sektÖre İlİŞkİn gÜnlÜk haberleragent1.acermail.com/userfiles/image/882/71410/gunluk sektor...
TRANSCRIPT
Gunluk Sektor Haberleri 00-00-2015.docx
2016
ÇELİK İHRACATÇILARI BİRLİĞİ
SEKTÖRE İLİŞKİN GÜNLÜK HABERLER
www.cib.org.tr
2
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
HABER BAŞLIKLARI
Günlük İhracat Rakamları. (TİM)
Çin Çelik Sektörünü Anlama Kılavuzu. (www.matil.org)
Demir Çelik Üreticileri Kritik Virajda. (Bloomberg Businessweek Türkiye)
2015 Şartları Bir Daha Yaşanmasın. (Prime)
Çebid: Tanap Projesi Sayesinde Çelik Boru Üretim Hacmi Korundu. (Prime)
Erdemir Yeni Bir Gaz Ayrıştırma Tesisi İçin Alman Linde İle Anlaştı. (DHA)
TİM’den Ar-Ge Reform Paketi’ne Destek. (AA)
Erdemir İtalyan Devinin Peşinde. (Sabah)
Türkiye’nin Filmaşin İhracatı 2015 Yılında %17,4 Düştü. (SteelOrbis)
AB Çin’den İthal Dikişsiz Boruya Yönelik Antidamping Vergisi İncelemesi Başlattı. (SteelOrbis)
AB Çin’den İthal Ağır Levhaya Yönelik Antidamping Vergisi İncelemesi Başlattı. (SteelOrbis)
AB Çin’den İthal Sıcak Haddelenmiş Yassı Ürünlere Yönelik Vergi İncelemesi Başlattı. (SteelOrbis)
ABD’li Paslanmaz Çelik ve Şerit Üreticileri Çin’den Yapılan İthalata Karşı Anti-Damping Ve Telafi Edici Vergi Başvurusu Yaptı. (SteelOrbis)
Avustralya Çin’den İthal Filmaşine Geçici Antidamping Vergisi Uygulayacak. (SteelOrbis)
Japonya’nın Soğuk Haddelenmiş Şerit Sevkiyatı 2015 Yılında %5,63 Azaldı. (SteelOrbis)
Japonya'nın Sıcak Haddelenmiş Şerit Sevkiyatları 2015 Yılında %7,07 Arttı. (SteelOrbis)
Güney Afrika'nın Demir Çelik Üretimi Aralık Ayında %6,2 Düştü. (SteelOrbis)
Hint Çelik Şirketleri Demir Cevheri Stoklarının Tümünün Açık Artırmaya Çıkarılmasını Talep Etti. (SteelOrbis)
MIIT: Çin’in Nihai Mamul İhracatı 2016 Yılında Daha Fazla Baskı Altında Kalacak. (SteelOrbis)
Meksika’nın Çelik Üretimi 2009 Yılından Beri Görülen En Düşük Seviyeye Geriledi. (SteelOrbis)
Bolivia Sinosteel İle İmzalayacağı Anlaşmayı Erteledi. (SteelOrbis)
Brezilya Mahkemesi Samarco Vale Ve BHP’nin Varlıklarını Dondurdu. (SteelOrbis)
Hindistan Sac Fiyatları 40-50 $/ton Yükselecek; Kapasite Fazlalığı Devam Ediyor. (Kallanish)
Ilva’yı Satın Almak İçin 29 Başvuru Yapıldı. (SteelOrbis)
Tüketici Güveni 3 Aydır Düşüyor. (Dünya)
İşbaşı Eğitiminde Süre 1 Yıla Yükseltildi. (Hürriyet)
'Fortune 500'deki Şirketlerin Yarısı Dijitalleşmediği İçin Listeden Düştü'. (Zaman)
'102 Liralık Elektrik Faturasının Sadece 52 Lirası Tüketim Bedeli'. (Zaman)
ÇELİK İHRACATÇILARI BİRLİĞİ SEKTÖRE İLİŞKİN GÜNLÜK HABERLER 22.02.2016
3
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Günlük İhracat Rakamları: (TİM 22.02.2016)
Çin Çelik Sektörünü Anlama Kılavuzu: (www.matil.org 20.02.2016) Doç. Dr. Hüseyin Soykan Matil A.Ş. Genel Müdürü
Çin… Verdiği her karar ve attığı her adımla: dünya çelik
sektöründeki dengeleri bozan, taşları yerinden oynatan ve orta-
uzun vadeli plan yapmayı güçleştiren bir ülke. Bir başka açıdan
bakıldığında ise; aldığı kararlar ve uyguladığı politikalar nedeniyle,
dünyanın geri kalanını sıkboğaz eden bir ülke.
Son üç yılda dip dalgaları şeklinde gelişen ve geçen yıl bir
tsunamiye dönüşen Çin kaynaklı gelişmelerden en olumsuz
etkilenenlerden birisi de, hiç şüphesiz Türk çelik sektörü. Bir yanda
Çin’den adeta patlayan ithalat nedeniyle iç pazarda sıkıntıya giren
sektör: diğer yandan, ihracatta ciddi darbeler yemekte ve
geleneksel pazarlarındaki payını koruyamamakta. Dolayısıyla, çift
taraflı bir kıskaca maruz kalan sektörün sürdürülebilir geleceği
adına: her şeyden önce Çin çelik sektörünü tüm yönleriyle detaylı
bir değerlendirmeye ve anlamaya ihtiyaç var. Bu noktada: bir
ülkenin çelik sektörü hakkında kapsamlı değerlendirmeler için
başlıca parametreler olan üretim, tüketim, ihracat ve ithalat verileri
üzerinden projektörlerimizi Çin’e çevirelim. Nispeten kapalı bir
rejime sahip olması nedeniyle, Çin’le ilgili yayınlanan ya da Çin’in
kendisinin yayınladığı verilerin doğruluğu konusunda belirli bir
ihtiyat payını da unutmayalım.
Çin çelik sektörünün son 10 yıldaki üretim, tüketim, ihracat ve ithalatına yönelik Dünya Çelik Birliği’ne (WSA) ait veriler, Şekil
1’de yer almakta. 2004 yılında ürettiğinden 3 milyon ton daha fazla çelik tüketen yani net ithalatçı olan Çin: sadece 1 yıl
içinde sıvı çelik üretimini 83 milyon ton artırıp 356 milyon tona çıkararak, ihtiyacından 8 milyon ton daha fazla çelik üretir hale
geldi. Diğer yandan, yine 2004 yılında üretiminin yaklaşık %10’unu ihraç eden ve tüketiminin %13’ünü ithalat yoluyla
karşılayan Çin’de, takip eden yıllarda ithalat azalırken; dalgalı seyreden birkaç yılın ardından, 2010 sonrasında ihracat
düzenli artan bir ivme yakaladı. 2013 yılından sonra ise, dünyayı çok olumsuz etkileyen değişimler başladı.
Geçen yıl Çin’de üretim %2,3 ve tüketim %5,5 düştü, ihracat %17,5 artarken; ithalat ise %17,1 düştü.
4
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Şekil 1. Çin çelik sektörünün son 10 yıllık karşılaştırmalı verileri (Kaynak; WSA, ITC Trademap)
1.ÜRETİM
Çelik üretiminde Çin’in gelişimini ve geldiği noktayı görmek adına, Şekil 2 çarpıcı veriler içeriyor. 1980 yılında Çin’in
gerçekleştirdiği yıllık 37 milyon ton üretim, kendisi hariç dünya üretiminin yaklaşık %5’ine denk geliyordu. Aradan geçen 20
yılda dünya üretimi sadece %6 artarken; Çin, %348 oranında kapasite artırdı ve 129 milyon ton/yıl üretime ulaşarak, dünya
toplam üretimindeki payını yaklaşık %18’e yükseltti. Asıl çarpıcı üretim artışı ise 2001 yılından itibaren gerçekleşmeye
başladı. Her yıl en az 40 en fazla 85 milyon ton gibi devasa rakamlarla büyüyen Çin çelik sektörü, 2014 yılında tarihi zirves i
olan 823 milyon tona ulaştı. 2001-2014 döneminde: üretimini %541 gibi inanılmaz oranda artıran Çin, ilk defa 2013 yılında
815 milyon ton ile kendisi hariç dünyanın tamamından daha fazla çelik üretti. Zira aynı dönemde Çin hariç dünya, üretimini
sadece %17 artırabildi. Geleneksel çelik üreticisi ülkeler olan ABD ve Japonya’da ise, 2004-2014 döneminde artıştan ziyade;
üretimde %7-12 arasında bir daralma meydana geldi.
Bir ülkenin: kendisi hariç dünyanın toplamından daha fazla üretim yapıyor olması, başlı başına özel bir durum olsa gerek.
Şekil 2. 1980-2014 dönemine ait dünya çelik üretimi ve Çin, ABD ile Japonya’nın gelişimi (Kaynak; WSA, ITC)
5
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
2015 yılı verilerine göre: dünya ham çelik üretimi, %2,8 gerileyerek 1,6228 milyar tona düştü. Türkiye dâhil diğer 9 ülkeye
bakıldığında: %2,6 oranında üretim artışı gerçekleştiren Hindistan hariç, geri kalan ülkelerde üretimde düşüşlerin yaşandığı
bir yıl geride kaldı. Çin’in ham çelik üretimi ise, nispeten daha az bir oranda %2,3 düşüşle 803,8 milyon tona geriledi. 2015
Aralık ayı üretimi ise, bir önceki yılın aynı ayına göre %5,2 düşerek 64,37 milyon ton oldu. Çin’in yıllık toplam üretimdeki payı
ise, %0,2 oranında artarak %49,5 olarak gerçekleşti.
Çin’in üretiminde yaşanan düşüş, son çeyrek yüzyılda ilk defa meydana gelmesi nedeniyle; ayrı bir önem taşıyor ve bir öncül
gösterge olup olmadığına dair üzerinde durmayı hak ediyor.
Çin Demir-Çelik Birliği (CISA) verilerine göre; Ocak ayının ilk 10 günü temel alındığında, ortalama üretim 1,57 milyon ton/gün
oldu. Bu miktar: 2015 yılı Aralık ayının son 11 günlük periyodundaki 1,52 milyon ton/gün ortalamasından yüksek; fakat
geçen yılın Ocak ayındaki ilk 10 günlük ortalama olan 1,79 milyon ton/gün seviyesinden daha düşük bir üretimin
gerçekleştiğine işaret ediyor.
Çin çelik üretimini, farklı kriterler üzerinden detaylandıralım:
Yöntemler: Çin’de devasa bir rakama ulaşan üretim, kullanılan yöntemlere göre değerlendirildiğinde: hem ülkemiz ve hem
de dünya ortalamasından ayrışmanın varlığı çok net ortaya çıkıyor (Şekil 3).
Şekil 3. Çin ve dünyada çelik üretiminin yöntemlere göre dağılımı (Kaynak: WSA)
Çin hariç dünyada, cevher ve kömürün kullanıldığı entegre yöntemle çelik üretimi son 10 yılda nispeten yatay bir seyir izledi .
2005 yılında Çin hariç dünyada 466 milyon ton çelik, entegre yöntemle üretilirken; 2014 yılında bu rakam 465 milyon ton ile
aynı kaldı. 2005-2014 döneminde hurdanın kullanıldığı elektrik ark ocaklı yöntemle Çin hariç dünya çelik üretimi ise yıllık 324
milyon tondan, 380 milyon tona ulaştı.
Dünyada bu gelişmeler yaşanırken; aynı dönemde Çin’de ise gelişim entegre yöntemle üretim ağırlıklı olarak gerçekleşti.
2005 yılında 42 milyon ton olan elektrik ark ocağında üretim, 10 yılın sonunda sadece ancak 50 milyon tona ulaştı, her ne
kadar 2011’de 71 milyon tonu görse de. Oysaki entegre üretim: 2005’de 313 milyon ton iken, hızlı bir artışla 2008’de 448
milyon tona ulaştı ve dünyayı yakaladı. Bu hızlı artış dönemi 2013 yılına kadar devam etti ve %328’lik bir artış oranıyla
üretim miktarı, 765 milyon tona ulaştı. 2014 yılında bu miktarın üzerine sadece 7 milyon ton ilave üretimle 772 milyon ton
olarak gerçekleşti.
6
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Ülkemiz açısından konuyu değerlendirdiğimizde ise: 2004 yılında 14,6 milyon ton ark ocağıyla ve 5,6 milyon ton çelik
entegre yöntemle üretilirken; 2014’de 23,8 milyon ton ark ocağı ve 10,3 milyon ton entegre yöntemle üretildi. Geçen yıl ise
ark ocağıyla üretim %14 düşüşle 20,5 milyon tona gerilerken; entegre yöntemle üretim %7,3 artarak 11,0 milyon tona
yükseldi.
2005 yılında Çin hariç dünyada entegre/ark ocağı üretim oranı 59/41 iken; Çin’de 88/12 civarındaydı. 2014 yılında ise, aynı
oran Çin hariç dünyada yaklaşık 55/45’e düşerken; Çin’de yükselmeye devam etti ve yaklaşık 94/6 olarak gerçekleşti. Aynı
yıl ülkemiz için oranın 26/74 gibi hem Çin ve hem de dünya ile tersi bir durumda gerçekleştiğini not etmek gerekiyor.
Firmalar: Muhtelif kaynaklarda yer alan verilere göre, Çin’de üç bin civarında demir-çelik tesisinin varlığından söz edilmekte.
Bunların CISA’ya kayıtlı 101 tanesi, orta ve yüksek ölçekte kapasiteye sahip. 2014 yılı verilerine göre:
-Üretilen 823 milyon tonun yaklaşık yarısı, 18 firma tarafından gerçekleştirildi, konsolide bir yapıya işaret eder şekilde.
-10 milyon ton/yıl üzeri üretim yapan dünyadaki 39 firmadan 22 tanesi Çin’li.
-İlk 10 sıralamasında yer alan 6 Çin’li firmadan birisi olan Hebei, 47 milyon tonluk üretimiyle Arcelor Mittal ve Nippon
Sumitomo’dan sonra dünyanın 3 büyük üreticisi konumunda.
-Hebei dahil Baosteel, Shagang, Anshan ve Wisco’nun her birisi tek başına: 31 firmadan meydana gelen Türk çelik
sektörünün toplamından daha fazla üretim gerçekleştirdi.
Kapasite Kullanımı: Kurulu kapasitelerin ne kadarının üretimde kullanılabildiği, üretim bahsinde geçmesi gereken önemli bir
parametredir. Ekonomik olduğu kadar psikolojik bir etkisi de olan kapasite kullanım oranının (KKO), Çin’deki son 15 yıllık
değişimi incelendiğinde (Şekil 4): yıllar geçtikçe KKO’nun %85’lerden %70’lere sürekli olarak düştüğü açık bir şekilde
görülmekte. Aslında oluşturulan ve devreye alınan yeni kapasitelerin tam olarak üretime yansıtılmadığının da ifadesi olan
%15 civarındaki KKO düşüşünde ilginç bir durum var: 2008 yılına kadar dünya ortalamasının 1-2 puan altında kapasiteyle
çalışan Çin çelik sektörü, dünyanın çok keskin düşüşler yaşadığı 2008-2009 global ekonomik kriz yılları dahil 2011 yılına
kadar, dünyadan daha iyi bir performans sergiledi. Sonraki yıllarda KKO: %81’lerden %72’lere gerilese de; bu dönemde Çin,
dünyadan daha yüksek oranda kapasite ile çalışmayı sürdürdü. 2015 yılı ilk 10 ayında KKO, bir önceki yılın aynı döneminde
gerçekleşen %70,7’dan daha da düşerek %69,3’e geriledi.
Şekil 4. Çin ve dünyada kapasite kullanımı (Kaynak: WSA, TÇÜD)
7
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Çin Sanayi Bakanlığı, geçen yıl içinde “Çelik Sanayi Düzenleme Politikası” strateji belgesinin 2015 yılı versiyonunu
yayınladı. Belgedeki temel hedef: çelik sektörünü, doğal kaynakların tahsisinde pazarın karar verici bir rol oynadığı yeni
ekonomik modele doğru hareket ettirmek. Bu amaçla:
-2015’de %4,4 oranında yaklaşık 50 milyon ton olarak gerçekleşen kapasite düşüşünün (eski, verimsiz ve çevre kirliliğine yol
açan tesislerin kapatılması ile bazı özel sektör firmalarının iflas etmesi yoluyla), bu yıl %6-9 oranında (100-150 milyon ton)
gerçekleşmesi ve
-2017’de KKO’nun %80’e çıkarılması hedeflenmekte. Bu amaçla özel bir fon kurularak: kapasite azaltmayı özendirici
teşvikler verilmesi, işgücü kaybının dengelenmesi ve ilgili diğer giderlerin karşılanmasına çalışılıyor. Arz-talep dengesinin
yeniden sağlıklı bir noktaya gelmesi için yapılan bu ve benzeri adımların neden olacağı toplumsal huzursuzlukların etkilerini
ölçmek için bu yıl, aslında ileriye yönelik politikalar için bir test olacak.
Kapasite azaltılmasında ilk kaybedenler, tahmin edildiği gibi; sınırlı kaynaklara sahip küçük ölçekli özel şirketler oldu. Çin’de
en fazla çeliğin üretildiği Hebei bölgesinin Tangshan şehrinde kurulu bir özel şirket olan 5 milyon ton/yıl kapasiteli Songting
Iron and Steel, elektrik borçlarını ödeyemediğinden dolayı üretimini durdurdu. Bir başka örnek ise, yine 5 milyon ton/yıl
kapasiteye sahip Haixin Iron and Steel Group. Shanxi bölgesinde kurulu bu tesis, nakit akışındaki sorunlar nedeniyle borç
krizine girdi ve üretimini durdurdu.
Fazla Kapasite ve Yeni Yatırımlar: Geçen yıl 803,8 milyon ton sıvı çelik üretilen Çin’de, CISA verilerine göre: tamı tamına
427 milyon ton kurulu fazla kapasite söz konusu. Çin hariç dünya üretiminin yaklaşık %53’üne denk gelen bu muazzam fazla
kapasite: Çin’deki zayıf iç talep ile birlikte, çelik fiyatları üzerinde ciddi düşüşlere yol açan şüphesiz en önemli etken.
Açıklanan resmi belgelerde: 2020 yılına kadar sürecek yeniden yapılandırma planına göre, Çin’de öncelikle 1 milyon ton/yıl
ve akabinde 2 milyon ton/yıl üretim kapasitesine sahip, verimsiz çalışan ve çevre kirliliğine yol açan eski tesislerin
kapatılması hedeflenmekte. Bununla birlikte; kapanandan/kapatılandan çok daha fazla yeni kapasitenin planlandığı ve
peyderpey devreye alındığı da bir başka gerçek. OECD verilerine göre 2013’te:
-Dünya çelik üretimi 1 milyar 618 milyon ton oldu.
-Dünya genelinde fazla kapasite 650 milyon ton (%65’i Çin’de) civarında.
-2020 yılında ise dünyada kurulu üretim kapasitesi 2 milyar 268 milyon olacak.
-İlave olacak 616 milyon tonluk yeni kapasitenin 407 milyon tonu Çin’de gerçekleşecek.
Birçok analist: 2013-2020 döneminde, 407 milyon tonluk yeni kapasiteyi abartı olarak değerlendirse de; son 15 yılda
yaptıklarını görünce, Çin’in bu hedefe ulaşacağını da beklemek gerekiyor. Bir anekdot olarak, Türk çelik sektörünün geçen
yılın ortalarında gerçekleştirdiği Çin gezisinde ziyaret edilen tesisleri görünce, nelerin yapıldığını ve nelerin de
başarılabileceğini yakinen idrak ediyorsunuz. %80 hissesi Baosteel’e ait Guandong Steel Group Corp. firmasının
Zhanjiang’daki entegre tesisi, yıllık 22 milyon ton çelik üretim kapasitesine sahip. Kapasite artırımıyla yılda 30 milyon ton
çelik üretilecek bu tesiste, geçen yılın Eylül ayında 9 milyon tonluk birinci kademe devreye alındı bile. OECD raporunda göze
çarpan diğer büyük bazı yatırım örnekleri ise:
-Shandong Iron and Steel Group’a ait bu yıl üretime başlayacak 8,5 milyon ton/yıl kapasiteli Rizhao tesisi.
-Angang Iron and Steel Group’a ait 10 milyon ton/yıl kapasiteli Ningde tesisi ve
-Guangxi Steel Group’a ait 9,2 milyon ton/yıl kapasiteli Fangchenggang tesisi.
Çin hükümetinin: gerek mevcut verimsiz kapasiteleri devre dışı bırakırken ve gerekse yeni kapasiteler inşa edilirken dikkate
aldığı en önemli hususlardan birisinin de istihdam olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir örnek olarak, Çin’in en büyük
metalurji şirketlerinden MCC’nin çalışan sayısının 1,5 milyon olduğunu duyduğumuzda yaşadığımız şaşkınlık, ülke
nüfusunun 1,5 milyara doğru gittiğini hatırlayınca, biraz daha anlaşılır hale geliyor.
8
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Mühendislik ve Teknoloji: Çin çelik sektörünün dünyada oyun kurucu (bugünlerde oyun bozucu) hale gelmesinin ardındaki
yegâne sırlarından birisi de, mühendisliğe ve teknolojiye yaptıkları yatırım olsa gerek. Bu noktada, üniversiteleri sanayinin
gelişiminde aktif olarak kullanacak mekanizmaları geliştirmiş olmaları da bir başarı.
China Iron and Steel Design Institue (CISDI): 1952 yılında kuruldu, 1991’de mühendislik şirketine dönüştürüldü ve 1998
yılında MCC grubuna katıldı. 18 şirketi ve 2 uluslararası ortaklığı olan CISDI’ nin çoğu mühendis 2.000 çalışanı var ve yıllık
geliri 1,5 milyar USD’yi bulmakta. 300’den fazla patenti olan CISDI, Çin çelik sektörünün altın yılları olan 2000-2014
döneminde, yaklaşık 20 milyar dolar tutarında demir-çelik tesisi projelendirdi. Bu dönemde CISDI tarafından 171 yüksek
fırın, 446 konverter ve ark ocağı, 107 sürekli döküm, 39 sıcak haddehane ve 43 soğuk haddehane tasarlandı, projelendirildi
ve üretilip devreye alındı.
Çin’de halen CISDI benzeri çok sayıda mühendislik ve teknoloji şirketi var ve aktif olarak çalışıyor. Dolayısıyla, Çin çelik
sektörü artık dünyadan yeni bir teknoloji almıyor; tersine var olan ya da ithal ettiği teknolojiyi daha da geliştiriyor, tasarlayıp
projelendirdiği tesisleri rekabetçi fiyatlarla imal ediyor ve ülkesi yanında dünyanın her tarafına satıp kuruyor.
Çin çelik sektörü: 2000 yılından sonra sadece kapasite artırmak ile kalmamış; üretimin teknik alt yapısını köklü bir şekilde
değiştirip geliştirerek rekabetçi seviyeye yükseltti. İlaveten, çevreye daha uyumlu ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri de ihmal
edilmeden modern teknoloji ve uygulamalara geçildi.
Maliyet Muhasebesi: Son yıllarda demir cevheri fiyatlarının hurdaya göre çok daha fazla düşmesi, cevher ağırlıklı üretim
yapan Çin’li firmaların rekabetçiliğini artırsa da; bununla yetinmeyen Çin’li üreticiler, maliyetleri daha da aşağı çekmek iç in
çok farklı uygulamalar geliştirmekte. Sıcak cüruftan atık ısının dahi geri kazanılmaya başlandığı Çin’de, ezberleri bozan
teknolojik gelişmeler de yaşanmakta.
Enteresan bir örnek olarak: çok sayıda Çin’li üretici, son 20 yılda entegre tesislerinin içine ark ocakları kurdu. Ülke içinde
yeni yeni çıkmaya başlayan hurdayı kullanan bu ark ocaklarına, aynı zamanda entegre üretimin 1.kademesi olan yüksek
fırından elde edilen sıvı ham demiri de şarj etmeye başladılar. Sıvı ham demiri, yüksek fırından potaya alıp; ya tren yoluyla
ya da kırkayak benzeri araçlarla çelikhaneye getirip, genellikle cüruf alma tarafına açılan delikten bir yolluk vasıtasıyla, ark
ocağındaki hurda üzerine şarj etmeye başladılar. İlk olarak 1998’de Çin’in en büyük özel sektör kuruluşu olan Shagan Steel
tarafından gerçekleştirilen sıvı ham demir şarjı ile ark ocağı: bir nevi entegre tesisteki konverterin fonksiyonunu yüklenmekte.
Ark ocağına fazladan oksijen üflenerek sıvı ham demirdeki karbon yakılmakta, gerek bu esnada ortaya çıkan kimyasal enerji
ve gerekse de 1400 oC sıcaklıktaki sıvı ham demirle teması neticesinde hurda, çoğu durumda elektrik enerjisine ihtiyaç
olmadan ergimekte. Bu tarz bir teknolojik uygulama ile ark ocağına %80’lere varan sıvı ham demir şarjı yapılmışsa da;
halihazırda Çin’de toplam 37 ark ocaklı tesiste gerçekleştirilen işletme pratiklerinden elde edilen sonuçlar dikkate
alındığında, %40-50 oranının en ideal olduğu ortaya çıktı. Sonuç olarak: elektrik tüketimindeki ciddi tasarruflar ve sıvı ham
demir şarjı neticesinde nispeten pahalı olan hurdanın daha az kullanılıyor olması, ark ocaklarına belirli oranda bir maliyet
avantajı ve sürdürülebilirlik imkânı sağlamakta.
2.TÜKETİM
Üretimde yaşanan olağanüstü artışlara paralel olarak: Çin’de çelik tüketimi hızlı bir şekilde arttı, ta ki 2013 yılı sonuna kadar.
2004 yılında, mevcut üretimden sadece 3 milyon ton daha fazla bir miktarda 276 milyon ton çelik tüketilen Çin’de, Pekin yaz
olimpiyatlarının yapıldığı 2008 yılına kadar tüketim %52 artarak 418 milyon tonu geçti. 2008-2009 ekonomik kriz yıllarında
dahi yıllık 40-60 milyon ton aralığında artan çelik tüketimi: 2010 yılında 588 milyon tona ve 2013 yılı sonunda ise, tüm
zamanların zirvesi olan 735,1 milyon tona ulaştı. Bahsedilen 10 yıllık dönemde Çin’in çelik tüketimindeki artış, %266 gibi çok
yüksek bir seviyede gerçekleşti. Çelik tüketiminde uzun yıllar süren düzenli artış, ilk defa 2014 yılında son buldu ve 731,6
milyon tona geriledi. Tüketim düşüşü, geçen yıl da artarak devam etti ve %5,5 azalarak 691,2 milyon ton oldu. Bu noktada:
dünyada çeliğin yarısının altyapı yatırımlarında ve inşaatlarda tüketildiğinden hareketle; son 10 yıllık dönemde çelik tüketimi
ile Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) büyümesi arasındaki ilişkiyi incelemek yararlı olacaktır (Şekil 5).
Bilindiği üzere Çin: 2005-2007 arasında ve 2010’da %10’nun üzerinde olağanüstü bir büyüme gerçekleştirdi. 2015 yılında
gerçekleşen %6,9’luk büyüme rakamı: Çin’de, 2010 yılından itibaren azalma trendine giren büyümenin, son 25 yıldaki en
düşük değeri oldu. Uluslararası Para Fonu, büyümedeki gerilemenin devam edeceğini ve bu yıl için %6,3 ve gelecek yıl ise
%6’ya düşeceğini öngörmekte. Oysaki Çin: 2008 küresel ekonomik krizinden sonra dünyadaki büyümenin lokomotifi olmuş,
yüksek dış ticaret rakamlarıyla dünya ölçeğinde ekonomik küçülmenin daha fazla gerçekleşmesini engelledi. 2014 yılında
17,6 trilyon dolar GSYİH ile ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olan Çin, yine aynı yıl 2,34 trilyon dolar ile
dünyanın en büyük ihracatçısı ve 1,96 trilyon dolar ile ABD’den sonra 2. büyük ithalatçı ülke haline geldi.
9
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Şekil 5. Çin’de çelik tüketimi-GSYİH karşılaştırması (Kaynak: Dünya Bankası, ITC Trademap)
Tüm bu gelişmeler yanında; geçen yıl sıkıntılı günler geçiren Çin, düşen iç tüketimi canlandırmak ve Amerikan Merkez
Bankası’nın (FED) faiz artırımı beklentisi doğrultusunda ülkeden sermaye çıkışını azaltmak için; Ağustos ayında para birimi
Yuan’ı üç defa devalüe etti. Böylelikle Çin’de üretilen mal ve hizmetlerin rekabetçiliğini koruması hedeflendi. Ne var ki,
kontrolsüz gerçekleştirilen aşırı kapasitelerin emtia fiyatlarını baskılayarak aşağı çekmesi, toplamda Çin ekonomi üzerinde
şüphelerin artmasına ve dolayısıyla küresel ekonomide yavaşlamanın hızlanacağına ve yeni bir global krize dair söylemleri
artırdı.
Düşen büyüme oranları ve kısmi parasal daralmanın etkilerini azaltmak amacıyla Çin: 2015 yılında, ülkeyi Avrupa’ya
bağlayacak olan “One Belt, One Road - Tek Kuşak, Tek Yol” başlıklı yeni bir proje başlattı. Yeni İpek Yolu Ekonomik
Kuşağını oluşturma stratejisine dayanan bu proje kapsamında; İngiltere, Pakistan, Türkiye ve geçen Ocak ayında İran dâhil
çok sayıda ülkeyle, her biri onlarca milyar doları bulan anlaşmalar imzalandı, halen imzalanmaya devam ediyor.
3.İHRACAT
Çin çelik sektörü: 2000’li yılların ortalarına kadar, üretiminin %8-10 aralığında bir miktarını, coğrafi olarak yakın bölgeler
başta olmak üzere, dünyaya ihraç ediyordu. Özellikle 2007-2008 döneminde nispeten yükselerek 70-80 milyon ton/yıl
hacmine ulaşan ihracat, 2009 ve 2010’da 55 milyon tonun altında kaldı. 2011 yılından itibaren, uygulanan ihracat ağırlıklı
büyüme modelinin de etkisiyle; Çin çelik sektörü, dünya piyasalarına ihracatını hızlı bir şekilde artırmaya başladı. 2013 yılını
75,4 milyon ton ile ihracat ile kapatan Çin’in 2014 yılındaki ihracatı, psikolojik sınır olan 100 milyon tonu aşarak, %42 artışla
107,5 milyon tona ve geçen yıl ise %17,5 yükselişle 126,3 milyon tona ulaştı. İhracat artışları bir başka açıdan
değerlendirildiğinde ise: 2009 yılında aylık 2 milyon ton altında olan ihracat, öncelikle 2013 Nisan ayında 5 milyon tonu geçti.
Geçen yılın Ocak ayında ise 10 milyon ton/ay sınırını geçerken; Ağustos ayında ise tarihi rekoru olan 11 milyon tona ve
Aralık ayında ise 10,6 milyon tona ulaştı (Şekil 6).
Şekil 6. Çin çelik ihracatının üç aylık dönemsel gelişimi (Kaynak: ITC Trademap)
10
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Nihai mamul ihracatı yanında Çin, son iki yılda dünya piyasalarına önemli oranda kütük ihracatı da gerçekleştirdi, her ne
kadar kütük denmeyip kare mamul ihracatı olarak gözükse de. 2014 yılında bu rakamın 13,9 milyon ton ve geçen yıl ise 25
milyon ton civarında olduğunu belirten uluslararası analistlere göre, Çin’li kütük ihracatçılarının ticaret hacmi 30-35 milyon
ton/yıl aralığında değişiyor.
Ürünler: Çin’in en fazla ihraç ettiği ilk dört ürün grubunu oluşturan çubuk ve profil, alaşımlı yassı, yassı kaplama ve alaşımlı
filmaşin ürünlerinin: 2014 yılı toplam ihracat içindeki payı %65’lere ulaşmakta. Takip eden inşaat çeliği, soğuk yassı ile dikişli
ve dikişsiz boru gruplarının payı ise %20 civarında. Diğer bir açıdan bakıldığında; 2014 yılındaki ihracatın %49’u yassı,
%40’ı uzun ve %10,6’sı boru ürünlerinden oluştu. Ülkemizin en önemli ihraç kalemi olan inşaat çeliğine ayrıca bakıldığında
ise; 2010 yılında 2,5 milyon ton olan Çin ihracatı (ülkemizin 6,1 milyon ton), 2013 yılında 8,5 milyon tona ulaşarak; 8,2
milyon tonluk Türkiye ihracatını geride bıraktı ve 2014 yılında ise 18,5 milyon tona ulaştı. Aynı yıl Türkiye’nin ihracatı ise 7,7
milyon tonda kaldı. Geçen yılın 9 aylık verilerine göre Çin 22,1 milyon ton inşaat çeliği ihraç ederken; Türkiye’nin inşaat çeliği
ihracatı ise 5,5 milyon tona düştü.
Önemle üzerinde durulması gereken bir konu olarak ifade etmek gerekiyor ki: alaşımlı çubuk ve profil ile filmaşin ürünleri,
aslında Çin’li üreticilerin vergi iadesi teşviklerinden yararlanmak için GTİP kodlarını değiştirip ihraç ettikleri karbon çeliği
ürünler. Bu konuda çarpıcı bir örnek olarak: 30 ppm (tonda gram) kadar Bor ilave edilen inşaat çeliği, olması gereken GTİP
üzerinden değil; alaşımlı çelik GTİP’inden ihraç edilerek vergi iadesi alınmakta. Bu GTİP oyununun, dünyadaki diğer ülkeler
tarafından ortaya çıkarılarak tedbir alınması üzerine; Çin’li üreticiler, bu defa inşaat çeliğine Krom katmaya ve bu şekilde
vergi iadesinden yararlanarak ihracat yapmaya başladılar (Şekil 7). 2014 yılı Haziran ayından itibaren aylık 1 milyon tonu
aşan ve Aralık ayında 2,2 milyon tona ulaşan bor katkılı inşaat çeliği ihracatı yerini, 2015 yılı Ocak ayından itibaren krom
katkılı ürüne bıraktı. Krom katkılı inşaat çeliği ihracatı hızlı bir şekilde artarak geçen yılın Eylül ayında 3,3 milyon tona ulaştı.
Şekil 7. Çin’den dünyaya yapılan bor ve krom katkılı inşaat çeliği ihracatı (Kaynak: ITC Trademap)
Benzeri bir GTİP oyununu, kütük ihracatında da görmek mümkün. Çin Gümrük İdaresi verilerine göre 2015 yılında yarı
mamul ihracatı sadece 6.000 ton. Oysa geçen yılın 11 ayında sadece Türkiye’ye yapılan kütük ihracatı 1 milyon 335 bin tonu
11
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
buldu. Çin’de yarı mamul ihracatındaki gümrük vergisini aşmak üzere ihracatçılar, kütüğü yarı mamul olarak değil; nihai ürün
gibi göstermekte ve uluslararası pazarlara sevk etmekte.
Çin’in 2014 yılında yaptığı ihracat karşılığı elde ettiği yaklaşık 95 milyar dolar, ihracat tonajına bölündüğünde, ortalama b irim
fiyat 884 dolar/ton oluyor. Bu açıdan bir kıyaslama yapıldığında: ihracat tonajında ve gelirinde birinci sırada yer alan Çin,
ortalama birim fiyat sıralamasında ise Türkiye’den bir basamak yukarda ancak 16. sırada yer alıyor, nispeten katma değeri
düşük ürünler ihraç etmesinin bir göstergesi olarak.
Ülkeler: 2014 yılı verilerine göre: Çin ihracatının yarısını, ABD yanında 12 komşu ve çevre ülkeye yaptı. En fazla ihracatı 10
milyon ton/yıl üzerinde olmak üzere G. Kore’ye yapan Çin’in, ihracat yaptığı diğer önemli ülkeler ise sırasıyla Vietnam, ABD,
Filipinler ve Hindistan oldu. Ne var ki, özellikle 2014 ve 2015 yıllarında Çin, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerine olan
ihracatını artırma başarısı gösterdi (Şekil 8). Çarpıcı bir örnek olarak: ülkemizin geleneksel ihraç pazarları olan Ortadoğu ve
K. Afrika bölgesine, geçen yılın 9 aylık döneminde Çin’den yapılan ihracatta, bir önceki yılın aynı dönemine göre %25 artış
gözlendi. Ülkeler bazında ise: İsrail, S. Arabistan, Kuveyt, Ürdün, Cezayir ve Sudan’a yapılan Çin ürünleri ihracatı %40-75
oranında artışlar sergiledi. Dolayısıyla Çin, belirli bölgeler yada pazarlar için değil; tüm dünya için bir tehdit haline geldi.
Şekil 8. Çeşitli ülkelere yapılan Çin çelik ihracatındaki artışlar (Kaynak: ITC Trademap)
Ticaret Davaları: Çin’in özellikle son 2 yılda patlayan ihracatı ve dünya piyasalarının Çin malı çelik ürünlerle dolması, birçok
ülkede kurulu tesislerin kapanmasına ve istihdamda ciddi kayıplara yol açınca: dünya genelinde korumacılığı tekrar ön plana
çıkardı. Sadece geçen yıl dünya genelinde Çin menşeli ürünlere karşı 68 ticaret davası açıldı, 37’si sonuçlandırılarak; çok
sayıda ülkede farklı oranlarda gümrük vergileri uygulamaya kondu. Bahse konu ticaret önlemlerinin esasını ise, haklı bir
şekilde: Çin çelik sektörünün devlet desteğine sahip olduğu, ciddi şekilde teşviklerden yararlandığı ve dampingli ihracat
yaptığı oluşturmakta.
Bu yılın sonunda Dünya Ticaret Örgütüne üye ülkeler tarafından Çin’in Pazar ekonomisi olarak kabul edilmesi olasılığı,
mevcut sıkıntılı durumun daha da ağırlaşarak devam edeceği endişesine yol açmakta. Zira Çin’e piyasa ekonomisi statüsü
verildiği anda, yürüklükteki anti-damping önlemlerinin hiçbir etkisi olmayacak. Bu nedenle Avrupa Çelik Federasyonu: bu yıl
içinde AB Ticari Savunma Araçlarının, Çin’in pazar ekonomisi statüsünü elde etmesine karşı daha etkili ve hızlı bir şekilde
kullanılması konusuna özel önem vereceğini açıkladı. Yine aynı çerçevede Güneydoğu Asya Demir Çelik Birliği ve Latin
Amerika Çelik Birliği gibi sektör temsilcisi sivil toplum örgütleri, ardı ardına bildiriler yayınlanmakta ve hükümetlerine baskı
yapmakta.
12
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
4. İTHALAT
Çin çelik sektörünün ithalatı konu edildiğinde, elbette nihai üründen ziyade demir cevheri ithalatı ilk olarak akla geliyor,
dünya çelik sektörüne etkileri açısından. Bununla birlikte; konuya nihai ürün ithalatı perspektifinden bakıldığında: 2004
yılında, ihracatından yaklaşık 9 milyon ton daha fazla ithalat yapan Çin, ülkede artan üretime paralel olarak 2008 yılına kadar
ithalatını yarı yarıya azalttı. 2009 yılında 10 milyon tonluk ilave ithalat hariç tutulursa, 2010 yılında 20 milyon ton olan ithalat:
düzenli olarak azalarak 2014 yılında 16,4 milyon tona ve geçen yıl ise 13,6 milyon tona geriledi. Bir başka deyişle Çin, 2015
yılında üretiminin sadece %1,7’sine denk gelen çok küçük bir oranda nihai ürün ithalatı gerçekleştirmiş oldu.
İthalatının %70’ini yassı ürünlerin (sırasıyla kaplamalı, sıcak, soğuk ve alaşımlı) oluşturduğu Çin’e, en fazla ihracat yapan
ülke, %40 ile Japonya. İthalatın yine %40 civarı ise G. Kore ve Tayvan’dan yapılmakta.
Cevher ve Kömür: Üretiminin yaklaşık %94’ünü entegre yöntemle gerçekleştiren Çin, dünya demir cevheri kontratlarının
yaklaşık %65’ini tek başına yapıyor. Çin’de 2014 yılında entegre yöntemle üretilen 773 milyon ton çelik için ihtiyaç duyulan
1,3 milyar ton cevherin, yaklaşık 933 milyon tonu (%72 oranında) ithal edildi. Çin Ticaret Bakanlığı: geçen yıl 72,85 milyar
dolar değerinde 1,22 milyar tonluk demir cevheri ithalatı için ruhsat verdi. Bu miktarın: 45,1 milyar dolar değerindeki 770,47
milyon tonu Avustralya’ya; 15,84 milyar dolarlık 251,92 milyon tonu Brezilya’ya ve 3,50 milyar dolarlık 54,42 milyon tonu ise
G. Afrika’ya ayrıldı. Bununla birlikte Çin’in: İran’dan Moritanya’ya, Ukrayna’dan Moğolistan’a yeryüzünün hemen hemen tüm
coğrafyalarından cevher ithalatı yaptığını not etmek gerekiyor.
Geçen yıl değerlendirildiğinde: Aralık ayındaki 96,27 milyon ton ile birlikte 2015 yılı tamamında cevher ithalatı, 953,36 milyon
ton oldu (Şekil 9). Ülke içinde ürettiği cevher miktarı 400 milyon tona ulaşsa da; bir önceki yıla nazaran geçen yıl cevher
ithalatındaki artışta: dünya genelindeki düşük fiyat seviyelerine ayak uyduramayan ve KKO’su %20’ler seviyesine kadar
gerileyen küçük ve orta ölçekli özel madencilik şirketlerinin üretimlerini durdurmaları etkili oldu.
İlaveten, 18 ay önce %80 olan büyük Çinli cevher üreticilerinin kapasite kullanımı, geçen yılın sonuna doğru %60’lara kadar
düştü.
Şekil 9. Çin’in son 5 yılda gerçekleştirdiği demir cevheri ithalatının gelişimi (Kaynak: Business Insider)
13
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
2013 yılı başında tonu 156 dolar olan demir cevherinin (%62 tenör, CFR Çin): 2013 yılı sonunda 133 dolara, 2014 yılı
sonunda 68,5 dolara ve geçen yılın sonunda 41,5 dolara kadar gerilemesi, talep kaynaklı bir durum değil. Geçen ayın
ortalarında: Amerikan finans kuruluşları Citigroup ve Goldman, arz fazlalığı ve düşük enerji fiyatları nedeniyle 2016-2018
dönemi için fiyatları aşağı yönlü revize etti. Bu yıl için Citigroup’un demir cevheri fiyat tahmini ortalama 36 dolar/ton, ge lecek
yıl ise 35 dolar/ton olurken; Goldman Sachs, bu yıl için 38 dolar/ton ve gelecek yıl için 35 dolar/ton olarak öngördü. Demir
cevheri piyasasında gözlenen diğer önemli bir gelişme ise: üç büyükler olarak adlandırılan Rio Tinto, BHP Billiton ve
Vale’nin, küçük cevher üreticilerini maliyet düşüşleri ile oyunun dışına doğru itmesi olarak değerlendiriliyor. Ne var ki; bu
alanda en büyük şirket olan BHP Billiton’un Standard&Poors’a göre (A+) olan kredi notunu koruyabilmesi için bu yıl 10 milyar
dolara ihtiyacı olduğu ve bu kaynağı hisse satış yoluyla karşılayabileceği ifade ediliyor. Geçen yıl %13 oranında değer
kaybeden hisse sentleri, şirketin pazar değeri ise 54 milyar dolara geriledi. İkinci büyük üretici olan ve geçen yıl hisse senedi
%36 düşen Rio Tinto ise, bu yıl tüm çalışanlarına maaş zammı yapılmayacağını duyurdu. Aslında düşen cevher fiyatları,
üreticilerini de zora sokuyor.
Spot piyasadan daha çok; uzun süreli tedarik anlaşmaları yapmaları nedeniyle: çelik üreticilerinin, cevher piyasasındaki
aşağı yönlü fiyat hareketinden tam olarak yararlandıklarını söylemek zor. Tedarik anlaşmaları, bu yıl yeniden müzakere
edildiğinde; daha düşük fiyatların ortaya çıkması ve bu durumdan çelik üreticilerinin de pay alması beklenmekte. Böylece
cevhere dayalı çelik üretim maliyetlerinde nisbi bir azalmanın meydana gelmesi öngörülmekte. Bu gelişme bir başka açıdan,
bu yıl çelik fiyatlarının yükselmeyeceğine dair kanaati ise pekiştiriyor.
Entegre üretimin diğer önemli girdisi olan kok kömürü açısından gelişmeler değerlendirildiğinde ise: ihtiyacının çok önemli bir
miktarını oluşturan 500 milyon tondan fazlasını ülke içinde üreten Çin, 2013 yılında 75 milyon ton ve 2014 yılında 62 milyon
ton koklaşabilir kömür ithal etti. Avustralya, ithalattan %50 pay alırken; %45 civarında ithalat ise Moğolistan, Kanada ve
Rusya’dan gerçekleşti. Kok kömürü üretiminde 2015’de yaşanan %3,5’lik düşüşün, bu yıl da devam etmesi bekleniyor.
Bununla birlikte; son 3 yılda koklaşabilir kömür fiyatlarının yarı yarıya azalması, Çin çelik sektörünün maliyet avantajlı üretim
yapmasını daha da destekleyici bir rol oynadı.
Hurda: Çelik üretiminin sadece %6’sının ark ocaklı tesislerde gerçekleştirildiği Çin’de: Bureau of International Recycling
verilerine göre, 2014 yılında tüketilen 88 milyon ton hurdanın sadece 2,6 milyon tonu ithal edildi. Hurda ithalatında Japonya
%85 oranında pay alırken; ABD, G.Kore ve Avustralya’dan da düşük miktarlarda satın almalar gerçekleştirildi. Kimi
analistler: önümüzdeki yıllarda artması beklenen Çin iç hurdasının, mevcut ve yeni yapılacak ark ocaklarındaki ihtiyacı
karşılamada kullanılacağı ve Çin’in uluslararası pazarlara hurda ihracatının beklentilerin çok aşağısında kalacağını ifade
ediyor.
GENEL DEĞERLENDİRME
Şimdiye kadar yazılanları dikkate alarak, Çin çelik sektörünü anlamaya çalıştığımızda; bazı temel sonuçlara ulaşmak
mümkün:
-“Çelik sanayinin ekmeğidir” şeklinde sloganik bir yaklaşımla önemi ifade edilen bu sektöre: son 15 yılda devlet gelirlerinden
700-750 milyar dolar değerinde sürekli yatırımlar yapılarak, 1 milyar tonluk bir kapasite oluşturuldu ve dünya bir tarafa-Çin
bir tarafa şeklinde özetlenebilecek bir büyüklüğe ulaşıldı.
-Çin merkezi hükümeti, yeni yatırımların ve üretimlerin planlanmasında ve koordinasyonunda etkin bir rol oynadı.
-Sanayinin altın çağı olarak ifade edilen bu dönemde: öncelikle, teknolojik olarak daha ileri ülkelerden know-how transferi
yapıldı. Akabinde, satın alınan tesisler kopyalanarak millileştirildi ve artan mühendislik kapasitesi sayesinde mevcut üretim
teknolojileri daha da geliştirildi ve belli bir noktadan sonra yurtdışına satılarak gelirler artırıldı.
-“Satın al-kopyala-geliştir-sat” politikası uygulanmasının doğal bir sonucu olarak gelişen ve yükselen teknolojik seviye
sayesinde, maliyetler düzenli olarak aşağı çekilerek her şartta rekabet edebilen bir yapı oluşturuldu.
-İhracat odaklı büyüme stratejisi çerçevesinde, her türlü devlet desteği ve teşvikler de verilerek, dünyanın geri kalanı
üzerinde artan bir baskı-korku mekanizması oluşturuldu.
Resmin bir yüzünde bunlar görülürken; diğer yüzünde ise geçen yıl yaşanan kimi gelişmeler incelendiğinde: , çok da iç açıcı
bir tablo söz konusu değil. Şöyle ki; Çin çelik sektörü için Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), son 20 aydır 50’nin altında
14
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
kaldı. Bu durum: arz ve talep arasındaki kalıcı olabilecek soruna işaret ediyor. CISA’nın 2015 yılı verilerine ve
değerlendirmelerine göre:
*%1,5 civarında çok düşük oranda büyüyen gayrı menkul sektöründe: Çin Sosyal Bilimler Akademisi’ne göre, 710 milyon
m2’ye eşdeğer 18 milyon adet satılmamış stok söz konusu. Çelik tüketiminin %38’inin gerçekleştiği bu sektörde, mortgage
sınırlamalarında son zamanlarda yapılan birçok esnekliğe rağmen, yavaşlama devam ediyor.
*24 milyon 503 bin araç üretimiyle %5 büyüyen otomotiv sanayinin, Çin’deki toplam çelik tüketiminin sadece %7’sini
oluşturması nedeniyle, olumlu etkisi sınırlı kaldı.
*Makine imalat sanayinde gerçekleşen %6 civarındaki büyüme, bir önceki yıla göre %4 daha düşük. Merkezi Hükümet
tarafından uygulamaya konan “Made in China 2025” stratejisinin, tüketimdeki olumlu etkileri kısa sürede görülmeyecek.
*Beyaz eşya sektöründe buzdolabı, klima ve bulaşık makinası gibi yüksek tüketimin olduğu ev eşyalarında talep stabil kaldı.
*Gemi imalat sanayi %10 büyümesine rağmen; yeni siparişler %60 oranında azaldı.
*Çelik ambalaj sanayi, bir önceki yıla göre %3 oranında düşüş gösterdi.
Diğer yandan; geçen yıl 101 orta-büyük ölçekli firmanın toplam satış gelirleri, bir önceki yıla göre %19,3 düşerek 410 milyar
dolara geriledi. Bu firmaların 11 aylık zararları 8,2 milyar dolar olarak açıklanırken; daha da önemlisi 520 milyar doları bulan
borçları dikkate alındığında: çelik tesislerinin kapanmasına yol açacak bir “temerrüt krizini”, politikacıların ve de bankaların
göze alabilmeleri mümkün mü? Tam da bu noktada, şu hususlar dikkat çekiyor:
*Çoğu çelik üreticisi, oldukça yüksek borçluluk düzeyine ulaştığı için: sabit giderlerini karşılamak ve borçlarını ödemek
amacıyla, mümkün oluğunca tam kapasite çalışarak üretim maliyetlerini azaltmaya ve pazarlarını rakiplerine kaptırmamaya
çalışıyorlar.
*Cevher ve ürün stoklarını teminat göstererek devlet bankalarından aldıkları düşük faizleri kredileri, daha az denetlenen
bankalar aracılığıyla daha yüksek faiz oranlarıyla satarak gelir elde etmekteler.
*Birçok çelik firması, çelik üretiminden zarar ederken; diğer faaliyet alanlarından elde ettikleri gelirleri, bu zararı karşılamada
kullanıyorlar.
*Bir üretici iflas etse dahi, kamu yâda özel sektörden bir alıcısı çıkıyor. Çünkü yerel yönetimler, çalışan sayısını
düşürmemek ve sosyal huzursuzluğu önlemek için her türlü teşvik mekanizmasını devreye sokuyorlar.
Çin etkisiyle 2015: patlayan ihracatın bir sonucu olarak, hemen hemen bütün uluslararası pazarlara dolan düşük maliyetli
ürünlerin meydana getirdiği tahribatların yaşandığı bir yıl oldu. Bu bağlamda:
-Hindistan hariç her ülkede üretim azaldı.
-Kapasite kullanım oranları düştü.
-Birçok firma, üretime geçici ya da kalıcı olarak ara vermek zorunda kaldı.
-Üreticilerin ve cevhercilerin mali performansları kötüleşti, piyasa değerleri azaldı.
-İstihdam da ciddi kayıplar yaşandı.
-Ticaret davalarında ciddi artışlar gözlendi, ülkeler koruma duvarlarını yükseltmeye başladı.
-Uluslararası ilişkilerde çelik sektörü, gündemin üst sıralarında çözüm bekleyen gerilimli bir konu haline geldi.
Bu gelişmeler ışığında: Çin çelik sektörünün yıkıcı etkilerine en fazla maruz kalanlardan birisi olarak Türk çelik sektörünün
sürdürülebilirliği için bir paragraf açmak gerekirse, her krizin kendi içinde fırsatlar taşıdığının bilincinde olarak, bazı avantajlar
elde etmek de mümkün olabilir:
*Modernizasyon, kapasite artış ya da yeni yatırımlarda: rakiplerine göre ciddi maliyet avantajlarına sahip Çinli firmalarla
çalışılması,
*Tek kuşak-tek yol projesi kapsamında Çinli üreticiler ile ülkemizde ya da diğer gelişen pazarlarda işbirlikleri
gerçekleştirilmesi ve
15
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
*Sektörümüzde eksikliği hissedilen, mühendislik ve teknoloji yetkinliğinin artırılması için uygun ortam oluşturulması.
Elbette bu hususlardan daha da önemli olarak, kimi sektör temsilcilerinin son zamanlarda yoğun gayretler sarf ettiği:
-Yaşanan sorunların uluslararası boyutundan dolayı devlet desteğine duyulan ihtiyaç,
-Rekabet için mevcut üretim modelinin ve ölçeğinin değiştirilmesi,
-Dublikasyona ve kaynak israfına yol açan yatırımların engellenmesi,
-Katma değeri yüksek ürünlere geçiş için destekleyici bir ortamın oluşturulması,
-Ortak alım yoluyla maliyetlerin aşağıya çekilmesi ve
-Şirket birleşmelerinin desteklenmesi gibi konuları unutmayıp öncelemek gerekiyor.
BU YILA DAİR
Çin’deki ekonomik yavaşlama ve artan ihracat ile düşen emtia fiyatları nedeniyle sıkıntılı günler geçiren dünya çelik sektörü
için: tedarik zinciri halkalarının tümünün birleştiği bir husus var; bu yıl, 2015’den daha zorlu olacak. Çünkü Çin: “ne pahasına
olursa olsun üretmek ve ihraç etmek” zorunda. Üstelik Ortadoğu kaynaklı siyasal risklerin çok daha fazla arttığı böylesi bir
dönemde, FED’in faiz artırım kararı ve Çin’de düşük kalmaya devam eden büyüme rakamları da dikkate alındığında, OECD
ve benzeri saygın kurumların yaptığı kriz uyarısını dikkate almak gerekiyor, sektörde yaşananların üstüne.
İki yıl aradan sonra ilk defa olmak üzere; Ocak ayı içinde Baosteel tarafından yapılan çelik fiyat artışlarından hareketle, k im
çevrelerde bunun yukarı yönlü bir ralli olabileceği değerlendirmelerinin yapıldığı bugünlerde: sahip olduğu cevhere dayalı
üretim yöntemi, düşük işçilik ve hammadde maliyetleri, rakiplerine göre çok daha az olan çevre ve enerji maliyetleri,
teknolojik yetkinlik ve merkezi planlama ile; Çin çelik sektörü, kısa ve orta vadeli gelecek için avantajlı konumunu
sürdürmeye devam edecek. Çin hükümetinin: “merkezi olarak kontrol edilen bir yatırım modelinden, tüketim esaslı
sürdürülebilir büyümeye dayalı bir ekonomik reforma geçiş programını” uygulamaya başladığı bu yılda:
* Üretim: %2,9 düşerek 781 milyon ton olacak (Çin Metalurji Sanayi Planlama ve Araştırma Enstitüsü).
* Tüketim: CISA’ya göre %4-5, WSA’ya göre ise %2 düşecek.
* İhracat: %6-8 artacak (CISA)
* İthalat: %3-5 düşecek (CISA)
Gelecek yıl tam da bu zamanlarda, yapılan öngörülerin ne oranda gerçekleştiğini hep birlikte göreceğiz. Son söz olarak
yazımızı: Çin Halk Cumhuriyeti kurucusunun sık kullandığı, Çin’ce yazılışı ve okunuşunu başta verdiğimiz cümlenin manası
ile bitirelim:
“Çelik ve aş bir arada olduktan sonra, her şey hallolur”…
Demir Çelik Üreticileri Kritik Virajda: (Bloomberg Businessweek Türkiye
21.02.2016)
►Yerli çelik üretimi gerilerken ithalat artıyor
►"Siyasi otoriteye çok görev düşüyor"
Sanayinin ana üretim kalemlerinden biri de demir çelik sektörü. Bu sektörün sağlıklı olması ya da sorunlarla mücadele
etmesi genel ekonomik görünümü de etkiliyor. Dünyada en büyük çelik üreticileri arasında ilk 10'da yer alan Türk demir çelik
sektörü özellikle 2010-2011 yılında dünya ham çelik üretiminin en fazla artış kaydeden ülkelerinden biri konumundaydı. Ama
sektör son iki yılda çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. 2013 yılından itibaren demir çelik üretimi gerilemeye başladı ve özellikle de
geçtiğimiz yıl yüzde 7,4 düşüşle birlikte son yılların üretimdeki en ciddi daralması yaşandı. Elbette bunda, küresel pazarlarda
yaşanan gelişmeler de etkili oldu. Ama iç pazardaki gelişmeler demir çelik üreticilerini daha fazla etkiledi ve etkilemeye
devam ediyor.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, geçtiğimiz yıl iç piyasadaki çelik talebi yüzde 12 artarken bu talep
artışına rağmen sektörün üretimi yüzde 7,4 daraldı. Peki iç piyasada talep artarken üretim niye düştü? Bu sorunun cevabını
TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan veriyor. Yayan, "Son yıllarda çelik ürünlerinin ithalatında ciddi bir artış var.
Geçtiğimiz yıl ithalat bir önceki yıla göre yüzde 38 oranında artış gösterdi" diyor ve ekliyor: "Türkiye'ye yapılan dampingli
ihracatla rekabet etmekte güçlük çekiyoruz."
16
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Kendi hükümetlerinden destek alarak Türkiye'ye ihracatlarını artıran şirketlerin iki ülkeden olması dikkat çekiyor. Hiç
şüphesiz bunların başında Çinli şirketler geliyor. İki yıl önce bu ülkeden ithal edilen çelik ürünlerinin miktarı 500 bin ton
civarındayken, bu miktar 2014 yılında 1 milyon tona, geçtiğimiz yıl ise dramatik bir artışla 3 milyon tona yükseldi. Bu
yükselişte büyük oranda inşaat demiri, kütük demir ürünlerinin etkili olduğu görülüyor. Öte yandan Türkiye'ye çelik ihracatını
artıran bir başka ülke de Rusya oldu. Bu ülkeden başta yassı çelik olmak üzere yapılan ithalat 500 bin ton seviyelerinden 2
milyon tonun üzerine çıkmış durumda. "Geçtiğimiz günlerde Brüksel'de, demir çelik sektöründen 5 bin kişi Avrupa Birliği'nin
(AB) dampingli ithalatı durdurması için yürüyüş yaptı" diyor Veysel Yayan ve devam ediyor: "Avrupa'da çelik üreticileri çok
rahatsızlar. Bunun sebebi de Çin'den yapılan ithalatın yüzde 40 artması. Bizde ise yüzde 200 arttı. Biz ise beş misli artışa
karşı sessizce devletin belirli tedbirleri almasını bekliyoruz. Yassı ürünlerde belirli tedbirler alındı ve yüzde 17 civarında bir
vergi getirildi. ABD bu vergiler yüzde 200 seviyelerinde. Ne kadar yetersiz bir önlem olduğunu buradan anlayabiliriz."
Hal böyle olunca sektördeki kapasite kullanım oranları da ciddi bir şekilde etkileniyor. 2008-2009 yıllarında çelik üretiminde
kapasite kullanım oranları yüzde 85 seviyesinde yer alıyordu. Bugün ise bu oran yüzde 62'ye kadar gerilemiş. Kapasitenin
düşmesi üretim tesislerindeki vardiyaları haliyle istihdamı da etkiliyor. TÇÜD üyeleri arasında yaptığı bir ankette şirketlerin
son dönemde ne kadar personel çıkarmak zoruna kaldığına dair verileri tespit etmeye çalışmış. Henüz birkaç şirketten cevap
gelmesine rağmen son bir yılda işini kaybedenlerin sayısının 3 bini bulduğu görülüyor. Eğer hükümet dampingli ithalata karşı
bir önlem alamazsa bugünkü kapasite kullanım oranlan bu yılsonuna kadar daha da düşeceğe benziyor. Elbette bu
beraberinde yeni işten çıkarmaları da getirecek.
İç piyasada bu olumsuz tabloyla karşı karşıya kalan çelik üreticileri için ihracat tarafında da işler iyi gitmiyor. Bundan
uluslararası taleplerin düşmesi, Çin düşük fiyat stratejisi ve bazı ülkelerin kendi üreticilerini koruma adına uyguladığı gümrük
bariyerleri etkili oluyor. Türk çelik sektörünün hızlı büyüme kaydettiği 2010-2011 yıllarında 20 milyon tona ulaşan ihracat
geçtiğimiz yıl itibariyle 16,5 milyon tona geriledi. TÇÜD tarafından açıklanan bu verilere bakıldığında ithalatın da 11 milyon
tondan 19 milyon tona yükseldiği görülüyor. Sektör için tehlike çanlarının çalmaya başladığı 2013 yılından beri en çok
tartışılan konulardan biri de sektörün üretim biçimi. Zira Türk demir çelik sektöründe üretim, ağırlıklı olarak hurda çeliğin
eritilip yeniden işlenmesiyle gerçekleşiyor. Demir cevherinden üretim ise Erdemir ve Karabük Demir Çelik'in tesislerinde
yapılabiliyor. Son yıllarda demir cevherinin fiyatlarının çok ciddi şekilde düşmesine ve buna karşı hurda fiyatlarında geçen
seneye kadar önemli bir düşüş olmaması nedeniyle cevherden üretim yapan şirketler ciddi kârlar elde etti. O dönemde bu
durum, yani hurdadan çelik üretimi yapılması sektörün içinde bulunduğu sorunların en önemli nedeni olarak gösteriliyordu. O
dönemde gerek hükümetten gerekse kamunun sektörle ilgili yetkililerinden "Hurda ithalatı Türkiye'nin en büyük
karadeliklerinden biri" açıklamaları geliyordu. "Hurda fiyatları, 385 dolarlardan 170 dolar seviyesine düştüğü halde Çin ile
rekabet edemiyorsanız ortada başka bir sorun var demektir. Çünkü her türlü maliyet mülahazasının dışında kalan fiyatlar ile
piyasaya çıkıyorlar" diyor Veysel Yayan ve devam ediyor: "Siyasi otoriteye çok görev düşüyor. Ülkeyi yönetmeye talipseniz,
17
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
sıkıntı yaratan problemlerde de otomatik olarak o problemi aşıcı tedbirler almalısınız. Aksi halde sadece seyrederek onun
ortaya çıkaracağı sorunları da üstleniyorsunuz demektir." Son dönemde Türk çelik sektörünün hurda ithalatında da ciddi bir
düşüş görülüyor; üstelik hurda fiyatlarındaki büyük düşüşe rağmen. Öyle ki, ithalatta geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yüzde
25'e yakın bir daralma oldu ve hurda ithalatı 16 milyon ton seviyesine kadar düştü. Çok değil birkaç yıl önce bu miktar 20
milyon seviyesindeydi. İstanbul ve Kocaeli bölgesinde hurda toptancılığı yapan Mustafa Kara, "Artık birçok demir çelik
fabrikası hurda alımı yapmıyor. Ya da alım yapanlar en az dört ay sonra ödeme yapacaklarını belirtiyor. Demir hurdasının
fiyatları yerlerde sürünüyor" diyor.
Şüphesiz hükümetin yerli üreticiyi koruması için çeşitli önlemler alması gerekiyor. Ama demir-çelik sektörünün de katma
değeri yüksek üretim yapma sorununu aşması şart. Aksi takdirde hükümet desteğini alan Çinli şirketler gibi piyasaları alt
üste eden şirketler her dönem çıkabilir ve yerli üreticileri olumsuz etkileyebilir. "Uluslararası piyasalardaki gelişmeler
Türkiye'de de ciddi bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye bugün, dünyanın en büyük hurda
alıcısı durumunda" diyor Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ve devam ediyor: "Tosyalı Holding olarak
Türkiye'nin global çelikçisi rolünü de üstlenerek katma değerli üretime yöneldiğimizin sık sık altını çiziyoruz. Hammadde
tarafında kızgın bir rekabet söz konusu olsa da, katma değerli ürünler ürettiğimiz için hem küresel hem de Türkiye
pazarındaki gücümüzü muhafaza ediyoruz." Denetim şirketi KPMG'nin "2015 Küresel Metal Sektörü" raporunda metal
şirketlerinin büyümeyi sağlama almak için izlediği yollar başlığı altında, şirketlerin yüzde 6o'nm ilk izlediği yolun yeni üretim
teknolojilerini benimsemek olduğu belirtiliyor. Şirketlerin ilk üç önceliğinden biri de yüzde 40 oranında Ar-Ge oranlarını
artırmak.
Ote yandan cevherden üretim noktasında da Türk çelik sektörünün yeni yatırımlar yapması şart. Fiyatların ve sektörün bu
kadar sorunlu olduğu bir dönemde hem katma değeri yüksek hem de cevherden üretim yapacak tesislerin nasıl kurulacağı
da ayrı bir soru işareti.
Türk çelik sektörü son yıllarda yaptığı yatırımlar sayesinde küresel ölçekte önemli bir oyuncu oldu. Ama son iki yıldır şidde tli
bir türbülanstan geçiyor. Bunda Çinli şirketlerin etkisi büyük. Ancak kamu kendi üreticisini koruyacak önlemleri alırsa sektör
bugünleri atlatabilir. Aksi halde çelik üreticilerinin hızlı düşüşü devam edeceğe benziyor.
2015 Şartları Bir Daha Yaşanmasın: (Prime 01.02.2016) Dr. Veysel Yayan
2015 yılı, çelik sektörümüz açısından negatif göstergelerle sonuçlandı Ham çelik
üretimimiz %7.4 oranında genlerken, söz konusu gerileme en büyük 15 çelik üreticisi
ülke arasında. Ukrayna ve ABD’nin ardından en keskin üçüncü daralmayı ifade etti
Sektörün üretiminde yaşanan keskin düşüş neticesinde Türkiye çelik üretim miktarı
açısından, üretimi %I9 oranında daralan Brezilyanın gerisine düşerek yılı 9 sırada
kapattı 2015 yılında, dünya çelik üretimi de %2.8 oranında düşüşle 1 milyar 623 milyon
tonda kaldı.
Türkiye'nin ham çelik üretimi 31.5 milyon tona gerilerken tüketimi %ll.7 gibi olağanüstü
sayılabilecek bir oranda artış göstererek ve 34.4 milyon tona ulaştı Ancak sektörün dış
ticaret göstergeleri Türkiye’nin artan iç tüketiminden iç piyasada üretilen ürünlerden çok
ithal ürünlerin yararlandığını ortaya koydu. 2015 yılında Türkiye’nin toplam çelik ürünleri
ihracatı %6.7 oranında düşüşle 16 76 milyon tona gerilerken ithalat %38 oranında
artışla. 19.06 milyon tona yükseldi Başta Çin Rusya ve Ukrayna menşeli olmak üzere
dampingli ve devlet destekli kütük ithalatı ile rekabet etmekte zorlanan sektörün. %65
oranında artış gösteren yarı mamul ithalatı nedeniyle hurda ithalatını %I5 civarında
azalttığı gözlendi 7.9 milyon ton gibi olağanüstü seviyelere ulaşan yarı ürün ithalatı yanında %44 civarında kapasite kullanım
oranı ile çalışılan yassı ürünlerde de ithalat %28 oranında artışla 8.6 milyon tona ulaşarak sektörün kapasitesinin yetersiz
olduğu ve yatırım atağına kalktığı 2007 yılındaki seviyelerine geri döndü 2015 yılında 10 milyon ton civarında yassı çelik
üretim kapasitesi atıl durumda kalan Türkiye’nin, 8 6 milyon ton ile tarihinin en yüksek ikinci yassı çelik ithalatını
gerçekleşmesi sektörde ciddi rahatsızlığa yol açtı. Yassı çelik ürünlerinde fazla kapasiteye rağmen ithalat baskısı nedeniyle
net ihracatçı olamayan Türkiye toplam çelik ürünlerinde 15 yıl sonra yeniden net ithalatçı ülke haline geldi
18
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
2015 yılında, çelik sektörümüzün negatif performans göstermesinde Çın ve Rusya başta olmak üzere, tüketimin daralmaya
başlaması ile birlikte dünya genelinde artan kapasite fazlalığı sonucunda, bazı ülkelerin kapasite fazlalıklarını yararlandıkları
devlet yardımlarının da desteği ile, dampingli fiyatlardan dünya piyasalarına yönlendirmeleri etkili oldu. Büyük çelik ithalatçısı
ülkelerin söz konusu dampingli ve teşvikli çelik ürünleri ithalatına karşı hızla önlem almaları ve Türkiye’nin de bu konuda
yavaş hareket ederek, ithalatı sınırlayıcı bir önlem alamamış olması söz konusu olumsuzluğu derinleştirdi Türkiye'nin
piyasasını korumakta geç kalması dünyada kendine pazar bulmakta zorlanan dampingli ürünlerin korunmasız kalan en
büyük pazarlardan birisi olan Türkiye piyasasına yönelmesi sonucunu doğurdu Özellikle tüketimindeki düşüş nedeniyle çok
yönlü devlet desteklerinden yararlanan Çinli üreticiler maliyet kaygısı gözetmeksizin büyük zararlar pahasına, son derece
düşük fiyatlarla ihraç piyasalarındaki faaliyetlerini arttırdı Dünya çelik üretiminin yarısını gerçekleştiren ve dünyaya
Türkiye’nin toplam çelik üretiminin 4 misli civarında çelik ihraç eden Çının maliyetlerin altında seyreden satış politikaları
dünya genelinde fiyat seviyelerini aşağı çekti ve devlet yardımından yararlanamayan Türkiye gibi pazarlardaki üreticilere
zarar verdi.
Öyle ki Türkiye’nin kurulu kapasitesinin 19 milyon tondan fazla bir kısmı, yurtiçinde ve ihraç pazarlarında dampingli ve
teşvikli çelik ürünleri ile rekabet edememesi sonucunda atıl durumda kalırken ithalat % 38 oranında artışla 19 milyon tonu
aştı Özellikle Çın den yapılan ithalat % 199 oranında artışla. 3 milyon tona Rusya’dan yapılan ithalat % 86 oranında artışla
4.3 milyon tona ulaştı 2015 yılında Türkiye 19 milyon tonluk toplam çelik ürünleri ithalatının % 52 sini Rusya. Çin ve
Ukrayna’dan gerçekleştirdi Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Ocak ayında, yassı sıcak hadde ürünleri için belirlenmiş
bulunan damping marjları. 2016 yılına ilişkin beklentileri olumlu yönde etkiledi. Sektör Hükümet programındaki yerli girdi
tedarikine öncelik veren politikaların uygulamaya aktarılması ve rekabet gücünü artırmayı mümkün kılacak tedbirlerin
alınması kaydı ile ülke ekonomisine katkısını yeniden artırmayı hedefliyor.
Çebid: Tanap Projesi Sayesinde Çelik Boru Üretim Hacmi Korundu: (Prime 01.02.2016)
2015 yılında çelik boru sektörü, 2014 yılı üretim seviyesini korumuş olup yaklaşık 4 2
milyon ton üretim gerçekleştirilmiştir Bazı ihraç pazarlarımızda daralma olmakla birlikte
yurt içinde TANAP Projesi için kısmen boru teslimatının yapılmış olması üretimin aynı
seviyede kalmasında etkili olmuştur 2015 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre
%3.49’luk azalma ile 1.76 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin çelik boru
ihracatındaki önemli pazarlar. Avrupa Birliği ülkeleri ABD ve Ortadoğu ülkeleri olmuştur
2015 yılında Türkiye çelik boru sektörünün ihracatında miktar bazında liderliği 307 bin
680 ton ile Irak üstlenirken, bu ülkeyi 288 bin 380 ton ile ABD ve 207 bin 819 ton ile
İngiltere izlemiştir Irak'a ihracatımız aynı seviyede kalırken ABD'ye olan ihracatımızda
%12.85’lik bir azalma meydana gelmiştir ABD tarafından 2014 yılında ülkemiz menşeli
"hat boruları'' için ve 2015 yılında ise dikdörtgen kesitli kalın duvarlı karbon kaynaklı
çelik tüp ve borular için açılmış olan anti-damping ve telafi edici vergi soruşturmaları
ABD'ye olan ihracatımızın azalmasında etkili olmuştur.
Çelik boru üretiminde kullanılan hammadde temininde yaşanan sıkıntılar halen devam
etmektedir Üretimde kullanılan yassı çelik ürünlerinin yaklaşık %60'iık bölümü yurt
içindeki yassı çelik üreticilerinden kalan kısmı ise ithalat yoluyla temin edilmektedir İç
pazardan uygun koşullarda sağlayamadığı hammaddeyi temin için yurt dışına yönelen
çelik boru üreticileri, ithalatta uygulanan %9 oranındaki gümrük vergisi nedeniyle yurt
dışından uygun maliyetle hammadde temin etmekte zorlanmaktadır Sektörün iç piyasada ve ihracat pazarlarında rekabetim
sürdürebilmesi maliyet içerisinde önemli bir paya sahip olan hammaddenin uygun koşullarda temin edilmesiyle mümkün
olabilmektedir Türk çelik boru üreticilerinin ihtiyaçları olan hammaddeyi dünyadaki rakiplerine göre daha yüksek fiyatlarla
temin etmesi sektörün rekabet gücünü azaltmaktadır Yassı çelik ithalatında uygulanmakta olan %9 oranındaki gümrük
vergisine ek olarak Çin, Japonya, Rusya ve Slovakya menşeli sıcak haddelenmiş yassı çelik ithalatına geçici anti-damping
vergisi uygulanmaya başlamıştır. Dampingli ithalata karşı bir önlem alınmış olduğundan %9 oranındaki gümrük vergisinin
artık kaldırılması gerekmektedir. Nitekim, aramızda Gümrük Birliği olan Avrupa Birliğinin uygulaması da bu yöndedir. Avrupa
Birliği tarafından üçüncü ülkelerden yapılan sıcak haddelenmiş yassı çelik ithalatına gümrük vergisi uygulanmamaktadır.
Son zamanlarda bazı Belediyeler ve ilgili Kamu Kurumları tarafından isale hatlarında çelik boru yerine alternatif boru
çeşitlerinin kullanıldığını görmekteyiz. Ancak, çelik borular yerine kullanılan alternatif boru çeşitlerinin uzun yıllar dayanıklılığı
henüz kanıtlanmamıştır. 2011 yılında CTP (Cam Elyaf Takviyeli Polyesteri borular kullanılarak yapılan Bodrum Yarımadası
19
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
İçme Suyu İsale Hattı'nda ve yine 2009 yılında CTP borular kullanılarak yapılan Bolu İçme Suyu Ana İsale Hattında sık sık
meydana gelen patlamalar önemli miktarlarda su kaybına yol açmış, can ve mal güvenliğini tehdit etmiştir. CTP boruların
bağlantısı manşonlar ve contalar ile yapıldığından bu hatlar yüksek basınca ve yer hareketlerine karşı dayanıksız
olmaktadır. Düktil boruların bağlantısı da benzer şekilde muf ve contalarla yapılmaktadır. Uygun malzeme seçiminin ne
kadar önemli olduğunu gösteren bu iki isale hattında mevcut boruların çelik borularla değiştirilmesi yönünde kararlar
alınmıştır.
Türk çelik boruları, yurt dışında birçok su iletim ve enerji hatlarında kullanılmaktadır. Son olarak, Büyük İstanbul Projesi
kapsamında İstanbul'a su getirecek olan Melen ve Yeşilçay projelerinde de ülkemizde üretilen çelik borular kullanılmaktadır.
Çapı 400 mm'nin üzerinde olan ve yüksek basınç gerektiren içme suyu ve sulama isale hatlarında Belediyeler ve ilgili Kamu
Kurumlarınca çelik boruların tercih edilmesi, hem işletme güvenliği açısından hem de kamu kaynaklarının ekonomik ve
verimli kullanılması açısından önem arz etmektedir.
Erdemir Yeni Bir Gaz Ayrıştırma Tesisi İçin Alman Linde İle Anlaştı: (DHA 19.02.2016) Erdemir Grubu, İsdemir'in üretimini desteklemek için, ilave endüstriyel gaz ihtiyacını karşılamak, etkin ve verimli bir
yönetimle maliyetleri azaltmak amacıyla, yeni bir gaz ayrıştırma tesisi kurmak üzere Alman Linde Grup ile eşit
ortaklık için niyet mektubu imzaladı.
Erdemir'den yapılan yazılı açıklamada, "Erdemir Grubu, İsdemir'in üretimini desteklemek için, ilave endüstriyel gaz ihtiyacını
karşılamak, etkin ve verimli bir yönetimle maliyetleri azaltmak amacıyla, yeni bir gaz ayrıştıma tesisi kurmak üzere Alman
Linde Grup ile yüzde 50-yüzde 50 oranda bir ortaklık için niyet mektubu imzaladı" denimdi ve şu bilgiler verildi:
"Erdemir Grubu'nun 50 yıllık tarihinde hayata geçireceği ilk uluslararası ortaklık olan bu anlaşma ile 20 aydan kısa süre
içinde faaliyete geçecek bu yeni tesis sayesinde İsdemir’in oksijen üretim kapasitesi yüzde 14 ve azot üretim kapasitesi
yüzde 45 oranında artmış olacak."
Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, İsdemir'in demir-çelik üretimi için temel girdilerinden olan endüstriyel
gazlara ihtiyacının hızla arttığına işaret ederek, "Gelişmiş ülkelerdeki demir çelik şirketlerinde yardımcı tesislerin, konusunda
uzman şirketler tarafından işletilmesi geniş uygulama alanı olan bir iş modelidir" dedi ve ekledi:
"Bu çerçevede var olan ihtiyacın geleceğe yönelik olarak optimum yatırım ve işletme maliyetiyle karşılanması, İsdemir’in
kendine yetecek üretimi yapabilmesi ve tüm tesislerinin maksimum güvenilirlik ve verimlilikle, ve minimum maliyetle
işletilmesi ortaklığın temel amaçlarıdır. Aynı zamanda bu uluslararası iş modeli Erdemir Grubu’nun Dünya Klasında Şirket
olma hedefini gerçekleştirme yolunda önemli bir adım olacaktır. Grubun 50 yıllık tarihinde kuracağı ilk yabancı ortaklık
20
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
olması ve diğer ortağımızın da endüstriyel gazlar alanında dünya lideri Linde olması bizleri ayrıca heyecanlandırıyor. Avrupa
sanayisinin lider ve en köklü firmalarından biri olan Linde’nin, eşit koşullarda bir ortaklığın içinde olma niyeti ve bu projenin
temelden bir 'greenfield' yatırımı içeriyor olması, Linde’nin Erdemir Grubu'na ve Türkiye’ye duyduğu güvene işaret
etmektedir."
Linde Grup CEO’su Dr. Wolfgang Büchele bu ortaklıkla ilgili, “Türkiye çelik sektörü lideri Erdemir Grubu ile yapacağımız bu
ortaklıktan dolayı çok memnunuz. Bu yatırımı hayata geçirerek büyüyen Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor ve
müşterilerimiz için nasıl katma değer yarattığımızı ortaya koyuyoruz” dedi.
Erdemir Grubu’nun ana şirketi olan Türkiye’nin ilk ve en büyük entegre yassı çelik üreticisi Ereğli Demir ve Çelik
Fabrikaları'nın yanında, yassı ve uzun çelik üreten İsdemir, Sivas ve Malatya'da maden sahaları bulunan Erdemir Maden,
Romanya'da silisli çelik üreten Erdemir Romanya, Grup şirketlerine mühendislik yönetimi hizmeti veren Erdemir Mühendislik
ile sektörün ebatlanmış yassı çelik ihtiyacını karşılayan Erdemir Çelik Servis Merkezi bulunuyor.
Linde Grup, 2014 mali yılındaki 17.05 milyar euroluk cirosu, 100 ülkede faaliyetleri ve yaklaşık 65 bin çalışanıyla dünyanın
en büyük endüstriyel gaz ve mühendislik firmalarından biri konumunda bulunuyor. Uzun vadede karlı bir büyüme sağlamayı
hedefleyen Linde Group, ileri görüşlü ürün ve hizmetlerle uluslararası faaliyetlerinin kapsamını genişletmeye odaklanıyor.
TİM’den Ar-Ge Reform Paketi’ne Destek: (AA 19.02.2016) Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ar-Ge Reform Paketi'nin 2016 yılının bir dönüşüm ve
atılım yılı olmasını sağlayacağını ifade etti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ar-Ge Reform Paketi'nin 2016 yılının bir dönüşüm ve atılım
yılı olmasını sağlayacağını ifade etti.
Büyükekşi, yaptığı yazılı açıklamada, 1 Mart'ta yürürlüğe girecek olan Ar-Ge Reform Paketi'nin, yüksek katma değer
yaratarak 2023 hedeflerine ulaşmada önemli olacağını belirtti.
Ar-Ge harcamalarının 2014'te yıllık bazda yüzde 18,8 arttığını hatırlatan Büyükekşi, bu dönemde Ar-Ge harcamalarının milli
gelir içindeki payının da yüzde 0,95'den yüzde 1'in üzerine çıktığını dile getirdi.
21
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Büyükekşi, söz konusu oranın 2003 yılında yüzde 0,48 düzeyinde bulunduğuna dikkati çekerek, "2023 hedeflerimizde, Ar-Ge
harcamalarının milli gelirden aldığı payın yüzde 3'e ulaşmasını hedefliyoruz" ifadesini kullandı.
TİM olarak her platformda Ar-Ge hedeflerinin Türkiye için hayati önemde olduğunu vurguladıklarını aktaran Büyükekşi,
şunları kaydetti:
"14 Ocak'ta Başbakanımız tarafından açıklanan, geçtiğimiz günlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisinden (TBMM) geçerek 1
Mart'ta yürürlüğe girecek Ar-Ge Reform Paketini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. 2016 yılının bir dönüşüm ve atılım yılı
olmasını sağlayacak Ar-Ge Reform Paketi ile tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi, Ar-Ge yatırımlarının özendirilmesi,
nitelikli üretim yapısına geçilmesi, katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesini sağlayacak. Reform paketiyle ayrıca Ar-Ge
personelinin niteliğinin ve istihdamının artırılması, Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileştirilmesi, teknoloji şirketlerinin ortaya
çıkarılması ve desteklenmesi, üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi, Ar-Ge ve yenilik desteklerinin etkin
koordinasyonunu amaçlanıyor. Özellikle, tasarım merkezlerinin kurulacak olması ve Ar-Ge merkezlerinin kurulmasına
yönelik kolaylıkların sağlanması, ülkemizin, Ar-Ge ve tasarım üssü olmasına büyük katkılar sunacak."
Büyükekşi, birim kilogram değerini artıracak ihracatın, 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerleyeceğini dile getirdi.
Hükümetin, Üretim Reform Paketi olarak ikinci bir paket üzerinde çalıştığına işaret eden Büyükekşi, bu sayede Türkiye'de
niteliksel sıçramanın ikinci önemli ayağının da gelecek günlerde oluşturulacağını kaydetti.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ar-Ge reform paketinin oluşturulmasında katkılarından ötürü hükümete, Başbakan Ahmet
Davutoğlu'na ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'a da teşekkürlerini iletti.
Erdemir İtalyan Devinin Peşinde: (Sabah 19.02.2016)
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir), yurtdışı yatırım stratejisi çerçevesinde
İtalya'da araştırmalarını artırdı. Şirketin KAP'a yaptığı açıklamaya göre İtalyan devletine
ait çelik üreticisi Ilva'nın özelleştirme sürecine ilişkin yetkili mercilere 'daha fazla bilgi'
talebiyle başvuruda bulunuldu. Çelik üretimi ve işlenmesinde, 100 yılı aşkın bir süredir
aktif olan Ilva Grubu'nun İtalya ve yurtdışında toplam 24 tesisi bulunuyor. Grubun ana
ürünleri karbon çelik döşemeler, kaynaklı borular ve plakalardan oluşuyor. Üretiminin
yüzde 25'ini ihraç eden grup, 2013'te 8 milyon tonluk imalata imza attı. Şirket 3 Haziran 2013'ten itibaren olağanüstü tasfiye
halinde.
Türkiye’nin Filmaşin İhracatı 2015 Yılında %17,4 Düştü: (SteelOrbis 15.02.2016)
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından sağlanan verilere göre, geçtiğimiz yılın aralık ayında Türkiye'nin filmaşin ihracatı
yıllık %48,7 ve aylık ise %3,6 düşüşle 62.028 mt olurken, bu ihracatın geliri yıllık %66,5, aylık ise %2,9 düşüşle 21,6 milyon
$ seviyesine geriledi.
22
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Öte yandan, 2015 yılında Türkiye’nin filmaşin ihracatı yıllık %17,4 düşüşle 784.374 mt seviyesinde kaldı. Bu ihracatın geliri
ise yıllık %38,5 düşüşle 342,3 milyon $ seviyesinde yer aldı.
2015 yılında, Türkiye'nin filmaşin ihracat pazarları arasında birinci sırada yer alan ABD'ye yaptığı ihracat 221.876 mt
seviyesinde kaydedilirken, ABD'yi 168.450 mt filmaşin alımı yapan İsrail ve 71. 990mt alım yapan Mısır takip etti.
Türkiye'nin 2015 yılında en fazla filmaşin ihracatı yaptığı 10 ülke şunlardır:
2015 yılında Türkiye'nin en çok filmaşin ihraç ettiği ülkelerin dağılımı şu şekildedir:
AB Çin’den İthal Dikişsiz Boruya Yönelik Antidamping Vergisi İncelemesi Başlattı: (SteelOrbis 15.02.2016)
Avrupa Komisyonu, Çin’den ithal maksimum 406,4 mm çaplı dikişsiz boru ürünlerine yönelik antidamping vergisi incelemesi
başlattığını duyurdu.
İnceleme, Avrupa Birliği dikişsiz çelik boru sektörü koruma komitesinin, söz konusu ithalatın Avrupa’da değerinin altına
satılması sebebiyle yerel sektöre zarar verdiği iddiasıyla yaptığı başvuru üzerine başlatıldı. İnceleme 1 Ocak 2015 ve 31
Aralık 2015 tarihleri arasındaki dönemi kapsayacak.
23
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
İncelemeye tabi olan ürünler Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Cetveli'nde 7304 19 90, 7304 29 90, 7304 39 98 ve 7304 59
99 kodları altında kayıtlı bulunuyor.
AB Çin’den İthal Ağır Levhaya Yönelik Antidamping Vergisi İncelemesi Başlattı: (SteelOrbis 15.02.2016)
Avrupa Komisyonu, Avrupa Çelik Birliği’nin (EUROFER) yaptığı başuvuru üzerine, Çin’den ithal alaşımlı ya da alaşımsız ağır
levha ürünlerine yönelik antidamping vergisi incelemesi başlattığını duyurdu.
EUROFER, söz konusu ürünlerin Avrupa’da değerinin altında satılması sebebiyle Avrupa çelik sektörüne zarar verdiğini ve
bununla birlikte, sektörün satış fiyatlarını, pazar payını ve genel olarak performansını olumsuz etkilediğini belirtti. İnceleme 1
Ocak 2015 ve 31 Aralık 2015 tarihleri arasındaki dönemi kapsayacak.
İncelemeye tabi olan ürünler Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Cetveli'nde 7208 51 20, 7208 51 91, 7208 51 98, 7208 52 91,
7208 90 20, 7208 90 80, 7225 40 40, 7225 40 60 ve 7225 99 00 kodları altında kayıtlı bulunuyor.
AB Çin’den İthal Sıcak Haddelenmiş Yassı Ürünlere Yönelik Vergi İncelemesi Başlattı: (SteelOrbis 15.02.2016)
Avrupa Komisyonu, Çin’den ithal sıcak haddelenmiş alaşımlı ya da alaşımsız çelik ürünleri ithalatına yönelik antidamping
vergisi incelemesi başlattığını duyurdu.
İnceleme, Avrupa Çelik Birliği (EUROFER) tarafından, söz konusu ithalatın Avrupa çelik sektöründe pazar payının arttığını
ve yerel sektörün satışlarını, üretimini ve karlılığını olumsuz etkilemesi iddiasıyla yaptığı başvuru üzerine 13 Şubat 2016
tarihinde başlatıldı.
İncelemeye tabi olan ürünler Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Cetveli'nde 7208 10 00, 7208 25 00, 7208 26 00, 7208 27 00,
7208 36 00, 7208 37 00, 7208 38 00, 7208 39 00, 7208 40 00, 7208 52 99, 7208 53 90, 7208 54 00, 7211 14 00, 7211 19
24
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
00, 7225 19 10, 7225 30 10, 7225 30 30, 7225 30 90, 7225 40 12, 7225 40 15, 7225 40 60, 7225 40 90, 7226 19 10, 7226
20 00, 7226 91 20, 7226 91 91 ve 7226 91 99 kodları altında kayıtlı bulunuyor.
ABD’li Paslanmaz Çelik ve Şerit Üreticileri Çin’den Yapılan İthalata Karşı Anti-Damping Ve Telafi Edici Vergi Başvurusu Yaptı: (SteelOrbis 15.02.2016)
ABD’nin başlıca paslanmaz çelik ve şerit üreticileri AK Steel Corporation, ATI Flat Rolled Products, North American
Stainless ve Outokumpu Stainless USA, LLC, Çin’den yapılan adil olmayan paslanmaz çelik sac ve şerit ithalatının yerel
piyasaya maddi anlamda zarar verdiği iddiasıyla, bu ithalata yönelik telafi edici vergi ve antidamping vergisi istemiyle
başvuruda bulundu.
Antidamping marjlarının %53,69 ile %83,24 arasında yer aldığı iddia edildi. Yerel piyasanın telafi edici vergi başvurusunda
ise, Çin hükümetinin Çinli üreticilere önemli ölçüde teşvik sağladığı iddia edildi. Başvurular ABD Ticaret Bakanlığı ve ABD
Uluslararası Ticaret Komisyonu’na (ITC) eş zamanlı olarak yapıldı.
Söz konusu başvurular, son 3 yıldır yerel üreticilere zarar veren, Çin’den yapılan yoğun ve artan düşük fiyatlı paslanmaz
çelik sac ve şerit ithalatına karşı bir önlem olarak yapıldı. Çin’den yapılan paslanmaz çelik sac ve şerit ithalatı 2013 yılından
beri %133 artış kaydetti. Çin çıkışlı ürünler, ABD’nin son 3 yıldır paslanmaz çelik sac ve şerit ithalatındaki artışının
%81,2’sini oluşturdu.
Dilekçeler sonucunda, Ticaret Bakanlığı antidamping ve telafi edici vergi soruşturmalarına başlanıp başlanmayacağını 20
gün içinde belirleyecek ve ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu maddi bir zarar veya maddi zarar tehdidi olup olmadığının
ön kararını 45 gün içinde verecek. Tüm soruşturma süreci yaklaşık bir yıl sürecek ve damping, teşvik ve yerel piyasaya
verilen zararın nihai kararları 2017 yılının ilk çeyreğinde açıklanacak.
Avustralya Çin’den İthal Filmaşine Geçici Antidamping Vergisi Uygulayacak: (SteelOrbis 15.02.2016)
Avustralya antidamping komisyonu, Çin’den ithal edilen filmaşine yönelik
başlattı antidamping vergisi incelemesi kapsamında söz konusu ürünün
ithalatına geçici antidamping vergisi uygulanmasına karar verdiğini
duyurdu.
Bu doğrultuda geçici antidamping vergisi oranları Çinli üreticiler Hunan
Valin Xiangtang Iron & Steel Co. Ltd. için %32,1 ve Jiangsu Shangang
Group Co., Ltd. için %28,2 seviyesinde yer alırken, Çinli diğer üreticiler
için %53,9 seviyesinde belirlendi.
12 Ağustos 2015 tarihinde, yerel üretici OneSteel Manufacturing Pty
Ltd’nin talebi üzerine başlatılan incelemeye ilişkin nihai kararın ise 29
Mart’a kadar açıklanacağı bildirildi.
Söz konusu ürünler Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu Cetveli’nde 77213.91.00 ve 7227.90.90. kodları altında yer alıyor.
Japonya’nın Soğuk Haddelenmiş Şerit Sevkiyatı 2015 Yılında %5,63 Azaldı: (SteelOrbis 15.02.2016)
Japonya Demir Çelik Federasyonu'nun yayımladığı verilere göre, 2015 yılında Japonya'nın soğuk haddelenmiş sac ve şerit
sevkiyatları önceki yıla kıyasla %5,63 düşüşle 5,99 milyon mt oldu. Toplam sevkiyatın %52,47’sini yerli pazar ve kalan
%47,53’ünü ihracat pazarı oluşturdu.
Bununla birlikte geçen yıl Japonya'nın soğuk haddelenmiş sac ve şerit stoku 2014 yılına göre %3,31 artışla 8,6 milyon mt
oldu. Stokların %71,98’ini çelik imalatçıları, kalan %28,02’sini çelik tüccarları oluşturdu.
25
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Söz konusu yılda, Japonya'nın soğuk haddelenmiş levha ve sac üretimi ise yıllık %7,28 düşüşle 5,96 milyon mt oldu.
Japonya'nın Sıcak Haddelenmiş Şerit Sevkiyatları 2015 Yılında %7,07 Arttı: (SteelOrbis 15.02.2016)
Japon Demir Çelik Federasyonu (JISF) verilerine göre, 2015 yılında Japonya'nın sıcak sac ve levha sevkiyatı 2014 yılına
göre %3,66 düştü. Ülkenin 2015 yılı sıcak sac ve levha sevkiyatı 10,12 milyon mt seviyesinde gerçekleşirken, sevkiyatın
%73,79’u yerel piyasaya, kalan %26,21’i ise ihracat piyasalarına yapıldı.
Geçen yıl, Japonya’nın sıcak sac ve levha üretimi yıllık %4,81 düşüşle 10 milyon mt oldu.
Bununla birlikte, aynı yılda Japonya'nın sıcak şerit sevkiyatı ise yıllık %7,07 artışla 18,63 milyon mt seviyesinde yer alırken,
sevkiyatın %24,48’i yerel piyasaya, %75,52’si ise ihracat piyasalarına sevk edildi.
Söz konusu yılda ülkenin sıcak şerit üretimi bir önceki yıla göre %5,96 artış göstererek 18,56 milyon mt seviyesinde
kaydedildi.
Güney Afrika'nın Demir Çelik Üretimi Aralık Ayında %6,2 Düştü: (SteelOrbis 15.02.2016)
Güney Afrika'nın resmi istatistik kurumu Statistics South Africa tarafından yayımlanan ön verilere göre, geçen yılın aralık
ayında Güney Afrika'nın imalat sanayi üretimi 2014 yılının aralık ayına göre %0,4 artış gösterdi. 2015 yılında ise, Güney
Afrika'nın imalat sanayi üretiminde yıllık bazda bir değişim görülmedi.
Aynı ayda, demir çelik, demirsiz metal ürünler, metal ürünler ve ekipman üretiminde yıllık bazda %6,2 düşüş kaydedildi.
Aralık ayında demir çelik üretimi yıllık %7,2 düşerken, yapısal metal üretimi yıllık %0,5 arttı. Aylık bazda karşılaştırıldığında,
demir çelik üretimi %12,1 ve yapısal metal ürünleri üretimi %4,3 arttı.
Bununla birlikte, aralık ayında Güney Afrika'da ana demir çelik ürünlerin satışlarından elde edilen değer (güncel fiyatlarla
mevsimsel olarak düzenlenmiş) önceki aya göre %3,4 düşüşle 8 milyar ZAR (507.47 milyon $) seviyesinde yer aldı.
Hint Çelik Şirketleri Demir Cevheri Stoklarının Tümünün Açık Artırmaya Çıkarılmasını Talep Etti: (SteelOrbis 15.02.2016)
Hint Ticaret Odası’ndan bir yetkilinin yaptığı açıklamaya
göre, çelik piyasası ülke çapında 128 milyon mt olduğu
tahmin edilen demir cevheri stoklarının, yerel çelik
tesislerinin hammaddeye kolay erişebilmesi açısından
açık artırmaya çıkarılmasını istedi.
Yetkili, ülke çapındaki madenlerdeki toplam stokun
sadece 77 milyon mt’unun Odisha’da bulunduğuna
dikkat çekti.
Bakanlık yetkilisi ayrıca, zayıf piyasa koşullarında bu
açık artırmanın madenciler arasındaki üretim birikmesini,
suni bir hammadde yokluğunu ve dolayısıyla satıcı ve
alıcılar arasında görüşülen fiyatların yukarı çekilmesini
engelleyeceğini açıkladı.
Hint Ticaret Odası, çelik fiyatlarının düşüş oranı ve demir
cevheri fiyatlarının düşüş oranı arasındaki büyük farklılıkların, madencilerin hammadde fiyatlarını piyasa koşullarıyla
bağlantılı olarak düşürmediğini gösterdiğini belirtti.
26
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
MIIT: Çin’in Nihai Mamul İhracatı 2016 Yılında Daha Fazla Baskı Altında Kalacak: (SteelOrbis 15.02.2016)
Çin Bilgi ve Teknoloji Sanayi Bakanlığı’nın (MIIT) son yayınladığı verilere göre, 2015 yılının sonunda, Çin iç piyasası için
birleşik çelik fiyat endeksinde (CSPI) nihai mamul fiyatları, yılın başında kaydedilen 81,91 puana kıyasla yılın sonunda
%31,1 azalarak 56,37 puan seviyesinde kaydedildi.
2015 yılında, Çin’in toplam ham çelik üretimi yıllık %2,3 düşüşle 804 milyon mt olurken, yıllık üretimdeki bu düşüş neredeyse
son 30 yılın ilk düşüşü oldu. Bununla birlikte, 2015 yılında Çin’in nihai mamul ithalatı yıllık %19,9 artışla 12,78 milyon mt
olurken, nihai mamul ihracatı ise yıllık %11,4 artışla 112,4 milyon mt’a yükseldi.
2015 yılında, Çin’in ihraç ettiği nihai mamul ürünlerine yönelik toplam 37 antidamping ve telafi edici vergi davası açıldı.
Bununla birlikte MIIT’e göre, 2016 yılında Çin’in yerel çelik sektöründeki arz fazlası, küresel çapta azalan talep ve petrol
fiyatlarındaki düşüş trendinin Çin’in yerel nihai mamul piyasası üzerinde baskı oluşturması bekleniyor.
Meksika’nın Çelik Üretimi 2009 Yılından Beri Görülen En Düşük Seviyeye Geriledi: (SteelOrbis 15.02.2016)
Meksika Demir Çelik Sanayi Odası’nın (CANACERO) verilerine göre, 2015 yılında Meksika’nın çelik üretimi yıllık %3,7
düşüşle 18,2 milyon mt seviyesine gerileyerek 2009 yılından beri görülen en düşük seviyeye indi.
Canecero üretimdeki bu düşüşü, AHMSA ve ArcelorMittal’in Çin ve diğer ülkelerden yapılan dampingli çelik ithalatındaki artış
sonucunda toplu işten çıkarmalar yapmaları sebebiyle, çelik üreticilerinin 2014 yılında %65,7 olan kapasitelerini 2015 yılında
%62,6’ya düşürmelerine bağladı.
2015 yılı için, ülkenin yaptığı çelik tüketimi ise yıllık %6,6 artışla 28,8 milyon mt’a yükseldi. CANACERO’ya göre bu artış
Meksika’nın çelik ithalatının artmasından kaynaklanıyor.
2015 yılında, Meksika’nın çelik ithalatı 2015 yılında yıllık %10,2 artışla 13,6 milyon mt’a yükseldi.
Aynı yılda, Meksika’nın çelik ihracatı yıllık %26 düşüşle 4,28 milyon mt seviyesinde kaydedildi.
27
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Bolivia Sinosteel İle İmzalayacağı Anlaşmayı Erteledi: (SteelOrbis 15.02.2016)
Bolivya hükümeti Çinli Sinosteel ile Bolivya’da çelik ve demir cevheri kompleksi inşası için imzalayacağı anlaşmayı, şirketin
gerekli sertifikaları olmaması sebebiyle, ertelediğini açıkladı. Bolivya hükümeti, Mutun’daki çelik ve demir cevheri projesin i
geliştirmek için Çinli şirket Sinosteel’i seçmişti.
Bolivya madencilik bakanı Cesar Navarro, nihai anlaşmanın Sinosteel Çin’de faaliyet gösteren bir şirket olduğunu kanıtlayan
sertifikalarını sunana kadar ertelendiğini belirtti.
Bolivya hükümeti, Sinosteel’in istenen sertifikaları 10 iş günü içerisinde teslim etmesini bekliyor.
Bolivya hükümeti, 2015 yılı sonunda Sinosteel kararından vazgeçip, başlattığı kamu ihalesinde yarışan iki şirkete tekliflerin i
yapmaları için bir şans daha vermişti. Empresa Siderurgica del Mutun’un (ESM) yöneticileri çelik ve demir projesi için altı oy
ile Sinosteel’i seçerken Henan yalnızca bir oy almıştı.
Proje kapsamında ESM’nin yıllık bazda 150.000 mt yassı olmayan nihai mamul üretmesi ve ülkenin çelik ihtiyacının %60’ını
karşılayarak Brezilya ve Peru’dan yapılan ithalatı gereksiz kılması bekleniyor.
Brezilya Mahkemesi Samarco Vale Ve BHP’nin Varlıklarını Dondurdu: (SteelOrbis 15.02.2016)
Minas Gerais’te mahkeme kasım ayında meydana gelen ölümcül demir cevheri atık barajı patlamasıyla ilgili olarak Samarco,
Vale ve BHP Billiton’ın varlıklarını dondurdu.
Minas Gerais eyaletinin Bayındırlık Bakanlığı’nın isteği üzerine, Minas Gerais’te görülen mahkemede bu üç şirketin,
Samarco’nun sebep olduğu zararları karşılamak için, Barra Longa’daki 475 milyon BRL tutarındaki varlıklarını dondurdu.
Medyada yer alan bilgilere göre, şirketlerin varlıklarının dondurulması kararı şubat ayında verildi ancak bu karar resmi olarak
henüz doğrulanmadı.
Bu dondurma kararı, Vale için alınan ikinci varlık dondurma kararı oldu.
Geçen yılın aralık ayında da, mahkeme BHP Billiton ve Vale’nin ortaklık şirketi olan Samarco’da demir cevheri atık barajında
meydana gelen patlama sebebiyle oluşan zararları karşılayabilecek fonlarının olmaması nedeniyle, iki şirketin de
Brezilya’daki varlıklarını dondurmuştu. Mahkeme ayrıca, her iki şirketin de Brezilya’daki maden arama ruhsatlarının iptal
edilmesine hükmetmişti.
Medyada yer alan haberlere göre, dondurulan varlıkların 470 milyon BRL’lik kısmı Vale’ye ve 1,8 milyon BRL’lik kısmı ise
BHP Billiton’a ait bulunuyor.
Hindistan Sac Fiyatları 40-50 $/ton Yükselecek; Kapasite Fazlalığı Devam Ediyor: (Kallanish 15.02.2016)
Kredi Derecelendirme Kuruluşu ICRA’nın, 5 Şubat 2016 tarihinde uygulamaya aktarılan minimum ithalat fiyatı nedeniyle,
Hindistan piyasasında sıcak ve soğuk haddelenmiş sac fiyatlarının ton başına 40-50 $ yükselmesinin beklendiğini, beklenen
fiyat artışını, piyasadaki kapasite fazlalığı ve zayıflayan talebin sınırlandıracağı ifade ediliyor.
28
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Mevcut durum itibariyle, Hindistan’da kapasite kullanım oranının % 75 seviyesinde olduğu, 10-15 milyon ton/yıl seviyesinde
yeni kapasitenin de üretime başlamaya hazırlandığı, Hindistan piyasasında yılın ilk 9 aylık dönemindeki çelik tüketim
artışının da % 4.7 seviyesinde kaldığı haber veriliyor.
Şubat ayının başlarında Hindistan piyasasında HRC ithalat fiyatlarının cfr 346 $/ton ve Hindistan’da yerleşik üreticilerin
fabrika çıkış fiyatlarının 371 $/ton seviyesinde bulunduğu, ancak minimum ithalat fiyat uygulamasının başlatılmış olması
nedeniyle bugün HRC fiyatlarının 445-500 $/ton aralığında işlem gördüğü, CRC fiyatlarının ise, 560 $/ton seviyelerinde
bulunduğu kaydediliyor.
Ilva’yı Satın Almak İçin 29 Başvuru Yapıldı: (SteelOrbis 12.02.2016) Ilva’dan yapılan açıklamaya göre, şirketin satın alınması için son başvuru tarihi olan 10 Şubat’a kadar 29 şirket resmi olarak
başvuruda bulundu.
İtalyan hükümeti tarafından atanan komisyon üyeleri 29 başvuruyu değerlendiriyor. Onay alan şirketler, durum incelemesi
yapmak için, Ilva’nın finansal bilgilerine erişebilecekler. Durum incelemesi 31 Mart’ta sona erecek ve bu tarihte ilgilenen
şirketler resmi tekliflerini sunabilecekler.
Söz konusu 29 şirket arasında Arvedi, Marcegaglia, Eusider ve Trasteel de bulunuyor. Ilva’nın satın alınmasına yönelik
yapılan 29 başvurunun analizi beklenenden daha uzun sürede tamamlanacağı düşünülüyor. Şu an için, Arce lorMittal,
Brezilyalı çelik üreticisi CSN ve ABD merkezli yatırım fonu ERP Compliant Fuels gibi bazı yabancı şirketler dahil 9 şirketin
başvurusu kabul edildi.
Tüketici Güveni 3 Aydır Düşüyor: (Dünya 19.02.2016)
Tüketici güven endeksi şubat ayında yüzde 7 azalarak yüzde 66,64 seviyesine indi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven
endeksi, Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7 oranında azaldı. Ocak ayında 71,62 olan endeks Şubat ayında 66,64
oldu.
Hanenin maddi durum beklentisi
Hanenin maddi durum beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 3,1 oranında azaldı. Ocak ayında 92,17 olan endeks
değeri Şubat ayında 89,31 oldu. Bu düşüş, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durumunun daha iyi olacağını
bekleyenlerin oranının azalmasından kaynaklandı.
29
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Genel ekonomik durum beklentisi
Ocak ayında 95,65 olan genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 5,9 oranında azalarak, Şubat ayında 90,03 oldu.
Bu azalış, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı yönünde beklentisi olan tüketicilerin
sayısının bir önceki aya göre azaldığını göstermektedir.
İşsiz sayısı beklentisi
İşsiz sayısı beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 10,1 oranında azalarak, Şubat ayında 66,17 değerine düştü. Bu
düşüş, gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısında azalış bekleyenlerin azalmasından kaynaklandı.
Tasarruf etme ihtimali
Tasarruf etme ihtimali endeksi yüzde 16,1 oranında azaldı. Ocak ayında 25,09 olan endeks, Şubat ayında 21,05 değerine
düştü. Bu azalış, tüketicilerin gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimallerinin bir önceki aya göre azaldığını gösteriyor.
İşbaşı Eğitiminde Süre 1 Yıla Yükseltildi: (Hürriyet 18.02.2016) İşsizlikle mücadele kapsamında en önemli sorunlardan olan iş tecrübesi eksikliğini gidermek için uygulanan İşbaşı Eğitim
Programı'nın süresi, yapılan mevzuat düzenlemesiyle 6 aydan 1 yıla çıkartıldı. Geçen yıl 159 bin kişinin faydalandığı İşbaşı
Eğitim Programı'ndan, bu yıl en az 200 bin kişinin yararlanması bekleniyor.
İŞKUR'dan yapılan yazılı açıklamada, kurumun, aktif işgücü hizmetleri kapsamında işsizlerin istihdam edilebilirliğini arttırmak
için mesleki eğitim kursları, işsizler ile öğrencilerin iş tecrübesi eksikliğini gidermek için İşbaşı Eğitim Programı ve kend i işini
kurmak isteyenler için Girişimcilik Eğitim Programı başta olmak üzere kurs, program ve projelerle işsizlikle mücadele ettiği
belirtildi. İşverenlerden ve işsizlerden gelen talepler ve işgücü piyasasındaki güncel gelişmelerini dikkate alan kurumun,
geçen hafta "Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği"nde önemli değişiklikler yaptığı bildirilerek, şunlar kaydedildi:
"İşsizlikle mücadele kapsamında en önemli sorunlardan olan iş tecrübesi eksikliğini gidermek için uygulanan İşbaşı Eğitim
Programı'nın süresi, yapılan mevzuat düzenlemesiyle 6 aydan 1 yıla çıkarıldı. Programa katılanlara net asgari ücret
düzeyinde ücret ödenmeye ise devam edilecek. Geçen yıl 159 bin kişinin faydalandığı işbaşı eğitim programından bu yıl en
az 200 bin kişinin yararlanması bekleniyor. Yeni düzenlemeyle mesleki eğitim kursundan sonra İşbaşı Eğitim Programı
yapılması halinde daha önce toplam süre 160 fiili gün iken, bu süre 480 güne çıkarıldı. İşbaşı Eğitim Programı'nın en az iki
sigortalı çalışanı olan özel sektöre ait bütün kurum, kuruluş ve işyerlerinde uygulanması imkanı getirildi. Bu şekilde bankalar,
meslek birlik ve odaları, noterler, sendikalar da programdan faydalanabilecek. İşbaşı Eğitim Programları arasında 6 ay olan
bekleme süresi 3 aya indirildi."
30
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Liselilere de faydalanma imkanı getirildi
Açıklamada, işverenlere daha fazla katkı sağlamak amacıyla İşbaşı Eğitim Programı'nda daha yüksek istihdam taahhüdü
veren işverenlere çalışan sayısının yüzde 30'u kadar katılımcı talep etme imkanı da getirildiği vurgulanarak, yönetmelikle
yapılan değişiklikler şöyle sıralandı:"İŞKUR tarafından yürütülen mesleki eğitim kurslarında eğiticilere ödenen ek ders
ücretleri, eğiticinin görev yaptığı kurumun mevzuatı dikkate alınarak eğiticinin unvanına göre verilecek. Böylece özellikle
üniversitede görevli hocaların kurslarda görev yapması teşvik edildi. Mesleki eğitim kurslarından üniversite öğrencilerinin ve
işbaşı eğitim programından lise öğrencilerinin, yaz dönemlerinde ve zorunlu stajlarında yararlanması imkanı getirildi. Toplum
yararına programdan dul ve yetim aylığı alanların faydalanması imkanı sağlandı. Girişimcilik eğitimlerine katılan kişilere,
bekleme yapmadan diğer kurs ve programlardan faydalanma imkanı getirildi ve Toplum Yararına Program sonrasında İşbaşı
Eğitim Programına gidilmesi halinde de bekleme şartı kaldırıldı."
'Fortune 500'deki Şirketlerin Yarısı Dijitalleşmediği İçin Listeden Düştü': (Zaman 19.02.2016)
Vodafone Türkiye CEO'su Gökhan Öğüt, her geçen gün etkisini artıran dijitalleşmenin son 10 yılda dünyanın en büyük
şirketlerinde dahi ezber bozduğunu söyledi. Öğüt, 2000 yılından bugüne bakıldığında Fortune 100 listesinde en başta yer
alan şirketlerin dijitalleşmediği için bugün yarısından fazlasının ilk 500'de dahi yer alamadığına dikkat çekti.
31
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
18. Intel Teknoloji Konferansı'nda konuşan Vodafone Türkiye CEO'su Gökhan Öğüt, dijital değişime ayak uydurmayan
şirketlerin zorlanacağına vurgu yaptı. Öğüt, yapılan araştırmalara göre, dijitalleşen şirketlerin kaynaklarını artırmadan
gelirlerini sektörlerinin yüzde 9 üzerinde büyüttüğünü, kârlılıklarını sektörlerinin yüzde 26 üzerinde gerçekleştirdiklerini ve
pazar değerlerini sektörlerinin yüzde 12 üzerinde belirleyebildiklerini söyledi. Her yöneticinin teknolojinin gücünü çok iyi
tartması gerektiğini tavsiye eden Öğüt, “Bugün, teknolojinin bize sağladığı en büyük fayda, yeni iş yapma biçimleri sunması.
Teknolojiye hakimiyet, kurumların ve kültürlerin vazgeçemeyeceği kalıcı değişimleri de beraberinde getiriyor.”
değerlendirmesinde bulundu.
Intel teknolojisi kullanılan BMW i8 ile sahneye çıkan Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın da ‘Yarından Sonra Teknoloji'
başlıklı konuşmasında “Dünyada üç endüstriyel devrim, iş yapış tarzımızı geri dönülemez şekilde değiştirdi. Buharlı
makineler, seri üretim ve internet teknolojisi ile yaşamlarımız adım adım farklılaştı.” tespitinde bulundu. Bugün ise nesnelerin
internet teknolojilerinin dördüncü devrim tanımını fazlasıyla hak ettiğini kaydeden Aydın, bütün sektörlerin dijital dönüşümden
etkilendiğini, iş hayatının kökten değiştiğini vurguladı. Yeni teknolojilerin kullanılmasıyla artacak verimliliğe ve oluşacak
tasarruf oranına dikkat çeken Aydın, “Ülke olarak enerjiye senede 17 milyar dolar harcıyoruz. Enerji yönetim sistemlerini
kullansak 1,5 milyar dolar cebimizde kalacak. Örneğin insanlar sadece akıllı termostat kullandıklarında yüzde 2-3 oranında
enerji tasarrufunda bulunacak. Türkiye gibi enerjiyi dışarıdan alan bir ülke için bunları yapmak çok önemli.” dedi.
İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen konferansa Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da katıldı. Bakan Işık,
Ankara'da yaşanan terör saldırısına değindi. Türkiye olarak terörün her türlüsüne karşı mücadelelerini sürdüreceklerini
söyleyen Işık, terör saldırılarının savunma ve güvenlik teknolojileriyle ilgili yapılan çalışmaların ne kadar önemli olduğunu
gösterdiğini belirtti. Işık, bundan sonra da bu alanlarla teknolojik kapasiteyi artırmaya devam edeceklerini kaydetti.
'102 Liralık Elektrik Faturasının Sadece 52 Lirası Tüketim Bedeli': (Zaman 19.02.2016)
Türkiye'nin enerjide yaptığı hatalara dikkat çeken CHP'nin enerji kurmayı Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, dış politikadaki
her yanlışın vatandaşın faturalarına yansıdığını söyledi. Akın, elektrik ve akaryakıtta çok yüksek vergiler ve ek masraflar
aldığını kaydetti.
CHP Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun enerji başdanışmanı Ahmet Akın, Türkiye'nin dış
politikadaki her yanlışının vatandaşın ödediği enerji faturalarına yansıdığını söyledi. Enerjide dışa bağımlılığın AK Parti
iktidarları döneminde yüzde 56'dan yüzde 75'e çıktığını belirten Akın, bir yandan komşularla ilişkilerin bozulmasının, diğer
yandan da dışa bağımlılığının artmasının Türkiye için çok ciddi riskleri olduğunu kaydetti. Akın, elektrik ve akaryakıt
tüketiminde de devletin vatandaştan çok yüksek vergiler ve ek masraflar aldığını belirtti.
32
Güncel SteelOrbis haberlerine www.steelorbis.com.tr adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel Steel Business Briefing haberlerine www.steelbb.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz. Güncel American Metal Market haberlerine www.amm.com adresine üye olarak ulaşabilirsiniz.
Başta enerji olmak üzere gündemdeki konuları Zaman'a değerlendiren CHP'nin enerji kurmaylarından Ahmet Akın, enerjide
vergi yüküne dikkat çekti. Vatandaşın ödediği 102 liralık bir elektrik faturasının sadece 52 lirasının enerji gideri olduğunu
vurgulayan Akın, “Tüketim dışındaki kayıp kaçak, TRT payı, vergiler gibi tüm giderleri, ‘genel giderler' diye topladılar, daha
doğrusu bunu kararttılar. Kayıp kaçak aslında vatandaşı ilgilendirmiyor. Sorumlusu devlet veya dağıtım şirketidir. Yargının
verdiği iade kararı var. Bunları karartmak için farklı uygulamalara gidiyorlar. Vatandaş, tükettiği elektriğin iki katından fazla
bedel ödüyor.” dedi. Kayıp kaçağın hırsızlık olduğunu vurgulayan Akın, bu problemi devlet ve özel şirketlerin birlikte çözmesi
gerektiğini kaydetti. Akın, “Devlet onlara arka çıkıyor, şirketler kazansın diye. Onların zarar etmesine izin vermiyor ama
halkın fazla fatura ödemesine ses çıkarmıyor.” ifadelerini kullandı.
Ahmet Akın'ın dikkat çektiği bir diğer konu da, Türkiye'nin Ortadoğu'daki dış politikasının, dışa bağımlı olduğu enerji
konusundaki politikalarını olumsuz etkilemesi. Rusya başta olmak üzere bölgedeki ülkelerle ilişkilerin bozulmasının Türkiye'yi
gelecek dönemde daha büyük sıkıntılara sokabileceğini kaydeden Akın, dış politikadaki her yanlış adımın vatandaşın
ödediği elektrik ve doğalgaz faturalarını biraz daha kabarttığını söyledi. Akın, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim dış
politikadaki her yanlışımız, vatandaşın cebine yansıyor. Çünkü enerjide çok büyük oranda dışa bağımlıyız. Başbakan Ahmet
Davutoğlu ‘sıfır sorun' diyordu. Maalesef artık ‘sıfır komşu' durumuna geldik.”
Demokraside cumhurbaşkanı damadı enerji bakanı olmaz
Herkes siyaset yapabilmeli ancak bir ülkenin enerji bakanının ‘cumhurbaşkanının damadı' olması etik değildir. Ultra bir
profesör bile olsa etik olarak yerine oturmuyor. Çünkü Enerji Bakanlığı, paranın en çok döndüğü ve en stratejik bakanlık.
Enerjideki kâr marjlarını, yatırımları, uygulamaları düşündüğümüzde, müthiş rantsal boyutu olan işler. Demokrasiyle
yönetilen ülkelerde olmaması gereken bir şey. Umarız başarılı olur ama bu etiketle ne kadar başarılı olacağı şüpheli.
Enerjide dışa bağımlılık her geçen yıl artıyor
En büyük yanlışlarımızdan biri enerjide dışa bağımlı olmak ve bunun devamlı artması. 1990'da yüzde 50 civarında olan dışa
bağımlılık, 2002'de yüzde 56'ydı, bugün ise yüzde 75 düzeyinde. AKP hükümetinin politikaları, bizi daha da fazla bağımlı
hale getiriyor. Ülke olarak büyük doğal kaynaklarımız var. Güneşten yıllık 400 milyar kilovat saat enerji üretme potansiyelimiz
var. Nükleer enerji gibi çok spesifik bir konuda ihaleyi Ruslara veriyoruz. Ne yazık ki Türkiye'de, nükleer enerjinin vidasını
sıkacak bir eleman bile yok. Şimdi bir bombayı yerleştiriyoruz, anahtarını Ruslara veriyoruz. Rüzgârla üretim yüzde 3,3, oysa
potansiyelimiz 100 milyar kilovat saat. Şu anda her yıl enerjiye 55 milyar dolar ödüyoruz.
TRT, vatandaşın parasıyla iktidar borazanlığı yapıyor
TRT maalesef elektrik faturalarından verdiğimiz payla iktidar partisinin borazanlığını yapıyor. Utanmadan, haddi olmadan
TRT bu memleketin kurucusuna hakaret edecek seviyesizlik yapıyor. Diğer yandan aldığı parayı dış yapımlar adı altında
yandaşlara dağıtıyor. Yandaşlık olayını bitirdiğimiz zaman halkımız kazanır. Seçim zamanında bile muhalefete verilen söz
süresi o kadar az ki. Kendimizi anlatmamıza fırsat yok. Tamam TRT AKP'nin yayını olsun ama faturalardan pay almasın.
KDV'si yüzde 18 olsa, benzinin litresi 2 liraya satılır
Dünyada akaryakıt fiyatları 110 dolarlardan 30 dolara indi. Bizde ise akaryakıt fiyatları devamlı artıyor. Hükümet, halkı
kandırma amacıyla fiyatları bir geri iki ileri çekiyor. Sağlıklı bir politika olsa, fiyatların dünyada düşmes iyle bizde de otomatik
düşmesi gerekir. Benzinde yüzde 75 vergi var. Vergi oranını düşürmek zorundasın. Benzinde yüzde 18 vergi olsa, benzini 2
liraya alabiliriz. Vatandaş da kazanır, devlet de.