[email protected] İngilizleri kızdıran İran...

1
13 3 Ağustos 2015 PAZARTESİ Editör: Buket GONGU DÜNYA Halep’e varil bombalı saldırı ABD ve Mısır 6 yıl sonra yeniden tokalaştı Halep’te muhaliflerin kontrolün- deki bölgeye Suriye ordusuna ait helikopterle düzenlenen varil bombalı saldırıda 2 kişi öldü, 11 kişi yaralandı. Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimi, 3 yıldan beri büyük bölümü muhalifle- rin kontrolündeki Halep’e Scud füzesi, vakum ve varil bomba- sıyla saldırıyor. Yetkililer, Esad’a bağlı güçlerin özellikle yerleşim alanlarını vurduğunu belirtiyor. ABD ile Mısır, 6 yıl aradan sonra ilişki- lerini düzeltiyor. İran ile yapılan nükleer anlaşmayı görüşmek üzere Ortado- ğu’ya giden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri ve Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile görüştü. İki ülke arasında en son 2009’da stratejik diyalog görüşmeleri gerçekleştirilmiş, ancak 2013’te Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle ABD-Mısır ilişkileri bozulmuştu. İ NGİLTERE, çoğun- lukla Fransa üzerin- den TIR’ların içinde ya da botlarla ülkelerine gelen yüzlerce mülteciye barınak sağladı. Geceliği tek kişilik 70 sterlin (303 TL) olan otelde konak- layan ve kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği veri- len mültecilere günlük 35 sterlin (151 TL) ödeni- yor. İngilizler mültecilere yapılan harcamanın kendi vergilerinden ödendiği için çok kızgın. İngiliz gazetelerine ve internet portallarına haber olan mültecilerle ilgili yorum yapan İngiliz vatan- daşları, “Bize bu kadar değer verilmiyor”, “Sağ- lık sisteminde birçok şeyden yararlanamıyo- ruz. Vergiler yüksek. Şimdi de gelen binlerce mülteci nedeniyle daha çok vergi ödeyeceğiz”, “Aman Tanrım! Mültecilerin neden bu ülkeye gelmek için ölümü göze aldıklarını şimdi anlıyoruz” gibi yorumlarda bulundu. ÇÖZÜM süreci daha yeni başlamışken yapılan bir araştırmayı hiç unutmu- yorum. Mensur Akgün’ün hazırladığı rapor, bölgede Kürt sorununun çözümünden en fazla rahatsızlığa kapı- lanın İran olduğunu göste- riyordu. İran, Türkiye’deki demokratikleşmenin kendi Kürtlerini de etkileme- sinden endişe duyuyordu. Elbette ki İran’ın canını sıkan başka ihtimaller de vardı. Türkiye sorunu çöze- bilirse, bölgedeki doğal raki- bi İran’a karşı ekonomi başta olmak üzere pekçok alanda üstünlük sağlayacaktı. O güne kadar bölge ülkeleri İran, Irak, Suriye ve Türkiye arasında yaklaşık 100 yıllık adı konulma- mış bir anlaşma söz konusuydu. Dört ülke arasında Kürt sorununu çözmeme, komşu ülkelerdeki Kürtleri de etkilememe yönünde tam bir uzlaşı hâkimdi. Anlaşma önce Irak’ta bozuldu. Saddam devrilince Irak’ta çözüm kendiliğinden oluştu. Suriye’de iç savaş bu anlaşmayı kadük kıldı. Türkiye de 2013’te sorunu ‘demokratikleşme for- lüyle’ aşma yoluna girince İran bir başına kaldı. Ama bölgede zaman da şartlar da çabuk değişiyor. Türkiye’de çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı hafta, İran zamanlaması manidar bir ziyarete tanıklık etti. İran’ın Kürdistan Eyaleti, Cumhurbaşkanı Ruhani’yi ağırladı. Ruhani’nin nükleer anlaşmadan sonra ilk ziyaret için Kürdistan’ı seçmesi dikkat çekiciydi. Ziyareti sırasında İran’da ilk kez Kürt Dili ve Edebiyatı öğrenimine başlanacağını duyuran Ruhani, yaptığı konuşmada birlik mesajı verdi. Asıl dikkat çeken ise Ruhani’nin “Biz Kürdistan’ı korumakla kalmayıp Erbil, Duhok ve Süleymaniye’yi de savunup bölgeyi terö- ristlerden temizleyeceğiz” şeklindeki sözleriydi. Ruhani’nin sözleri fazla yoruma gerek bırakmıyor. Ruhani, IŞİD tehdidini ülke Kürtlerinin İran’a aidiyet hissini güçlendirecek bir fırsat kapısına çeviriyor. İran, IŞİD’le mücadele odaklı söylem ve adımlarla Kürtlerin bölgedeki hamisi olma rolünü üstlenmeye çalışıyor. İran’ın kendisine içte dışta üstünlük sağlayan bir koza dönüşürdüğü IŞİD, ne yazık ki Türkiye için tam aksi bir işlev görüyor. IŞİD’in Suruç katliamıyla iç barışını yitirme noktasına gelen Türkiye, dünyada da can sıkıcı ithamlarla karşı karşıya bırakılıyor. İngiliz vergi mükellefleri, ülkeye illegal yollardan giren mültecilerin 3 yıldızlı otellere yerleştirilip günde 35 sterlin para verilmesine çok kızdı. Ülkelerinde sağlık hizmetlerinden bile yeterince yararlanamadıklarından şikâyetçi olan İngilizler, yüzlerce mültecinin masrafının ceplerinden ödendiğini söylüyor İngilizleri kızdıran 3 yıldızlı konaklama KALDIKLARI oteldeki havuzdan, cimnastik salonu ve SPA’dan yararlanan mülteciler ise buranın key- fini çıkarıyor. Lancas- hire bölgesinde yer alan Charnock Ric- hard kasabasındaki Best Western Park isimli 3 yıldızlı otelin bahçesinde çay içen Güney Sudanlı Adem ve Muhammed, “Biz burada güvende- yiz ve çok mutluyuz. Burada yeniden doğmuş gibiyiz” diyor. Ülkelerinde savaştan ve açlıktan kaçan Adem ve Muhammed, Lancashire sokaklarında kendilerine verilen parayla alışveriş yapıyor. Fransa’nın kuzeyinde uzun bir bekleyişten sonra yüzlerce mülteciyle birlikte İngiltere’ye alınan iki arkadaş, daha binlerce mültecinin de İngiltere’ye giriş yapmak için beklediğini söylüyor. ‘BURADA GÜVENDEYİZ’ [email protected] Özcan TiKiT KELEBEK ETKİSİ İran, Kürtlerin hamiliğine soyunurken TÜRKİYE’nin Kürtleri çözüm süreci sayesinde 30 yıl sonra ilk kez barışın tadına vardı. Bölge ekonomisi huzur ikliminin etkisiyle yeniden yaşam belirtisi vermeye başladı. Çözümle gelen teşvikler pekçok yatırımcıyı bölgeye yöneltti. Bölgeden bir babanın deyişiyle: “Kürt çocuk- lar, fabrikaların ders kitap- larındaki resimlerden ibaret olmadığını gördüler.” Neylersin ki bir haftalık çatışma her şeyi tersine çevirdi. Bölgede projelere danışmanlık yapan bir dostum anlattı. Pekçok yatırımcı yakılan kamyonları görür görmez binlerce kişiye ekmek kapısı olacak projelerini askıya almış. HDP’nin 80 milletvekili çıkardığı, AK Parti ve CHP’nin de çözüm yanlısı olduğu bir dönemde yaşanan bu akıl tutul- masını anlamak mümkün değil. ‘Silvan barajı’ diyerek gerçekten de sudan bir sebeple savaşı başlatması, örgütün barışçıl siyasetin içini boşaltacak bir sürece girdiğine işaret ediyor. Bölgenin birinci partisi olması hasebiyle HDP’ye bu noktada büyük sorumluluk düşüyor. HDP’nin baraj inşaatında çalışan işçinin ve koyun otlatan çobanın da siyasi temsilcisi olduğu gerçe- ğini iliklerine kadar hissedip ona göre konuşması bekleniyor. Bu hissiyattan hareketle huzura sui- kast girişiminde bulunan örgüte dün yapıldığı gibi gür bir sesle karşı çıkılması elzem görünüyor. Bölgenin diğer büyük partisi AK Parti de bu konuda HDP’ye el vermeli. Sanırım, iki partinin bölgedeki siyasi varlıklarının manasız kalmaması tam buradan geçiyor. Aksi takdirde ipin ucu kaçar ve Türkiye demokrasisi bir bilinmeze sürüklenir. Bu sözleri haftayı Batman, Bismil, Midyat ve Nusaybin çayhanelerinde insanlarla hasbihalle geçirmiş biri olarak söylüyorum. Cihangir veya koyu MHP’li seçmen ne istiyor bilmiyorum ama HDP ve AK Parti’ye oy vermiş Kürtler şiddetin yeniden hâkim olduğu bir bölge istemiyor bundan eminim. SIYASET VARLIĞININ GEREĞINI YAPMALI DARFUR’DA KAMPTA KALIYORLARDI KASABA MÜLTECİLERİ AĞIRLIYOR MÜLTECİLERİN ÖĞLE YEMEKLERİ ÇOĞU MÜLTECİ BOTLARLA GELDİ

Upload: others

Post on 07-Sep-2019

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: otikit@htgazete.com.tr İngilizleri kızdıran İran ...im.haberturk.com/images/others/2015/08/03/htgzt_20150803_13.pdfKürt sorununun çözümünden en fazla rahatsızlığa kapı-lanın

133 Ağustos 2015 PAZARTESİEditör: Buket GONGUDÜNYA

Halep’e varil

bombalı saldırı

ABD ve Mısır 6 yıl sonra

yeniden tokalaştı

Halep’te muhaliflerin kontrolün-deki bölgeye Suriye ordusuna ait helikopterle düzenlenen varil bombalı saldırıda 2 kişi öldü, 11 kişi yaralandı. Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimi, 3 yıldan

beri büyük bölümü muhalifle-rin kontrolündeki Halep’e Scud füzesi, vakum ve varil bomba-sıyla saldırıyor. Yetkililer, Esad’a bağlı güçlerin özellikle yerleşim alanlarını vurduğunu belirtiyor.

ABD ile Mısır, 6 yıl aradan sonra ilişki-lerini düzeltiyor. İran ile yapılan nükleer anlaşmayı görüşmek üzere Ortado-ğu’ya giden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri ve Cumhurbaşkanı Abdülfettah

es-Sisi ile görüştü. İki ülke arasında en son 2009’da stratejik diyalog görüşmeleri gerçekleştirilmiş, ancak 2013’te Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle ABD-Mısır ilişkileri bozulmuştu.

İNGİLTERE, çoğun-lukla Fransa üzerin-den TIR’ların içinde

ya da botlarla ülkelerine gelen yüzlerce mülteciye barınak sağladı. Geceliği tek kişilik 70 sterlin (303 TL) olan otelde konak-layan ve kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği veri-len mültecilere günlük 35 sterlin (151 TL) ödeni-yor. İngilizler mültecilere yapılan harcamanın kendi vergilerinden ödendiği için çok kızgın. İngiliz gazetelerine ve internet

portallarına haber olan mültecilerle ilgili yorum yapan İngiliz vatan-daşları, “Bize bu kadar değer verilmiyor”, “Sağ-lık sisteminde birçok şeyden yararlanamıyo-ruz. Vergiler yüksek. Şimdi de gelen binlerce mülteci nedeniyle daha çok vergi ödeyeceğiz”, “Aman Tanrım! Mültecilerin neden bu ülkeye gelmek için ölümü göze aldıklarını şimdi anlıyoruz” gibi yorumlarda bulundu.

ÇÖZÜM süreci daha yeni başlamışken yapılan bir araştırmayı hiç unutmu-yorum. Mensur Akgün’ün hazırladığı rapor, bölgede Kürt sorununun çözümünden en fazla rahatsızlığa kapı-lanın İran olduğunu göste-riyordu. İran, Türkiye’deki demokratikleşmenin kendi Kürtlerini de etkileme-sinden endişe duyuyordu.

Elbette ki İran’ın canını sıkan başka ihtimaller de vardı. Türkiye sorunu çöze-bilirse, bölgedeki doğal raki-bi İran’a karşı ekonomi başta olmak üzere pekçok alanda üstünlük sağlayacaktı.

O güne kadar bölge ülkeleri İran, Irak, Suriye ve Türkiye arasında yaklaşık 100 yıllık adı konulma-mış bir anlaşma söz konusuydu. Dört ülke arasında Kürt sorununu çözmeme, komşu ülkelerdeki Kürtleri de etkilememe yönünde tam bir uzlaşı hâkimdi.

Anlaşma önce Irak’ta bozuldu. Saddam devrilince Irak’ta çözüm kendiliğinden oluştu.

Suriye’de iç savaş bu anlaşmayı kadük kıldı. Türkiye de 2013’te sorunu ‘demokratikleşme for-mülüyle’ aşma yoluna girince İran bir başına kaldı.

Ama bölgede zaman da şartlar da çabuk değişiyor. Türkiye’de çözüm sürecinin rafa

kaldırıldığı hafta, İran zamanlaması manidar bir ziyarete tanıklık etti. İran’ın Kürdistan Eyaleti, Cumhurbaşkanı Ruhani’yi ağırladı. Ruhani’nin nükleer anlaşmadan sonra ilk ziyaret için Kürdistan’ı seçmesi dikkat çekiciydi.

Ziyareti sırasında İran’da ilk kez Kürt Dili ve Edebiyatı öğrenimine başlanacağını duyuran Ruhani, yaptığı konuşmada birlik mesajı verdi. Asıl dikkat çeken ise Ruhani’nin “Biz Kürdistan’ı korumakla kalmayıp Erbil,

Duhok ve Süleymaniye’yi de savunup bölgeyi terö-ristlerden temizleyeceğiz” şeklindeki sözleriydi.

Ruhani’nin sözleri fazla yoruma gerek bırakmıyor. Ruhani, IŞİD tehdidini ülke Kürtlerinin İran’a aidiyet hissini güçlendirecek bir fırsat kapısına çeviriyor. İran, IŞİD’le mücadele odaklı söylem ve adımlarla Kürtlerin bölgedeki hamisi olma rolünü üstlenmeye çalışıyor.

İran’ın kendisine içte dışta üstünlük sağlayan bir koza dönüşürdüğü IŞİD, ne yazık ki Türkiye için tam aksi bir işlev görüyor. IŞİD’in Suruç katliamıyla iç barışını yitirme noktasına gelen Türkiye, dünyada da can sıkıcı ithamlarla karşı karşıya bırakılıyor. İngiliz vergi mükellefleri, ülkeye illegal yollardan giren

mültecilerin 3 yıldızlı otellere yerleştirilip günde 35 sterlin para verilmesine çok kızdı. Ülkelerinde sağlık hizmetlerinden bile yeterince yararlanamadıklarından şikâyetçi olan İngilizler, yüzlerce mültecinin masrafının ceplerinden ödendiğini söylüyor

İngilizleri kızdıran 3 yıldızlı konaklama

KALDIKLARI oteldeki havuzdan, cimnastik salonu ve SPA’dan yararlanan mülteciler ise buranın key-

fini çıkarıyor. Lancas-hire bölgesinde yer alan Charnock Ric-hard kasabasındaki Best Western Park isimli 3 yıldızlı otelin bahçesinde çay içen Güney Sudanlı Adem ve Muhammed, “Biz burada güvende-

yiz ve çok mutluyuz. Burada yeniden doğmuş gibiyiz” diyor. Ülkelerinde savaştan ve açlıktan kaçan Adem ve Muhammed, Lancashire sokaklarında kendilerine verilen parayla alışveriş yapıyor. Fransa’nın kuzeyinde uzun bir bekleyişten sonra yüzlerce mülteciyle birlikte İngiltere’ye alınan iki arkadaş, daha binlerce mültecinin de İngiltere’ye giriş yapmak için beklediğini söylüyor.

‘BURADA GÜVENDEYİZ’

[email protected]

Özcan TiKiT

KELEBEKETKİSİ

İran, Kürtlerin hamiliğine

soyunurken

TÜRKİYE’nin Kürtleri çözüm süreci sayesinde 30 yıl sonra ilk kez barışın tadına vardı. Bölge ekonomisi huzur ikliminin etkisiyle yeniden yaşam belirtisi vermeye başladı. Çözümle gelen teşvikler pekçok yatırımcıyı bölgeye yöneltti. Bölgeden bir babanın deyişiyle: “Kürt çocuk-lar, fabrikaların ders kitap-larındaki resimlerden ibaret olmadığını gördüler.”

Neylersin ki bir haftalık çatışma her şeyi tersine çevirdi. Bölgede projelere danışmanlık yapan bir dostum anlattı. Pekçok yatırımcı yakılan kamyonları görür görmez binlerce kişiye ekmek kapısı olacak projelerini askıya almış.

HDP’nin 80 milletvekili çıkardığı, AK Parti ve CHP’nin de çözüm yanlısı olduğu bir dönemde yaşanan bu akıl tutul-masını anlamak mümkün değil. ‘Silvan barajı’ diyerek gerçekten de sudan bir sebeple savaşı başlatması, örgütün barışçıl siyasetin içini boşaltacak bir sürece girdiğine işaret ediyor.

Bölgenin birinci partisi olması hasebiyle HDP’ye bu noktada büyük sorumluluk düşüyor. HDP’nin baraj inşaatında çalışan işçinin ve koyun otlatan çobanın da siyasi temsilcisi olduğu gerçe-ğini iliklerine kadar hissedip ona göre konuşması bekleniyor. Bu hissiyattan hareketle huzura sui-kast girişiminde bulunan örgüte

dün yapıldığı gibi gür bir sesle karşı çıkılması elzem görünüyor. Bölgenin diğer büyük partisi AK Parti de bu konuda HDP’ye el vermeli. Sanırım, iki partinin bölgedeki siyasi varlıklarının manasız kalmaması tam buradan geçiyor. Aksi takdirde ipin ucu kaçar ve Türkiye demokrasisi bir bilinmeze sürüklenir.

Bu sözleri haftayı Batman, Bismil, Midyat ve Nusaybin çayhanelerinde insanlarla hasbihalle geçirmiş biri olarak söylüyorum. Cihangir veya koyu MHP’li seçmen ne istiyor bilmiyorum ama HDP ve AK Parti’ye oy vermiş Kürtler şiddetin yeniden hâkim olduğu bir bölge istemiyor bundan eminim.

SIYASET VARLIĞININ GEREĞINI YAPMALI

DARFUR’DA KAMPTA KALIYORLARDI KASABA MÜLTECİLERİ AĞIRLIYOR

MÜLTECİLERİN ÖĞLE YEMEKLERİ

ÇOĞU MÜLTECİ BOTLARLA GELDİ