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

11

1717’de hazine tarafından 12.000 akçe zam yapılarak 821.000 akçe değere

yükseltilmişti.47 1728 yılına kadar yıllık aynı değerde kalan gümrük mukataasına bu

yılda dellâliye gelirine 3.000 akçe zam yapılarak 824.000 akçeye yükseldi.48 1737

itibariyle gümrük mukataasına 60.000 akçe değerindeki Trabzon keten bezi

mukataası eklendi ve toplam yıllık değer 884.000 akçe oldu.49 Trabzon gümrük

mukataasının değeri 1742’ye kadar bu rakamlarda seyretti. 1742’de 60.000 akçe olan

keten bezi damga mukataası Trabzon gümrük mukataasından çıkarılıp hazineden de

24.000 akçe zam yapılarak yüzyılın yarısına hatta 1776’ya kadar toplam 848.000

akçe değerinde kalmıştır.50

Sonuç

Görüldüğü üzere Trabzon, limanı konumuyla tarihi süreçten beri stratejik bir

öneme sahip olagelmiştir. Bu sayede ticari üstünlüğe de sahip olan Trabzon,

Osmanlıların gelir kaynaklarını değerlendirmesi yönünde başta gümrük iskelesi

olmak üzere ona bağlı çeşitli vergi kaynaklarının birleşimiyle 16. yüzyıldan itibaren

önemli işletim alanlarına sahip oldu. Öncelikle Trabzon gümrük mukataası olarak

idare edilen gelir kaynağı 1650 yılından itibaren “ber-vech-i iltizam” ibaresiyle

mültezimler aracılığıyla başlangıçta bir yıllığına olmak üzere en çok üç yıllığına

işletime verilmiştir. 1695 yılı devletin birçok alanda özellikle savaşların erittiği malî

kaynakların finanse edilmesi ve açıkların kapatılması için gelir kaynağı aradığı bir

dönemde tüm gelir kaynaklarının idaresi üzerinde değişiklik yapıldı. Buna göre

Trabzon gümrük mukataası artık belirli sürelerle değil de “kayd-ı hayat” şartıyla

müteşebbislere verilmeye başlandı. Malikâne uygulamasıyla hem devlet hem de

müteşebbisler gelir oranlarını artırmışlardır. Zira 17. yüzyılda Kazak saldırıları

sonrası büyük bir düşüşle 500.000 akçe seviyelerinde olan gümrük mukataasının

yıllık geliri ancak 600.000 akçe seviyelerine gelmiş 1695’teki malikâne uygulaması

sonrası önemli bir artışla önce 700.000 akçe ve 18. yüzyılın ortalarına doğru 800-840

bin akçe arasında değişiklik göstermiştir.

Devlet bu uygulamayla hazineye önemli miktarda finans girişini başarmış ise de

taşrada bu tür işletmeleri alanlar nezdinde farklı sosyal düzenin ortaya çıkmasına da

zemin hazırlamıştır. 1650 itibariyle Trabzon gümrük mukataasının işletimi bilhassa

47 BOA, D.BŞM, No: 1433, s. 1-4. 48 BOA, MAD, No: 10712, s. 99. 49 BOA, Ali Emiri, Mahmud I, No: 13017; BOA, D. BŞM, Dosya No: 3491,Vesika No: 113. 50 TŞS, No: 1907, s. 185.

Page 12: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

12

devlet görevlileri arasından belirlenirken malikâne uygulamasından sonra bunda da

önemli değişiklikler görülmüştür. Malikâne öncesi gümrük işletimi daha çok

Trabzon Kalesi beşlü ağalarına verilirken, malikâne sonrası gerek devlet

bürokrasisinde gerekse bölgede etkin nüfuz yapısına sahip olan kişilerin işletimine

verilmiştir. Bu durum işletme üzerinde bir tecrübe ve bilgi birikimini gerekli kılsa da

kazançları itibariyle güçlü yapıların da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Gerçi malikâne

uygulaması öncesinde de işletme alanındaki tecrübe birikimine dayalı olarak aynı

müteşebbislerin aralıkla da olsa işletmeyi devir aldığını görmekteyiz. Burada

devletin ön planda tuttuğu aslında kişi üzerinden ziyade belirli yıllar ölçüsünde

antlaşmaları yaparak yenisi üzerinden artışları sağlamak yönünde gelir kaynağını

yıllara göre revize edip elde edilecek vergi vs. kaynaklara bağlı işletimi sağlamaktı.

Kaynakça

Arşiv Kaynakları

BOA, Ali Emiri, IV Mehmet, No: 6657

BOA, Ali Emiri, Mahmud I, No: 13017

BOA, Ali Emiri, Mehmet IV, No: 7023, 8086.

BOA, Cevdet-Maliye, No: 21567.

BOA, D. BŞM, Dosya No: 3491, Vesika No: 38, 113.

BOA, D. BŞM, Dosya No: 3684, Vesika No: 108.

BOA, D. BŞM, No: 1433.

BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 1, Gömlek No: 86, 87, 91.

BOA, D. BŞM. TZG, Dosya No: 13, Gömlek No: 5, 48, 106, 107, 109.

BOA, İbnülemin Maliye, No: 12147.

BOA, MAD, No: 9855, 9910, 9913, 9916, 9924, 9928, 9935, 10490, 10712.

TŞS, No: 1832, 1833, 1835, 1853, 1854, 1855, 1856, 1857, 1859, 1866, 1867,

1868, 1871, 1885, 1897, 1898, 1902, 1903, 1906, 1907, 1916, 1917, 1919,

Basılı Eserler

AKGÜNDÜZ Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, c. 6,

Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1993.

AYGÜN Necmettin, Trabzon Gümrüğü 1750-1800, Gazi Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1997.

ÇİZAKÇA Murat, İş Ortaklıkları Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul. 1999.

Page 13: OSMANLILAR ZAMANINDA (1650-1750) TRABZON …tdtts.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/...Prof. Dr., KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 61080 Kampüs/Trabzon, tozturk61@gmail.com

13

GENÇ Mehmet, “İltizam”, DİA, c. 22, TDV Yay., Ankara 2000, s. 154-158.

GENÇ Mehmet, “Mâlikâne”, DİA, c. 27, TDV Yay., Ankara 2003, s. 516-518.

GENÇ Mehmet, “Mukâtaa”, DİA, c. 31, TDV Yay., Ankara 2006, s. 129-132.

GENÇ Mehmet, “Osmanlı Devletinde İç Gümrük Rejimi”, Tanzimat’tan

Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, c. III, İletişim Yay., İstanbul 1985, s. 786-791.

GENÇ Mehmet, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 9. Baskı,

Ötüken Yay., İstanbul 2013.

GÖKBİLGİN M. Tayyib, “XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğu

Karadeniz Bölgesi”, Belleten, XXVI/102 (1962), s. 293-337.

İNAN Kenan, “Kadı Sicillerine Göre Trabzon’da Beşlü Taifesi (1648- 1658)”,

XIV. Türk Tarih Kongresi, 9-13 Eylül 2002, c. II, I. Kısım, TTK Yay., Ankara 2005,

s. 397-411.

KÖSE Osman, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, TTK Yay., Ankara 2006.

KÜTÜKOĞLU Mübahat S., “Gümrük (Osmanlılar’da Gümrük), DİA, c. 14, TDV

Yay., Ankara 1996, s. 263-268.

KÜTÜKOĞLU Mübahat S., Osmanlı-İngiliz İktisadî Münasebetleri I (1580-

1838), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1974.

LOWRY Heath W. ve EMECEN Feridun, “Trabzon”, DİA, c. 41, TDV Yay.,

İstanbul 2012, 296-301.

ÖZCAN Abdülkadir, “Serhad Kulu”, DİA, c. 36, TDV Yay., İstanbul 2009, s.

560-561.

SAHİLLİOĞLU Halil, “Emîn”, DİA, c. 11, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 111-112.

Süleyman Sûdî, Defter-i Muktesid, (haz. Mehmet Ali Ünal), Fakülte Kitabevi,

Isparta 1996.

TURAN Şerafettin, “Karadeniz Ticaretinde Anadolu Şehirlerinin Yeri”, Tarih

Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, (haz. Mehmet Sağlam vd.), 19 Mayıs

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yay., Samsun 1988, s. 147-158.