psİkanalİtİk psİkoterapİlerİn karŞilaŞtirilmasi · psikoterapisi üzerine teorik...

25
PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI GELİŞİM, KENDİLİK VE NESNE İLİŞKİLERİ KENDİLİK PSİKOLOJİSİ KISA SÜRELİ DİNAMİK PSİKOTERAPİ James F. Masterson, M.D. Marian Tolpin, M.D. Peter E. Sifneos, M.D.

Upload: others

Post on 31-May-2020

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN

KARŞILAŞTIRILMASI

GELİŞİM, KENDİLİK VE NESNE İLİŞKİLERİ KENDİLİK PSİKOLOJİSİ

KISA SÜRELİ DİNAMİK PSİKOTERAPİ

James F. Masterson, M.D.

Marian Tolpin, M.D. Peter E. Sifneos, M.D.

Page 2: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 11

Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması, James F. Masterson, M.D.;

Marian Tolpin, M.D.; Peter E. Sifneos, M.D.

Özgün adı: Comparing Psychoanalytic Psychotherapies

Copyright©1976 James F. Masterson

By arrangement with Paterson Marsh Ltd. Türkçe yayın hakları The Marsh Agency Ltd. aracılığıyla alınmıştır.

ISBN 978-605-4817-07-8

Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü’ne aittir. Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik

ortamlarda yayımlanamaz.

Birinci baskı: Temmuz 2014

Editör: Tahir Özakkaş Çeviri: Pınar Üzeltüzenci

Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık

Baskı Ofis Matbaa Ofis Matbaa Yayın Kağıt San. Tic. Ltd. Şti.

Davutpaşa Kışla Caddesi Güven İş Merkezi No: 386-387 Topkapı-İstanbul

Tel. 0212 576 47 15

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285

Darıca-İZMİT Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

GELİŞİM, KENDİLİK VE NESNE İLİŞKİLERİ

KENDİLİK PSİKOLOJİSİ KISA SÜRELİ DİNAMİK PSİKOTERAPİ

James F. MASTERSON, M.D.

Marian Tolpin, M.D.

Peter E. Sifneos, M.D.

Çeviri

Pınar ÜZELTÜZENCİ

Editör

Tahir ÖZAKKAŞ M.D., Ph.D.

Page 4: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların
Page 5: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ 7

ÖNSÖZ 11

BÖLÜM I: VAKA SUNUMLARI VE MÜZAKERELER 15

1. DÜŞÜK DÜZEY BİR BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU

PSİKOTERAPİSİ 17

Vaka Sunumu 17

2. DÜŞÜK DÜZEY BİR BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU

MÜZAKERESİ 31

3. NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN PSİKOTERAPİSİ 53

Vaka Sunumu 53

4. NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU PSİKOTERAPİSİNİN

MÜZAKERESİ 63

5. KISA SÜRELİ DİNAMİK PSİKOTERAPİ 85

6. KISA SÜRELİ DİNAMİK PSİKOTERAPİ MÜZAKERESİ 95

7. BİR BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN YOĞUN ANALİTİK

PSİKOTERAPİSİ 101

Vaka Sunumu 101

8. BİR BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN YOĞUN ANALİTİK

PSİKOTERAPİSİNİN MÜZAKERESİ 113

Page 6: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

6 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

BÖLÜM II: ATÖLYE ÇALIŞMALARI 133

9. ATÖLYE ÇALIŞMASI 135

Katılımcı Vaka Sunumu: 1 150

Katılımcı Vaka Sunumu: 2 158

10. ATÖLYE ÇALIŞMASI 185

11. ATÖLYE ÇALIŞMASI 225

12. KAPANIŞ OTURUMU 269

BÖLÜM III: GENEL BAKIŞ 283

13. PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI 285

Masterson 286

Sifneos 288

Tolpin 289

Tartışma 290

BİBLİYOGRAFYA 295

DİZİN 299

Page 7: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

SUNUŞ

Elinizdeki bu eser, teorik bir inceleme tarzında yazılmış bir kitap olmaktan ziyade, çeşitli vaka sunumları ve bunlar üzerine yapılmış müzakerelerden oluşmaktadır.

Çalışmanın özü, kişilik (kendilik) bozukluklarına genelde farklı bir yaklaşım sergileyen “Masterson Yaklaşımı” ile H.Kohut’un inşa ettiği “Kendilik Psikolojisi” yaklaşımının karşı-laştırılmasıdır.

Preödipal döneme ait patolojiler olarak adlandırılan kendilik bozukluklarının yanı sıra, ödipal döneme ait patolojilere (nevroz-lara) her iki teorinin katkısı da bu çalışmanın konuları arasında-dır.

Vakalar ağırlıklı olarak Masterson Yaklaşımını benimsemiş te-rapistler olan uzmanlar tarafından sunulmuştur. Borderline ve Narsisistik kişilik bozuklukları olan vakalar üzerindeki tartışma-ları, Masterson Enstitüsü adına J.F. Masterson, Kendilik Psikolo-jisi yaklaşımı adına Marian Tolpin ve nevrotik düzlemdeki hasta-ların kısa dinamik psikoterapileri üzerine çalışan Peter S. Sifneos kendi bakış açılarından yapmışlardır.

Müzakereler esnasında konuşmacılar arasında hararetli tar-tışmalar olmuştur. Masterson Yaklaşımı ile Kendilik Psikolojisi-nin kurumsal temelleri, hastaya yaklaşım tarzları, tanı kriterleri, ayırıcı tanıda kullandıkları özellikler ve tedavi yöntemleri hak-kında okuyucu bu tartışmalar sayesinde detaylı bilgiye sahip ol-muştur.

Masterson Yaklaşımı kendi teorik temellerini, gelişimsel psi-koloji, nesne ilişkileri ve kendiliğin yapılanması üzerine bina et-mişlerdir.

Page 8: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

8 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

Kendilik psikolojisi ise kendi teorik temellerini nevrizisrik ge-lişim çizgisi üzerine oturtarak farklı bir terminoloji geliştirmiştir. Kendilik Psikolojisi yaklaşımı gelişimsel duraklamayı “Kendilik Nesnesi’’ işlevlerinin eksikliğine bağlar. Tedavide ise amaç, yarım kalmış “Kendilik Nesnesi’’ işlevlerinin tamamlanmasına aracılık etmektir.

Masterson Yaklaşımı ile Kendilik Psikolojisi birçok alanlarda ortak görüşe sahip oldukları halde, merkezi konularda derin gö-rüş ayrılıklarına sahiptir.

Kitapta yaklaşımların benzerlikleri ve farklılıkları dört eksen-de ele alınmıştır.

Bunlar:

a) Temel patoloji ve etiyolojisi hakkında yapılan varsayım, b) Tanı, c) Psikoterapiye yaklaşım, d) Psikoterapideki etkin unsur varsayımı’dır.

Buna göre Masterson gelişimsel duraklamayı, annenin libidi-nal enerjisini geri çekmesi ve bebeği terk depresyonuna sürükle-mesi olarak açıklarken, Tolpin bebeğin kendilik nesnelerinin iş-levlerini yapamamasıyla ifade etmiştir. Tolpin’e göre bebeğin ba-kıcıları kendilik nesnesi işlevlerini yerine getirirlerse, bebek za-man içinde “Dönüştürerek İçselleştirme’’ yoluyla kendini gerçek-leştirecektir. Masterson ise bebeğin kendilik aktivasyonu destek-lenirse kendiliğinden gelişimine devam edecektir demektedir.

Burada temel iki varsayım ortaya çıkmaktadır. Masterson iyimser bir yaklaşımla bebeğe yeterli destek verilirse, gerçek ken-diliğini inşa edebileceğine inanmaktadır. Teoriyi bu inacın üzeri-ne bina etmektedir.

Kendilik Psikolojisi ise; bebekte kendiliği inşa edecek bu yeti olmadığı, bebeğin gelişiminin devam edebilmesi için bebeğin ba-kıcısı “ Kendilik Nesnelerinin” bebek adına bir takım fonksiyon-

Page 9: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Sunuş 9

ları üstlenmesi gerekir. Çocuk zamanla bu yetileri içselleştirir ve kendiliğini inşa eder.

İşte bu iki temel nokta iki temel teoriyi birbirinden ayrı dü-şürmektedir.

Bu durum ayırıcı tanıda ve tedavi uygulamalarında oldukça teknik yaklaşımları ortaya koymuştur.

Bu eser, Psikanalitik Psikoterapilerin benzerliklerini ve farklı-lıklarını uygulama üzerinden anlatır ve konuya ilgi duyanlara muhteşem açılımlar sağlar.

Çeşitli ekollerin farklılıkları hep zenginlik olarak ortaya çık-mıştır. Bu farklılıkların ortak bir zeminde tartışılması bilimin ge-lişmesine her zaman katkıda bulunmuştur.

Masterson, Tolpin ve Sifneos bir örnek davranış sergileyerek, farklı ekollerin aynı vaka üzerinde kavga etmeden tartışılabilece-ğini bize göstermişlerdir.

Akıcı bir üslupla yazılan, okuyucuyu yormayan ve roman ta-dındaki bu güzel eseri psikoterapiyle ilgilenen herkese tavsiye ediyorum.

Masterson kitaplarını dilimize kazandırmaya devam eden Li-tera Yayıncılık’a bu vesile ile teşekkürlerimi de arz ediyorum.

Saygılarımla.

Tahir Özakkaş M.D., Ph.D.

Psikoterapi Enstitüsü Derneği Başkanı

Şubat-2010/Bayramoğlu

Page 10: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların
Page 11: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

ÖNSÖZ

Borderline ve narsisistik kişilik bozukluğu tanılı hastaların psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların arasındaki fark ve benzer-likleri daha iyi tanımlayacak bir diyaloğa olan ihtiyaç da ortaya çıkmış oldu.

Bu kitap, üç öncü psikoterapist arasında; gelişim, kendilik ve nesne ilişkileri teorisiyle kendilik psikolojisi teorisinin borderline ve narsisistik kişilik bozuklukları psikoterapisine dair mevcut yaklaşımlarını ölçüp, karşılaştıran tarafsız bir söyleşiyi de içeren bir konferansı rapor eder niteliktedir. Buna ek olarak bu iki yak-laşımı nevroza yönelik kısa süreli dinamik yaklaşımla da karşı karşıya getirir ve iki başlıktan oluşan şu soruları sorar:

A- Bu iki teori aşağıdakiler göz önüne alındığında nasıl karşılaş-tırılır?

1. Bu iki bozukluğa dair iki teorinin merkezi psikopatoloji kavramı

2. Tanı konusundaki farklı bakış açıları 3. Kullandıkları terapötik teknik türleri 4. Ne zaman, nasıl ve neden terapötik müdahale yapılması

gerektiği 5. Terapötik müdahalenin getirdiği değişiklikler hakkındaki

görüşleri B- Bu iki teori, nevroza yönelik kısa süreli dinamik yaklaşımıyla

nasıl farklılıklar gösterir? 1. Ödipal çatışmalı bir nevrotiğin klinik durumu preödipal

duraklamalı kişilik bozukluklarından nasıl farklılıklar gös-terir?

Page 12: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

12 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

2. Ayrıcı tanı nasıl koyarsınız? 3. Terapötik müdahaleler nasıl farklılaşır? 4. Terapötik müdahalelerin getirdiği değişiklikler nasıl farklı-

laşır?

Oturumu soyut teorik kavramlardan ziyade klinik verilere da-yandırmak adına, ilk gün her biri Masterson Enstitüsüne mensup olan S. B. Nagel (Ph.D.), R. Klein (M.D.), ve K. Clark (Ph.D.) tara-fından ele alınan kişilik bozuklukları psikoterapisinde 3 klinik vaka tarihinin tartışmasının sunumunu yaptık. Buna ek olarak P. Sifneos (M.D.) ise nevroza yönelik kısa süreli dinamik yaklaşım üzerine bir konuşma yaptı. İkinci gün ise, her bir master ünvanlı katılımcı, kendi kişisel yaklaşımlarını ayrıntılı bir şekilde değer-lendirmelerine olanak sağlayan üçer saatlik atölye çalışmaları gerçekleştirdi. Konferans bir saat süren finalle ve panel tartışma-sının yarısıyla sona erdi. Kitap da aynı formatta ilerliyor ve böyle-ce okuyucuya, sunulan vakalar üzerinde kendi tarafsız değerlen-dirmesini yapma ve bunu uzmanların görüşleriyle karşılaştıra-bilmesine olanak sağlamayı umuyor.

Hem konferans hem de kitap, kaliteli niteliğini öncü uzman-ların yaptığı katkılarla elde ediyor. Uzmanların her biri tek tek kendi yaklaşımlarını yaratıp, genişletip, tartışarak yaydılar ve zamanın testini başarıyla geçip fikir pazarında kendilerine gü-venli birer mevki buldular.

James F. Masterson, son 30 yıl içerisinde yaptığı klinik araş-tırmalar yoluyla, kişilik bozuklukları psikoterapisine yönelik geli-şim ve nesne ilişkileri yaklaşımları konusunda öncü oldu. Kendi-si, Ergen Psikiyatrisi Kurumu’nun kurucu üyesi olup, aynı za-manda Cornell Üniversitesi Tıp Bölümü’nde Klinik Psikiyatrisi Yardımcı Profesörü’dür ve kar amacı gütmeyen bir kurum olan Masterson Enstitüsü’nün ve Masterson Grubu’nun kurucusu ve yöneticisidir. Dr. Masterson’ın çalışmaları, Kendilik Bozuklarının Psikoterapisi: Masterson Yaklaşımı’nın Dr. Klein’la birlikte yeni-

Page 13: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Önsöz 13

den neşrettiği son versiyonu da dahil olmak üzere, şu ana kadar yazdığı birçok kitapta detaylı bir şekilde yer almıştır.

Marian Tolpin, kendilik psikolojisi konusunda çalışmalar ya-pan, Heinz Kohut ile birlikte çalışmış, tanınmış bir yazar ve ko-nuşmacıdır. Normal gelişim üzerine yaptığı çalışmaları, klinik uygulamayla ilgili nesnel ilişki yaklaşımlarına karşıt duran bazı majör teorik iddiaları susturur niteliktedir. Aynalanmamış Ken-dilik üzerine yaptığı şu anki çalışmaları ise, kadın ve erkek psiko-lojileri üzerine var olan güçlü bakış açılarına taze karşıt iddialar getirmektedir. Dr. Tolpin, Şikago’daki Psikanaliz Enstitüsü’nde eğitim ve danışman analistidir, “The Annual of Psychoanalysis ve Progress in Self-Psychology” yayınlarında editör olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda Ulusal Psikanalitik Kendilik Psiko-lojisi Kurulu’nun da kurucusu ve fakülte üyesidir.

Peter E. Sifneos, kısa süreli dinamik psikoterapi üzerine yaptı-ğı çalışmalarıyla uluslararası ün kazanmıştır. Halen, Harvard Tıp Okulu’nda Psikiyatri Profesörü; Boston’daki Beth Israel Hastane-si’nin Psikiyatri Bölümü’nde müdür muavini; “Psychotherapy and Psychosomatics” yayınında da genel yayın yönetmeni ve pratis-yen psikanalist olarak görev yapmaktadır. Kendisi Avrupa ve Ku-zey Amerika’da düzenleyip yönettiği sayısız seminerler dışında, konuyla ilgili hem eğitmen hem de yazar olarak geniş araştırma-lar yapmış bir uzmandır. Dr. Sifneos, aynı zamanda Kısa Süreli Psikoterapi ve Duygusal Kriz ve Kısa Süreli Dinamik ve Psikoterapi: Değerlendirme Teknikleri kitaplarının da yazarıdır.

Kitabımız, konferansın amacına ulaştığı gerçeğini doğrular ni-teliktedir. Ayrıntılı klinik malzeme üzerine yapılan odaklanma, teori ve teknik arasındaki farkları açıkça ortaya koymaktadır. Ço-ğu zaman bu tür konferanslar, hiçbir sonuca varmayan şiddetli ve kişiye yönelik saldırılarla sonuçlanır, ama biz bu durumdan kaçınmada ve insani bir şekilde fikir ayrılıklarını kabul etmede başarılı olduk. Aynı şekilde, meseleleri okuyucu için de anlaşılır hale getirdiğimizi umuyoruz.

Page 14: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

14 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

Aşağıdaki isimler, konferansın planlanması ve sunumunda büyük emekleri olan Masterson Enstitüsü üyeleridir.

James F. Masterson, M.D. Yönetici

Ralph Klein, M.D. C.I, Yönetici

Richard A. Fischer, Ph.D. Yardımcı

Candace Orcutt, Ph.D. Yardımcı

Karla Clark, Ph. D.

Shelley B. Nagel, Ph.D.

Page 15: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

BÖLÜM I VAKA SUNUMLARI VE

MÜZAKERELER

Page 16: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların
Page 17: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

1 _________________________________________________

DÜŞÜK DÜZEY BİR BORDERLINE KİŞİLİK

BOZUKLUĞU PSİKOTERAPİSİ

Shelley Barlas Nagel, Ph D.

VAKA SUNUMU

Giriş

Kate master ünvanına sahip, konuşkan, 34 yaşında, zeki ve ka-rizmatik bekâr bir genç kadındı. Onunla dört buçuk yıllık terapi-si süresince görüştüm. Doktorunun söylediğine göre ana şikâyeti depresyondu. Birlikte çalıştığımız süre içerisinde terapinin ana konuları, bir intihar denemesi, dalgalı öfke ve birkaç ciddi ba-ğımlılık gibi kendine zarar verme eğilimlerini de içerdi.

Bilgilerin Sunumu

İlk randevusuna geldiği zaman Kate 6 aydır işsizdi ve bir vakıf fonundan aldığı parayla geçiniyordu. Arka arkaya gelen başarısız iş deneyimleri, kullandığı sakinleştiriciler yüzünden konuşma problemleri yaşadığı için en sonunda çalıştığı yerden kovulmasıy-la sona ermişti. Zaten işinden nefret ediyor ve kariyer değişikliği-

Page 18: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

18 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

ne gitmeyi düşünüyordu ama gerçekten ne yapmak istediği ko-nusunda hiçbir fikri yoktu. Çok sıkkındı ve kendini kaybolmuş hissediyor ve bu yüzden ailesini, eski işverenlerini, eski sevgilile-rini ve terapistlerini suçluyordu. Kate üzgün bir şekilde dedi ki: “Her sabah üzgün ve korkmuş bir şekilde uyanmaktan yoruldum. Dışarıdan çok hoş ve cazibeli gözüküyorum ama aslında içimde hiçbir şey yok. Kendimden nefret ediyorum.”

Aile Geçmişi

Kate, zengin bir Doğu Yakası ailesinin dört çocuğundan en küçüğü ve en az sevileniydi. Ivy League Okulu mezunu babası, tanınan bir avukattı. Kate babasını, çok zeki ama mesafeli, soğuk ve agresif olarak tanımlıyordu. Kendi problemlerinden diğer ço-cuklarını değil de hep Kate’i sorumlu tutuyordu. Kate, sevgisine en çok ihtiyacı olan zamanlarda bile, babasının ondan nefret et-tiğini hissediyordu.

Kate, eski bir manken olan ev kadını annesini ise güçlü, eleşti-rel ve kontrol sahibi olarak tanımlıyordu. “İnsan olarak beni kü-çümsüyordu,” diyordu. Kate’in annesi belirli aralıklarla ciddi dep-resyonlar yaşıyor ve Kate’i de bu yüzden günah keçisi ilan edi-yordu. Kate anne babasıyla ilgili kızgın bir şekilde “Ebeveynle-rimden nefret ediyorum çünkü onlar yüzünden şimdi kendimi yeniden toparlamam gerekiyor,” diyordu.

Geçmiş Tarih

Kate’in çocukluğuyla ilgili anıları çoğu zaman keder, kaybol-muşluk ve dışlanmışlık hisleriyle dolu. Birinci sınıftayken, gayet zeki olmasına rağmen, depresyon ve kaygılı karakterinin yol açtı-ğı konsantrasyon bozukluğu sebebiyle arkadaşlarından geri kalı-yordu. İlgisini çeken çok az şey vardı ve hiç hobisi yoktu. Ortao-kuldayken 30 kilo kadar fazlası vardı ve hayatı boyunca kilosuyla ilgili sorunlar yaşadı.

Page 19: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Düşük Düzey Borderline Kişilik Bozukluğu 19

Liseye başladığında ise kilo verdi ve okulun en popüler lider-lerinden biri oldu. Çok az çalışmasına rağmen iyi notlar alıyordu, fakat aslında gizliden gizliye, giderek büyüyen bir umutsuzluk, kızgınlık ve kendi kendinden nefret duyguları içini kemiriyordu. Bu duyguları bastırmak için marihuana içmeye, alkol kullanmaya başladı ve PCP, LSD ve kokain gibi uyuşturucuları denedi. Uyuş-turucu alışkanlığı 20’li yaşlarının sonlarına kadar devam etti. Bu arada kilosunu korumak için amfetamin ve “gerginliğini azalt-mak” için de Valium ve Miltown kullanıyordu.

Eyalet dışında yer alan okulunun ilk dönemini geçmeyi başa-ramayınca, Kate eve döndü ve bir kasaba okuluna devam etti. İki sene sonra başka bir yere taşındı, üniversiteyi bitirdi ve master diplomasını aldı. Bu süre içerisinde erkeklerle kısa süreli ama acı-lı ilişkileri oldu. Ya duygusal açıdan Kate’e verecek bir şeyi olma-yan, ya evli ya da şiddet eğilimli adamlara âşık olmuştu. En uzun ilişkisini kesintilerle birlikte toplam 7 yıl aynı evi paylaştığı bir eroin bağımlısı ve uyuşturucu satıcısıyla yaşamıştı. Çalıştığı yer-lerden ya kendi isteğiyle ayrıldığı ya da kovulduğu için sürekli iş değiştiriyordu. Yüksek lisansını bitirdikten sonra iki kere kürtaj oldu. İkinci kürtajdan bir hafta sonra tecavüze uğradı.

Birkaç terapiste giderek yardım aradı. En sonuncu terapisti Kate’in söylediğine göre hiçbir işe yaramayan Norpramin isimli bir antidepresan verdi. Bana uzun yıllardır içki içtiğini ve kendisi her ne kadar bahsetse de içki ve uyuşturucu kullanımının o ana kadarki bütün tedavi arayışlarında görmezden gelindiğini anlattı. Çaresizlik, öfke ve kendinden nefret duyguları yaşayarak hayatı-nın büyük bir kısmını yineleyen intihar düşüncelerine sığındı. Aslında beş intihar girişiminde bulunmuştu ve bunların en ciddi-si bize tedaviye gelmeden bir yıl önce vuku bulmuştu. Aşırı doz-da Norpramin aldıktan sonra güç bela hayatta kalmaya çalışarak birkaç gün yoğun bakım ünitesinde kalmıştı.

Page 20: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

20 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

Tedavi

Haftada iki seanstan oluşan tedavi süresince, Kate hislerini kelimelerden ziyade davranışlarıyla ortaya koydu. Depresyona karşı içki içerek ve uyuşturucu kullanarak savaşıyordu. Kendisini iyi hissetmek ve acısını hafifletmek adına erkeklerle vakit geçiri-yordu. Aşırı miktarlarda yemek yiyordu ve epey kilo aldı. Ya deli-cesine aç kalıyor ya da aşırı yemek yedikten sonra müshil ve idrar söktürücüler kullanıyordu, sonuçta bulimik oldu. Aynı zamanda, bilinçli şekilde iş arkadaşları, arkadaşları ve benimle kavga ede-rek öfkesini eyleme vuruyordu.

Kate’in gerçeklik algısını, güvenme yetisini ve kendilik duygu-sunu güçlendirecek, tutarlı ve yoğun bir tedaviye ihtiyacı vardı. Tedavisinin başlarında Kate beni, randevulara gelmeyerek/geç gelerek, tatil günleri görüşmek isteyerek ve seanslarının süresini uzatmak isteyerek kendince bir teste tabi tuttu. Ödemeleri geci-kiyor ve bazı çekleri de karşılıksız çıkıyordu. Bir keresinde bir işinden ayrıldığında, ücreti düşürmek için baskı yaptı ve kendisi-ni bedava tedavi etmemi istedi. Benimle özel hayatlarımızla ilgili konuları da konuşmak istedi ve ilişkimizi profesyonellikten çıkar-tıp, kişisel bir düzeye taşımak için çaba harcadı. İsteklerine uy-madığım ve bunun yerine ona bu isteklerine neden olan şeyleri bulması gerektiğini söylediğim zaman da beni onu umursamaz-lıkla suçladı.

Kate davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ediyor-du. Hislerini uyuşturup bastırmak suretiyle hemen iyileşmek isti-yordu. Herhangi bir aşırı yemek yeme ya da içki içme atağından sonra pişman ve üzgün hissediyordu, ama her seferinde çok daha fazla yiyip uyuşturucu kullanarak bu yıkıcı döngüyü sürdürüyor-du. Her bir döngü, kendi gözündeki imajını yerle bir ediyor, ken-dine olan saygısını azaltıyor ve kendinden daha çok nefret etme-sine yol açıyordu.

Page 21: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Düşük Düzey Borderline Kişilik Bozukluğu 21

Bağımlılık problemi olan hastalarımdan edindiğim tecrübeye dayanarak Kate’in çocukken cinsel ve fiziksel istismara maruz kaldığını düşünebilirim. Çocukken yaşanılan bu tür şeyler, daha sonraları bağımlılıkla ilgili problemlere karşı savunmasızlık yara-tabiliyor. Kate’in böylesi bir istismara maruz kaldığıyla ilgili açık bir anısı yoktu; ama zaten davranışlarının şiddeti bir sürü duygu ve anısına ket vurur nitelik taşıyordu.

Tarafsız ama kararlı bir tutumla Kate’in dikkatini farkında olmadığı bir şeye çektim: Kendi aleyhine işleyen yıkıcı davranış-larına. Savunmacı sistemine çatışma kavramını tanıtarak, kendi sergilediği davranışları tasvip etmemesini sağladım. Yüzleştirme-lerimin temelinde, Kate’in düşünebildiğine, içgüdülerine göre hareket etmekten kendini alabileceğine, duygularını kontrol al-tında tutup onlar hakkında terapi seanslarında konuşabileceğine ve kendi kendine destek olabileceğine olan inancım yatıyordu.

Bağımlı ve yıkıcı davranışlarını tespit ederek, önceliğin -bu tür bir tedavinin merkezinde duran- bu tür davranışları durdurma sürecine verilmesi gerektiği prensibini izledim. Kate’in kompul-siyon örüntüsü, kontrol kaybı ve uyuşturucu, yan etkilerine rağ-men devam ettirdiği alkol ve yemek bağımlıkları, onu psikolojik anlamda yalnızca daha da aşağı çekebilirdi. Kate’in uyuşturucu bağımlılığını reddettiğini kabul ettim ve ona sordum: “Neden kendine uyuşturucularla zarar veriyorsun ve neden yapay bir dünya arayışı içindesin? Ben senin ne hissettiğinin ve problemle-rinin farkında olmak isteyeceğini düşünmek isterdim ki onları çözebilesin.” Yavaş yavaş o da bu soruları içselleştirdi ve kendi kendine sormaya başladı. Amfetamin kullanmayı bıraktı; “bütün bu kavgadan yoruldum,” dedi. Fakat sonradan yaşadığı geri çe-kilme sendromu yüzünden yeniden depresyona girdi ve bu sefer alkol ve sakinleştirici ilaç kullanımını arttırdı.

Kate alkol problemini kabul etmiyor, “sadece birkaç kadeh iç-tiğini, bunun kendisini iyi hissettirdiğini ve sosyal içici olduğu-nu” iddia ediyordu. İçki sorunu yüzünden kaybettiği işleri örnek

Page 22: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

22 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

göstererek inkârıyla yüzleşmesini sağladım. En sonunda benim anlayışlarımla özdeşleşme ve bu tip hareketlerini azaltmaya yö-nelik çaba sarf ederek gözlemlerime katılma belirtileri gösterdi. Bu sefer de çatışmalarının alanında kayma oldu ve aşırı yemek yeme, kompulsif şekilde alış veriş yapma ve bana sözlü saldırıda bulunma gibi davranışları içeren çeşitli savunma mekanizmaları geliştirdi.

Kate bana; “sana çok kızgınım, bu terapiye çok kızgınım. Kendimi bir mikroskop altındaymış gibi hissediyorum,” dedi. Yaptığı yansıtmayı, aklının gerisine iterek; “bir takım seçenekle-rin var: Ya problemlerinle yüzleşir ve biraz acı çekmeyi göze alır-sın ya da onları reddedip bütün kızgınlığının acısını benden çı-kartırsın,” dedim. “Kendime bakmak çok zor”, “sana odaklanmak çok daha kolay, ama sanırım bunun bir yararı yok.” diye cevap verdi, ben de “doğru,” diye yanıtladım.

Kate’e açık açık, alkol ve uyuşturucu kullanmasının, terapiye geliyor olmasıyla çeliştiğini söyledim. “Acıların için içki içiyorsan, tedavi olamazsın,” dedim. Ona hiç Adsız Alkolikler toplantılarına katılmayı düşünüp düşünmediğini sordum. Kızarak “şu ana ka-dar duyduğum en kötü fikir bu, o insanların hepsi iğrenç ve bana bunu söylediğin için sana çok kızgınım.” diye cevap verdi. “Ne-den bu kadar bozulduğunu anlamıyorum,” diye karşılık verdim. “Bana uyuşturucularla ilgili problemlerini, yıllardır içki içtiğini, bu yüzden kontrolü kaybettiğini, çoğu şeyi hatırlamadığını, ak-şamdan kalmalarını, kaygı ve pişmanlıklarını anlattın, ben de yardım istediğini düşündüm.” Kate’in tedavisindeki en önemli odak noktalarından biri de onu, psikoterapisinin çok önemli ve gerekli bir tamamlayıcısı olan, Adsız Alkolikler toplantılarına gitmeye ikna etmekti. Tek başına terapi, bağımlıklarını düzenle-mede yeterli olmazdı. AA’ya katılmadığı sürece, iyileşmesi adına pek bir umut göremiyordum.

Tedaviye başladıktan birkaç hafta sonra Kate, AA toplantıları-na katılmaya başladı. Başlarda birkaç günü ayık geçirdikten sonra

Page 23: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Düşük Düzey Borderline Kişilik Bozukluğu 23

yaptığı içki âlemlerini, bahaneler, özürler ve AA’yı hedef alan suçlamalar izliyordu. Sonra kendini kontrol etme ve içkiyi azalt-ma denemeleri geldi, ama sonunda hep kendini yine eskisi gibi çok içerken buluyordu. Sonunda Kate bir kere içmeye başladı-ğında kendini durduramadığını fark etti. Duygusal olarak dibe vurmuş; umutsuz ve kederliydi. Fakat problemleri ve etkileri ko-nusunda kazandığı gerçekçi perspektifin gelişmesiyle, alkol ve uyuşturucu alışkanlığını dayanılmaz ve kabul edilemez olarak değerlendirmeye başladı. Böylece kendiyle ve geçmişiyle ilgili acı veren hisleri konusunda çok daha dürüst bir şekilde davranmak üzere AA ve terapi seanslarına ağırlık verdi.

Aynı zamanda onu kariyeri konusundaki kendilik aktivasyonu yoksunluğuyla yüzleştiriyordum. “Neden bir iş aramak için her-hangi bir adım atmadığını merak ediyorum, böylece günlerin çok daha düzenli geçer,” diyordum. “Zor bir zaman geçirdiğini biliyo-rum. Ama seni kötü değil de iyi hissettirecek konularda bir şeyler yapmaya çabalarsan çok daha kafan rahat bir şekilde uyursun.” İşlevsel olmadığını vurguladım. Bir şeyler yapması gerekiyordu.

Benim yüzleştirmelerim ve Kate’in kendilik aktivasyonu giri-şimleri depresyonunu ve çaresizliğini körükledi. Şimdi onunla il-gilenmemi ve kendi kendinin sorumluluğunu almak zorunda kalmamak için onun yerine işleri benim kolaylaştırmamı istiyor-du. “Yapamam, başka ne diyeceğimi bilmiyorum. Bana yardım edemez misin, yön gösteremez misin?” diye sordu. Bakıcı rolü üstlenmeyi reddederek, yansıtmasını onaylamaktan kaçındım. Kendi kendine bunu başarabileceğinin altına çizerek sordum: “Neden bu kadar çaresiz hissettiğini merak ediyorum. Nasıl olu-yor da kendi yönünü bulamayacak durumda olduğunu hissedi-yorsun?” “Çok yalnızım,” diye cevap verdi. “Bu yalnızlığa daya-namıyorum.” Umutsuzluğunu ifade edercesine ağlamaya başladı.

Birkaç ay süren ayık döneminin sonunda ailesinin yanında kendisi gibi davranamadığından bahsetti. “Ailemle birlikteyken şaşkınlaşıyorum, kendimden şüphe ediyorum ve bununla sava-

Page 24: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

24 Psikanalitik Psikoterapilerin Karşılaştırılması

şamıyorum,” dedi. Neden kendi kendini desteklemekle ilgili so-run yaşadığını sordum. “Onların karşısında kendim olabilmeyi başarabilmenin ve söylediklerini sindirmenin bir yolunu bulma-lıyım. Ne zaman annem ve kız kardeşlerim eğer kalbimi onlara açsaydım beni daha çok seveceklerini söylese, umutsuzluğa kapı-lıyor ve uyuşturucu kullanmaya başlıyorum. Sanki tek sorun bende. Son zamanlarda bununla başa çıkmak için kendimi dış dünyaya kapatıyorum.” Ona, bu durumla başa çıkmanın yolunun bu olmadığı söyledim. “Kendimi alt üst olmuş hissediyorum. Deli miyim acaba diye düşünmeye başlıyorum,” şeklinde cevapladı.

Kate’e ailesinin üzerinde yarattığı negatif baskı altında, kendi gerçekliği yerine, onların gerçeklik anlayışına bağlı kaldığını dü-şündüğümü söyledim. “İçimden bir ses kendimi onlara karşı ko-rumazsam, sonunda öleceğimi söylüyor. Eğer kalbimi onlara ifşa edersem, kendimden şüphe duyacağım. Burada olsalardı beni sevdiklerine dair yemin ederlerdi,” dedi. “Devamlı olarak kendi gerçekliğinle, onların çarpıtılmış gerçekliği arasında gidip geli-yorsun,” dedim. “Gerçeği görmek çok zor,” dedi. Sonra ağlamaya başlayarak, “Ailem hakkında seninle konuşmaktan rahatsız olu-yorum,” dedi. “Benim deli olduğumu düşündüğünü ve bana inanmadığını hissediyorum”. “Ailenin gerçekliği için kendi ger-çeklik algını bırakmaktan bahsediyordun. Şimdi de aynı şeyi ya-pıyorsun,” dedim. “Benim de seni ailenin bakış açısıyla değerlen-direceğimi düşünüyorsun. Şu anda bunu yaptığının farkında mı-sın?”

Kate hissettikleri ve davranışları arasında bir ilişki olduğunu fark etti ve kendini gözlemlemeye başladı. Kendi gözündeki imajı git gide gelişti, ama olumlu düşüncelerine tepki olarak bu sefer de kendini eleştirmeye ve kendine saldırmaya başladı. “Aptalın tekiyim,” dedi. “Şımarığım, fiyaskodan başka bir şey değilim.” “Biraz önce çabalarından duyduğun gururdan bahsediyordun şimdiyse kendine saldırıyorsun,” dedim. “Neden böyle hissettiği-ni anlamaya çalışmak yerine kendi kendine isimler takıyor ve kö-

Page 25: PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI · psikoterapisi üzerine teorik yaklaşımlar, son 30 yılda epey gelişip olgunlaştı. Böylece karşıt yaklaşımların

Düşük Düzey Borderline Kişilik Bozukluğu 25

tü davranıyorsun.” Olumlu çabalarını onaylamaya başladı. Fakat bu kabullenişi ondaki kızgınlık hislerini tetikledi ve beni onu eleştirmekle suçlayarak, bana saldırmaya başladı. Yansıtmalarını düşünerek şunu sordum: “Söylediklerimin yardım amaçlı oldu-ğunu neden anlamıyorsun? Bunun yerine sana saldırdığımı dü-şünüyorsun. Sadece hayatta yaptığın şeylerin seni güçlendirme-diğini söylüyorum. Bunun eleştirmekle ne alakası var?” “Söyle-diklerin yardımcı oluyor sanırım, ama çok da acı veriyor. Kendi-me iyi davranmak huyum değil,” dedi ve yine ağlamaya başladı: “Kafamın içindeki hain saldırılar annemden geliyor, benimle hep bu şekilde konuşurdu.” Kate babasının kötü ve alaycı davranışla-rından kendisini korumadığı gibi babasının tarafını tuttuğu için annesi tarafından ihanete uğramış hissediyordu.

Bir buçuk yıllık tedaviden sonra Kate’in işlevleri gözle görülür bir şekilde gelişmişti. Artık yeteneğinin çok altındaki, düşük ma-aşlı işlerde çalışmıyordu. Başkalarından ziyade kendine daha çok güvenmeye başlamıştı. Seanslarında daha çok duygularını ele alı-yor, beni eskisi kadar sınamıyor ya da hırsını benden almıyordu. Terapötik ittifakın güçlendiğini kanıtlar şekilde, bana danışma-nından çok, bir dostu gibi davranmaya başlamıştı.

Fakat kendine olan güveni arttığı gibi aynı zamanda daha da umutsuzlaşıyordu. “Hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmemiş-tim,” dedi. “Evet, kötü hissettiğini biliyorum, çünkü davranışları-nı kendin kontrol ettiğin için daha çok şey hissediyorsun,” de-dim. “Senin için kötü hissetmek aslında iyi bir şey. Daha önce uyuşturucu ve alkol bağımlısıyken, erkeklere koşarken ve seksi hislerini uyuşturmak için kullanıyorken ve kendinden nefret ederken hiç umut yoktu. Dibe doğru son hızla yol alıyordun. Ha-yatının büyük bir bölümü boyunca berbat durumdaydın. Şimdiy-se çektiğin bu acının bir anlamı, amacı var. Onun en derinine inip, çatışmalarını çözümlemek mümkün artık.”

Kate, kendini suistimal ederek kaybettiği yıllar için yas tutu-yor, ailesiyle olan acıklı ilişkisi ve hak ettiği desteği alamadığı için