rtm

96
1 RTM RTM OSTEOPOROZ

Upload: rad

Post on 07-Jan-2016

44 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

OSTEOPOROZ. RTM. OSTEOPOROZ TANIMI:. En sık görülen kemik hastalığıdır. OP’un ilk kesin tarifi 1829’da gözeli kemik anlamına gelen “porous bone” başlığı ile J.G.Lobstein tarafından yapılmıştır. Kelime anlamı olarak OSTEOPOROZ kemiğin deliklenmesidir. Normal Kemik Osteoporoz. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

Page 1: RTM

1

RTMRTM

OSTEOPOROZ

Page 2: RTM

2

OSTEOPOROZ TANIMI:

En sık görülen kemik hastalığıdır.

OP’un ilk kesin tarifi 1829’da gözeli kemik anlamına gelen “porous bone” başlığı ile J.G.Lobstein tarafından yapılmıştır.

Kelime anlamı olarak OSTEOPOROZ kemiğin deliklenmesidir.

Page 3: RTM

3

Normal Kemik Osteoporoz

Page 4: RTM

4

En son yapılan tanımlamaya göre OP düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olma olasılığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır.

Page 5: RTM

5

Bu kavram karmaşasının önlenmesi için 1996’da varılan konsensusa göre OP tanımı yeniden yapılmıştır. Bu tanımlama tanı yöntemlerinden Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometre (DEXA) kullanılarak elde edilen değerlere ve kırık varlığına göre yapılmaktadır.

Page 6: RTM

6

Osteoporoz Tanı Kriterleri (WHO):

Normal..................T-Score < -1 SD

Osteopeni..............T-score -1, -2.5 SD

Osteoporoz...........T-score > -2.5 SD ve kırık yok.

Yerleşik osteoporoz........T-score > -2.5 SD ve kırık var.

Page 7: RTM

7

OP’un tipik özelliği, normal mineral-matriks oranının korunarak, hem kemik mineralinin hem de matriksinin kaybıdır.

Normalde kemik döngüsü, osteoklast-aracılı kemik rezorbsiyonunu osteoblastların stimüle ettiği kemik oluşumunun takip etmesiyle bağlantılıdır.

Kemik yeniden yapılanmasındaki bu hassas denge iskelet kütlesinde net bir değişiklik olmaması ile sonuçlanır.

Page 8: RTM

8

SINIFLANDIRMA

Yaşa, lokalizasyona, kemik tutulumuna, etyolojiye ve histolojik görünümüne göre OP değişik gruplara ayrılır.

En sık etyolojiye göre yapılan sınıflama kullanılır.

Page 9: RTM

9

Etyolojiye göre:

1) Primer: -İdiopatik (juvenil, adult)

-Postmenapozal (Tip 1)

-Senil (Tip 2)

Page 10: RTM

10

Primer OP: Neden olabilecek bilinen bir hastalığı yoktur. İdiopatik OP: Yaşlanma ve menapoz gibi bir neden yoktur. Juvenil idiopatik OP: Çok nadirdir. Puberte öncesinde, büyümesi hızlı olan çocuklarda da görülebilir. Aile öyküsü yoktur. Kalsiyum dengesi nötral veya negatiftir. Hastalarda kırıklar nedeniyle sırtta ve ekstremitelerde ağrı vardır. Erişkin idiopatik OP: Kadınlarda doğumu takiben ortaya çıkabilir. Klinikte belirgin kifoz ve ağrı olmaksızın yükseklik azalmasına neden olur.

Page 11: RTM

11

Tip 1 OP’da (postmenapozal OP) Östrojen yetersizliğine bağlı kemik yıkımı artmakta, kalsiyum metabolizmasında değişiklikler ve kalsitonin salınımında azalma ortaya çıkmaktadır.Yaşa bağlı senil OP’da öncelikle osteoblast aktivitesinde azalma formasyonda azalmaya neden olmakta, daha sonra kalsiyum absorbsiyonu azalmaktadır. Diyetle alınan kalsiyumun da azalmasının olaya katkısı vardır.

Page 12: RTM

12

Tip 1 ve Tip 2 Farkları:Tip 1 Tip 2

Yaş 51-75 75 yaş üzeri

K:E 6:1 2:1

Tutulan kemik Trabeküler Kortikal+Trabeküler

Kırık bölgesi Vertebra ve el bileği Kalça ve uzun kemikler

Olası patogenez Östrojen azlığı Yaşlanma ve

sekonder hiper-PTH

Kemik kaybı Hızlı Yavaş

PTH fonksiyonu Azalmış Artmış

Ca emilimi Azalmış Azalmış

D vit metabolizması Sekonder azalmış Primer azalmış

Page 13: RTM

13

2-Sekonder OP:

-Endokrin nedenler: Hipogonadizm, Hipertiroidi, Hiperparatiroidi, Cushing hastalığı, Diabetes Mellitus, Steroid alımı

-Gastrointestinal: Gastrektomi, Primer Bilier Siroz, Çölyak hastalığı, Ağır malnütrisyon

Page 14: RTM

14

-Bağ dokusu hastalıkları: Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit, Ehler Danlos Sendromu, Osteogenezis İmperfekta, Homosistinüri, Marfan Sendromu

-Diyet: Kalsiyumdan fakir, Proteinden zengin diyet

-Malign Hastalıklar: Multipl Miyelom, Lösemi, Yaygın karsinom

Page 15: RTM

15

-İlaçlar: Heparin, Steroid, Antikonvülzanlar, Metotreksat, Siklofosfamid, Lityum, Siklosporin, Alüminyum, menapoz öncesi kullanılan Tamoksifen

-İmmobilizasyon: Uzay uçuşu

-Diğer: Alkolizm, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, Skorbüt

Page 16: RTM

16

Bu sınıflama içinde en büyük hasta grubunu ise post-menapozal (Tip I) ve senil osteoporotik (Tip II) hastalar oluşturmaktadır.

Page 17: RTM

17

Diğer sınıflandırmalar:

Yaşa göre: Juvenil, adult, senil

Lokalizasyona göre: Genel, bölgesel

Tutulan kemik dokuya göre: Trabeküler, kortikal

Etyolojiye göre: primer, sekonder

Histolojik görünüme göre: hızlı turnoverlı, yavaş turnoverlı

Page 18: RTM

18

Osteoporoz’a bağlı kırıklar:

50 yaşından sonra: Kadınların %40’ında Erkeklerin %13’ünde bir veya daha fazla OP’a

bağlı kırık gelişir.

Kırıklar en fazla: Vertebralar Kalça Önkolda oluşmaktadır.

Sağlık bakım giderleriyle birlikte kırıklar için yılda 13 milyar dolar harcanmaktadır.

Page 19: RTM

19

Kalça kırıkları:Diğer osteoporotik kırıklara oranla daha fazla sakatlık ve tıbbi maliyete yol açmaktadır. Kırığın olduğu ilk yıl içinde kadınlarda %12-24, erkeklerde %30 oranında ölüm ile sonuçlanmaktadır.Hastaların %50’si bağımsız yürüyememektedir.

Kırık Hattı

Page 20: RTM

20

FEMUR’DA KIRIK OLAN BÖLGELER

İntertrokanterik Femur boynu Subkapital

Page 21: RTM

21

Page 22: RTM

22

Vertebra Kırıkları:Çoğu kez asemptomatiktir.Kalça kırıklarının aksine 1/3’ünde neden düşmedir. Genellikle ağır kaldırma gibi basınç yapan nedenlerle oluşup tesadüfen farkına varılmaktadır.Vertebra kırıkları kama tipi, bikonkav vertebra veya tüm yükseklik azalması şeklinde olabilir.

Page 23: RTM

23

Normal vertebra cismi

Bikonkavite Kamalaşma Kompresyon

Page 24: RTM

24

OSTEOPOROZA BAĞLIOMURGA KIRIKLARI

Page 25: RTM

25

OSTEOPOROZA BAĞLIOMURGA KIRIKLARI

Page 26: RTM

26

Osteoporotik kırıklar:

En sıkTorakal 11Torakal 12Lomber 1Lomber 2

seviyelerinde görülür.

KompresyonaUğramışvertebra

Kırık

OSTEOPOROTİK ÇÖKME KIRIĞI

Page 27: RTM

27

Page 28: RTM

28

Önkol Kırıkları:

Distal ön kol kırıklarının büyük bir kısmı Colles tipi kırıklardır.Kadınlarda 35-45 yaşlarında, erkeklerde ise 50 yaş üzerinde artış görülmektedir.Kırıklar %90 oranında orta derecede bir travma ile ve genellikle ev dışında düşme ile oluşmaktadır.

Page 29: RTM

29

Page 30: RTM

30

Risk faktörleri:1-Yapısal ve genetik faktörler:

Yaş, Cinsiyet (Kadın olmak) Düşük kemik kütlesi Beyaz ırk Ailede kırık öyküsü Geç menarş Erken menapoz İnce, narin yapı Bazı genetik hastalıklar (Turner, Klinefelter,

Osteogenezis imperfekta vb.)

Page 31: RTM

31

Risk faktörleri:2-Yaşam biçimi ve/veya beslenme:

İnaktif ve sedanter yaşamKalsiyum ve D vitamininden fakir diyetAlkol ve sigara kullanımıAşırı tuz ve protein alımıYetersiz güneş ışığı

Page 32: RTM

32

3-Tıbbi koşullar: İlaç kullanımı (heparin, kortizon vb.) İmmobilizasyonAmenore (>1 yıl veya <45 yaş menapoz)Cerrahi menapozKronik böbrek yetmezliğiHiperparatiroidizmTirotoksikozMalabsorbsiyona neden olabilecek

gastrointestinal sistem sorunları

Page 33: RTM

33

4-Düşme için risk faktörleri:Denge ve normal yürümenin bozulmasıKas zayıflığıKognitif bozukluklarSedatif kullanımıGörme bozukluklarıÇevresel faktörler (kaygan ve ıslak

zemin, kötü hava koşulları, yetersiz aydınlatma, yerde takılacak nesne bulunması vb.)

Page 34: RTM

34

Risk faktörleri incelenirse:

Yapısal ve genetik faktörlerin çoğu değiştirilemeyen risk faktörleridir. OP’da en önemli faktör doruk kemik kütlesi ve kemik kaybıdır ve bunların genetik olarak planlandığı bilinmektedir.Büyüme esnasında optimal kemik birikimi için yeterli kalsiyum alınması, normal Östrojen salınımı ve yeterli vücut ağırlığı olmalıdır. Büyüme sırasında mekanik yüklenme ve egzersiz de önemlidir.

Page 35: RTM

35

Son yıllarda genetik faktörler önem kazanmıştır.

Tip 1 kollajendeki yapısal anormallikler ve vitamin D reseptörlerini kodlayan genlerdeki varyasyonların genetik belirleyiciler olacağı düşünülmektedir.

Page 36: RTM

36

En düşük kemik kütlesi beyaz ırkta görülürKalça kırıkları beyazlarda daha sıktır.Yaşa göre düzenlenmiş kalça kırığı görülme sıklığı İskandinavlarda daha fazladır. Afro-Amerikalı kadınlarda kemik yoğunluğu en yüksek ve yaşa bağlı kemik kaybı düşük orandadır.

Page 37: RTM

37

Genellikle kemik kütlesi 20 yaş civarına kadar artmakta ve maksimum seviyesine ulaşmaktadır.Bu seviye 30-35 yaşlarda denge durumundadır. 40 yaştan sonra fizyolojik olarak kemik kütlesinde kayıp başlar. Yıllık kemik kütlesi kaybı %0,5-1 arasındadır.

Page 38: RTM

38

Perimenapozal ve postmenapozal dönemde bu kayıp %2-5 hızlanmaktadır.

Kemik kütlesindeki her %10’luk kayıp kırık riskini 2 kat artırmaktadır.

Page 39: RTM

39

Üreme ile ilgili risk faktörleri:Geç menarşErken menapoz 1 yıldan daha uzun süreli amenoreKısa doğurganlık süresiCerrahi menapozÇok doğum sayısıUzun emzirme süresi (emziren bir anne

sütle günde 500 mg kalsiyum kaybeder)

Page 40: RTM

40

“İnce kadınlar, ince kemikler”-OP risk faktörlerine ilişkin tüm büyük ölçekli çalışmalar bu deyimi doğrular.

Düşük ağırlıklı kadınlarda kırık riski yüksekken, normal kilosunun üzerinde olanlar nadiren OP’dan etkilenirler.

Nedeni artan ağırlığın iskelet üzerine mekanik yüklenme yapması ve yağ dokusunun Östrojen depolaması nedeni ile koruyucu etki yapmasıdır.

Page 41: RTM

41

Ayrıca düşme sırasında yağ yastıkçıklarının koruyucu etkisi ile kırık riski azalmaktadır.

Page 42: RTM

42

Yetersiz fiziksel aktivite OP için önemli bir risk faktörüdür. Bu durum yatağa bağlı genç kişiler için de geçerlidir. Yapılan bir çalışmada yatak istirahatinde haftalık trabeküler kemik kaybının %1 olduğu ortaya konmuştur. Trabeküler kemiğin %1’inin yerine konması için gerekli süre ise 1 aydır!!

Page 43: RTM

43

Fiziksel aktivite kemik üzerine mekanik yüklenme ile kemik yapımını uyarmaktadır. Ayrıca kişinin genel kondisyonunun iyi olması düşme riskini azaltmaktadır. Ancak aşırı spor, sürekli ve yorucu çalışmalar, diyet ve vücut ağırlığının çok sıkı kontrolü vücut yağında aşırı bir azalmaya ve Östrojen düzeylerinde düşmelere yol açar. Bu nedenle kırık riski de belirgin düzeyde artar.Özellikle bayan atletler yaşamlarının sonraki dönemlerinde OP’la karşı karşıya kalırlar.

Page 44: RTM

44

Beslenmenin rolü çok önemlidir.

Özellikle hayatın ilk dönemlerinde doruk kemik kütlesini maksimum düzeye getirebilmek için kalsiyumdan zengin gıdalara yer verilmelidir.

Proteinden zengin diyetler kalsiyumun idrarla atılımını artırmaktadır.

Yıllar boyunca düşük kalsiyum alınması durumunda artan PTH salınımı kemikteki depolardan kalsiyum salınmasını uyarır ve sonuçta OP oluşabilir.

Page 45: RTM

45

Mikrogravite: Astronotların uzayda bulundukları dönemde özel egzersiz yapmaları gerekmektedir. Buna rağmen her ay kemik kütlelerinin %1’ini kaybederler. (yeryüzündeki OP hastalarından 10 kat daha hızlı kemik kaybı)

Page 46: RTM

46

Aşırı miktarda kahve tüketimi, sigara ve alkol kullanımı da OP için önemli risk faktörleri arasındadır.

Page 47: RTM

47

KLİNİK ÖZELLİKLER:Klinik belirtilerden önce uzun süren bir asemptomatik dönem vardır.

Bu dönem tesadüfen taramalar esnasında ortaya çıkabilir.

En önemli klinik bulgular ağrı, boy kısalması, spinal deformiteler ve kırıklardır.

Ağrı sırt ağrısı tarzındadır.

Page 48: RTM

48

Sırt ağrısı en sık hekime başvuru nedenidir. Akut ya da kronik tüm sırt ağrılarında ayrıntılı inceleme yapılmalıdır. Ağrının birden ortaya çıkması bir vertebrada çökme ya da kırığa bağlı olabilir. Genellikle ağrı postur bozuklukları, ligamanlarda gerilme ve kronik vertebra kırıkları nedeniyle oluşur.

Page 49: RTM

49

Kompresyon kırıklarının neden olduğu boy kısalması ve kifoz intratorakal ve intraabdominal organlarda fonksiyon kaybına yol açarak nefes darlığı, konstipasyon gibi şikayetlere neden olabilir.

Page 50: RTM

50

Page 51: RTM

51

Ağrı ve bunun sonucunda gelişen psikolojik faktörler yanında sosyoekonomik problemler de kişinin yaşam kalitesini etkiler.

Bütün bunlara uyku bozuklukları, iştahsızlık, yorgunluk, sosyal ilişkilerde bozukluk, ölüm korkusu gibi sorunlar da eklenebilir.

Page 52: RTM

52

Anamnez ve dikkatli bir fizik muayenede şunlara dikkat edilmelidir:

-Boy kısalması

-Postur ve vücudun taşınması

-Spinöz çıkıntılarda perküsyonla hassasiyet

-Omurganın mobilitesi

-Torasik kifoz ya da lomber skolyoz varlığı

-Kas tonusu ve kontraksiyonları

-Konjenital OP belirtileri (ör: mavi sklera)

Page 53: RTM

53

TANI:

Osteoporotik hastaya yaklaşım risk faktörlerinin sorgulanması ile başlanmalıdır. Daha sonra rutin laboratuar tetkikleri, torakal ve lomber grafiler, kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalı ve biyokimyasal belirleyicilere bakılmalıdır. OP tanısı zor bir hastalık kabul edilmektedir. Fraktür olmadığı sürece asemptomatik seyrettiği için bazı yardımcı tanı yöntemlerinden yaralanılmaktadır.

Page 54: RTM

54

Direkt grafi:

Konvansiyonel grafiler tanı koymak için yeterli değildir.

Bu yöntem özellikle vertebral kırıkların saptanmasında önem kazanmaktadır.

Page 55: RTM

55

Direkt grafilerde:Tüm yükseklik azalması (tam vertebra

kollapsı)Ön yükseklik azalması (kama vertebra)Orta yükseklik azalması (bikonkav veya

balık vertebra) gibi deformiteler saptanabilir.

Genellikle bu yüksekliklerin %15-25 azalması vertebral kırık olarak değerlendirilmektedir.

Page 56: RTM

56

Kemik sintigrafisi:

Bir vertebrada kırık söz konusu ise radyoizotop madde ve farmasötik ajanın tutulumu artar. Vertebral fraktürler normal grafilerde görünmeden 2 hafta önce saptanabilmektedir. Kırıkların erken tanısı ve ayırıcı tanısında güvenilir bir yöntemdir.

Page 57: RTM

57

Transiliak biyopsi:

Metabolik kemik hastalıklarının ayırıcı tanısında önemlidir.

Bu yöntemle kemiğin yapım yıkım döngü hızı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.

Page 58: RTM

58

Absorbsiyometri yöntemleri:

Diğer bir tanı yöntemi kemik tarafından absorbe edilen foton radyasyon ölçümünü temel alan absorbsiyometri tekniğidir.

4 tipi vardır:

Page 59: RTM

59

1-Single foton absorbsiyometri (SPA): Bu teknik ile yumuşak doku miktarının az olduğu ön kol, kalkaneus gibi bölgelerden ölçüm yapılır. Ölçülen kemik kortikal kemiktir.

Page 60: RTM

60

2-Dual foton absorbsiyometri (DPA): Radyasyon kaynağı olarak gadalinium (GD 153) kullanılır. Omurga ve femur gibi bol yumuşak doku ile çevrili bölgelerden ölçüm yapılabilir. Hem kortikal hem de trabeküler kemik ölçülür. Bu ölçümlerde osteofitlere bağlı olarak kemik yoğunluğu yüksek bulunabilmektedir.

Page 61: RTM

61

3-Single enerji X ray absorbsiyometri (SXA): SPA’dan farklı olarak radyoaktif madde yerine röntgen tüpü kullanılmaktadır. Kalkaneus ve ön koldan ölçüm yapılmaktadır.

Page 62: RTM

62

4-Dual enerji X ray absorbsiyometri (DEXA): Çeşitli anatomik bölgelerdeki kemik mineral yoğunluğu trabeküler ve kortikal olarak ölçülebilmektedir. Sıklıkla lomber kolon (L1-4) ve kalçadan (femur boynu, trokanter, Ward’s üçgeni) ölçüm yapılmaktadır. Duyarlılık oranı yüksektir ve hızlı ölçüm yapılabilmektedir. Bugün için “altın standart” olarak kabul edilen , en gelişmiş, en güvenilir ve en sık kullanılan metottur.

Page 63: RTM

63

Tanımlamada kullanılan t skoru, kemik kütlesinin genç erişkin referans populasyonun ortalama doruk kemik kütlesi ile kıyaslanmasıyla ortaya çıkan standart sapma, z skoru ise hastanın kemik kütlesinin yaş ve cinse göre referans değer ile kıyaslanması ile ortaya çıkan standart sapmadır.

Page 64: RTM

64

Diğer yöntemler:

Dual enerji kantitatif bilgisayarlı tomografi

Ultrason

Nöron aktivasyon analizi

Kantitatif manyetik rezonans (QMR)

MR spektroskopi

Page 65: RTM

65

Kemik yoğunluğu ölçüm endikasyonları:

1-Menapozla birlikte 2 veya daha fazla risk faktörü olan 65 yaşından genç bütün postmenapozal kadınlar

2-İlave risk faktörü bakılmaksızın 65 yaş üzerindeki bütün kadınlar

3-Premenapozal dönemde yüksek risk grubundaki kadınlar

Page 66: RTM

66

4-Bir radyografide vertebral anormalliği veya osteopenisi olan bir hastanın azalmış kemik yoğunluğunu göstermek için

5-Glukokortikoid, antikonvulzan, metotreksat gibi kemik kaybına neden olduğu bilinen ilaç tedavisi alan hastalarda

6-Asemptomatik primer veya sekonder hiperparatiroidizmi olan hastalarda

Page 67: RTM

67

7-Cerrahi menapoz

8-Hipertiroidi veya tiroid replasman tedavisi uygulanan hastalar

9-Düşük testesteron seviyesi, osteopeni, minör travma ile kırıkları olan ve aşırı alkol tüketen erkeklerde

Page 68: RTM

68

10-Uzun süren immobilizasyon

11-Osteoporoz tedavisinin izlenmesi için (1 yıllık takipler)

Page 69: RTM

69

Laboratuar inceleme:Bütün hastalar için: Tam kan sayımı Sedim Calcium Fosfor Alkalen Fosfataz Tam idrar tetkiki 24 saatlik idrarda Calcium, fosfor düzeyi Serum protein elektroforezi Karaciğer fonksiyon testleri

Page 70: RTM

70

Laboratuar inceleme:Seçilmiş hastalar için: Serum ve idrarda kemik döngüsünün

biyokimyasal belirleyicileri (osteokalsin, prokollajen tip 1 propeptidleri, hidroksiprolin, pridinolin vb.)

Serum Parathormon düzeyi TSH (Tiroid stimülan hormon) Tümör belirleyicileri Gonadotropinler İdrarda serbest kortizol Kemik biyopsisi Kemik iliği değerlendirilmesi

Page 71: RTM

71

Tedavi:

Osteoporozda tedavinin amacı:

1-Kırıkların önlenmesi

2-Kemik mineral yoğunluğunun stabilize edilmesi ve artırılması

3-Kırık ve iskelet deformitelerine bağlı belirtilerin iyileştirilmesi

4-Yaşam kalitesinin artırılması

Page 72: RTM

72

Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar:

Kemik yıkımını inhibe eden ilaçlar:

1-Kalsiyum, D vitamini

2-Östrojen

3-Kalsitonin

4-Bifosfonatlar

Page 73: RTM

73

Kemik yapımını stimüle eden ilaçlar:

1-Anabolik steroidler

2-Testesteron

3-Sodyum florid

4-Paratiroid hormon

5-Kalsitriol

6-Büyüme faktörleri

Page 74: RTM

74

Kalsiyum: Günlük 700-800 mg kalsiyumun kemiği

koruduğu düşünülmektedir Erişkinler için günde 1200 mg kalsiyum

desteği önerilmektedir. Postmenapozal kadınlarda bu miktar 1500

mg/gün olmalıdır. Kalsiyum desteği verilen kadınlarda

verilmeyenlere oranla kemik kayıp hızının belirgin olarak azaldığı gözlenmiş ve kemik dansitesinde %1-3 artış bildirilmiştir.

Tek dozda 500 mg üzerinde alınmaması, gün içinde birkaç doz olarak alınması ve gece yatmadan önce bir doz alınması önerilmektedir.

Page 75: RTM

75

D vitamini ve aktif metabolitleri: D vitamini barsaklardan Ca emiliminde ve PTH

salınımında artış yapmaktadır. D vitamini desteği eve bağımlı, yeterli güneş

görmeyen, dengeli beslenmeyen ve D vitamini direnci gelişmiş yaşlı kişilerde özellikle kalça kırığı sıklığının azalması bakımından önemlidir.

Önerilen doz 400-800 IU/gündür. Aktif D vitaminlerinden kalsitriol ve alfa

kalsidol de kullanılmaktadır. Önerilen doz 0,5-1 mikrogram/gündür.

En önemli yan etki hiperkalsiüri ve hiperkalsemi olduğu için idrar ve kan Ca izlenmelidir.

Page 76: RTM

76

Kalsitonin: Osteoklast aktivitesini baskılayarak

kemik yıkımını azaltmaktadır. Parenteral ve nazal sprey formları

vardır. Parenteral önerilen doz 50-100 İU/günNazal sprey dozu 100-200 İU/günBilinen yan etkileri yüzde kızarma ve

bulantıdır. Kalsitoninin uzun süre uygulanması

sonucu bazı hastalarda yanıtsızlık başlamakta, hatta kemik yoğunluğu azalmaktadır.

Page 77: RTM

77

Bu konu ile ilgili olarak, antikor oluşumu, kalsitonin reseptörlerinin ilaca duyarsızlığının ortaya çıkışı gibi hipotezler öne sürülmüştür. İkinci olasılık üzerinde daha fazla durulmuştur.

Kalsitoninin önemli etkilerinden biri de analjezik etkisidir. Bu etki SSS yoluyla oluşmaktadır.

Akut vertebra kırığı olan hastalarda tercih edilmektedir.

Page 78: RTM

78

Bifosfonatlar: Doğal pirofosfat bileşiklerinin stabil

analoglarıdır ve antirezorbtif etkilidirler.Kemik yıkımından sorumlu

osteoklastların sayı ve aktivitesinde azalmaya yol açarlar.

Bu gurupta Etidronat, Klodronat, Alendronat, Pamidronat, Tiludronat, Risedronat, İbandronat vardır.

Page 79: RTM

79

Florid: Kemik formasyonunu uyarmaktadır.Osteoblast proliferasyonunu ve enzim

aktivasyonunu artırarak etkilidir.Özellikle trabeküler kemik kaybının

olduğu osteoporozda etkilidir. Aşırı florid içeriğine sahip kemiklerin

yapısında bozukluk oluşabilmekte ve kemiğin kırılganlığı artmaktadır.

Rutin olarak kullanılmamaktadır.

Page 80: RTM

80

Anabolik steroidler: Kas kitlesinde, yağsız vücut kitlesinde

ve azot retansiyonunda artma sağlarlar.

Zayıf da olsa kemik formasyonunu

stimüle ederler.

Virilizasyon, ses kalınlaşması ve

karaciğer bozuklukları gibi yan etkileri

nedeniyle rutin kullanımda yer

almamıştır.

Page 81: RTM

81

Parathormon: Yüksek dozlarda kemik yıkımını

uyarmasına rağmen düşük dozlarda

formasyonu uyarıcı etkiye sahiptir.

Tedavide intakt hormon veya sentetik

fragmanları kullanılır.

2 yıllık kullanım sonunda vertebra

kemik yoğunluğu artmıştır.

Page 82: RTM

82

Stronsiyum tuzları: OP tedavisinde yıllar önce önerilen bir

eser elementtir. Kemiğe etkisi doza bağlıdır. Yüksek dozlarda mineralizasyon

bozulmaktadır. 2 yıl süre ile postmenapozal OP’da

kullanıldığında kemik yapımını artırdığı, kemik yıkımını azalttığı ve lomber kemik mineral yoğunluğunda artış sağladığı gösterilmiştir.

Page 83: RTM

83

Selektif östrojen reseptör modülatörleri: (SERM)

Kemik ve lipid metabolizması üzerine östrojen benzeri etkinlik göstererek yarar sağlarken reprodüktif dokularda östrojeni antagonize eder.

Tamoksifen, Raloksifen, Levormeloksifen, Droloksifen bu grup ilaçlardır.

Raloksifen sağlıklı postmenapozal kadınlarda uterus ve meme dokusunu stimüle etmeden kemik döngüsünü normale çevirmekte ve kemik kaybını yavaşlatmaktadır.

Page 84: RTM

84

Diğer ilaçlar: Büyüme faktörleri

Tibolon

İzoflavonlar

Vitamin K

Tiyazid diüretikleri…

Page 85: RTM

85

Fiziksel aktivite ve egzersiz:

Egzersiz doruk kemik kütlesinin sağlanması ve korunması, kondüsyon, fleksibilite ve güç artışı sağlanarak düşmelerin engellenmesi ve kırıkların önlenmesi açısından önemlidir.

Devamlı egzersiz yapanlarda ve sporcularda sedanter yaşayanlara oranla kemik kütlesi daha fazladır.

Page 86: RTM

86

Egzersiz Oluşturduğu impulslar ile kemikte

elektriksel değişimler yaratarak osteoblastları stimüle eder

Kollajen sentezini artırırKalsiyumun kemikte yerleşmesine

zemin hazırlar Östrojen düzeyini artırırBeta endorfinleri artırır, ağrıyı azaltır Çevre yumuşak dokuları güçlendirir Postürün korunmasını sağlar Deformitelerin oluşmasını engeller

Page 87: RTM

87

Osteoporozda egzersiz şu amaçlara yönelik olmalıdır:

1-Kemik kaybını azaltarak, kemik kütlesini artırmak

2-Kas gücünü, kas kütlesini artırmak3-Denge ve koordiansyonu artırmak4-Esneklik sağlamak5-Kardiyopulmoner sistemde

dayanıklılığı artırmak

Page 88: RTM

88

6-Eklem stabilitesini geliştirmek, postürü korumak

7-Deformiteleri önlemek

8-Ağrıyı azaltmak

9-Emosyonel stabiliteyi sağlayarak kişinin kendine güvenini artırmak

Page 89: RTM

89

Osteoporozda fiziksel aktiviteler:

1) Aerobik egzersizler, yürüyüş, yavaş

tempoda koşma

2) Adale gücünü artıran programlar

şeklinde düzenlenmelidir.

Page 90: RTM

90

Beslenme:

1) Kalsiyumdan zengin bir diyet

2) D Vitamini takviyesi

3) K vitamini

4) Eser elementler (Magnezyum, çinko, bakır)

5) Askorbik asit (C vitamini)

Page 91: RTM

91

Sigara !!Fazla miktarda alınan

alkolAşırı kafein tüketimiAşırı şeker ve tuz tüketimiAşırı protein tüketiminden (Ca alımı yetersizken)

KAÇINILMALIDIR!!

Page 92: RTM

92

Rehabilitasyon:

Amaç:

1-Ağrının giderilmesi

2-Fiziksel kayıpların giderilmeye çalışılması

3-Gelişebilecek sakatlıkların önlenmesidir

Page 93: RTM

93

Ağrı en sık sorundur. Akut ve kronik özellikte olabilir. Akut ağrının sebebi mikrofraktürler, sinir, kas ve ligaman zedelenmeleridir.Akut ağrıda: Yatak istirahati (2-4 gün) Basit analjezikler TENS Yüzeyel ısı Hafif masaj Uygun pozisyonlama Hafif egzersizler önerilmektedir.

Page 94: RTM

94

Kronik ağrıda ise sebep boyda ve paraspinal kaslarda kısalmadır.

Kronik ağrıda Hasta eğitimi Postürün mümkün olduğunca düzeltilmesi Sırtı destekleyen korseler verilmesi Kompresyon kırıklarına neden olabilecek

aktivitelerin kısıtlanması Kişiye özel egzersiz programının

düzenlenmesi Medikal tedavi planlanması gerekir.

Page 95: RTM

95

Düşme riskinin azaltılması için yaşlı hastaların ambulasyonunda yürüteç, koltuk değneği ve bastonların önerilmesiÖne eğilerek çalışma, yükseğe uzanma ve ağır taşıma aktivitelerinin kısıtlanmasıUygun giysilerin kullanımı ve çevre koşullarının uygun hale getirilmesi gibi önlemler alınabilir.

Page 96: RTM

96

Bu önlemlere ek olarak düşme sırasında kalça eklemini dıştan korumak amacı ile özel ateller veya trokanterik yastıkçık içeren eksternal kalça koruyucuları önerilebilir. Bunların şok absorban etki göstererek kırık riskini azalttığı söylenmektedir.