rönesansta müzİk - kazim ç · pdf file2 edildiği gibi, eski...
TRANSCRIPT
1
1450-1600
IX. yüzyılda başlayan ve Rönesans dönemine kadar
devam eden ortaçağ döneminin en büyük özelliği
çok sesliliğe geçiş olmuştu.
Aslında o dönem için, eskiden beri tek sese alışmış
kulakların, başka başka seslerin belirli bir uyumla bir
araya gelmeleriyle oluşan ses grubuna alışması hiç
de kolay değildi.
Ortaçağda kilise dışında müzik, köylüleri ve soyluları
eğlendirmek amacıyla cambazlık ve danslarla birlikte
sanatçılar tarafından yapılırdı.
Avrupa’da Ortaçağ Kilisesi, orgdan başka çalgıları
"çok tanrılı dinlere" özgü sayarak yasaklamıştı. Kilise
dışında da müzik, insan sesi kaynaklı düşünülmüş ve
çalgı müziği düşünülmemişti.
Ancak halk arasında üflemeli ve vurmalı çalgıların
kullanıldığı görülmekteydi. Bu çalgılar Arap ve Türk
kaynaklıydı. Tulumlu gayda, basit flütler, küçük el
davulları, trampetler ve bunun gibi aletlerdi.
Rönesans’ın kelime anlamı “yeniden doğuş”
demektir. Rönesans müziği dönemi, sıradan insan
yaşamında müziğin tekrar değerlendirilmesi ve yeni
düşüncelerin doğma dönemidir.
Rönesans'ın yaşam sevinci, dansları, danslar da
çalgıları arttırdı. Bu dönemde yeni çalgılar icat
Kazım ÇAPACI
RÖNESANSTA MÜZİK
2
edildiği gibi, eski çalgıların da sesleri büyütüldü ve
zenginleştirildi.
Rönesans’la birlikte aynı kutsal metnin paylaşıldığı,
dört ya da beş ses üzerine yazılmış çalgı eşliksiz bir
şekil aldı ve dönemin bestecilerinin eserleriyle
yükseliş gösterdi.
Org, klavsen, lavta, arp, flüt, yan-flüt, kornet,
trompet ve tabii ki viyola bu döneme damgalarını
vurdular. Ritmi güçlendirmek amacıyla vurmalı
çalgıların da bu gelişime katılmasıyla büyük davullar,
ziller, üçgenler ve defler dönemin orkestralarındaki
yerlerini aldılar.
Ancak yine de Rönesans dönemi bestelerinin en
belirgin özelliği, çalgıların aynı anda başlayıp aynı
anda eseri bitirmeleri olarak anlatılabilir. Ses şiddeti
hep aynı ayardadır.
Rönesans döneminde ilk kez yazılı müzik
kullanılabilir hale geldi, insanlar bestecilerin
eserlerini evlerinde ve kiliselerinde öğrendi.
Enstrümantal ve dans müziği popülerdi.
Müzisyenler kendi geçmişlerinden çok sanatları ile
tanınmaya başladılar.
Rönesans Dönemi Müziği, müzik yazısı yani notanın
ve çalgıların gelişiminin yanı sıra, kendinden önceki
dönem olan Gotik Dönem müziğine göre din dışı
müziğin geliştirilmesine de aracı olmuştur.
Gotik Dönemde yaygınlaşan a capella koroların
büyük önem taşıdığı Rönesans Döneminde, çok
sesliliğin ilk büyük eserleri de ortaya çıkmaya
başlamıştır. Gotik Dönemde, kiliselerde söylenen
ilahilerde sadece insan sesi kullanılmaktaydı. Bu «a
cappella» korolar devam etmekle birlikte Rönesans
Müziğinde enstrümanlar, ilahilerde insan sesinin
yetmediği ve boş kalan kısımları doldurmak için
kullanılmaya başlandı. Buna bağlı olarakta Rönesans
Dönemi müziğinin en önemli özelliği olarak kilise
müziğinin yeniden şekillendiği söylenebilir.
Bu dönemde, kilisenin çok sert kurallarından
sıyrılarak müzikte yeni bir yapılanma içine girilmiştir.
Rönesans dönemi ile birlikte çoksesliliğin ilk büyük
eserleri de ortaya çıkmaya başladı. 16. yüzyılda artık
din dışı eserlerde, şiirle müzik bir araya gelerek daha
uzun soluklu besteler yapılmaya başlanmıştır.
Rönesans’la birlikte dinde yaşanan reformların
müziği de etkilemesiyle birlikte kiliselerin kendi
3
müzik türlerini oluşturmaya başlaması ve dönemin
bestecilerinin müzikte yenilik arayışları, bilinen dinî
formların yanında din dışı formların ortaya
çıkmasını sağlamıştır.
Besteciler çağın coşkusunu yansıtan eserler
bestelemişler böylelikle Rönesans’ın yaşam sevinci,
danslarla, çalgı ve vokal için yazılmış eserlerle
anlatılmaya başlanmıştır.
Danslara eşlik eden çalgılar ve güçlü karmaşık
ritimler, tekdüze akış içindeki isorithmic (izoritmik)
yapı ve zenginleşen armoni Rönesans müziğinin
başlıca özellikleridir.
Yarım aralıklı tonlar (kromatizm), dramatik
duyguları güçlendirmek amacıyla ilk defa bu
dönemde kullanılmıştır.
XV. ve XVI.yy’ larda çalgılara ve çalgı müziğine
önem verilmeye başlanmıştır. Rönesans’ın yaşam
sevinci dönemin danslarına yansımış ve çalgılar için
ve çalgı toplulukları için bestelenen müzik
doğmuştur.
Farklı ton arayışları, o güne kadar görevleri vokal
müziğe eşlik etmek olan çalgıların, estampie adı
verilen yalnızca çalgısal eserler seslendirmek üzere
topluluklar oluşturmalarını sağlamıştır.
Çalgı müziği, Rönesans’tan Barok Döneme geçişte
vokal müzik kadar önem kazanmaya başlamıştır.
Vokal biçimleri için bestelenen müzikler çalgı
topluluklarına uyarlanmış ve çalgılar da çağın coşkun
tınılarını sunmak üzere zenginleştirilmişlerdir.
Özellikle Rönesans’ın son dönemlerinde çalgılar ve
çalgılar için yazılan müziğin tekniği de gelişmeye
başlamıştır. İnsan seslerindeki ayrıma benzer bir
ayrım çalgı aileleri için de yapılmıştır.
Aynı ses yapısında farklı büyüklükteki çalgılar için
oluşturulan çalgı gruplarına consort adı verilmiştir.
Vokal müzik, Rönesans Dönemine kadar ülkelere
göre farklılık göstermemiş, tek bir örnek olarak
uygulanmıştır. Rönesans’tan itibaren her ulus
kendine özgü bir vokal müzik anlayışı geliştirmiştir.
İngilizler buna carol, Almanlar lied, Fransızlar ise
chanson adını vermişlerdir. Frottola ise İtalya’da
yaygınlaşmış bir karnaval şarkısıdır.
On altıncı yüzyıl başlarında önem kazanan müzikle
sözü birleştirme sanatı musica reservata
(korunmuş müzik), Rönesans’ın önemli
özelliklerinden biridir. Müziğin ön planda olması
yerine sözün ön planda olması anlayışıdır.
Madrigal ve opera gibi vokal yapıtlarda söz ve
beste uyumuna (prozodi) ışık tutan bu anlayış,
dramatik anlatımı güçlendirmiştir.
4
Dönemin sonlarına doğru, sadece enstrümanların
bulunduğu küçük gruplar eşliğinde de müzikler
yapılmaya ve böylece dans müzikleri gelişmeye ve
önem kazanmaya başlamıştır.
Müziğin tüm kültür hayatında büyük önem taşıdığı
bu dönemde, bir kişinin hangi sınıftan olursa olsun
müzik bilgisinin olması ve bir enstrüman çalıyor
olması toplumun her katmanında kabul gören bir
düşünce olmuştur. İnsanlar, bu dünyanın yaşamaya
değer bir dünya olduğunu ilk kez bu dönemde fark
etmişlerdir. Bu anlayışa dayalı olarak Rönesans’ta
besteciler, Orta Çağ’daki tekdüze anlatım tarzına
karşın, duygu ve düşüncelerini daha coşkulu bir
ifade ile anlatmışlardır.
Rönesans, müziğin bütün kültür hayatında büyük
önem taşıdığı bir çağ olmuştur. Çünkü bir erkeğin
aydın olsun, sanatçı, bilgin ya da diplomat olsun
müzik teorisini bilmesi ve pratiğini yapmış olması
gerekiyordu. Bir saray adamının, bilgilerinin yanı sıra
müzikçi olması ve çalgı çalması baş koşuldu. Başka
bir ifadeyle müzik bambaşka bir değer ve anlam
taşımaktaydı.
Rönesans dönemi, temelleri Orta Çağ’da atılan
bütün müzik şekillerine yeni bir şekil vermiştir.
Rönesans'ın başlangıcında besteciler iki sesli
kompozisyonlardan, üç seslilere geçmişlerdir. Ayrıca
kilise müziği tonları, yerini major ve minor tonlara
bırakmıştır.
Müziğin kaynaklarını çoğaltmak, genişletmek ve
yenileştirmek için çeşitli araştırmalar başlamıştır.
Dönemin sonlarına doğru Klasik Batı Müziği’nde
kullanılan modal yapı yerini yavaş yavaş tonal yapıya
bırakmıştır. Klasik Batı Müziği’nin temellerini
oluşturan kontrpuan yazısı bu dönemde oldukça
gelişim göstermiş,, bununla ilgili pek çok kitap
yazılmıştır. Makamlar, ritimler ve kontrpuan
yöntemleri bulunmuştur.
Rönesans Dönemi’nde o zaman dek var olmayan,
en önemli şey, ortaya çıkmıştır: Müziği anlamlı bir
hale sokmak düşüncesi doğmuştur.
Müzik sanatında meydana gelen bütün bu önemli
değişme ve gelişmeler ciddi sanattan daha çok halk
5
şarkısından ve diğer şarkıcıların sanatından meydana
gelmiştir.
Bu yeni sanatın karakteristik özellikleri şöyle
açıklanabilir:
- Sansbly (yeden) notasının kullanılmaya başlanmasıyla eski gamların değiştirilmesi ve bu çeşitli gamların (modların) birleştirilmesi sonucunda majör ve minör gamların ortaya çıkması.
- Kontrpuan usullerinin geliştirilmesi. Beşli ve oktav paralellerin yasak edilmesi.
- Armonik stilin yavaş yavaş kontrapuantik stilden ayrılıp daha özgür bir hal alması, nihayet belirli ve kesin bir ritm tayini.
Rönesans döneminde yeryüzüne özgü insani
duygular müzikle de ifade edilmeye başlandı. Resim,
heykel ve mimari alanlarında Rönesans'ın beşiği
Italya'ydı. Müzikte ise Rönesans Flamanya ve
Burgondiya'da başladı. Bugünkü Belçika, Hollanda
ve Kuzey Fransa'yı kapsayan bölgeye Flaman
Bölgesi denir. Burgondiya ise Fransa toprakları
içinde olup Flaman bölgesiyle komşudur. 15. yy'da
bu bölgede yetişen Guillame Du Fay Rönesans'ın ilk
temsilcilerindendir. G. Du Fay 3 ve 4 partili ses
eserleri yazdı. Ortaçağda organumda kullanılan 4'lü ve
5'li aralıklardan oluşan armoni yerine 3'lü aralık
esasına dayanan armoniyi kullandı. Bu buluş
bugünkü armoni anlayışının ilk ve temel unsurunu
oluşturmaktadır.
- RÖNESANS MÜZİĞİNİN KARAKTERİSTİKLERİ -
- Vokal müzik, enstrümantal müzikten daha önemlidir.
- Müzik, kelimelerin anlamını ve yarattığı duyguları geliştirir.
- Sunum dengelidir. Aşırı kontrastlar ya da ritimler içermez.
- Temelde çokseslidir. Sesler ortaçağdakinden daha dolgun ve bastır.
- «Capella» nın altın çağıdır. - Ritmin yumuşak bir akışı vardır. Her melodi
ritmik bağımsızlığa sahiptir. Melodi genellikle birkaç büyük sıçrama ile aynı çizgide devam eder.
-
6
- RÖNESANSTA KUTSAL MÜZİK -
2 temel form: Motet ve Mass
Motet (müziksiz çok sesli ilahi): Kutsal Latince
metinlerin çok sesli koral icrasıdır.
Mass : 5 bölümden oluşan koral eserlerdir : Kyrie,
Gloria, Credo, Sanctus, Agnus Dei.
Palestrina: Motet Regina coeli
- RÖNESANSIN ÖNEMLİ BESTECİLERİ -
Rönesans’ta müziğin farklı özellikler kazanması
Burgonya ve Flaman bestecileri ile başlamıştır. Bu
dönemde, birçok önemli besteci yetişmesinde etkili
olan okullardan en önemlileri Flemenk Okulu veya
Burgonya Okulu, Viyana Okulu ve Roma
Okulu’dur.
Rönesans Döneminde birçok besteci İtalya’da ve
Flemenk’te (XVI. yüzyılda Hollanda başta olmak
üzere Belçika, Luxemburg, Fransa ve Almanya’yı da
içine alan on yedi eyaletten oluşan geniş bir bölge),
bütün Avrupa’da dinî müziğin yanında din dışı
müziğe seçkinlik kazandıran çalışmalar yapmışlardır.
Bu okullarda yetişen sanatçılar besteleriyle önceki
dönemlerde hâkim olan müzik geleneğine sadık
kalarak yeni ekoller oluşturmuşlar ve kendilerinden
sonra gelen bestecilere ışık tutmuşlardır.
Yaklaşık 150 yıl süren Rönesans Dönemi içerisinden
Dufay, Gombert, Palestirna, Gesualdo ve
Monteverdi gibi pek çok önemli besteci
çıkmıştır. XVII. yy sonlarına doğru Rönesans
Dönemi yerini Barok Döneme bırakmıştır.
Rönesans müziği günümüzde hala yaygın olarak
yapılmaktadır ve bunu geçmişte bulunan
kaynaklardan yararlanılarak yapmaktadır.
Guillaume De MACHAULT XIV. yy'ın en ünlü bestecisi Guillaume De Machault
'dur (1300-1377). 23 motet, enstrüman eserleri,
45 ballade ve müzik tarihinde ölmez bir yer alan 4
sesli birmesse yazmıştır. Etkisi çok büyük olmuş ve
tüm Avrupa'ya hâkim olmuştur. Orta Çağdaki tüm
Fransız ekolünü kişiliğinde toplamış ve Franco-
Flaman ekolünü hazırlamıştır.
7
15. yy'ın ilk yarısında Franco-Flaman ekolü baş yeri
almıştır. Bu ekolü kuranların içinde özellikle
Binchois, John Dunstable, İkinci yarısında ise
Johannes Ockeghem, Josquin Des Pres polifoni
ustaları olarak ve özellikle messe şeklinin en büyük
tanıtımcıları olarak müzik tarihinde ölmez bir isim
bırakmışlardır. 1526 yılından itibaren Claudio
Monteverdi, Adrian Willaert, Orlando Di Lasso,
Andrea Gabrieli, Giovanni Gabrieli, Giovanni
Giacomo Gastoldi, Claude Le Jeune, Pierluigi
Palestrina gibi besteciler tamamen acapella yani
enstrüman eşliği olmadan söylenen tarzda ve
özellikle dört, beş ve daha fazla sesli eserler
meydana getirmişlerdir.
Johannes TAPISSIER Jean Tapissier, Jean de Noyers adlarıyla da bilinir.
1370 – 1408/1410 arasında yaşamış, Geç Ortaçağ –
Rönesans Dönemi geçiş dönemi Fransız besteci ve
öğretmendir. Burgonya Okulu’nun ilk üyelerinden
biridir. Fransız-Flaman stilini ilk geliştiren
bestecilerden biridir.
Credo
Nicholas GRENON 1375 - 17 Ekm 1456 arasında yaşamış, rrken
Rönesans dönemi Fransız bestecisidir. Besteleri hem
Ortaçağ, hem de Erken Rönesans Dönemi
özelliklerini taşır. Melodiler her zaman çok güçlü ve
üç ses içindir. La plus belle (arr. for recorders)
Pierre FONTAINE 1380 – 1450 arasında yaşamış, geç Orta Çağ ve
erken Rönesans geçiş dönemi Fransız bestecisidir.
Burgonya Okulu üyesidir. Zamanın tanınmış
bestecilerinden biri olup, eserlerinin çoğu büyük
olasılıkla kayıptır.
J'aime bien celui que s'en va
Jacobus VIDE 1405 – 1433 arasında yaşamıştır. Jacques Vide adıyla
da bilinir. Geç Orta Çağ ve Erken Rönesans geçiş
dönemi Fransız-Flaman bestecisidir. Burgonya
Okulu’nun ilk üyelerindendir.
Courtly songs of the later XV Century / The Castle
of Fair Welcome, Part I / Gothic Voices
Guillaume LEGRANT 1405 – 1449. Erken Rönesans Dönemi Fransız
bestecisidir. Çoksesli eserler yazan ilk bestecilerden
biridir.
Jean Legrant (15.th century) " las je ne puis" 0:00 - 1:39
Guillaume Dufay (1400-1474) "la dolce vista" 1:40-3:13
Antonio Cornazano (1430-1484) "el ferrarese" 3:17-5:41
John DUNSTABLE
Ortaçağ göç dönemi ve erken Rönesans dönemi
çoksesli müzik İngiliz bestecisidir. Kilise müziğinde
çalgıyı ilk kez kullanan ve Gregor melodilerini
özgürce ilk kez süsleyen besteci olarak kabul edilir.
XV. yy başlarındaki en ünlü bestecilerden biridir.
Burgonya Okulu stilinin gelişmesinde önemli
katkıları olan Leonel Power’in çağdaşıdır.
Motets - Salve Regina misericordiae
8
Guillaume DUFAY
Du Fay, Du Fayt olarak da bilinir. 5 ağustos 1397 –
27 kasım 1474 arasında yaşamış olan, Erken
Rönesans Dönemi, Fransız-Flaman bestecisidir.
15. yüzyıl ortalarından itibaren Avrupa’nın en ünlü
ve etkili bestecisi olup, Burgonya Okulu’nun ilk
üyelerindendir. Rönesans Dönemi’nin başlangıç
bestecisi olarak kabul edilir. Dufay’ın yarı dinsel, yarı
oyunsal operası dönemin başlangıcı ve aynı zamanda
ilk opera denemeleridir. Besteci, bugün müzikte hala
kullanılan müzikal bir yapı olan «Cantus firmus»’u
geliştirerek çoksesli müziğe yeni bir boyut
kazandırmıştır.
Guillaume Dufay: Missa l'Homme Armé Agnus Dei
Johannes BRASSART 1400 – 22 ekim 1455. Erken Rönesans Dönemi
Burgonyan bestecidir. Sadece kutsal vokal müzik
besteleri vardır.
Ave Maria
Gilles BINCHOIS
Gilles de Binche asıl adlı besteci, Gilles de Bins
adıyla da bilinir. Yaklaşık olarak 1400 yılında
doğmuş, 20 eylül 1460’ta ölmüştür.
Fransız-Flaman besteci, Burgonya Okulu’nun ilk
üyelerinden biri 15. yüzyıl başlarının en ünlü üç
bestecisinden biridir (diğerleri Guillaume Dufay ve
John Dunstaple). 15. yy’ın en iyi melodisti olarak
kabul edilir. Pek çok eseri ölümünden onlarca yıl
sonra ortaya çıkmıştır.
Amours mercy
9
Gilles JOYE
1424/1425 – 31 aralık 1483. Rönesans Dönemi
Fransız – Flaman besteci. Burgonyan okulu üyesidir.
Lirik ve zarif tarzdaki sekular şarkılarıyla tanınır.
Triste plaisir et douloureuse joye
Johannes OCKEGHEM
Jean de Jan adıyla da bilinir. Soyadı Okeghem,
Ogkegum, Okchem, Hocquegam, Ockegham olarak
değişik şekillerde söylenmektedir. XV. yy’ın son
yarısının en önemli Fransız-Flaman bestecisidir.
14.10.1425-06.02.1497 arasında yaşamıştır. Ünlü bir
besteci olmasının yanı sıra, şarkıcı, koro yönetmeni
ve öğretmendir.
Ma maitresse
Josquin des PREZ
Fransız-Flaman bestecisidir. Belçika doğumludur.
1450/1455 – 27 ağustos 1521 arasında yaşamıştır.
Leonardo da Vinci ve Kristof Kolomb’un çağdaşıdır.
Flaman Okulu üyelerindendir. Josquin Desprez,
Josquinus Pratensis, Jodocus Pratensis adlarıyla da
bilinir.
Dufay ve Palestrine arasında yer alan ünlü besteci,
polifonik vokal müziğin ilk ustası ve tüm zamanların en
büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilir. 19 masse,
100 motet, 70 şanson, çok sayıda sekular beste eserleri
arasında sayılabilir.
Ave Maria - 4-ses için motet (müziksiz çok sesli ilahi)
10
Antonio de CABEZÓN
30 mart 1510 – 26 mart 1566. Rönesans dönemi
İspanyol besteci ve orgcusu. Doğuştan kör olan
besteci, ilk büyük liberian klavye bestecisi ve çağının
en önemli bestecilerinden biri ve olmuştur.
Obras de Musica (album trailer) - Doulce Mémoire
& Denis Raisin Dadre
Claudio MONTEVERDI
Geç Rönesans – Erken Barok döneminin İtalyan
müzisyeni, opera bestecisi, şarkıcısıdır. Yaşamında
üne kavuşan sanatçı uzun hayatı boyunca hem
Rönesans, hem Barok dönemi eseri sayılabilecek
eserler vermiş ve zamanının müzik döneminde
değişiklikler yaratmıştır.
1637’de Venedik’in ilk opera binasının açılmasından
sonra Monteverdi opera bestelemeye yoğunlaşmış;
ancak bu eserlerinden sadece iki tanesi günümüze
ulaşabilmiştir: "Il ritorno d'Ulisse in patria" ve
"l'Incoronazione di Poppea" (Poppea’nin Taç Giymesi).
Bu eserlerden ikincisi, onun en büyük şaheseri kabul
edilir.
L'Incoronazione di Poppea "Pur ti miro" Sarah
Connolly, Miah Personn
Adrian WILLAERT
Rönesans Dönemi Flaman bestecisidir. Venedik
Okulu’nun kurucusudur.
Polifonik Fransız-Flaman stili en iyi temsil
edenlerden biridir.
Vecchie letrose
11
Orlando Di LASSO
Orlandus Lassus, Orlando de Lassus, Roland de
Lassus, Roland de Lattre adlarıyla da bilinir. 1532
(belki 1530) – 14 haziran 1594 arasında yaşayan,
Geç Rönesans Dönemi Fransız-Flaman bestecisidir.
Fransız-Flaman Okulu olgun polifonik stilinin baş
temsilcisi ve 16. yy Avrupası’nın en ünlü ve etkili üç
müzisyeninden biridir (diğerleri Palestrina ve
Victoria).
Lauda anima mea Dominum
Andrea GABRIELI
1532/1533 – 30 ağustos 1585 arasında yaşamış, Geç
Rönesans Dönemi İtalyan bestecisi ve orgcusudur.
Kendisinden daha ünlü olan Giovanni Gabrieli’nin
amcasıdır.
Venedik Okulu’nun ilk uluslararası üyesidir. Hem
İtalya, hem Almanya’da Venedik stilinin
yayılmasında çok etkili olmuştur.
Angelus ad pastores ait
VENEDİK OKULU
--- RÖNESANS’TAN BAROK’A …
16. Yy’da Venedik, enstrümental ve vokal müzik
merkezi olmuştur. Vendik’te 1550-1610 arasında
çalışan bestecilere ve ürettikleri bestelere “Venedik
Okulu” adı verilir.
Venedik okulunu yaratan en önemli faktörlerden
biri, Venedik’teki müzik hayatının merkezi olan St.
Mark Katedrali’dir. Her ne kadar Doge’nin
törenlerine eşlik eden enstrümental müzikler ve
koral madrigaller uzun süredir yazılıyorsa da
Venedik Okulu, St. Mark Katedrali’nde yaratılmıştır.
Venedik Okulu’Nun en önemli zamanları,
1580’lerde Andrea ve Giovanni Gabrieli’nin güçlü
enstrüman ve org destekli polikoral yapıtlarını
verdikleri zamandır. St.Mark’ın birbirine karşı duran
iki koro bölümü ve geniş, boşluklu iç yapısı, dinsel
baskılardan uzak yaşayan maestro di capellalara yeni
fikirler yaratma yolunu açan en önemli faktördür.
Ses gecikmelerini ve yansımalarını bir sorun
olmaktan çıkarıp avantaj haline dönüştürmeye
çalışan bu besteciler, bu tür efektlere pek yatkın
olmayan polifoniden uzaklaşarak monofonik eserler
ortaya çıkarmaya başlamışlardır. Bununla beraber
ayrılmış koro bölümlerini de müziklerine uyarlayarak
(cori spezzati) Venedik’e özgü polikoral stili
yaratmışlardır.
Bu stili ilk olarak ciddi bir şekilde uygulayan Doge
Andrea Vitti tarafından, 1527’den 1562’deki
12
ölümüne kadar St. Mark Katedralinde maestro di
capella olarak görevlendirilen Adrian Willaert
olmuştur. Yine Venedik Okulu’na dahil edilen
Gioseffo Zarlino tarafından “yeni Pisagor” olarak
adlandırılan Willaert, besteciliğinin yanı sıra eğittiği
müzisyenler sebebiyle de etkisini uzun süre
hissettirmiştir.
Willaert’ten itibaren, Venedikli besteciler bu
teknikleri kullanmış, genellikle iki koro ve onları
birleştiren bir org için eserler yazmışlardır. Andrea
Gabrieli zamanında en yetkin örneklerini veren bu
stil, kimi zaman beşe kadar bölünebilen, zengin
enstrüman eşlikli, güçlü eserlerin ortaya çıkmasına
yol açmıştır
Venedik’in müzik tarihindeki önemini yaratan bir
başka faktör de baskı teknolojisi olmuştur.
Matbaanın bulunuşundan sonra müzik eseri
basımında hızla dünyanın en önemli merkezi haline
gelen Venedik, Avrupa’nın dört bir yanından gelen
müzik adamlarını da konuk ediyordu.
Özellikle Fransız ve Flaman bestecilerin ziyaret
ettiği Venedik bu dönem boyunca bir uluslararası
müzik merkezi görevi gördü.
Gabrieli gibi bestecilerin ve Claudio Merulo
ve Girolamo Diruta gibi orgcuların yetiştirdiği
müzisyenler Avrupa’nın her yanına dağılmış ve
Venedik Okulu stilini geliştirmişlerdir. Heinrich
Schütz, Jan Pieterszoon Sweelinck, Dietrich
Buxtehude ve Johann Sebastian Bach bu stilden
etkiler taşıyan bestecilerden bazılarıdır.
Venedik Okulu’nun Önemli bestecileri
- Adrian Willaert (1490-1562)
- Jacques Buus (1500-1565)
- Andrea Gabrieli (1510-1586)
- Nicola Vicentino (1511-1576)
- Cipriano de Rore (1515-1565)
- Gioseffo Zarlino (1517-1590)
- Baldassare Donato (1525-1603)
- Annibale Padovano (1527-1575)
- Costanzo Porta (1529-1601)
- Claudio Merulo (1533-1604)
- Gioseffo Guami (1540-1611)
- Vincenzo Bellavere (ö. 1587)
- Girolamo Diruta (1554-1610 sonrası)
- Girolamo Dalla Casa (ö. 1601)
- Giovanni Gabrieli (1555-1612)
- Giovanni Croce (1557-1609)
- Giovanni Bassano (1558-1617)
- Giulio Cesare Martinengo (1561-1613)
Giovanni GABRIELI
1554/1557-12 ağustos 1612 arasında yaşamış İtalyan
besteci ve orgcudur.
Geç Rönesans Dönemi’nin Monteverdi’den önceki,
çok önemli Venedikli bestecisidir. Kendi zamanının
en etkili müzisyenlerinden biridir. Rönesans
Dönemi’nden Barok Döneme geçiş sırasında
Venedik Okulu tarzının doruk noktasını temsil eder.
Andrea Gabrieli’nin yeğeni ve göz bebeğidir.
Venedik Okulu’nun en büyük bestecisidir. İlk
orkestrasyonu geliştirmiştir.
Jubilate Deo
13
Giovanni Giacomo GASTOLDI
1554 – 4 ocak 1609 arasında yaşamış, Geç Rönesans
ve Erken Barok Dönemi, İtalyan bestecisidir.
1591’de yayınladığı» beş ses için balleti» si ile iyi
tanınır.
Balletti per Cantare, Sonare e Ballare
Claude Le JEUNE
1528/1530 – 26 eylül 1600 arasında yaşamış, Geç
Rönesans Dönemi, Fransız-Flaman bestecisidir.
«Musique mesurée» olarak bilinen müzik hareketinin
ana temsilcisi ve 16. yy’ın son yarısında ünü
Avrupa’da yayılmış olan en etkili bestecilerden
biridir.
La Guerre
Giovanni Pierluigi da PALESTRINA
1525 – 2 şubat 1594 arasında yaşamış Rönesans
dönemi İtalyan bestecisidir.
Çağının en ünlü bestecisidir. Müzikal
kompozisyonda Roma Okulu’nun en iyi bilinen 16.
yy temsilcisi, kutsal müzik bestecisidir. Kilise
müziğinin gelişiminde önemli ve kalıcı etkileri
olmuş, çalışmaları Rönesans çoksesliliğinin doruk
noktasını oluşturmuştur. Yüzlerce yıldır onun
masseleri kilise müziğinin modeli olmuştur.
104 masse, 450 diğer kutsal müzik
Sabbato Sancto – Lectio
14
William BYRD
1540/1543 – 16 temmuz 1623 arasında yaşamış
Rönesans Dönemi İngiliz bestecisidir.
Farklı tipte kutsal ve laik pek çok bestesi vardır.
İngiliz madrigallerinin gelişimde çok önemli rol
oynamıştır.
William Byrd - Have Mercy Upon Me, O God
Tomás Luis de VICTORIA
1548-1611 arasında yaşamış, Geç Rönesans Dönemi
İspanyol bestecisidir.
Palestrina, Lassus gibi bestecilerle beraber 16.yy’ın
en önemli bestecilerinden biri sayılır. Eserleri 20'nci
yy. da yeniden keşfedilmiş olup, yorumcular
tarafından gizemli bir yoğunlukta ve duygusal olarak
ilgi çekici bulunur. Stil olarak çağdaşlarının aksine
kontrpuandan uzak durmuş ve daha
homofonik eserler bestelemiştir. Dini eserlerinde
enstrüman kullanarak zamanında bir ilki
gerçekleştirmiştir.
Eserleri arasında Missa pro victoria (Victory mass)
İspanya kralı III. Philip’e ithaf edilmiştir.
İmparatoriçe Maria’nın cenazesi için 1603 yılında
yazdığı Requiem onun en güzel ve en iyi eserlerinden
biri olarak sayılır.
Victoria - Officium Defunctorum - Requiem, Intorit
Thomas MORLEY
1557/1558 – ekim 1602 arasında yaşamış, İngiliz
besteci, orgcu ve teorisyendir.
Elizabeth döneminin en ünlü din dışı eser bestecisi
ve İngiliz madrigal okulunun önde gelen
temsilcisidir. Bölgesel katedrallerde şarkı söyleyerek
müziğe başlamış ve 1583'de koro şefi olmuştur.
15
Shakespeare ile aynı mahallede oturmasına ve bazı
şarkılarına Shakespeare oyunlarında rastlanmasına
rağmen ikisi arasında herhangi bir iletişime dair bir
kanıt yoktur. Ayrıca kesin tarihi bilinmemekle
birlikte William Byrd’dan da dersler almıştır.
Nitekim ilk eserleri Byrd etkisi taşır.
Yazdığı madrigaller dönemindeki diğer bestecilerin
eserlerine göre daha çok duygusal renk ve çeşitlilik
gösterir ve bugün de seslendirilirler. Madrigalleri
genellikle hafif, kolay söylenebilir ve hareketli
eserlerdir. Özellikle Now is the month of maying isimli
madrigali iyi bilinir. Madrigal dışında enstrümantal
ve klavye için de eserler bestelemiştir.
Thomas Morley - My Bonny Lass She Smileth
Don Carlo GESUALDO
1560-1613 arasında yaşamış İtalyan madrigalist.
Gesualdo da Venosa, Gesualdo di Venosa adlarıyla
da bilinir.
Müzikal ifadesi belirgin olarak çok güçlüdür.
Carlo Gesualdo - Sesto libro di madrigali: XIII.
Ardita zanzaretta
Michael PRAETORİUS
15 şubat 1571 – 15 şubat 1621 arasında yaşamış,
Alman besteci, orgcu ve müzik teorisyenidir.
Özellikle protestan ilahiler üzerinde temel müzik
formlarının geliştirilmesinde çok önemli yeri olan
çağının çok yönlü bestecilerinden biridir. Eserleri
protestanlar ve katolikler arasındaki ilişkileri
geliştirmek için bir çabayı yansıtmaktadır.
Michael Praetorius - Courante I, Courante II
Thomas WEELKES
16
1573/1576 – 30 kasım 1623 arasında yaşamış İngiliz
besteci ve orgcudur. Madrigaller ve marşlar başta
olmak üzere pek çok eseri vardır.
Thomas Weelkes - Sing We at Pleasure
Orlando GIBBONS
25 aralık 1583 – 5 haziran 1625 yılları arasında
yaşamış, Geç Tudor ve Erken Jakoben dönemleri
İngiliz besteci, virginalist ve orgcudur. Özellikle
ilahiler ve marşları ile döneminin en ünlü İngiliz
bestecileri arasındadır.
O Lord, I Lift my Heart to Thee
- POLİFONİK YAZI – KONTRPUAN YAZI -
Tüm bu besteciler çok sesli bir yapıttaki her ses
partisini aynı derecede önemli sayıyorlardı. Bunun
sonucunda polifonik (çok sesli) yazı tarzı doğdu.
Polifonik yazıda, üst üste birkaç ezgi çizgisi yer alır.
Her ezgi çizgisi, hem bağımsızdır, hem de diğer ezgi
çizgileriyle uyum halindedir.
Bu yazı Barok dönemde daha da geliştirilerek
kontrpuan yazı (punctus contra punctum = noktaya
karşı nokta) adını aldı.
Flaman okuluyla başlayan Rönesans kısa sürede
İtalya, İspanya, Almanya ve İngiltere'de yayıldı.
Bu çağın en gözde çok sesli müzik
şekilleri messe, motet ve chanson olup messe beş
parçaya ayrılır ve parçaların hepsi tek motiflidir. Bu
motif Gregorien ya da halk şarkılarından alınmıştır.
Rönesans devrindeki polifon ustaları özellikle dini
müzik alanında orijinal melodiler bulmaktansa,
geleneği olan eski melodileri tercih etmişler ve
dehalarını daha evvel var olan maddeleri en güzel bir
şekilde düzenlemekte kullanmışlardır. Motet ve halk
şarkıları tarzında ise tamamen orijinal melodilere
dayanmışlardır.
Fransız halk şarkıları 16. yy'da da en gözde müzik
şekli olmaya devam etmiştir. En ciddi konulardan en
hafif konulara kadar her şeyden yararlanmışlardır.
- ŞANSON – MADRİGAL - RONDO -
Orta Çağ ayin müziği olan ve Palestrina’nın çok
sesliliğin yalnızca bir teknik olduğu ve şarkının
kutsallığını bozmayacağını savunarak bestelediği çok
sesli missalar ve Fransa’da halk şiirlerinin
17
bestelenmesiyle oluşan chanson (şanson), madrigal
ve rondolar, en çok bestelenen tür olmuşlardır.
Bu dönemde genellikle İtalyanca bir metin üzerine,
dört ya da altı ses için daha çok kısa aşk şiirleri
üzerine bestelenmiş bir vokal müzik türü olan
madrigaller, özellikle on altıncı yüzyılın ikinci
yarısında yaygınlaşmıştır.
Bu yeni türle birlikte, farklı ve eğlenceli söyleme
teknikleri gelişmiştir. Müziksel anlatım ve nüanslar
şarkının sözlerine bağlı olarak eğlenceli bir oyun
anlayışıyla uygulanmıştır. Madrigal, XVII.yy
ortalarında operanın yaygınlaşmasıyla birlikte,
önemini yitirmiştir.
- MADRİGAL -
Polifon yazı İtalyan bestecilerinin
kompozisyonlarında 16. yy'da madrigal adı verilen ve
bir kalıba bağlı olmayan ses yapıtlarıyla biçimlendi.
1580-1620 yılları arasında kalan dönem, madrigalin
“altın çağı” dır.
1520’lerde İtalya’dan köken almış, kısa sürede
İngiltere’de popüler olmuştur. İngilizce madrigaller
İtalyancalardan daha hafif ve epirilidir. Genellikle
aşk hakkındadır. Polifonik dokuları birleştiren
ahenkli parçalardır.
İtalyan bestecilerden Gesualdo, konuşmaya
benzeyen “recitatif” unsurunu madrigale katarak bu
türe dramatik bir yön kazandırdı. Ayrıca, koro
bölümü yanında “terzet” (üçlü) ve “duet” (ikili)
denilen parçalara yer verdi.
Monteverdi'nin madrigale kazandırdığı bu unsurlar
Barok dönem opera ve kantatlarının temelini
oluşturdu.
- MOTET -
Orta Çağ’ın dinsel müziği olan motetler, farklı
dillerde ve her birinin kendi melodisini söylemesiyle
zenginleşen ses dokusuyla, dinî ve din dışı sözler
üzerine yazılmış bir tür olmuştur.
Madrigal Motet Rönesans ve Erken Barok
Eşliksiz
Laik (Sekular)
Vokal
Çoksesli (polifonik)
Sözlerin her kıtası için
farklı müzik
Ortaçağ ve Rönesans
dönemi müzik stili
Eşliksiz
Kutsal
Vokal
Çoksesli
Müzik, sözcüklere
hizmet eder.
Fr. Mot - kelime
- RÖNESANS VE ALMANYA -
Aynı zamanda Almanya müzik alanında ikinci
planda geliyordu ve daha çok Fransız ve İtalyan
ekollerinin etkisi altında idi; hatta bu iki müziği taklit
ediyordu.
Fakat çok geçmeden din tarihinde önemli bir çağ
olarak isimlendirilen Reform (ıslahat) hareketinin
sayesinde Almanya, Avrupa müzik tarihinde seçkin
bir yer işgal etmiştir.
İlk zamanlarda Almanlar Latinceye karşı bir nefret
duymuşlardır. Reform, Alman ırkının üzerinde çok
derin izler bırakmış ve bunun sonucu olarak
tamamen kendine özel bir dini sanat meydana
çıkmıştır. Halkı, kilisede, kullanmaya alışık oldukları
dilde ve monodik uslupta koro halinde şarkı
söylemeye alıştırmışlardır.
Önceleri bu şarkılar, sesli armoniler eşliği ile
söylenmiş, daha sonra org akorları ile söylenmeye
başlanmıştır; ki bundan da choral adı verilen bir uslup
doğmuştur.
18
- CHORAL -
Choral, şarkıcılar grubu tarafından uyum halinde
söylenen eserlere denmiştir.
Sonraları aynı isim, armonik stilde yazılmış ve dini
karaktere sahip org eserlerine de verilmiştir. Choral
popüler bir sanat şekli olup tüm büyük Alman
ustalarına ilham kaynağı olmuştur.
Protestan düşüncesi daha çok bireyselliğe dayandığı
yönüyle yaşamla daha sıkı şekilde işbirliği yapmıştır.
Bu bakımından Protestan chorali müzik bakımından
katolisizmin tutucu sanatından farklı olup Gregorien
melodisinden daha az mistik (tasavvufi), daha fazla
insana dayalıdır.
- ENSTRÜMENTAL MÜZİK -
Bu dönemde enstrümental müzik daha bağımsız
hale gelmiştir. Müziklerin çoğu dans içindir.
“Pavane ya da passamezzo”
Klavsen, org, ud, trompet, korno, viola, shawm
(obuanın atası) bu dönemde kullanılan enstrümanlar
arasında göze çarpar.
Tema ve varyasyonların enstrümental formu
STRADIVARIUS
Rönesans Döneminde çalgı müziğinin önem
kazanması çalgı kalitesinin önemini artırmış ve
müzisyenlerin bu anlamdaki arayışları özellikle
keman yapımında bazı ailelerin öne çıkmasını
sağlamıştır.
Bu dönemin en önemli keman yapımcıları Amati,
Guarneri ve Stradivari aileleridir. 1644 – 1737 yılları
arasında yaşayan, dünyanın en büyük keman
yapımcılarından sayılan İtalyan Antonio Stradivari
kemanın yanı sıra arp, viyolonsel, gitar ve viyola da
üretmiş, ölümüne dek yaklaşık binin üzerinde çalgı
yapmış, daha sonra taklit edilmeye çalışılsa da
Stradivarius adı verilen ünlü kemanın benzerleri
yapılamamıştır.
- RÖNESANSTA ENSTRÜMAN MÜZİĞİ VE
KULLANILAN ENSTRÜMANLAR -
Rönesans bestecilerinin madrigalde kullandıkları
polifon yazı tarzını Venedik'li Andrea ve Giovanni
Gabrieli kardeşler çalgı yapıtlarına uyguladılar.
Esasen 1600'lere kadar müzik alanında yapılan
çalışmalar ve gelişmeler vokal müzikte olmuştur.
Rönesans ile birlikte XVIII. yy'a kadar gelişecek,
yaygınlaşacak ve hatta vokal müziği ikinci planda
bırakacak olan enstrümAntal müzik ortaya çıkmıştır.
19
Genel özellikleri:
- Geniş kapsamlı melodik çizgiler
- Uzun cümleler, tutulan notalar - Keskin ritm, kuvvetli aksanlar, senkop
- Vokal müzikte uygulanandan daha rahat kullanılan dissonanslar
- Kısa tekrarlanan notalar - Hızlı gamlar - Mordan, tril gibi melodik süslemeler
Enstrüman müziği 16.yy'da o zamana kadar
bilinmeyen bir özerkliğe erişmiştir.
Aslında tarihin ilk çağlarından beri sazlar daima sese
eşlik etmiştir. Doğal olarak enstrümantal müzik
alanındaki ilk denemeler çok ilkel idi.
Fakat çok geçmeden herhangi bir aletin genişlik
bakımından doğal bir saz olan insan sesine oranla
daha çok imkanlara sahip olduğunu anlayan
Rönesans bestecileri klavyeli sazlar veluth (lavta) için
eserler yazmaya başlamışlardır.
Rönesans Döneminin en önemli çalgıları,
psalterium, virginal, klavsen (İtaly. cembalo),
klavikord, epinet, viola da gamba, lavta, portatif org
(regal), arp, blok flütler, kornet, trompet, schawm
(obuanın atası)’dır. Ritmi güçlendirmek amacıyla
vurmalı çalgılardan büyük davullar, ziller, üçgenler
ve defler de kullanılmıştır.
Org ve klavsen için ilk eserleri yazanların başında
İspanyol Antonio de Cabezón (1510-1566)'u
görürüz.
Klavyeli sazlar için yapılan müzik o devirde özellikle
İngiltere'de gelişmiştir ki bu da genişletmenin en
basit şekli olan variationun meydana çıkmasını
sağlamıştır. İngiliz bestecilerden Bird ve Gibbons
klavsenin başka bir şekli olan ve adına virginal denen
saz için çok güzel eserler medya getirmişlerdir.
Daha sonraları sazlı müzikte birbirinden farklı iki stil
meydana çıkmıştır.
Bunlardan birisi luth (ud) ve klavsen stili olup style
galant/zarif stil adını almıştır. Nedeni de bu sazların
karakterinin daha çok oynak olması ve aynı zamanda
dans ve şarkıdan çıkmış olmasıdır.
İkinci stile ise org veya ciddi stil denmiştir. Bu
tarzda yazılan eserlerde daha çok sesli müzik stili
taklid edilmişse de tamamen polifoni kurallarına
sadık kalınmıştır.
Yaylı sazlarda 1550 yılına doğru viollerin yerini yavaş
yavaş keman almıştır. Keman özellikle ünlü Fransız
opera ve bale bestecisi J. B. Lully ile ön plana
çıkmıştır.
Nefesli sazlardan ise en çok kullanılanlar trombon,
düz ve mail flütler ve basson idi.
- ORKESTRA -
XVII. yy'a kadar bugün bildiğimiz anlamda orkestra
yoktu. Yani her sazın kendine has tınısını (timbre-
lahin) ve karakterini ortaya koyacak şekilde bir
orkestrasyon bilinmiyordu.
20
Gerçek orkestra için ilk eserleri veren Venedik'teki
Saint Marco kilisesinin müzik direktörü ve aynı
kilisenin orkestra şefi G. Gabrieli'dir.
Daha sonra Monteverdi, Orfeo adlı operasında
bu orkestrasyon tekniğini daha geliştirmiştir.
Ve sonunda özellikle nefesli sazların karakterlerini
belirtmek ve kendilerine has tınılarını göstermek
bakımlarından bugün bildiğimiz anlamdaki
orkestrasyon tarzını ilk ortaya çıkaranlar Almanya'da
Mannheim Ekolü'nün kurucuları olan Johann
Stamitz (1717-1757) ve Franz Xavier Richter‘dir.
- MÜZİK ENSTRÜMANLARININ
MÜKEMMELLEŞMESİ -
- HARP, KLAVSEN, PİYANO -
Bugünkü harpın mekanizmasının ilk prensiplerini
bulan, Nadermen (1773-1835) adında bir enstrüman
yapımcısıdır.
Fakat harpı asıl bilinen şekline sokan, ünlü Fransız
enstrüman yapımcısı Sebastian Erard'dır.
Piyanodan önce kullanılan klavsen 18.yy'a kadar
birinci planda geliyordu.
1716'ya doğru Floransa'lı Bartolomeo Cristofari
piyanonun asıl mekanizmasını bulmuş ve
Almanya'da Silverman'ın öğrencisi Stein 1774 yılına
doğru da S.Erart ve diğer ünlü bir Fransız
enstrüman yapımcısı olan Pleyel bu enstrümanı en
mükemmel seviyeye ulaştırmışlardır.
21
- FLÜT -
18.yy'da düz flütler yerlerini bugünkü bilinen maile
bırakmışlardır. Bu flütlerin 6 deliği vardı. Daha
sonra bu flütlere bir anahtar ilave edilmiştir. 1827
yılına doğru X. Charles'in bando alayından Yüzbaşı
Gordon yeni bir sistem bulmuştur. Flütü en
mükemmel seviyeye ulaştıran Bavyera'lı Boehm
(1794-1881)'dür.
- OBUA, BASSON -
1751 yılına kadar obua üç anahtarlı idi; bu tarihte bir
dördüncü anahtar daha ilave edilmiştir. 1780 yılında
Belusse, 1844 yılında Buffet bu enstrümana Boehm
sistemini uygulamışlardır. Brod isimli bir Fransız ise
obuayı bugünkü mükemmel haline getirmiştir.
Bassona bilinen şeklini veren 17.yy başında
Sigismond Scheltzer adlı bir Almandır. Ondan sonra
Tribert, Evette gibi Fransız enstrüman yapımcıları
bassonu en mükemmel seviyeye ulaştırmışlardır.
- KLARİNET -
Klarİnet tamamen yeni bir enstrümandır. 1680
yılında Nurnberg'li bir enstrüman yapımcısı olan
J.Ch. Denner tarafından bulunmuştur. Bu
enstrümanın atası Fransız şalümosudur. Denner'dan
sonra Stalder, Mulle, Boehm ve Kloe bu enstrümanı
geliştirmişlerdir.
Almanya'da bulunmasına rağmen ilk defa 1720
yılında Belçika'da, 1770 yılında da Fransa'da Paris
operasında kullanılmıştır. Mozart bile ilk defa
Paris'de görmüştür. Bu enstrüman 19. yy'dan beri
dünyanın her tarafında kullanılmaktadır.
22
- KORNO -
Bugün kullanılan korno avlarda kullanılan av koru
(boynuz) adı verilen enstrümandan çıkmıştır. 1690
yılında av koru Almanya'ya girmiş ve orkestralarda
kullanılmaya başlanmıştır.
1730 yılında armoni koru adı altında Fransa'ya
geçmiş ve 1757 yılında opera orkestrasında yer
almıştır sesinin çok yumuşak olmasına rağmen
çalınması gayet zordu.
1814 yılında Alman enstrüman yapımcısı Silezya'lı
Stoelzei bu enstrümana pistonlar eklemiştir. Bundan
sonra pistonlu yada kromatik kor adını alan bu
enstrümanı Svary, Müller gibi enstrüman yapımcıları
geliştirmişlerdir. Nihayet 1819 yılından itibaren de
üç pistonlu korno tüm orkestralarda kullanılmaya
başlanmıştır.
- TROMPET -
Tüm müzik tarihi boyunca her zaman en önde gelen
bir enstrüman olan trompet bugün bilinen şeklini
15.yy'da almıştır. Korno üzerinde yapılan tüm
değişiklikler trompete de uygulanmıştır. Bugün üç
pistonlu trompet tüm orkestralar tarafından kabul
edilmiştir.
- TROMBON -
Trombona da korno ve trompete uygulananların
aynısı uygulanmıştır. İlk defa 1607 yılında
Monteverdi, Orfeo adlı operasında kullanmıştır.
Kulisli ve pistonlu olmak üzere iki türlüdür. Bugünü
orkestralarda kulisli tenor trombon kullanılmaktadır.
- SİMBAL (ZİL) -
Vurmalı enstrümanlar eski çağda yalnız ritmi
belirtmek için kullanılırdı; bundan dolayı bu
enstrümanlar diğerlerine oranla çok az
gelişmişlerdir.
Eski çağda simballer (zil) yalnız ayinlerde
kullanılırdı. Romalılar ise yalnız basque adı verilen
davulu biliyorlardı. Bu enstrümanlar ortaçağa kadar
oldukları yerde kalmışlardır. Ortaçağdan günümüze
kadar geçen zamanda da mükemmelleşme yoluna
girmişlerdir. Simballerde önemli bir şekil değişikliği
yoktur; yalnız sesleri daha tizleşmiştir.
23
- TRİANGLE -
Triangle, sistre adı verilen enstrümanın değişmiş
şeklidir. İnce ve gümüşi sesi sayesinde çok güzel
etkilere sahip bir enstrümandır.
- TİMBAL -
Bugün orkestralarda kullanılan timballerin (timpani)
ismi ortaçağda naquaire (naker) nakkare idi. Bu isim
doğu dillerinden alınmıştır. Bu enstrüman Avrupa'ya
doğulular veya Haçlılar tarafından sokulmuştur.
Klasik senfonileri çalmak için kurulan orkestralarda
timballer tonik ve dominanta akort edilmiştir.
19.yy'da çeşitli tonlara akort edilecek bir
mükemmeliyete ulaşmıştır.