psİkİyatrİde gÖrÜlebİlecek dİĞer bozukluklaresaglikonline.com/moduller 16.04.2017...

54
T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI HEMŞİRELİK PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAR Ankara, 2012

Upload: others

Post on 12-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

T.C.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

HEMŞİRELİK

PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER

BOZUKLUKLAR

Ankara, 2012

Page 2: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan Çerçeve

Öğretim Programlarında yer alan yeterlikleri kazandırmaya yönelik olarak

öğrencilere rehberlik etmek amacıyla hazırlanmış bireysel öğrenme

materyalidir.

Millî Eğitim Bakanlığınca ücretsiz olarak verilmiştir.

PARA İLE SATILMAZ.

.

Page 3: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

i

GİRİŞ ....................................................................................................................................... 1

ÖĞRENME FAALİYETİ–1 .................................................................................................... 3

1. MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI ......................................................................... 3

1.1 Madde Kötüye Kullanımı............................................................................................... 4

1.2. Madde Bağımlılığı ........................................................................................................ 5

1.2.1. Madde Bağımlılığının Nedenleri ........................................................................... 6

1.3. Bağımlılık Yapan Maddelerin Genel Özellikleri .......................................................... 9

1.4. Bağımlılık Yapan Maddeler ........................................................................................ 10

1.4.1. Esrar ..................................................................................................................... 11

1.4.2. Halüsinojenler ...................................................................................................... 11

1.4.3. İnhalanlar (Uçucular) ........................................................................................... 12

1.4.4. Alkol .................................................................................................................... 13

1.4.5. Kokain ................................................................................................................. 19

1.4.6. Opioidler .............................................................................................................. 19

1.4.7. Barbitüratlar ve Benzodiazepinler ....................................................................... 20

1.4.8. Tütün ve Nikotin: ................................................................................................. 21

1.4.9. Amfetamin ve Türevleri: ..................................................................................... 22

1.4.10. Kafein ve Metilksantinler .................................................................................. 22

1.5. Madde Kullanım Bozukluklarında Tedavi .................................................................. 22

1.6. Madde Kullanım Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı .......................................... 24

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME .................................................................................... 26

ÖĞRENME FAALİYETİ–2 .................................................................................................. 27

2. CİNSEL BOZUKLUKLAR VE Hemşirelik Yaklaşımı ..................................................... 27

2.1. Cinsel İşlev Bozuklukları ............................................................................................ 28

2.1.1. Cinsel İşlev Bozukluğunun Nedenleri ................................................................. 32

2.1.2. Cinsel İşlev Bozukluklarında Tedavi ................................................................... 33

2.1.3. Cinsel İşlev Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı ........................................... 34

2.2. Cinsel Kimlik Bozuklukları ........................................................................................ 36

2.2.1. Cinsel Kimlik Bozukluklarının Etiyolojisi .......................................................... 38

2.2.2. Cinsel Kimlik Bozukluklarında Tedavi ............................................................... 38

2.2.3. Cinsel Kimlik Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı ....................................... 39

2.3. Parafililer (Cinsel Sapmalar) ....................................................................................... 40

2.3.1. Parafililerin Etiyolojisi......................................................................................... 41

2.3.2. Parafililerde Tedavi ............................................................................................. 42

2.3.3. Parafililerde Hemşirelik Yaklaşımı ..................................................................... 42

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME .................................................................................... 44

DEĞERLENDİRME .............................................................................................................. 45

CEVAP ANAHTARLARI ..................................................................................................... 47

KAYNAKÇA ......................................................................................................................... 48

İÇİNDEKİLER

Page 4: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

ii

Page 5: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

1

GİRİŞ Sevgili Öğrenci,

Bu modül madde kullanım bozukluklarını ve cinsel bozuklukları içermektedir. Birinci

öğrenme faaliyetinde maddenin kötüye kullanımı, madde bağımlılığı, bağımlılık yapan

maddelerle bu maddelerin kullanımında tedavi ve hemşirelik yaklaşımı hakkında temel

bilgiler hazırlanmıştır. Psikiyatrinin konularından biri olan madde kötüye kullanımı ve

madde bağımlılığı, insanlığın sağlık ve gelişimini tehdit eden faktörlerin içinde oldukça

önemli bir yere sahiptir. Günümüzde de madde kullanımı hızlı bir şekilde artış

göstermektedir. O nedenle hemşirelerin bu konuyu bilmeleri ve doğru hemşirelik

yaklaşımında bulunabilmeleri önemlidir.

İkinci öğrenme faaliyetindeyse cinsel işlev bozuklukları, cinsel kimlik bozuklukları,

ve parafililer (cinsel sapmalar) ile cinsel bozukluklarda tedavi ve hemşirelik bakımı hakkında

temel bilgiler hazırlanmıştır. Cinsel bozukluklarda kliniklere baş vurular, toplumun cinsel

konuları tabu olarak bakış açısı değişmeye başladığından artmıştır.

Modül, madde kullanım bozukluklarını ve cinsel bozuklukları kolaylıkla anlayıp

öğrenebileceğiniz şekilde düzenlenmiştir. Daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz modülün

sonundaki kaynaklardan ve diğer bilimsel verilerden yararlanabilirsiniz.

İşletmelerde beceri eğitimlerinizde psikiyatri polikliniğine ya da servisine giderek

madde kullanım bozukluğu veya cinsel bozuklukları olan bireylerin dosyalarını inceleyin ve

incelemelerinizi arkadaşlarınızla paylaşın. Bu araştırmalar, modülü kolay öğrenmenizi

sağlayacaktır.

GİRİŞ

Page 6: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

2

Page 7: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

3

ÖĞRENME FAALİYETİ–1

Madde kullanım bozukluklarını kavrayıp hemşirelik yaklaşımında

bulunabileceksiniz.

Madde kullanım bozukluklarını farklı kayaklardan araştırınız. Araştırmanızı

sunu haline getirerek sınıf ortamında sununuz.

Bağımlılık yapan maddeleri farklı kayaklardan araştırınız. Araştırmalarınızı not

alarak sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

1. MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI

Tarih öncesi çağlardan beri madde kullanımının olduğu düşünülmektedir. İlk insanlar

çevrelerindeki bitkileri tanırken bazı bitkilerin tıbbi etkilerinin olduğunu, bazılarının ise

kendilerini farklı hissettirdiğinin farkına varmışlardır. O zamandan beri madde kullanımı

insanların yaşam tarzının bir parçası olmuştur.

Dünya Sağlık Örgütü psikoaktif (bağımlılık yapıcı) madde tanımını şu şekilde

yapmaktadır: Normal sağlığın sürdürülmesi için gerekli olmayan; yaşayan bir organizma

tarafından alındığında bu organizmanın bir veya daha fazla işlevini değiştiren herhangi bir

maddedir. Psikoaktif maddeler merkezi sinir sistemini etkileyerek algı, duygudurum,

düşünce, davranış ve motor işlevlerde uyarı veya baskılama ortaya çıkarır.

Madde kelimesi, tıbbi endikasyonu dışında kullanılan ilaçları ve bir çok kimyasal,

yasal ve yasadışı olan tüm maddeleri kapsar. Doğal (bitkisel) veya laboratuvarda üretilmiş

olabilir. Keyif verici özellikleri nedeniyle tüketilirler ve kişi üzerinde sahte bir “iyi oluş” hali

oluştururlar. Sigara, alkol, esrar, kokain, kafein, opioidler, halüsinojenler (LSD, esctasy),

inhalanlar (benzen, toluen), sedatif hipnotikler ve diğer bir çok psikoaktif maddeler bu isim

altında yer almaktadır.

Maddeler zihinsel ve davranışsal aktiviteleri etkileyerek nöropsikiyatrik belirtilere,

böylece psikiyatrik bozukluklara neden olmaktadırlar.

ÖĞRENME FAALİYETİ–1

AMAÇ

ARAŞTIRMA

Page 8: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

4

Resim 1.1: Maddeler ilk beyni etkiler

Madde kullanan birey maddeyi önce denemek amaçlı kullanır, daha sonra sosyal

kullanım bu aşamadan sonra madde kullanım bozuklukları; kötüye kullanım ve bağımlılık

ortaya çıkmaktadır. Madde kullanım bozukluklarını DSM-IV iki gruba ayırmıştır.

Madde kullanımından kaynaklanan bozukluklar

Madde kötüye kullanımı

Madde bağımlılığı

Madde kullanımının organizmada yol açtığı bozukluklar:

Madde entoksikasyonu

Madde kullanımının yol açtığı deliryum

Madde kullanımının yol açtığı kalıcı demans

Madde kullanımının yol açtığı kalıcı amnestik bozukluk

Madde kullanımının yol açtığı psikotik bozukluk

Madde kullanımının yol açtığı duygudurum bozukluğu

Madde kullanımının yol açtığı anksiyete bozukluğu

Madde kullanımının yol açtığı cinsel işlev bozukluğu

Madde kullanımının yol açtığı uyku bozukluğu

1.1 Madde Kötüye Kullanımı

Bireyin günlük yaşamında tehlikeli durumlar, yasal, toplumsal yineleyen sorunlar ve

istenmeyen kötü sonuçlar ortaya çıkmasına rağmen maddenin kullanılmasına devam

edilmesidir. Bu bozukluğun temel özelliği madde kullanımı kişiye zarar verdiği halde

tekrarlayan biçimde madde kullanımıdır.

DSM IV’e göre ise madde kötüye kullanımı tanı ölçütleri; 12 aylık bir dönem içinde

ortaya çıkan, aşağıdakilerden en az biri ile kendini gösteren, klinik açıdan belirgin bozulma

ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz madde kullanımı örüntüsü:

Page 9: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

5

Tekrarlayan bir biçimde madde kullanımı sonucu ortaya çıkan; işte, okulda ya

da evde alması gereken başlıca sorumlulukları alamama. Örneğin; madde

kullanımı nedeniyle sık sık işe gitmeme ya da işte başarı gösterememe

Fiziksel olarak tehlikeli olacak şekilde tekrarlayıcı madde kullanımı. Örneğin,

madde kullanımının yarattığı bozukluklar sırasında araba kullanma

Madde kullanımı ile ilişkili, tekrarlayıcı biçimde ortaya çıkan yasal sorunlar.

Örneğin, madde ile ilişkili davranım bozukluğuna bağlı tutuklanmalar

Maddenin etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da

tekrarlayıcı toplumsal ya da kişiler arası sorunlara karşın sürekli madde

kullanımı. Örneğin, eşle olan tartışmalar, fiziksel kavgalar.

Maddenin kötüye kullanımı bağımlılık tanısına göre daha az şiddetlidir. Maddeyi yeni

kullanmaya başlayanlar için ön planda düşünülmektedir. Bazı maddeler daha uzun dönemde

bağımlılık oluşturur. Bağımlılık oluşana kadar geçen süreç için madde kötüye kullanımı

tanısı düşünülür.

Resim 1.2: Maddenin kötüye kullanımı

1.2. Madde Bağımlılığı

Kullanan kişide bilişsel, davranışsal, fiziksel sorunlara yol açmasına ve sosyal uyumu

bozmasına rağmen madde alma davranışının kontrol edilememesidir. Madde alımı kişi

tarafından kontrol edilemez; kişi maddeyi almak için oldukça güçlü bir istek duyar,

hedeflediğinden daha çok ve daha uzun süre kullanır. Bağımlı kişi günlük programını

maddeyi bulma ve kullanma üzerine odaklamıştır. Diğer tüm yaşam alanları onun için yok

sayılabilir. Her türlü iş ve sosyal etkinlikler, bağımlı bireyin yaşamında önemsiz birer ayrıntı

haline gelmeye başlar. Bağımlılık, tedavisi olan, düzelebilen bir hastalıktır. Ancak kişinin

kendi kendine azaltma ya da kesme çabası çoğu kez başarısızdır. O nedenle mutlaka

profesyonel yardım alınmalıdır. Madde bağımlılığının iki tipi vardır:

Page 10: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

6

Psikolojik (ruhsal) bağımlılık: Bir maddenin kullanımını alışmış olanlarda

maddenin etkisiyle ruhsal bir tatmin duyulur. İlaç veya madde alındığı zaman

rahatlama olur, keyif alınır. Bu dönemde madde kesilirse ya da alınmazsa

tolerans ya da yoksunluk bulguları görülmez. Ruhsal bir takım sıkıntılar ortaya

çıkabilir. Fakat kısa bir süre sonra bu sıkıntılar kendiliğinden azalır ve kaybolur.

Fiziksel bağımlılık (Fizyolojik): Bazı maddelere karşı alışkanlık ileri safhaya

ulaşır. Bu durumdayken madde kesilirse alınmazsa vücut fonksiyonları bozulur.

Ruhsal sıkıntılarla birlikte organik belirtilerin de oluşması, yoksunluk

belirtilerinin meydana gelmesi fizyolojik bağımlılık olduğunu gösterir.

DSM IV’e göre Madde Bağımlılığı Tanı Ölçütleri: 12 aylık bir dönem içinde her

hangi bir dönem ortaya çıkan, aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olmasıyla kendini

gösteren klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan bir madde kullanımı

örüntüsü.

Tolerans gelişmesi; Kullanılan maddenin istenen etkisini sağlaması için

kullanılan madde miktarının artırılması ihtiyacı,

Madde kullanılmadığında bu maddeye özgü yoksunluk belirtilerinin ortaya

çıkması,

Maddenin çoğu kez tasarlandığından daha fazla miktarda ve daha uzun bir

dönem sürecinde alınması kişinin madde kullanımını kontrol etme çabaları

başarısızlıkla sonuçlanır. Kullanım miktar ve süresi kontrol dışı bir hal alır.

Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya

da başarısız bırakma girişimleri,

Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak

için çok fazla çaba ve zaman harcanması,

Madde kullanımı yüzünden sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya

da tamamen bırakılması. Madde kullanmak ve madde kullanan arkadaşları ile

daha çok zaman geçirmek için ailesi ile ilgili etkinliklerden ve özel

zevklerinden uzak durur, İşine karşı ilgisi, işe odaklanması bozulur ve çalışma

hayatında sorunlar yaşanmasına neden olur.

Zarar görmesine rağmen madde kullanımını sürdürme; madde kullanımı giderek

diğer tüm önemli etkinliklerin yerini alır. Bunun sonucunda psikolojik, fiziksel

ya da sosyal sorunlara yol açtığını bildiği halde madde kullanımı sürdürülür.

1.2.1. Madde Bağımlılığının Nedenleri

Madde bağımlılığının gelişmesi ve ilerlemesinde birçok etmen rol oynamaktadır. Bu

etmenlerden sık görülenleri;

Page 11: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

7

Genetik etmenler: Madde kullanan kişilerin ailelerinde de madde kullanımı sık

görülmektedir. Yapılan çalışmalarda özellikle alkol bağımlılığının kalıtımsal

etkenler ile ilişkili olduğu düşünülmüştür. Alkolik ailelerin çocuklarında

alkolizm görülme oranı da diğer çocuklara göre 3-4 kat artmaktadır. Ancak

diğer madde kötüye kullanımında ya da bağımlılıklarının gelişiminde kalıtımsal

etkenlerin rolü üzerine yerince bilgi yoktur. Bu nedenle madde kullanan

ailelerin çocuklarında da madde kullanımının olmasının nedenlerini genetik

teorilerle açıklanması tartışma konusudur. Çünkü; aile biçimleri ve aileden

öğrenme de genetik nedenler dışında ayrı bir etken olduğundan hangi etkenin

çocuğun madde kullanımına yol açtığı bilinmemektedir. Bu nedenle genetik bir

kod bulunamadığı takdirde madde kullanmanın kalıtımsal bir durum olduğu

ileri sürülememektedir.

Psikolojik etmenler: Bazı kişiler, karşılaştığı sorunlarla başa çıkmakta zorlanır;

içinde bulunduğu ortama uyum sağlayamaz. Bu kişiler; bağımlı, duygusal

yönden gelişmemiş, engellenmeye dayanamayan, benlik algısı düşük, sosyal

fobisi olan, fevri davranışlar, tatminsizlik, ansiyete ve panik durumlarını sık

yaşayan, içinde bulundukları durumu tahlil yeteneğine ve durumlarını

değiştirme yetisine sahip olmayan güvensiz kişilerdir. Bu kişiler kendilerine

rahatsızlık veren olumsuz duygulardan kurtulmak amacıyla madde kullanmaya

yönelebirler. Psikoseksüel gelişim dönemlerinde özellikle oral dönemde sevgi

ve güvenin eksik olması nedeniyle yetişkinlik döneminde yaşanılan kaygının

bastırılabilmesi ve bu duyguyla başa çıkabilmek amacıyla insanın uyuşturucu

maddelere yöneldiği düşünülmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalarda madde

bağımlılığıyla kişilik bozuklukları arasında önemli bir ilişki olduğu

saptanmıştır. En sık; anti sosyal kişilik bozukluğu olmak üzere bağımlı kişilik

bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve pasif agresif kişilik bozukluğu

madde bağımlılarında sıklıkla rastlanan kişilik bozukluklarıdır.

Sosyo-kültürel etmenler: Bir toplumda madde kullanımı kabul görüyorsa

madde o çevrede kolay bulunuyorsa kullanan kişi sayısı artar ve o toplum

yaşamında bu normal olarak kabul edilir. Kullanmayan bir kişi madde

kullanmaya başlayarak kullanan kişilerin grubuna girmeye, sosyal kabul ve

destek görmeye çalışır. Madde kullanımında önemli etkenlerden biriyse kişinin

yaşamında riskleri göze alıyor ve riskli bir yaşamı tercih ediyor olmasıdır.

Uyuşturucu madde kullanımını özendiren bazı toplumsal etmenler de vardır.

Bunlar arasında özellikle tüketim toplumlarında yaygınlaşan günlük streslerden

haplar ya da ilaçlar yoluyla kurtulma davranışıdır. Bir ilaç alarak sistemin

getirdiği yüklerden kurtulmaya çalışılmaktadır. Bu ilaçların bir kısmı düzensiz

ve kontrolsüz alındığında bir süre sonra bağımlılığa neden olabilmektedir.

Madde kullanımı üzerinde aile ve akran ilişkileri oldukça önemlidir.

Page 12: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

8

Aile: İnsan yaşamında ve gelişiminde çok önemlidir. İnsanın gelişim

dönemlerinde etkilendiği, sevgi ve güven duygularını geliştirdiği

kurumdur. Çocukların aile içindeki ilk ilişkileri, daha sonra sağlıklı

gelişmeleri ve madde kullanımı riskini belirleyen en önemli etmendir.

Aile ile madde kullanımı arasındaki ilişki aşağıdaki gibi özetlenebilir:

o Madde kullanan gençlerin büyük çoğunluluğun ailesinde de

uyuşturucu madde kullanan kişiler saptanmıştır.

o Madde kullanımını ailenin yaşadığı çevrenin özellikleri, ailenin

eğitim ve sosyo-ekonomik düzeyi etkiler.

o Madde kullanan gençlerin aileleri genellikle ihmal eden, yeterli

kontrol, sevgi ve destek sağlamayan, disiplinsiz ailelerdir.

o Bazı ailelerin ileri derecede katı, baskın, çocuğun gelişimine

olanak tanımayan yapıya sahip olduğu belirlenmiştir.

o Bazı aşırı koruyucu, kollayıcı ailenin çocuklarında da uyuşturucu

kullanımı yaygın olduğu gözlenmiştir.

o Boşanmış, ayrı yaşayan, ebeveynden birinin kaybedilmiş olduğu,

parçalanmış aile çocuklarında uyuşturucu madde kullanımı daha

yaygındır.

o Anne babanın iyi birer model olmaması da önemli bir etkendir.

Sorunlar karşısında aciz kalan , çözüm üretemeyen ya da

uyuşturucu maddelere karşı hoşgörülü ailelerin çocukları risk

altındadır.

o Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması

önemli sorunlar yaratabilmektedir.

Resim 1.3: Aile içi şiddet

Page 13: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

9

Akran ilişkileri: Uyuşturucu ve alkol bağımlıları bu maddeleri

kullanmaya genellikle genç yaşta başlarlar. Ergenlik döneminde

arkadaşlar çok önemlidir. Alkol ve madde kullanan arkadaşlar, kişinin ilk

alkol ve madde kullanımında etkili olmaktadır. Okul başarısızlığı ve

sosyal beceri yokluğu genci risk altına sokmaktadır. Sigara, alkol ya da

herhangi bir uyuşturucu bir grup içinde norm olmuşsa veya o grubun

elemanı olmanın bir şartı gibiyse, gruptaki yerini kaybetme ya da alay

edilme endişesi gence uyuşturucunun etkilerinden daha korkunç gelir. O

nedenle madde kullanmaya başlayabilir.

1.3. Bağımlılık Yapan Maddelerin Genel Özellikleri

Bağımlılık yapan maddeler; kullanıldığında merkezi sinir sistemini etkilemesi

sonucunda kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel dengesini bozan, bağımlılığa neden olan,

kişisel, sosyal, ekonomik ve toplumsal çöküntü oluşturan maddelerdir.

Bağımlılık yapan maddelerin doğrudan bağımlılık yapmasıyla ilişkili ortak özellikleri

vardır. Bunlar:

Keyif vericilik: Bağımlılık yapan maddeler keyif verici özelliğe sahiptir.

Buradaki keyif vericilik yararlı ve keyif veren hobilerle elde edilen keyiften

farklı bir keyif değildir. Beyinde bir keyif ve motivasyon merkezi vardır ve

keyif alınan tüm durumlarda başka bir merkezin uyarılması söz konusu değildir.

Taraftarı olunan bir futbol takımının farklı bir galibiyeti, yeteneklerin

ödüllendirilmesi ve çok sevdiğiniz bir dostunuzla veya arkadaş grubunuzla

hoşlandığınız bir faaliyeti birlikte yapmak gibi sıradan günlük olaylarda da

beynin aynı merkezi uyarılır ve keyif alınır. Bağımlılık yapan maddeler keyif

vericidir ancak keyif verici etkilerine hızla tolerans gelişir. Aynı keyfi duymak

için dozu artırma zorunluluğu vardır. Doz artışı da hızla fiziksel bağımlılık

gelişimine ve yoksunluk krizine giden kısır döngüyü başlatır.

Madde arayışı davranışı oluşturma: Bağımlılık yapıcı maddelerin tümünde

belli bir süre kullanımdan sonra, madde arayışı davranışı gelişir. Bu durum

kullanılan maddeyi aşerme düzeyinde şiddetle arzulama (crawing) ve onu elde

etmediği sürece kendini kötü hissetmeyle karakterizedir. Böyle bir özlemle kişi

maddeyi elde etmek için geçerli tüm yasaları ve ahlak kurallarını çiğneyebilir ve

her yola başvurabilir.

Tolerans gelişimi: Bağımlılık yapıcı maddelerin çoğuna kullanım süresi içinde

derecesi kullanılan maddeye göre değişen ölçüde tolerans gelişir. Aynı

farmakolojik gruptaki maddelerden birine karşı tolerans gelişmişse bu grubun

diğer üyelerine karşı da tolerans gelişimi söz konusudur. Buna “çapraz tolerans”

denir. Çapraz tolerans ilaç grupları arasında da olabilir.

Page 14: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

10

Duyarlılaşma gelişimi: Çoğunlukla farmakolojik etkiye sahip bir maddenin

tekrarlayan kullanımı esnasında maddenin bazı etkilerine tolerans gelişir.

Bununla beraber, bazı durumlarda, bir maddenin bir etkisi tekrarlayan kullanımı

esnasında artabilir. Bu durum “duyarlılaşma (sensitizasyon)” veya “ters

(reverse) tolerans” olarak adlandırılır. Duyarlılaşma toleransa göre daha

kalıcıdır.

Yoksunluk krizi gelişimi: Yoksunluk; maddeye özgü ruhsal veya fiziksel

belirtilerin ortaya çıkmasıyla gelişen kriz tablosudur. Fazla ve uzun süreli

kullanılan bir maddenin tolerans ve bağımlılık geliştikten sonra, ani olarak

kesilmesi veya azaltılması sonucu yoksunluk krizi ortaya çıkar. Yoksunluk

krizinin şiddeti kullanım süresi ve gelişen fiziksel bağımlılığın derecesine göre

öldürücü olabilir. Yoksunluk sendromu bağımlı için acı verici ve istenmeyen bir

durumdur. Birey, rahatsızlık veren bu durumdan kurtulmak için tekrar madde

kullanmak ister.

İkincil hastalıkların ortaya çıkması: Doza ve kullanım sıklığına göre özellikle

vücudun böbrekler, karaciğer ve akciğerler gibi zehirli bileşiklerin atılım

organlarında ciddi hasarlar oluştururlar. Bu maddelerin kronik olarak

tüketilmesi zamanla kullanan kişiye, maddenin niteliğine, kullanılan doza ve

maddenin alınış yoluna göre değişen nitelik, şiddet ve sürede ciddi fiziksel ve

ruhsal hastalıkların gelişimine neden olur. AIDS, ciddi karaciğer ve böbrek

hastalıkları, kalıcı beyin hasarları, ciddi psikozlar ve kanser görülme sıklığı

bağımlılar arasında daha yüksektir. Madde bağımlılığı ile birlikte en sık görülen

mental hastalıklar arasında depresyon ve şizofreni sayılabilir. Depresyon madde

bağımlılığına yatkınlığı artırabileceği gibi sürekli madde kötüye kullanımın bir

sonucu olarak da karşımıza çıkar. Çoğu madde bağımlısında depresyon görülür.

Şizofrenide alkol, sigara ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerin kullanım

sıklığının arttığı epidemiolojik çalışmalarla ortaya konmuştur.

Yasak ve toplumsal tepki: Alkol ve sigara dışında kalan maddelerin kullanımı

ve pazarlanması kanunlarla yasaklanmıştır. Ülkemizde son yıllarda özellikle

sigara kullanımının kısıtlanmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılarak pasif

içiciliğin engellenmesine yönelik toplumsal bilinç gelişmesi için çalışmalar

yapılmaktadır.

1.4. Bağımlılık Yapan Maddeler

Bağımlılık yapan maddelerin bazıları psikolojik bağımlılık yapar, fizyolojik bağımlılık

yapmaz. Bunlar esrar halüsinojenler ve inhalanlardır (uçucular). Bazı maddelerse hem

psikolojik hem de fizyolojik bağımlılık yapar. Bunlar; alkol, opioidler morfin, barbitüratlar,

kokain, amfetaminler ve sigaradır.

Page 15: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

11

Bağımlılık Yapan Maddeler Bağımlılık Tipleri

Opioidler (Opium, heroin, kodein vb). Opyat tipi bağımlılık

Morfin Morfin tipi bağımlılık

Alkol (Etil Alkol) Alkol tipi bağımlılık

Esrar Esrar (marihuana) tipi bağımlılık

Barbitüratlar ve Benzodiazepinler Barbütürat, Benzodiazepin tipi bağımlılık

Kokain Kokain tipi bağımlılık

Amfetaminler Amfetamin (uyarıcı) tipi bağımlılık

Halüsinojenler

Liserjik asit dietil esteri (LSD), psilosibin,

harmin, harmalin, ibogain, meskalin vb.

Halüsinojen (LSD) tipi bağımlılık

Uçucu solventler (inhalanlar)

(Toluen, ksilen, benzen, trikloretilen)

Solunan çözücü tipi bağımlılık

Nikotin içeren tütün ürünleri Tütün tipi bağımlılık

Tablo 1.1. Dünya Sağlık Örgütünün tanımladığı bağımlılık yapıcı maddeler ve bağımlılık tipleri

1.4.1. Esrar

En sık kullanılan psikoaktif maddedir. Yoğun psikolojik bağımlılık yapar. Kannabis,

marihuana, haşhiş olarak da bilinir. Genelde sigara şeklinde kullanılır. Sigaranın organizma

üstündeki olumsuz etkileri, esrar için de geçerlidir. 412 ayrı kimyasal madde içerir. Esrarın

organizma üzerine etkileri; öfori, disfori, bellek ve öğrenme güçlüğü, algıda bozulma,

problem çözme yeteneğinde güçlük, koordinasyon kaybı, taşikardi, ağız kuruluğu anksiyete

ve panik bozuklukdur. Akciğerdeki etkisi sigarayla aynıdır. Marihuana kullanımyla alınan

katran ve karbonmonoksit miktarı sigara içiminden 5 kat fazladır.

Esrar yoksunluk oluşturur. Esrarı uzun süre ve yüksek dozlarda kullananlar ani olarak

bu maddenin kullanımını bıraktıklarında uykusuzluk, irritabilite, huzursuzluk, maddeyi

arzulama, depresyon, tremor, terlemede artış, ağrı, anksiyeteye bağlı sinirlilik ve kırgınlık

görülür. Yoksunluk bulguları 24 saat sonra başlar, 2–4 gün içinde doruk düzeye ulaşır. 14

gün içinde azalmaya başlar. Uzun süre kullanımlarda kalıcı hasarlar oluşur.

1.4.2. Halüsinojenler

Doğal ve sentetik halüsinojenlerin içinde en tanınmış olanı LSD’lerdir (lysergic acid

diethylamide). Psilocybin, mescaline, harmine ve türetilmiş amfetaminler (MDMA, MDEA,

MMDA) bu gruptandır. LSD kokusuz ve renksiz az da olsa acı bir tadı olan maddedir.

Yenerek, emilerek veya sigara şeklinde kullanılırlar.

Page 16: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

12

LSD’nin fiziksel etkisi; hipertansiyon, taşikardi, pupilla genişlemesi, iştah kaybı,

terleme, ağız kuruluğu, uyuşukluk ve tremordur. Ruhsal olarak algı bozuklukları, tetikte

olma, uyumsuz davranış değişiklikleri, paranoid düşünce, depersonalizasyon (kişinin

vücudunun tümü ya da bir kısmına yabancılaşması) panik reaksiyonlara (bad trip) neden

olur. Yüksek doz alımlarda görsel halüsinasyonlar, paranoyalar görülür ve panik gelişebilir.

Bu durum kullanımdan 12 saat sonra silinmeye başlar. LSD kullanımı sonucu depresif

yakınmalar ve şizofrenik bozukluk gelişebilir. Tedavide destekleyici yaklaşım gerekir.

1.4.3. İnhalanlar (Uçucular)

Ulaşımı kolay olduğundan sık kullanılmaktadır. Ev veya iş yerinde kullanılan çok

sayıda sıradan ve ucuz ürünler, teneffüs edilebilir maddeler içerir. İnhalanlar solunum

yoluyla burun ve ağızdan alınır. Yaygın olarak kullanılan uçucu maddeler aşağıda

belirtilmiştir:

Boyalar ve boyalarda kullanılan tiner ve incelticiler

Yapıştırıcılar (uhular)

Çakmak gazı olarak kullanılan bütan gazı

Kuru temizlemede kullanılan maddeler (çözücüler)

Benzin

Yazı yazarken yapılan hataları silmekte kullanılan maddeler

Sprey boyalar, saç ve deodorant spreyleri

Uçucu madde kullanımında, fiziksel bağımlılık nadiren gelişir ancak güçlü bir

psikolojik bağımlılıkla tolerans gelişimi görülmektedir. Akciğer yoluyla süratli bir şekilde

emilerek, hızla beyne ulaşırlar. Genellikle merkezi sinir sistemi depresanı olarak hareket

ederler. Beyin üstüne doğrudan toksik etki yaptığı için oldukça zararlıdırlar. Etkileri, 5

dakika içinde görülmekte ve alınan maddeye, dozuna bağlı olarak 30 dakikayla saatler

arasında sürebilmektedir.

Uçucu maddelerin neden olduğu fiziksel etkiler; sahte neşe hali, konuşma bozukluğu,

uyuklama, nefeste koku, taşikardi, baş ağrısı, bulantı, kusma, burun kanaması,

halüsinasyonlar, hezeyanlar, algı ve kontrol kaybı görülebilir. Saldırgan ve tehlikeli

davranışlar uçucu madde kullananlar arasında sık olarak gözlenir.

En ciddi yan etkileri, uçucu maddelerin beyin ve kalp üzerindeki olumsuz etkilerinden

dolayı solunum depresyonu, kardiyak aritmiler, asfiksi ve kusmuğun aspirasyonu nedeniyle

ani ölümler görülmesidir.

Uzun süre uçucu madde kullanım sonucunda, ventriküler fibrilasyon, karaciğer,

böbrek, merkezi sinir sistemi veya beyin hasarı, işitme kaybı, kol ve bacaklarda spazm,

kemik iliğinde hasar ve kan O2 düzeyinde düşme (vücuttaki tüm hücreler hipoksi nedeniyle

zarar görebilir.) görülebilir.

Page 17: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

13

Ergenler arasındaki uçucu madde kullanımı; davranış bozukluğu ya da antisosyal

kişilik bozukluğu ile de ilişkilidir. Uçucu maddelerin sadece sokak çocukları arasında

kullanıldığı düşüncesi yanlıştır. Bu maddeler artık her yaşta ve sosyo ekonomik düzeyde

kullanılan bir madde haline gelmiştir.

1.4.4. Alkol

Alkol dünyada en eski ve çok yaygın olarak kullanılan yasal bir maddedir. Yasal bir

madde olduğu için ulaşımı kolaydır. Bağımlılık yapıcı etkisi yüksektir. Aşırı alkol tüketimi

ve alkolle ilişkili sorunlar tüm dünyada önemli bir sorundur. Alkol bağımlılığı; sağlık

sorunları, trafik kazaları, intihar, suç işleme, aile parçalanması, ekonomik sorunlar ve iş

hayatının bozulması vb. çok yönlü toplumsal sorunlara neden olur. Alkolle ilişkili bu

sorunlar her sosyal sınıfta görülmektedir.

Alkollü içkilerin etken maddesi etanoldür (etil alkol). Etil alkol, meyve tahıllarındaki

karbonhidratların fermentasyonu sonucu kolayca elde edilebilmektedir. Bu nedenle, hemen

her toplumda alkollü içecekler bilinmekte ve kullanılmaktadır. Alkol insan bedeni için toksik

bir maddedir. Etil alkol alındığı miktara ve kandaki konsantrasyonuna bağlı olarak santral

sinir sisteminde öforiden koma ve ölüme kadar değişen etkilere neden olur. Alkol doğrudan

kana karışan bir maddedir. Yiyecekler ve diğer alkolsüz içecekler gibi sindirilmez.

Alkol içen herkes bağımlı olmamakla birlikte, belli düzenle alkol alınması psikolojik

ve çoğunlukla da fiziksel bağımlılık yapmaktadır. Yapılan araştırmalara göre; her gün 100

ml, kanda 100-150 mg alkol düzeyi yapacak biçimde alkollü içki tüketenlerde, 5 yıl içinde

bağımlılık gelişmektedir. Çocuklarda ve kırk yaşından sonra alkole başlayanlarda bu süre 2-

3 yıla inebilmektedir.

Alkollü içeceklerde içindeki alkol miktarına göre standart içki tanımı kullanılmaktadır.

Farklı ülkelerde içki büyüklüklerine göre farklı standart içki tanımı kullanılır. Örneğin, bir

standart içki Kanada’da 13.6 g, Amerika Birleşik Devletleri’nde 14 g, İngiltere’de 8 g,

Avustralya’da 10 g, Japonya’da 19.75 g etanoldür. Ülkemizde bir standart içki 12-14 g

etanol içerir (Bir şişe bira, bir tek rakı, bir kadeh şarap bir standart içkidir). Günde dört

standart içkiden fazla ve haftada 14 standart içkiden fazla içen erkekler, günde üç standart

içkiden fazla ve haftada yedi standart içkiden fazla içen kadınların ve 65 yaş üstü erkeklerin

alkolle ilişkili sorun yaşama riski fazladır.

Alkolden, kadınlar erkeklere göre daha çabuk etkilenir. Aynı miktar alkol alan aynı

vücut ağırlığındaki bireylerde kan alkol düzeyi; kadınlarda, erkeklere göre daha yüksek olur.

Bunun nedeni; kadınlarda, vücut yağ oranı daha fazla olduğu için etil alkolün dağılım hacmi

erkeklerdekinden biraz daha azdır ve kadınların vücut ağırlığı genelde erkeklerinkinden daha

az olduğundan bu da aynı miktar alkol alan kadın ve erkek arasındaki konsantrasyon

farkında rol oynar.

Ergenllik döneminde, erişiminin kolay olması nedeniyle alkol sık kullanılabilir.

Alkolün ergenlik dönemindeki gelişmekte olan beyne etkisi ile yetişkin beynine etkisi

Page 18: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

14

farklıdır. Ergenlik döneminde beyin gelişim sürecindedir ve belli değişimler geçirir. Bu

değişimler döneminde alkol alınması bilişsel yetenek, bellek ve planlamaya olumsuz etki

eder. Haz merkezinde de önemli değişimlere neden olur.

1.4.4.1. Alkol Kullanım Bozuklukları

Alkol kullanımı ile ilgili bozukluklar tüm sosyoekonomik sınıflarda görülmektedir.

Alkol kullanımı insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen alkol kullanım bozukluklarının

hastalık olarak algılanması son zamanlarda gerçekleşmiştir. Alkol kullanma biçimleri ele

alındığında;

Sosyal içicilik (Düşük riskli alkol kullanımı): Alkol kullanımından dolayı

sağlık sorunu ya da sosyal sorun yaşamayan ve alkol kullanımı kesildiğinde

yoksunluk yaşamayan kişiler için kullanılır. Sosyal içici olarak adlandırılan bu

kişiler, alkolün kötüye kullanımının olumsuz etkilerini yaşamazlar ancak alkolle

ilişkili kazalar gibi tek bir içme döneminin riskleriyle karşı karşıyadırlar.

Riskli alkol kullanımı: Alkol; içen kişide fiziksel, mental ya da sosyal

alanlarda sorunlara yol açtığında veya var olan sorunları artırdığında ya da diğer

sağlık sorunlarının iyileştirilmesini etkilediğinde ‘çok içmek’ yahut ‘riskli alkol

kullanımı’ olarak değerlendirilir. Riskli alkol kullananlar arasında 21 yaşın

altında alkol kullananlar, alkol kullanan hamile kadınlar, belirli ilaçları (örneğin,

sedatif-hipnotikler, metranidazol, antihipertansif ilaçlar) kullanan kişiler,

hipertansiyon, diyabet hastaları ya da makine, araç kullanan kişiler sayılabilir.

Alkol kullanım miktarı ve sıklığı arttıkça bazı sorunlar ortaya çıkacaktır.

Giderek kötüye kullanım ve bağımlılık gelişecektir.

Alkol kötüye kullanımı (zararlı alkol kullanımı): Birçok sosyal, ruhsal ve

tıbbi sorunlar yaşayan fakat alkole bağımlı olmayan insanlar, alkolü kötüye

kullananlar veya bağımlı olmayan sorunlu içiciler olarak adlandırılır. Alkolün

kötüye kullanımı olgularının hepsinde alkol bağımlılığı gelişmez; büyük

çoğunluğu ömürleri boyunca sorunlu olmayan içmeyle sorunlu olabilecek içme

dönemleri arasında gidip gelirler. DSM-IV-TR’ye göre aşağıdakilerden bir ya

da daha fazlasının en az bir yıl sürmesi durumunda alkolün kötüye kullanımı

düşünülür.

İşte, okulda ya da evde, alması beklenen sorumlulukları yerine

getirememe; tekrarlayıcı bir şekilde alkol kullanımı,

Tehlikeli durumlarda yinelenen alkol kullanımı (örneğin alkollü araba

kullanma),

Alkol kullanımıyla ilişkili tekrarlayıcı bir şekilde yasal sorunlar ortaya

çıkması (alkol etkisinde ortaya çıkan davranış bozuklukları nedeniyle

tutuklanma)

Alkol kullanımıyla ilişkili toplumsal ya da kişiler arası sorunlar

yaşanmasına rağmen alkol kullanımının sürmesi

Page 19: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

15

Alkol bağımlılığı: Alkol bağımlılığı, alkolizm olarak da adlandırılır. Alkole

karşı fiziksel ve psikolojik bağımlılık geliştiği için içme davranışı üzerindeki

kontrol kaybıdır. Alkol almak için yoğun istek vardır. Alkol bağımlıları uzun

süreli alkol kullanımının hem tıbbı hem de sosyal sonuçlarını yaşarlar. İçme

davranışı üzerinde kontrol kaybı, alkol kötüye kullanımı ile alkol bağımlılığı

arasındaki kritik sınırı oluşturur. Alkol kötüye kullanımını, alkol

bağımlılığından ayırt etmek güç olabilir. Bağımlılık gelişmesi genellikle geç

olarak ve belirgin derecede tolerans geliştikten sonra olur. Diğer bağımlılık

tiplerinden farklı olarak alkol bağımlılığında karaciğer, beyin, miyokart ve

çizgili kaslarda bozukluklar da gelişir. Bu nedenle alkol bağımlılığı aynı

zamanda kronik alkol zehirlenmesidir. Alkol bağımlılığı genellikle 22-35

yaşları arasında görülür. Kadınlarda bağımlılık erkeklere göre daha seyrek

görülür. DSM-IV-TR’ye göre son 12 ay içinde aşağıdakilerden en az üçünün

yaşanmış olması durumunda alkol bağımlılığı tanısı konur:

Uzun süre aynı miktar alkol alınmasına karşın aynı etkiyi sağlamak için

alkol kullanım miktarının artması (Tolerans gelişmesi).

Alkole özgü yoksunluk sendromu gelişmesi ya da yoksunluk

semptomlarından kurtulmak veya kaçınmak için alkol alınması

Alkol alımının sınırlandırılamaması, istenen ya da planlanandan daha

fazla kullanılması,

Alkol kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir

istek ya da başarısız girişimler,

Alkolü sağlamak, alkol kullanmak ya da alkolün etkilerinden kurtulmak

için çok fazla zaman harcama

Alkol kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da

boş zamanları değerlendirme etkinliklerinin bırakılması ya da azaltılmas,

Alkolün neden olduğu ya da alevlendirmiş olabileceği fiziksel ya da

psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın alkol kullanımı

sürdürme

Alkol bağımlılığı gelişmesinde; genetik geçiş, emosyonel instabilite, kişilik

bozuklukları ve sosyokültürel faktörler rol oynar. Yapılan araştırmalarda bireyin ailesinde

alkol bağımlısı varsa diğer bireylere göre alkol bağımlılığı riski 3-4 kat fazladır. Çocuklukta

dikkat eksikliği ve hiperaktivite, davranış bozukluğu ya da her ikisinin birlikte olması

erişkinlikte alkole bağlı bozuklukluk riskini arttırmaktadır. Ayrıca antisosyal kişilik

bozukluğu gibi kişilik bozuklukları da alkole bağlı bozukluklara yatkınlığı arttırmaktadır.

Page 20: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

16

Resim 1.4: Alkol bağımlılığı

1.4.4.2. Alkol Kullanımına Bağlı Tıbbi ve Sosyal Sorunlar

Belli miktarın üstünde alkol kullanıldığında çeşitli bedensel ve ruhsal zararlar ortaya

çıkar. Kullanılan miktarla orantılı olarak ortaya çıkan sorunlar da farklı olur. Kullanılan alkol

miktarı arttıkça zarar riski de artar. Kandaki alkol miktarı belli bir düzeyin üstüne çıktığı

zaman koma ve ölüm görülebilir. Alkol bedenin bütün hücrelerini, fakat en çok beyin

hücrelerini etkiler. Bu nedenle etkileri önce davranışlarda belli olur. Kronik alkol tüketimi

uzun süreli tıbbi sorunlara yol açar. Bu sorunlar:

Mide-barsak sistemi: Yemek borusu hastalıkları, gastrit, ülser, akut ve kronik

pankreatit, pankreas üzerine olumsuz etkileri ile şeker metabolizmasında

bozukluk

Karaciğer: Yağlanma, hepatit, siroz, karaciğer koması

Bağışıklık sisteminin baskılanması: Tüberküloz, pnömoni, kanser riskinin

artması

Beslenme bozuklukları: Bağırsaklarda emilim bozukluğu sonucu; B1, B5, B12

ve folat (folik asit) eksikliğine bağlı hastalıklar, anemi

Nörolojik: Bacaklar ve ellerde uyuşma, ağrı, denge kaybı, beyin hücrelerini

etkileyerek dil ve dikkat işlevlerinde bozulmalar, dürtü kontrolünde zafiyet

Gebelikte kullanılması halinde bebekte: Düşük doğum ağırlığı, gelişim

geriliği, yarık dudak, kalp-damar bozuklukları, nörolojik bozukluklar

Kalp- Damar sorunları: Hipertansiyon, koroner kalp hastalığı

Ruhsal sorunlar: Uykusuzluk, bellek kaybı, anksiyete, depresyon

Diğer sorunlar: Beyin kanaması, cinsel işlevde bozulmadır.

Kronik alkol tüketiminin neden olduğu sosyal sorunlar; Aile sorunları (boşanma,

geçimsizlik, şiddet), iş sorunları (işten atılma ), yasal sorunlardır ( alkollü araba kullanırken

yakalanmak, kaza, kavga).

Page 21: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

17

Kandaki konsantrasyon

(mg/100 ml) Etkiler

50 – 80

(80 mg/100 ml, yaklaşık

olarak, 60 ml rakı veya

viski veya iki şişe -1000

ml- bira içtikten sonra

oluşan

konsantrasyondur.)

Öfori, hafif motor bozukluklar, zihinsel etkinlikte azalma

80 - 100

Nistagmus, beceri isteyen işlerin yapılmasında aksama, araba

sürme yeteneğinin bozulması, EEG’de alfa dalgalarının

aktivasyonu

100 - 200

Emosyonel düzensizlik, motor koordinasyonun ileri derecede

bozulması (ataksi, yalpalama), EEG’de alfa dalgaların

frekansının azalması, daha sonra yavaş dalga periyodlarının

belirlenmesi

200 - 300 Konfüzyon, geveleyerek konuşma, amnezi

300 - 400 Stupor ve koma

500 - < Kesinlikle ölüm

Tablo 1.2: Kandaki alkol konsantrasyonuna bağlı olarak ortaya çıkan santral etkiler

1.4.4.3. Alkol İntoksikasyonu

İntoksikasyon; yakın bir geçmişte, madde alımına bağlı gelişen geri dönüşlü, maddeye

özgü bir sendromdur. Maddenin merkezi sinir sistemi üzerine direkt etkisine bağlı ortaya

çıkan belirgin uygunsuz davranışlar, psikolojik değişiklikler vardır. Alkol intoksikasyonu,

alkol kullanımı sırasında ya da sonrasında alkolün merkezi sinir sistemine etkisiyle ortaya

çıkan, belirgin şekilde uygunsuz davranışlar, psikolojik ve nörolojik değişikliklerin ortaya

çıktığı durumdur. İntoksikasyon belirtileri şunlardır:

Yüzde kızarma,

Konuşmada bozukluk (peltek konuşma),

Huzursuzluk ve ajitasyon,

Dikkat dağınıklığı, konfüzyon, sutupor, koma,

İllüzyonlar ve geçici hallüsinasyonlar,

Bellek bozukluğu,

Düşünce bozuklukları,

Psikomotor davranışlarda artış ve saldırganlık,

Ataksi, nistagmus, koordinasyon bozukluğu gibi nörolojik bozukluklar,

Kandaki alkol miktarı arttıkça tablo ağırlaşır, birey önce komaya girer, solunum

durmasıyla ölüm gerçekleşir.

Page 22: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

18

Alkol entoksikasyonunda hastanın; kan basıncı, solunumu, ateşi çok yakından takip

edilir. Tıbbi durumu ayıntılı bir şekilde gözden geçirilir. Alkol seviyesine bakılır ve

entoksikasyonun ne derecede olduğu tespit edilir. Alkol entoksikasyonunda sıklıkla kan

şeker düzeyi düşebilir. Hasta bu açıdan takip edilmelidir. Eğer hastaların saldırganlığı, etrafa

zarar verme ve aşırı öfke hali söz konusu ise nöroleptik ilaç takviyesi yapılır. Tıbbi

durumunun ciddiyeti, beraberinde başka bir madde kullanım öyküsünün varlığı veya şiddetli

entoksikasyon durumu söz konusuysa yoğun bakım takibi gerektirir.

1.4.4.4. Alkol Yoksunluğu

Uzun süre, sık ve yoğun miktarda alkol kullananlarda alınan alkol miktarının

azaltılması ya da aniden kesilmesi durumunda ortaya çıkan sendromdur. Alkol yoksunluk

belirtileri;

Otonomik hiperaktivite (Örn; terleme, taşikardi vb.),

Artmış el tremoru,

Uykusuzluk,

Bulantı ya da kusma,

Görsel, dokunsal ya da işitsel geçici halüsinasyonlar ya da illüzyonlar,

Psikomotor ajitasyon,

Anksiyete,

Epileptik nöbetler,

Mesleki ve toplumsal işlevlerde bozulmalar gibidir.

Alkol yoksunluğunun tedavisi ortalama 1-2 hafta kadar sürer. Hastanın fiziksel

bulguları iyi değerlendirilip gerekli önlemler alınır. Yoksunluk döneminde çoğu zaman

vücudun sıvı eksikliği olur, buna yönelik uygun sıvı takviyesi yapılır. Özellikle tiamin ve

folik asit içeren polivitamin takviyesi yapılır. Proteinden zengin ve bol mineralli besinlerle

yeterli derecede beslenmesi ve hastanın dinlenmesi sağlanır.

Bu yoksunluk belirtilerinden kurtulmak veya kaçınmak için alkol kullanımı olabilir.

Alkol yoksunluğu hafife alınmamalıdır. Bazı kişilerde deliryum tremens gelişebilir.

Deliryum tremens: Kronik alkolizmde, alkolü bırakmaya bağlı olarak gelişen

bilinç ve diğer bilişsel işlevlerde bozulmayla karakterize bir sendromdur. Alkol

kesilmesi ya da azaltılmasından 48-72 saat sonra akut olarak ortaya çıkar,

genelde kısa sürelidir (saatler, günler) ve belirtilerde gün boyu dalgalanmalar

görülür. Deliryum tremens acil ve yoğun bakım gerektiren klinik tablodur. Bu

tablo 3-4 gün sürebilir. Hastada görülen belirti ve bulgular; huzursuzluk,

uykusuzluk, oryantasyon bozukluğu, algı bozukluğu, bilinç bulanıklığı, dikkat

dağınıklığı, sıklıkla halüsinasyonlar ve illüzyonlar, titreme, ataksik yürüyüş,

hipertansiyon, taşikardi, ateş, terleme ve sıvı elektrolit dengesizlikleridir.

Page 23: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

19

1.4.5. Kokain

Kokain bir alkaloiddir ve Güney Amerika’da And dağlarında yetişen Erytroxylon

Coca bitkisinin yapraklarından elde edilir. Kok, blow, cane, freebase olarak bilinir.

İnhalasyon yoluyla, sigara gibi içerek ya da intravenöz yolla kullanılır. İntravenöz yoldan

veya inhalasyon yoluyla alınan kokainin bağımlılık yapma potansiyeli diğer yollara göre

daha yüksektir.

Kokain kullanımı sonucunda kan damarlarında vazokonstruksiyon, pupilla

dilatasyonu, yüksek ateş, taşikardi, hipertansiyon gelişir. Yüksek doz ya da uzun süreli

kokain kullanımı, sanrısal bozukluğa neden olur. Burundan kullanımı sonucunda müköz

membranda ülserasyon gelişir. Kokain kardiyak komplikasyonlar ve deliryumla ani ölüme

neden olabilir.

Kokain yoksunluğu, kokain açlığı belirgindir. Yorgunluk, suçluluk, anksiyete,

depresyon görülebilir ve birkaç günde pik yapar. Tedavi semptomatiktir. Tespit etme,

benzodiazepin, antipsikotikler, beta blokerler uygulanabilir.

1.4.6. Opioidler

Opioid, vücutta morfin gibi etki gösteren maddelerdir. Ana kullanım amaçları

analjezidir. Opium türevleri ve sentetik maddelerinden oluşan diasetil morfin (eroin, smack,

horse), metadon, kodein, oxycodone (percadon, percocet), meperidin, pentozasin vs. narkotik

analjeziklere verilen bir addır.

Opiumun sigara gibi oral, İV. ve SC. veya nazal kullanım yolları vardır. Morfin,

heroin (diasetilmorfin) ve diğer opioid ilaçların kötüye kullanımı çabuk gelişen bir

bağımlılığa neden olur.

Morfin, genellikle aşerme derecesinde ilaç özlemi ve dolayısıyla güçlü psişik

bağımlılık yapar. Maddeyi bıraktıktan sonra yeniden başlama oranı (relaps=nüks) yüksektir.

Fiziksel bağımlılık ve tolerans çabuk gelişir. Kullanma süresi arttıkça fiziksel bağımlılığın

derecesi dolayısıyla toleransın derecesi de paralel olarak artar. İnsanda tek bir terapötik

dozda verilen morfinden 6-8 saat sonra hafif de olsa yoksunluk belirtilerinin görülmesi

morfinin ilk dozundan itibaren fiziksel bağımlılığın başladığını düşündürmüştür.

Opioid intoksikasyonunda, merkezi sinir sistemi depresyonu, solunum depresyonu,

bulantı, kusma, anlaşılmaz konuşma, hipotansiyon, bradikardi, pupillerde daralma, öfori,

bazen sakinlik görülebilir.

Page 24: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

20

İlacın kesilmesi son dozdan 8-10 saat sonra başlayan akut yoksunluk sendromuna

neden olur. Klinik belirtiler gribe benzer. Anksiyete, göz yaşarması, burun akıntısı, esneme,

terleme, insomnia, sıcak-soğuk basması, kramp, kas ağrıları, pupilla genişlemesi, tremor,

bulantı-kusma izlenir. Akut dönemden sonra, hipotansiyon, bradikardi, hipotermi, midriyazis

ve solunum merkezinin karbon diokside karşı duyarlığının azalması gibi nisbeten hafif

belirtilerin eşlik ettiği kronik yoksunluk dönemi gelir ve bu dönem 26-30 hafta kadar sürer.

İntravenöz uygulanan opioid ilaçları, kullananlarda aşırı doz alımına bağlı akut

zehirlenme ve aseptik olmayan injeksiyon uygulanması ile gelişen sistemik infeksiyonlar

sonucu ölümler görülebilir.

Tedavi: Yaşamsal işlevler desteklenir. Tedavi metadonla sürdürülür.

1.4.7. Barbitüratlar ve Benzodiazepinler

Sedatif ve hipnotik ilaç grubundadır. Barbitüratlar ve diğer hipnosedatif ilaçların

(örneğin benzodiazepinler, meprobamat ve kloral gibi) kullanılması sonucu oluşur. Bu ilaçlar

genel tıpta ve özellikle psikiyatride; anksiyete, insomnia, kas spazmları, epilepsi ve diğer

psikofizyolojik semptomları içeren hastalıkların tedavisinde sıklıkla kullanılan ilaçlardır.

Benzodiazepinler, barbitüratlara ve diğer hipnosedatif ilaçlara göre, günümüzde daha sık

kullanılmaktadır.

Bu ilaçlar fiziksel ve psikolojik bağımlılığa neden olur. İlaç çoğunlukla oral tablet

halinde, nadiren de damardan verilir. İlaçların alkolle alınması etkiyi iki katına çıkarır.

Bu ilaçlar hem reçeteyle hem de yasadışı kaynaklardan temin edilebilirler. Bu

maddelerin doktor kontrolü dışında kullanımı da görülür. Bağımlılık yapma özelliğinden

dolayı bu ilaçlar ülkemizde özel reçete (yeşil reçete) ile kullanılabilir. Reçete edilmiş ilaçları

kullanan kişiler nadiren bunları kötüye kullanır. Kötüye kullanım ve bağımlılık, yasadışı

kullanımlarda daha sık görülür. Sıklıkla alkol, esrar, kokain gibi diğer psikoaktif maddelere

bağımlılıkla birlikte görülür.

Bağımlılık belirtileri; dalgınlık, dikkat toplayamama, yargılama bozukluğu, bunaltı,

anksiyete, çırpınma nöbetleri beyin dokusuna verilen zarar sonucu intihar ve ölüme kadar

giden tablo görülür. Bu ilaçların aşırı dozda kullanılması veya fazla miktarda alkolle birlikte

alınması solunumu deprese ederek ölüme neden olabilir.

Barbitüratların ve benzodiazepinlerin yoksunluk belirtileri; uykusuzluk, baş dönmesi,

görme bulanıklığı, titreme, bulantı, kusma, kilo kaybı, karın bölgesinde kramplar, hızlı kalp

atışları, hipertansiyondur. İlerleyen dönemlerde hipotansiyon, hipertermi, nöromuskuler

irritabilite, psikoz ve epileptik nöbetler görülebilir. Bu ilaçlarda yosunluk belirtileri morfine

göre daha uzun sürer ve ölüme kadar gidebilen sonuçlar doğurur.

Bu ilaçlar aniden kesilmemelidir. Ani kesilmelerde yoksunluk sendromu oluşur. Bu

nedenle ilaç dozu aşamalı olarak azaltılarak kesilir.

Page 25: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

21

1.4.8. Tütün ve Nikotin:

Tütün bağımlılığında en önemli etken nikotindir. Nikotin bilinen en sık bağımlılık

yapıcı maddedir. Tütün içilmesi veya çiğnenmesi yoluyla alınır. Sigara tarzında veya başka

şekillerde tütün dumanın inhalasyonu, zamanla bağımlılık oluşturur. Nikotin, Santral Sinir

Sistemi’nde nöronların nikotinik nitelikteki kolinerjik reseptörlerini uyarmak suretiyle etki

oluşturur.

Sigaranın içinde birçok ; sitotoksik (hücre öldürücü), mutajenik (hücrenin yapısını

bozucu) ve karsinojenik (kanser yapıcı) madde bulunmaktadır. Bu maddelerden bazıları

aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Sigarada Bulunan Zehirlerden Bazıları

Polonyum- 210 (kanserojen)

Radon (radyasyon)

Metanol (füze yakıtı)

Toluen (tiner)

Kadmiyum (akü metali)

Bütan (tüpgaz)

DDT (böcek öldürücü)

Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri)

Aseton (oje sökücü)

Naftalin (güve kovucu)

Arsenik (fare zehiri)

Amonyak (tuvalet temizleyicisi)

Karbon Monoksit (egzoz gazı)

Katran (asfalt)

Tablo 1.3: Sigarada bulunan zehirlerden bazıları

Tütün içenlerde nikotinin bazı etkilerine (bulantı, kusma ve başdönmesi gibi) tolerans

gelişir. Nikotinin bağımlılığı hızlı gelişir. Bağımlılık oluşumu günlük sigara tüketimiyle

paralellik gösterir. Sigarayı sık içen, uygun olmayan durumlarda bile içmek, sağlığını

bozduğunu gördüğü ve bildiği halde içmekte devam etmek ve sabahleyin yataktan

kalktığında ilk iş olarak sigaraya sarılmak gibi belirtiler bağımlılığı yansıtır.

Sigara dünyada meydana gelen ölüm nedenlerinin üst sıralarında yer almaktadır. Bu

nedenle ülkeler sigara kullanımını kısıtlama ya da yasaklama eğilimindedirler. Sigaranın

bağımlılık dışında çok belirgin hastalıklara yol açtığı bilinen bir gerçektir.

Erken ergenlik döneminde, sigara içme akciğerin gelişmesine engel olur. İleri ki

dönemlerde akciğer kanseri başta olmak üzere bir çok hastalığın nedenidir. Tütünü

çiğneyerek kullanma diş çürüklerine, ağızda lökoplaki ve kanser gelişimine neden olur.

Page 26: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

22

Nikotin yoksunluğu, nikotin alma isteği, irriabilite, öfke, anksiyete, yoğunlaşma

güçlüğü, bradikardi, iştah artışı ile belirlidir. Yoksunluk sendromu birkaç hafta sürebilir.

Tedavisinde, tiksindirme tedavisi, nikotin nasal sprey ve sakızları, transdermal nikotin

uygulamaları uygulanır.

1.4.9. Amfetamin ve Türevleri:

Amfetaminler (D–amfetamin, metilamfetamin, metilfenidat, fenmetrazin, fenetilin

vb.), santral sinir sisteminde dopaminerjik reseptörleri indirekt biçimde etkileyerek öfori

yapan uykusuzluğa, yorgunluk ve açlığa karşı dayanıklılığı artıran ve iştahı azaltan

psikostimülan ilaçlardır. Bağımlılar ilacı oral veya intravenöz yoldan kullanır. İntravenöz

alınan amfetaminlerin pekiştirici etkisi ve toksisitesi oral verilmeye göre daha fazladır.

Amfetaminler başlangıçta diğer bağımlılık yapıcı maddeler gibi çeşitli etkenlerin

verdiği zevki artırır, anksiyeteyi azaltır, enerjiyi, dikkati, kendine güveni, seksüaliteyi ve

kişiler arası etkileşimin yarattığı heyecanları artırır. Ancak kronik amfetamin kullanılması

zamanla libidoyu ve seksüel performansı tam olarak inhibe eder. Uykusuzluk yapar ve iştahı

azaltır. Kişiye büyüklük duygusu verir, onu geçimsiz ve agresif yapabilir. Sürekli ve sık

kullanılırsa aylar süren başlangıç dönemini psikoz belirtilerinin ağır bastığı ikinci dönem

izler.

1.4.10. Kafein ve Metilksantinler

Dünya Sağlık Örgütünün listelediği bağımlılık tipleri arasında yer almasa da kafein,

tütün ve alkolün yanı sıra en fazla kullanılan yasal bağımlılık yapıcı maddedir. Kafein;

kahve, çay, çikolata ve kola gibi içeceklerde bulunur. Bunların aşırı tüketimleriyle bağımlılık

oluşur. Kafein bağımlılığı özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygındır. Sigara ve

alkol bağımlılığına göre görülme sıklığı daha düşüktür.

Kafein de diğer bağımlılık yapıcı maddelerde olduğu gibi keyif verici, konsantrasyonu

artırıcı ve öforizan etkileri nedeniyle kullanılır. Kafein yüksek dozda alınırsa doz aşımına

bağlı ölüm vakaları bildirilmiştir. İnsanlardaki öldürücü dozu 3-8 g arasında değişir. Bu 30-

60 fincan kahveye karşılık gelen bir dozdur.

1.5. Madde Kullanım Bozukluklarında Tedavi

Madde kullanan hastalara uygun tek bir yaklaşımdan söz etmek mümkün değildir,

ayrıca her bireye uygun tek bir tedavi yoktur. Tedavi yaklaşımları; kullanılan maddeye,

madde kullanım modellerine, psikososyal destek sistemlerine ve hastaların kişisel

özelliklerine göre değişir.

Tedavide iki temel hedef vardır. İlk hedef maddenin tamamen bırakılmasıdır. İkinci

hedef ise hastanın fiziksel, psikiyatrik ve psikososyal iyilik halinin sağlanmasıdır.

Page 27: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

23

Tedavi stratejisi belirlenirken en önemli belirleyici hastanın isteğidir. Hasta isteği

dışında tedavi edilez. Madde kullanım bozukluklarında tedavi süreci uzundur, bu nedenle

tedavi programı kesilmemeli, süreklilik göstermeli ve kişinin değişen gereksinimlerine

uygun düzenlenmelidir. Tedavide hem psikoterapi hem de farmakoterapiden yararlanılır.

Resim 1.5: Alkol ve madde bağımlılığı tedavi ve eğitim merkezi

Tedavi üç aşamadan oluşur:

Detoksifikasyon (arındırma tedavisi): Hastanın kullandığı maddenin

etkisinden arındığı, yoksunluk belirtilerinin giderildiği dönemdir. Bu dönemde

alınan madde kesilir. Maddenin kesilmesine bağlı olarak ortaya çıkan yoksunluk

belirtileri ilaç kullanımı ve diğer tıbbi müdahaleleri gerektirir. Eğer bir

komplikasyon çıkmazsa arındırma tedavisi 2-3 hafta içinde sonlanır.

Detoksifikasyon sırasında ruhsal destek sağlanır. Bu dönemde tedavi olmaya

karşı hastanın motivasyonu artırılmaya çalışılır.

Rehabilitasyon dönemi: Bu dönem oldukça uzun sürer. Psikososyal tedaviler

uygulanır. Bu dönemde kişi artık madde yoksunluğundan kurtulmuştur.

Yaşamdaki normal işlevlere dönebilme ve madde kullanmadan yaşama uyum

sağlama bakımından hastaya bilgi ve beceriler kazandırılmaya çalışılır. Grup,

bireysel, aile terapileri ve gerekli durumlarda ilaç tedavisi, tedavinin ikinci

aşamasını oluşturur. Kimi zaman madde bağımlılığının temelinde depresyon,

anksiyete, fobi gibi başka bir ruhsal rahatsızlık olabilir bu bozuklukların da

tedavi edilmesi gerekir.

Page 28: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

24

Relapsı önleme: Ayıklığın sürdürülmesi ve bireyin madde kullanmadan

yaşama uyum sağlaması hedeflenmektedir. Bu aşamada da ilaç tedavilerine

devam edilebilir. Kullanılan ilaçlar ya madde arama isteğini azaltmaya ya da

madde arama davranışını söndürmeye yöneliktir. Davranışçı terapiler, bireysel

ve grup terapileri, evlilik ve aile terapileri, neurobeofeedback vb. terapiler

uygulanır. Alkol bağımlıları için Adsız Alkolikler(AA) destek grubunun desteği

sağlanır. Adsız Alkolikler (Alcoholic Anonymous); alkol bağımlısı bireylerin

kendi aralarında dayanışma amacıyla kurulmuştur. Amacını çeşitli toplantılar,

konferanslar, eğitim çalışmaları ve alkolik üyelerinin birbirlerine doğrudan

yardımı yoluyla gerçekleştirir. Bu dönemde hastanın uzun süreli tedavi

programına katılımı izlenmeli ve ilişki koparılmamalıdır.

Madde kullanımıyla ilgili en sık karşılaşılabilecek acil sorunlar, madde intoksikasyonu

ve yoksunluk sendromudur. Hemşire bu konularda dikkatli olmalı ve hastayı takip etmelidir.

Madde kullandığı bilinen kişilerde aşağıdaki belirtilerin görülmesi yaşamın tehdit altında

olduğunu gösterir. Bu nedenle hastaları yakın takip altında tutmalıdır.

Bilinç bozukluğu

Hasta uyandırılamıyorsa veya uyandırılsa bile hemen uykuya dalıyorsa

Solunum güçlüğü: Hastanın solunumu durmuş, çok zayıf ve yüzeysel ya da

düzensiz seyrediyorsa (solunum hırıltılı olabilir ve siyonoz bulguları

görülebilir)

Ateş: 38°C üzerindeki ateş

Anormal veya düzensiz nabız

Bilinç bozukluğuna kusmanın eşlik etmesi ve aspirasyon riski oluşturması

Konvülzyonlar: Yüzde, vücutta ya da ekstremitelerde seğirmeler, kasılma ve

katılık bazen muhtemel nöbetin belirtisi olabilir.( Şiddetli sıçramaları ve spazmı

olan hasta nöbet geçiriyordur.)

1.6. Madde Kullanım Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı

Madde kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel olarak düzelmesini sağlamak için

hemşirenin ve diğer tedavi ekibinin hastaya karşı; samimi, saygılı ve anlayışlı, söz ve

eylemlerinde tutarlı bir tutum sergilemesi çok önemlidir.

Hastaya değer veren, kabul eden, yargılamayan, sorunlarını içtenlikle dinleyen

tutumlar sergilenmek

Madde bağımlısı hastanın tedaviye motivasyonunu artırmaya çalışmak

Hemşire, hastanın klinikteki tedavi ekibiyle iletişiminin ve ilişkilerinin

geliştirilmesinde rol almak

Tedavi ekibi hasta ve ailesi arasındaki ilişkinin kurulmasını sağlamada rol

almak

Aileye yönelik eğitici çalışmalarda bulunma ve aile kurum ilişkisinin kurulup

geliştirilmesini sağlama da rol almak

Hastanın ailesiyle ilişkilerini güçlendirerek sosyal destek sağlamak,

Hastanın güçlü yanlarını keşfetmesine olanak vermek

Page 29: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

25

Hastanın kimyasal bir maddeye bağımlı olduğunu anlamasını sağlamak

Bağımlılığın belirtilerini hastanın deneyimlerine uygun biçimde göstermek

Madde kullanımı için duyduğu isteğin farkına varmasını sağlamak

Hastaya bağımlılığın fiziksel zararları ve yaşadığı sorun hakkında bilgi verilerek

değişmesine yardımcı olmak

Eğitim grupları oluşturularak bağımlılık kavramı konusunda grup oturumu

yapılabilir. Benzer deneyimler yaşamış kişilerin paylaşımları, kişilere güç sağlar

(sosyal destek ağı). Yalnız olmadıklarının farkına varırlar. Grup ortamı sosyal

öğrenme ortamı yaratabilir. Benzer sorunlar yaşayan üyeler bu sorunlarıyla nasıl

başa çıkmışlardır. Böylelikle birey kendi sorunlarıyla baş etme becerisi kazanır,

aynı zamanda grubun diğer üyelerine de yardım ederek güç kazanır. Hastanın

başkalarının gelişimine katkı verme sorumluluğu bu noktada önem kazanır.

Hastanın tedavi sırasında madde kullanıp kullanmadığını dikkatle gözlemek;

hastayla ilişkilerde gösterilen hoşgörüler ve töleranslar, hastanın yeniden

maddeye başlamasına neden olabilir. Bu nedenle ilişkilerde dikkatli olmak

gerekir.

Hastayı madde almaması için cesaretlendirmek ve temiz kalmasını sağlamak

Yaşamsal sorunlarıyla baş etmede yetersiz kaldığında madde kullanımına

başvurduğunun farkına varmasını sağlamak

Kişiye yeni ve daha etkili sorun çözme yöntemleri kazandırmak

Tedavi sırasında mutlaka diğer tıbbi durumlar konusunda hasta ve yakınları

bilgilendirilmelidir.

Relapsa neden olan düşünce ve davranışlarının tanımasını sağlamak

Sabırlı olunmalıdır. Düzelme yavaş ve geç olacaktır.

Hastanın bireysel ve grup terapilerine katılmasını sağlamak

Bir çok madde bağımlısının madde alımının dışında ailesel, kişiler arası ve

mesleki sorunlarıda vardır. Bu nedenle hasta ve ailesini iyi tanımak gerekir.

Hastaya madde bağımlılığının tedavisi güç ruhsal bir hastalık olduğu anlatılarak

hastanın inancının ve desteğinin önemi vurgulanmalıdır.

Hastanın diğer hastalarla ilişkileri desteklenmeli, klinik etkinliklerinde ve klinik

içi yaşamda sorumluluk almaları konusunda cesaretlendirilmelidirler.

Yetenek ve becerileri ortaya çıkarılmaya çalışılmalı, uğraş tedavilerine etkin

olarak katılımları sağlanmalıdır.

Page 30: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

26

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME Aşağıdaki soruları dikkatlice okuyarak doğru seçeneği işaretleyiniz.

1. Aşağıdakilerden hangisi madde bağımlılığının psikolojik etmenlerindendir?

A) Anti sosyal kişilik

B) Ailede madde bağımlısının olması

C) Sosyal kabul ve destek görme isteği

D) Toplumda madde bağımlılığının kabul görmesi

2. Aşağıdakilerden hangisi bağımlılık yapan maddelerin ortak özelliklerindendir?

A) Tolerans gelişimi

B) Keyif vericilik

C) Yasak ve toplumsal tepki

D) Hepsi

3. Aşağıdakilerden hangisi psikolojik bağımlılık yapan maddelerdendir?

A) Alkol B) Esrar

C) Barbitüratlar

D) Opioidler

4. Aşağıdakilerden hangisi birçok sosyal, ruhsal ve tıbbi sorunlar yaşanmasına karşın,

alkole bağımlı olmayan insanlar için kullanılır?

A) Alkol bağımlılığı B) Sosyal içicilik

C) Riskli alkol kullanımı

D) Alkol kötüye kullanımı

5. Aşağıdakilerden hangisi madde bağımlılığında hemşirelik yaklaşımları arasında

sayılamaz?

A) Hastaya değer veren, kabul eden ve yargılamayan tutum içinde olması

B) Aile ve kurum ilişkisinin geliştirilmesini sağlamada rol alması

C) Hastaya kendi değerlerini benimsetmeye çalışması

D) Hastayı madde almaması için cesaretlendirmesi

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

Page 31: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

27

ÖĞRENME FAALİYETİ–2 ÖĞRENME FAALİYETİ–2

Cinsel bozukluklar hakkında bilgi sahibi olabilecek ve uygun hemşirelik

yaklaşımında bulunabileceksiniz.

Cinsel bozuklukları ve hemşirelik yaklaşımını farklı kayaklardan araştırınız.

Araştırmanızı sunu haline getirerek sınıf ortamında sununuz.

Bölgenizde bulunan bir psikiyatri kliniğine giderek orada görevli sağlık

personelinden, cinsel bozukluk nedeniyle başvuran kişiler hakkında bilgi alınız.

Bu başvurular en çok hangi sebeple yapılmaktaymış; bu hastaların ortak

özellikleri nelermiş vb. sorular sorarak bilgi edininiz. Görüşmenizi not ederek

sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

2. CİNSEL BOZUKLUKLAR VE

HEMŞİRELİK YAKLAŞIMI

Cinsellik; iki insanın birlikte yaşadığı beraberliklerini ve cinsel doyumu içeren sosyal

kurallar, değer yargıları ve tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik, sosyal yönleri olan

özel bir yaşantı olarak tanımlanır.

Cinselliğin biyolojik boyutu, temel olarak üremeyi; psikolojik boyutu, sevme, sevilme,

yakınlaşma, bütünleşme, bir olma gibi duyguları içerir. Toplumsal boyutuysa iki insanın

birlikte oluşu, değer yargıları, inançlar ve geleneklere göre şekillenmektedir.

Sağlıklı cinsel yaşamın sınırları; anksiyete ve suçluluk uyandırmayan, normal,

toplumsal yaşantıya uygun yaşanan cinsellik olarak çizilebilir. Uygun eş, uygun zaman ve

uygun yer sağlıklı cinsel yaşam için gereklidir.

ÖĞRENME FAALİYETİ–2

AMAÇ

ARAŞTIRMA

Page 32: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

28

Resim 2.1: Uyumlu çift

Cinsel yaşamda ya da tercihlerde bazen sorunlar ve bozukluklar ortaya çıkmaktadır.

DSM-IV cinsel sorunlar ve bozuklukları üçe ayırır. Bunlar aşağıdaki gibidir:

Cinsel işlev bozuklukları

Parafililer

Cinsel kimlik bozuklukları

Tablo 2.1: DSM-IV’e göre cinsel sorunlar ve bozukluklar

2.1. Cinsel İşlev Bozuklukları

Cinsel eylem belirli evrelere göre gerçekleşir. Bu süreç “cinsel yanıt”olarak

tanımlanır. Periferik ya da santral, uyarımla başlayan cinsel yanıt, kadında ve erkekte sinir

sisteminin tetiklediği bir dizi vasküler değişiklikle kendini gösterir. Yanıtın ortaya çıkışında

özellikle psikolojik durum, endokrin, nörolojik ve vasküler sistem yoğun bir etkileşim içinde

rol oynamaktadır. Cinsel yanıt dört temel aşamayı içerir. Bunlar:

Uyarılma evresi

Plato (cinsel organın orgazma hazır hale gelmesi) evresi

Ejakulasyon/ orgazm evresi

Çözülme evresidir.

Fiziksel, psikolojik, sosyal ve kültürel bileşenleriyle genel sağlığın ayrılmaz

parçalarından birini oluşturan cinsel yaşam, pek çok faktörden olumsuz yönde

etkilenebilmekte ve cinsel işlev bozukluğu gelişebilmektedir. Cinsel işlev bozukluğu son

derece özel, rahatsız edici, fiziksel ve sosyal açıdan yıkıcı etkileri olabilen bir sağlık sorunu

olup bireylerin kendine olan güvenlerini, yaşam kalitelerini düşürmekte ruhsal durumlarını

da önemli derecede etkilemektedir.

Page 33: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

29

DSM IV’e göre cinsel işlev bozuklukları (CİB), cinsel yanıt döngüsünü belirleyen

yukarıda sayılan evrelerde oluşan bozulmalar veya cinsel birleşme aşamasında oluşan ağrıyla

karakterizedir. Cinsel işlev bozuklukları birden fazla cinsel aşamada görülebilir. Cinsel işlev

bozukluklarında kısa sürede kendiliğinden düzelmeyen veya kısa süreli de olsa sık tekrar

ederek süreklilik kazanmış, normal cinsel döngüyü bozan rahatsızlıklar akla gelir. Cinsel

işlev bozukluklarını DSM-IV şu şekilde kategorize etmiştir.

1. Cinsel istek bozuklukları

Azalmış cinsel istek bozukluğu

Cinsel tiksinti bozukluğu

2. Cinsel uyarılma bozuklukları

Kadında cinsel uyarılma bozukluğu

Erkekte cinsel uyarılma bozukluğu

3. Orgazmla ilgili bozukluklar

Kadında orgazm bozukluğu

Erkekte orgazm bozukluğu

Erken boşalma

4. Cinsel ağrı bozuklukları

Disparöni (ağrılı cinsel birleşme)

Vajinismus (vajinanın kasılması)

5. Genel tıbbi bir duruma bağlı CİB

6. Madde kullanımının yol açtığı CİB

7. Başka türlü adlandırılamayan CİB

Tablo 2.2: DSM-IV’e göre cinsel işlev ve bozuklukları

Sık görülen cinsel işlev bozuklukları aşağıda kısaca anlatılmıştır.

Azalmış cinsel istek bozukluğu (cinsel soğukluk): Sürekli olarak ya da

yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin

az olması (ya da hiç olmaması) ya da hiç olmamasıdır. Bu durum kadınlarda

çok daha sıktır ve evli çiftlerde en sık ortaya çıkan cinsel işlev bozukluğudur.

Sorunun ortaya çıkışı, yetişme tarzıyla çok yakından ilgilidir. Kadın

cinselliğinin; ayıp, çirkin, günah sayıldığı ve cinsel ilişkinin sadece erkeği

doyuma ulaştırmaya yarayan bir kadınlık görevi olduğu bilgisiyle yetiştirilen

kadınlarda cinsel soğukluk sık görülür. Bazı toplumlarda kadınlarda cinsel

isteksizlik oranı %80’e kadar ulaşmaktadır. Ayrıca kronik stres, kaygı

depresyon hali, hormon düzeyi değişmeleri, uzun süre cinsel ilişki olmayışı,

kişinin ya da eşinin önemli bir bedensel rahatsızlığı, kişinin dış görünümünü ve

beden algısını değiştiren ameliyatlar cinsel soğukluğa neden olabilir. Cinsel

arzuda azalma bazen de bozulmakta olan bir ilişkinin belirtisi ya da eşe yönelik

düşmanca duyguların dolaylı bir ifadesidir. Sürekli ve düzenli bir ilişkide,

eşlerden birinde cinsel soğukluk varsa, öncelikle eşler arasında yakınlık

sağlamaya, sorunları çözmeye ve ilişkiyi canlandırmaya çalışmalıdır.

Page 34: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

30

Cinsel tiksinti bozukluğu: Cinsel ilişki kurmaktan sürekli ve aşırı biçimde

tiksinti duyma ve bu nedenle cinsellikten tümüyle kaçınmaktır. Evlilik

çatışmaları, gebelik korkusu, cinsel fobiler veya kaçınmalar, katı dini inançlar,

yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, eşe ilgi kaybı, yakınlık sorunları, eşin

cinsel beceri eksikliği, güç dengesizliği, pasif agresif eş ve eşteki cinsel

sorunlardan kaynaklanabilir. Tedavide temel ilke tiksintiye yol açan etkenlerin

bulunup ortadan kaldırılması ya da çözümlenmesidir. Bunun için çiftin cinsel

iletişimlerinin arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin

sağlanması ve cinsel yaşamlarındaki kısıtlılıkların kaldırılması için terapiler

yapılır.

Kadında ve erkekte cinsel uyarılma bozukluğu: Cinsel uyarılma bozukluğu;

kadında sürekli olarak veya yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir

ıslanma-kabarma tepkisini sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu

sürdürememe, erkekteyse herhangi bir cinsel etkinlik için yeterli ereksiyonu

tekrarlayıcı yahut kalıcı biçimde sağlayamama, sürdürememe durumu olarak

tanımlanır. Erektil disfonksiyon en sık başvuru nedeni olan erkek cinsel işlev

bozukluğudur. Toplumda yaygın olarak rastlanır. Yaş, kilo, sigara, alkol

kullanımı, diabetes mellitus ve hipertansiyon gibi sistematik hastalıklarla

rastlanma sıklığı artar. Erektil disfonksiyon, psikojenik, organik ya da her

ikisinin varlığıyla gelişebilir. Tedavi iki yönlü yapılır. Öncelikle hastanın genel

sağlığı, sağlık sorunlarıyla ilgili araştırma yapılarak varolan hastalıkları ve

geçmişte yaşanan sorunlar tespit edilir. Bu sorunlarla ilgili genel önlemler alınır.

Sigara ve alkol kullanımı mutlak şekilde önlenmelidir. Aşırı kilo engellenmeli,

yaşa uygun düzenli fizik egzersiz yapılmalı dengeli beslenmeye dikkat edilmeli

ve olabildiğince stresten kaçınmalıdır. Soruna neden olan hipertansiyon,

diyabet, sinir sitemi ve hormon sistemi hastalıkları kontrol altına alınarak

tedavileri sağlanmalıdır. Soruna yönelik psikolojik, tıbbi ve cerrahi tedavi

yöntemleri kullanılmaktadır.Tedavinin diğer yönüyse sorun psikolojikse cinsel

iletişimi artırıcı teknikler, fantezi kurma, öykü yazma, cinsel materyal

paylaşılması gibi tekniklerden yararlanılır.

Kadında ve erkekte orgazm bozukluğu: Kadınlarda orgazm yokluğunun adı

anorgazmi; erkeklerde ise ejakülasyon geçikmesidir. Kadınlarda, normal

koşullar ve süredeki bir cinsel uyarılma evresi sonrasında orgazmın ortaya

çıkmayışına anorgazmi denir. Genellikle istek azlığıyla anorgazmi bir arada

gider. Erkeklerde orgazm bozukluğu, ejakülasyon geçikmesi ya da yokluğu

olarak ortaya çıkar. Orgazma ulaşmak çok güç ve zaman alıcıdır. Kadınlardaki

nedenlerin başında; gebelik korkusu, yaralanma ve zarar görme korkuları,

reddedilme endişesi, erkeklere karşı düşmanca duygular, cinsel dürtülere ilişkin

suçluluk duyguları gelir. Erkeklerdeki orgazm bozukluğunun nedenleri; eşle

ilgili sorunlar, eşin kendisinden daha yüksek düzeyde cinsel performans

bekliyor oluş, eşin cinsel çekiciliğinin azalması, eşi gebe bırakmayla ilgili

gerçekçi veya hayali korkular, eşe ve cinselliğe yönelik olan ama dile gelmeyen

düşmanca duygulardır. Obsesif kişilerde çok daha sık rastlanır. Tedavisinde; çift

cinsel terapisi, bilişsel davranışçı psikoterapiler, bireysel psikoterapi ve grup

terapileri uygulanır.

Page 35: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

31

Erken boşalma: Erken boşalma; erkeğin cinsel ilişkide, kendi isteğinden önce

orgazma ulaşması ve ejakülasyon olmasıdır. Erken boşalmanın birçok ruhsal,

cinsel, bedensel, çevresel, ilişkisel ve toplumsal nedeni vardır. Cinsellikle ilgili

bilinç dışı korkular, cinsel eylemin kişi için kaygı verici olması, cinsellikle ilgili

yanlış inançlar, seksin pis, kirletici olarak algılanması ve dolayısıyla suçluluk

duyguları yaratması, erken boşalmaya neden olabilir. Ayrıca evlilikteki

sorunlar, öfke veya içsel ahlaki yasaklar nedeniyle rahatça ortaya konamıyor,

kişi tarafından kabullenilemiyor oluşu da erken boşalmaya neden olabilir.

Tedavide; çift cinsel terapisi, bilişsel davranışçı terapi, bireysel dinamik

psikoterapi ve grup psikoterapisi uygulanır.

Disparöni (ağrılı cinsel birleşme): Erkekte ya da kadında cinsel ilişkiye,

yineleyici bir biçimde ya da sürekli olarak eşlik eden genital ağrının olmasıdır.

Ağrının nedeni kadında; uyarılma eksikliği, vaginal veya pelvik enfeksiyon,

over patolojileri, endometriozis; erkeklerde ise uretra, prostat ve mesane

enfeksiyonlarıdır. Tedavi, nedene yönelik olarak yapılır. Öncelikle bu duruma

neden olabilecek fiziksel bir hastalık varsa o tedavi edilir. Neden psikolojikse

psikiyatrik destek ve tedavilerle çözüme gidilir.

Vajinismus (vajinanın kasılması): Vajinismus; kadınlarda vajinanın üçte bir

alt kısmındaki kasların, penis girişini engelleyecek biçimde istemsiz kasılması

sonucu, cinsel birleşmenin olamaması ya da son derece ağrılı olmasıdır. Bu

kasılmalar istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşir.

Vajinismusun birçok nedeni olabilir. Kadın cinselliğinin; toplumsal olarak ayıp,

günah, “aşağı” sayıldığı, katı yetiştirme kurallarının geçerli olduğu ve

cinselliğin evlenir evlenmez çok doğal bir “görev” olarak icra edilmesinin

beklendiği toplumlarda, vajinismusa çok daha sık rastlanır. Yaralanma ve ağrı

çekme, penis tarafından zarar görme korkuları, geçmişte cinsel istismar ve

tecavüze uğramış olma, cinsellikle ilgili iç çatışmalar, eşle ilişkideki sorunlar

gibi birçok neden, vajinismusa sebep olabilir. Bu hastalar çözümü ertelememeli,

bir kadın doğum hastalıkları uzmanına başvurmalı ve rahatsızlığın nedeni

araştırılmalı, penis girişine engel olacak bedensel rahatsızlık yoksa profesyonel

psikiyatrik yardım almalıdır. Tedavide vajinadaki istem dışı kasılmalar aşamalı

egzersizlerle ortadan kaldırılır bunun için gevşeme, imajinasyon,

duyarsızlaştırma teknikleri kullanılır. Ayrıca vajinusmusa yol açan etkenlerin

çözümlenmesi sağlanır.

Cinsel işlev bozuklukları, sık rastlanan ve toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren

sorunlardandır. Yapılan çalışmalar; kadın ya da erkek ayrımı yapılmaksızın, her üç kişiden

birinin, yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını

ortaya koymaktadır. Ülkemizde cinsel sorunlardan dolayı bir sağlık kuruluşuna başvurma

ancak son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır.

Page 36: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

32

Cinsel işlev bozukluklarında kültürel ve toplumsal etkenlerle ortaya çıkan bazı

farklılıklar vardır. Örneğin, muhafazakar toplumlarda cinselliğin yasaklanması, formel bir

cinsel eğitimin olmaması, cinselliğin bir tabu olarak algılanması ve bekaretin önemsenmesi

gibi etkenler kadınlarda vajinismusun ve cinsel isteksizliğin; erkeklerdeyse çeşitli

ejakülasyon bozukluklarının görülme sıklığı, cinselliği daha serbest yaşayan toplumlara göre

daha fazladır.

Gelişmiş batı ülkelerinde daha çok ileri yaşlardaki kişiler menopoz, diabetes mellitus,

hipertansiyon, ilaç kullanımları vb. nedenlerle erektil disfonksiyon, cinsel isteksizlik ve

disparoni gibi hastalıklar nedeniyle bir kliniğe başvururken; gelişmekte olan ülkelerde ve

doğu toplumlarında daha çok genç, orta yaş kuşağın vajinismus, cinsel birleşme kuramama,

prematür ejakülasyon gibi psikojenik kökenli cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili başvurdukları

gözlenmiştir.

2.1.1. Cinsel İşlev Bozukluğunun Nedenleri

Cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında ve sürmesinde genellikle; çok sayıda

psikososyal, kültürel, davranışsal ve klinik etkenler birlikte rol oynamaktadır. Bunlar,

doğuştan getirilen özellikler olabildiği gibi yetişme koşulları, ailenin tutumu, eğitim, yetiştiği

alt kültürün cinselliğe bakışı, yaşanılan psikolojik travmalar vb. sonradan edinilen özellikler

de olabilir.

Erken çocukluk dönemine ait bilinçaltı çatışmalar; çocukluk ve ergenlik dönemine ait

psikoseksüel gelişim dönemlerindeki aksaklıklar, yanlış öğrenilmiş cinsel davranışlar, eksik

ya da yanlış cinsel bilgi, cinsellikle ilgili yanlış ve abartılı beklentiler, geleneksel ve tutucu

yetiştiriliş biçimi, utanma, suçluluk ve günahkarlık duyguları, eşler arasındaki uyumsuzluk

ve iletişim sorunları, evlilik içi çatışmalar, eşin cinsel sorunlarının olması, eşinde ya da

kendisinde varolan başta depresyon olmak üzere cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen

çeşitli psikiyatrik sorunlar ya da hastalıklar ve kişinin başta cinsel organlar olmak üzere

kendi bedeniyle ilgili olumsuz düşünce ve inançları cinsel işlev bozukluğunun nedenleri

arasında sayılır.

Resim 2.2: Cinsel işlev bozukluklarının nedenleri

Page 37: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

33

Cinsel işlev bozukluklarının nedenleri genel olarak organik ve psikolojik nedenler

olarak ayrılsa da genellikle karmaşık ve çok yönlü bir etkileşim süreci sonunda ortaya çıkar.

Çoğu zaman, psikolojik ve organik nedenler sorunun ortaya çıkmasında birlikte rol oynarlar.

Sorun bedensel ya da ilaç kullanımı gibi çeşitli organik nedenlerle ortaya çıksa da, genellikle

bir süre sonra psikolojik etkenler de tabloya eklenebililir.

Organik nedenler: Organizmanın çeşitli hastalıkları ve kullanılan ilaçların

cinsel işlev bozukluğuna neden olduğu görülmüştür. Bu hastalıklar şunlardır:

Sistemik hastalıklar (solunum sistemi hastalıkları, böbrek hastalıkları vb.)

Karaciğer hastalıkları (siroz, hepatit vb.)

Vasküler bozukluklar (penis arter ve venlerinde tromboz, lösemi

hipertansiyon vb.)

Hormonal bozukluklar (hipotiroidizm, addison hastalığı, diabet vb.)

Nörolojik bozukluklar (paraliziler vb.)

Lokal genital hastalıklar (üretrit, penis travmaları, üretral patolojiler vb.)

Cerrahi durumlar (genitallerde ve genital sinirlerinde hasar, kastrasyon

vb.)

İlaç ve alkol kullanımı (sedatifler, hormonlar, antikolinerjikler,

trankilizanlar vb.).

Psikolojik nedenler: Cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında

hazırlayıcı, başlatıcı ve sürdürücü etkenler bulunmaktadır.

Hazırlayıcı (yatkınlaştırıcı) nedenler: Bu nedenler; tutucu bir ortamda

yetiştirilme, bozuk aile ilişkileri, travmatik cinsel deneyimler, yetersiz ve

yanlış cinsel bilgiler, kişilik tipi gibidir.

Ortaya Çıkarıcı (başlatıcı) nedenler: Bu nedenler; eşler arası ilişkide

bozulma, doğum, partnerde CİB, sadakatsızlık, başarısız deneyim,

depresyon ve anksiyete, travmatik cinsel deneyimler, yaşlanma, organik

hastalıklara tepki, yetersiz ve yanlış bilgiler gibidir.

İdame Ettirici (sürdüren) nedenler: Bu nedenler; performans kaygısı,

başarısızlık korkusu, partnerin abartılı istekleri, partnerler arasında

iletişim bozukluğu, suçluluk duygusu, partnerler arasında çekicilik kaybı,

cinsel alan dışındaki ilişkilerde bozulma, yakın ilişkiye girme korkusu,

yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler, depresyon ve anksiyete gibidir.

2.1.2. Cinsel İşlev Bozukluklarında Tedavi

Cinsel işlev bozukluğunun nedeni organikse soruna yönelik uygun tıbbi ve cerrahi

tedavi yöntemleriyle sorun tedavi edilir. Tedavi için pek çok disiplinin bir arada çalışması

gerekebilir (Jinekoloji, üroloji endokrinoloji, kardioloji vb). Hem tanı hem de tedavi

açısından disiplinler arası işbirliğinin olması şarttır. Bunun yanı sıra mutlaka psikolojik

tedavilerle de hasta desteklenmelidir. Psikolojik tedaviler organik ve psikolojik kaynaklı tüm

hastalarda kullanılır.

Page 38: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

34

Psikiyatri tedavilerinde ilk adım, hastanın hatalı bilgi ve inanışlarının düzeltilmesidir.

Bunun için psikoanalitik, davranışçı, kognitif gibi psikoterapi teknikleri tedavide

kullanılmaktadır. Bu terapilerin arasından en sık kullanılan davranışcı terapilerdir. Hastanın

rahat olması tedavi sırasında ve sonrasında önemlidir. Onun için hastaya gevşeme teknikleri

öğretilebilir.

2.1.3. Cinsel İşlev Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı

Hemşireler, hastalarla en fazla vakit geçiren ve onları en doğru biçimde

gözlemleyebilen sağlık profesyonelleridir. Onun için yaptıkları gözlem ve değerlendirmeler

cinsel fonksiyonlara ilişkin sorunların saptanmasında oldukça önemli yer tutmaktadır.

Bireylerin cinsel sorunlarına yönelik hemşirelik yaklaşımı; cinsel sağlığın değerlendirilmesi,

sorunun belirlenmesi, uygun hemşirelik girişimleri ile sorunun çözümlenmesi ya da bireyin

cinsel tercihleriyle uyumlu bir şekilde yaşamasını ve cinsel sağlığın sürdürülmesi

aşamalarını içermektedir. Tüm bu aşamalardaki hemşirelik girişimlerinin amacı; hastanın

bireysel cinsel sağlığını güçlendirmek, cinsel sorunlarını ifade edebilmeleri için

cesaretlendirmek, cinsel sorunların nedenlerini ve özelliklerini belirlemek, belirlenen

sorunların çözümü için uygun girişimlerde bulunmak, yaşam kalitesini yükseltmektir.

Hastanın davranışsal ya da sözel ifadelerine dikkat ederek cinselliği tartışmaya

hazır olup olmadıgı değerlendirilir.

Hastayla görüşme için yüz yüze oturulan, rahat, iyi aydınlatılmış, doğal ve özel

bir ortam hazırlanır.

Hastanın kendini ifade etme yöntemleri değerlendirilir. Cinsel yaşamlarında

oluşan degişiklikleri ve yaşadığı sorunları ifade etmesi için cesaretlendirilir.

Bunun için cinselligin doğal bir ihtiyaç oldugunu ve bu konudaki sorunların

konuşulabileceğini belirtir.

Alınan bilgilerin kayıt edilecegi ve görüşmenin gizli tutulacagı garanti edilir.

Sorun ne olursa olsun ciddiyetle ele alıp ilgilenilir.

Hemşire gözlemi yapılır; hastanın fiziki özellikleri, eşi ile iletişim kurma

yöntemleri, eşine karşı davranışları, sosyal çevresi ile ilişkileri belirlenir.

Hastadan kapsamlı öykü alınır; sosyo-demografik ve sosyokültürel özellikleri,

cinsel gelişim öyküsü, cinsel işlev aşamalarının (uyarılma, plato, orgazm,

tatmin) sorgulanması,

Mevcut fiziksel ve ruhsal hastalıkları araştırılır. Hastanın kronik hastalıkları,

cinsel yaşama ilişkin yakınmaları, cinsel gelişim öyküsü, cinsel konulardaki

bilgi düzeyi, ergenliğe giriş yaşı, cinsellikle ilgili bilgilerin öğrenilme yaşı ve

kimlerden alındığı, mastürbasyonu nasıl değerlendirdiği, toplumda yaygın olan

cinsel mitler ve tabular hakkındaki görüşleri, cinsel taciz, travma öyküsünün

olup olmadığı, varsa ayrıntıları öğrenilir.

İlk cinsel birleşme yaşı ve partneri, evlilik öncesi cinsel yasam öyküsü

değerlendirilir. Eşi ile evlilik/ilişki durumu değerlendirilir.

Hastanın fizik muayene bulguları (genital organların yapısı, üreme organlarına

yönelik yapılan ameliyatlar, cinsel birleşme sırasında ve sonrasında ağrı yaşama

durumu) değerlendirilir.

Page 39: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

35

Cinsel ilişkiden sonra utanma, korku, igrenme, suçluluk duyguları yaşama

durumu yaşanılan sorunu eş ile konuşabilme durumu değerlendirilir.

Elde edilen bilgiler doğrultusunda bütüncül yaklaşım çerçevesinde yapılacak

olan değerlendirme, cinsel sorunların çözümü için temel oluşturur.

Cinsel sorunların belirlenmesine yönelik yapılan degerlendirmenin her

aşamasında, bireysel farklılıklar dikkate alınarak öncelikler belirlenir ve

sorunun çözümüne yönelik girişimler planlanır.

Eşlerin üreme organlarının yapı ve fonksiyonları ile cinsel işlev aşamaları

hakkındaki bilgi düzeylerine göre cinsel egitim programları hazırlanır.

(Egitimler maketler ya da yardımcı araçlar kullanılarak partnerlerin egitim

seviyesine uygun anlaşılır bir dille yapılmalıdır).

Eşlerin durumuna uygun (pelvik cerrahi sonrası, gebelik ve dogum sonrası, kalp

krizi sonrası, kanser vb) egitici bir takım faaliyetler (broşür, seminer vs) ve

spesifik önerilerde bulunulabilir.

Cinsel yasamdaki değişimlerin ya da sorunların eşler üzerindeki etkisi ve

cinselligin önemi tartışılır.

Fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların, diyabet, hipertansiyon gibi kronik

hastalıkların ve kullanılan ilaçların cinsel fonksiyonlara etkisini anlatmaya

yönelik egitim programları planlanır.

Eşlere duyulara odaklanma egzersizleri önerilerek kendi his ve duygularından

emin olmaları sağlanabilir.

Eşlerin inandığı cinsel mitler ve önyargıların geçerlik ve etkileri, bilimsel

veriler ve bireyin sosyo-kültürel düzeyine uygun olarak yapılacak açıklamalarla

ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Partnerlere cinsel birleşme için uygun yer ve zaman seçiminin önemi

vurgulanır.

Stresin, özellikle de cinsel konularda yaşanan stresin cinsel yaşam üzerine etkisi

tartışılır. Stresle baş etme yöntemlerini ögrenmesine yardım edilir. Bu

yöntemler; derin nefes alma egzersizleri, fiziksel egzersiz, gevşeme

teknikleridir.

Eşlerin yaşadığı cinsel sorunları kendi yaşam şekline, eşi ve çocukları ile

ilişkilerine, sosyal yaşamına etkisi hakkındaki görüslerini ifade etmesi sağlanır.

Bu düşüncelerini eşi ile de paylaşması için desteklenir.

Çiftlere ilişkilerinde yaşadığı sorunların çözümü için etkili baş etme yöntemleri

(eşi ile vakit geçirme, sorunları paylaşma ve birlikte çözüm yolları bulma)

geliştirmesi için destek olunur. Eşi ile iletişimini sürdürmesi için

cesaretlendirilir.

Beden imajı, benlik saygısı, özgüveni, ilişkileri, görünümünü nasıl algıladığı,

kendini çekici bulma durumu gibi cinselliğe ilişkin duygularını ifade etmesi

sağlanır ve bu duygularını yeniden yapılandırması için destek olunur.

Çiftlere kendilerine ve birbirlerine zaman ayırmaları önerilir.

Özel tedavi gerektiren cinsel sorunlar saptanmışsa, sorunun çözümü için ilgili

birimlere yönlendirilir.

Cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında ağrı yaşanıyorsa nedeninin araştırılması

için uzmanlara yönlendirilirler.

Page 40: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

36

2.2. Cinsel Kimlik Bozuklukları

İnsanın biyolojik cinsiyeti, doğuştan belirlenir. Doğuştan belirlenen biyolojik

cinsiyetten farklı olarak cinsel kimlik, bireyin kendini hangi cinsiyetle özdeşleştirdiğine

ilişkin öznel bir durumdur yani bireyin kendi bedenini ve benliğini belli bir cinsiyet içinde

algılayışı, kabullenişidir. Cinsel kimlik gelişimi, doğumla başlayan süt çocukluğu ve

çocukluk dönemlerinde ebeveynleri, akranları ve çevreleriyle olan ilişkileriyle yetişkinliğe

kadar devam eden bir süreçtir.

Cinsel kimliğin gelişmesinde yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerin etkisi büyüktür.

Çekirdek cinsel kimlik çocukluğun ilk iki yılında, genel olarak cinsel kimlik duygusu ilk dört

yılında yerleşmektedir. Bu yaştan sonra cinsel kimlikte değişme çok güçtür. Çocukluk

çağındaki öğrenmeler, ilk ilişkiler ve özdeşimler cinsel kimliğin gelişmesini etkiler, ona

biçim verir. Bu ilişkilerde sürekli ağır bozukluklar yoksa yetişen çocuğun ilerde olumlu

sevgi ilişkileri kurma olasılığı yüksektir. Bu dönemde uygun özdeşim örneklerinin bulunuşu

ya da bulunmayışı, cinsel kimliğin gelişmesinde en önemli etkenlerden biridir.

Erkek çocuğun baba ya da baba yerinde olan bir erkek; kız çocuğun anne ya da anne

yerine geçen bir kadınla özdeşim yapma olanağı bulunması erkek çocuğun babayı, kız

çocuğun anneyi benimsemesi onun özelliklerini benliğine sindirmesi sağlıklı cinsel kimlik

gelişimi için zorunludur. Bir çok cinsel korkular, saplantılar, sapmalar bu özdeşimin

yapılamayışından kaynaklanır. İleri derecede suçlamalar, ağır günah duygusu suçüstü

yakalanma endişeleri, ana- babanın çocuğun gelişmekte olan cinsel organlarıyla fazla

ilgilenmeleri, aşırı denetleme ve yanlış bilgiler; cinsel korkular ve çekingenliklerin yoğun

yaşandığı cinsel kimlik gelişimine yol açabilir.

Cinsel yönelim; bireyde duygu, istek ve davranışların belli bir cinsiyete çekimidir. Bu

yöneliş bireyin cinsel kimliğine uygun ya da karşı biçimde olabilir. Ergenlik dönemlerinden

itibaren cinsel yönelimler ortaya çıkar. Örneğin; cinsel kimliğini erkek olarak algılayan

birinin cinsel yönelimi, yani cinsel seçimi kadın ya da erkek ya da her iki cinsiyete doğru

olabilir. Cinsel yönelim:

Homoseksüel: Erkeğin ve kadının kendi cinsinden kişilerle cinsel ilişki kurma

eğilimi ve eylemidir.

Heteroseksüel: Kendisine cinsel eş olarak karşı cinsten birini seçme eylemi.

Yani kadının erkeği erkeğin ise kadını seçme eylemidir.

Biseksüel: Kendisine cinsel eş olarak hem karşı cinsten hem de kendi cinsinden

kişileri isteyen ve seçen kişilerdir.

Her üç durum da bozukluk olarak değerlendirilmez.

Cinsel kimlik bozuklukları (Transseksüalite); bireyin kendi biyolojik cinsiyetine

uygun genitallerinden rahatsız olma, reddetme karşı cinsten olma isteği veya ısrarlı bir

biçimde kabul ettiği cinsel kimliğe uygun tutum, davranış ve rolleri benimseme ile seyreden

klinik bir durumdur. Birey, çocukluk çağından itibaren kendi cinsel organlarını reddeder,

Page 41: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

37

karşı cinsin cinsel kimliğine uygun tutum, davranış ve rolleri benimser. Karşı cins gibi

giyinmek, oynamak, davranmak ister. Israrla, cinsiyetini kalıcı olarak değiştirmek ister.

İçinde yaşadığı bedenin cinsiyetinden asla hoşnut değildir. Bu durum erkeklerde, kadınlara

oranla daha fazla görülmektedir.

DSM-IV’e göre cinsel kimlik bozukluklarının temel özelliği, kişinin belirlenmiş

cinsiyetine ilişkin sürekli ve şiddetli rahatsızlık duyması ya da cinsiyetinin gerektirdiği cinsel

rol için uygun olmadığı duyumunun olması ve karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim

kurma isteği ve ısrarıdır. Genellikle fiziksel görünümlerini değiştirmek için ergen ve

erişkinler tıbbi veya cerrahi girişimler isterler. DSM-IV’te bu kişiler basit olarak cinsel

kimlik bozukluğu şeklinde sınıflandırılır.

Çocuklarda cinsel kimlik bozukluklarının belirtileri;

Diğer cinsiyette olma isteğini ya da ısrarını yineleyici bir biçimde dile

getirme,

Erkek çocukların kız çocukları gibi giyinmek istemesi ya da kadınsı

giyim kuşamı taklit etmesi,

Oyunlarda güçlü bir biçimde ve sürekli olarak karşı cinsin rollerini

oynamayı yeğleme ya da sürekli olarak diğer cinsiyette olma fantezileri

taşıma,

Karşı cinsin alışılagelmiş oyunlarına ve eğlencelerine katılma konusunda

yoğun bir istek duyma,

Oyun arkadaşlarını özellikle karşı cinsten seçme,

Erkek çocuklarda, penis ya da testislerin iğrenç olduğunu, ilerde yok

olacaklarını öne sürme,

Kız çocuklarda oturarak idrar yapmayı reddetme, ileride penisinin

olacağını öne sürme, göğüslerinin büyümemesini ya da olağan kadınsı

giysilere karşı ileri derecede tiksinti duyma vb.

Ergenler ve Yetişkinlerde Cinsel Kimlik Bozukluklarının Belirtileri;

Diğer cinsiyette olma isteğini dile getirme,

Kendini diğer cinsiyetteymiş gibi gösterme,

Onlar gibi yaşamayı ve davranılmayı isteme,

Kendi cinsiyetinden rahatsızlık duyma,

Cinsiyetinin gerektirdiği cinsel roller için uygun olmadığını düşünme,

Primer ve sekonder cinsiyet özelliklerinden kurtulma üzerine kafa yorma.

Örneğin; Diğer cinsiyeti taklit etmek için cinsiyet özelliklerini fiziksel

olarak değiştirmek üzere hormon, cerrahi ya da başka bir tür girişim

uygulanmasını isteme,

Yanlış cinsiyette doğduğuna ilişkin inanç taşıma.

Page 42: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

38

2.2.1. Cinsel Kimlik Bozukluklarının Etiyolojisi

Cinsel kimlik bozukluklarının nedenlerine yönelik çeşitli varsayımlar ortaya atılmışsa

da, hala tam olarak etiyolojisi bilinmemektedir. Cinsel kimlik gelişimi karmaşık bir süreç

olup biyolojik, bireysel, ailesel, psikososyal ve çevresel etkenler ile bilişsel ve zihinsel

gelişimin etkileşimi sonucu gercekleşmektedir.

Biyolojik olarak erkek ya da kız olmak, cinsel organların normal yapıda olması,

hormonların uygun biçimde salgılanması sağlıklı cinsel kimlik gelişim için yeterli değildir.

Hormonlar cinsiyet ve cinsel davranışın ifade ediliş biçimini etkilemekte ancak cinsel

kimliğin oluşumunu etkilememektedir. Doğumla getirilen özellikler de cinsel yönelimin tek

belirleyicisi değildir. Tek yumurta ikizlerinde yapılan çalışmalara göre tek yumurta

ikizlerinin, daima aynı cinsel yönelime sahip olmadıkları görülmüştür. Özetle biyolojik

değerlendirmelerde cinsel kimlik bozukluğuna neden olabilecek tatminkar bir sonuç elde

edilmemiştir.

Cinsel kimlik bozuklukları çok etkenlidir. Biyolojik etkenler dışında diğer etkenlerin

daha ön planda olduğu görülmektedir. Çocuklar yetiştirildikleri cinsiyet ile uyumlu bir cinsel

kimlik geliştirirler. Yaşamın ilk yıllarında anne çocuk ilişkisinin niteliği, cinsel kimliğin

belirlenmesinde çok önemlidir. Aşağılayıcı ve hostil (düşmanca tutum) annelik cinsel

sorunlara neden olabilir. Model olma ve özdeşim cinsel kimlik gelişiminde en önemli

psikososyal etkenlerden biridir. Özdeşim modellerinin yokluğu ya da niteliği, anne baba

psikopatolojisi, anne baba ilişki sorunları (birbirini aşağılama, saymama), aile içi şiddet,

ihmal ve cinsel istismar, kadın cinsiyetinin kötülenmesi, babanın kızını sevmemesi, oğlunu

ileri derecede ürkütmesi ya da ihmal etmesi gibi nedenlerin sağlıklı özdeşimi engellediği

düşünülmektedir

Anne babanın karşı cinse özgü davranışları desteklemesinin de cinsel kimlik

bozukluklarına yol açabileceği düşünülmektedir. Karşı cinse özgü rol davranışları üç beş

yaşlarında başlamakta ve ergenlik döneminde sürekli bir kişilik özelliği halini almaktadır.

Cinsel kimlik bozuklukları tanısı konan çocukların, karşı cinsiyet davranışları

göstermelerinin aileleri tarafından engellenmediği hatta desteklendiği görülmüştür. Anne

babalar çocuklarının karşı cinsiyet davranışlarını sürdürmelerini desteklemeseler bile en

azından hoş gördükleri, duyarsız kaldıkları görülmüştür. Çünkü aileler bu durumun geçici

olduğunu düşünmüşlerdir.

2.2.2. Cinsel Kimlik Bozukluklarında Tedavi

Cinsel kimlik bozukluklarında tedavi karmaşık bir sorundur. Terapilerle, ilaç ya da

hormon tedavileriyle bu bozukluğu tedavi edebilmek, kişinin kendi biyolojik cinsiyetini bu

köklü reddedişini değiştirebilmek mümkün değildir. Bu tür bozukluğu düzeltmede çok

nadiren başarılı olunur. Cinsel kimlik bozukluğu olan kişilerin çoğunda sabit fikirler ve

değerler vardır. Değişmeyi istemezler. Tedavideki amaç geleneksel cinsel kimliği olan kişi

yaratmak değil, hastalara arzu ettikleri cinsel kimlikle rahat olmalarına yardım etmektir.

Page 43: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

39

Bu kişilerin psikoterapiye alınmalarının genel nedeni, bozukluklarına eklenen

depresyon veya anksiyeteyi tedavi etmektir.

Uygun olan olgularda "cinsiyet değiştirme operasyonu" uygulanabilir. Ancak cinsiyet

değiştirme operasyonlarına, kişi ancak ciddi bir psikolojik hazırlık ve psikoterapi sürecinden

geçtikten, böylesi büyük bir değişime tam olarak hazırlandıktan sonra; bu alanda uzman

hekimlerin onayı, mahkeme kararı gibi yasal prosedürlerin tamamlanmasından sonra

girişilmelidir. Aksi takdirde dönüşü olmayan bir süreçte, bu operasyonu olan kişiler ve yakın

çevreleri büyük güçlükler yaşayabilirler. Operasyondan sonra da psikoterapi devam etmeli

ve birey uzun süreli izlem için, bu konuda özelleşmiş merkezlere yönlendirilmelidir.

2.2.3. Cinsel Kimlik Bozukluklarında Hemşirelik Yaklaşımı

Hemşirelerin gözlem ve değerlendirmeleri diğer sorunlarda olduğu gibi cinsel kimlik

bozukluklarında da oldukça önemlidir. Hemşirelik yaklaşımının amacı bireyi cinsel sorunları

ve duygularını ifade edebilmeleri için cesaretlendirmek, hastalara tercih ettikleri cinsel

kimlikle rahat yaşamalarına yardımcı olmaktır.

Hastaya değer verilmeli, cinsel tercihleri yargılanmamalı, sorunları içtenlikle

dinlenmelidir.

Hasta cinsel seçiminden ve davranışlarından dolayı aşağılanmamalıdır.

Hastanın kendini ifade etme yöntemleri değerlendirilir. Cinsel yaşamlarında

oluşan değişiklikleri ve yaşadığı sorunları ifade etmesi için cesaretlendirilir.

Hastanın ailesiyle ilişkilerini güçlendirerek sosyal destek sağlanmalı, hastanın

ailesinin de terapi görmesi sağlanmalıdır.

Alınan bilgilerin kayıt edilecegi ve görüşmenin gizli tutulacagı önemle

vurgulanmalıdır.

Anksiyete ve istenmeyen davranışları giderecek bir ortam yaratmalıdır.

Hemşire gözlemi yapılır; hastanın fiziki özellikleri, çevre ve diğer hastalarla

iletişim kurma yöntemleri ve ilişkileri değerlendirilir.

Hastadan kapsamlı öykü alınır; sosyo-demografik ve sosyokültürel özellikleri,

cinsel gelişim öyküsü, cinsel tercihleri ve ilk cinsel birleşme yaşı ve partneri

sorulur.

Mevcut fiziksel ve ruhsal hastalıkları araştırılır. Hasta cinsel yolla bulaşan

hastalıklar yönünden (HIV/AIDS, sifiliz, frengi, hepatit vb.) taranır.

Hastanın fizik muayene bulguları (genital organların yapısı, üreme organlarına

yönelik yapılan ameliyatlar) değerlendirilir.

Cinsel sorunların belirlenmesine yönelik yapılan değerlendirmenin her

aşamasında, bireysel farklılıklar dikkate alınarak öncelikler belirlenir ve

sorunun çözümüne yönelik girişimler planlanır.

Yaşadığı cinsel ve duygusal sorunların kendi yaşam şekline ve sosyal çevresine

etkileri hakkındaki görüşlerini ifade etmesi sağlanır.

Beden imajı, benlik saygısı, özgüveni, ilişkileri, görünümünü nasıl algıladığı,

kendini çekici bulma durumu gibi cinselliğe ilişkin duygularını ifade etmesi

sağlanır ve bu duygularını yeniden yapılandırması için destek olunur.

Page 44: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

40

Hastaya sorunlarıyla başa çıkabilmesi için etkili sorun çözme yöntemleri

kazandırılır.

Hastanın bireysel ve grup terapilerine katılması sağlanır.

Yetenek ve becerileri ortaya çıkarılmaya çalışılır, uğraş tedavilerine etkin olarak

katılımları sağlanır.

Hasta, cinsiyet değiştirme operasyonu yaptıracaksa bu konuda hastanın ve

ailesinin psikolojik olarak hazırlıklı olması için psikoterapilere katılımlarını

sağlamak

Hastanın operasyondan sonra da psikoterapilere devam etmesini sağlamak, bu

konuda hastayı motive etmek

2.3. Parafililer (Cinsel Sapmalar)

Cinsel uyarılma ve orgazm için, alışılmadık nesneler,eylemler veya durumları içeren

tekrarlayıcı ve yoğun cinsel dürtü, fantezi veya davranışların zorunlu olması ile karekterize

bozukluklardır.

Bireylerin cinsel sapmalara benzer fantazileri olabilir ancak parafili tanısı alması için

sık tekrarlanması ve yapmadan durulamayan davranışlar haline gelmesi gerekir. Genellikle

birden fazla parafili bir arada görülebilir ve böyle bir kişilik örüntüsü kişilik bozukluğu veya

şizofreni gibi başka psikiyatrik hastalıklara da işaret eder. Cinsel suç işleyenlerde, en az 2

parafiliye rastlanır. Parafili sıklıkla erkeklerde 15- 25 yaşları arasında görülür.

DSM- IV’e göre bir davranışın cinsel davranış bozukluğu olarak nitelendirilebilmesi

için;

İnsan olmayan objelerin kullanılması,

Kişinin cinsel partnerine ya da kendisine ciddi anlamda acı vermesi,

Partnerini ya da kendisini aşağılayıcı davranışlarda bulunması,

Cinsel davranışların; çocuklara, insan ya da canlı olmayanlara veya rızası

olmayan yetişkinlere yöneltilmesi ölçütleri ele alınmaktadır.

Çok çeşitli parafililer vardır. En sık rastlanan parafili türleri:

Egzibisyonizm (Teşhircilik): Kişinin bedenini, özellikle cinsel organını

(genellikle ereksiyon halindeki penis) göstermek için önüne geçemediği bir

gereksinim duymasıyla karakterize parafilidir.

Fetişizm (Yalnızca belirli nesnelerle uyarılabilme): Aslında cinsel anlamı

olmayan fakat birey için simgesel ve cinsel çekicilik kazanmış bir nesneyle

cinsel doyum tutkusudur. Örneğin; çorap, ayakkabı, kalem, mendil, topuk gibi

nesneler bilinen fetişist nesnelerdir.

Transvestik fetişizm: Karşı cinsin kıyafetlerini giyerek cinsel haz alma

durumudur.

Page 45: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

41

Frötterizm (Sürtünmecilik): Genellikle erkeğin orgazm amacıyla penisini

tamamen giyinmiş kadının kalçalarına ya da vücudunun diğer kısımlarına

sürtmesi ile belirlidir. Hareket genelde kalabalık yerlerde meydana gelmektedir,

özellikle metro ve otobüslerde sık görülür.

Pedofili (Küçük yaştaki çocuklara yönelik cinsel ilgi): En azından 6 aylık bir

süre içerisinde 13 yaşında veya daha küçük çocuklara karşı tekrarlayıcı şiddetli

cinsel istekler veya uyarılmalar olması durumudur.

Ensest: Aralarında birinci derecede kan bağı bulunan, evlilikleri yasalar ile

engellenen (anne-oğul, baba-kız, dede-torun, kardeşler gibi) akrabalar

arasındaki cinsel ilişkidir.

Mazohizm (Acı çekerek/aşağılanarak uyarılabilme): Kişi cinsel ısrarlarla ve

küçük düşürülme, dövülme, yaralanma yani acı çektirme hareketlerini içeren

tekrarlayıcı fanteziler ile ilgilidir.

Sadizm (Acı yaşatarak/aşağılayarak uyarlabilme): Başka birinin psikolojik

ya da fiziksel olarak ıstırap çekmesi eylemi (taklit değil gerçeği) ile ilgili yoğun,

cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının

yineleyici bir biçimde ortaya çıkması durumudur.

Voyörizm (Röntgencilik, gözetlemecilik), Bir başkasını giyinip soyunurken,

çıplak ya da cinsel ilişki sırasında izleyerek cinsel haz alma durumu.

Nekrofili: Cesetlere yönelik cinsel ilgi, ölülerden cinsel haz alma saplantısıdır

Zoofili: Hayvanlara yönelik cinsel karşı cinsel istek duyma,

Telefon Stokolojisi: Açık seçik telefon konuşmaları ile uyarılabilme.

Asfiksifili: Bir başkası tarafından boğulma eylemi sırasında cinsel haz alma

durumu.

Koprofili (Dışkıya yönelik cinsel ilgi): Cinsel tatmin için, partnerinin üzerine

dışkılamak, partnerinin kendi üzerine dışkı yapması, dışkı yemek ile ilgili

arzularla ilişkilidir.

Ürofili (İdrara yönelik cinsel ilgi): Ürofili partnerinin üzerine işeme veya

parnerinin kendi üzerine işemesi arzuları ile ilişkili cinsel tatmin ile ilgilidir.

Agalmatophilia: Nü heykelden veya vitrin mankenlerinden kaynaklanabilen

cinsel uyarım.

Parafili olgularının toplumda rastlanma sıklığı ile ilgili güvenilir ve kapsamlı

epidemiyolojik araştırmalar bulunmamaktadır. Bu tür cinsel bozukluklara karşı varolan

toplumsal tepki, bu olguların adli ve idari zorunluluk durumları dışında, tedavi ve yardım

amacıyla hekimlere başvurusunu engelleyen önemli bir etken olmakta, böylece bu sorunların

rastlanma sıklığı bilmemektedir. Ayrıca, başvuruların azlığı bu sorunların psikolojik ve

farmakolojik tedavileri konusundaki deneyimlerin çok kısıtlı kalmasına neden olmaktadır.

2.3.1. Parafililerin Etiyolojisi

Freud’a göre; yetişkinlikte görülen cinsel davranış sapmaları, çocuğun Oidipal

dönemde karşılaştığı sorunlarla yakından alakalıdır. Erken çocukluk yıllarında cinsellikte

ortaya çıkan bazı problemler, yetişkinlik döneminde, kendini göstererek o yıllara doğru bir

gerilemeye yol açar ve bu tarz sapmalar görülür.

Page 46: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

42

Başka görüşlere göre bireyselliklerine kavuşamamış ve otoriter anne imgesinden

kurtulamamış kişiler, kimliklerini sürdürememe korkusunu yenmek ve kafalarındaki

imgelere karşı bir zafer kazanmak için, bu sapmalara yönelirler.

2.3.2. Parafililerde Tedavi

Bu hastalarda tedavinin başarısı, genel olarak kişilik gelişimi ve olgunluk düzeyiyle

paralellik gösterir. Kişilik gelişimi daha ileri düzeylerde olan, ciddi bir kişilik bozukluğu

olmayan hastalarda, tedavi daha kolay ve başarılı iken ağır kişilik bozuklukları gösteren

kişilerde tedavi çok daha uzun sürer. Hastanın tedavi motivasyonunun yüksek olması da

tedavi başarısını etkilemektedir. Parafililerde cinsel dürtüleri engelleyici ilaçlar verilebilir.

2.3.3. Parafililerde Hemşirelik Yaklaşımı

Hemşire bakım amacına ulaşabilmesi için diğer sağlık ekibi elemanlarıyla işbirliği

içinde çalışmalıdır. Hastayı desteklemek, gerektiğinde sınırlamalar koymak, anksiyete ve

istenmeyen davranışları giderecek ortam yaratmak, koruyucu bakım vermek ve terapilere

katılmak hemşirenin görevlerindendir.

Hastanın kendini ifade etme yöntemleri değerlendirilir.

Hastadan kapsamlı öykü alınır; sosyo-demografik ve sosyokültürel özellikleri,

cinsel gelişim öyküsü, cinsel tercihleri ve ilk cinsel birleşme yaşı ve partneri

sorulur.

Alınan bilgilerin kayıt edilecegi ve görüşmenin gizli tutulacagı garanti edilir.

Hastaya karşı ön yargılı olunmamalıdır.

Mevcut fiziksel ve ruhsal hastalıkları araştırılır. Hasta cinsel yolla bulaşan

hastalıklar yönünden (HIV/AIDS, sifiliz, frengi, hepatit vb.) taranır.

Yaşadığı cinsel ve duygusal sorunların kendi yaşam şekline ve sosyal çevresine

etkileri hakkındaki görüşlerini ifade etmesi sağlanır.

Parafililerden herhangi biri yaşandığında, hastanın davranışlarına aşırı tepki

gösterilmemeli ve hasta aşağılanmamalıdır. Hastalığın doğası anlaşılmaya

çalışılmalıdır.

Hastanın davranışlarının altında yatan nedenler tespit edilmeye çalışılmalı,

davranışı tetikleyen nedenler araştırılmalıdır.

Hasta hemşireye karşı seksüel içerikli temasta bulunduğunda davranışın rahatsız

ettiğinin hastaya söylenmesi gerekir.

Diğer hastalara karşı böyle bir davranışta bulunduğunda araya girip istenmeyen

davranışlar engellenmelidir.

Hastanın bu tür davranışları olduğunda duygularını açıklamasına fırsat

verilmelidir.

Başkalarının haklarına karşı saygılı olması gerektiği, bireysel sınırlar ve yaptığı

ihlaller hastaya anlatılmalıdır.

Gerekirse hastaya bir takım sınırlar koyulmalı ve düşmanca davranışlar

sergiliyorsa izole edilmelidir.

Hastanın dikkati başka yöne çekilmeye çalışılmalıdır (uğraş terapisi).

Page 47: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

43

Hasta bu davranışlarını sergilemediği zaman ödüllendirilmeli ve olumlu geri

bildirimlerde bulunulmalıdır.

Hastanın parafilik davranışlarının sonuçları hakkında hasta ile görüşülmeli ve

sonuçları birlikte değerlendirilmelidir.

Hastanın davranışlarının nedenleri, hastalığı ile ilgili bilgi düzeyi araştırılmalı

gerekirse cinsel eğitim ve danışmanlık hizmeti verilmelidir.

Hastanın bireysel ve grup terapilerine katılması sağlanmalıdır.

Tedaviye olumlu etki yapacak aile, arkadaş vb. kişiler varsa tedavi sürecine

aktif katılımları sağlanır.

İlaçlarını düzenli alması sağlanmalıdır. İlaçların etki ve yan etkileri

gözlenmelidir.

Page 48: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

44

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME Aşağıdaki soruları dikkatlice okuyarak doğru seçeneği işaretleyiniz.

1. Aşağıdakilerden hangisi cinsel kimlik bozukluğudur?

A) Frötterizm

B) Pedofili

C) Mazohizm

D) Transseksüalite

2. Cinsel yanıt döngüsünde oluşan bozulmalar veya cinsel birleşme aşamasında oluşan

ağrıyla karakterize cinsel bozukluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Parafililer

B) Cinsel işlev bozuklukları

C) Cinsel kimlik bozuklukları

D) Transseksüalite

3. Cinsel kimlik bozukluklarında aşağıdaki hemşire tutumlarının hangisi yanlıştır?

A) Hastanın sorunları içtenlikle dinlenmeli

B) Gizliliğe önem verilmeli

C) Hastaya doğru cinsel kimlik kazanması için yardım edilmeli

D) Hastaya değer verilmeli

4. Aşağıdakilerden hangisi aralarında birinci derecede kan bağı bulunan, evlilikleri

yasalar ile engellenen akrabalar arasındaki cinsel ilişkiye verilen addır?

A) Ensest

B) Mazohizm

C) Voyörizm

D) Nekrofili

5. Cinsel sapmalarda aşağıdaki hemşire tutumlarının hangisi doğrudur?

A) Hastanın kendini ifade etmesine izin verilir

B) Hastaya karşı ön yargılı olunmaz

C) Gerekli durumlarda hasta izole edilir

D) Hepsi

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

Page 49: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

45

DEĞERLENDİRME Aşağıdaki soruları dikkatlice okuyarak doğru seçeneği işaretleyiniz.

1. Aşağıdaki maddelerden hangisi alkol kullanmaya bağlı ortaya çıkan nörolojik

belirtilerdendir?

A) Siroz

B) Anksiyete

C) Şeker metabolizmasında bozukluk

D) Bacak ve ellerde uyuşma

2. Kandaki alkol konsantrasyonu kaç mg. üzerine çıkarsa ölüm gerçekleşir?

A) 100- 200 mg.

B) 200- 300 mg.

C) 500 mg. ve üzeri

D) 800 mg. ve üzeri

3. Aşağıdaki maddelerden hangisi hem psikolojik hem de fizyolojik bağımlılık yapar?

A) Alkol

B) Esrar

C) Halüsinojenler

D) İnhalanlar

4. İnhalanların sık kullanılmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ulaşımının kolay olması

B) Ucuz olması

C) Ev ve işyerlerinde sık kullanılan maddeler olması

D) Hepsi

5. Aşağıdakilerden hangisi madde bağımlılığının sosyo-kültürel etmenlerindendir?

A) Toplumda madde bağımlılığının kabul görmesi

B) Düşük benlik algısı

C) Ailede madde bağımlısının olması

D) Sosyal fobi

6. Aşağıdakilerden hangisi cinsel işlev bozukluklarındandır?

A) Homoseksüellik

B) Vajinismus

C) Biseksüellik

D) Egzibisyonizm

DEĞERLENDİRME

Page 50: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

46

7. Cinsel uyarılma ve orgazm için, alışılmadık nesneler,eylemler veya durumları içeren

tekrarlayıcı ve yoğun cinsel dürtü, fantezi veya davranışların zorunlu olması ile

karekterize bozukluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Parafililer

B) Cinsel işlev bozuklukları

C) Cinsel kimlik bozuklukları

D) Transseksüalite

8. Aşağıdakilerden hangisi cesetlere yönelik cinsel ilgi, ölülerden cinsel haz alma

saplantısına verilen addır?

A) Ensest

B) Mazohizm

C) Voyörizm

D) Nekrofili

9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Bireyselliklerine kavuşamamış ve otoriter anne imgesinden kurtulamamış kişiler,

kimliklerini sürdürememe korkusunu yenmek için, cinsel sapmalara yönelirler.

B) Cinsel kimlik bozukluklarında hastaların tedavileri oldukça başarılıdır. Hasta kendi

biyolojik cinsel kimliğini kazanır.

C) Anne-babanın karşı cinse özgü davranışları desteklemesinin cinsel kimlik

bozukluklarına yol açabileceği düşünülmektedir

D) Cinsel işlev bozukluklarında psikolojik tedaviler organik ve psikolojik kaynaklı

tüm hastalarda kullanılır.

10. Aşağıdakilerden hangisi cinsel işlev bozukluklarının hazırlayıcı nedenlerindendir?

A) Doğum

B) Sadakatsızlık

C) Tutucu bir ortamda yetiştirilme

D) Depresyon veya anksiyetenin varlığı

Page 51: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

47

CEVAP ANAHTARLARI ÖĞRENME FAALiYETi – 1’İN CEVAP ANAHTARI

1 A

2 D

3 B

4 D

5 C

ÖĞRENME FAALiYETi – 2’NİN CEVAP ANAHTARI

1 D

2 B

3 C

4 A

5 D

DEĞERLENDİRME CEVAP ANAHTAR

1 D

2 C

3 A

4 D

5 A

6 B

7 A

8 D

9 B

10 C

CEVAP ANAHTARLARI

Page 52: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

48

KAYNAKÇA

Adrenal ve Gonadal Hastalıklar Çalışma Grubu Cinsel Kimlik Bozuklukları ve

Transseksualizm, Adrenal ve Gonadal Hastalıklar Kılavuzu Türkiye

Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği yayını, 2011, Ankara.

AKVARDAR Yıldız, Reyhan UÇKU, Alkol Kullanım Sorunları Nasıl Önlenir?

Alkol Kullanım Bozukluklarının Tanı ve Tedavisinde Kısa Müdahale

Yaklaşımı, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2010; 11:51-59

ARGUN Ertan Can, Kerem Giray DURSUN, Sevim DURSUN, Ruh Sağlığı ve

Psikiyatri Hemşireliği, İstanbul, 2010

ARIKAN Zehra, Alkol Kullanımına Bağlı Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar,

Işık E. (ed.) Güncel Klinik Psikiyatri, 2. Baskı, Golden Print Matbaası, Ankara,

2008.

COŞKUNOL Hakan, Ahmet ÇELİKKOL, Alkol Kullanım Bozuklukları ve

Tedavisi, Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1996.

DANKI Demet, Nesrin DİLBAZ, Tuncer OKAY, Çağlar AÇIKGÖZ, Işıl Bilgin

ERDİNÇ, Şükran TELCİ, Madde Kullanımına Bağlı Gelişen Psikotik

Bozuklukta Atipik Antipsikotik Tedavisi: Bir Gözden Geçirme, Bağımlılık

Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 3, 2005.

İNCESU Cem, Cinsel işlevler ve Cinsel işlev Bozuklukları, Klinik Psikiyatri

Dergisi, Ek 3:3-13, 2004.

KARATAŞ Fatma, Ayşe KARATAŞ GÜNER, Ruh Sağlığı ve Psikiyatri, Korza

Yayıncılık, Ankara, 2012.

KÖKNEL Özcan, Bağımlılık, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 1998.

KÖROĞLU Ertuğrul, DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri, Hekimler Yayın Birliği,

Ankara, 2005.

KUM Nebahat, Pisikiyatri Hemşireliği El Kitabı, Birlik Ofset Ltd. Ş, İstanbul,

1996.

KÜTMEÇ Cemile, Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ve Hemşirelik

Bakımı, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:4, Sayı:12, 2009

KAYNAKÇA

Page 53: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

49

ÖGEL Kültegin, Bağımlılığı Önleme Anne-Babalar Öğretmenler İçin Kılavuz.

IQ kültür sanat yayıncılık, İstanbul, 2002.

ÖGEL Kültegin, İnsan, Yaşam ve Bağımlılık Tartışmalar ve Gerekçeler, IQ

kültür sanat yayıncılık, İstanbul, 2001.

ÖZBAY Haluk, Erol GÖKA, Emine Zinnur KILIÇ, Ruh Sağlığı Hastalıkları ve

Bakımı, Somgür yayınları, Ankara, 1997.

ÖZGEN Ali, Sunar BİRSÖZ, Benzodiazepinler “Yararlanım ve Kötü Kullanım

Ölçütleri,” Bağımlılık Dergisi, 2000; 1(2).

ÖZSUNGUR Berna, Cinsel Kimlik Gelişimi ve Cinsel Kimlik Bozukluğunda

Psikososyal Değişkenler: Gözden Geçirme, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı

Dergisi, 17 (3) 2010

ÖZTÜRK Orhan, Aylin ULUŞAHİN, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Hekimler

Yayın Birliği, Ankara, 2008.

PEKTEKİN Çaylan, Psikiyatri Hemşireliği, Anadolu Üniversitesi Yayınları,

Eskişehir, 1992.

SAYIL Işık, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Antıp AŞ Tıp Kitapları ve Bilimsel

Yayınlar No: 20, Ankara, 2000.

SUNGUR Mehmet Z., Özlem YALNIZ Transseksüalite: İlgili Kavramlar ve

Cinsiyet Düzenleme Girişimleri, klinik psikiyatri dergisi, 1999;1:49-54.

YAPICI Aslıhan, Alkol Bağımlılığında Depresyon ve Anksiyetenin Yetiyitimi

ve Yaşam Kalitesine Etkisi uzmanlık tezi İstanbul 2006

YÜKSEL Nevzat, Ruhsal Hastalıklar, MN Medikal&Nobel Yayınları, Özyurt

Matbaacılık, Ankara, 2006

www.bagimlilik.info.tr, TAMAR GÜROL Defne, Psikoaktif Maddeler ve

Bağımlılık, Erişim: 05.07.20012.

http://www.drugabuse.gov/publications/drugfacts/understanding-drug-abuse-

addiction Erişim: 05.07.20012.

http://www.sosyalhizmetuzmani.org/shuyazilari.htm, MUTLU Ercan, Madde

Bağımlılığı (Uçucu Maddeler) Erişim: 05.07.20012

www.ibb.gov.tr/.../.. Madde Bağımlılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Erişim:

05.07.20012.

Page 54: PSİKİYATRİDE GÖRÜLEBİLECEK DİĞER BOZUKLUKLAResaglikonline.com/Moduller 16.04.2017 (duzenlenmis)/Hemsirelik/Ruh...Bu modül, mesleki ve teknik eğitim okul/kurumlarında uygulanan

50

okulweb.meb.gov.tr/18/11/311335/rehberdosya/sigara_alkol.ppt. Erişim:

06.07.20012.

http://mcilal.k12.tr/Rehberlik/AnneBabaElKitabi.pdf. Erişim: 06.07.20012.

http://psychotropicon.info/tr/inhalate-schnuffeldrogen/. İnhalanlar. Erişim:

06.07.20012.

http://www.madde.gov.tr/index.php/ucucu-maddeler/86-

%C3%A7ocuklar%C4%B1m%C4%B1z%C4%B1-u%C3%A7ucu-maddelerden-

koruyal%C4%B1m. Erişim: 06.07.20012.

http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/, Psikiyatrik Aciller, Erişim:

05.07.2012.

http://www.yeniden.org.tr/bilgimerkezi/alkol/ALKOL.asp Erişim: 06.07.20012.

www.teb.org.tr/...akademi/.../20110325100354madde_bagimliligi_ta.. UZBAY İ.

Tayfun, Bağımlılık Yapan Maddeler ve Özellikleri, Erişim: 16.07.2012.

tipedu.Cumhuriyet.Edu.Tr/.../Hıpnosedatıfılaclar%20ıı.Ppt Hipnosedatif İlaçlar

Iı:Barbitüratlarve Diğerleri Erişim: 16.07.2012.

http://www.saglikbilgisi.org/cinsel-islev-bozukluklari.html. Erişim: 16.07.2012.

http://www.beah.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=258

Erişim: 16.07.2012.

www.ctf.edu.tr/.../cinselligin.../cinsel%20kimlik%20Bozuklukları.ppt. ÇAVUŞ

ŞİMŞEK Emel, Cinsel Kimlik Bozuklukları, Erişim: 19.07.20012.

www.ctf.edu.tr/.../cinselligin.../cinsel_sapmalar_ebru%20ilkme.ppt Erişim:

19.07.20012.

http://www.tapd.org.tr/tr/page.asp?id=56 Cinsel İşlev Bozuklukları Erişim:

19.07.20012.

http://www.egebagimlilik.org/default.asp?l=tr&mid=182 Ege Üniversitesi Çocuk

ve Ergen Alkol, Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi Erişim:

19.07.20012.