· rehber kitabı’nda ise bienalde yer alan işler ve bienal mekânlarıyla ilgili bilgiler...

100

Upload: others

Post on 22-Jan-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

İçin

deki

ler

Reklam İndeksiSektörel Haberler 6

Giriş Künye 37

İçmimarlar Odası’ndan Haberler Mehmet Saim İzli Söyleşisi 38

Şube Haberler 44

İçmimarlık Ofis Söyleşi Wedesign, Selin Heper, Emre Göksu söyleşisi,

‘Tasarım Heyecanı Hayalgücünün Sınırsızlığıyla Ölçülür’ 46

Üniversite Tanıtım Maltepe Üniversitesi - İçmimarlık ve Çevre Tasarım İngilizce Bölüm Başkanı

Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp Söyleşisi 50

Makale Yılmaz Zenger, Tasarımda Malzeme 54

Makale İyi Tasarım Sorumlu Tasarım, Yrd. Doç. Dr. Guita Farivarsadri,

DAÜ İçmimarlık Bölümü 57

Tiyatroda Sahne Tasarımı -I , Yüksek İçmimar Çağrı Bulhaz. 62

İdari Binaları; Yönetim Yapıları, Öğretim Görevlisi, Pervin Akbaş, Toros Üniversitesi

İçmimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü 66

Portre Tanıtım Doç. Dr. Deniz Ayşe Yazıcıoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi,

İçmimarlık Bölümü, Teknolojiyi Geleneksel Bir Anlayışla Kullanan

Tasarımcı: Werner Aisslinger 70

Dünyadan Ürün Tasarım 73

Dünyadan Mekan Tasarım 78

Gezi Çek Cumhuriyeti, Prag 84

Sergi S. Sabancı Müzesi, Geleceğe Geri Sayım Zero Sergisi 88

Nereden Geldik Buraya, Salt Beyoğlu Salt Galata 90

Günümüz İmgeleri Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nden Yapıtlar,

Pera Müzesi 90

Kültür Sanat 92

Samur Halı

Peli Parke

Tavcam

Aqua Zemin

Massive Parke Sistemleri

Ege Seramik

Nurus

Hüppe

Fiberli

Lamp 83

Zeyhan Elektrik

Durlum

Avonni

Klassis

Hand and Made Halı

Kastamonu Entegre

Hettich

Trakya Cam

Bürotime

Forum Interior

Tuna Ofis

Öztiryakiler (Blanco)

Doğaner Reklam

Kale Seramik

Lighttech Fuarı

İçmimar Ajanda

Balıkçıoğlu Mobilya

Avissa

Özcan Aydınlatma

Ön kapak içi

Kapak içi Yanı

03

05

07

11

13

15

17

19

21

22

25

27

28

29

31

33

35

36

45

49

69

75

77

91

115

Kapak İçi

Arka Kapak

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

4

6

Türk

iye

/ H

aber

Türk

iye

/ S

ergi

Hab

er

8

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından

Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 14.

İstanbul Bienali, 5 Eylül-26 Kasım tarihlerinde

ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. TUZLU SU:

Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori başlığıyla

Carolyn Christov-Bakargiev tarafından bir dizi

işbirliği içerisinde şekillenen 14. İstanbul

Bienali’nde; Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa,

Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan

80’in üzerinde katılımcının 1.500’ün üzerinde

eseri iki ay boyunca şehrin farklı noktalarında

gezilebilecek.

Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu yakasını içine

alan 36 mekânda gezilebilecek TUZLU SU,

müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski

bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar,

dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su

üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılıyor.

14. İstanbul Bienali’nin açılış haftasında,

uluslararası sanat çevrelerinden eleştirmen,

küratör, müze ve galeri yöneticileri ile basın

mensupları da dahil olmak üzere yurt dışından

5 bine yakın konuk İstanbul’da ağırlandı.

TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir TeoriCarolyn Christov-Bakargiev, bienalin teması

Tuzlu Su’ya dair fikirlerini şu şekilde açıklıyor:

“Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu

sergi bir materyalin -tuzlu su- ve çelişen düğüm

ve dalga imgelerinin etrafında dönüyor. Çizginin

nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini,

nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını

araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, aygıtlarımızın

düz yüzeyleri üzerinde parmak uçlarımızla

yaptığı gibi, sualtının derinliklerinde, kat kat

şifrelemeler açılmadan önce de yapıyor. Sergi,

dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve

dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga

örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve

yoğunluklarını ele alıyor. Hem zamanı askıya

36 mekânda 1500’ün üzerinde eser, 26 Kasım’a kadar gezilebilecek

TUZLU SU: DüşünceBiçimleri Üzerine Bir Teori

Fotoğraf: Sahir Uğur Eren.

Türk

iye

/ S

ergi

Hab

er

9

alan durdurulmuş hareketler vardır

(denizler, okyanuslar üzerinde insan

taşımacılığının düğümleri, savaş,

emek, etnik temizlik düğümleri)

hem de dalgalar gibi dağınık ve

tekrarlanan hareketler vardır

(ayaklanma dalgaları, ‘jouissance’

dalgaları, elektromanyetik dalgalar).

Hem kelimenin düz anlamıyla su

dalgaları vardır hem de insan dalgaları,

duygu ve anı dalgaları. Dalgaları teşhis

ederek, görerek örüntülerinin farkına varırız

-sualtındaki su örüntüleri, rüzgâr örüntüleri.

Belki de bir dalga sadece zamandır- bir dalganın

yüksek ve alçak noktaları arasındaki farkta

duyumsanan his zamanı, dolayısıyla mekânı ve

dolayısıyla yaşamı imleyebilir. Sanatla birlikte ve

sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor,

iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda

beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve

canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren

yaşama sıçrıyoruz.”

Christov-Bakargiev’in kaleme aldığı ve sergi

kılavuzu niteliğindeki 14. İstanbul Bienali

Rehber Kitabı’nda ise bienalde yer alan işler ve

bienal mekânlarıyla ilgili bilgiler bulunuyor.

Kitapta yer alan haritalar, tavsiye edilen rotalar

ve ulaşım için pratik bilgiler ise deniz ve kara

üzerinde en az üç gün sürecek sergi gezme

deneyimini kolaylaştırıyor.

14. İstanbul Bienali Mekânları 14. İstanbul Bienali’nde, İstanbul Modern, ARTER, Özel

İtalyan Lisesi ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu karma

sergilere ev sahipliği yaparken, diğer tüm mekânlarda tek

sanatçı ya da sanatçı topluluklarının işleri görülebilir.

Galata-Tophane-Beyoğlu bölgesindeki sergi mekânları

arasında; SALT Galata, Vault Karaköy The House Hotel, Kasa

Galeri, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern,

Boğaz’da yüzen bir balıkçı teknesi, DEPO, Çukurcuma

caddesindeki bir otopark ve Boğazkesen caddesi üzerinde

bir dükkân, Masumiyet Müzesi, Özel İtalyan Lisesi, bienalin

üç hayali mekânından biri olan Fransız Yetimhanesi, The

House Hotel Galatasaray, Bostanbaşı Sokak’ta yer alan eski

bir ev, Cezayir binası, bir diğer hayali mekân Casa Garibaldi,

ARTER, Anadolu Pasajı olarak bilinen ayakkabı dükkânı FLO,

Pera Müzesi, ADAHAN Otel’in bir odası ve otelin altındaki

Sarnıç bulunuyor.

Kabataş-Kadıköy-Büyükada hattında ise Yeldeğirmeni’nde

bulunan Tunca Subaşı & Çağrı Saray Atölyesi, Büyükada’da Kaptan

Paşa Deniz Otobüsü, Büyükada Halk Kütüphanesi, Splendid Palas

Oteli, Rizzo Palas, Mizzi Köşkü, Çankaya 57 ile Troçki Evi yer alıyor.

Ayrıca Sivriada da bienal mekânları arasında bulunuyor.

Şişli-Tarihi Yarımada-Rumeli bölgesinde yer alan bienal

mekânları ise Yeni Hrant Dink Vakfı ve Agos Merkezi ile vakfın ve

gazetenin eski merkezi Hrant Dink Vakfı ve Agos - Parrhesia

Merkezi, Balat’taki Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Rumeli Feneri ve

hayali mekânlardan Riva Kumsalı.

Bienalin geçici mekânlarından biri de Türkiye kıyılarından iki

kilometre uzaklıkta olan Yunanistan adası Kastellorizo (Meis).

Adada 7-13 Eylül tarihleri arasında Fiorucci Art Trust işbirliğiyle

bienal sanatçılarının da katılımıyla “Güneşin yüksek Hayır! sesi

yakıyor tepelerin ön cephesini. Salt Lake'ten kum çekirgeleri

geliyor ve kapanıyor salonların çoğu” başlıklı bir program

gerçekleştirilecek.

Liam Gillick.

Foto

ğraf

: Sah

ir Uğu

r Ere

n.

10

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

Aydınlatma aygıtları üretiminin önde gelen Türk firması LAMP 83, Medine

Havalimanı ATÜ Duty Free mağazalarının aydınlatılması projesinde,

çözüm ortağı oldu. Suudi Arabistan’da, TAV Tepe Akfen’in proje yüklenicisi

olduğu yeni Medine Prens Muhammed Bin Abdulaziz Uluslararası

Havalimanı, geçtiğimiz aylarda hizmete girdi. Hem mimari tasarımı, hem de

aydınlatma etkisi ile farkını ortaya koyan havalimanı içerisinde bulunan ATÜ

Duty Free mağazaları, aydınlatma çözümleri için LAMP 83’ü tercih etti. Yılda 8

milyon yolcunun geçtiği Medine Havalimanı’ndaki mağazalar için üzerinde 4

ay çalışılan aydınlatma projesi sonucunda, havalimanı içerisindeki her bir

mağazaya göre farklı bir hikaye ve konsept oluşturuldu. Proje genelinde,

istenen tüm uluslararası standartları karşılayan ve tamamı LED ışık kaynağına

sahip LAMP 83 aydınlatma aygıtları kullanıldı ve tüm ürünlerin yerleşim ile

tasarımları, mimari konsepte uygun olarak yapıldı.

Aydınlatma aygıtları üretiminin lider Türk firması LAMP 83, dünyanın

önde gelen kimyasal ve plastik madde üreticilerinden Alman firması

Biesterfeld’in İstanbul merkez ofisini aydınlattı. 100 yılı aşkın ticari geçmişi

olan, Alman kimyasal ve plastik üreticisi Biesterfeld Spezialchemie GmbH

firmasının Türkiye’deki merkez ofisi, LAMP 83 tarafından aydınlatıldı.

Maltepe, İstanbul’da yer alan 660 m2’lik ofisin iç mekan düzenlemesini

yapan LS Design Architecture firmasının

aydınlatma çözüm ortağı olarak seçtiği LAMP 83,

uluslararası müşteri portföyündeki başarılarına

bir yenisini daha eklemiş oldu. Ofis çalışanları için

keyifli, enerjik ve profesyonel bir çalışma ortamı

sunmak amacıyla yola çıkan LAMP 83’ün uzman

proje ekibi, hemen hemen tamamı açık tavan

olan ofiste, mimari grup tarafından istenilen

ambiyansı, standart ürünlerin yanı sıra, özel

üretim lineer ve dekoratif sarkıtlarla yakalandı.

Alman devi Biesterfeld,Lamp 83’ü tercih etti

Lamp 83 imzası Medinehavalimanı mağazalarında

12

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

Ofis zeminine minimalist yaklaşım

Temsil ettiği dünyaca ünlü markaların

birbirinden özgün koleksiyonlarıyla

adından söz ettiren kibrID MATERIAL, ofis

projelerinde de içmimar, mimar ve tasarımcılar

tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Hollandalı

Mosa firmasının iç mekanlar için ürettiği Terra

Maestricht koleksiyonuyla ofis projeleri zemin

kaplamalarına minimalist yorumlar getiren

kibrID MATERIAL, yüksek teknik özelliklere

sahip karolarla uzun ömürlü bir kullanım

sunuyor. Sistema tasarımı Covieden ve Abbott

firmalarının giriş bölümlerinin zemininde tercih

edilen Terra Maestricht, led aydınlatmalı

seçeneğiyle de fonksiyon ve tasarımın uyumlu

birlikteliğini ofislere taşıyor. Farklı yüzey ve

aydınlatma alternatifleriyle zeminlerde çarpıcı

etkiler oluşturan koleksiyon, çizilme, yıpranma

ve aşınmalara karşı da yüksek direnç gösteriyor.

Ağaç Bazlı Panel Sektöründe Türkiye’nin en

büyük üreticisi olan Kastamonu Entegre Ağaç

Sanayi, bu yıl 18’ncisi düzenlenen İntermob

Fuarı’nda son trendleri yansıtan yeni ürün grupları

ile yer aldı. Kastamonu Entegre iki katlı standı ile

göz doldurdu. Ağaç bazlı panel sektöründe

Türkiye’nin lider, Avrupa’nın da önde gelen

şirketleri arasında yer alan Kastamonu Entegre

Ağaç Sanayi, 10 - 14 Ekim tarihleri arasında İstanbul

TÜYAP’ta gerçekleşen, Uluslararası Mobilya Yan

Sanayi, Aksesuarları, Orman Ürünleri ve Ahşap

Teknolojileri Fuarı’nda geniş ürün yelpazesiyle

ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Kastamonu Entegre,

İntermob Fuarı’nda sergilediği ham ve melamin

kaplı MDF ve Yongalevha, parlak levha ürünleri

Glossmax, Evogloss, Acyrclic Panel, kapı paneli

ürünleri Dorpan, Doorlam ve laminat parke

ürünleri Floorpan ve Artfloor ile ziyaretçilerin

beğenisini topladı. Dünyanın 30 farklı

ülkesinden 1000’e yakın firmanın katılımı ile

18’nci kez sektör profesyonellerini ve sektördeki

tüm yenilikleri bir araya getiren İntermob

Fuarı’nda Kastamonu Entegre, 480 metrekarelik

stand alanı ile ziyaretçilerin dikkatlerini üzerine

çekti. Fuara 90 farklı ülkeden 65 binin üzerinde

ziyaretçi katılımı sağlandı.

Kastamonu Entegre Intermob Fuarı’ndamüşterileriyle buluştu

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

14

Banyo ve mutfak için mermer en doğru seçim

Dekorasyonda dünya markası Tureks Stone, mutfak ve banyo için en

doğru malzemenin mermer olduğunu ifade ediyor. Türkiye'nin

dünyaca ünlü mermerlerinden kişiye özel, renkli mutfaklar tasarlamanın

mümkün olduğunu ifade eden Tureks Stone Yöneticisi Yüksek İçmimar

Gökçen Anlı, estetik, hijyenik ve dekoratif bir ürün olan mermerin mutfak

ve banyolara yüksek bir görsellik kazandırdığını belirtiyor.

Türkiye'nin dünyaca ünlü doğal taşlarından trend yaratan

koleksiyonlar üreten Tureks Stone Yöneticisi Yüksek İçmimar Gökçen Anlı,

memerin uygulama kolaylığı olduğunu

söylüyor. Anlı, doğal bir malzeme olan

mermerin birçok avantaj sağladığını, gıda

maddeleriyle temasında sorun yaşanmaması,

uzun ömürlü olması, çizilmezliği, ısıdan

etkilenmemesi ve renk değiştirmez özellikte

olması nedeniyle mermerin mutfak ve banyoda

ideal bir tercih olarak öne çıktığını kaydediyor. Gökçen Anlı.

Viko’dan örnek adım ‘september’Sürdürülebilir, Aydınlık Bir Gelecek, yaklaşımı ile yaşama değer katan

birçok sosyal sorumluluk projesi yürüten VİKO, çalışanlarından oluşan

Aydınlık Toplum Gönüllülerini bu projelerine dahil ederek maksimum etkiyi

sağlamayı amaçlıyor. Tam 17 yıldır toplum yararına çok sayıda proje

gerçekleştiren kuruluş, hayata geçirdiği Kurumsal Sosyal sorumluluk

projelerini çalışanlarından oluşan Aydınlık Toplum Gönüllüleri ile birlikte

yürütüyor. VİKO Aydınlık Toplum Gönüllüleri Işığa muhtaç sosyal konulara

aydınlık katmak için gönülden çaba sarf ediyor, toplum için değer yaratan

projelere imza atıyor. Aydınlık Toplum Gönüllülerinin yer aldığı son proje ise

“Steptember “ oldu. Bu kapsamda gönüllülerin kurduğu takımlar Eylül ayı

boyunca günde 10.000 adım atma hedefi ile birlikte Cerebral Palsy’li

çocuklar için 12.000 TL bağış toplayarak yine örnek adımlar attılar.

Steptember, tüm dünyada eş zamanlı olarak yürütülen bir sosyal

sorumluluk projesi ve Eylül (September) ve Step (adım) kelimelerinin

birleşmesinden oluşmuş anlamlı bir proje adı. Amacı ise, Cerebral Palsy

hastası çocukların varlığına ve ihtiyaç duydukları desteğe dair toplumda

farkındalık yaratmak.

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

16

2005 yılından beri faaliyetlerini sürdüren Doğaner Reklam, Açıkhava Reklam ve

Ultralam Panel alanlarında en büyük tedarikçi ve ihracatçılardan biri konumundadır.

Selimpaşa-Silivri’deki 3500 m2 lik fabrikasında müşterilerinin taleplerine planlı, doğru ve

hızlı bir üretimle karşılık verebilmektedir. Ultralam baskılı kapak & panel, duvar kağıdı ve

kanvas tablo, deri baskı ürünleri, uv gergi tavan baskı, ultralam parke baskı, cam & pleksi

uv baskı gibi ürün kalemlerinde ve daha birçok üründe uzmanlaşmıştır. Daha detaylı

bilgiler ve iletişim için: www.doganerreklam.com.tr

Doğaner Reklam’ın renkli dünyasına yolculuk

Philips’ten yeni FilamentLED Deco Classic

Aydınlatmada dünya lideri Philips, yeni

filament tipi LED Deco Classic ailesi ile

dekoratif aydınlatmaya yeni bir soluk getirerek,

%90’a varan enerji tasarrufunu estetik ışık ile

birleştiriyor. Farklı tasarımları tercih eden

kullanıcılara yönelik bir ürün ailesi olan Philips

LED Deco Classic lambalar, kristal şamdanlar,

endüstriyel avizeler ve şeffaf görünümlü modern

armatürlere uyum sağlıyor ve içinde bulunduğu

dekorasyonun bir parçası haline gelir. Philips LED

Deco Classic lambalarının içinde yer alan filament

çubuklar ışıklar açık veya kapalı iken ambiyansa

katkıda bulunuyor. Philips Filament LED Deco

Classic LED lamba özelikleri:Klasik şeffaf görünüm, Filament LED çubuk görüntüsüRetro tasarımDuy tipi: E14, E27Düşük enerji tüketimi, Enerji sınıfı etiketi: A++Lümen: 250 lm (25W eşdeğeri)/470 lm (40W eşdeğeri)Renk sıcaklığı: 2700K (sarı ışık)15,000 saat uzun kullanım ömrü, Düşük karbon ayakizi.

Kelebek Etkisi ile evlerin havası değişiyor Kelebek Mobilya ‘Kelebek Etkisi’ isimli kendine has

oda parfümüyle evlerin havasını değiştiriyor.

Kelebek'e özel üretilen ‘Kelebek Etkisi’, hoş esansıyla

Kelebek Mobilya ve Kelebek Mutfak mağazalarında

ziyaretçilerini karşılıyor. Çiçek, baharat ve meyve özleri ile

harmanlanan ‘Kelebek Etkisi’ sandal ve agarwood

ağaçları ile birlikte paçuli bitkisi özüyle, doğanın tazeliğini

evlere taşıyor. Güzel kokunun yoğunluğu, şişeye çubuk

eklenerek yada çıkarak ayarlanabiliyor. Kelebek Etkisi,

Kelebek Mobilya mağazalarında sizleri bekliyor.

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

18

Şişecam Düzcam’ın “Mimarinin Şeffaf

Yüzü” sloganıyla bu yıl ikincisini

gerçekleştirdiği ‘T Buluşmaları’nın konuğu

dünyaca ünlü Hollandalı mimar ve şehir

planlamacısı Winy Maas oldu. Dünya

Mimarlık Haftası’nı kutlamak üzere

İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlik

kapsamında MVRDV mimarlık ofisinin

kurucu ortağı Winy Maas mimarlık, peyzaj,

şehir planlama gibi alanlardaki

deneyimlerini mimarlar, tasarımcılar ve

yapı sektörü profesyonelleriyle paylaştı.

Etkinlik kapsamında Maas’ın “What’s

Next?” adlı sunumunu bini aşkın mimar ve

mimarlık öğrencisi izledi.

Şişecam Düzcam’ın “Mimarinin Şeffaf

Yüzü” sloganıyla ve Arkitera Mimarlık

Merkezi işbirliğiyle düzenlenen ‘T

Buluşmaları’, yapı ve mimarlık sektörünün

önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

Harbiye’deki Askeri Müze’de

gerçekleştirilen etkinliğe mimarlar,

tasarımcılar ve yapı sektörü

profesyonelleri büyük ilgi gösterdi.

Bini aşkın mimar ve mimarlık

öğrencilerinin izlediği etkinlikten duyduğu

memnuniyeti dile getiren Şişecam

Düzcam Pazarlama Grup Müdürü Ebru

Şapoğlu, yaşam alanlarımızı şekillendiren

ve kentlere ruh veren mimarların Dünya

Mimarlık Haftası’nı kutladı.

Çalışmalarında ağırlıklı olarak cam

kullandığını belirten Maas, mimari de

gelecekte cam kullanımının daha da

yaygınlaşacağına dikkat çekti. Maas, bilgi

ve teknoloji kullanılarak mimarların yaşam

alanlarını farklılaştırdığı söyledi. Geleceğin

binalarının şeffaf ve nefes alması

gerektiğine vurgu yapan Maas, şu bilgileri

aktardı: “Gelecek üzerinden

spekülasyonlar yaparak soruna çözüm

bulmak gerekiyor. Mimaride eleştiri çok

önemli bir yer tutuyor. Yapıcı eleştiriler

mimariye dinamizm katar.”

Sadece mimarlık değil; peyzaj, şehir

planlama gibi tasarımın farklı alanlarında

da başarılı çalışmalara imza atan ünlü

mimar Winy Maas, ortağı olduğu MVRDV

mimarlık ofisinin tasarım prensibini

mimarlık, kent planlama ve peyzaj

tasarımında sosyal ve çevresel bütünlüğü

ele alacak şekilde bir mekansal yenilik

yaratmak olarak açıklıyor.

Şişecam Düzcam, T Buluşaları’nda dünyaca ünlü Hollandalı mimar Winy Maas’ı ağırladı

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

20

Yurtbay Seramik doğadan ilham alarak,

doğanın tüm dokularını seramiğe

taşımaya devam ediyor. Ahşap

görünümlü iki yeni seri, “Antik Wood”

ve “Samba” sonbahar koleksiyonu

arasındaki yerini alıyor. Cersaie Fuarı’nda

büyük ilgi gören, ahşabın göz

alıcı dokusunu seramik

karoda bütünleştiren

Samba, konut, otel, ofis

veya kafelerin yanı sıra

geniş iç ve dış

mekânların duvar ve

zeminlerinde kullanım

alanı buluyor. Avangart bir

konsept sunan Samba

Serisi, 15x90 ebatıyla, multi

rengiyle satışa sunuluyor. Antik Wood

Serisi ise Classico, Rust, Oxide olmak üzere

üç farklı doğal ahşap rengi ile uygulandığı

mekânların vazgeçilmez bir parçası oluyor.

15x60 ebatında üretilen Antik Wood,

duvar ve zeminde kullanılabiliyor.

Yurtbay Seramik, AntikWood veSamba serisiyle Cersaie Fuarı’nda

Türkiye’nin ilk metal modern mobilya tasarımcısı Sadi Öziş’in

tasarımları yenilenerek dünyaca ünlü Alman mobilya üreticisi

Walter Knoll koleksiyonununa dahil ediliyor. 2012 yılında kendisini

kaybettiğimiz ünlü tasarımcı Sadi Öziş imzalı Fishnet, Burgaz ve Rumi

koltuklar, tüm dünyada Walter Knoll markası ile satışa sunulacak.

İngiltere’den Norman Foster ve Pearson Lloyd, Avusturya’dan EOOS,

Hollanda’dan Ben van Berkel, Japonya’dan Kengo Kumave, İtalya’dan

Claudio Bellini gibi ünlü mimar ve tasarımcılarla birlikte çalışan

Walter Knoll bu şekilde ilk kez bir Türk tasarımını koleksiyonununa

dahil ediyor olacak. Türk modern tasarımının öncülerinden,

tasarımcı, heykeltıraş ve ressam Sadi Öziş’in (1923-2012) savaş

sonrası Türkiyesi’nde yaşanan malzeme teminindeki zorluklar

sebebiyle, inşaat demiri, balıkağı, suborusu, kümesteli, elektrik

kablosu gibi mazlemeler kullanarak eşsiz yaratıcılık örnekleri

gösteren tasarımları arasında yer alan; Fishnet, Burgaz ve Rumi,

Walter Knoll tarafından ilk defa Mozaik Ortaköy Showroom’da 15

Ekim Perşembe günü lanse edildi.

İlk kez bir Türk tasarımı Alman Mobilya devi

Walter Knoll koleksiyonunda

22

Türk

iye

/ Y

eni Ü

rün Yemek odalarınızdaki

sade dokunuş NorwayModern geometrik çizgilerle yuvarlak hatların bir arada

kullanıldığı Doğtaş Norway Yemek Odası, zarifliği ve

sadeliği evinize taşıyor. Dokunmaktan keyif alacağınız

mobilyalar üreten Doğtaş, Norway Yemek Odası’nda beyazın

saflığını ceviz dokusunun sıcaklığıyla birleştiriyor. Yerden yüksek

masif ayaklarla aileniz ve misafirleriniz için kullanım kolaylığı

sunan seri, zarifliği ve estetiği üst boyutta yaşatıyor. Ceviz rengi

ile detaylandırılan parlak beyaz yüzeye sahip yemek masası,

konsol ve vitrin, Norway Serisi'nin tarzına uygun sandalyeleriyle

tamamlanıyor. Modern geometrik çizgilerle yuvarlak hatların bir

arada kullanıldığı Norway, zarifliği ve sadeliği evinize taşıyor.

GROHE ürün yelpazesinin seçkin

ürünleri Swissôtel The Bosphorus

İstanbul’un yenilenen batı kanadının yeni

konseptiyle, mükemmel bir uyum

sergiliyor. KCA International’ın dünyaca

ünlü tasarımcısı Khuan Chew’in imzasını

taşıyan iç mekan tasarımının getirdiği

çağdaş yeni görünüm, İsviçre’nin ince

zevkini, hassasiyetini ve sadeliğini Türk

kültürünün sıcaklığıyla harmanlıyor ve

Boğaz’ın ışıklarını odaların içine

yansıtıyor. Chew’in yerden tavana cam

vurgusu sayesinde Boğazın suları her

odada ve süitte ışıldıyor ve konukları her

gelişlerinde alışık oldukları ferahlık

hissiyle kucaklıyor. Swissôtel The

Bosphorus İstanbul’da tercih edilen

ürünlerden biri de mücevherimsi kalitesi,

biçimli şekli ve mimarisiyle görenleri

cezbeden Allure Brilliant serisinden tek

kumandalı lavabo bataryaları, ankastre

banyo ve duş bataryaları ile tepe duşu

oldu. Keskin yüzeyler, büyüleyici açılar ve

detaylar sunan Allure Brilliant, komplike

olmadan sofistike olabilen keskin hatlı

armatürleri ile banyo tasarımına ve suya

yeni bir boyut katıyor ve Swissôtel The

Bosphorus İstanbul’un yenilenen batı

kanadının konseptiyle mükemmel bir

uyum sergiliyor.

Swissôtel yenilenen batı kanadındaGROHE ürünlerini tercih etti

Türk

iye

/ Y

eni Ü

rün

24

Üst ray profili olmaksızın zeminde yürüyen sürgülü

kapı fonksiyonu ile Xtensa, kullanılmazken

camlar art arda tamamen geçtiği için tek cam gibi

görüntü sağlayarak banyonuzu ferah gösterir.

Zemindeki eğimi belirli bir orana kadar tolere

edebilen üstün teknoloji ürünü rulmanlar, yüksek

taşıma kapasitesiyle cam panellerin kolayca

açılıp kapanmasını sağlar.

Xtensa, kapalı konumdayken Walk-In panellerin

şıklığını sunarken, duş esnasında sabit panelin

arkasından çıkan ikinci panel ile kapılı kabinlerin duş

konforunu temin eder.

Phoenix Design imzalı Xtensa, Interior Innovation

ve Red Dot tasarım ödüllerine sahiptir.

Yeni HÜPPE Xtensa

Addo Furniture Bridgeile dengeli iletişimi

vurguluyor

Minimal GörünümSu SızdırmazlıkKolay Kullanım

Estetik ve işlevselliği tasarım felsefesiyle birleştiren

Addo Furniture, tasarımcı Sezgin Aksu ile birlikte

geliştirdiği 'Bridge' koleksiyonu ile ofis tasarımında

denge unsuruna vurgu yapıyor. Yaşayan ortamlarda

tasarım, aynı zamanda bir iletişim dili olarak karşımıza

çıkıyor. Addo Furniture, günümüzün ofis trendlerini

Milano'daki ofisi Aksu/Suardi ile başarılı tasarımlara

imza atan tasarımcı Sezgin Aksu'nun sıra dışı

çerçevesiyle yeniden yorumladı. İş hayatındaki

dengeyi temsilen, insanları birbirine bağlayan, yeni

ilişkiler kuran, bilgi paylaşımı sağlayan ve bağlanma

duygusunu en doğru tanımlayan 'köprü' olarak

tasarlanan Bridge serisi; yeni nesil çalışma hayatının

dinamiklerini estetik ve fonksiyonellikle buluşturan

özgür çalışma ortamları yaratıyor. İletişimin en doğru

tanımlarından biri olan köprüden yola çıkan Sezgin

Aksu, Bridge koleksiyonunda etkileşim, motivasyon

ve bilgi paylaşımını simgeleştirdi.

26

Firm

a / Y

eni Ürü

n

Türkiye boya sektörünün lideri Filli Boya, Mobilya Boyaları yeni ürün

lansmanını gerçekleştirdi. Filli Boya, Gebze Fabrikası’ nda bayilerinin

katılımı ile gerçekleştirdiği lansmanda, sektöre sunduğu birçok yeni ürünün

yanı sıra yeni ambalajlarını da tanıttı. Sektöre yön verecek bu büyük

buluşmada, yeni oluşturulan ULTRA, SUPER ve FINE serilerine ait ürünler ve

ambalajlar tanıtıldı. Yeni ürün serileri ile sektörün tüm ihtiyaçlarına

karşılamayı hedefleyen Filli Boya yeni ambalajları ile de beğeni topladı. Filli

Boya Mobilya Boyaları Grubu; ULTRA serisi ürünleri ile üstün performans ile

profesyonel çözümleri, SUPER serisi ürünleri ile sektörün tüm ihtiyacını

karşılamaya yönelik yüksek kalitede ürün çeşitliliği, FINE serisi ile de

mükemmel fiyat/performansa sahip ürünlerini bayileri ile buluşturdu.

Filli Boya, yeni ürünümobilya boyalarını tanıttı

Crate and Barrel’ın her ay bir mimar ve tasarımcı ile hayata geçirdiği ‘Picks by

Pros’ kapsamında, Yalın Tan’ın seçimleri 7 Ekim’de Crate and Barrel Zorlu

Center mağazasında gerçekleştirilen davette dekorasyon tutkunları ile buluştu.

Interior Design Best of Year Awards Onur ödülü, iF İletişim tasarım ödülü,

MOBSAD En iyi Mekan tasarım ödülü ve 2014 German Design Award adaylığı

bulunan Tan’ın, yalın tasarımlardan oluşan seçimlerinde metal, mermer ve ahşap

materyaller ve sade renkler dikkat çekti. Yalın Tan ile Crate and Barrel Türkiye ve

Rusya CEO’su Nur Akgerman’ın ev sahipliğinde gerçekleşen davete sanat,

tasarım, iş ve cemiyet dünyasından tanınmış isimler katıldı.

Bilkent Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun olan

Yalın Tan, uzun yıllar bireysel ve ortaklı çalışmalarının ardından YALINTAN +

PARTNERS firmasını kurarak çalışmalarına devam ediyor. Tan’ın, favori Crate and

Barrel ürünleri, 1-31 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center, Akasya Acıbadem,

İstinyePark ve Ankara Next Level AVM mağazaları ve www.crateandbarrel.com.tr

adresinden ulaşılabilir.

Crate and Barrel ‘Picks by Pros’ ile ünlü mimar Yalın Tan’ı ağırladı

Türk

iye

/ F

irma

Habe

r

28

1991 yılında kurulan HAND MADE

Collection El dokuma halı

sektöründe Türkiye’nin önde gelen ve en

çok tanınan imalatçı/ithalatçılardan

birisidir. Önceki yıllarda mağazamız en

fazla beğenilen koleksiyonları halı

severlere tanıtmış, dekorasyon

anlayışında yeni standartlar koymuştur.

Klasik Milas dokumalarından, el dokuma

Nepal Halılarına; patenti bize ait ERZURUM

dokuması halılardan, özel tezgahlarda

dokunanlara kadar her çeşit halı HAND

MADE Collection tarafından kalite, işçilik,

güzellik uyumu ile her zevke cevap

vermektedir. Size sunduğumuz her

ürünümüzün fiyatı ve özellikleri HAND

MADE Collection garantisi altındadır. En az

halılarımız kadar iyi olan hizmetlerimizle

müşterilerimizi satıştan sonra dahi

memnun görmekteyiz. Sizi temin ederiz ki,

istediğiniz halı veya işlemelerimizden

stoklarımızda mevcut olduğu sürece

adresinize en kısa zamanda teslim edilir.

İçmimari ve ev dekorasyonunda kalite

ve yeniliği hedef olarak alan, halıların

bakım tamir ve temizlik işlemlerini de

başarıyla sürdüren HAND MADE

Collection Etiler’deki mağazasında,

bugün müşterilerine aktif olarak 14

koleksiyonunu sunmaktadır.

Halı çeşitliliğinde aradığınız her şey Hand Made Collection'da

Firm

a Sö

yleş

i /

Ağus

tos

Tekn

oloj

i - T

asar

ımcı

Erta

n G

üven

30

Ağustos TeknelojitarafındanBursa’da üretimiyapılan betonaydınlatma objesi ishiiçmimar ve mimarlaraaydınlatma tasarımında yenibir pencere açıyor. TasarımcıErtan Güven İçmimardergi’ye ishi’yi anlattı

Taşın verdiği sonsuzluk duygusunun bir türevi olarak: İSHİ

Tasarımcı Ertan Güven.

Firm

a Sö

yleş

i /

Ağus

tos

Tekn

oloj

i - T

asar

ımcı

Erta

n G

üven

32

34

Üni

vers

ite H

aber

/ İz

mir

Ekon

omi Ü

nive

rsite

si

İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü 2.

Sınıf öğrencileri, “Artists’ Cove” (Sanatçı Yuvası/ Yaşam Alanı) olarak

yeniden işlev kazandıracakları, Boran Ekinci Mimarlık tarafından

tasarlanan Narlıdere evi konut projesinin şantiyesini incelemişlerdir.

Öğrenciler, şantiyede, Dere Construction tasarım ve teklif departmanı

sorumlusu, Mimar Eray Şengelli’den uygulamalarla ilgili bilgi almışlardır.

Binada, bölmelerden uzak bir planlama yapılması, mekanların

birbirleriyle ilişkileri, malzemelerin ham halleriyle kullanılması, yaratıcı

birleşim detaylarının kullanılması, gezinin öğrenciler için çeşitli

uygulama süreçlerini gördükleri, eğitsel bir deneyim olmasını

sağlamıştır. Projenin devamında, her öğrenci, Türk güncel sanatçıları

için, oluşturdukları bireysel mekansal senaryolara göre yaratıcı üretimi

destekleyecek mekanlar tasarlayacaklardır. Öğrencilerin, bu şekilde,

hem bu inovatif mekanda çalışma imkanı bulmaları, hem de güncel

Türk sanatıyla ilgili bilgi sahibi olmaları planlanmaktadır.

http://www.boranekincimimarlik.com/v3/#/tr/projects/180

7Ekim günü, SALT Beyoğlu Galeri'de, Türkiye’de Modern Mobilya başlıklı bir panel

gerçekleşmiştir. DATUMM: Dokümantasyon ve Arşivleme - Türkiye'de Modern Mobilya

ekibine ek olarak (Deniz Hasırcı, Zeynep Tuna Ultav, Hande Atmaca, Seren Borvalı), konunun

iki uzmanı Prof. Önder Küçükerman ve Neptün Öziş'in de panelist olarak katıldığı ve SALT

Araştırma ve Programlar sorumlusu Aslı Can’ın moderatör olduğu panele, mobilya üretimi,

tasarım ve akademik alanlardan geniş bir katılım olmuştur. Panelin ardından proje

kapsamında hazırlanan ve Türk modern mobilya tasarımcı ve üreticileriyle gerçekleştirilen

söyleşilerden oluşan DATUMM belgeseli gösterilmiştir. Prof. Küçükerman, panelde ilk sözü

alarak, Türkiye’de mobilya üretiminin tarihçesinden bahsetmiştir. Neptün Öziş ise, babası Sadi

Öziş’in mobilya tasarımları Walter Knoll anlaşma sürecin anlatmıştır. DATUMM ekibi, SALT ile

arşiv paylaşım sürecindedir, ve böylelikle dijital platformdaki arşivlerinin daha çok kişiye

ulaşmasını amaçlamaktadır. Türkiye’de üretilen mobilyanın dokümantasyonunun

eksikliğinden yola çıktılarını belirten ekip, İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından desteklenen

Bilimsel Araştırma Projesi olarak başladıkları bu kapsamlı projeye, Türk içmimar ve

tasarımcılar ve üretimlerini araştırarak devam ettiklerini aktarmışlardır.

Eğitsel bir mekan: ‘Narlıdere Evi’

DATUMM ekibi Salt Galeri’deTürkiye’de Modern Mobilya Paneli

Doç. Dr. Deniz Hasırcı, Öğr. Gör. Didem Özdel, Öğr. Gör. Zeynep Edes, Öğr. Gör. Haluk Tatari, Araş. Gör. Seren Borvalı, Öğr. Asistan Gizem Yıldırım

Doç.Dr. Deniz Hasırcı, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl. Yrd.Doç.Dr. Zeynep Tuna Ultav, Yaşar Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.Araş.Gör. Hande Atmaca, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.Araş.Gör. Seren Borvalı, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.

DATUMM Projesi ve arşivinewww.datumm.org’dan ulaşılabilir. http://saltonline.org/tr#!/tr/1216/panel-turkiyede-modern-mobilya

İçmimari, tasarım ve yaşam kültürü dergisiISSN 1305-9580

TMMOB İçmimarlar Odası Adına İmtiyaz SahibiHüseyin Tolga Koyuncugil

Yayın Kuruluİçmimar Metin Kaşo, İçmimar Sema İşbilir, Yrd. Doç. Dr. Betül BilgeOya Şenyurt, Esra Karataş

EditörEsra Karataş

Portre RöportajEsra KarataşYrd. Doç. Dr. Betül Bilge

Grafik TasarımMeral Kal Avseren

Kapak FotoğrafıYorumsuz

ReklamÖzge Karabulut

ÇeviriBilal Çölgeçen

Webwww.icmimar.org.tr

Yapım ve YönetimAjans ParalelHürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cd. No: 73/3 Kağıthane 34403 ŞişliTel: 0212 291 39 00Faks: 0212 296 07 50

BaskıAda Ofset Matbaacılık Teks. Gıda San. Tic. Ltd. ŞtiAdres: Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok No:(ZE2) 1.Kat Topkapı - İST.Telefon: (0212) 567 12 42 - (0212) 567 87 77Fax: (0212) 544 78 64E-mail: [email protected]

TMMOB İçmimarlar Odası Genel MerkeziAdres: Selanik Caddesi No: 17 / 11 Kızlay - ANKARATelefon: (0312) 441 0596Faks: (0312) 441 0598Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın

Uyarı: Derginin her hakkı saklıdır. TMMOB İçmimarlar Odası’nınücretsiz yayınıdır. Ücret karşılığı satılamaz. Bu dergide yayımlananher türlü yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonun, elektronikortamlarda dahil; alıntı, yayın v e çoğaltma hakkı sadece TMMOBİçmimarlar Odası’na aittir. Dergide yer alan hiçbir yazı-fotoğraf-materyal izinli veya izinsiz çoğaltılamaz, kullanılamaz. Yayımlananyazıların, ve yazı içeriğindeki alıntıların sorumluluğu yazarlarına,fotoğrafların sorumluluğu fotoğraflayanlara, ürün tanıtımları vereklamların sorumluluğu ise reklam verenlere aittir.

37

Söylenebilecek çok şey var. Ama, 10 Ekim’de yaşadığımız

travmadan sonra; içimden “Üzgünüm” demekten başka

bir şey gelmiyor.

“ÜZGÜNÜM HEM DE ÇOK ÜZGÜNÜM…”

Hüseyin Tolga KOYUNCUGİL

TMMOB İçmimarlar Odası

22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

38

‘Ses getirecek projelere imza atmamız lazım’

İçmimarlar Odası’nın kuruluş yıllarındanbahsedebilir misiniz?Oda kurulmadan öncesine bakmak lazım. Biz

çok az meslektaşlarımla beraber, İçmimarlar

Derneğini kurduk. Oda’mız kurulduktan kısa bir

süre sonra meclise bir yasa tasarısı verilmişti. Bu

tasarı içmimarlar dışındaki bürokratlar

tarafından yapılmıştı. O yıllarda mecliste Sağlık

Bakanlığı'nda danışmalık yapıyordum. Bakanın

meclis danışmanı olan Orhan bey, bir gün beni

aradı, “İçmimarlar Odasıyla ilgili bir yasa tasarısı

gündemde karar verilecek, metni sana

göndereyim bir gözden geçir”

dedi. Metni

okuduktan sonra

bilinçli yazılmadığını

gördüm. İçmimarlığı,

bir resim, tablo, bir film

senaryosu gibi

değerlendiriyorlardı.

Projenin tasarımı bana ait olduğunda, benim

tasarımımı bir başkası alıp yapabilirdi.Tasarıda, o

projenin bana ait olduğuyla ilgili bir ayrıntı

geçmiyordu. Aynı gün içinde

düzeltip meclise

yetiştirmemiz mümkün

değildi. Orhan Bey’i aradım.

“Metinde yanlışlıklar ve

eksikler olduğunu,

düzeltmenin hemen

İçmimarlar Derneği’ninkurulmasından itibarenİçmimarlar Odası’nınkuruluşunda görev alan, imza yetkisini ilk defadanışmanlığını yaptığıbelediyelerde uygulanmasınısağlayan Mehmet Saim İzli ilemesleği, Oda’nın sorunları vebugünü hakkında konuştuk

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

39

yapılamayacağını” söyledim. “Bizim maddeyi

tasarının içinden çekin, ileri ki bir tarihe tekrar

gündeme alabilirseniz seviniriz, tasarının içeriği

doğru değil” dedim.

Orhan bey o tasarıyı gündemden çekti.

Ankara’da başkana yollattım, arayıp bilgi verdim.

İçmimar yasa tasarısını biz yazacağız. Tasarıyı

yazmak yetmiyor, yazıldıktan sonra bütün

bakanların yanı sıra başbakanın da imzası

gerekiyordu. Meclisin tüm üyelerine tek tek gidip

imzalattım. Düzeltilmiş haliyle metin, ben

imzalattıktan sonra tasarı haline geldi, oy birliği

ile meclisten geçti. Ankara’da kanun teklifi

değişikliği altında 22.12.1994 tarihi vardır.

Uzun uğraşlar vermişsiniz, Oda’nın geldiğinoktayı nasıl görüyorsunuz şimdi?İçmimarlar Odası üye kaydında sıkıntılar yaşıyor.

Üye aidatları ile sıkıntılar var, bunların yeniden

düzenlenmesi gerekiyor. İlk kez üye olan

mezunlardan üye olduğu tarihten itibaren aidat

ödemesi lazım deniyor oysa ki Genel Kurul’da

aidat meselesi tekrar gündeme alınması ve bu

konunun halledilmesi lazım. Bu yetmezse tüzük

genel kurulu yapılarak üye yararınada

değişiklikler yapmak lazım. Üye olup, borçları

olan, ödemelerini aksatanları ayrı tutuyorum.

Onlar zaten aidatlarını düzenli ödemek

zorundalar. İlk kez üye olan meslektaşlarımızdan

mezuniyete dönük geçmiş yıllara ait aidatlar

alınmamalıdır. Bir de daha esnek hareket

etmeliyiz. Temsilcilik açılmak isteniyorsa, yeterli

sayı yoksa bile, var olan sayıyı da kaçırmamak

için, gerekirse kuralı esnetip, gerekli üye sayısını

düşürüp o temsilciliği açacaksınız.

O yıllarda eski üyelerden kimler vardı?Önce İçmimarlar Derneği vardı, Mehmet Saim

İzli (Bşk), Yalçın Özel, Nilgün Öneş, Salih

Gömleksiz, Emine Gürsel, Nilüfer Okyay, Rebii

İmza sorunu İçmimarlar Odası’nın öncelikli sorunu hala, bu sorunu nasıl çözebilirler? Bakırköy Belediyesi veEminönü Belediyesi’nde, şimdi Fatih Belediyesi oldu, bu belediyeler de baş danışmanlık yaptım. Daha sonraSağlık Bakanlığı Danışmanlığım döneminde İçmimar imzası olmayan projeler onaylanmıyordu. Bunu bireyselolarak yaptım. Benim çalıştığım belediyelerde proje teklifi verilirken İçmimar şartı aranıyordu. Tabii ki bu yeterlideğildir. Bu uygulamanın kanunlaşması lazımdır.

Sorun nedir peki? Neden kanun maddesi olarak konamıyor? Açık söylemek gerekirse, bu iş politiktir, bu

işin politikasıyla uğraşacaksınız. Heyet kurup bir komisyonla Ankara’ya gidilecek, destek istenecek. Önergeyi

kanuni, formata uydurarak, dernek avukatlarıyla birlikte çalışarak hazırlayacaksınız.

Mahmet Saim İzli dönemin hocalarıyla birlikte Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda.

İmza yetkisini almak için heyet kurup Ankara’ya gideceksiniz

40

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

Ötgünç, Bahri Özkan, Melih Aksoy o zaman

İstanbul Şube yönetim kurulu üyeleriydi. Veya

çalışıp destek olan meslektaşlarımız vardı. Daha

bir çok meslektaşımız. Unuttuklarımdan özür

dilerim. TGSYO balolarını organize ederdim,

kıyafet balosu yapardık. Bizim balolarımızı bütün

Türkiye beklerdi. Çok ses getirirdi. Bu bizim

yapacağımız işlerde ve tanınmada kolaylık

sağlardı.

Bir içmimar olarak ne tür sıkıntılaryaşıyordunuz o yıllarda?O zamanlar kendimizi bir kaç meslektaşımla

(sayıları çok az), kendimizi içmimar olarak kabul

ettirmek için mücadele ettik. Ben mesleğimden

haricinde başka hiç bir iş yapmadım. Sağlık

Bakanlığı’da, Belediye Başkanlıklarında

danışmanlık ve AKM'de Teknik Müdür olarak

mesleki çalışmalarıma devam ettim. Her çalışan

içmimar çalıştığı yerden el sıkışarak dostça

ayrılmalıdır. Senden sonra gelenlere önyargı

oluşturmamış olursun. 1970’ten beri iş yaptığım

bütün müşterilerim beni arar, görüşürüz.

Çalıştığım yerlerden arkadaşlarımla seneler geçse

de sevgiyle yaklaşır görüşürüz. Şimdi içmimarlar

içmimarlarla geçinemiyor, böyle bir şey olabilir

mi? Burada bir tarih var, emek var. Nankörlük bu.

Sana bir makam verilmiş, o makamı doldur, o

makamın hakkını ver. Birlik beraberliği sağla

değilmi? Herkes birbiriyle kucaklaşsın... Herkesin

bu yaklaşıma destek olması lazımdır. Görevdir.

İçmimarlık mesleğiyle ilgili ne tür sıkıntılaryaşıyordunuz?Marangoz atölyesinin kapısında "marangoz

dekoratör" yazdığı dönemden beri, bizler bu işi

yapmaya başladık. 14 yaşından beri çalışıyorum,

marangozluk yaptım. Sabahları okula

gidiyorum, öğleden sonraları marangozhanede

çalışıyordum. Evimin tüm mobilyalarını kendim

yaptım. O yılların önemli eğitim kurumlarından

İnşaat Meslek Lisesi’ne girdim. Bu eğitimim

Tatbiki’de ve meslek hayatımda çok kolaylık

sağladığını sonralar da daha çok anladım.

TGSYO’da bölümlerde çizdiğin işin uygulamasını

yaptırırlardı. Bir ay gibi bir süre verilirdi, ben bir

iki günde bitirirdim. Kendi işimi bitirdikten sonra

da arkadaşlarımın işlerine de yardım ederdim.

İnşaatlarda çalışarak okudum. Genellikle bizim

liseden mezun olanlar Yıldız Teknik’e

gidiyorlardı. Ben Tatbiki’yi kazandım, orayı

kazanmak zordu. Teknik bilgim ve resmim

önemi çok büyüktür. 1965 yılında girdiğimde 13

kişi alıyorlardı ben girmiştim. 1970 yılında

birincilikle mezun oldum. 68 olayları almış başını

gidiyor, eğitimi tamamlamak zor işti, şimdiler

Öğrencilik yıllarından.

“TGSYO balolarını organizeederdim, kıyafet balosu yapardık.Bizim balolarımızı bütün Türkiyebeklerdi. Çok ses getirirdi. Bubizim yapacağımız işlerde vetanınmada kolaylık sağlardı.”

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

41

olanaklar çok mesleğimizin bütün malzemeleri

rahatlıkla bulunuyor... O günlerden bu günlere

gelindi. Çok başarılı meslektaşlarımız var. Yurt

içinde ve yurt dışında başarılarımız var...

Çok özgün tasarımlarımız var. Öğünülecek

noktaya çok yaklaştık.

O yıllarda mobilya anlayışı nasıldı, siz neleryaptınız?Ben de içmimar olarak Modello mağazasını

kurup çalışmaya başladım. Kafamda bir takım

görüşler var, tasarımlar, fikirler vardı. Patrona bir

fikrimi ilettim. Türkiye’de, her şeyi beyaz yapalım.

Duvarlar, mobilyalar, koltuklar her şeyi beyaz

yapalım, dedim. Ya olur mu? dedi. Madem bir

iddiayla giriyoruz böyle yapalım, aksesuarlar

renkli olabilir dedim. Yıl 1972, mobilya da ve iç

mekanlarda beyaz yoktu. İlk defa beyaz

anlayışını başlattım. Bakın, mekanlara ve iç

hacimlere, Sağlık Bakanlığı'ndayken

Hastanelerden beyazı ben kaldırdım, neden?

Beyaz ev yapıyoruz burası hastane gibi oldu

diyorlar. Hastaneleri değiştirince yani renk

getirince bir sıkıntı kalmadı.

Nasıl tepkiler aldınız?Çok güzel tepkiler aldım. Bir kere beyaz

kullanan meslektaşıma, hastane gibi olmuş

tepkisinden kurtardım.

Oldukça yenilikçi bir bakış açısınasahipsiniz. Yukarıdaki gibi bir kaç örnekdaha verebilir misiniz?Yukarıda bahsettiğim gibi, bembeyaz bir

mağaza açtım. Yatak odası, sehpalar, salon

takımı vs. her şey bembeyaz. Çorlu’da bu

suni deri üreten fabrikadan, beyaz deri

olandan aldım ve koltuk yaptım. İlk defa

tam bir yuvarlar yatak yaptım, başarılı bir

tasarımdı. Vitrine bakıyorduk insanların

yoğunluğu, ilgisi çok büyüktü mağazaya. İş

tutacak bundan eminiz ama bir ay geçti bir

takım sehpa satamadık. Bir ay kadar sonra

mağazaya bir müşteri girdi, yuvarlak yatak

odasını yarın kurabilir misiniz? diye sordu.

Ertesi gün de pazar, yarın kurarız dedik.

Dükkanın ilk satışıydı. Ondan bu ilgi devam

etti, sonra beyaz renk iç hacimlerde

tutmuştu. Bu günlerden bu

Mutfak planı.Beyaz yatak odası takımı.

“Yıl 1972, mobilya da beyaz yoktu. İlkdefa beyazı ben başlattım. Mekanlara

ve iç hacimlere beyazı, hastanelererengi ben getirdim. Hastanelerdenbeyazı kaldırdım, neden? Sıkıldım.Beyaz ev yapıyoruz burası hastane

gibi oldu diyorlar. ‘Hastanelerideğiştiririm ben’ dedim.”

Yan sehpa.

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

42

mücadelelerden geçtik. Hala ‘içmimar

dekoratör’ yetişitiriyoruz diye okul tabelası

var. ‘İçmimarlık Dekoratör’ diye yazıyor

diplomalarımızda. Dönem arkadaşlarımla

"İçmimar" yazılması için mücadele verdik.

Şimdi mesleğimiz bu algıdan kurtuldu.

Bambu’yu Türkiye’ye ben getirdim.

Bambu perde getirdim mesela. Hafife

almışlardı ama kışlık evlerde de bambu

kullanılmaya başladı. Milano fuarında

görmüştüm, ithal ettim. Bambu perdeleri

çok sattım. Yalılara bambu perde taktırttım.

İstanbul Ticaret Odası’ndan Harbiye Ordu

Evi’ne kadar pek çok yerin iç mekan

tasarımında bulundum.

Önümüzdeki yıllarda gerçekleştirmekistediğiniz çalışmalarınız var mı?İlk defa size söylüyorum. Organik mekanlar

yapacağım. Kansorejen malzeme kesinlikle

kullanılmayacak. Plastik kaplı pencereler ve

kapılar, laminant parke kansorejendir.

Bunları kullanmayacak. Ahşaplar değil ama

üzerine sürülen malzeme kansorojendir.

Ham ağaç kullanılacak. Bu gelecek yılların

projesidir. Kanser o kadar yayıldı ki doğal

malzemelere dönmemiz lazım. Bu

kanserojenli malzemeleri kullanmamak

gerek. Ben bu konuyla ilgili araştırmalarımı

bir yazı haline getiriyorum. Araştırıyorum,

bununla uğraşan çok değerli profesörler

var. Çocuk yeni doğmuş bebeğini alışveriş

merkezine gezmeye götürüyor. Cahillik,

inanılmaz derecede. X-Ray cihazlarından

geçiyorsun. Her geçişinde röntgene tabi

tutuluyorsun. Bunların oradan çocukları

geçiriyorlar. Bunlar önlenmeli. Halkı

bilinçlendirmelisiniz.

‘Hastanelere rengi ben getirdim’

Merter de fizik rehabiliyatson merkezivardı, orayı yeniledik. Bosna-Hersek Savaşı’ndakiyaralıları oraya getirip tedavi rehabiliteediyorlardı. Dönemin Başbakanı, burayı 5 yıldızlıbir otel gibi istiyorum dedi. Özel yetkiyle projeyiçizdim ve bitirdik. İlk olarak Fatih kamu sağlığımerkezin de bir sistem uyguladım. ilkbilgisayarlı sisteme o kamu sağlığı merkezindegeçilmişti. İtalya’ya gitip bu konuyla ilgiliaraştırmalarda bulundum ve burada onuuyguladım. Kapıdan girdiğinde bilgisayardaoturan personele gidiyorsun, farklı alanlarda,SSK, özel sigortalılar veya şahsi tedavi görecekolanlara her biri için ayrı renkte belgeler çıkıyor.Her bölümün farklı rengi var, yerde de renklihatlar var. Belge sarı ise sarı hattı takip edersentedavini veya teşhisini tamamlayabilirsin,kırmızı hattı kızmızı belgenle takip et. İtalya’dabunun yapıldığını gördüm ve buradauygulamasını gerçekleştirdim. Cumhurbaşkanıbu açılışı yaparak böyle bir tesis kazanıldı.İstinye, Baltalimanı’nda bunu uyguladım. Artık tüm sağlık kurumlarına renk gelmişti...

Söyleş

i / M

ehm

et S

aim

İzli

43

Uzun yıllar dernek yöneticiliği yapmış biriolarak ve İçmimarlık dernek ve Oda’nınkuruluşunda emeği geçen biri olarak nelerönerirsiniz. İçmimarlar Odası neleryapmalı sizce?Toplumun bilinçlenmesine öncülük yaparak,

en azından açıklamalarda bulunup, örneğin;

çeşitli mekanların rahat kullanılması hakında,

halkımızı içmimarlıkla ilgili çalışmaların önemi

duyurulmalıdır.

• Üniversitelerle beraber içmimarlık

konusunda bilimsel tanıtım kampanyaları

başlatılmalı. Oda olarak makaleler yayımlalı,

üyelerimizin mesleki sorunlarıyla kişisel

iletişimi sevgiyle yaklaşılarak oluşturulmalıdır.

• Mekanların düzgün kullanılması hakkında

halkın bilinçlendirilmesi, çeşitli zamanlar da

yapılan yayınlarla duyurulmalıdır.

• Bu beyanatların medyada yayımlatılmasını

kesinlikle sağlanmalıdır.

Bunlar yapılmazsa olduğumuz yerde

sayarız. Meslektaşlarımızın bireysel

başarısından ileri gidemeyiz. Oda olarak ses

getirecek işler yapmamız lazımdır.

İçm

imar

lar

Oda

sı /

Hab

er

44

TMMOB İÇMİMARLAR ODASIİZMİR ŞUBESİ

18 Ekim 2015 Pazar günü İzmir’de düzenlenmesi

planlanan TMMOB İçmimarlar Odası 5. Sektörel

Buluşma etkinliğimiz, 10 Ekim 2015 tarihinde

Ankara’da tüm Sivil Toplum Kuruluşlu örgütlerinin

de yer aldığı Barış ve Kardeşlik Mitingi’nde

gerçekleşen kanlı ve çirkin saldırı sebebi ile

2016 Mayıs ayına ertelenmiştir.

Milletimiz yastadır. Türkiye yastadır. Acımız

büyüktür. Kaç evde yürekler yandı. Gençlerimiz

hainlerce katledildi.

Barış ve Kardeşliğe vurulmuş bu darbe

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş en

haince saldırıdır. Şimdi toplum olarak birbirimize

daha sıkı kenetlenme ve birlik olma zamanıdır.

Barıştan vazgeçmeyeceğiz ve bu saldırının

arkasındakileri affetmeyeceğiz.

TMMOB İçmimarlar Odası

İzmir Şube Yönetim Kurulu

Bursa Yapı Yaşam

Fuarı ve

Kongresi ile eş

zamanlı, sektör

temsilcilerinin ulusal

ve uluslarası

anlamda son gelişmeleri takip edebilecekleri Bursa Mimarlık

Zirvesi 3 - 4 Ekim 2015 tarihlerinde Bursa Merinos Atatürk

Kongre Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. TMMOB İçmimarlar

Odası İstanbul Şubesi Başkanı Yusuf Taner Gültekin, ‘Yapıda

Yaşam ve Mekan’ başlıklı konferansta bir konuşma yaptı.

Tasarımcı Adnan Serbest’in ve Mimar Şebnem Buhara’nın

yaptığı konuşmacıların ardından konferans ünlü mimar Sasa

Begovic 3LHD Architects’in yaptığı sunumla devam etti.

Konferansta Seranit İcra Kurulu Başkanı Dr. Ece Ceylan Baba’da

Dünden Bugüne LOFT başlığı altında bir sunum gerçekleştirdi.

Yapı ve Yaşam MimarlıkZirvesi Bursa’da gerçekleşti

46

İçm

imar

lık O

fis T

anıtı

m /

Wed

esig

n

Tasarıma ilginiz nasıl başladı?Selin Heper: Tasarıma olan ilgim lise çağlarında

başladı. Yapı olarak çevresini sürekli

gözlemleyen ve irdeleyen bir kişiyim. Günlük

hayatımızdaki bazı şeyler estetik olarak gözüme

hoş görünüyor ancak işlevsel yönü eksik

kalıyordu. Tam tersine kullanımı çok rahat ve

pratik olan bazı objelerin ise estetik yönünün

zayıf kaldığını fark ediyordum. Bu nedenle

gelecek için kendime bir ideal seçtim. Başarılı bir

tasarımcı olmaya gayret edecek ve

fonksiyonelliği, pratikliği ve estetiği birbirleriyle

harmanlayacaktım.

Emre Göksu: İnşaat mühendisi olan

babamın işi dolayısıyla çocukluk yıllarımı

Cezayir’de geçirdim. Orada değişik ülkelerden

mimar ve tasarımcıları tanıma imkanım oldu.

Farklı kültürlerden gelen bu profesyonellerin

çalışmalarındaki farklı detaylar beni çok

heyecanlandırıyordu. Bu heyecan kendime

meslek olarak tasarımcılığı seçmemde en büyük

etken olmuştur.

Hangi okullarda eğitim aldınız?S.H: Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

İçmimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden 2003

yılında mezun oldum..

E.G: Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı

bölümünden 2001 yılında mezun oldum.

Emre GöksuSelin Heper

Tasarım heyecanı hayalgücünün sınırsızlığıyla ölçülür

İçm

imar

lık O

fis T

anıtı

m /

Wed

esig

n

47

Tasarım sizin için ne ifade ediyor?S.H: Tasarım, insanların hayatlarını zevkli

yaşamalarının anahtarıdır. Bu anahtarın tarihi ise

insanlık tarihi kadar eskidir. Daha ilk çağlardan

itibaren insanlar yaşadıkları mağaralara ilkel

aletlerle de olsa şekil vermeye çalışmışlar,

duvarları resimlerle süslemişler, kıyafetlerini

kendilerine göre tasarlamışlardır. Günümüz

tasarımcısının görevi ise teknolojinin bizlere

sunduğu imkanları çağdaş sanatla

harmanlayarak insanların hizmetine sunmaktır.

E.G:Tasarım yaşamımızın vazgeçilmez bir

parçasıdır. Tasarım renk, doğa, insan, çevre

demektir. Hayatın içinde hayatla beraber varolan

bir kavramdır. Denizdeki bir kum tanesinin ya da

dağdaki bir kaya parçasının doğadan gelen bir

tasarımı olduğu gibi insanoğlunun elinden

çıkmış sıradan bir objenin de kendine özgü bir

tasarımı vardır. Bir başka deyişle tasarım

yaşamımızın her anında ve her yerinde var olan

bir kavramdır.

Tasarladığınız iç mekana bir tasarımcı olarakyaklaşımınız nasıldır?S.H: Öncelikle tasarlayacağım mekanı kullanacak

kişi ya da kişilerin genel yapılarını, beklentilerini,

hobilerini ve yaşam standartlarını anlamaya ve

tanımaya çalışırım. Daha sonra kendimi onların

yerine koyarım ve onlardan birisi olarak

tasarlayacağım mekanın içinde yaşayacağımı

hayal ederim. O mekandan beklentilerim ne

olurdu? Nelerin gerçekleşmesi beni mutlu

ederdi? Nelerin eksikliği ya da yanlışlığı beni

rahatsız ederdi? Bunları düşünürüm. Gerisi

otomatik olarak kendiliğinden gelir.

E.G: Tasarlayacağım iç mekan müşterinin

duygu, düşünce ve yaşam tarzını

profesyonelce yansıtabilmelidir. Bir başka

deyişle tasarlanan mekanda benim doğrularım

ile müşterimin arzuları en profesyonel ve en

estetik şekilde harmanlanabilmelidir. Bu

bağlamda karşımdaki kişinin takmış olduğu bir

fular ya da bir takı bile bana hoşlandığı şeylerle

ilgili ipuçları vererek, mekanın karakterini

oluşturmamda yardımcı oluyor.

48

İçm

imar

lık O

fis T

anıtı

m /

Wed

esig

n

Ne tür projelere imza atıyorsunuz?S.H: Wedesign olarak çoğunlukla Sosyal Mekan

Projelerine imza atıyoruz.. Bunlarda genellikle

Otel, Ofis, Restoran/Cafe ve Showroom Projeleri

olmaktadır.

E.G: Wedesign olarak otel, ofis, restoran ve

cafe gibi ticari mekan projelerine ağırlık

vermekle birlikte her türlü konut projeleri de

faaliyet kapsamımız içinde bulunmaktadır.

Bir tasarımcı olarak ne tür projeler siziheyecanlandırır?S.H: Düşündüklerimi ve hayal ettiklerimi finansal

zorunluluklar, müşteri tercihleri ya da fiziksel

zorunluluklar gibi nedenlerle kısıtlanmak

zorunda kalmadığım her türlü proje beni

fazlasıyla heyecanlandırır.

E.G: Hayal gücümü sınırlamadan

yansıtabilme olanağı bulabildiğim her türlü

proje beni heyecanlandırır.

İçmimarlık dışında kendinizi beslediğiniz ilgialanlarınız var mı? Bir içmimar için bu bir türgereklilik midir?S.H: İçmimarlık dışında en büyük ilgi alanım

fotoğrafçılıktır. Özellikle de doğa fotoğrafçılığıdır.

Bence doğa kusursuzdur. Renkler ve formlar

birbirleriyle mükemmel bir uyum içerisindedir.

Örneğin ağacın yeşil yaprakları kahverengiden

başka hangi renkteki dalların üzerinde aynı

uyumu yakalayabilirdi? Fotoğrafçılık sayesinde

doğaya daha yakın olabiliyorum. Doğa’dan ilham

alıyorum ve bu da bana mekanın ruhu olarak geri

dönüyor. Bu açıdan bakıldığında içmimarların

meslekleriyle ilişkilendirebilecekleri benzer ilgi

alanlarının olması bir zorunluluk değilse de ilham

alabilecekleri bir araçtır.

E.G: İçmimarlık dışında en büyük hobim ve

mesleki beslenme kaynağım yurt içinde ve

özellikle de yurt dışında yapmakta olduğum

gezilerdir. Bu geziler sayesinde farklı yörelerin

kültürlerini, örf ve adetlerini, yaşam tarzlarını ve

zevklerini yakından tanıma fırsatı buluyor ve bu

deneyimlerimi çalışmalarıma yansıtıyorum.

Gerçekleştirdiğim geziler kapsamında yurt dışında

katıldığım mesleki fuarlarında ayrı bir önemi

olduğunu vurgulamak isterim. Dolayısıyla bu ve

benzeri faaliyetlerin bir içmimarın başarısında

önemli rol oynayacağına inanıyorum.

Yeni mezun içmimarlara ne önerirsiniz?S.H: Yeni mezun meslektaşlarıma önerim

iyi birer gözlemci olmaları, yaptıkları işten

zevk almaları ve hayal güçlerini

geliştirmeleridir. İnsan ilişkilerini ön planda

tutmak ve geniş bir sosyal çevre onların

başarılı olmalarını kolaylaştıracaktır.

E.G: Üniversite eğitimi insanları

mesleklerinde başarılı olabilmeleri için

gerekli olan alt yapıyı hazırlar. Bu alt yapıyı

doğru değerlendirerek iyi bir içmimar

olabilmek kişinin kendi elindedir.

Dolayısıyla genç meslektaşlarıma tavsiyem

mesleklerindeki gelişmeleri yakından takip

etmeleri, fuarlara katılmaları, kişileri ve

çevreyi iyi analiz etmeleri, hayal güçlerini

geliştirmeleri ve sosyal ilişkilere büyük

önem vermeleridir.

50

Üni

vers

ite T

anıtı

m /

Mal

tepe

Üni

vers

itesi

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne kadarsüredir Maltepe Üniversitesi İçmimarlıkBölümü (İngilizce) Başkanlığı yapıyorsunuz?1997 Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar,

Tasarım ve Mimarlık Fakültesi İçmimarlık ve

Çevre Tasarımı Bölümü mezunuyum. Yüksek

Lisans’ımı Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü İçmimarlık Yüksek Lisans

programında 2000 yılında tamamladım.

Ardından 2006 yılında Sanatta Yeterlik aşamamı

Hacettepe Üniversitesi’nde “Uluslararası

Entegrasyon ve Akreditasyon Programları

Kapsamında Türkiye ve Dünya’da İçmimarlık

Eğitimi” tez çalışmam ile aldım. İçmimarlar

Odasında 2002-2006 yılları arasında Genel

Sekreterlik ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım.1O

yılı aşkın süredir Maltepe Üniversitesi İçmimarlık

Bölümü kadrosunda öğretim üyesi olarak

çalışmaktayım. Bu süre içerisinde Bölüm

Başkanlığı’na kadar uzanan çeşitli görevler de

aldım. Son 2 yıldır da İçmimarlık (İngilizce)

Bölümü’nün Başkanlığı’nı yürütüyorum. Buna

Maltepe Üniversitesi İçmimarlıkİngilizce Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp İçmimardergiye konuştu. Özalp, kültürüylebarışık, geçmişine saygılı bireyleryetiştirmek istediklerini söyledi.Topluma ve mesleğe yön verenhümanist, toplumun ve bireylerinsorunlarına çözüm üretentasarımcılar yetiştirmeyihedeflediklerini dile getirdi

‘Toplumun sorunlarına tasarımcı gözüyle çözüm üreten tasarımcılar yetiştirmek istiyoruz’

Ön sıra Sağdan Yrd.Doç.Dr. Selma TUNALI, Öğr.Gör. Oğuz DEMİRARSLAN,Yrd.Doç.Dr. Hicran ÖZALP,Araş.Gör. Belis ÖZTÜRK,Porf.Dr. Ünal DEMİRARSLAN, Yrd.Doç.Dr. Elif ALTIN, Yrd.Doç.Dr.Türkan UZUN,Prof.Dr.Nuri TEMİZSOYLU

Üst sıra sağdan: Prof.Dr. Bora DAMALI, Araş.Gör. Yağmur KOCABIYIK, Araş.Gör. Bilgen ATAÇ, Araş.Gör. Gamze KARAYILANOĞLU,Araş.Gör. Hamide TEMEL, Araş.Gör. Bürkan EMRE, Araş.Gör. Hale SİNİRLİOĞLU

Maltepe Üniversitesi

51

Üni

vers

ite T

anıtı

m /

Mal

tepe

Üni

vers

itesi

ek olarak Maltepe Üniversitesi Engelli Öğrenci

Birimi Başkanlığı’nı görevini de yürütmekteyim.

Maltepe Üniversitesi'nin içmimarlığayaklaşımını, bakış açısını nasıl tanımlarsınız?“Yaşam alanlarımızı” düzenleyen hizmet

sunucularını (mimarlar, içmimarlar vb.)

yetiştiren kurumlar olmaları nedeni ile

toplumun sağlığı, esenliği, güvenliği ve refahı ile

insanımızın güvenli ve yapılı çevrede yaşam

hakkı ilkesi doğrultusunda eğitim ve öğretim

modelimiz yapılandırılmıştır. Bu bağlamda

interdisipliner bir eğitim-öğretim modeli

kuram-uygulama bütünselliğinde ele alınmıştır.

Bu bakış açısı ile Maltepe Üniversitesi, Mimarlık

Fakültesi bünyesinde yer alan üç bölümün

iletişim içerisinde, katılımcı, şeffaf, paylaşımcı,

her türlü bilimsel gelişmeye ve yeniliğe açık

öğrenci odaklı, usta-çırak ilişkisi içerisinde bir

eğitim-öğretim modeli esas alınmıştır.

Kendine özgü ve olabildiğince bağımsız ,

sanat ve tekniğin bir arada kotarıldığı bir eğitim

nosyunu vermek ve bu düşünceye paralel

öğrenciler yetiştirerek Maltepe Üniversitesi

ekolünü oluşturmak ana hedeflerimiz

içerisindedir. Bu bağlamda Maltepe Üniversitesi

1997 yılında kurulmuştur. Mühendislik ve

Mimarlık Fakültesi ve bugün Mimarlık ve

Tasarım Fakültesi bünyesinde İçmimarlık Türkçe

ve İngilizce olmak üzere iki bölümde eğitim

vermektedir. Mimarların tasarladığı yapıların

kullanıma en uygun şekilde donatılması

içmimarların işidir. Gerçekte, ölçekle

düşünülürse Şehir Plancısı, Mimar ve İçmimar

işbirliğinden söz edilebilir. Fakültemizde bu

düşünce ile bütünleşik eğitim çerçevesinde

içmimarlık eğitimi verilmektedir. Öğrencilerimiz

tasarım stüdyolarında tasarım çalışmalarını

yaparken, teorik dersleri yanında, HANGAR

olarak adlandırdığımız uygulama atölyesinde

yapı, malzeme, bina vb. disiplinlerle ilişkili

uygulamaların gerçekleştirildiği, bire bir ölçekli

örneklerini inceleme ve uygulama olanağı

sağlayan bir sistem tasarlanmıştır.

Bölüm olarak önünüze koyduğunuzhedefler nelerdir?Öğrencilerimize verdiğimiz bu eğitimle,

tasarımcı ve uygulayıcı içmimarlar yetiştirmeyi

İçmimarlık (İngilizce) Böl. Bşk. Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp

İçmimarlık (Türkçe) Böl. Bşk. Prof. Dr. Ünal Demirarslan

52

Üni

vers

ite T

anıtı

m /

Mal

tepe

Üni

vers

itesi

hedefliyoruz. Kendi tasarımını kendi yapan,

uygulatan, malzeme ve mekan bütünlüğünü

sağlayan, teknik detaylara hakim, şeffaf,

paylaşımcı her türlü bilimsel yeniliğe ve

gelişmeye açık içmimarlar yetiştirmek

hedeflerimizdendir. Topluma ve mesleğe yön

veren hümanist, topluma ve bireylerin

sorunlarına tasarımcı gözüyle çözüm üreten

tasarımcılar yetiştirmeyi hedefliyoruz.

Öğrencileriniz ile yaptığınız projelerhakkında bilgi verebilir misiniz?Öğrencilerin içmimar olarak hayata

atıldıklarında karşılarına çıkabilecek her

türlü konu ve problemi başarı ile

sonuçlandırabilecek deneyimi

kazandırmaya yönelik proje konuları ele

alınmaktadır. Bununla beraber projenin

detaylarıyla 1/1 ölçeğe kadar inilerek ve

protipler hazırlanarak, öğrencinin yeterli

donanıma sahip olması amaçlanmaktadır.

Üniversite olarak nasıl bir öğrenci profilioluşturmak istiyorsunuz?Fakültede ve üniversitemizde takım

çalışmasını özümsemiş, etik değerlere

saygılı, kültürü ile barışık, geçmişine saygılı,

çözüm odaklı, girişimci, konusuna hakim

içmimarları bir tasarım kültürü ve ortamı

içerisinde harmanlanmış; ulusal, uluslararası

ölçekte bilimsel, teknolojik ve sanatsal

değişim ve gelişmeleri izleyen yenilikçi bir

öğrenci profili ve fakülte geliştirmek.

Kaç öğrenciniz ve öğretim üyeniz var?Türkçe ve İngilizce bölümlerimizde toplam 220

lisans 48 Yüksek lisans öğrencisi bulunmaktadır.

Mimarlık ve içmimarlık bütünleşik eğitimi içinde

öğretim elemanları bölümler arası ayırımı

olmaksızın görev almaktadır. İçmimarlık bölümü

kadrosunda iki Profesör, yedi Yardımcı Doçent,

bir öğretim görevlisi, yedi araştırma görevlisi

bulunmakta, dört öğretim görevlisi yarı zamanlı

olarak görev yapmaktadır.

Diğer İçmimarlık bölümleriyle ilişkilerinizne düzeyde, ortak projeler üretebiliyormusunuz?Diğer üniversitelerin ilgili bölümleri ile ulusal

ve uluslararası düzeyde zaman zaman

workshop çalışmaları yapılmakta olup

bununla birlikte öğretim elemanı değişimi

ve bilimsel destek ve katkı verilmekte ve

sağlanmaktadır.

Üniversitenizin İçmimarlar Odası’na bakışınasıl, birlikte yürüttüğünüz çalışmalarınızvar mı?İçmimarlar Odası mesleğimiz açısından

olmazsa olmazımızdır. Bu bağlamda öğrenci

seviyesinden başlayarak İçmimarlar Odası’nın

düzenlediği Öğrenci Kurultaylarına

öğrencilerimizle yıllardır katılmaktayız.

Odamızın destek verdiği konferans,

sempozyum ve diğer etkinliklere öğrenci ve

öğretim elemanlarımızla katılım

sağlamaktayız. Üniversitemizden mezun olan

genç içmimarlarında odamıza katılımını

sağlamanın da önemine inanmaktayız.

Üni

vers

ite T

anıtı

m /

Mal

tepe

Üni

vers

itesi

53

54

Mak

ale

/ Ta

sarım

da M

alze

me Tasarımda malzeme

Yılm

az Z

ENGE

R

Tarih boyu, sanatçı malzeme ilişkisi,

tek eşlilik gibi, çoğu kez sadakat

temelli süregitti. Sanatçı kullandığı

malzemenin hem en yetkin hem en

bağnaz hem en tutkulu hem en sadık

kullanıcısı oldu bugün ise bu ilişki çok

fazla kaçamağa ve kısa süreli ilişkilere

açık olmanın da ötesinde, çok katmanlı

karmaşık bir yapının fazlasıyla baskın bir

parçasına dönüştü.

Alışılmadık çıkışlar oldu farklı

disiplinlerden. Örneğin, Alman

biomekanik profesörü Klaus Mattheck,

ağaçların ve kemiklerin strüktürel

alışkanlıklarından esinlenen ve Alman

Opel arabaların ileri derecede hafif ve

sağlam parçalarını üretebilmek için bir

bilgisayar programı geliştirdi. Bir kemik

kırıldığında kireçlenmenin başlamasından

ve bünyesine eklediği malzemelerle

yoğunluğu kontrol ederek

güçlenmesinden yola çıkarak. Bir araba

parçası yanı sıra bir mobilya tasarlamak

için de kullanıllabilirliği örneklendi ve yeni

bir ürün organik bir duyarlılıkla

endüstriyel bir mükemmelliğe taşındı.

Birkaç yıl önce NY da Moma da,

Çağdaş dünyada bilim ve tasarımın

karşılıklı ilişkilerinin etkileyici enerjisini

sorgulayan ‘Design and the Elastic Mind’

başlıklı çok ilginç bir sergi yer aldı. Birey

olarak fiziksel nesnelerin farkına

varışımızla, mekan, zaman ve nesnelerin

gerçek nitelikleri arasındaki makas hızla

açıldığını ve ekranın gerçeğiyle yaşamın

gerçeğini ayırt edilemez kılışını

farkettiren bir sergi.

Görünen o ki tasarımcı, biçim verici

olmaktan uzaklaşıp bu olağanüstü

dinamiğin yorumlayıcısına dönüşme

yolunda. Burada esas sorgulamak

istediğim, tasarımdaki bu yenilik ve

bütün bu yenilik bolluğu gözlerimizi

öylesine boyadı ki genç yaratıcıların,

yapıtlarıyla, malzemeyi sağlıklı bir

sonuçta buluşturup, örtüştürebilmesi zor

olmanın da ötesine geçiyor. Artık sanat

yaşamın süsü olmaktan çıkıp yaşamın

özünü didiklemekte. Her nesil

tercihleriyle haklı olarak, kendi yaşam

biçimini, giderek ait olduğu ve ait ettiği

yeni bir toplum düzenini şiddetle

savunuyor. Bu yeni yapılanmalar

bağlamında sanatçının, fiziksel ya da

duygusal her iki anlamda da yeni ve

farklı malzemelere gereksinmesi var.

“Şu anda tasarımcıyıüreticiyi ve tüketiciyiyeniden tanımlama ve şekillendirmeyehazırlanırken bu yapıyıtaşımaya çalıştığımızyeri ciddi biçimdesorgulamakzorundayız”

55

Mak

ale

/ Ta

sarım

da M

alze

me

Sürekli değişim geçirip, yenilenmek, ve

de yenilenirken sosyalleşmek zorunda.

Yüzyıldan fazla gerilerde sanat, akademik

teröre karşı duruşuyla genç sanatçıların

bağımsız atölyelerinde, yeniden

kurgulandı.

Klee 1924’te Bauhaus’ı tanımlarken,

“Tasarımlarımızı taşıyacak halkı arıyoruz.”

der. yapıt, gözün gördüğünden, aklın

kurguladığına dönüşürken, malzemeyle

de yeni bir kimlik ve etkinlik kazandı.

Görüntü teknolojilerindeki inanılmaz

zıplama, söylemlerini görüntülerle

biçimlendirip ileten mesleklerden oluşan

beklenmedik bir dünya yarattı.

Mimarlar, içmimarlar artık yeni

işlevlere dönük yeni sorumluluklarda yer

almak zorunda. Bu da mimarlığı bir

anlamda mimarlığın ötesine taşıyıp,

endüstri tasarımına yaklaştıracak. Bu da

malzemelerin ve üretim yöntemlerinin ve

de tasarımın yeniden irdelenmesini

gerektirecek. Bugün daha hafif daha

güçlü olmak, tasarımın en önemli

geleceğe dönük amacı.

İki yolu var bunun;

birincisi ürünü tasarımla hafifletmek,

ikincisi ise, özgül ağırlığı düşük

malzemelere yönelmek.

Bu da melez malzemeleri, yalın

malzemelerin önüne taşıyor. Melez

sistemlerin en ilginç malzemesi. Bedava

ve bol olmasına karşın henüz

kapasitesinin çok azı kullanılabilen hava,

son derece hafifleten çözümlerine karşın

henüz son sözünü söylemiş değildir.

Petek sandviçlerden başlayıp her türlü

malzemenin köpüğü ya da süngeri

diyebileceğimiz ürünler geliştirildi.

Rekoru kolay kırılamayacak silikon

jellerin örneğin nanojelin % 99’u

havadan oluşuyor.

Ayrıca bildik bir ürün olan balon türü

nesnelerle sıkıştırılmış havanın

malzemeyi zara dönüştürdüğü ve

içerikteki yüzdesini son derece azalttığı

örnekler çoğalıyor.

-Kimyasal tepkimeyle büyüyen, yani

içine hava hapseden. Stropor, poliüretan,

sünger gibi malzemeleri çok uzun

zamandır biliyor ve tüketiyoruz. Daha

yeni ve ilginç olan yöntemler ise, örneğin

elektroliz yoluyla bakır nikel kurşun gibi

metalleri bir polimer köpüğünün

hücrelerine kaplayıp polimeri yakarak

yok edip geriye son derece hafif metalik

süngerler bırakan uygulamalar.

Bir diğer malzeme türü (10-200

mikron) çaplı mikro küreler (10-50 milim)

çaplı makro küreler ki, gaz haline

gelebilen likitlerin buharlaştırılmasıyla

oluşuyor. Bunlar polimerizasyon

sürecinde muhtelif reçinalara katılarak

hem hafif hem izolen olan, yüksek

standartlarda malzemelere dönüşüyorlar.

Ne var ki makro kürelerin, üretiminin

oldukça yüksek teknoloji gerektirmesi

sonucu oluşan yüksek fiyatları,

kullanımını yavaşlatıyor.

0.3 mm den başlayan incelikteki metal

levhaların çevresinden kaynaklanarak ya

da yüksek frekansla yapıştırılıp şişirilen

yastıklar ilginç ürünlere dönüşüyor.

Farklı boşluklu sentetik fiber dokulu

elyaflarla takviyeli betonlar, epoksiyle

yapıştırılmış aralarda hava bırakılmış

alüminyum granüller, havuç, lahana,

pancar kökü, salatalık pırasa gibi

sebzelerden yapılmış dekoratif kağıtlar,

yapışkanlık ve parlaklığı azaldığında

sürekli yapışıp sökülebilen ve söküle

“Bugün daha hafif dahagüçlü olmak, tasarımın

en önemli geleceğe dönük amacı.

İki yolu var bunun;birincisi ürünü tasarımla

hafifletmek,ikincisi ise, özgül ağırlığı

düşük malzemelereyönelmek”

56

Mak

ale

/ Ta

sarım

da M

alze

me

bilirliği sadece sıcak suyla yeniden

kazanılan jel plaklar, % 600 esneyebilen

elostomer kombinasyonu ağlar, kısaca

ilginç yetenekleri olan bir sürü malzeme.

Yazının başında sözünü ettiğim

üretimi matematiksel olarak

programlamanın da ötesinde vücudun

yapılandırılmasına benzer bir mantıkla

her şeyi moleküler ölçüde yapan

moleküler çeviriciler, bir anlamda hayatın

oluşum mantığının kopyalamasına

gidecek yolu açıyor. Sayısal dünyadaki

programlama bilirliği, fiziksel dünyada

yaşama geçiren dijital üretimler (digital

processes), birkaç on yıldır gelişimini

tamamlarken, malzeme üretim ilişkilerini

de tersyüz ediyor. Bunu çok özel bir

malzeme olan titanyum üzerinden

çarpıcı biçimde örnekleyebilirim.

18. Yüzyılda bulunmuş olmasına

karşın 1950’lerde kullanıma girebilmiş

olan titanyum, 1670 derece gibi çok

yüksek erime derecesiyle ürüne

dönüştürülmesi abartılı maliyetli bir

malzeme iken, bugün dijital üretimin en

temel yöntemi olan lazer ile sertleştirme

(laser sintering) titanyumun, neredeyse

ev ortamında bireysel üretimde

kullanımına fırsat veriyor. Nitekim bir

estetik uzmanı ve özel bir operasyon

yönteminin mucidi olan operatör doktor

Yakup Avşar, burun için özel tasarımı

olan ameliyat bıçaklarını,

Zekeriyaköy’deki kendi villasında

titanyumdan üretiyor ve hem ameliyat

yöntemini hem ürettiği bıçaklarını dünya

pazarına sunuyor.

Sonuç olarak, üretimi

bireyselleştirmenin yolunu açacak olan,

fiziksel dünyayı programlamaktır.

Kısacası malzemenin, üretim

yöntemleri başta olmak üzere pek çok

katmanda sorgulandığı bir dünyadayız.

Örneğin yıllarca benim bildiğim

hemen sadece Polyamid iplikler kullanan

3D printer’lar bugün Pla ve Abs başta

olmak üzere çok değişik malzemeleri

tüketebiliyor.

Tasarımdan üretime olan sürecin

kolaylaşmasıyla tasarımı yapan kişinin

aynı zamanda üretici ve tüketici

olabileceği dönüşümün, getiri ve

götürüleriyle kapsamlı olarak

sorgulanması gerekiyor. Şu anda

tasarımcıyı üreticiyi ve tüketiciyi yeniden

tanımlama ve şekillendirmeye

hazırlanırken bu yapıyı taşımaya

çalıştığımız yeri ciddi biçimde

sorgulamak zorundayız. Sanırım bir

İngiliz atasözüdür: Muhallebinin tadı

tarifinden anlaşılmaz.

Mak

ale

/ İy

i Ta

sarım

Sor

umlu

Tas

arım

57

Bugünlerde her alanda, özellikle de tasarım

alanında çokça tartışılan sürdürebilirlik kavramı

1987’de yayınlanan Dünya Çevre ve Kalkınma

Komisyonun raporu (genelde Brundtlan raporu

olarak bilinen) ardından genel olarak “ekonomik,

çevresel ve toplumsal gereksinimlerin gelecek

kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden

karşılanmasını hedefleyen dünya görüşü” olarak

tanımlanır. Yine bu rapora göre sürdürebilirlik

kavramı üç alanda; ekonomik etkenler, sosyal

etkenler ve çevresel etkenler olarak ele alınabilir. Bu

görüş, dünyada tüm ekonomik ve özellikle de yapı

üretimiile ilgili aktivitelerde dar menfaatçi bir

yaklaşımdan uzaklaşarak,çevre, insan ve gelecek

nesillerin yararı açısından da düşünerek daha

dikkatli adımlar atmamızı öngörür.

Endüstrileşme ile beraber, sosyal yapıların,

yerleşim birimleri ve kentlerin değişimi, yeni

mekansal ve yaşamsal ihtiyaçların oluşması ve

bununla beraber doğal olmayan (sentetik) yeni

İyi tasarım, sorumlu tasarımmalzemelerin ortaya çıkması ile insanlara daha

konforlu bir yaşam sağlamak adına bilinçsizce ve

acımasızca dünyadaki bir çok kaynağı hızla tüketme

sürecine girilmiştir.

Tüm bunların getirdiği sonuç olarak; hava, toprak,

su kirliliğive tüm doğal kaynakların hızla tükenmesi

ileyaklaşık iki yüz yıl içerisinde dünyamızı çok tehlikeli

bir uçurumun eşiğine getirmiştir. Aslında gerçek şu ki;

sürdürebilirlik artık bir seçim değil, bir gereksinimdir.

Bununla beraber, sürdürebilir olmayan bir tasarım çok

basit bir tanımla “kötü” bir tasarımdır. Tasarımın

tanımı; var olan bir probleme yaratıcı bir çözüm

getirmekse eğer, bu çözüm mikro veya makro ölçekte

başka problemlere yol açıyorsa;“iyi” bir tasarım

değildir. İyi tasarım ve dolayısıyla sürdürebilir tasarım;

sorumlu olan tasarımdır. Tasarımcıların, özellikle de

içmimarların sorumlulukları çok boyutludur ve farklı

açılardan tartışılabilir. Tasarımcılar genel olarak bireye,

topluma ve çevreye karşı sorumludurlar. Bu yazıda,

tasarımcıların üstlenmiş oldukları sorumluluklar,

içmimarlık alanından örneklenerek tartışılacaktır.

Sosyal sorumlulukÖncelikle her tasarımcı topluma karşı sorumludur.

Tasarımcının sosyal sorumluluğu; tasarımın gücünü

toplumun hayat kalitesini yükseltmek için kullanması

olarak özetlenebilir. Sosyal sorumluluklar pasif anlamda;

topluma zarar veren davranışlar ve tasarımlar

yapmaktan kaçınmak, aktif anlamda; sosyal amaçlar

içeren projelerde rolalmak, ekonomik açıdan daha

dezavantajlı olan grupların hayat kalitesini iyileştirmek

üzere projeler geliştirmek, vs. şeklinde olabilir.

Evrensel tasarımSorumlu tasarım topluma karşı sorumludur ve

toplumun bütün kısımlarına hitap etmek

durumundadır. Bu nedenle içmimarların tasarladıkları

mekanlarda, özellikle toplu kullanıma ait binalarda,

tüm uygar dünyanın kabul ettiği evrensel tasarım

yaklaşımını benimsemeleri önemlidir. Evrensel

tasarım, tasarımın her alanında hiçbir ayrımcılığa izin

vermeden, en yüksek oranda toplumun kullanımını

benimseyen, bütünsel bir tasarım anlayışıdır.

Evrensel tasarım bir yaklaşım, bir dünya görüşüdür.

Bu yaklaşım tasarım bittikten sonra bazı öğeler ilave

ederek zorlama çözümlerle mekanı özürlüler için

ulaşılabilir yapmaktan çok farklıdır. Tam aksine, tasarım

sürecini başından sonuna kadar bu yaklaşıma göre

yürütmek gerekir. Bu şekilde gereken önlemler,

tasarımı fonksiyonel ve görsel olarak zenginleştiren

ayrılmaz parçaları olacaktır. Tasarımın gelişiminden

itibaren düşünüldüğünde, çok basit denebilecek

noktalar tasarımı bu anlamda değiştirebilir.

Evrensel tasarımın günümüzde daha fazla önem

kazanmasının bir nedeni de; yaşlı nüfusun dünyada

hızla artmasıdır. 1900’lü yıllarda dünyaya gelen çoğu

çocuk 50 yaşı göremezken, şimdi beklenen yaş sınırı

Japonya’da 83’e ulaşmıştır. Bu açıdan, mekanlar yaşlı

insanların da rahatlıkla kullanabileceği şekilde

tasarlanmalıdır.

Guita

FARİ

VARS

ADRİ

Mak

ale

/ İy

i Ta

sarım

Sor

umlu

Tas

arım

58

2002 yılında yapılan Özürlüler Araştırması

sonuçlarına göre; Türkiye’de engelli nüfusu, toplam

nüfusun % 12.29 oranındadır (Dostoğlu, N., Şahin, E.,

Taneli ,Y. 2009). Gerekli olan yaklaşım; engelli

vatandaşlar dahil, tüm gruplarının kullanabilecekleri

ulaşılabilir mekanlar tasarlamaktır. Bu bakış açısı

bizim toplumumuzda büyük bir öneme sahiptir. Bu

yüksek orana rağmen hala kamusal mekanlarda ve

sokaklarda çok az engelli insan ile karşılıyor olmamız,

mekanlarımızınbüyük ölçüde engellilerin

kullanımına uygun olmadığındandır. Öte yandan

unutmamak gerekir ki; evrensel tasarım sadece

engelli bireylere yönelik değil, toplumun tüm

kesimlerine (çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar,

uzunlar, kısalar, şişmanlar, vb.) hitap eder. Yani tüm

topluma ait bütüncül tasarımla ilgilidir. Bu yaklaşımla

yapılan tasarımlar herkes için hayatı kolaylaştırır.

Otobüslerde kullanılan rampa, tekerlekli sandalye

kullanıcısı kadar çocuk arabası taşıyan bir anne veya

ayağı ağrıyan yaşlı biri için de hayatı kolaylaştırır.

Evrensel tasarım ilkeleriEvrensel tasarımın yedi ilkesi vardır. Bu ilkelerle

tasarlanan mekanlar çok daha insancıl ve bütüncül

mekanlar olacaktır. Bu nedenle evrensel tasarım

ilkelerini pozitif ve negatif iç mekan örnekleri ile

açıklamaya çalışalım.

Evrensel tasarımın ilk ilkesi kullanımda eşitlikten

bahsediyor. Bu ilke evrensel tasarımın belki de en

önemli ilkesidir. Bu ilkeye göre her tasarım, her

mekan, tüm kullanıcı gruplar tarafındaneşit şartlarda

ve rahatlıkla kullanılabilmelidir. Kapıların genişliği,

nasıl açıldığı, kullanılan malzeme, pencerelerin,

rafların, askıların yüksekliği vs. hepsi mekanların

farklı gruplar tarafından rahatlıkla kullanılması için,

özellikle de içmimarlar tarafından dikkat edilmesi

gereken faktörlerdir. Mümkünse düzayak mekanlar,

değilse iyi tasarlanmış rampalar, merdivensiz giriş,

otomatık açılan kapılar mekanın herkes tarafından

daha rahat kullanılmasını sağlamak için önemli

detaylardır. Rampaların eğimi hiç bir şekilde 1:12

(%8) den fazla olmamalıdır, 15 cm den daha

yükseğe çıkan rampaların her iki yanında korkuluk

bulunmalıdır. Korkuluklar rampa yüzeyinden 90 cm

yükseklikte olmalıdır. Mekanda halı kullanılıyorsa,

güvenli biçimde yere sabitlenmesi görme özürlüleri,

tekerlekli sandalye kullanıcıları kadar çocuklar ve

yaşlıların güvenliği açısından da önemlidir. Öte

yandan eşitliğin sağlanması açısından herkes için

aynı giriş, aynı şekilde dolaşım (merdiven ve

rampnın aynı yerde vs.) önemlidir.

İkinci ilke; kullanımda esneklik ile ilgilidir. Her

tasarım mümkünse tüm kullanıcı gruplarının

ihtiyacına aynı anda cevap vermeli, değilse farklı

gruplar için seçenekler sunmalıdır. Örneğin; mutfak

dolaplarındaki raflar çekmece gibi çekilebiliyorsa,

kullanımı herkes için kolaylaşır. Küçük elektrik

düğmeleri yerine büyük düz düğmelerin

kullanılması, bankalar, oteller, resmi daireler, alışveriş

merkezleri gibi mekanlarda herkes tarafından

kullanılması için bankolarındaha alçak tasarlanması,

bu mümkün değilse farklı yükseklik alternatifleri

sunulması, sinema, tiyatro gibi mekanlarda tekerlekli

sandalye ile yaklaşılabilen ve tekerlekli sandalye

kullanıcıların da performansları izlemelerineolanak

veren alanlar yaratmak, çocukların oyun alanlarında

herkesin farklı özelliklerine göre kullanabileceği

oyuncakların tasarlanması bu ilke ile ilgilidir.

Basit ve sezgisel kullanım, evrensel tasarımın

üçüncü ilkesidir. Bu ilke tasarımın kullanımının

kullanıcının deneyimine, bilgisine, dil yeteneklerine

ve mevcut konsantrasyon düzeyine bağlı olmadan,

kolay ve anlaşılabilir

olmasını ifade

etmektedir. Bu

konuda içmimarların

öncelikli olarak dikkat

Ulaşılabilirlik- rampa yardımı ile çözülmüş bir mekan

Ulaşılabilirlik- kaygı dahiolmayan bir tasarım!

Görmeyeçok alışıkolduğumuzbir manzara!

Mak

ale

/ İy

i Ta

sarım

Sor

umlu

Tas

arım

59

etmeleri gereken olgu, mekân kurgusunun kolay

anlaşılabilmesi için basit olması ve kolay algılanabilir

olmasıdır. Bu özellikle görme engelli bireylerin ve

tabii her kesimin mekanı rahatlıkla kullanmaları için

önemlidir. Karışık bir mekan kurgusu herkesin

mekanda oryantasyonunu zorlaştırabilir.

Evrensel tasarımın dördüncü ilkesi,anlaşılabilir

bilgidir. Bu ilkeye göre tasarım şartlar ve kullanıcının

duyusal becerilerine bağlı olmadan bilgiyi

iletmelidir. Mekanın tasarımında kullanılan tüm

renk ve dokular bu konuda kullanılabileceği gibi,

farklı anlatım biçimleri (resimli, sesli, dokusal) de

mekan tasarımlarında bilgi aktarımı için

kullanılabilir. Briaille alfabesi ile desteklenmiş

yönlendirme tabelaları, numaralandırma araçları,

kabartmalı (ve sesli) haritalar, yerde görme engelli

bireyleri yönlendiren dokular, merdiven

kenarlarında kullanılan ve kaymayı önleyen, görsel

olarak da basamakları ayırt etmesini kolaylaştıran

bantlar, bu konuda alınabilecek basit ama çok

önemli önlemlerdir. Bu bağlamda dikkat edilmesi

gereken bir diğer konuda; toplumuzda çokça

görülen renk körü bireylerin ayırt etmekte en çok

zorluk çektikleri yeşil ve kırmızı renklerin kritik (açık

kapalı, geçip geçmeme, vs.) bilgiler için

kullanılmaması durumudur. Yeşil yerine örneğin

mavi renk kullanılması, bu grup kullanıcıya büyük

kolaylık sağlayacaktır.

Evrensel tasarımın diğer ilkesi; hata toleransıdır.

Bu ilkenin amacı tehlikeleri, kaza veya irade dışı

hareketlerin kötü sonuçlarını en aza indirmektir.

Tehlikeli öğeler ortadan kaldırılmalı, yalıtılmalı veya

kontrol altına alınmalıdır. Bu konu özellikle

çocukların kullandığı mekanların tasarımında

büyük bir öneme sahiptir, çünkü çocuklar hata

yapabilirler, yaparlar. Bu çocuk olmanın gereğidir.

Özellikle çocuklar için tasarlarken devrilebilen

mobilyalardan, çocuğun içine girip hapis

kalabileceği oyuncak kutulardan, köşeleri sivri

mobilyalardan kaçınmak gerekir. Pencere

yakınlarında çocuğun tırmanabileceği

mobilyalarkoymamak, çocuklar tarafından

kolaylıkla açılamayan pencereler kullanmak,

kalorifer gibi tehlikeli nesneleri kapatmak, elektrik

kablolarını açıkta ve görünür yerlerde bırakmamak

çok basit ama kesinlikle zorunlu olan önlemlerdir.

Ayrıca mekanlarda büyük camlar ve cam kapılar

kullanılıyorsa kesinlikle göz hizasının altında cam

olduğunu gösteren bir görsel eleman (renkli bir

Farklı kullanıcılar için farklı yükseklikler sunulmuş bir resepsiyonhttp://www.building.govt.nz/accessible-reception

Parkta tüm çocukların kullanabildiği oyuncaklar.

Kabartmalı anlatım levhaları ve braille alfabesi destekli yönlendirme tabelası.

Çekilebilen mutfak rafları (http://shelfgenie.com/blog/pull-out-shelf-atlanta/)

Engelliler için tuvalet.

Sinemada tekerlekli sandalye alanı.

Mak

ale

/ İy

i Ta

sarım

Sor

umlu

Tas

arım

60

bant, bir resim vs.) kullanılmalıdır. Hepimiz etrafımızda

camı farketmediği için ciddi veya küçük kazalar

atlayanları tanırız. Yine bu konudadaha önce de işaret

ettiğimiz çok fazla yapılan bir hata ise yanlış

tasarlanmış parmaklıklardır. İç mekanlarda veya

balkonlarda aralıkları geniş olan veya yatay çizgisel

elemenlardan oluşan (merdiven görevi gören!)

parmaklıklar ölümcül kazalara sebep olabilir. Bu ilke ile

ilgili diğer dikkat edilmesi gereken bir başka nokta

iseyer kaplamasında kullanılan malzemelerdir. Her tür

mekanda (özellikle yaşlılar ve çocuklar tarafından

kullanılan mekanlarda) kaygan (veya ıslanınca kaygan

olabilecek) malzemeler kullanmaktan kaçınmak

gerekir.

Düşük fiziksel çaba, evrensel tasarımın diğer

ilkesidir. Buna göre her tasarım minimum güç

harcanarak yeterli ve konforlu bir şekilde

kullanılabilmelidir. Çalışırken vücudun doğal

pozisyonda olması bu ilkenin şartllarından biridir.

Doğru tasarlanmış ofis mobilyaları, sergileme,

oturma elemanları gibi mobilyalar bunu sağlayan en

önemli etkenlerdir. Buna örnek olarak,bir elimiz ile

kapalı bir biçimde (yumruk şeklinde) kullanılabilecek

olan kapı kolları, elektrik düğmeleri, yangın alarmları,

su muslukları, veya doğru aralıklarla yerleştirilmiş

dinlenme alanları herkesin hayatını kolaylaştırabilir.

Bunun tersine mekanlarda yuvarlak ve dönerek

açılan kapı kollarını kullanmamak, mağazalarda kısa

boylu insanların da rahatlıkla ulaşabilecekleri

yükseklikten daha yukarıda raf kullanmamak, kıyafet

sergileme elemanlarının herkes tarafından rahatlıkla

ulaşılabileceği noktada bulunması bu açıdan çok

önemlidir.

Evrensel tasarımın son ilkesi ise yaklaşım ve

kullanım için gerekli boyut ve alan sağlamaktır.

Mekan tasarımında kullanıcının vücut ölçüleri,

duruşu veya hareketliliğine bakılmaksızın yaklaşım,

erişim ve kullanım için uygun boyut ve alan

sağlanması, her oturan veya ayakta duran

kullanıcının önemli kullanım öğelerini görebilmesini

sağlayacak engelsiz bakış açısı sağlanması,

erişilebilirliğin sağlanması, tüm kullanıcıların tekerlekli

veya yürüteç kullanan kullanıcılar dahil kişisel yardım

veya yardımcı araçların kullanımına olanak

sağlayacak alanlar sağlanması bu konuda dikkat

edilmesi gerekenlerdir. Bu ilkeye göre tasarımda

tekerlekli sandalye kullanıcıların da rahatlıkla

kullanabilecekleri geniş kapılar,asansörler, ve

koridorlar(net genişliği en az 90 cm), uygun

yükseklikte pencereler, altında yeterli boşluk

bırakılmış lavabolar, rahatlıkla girilebilen düş tekneleri

sağlanması çok önemlidir. Bu ilkenin gereğini

sağlamak için ilk dikkat etmemiz gereken koşul;

alışagelmiş “averaj”, “normal”, “ortalama” insan gibi

tamamen yanlış kavramlardan uzaklaşıp tasarımda

doğru insan ölçülerini kullanmaktır.

Bu konulardansorumlu olan tasarımcılara

yardımcı olabilecek bir çok kaynak vardır. Kasım

2012’de hazırlanmış olan “TS 9111 Engelli İnsanların

ikamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” bu

kaynaklardan biridir. Ayrıca Kuzey Carolina

Üniversitesi kapsamında kurulmuş ve evrensel

tasarımın öncüsü olan Evrensel Tasarım Merkezi (The

center for Universal Design), Bütüncül Tasarım ve

Çevresel Ulaşılabilirlik Merkezi (Center for inclusive

design and environmental access (idea)), ADA’nın

Ulaşılabilir Tasarım Standartları (ADA Standards for

Accessible Design) ve Birleşik Milletler Etkinleştirme

Örgütü’nün (United Nations enable) hazırladığı

“Özürlüler için Ulaşılabilirlik”, Engelsiz Çevre için bir

Tasarım El Kitabı (Accessibility for the DisabledA

Design Manual for a Barrier Free Environment) bu

konuda diğer yol gösterici olabilen kaynaklardır.

Çevreye karşı sorumlulukBu konu ile ilgili öncelikle malzemenin seçimi çok

önemlidir. Her malzemenin beşikten mezara bir hayat

döngüsü vardır. Malzemin ham maddesinin

çıkarılması ile başlayan bu döngü malzemenin üretimi,

işlenmesi, daha sonra da kullanım süreci ile devam

eder ve en sonunda, kullanma sürecini bitirdikten

sonra atığa (çöpe) dönüşmesi ile biter. Kullanılan

malzemelerin nereden geldiği, doğaya nasıl bir zarar

verdiği, malzemenin üretiminde gerçekleşen

işlemlerin doğaya nasıl etkilediği, ve daha sonra

malzemeyi kullanırken çıkardığı gazlar (oda

sıcaklığında kolaylıkla havaya karışabilirler Kimyasal

Uçucu Organik Bileşenler- VOC) vs. açısından

Tekerlekli sandalye ile kullanılabilen lavabo ve mutfaklar.

Mak

ale

/ İy

i Ta

sarım

Sor

umlu

Tas

arım

61

düşünerek dikkatle seçilmesi gerekir. Şu anda

çevremizin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de

çöp sorunudur. Son zamanlarda sentetik ve plastik

bazlı malzemelerin kullanımındaki artışa bağlı

dünyada atık çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu

maddeler doğaya, toprağa, suya ve canlılara kalıcı ve

öldürücü zararlar verebilirler. Bunu önlemek için ilk

şart; kullanılan malzemenin miktarını azaltmaktır. Ne

kadar az malzeme kullanırsak,atık o kadar az olacaktır.

Aynı zamanda kullanılan malzemelerin geri

dönüşmüş veya geri dönüşebilen malzeme veya

atığıdoğal hayata zarar vermiyor olması çok önemlidir.

Malzeme seçiminde ‘yerel kaynaklı’, ‘yenilenebilir’ ve

‘organik’ olmasına dikkat etmek çevre sorunlarının

azalmasına katkı yapacaktır.

Tasarımda kullanılan parçaların sökülebilmesi-

yeniden kullanılabilmesi yeşil bir tasarıma yardımcı

olabilecek diğer önlemlerdir. Ayrıca camların niteliği,

açıklıkların yönü, ve büyüklüğü mekanın

iklimlendirmesinde ve aydınlatmasında büyük rol

oynar ve direk olarak mekanda kullanılan enerji

miktarını etkiler. Bununla beraber mekan

aydınlatmasında kullanılan aydınlatma elemanları

enerji tüketimi açısından önemlidir. Örneğin

kullanılan LED ışıkları toplam tüketilen enerjiyi büyük

ölçüde azaltabilir.Bunlar gibi bir çok önlem daha yeşil

ve çevre dostu bir tasarım yapmamıza yardımcı

olabilir. Yeşil, çevreci tasarımlar yapmak için Çevresel

Sorumlu Tasarım ve Yapı listesi (2001) bize bu konuda

yardımcı olabilir.

Son Söz

Günümüzde artık “iyi tasarım sorumlu tasarımdır”

yaklaşımı günden güne yayılmaya başlıyor. Hiç

kimse, özellikle de tasarımcıların artık

sorumluklarından kaçma lüksü yoktur, çünkü bu

dünya hepimizindir ve biz gelecek nesillerden de

sorumluyuz. İyi tasarım artık sadece özgün, güzel,

estetik açıdan zengin, fonksiyonel gibi kriterlerle

değil, dünyaya karşı sorumluluklarını yerine getirip

getirmediği açısından değerlendirilir. İnsana saygı,

topluma saygı, çevreye saygı iyi tasarımın olmazsa

olmazlarıdır. Bunu yapabilmek için tasarıma

bakışımızı, önceliklerimizi gözden geçirmemiz gerkir.

Öte yandan bu anlayışın yerleşmesi için bu düşünce

tarzının öncelikle eğitme yansıması, eğitimin

esaslarının bu düşünceye göre yeniden

oluşturulması gerekir. Dolayısıyla eğitimde bu

anlayışın ilk önce yaygın olarak yerleşmesi, daha

sonra da üniversitelerin ve meslek odalarının bu

konuları geniş çapta yaygınlaştırmasını sağlamak için

birlikte çalışmaları gerekir. Hepimiz

sorumluluğumuzu kabul etmek zorundayız!

Kaynaklar:- ADA http://www.takeform.net/ADA_guides.php- Birleşik Milletler etkinleştirme örgütü: Özürlüler için Ulaşılabilirlik, EngelsizÇevre için bir Tasarım el kitabıhttp://www.un.org/esa/socdev/enable/designm/intro.htm- Bütüncül Tasarım ve Çevresel Ulaşılabilirlik Merkezi (idea):http://idea.ap.buffalo.edu/- Çevresel Sorumlu Tasarım ve Yapı için Kontrol Listesi,BuildingGreen,Inchttp://hubbellandhubbell.com/wp-content/uploads/2010/07/Green-Building-Checklist_EBN.pdf(erişim Eylül2015) - Çevresel Sorumlu Tasarım ve Yapı için Kontrol Listesi,http://www.tides.org/fileadmin/user/ncn/Tides-NCN-Checklist-for-environmentally-responsible-design.pdf(erişim Eylül 2015)- Dostoğlu, N., Şahin, E. , Taneli ,Y. 2009. Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devletİstatistik Enstitüsü işbirliği ile gerçekleştirilen 2002 yılı Türkiye ÖzürlülerAraştırması sonuçları - Erişilebilir Tasarım için ADA Standartları 2010.http://www.ada.gov/regs2010/2010ADAStandards/2010ADAStandards_prt.pdf(erişim Eylül 2015)- Evrensel Tasarım Merkezi (CUD) NC Üniversitesi:http://www.ncsu.edu/ncsu/design/cud/- Gains, S. 2008. ÇocuklariçinmekanTasarlamak, Colorado Üniversitesi,Extension, Arapahoe Countyhttp://www.ext.colostate.edu/pubs/columncc/cc030121.html(erişim Mart2015).- Gündoğdu, C., Engelliler için bina tasarımı ve düzenlemeler TS 9111, TS12460- - -http://barisyilmaz.yolasite.com/resources/F/Engelliler%20i%C3%A7in%20bina%20tasar%C4%B1m%C4%B1%20ve%20d%C3%BCzenlemeler%20TS%209111,%20TS%2012460%20(1).pptx(erişim Eylül 2015)- Hacıhasanoğlu, I., 2003, Evrensel Tasarım, Tasarım Kuram Dergisi, sayı 3Mayıs 2003, s.: 93-101- İngiltere’de Yaşlanma ve Ölüm: Ulusal Statistikkçilerin Nufüsüzerinde YıllıkMakalesi, Ulusal Statistikler Ofisi, 2008 p1 tinyurl.com/6kysl3 - Salman Gürcan, T. 2012 YeşilİçMimarlıkNedir?TurizmYapılarında ‘Yeşil’İçMekan: HAPTİK OTEL- http://www.ekoyapidergisi.org/13-yesil-ic-mimarlik-nedir.html (erişimEylül 2015)- Su bazlı teknoloji- SUBTEKhttp://www.subatek.com/index.php?option=com_content&view=article&id=3:voc-nedir&catid=13:voc-solvent&Itemid=41(erişim Eylül 2015)- Sürdürebilir Gelişim: Brundtland’dan to Rio’ya 2012.file:///D:/My%20documents/backup%20ofis-21july08/backup%20ofis-21july08/found%20papers/sustainability/GSP1-6_Background%20on%20Sustainable%20Devt.pdf(erişim Eylül 2015)- TS 9111 Engelli insanların ikamet Edeceği Binaların DüzenlenmesiKuralları.http://hissedilebiliryuzeyler.com/pdf/tse9111.pdf(erişim Eylül 2015)- Yeni ADA için İç Mekanlar için işaretleme Gereksinimlerihttps://www.apcosigns.com/techpdf/ADAHandout.pdf(erişim Eylül 2015)

Resimler:http://en.pressalit.com/flexible-solutions-for-kitchens-and-bathrooms/advisory-

service/accessible-kitchen-design, http://ga-tap.co.jp/en/works/1065http://shelfgenie.com/blog/pull-out-shelf-atlanta/,http://www.aacgrup.com/hizmetlerimiz/g%C3%B6rme-engelli-%C3%BCr%C3%BCnleri.html, http://www.ankakrom.com/urun2.aspx?id=12http://www.atomica.com/article/1245207/14-shortgirlproblems-that-will-make-you-laugh-out-loud?s=2,http://www.batikaradenizekspresgazetesi.com.tr/engellilere-salincak-baris-mancoda/4787/, http://www.building.govt.nz/accessible-receptionhttp://www.egegrupdekorasyon.com.tr/hizmet-68-engelli-tuvaleti---wc---olculeri---nedir------vitrifiyeleri---aksesuarlari-.htmlhttp://www.extension.org/pages/24188/6:-principle-six:-low-physical-efforthttp://www.krunne.com/katlanir_cam_ve_cam_balkon_sistemleri.phphttp://www.mobilitycorner.com/universal-design.htmlhttps://thathazeleyes.wordpress.com/2012/05/01/gv-jurong-point-re-opening/https://universaldesignfail.wordpress.com/category/uncategorized/

Mak

ale

/ T

iyat

roda

Sah

ne T

asar

ımı

62

toplayan, ancak işlevi, yazarın yazdığı drama metnine

uygun, sahnede gerekli aksiyonu sağlayacak

mekanları yaratmak olan bir sanat dalıdır. Ancak

günümüzde gelişen ve değişen diğer sanat dalları

gibi yeni bir yapılanmayla işlevine devam etmektedir.

Artık sahne tasarımcısının iyi bir ressam, yeterli

mimari ve sanat birikimi olmasının yanı sıra yaşadığı

ülke ve dünya toplumlarının sorunlarına duyarlı,

aktüel ve sosyal kültürel birikimi de iyi bir sahne

tasarımının ortaya çıkmasında önemli bir etken

olmaktadır. Artık o salt dramatik metne uygun ve

görselliği ön planda bir sahne dekoru değil,

sanatçının sanatsal yorumu ve duygularının ifadesiyle

zenginleşmiş ve anlam kazanmış sahne tasarımıdır.

Bu makalede, her tasarımcı için sahne tasarımı

sürecinin tiyatro oyunları alanında uygulanabilirliği

ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Sahne tasarımının tarihsel gelişimiDouglas A. Russel’ın “Theatrical Style: A Visual

ApproachtotheTheatre” isimli eserinde sahne

tasarımının bütünlüklü bir iş olduğunu söyler.

Tasarımcının, sahnelerin gelişimini, sahneler arası

zıtlığın derecesini anlayabilmek için kurguyu; bir

karakterin baskın olup olmadığını, merkezdeki ya

da çeperdeki karakterleri algılayabilmek için

karakterizasyonu; zengin ya da sade, şiirsel ya da

gündelik, hızlı karakter değişimlerine izin verecek

kadar kısa diyaloglu ya da tek kişilik uzun soluklu

monologlara sahip olup olmadığını anlamak için

metni; diğer görsel öğelere aktarılabilecek öğeler

için temayı ve ritmik gelişimi incelemesi

gerektiğini belirtir.

Yine Russel’a göre bir sahne tasarımcısı için

hikâyeden ya da oyunun geçtiği dönemden

ziyade oyunun yapısı ya da tonu daha önemlidir.

Biz buna ek olarak, ve daha belirleyici bir unsur

olarak, toplumsal arka planla birlikte grubun tercih

ettiği oyun dramaturjisinin sahne tasarımını

belirlediğini söyleyebiliriz. Bir oyunun görsel

tasarımını yaparken, oyuna bütünlüklü bir

yaklaşım geliştirilmesi önemlidir. Aynı zamanda

oyunun üslubu da belirleyicidir. Sahne tasarımcısı

tiyatronun tüm diğer bileşenleri ile birlikte bir

çalışma yürüterek oyunun sahnelenmesine katkı

sunar. Hem reji çalışmasının hem de oyuncuların

ve yeri geldiğinde seyircinin, oyunun tasarımının

yapılmasında önemli rolleri vardır.

Brecht’e göre oyuncularla birlikte çalışmayan

tasarımcı-dekoratörün, tarihsel tablolar yapan bir

ressamdan farkı kalmaz. Oyunun görsel tasarımını

yaparken, sahnelerin mizansenlerini de düşünmek

gerekir. Bir dekoratör için mekanı belirleyen oyun

kişilerinin birbirine karşı alacağı konumlar ve

gerçekleştirecekleri devinimlerdir. Yeri geldiğinde

oyuncu da dekorun ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı

zamanda dekoratör seyircilere dünyanın bir

kopyasını sunarken, seyircilerin kendi dünyalarını

eleştirel gözle izleyebilmelerinin de yollarını arar. Her

oyun toplumsal bir role sahip olduğu için, her

oyunun kendi toplumsal bağlamı içinde

Çağr

ı BUL

HAZ

Sahne tasarımı, bir tiyatro oyununun sahne

üzerinde canlandırılması için dekor, kostüm,

aksesuar, butafor, ışık, efekt ve diğer tüm görsel

işitsel ortamının tasarımıdır. Sahne tasarımı tüm

sayılan alanların tasarımının genel adıdır.

Batı da sahne resmi, sahne dekoru olarak

günümüz anlayışına uygun olarak orta çağda

başlayan bu sanat dalı, 19.yüzyılda en parlak ve

görkemli devrini yaşamıştır.

20. Yüzyılda gelişen teknolojinin sahnelere

uyarlanmasıyla oluşturulan sahne mekaniği

görselliğin yanı sıra illüzyonu da devreye sokarak

seyircinin şaşkın ve hayretli bakışlarla, yaratılan bu

yalancı dünyaları ilgi ile seyretmesini sağlamıştır.

Sahne dekoru başta resim ve mimari olmak

üzere bütün plastik sanat dallarını bünyesinde

Tiyatroda sahne tasarımı-I

Mak

ale

/ T

iyat

roda

Sah

ne T

asar

ımı

63

değerlendirilmesi ve tasarlanması gerekir. Oyunun

ortaya konması için çalışan kişiler de kendi

uzmanlık alanları içinden ama sadece bu alanlarla

sınırlı kalmayarak birlikte çalışırlar. Gestusların

oluşmasında oyuncularla birlikte dekoratörün de

rolü vardır. Kullanılan dekor-aksesuar-kostümün

seyirci üzerinde yaratacağı etki ve toplumsal

bağlam içindeki yeri, oyun dramaturjisinin

anlaşılmasına katkı sunar.

Genelde klasik metinler oynanırken, tasarımla

ilgili cevap verilmesi gereken bir soru olarak

oyunun tarihselleştirmesinin ne şekilde yapılacağı

sorusu oluşur. Russel’a göre geçmişi yeniden

yaratmak mümkün değildir; çünkü geçmiş her

zaman bugünün gözüyle görülür. Çünkü ne

olursa olsun tasarımcı yaşadığı dönemin algısıyla

tasarım yapar, seyirci de yaşadığı dönemin

algısıyla yorumlar. Dolayısıyla bir oyunun

tasarımını yaparken tarihsel olanın aynısını

sahneye koyma yönünde bir beklenti anlamsızdır.

Bu noktada oyunun bir yanılsama yaratmasından

öte, dramaturjisinin seyirciye nasıl ulaşabileceği

önemlidir. Örneğin herkese mal olmuş tarihsel bir

olay tartışılıyorsa sahnede tarihsel arka planı ön

plana çıkarmak tercih edilebilir.

Sahne tasarımıDekor sahne sanatlarının görsel ve plastik yanını

oluşturur. Sahne dekoru değişik yer ve değişik

boyutlu görüntülerin oluşturduğu oyun alanlarının

tasarımıdır. Formuyla, stiliyle, sahne boşluğundaki

dağılım ve kompozisyonuyla, renk ve ışığıyla, oyunu,

oyunun ana fikrini öne çıkarmak ve gerekli etkiyi

uyandırmak amacıyla yapılır. Resim, yontu, mimarlık,

dekorasyon gibi plastik sanatları, teknik ve malzeme

olanaklarını da kullanarak, üç boyutlu mekânı

organize eden sahne dekorunun esin kaynağı doğa

ve gerçektir. Dekorlar sahne değerlerine göre

tasarımcının yaratıcılığı ölçüsünde planlanır. Sahne

duygusu dekorun düzenlenmesinde her zaman

büyük bir etkendir. “Sahne Tasarımı” gösteri haline

dönüşmeden evvel kendisini etkileyen birçok yan

faktörün etkisinde kalıp, bunların arasından süzülüp

geçerek başarılı bir sonuca ulaşabilir (Parker, 1985).

Tasarım, eskizlerden makete, uygulamadan sahneye

kadar çok uzun bir çalışma gerektirir. Tasarımcı

oyunu sahneye koyan kişi ile tam bir beraberlik

içinde fikir, stil ve forma karar verir. Eskizler oyunun

paralelinde gelişir, oluşan eskizler makete dönüşür.

Daha sonra iş resimleri, teknik çizimler ve detaylar

olarak gerekli atölyelere dağılır. Her tasarımcı bu

olguyu oluştururken kendi stiline göre değişik bir

çalışma sistemi ve sırası oluşturacaktır.

Tasarımcı kendi yaratıcılığının başına tasarladığı

sanatın duygusunu getirmelidir. Tasarımcı için en

önemli öğe açıklıktır. Oyunu yakından tanıma, sahne

için duyarlılık, sahne boşluğunu kullanma, zengin

form bilgisi, beceri, yaratıcılığının amacını

oluşturmalıdır. (Aksel, 1989). Sahnede, dekor tasarım

süreci hem oyun hem de sahne açısından olmak

üzere dört ana başlık altında ele alınmalıdır.

Bu başlıklar şu şekilde sıralanır;

1. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerin toplanması

2. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerin

değerlendirilmesi

3. Oyunun ve sahnenin çözümü

4. Uygulama

1. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerintoplanmasıSahne sanatlarında dekor tasarımına

başlamadan önce birinci basamak sahneye konacak

oyuna ait gerekli bilgilerin toplanmasıdır. Bu bilgiler,

oyunun genel akışını ve atmosferini oluşturacak

bilgilerdir. Burada elde edilecek bilgilerin, kaynakları,

doğru tespit açısından son derece önemlidir.

Sahnelenecek oyun için, sahne ile ilgili olan

bilgiler (Aksel, 1989) çevre, proje, rölöve, maket,

sahne teknik olanakları, sahne ışık olanakları ve

uygulama olanaklarıdır.

Çevre: Oyunun sahneye koyulacağı binanın

bulunduğu semt çevreyi oluşturur. Bu çevrede

yaşayan halk, oyunun seyircisi olacaktır.

Proje: Oyun alanı (sahne) ve seyirci salonunu

içeren çizimlerdir. Sahne planı, sahne kesiti ve seyirci

oturma planı bu çizimlerle gösterilir. Bu ölçekli

çizimlerle, dekorların durumu, şekli, hareketleri,

oyuncuların giriş çıkışları, seyircilerin görüş açıları

tam olarak kontrol edilir.

Rölöve: Oyun alanı ile seyirci salonunun ölçekli

olarak çizilip birleştirilmesine rölöve denir. Bu şekilde,

planda ve kesitte seyircilerin sahneyi görüş açıları

belirlenmiş olur. Dekorların bu görüş açılarına göre

şekillendirilmesi ve oyuncuların oyun alanlarının bu

açılara kaydırılması sağlanır.

Mak

ale

/ T

iyat

roda

Sah

ne T

asar

ımı

64

Maket: Dekor uygulamalarına geçilmeden önce,

yapılacak dekor tasarımları 3.boyutta kontrol

edilmelidir. Bu iş için oyunun oynanacağı sahnenin

ölçekli küçük modelinin yapılması gereklidir. Sahne

maketi için bazı ölçülere ihtiyaç vardır. Bu ölçüler;

Sahnenin sağ ve sol portalleri arasındaki mesafe,

sahne derinliği, üst portallerin yerden yüksekliği ve

sofita yüksekliği olarak belirlenmiştir. Bu ölçüler

doğrultusunda sahnenin belli bir oranda

küçültülmüş maketi yapılır.

Sahne Teknik Olanakları: Oyunun sergileneceği

sahnenin içerdiği teknik olanaklardır. Döner

sahneler, Vagon sahneler, asansör sahneler, boru

asansörleri, orkestra çukuru, yan sahne, arka sahne,

hareketli portaller bunlardan bazılarıdır. Sözünü

ettiğimiz olanaklar her sahne için değişen ve farklı

boyutlarda oluşabilen olanaklardır (Özkönü, 1995).

Sahne Işık Olanakları: Tiyatro sahnesinin sahip

olduğu ışıklandırma olanaklarıdır.Bu olanaklar her

tiyatroya göre değişir. Işık dekor için ve tüm oyun için

çok önemlidir. Işığın iyi veya kötü olması dekoru

olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Sadece ışıkla

bile dekor oluşturulup oyunun atmosferi

yakalanabilir. Sahnede kullanılan ışık elemanları

amaçlarına göre genel aydınlatma elemanları,

bölgesel ve efektif aydınlatma elemanları ve takip

ışıkları olmak üzere 3 çeşittir.

Uygulama Olanakları/Realizasyon: Tasarlanan

dekor çizimlerini sahnedeki gerçek halleri

durumuna getirmeye realizasyon denir. Başka bir

deyişle dekor çizimlerinin kullanılabilir hale

gelmesidir. Sahne verilerinden en önemlisi

uygulama olanaklarıdır. Çünkü bu olanakların iyi

olmaması durumunda dekorda sonuca varmak

kolay olmaz. Uygulama olanakları dekor

atölyelerinde ortaya konur. Bu atölyeler; Dekor ve

Aksesuar Deposu, Boyahane (Resim Salonu),

Marangozhane, Demirhane, Plastik Atölyesi ve

Butafor-Aksesuar Atölyesi olmak üzere altı çeşittir

(Özkönü, 1995).

2. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerindeğerlendirilmesiSahne ve Görüntü sanatları tasarımında ikinci

basamak değerlendirmedir. Oyunun ve sahnenin

özellikleri ile ilgili olan bilgilerin toplanmasından

sonra geçilen değerlendirme aşamasında, birinci

basamakta elde edilen sahne teknik olanaklarının

olumlu ve olumsuz yönleri uygun şekle

dönüştürülür. Dekor tasarımcısı için sağlıklı bir

çözüme varabilmek, eldeki bilgileri en mükemmel

şekilde değerlendirmekle mümkündür. Bu konu 5

başlık altında incelenebilir.

-Sahne Modelleri

- Sahnenin oyuna etkileri (+, -)

- Dekor stilleri

- Dekor değişim tasarımı

- Dekor değişim teknikleri

2.1. Sahne modelleriTiyatro oyunlarının sahnelenmesinde kullanılan

sahne modelleri içinde üç tarafı kapalı olup, bir tarafı

seyirciye açık olan sahne modeli tek yönlü sahnedir.

Bu sahne modeline çerçeve sahne de denilmektedir.

Seyirci ile oyuncuyu büsbütün ayıran bu sahne

modelinde, seyircinin bulunduğu yer karartılmakta,

sahne ise aydınlatılarak, seyircinin kendisini

unutması amaçlanmaktadır. Böylece seyirci,

sahnedeki oyuna kendini kaptırır. Sahne ağzı bir

dördüncü duvar görevini üstlenmektedir (Nutku,

1989). Bir tarafı kapalı, üç tarafı seyirciye açık olan

sahne modeli üç yönlü sahnedir. Halk oyunlarında

en çok kullanılan sahne modeli bu modeldir. Dört

yönüyle seyirciye açık olan sahne modeli ise çok

yönlü sahneler olarak anılır. Bu sahne modelinde

düşünülecek olan dekor, zemin açısından

düşünülüp tasarlanmalıdır.

2.2. Sahnenin oyuna etkileri (+, - )Oyunu sahneleme aşamasında, sahnenin

bulunduğu binanın oyun üzerinde yarattığı olumlu

veya olumsuz etkilerdir. Bu etkiler göz önünde

bulundurulup, özellikle dekor parçalarının buna

göre dikkatli tasarlanması ve inşa edilmesi gerekir.

Sahnenin boyutları, tavan yüksekliği, kulislerin giriş

çıkışları, arka sahne, yan sahne, sahne kapıları, oyuna

(+)veya (-) olarak etkilerde bulunur. Örneğin iki

metre olan bir sahne kapısından, 3 metre genişlikte

bir dekor parçası giremez. Bu bir (-) etkidir (Tansel,

1995). Yine, ön koltuklardan kulislerin ve sofitonun

görünmesi, arka koltuklardan bazı önemli dekor

parçalarının görünmemesi gibi durumlar tespit

edilmelidir. Bu (- ) yönlerin çözümleri üretilmelidir.

Sahne teknik olanaklarının çokluğu ise oyuna (+)

yönde etki etmektedir. Tasarımcı istediği imkânların

çokluğuna göre tasarımlarını yaratır.

Mak

ale

/ T

iyat

roda

Sah

ne T

asar

ımı

65

Sahne tasarım örnekleri

Marcellus Tiyatrosu Roma İ.Ö 12 (Roth, 2012)

Andrea Palladio, “Tiyatro Olimpico” Kesiti, Vicenza,1580-1584 (Roth, 2002)

William Shakespeare, ‘Globe Tiyatrosu’(http://www.public.asu.edu)

Brecht’in “Gece Çalan Trampetler” oyunu sahnesi, SahneTasarımcısı Otto Reighert, Münih, 1922 (Richard, 1984).

“Tiyatro Farnese” (Fuat, 1984).

Yunan Tiyatrosu (Nutku1972)

KAYNAKLAR- Aksel, Erdogan(1988), “Tiyatro Tasarımının İç Yapısı, Tasarımcının Ödevleri”,Mimar Sinan Üniversitesi Matbaası, İstanbul.- Aksel, Erdoğan. (1989a). Tiyatro Dekor ve Kostüm Tasarımı Gelişimi, İstanbul:Türk Güzel Sanatlar Vakfı.- Aybar, S. (2002) , “Sahne Tasarımına GöstergebilimselYaklasım ve Bir Uygu-lama”,cilt1, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Ankara.- Balesco, David. [Çev. S.Taşer], (1967). “Atmosfer Yaratma”, Sahneye KoymaSanatı, Ankara: Bilgi Yayınevi.- Benjamin, W. (1984), “Brecht’i Anlamak”, çev. Haluk Barıscan-Aydın İsisağ,Metis Yayınları, İstanbul. - Brockett Oscar G. (2000), Tiyatro Tarihi, Dost Kitabevi Yayınları/ GösterimSanatları Dizisi, İstanbul- Crary, J. (2004), “Gözlemcinin Teknikleri: Ondokuzuncu Yüzyılda Görme veModernite Üzerine”, çev.ElifDaldeniz, Metis Yayınları, İstanbul.- Çamurdan, E. 1996), “Çagdas Tiyatro ve Dramaturgi”, MitosBOYUT Yayınları,İstanbul.- Demirsipahi, Cemil. (1975). Türk Halk Oyunları, Ankara: Türk Tarih Kurumu.- Fuat, M. (1984), “Tiyatro Tarihi”, Varlık Yayınları, İstanbul. - Nutku, Özdemir. (1989:2002). Sahne Bilgisi, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.- Ötken, Nihal. (1996). Halk Oyunlarının Sahnelenmesinde Dekor-KostümTasarım ve Uygulama Yöntemi Üzerine Bir Çalışma, Yüksek Lisans tezi, İstan-bul: İTÜ SosyalBilimler Enstitüsü.- Özkönü, Nurettin. (1995). Karşılıklı Görüşme, İstanbul Devlet TiyatrosuSahne Teknik Müdürü.- Tansel, Burak. (1995). Karşılıklı Görüşme, M.S.Ü. Sahne ve Görüntü SanatlarıAnabilim Dalı Dekor -Kostüm Bölümü Öğretim Görevlisi.- Urulu, Gökhan. (1995). Karşılıklı Görüşme, İstanbul Devlet Opera ve BalesiSahne Uzmanı.- Internet: Devlet Tiyatroları, Aysan, E., “Varsayılan Ada:Türkiye’deBrecht Tiya-trosu”, http://www.devtiyatro.gov.tr/web/index.htm, (2006)- Internet: “BertoldBrecht ve Epik Tiyatro”, http://tiyatro.ege.edu.tr/Seminer-ler/Brecht%20ve%20Epik%20Tiyatro.doc, (2006)- Internet: Devlet Tiyatroları, “Cadı Kazanı”,ttps://www.dtgm.gov.tr/eser/eser1348.asp, (2007)- Internet: Arizona StateUniversity, “Shakespeare Globe Tiyatrosu”,http://www.public.asu.edu/~vdickson/TheGlobeWeb.jpg, (2007)

“Figaro’nun Düğünü’ eskizleri, Sahne Tasarımcısı; Maria Björnson, İsviçre, 1989 (Davis, 2001)

Mak

ale

/ İd

ari B

inal

arı Y

önet

im Y

apıla

66

1.Üretim ve yapım işlerinin yönetimi amacıyla

içerisinde çalışılan ve içlerinde üretim yapılmayan yapılar.

2.Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya

makam olarak tanımlanıyor.

Ofis tasarımları ülkeden ülkeye, yapılan işin

içeriğine, ihtiyaçlara ve tarza yönelik değişebilir. .

Özellikle uluslararası şirketler yeni ofislerini

tasarlarlarken bu konuda deneyimli ve verimliliği,

motivasyonu artırıcı tercihler yapmaya dikkat

ediyor.Başarılı bir ofis tasarımı motivasyonu artırmalı,

estetik olmalı ve konuklara mekan sahibi hakkında

ipuçları vermelidir.

Her firmanın bir kimliği vardır. Bu kimliklerin dışa

vurumu da şirket binaları ve idari binalardır.

Kurumsal imajlarını önemseyen şirketler açısından

konuyu değerlendirirsek idari binaların tarzı,

fonksiyonelliği ve tasarım açısından daha da önem

kazandığını anlıyoruz. Günümüzde artık müteahhit

firmalar da blok inşaatlara alternatif olarak ofislere

yönelik binalar inşa etmektedirler.Bu konuya verilen

önemi iş insanlarının çalışma alanlarına verdiği

önemin sonucu olarak değerlendirebiliriz.İyi

tasarlanmış ofis mekanlarının çalışanların iş

verimliliğini arttırdığını bilen şirket sahipleri; idari

binaları veya ofislerini, deneyimli içmimarlara

danışarak proje ve tasarım konusunda profesyonel

yardım almaktadırlar.

Bina "meydan"ları Şirket binalarında motivasyonu artırıcı birçok

unsur bulunabilir. Örneğin yemekhane, kafe,

toplantı salonu, eğitim salonu, şık tasarlanmış

teraslar hatta koridorlar ofis binasındaki en önemli

mekanlardır. Çünkü buralar insanların bir mola

verdikleri ya da odaklanmak zorunda oldukları

yerlerdir. Aslında buralara bir şehrin meydanları

İdari binaları; Yönetim yapılarıPe

rvin

AKB

İdari bina dış cephe.

Mak

ale

/ İd

ari B

inal

arı Y

önet

im Y

apıla

67

gözüyle bakmak ve çekici kılmak gereklidir.

Çalışılan ortamlar teknolojiyle sürekli yeni

ihtiyaçlara göre tasarlanıyor. Önceden herkesin

defterleri ve dosyaları vardı, haliyle dolaplar

gerekiyordu. Sonra kocaman bilgisayarlar girdi

çalışma hayatına, mekanların büyük olması

gerekliliği doğdu. Ancak son yıllarda ofislerin hem

mimari hem de içmimari tasarımını teknoloji

belirliyor. Bilgisayar ortamında çalışmalar arttıkça,

ofis mekanları daha da küçüldü.

Toplantı odaları kalkıyor mu?Mobilite sistem ve şirketlerde sosyal

aktivitelerin artması ofislerde sadece

toplantılara ayrılan odaları ortadan kaldırıyor.

Bununla beraber şirketler artık toplantı oda

sayılarını daha aza indiriyorlar. Bunun yerine

birden fazla amaca hizmet eden ve ihtiyaca

göre hızla düzenlenebilecek boş mekan

tasarımları diğer bir deyişle çok amaçlı

mekanlar ihtiyacı ön plana çıkıyor.

Türk Usulü Ofis Tasarımı Uluslararası şirketlerde pozisyona göre

odaların metrekareleri standartlarla belirlenmiştir.

Küçük değişiklikler olmakla birlikte direktör ve

üstü seviyelerde 24-28 metrekare, orta düzey

yöneticiler içinse 14-16 metrekarelik odalar ideal

görülüyor. Diğer taraftan şirket uluslararası olsa

da Türk yöneticiler için başarının bir takım

göstergeleri var mesela; çalışma ofisinin m2

büyüklüğü gibi. Yöneticiler genellikle '40

metrekare olsun' gibi bir talepte bulunuyorlar. Bu

çok yanlış bir yaklaşım. Tavan yüksekliği gibi bir

talep mantıklı ama metrekare kalıpları yöneticiler

için daha ön planda kalıyor.

İdari binalarda gün ışığı hormonları etkiliyorÇalışma alanlarında aydınlatma , renkler gibi

verimliliği daha direkt etkileyen faktörlerdir.

Örneğin son yıllarda gelişen akıllı ışıklandırma

sistemleri çalışanların gün ışığına göre

verimliliklerini etkileyen, hormonları harekete

geçirebilmesi gibi, saat 16'dan sonra gün ışığının

renginin değişmesiyle insan vücudunda

hormonların da değişim gösterdiğini ve yorgunluk

belirtileri oluşturduğu tespit edilmiştir. Oysa akıllı

ışıklandırma sistemleri bu ışık değişimini fark edip

mekanın aydınlatmasını sarı ışıkla koruyup,

hormonlara da direkt etki ederek çalışanların

motivasyonunu artırıyor.

Ofis tasarımı:Ofisler, Uzman bir içmimar tarafından

tasarlandığında, ancak o zaman, bir yaşam mekanına

dönüşebilir. İçmimar, Ofis tasarım sürecinde aşağıdaki

parametreleri optimize eder.

- Kurumun vizyonu ve kimliği,

- Mekanın optimum - ergonomik kullanımı,

"İhtiyaçlar" fonksiyonunun maksimizasyonu,

Estetik boyutunun maliyet fonksiyonu ile birlikte

optimizasyonu,

Çalışanların mutluluğu ne de olsa yaşamlarının

Açık ofis kat çözümleri.

Galeri boşluğu özel duvar çalışması.

Müdür odası çalışma bölümü.

İdari bina holden görünüş.

Mak

ale

/ İd

ari B

inal

arı Y

önet

im Y

apıla

68

en az %50 i bu mekanda geçecektir.

Altyapı (elektrik ve mekanik Tesisat), mobilya

(ergonomi ve hiyerarşi),

Dolaşım (müşteri, çalışan ve malzeme

sirkülasyonu),

Profil(Kurum kimliği, pazar düzeyi, sanatsal

sergileme, vurgulanacak nitelikler), ve belirlenecek

diğer parametreler birlikte optimize edilebilir.

Mekanın kullanımı, doğru tasarlanmazsa eğer,

bıktırıcı ve yıldırıcı bir atmosfere dönüşebilir;

Bütünsel bakış açılarıyla oluşturulmamış mekanlar,

kısa zaman içinde değişim ihtiyaçlarını beraberinde

getirecektir. Bu da işletme için zarar demektir.

İçmimarla birlikte çalışılması sonucu, uzun vadeli

amaçlarınızı optimize etmiş olursunuz, aslında bu

maliyetlerde büyük kazanç anlamına da gelir.

Ofis tasarımı denildiği zaman, belirlenmiş bir

mekanın iç yapı elemanlarıyla birlikte oluşturulması

akla gelmelidir. Olanaklıysa, iç duvarların ve zeminin

rekonstrüksiyonu (yeniden tasarlanması), ön ofis ve

arka ofis ilişkisi temelinde yerleşimin başlatılması,

ihtiyaç duyulan fonksiyonlar bazında yerleşim

planının oluşturulması, bilgisayar destekli ve üç

boyutlu tasarım desteği ile müşterinin nasıl bir

mekana sahip olacağının görmesi, gerekli

düzeltme ve düzenlemelerin yapılması, bunların

hepsi işin içinde sunulmalıdır.

İçmimari tasarım ve uygulama aşamaları aşağıdaki gibi belirtilebilir: İhtiyaç duyulan fonksiyonların müşteri ile

birlikte belirlenmesi

Kavramsal tasarım

Ofisin ana Fonksiyonları

İnsan ve malzeme akışı

Çalışan sayısı ve hiyerarşik düzen

Oda ihtiyaçları

Makam

Toplantı

Lojistik (Mutfak, Tuvalet, UPS vb)

Açık/Kapalı ofis yan fonksiyonlar

Sanatsal elemanlar (tablo, halı, özel mobilyalar)

Proje tasarımı

Elektrik teisatı

Aydınlatma

Mekanik tesisat

Zemin

Tavan

Mobilya Seçimi (Her türlü- Masa, koltuk, sandalye,

kapı, pencere, perde,vb.)

Sanatsal elemanların belirlenmesi,

Yeni bir ofis kurarken ya da ofisinizi yenilerken

amacınız verimli bir çalışma ortamı sağlamaksa,

işlevsel ve konforlu bir düzen oluşturmaya dikkat

etmeniz gerekiyor. Peki, ama nasıl?

İşte İdari Bina Tasarımında Dikkat Etmeniz

Gereken Temel Kurallar

- Mobilya Seçimleri, ofisinizi daha konforlu ve

fonksiyonel olması için ergonomik mobilyalar

kullanılması, ayrıca çalışan kişilerin rahatsızlığa yol

açmayacak mobilyalar kullanmaktan kaçının.

- Sürekli Kullanılan Cihazlar (Faks makineleri,

yazıcılar gibi sürekli kullanılan araçları, personelin

kolaylıkla erişebileceği alanlara yerleştirin.)

- Ortak Çalışma Alanı (Aynı proje üzerinde

çalışan takımların ve aynı departmanın üyelerinin

ortak bir çalışma alanını paylaşmalarını sağlayın.)

- Çalışma Masaları (Çalışma masalarının,

çalışanların ofis içinde rahatlıkla dolaşmasını temin

edecek biçimde yerleştirilmesine dikkat edin.)

- Hızlı Büyüyen Şirketler İçin (modüler mobilya

kullanımı da ofisin, yeni oluşan ihtiyaçlara göre

kolaylıkla düzenlenmesini sağlar.)

- Gürültü Yönetimi (Ofis içindeki gürültü

seviyesini kontrol edin. Sürekli telefonda konuşan

pazarlama personelinin, daha sessiz bir çalışma

ortamına ihtiyacı olan departmanlardan ayrı bir

odada/katta bulunmasını sağlayın.)

Müdür odası toplantı bölümü.

Ortak mekan tasarımına örnek.

Portr

e Ta

nıtım

/ T

ekno

lojiy

i Gel

enek

sel B

ir An

layış

la Ku

llana

n Ta

sarım

cı: W

erne

r Ai

sslin

ger

70

Hochschule der Künste, Helsinki Lahti

Design Institute ile, 1998 yılından 2005

yılına kadar profesör olarak Almanya

Karlsruhe’de, Hochschule for Gestaltung’da

ders verdi. 2006 yılında uluslararası tasarım

okulu Designlabor Bremerhaven’de proje

danışmanlığı yaptı. Aynı yıla kadar

Raymond Loewy Vakfı’na jüri üyesi ve

küratör olarak hizmet verdi.

Aisslinger, son zamanlarda tasarım

dünyasını bilenlerin aklında en çok Bikini

Island (Bikini Adası) adını verdiği, farklı

konseptlerden oluşan modüler oturma

grubuyla kaldı. Tüm aile bireylerine değişik

konfor özgürlüğü sağlayan Bikini Adası

tasarımcının 2013 yılında gerçekleştirdiği

bir tasarımdı ve aynı yıl Salone

Internaztionale del Mobile Milano’da

tanıtıldı. “Form fonksiyonu izler”

prensibinden sonra, “Form duyguları izler”

yaklaşımıyla yarattığı Bikini Adası,

teknolojinin hayatın içindeki yerine göre,

bir aile için tasarlanmış nadir örneklerden

biri olsa gerek. E-postaları okumak, anında

ileti programlarını kullanarak arkadaşlarla

yazışmak, film ya da müzik indirmek, oyun

oynamak, konuşmak, düşünmek, günlük

hayatı yaşam alanına taşımak için üretilmiş

mobilya grubunun modüler tasarımı,

hayatı evin tüm bireyleri için işlevsel hale

getirdi. Bir başka klasiği ve ünlenmesinde

önemli rol oynayan sandalye “A-Chair” ise

Aisslinger’ın, İtalyan L’abbate için

tasarladığı saydam, hafif tasarımı oldu.

Berlin’de yaşayan ve çalışan tasarımcı,

önemli İtalyan markaları için ikonik

ürünler tasarladı. Cappellini için 1996

yılında tasarladığı “Juli Chair”, Zanotta için

1999 yılında tasarladığı “Soft Cell

Collection”, Magis için tasarladığı “Nic

Chair” bunlardan bazıları. Öte yandan,

Mercedes-Benz, Adidas, Bombay

Sapphire, Thonet, Hugo Boss gibi dünya

markalarının ürün tasarımlarını ve mimari

projelerini gerçekleştirdi. Bunlar arasında

Mercedes-Benz için Frankfurt’ta 1999

yılında mimari projesini gerçekleştirdiği

“showroom” son teknolojinin imkanları

kullanılarak sanal arabaların da konsepte

dahil edildiği bir proje. Yani Aisslinger’ın

teknolojiyi en üst noktasında kullanma

klasiklerinden birini oluşturuyor.

Teknolojiyle şiirselliği birleştiren işlere

imza atan “duygusal tasarımcı” Werner

Aisslinger, Almanya’nın Nördlingen

şehrinde doğdu. Berlin şehrinde,

Hochschule der Künste’de Endüstri Tasarımı

okudu. 1964 doğumlu Werner Aisslinger,

geleceğin tasarımlarını kurgularken

teknolojiyi çok önemsedi; ancak ortaya

çıkardığı işler fantastik değildi. Söz konusu

teknolojiyi malzeme ve teknikleri

anlamında verimli bir şekilde kullanırken,

onun gözünde geleceğin tasarım dünyası,

organik, katkısız, sürdürülebilir, sanatsal,

faydalı ve modüler olmalıydı.

1989 ile 1992 yılları arasında Ron Arad

ve Jasper Morrison için bağımsız tasarımcı

olarak çalıştı. Ta ki, 1993 yılında kendi ofisi

Studio Aisslinger’ı, Berlin’de kurana kadar.

Yeni stüdyosunda ürün tasarımı ve mimari

projelere odaklandı. 1994 yılından 1997

yılına kadar mezun olduğu Berlin

Teknolojiyi geleneksel bir anlayışla kullanantasarımcı: Werner AisslingerDoç. Dr. Deniz Ayşe YAZICIOĞLUİTÜ Mimarlık Fakültesiİçmimarlık Bölümü

Portr

e Ta

nıtım

/ T

ekno

lojiy

i Gel

enek

sel B

ir An

layış

la Ku

llana

n Ta

sarım

cı: W

erne

r Ai

sslin

ger

71

Kariyeri boyunca pek çok ödülün sahibi

oldu; Design Plus, Germany Compasso

d’Oro Selection, Italy Bundespreis

Produktdesign, Germany Blueprint 100%

Design Award, London Red Dot, Germany

Selection Centre Georges Pompidou, Paris

bunlardan bazıları. En son 2014 yılının Ocak

ayında, Alman Dergisi A&W’nin

(Architectur&Wohnen) “Yılın Tasarımcısı”

ödülünü kazandı.

Geleceğin eviKatja Blomberg küratörlüğünde

gerçekleştirilen Aisslinger’ın “Geleceğin

Evi” projesine Berlin’deki Haus am

Waldsee müzesi ev sahipliği yapıyor.

Tasarım endüstrisinin ticari kaygılarını bir

kenara bırakan tasarımcı, kendi

vizyonunu ortaya koyarak, artistik

formlarını ve ütopyasını serbest bırakmış.

Müzenin zeminini iki bölüme ayırmış;

zemin katta o eve özel olarak geliştirdiği

kurgular var. Yaşamdan beş farklı kesiti

sürdürülebilirlik amacına uygun olarak

en son teknoloji ürünleriyle

gerçekleştirmiş. Üst katta tasarımcının

çalışmalarının retrospektifi bulunuyor.

Müze evin önünde bulunan 1970’lerden

kalma spor araba, günün moda

anlayışına uygun olarak kumaşla

giydirilmiş.

Banyonun ortasına, doğal su

döngüsüyle beslenen bitkiler

yerleştirilmiş. Kumaşlardan tasarlanmış

modül, sabah düşen çiğ damlalarından

içme suyunu filtre ederek, duşta sıcak

suyun buharını emen ve bitkilere

ulaştıran bir duvar gibi kurgulanmış. Bir

tekstil ortamına dönüşen banyo,

geleneksel banyoların sert

malzemelerine karşı duran, doğal bir

vizyon oluşturuyor. Tekstil, küvet gibi

banyo eşyalarının seviyesini değiştiriyor

ve söz konusu alanlarda kullanılan suyun

miktarını ayarlıyor.

Geleceğin mutfağı ise bir uzay

gemisine benzemeyecek şekilde küçük

çaplı bir tarım alanı olarak organize

edilmiş. “Kentsel tarım” ya da “Entegre

tarım” gibi kentsel bohem fikirler değil,

gerçek endüstriyel tarım standartlarında

15 kat olarak tasarlanmış. Mutfak tarımı,

basit fakat işe yarar raflarla mutfağı bir

ürün laboratuvarına dönüştürüyor. Petek

strüktürler arketipler; yani herkes

doğadan bu modülleri biliyor. İnsan

öncelikli olarak kentsel çevre ve doğal

olguları günlük yaşamına entegre ederek

sosyalleşmiş. Bunlar birlikte ele

alındığında tekstil petekler, gündelik

hayattan bir parçayı ve renk

dönüşümünü biraraya getiriyor.

Bir hayal evi: LoftcubeLoftcube, çalışmak, dinlenmek ve hayatı

dostlarla paylaşmak için, sonsuz olanaklar ve

eşsiz alanlarla dolu, olağanüstü manzarası olan

bir hazine… Mobil, çatılı bu özel alan, günlük

yaşam için elverişli koşullara sahip. Fütüristik

mimarisi, bireysel tasarım seçenekleri ve

yüksek kaliteli malzemeleri ile kurulumu kolay

olan Loftcube, aydınlık boşlukları, muhteşem

manzarası, rahat ve sıcak tasarımıyla gelişmiş

Portr

e Ta

nıtım

/ T

ekno

lojiy

i Gel

enek

sel B

ir An

layış

la Ku

llana

n Ta

sarım

cı: W

erne

r Ai

sslin

ger

72

teknolojiyi birleştiriyor. Aisslinger, Loftcube

tasarımını, yenilikçi fikirlerini geniş bir

yelpazede, doğaya yakın ve rahatlatıcı bir

ortam sunmak için gerçekleştirmiş.

Vitra Tasarım MüzesiVitra Tasarım Müzesi Koleksiyonu’ndan

BioMorph Sergisi, organik tasarım kavramını,

yirminci yüzyıl tasarım konsepti içerisinde farklı

yönleriyle ele alarak aydınlatıyor. Organik tasarım

genel olarak, yumuşak, akan formlar ile ilişkili.

Pek çok tasarımcı, doğanın ve organik formların

ergonomisini optimize ederek kullanıyor.

Bugünün teknolojisi tasarımcılara organik

formları ve yapıları bilgisayarda deneyimleme

şansı vererek ilham kaynağı oluyor. Aynı

zamanda organik tasarım seçenekleri,

sürdürülebilir tasarımla, doğal kaynaklara saygılı

ve onları birbirleriyle eşdeğer tutuyor.

GÖRSEL KAYNAKLARI- Geleceğin Evi:http://www.aisslinger.de/index.php?option=com_project&view=detail&pid=192&Itemid=1- Bir hayal evi: Loftcube: http://www.aisslinger.de/index.php?op-tion=com_project&view=detail&pid=10&Itemid=1- Vitra Tasarım Müzesi: http://www.aisslinger.de/index.php?op-tion=com_project&view=detail&pid=141&Itemid=1

KAYNAKLAR- http://www.aisslinger.de/- http://www.dezeen.com/tag/werner-aisslinger/- http://en.wikipedia.org/wiki/Werner_Aisslinger- http://www.designboom.com/design/werner-aisslinger-aw-de-signer-of-the-year-2014-01-20-2014/- http://www.vitra.com/en-us/corporation/designer/details/werner-aisslinger-http://tr.wikipedia.org/wiki/Bi%C3%A7im_i%C5%9Flevi_takip_eder

Düny

adan

/ Ü

rün

Tasa

rım

73

Dekoratif ahşapaksam aydınlatmayıiki katına çıkarıyor

InArch'lı içmimar Indre Sunklodiene,

Vilnius'ta (Litvanya) bir çatı katında

tasarımını yaptığı yatak odasının

yukarısında bulunan dekoratif ahşap

aksamı hazırladı. Bu ahşap aksam, odada

sadece bir odak noktası yaratmakla

kalmıyor, aynı zamanda aydınlatma da

dahil pek çok işlevsel özellikte de sağlıyor.

74

Düny

adan

/ Ü

rün

Tasa

rım

İtalya’da bir tasarımcılar

ekibi tarafından

yaratılanPlayWood,

kendi modüler

mobilyalarını hazırlamanıza olanak

sağlayan basit bir bağlayıcı

unsurdur. PlayWood, kendi modüler

mobilyalarınızı tasarlamanıza ve

gerçekleştirmenize olanak sağlıyor.

Ortak çalışma mekanınızı,

dükkanınızı, sanat serginizi ve çok

başka şeyleri kurmak için

PlayWood’u

kullanabilirsiniz...

Tek sınır,

hayallerinizdir!

Ahşaba uygun

bir lego gibi

ofisiniz, bahçeniz

veya eviniz için ihtiyaç

duyduğunuz her

şeyi yapıp bozup

yeniden inşa

edebilirsiniz. PlayWood, delme ve

vidalama yöntemi kullanan

projelere bir alternatifdir.

Zamandan ve enerjiden tasarruf

sağlamanıza yardımcı olur.

Sadece tasarım üzerinde

odaklanabilir, yarattığınız ürünü

saklamak veya taşımak için

kolaylıkla söküp parçalarına

ayırabilirsiniz ve

ihtiyaç duyulduğu

zaman eski

projeleri yeni

projelere

dönüştürebilirsiniz.

Çağdaş mekanlar içintasarlanankoza biçimlikedi yuvaları

Pazarlama ve iletişim alanında deneyim sahibi olan

Parisli bir kadın, Aude Sanchez, Meyou (Miyav) adı

verilen bir kedi yatakları kolleksiyonunu hazırlamak üzere

endüstri tasarımcısı Guillaume Gadenne’yle ortak çalıştı.

Miyav’ın macerası, basit bir gözlemle, tasarımcının, kedi

ürünlerinde hem işlevsel, hem de zarif hatların neden

bulunmadığını sormasıyla başladı. Sonuç itibariyle

kedilerimizin rahatıyle kendi tasarım sevgimiz arasında

bir bağ yaratan bir marka ortaya çıktı.

Miyav koleksiyonu, evde beslediğimiz hayvanlarımıza

yönelik yeni, ince ve zarif bir aksesuarlar serisidir.

Miyav ürünleri, masif ahşap, pamuklu dokuma veya

%100 yünlü keçeden - evlerimizle kusursuz bir şekilde

bütünleşen ve iç dekorasyonlarda kullanılan yüksek

kaliteli zarif malzemelerden hazırlanmaktadır.

PlayWood’la kendi mobilyatasarımlarınızı yaratın

76

Düny

adan

/ Ü

rün

Tasa

rım

Modüler birtoplantı koltuğu

Büyük boy sallanır şezlong

İrlanda kökenli tasarım stüdyosu Perch,

etrafına oturup meslektaşlarınızla toplantı

yapmanıza imkan veren modüler bir koltuk

koleksiyonu olan Float’ı tasarladı.

SVEGLIO firmasından Jules ve Jason Henry,

hem iç, hem de dış mekanlarda

kullanılmaya elverişli olan büyük

boy sallanır bir şezlong olan

Volo’yu hazırladılar.

Düny

adan

/ M

ekan

Tas

arım

78

ArchObraz mimarlık stüdyosu,

Kiev’de (Ukrayna) bir dairenin iç

mekanının düzenledi. Dairenin

tasarımını belirleyen ana fikir, çatının

yükünü taşıyan unsurların dekoratif

nesnelere dönüştürülmesiydi. Şömine,

duvarlardaki tablolar ve kent

manzarasına açılan teras, evin

atmosferini tamamlıyor.

Dekoratif bir unsura dönüştürülençatı konstrüksiyonu

Düny

adan

/ M

ekan

Tas

arım

79

Tasarım: ArchObraz

mimarlık stüdyosu

Sanat ekibi: Alexey

Obraztsov, Oksana

Severchuk, Nadiia

Cherkasova

Fotoğraflar:

Andrey Avdeenko

80

Düny

adan

/ M

ekan

Tas

arım

Parabolik fiberglas yapılargeridönüşümle yaşamadöndürüldü

Meksika’daki bu evin ilginç bir öyküsü vardır.

Productora mimarlık firmasında çalışan bir

arkadaş, kendisine miras kalan eski çocukluk döneminde

kullandıkları modüler tatil evini, arta kalan parçalarını

kullanarak eski durumuna getirip getirmeyeceğimizi

sorunca Productro, bu zorlu işe aday oldu. Tek problem,

tatil evinin, artık sadece zamanla yıpranmış olan fiberglas

yapılardan ibaret olmasıydı.

1970’lerde hafta sonlarında kullanılan modüler

evden kurtarılan polyester yapılar arkadaşımıza miras

kalınca proje başlamış oldu. Arkadaş, miras kalan bu

altı parabolik modülü yerleştirmek üzere Meksiko

City’ye aşağı yukarı bir saatlik mesafede bulunan

küçük bir kasabada yeni arsa satın aldı ve bu fiberglas

yapıların yeniden kazanılmasını ve montajının

yapılmasını Productro’dan talep etti.

Modüler yapılar, orijinal haliyle yetmişlerin başlarında

Kalikosmia projesinin bir parçası olarak Meksikalı görsel

mimar Juan José Diaz Infante tarafından tasarlandı.

Prototip evler, farklı konfigürasyonlarda montaj edilebilen

altı yapıdan oluşuyordu.

81

Düny

adan

/ M

ekan

Tas

arımDeneysel yapı, yapıya sağlamlık vermek

ve onu dış unsurlardan korumak için tıpkı

sörf tahtası gibi her iki tarafı da fiberglas

takviyeli polyesterle kaplı polistiren

köpükten - yani, polyester reçine içinde

fiberglas dış yüzeyle hafif bir köpük

çekirdekten oluşmaktadır.

Orijinal modüller ciddi bir şekilde

hasarlı olduğundan ev sökülüp parçalara

ayrılıp evin bahçesine istiflendiğinden ve

bu yüzden de şekilleri bozulup kırık ve

çatlaklar oluştuğundan- dolayı,

parçaların eski şekillerine döndürülmesi

ve yüzeylerinin polyester ve fiberglasla

yeniden kaplanması gerekiyordu. Bu

süreçte çatlaklar ve kırıklar doldurulup

tamir edildi.

Yapı yeniden kurulurken Productora,

daha geniş iç mekanlar yaratmak

amacıyla fiberglas yapıya beton bir kaide

ekledi. Yerel inşaat işçileriyle yapabildiği

kaba beton taban, hafif, düzgün, beyaz

fiberglas yapılarla hoş bir kontrast

oluştururuyor. Ayrıca bu beton taban,

yatak odaları ile gündüz kullanım alanları

arasında belli bir yükseklik farkı

yaratmaya olanak vermiştir.

Bütün arsa ölçeğinden bakıldığında

Productora, yeniden kazanılan oluşan

çiçeğe benzer eve merkezi bir konum

verirken diğer tüm eklentiler, arazinin

çevresine dağıtılmıştır. İçinde uyuma,

yemek pişirme, yüzme, güneşlenme,

misafir ağırlama, mangal yapma gibi

muhtelif faaliyetlerin gerçekleştirildiği

aktif bir alan olarak bütün arsa göz

önünde tutulduğunda bütünsel

kompozisyonun, merkezkaç deli

gömleğine benzer yapısı kayboluyor ve

daha açık ve dinamik bir yerleşim planı

ortaya çıkıyor.

Düny

adan

/ Ü

rün

Tasa

rım

82

Fransız tasarım atölyesi olan Atelier

Décadrages, BedUP adını verdikleri,

kullanılmadığı zamanlar odada daha geniş yer

temin etmek

amacıyla tavana

çekilerek kaldırılan

yataklar

hazırladılar.

Çarpık dama desenleriyle dikkatçeken boyalı ahşap mobilyalar

Raw-Edges tasarım stüdyosundan Yael Mer ve Shay

Alkalay, boyalı ahşap malzeme kullanarak

hazırladıkları renkli ve sanatkârane mobilya

parçalarından oluşan Endgrain kolleksiyonu adını

verdikleri (koltuk, bank ve konsollu masadan oluşan)

bir mobilya grubu oluşturdular.

Tasarımcılar, bu koleksiyon için stüdyoda daha

önce geliştirdikleri ‘Endgrain’ tekniğini kullandılar. ‘Endgrain’ tekniğinin arkasında

yatan fikir, boyayı, tahta blokların kesitleri boyunca doğru bir şekilde taşımak için

ahşabın damarlarından yararlanmaktır. Farklı renklerle boyanan bloklar, üç

boyutlu örüntüler yaratmak amacıyla birbirine dik bakan

damarlarla birleştirilip yapıştırılmakta ve daha

sonra sayısal kontrollü bilgisayarlı makineyle

(CNC) bloklara şekiller verilmektedir. ‘Endgrain’

tekniği, ince bir el sanatçılığı ustalığıyla başlayıp

tam anlamıyla sınai bir yöntemle son bulmaktadır.

Tavandan inenyataklar

83

dsm group tarafından 22-25 Ekim

tarihlerinde bu yıl ikincisi gerçekleştirilen

İstanbul Coffee Festival’i dört gün boyunca

Türkiye’nin lider markası Paşabahçe ana

sponsorluğunda, Haydarpaşa Garı’nın nostaljik

atmosferinde yapıldı. Buram buram kahve

kokan festival, misafirleri sanat ve müziğine

doydu. 154 markanın katılımıyla gerçekleşen

festivalde, profesyonel baristalardan gösteri ve

sunumlar, tadım ve ikramların yanı sıra tasarım

ürünler, interaktif workshoplar, seminerler,

konserler, sergiler, ilgi çekici birçok etkinlik

konuklarla buluştu.

Dört gün boyunca unutulmaz bir

deneyim sunacak festivalin öne çıkan

etkinliklerinde; İstanbul’un önde gelen nitelikli

kahve dükkanları, üçüncü dalga kahve akımının

temsilcileri, kahve severlerle bir araya geldi.

Müzikle harmanlanan bu etkinliklerde ayrıca yurt

dışından ilk defa ülkemize gelen kahve uzmanları

interaktif workshop ve seminerler düzenlendi.

Avrupa ve Amerika’nın önde gelen 3. dalga kahve

akımı öncüleri, kahve üstadları ve kavurma

uzmanları bir araya geldi. Nordic Approach’ın

Kurucusu Morten Vennersgaard, ünü Berlin

sınırlarını aşan kahve dükkanı Five Elephant’tan

Patrick Rolf Karlsson, SCAA Yönetim Kurulu Üyesi

Andrew Hetzel, Panama’dan gelen çiftçi Graciano

Cruz bunlardan yalnızca birkaçı.

Festivalde neler var?Kahve tadımının yanı sıra düzenlenecek

workshoplarda; evde Espresso ve Latte yapımı,

kahve çekirdeği çekimi, kahve demleme

teknikleri ve sağlıklı yaşam tüyolarına kadar

birçok alanda eğitim verildi. İki seansta

düzenlenen workshopların 10.00-14.00 ve

14.00-19.00 saatleri arasında ve çoğu ücretsiz

gerçekleştirildi.

SCAE Türkiye Kahve Şampiyonası Kahve konusunda dünya genelinde

düzenlenen tek resmi organizasyon olarak

bilinen World Coffee Events’in Türkiye seçmeleri

SCAE Türkiye Koordinatörü Ayşin Aydoğdu

tarafından 22-25 Ekim 2015 tarihleri arasından

İstanbul Coffee Festival bünyesinde Haydarpaşa

Garı’nda gerçekleşti. 5 ayrı kategoride

düzenlenecek yarışmada birincileri Dünya

Şampiyonalarında Türkiye’yi temsil edecek.

Bu festival buram buram kahve kokuyor

Habe

r / İs

tanb

ul C

offe

e Fe

stiv

ali

84

Dünya Güzeli PragVltava Nehri'nin ortasından geçtiği, dünyanın en güzel kentlerindenbiri olarak nitelendirilen Prag; köprüleri, kanalları, katedralleri, mistikhavası, ortaçağ ile modernizmi birleştiren yaşam tarzı ileunutamayacağınız anıları zihninizde canlı tutacak yerlerden biri...

Gez

i / Ç

ek C

umhu

riyet

i - P

rag

Hazırlayan: Sevda ŞANLI

85

Gez

i / Ç

ek C

umhu

riyet

i - P

rag

Prag Ulusal Müze.

Prag Opera Binası.

Aziz Vitus Kathedrali.

Franz Kafka Evi.

Yapmadan DönmeyinCharles Köprüsü'nde yürümeden,

Köprüdeki kulelere çıkmadan,Ünlü likörleri Bercherovka ve siyah

Çek biralarını içmeden,Şekerli ekmeğinden ve kağıt

helvasından tatmadan,Dar ve güzel sokaklarında gezinmeden,

dönmeyin!

Prag'ın çok büyük olmaması gezerken rahatetmenizi sağlıyor fakat, görülecek yerlerin

çok olduğunu da ekleyelim. Şehri; Eski ŞehirMeydanı, Mala Strana ve Prag Kalesi olarak üçbölgeye ayırmanız zamanınızı verimlikullanmanız açısından faydalı olacaktır

Nerede Gezilir?Ortaçağdan kalma dokusunu koruyan Prag'dagezilecek yerlerin başında, ünlü ve turistik Eski ŞehirMeydanı geliyor. Şehrin simgesi haline gelenAstronomik Saat mutlaka görülmeli. Yinemeydanın çevresinde yer alan Tyn Kilisesini ve aynıbölgede bulunan Franz Kafka'nın müzeyedönüştürülen evini gezebilirsiniz. Bu bölgederengarenk evler ile bezeli şirin sokaklarda gezinipşehrin mimarisini keşfe çıkabilirsiniz.

1357'de inşaa edilmiş pek çok heykeli barındıranCharles Köprüsü, Prag Kalesi, Aziz Vitus Katedrali, AzizNiklaus Katedrali, Wenceslas Meydanı, Prag UlusalMüzesi, Opera Binası ve Eski Yahudi Mahallesi degörülecek yerler listesine alınması gerekenler.

86

Gez

i / Ç

ek C

umhu

riyet

i - P

rag

Prag'ın yemek kültürü herkese hitap edebilecek

durumdadır. Genellikle doyurucu öğünler

halinde servis edilen mutfağı, boyunduruk altında

yaşadığı yıllarda farklı bölgelerden etkilenmiştir.

Özellikle öğlen yemeğinde servis edilen

Dumplings içine farklı malzemeler konulabilen

hamur çeşididir. En ünlü yemekleri Gulaş; et, soğan

ve baharattan oluşan bir yahni türüdür. Krema

soslu ve baharatlı rosto biftekleri "Svickova"

denenmesi gereken yemeklerden biridir.

Şehri seyre dalarak leziz yemekleri

tadabilmeniz için Zizkov Televizyon Kulesi'nde

bulunan Oblaca'yı, Vltava Nehri kıyısında yer alan

Kampa Park restoranı denemenizi öneririz.

Nazım Hikmet'in de uğrak yeri olan, keyiflekahvenizi yudumlayabileceğiniz Cafe Savoy.

Gulaş

Svickova

Kampa-Park-Restoran

Dumplings

Oblaca Restoran

NeredeNe Yiyelim

Radisson Blu Alcron Hotel 1932 yılından beri hizmet

veren köklü bir oteldir. Prag’ın tam kalbinde,

muhteşem bir konumda hizmet vermektedir. Tesis,

Wenceslas Meydanı‘na yalnızca 100 metre uzaklıkta yer

alırken Prag Ulusal Müzesi’ne de son derece yakındır. Otel

ayrıca Karl Köprüsü’ne 15 dakikalık, Eski Kent Meydanı’na

ise 10 dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

Radisson Blu Alcron Hotel bünyesinde 2 adet prestijli

restoran faaliyet göstermektedir. Saygın Michelin yıldızını

almaya hak kazanmış ve Çek Cumhuriyeti’nin en iyi

2. restoranı seçilen The Alcron adlı restoranın

spesiyalitelerinde balık ve deniz ürünleri yer almaktayken,

ülkenin en iyi 3. restoranı seçilen La Rotonde’de ise Çek ve

dünya mutfaklarından gurme lezzetler sunulmaktadır.

Gez

i / Ç

ek C

umhu

riyet

i - P

rag

87

Radisson Blu Alcron Hotel

Ner

ede

Kala

lım?

Adres:Stepanska 40, Prag, 110 00, Çek Cumhuriyeti

88

Serg

i / S

akıp

Sab

ancı

Müz

esi G

elec

eğe

Ger

i Say

ım Z

ero

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Akbank

Sanat işbirliğiyle 20. yüzyılın en büyük

uluslararası sanat ağı ZERO’nun yenilikçi ve

dinamik ruhunu galerilerinde ağırlıyor.

2 Eylül tarihinde S.Ü. Sakıp Sabancı

Müzesi’nde ziyarete açılan ZERO. Geleceğe Geri

Sayım sergisi, II. Dünya Savaşı sonrası dünyaya

hakim olan durağan ve olumsuz atmosfere bir

cevap olarak doğan ve adını bir roketin

kalkmasından önceki geri sayımdan alan ZERO

akımına odaklanıyor. Sergi, 1957 yılında

Almanya’da doğan ZERO’nun kurucuları Heinz

Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in eserleri ile

akımın tinsel öncülüğünü üstlenmiş önemli

sanatçılar Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio

Fontana’nın farklı tekniklerde ürettiği 100’ün

üzerinde eseri bir araya getiriyor. Küratörlüğünü

ZERO Vakfı Kurucu Yöneticisi ve küratör Mattijs

‘ZERO Akımı’ çığır açan eserleriyle Sabancı Müzesi’nde

GELECEĞEGERİ

SAYIMBAŞLADI!

89

Visser’in üstlendiği sergi, ZERO’nun omurgasını

oluşturan Işık, Zaman, Boşluk, Renk ve Hareket

temaları etrafında şekilleniyor.

Sergiyle ilgili yapılan basın toplantısında

konuşan SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Bir

üniversite müzesi olma misyonumuzla birlikte

gerçekleştirdiğimiz tüm sergilerde bir

“aydınlatma” görevi üstleniyoruz. Bienal zamanı

için tasarladığımız sergilerin de çağdaş sanat

gündemiyle paralel olmasına dikkat ediyoruz.

ZERO sergisini gerçekleştirmemizin öyküsü, bu

önemli sanat ve düşünce hareketinin

kurucularından Heinz Mack’la 2014 yılı Mimarlık

Bienali ile eşzamanlı açılışı yapılan sergisi sırasında

Venedik'te buluşmamızla başladı. ZERO hareketi,

içinde bulunduğu çağın bir ürünüydü. Yepyeni

teknolojilerin ortaya çıktığı, uzay yarışının bütün

hızı ile sürdüğü, Ay'a hatta yıldızlara ulaşmanın bir

hayal olmaktan çıktığı bir dönemde, sanat da bu

baş döndürücü gelişmelere ayak uyduracaktı.

ZERO geleneksel sanatın tuval ve çerçeveye

hapsolmuş durağan anlayışına karşı çıkarken,

sürekli devinim içinde, izleyenleri de iletişime

davet eden yepyeni bir yol izledi, çağdaş

teknolojiler çağdaş sanat anlayışlarında fazlasıyla

yer buldu. Ancak odak noktası daima ışık oldu.

Dünyaya umut vermek, aydınlık bir gelecek

sunmak felsefesi, ZERO’nun güncelliğini hala

koruyor olmasının da sebebi aslında. Daha fazla

özgürlük, daha fazla şeffaflık, daha insancıl bir

gelecek, huzur ve umut arayışı... ZERO akımının

kısa ömrünü 50 yıl sonra değerlendirirken,

taşıdıkları olanca umut, yaydıkları iyimserlik ve

coşkuya saygı duyuyoruz.” dedi.

Serginin küratörlüğü üstlenen ZERO Vakfı

Kurucu Yöneticisi Mattijs Visser ise sanatın

sanatçıları ve fikirlerini sanatı izleyenlerle sınırları

ve çağları aşan bir bağla bir araya getiren bir araç

olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Sanat eserleri sürekli zamanda dolaşan

yolculardır; her kuşakta bu eserlere yeni bir bakış

açısı geliştirilir. II. Dün ya Savaşı’nın beraberinde

getirdiği var oluş deneyimlerini yaşamak zorunda

kalan özellikle de o dö nemin genç sanatçı kuşağı,

karşılıklı düşünce ve görüş alışverişi için olanaklar

yaratmaya girişti. ZERO işte böyle bir ortamda

doğdu. “ZERO. Geleceğe Geri Sayım” ser gisiyle, bu

hareketin temelinde yatan sanatsal ve coğrafi

sınırların aşılması ve ortadan kaldırılması ilkesini

sürdürmüş ve kültürlerarası diyaloğu desteklemiş

olmaktan gurur duyuyoruz.” ZERO sergisi, 10 Ocak

2016 tarihine kadar ziyarete açık.

Serg

i / S

akıp

Sab

ancı

Müz

esi G

elec

eğe

Ger

i Sa

yım

Zer

o“Küratörlüğünü ZERO VakfıKurucu Yöneticisi ve küratör

Mattijs Visser’in üstlendiği sergi,ZERO’nun omurgasını oluşturan

Işık, Zaman, Boşluk, Renk veHareket temaları etrafında

şekilleniyor”

Serg

i / N

ered

en G

eldi

k Bu

raya

- S

alt Be

yoğl

u -

Salt

Gal

ata

90

SALT’ın 1980’ler odaklı projelerinin ilki ‘Nerden Geldik Buraya’, Türkiye’de

1980 sonrası askerî vesayetin gölgesinde serbest piyasa ekonomisine

geçişin yaşandığı döneme odaklanıyor. İstanbul’u merkeze alan sergi, bu süreci

reklam filmi, dergi, fotoğraf, video gibi arşiv materyalleri ve sinemadan

örneklerle değerlendiriyor. Sergideki sanatçılar Halil Altındere, Serdar Ateşer,

Aslı Çavuşoğlu, Barış Doğrusöz, Ayşe Erkmen, Esra Ersen ve Hale Tenger ise,

1980’lere dair işleriyle politik ve kültürel dinamikleri irdeliyor. Ekonomik istikrarı

sağlamak amacıyla çıkarılan ve ithal ikameci politikaların yerine ihracata dayalı

bir ekonomi modeli getiren 24 Ocak 1980 kararları, Türkiye’nin neoliberal

politikalara geçişinin ilk sinyallerini verdi. Bundan kısa bir süre sonra

gerçekleşen 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra ortaya çıkan toplumsal

hareketler ve popüler kültür ögelerini irdeleyen sergi, bu bağlamda Türkiye’nin

yakın geçmişiyle bugünü arasındaki ilişkiyi görünür kılmayı amaçlıyor.

Günümüz İmgeleri Saraybosna Güzel SanatlarAkademisi’nden Yapıtlar Pera Müzesi’nde

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 10. yılında Bosna

Hersek’li gençleri ağırlıyor. 4 Eylül - 1 Kasım 2015

tarihleri arasında gerçekleşen sergi, Bosna Hersek çağdaş

sanatına bir bakış sunarken, gençlerin gözüyle ülke tarihine

ve sosyal konulara dair yorum ve yansımaları da içeriyor.

Pera Müzesi’nin düzenlediği “Günümüz İmgeleri” başlıklı

sergide, Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nin altı

fakültesinden lisans ve yüksek lisans öğrencileri ile

mezunlarının resim, heykel, baskı, grafik ve ürün tasarımı

gibi farklı alanlardaki eserlerine yer veriliyor. Küratörlüğünü

Saraybosna Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nden Prof. Aida

Abadzic Hodzic’in üstlendiği sergi, Saraybosna Güzel

Sanatlar Akademisi işbirliği ve İstanbul Kültürlerarası Sanat

Diyalogları Derneği (İKASD) desteğiyle gerçekleştiriliyor. Nerden Geldik Buraya

12 Eylül darbesinden sonra ortaya çıkan toplumsalhareketler ve popüler kültür ögeleri üzerindenTürkiye’nin yakın geçmişini irdeleyen Nerden Geldik Buraya sergisi 3 Eylül’deSALT Beyoğlu ve SALT Galata’da açıldı

92

Kültü

r Sa

nat

/ M

üzik

Macaristan'ın tutkulu tınılarıArena'ya çıkıyor!

Aşk şehrininunutulmaz şarkıları...

PARİS THE SHOWTİM MASLAK 20 KASIM 2015 / 21.00

Muhteşem bir ekip ile eski Paris sokaklarında yolculuğa

çıkmak ister misiniz? Cevabınız "evet" ise TİM Maslak Show

Center'da sahnelenecek Paris The Show tam size göre. Edith Piaf,

Maurice Chevalier, Lucienne Boyer, Charles Trenet, Josephine

Baker, Yves Montand, Charles Aznavour, Jaques Brel gibi Fransız

müziğinin en büyük temsilcilerinin şiir gibi şansonlarıyla

bezenmiş bu gösteride hayat ve hayaller iç içe geçmiş bir şekilde

sunuluyor. Öykü, ünlü bir sanatçı olma hayaliyle Monmartre’a

gelen Françoise etrafında döner. Burada yolu, ileride arkadaşı,

sırdaşı ve ruh ikizi olacak olan Edith Piaf’la kesişir. Meteliksiz şarkıcı

Julius ile aralarında doğan romantizm ise aşkın Paris’te her daim

zafer kazandığının kanıtı olacaktır.

BUDAPEŞTE GYPSY SENFONİ ORKESTRASIÜLKER SPORTS ARENA 21 KASIM 2015 / 21.00

1985 yılında doğan Macaristan Çigan Orkestrası;Liszt, Bartõk, Kodaly, Hubay, Erkel, Brahms,

Tchaikovsky, Sarasate, Strauss’un çalışmalarını içerenklâsik sanat eserlerinin yanı sıra Macar Çigan Müziği,Macar melodileri ve halk şarkıları da yorumluyor.Macaristan’ın müzik ruhunun tutkulu bir şekilde vücutbulmuş hali olan Budapeşte Çigan SenfoniOrkestrası'nın en önemli özelliklerinden birisipartisyonlar olmadan çalmasıdır ki, bu, durumperformansçının içgüdüsel uyum yoluyla muhteşemmüzikalitesini, virtüözlüğünü gösteriyor vetempodaki ve tınılardaki dönüşler orijinal işe aslaihanet etmiyor aksine zenginleştiriyor. ÇiganOrkestrası 21 Kasım'da Ülker Sports Arena'da sahnealıyor. Bu tutkulu ezgilerikaçırmayın.Hazırlayan: Sevda ŞANLI

Kültü

r Sa

nat / T

iyat

ro

93

Şekspir'in "güldüren yüzü"

Sevda Ş[email protected]

Yazan:William Shakespeare Çeviri: Bülent Bozkurt Yöneten:Tim Supple Dekor: Kerem ÇetinelKostüm: Sadık Kızılağaç Işık:Yakup Çartık Müzik:Tolga Çebi Oyuncular: Orhan Kemal Aydın, Erol OzanAyhan, Ercan Koçak, Ali Rıza Kubilay, Ali Çelik, Emrah Eren, Elif Ürse, İrem Sultan Cengiz, Emre Koç, MuratŞenol, Faruk Üstün, Nurhayat Atasoy, Yunus Emre Kılınç, İlkin Tüfekçi, Fidan Tek Koşar, Emre Sırımsı

Sezonu, Bakırköy Belediye Tiyatroları ileaçıyoruz. Bu yıl sahnelerde bol bol Şekspir

oyunu göreceğimizi tekrar belirteyim. YanlışlıklarKomedyası, rejinin Royal ShakespeareCompany'den Tim Supple'ye emanet edilmesinedeniyle ilgi çekici bir unsur olarak karşımızda.

Yunus Emre Kültür Merkezi'nin yapısı insanıdirek içine alan atmosferi barındırıyor. Salonagirince dekorun muazzam görüntüsüylekarşılaşıyorum; perspektif halinde uzanan cam surşeklinde karşılıklı iki yapı; perspektifin sonunubinanın taş yapısıyla tamamlıyor. Dekordabeğenmediğim tek unsur metal sandalyeler olduo da oyuncular hareket ettikçe çıkardığı sesten

ötürü, ilgi dağıtıcı oluyor açıkçası.Kostümler ise son zamanlarda Şekspir

oyunlarında görmeye başladığımız günümüzkıyafetlerinden oluşuyordu. Doğrusu bu konudaikilem yaşıyorum; günümüz kıyafetleri içindeŞekspir replikleri bazen "garipseme" kıyılarındadolaştırıyor insanı. Kostümler karakterleriyansıtmakta başarılı sadece Egeon'un eskidönemleri yansıtan ve Dromio'ların bakkal çırağınıanımsatan kıyafetlerine anlam veremedim.

Oyunu Tim Supple; çan sesi, ezan sesi vekalabalığın gürültüsü eşliğinde etkili bir biçimdeaçıyor. Adından da anlaşılacağı üzere birbiriniarayan aile, özdeş ikiz kardeşler ve kardeşleribirbirine karıştırmaktan çıkan terslikler,yanılsamalardan doğan karışıklıkla oluşan komediişleniyor. Giriş bölümü biraz ağır fakat ilk on-onbeş

dakika diyebiliriz sonradan tempo artıyor ve ikinciperdede zirveye ulaşıyor; komedyanın gereği tatlısona bağlanıyor. Metnin kurgusundakikusursuzluk, zenginlik Şekspir'in dehasını yenidengözler önüne seriyor.

Oyuncuların performansları gayet iyi. Özellikleseyirciler arasından çıkıp tekrar sahneden girişlerigüzel düşünülmüş, tempoyu üst düzeyde kılanayrıntılardan. İkiz Antipholus'lardan birinicanlandıran Ali Rıza Kubilay ve kölesi (Dromio) AliÇelik'in performansları öne çıkıyor. İkizler çok iyidüşünülmüş, gerçekten benzer kişilerdenoluşuyor cast! Hatta öyle ki gerçekten ikizolduklarını düşündük.! Oyunun bitiminde ışıklarınkullanımına hayran kaldığımı söyleyebilirim.

Bu atmosferi yaşamanızı kesinlikle tavsiyeediyoruz. İyi seyirler...

"Gönlüm aradığına ulaşamadıktan sonra, gönlümce vakitgeçirmek ne mümkün! Şu dünyada bir su damlasıyımaslında: okyanusta bir başka damla arayan..."

94

Kültü

r Sa

nat /

Sin

ema

Yönetmen:Emine Emel BalcıSenaryo:Emine Emel BalcıOyuncular:Esme Madra, Rıza Akın, SemaKeçik, Gizem Denizci Gösterim Tarihi: 30 Ekim 2015

Nefesim KesileneKadar

Macbeth

Yer Sarsılıyor / La Terra Trema - 1948SİNEMA TARİHİNE ADINI YAZDIRAN FİLMLER

Yoksulluğun en gerçek hali...İtalyan Yeni Geçekçiliği’nin en önemli filmlerinden,

Dünyanın En İyi 10 Filmi arasında gösterilen, Luchiano

Visconti imzalı Yer Sarsılıyor/La Terra Trema Giovanni

Verga'nın romanından uyarlanmış. Varlıklı ve soylu bir

ailenin çocuğu olan Luchiano Viskonti, filmlerinde,

kendi dünyasından beklenilmeyecek bir gerçeklikle

yoksulların yaşamını beyazperdeye aktardı.

Yer Sarsılıyor’la İtalya’nın güneyinde balıkçı

kasabasındaki balıkçıların yoksul yaşamlarını anlatır.

Filmin oyuncu kadrosunun tamamını oluşturan köy

halkının yoksulluğu, tüm çıplaklığı ve acımasız

gerçekliğiyle gözler önüne serilir. Viskonti, bölgeyi ve

doğayı şiirsel bir dille aktarmış, bölge yoksullarının

yaşam koşullarını kusursuz ve yalın bir gerçeklik

anlayışıyla aktarmıştır.

Film, kendi teknesine sahip olup yoksulluğun

boyunduruğundan kurtulmak isteyen Ntoni

Malovoglia ve ailesinin yaşadıklarını konu alıyor.

Tamamı balıkçı olan köy halkı, toptancıların

kendilerine dayattığı koşullarda yaşamak zorunda

bırakılırlar. Toptancıların tekneleriyle balığa çıkan

yoksul halk, çoluk, çocuk kadın dahil yok pahasına

acımasız bir şekilde çalıştırılırlar. Yoksulluklarından

kurtulmak için toptancılara başkaldıran Ntoni kendi

teknesinde balığa çıkmak ister. Bankadan kredi

çekerek bir teknek alır. Ntoni’nin bireysel çıkışı tüm köy

halkı ve tüccarlar tarafından ilgiyle izlenir. Ntoni’nin bu

biçare çabası çok fazla sürmez. Tekne güçlü bir

fırtınada parçalanır. Köyü ahtapot gibi saran toptancı

tüccarlar, Malovoglia ailesinin üzerine zevkle

çullanırlar. Açlık sınırda yaşamalarına yetecek kadar

verilen çalışma ücretleri ve ödenemeyen kredi borcu

aileyi tüccarların kölesi haline getirirken, aile yapısında

hızla bozulma görülür.

Kızkardeş fuhuş batağına düşerken, alkole sığınan

ağabey yoksulluğun pençesinden kurtulmayı

başaramaz. Toplumsal yapının bir sonucu olarak gelen

bu deformasyon ailenin parçalanmasıyla son bulur.

Yönetmen: Luchino Visconti, Roman: Giovanni Verga, Senaryo: L. Visconti, Antonio Pietrangeli,Oyuncular: Antonio Arcidiacono, G.ArcidiaconoMüzik: Willy Ferrero

Yönetmen:Justin KurzelOyuncular: Michael Fassbender, MarionCotillard, Elizabeth Debicki, Sean Harris,Senaryo:David Thewlis, Jack ReynorJacob Koskoff, Michael Lesslie, Todd LouisoGösterim Tarihi:11 Aralık 2015’

Kültü

r Sa

nat / K

itap

95

Yusuf Atılgan, insan ruhunun en alt çekmecelerini

gözler önüne serebilen nadide kalemlerden

biridir. Yazın dünyamızın bu usta ismi yeniden

basımla okurlarıyla buluşuyor. Bütün Öyküleri Bodur

Minareden Öte, Kasabadan, Köyden, Kentten,

Eylemci, Ekmek Elden Süt Memeden isimli

öykülerden oluşuyor. Kitaplarında görmeye alışık

olduğumuz yalnız insanı, yabancılaşmayı öykülerinde

de görebiliriz, çarpıcı bir şekilde ve kolayca.

Hepi topu üç roman ve bir öykü kitabı bulunan

Atılgan’ın bu tutumunu ‘aylak’lığından çok seçiciliği

ve mükemmeliyetçiliğine vermek daha doğru

olacaktır. Onun bu ‘aylak’lığı biz okurlarını

yoksullaştırır. Kitaplarından alabileceğimiz zevk

ancak bu dört eserden ibarettir, ne yazık ki. Fakat

tadına doyulmaz bir zevktir bu. Öyle ki, kitaplarının

her biri ‘insan’ı en ‘çıplak’ haliyle bırakıverir orta yerde.

Hacmi küçük Atılgan kitaplarının derinliği deryalar

aşar. Manisa’nın bir köyüne yerleşerek çiftçilik yapan

yazar yaşamının önemli bir bölümü Kadıköy

Moda’da yaşayarak geçirdi. Yaşadığı

her iki hayattan da yaptığı derin

gözlemleri romanlarına ve öykülerine

aktardı. Her gerçek okuma yapan insan

gibi korkarak ve itinayla yazmayı tercih

etmiştir. Öğrencisi olduğu Ahmet Hamdi

Tanpınar’la yaptığı sohbetler, Proust ve

Kafka okumaları onun çalakalem

yazmasına engel olmuş, söyleyeceğini az

ve öz söylemeyi tercih etmiştir.

Bütün Öyküleri’nde gördüğümüz hikayeler ve

yarattığı karakterlerle insanoğlunun sınırlarını

zorlar, çitin öte yanını görmek ister Atılgan.

‘Evdeki’ adlı öyküde, evlenip barklanıp herkes gibi

olamamış bir kızı resmeder bize. Okuduğu

kitaplarla hayata bakışı değişen kız, değişmeyen

hayatına karşın kitaplarda okuduklarının ‘yalan’ mı,

olduğunu sorar. ‘Kümes’te damın öte yanını merak

eden horozun gözünden yazar hikayesini.

‘Kentten hikayelerde yeraltı karakterlerin

dünyasına yakınlaşır. ‘Yaşanmaz’ adlı

öyküde hikayenin başkişisi üzerinden,

intihar, öldürme, suça yönelik toplumsal

ve sosyolojik çözümlemeler yapar. Bir

köpeğin gözünden anlattığı Ekmek

Elden Süt Memeden adlı masal ise

toplumun alışılagelmiş algılayışına

karşın farklı bir bakış açısı sunar.

Yusuf Atılgan'ın her biri ayrı çarpıcı etkiye sahip

öyküleri defalarca okunmayı hak ediyor.

Andrey Bitov, çağdaş Rus edebiyatının dönümnoktalarından biri olan ‘Puşkin Evi’ romanında,

klasik Rus edebiyatının temel eserlerinden yola çıkarak‘Puşkin’in yarattığı Rus edebiyatı nedir?’ fikrinin özünüsorguluyor. Rusya’da postmodern romanın ilk örneğiolarak bilinen ‘Puşkin Evi’, yıllarca ülkesinde yasaklıydı.Genç filolog Leva Odoyevtsev’in, Puşkin Evi adıylaanılan Rus Edebiyat Enstitüsü’nde görevli olaraknöbete kaldığı bir Ekim Devrimi kutlaması gününümerkeze alan roman, onun yaşamöyküsüyle birliktepolisiye bir 20. Yüzyıl Rusya Tarihi gibi gelişir.

Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyledeğiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken,

insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzularınsınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerininpeşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadınkalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü biranlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşematmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'liyılların sonlarında Avrupa'nın ‘kibar’ tabakasının ikiyüzlüahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.

Puşkin Evi Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

Yazar: Stefan ZweigÇeviri: MahmureKahramanİş Kültür Yay., 80 sf.

Yazar: Andrey BitovÇeviri: Sabri GürsesYapı Kredi Yay., 448 sf.

Yeni çıkan kitaplarBütün Öyküleri

Yazar: Yusuf Atılgan

Yapı Kredi Yay., 121 sf.