peyzaj ekolojĠsĠ ders notlari - plant media · peyzaj ekolojĠsĠ ders notlari ... coğrafya,...
TRANSCRIPT
PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI
Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA
Eylül 2011
EKOLOJĠ
Ekoloji, insan – doğa iliĢkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekoloji bilimleri, çevre
bilimlerinden farklılık göstermektedir.
Çevre bilimleri, çevrenin tanımından yola çıkarak peyzaj mimarlığı, ormancılık, ziraat, tıp,
coğrafya, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, fizik, kimya, hukuk, yer bilimleri gibi alanların
katkısıyla gelişmektedir.
Ekolojik ilkeler, çevre bilimleri için yukarıda sayılan bilim dallarından birisidir. Ancak
ekoloji çevre bilimi için kullanılacak en doğal bilimsel çerçevedir.
Teknolojik ve sosyal gelişme aşamalarının içinde konforun yanı sıra oluşan ve doğal yaşamı
ters yönde etkileyen birçok olaylar meydana gelmiştir:
Endüstri surecini simgeleyen fabrika bacalarının kilometrelerce uzaklıktaki çevrelerine
kadar tüm canlılar üzerinde oldurucu etki yapan 3000‟den çok yabancı kimyasal
madde yaymakta olduğu bir gerçektir.
Kullanılan tüm yakıtlar yarattıktan çevre kirliliği yanında atmosferdeki CO dengesini
bozmaktadır.
Doğal alanlar hızla kaybolmaktadır.
Büyük denizler bile endüstri atıklarıyla kirlenmeye başlamıştır.
Günümüzde, canlı varlıkların sağlık ve yaşamını tehlikeye düşüren Çevre Sorunları
düşündürücü olmaya başlamıştır. Bütün bunların yanında hızla artan dünya nüfusu insanların
gereksinimlerini çığ gibi arttırmış, bunun sonucunda da doğal kaynaklar tükenme sınırına
gelmiş; içecek sudan, solunan havaya kadar sağlıksız bir çevre oluşmaya başlamıştır. Bu
olaylar ortaya çıkınca insanlar, yine çıkarları açısından bu tehlikeli nedenlerin kaynağına
inmeye çalışmışlardır. Bu da onları ekolojik bilinçlenmeye itmiştir. Diğer bir söylemle insan,
doğanın bir parçası olduğunu ve doğa ile sistemli bir şekilde karşılıklı etki ve ilişki içinde
olduğunu anlamıştır.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 2
İnsanlar, yaşamını sınırlama düzeyine gelmiş bulunan çevre sorunlarının ekolojik doğal
denge, doğanın yapısı ve fonksiyonu ile eşdeğer olduğunu kavramıştır. Bunun sonucu olarak
da tüm insanlığın yaşamını ve geleceğini garanti altına alan ve “Doğa Düzeninin
Sürekliliğini Sağlama İlkesi” olarak kabul edilen bir “Ekolojik Düşünce” doğmuştur.
EKOLOJĠNĠN BAġLICA KONULARI
1. Canlı organizmalara ait bireylerin yaşayıp gelişmesini sağlayan klimatik (iklimsel),
edafik (toprakla ilgili), fizyografik (yeryüzü şekil ve yapışma bağlı) ve biyotik (diğer
canlı varlıklarla ilgili) faktörleri İncelemek, organizmaların bu doğal koşullara karşı
davranışlarını ve buna bağlı olarak yetişme ortamı isteklerini belirlemektir.
2. Aynı türden oluşan canlılar topluluğunun yapısını, gelişimini, topluluk içi ve diğer
topluluklarla ilişkilerini, beslenme ve enerji temini konularını araştırır.
2. Çeşitli canlılara ait toplumlar ile içinde yaşadıkları fiziksel mekandan oluşan doğal
sistemlerin (ekosistemlerin) öğelerini, tiplerini, yapılarını, beslenme ve enerji
ilişkilerini inceler, araştırır.
Ekosistem kavramı çok önemlidir. Ekosistemlerin özellikleri ne kadar iyi kavranırsa, doğal
dengenin bozulmadan devamının sağlanması o derece güven altına alınmış olur.
Ekoloji Bilimi’nin asıl görevi insanların sağlıklı (ruhsal ve fiziksel) yaşamasını sağlayacak
doğal koşulların sürekliliğinin nasıl sağlanacağını belirlemektir.
Özellikle doğal kaynakların aşırı derecede tüketildiği, çevre kirliliği, mekan darlığı ve besin
kıtlığının oluştuğu bölgelerde insanlar için yaşamsal düzeyde önemli olan bu sorunları
incelemek Modern Ekolojinin görevleri arasına girmiştir.
EKOLOJĠ BĠLĠM DALI
Ekoloji terimi birçok bilim adamı tarafından genelde birbirlerine yaklaşık biçimlerde
tanımlanmıştır.
"Ekoloji, organizmalar ile içinde yaĢadıkları yetiĢme ortamım ve bu iki öğeyi oluĢturan
alt öğelerin çevreleri ile olan tüm karĢılıklı iliĢkilerini inceleyen bir bilim dalıdır.”
"Ekoloji, tüm canlıların kendi aralarındaki ve çevreleriyle olan iliĢkileri inceleyen bilim
dalıdır. "
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 3
EKOLOJĠNĠN ALT DALLARI
Başlangıçta ekoloji alanında uğraşanlar botanikçiler ve zoologlar olduğundan çevre
ilişkilerine ait inceleme ve araştırmalar bitkiler ve hayvanlar için yapılmıştır. Bu nedenle de
ilk önce Bitki Ekolojisi ve Hayvan Ekolojisi olmak üzere iki dal gelişmiştir. Fakat ekoloji
alanındaki çalışmalar ilerleyince, karşılıklı ilişkilerin sadece bu iki canlı grubu arasında
sınırlandırılamayacağı anlaşılmıştır. Örneğin doğada en önemli yeri tutan insan ve çevre
ilişkileri ön plana geçince Ġnsan Ekolojisi ve bununla ilgili alt dallar ortaya çıkmıştır.
Organizmalara ait bireyler ve oluşturdukları toplumlar kara, deniz, göl ve nehir gibi çeşitli
mekanlarda yaşamaktadır. Ekoloji bunlara ait ilişkileri çevre ve ekosistem görüşü açısından
kendi habitatlarında incelemek zorunluluğundadır. Bu durumda da deniz Ekolojisi, Çöl
Ekolojisi, Nehir Ekolojisi konulan ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de başka bir yaklaşımla
ana yaşam mekanları esas alınarak yeni bir takım ekoloji dalları oluşmuştur. Bunlar:
Birey Ekolojisi: Türlere ait bireylerin yetişme ortamı koşulları ile olan karşılıklı ilişkileri
inceler.
Populasyon Ekolojisi: Organizmaların belirli türlerinden oluşan ve belirli bir yetişme
ortamında karşılıklı bağlarla bir araya gelmiş canlılarla ilgilenir. Aynı türden ve farklı iki
türden oluşan canlılar arasındaki karşılıklı ilişkileri inceler.
Toplum Ekolojisi: Çeşitli popülasyon birliklerinin birbirleriyle ve çevresi ile olan ilişkilerini
inceler.
Peyzaj Ekolojisi: Doğal ve Kültür peyzaj içindeki canlıların birbirleriyle ve çevreyle olan
ilişkilerini inceler.
Kent Ekolojisi: Kent içinde yer alan canlıların kendi aralarında ve çevreyle olan ilişkilerini
inceler. Kültür peyzajı içinde de incelenebilir. İnsan faktörü başta gelir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 4
EKOLOJĠNĠN DĠĞER BĠLĠM DALLARI ĠLE OLAN ĠLĠġKĠSĠ
Ekoloji, doğa bilimleri içine girmekte ve özellikle bu gruptaki bilimlerle ve diğer uygulamalı
bilimlerle yakın ilişkisi bulunmaktadır.
o Sosyal bilimler
o Doğa ve çevre koruma
o Morfoloji
o Jeoloji
o Botanik
o Anatomi
o Fizyoloji
o Zooloji
o Fizik
o Biyoloji
o Pedoloji
o Jeomorfoloji
EKOLOJĠ
o Peyzaj Mimarlığı
o Klimatoloji
o Taksonomi
o Mikrobiyoloji
o Coğrafya
o Mühendislik
o Mimarlık
o Genetik
o Tarım ve ormancılık
o Matematik
o Kimya vb..
Ekolojik inceleme ve araştırmalarda bazen basit yöntemler kullanılarak sonuca varılabilir.
Fakat özellikle ekosistemlerin araştırılmasında, bu sistemlerin karmaşık yapıları nedeniyle
sistem analizlerinin ve çeşitli İstatistikî yöntemlerin kullanılması gerekir. Kentsel Ekoloji
incelemelerinde de sistem analizleri ve istatistikî yöntemler kullanılır.
UYGULAMALI EKOLOJĠ
"Ekoloji, tüm insanlığın geleceğini sigortalamaya çalıĢan bir bilim dalıdır.”
"Ekoloji, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında bir köprüdür”
Bu açıklamalar ekoloji bilim dalı ile insan yaşamı ve geleceği arasında ne kadar sıkı ilişkiler
olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle ekolojinin uygulaması bir bakıma insan ile çevresi
arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi anlamına gelir. Bundan da ekolojik uygulamaların
özellikle çevre korumada büyük rol oynayacağı sonucu çıkar.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 5
EKOSĠSTEM
Ekosistem kavramının tam olarak belirtebilmek için daha önce kullanılan habitat terimini
açıklamak gerekecektir.
Habitat; Bir canlının sürekli olarak yaşadığı ve ısrarla bulunduğu yere habitat denir. Her
canlının yaşamını sürdürebildiği min. ve max. çevre koşulları sınırları vardır. Optimum
koşullar bu canlıların en iyi yaşayabildikleri koşullardır. Bu nedenle canlılar birçok alanda
yaşayabilir. Ancak sınırlı yerlerde sürekli yaşayabilirler.
Ekosistem: Hayvan, bitki ve habitatların birlikte oluşturduğu sisteme denir. Böylece canlılar
ve cansız çevrenin birlikte oluşturdukları sisteme ekosistem diyoruz. İnsanların bulundukları
alanlarda bunlara insanı da ekleyebiliriz.
Ekolojinin uygulaması bir bakıma insan ile çevresi arasındaki ilişkilerin düzenlenmesidir.
Çevrenin korunmasında bu ilişkinin rolü büyüktür.
Ekosistem'ler tabiattaki olayların meydana geldiği küçültülmüş birer model'dirler.
Bir yaşama birliği olan ekosistemde üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olmak üzere üç canlı
grubu bulunmalıdır. Üreticileri, fotosentetik ve kemosentetik canlılar oluşturur. Tüketicileri
ise en çok etçil ve otçullar oluşturur. Ayrıştırıcılar ise saprofit bakteri ve mantarlardan
meydana gelir.
Ekosistemlerde bir besin ve enerji zinciri olup, bunun ana kaynağı güneştir. Enerji ve
maddelerin devirli olarak kullanılması ekosistemlerin en önemli görevidir.
Ekosistem'de ototrofların gerçekleştirdiği en önemli olay fotosentez, heterotrofların solunum
ve saprofitlerin gerçekleştirdiği en önemli olay ise organik artıkların çürütülmesidir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 6
ġekil 1. Ekosistemde Besin ve Enerji Akışı
Ġnsan Ekosistemleri ve Çevreye Etkisi
Hızlı nüfus artışı ve ilerleyen teknoloji ile insan, çevreyi yoğun bir şekilde etkisi altına
almıştır. Böylece "Ġnsan Ekosistemleri" denen yeni ekosistemler doğmuştur.
Bu ekosistemler doğal kaynakları işletmek, yeni kentler kurma ve diğer kültürel yapılar
meydana getirme gibi aktif eylemlerle şekillenmektedir. Bu şekillenmeler uzun süre
bilinçsizce yürütülmüş, doğal ortamdan uzaklaşmanın zararlı sonuçları ortaya çıkmıştır.
Bundan sonrada yukarıda belirtildiği gibi doğal kaynakların bir plan dahilinde ve bir
programa göre işletilmesi gereğine inanılmıştır. Böylece Çevre Amenajmanı ya da
Ekosistem Amenajmanı doğmuştur.
Ekosistemlerin Ġncelenmesi
Ekosistemlerin incelenmesi, ekosistemi oluşturan öğelerin yapı ve karşılıklı ilişkilerinin
araştırılması demektir. Başka bir ifade ile doğanın anatomi ve fizyolojisinin incelenmesidir.
Ekosistemlerin en belirgin özelliklerinden biri, yapılarının canlı ve cansız varlıkların
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 7
kombinasyonundan oluşmasıdır. Diğer önemli bir özelliği de bu varlıkların sürekli bir şekilde
karşılıklı etki ve ilişkiler süreci içinde bulunmalarıdır. Bunun için her ekosistem, kendine
özgü yapısı ve kendini oluşturan öğelerin karşılıklı ilişkileriyle karakterize edilir.
Ekosistemlerin Temel Sınıflandırması
1.Enerji Kaynağına Göre BaĢlıca Ekosistem Tipleri
Dünya üzerindeki ekosistemlerin önemli ortak yanlarından biri fonksiyonlarını yapabilmeleri
için enerjiye gereksinim göstermeleridir. Bu nedenle ekosistemlerin sınıflanmasında temel
alınan ölçütlerden biri enerji kaynağıdır. Enerji kaynağına göre başlıca şu ekosistem tipleri
ayrılabilmektedir;
- GüneĢ Enerjisi ile ĠĢleyen Bağımsız Ekosistemler
Çoğunlukla ya da tamamen güneş enerjisi ile işleyen sistemlerdir. Bunlara “Desteklenmeyen
Ekosistemler” ya da "Bağımsız Ekosistemler" denir. Denizler, göller, ormanlar, çayırlıklar
gibi ekosistemler bu gruba girerler.
- Doğal Ek Enerjiye Sahip Bağımsız Ekosistemler
Bunların fonksiyonlarım yapabilmeleri için mutlak olarak güneş enerjisinden yararlanmaları
gerekir. Fakat ek olarak diğer doğal enerji kaynaklarından da yararlanırlar. Bu nedenle
bunlara "Doğal Ek Enerjiye Sahip, Güneş Enerjisi Tarafından İşletilen Ekosistemler" denir.
Nehir ağızları ve deltalardaki canlılar yaşamlarını güneş enerjisi ile sürdürürler. Fakat bunlara
deniz dalgaları, gel-git olayı da ek olarak besin ve hava dolaşımı ile yardımcı olur.
- Ġnsan Tarafından Desteklenen. GüneĢ Enerjisi Tarafından ĠĢletilen Ekosistemler
Özellikle tarım ve su ürünleri ekosistemlerinde olduğu gibi, ısı, su ve besin maddeleri
verilerek desteklenen eko sistemlerdir. Bunlar tarım alanları, çiftlikler, av üretme bölgeleri
gibi ekosistemlerdir.
-Yakıt Maddeleri Tarafından iĢletilen Ekosistemler Bunlara "Kent Ekosistemleri" ya da
"Endüstriyel Ekosistemler“ de denilmektedir. Yerleşim alanının büyüklüğüne ve
endüstrileşme derecesine göre birim yüzeye düşen enerji değişir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 8
2. Ġnsan Etkisi Açısından Ekosistemlerin Ayrımı
Dünya nüfusunun hızla artışı ve teknolojinin ilerlemesi, yoğun bir çevre işletmeciliğini ve
çevreden yararlanmayı zorunlu kılmıştır. Böylece insanın müdahalesi ile tamamen
değiştirilmiş doğal koşulların bulunduğu yeni bir çevre yaratmıştır. Buna "İnsan
Ekosistemleri" denmekte ve insan etkisi bakımından dörde ayrılmaktadır
1.Olgun Doğal Ekosistemler
Doğal durumunu koruyabilmiş ekosistemlerdir. Bunlar, genellikle insanların yerleşim
ve yararlanma alanlarının dışındadır. Örneğin insan eli değmemiş ormanlar, dağlar ve çöller
bu gruba girer.
2. ĠĢletilen Doğal Ekosistemler
İnsanlar tarafından doğal ürünlerinden yararlanma, temiz hava alma ve rekreasyonel
amaçlarla kullanılan ekosistemlerdir. Doğal İşletme ormanları, ulusal parklar, av üretme ve
avlanma alanlarının bulunduğu ekosistemler bunlara birer örnektir.
3.Üretim Ekosistemleri Bunların çoğunluğu tarımsal işletmelere ait toprak kaynakları
oluşturmaktadır. Bu ekosistemler doğal kaynakların insanlar tarafından yoğun bir şekilde
besin maddesi üretimi için kullanılan ekosistemlerdir.
4.Kentsel Ekosistemler İnsanın içinde yaşadığı, çalıştığı ekosistemler olup, daha çok
endüstriyel alanları, kent ve kasabaları içine alır. Alt ünitelere ayırımı henüz tam olarak
geliştirilip bir esasa bağlanmamıştır.
Ekosistemlerin Genel Yapısı ve Öğeleri
Ekosistemlerin yapışım canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) olmak üzere iki büyük grupta
toplanan doğal varlıklar oluşturmaktadır. Her grup taksonomik olarak sınıflandırılabilecek
çok sayıdaki öğelerden oluşur. Klasik olarak yapılan sınıflamaya göre ekosistemin öğelerini
şu şekilde sıralayabiliriz;
a. Cansız Varlıkları OluĢturan Öğeler ya da Faktörler
1. Edafik Faktörler: Ana kaya, toprağa ait fiziksel-kimyasal özellikler.
2. Fizyografik Faktörler: Arazi yüzü şekli, denizden yükseklik , eğim,
jeomorfolojik özellikler.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 9
3. Klimatik Faktörler: Isı. ışık, yağış, nem,hava hareketleri v.b.
4. Kimyasal Faktörler: CO2, O2 gibi anorganik-organik bileşikler ve bunların
ayrışma ürünleri.
Burada adı geçen edafik ve klimatîk faktörlerin ikisine birden "Fiziksel Faktörler"
denmektedir.
b. Canlı Varlıkları OluĢturan Öğeler ya da Faktörler
1- Bitkiler
2- Hayvanlar
3- Mikroorganizmalar
4- insanlar
PEYZAJ EKOLOJĠSĠ
Peyzaj içindeki ekosistemlerin veya bir ekosistemin belirli bir kısmının yapı ve
fonksiyonlarını coğrafik ve ekolojik görüş açısından inceleyip araştıran disiplinler arası bir
bilim dalıdır.
Peyzaj ekolojisinin amacı; karmaşık doğal sistemlerin yapı ve fonksiyonlarını iyice
inceleyerek çevre koruma, doğal potansiyelini değerlendirme, mekân planlaması gibi
sorunları çözecek bulguları elde etmektir.
Peyzajın Yapısını OluĢturan Doğal Ekolojik Faktörler
Bunlar ana başlıklar halinde;
1. Klimatik Faktörler; Işık, sıcaklık, hava nemi ve yağışlar, rüzgâr.
2. Toprak Faktörü
3. Reliyef Faktörü (Yüzey Şekilleri)
4. Biyolojik Faktörler; İnsanlar, Bitkiler
Yukarıda belirtilen faktörler öncelikle tek tek daha sonra kendi aralarındaki ilişkiler
belirtilecektir. Bunun yanı sıra Bu faktörlerin “Kent Peyzajına,” “Açık Alan Peyzajına” ve
“Orman Peyzajına” olan etkileri ayrı ayrı ifade edilecektir. Çünkü, kent peyzajında insan
faktörü açık alan ve orman peyzajına göre daha baskındır.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 10
1. KLĠMATĠK FAKTÖRLER
Belirli bir yerde uzun süre devam eden hava olaylarının ortalamasına iklim denir. İklim
üzerindeki bilimsel çalışmalar, klimatolojinin konusudur. İklim öğeleri; ışık, sıcaklık, hava
nemi, yağışlar ve hava hareketleridir. Bu iklim faktörlerinin uzun yıllar ölçülerek
ortalamasının alınmasıyla bir yerin iklim karakteristiği ortaya çıkar. İklim makroiklim,
Mesoiklim ve mikroiklim olmak üzere üç gruba ayrılır.
Makroiklim; uzun süreli ölçümlerle sıcaklık, yağış, hava nemi ve hava hareketleri için
belirlenen ortalama ve ekstrem değerlerle geniş bir bölge için karakterize edilen iklime
makroiklim denilmektedir.
Mesoiklim; Makroiklim ile mikroiklim arasında kalan bir iklim kuşağıdır. Arazi yüzü şekli,
yükselti, bakı gibi reliyef elemanlarının yarattığı küçük alanlara ait iklim tipine denir.
Mikroiklim; iklimi etkileyen fiziksel faktörlerin farklı olması nedeni ile içinde bulunduğu
makroiklim özelliklerinden ayrı özellikler gösteren arazi yüzüne yakın hava halleri de
mikroiklim olarak nitelendirilir.
Biyoklimatik Kural
Kuzey yarımkürenin ılıman kuşağında bahar ve güz başında bir bitki türünün çiçek açması,
meyvelerinin olgunlaşması, biyolojik olaylar kuzeye doğru her enlemde veya aynı enlemdeki
her 100-130 m. yükseklikte 3-4 gün gecikme gösterir. Bu ilişkiler boylam derecesine göre de
değişir. Batıdan doğuya doğru her 5 boylam derecesinde bu faaliyetler 4 gün önce başlar. Bu
ilişki Hopkins kuralı olarak bilinmektedir.
1.1 IĢık Faktörü
Dünyaya gelen ışığın ana kaynağı güneştir. Ekolojik açıda üç tipte ışın bulunmaktadır.
Bunlar;
Ültraviyole=Mor ötesi ıĢınları
Dalga boyları 120-400 milimikron arasındadır. Gözle görülmezler. Işık enerjisinin
%2‟sini kaplar. Bitkilerdeki bazı kimyasal olaylarda fototropizm (ışığa yönelim), renk
maddeleri, hormon ve vitaminlerin oluşumunda rol oynarlar.
Görünen ıĢınlar;
Dalga boyları 400-760 milimikron arasındadır. Toplam ışın enerjisinin %40-60‟ını
oluşturmaktadır. Bir cam prizmadan geçirilince 7 renge ayrılır. Fototropizm (ışığa
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 11
yönelim), fotomorfoz (ışığa göre şekillenme) ve fotosentez (asimilasyon) olayları için
önemlidir.
Kızılötesi (infrared) IĢınlar
Dalga boyları 760-3000 milimikron arasındadır. Gözle görülemez. Dünya üzerindeki
sıcaklık faktörünün kaynağıdır. O nedenle biyolojik bakımdan çok önemlidir. Işık
enerjisinin ölçü birimi Lüx ve enerji birimi olan Kalori‟dir.
1.2 Sıcaklık
Dünyadaki sıcaklığın kaynağı güneş ışınlarıdır. Güneşten gelen kırmızı ötesi ışınlar, dünya
yüzeyindeki cisimlere çarpınca ısı enerjisi haline dönüşür ve onları ısıtır. Güneş gibi sıcak
cisimler veya güneş tarafından ısıtılmış objeler, çeşitli dalga uzunluklarında ışın verirler ve bu
ışınlar temasa girdikleri varlıları ısıtırlar. Bu olaya radyasyon denir. İki türlü radyasyon vardır.
GüneĢ radyasyonu; Güneşten gelen çeşitli dalga boyundaki ışınların, uzayda yayılmasıdır.
Karasal Radyasyon; Güneş ışığı yardımıyla, ısınmış olan cisimlerin ısısını görünmez ışınlar
halinde atmosfere ve diğer cisimlere doğru yaymasıdır.
Sıcaklık Faktörü;
- Bitki tohumlarının çimlenmesi,
- Çıkan fideciğin büyümesi ve tüm bitkilerin gelişmesi
- Toprak oluşumu,
- Mikroorganizma yaşamı
- Hava hareketleri ve hidrolojik dolaşımın meydana gelmesinde önemli fonksiyonlara
sahiptir.
1.3 Hava Nemi ve YağıĢlar
Nem, atmosferde buhar halinde tutulan su olup, belli koşullarda yoğunlaşarak yeryüzüne
düşer. Hava istasyonlarında üç tip nem ölçümü yapılmaktadır: Bunlar
Mutlak Nem; Belirli sıcaklık derecesindeki belirli bir birimdeki havanın, buhar halinde sahip
olduğu suyun gram olarak miktarına mutlak nem denir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 12
Doygunluk nemi; Birim hacimdeki bir hava, su buharı ile tamamen doyduktan sonra, su
buharı sıvı halinde havadan ayrılmaya başlar. Bu anda birim hacimdeki havanın sahip olduğu
su buharının gram halindeki miktarına doygunluk nemi denir. Bu değer hava sıcaklığına
paralel olarak artmaktadır.
Nisbi Hava Nemi-Bağıl Nem; Belirli bir sıcaklık derecesindeki bir havanın sahip olduğu
mutlak nem ile doygunluk nemi arasındaki oranın % cinsinden değerine bağıl nem denir.
Diğer bir anlamla, bağıl nem, belli bir sıcaklıkta havadaki buharlaşma ve yoğunlaşma
dengesine denir. Örneğin, bağıl nem %100 olduğunda su, buharıyla dinamik dengede
demektir. Bağıl nem %100'den küçük bir değerdeyse buharlaşma, büyük bir değerdeyse
yoğunlaşma daha fazladır. Bağıl nem ülkemizde en fazla Karadeniz Bölgesi'nde görülür.
Bulutluluk ve sis; Hava kitleleri soğudukça, hacimleri küçülür ve içindeki su buharını tutma
gücü azalır. İçindeki su buharı çok küçük su tanecikleri halinde yoğunlaşmaya başlar. İçinde
asılı olarak kalabilecek kadar küçük su ve buz parçacıklarına sahip hava kitlelerine bulut veya
sis denir.
Bulut ve sis oluşum bakımından, aynı özelliğe sahip olmasına karşın, bulutlar karalar
üzerindeki hareketi dışında, karasal objelerden kopuk olarak yükseklerde, sis ise karasal
yüzeylere yakın yerlerde veya su yüzeyinde oluşur.
Yağışlar ise, bulutlardaki soğuma, azalmaya devam ederse su tutma kapasitesi azalır. Su
damlacıklarının bir kısmı sudan ayrılır. Böylece yağış meydana gelir.
1.4 Hava Hareketleri ve Rüzgârlar
Rüzgârlar;
- İklimlerin oluşmasında,
- Çeşitli bitkilerin tozlaşmasında,
- Tohumların yayılmasında,
- Transpirasyon şiddetinde
- Bitkilerin morfolojilerinde,
- Toprağın nem oranında,
- Orman ölü örtüsünün ayrışmasında,
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 13
- Karların savrulmasında,
- Kirli havanın bir yerden başka bir yere taşınmasında önemli rol oynarlar.
Rüzgârların etkisi, esiş yönüne, hızına ve miktarına göre değişir. Egemen rüzgârların esiş
yönü ise, bir peyzajın nem ve sıcaklık ekonomisini etkiler. Lodos-sıcak havayı, yıldız, poyraz
ve karayel soğuk havayı getirir. Lodos, toprağı kurutucu ve ısıtıcı etkiye sahiptir. Yıldız ve
poyraz ise, kuzey bölgelerimizin denize bakan kısımlarına yağış getirir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 14
2. KLĠMATĠK FAKTÖRLERĠN PEYZAJDAKĠ FONKSĠYONLARI
2.1 IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi
2.1.1 Kent Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi
Kentler genellikle açık alanlara ve ormanlık alanlara kıyasla daha sıcak olmaktadırlar. Çünkü
Bina çatıları ve duvarları ile asfalt yollar daha geniş ısınma yüzeyine sahiptirler ve
daha çok güneş ışınını absorbe ederler,
Kent içine düşen yağış suları, asfalt yol ve meydanlardan çabucak akarak
kanalizasyona giderler böylece güneş radyasyonu, açık alandaki nemli toprağa göre
daha etkili olur.
Kent içindeki sert yüzeyli yapılardan karasal radyasyon ile ısı kaybı daha yavaş olur.
Kent içi alanlar ile kent kıyısındaki alanlar arasındaki ısı farkı gündüz 0,5-1,5 °C,
gece 4-5 °C, kış geceleri ise, 10 °C‟ye kadar ulaşmaktadır.
Buzlu ve donlu günler kent içinde daha nazdır.
Kentin daha sıcak olmasından dolayı kent içi bitkilere daha uzun vejetasyon süresi
sağlar. Gece donlarından meydana gelen zarar azalır.
Bir bölgenin açık alan peyzajında yetişmeyen bir bitki kent içinde yetişebilir.
Kent içine gelen güneş ışınları ya doğrudan doğruya bir yüzeye çarpar, ortayı ısıtır ya da
çarptıktan sonra dağılarak çarptığı yüzeylerde ısı enerjisine dönüşür. Örneğin bir ağaç altı ile
kent meydanı karşılaştırıldığında kent meydanının 2,5 kat daha sıcak olduğu görülmektedir.
Bu nedenle kent içindeki parklar ve çayırlar kentin yol ve meydanlarından daha serin olurlar.
Yol ve meydan kenarına dikilecek ağaçlar kent içi iklimini değiştirmektedir.
Bunun yanı sıra kent içindeki toz ve kirli hava güneş radyasyonunu %15-20 oranında
azaltmaktadır. Kent içi bitkilendirme ile özellikle ağaçlarla kirli hava tutularak kente gelen
güneş ışınlarının artması sağlanabilmektedir.
2.1.2 Açık Alan Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi
Açık alan ekosistemlerinde güneş enerjisi ile ısınma, karasal radyasyon ile soğuma daha hızlı
olur. Bu nedenle açık alan peyzajlarında sıcaklık dereceleri zararlı olacak şekilde alçalıp
yükselebilir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 15
Yüksek sıcaklıkta; Suyun, topraktan ve diğer cisimlerden buharlaşarak ayrılması artar.
Solunum şiddeti artar, fotosentez düşer. Bitkilerde kuraklık, susuzluk ölümü, kabuk yanığı,
yaprak sararması gibi zararlar meydana gelir.
DüĢük Sıcaklıkta; Bitkilerde don zararı ve soğuk zararı meydana gelir.
Don Zararını Önlemek Ġçin; Özellikle tarım bitkilerinde malçlaşma veya toprak yüzünü
örtme, saman yakarak duman yapma, sulama gibi önlemler alınır. Bu önlemler karasal
radyasyonu azaltmak yani geceleyin toprak yüzünün soğuma hızını ve miktarını düşürmektir.
Ancak bu önlemler don zararını önlemekte sınırlıdır. Bu nedenle yetiştirme ortamına uygun
tür seçilmesi gerekmektedir.
2.1.3 Orman Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi
Bir ormanda; güneş ışınları, orman tepe çapı ile karşılaştıktan sonra bir kısmı yansıyarak
(difüzyon) dağılır, bir kısmı ise alt gövdeye geçer. Bu enerji % 80‟e kadar tutulabilir. % 20‟si
gövdeye geçer, bununda ancak % 5-10‟u toprağa geçer. Ancak kışın yaprağını döken
ağaçların bulunduğu ormanlarda toprağa ulaşan ışın miktarı %50-80 arasındadır. Karasal
radyasyon ise tepe çapı tarafından engellenir.
Orman ekosisteminde açık alanın aksine gündüzleri serin geceleri ise sıcak bir hava vardır. Bu
nedenle gündüzleri açık alanlardan ormana geceleri ise ormandan açık alana bir hava akımı
olur. Orman içi iklim açık alana göre daha ılıman karakterdedir.
2.1.4 IĢık Bakımından Bitkilerin Sınıflandırılması
Bitkileri ışık isteğine göre dört grupta incelemek mümkündür. Bunlar; ışık bitkileri, yarı ışık
bitkileri, yarı gölge bitkileri ve gölge bitkileridir. Bu gruplara giren bazı ağaç ve ağaççıklar
aşağıda verilmiştir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 16
IĢık Bitkileri Yarı IĢık Bitkileri Yarı Gölge Bitkileri Gölge Bitkileri
Işık ısteğı yüksek,
Gölgeye dayanıksızdır.
Çok yüksek ışık
isteği yoktur.
Gölgeye dayanımı
azdır.
Gölgeye dayanımı
yüksektir.
Robinia pseudeacacia
Papulus alba
tremula
nigra
Salix
Pinus sylvestris
brutia
halepensis
pinea
Larix decidua
Juglands regia
Betula pendula
Sorbus torminalis
Rosa canina
Nerium oleander
Quercus sessilifora
pedunculata
Alnus
Pinus nigra
Cedrus libani
Juniperus
Cupresus
Carpinus
Picea
Tilia parvifolia
americana
Ulmus
Acer
Corylus
Fraxinus
Ilex aqifolium
Quercus coccifera
Cestanea vesca
Pseudotsuga
Sequoia sempervirens
Albizzia
Alnus glutinosa
Evonymus europea
Ligustrum
Taxus
Buxus
Abies
Thuja
Tsuga canadensis
Fagus
Acuba
Hedera
Cornus
2.2 Su-Ekonomisi ĠliĢkisi
2.2.1 Kent Peyzajında Su Ekonomisi
Kentlerde bina çatılarına, asfalt yollara ve meydanlara düşen yağış yüzeysel akış ile
kanalizasyona giderek bir kayba uğramaktadır. Bu nedenle kent içi çok çabuk kuruyarak
ısınır. Yağış suları hemen kent dışına çıktığı için hava nemi düşüktür. Ancak kentlerde suyun
toprak tarafından emilmesi az, sıcaklığın fazla olmasından dolayı sık sık sis olayları meydana
gelir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 17
Su Ġstekleri Bakımından Bitkilerin Sınıflandırılması
Su Gereksinimi
Yüksek Ağaçlar
Su Gereksinimi
Orta Derecede Olan
Ağaçlar
Su Gereksinimi Az
Olan Ağaçlar
Su Gereksinimi Çok Az
Olan Ağaçlar
Alnus glutinosa
Liquidambar orientalis
Populus nigra
Salix alba
Fraxinus
Carpinus
Platanus
Fagus
Abies
Picea
Quercus pedunculata
Ulmus montana
Acer
Tilia
Castanea
Taxus
Buxus
Quercus sessiliflora
Ulmus campestre
Betula pubescens
Populus tremula
Juniperus
Pinus nigra
sylvestris
halepensis
brutia
pinea
Abies cilicica
Cedrus libani
Cupressus
Robinia pseudoacacia
Quercus pubescens
coccilifera
2.3 Hava Hareketleri ve Rüzgarlar
A) Rüzgar koruma Ģeritlerinde kullanılabilecek ağaç türleri
Yapraklı ağaçlar:
Acacia cyanophylla
Acer sp.
Berberis crataegina
Catalpa bignonioides
Crateagus monogyna
Eleagnus angustifolia
Eucalyptus camaldulensis
Populus sp.
Ġğne Yapraklılar:
Cupresus arizonica
macrocarpa
sempervirens
Juniperus excelsa
oxycedrus
Picea glauca
Pinus mugo
Pseudotsuga menzeiesii
B) Rüzgarların Canlı Çevre Üzerindeki Etkileri
Rüzgarlar orman ağaçları üzerinde “mekanik” ve “fizyolojik” olmak üzere iki etki tipine
sahiptir.
Mekanik Etkileri
Şiddetli rüzgarlar orman ağaçlarının devrilmesine ve kırılmasına neden olmaktadır.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 18
Mekanik zararların şiddetini, rüzgarın hızının derecesi ve arazinin morfolojik yapısı
etkilediği gibi, ağaç türlerinin genetik yapısını da etkilemektedir. Örneğin; kavak,
söğüt, ve Akçaağaç odunu gevrek olduğundan çabuk kırılır. Ihlamur, kızılçam, kayın
ve gürgen daha esnek dokulara sahip olduğundan kırılma zararı daha az
olabilmektedir.
Genetik olarak sığ kök yapan ağaç türleri rüzgardan çabuk devrilir.
Devrilme zararının derecesi toprak derinliğine ve türüne göre de değişir. İnce tekstürlü
ve ıslak topraklarda hemen hemen her ağaç sığ kök geliştirir. Bunun yanı sıra yüksek
taban suyundan yararlanan ağaçlar, sığ kök geliştirir.
Rüzgar, geldiği yöne bakan yaprak ve sürgünlerin parçalaması ve gelişimlerine engel
olmasıdır. Böylece ağaç gövdesi tek yöne doğru sürgün geliştirerek bayrak şeklini alır.
Bu özellik en çok sedir ve gürgende görülmektedir.
Rüzgarın sürekli aynı yönde gelmesi sonucu bitkilerde “pala şekli” ve “aerodinamik
şekil” meydana gelir.
Rüzgarın tek yönlü esmesiyle ağaçların odun kısımlarındaki yıllık halka şekilleri de
değişiklik göstermektedir. Buna bağlı olarak, açık tohumlarda rüzgarın geldiği
yöndeki yıllık halkalar daha dar, kapalı tohumlarda ise daha geniştir. Buna göre düz
olmayan halkalar elipsoit şeklinde ağaç gövdeleri meydana getirir. Buna “eksantirik
gövde Ģekli” denilmektedir.
Fizyolojik Etkileri
Rüzgar evapotranspirasyonu artırarak rüzgar açığına neden olur. Bu da bitkilerin
yeterince fotosentez yapamamalarına neden olur. Özellikle orman kıyısı ağaçlarda
çap artımı yavaş olur. Organik madde üretimi düşer.
Ağaçların çiçek tozlarının ve tohumlarının dağıtılmasını sağlar. İğne yapraklı
ağaçlar ile akçaağaç, dışbudak ve gürgen gibi yapraklı ağaçların kanatlı tohumları
rüzgâr ile çok uzaklara taşınır. Bu sayede ağaç türlerinin doğal yayılışı sağlanır.
Endüstri merkezlerinden ve termik santrallerden kirli havayı taşıyarak, Özellikle
SO 2 gazı zehirlenmesinden kitle halindeki orman ölümlerine neden olmaktadır.
2.3.3.3 Orman Peyzajında Rüzgar Zararından Korunma Çareleri
a) Meşcerelerde doğal yaş sınıflarının gerektirdiği silvikültürel çalışmaların yapılması
b) Rüzgarın etkisini artıracak kesinlerin yapılmaması
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 19
c) Genşleştirme çalışmaları için yapılacak tıraşlama kesimlerine rüzgarın aksi yönünden
başlanması
d) Rüzgar tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde kırılma ve devrilmeye dayanıklı bitki
türlerinin seçilerek, “meşcere mantosu” veya “tabakalı meşcere kuruluşu” oluşturulmasına
özen gösterilmesi
MeĢcere mantosu: Meşcere etrafında ve tam kıyısında. Tepeden toprağa kadar dallanan ağaç
türlerinin 2-3 sıralı aralıklı dikilmesine denilmektedir. Dikim sık olursa ışık görmeyen alt
dallar kuruyacak ve rüzgarın zararı artacaktır.
Tabakalı meĢcere kuruluĢu: Kısa, orta ve yüksek boylu ağaçlardan oluşan meşcere
kuruluşuna denilmektedir. Bunların her biri belirli yükseklikteki rüzgârın hızını azaltıcı etki
yapar.
Odunu gevrek olduğundan rüzgâr kırılmasına karĢı dayanıksız olan ağaçlar:
Söğüt, Kavak, Akçaağaç
Odunu esnek olduğundan rüzgâr kırılmasına karĢı dayanıklı olan ağaçlar:
Ihlamur, Kayın, Gürgen, Kızılçam
Sığ Köklü Olduğundan Rüzgâr Devriği Yüksek Olan Ağaçlar:
Acer campestre
Betula pendula
Eleagnus angistifolia
Fagus orientalis
Liquidambar orientalis
Picea orientalis
Genelde Kazık Kök GeliĢimine Sahip, Rüzgâr Devriğine KarĢı Dayanıklı Olan Ağaçlar:
Abies alba
Fraxinus excelsior
Juglans nigra
Juniperus communis
Liliodendron tulipifera
Pinus sylvestris
Qercus alba
Sophora japonica
Ulmus montana
Ulmus campestre
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 20
2. TOPRAK FAKTÖRÜ
Ekolojik açıdan toprak; doğal bir oluşum sürecinden sonra meydana gelen, içinde biyolojik
olaylar, madde dolaşımı ve enerji akımı ihtiva eden, özel litosfer tabakasıdır. Toprak, birçok
zengin öğeleri bulunan katı, sıvı ve gaz şeklindeki maddelerden oluşmaktadır. Toprağın
bileşimi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik ayrışma olayları ile sürekli değişmektedir. Değişmede
rol oynayan ana etkenler; iklim, reliyef, organizmalar (insanlar dahil) ve zamandır.
2.1 Toprağın Genel Yapısı
Toprağın yapısını; “inorganik ve organik yapıda katı maddeler” ile içinde birçok besin
çözeltisinin bulunduğu “toprak suyu=toprak çözeltisi” ve “toprak havası” oluşturmaktadır.
2.1.1. Ġnorganik Maddeleri
Meydana geldikleri ana taşlara ait blok, taş, çakıl, kum, toz, kil boyutundaki çeşitli
maddelerden oluşur.
Bunlar bitki için gerekli Ca, Mg, K, P, S, Fe, Mn, Cu, Zn vb. besin maddelerinin
kaynağını oluştururlar ve toprağın fiziksel karakterini belirlerler.
2.1.2. Toprağın Organik Maddesi
Topraktaki bitki, hayvan, mikroorganizma gibi canlı varlıkların ölmüş kısımlarının
ayrışmasından oluşur. Eğer bu ayrışma nem, hava ve besin tuzlarının yeterli bulunduğu
ortamlarda gerçekleşirse “Humus” meydana gelir. Morfolojik bakımdan humus, toprağın
ayrışmış, orijinal yapısını kaybetmiş siyah veya koyu esmer renkteki organik maddesidir.
Mineralizasyon: Havalanması ve nem koşulları optimumda bulunan humus ayrışarak kendini
meydana getiren mineral maddelere (Ca, Mg, K, P, Fe, Mn vb.) ve karbon, hidrojen ve
oksijene (H2O, CO2) ayrılır. Bu olaya mineralizasyon denir.
Turba (ya da Torf), Humus miktarı %50‟den çok olan toprak materyalidir. Turba,
çoğunluğunu yarı ayrışmış siyah renkteki organik maddelerin oluşturduğu inorganik
maddeleri de içeren materyaldir. Büyük bir su tutma kapasitesi olduğundan ve gevşek bir
yapıya sahip bulunmasından dolayı saksılarda bitki köklerinin kolayca yayılıp gelişmesine
elverişlidir. Bulunduğu yer turbalıklardır. Su altı koşullarda yarı ayrışmış bitki artıklarından
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 21
oluşmuş siyah renkli organik maddelerin metrelerce derinlikte bulunduğu alanlara turbalık
denir. Ülkemizde turbalıklar azdır. Abant Gölü kıyısı, göle yakın, Amanos Dağları ve
Karadeniz Dağlarının çeşitli yerlerinde turbalıklar bulunur.
2.1.3. Toprağın Havası (Toprağın Gaz KarıĢımı)
Toprak hava bileşimi genellikle atmosfer ile aynıdır yalnız toprağın CO2 ve nem oranı daha
yüksek, O2 oranı daha düşüktür.
2.1.4. Toprak Suyu (Çözeltisi)
Toprak tanecikleri yüzeyinde ve tanecikler arasındaki boşluklarda tutulan yağış suyudur.
Bileşiminde birçok anyon ve katyonlara sahiptir. Bunları besin maddesi olarak bitkilere verir.
2.2. Toprakların Genel Karakteristiklerinin Tanıtımı
1. Toprak Tekstürü veya Türü: Kum, balçıklı kum, balçık, killi balçık gibi
2. Strüktür: Prizmatik, sütunumsu, Levhamsı, Granüller gibi
3. Kimyasal Çökelekler ve Lekelilik: Yok, demir çökelekleri
4. Humus Miktarı: pek fakir, fakir, zengin gibi
5. Karbonatlar: Karbonatsız, pek az, az, pek çok
6. Kök YayılıĢı: İnce kök yayılışı zayıf, orta, kuvvetli gibi
7. Derinlik: Sığ, pek sığ, orta derin, derin, pek derin
8. Drenaj: Serbest, iyi, yetersiz gibi
9. Su Ve Hava Ekonomisi: Durgun su, taban suyu, kurak, nemli, yaş, hava kapasitesi
çok az, az, orta, yüksek
10. Toprak Reaksiyonu: Ekstrem derecede asit (ph<3.5), zayıf asit, nötr, şiddetli alkalin
(ph>8.5)
11. Besin Maddeleri: Çok fakir, fakir, zengin, az, orta, yüksek gibi
12. Toprak Tipi: Pseudogley, Podsol, Rendzina, Esmer orman toprağı gibi.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 22
2.3. Toprak Faktörünün Peyzajdaki Fonksiyonları
Toprak Faktörünün peyzajdaki fonksiyonları çok çeşitlidir. Çünkü toprak, çok çeşitli hizmet
ve ürün üreten doğal bir varlıktır. Toprak faktörünün fonksiyonlar peyzajlara göre değişiklik
göstermektedir. Bu konuyla ilgili aşağıda özet bilgiler verilmiştir.
2.3.1. Kent Peyzajlarında Toprak ĠliĢkileri
Kent peyzajlarında toprak özelliklerinin incelenmesi ve belirlenmesi iki açıdan önemlidir:
Büyük bina, tünel, alt geçit vb. yapı projeleri için özellikle jeolojik temel bakımından
büyük bir önem taşır
Bitki yetiştirme ortamı olarak toprak karakteristiklerinin bilinmesi gerekmektedir
Bu nedenlerle kent peyzajlarındaki toprakların derinliği, mekanik özellikleri, genel özellikler,
taban suyu düzeyi incelenip belirlenmesi gerekmektedir. Kentte toprak ile ilgili bilgi, sadece
tünel ve büyük binalar için değil tüm kent yapıları (yol şebekesi, kanalizasyon, fosseptik
çukurları vb.) için önemlidir.
Kent peyzajlarında büyük binaların yapımı, diğer yapı faaliyetleri, taban suyunun
akışını ve niteliğini etkileyebilir. Özellikle taban suyu düzeyi sığ olan topraklarda,
yapılarla su kirletilmektedir. Bu nedenle çok ayrıntılı incelemeler yapılması, hatta
kent içi özel toprak ve jeoloji ve jeo-hidroloji haritaları yapılması gerekmektedir.
Kentsel planlamalarda yeşil alanlar için toprak özelliklerinin belirlenmesi özel bir
önem taşımaktadır. Bu nedenle yeni kurulacak kentlerde toprak incelemeleri ile;
yapılara elverişli topraklar, kentsel yeşil alanların oluşturulmasına uygun alanlar
haritalar üzerine işlenmelidir.
Özellikle ülkemizde sağlıklı bir kentleşme yoktur. Edafik ve topografik
karakteristikler hiç dikkate alınmadan yapılar kurulmakta ve toprakların doğal
özellikleri tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Binaların bitişiğinde bırakılan ve yeşil
alan olarak ayrılan topraklar genetik özelliğini kaybetmiş, yapı artığı taş, beton,
çimento maddeleri ile karışmış topraklardır. Bu alanlar zamanla iyileştirilerek bitki
yetiştirilebilecek duruma gelirler.
Kent ekosistemlerinde yetiştirilebilecek bitki türlerinin seçiminde toprak faktöründen
çok, başka etkenler göz önünde tutulur. Bunların başlıcaları kent iklimi, kentin hava
kirliliği, insanların olumsuz etkileridir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 23
Bitkiler için, binaların yaptığı gölge ve rüzgâr siperi, kent yollarına kışın serpilen
tuzların zararlı etkileri, baca gazı zararları öncelikle düşünülmesi gerekmektedir.
Kent peyzajlarında kullanılacak bitki türleri geniş bir ekolojik toleransa sahip olmalı
yani olumsuz dış etkilere karşı esneklik sınırı geniş olmalıdır.
Beton taş ve asfalt kaplı olan kentsek alanlarda yapılacak olan ağaç dikimi özel bir yöntem
gerektirmektedir. Çünkü ağaçların dikildiği yerlerdeki kök yayılışı asfalt veya kaldırım
örtüsü altında olmaktadır. Bu nedenle havalanma ve su temini bakımından elverişsiz
durumdadırlar. Bu gibi yerlerde “Çukura tepe dikimi” metodu uygulanır. Bu metoda göre:
Fidan büyüklüğüne göre yeterli genişlikte ve derinlikte çukur kazılır.
Tabana kalıp halinde çıkarılmış bir çayır kesiği konulur.
Çukur besin maddesi bakımından zengin toprak tabakası ile kapatılarak bir tepecik
oluşturulur.
Tepeciğin tam ortasından, fidan köklerinin geçebileceği genişlikte yeniden bir yer
açılarak fidan yerleştirilir.
Toprağın sıkışarak havalanmasının engellenmesine karşılık toprağın içine düşey
kanallar açılır, içerisine çakıl doldurularak delikli tuğla ile kapatılır.
Bu kanallar açık havadan oksijen ve su alımını sağladığı gibi, toprak kök solunumu
ile meydana gelen fazla CO2 „in de çıkmasını sağlar. Bunun yanı sıra çok kurak
mevsimlerde buradan su verilir.
2.3.2. Açık Alan Peyzajlarında Toprak ĠliĢkisi
Açık alan peyzajı toprakları denilince öncelikle tarım toprakları akla gelmektedir.
Tarım toprakları; arazi eğimi, fiziksek ve kimyasal özellikler bakımından belirli
nitelikler isteyen topraklardır. Sürekli durgun su koşullarına sahip, yerleşim
alanlarından çok uzakta, iskelet bakımından çok zengin, dik ve sarp eğim derecelerine
sahip topraklar tarım toprağı olamaz.
Tarım toprakları için erozyon tehlikesi büyük önem taşımaktadır.
2.3.3. Orman Peyzajında Toprak ĠliĢkisi
Orman toprakları ile tarım toprakları arasında bazı farklar bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki
gibi açıklanabilmektedir.
Orman toprakları sürülüp işlenmediğinden belirgin orman katmanlarına sahiptir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 24
Tarım toprakları eğim ve verimlilik bakımından elverişli yerlerde seçilmiştir; pazara
ve yerleşim alanlarına yakınlılık. Buna karşın ormanlar çoğunlukla eğim derecesi
yüksek dağ bölgelerinde, bol taşlı yamaç molozları üzerinde bulunur.
Orman toprakları kendi kendini ıslah edebilen biyolojik dolaşımlara sahiptir.
Bunun dışında
Orman toprağının özelliğini, üzerindeki orman ağacı önemli derecede etkilediğinden
karışık meşcere kurarak orman toprağının verimliliği sürdürülebilir. Toprak ve iklim
özelliklerine4 uygun bitki seçilmediği taktirde, toprağın fiziksel ve kimyasal
özellikleri bozulur.
3. RELĠYEF FAKTÖRÜ
Reliyef, bir peyzaja ait arazi şeklinin düz, girintili-çıkıntılı, eğimli, alçak veya yüksek gibi
ifadelerle tanıtılmasını sağlayan bir değimdir. Bir peyzajın reliyef karakteristiğini; “arazi
eğimi”, “bakı=ekspozisyon”, “denizden yükseklik=yükselti”, “yeryüzü şekli” gibi faktörlerle
tanıtılır
a) Denizden Yüksekliğin ve Yeryüzü ġekli (Jeomorfoloji)Tanımı ve Ekolojik Önemi
Denizden yüksekliği ya eşyükselti haritaları ile ya da arazide yapılan ölçümlerle (altimetre)
belirlemek mümkündür. Ölçüm birimi “metre” dir.
Denizden yükseklik bazı iklim özelliklerini etkiler;
Özellikle yağış miktarı, sıcaklık, hava nemi ve hava hareketleri denizden yükseldikçe
değişir.
Yağışların geldiği yöne bakan yamaçlarda denizden her 100 m yükseldikçe yıllık yağış
miktarı 50mm artar.
Sıcaklık her 100m yükseldikçe 0.4-0.6oC arasında düşer.
Denizden yükseklik ve arazinin girintili-çıkıntılı olduğuna göre peyzajın morfolojik
karakteristikleri aşağıdaki deyimlerle ifade edilir.
Ovalar ve Alçak Yaylalar: Denizden yüksekliği 300 m‟ye kadar olan alçak
arazilerdir.
Yüksek Ovalar ve Yüksek Yaylalar: Yükseklikleri 300 m‟yi aşan geniş düzlük
arazilerdir.
Tepelik Arazi: Yüksekliği 500 m ye kadar olan girintili-çıkıntılı arazilerdir.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 25
Orta Dağlık Arazi: Denizden yüksekliği 500-1600 m olan girintili-çıkıntılı
arazilerdir.
Yüksek Dağlık Arazi: Denizden yüksekliği 1600 m‟nin üstünde olan arazilerdir.
Geniş bir bölgede arazi şekli dış görünümü ve engebeliliği açısından “ova, yayla, dağlık
arazi” gibi değimlerle ifade edilir. Lokal bir arazi parçasında ise, “plato, vadi, vadi tabanı,
yamaç, sırt, teras, çukurluk ve etek düzlüğü” gibi değimlerle ifade edilir. Belirtilen bu farklı
özelliklere göre toprak özellikleri, lokal iklim ve buna bağlı olarak bitki örtüsü farklılık
göstermektedir.
b) Bakı Faktörünün Tanımı ve Ekolojik Önemi
Bakı veya “ekspozisyon” kavramı, bir arazi yüzünün rüzgar gülünün gösterdiği sekiz yönden
hangisine baktığını ifade eder.
Bir peyzajın bakısı, özellikle o yerin sıcaklık iklimini ve yağış miktarını etkilemektedir.
Ülkemizde genellikle güney, güneydoğu, güneybatı ve batı bakıları sıcak olduğu için bunlara
“güneşli bakılar, kuzey, kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu bakıları soğuk olduğu için “gölgeli
bakılar” denir.
Aynı yağış koşullarında gölgeli bakılar, güneşli bakılardan daha elverişli su ekonomisine
sahiptir. Nedeni, sıcaklık az olduğu için gölgeli bakılarda buharlaşma daha az olmaktadır.
c) Arazi Eğim Derecesi
Bir arazi yüzünün yatay düzlemde yaptığı açının derece ya da yüzde cinsinden değerini ifade
eder. Eğim eşyükselti haritalarından bulunabileceği gibi arazide yapılan ölçümlerle de
hesaplanabilir. Eğim derecesi % 5-9‟a kadar olan araziler “düz araziler” daha eğimli araziler
ise “yamaç araziler” olarak ifade edilir.
Arazi eğimi bir peyzajın lokal iklimin, toprak özelliklerini ve arazi kullanım şeklini belirler.
Eğim özellikle erozyon üzerinde en yüksek etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra arazi kullanımında
%12‟ye kadar olan eğimlerde arazi kullanımında bir önlem alınmazken daha eğimli arazilerde
teraslama yöntemi ile arazi koruma tedbirleri alınır.
PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011
Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 26
Arazi eğim sınıfları aşağıdaki gibi ifade edilir.
Arazi Eğim Sınıfı Eğim (derece) Eğim (%)
Düz 0-2 0-3
Az eğimli 2-5 3-9
Orta eğimli 5-10 9-17
Çok eğimli 10-20 17-36
Dik 20-30 36-58
Sarp 30-45 58-100
Çok sarp 45‟den yüksek 100‟den çok