prof. dr. ahmet kart alisamveri.org/pdfdrg/d127196/2010/2010_kartala11.pdf · 2015. 9. 8. ·...

60
Iürk-Fars Kültür Uzerine Prof. Dr. Ahmet KART AL

Upload: others

Post on 05-Dec-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

Iürk-Fars Kültür Coğrafyası Uzerine Araştırmalar

Prof. Dr. Ahmet KART AL

Page 2: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

Kurruha Kitap: 16 Türk Edebiyatı: 1

Isbn: 978-975-6743-74-4 ·

T.C Kiiltiir ve Tıtrizm Editör Bakanlığı Sertifika No: Ömür Ceylan

16221

© Kunuba Kitap. 20 I O Bu kitabın tüm yayın hakları, Kurruba Kitap'a airrir. Kitabın tamamı

ya da bir bölümü izinsiz olarak hiçbir biçimde ço­ğa! rı lamaz, dağırılamaz.

kuiJba .KiTAP (Adillnı:ıaı Baıun Yayın kunıluıudut)

{Kurruba Kitap)

Bi.tind. Basım Haziran 201 O (1000 Ader)

Baskı ve Cilt AAjans Beysan San. Sit. No:32-4/G Haramidere 1 İstanbul (02 ı ı 422 79 29)

Adil İnşaat Basım Yayın Dıığıum Kırtasiye San. Tıc. Ltd. Şti. Salıhallar Çarşısı No: 24-26 • 34450- Bayezid 1 İstanbul Telefi:ın:02125281978-5126263• Faks:0212 51291 20• kurruba@kunubakirapcom

Page 3: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

TÜRKÇE MESNEVILERİN TERTİP ÖZELLİKLERİ

Giriş

Mesnevi kelimesi Arapça "ş_ n y" süHisi (üçlü) kökünden türemiş ve "ikişer ikişer" manasma gelen "mesnen" kelimesinin bir nisbet şekli gibi görünmekle beraber Arapçada kullanılmamıştır (Ateş I 988: 127). İştikakı itibariyle Arapça olan mesnevi tabiri, Farsçada taammüm etmiş ve daha sonra Türkçe 'ye de geçmiştir ( Çelebioğlu 1999: 21 ). -

Edebi bir ıstılah olarak mesnevi, aynı vezinde ve her beyti kendi arasında müstakılen katiyeli olan nazım şekline verilen isimdir (Humayi 1370: 156; Simadad 1375: 263).

Bu kelime, özellikle Türk Edebiyatında Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin kısaca Mesnevf diye şöhret bulan Mesnevf-i Ma 'nevf'si sebebiyle meşhur olmuş, hatta bundan dolayı, bir nazım şekli olan hususiyetini hem geçmişte hem de bugün hatırlatmaz olmuştur. Nitekim Ahmed-i Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri isimli eserinde bu durumu şu şekilde dile getirmektedir:

Yine bir gün son gelenlerin en faziletiisi Sa'id-i Şehid, kadı Necmeddin-i Taşti (Tanrının rahmeti onun üzerine olsun) ulular toplantısında şu latifeyi anlattı: Bütün dünyada, umumi olan üç şey vardı. Bu üç şey Mevlana 'ya nisbet edildikten sonra özel bir mana aldı ve insanların münevverleri bunu hoş gördüler. Bunlardan biri, Mesnevi'dir. Eskiden her (kafıyeli) iki mısraa mesnevi derlerdi; fakat zamanımızda mesnevi denilince akıla, hemen Mevh'ina' nın M es nevi' si gelir. İkincisi eskiden bütün bilginiere Mevlana diyorlardı, fakat bugün Mevlana denilince Mevlana hazretleri anlaşılır. Üçüncüsü, her mezara türbe derlerdi. Bugün ise herhangi bir türbe anılsa veya söylenilse Mevlana'nın kabri akla gelir (Ahmet Eflaki 1989: 11118).

Mesnevi şeklinin, öteden beri eski İran şiirinden geldiği söylense de, bu nazım şeklinin oluşumu, Arap şiirinin 'recez' nevine dayanmaktadır. Arnzun aynı adı taşıyan bahriyle nazmedilen 'recez', mısra uzunluğunda ve birbiri ile kafıyeli kısa beyitler halindedir. Umumiyetle kısa olan 'recez'ler, deveci ezgileri, savaşçıların birbirlerine meydan okumaları, kadıniann muhariplere serzenişleri, ninnileri vb. gibi ani ilhamların irticalen ifadesinde kullanılmıştır.

554

Page 4: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

El-Ağleb b. Cfışem el-İcll (ö. 145/762), 'recez'i kaside tipinde dahill planı olan . uzun şiirler haline dönüştürrnüştür. Bu yeni tip recezler, 'urcfıze' olarak adlandınlmıştır. Urcfızenin kullanılış sahası Abbas! devrinin başlanndan itibaren sınırlandınlarak hikaye, fıkra, tasvir, öğretici eserler vb. gibi bazı mevzulara tahsis edilmiştir. İşte mesnevl, bu urcfıze şiir nevinden doğmuştur (Çetin 1973: 65-8;1991:289). -

Arapçada, mesnevl tabiri kullanılmamış, bu şekildeki bir manzume veya _ esere kaside denmiş, bu kelime, müzdevic veya müzdevice sıfatı ile tavsif edilmiştir. Daha sonra bu sıfat, asıl isim yerine kullanılmıştır (Ateş 1988: 128).

Kendi aralannda kafıyeli olan beyiderden oluşan (aa 1 bb/ cc 1 çç 1 ... ) mesnevl, beyit sayısı bakımından hiçbir kısıtlayıcı kurala bağlı değildir. İki beyitten başlayarak 20-30 beytekadar olan kısa mesneviler yazıldığı gibi, binlerce beyit süren tarihler, uzun aşk hikayeleri, şehrengizler, öğretici dim, ahlaki ve tasavvufi konular... da yazılmıştır. Gerek beyitler arasmda kafıye bağlantısı bulunmaması, gerekse beyit sayısının sınırlı olmaması, şiiirierin işledikleri konuyu istedikleri kadar genişletmelerine imkan sağlamıştır. Ancak, her beytin anlamının kendi içinde tamamlanması ve diğer beyitlere geçmemesi gerekmektedir. Beyider arasında sadece konu birliğine dikkat edilmiştir (Ünver 1986: 432; İpekten 1997: 59).

Beyit sayısında herhangi bir sınırlama olmadığı için mesnevlde, daima arnzun kısa kahplan kullanılmıştır. Bu kalıplar şunlardır:

Hezec Bahri: Mefii 'll ün 1 meta 'll ün 1 fe 'ülün

(, ___ 1 ·--- 1 ·--) Mefülü 1 meta 'ilün /fe 'ülün

(_- ./ ·- . - 1 ·-- ) .

Remel Bahri: Fa'ilatün 1 fii'ilatün 1 fii'ilün

(fa '!ün)

(_,_- 1 -·-- 1 _,_) (__) Fe' ilarün 1 fe 'ilatün 1 fe 'ilün

. (Fa 'ilatün) (fa '!ün) <.. __ / .. __ / .. _) (_, __ ) (__)

Seri' Bahri: Müftc'ilün 1 müfte'ilün 1 fii'ilün L .. _ 1 _ .. _ 1 _,_)

Hafif Bahri: Fe 'ilatün 1 meta 'il ün 1 fe 'il ün

555

Page 5: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

(Fa 'ilatün) (fa '!ün)

(._ - 1 ·- . - 1 . ·- ) (_._- ) (__- )

Mütekarib Bahri: Fe'ülün 1 fe'ülün 1 fe'ülün 1 fe'ül (. __ 1 . __ 1 , __ 1 ._!)

Türkçe Mesnevllerin Tertip Özellikleri

· Belli bir konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesnevilerin tertibi, genellikle birbirine benzer. Bu genel tertipte üç ana bölüm bulunur:

I. Giriş bölümü II. Konunun işll~ndiği bölüm

III. Bitiş bölümü

Bununla birlikte, bazı ilk dönem mesnevilerinde (XIII-XIV. asır), yukardaki bölümlerin kesin çizgilerle ayrılmadığı görülür (Ünver ı986: 432).

Giriş bölümü

Genellikle mesnevilerin "giriş bölümü"nde şu bölümler bulunm~ktadır: 1

Besınele

İslami geleneğe uygun olarak mesneviler, besme/e ile başlar. Ancak Alımedi'nin Cemşid ü Hurşid (Akalın ı975: 5ı ), El van Çelebi 'nin Meniikıbu '1-kudsiyye fi Meniisibi 'l-ünsiyye (El van Çelebi 1984: 1 ), Ali Ş ir Nevayi'nin Lisiinü 't-tayr (Ali Şir Nevayi 1995a), Niyazi'nin Mansür-niime (Niyazi ı994: ı03), Oğlanlar Şeyhi İbrahim'in Müfid ü Muhtasar (Kemikli 2003: ı03) gibi bazı mesnevilerin besme/e ile başlamadıklan da görülmektedir. Besmele. her zaman mesnevinin başında yer alır. Bazen Şeyhi'nin Hüsrev ü Şirin'i gibi (Timurtaş ı980: ı) Arapça, bazen de Hadidi'nin Teviirih-i Al-i Osmiin 'ı ( Hadidi ı99ı: ı) gibi Türkçe yazılmış ilk beyİtte "tahmid"den sonra da geldiği görülür:

Bi-hamdi '1-vahidi '1-ahadi '1-kadimi Yü hismillahi zi '1-menni '1-azimi

(Şeyh! 1980: ı)

Dila hamd it kadim-i lii-yezale Di b ismi 'llah irür sözi kemale

(Hadi di 1991 : ı)

556

Page 6: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Besmele, bazen Erzurumlu Darir'in Kıssa-i Yusuf (Karahan 1994: 134), Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde (El viin-ı Şi razi, 1 b) olduğu gibi, mesnevl metninin dışında kalır. Bazen de, Alımedi'nin İskender-name'si (Ünver 1983: lb), Hilmi'nin Bahrü'l­kemal'inde (Hilmi 1995: 1) olduğu gibi mesnevinin ilk beyti olabilir. Bu. ilk beyitteki besmele, bazı mesnevilerde vezne uymaz. Ancak diğer mısra. ile kafıyeli olduğundan, bir mısra gibi görülür:

B ismiilahi 'r-rahmani 'r-rahim Matla'-ı ser-name-i nazm-ı kadim

(Hilmi 1995: 1)

Sismillahi 'r-rahmani 'r-rahim Devha-i bustan-ı Keliim-ı Kadim

. ( Gelibolulu All ı 998: 55)

Bismillahi'r-rahmani'r-rahim Kıble-nüma-yı der-i zat-ı kerim

(Nali' 1999: 79)

İlk beyitteki besmele'nin, bazı mesnevilerde ise, vezne uyduğu görülür:

Levh-i mahffiz üzre evvel ol kadim . Yazdı b is millahi 'r-rahmani 'r-rahim

(Şabani ı 999: 9)

Bazı mesnevilerde ise, kurallı okunuşu bozularak vezne uydurulmuştur:

Zikr-i bismilliihi rahmiini 'r-rahim Kamu nesne bizegidür iy hakim

(Ün ver 1983: ı b; Ün ver ı 986: 434)

Şiiirierin bazen, mesnevilerine müstakil olarak "eılzü bi'lliihi mine'ş­şeytiini 'r-racim hismillahi 'r- rahmiini 'r-rahim" ile başladıklan da görülmektedir (Kartal2000c: 1). Bu durum vezne uymadığı halde, birbirleriyle kafıyeli olduğu için bir beyit gibi görülür.

Bazen şiiirlerin, Şükri-i Bitlisi'nin Selim-name'sinde olduğu gibi, mesnevilerinin ilk beytinde, söze "bismi'lliih" ile başlama dileklerini dile getirdikleri de görülmektedir. Çürıkü söz "ismu 'Ilah" ile şeref bulur:

Başlayalum sözni bismi'llah ile Kim şerefdapar söz ismu'lliih ile

(Argunşah ı 997: 47)

557

Page 7: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Her ne iş yapılırsa yapılsın, nihayete ulaşması ıçın o işe besınele ile başlanması gerekir. Hatta yazılan esere besınele ile başlanrnazsa, eser sona ermez ve yok olur. Bundan dolayı mesnevinin "unvan"ının "ismu'llah" olması. gerekmektedir:

Şeh-niime Tercümesi: Çü bismi'llahile agaz ola iş Biter ger çog ola ger az ola iş Söze Tanrı adile başla iy dil Ki kalmaya işünde hiç müşkil Olar kim vara b ismi' Ilahile riih O yolda olmayalar hiç gürnriih Hakikat ism-i Hakdur hırzı cilnun Hakun ismi tılısmıdur cihiinun Hakun ismi durur her gence miftiih Fütüh ebviibın açar dince fettah Dilersen feth-i bab irişe Hakdan Giderme Hak adın dilden tudakdan

(Kültürall999: lll)

Hüsn ii Dil: İstersen eger reh-i hüdiiyı Gel zikr idetüm dilii Hudayı Bi-besmele başlanursa defter Enciimını bulmaz olur ebter

(Yenipazarlı Vali 2003: 203)

Leyla vii Mecniin: Çü n i sm u 'Ilah ola 'unvan-ı defter Gerek kim ta ebed olmaya ebter

(H arndullah Harndi I b)

Genc-i Esriir-t Ma 'ni: Sözünevveli ism-i Allah olur Söz oldur ki Hak ismi hem-riih olur Cis(i)mdür SÖZ ism-i Hudii canıdur Sözün ism-i Hak derde derınanıdur Hudii ismi olmazsa söz evvel i O şol cisme benzer ki cansuz beli Eger ola sözün başı ol Hudii

· Bekii bil anı olmaya ol fena Yazılınasa mektüba evvelde hfı Ya oda yanar ya alur anı su Ki tab evvel i ger ola ism-i Hak Olur cümle evrakı hem zer varak Nice anmaya·m sözümde Allah men

558

Page 8: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Anun ismidür söze revnak viren (Yılmaz 2009: 141)

Bazen de, Şeyyad Hamza'nın Yusuf u Züleyha'sında (Yıldız 2008: 201; Dernirci 2008: 82·83) olduğu gibi, rnesneviye Türkçe olarak "Tann adı":

Tanrı adın anuban girem söze Ta ki ine Tanrıdan rahmet bize

Ali Şlr Nevayi'nin Leyla vü Mecnün'unda (Ali Şir Nevayi l996c: 27) Allah' ın "yahşı atı":

Ey yahşı atıng bile ser-agaz Encamıga kim yiter her agaz

Muhabbet-name'de (Sertkaya 1972: 8) "ulug tingrining atı":

Ulug tingri-ning atın yad kıldım Muhabbet-name-ni bünyad kıldım

Kutadgu Bilig (Arat 1979: l7)'te ıse, "hayat atı" ile başlandığı da görülmektedir:

Bayat atı birle sözüg başladım H59

Törütgen igidgen keçürgen idim

Başında besme/e bulunan şiir, Harndi'nin Yüsuf u Züleyha'sında ve Kı yasi'nin Mihr u Mah'ında (Anbarcıoğlu 1986: 94) olduğu gibi, "Tahrnid" (Harndi 1991: 27-30); Cem Sultan'ın Cemşid ü Hurşid'inde olduğu gibi, "dua" (Cem Sultan 1997: 21 5-8); Şükri-i Bitlisl'nin Selim-name'sinde olduğu gibi, "Tevhld" (Argunşah 1997: 47-9); Hoca Mes'üd'un Ferheng-name-i Sa 'di' sinde olduğu gibi, "rnünacat'' (Hoca Mes'üd 1340-: 1 [Metin]) olabileceği gibi, tamamen besme/eye ayrılmış bir bölüm de olabilir. Nitekim, Abdülvasi Çelebi'nin Halilname'si (Abdülvasi Çelebi 1996: 35), Taşlıcalı Yahya'nın Gülşen-i Envar (Yahya Bey 1992:24-31) ve Gencine-i Raz'ı (Taşhcalı Yahya 1995: 1-7), Cinani'in Riyô.zu'l­cinan'ı (Şarlı 1994: 1-4), Azeri İbrahim Çelebi'nin Nakş-ı Hayci/'i (Azeri İbrahim Çelebi 1994: l-2), Hakani'nin Hi/ye-i Saadet'i (Hakan! I 991: 23-25), Muslihüddin Vahyi-i Şahani'nin Mi'racü'l-beyan'ı (Şabarıi 1999: 9-12) Ömer Fu'adi'nin Habiyye'si (Zavotçu 2007: 177-78), Nev'I-zade Atayi'nin Sohbetü'l-ebkcir'ı

(Yelten 1999: 1-5) ve Nali Mehrned'in Tuhfetü'l-emsal'i (Nall 1999: 79-80)

xsç Yaratan, yetiştiren ve göçüren rabbim olan Tannnın adı ile söze başlanm (Arat 1988: 12).

559

Page 9: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

müstakil besınele şiiri ile başlar. Şairler bu şiirlerde, besmete'nin erdeminden, her işe onunla başlamak gerektiğinden söz eder, besmelede bulunan her harfın neye delalet ettiğini anlatır (Ünver 1986: 434). Ayrıca müstakil "besmele" manzumelerinden sonra, "besmele"nin faziletine misal olabilecek ve ders çıkanlabilecek bir hikayenin anlatıldığı da görülmektedir. Gelibolulu Ali, Riyazü 's-saliki'n isimli mesnevisinde, "besmele" manzumesinden sonra 33 beyitlik böyle bir hikaye anlatmıştır ( Gelibolulu Ali 1998: 56-8).

Mesnevl manzumesinin sonuna, aynı mealde Arapça beyitlerin yazıldığı da görülmektedir. Mesela, Celili'nin Hecr-name'sinin başında yer alan besınele

-,m.anzumesi, aynı mealde Arapça üç beyit ile son bulmaktadır (Ayan 1986: 159-60).

Bazen şairin, besınele beytinde eserinin ismini verdiği de görülmektedir:

Ulug tingri-ning atın yad kıldım Muhabbet-name-ni bünyad kıldım

(Sertkaya 1972: 8)

Bazen de, "besmele" beytinin, Larni'i Çelebi'nin Ferhad ü Şi'ri'n'i gibi Arapça (Levend 1989e: 87):

Bede'na b'ismike'llahümme nazma 860

Feyessir nahve sübli'r-rüşdi 'azma

bazen de, Kemaloğlu İsma'il'in Ferah-name'si gibi Türkçe 1 tercümesinin yazıldığı (Tekindağ 1971: 141) görülmektedir:

Sıgınuram ana kim misli yokdur Ululuk ıssıdur ihsanı çokdur

Tahrnid

Tahmid'in sözlük anlamı "isteyerek yapılan bir iyiliği, saygı ve gönül hoş! uğu ile övüp anmak; . iyilikte bulunana teşekkür etmek, onun güzel niteliklerini dile getirmek" demektir. İslami ilimler terrninolojisinde, "bütün yaratıklann, kendi dilleriyle Allah'ı anmalan ve övmelerine" hamd denir (Yılmaz 1992: 61 ). Edebiyatta, şilirlerin mesnevilerinin başında Allah 'ı anıp övdükleri hamd'i konu alan bölüme "tahmid" denir. Tahrnid, "hamdele" veya "hamdiyye" diye de adlandınlmaktadır.

Şilirlerin bazen mesnevilerinde, besme/e manzumesinden sonra, "hamd"i konu edinen bir bölüme yer verdikleri de görülmektedir. Giriş bölümünde,

H60 Senin adınla nazına başladık, gerçeğe başlama yolundaki azınimi kolaylaştır.

560

Page 10: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

"tahınid" bulunmayan mesneviler de vardır. Ancak başında "tahmid" bulunan mesneviler, bulunmayanlara, nazaran daha azdır. Mesela, Harndi'nin Yiisuf u Zül~yhii'sında (Hamdl 1991: 27-30), Azeri İbrahim Çelebi'nin Nakş-ı Hayal'inde (Azeri İbrahim Çelebi I 994: 2-6), All'nin Tuhfetü '1-uşşak'ında (All 1995: l 17-8), Merdümi'nin Tuhfetü'!-islam'ında (Sevgi 1993: 35-40) besme/e manzumesinden sonra, "tahmld" manzumesi yer almaktadır. Şahidi'nin Gülşen-i Vahdet'inde (Şahidl I 996: 53) ve Fahrl'nin Hüsrev ü Şirin'inde (Flemrning · 1974: 255) olduğu gibi, bazen şairterin besme/e beytİnden sonra, bir beyitle "tahmid" yazdığı da görülmektedir.

"Tahmid"in bazeri lat'a nazım şekliyle yazıldığı da görülmektedir. Örneğin Alımedi'nin Cemşid ü Hiirşid mesnevisinde, "dua" bölümünden sonra, kıt'a

_____ nazım şekliyle yazılmış müstakil bir "tahınid" vardır. Şeyh Galib'in Hüsnü Aşk' ı (Şeyh Galip I 992: 13-5), Refi'in Can u Canan'ı

(Refi 2000: 121), Sünbül-zade Vehbi'nin Lutfiyye'si (Beyzadeoğlu 2004: 38), Bedr-i Dilşad'ın Murad-name'si (Ceyhan 1997: lll 89) ve Sirnkeşzade'nin

Gamze vü Di/'i (Sirnkeşziide Feyzi 1997: 49) gibi, doğrudan Allah'a "hamd" ile başlayan mesnevller olduğu gibi, Kul Mes'Cıd'un Kelile ve Dimne'si (Adamoviç I 994: 33) gibi direkt "şükür" ile başlayan mesnevller de bulunmaktadır. Bunun yanında NevTnin Münazara-i Tiiti vü Zag'ı (Gürer 2005: 93) doğrudan "sena" ile başlayan mesnevller de bulunmaktadır. Abdülaziz b. Muhmfıd el-İsfehani, Sıfatu '1-haremeyn isimli mesnevisine ilk beyti Arapça olan bir · "tahmid" manzumesiyle başlarken (Demir 2005: 71), SCızi Çelebi Gazavat-name'sine Arapça 'hamd' beytiyle başlamıştır (Vırmiça 2002: I 14).

Tevhld ve tahınidin aynı bölümde işlendiği mesneviler de görülmektedir. Gelibolulu All'nin Riyazü 's-sal,ikin isimli mesnevlsi bu tarzdadır ( Gelibolulu All ı 998: 58-60).

Tevhld

"Tevhld"in sözlük anlamı, "bir kılma, birleştirme, bir sayma, birliğine inanma" demektir. Kavram olarak "tevhld", "AIIah'ın zatını tasavvur ve tahayyül edilen her şeyden tecrid ederek onun varlığına ve birliğine inanmaktır." -(isen 1992: IX). Edebiyat terimi olarak ise "tevhid", "Allah 'ın varlığını ve birliğini dile getiren manzume" (Ünver 1986: 434; Tahir-ül M ev levi I 984: I 73) anlamında kullanılır.

Mesnevilerde, "tevhld" ve "münacat"ın sırasının daima aynı olmadığı

görülür. Şair, isterse "tevhld"i isterse "münacat"ı öne alır (Ünver I 986: 434). Erzurumlu Darlr'in Yiisuf u Züleyha'sı (Karahan 1994), Sabit'in Zafer­

name'si (Sabit 1991), Şeyh Galib'in Hüsnü Aşk'ı (Şeyh Galip 1992) gibi, giriş bölümünde "tevhld" bulunmayan mesnevller de bulunmaktadır. Ancak başında "tevhld" bulunan mesneviler, bulunmayanlara göre daha çoktur.

561

Page 11: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Öte yandan, Mes'fıd bin Ahmed'in Siiheyl ii Nev-bahar' ı (Dil çin 1991: 196~ 201 ), Niyazi'nin Mansür-name'si (Niyazi 1994: I 03), Nev'i-zade Ata yi' nin Heft-

hvan'ı (Nev'i-zade Atayi 1974: 115-8), Şeyhi'nin Harname'si (Timurtaş 1981: 20), Za'lfı'nin Kitab-ı Bostan-ı Nasayih'i (Za'ifi 1996: 3-4) gibi doğrudan "tevhid" ile başlayan mesneviler de vardır. Ayrıca Hatiboğlu'nun Bahrii '/;.. hakiiyık' ı (Ertaylan ı 960a: 1 b [Metin]; Türk 2009: 51 ), Şükri-i Bitlisi'nin Selim­name'si (Argunşah 1997: 47-9) gibi ilk beyti, besme/e beyti olan "tevhid" ile başlayan mesnevilerin yanında, Cami'u'l-ahbdr (Aşık Ahmed 1998: Illl)'da ~olduğu gibi, besme/e manzumesiyle başlayan tevhidler de görülmektedir.

· Giriş bölümünde, genellikle Kıyıisi'nin Mihr u Mah'ı gibi (Anbarcıoğlu 1986: 94-5) bir tane "tevhid" manzumesi bulunmaktadır. Bu bölümde, bazen birden fazla "tevhid" manzumesinin olduğu da görülmektedir; Mesela, Yahya Bey'in Gülşen-i Envar'ında 3 tane "tevhid" manzumesi yer almaktadır (Yahya· Bey 1992: 31-40).

Mesnevi'nin giriş bölümünde yer alan "tevhid" manzurriesi, ekseriyetle mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. Ancak mesnevi nazım şeklinin dışında kıt'a, kaside, terci-bend gibi değişik nazım şekillerinin de kullanıldığı görülmektedir. Nitekim Alımedi'nin Cemşfd ii Hurşfd'inde kıt'a (Akalın 1975: 60- I), Şeyh!' nin Hüsrev ii Şfrfn'inde kaside (Timurtaş 1980: 4-5, 8-9), Harndi'nin Yüsuf u Züleyha'sında ise, terci-bend (Hamdi 1991: 30-2) nazım şekilleriyle ·yazılmış "tevhid" manzumesi bulunmaktadır.

Şairler, "tevhid" başlığı altında, Allah' ın "esrna-i hüsna"sını~ ve sıfatiarını

sayarlar. Dünyada faili olmayan bir oluş, bir kılış yokken bunc~ oluşu kılan üstün bir gücün, yani Allah 'ın var olması gerektiğine işaret ederler. Evrendeki düzeni O'nun birliğine tanık gösterirler (Ünver 1986: 434-5). Ayrıca şairler, Şeyhi'nin Husrev ii Şfrin'i (Timurtaş 1980: 5-8) ve Şahidi'nin Leyla vii Mecniin' un da (Şahidi: 5a:.9b) olduğu gibi "tevhid"in mertebelerini anlatan bölümler de yazmışlardır.

Münacat

"Münacat"ın sözlük anlamı, "fısıldamak, kulağa söylemek" demektir. Edebiyat terimi olarak, "Allah'a karşı yapılan yalvarış ve yakarışiarı anlatan manzume" anlamında kullanılır (Tahir-ül Mevlevi ı 973: 1 07; Dilçin 1983: 251 ).

Elvan Çelebi'nin Menakıbu '1-kudsiyye jf Menasibi '1-iinsiyye'si (Elvan Çelebi 1984), Niyazi'ninMansür-name'si (Niyazi 1994), Şeyh Galib'in Hüsn ii Aşk'ı (Şeyh Galip 1992) gibi giriş bölümünde "münacat" olmayan mesneviler de bulunmaktadır. Ancak başında "münacat" bulunan mesneviler, bulunmayanlara göre daha çoktur.

. Öte yandan Hoca Mes'fıd'un Ferheng-name-i Sa'df'si (Kilisli Rifat 1340: I [Metin]), Kemal ·Paşazade~nin Yüsuf u Züleyha'sı (Kemal Paşazade 1983: 23),

562

Page 12: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DANİSTANBUL 'A

Ata 'nın Tuhfetü '1-uşşdk'ı (Ata 2000: 74-7; Aksoyak 2006: 95-8) gibi doğrudan · "münacat" ile başlayan mesnevller de vardır.

Giriş bölümünde, genellikle Kıyasl'nin Mihr u Mdh'ı gibi (Anbarcıoğlu ı986: 95-6) bir tane "münacat" manzumesi bulunmaktadır. Bu bölümde, bazen birden fazla "münacat" manzumesinin olduğu da görülmektedir. Mesela, Şeyhoğlu 'nun Hurşfd-ndme'sinde (Ayan ı 979: 131-33, 142) 4 tane, Yahya Bey'in Gülşen-i Envdr'ında 3 tane (Yahya Bey ı992: 40-6), Azeri İbrahim Çelebi'nin Nakş-r Haydi'inde (Azeri İbrahim Çelebi ı994: 6-12), Cinani'nin Riyazü'l-cindn'ında (Şarlı 1994: 5-14), Harndi'nin Yusuf u Züleyha'sında (Hami:li ı 99ı: 33-7) 2 tane "münacat" manzumesi yer almaktadır. Münacat manzumesine, Taci-zade Ca'fer Çelebi'nin Heves-name'si gibi Hz. Peygamber övgüsünden sonra (Sungur 2006: ı 59-64), Yusuf Hakiki Baba :nın Mahabbet­ndme'si gibi Dört Halife övgüsünden sonra (Çavuşoğlu 2009: 132), Ömer Fu'adi'nin Hdbiyye'si (Zavotçu 2007: ı84) ve Oğlanlar Şeyhi İbrahim'in Müfid ii Muhtasar' ı (Kemikli 2003: ı 04-ı 05) gibi Hz. Peygamber ve Dört Halife övgüsünden sonra, Merdümi'nin Tuhfetii '1-isldm'ı gibi padişah övgüsünden sonra (Sevgi ı993: 44-45)da yer verildiği görülmektedir.

Şeyhl'nin Husrev ii Şirin'inde olduğu gibi, "giriş bölümü"nün dışında

"konunun işlendiği bölüm"de de "münacat" yazıldığı görülmektedir (Timurtaş ı 980: 205-6).

Şair! er, "münacat" başlığı altında, kulun güçsüzlüğünü, her konuda Allah 'ın yardımına muhtaç olduğunu ifade ederler. İnsanoğlunun günah işlernekten kurtulamadığını, buna rağmen Allah 'ın bağış kapılan nı açık tuttuğunu ... bildirirler. Kimi mesnevllerde şair, eserini tamamiayabilmek için, onun yanlışlardan ve eksiklerden uzak olması, okuyanlar tarafından beğenilmesi için Allah'a yakanr (Ünver 1986:· 435). Bazen "münacat"ta, Allah 'ın esrna-i hüsnasının sayıldığı da müşahede edilmektedir (Karta! 2000c: 3-4).

Na't

"Na't", sözlükte "vasf' demektir. Edebiyat terimi olarak ise, "Hz. Peygamber' i övmek için yazılan manzume" anlamında kullanılır (Dilçin 1983: 257). Bunun yanında "na 't" teriminin, Klasik edebiyatta Çihfır-yar-i guzin ile diğer din büyüklerine yazılan övgü şiirleri için de kullanıldığı görülür (Tahir-ül Mevlevi 1973: ı13; Ünver 1986: 435). Siiheyl ii Nevba-har (Dilçin ı99ı: 204-6), Bahrü '1-lıakdyrk (Hatiboğlu 1 960a: 2b-3a; Türk 2009: 53), Mevlıub-r Mahbub (Karta! 2000c: 20-26), Muhammediyye ( Çelebioğlu 1996: 3) gibi. Ancak, "na't" kavramının daha çok Hz. Peygamber için yazılan övgü şiirlerinde kullanıldığı görülmektedir. Bunun yanında, çok az da olsa Eyyı1bi'nin Menciktb-ı Sultdn Süleymdn'ında (Eyyı1bi ı99ı: 38-40), Alımedi'nin İskender-name'sinde (Ünver ı 983: 3b) ve Hatiboğlu'nun Bahrii '1-lıakdyık'ında (Türk 2009: 51) "na't" yerine "medh", Şerifi'nin Yusuf u Zeliha'sında (Şerifi 200 ı: 22), "saHit (u) salavat-

563

Page 13: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

terin", Hamdullah Harndi'nin Leyla vü Mecnun'da ise (Hamdullah Hamdl: 6a-7a), "sıfat" sözünün kullanıldığı da görülmektedir.

Erzurumlu Darir'in Yusuf u Züleyha'sında olduğu gibi, .doğrudan Hz. Peygamber'in övgüsüyle başlayan mesneviler de görülmektedir (Karahan 1994: 134). "Na't"lar, ekseriyetle mesnevl tarzında yazılmıştır. Ancak Cem Sultan'ın Cemşfd ü Hurşfd'inde kaside (Cem Sultan 1997: 267-71), Harndi'nin Yusuf u Züleyha'sında (Hamdi 1991: 39-43) terkib-bend nazım şekilleriyle yazılanıarına da rastlanmaktadır.

"Na 't"lar, ekseriyetle müstakil olarak yazılmıştır. Niyazi'nin Mansur-name'sinde (Niyazi 1994: 103-4) ve Nabi'nin Hayriyye'sinde (Nabi 1995: 181-2) olduğu gibi, bazen başka bir bölümün parçası da olabilir. Gülşehri'nin Mantıku't-tayr'ı (Gülşehri: 1b; Yavuz2007: 1/2-4), Sabit'in Zafer-name'si (Sabit 1991) gibi, giriş bölümünde "na 't" olmayan mesnevllere de rastlanmaktadır .. Ancak bu tür mesneviler oldukça azdır.

"Na't"larda en çok şu noktalar üzerinde durulur: O, kendisinden önce gelen peygamberlerden üstündür; iki cihanın sultanıdır; son peygamberdir, fakat onun nuru bütün varlıklardan önce yaratılmıştır; O, Allah'ın "sen olmasaydın felekleri yaratmazdım" dediği yüce peygamberdir; O fakirlik övüncümdür diyen, Ahmed, Mahmud, Muhammed, Mustafa'dır ... (Ünver 1986: 435).

Şair, Hz. Muhammed'in "mi'rac" ve "mu'cizat"ını ayrı başlıklar altmda işlemişse, "na't"te bu yönlere ağırlık vermez, bir( iki beyitle

•• 1

değinir. O 'nun şefaatini dileyerek "na 't"i bitirir (Un ver 1986: 435).

Mi'rac

"Mi 'rac"ın sözlük anlamı, "yukan çıkma aleti; yukan çıkacak yer" demektir. Istılah manası ise, "uruc ve göğe çıkma"dır. Ancak, burada kasdedilen, rastgele bir yükseliş değil, umumiyetle Hz. Peygamber'in göklere yükselişidir (Şabanl 1999: 6). "Mi'rac", daha sonra, Hz. Peygamber'in Allah katına yükselmesi olayına ad olmuştur. Şairler, mesnevllerinde bu başlık altında, "mi'rac" olayını anlatarak Hz. Peygamber'i yüceltirler (Ünver 1986: 435). Klasik edebiyatımızda, başlı başına bu olayı müstakil olarak işleyen eserler de yazılmıştır (Akar l 987a; Akdoğan 1989). Örneğin şu mesnevilerde . müstakil olarak yazılmış "mi'rac" bölümleri vardır: Gencfne-i Rdz (Taşlıcalı Yahya 1995: 20-4), Gülşen-i Envdr (Yahya Bey 1992: 53-7), Hurşfd-ndme (Ayan 1979: 135-38), Cemşfd ü Hurşfd (Cem Sultan 1997: 271-83), Bahrü '1-kemdl (Hilmi 1_995: 23:-8), Riydzu '1-cindn (Şarlı 1994: 20-8), Nakş-z Haydi (Azeri İbrahim Çelebi 1994: 16-21 ), Hüsn ü Dil (Yenipazarh Vali

564

Page 14: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL'A

2003: 219-25), Selim-name (Eda 'i 1987: 5-11 [Metin]), Şeh-nôme tercümesi (Kültüral I 999: V6-8), Sohbetü '1-ebkôr (Yelten 1999: 19-24), Hüsn .ü Aşk (Şeyh Galip 1992: 20-31 ), Heft-hvan (Nev'i-zade Atay! 1974: 126-30); Can u Cancin (Refi 2000: 125-33).

Mesnevilerin "giriş" bölümlerinde "mi 'rac" olayını anlatan şiirlerde, Hz. Muhammed'in Allah katına yükselmesi konu edilir. Cebraii'in gelişi ve Burak getirmesi; Hz. Peygamber'in Mescid-i Aksa'da namaz kılması, göğe yükselmesi ve her felekten geçişi; Cebrail'in "Sidre'den öteye geçemeyişi; Hz. Muhammed'in Allah'a "iki yay uzaklığından da az" yaklaşması; ümmeti için dileklerde bulunması.,.; yeryüzüne dönüşü ve yatağını henüz soğumamış olarak bulması anlatılır (Ünver 1986: 435). "Mi'rac"ın sonunda, Hz. Peygamber'den şefaat istenir. Şefaat bazen Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşk'ında (Şeyh Galip 1992: 31) olduğu gibi "mi'rac"ın sonunda dile getirilmiş, bazen de Cem Sultan'ın Cemşfd ü Hurşfd'inde olduğu gibi "Der-Taleb-i Şera'at" başlığı altında861 (Cem Sultan 1997: 280-3) "mi'rac"dan ayn olarak kaleme alınmıştır.

Mu'cizat

"Mu 'cize" kelimesinin çoğul u olan "mu 'cizat", peygamberler söz konusu olunca, onların gösterdikleri olağanüstü haller, peygamberliklerini kanıtlayan "mu'cize"ler anlamına gelir (Ünver 1986: 436).

Her peygamber gibi, Hz. Muhammed'in de mucizeleri vardır. Şairler,

"mu'cizat" başlığı altında bunları sıralayarak Hz. Peygamber'i yüceltirler. Bunlar arasınada, Hz. Muhammed'in doğumundan önce ve doğumu sırasında görülen olağanüstü haller, çocukluğunda başka çocuklardan farklılığı, düşmana toprak saçıp onları kör etmesi, parmağıyla ayı ikiye ayırması, parmağından askerlerinin susuzluğunu giderecek kadar su akıtması, körleri iyileştirmesi,

diktiği hurmanın hemen yemiş vermesi, elinde kertenkelenin dile gelmesi, önüne konmuş olan pişmiş zehirli kuzunun ona "benden yeme demesi" ... bu başlık altında anlatılan mucizelerdendir (Ünver 1986: 436).

Şairler, Hz. Peygamber'in mucizelerini ya Half!name (Abdülvasi Çelebi 1996: 47-50) ve Yüsufu Züleyha'da (Hamdl 1991: 43-5) olduğu gibi "mu'cizat" başlığı altında, ya da Gülşen-i Envar (Yahya Bey I 992: 50-3), Kitab-ı Bostan-ı

Nasayıh (Za'lfı 1996: 5) ve Heft-hVan (Nev'l-zade Atay! 1974: 122-6)'da olduğu gibi "na't" içersinde işlemişlerdir.

Din Ulularına Övgü

861 Şefaatin bazen Nali Mehmed'in Tuhfetii '1-emsdl'inde olduğu gibi "na't"tan sonra müstakil olarak kaleme alındığı da görülmektedir (Kahraman 1999: 96-98).

565

Page 15: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Medh-i Çihar-yar-i Güzin

Hz. Muhammed'in dört yalanı, dört dostu, dört halifesi olan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hakkında yazılan medhiyedir (Ünver 1986: · 436). Bazı mesnevilerin giriş bölümlerinde, şair, "na 't"tan, varsa "mi 'rac" ve "mu'cizat" bölümlerinden sonra, çihar-yar-i güzin yani dört halife övgüsüne geçer. Şairler bu konudaki övgülerini ya Tuhfetü '!-emsal (Kahraman 1999: 98-1 02)'de olduğu gibi önce, "der-menkabet-i Çar-yar-i Güzln" üst başlığı gibi, bir üst başlık altında giriş yaptıktan sonra, ayrı ayrı alt başlıklar altında, ya Bahru '/~

"' .. hakiiyık (Ertaylan 1960a: 2b-3a), Garfb-name (Aşık Paşa 11a-1lb), Yusuf u Züleyha (Hamdi 1991: 45-47), Hurşfd-name (Ayan 1979: 138-39), Cemşfd ü Hurşfd (Cem Sultan 1997: 284-91 ), Şeh-name Tercümesi (Kü1türal 1999: 118-1 O), Kitabu 'ş-şemsiyye. (Yazıcı SaBlı 1994: 167-8)~ Bah'rü '1-kemiil (Hilmi 1995:-28-31), Mihr u Mah (Anbarcıoğlu 1986: 97-8) ve Mevhub-ı MahbUb (Karta! 2000c: 24-7) 'da olduğu gibi, ayrı başlıklar altında, ya Kutadgıt Bi!ig (Arat 1979: 22-3 ), Süheyl ü Nev-bahar (Dil çin ı 99 ı: 204-5), C evab-name (Simkeşzade Feyzi 1997: 213) ve Hüsnü Dil (Yenipazarlı Vali 2003: 225-30)'de olduğu gibi aynı başlık altında, ya da Esrar-name (Tebrizli Alımedi ı 996: 9-1 0), Selfm-name (Argunşah 1997: 51-3), Kitab-ı Bostan-ı Nasayıh (Za 'ifi 1996: 5), Hi/ye-i Saadet (Hakan! 1991: 31-6) ve Pend-name (Güvahi 1983: 91-2)' de olduğu gibi "na 't" içersinde işlemiş1erdir. Bazen çihar-yar-i güzin hakkında yazılan müstakil övgü manzumelerinden sonra, "hikaye" başlığı altında çeşitli hikayeltrrin yazıldığı da görülmektedir. Ali Şir Nevayı'nin Lisanü 't-tayr'ı (Ali Şir Neva~i l995a: 27-32) gibi.

Bazen bu bölümde, sadece Hz. Ali vasfında bir bölümün yazıldığı müşahede edilmektedir. Mesela FuzCıli'nin Beng ü Bade'si bu tarzdadır (FuzCıli I 955: 2-3).

Bu şiirlerde, Hz. Ebu Bekir'in dürüstlüğü, sadakati, cömertliği, büyük futCıhatı, as h ab arasındaki seçkinliği, Hz. Peygamber' in en yakın dostu oluşu ve mağarada birlikte kalışı; Hz. Ömer'in adaleti, otoritesi, futühatı ve asayişi sağ1ayışı; Hz. Osman'ın edebi, cömertliği, olgunluğu, Kur'an-ı Kerim'i yazdırması ve toplaması, haya sahibi oluşu ve şehid edilişi; Hz. Ali'nin cesareti, savaşçılığı, Hayher'in kapısını açması, fazileti ve Hz. Hasan ile Hüseyin'in babası oluşu başlıca üzerinde durolan noktalardır.

Şairler, bu övgülerini mesnevi nazım şeklinin yanında, gazel nazım şekliyle de yapmışlardır. Cem Sultan'ın Cemşfd ii Hurşfd'inde olduğu gibi (Cem Sultan ı 997: 285-8, 29 ı).

Hz. Hamza ve Abbas'a Övgü

Hz. Muhammed'in amcaları Hz. Hamza ve Abbas hakkında yazılan

şiirlerdir. Şairler, bu konudaki övgülerini ya Cemşfd ü Hurşfd (Cem Sultan

566

Page 16: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL'A

!997: 294-5)'de olduğu gibi aynı başlık altında, yaSelfm-name (Argunşah 1997: · 52) ve Kitab-ı Bostan-i Nasayıh (Za'ifı 1996: 5)'ta olduğu gibi "na't"ın sonunda,· ya da Halfl-mime (Halil i 1993: l5)'de olduğu gibi Dört Halife övgüsünün sonunda işlemişlerdir. Bazen de, Bahrü '!-kemal ( Aksayak 1998: 218-9; Hilmi !995: 32-3)'de olduğu gibi, Hz. Hamza, Abbas, Hz. Hasan ve Hz: Hüseyin övgüsünü aynı başlık altında yapılmıştır.

Bu şiirlerde, Hz. Hamza'nın şecaatı, Hz. Peygamber'in amcasİ oluşu, Hz. Peygamber'e olan sevgisi, din yolunda sadık oluşu ve şehid edilmesi; Abbas'ın Hz. Peygamber'in amcası oluşu, Hz. Peygamber'i koruması ve sevmesi üzerinde durulmuştur. ·

Hz. Hasan ve Hüseyin' e Övgü

Hz. Muhammed'in torunları, Hz. All'nin oğulları olan Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin hakkında yazılan şiirlerdir. Şairler bu konudaki övgülerini ya Cemşfd ü Hurşfd (Cem Sultan 1997: 291-4) ve Cami'u'l-ahbdr (Aşık Ahmed 1998: IV14-5)'da olduğu gibi ayrı başlıklar altında ya İbret-nüma (Şemseddin-i Sivasi 1997: 14-5) ve Tuhfetü'l~emsal (Kahraman 1999: l03-5)'de olduğu gibi aynı başlık altında ya da Selfm-name (Argunşah 1997: 52) gibi "na't"ın ya da Hüsn ü Dil (Yenipazarlı Vali 2003: 229-30), Tuhfetü'l-islam (Sevgi 1993: 42) ve Firkat­name (Hal ili 1993: 15) gibi Dört Halife övgüsünün sonunda işlemişlerdir. Bazen de, Bahrü'l-kemal (Hilmi 1995: 32-3)'de olduğu gibi Hz. Hamza, Abbas, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin övgüsü aynı başlık altında yapılmıştır. Bazen Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkındaki övgünün Alıdülaziz b. Mahmud el-İsfehani'nin Sifatu '1-haremeyn isimli eserin, de olduğu gibi, "na 't" başlığı altında Hz. Peygamber övgüsünden sonra yer alan "çihar-yar-i güzin" methinin akabinde geçtiği görülmektedir (Demir 2005: 84-85). Şairler, bu övgülerini mesnevi nazım şeklinin yanında, kaside nazım şekliyle de yapmışlardır. Şemseddin-i Sivasl'nin İbret-nılma'sında olduğu gibi (Aksoyak 1998: 214,216; Şemseddin-i Sivas! 1997: 14-5).

Bu şiirlerde, Hz. Hasan'ın şehid edilişi, güzel ahlaklı oluşu, Hz. Peygamber'in tarunu oluşu; Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehid edilmesi, Hz. Peygamber'in torunu, Hz. All'nin oğlu oluşu başlıca üzerinde durulan konulardır.

Dört Mezhep Kurucusuna Övgü

Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Ebu Hanife, Şafı 'i mezhebinin . kurucusu İmam Şafı, Maliki mezhebinin kurucusu İmam Malik ve Hanbeli

mezhebinin kurucusu İmam Hanbel hakkında yazılan şiirlerdir. Şairler, bu konudaki övgülerini ya N ali'nin Tuhfetü '!-emsal' i (Aksoyak 1998: 220-1; Kahraman 1999: 105-8) ve Emre'nin Pend-name (Emre 1286: 5-6)'sinde olduğu

567

Page 17: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

Af!MET KARTAL

gibi ayrı başlıklar altında ya da Kitab-r Bostan-ı Nasciyıh (Za 'ifi 1996: 5-6)'ta olduğu gibi aynı başlık altında işlemişlerdir.

12 İmama Övgü

12 imam hakkında yazılan şiirlerdir. Bu bölüm, mesnevilerde az olarak görülmektedir. Şairler, bu bölümde Fazll'nin Mahzenü '/-esrar' ında olduğu gibi 12 imaını medhederler. (Aksoyak 1998: 217-18).

Diğer Din Büyüklerine Övgü

Bazı mesnevi şairleri, yukanda zikrettiğimiz İslam ululannın dışında kimi_ İslam büyüklerini de eserlerinde zikretmişler, onlan hürmetle anmışlar ve medhetmişlerdir. Örneğin Za'ifi, Kitab-ı Bostan-ı Nasciyıh'mda İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve Züfer'i zikreder, onlan hürmetle anar ve ruhlarının şad olması için dua eder (Za 'ifi 1997: 6). Ali Ş ir Nevayi, Hay re tü '1-ebrar'ında Hace Bahauddin.,i Nakşibendl'yi (Külekçi 1999: I/422), Simkeşzade Feyzl Cevab-name'sinde Şeyh Abdulahad Efendi'yi (Simkeşzade Feyzl 1997: 213-4), Şeyh Galib ise Hüsn ü Aşk'nda Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi öven (Şeyh Galip 1992: 32-4) birer şiir yazmışlardır.

Bazen mesnevllerin doğrudan bir din büyüğünün övgüsüyle başladığı da görülmektedir. Örneğin Ruşenl, Ney-name isimli mesnevisine, 1 ı beyitlik Mevlana 'nın medhinin yapıldığı bir manzume ile başlamıştır} (Külekçi I 999: I/217).

Şairlere Övgü

Şairlerin, bazen mesnevilerinin "giriş bölümü"nde, Türk veya İran asıllı şairleri medbeden bir bölüme yer verdikleri de görülmektedir. Bu bölüm, mesnevilerde az olarak görülmektedir. Örneğin All Şir Nevayi Hayretü '1-ebrar'ında Nizarni-i Gencevi, Hüsrev-i Dihlevl ve Abdurrahman-ı Cami'yi (Külekçi 1999: I/422), Hüsrev ü Şfrfn (Ali Ş Ir Nevayi 1994: 95- I 02) ve Leyla vü Mecnun'unda (Ali Şlr Nevayi 1996c: 54-65) Nizarni-i Geneevi ve Abdurrahman-ı Caml'yi, Lisanü 't-tayr'ında Feridüddin Attar'ı (Ali Şir Nevayi 1995a: 33-6), Haşim! ise Mihr ü Vefa'sında Ali Şir Nevayi'yi (Külekçi 1999: II/125) öven manzumeler yazmışlardır. Ömer Fu'adi ise, Habiyye isimli mesnevlsinde, şairleri tanıtıcı üç ayn bölüme yer vermiştir (bak. Zavotçu 2007: 185-203). Bunlardan birinci bölümde Mevlana Celaleddin-i Rumi, Feridüddin-i Attar, Ammar, Sultan Veled, Sadreddin-i Konevl, Aşık Paşa, Elvan-ı Şlrazl, Süleyman Çelebi, Sürı1ri, Yazıcızade Muhammed gibi mutasavvıf şairlerden; ikinci bölümde Sultan. IL Murad, Fatih Sultan Mehmed (Avni), Sultan Il. Bayezid (Adli), Şehzade Korkud (Harlml), Şehzade Cem Sultan, Sultan I. Selim

568

Page 18: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

(Sellınl), Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbl), Sultan II. Selim (Seli~) ve ·sultan III. Murad gibi Osmanlı Devleti'nin şair sultan ve şehzadelennden; · üçüncü bölümde ise, Necati, Zati, Emri, Mahvi, Celali, Mesihi, Melihi, Şeyhi, Mesti, Cinani, Fuzilli, Kani, Mani, Hayreti, Şem'i, Bezrni, Şemsi, Fenayl, !3ekai, Hayati, Nihani, Revani, Fer!di, Halirni, Razi, Mesti, Andellbi, Nevayl, Aftabi, Umi'i, Sani'l, Tali'!, Hüseyni, Türabl, Atayi, Celili, Cemm, İshak (Çelebi), Bihişti, Hümami, Baban, Guban, Hanmi, Fakin, Ahi, Silzi ve Baki olmak üzere toplam 47 şairden bahsetmiştir.

Bu bölümde genellikle, övülen şairin ilmi ve şairlikteki gücü, eserleri ve eserlerinin özellikleri üzerinde durulmuştur.

Padişah İçin Övgü

Şairler, bazen mesnevilerinin "giriş bölümü"nde, dönemin padişahını medbeden bir bölüme yer verirler. Bu bölüm, "medh" veya "sitayiş" olarak isimlendirilir. Ancak, alışılmışın dışında, sultana ithaf edilen manzumenin "na 't" olarak isimlendirildiği de görülür. Mesela, Çorlulu Za'ifi Mihr ü Mah'ında, Sultan III. Murad'a ithaf ettiği 18 beyitlik manzumeyi "na't" olarak isimlendirmiştir (Külekçi 1999: II/113).

Bu bölümde şair, padişaha bağlılığını dile getirerek, eserinin kabul edilmesini diler. Onun cülilsundan ve güçlü hükümdarlığından, sülalesinin haşmetinden, gönül ehli ve sanatkarlara karşı iyi davranışından, devrindeki asayişten bahseder, onu kahramanlığından, ratihliğinden, adaletinden, kereminden ... dolayı över. Tanrı'ının yer yüzündeki gölgesi, Hz. Muhammed'in halifes i, cih~n sultanlarının en büyüğü diyerek yüceltir (Ünver l 986: 436). Bazen şair, övgülerinde sultan ile İran asıllı olan eski meşhur hükümdarlardan Dahhak, İskender, Feridun, Gave, Belıram-ı Gilr ... ile mukayese eder ve medhettiği hükümdarıo bunlardan daha güçlü olduğunu vurgular. Bu şiirler, ekseriyetle padişahın. örnrün e ve devletine dua ile biter. Şairlerin bu tür şiirlerinde, yoksulluk ve işsizliklerinden bahsederek padişahtan yardım istedikleri de görülür. .

Şairler bazen padişahın medbine geçmeden evvel ayrı başlık altında onun vasıflannı zikreder. Cami 'u '1-ahbdr (Aşık Ahmed ı 998: II/15-6)'da olduğu gibi.

Bir kısım mesnevide, ayrı başlık altında padişaha çeşitli nasihatlar verilir. Mevhub-ı MahbUb (Karta! 2000c: 36-7), Riyazu '1-cinan (Şarlı 1994) gibi. Bu nasihatların, bazen "Sebeb-i te'lif'ten sonra yapıldığı da olmaktadır. Ferheng­name-i Sa 'di (Kilisli Rif at 1340-:6-7 [Metin]), Riyazü '1-cinan (Şarlı 1994: 58-65) gibi. Padişaha yapılan nasihattan sonra, bazen konu ile ilgili bir hikayenin anlatıldığı da görülmektedir. Mevhub-ı MahbUb gibi (Kartal2000c: 37-9).

Bazı mesnevilerde, "sultan için övgü" bölümlerinin olmadığı görülmektedir. Bu tür mesnevilerden bazıları şunlardir: Kıssa-i Yusuf (Karahan 1994), Süheyl ü Nev-bahar (Dilçin 1991), Mantıku't-tayr (Gülşehrll957; Yavuz 2007), Yusıifu

569

Page 19: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Züleyha (Hamdi I 99 I), Esrdr-name (Tebriz li Alımedi I 996), Mansur-name (Niyazi I 994), Pend-ndme (Güvahl 1983), Hayriyye-i Ndbi (Nabi 1995), Hüsnü Aşk (Şeyh Galip 1992), Can u Canan (Refı' 2000).

Bazı mesnevller ise, doğrudan padişaha övgü ile başlamaktadır. Vizeli Bihiştl'nin Cemşah u Alemşah mesnevisi gibi (Külekçi 1999: Il/304).

Padişah için yazılan övgü, ekseriyetle "sebeb-i te'lif'ten önce gelir. Ancak, bazen "sebeb-i te'lif'ten sonra geldiği de görülür. Hüsrev ü Şirin (Flemming 1974: 265-6), Nakş-ı Hayal (Azeri İbrahim Çelebi 1994: 5 I -9), Taaşşuk-name (Köktekin 2000: 52), Sifatu '1-haremeyn (Demir 2005: 89-92) ve Bahrü '/-kemal

. (Hilmi 1995: 42-8) gibi. Padişah için yazılan övgünün, "sebeb-i te'lif' başlığı altmda geçtiği de olur.

Şair, bu durumda önce, padişahı medheder, daha sonra eserini yazma sebebini açıklar. Murdd-name (Ceyhan 1997: lll 95-203), Hüsrev ü Şirin (Celili 1997: 1 02-5) ve Vikdye Tercümesi ( Çelebioğlu 1999: 178-9) gibi ·

Padişah için yazılan övgüler, bazen mesnevi, bazen kasipe, bazen de gazel tarzmdadır. Bir eserde, her üç nazım şekliyle yazılan padişah övgüleri de olabilir. Selim-name (Argunşah 1997) gibi. Deh-murg'da Yavuz Sultan Selim övgüsünde mesnevi nazım şekliyle yazılan manzumenin "Kaside der-Medh-i Selim Han" şeklinde isimlendirilmesi dikkat çekmektedir (Kaplan 2003: 72) ..

Bazen ayrı başlık altında, sultanın cülusuna, mesnevi nazım şekliyle tarih söylendiği de görülmektedir. Cellli'nin Hüsrev ü Şirin'i gibi (Celili 1997: 1 05-7).

Bazı mesnevllerde, sultana yapılan medihten sonra, ya şultanın eşi için (Hacıeminoğlu 1968: 193-5) ya da tuğrası için (Larni'i Çelel;Ji 1998a: 132-4) müstakil övgü manzumesi yazıldığı da görülmektedir.

Bazen şairler, sultan övgüsünde kaleme aldıklan manzumelerde hem eserini y~zma sebebini açıklamışlar hem de eserlerinin isimlerini belirtmişlerdir. Nitekim Derviş Şemseddin, Deh-murg isimli mesnevisinde Yavuz Sultan Selim övgüsünde kaleme aldığı manzumesinde hem eserini yazma sebebini hem de eserinin ismini şu beyitlerde açıklarmştır (Kaplan 2003: 74):

Ben gedii dahı ümid idüp taleb Bir haber buldum du'iiyıçün sebeb Dil-güşii vü hande-i sultan içün Server-i 'alem şeh-i merdiin içün Pür-letiiyif bir hikiiyet söyledüm Adını 'iilemde Deh-murg eyledüm

Devlet Büyüğü İçin Övgü

Mesnevllerin "giriş" kısmında, şairler padişahtan sonra s~drazam, vezir, şeyhülislam, kazasker... gibi devlet büyüklerinden birine de övgü koyabilirler (Ünver 1986: -436). Bu övgü, bazen "sebeb-i te'lif' başlığı altında da olabilir.

570

Page 20: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Mesela, Kitabu 'ş-şemsiyye (Yazıcı Salih 1994)'de "Bu fas! kitiibun tasrufı ve jnusannifı halin bildürür" başlığı altında Kasapoğlu Ali Bey rneth edilir.

Devlet büyüğü için yazılan övgü, ekseriyetle "sebeb-i te'lif"ten önce gelir. Ancak, bazen "sebeb-i te'llf'ten sonra geldiği de görülür. Tuhfetü '/-emsal (Kahraman 1999: 126-32) gibi.

Bu övgüde, övülen devlet büyüğünün rnevkii, adaleti, ünü, kitaplan, ilim ve irfanı, cörnertliği, lutfu, rüşveti önlernesi, ilim adamı ve sanatkarlara ilgi göstennesi gibi özellikleri üzerinde durulur.

Sebeb-i Te'llf

Mesnevilerin "giriş bölürn"lerinde, hemen hiç ihmal edilmeyen başlıklardan biri de, "sebeb-i te'llf'tir. Bu başlık, "sebeb-i te'I1f-i kitiib", "sebeb-i nazrn-ı

· kitiib", "sebeb-i nazrn-ı eser", "sebeb-i te'lif ve nazrn-ı kitiib", "sebeb-i tasmf-i kitiib", "sebeb-i tahrir", "sebeb-i te'l1f ü tahrir", «ba'is-i te'llf', "sıfat-ı nazrn-ı kitiib", "der-beyan-ı sebeb-i nazrn-ı kitiib", "der-beyan-ı sebeb-i te'llf ve bii'is-i tasnif', "Sebebü't-te'lifü'l-kitiib" şeklinde de olabilir. "Sebeb-i te'llf'in bazen Türkçe kurallara göre yazıldığı da rnüşahede edilmektedir. Nitekim "sebeb-i te'llf' bölümünün başlığı, Kutb'un Hüsrev ü Şirin'inde "kitiib nazrn kılrnaklai sebeb beyan ayur" (Hacıerninoğlu 1968: 195) şeklinde, Taaşşuk-name'de ise "kitiib sebebi" (Köktekin 2000: 51) tarzında geçmektedir. Şair, bazen başlıkta eserin ismini de zikreder: "Sebeb-i nazrn-ı nasihat-name" (Nabi 1995: 183), "der­sebeb-i te'lif ve nazrn-ı kitab-ı cemşid ü hurşid'' (Akalın 1975: 77), "sebeb-i te'Ilf-i kitab-ı selim-name" (Argunşaıi 1997: 57) gibi. Farsçadan tercüme edilen bazı rnesnevilerde, bu başlık "sebeb-i tercem e ... " şeklinde geçer (Ün ver 1986: 436). "Sebeb-i terceme siihten ... " (Kilis li Rif' at 1340-: 3 [Metin]), ''sebeb-i nazrn-ı tercemiin-ı in-ki tab" (Dil çin ı 991: 213), "sebeb-i tercerne şoden-i ... (Emre 1998: 32) gibi.

Kimilerinde ise başlık, "sebeb-i te'I1f'in yanında başka bir arnacı da anlatır: Tuhfetü '1-uşşak'taki "sebeb-i nazrn-ı kitiib u sıfat-ı şeb" (Türkmen 2000: 83), Hurşid-niime'deki "der-sıfat-ı nazrn-ı kitiib ve alıviil-i nazrn" (Ayan 1979: ı40), Yusuf u Züleyha'daki "sebeb-i nazrn-ı kitab ve ta'rif-i şehr-i Belh aytur" (Korkmaz I 995: 3 ı 7), Habiyye'deki "Risale-i Habiyye'nin Sebeb-i Te'lifı ve Kitab-ı Yusuf u Züleyha'nın Mü'ellifı Harndi Çelebi kuddise sırrahu Hazretlerinin Ber-vech-i İhtisiir Tavsif ü Ta'rifıdir ki Zikr Olınur" (Zavotçu 2007: 203) örneklerinde olduğu gibi.

Şair, bu başlık altında hem eserini niçin yazdığım hem de onu bu eseri yazmaya yöneiten sebebi açıklar. Mesnevilerde bu sebepler şu şekilde kendini göstennektedir:

571

Page 21: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Bir gece, Allah 'tan şairin gönlün e gelen bir ilham dolayısıyla: MevhUb.c1

Mahbüb (Kartal2000c: 47-50), Dil ü Gamze (Simkeşzade Feyz11997: 76-9) gibi. Şair düşünde veya kendi aleminde dalmışken, hatiften gelen bir sesin ondar

böyle bir mesnevi yazmasını istemesi: Murdd-ndme (Ceyhan 1997: 11195- 203) Cemşfdü Hurşfd(Cem Sultan 1997: 305-10) gibi.

Rüyasında, kendisinden önce yaşayan büyük şairlerden birinir görevlendirmesi: Gül-i Sad-berg (Külekçi 1999: 11426) gibi.

Şairin düşünde sultanı görmesi, sultanın ona neyinin olduğunu söylemesi Bu düşün, şairin şiirinin olup olmadığı tarzda tabir edilmesi dolayısıyla: Mihr ı Mdh (Anbarcıoğlu 1986: 101-2).

Şairin, bir mecliste dostlarıyla oturup sohbet ederken, onların zikri geçeı konuda ondan bir eser yazmasım istemesi: Leyld vü Mecnün (Fuziili 1981: 68 73), Sdkf-ndme (Kortantamer 1997: 163) gibi.

Şairin, hamse yazma isteği, dostlanmn bu yolda onu teşviki: Nejhatü '/ ezhdr (Kortantamer 1997: 177) gibi.

Şairin, bir mecliste dostlarıyla oturup meşhur bir mesneviyi okurken

arkadaşlannın ondan benzer bir eser yazmasını istemesi: Heft-hV{m (Nev'l-ziid Atay11974: 138-53), Sohbetü'l-ebkdr (Yelten 1999: 28-33; Kortantamer 1997 1 98-9), Hüsnü Aşk (Şeyh Galip 1992: 38-46) gibi.

Şairin, arkadaşlarıyla bir mecliste otururken, onların kendisinden dilin kadın hikayesi almadan bir nevcivan rivayeti ile aşka dair bir eser yazmasır istemesi: Şdh u Gedd (Külekçi 1999: II/313) gibi.

Şaiıjn, yeis içinde geçen ömrüne hayıflariıp isminin baki birnası için bir ese yazmak istemesi: Bahrü '1-kemdl (Hi/mf, 1995: 33-42}, Gazavdt-ı Sultdn Mura İbni Muhammed (Çelebioğlu, 1999: 341) gibi.

Şairin, eline geçen "Deşt-i Kıpçak" veya "Tatar dili''nde yazılmış bir eser Türk diline kazandırmayı istemesi: Cdmi 'u '1-ahbdr (Aşık Ahmed 1998: Illi i 2 ı), lşk-ndme {Yüksel ı 965) gibi.

Zamanın sultanı veya başka bir devlet büyüğünün, yabancı dilde yazılını beğendiği bir eserin, Türk diline kazandırılınasını bizzat ·şairden istemes Cemşfd ü Hurşfd (Akalın 1975: 77-9), Hüsrev ü Şfrfn (Flemming 1974: 262 Gülşen-i uşşdk ( Çelebioğlu 1999: 329) gibi.

Önceden tercüme edilen eserin pek yararlı olmadığı, bu işte anlamayanların Türkçeye layıkıyla aktaramayacağım, bu işi en iyi kendisini yerine getireceği düşüncesi: Tercüme-i Pend-ndme-1 Attdr (Emre 1998: 32-4).

Kendisine hami arayan şairin, hami bulunca ona bir eser hediye etrr kaygısı: Kitdbu 'ş-şemsiyye (Yazıcı Salih 1994) gibi.

Dönemin hükümdanna ithaf etmek için: Kıydfet-ndme (Külekçi 1991

II/277) gibi. Arkadaşının şairdeki şairlik yeteneğini fark edip onun bir eser yazan

sultana sunmasım tavsiye etmesi: Mihr ü Müşterf (Arslan 2009: 1 ı 9-21 ).

572

Page 22: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞiRAZ'DAN iSTANBUL 'A

Şairin, hikaye kahramanı ile kendi yaşantısı arasında ilgi kurması: Yusuf u Züleyhci (Hamdi 1991) gibi.

Subh-ı sadık vaktinde, şairin elindeki kalemin dile gelip kendisinden böyle bir eser yazmasını istemesi: Kitab-ı Usul (Usul-name) (Külekçi 1999: I/432).

Bir şairin, kendi mesnevisine nazire yazılamayacaği iddiasına karşı: Can u Cancin (Refi 2000: 133-6) gibi.

Sultanın, Husrev ü Şirin tarzında bir kitap araması, şairin bu tarzda bir eser . yazarak sultana arz etmek istemesi: Hüsrev ü Şirin (Celili 1997: 103) gibi.

Sultanı övmek için: Gülşen-i Hurremi (Arslan 1999: 685-764) gibi. Sultanın gönlünü açmak ve onu hoşnut etmek için: Deh-murg (Kaplan 2003:

74). Durumunu sultana arz ederek bir makam elde etmek için: Cami 'u '/-buhur

Der-Mecalis-i Sur (Ali 1996; Arslan ı 999: 333-623) gibi. Yarana ''Mevlevilere" hediye etmek için: Fütüvvet-niime-i Esrar (Horata

1998: 42-6). Bazen şairler, mesnevilerini yazma sebebini, esennın sonunda

belirtmişlerdir. Nitekim Üdi, Macera-yi Miih isimli mesnevisini yazma sebebini eserinin sonunlannda yer alan şu beyitlerle açıklamıştır (Kutlar 2005: 42, 191-92):

Didüm bir gün diHi bu iki şahı Gerekdür vasfidesin mihr ü mahı Sıgınup evvela lutf-ı İlaha Diyesin bir risale nam-ı şaha O şeh mihr ola vü şeh-ziidesi miih Vire anlara örnr-i baki Allah862

Kul Mes'fid ise, Ketile ve Dimne mesnevisinin sonlanna doğru eserini yazma sebebini şu şekilde belirtmektedir (Adamoviç 1994: 275-77):

Bir gün oturmışidüm bir hoş gulam Girdi nageh kapudan virdi selam Didi gelün sizi okır ol emir Ol kererolü hulkı öküş bl-nazir Adı Davud Beg Süleyman gibi ol Nerre divlere bulur 'aklile yol

Döndi didi bir işümüz var bitür Eksügi her neyise anı yitür . Bir Kelile buldum am nazmile

862 Bu beyitlerden, şiiirin "iki" şiihı (Sultan Selim ve Şehziide Muriid) yani "mihr ile miih"ı vasfetrnek arzusuyla ve "şah" (Sultan Selim) adına yazdığı anlaşılmaktadır (bak. Kutlar 2005: 42).

573

Page 23: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET K.ARTAL

Ol kirnesne kim getürmişdür dile E yle kim degül birniçe nazmı hiç Kimi artuk kimi eksük kimi piç Sunıvirdi elüme güle güle Ald um elinden anı i 'zazile Bakıcagaz gördi gözüm key 'aceb Düzmiş anı beklememiş hiç edeb İlle niceme ki kamu uz degül Yir yirin söz var ki hem yavuz degül Miskin ol düzen anı kimeylemiş Neylesün yitdükçe güci söylemiş İlle anun gibi bir fahır kitab Ya'ni neyçün olmayaydı pür-savab İ ncü düzrnek gey h ünerdür b!-naz!r Lik gerek anı düzmege har!r

Çün begümdür sözini hiç sımadum Ne buyurursan anı kılarn didüm Ne kadar kim cehd idüp kıldum halas Açamadum şöyle kim dutmışdı pas Ol kadar kim kaldı benden bilmenüz Anı görüp beni gaybet kılmanuz Hem yazan dahı kitiibı az durur Şi'ri gökçek yazıcı gey az durur Çün ternam itdüm bi-hamdi'llah anı Çok 'ata virdi vü hoş dutdı beni

Oğlanlar Şeyhi İbrahim ise, Müfid u Muhtasar isimli eserinin sonunda eserini yazma sebebibini rnüstakilen kalerne aldığı "Fi-beyanı Sebebi't-te'lifı'l­kitab" başlıklı bölümde açıklamıştır (Kernikli 2003: 230-33).

"Sebeb-i te 'lif' başlığı altında şair, eserinin yazılı ş sebebini yazmakla kalmaz; kendi hayatı hakkında bilgi verir, bu konuda kendinden qnce eser veren büyük şairleri anar, Onlara nazire yazmakla övünür. Mesnevisinin çeviri ya da taklit olmadığını bildirir. Şairler, "sebeb-i te 'li'f'e ayrılan kısmın sonunda, yanlışlannın ve eksiklerinin bağışlanması dileğinde de bulunabilirler. Bu yüzden, şair ve eser hakkında en önemli bilgilerin "sebeb-i te'lif' bölümünde olduğu söylenebilir (Ünver 1986: 437).

Kimi şairler, "sebeb-i te'llf' bölümünde, eserlerinin ismini belirtir. Bedr-i ·· Dilşad'ın Murad-name'si (Ceyhan 1997: 11198) ve Nall Mehrned'in Tuhfetü'l­emsal'i (Kahraman 1999: 126) gibi:

Mım:id-nôme: Kitaba Murôd-nôme yad itdüm ad Mür!düm müyesser olısar murad

574

Page 24: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Tuhfetü '1-emsii/: Himrnetün olursa koyarn bir eser Bii' is-i tezkir ola şam u seher Tuhfe-i emsal ola ser-namesi Aslı kühen taze ola camesi

Kimileri ise, eserlerinin telif tarihini ve tamamlandığı yen kaydetmiştir. Rumeli li Za 'ifı'nin Biig-ı Behişt'i gibi (Za'ifı 1998: 24):

Olup hall evkatde feth-i bab Tamam aldı İznikde bu kitab Mübarek gün idi hümayiin sal Ki bu gevher-i nazına irdi kemal Tokuzyüz dahı elli altıydı tam . Ne hoş tarih aldı olup hoş tamam Muharremde eyyam-ı bıyz idi hem Ki tesvld kıldı beyazın kalem

"Sebeb-i te'lif' bölümünde bazen sultanın ölümü veya övgüsü hakkında şiirlerin yazıldığı da görülmektedir. Şeh-niime Tercümesi'nde olduğu gibi (Kültüral 1999:1/1 1-16).

Çok az olmakla birlikte, bazı mesnevilerde "sebeb-i te'lif' bölümünün olmadığı da görülmektedir. İslami'nin mesnevisi (Yüksel ı996),. Yusuf-ı Meddalı'ın Varka ve Gülşah'ı (Yusuf-ı Meddalı 2007), Yusuf Hakiki Baba'nın Mahabbet-niime'si (Çavuşoğlu 2009) ve Nahifı'nin Hicretü 'n-nebf'si (Çelebioğlu I 998), Şerifı'nin Yıisuf u Zelfhd'sı (Şerifı 200 I) gibi.

Bütün mesnevilerde görülmemekle birlikte, "Giriş bölümü"nde "mev'ize (= öğüt)", "sözün yüceliği", "söz söyleme arzusu", "sözün vasıfları", "hasb-i hal", "alemin merhametsizliği", "felek ve hareketleri", "hurfıf u ma'n1", "insan rubu ve yaratılışı ", "tenb!h", "hisse", "temsil" "aşk", "gönül", "hayret" ve "kaleme hitap" gibi başlıklarla da karşılaşılabilir. Mu'!ni'nin Mesnevf-i Muriidiyye'sinin "giriş bölümü"nde mesnevi nazım şeklinden bahseden bir bölüme yer vermesi dikkat çekmektedir (Yavuz 2007: W25-27). Mesnevinin doğrudan Tursun Faldh'in Kıssa-i Ummiin Cengi (Çetin 2002: 135) ve Gazaviit-ı Kıssa-i Mukaffii (Çetin 2002: 259) mesnevileri gibi "nasihatname", Cellli'nin Hüsrev ü Şfrfn (Celfli 1997)'i gibi "Allah 1afzının vasfı", Taşlıcalı Yahya Bey'in Kitiib-ı Usul (Külekçi 1999: I/432)'ü gibi "kaleme hitap", Güfti'nin Teşrfjiitii 'ş-şu 'ard (Yılmaz 2001: 83 vd)'sı gibi "kalemini ve şiirini överek", Kafzade Faizi'nin Sdkf-ndme (Külekçi 1999: II/520)'si gibi "doğrudan konuya girerek", Alımedi'nin Cemşfd ü Hurşfd (Akalın 1975)'i gibi "dua" manzumesiyle, Vizeli Bihiştl'nin Cemşiih u Alemşiih (Külekçi I 999: II/304)'ı gibi "padişaha övgü" manzumesiyle veya eserin isminin belirtildiği bir beyitle (Şahidi: ı b; (x) ı b) başladığı da görülebilir. Ayrıca ender olarak Fuzfıll'nin Leyld vü Mecnun'unda

575

Page 25: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMETKARTAL

görülen üç rübai ile mensur bir kısım (Fuzı1li 1 981 ), Süleyman Çelebi 'nin · Mevlid'inde görülen Arapça mensur bir kısım (Süleyman Çelebi 1990) ve Aşık Paşa'nın Garfb-name'sinde görülen Farsça mensur bir kısımdan oluşan "dibace"yi de (Aşık Paşa: lb-4a; Yavuz"2000: lll 2-9) burada zikretmek gerekir.

Mesnevilerin "giriş bölümü"nde, "konunun işlendiği bölüm"den önce,· eserin bölümlerinin ve o bölümlerde işlenen konuların manzum olarak yazıldığı da görülmektedir.863 Aşık Paşa'nın Garfb-nane'si (Aşık Paşa: 4a-5a; Yavuz 2000: III 9-13), Enveri'nin Düstür-name'si (Enveri 1928: 4-5) ve Aşık Ahmed'in Cami'ul-ahbdr'ı gibi (Aşık Ahmed 1998: II/21-9).

. Bu bölümde şairler, bazen eserin ismini belirten (Halili 1993: 16-8), bir · şehire veya bir şehre ait semtlere deyinen (Sungur 2006: 165-203), bazen de okuyucudan dua bekleyip eserindeki eksikliklerden dolayı onlardan özür diledikleri bir bölüme yer verrtıişlerdir (SüleymanÇelebi 1995: 77-81);

Burada son olarak şunu belirtelim ki, bir mesnevinın "giriş bölümünde yukarıda sıraladığımız bütün başlıklar bulunınadığı gibi, burada zikredilmeyen bazı başlıklara da rastlanabilir. ·

1

Konunun işlendiği bölüm

Mesnevilerde, "agaz-ı dastan", "matla' -ı dastan", "agaz-ı kıssa", "agaz-ı kitab", "ibtida-i dastan", "ser-name-i dastan", "medhalü'l-kitab"864

... gibi başlıklada başlayan "konunun işlendiği bölüm"865

, mesneviqin ana ve asıl bölümünü. oluşturmaktadır. Şairler genellikle bu bölüme yuk~rıda zikredilen başlıklar altında giriş yapmışlardır. Ancak bazen Şeyyad Hamza 'nın Yusuf u Züleyha'sında olduğu gibi giriş hüviyetine ait bölümün akabinde "girizgah" hüviyetine sahip beyiderden sonra asıl konuya başladıkları da görülmektedir:

Bundan sonra imdi anla söz yatın Nicedür eydem Yusufhikayetİn Nazm düzdüm bu sözi dün ü güni Gör ki ne şirin hikayetdür bum Zi şirin söz Yfisufkıssası Dinleyenün gide gönli gussası Budur ahir kıssalarun görklüsi Kur'an içre mushaflarun yazusı imdi dinlen sözüme tutun kulak

863 Bazen konunun işlendiği bölümde, eserin bölümlerinin ve o bölümlerde işlenen konulann manzum olarak yazıldığı da görülmektedir. Ata'nın Tuhfetii'/-uşşcik'ı gibi (Türkmen 2000: 140-1).

KM Oğlanlar Şeyhi İbrahim, Müfid ii Muhtasar isimli mesnevisinde asıl konuya "medhalü'l-kitiib" başlığıyla başlamaktadır (bk. Kemikli 2003: ı 06).

Kb; Kutb'un Hüsrev ii Şirin'inde asıl konunun işlendiği bölüme "husrav şirin hikiiyetining evveli" başlığıyla başlanmaktadır (Hacıeminoğlu 1968: 197).

576

Page 26: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Bir söz eydem kim şekerden tatlurak Yandı Ken 'anda bir server kişi Adı Ya'küb kendü peygamber kişi

(Yıldız 2008: 202; Demirci 2008: 82~85)

Burada ele alınıp işlenen konuların eserden. esere değiştiği görüliir. Bu değişkenlik, bölümün genel planında da kendini gösterir. Bu bölümde, "giriş bölümü" için verilen genel plana benzer bir plan vermek mümkün değildir (Ünver 1986: 438).

Edebiyatımızda, mesnevilerin bu bölümde ele aldıklan konulara göre tasnifedildiği maluıİıdur. Bu tasnifterin aynı konuda yazılmış mesnevlleri göstermek için yararlı olduğu açıktır. Ancak, mesnevllerin yazılış

göre tasnif edilmesinin yukandaki açıdan olduğu kadar, bu eserlerin ana bölümlerinin planları arasında bağlantı kurmak yönünden de yararlı olacağı aşikardır. İsmail Ünver, bu düşünceden hareketle, mesnevileri yazılış amaçlarına göre dört gruba ayırmış ve her grubun elde bulunan örneklerinden bazılarını notlada göstermiştir (Ünver 1986: 438-43). Biz de, İsmail Ünver tarafından yapılan gruplandırmaya uyararak mesnevileri tasnif edeceğiz:

I. Grup

Okuyucuya bilgi vermek, onu eğitmek amacı güden eserler: Bu grupta dini, tasavvufı, ahlaki eserlerle, eski bilimlerle ilgili olan ve ansiklopedik bilgiler veren mesnevller yer alır:

Dini Mesneviler

Esmii-i Hüsnii Şerhleri: İbn-i Isl-i Saruhanl: Esrna-i Hüsna Şerhi (Akbay 1996; Külekçi, trhs.; Külekçi 1999: 1/18-26) 1 Uimi 'i Çelebi: Şerh-i Şdjf (Uimi 'i Çelebi (x); Külekçi 1999: I/27-33) 1 Şener 1986.

Sure, Ayet ve Hadis Çeviri ve Şerhleri: Hatiboğlu: Letdyif-name · -( Çelebioğlu .1999: 126-8) 1 Hüseyni: (Hüseyni) 1 Niil1: (N iili; Külekçi 1999: I/34-

40) 1 Şeyyiid Isa: (Dilçin, 1978) 1 Nakşi All-i Akkirmanl: Gavriye (Ulaş 1998; Külekçi ı 999: 1141-6) 1 Merdüm1: Tuhfetü '/-is/dm (Sevgi 1993).

Kırk hadis çeviri ve şerhleri: Kemal Ümm1: Kırk Armağan (Kemal Ümrni ı 970: 29-54; Çelebioğlu 1999: 137) 1 Hakani: (Hakani 1993; Külekçi 1999: 1147-5ı; Karahan, ı 991: 207-13)/ Hazin!: (Karahan 1991: 16ı-70).

Yüz hadis çeviri ve şerh leri: Hatiboğlu: Ferah-name (Hatiboğlu I 521, 1984, 1994; Şahin, 1993; Çelebioğlu 1999: 192-208) 1 Latifı: Subhatü '1-uşşak (Karahan 1991: 187-91) 1 Beliğ: Gül-i Sad-berg (Abdulkadiroğlu 1997) 1 Öztoprak 1993.

577

Page 27: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

İlrrıihaller: Mustafa bin Yusuf el-Mar'aşl: Ravzatü '!-iman (Mazıoğlu 1982). Akaide dair eserler: Duhanl-zade Veli: Zübdetü '1-akôid (Anbarcıoğlu 1968)

1 All ŞlrNeva'l: (Levend 1958). Fıkhl eserler: Devletoğlu Yusuf: Vikôye Tercümesi (Altunkaynak 1992). Mevlidler: Süleyman Çelebi: (Süleyman Çelebi 1990, 1995; Pekolcay 1992)

1 Kerim!: İrşad (Aslan 2009) 1 Sinanoğlı: Nazm-ı Siyer-i Nebf (Sinanoğlı; Külekçi 1999: lll 08-12) 1 Ahmed!: (Ünver 1978) 1 Hacı M ustafao gl u: Mecma 'ii '1-envar (Pekolcay 1953: 350-52) 1 Şemsi: Mevlid-i N ebi (Şemsi; Külekçi 1999: 1/113-9) 1 Süleyman Nahlfı: Mevlidü 'n-nebf (Karaca 1999; Külekçi 1999: 11120-6) 1 Hi mmetzade Abdi: Gencine-i İ 'caz (Bayram 2000) 1 Re'fet Efendi: Menkıbe-i Mevlid-i Fahru '/-ka 'inat (Re'fet Efendi 1998) 1 İpsa1alı Ebu'l-hayr: Mev/id (Günşen 2004) 1 Mar'aşl Kura-zade Nadiri (Tandır Alıcı 2009) 1 Pekolcay 1950; Mazıoğll.ll974a.; Aksoy 2002, 2007.

Bi'set-name: Şeyhül-islam İshak Efendi: (Doğan 1997; Külekçi 1999: 11127-32).

Hicret-name: Süleyman Nahlfi: (Nahfjf; Çelebioğlu, 1998; Külekçi, 1999, C. I: 159-63)

Mi'raciye: Arif: (Arif, (1); Çelebioğlu 1999: 292-9) 1 Ganl-zade Nadirl: (Ganf-zade Nadirl; Külekçi 1999: 11136Al) 1 Abdülbakf Arif Efendi: (Abdülbaki Arif Efendi; Külekçi 1998: 142-8) 1 Abdülvasi Çelebi: (Çelebioğlu, 1999: 125-6) 1 Şeyh İs ma 'll Hakki-i BurseVı: (Şeyh İsmail Hakki-i Bursev1; Külekçi 1999: L'l49-53) 1 Simkeşzade Feyzl: (Simkeşzade Feyz! 1997: 193-208) 1 Süleyman Nah!fi: (Süleyman Nah!fi, (1 ); Külekçi 1999: 11154-8) 1 Akar 1987a; Akdqğan 1989.

Mu 'cizat: Gurbeti: Mu 'cizat-ı Resul Aleyhi 's-selam (Pekolcay 1953: 352-3). Veflitü 'n-neb!: Arif: (Arifi; Çelebioğlu 1999: 300-7) Hilyeler: Hakan!: (Hakan! 1848, 1991) 1 Neclb Efendi: (Neclb Efendi;

Külekçi 1999: 1163-8) 1 Neşatf Ahmed Dede: Hi/ye-i Enbiya (Neşatl (x), 1876; Külekçi 1999: 1169-75) 1 Uşşakf Abdullah-ı Salahl: Hi/ye-i Hasaneyni '1-ahseneyn (Uşşakf; Külekçi 1999: 1176-82) 1 Cevrl: Hi/ye-i Çihar-yar-i Güzin (Cevrl (x), 1891; Külekçi 1999: 1183-7) 1 Edimeli Güfti: Hi/ye-i Aşere-i

Mübeşşere (Edimeli Güftl; Külekçi 1999: 1188-92) 1 Sursalı Ali Rıza: Hi/ye-i Hazret-i Mevlana (Bursalı Ali Rıza; Külekçi 1999: 1193-6) 1 Güngör 2000.

Hz. Muhammed ve yakınlan hakkında çeşitli hikayeler: Naklboğlu:

Dasilan-ı Adn der-Hikayet-i Hasan ve Hüseyn (Nakiboğlu; Çelebioğlu 1999: 88-9) 1 Kayserili Isa: Dasilan-ı İbrahim (Vefat-ı İbrahim) (Koncu 2001; Çelebioğlu 1999: 82-3).

. Makteller: (Kastamonulu Şaz!: Dasilan-ı Maktel-i Hüseyn (Kastamonulu Ş azi; Çelebioğlu 1999: 56-8) 1 Lami '1 Çelebi: (Lami '1 Çelebi; Külekçi 1999: 11412-8) 1 Çağlayan, 1997.

Muhammediyye ve benzerleri: Yazıcıoğlu Muhammed: (Çelebioğlu 1996) 1 Müellifı belli olmayan Yazıcıoğlu Muhammed'in Muhammediyye'sine nazire: ( Çelebioğlu 1991: 1/187-9) 1 Ahmed Mürşidl: Ahmediyye (Çelik, 2000) 1

578

Page 28: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Mahmud ibn Mehmed'in Mahmudiyye'si, Hamdullah Harndi'nin Ahmediyye . isimli eserleri (TDEA 1 997).

Dini bilgi ve öğütler veren eser ler: Kemaloğlu İs ma 'il: Ferahndme (Kemaloğlu İsma'il I 998) 1 İslami: (Yüksel 1 996) 1 Cemall: Miftdhu '1-ferec (Cemall 1998; Demirtaş 1951: 195-6, 21 1-3) 1 Şeyh Baba Yusuf: Mevhub-ı MahbUb (Kartal2000c; Karta! 1998b ). ·

Fütüvvet-nameler: Gülşehri: (Karta! 2005a) 1 Esrar Dede: Fiitiivvet-ndine-i Esrdr (Esrar Dede; Külekçi I 999: V253-7; Horata, 1998: 42-6) ll Torun, 1998

Kutsal yerleri anlatan mesneviler: Ahmed Fakih: (Ahmed Fakih 1974) 1 Abdurrahman Gubarl: . (Abdurrahman Gubari, (X); Coşkun 49-51) 1 Bahtı: Manzume fi-mendsiki '!-hac (Coşkun, 1999: 51-54) 1 Sulh!: Der-Beydn-ı Aded-i Menazil-i Hicaz (Coşkun 1999: 45-7) 1 Bahri: Üskiidar 'dan Şam'a Kadar

f::c::c:-·:}~onıaküır (Coşkun 1999: 56-7) 1 Abdülaziz b. Mahmud el-İsfehanl Sıfdtu '!- · haremeyn (Demir 2005) 1 Kamil: Mendsik-i Hac (Coşkun 1999: 61 -2) 1 Bosnalı Muhlis: De!flii '1-mendhil ve Miirşidii '1-merdhi/ (Coşkun 2007).

Tasavvufi Mesnevller

Mevlana 'nın Mesnevf'si çeviri ve şerhleri: Mu'lnl: Mesnevi-i Muradiyye (Yavuz 1977, 1982, 1983a, 1989; Uzluk 1964) 1 İbrahim Beg: (İbrahim Beg 1 995; Karta} 1999a: 194-7) 1 Dede Ömer Ruşenl: (Dede Ömer Ruşeni 1990) 1 Şahidi: (Şahidi 1298) 1 Nahifi: (Nahifi 1967-1 Çelebioğlu 1978; Karta! 1999a: ı 81 :-243).

Tasavvuf ve prensiplerini anlatıp öğretrne amacı güden mesnevller: Aşık Paşa: Garib-ndme (Aşık Paşa 1986, 1989, 1990, 1991, 1998, 2000; Yavuz 2000); Fakr-ndme (Levend 1988a); Vasf-ı Hdl (Levend 1988a) 1 Hatiboğlu: (Ertaylan 1 960a; Türk 2009) 1 Arif: Miirşidii '1-ubbdd ( Çelebioğlu 1999: 279-4) 1 Muslihüddin Vahyl-i Şabani: (Şabani 1999); Abdurrahim-i Karahisar!: Vahdet­ndme (Abdurrahhim-i Karahisar! 1991) 1 Nidai: Genc-i Esrdr-ı Ma'nf (Yılmaz 2009) 1 Aziz Mahmud-ı Hudayi: Necdtü '1-garfk (Hudayi; Külekçi 1999: V242-8).

İran edebiyatındaki tasavvufi mesnevllerin çevirileri ve benzerleri: (Attar'dan: Esrdr-ndme: Tebrizli ·Ahmed!: (Tebrizli Alımedi ı 996; Azamat ı 988; Karta!

· 1.999a: 490-524 [Attar'ın ve Tebrizli Alımedi'nin Esrar-namelerinin mukayesesİ] 1 Huzfirl: (Kutluk 1952; Karta! I 999a: 139-41) 1 Mantıku 't-tayr: Gül şehri: Mantıku 't­tayr (Cunbur 1952; Gülşehri ı 957; Yavuz 2007; Toska 1990; Dilçin 1993; Karta!

1 Ali Şir Nevayi: Lisdnü 't-tayr (Ali Ş ir Nevayi ı 995a) 1 Gülşehrl: Fe/ek­name (Kocatürk ı982, 1.984) 1 Za'ifi: Gülşen-i Sf-murg (Za'lfi 1993; Toska ı990; Dilçin 1993; Karta! ı 999a: ı49-52) 1 Fedai Dede: Mantık-ı Esrdr (Fedai Dede ı 993; Toska ı 990; Dilçin 1990) 1 Ş ahi di: Gülşen-i Vahdet ( Şahidi ı 996; Karta! l 999a: 156-7) 1 Şemsi: Deh-murg (Kaya ı 997a; Aksoy 1998; Kaplan 2003; Karadüz 2000; Karta! 1999a: 153-6) 1 Arifi: Ravzatü 't-tevhfd (Karta! 1999a: 157 -8) 1 Şemseddin-i Sivas!: Gülşen-dbdd (Karta! 1999a: 158-60) ll İldhf-ndme:

579

Page 29: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Şemseddin-i Sivas!: (Şemsed-din-i Sivas! 1997; Kartal 1999a: 166-70) 1 Bii/bii!~ name: Bülbüliyye (Ömer Fuadi; Külekçi I 999: 1/300-4) ll Nizami'den: Mahze­nü'l-esrar: Yahya Bey: (Yahya Bey 1992) 1 Azeri İbrahim Çelebi: (Azeri İbrahim Çelebi I 994) 1 Cinani: (Şarlı 1994; Okuyucu I 989) 1 Ali: (Ali I 995) 1 Hayali: (Köksal 2003a; Hayali 1449; Çelebioğlu 1999: 365-73) 1 Bursalı Rahmi: (Bursalı Rahmi I 985, I 990; Aynagöz I 989) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ünver I 982, I 986) 1 Nev'i­zade Ata yi: (Kortantamer I 997: I 75-97) 1 Erişen I 992; Karta! I 999a: 26 I -94 ll Gimi' den: Sübhatü!f-ebrar: Yahya Bey: (Taşlıcalı Yahya I 995) 1 Nev'i-zade Atay!: Sohbetü '1-ebkdr (Yelten I 999; Kortantamer I 997: I 97-229) ll Şebüsteri: Gülşen-i Raz: Elvan-ı Şirazi: (Elvan-ı Şi razi; Sadik I 38 ı a; Karta! 2003d); Ahmed A vni Konuk: (Karabey 2007).

Evliya menkabeleri: Gülşehri: Keramat-ı Ahi Evran (Karta! 2009), Aşık Ahmed: Cami' ii '1-ahbdr (Aşık Ahmed I 998; Çelebioğlu 1985) / El van Çelebf­Menakibu '1-kudsiyye fi-Menasibi '1-ünsiyye (El van Çelebi I 984; Tulum 2000) 1 Niyazi: Mansur-name (Niyazi 1994) 1 Kemal Ümmi: Menakıb-ı Gflanf (Kemal Ümmi; Külekçi 1999: 1/385-90) 1 Lokmani Dede: Menakıb-i Mevlana (Levend 1988:436}

Temsili yoldan tasavvufu anlatan eserler: Ahmed-i Da'i: Çeng-name (Ahmed-i Da 'i 1975, 1992; isen 1993a; Uysal I 998; Ertaylan I 952: 79- I 08) 1 Halili: Firkat-name (Halil! 1993) 1 Nev'i: MünCizara-i Tittf vü Zag (Gürer 2005) 1 Şeyh Galib: Hüsn ii Aşk (Şeyh Galip I 992; Yenikal e, I 996; Doğan 2007) 1 Refi'­i Amidi: Can u CanCin (Refi 2000, 2003); Şani Mehmed Efendi: Gülşen-i Efkar (Şani Mehmed Efendi; Külekçi I 999: 1/335-40) 1 Sirnkeşzade Feyzi: Gamze vü Dil (Sirnkeşzade Feyzi I 997: 47-208) 1 Keçecizade İzzet Moiıa: Gülşen-i Aşk (Keçecizade İzzet Molla; Külekçi I 999: 11364-9; Sarıkaya 2008).

Yunus· Emre, Kaygusuz Abdal ve Ruşeni gibi şairlerin eserleri: Yunus Emre: (Yunus Emre, I 990, I 994) 1 Dede Ömer Ruşeni: Miskfnlik-name (Dede Ömer Ruşeni 1982), Ney-name (Dede Ömer Ruşeni 1990).

Ahlaki Mesneviler

İran edebiyatındau çevrilmiş ya da oradan örnek alınarak yazılmış ahlaki eserler: Sa'diden: Bostan: Hoca Mes'ud: Ferheng-name-i Sa 'df (Kilisli Rif' at 1340-1342; Köprülüzade 1928a; Dilçin 1991: 23-5; Karta! 2003ç) 1 Za'ifi: (Za'ifi trhs., I 998; Karta! I 999a: 8 ı -3) 1 Emin: (Emin) 1 Niğdeli Hakkı Eroğlu: (Niğde li Hakkı Eroğlu 1944) 1 Seyyid Zergar: Mizanü'l-adalet (Sa'di 1371: 9) 1 Abbas-ı Büzürgemin: (Sa'di 1371) 1 Karta! 2001a ll Gülistan: Za'ifi: (Za'ifi 1978; Kartal I 999a: 97-8 -1 Za 'ifi I 996 [Bu eserin 986- I 528. beyitleri Gü/is tan'ın sekizinci bölümünün tercümesidir. bak. (Kartal 2007a: I 14-15)], Üsküdarlı Safi (Sa'di-i Şirazi 1303; Karta! 200Ib: 108) 1 Kartal 2001b ll Attar'dan, Pend-name: Za'ifi: (Za'ifi I 996; Karta! 2007a) 1 Edimeli N azmi: (Edimeli Naznıl 2004; Mazıoğlu

580

Page 30: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

ı 977; Karta! 1 999a: 142-5) 1 Emre: (Emre 1286, I 998; Karta! 1999a: 145-48) 1 Güvahl: (Güvahl 1983; Özkan 1983) 1 A.zı:ni 1 Yeniterzi 2007.

Çocuklara öğüt vermek amacıyla yazılmış mesnevller: Ahmed-i Da'!: (Ahmed-i Da'! I 952: 297-308) 1 Emin: (Emir! (x)) 1 N abi: Hayriye (N abi 1989, 1 995) 1 Vehbi: Lutfiyye (Vehbi 1994; İmamoğlu 1996).

İçindeki dinl-tasavvufı düşünceler yarıında öğüt verme yönü ağır basan eserler: Şeyh Eşref b. Ahmed: (Pehlivan 2000) 1 Yahya Bey: (Taşlıcalı Yahya Beğ 1970) / Cinani: (Cinani 1990) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ünver 1982: 187-208 [Rıdvaniyye]) 1 Şemseddln Sivasi: (Aldanmaz 2000) 1 YusufHakiki Baba (Çavuşoğlu 2009).

İnsanın fiziki yapısıyla ahlaki yönü arasında ilişki kuran mesnevller: Hamdullah Hamdl: (Çelebioğlu 1979: 320-36) 1 Şeyh Baba Yusuf: (Karta! 1998a) 1 Visali: (Visali; Külekçi 1999: I/27-32) 1 Erzurumlu İbrahim Hakkı:

·~·-······ (Çelebioğlu 1979: 326-46; Külekçi 1999: I/33-7) 1 Kaysunizade Mehmed Bedreddln: · (Kaysurılzade Mehmed Bedreddln; Külekçi 1999: I/38-44) 1 Cem Sultan, Fal-ı reyhdn-ı Cem Sultan: (Okur 1991) 1 Fedayl, Fal-name-i Kur'an-ı 'Azfm: (Şanlı 2003), 1 (Mengi 1978; Bilgiç 1 987-1988; Çavuşoğlu 1 996; Yerdelen 1988; Çakır 2007).

Temsil yoluyla öğüt veren eserler: Şeyh!: (Timurtaş 1981; Olgun 1949; Köprülüziide 1917; Çetin 1972).

Ansiklopedi Niteliği Taşıyan ya da Belli Alanlarda Bilgi Veren Mesnevller

Ansiklopedi niteliği taşıyan mesnevller: Bedr-i Dilşad: Murad-name (Ceyhan 1997; Cunbur 1997) 1 İbrahim bin Bali: (İbrahim bin Bali) 1 Ahmed-i Da'!: (Ahmed-i Da'll952a: 145-154 [Metin]).

Tıp ve astroloji ile ilgili eserler: Ahmed1: Tervfhu '1-ervah (Ahmed1 1995) 1 Yazıcı Salih: Kitabü 'ş-şemsiyye (Yazı cı Salih 1994, 1998).

Şuara tezkiresi ve şair-nameler: Güftl: Teşrifatü 'ş..:.şu 'ara (Güftl; Yılmaz 200 I; Timurtaş 1948; İpekten 1988: 120-4) 1 Ayni: (Arslan 1992); Ziya Paşa: (Göçgün 1987).

Hüsn-i hat ile ilgili eserler: Hiifız-zade: Risale-i Hat (Eğri 2005)

2. Grup

Okuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden, konusunu menkabelerden ya da tarihten alan mesnevller.

Konusunu menkabelerden alanlar

Hz. Muhammed'in ve Hz. Ali'nin savaşlarını anlatan eserler: Tursun Fakı: (Tursun Fakı trhs.; Çelebioğlu 1999: 72-4) 1 Tursun Fakı: (Tursun Fakı 1933; Çelebioğlu 1999: 74-5) 1 Tursun Fakı: (Çetin 2002: 259-92; Tursun Fakı trhs.l;

581

Page 31: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Çelebioğlu I 999: 75-6). Aynca bak. Çetin 2002. 1 Kirdeci Ali: (Kirdeci Ali trhs.; Çelebioğlu 1999: 77-8) 1 Kirdeci Ali: (Kirdeci Ali trhs.1; Çelebioğlu 1999: 78) 1 Begpazarlı Maazoğlu Hasan: (Begpazarlı Maazoğlu Hasan trhs.; Çelebioğlu, ı 999: 86) 1 Begpazarlı Maazoğlu Hasan: (Begpazarlı Maazoğlu Hasan trhs.1; Çelebioğlu 1999: 87; Kaya 1997) 1 Davfid: (Davüd; Çelebioğlu, 1999: 87-8) ll Çetin I 997.

Battal-name ve benzerleri: (Köksal 1984: 19-20 [Darendeli Bekai, Battal­name]).

Makedonyalı Büyük İskenderle Kur'an'da geçen Zülkameyn'in aynı kişi ,qlduğu varsayımına dayanan, esas olarak bu efsanevi kişinin hayat çizgisini kcinu edinen İskender-nameler: Ahmed!: (Ünver 1983; Akçay 1999; Akdoğan 1 988) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ahmed-i Rıdvan; Ünver 1974, 1982; Karta! 1 999a: 349-56)/ Ali Şir Nevai: Sedd-i İskendiü·f (AliŞirNevai 2001) 1 Ünver ı 975.

Manzum Şah-name çevirileri: Diyarbalmlı Şerlfi: (Şerifi 1999; Külekçi ı 999: II/422-6) 1 Ganizade Nadiri: (Ganizade Nadiri (I); Külekçi 1999: Il/427-37 1 Anbarcıoğlu, 1981. ·

Konusunu tarihten alan mesneviler

Adları ne olursa olsun, belli bir dönemin tarih olaylarını, özellikle seferleri, savaşları ve fetihleri konu edinmiş mesneviler: Za'lfi: (Za'ifi 1459-1462; Çelebioğlu 1999: 340-53) 1 Şükri-i Bitlis!: (Argunşah 1986, 1 997) 1 Şiri: (Şiri 198 I) 1 Eyyilbi:. (Eyyilbi 1991) 1 En veri: (En veri 1928; Orhan 1985) 1 Sabit:

1

(Sabit ı 299, 1991) 1 Levend ı 956.

3. Grup

Sanat yönü ön planda· olan, okuyucunun edebi zevkine hitap eden, ana çizgisi aşk ve macera olan mesneviler.

Bunlar arasında, tamamen beşeri aşkı işleyen eserler, kahrama~Iarın beşeri aşktan ilahi aşka yükseldikleri eserler; kahramanlar arasındaki aşk tamamen beşeri olduğu halde, iki aşığın kavuşmasını tasavvufi mecazlarla örten mesneviler vardır.

Bu mesnevilerin ·konulaı:;ı, çoğunlukla İran ve Arap edebiyatından alınmıştır. Bunlardan tercüme ya da serbest tercüme olanlar yanında, ekleme ve çıkartmalar yapılarak tamamen telif özelliği kazanan mesneviler de vardır. Örneğin Hamdi, kendisinden önce anlat~lan Yusuf u Züleyha hikayesini tekrar ele almış ve onu yazarken yeni ilaveler ile birçok olayın teferruatında değişiklikler yapmış, özellikle tasvirlerde kendi sanat kudretini göstermiştir. Hamdi, sanki eseri oturup yeniden yazmıştır. Dolayısıyla Harndi'nin yazdığı eser bir taklid değil, orijinal bir eserdir. Aynı şeyleri rahatlıkla Şeyili'nin Hüsrev ü Şfrfn'i için de söyleyebiliriz.

582

Page 32: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Yüsuf u Züleyha: Sule Faldh: (Süle Fakih ı 989, ı 994) 1 Şeyyad Hamza: . (Dilçin ı 946; Yıldız 2008; Demirci 2008) 1 Erzurum! u Darir: (Karahan 1994; Çelebioğlu 1999: 59-60) 1 Tebrizli Ahmed!: (Tebrizli Ahmed!; Azamat 1988) 1 Ahmed Cam-ı Jendefil: (Korkmaz 1995: 304-42) 1 Ali Şir Nevayi866

: (Ali Şir Nevayi (x)) 1 Hamd'i: (Hamd'i 1991; Öztürk 1993, 1999; Ayan 1974; Kavcar 1989; Levend 1989b; Onur ı 985, 1986; Kartal 2003; Çelik I 998) l Kemal Paşazade: (Kemal Paşazade 1979, 1983; Kavcar 1989a; Levend 1989c) 1 Yahya Bey: (Yahya Bey (?), 1979) 1 Şerifi: (Şerifi 2001) 1 Gubari: (Gubari Abdurrahman) 1 Hamidi: (Hamidi) 1 Köprülüzade Es'ad Paşa: (Köprülüzade Es'ad Paşa) 1 Kerküklü Muhammed Nevrfızl: (Uluhan 2007) 1 Ayrıca kaynaklarda Şeyhoğlu Mustara, Kınmlı Abdülmecd, Dür Big, Hata!, Çakeri Sinan, Celm, Lika'i, Nimetullah, Halife, Karni Mehmed, Ziya! Yusuf, Şikari, Manastırlı Kadı Sinan, Hevai Mustafa, Bağdadlı Zihni Abdülcelil, Rıfati

Abdülhay, Hevai Abdürrahman, Ahmed Mürşidi'nin de Yüsuf u Züleyha mesnevileri olduğu kayıtlıdır (Levend 1988: I29-30) ll Tahhaszade 1945; Dolu, 1953; Koncu 2007a.

Hüsrev ü Şirin ve Ferhad u Şirfn: Kutb: (Kutb 1958-1960; Zajaczkowsk.i I 960; Hacıeminoğlu 1968; Fazılov 1975); İnan 1951) 1 Fahri: (Flemming 1974; Karta] 2000) 1 Şeyhi: (Timurtaş 1960, 1980; Fevziye Abdullah 1950; Kartal 2007) 1 Ali Şlr Nevay'i: (Ali Şir Neviiyi 1956, 1963, I 994; Alpay 1989; Uygun 1988; Eminzade 1948) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ahmed-i Rıdvan 2000; Levend 1989ç; Ünver 1982, ı986) 1 Mu'idl: (Timurtaş 1959: 73) 1 Sadr!: (Timurtaş 1959: 73) 1 Hayati: (Hayati): Kaynaklarda Hayati'nin eseri olarak gösterilen Hüsrev ii Şirfn mesnevisi, Ahmed-i Rıdvan'ın aynı adlı eserinden intihaldir (Ünver 1982: 39-44) 1 Ahi: (Köksal 1998) 1 Harimi: (Timurtaş 1959: 74) 1 Celll'i: (Celill 1997; Levend 1989d) 1 Lami'i Çelebi: (Lami'l Çelebi I 997, ı 998; Erkal 1997; Levend 1989e) 1 Arif Çelebi: (Timurtaş 1959: 77 -8) 1 Ş ani: (Timurtaş 1959: 78) 1 İmamzade Ahmed: (Timurtaş 1959: 78) 1 Halife: (Timurtaş 1959: 78) 1 İdris Bey (Mahvi): (Timurtaş 1959: 79) 1 Fasih Ahmed Dede, Salim, Mustafa Ağa Nasır, Nakam ve Ömer Baki'nin Hüsrev ü Şirfn mesnevileri (Timurtaş 1959: 79-80) 1 Doğan 2007.

Leyla vü MecnCm: Ali Şir Nevayi: (Ali Şir Neviiyi 1996c; Bertels 1951) 1 Şahidi: (Şahidi; Kon cu 1996) 1 Bihişti: (Behişti 1999; Bihişti 1951) 1 Hamdullah Hamdi: (Hamdl 1982; Alpay 1970) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ünver 1982, 1986; Levend 1952) 1 Kadimi: (Levend 1952a) 1 Cellli: (Ayan 1983c) 1 Sevda'i:

866 Kaynaklarda Neviiyi'nin böyle bir eseri zikredilmemektedir. Eserin sonunda "tahrir yiift Yıisıif ll Ziileyhii-yı Mir Ali Şir ei-Miitehallis Neviiyi Rab i 'ii 's-siini 1053 Heziir ll penciih ii se" kaydı bulunmaktadır (Bilkan ı 998: 1 ı 0-1 ).

583

Page 33: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

(Sev da 'i 1987; Şahin 1988) 1 Haki ri: (Turan Z. ı 988) 1 Fuzüll: (Fuzüli ı 98 ı; Kalkışım ı 998; Doğan ı 996; Aras ı 988; Akalın 1997; Çelik 1998) 1 Larendeli Hamdi: (Levend ı 952b) 1 Salih: (Celal-zade Salih 1995) 1 Halife: (Levend 1952c) 1 Atay!, Fa 'izi', Örfi, Andelib, Nakam 'ın Leylii vü Mecnunıan (Levend ı 959: 3 ı 4-65) ll Levend ı 959; Tarlan ı 922; Karta! ı 999a: 3 l 5-44; Koncu 2007.

Cemşid ü Hurşid: Ahmed!: (Akalın 1975; Banarlı ı 939; Ünver 1977; Deniz ı 883) 1 Cem Sultan: (Cem Sultan 1997, 2000; İnce 1989; Okur l 958; Öztelli 1972) 1 Abdi: (İnce 1981: 24-31, 1986, 1989).

Hurşid-niime: (Ayan 1979). lşk-niime: (Yüksel 1965). Hecr-niime: Celili: (Ayan 1986). Varka ve Gü/şah: Yusuf-ı Meddah: (Yusuf-ı Meddalı

Ertaylan 1946; Dolu 1988). Vamık u Azrii: Lami'l Çelebi: (Larni'l Çelebi 1983, 1998; Ayan, 1985) 1

Bihişti Sinan, Kalkandeleli Mu'idi, Cami'i, Bursalı Hevai Mustafa, Kuburi-zade Abdurrahman Rabimi'nin Viimık u Azrii mesnevileri (Levend 1988: 134; Lami'i Çelebi 1983: 52-7).

Hümii vü Hümiiyiin: Cemali: (Cemali 1990; Külekçi 1999: II/261-8; Horata 2000).

Edhem ü Hümii: Sabit: (Sabit 1990) 1 Na'ti: (Na'ti; 1997). Vis ü Riimin: Lami'i Çelebi: (Lami'l Çelebi 1994). Gül ü Hüsrev: Tutmacı: (Yoldaş 1998; Levend 1960, 1988c, 1 ~88ç; Karta!

ı 999a: 161-7). Süheyl ü Nev-bahiir: Mes'ı1d bin Ahmed: (Dilçin 1991; Kilisli ı 928;

Köprülüzade 1928; Tezcan 1994; Külekçi 1999: II/227-35). Ş em' u Perviine: Zati: (Zati ı 998; Alpay 1960, 1961; Külekçi 1999: II/81-

87; Kanar 1995: 52-4) 1 Lami'i Çelebi: (Köse 1997; Külekçi 1999: II/74-80; Kanar 1995: 49-52) 1 Feyzi Çelebi: (Tekin 1991) 1 Mu'idi: (Külekçi 1999: Il/88-93; Kanar 1995: 54-6).

Şiih u Gedii ve Şiih u Derviş: Taşlıcalı Yahya: (Taşlıcalı Yan ya l 993) 1 Bursalı Rahmi: (Bursalı Rahmi 1996) 1 Şah u Derviş: Sinoplu Beyani ve Güftl Ali'nin Şiih u Derviş mesnevileri (Levend 1988: l 33-4).

Mihr ü Miih: Gelibolulu Mustafa Ali: (Ali 1971, 1983; Allharcıoğlu 1984: l 1 81-9) 1 Kıyasi: (Anbarcıoğlu 1986, ı 984: ı l7 ı -80) / Çorlu! u Zarifı: (Zarifı ı 995; Anbarcıoğlu ı 984: ı 153-4) 1 Necati: (Leveiıd 1988: 133; Allharcıoğlu ı984: ı 153).

Mihr .ü Müşteri: Müniri Ahmed Çelebi: (Müniri l 983; Anbarcıoğlu ı 984: l ı68-7ı) 1 Kiçi Mirzade Seyyid Yahya: (Külekçi ı999: IIIIOl-5; Anbarcıoğlu ı 984: ı 153) 1 Molla M§.şizade Fikri Derviş, Azmi Pir Mehmed, Ali· bin Abdülaziz ve Lokman bin Seyyid Hüseyin'in Mihr ü Müşteri mesnevlleri (Levend 1988: 133; Allharcıoğlu 1984: I 153).

584

Page 34: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Mihr ü Vefii: Haşim!: (Haşim11996) 1 Ümml Isa: (Arıkoğlu 1991) 1 Mustafa Emini ve Gelibolulu All'nin Mihr ü Vejci mesnevlleri (Levend 1988: 133; Külekçi 1999: IV125).

Gül ii Bülbül: Fazll: (Öztekin 2002; Zavotçu 1995; Fazll 1991, 199la) 1 Bekal: (Bekayl 1 988) 1 Abdurrahim Utizemini: (Agiş 1 995) 1 Zavotçu 1997. .

Gül ü Nevrilz: Abdi: (İnce 1986: 192, 1998) 1 Sabir: (İnce 1998) 1 Lutfi: (Orak 1995).

Niyeiz-ncime-i Sa'du Hümô.: Abdi:(Abdl 1987; İnce 1986: 190-1, 1987). Guy u Çevgcin: Lami'l Çelebi: (Lami'i Çelebi 1994; Tezcan 1978, 1994;

Gürer 1994). Hüsnü Dil: Yenipazarlı Vall: (Yenipazarlı Vall 2003; Köksal 1996). Salcimcin u Abscil: Lami'l Çelebi: (Uludağ 1997). İşret-ncime: Revanl: (Canım 1998; Alışık 1986; Çelik 1989). Hayr-cibad: Nabl: (Nabl 1965, 1996). Cemşah ve Alemşiih: Bihiştl: (Dindar 1999). Heft-peyker (Behriim-ı Gur): Aşki: (Kut 1989c; Karta! 1999a: 346-7) 1

Ahmed-i Rıdvan: (Ünver 1982: 229-57, 1986a: 120-5; Karta! 1999a: 347-48) 1 Ulvl: (Karta! 1999a: 348-9) 1 Kudsi: (Karta! 1999a: 349) 1 Lami'l Çelebi: (Kut 1976) 1 Kahraman 1992 1 Behiştl: (Behiştl 1 995).

Heft-hVô.n: Nev'I-zade Atayi: (Nev'l-zade Atay! 1974; Kortantamer 1997: 230-46).

Beng ü Bcide: Fuzı111: (Fuzüll 1 955).

4. Grup

Şairterin gördükleri, yaşadıkian olayları anlatan, toplum hayatından kesitler veren; kişileri, meslekleri, düğünleri ve belli yöreleri tasvir eden mesnevller. Bu eserler yerli konuları işlediklerinden, eski edebiyatımızın mesnevl alanındaki en orijinal örnekleridir. Bu gruba giren başlıca eserler şunlardır:

Ta 'rifıit veya Ta 'rif-name ler: Kalkandelenli Faklri: (Fakir!; Külekçi 1999: II/498-503).

Şehr-englzler: Mesihi: (Mesihi; Külekçi 1999: II/468-72) 1 Usüll: (isen 1988a) 1 Zat!: (Zati; Külekçi _1999: II/473-7) 1 Lami'i Çelebi: (isen 1993b; Yurtsever 1984; Külekçi 1999: II/478-83) 1 Yahya Bey: (Çavuşoğlu 1969) 1 Gelibolulu Ali: (Aksoyak 1996) 1 İshak Çelebi: (İshak Çelebi; Akkuş 1993a; Külekçi 1999: II/484~9) 1 Beliğ: Bursa Şehrengizi, (Abdulkadiroğlu 1997b) 1 Esiri: Bağdat Şehr-cişub 'u (Aydemir 1999); Ruhi: İstanbul-ncime (Aydoğdu 2009) 1 Levend 1957a/ Akkuş 19871 Karacasu 2007.

Sür-nameler: Gelibolulu Ali: (Ali 1996, Arslan ı 999: 333-623) 1 Nabi: (N abi 1944; Arslan 1999: 627-84) 1 Ri fat: Gülşen-i Hurremi (Arslan 1999: 685-764) 1 Es'ad: (Arslan 1999: 765-79) 1 Tahsln: (Arslan 1999: 815-37) 1 Arslan 1999, 2007.

585

Page 35: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Sergüzeşt ve Hasbıhaller: Taci-zade Ca'fer Çelebi: Heves-name (Sungur 2006; Atay 2003); Cemali: Beyan-t Meşakkat-i Sefer (Erimer 1974) 1 Güvahi: Gurbet-name, (Levend 1988: 142) 1 Bursalı Celili: Hecr-name (Ayan I 986) 1 Rumeli li Za 'ifı: (Za 'ifı) 1 Üdi: Macera-yi Mah (Kutlar 2005) 1 Beliğ: Sergüzeştname-i Fakir be-Azimet-i Tokat (Abdulkadiroğlu, I 997a) 1 Esiri: Bağdat Şehr-aşiib 'u (Aydemir 1999) 1 Keçecizade İzzet Molla: (Keçecizade İzzet Molla, 1269; Korkmaz 1988; Külekçi 1999: Il/447-50; Ceyla vd 2007) /. Bayburt! u Zihni: (Bayburt! u Zihni; Külekçi I 999: II/45 I -3) 1 Güftl All: Hasbıhal.

,, Mesnevller "konunun işlendiği bölüm" itibariyle oldukça farklılık gösterir. ÇoğU mesnevide, bu bölümün planı birbirinden farklı olmasına rağmen, bazı mesnevllerde birbirine benzediği müşahede edilmektedir. Burada yukandaki tasniften hareketle plan yönünden özellik gösteren mesnevilerden örnekler verilecektir:

Birinci Grupta yer alan eserler arasında plan yönünden birbirine benzeyen mesnevilerin başında "Kırk Hadis" ve "Yüz Hadis" çeviri ve şerhleri gelmektedir. Bu mesnevilerde, önce ele alınan "hadis"in çeviri veya şerhi yazılır, daha sonra konu ile ilgili bir hikaye anlatılır. Bu tür eserlerde eserin ana bölümünün lurk veya yüz "hadis"in tercüme veya şerhi ve yüz hikayeden oluştuğu görülmektedir. Haz'ini (Karahan I 99 I: I 6 I -70) ve Hakanı (Hakan! I 993)'nin "lurk hadisleri" ile Hatiboğlu 'nun Ferah-name (Hatiboğlu I 994) ve Latlfi'nin Subhatü '1-uşşak (Karahan I 991: 187-91) isimli eserleri plan yönünden birbirine benzeder (Ün ver 1986: 444).

Bu grupta yer alan Esrna-i Hüsna şerhlerinin de plan yönünden biribirine benzediği görülmektedir. Bu mesnevllerde önce esrna-i hüsna olarak kabul edilen isimler başlık olarak yazılır, daha sonra bu isimler haklunda bilgi verilir.

İran' da yazılıp çok sevilmi ş bir mesnevl, birkaç Türk şairince çevrilmiş olsa bile, bu çeviriler arasında plan yönünden benzerlik bulurıması gayet tabiidir. Ancak bu benzerlik, çeviri olmayan eserler arasında da görülebilir. Aynı mesnevlye "nazire ve cevap" olarak yazılmış mesnevilerde "konunun. işlendiği bölüm" plan yönünden birbirine benzeyebilir. Burada, Nizaml'nin Mahzenü '/­esrar (Nizaml 1344, 1986)'ına yazılmış nazireler örnek olarak gösterilebilir (Ünver 1986: 444).

Nizarni'nin Mahzenü '1-esrar'ına İranlı pekçok şair tarafından nazireler yazılmıştır. · Bunlardan Emir Hüsrev-i Dihlevl'nin Matla 'u '1-envar (Husrev-i Dihlevl I 875), Hacu-yi Kirmanl'nin Ravzatü '1-envar ve Cami'nin Tuhfetü '1-envar (Cami 1370, 1989) isimli nazireleri Türk şairler üzerinde tesiri olmuştur. Başta Nizaml'nin eseri olmak üzere yukarda geçen eseriere bir lusım Türk şairler tarafindan çeşitli nazireler yazılmıştır. Azeri İbrahim Çelebi'nin Nakş-1 Hayal (Azeri İbrahim Çelebi 1994)'ı ile Cinani'nin Riyazü '1-cinan (Şarlı l994)'ı Nizaml'ye; All'nin Tuhfetü '1-uşşak (Ali 1995)'ı Cami' ye; Nev'I-zade Ata yi' nin Nejhatü '1-ezhdr (Kortantamer 1997: 175-97)'ı ise Emir Hüsrev-i Dihlevl'nin

586

Page 36: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

esenne naziredir. Sıralanan bu örnekler arasında plan bakımından tam bir uygunluk olduğu görülür. Hepsi de kendilerine kaynaklık eden Nizami'nin · eserinin planında birleşirler. Aynı benzerlik, Cami'nin Sübhatii '1-ebkar (Cami 1370)'ı ile ona nazire olarak yazılan Taşlıcalı Yahya'nın Geneme-iRaz (Taşlıcalı Yahya 1995)'ı ve Nev'I-zade Ata-yi'nin Sohbetü '1-ebkdr'ı arasında da görülür ..

Mahzenü '/-esrar' da "konunun işlendiği bölüm", 20 "makale" ve her "makale"den sonra konu ile alakah anlatılan 20 hikayeden oluşmaktadır.

Yukarıda zikredilen nazirelerde de durum aynıdır. Konunun işlendiği bölümdeki "makale" başlığı, Nakş-r Hayal'de de "makale"dir. Riyazü '1-cinan'da ise "ravza" olarak isimlendirilmiştii'. Cami'nin Sübhatü '1-ebrar'ı ise 40 "ıkd (=dizi)"dan sonra konu ile alakah 40 hikayeden oluşur. Yahya Bey ile Nev'i-zade Atayl'nin eserlerinde de, küçük farklılıklarla durumun aynı olduğu dörülür. Diğer taraftan Yahya Bey'in Gülşen-i Envar (Yahya Bey ı 992) ve Sursalı Rahmi'nin Gül-i Sad-berg (Butsalı Rahmi 1985, ı 990) adlı mesnevllerinin de Mahzenü '1-esr,ar'a nazire olduğu söylenir. Öyle olmalarına rağmen bu eserler ile Mahzenü '/-esrar arasında ne takip ettiği düzen açısından ne de muhteva yönünden tam bir uygunluk olduğu söylenebilir (Ünver 1986: 445).

Çeviri veya nazire olmadıkları halde, "konunun işlendiği bölüm"de belli bir planın uygulandığı mesnevller de vardır. Bunun en güzel örneklerinden biri Garib-name'dir (Ünver 1986: 445).

Aşık Paşa'nın bu mesnevlsi ıo "bab", her "bab"da 10 "dastan" tarzında tertip edilmiştir. Bu mesnevlnin her "bab"ında o "bab"ın sayısı ile ilgili konular işlenerek şekil ve muhteva arasında bütünlük sağlanmıştır (Ünver ı 986: 445).

Taşlıcalı Yahya 'nın Kitab-ı Usul isimli mesnevfsinin de kendisine özgü bir planı vardır. Şair, eserinin önemini vurgulamak istermişçesine, her ana bölümü aynı beyitle bitirir. Bundan sonra da "hikaye" ve "latlfe" başlıklı parçalar gelir (Ün ver 1986: 445).

Gelibolulu All'nin Riyazii 's-salikin isimli mesnevlsinin de kendisine özgü bir planının olduğu görülmektedir. Şair eserin asıl konusunu teşkil eden kısmı üç "Ravza"ya; her ravzayı da on "Devha"ya ayırmıştır. Her "Ravza"nın başına mensur bir "dlbace" yerleştirmiştir ( Gelibolulu All 1998).

İkinci Grupta yer alan mesnevllerden, Alımedi'nin İskender-name'si ve onun taklidi olan Ahmed-i Rıdvan'ın İskender-name'si "dastan"lardan oluşan bir plana sahiptir. Ahmed! bu destanları "Dastan veya Mukaddime-i Dastan", "Matla' -ı Dastan ve Hatime-i Dastan" olmak üzere üçlü bir planla vermiştir. Destanların uzunlukları ne olursa olsun , başlıklar değişik yazılmış olsa bile bu plan görülebilir (Ünver 1986: 445).

Üçüncü Grupta yer alan mesnevllerde, aynı konuyu işleseler bile, plan yönünden önemli farklılıklar görülür. Genellikle aşk ve macerayıkonu edinen bu mesnevllerde şairler, olayları anlatırken takdirn-tehir ederek, araya bazen küçük bazen büyük parça ve bölümler eklemek veya çıkarmak suretiyle aynı konuda

587

Page 37: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

yazılmış başka mesnevllerden farklı bir eser koymaya çalışmışlardır (Ünver 1986: 445).

Bu değişikliklerden biri, belki en önemlisi ise, "konunun işlendiği

bölüm"lerde, kahramaniann ağzından değişik nazım şekilleriyle, söylenen şiirlerdir. Bunlar arasında sayı .bakımından gazeller birinci sırada gelir. Gazel kadar olmamakla birlikte, "rübal", "kıt'a", "müstezad", "murabba", "muhammes", "terci-bend", "terkib-bend", "tardiyye" ve · "kaside" nazım

şekillerinin kullanıldığı da görülür (Ünver 1986: 445). Örneğin Şeyhl'nin Hüsrev ü Şfrfn'inde 24 "gazel", ı "teci-bend" ve "kaside"; Harndi'nin Yusuf u

.-'Zii!eyha'sında ise ı5 "gazel" ve ı "rübal" nazım şekliyle söylenmiş şiirler

vardır.

Özellikle konusu aşk olan mesnevllerde şairler, eserlerini bazı bölümlere ayırırlar. Bu bölümler "Matla '-ı Dastan", "Agaz-ı Kıssa", "Dastan-ı .... " başlıklan altında geçer. Mesela Harndi Yusuf u Züleyha isimli mesnevfsini üç bölüme ayırmıştır ( Harndi 1991 ):

I. Bölüm: Matta'-ı Das i tan-ı Yusuf ('A. M.) (s. 50-180) II. Bölüm: Matta'-ı Dastan-ı Züleyha (s. 180-256) III. Bölüm Dastan-ı Bazıga Binti M elik Tab ür 'Ari (s. 256-43 7)

Şeyhi ise, mesnevlsinin bu kısmını ll bölüme ayırmıştır (Timurtaş 1980):

I. Bölüm Matta'-ı Destan ve Agaz-ı Kıssa (s. 29-43) II. Bölüm Matla'-ı Dastan ..... (s. 43-63) III. Bölüm Matta'-ı Dastan (s. 63-81) IV. Bölüm Matta'-ı Dastan ... (s. 81-94) V. Bölüm Matla'~ı Dastan... (s. 94-1 30) VI. Bölüm Matla'-ı Dastan .... (s. 130-44) VII. Bölüm Matla'-ı Dastan ... (s. 144-59) VIII. Bölüm Matla'-ı Dastiin ... (s. I 59-86) IX. Bölüm Matla'-ı Dastiin .... (s. 186-206) X. Bölüm Matla'-ı Dastan .. (s. 206-51)

588

Page 38: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ı

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL'A

Xl. Bölüm Matla'-ı Dastan ..... (s. 251-64)

Bu tür mesnevilerde bazen şiiirierin eserlerini kaç bölüme ayırdıklannı ve bu bölümlere hangi isimleri verdiklerini söylediklerini de görmekteyiz. Mesela Fahrl'nin, Hüsrev ü Şfrfn (Flemming 1974)'ini iki kısma ayırdığını eserinde geçen şu beyitlerden açıkça anlıyoruz:

Çü Şapur (u) Şirin kıssasın dün İşitdüfi difile bir hoş kıssa bugün Dolu derd ü fıgandur bu ne kıssa Ki her harfi olupdur zarf-ı gussa Bum okıyan ister kim duta yad Ki bunufi adıdur Şirin ü Ferhıld (s. 399)

Ayrıca Fahrl'nin yukandaki beyitlerinden "Ferhad kıssası"na kadar olan kısmın hikayenin birinci bölümü olduğunu ve onun bu bölüme Şapur u Şfrfn ismini verdiğini öğreniyoruz. İkinci kısma ise Fahrl, yine bu beyiderden anladığımıza göre Şfrfn ü Ferhad ismini vermiştir.

Şairterin bu bölümlere bazen doğrudan bazen de bir giriş yaptıktan sonra başladıkları görülmektedir. Örneğin Harndi Yusuf u Züleyha ( Harndi 1991) mesnevisinde konunun işlendiği I. bölüme 13 beyitlik; II. bölüme 14 beyitlik; III. bölüme ise 5 beyitlik giriş ile başlamıştır.

Fahri ise, Hüsrev ü Şfrfn mesnevisinde (Flemming 1974) konunun işlendiği ilk bölüme giriş yapmadan doğrudan başlamış, Şfrfn ü Ferhad ismini verdiği ikinci bölüme başlamadan önce 15 beyitlik bir giriş yapmıştır.

Edebiyatımıza Husrev ü · Şfrfn, Leyla vü Mecnun gibi Nizarni'nin mesnevilerin tercümesi veya naziresiyle giren mesnevilerde, Nizarni'nin hikayesini anlatırken bazen bir anlatıcı tayin ettiği ve onun ağzından o bölümü anlattığı görülmektedir. Klasik şairlerimizde bu hikayeleri anlatırken aynı

davranışı göstermişlerdir. Örneğin Şeyhi de hikayeyi anlatırken bazen Nizaml'nin tayin ettiği anlatıcıyı t~yin etmiş ve onun ağzından olayı anlatmıştır:

Çunln goft an suben-güy-i kuhen-zad Ki büdeş dastanha-yi kuhen yad

(Nizam11370: 147)

Pes evvel arza kılan dastanı Ki Hak lutfıyle şad olsun revanı

. Kılup mazi hadisinden rivayet Bu hal ile itdi 'alemde hikayet

{Timurtaş 1980: 30)

Aynı durum Fahrl'nin eserinde de görülmektedir:

589

Page 39: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMETKARTAL

Çunln goft an suhen-gfiy-i kuhen-zad Ki bfideş dastanha-yi kuhen yad

(Niza:mll370: 147)

Eyitdi ol söz eyden bilge üstad Ki dutmışdı çok eski dastan yad

(Flemming 1974: 268-9)

Yine bu gruba giren mesnevilerden "Heft-peyker" veya "Behram-ı Gür" _adıyla bilinen · eserlerde konu "yedi" bölüm halinde düzenlenmiştir. "Edebiyatımıza Nizarni'niiı aynı adlı eserinin çevirileriyle giren bu mesnevlnin (Aşki: (Kut 1989; Karta! 1999a: 346-7) 1 Ahmed-i Rıdvan: (Ünver 1982: 229-57, 1986a: 120-5; Karta! 1999a: 347-48) 1 Ulvl: (Kartall999a: 348-9) 1 Kudsi: (Karta! 1999a: 349) 1 Lami'l Çelebi: (Kut 1976; Karta! 1999a: 349) en orijinal · örneğini Nev'I-zade Atay! "Heft-Hiin" adlı mesnevlsiyle vermiştir. Bu mesnevlde yedi mekanda yedi hikaye anlatılır (Ünver 1986: 446):1

Konusu aşk olan mesnevilerde olaylar birbiri ardınca sri"alanırken, şair konuyla ilgi kurarak başka bir hikaye anlatabilir. Nizarniden çevrilmiş Leyla vü Mecnun mesnevllerinden Ahmed-i Rıdvan'ın eserinde Mecnün'un durumu anlatılırken değişik yerlerde üç hikaye veriliniştir. Mecnün'un vahşi hayvanlarla birlikte yaşaması anlatılırken verilen köpek hikayesi gibi (Ünver 1986: 446). Bu tür mesnev'ilerde, şairin anlattığı konuya uygun ve anlattığı konunun içersinde uygun bir yerde mesel getirdiği de görülmektedir (Hamdl 199 I: 283 ).,"Bazen bu tür mesnev'ilerde şairlerin anlatacağı bölüme başlamadan önce kdnu ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğu da müşahede edilmektedir. Mesela Hamdl, Ya'küb (A.S.)'un, çocuklannın haberlerinde hilafbulduğu bölümü anlatırken sözün doğru olması gereği ve yalan söz hakkında şunları söylemiştir (Hamdl I 99 1: 1 07):

Yaz gönül levhine bu kavli tamam Rast olmaz muhalif olsa kelam Her ne sözde kim ola bfiy-ı dürfig Görmez ehl-i baslret anda filıilg Subh-ı kazib kaçan ki itdi zuhfir Dil uzatdı ki ide kıssa-i zfir Sıdkıla subh-ı sadık oldı bedld Takdı anun diline hayt-ı sepld Kesdi t!g-ı şafak o dem anı qöimemisin yüzindeki kanı Kat' olunsa reva ola o züban Ki sözinde ola hilaf u yalan

Yine bu tür mesnevilerde, kahramanlardan birinin ölümü veya benzeri bir felaket aniatıldıktan sonra şair, cihanın vefasızlığını dile getiren bir başlıkla

590

Page 40: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

olayların akışını durdurur. Okuyucuya bu konuda öğütler venr. Şeyhoğlu

Mustaffi, Hurşfd-name'de "Boğa Han" hikayesine girerken onun zalim bir hükümdar olduğunu bildirdikten sonra "Mev'ıza der-şan-ı Zatiman (= Zalimterin durumları üzerine öğüt)" başlığı altında öğütler verif(Ünver 1986: 446).

Dördüncü Grupta yer alan mesnevllerde beyit sayısı azdır. Gerçi öbür gruplarda da beyit sayısı yüzü aşmayan eserlerle karşılaşıyoruz. Fakat bu gruptaki beyit sayısı daima binin altında kalmıştır. Dolayısıyla mesnevlnin tamamına yakın bir bölümünü "konunun işlendiği bölüm" oluşturur. Buna örnek olarak Nabi'nin Sur-name'si verilebilir. Tamamı 587 beyit olan bu eserde, 30 beyitli bir "tevhid", 22 heyitli bir "na't" ve 32 beyitli bir "padişah övgüsü"nden sonra asıl konuya geçilir. Eserin son dört beyti padişaha dua ile biter. Böylece 587 beyitlik Sur-name'de 84 beyitlik başlangıç bölümü dışındaki beyitler konunun işlenmesine ayrılmıştır (Ünver 1986: 446-7). ·

Şehr-englzlerde beyit sayısı genellikle daha azdır. Örneğin Usı1ll'nin Yenice Şehr-engfzi (isen 1988a) 172; Gelibolulu All'nin Gelibolu Şehr-engfz'i ise 86 beyittir (Aksoyak 1996). Şair kısa bir girişten sonra "konunun işlendiği bölüm"e geçer. Burada ele aldığı şehrin güzellerini bazen isim vererek kısa kısa tasvir eder.

Ser-güzeşt türünde olan eserlerde durum şehr-englzlerdeki duruma yakındır. Bunlar arasında Keçecizade İzzet Molla'nın Mihnet-keşan'ı (Keçecizade İzzet Molla 1269; Ceylan 2007) sergüzeşt türundeki eserlerin en geniş alanıdır. Bu eserde mesnevi içinde "gazel" "kaside" "kıt'a" "rübai" ve tahmis"ler de

' ' ' bulutımaktadır (Ünver 1986: 447).

Bitiş bölümü

Mesnevllerin "bitiş bölüm"leri, plan ve tertip yönünden "konunun işlendiği bölüm" gibi değişiklik göstermez. "Giriş bölümü"nde olduğu gibi, bu bölüm için de çoğunluğu içine alan bir plan verilebilir: ·

Beyit sayısı az olmayan uzun mesnevllerde, "bitiş bölümü" "konunun işlendiği bölüm"den belli başlıktarla ayrılır. Bu başlıklarda çoğunlukla Arapça "hatm (=sona erdirme, bitirme) mastan ya da aynı kökten türemiş "hatime" sözü vardır (Ünver 1986: 447). Başlıklar ya Arapça kurala göre (Hatimetü'l-kitab, Temmetü'l-kitab ... gibi) ya Türkçe kurallara göre (Kitab Hatimesi, Kitab Hatimesi Turur) ya da Farsça kurala göre (İtmam-ı Kelam, Hatimet-i Kitab, Tetimme-i Kelam, Temami-i Suhen, İhtitam-ı Kitab, Hatime-i Kitab, Hatm-i Kitab, Hatime-i Nüsha, Mebhas-i Hatime, Tetimme-i Kelam ve Hatime-i Kitab, ... gibi) yazılmış bir tamlamadır. Bazen sadece "Hatime" sözünün kullanıldığı da görülür. Ayrıca

. Arapça-Farsça birleşik isim olan "Hatm şud", "Hatm-şuden-i .... ", "Tamam-şuden­i..." gibi başlıklar da görülebilir. Şair bazen başlıkta eserinin ismini de zikreder. "Hatime-i Nüsha-i Bahrii '1-kemaf' (Hilmi 1995: 357), "Der-Hatimet-i Kitab-ı Ayat-ı Uşşak" (Cem Sultan 1997: 679), "Temam-şuden-i Kitab-ı Hurşfd-name"

591

Page 41: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

(Ayan 1979: 423), "Der-Hatimet-i Kitab-ı Mantıku 't-tayr bi's-sa'adeti ve'l­hayr" (Yavuz 2007: IV652) gibi. Kimi eserlerde başlık "hatime"nin yanında başka amacı da anlatır. Sıjatu '1-haremeyn'deki "Der-hatime YÜ du'a YÜ tarih-i kitab vallahu alem bi's-savab" (Demir 2005: 163) örneğinde olduğu gibi.

Kimi mesnevilerde "konunun işlendiği bölüm"le "hatime" başlığı arasında, "tevhid", münacat", "mev'ize", "temsll", "fahriyye", "temhid" gibi başlıklar

görülür. Mesnevinin işlendiği konu tamamlandığına göre, bu başlıkların "bitiş bölümü" içinde sayılması gerekmektedir (Ünver 1986: 447).

-~ _ Kimilerinde ise başlık, "hatime" yanında başka bir amacı da anlatır: Hüsrev ii Şirin'deki "Hatm-i Kitab.ve Medh-i Sultan Murad", İskender-name'deki "Der­Temsil ve Hatime-i Kitab", Işk-name'deki "Münacat ve Hatime-i Kitab", Ferheng-name-i Sa 'df'de "Der~Hatın.:.i Kitab-ve özr..:i Ka'il" (Ünver 1986; 447);-· Pend-name-i Zarifı''deki "Fazilet-i Ehl-i Kemal ve Hatime-i Kitab" (Arslan-1994: 92) örneklerinde olduğu gibi. .

Bir kısım mesnevilerde ise, eser "hatime" başlığından sonra gelen başka başlıktarla biter. Ancak, bu başlıklar genellikle kitabın hangi tarihte ve nerede yazıldığı, kaç beyit olduğu gibi sorulara ışık tutan "Der-Tarih-i Kitab" türünden bir başlık olabileceği gibi, "münacat" şiiri, okuyucunun hoşgörüsünü ve duasını dileyen parçalann başlıklan da olabilir (Ünver 1986: 447).

"Hatime"si olmayan mesneviler de vardır. Bu tür mesnevilerde, sadece son beyİtte eserin sona erdiği dile getirilmiştir. Cami 'u '1-ahbiir (Aşık Ahmed 1 998), Kitabu 'ş-şemsiyye (Yazı cı Salih 1994) ve Yusuf u Züleyha (Hamd1 :1991) gibi.

Bazı mesnevilerde ise, konunun işlendiği bölümle hatimenih bir başlıkla ayrılmadığı görülmektedir. Nitekim Hiifız-zade, Risa!e-i Hat isimli eserinde "hatime"yi herhangi bir başlıkla belirtmemiş, konunun işlendiği bölümden sonra kaleme aldığı:

Burada hatm itdüm bu kitabı Hurfıf-ı muhkematiçün hisabı

beytiyle "hiitime" bölümüne başlamıştır (Eğri 2005: 129).

Mesnevllerin "bitiş bölümü"nde yer alan başlıklar şu şekilde gösterilebilir:

Allah' a "hamd ü sena" ve "dua": Şairler, "hiitime"ye, bazen Allah' a hamd ve sena ederek başlarlar. Nev'i-zade Atayi'nin Heft-hvan (Nev'1-zade Atayi 1974: 344), Yenipazarlı Yairnin Hüsn ü Dil (Yenipazarlı Vali 2003: 546) mesnevileri gibi.

Bazen bu bölümde, şairin, "kasemiyyat" başlığı altında yazdığı

manzumede de, Allah'a dua ettiği görülmektedir. Mesela, Simkeşzade Feyz1, Cevab-name'sinin "bitiş bölümü"nde yazdığı "kasemiyyat" başlıklı bölümde (Simkeşzade Feyzi 1997: 219-21) Allah'a dua eder, Allah'tan günahlarının

592

Page 42: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

bağışlanmasını, Peygamber' in şefaatinden mahrum etmemesini dil er. Allah' a kullukta doğru bir şekilde hizmet etmesini niyaz eder. Eserinin herkese faydalı olmasını, yazanı, yazdıranı ve sebep olanı Allah' ın zatına kavuşturmasını diler (Simkeşzade Feyzi 1997: 31 ).

Bu bölümde müstakil "münacat" manzumelerinin yazıldığı . da görülmektedir. Mesela Riyiizü 's-siilikfn (Alı '1998: · 221-2) ve Mi 'riic-niime (Simkeşzade Feyz11997: 207-8)'de bir, Bahrü'l-kemiil (Hilm11995: 367-72) de ise üç tane "müniiciit" yer almaktadır.

Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua: Şair, bazen eserinin "hatime" bölümünde, sultanı anıp onu övebilir. Bazen bu bölümde, övülenterin şehzade,

~~~-~yezir veya başka bir devlet büyüğü de olduğu görülebilir. Şiiirierin bu bölümde söyledikleri ekseriyetle birbirine çok yakındır (Ünver 1986: 448). Bu bölümde şairler, bazen sultanın himmet ve İhsanını istedikleri gibi (Anbarcıoğlu 1986: 170-1), bazen de onun cülfısuna kıt'a nazım şekliyle şiir söylemişlerdir (Hilınl 1995: 372-3). Şerlfi, Yusuf u Zelfhii'sında şu şekilde dua etmektedir (Şerlfi 2001: 56):

Çog ola ömri sultan atasınun Senasın ide şah-i karn-bin ün Olup şehzadeler ömri ziyade Görüp sultanı irsünler murada Saralar kesb idüp pirayesinde Olalar müstazıllar sayesinde Şu şartıla Şerifi-i hakiri N azar idüp olalar dest-gi'ri

Şairin eseriyle ve şiiirliğiyle övünmesi: Mesnevlsini bitiren şair, eseriyle övünür. Bu vadide kendisiyle yanşabileceklere meydan okur. Eskilerin usulünden aynldığını, kendisinin yeni bir usfıl tuttuğunu böylece yeni bir macera anlattığını kaydeder. Mesnev1sinin her beytinin, hatta her harfinin sırtarla dolu olduğunu, söz ve anlam sanatlanyla süslendiğini, bu haliyle herkesin ulaşamayacağı bir geline benzediğini söyler. Anadolu' da, İran' da ve ve Arap ülkelerinde hiçbir eserin, bununla boy ölçüşemeyeceğini; mesnevlsinin çeviri olmadığını, başkasının eserini çalmadığını söyler (Ünver 1986: 448). Bazen Şeyh Giilib gibi, eserinin sırlannı aldığı eseri belirtir. Ancak hırsızlık etmediğini yani çalmadığını, çaldıysa "ınlrl mal"ını aldığını kaydeder. Aynca şairterin

dönemin söz sultanının kendisi olduğunu ifade ettikleri de olur. Bazen şairterin mesnevl dışındaki şiirlerini de, bu bölümde övdükleri görülebilir. Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşk (Şeyh Galip 1992: 347-8), Refi' -i Amidl'nin Ciin u Ciiniin (Refi' 2000: 277-8) mesnevllerinin "bitiş bölümü"nde "Fahriyye-i Şii'irane" başlığı altında kendilerini ve eserlerini övdükleri bölüm vardır. Taşlıcalı Yahya, Gülşen­i Enviir'ının bu bölümünde yer alan "Gülşen-i Envar" başlıklı kısımda, kitabına bu adı verişini ve onun özelliklerini sayarak övmüştür (Yahya Bey 1992: 187 -8).

593

Page 43: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Sünbül-zade Vehbi ise, Luifıyye'sinin "batime" kısmında yer alan şu beyitlerle kendisini ve eserini övmüştür (Beyzadeoğlu 2004: 166-67):

Ma-hasal köhne süvar-ı 'asrum Vakıf-ı şive-i kar-ı 'asrum Ya'nl çok nesneyi a'la bilürüm Gizli ma'naları ra'na bilürüm Anla kim bu yazılan güftarı Ekseri tecrübemün asan Gayrılar böyle dekayık yazamaz Yazsa da 'asra muvafık yazamaz Fehm idüp kadrini vicdanunda Hırz-i can eyleyesin yanunda

Şairterin bazen mesnevlnin "giriş bölümü"nde olduğu gibi, "bitiş bölümü"nde de eserlerindeki yanlışlannın ve eksiklerinin bağışlanması dileğinde bulunduklan görülmektedir. Fuzilli'nin Leyld vü Mecnim'u (Fuzilli 1981: 410-l) ve Nev'l'nin Mündzara-i Tutf vü Zdg'ı (Gürer 2005: 131-34) gibi.

Tanınmış mesnevi şairleri ve eserlerini anma: Şairler, İran ve Türk edebiyatlarında, mesnevi alanında üstad kabul edilmiş "hamse" sahiplerini, ya bu mesnevi konusunu kendinden önce işleyenleri ya da kendinden önce değişik kontilarda mesnevi yazan şairleri zikrederler. Şafrlerin bu anışıı;ıın, kişiliklerine göre değiştiği görülür. Kimileri, adını andığı büyük şairleri saygı ve hünnetle dile getirirken, kimileri de onlardan daha üstün olduklarını ifade eder. Tabii bunda, şairane anlatırnın da payı vardır. Şarler, bu tarz düşüncelerini, bazen "hatime" başlığı altında (Nev'i-zade Atay! 1974: 345-6), bazen de ayrı bir başlık

. altında dile getirir (Ünver 1986: 449). Örneğin Yenipazarlı Vali, Hüsn ü Dil'in sonunda yer alan "Esami-i Şu'ara-yı Kadim" başlığı altında bazı Türk mesnevi şairlerinin isimlerini sayar, onların meşhur "mesnevi-gı1" olduklannı söyledikten sonra, arkalanndan rahmet okur (Yenipazarlı Vali 2003: 554-55). Ata ise, eserinin sonunda yer alan "der-zikr-i Şive-i selef' bölümünde, bazı Fars ve Türk şairleri zikretmiştir (Türkmen 2000: 164-8; Aksoyak 2006: 259-63).

Mesnevilerin bu bölümlerinde en çok adı geçen şairler: Firdevsi, Attar, Nizami, Mevlana, Sa'di, Emir Hüsrev-i Dihlevi, Hacu-yi Kinnani, Molla Cami, Ali Şir Nevayi, Hamdi, Şeyh!, Celili, Lami'i, Yahya Bey' dir.

Bazen bu bölümde, mesnevi şairlerinin "hamse" sahibi şairleri andıktan sotı.ra, kendilerinin de onları takip ederek "hamse" yazdıklarını ifade ettikleri ve "hamse"lerini oluşturan mesneviler hakkında bilgi verdikleri de görülmektedir.

Nev;i-zade Ata 'yin Hejt-hViin'ı (Nev'i-zade Ata yi 1974: 345-7) gibi. Gelibolulu Ali Tuhfetü '1-uşşdk isimli mesnevisinde eserleri ve şairliğiyle

övündükten sonra başkalarını zernınetmiştir (Ali 1995). Ancak bu durum

594

Page 44: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

rnesnevilerde çok sık görülmez. Bu durumu şairin agresif kişiliğinin yansıması kabul edersek de bu durum yaygın değildir.

Şairin eserine verdiği ad: Kimi mesnevllerde şairler eserlerine verdikleri adı bildiriri er:

C ila 'ii '1-ku/ıib: Çün eyler ci layile def' -i küri'ib Anun namı dindi Ci/ô 'ü '1-ku/ub

(Özkan I 990: 263)

Heft-hvôn: Gir ü dar-ı gamı beyan itdüm Narnın illerde Heft-hvôn itdüm

· (Nev'i-zade Atayi ı 974: 347)

Bahn"i '1-kemô/: Nazmı anun olmag ile bl-misal Didüm anun narnma Bahrii '1-kemô/

(Hilmi ı 995: 364)

Bildirdikleri bu adın, mesnevlnin nüshalannda farklı geçtiği de görülebilir. Örneğin Şeyh Baba Yusuf'un Mevhub-ı Mahbiib'unun ismi, Konya Koyunoğlu Ktp.nde bulunan nüshasına göre "Mahbı1b-ı Mahbı1b", Orhan Ersoy'da bulunan nüshasına göre ise, "Mevhüb-ı Mahbüb"dur (Karta! 2000c: XXIX, 525, 568):

Kitabufi adını MahbUb-r Mahbub Kodum feth itdi Hak itmedi mahcüb

Kitabufi adını Mevhub-r Mahbub Kodum feth itdi Hak itmedi mahcüb

Hatta bu adın, ebcet hesabıyla, eserin yazıldığı tarihi verdiğini de görebiliriz. Şairlerin, eserlerine iki ad verdikleri de olur (Ünver l 986: 449).

· - Nitekim Cem Sultan, Cemşid ü Hurşfd mesnevlsinin "hatime" kısmında eserine, .{vat-ı Uşşak ismini verdiğini bildirdikten sonra, Cemşfd ü Hurşfd'in ona lakap olduğunu söyler. Ayrıca Ayaı-ı Uşşak terkibini eserin yazılış tarihini verdiğini de kaydeder (Cem Sultan 1997: 681 ):

Sara bulmagiçün bu sözden uşşak Didüm adını hem Ayat-r Uşşôk Hisab idersenüz ehl-i teviirih Girü adı olur kendüye tiirih Bu adı diyübeni olma olma nevmid Lakabdur dinilür Cemşid ü Hurşid

595

Page 45: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

V ardarlı Fazll, mesnevlsinin adının Mahzenü '1-esriir, okuyanın gamını gidermesinden dolayı da, diğer adını Diifi 'u '1-hüzn koyduğunu ifade eder (Aksoyak 1999: 55):

Ger tefahhus eyler isen namı ne Mahzenü '/-esrar d id üm namına Ddji 'u '1-hüzn o ldı bir namı dahı Hüzni kalmaz okuyanlar i ahi

Şahidi de, Leyla vü Mecnün'a iki isim vermiştir (Şahidi (x): l 90a):

Bunufi kim 'ışkıla oldı nizarnı Diniidi Gülşen-i 'uşşdk namı Heva bu gülşeni k'itdi mu'attar Görindi hatm-i tarihine mazhar Eger bu ad virmezse teselli Lakabdur diyeler Mecniin u Leyli

Şairlerin, eserlerine verdiği ismi, Arapça beyitle de bildirdiği görülmektedir. Yazıcıoğlu Mehmed'in Muhammediyye'si gibi (Çelebioğlu 1996: II/605):

Hede'l-ehadü min-delaleti '1-Ahmediyye Bede '1-Ahmedü min-celaleti '1-ehadiyye Lernma hademtü bi 'r-risaleti hatme 'r-risalet Semmeytüha bi 'r-risaleti 'I-M uhammediyyeK

67

Bazen şairler mesnevilerine verdikleri ismi, eserlerinin gınş kısmında belirtmişlerdir. Nitekim Bosnalı Muhlis, manzum seyahatnamesine verdiği ismi, eserinin giriş kısmında yer alan şu beytinde zikrederken (Coşkun 2007: 44):

Ola ismi Deliiii ji '1-menahi/ Vü hem nefinde Mürşidji'l-merahil

Taci-zade Ca 'fer Çelebi ise, şu beytiyle belirtmiştir (Sungur 2006: 212):

Heves birle urup bünyadın anun Heves-name kodum hem adın anun

K67 Ahad olan Allah, Ahmed'in delaletiyle bidayet etti. Ahmet Ahadiyetin yüceliğinden zuhur eyledi.

Ben, bu risale ile risaletin mührüne hizmet ettiğimden onu Mulıammediyye risalesi olarak isimlendirdim ..

596

Page 46: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Mu 'Ini ise, mesnev!sine verdiği ismi ve lakabı, eserırun giriş kısmında

yazmış olduğu iki ayrı manzume ile açıklamıştır (Yavuz 2007: Il/18-21 ).

Hasetçilere, acemi ve dikkatsiz müstensihlerle metni doğru dürüst okuyamayan okuyuculara yergi, bunların esere vereceği zarardan Allah 'a sığınma: Şair eserini bitirirken onu, kıskananların şerrinden koruması; harflerin yazımını birbirine karıştıran, noktalarını alt üst eden dikkatsiz ve beceriksiz . müstensihlerden esirgemesi; sözden anlamayan, düzgün okuyamayan okuyucuların eline düşürmemesi için Allah'a yakanr (Ünver 1986: 449). Mesela, Nev'i-zade Ata yi, . Sohbetü 'l-ejkiir'ının "hı1timetü '1-kitab" bölümünde hem dikkatsiz müstensihlerden hem de sözden anlamayan ve düzgün okuyamayan

__ olcuyuculardan Allah 'a sığınır (Yelten 1999: 277-79):

Dad-ı feryad iki şahs-ı niidan Oldılar düşmen-i can-ı 'irffin Biri ol katib-i tashlf-nüvls Ki virir ma 'niye hükm-i telbis

Biri ol ta'ife-i nii-mevzün Ki ide nazmın işin diger-gün Gire bir sürete şi 'r-i tahir Ki anı bilmeye görse şair

Bazen mesnevllerde Tuhfetü '1-uşşiik'ta olduğu gibi (Aksoyak 1995) dikkatli müstensihlerin övüldüğü de görülmektedir.

Mesnev!nin beyit sayısı: Bütün mesnevilerde bulunmamakla birlikte, bazı şairlerin, mesnevilerinin kaç beyit olduğunu bildirdikleri görülür. Şairin bildirdiği sayı ile, eldeki nüshalann beyit sayısı, her zaman aynı olmayabilir. Bu durum, ya şairin beyit sayısını yuvarlayarak vermesinden ya da müstensihlerin ihmalinden kaynaklanır. Ayrıca şairin esere sonradan eklemeler yapması ve önceden verdiği beyit sayısını değiştirmesi de böyle bir sonuç doğurabilir (Ünver 1986: 449).

Varka ve Gülşah Bin yedi yüz beyt ola bu dastan İçi to lu dürr cevahir la '1 ü kan

(Yusuf-ı Meddah 2007: 295)

Murdd-ndme: Tamam on bin ü dört yüz on beyt olur Çag iihırgı beyt ile dirsen dirsen n' olur Rubii'isi ferdi sayıldı bile 'Arab beyti dahı ki geldi dile

(Ceyhan 1997: Il/1 052)

597

Page 47: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Hefi-hVcm: Nakd-i ömri kılup bu san'ata harc Varum itdüm bu dürc-i gevhere dere Old ı bl-illet-i "le 'aile vü leyt" Kesr ü noksiinı ile üç bin beyt

(Nev'l-ziide Atiiy11974: 347) Yiisufu Zü/eyhci: Bu dürc-i nazm içinde perc olan dür Yidi bin yidi yüz yitmiş yididür

(Kemal Paşazade 1979: 208)

Mürşidü '1-ubbiid: Pes bu cevher nazmunı virme ana Bu sözi te'kld ile didüm sana Deredür bu hokkada iy mu 'teber İki bin kırk bir u bir dane güher

(Çelebioğlu.1999: 280)

Beyit sayısının bazen ebcet hesabıyla verildiği de görülmektedir. Nakam'ın Leyla vii Mecnun'u gibi:

Hem itdim beytini ta'diid fı'l-hiil Üçer gayn o ldı bir yii bir de ziil (371 O beyit)

(Levend 1959: 348)

Mesnevlnin yazılışıyla ilgili tarihler: Mesnevl'nin "bitiş bölüİnü"nde şair, eserinin sona erdiği tarihi belirtir:

Kutadgu Bi lig (Arat 1979: 641 ): Yıl altmış ·iki erdi tört yüz bile

. 868 Bitiyü tükettim bu söz ülgüle

Leylô vii Mecniin (H arndullah Hamdl: 122b ): Tokuz yüz beşde bu nazm-ı ceviihir El-hamdu1illiih iy Harndi oldı iihir

Muhabbet-nôme(Sertkaya 1972: 25): Bu defter kim bolup-dur Mısr kandı Yiti yüz yıl tört içre· tükendi

H6H Yıl dörtyüz altmış iki idi, bu eseri yazıp tamamladım (Arat 1988: 465).

598

Page 48: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Kimi mesnevllerde şair, eserinin bitiş tarihi ile birlikte eserine nerede ve ne zaman başladığını da bildirir:

Varka ve Giilşdh (Yusuf-ı Meddiih 2007: 295): V arka vü Gülşiih sözini biz hele Söyledük külli tarnarnet nazmıla Başladuk Sivas şehrinde bum Kim rebl'ü'l-evvelün evvel güni Hem rebl'u'l-iihir ilkinde tamiim Eyledük rüz-i düşenbih ve's-seliim Yidi yüz kırk üç yılındadur bu dem Kim bunun tarihine urduk kadem

Gülşen-i Uşşdk (Şahid! (x), 189b-190a): Si tanbul içre olup ibtidiisı Dahı görinmeziken intihası Bana devran ki çok baz!ce kıldı Terahhum eyleyüp Yunanasaldı Ki ol Hiinun irişdüm hizmetine Giyüp hil'atlerin bindüm atma Çü gördüm bana bu lutfın İliihun Kitiibı bağladum adına Şiihun

Tarname irdi Sultan devletinde Umaram kim bula ragbet katında Kitiibun nazmına olmakda meşgül Mu'asır düşdi ol Şiih ile bu kul Bulup bir yıl içinde feth-i biibı Bu nazm ile ol sultiinun kitiibı

Cemiid-i iihir ayında nihayet Bulup yazıldı nefse .irdi giiyet Tutup yüz Konya şehrinde tarname Bu z!verler beyiiza geldi niime

Bazen de mesnevlnin yazılmaya nerede başlandığı belirtildikten sonra, yarım kalan eserin nasıl ve kimin teşvikiyle bitirildiği açıklanmıştır:

Ci/d 'ii '1-kuliJb (Özkan 1990: 264 ): Müyesser kılup intihiisın Hudii Burusa 'da o ldı ana ibtidii Dinildükde andan bir iki varak Stanbul'da sevk itdi takdir-i Hak Veli anda geldükde kayd-ı kifiif Unutdurrnış idi anı b!-hilaf Feriimı1ş idüp bir niçe rüzigiir Bu vech ile devr itdi leyl ü nehiir

599

Page 49: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Pes andan gelüp niz-ı ferhunde-fiil Tulü' itdi ol mihr-i eve-i cemal Ma' arifden idi 'ayan u nihan Seher şama dek güft ü gumüz hernan Salup mülket-i cana gavga vü şı1r Açup virdi bu çeşm-i giryana nur Görüp bir gün ol nüsha-i ebteri Be gen di be-gayet o şi 'r-i teri Bakup kıldı izhar-ı şı1r u şegab O dem kıldı tekrollin anun taleb Çü her emri olmışdı anun mu ta' Kabı11 eyledüm bi-ci dal ü niza' Mukayyed olup nazına her rı1z u şeb Tamam eyleyüp anı çekdüm ta'ab

Mesnevl'nin yazılmaya başlandığı zaman tarih, ay ve gün olarak verildiği gibi, "bahar", "hazan", "sayf {= yaz)", "şita {= kış)" gibi mevsim adlan söylenerek de belirtilebilir:

Cemşid ii Hurşid (Cem Sultan 1997: 681 ): Safer ayında oldı ibtidası Veli şa'ban ayında intibiisı

Camasb-ndme (Çelebioğlu 1999: 244): Ol zaman kim dasitana başladum Eski yirde yini dalı aşladum Güllerün vakti tamam olrnış idi Ötmege bülbül seher durrnış idi

Sebze 'alem gül açılmış bagda Başladum ben bu söze ol çagda Hem tamam olınca bil itdüm tamam Yine gül vakti alınca ve's-selam Bil Nebinün hicretinden bu zaman Geçdi sekiz yüz otuz üç yıl tamam Tarihi andan dQruı: işte didüm Nitekim ol resm ü 'adetdür koduro

Özellikle ilk dönem mesnevllerinde, eserin bitiş tarihinin hicr1 yıl olarak açıkça belirtildiği görülmektedir (Ünver 1986: 449):

Esrnd-i Hiisnd Şerh i (Külekçi trhs.: 151 ): Tokuz yüz kırk sekiz oldukda hicret Bu nazına irdi Hakkdan 'avn-ı nusret

Leyla vii Mecnün (Hamdullah Hamdi: 122b):

600

Page 50: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Tokuzyüz beşde bu nazm-ı cevahir Bihamdi'llah Harndi oldı ahir

Eserin bitirildiği tarih, bazen yıl, yıl-ay, yıl-ay-gün olarak verildiği gibi, bazen de mevsim adları söylenerek açıklanmıştır:

Dütürndme-i En veri (Enveri I 928: 1 08): Şükr Hak avniyle idüp ihtimam E yledüm Düstür-ndmeyi ternam Çün sekizyüz altmış tokuzda yıl irdi Zi '1-hiccede ahir 'old ı bil

Esrdr-name (Tebrizli Alımedi I 996: 1 61 ): On iki idi meger malı-ı Safer Geldi hatme bu kitab-ı mu 'te b er Şehr-i Tebriz içre der-vakt-i bahar Mevsim-i gül irmiş idi Ialezar Tarih irmişdi sekiz yüz seksene Dahı dört yıl bile hicretden yana Pençşenbebih güni bu oldı tamam Tarih ile ihtitamı ve's-selam

Hüsrev ü Şirin (Fiemrning 1974: 486): Yeni yıl başı Ferverdln-i Nevruz

·Ki olmış idi güneş 'alem-efrı1z Receb ayı dokuzında sebergalı Kuzı burcında <il seyyare ya şah 'Alem urmışdı kim bitdi bu defter Haka minnet komadı bum ebter

Eserin hicrl olarak bitiş tarihi belirtilirken, bazen ne zaman yazılınağa başlandığı da ifade edilmektedir:

Dirisen hicretün oldı nesinde Olupdur bil tokuzyüz ellisinde Sefer ayının onunda bidayet o yıl Şa 'bam onbirinde gayet Bulup oldı Nigaristan zlriet Tamam oldı Hudayaşükrü minnet

(Za'lfi 1978: 227)

Tokuz yüz seksen altıda kemlne Şürfi' itdükde yusuf kıssasına Re b i' u '1-evvelinün evvelinde Bu nazmı nazına başladurndi ben de Re b i' u '1-ahirün om ki geçdi

601

Page 51: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Bu zlba kıssa payana irişdi (Şerlfı 200 1: 55)

Hicıi olarak verilen tarih, daha sonraları "ebced':le tarih düşürmeye · dönüşmüştür. Hatta şairler, sadece birkaç harf adı verip, bu harflerin sayı değerlerinin toplamıyla da, eserlerinin yazılış tarihini verme yoluna da gitmişlerdir:

İrşiid: . Çü didüm mevlid-i nazm-ı Muhammed

Dile tarih geldi hayr-ı Ahmed (Aslan 2009: 76)

Ciin u Ciincin (Refi 2000: 288): Bil nazm-r dekayık ism-i ra'na Tarih-i hi tamıdır hem amma

Tuhfetü '1-uşşiik (Türkmen 2000: 169; Aksoyak 2006: 263): Hüsn-i hulkı ideler canasiper Old ı çün tarih m ir 'iit-r siyer

Heves-name (Sungur 2006: 549): Beyan eyler çü tarih-i kitabı Mahabbet-niime-i Ca 'fer Çelebi

Ci/ii 'ü '1-ku/ub (Özkan 1990: 263) Kılup çünkim bu nazm-ı paki rakam Feragıyla iisfıde oldı kalem Virüp anda tarih-i nazına nizarn Didüm bu kitiib o/dr hata tamiim

Leylii vü Mecnun (Fuzfıll 1981: 41 0): Tarihine düşdiler muvıifık Bir olmagile ol iki ·•aşık . Cemşid ü Hurşid (Akalın 1975: 412): Saferden nı sf geçmişdi tamamı Ki bu şiveyle nazm itdük kelamı Rebl'ü'l-ahirün nısfında itmairı Bulıban old ı baht u sa 'd ile tam Ve Ilkin yıl bl vü dal idi vü zad Bili olsun dal sana olanun zad

Mesnevilerin taİnamlanış tarihleri bazen hem hicri tarih olarak hem de ebcet hesabıyla belirtilmiştir:

602

Page 52: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Sohbetü 'l-ebkar (Yelten 1999: 280): Şehr-i Tırhalada bu nazm-ı benarn Bin otuz beş senesi oldı tamam Ya'ni nüzhet-geh-i ejderhada O ldı bu genc-i h üner arnade

Didi uran 'ukde-i hatmin anın Nazmına tarih "zihi nazm-ı pak"

Bazen mesnevi'nin jsmi ve yazıldığı tarih belirtilmek için, ya müstakil bir bölüm, ya tarih kıt' ası ya da bir beyit yazılmıştır:

Beyan-ı Te 'lif-i Ki tabdur ve Tarih-i Zernan-ı Feth-i Babdur

Ol dem ki bu nusha oldı merkılın Leyli Mecnfin adına mersfim İzhara gelüp rumfiz-ı vahdet Vahdetde ternam olup hikayet Tarihine düşdiler muviifık Bir olmag ile ol iki aşık

(Fuzfili 1 98 1 : 410-1)

Tarih-i Tamam Şoden-i Ayat-ı Erba'in Çünki bu ayetleri tahrir idüp Eyledüm lutf-ı İlaha i'tisam Göricek anun tamam oldugını Di di hdtif o/dı çi h/ ayet tamam ·

(Sevgi 1993: 67)

Kıt'a der-Tarih-i İ tınarn Oldı bu kıt'a-i hoş-ayende Gönül ol dem ki terk-i hame oldı Adını tarih ile ehl-i dilan Didi Feyzf Cevab-name o ldı

(Simkeşzade Feyzi 1997: 221)

Der-Tarih-i Te'lif-i Ki tab Gel i cennet gülinün bülbüli sen Konula bir dikenden yüz giili sen

Seher kuşlan her dem dem idi Gice her sırra mahrem şeb-nem idi Rebi"u'l-evvele ahırdı zahir Ki bu Hurşid-name oldı ahır

(Ayan 1979: 425-27)-

603

Page 53: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Kalem çeküp tamam oldı işbu Esrdr-name nazmı Hadde kalem çeker isen tarih direm lafz-ı nazmı

(Tebrizli Ahmed11996: 162)

Eserin, kaç günde, haftada veya ayda tamamlandığının da, ifade edildiği görülür:

Taaşşuknameni himmet bo1up yar Tükettim yitti günde bl-meded-kar

(Köktekin 2000: 77)

Hem Burusada nisar idüp canı İki haftada tamam itdüm bunı

(Peko1cay 1953: 351)

Tüket on sekiz. ayda aydım bu söz - . H~

Odürdüm adırdım söz evdip tire {Arat 1979: 652)

Eserin bitirildiği tarih, bazen eserde anlatılan hikaye sayısı belirtilerek yazılmıştır:

Bu kitabı:ın hatını uş o ldı tamam Toptolu yüz dasİtan geldi tamam Yidiyüz otuz yılında hicretün Sözi irdi hatmine bu fıkretün

(Yavuz 2000: II/2 959)

Mesnevinin yazıldığı tarih, bazen Farsçarakamlada belirtilmiştir:

Didile tarih di iy merd-i kar Didüm işte nüh sad ü şast ü çehdr

. (E mr e 1988: 128)

Şairin ismi: Genellikle mesnevi şairleri, eserlerinin "bitiş bölümü"nde mahlaslarını zikretmişlerdir:

Temarri itdi bu İslami sözüni Çü tesilm itdi dergaha özüni

(Yüksel 1996: 288)

869 Bu sözleri tam on sekiz ayda söyledim; sözleri toplayıp, derleyerek, seçtim ve ayırdım (Arat 1988: 475).

604

Page 54: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ı l

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Rtvlizü 's-salikin: E yleyel üm hatm-i sühan Aliya Evvel ü ahir bula söz intiha

(Gelibolulu Alll998: 222)

Mevhub-ı Mahbıib:

İ Fettah u i Vehhab u i Rahmiin Zelil Şeyhoglma sen eyle derman

(Kartal2000c:522)

Şair ve memleketi hakkında bilgi: Mesnevi şairlerinin, bazen müstakil olarak yazdığı manzumelerle, kendisi ve memleketi hakkında bilgi verdikleri görülmektedir. Örneğin Şükri-i Bitlis!, Selim-name'sinin "bitiş bölümü"nde yer alan, "Der-Vasf-ı Kemal-i Şükri ve Ah val-i O" başlıklı manzumede, kendisi hakkında bilgi verıİliştir (Argunşah 1997: 311-4). Şeyh Baba Yusuf-ı Sivrihisari ise, Mevhüb-ı Mahbüb isimli eserinde yer alan, "Du'a vü Tazarru" başlığı altında, memleketi olan Sivrihisar'ı çeşitli özelliklerini zikrederek övmüştür (Karta! 2000c: 526-9).

Okuyucudan hayır dua isteme: Mesneviler sona ererken şair, okuyucudan "hayır dua" beklediğini; en büyük arzusunun rahmetle anılmak olduğunu

bildirir; ruhu için "fatiha" okunmasını diler (Ünver, 1986: 450). Yusuf Has Hacib bu konuda şunlan söyler (Arat 1979: 641-2):

İlahi özüm bu sözüg başladı Tilekim ne erdi bilir sen idi Tilernedİm özke kü çav edgü ııt Kişi asgı koldum öz erse ya yat Okıglı okısa mini üşgürüp Du'ii kılgamu tip manga bir turup Tilekim bu erdi umınçım bu ok Okıglı manga bir du'a ıdga uk Tilim sözledi söz bitidi elig Ölür bu elig til ay kılkı silig Elig til nişanı munu bu bitig Sanga kodtum emdi bitip ay tetig Unıtma mini ay okıglı tirig-özüm

870 Dünya kodsa töşense yirip

K70 Ben bu söze başlarken, kasdirnin ne olduğunu sen biliyordun, ey rabbim! Ben kendime şan ve şöhret

veya iyi ad dilemedim; yakın olsun-uzak olsun, ben herkesin iyiliğini istedim. Bunu okuyan okudukça, beni hatırlayıp, belki bana da bir dua eder diye düşündüm. Dileğim bu idi, ümidim de budur; okuyan bana her hiilde bir dua edecektir. Dilim söyledi, elim de bunu yazdı, ey temiz kalp li insan, benim bu dilim ve elim fanidir. Ey zeki insan, dilden ve elden kalan nişane, işte sana yazıp

605

Page 55: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

Harezm! ise, Muhabbet-name isimli mesnevlsinin sonunda şöyle der (Sertkaya, 1972: 25):

Okugay bu kitabı hem bitigey Tiler min kim du'iida yiid kılgay

Duhanlzade Vell ise, şöyle demektedir:

Garaz oldur bu nakş-ı zibiidan Göçdügümde bu dar-ı dünyadan Bir du'ii itmeye bahane ola Bu güzer-giihda nişiine ola Nazar itdükde ana ehl-i nazar Rühuırria rahrriet~i Hüdii ôiyeler

(Anbarcıoğlu 1968: 686)

Bazen şairlerin, mesnevilerinin bu bölümünde, başka lcişiler iÇin "hayır dua" ettikleri de görülmektedir:

Gülistan Tercümesi (Za'lfi 1978: 226-7): Okı ruh-ı musannifçün gel el-hamd Veli yiid it du'iida nam-ı Ahmed Du'ii kıl nefsüne vü sahibine Kamu mü'minlere vü katibine İlahi rahmet eyle çok çok ana Du'ii-yı hayıile kim beni ana Atam merhum Hoce Evrenasi İlahi eyle hür'iler arusi Hudayii rahmetün abiyle kandur Benüm şeyhümi kim Sünbül Sinandur İlahi şey~-i merkez Muşlihü'd-din Kulundur rahmet it ya Rabbi arn'in

Bazen de şairler bu bölümde hem kendisi için dua edilmesini ister hem de yazan, okuyan ve düzenler için kendileri Allah'tan rahmet dileğinde bulunur:

Hurşfd-name (Ayan 1979: 427): Y azam okuyanı vü düzeni İrişüp bu denizden dür süzeni İlahi fazlun ile yarlıgagıl

bırakmış olduğum bu kiitaptır. Ey bunu okuyan canlı, ben dünyayı bırakıp, toprağa düşünce, beni unutma (Arat 1988: 465-6).

606

Page 56: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Bulan rahmet eliyle sıgagıl Muradum bunca sözlerden du'adur Du'adur ol iki her de devadur Anunçün çekmişemdür dürlü zahmet Diyeler canuna Şeyh oglı rahmet Beni her kim du 'ayii e ana ol Hudaya lutfu rahmet kıl ana bol

Garfb-name (Yavuz 2000: ll/2 959-6 1 ): İy Hudavenda senün fazlun delim Sensin ahir hem hak!IT! ü hem 'allm Rahmetünle yarlıga kullarunı Sen esirge kendü yohsullarunı Her ki dinlerse bu sözi iy Celil Rahmetün olsun ana her dem delil Eydene dinleyene vü yazana Rahmet eyle ya ilahe Rabbena Her nefes bin rahmeti Hakkun ana Kim yazanı ratiha birle ana

Yusuf u Züleyha (Yıldız 2008: 3 15; Demirci 2008: 284-87) Muhtasar kı lduk bunı işidene İşidenler du'a kılsun koşana Bunı koşana Çalap tutma günah Yazugın bagışlagıl i Padişah Şeyyad Hamza kem'ine kul senün Yazugın bagışlagıl ya Rab anun Rahmet eyle koşana işidene 'Afvunı hem şera'at it yazana ·

Mesnevinin vezni: Genellikle dini ve tasavvufi konulu mesnevllerde şair,

son beyitlerden birinde eserinin veznini zikreder:

Bahnt '1-hakayık: Mera 'il ün mera 'il ün mera 'il Tamam oldı kitab el-hamdulillah

(Ertaylan 1 960a)

Keramat-1 Ahi Evran: Fa'ilatün ra'.ilatün ra'ilat Ahiret isterisen canunı sat

(Karta! 2009: 242)

Dastan-1 Vefat-l İbrahim: Fa'ilatün ra'ilatün ra'ilat Mustaranun canına vir salavat

607

Page 57: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

(Koncu 2001: 1 58)

Yıisuf u Züleyhd: Fa'iliitün fii'ilatün fii'ilat Vir Muhammed M ustaraya salavat

(Karahan 1994: 3 1 9)

Mecma 'ii '1-envdr: Fa'ilatün fii'ilatün fii'ilün Ahır oldı hayrile yek-şenbe gün

(Pekolcay 1953: 351)

Deh-murg: Fa'ilatün fii'itatün fii'ilat Söz dükendi baki ya tü 's-salihat

(Kaplan 2003: 189)

Hazret-i Peygamber'e "saHit" ve "selam": Şairler, bazen mesnevilerinin "bitiş bölümü"nü, Hazret-i. Muhammed (S.A. V.) için "salat" ve "selam" ile bitirmişlerdir:

İrşdd: Salat ile selam iy ehl-i esrar Resütün rühına her dernde her bar

(Aslan 2009: 78)

Esrdr-nôme: Hayr ithatm oldı dina bu ketarn Hoş diyetüm es-selatü ve'-se1am

(Tebfizli Alımedi 1996: 162)

Dostön-ı Vefôt-ı İbrdhfm: Ger seversen 'ışkıla Muhammedi V ir salavat ya Muhammed ümmeti Fa'ilatün fii'ilatün fii'ilat Mustafiinun canına vir salavat

(Koncu 2001: 158)

Mansıir-ndme:

İ bürader söz tamam oldı tamam Din Resüle es-selatü ve's-selam

(Niyazi 1994: 239)

Yıisufu Züleyhd: Fa'ilatün fii'ilatün fii'ilat Vir Muhammed Mustafiiya salavat

(Karahan 1994: 319)

608

Page 58: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

Şiiirierin bazen mesnevllerini bitİrıneden birkaç beyit önce Hazret-i Muhammed (S.A.V.) için "saliit" ve "selam" getirdikleri de müşahede edilmektedir:

Yusuf u Ziileyhô Tamam olsun bu kıssa bu arada Salavat virelüm uludan Alırnede

(Yıldız 2008: 315; Dernirci 2008: 284-85)

Bazen de AIIah'a "hamd" eylerlikten sonra, Hazret-i Peygamber' e "saliit" ve "selam" getirilmiş, akabinde de Hazret-i Peygamber'in "al ü evliid"ına selam gönderiterek eser bitirilmiştir:

Ci/ii 'ü '1-kuliib Hudaya olup hamd-i bl-intiha Resuline olsun dürUd u sena Dahı al ü eviada olsun selam Bi-haza beda ihtitamü'l-kelam

. (Özkan 1990: 269)

Bazen mesnevilerin "bitiş bölümü"nün, bir hikaye ile başladığı (Kültüral 1999: Ill/1967-72) ve padişah övgüsünde söylenmiş bir kaside ile. bittiği

görülmektdedir. Mesela Şerifi, Şeh-niime Tercümesi'nin "hiitime"sine Gazneli Mahmud ile ilgili anlattığı bir hikaye ile başlamıştır. Liimi 'i Çelebi ise, V iimık u Azrii'sının sonunda söylediği şu beyitten sonra:

Eyleyüp ahır kitabun gül redlf . Şeh du'asın okıbülbül-veş !atif

"Kaside-i Gül-i Sad-berg Berii-yı Sultan Süleyman Han" başlıklı ve gül redifli Kiinı1ni Sultan Süleyman övgüsünde bir kaside yazmıştır (Liimi 'i Çelebi 1998: 512-9).

Sonuç

· Kökeni Arap edebiyatma dayanan mesnevi nazım şekli, oradan İran edebiyatına, İranedebiyatından ise Türk edebiyatma geçmiştir. Türk edebiyatında, bugünkü bilgiterimize göre Xl. Asırdan itibaren mesnevi nazım şekliyle kısa mesnevilerin yanında, binlerce beyit süren tarihler, uzun aşk hikiiyeleri, şehrengizler, öğretici dilli, ahlaki ve tasavvufi konular... yazılmıştır. Belli bir

·konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesneviler tertip bakımından genellikle birbirine benzediği görülmektedir. Bu genel tertipte üç ana bölüm

609

Page 59: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

AHMET KARTAL

bulunduğu göze çarpmaktadır. Bunlar, "giriş bölümü", "konunun işlendiği bölüm" · ve "bitiş bölümü"dür. Bununla birlikte, bazı ilk dönem mesnevllerinde (XIII-XIV. asır), yukardaki bölümlerin kesin çizgilerle aynlmadığı da görülmektedir.

Mesnevilerin "giriş bölümü"nde genellikle "besmele", "tahm!d", "tevh!d", . "münacat", "na't", "mi'rac", "mu'cizat", "din ululanna övgü: medh-i çihar-yar-i güz!n, Hz. Hamza ve Abbas'a Övgü, Hz. Hasan ve Hüseyin'e Övgü, Dört Mezhep Kurucusuna Övgü, I 2 İmama Övgü. Diğer Din Büyüklerine Övgü", '"'Şairleri Övgü", "Padişah İçin Övgü", "Devlet Büyüğü İçin Övgü", "sebeb-i Te'llf' bölümleri bulunmaktadır.

Bütün mesnevllerde görülmemekle birlikte, "Giriş bölümü"nde "mev'ize (== öğüt)", "sözün yüceliği", "söz söyleme arzusu", "sözün vasıfları", "hasb-i hal", "alemin merhametsizliği", "felek ve hareketleri", "insan ruhu ve yaratılışı",

"tenb!h", "hisse", "temsil", "aşk", "gönül", "hayret", ve "kaleme hitap"­başlıklanyla da karşılaşılabilir. Mesnev!nin doğrudan "Allah lafzının vasfı", "kaleme hitap", "konuya girerek", "dua", "sultana övgü'', ":Pir din büyüğüne övgü" veya "padişaha övgü" manzumesiyle ya da eserin isminin belirtildiği bir beyide başladığı da görülmektedir. Aynca ender olarak Türkçe, Arapça ve Farsça mensur bir kısım ile de başladığı da müşahede edilmektedir.

Mesnevflerde, "agaz-ı dastan ", "mat la' -ı dastan ", "agaz.,ı kıssa ", "agaz-ı kitab", "ibtida-i dastan" ... gibi başlıklarla başlayan "konunun işlendiği bölüm", mesnev1nin ana bölümüdür. Burada ele alınıp işlenen konuların eserden esere değiştiği görülmektedir. Bu değişkenlik, bölümün genel planında da kendini göstermektedir. Bu bölümde, "giriş bölümü" için verilen genel plana benzer bir plan vermek mümkün değildir. ·

Mesnevilerin "bitiş bölümü"nde ise, genellikle "Allah 'a "hamd ü sena" ve "dua", "sultana övgü ve saltanatının devamı için dua", "şairin eseriyle ve şiiirliğiyle övünmesi", "tanınmış mesnevı şairleri ve eserlerini anma", "şairin eserine verdiği ad", "hasetçilere, acemi ve dikkatsiz müstensihlerle metni doğru dürüst okuyamayan okuyuculara yergi, bunların esere vereceği zarardan Allah'a sığınma", "mesnevinin beyit sayısı", · "mesnevinin yazılışıyla ilgili tarihler", "Şairin ismi", "Şair ve memleketi hakkında bilgi", "okuyucudan hayır dua isteme", "mesnevinin vezni", "Hazret-i Peygamber' e "salat" ve "selam"" bölümleri yer almaktadır.

Kimi mesnevilerde "konunun işlendiği bölüm"le "hatime" başlığı arasında, "tevhld", münacat", "mev'ize", "temsil", "fahriyye" gibi başlıklar görülür. "Hatime"si olmayan mesnevller de vardır. Bu tür mesnevllerde, sadece son beyİtte eserin sona erdiği dile getirilmiştir.

610

Page 60: Prof. Dr. Ahmet KART ALisamveri.org/pdfdrg/D127196/2010/2010_KARTALA11.pdf · 2015. 9. 8. · Nabl'nin Hayriyye-i Ntibf (Nabl 1995: 177), Elvan-ı Şiriizi'nin Gülşen-i Raz · Tercüme'sinde

ŞİRAZ'DAN İSTANBUL 'A

"Türkçe Mesnevllerin Tertip Özellikleri" Bilig, 19,69-119 (2001)

611