Yıl: 6 Sayı: 130 15 TEMMUZ 2013

Gel de bunları satın alma!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürlüğü

koordinasyonuyla çeşitli üniver-sitelerin işbirliğiyle öğrencilere ücretsiz olarak rehberlik desteği sağlayan “Tercih Çadırları” uygula-ması İstanbul’un farklı noktalarında kurulan alanlarda hizmet verdi. Bu kapsamda Pendik’te kurulan çadırda da üniversite adaylarına rehberlik yardımı sunmaya başladı. Öğrenci-lere akıllarında kalan tüm soruların

cevapları verdi. Üniversite adayları, ücretsiz olarak verilen bu hizmetten duydukları memnuniyeti dile getiri-yor. Öte yandan hizmetten telefon yolu ile de yararlanılabildi. Bu kap-samda İBB Gençlik ve Spor Müdür-lüğünün 0(212) 455 16 65 numaralı telefonu üzerinden uzman rehberler öğrencilerin sorularını cevapladı. Yine aynı hizmet İBB’nin tercih.ibb.gov.tr internet adresi üzerinden de verildi.

İBB’den üniversite adayları için İBB’den üniversite adayları için İBB’den üniversite adayları için ‘tercih’ desteği‘tercih’ desteği

Bu ayki Creative Design köşemiz yine ilginizi çekecek ürünlerle

dolu. İlk tasarımımız bir mobilya ürünü. Bir araya getirildiğinde çekmeceli masa görünümü veren bu tasarım, parçalara ayrıldığında farklı fonksiyonlara sahip komidinler haline geliyor. İkinci tasarımı ise elektronik kapı kolu. Bu kapı kolu üzerinde

bulunan parmak okuyucuyla çevrilmesine gerek kalmadan kapıyı açıyor. Son sıradışı tasarım da bir bulaşık makinesi. Bu küçük mobil bulaşık makinesi sayesinde tatilde plastik tabak ve çatal bıçak yerine evlerde kullandığınız porselen ürünleri yanınızda götürebileceksiniz.

8-18 Temmuz tarihleri arasında üniversite tercihi yapması gereken gençler için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tara-fından ücretsiz rehberlik desteği sunuldu. Pendik sahilde kurulan ‘Tercih Çadırı’na gelen gençler, üniversite ve bölüm tercihleri konusunda uzman yardımı alıyor.

Yıl: 6 Sayı: 130 15 TEMMUZ 2013

İBB’den üniversite adayları için İBB’den üniversite adayları için İBB’den üniversite adayları için

10 15 TEMMUZ 2013 15 TEMMUZ 2013

Baba ile kızı dertleşiyormuş. Kız, babasına çok sıkıntı çektiğinden, sorunlarla baş edemediğinden bahsediyormuş. Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve “Gel, sana bir şey göstereceğim!” diye kızını mutfağa götürmüş. Ünlü bir aşçı olan baba, ocağa üç tane eşit büyüklükte kap koymuş, üçünü de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış. Ve birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş. Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş. Sonra masaya iki tabak, bir de boş bardak koymuş. İlk önce haşlanmış havucu alıp bir bardağa koymuş. Sonra pişmiş yumurtayı diğer tabağa koymuş. Sonra da suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşalttıktan sonra kızına dönerek:-Kızım ne görüyorsun?Kızı: Havuç, yumurta ve kahve…Kızını masaya iyice yaklaştıran baba bunlara daha yakından bakmasını istemiş. Kızının şaşkınlığını gören baba anlatmaya devam etmiş…-Havuç haşlandığı için yumuşak bir hal aldı. Yumurta artık pişmekten içi katılaşmış sert bir hale geldi. Kahve ise (bir yudum alarak) harika olmuş. Tadı da çok hoş…Kız, iyice şaşırarak: “Baba bunu bana niçin gösteriyorsun?” diye sormuş. “Bak.” demiş, babası. Hepsi aynı hacimde kapta, aynı sıcaklıkta, aynı dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepkiler verdi. Havuç ilk başta sertti, güçlü idi; ama kaynatılınca yumuşadı güçsüzleşti, çözüldü.

Yumurta kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi; ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu. Fakat ısıtılınca ne oldu? Bu kahve çekirdekleri, ısındılar, gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tat yaydılar ve suyu “eşsiz tatta” bir kahveye çevirdiler.Ve kızına “Kızım sen hangisisin?” diye sormuş. Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun?Havuç gibi sıkıntılara problemlere rast gelince çözülüyor musun? Yoksa yumurta gibi katılaşıyor musun? Yoksa sen kahve misin? Kendini bitirmek uğruna, kedini ateşe atmak pahasına diğer insanlara mutluluk veren, huzur veren, ağızlara lezzet veren bir sevgi kaynağı mısın? Karar ver, yavrucuğum. Bence sen bir kahve ol, hayatta. Kahve bulunduğu çevreyi değiştirir, mutluluk soluklarını etrafına yayar. İnsanların yüzlerinde mutlulukla mutlu olabilirsin.

Hayatın teklifleri En olmadık işler benim başıma gelir mi diyorsunuz? Şans diye bir kavram var mıdır? Sizce herkes adil bir platformda yaşamıyor mu? Siz bir adım geriden mi başlıyorsunuz yarışa… Hayat size ayrıcalık tanımıyor mu? Nereden başladığımızı ölçebilecek olsaydık eğer, bizim için en iyi yerden başladığımızı görecektik. Ancak bizler bizim için en iyi kavramlarını neye göre

değerlendirdiğimizi de bilmeliyiz. En iyisi nedir? Ramazanla birlikte yemeklerden uzak kaldığımızda, iftar vaktinde yemeklerin daha lezzetli geldiğini görüyoruz. Su, hayatın kaynağı olma özelliğini bir kez daha bize gösteriyor. Aslında her yaşanılanın bir sebebi var… Bizler bunun pek farkında olmadan, analizini yapmadan, hayatın bize sunduğu teklifleri görmeden hareket ediyoruz. Yaşanılanlara kendimizce iyi, kötü, olumsuz, fırsat veya şans gibi sıfatlar buluyoruz. Oysaki hayat teklifleriyle

bizi, hazırlıklı yahut hazırlıksız biraz daha zorluklara hazırlıyor. Kimimiz bu zorlukların sonuna gitmeden vazgeçiyor, kimimiz zorluklarla birlikte güzellikler meydana çıkartıyoruz. Hayatınızın en zor kararları arasında yer alan meslek seçiminizde de hayatın tekliflerini ve kendi isteklerinizi iyi gözden geçirmelisiniz. Tercih sonrasında ki süreçte her şey umduğunuz gibi olur ve bir ömür kaliteli işler yapmanızı temenni ederim.

Havuç muyuz, Havuç muyuz, yumurta mı, yumurta mı, yoksa kahve miyoksa kahve mi

Meslek Seçimi HAYATIN TEKLİFLERİ

15 TEMMUZ 2013 1115 TEMMUZ 2013

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte yiyeceklerin kıymetini daha iyi anlıyoruz. Sadece yiyeceklerin değil, vaktin de kıymetini idrak ediyoruz. Ancak bu kıymetli ayı, iftar ve sahur yemeklerinin güzellikleri arasında fazla yiyerek vücudumuzu yorarak değil, tam tersi vücudumuzun dinlenmesi için geçirmeliyiz. Besin değeri yüksek, az ve öz yemeklerle midemizin rahat etmesini sağlamalıyız.Bilindiği üzere doğal yollarla beslenen tavuğun yumurtası da doğal ve lezzetli oluyor. Yumurta lezzetli olmasının yanında, besin değeri yüksek ve vücut için (taze tüketildiğinde) sindirimi kolay, organik bir yiyecek olarak sahurda yenildiğinde gün içerisindeki enerji ihtiyacınızı karşılayacak bir yiyecektir.

Sahur sofralarının hazırlık süreçlerinde annelerimize kolaylık sağlamak için birkaç kolay yemek tarifiyle Ramazan’ın güzelliklerini paylaşmayı amaçlıyorum. Yumurtanın bin bir sunum şekliyle lezzetli, besin değeri yüksek ve güzel sunumlarla göze hitap eden sofralar hazırlayacağız.İlk önce büyük bir soğandan bir halka elde etmek için İlk önce büyük bir soğandan bir halka elde etmek için soğanın çizgilerine dik bir şekilde ortadan keselim. Daha sonra ortadan kesilen parçaları 1cm genişliğinde dilimleyelim. Böylece elimizde diskler halinde soğanlar mevcut olacaktır. Daha sonra bu soğanlardan çıkarttığımız halkaları, az yağlı bir tavaya koyalım ve yumurtayı kırarak soğanın içine akıtalım. Böylece yuvarlak bir forma sahip yumurtamız, herkese kolayca paylaştırabileceğimiz şekilde yumurtamız, herkese kolayca paylaştırabileceğimiz şekilde pişiyor.

Biberlerin kırmızı ve yeşil rengi, yumurtanın sarı ve beyazıyla birleştiğinde sofralarda güzel bir görünüm kazanıyor. Biberlerden bir santim yükseklikte halkalar çıkartalım ve soğanda uyguladığımız işlemi uygulayalım.

Baharatlarla birlikte yumurtanız yenmeye hazır.

Yumurta sıvı olduğu için içine konulduğu şeyin formunu alır. Ekmek üzerinde istediğimiz bir formu oluşturalım. Bıçağın ucuyla keserek ekmeğe farklı şekiller verilebilir. Daha sonra ekmeği az yağlı tavanın üzerine koyalım ve oluşturduğumuz şeklin üzerine yumurtamızı kıralım. Böylece elimizde kızarmış ekmek ve yumurta lezzetli bir ikili oluşturuyor.

Yumurtanızı normal kalıplar yardımıyla da pişirebilir ve böylece istediğiniz formu almasını sağlayabilirsiniz. Papatya formuyla tıpkı bir papatya gibi görünüyor.

Sosis ve yumurtayla oluşturabileceğiniz birçok farklı tarif olsa da en kolay ve en güzel görünenlerden birini seçtik. Sosisleri uzunlamasına ortadan keselim. Daha sonra bir köşesinden ince ince kesmeye başlayalım. Bir uçtan diğer uca kadar dilim dilim olmuş sosisi kesikleri dışarıya

gelecek şekilde kıvıralım. Az yağlı tavamızın üzerine önce sosislerimizi koyalım ve biraz kızardıktan sonra yumurtayı da sosisin çemberinin içinde kalan kısma kıralım. Hem kolay hem de lezzetli yumurtanız sofrada güzel görünecek.

Papatya ekmekler olurdu… Ortada bir tane, etrafında beş-altı adet yuvarlak ekmekçikle tıpkı papatya gibi görünürlerdi. Yumurta, soğan, biber, salam ve papatya ekmeklerle leziz bir yemek oluşturacağız. Bir kasenin içine salam, soğan ve biberi minik minik doğrayalım. Biraz tuz koyduktan sonra baharatlarla birlikte yiyebileceğimiz kadar yumurtayı içine kıralım. Papatya ekmeklerin her birisinin içini çıkartalım ve iyice karıştırılmış karışımımızı ekmeklerin içine paylaştıralım. Fırında 5-10 dakika piştikten sonra yenmeye hazır…Ellerinize sağlık, afiyet olsun.Huzurlu ve bereketli sofralarda, keyifli bir Ramazan geçirmenizi temenni ederim.

Ramazan Lezzetleri

12 15 TEMMUZ 2013 15 TEMMUZ 2013

Solar Impulse, hiç yakıt almadan ABD’yi baştan başa geçmeyi başaran ilk güneş enerjisiyle

işleyen uçak oldu. Solar Impulse’ın havaalanına inmesinin ardından basına açıklamada bulunan pilot Andre Borschberg, “Bu, yenilenebilir enerji için dev bir başarıdır. “ diye konuştu. Güneş enerjisinin potansiyelini ortaya koymak amacıyla üretilen, küçük

bir otomobilin ağırlığına sahipSolar Impulse, gücünü büyük boyutlardaki kanatları üzerine yerleştirilmiş 11 bin kadar güneş pilinden alıyor. Yerden 9 bin metre yüksekte, en fazla saatte 72 kilometreye varan bir hızla yol alan uçak, bunu esasta motorlarla donatılmış küçük bir motosikletten aldığı güçle yapıyor.

İslam’ın GüleryüzüEva De Vitray - MeyerovitchŞule Yayınları

Kitap:Yazar:Yayınevi:

Ramazan ayında hediye götürü-lecek kitaplar lazım. Misafirlikte sözlerin bittiği anda, güzel birkaç menkıbe olmalı… Kitap okumalarım sırasında rastladığım kıymetli bir eseri Ramazan’a özel sizlerle pay-laşmayı isterim. Gençlik güzel şey… Gençliğin enerjisini güzelliklerle geçirmeli. Size Fransa’nın Aristokrat ailelerinden Eva De Vitray – Meye-rovitch’in Müslüman olduktan sonra İslam üzerine yaptığı araştırmaların Türkçeye çevrilen bir kitabını ta-nıtmak isterim... Her zaman ki gibi kitabın içerisinden cümlelerle;

“İkbal’in kitabını okuduktan sonra, İslam’a ilk adımlarımı attığım zaman, tahmin edersiniz ki kolay bir şey değildi bu. Anglikan bir büyükanne tarafından Katolik mezhebinde yetiştirilmiştim. Kocam Yahudi idi. Delice bir şey yaptığım duygusuna kapılıyordum ve bana rehberlik edecek birisi de olmadığı için bazen iyice şaşırıp kalıyordum.”…“Biliyorsunuz, Mesnevi tamamıyla özlem dolu bir şiirle başlar: “Dinle neyden…” Burada Mevlana, ayrılık-tan şikâyet eder:“Beni kestiklerinden beri,Hep özlerim o koparıldığım yeri.Gönlüm paramparça susuzluktan,Özlemden ve ayrılıktan…”İkbal’in kitabının bende böylesi bir altüst oluşu nasıl başlatabildiğini sormuştunuz bana. Derim ki o bir hatırlatmaydı. Benim için İslam’ı keşfetmek, kaybedilenleri yeniden bulmak, ayrı düştüklerime tekrar kavuşmak gibi bir şey oldu……Şüphesiz. Kuran’a gelince, bu hususta da, onun ne şekilde yazdırılmış olduğunu gösteren yine oldukça ilgi çekici bir şeyle karşılaştım. Sanırım daha önce size söylemiştim, Hz. Peygamber okuma yazma bilmiyordu ve zorunlu olarak da böyle olması gerekiyordu. Hz. Meryem’in bedenen bakire olması gibi, Hz. Muhammed’in de fikren bakir olması lazımdı.

…Allah ne baba olabilir, ne de anne. Hatta Allah’ı Hristiyanlar gibi bir baba veya Hindular gibi bir anne olarak görmenin O’na biraz saygısızlık olacağını zannediyorum. Allah’ı düşündüğümüzde, Mutlak’ı düşünürüz. Sizi bir Müslüman yapmaya yeten “Lâ ilâhe illallah” ifadesini, “Allah’tan başka ilah yoktur” diye tercüme etmek âdet olmuştur. Bu, biraz basite kaçan bir tercümedir. Gerçek manasıyla vermek gerektiğinde onu “Gerçek-lik’ten (Hakk’tan) başka gerçeklik yoktur” şeklinde çevirmek gerekir. Bir başka deyişle: Her görece (her izafi şey) bir Mutlak’a dayanır. Tabi bu durum, meseleleri Müslü-manlar için ister istemez basitleştir-miyor. Mesela Hristiyanlık, beşeri-yetten ulûhiyete giden bir köprüdür diyebiliriz. İslam’da ise böyle bir köprü yok. Plotinos’un formülünü kullanacak olursak, insan “Yalnız’ın karşısında yalnızdır”. Gerçi o, bir cemaatin içindedir, fakat elinde tek azık olarak Kur’an ile Allah karşısın-da tek başınadır.…Kuran’ın bütün sureleri besmele ile başlar, bunun tek istisnası, Tevbe Suresi olan dokuzuncu suredir. Birçok müfessir bunun sebebi üze-rinde kafa yormuştur. Sebebi çok basit, çünkü Tevbe düşüncesinde yakınlık düşüncesi vardır. O halde, siz tevbe ederseniz, dudak ucuyla değil de, tam bir vicdan azabı içinde af dilerseniz, Allah’a çok çok yakın oluyorsunuz. O kadar yakın ki, “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” demenize gerek kalmaz.

Bazen, kalbin arayışı farklı kıvrımla-ra yönelir. Fikrin arayışından daha derin izleri takip eder… Kalbinize kulak verin. Muhakkak ki yüzyıl-lardır keşfedilemeyenin gizemi hayatınıza güzellik katacaktır.Keşfedilemeyen nedir diye düşünü-yorsanız.Kalp nerededir sizce?Keyifli Okumalar…

Mobil geniş bantta cep telefonundan internet aboneliği, bilgisayardan internet abone sayısını beşe katladı.Bilgi

Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) “İl Bazında Elektronik Haberleşme İstatistikleri”ni açıkladı. Türkiye’de geçen yılki mobil internet abone sayılarına bakıldığında bilgisayardan abone sayısı 1 milyon 909 bin 530 olarak gerçekleşirken, cepten abone 10 milyon 252 bin 370 oldu. Genişbant internet abone sayısı, 2007-2012 arasında önemli ölçüde arttı. 2007 yılında 4 milyon 609 bin 85 olan genişbant internet abone sayısı, yüzde 330 artışla geçen yıl 20 milyon 5 bin 204’e ulaştı. Genişbant internet abone sayısında Türkiye toplamının yüzde 30,38’ine karşılık gelen 6 milyon 77 bin 844 aboneyle ilk sırayı İstanbul aldı. İstanbul’u, 1 milyon 819 bin 567 aboneyle başkent Ankara takip etti.

Mobil internette cep, bilgisayarı beşe katladı

Solar Impulse geziyi tamamladı

5G teknolojisi 2020’de geliyorKüresel ölçekte 5 yıldır bir çok şirket ve resmi

kurum 5G mobil hızlı iletişim çalışmaları sürdü-

rüyor. 1G’nin tanıtıldığı 1981 yılından sonra ortalama

her on yılda bir mobil iletişim hızlandı. Buna göre

ara bağlantı türleri hariç 2G 1992’de, 3G 2001’de ve

4G de 2012 yılında mobil dünyada yaygınlık kazan-

maya başladı.. Geçtiğimiz yıl 60 milyonu geçen 4G

mobil iletişim abone sayısının 2020 yılına kadar hızla

artması bekleniyor. Ancak söz konusu yıla gelindiğin-

de kullanıcıları çok daha yeni bir teknoloji bekliyor

olacak; 5G.

Güney Kore’de 2008 yılında başlayan 5G çalışmaları-

nın da katkısıyla Samsung iki ay önce 2 kilometrelik

mesafede 28 Ghz spektrumunda 1 Gbps hıza ulaştığını

açıkladı. 4G’nin 3G’ye göre teorik olarak 10 kat, 5G’nin

de 4G’ye göre 10 kat hızlı olduğu düşünüldüğünde

“kundaktaki” 5G’nin gelecekte çok daha yüksek hızla-

ra çıkabileceği tahmin ediliyor.