sarmal yaylnevi - turuz · t.k.p. genel sekreter'i reşat fuat yazdıgı son mesajında şöyle di...

362

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • SARMAL YAYlNEVi Babıali Caddesi Pak Han No: 16/4 Cağaloğlu-İstanbul Tel:522 45 78 - 5 12 70 20

    Yazan:Rasih Nuri İLERİ

    Birinci Baskı : Anadolu Yayınlan 1970 İkinci Baskı : Sarmal Yayınevi- Aralık 1994

    Kapak : Erdinç Özköylü Dizgi : Sarmal Dizgievi

    Baskı:Kayhan Matbaacılık Tel: 576 Ol 36 Cilt : Yalçın Mücellit Tel: 544 50 73

  • . .

    Rasih Nuri ILERI

    . . .

    ATATORK

    VE • • •

    KOMUNIZM

  • İÇİNDEKİLER

    SUNUŞ ÖNSÖZ GİRİŞ

    Atatürk Büyük Bir Gerçekçiydi Atatürk Komünist miydi? Atatürk Bir Sovyet Rejimi Kurmak İstedi mi? Türkiye Sınıfsal Yapısı Atatürk ve Sol Rusyada'ki Türk Solu ls tanbul 'daki Sol Türkiye'de Bolşevizm Kurulabilir miydi Mustafa Kemal Paşa'nın Kişisel Tutumu

    BÖLÜM I. MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN DURUM MUHAKEMESİ 1 - Rauf (Orbay)'ın Cevabı 2 - Cafer Tayyar'ın Cevabı 3 - Ahmet Cevdet'in Cevabı 4 - Yusuf lzzet Paşa'nın Cevabı 5 - K�zım Karabekir Paşa 'nın Cevabı 6 - Refet Bey'in cevabı 7 - Bekir Sami 'nin Cevabı 8 - Kazım Bey'in Cevabı 9 - Mehmet Kenan Bey'in Cevabı 10 - Selahattin Bey'in Cevabı Yazışmanın özeti

    BÖLÜM II. BOLŞEVİZMLE İLGİLİ Y AZIŞMALAR

    A • Samsun'a Varıştan İstanbul'un İşgaline Kadar I - lik Yazışmalar

    15 19 21

    23 24 26 28 30 33 35 36 37

    41

    43

    57

    61 63

    65 65

    5

  • I I - Dünyanın Durumu ve Mustafa Kemal Paşa 'nın Taktigi III - Karakol Cemiyetinin Bolşeviklerle Yaptıgı Antlaşma I V - Durum Gerginleşiyor.

    B - İstanbul'un lşgalinden Sevr Antla§masına I - Kafkasların Bolşevikleşmesi II - Dogu Hareketi ve Azerbaycan'ın Bolşevikleşmesi II I- Karakol Cemiyetinin Yaptıgı Anlaşma Açıklanıyor I V - Temsilcilere Verilen Direktifler V - Mustafa Kemal Paşa'nın Lenin'e Mesajı V I - Mustafa Kemal Paşa Karabckir Paşa 'yı Frenliyor VII - Sovyetlerle llişki Kurulması VIII - Hesapta Olmayan Zorluklar

    C - Sevr: Sol'a Kayış I - Mustafa Kemal Paşa ve Dış Yardım II - Bolşeviklik Konusu T.B.M.M'de III - Mustafa Kemal Paşa lle Mustafa Suphi Yoldaş I V - Türkiyenin Komünist Olması Yolundaki Egilim V - Sovyetler'le ilişki ve Ermeni Meselesi VI - Komünist Olmamız Söz Konusu Oldu mu? VII - Mecliste Bir Tartışma VIII - Mustafa Kemal Paşa 'nın lttihatçı Lideriere Mektupları IX- 1921 Anayasası'nın Oluşması (Eylül 1920 - Ocak 1921) X- Mustafa Kemal Paşa'nın Çiçerin'e Mesajları

    D- Sol Alternatifin Sonu I - Mustafa Suphl 'nin Mektubu veBir Konuşması II - Meclis'te Dış Siyaset Tartışması III - Ethcm Bey'in Tasfiyesi IV - Sovyetler'le İ l işkiler - Mill iyetler Meselesi V - Yeşil-Ordu'nun Sonu VI - Mustafa Suphi'nin ölümü VII - TBMM Gizli Zabıtları VIII - Enver Grubunun Sonu

    6

    76 78 80

    82 82 88 92 98

    102 103 1 14 1 19

    123 123 128 142 146 150 159 166 171 174 183

    185 185 188 194 198 199 200 21 9 226

  • E- Devlet Devlet'e İli§ki Dönemi 230

    A· Sovyetler'le Dostluk ve Diplomatik Bağlar 230 I· Yeni Bir Dönemin Başı 230 II· Moskova Görüşmelerini Lenin Degeriendiriyor 23 ı III ·Moskova Antiaşması 232

    I V - İuihatçı

  • 3 - T.l.Ç.S.P Mesajı IX - Halk Panisinin Kuruluşu X - Son Y ıli ar XI - Atatürk'ün Son Politik Konuşmalan

    BÖLÜM III Mustafa Kemal Paşa'nın Sovyetler Birligi Hakkında Söyledikleri 1 - Erzurum Kongresi Demecinden (23.7. 19 19). 2 - T.B.M.M (8.7. 1920) 3- T.B.M.M ( 1.3. 192 1) 4- T.B.M.M ( 1.3. 1922) 5- T.B.M.M ( 1.3. 1923) 6 - - T.B.M.M ( 13.8. 1823) 7 - Kalinin'e ( 4. 11. 1923) 8 - T.B.M.M ( 1.3. 192 4) 9 - T.B.M.M ( 1. 11. 192 4) 10- T.B.M.M ( 1. 11. 1925) 1 1 - T.B.M.M ( 1. 11. 1926) 12- T.B.M.M ( 1. 11. 1927) 13 - Sovyetler İhtilal ' i 10. Yılı (7 . 11. 1927) 14- Cumhuriyet'in 5. Yılı Kalinin'e (3 1. 10. 1928) 15 - T.B.M.M ( 1. 11. 1928) 16 - Sovyet İhtilal' inin Yıldönümü (7. 11. 1928) 17 - T.B.M.M ( 1. 11. 1929) 18 - T.B.M.M ( 1. 11. 1930) 19 - T.B.M.M ( 1. 11. 193 1) 20 - T .B.M.M ( 1. 11. 1932) 2 1 - Başbakanlıga (20.8. 1933) 22 - Cumhuriyet'in 10. Yılı Kalinin 'e (3 1. 10. 1933) 23 - T.B.M.M ( 1. 1 1. 1 933) 2 4- Kalinin'e ( 16. 11. 1933) 25 - T.B.M.M ( 1. 11. 193 4) 26 - C.H.P. Kurultayında (9.5. 1935) 27 - T.B.M.M ( 1. 11. 1935) 28 - T.B.M.M ( 1. 11. 1936) 29 - T.B.M.M ( 1. 11. 1937)

    8

    283 299 299

    301

    301

  • 30 - T .B.M.M ( 1. 11. 1938) (Atatürk 'ün adına Celal Bayar) Atatürkün Nöbet Defteri - Son Günler 19 19 Kemalizmi ve 1969 Atatürkçülügü

    EKLER

    Birinci Ek: Atatürk'ün Son Yıllarında Bürokrasinin Görüşleri İkinci Ek: Bir Sahtekarlıgın Hikayesi Üçüncü Ek: Atatürk Devrinde Sol'a Karşı Tutum Sol 'un Kısa bir tarihçesi Belgeler ve Dönüm Noktaları Kı saltmalar Kaynaklar Içindekiler

    3 16 3 17

    33 1 33 4 339 3 45

    9

  • Rasih Nuri II eri 28 Mart 1920 gilnil, babasının Mustafa Kemal Paşa 'ı un özel temsilcisi olarak bulunduğu, Cenevre 'de doğdu. 1921 'de yurda döndil, tahsilini Galatasaray, Haydarpaşa, Fen Fakilliesinde yapll. 1933'de "Servetifilnun" dergisinde ilk yazılan yayınlandı. 1939 yılında Üniversitede militanlığa başladığı T.K.P. 'ye 1942'de Ferit Kalmuk taraFından kaydedildi. 1949'de Dr. Şefık Hilsnü 'nUn kurduğu T.S.E.K.P.'nin yan kuruluşu olan Sendikalarda çalıştı, Adana Sendikalar Birliğini kurdu. 1948'de Yedek Subay Okulundan Çavuş çıkartıldı. 12.2.1962'de T.l.P'e kaydoldu, I. Kongre'de Merkez Kornitesi ilyesi oldu. Aralık 1967'de 13'Ierle ihraç edildi. Ocak 1968'de Milli Demokratik Devrim derneği kurucusu ve Genel Sekreter yarduncısı oldu. Mart 1970'de kurulan Istanbul İşçi Birliği Genel Başkanı oldu. 1973'de Haziran Hareketi gizli örgildil bir numaralı sanığı olarak yargılandı, heraat etti. 1977'de II. T.l.P. 'ye kaydoldu.

    Haziran 1990'da T.B.K.P. kurucusu, Kontrol Komitesi Başkanı, Merkez Komitesi ilyesi oldu, Ocak 1992'de Boz Mehmet ve Şahap Bakırsan'la genel merkezin sağ sapması Uzerine istifa etti.

    1922'de S.B.P.'ye girdi B.Kongre'de M.K'ne seçildi. Halen B.S.P. kurucusu ve Merkez Komitesi üyesidir.

    RASİ H NURl lLERİ'l'il� YAPlTLARI

    1 - Kooperatifler (Suphi Nuri ile) Y.T ve l.O. 1945 2-Ekonomik Doktrinler (ayrı baskı) Y.t. ve 1.0. 1945. 3 - Kapital (Özeti) Karl Marx., çeviri, Sosyal Y. 1965. 4 - E konomik Terimler Semineri, Gıda-Iş, 1965. 5 -Lenin'in Hayall veFilowfik Dilşilncesi, H. Lcfebvre, çeviri, Anadolu Y. 1968. 6-Atatilrk ve Komilnizm, MA YY. 1969. 7 -Son Yazılar, Stalin, çeviri, SOL Y. 1970. 8-Lenin'in Ekonomik ve PolitikE>tişilncesi, H. Lefebvre, çeviri, Anadolu Y. 1975. 9 -Karl Marx., Hayall ve Eserleri. (Reşat Fuat baraner ile), çeviri, Anadolu Y. 1975. 10-Kurtuluş, Anadolu Y. 1975. ll -TKP Gerçeği ve Bilimseli ik, Anadolu Y. 1976. 12 -Yön- Sosyalist Aydınlık Davası (Mihri Belli Olayı I) Anadolu Y. 1976. 13 -Haziran Hareketi, (M.B .II), Anadolu Y. 1976. 14 -Özeleştiri-T.E.P. (M.B.O.Ill), Anadolu Y. 1976. 15 -Kurwluş DGM'de; Anadolu Yayıni an, 1977. 16 -lnoruılann Arasında qiısizliğin Kaynağı.. J 1. Ro=eaıı, çeviri, SAY Y. 1982 17-ArifDino-ÇokYaşasın Öliller (Abidin Dino ile), Adam Y. 1985. 18 - Arif Di no (Abidin Dino ile) YÜZ, NEV, 1985. 19 - 27 Mayıs -Menderes 'in Dramı, Yalçın Y. 1986. 2 O -Tıirkiy e I şçi Partisi' nde Qıx:ırtiinist Merlceziy eıçilik ( 1966-1968), Yalçın Y. 1987 2 1 -V l.Lmin Hayall ve Rlozofik Ek

  • Ideal hayat ve mücadele arluıdaşım Bedia Ileri' ye.

    Rasih Nuri Ileri

  • Esas en bizde Marx' ın devrim için gerekli gördüğü şartlar da daha yerine gelmiş değildir. Bu noktayı kaydedelim. Iddia edeceğiz ki bu şartların doğuşunu beklemeden, sadece luJ/k sınıflarının sosyal şartlarına güvenerek, pek yakın bir vadede ([ürkiye) devrimini yapmağa mecburdur. MECER KI SÖMÜRGE AHALISI DEREKESINElNM EGE RAZI OLSUN!

    (Türkiye ve lctimai Hareket) 26.8.1921

    Dr. Şefik Hüsnü

    Iktidardan yararlanarak bir kısım küçük ve orta serqıayenin sahipleri cürretli işlerle büyük güce sahip olur, artık ekonomik baskı istemezler. Zprunlu olarak. yabancı sermaye il� işbirliği ederler. Hükümete baskıda bulunurlar. Halk fırkası bu iniş üzerindedir. Bu küçük burjuva fırkasına mensup nüfuz/u üyelerin sermayeleri arttığı oranda devrimciliği az alacaktır.

    Aydınlık 1. Ocak 1925 Dr. Şejik Hüsnü

    1 3

  • SUNU Ş

    Yirmibeş Yil Sonra

    1 969- 1994, Yinnibeşyıl sonra "Atatürk ve Komünizm"in yeni basımı gündemde. Aradan ne çok şey geçti, ne çok şey degişti. Hele Atatürk ve Lenin bakımından durum çarpıcı.

    1 969'da hemen herkes Atatürkçü idi, bayragı dimdik tutuluyordu. T.K.P. Genel Sekreter'i Reşat Fuat yazdıgı son mesajında şöyle di

    yordu: "Bu yıl Birinci Milli Kunuluş hareketimizin başlangıcı olan bugünü ( 1 9 Mayıs 1 968) Ilerici Türk gençliginin ve halkımızın İkinci Milli Kunuluş gayretleri ve hamleleri içinde, NATO'ya hayır haftasında, idrak ediyoruz. lleri ci Gençligin emperyalizme, emperyalizmin yun içindeki destekçilerine ve işbirlikçilerine karşı giriştikleri bu mücadele Atatürk'ün istilacılara ve yardakçılarına karşı sevk ve idare euigi anti-emperyalist mücadelenin tamamlayıcı bir parçasını teşkil eder," (Türk Solu, Sayı: 27)

    Birinci Türkiye lşçi Panisi yöneticileri, Tüzügün başına Atatürk'ün 1 Aralık 1921 günü Millet Meclisinde yapugı anti-emperiyalist, anti-kapitalist konuşmasının bir paragrafını koymuştu. T.l.P. 'de Aybar, Boran, Aren, Kemal Türkler, Tarık Ziya Ekinci, İbrahim Güzelce,eMehmet Ali Aslan, Şaban Yıldız, Kemal Burkay, Moris Gabay, Ruşen Arslan, Zaven Bibcryan, Canip Yıldırım, Herkül Milas, Musa Anter, Deniz Gezmiş, Mehdi Zana, Mahir Çayan, Mustafa Hayrullahogıu omuz omuza bu savaşın;ıızı verdik.(*) Dr. Hikmet Kı-

    (*) Görüldügü gibi o dönemde Kürt liderlerinin hemen hep!\i T.I.P. 'li idi.

    ıs

  • vılcımlı'dan Deniz Gezmiş'e kadar sol birl ik içinde idi ve "Kuvayi Milliyeci" idi, yun dışında Nazım Hikmet, sonra Zeki Baştırnar T.l.P. 'i destekliyordu.

    Sovyetl er Birligi ise Uzay yarışmasında önde gidiyor, Atom teknolojisinde A.B.D. il e baş ab� yanşıyordu.

    Aradan Yirmibeş Yıl Geçti.

    Pazar ekonomisi sloganı altında, Mafya 'nın boyundurugunda Büyük Rus Şovinizminin hortladıgı eski Sovyetler Birliginde Leningrad'ın ismi degişti, Lenin 'in heykelleri sökül üyor ...

    Türkiye'de ise Atatürk düşmanl ıgı gemi azıya aldı. 1 - Bay Kenan Evren, Atatürk diye diye, Atatürk'ün eserlerini birer birer

    yıktı, Panisini kapattı, mirasını gasp etti, bölücülüge neden oldu. 2 - lslamcı, Şeri'atcı kesim Atatürk düşmanl ıgı bayragını kaldırdı. 3 - Kürt mil liyetçiligi onu baş düşman il an etti. 4- Pazar ekonomisi bayraktari an, liberal kapitalizm, özelleştirme tem

    silcileri ona, eserine tümden karşı. 5- Sosyalist sol da bu koroya katıldı. Lenin'in, Trotçki'nin, Stalin'in,

    Mao'nun Kemalizm hakkındaki ol um! u degerlendirmelerini unutıu.

    Ve hepsi unuttular ki, Atatürk olmasaydı, 1 9 1 7 Ekim devrimi olmasaydı, Türk-Sovyet dayanışması olmasaydı bugün Anadol umuzda ne Türk ve ne de Kürt olurdu. Ege, Trakya, Batı Anadol u ve belki de Karadeniz "Büyük Yunanistan" olur, Trabzon, Siin, Adana üçkeni de "Büyük Ermenistan" ... Antalya bölgesi ise İtalyan mandası. Hepimiz Balkan müslümanl an gibi ya ezilmiş bir azınlık olur veya asimile edilirdik. Bugün Türk Kapitalizmi de söz konusu olamazdı, Türkiye işçi sınıfı da. Sevr bu demekti.

    Atatürk ise, Lozan zaferi, altmış milyonluk bir ülke; otomotiv ve elektronik çagına erişmiş bir kapitalizm; 1 5/ 1 6 Haziran 1 970 direnişinde başan kazanmış, Karabükte, Ereglide özelleştirmeye, yok edilmege karşı direnen bir işçi sınıfı, demektir.

    Atatürk "Ne mutlu Türküm diyene", demiştir. Türk olana dememiştir. Çünkü çagdaş Devlet, feodalizmi burjuva devrimleri ile aşmış ol an Ulusal

    16

  • Devl ettir, bu hiç bir ülkede Emik Devlet demek degildir. En azından yüzyıl gecikme ile Türkiye bu baglarnda bir U! usa! Devlet halinde oluşmuştur. Bugün Türkiye Cwnhuriyetinde "Türk" demek, eı:nik kökeni ne olursa olsun, Türk, Kürt. Tatar, Laz, Zaza, Çerkez, Boşnak, Abaza, Arnavut hatta Ermeni hangi kökenden gelirse gel sin, bunl arın hangi kanşımından oluşursa ol uşsun, sünni, alevi, musevi, hristiyan, dinsiz hangi inanca baglı bulunursa bulunsun, Bizim olan bu vatarun Vatandaşı, öz sahibi olmak demektir. Türk Ulusculugu bu kanşımın ismi, senboludur.

    Türk kül türü ise Urartu, Sümer, Medya, Hitit, Pers, Makedon, Lidya, Frikya, Elenistik, Roma (ki Rum bu anlama gelir), Ermeni, Bizans, Selçuk, Türk, Kürt, Hıristiyan, İslam, Alevi, Bektaşi, Süryani, Mevlevi, Ahi, Nakşibendi ve Anadoluda yeşermiş nice kül türlerin sentezinden başka birşey degildir, bunlann tümünü içermektedir.

    Bu bakıma, Milli Kurtuluş Savaşımızın sosyal ve sınıfsal niteligini, diyal ektigini çelişkileri ile yansıtan bu kitap güncelligini korumaktadır.

    T.B.K.P. Kurucusu B .S.P. Merkez Komitesi Üyesi

    Rasih Nuri İleri 29 Ekim 1994

    Kuledibi, Gal ata

    17

  • ÖN SÖZ

    Bu incelemenin kökü çok yıl önceden derlemege başladıgım, Atatürk'ün komünizm ve Sovyetler Birligi hakkındaki söylev, demeç ve yazışmalannda bulurunaktadır. Bu belgeler her yıl arunaktadır, artacakur. Fakat görülecegi gibi artacak olanlar 1 9 1 9- 1922 yıllan arasındaki belgelerdir. Çünkü Atatürk için konu 1 922 yılında tükenmiş bulundu. Yeni belgelerin öz bakımından yeni bir şey getirmeyecegi kanısındayım.

    Önce, sadece Atatürk'e ait belgeleri tarih sırası ile sunmayı düşünürken, sonradan, bunları gerektiren diger kişilerin yazı ve demeçlerinden kopannakla anlamlarının yok oldugunu farkettim. Kitabı yazarken de yorum zorunlugu ortaya çıktı, bunu da en dar anlamda yapmak yolunu seçtim. Amacım «istiyecegim Atatürk'ü» sunmak degil, Atatürk'ü kendi fikir ve mücadelesiyle sunmak ve olsa olsa onun davranışlarını degerlendirmektir.

    Bu anlayış ve yöntem kitapta kesin bölümler koymaga engel oldu, çünkü genel olarak konuları bölüm halinde toparlamak degil, belgeleri tarih sıraları ile vermek söz konusuydu.

    Bunu yaparken kitabın iç mantıgı ve bagı kendi kendine çıktı, bu bakıma diyebilirim ki bu plan benim degil, Atatürkün kendisinindir.

    Ayrı bir bölüm olarak verdigim Atatürk'ün 1920 yılındaki «durum muhakemesi» ve kumandanların ona verdikleri cevaplar kitabın bel kemigini teşkil eunektcdir. Ne yazıktır ki bu belgeler kitaba bir agırlık vermektedir çünkü güç anlaşılır bir üslupları vardır.

    Dil meselesine gelince iki tehlikeden de kaçındım. Bunların biri bugün, anlaşılması olanakları kalmıyan «osmanlı dili» ile yazılmış belgelerin asıl-

    1 9

  • lannı vennekti. Digeri Nutuk'un Türkçeleştirilmesinde yapıldıgı gibi eski dille aynı derecede anlaşılmaz olan Türk Dil Kurumunun «an» diliyle belgelerin çevirisini sunmaktı. Seçıigim yol iki dilden bir karışım yapmak, hatta bazen aynı kel imeyi «an» dilde, bazen de «osmanl ıca» olarak vermek yoludur. Bence bu yol anlayışı kolayl�tadır.lki anlama alınabilen kelimeler için birçok yerde eski degimi oldugu gibi vermegi ayrıca yararlı buldum

    20

    15 Haziran 1969, Kurtuluş Cad 29/6 Feriköy

    R.N.ll.ERl

  • GiRiŞ

  • Atatürk Büyük Bir Gerçekçidir

    Gazi Mustafa Kemal büyük bir gerçekçidir. Her atugı adımda ne yapabilecegini, nereye kadar gidebilecegini gayet iyi hesaplayan bir kurma ydır. Degil Enver Paşa gibi Turan hayalleri görmek, Alman emperyalizminin yararına ordumuzu Sankamış'ta kırdırmak, Mustafa Kemal Paşa dünya emperyalizmine karşı eşsiz bir zafer kazandıgı sıralarda bile Musul, Hatay, Dedeagaç gibi Misak-ı Milliye dahil olan veya olması gereken yerleri bile almaya girişmemiş, ancak politik ortam buna olanak hazırlayınca hasta halinde bile Hatay'ı anayurda hediye etmiştir. Atatürk'ü hep bu gerçekçilik yönüncfen degerlendirmeliyiz. O, hayatı boymıca Marksizmin ünlü formülünü dogaı olaraktan uygulamış, «özgürlük zorunlukların bilinmesinden ibarettir.» kuralına baglı kalmıştır. Atatürk için, politikada en beklenilmedik atılışiarı yaptıgı, herkesi şaşıntıgı zamanlarda bile ölçü zorunlulukların, olanakların, sınıriann gayet iyi hesaplanması şeklinde belirmektedir.

    Kendisinin de kabul ettigi gibi O, ekonomi-politik bilmemekteydi, yetişme şartianna ve dönemine göre başka türlü olmazdı da. Bu temel alanda dayanabilecegi kişiler, mektepsiz bir Mahmut Celal (Bayar), kendisi gibi sosyal doktrinlerden habersiz bir. İsmet idi. Onların .görüşlerini dinler, sonra da sagduyusu ile karar alırdf, bazen yakınlanndan bir heyeti Sovyetler Birligine yollar, «Bakın başardılar mı?» diye direktif verir; ı 913 üretim seviyesine ancak 1927'de erişen, 1930 yıllarında zengin köylülere karşı savaş açıp tarımı alLüst eden bu memleketten, dev smai işletmeleri hakkındaki bilgilerin yanında halkın hayat seviyesi bakımından pek iç açıcı olan haberler alamazdı. Bu yüzden «içtimai inkılap», sosyal devrim yoluna girişrnek zorunlulugunu duymadı. Kaldı ki «etraf» Ankara'da arsa spekülasyonlarına daldıkça, ve devlet eliyle zenginleştikçe, böyle bir yolu seçmesi olanakları da gitgide azalmaktaydı. Kendileri de iki yönden bu zenginleşmeyi desteklemekteydiler:

    ı - Güç kazanmak, kendisine baglı bir zümre yaratmak (*) 2 - Ekonomimize hakim olan yabancı sermayenin ve hele gay

    rimüslim iş adamlarının ekonomik ve politik gücünü kırmak. Bilimsel bir anlamı olmayan «Sınıfsız toplum» şian da aslında iyi ni

    yetli bir küçük burjuva hayalinden ileri gidemez, «etrafın» her küçük burjuva gibi güç kazanınca «büyük burjuva» olmak özlemi ile çelişkiye girmek zorundadır. En önemli konu olması gereken, ve sosyal iktidar yapısını degiştirmek amacını taşıyacak olan «toprak reformu»na gelince Atatürk ve sonra da İsmet Paşa bu yoldaki her gayretlerinde, kendi panilerinde çö-

    23

  • reklenmiş bulunan «beyler, agalar, eşraf>> üçlüsü ile, onlann kurdugu duvar ile karşılaşacaklardır. Büyük gerçekçi Atatürk bu duvar karşısında rejimin çerçevesi içinde çaresiz kaldıgından hamleye girişmeyecek, tsrnet Paşa ise «t.aktikçilikten» ileriye gidemeyerek, bu konuyu ileri sürdükçe, her defasında, Partisini parçalayacak ve başarısızlıga ugrayacaktır. tki devlet adamı arasındaki karakter farkını belinmek bakımından Suphi Nuri Ileri 'nin bir hatırasını aktarmak isterdim: Çankaya köşkünde, sofrada,Mustafa Kemal Paşa bir gün hazır bulunanlara

  • degil, pratik uygulama işidir, ve şartlar ne olursa olsun karar yukandan, KENDlSlNDEN gelmelidir. Bunu belirttikten sonra ikinci bir soruya geçelim, Mustafa Kemal Paşa komünist yönlü bazı yazılar yamuş, demeçler vermiş, hatta yakın arkadaşianna komünist isimli bir pani kwdurmuştur, daha da ileriye giderek lll. Entemasyonal'e, Komünist Entemasyonaline, yani Koınintem'e üye olunması için müracaaua bulunmuştur.

    Kemal Paşa 1 925 yılından sonra, bütün karşı fikirleri ve bu arada da sol fikir ve eylemleri yasaklamakla bir döneklik yapmış mıdır? Veya ilk sözleri samimi olmayıp Sovyetler'den yardım koparmak için girişilen bir oyunun sonucu mudur? Bu şekilde bir yargı sadece Atatürk'ü küçültmek isteyenlerin, veya albay, H. Ertürk gibi konuları polis gözeyle (*) görenlerin harcl(lır. Evet, Atatürk samirniydi. Döneklik yapııgı da söylenilemez. Çünkü onun nazarında konu kuramsal, dokuine baglı bir konu, bir sosyal düzen konusu degildi, çünkü onun için konu sadece Türkiye'nin bagımsızlıgıru saglamak konusuydu, bir de -garip görünebilirse de- kendisinde bir demokrasi özlemi bulunmaktaydı ('"*).

    Bu incelemede Atatürk'ün komünizm ve Sovyetler Birligi hakkında ölünceye kadar söylediklerini, yazdıklannı toplamış bulunuyorum. Topladıklarım büyük çogunlukla on yıl önce derlenmişti, yayınlanmasını, yeni belgeler çıkar diye geci.ktirip durdum. Görüşüme göre bunlann bir tanesi bile geciktirmegi haklı gösterecek niteliktedir, bu da Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa 'nın ilk olarak 7. 1 . 1 920 günü yazdıgı «Siyasi Durum Muhakemesidir». Bu belge tek başına olarak Mustafa Kemal Paşa'nın politikasının nedenlerini açıklamaktadır. Samirniyetini ve gerçekçiligini tartışılmaz bir şekilde yerine olUnmaktadır. Bu durum muhakemesi Bolşeviklerle güçbirligini zorunlu kılmaktaydı. Bir başka büyük gerçekçi, ve de dokninci, Lenin de durumu benzer bir açıdan kendi devleti hesabına degerlendirmiş, Mustafa Suphi, Ethem Nejat gibi Türk komünist liderlerinin öldürülmesi olayı karşısında bile bu güçbirligini sürdürmekle sakınca görmemiş li.

    (*) 2 Devrin Perde Arkası, Albay H. Ertürk, S. 339. (**) Atatürk demokratik bir düzen için çalışmıştı, ancak onun için demokrasi sırf biçimsel bir

  • Atatürk Bir Sovyet Rejimi Kurmak İstedi mi?

    Yukandaki veriyi yerine otuntuktan sonra ikinci bir soru akla gelebilir, Mustafa Kemal Paşa hemangi bir zaman Türkiye'de, sosyalist ve hatta komünist bir rejim kurmak istemiş midir? Bu sorunun cevabını «komünist)) re

    jimin niteligi yönünden degil de, yine Mustafa Kemal Paşa tarafından yapılan Türkiye'nin durum muhakemesi yönünden verecegiz. Kemal Paşa öyle bir zorunluk duysaydı bu rejimi de kurardı, ancak KENDISI KURARDI, bütün çelişki buradan gelmektedir, Paşa Lenin'in ön gördügü, proletarya devrimini hiç bir zaman kabul edemezdi, devrim olacaksa, onu yukarıdan, kendi kadrosu ile gerçekleştirecekti. Türk proletaryasının o dönemde bilinçli ve örgütlü bir sınıf olarak var olmaması da zaten başka bir olanak vermemekteydi. 1913 yılında Türkiye'deki sanayi işçisi sayısı 16.000 civarındaydı (Bak: Yıldız Sertel: Türkiye'deki Ilerici Akımlar), Mustafa Kemal Paşa lstiklal Savaşımızda 20.000 işçiden söz eunektedir. (*) Kaldıki işçilerin çogunıugu işgal altındaki birkaç sahil şehirde toplanmış bulunmaktaydı.

    Komünizme dogru kayışın nedeni Sevr anlaşması ile millctce yaşantımıza son verilmesindedir.

    lnönü veya Sakarya'da ordularımız yenilseydi Mustafa Kemal Paşa'nın bu yolu seçmesi zorunlu olabilirdi, kaldı ki Enver Paşa pusuda bcklemekteydi.

    Hatta resmi olarak (Sovyet Tipi) bir anayasanın basıldıgı, sonradan da yok edildigi bilinmektedir, Dr. Rıza Nur ise «Bolşevikligi ilan etme» konusunun Mustafa Kemal Paşa tarafından Vekiller Heyetine getirildigini iddia etmektedir ... Ancak, özetle, Paşa için önemli olan sosyal rejim konusu degil, Milli kurtuluş savaşımızın zaferiydi.

    Sebahattin Selek (Anadolu lhtilali, Cilt: 2 S. 217- 218; 1965) Atatürk'ün bu tutumunun ve çekingenliginin nedenlerini açıkça belirtmiştir, onun incelemesini özetiiyelim 1- Sosyalist veya komünist sistemin tatbikatta başarılı olabilecegi hakkında M. Kemal Paşa 'ya tam bir güven gelmemiştir. Uygulama (o zamana kadar) parlak bir sonuç vermemiştir. 2 - Enver Paşa ile irtibatlı her hareketi Paşa kuşku ile karşılıyordu. Enver Paşa'nın Bolşeviklerle ilişkisi ve Büyük Mecliste Sol fikirleri benimseyenlerin ve sol hareketin önünde gözükenlerin çoğunlukla İttihatc;ılar olması bir tehlike ya-

    (*) Şüphesiz (işçi) tanımlanması çok degişik şekilde yapılabilir. Geniş bir kapsamlama ile bütün Türkiyedeki işçiler 75.000'i geçmemekıeydi. Bunların önemli bir kısmının Ermeni ve Rum oldugu da unutulmamalıdır.

    26

  • ratabilirdi. 3 -Mustafa Suphi 'nin Ba.küde kurdugu (Türkiye Komünist Partisi)'nin Anadolu'daki faaliyetlerini kontrol etmek zordu. 4 - Halk lştirakiyun Fırkası gibi kuruluşlann kendi dışında faaliyet göstennesi, «kontrol edemiyecegi v� hakim olamıyacagı bir sol gelişmeyi» onaya çıkanmaktaydı. 5- İnönü zaferinden sonra Batı 'nın yumuşaması, ve Ankara hükümetinin Londra Konferansı 'na davet edilmesi; Selek'in gösterdigi nedenlerdir. Selek aynca (S: 214) «Anadolu ihtilali sosyalist bir gelişmeye gidebilirdi. Batı emperiyalizmine karşı duyulan nefret, böyle bir sola kayış için gerekli onamı yaratmıştı. Üstelik Anadolu halkı perişan bir durumdaydı. Türkiye'de . . sosyalizme karşı duraçak büyük ticaret ve endüstri burjuvazisi de yoktu (olanı ise yabancı veya gayri müslimdi RN), yalruz «İimiye sınıfından ve büyük toprak sahiplerinden» (ki bunlann çogu Milli Mücadeleye karşıydı RN) bir tepki beklenebilirdi. Fakat, milli hükümetin o günün şanlan içinde, bu direnişi kolaylıkla aşabilmesi mümkündü», demektedir. Durum bir bakıma hakikaten öyle idi. Ancak başka tehlikeler de vardı, Dr. Rıza Nur'un dedigi gibi bolşevikligin ilanı üzerine «lngilizler birkaç tümen asker yollayabilirlerdi», K ün beyleri Misak-ı Milliden kopma egilimleri gösterebilirlerdi.

    Kaldı ki bu devrimi yürütebilecek bir kadro da bulunmamaktaydı. Asker-sivil aydın zümresinin küçük burjuva kökeninin agır basııgını belirtmek gerekir, küçük burjuvazinin sınıfsal karaktednin onu bazen, çıkmaza girince devrimcilige itelcdigini, bazen da en tutucu ve çekingen hale sokıugunu unutmamalıyız. Bir Karabekir Paşa, bir gün en koyu bir softa, bir Osmanlı olarak karşımıza çıkabilir, enesi gün de erlerle aynı yemegi yemekten bahsedebilir, rütbeleri kaldırıp askerlerin şapkasına kızıl yıldız takdırabilirdi... Bu, küçük burjuvazinin tipik bir karakteri, tutarsızlıgının ifadesidir.

    Bir de Selek'den ayrıldıgımız başka bir nokta vardır. bu da «Sosyalist veya komünist sistemin teoride çekici görünmesine ragmen» yargısıdır. Mustafa Kemal Paşa Markisı teoriyi bilmiyordu, ve unutmamalıyız ki, o bu zümrenin en bilgili ve gerçekçi bir kişisiydi. Suphi Nuri bir konferansında «en büyük talihsizligimiz Harbiye okulunda ekonomi - politik okunmayışıdır» demişti, haklıdır. Bu yüzden Atatürk'ün tutumunu dokırin açısından degil de, TAM BAGIMSIZ TÜRKİYE için savaşan büyük bir gerçekçi lider, bir kurmay olarak degerlendirmeliyiz, böyle yapınca da tutumundaki çelişkili sanılan taraflar onadan kalkmaktadır, Atatürk kendi kendisine karşı tutarlı bir lider olarak belinnektedir, prolitik sezileıi çok keskin ve fakat sosyal görüşü bulunmayan, ve bu alanda seçmecililde yetinen bir lider. . .

    27

  • Türkiye'nin S1mfsal Yap1s1

    Bir de Türkiye'nin sınıfsal bir incelemesini yapmak, sosyalist bir devrimin o dönemdeki şanlannı saptamak gerekir. Selek bir yönden haklıdır, lstiklaJ savaşımız dönemindeki büyük burjuvazi ya yabancıydı veya o dönemde memleketi bölmek isteyen gayri müslim azınlıklardan ibaretti, yani zaten bu mücadelenin sınıf olarak dışındaydı. lşgal altındaki bölgelerde ömegin Adana'da toprak agalarının ve beylerin büyük çogunıugu Anadolu lhtilali 'ne karşıydılar, işbirlikçiydiler. Bu yönden köklü sosyal bir dönüşüm milli cepheyi pek sarsmayabilirdi.

    Ancak konuyu olumlu yönden, yani bu dönüşümün dayanacagı güçler yönünden incelersek durum o derecede açık degildir. Evet Anadolu halkı o dönemde «plastik» bir durumdadır, herhangi bir dönüşüme karşı fazla bir tepki göstermeyecek durwndadır, ancak proletaryanın agır basmadıgı dönemlerde bu, negatif bir ölçektir. Kaldı ki haraketin öncülügünü yapan «Müdafaa'yı Hukuk» demeklerinin kurucuları eşrafdan ve asker- sivil aydın kadrodan gelmektedirler, sosyal anlamda, bir sosyal yapı dönüşmesi yapacak sınıfsal nitelikleri yoktur, ancak üstyapı reformları yapmayı düşünmektedirler, bunların bir ara «SOI»'a yönelir gibi olmaları milli mücadelenin diyalektigi sonucu olmuştur.

    1919 Türkiyesi 'nin sınıfsal yönden ilk tahlil denemesini sosyalist lider Dr. Şefık Hüsnü aynı yıl KURTULUŞ dergisinde yapmıştır. (Dr. Şefik Hüsnü, Türkiye ve lçtimayi lnkılap, 1338). Bu incelemeye göre Türkiye'deki büyük ziraat ve çifçilik ile sanayi tesisleri (Ergani hariç) Batı bölgesinde ve de sahiller boyunca kümclenmiştir. Proletarya bu bölgede bulunmaktadır, devrimci potansiyel bu bölgededir. Ancak bu bölge, büyük çogunlugu ile, işgal altındadır. Mustafa Kemal Paşa isteseydi de (20.000 kadar tahmin ettigi) bu sınai proletaryasından sosyal bir devrim yapmak }'önünde yararlanamazdı, bu proletarya düşman gerilerinde, ulaşım alanında yaptıgı grevlerle ve mücadelesiyle zaten elinden geldigi kadar İstiklal savaşımızı destekliyor, Anadolu'da ise ilkel küçük atölyelerde çalışarak savaş gücümüzün devamını saglıyordu ve de sola baglıydı (*).

    Dr. Şefık Hüsnü'ye göre karşı uçta ziraat dönemine bile ulaşmamış - feodal öncesi - göçebe ve de feodal karakteri olan - kısmen yerleşmiş - aşiretler

    ("')Sonraki sosyalist mücadelelerde Anadolu solunu bu «imalatı harbiye» işçileri temsil edecektir, «komünist milletvekilleri» degil.

    28

  • bulunmaktadır, halklan çogunlukla Kün olan bu aşiretler beylerine, şeyhlerine körükörüne baglıdır. Yani hem emik ve hem de sosyal rejim bakımından degişik karakterli olan o bölgede Batıda gelişebilecek sosyalist yönlü bir haraketi destekleyebilecek sosyal bir zümre bulunmamaktadır.

    Diyarbakır'daki 13. Kolordu Kumandanı Ahmet Cevdet (Paşa) 18 Şubat 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa 'ya verdigi cevapta aynı konuyu degerlendirmektedir: «Derebeylik hayatı süren bu bölgede bir bolşevik teorisi uygulanmayacaksa Bolşevik başanlannı saglamaya yönetilmiş hareketlere reisierinin katılmayacaklan, ve hatta mani olacaklan)) «banş antlaşmasına Künçülerin emellerine uygun maddeler)) koydurarak onlann bizden kopanılabilecegi tezini savunmaktadır.

    Geride Ona Anadolu Bölgesi, yani asıl savaş alanımız kalmaktadır. Dr. Şefik Hüsnü 'ye göre bu bölgede nüfus gayet seyrek ve halk fakirdir, küçük köylüler çogunluktadır. Bu yüzden de keskin bir «toprak)) sorunu bulunmamaktadır. Çok ilkel hayat ve üretim şanlan vardır. Üretim pazar üretimi degildir, ulaşım yok gibidir. Sömürücü güçler: Feodal devlet, tefeci, bezirgan üçlüsüdür. Bu fakir köylü, çogunıugu ile «Sosyal devrime)) karşı degilse bile, böyle bir devrim için yönetici bir güç teşkil etmemektedir. Ancak sınai proletaryasının, yani Bau bölgesi ile sahillerin güçlü bir sosyal mücadelesi sırasında o mücadeleyi yürüten devrimci örgütün bu zümrenin isteklerini dile getirmesi ile onlan sosyal mücadeleye katması mümkündür.

    Bu durum incelemesi bize göstermektedir ki, 1919 Türkiyesi'nde sosyalist bir devrim ancak dıştan, yani ya Enver'in yapmak istedigi gibi Rusya' dan gelen bir ordu aracılıgı ile, veya «devrimci teoriyi bilen bir çekirdekten))bir paniden gelebilirdi, bu ise dış tehlikeyi anırabilecek, bütün memleketi sarsacak bir girişim olurdu. Hele emik farkiann bulundugu, Trabzon'dan Siin'e, hatta Adana'ya kadar Ermeni iddialan, Ege'den lstanbul'a, hatta Trabzon'dan Karaman'a kadar Yunan hayallerinin bulundugu bir dönemde, lngilizleri'n Araplan, Türkleri ve Kün beylerini emik ve dinsel yoldan alabildigine kışkınmaga ugraştıgı bir dönemde bu çok tehlikeli bir oyun olabilirdi. Ve unutulmamalıdır ki Mustafa Kemal Paşa'nın Kürt beylerini kendi safına çekmek için tek silahı bu ermeni iddialanna karşı onak cephe kurmak teklifiydi.(*)

    Bir dünya sosyalisr devrimi raslantısında, yani Sovyet Devriminin Al-

    (*) Sevr antlaşmasına göre ABD Başkanı Wilson Trabzon'dan Sürt'e kadar uzanan bir Ermenistan kuracak b., Fransızlar ise U rf adarı Mersin' e kadar uzanacak bir Kilikya Ermeni devleti kurmak için savaşmaktaydılar.

    29

  • manya 'ya sıçraması, veya Sovyetler'in Polanya savaşını kazanmalan, devrimin ileri kapitalist ülkelere yayılması raslantısında emperyalizme karşı bu şekilde topyekün bir savaş göze alınabilirdi. Hindistan'ı, Çin'i de sarmalayan bir harekete katılmak, o hareketin içinde yer almak söz konusu olabilirdi. İnönü Savaşı 'ndan önce böyle bir ihtimal belirmişti. Büyük gerçekçi Atatürk bu ihtimali gözden kaçırmamıştır.

    Aynca kendi kumandanlan .arırsındaki, kendi kabinesi içindeki muhalefet ve iler� sürülen sakıncalar, Kuvayi Seyyare Kumandanı Ethem'in saglam bir dayanak olmayışı ve de soldan aşılma tehlikesi, üstelik III. Entemasyonal'e kabul edilmernemiz ve İnönü zaferi, Londra konferansına çagrıımamız, Sakarya. zaferinden sonra Meclisteki muhalefet bu olanagı ortadan kaldıran nedenlerdendir . . . .

    Atatürk ve Sol

    Mustafa Kemal Paşa 'nın 'karşısında. bulunan «So b> un durumu ne idi? Osmanlı Sosyalist Panisi ve Osmanlı lmparatorlugu 'ndaki sol ha

    reketler tarihi Atatürk 'ün gençligine kadar uzanmaktadır. Bu hareketin bir kökü Avrupa'ya kaçan Jön Türk'lerin bir kanadının oradaki sosyalist akımla ilişkilerine baglanmaktadır, diger kökü de Osmanlı Devleti 'ndeki Türk olmayan gruplara dayanmaktadır. Ömegin, Engels'in «Komünist beyannamesi»ne 1890 yılında ya1..dıgı önsüzündc bu eserin Ermenice bir çevirisinin 1887 yılında İstanbul'da yapıldıgını belirtmektedir. Bulgar, Yunan, Ermeni Osmanlı vatandaşlan arasında, hatta 1877 Meclisi Mebusanında «sosyalist» görüşlere raslanmaktadır. Mustafa Kemal Paşa bu akımlarla ilişki kurmamıştır, yakın arkadaşı Fuat Bul ca 'nın anlattıgına göre Mustafa Kemal Selanik'te geçen tahsil yıllannda «Ademi Merkeziyetçi»lik tezlerini tutmaktayrruş, garip bir rasiantı olarak sonradan Komünist Bulgar Devlet Başkanı olacak olan V. Kolaraf da 1908 de federatif bir sistem kurulsaydı Rumeli parçalanmayabilirdi, şeklinde konuşmuş (*). Kaldı ki o dönemde sosyalizme baglananlar daha çok J. Jaures 'in etkisinde kalmışlardır, o Jaures ki «Fransız Ihtilalinin Sosyalist Tarihi» eserinin önsözünde kendi tarihsel görüşünün aynı zamanda «Marx. ile maddeci, Michelet ile mistik» olacagını belirterek teorik bir seçmecilige saplanmıştı. Bu yönden de o dönemde Osmanlı Devleti'ndeki sosyalist tutumların insancıl özlemleri aşmıyacagı açıktır.

    (*) Tarih Dünyası Cilt 2, Sayı 7- A. C. Ermeye Cevap. N. Nazif

    30

  • Mustafa Kemal ise, Osmanlı devletinin bulundu� çıkmaz karşısında, daha çok pratik, idari çıkar yollan aramaktadır.

    1917 yılında Bolşevik devrimi ile Sosyalizm gündem maddesi olarak dünyanın karşısına çıkınca, Mustafa Kemal Paşa ona kuramsal bir bagla yaklaşmadı, sadece dünyada karşı karşıya gelen güçler dengesinin diyalektigi içinde iki cepnenin arasında, kurtuluşumuz için tek yardımcımız olabilecek güç olarak müşterek düşmanla savaşan üstelik onak sınırı bulunan Sovyet Rusyası 'nı gördü, bu yüzden ona yanaştı, bunu yaparken de büyük bir cesaretle «din, iman düşmanı Bolşevik», «geleneksel düşman Moskof» gibi demagoj ileri bir tarafa attı, onlan hiç hesaba kaunadı. Kaldı ki bu da bir rasiantı degildi, Rusya'da Ekim Devrimi olmasaydı, Çarlık bizi parçalamak isteyen ltiHif Devletleri 'nin bir tanesi olarak üzerimize çullanacaktı. Milli kunuluş hareketlerinin başarı kazanma olanaklan ancak dünya emperyalist düzeninin yanlması ile başlar. Ortak sınır ise diger büyük bir şans olarak belirdi, o kadar ki kendi Sovyet Devrimi'ni başanya ulaştıran bir Macaristan, Rusya ile onak sınırdan yoksun oldugundan, aynı İtilaf Devletleri tarafından ezildi. Büyük gerçekçi Mustafa Kemal Paşa bu yüzden o dönemde Yunan cephesinden çok Kafkas cephesine önem vermiştir.

    Mustafa Kemal Paşa bir aralık az gelişmiş Asya ve Afrika bagımlı halklan ile komünist dünyasının kapitalizme karşı, emperyalizme karşı bir onak hareketinden söz etmişse, bunu son tahlilde milli kunuluş hareketimiz yönünden onaya atmıştır. Aynı zamanda, kişisel ihtiras yakıştırmaları bir yana, Mustafa Kemal Paşa yuma yaygın hale gelen sol istismarcılıgını -antiemperyalist güçbirligini bölücü - hareketler olarak nitelendirmekteydi, ve de memlekette tek kök salmış örgüt olan maceracı İttihat ve Terakki Fırkası'nın bu işe katışması kendini ayrıca tedirgin eunekteydi. Kaldı ki o tarihlerde Anadolu'daki sol harekete sahip çıkmak isteyen millet vekilieri çok bakıma şüpheli kişilerdi, bir aralık bir oldu bitti ile Içişleri Vekili seçilen Nazım Bey, Şeyh Servet Ef�ndi, Hacı Şükrü Bey bunlardandı, Eıhem 'in kardeşi Reşit, Es-· kişehir'de gazete çıkartıp Ethem'le işbirligi yapan Arif Oruç da bunlardandı, bu

  • İngiliz casusu olduklannı itiraf eunişlerdir. Hava o derecede bulanıkur ki ilk türk delegesi olarak Moskova'ya

    _ giden Dr. Fuat Sabit Komünist Partisine gir

    miş ve Ruslara rapor vermiş, bu raporların bir suretini de Karabekir Paşa'ya yollayabilmiştir. Nizarnettin Nazif Moskova 'da belde tabanca toplanulara katılmış, Hakimiyeti Milliye gazetesi yazan iken hüküm giymiş, komünist mi, Teşkilau Mahsusa ajanı mı oldugu belli olmayan bir kişidir. Baku TKP Kuruluş Kongresinde ateşli demeç veren Cevdet Dursunoglu ise TBMM üyesi olacakur. Bu ortamda Mustafa Kemal Paşa'nın kuşkulu olması ve de sadece karakterlerini iyi bildigi eski silah arkadaşianna dayanmak istemesi gayet tabii idi.

    Şunu da iyi bilelim ki, devrimci lider Mustafa Kemal çok adam astırmıştır, fakat asılanlar arasında tek bir komünist yoktur, buna karşılık en yakın arkadaşlan arasında asılanlar bulunmaktadır.

    Dikkat edilecek başka bir nokta da, Anadolu'daki bu «bolşevik» havasına bürünen aydınlardan hiçbirinin sonraki sol mücadelelere katılmamalandır. (*) Sonraki sol hareketinin kökeni genellikle İstanbul'daki (Aydınlık) dergisi etrafında kümelenmiş olan Dr. Şefik Hüsnü'nün arkadaşlarıdır, onwıla ilişkisi olanlardır, Anadolu'daki solcu işçiler bu harekete l:atılnıışlr.rdı:-. SEKA üyesi tomacı Emin Sekun, Büsarnettin Özdogu, Baku ·TKP'siııden Halil Yalçınkaya, bir dönem için san Mustafıı, bunlardandır.

    ltıik.t(ıl::ra �eliı:cc, «KomiLecilik»te ün salmış, çogu hakikaten vatanse\'er olan bu kişiler çogunlukla Enver Paşa 'nın ark:!.SL,d2'1 ritmekteydiler, Enver Paşa ise «Hal!;: Şuralar FırYası»nı kurmuş bulunuyordu, ve Anadolu'da yer yer Sovyetler kurma gayreti içindeydi (!), böylece asker - sivil küçük burjuva kökenli aydın zümresinin en maceracı grubu bu harekette iktidar hırsı ile ön ayak oluyordu.

    Bunun yanında Mustafa Suphi'nin ywt dışında kurdugu Komünist Panisi 'nin de etkisi vardı, öme� Antep kahramaru, şehit Şahin Bey Musı.ata Suphi'nin partisine bagiıiıgını bildiTip işıirakçılıktan söz edilen bir mektup yazmıştır.

    Balıkesir'de ve başka bölgelerde ise bir halk hareketi görülmektedir, memur, zengin düşmanı bir halk hareketi, ancak bunun ne dereceye kadar «SOl» ne dereceye kadar 3 1 Mart misali «mektepli düşmanı» oldugu bilinmemektedir. Gerillacı Ethem Bey çiftlik sahibi olmakla beraber milli mücadeleye katılmak içinıbir kaç zengini haraca kesmiştir, bu arada ünlü İUihatçılardan lzmir Valisi Rahmi Bey'in oglu Alparslan'ı daga kaçırmış ve böylece 50.000 alun elde etmiştir, daha sonra da eşrafı haraca baglamakla işlerini yürüunüştür.

    ( * ) Belki bir Baytar Binbaşısı Salih bunun dışında kalır.

    32

  • Bütün bunlardan bir «halk devrimi�> çıkabiliımiydi, pek sanmıyorum, ancak sosyal kapsamlı bir halk devrimi olsaydı, şüphesiz bu olanaklar kullanılabilirdi.

    Mustafa Kemal Paşa bunlan gayet iyi biliyor, gayet iyi degerlendiriyordu, ve bu arada haklı olarak «İttihatçıların» oyunlanndan kuşkulanıyordu.

    Rusya'daki Türk Solu

    Rusya'daki Mustafa Suphi'nin panisine gelince, bunun nüvesi Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya'da esir kalmış asker ve sivil Türkiye'li aydınlardı. Çarlık sarsıntı geçirince bunların birçokları, genellikle çarlıgın Türk dili konuşan halklan arasında faaliyete başlamışlar ve bunların bir kısmı bolşevik devriminden yana çıkmışlardır, aralarında en tarunnuş olanı eski bir Türk gazetecisi olan iktisat doktoru Mustafa Suphi'dir.

    Mustafa Suphi ve arkadaşlan ki, aralannda birçok esir olmuş Türk subayı bulunmaktaydı, önce Rusya'daki türk halklarını teşkilatlandırdılar, Rusyadaki iç savaşlara faal olarak katıldılar, sonra da Türkiye Komünist Partisi'ni kurdular, bunlara sonradan Türkiye'den gelen kişiler de katıldı, tanınmış maarifçi Aydınlık grubundan Ethem Nejat bunlardandır. Bu grup Rusya'daki esir Türk askerlerini teşkilatlandırıp, Azerbaycan yolundan onları Türkiye'ye, (deli) Halit Bey'in cephesine Ermenilere karşı savaşmaya yolladılar. Aynı zamanda kesif bir teşkilat ve yayın faaliyetine giriştiler.

    & ��!l Suphfn�rı.!9l.�.>:�!�ll�· �-�-�ıif!.l ... �-Ç�!LP.�. d��.J��_!l!!l�Q!l. iken, kendisine mektU.E_J'Ol�ı s�enilir, sade bunun izine raslamadık. Soiiİ!!c_L""ii!�i�pi�iun ��tice�i�de M�tara . Kemal·-Paşa'nüi ... rüiid�\iin_ durumunu yakından görmek ve kendisiTıe

    .birliktehareketetmefÜrere MııS: taraS"üpfiPyrveyahlrarkadaŞlm-Ankara 'ya Çılğlrdıglnl.-fakato zamana"kıKJ� A.riadoili'

  • rak taruulmıs ve Trabzon'a kadar halk aleyhlerine bu şekilde galeyana ge-tirilmisti.

    O dönemde Kars'dan Ankara'ya geçmek için Trabzon'a kadar karadan gidilir, oradan motorla lnebolu'ya, sonra da kara yolundan Ankara'ya varılırdı (*) Fakat Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve arkadaşlan sınır dışı edilmek üzere Trabzon'dan motora bindirildiler ve az sonra arkalarından yetişen Enver Paşa'nm "Teşkilatı Mahsusa"sı üyelerinden kayıkçılar kahyası Yahya Kaptan tarafından denizde öldürüldüleı:. Bilindigi gibi Sakarya savaşına kadar ordumuzun yenilgisini bekleyen Enver Paşa Yahya Kaptan'ın yardımıyla Trabzon'dan Türkiye'ye girip sözümona bir sovyet rejimi kuracaktı.

    Enver Paşa ile Mustafa Suphi 'nin düşmanlıgı çok eskidir, ı 91 ı lttihat'ı Terakki Kongresi.delegeligi yapan (Belleten ı40) sonra paniden ayrılali 1ıe Ferit (Tek), Yusuf Akçura ile Türkçü hatta dinci "Milli Meşr'udiyet Partis1"ni kuran Suphi'yi sav�tan önce Sinop Kalesi'ne hapsettiren odur. Rusya'da ise Envet Paşa Suphi 'yi kılrşısında en büyük engel olarak bulmuştur. Böyle olmıca cinayetin politik nedenleri ortadadır.

    Çözümlenmesi ereken tek mesele Mustafa Kemal Paşa'nın bu terti ıle ılgi derecesidir..:-Kendisinin öne en aber ar oldugunu gösteren bir delil 1 bulamadık, ancak elimizde bu konuda önemli bir belge bulunmaktadır, bu da Mustafa Kemal Paşa'nın 25 Ocak 1921 tarihinde Erzurum valisine çektigi telgrafdır, bu belgeye göre Mustafa Kemal Paşa Mustafa Suphi 'nin yanında kaç kişi bulundugunu ve kendisi ile birlikte gönderilip gönderilmediklerini sormaktadır. Bu telgrafın asıl ilginç tarafı DÖRT GÜN sonra, yani 29 Ocak tarihinde açıfrİiış bulurunasıdır. Mustafa Suphi ve arkad�lan 28 Ocak gecesi öldürüldüklenDe göre artık yapılacak birşey kalmamaktaydı (**). Bu olaydan sonra Mustafa KemalPaşa isteıeydi de� yapamazdı çünkü K. Kanbekir Paşa'yı suçlamak gerekecelai ki ru � Unutmayalım ki, çok daha sonra Karabekir Paşa 1mıir suikasti da vasında ordumın tepkisi �ın:la l:e'aat eımişıir.

    Olayın sorırası da ilgirçıir. Yahya Ka�**) Sivas'ta mahkeme karşısuda hesap verip temize çıkar, ancak «Sıkışursal hepsini söyl�>>, der.� Osman onu vurdurur. Konuyu inceleırekle görevli Milletvekili Ali Şülaü Bey'i Topa! Osman öldürür, yakalanması gerekince o da öldürülür ve ıresele kaparur.

    (*)Oysa Erzurum Valisi Harnit Bey'in 16 Ocak günkü teli nde: «Sınır dışına sevk olunmak üzeıe Trabzon 'a gönderece�im» demektedir. Kaldıki az sonra başka bir M us· ta fa Suphi Inebolu'dan Ankara 'ya gitmek izni istedi� inde Ankara onun S up hi Yoldaş oldu�unu sanacak, telaşlanacaknr. Bak Teveto�lu. S: 262 (*"') H. 1. Dinamö, Kutsal Isyan Cilt: S' de belge vermiyerek aksi tezi savunmaktadır.. ('"**)Enver Paşanın dönüş girişimi ile i lgili olarak

    34

  • Bu önemli konuyu kapaonadan önce Fevzi Paşa'nın (Çakmak) MUstafa Suphi hakkındaki 10.6.1921 gün ve 975 sayılı yazısını akta.rmakta yarar vardır, Fevzi Pasa der ki; «Suphi dotuda komünizm yerine mllii mücadeleler tavsiye etnıektevdiı. bu yazı konuya degişik bir ışık vermektedir, göriildügü gibi konu tükenmiş sayılamaz.

    ·

    İstanbul'daki Sol

    Milli mücadele sıralanndaki tstanbul 'daki sol hareketinin önemi 27 Mayıs 1960 tarihine kadar Türkiye'deki bütün sol hareketlerinin kaynagının kendisinde bulunmasındadır. Bu akımın lideri Dr. Şefik Hüsnü Deymer'dir.

    Bu cereyan o dönemdeki Anadolu solunun bulanık «açık arttırma» havasının dışında kalmıştır. Bir kökü Almanya'daki Spanaküs hareketini görmüş gençlerden gelir. Ethem Nejat gibi büyük bir egitimcimiz bu grubun üyesiydi, Bakü'ya gidip Mustafa Suphi ile birlikte. yurda dönerken öldürüldü. Anadoluda düşmana ilk silah çekenlerden Dr. Hikmet Kıvılcımlı bu gruptandı. Gizli teşkilatta çalışmış, Anadolu'ya silah kaçırmış, milis albayı Harndi Alev (Şamilof) bu gruptan sayılır. Bütün yuntaki işçi hareketlerini düzenleyen, grevleri yöneten, Milli mücadeleyi elinden geldigi kadar destekleyen, Kemalistlerle güçbirligini devamlı olarak savunan bu gruptur. Türk devriminin teorisini kurmaya, memleketimizin olaylarını ve durumunu Marksist açıdan degerlendirmege u�aşan da bu gruptur.

    Ankara'daki «mebuslar» solumın, T R.İ.F'nm ezilişinden sam Anadoludaki «ima!,att harbiye» işçileri lstanbıl solu ile, Dr. Şefik Hüsnü ile birliku: çaıı.,tnşm .

    • • •

    Aynca Yunanistan'daki işçiler, Trakya'daki komünist Türkler milli inücadelemize para yardımında bulunmuşlardır, K.K.E'nin savaş alehtan bildirilerini Türkiye'ye getirenlerden biri de Musolini Ahmet'dir, birçok Yumrı komünisti Mustafa Kemal'i destekliyor diye cephede ve cephe gerisinde idam edilmiştir. Öte taraftan emperyalizm Yunan birliklerini Karadeniz'de Sovyetler'e karşı da sevkeuniştir. Gerçekten de savaş bir Türk-Yunan savaşı degil, dünya çapında iki cephe arasındaki ölüm kalım savaşının bir cephesiydi. Mustafa Kemal Paşa İstiki ai savaşımızın bu yönünü, görecegirniz gibi, birçok belge ile belirtmiştir.

    35

  • Türkiye'de Bolşevizm Kurulabilir miydi?

    lstikl41 Savaşımızda karmaşık durumu inceledikten sonra ve de Mustafa Kemal Paşa'nın kişisel tutumunu son bir defa gözden geçirmeden önce Anadolu'daki asker-aydın kadronun çok sözü edilen BOLŞEVlZMl KURMA o lanaklarına sahip olup olmadıgını, daha dogrusu kuroldugu takdirde bunun pratikte nereye varabilecegini kısaca incelemek isterdim.

    Daha önce de asker aydın kadrosunun küçük burjuva kökeni üzerinde durmuştum. Şanlı bir geçmişe sahip olan Türk ordusunda iki egilim görülür, biri eski şanlı günlere karşı bir özlem (Enver Paşa'nın Turancılıgı bunun bir ömegidir, kaldı ki maddi olanaklar olmayınca bu özlemi taşıyanlar olsa olsa bir emperyalist grubun maşası olmaktan ileriye gidemezler) (*), digeri ise gerçekçi egilim, 1 9 19 yılında bunun ismi Kemalizmdir. Bu da milletin çöküntü günlerinde ileri dogru, ilericilik, solculuk dogrultusundaki devrimci davranışı bayrak olarak alan subayların egilimidir. Şüphesiz pratikte, bilinçte bu iki egilim bu kadar kesin hatlarla sınırlanmış degildir. Her subayda bir Enver ve bir Atatürk yan yana bulunmaktadır. Milli tehlike geçiştiril ince, emperiyalist düşman, gerici güçler sindiril ince bu devrimci atılım unutulmakta, küçük bur juvanın içindeki tutucu yön agır basmaktadır, kişisel çıkarlar ön plana geçmektedir.

    • •

    · ---��t.��!aJ.���a.ş_ı,':!!ı!,da s��i�.t.���-��-'::İ�.xü.�®iJecek. ne hir kad,rQ, .oe de bir sınıf vardır. Atatürıc·�ovyet elçisi Aralof'la konuşurken karşı güçlerin yoklugunu , sıruf çelişkilerinin uzlaşmaz birer çatışma haline gelmedigini, asker kadrosunun devrimciligini olumlu faktörler olarak göstermektedir. Bunlar savaşın kolay kazanılması için olumlu nedenlerdi, ancak sosyalist bir devrimi engelleyen yine bu aynı nedenlerdir. (**)

    Belirli bir dönemde, yani 1920 yılında, ola�ann zorurla Mustafa Kemai.J.ıaŞa.,.nın "(e��e§_���k.e.r�iygJ(ii� .b�iJyy;ı,jÇ_Ö�nifiöıietici zürn'res1rif�·.9fi9!f�!i!!lc!�.J:>ir_ �iW!l.Y.ey�-�QY.Y.�! halk cumhuriyeti» kurulsaydı agır"lıi��ı hissetürebilecek durumda bulunan, d;�ri�C:Ti�miiie.yog;:;:;i��Ş .. tiirpar-üruıı: 1iHI��!C��-�i-gtiiiü-bi� .. P���rY"i� .. �.�!?i!!1�-���-:�.i!!i��Rai�ISiiida, ----- -�-�--- --- ....... _ -- --� - -( • ) Bak: Atatürk, Nutuk, Turancılar hakkında. (*"') Anadolu'da sosyal gerilimi, potansiyeli azaltan ek bir faktör daha vardır. O da Yunan ve Ermeni mallannın paylaşılması faktörüdür. Bu durum sınıf mücadelesini yumuşallcı bir rol oynannşllr. Bak Reşat Fuat Beraner, «Türk Solu» Sayı 1 5.

    36

  • böyi:_���Ii!!l���!!fll�i!l_-�ütün_iyi_�ry�tler_�-����e�_Q!�!_ ol�l! __ IB! _ _Lü_r_ «devlet sosyalizmi)) şeklini alırdı. Bu rejimde imtiyazlı durumda olacak onuı- ·asker ·- :Sivir· -ayctüı ___ illiTire--- asrınaa ---;�:sösyaiisi_;� __ Q!m;ctJ!!ndan «revizyoniz�>�diye bile-adlanc:ilranuyicagıriıiz-l)Ir sap!Tiay; yol açacaktı. Bl!_ yöneıf�i���-�erJ!rni2mi���&IE'fr�irerJ��keiıdf .((�e» !ffi�iiınru��- � tiyazfl yaşantısını sagıamak üzere gitgide farklılaşan bir gelir yelpazesinin te-m-�l_l_§@e_ri���fr�.liif §tk���tilC����I!ii!fiıJie :�-��uşrrı� _ :YOiiiriu k:�aç�_§ü

  • Sovyet suvari albayı bulunmaktaydı. Ertürk'e göre aralannda öyle bir konuşma geçmiştir (*):

    «- Acaba Paşa Hazretleri, Anadoluda kurulacak hükümet için nasıl bir rej im düşünüyorsunuz?

    - Tabii Sovyetlerin Şuralar Cumhuriyeti'ne benzer bir hükümet tarzı! •.

    - Yani bolşevikli�in prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet deeil mi Generalim?

    - Öyle olacak, devlet sosyalizmi dersek daha do�ru söylemiş oluruz.»

    Bu konuşmanın sorumlulugu yazara aittir, ancak «devlet sosyalizmi)), devletçilik sözü ilginçtir (**).

    Daha önce Mustafa Kemal Paşa Şişli'deki evinde Sosyalist Partisi genel sekreteri iken Şefik Hüsnü'nün panisine katılan ve tramvay grevierini yöneten Suphi Nuri Bey'in aracılıgı ile bazı temaslar yapmış, aynca bazı söylemilere göre Mustafa Kemal Paşa Mustafa Suphi'den o dönemde bir mektup almıştır, ancak buna dair belge bulamadık (***) Baha Sait Bey ise Mustafa Kemal Paşa'nın Kafkas Bolşevik ordulan kumandanı ile görüştügünü ileri sürmektedir (F. Kandemir).

    Şu kadarını söyliyebiliriz ki, 1919 1921 yılları arasında Mustafa Kemal .Paşa «bolşevik)) rejiminin «yukandan)) kendisi ve arkadaşlan tarafından kurulmasını hesaba kaunışu, sonra da bazı rasiantılar sonucunda böyle bir tutumun tehlikeli olacagını görmüşlerdir.

    Yine terkar edelim o dönemde «bolşevim)) dünya çapında yayılmak istidadı göstermekteydi. Fransız hükümetinin Sovyetlere karşı Karadeniz' e yolladıgı filo isyan ediyor, Macaristan'da bir Sovyet Cumhuriyeti kuruluyor, Almanya'da ise Komünist rejim ancak Sosyal Demokratlann Alman militarizmi ile işbirligi yapması sonucunda ezilebiliyordu. Hatta diyebiliriz ki, Türkiye için ve daha bir çok memleket için Alman Sovyetlerinin ezilişi ve de Sovyet

    ("') H. Enürk, Iki Devrin Perde Arkası, S: 339 (Al bay Budyeni, General Frunze gibi deyimler bizim resmi yazışmalannnzda kullanılmaktadır, bunlar rütbe de�il görev işaretleridir.) Enürk bu kişinin Hudyeni oldu�unu söylediyse de yanlıştır. (1994 RN) (U) A. K. Meram Akşam gazetesinde bu konuşmayı çok daha aynn lı fakat az inandıncı olarak vermektedir ve kaynak göstermemektedir (19.5. 1969). ("'"'"') Ayıu dönemde Mustafa Kemal Paşanın çok sondajlan vardır: Ome�in ltalyan'larla yaptığı bir anlaşma sonucunda Cami ve Suphi Nuri Beyler Anadolu için silah alnnşlardı. Izmir'in işgalinden önce olan bu olay milli mücadeleyi lzmirde başlatarak işgali önlemek amacını güdüyordu.

    38

  • ordulannın Varşova önlerinde yenilgiye ugraulmaları (16 Agustos 1920), bu konuda tayin edici bir rol oynamıştır.

    Mustafa Kemal Paşa için konunun önemi düşmanın aynı olmasından ve ortak hudut bulunmasından ileri gelmektedir. Sınır · ilişkisi kurabilmek «Stratejik» verisi büyük bir rol oynayacaktır.

    Mustafa Kemal Paşanın «doktrin)) konusunda bir bilgisi olmadıgını, kurulmakta olan rejim hakkında tam bir fıkri bulunmadıgını belirtmiştik; kaldı ki Türkiye gibi geniş topraklan olan az nüfuslu bir küçük ziraat memleketinde, büyük çiftiikierin ancak bazı bölgelerde bulundugu ve çogunun feodal tipli «ortakçılık» şeklinde işletildigi, dogu bölgelerinde etnik ve aşiret sorunlannın karmaşık bir şekilde bulundugu, sanayinin yok denecek derecede az oldugu bir memlekette, teknisyen ve kadroların yoklugu, göç etmiş Ermeni azınlıklan ve milyonun üstünde düşman ordusu ile işbirligi egilimindeki ortodoks azınlıkları ve de dini İrtica ve tarikat sorunları karşısında; bu yönde bir harekete girişrnek için aksine pek sagıam bir bilimsel doktrin temeli şart idi. Dünyada yeni uygulanmaya başlayacak olan bir rejimin Türkiye'deki şartalara göre degeriendirilmesi ve bu yönde yepyeni teorik sorunlan çözmek ve hele öyle bir harekete uygun bir örgüt kurabilmek Türkiye'nin asker -sivil aydın kadrosunun başarabilecegi bir iş degildi. «Mesleki temsil)) ve «şura)) seçim şekilleri için mecliste yapılan iyi niyetli tanışmalar sonunda kurulabilecek Bolşeviklik talitçiliginin, Bau taklitçiligi gibi sırf yüzeyde kalacagının açık bir delilidir.

    Mustafa Kemal Paşa'nın «bölşevikligi)) bu şekilde dahi kabul etmesini engelleyen iki önemli neden daha bulunmaktadır. Bir tanesi Mustafa Kemal Paşa 'nın «yukarıdan devrim)) şartı ile sosyalist devrimin örgütlenmiş bir halk hareketi ve ayaklanması karakteri arasındaki çelişkidir. Mustafa Kemal Paşa lstiklal Savaşı süresince bir sınıf mücadelesinin savaş gücümüzü azaltacagını ve hele Kürt Beylerini Ingilizler'in kucagına düşürerek Misakı Milli'yi temelinden bölecegi kanısındaydı.

    Aynı zamanda böyle bir sınıf savaşının TBMM kontrolünden, kendi kontrolundan kolayca çıkabilecegini görmekteydi.

    Bütün bunlar bizi ikinci sakınca ya vardınnaktadır. Bu sakınca ilk bakışta çelişkili görülebilen «Bolşevizmin)) uluslarüstü

    niteligi ve diger yönden bunun bir «Rus milliyetçiligine)) dönüşmesi korkusudur. Uluslarüstü nitelik Rusya 'nın yanında ömegin Almanya 'nın ve diger bazı kapitalist devletlerin Sovyet rejimine dahil olması halinde sakıncalı olmayabilirdi, ancak büyük gerçekçi Mustafa Kemal Paşa için devrimin Rusya'da sınıriandıniması halinde bunun bir «Rus milliyetçiligi)) haline dönüşmesi korkusu hakimdi. Çünkü hem Rusya Türkiye için pek de hoş ol-

    39

  • mayan tarihi çagrışımlar uyandırrnaktaydı, hem de Mustafa Kemal Paşa gayet iyi bilmekteydi ki, aralannda büyük bir kuvvet farkı olan iki güç arasındaki bir onaklıkta aynı merkeze baglılık büyük devletin hegemonyası şeklinde tecelli eder (*).

    Böylece Rusya 'nın komşumuz bulunması lstiklal savaşımızın, emperyalizme karşı direnişimizin olanaklannı yaratırken, öte taraftan sınırlı bir uluslarüstü onaklıgı engellemekteydi.

    Eninde sonunda Mustafa Kemal Paşa'nın tutumunu belirleyen bu faktörlerdir. Yoksa bir Dr. Rıza Nur'un, bir Khım Karabekir'in karşı koymalan degil.

    19 19- 1922 Türk Sosyal devrimi Türk Komünizmini kurma olanaklannı Sakarya kıyılannda, Ankara'da degil Berlin'de, Varşova'da, Vistül kıyılarında kaybetmiştir.

    Yukanda saydıgımız sakıncalann «Alman Sovyetleri» zaferinin doguracagı bir dünya hareketi raslantısında sadece Türkiye çapında' olmak niteliginden çıkacaklarından çözümlenebilecekleri ayrıca açıklanmaga degmez.

    lç siyaset alanında büyük gerçekçi Atatürk'ün Türk Solunun güçbirligi tekliflerini kabul etmemesinin nedenlerinin biri de o dönemdeki İstanbul solunun ve onun dayandıgı işçi sınıfının güçsüzlügünde aranmalıdır. Ne yazıktır ki, Dr. Şefık Hüsnü'nün 192l 'de söylcdigi gibi bu gidiş bizi güçsüz ve gelişme olanakl anndan yoksun genç Türk burjuvazisinin eliyle yeniden emperyalizmin boyundurugu altına düşürmesi şartlannı zorunlu kılmaktaydı. Bilimsel bir dünya görüşüne dayanmayan 1919 Atatürkçülügünün dramı buradadır. 1969 sonrası Atatürkçülügünün başan olanakları ise sosyo-ekonomik bir kriz konjonktüründe işçi sınıfının bilinçlenerek kendi partisi eliyle mücadelenin önderligini alabilmesi şartı ile bu güçbirligindc bulunmaktadır.(**)

    (•) Bu konuda Sovyetler Birli� 'ndeki akımiann incelenmesi gerekir. Lenin konuyu görece�miz gibi dokttin yönünden çok açık ve Kemalisı devrim için elverişli olarak ele alımşnr. Ancak partinin üst kademelerinde bile bir «büyük Rus milliyetçiligi,.vardı (Bak: Lenin, Tekmil Eserler, C. 36: 3 1. 12.1922 tarihili 3 yazı), aynca Ermeni asıllı önemli bolşevikler, «sol sapmalar» vardı, bu sapmalann temsilcileri ve kendilerini bolşevik diye satan ajanlar Anadolu'da maceralan girişecekler, bu yüzden Mustafa Kemal Paşa'da bolşeviklerin iki yüzlülük yaptıklan şüphesini yaraıacaklardır. Sovyet elçisi Aralof bu havayı silmek için çok mücadele etmiştir. (••) Bu olanak 12 Man ve 12 Eylül askeri darbeleri ile yokedilmiştir. 1964 T.l.P prograrnında yer alan anti-emperyalist, tam bagımsız, 1�. Türkiye ilkeleri yani Atatürkcülügün devrimci özü bugün eski gücünü yitirmiştir. Usıelik "şeriatcı" akım büyük bir tehlike haline gelmiştir.

    40

  • BÖLÜM 1

    MUSTAFA. KEMAL PAŞA'N IN DURUM MUHAKEMESi VE YANlTLARI

  • Mustafa Kemal Paşa'nın Durum Muhakemesi

    Sunacagımız belgeler her yönden büyük bir önem taşımaktadır. Birçoklan tarafından bir macera gibi bakılan Anadolu ihtilalinin ne gibi dogru bir durum degerlendirmesine dayandıgını bu belgeden görüyoruz. Atatürk'ün ölünceye kadar sürdürecegi Sovyet dostlugunun nedenleri de, bir süre için «bolşevizme)) kaymalarının sonradan o yoldan ayniışının nedenleri de bu belgenin ışıgında açıkca görülmektedir.

    Atatürk Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan Müttefiklerin anık birlik olmadıklannı, halklannın yorgun ve savaştan bıkmış bulunduklannı, Anadolu ihtilaline karşı bir seferberlik yapamayacaklannı, öte taraftan bu memleketlerde güçlü bir sol kaynaşma bulundugunu gayet iyi hesapladıktan sonra Emperyalist blok ile Sovyet atılımının arasındaki mücadelenin esas mücadele oldugunu ve Türkiye'nin bundan yararlanması gerektigini hesaplamaktadır.

    Ancak taraf tutma, hislere degil, maddi duruma baglıdır. O derecede ki, bir dönemde banşı yakınlaştıran Sovyet dostlugu, dünyada komünistlik tehlikesi büyüyünce bu banşı uzaklaştırdıgını Mustafa Kemal Paşa belirtmekten geri kalrnıyacaktır. O her yönüyle bir gerçekçi, bütün olanaklan tek amacı olan tam bagımsızlık için degeriendiren ve kullanan bir liderdir. Kendisi gücünün sınırlannı da pek iyi bilmektedir, Lozan'da Misak-ı Milli dahilinde olan Musulu alamayınca üzerinde fazla durmamıştır çünkü petrolun emperiyalizm için önemini ve bu konunun doguracagı tepkiyi pek iyi bilmekteydi, fakat Musul'un bize verilmesi için emperyalizme taviz vermeyi, bagımsızlıgımız üzerine pazarlık etmeyi hiç bir zaman düşünmemiştir.

    Belgeyi tam olarak veriyoruz:

    Ankara'dan S.Şubatl336 (1920)

    1,2,12,13,14,15,20. Kolordu K. İstanbul'da Rauf Beyefendi'ye

    Gayet Müstaceldir ŞİFRE

    Bursa'da Miralay Bekir Sami Beyefendi'ye Nazilli'de Refet Beyefendi'ye Erzincan'da Halit Beyefendi'ye.

    Kanunisani 1336 (Ocak 1920) sonunda siyasi durumun mu·

    43

  • hakemesi: Müttefik Devletlerin Türkiye ile barış akdi için Aralık sonlarına doğru gösterdikleri aşırı ilgi ortadan kalkmış ve Türkiye barışı, belirsiz bir zamana yeniden ertelenmiştir. Müttefik Devletlerin bir buçuk yıldan beri fiilen vücude getirdikleri oldubittileri bizim barışımız için esas saymak istedikleri anlaşılmıştır. Bu durumda şimdilik işgal altında bulunan Kilikya (Adana havalisi) ve Urfa ve Maraş hattı ve Aydın vilayeti ile işgal edilmiş bu iki kıt'aya muvazi bir Antalya hinterlandının herhangi bir maske altında işgal eden devletlere bırakılması ve Boğazların İngiliz eğemenliğine verilmesi amacı güdülüyordu. Boğazlar ko· nusu dışındaki şartlar Müttefikler arasında bir yıldan beri görüşülmüş ve anlaşılmış şeylerdi. Fakat Boğazların İngiltere'ye bırakılması gibi bu kadar açık olarak beliren mesele, bütün Türkiye ve Karadeniz eğemenliğinin İngiltere'ye bırakılması demek olduğundan görünüşte müslüman vatandaşların feryadı ve Türklerin umutsuz bırakılması gibi nedenlerle Fransa ve İtalya'nın şiddetle itirazını yaratmıştır. Bu yüzden Boğazlar için Müttefikler arasında fikir birliği hasıl olamamış bulunması barışımızı erteleyen bir neden olmuştur. Bolşevik savaş başarıları da barışımızın akdine en önemli engel oldu. Bu ihtimal Aralık sıralarında barışımızın hızlanmasına bir sebep sayılırken başarının olağanüstü bir süratle yayılması aksine bir erteleme nedeni olmuştur. Bolşevik harek�tlerinin bizim barışımızın akdine etkide bulunmasının nedeni, barış şartları, ne olursa olsun, tam bir teslimiyet ile (onları) kabul edeceğimizi şüpheli hale sokmalarındadır. Gerçekten, işgal edilen topraklarımızın terki yolundaki bir barışa silahla karşı koyacağımıza dair Yunanlıtarla devam eden milli savaş ve Anadoluda'ki heyecan ve hazırlık gibi inandırıcı belirtiler vardır. Maraş olayları muhtemel şüpheleri daha fazla giderecek olsa gerektir. Diğer taraftan bizim barışımız aktedilmiş olsa bile Bolşevik başarıları bize temas ettiği zaman Avrupanın durumu yine nezaket kazanacaktır. Çünkü Bolşeviklerle temas eden millet ya sosyal veya politik bir hareket birliğine veya onun seline silahla muhalefete mecbur olmuştur. Bizim de iki şıktan birini seçmemiz gerekmektedir ki, Müttefik Devletlerin bizim Bolşeviklere karşı silahlı mukavemetimizi ümit edebilmeleri için birçok fedakarlıklarda bulunmaları ve en azından bir yıldanberi geçici işgal altında bulundurdukları Arap olmayan bölgeleri bize geri vermeleri gerekir. İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan için esaslı fedakarlıklar gerektiren böyle bir sonuca ancak kesin bir zorunluk altında karar verebileceklerdir. Ve bugün İtilaf Dev-

    44

  • Jetlerinin kendilerini böyle bir zorunlu�a mahktim görmedikleri apaçıktır. Bizi tatmin yönü sözkonusu olmazsa, bizi kahretme�e ve bu yüzden herşeyden önce bütün mukavemet nedenlerimizi kırma�a karar vermeleri gerekir. Türkiye'nin karşı koyma olanaklarını yok etme tedbirleri, Türkiye'nin kesin bir surette kuşatılması ve sarılmasıdır. Türkiy� şimdilik Adalardenizi ve Karadeniz sahillerinde ve Avrupa cephesinde güçlü bir şekilde kuşatılmıştır. Suriye cephesi Hicaz'dan İskender .ın'a kadar İngiltere ve Fransa tarafından kuvvetle, ihtiyaçta, nifakla ve halkın mütevekkilce testirniyeti ile sarılmış sayılabilir. Irak ve İran cephelerinin maddi bir surette ve kesin bir şekilde kapatılmış olmaması hızlı ve geniş yararlanmalara tabiat olarak pek elverişli de�ildir. Mesafeler geniş, ulaşıma kapalı, milletler aklı ermemiş ve memleketin içi de işgal altındadır. Türkiyenin di�er cephesi de Kafkasya'dır ki, elverişsiz barış şartlarına karşı silahlı mukavemet azmini kendisine en çok bahşeden cephe orasıdır. Türkiye Kafkasya'da Bolşevik istilasını kolaylaştırma ve onunla hareket birli�i yapmakla batıdan do�uya do�ru Anadolu, Suriye, Irak, İran ve Afganistan ve Hindistan kapılarını müthiş bir surette açmış olacaktır. Bu açık kapıları kapamak için Müttefikler taarruzi stratejik hareketler yapacak kuvvetleri süratle sa�lıyamazlar. Gereken hareket üsterine ise tabiyaten malik de�ildirler. Böyle bir hareket ancak Batum'da sözkonusu olur ki, buhalde bile Kafkasya ile Hazar denizinin arasını tıkamak için Batum'dan başlayarak dörtyüz ki· lometreden fazla uzaklaşmak gerekir. Bu durum karşısında İtilaf Devletleri Bolşevikler ile Türkler'in arasını Kafkas milletleri vasıtasıyla kesrnek planını bulmuşlardır. Azerbeycan, Ermenistan, Gürcistan belki de Şimali Kalkasya hükümetlerinin istiklallerini tasdik ederek onları celbettiler. Şimdi Bolşeviklerle vuruşmalarını bir oldu bitti haline sokmak için onları her yoldan kışkırtmakta ve pekleştirmektedirler. Bundan başka bizzat kuvvet yollama�a da başlamışlardır ki, bu kuvvet etkisiyle hem Bolşeviklerle çarpışmayı sürattandırmak ve hem de Kafkas milletlerinin Türklerle Bolşevikterin herhangi bir temaslarını önlemek ve kontrol etmek fikrindedirler. Plan büyük bir ciddiyet ve acele ile uygulanmaktadır. E�er bu plan başanya ulaşır ve Kafkas milletlerinin bize karşı kesin bir set durumw. almasıyla memleketimiz sarılı kalırsa artık Türkiye için dayanma olanakları kökünden yıkılmış olur, ondan sonra politik varlıklarını tamamen kaybetmiş Anadolu Türkleri İtilaf Devletleri subayları kumandası altında sömürge askeri olarak ordular teşkil

    45

  • edecek, hem Kafkasya milletlerinin İtilaf (Devletleri) Itaatinde tutulması ve hem Bolşevik istilasının durdurulmasını �lamak için kan dökeceklerdir. Bu halde, İtilaf Devletlerine mutlak olarak teslim olma halinde, Türkler'In kendilerini feda etmekten kurtaracakları garanti degildir.

    Bu yüzden Kafkasya seddinin yapılmasını Türkiye'nin kesin mahvı projesi sayıp bu seddi İtilaf Devletlerine yaptırmamak için en son va· sıtalara başvurmak ve bu u�uri:ta hertürlü tehlikeleri göze almak zo· rundayız. Karşı koyma nedenlerimizi yok edecek tedbirlerin ikincisi fi. ilen varolan ortak idareden yararlanarak Türkiye'yi dahilden oyarak çö)

  • Jetleri bize set olmata karar verdikleri halde taarruz hareketimizi birleştirmek için Bol�eviklerle anla�mak ve içeride milli te�kilatı son derecede geni�letmek ve güçlendirmek ve silah, cephane ve malzememizi vermemek için silah kullanmaktır. En önemli görev ise İtilaf (DevJetlerinin) zaman kazanmasına meydan vermemek ve onların maskesini atıp memleketin bütün mukavemet unsurlarını birleştirecek elveri�li fırsat vermesine zorlamaktır. Bunu ancak durumu bu suretle muhakeme eden, kesin karar sahibi bir hükümet yapabilir. Zaten Dogu cephesinde kuvvet hazırlanması ve �iddetle mukavemet gibi bazı noktalar sadece böyle bir hükümet sayesinde gerçekleşebilir. Böyle bir hükümet sınırlarla ilgili barı� şartlarımızı ve bu �artların kabulünü geciktirmete takadımız kalmadıtım resmen ilan ile beraber Dogu hareketi ile ilgili yukarıdaki tedbirleri ve memleketin gerekirse Anadolu'dan idaresini mümkün kılacak diger hazırlıklara bilfiil giri�tigini de açıklar. Buna kar�ı İtilafcılar kesin fikirlerini bildirmek zorundadırlar. Eter bu, bizimle çarpı�mayı kabul suretinde belirirse, biz bu çarpı�maya iki ay sonra vaki olacagından daha elveri�li şartlar dahilinde ve İtilaf gru,bunun hazırhgını daha tamamlamamı� bulundugu zamanda girecetiz. Müdafaayi Hukuk Cemiyeti için en acele bir görev, politik durumun geretine uygun tedbirleri, hükümetle görü� birligi içinde alınmasına imkan olup olmadıg�nı bir an önce kestirmektir. Ne yazık ki, eter böyle bir hükümet kurulmasına imkan yoksa, umutlu olmata sebep görülmüyor. Aldanmıyarak bu durumu �imdiden görmeli ve kabul etmeliyiz. Bunun üzerine alacagımız tedbir Heyet-i Temsiliye arkada�larımızı derhal İstanbul'dan çekmek ve derhal Kafkas milletlerine b� vurmak ve derhal yukarıda bildirilen tedbirlere resmi ve gayri resmi ve fakat fiili olarak giri�mektir. Bu hareket hattı dahilinde iç ve dı� ili�ki kesili�inin ne vakıt ve ne suretle vukua gelecetini tahmin etmek kabil degildir. Fakat bir defa l�ler bu yola girdikten sonra ili�kileri kesrnek herhalde uzak görülmemelidir. Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal. (XX. Kolordu Kumandan Vekili Mahmut)

    Harp Tarihi Vesikaları Dergisi No: 388 Başta da söyledigirniz gibi bu belge hayati bir önem taşımaktadır. lş

    tiklal savaşımızın bütün statejik politikasıran nedenlerinin açıklamaktadır. Belgenin önemini hesaba katarak önemli cevaplardan bazı parçalar sunmak zorumugunu duyduk:

    47

  • . ı .

    «Ankara XX. Kor. Kumandanlıgına Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:

    Harbiye 12.2.36

    1- Genel politik durum hakkındaki gizli raporu arkadaşlar büyük takdir ve şükranla okudu. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Dün Harbiye Nazın Fevzi Paşa (Çakmak) ile görüştüm. Durum hakkında - bu görüşe göre - kendisine açıklamada bulundum. İngiliz kıt'alan Kafkasa çıkmaga başlarsa fiili karşı koma zorunlu olacagından, önce yapıldıgı gibi hükümet ve milletin ayrı gayrı bir şekilde kalmaması için Başvekil ve Hükümet üyelerini aydınlatmasını ve İngilizlerle açıkca konuşarak, istiklalimizi tasdik eylemek şartıyla, Kafkas durumuna bizim etkili olabilecegimizi ve Bolşevik akımının Kafkas daglan kuzeyinde durdurulmasının mümkün olacagını anlatmalannı; milletin herhalde İngilizler'in durumularını bir an önce açıklamalannı bekledigini söylemelerini, bildirdim. Kendileri tamamen bu görüşte ortak olup Sadrazam (Başvekil) ve arkadaşlannın yanında (bu yolda) çalışacaktır. Anadolunun takviyesi için müsteşann, zati muameleler (yoluyla) önemli askeri makamlarda tasfiyeye genel olarak taraftar oldugu anlaşıl ıyor. İsmet beyin gelişine kadar da bir teşebbüste bulunmıyacagı sezilmektedir. İsmet bey buraya gelince hangi makama tayini gerekecegine dair hazırlayacagımız listeyi görecegiz.

    2- Fevzi Paşa Birinci ve Onbeşinci Kolorduların Bolşeviklere karşı savunma amacıyla seferber edilmesi için İtilaf Devletleri yanında teşebbüslerde bulunmaga V ekiller Heyetini teşvik etmektedir. Efendim. Rauf (Orbay)»

    Harbiye Nezareti Seryaveri Salih. (Vesika: 389)

    . 2 .

    (ilgili kısım alınmıştır)

    Edirne 16.2.36

    « ••• Arap olmayan topraklar bize terk ve iade ve milli sınırımız içinde toprak bütünlü�ünü ve hayati ve ekonomik gelişmemizi (sa�lıyacak) bir barış andiaşmasını teklif ve sonuç olarak onayladıkları kabul edilse bile, Bo�azlara ve Osmanlı Başkenti ile bir kısım Osmanlı topraklarına

    48

  • her durumda koyacakları kontrollar altında fiilen Türkiye'nin geli�meşi ve tabii hayatını sa�laması ne dereceye kadar gerçekle�ebilir. Bu mütalaa kar�ısında Türkiye'nin Bol�evikler ile çalı�maya ve hareketlerini birle�tirerek Emperyalizm politikası ve yönetimini kökünden yıkma�a ve yeni bir yönetim tarzını kurma�a çalı�ması kabul edildi�i durumda bu politik görü�leri bendeniz tamamen (onaylayamam). Bol�evik yönetim tarzı memleketimizde uygulanabilir mi? Ve b�arı ihtimali galip midir? Çevremizde sosyal akidlerin etkisi olmaksızın yalnız politik anla�maların memleket narnma sa�lıyaca�ı çıkarlar nedir. Bu önemli konuda kesin karar vermek için herhalde Bol�evikli�in bütün etraf ve inceliklerinin (gizli yönlerinin) anla�ılması gere�ini takdir ve bu niteli�i bir mütalaa �eklinde yüksek heyetinize arzeder im ... »

    I. Kolordu K. Cafer Tayyar. (Vesika 390)

    - 3 -

    ( 13. Kolordudan 4 günde üç uzun cevap gelmiş ve bütün dünya durumu incelenmiştir. Bu uzun cevapların nedeni yazıda açıkca belinnektedir: «Ehvenişeri kabul ederek büyük devletlerden çıkarlanmıza en elverişli olanıyla uyuşma siyasetini daha makul görürüm. En elverişli olarak İngiltere olabilecegini sanırım)) tezi bu uzun incelemelerin nedenini vermektedir. Bolşeviidilde ilgili kısımlan aktaralım):

    «Heyeti Temsiliyeye:

    Di yarbekir 18.2 .36

    Kuvvetli bir tehlikeden kurtulmak için umum milletin azm-u iman olunarak zamanı gelince silaha sarılması genel durumun müsaadesinden de yararlanılmaya çalı�ılması mantıklı bir harekettir. Bunun için Araptarla da i�birli�i ederek millet ayaklanmasının her tarafta yapılması ve Bol�evik ba�arısına hizmet edilmesi, isteğin yerine geli�ini koIayla�tırabiliyor. Bol�evikler batı cephesindeki hükümetlerle barı� sa�ladıktan sonra Kafkas İran, Afgan'da daha ba�arıyla hareket edebiliyorlar. Vladikafkas'ın Derben'in zaptı, Yeşilordunun İran'a girmesi haberi �imdiden ba�arı ümidini artırıyor. Bu halde Kafkas hü-

    49

  • kümetlerinin Bol�eviklere muhalefet etmemeleri de muhtemeldir.- Kafkas hükümetlerinin Bol�eviklere kar�ı savunmaları halinde bizim D�u cephesinde resmi ve gayrı resmi yı�ınak yaparak arkadan Bol�vik'e ba�arı ile hizmet etmemizin de olana�ı iyi tetkike muhtaçtır.

    Milletin ruhunda Halife ve Padi�aha kar�ı bir (ba�hhk) vardır-·· (onlar) ... Kürdistan için barı� andla�masına Kürtçüterin emellerine uygun maddeler koydurur. Bu i�idilirse (sakınca büyük olur). Halbuki Kafkasya cephesine kar�ı yapılacak yı�ınak (konusunda) Kürdistanın nüfusça en kesif, kaynak ve servetce en zengin kısımlarından sayılan ınıntıkarn ahatisi ruhen, likren bu harekete katılmaz. Bir de, Bol�evik teorisi, derebeylik hayatı süren bu çevrede uygulanmıyacaksa Bol�evik ba�arılarını sa�lamaya yönetilmi� hareketlere reisierin katılmıyacaklarını ve hatta mani olacaklarını zannederim. Bu nokta gayet önemlidir. (Bütün bunlar.ı kar�ı) bütün milletin böyle bir harekete kablaca�ı ve resmi olmayan ı i ;li t�ebbüslere ba�laması mümkün oldl!4unu farzedelim bu halde de ba�arıdan emin olmayız) .... »

    Di yarbekir 18/19.2.36

    «Bir de yapılacak yı�ınak ve hareketin Bol�evik hareketiyle zaman ve hedef bakımından bir olması gerekir ••• Bol�eviklerin siyasi amacı nedir?.. Fransa politik çevreleri Sovyet hükümetini tanımaya taraftarmı� ... (olursa) yine d�uda hareketlerine devam edecekler mi? Hareket birli�i konusunda Bol�eviklerle görü�üldü mü? ••. Eski Rus istila cı emellerine kapılarak İskenderun'a kadar inmek İstanbul'a hakim olmak fikrine kapılmıyacakları ••• (muhakkak mı?)

    İşte A. Cevdet bu fikirleri sıraladıktan sonra lngilizlerle uyuşma teklifinde bulunuyor ve diyor ki: «Di�er Devletlerle de menfaatları oldu�u yerlerde, ticari ve ekonomik menfaatlar sa�lanmak suretiyle (onları) susturmak mümkün olur zannederim».

    13. Kor. K. Ahmet Cevdet (Vesika 392)

    so

  • - 4 -

    (Ilgili kısımlar alınmıştır.)

    Bandınna 20/21 .2.36

    « •.. Mütarekeden önce zafer kazanmış olan İtilaf hükümetleri zümresinin mütarekeden beri çözülmekle ve politik bozgunlara u�ramakta olduklarını kuvvetle zannediyorum, Amerika bu zümreden ayrılmış gibi görünüyor. Di�er İtilaf hükümetlerinin siyaseti ise Do�u Avrupa'da «Yudeniçı. ve «Denikinı. ile beraber perişan olmuş, B üyük Asya'da ise Amirat Kolçak ile birlikte idama mahkum bulunmuştur. Dünyanın aaşka kısımlarında ve hatta kendi memleketlerinde bile dünya nizarnını kendi istedikleri gibi yeniden meydana getirmek isteyen bu sahte büyük mabutlar aleyhine güvensizlikler, ayaklanmalar başgöstermek üzeredir. Clemanso'nun cumhurbaşkanlı�ına sec;ilmemesi. .. (gibi olaylar) Türkiyede onlara şaşkınlık vermiş hatta geri çekilme işaretleri gösterm�e başlamışlardır ...... İtilaf hükümetlerinin Bolşeviklere karşı güney Kafkasya'da bir set yapabileceklerine kesin olarak inanmıyorum. Bu ancak denize düşenin yılana sarıbnası neviindedir. Çünkü Bolşevizm esasen bir fikirdir. B una set olamaz, ikinci olarak bir kuvvettir. İtilafcıların müthiş parasıyla, malzemesi ile takviye edilen yüzbinlerce Denikin kuvvetini yıktı. Halbuki ki Kafkas seddi ancak Kafkasya'nın kuzeyinde kurulabilirdi. Ben ancak bir şeyden korkarım. Bu da İtilafcıların, bu seddi inşa edenlerin, aynı zamanda Bolşevizme karşı kendilerinin İç denizi olan Akdeniz havzasını savunmak fikriyle, tekmil Anadolu'nun askeri işgala alınması suretiyle bu seddi arkadan pekleştirme�e kalkışmaları ve böylelikle memleketimizi bir büyük Efganistan haline sokmak istemeleri ve bunun neticesinde de Anadoludaki milli teşkilatımızı da�ıtma� kalkışmalarıdır ... Bu yüzden Bolşeviklerle el ele verme�e ve Bolşevizmin Kafkasya güneyine geçmesini kolaylaştırmak için do�u sınırlarımııda yarı resmi de olsa seferberli�e kalkışmak Allah göstermesin yukarıda (sözügeçen) işgali süratlendirebilir ••. Bununla beraber Bolşevizmin bütün kuvvet ve şiddetiyle Efganistan ve Türkistan'da kurulmasını ve Hindistan'la İran'a büyük bir serbestlikle dahil olmasını, bu sıralarda memleketimizdeki İtilaf (Devletleri) kuvvetlerinin Hint, İran, Irak havalisine sevk ve nakline tarafımızdan imkan verilmesi yüksek vatani menfaatlarımız gere�idir. Ayrıca Bolşevizmin Avrupa Macaristan ve Bul-

    s ı

  • garistan hattında dahi kuvvetli olması Adriyatik denizine ve İtalya'ya do�ru geli�mesini görmek de en büyük saadetlerdendir .•• ı.

    . s .

    (İlgili kısımlar alınmıştır.)

    14. Kor. K. Mirliva Yusuf İzzet (Vesika 393)

    Erzurum 14/15.2.36

    «Bol�evikler Gürcistan ve Azerbaycan'• geçip bilfiil sınırlarımııda temasa gelmedikçe ve kuvvet ve te�kilatları belirlemedikçe i�e fiilen karı�mamız, geçen maruzatıma uygun olarak çok defa bizi en yakın ve seri bir tehlikenin �iddeti altında ve yalnız olarak ezdirir ..

    (İtilaf Devletleri) do�uda bir Rus - Turan planından ku�kulanıyor. Ve Türklerin yardımıyla İslam dünyasını ayaklandırmanın kuvvetli ihtimalinden sözediliyor.. Yenizelos son zamanlarda Türklerin Bol�eviklerle ortakla�a ve birlikte hareketlerini iddia ediyor. Bir Gürcistan Nazırı daha on gün önce halka verdi�i aleni nutkunda Anadolu'da Mustafa Kemal, Fuat Pa�alarla Rauf Bey ve arkada�larının Bol�eviklik ilan ettiklerini söylüyor. Yani aleyhimizdeki �üpheler do�udan ve batıdan alevlendiriliyor ... Almanya kendisinden önce her tarafı ve özellikle bizleri sürüklemedikçe, hiç bir tehlike görmedi�i kendi memleketinde Bol�evizm perdesi altında fiili bir rol yapaca�, en son Almanya'nın sıkı yönetimi idam ve tevkifleri ile sabittir ... »

    15. Kor. K. Kazım Karabekir (Vesika 394)

    (Bunlan yazdıktan sonra Karabekir Paşa bu yeni planın neden gerelcli görüldügünü sormaktadır.)

    . 6 .

    (İlgili kısımlar alınmıştır.)

    Nazilli 16.2.36

    « ....... Ben bu konudaki görü�ünüze tamamen katılıyorum. Hatta ben �imdiye kadar Kafakasya'nın sa�lanmı� oldu�unu zannediyordum.

    52

  • Yalnız bu planın uygulanmasında en önemli rolü İzmit, Eski�ehir ile Ulukı�la ve Ere�lideki kıtalarımız oynayacaktır. Demiryollarının buralardan pek esaslı tahribi ba�arının en önemli arnili olur. Refet (Bele)»

    Mevki Kumandanı Servet. (Vesika: 395)

    - 7 -

    (İlgili kısımlar alınnuştır)

    Bursa 1 6.2.36

    «Mustafa Kemal Pa�a Hazretlerine: • . . Harbı Umumi'nin (Birinci Dünya Sava�ı) yarattı�ı açlık ve sefaletin bir me�ru çocu�u olan Bol�eviklik insanh�ı ba�arı ile ele geçirerek dünya çapında bir sosyal devrim sözkonusu olacak gibi görünmektedir. Galip milletlerde bile her türlü tedbire ra�men arnele tabakalarında sık sık ortaya çıkan grevler açlık ve sefaletin en kesin delilidir. Karl Marx prensiplerinin uygulanması yalnız Rus sınırları içinde (yapılırsa) az zaman zarfında hükümetinin dü�ece�inden �üphe olmadı�ından her türlü vasıta ve tedbire ba�vurmakla dünya çapında bir devrimin (gerçekle�mesine) çah�mak gerekir (*).

    Son Bol�evik ba�arıları kendi prensiplerinin Rus sosyal kitlesinin ruhuna uygun geldi�ine ve İslamiyet'in meydana geli�inin ba�langıcında oldu�u gibi Bol�evikli�in de yüzyılımız halk kitlesinin ruhi ve maddi ihtiyacına uygun gelmekte bulundu�undan süratli bir �ekilde insanlık ve özellikle Asya kavimleri arasında iyi kar�ılanaca�ı kuvvetli bir �ekilde sanılmaktadır. Yüzyıllarca (Allah nevm-i gafletteri ikaz eyliye) teranesiyle hocaların uyuttu�u İslam dünyasının Bol�evik sistemi sayesinde cidden uyandırılmasında ba�arı sa�lanırsa ne mutluluk, ne büyük ba�arı. İslam dünyası ile ustaca i�birli�i yapma�ı b�aran Bol� evikterin Avrupa ve Asya'daki tehdit edici durumları Emperiyalist Avrupahlar'ı ve özellikle İngilizleri hakkıyla korkutmaktadır. Londra'ya (giden) yolun Hindistandan geçti�ini bilen Lenin İngilizler'in can dü�manıdır.

    Bol�eviklerin Asya'da arzu ettikleri �ekilde devrimi yönetmeleri ve kurabilmeleri ve bir daha Denikin ve Kolçak gibi yine Ruslar'dan muhalif orduların kurulmaması için Çanakkale Bo�azı'nı elde bulundurmaları kesin olarak gereklidir. Çanakkale bo�azına hakim olan

    ("') Tümen Komutaıumn bu tezi Lenin ve Trotsky'nin görüşlerine tamamen uymaktadır.

    53

  • Bolşevikler bizimle i�birliwni isternek zorunda olacaklardır. Son Bul· garistan hadiseleri Ruslar'ın Çanakkale boAazına kar�ı hareketini hızlandırmaya sebep olsa gerek. Genellikle Batıda, Amerika'da Çejitli vesilelerle önemle beliren i�çi hareketleri dolayısıyle Dünya Sava�ın'da oldu�u gibi Müttefik Devletler yeniden ordular tertip ve sevkedemez ve ancak sömürge kıtalarıyla yetinmek zorunda olacaklarından Bol�eviklere kar�ı (bu devletler) �ahane ba�arılarına ve diridnotlarına ra�men sanıldı�ından daha zayıf ve acizdirler. Azerbaycan, Gürcü, Ermeni hükümetlerinin istikHUlerini tasdik, peklejtirme ile Kafkasyada bir set kurmak planları da Bol�eviklere kar�ı büyük askeri hareketlere gi· ri�emiyeceklerine delildir. Kafkas milletleri vasıtasıyla meydana getirilecek bir settiıf Anadolu ile Bol�eviklerin arasını tamamen kesec�i ve Türkiyeyi hakkında verilecek idam hükmüne boyun �direc�ine Ana· dolu, Suriye, Irak, İran, Afganistan, Hindistan kapılarının müthi� bir surette kapatabilec�ine kesin olarak ihtimal vermiyorum. Bol�eviklerin güneye, do�uya, batıya sızmasına ve nüfuzuna engel olmak için Kaf • kasyada tasarladıkları gibi setler kurma�a kalkı�ırlarsa Türkistan ve Çin'den Lehistan, Baltık denizine sonuçlanan bir set kurmak gerekir ki bu kadar kuvvet ve kudrete sahip olan İtilaf (Devletleri) için Bol�eviklere kar�ı kesin büyük askeri hareketlere giri�meleri mümkündür. Şu halde Kırım, Lehistan,Odesa, Romanya havalisinin önem kazanaca�ı tabiidir •.•

    Hatta Fransız Güney Filosu kumandanı Amirat Düpon'a Bursa'da gizli surette Tümen Karargahında iken: «Türkler'in (ço�unlukta) bu· lundukları vatan kısımlarını kurtarabilmek için giri�ilecek en hafif hareket önce Rus Bol�evikleriyle i�birli�inden ibaret olacaktır» söylenınesi Amirali dehşetle yerinden sıçratmı�tL .. Beklenmedik şekilde idam hükmü tarzında bir bar� imza ettirildi�i takdirde Bol�eviklerle i�birli�i etmekten kimse bizi menedemiyec�i gibi ..• elimizde bulunan silahları alma�a kalkı�ırlarsa silahlı mukavemeti kabul etmekle beraber Bol�evik istila seline kar�ı silahla mukavemet edec�imize (Müttefikleri) ikna suretiyle birçok maddi menfaat sa�lanabilir. Fakat bu politik usul sınırlarımıza yakla�an Bol�eviklerle sosyal veya politik hareket birliğine mani te�kil (etmez�.»

    56. Fırka K. Bekir Sami (Vesika: 396)

    (Yazıda ayrıca: Vaktinden önce hareket Yunan tehlikesini anınr, denmektedir. RN).

    54

  • - 8 -

    (İlgili kısımlar alınmı�ur)

    Karesi 15.2.36

    «Ocak sonundaki politik durumumuz zatıalinizce pek ilgili bir surette muhakeme buyrulmu�tur. Yüksek mütalaalarımza ve alınması dü�ünülen tedbirlere katılmakla beraber ... Batı Anadolu'nun özel durumunu bilmektesiniz.... Yunan i�gal kuvvetlerini derhal artırmak.. İstanbul'dan kolaylıkla di�er kuvvetlerini bu havaliye yollayarak etkili baskıda bulunma güçleri vardır. Böyle bir durum kar�ısında mukavemet kuvvetlerimizin kar�ıla�acakları güçlükleri göz önünde tutarak elden geldi�i kadar acele etmeden hareket (etme�i) zorunlu görüyoruz. Bu ne· denlere dayanarak bundan iki ay önce güçbirli�i için (bana) ba�vuran bol�evik delegelerine uygun cevap vermedim .. Fakat İtilaf hükümetleri bizim taksim ve imhamız için fiilen ve ciddi bir surette tazyike ba�ladıkları anda .. »

    . 9 .

    (İlgili kısımlar alınmı�tır).

    61. Fırka K. Kazım (Vesika: 397)

    Mardin 23.2.36

    «Daha memleketimizin çe�itli kısımlarındaki dü�manlarımızı temizlemeden Bol�eviklerle birle�mek üzere taaruzi hareket yapmak bir dereceye kadar Dünya Sava�ı sonundaki Kafkas ve İran hareketine benziyecektir. Halbuki bütün Milli Kuvvetlerin �imdilik Sivas Kongresi'nde kararla�tırılan sınırların elde edilmesi için sarf ve kullanılı�ı daha uygun olacaktır.... taarruzi (hareket) u�runda sarfedecek askerimiz kalmadı�ını (belirtirim) .. Bol�eviklerin ba�arısını, İtilaf Devletleri'ni ve hele İngilizler'i güç duruma dü�ürmesi bakımından bizim için yararlı sayabiliriz ve bunların ba�arısına dotaylı olarak yardım etmek mümkündür. Fakat Bol�eviklerin Anadolu'ya sokulması memleketin kabiliyetiyle (uygun) görülmemektedir. Neticede bugünkü anla�mazlı�ın

    55

  • yayılmasını gerektirerek esasen (AHNKSZ) (*) bir durumda bu· lundu�umuzdan yeniden birtakım önemli ke�mekeşler do�uracaktır. İn· gilizler'i en çok tehdid eden Hindistan sorunu oldu�undan Bol�eviklerin Anadolu yönünden çok Hazer denizinin d�u sahilinden bütün kuvvetleriyle