İslÂm’da yaam yolunun sinav basamaklari · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı...

405
İSLÂM’DA YAŞAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI Süleyman GÜNVER İZMİR - 2005

Upload: others

Post on 02-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

İSLÂM’DA

YAŞAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI

Süleyman GÜNVER

İZMİR - 2005

Page 2: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

ii

İ Ç İ N D E K İ L E R

GĠRĠġ ............................................................ 1 KÂĠNATIN YARATILIġI: .................................... 2

DÜNYANIN OLUġUMU: ..................................... 4 ĠNSANIN YARATILIġI: .................................... 11

a. Balçık çamuru üzerinde yapılan ilmi araĢtırmalar ................................................. 12

b. Hz. Adem ve Hz. Havva‟nın yaradılıĢı ........... 14 c. Hz. Âdem ve Hz. Havva‟nın Cennetteki

yaĢamları ..................................................... 15 d. Hz. Âdem ve Havva‟nın Cennetten çıkarılıĢı ... 16

e. Ġnsanla Ģeytan arasındaki iliĢkiler ................ 18 DÜNYA YAġAMI: ........................................... 24

a. Hz. Âdem ve Hz. Havva‟nın Dünyaya GeliĢleri 24 b. Ġnanç Yönünden Geçirilen Ġmtihan ............... 26

(1) Tek Tanrılı Dinler ................................... 30

(a) Yahudi Dini ........................................... 30 (b) Hıristiyanlık: ......................................... 35

(c) Ġslâmiyet .............................................. 40 (2) Çok Tanrılı Dinler ................................... 50

(a) Hinduizm dini ........................................ 50 (b) Budizm dini ........................................... 52

(c) ġintoizm dini ......................................... 54

Page 3: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

iii

c. Ġbadet Yönünden Geçirilen Ġmtihan .............. 62

(1) Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve Umre Ġbadetleri ................................................................ 68

(a) Namaz Ġbadeti ....................................... 69

(b) Oruç Ġbadeti .......................................... 90 (c) Zekât ve Sadaka Vermek Ġbadeti ............. 93

(d) Hac, Umre ve Kurban Kesme Ġbadeti ........ 99 (2) Sabır, ġükür, Tövbe ve Diğer Salih Amel

Ġbadetleri ................................................. 107 (a) Sabır .................................................. 107

(b) ġükür (Hamt) etmek ............................ 116 (c) Tövbe Etmek ....................................... 120

(d) Salih Amel ĠĢlemek .............................. 135 d. Günah ĠĢleme Konusunda Geçirilen Ġmtihan 139

(1) Büyük Günahlar ................................... 146 (a) Allah‟ı inkâr etmek veya ortak koĢmak (Ģirk)

.............................................................. 146 (b) SarhoĢ Eden Herhangi Bir ġeyi Ġçmek ..... 148

(c) Yetim Malı Yemek (Veya) Hakkını

Gasbetmek) ............................................. 150 (ç) Faiz Kazancı Alıp Vermek ...................... 151

(d) Yalan Söylemek Ve Yalan ġahitlik Yapmak .............................................................. 156

(e) Yalan Yere Yemin Etmek ....................... 158 (f) Sihir ( Büyü ) Yapmak: .......................... 159

(g) Zina Yapmak ....................................... 164 (ğ) Livata Yapmak (Homoseksüellik) ........... 173

(h) Haksız Olarak Ġnsan Öldürmek............... 175 (ı) Hırsızlık Yapmak ................................... 184

(i) Harpte DüĢman KarĢısından Kaçmak ....... 191 (j) Ana- Baba Hakkına Saygı Göstermemek: . 193

(k) Allah Teâlâ‟nın Rahmetinden Ümidini Kesmek .............................................................. 197

Page 4: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

iv

(l) Namuslu Kadına Zina Ġftirası Yapmak ...... 200

(2) Küçük Günahlar ................................... 206 (a) Gıybet ................................................ 207

(b) Kovuculuk Yapmak (Söz TaĢımak) ......... 215

(c) Kibirli Olmak (Kendini Beğenmek) .......... 218 (ç) RüĢvet Alıp Vermek .............................. 222

(d) Hainlik ve Kötülük Yapmak .................... 228 (e) Ġsraf (Savurganlık) ve Cimrilik ............... 230

(f) Ġnsanlarla Ġyi ĠliĢkide Bulunmamak, KomĢu Hakkına Saygı Göstermemek ve Ticari ĠĢlemlerde

Sahtecilik ................................................. 237 e) Yeme–Ġçme, Giyim–KuĢam ĠĢlemlerinde

Geçirilen Ġmtihan ........................................ 252 (1) Haram Yiyeceklerden Uzak Durulması ..... 252

(2) Giyim – KuĢam Konularında Geçirilen Sınav .............................................................. 261

f) Zenginlik – Fakirlik Konusunda Geçirilen Ġmtihan ................................................................ 269

g) YaratılıĢ Yönünden Geçirilen Ġmtihan .......... 286

ğ) Sağlığın da Hastalığın da Bizler için Birer Ġmtihan Olduğu ........................................... 290

OKUYUCU ĠLE SOHBET: ............................... 300 DüĢüncelerin Eyleme DönüĢmesi: .................. 302

DanıĢtay BaĢkanlığı üyelerine saldırı olayı: ..... 306 Yazarın YaĢam Yolunu Belirleyen Kader Çizgisi:309

BaĢa Gelen Musibet Ders Almak Ġçindir .......... 317 Beni Ġsrail Oğulları ve Yahudi Dini.................. 319

Ġsrail Oğullarının Tarihi Sınavları ................... 344 II. Viyana kuĢatması: .................................. 348

Atatürk‟ten Bir Anekdot: .............................. 352 BaĢkomutan Gazi M. Kemal PaĢanın Trikopis‟e

hitabı: ....................................................... 355 BinbaĢı Kemal Beyi Duygulandıran Olay: ........ 359

Page 5: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

v

Filozof Paskal‟ın YaĢam Öyküsü:.................... 370

GeçmiĢte Kalan Bir Anı: ............................... 373 Pop Müziği Sanatçısı DoğuĢ‟un YaĢam Öyküsünden

Bir kesit: .................................................... 375

Allah‟ın Sevdiği veya Sevmediği Söz ve DavranıĢlar: ............................................... 391

KAYNAK ESERLER: ...................................... 395 BĠYOGRAFĠ ................................................. 399

Page 6: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

1

GİRİŞ

Gençlik yıllarımın bir bölümü, doğup

büyüdüğüm köyde tarımcılık uğraĢıyla geçti.

Anılarda kalmıĢ o günleri hayal edip geçmiĢi

yaĢamak ne güzel bir duygu. Özellikle ilkbahar

ve yaz aylarında güneĢ ıĢınlarının bunaltıcı

sıcaklığı bastırınca tarladaki iĢi bırakır bahçede

ağaç gölgesinde çimenler üzerine sırt üstü yatıp

gözlerimi gökyüzüne çevirirdim. Hem yorgun

bedeni dinlendirir ve hem de gökyüzündeki

kümelenmiĢ bulut yığınlarını hayranlıkla

izlerdim. Zaman olur sabit dağlar gibi aynı

yerde durur; bakarsın rüzgârın esintisine kapılıp

baĢka mekânlara taĢınmıĢ, bazen de

gökyüzünde kaybolmuĢtur. Nereden gelip

nereye gider, diye derin düĢüncelere dalardım.

Ġzlenim ve düĢünceler birbirini takip edip

uzadıkça, insanın hayalinde neler neler

oluĢmazdı ki! DüĢünceler, sonsuz mekân

görünümündeki gök kubbede yoğunlaĢırken,

gündüz güneĢin, geceleri ay ve yıldızların nasıl

ıĢıldadıkları, durumlarını nasıl devam ettirdikleri

konusunda düğümlenip kalırdı. Çünkü o zaman

Page 7: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

2

sahip olduğum temel eğitim (Ġlköğretim) ders

kitaplarının kısıtlı bilgisi ile hayal gücünü

zorlayan bu gibi sorulara cevap bulmam hiç de

inandırıcı olmayacaktı.

ġimdi durum daha çok farklı düzeyde:

Çağın bilgi iletiĢim kolaylıklarından her zaman

yararlanma olanağına sahibiz. Bizleri bu gibi

soru çıkmazından kurtaran bilim adamlarına

sonsuz Ģükran borçluyuz. Çünkü onlar, Allah‟ın

kendilerine lütfettiği akıl ve beceriyi en iyi

Ģekilde insanlık yararına kullanmasını

bilmiĢlerdir. Bu sayede bizler de yaĢadığımız

evren hakkında bilgi sahibi olmaktayız. ġimdi,

bilgi ve kültür ufkumuzu aydınlatıp yarınlara

daha bilinçli olarak hazırlanmamızda büyük

katkıları bulunan bilim çevresinin, kâinatın

oluĢumu ile ilgili tespitlerine değinelim:

“Gökleri ve yeri hak ile yaratan O‟dur.

O, ol dediği gün her şey olur.” (En’am

Sur/73).

KÂİNATIN YARATILIŞI:

Halen geçerli olan ve doğruluğuna

inanılan “Big Bang” teorisine göre kâinat,

Page 8: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

3

yoktan var edilmiĢti. ġöyle ki, önce, madde ve

enerjiden oluĢan “iptidai atom” meydana

gelmiĢ; daha sonra adına “Big Bang” denilen

büyük bir patlama sonucunda atom parçacıkları

yaratılmıĢ, sonra bu parçacıklardan atomlar,

atomlardan gaz ve toz bulutları, bulutlardan

galaksiler ve galaksilerden de kâinat oluĢmuĢ.

Fakat büyük patlamanın ne zaman gerçekleĢtiği

konusunda bugünkü bilim verilerine göre kesin

bir rakam belirtilmesi mümkün görülmemekte.

Ancak, bazı bulgular bu tarihin 15 milyar yıl

önce gerçekleĢtiği yönünde (18). Bilinen baĢka

bir gerçek de, kâinatı oluĢturan galaksi

kümelerinin devamlı birbirlerinden

uzaklaĢmakta, geniĢlemekte ve belirli

yörüngeler takip edip uzayda hareket halinde

olduklarıdır. <Semayı biz kurduk ve onu biz

genişletmekteyiz> (Zariyat Sûr./47),

<Güneş de yörüngesinde yürüyüp

gitmektedir. Bu, üstün hüküm ve hikmet

sahibi Allah‟ın takdiridir.> (Yasin Sur./38)

Galaksilerin oluĢması ile içinde

bulunduğumuz güneĢ sistemi yaratılmıĢ ve

Page 9: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

4

Dünyamız da özel bir ihtimamla canlı hayatın

baĢlamasına hazırlanmıĢtır. Yapılan hesaplara

göre güneĢ sisteminin yaratılıĢı günümüzden 10

milyar yıl öncesine uzanır.

DÜNYANIN OLUŞUMU:

ġimdi akla Ģöyle bir soru gelebilir: Neden

ilk patlama sonucu dünya oluĢup insan hayatı

baĢlamadı? Çünkü her Ģey bir plan ve düzen

içerisinde belirli aĢamalardan geçtikten sonra

oluĢup kullanılır hale gelmektedir. Bu konudaki

bilim çevrelerinin görüĢleri de Ģöyledir:

Dünyamızı oluĢturan elementlerin kompleks

hale gelebilmesi için hammadde durumundaki

hidrojen ve helyum elementlerinin ilk nesil

yıldızların nükleer sıcaklık ortamlarında

piĢirilmesi gerekiyordu. Buradaki iĢlem sonucu

ancak kompleks hale dönüĢen elementler,

süper novalar aracılığı ile uzaya dağılmıĢ ve

yeni yıldız nesillerini oluĢturmuĢlardır. Bu arada

içinde bulunduğumuz güneĢ sistemi ve

dünyamız da uzaydaki yerini almıĢtır.

Yine bilimsel verilere göre dünyamız, 4,5

milyar yıl önce oluĢmaya baĢlamıĢ, geçirdiği

Page 10: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

5

birçok jeolojik ve meteorolojik değiĢikler

sonucu ancak insanın yaĢayabileceği uygun

ortama dönüĢebilmiĢtir. Peki, dünyamız nasıldı

ve ne gibi değiĢikliklere uğradı, Ģeklindeki

soruya verilecek cevap konunun daha iyi

anlaĢılmasına yardımcı olacaktır.

Dünyamız ilk oluĢmaya baĢladığında

kızgın gaz ve toz bulutu halinde idi. Hem kendi

etrafında ve hem de güneĢin etrafında

belirlenmiĢ yörüngesinde dönerken önce

yoğunlaĢıp magma kütlesi haline dönüĢtü ve

sonra da zamanla soğuyup kabuk bağladı.

Toprak ve denizler oluĢtu. Fakat ilk aĢamada

insanın yaĢayabileceği ortama dönüĢemedi.

Çünkü yaĢamın baĢlayabilmesi için baĢka

koĢullar da gerekiyordu. ġöyle ki;

a. Öncelikle dünyanın belirli bir sıcaklığa

sahip olması gerekiyordu. Sıcaklık ne çok

yüksek ve ne de çok düĢük seviyede olmalıydı.

Çünkü, genelde, moleküllerin kompleks

yapılarının parçalanması ancak yüksek sıcaklık

ortamında gerçekleĢebilecekti. Buna karĢın eğer

bir yerde sıcaklık 60°C ve daha yüksek olduğu

Page 11: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

6

takdirde, orada canlı varlıkların yaĢamaları bu

defa imkân dıĢı olacaktı.

Öte yandan, düĢük sıcaklık değerlerinde

de canlı sistemin hayatta kalamayacağı yine

bilinen bir gerçekti. Ayrıca, düĢük sıcaklık

ortamında kimyevi bileĢimler

parçalanamayacak ve dolayısıyla hayatın

geliĢmesini de önleyecekti. Hayatın geliĢmesi

için enerji gerekli. Enerji ise yeĢil bitkilerden

sağlanmaktadır. Çok düĢük sıcaklık ortamında

bitkiler oluĢup geliĢemeyeceği için ihtiyaç

duyulan enerji de karĢılanamayacaktı. ĠĢte bu

nedenle, insanın yaĢayacağı ortamdaki

sıcaklığın uygun seviyede bulunması önemli bir

koĢul olarak öne çıkar.

b. Ġkinci koĢul, hava tabakasının

oluĢmasıdır. Ġnsan yaĢamı için önce bitki ve

hayvan hayatı mevcut olacaktır. Çünkü insan

bu iki kaynaktan beslenip yaĢamını devam

ettirecektir. Diğer bir ifadeyle insan, karada ve

denizde yaĢayan canlılarla beslenir. Öte yandan

hayvanların çoğu da bitkilerle beslenir. Peki,

bitkiler ne ile beslenir? Toprak ve havadan

Page 12: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

7

beslenir. Topraktan, madensel gıda ve su alır;

havadan da karbondioksit alarak enerji elde

eder. Yani fotosentez olayını gerçekleĢtirir.

Böylece hava canlılar için her zaman gerekli,

olmazsa olmaz bir koĢuldur.

Dünya atmosferini meydana getiren

havanın, canlıların yaĢamını kolaylaĢtıracak

Ģekilde belirli ölçüdeki gaz karıĢımından

oluĢması gerekir; aksi halde yaĢamın

devamlılığı mümkün olamaz. Havanın %78‟ini

azot, %21‟ini oksijen ve %1‟ini de soy gazlar

oluĢturur.

Azot, proteinlerin ana maddesidir. Yalnız

biz bunu doğrudan kullanma olanağına sahip

değiliz. Havadan kar ve yağmurla toprağa

geçer. Topraktan bitkilere, bitkilerden de

hayvanlara intikal eder. Biz insanlar da süt ve

et ile alır, vücudumuzda protein ihtiyacında

kullanırız.

Oksijen, yakıcı bir özelliğe sahiptir. Nefes

alıĢlarda kana karıĢır, hücrelerde yediğimiz

besinlerin yanmasında kullanılır. Besinlerin

yanmasında enerji ortaya çıkar. Bu enerjiyi

Page 13: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

8

kullanıp hareketliliğimizi devam ettiririz (19).

Havadaki oksijen oranının %21 seviyesine

gelebilmesi için birçok jeolojik ve meteorolojik

değiĢiklikler gerçekleĢmiĢtir. Önce yeryüzünde

geniĢ yapraklı bitkiler oluĢmuĢ, yaptıkları

fotosentez yolu ile oksijen oranının

yükselmesine katkıda bulunmuĢlar. Havadaki

oksijen oranının belli seviyeye ulaĢması sonucu

jeolojik baĢka bir değiĢiklikle mevcut bitki ve

hayvanlar bu defa toprak altında kalmıĢtır.

Geçen süre içerisinde kimyevi değiĢikliğe

uğrayan söz konusu birikimler, maden kömürü,

ham petrol ve doğal gaz Ģeklinde bugünkü

neslin enerji ihtiyacını karĢılamaktadır. Eğer

jeolojik değiĢiklik olmasaydı bitkilerin

fotosentez yoluyla havaya verdikleri oksijen

miktarı artacak ve baĢ gösterecek yangın

olaylarıyla karada yaĢayan tüm canlı sistem yok

olacaktı. Çünkü oksijenin en belirgin özelliği

yakıcı olmasıdır.

Karbondioksit, soy gazlar kümesindendir.

Yanma olayında açığa çıkar. Bitkiler bunu

fotosentezde kullanıp glikoz ve oksijen üretir.

Page 14: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

9

Glikozu kendisi tüketip canlılığını devam

ettirirken oksijeni havaya verip yaĢama katkıda

bulunur.

c. Hayatın var olması için diğer bir koĢul

da sudur. Dünya üzerinde su, sıvı, buhar ve

katı olarak üç halde bulunur. Ġklim koĢullarına

göre Ģekil değiĢtirip varlığını devam ettirir.

Suyun kaynağı, Ģüphesiz ki denizlerdir. GüneĢ

ıĢınlarının verdiği sıcaklık ile denizlerden

buharlaĢan su damlacıkları, rüzgâr ve bulutların

aracılığıyla değiĢik mekânlara taĢınır. Oralarda

fiziki Ģartlar tamamlanınca yağmur ve kar

Ģeklinde toprağa düĢer. Toprak tarafından

emilen su, milyonlarca bitki ve canlıları

harekete geçirir. Bakarsın ki, doğa renk renk

çiçekler ve yeĢil bitkilerle donatılmıĢ, yeniden

canlılığına kavuĢmuĢtur.

Her canlı suya muhtaçtır. Çünkü vücut

kimyasının büyük bir kısmını su oluĢturur.

Çocuk vücudunun %78‟ini, yaĢlıların %50‟sini

su teĢkil eder. Susuz yaĢamak ise olanaksızdır.

ĠĢte bu nedenledir ki, dünyamızın ¼‟ünü kara

parçası, ¾‟ünü su, yani denizler oluĢturmuĢtur.

Page 15: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

10

d. Dördüncü koĢul olarak toprağın uygun

bileĢimde bulunmasıdır. Canlı sistemin oluĢup

beslenebilmesi için toprağın, madensel

elementler, inorganik maddeler ve gübrece

zengin olması; bünyesinde mikroorganizmaları

barındırması gerekir. Eğer bileĢiminde söz

konusu varlıklar yoksa bitki de yok demektir.

Çünkü toprak içindeki mikroorganizmalar

bitkinin besin ve su almasında aracılık yaparlar.

Üzerinde toprak bulunmayan kaya kütlesinde

bitki yaĢayabilir mi? Tabii ki hayır... Öyleyse

dünyada insan hayatının var olabilmesi, toprak

koĢulları ile yakından ilgilidir (20).

Önce dünyamız değiĢik aĢamalardan

geçip havası, suyu, ısısı ve toprağı ile canlı

sistemin yaĢayabilmesine uygun hale gelmiĢtir.

Önce bitkiler daha sonra hayvanlar, cinsiyet de

gözetilerek yaratılmıĢ ve böylece yaĢamın ilk

adımları atılmıĢtır. Artık dünyamız, kendisini

onurlandıracak önemli misafirini ağırlama

aĢamasına gelmiĢtir. Yani ilk insanı

beklemektedir.

Page 16: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

11

İNSANIN YARATILIŞI:

“Biz insanı kuru balçıktan; kararmış,

şekillenmiş çamurdan yarattık.” (Hicr

Sur./26).

“Rabb‟in meleklere şöyle demişti: Ben

kuru balçıktan; kararmış, şekillenmiş

çamurdan bir insan yaratacağım.” (Hicr

Sur./28).

Yüce Rabb‟imizin peygamberleri aracılığı

ile bizlere ulaĢan haberlerine göre, önce

melekeler ve cinler, daha sonra insan

yaratılmıĢtır. Ġlk yaratılan insan, aynı zamanda

peygamberlik özelliğini taĢıyan, Hz. Âdem‟dir.

Kuran‟da da açık ve seçik olarak belirtildiği

üzere Hz. Âdem, dünyaya ait toprak ve su

kullanılarak insan görünümünde

biçimlendirilmiĢtir. Daha sonra Allah Teâlâ ruh

üflemek suretiyle canlı hale gelmiĢtir.

Hz. Âdem, yukarıdaki ayette ifade edildiği

gibi kuru balçıktan ĢekillendirilmiĢ; ancak söz

konusu bileĢim, bazı aĢamalardan geçtikten

sonra kullanılır hale gelmiĢtir. Önce toprak su

ile karıĢıp kararmıĢ çamur haline dönüĢmüĢ ve

Page 17: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

12

bu aĢamada insan görünümü (iç ve dıĢ

organlar) ĢekillendirilmiĢtir. Kuru balçık halini

alınca da ruh üflenmiĢtir. Peki, balçık

çamurunun ne gibi özelliği var:

a. Balçık çamuru üzerinde yapılan

ilmi araştırmalar

Bugün halk arasında balçık denince,

durgun suların oluĢturduğu, böcek ve

sivrisineklerin uçuĢtuğu, kurbağaların kulak

tırmalayan seslerinin yükseldiği bataklık akla

gelir. Ġnsanın hammaddesi olan balçık ile

bataklık çamuru arasında nitelik yönünden

farklı özellikler vardır.

Kuran‟da ilk insanın kuru balçıktan

yaratıldığı hükmü, yabancı bazı ilim adamlarının

dikkatlerini çekmiĢ olacak ki, çalıĢmalarını bu

yönde yoğunlaĢtırmıĢlardır. ABD‟nde yapılan ve

New York Times‟de yayınlanan bir araĢtırmada

bilim adamlarının konuya iliĢkin görüĢ ve

tespitleri hayranlık uyandırıp ilmi geliĢmelere

büyük bir boyut kazandırmıĢtır. ġöyle ki:

Kaliforniya San Jose Eyalet

Üniversitesi‟nden Dr. Leila M. Coyne: “Sakin ve

Page 18: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

13

durgun gibi görünen balçık, içi hareket dolu gizli

bir dünyadır. Bir balçık parçasına çekiçle

vurdum. Laboratuarda bir ay müddetle

<ultraviyole enerji> neĢrettiğini tespit ettim.

Balçığın yüksek bir enerji deposu olduğunu

hayretle gördüm.” diyor. Çünkü balçık kristal

yapıdaki elementlerden teĢekkül etmiĢtir.

Kristal moleküller, levha ve yaprak Ģeklinde

diziler meydana getirerek sıralanmıĢlardır. Bu

özelliği, balçığa iki boyut kazandırmıĢ oluyor.

Belçika Liege Üniversitesi‟nden Pierre Laszio:

“ĠĢte bu iki boyutlu oluĢudur ki; balçığa büyük

bir kimyevi enerji deposu özelliği

kazandırmıĢtır. Yarım kilo kadar bir balçığın

kristal levhalarını yere dizmek mümkün olsaydı,

50 futbol sahası geniĢliğinde bir alanı

kaplayacaktı.” diyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü‟nden

Dr. Hartman da Ģöyle diyor: “Elimizdeki cihazlar

yeterli olsaydı ve balçığı moleküler seviyede

değil de atom-atom inceleyebilseydik, Ģimdi

bildiklerimizden çok daha fazlasını elde

edebilirdik... Bence - hayat ve canlılık – atomun

Page 19: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

14

ve hücrelerin maddi yapısından çok daha baĢka

bir Ģeydir. Balçık konusundaki çalıĢmalarımız ne

kadar ilerlerse ilerlesin; ona hayat vermek,

bizim beyin gücümüzün çok ötesinde bir ilmi

seviyedir. Onun, aklımızın alamayacağı girift

formülü, Yaradan‟ın elindedir. Biz ancak akla

kapı açabiliriz; ama hayatı laboratuarlarda asla

elde edemeyiz.”

Balçığın temel maddesi, silikondur. Buna

ilaveten, cinslerine göre çeĢitli oranlarda olmak

üzere; alüminyum, demir, magnezyum ve

oksijen atomları da yer alır (8).

Görünüm yönünden cıvık ve yapıĢkan

halde; karıĢım bakımından değiĢik birçok

madensel elementleri içinde barındıran balçık

çamuru, söz konusu nedenlerle bataklık

çamurundan ayrı bir oluĢum ve özelliğe

sahiptir.

b. Hz. Adem ve Hz. Havva’nın

yaradılışı

Hz. Âdem‟in yaradılıĢı esnasında üreme

hücresine bütün insanların bedeni karakterleri

Page 20: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

15

toplu bir program halinde verilmiĢtir. Bu

nedenle Hz. Havva, ayrı bir balçıktan

yaratılmamıĢ ve Hz. Âdem‟in vücudundan

alınan örneklerle bedeni oluĢturulmuĢtur (16).

Nitekim Yüce Rabb‟im: “Sizi bir candan

(Âdem‟den) yaratan ve bu candan da,

gönlü kendisine meyledip huzur bulsun

diye eşini (Havva‟yı) yaratan O‟dur.” (Araf

Sur./189) buyurmaktadır. Demek ki, biyolojik

ve genetik olarak Hz. Havva, Hz. Âdem‟in

bedeninden yaratılmıĢtır.

c. Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın

Cennetteki yaşamları

Hz. Âdem ve eĢi yaratıldıktan sonra

Cennette ilk yaĢamlarına baĢlarlar. Böylece,

“nimet-külfet” dengesi kurulur. Yani kiĢiye,

verilen kolaylık ve olanaklar karĢılığında

sorumluluk görevi de yüklenir. Nitekim

Cennette çalıĢma ve meĢakkatten öte her türlü

nimetten yararlanıp yaĢamaları karĢılığında,

yasak ağacın meyvesinden uzak durmaları,

kendilerine düĢman olan Ģeytana uymamaları

istenir. Böylece ilk insan, ilk imtihana tabi

Page 21: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

16

tutulur. Bu, nefis ile akıl mücadelesinin de

baĢlangıcı olur. ġeytanın sözlerine aldanıp kural

dıĢına çıkmamaları gerekirken, baĢarılı

olamazlar bu ilk deneyimlerinde. Nefis aklın

önüne geçip uzanır elleri yasak meyveye.

Yemesi kolay, fakat çıkarması sorun olur

baĢlarına. Bakarlar ikisi de birbirine; çünkü

çıkmıĢtır edep yerleri meydana. Her ne kadar

ağaç yapraklarıyla örterlerse üzerini, yine de

görünür az da olsa birer yerleri. Utanırlar,

sıkılırlar, yaptıklarına olurlar piĢman. Ancak, iĢ

iĢten geçmiĢtir artık; son piĢmanlık çare olmaz

kendilerine.

d. Hz. Âdem ve Havva’nın Cennetten

çıkarılışı

Bunun üzerine; Yüce Yaratan Âdem ile

Havva‟ya:

“Ben size o ağacı yasaklamamış

mıydım? Şeytanın size apaçık bir düşman

olduğunu söylememiş miydim?” diye

seslendi. Âdem ve Havva, Allah‟ın bu

seslenişine cevap olarak, <Rabb‟imiz biz

kendimize haksızlık ettik; eğer bizi

Page 22: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

17

bağışlamaz ve bize acımazsan kuşkusuz

zarara uğrayanlardan olacağız.> dediler.”

(Araf Sur./22-23).

“Allah, pişmanlık ve içten gelen

samimi yalvarışları işitti. Onların

tövbelerini kabul etti ve < Birbirinize

düşman olarak inin aşağı. Sizin için

dünyada belli bir süreye kadar

yerleşeceğiniz bir yer ve geçimlik vardır.>

<Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz

ve tekrar oradan diriltilip

çıkarılacaksınız.> (Araf Sur./24-25) diye

buyurdu.

Böylece Hz. Âdem ve Hz. Havva, insan

nesli için yaratılan, birçok canlı ve cansız

varlıklarla donatılıp yaĢama uygun hale getirilen

yeni mekânları dünyaya teĢrif ettiler. Onlar ve

onlardan sonra gelen insan nesli için zorlu bir

hayat, yaĢam mücadelesi de baĢlamıĢ oldu.

Çünkü insan neslini kötülük iĢlemeye iten nefis

ve Ģeytan hiçbir zaman yakasını

bırakmayacaktır. Niçin ve nedenlere yanıt

Page 23: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

18

verebilmek için insan ve Ģeytan iliĢkilerinin

bilinmesinde yarar vardır.

e. İnsanla şeytan arasındaki ilişkiler

Yüce Rabbim buyuruyor: “Ben cinleri ve

insanları, ancak bana kulluk etsinler diye

yarattım.” (Zariyat Sur./56). Ġnsan

topraktan, cinler de ateĢten yaratılmıĢtır.

ġeytan da, cin toplumundan bir gruptur.

Belirgin özelliği ise, Allah‟ın emirlerine uymayıp

kötülük iĢlemeye meyilli bir tutum içinde

bulunmasıdır. ġeytanlar neden insanlarla

uğraĢıp kötü yola yönelmesini ister? Kuran‟daki

açıklamaya göre, Allah Hz. Âdem‟i yarattığı

zaman melek ve Ģeytana Âdem‟e secde

yapmalarını emretti; melekler emri yerine

getirdikleri halde Ģeytan secde yapmaktan

kaçındı. ġeytana neden secde yapmadığı

sorulduğunda, Hz. Âdem‟i topraktan, kendisini

ise ateĢten yarattığını belirtip büyüklük kibrine

kapıldı. Bu tutumundan dolayı huzurdan

kovuldu; o da Allah‟tan dilekte bulunup

kıyamete kadar insanoğlunu Allah‟ın yolundan

Page 24: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

19

caydırabilmesi için izin aldı. Bu olay üzerine

Ģeytan da Cennetten çıkarılıp dünyaya indirildi.

Madem ki dünya yaĢamında da Ģeytandan

kurtuluĢ yok; devamlı çevremizde ve zaman

zaman da – Hz. Peygamberimizin öğretisine

göre (Buharı, Ġtikaf: 11) – insan vücudunda

kanın deveranı gibi dolaĢtığına göre istenmeyen

bu yoldaĢı çok iyi tanımamız gerekir. Gözle

görülmeyen elle tutulmayan, ancak çoğu kiĢinin

düĢüncesinde taht kuran bu yaratık hakkında

nereden doğru bilgi edinebiliriz? ġüphesiz ki,

Ģeytanı en çok tanıyan, ancak onu yaratandır.

Öyleyse kartvizitini okumaya çalıĢalım; bakalım

Yüce Rabbim nasıl tanıtıyor ve onun

düĢmanlığını önlemek için neler yapmamız

gerektiğini tavsiye ediyor:

Kuran‟a göre Ģeytan, insana düĢmandır

(Fatır Sur./5). Ġnsanı saptırır (Kasas Sur./15),

aldatır ve vesvese verir (Nas Sur./1-4).

Ġnsanları doğru yoldan ayırmak için her türlü

çareye baĢvurur. Aldatıcı (Lokman Sur./33)

özelliği ile insanları kıĢkırtır, unutturur, fitne ve

fesadı körükler, korkutur ve yalan konuĢturur.

Page 25: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

20

Buna karĢın Ģeytanın, inananlara ve Allah‟a

sığınanlara karĢı hiçbir gücü yoktur (Nahl

Sur./99). Onun gücü sadece kendisini dost

tutanlara ve Allah‟a ortak koĢanlaradır (Nahl

Sur./100). Öyleyse Ģeytanın etkisini önlemek

için, Allah‟a güvenip dayanmak ve sık sık Felâk

ve Nas surelerini okumak; atılacak her adımda

aklı nefsin önünde tutmak gerekecektir.

ġeytan derken akla, cin Ģeytanı gelir.

Hâlbuki bir de insan Ģeytanları vardır. Bunun

varlığını da Kuran‟ın Nas Suresi‟nde Yüce Allah

bildiriyor. Cin Ģeytanın aksine, elle tutulur gözle

görülür, söyledikleri iĢitilir, fakat tanınması her

zaman kolay olmaz. Ancak, baĢkalarını aldatıp

kural dıĢı yöne çekince kendisini ele verir. Cin

Ģeytanı gibi kiĢiye vesvese verir, öfkesini artırır,

baĢkalarına karĢı kıĢkırtır, ibadet yapmasını

caydırır, iyilik yapmasını önler, bağıĢ yapmasına

karĢı çıkar, çeĢitli söz ve davranıĢlarıyla haram

olan Ģeyi helâl gösterip günah iĢlemesine aracı

olur. Neden böyle denirse, çünkü bu tip insanlar

cin Ģeytanının kontrolü ve yaptırımı altındadır.

Nefis gücü, akıl ve iradesinin önüne geçip söz

Page 26: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

21

sahibi olmuĢtur. Ancak böyle hareket ederlerse

huzur bulurlar.

Sözün özü, insan Ģeytanları daha çok

tehlikeli ve etkilidir. Dikkat edilirse kötü

alıĢkanlık hep arkadaĢ çevresinde

edinilmektedir. Sigara, alkol ve uyuĢturucu

alıĢkanlığı gibi... Cin Ģeytanının insanoğluna

düĢman oluĢu Hz. Âdem‟den dolayı Cennetten

ve huzurdan kovulmuĢ olmasından

kaynaklanmaktadır. Bu madalyanın bir yüzü;

diğer yüzünü çevirip baĢka gerçekleri görmeye

çalıĢalım:

Ġnsan yaratılıĢındaki özellik itibariyle

melek ve Ģeytandan farklı bir yapıdadır. Melek,

iyilik, dürüstlük, güzel davranıĢ sembolünü

temsil eder. ġeytan ise, kötülük ve düĢmanlık

karakterini yansıtır. Ġnsan ise yaratılıĢında her

iki davranıĢı yapabilecek özellikleri taĢır. ġöyle

ki, Allah insana, akıl, zekâ, irade gücü ile

beraber beĢ duyu organını vererek yaĢam

mücadelesini kolaylaĢtırmıĢtır. Ayrıca

peygamberler aracılığıyla da neyin iyi (helâl),

neyin kötü (haram) olduğunu açıklayarak doğru

Page 27: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

22

yolu göstermiĢtir. Ancak, bu olumlu olanakların

karĢısına nefsini çıkararak Ģeytanın

yanıltmasına zemin hazırlamıĢtır. Niçin böyle bir

yol seçilmiĢtir diye kendimizi sorgularsak,

ulaĢılacak sonuç, yaratılıĢ gerekçesini belirleyen

ilâhi irade olacaktır. Buradaki amaç, yaratana

kulluk (ibadet) yapmak olduğuna göre, her

türlü kolaylığın sağlandığı dünya ortamında

özgür olarak yaĢayıp aklının erdiği, iradesinin

gerçekleĢtirdiği yaĢam tarzı süresince Rabbine

ne ölçüde kulluk görevini yerine getirip

getirmediğinin belirlenmesidir. Allah‟a kulluk

denince, O‟nun emir ve yasaklarına koĢulsuz

uyulması, yapılan samimi ibadetlerle saygıya

dayalı bağlılığın gösterilmesi, anlaĢılmalıdır.

Dünya yaĢamında her Ģey zıddı ile

yaratılmıĢtır. Yaratan Allah olduğuna göre, tabiî

ki bunun da geçerli ve değiĢmez bir nedeni

olacaktır. Örneğin iyilik-kötülük, gündüz- gece,

beyaz- siyah, düz yol- eğri yol, varlık- yokluk,

açlık- tokluk biri diğerini gerekli kılan veya

farklılığını ortaya koyan değer ölçüleri gibi.

Böyle bir ölçü insan yaĢam tarzı ve davranıĢ

Page 28: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

23

biçimi için de geçerlidir. Salih amel- kötü amel,

edepli- edepsiz, cömert- cimri, gibi... Nitekim

Yüce Rabbim buyuruyor:

“Hanginizin ameli( ibadet ve davranış

biçimi) daha güzeldir diye sizi imtihan

yapmak üzere ölümü ve hayatı yaratan

O‟dur.” (Mülk Sur/2).

Demek ki insanoğlu, reĢit yaĢtan itibaren

ölünceye kadar ki yaĢam süresince, kimin

amelinin daha güzel olduğunun belirlenmesi

yönünden devamlı bir sınav geçirmektedir.

Önüne konan ölçülere göre, yaĢamının her

aĢamasında, hareket tarzının hangisinin doğru,

hangisinin yanlıĢ olduğunu belirleme imkân ve

kabiliyeti de kendisine verilmiĢtir. Artık, bundan

sonra kiĢiye düĢen görev, akıl ve iradesini

serbestçe kullanıp yararına en uygun olanını

seçmesidir. Buna karĢın Ģeytanın etkisindeki

nefsin de, kiĢinin tercihini yanlıĢ yöne çekme

gayreti güçlendirilmiĢtir. Yani akıl ile nefis, öne

geçme mücadelesini sürdürecektir. ĠĢte sınav

da bu aĢamada baĢlar. Ġmtihanını baĢarı ile

sonuçlandıran, diğer bir ifadeyle aklını kullanıp

Page 29: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

24

belirlenmiĢ kurallar içerisinde Yaratan‟ına

yönelen, gerçek bir mümin, Cennet ödülüne

namzet kiĢi olacaktır. ġeytanın vesvesesini

çözüm yolu kabul edip tercihini yanlıĢ yönde

kullanan kiĢi de, Yüce Rabbinin isteklerine

uymadığı için hem sınavını kaybetmiĢ ve hem

de kendini ateĢe atmıĢ olacaktır.

DÜNYA YAŞAMI:

a. Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın

Dünyaya Gelişleri

Dünya, çeĢitli bitki örtüsü ve hayvan

türleriyle donatılıp insanın yaĢamına uygun

ortama dönüĢünce, Hz. Âdem ve eĢi Hz. Havva,

Cennetten çıkarılıp buraya indirildi. Yapılan

rivayetlere göre, Hz. Âdem Hint tarafına ve Hz.

Havva ise Cidde‟ye indirildi. Hz. Âdem, çok

ağladı ve Cenab-ı Hak‟ka yalvardı. Nihayet

Cenab-ı Hak, onun tövbesini kabul buyurdu ve

“Mekke tarafına git” diye vahyi gönderdi. Hz.

Âdem Mekke bölgesine gelip Hz. Havva ile

buluĢtu (1). Yine baĢka bir görüĢe göre, Hz.

Âdem ile Hz. Havva Mekke yakınındaki Arafat

bölgesinde rahmet tepesi diye anılan Cebel-i

Page 30: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

25

Rahme‟de buluĢtukları rivayet edilir(2). Ayrıca,

Hz. Ġbrahim Peygamber de yine bu tepede

Cebrail ile konuĢtuğu ileri sürülmektedir. Bu

özelliğinden dolayı da yapılan haccın kabul

edilebilmesi için Arafat vakfesi (yani orada

belirli bir zaman bulunma ) koĢulu ön

görülmüĢtür.

Yiyecek ve içecek yönünden dünya ortamı

da Cennet yaĢamına benzemekte. Çevrede her

Ģey bol; fakat, elde edebilmek ayrı bir gayreti

ve çalıĢmayı gerektirmekte. Yeni teknik

uygulamalara ihtiyaçları var. Bir bölümünü de

yaĢam mücadelesi veren hayvan toplumunu

izlemekten elde ederler. Bakarlar hayvanlar

cinslerine göre gruplara ayrılmıĢlar. Kimisi bitki

yiyerek, kimisi bitki tohumu ve meyvesini

yiyerek, kimisi et yiyerek, kimisi de hem et ve

hem de ot yiyerek hayatlarını sürdürmekteler.

Kurulu bu dünya düzeni, Hz. Âdem ve eĢinin

yaĢam için beslenmelerinde kendilerine örnek

olur. Onlar da yaĢamlarını bu düzen içerisinde

sürdürürler. Bir farkla ki, Cennette her Ģey çaba

harcamadan elde edilirken, dünya yaĢamında

Page 31: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

26

çalıĢma ve gayret öngörülmüĢ; çalıĢmadan

yaĢamı sürdürmek olanaksız hale getirilmiĢ.

Canları et yemek isteyince avlanmak gerekir;

bu da bir teknikle, aklını iyi kullanabilme

becerisiyle olur. Yani, hayatın her aĢamasında

çalıĢmak, uğraĢmak ve gayret gösterip alın teri

dökmek gerekiyor. Çünkü dünya düzeni, bu

kurallara göre kurulup iĢlemekte.

b. İnanç Yönünden Geçirilen İmtihan

Hz. Âdem ilk insan ve ilk peygamberdir.

YaĢamını kolaylaĢtıracak kurallar, Allah

tarafından öğretilmiĢ ve dünyada da

uygulamasını yapmıĢtır. Bu aĢamada tevhit

inancının esasları da kendisine vahyi edilmiĢtir.

O yaĢadığı sürece;

(1) Allah‟tan baĢka ilâh olmadığına, eĢi ve

benzerinin bulunmadığına, doğmadığına ve

doğurmadığına;

(2) Hayatı da, ölümü de, canlı ve cansız

bütün varlıkları yaratanın da Allah olduğuna;

(3) Kıyametin gerçek olduğuna, tekrar

dirilip herkesin dünyadaki davranıĢına göre

Page 32: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

27

hesap verip Cennete veya Cehenneme

gideceklerine;

(4) Rızkı verenin, onu azaltıp çoğaltanın

Allah olduğuna;

(5) Ġbadet, dua, istek ve tövbenin

yalnızca Allah‟a yapılacağına; inanıp uygulamıĢ,

ayrıca bu inancını kendisinden sonra gelen

nesle intikal etmesine gayret göstermiĢtir. Hz.

Âdem gerek Cennet yaĢamında olsun gerek

dünya da yegâne sığınılacak makamın Rabbi

olduğunu bilmiĢ, O‟na güvenip O‟na yalvarıĢta

bulunmuĢtur.

Ne var ki, tevhit inancı, nesilden nesle

intikal ederken, Ģeytanın güdümündeki

insanların iĢgüzarlığı veya ilgisizliği yüzünden

anlam değiĢtirmiĢ, yerini çok Tanrılı ve

putperestliğe bırakmıĢtır. Bu nedenle, Yüce

Rabbim zaman zaman bozulan inancın

yenilenmesi bakımından peygamberler

göndermiĢ ve kendilerine ilâhi buyruklarını,

suhuf (sayfa) ve kitap halinde vermiĢtir.

Kuran-ı Kerimde Hz. Âdem‟den itibaren

Hz. Muhammed‟e (s) kadar 25 Peygamberin

Page 33: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

28

ismi geçmekte ve bunların, Allah‟ın tevhit dinini

insanlara tebliğinde (duyurulmasında)

karĢılaĢtıkları zorluklar anlatılmaktadır. Yüce

Rabbimin emir ve bildirdiklerinde değiĢiklik

olmadığı, geçmiĢteki olaylardan ibret alınması

gerektiği, emir ve yasaklara uymayanların her

an helâk (yok) edileceği inancına sahip olmaları

yönünden zaman zaman cezalandırılmıĢtır.

Örneğin, Nuh tufanı (kara parçasının belirli bir

süre su altında kalıp bütün canlıların

boğulması), Hud kavminin, Semud kavminin,

Ad kavminin baĢlarına gelen yok edici afetler,

Hz. Musa‟yı takip eden Firavun ve askerlerinin

denizde boğulma olayı gibi... Allah Teâlâ, hak

dine davetçi ve uyarıcı göndermeden hiçbir

kavmi sorumlu tutmayacağını ifade etmiĢtir. Bu

ifadeden, her ne kadar Kuran‟da 25

Peygamberin ismi geçmekte ise de, dünya

üzerine dağılmıĢ her millete kendilerini

uyaracak peygamberler gönderilmiĢ olduğu

anlaĢılmaktadır. (Nisa Sur/164). Bunların

sayısının da 124 bin civarında olduğu

sanılmaktadır (3).

Page 34: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

29

En son Peygamber, Hz. Muhammed

(s)‟dır. Genelde her Peygamber mensup olduğu

kendi kavmini (milletini) uyarmak için

gönderilmiĢtir. Hz. Muhammed (s) ise, dünya

üzerindeki ve kıyamete kadar bütün insanların

Peygamberidir. Hz. Muhammed‟den (s) sonra

baĢka bir Peygamber gelmeyecektir. Çünkü

Kuran-ı Kerimde Yüce Rabbim “Kuşkusuz

Kuran’ı Biz indirdik ve onu kesinlikle

koruyacakta Biziz”( Hıcr Sur/9) diye ilâhi

hükmünü beyan etmiĢtir. Zaten 1400 yıldan

buyana ilâhi koruma altındaki mukaddes

kitabımız, hiçbir değiĢiklik ve bozulmaya

uğramadan zamanımıza intikal etmiĢ olması bu

gerçeğin göstergesidir.

Halen dünyada yaĢayan bazı dinlerin

özelliklerine göz atıp tanımaya çalıĢalım: Dinler

arasındaki belirleyici özellik, semavi din olup

olmadığıdır. Yani dinin esaslarını Tanrının

belirlemiĢ olmasıdır. Bu ayırıma göre;

(1) Tek Tanrılı dinler: Yahudilik,

Hıristiyanlık, Müslümanlık;

Page 35: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

30

(2) Çok Tanrılı dinler: Hinduizm, Budizm,

ġintoizm gibi. Bunlar da inanç ve ibadet

uygulama yönünden değiĢik gruplara

ayrılmıĢtır.

(1) Tek Tanrılı Dinler

(a) Yahudi Dini

Yüce Allah, Hz. Âdem‟den Hz.

Muhammed‟e kadar geçen süre içerisinde,

tevhit inancı doğrultusunda insanların uyması

gereken emir ve yasaklara iliĢkin ilâhi

düsturlarını Peygamberlerine ya sayfa halinde

veya kitap Ģeklinde vahiy etmiĢtir. Ġlk ilâhi kitap

da Hz. Musa Peygambere vahiy edilen Tevrat‟tır

Hz. Musa, Kenan bölgesinden Mısır‟a

dönerken geceleyin ateĢ almak amacıyla gittiği

Tur dağında Allah‟ın tecellisi ile karĢılaĢmıĢ ve

kendisine bazı mucizeler gösterilip

Peygamberlik verilmiĢtir. Mısır‟daki Firavun ve

halkını uyarmak üzere gönderilmiĢtir. Böylece

Yahudilik veya Musevilik dini ortaya çıkmıĢ olur.

Hz. Musa‟nın yeni dine daveti, halkın tepkileri,

Allah‟ın emirlerine uymamak sonucu baĢlarına

gelen kötülüklere (musibetler) iliĢkin tarihi

Page 36: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

31

bilgiler “ Okuyucu ile sohbet” bölümünde

ayrıntılı olarak açıklanmaya çalıĢıldı. Bu

nedenle, burada aynı hususlara tekrar yer

verilmedi.

Yahudi dininin mukaddes kitabı Tevrat,

Hz. Musa Peygambere vahiy edilmiĢ ve

sağlığında kitap haline dönüĢtürülmüĢtür.

Yahudiler, kutsal kitaplarını üç bölüme ayırırlar:

Birinci bölüme, “ Tora “ veya “ Tevrat “ adını

verirler. Tora da yazılı ve sözlü olmak üzere

ikiye ayrılır. Yazılı Tora, Allah‟ın Sina dağında

Hz. Musa‟ya vahiy etmeye baĢladığı kitaptır.

Sözlü Tora ise, yazılı Tora‟nın açıklaması olan

“Talmud”dur. Talmud olmadan, Tora‟nın

anlaĢılmasının imkânsız olduğu belirtilir. Tora,

Ģu beĢ kitaptan oluĢmuĢtur:

-Tekvin (Kâinat ve insanın yaratılıĢı

anlatılır)

-ÇıkıĢ (Ġsrail oğullarının Mısır‟dan

ayrılıĢları anlatılır)

-Levililer (Önemli ahlâk kuralları, haram-

helâl olanlar, günahların kefareti, ayinler,

bayramlar, adaklar, anlatılır)

Page 37: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

32

-Sayılar (Ġsrail oğullarının çöl yaĢantısı,

bazı Ģer‟i kanunlar, kayadan su çıkarma olayı

anlatılır)

-Tesniye (Ġnsanların birbiri ve Tanrıya

karĢı ne Ģekilde davranılacağına dair esasları

belirler)

Talmud, Hz. Musa‟dan itibaren geleneğe

göre süregelen sözlü yasadır. Diğer bir ifadeyle

Tora‟nın açıklayıcısı ve tamamlayıcısıdır. Bu

yasa kuĢaktan kuĢağa aktarıldıktan sonra

milâttan sonra 200‟e doğru haham Rabi Yuda

Hanassı tarafından yazıya döküldü ve adına “

MiĢna” dendi. Haham okullarında açıklanıp

yorumlandı. Gemera adı verilen bu yorumlar

MiĢna‟yla birlikte Talmud‟u oluĢturdu.

Kutsal kitabın ikinci bölümünü “ Neviim;”

Peygamberler oluĢturur. Hz. Musa‟nın

ölümünden sonra Yahudilerin vaad edilmiĢ

topraklara yerleĢtirilmeleri, krallık kurmaları,

Yahudilerin putperest topluluklarla yaptıkları

mücadeleler, kutsal mabedin kuruluĢ ve yıkılıĢı

anlatılır

Page 38: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

33

Yahudi kutsal kitaplarının üçüncü

bölümünü oluĢturan kitaplar Ģunlardır:

-Mezmurlar.( Hz. Davut Peygamber

tarafından yazıldığı ileri sürülür.)

-Süleyman‟ın meseleleri.( Hz. Süleyman

Peygamberin ahlâk ve doğru yolu gösteren

sözlerini kapsar.)

-NeĢideler neĢidesi.(Hz. Süleyman‟ın

Ģaheseri kabul edilir. Allah ile Yahudiler

arasındaki sevgiyi, anlatır.

-Eyup. (Hz. Eyup Peygamberin hayatı ve

baĢına gelen musibetler, anlatılır)

-Vaiz.( Allah korkusu ve Allah‟ın

emirlerine uyulmasının gerektiği, anlatılır )

-Rut.( Yabancı dul bir kadının Yahudi

dinine giriĢi anlatılır)

-Ester. (Pers ülkesindeki Yahudilerin yok

edilmesi olayını, anlatır.)

-Yeremyanın mersiyeleri.(Kudüs‟ün yıkılıĢı

ve Yeremyan Peygamberin üzüntüsü, anlatılır)

-Daniel. (Hz. Daniel Peygamber ve

Yahudilerin Babil‟e sürgün olayı, anlatılır.)

Page 39: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

34

-10‟cu kitap Ezra, 11‟ci kitap

Nehemya,12‟ci ve 13‟cü kitaplar da Tarihler

olarak yer almıĢtır.

Yahudiler, Tevrat‟ın hükümlerine

uydukları sürece güzel bir yaĢam sürdürürler.

Ancak, zaman zaman da Ģeriatı terk edip

putperest inancına dönünce Allah‟ın gazabına

uğramıĢlardır: Önce Keldaniler tarafından

ülkeleri iĢgal edilip kendileri de esir olarak

Babil‟e götürülmüĢ; bu olay sırasında mukaddes

kitapları yakılıp yok edilmiĢtir. Daha sonra da

Yunanlıların, arkasından Romalıların saldırılarına

uğrayarak egemenlikleri altına girmiĢlerdir. Hz.

Uzeyr Peygamber tarafından yeniden yazılmıĢ

olan Tevrat kitabı da tekrar yakılarak yok

edilmiĢtir. Bundan sonra din adamlarınca

yazılan Tevrat, Yahudi mukaddes kitabı olarak

günümüze kadar intikal etmiĢtir.

Yahudi mabedine, havra veya sinagog

denir. Dini ayinleri hahamlar yönetir. Her havra

da Kudüs‟e dönük bir bölmede, içinde Tevrat

metinleri yazılı sandık bulunur. Rule halindeki

Page 40: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

35

bu metinler çıkarılıp haham tarafından

okunarak dini ayin yapılmıĢ olur.

Çocuk 12 yaĢını bir ay geçince Yahudi

Ģeriatına uymak zorundadır. EĢlerin nikâh töreni

sinagogda haham önderliğinde yapılır. Kadının

boĢanma hakkı yoktur. Yahudilerin dokuz

önemli dini ve milli bayramları bulunmaktadır:

(1- Yomkippur: Tövbe günü, 2- RoĢhaĢana:

YılbaĢı günü, 3- Pesa: Yahûdilerin Mısır‟dan

çıkıĢı, 4- ġavuot: On emrin veriliĢ bayramı, 5-

ġukot: Çadırlar bayramı,6-Simhatoro: Her yıl

Tevratı hatmetme bayramı, 7-Purim: Ester‟in

anılması, 8-Hanuka: Kandil bayramı, 9-Ġsrail

Ġstiklâl bayramı.)Yahudi dininde cumartesi

günü, dinlenme günüdür. Bu gün çalıĢma,

yemek piĢirme yapılmayacak; dinlenip dini

hizmet ve ibadetlerle meĢgul olunacaktır.(17)

(b) Hıristiyanlık:

Romalıların esareti altında bulunan

Yahudiler çeĢitli mezheplere bölünmüĢ, insanlar

Ģeriat hükümlerini uygulamaktan uzaklaĢmıĢ,

Page 41: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

36

din adamları dinin özünden kopup Ģekilciliğe

yönelmiĢ, mabetler ticarethane durumuna

sokulmuĢtu. Temiz ve dindar halk ise bu

gidiĢattan oldukça sıkılıp bir kurtarıcının (Mesih)

gelmesini bekliyorlardı. ĠĢte Hz. Ġsa böyle bir

ortamda dünyaya geldi. Fakat O‟nun geliĢi,

birçok sorunu da beraberinde getirdi. Çünkü Hz.

Ġsa, babasız olarak dünyaya gelmiĢti.

Anne Hz. Meryem, çocuğunu kundaklayıp

ailesine götürdü. Görenler ĢaĢkınlık içinde kalıp

Hz. Meryem‟i iffetsizlikle suçlamaya kalkıĢtılar.

Hz. Ġsa kundakta iken dili çözülüp onlarla

konuĢtu ve kendisinin bir peygamber olduğunu

müjdeledi. Fakat pek çok Yahudi‟nin mantığı

bunu kabul etmedi. ġüphelendikleri Zekeriya

Peygamberi Ģehit ettiler. Olay üzerine Hz.

Meryem çocuğunu alıp Mısır‟a göç etti. On iki yıl

sonra tekrar Filistin‟e döndü.

Hz. Ġsa otuz yaĢına gelince Ġncil vahiy

edilmeye baĢlandı. Üç yıl süreyle yeni dini

anlatıp yaymaya çalıĢtı. Ancak kendisine on iki

kiĢi inanmıĢtı. Bunlara “ Havarıyyun” adı

verilmiĢti. Yahudilerin Ģikâyeti ve ihbarı üzerine

Page 42: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

37

Romalı idareciler bir baskınla Hz. Ġsa‟yı ele

geçirdiler. Sorgulama sonucu çarmıha gerilip

idamına karar verildi. Hıristiyan inancına göre

çarmıha gerilip öldürüldüğü, Ġslâm inancına

göre ise çarmıha baĢkası gerilip Hz. Ġsa‟nın

göğe kaldırıldığı ifade edilir.

Hz. Ġsa‟ya vahiy edilen Ġncil, Peygamberin

sağlığında yazılı duruma getirilmemiĢ, daha

sonra Havarilere atfen yazılıp çoğaltılmıĢtır. Hz.

Ġsa‟dan sonra dinin yayılması ve tebliği iĢlemleri

Havariler tarafından gizlilik içerisinde

yürütülmüĢtür. Çünkü devamlı takip ve baskı

altında bulunuyorlardı. Roma Ġmparatorluğu

döneminde Hıristiyanlık resmi devlet dini olunca

rahat bir nefes alınabildi.

Hıristiyan inancının esasını “ teslis”

oluĢturur. Teslis demek, “Allah- Ġsa- Kutsal

ruh”üçlemesini belirler. ġöyle ki, Hz. Ġsa‟nın

babasız olarak dünyaya geliĢine bir türlü anlam

veremeyen Hıristiyanlar, kendilerine göre

yorum yaparak çıkıĢ yolu aramıĢlardır. Mademki

Hz. Ġsa, Allah‟a ait cevheri (ruh) taĢıyor,

öyleyse Hz. Ġsa‟nın vücudunda insana özgü

Page 43: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

38

maddi unsur ile Allah‟a ait ruh bulunmasından

dolayı Hz. Ġsa, Allah‟ın oğludur, dediler. Dolayısı

ile Hz. Ġsa, Rabdir. O zaman Hz. Meryem‟de ilâh

doğuran annedir. Bu inançla Hıristiyanlar

Allah‟a baba, Hz. Ġsa‟ya da Rab, diyerek

yaklaĢtılar. Aynı ifadeye Ġncil metinlerinde de

rastlanır. Kutsal ruhun, Allah‟tan çıktığına

inanırlar.

Hıristiyanlık üzerindeki baskılar nispeten

kalkınca, öne gelen Ġncil yazıp inancı yayma

yarıĢına giriĢtiler. Bunun sonucu olarak

birbirinden farklı Ġncil nüshaları ve düĢünceler

ortaya çıktı. Bu çok baĢlı çeĢitliliği gidermek

üzere zamanın yetkili kiĢileri bir araya toplanıp

oluĢturdukları konsüllerde soruna çözüm

aradılar. Bu maksatla;

-325 yılında Ġznik‟te toplanan konsülde,

yüze yakın Ġncil arasından birbirine benzerlik

yönünden bugünkü dört Ġncil seçilip kabul

edildi.

-381 yılında Ġstanbul‟da toplanan

konsülde, Ģu açıklama yapıldı: “ Tanrı baba,

doğmamıĢ ve doğurmamıĢtır. Kutsal ruh,

Page 44: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

39

Tanrıdan çıkmıĢtır; gerçek Tanrıdır. Oğul Ġsa

ise, doğmuĢ ve doğurmamıĢtır.”

-431 yılında Efes‟te toplanan konsülde,

Hz. Meryem‟in Hz. Ġsa‟dan dolayı “Tanrı” annesi

olduğu kabul edilmiĢtir. Kendisine de, Tanrı

doğuran anlamında “ Teotokos” denilmiĢtir.

-451 yılında Ġstanbul- Kadıköy‟de

toplanan konsülde, Hz. Ġsa‟nın iki tabiatının

bulunduğu, bakire Meryem‟in, babası tarafından

ilâhi, annesi bakımından beĢeri Ġsa‟yı

doğurduğu kabul edilmiĢtir (1).

Üçüncü yüzyıldan sonra Yunanca olarak

yazılan yeni ahit (Ġncil) 27 kitaptan

oluĢmaktadır. Bunların dördü Ġncil, 21‟i mektup,

1‟isi de Resullerin iĢleri ve Vahiydir.

Hıristiyanlar “ eski ahit” denen Tevrat‟ı da kabul

ettikleri için bunlarla beraber Ġncil, 66 kitaptan

oluĢmaktadır.

Hıristiyanlıkta ibadetler, günlük, haftalık

ve yıllık olmak üzere üç türlüdür: Günlük

ibadetler sabah ve akĢamları papazın kutsal

metinleri okuması ile yapılır. Haftalık ibadet,

Pazar ayinleridir. Burada da kutsal metinler

Page 45: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

40

okunur. Yıllık ibadetler ise Noel bayramı (Hz.

Ġsa‟nın doğum nedeniyle yapılır.), Epifanı

bayramı, Paskalya bayramı, Haç yortusu (Hz.

Ġsa‟nın çarmıha geriliĢi), Meryem Ana günü

(Meryem Ananın anısına yapılır) olarak

düzenlenir.

Hıristiyanlığın belli baĢlı üç mezhebi

vardır: Katolik, Ortodoks, Protestan ayrıca,

Süryani Kilisesi, Ermeni Kilisesi, diğer

Hıristiyanlardan değiĢik uygulamaya sahiptirler.

Bu nedenle üç mezhebe bağlı değillerdir.

(c) İslâmiyet

Tek Tanrı inancı görüĢünü benimseyip

yaygınlaĢtıran Yahudi dini, zaman içerisinde

değiĢmiĢ ve putperestlik uygulamalarına yer

verince, bozulan Ģeriatın düzeltilmesi amacıyla

Hıristiyanlık dini gelmiĢtir. Ne var ki, henüz

baĢlangıç aĢamasında söndürülmeye çalıĢılmıĢ

ve mukaddes kitap Ġncil aslı durumunu

koruyamamıĢtır. Ġçine insan söz ve düĢünceleri

eklenmek suretiyle değiĢtirilmiĢtir. Bu defa

tevhit inancının gerçek yönünü bütün insanlığa

Page 46: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

41

tebliğ etmek üzere Kuran-ı Kerim Hz

Muhammed(s) „e vahiy edilmeye baĢlanır.

Hz Muhammed(s) 40 yaĢında iken 610

senesinde Hira mağarasında

tefekküre(düĢünme) çekilir. Ramazan ayının

son günlerinde melek Cebrail gelerek

Peygamberliğini müjdeler ve ilk vahyi tebliğ

eder. Böylece 23 yılda Kuran-ı Kerim

tamamlanır. O günlerde Mekke ve civar

yerleĢim birimlerinin halkı putperest inancına

sahiplerdi. Hz Muhammed (s) Allah‟ın emri ile

ilk önce yakınlarını yeni dine davet eder. Fakat

birçok tepki ile karĢılaĢır. Buna karĢın, yine de

gizliden gizliye davet iĢlemini sürdürür. Hz

Ömer‟in Müslüman oluĢu ile açıktan ibadet edip

dini yaymaya çalıĢılır.

Hz Muhammed (s)‟in getirdiği inanç

birliği, Allah‟a, meleklere, kitaplara,

peygamberlere, âhirete (öldükten sonra dirilip

hesap sorulacağına), kaza ve kaderin Allah

tarafından belirlendiğine, inanmayı zorunlu

kılmıĢtır. Bu inancı taĢımakla beraber her

Müslüman‟a namaz kılmak, oruç tutmak, zekât

Page 47: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

42

vermek, hac yapmak ve kelime-i Ģahadet

getirme sorumluluğu da yüklenmiĢtir.

Kuran-ı Kerim, 114 sûre ve 6666 adet

âyetten oluĢur. Tamamı Hz Peygamberimizin(s)

sağlığında vahyi katipleri tarafından yazılmıĢ,

Hz Ebu Bekr‟in halifeliği döneminde de bir araya

toplanarak kitap haline dönüĢtürülmüĢtür. Hz

Osman‟ın halifeliği sırasında ise, çoğaltılarak

Ġslâm‟ın yayıldığı yeni ülkelere gönderilmiĢtir.

Hz. Peygamberimizin (s) sünnet ve

sözlerini kapsayan hadis kitapları 90-100 yıl

sonra yazılmıĢ, muteber olanları “ Kutub-i Sitte”

adı altında zamanımıza kadar intikal etmiĢtir

(Buharı, Müslim, Ġbn Mace, Ebu Davud, Tirmizi

ve Nesei‟ye isnat edilen kitaplar).Bu arada

toplumu yanıltan birçok hadis de belirlenmiĢ

oldu.

Ġslâm dünyası geniĢleyince yeni sorunlar

çıkmıĢ, hukuki düzenlemelere ihtiyaç

duyulmuĢtur. Açılan yeni ekoller, Ġslâm

mezheplerinin doğuĢunu da beraberinde

getirmiĢtir. Ġslâm toplumu önce, Sünnî ve ġia

diye ikiye bölünmüĢ; Sünnî ekol da, Hanefi,

Page 48: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

43

ġafiî, Maliki, Hambeli adı altında dört ayrı

mezhebe ayrılmıĢtır. ġia da birçok kola

ayrılarak zamanımıza kadar bölünmüĢlük

devam etmiĢtir.

Tek Tanrılı dinler, yani semavi dinler,

tevhit inancını belirleyen esasları kapsar.

Ancak, zaman içerisinde inanç bozulmuĢ ve

mukaddes kitaplara insan sözü eklendiği için

yerine bir sonraki din getirilmiĢtir. Örneğin,

Yahudiler Uzeyr Peygamberi Allah‟ın oğlu,

Hıristiyanlar Hz. Ġsa‟yı hem Allah ve hem de

Allah‟ın oğlu olarak inanırlar (Tövbe

Sûr/30).YaĢanan harpler ve istilalar sonucu

Tevrat‟ın esas nüshaları yok edilmiĢ ve

sonradan tekrar yazılmıĢ ise de, aslından uzak

kalmıĢtır. Ġncil de Hz. Ġsa zamanında değil çok

sonra Havarilere atfen kaleme alınmıĢtır. Roma

Ġmparatorluğu döneminde resmen devlet dini

kabul edilince, toplanan konsüller tarafından

100 Ġncil arasından birbirine benzer ve muteber

görülen bugünkü dört Ġncil seçilmiĢtir. Ancak,

bütün olarak ilâhi vahye dayandığı Ģüphe ile

karĢılanır. Çünkü örneğin Markos Ġncilinde Hz.

Page 49: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

44

Ġsa‟nın çarmıha gerilmesi, ölümü, mezara

defnediliĢi ve birkaç gün sonra dirilip göğe

kaldırıldığı yazılıdır (Markos/Bab-15-16).

Halbuki, Hz. Ġsa‟nın ölümü ile vahyin kesilmesi

gerekirdi. ĠĢte bu ve benzer nedenlerle, bozulan

dinin yerine Ġslâm dini getirilmiĢtir.

Peki, Ġslâm dininde zamanımıza kadar ki

dönemde hiçbir sıkıntı yaĢanmadı mı? Tabiî ki

yaĢandı... Kuran‟ın birçok ayetinde Allah Teâlâ

buyuruyor: “Ey iman edenler, Allah ve

Rasûl‟üna itaat edin ki, kurtuluşa eresiniz!

“(Al-i İmran Sur/132). Peygambere itaat

nasıl olmalıdır? Onun sünneti (gittiği yol) ve

hadislerine (dinin yaĢanmasındaki açıklama ve

tavsiyelerine) uymakla. Kendi sözlerinin Kuran

metinlerine karıĢıp bozulmaması yönünden

sağlığında hadis yazılmasını men etmiĢlerdir.

Ġslâm dininin ikinci kaynağı sayılan hadisler,

ancak Peygamberimizin vefatından 90-100 yıl

sonra Emevi halifesi Ömer b. Abdülaziz‟in isteği

üzerine ve büyük bir ihtiyaç nedeniyle bir araya

toplanmaya çalıĢılmıĢtır (11). Dolayısı ile birçok

uydurma hadis metinleri ortaya çıkmıĢ, Ġslâm

Page 50: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

45

toplumu inanç ve farklı düĢüncelerle bir kaosa

sürüklenmiĢti. Bilindiği gibi Kuran 23 yılda vahiy

edilmiĢtir. Bu süre içerisinde Hz.

Peygamberimizin (s) açıklamalarından bazıları,

zaman ve Kuran‟ın akıĢına göre nesh edilmiĢ

(ortadan kaldırılmıĢ), fakat bu durumdan

haberdar olamayan Sahabe veya Tabiler,

Peygamber sözünü kulaktan kulağa aktarırken

toplanan hadisler arasına katıldığı saptanmıĢtır.

Dolayısı ile görüĢ ayrılıkları mezheplerin

doğmasına neden olmuĢtur. Bu farklı

uygulamayı, dinin temel direği sayılan namaz

kılmada Ģekil yönünden görmek mümkündür.

Örneğin, Hanefi mezhebinde namaz uygulaması

ile ġafiî mezhebi arasında farklılık vardır. Gerek

tekbirlerde el hareketi, gerek sabah namazının

ikinci rekâtında ġafiî mezhebine göre uzun bir

dua okunması ve gerek vitir kunut duası

metinlerindeki farklılık. Her iki mezhep

mensupları, namazın kılınıĢ biçimlerini Hz.

Peygamberimizin (s) sünneti ve hadislerine

dayandırmaktadır. Tabiî gönül isterdi ki, Hz.

Peygamberimizin (s) en son namaz kıldırdığı

Page 51: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

46

kural ve Ģekliyle bizlere intikal etmiĢ olsun da,

farklı durumlar ortaya çıkmasın! Artık bu

aĢamada bizlere düĢen görev, tevhit inancına

sımsıkı sarılıp Kuran‟ın önderliğinde Allah‟a

yaklaĢmak olacaktır. Herkes mensubu

bulunduğu hak mezhebin ortaya koyduğu

esasları doğru kabul edip yeniden

bölünmüĢlüklere aracı olmamalıdır.Ayrıca kendi

mezhebi dıĢındaki hak mezhepleri eleĢtirip

Müslümanlar arasında kırgınlık ve öfke gibi

olumsuz davranıĢlardan uzak kalmalıdır.. Çünkü

Ģeytan, fitne ve bozgunculuk önerip kiĢinin

sınavı kaybetmesine aracı olmak ister.

Peki, bu olumsuz geliĢmeler karĢısında

Hz. Peygamberimizin (s) sünnet ve hadislerini

bir tarafa bırakıp sadece Kuran‟a sarılmamız

Ġslâm dinini yaĢamamıza yeterli olabilir mi?

Tabiî ki, hayır!... Çünkü Peygamberimizin (s)

sünnet ve hadisleri, Kuran‟ın tefsiri

anlamındadır. Kuranın birçok hükümleri genel

anlamda olup detaylara inmemektedir. ĠĢte

sünnet ve hadisler ara boĢlukları doldurup dinin

esaslarını tamamlamaktadır. Bu nedenle bizler

Page 52: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

47

için hiçbir Ģekilde vazgeçilmeyecek rehber ve

kaynak düsturlardır. ġimdi akla Ģöyle bir soru

gelebilir: Kuran, Allah‟ın koruması altında

olduğuna göre, neden sünnet ve hadisler

koruma altına alınmadılar? Bir defa Kuran hem

metin, hem de ifade ilâhi kaynaklıdır. Sünnet ve

hadisler ise, genelde anlam yönünden ilâhi,

ifade bakımından insan kaynaklıdır. Önceki ilâhi

kitapların nasıl bozulduğu örneği ortada iken bir

önlem olarak Hz. Peygamberimiz, Kuran‟a

karıĢır endiĢesiyle sağlığında hadis yazılmasını

uygun görmemiĢlerdir. Ancak, sünnet ve

hadisler Sahabelerin ezberinde canlı tutulmaya

çalıĢılmıĢtır. Bu birinci neden; ikincisi ise

Allah‟ın Müslümanları tabi tuttuğu sınavdır.

Gerçek Müslüman, sorunlarını araĢtıracak,

Kuran ölçülerine göre süzgeçten geçirecek,

hangisinin doğru, hangisinin yanlıĢ olduğuna

kanaat getirdikten sonra uygulamaya

koyacaktır. Diğer bir ifadeyle aklını çalıĢtırıp

doğruyu bulacaktır. Yoksa nefis ve Ģeytanın

hilelerine tutsak düĢer, geleceğini karartır.

Page 53: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

48

Bir örnek ile konuya açıklık getirelim:

Ġslâm‟da hırsızlık olayında cezalandırma.

Kuran‟daki hükmü: “Hırsız erkek ve kadının,

yaptıklarına karşılık ve Allah tarafından bir

ceza olarak; ellerini kesin. Ve Allah

Aziz‟dir, Hakim‟dir.” (Maide Sur/38).

Hz. Peygamberimizin (s) bu konudaki

hadisleri:

(a) Buharı ve Müslim‟in sahihlerinde Ebu

Hureyre (r.a.)‟den nakledilen hadiste: “Allah

hırsıza lânet etsin. Yumurta çalar eli

kesilir, ip çalar eli kesilir.”

(b) Buharı ve Müslim‟in sahihlerinde Ġbn

Ömer‟den nakledilen bir hadiste, Rasûlullah (s),

üç dirhem değerindeki bir zırhtan dolayı hırsızın

elinin kesilmesini buyurmuĢtur.

(c) Buharı ve Müslim‟in sahihlerinde Hz.

AiĢe‟den nakledilen diğer bir hadiste, Rasûlullah

(s) Ģöyle buyurmuĢtur: “Hırsızın eli, ancak

bir dinarın dörtte biri veya daha fazlası için

kesilir.”

(d) Ebu Bekr Ġbn Ebu ġeybe der ki:

Rasûlallah Ģöyle buyurmuĢtur: “Hırsızın eli,

Page 54: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

49

bir zırh fiyatından daha aşağısı için

kesilmez.” O dönemde zırhın değeri ise on

dirhemdir (13).

Bu hükümlerin uygulanmasına geçelim:

Hırsızın elinin kesilmesi Allah‟ın emridir.

Cezanın infazını Devlet baĢkanı uygular. Hiçbir

kimsenin af etme yetkisi yoktur. Ancak cezanın

infazının nasıl ve hangi hallerde yapılacağı

konusunda tam görüĢ birliği sağlanamamıĢtır:

- Zahiriye itikadına mensup bazı

hukukçulara göre, malın miktarı ne olursa olsun

nisap (ölçü) gözetilmeden, hırsızın elinin

kesileceği,

- Maliki, ġafiî ve Hambeli mezheplerine

göre hırsızın elinin ancak ÜÇ DĠRHEM ve daha

fazlası için kesileceği,

- Hanefi mezhebinde ise ON DĠRHEM ve

daha yukarısı için kesileceği, hükmü

benimsenip Ģeriat kurallarını bu esasa göre

düzenlemiĢlerdir.(23)

Ayrıca, hırsızın elinin koldan mı, bilekten

mi, yoksa parmak uçlarından mı kesileceği

konusunda da görüĢ birliği sağlanamamıĢtır. Bu

Page 55: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

50

nedenle diyoruz ki, Hz. Peygamberimizin (s)

değiĢik zaman ve ortamlarda buyurdukları

hadislerin hangisinin son durumu yansıttığına

dair elde bir kanıt bulunmamakta. Toplumda

özürlü duruma düĢüp baĢkalarına yük olacak

insan sayısını daha da artırmamak gerekçesiyle

Hanefi mezhebi görüĢünün benimsenmesi

isabetli olacaktır. Ancak, böyle bir uygulama

sonucu ne ölçüde Allah‟ın emrinin yerine

getirildiği endiĢeye yol açar. Nitekim bazı Ġslâm

ülkeleri “ el kesme” cezasını uygulamaktan

kaldırmıĢ, bunun yerine hapis cezasını

getirmiĢtir.

(2) Çok Tanrılı Dinler

(a) Hinduizm dini

Hindistan bölgesinde yaygın olup kökeni

M.Ö. yıllara uzanan eski bir dindir. En belirgin

özelliği, Tanrı bolluğudur. Bu dinin kutsal

kitabına Bhagavad-Gita adı verilir. Hinduizm‟in

Ģehvet tanrıçası Rati‟dir. AĢk tanrısı, Koma‟dır.

Tanrılar topluluğunun baĢında üç büyük tanrı

bulunur: Brahma (dünyanın yaratılıĢını), ViĢnu

(dünyanın korumasını), ġiva (dünyanın

Page 56: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

51

yıkılıĢını) sembolize eder. ViĢnu‟nun ahir

zamanda Mehdi olarak geleceğine inanırlar.

ġiva‟nın, hem yapıcı ve hem de yıkıcı olduğuna,

hem iyilik kaynağı ve hem de öç alıcı olduğuna,

Himalaya dağlarında oturduğu, Ganj nehrinin

onun saçları arasından çıktığına inanırlar.

Ayrıca, ölümden sonraki hayatta kötülerin

Cehennemde, iyilerin ise dünya üstü bir âlemde

tanrılarla beraber olacaklarına inanırlar.

Hinduizm‟de insanı tanrılara ulaĢtıran

yollardan biri de yoga yapmaktır. Onlara göre

yoga, bir antrenman bir oyun değil; insanın

manevi ve ahlâk yönünden üstün seviyeye

yükseltilmesi için ruhsal fonksiyonları bir

noktada toplama çabasıdır. Budizm ve Jainizm

düĢünce sistemine de girmiĢ olan yoga, sekiz

ana maddeden oluĢur:

- Ġnsanın kendini tutması,

- Ġç temizlik, çilecilik,

- DüĢünceyi bir noktada toplama

temrinleri,

- Nefes alıp vermenin denetlenmesi,

Page 57: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

52

- Duyulardan ayrılarak, bütün istemli ve

istemsiz organları kontrol altına almak, örneğin

kalbin atıĢını denetlemek,

- Fiziksel varlığın geliĢtirdiği düĢmanca

gücü yenmek,

- Tek bir noktada toplanmıĢ mutlak bir

gerilime, düĢünceyle varmak,

- Bu gerilim sayesinde normal yaĢamdan

el etek çekerek Tanrıyla birleĢmek (18).

(b) Budizm dini

Budizm‟in kurucusu Buda olup M.Ö. 560-

480 yılları arasında Hindistan‟da yaĢadığı

söylenir. Budistlere göre Buda‟nın doğumunda

Tanrılar kucağına alıp kendisini selâmladılar.

Onu insan biçimine girmiĢ tanrı olarak görürler.

Buda‟nın gençlik yıllarında halk arasında

tenasüh teorisi yaygındı. Yani varlıklara canlılık

kazandıran ruhlar, insanın yaĢamı süresince iyi

davranıĢ ve ahlâk güzelliğine sahip olan insanın

ruhu, ölümden sonra tanrıların katına yükselir.

Ahlâkı kötü olan insanın ölümünde de ruhu

Cehennemde uzun süre yanıp temizlendikten

Page 58: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

53

sonra ikinci hayatta bir nebat veya hayvana

geçer. Böylece ruhlar devamlı canlı değiĢtirirler.

Buda, ailesinden ve çevresinden uzaklaĢıp

ormanda bir incirin altında yedi yıl sürece

tefekküre (düĢünmeye) baĢlar. Sonunda

Nirvanaya ulaĢtığını ve dünyanın sırrını

çözdüğünü ilân eder.

Budizm‟in Tanrı inancı zayıftır. Bazı

gruplara göre mevcut olmalarının kendileri için

önemi yoktur. Onlar için gerçek kurtuluĢ,

tenasüh çemberi denen ruh sıçramasından ve

dünya ıstıraplarından kurtulmaktır. Bu

kurtuluĢa ulaĢan ruhun, kâinatı yaratan

Brahman‟dan çok üstün olduğuna inanırlar. Bu

nedenle Budistler ruhi varlıklara inanır ve

onlara dua ederler. Bu arada tanrılara dua

edene de karĢı çıkmazlar.

Budistlere göre her Ģeyi idare eden

yegane kuvvet Karma‟dır. Bunun yanında

Brahman ve Ġndira isimlerinde Tanrıları da

vardır. Budist rahipleri tüm iyilikleri kendilerine

prensip olarak kabul eder ve hayatlarını

yönlendirirler. Örneğin, kendisine hakaret

Page 59: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

54

edildiğinde, hakaret eden kiĢinin iyi bir insan

olduğunu kabul eder. Çünkü tokat atıp kendisini

dövebilirdi de...

Budist rahipleri, evlenmeyip bekâr

yaĢarlar; çalıĢmaz ve yaĢamlarını dilenerek

devam ettirirler. Cinsel hayata küfür gözüyle

bakarlar. Evlenip çocuk dünyaya getirmeyi ise,

Nirvana‟ya ulaĢmada en büyük engel olarak

görürler (18).

(c) Şintoizm dini

ġintoizm Japonya‟nın resmi devlet dinidir.

1868‟de yapılan devrimden sonra Budizm‟den

ayrılarak gerçek niteliğine kavuĢmuĢtur. Bu

dinin ilginç yönü Tanrı çokluğu ve ruhların

kutsal sayıldıklarıdır. 800‟ün üzerindeki ruh ve

tanrılar topluluğunun baĢında güneĢ tanrıçası

Amaterasu bulunur. Tanrıça gök ülkesini idare

eder. Dünyanın idaresi ise tanrılar meclisi

elindedir.

ġintoistlere göre dünya, birbiri üzerine

kurulmuĢ üç tabakadan oluĢur. Bunlar, yeraltı,

yer üstü ve göktür. Üst tabakada Tanrılar

oturur. Ġlâhlar kendiliğinden meydana çıkmıĢtır.

Page 60: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

55

ġintoistler, hükümdarlara bir kutsiyet

vermek için onları Tanrılarla birleĢtirip

yüceltmiĢlerdir. Bütün Tanrılar, önem ve kudret

bakımından eĢit ise de, bunların üstünde bir tek

tanrıça vardır. O da güneĢ tanrıçası

Amaterasu‟dur. Japonlar imparatorlarını güneĢ

tanrıçasının oğlu olarak kabul edip onları gözle

görülür “Tanrı‟dır”, derler. Ġkinci dünya SavaĢı

sonrası Japonya‟yı iĢgal eden Amerikalıların

baskısıyla, 1946 yılından itibaren imparatorun

tanrının oğlu olduğu iddiasından

vazgeçmiĢlerdir.

Tanrılara ibadet, dua okumakla, pirinç ve

pirinç Ģarabı sunmakla olur. Ġbadetler evlerde

veya kümbet denen mabetlerde yapılır. Dua

etmeden önce ġintoist ellerini çırparak Tanrının

dikkatini kendi üzerine çekmeye çalıĢır. Dua

ettiği salondaki perdenin arkasında, kapalı bir

kese içerisinde Tanrıyı temsil eden ayna, yastık,

silah, kılıç ve iplik gibi semboller bulunur.

ġintoizm‟in en büyük rahibi imparatordur. Her

tapınağın ayrı bir Tanrısı bulunur. Ölen bir

kimsenin ruhunun yeraltı dünyasına gittiğine

Page 61: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

56

inanılır. Ancak kiĢi saygın birisi ise, ruhu yer

üstünde kalıp gizli olarak yaĢamaya devam

eder. ġintoizm‟de, iyilik ve kötülüklerin

karĢılığını görme inancı yoktur. Bugünkü görüĢe

göre ölen her ġintoist ilah sayılır (18)

Dünya üzerindeki din ve inanıĢ

çeĢitliliğinin nedeni ne olabilir? Hz. Âdem‟le

baĢlayan tevhit inancı neden zaman zaman

kesintiye uğrayıp yerini putperestliğe veya

hayali varlıklara bırakmıĢtır? Yüce Rabb‟imiz

böyle geliĢmeye ,neden müsaade etmiĢtir? Bu

ve buna benzer soruların yanıtını, insanın

yaratılıĢ biçiminde aramalıyız. Ġnsan, diğer

yaratıklardan farklı özelliklere sahiptir. Akıl,

zekâ, irade gücü, beĢ duyu organı, nefis ile

donatılıp ruhla desteklenmiĢtir. Bu nimetlere

karĢı, kendisine sorumluluk görevi yüklenmiĢtir.

Sorunluluğunu yerine getirirken de imtihan

geçirmektedir. Yani doğru olanı, nefsin itirazına

karĢın aklını kullanarak seçip iradesiyle

uygulamaya koyabilmesidir. ĠĢte Yüce Rabbim,

kimin davranıĢının daha güzel olduğunu ve

kurallara uygunluğunu belirlemek üzere

Page 62: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

57

sağladığı imkân, verdiği olanaklarla bizleri

denemektedir. KiĢilere dünya yaĢamında,

inançlı-imansız ayrımı yapmadan her türlü

nimetler, olanaklar verilmekte. Ġyilik yapmak

isteyen iyilik yapar; kötülük yapmak isteyen de

kötülük yapar; herkes içinden geldiği gibi

davranır. Bunlar birer imtihan konusu olması

nedeniyle Allah müdahale etmeyip bizleri

seçiminde serbest bırakmıĢtır. Sonuç, kıyamet

sonrası hesap gününde yargılanıp belirlenecek

akıbete ulaĢılacaktır.

Konuya bu düĢüncelerle yaklaĢıldığında;

doğru yolun seçiminde insana yeterli kabiliyet

ve beceri kazandırılmıĢ, yol haritası olarak

görevlendirdiği peygamberlerle de kurallar dizisi

ilâhi kitaplar verilip alt yapı tamamlandıktan

sonra hareket tarzımız serbest bırakılmıĢtır.

Ayrıca, kurallara uymayan geçmiĢteki bazı

kavimlerin nasıl cezalandırıldığı da ibret alınsın

diye örnekleriyle zamanımıza kadar

aktarılmıĢtır. Artık böyle bir oluĢumdan sonra

bize düĢen görev aklı kullanıp doğru olanı

seçerek uygulamak olacaktır.

Page 63: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

58

Bugünkü ortamda kıtalar üzerine yayılmıĢ

bölge ülkelerini incelediğimizde, birçoklarının

sanayi ve ticarette kalkınmıĢ, dev teknoloji ile

dünya ticaretinde büyük pazar payına sahip

olmuĢ, geliĢtirdiği iletim teknolojisini, eğitim ve

sağlık hizmetlerini üstün seviyede halkının

refahı için yaygınlaĢtırmıĢ, insan haklarına

saygınlığı artırmıĢ, kurdukları devlet düzeni ile

herkese eĢit adalet dağıtmıĢ, yine herkese aĢ-iĢ

olanakları sağlayıp toplumsal kalkınmayı

kendilerine görev kabul etmiĢ bir zihniyetin

temsilcisi olan insanlar, neden hâlâ çok tanrılı

dini inançlara bağlı kalmaktalar!.. Hayranlıkla

izlenen o teknoloji sahibi kiĢiler için akılsız

denemez. Onlar hem akıllı ve hem de aklını

doğru yolda kullanabilme becerisine sahip

kiĢiler. Öyleyse peki, neden inanç yönünde

atalarının mirası üzerinden hiç sapmadan

bağlılıklarını devam ettirmektedirler?

Genelde biz insanlar birçok konuda

birbirimize benzeriz. Bu benzerlik veya ortak

yönümüz nedeniyle toplumlar arsında iliĢkiler

kurulup devam ettirilir. Günümüz Türkiye‟sinde

Page 64: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

59

halkımızın yaĢam tarzına bir göz atınca o

soruların yanıtını da bulabiliriz:

Ailede evlilik bağının orta halkası denince,

dünya tatlısı bebek gelir akla. Anne-baba

sevgisiyle büyüyen bebek, kısa zamanda

konuĢup yürüyen çocuk olur. Belirli yaĢa

gelince de, anne-baba çocuklarının sağlıklı ve

bilgili olabilmesi yönünden bütün olanaklarını

çekinmeden feda eder. Temel öğretim-orta

öğretim-yüksek öğretim diyerek gündüzünü

gecesine katarak öğrenimini tamamlayan genç

de, önce meslek, sonra evlilik derken yeni bir

hayata baĢlar. Ġki önemli amacı vardır; bir

meslekte yükselip üst makamlara çıkma ve

daha çok kazanç elde etme; evlenip ülkeye

sağlıklı ve bilgili çocuk yetiĢtirme. Bu amaç

doğrultusunda hedefe ulaĢabilmek üzere hep

koĢuĢmakla geçer günleri. Bu tür günlük

uğraĢılar öylesine benliğini sarar ve aklı baskı

altında tutar ki, ondan baĢkasını düĢünme

fırsatı bırakmaz. ġuur altında yerleĢir ve

sabahtan gece uyuma anına kadar iĢini, eĢini,

çocuğunu, geçim yollarını, kiĢiler arsındaki

Page 65: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

60

iliĢkileri, alıĢ-veriĢlerini düĢünmekten, bırak

inanca bağlı görevleri, kendisini yaratıp yaĢatan

Allah‟ı bile hatırına getirmez. ġimdi bu kiĢiye

sorulsa: - Hangi dindensin? – Ġslâm, diyecektir.

– Ġslâm dininde olan insanlara ne ad verilir? –

Müslüman. – Bir kiĢinin Müslüman sayılabilmesi

için ne gerekir? – Kelime-i Ģahadet, (yani

tanıklık ederim ki, Allah‟tan baĢka Tanrı yoktur,

yine tanıklık ederim ki Hz. Muhammed (s.)

Allah‟ın kulu ve Resulü‟dür.) demek gerekir.

Peki, her Müslüman‟ın yapmakla sorumlu

bulunduğu en önemli görevi nelerdir? – Namaz

kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hac etmek,

kelime-i Ģahadet getirmek.

- Bunları sana kim öğretti? – Öğrencilik

döneminde ders olarak okudum. –Peki, günlük

yaĢamda bu kuralları yerine getirebiliyor musun

veya hangilerini yerine getirebiliyorsun? Hayır,

hiçbirini...

ĠĢte, Türkiye nüfusunun %99‟unu

oluĢturan Müslüman din kardeĢlerimizin büyük

bir bölümü söyleĢideki kadar dinle ilgili bilgi ve

uygulamaya sahip kiĢiler. Bunlar için önemli

Page 66: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

61

olan, meslek ve iĢ sahibi olup bol kazanç elde

etmek, eĢ-dost sohbetlerini gazino ve diskotek

kültürüyle zenginleĢtirmek, evlilik ve araba

sevdasıyla heyecanlı, hızlı bir hayat yaĢamak

veya turistik seyahatlerle gününü gün etmektir.

Her gece yatağına yorgun beyin ve bedenle

dönen bu kiĢilerin ne ilâhi görevleri yapabilecek

halleri, ne de Yaratanı düĢünecek zamanları

olacaktır. Zaten onlar için bu kavramların hiçbir

önemi de yoktur. En yakınının cenaze namazı

kılınırken cami dıĢından seyreder. Kendisini

görev dıĢı görür. Belki de içinden gericilikle

eleĢtirir namaz kılan Müslümanları.

ġimdi gerçeklere dönelim; böyle bir görüĢ

ve davranıĢ biçimine sahip kiĢinin Müslüman

olup olmadığı onun için ne anlam ifade eder.

Ġslâm‟ın kurallarını yaĢamadıkça Müslüman olsa

ne yazar, olmasa ne kaybeder! Müslüman

anne-babadan doğmuĢ olması dıĢında Ġslâm‟la

da bir iliĢkisi yok. Bunun gibi teknoloji ve

sanayide geliĢmiĢ ülkelerin, daha çok çalıĢıp,

çok üretip bol kazanç elde etmek amacına

ulaĢabilmek için gündüzüne gecesini ekleyen

Page 67: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

62

halkının, eğitimli de olsa din faktörüne bakıĢ

açısı negatif olacaktır. Onlar için Tanrının tek

veya çok oluĢu bir değer ifade etmez. Aklını ve

düĢüncelerini bu konular üzerinde yoğunlaĢtırıp

zamanını boĢa harcamak da istemezler. Çünkü

onlar maddeleĢip Ģeytan güdümündeki

nefislerine tutsak düĢmüĢlerdir. Nereye

kadar!... Ġnancımıza göre, tekrar diriliĢ ve

hesap verme gününe kadar tekrarlanıp gidecek

bu geçici dünya sevdası.

Tüm insanlar, mukadder olup gelecekteki

ebedi hayatlarının belirlenmesi için bu dünyanın

oyalamalı geçici zevkleri ve uğraĢılarıyla büyük

bir imtihan geçirmekteler. Ġnsan ne kadar akıllı

ve becerikli olsa da Ģeytanın güdümündeki nefsi

isteklere karĢı iradesini kullanabilme yeteneğine

sahip değilse, yaĢam kavgasında her zaman

yenik düĢecek, zarar görecektir.

c. İbadet Yönünden Geçirilen İmtihan

Öncelikle ibadet kelimesi üzerinde

duralım: Ġbadet nedir? Ġbadet kime yapılır?

Yapılmazsa sonucu ne olur?

Page 68: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

63

Ġbadet, Tanrı buyruklarını yerine getirme,

O‟na en büyük saygı ve bağlılık göstererek

tapınma, anlamını ifade eder. Demek ki, insan

kendini yoktan var eden, belirli bir hayat

yaĢatan, yaĢam süresince beslenip yararlandığı

her türlü rızk ve olanakları kendisine lütfeden

Yüce Rabbine karĢı Ģükran borcu olmaktadır

ibadet. Zaten Allah Teâlâ da: “Ben cinleri ve

insanları ancak bana ibadet (kulluk)

etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sur./56)

buyurmakla bu gerçeği belirtmektedir.

Ġbadet, ancak Tanrıya yapıldığı takdirde

bir anlam kazanır ve yapanı da yüceltir. Ġlk

insandan bugüne dek halen yaĢayan veya

tarihe karıĢmıĢ dini inanç yelpazesinde sayısız

denecek kadar çok inanç çeĢitliliği mevcuttur.

Kimisi tek tanrıya, kimisi çok tanrıya, kimisi

aya, güneĢe, yıldızlara; kimisi tabiat varlıkları

ve putlara; kimisi de, ruhlar ve Ģeytanlara

tapınmaktadır. Atalarından ne miras kalmıĢ ise,

kendileri de aynı tutum içinde yaĢayıp giderler.

Akıllarını gerçeği bulmada kullanmazlar. ġimdi,

Allah Teâlâ dıĢında kendilerine Tanrı arayan

Page 69: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

64

kiĢilerin, gerek insanlık yararına ve gerek kendi

menfaati için yaptığı doğru davranıĢın inanç

yönünden bir faydası olabilir mi? Konuya Ġslâm

açısından bakıldığında zararın ötesinde hiçbir

yararı yok olarak görülür. Zararı ise, kendi

Yaratanını inkâr etmek veya O‟na ulaĢmada

baĢka yaratıkları aracı olarak görmekten

kaynaklanan büyük günah iĢlenmiĢ olması.

Hâlbuki, kendisini Allah‟a kul, Hz. Peygambere

(s) ümmet kabul edip yaptığı her doğru

davranıĢında Allah‟ın hoĢnutluğunu gözetmesi,

onu sonucu mutlu kurtuluĢa ulaĢtırır.

Ġbadet, Allah‟a büyük saygı ve bağlılık

göstererek O‟nun buyruklarını yerine getirmek

olduğuna göre, nelerin ibadet Ģemsiyesi altında

toplandığına değinelim: Öncelikle ibadet,

bedeni, mali, hem bedeni ve hem de mali

olmak üzere üç grupta toplanır. Bedeni

ibadetler, namaz kılmak, oruç tutmak, Allah‟a

dua etmek, Ģükretmek, sabretmek, Allah‟a

tövbe etmek, muhtaç olanlara hizmet etmek,

insanlara güzel söz söylemek ve bunlara benzer

salih ameller olarak söylenir. Mali ibadetler,

Page 70: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

65

zekât vermek, devlete vergisini ödemek, ihtiyaç

sahiplerine borç para vermek, dilenenlere veya

iffetinden dolayı dilenemeyen muhtaçlara

sadaka vermek, kurban kesmek gibi davranıĢlar

bu grubu oluĢturur. Hem bedeni ve hem de

mali ibadetler, hac ve umre ile mukaddes

mekânları ziyaret etmek, uzaktaki dost ve

akrabaları arayıp görüĢmek ve bunlara benzer

diğer salih ameller, bu gruptan sayılır.

Her ibadet Allah rızası gözetilerek veya

niyetiyle yapılırsa ulvi değer taĢır ve makbul

kabul edilir. Aksi halde kiĢiye hiçbir manevi

yararı dokunmayan davranıĢtan öteye

geçemez. Bunun açık örneğini Hz.

Peygamberimizin (s) döneminde Uhud SavaĢı

sırasında meydana gelen olaydan öğreniyoruz:

Uhud SavaĢı Hicretin 3. yılında, milâdi 27

Mart 625 tarihinde Medine‟de Müslümanlarla

Mekkeli müĢrikler arasında yapıldı. MüĢrikler

üzerine ilk ok atan Evs kabilesinden Kuzman

adında bir kiĢi idi. DüĢmanla karĢı karĢıya

gelince de kılıcına el atarak onunla da çok iĢler

baĢardı; 10 müĢriki öldürdü. “Ey Evs

Page 71: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

66

hânedanı!.. Siz de, benim yaptığım, Ģeref ve

Ģan için çarpıĢın!” diyerek müĢriklere kılıç

salladı, sonra yaralandı.

Uhud SavaĢından önce, Kuzman‟ın adı

anıldıkça Hz. Peygamberimiz (s):

“O,Cehennemliktir!” diye buyururdu. Kuzman

yaralanıp yatağa düĢtüğü zaman

Müslümanlardan birisi ona: “Ey Kuzman! Seni

tebrik ve Cennetle tebĢir (müjde) ederim.

Vallahi, bugün senin uğradığın musibet sana

Allah‟tandır.” demiĢti. Kuzman , “Ne diye tebĢir

ve tebrik ediyorsun. Vallahi ben, kavmimin

gayretinden baĢka bir maksatla çarpıĢmadım.

Böyle olmasaydı çarpıĢmazdım!”dedi. Yaranın

sancısı Ģiddetlenince çantasından çıkardığı okla

kolunun damarını keserek intihar etti. Haber

Hz. Peygamberimize (s) ulaĢınca “Allah‟u

Ekber! Ben gerçekten Allah‟ın kulu ve

Rasûl‟u olduğuma şahadet ederim.” diyerek

önceki haberin doğruluğunu belirtti (12).

Bu yaĢanmıĢ tarihi olayın kritiği

yapıldığında;

Page 72: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

67

-Kuran‟a göre savaĢmak her Müslüman‟a

farz kılınmıĢ, gaziler yüceltilmiĢ, Ģehitler ise

Allah‟ın salih kullarına dâhil edilip Cennette

Peygamberlerle beraber bulunacakları

müjdelenmiĢtir. Hangi Ģehitler? Allah için niyet

edip O‟nun rızasını kazanmak üzere savaĢan

Ģehitler. Dikkat edilirse, Kuzman, Allah rızası

için değil, mensubu bulunduğu kabilenin Ģan ve

Ģerefini yüceltmek niyetiyle savaĢtığı;

-Sabretmek de bir ibadettir. Kuzman

yaranın acısına dayanamayıp okla kolunun

damarını keserek intihar etmiĢtir. Yani Ġslâm

dininin kesinlikle yasakladığı kötü bir davranıĢta

bulunmuĢtur. Allah‟ın verdiği canı, ancak

kendisi alacaktır. Buna, kiĢinin kendisi dâhil

hiçbir kimse yetkili değildir. Bu nedenle Hz.

Peygamberimiz (s) hakkında Cehennemlik

olduğunu ifade ettiği;

-Bu olay, aynı zamanda Hz. Peygambere

(s) ait kesin hükümlerin, kendinden değil ilâhi

kaynaklı olduğunu kanıtladığı, görülür.

Yine bu olay, geleceğe yönelik askerlik

hizmetini tamamlamak üzere aile ocağından

Page 73: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

68

ayrılan Müslüman gençlerin, Allah rızasını

gözeterek niyet yapmalarının gerekliliğini

zorunlu kılmaktadır. Örneğin, <Yüce Allah‟ım!

Senin rızan için askerlik hizmetimi tamamlamak

üzere gidiyorum. Hakkımda hayırlı kıl ve

kolaylaĢtır!> Ģeklinde veya içinden geldiği gibi

niyet ve dua yapmalıdır. Yapmasa ne olur?

Yapılmadığı takdirde, hizmetinin manevi

yararını, yani sevabını elde edemez. Kanıt mı

isteniyor! ĠĢte yanıtı: Hz. Ömer (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah (s) buyurdular ki,: “Ameller

niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey

vardır.... (Buharı, Bed‟ul Vahy:1,Nikâh:5).

Bu nedenle diyoruz ki;

Allah‟ın rızasını, hoĢnutluğunu dilemeden;

Ģan ve Ģeref için veya baĢkaları “desinler!” diye

nefisten kaynaklanan büyüklük gururunun

heyecanı ile yapılacak her türlü hizmet, kiĢiye,

sevap yerine günah kazandırır. Bu, aynı

zamanda kiĢinin yaĢamını değerlendiren bir

imtihan olur.

(1) Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve Umre

İbadetleri

Page 74: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

69

(a) Namaz İbadeti

Ġslâmiyet‟te ilk farz olan ibadet namazdır.

Kuran‟da ibadetler içinde en çok tekrarlanan da

yine namazdır. Çünkü namaz, kul ile Allah

arasındaki maddi ve manevi yaklaĢımı sağlayan

bir davranıĢ biçimidir. Müslüman kıldığı

namazlarında, ayakta, rukûda ve secdede Rabbi

ile beraber olmanın huzurunu maddi yönden,

okuduğu âyet ve dualarla Allah‟la konuĢmanın

hazzını da manevi yönden yaĢar. Hz. Musa Tur

dağında; Hz. Peygamberimiz (s) de, Miraç

gecesi “Sidretü‟l- münteha” ötesinde Rabbi ile

konuĢtu. Miraçta Cenab-ı Hak, Hz.

Muhammed‟e (s) nice âlemler gösterdi. Kulu

Muhammed‟e vahiy edeceğini vasıtasız vahiy

etti. Bu makamda iken Hz. Peygamber(s)‟e üç

Ģey verildi:

-BeĢ vakit namaz farz kılındı (Daha önce

sabah ve akĢam namazları kılınmakta idi.),

-Bakara Suresinin son iki ayeti (âmene

rasûlu- anlamı) vahiy edildi,

Page 75: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

70

-Hz. Peygamber(s)‟in ümmetinden Allah‟a

Ģirk koĢmayanların Cennete girecekleri müjdesi

verildi (Müslim, Ġman: 173).

Nasıl ki Hz. Peygamberimiz (s), miraç

olayında Rabbine yaklaĢıp O‟nunla vasıtasız

konuĢma lütfuna sahip oldu; bunun gibi

Müslümanlar da günde beĢ vakit namazda

Allah‟ın huzuruna durup O‟nunla konuĢma

imkânına kavuĢurlar. Bu nedenle müminin

miracı da, namaz olmaktadır. Ancak hangi

koĢulları taĢıyan namaz? Bu ayrıntıların

bilinmesi ve buna göre Müslüman‟ın

davranıĢlarına yön vermesi gerekir. Aksi halde

kılınan namaz, taklit ve gösteriĢ ötesine

geçmeyen bir alıĢkanlık biçimi olur.

Namaz kılmayı emreden kimdir? Allah

Teâlâ... Öyleyse makbul namazın koĢullarını da

O belirlemiĢtir. Ne diyor Yüce Rabbimiz:

“Kitaptan sana vahiy edileni oku ve

namazı dosdoğru kıl. Şüphe yok ki namaz,

hayâsızlıklardan ve kötülüklerden alı

koyar. Ve elbette ki, Allah‟ın zikri en

büyüktür. Ve Allah ne yaptığınızı bilir.”

Page 76: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

71

(Ankebut sur/45). “Namazlara ve orta

namaza devam edin. Allah‟a saygı ve

bağlılık (huşu) içinde namaz kılın” (Bakara

Sur/238). “Onlar ki, namazlarında huşu

içindedirler” (Müminin Sur/2).Yaratan‟ın

Müslüman‟dan istediği namaz, dosdoğru olacak

ve aynı zamanda kiĢiyi hayâsızlık, kötülük gibi

davranıĢlardan uzak tutacak özellikte

bulunacaktır. Konuyu biraz daha açalım:

Dosdoğru namaz, Allah‟ın emirlerine ve Hz.

Peygamberimizin (s) tavsiyelerine göre kılınmıĢ

namaz olmalıdır. ġöyle ki, önce belirlenen

kurallara uygun aptes alınmalı, vaktini de

belirterek niyet yapmalı, tekbirleri, kıyam,

kıraat, rukû, sücud, teĢehüt gibi hareketleri

sırasına göre zamanında yapmalı, namazın

baĢlangıcı ile selâm verip çıkıĢına kadarki

sürede huĢu içerisinde bulunup Ģeytanın

vesvesesinden uzak kalmaya çalıĢmalıdır. KiĢi

niyet edip namaza baĢlayınca, Ģeytanın

güdümündeki nefsin etkisinde kalıp günlük

sorunlarını düĢünmeye ve çare bulmaya

kalkıĢırsa bu kılınan dosdoğru namaz olamaz.

Page 77: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

72

Peki, ne olur? Sevabından öte, sadece

üzerindeki farz borcu Ģeklen ödenmiĢ bir namaz

olur.

ġimdi dosdoğru namaz kılacak bir

Müslüman‟ın fıkıh kurallarına göre hareket

tarzına beraberce göz atalım: Önce bedeni ve

elbisesini, varsa pislikten temizler. Niyet edip

aptes almaya ellerini yıkamakla baĢlar. Ağza-

buruna su verip çalkalar ve yüzünü yıkar. Önce

sağ sonra sol kollarını dirseklere kadar yıkar.

BaĢ ve kulakları mesh edip önce sağ sonra sol

ayakları bileklere kadar yıkar. Bütün bu yıkama

iĢlemlerini en az üçer defa tekrarlar. Namaz

vaktine göre, o vaktin (Farz, Vacip, Sünnet)

namazlarına niyet edip usulüne uygun kılar.

Eğer namaz içerisinde bir yanlıĢlık yapılmıĢ

veya unutma olmuĢ ise sonunda yanılma

secdesi yaparak namazını tamamlar. Yanılma

secdesi, namazın vacipleri için yapılır. Farz olan

bölümlerdeki hata için yapılmaz; geçerli

olabilmesi için namaz tekrar kılınır. Namaz

içinde iken Ģeytanın vesvesesi ile amansız bir

mücadele sürdürür. Mümkün oldukça namazla

Page 78: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

73

ilgili olmayan düĢüncelerden uzak kalmaya

çalıĢır. ĠĢte bütün bunlar, Müslüman‟ın namaz

ibadetini yaparken karĢısına çıkan imtihan

konularıdır. Kuralları aynen uygulayan,

dosdoğru namaz kılmıĢ olur. Yine namazda

iken, sağa- sola bakmak, elbisesini düzeltmek,

konuĢmak iĢaret etmek veya sorulan soruya

cevap vermek, namaz yerindeki çöpleri

toplamak, sakız çiğnemek, bir Ģey yemek,

uykuya dalmak gibi meĢguliyetler, Allah‟a

saygınlık ve bağlılığı engelleyen birer imtihan

konusu olup yapana puan kaybettirir. Yani

bütün bunlar kazanılan sevabı azaltır.

Bir de kiĢinin namaz dıĢı sınavı vardır.

ġeytan, kiĢi ile namazı arasına girip zaman,

mekân ve ortam koĢullarına göre caydırma

iĢlemine kalkıĢır. Havanın sıcak- soğuk oluĢunu

bahane eder ve kiĢi üzerinde uyuĢukluk yapar.

Uyku hali getirip, “BaĢkaları namazla iliĢkisi

olmadığı halde nasıl refah içinde yaĢıyor; sen

namaz kıldın da iki yakan bir araya mı geldi?

Namaz kılarsan gerici derler, sonra insanı

iĢinden- gücünden ederler; çocuklarına iyi gözle

Page 79: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

74

bakmazlar ve dolayısı ile onların geleceklerini

de olumsuz yönde etkilersin” gibi düĢüncelerle

kiĢiyi meĢgul eder. ġimdi bir tarafta Allah‟ın

“namaz kılın” emri, diğer tarafta nefsin

vesveseli itirazları..Hangi yönü tercih edecektir?

Böylece imtihanını baĢarı derecesi de ortaya

çıkacaktır.

Bu bölümde belki de bugüne dek

bilmediğiniz, görmediğiniz, okumadığınız ilginç

bir konudan söz edilecektir. Yazarın araĢtırarak

ve yaĢayarak elde ettiği deneyimleri sizlerle

paylaĢarak açılan pencereden bir gerçeğin daha

görülmesine yardımcı olunacaktır:

-Nasıl bir pencere?

-Gönül penceresi!

-Peki, gönül penceresinden bakılınca ne

gibi gerçek görülecek?

-„Kılınan namaz, yapılan dua ve makamı

ile okunan Kuran‟ın insan sağlığını olumlu

yönde etkilediği ‟ gerçeği!

ġimdi denebilir ki, bu konu çok önceden

bilinmekte, bunun neresi yeni bilgi? Size

anlatılacak olan konu bunun ötesinde baĢka bir

Page 80: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

75

yorum. Sabırla okuyalım ve birlikte görelim ;

bakalım Mevlâ‟m neylemiĢ, yaptıklarını ne

kadar güzel eylemiĢ!...

.Yüceler yücesi Ulu Allah buyuruyor:

“Kuran okunduğu zaman onu dikkatle

dinleyin ve susun ki merhamet olunasınız

(acınasınız)” (Araf Sur./204) Bu ayeti her

Cuma hutbesinde Ġmam Arapça metin olarak

okur ve Müslümanları uyarır. Böylece Kuran‟a

saygı, Allah emrine itaat ve sevap kazanmak

niyetiyle Kuran okunduğu zaman meĢguliyetler

terk edilip huĢu içerisinde dikkatle dinlemek

gerekir.

Hal böyle iken birçok Müslüman,

istedikleri halde bir türlü Kuran‟ın okunuĢunu

dikkatle dinleyemediklerinden yakınırlar.

Dahası, dinlemeye baĢladıktan kısa süre sonra

ilgisi olmayan çeĢitli düĢüncelerin kendilerini

meĢgul ettiklerini üzülerek ifade ederler. Diğer

bir deyiĢle, akıl ile nefsin mücadelesine sahne

olurlar. Nedeni araĢtırılırken üç sorun karĢımıza

çıkar:

Page 81: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

76

1.Kuran‟ın usulüne uygun okunmadığı

veya ,

2.Türkçe anlamı bilinmediğinden kısa

süre sonra dikkatin dağıldığı,

3.Dinleme tekniğinin yeterince

uygulanmadığı.

Bu konuları biraz irdeleyerek soruna

çözüm bulmaya çalıĢalım:

Kuran, Hz. Peygamberimize vahiy

edilmeye baĢladığı zaman Arap edebiyatının en

güçlü olduğu zamandı. YarıĢma yapılıyor,

beğeni kazanan Ģiirler Kâbe duvarına asılarak

sahibi onurlandırılıyordu. Böyle bir ortamda

müĢrikler Kuran‟ı dinleyip kötülemek, halkın

ilgisine engel olmak amacıyla kusur bulmaya

çalıĢtılar. Fakat Kuran‟ın anlatım ve

okunuĢundaki ahenk, getirdiği hükümlerin

tutarlılığı karĢısında mantıklı bir söz

bulamadılar. Kendi Ģiirlerinden kat kat üstün

olduğunu da anladılar; yine de, “Eskilerin

masalları” diyerek küçümsemek istediler. Buna

karĢın yine de, dinleyenlerin çoğunun Kuran‟ın

ilâhi cazibesine tutulup Müslüman olmaları

Page 82: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

77

önlenemedi. Hz. Ömer‟in Müslüman oluĢuna

iliĢkin geliĢmeler de bu görüĢün ilginç örneğini

teĢkil eder. ġöyle ki;

Hz. Ömer, Ġslâm‟a girmeden önce fiziki

yapısı ve davranıĢlarıyla çevresine korku salan

bir kiĢiliğe sahipti. Bir gün henüz Müslüman

olan kız kardeĢinin evine gider. Kapıya

yaklaĢtığında içeride okunan Kuran‟ı iĢitir.

Kendisine hâkim olamayarak kız kardeĢini ve

kocasını tokatlar. Hırsı geçince, iĢittiği Ģeyin ne

olduğunu sorar ve kendisine de okunmasını

ister. O güzelim Kuran‟ı ahengiyle dinleyince

imana gelip hemen Hz. Muhammed‟in (s)

bulunduğu yere koĢar Peygamber Efendimizin

önünde diz çökerek kelime-i Ģahadet getirip

Müslüman olur ve seçkin sahabeler arasında

yerini alır.

1961 yılında Ġstanbul Yük. Ġslâm

Enstitüsünde tefsir ve fıkıh dersleri veren

Pakistanlı bilim adamı Prof. Muhammed

Hamidullah anlatıyor:

“Ġstanbul‟da iken bana Avrupalı bir müzik

profesörü geldi:

Page 83: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

78

-Kuran‟ı tetkik ediyorum dedi. Kuran Ģiir

değildir ama onda öyle bir musiki var ki, insanı

hayrete düĢürüyor. ġiirde bir kelimenin yerini

değiĢtirirsen vezin bozulur, musiki ve ahengin

kaybolduğu derhal anlaĢılır. Ama nesirden bir

harf, birkaç kelime kaldırsan ahenk bozulmaz.

Çünkü ölçü yoktur. Kuran Ģiir olmamakla

beraber ondan bir harf kaldırsan derhal kendine

has musikinin aksadığı görülüyor. Bu beĢer

sözünde olmaz BeĢer sözünde böyle istisnasız

tam bir ahenk bulunamaz. Bunun için

Müslüman oldum; yoksa ben Arapça bilmem,

dedi1”

Müzik sanatıyla uğraĢanların Müslüman

oluĢlarında, bilhassa Kuran‟ın harika ritim ve

ahenginin büyük ölçüde etkili olduğu görülür.

Hassas sanatçı kalpleri bu ilâhi cazibeye takılıp

Ġslâm‟ı seçerken kendilerini huzur ortamında

bulduklarını ifade ederler. Örneğin Cat Stevens

(Yusuf Ġslâm), Stewie Wonder ve M. Becart

bunlardan birkaçı. Pop müzik dünyasının en

1 İman Eden Bestekâr, Zafer İlim Arş.Der. Eylül 1988 Sayı:141

Page 84: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

79

meĢhur gruplarından olan Boney-M‟in iki

vokalisti ile grubun menajeri de bu gerekçeyle

Müslüman olurlar.

Bir Ġngiliz âlimi olan A.J.Arberry de

duygularını Ģöyle ifade eder:

“Kuran‟ı her ne zaman makamla

okunurken iĢitsem, bana müzik dinliyormuĢ gibi

gelir. Bu sürekli melodinin altında kusursuz bir

ritmin ısrarlı temposunu iĢitiyorum. Tıpkı

kalbimin vuruĢları gibi...2

Tekrar o konuya dönelim. Arapça

bilmeyen, çevresinde Arapça konuĢulmayan,

sanatçı olma dıĢında baĢka özelliği bulunmayan

bu kiĢiler, nasıl oluyor da adını da, dinini de

değiĢtirecek kadar Kuran‟ın ritim ve ahengini

yaĢamlarının vazgeçilmez bir parçası haline

getirebiliyorlar? Evet! Hayranlık duymuĢlardır,

çünkü hassas sanatçı kalpleri ilâhi ahenk ile

beĢeri ahengin farklılığını kolayca ayırt etmeğe

daha duyarlı bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle

dinleme tekniğini iyi kullanan kiĢilerin

duydukları haz ile sadece kulağa gelen sesi

2 Yeni Bir Müzik, Vehbi Vakkasoğlu, Zafer İlim Arş.Der. Nisan 1989 Say:148

Page 85: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

80

algılamaktan baĢka gayreti bulunmayanların

hissettikleri ahenk elbette farklı olacaktır.

Birincisi haz duyarken, ikincisi sıkıntıdan

yakınacaktır. Nedeni, dinleme tekniğinin

yeterince kullanılmaması.

Örneğin, okuma becerisini ele alalım.

Kimisi sesli okur, kimisi sessiz okur; kimisi

yavaĢ okurken kimisi de hızlı okur. Sesli

okumada, konuĢmada kullandığımız organlar

çalıĢır. Sessiz okumada ise gözle takip edilir ve

anlam beyinde oluĢur. Bunun gibi dinlemede

haz duyabilmek için gerek Ģiir olsun, gerek

müzik olsun kendini melodinin akıĢına verip

dikkatini bu noktaya odaklaması gerekir. Bu

aĢamada melodinin ses tonu ile nefes alıĢ- veriĢ

biçimi de önem kazanır. Ses tonu, konuĢma ses

ölçüsünü aĢmamalı, çünkü duyu organının sinir

hücreleri buna uyarlıdır; yüksek ses rahatsızlığa

neden olur. Nefes de diyafram (karın)

kullanılarak burundan alınmalı ve yavaĢ yavaĢ

dıĢarı verilmelidir. Böyle bir uygulama ile

dikkatin dağılması da önlenmiĢ olur.

Page 86: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

81

Dinleme tekniği denen bu uygulama ile

kiĢi melodinin akıĢına kendini verip ritimli ve

ahenkli ses titreĢimlerinin sinir hücrelerini

terapi yapmasına olanak sağlayabilirse haz

duyulması gerçekleĢmiĢ olur!.. KiĢi bu konuma

geldiği zaman kalpten doğan titreĢimlerinin

bütün vücuda dalga dalga yayıldığını hisseder.

Bunun sonucu olarak haz dediğimiz iyimser

duygu bütün benliği sarar.

Demek ki, dinlenen bir melodiden haz

duyulabilmesi için;

-Ritim ve ahengin bulunması,

-Ses tonunun, konuĢma ses ölçüsünü

aĢmaması (konuĢma ses tonu 40-60 desibel

arasında),

-Dikkatin dinlenene odaklanıp takip

edilmesi,

-Dinlemeye baĢlanınca diyafram

kullanılarak burundan nefes alıp yavaĢ yavaĢ

dıĢarı verilmesi, gerekecektir.

Kuran‟ın okunuĢunda kendine özgü bir

ritim ve ahenk bulunması nedeniyle dinleme

tekniğine göre okunuĢ takip edilirse kesinlikle

Page 87: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

82

haz duyulacaktır. Esasen, Allah‟ın Hz.

Peygamberimiz Ģahsında tüm Müslümanlara

buyruğu da bu yöndedir:” Biz onu

okuttuğumuz zaman, onun okunuşunu

takip et.”(Kıyamet Sur/18). Yani, dikkatini

bu noktaya topla ve okunuĢu içinden takip et ki

haz duyabilesin. Nitekim Peygamberimizden

nakledilen bir hadis de Ģöyledir:

“İbn-i Mes‟ud anlatıyor: Nebi(S.A.V)”

bana Kuran oku,” deyince :

Ya Resullah, Sana mi okuyacağım?

Hâlbuki Sana inzal buyuruldu, dedim.

Rasûl-i Ekrem (S.A.V.):

Ben, Kur‟an‟ı başkalarından dinlemeyi

daha çok severim, buyurdu”( Müslim,

Kitabu salatil-müsafirin ve kasriha-247

(800) Peki, neden baĢkalarından dinlemeyi

daha çok seviyor? Kur‟an‟ın makamla

okunmasının verdiği hazdan yararlanmak için,

değil mi? Evet!...

Hac ve Umre amacıyla Mekke‟de bulunup

Kâbe‟de namaz kılan hacılar unutulmaz anı

olarak o günlerini nakledip hatıralarını

Page 88: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

83

yenilerler. Düzgün ve akıcı Arapça Ģive ile

namazda okunan Kuran ve yapılan dualar

cazibe odağı olur. Özellikle ezberde olup anlamı

bilinen ayetlerin okunuĢunu takip ederken ritim

ve ahengin titreĢimleri kalpten doğup bütün

vücuda yayıldığı hissedilir. Namazlarda okunan

”Fatiha suresi” sonrası hep birden sesli olarak

(Hanefi Mezhebi dıĢındakiler) amiiiiiiiin

denilmesi de aynı heyecanı yaĢatır. Dahası,

Beytullah (Allah‟ın evi) olarak bilinen Kâbe‟nin

etrafında tavaf yaparken mukaddes bir

mekânda bulunmanın vermiĢ olduğu heyecan

içerisinde okunan dualarda da aynı haz

hissedilir. Çoğu kez bazı hacı adaylarının Ģu

samimi itiraflarına tanık olunur: “Buraya

gelirken içimde bir endiĢe vardı; kalabalık ve

sıcak ortamda rahatsızlığım daha da artarsa,

mukaddes görevimi nasıl tamamlarım, diye!

Fakat buraya geldikten sonra, ne baĢ ağrısı ne

dizlerin ağrısı ve dermansızlığı, ne de kalp

çarpıntısı kaldı. BoĢ yere endiĢelenmiĢim.

Allah‟a Ģükür! Mukaddes bölgenin manevi gücü

ile Ģimdi kendimi daha iyi hissediyorum.”derler.

Page 89: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

84

Medine‟de, Peygamberimizin yanı

baĢında, Onun mescidinde cemaatla namaz

kılmak da psikolojik açıdan son derece heyecan

verici ve zevkli bir ibadet olmakta. Böyle bir

ortamda okunan Kur‟an‟ın ritim ve ahengini

takip ederek dinlemek mutluluk vermekte

insana.

Peki, haz dediğimiz iyimser duygu nasıl

oluĢur ve insan yaĢamını hangi yönde etkiler?

Birazda bu konu üzerinde durup gerçekleri

görmeye çalıĢalım:

Ġnsan vücudunun çalıĢma sistemi hayli

karıĢık olmasına karĢın yine de üzerinde

araĢtırma yapanları hayret ve hayranlık içinde

bırakan pek çok metabolizma aktivitesi

belirlenip bizlerin bilgisine sunulmuĢtur.

Bunlardan biri de sağlıklı yaĢamı yönlendiren

salgı bezlerinin salgıladıkları kimyasallar, yani

hormonlardır. Salgı bezleri bedenin itici gücü ve

hareket mekanizmasıdır, dersek hiçte abartmıĢ

olmayız. Yaratan Güç öyle bir sistem

oluĢturmuĢ ki, salgı bezlerinin,- bırak hiç

çalıĢmaması,- normal seviyeden az veya çok

Page 90: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

85

çalıĢıp hormon üretmesi dahi metabolizmada

dengesizliğe yol açıp kiĢide hastalıkların

baĢlamasına neden olur Örneğin, tiroit salgı

bezinin iyot içerikli T3 ve T4 hormonları

üretebilmesi için vücuttan ham madde alması

gerekir. Eğer yediğimiz besinlerde iyot iyonları

yoksa veya miktarı az ise üretim hücreleri daha

çok çalıĢma zorunda kalır ki, bu da aĢırı çalıĢma

sonucu kiĢide guatr hastalığının baĢlamasına

neden olur. Peki, iyodun azlığı veya çokluğu ne

gibi belirtiler gösterir?

Tiroit salgı bezi tarafından üretilip kana

karıĢan iyot hormonlarının azlığında

(Hipotiroidı) kiĢide, yorgunluk, halsizlik, kilo

alma, kas ve eklem ağrıları, deride kuruma ve

saç dökülmesi gibi belirtiler görülür. Ġyodun

fazla üretimi (Hipertiroidi) ise, kilo kaybı,

çarpıntı, sinirlilik, uyku bozukluluğu, ellerde

titreme ve terleme, yorgunluk ve halsizlik gibi

rahatsızlıklar baĢ gösterir (27). Demek ki,

sağlıklı bir yaĢam için salgı bezlerinin normal bir

ölçüde çalıĢması gerekmektedir.

Page 91: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

86

Ġnsanın neĢelenmesine neden olan haz

dediğimiz iyimser duygu da, salgı bezlerinin

salgıladığı hormonlar sonucu ortaya çıkar.

AkĢam karanlığı basınca uyku hormonu denilen

“Melatonin hormonu” salgılanır. KiĢi uykuda

gevĢer ve rahat eder. Organizmada onarımlar

yapılır ve varsa stres baskısı giderilir;ertesi

güne morali düzgün ve daha dinç olarak

baĢlar.GüneĢ ıĢınlarının ortalığı aydınlatmasıyla

melatonin hormonu üretimi en aza inerken bu

defa adına” serotonin” denilen mutluluk

hormonu salgılanır. En önemli görevi ise stres

hormonlarının etkisini bastırarak kiĢide haz,

hoĢlanma, sevinme gibi iyimser duyguların

oluĢmasını sağlar. Yeter ki kiĢide, yorgunluk,

açlık, kan Ģekeri düĢmesi ve stres gibi olumsuz

haller bulunmasın; çünkü bunlar serotonin

hormonu salgılanmasını önleyen faktörlerdir

Namaz evde, camide, doğada ve her

yerde kılınabilir. Yeter ki, kılınacak yer temiz

olsun; herhangi bir nedenle yasaklı bulunmasın.

Namaz tek olarak kılındığı gibi cemaatla da

kılınır. Ancak, cemaatla kılınan namaz, tek

Page 92: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

87

olarak kılınandan daha üstün ve faziletli kabul

edilmiĢtir. İbn-i Ömer anlatıyor:” Resul-i

Ekrem:

Cemaatla kılınan namaz, yalnız

başına kılınan namazdan yirmi yedi derece

üstündür, ,buyurdular”(Müslim Kitabul-

mesacid,249(650) . Acaba, neden cemaatle

kılınan namaz daha üstün görülmüĢtür, diye bir

soru akla gelebilir.

Genelde cemaatle namaz mabetlerde

kılınır. KiĢi evinden veya iĢ yerinden mabede

geliĢinde yürüyüĢ yapar. Diğer anlamda açık

hava egzersizi yapmıĢ olur ki, bununla

“mutluluk (dopamin) hormonu salgılanması

baĢlatılır. Namazda yapılan hareketlerin bir tür

egzersiz özelliğinde oluĢu, mutluluk (dopamin)

hormonu salgılanmasını devam ettirir. Vakit

namazlarının durumuna göre, sesli kılındığında

okunan Kuran ve duaların ritim ve ahengi de

yine mutluluk hormonu salgılanmasını tetikler.

Cemaatle sessiz kılınan namazlarda ise, kamet

ve tekbirlerin ritim ve ahengi de aynı sonuca

ulaĢtırır. Bu aĢamada iki konunun bilinip

Page 93: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

88

uygulanmasında yarar görülür. O da, birincisi,

vücudun gevĢetilmesi, ikincisi, nefes alıĢ veriĢin

belirli bir tempoya göre yapılmasıdır. ġöyle ki;

cemaatle sessiz kılınan namazlarda kıyamda

iken, diyafram (karın) kullanılarak burundan

alınan nefesi yavaĢ ve uzatarak dıĢarı verdikten

sonra bir süre bekleyip tekrar nefes alma iĢlemi

devam ettirilmelidir. Bu uygulamanın en önemli

yararı, dikkatin namaza odaklanması; baĢka

düĢüncelerden uzak tutulmasının sağlamasıdır.

Bir de cemaatle namaz kılan kiĢi, manevi

atmosferin verdiği güvene dayalı hazdan

yararlanır. Bütün bunlar Müslüman için iki yönlü

kazanç kapısını oluĢturur: Birisi, Allah katında

sevap kazanıp ahiretini düzenlerken; diğeri,

salgılanan mutluluk hormonu ile sağlıklı

yaĢamını devam ettirmesine yardımcı olur. ĠĢte

bu nedenle Ġslâm Peygamberi Rasûl-i Ekrem,

cemaatle kılınan namazın tek baĢına kılınandan

27 derece daha üstün olduğunu bildirerek

ümmetinin bu iki kazançtan pay almalarını

öğütlemiĢtir.

Page 94: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

89

Bilindiği gibi ibadetler üç grupta

toplanmıĢtır: Birincisi, bedenle yapılan; ikincisi,

kazançla (mal) ile yapılan; üçüncüsü ise hem

beden hem de mal ile yapılan ibadetlerdir.

Örneğin, namaz kılmak ve oruç tutmak bedenle

yapılan ibadettir. Zekât, fitre ve sadaka vermek

mal ile yapılan ibadettir. Hac ve umre ise hem

bedeni ve hem de mali ibadettir.

Müslüman‟ın üzerine farz ve vacip

(zorunlu) olan bu ibadetlerin yerine getirilmesi

için ne gerekli? Sağlıklı beden değil mi? Eğer

yatağa bağlı hasta isen nasıl oruç tutup

cemaatle namaz kılacaksın? Yine, paran var,

fakat sağlığın yerinde değil, nasıl hac görevini

yapıp o mukaddes mekânları görebileceksin?

Hasta isen, nasıl çalıĢıp kazanç elde edeceksin

de bundan sadaka vereceksin? Soruları çoğalta

biliriz; ancak, sonuç sağlıkta düğümlenir.

Demek ki, her Ģeyin baĢı sağlık! Sağlık olacak

ki, kiĢiden istenen görevler yapılsın;

sorumluklar yerine getirilsin.

ĠĢte bu nedenle bizleri yaratıp

yaĢantımıza yön veren Rahman ve Rahim olan

Page 95: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

90

Yüce Allah, kılınan namaz, yapılan dua ve

makamla okunan Kuran aracılığıyla

Müslümanların sağlıklı yaĢamlarını da

düzenlemiĢtir. Kanıtı mı isteniyor? ĠĢte yanıtı:

“Biz Kuran‟ı inananlara şifa ve

rahmet olarak indiriyoruz. Zalimlerin de

zararlarını artırır” (İsra Sûr/82).

Demek ki, namazını belirli kurallara göre

kılan, okunan Kuran‟ın ritim ve ahengini takip

ederek özümleyen Müslüman,Kuran‟ın hem Ģifa

ve hem de rahmet hazinesinden yararlanmıĢ

olacaktır.Bu olup bitenlere dikkatle bakıldığında,

Allah‟ın bizlere lütfettiği hangi nimetini

yalanlayabiliriz!... OluĢturduğu harika sistemle

bizlere hayat veren Yüce Rabbim, yaptıklarını,

ne kadar da güzel eylemiĢ, değil mi?

(b) Oruç İbadeti

Ġslâm dininin beĢ esasından biri olan oruç,

Ġslâm öncesi semavi dinlerde de mevcuttu.

Ancak, her dinin Ģeriatı, yani uygulama esasları

değiĢik oluĢu nedeniyle her biri farklı birer

görünüme sahiptir.

Page 96: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

91

Oruç, kul ile Rabbi arasında, Allah‟ın

hoĢnutluğunu kazanmak amacıyla yapılan

özverili bir ibadettir. Müslüman, Ramazan

ayında belirli bir müddet süresince oruç

tutmakla, bir farz ibadeti yerine getirmiĢ

olmasından dolayı sevap kazanırken, kendini

Yaratanına yaklaĢmanın da mutluluğunu yaĢar.

Nitekim Hz. Peygamberimiz (s) bir hadisinde:

“Âdemoğlunun her iyi işine fazlası ile

sevap verilir. Her iyiliğe karşılık olarak 700

misline kadar ecir bahşedilir. Ancak, Yüce

Allah buyurmuştur: Oruç bundan

müstesnadır; çünkü o, yalnız benim içindir.

O halde mükâfatını bizzat ben vereceğim.

Zira oruçlu, cinsi arzularını ve yiyip

içmesini benim için terk eder...”

buyurmuştur (Müslim, Kitabu‟s-siyam 164)

Oruç, imsak vakti ile güneĢin gurup

(akĢam namazı) zamanı arasında tutulur. Bulûğ

yaĢa gelmiĢ her Müslüman üzerine farz

kılınmıĢtır. Oruçlu, cinsi iliĢkilerde bulunamaz,

yiyip içemez. Yaptığı takdirde orucu bozulmuĢ

olur. Bu iĢi bilerek yapmıĢ ise ceza olarak 60

Page 97: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

92

gün kesintisiz oruç tutması gerekir (yani

kefareti ödemiĢ olmalıdır).

Oruca da niyet ile baĢlanmalı, gece

sahura kalkmıĢ olması niyet yerine geçerlidir.

ġeytan oruçlu olanın arkasını hiç bırakmaz;

sevabını azaltmak için olmayacak Ģeyleri

yaptırmaya kalkar. Örneğin, oruçlu çok susar

ve nefsinin isteğine uyarak su ile ağzını

çalkalar; arkadaĢlarıyla sohbet ederken gıybet

yapar (baĢka kiĢileri çekiĢtirir), kötü söz taĢır,

baĢkalarına hakaret eder, alaya alır, yalan söz

söyler, harama el uzatır, harama bakar, gibi

tutum ve davranıĢlar, sabırlı olmayı gerektiren

birer imtihan konusudur. Sınavını baĢarabilmesi

için yasaklardan uzak kalıp hem nefsine, hem

gözüne – kulağına – diline ve hem de düĢünme

melekesine oruç tutturması gerekir.

ġeytan kiĢiye, “ailenin geçiminden

sorumlusun; üstelik bedenin de zayıf, oruç

tutarsan hasta olup iĢini yapamazsın; gel bu

oruç iĢini emeklilik dönemine bırak” diyerek

caydırmak ister. KiĢi kendi kendine düĢünür

veya orucu önemsemeyen birine sorar. Kendi

Page 98: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

93

kendine haklı ve doğru bularak oruca baĢlamaz.

Çünkü oruçta, cinsel iliĢki, yiyip içme gibi nefsi

isteklere sabırla karĢı koymak var. Uykunun en

tatlı anında kalkıp sahur yemeğini yemek gibi

zahmet var iĢin içinde. Üstelik eli – gözü –

kulağı haram ve kötü söze kapalı olacak.

ArkadaĢ çevrelerinde esprili edep dıĢı sohbet

yapamayacak. Sözün özü, kötü alıĢkanlıkları

devam ettiremeyecek. ġimdi bir tarafta Allah‟ın

“sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin

üzerinize de oruç farz kılındı” (Bakara

Sur/183) emri, diğer tarafta rehberliğini

Ģeytanın yaptığı nefsin caydırma istekleri. KiĢi

bu aĢamada iradesini kullanıp oruç ibadetinin

gereklerini yerine getirirse imtihanını baĢarmıĢ

olur. Aksi halde günahkâr olarak hesap

gününde cezalı duruma düĢer.

(c) Zekât ve Sadaka Vermek İbadeti

Ġslâm inancına göre rızkı (mal, mülk,

geçimlik ) kim verir? Allah!... Ġnsanları kim

yarattı? Allah!... Dünya yaĢamında Allah‟ın

kullarına karĢı tutumu nasıldır? Allah, dünya

yaĢamında imanlı – imansız diye ayrım

Page 99: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

94

gözetmeden bütün insanlara rahmet eder.

Onların yaĢamlarının belirli süreye kadar

devamı için gerekli olanı karĢılıksız verir.

Öyleyse bir toplumu oluĢturan halk kitlesine

bakıldığında, kimisi çok zengin, kimisi orta halli,

kimisi fakir ve kimisi de dilenmekte oldukları

görülür. Bunun gerçek nedeni ne olabilir?

Mademki rızkı veren Yüce Allah‟tır, neden o

kiĢileri baĢkasının eline muhtaç bırakmıĢtır?

Fakir ailenin çocukları, oyun arkadaĢı zengin

ailenin çocuklarında görüp özendiği giyim eĢyası

veya pahalı yiyeceklerden kendisine de alınması

isteği karĢısında anne-babalar çocuklarını nasıl

ikna edebilecekler? O çocuklar, onlar zengin de

biz neden fakir kalmıĢız demezler mi?

ĠĢte, toplum içindeki gelir dağılımında

görülen dengesizlik, üzücü de olsa bu gibi

soruları devamlı gündemde tutar. Ta ki toplum

bireylerini eğitip bilinçli ve becerikli yaĢam

standardına yükseltinceye kadar... ġu

yaĢadığımız zaman diliminde, kalkınmıĢ süper

devlet, kalkınmakta bulunan devlet ve geri

kalmıĢ devlet gibi farklı ekonomik yapıya sahip

Page 100: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

95

ülkeler görülür. Bu ülkelerin halkları arasında

da zenginlik – fakirlik gibi gelir dağılımında

farklılık göze çarpar. Ancak, zenginlik – fakirlik

kavramlarının sınırlarını belirleyen ölçü miktarı

ülkeden ülkeye değiĢir. DeğiĢmeyen tek Ģey ise,

her ülkenin halkı arasında yıllık gelir düzeyi eĢit

olmayıp zengin, orta halli, fakir gibi farklı

grupların oluĢmasıdır. Gelir düzeyindeki bu

farklılığı en aza indirip fakir kesimi orta halli

seviyeye yükseltmek amacıyla Ġslâm‟ın iki ayrı

destekleme projesi vardır: Biri, kiĢileri dolaylı

yardımlarla meslek sahibi yapmak; diğeri zekât

ve sadaka vererek geçimlerine katkıda

bulunmak. Bu bağlamda nisap miktarı (81 g

altının üstünde) parası bulunan Müslümanlar

yılda %2,5 oranında zekât vermekle sorumlu

tutulmuĢlardır. Tarım ürünleri ile belirli

miktardaki hayvanlar için de zekât verilmesi

gerekmektedir. Zekât vermekle yükümlü her

Müslüman bu borcunu eksiksiz öderse toplumda

fakir denecek kimse kalmaz. Nitekim Abbasiler

döneminde baĢkent Bağdat‟ta zekât verilecek

Page 101: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

96

fakir kalmayınca baĢka bölgelerden fakir

getirtmek suretiyle zekâtlar verilebilmiĢtir.

ġimdi konuya baĢlarken sorulan soruların

cevaplarına gelelim: Allah, insanları birçok

yönden olduğu gibi zenginlik – fakirlik

yönünden derece derece yaratmıĢtır. Böylece

fakirleri kanaatkâr olma, sabır gösterme;

zenginleri de kendilerine verilen nimetin kadrini

bilme ve kendisine lûtfeden hakiki sahibi

Rabb‟ini tanıyıp Ģükretme yönünden bir

imtihana tabi tutmuĢtur. Fakir, kazancında

kanaatkâr olup geçim sıkıntılarına

sabredebilirse sevap kazanır. Zengin de mal

varlığından dolayı Ģükreder, zekâtını verir ve

diğer harcamalarını orta halli yaparsa o da

sevap kazanır. Cimrilik ve savurganlık ise kiĢiyi

ancak günaha götürüp geleceğini karartır.

Toplumdaki gelir dağılımında gözlenen

dengesizliğin ise zekât, fitre ve sadaka yolu ile

düzeltilmesi istenmektedir. Bu maksatla

Rabbim buyuruyor: “Namaz kılanların

mallarında hem dilenen ve hem de

iffetinden dolayı dilenemeyenler için belirli

Page 102: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

97

bir hak vardır” (Meariç Sur/25). “Allah

rızk hakkında bir kısmınızı, bir kısmınızdan

üstün kıldı. Kendilerine fazla rızk verilenler

de, rızkları elleri altında bulunanlara

vermiyorlar ki, onda eşit olsunlar” (Nahl

Sur/71). Allah‟ın her takdiri, bir hikmetin

müjdecisidir. Ġnsan, kendini kendine yeterli

görürse azar, yani aĢırı davranıĢlarda bulunur.

Bu da günah kazanmasına sebep olur.

Dolayısıyla rızkın azlığı bu felaketi önlemiĢ olur.

Müminlerin diğer insanlara karĢı belirli

özelliği, Allah‟a, meleklere, indirdiği kitaplar,

gönderdiği Peygamberlere, öldükten sonra

dirilmenin gerçek olduğuna, iyilik ve kötülüğün

Allah tarafından yaratılıp kaderin belirlendiğine

inandıktan sonra Ġslâm‟ın beĢ koĢulunu da

yerine getirmesidir. Yüce Rabbim, mümin

kullarına emrederken genelde “dosdoğru

namaz kılın ve zekât verin” Ģeklinde

namazla beraber zekâtı ifade etmiĢlerdir

(Bakara Sur/278). Hitap neden mümin kullara?

Çünkü onlar koĢulsuz olarak gayben ve yakinen

Allah‟a inanmaktalar. Hem Allah‟ı her Ģeyden

Page 103: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

98

çok severler ve hem de O‟ndan korkarlar.

Nitekim ayeti kerimede: “Eğer babalarınız,

,oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,

kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar,

zarara uğramasından korka geldiğiniz bir

ticaret ve hoşunuza gitmekte olan

meskenler size Allah‟tan, O‟nun

Peygamberinden ve O‟nun yolundaki bir

cihattan daha sevgili ise, artık Allah‟ın

emri gelinceye kadar bekleye durun. Allah

fasıklar güruhunu hidayete erdirmez”

(Tövbe Sur/24) buyurarak müminlerle, fasık

veya inançsızlar arasındaki ölçü böylece

belirlenmiĢ olmaktadır. Fasık kiĢilerin özelliği,

dini emirleri ciddiye almaz ve büyük günahları

iĢlemeye devam ederler. Diğer kiĢiler ise,

imansız oldukları için zaten Allah‟ın emirlerini

önemsemezler. Allah‟ın, mümin kullarına zekâtı

farz kılmasında da birçok yararlı nedenler

bulunmaktadır. ġöyle ki;

-Toplumda gelir dağılımında görülen

dengesizliğin giderilmesindeki etkinliği,

Page 104: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

99

-Fakirlerin ihtiyacı karĢılanırken sosyal

dayanıĢma ile saygı, sevgi ve merhamet

duygularının yaygınlaĢtırılması,

-Zengin müminin, malından zekât vermek

suretiyle dünya yaĢamında mal – mülke karĢı

aĢırı tutkusunun giderilmesi; fakirlerin ihtiyacını

karĢılamasından dolayı da manevi haz duyması,

-Kendilerine yardım eli ulaĢan fakirlerin,

rızkın asıl sahibinin Allah olduğunu bilerek ona

Ģükretmeleri,

-Zengin de fakir de zekât alıp vermenin,

dini bir emirden kaynaklandığını bilmekle

beraber kendilerini ahirette kurtuluĢa

kavuĢturacak yegâne bir sınavdan geçiĢin

bilincine de sahip olmaları, gibi hususlar

sayılabilir.

(d) Hac, Umre ve Kurban Kesme

İbadeti

Ġslâm‟ın beĢ esasından biri de hac

ibadetidir. Her ibadetin kendine özgü özellikleri

olduğu gibi hac ibadetinin de değiĢik kuralları

ve özellikleri bulunmaktadır. Amaç, iman sahibi

Müslümanları Allah‟a yaklaĢtırmak, O‟nun güç

Page 105: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

100

ve kudretini belleğine iyice yerleĢtirip saygı –

itaat ve içtenlik arz eden bağlılıkla dünya

hayatına yön verebilmesini sağlamaktır. Yine bu

bağlamda, nefsin Ġslâm kurallarına ters aĢırı

isteklerini disipline edip eğiterek Ģeytanın

oyuncağı olmaktan kurtarmak, melekler kadar

saf ve günahsız hale yükseltmektir. Peki, nefsi

nasıl eğitip karakterini iyi huylu hale

getirebiliriz? Uygulanacak yol ve yöntem, hayli

zor, meĢakkatli, sabır ve gayreti, dayanma

gücünü gerektiren iĢlemlerle yüklü. ġöyle ki,

hacı adayı hem sağlık ve hem de ekonomik

yönden belirli seviyede bulunması gerekir.

Evinden niyet edip ayrılan hacı adayı, mikât

denilen (baĢlangıç noktası) yerde boy aptesti

alıp ihrama girer. Bu, dünya hırsı ve nefsin

isteklerine kapıların kapatılması anlamına gelir.

Artık her hacı adayı, giyim kuĢamı ile zenginlik

fakirlik ölçülerini aĢıp eĢitlik ortamına girmiĢ

olur. Bu andan itibaren nefsi eğitecek yasak

kurallar da uygulamaya sokulur. Allah‟ın evi

olarak anlam taĢıyan Kâbe‟nin etrafında içten

gelen en güzel duygu ve düĢüncelerle dua edip

Page 106: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

101

tavaf yapar. Tavaf, yedi defa Kâbe‟nin etrafında

dönmekle tamamlanır. Ġki rekât tavaf namazı,

yani Ģükür namazı kılıp Merve ile Safa tepeleri

arasında yedi defa gidiĢ dönüĢlü say (yürüyüĢ)

yapar. Daha sonra saç tıraĢı (belirli oranda

kısaltma) olur ve boy aptesi alıp ihramdan

çıkar. Bu yapılan merasim umre olmuĢ olur.

Hacı adayı günlük yaĢamına, insanlarla

tanıĢmak, çevreyi tanımak ve büyük bir istekle

Allah‟ın evini anlam yönünden sembolize eden

Kâbe‟de bol bol namaz kılıp dua etmekle devam

eder. Bu imkânı kendisine lütfeden Rabbine

Ģükreder. Her ne kadar Kâbe için

“Beytullah=Allah‟ın evi” denmekte ise de, Allah

bu gibi sıfatlardan münezzehtir, yani uzaktır.

Ġfade tamamıyla mecazıdır. Ġnsanların saygı ve

bağlılığını çekebilmek amacıyla söylenmiĢ

olduğundan o mekân sembolik olarak

görülmelidir. Aksi halde Allah‟a Ģirk koĢulmuĢ

olur. Bu nedenle gerek tavaf anında ve gerekse

sair zamanlarda Kâbe duvar veya örtüsüne yüz

sürerken Allah‟la bütünleĢtiği Ģeklinde bir

düĢünceye kapılmamalıdır. Ona Allah‟ın evi

Page 107: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

102

dendiği için sadece hürmet edip saygı ve sevgi

beslenmelidir.

Hac merasimi, Arabî aylardan Zilhicce

ayının 8 ile 13 üncü günleri arasında yapılır.

Dolayısıyla her yıl 11 gün daha erken tarihe

gelerek zaman içinde tüm mevsimlerde

gerçekleĢir.

Mekke‟de bulunan hacı adayları

Zilhiccenin 8. inci günü boy aptesi alıp ihrama

girer ve iki rekât namaz kılıp (metinleri hac

rehberi kitaplarında yer alan) telbiye, tekbir,

tehlil dualarını okuyarak Arafat‟a çıkarlar. Bu

tarihi güne “Terviye günü” denir. Geceyi

çadırlarında ibadetle geçirirler. Ertesi günü,

Arafe günüdür. Öğlen ve ikindi farz namazları“

Cem- i takdim” olarak birlikte kılınıp “ Arafat

Vakfesi” ne durulur; ayakta dua edilir. GüneĢ

battıktan sonra Müzdelife‟ye hareket edilir;

burada da akĢam ve yatsı namazları “ Cem-i

tehir “ olarak birlikte kılınır. Müzdelife vakfesi

yapıldıktan sonra Mina‟ya hareket edilir.

Bayramın birinci günü olması nedeniyle

kurbanlar kesilir. Uygun bir vakitte Ģeytan

Page 108: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

103

taĢlamak üzere hareket edilir ve usulüne uygun

Ģekilde Akabe cemresine 7 taĢ atılır. Buradan

Kâbe‟ye gelinip ziyaret tavafı ve Say yapılır.

Eğer kurban kesilmiĢ ise, saç tıraĢı olup

akabinde boy aptesi alınır. Böylece ihramdan

çıkılmıĢ olur. Bayramın ikinci, üçüncü ve

dördüncü günleri de Ģeytan taĢlama iĢlemleri

yapılarak hac merasimi son bulur.

Hac merasiminin yapılıĢ iĢlemlerine

bakılınca basit ve kolay olduğu düĢünülebilir.

Hâlbuki hem hac ve hem de ihramla ilgili birçok

yasak kurallarla denenir hacı adayları. Yapılan

her hata cezayı gerektirir. Örneğin; -hac için

ihrama girdikten sonra çıkıncaya kadar, kara av

hayvanı avlamak, cinsi iliĢkide bulunmak, say‟ı

noksan yapmak, Müzdelife vakfesini terk

etmek, Ģeytan taĢlamayı yapmamak, ziyaret

tavafını noksan yapmak, Arafe günü Arafat‟tan

güneĢ batmadan önce ayrılmak, baĢı ve yüzü

örtmek, saçını- sakalını veya her hangi bir

uzvunu tıraĢ etmek, tırnak kesmek, eĢini

Ģehvetle öpmek, üzerine koku sürmek,-gibi

davranıĢlar yasak hareketlerdir.. Bu gibi ihram

Page 109: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

104

yasaklarını uymayanlara verilecek ceza rehber

kitaplarda ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır.

Örneğin, Arafe günü Arafat bölgesinden güneĢ

batmadan önce ayrılan kiĢi, bu hatasından

dolayı ceza olarak bir koyun veya keçi keserek

etini dağıtması gerekir (22).

Dikkat edilirse, Safa ile Merve tepeleri

arasında sa‟y yapılırken yedi defa gidiĢ dönüĢler

olmakta, yani Hz. Hacer‟in çaresizlik içinde bir

kimse görebilir miyim diye koĢuĢması taklit

edilmekte. Yine Ģeytan taĢlamada Hz. Ġbrahim

Peygamberin kendisini yanıltmaya çalıĢan

Ģeytanı taĢlaması taklit edilmekte. Arafat

vakfesinin de, Hz. Ġbrahim Cebel-i Rahme

tepesinde iken kendisine vahyi gelmesi, diğer

taraftan Hz. Âdem ile Hz. Havva‟nın bu

mekânda buluĢmalarındaki mutluluğun bir

merasim olduğu düĢünülebilir. Fakat esas

amaç, Allah‟ın emirlerini akıl ve mantık

kurallarına göre değil, emri ilâhi olduğu için

yapmaktır. Say etmek, cemreleri atmak (Ģeytan

taĢlama) ve benzeri hac iĢlemlerinin gerçek

nedenini akıl idrak edemez ve bunları insan

Page 110: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

105

tabiatı kolaylıkla benimseyemez de. Say‟da yedi

defa koĢmak, Ģeytan taĢlamak, her defasında

yedi taĢ atmak, sonra büyük Ģeytan – küçük

Ģeytan diye ayrı ayrı taĢlamak, gibi iĢlemler akıl

ve mantık yönünden kabul edilmeyecek taklit

hareketlerdir. “Hz. Ġbrahim Peygambere Ģeytan

gözüktü ve o da onu taĢladı; ben görmeden

Ģeytanın sembolünü taĢlıyorum!” diye bir

düĢünce akla gelebilir. ĠĢte bu nedenle diyoruz

ki, hac iĢlemleri, akıl ötesinde Allah‟ın bir emri

olduğu için yapılır. Böylece, hac iĢlemlerinde

atılan her adım ve söylenen her söz, bir imtihan

olup (yatıp kalkma, yiyip içme, insanlarla iliĢki,

bedeni yorgunluk gibi) sıkıntılı iĢlere karĢı

sabırlı olabilme, nefsi eğitip Ģeytana değil

kendisine yararlı hale getirme, hoĢgörü ve

yardımlaĢma meziyetine kavuĢma, günah

iĢlemekten uzak kalma gibi ünsiyetler

kazandırır Müslüman‟a.. Yeter ki, ailesine

döndükten sonra da baĢlattığı sabırlı,

kanaatkâr, hoĢgörülü, öfkesini yenen, nefsine

hakîm olan tutum ve davranıĢını devam ettirsin.

ĠĢte o zaman isminin baĢına eklenen unvana

Page 111: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

106

(Hacı) layık olmuĢ olur. Aksi halde ancak

kendisini aldatma ötesinde bir Ģey kazanamaz.

Ġslâm dininde zengin sayılacak ölçüde

parası bulunan her Müslüman‟ın kurban

kesmesi gerekli görülmüĢtür. Dolaylı olarak da

Kuran‟ın emridir. Bazı mezhepler bu hükmü

sünnet, bazıları da vacip olarak kabul eder.

Kurban kesme mali yönden yapılan bir

ibadettir. Kurban, bayram günlerinde kesilir;

etini üç eĢit parçaya bölüp kendisine,

komĢusuna ve fakirlere vermesi tavsiye

edilmektedir. Kurban kesmede asıl olan, Allah

rızasını gözetip niyet etmek ve kan akıtmaktır;

yani, sadece et yemek değildir.

Kurban kesmek cömertliği gerektirir.

Cimrilik hissini törpüler. Sosyal yardımlaĢma ve

dayanıĢmayı güçlendirir. Ġnsanlar arasındaki

saygı, sevgi ve güveni arttırır. ġeytan, kurban

kesme konusunda da Müslüman‟ın arkasını

bırakmaz. Nefsini ön plana çıkarıp “çalıĢ çabala

üç – beĢ kuruĢ para biriktir; hiç ihtiyaç olmadığı

bir zamanda parayı kurbana yatır, üstelik etini

de sağa sola dağıt, olacak Ģey mi?” diyerek

Page 112: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

107

karĢı çıkar. Öte taraftan Allah‟ın emri: “Ey

Resul‟üm! Allah için namaz kıl ve boğazla

(kurban kes)...” (Kevser Sur.) ĠĢte bu

noktada Müslüman hangisini uygulayacağı

konusunda imtihan geçirir. Bazıları da, Hanefi

mezhebinde olduğu halde tasarruf ettiği parayı

kurban kesmede değil de ikinci kez yapacağı

umre iĢinde kullanır. Hâlbuki kurban kesme

vacip olan bir ibadet, umre ise sünnet (nafile)

olan ibadet. Öncelik, vacip olan ibadetin

yapılmasıdır. Tercihini yanlıĢ yönde kullanan

Müslüman da sınavını baĢaramamıĢ olur.

(2) Sabır, Şükür, Tövbe ve Diğer Salih

Amel İbadetleri

(a) Sabır

Sabır konusundan söz açılınca Hz. Eyyup

peygamber gelir akla. Çünkü her türlü kötülük

ve olumsuzluklara karĢı dayanma gücünün

sembolü olmuĢ, dolayısı ile de bizlere örnek.

Allah Teâlâ, biz kullarını öğretip eğitmek

üzere toplumda hakça düzen içerisinde

kurallara uyumlu yaĢayabilmemiz için ilâhi

emirler yanında peygamberlerin örnek

Page 113: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

108

davranıĢlarıyla yol gösterici olmaktadır. Nitekim

Kuran-ı Kerimde: “Hamt olsun ki, biz sizi

biraz korku, biraz açlık ve biraz da maldan,

candan ve ürünlerden noksanlık vererek

deneriz; sabredenleri müjdele!” buyrulur

(Bakara Sur/155). Demek ki, bu emri Ġlâhiye

göre baĢa gelecek her türlü musibetlerde kulun

görevi sabretmek olacaktır. Fakat nasıl bir

sabır; nereye kadar sabır gösterilir? gibi

soruların cevabı bizzat peygamberler üzerinde

denenerek bizlere örnek gösterilmiĢtir. Bu

konuda Hz. Eyyup Peygamberin baĢına gelen

olumsuz olaylar karĢısında gösterdiği dayanma

gücü, yani sabrı herkese örnek teĢkil eder.

Hatta Kuran-ı Kerimde Yüce Rabbim:

“Gerçekten biz Eyyub‟u sabırlı (bir kul)

bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Daima Allah‟a

yönelirdi!” (Sad Sur/44) buyurarak onu

övmüĢtür.

Hayat bir imtihan olduğuna göre Hz.

Eyyup Peygamberin sabretmeyi nasıl anlayıp

uyguladığını ve sınavını nasıl baĢardığını

görelim: Önce mukaddes kitap Tevrat‟ın Eyyup

Page 114: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

109

bölümüne göz atalım: “Uts diyarında bir adam

vardı, adı Eyyup idi; ve bu adam kâmil ve

doğru idi. Allah‟tan korkar ve kötülükten

çekinirdi. Ve kendisine yedi oğul ile üç kız

doğdu. Ve mal olarak onun 7000 koyunu ve

3000 devesi ve 500 çift öküzü ve 500 diĢi eĢeği

ve pek çok kölesi vardı. Ve bütün Ģark

oğullarından bu adam en büyüktü (Bap:1,

ayet:1,2,3).

Ve Rab şeytana dedi: Nereden

geliyorsun? Ve şeytan Rabbe cevap verdi:

Dünyada dolaşmaktan ve orada

gezinmekten. Ve Rab şeytana dedi: Kulum

Eyyub‟a iyice baktın mı? Çünkü dünyada

onun gibisi yok; kâmil ve doğru adam;

Allah‟tan korkar ve kötülükten çekinir. Ve

şeytan Rabbe cevap verip dedi: Eyyup

Allah‟tan boşuna mı korkuyor? Onun

etrafına, evinin etrafına, ve nesi varsa

hepsinin etrafına sen çepçevre çit

çevirmedin mi? Ellerinin işini sen

bereketlendirdin ve onun malı memlekette

çoğaldı. Şimdi elini uzat da nesi varsa

Page 115: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

110

hepsine dokun ve yüzüne karşı sana lânet

edecektir.” (Bap:1, ayet:7-11).

Bundan sonraki bölümde Tevrat‟ın

bildirdiklerini özetleyelim: “ Ve günlerden bir

gün, oğullar ve kızlar büyük kardeĢin evinde

toplanıp yemek yerken çölden bir Ģiddetli

rüzgâr gelip çatıyı baĢlarına yıktı ve öldüler.

ġebali kavmi baskın yapıp iĢçileri kılıçtan geçirip

öküzleri ve eĢekleri ise alıp götürdüler. Gökten

Allah‟ın ateĢi düĢüp koyunları yaktı. Kıldanlılar

otlaktaki develerin üzerine saldırıp alıp

götürdüler. Bu üzücü haberler Hz. Eyyub‟a

ulaĢınca, yerinden kalkıp kaftanını çıkardı,

saçlarını kesti ve yere eğilip secde yaptı. Ve

Ģöyle dedi: Anam karnından çıplak çıktım ve

oraya çıplak döneceğim. Rab verdi ve Rab aldı.

Bu iĢin hepsinde Eyyup suç iĢlemedi ve Allah‟a

uygunsuzluk yüklemedi (Bap:1, Ayet: 13-22)

Rivayete göre Hz. Eyyup Peygamberin bu

defa vücudunu çıban ve yara sarar. Ne yapılırsa

Ģifa bulamaz. Eski tanıdıklar Onu terk ederler.

Uzun süre evine kapalı kalır. Bedeninde yaralar

açılır ve kurtlar girip çıkar, yanına kimse

Page 116: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

111

giremez olur; Hz. Eyyup yine sabreder.

Zenginliği yok olur; O, sadece Ģükreder. EĢi

Rahmet‟in el emeğine ve hizmetine muhtaç

kalır; buna da sabreder. Bir gün eĢinin ısrarı

üzerine Allah‟a dua edip halini arz eder. Allah

Teâlâ duasını kabul edip üzerindeki hastalıktan

kurtulur. Beden eski haline döner. YaĢamı

süresince eski mal- mülk zenginliğine tekrar

kavuĢur. Böylece dünya ve ahiret saadeti ile

mutlu yaĢar (1).

Hataya düĢmemek için öncelikle bir

konuyu açıklamak gerekir: Ġlk insanın

yaratılıĢında Allah‟ın “ Hz. Âdem‟e secde yap “

emrine uymayan Ģeytan huzurdan kovulmuĢ,

Hz. Âdem ve eĢi Hz. Havva ile beraber

Cennetten çıkarılıp dünyaya indirilmiĢtir.

Ahirete kadar dünyada yaĢamını sürdürecektir.

Ancak kendisine, dünyaya bitiĢik gök

tabakasına kadar çıkabilme izni verilmiĢtir.

Kuran‟da: “Ant olsun ki, Biz dünyaya yakın

göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlar

için atış taneleri yaptık. Onlara ateşli bir

azap vardır” (Mülk Sur/5) buyrularak,

Page 117: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

112

böylece Ģeytanların daha yükseklere çıkıĢının

önlendiği ifade edilmektedir. Dolayısı ile

Tevrat‟taki ifadede Ģeytanın Allah‟ın huzuruna

çıkıp O‟nunla sohbet üslubu ile konuĢması,

abartılmıĢ gerçek dıĢı haberlerdir. Ġslâm inancı

ile bağdaĢmayan bilgilerdir.

ĠĢte Hz. Eyyub Peygamberin sabır

konusuna bakıĢ açısı ve uygulaması böyle.

Kader inancı ile sabır uygulamasını benliğinde

birleĢtirmiĢ. Mal- mülk, sağlık ve diğer her türlü

geçim olanaklarını verenin Allah olduğuna

kesinkes inanmıĢ. Bu aĢamada insanın görevi,

sadece aracı olmak, istemek ve giriĢimde

bulunmaktan ibarettir. Takdir edip veren ise

Tanrıdan baĢkası değil. Yine insanın baĢına

gelip yaĢamını olumsuz yönde etkileyen

musibetleri de yaratıp veren yine Allah. Burada

insanın görevi ise, önce tedbir ve çare aramak,

sonra tevekküle sarılıp sabretmek olacaktır.

Yalnız Allah‟a güvenip dayanan kiĢiler, yani

gerçek müminler, baĢlarına bir kötülük-

musibet geldiği zaman Allah‟tan olduğuna

inanıp sabrederler; bir iyilik, rahatlık geldiğinde

Page 118: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

113

de, yine Allah‟tan olduğunu düĢünüp

Ģükrederler. Sabır ve Ģükür bu yönü itibariyle

Yaratan‟ına karĢı bir ibadet ve kulluk görevi

olur. Bu konuda bizlere hayat dersi verip en

güzel davranıĢa yönlendiren Hz.

Peygamberimizin(s) konuya iliĢkin

değerlendirmesine değinelim: Hz.

Peygamberimiz (s) buyuruyor ki: “Müminin

işine hayret ederim: Çünkü onun her işi

hayırdır. Bu hâl müminden başka hiçbir

kimse için böyle değildir. Şayet ona sevinç

verici bir şey isabet ederse şükreder. Bu

da kendi lehine hayır olur. Eğer ona zarar

ve ziyan verecek bir hâl isabet ederse

sabreder. Bu da onun lehine bir hayır

olur.” (Müslim, Züht:64). Hem sevap

kazanmak ve hem de stresten öte mutlu bir

yaĢam isteyen herkes bu hadisi kendisine

rehber olarak kabul edip yaĢamına

uygulamalıdır. ġimdi gerçekçi olarak

düĢünelim; baĢa gelen bir musibetten dolayı

üzülüp strese girme ne derece doğru olabilir ve

sorunu çözebilir mi? O stres ki, kiĢinin fiziksel

Page 119: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

114

fonksiyonlarını yıpratıp erken yaĢlanmasına yol

açan bir rahatsızlık olduğu halde. Sonra

üzülmek neticeyi değiĢtirebilir mi? Hayır

!...Öyleyse “ Allah‟ın takdiri böyle ! Zorlu bir

imtihan geçiriyorum” diye düĢünüp sabrederse

hem sağlığını, korumuĢ, hem de sevap

kazanmıĢ olarak Allah‟ı yanında bulmuĢ olur.

Nitekim Yüce Rabbim buyuruyor: “Ey iman

edenler! Sabır ve namazla Allah‟tan yardım

isteyin. Çünkü Allah muhakkak

sabredenlerle beraberdir.” (Bakara

Sur/153). ĠĢte sabrın, ibadet olduğunu

belirleyen ve bizleri mutlu sona götürecek

Allah‟ın rehber ayeti. Hz. Eyyup Peygamber

sabır konusunda tarihi bir örnektir. Cenab-ı

Hak, baĢa gelen musibet ve kötülüklerin nasıl

sabırla aĢılacağını, Onun üzerinde uygulayarak

sonucunu bizlere göstermiĢtir. Böylece bir canlı

örnekten sonra hele biz Müslümanlara düĢen

görev;

-Allah‟ın emirlerini iyi anlayıp kendi

hayatımıza titizlikle uygulamak,

Page 120: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

115

-Sabır sevabını kazanabilmek için çekilen

sıkıntı, mal- mülk zarar ziyanını insanlara

anlatıp dert yanmamak. ġöyle düĢünmelidir:

“BaĢıma gelen felâketi kim verdi? Allah!...

Öyleyse kimi, kime Ģikâyet ediyorum! Allah‟ın

takdirini kulları değiĢtirebilir mi? Hayır,

değiĢtiremez! O halde, insanlar üzerimdeki

musibeti gideremeyeceklerine göre hiç olmazsa

dert yanıp sevabını kaybetmeyim”, demelidir.

-Sabır sevabını kazandıracak davranıĢa

dikkat edilmeli. Çünkü makbul olan sabır,

musibetin ilk anında gösterilen tepki halidir.

Olayı sükûnetle karĢılarsa sevap kazanır;

tepkisi kırıcı olursa günaha girer. Nitekim Hz.

Peygamber (s )‟den nakledilen hadis Ģöyledir:

Enes (R.Anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber

(s),kabrin baĢında ağlayan bir kadının yanından

geçti.

-Allah‟tan kork ve sabret, dedi. Kadın,

-Geç git; zira benim başıma gelen

musibet senin başına gelmemiştir, dedi.

Peygamberi tanımamıştı. Onun Peygamber

olduğunu kadına söylediler; bunun üzerine

Page 121: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

116

kadın, Peygamberin kapısına geldi, kapıda

kapıcıların bulunmadığını gördü ve:

-Ben seni tanıyamadım, diye özür

diledi. Peygamber Efendimiz de:

-Asıl sabır,musibetin ilk anında

olanıdır, buyurdu.”(Riyazus-

salihin,Cilt:1,Sf: 64)

Bu bağlamda sabırla beceriksizliği

birbirinden ayırmamız gerekir. KiĢinin baĢına bir

kötülük, felâket geldiğinde, öncelikle aklını

kullanıp soruna çare aramalıdır. Eğer,

imkânlarını kullanıp yine de çare bulamazsa o

zaman “Allah beni deniyor, imtihan ediyor”

diyerek sabırlı olmaya gayret gösterecektir.

Yoksa toplumda nüfuzlu ve güçlü kiĢinin

kendisine yaptığı hakaret, saldırı ve

aĢağılamasına katlanması kesinlikle sabır

olamaz. Bu ancak beceriksizlik olur Bu durumda

kalan mazlum hakkını yasal yollardan araması

gerekir.

(b) Şükür (Hamt) etmek

ġükür, Allah‟ın verdiği her türlü nimetine

(mal – mülk, geçimlik nesneler, sağlık,

Page 122: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

117

kabiliyet, eĢ ve çocuklar gibi) karĢı duyulan

hoĢnutluluğu, Allah‟a arz edip O‟na Ģükran

borcunu ödemektir. ĠnanmıĢ kiĢilerin doğru yola

iletilmesinde kendilerine rehber olan Kuran-ı

Kerimin Fatiha suresinin 2. ayeti, Allah‟a hamt

ile baĢlar ve Allah‟ın nitelikleri belirtilir. ġöyle

ki, “Hesap gününün sahibi, dünyada bütün

insanlara, ahirette ise, müminlere rahmet edici

olan, âlemlerin Rabbine hamt olsun!” denilerek,

hamt etmenin ancak Allah‟a karĢı yapılacağı

belirtilir.

Yüce Rabbim biz kullarını, sağlık, beceri,

ilim sahibi olma, zenginlik, eĢ ve çocuk sahibi

olma, meslek edinme gibi olanaklarla dener.

Yani imtihan eder. Bu olanaklara sahip kiĢi

bunları kendi gayret ve becerisi sonucu elde

ettiğini düĢünerek baĢkalarına karĢı büyüklük

duygusuna kapılırsa sınavı kaybeder. Peki, ne

yapması gerekir?

Bu sevindirici imkânları kendisine

lütfedenin Allah olduğunu düĢünerek O‟na

Ģükretmelidir. Allah‟ın her hükmünde ibret

alınacak bir hikmet vardır. Bilinçli olan kiĢi bu

Page 123: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

118

perspektiften bakıp neticeye ulaĢmaya çalıĢır.

Örneğin, Allah bir kiĢiyi zenginlikle

ödüllendirmiĢ ise, buna karĢılık sorumluluk da

yüklemiĢtir. Ne gibi sorumluluk? Ġmtihan

sorumluluğu! Soruların cevabı nerede? Kuran

ve Hz. Peygamberimizin (s) sünnetinde. Evet,

böyle bir lütfe mazhar olan mümin kiĢi,

öncelikle mülkün esas sahibine Ģükredecek,

sonra zenginliğin zekâtını fakirlere dağıtacak,

kurban kesecek, sağlığı izin verirse hac ve umre

görevlerini yapacak, ayrıca dilenen veya

iffetinden dolayı dilenemeyen muhtaçlara

geçimlik yardımında bulunacak, öldükten sonra

kendisine sevap kazandıracak “sadaka-i cariye”

denen hayır kurumlarına hizmet ve bağıĢ

yapacak.. Böylece bu ve buna benzer hayır

iĢlerinde parasını harcamıĢ ise Kuran‟da

nitelikleri sayılıp övülen o mutlu muttakiler (

gerçek müminler) safında yer almıĢ olacaktır.

Cimrilik eder, kazancından kimseye

koklatmazsa, o zaman ahirette cezasını çok ağır

ödeyecektir. Demek ki, bilinçli Müslüman,

kendisine lütfedilen maddi ve manevi

Page 124: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

119

olanaklardan dolayı, bunları kendisine

karĢılıksız veren Rabbine Ģükredecek.

ġükretmek, hem ibadet yerine geçip sevap

kazandırır ve hem de imtihanını baĢarmasına

yardımcı olur. ġükür, yalnız mal – mülk, eĢ ve

çocuklar veya menfaati gerektiren herhangi bir

olanak karĢılığında değil, yaĢamın her anı ve

aĢamasında yapılmalıdır. Neden mi? Çünkü

Allah Teâlâ ne buyuruyor: “Ben cinleri ve

insanları, ancak bana kulluk (ibadet)

yapsınlar diye yarattım.” (Zarıyat Sur/56).

YaratılıĢ amacının ibadet olduğuna ve hamd

etmenin de ibadet sayıldığına göre her

Müslüman, Allah‟ın emri olduğu için hamt

etmelidir. Örneğin, sabah uyanıp hayatta

olduğunu görünce Ģükredecek, kahvaltısını

bitirince yine Ģükredecek, iĢbaĢı yapınca

lütfedilen bu imkândan dolayı Ģükredecek,

iĢyeri arkadaĢlarının hal- hatır sorularına

Ģükrederek cevap verecek, bir kaza sonucu

zarar görünce- daha kötüsü olabilirdi

düĢüncesiyle- yine Ģükredecek, akĢam evine

dönünce kavgasız gürültüsüz bir gün geçirdiği

Page 125: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

120

için hamt edecek. Yani kiĢi yeter ki, Allah‟ın

emrine uysun; hamt edecek fırsatları devamlı

önünde hazır bulacaktır.

Peki, bir kiĢi sahip olduğu olanaklar için

Ģükretmezse ne olur? Ġbadet yapmıĢ olma

sevabını (ödülünü) alamaz. Dahası, kendisinde

kibir denen hastalık belirir ve devamlı günah

kazandırır. BaĢka bir deyiĢle ahiret hayatını

karartır.

(c) Tövbe Etmek

YaratılıĢ gereği olarak hiç kusur

iĢlememek meleklerin özelliği, hiç iyilik

yapmamak da Ģeytanların görevidir. Kötülük

iĢledikten sonra piĢman olup iyiliğe yönelmek

de insanlara özgü özelliktir. Demek ki, insanda

davranıĢ biçimi yönünden iki ayrı haslet

bulunur: Biri kötülük iĢleyebilme dürtüsü, diğeri

iyilik yapabilme melekesi. Diğer bir ifadeyle

insan, melek ile Ģeytan arasında üçüncü özel bir

varlık, olmuĢ olur.

Page 126: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

121

Bu özel yaratılıĢ gereği olarak insan,

bilerek veya bilmeyerek kötü davranıĢta

bulunabilir. Diğer bir ifadeyle günah iĢleyebilir.

Hiç günah iĢlememek pek kolay olmayan ve

irade gücünü zorlayan; ancak eğitimle

ulaĢılabilen üstün bir meziyettir. Yani

peygamberler ve gerçek Müminlere özgü yaĢam

biçimidir. Ġnsan yaĢam süresince öyle olaylarla

karĢılaĢır ki, istemeyerek de olsa günah

iĢleyebilir. Çünkü bu özellik insanoğlunun

mayasında mevcuttur. Peki, “ biz böyle devamlı

günah iĢlersek ahirette hesabını nasıl verecek,

cezadan nasıl kurtulacağız” gibi akla gelen

soruya nasıl cevap vereceğiz? Yaratan Allah,

bunun alternatifini de yaratıp bizleri

uygulamaya çağırmıĢtır. O‟nun emrine uyarsak

ahirette sınavı kolayca verip cezadan kendimizi

kurtarırız. Nasıl mı? Her günah iĢledikten sonra

piĢman olup Allah‟a tövbe etmek suretiyle...

Nitekim Hz. Peygamberimiz (s) bir hadisinde:

“Eğer sizler günah işlemeseydiniz, yemin

ederim ki, Allah, yerinize günah işleyen,

sonra da tövbe edip bağış dileyen ve

Page 127: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

122

bağışlanan bir kavim getirirdi.”

buyurmuştur (Müslim, Tövbe:11).

Tövbe nedir ve nasıl yapılır? Tövbe

kiĢinin, dinin günah sayıp çirkin gördüğü bir

davranıĢı yapınca, akabinde piĢman olup af

dilemek üzere Allah‟a yakarıĢta bulunması ve

bir daha böyle günah sayılan iĢleri

yapmayacağına dair iradesinde beliren arzuyu

ortaya koymasıdır. Burada iki özellik ön plana

çıkar: Birisi, piĢmanlık duygusu KiĢi, bir anlık

gaflet sonucu iyice düĢünmeden Ģeytanın

isteğine kapılıp kötülük iĢler. Hemen yaptığı

hareketin doğru olmadığını, günaha girdiğini

hatırlayıp piĢman olur; kalbinde sıkıntı ve

üzüntü belirir. Diğeri, hemen Yaratan‟ına sığınıp

“Allah‟ım! Bir hata ettim, piĢman oldum, beni af

et” diye dua etmesidir.

Ġnsanın, kendi acizliğini kabul edip Allah‟a

sığınarak O‟na dua etmesi nedir? Ġbadet!... ĠĢte

bu nedenle diyoruz ki, tövbe etmek; namaz,

oruç, zekât, hac gibi bir ibadettir. Usulüne

uygun yapıldığında Müslüman‟a sevap

kazandırır. Sonra tövbe yapmak, Müslüman‟ın

Page 128: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

123

içinden gelen bir duygu ötesinde Allah‟ın biz

kullarına emridir. Bu nedenle tövbe, Allah‟ın

emri olduğu için yapılır. Nitekim Yüce Rabb‟im:

“Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra

tövbe edip O‟na yönelin. Kuşkusuz Rabbin

çok merhametli ve çok sevendir.”(Hud

Sur/90)“Şunu iyi bilin ki, Allah hem çok

tövbe edenleri sever, hem de çok

temizlenenleri sever.” (Bakara Sur/222)

“Ey müminler! Nasuh tövbe ile Allah‟a

tövbe edin.” (Tahrim Sur/8) buyurmuĢtur.

Nasuh, içtenlik anlamında kullanılmıĢtır. Yani

yapılacak tövbe içten gelen yalvarma duygusu

içerisinde olacak; iĢlenen günaha piĢmanlık

duyulacak ve aynı hatayı tekrar yapmama

konusunda iradesini güçlendirecek kararlıkta

olacaktır. Yoksa dilinin söylediğini kalbi tasdik

etmiyorsa, bu yapılan tövbe değil, kiĢinin kendi

kendini aldatması olur. Nasuh tövbeye, Hz.

Peygamber (s) döneminde cereyan eden tarihi

bir olayı örnek verelim:

Medine‟nin dıĢ bölgesinde yerleĢik “Beni

Kurayza” adındaki Yahudi kolonisi, barıĢ

Page 129: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

124

içerisinde yaĢamak isteğiyle Hz. Peygamberle

bir anlaĢma yapmıĢlardı. Ancak, “Hendek

SavaĢı” esnasında KureyĢ ordusuna yardım

yapmaları anlaĢmanın bozulmasına neden oldu.

SavaĢ sonrası, henüz cenk elbiselerini

üzerlerinden çıkarmadan Cebrail gelip Allah‟ın

emrini Hz. Peygambere (s) duyurdu. Ġslâm

ordusu bu defa Beni Kurayza topraklarına

yönelip kalelerini kuĢattı. Yahudiler iĢin

vahametini anlayıp bir arabulucu olarak kendi

müttefiki bulunan Evs kabilesinden Ebu Lübabe

ile görüĢmek istedikleri haberini gönderdiler.

Hz. Peygamber (s) teklifi uygun karĢıladı ve

Ebu Lübabe‟yi kendilerine gönderdi. Ebu Lübabe

oraya vardığında, ağlaĢan kadın ve çocuklarla

karĢılaĢtı. Bu manzara onun hain düĢmana

karĢı olan kinini yumuĢattı. Adamlar,

Muhammed‟e teslim olup olmama konusunda

düĢüncesini sorunca o,”Evet” dedi ve elini

boğazına dokundurarak, teslimiyetten ölümü

ima etti. Bu davranıĢ onun görevine aykırı idi.

Hem teslim olmayıp kuĢatmayı uzatabilirlerdi,

hem de Allah ve Resulü‟ne ait kararı kendisi

Page 130: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

125

vermiĢ olması idi. Anında hata iĢlediğinin

farkına vardı, fakat iĢ iĢten geçmiĢti. Suçluluk

duygusu içinde yanlarından ayrılırken

gözlerinden akan yaĢlar sakalını dahi ıslatmıĢtı.

Kendisini bekleyen Evs‟lilerle karĢılaĢmamak

için kalenin arka kapısından çıkıp Medine‟ye

doğru hızlıca yürüdü. Doğruca Mescide gitti;

kendisini Mescidin direklerinden birine bağlattı

ve Ģöyle dedi:”Allah yaptığım Ģeyi affedinceye

kadar burada bağlı kalacağım”.Peygamber (s)

onun gelip haber getirmesini bekliyordu. Neler

olduğunu duyunca Ģöyle dedi:”Eğer bana

gelseydi, bağıĢlanması için Allah‟a dua

ederdim.”

Ebu Lübabe 15 gün kadar direğe bağlı

kaldı. Namaz vakti ve diğer ihtiyaçları gidermek

üzere kızı gelip bağını çözüyor ve ihtiyaç

sonrası tekrar bağlıyordu. Daha sonra bir sabah

Peygamberimiz (s), Ebu Lübabe‟nin affedildiği

müjdesini verdi. Muhterem eĢi Ummi Seleme,

Mescide açılan kapının önünde durdu ve:”Ey

Ebu Lübabe, müjdeler olsun, Allah sana

merhamet etti!” diye bağırdı. O esnada Mescitte

Page 131: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

126

bulunanlar Ebu Lübabe‟nin bağını çözmek

istediler. Fakat Ebu Lübabe‟e ,” Hz. Peygamber

gelip bağı çözmedikçe kimseye açtırmam,”dedi.

Daha sonra bağı Hz. Peygamber (s) tarafından

çözüldü. Ebu Lübabe ,bir anlık gaflet sonucu

farkında olmadan yaptığı davranıĢa büyük bir

piĢmanlık duymuĢ , bununla da yetinmeyerek

kendisini direğe bağlatarak

cezalandırmıĢtı.Allah tarafından affedildiğini

öğrendikten sonra, yine de yaptığının kefareti

olarak mal varlığının üçte birini sadaka olarak

dağıttı.(28)

Usulüne uygun tövbe nasıl yapılmalıdır?

Tövbenin makbul olabilmesi için nasıl bir

giriĢimde bulunulmalıdır:

-Önce muhtaçlara maddi bir sadaka

verilmeli,

-Sonra aptes almalı ve tövbeye Hz.

Peygamberimize (s) salâvat okuyarak

baĢlamalı,

-Mübarek zamanlarda (Ramazan ayında,

kandil gecelerinde,

Page 132: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

127

-Cuma gününde, her gün seher vaktinde,

vakit namazlarının arkasında) yapılmalı,

-Kutsal mekânlarda (Kâbe, Medine‟deki

Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa ve diğer

camilerde) yapılmalı. Ancak tövbe yapmak için

mübarek zaman ve mekânları beklemek doğru

bir hareket tarzı olmayacaktır. PiĢmanlık

duygusu zamanla kaybolabilir. Bu nedenle

kötülük iĢlendikten hemen sonra, hata

anlaĢıldığında tez elden tövbe yapılıp

bağıĢlanmasını Allah‟tan isteyecektir. Yine bu

konuda Hz. Peygamberimizin (s): “Kötülüğün

arkasından hemen iyilik yap ki, onu

gidersin.” buyruğuna uyulması da gerekir. Bu

tavsiye aynı zamanda Allah‟ın da emridir:

“……….Şüphesiz iyilikler, kötülükleri yok

eder.” (Hud Sur/114). Ġyilik, sadaka vermek,

ihtiyacı olanlara hizmet etmek, maddi ve

manevi yardımda bulunmak, borç para vermek,

yol göstermek, akıl soranları bilgilendirmek gibi,

insanlara yararlı hizmetler anlaĢılmalıdır. Yine

Allah için yapılan ibadetler de bu kapsamda

değerlendirilmelidir.

Page 133: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

128

Bunun ötesinde önemli olan diğer bir

koĢul da, yapılan hatadan dolayı piĢmanlık

duymak ve bir daha aynı hatayı iĢlememeye

dair Allah‟a söz vermesidir. Yoksa aynı hatayı

tekrar tekrar iĢle ve her defasında tövbe et. O

zaman kiĢiye demezler mi sen kimi

aldatıyorsun!... Böyle bir tövbe amacı dıĢına

çıkmıĢ olmaz mı? Bilinçli akıl sahibi kiĢi bu

soruya “Evet” der.

Üçüncü koĢul ise, tövbenin

geciktirilmemesidir. Eğer geciktirilirse iki

musibet ortaya çıkar. ġöyle ki, günah iĢleye

iĢleye kalbi kararır ve alıĢkanlık haline geldiği

için de temizlenemez bir hal alır. Diğeri de,

hastalık ve ölüm tezden gelir de tövbe etmeye

fırsatı kalmaz. ĠĢte bu nedenle günah sonucu

piĢmanlık duyup tövbe edilmelidir. Nitekim

Cenab-ı Hak: “Ölünceye kadar günahlar

işleyip de öleceğini anlayınca – şimdi

tövbe ettim – diyenlerin ve inkâr üzere

ölenlerin tövbesi, gerçek tövbe değildir.”

(Nisa Sur/18) buyurarak yapılan yanlıĢlığı

açıklamıĢtır.

Page 134: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

129

ġunun hatırlatılmasında yarar

görülmektedir: Genelde birçoklarımız noksan

bilgi nedeniyle kendi kendimizi yanıltırız. ġöyle

ki, bir günah iĢlenince “Allah büyüktür, af eder”

düĢüncesiyle pek fazla önemsemez, piĢmanlık

duymaz ve baĢka bir zamanda da yine aynı

hatayı yaparak tekrarlarız. Hâlbuki Rabbimiz

günahları af etme konusundaki hükmünü açık

olarak belirtmiĢtir. Peki, ne diyor Yüce

Rabbimiz:

-“Eğer siz yasak edildiğiniz

günahların büyüklerinden sakınırsanız,

sizden diğer kusurlarınızı örteriz ve sizi iyi

bir gidişata sokarız.” (Nisa Sur./31).

- Ayetlerimize inananlar sana

geldiğinde onlara de ki: Selâm size!..

Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine

yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim,

bilmeyerek (cahillik sebebiyle) bir kötülük

yapar, sonra ardından tövbe edip de

kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok

bağışlayıcı, çok esirgeyendir.” (En‟am

Sur./54).

Page 135: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

130

-“Gizli ve aşikâr olan günahı bırakın.

Çünkü günah kazananlar, kıyamette

kazandıklarının cezasını muhakkak

çekecekler.” (En‟am Sur./120).

-“O gün (kıyamette) insanlar,

amellerinin karşılığı kendilerine

gösterilmek için fırka fırka (kabirlerinden)

çıkacaktır. Zîra, kim zerre miktarı bir iyilik

(hayır) işlerse, onun mükâfatını görecek,

kim de, zerre miktarı bir kötülük işlerse

onun cezasını görecektir.” (Zilzal

Sûr./6,7,8).

-“……….Şüphesiz ki, iyilikler

kötülükleri yok eder.” (Hud Sur./114).

Bu açıklamalar ıĢığında konuyu

inceleyelim. Rabbimiz hangi günahları af

edeceğini bildiriyor:

-Hata ve kusur sayılan küçük günahlar ile,

-Bilmeden (cahillik sebebiyle) iĢlenen

günahları...

Peki, diğer büyük günahların affı nasıl

gerçekleĢecektir? Bu konuda iki ayrı görüĢ

vardır. Birincisi;

Page 136: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

131

-Yukarıda açıklandığı gibi tövbenin

kabulünde ön görülen koĢullar yerine getirilmiĢ,

kiĢi de kendini ıslah edip doğru yola yönelmiĢ

ise, iĢlediği büyük günahın affı Allah‟ın takdirine

kalmıĢtır. Bunun nasıl gerçekleĢeceği ise

bilgimiz dıĢındadır. Tamamen bağıĢlanacak mı,

Cehennemde daha az bir süre mi kalacak veya

azabın Ģiddetinin azaltılması Ģeklinde mi

gerçekleĢeceği konusunda kesin bilgi sahibi

değiliz. Ancak, âyet-i kerimede “Ġyilikler,

kötülükleri yok eder.” denildiğine göre,

kendisini düzeltip doğru yola yönelen Mümin

kiĢi kazanacağı sevaplarla Allah‟ın affına

ulaĢacağı umulmaktadır. Diğeri;

-ĠĢlenen büyük günahtan sonra eğer

tövbe yapılmamıĢ ise, bunun affı, cezası

çekildikten sonra “bir hardal denesi kadar iman

sahibi ise” Allah‟ın buyruğu ile gerçekleĢip

Cehennemden çıkarılacaktır. ġayet, günah

Allah‟ı inkâr – küfür Ģeklinde ise bunun affı

yoktur.

Ġnsanın bilerek veya bilmeden yaptığı

kötülük ve hataların bir kısmı kiĢilerle ilgilidir.

Page 137: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

132

KiĢilerle ilgili olanlar için “kul hakkı” tabiri

kullanılır. Allah‟ın emirlerine ters düĢecek

davranıĢta bulunulduğunda tövbe ederek

günahtan kurtulma söz konusu olabilmektedir.

Ancak, kiĢi haklarında ise tövbe ile bağıĢlanma

olmaz. Mutlaka hak sahibi ile görüĢüp onun

helâl ve af etmesini istemelidir.

Ġnancımıza göre kul hakları iki yönlüdür:

Birisi, her Müslüman‟ın üzerinde görev kabul

edilen; selâm vermek, davete katılmak,

isteyene öğüt vermek, aksırdığında – Allah‟a

hamt ederse – buna karĢı hakkında rahmet

dilemek (bugünkü ortamda genellikle çok yaĢa

denmekte, en doğrusu Allah‟ın rahmeti, iyilikleri

üzerine olsun, denirse amaca ulaĢır), hastayı

ziyaret etmek, Müslüman‟ın cenazesinde

bulunmak..

Diğerleri ise, kiĢilerin mal, mülk, namus,

kan gibi kiĢisel haklarına saygılı davranıp elini,

dilini bunlardan uzak tutmaktır. Yine kiĢisel

haklar içerisinde de, hem Allah hakkı hem de

kul hakkı bulunur. Allah‟ın hakkı bu tür günah

iĢlenirken Allah‟ın yasakladığı bir zulme

Page 138: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

133

giriĢilmiĢtir. Böylece Allah‟a karĢı hak

doğmaktadır. Bu tür günahlardan arınmak ve

günaha kefaret olması bakımından;

Allah‟ın hakkını ödemek üzere piĢmanlık

ve üzüntü duyulmalı, kötülükleri terk edip iyilik

yapmaya yönelmelidir. Örneğin;

-Kötülüğe karĢı iyilik yapılmalı,

-Malını gasp etmiĢ ise, helâl servetten

sadaka verilmeli,

-Gıybet ve aleyhteki dedikodulara karĢı o

kiĢiyi övmek ve bildiği iyiliklerini söylemek,

Ģeklinde ifade edilebilir. Bütün bunları yapmakla

Allah‟a karĢı görevini yapmıĢ olur. Fakat henüz

kul hakları yerinde durmaktadır.

Kul hakları ve bunları ödeme durumuna

gelince; hak sahibinin hakkını ödeyerek

gönlünü almaktan ibarettir. Hak sahibi af

etmedikçe ahirete kul hakkı ile gidilmiĢ olur.

Kul hakkı alıĢ veriĢteki hile, aldatma, gasp

yolu ile baĢkasının malını zimmetine geçirmek

Ģeklinde olduğu takdirde, derhal hak sahipleri

aranıp bulunacak ve hakları kendilerine iade

edilecektir. Bulunamadığı takdirde sevabı o

Page 139: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

134

kiĢiye olmak üzere iyilik ve hayır yardımı

yapılmalıdır.

Gönül yıkma, hatalı davranıĢa gelince;

gerek yüzüne, gerek gıyabında ağır sözler

söylemek ve kalbini kırıcı hareketlerde

bulunmak gibi kusurlu iĢlerde de yine hak

sahiplerini bulup onlardan bağıĢlama

dilemelidir. ġayet ölmüĢ ise, kıyamette onlara

verilmek üzere hayır ve hasenat yapılmalıdır

(14).

Konuyu özetlersek, diğer ibadetler gibi

tövbe etmek de geçirilen bir sınavın sonuca

ulaĢmıĢ baĢarı göstergesidir. Burada da akıl ile

nefsin amansız mücadelesi görülür. Nefis

yaptığı her hareketi kiĢiye güzel, doğru ve

uygun olduğunu öğütler. Çirkin de olsa, günah

da olsa beğendirmeye çalıĢır ve kapatır tövbe

kapısını. Çünkü tövbe yaparsa, piĢmanlık ve

acizlik çıkar ortaya. Bu da nefsin büyüklük

duygusunu rencide eder.

Akıl, düĢünen, iyi ile kötüyü birbirinden

ayıran, geleceği tehlikeye düĢürecek

davranıĢları önlemeye çalıĢan insana özgü bir

Page 140: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

135

meleke. Hemen çıkar nefsin karĢısına, onun

hileli öğütlerine aldanmaması için kiĢiyi zorlar

ve böylece bir anlık gaflet sonucu olarak iĢlenen

kötülük ve günah için tövbe etmeye, Yüce

Yaratan‟ına sığınıp bağıĢlanma dilemeye sevk

eder kiĢiyi. Bilinçli Müslüman Allah‟ın emirlerine

ve Hz. Peygamberimizin (s) tavsiyelerine

uyarak nefsin istekleri üzerine basa basa gerçek

yola yönelir. Yani hataların bağıĢlanması isteği

ile Rabb‟ının sonsuz merhameti ve Tevvab olan

sıfatına sığınır. Böylece sınavını da baĢarmıĢ

olur.

(d) Salih Amel İşlemek

Salih, iyi, değerli ve güzel anlamında

kullanılır. Salih amel ise, genellikle Allah‟ın

hoĢnutluğunu kazanmak amacıyla kiĢinin

yaptığı ibadetler ile kendisi, ailesi ve diğer

insanların yararına olan iĢleri kapsayan güzel

davranıĢlar, anlaĢılır. Buna göre Allah ve

Resulü‟nun emirlerini yapıp yasakladığı

Ģeylerden kaçınan kiĢi, her olumlu davranıĢında

salih amel ile meĢgul oluyor demektir.

Page 141: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

136

Salih amel, sınırları çizilmiĢ ve sayıları

belirlenmiĢ değildir; geniĢ kapsamlıdır. Yapıldığı

zaman sevap kazandırır, yapılmadığında kiĢinin

üzerine sorumluluk yüklenmeyen davranıĢları

da içerir. Örneğin, yolda yürürken aniden

sağanak Ģeklinde yağmur baĢladı. ġemsiyeni

açıp kendini koruma altına aldın. Yanındaki

kiĢinin Ģemsiyesi yok; üstelik açık bir mekânda

bulunuyor. Kendi kendine düĢünüyorsun, bu

kiĢiyi davet edersem hem içim rahat eder haz

duyarım, hem de Allah‟ın hoĢnutluğunu

kazanmıĢ olurum ve çağırıp koruma altına

alıyorsun. Teklif edilmezse kiĢiye bir sorumluluk

yok, ancak yapılan bu salih amel ile sevap

kazanmıĢ olur.

Ayrıca, kiĢi kendinin ve ailesinin geçimini

sağlamak üzere dürüst olarak çalıĢıp helâl

yoldan kazanması salih amel bir iĢtir.

Kazancından tasarruf edip çocuklarına miras

bırakması da salîh amel bir davranıĢtır.

BaĢkalarına zarar vermesi muhtemel olan

olayları önlemesi de salih ameldir. Yoksul ve

muhtaçlara yapılacak her türlü yardım, hatta

Page 142: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

137

yabancılara yol ve adres göstermek dahi salih

amel kapsamındadır. Yeter ki, yapılan bütün

iĢlerde Allah rızası gözetilsin ve niyet de bu

yönde olsun. Kendi itibarını yükseltmek amacı

güdülmüĢ ise, belki karĢı tarafı memnun etmiĢ

olabilir, fakat sevap kazandırmayan bir

davranıĢtan öteye geçmez. Nitekim Peygamber

Efendimiz bir hadisinde Ģöyle buyuruyor: “...

ailen ile çoluk çocuğuna yaptığın sarfiyat

da bir sadakadır. Senin hanımın, malından

yemekte olduğu şey de bir sadakadır.

Senin, aileni hayırda (rahat bir yaşayış

içinde) bırakman, onları insanlara el açar

bir halde bırakmandan çok hayırlıdır.”

(Müslim, Vasiyye:8).

Salih amel, kazancı bol bir alıĢ veriĢtir.

Siz ihtiyacı olana iyilik yaparsınız, bundan

dolayı Allah size daha fazlasını nasip eder. “Ey

Peygamber! Temiz şeylerden yiyin, sâlih

amel işleyin; doğrusu ben yaptığınızı

bilirim.” (Müminun Sur/51). “İyi hareket

edenin sevabını zayi etmeyiz. Doğrusu,

inanıp salih amel işleyenlere işte onlara,

Page 143: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

138

içlerinden ırmaklar akan Adn Cennetleri

vardır.” (Kehf Sur/30-31).

Sâlih amelin karĢıtı, kötü veya çirkin

ameldir. Yani kiĢinin baĢkalarının hoĢnut

olmayacağı bir iĢ yapması veya incitici söz ve

davranıĢta bulunmasıdır. Ġslâm ahlâkından

nasibini almamıĢ bazı kiĢiler, insanlara bilinçli

olarak yaptıkları kötülüklerden, zulümden,

verdikleri eziyetlerden zevk alırlar. Hâlbuki kötü

davranıĢlar yasaklanmıĢtır; yapanlar cezasını da

çekerler. Nitekim Yüce Allah: “... kim kötü

amel işlerse cezasını görür” (Nisa

Sur/123) diye buyurmuĢtur (10).

Yüce Rabbim biz kullarını, kimin daha

çok, daha güzel ve topluma daha yararlı iĢler

yaptığını belirlemek üzere imtihan etmekte.

Yine bu yararlı iĢleri yaparken Allah rızasının

gözetilip gözetilmediği konusu da

denenmektedir. Amaç, olgun ve duyarlı insan

olmak; nefsi eğitip aklın yönetimine vermektir.

Çünkü Cennet halkı, maddi ve manevi

lekelerden arınmıĢ tertemiz mümin kullardan

oluĢacaktır.

Page 144: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

139

d. Günah İşleme Konusunda Geçirilen

İmtihan

Günah, Ġslâm dinine göre yapılması suç

sayılan, hoĢ görülmeyen, kötü ve çirkin

davranıĢlara denir. Diğer bir tanımla, akıl ve

irade sahibi Müslüman‟ın, Allah ve Resulü (s)

tarafından yasaklanan iĢleri yapması,

yapılmasına rıza göstermesi (görmezlikten

gelmesi) veya yapılmasına yardımcı

olmasındaki davranıĢına günah denir. Demek

ki, bir Ģeyin günah sayılabilmesi için o Ģeyin,

Allah ve Resulü (s) tarafından yasaklanmıĢ

olması gerekir. Hakkında dini bir hüküm

olmadan, bazı kiĢilerin kendi aralarında – bu iĢi

yapma günaha girersin! – Ģeklindeki

konuĢmaları, hiç de doğru olmayan ve

kendilerini günaha götüren bir ikazdan ibaret

olur. Çünkü Allah ve Resulü‟nun yetkisini

bilmeden kendisi kullanmaya kalkıĢmıĢtır. Bu

nedenle kesinlikle bilmeden bir Ģey hakkında bu

günahtır diye hüküm belirtmemeye dikkat

edilmelidir

Page 145: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

140

Dinler tarihinde semavi dinlere iliĢkin

bilgilere göz atıldığında, her dinin kendine özgü

yaptırımları kapsayan kurallar dizisi olduğu,

yani her birinin ayrı Ģeriatı (yolu) bulunduğu

görülür. Tevhit dinleri, Hz. Âdem‟den Hz.

Muhammed‟e (s) kadar gelinceye dek tevhit

inancında (Allah‟ın birliği) bir değiĢiklik

olmamasına karĢın, kulların uyması gereken

kurallarda zaman ve mekâna göre düzeltme

olabilmiĢtir. ġöyle ki, önceki kavimlerde yasak

olan bir nesne, Ġslâmiyet‟te mubah duruma

getirilmiĢtir; bunun tersi de olmuĢtur. Örnek

vermek gerekirse; Yahudilikte cumartesi günleri

çalıĢmak, ateĢ yakıp yemek piĢirmek, av

avlanmak; büyük ve küçükbaĢ hayvanların iç

yağlarını yemek yasak kılınmıĢtır. Ġslâmiyet‟te

ise serbest bırakılmıĢtır. Hıristiyanlıkta içki

içmek serbest, Ġslâmiyet‟te ise yasaklanmıĢtır.

Yani haram olarak belirlenmiĢtir. Domuz eti

Ġslâm dininde haram, Hıristiyanlıkta serbest...

Bunun gibi değiĢiklikleri çoğaltabiliriz. Önemli

olan, niçin ve nedenleri anlamaya çalıĢmaktır.

Page 146: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

141

Tarihe geçmiĢ kavimlerden Yahudi dinine

mensup deniz kıyı Ģeridinde yerleĢik ”Eyle”

Ģehir halkının baĢına gelen olaylar, niçin ve

nedenleri anlamamıza ıĢık tutacaktır.

Allah Teâlâ Yahudilere, haftanın altı

gününü iĢ günü olarak belirlemiĢ, yedinci

cumartesi gününü de, sadece din iĢleri ile

uğraĢmaları ve dünya malına karĢı besledikleri

hırsı kırmaları için mukaddes gün kılmıĢtı. Fakat

onlar bu günü de ticaret günü yapmıĢlar ve

böylece haddi aĢarak Allah‟ın emrine karĢı

gelmiĢlerdi.

Yahudiler, cumartesi günü yasağına saygı

gösterdikleri zaman, balıklar can korkusuna

düĢmeden su yüzüne çıkar, akın akın yanlarına

gelirdi. Fakat diğer iĢ günlerinde ise sahile tek

bir balık bile gelmezdi. Nefislerinin verdiği –

daha çok ticaret yapabilme – hırsı ile hareket

eden Yahudiler, cumartesi gününde de balık

avlamaya kalkıĢtılar. Böylece mukaddes günün

hürmetini ihlâl edip haddi aĢtılar ve Allah‟ın

emirlerine karĢı geldiler. Bu iĢledikleri günahtan

Page 147: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

142

dolayı da Allah‟ın gazabına uğradılar. Konuya

iliĢkin Kuran‟ın bildirdikleri de Ģöyledir:

“Onlara, deniz kıyısında bulunan

şehir (Eyle) halkının durumunu sor. Hani

onlar cumartesi gününe saygısızlık

gösterip haddi aşıyorlardı. Çünkü

cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar

meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi,

cumartesi tatili yapmadıkları gün de

gelmezlerdi. İşte böylece biz, yoldan

çıkmalarından dolayı imtihan ediyorduk.”

(Araf Sur/163).

“İçinizden cumartesi günü azgınlık

edip de, bu yüzden kendilerine: “aşağılık

maymunlar olun!” dediklerimizi elbette

bilmelisiniz (Bakara Sur/65).

“Biz bu olayı, bizzat görenlere ve

sonradan gelenlere bir ibret dersi,

muttakiler için de bir öğüt vesilesi kıldık.”

(Bakara Sur/66).

O dönemlerde Ġsrail oğulları, yukarıdaki

olayda anlatıldığı gibi genelde dinin kesin

hükmüne karĢın haddi aĢıp Allah‟ın emirlerine

Page 148: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

143

karĢı gelmiĢlerdir. Bu davranıĢları Allah‟ın

gazabını üzerlerine çekmiĢ ve aĢağılanmıĢlardır

(7). Önce Keldaniler (Buhtunnasır zamanında),

sonra Romalılar tarafından ülkeleri iĢgal edilip

kimisi kılıçtan geçirilmiĢ, kimisi de esir alınıp

baĢka mekânlara götürülmüĢtür. Bu korkunç

olaylar sonrasında ellerindeki Tevrat kitapları da

yakılarak yok edilmiĢtir.

Bugünkü ortamda cumartesi günü çalıĢma

yasağını ele alıp kendi ölçülerimize göre

değerlendirelim. Cumartesi günü çalıĢmanın ne

gibi sakıncası olabilir. Diğer günler gibi

cumartesi de Allah‟ın belirlediği bir gün. Eğer

istirahat edilsin denirse, isteyen istirahat eder,

isteyen çalıĢır. Sonra cumartesi günü çalıĢması

insana zarar getirecekse Ġslâmiyet‟te de yasak

olması gerekirdi. Çünkü Ġslâm kural ve yasaklar

– faydalı, zararlı – değerlendirmesinde

odaklaĢır. Genelde yasaklar, insana zararlı

olduğu için konulmuĢ kurallardır. Peki, hal böyle

iken Yahudilikte cumartesi günü çalıĢma

yasağına ne denilebilir? Bunun cevabını meâli

yukarıda yazılı (Araf Sur/163) âyette Allah

Page 149: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

144

bildirmektedir. Allah kullarını, zaman ve

mekâna göre belirlediği yasaklarla imtihan

etmektedir. Böylece kiĢi, dünyanın geçici

güzellik ve geçimliklerine aldanmadan, Allah‟ın

belirlediği kurallar çerçevesinde nefsini eğitip

olgunlaĢmasını tamamladıktan sonra Cennete

gidebilme hakkını kazanmıĢ olacaktır.

Yine bu olay bizlere, hayatımıza yön

verirken Allah‟ın emir ve yasaklarına kesin kes

uyulmasının gerekliliğini, uyulmadığı takdirde

baĢımıza çeĢitli kötülüklerin geleceği veya

kazanılan günahların ahirette hesabı sorulacağı

mesajını bildiriyor. Ne diyor Rabbimiz: “Biz bu

olayı, gören ve sonradan gelenlere ibret

dersi, muttakiler (Allah‟ın emrine uyan

müminler) için de bir öğüt vesilesi kıldık.”

(Bakara Sur/66). Yüce Rabbim ikaz ediyor;

“Ey kullarım dikkat edin emrime uymayanların

halini görün, baĢlarına gelen kötülük sizin

baĢınıza da gelebilir; bundan ders alın; Allah‟ın

sünnetinde değiĢiklik olmaz! Dünyada da,

ahirette de mutlu olup kurtuluĢa

Page 150: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

145

kavuĢabilmeniz için mutlaka emir ve

yasaklarıma uyun!.” diyor.

Günah, Allah ve Resulü‟nün emirlerine

aykırı söz ve davranıĢlar olduğuna göre, hayat

boyu yaĢamımızda onlardan kaçınabilmek için

nelerin günah sayıldığının bilinmesi gerekir.

Ayrıca, günahların hepsi de eĢit değildir. Kimisi

büyük bir cezayı gerektirirken, bazıları da

kınanmakla geçiĢtirilir. Örneğin bekâr kız ve

erkeğin nikâh dıĢı cinsel iliĢkileri zina sayılıp

Ġslâm kurallarına göre sopa vurulması zorunlu

olduğu halde (Nur Sur/2), birbirlerine elle

sarkıntılık yapmaları fiziki cezayı gerektirmez.

ĠĢte iki davranıĢ da günah sayılmakta... Fakat

birincisi ceza yaptırımı olduğu için buna büyük,

diğerine küçük günah denilmektedir. Kendisini

Allah yolcusu kabul eden inançlı her Müslüman

küçük olsun, büyük olsun günahın her

türlüsünden mümkün oldukça kaçınmalıdır.

Özellikle büyük günah sayılan söz ve

davranıĢlardan kesinlikle uzak durmalıdır. Niçin

mi? Kendi geleceği için; ebedi hayatını

karartmaması için; Cehennem ateĢinde

Page 151: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

146

yanmaması için. Bütün bunlar yeterli neden

sayılmaz mı? Bu nedenle büyük ve küçük

günahların neler olduğunu bilmemiz önem arz

eder.

(1) Büyük Günahlar

Ġslâm Ģeriatı (yolu) na göre Ģiddetli cezayı

gerektiren kötü bir suç ve fiile büyük günah

denir. Büyük günahların sayıları hakkında çeĢitli

görüĢler mevcuttur. Bazıları 9,10,12 olarak

tespit ederken Ebu Talib-i Mekki‟nin rivayetine

göre bunun sayısı 17 olarak bildirilmiĢtir. ġimdi

bunları âyet ve hadislere dayandırarak neler

olduğunu görelim:

(a) Allah’ı inkâr etmek veya ortak

koşmak (şirk)

Af edilmeyen en büyük günah Allah‟a Ģirk

koĢmaktır. Diğer bir ifadeyle küfürdür. Ġslâm

inancına göre, Allah‟ı inkâr eden veya O‟na

ortak koĢan kiĢi, tövbe edip inancını

düzeltmedikçe ahirette devamlı Cehennem

azabını çekecektir. Nitekim Kuran-ı Kerimde

Ģöyle buyrulmuĢtur: “ Allah kendisine ortak

koşulmasını elbette bağışlamaz; bundan

Page 152: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

147

başkasını dilediği kimse için bağışlar.

Allah‟a ortak koşan kimse büyük günah ile

iftirada bulunmuş olur.”( Nisa Sur/48)

Çünkü Allah‟ın ortağı yoktur.

Bugünkü ortamda ilim ve bilimde unvan

sahibi ve sözü dinlenir bazı kiĢiler, gerici

yakıĢtırmasından çekinip Allah ismini ağızlarına

almazlar. Dünyamızda cereyan eden olaylara,

tabiat olayları; yaratan ve devam ettiren güce

de, doğa kanunları deyip kendilerine toz

kondurmazlar. Acaba, böyle düĢünceleri ilmin

verileri olarak topluma enjekte eden bu kiĢiler,

affı olmayan büyük bir günah iĢlediklerinin

farkında mıdırlar? Allah‟ın güç ve kudretinin

yerine doğa konulabilir mi? Hiç Türkçe sözlüğe

bakıp doğa kelimesinin ne anlama geldiğini

görmediler mi? Eğer iddiaları gerçek ise, neden

sözlükteki ifadeyi kendi görüĢlerine göre

değiĢtirme gayreti içinde olmadılar? Bu kadar

bağnazlık olur mu? Allah yerine hiç doğa

konulur mu?

Ġslâm inancına göre, bütün kâinatı ve

üzerindeki her türlü canlı- cansız varlıkları

Page 153: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

148

yaratan, belirli bir süre için varlıkların

devamlılığını sağlayan güç, ancak, Allah‟tır.

Ġnsanların yaĢam boyunca geçimliklerini, yani

rızkını veren de, O‟dur. Zenginlik ve fakirliği

belirleyen de, Allah‟tır. Ġnsanın yaĢamındaki her

olay bilmediğimiz bazı nedenlerle, Allah‟ın

hikmetlerine dayanır. Allah kiĢiye neyi nasip

etmiĢse, o geçer eline. Çünkü veren de O dur;

alan da O. Bu inanç her Müslüman‟ın,

yaĢamında kendisine düstur olmalıdır. Hal böyle

iken bir Müslüman, nasıl olur da türbelere

sığınıp ölülerden yardım dileğinde bulunur!

Denebilir ki, biz o kiĢinin yüzü- suyu hürmetine

Allah‟tan istekte bulunuyoruz! Çok yanlıĢ bir

davranıĢ; Allah‟la kul arasında aracı yok. Mekke

müĢrikleri de Allah‟ı tanıyor; fakat putları aracı

olarak görüyorlardı. Bu nedenle Kuran‟da ikaz

edilip sonlarının devamlı Cehennem olduğu

belirtildi. Çünkü onlar, bu düĢünce ve

davranıĢları ile büyük günah sayılan küfür

iĢlemiĢlerdi.

(b) Sarhoş Eden Herhangi Bir Şeyi

İçmek

Page 154: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

149

Cenab-ı Hak buyuruyor:” Ey iman

edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları

şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan

kaçınınız ki kurtuluşa eresiniz.” “Şeytan

şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza

düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah‟ı

anmaktan, namazdan alıkoymak ister.

Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?”

(Maide Sur/ 90-91)

Hz. AiĢe (r.a.) Ģöyle dedi: Resulallah‟a (s)

bıti (içkisinin hükmü ) sorulmuĢtu.

Resulallah(s) :” Sarhoşluk veren her içki

haramdır.”buyurdu. (Müslim,Eşbire:67)

(Bıt, baldan yapılan bir çeĢit içki)

SarhoĢluk veren içkinin haram olmasına

iliĢkin Allah‟ın kesin hükmü, üç aĢamalı olarak

Kuranda yer almıĢtır. Birincisinde, yarar ve

zararının bulunduğu belirtilmiĢ; ikincisinde,

zararın yaranından fazla olduğu açıklanmıĢ ve

üçüncüsünde de tamamen yasaklanmıĢtır. Bu

haliyle sarhoĢluk veren içkinin içilmesi hem

haram sayılmıĢ ve hem de büyük günahlar

kapsamına alınmıĢtır. Ġnsan sağlığı ve düĢünüp

Page 155: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

150

doğru karar verme melekesini olumsuz yönde

etkilemesine rağmen, içildiğinde nefise neĢe ve

haz hissi vermesi, akıl ile nefsi karĢı karĢıya

getirir. Nefis içilmesini ister; akıl da hem

sağlığa olumsuz etkisini ve hem de Allah ve

Resulüllah‟ın (s) emrini ön plana çıkarır. Nefsine

uyan büyük bir günah iĢlemiĢ olmanın

sorumluğunu taĢır.

(c) Yetim Malı Yemek (Veya) Hakkını

Gasbetmek)

“Yetim malına yaklaşmayın, ancak

yetimin malını korumak ve verimli bir hale

getirmek gibi en güzel tasarruf tarzı

müstesnadır.” (En‟am Sur/152)

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Bir kere

Rasûlallah(s): “ Helâk edici yedi şeyden

çekininiz!” buyurmuştu.

Ashab :” Ya Rasûlallah ! Bu yedi şey

nedir? “diye sorduklarında;

Resul-i Ekrem: “(1). Allah‟a şirk

koşmak,(2). Sihir yapmak,(3). Allah‟ın

katlini haram kıldığı bir hayatı

öldürmek,(4). Faiz kazancı yemek,(5).

Page 156: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

151

Yetim malı yemek,(6). Harpten

kaçmak,(7). Evli kadına iftira

etmek,”buyurdu ( Buharı, Vasiyyet:172).

(ç) Faiz Kazancı Alıp Vermek

“Riba yiyenler, kıyamet gününde

mezarlarından şeytan çarpmış saralılar

gibi deli divane olarak kalkarlar. Hâlbuki

Allah, alış verişi helâl, ribayi (faiz) haram

kılmıştır.”(Bakara Sur/275).

İbn-i Mes‟ud (r.a.) anlatıyor:

Peygamberimiz(s): Ribayı (faizi) alana da

verene de lânet etti” dedi.(Müslim,

Musakat: 105)

Tarih 8 Mart 632, günlerden Cuma,

Peygamberimiz (s) “ Veda haccı” maksadıyla

bulunduğu Arafat vadisinin ortasında ve Kasva

isimli devesi üzerinde, çevresinde toplanmıĢ

124.000 Müslüman‟ın Ģahsında bütün insanlığa

Ģöyle sesleniyordu:

“Ashabım! Kimin yanında bir emanet

varsa onu sahibine versin. Faizin her çeĢidi

kaldırılmıĢtır; ayağımın altındadır. Fakat

aldığınız borcun aslını ödemek gerekir. Ne

Page 157: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

152

zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Allah‟ın

emriyle bundan böyle faizcilik yasaktır.

Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü

ayağımın altındadır. Ġlk kaldırdığım faiz de,

Abdulmuttalib‟in oğlu amcam Abbas‟ın faiz

alacağıdır.”(21).

Ekonomi yönünden faiz alıp verme

konusuna bakıldığında ;” bunda ne var, ihtiyaç

sahibine borç para vermek, onun sıkıntılarını

gidermek veya iĢ kurabilmesi için sermayesini

karĢılamanın neresi yanlıĢ; bu da, insanlara

iyilik yapma yolu değil mi? Sonra borç paradan

alınan faiz, paranın aĢınma payı değil mi? “

anlamında bir düĢünce çıkar karĢımıza. ĠĢin

aslına bakılırsa, ortada, çalıĢmadan, alın teri

dökmeden, ekonomiye üretim yapmadan,

baĢkasının sırtından para kazanma kolaylığı

var. Ekonomik yönden sömürülen, ezilen bir

kesim var karĢımızda.

Konunun korkunçluğunu gözler önüne

serebilmek için Türkiye gerçeğinde bir örnek

vermek istiyorum: Özellikle 1983 yılından sonra

hızlı bir kalkınma hamlesi baĢlatıldı Türkiye‟de.

Page 158: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

153

Bütçeden karĢılanamayan finansman açıkları, iç

ve dıĢ piyasadan borç para alınarak yatırıma

dönüĢtürüldü. Duble yollar (otoban) projeleri

hızla uygulanıyor, hava limanları yapılıyor,

turistik tesisler inĢa ediliyordu. Köy yerleĢim

birimlerine kadar telefon ve elektrik halkın

hizmetine sunuluyordu. Fakat bu aĢamada,

amacını aĢan bir borç yükünü yüklenmiĢti

Türkiye. Her yıl borçlar, faizin etkisiyle

katlanarak büyüyordu. 2004 yılı mart ayındaki

Türkiye‟nin borç tablosu, korkulacak düzeye

ulaĢmıĢtı. Ġç borçlar 149 milyar doları, dıĢ

borçlar 142 milyar doları bulmuĢtu. Toplam 291

milyar borcu vardı ülkemizin. Toplam borç

stoku, gayrı safı milli hasılanın % 100 oranını

teĢkil etmiĢti. Diğer ifadeyle, Türkiye‟nin bir yıl

içerisinde ürettiği, elde ettiği gelirler toplamı

kadar borç yükünün altında ezilmiĢti.3

2004 yılı Bütçe verilerine göre:

Katrilyon

5 AKSİN,Can, (Makale) Diğer Yazarlar da Nihayet Vahameti Görmeye Başladı,

Dünden Bugüne TercümanGaz. 4-3-2004

Page 159: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

154

Konsolide Bütçe Gelirleri

: 114.539

Borç Faizleri

: 66.200

Yatırım

: 7.550

Bu tabloya göre, 66.200 katrilyon,

piyasadan alınacak borç para karĢılığında

ödenecek faiz miktarı. Gelecek nesillere daha

modern ve kalkınmıĢ bir Türkiye bırakabilmek

için ancak, 7.550 katrilyon ödenek ayrılmıĢ

yatırımlara. Bu uygulamanın tersi, yani 66.200

katrilyon yatırıma harcansaydı, Türkiye‟nin nasıl

Ģaha kalktığını dünya âlem hayranlıkla izlerdi o

zaman bizleri. ġimdi ise, borç para bulunca

sevinç içinde onurlanıyor yöneticiler. Türkiye‟nin

geleceğini de karartıp ipotek altına alan bu

vahim tablo, faizin ne denli “virüs

mikrobu“olduğunu anlatmaya yeter de artar

bile. Virüs mikrobu girdiği yerde olduğu gibi

kalmaz; zaman içerisinde gittikçe büyür,

büyüdükçe de kemirip kendine saha açar.

Page 160: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

155

Türkiye‟de faiz iĢlemleri de böyle oldu;

katlanarak büyüdü.

2003 yılında 50 milyar dolara yakın

ihracat gerçekleĢtirildi. Fakat ithalat 15-20

milyar dolar daha fazla yapıldı. Bu gidiĢatla dıĢ

borçtan kurtulmamız olası değil. Hiç ithalat

olmasa, ancak 3 yıl sonra dıĢ borçtan kurtulmuĢ

oluruz. Nereden bakılırsa bakılsın faizin Türk

milletine açtığı yara, kolay kolay kapanacak

cinsten görülmüyor. ĠĢte, Allah ve Resulü‟nün

buyruklarına uymamanın tatsız ve düĢündürücü

sonucu..

Bireysel olarak bakıldığında faiz alıp

verme iĢlemi, kiĢiye cazip gelir. Hele faiz geliri

elde edenler kârlı bir iĢ yapmanın sevinci,

çalıĢmadan kazanmanın mutluluğunu yaĢar.

Daha doğrusu kendisine öyle gelir. Hâlbuki

Allah‟ın sınavından geçmekte olduğunun

farkında değillerdir. Yüce Rabbim buyuruyor:

“Allah, faiz gelirini tüketir (faiz karışan

malın bereketini giderir), sadakası verilen

gelirleri de bereketlendirir. Allah küfürde

ve günah işlemede ısrar eden hiç kimseyi

Page 161: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

156

sevmez.” (Bakara Sur/276). Demek ki, faiz

alanlar boĢuna sevinmesinler, Ģöyle-veya böyle

Allah kazançlarını yok edeceğini bildiriyor Ayrıca

bu yasak iĢlemden dolayı ahirette hesap

göreceklerdir.

(d) Yalan Söylemek Ve Yalan Şahitlik

Yapmak

Yalan söz söyleyip insanları aldatmak

konusunda Allah, “ Ey iman edenler! Allah‟a

iman edin ve yalan söz söylemeyin ki,

Allah işlerinizi başarıya ulaştırsın ve sizi

bağışlasın.”(Enfal Sur/71-72) buyurarak

toplum için önemli olan insanlar arasındaki

güveni korumak istemiĢtir. Ġnsanlar arasındaki

güveni sarsan davranıĢın baĢında yalan söz ve

hileli aldatma gelir. Her ikisi de ahlâkın çirkin ve

kötü yönlerini oluĢturur. Toplumda hakça

düzeni bozar; huzurlu yaĢamı bitirir. Ġnsanlar

birbirine Ģüphe ile yaklaĢır; iliĢkiler yara alır.

ĠĢte bu nedenle, kendi çıkarı uğruna

karĢısındakini zarara sokacak Ģekilde yalan

söylemek ve yalan yere Ģahitlik yapmak büyük

günahlardan sayılmıĢtır. Nitekim Abdullah Ġbn

Page 162: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

157

Mes‟ud (r.a.) anlatıyor: Resulüllah (s) şöyle

buyurdu: “Doğruluğa sarılın. Çünkü

doğruluk mutlak hayra götürür; mutlak

hayır da muhakkak cennete götürür. Kişi

doğru hareket ede ede ve doğruluğu araya

araya nihayet Allah indinde bir sıddıyk

(çok doğru kişi olarak ) yazılır. Sizleri

yalan söylemekten şiddetle sakındırırım.

Çünkü yalan söylemek fâcirliğe (kötülüğe)

götürür. Fâcirlik de Cehenneme götürür.

Kişi yalan söyleye söyleye ve yalanı araya

araya nihayet Allah katında eğitimli bir

yalancı yazılır.” (Müslim, Kitabu‟l-

Birr:105).

Ebu Bekr’e (Nufey) anlatıyor: Nebi (s) üç

defa:

- Büyük günahların en büyüğünü size

bildireyim mi buyurdu. Ashab:

- “Evet, bildir, Ya Resulüllah!” (s)

dediler. Resulüllah (s):

- Allah‟a şirktir, anaya babaya ezadır

(asilik) buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken

doğrulup oturdu. Hemen:

Page 163: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

158

- İyi dinleyin, bir de: Yalan yere

şahitlik yapmaktır, buyurdu.” Resulüllah

(s) bu sözü durmayıp tekrar ediyordu. (O

derece tekrarladı ki) hatta biz, keşke

sussa, diyorduk (Buharı, Şahadet:1148).

Yalan söylemenin haram olmasına karĢın

bazı hallerde mubah (doğru) olduğu

belirtilmiĢtir. Bu konuda Ġbn ġihâb Ģöyle dedi:

“Ben insanların söylediklerinden hiçbir şey

hususunda yalana izin verildiğini

işitmedim. Ancak şu üç şeyde müstesna:

Harp, halk arasını düzeltip ıslâh etmek,

kocasının karısına veya karının da

kocasına karşı (aile düzenliği için)

söyledikleri sözler.” (Müslim, Kitabu‟l-

Birr:101).

(e) Yalan Yere Yemin Etmek

Cenab-ı Hak buyuruyor: Allah‟a karşı

verdikleri sözü ve yeminlerini az bir

bedelle değiştirenlere gelince, işte

bunların ahirette bir payı yoktur. Kıya“met

günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara

bakmayacak ve onları temize

Page 164: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

159

çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap

vardır.” (Al-i İmran Sur/77).

Abdullah Ġbn-i Mes‟ud (r.a.) anlatıyor:

Resûl-i Ekrem:

-“Her kim Müslüman bir kimsenin

malını koparmak için yemininde yalancı

olarak and içerse, kıyamet gününde o,

Cenab-ı Hak‟kın gazabına uğrayarak

Allah‟a kavuşur.” buyurdu (Buharı, Şirb

(Su Hissesi):1064).

Yalan yere yemin konusunda, vicdanla

menfaat çarpıĢır. Vicdan aklın yönetiminde

doğru olmayı, dürüst davranmayı, herkesin hak

ve hukukuna saygılı olmayı öğütlerken Ģeytanın

güdümündeki nefis, “benim olsun da, nasıl

olursa olsun”, kabilinden haksız menfaat için

kiĢiyi yalan söylemeye, üstelik karĢı tarafa

güven verebilmek için yalan yemin etmeye

zorlar. ĠĢte imtihan geçirme bu aĢamada

gerçekleĢir. Nefsine uyan büyük günah iĢler ve

böylece Cehennem azabını hak etmiĢ olur.

(f) Sihir ( Büyü ) Yapmak:

Yüce Allah buyuruyor:

Page 165: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

160

-“Onlar, o iki melekten, karı ile koca

arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa

büyücüler, Allah‟ın izni olmadan hiç

kimseye zarar veremezler. Onlar,

kendilerine fayda vereni değil de zarar

vereni öğrenirler. Sihri satın alanların (ona

inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi

olmadığını çok iyi bilmektedirler.

Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne

kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!” (Bakara

Sur/102).

-“De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden,

karanlığı çöktüğü zaman gecenin

şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan

üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit

kıskanç (haset eden) kişinin şerrinden

sabahın Rabbine sığınırım.” (Felâk Sur/1-

5).

Sihir yapmanın günah olduğu geçmiĢ

dinlerde olduğu gibi Ġslâmiyet‟te de yerini

korumuĢtur. Toplum fertleri arasında

düĢmanlıklara yol açan, düzeni bozan ve kiĢisel

öç alma aracı olarak kullanılan sihir yapmanın

Page 166: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

161

ne denli çirkin bir iĢ olduğu, bizzat Hz.

Peygamberin(s) üzerinde denerek

Müslümanlara örnek olarak gösterilmiĢtir:

Mekkeli müĢriklerle milâdi 628 yılının

mart ayında Hudeybiye‟de yapılan barıĢ

anlaĢması dönüĢünde Peygamberimiz fiziksel ve

ruhsal olarak rahatsızlandı. Sonradan

anlaĢıldığına göre hastalığının nedeni, büyülenip

yok edilmekti. Arabistan‟daki Yahudiler arasında

her nesilde büyücülüğü bilen birkaç kiĢi olurdu.

Bunlardan birisi de Lebid adında bir Yahudi idi.

Lebid, sihir yapma ilminin kendisiyle beraber

ölmemesi için hayatta iken kızlarına öğretmeyi

düĢünüp duruyordu. Bu arada Lebid‟e , Hz.

Peygamber (s) üzerine öldürücü bir sihir

yapması karĢılığı yüksek ölçüde rüĢvet teklif

edildi. Fırsatı kaçırmayan Lebid, Hz.

Peygamberimizin saçından bir tel edindi. Bu saç

teline on bir düğüm atıldı. Her düğüm atılırken

kızları bazı sözcükler söylüyor ve üzerine

üflüyorlardı. Bunu, üzerinde polen bulunan diĢi

hurma filizine bağlayıp bir kuyunun dibine

attılar. Yapılan büyü ancak, düğümlerin

Page 167: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

162

açılmasıyla çözülebilecekti.. Peygamber(s) kısa

bir süre sonra üzerinde tuhaf Ģeylerin olduğunu,

sağlığının kötüye gittiğini hissetti Bir taraftan

hafızası zayıflıyor, diğer taraftan yapmadığı

Ģeyleri yapmıĢ gibi hayal ediyordu. Bunun yanı

sıra gittikçe zayıflıyor, yemeklere karĢı ne iĢtahı

vardı ve de yiyebilecek gücü. Böyle bir

rahatsızlık karĢısında, her zaman olduğu gibi,

Yaratanına sığınıyor ve iyileĢmesi için dua

ediyordu. Bir gün rüyasında, iki kiĢi gelip birisi

baĢucunda diğeri ayak tarafında oturduklarını,

birbirlerine hastalığının nedenini ve büyü

yapılan düğümlü saç telinin kuyuya atıldığını,

kuyunun bulunduğu yeri belirleyen konuĢmalar

yaptıklarını, görür. Ertesi sabah Cebrail gelir ve

gördüğü rüyayı doğrular. Ayrıca büyünün

çözülebilmesi için öneride bulunur. Hz.

Peygamber (s), Hz. Ali‟yi kuyuya gönderir.

Hurma dalı çıkarılır ve 11 düğümün her biri

çözülürken üzerine yine 11 ayetten oluĢan

“Felak” ve “Nas” surelerinden birer âyet

okunur. Böylece büyü çözülmüĢ olur.

Peygamberimizde eski sağlığına kavuĢur Daha

Page 168: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

163

sonra Lebid, rüĢvet karĢılığı sihir yaptığını itiraf

etmesine rağmen Hz. Peygamber bir giriĢimde

bulunmaz. Çünkü O, rahmet peygamberi olarak

gönderilmiĢti.(28)

Zamanımızda sihirle uğraĢan kesim yok

denecek kadar azaldığından genel olarak

toplumda bu konu, hurafeye dayalı cahil

kiĢilerin batıl inançları olarak algılanır. ĠĢin

doğrusu ise, Kuran‟da Allah‟ın bildirdiği bir

haber olduğuna göre, her Müslüman bunu

gerçek olarak kabul edecek, diğer ilim dalları

gibi bunun da kendine özgü ruhsal ilim

olduğunu bilecektir.

Allah Teâlâ‟nın ilmi sonsuzdur. Biz

insanlara zaman ve mekâna göre kendi

ilminden dilediği kadarını vermekte. Bizler de

kendimiz ve toplum yararı için kullanmaktayız.

Bu sayede modernleĢme ve teknolojik

ilerlemeler kaydederiz. Allah ilmini, ya

peygamberleri aracılığı ile veya seçtiği kullarına

ilham ederek bizlere ulaĢtırır. Bunun gibi sihir

yapma ilmini de, Babil‟de Harut ve Marut isimli

Page 169: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

164

iki melek aracılığı ile o zamanın toplumuna

öğretilir.

Sihir iki yönlüdür. Hem insanların

yararına, hem de zararına kullanılabilir güce

sahiptir. Tıpkı, zehrin ilaç olarak kullanılması

insanın yararına, sırf zehir olarak kullanılması

da zararına olduğu gibi..

Diğer bir örnek elektrik; aydınlanma,

ısınma ve elektronik cihazların çalıĢtırılmasında

insan yararına kullanılır. Fakat bu gücü,

insanları öldürmek amacıyla da kullanabilirler.

Sihir de böyle, iyilik için de, kötülük maksadıyla

da kullanılır. BoĢanmak üzere olan karı kocayı

barıĢtırıp gönüllerini yaklaĢtırmak amacıyla

yapılan sihir mubah; evlilik hayatını normal

devam ettiren karı koca arasını açıp

boĢanmalarına yol açan sihir ise büyük günah

kabul edilmiĢtir. Bu yönü itibariyle, sihir ilminin

kullanılmasında da yapan ve yaptıranlar sınav

geçirmektedir.

(g) Zina Yapmak

Kuran‟ın belirleyici hükümleri:

Page 170: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

165

“Zinaya da yaklaşmayın çünkü o pek

çirkindir ve kötü bir yoldur.” (İsra

Sur/32).

“Zina eden kadınla zina eden

erkekten her birine yüzer değnek vurun.

Eğer Allah‟a ve ahret gününe

inanıyorsanız, bunlara Allah‟ın dinini tatbik

hususunda acıyacağınız tutmasın.

Müminlerden bir zümre de bunların

azabına şahit olsun.” (Nur Sur/2).

Hz. Peygamberimizin (s) konuya iliĢkin

buyrukları:

- Ubâdetu‟bnu Sâmit (r.a.) anlatıyor:

Resulüllah (s) şöyle buyurdu: “Benden

alınız, benden alınız. Muhakkak ki, Allah

zina yapan kadınlar için bir yol tayin

etmiştir. Evlenmemiş olan, evlenmemiş

olanla zina ederse bunların her birine yüz

değnek ve bir sene sürgün cezası vardır.

Evli veya dul olan, evli veya dul olanla zina

ederse bunların her birine yüz değnek ile

taşlama cezası vardır.” (Müslim,

Hudud:1690).

Page 171: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

166

- Ġbni Abbas (r.a.), Ebu Hureyre‟den

iĢittiğini anlatıyor. Nebi (s) der ki: “Allah

Âdemoğluna zinadan nasibini takdir

etmiştir. Hiç şüphesiz Âdemoğlu,

mukadder olan bu akıbete erişecektir.

İmdi göz zinası (mahremi olmayan kadına

şehvetle) bakmasıdır. Dil zinası da

(zevkle) görüşmektir. Nefsin de (zina)

temenni ve iştihası vardır (bu arzu da

nefsin zinasıdır). Tenasül uzvu ise bu

organın hepsinin arzularını ya

gerçekleştirir yahut (bırakarak) yalanlar.”

(Buharı, Kitabu‟l Ahkâm:2132). Hadisin

içeriğinde belirtildiği üzere göz, dil ve nefis

zinaları, küçük günah kapsamında; cinsel

iliĢkinin gerçekleĢmesi ise büyük günah olarak

belirlenmiĢtir.

Zina reĢit yaĢtaki erkek ve kadının nikâh

akdi olmadan cinsi iliĢkide bulunmalarına denir.

Zina, evlilik bağlarını çözdüğü, aileyi dağıttığı

ve nesebi belirsiz çocuk edinip nesli bozduğu

için eski toplumlarda olduğu gibi Ġslâm dininde

Page 172: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

167

de yasaklanmıĢ ve büyük günahlardan

sayılmıĢtır.

Zamanımızda kadın erkek iliĢkileri

alabildiğine serbestlik kazanmıĢ ve basın, yayın,

moda, reklâm, hatta ticari kazançlarını,

insanların Ģehevi arzuları üzerine bina

etmiĢlerdir. Örneğin, cilt yumuĢatıcı kremin

tanıtımında çıplak kadın görünümü reklâm

olarak kullanılmıĢtır. Bu ve buna benzer

uygulamalar, cinsel istekleri kabartıp nefisle

aklın mücadelesine yol açar. Dolayısıyla

toplumda sarkıntılık dediğimiz disiplin ve ahlâk

dıĢı davranıĢlar çoğalır; kavga ve düĢmanlığı da

beraberinde getirir. O zaman toplumun bireyleri

de, huzursuz ve geleceğinden kaygılı hisseder

kendilerini.

Genelde zinaya yaklaĢtıran birinci yol,

bakıĢmadır. Bu nedenle Allah Teâlâ: “(Ey

Resulüm!) Mümin erkeklere söyle,

gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını

korusunlar, bu kendileri için daha temiz

(davranıştır). “Ey Resulüm!) Mümin

kadınlara söyle, gözlerini haramdan

Page 173: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

168

sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.” (Nur

Sur/30-31) buyurarak zinaya geçiĢ kapısını

kapatmıĢtır.

Günlük yaĢamımızda sokak, çarĢı, pazar,

iĢyeri, okul ve hastane gibi kadın-erkek bir

arada, karĢılıklı iĢ iliĢkilerinde bulunmak

zorunluluğu vardır. Ġster istemez bir birlerinin

yüzüne bakacaktır. Ayet ve hadislerde ise

bakılmaması isteniyor. Bu sorun nasıl

çözülmelidir, diye bir düĢünce gelir akla. Bu

konuda da dinimiz kolaylık getirmiĢtir

Müslümanlara. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s)

bir hadisinde Ģöyle buyuruyor : “Bakışları art

arda getirmeyin.” (Tirmizi, Edep:28). Yani

hadis-i Ģerif, ilk bakıĢta günah yoktur. KarĢı

tarafın cazibesine takılır tekrar tekrar bakıp

nefsine Ģehevi haz ikramında bulunursan

günahı da yüklenmiĢ olursun, anlamı ifade

ediyor.

Ġnsan neslinin çoğalıp devamlılığı için

yaratan güç, kadın- erkek iliĢkilerini belirli

kurallara bağlamıĢtır. ReĢit yaĢa gelen kız ve

erkek çocuklarda cinsiyet hormonları

Page 174: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

169

salgılanmaya baĢlar. Bunun etkisiyle de erkek

ve kadınlara özgü fiziki ve ruhsal geliĢmeler

olur. KarĢı cinsler, birbirlerini sevmek ve

evlenip aile kurmak gibi içten gelen dürtülerini

gerçekleĢtirmek ister. Evlilik bağı da böylece

doğar ve nikâh aktı ile birbirlerine helâl olmuĢ

olur. Bu prosedür Allah ve Hz. Peygamberimizin

(s) belirlediği normal yoldur. Bunun dıĢındaki

iliĢkiler ise haram olarak nitelendirilmiĢ, cinsel

iliĢki de büyük günahlardan sayılmıĢtır.

Hz. Peygamberimizin (s) döneminde

kadın – erkek iliĢkileri ve yaĢam standartları,

bugünkü duruma göre farklı bir konumda idi.

Kadınlar iki ayrı statüde bulunuyordu. Hür olan

kadınlar, cariyeler. Cariye, savaĢta esir düĢmüĢ

veya herhangi bir nedenle satılmıĢ kadın veya

kızlara denirdi. Aynı statüdeki erkeklere de köle

denirdi. Ġslâmiyet‟ten önce de bu uygulama

vardı. Ġslâmiyet gelince, ortadan kaldırmamıĢ,

fakat uygulamayı köle ve cariyeler lehinde

iyileĢtirerek kaldırılmasını zamana bırakmıĢtır.

Ġslâm anlayıĢına göre cariye, kendisini

satın alan efendisine kayıtsız Ģartsız bağlıdır.

Page 175: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

170

Efendisine hizmet eder ve verdiği emirlerini

yerine getirir. Diğer kiĢilere verdiği hizmet

karĢılığı aldığı el emeği ücretini de yine

efendisine teslim eder. Buna karĢın, kendisinin

giyim kuĢam, yeme ve barınma gibi tüm

ihtiyaçları efendisi tarafından karĢılanır. Cariye

efendisine ait olması nedeniyle cinsel iliĢki

yönünden de efendisinin isteğini karĢılar. Bu

uygulama için nikâh aktı gerekmez ve doğacak

çocuk hür statüye sahip olur. Bundan sonra

anne cariye baĢkasına satılamaz, efendisinin

ölümü sonrası hürriyetine kavuĢur.

Eğer cariye evin hanımına ait ise, evin

erkeği - eĢi izin verse dahi – bununla cinsel

iliĢkiye giremez. Nikâh aktı olmadığı için zina

yapmıĢ sayılır. Çünkü cariye, sahibi dıĢında

herkese haramdır. Ancak, nikâh akdi ile

evlenenler bu hükmün dıĢında kalır.

Cariye zina suçu iĢlediği takdirde, Nisa

Suresi‟nin 25. ayeti gereğince, hür kadınlara

uygulanan cezanın yarısı verilir. Hür kadın

bekâr ise yüz değnek vurulur ve bir yıl sürgün

edilir; evli ise yine yüz değnek vurulur ve

Page 176: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

171

taĢlanarak recm (ölüm) edilir. Cariyeye ise

sadece elli değnek cezası vardır.

Cariyenin giyim kuĢamı, yani örtünmesi

erkeklerle aynı statüye tabi tutulur. Diğer

ifadeyle bedenin avret yeri sayılan kısmının

örtünmesidir. Hanefi mezhebinde erkeklerin

avret yeri, göbeğin altından diz kapaklarının

altına kadar olan kısmıdır. ġafii mezhebi de aynı

uygulama içindedir. Bu hukuki statüye göre

cariye, namazda erkekler gibi göbek altından

diz kapağı altına kadar olan kısmı örtmesi

yeterli görülmüĢtür. Namaz dıĢındaki

zamanlarda da buna benzer kıyafette dolaĢması

sakınca teĢkil etmemektedir. Hür kadınlarda

ise, el, yüz ve ayakları dıĢında bütün beden

avret yeri sayılır, örtülmesi gerekir.

ġimdi akla Ģöyle bir soru gelebilir: Kadın

fiziki yapısı itibariyle aynıdır. Hür olmuĢ, cariye

olmuĢ fark etmez. Belirli bir yaĢa kadar

erkekleri cazibesiyle kendilerine çeker. Özellikle

açık ve dar giyimler daha çok etkili olur. Hür

kadınların örtünmelerinden amaç, mahrem

yerlerini, kendisine haram olan erkek ve

Page 177: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

172

kadınlara göstermemek ve özellikle erkeklerin

Ģehvet hislerini depreĢtirmemek ise, bu defa

cariyelere tanınan giyim-kuĢam serbestliği nasıl

izah edilebilir? Onlar da kadın olması nedeniyle

erkek bakıĢlarına hedef olmaktalar.

Bir taraftan cariyelerin giyim ve

örtünmeleri cinsel istekleri kabartacak tarzda

düzenlenirken diğer yönden harama bakmanın

yasak, yani günah olduğu bildirilmektedir.

Neden? Çünkü Müslüman, Allah ve Resulün (s)

belirlediği kurallar düzeyinde imtihan

geçirmektedir. Bir tarafta nefsin Ģehvet

duygusu, diğer tarafta Allah‟ın koyduğu yasak

emir... Nefisle iradenin mücadele sonucu,

kiĢinin geleceğini belirleyici olur. Yasaklara

uyduğu ölçüde sınavı baĢarır ve sevap kazanır.

Nefsin isteğini gerçekleĢtirirse sınavını

baĢaramamıĢ günahkâr kul olur. Bu aĢamada

kendisine tek bir kurtuluĢ yolu kalır: PiĢmanlık

duyup samimi duygu ile Allah‟ın affına sığınmak

ve O‟na tövbe yapmak. Eğer bu tövbesinde

huĢu ile davranıp tekrar aynı hatayı iĢlememek

hususunda Allah‟a kesin söz verirse, hem

Page 178: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

173

sevabı bol bir ibadet yapmıĢ olur; hem de

affedileceği umulur. Nitekim Kuran‟da: “De ki:

Ey kendileri aleyhine (günahta) haddi

aşanlar, Allah‟ın rahmetinden ümidinizi

kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları

affeder. Şüphesiz ki O, çok affedicidir, çok

esirgeyicidir.” (Zumer Sur/53)

buyurulmuĢtur. Allah‟ı büyük tanıyıp her

iĢimizde O‟na sığınmak, dileklerimizi O‟na arz

etmek, O‟nu her Ģeyimizden daha çok sevmek,

ne kadar hoĢ bir duygu ve ne kadar kutsal bir

kulluk görevidir. Yeter ki bu yolu seçebilelim...

(ğ) Livata Yapmak (Homoseksüellik)

Nefsin depreĢtirdiği cinsel isteklerini

önleyemeyen ruhsal hasta bazı kiĢiler, Allah ve

Resulü‟nün (s) uygun gördüğü cinsi iliĢkileri,

normal yoldan değil, kadın veya erkeğin arka

uzvundan yaparak tatmin olma davranıĢına,

livata (eĢcinsellik) denir. Kuran‟dan

öğrendiğimize göre, Lût Peygamberin kavmi

bütün uyarılara rağmen bu çirkin iĢleri devam

ettirmiĢler ve Allah‟ın gazabına uğrayarak yok

olup tarihten silinmiĢlerdir.

Page 179: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

174

Allah Teâlâ: “kadınlara Allah‟ın

emrettiği yerden cinsi ilişkide bulunun.”

(Bakara Sur/222). “Ve o müminler ki,

onlar elbette avret yerlerini muhafaza

edenlerdir. Ancak eşleri ve sağ ellerinin

sahip olduğu cariyeler müstesna. Çünkü

onlar – bu halde – kınanmış değillerdir.

Artık kimler de bunların ötesini istemiş

olursa, işte haddi tecavüz etmiş olanlar,

onlardır.” (Müminûn Sur/5,6,7) buyuruyor.

Bu son üç ayetin yorumunu yapan müfessirler,

nikâhlı karısı ve cariyesini kendisine helâl

görmüĢler ve bunun ötesinde kiĢinin zina ve

livata yapması, muta nikâhında bulunması, elle

oynayıp boĢalması gibi giriĢimlerini ise, Allah‟ın

belirlediği mubah sınırlarını aĢma olarak

nitelendirmiĢlerdir (5).

ġehvet hislerini yenip akıl ve iradeye göre

hareket etmek, her zaman için gerçekleĢmeyen

bir istek olarak kalır. Özellikle, hislerine hakîm

olamayan veya kötü davranıĢlı arkadaĢlarının

telkinine inanan kiĢiler, Ģehvetlerini tatmin için

doğal olmayan ahlâk dıĢı iliĢkilere girerler. Çoğu

Page 180: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

175

kez giriĢtikleri cinsi iliĢkinin çirkin bir yol

olduğunu bildikleri halde yine de nefislerine

uyup livata yapmaktan kendilerini

engelleyemezler Bazıları da ülkelerinin yasal

düzenlemelerinden yararlanıp erkek erkeğe

evlilikler tesis ederek karı koca gibi birlikte

yaĢarlar. Yaptıklarını da normal bir iĢ gibi dünya

toplumuna açık olarak yansıtırlar. Denebilir ki,

her iki taraf yaptıklarından mutluluk duyuyor;

bunların yaĢam tarzı baĢkalarını neden

ilgilendiriyor? Neden eleĢtirip küçümserler?

Bunun iki önemli nedeni vardır: Birincisi, Allah

livatayı yasaklamıĢtır. Ġkincisi ise topluma kötü

örnek olduklarıdır. Bu tür yaĢam tarzı,

insanlığın Allah katında geçirmekte olduğu bir

sınavdan baĢka bir Ģey de değildir.

(h) Haksız Olarak İnsan Öldürmek

Dünya yaratıkları geçici bir yaĢama, ömre

sahiptir. Doğum gibi ölüm de doğal bir olaydır.

Ömür denilen yaĢanan süre belirli bir zaman

dilimini kapsar. Sayılı günler bitince, insan da

bu dünyadan ahiret hayatına göçer. Sayılı

günler bitmeyince hiçbir kimseye ölüm gelmez.

Page 181: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

176

Ölüm gelince de geriye erteleme olmaz. Çünkü

doğum gibi ölüm de Allah‟ın takdiridir.

Hal böyle iken Yüce Rabbim buyuruyor:

“Kim de bir mümini kasten öldürürse,

onun cezası, içinde devamlı kalmak üzere

Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet

etmiş ve büyük bir azap hazırlamıştır.”

(Nisa Sur/93). Yani bir mümini kasıtlı olarak

öldüren kiĢi büyük günah iĢlemiĢ ve Cehennem

azabı ile cezalandırılmıĢtır. Katil olan kiĢinin

suçu ise, Allah‟ın yasakladığı kötü bir iĢe

yönelip gerçekleĢmesine aracı olmasıdır. Ölümü

gerçekleĢtiren ise Allah‟ın takdiridir. Böyle bir

olayda da kul nefsi ile iradesi arasında imtihan

geçirmektedir. Bir anlık öfkenin körüklediği,

nefsin ateĢlediği hiddetle hareket edip de

kardeĢinin ölümü için Allah‟ın yasakladığı bir

davranıĢta bulunması, sınavı kaybetmesine yol

açar.

Ġnsan öldürmenin manevi cezası yanında

Ġslâm hukuku yönünden maddi cezası da

büyüktür. Kasıtlı (bilinçli) olarak haksız yere bir

mümini öldüren kiĢi, kısasa tabi tutulur. Yani

Page 182: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

177

kendisi de öldürülür. Öldürme iĢlemini, devlet

baĢkanı veya görevlendirilecek kiĢilerce

hükmedilip yerine getirilir. Demek ki, katil

zanlısı yargılanacak ve kasıtlı olarak adam

öldürdüğü belirlenince kısas uygulamasına

karar verilecek. Bu yöntemle yapılacak kısas

uygulaması geçerli sayılacaktır. Eğer maktulun

mirasçıları uzlaĢıp para mal karĢılığında

haklarından vazgeçerlerse katil kısastan

kurtulmuĢ olur.

Kısas uygulaması, yani cana can kuralı,

Tevrat‟ta da yer almıĢ ve Kuran „da da bu

hüküm aynen korunmuĢtur. Bilerek değil, bir

hata sonucu ölüme sebep olmada ise, bir köle

azat etmesi ve karĢı tarafa diyet ödemesi

gerekir. ġöyle ki, ölen kiĢinin mirasçılarına,

ölüme sebep olan tarafından belirli bir miktar

para veya mal vermek suretiyle kan bedeli

ödenmiĢ olur. Eğer bu olanağı yoksa 60 gün

kesintisiz oruç tutup Allah‟tan bağıĢlanma

dilemelidir (Nisa Sur/92). Bu özet bilgiden

sonra Osmanlı Ġmparatorluğu döneminde bir

Page 183: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

178

kural olarak uygulamaya konulan kardeĢ ve

evlât öldürülmelerine değinmek istiyorum:

Fatih Sultan Mehmet‟in son sadrazamı

Karamanî Mehmet PaĢa tarafından hazırlandığı

sanılan TeĢkilât Kanunnamesi‟nin en meĢhur

maddesi “her kimseye evlâdımdan saltanat

müyesser ola, karındaĢların nizâm-ı âlem katl

etmek münasiptir; ekser ulemâ dahi tecviz

etmiĢtir. Onunla âmil olalar.” idi ki, devletin

selâmeti ve asayiĢin korunması için padiĢaha

kardeĢini öldürme yetkisini veriyordu (15).

Fatih Kanunnamesi olarak tarihe geçen bu

hukukî belge, bundan sonra gelen padiĢahların

sığınıp uyguladıkları korkunç gidiĢat olmuĢtur

Birkaç örnekle uygulamanın boyutlarını gözler

önüne sermekte yarar var:

-Yavuz Sultan Selim Han, Osmanlı

Ġmparatorluğu tahtına geçtiği zaman (1512),

ağabeyi Sultan Ahmet, Yavuz‟u tanımaz,

ġehzade Korkut ise tanır, fakat Anadolu‟ya

geçince o da kuĢkuları üzerine çeker. Ülkede

isyanlar baĢ gösterince Yavuz, devletin selâmeti

Page 184: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

179

için iki ağabeyi ve on yeğenini boğdurarak idam

ettirir (16).

-Kanuni Sultan Süleyman Han, Vezir-i

Azam Rüstem PaĢanın yalan dolanı ve

sahnelediği uydurma olaylar sonucu ikna edilir.

Sözde, Amasya Sancağı‟nı temsil eden ġehzade

Mustafa, Ġran ġahı‟nın kızı ile evlenip oradan

alacağı güç ile babasını tahttan indirip yerine

kendisi geçecek. Senaryo gereği ġehzade adına

sahte mektuplar yazılıp Ġran‟dan gelen cevaplar

adamları tarafından elde edilip Rüstem PaĢaya

gönderilir. Diğer düzmece olaylarla beraber

PadiĢaha sunulup oğlunun ortadan

kaldırılmasının devletin selameti yönünden

gerekli olduğuna böylece ikna edilir. Kanunî,

Ġran seferi için 1553 yılı kasım ayında

Anadolu‟ya geçip Konya – Aktepe‟de ordugâhını

kurar. Veliaht Mustafa da orduya katılmak

üzere askeri ile beraber Amasya‟dan hareket

edip Aktepe‟ye gelir. El öpmek maksadı ile

babasının çadırına girince çadırı boĢ bulur. O

sırada yedi dilsiz cellât tarafından boğularak

öldürülür (16).

Page 185: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

180

-Osmanlı Hanedanının 13. padiĢahı III.

Mehmet‟tir (1566-1603). Babası III. Murat‟ın

ölümü üzerine tahta çıkıp ilk iĢ olarak “devletin

emniyet ve bekası için 19 kardeĢini birden idam

ettirerek, kardeĢ katlinde diğer padiĢahların

önüne geçmiĢ olur (16).

-Yıl 1755, aylardan mayıs ayı, Osmanlı

Ġmparatorluğu tahtında III. Osman bulunmakta.

PadiĢah asabî bir mizaca sahip kiĢidir. Ayrıca,

etrafın etkisinde kalmaktadır Saray halkından

bazılarının Sadaret iĢlerine karıĢması Sadrazam

Hekimoğlu Ali PaĢanın hoĢuna gitmez. Bunlara

engel olmaya kalkıĢınca, çeĢitli abartılmıĢ

sözleri PadiĢaha duyurup kinlenmesini sağlarlar.

Bu arada PadiĢah Sadrazamdan amcası oğlu

veliaht ġehzade Mehmet‟in ortadan kaldırmasını

ister. Fakat Ali PaĢa, insan olarak da,

,Sadrazam olarak da, bu iĢe asla taraftar

olmaz. Osmanlı hükümdarı, devletin ileri

gelenlerinin telkinleriyle önce azl edilmesini

düĢünür ve Ali PaĢayı huzura çağırır. KarĢılıklı

geçen konuĢmada PadiĢah hayli asabileĢir ve

Sadrazamın derhal Kızkulesi‟nde katlini irade

Page 186: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

181

eyler. Sonra sakinleĢince cezasını Girit‟te hapse

çevirir (16).

-28 Temmuz 1808‟de Osmanlı tahtına

geçen II. Mahmut, Kabakçı isyanını bastırmakla

iĢe baĢlar. GeniĢ yetkilerle donatılan Sadrazam

Alemdar Mustafa PaĢa da, isyana katılanları

cezalandırır. Sekban-ı Cedid adında yeni bir

askeri ocak kurulur. Bu defa Yeniçeriler

Alemdar Mustafa PaĢaya karĢı cephe alırlar.

Kendisine bir suikast düzenlenir. PaĢa,

yanındaki barut fıçısını ateĢ edip infilak ettirince

hem kendisi ve hem de 500 kadar yeniçeri ölür.

Bu defa isyancılar IV. Mustafa‟nın adını kullanıp

nümayiĢ yapmaya kalkıĢırlar. Bunun üzerine

ġeyhülislâm da “devletin selâmeti kuralına”

uyarak IV. Mustafa‟nın öldürülmesi için fetva

verir. II. Mahmut ağabeyinin öldürülmesini hiç

istemediği halde IV. Mustafa 15 Kasım 1808

gecesi 29 yaĢında olduğu halde boğularak

öldürülür (16).

-I.Ahmet, 21 Aralık 1603 tarihinde 14

yaĢında iken Osmanlı tahtına padiĢah olur.

PadiĢah olunca, alıĢagelmiĢ geleneği terk

Page 187: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

182

ederek kardeĢi I.Mustafa‟yı öldürtmez ve onu

kendisine veliaht yapar. Böylece “Fatih

Kanunnamesi” terk edilmiĢ olur. Bundan böyle

hanedandan en yaĢlısının tahta geçmesi

sağlanır. I.Ahmet 14 yaĢında 14. padiĢah olarak

tahta çıkıp 14 yıl padiĢahlık yapması ve 28

yaĢında ölmesi gibi hayatının 14 rakamıyla

bütünleĢmesi garip bir rastlantı olarak tarihe

geçer. Hiç içki içmediği, bütün ömrü boyunca

beĢ vakit namazını geciktirmeksizin kıldığı

söylenir. Yaptırdığı en büyük eseri Sultanahmet

Camii ve külliyesidir (2).

Osmanlı Ġmparatorluğu 600 yılı aĢkın

yabancı devletlerin korkulu rüyası olarak

hükümranlığını sürdürmüĢ ve I.Dünya SavaĢı

sonrası tarihten silinmiĢtir. GeliĢme döneminde,

doğuda Ġran‟ın yarısı ve Kafkaslar, kuzeyde

Kırım bölgesi, batıda Viyana‟ya kadar bütün

Balkanlar, güneyde Yemen‟e kadar olan bölge

ile Afrika kıyıları (Mısır, Libya, Cezayir)

topraklar imparatorluğa katılıp güçlü bir hale

gelmiĢti. Bütün bu geliĢmeler Türklük Ģiarı

olarak nesilden nesile övünç kaynağı olmuĢtur.

Page 188: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

183

Ġmparatorluğu temsil eden padiĢahlar övgü ile

anılır. Ancak, kiĢisel yaklaĢım ve bazı

uygulamaları hoĢgörü ötesi âhiret hayatı için

kara bir leke olarak kendilerini takip etmiĢtir.

Bunların en önemlisi de kardeĢ ve evlât katlinde

gösterdikleri talihsiz uygulamalarıdır. Genelde

Ģüphe ve zan‟a dayanan düĢüncelerin ürünü

olan katletme olayı, nereden bakılırsa bakılsın

Allah ve Resulü‟nün (s) bildirdikleri ile çeliĢen

bir uygulamadır. Henüz çocuk yaĢtaki

Ģehzadelerin devlet yönetimine baĢkaldıracak

bir eylemi olmadan, “devletin selâmeti ve

asayiĢin korunması” bahanesi ile

öldürülmelerinin geçerli nedeni ne olabilir?

Gaybî ancak Allah bilir. Ġleride devlet yönetimini

ele geçirmeye kalkıĢıp kalkıĢmayacağını da yine

Allah bilir. Bu nedenle sudan bahanelerle insan

öldürmek Allah ve Resulü‟nün (s) emirlerine

karĢı gelmekten baĢka bir Ģey değildir. Bu

konuda Allah Resulü (s) ne buyuruyor:

“İnsan Allah‟ın binasıdır; o binayı

yıkan lânetlenmiştir (9). Allah‟ın lanetini

nasıl da içlerine sindirebilmiĢlerdir. Nitekim

Page 189: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

184

I.Ahmet zamanında kanunnamenin bu hükmü

uygulamadan kaldırılınca Ģehzade isyanına

tanık olunmamıĢtır. Elbette bütün bunlar

padiĢahların kiĢisel imtihanıdır.

YaĢadığımız dönemde dünya toplumunda

her defasında üzüntü ile karĢılanan diğer bir

yanlıĢ uygulama terör olaylarıdır. Yaptıkları

eylemler sonucu suçsuz birçok insan

ölmektedir. Bu insanlar ister Müslüman olsun,

ister diğer din mensubu olsun; suçsuz olarak

öldürülmelerinin dini bir gerekçesi olamaz.

Kendilerine Cennet vaat edilip eylem

yapmalarındaki beklentilerinin ancak Cehennem

azabı olacağını bir bilseler!

(ı) Hırsızlık Yapmak

Toplumda bireyler arasındaki güveni

sarsan, kiĢilerin birbirine yaklaĢmasını Ģüphe ile

karĢılayan davranıĢlardan biri de hırsızlık

olayıdır. Haksız olarak baĢkasının malını

çalmak, nedenli çirkin bir davranıĢ, o derece de

üzücü bir olaydır. Ġnsanlar arasına düĢmanlık ve

öç alma düĢüncelerini sokan ahlâk dıĢı bir

alıĢkanlıktır. Öte tarafta karĢımızda, hoĢgörü ile

Page 190: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

185

karĢılanmayan, malının elden çıkması bir yana,

aptal yerine konulmasından duyduğu küçülmeyi

belleğinden çıkaramayan stresli mağdur insan.

Nereden bakılırsa bakılsın, canı yanan çoğu

kiĢinin af edemeyeceği bir olay! Hırsızlık niçin

yapılır? KiĢi ıssız bir bölgede aç ve susuz

kalmıĢtır. Ġhtiyacını isteyecek bir kimseyi

bulamamıĢtır. Veya istediği halde yardım

görememiĢtir. Böyle bir çaresizlikle karĢılaĢan

kiĢi ölmeyecek kadar hırsızlık yapması bir

dereceye kadar kendisini haklı çıkarır. Diğer bir

ihtimal de, kiĢi ruhen hastadır. Hırsızlık onun

için rahatlama olayı olup kendisine haz verir.

Alın teri döküp çalıĢmadan kazanmanın zevkini

yaĢar. ĠĢte gerçek hırsızlık olayı budur. Toplum,

hırsızlık yapmayı kendisine sanat ve uğraĢı

edinmiĢ kiĢileri af etmez. Yalnız toplum mu?

Hayır, toplumu oluĢturan Yaratan da cezasız

bırakmaz. Cenab-ı Hak buyuruyor: “Erkek

hırsız ile kadın hırsızın – o yaptıklarına bir

karşılık ve Allah‟tan ibret verici bir ceza

olmak üzere – ellerini kesin. Allah mutlak

galiptir, yegâne hüküm ve hikmet

Page 191: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

186

sahibidir.” (Mâide Sur/38). Toplumda hakça

düzenin oluĢabilmesi için Müslüman‟ları eğiten

Resulüllah (s) da, Allah‟ın bu emrinin

uygulamasına ıĢık tutuyor:

- Ebu Hureyre (r.a.), Hz.

Peygamberimizden (s) naklettiği hadiste:

“Allah hırsıza lânet etsin. Yumurta çalar eli

kesilir, ip çalar eli kesilir.” buyrulur

(Buharı, Hudud:2087).

- İbn Ömer anlatıyor: Resulüllah (s) üç

dirhem değerinde ki bir zırhtan dolayı

hırsızın elinin kesilmesini buyurmuştu.”

(Buharı, Hudud: 2090).

- Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor. Resulüllah (s):

“Hırsızın eli ancak bir dinarın dörtte biri

veya daha fazlası için kesilir.”

buyurmuştur (Buharı, Hudud:2088).

- Ebu Bekr İbn Ebu Şeybe anlatıyor:

Resulüllah (s): “Hırsızın eli, bir zırh

fiyatından daha aşağısı için kesilmez.”

buyurmuştur. O dönemde zırhın değeri ise on

dirhemdir.

Page 192: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

187

- Ebu Davud, Neseî ve İbn Mace’nin

Abdullah b. Amr yolu ile naklettikleri bir

hadiste, Hz. Peygamber (s)’e, dalları sarkmış

bir hurmanın meyvesinden hükmü

hakkında soruldu. Şöyle buyurdu:”İhtiyacı

olup da yenlerine ve ceplerine

doldurmadan sadece yiyene bir şey icap

etmez. Muhafaza edildiği yere konduktan

sonra kalkan kıymeti bir miktarı kim

çalarsa eli kesilir.”

Ancak, Hz. Peygamberimizin(s) bu

hadislerinde belirtilen ölçü konusunda Ġslâm

mezhepleri arasında görüĢ birliği

kurulamamıĢtır. Çünkü Kuran‟ın 23 yıl bir

sürede tamamlanmıĢ olması, bazı hükümlerin

zaman içerisinde değiĢikliğe uğramasına yol

açmıĢtır. Bu nedenle, her mezhebin görüĢleri

Hz. Peygamberimizin (s) konuya iliĢkin

hadislerine dayandırılmaktadır. Önemli olan son

sözleridir. Ancak bu da tespit edilememiĢtir.

(a) Zahiriye itikadına mensup

hukukçulardan bir kısmı derler ki: “Ġster çok,

Page 193: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

188

ister az olsun; bir Ģey çalan hırsızın eli kesilir.

Çünkü ayet geneldir.”

(b) Cumhur-u Ulemâ olarak isimlendirilen

dört mezhep imamı ise, hırsızlıkta ölçü miktarını

esas almıĢlardı. Ancak, ölçü miktarı hususunda

ihtilafa düĢmüĢlerdir:

-Mâlik Ġbn Enes‟e (Mâlikî mezhebi) göre;

hırsızlıkta ölçü miktarı, saf olarak basılmıĢ ÜÇ

DĠRHEMDĠR.

-ġafiî merhuma (ġafiî mezhebine) göre

hırsızın elinin kesilmesi için, çaldığı Ģeyin BĠR

DĠNARIN DÖRTTE BĠRĠ veya onun değerindeki

para, eĢya, emtia olması gerekir (Bir dinar, 12

dirhem olduğuna göre ¼, üç dirhem eder).

-Ġmam Ahmed Ġbn Hambel‟e (Hambeli

mezhebine) göre; BĠR DĠNARIN DÖRTTE BĠRĠ

veya ÜÇ DĠRHEMDĠR. Bu görüĢünü Hz. AiĢe‟den

(r.a.) naklettiği hadise dayandırır: “Bir dinarın

dörtte biri için hırsızın elini kesiniz. Bundan

aĢağısı için kesmeyiniz.” O günlerde bir dinarın

dörtte biri, üç dirhem ediyordu.

-Ebu Hanife‟ye (Hanefi mezhebine) göre

ölçü miktarı, ON DĠRHEMDĠR. Ve delil olarak

Page 194: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

189

da, Rasûlallah (s) döneminde eli kesilen hırsızın

çaldığı zırhın değerinin on dirhem olduğu

gösterilir.

Görüldüğü gibi Mâlikî, ġafiî ve Hambelî

mezheplerinde ölçü, ÜÇ DĠRHEM; Hanefî

mezhebinde ise ON DĠRHEM olarak kabul

edilmiĢtir. Zahiriye itikadının bir bölümünde ise

ölçü gözetilmeden hırsızın elinin kesilmesinin

gerektiği belirtilmiĢtir (24). Sonuç olarak;

-Hırsızın elinin kesilmesi Allah‟ın emridir.

Cezanın infazını devlet baĢkanı uygular.

Kimsenin af etme yetkisi yoktur.

-Cezanın infazının nasıl ve hangi hallerde

yapılacağı konusunda mezhepler arasında görüĢ

birliği sağlanamamıĢtır. Hangi mezhep

hukukuna göre infaz edileceği tartıĢılabilecek

bir sorundur. Her mezhep kendi hukukuna göre

uygulama yaptığı takdirde Müslümanlar

arasındaki eĢitlik ilkesi yok olmuĢ olur. Adaletin

tam sağlandığı konusunda kuĢkular belirir.

-Ortada, özürlü duruma düĢecek bir

insanın yaĢamı söz konusu. ÇalıĢıp hayatını

devam ettirmesi daha da zorlaĢacak. Belki de

Page 195: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

190

dilenmek durumunda kalacak. Sadaka

vereceklerde, hırsız diye çekineceklerdir.

-Bu koĢullar altında karar vermek hem

çok zor ve hem de adaletin tam sağlandığına

dair vicdanı rahatlığa ulaĢılamaz. Nitekim

Zahiriye itikadına göre hareket edilirse,

Kur‟an‟ın birçok yerinde Allah Teâlâ, “Allah‟a ve

Resulüne (s) itaat edin ki kurtuluĢa eresiniz.”

diye buyurmakta. Yani uygulamada Hz.

Peygamberin (s) dediklerine de uyulması

gerekir. Hz. Peygambere (s) istinat edilen ölçü

miktarında iki ayrı rakam bildirilmiĢ,; hangisine

uyulacaktır? Hanefî mezhebinin kabul ettiği on

dirhem esas alınırsa ne ölçüde Allah‟ın emri

yerine getirilmiĢ olur. Çünkü diğer üç mezhep

ölçü olarak üç dirhemi kabul etmiĢler ve bunu

yine Hz. Peygamberin (s) hadisine

dayandırmıĢlardır. Nereden bakılırsa bakılsın

uygulayan yöneticiyi çıkmaza sokan bir hal

almıĢtır. Belki bu da, Allah‟ın biz kulları için bir

imtihandır.

Page 196: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

191

(i) Harpte Düşman Karşısından

Kaçmak

Allah Teâlâ buyuruyor:

“-Ey iman edenler! Toplu bir halde

kâfirlerle karşılaştığınız zaman arkanızı

dönmeyin (kaçmayın)” (Enfal Sur/15).

“-Ey iman edenler! Bir düşman

topluluğuna çattığınız zaman sebat edin ve

Allah‟ı çok anın, ta ki umduğunuza

kavuşasınız.” (Enfal Sur/45).

Hz. Peygamber (s) de Ģöyle buyuruyor:

“-Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı

temenni etmeyiniz; Allah‟tan afiyet isteyin.

Fakat düşmanla karşılaşınca da (harbin

bütün şiddetine karşı) sabrediniz. Ve iyi

biliniz ki Cennet muhakkak surette

kılıçların gölgeleri altındadır.” (Müslim,

Cihat:20).

-Enes Ġbn-i Mâlik anlatıyor: Nebi (s):

“Sabahleyin veya akşamleyin her hangi bir

zamanda Allah yolunda bir kere (cihat

için) yürüyüş, hiç şüphesiz dünyadan ve

Page 197: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

192

dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır,

buyurdu”(Buharı, Cihat:1180).

Hz. Peygamberimizin (s) Ġslâm dinini ilk

tebliğ döneminde, görevini yapmaya engel olan

müĢriklere karĢı savaĢmak serbest değildi.

Müslümanların ellerindeki tek silâh, sabretmek

ve birlik bağını kuvvetlendirmekten ibaretti. En

büyük hakaret ve en çirkin aĢağılamalarına

sabırla karĢı koyarlardı. Nihayet Medine‟ye göç

ettikten sonra düĢmanla savaĢmak serbest

bırakıldı ve cihat Müslümanlar üzerine farz

kılındı.

SavaĢın farz kılınması ile beraber gerçek

müminlerle ikiyüzlü münafıkların kimler olduğu

ortaya çıktı. Hz. Peygamber (s) tarafından

savaĢ ilânı yapılıp askeri karargâh kurulunca,

münafıklar çeĢitli bahanelerle Peygamberden

izin isteyip Medine‟de kalmanın yollarını

aramaya baĢladılar. Veya asker içerisinde

bozgunculuk faaliyetlerine giriĢtiler

Ġnsanların gerçek yüzlerinin belirlenmesi

yönünden cihat (savaĢ) çağrısı tam bir sınav

olmuĢtur. Müslümanların hem yaĢadığı dönem

Page 198: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

193

ve hem de geleceklerinin güven ortamında

bulunması; devlet, millet, vatanın bağımsızlığı;

ırz ve namuslarının korunması yönünden

düĢmanla savaĢmak en büyük görev

olmaktadır. Bu nedenle savaĢtan kaçmak veya

kaçınmak, Allah ve Resulünün (s) buyruklarına

uymamak anlamında olup büyük günahlardan

sayılmıĢtır.

(j) Ana- Baba Hakkına Saygı

Göstermemek:

Cenab-ı Hak‟kın biz kullarına Kuran‟daki

emri:

“Rabb‟in yalnız kendisine kulluk edip,

ana- babaya iyilik etmenizi emretmiştir.

Eğer onlardan biri veya ikisi, senin yanında

ihtiyarlayacak olurlarsa, sakın onlara “öf”

deme, onları sakın azarlama ve onlara

karşı güzel söz söyle. Onlara karşı son

derece şefkatli ve merhametli ol ve: “Ey

Rabbim, onlar beni küçükken acıyıp

büyüttükleri gibi sen de onlara acı” de

(İsra Sur./23-24).

Page 199: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

194

-“Biz insana, anne ve babasına iyi

davranmasını emrettik. Annesi onu, sıkıntı

üzerine sıkıntı çekerek karnında taşıdı.

Sütten kesilmesi iki yıl içinde oldu. Bana

ve annene- babana teşekkür et, dedik.

Dönüşün banadır.” (Lokman Sur/14).

Hz. Ġsa Peygamberin bildirdikleri:

“Yola çıkarken biri yanına koĢtu ve

önünde diz çöküp kendisinden sordu:

Ġyi Muallim, ebedi hayatı miras almak için

ne yapayım? Ġsa ona dedi: Niçin bana iyi

diyorsun? Bir‟den baĢka kimse iyi değildir, O da

Allah‟tır. Emirleri bilirsin: katletmeyesin; zina

etmeyesin; yalan Ģahadet etmeyesin;

gadretmeyesin (haksızlık); çalmayasın; babana

ve anana hürmet et” (Markos Ġncili, Bap:10

ayet 17,18,19).

Hz. Peygamberimizin (s) bildirdikleri:

Abdullah bin Amr (r.a.) anlatıyor. Bir kere

Resulallah (s):

-“Büyük günahların en büyüğünden

birisi kişinin anasına, babasına lânet

Page 200: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

195

etmesidir.” buyurmuştu. Mecliste

bulunanlar tarafından:

-Ya Resulallah! Kişi anasına, babasına

nasıl söver? diye soruldu. Resulü Ekrem:

-“O kimse birisinin babasına söver, o

da onun babasına söver, yine o kişi

birsinin anasına söver, o da onun anasına

söver.” buyurdu (Buharı, Edep:1966).

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Nebi (s):

(Ey Müminler!) sakın babalarınızdan yüz

çevirmeyiniz! Her kim babasından yüz

çevirirse (aile nimetine) küfretmiş olur,

buyurdu.” (Buharı, Ferayiz:2083).

Her insanın üzerinde kendi anne ve

babasının hakları ve emekleri bulunur. Yapılan

emekler maddi değerlerle ölçülemez. Topluma

katılan her kiĢi, en az 15 yaĢına gelinceye kadar

anne – babanın yardım Ģemsiyesi atında sevgi

ve Ģefkat içinde büyür. Hele bugünkü ortamda

okuyup-çalıĢıp-bir meslek edininceye kadar

aileye muhtaçtır. Dolayısı ile 20-30 yaĢa kadar

tüketici olarak aile bütçesine yük olur. Nereden

bakılırsa bakılsın insan yetiĢtirmek sabır ister,

Page 201: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

196

emek ister ve bilgi ister. Bu kadar özveri ile

hayata hazırlanan çocukların da kendisine her

Ģeyini veren çilekeĢ anne ve babasına karĢı

büyük sorumlulukları vardır: Onları üzmeyecek,

darıltmayacak, kapı dıĢarı etmeyecek, devamlı

güler yüz ve tatlı dille gönüllerini alacak;

gerektiğinde öğütlerine uyacak ve bakımlarını

da yürütecektir.

Bazı gençler, sokak terbiyesine özenip

annesine koca karı; babasına moruk veya

ismini eğlence haline getirip takma adlarla

anması hiç de hoĢ olmayan çirkin bir

davranıĢtır. Örneğin babasının adı Mustafa; kiĢi

arkadaĢ ortamı sohbetlerde komiklik olsun diye,

babasını “bizim Musti” Ģeklinde telâffuz edip

küçümsemesi gibi.

Bazı gençler de, özellikle evlendikten

sonra eĢinin karĢı çıkması ile anne ve babasına

evinin kapısını kapattığı gibi yakın iliĢkilerini

keser. Bir ihtiyaçları var mı? Hasta mı? diye,

arayıp sormaz da. Onları kaderlerine terk

ederler veya götürüp bir Huzurevine yerleĢtirip

bayramdan bayrama el öpmeye giderler.

Page 202: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

197

Bu gibi tatsız olaylar, sözlü veya yazılı

medya organlarında az da olsa zaman zaman

yayınlanır. Ġslâm terbiyesi almıĢ olanlar vicdanı

üzüntü duyarken; bir kısmı da olağan bir olay

gibi hiç etkilenmez. ĠĢte bu nedenle yüce

Rabbim, bizden öncekilere olduğu gibi biz

Müslümanlara da anne ve babalarımıza karĢı,

anlayıĢlı, hoĢgörülü, Ģefkat ve saygılı

davranmamızı emrediyor. Bu güzel davranıĢları

sergilerken; anne ve babaya acıma hissinin

ötesinde, Allah‟ın emri olduğu için yapmamızın

gerektiği bilincine sahip olmalıyız ki, Allah

katında sevap kazanmıĢ olalım. Çünkü

kazanılan sevaplar, ancak Allah ve Resulü‟nün

(s) emirlerinin yerine getirilmesiyle elde

edilebilir.

(k) Allah Teâlâ’nın Rahmetinden

Ümidini Kesmek

“-De ki: Ey nefislerine fenalık

yapmakta ileri gidenler! Allah‟ın

rahmetinden ümit kesmeyiniz. Çünkü Allah

bütün günahları bağışlar, O Gafurdur,

Rahimdir.” (Zümer Sur/53).

Page 203: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

198

-“ Benim rahmetim her şeyi

kuşatmıştır.” (Araf Sûr/156).

Hz. Ömer (r.a.)‟den rivayet edildiğine

göre, bir gün Resul-i Ekrem (s) esirler

arasında çocuğundan ayrılmış bir kadını

gördü. Kadın, çocuğuna üzüntüsünden rast

geldiği çocuğu kucağına alıyor ve

emziriyordu. Resul-i Ekrem, ashabına:

-“Hiç bu kadın çocuğunu ateşe atar

mı?” dedi onlar da:

-Asla, cevabını verdiler. Bunun

üzerine Resulullah:

-O halde biliniz ki Allah‟ın kullarına

merhameti, bu kadının çocuğuna

merhametinden çok daha fazladır.”

buyurdu (Buharı, Edep:1972).

Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: Ben

Resulallah (s)‟ın şöyle dediğini işittim:

“Allah Teâlâ rahmetini yüz parça yaptı da

doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir

parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir

parça rahmet sebebiyle bütün yaratıklar

birbirine acırlar (sevişirler).Hatta kısrak

Page 204: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

199

(yavrusunu emzirirken) dokunur korkusu

ile bir ayağının tırnağını yukarı kaldırır.”

(Buhari, Edep:1973).

Her bilinçli Müslüman hayırlı bir iĢe

besmele ile baĢlar. Yani

“Bismillahirrahmanirrahim” (Rahman ve Rahim

olan Allah‟ın adıyla baĢlarım) der. Allah Teâlâ

Rahman sıfatıyla dünya yaĢamında bütün

yaratıklara rahmet eder. Yani, onları sever,

korur, rızkını ve ihtiyaçlarını karĢılar; onlara

sevinecekleri her Ģeyi yaratıp verir. Rabbimiz

rahmetini esirgemeden bol bol verirken kulları

arasında ayrıcalık yapmaz. Kendini tanımayan,

inkâr eden, emirlerine uymayan, eĢ ve ortak

koĢan kiĢileri de belirli vakte kadar yaĢatıp

rızkını verir. Çünkü Rabbimiz sonsuz rahmet

sahibidir.

Biz insanlar yaratılıĢ yönünden farklı

konumda bulunmaktayız. Hem melek, hem de

Ģeytani yönümüz vardır. Bu nedenle “kusursuz

insan olmaz” diye tanımlanır. Bilerek veya

bilmeyerek dinin günah saydığı iĢleri yapmamız

her zaman olağandır. Önemli olan hiç günah

Page 205: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

200

iĢlememek değil, böyle bir hataya

düĢüldüğünde tövbe etmektir. Allah‟ın

rahmetine sığınıp can-ı gönülden, içtenlikle

tövbe edip bağıĢlanma istenmelidir. ġu gerçek

çok iyi bilinmelidir ki, Allah‟a karĢı, küfür, Ģirk,

ortak koĢmak, alaya almak gibi ciddiyetten

uzak söz ve davranıĢlardan sakınılırsa Allah,

diğer günahları dilediği kimse için af edip

Cennetine koyacaktır. Bu nedenle Allah‟ın

rahmetinden ümit kesmek büyük bir günah

sayılmıĢtır. Böyle durumlarda Allah bizlerin

düĢünce ve gidiĢatımızı deneyip imtihan

etmektedir.

(l) Namuslu Kadına Zina İftirası

Yapmak

Toplum içinde özellikle zina yapan

kadınlara iyi gözle bakılmaz, hoĢgörü

gösterilmez. O tip kadınlar yapmakta oldukları

çirkin iĢten dolayı kendi karakter ve

saygınlıklarını küçülterek ayaklar altına sererler.

Değersiz bir insan görünümüne düĢerler. ĠĢte

bu nedenle hiçbir temiz kadın kendisini aynı

kefeye koyup onlar seviyesine düĢmek istemez.

Page 206: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

201

Böyle bir iftira hayatını karartır ve gelecekteki

olası mutluluğunu söndürür. Ġster istemez uzun

süreli bir stres ve depresyon hayatını yaĢar.

Haksız ve yalan bir haber uydurarak

temiz bir kadına zina yapıyor diye çirkin

davranıĢı yakıĢtırmak, düĢünülecek olursa ne

kadar büyük suç iĢlenmiĢ olduğunu anlamada

güçlük çekilmez. Nitekim yaratan Yüce

Rabbimiz buyuruyor:

-“İffetli Müslüman kadınlara zina

iftira edenler, sonra dört şahit

getiremeyenler (var ya) işte bunlara

seksen (sopa) vurun. Bunların

şahitliklerini ebediyen kabul etmeyin.

Bunlar asıl fasıklardır.” (Nur Sur/4).

-“Zinadan haberi bulunmayan iffetli

mümin kadınlara zina istinat edenler,

dünyada ve ahirette lânete uğramışlardır.

Onlara büyük bir azap vardır.” (Nur

Sur/23).

Zina iftirası yapılan temiz bir mümin

bayanın girdiği stres ve psikolojik depresyonla

hayatının nasıl karardığına örnek olması

Page 207: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

202

bakımından tarihi olaydan bahsetmek

istiyorum:

Tarih, miladî 626 yılının aralık ayı... Ġslâm

güneĢi Medine‟den çevre bölgelere dalga dalga

yayılmakta... Medine yakınında yaĢayan

Mustalikoğulları kabilesi geleceklerinden

endiĢeli bir tutumla oluĢturdukları koalisyon

güçleriyle Hz. Muhammed‟e (s) saldırı

hazırlıklarına baĢladılar. Durumdan haberdar

olan Hz. Peygamberimiz (s) de alel acele bir

ordu hazırlayıp Mustalıkoğulları yurduna

yürüdü. Aralık ayının 17. günü yapılan savaĢta

düĢman birlikleri yenilip savaĢ alanından

kaçtılar.

Ġslâm ordusu arasında Hz.

Peygamberimizin (s) eĢi Hz. AiĢe (r.a.) de

bulunuyordu. Medine‟ye dönüĢte, Hz. AiĢe (r.a.)

bir ihtiyacını gidermek için konaklama yerinden

ayrılır; dönüĢte kafilenin hareket edip bölgeden

uzaklaĢtığını görür. Kendisini ararlar düĢüncesi

ile orada beklemede kalır. Daha sonra ordunun

artçısı olarak görevli Safvan b. Muattal gelir ve

Hz. AiĢe‟yi (r.a.) devesine bindirip kendisi yaya

Page 208: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

203

olarak yürüyüp kafileye yetiĢirler. Münafıklar bu

olayı fırsat bilip Hz. AiĢe‟nin (r.a.) iffetine iftira

atarlar. Söylentiler Hz. Peygambere (s) ulaĢınca

son derece üzülür. Bundan sonraki geliĢmeleri

Hz. AiĢe‟den (r.a.)dinleyelim::

“Medine‟ye dönünce ben bir ay

hastalandım. Meğer bu sırada halk arasında,

iftira haberleri dolaĢıyormuĢ. Yalnız

hastalığımda beni bazı Ģeylerden kuĢkulandıran

bir durum vardı: Nebi (s)‟den, baĢka hastalığım

zamanında görmüĢ olduğum yakın ilgi ve

Ģefkati bu hastalığımda görmüyordum. Ancak

yanıma giriyor, selâm veriyordu ve (adımı

anmadan) hastanız nasıl diyordu. Hâlbuki

iftiracıların söylediklerinden hiç haberim yoktu.

Nihayet nekahet dönemine girdim.

Bir gece Mistah‟ın annesiyle tuvalet

ihtiyacı için dıĢarı çıktık. Selma kadın, oğlu

Mistah‟a beddua etti. Ben de, ne fena söyledin,

dedim. Kadın bana:

-“Hele Ģu saf tazeye! Ortada dönen

buhtanları (iftiraları) duymadın mı?” dedi ve

olup bitenleri bana anlattı. Artık hastalığımın

Page 209: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

204

üzerine bir hastalık daha eklendi. GeliĢen

olayları inceleyebilmek için Resulallah‟tan (s)

babam evine gitmem hususunda izin istedim. O

da kabul etti. Ben de eve dönüp annem Ümm-i

Rumân‟a:

-“(Anneciğim!) halk arasında dönen bu ne

havadistir?” dedim. Annem:

-“Ey kızım! Kendini üzme, sen nefsini ve

sıhhatini düĢün. Vallahi bir kadın, senin gibi

güzel yüzlü ve eĢinin yanında sevimli olsun ve

birçok ortağı bulunsun da aleyhinde dedikodu

etmesinler, pek nadirdir,” dedi. Hz. AiĢe (r.a.)

diyor ki: O gece babamın evinde yattım.

Sabaha kadar gözümün yaĢı dinmedi, gözüme

uyku girmedi. Vahyin gelmesi gecikince Nebi

(s), ertesi günü Hz. Ali, Hz. Üsame Ġbn-i Zeyd

ve Hz. AiĢe‟nin (r.a.) cariyesi Berire‟ye ayrı ayrı

olarak Hz. AiĢe (r.a.) hakkındaki kanaatini

sordu. Hepsi de iftiranın dıĢında bulunduğunu

bildirdiler. Nihayet Peygambere vahyi indi. Ve

bana ilk söylediği söz Ģu oldu:

Page 210: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

205

-“Ya AiĢe, Allah‟a hamt et! Allah seni

hakkındaki iftiradan kesin olarak beri kıldı.”

(Buharı, ġahadet:1151).

Ortada aynen yaĢanmıĢ bir iftira olayı var.

Üstelik “Âlemlere rahmet olarak” gönderilen

Allah‟ın çok çok sevdiği Resulü Muhammed

(s)‟in sevgili eĢi Hz. AiĢe‟ye (r.a.) yapılıyor bu

iftira. Hz. Peygamber (s)‟imiz bir ayı aĢkın

üzüntü ve sıkıntı çekiyor. Bütün insanları doğru

yola davet edip adil, namuslu, edepli, hoĢgörülü

olmalarını öğütlerken kendisi, haksız bir iftira ile

sarsılıyor. Öyle ki, çok sevdiği eĢini, yakınları ile

sorgulamak ihtiyacını dahi duyuyor. Hele Hz.

AiĢe (r.a) üzüntü ve sıkıntıdan iki göz iki çeĢme

oluyor. Ġffetine atılan iftira lekelerini göz yaĢları

ile temizlemeye çalıĢıyor. Halsiz düĢtüğü

yataktan günlerce kalkamıyor. Çünkü yaĢamı

kararmıĢ, iffeti rencide olmuĢtu. Neden böyle

bir iftiraya uğramıĢtı?

Temiz bir kadına zina iftirası yapılmasının

ne denli çirkin hareket olduğu, insanların

güvenini sarsıp Ģüpheye düĢürdüğü, ağızdan

ağıza yayılarak toplumu olumsuz yönde

Page 211: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

206

etkilediği, özellikle iftira yapılan kiĢi ve ailesini

nasıl sıkıntıya sokup utanç içinde

kıvrandıklarının canlı örneği olarak olay, Hz.

Peygamber (s) ve Hz. AiĢe (r.a.) üzerinde

deneniyor. ĠĢte bundan dolayı büyük

günahlardan sayılmıĢ, yapılması yasak

kılınmıĢtır. Ayrıca olayın bizlere verdiği mesaj

da;

-Kim olursa olsun herkese iftira

atılabileceği,

-Ortaya atılan haberi yeteri kadar

incelemeden hemen doğruluğuna inanılmaması,

-Sonuca ulaĢıncaya kadar kimse hakkında

kötü zan beslenmemesi; potansiyel suçlu

görülmemesi,

-Böyle bir haksız iftira ile karĢılaĢan kiĢi,

denenip sınav geçirmekte olduğunu düĢünerek

sabredip Allah‟tan yardım istemesinin gerekliliği

anlaĢılmalıdır.

(2) Küçük Günahlar

Page 212: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

207

(a) Gıybet

Allah ve Resulü insanların, diğer canlı

varlıklara daha üstün yetenek ve beceride

yaratılıĢlarına uygun bir yaĢam tarzı

sürdürmelerini istemektedir. Öyle bir Ġslâm

toplumu görüntüsü çizilmektedir ki, toplumu

aile kabul edip insanları da din kardeĢi

görmekte. Gerçek kardeĢlerin aile içindeki

samimi ve doğru iliĢkilerinin bir benzeri topluma

yansıması beklemekte... Böylece, Ġslâm

toplumu Ģemsiyesi altında birlik ve beraberlik

çizgisinde birleĢen Müslümanların, adaletli,

saygılı, güvenilir, güler yüzlü, tutumlu, edepli,

Ģefkatli, doğru sözlü, yardım sever, hoĢgörülü,

iffet ve namuslu olmak gibi ahlâki değerlerle

örtüĢen bir yaĢam biçimi sergilemeleri isteniyor.

Ve de böyle bir cemiyet düzenini bozacak her

türlü olumsuz davranıĢ yasak kılınıyor, dini

yönden de günah sayılıyor.

Ġnsan iliĢkilerinde genelde her zaman

çoğumuzun bilerek bilmeyerek iĢleyip de

birikmiĢ sevaplarımızı kemiren hatalı

davranıĢların baĢında gıybet yapmak gelir.

Page 213: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

208

Gıybet yapmak, toplumun bireylerini arkadan

küçümseyerek kötülemek, çirkin sözlerle

aĢağılamak veya alaya almak, demektir.

Genelde insanlar, baĢkaları karĢısında küçük

düĢürücü eleĢtirilerden hoĢlanmazlar.

Duyduklarında, yapanlara karĢı sevgi-saygı

ötesi soğukluk hissederler. ĠliĢkileri zayıflar ve

bu da onun aleyhinde konuĢmasına yol açar.

KarĢılıklı geliĢen söz düellosu düĢmanlığa kadar

uzayıp gider. Sonuçta ahlâki değerler birer birer

kaybolup toplum yara alır. Adalet ve güvenin

olmadığı; karĢılıklı sevgi ve saygının

bulunmadığı; yardımlaĢma ve yakınlaĢmadan

uzak bireysel çıkarları her Ģeyden üstün tutan

topluma nasıl Ġslâm birliği denebilir? Denmediği

için Allah Teâlâ uyarıyor:

“Ey insanlar, hiçbir topluluk başka bir

toplulukla alay etmesin. Olur ki, alay

edilenler onlardan daha iyi olabilirler.

Kadınlar da başka kadınlarla alay

etmesinler. Alay edilenler kendilerinden

daha iyi olabilirler. Birbirinizi ayıplamayın.

Birbirinize kötü lakaplar takmayın.

Page 214: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

209

İmandan sonra – yoldan çıkmış – diye

anılmak ne kötüdür. Kim bu tür işlerden

tövbe edip vazgeçmezse işte onlar

zalimlerdir.” (Hucurat Sur/11).

“Ey insanlar, zandan çok sakının.

Çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Birbirinizin ayıplarını araştırmayın.

Birbirinizin arkasından hoşlanmayacağı

sözler söylemeyin. Sizden birisi ölü

kardeşinin etini yemeyi arzular mı? İşte

bakın bundan tiksindiniz. Allah‟tan korkun.

Kuşkusuz Allah tövbeleri kabul edici ve çok

merhametlidir.” (Hucurat Sur/12).

Özetlersek Cenab-ı Hak: Ey insanlar!

Ġslâm toplumunda hakça düzen içerisinde

huzurlu yaĢamak istiyorsanız;

- Birbirinizle alay etmeyiniz,

- Birbirinize kötü lakaplar takmayınız,

- Birbirinizi ayıplamayınız,

- Birbiriniz hakkında kötü zan

beslemeyiniz,

- Birbirinizin ayıplarını araĢtırmayınız,

Page 215: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

210

-Birbirinizin arkasından hoĢlanmayacağı

sözler söylemeyiniz, diye buyuruyor. Bu

sıralanan ikazlar, ölü insan eti yemekle eĢ

değer tutulup tiksindirici söz ve davranıĢlar

oldukları belirtiliyor. Bilinçli olarak veya

bilmeden bir hata yapıp sonradan aklı baĢına

geldiğinde piĢman olan Müslüman‟ın tez elden

yapması gereken davranıĢ, hakkında gıybet

yaptığı kiĢiden özür dileyip gönlünü aldıktan

sonra Allah‟a yönelip tövbe edip bağıĢlanmasını

dilemek, olmalıdır. KiĢi, eğer bu kurtuluĢ yolunu

seçmezse, ayetin hükmüne göre zalimler

topluluğunda yer almıĢ olacaktır.

YaratılıĢ gereği olarak insan nesli, her

zaman ve her yerde kendisini baĢkalarından

üstün ve farklı olarak görmek ister. Böyle

olduğu içindir ki, bizler birbirimizi küçümseyip,

çirkin sözlerle aleyhte konuĢmaktan zevk alırız.

Atalarımız ne demiĢler: “BaĢkasının gözündeki

çöpü görüyor da, kendi gözündeki merteği

görmüyor!” Yani kendi gözünde koca bir sırık

duruyor da bunu görmezlikten geliyor. Fakat

Page 216: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

211

baĢkasının gözündeki küçücük çöpü görüp

eleĢtiriyor. Herkes önce kendine bakmalıdır.

Bu sıralanan yasaklara bakıp da insan

Ģöyle düĢünebilir: Ġnsanlarla olan iliĢkilerde Ģu

yasak, bu günah denirse, geriye ne kalır, ne

konuĢabiliriz! KiĢiler birbirine geçmiĢ hatıralarını

tekrarlayıp anmazlarsa, arkadaĢ ve tanıdıkları

hakkında bilgi alıĢ – veriĢi olmazsa, bu

koĢullarda onların mutlulukları veya

üzüntülerine nasıl ortak olunabilir! Sonra

sohbetlerde, tanıdık çevrelerle ilgili

benzetmeler, eleĢtiriler, espriler

yapılmazsa;güldürü ve ĢakalaĢma

gerçekleĢebilir mi? Hayır!... Öyleyse ne

yapılması gerekir? Maksat, sohbetlerin dinlenir,

haber ve bilgi alıĢ – veriĢi ortamında yapılması

ise, mutlaka karĢı tarafın kötü yönlerini sayıp

dökmek mi gerekir! O kiĢinin iyi yönleri de

vardır; bunları sohbet için malzeme olarak

kullanmak daha akıllıca olmaz mı?... Yarıya

kadar su dolu bardağı tarif ederken, yarısı boĢ

denirse menfi düĢünceyi; yarısı dolu

düĢünülürse müspet yönü ifade eder. Bu

Page 217: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

212

nedenle kiĢiler hakkında eleĢtiri yapılırken

özellikle müspet yönü, yani iyi tarafları ön plana

çıkarmak, varsa noksanlıkları da uygun bir

üslûpla ifade edilmelidir. Böyle bir konuĢma

kiĢinin kulağına ulaĢsa bile söyleyen hakkında,

ne kin besler, ne de onunla olan iliĢkilerini

gevĢetir. Çünkü eleĢtiri, küçümseme değil,

yapıcı nitelikte uyarı olmuĢ olur.

Ġnsanları tarif ederken veya eleĢtirirken

hangi konuĢma üslûbunun gıybet sayılacağı

konusunda belirleyici bir ölçü olup olmadığı

sorulabilir. Hz Peygamberimiz (s) dinin

esaslarını hem tebliğ edici ve hem de örnek

olması bakımından uygulayıcı olduğuna göre,

O‟nun yaĢantısı ve buyruklarına göz atmamız

yeterli olacaktır.

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Resulallah

(s)

-“ Gıybet nedir, bilir misiniz?” diye

sordu. Sahabeler:

-Allah ve Resulü (s) en iyi bilendir,

dediler. Resulallah (s):

Page 218: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

213

-(Din) kardeşini hoşlanmayacağı bir

şey ile anmandır, buyurdu. Bu arada:

-“Ya söylediğim şey kardeşimde var

ise ne dersiniz?”, denildi. Resulallah (s):

-Eğer söylediğin şey onda varsa sen

onu gıybet etmiş olursun. Ve eğer

söylediğin şey onda yoksa o vakit sen ona

iftira etmiş olursun, buyurdu. Demek ki

ölçü, karĢı tarafın hoĢlanmamasını gerektirecek

tarzdaki konuĢma olmuĢ oluyor. Örneğin, bir

tanıdık kiĢiyi, sohbet arkadaĢına tanıtırken “kısa

boylu, esmer yapılı, güler yüzlü kiĢi” dendiği

gibi “cüce boylu, yere bakan, esmer yapılı kiĢi”

denebilir. Birinci tarif kiĢiyi övdüğü için duyunca

hoĢuna gidecek ve gıybet olmaktan çıkacaktır.

Ġkinci tarifte ise küçümseme duygusu sezildiği

için kiĢinin bundan hoĢlanması düĢünülemez.

Dolayısı ile gıybet olmuĢ olur. Bu nedenle;

-BoĢ ve kimseye yararı olmayan

konuĢmalardan kaçınmayı,

-Kendine bir paye biçip din kardeĢlerini

küçültücü ve hoĢuna gitmeyecek tarzda

hakkında konuĢmamayı,

Page 219: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

214

-Özellikle onu kötülemek veya suçlamak

amacıyla kesinlikle iftira atmamayı, kiĢi

kendisine prensip kabul etmelidir. Çünkü

bunlar, davranıĢlarımızın yönünü belirleyen

sınav konularıdır.

Peki, günah diye insanlar aleyhinde hiç

konuĢulmayacak mı? Elbette bazı durumlarda

aleyhte konuĢmak gerekiyor. Ġslâm âlimleri,

Ģartlar oluĢtuğunda aleyhte konuĢmanın gıybet

olamayacağı yönünde yorum yapıp görüĢ

bildirmiĢleridir ġöyle ki;

KiĢi vardır Ġslâm‟ın getirdiği kurallara

uymaz; yan kesicilik yapar. Yaptığı iĢten de

zevk alır. Bu arada birçok insanın parası – malı

aĢırılmıĢtır; canı yanmaktadır. Bu tehlikeli kiĢiyi

tanıtıp ona karĢı daha dikkatli olmanın

öğütlenmesi gıybet sayılmaz.

KiĢi vardır, çeĢitli oyunlarla karĢı tarafa

güven verir; kendisini sözünde duran adam

olarak tanıtır. Hâlbuki üç kağıtçının teki, aldığı

borç paraların üzerine yatar. Bu kiĢiye güvenip

borç verilmemesi konusunda insanların

uyarılması da gıybet sayılmaz.

Page 220: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

215

KiĢi vardır, Ģaka yapılmasından

hoĢlanmaz ve yapanlara da hakaretle karĢılık

verir. Bu kiĢiden uzak durulması konusunda

tanıdık çevreyi bilgilendirmek, yine gıybet

sayılmaz.

KiĢi vardır, zalimin haksızlığına

uğramıĢtır. Hakkını aramak amacıyla yetkili

makamlara baĢvurup durumunu anlatması da

gıybet sayılmaz.

KiĢi vardır, kötü ve çirkin iĢleri

sakınmadan herkesin gözü önünde yapar veya

bu gibi davranıĢlarını medya aracılığı ile

duyurur. Bu kiĢinin yaptıklarını anlatmak da

gıybet sayılmaz.

(b) Kovuculuk Yapmak (Söz Taşımak)

Toplum içinde huzuru bozan, kiĢiler

arasında karĢılıklı güveni sarsan ve ahlâki

değerleri kemiren çirkin davranıĢlardan biri de

kovuculuk yapmaktır. Kovuculuk öyle bir illettir

ki, karıyı kocaya düĢman eder; çok samimi iki

arkadaĢı birbirine düĢürür; durup dururken hiç

yoktan insanları üzüntü ve strese sokar.

Page 221: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

216

Ġnsanın bilerek veya bilmeden attığı yanlıĢ

adımlar, kovucular tarafından bazı ilâveler

yapılıp abartılmıĢ Ģekliyle karĢı tarafa aktarılır.

Bu defa o da, yeterli araĢtırma yapmadan

haberin doğruluğuna inanıp en çok sevdiği

kiĢiye olumsuz tavır takınır; hakkında çıkıĢlarda

bulunur. Bakarsın ki, can ciğer iki arkadaĢ

olmuĢ sana iki düĢman. Veya karı – koca

arasını açıp evlilikleri boĢanmayla sonuçlanır.

Nereden bakılırsa bakılsın, söz taĢımak, Ġslâm

ahlâkı ile örtüĢmeyen çok yanlıĢ bir davranıĢtır.

ĠĢte bu nedenle Yüce Rabbim, kovuculuk

yapmayı hoĢ görmemiĢ ve bu konuda Resulü‟nü

uyarmıĢtır:”Sen alabildiğine yemin eden

onuru bulunmayan daima ayıplayan, laf

getirip götürmeye koşan, hayır yapmasını

daima engelleyen, aşırı zalim, çok

günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan

başka da, kulağı kesik (damgalı soysuz)

olan hiçbir kişiye ülfet (dostluk, ahbaplık)

etme!..” (Kalem Sur/10-13).

Cenab-ı Hak, Tin Suresi‟nde meâlen Ģöyle

buyuruyor: “Biz insanı en güzel biçimde

Page 222: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

217

yarattık. Sonra da onu aĢağıların aĢağısına

indirdik.” AnlaĢıldığı üzere insan fiziki ve ruhsal

yönden baĢka hiçbir yaratıkta bulunmayan

üstün beceri ve özellikte yaratılmıĢtır. Madde ile

manevi unsur (ruh) bütünleĢerek insan

dediğimiz muhteĢem varlık oluĢmuĢtur. Ancak,

yaĢamını devam ettirirken nefisle akıl

arasındaki tercihine göre değer kazanır.

DavranıĢlarını aklın isteklerine göre düzenlerse,

kendisini Allah ve Resulü yolunda bulur. Yok,

nefsin isteklerine uyarsa, ayette belirtilen

aĢağıların en aĢağısına itilmiĢ olur. Niçin böyle

bir ayrıma gerek görülmüĢtür, diye bir düĢünce

belirirse, verilecek cevap: Ġnsan bu dünyada

sınav geçirmektedir; o çirkin davranıĢlar da

önündeki engellerdir. Engelleri aĢan, Cennete

koĢan olacaktır.

Abdullah Ġbn Mes‟ud (r.a.) anlatıyor:

Muhammed (s): “Haramlığı çok şiddetli olan

çirkin işin ne olduğunu size haber vereyim

mi? O, insanlar arasında söz taşıyıp

yaymaktır.” buyurdu (Müslim, Birr:2606).

ĠĢte Hz. Peygamberimiz (s) de böyle uyarıyor

Page 223: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

218

Müslümanları. Amaç, huzurlu yaĢamın önündeki

engellerin ortadan kalkmasıdır.

Söz taĢıma iki yönlü ele alınması gerekir.

Birisi, haram sayılıp kiĢilerin arasını bozacak

Ģekilde olandır. Diğeri ise, olası bir tehlikenin

önlenmesi için yapılan söz taĢımadır. Örneğin,

kaba yapılı, insafsız bir kiĢi, davranıĢ veya

sözünden ötürü arkadaĢını dövmeyi etrafına

söyler. Bu sözleri iĢiten baĢkası gidip o kiĢiyi

uyarıp dikkatli olmasını tavsiye etmesi,

kovuculuk olmaz. Yapılan davranıĢ iyilik

yönüdür; muhtemel bir nahoĢ olayın önlenmesi

amaçlanmıĢtır.

(c) Kibirli Olmak (Kendini Beğenmek)

Allah‟ın her buyruğu, geçerli bir nedene

dayanır. Olasılık ve Ģüphelerden uzak gerçek

olanı bildirir. Bu nedenle her emri, bir hikmet

gereğidir. Ġnsanların yaratılıĢı ve toplum içinde

farklı konumları da bir hikmet gereğidir. Yani

düĢünüldüğünde hepsinin geçerli nedeni vardır;

buna göre oluĢmuĢtur.

Page 224: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

219

Toplum içinde insanların değiĢik karakter

ve farklı olanaklarla donatıldığı görülür. Günlük

yaĢantımıza bir göz atalım: Bebekler dünyaya

geldiklerinde davranıĢ yönünden birbirine

benzerler. YaĢları ilerledikçe gerek fiziki yönden

gerek ruhsal yönden farklı duruma gelirler.

Kimisi futbol, kimisi voleybol, kimisi tenis

oynarken; kimisi de güreĢ yapar, halter kaldırır,

engelli koĢu yapar. Bazıları da boĢ zamanlarını

müzik dinleyip kitap okuyarak geçirir. Herkes

Tanrının kendisine lütfettiği beceri ve

kabiliyetine göre uğraĢı alanını seçer. Tabii ki

zirveye tırmanırken kiĢisel çabalarıyla becerisini

artırır. Eğer Tanrı, söz konusu beceri ve

kabiliyeti kiĢiye vermemiĢse, ne kadar uğraĢsa

zirveye çıkamaz. Demek ki, ön planda Tanrı‟nın

lütufu bulunmaktadır.

Tanrı bazı kiĢilere üstün zekâ vermiĢtir.

Üstelik toplum içerisinde yöneticilik makamları

da nasip etmiĢtir. Bu gerçekleri görmeden, “Ben

bunları bileğimin hakkı ile elde ettim!” deyip

diğer insanlardan kendisini üstün tutarsa,

“kibir” denilen hastalığa yakalanmıĢ olur.

Page 225: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

220

Halbuki, toplumda iĢ bölümü vardır. Ġnsanlar

mesleklerini icra ederken hem kendi geleceği

için ve hem de diğer insanların yararına

çalıĢmıĢ olur. Bir toplumda herkes üstün zekâlı

olup yöneticiliğe kalkarsa diğer rutin iĢleri

görecek kimse bulunamaz. Bakarsın sokaklar

çöpten geçilmiyor, bozulan yollar tamir

edilmiyor, tıkanan kanalizasyondan pis sular

çevreye yayılıyor. Fırınlar çalıĢıp ekmek

üretmiyor. Dolayısı ile toplum yaĢanılması

mümkün olmayan bir kaosun içine

sürüklenmiĢtir. ĠĢte bu ihtiyaçlar nedeniyle

Tanrı insanları değiĢik ve farklı kabiliyetlerde

yaratmıĢtır ki, dünyada yaĢam kolaylaĢsın.

ġimdi bu gerçekler karĢısında kiĢi,

kendisine verilen olanaklarla gururlanıp kibre

kapılırsa, Tanrı katında hata etmiĢ, günah

iĢlemiĢ olur. Çünkü tek üstün olan Allah‟tır.

Hiçbir kimse kendini üstün görüp Allah‟a ait

yetkileri paylaĢamaz. Her kim Allah‟ın sevgili

kulu olmak isterse, Tanrının Ģu buyruğuna

kulak vermelidir: “. Allah, kendini beğenen

ve böbürlenen hiçbir kimseyi sevmez “

Page 226: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

221

(Hadid Sur/23). “Yeryüzünde

böbürlenerek yürüme. Çünkü sen

kesinlikle ne yeri yarabilirsin ne de

dağların yüksekliğine ulaşabilirsin”(İsra

Sur/37).

Ġnsan her zaman ve her koĢul altında,

kendisinin, Allah‟ın yarattığı bir kul olduğunu,

dünyada geçici bir süre yaĢadıktan sonra O‟na

döneceğini, sahip olduğu güç ve kuvvetin

Allah‟tan olduğunu bilip hiçbir Ģekilde ne

böbürlenmeli, ne de büyüklük psikolojisine

girmelidir. Nitekim Hz. Peygamberimizin (s) bu

konudaki buyrukları Ģöyledir: Ebu Said Hudri ile

Ebu Hureyre (r.a.) dediler: Rasûlallah (s):

“İzzet (şeref, üstünlük) O‟nun izârıdır

(özüdür, ruhudur) Kibriya (büyüklük,

ululuk) da O‟nun ridasıdır. (örtüsüdür),

Allah buyurdu ki: “Her kim bu sıfatları huy

edinip de, bunlarda bana ortak olmaya

çalışırsa, ona azâp ederim.” (Müslim,

Birr:2620).

Demek ki Yüce Allah, kendisine lütfedilen

nimetlerden dolayı çevresindekileri

Page 227: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

222

küçümseyen, onlara karĢı böbürlenip büyüklük

taslayan kimseleri hem sevmiyor ve hem de

kendine özgü üstünlük sıfatlarını kullanmaya

kalkıĢtığı için de azap edeceğini açık olarak

belirtiyor. Burada da Müslüman bir imtihan

geçiriyor. Bir tarafta Ģeytanın dürtüleriyle

benliği saran nefis kiĢiyi büyüklük psikolojisine

sokarken, diğer taraftan Allah ve Resulü‟nün

ikaz eden buyrukları.. Aklını kullanıp iradesiyle

Hak yolunu seçen kurtuluĢa kavuĢmuĢ olur.

Aksi halde kendisini Allah‟ın çetin azabında

bulur!

(ç) Rüşvet Alıp Vermek

Toplumda hak ve eĢitlik gibi insana güven

veren ahlâki kavramları olumsuz yönde

etkileyip hakça düzenin bozulmasına neden

olan çirkin davranıĢlardan biri de rüĢvet alıp

vermektir. RüĢvet olayı sadece karĢılıklı iki

kiĢiyi ilgilendirmez; toplumun tüm fertlerini

etkileyip zarara sokar.

RüĢvet nedir, niçin verilir? RüĢvet kiĢisel

çıkar elde edebilmek üzere karĢı tarafın iĢi

Page 228: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

223

kolaylaĢtırması veya istenilen doğrultuda

sonuçlandırması amacıyla yetkiliye – genelde

hediye adı altında – verilen mal, mülk, para,

giyecek, yiyecek, sunulan eğlence gibi maddi ve

manevi menfaatler olarak nitelendirilir. RüĢveti

alan kiĢi, yetkisini hak ve eĢitlik ilkelerine göre

değil, yasaların boĢluklarından yararlanıp

kötüye kullanır. Bu yapılan iĢlemden toplumun

tüm bireyleri dolaylı olarak zarar görür.

Konunun daha iyi anlaĢılabilmesi için

dikkatlerin yaĢadığımız bugünkü dönemde

gözler önünde cereyan eden olaylara

çevrilmesini dilerim. GeçmiĢte olduğu gibi

bugünkü ortamda rüĢvet olayı genelde devlet

hizmetindeki memur ile buna iĢ yaptıran

vatandaĢ arasında gerçekleĢir. Yazılı ve sözlü

medya organlarında rüĢvet kokan bazı

haberlere tanık oluruz. Adam müteahhittir, çok

katlı konutlar yapıp satıyor. Tabii yaparken

yasal zorunluluklara da uyması gerekiyor.

ĠnĢaatın her aĢamasında, devleti temsil eden

kontrol elemanınca denetleniyor. Sonra

bakıyorsun bina en küçük sarsıntı ile

Page 229: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

224

çöküvermiĢ. Yaptırılan inceleme raporunda ya

demir az konmuĢ, ya çimento eksik veya

kullanılan kum belirlenmiĢ özellikte değil. Eğer

zamanında kontrol elemanı görevini dürüst

olarak yapsaydı, birçok kiĢiyi maddi ve manevi

zarara sokan olay gerçekleĢmezdi.

Belediyeler birçok hizmeti, Ģirketler

aracılığı ile yürütmekteler. Bu da, daha iyi

hizmet ve Belediye bütçesine daha az masraf

yüklenmesi amacına dönük olumlu bir yaklaĢım.

Fakat bazı zaman olumsuz yönleri de ortaya

çıkıyor. Dikkat etmiĢimdir: Cadde ve sokak alt

yapılarının onarımları sırasında açılan kanallar

iĢlem sonucu doldurulup üzerine beton veya

asfalt dökülmekte. Bir müddet sonra bakıyorsun

onarım yeri içeriye çökmüĢ. Tekrar açılıp

onarım yenileniyor. Teknik konu ile ilgisi

olmayan bir vatandaĢ olarak yapılan iĢin “yasak

savmaktan” öte bir Ģey olmadığını

görebiliyorum. YanlıĢlık, kanala dökülen mıcır

sıkıĢtırılmıyor; ayrıca hasır demir üzerine beton

dökülmesi ve bunun üzeri de asfaltlanması

gerekirken iĢin kolayına kaçılıyor. Sonra da

Page 230: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

225

ikinci ve üçüncü kez onarım iĢlemi yenileniyor.

Tabii her defasında Belediyenin bütçesindeki

masraflar kabarıyor. Peki bu aksaklığın

sorumlusu kim? Kim olacak, elbette Belediyenin

görevlendirdiği kontrol elemanı?

YaĢadığımız bu dönemde, devleti

ilgilendiren gerek müteahhitlik hizmetleri olsun,

gerek bankacılık sektöründe kamuoyuna

yansıyan usulsüzlük, yağmacılık, hortumculuk

olaylarında – Ģöyle veya böyle – rüĢvet alıp

vermelerin Ģaibesine üzülerek tanık olduk. Yine

bu bağlamda rüĢvet olayı TBMM binası içine

dahi girdiğini gördük. Devlet bütçesi,

vatandaĢtan alınan vergilerden oluĢtuğuna

göre, usulsüz harcamalardan da yine

vatandaĢlar zarar görmüĢ olur. Bu nedenle

rüĢvet olayı, toplumu olumsuz yönde etkileyen

çirkin bir davranıĢ olarak nitelendirilir. Nitekim

Yüce Rabbim buyuruyor: “Birbirinizin

mallarını haksız yere yemeyiniz. Bile bile

insanların mallarından bir miktarını haksız

olarak yemek için hâkimlere

başvurmayınız.” (Bakara Sur/188). Bizi

Page 231: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

226

yaratıp hakça düzen ortamında insana yakıĢır

bir yaĢam tarzının devamlılığı için iĢte böylece

Allah doğruları bizlere öğütlüyor.

Hz. Peygamber (s) efendimiz de, tüm

Müslümanlara örnek ve düstur olması yönünden

zamanında vuku bulan bir yanlıĢ anlamayı Ģöyle

düzeltiyor:

Ebu Humeyd es-Sâidî (r.a.) Ģöyle

anlatıyor: Rasûlullah (s), Esed Kabilesi‟nden

İbnu Lutbiyye denilen bir kimseyi zekât

memuru tayin etmişti. Bu zat vazifeyi

görüp Medine‟ye döndüğü zaman:

-Şu sizin zekât malınız, bu da

benimdir, bana hediye verilmiştir, dedi.

Resulallah (s), hemen minber üzerine

hitabeye kalktı ve Allah‟a hamdu senâ

ettikten sonra şöyle buyurdu:

-Kendisini zekât toplamaya

gönderdiğim şu memurun hali nedir ki!

Şimdi gelmiş: Şu sizin zekât malınızdır, bu

da bana hediye verilmiştir, diyor. Bu adam

babasının yahut anasının evinde otursaydı

da kendisine bir hediye verilir miydi, yoksa

Page 232: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

227

verilmez miydi görseydi ya. Muhammed‟in

(s) nefsi elinde olan Allah‟a yemin ederim

ki, bir kimse hıyanet edip Beytulmaldan

(hakkından başka) bir şey alırsa,

muhakkak kıyamet gününde o insan

çaldığı malı boynuna yüklenerek getirilir.”

(Müslim, İmare: 26).

Bugünkü devlet düzeninde rüĢvet alıp

vermek TCK uyarınca suç sayılıp iĢleyenler

hakkında yasal iĢlem yapılmaktadır. Bu nedenle

rüĢvet olayı daha ziyade “hediye” adı altında

sunulur. ĠĢte bu tür olayların önlenmesi

bakımından Hz. Peygamberimiz (s) ikaz edip

uyarıyor; evinde otururken o kiĢiler sana aynı

hediyeyi verip vermeyeceklerine bak, diyor.

Demek ki adamın bir çıkarı olmazsa durup

dururken neden hediye vermeye kalkıĢsın! O

hediyeyi verecek ki, sen de bazı Ģeyleri

görmezlikten geleceksin. Sonra ne olur? O

güzelim toplum düzenindeki güven sarsılır,

kiĢiler birbirlerine kuĢku ile bakar. Bu da Allah

ve Resulü‟nün (s)bizler için öğütledikleri hakça

düzene ters düĢer.

Page 233: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

228

(d) Hainlik ve Kötülük Yapmak

Ġnsanları mutlu eden faktörlerden biri de

huzur ortamında yaĢamasıdır. Huzurun olmadığı

yerde, huzursuzluk vardır. Aile ve iĢ yeri

geçimsizlikleri, maddi olanak yetersizliği, giyim

– kuĢam, barınma gibi ihtiyaçların

giderilmemesinin verdiği huzursuzluk yanında,

bir de insanların kötü davranıĢlarından

kaynaklanan rahatsızlıklar vardır. Bütün bunlar

kiĢileri strese sokar; devamlılığı halinde ise

fizyolojik ve metabolizma bozukluklarına yol

açar. Bakarsın ki kiĢi, ruhsal ve bedenen

yıpranıp erken yaĢlanma fizyonomisine

girmiĢtir. Saçları ağarmıĢ, yüz çizgileri belirip

teni de pörsümüĢtür.

Dünya hayatımız geçicidir. Doğum gibi

ölüm de doğal bir olaydır. ġimdiye dek hiçbir

insan ebedi olarak yaĢamamıĢ, belirli ömrü

bitince dünyadan ayrılma mecburiyetinde

kalmıĢtır. Hal böyle iken, neden birbirimize

kötü, çirkin, kaba davranıĢlarla hakaret edip

huzurumuzu bozmaktayız? Bu geçici dünyada

kaygı ve huzursuzluktan öte mutlu bir yaĢam

Page 234: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

229

sürdürmek varken, niçin strese düĢüp

yaĢantımızı sıkıntılara sokmaktayız? DüĢününce

yine karĢımıza Ģeytan faktörü çıkar. Biz

insanların hakça düzenin egemen olduğu

toplumda huzur ortamında yaĢamamızı

istemez. KiĢilerin kanına girip nefislerini öfke ile

doldurur. Bakarsın ki kiĢi, nefsine uyup

vatandaĢı hakkında hainlik yapmaya

kalkıĢmıĢtır. ĠĢleri ve geçiminin bozulması

yönünde negatif, yani olumsuz davranıĢlarda

bulunur. Din kardeĢinin zor durumda kalması,

onun nefsî isteklerinin tatmin olmasını sağlar.

Ġçinde kıskançlık vardır; haset edemezse huzur

bulamaz. Her zaman her yerde kendisinin

önüne geçecek kiĢileri hoĢgörü ile karĢılamaz.

Mutlaka fırsatını bulup hainlikte bulunacak ve

hile yapıp ona zarar verecektir. Sonra da kendi

yorumuna göre yaptığı iĢin doğru olduğunu

savunur. Gerçekte böyle mi? Hayır! Bu görüĢ ve

davranıĢlar insanları birbirine düĢürür,

beraberliği bozar, toplumu da düĢman

kamplara ayırır. Böylece sevaplarını kemiren bir

günah iĢlemiĢ olur. ĠĢte bu nedenledir ki, Yüce

Page 235: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

230

Rabbim: “Ey inananlar, Allah‟a ve

Peygamberine ihanet etmeyin; bile bile

emanetlerinize de hainlik etmeyiniz.”

(Enfal Sur/27). “Kuşkusuz Allah insanları

savunur, kesinlikle hiçbir hain ve nankörü

sevmez.” (Hac Sur/38) diye bizleri

uyarmaktadır.

Öyleyse Allah‟a sevgili kul olmak isteyen

her insan bu buyruğa uyarak, baĢkalarının

malına, canına, iffet ve namusuna saygılı

olmayı; onlarla her türlü iliĢkiyi doğruluk

düsturuna sadık kalınarak sürdürmeyi; yine

onları Allah için sevmeyi veya sevmemeyi;

kızgınlık halinde öfkesini yenip bağıĢlamayı

kendisine kural kabul etmelidir. Çünkü bunları

yaparken Ģeytanın kabarttığı nefsinin hiddetini

yenmiĢ ve dolayısıyla da geçirdiği hayat sınavını

da baĢarmıĢ olacaktır.

(e) İsraf (Savurganlık) ve Cimrilik

Toplum düzeninin sağlıklı ve güçlü

olmasında ahlâk kuralları olduğu kadar

ekonomik etkinlikler de önemli rol oynar.

Ġslâm‟ın benimseyip devamlılığını istediği

Page 236: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

231

toplum düzeninde, bireylerin farklı değil,

birbirlerine yakın kazanç sağlayıp refahın

herkesi kapsayacak Ģekilde yaygın olması ön

plandadır. KiĢi vardır; malı – mülkü yatırımları,

nakit parası, yedi kuĢağını geçindirecek ölçüde

zenginliğe sahiptir. KiĢi vardır; aylık, haftalık,

hatta günlük ihtiyaçlarını karĢılayacak parası

yoktur. Gün bulup gün harcar. Üstelik fakirliğin

bu aĢamasında bir yanlıĢ karar sonucu evlenip

çoluk – çocuk sahibi de olmuĢtur. YaĢamı hep

sıkıntılar içinde geçmektedir. Kendi kendini

sorgular; neden Ģu adam varlık ve refah içinde

mutlu yaĢarken, ben gün olur karnımı

doyuracak iki dilim ekmeği dahi bulamaz

haldeyim? Zenginin sergilediği yaĢam

standardına bakıp özenir; kendisinde olmadığı

için de kıskanıp haset eder. Sonra da bu

duygusu düĢmanlığa dönüĢür. Bakarsın

zenginin mal ve mülküne zarar vererek öç alıp

Ģeytanın güdümündeki nefsi duygularını

tatmine çalıĢır. Sonunda, toplumda düzensizlik

ve disiplinsizlik olayları baĢ gösterir. ĠĢte bu gibi

olumsuzlukları ortadan kaldırıp insanları

Page 237: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

232

eğitmek ve kanaatkâr olabilme hissini

olgunlaĢtırmak için Ġslâm‟ın kuralları devreye

sokulmalıdır. Nedir bu kurallar? Zengin kiĢi her

Ģeyden önce aklını iyi yönde, hem kendisi hem

de toplum yararında kullanmasını bilecek.

Elindeki para ile yatırım yapıp toplum

bireylerine iĢ sahası açacak. Böylece iĢsizlik

azalacak, fakirler de bilek gücü ve alın teri ile

kazanıp onuruna yakıĢır Ģekilde hayatlarına yön

vereceklerdir. Yine zengin, kazancından devlete

vergi öderken, Allah‟ın emrine de uyup fakire

hem zekât ve hem de sadaka vermek suretiyle

toplumun sosyal dayanıĢmasına katkıda

bulunacaktır. Ġslâm‟ın bu koĢullarını uygulayan

bilinçli zengin o zaman, bırak düĢmanlığı,

herkesin sevgisini, saygısını kazanan muteber

kiĢilik kazanacaktır. Toplum yararına yaptığı

iĢler, âhiret yolculuğunda sevaba dönüĢecektir.

Peki, Ġslâm‟ın kurallarına uymayan zengin için

ne söylenebilir? O da, hep kendini düĢünen,

kazancından sosyal dayanıĢmaya pay

ayırmayan, iĢçisi ve çalıĢanını gözetmeyen,

cimriliği ile tanınan sevimsiz kiĢi olur. Ayrıca

Page 238: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

233

yaptığı yanlıĢ davranıĢından ötürü de günah

yüklenir. Çünkü Allah‟ın emirlerine uymamıĢ,

yardım elini fakirlere uzatmamıĢtır.

Yüce Rabbimin öğütlerine kulak verelim:

“Allah‟ın, bir lütuf olarak verdiklerinde

cimrilik yapanlar, kesinlikle, bunun

kendileri için daha iyi olduğunu

sanmasınlar. Bilakis bu onlar için daha

kötüdür. Kıyamet günü cimrilik yapıp

harcamadıkları malları onların boyunlarına

dolanacaktır. Gökte ve yerde bulunan her

şey sonunda Allah‟a kalacaktır. Allah

yaptıklarınızdan haberdardır.” (Ali İmran

Sur/180).

Bizleri yoktan var eden Allah, dünya

yaĢamında baĢı- boĢ bırakmamıĢ, hem takdir

ettiği rızkın elde edilebilmesi için çalıĢmayı ve

hem de koyduğu kurallara uyulmasını

istemiĢtir. Böylece eğitilip olgunlaĢmıĢ kiĢiler

olarak bizler de Allah‟ın takdiriyle Cennete

girmeye hak kazanırız. Allah rahman ve

rahimdir, diyoruz. Yani rahman sıfatıyla dünya

yaĢamında bütün yaratıkların rızkını belirleyip

Page 239: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

234

karĢılıksız herkese vermektedir. Konuya bu

açıdan bakarken aklımıza Ģöyle bir soru

gelebilir: Niçin herkese bol bol vermeyip, birini

diğerinin yardım anlayıĢına muhtaç kılmıĢtır?

Allah Teâlâ buyuruyor: “Allah rızk hakkında

bir kısmınızı, bir kısmınızdan üstün kıldı.

Kendilerine fazla rızk verilenler de, rızkları

elleri altında bulunanlara vermiyorlar ki,

onda eşit olsunlar.” (Nahl Sur/71). Yüce

Rabbim, bir kısım insanın rızkını zenginin

malında yaratmıĢ, zengin bu emaneti hak

sahiplerine verecek ki, toplumda refah düzeyi

artsın ve kiĢiler arasındaki gelir dağılımı

eĢitlensin. Zengin bu düĢünce ile hareket ettiği

sürece, hem nefsini eğitip cimrilikten uzak

belirli bir seviyede tutma olanağına sahip

olacak, hem de Allah‟ın emrini yerine getirmiĢ

olmanın verdiği mutluluğu yaĢayacaktır.

Zengin olsun, fakir olsun harcamalarında

orta yolu takip etmelidir. Ġslâm dini israfı, yani

savurganlığı hoĢ karĢılamaz ve bu tür

davranıĢın günah sayılacağını bildirir. Çünkü

savurganlık, insan yararı ötesinde nefsin

Page 240: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

235

arzularını yerine getirmek amacına yöneliktir.

Hâlbuki orta yol, ancak ihtiyacın

karĢılanmasında yeteri kadar harcama

yapılmasını gerektirir. Savurganlık, toplum

içinde fertlerin kin ve nefretlerinin belirmesine

de yol açar; kıskançlık duygularını depreĢtirir.

KarĢılıklı saygı ve sevgiyi kemirir; insanları

birbirine düĢürür.

Adam vardır çok zengindir; çocuğunun

evlilik düğününde aĢırı derecede harcama

yapar. Olağanüstü lükse ve göstermelik fantezi

dekorasyon, donatım, yiyecek – içecek gibi çok

pahalı ikramda bulunur. Döviz cinsinden

yabancı paralar havada uçuĢur, bir özellikmiĢ

gibi porselen tabaklar deste deste kırılarak

ayaklar altına dökülür. Gelin ve damadın

kıyafetleri dünyanın en pahalı ve üstün

terzilerince hazırlanmıĢ, dünyanın çeĢitli

ülkelerinden konuklar ağırlanmıĢ, masallarda

canlandırılan hayali düğün töreni gibi, gören ve

duyanları hayrette bırakacak eğlenceler

düzenlenmiĢtir. Denebilir ki, baĢkaları ne

karıĢıyor, para kendisinin istediği gibi

Page 241: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

236

harcamada serbesttir. Evet doğru! Ancak iĢin

bir de manevi yönü vardır. Âhirette hesabı

görülecektir; kimsenin toplum düzenini olumsuz

yönde etkilemeye yetkisi yoktur. Bakın, bu

konuda bizleri yaratan Yüca Allah ne

buyuruyor: “Yakın akrabaya hakkını ver.

Yoksula ve yolda kalmışa da... Malını saçıp

savurma.” (İsra Sur/26). Çünkü mallarını

saçıp savuranlar, şeytanların dostları

olmuşlardır. Oysa ki, şeytan Rabbine karşı

son derece nankördür.” (İsra Sur/27).

İşte, harcamada orta yolu takip etmede

Allah‟ın buyruğu: “Elini boynuna bağlı imiş

gibi son derece cimri olma ve malını

büsbütün de saçıp savurma ki, bu

durumda yerilmiş ve pişman olmuş olarak

oturup kalmayasın.” (İsra Sur/29).”Onlar,

mallarını harcadıklarında ne saçıp

savururlar ne de kısarlar. Bu ikisi arasında

orta bir yol tutarlar.” (Furkan Sur/67).

Hayatımızın her aĢamasında her türlü

giriĢim ve davranıĢlar bizim için birer sınav

konusudur. YaĢantımıza yön verirken

Page 242: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

237

kazancımızın harcama Ģekli de yine bizler için

imtihandır. Ayette belirtildiği gibi orta yolu

seçen sınavı baĢarmıĢ; cimrilik ve savurganlık

yönüne sapanlar ise imtihanı kaybetmiĢ

olacaktır.

(f) İnsanlarla İyi İlişkide

Bulunmamak, Komşu Hakkına Saygı

Göstermemek ve Ticari İşlemlerde

Sahtecilik

Dünya yaĢamımızı beraber paylaĢtığımız

canlı türlerini dikkatle izlediğimizde her canlı

türünün kendi ortamında toplu halde yaĢadığını

fark ederiz. Denizlerde balıklar, havada kuĢlar,

karada da hayvan ve böcekler bu kurala uyan

örnek yaratıklardır. Ġnsanlar da kendi cinsleriyle

toplu halde yaĢar. Bu nedenle toplumun birlik,

beraberlik ve sağlıklı düzeninin devamlılığı her

zaman önem arz edip ön plana çıkar. Bunun

gerçekleĢebilmesi için de örf ve âdetlerin

yanında yasalar düzenlenip uygulamaya

konulur. Bütün bunlarda gözetilen amaç,

insanın toplum içinde her türlü korku, endiĢe,

kuĢku, güvensizlik ve ahlâk dıĢı davranıĢlar gibi

Page 243: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

238

olumsuzluklardan uzak huzurlu bir ortamda

yaĢayabilmesine olanak tanınmasıdır. Peki bu

ortam nasıl oluĢturulabilir? Tabii, insan dünya

yaĢamında baĢı- boĢ bırakılmamıĢ, bireylerin

toplum düzenini bozucu söz ve davranıĢları

belirlenen kurallarla önlenmeye çalıĢılmıĢtır.

Bunun ötesinde uyulması gerekli Allah ve

Resulü‟nün (s) öğütleri vardır. Demek ki,

toplumda hakça düzenin egemen olması

yönünden belirleyici kurallar her zaman olmuĢ

ve olacaktır.

ĠĢte Yüce Allah‟ın buyruğu: “Ey iman

edenler! Allah‟tan gereği gibi korkun,

kötülük yapmaktan sakının.” (Ali İmran

Sur/102). “Ey iman edenler! Allah‟tan

korkun, kötülük yapmaktan sakının, doğru

söyleyin.” (Ahzab Sur/70). Kötülük, genel

bir ifadedir. Ġnsanların huzurunu bozan,

birbirine düĢüren, zarar ve ziyan veren her söz

ve davranıĢ bu kelime ile ifade edilir. Allah

Teâlâ da bizleri uyarıp kötülükten uzak

durmamızı öğütlüyor. Nedeni? Toplumda hakça

Page 244: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

239

düzenin devamlılığı ancak bu önlemlerle

sağlanabilir, olmasıdır.

Bir de Hz. Peygamberimizin (s) öğütlerini

dinleyelim:

Enes Ġbn Mâlik (r.a.) anlatıyor: Resulallah

(s): “Birbirinize haset etmeyin, birbirinize

kin tutmayın, birbirinizden kesilip ülfeti

terk etmeyin (birbirinize arka dönüp

uzaklaşmayın). Ey Allah‟ın kulları!

Birbirinizle kardeşler olunuz.” buyurdu

(Müslim, Kitab‟ul-Birr, Ves-silâ, Vel

âdâb:24).

Ebu Eyyûb el-Ensârî anlatıyor:

Resulallah (s) şöyle buyurmuştur:

“Bir Müslüman‟ın din kardeşine üç günden

fazla küsüp ayrı durması helâl olmaz. Öyle

bir küslük ki, birbirine kavuştukları zaman

birisi yüzünü şu tarafa çevirir, öbürüsü de

öte tarafa çevirir. Hâlbuki bu iki müminin

hayırlısı önce selâm vermeye

başlayanıdır.” (Müslim, Kitab‟ul-Birr, Ves-

silâ, Vel- âdâb:25). Nitekim Allah Teâlâ da:

“Müminler ancak kardeştirler. Dolayısıyla

Page 245: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

240

kardeşlerinizi barıştırın ve Allah‟tan

korkun ki, esirgenesiniz.” (Hucurat

Sur/10) buyuruyor.

Toplum düzenini bozup insanları birbirine

düĢüren olumsuz davranıĢlardan kaçınılması

hakkında diğer bir hadisinde Hz.

Peygamberimizin (s) buyruğu Ģöyledir:

Birbirinize haset etmeyin. Kendiniz almak

istemediğiniz halde diğerini zarara sokmak

için bir malı meth edip fiyatını artırma

yarışına kalkışmayın. Birbirinize buğz

etmeyin (kin beslemeyin). Birbirinize yüz

çevirip arka dönmeyin. Sizden bazınız

diğer bazınızın alış – verişi üzerine alış –

verişe girişmesin. Ey Allah‟ın kulları!

Birbirinize kardeş olunuz. Müslüman

Müslüman‟ın kardeşidir. Müslüman

Müslüman‟a zulmetmez. Yardıma muhtaç

olduğu dar zamanda onu yalnız ve

yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir

görmez. Bir kimsenin (din) kardeşine

hakaret etmesi şer namına (yani onun

kötü kişi olduğunun hükmedilmesine) kâfi

Page 246: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

241

gelir. Her Müslüman‟ın kanı, malı ve ırzı

(namus ve şerefi) diğer Müslüman üzerine

haramdır.” (Müslim, Kitab‟ul-Birr, Ves-silâ,

Vel-âdâb:32) (Hadisi, Ebu Hureyre (r.a.)

rivayet etmiştir).

Ġnsan iliĢkilerinde en çok kırıcı ve üzücü

olanı, zulme varan davranıĢlardır. Bir tarafta

ezen, karĢı tarafta ezilen insanlar vardır.

Genelde iĢyerlerinde amir- -memur, patron –

iĢçi, usta – çırak, öğretmen – öğrenci, gardiyan

– hükümlü, emniyet görevlisi – tutuklu gibi

birbirinin emri altında bulunana kiĢiler arasında

az da olsa zaman zaman ortaya çıkar. Söz

sahibi olan, kanunların yetkili kıldığı yönetici

veya yönlendirici kiĢidir. O makamda oturması,

kendisine bir ayrıcalık, üstünlük hissini

uyandırır. Nefsinin dürtülerine uyup yanında

çalıĢanları yeteneksiz ve beceriksizlikle itham

ederek aĢağılar, hor görüp – ses tonunu da

yükselterek- çirkin çıkıĢlarda bulunur veya

kendi yöntemi ile iĢkence uygular. Elindeki en

büyük kozu, memursa siciliyle, iĢçi ise iĢten

çıkarmakla, öğrenci ise ders notu

Page 247: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

242

değerlendirmesiyle, tutuklu ise iĢkence

yapmakla korkutup bu gibi sindirme

taktikleriyle tehdit eder. Ezilen taraf ise ne

yapsın, geleceğini düĢünüp – haklı da olsa – her

türlü tehdit ve hakareti sineye çekip sabırla

olayı geçiĢtirmeye çalıĢır. YaĢamını karartan

üzüntü ve sıkıntılar strese dönüĢüp her

defasında sağlığından bir parça koparır.

Bakarsın ki, gencecik insanın saçlarına ak

düĢmüĢ, kendini sıkmaktan sinirleri harap

olmuĢ, yüz hatları belirginleĢmiĢ, cildi ise

pörsümüĢ, yani kiĢi erken yaĢlılık dönemine

girmiĢtir. Sonuç, söz sahibi olan kiĢi nefsinin

dürtüsünü karĢılamanın hazzını yaĢarken,

zulme uğrayan da geçim parası veya geleceği

için sağlığından olmuĢtur. ĠĢte bu nedenle Hz.

Peygamberimiz (s) yukarıdaki hadisinde

belirttiği üzere zulmetmeyi haram saymıĢ ve

günah kabul etmiĢtir. Ancak, yasal kurallar ile

ahlâki değerleri hiçe sayıp amirine karĢı gelen,

görevini gerektiği gibi yapmayan, ekmek parası

kazandığı iĢletmeyi veya ülkesini zarara sokan

Page 248: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

243

hilekâr kiĢi için yetkilinin tavır koyması bu

hükmün dıĢında kalır.

Genelde birçok yerde tekrarlanan bu gibi

olaylarda yetki sahibi kiĢiler, gerçek bir insanlık

sınavı geçirmektedir. Burada da, akıl ile nefsin

mücadelesi söz konusudur. Amir olma yetkisini

nefsinin istekleri doğrultusunda kullanan kiĢi,

belki o anda rahatlama hazzını hisseder, fakat

bunun ötesinde yaptığı haksızlıktan ötürü “kul

hakkı” günahını yüklenmiĢ olur. Atalarımızın

deyimi ile “kaĢ yaparken göz çıkarmak”

yanlıĢlığına düĢmüĢ olur. Acaba, Allah‟a özgü

olan büyüklük duygusuna kapılıp yetkisi

altındakilere iĢkence hayatı yaĢatan kiĢiler,

âhretteki geleceklerine ne denli leke sürüp

kararttıklarının farkında mıdırlar? Bir anlık nefsi

tatmin etmek uğruna hem bir din kardeĢini

haksız yere üzmek, hem de günah iĢleyip cezalı

duruma düĢmek akıllı ve inançlı insana yakıĢık

düĢer mi? Tabii ki hayır! Öyleyse bir kimseye

tavır koyarken sonucunu da iyi düĢünmek

gerekir.

Page 249: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

244

Yüce Rabb‟ım olgun Müslüman‟ın

özelliklerini belirlerken: “O muttekiler (olgun

Müslümanlar) ki, varlıkta da, yoklukta da

harcayıp yedirenler, öfkelerini yutanlar,

insanları kusurlarından dolayı

bağışlayanlardır. Şüphesiz ki Allah iyilik

yapanları sever.” diye buyurmuştur (Ali

İmran Sur/134).

Ġslâm‟ın insan iliĢkilerine yönelik örnek

kurallarına göre her Müslüman‟ın yapmaktan

sorumlu olduğu davranıĢlarını özetlersek;

-Birbirlerini kıskanıp haset yapmayacak,

varsa özentisi, kendisine de verilmesi için

Allah‟tan istekte bulunacak.

-Ġnsanları, kusurlarından dolayı hoĢgörü

gösterip bağıĢlayacak. Varsa kızgınlığı, nefsine

uyup çirkin söz ve hareketlerde bulunmayacak;

öfkesini de yutacaktır.

-Üç günden fazla küskün durmayacak,

karĢılıklı selâm vererek yeniden dostluk iliĢkileri

kurulacaktır.

Page 250: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

245

-Birbirlerini Allah için ya sevecek veya

sevmeyecek; ancak hiçbir Ģekilde küçümseyip

hakaret içeren hareketlerde bulunmayacaktır.

-Birbirlerine yardım eli uzatılacak,

muhtaçlar kollanıp gözetilecektir.

-KarĢılıklı herkes din kardeĢi olmanın

sorumluluğu altında birbirlerinin mal, can,

namus, ve Ģerefine saygı gösterip kötülük

yapmaktan, çirkin söz söylemekten

kaçınacaktır.

-Yalan söylemeyecek, hile yapmayacak,

dürüstlük ve güvenilirliği Ģüphelendirecek

hareketlerde bulunmayacaktır.

-Verdiği söze ve borcuna sahip çıkacaktır.

-Emri altında çalıĢanları, hor görüp

aĢağılamayacak, onur kırıcı hareketlerde

bulunmayacak, zulme varan davranıĢlardan

kaçınacaktır.

-Toplumun kurallarına uyacak, kendisi

kadar baĢkalarının da çıkarlarını gözetecektir.

Komşuluk Hakkına Saygı Göstermek

Madem ki, insanlar toplu halde yaĢamak

zorundadır; öyleyse toplumun disiplin ve düzeni

Page 251: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

246

sağlayan kurallarına da uyulması gerekir. KiĢi

veya ailesini toplumla bütünleĢtiren bağın

baĢında komĢu gelir. KomĢuların

yakınlaĢmasından da toplum oluĢur. Öyleyse

bizleri topluma kazandıran komĢularımızı hoĢ

tutup onları üzecek, sıkıntı ve strese sokacak

davranıĢlardan kaçınmamız gerekir. Çünkü

komĢular bizlerin iyi günde kara günde de

dostlarımızdır. Bu nedenle aramızda dosta

yakıĢır iliĢkiler kurulmalıdır. Ġyi günler ve

sevinçler onlarla paylaĢılmalı; üzüntü, sıkıntı,

kara günlerin olumsuzluklarına ortak

olunmalıdır. Çünkü, aile veya bireyin, namus –

Ģeref – edep gibi manevi hasletler yanında mal

– mülk – can ve diğer maddi olanaklar

komĢuların güvenilirliğinde değer kazanır.

Yangın, sel, deprem gibi doğal afetlerde ilk

önce yardıma koĢacak ancak komĢular

olacaktır. Bir ölüm olayında üzüntü ve sıkıntılar

yine komĢular aracılığı ile aĢılmaktadır. Maddi

ve manevi bir ihtiyaç gerektiğinde komĢular

yardımcı olmaktadır. KomĢuların sağladığı

yararlar oldukça çoktur. Öyleyse bir Ģükran

Page 252: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

247

borcu olarak komĢularla iyi iliĢkiler geliĢtirmek,

söz ve davranıĢlarla onları üzecek çirkin

yaklaĢımlardan uzak durmak insanlık borcu

olmaktadır.

KomĢuluk iliĢkilerine Ġslâm dini büyük

önem vermiĢ ve karĢılıklı geliĢtirilmesini

öğütlemiĢtir. Bu konudaki Hz. Peygamberimizin

(s) öğretisine kulak verelim: Hz.Aişe (r.a.)

anlatıyor: Ben Rasûlallah (s)‟tan işittim;

şöyle buyuruyordu: “Cibril hiç durmadan

bana komşu hakkına hürmet olunmasını

vasiyet ederdi. (Bu vasiyet o dereceye

vardı ki) hatta ben yakında o muhakkak

komşuyu, komşuya mirasçı kılacak

sandım.” (Müslim, Kitab‟ul-Birr, Ves-silâ,

Vel-âdâb:140.) ġimdi bu yaklaĢım karĢısında

her Müslüman komĢusunu (hangi inançta olursa

olsun) hoĢ tutmalı, hal – hatır sormalı, iyi

günde de dar günde de yardımına koĢmalı,

devamlı güler yüzlü görünmeli, malını – canını –

mülkünü – ahlâki değerlerine hürmet edip

tehlike ve kötülüklerden korumalıdır. Böylece

Hz. Peygamberimizin (s) bildirdiğine uyduğu

Page 253: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

248

için sevap kazanırken bunun yanında olgun bir

insan olmanın da gururunu yaĢamıĢ olur. Bu da

onun için bir imtihan vesilesi sayılır. Peki,

komĢu iliĢkilerine önem vermeyen ne kazanır?

Dünya yaĢamında yalnızlık, âhiret için de

günah!

İnsan İlişkilerinde Ticari İşlemler

Ġnsan iliĢkilerinde hata yapılan diğer bir

konu da ticari iĢlemlerdir. Toplumsal yaĢamda

bireyler arasında iĢ bölümünün nedeni ve önemi

önceki konularda açıklanmıĢtı. Bunun sonucu

olarak da alıĢ – veriĢ yapılması, yani ticari

iĢlemler insan iliĢkilerinin vazgeçilmeyen bir

zorunluluğu olmuĢtur. Kimisi üretecek, kimisi

ihtiyaç sahiplerinin bulunduğu mekâna

taĢıyacak, kimisi de satıĢ iĢlemini

gerçekleĢtirecektir. Her aĢamada ürünler el

değiĢtirirken üzerine el emeği ve iĢ gücü

masrafları eklenir. Bakarsın üretilen bir malın

ilk fiyatı ile tüketicinin eline geçtiği andaki fiyatı

farklı bir konuma gelmiĢtir. Serbest piyasa

değerlerine göre fiyat ayarlaması yapıldığından

herkes bunu normal bir iĢlem olarak algılar.

Page 254: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

249

Tabii ki herkes yaptığı emeğin karĢılığını

alacaktır. Ancak, alacağı karĢılık hak ettiği

değer olmalıdır.. ĠĢin içine karaborsacılık, hile,

aldatma, fırsatçılık girerse bunun adına haksız

kazanç elde etme denir. Böyle normal ticari

iĢlemi haram kazançla lekelemiĢ, âhireti için de

günah yüklenmiĢ olur.

Satıcı bilerek defolu bir malı sağlam

diyerek alıcıya satarsa, karĢı tarafı aldatmıĢ

olur. Sebze – meyve semt pazarlarında tezgâh

üzerinde sağlam ve güzel görünümlü meyveler

ön tarafta dizilir, arka tarafta ise çürükler

görülmeyecek Ģekilde alıcıya sunulur. SatıĢ

iĢlemine o çürükler 3-5‟er alıcının poĢetine

konur ve tartı sonrası poĢetin sapları kolayca

açılmayacak Ģekilde düğümlenir. Eve

götürüldüğünde aldatıldığının farkına varan alıcı

sıkıntı terleri döker. Ödediği parayı değil, nasıl

saf görünüp aldatıldığına üzülür. Bu tür

satıcılar, helâl – haramı gözetmeyen, haram

kazancın manevi zararını önemsemeyen, ticari

ahlâktan nasibini alamamıĢ bir zihniyetin

Page 255: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

250

temsilcileridir. Onlar için önemli olan alıcıyı

aldatıp nefsine zevk tattırmaktır.

Bazı satıcılar da malın tartılması

esnasında hile yaparlar. Özellikle terazinin

kefesine tartılacak maddeyi biraz yukarıdan

bırakarak kefenin aĢağıya sarkmasını sağlarlar.

Sözde kilosundan fazla imiĢ gibi bir izlenim

sergilemeye çalıĢırlar. Veya alıcıya sırtını

dönerek tartıyı görmesini engellemek isterler.

ĠĢin içine hile – aldatma girerse, bunu kamufle

edecek çeĢitli yöntemler bulunabilir.

Dürüstlük, hoĢgörü, karĢılıklı yardımlaĢma

gibi ahlâki değerlerin Ģekillendirdiği Ġslâm

toplumunda ticari iĢlemlerde izlenecek yol ve

yöntemler, Allah ve Rasûl‟u (s) tarafından

belirlenerek sınırlar çizilmiĢtir. ġöyle ki; Yüce

Allah:

“Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü

tam olarak yapınız. Doğru teraziyle

tartınız. Bu sizin için daha iyidir ve sonuç

itibariyle daha güzeldir.” (İsra Sur/35.

“Tartıyı adaletle tartın. Teraziyi eksik

Page 256: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

251

tutmayın.” (Rahman Sur/9), diyerek tartıda

hile yapılmamasını buyuruyor.

Hz..Peygamberimiz (s) de;

-Hakim İbn Hizam (r.a.) anlatıyor:

Peygamber (s) şöyle buyurmuştur: “Satıcı

ile alıcı birbirlerinden ayrılmadıkça

muharyerliğe (caymaya) sahiptirler.

Bunlardan her kişi doğru olup da, beyan

ederlerse bu alış – verişleri kendilerine

mubarek kılınır. Eğer iki taraf (mal ile ilgili

hususlarda) gizlerler ve yalan söylerlerse

bu alış – verişlerin bereketi giderilir.”

(Müslim, Buyu:1532).

- Abdullah İbn Dinar anlatıyor: Bir

kimse Rasûlallah‟a (s) alış – verişlerde

daima kendisinin aldatıldığını arz etti.

Rasûlallah (s) buna cevaben: “Sen de

kendisinden bir şey satın almak istediğin

kimseye (İslâm dininde) aldatma yoktur

de.” buyurdu (Müslim, Buyu:1533).

Görüldüğü gibi insan iliĢkilerinde doğruluk,

dürüstlük, gerçek beyan ve güvenilirlik esas

alınmıĢtır. Ġnsanlar ancak bu gibi örnek

Page 257: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

252

davranıĢlarla birbirlerinin din kardeĢi olabilme

niteliğine sahip olurlar.

e) Yeme–İçme, Giyim–Kuşam

İşlemlerinde Geçirilen İmtihan

(1) Haram Yiyeceklerden Uzak

Durulması

Ġslâm düĢünce sistemine göre, bütün

canlıların yaĢamlarını sürdürmelerinde gerekli

olan her türlü yiyecek, içecek gibi geçimlikleri –

yani rızkını – veren Allah‟tır. Ġnsan akıl ve

iradesiyle rızkını arayacak, çalıĢma gücü ile de

elde edecektir. Diğer bir ifadeyle geçimlik elde

edebilmek için isteyip çalıĢmak kuldan, bunları

vermek (nasip etmek) Allah‟tan olmaktadır.

Nitekim âyet-i kerimede Yüce Allah: “Ey

inananlar, size verdiğimiz temiz rızklardan

yiyiniz. Eğer yalnız Allah‟a kulluk

ediyorsanız O‟na şükrediniz (teşekkür

ediniz.” (Bakara Sur/172) buyurarak rızkı

(geçimlikleri) yaratıp verenin kendisi olduğunu

bildirmiĢtir. Dikkat edilirse burada önemli bir

ayrıntı karĢımıza çıkmakta: “Temiz olan

rızklardan yiyiniz” deniyor. Demek ki, dünya

Page 258: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

253

yaĢamımızda pek çok yiyip içilecekler var.

Bunların içerisinde biz Müslümanlara helâl

sayılacaklar ancak, temiz olan rızklardır.

Temizlik, maddi ve manevi yönleri kapsayan bir

kavramdır. Ġnsanlar yanılmasın diye Allah ve

Rasûl‟u (s) nelerin haram nelerin helâl

olduğuna dair genel ifadeyle gerekli

açıklamalarda bulunmuĢlardır. Böylece

Müslümanlar bilinçli olarak temiz olanı

seçebilme kolaylığına kavuĢmuĢlardır.

Günlük yaĢantımızdan bazı örneklerle

konuya açıklık getirelim. Çoğumuz sabah

kahvaltısında beyaz peynir bulundurur. Protein

yönünden sağlığa yararlı bir gıda.. Ancak açıkta

bekletildiğinde küf bakterileri oluĢur, kokusu ve

tadı da değiĢir. Bu haliyle yenmez,

zehirlenmeye yol açar. Demek ki, önce temiz

olan ve helâl sayılan bir gıda, bozulmaya

baĢladığında harama dönüĢür ve yenilmesi

sakıncalı olur. ĠĢte bu nedenle Rabb‟imiz:

“Temiz olan rızkları yiyiniz.” diye buyurmuĢtur.

Bulanık veya durgun göl sularının içilmemesi de

yine sağlığı olumsuz yönde etkilemesinden

Page 259: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

254

kaynaklanmaktadır. Bunların baĢlangıçta ana

maddeleri temiz, fakat değiĢen koĢullarla

temizlik özellikleri yerini pislik haline

dönüĢtürmüĢtür. Bu nedenle de yiyip içilmesi

sakıncalı olmuĢtur.

Bir de Allah Teâlâ biz Müslümanları

denemek üzere yiyecek ve içeceklerin bazılarını

haram kılmıĢ; yani yasaklamıĢtır. Amaç, kimin

Allah‟ın buyruklarına uyup uymadığı belirlensin

ve böylece sınav sonuçlansın diye. Bu maksatla

Rabb‟im buyuruyor: “Boğazlanmadan

(kesilmeden) ölmüş hayvan, kan, domuz

eti, Allah‟tan başkası adına kesilen,

boğularak ölmüş, vurularak öldürülmüş,

yüksek bir yerden yuvarlanarak ölmüş,

başka hayvanlar tarafından boynuzlanarak

ölmüş, - yetişip boğazladıklarınız hariç –

yırtıcı hayvanların parçaladıkları ve putlara

kurban kesilen hayvanların etleri ile fal

oklarıyla kur‟a çekmeniz size haram

kılındı. Bütün bunlar, günahtır. Bugün

inkâr edenler, dininizden döneceğinizden

ümitlerini kesmişlerdir. Artık onlardan

Page 260: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

255

korkmayın, benden korkun. Bugün sizin

dininize son şeklini verdim ve size olan

nimetimi tamamladım. Size din olarak da

İslâm‟ı seçtim. Kim açlıktan dolayı zor

durumda kalırsa, aşırıya kaçmadan bu

haram kılınanlardan yiyebilir. Kuşkusuz

Allah çok bağışlayıcı ve çok

merhametlidir.” (Mâide Sur/3). Bununla

beraber, Allah‟ın adı anılmadan kesilen

hayvanın yenmeyeceği (En‟am Sur/14), Allah

adı anılarak salınan av köpeklerinin

yakaladıklarının helâl kılındığı ((Mâide Sur/4),

kendilerine kitap verilenlerin yiyeceklerinin

Müslümanlara helâl sayıldığı (Mâide Sur/5),

sarhoĢluk veren içkilerin içilmesinin haram

olduğu (Mâide Sur/80) belirtilerek nelerin helâl

ve nelerin haram olduğu açıklanmıĢtır.

Ayrıca Hz. Peygamberimiz (s) de bizzat

kendisi uygulayıcı örnek olarak nelerin haram

olduğuna dair hadisleriyle konuya açıklık

getirmiĢtir. ġöyle ki;

-Deniz ve tatlı su balıkları helâl

sayılmıĢtır.

Page 261: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

256

-Dört ayaklı hayvanlardan azı diĢi

olanların hepsinin (kuĢlardan da tırnaklı ve

pençeli olanların) etinin yenmesi yasaklanmıĢtır

(Buharı, Zebiha:1883).

-SarhoĢluk (sekir) veren her içkinin

haram olduğu bildirilmiĢtir (Buharı,

EĢbire:1891).

-Altın ve gümüĢ kaptan bir Ģey yenilip

içilmesi yasaklanmıĢtır (Buharı, EĢbire:1904).

-EĢek eti yemek haram kılınmıĢtır

(Müslim, Vez-Zebah:1407).

-ġarapla tedavi yapmak da haram

kılınmıĢtır (Müslim, EĢbire:1984).

Kuran-ı Kerim 23 yılda Hz.

Peygamberimize (s) vahyi edilmiĢ ve yukarıda

geçen ayetle de tamamlanmıĢtır. Her kitaplı

dinin kendine özgü Ģeriatı, yani uygulama esas

ve kuralları vardır. Zaman içerisinde Cenab-ı

Hak, helâl ve haram kapsamını o Ģeriat için

belirlemiĢ, diğerlerinde ya devam ettirmiĢ veya

uygulamadan kaldırmıĢtır. Örneğin, Tevrat‟ta

sığır cinsi hayvanların iç yağı haram,

Ġslâmiyet‟te ise helâl kılınmıĢtır. Yahudi ve

Page 262: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

257

Hıristiyanlıkta Ģarap (içki) helâl, Ġslâmiyet‟te ise

haram sayılmıĢtır. Yahudi dininde deve, deve

kuĢu ve tavĢan eti haram (Tevrat, Tesniye

Bap:14/7-12), Ġslâmiyet‟te ise helâldir.

Yahudilik dininde sığır ve sürülerde ilk doğan

her erkek hayvan Allah‟a mukaddes kılınıp sığır

olanı ile iĢ görülmez, sürüden ilk doğanı da

kırkılmaz? Bunlar Allah adına kurban edilip

etleri ev halkına yedirilir Tevrat, Tesniye

Bap:15/19). Ġslâmiyet‟te ise böyle bir

zorunluluk yoktur. ġimdi Ģeriatlar arasında helâl

ve haramın belirlenmesindeki farklı

uygulamaların gerçek nedeni ne olabilir? Gerçek

nedeni ancak Allah bilir; biz insanların yorumu

ise, Allah Teâlâ kullarını buyruklarına uyup

uymadığı konusunda deneyip imtihan etmekte

olduğudur. Ġnsanın yaratılmasının asıl amacı,

Rabbine kulluk (ibadet) yapmak olduğuna göre,

kulluk görevi de O‟nun emir ve yasaklarına

uymakla gerçekleĢmiĢ olacaktır.

Ayet-i kerimede belirtildiği üzere, yüksek

yerden düĢüp ölen hayvanın eti haram sayılmıĢ,

buna karĢın av köpeğinin yakalayıp öldürdüğü

Page 263: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

258

hayvanın eti helâl kabul edilmiĢtir. Diğer

taraftan putlar adına kesilen hayvan eti de

haram kılınıp yenilmesi yasaklanmıĢtır.

Buradaki esas neden, Allah adı anılmadan

boğazlama veya öldürme iĢleminin yapılmasıdır.

Bilinçli avcılar av köpeklerini salarken Allah

adını anarlar ve yakalanan av hayvanı ölmüĢ

olsa bile helâl kabul edilmektedir. Bu da, Yüce

Rabbimizin biz kullarına sağladığı kolaylıklardan

biridir.

Helâl gıdaların yenilip içilmesi de sağlık

açısından gerek dini ve gerek tıp alanında bazı

kurallara bağlanmıĢtır. Nitekim Hz.

Peygamberimiz (s)‟in önemli tavsiyesi Ģöyledir:

-Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor;

Resulallah (s): “İki kişinin yemeği, üç

kişiye yeter, üç kişinin yemeği de dört

kişiye yeter.” buyurdu (Müslim,

Eşbire:178).

-Ġbni Ömer anlatıyor; Peygamber (s):

“Kâfir yedi bağırsağı doldurmak için yer,

mümin ise bir bağırsağı doldurmak için

yer.” (Müslim, Eşbire:182). Burada

Page 264: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

259

bağırsaktan maksat, karnını iyice ĢiĢirmek

anlamındadır. Demek ki, Hz. Peygamber (s)

sevdalısı her mümin bu tavsiyeye uyarak

özellikle yiyecek gıdasını ölçülü tutacak;

midesini tam doldurmayacaktır. Sofradan yarı

tok kalkacaktır. Peki Hz. Peygamberimiz (s)

neden böyle bir tavsiyede bulunmuĢtur? Bunun

cevabı tıpta uzmanlaĢmıĢ ilim adamlarının

önerilerinde ortaya konulmaktadır. Sağlıklı

yaĢam için ölçülü beslenme gerekir. Yediğimiz

besinler 2.5 litre hacmindeki midede sindirime

baĢlar. Mide çeperi, salgılar salar ve kaslar

enine boyuna hareketle gıdaları boza kıvamına

getirir. Ne kadar fazla yemek yenirse, o oranda

hidroklorik asit, pepsin ve mukoza salgıları

üretilir. Bu iĢlem süresince mideye daha çok

kan akıĢı olur. Dikkat edilirse, fazla yemek

sonrası kiĢide esneme ve uyku hali belirir.

Çünkü beyne giden kan miktarı azalmıĢtır.

Hâlbuki beyin devamlı kanla (oksijen ve

glikozla) beslenmesi gerekir. Demek ki, çok

yemek metabolizmayı bozup dengesizliklerin

ortaya çıkmasına neden olur.

Page 265: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

260

Ayrıca gece uykudan en az üç saat

öncesine kadar bir Ģey yememek gerekir.

Çünkü gece saat 23:00 – 03:00 arasında

büyüme hormonu salgılanmakta. Eğer uyuma

saatinden önce mide iyice ĢiĢirilmiĢ veya kısa

süre önce meyve yenmiĢ ise, yükselen kan

Ģekerini gidermek üzere insülin hormonu

salgılanacak, bu da büyüme hormonu etkinliğini

bastıracaktır. Sonuçta kiĢinin geliĢmesi olumsuz

yönde etkilenmiĢ olacaktır.

Her ne kadar fazla yiyip mideyi ĢiĢirmek

haram kılınmamıĢ ise de, Hz Peygamberimiz

(s)‟in tavsiyeleriyle hoĢ görülmeyen bir

davranıĢ olduğu belirlenmiĢtir. Burada da

nefisle aklın çatıĢması söz konusudur. Demek ki

kiĢiye, yiyip içmesinde ölçülü davranması Hz

Peygamber (s)‟e uyulması yönünden sevap

kazandırırken, uyulmadığı takdirde de

sağlığından kaybedecektir. Çünkü fazla

yiyecekler sindirim organlarını yorup kısa

sürede devre dıĢı bırakacaktır. DüĢünelim,

neden oruç tutulması farz kılınmıĢtır? Bir nedeni

de sağlıklı yaĢam için değil mi? Evet!... Öyleyse

Page 266: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

261

temiz ve haram olmayan yiyecek ve içecekler

özenle seçilirken ölçülü yiyip içmeye de dikkat

edilmelidir. Gösterilecek hassasiyet, kiĢinin

kendine karĢı önemli bir görevidir.

(2) Giyim – Kuşam Konularında

Geçirilen Sınav

Dünya yaĢamını paylaĢtığımız hayvan

türlerine bakıldığında, doğanın hava koĢulu ve

fiziki yapısına karĢı kendilerini koruyacak ilâve

özelliklerde yaratılmıĢ olduğu görülür. Kimisinde

kalın deri, kimisinde tüy, kıl, yün gibi koruyucu

örtüler bulunduğu halde insan dünyaya çıplak

olarak gelir. Bu noksanlığını kendi gayretleriyle

edindiği giysilerle gidermeye çalıĢır. GeçmiĢten

geleceğe uzanan zaman periyodunda her

toplumun kendi töre ve zevklerine göre

belirledikleri değiĢik renk, Ģekil, biçimde

giysilerinin olduğu görülür. Zamanımızda dahi

coğrafi bölgelerin iklim koĢullarına göre

uygulanan değiĢik kıyafet özellikleri vardır.

Örneğin Ģiddetli soğukların bastırdığı kuzey

bölgelerindeki insanların giysileri ile çok sıcak

bölge halkının giyecekleri aynı değildir. Giysiler

Page 267: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

262

seçilirken zevke uygunluk ve göze hoĢ gelmesi

özelliği ile beraber giyimde rahatlık sağlaması

göz önünde tutulur. Sıcak bölgelerde hafif

giysiler, soğuk iklimde ise kalın kıyafetler tercih

edilir. Kıyafetlerin renk, Ģekil ve biçimleri ise

toplumun moda uygulaması ile oluĢur. Bu

konuda dini bir kısıtlama getirilmemiĢ,

insanların kendi seçenek ve iradelerine

bırakılmıĢtır. Ancak bedenin örtülmesi gerekli

yerler belirtilmiĢ ve erkek giysilerinde de

ipekten kaçınılması öngörülmüĢtür. Konuya

iliĢkin Hz. Peygamberimiz (s)‟in hadisi Ģöyledir:

Ömer (r.a.) anlatıyor: Rasûlallah (s)

harirden (halis ipek elbise giymekten)

nehyetmiştir (yasaklamıştır). Yalnız - baş

parmağı yanındaki iki parmağı ile işaret

ederek – şu kadar müstesna demiştir.”

(Buharı, Libas:1946). Hz. Peygamber (s)

sağlığında kendisine hediye edilen ipekli

kumaĢları giymemiĢ, giyenleri de uyararak

yasaklı kuralını korumaya çalıĢmıĢtır. Neden

böyle bir yasaklama getirilmiĢtir diye akla soru

gelebilir. Ġslâmiyet‟te ipekli kumaĢ giysileri

Page 268: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

263

erkekler için haram görülmüĢ, kadınlar için ise,

helâl sayılmıĢtır. Nedeni ise, o dönemde ipekli

kumaĢlar hem pahalı ve hem de cazibeli bir

görünümde idi. Böyle bir giysinin erkekler

tarafından giyilmesi hem savurganlık ve hem de

gururlarına vesile olacaktı. Diğer taraftan

kadınlara özgü süsleme ve kendisini daha

yakıĢıklı gösterme olgusunu yansıtacaktır ki, bu

da erkek müminler için hoĢ görülmeyen

gidiĢattır. Tabii ki, erkekler de en güzel ve

temiz giysileri giyecekler, ancak israfa

sapmadan orta halli bir tutum izleyecektir.

Örtünme (tesettür) ile ilgili ayetlerin

geliĢiyle beraber hür kadınların giyim

kuĢamında değiĢiklik olmuĢ, eller ve yüz dıĢında

bütün beden mahrem (avret) olarak kabul

edilip örtünmeye baĢlanmıĢtır. Yalnız

örtünmeyle sınırlı kalmamıĢ, vücut hatlarını belli

eden dar giyimlerden de uzak kalınmıĢtır.

Demek ki, hür kadın Kuran‟ın Nur Suresinde

açıklanan kiĢiler dıĢındaki insanlara hem

mahrem yerlerini göstermeyecek ve hem de

vücut hatlarını belli eden giysileri

Page 269: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

264

giyemeyecektir. Cariyelerde ise mahrem yeri

göbekle diz kapağı arası kabul edildiğinden

bunlar için böyle bir zorunluluk konmamıĢtır.

Zamanımızın kadın giyim kuĢamında,

özellikle Ģehirlerde dar pantolon ve bluz tercih

edilip vücut hatları olduğu gibi dıĢa yansımakta

ve belirtilen kurallara ters düĢmektedir. Bu da

onlar için bir imtihan konusu olmaktadır.

Yahudi dininde olduğu gibi Ġslâmiyet‟te

de, giyim kuĢamda erkeklerin kadınlara,

kadınların da erkeklere benzemesi yasak

kılınmıĢtır. Örneğin;

-“Kadının üzerine erkek esvabı

(giysisi) olmayacak ve erkek, kadın esvabı

giymeyecek; çünkü bu şeyleri yapan

herkes Allah‟ın Rabbin mekruhudur.”

(Tevrat, Tesniye, Bap:22/5).

-İbni Abbas (r.a.) anlatıyor: “Nebi

(s), erkeklerden kadınlaşanlara

kadınlardan da erkekleşenlere lânet etti ve

bu davranışlı kimseleri evinizden

kovunuz.” buyurdu (Buhari, Libas:1954).

Erkeğin kadınlaĢması, sesini kadın sesi gibi

Page 270: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

265

inceltmesi, kadın gibi kırıla – döküle yürümesi,

kadın gibi naz ve iĢveli hareket etmesi, süslü ve

kadınlara özgü giysiler giyip kadına benzemesi

Ģeklinde, anlaĢılmalıdır. Kadının erkekleĢmesi

ise, sözünde, iĢinde, hareketleri ile giyiminde

erkeklere benzemeye çalıĢmasıdır. Allah‟ın ayrı

cins olarak yarattığını değiĢtirmeye kalkıĢmak

hoĢ karĢılanmayan bir düĢünce tarzı ve

davranıĢtır.

Peki, yapılırsa ne sakıncası olacak;

yapanlar o haliyle zevk duyup hoĢlarına

gidiyorsa bunun baĢkasına ne zararı olacak,

diye düĢünülebilir. Zararı, Allah‟ın yaratıp biçim

verdiğini beğenmeme gibi bir tutuma girilmiĢ

olmasıdır. Ayrıca, bazı giysilerin erkeklere

haram sayılması ve erkeklerin kadınlara –

kadınların da erkeklere benzemeye

çalıĢmalarının lânetlenip hoĢ karĢılanmaması,

birer imtihan konusudur. Bu nefisle Ġslâm

kurallarının çeliĢtiği ve böylece kiĢinin ahiret

geleceğinin değerlendirildiği bir dönemdir.

Kurallara uyulduğu ölçüde geçirilen sınavda

Page 271: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

266

baĢarı sağlanmıĢ, yani sevap kazanılmıĢ

olunacaktır.

Kadınların giyim kuĢamı ile ilgili Hz.

Peygamberimizin (s) diğer bir hadisi de

Ģöyledir:

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Resulallah

(s) şöyle buyurdu: “Cehennem ehlinden iki

sınıf vardır ki, artık ben onlara bir daha

bakmadım: Biri öyle bir kavim ki,

beraberlerinde sığır kuyruklarına benzer

bir takım kamçılar var; kendileri bu

kamçılarla insanları dövmektedirler. Bir de

elbise giymiş (fakat) çıplak olan,

erkeklerin kalplerini kendilerine meyl

ettiren, kibirle salınarak yürüyen, başları

(saçları ve bez parçaları dolanmak

suretiyle) Horasan develerinin hörgüçleri

gibi iri iri olan kadınlar. Bu kadınlar

Cennete giremezler, onun kokusunu da

duyamazlar. Hâlbuki Cennetin kokusu şu

ve şu kadar mesafeden muhakkak

duyulur.” (Müslim, Libas: 2128). Hadiste

söz konusu edilen kadınlar, bedenin bazı

Page 272: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

267

yerlerini örten, bazı yerlerini de güzelliğini

göstermek için açan, teninin rengini gösterecek

Ģekilde ince elbiseler giyen, bu tarzdaki giyim

ve cazibesiyle erkeklerin kalplerini kendilerine

çekebilmek maksadıyla cilveli hareketlerde

bulunanlardır. Hâlbuki hür kadınlar giyim

kuĢamında ölçülü davranıp mahrem yerlerini

ancak kendilerine helâl olan kiĢilere

gösterebileceklerdir. Böylece giyim kuĢamla

kadınlar ahireti için bir sınav geçirmektedirler.

Giyim –kuĢamda izlenecek yol, gösteriĢ

ve savurganlıktan uzak kalınmasıdır. Çünkü

gösteriĢ ve savurganlık Ġslâm dininin hoĢ

karĢılamadığı, gerektiğinde çeĢitli tepkilerle

kınadığı davranıĢlardır. Mademki, yaĢadığımız

çevrede huzur ortamında hoĢça bir hayat

geçirmek isteniyor, öyleyse bunun kurallarına

uyulmasına yeterince özen gösterilmelidir. Allah

ve Resulü tarafından özellikleri belirtilen Ġslâm

toplumunda bireyler arasında sosyal

yardımlaĢma ve dayanıĢma ön planda yer alır.

KiĢiler birbirlerini Allah için sever, O‟nun

hoĢnutluğu için dürüst ve hoĢgörülü davranır.

Page 273: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

268

Kin, gurur, hile, haset, gıybet, kovuculuk,

aldatma, yalan söylemek ve yalan Ģahitlik

yapmak, hırsızlık, hainlik, çekemezlik, sözünde

durmamak, hakaret etmek, edepsizlik yapmak,

aĢağılamak gibi ahlâk dıĢı düĢünce ve

davranıĢlardan uzak kalıp az da olsa yapanlar

eğitilip topluma kazandırılır.

ĠĢte bu örnek toplumda, malın

kalitesinden öte markası ve alındığı yer

gözetilerek en pahalı Ģekilde giyim kuĢam temin

edip çevresinde de böbürlenerek çalım atması,

bir gösteriĢ ve savurganlıktan baĢka bir Ģey

olamaz. Sosyal yardımlaĢma ve dayanıĢmadan

veya gelir dağılımından yeterince

yararlanamamıĢ kiĢiler de, eğer dini bütün

değilseler, kendilerinde olmadığı için özenip

kıskanacaklardır. Kıskançlık ise günah bir

düĢünce tarzıdır.

Peki, gösteriĢ ve savurganlığın ölçüsü ne

olabilir? Bunu belirleyen ölçü, o beldedeki

bireylerin sahip oldukları ekonomik değerlerdir.

Halkın çoğunluğu hayat standardı üzerinde

geçim olanaklarına sahip ise, bu ortama uygun

Page 274: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

269

giyim kuĢam sergilemesi normal bir hareket

tarzıdır. Ancak gelir düzeyi düĢük ortamda

baĢkaları desinler diye özendirici ve alım gücü

üzerinde harcama yapıp değiĢik kıyafetler

sergilemek, tam anlamıyla gösteriĢ olur. Sonra

modaya uyup ihtiyacından fazla giyim – kuĢam

edinmek de savurganlık sayılır. Hâlbuki biz

Müslümanlara mutlu bir yaĢam tarzını önerip

özendiren Ġslâm kuralları içerisinde hem cimrilik

ve hem de savurganlık kınanıp yasaklanmıĢtır.

Huzura götüren yol ise, bu ikisinin arası, yani

orta yol olmalıdır.

f) Zenginlik – Fakirlik Konusunda

Geçirilen İmtihan

Ġslâm‟ın belirlediği inanç esaslarına göre

kiĢilerin sahip olduğu her türlü geçim vasıtaları

kaderle yakından ilgilidir. Nitekim Hz.

Peygamberimiz (s) de bir hadisinde bu gerçeği

Ģöyle açıklıyor:

“Her birinizin yaratılış mayası ana

rahminde nütfe olarak 40 gün derlenip

toplanır. Sonra aynen öyle (40 gün daha)

kan pıhtısı (âleka) olur. Sonra yine öyle

Page 275: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

270

(40 gün daha) et parçası (mudga) halinde

kalır. Ondan sonra melek gönderilir, ona

ruh üfler ve dört kelimeyi yazar: rızkını,

ecelini, amelini, şaki (kötü davranışlı) veya

said (iyimser) olacağını.” (Buharı, Bed‟ul-

Hak:1324). Ancak bu demek değildir ki,

kaderinde zengin veya fakirlik takdir edilmiĢ

kiĢilerin çalıĢıp uğraĢmaları boĢunadır. Nasıl

olsa kaderde yazılı olan gerçekleĢecektir. ĠĢin

gerçek yönü bu anlayıĢ değildir. Allah‟ın ilmi

sonsuzdur. Allah, ilmi sayesinde kulunun

doğumdan ölüme kadar yapacağı bütün

davranıĢ ve düĢüncelerini bilmektedir. Onun

nelere sahip olacağı veya olmayacağı

bilinmektedir. ĠĢte ruh üflenirken yazılan dört

kelime bu gidiĢatın sonucudur. Yoksa Allah

Teâlâ yazdığı için insan bu sonuca mahkûm

edilip katlanmıĢ değildir. Bu ayrıntının iyi

bilinmesi, tutum ve davranıĢı sonucu baĢa

gelecek olumsuzlukların Allah‟tan değil, bizzat

kendisinden kaynaklandığı bilincine sahip

olması gerekir. Bunun dıĢındaki yorum ve fikir

yürütmeler insanı yanlıĢ bir hedefe yönlendirir.

Page 276: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

271

Evet, rızkı (geçimlikleri) takdir edip veren

Allah‟tır. Ancak, takdir edilmiĢ bu rızkı arayıp

bulmak insanın görevidir. Demek ki, çalıĢıp

aramak kuldan, yaratıp vermek de Allah‟tan

beklenmelidir. Ġnsan, Allah‟ın kendisine

lütfettiği akıl ve hür iradesiyle kendi yararına

olan geçimliklerini arayacak, bu yönde gerekli

çalıĢma ve gayreti gösterecek, sonra da

gerçekleĢmesi için Allah‟ın takdirini

bekleyecektir. Sonuç istediği gibi olmazsa

hemen üzüntü ve kaygıya kapılmayacak ve

bunda da kendisi için bir hayır (iyilik) olduğunu

düĢünecektir. Çünkü Allah‟ın her kulu, dünya

yaĢamında devamlı sınav geçirip

denenmektedir. Bunun sonucu olarak da ahiret

hayatı belirlenmektedir. Rızk konusunda nasıl

tevekkül edileceğini, diğer bir ifadeyle

beklentileri böylece özetledikten sonra bir

ayrıntının altını çizip önemini belirtmek isterim.

Çok çalıĢıp gayret gösteren bütün kazanç

yollarını deneyen kiĢi mutlaka istediğini elde

edecektir diye kendisine verilmiĢ bir garanti

yoktur. Ancak, Allah‟ın takdir ettiği kadar elde

Page 277: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

272

edebilir. Allah Teâlâ, toplumun da yararını

gözeterek rızkı kullarına belirli ölçülerde

vermektedir. Dikkat edilirse, geçimlikler bütün

insanlara eĢit olarak dağıtılmamıĢ, bazısına çok,

bazısına da az takdir edilip verilmiĢtir. Netice

Ģükretmek –sabretmek sınavıdır. Nitekim Yüce

Rabbim: “Ve eğer Allah rızkı kulları için

yayacak olsa elbette yerde haddi tecavüz

ederlerdi. Velâkin dilediğini bir miktar ile

indiriyor. Şüphe yok ki O, kullarından

haberdardır. Görücüdür.” (Şuara Sur/27).

“Allah rızk hakkında bir kısmınızı, bir

kısmınızdan üstün kıldı. Kendilerine fazla

rızk verilenler de, rızkları elleri altında

bulunanlara vermiyorlar ki, onda eşit

olsunlar.” (Nahl Sur/71) diyerek rızk

konusunda izlenen yolu bizlere böylece

açıklamaktadır.

Dünya hayatı insanlar için öğrenim,

eğitim ve olgunlaĢma yeridir. Diğer bir ifadeyle

ahiret hayatına hazırlanma mekânıdır. Toplumu

oluĢturan fertlerin günlük yaĢamında yapmakla

zorunlu olduğu görevleri vardır. Kimi görevler

Page 278: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

273

bedeni güç kullanılarak, kimisi de akıl ve

yeteneklerin becerisine göre yapılmakta. Yani iĢ

bölümü uygulanmakta... Eğer Yüce Rabbim her

isteyene bol geçimlik vermiĢ olsaydı, temizlik,

taĢımacılık, pazarcılık gibi meĢakkatli hizmetleri

gördürecek insanlar bulunamayacak, toplumun

düzeni olumsuz yönde etkilenecekti. Zenginler

mallarının zekât ve sadakasını verecek ki,

kendisinde beliren cimrilik duygusundan

kurtulup olgunlaĢabilsin. Zenginliğinden dolayı

Allah‟ına Ģükredip sevap kazanabilsin. Fakir de,

durumuna sabredip kanaatkâr bir düĢünceyle

çalıĢmalarını devam ettirirken Allah‟tan istekte

bulunacak ki, kendisi için bir ibadet sevabı

kazanabilsin. Dolayısıyla o da sınavını böylece

baĢarabilmiĢ ve ahiret yolculuğuna çıkarken

heybesini sevaplarla doldurmuĢ olsun. Demek

ki, zenginlik ve fakirlik olgusu, insanların

denenmesi ve imtihanından baĢka bir amaç

taĢımaz. KiĢilerin eğitilip ruhsal yönden

olgunlaĢmalarını sağlayan birer araç

olmaktadır.

Page 279: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

274

Zenginin yaĢam tarzına bir göz atalım:

Zengin eğer Ġslâm‟ın ahlâk kuralları ve yaĢam

tarzını kendisine düstur edinmemiĢ ise, sahip

olduğu mal varlığı ve olanaklar kendisi için

yarar değil zarar kaynağı olur. Zenginliğinden

ötürü kibirlenir ve kendisinde büyüklük hissi

doğar. Çevresindekileri küçümser ve

sohbetlerini alaylı üslupla sürdürür. Ya çok cimri

kesilip kimseye hayrı dokunmaz veya savurgan

bir tutumla parasını lüks yerlerde, pahalı

eğlencelerde harcar. Yediği, içtiği ve giydiği

haram olur. Ġçki, kumar ve zina gibi ahlâk dıĢı

alıĢkanlıklarını kendisine en güzel yaĢam tarzı

kabul eder. Oturup toplumun sosyal yapısını,

bireylerin sahip olduğu olanakların farklılığının

nedenini hiç mi hiç düĢünmez! Kazancını, kendi

gayret ve becerisi sonucu elde ettiğini

zanneder. Bunun kendisi için bir imtihan olduğu

gerçeğini hatırına dahi getirmez. YaĢam biçimi,

tutum ve davranıĢları Ġslâm‟ın ölçüleri dıĢında

kalır. Peki, Rabbina döndürüldüğü zaman hali

nice olacaktır? Dünyadaki iĢ hayatında baĢarılı

olmak, ahiret için geçerli sayılacak mı? Tabii ki,

Page 280: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

275

hayır!... Ahiret için mal çokluğu ve zenginliğin

bir önemi yoktur. Eğer kiĢi kazancının belirli bir

bölümünü ailesi, toplum ve devlet yararına

harcamıĢ ve bu arada; Ġslâm‟ın diğer kurallarına

da uygun davranmıĢ ise, o zaman âhiret

hayatını da baĢarmıĢ olur. Aksi halde kazancı

kendisine ancak zarar getirmiĢ ve geleceğini de

karartmıĢ olur.

Zengin, eğer Ġslâm‟ın kurallarına uyup

hem ahlâki davranıĢlarını ve hem de ekonomik

gücünü kontrolü altında tutarsa, kendisini Hak

yolunda normal bir insan olarak görür. Kin,

kıskançlık, haset, gıybet, kovuculuk (söz

taĢıma), kibir – gurur, gasp, fahiĢ fiyatta satıĢ,

hile, irtikâp, aldatma gibi Ġslâm ahlâkının çirkin

gördüğü davranıĢlardan uzak yaĢar. Ġnsanlarla

iliĢkilerini dürüstlük olgusu ile güzelleĢtirip

yürütür. Mal ve mülkü üzerinde bir emanetçi

olduğunu hiçbir zaman unutmaz. Dünya

malının, dünyada kaldığı gerçeğini hiç mi hiç

göz ardı etmez. Hak ve adalet çizgisinden

ayrılmaz. Kazancının içerisinde fakirin hakkının

bulunduğu bilinci ile hareket edip malının

Page 281: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

276

zekâtını, sadakasını ve devletine vergisini tam

olarak öder. Haram mal edinmekten hem

kaçınır ve hem de korkar. Toplumun sosyal

yardımlaĢmasına destek olur. Gelecek nesillere

eğitilmiĢ bilgili insan yetiĢtirilmesi yönünde

okul, hastane, kültür merkezleri gibi tesislerin

kurulup iĢletilmesine yardımcı olur. Peki, bu

tutum ve davranıĢa sahip kiĢi kendisini nerede

görmeli! Hak yolunda değil mi? ĠĢte bu tür

zenginlik, kiĢinin hem kendisine ve hem de

çevresine yarar sağlar.

Rızkın daraltılıp geniĢletilmesinin yetki

hakkı Allah‟a aittir. Dilediğine bol, dilediğine de

az takdir eder. Dilediğini zengin, dilediğini de

fakir kılar. Bunda da Allah‟ın bir hikmeti

bulunmaktadır. Her uygulamasının haklı bir

gerekçesi ve nedeni vardır. Bu ayrıntıları

bilmeden bir Ģey hakkında peĢin hükümlü

olmak yanıltıcı olur. Nitekim Hz. Peygamberimiz

bir hadisinde Allah Teâlâ‟nın Ģöyle buyurduğunu

belirtir:

“Kullarımdan bazıları vardır ki,

yalnızca fakirliğe elverişlidir. Onları

Page 282: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

277

zenginleştirsem dinlerine karşı

bozgunculuğa dalarlardı. Kullarımdan

bazıları da vardır ki, ancak zenginliğe

elverişlidirler. Onları fakirleştirmiş

olsaydım fesada (bozgunculuğa)

dalarlardı.” (13).

Yüce Rabbim biz kullarına kendisini

tanıtırken: “O, galiptir, O, hâkimdir.” ifadesini

kullanmaktadır. Galip demek, güç ve kuvvet

bakımından üstün olma anlamını belirtir.

Hâkimdir demek, bir Ģey hakkındaki hükmü

mutlaka geçerli bir nedene dayanır, eski

ifadeyle bir hikmeti vardır, anlamına gelir.

Demek ki Allah Teâlâ bir Ģey hakkında hüküm

bildirmiĢ, iradesini belirtmiĢ ise, mutlaka geçerli

bir sebebi, nedeni vardır. Bunu böylece algılayıp

anlamamız gerekir. Çünkü Yüce Rabbimiz hata

yapmaz, belirttiği hükümler gerçekleri yansıtır.

Yukarıda geçen Hz. Peygamberimizin (s)

hadisinde Rabbim bizleri bir gerçeğe

yönlendirirken ne buyuruyor: “Kullarımdan

bazıları vardır ki, yalnızca fakirliğe

elverişlidir. Onları zenginleştirsem

Page 283: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

278

dinlerine karşı bozgunculuğa dalarlar.”

ġimdi Hz. Peygamberimizin (s) döneminde

konu ile ilgili yaĢanmıĢ bir tarihi olaydan

bahsedip, Yüce Rabbimin hükmündeki hikmetin

nedenini görmeye çalıĢalım. Böylece bizler de,

yaĢantımıza yön verirken kaderin getirdiklerine

kanaatkâr bir tutumla sabredip halimize

Ģükredelim. Kesinlikle, Allah‟ın takdir edip

verdiği her Ģeyi ne küçümseyelim, ne de hor

görelim. Yapılacak en güzel davranıĢ ise,

hakkımızda hayırlı – yararlı olanını dilemek

olmalıdır. Ġleriye dönük neyin hayırlı, neyin

hayırsız olacağını ancak Allah bilir; bizler

bilemeyiz. ĠĢte bu söylemlerin somut örneği:

Ebu Ummet-ul Bahili‟nin rivayet ettiğine

göre Salebe Ġbni Hâtib Peygamberimize: “Ya

Resulallah (s), Allah‟ a dua et de bana mal

versin.” dedi.

Peygamberimiz onun bu arzusunu: “Ya

Salebe, Ģükrünü eda ettiğin az mal, Ģükrünü

yerine getiremeyeceğin çok maldan daha

iyidir.” diye karĢılık verdi.

Page 284: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

279

Salebe yine de: “Ya Resulallah (s)!,

Allah‟a dua et de bana mal versin.” diye ısrar

etti. Peygamberimiz (s) ona:

“Ya Salebe, beni misal almak istemez

misin? Allah‟ın Resulü gibi olmak istemez

misin? Nefsimi kudret elinde tutan Allah‟a

yemin ederek söylüyorum ki, dağların benim

için altın ve gümüĢ olmasını dilesem, olurlardı.”

diye cevap buyurdu.

Salebe bu sefer dedi ki: “Seni Hak dinle

peygamber gönderen Allah‟a yemin ederim ki,

bana mal versin diye Allah‟a dua edersen, her

hak sahibine hakkını vereceğim, Ģöyle Ģöyle

yağacağım.”

Bunun üzerine Peygamberimiz (s):

“Allah‟ım, Salebe‟ye mal nasip eyle.” diye dua

etti. Salebe de koyun edindi.

Salebe‟nin edindiği koyunlar böcek gibi

üredi. Öyle ki, sürüsüne Medine dar geldiği için

vadiye taĢındı. Bu yüzden öğle ve ikindiyi

cemaatle kılıp, diğer vakitler cemaatten geri

kalmaya baĢladı. Bu arada sürü üremesine

devam ettiği için Salebe baĢka bir yere

Page 285: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

280

taĢınmak ihtiyacını duydu ve Cuma‟dan baĢka

hiçbir namazı cemaatle kılmamaya baĢladı.

Derken sürü böcek gibi üremeye devam

etti. Salebe de Cuma günleri kervanların yoluna

çıkarak Medine‟de olup bitenleri öğrenir oldu.

Bir gün Peygamberimiz (s): “Salebe ne

yapıyor?” diye sordu. O‟na: “Ya Resulallah (s),

sürü edinince Medine‟ye sığmaz oldu.” diye

baĢlayarak olup bitenleri anlattılar.

Peygamberimiz (s): “Yazık Salebe‟ye, yazık

Salebe‟ye yazık Salebe‟ye.” diye buyurdu.

Bu sırada: “Onların mallarından belirli

bir sadaka al, böylece onları temizlemiş ve

nefislerini arındırmış olursun. Onlar için

dua et, senin duan onları huzura

kavuştur.” (Tevbe Sur/103) meâlindeki âyet

inerek zekât vermek farz kılındı.

Peygamberimiz (s), Cuheyne Kabilesi ile

Beni Suleym Kabilesi‟nden iki kiĢiye yazılı bir

emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi.

Onlara: “Salebe Ġbn Hâtib ile Beni Suleym‟den

falan adama varıp zekâtlarını alın.” diye emir

verdi. Adamlar yola çıkıp Salebe‟ye vardırlar.

Page 286: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

281

Peygamberimizin (s) emirnamesini okuyarak

kendisinden zekâtını vermesini istediler.

Salebe tahsildarlara: “Bu cizyeden baĢka

bir Ģey değil. Bu cizyeden baĢka bir Ģey değil.

Bu cizyenin kardeĢidir, gidin iĢiniz bitince bana

yine uğrayın.” dedi.

Bunun üzerine tahsildarlar Suleym‟e

yöneldiler. Suleym onların geldiğini duyunca

develerin en semizini seçerek onu zekâtlık

olarak ayırdı ve tahsildarları onunla karĢıladı.

Tahsildarlar bunu görünce: “En semiz deveyi

vermen gerekli değil, o yüzden bunu senden

almak istemiyoruz.” dediler. Suleym: Ne

münasebet alın onu, ben gönül hoĢnutluğu ile

veriyorum. Onu siz alasınız diye ayırdım.” dedi.

Tahsildarlar görevlendirildikleri diğer

zekâtları toplamayı bitirince geri dönerken

Salebe‟ye bir daha uğradılar, zekâtını vermesini

istediler. Salebe bu sefer onlara: “Yanınızdaki

yazıyı gösterin.” dedi. Yazıya göz atarken yine:

“Bu cizyenin kardeĢidir, siz gidin ben ne

yapacağımı düĢüneyim.” dedi.

Page 287: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

282

Tahsildarlar Peygamberimize (s)

döndüler. O, onları görür görmez daha kendileri

ile konuĢmadan: “Yazıklar olsun Salebe‟ye.”

dedi ve Suleym‟e dua etti. Tahsildarlar da

Peygamberimize (s) gerek Salebe‟nin ve

gerekse Suleym‟in nasıl davrandığını anlattılar.

Bunun üzerine Allah (c.c.) Salebe hakkında:

“Onlardan bir kısmı „Eğer Allah bize

mal bağışlarsa mutlaka zekât verir ve

mutlaka salihlerden oluruz‟ diye söz

verdiler. Fakat Allah onlara mal

bağışlayınca onu cimrilik ettiler, arkaya

dönüp sözlerinden caydılar. Allah da

kendisine verdikleri sözden cayarak yalan

söyledikleri için O‟nun karşısına

çıkacakları güne kadar kalplerine nifak

ekmek suretiyle onları cezalandırdı.”

(Tevbe Sur/75-77) meâlindeki âyetler indi.

Bu sırada Peygamberimizin (s) yanında

bulunan Salebe‟nin bir akrabası, inen ayeti

duyunca Salebe‟ye vararak ona: “Ya Salebe,

anan ölesi, ulu Allah senin hakkında Ģöyle Ģöyle

bir ayet indirdi.” dedi.

Page 288: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

283

Bunun üzerine yola çıkan Salebe,

Peygamberimize (s) vararak zekâtını almasını

istedi. Peygamberimiz (s) kendisine: “Allah

bana senden zekât almayı yasakladı.” diye

cevap verdi.

Peygamberimizin (s) bu cevabı üzerine

Salebe baĢına toprak serperek dövünmeye

koyuldu. Peygamberimiz (s) ona: “ĠĢte senin

amelin, verdiğim emri yerine getirmedin.” dedi.

Peygamberimiz (s) vereceği zekâtı almak

istemeyince evine döndü.

Peygamberimiz (s) ahirete göçünce

Salebe, zekât borcunu Hz. Ebu Bekr‟e getirdi,

fakat Ebu Bekr de onu geri çevirdi. Arkasından

Hz. Ömer‟e getirince, o da kabul etmedi. Hz.

Osman‟ın halifeliğe geçiĢinden sonra da Salebe

öldü (4).

Kuran‟ın vahiy edildiği ve buna göre Hz.

Peygamberin (s) Müslümanları eğitip

olgunlaĢtırmaya çalıĢtığı bir ortamda “Salebe”

olayının yaĢanmıĢ olması, tesadüften öte belirli

amaca yönelik mevcut planın uygulama sonucu

olarak görülebilir. Bu olayın cereyan tarzında,

Page 289: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

284

biz Müslümanları da hedef alan önemli mesajlar

yer almıĢtır. ġöyle ki;

-Allah‟a dua edip istekte bulunurken;

gerek maddi menfaat olsun, gerek manevi

olsun, her yönü ile hakkımızda hayırlı olanı

isteyip dilememiz,

-Allah‟ın takdir edip lütfettiği geçimliklere

kanaatkâr bir yaklaĢımla sahip olup – kötünün

de daha kötüsü olabileceği varsayımı ile –

halimize Ģükretmemiz,

-Araç olanları amaçtan üstün

tutmamamız. Yani yaĢantımızda asıl olan amaç,

Allah‟a ibadet edip kulluk görevini yerine

getirmek olduğuna göre, dünyanın geçici

zevklerinden olup aracı olarak mutluluğa

götüren mal – mülk edinme uğraĢısı, hiçbir

zaman kulluk görevinin yapılmasına engel

olmamalı,

-Allah‟ın takdir edip lütfettiği her türlü

olanağın bizler için birer sınav sebebi olduğunu

bilmemiz.

Dikkat edilirse zekâtla ilgili ayette Allah:

“Onların mallarından belirli bir sadaka al,

Page 290: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

285

böylece onları temizlemiĢ ve nefislerini

arındırmıĢ olursun.” diye buyuruyor. Malların

temizlenmesi, fakirin hakkı zenginin malı içinde

yaratılmıĢ olmasıdır. Zengin kiĢi, malının

arasında bulunan emaneti gerçek sahibi olan

fakire vererek haram yemekten hem kendini

korumuĢ ve hem de malını – mülkünü

temizlemiĢ olur. Diğer yönden zengin gönül

hoĢluğu ile zekât ve sadaka vererek yani

(emaneti hak sahibine ileterek) nefsinin cimrilik

olgusunu yenip, olgun bir Müslüman kimliğine

kavuĢmanın mutluluğunu yaĢar.

-Eski deyimle, her nimet bir külfet

karĢılığındır. Yani insana lütfedilen her olanak

beraberinde birer sorumluluk da getirmektedir.

Bu nedenle Allah‟tan istekte bulunurken verilen

söze sadık kalmamız gerekir. Sonunda

koĢullarını yerine getiremeyeceğimiz bir istek

bizler için kazanç değil, geleceğimizi gölgeleyen

bir kötülük olabilir. O zaman “Salebe”nin yaptığı

gibi baĢımıza toprak serperek dövünmemiz

kurtuluĢ çaresi olamaz.

Page 291: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

286

Peki, ne yapmamız gerekir? Kendimize

çeki – düzen verdikten sonra aklı nefsin önüne

çıkarıp önce yardım yapıp fakirleri sevindirmek,

insanlarla adalet çizgisinde iyi iliĢkiler kurmak

ve Allah‟a yönelip içtenlikle tövbe etmek

olmalıdır. ġu gerçeğin unutulmaması gerekir;

piĢmanlıkla yapılan tövbe, daha çok makbul

olan bir ibadettir.

g) Yaratılış Yönünden Geçirilen

İmtihan

Dünya üzerinde neslin devamlılığı için

varlıklar cinsiyet gözetilip erkek-diĢi olarak

yaratılmıĢtır. Bu bağlamda tüm canlılar doğar,

geliĢir ve zamanı gelince de yaĢama veda edip

yerini bir sonraki nesle bırakır. Bu olgu, Yaratıcı

Gücün evreni var edip geleceğini düzenlerken

belirlediği değiĢmez kanunudur. Bizler de

zamanı gelince yaĢadığımız ortamı, istemezsek

de çocuk ve torunlara bırakmak zorundayız.

Diğer bir anlatımla, geçici bir hayat

yaĢamaktayız.

Dünyada mevcut sayısız canlı varlıklar

arasında en mükemmel olarak yaratılmıĢ olan

Page 292: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

287

kuĢkusuz insan neslidir. Diğer canlılar insanın

yönetimi altındadır. Nitekim Allah‟ın tanıtımı da

bu yöndedir:”Ant olsun biz insanı en güzel

biçimde yarattık” (Tin Sur./4). Güzel

biçimden maksat, fiziki ve metabolizma yapısı

ile ruhsal yeteneklerin baĢka canlılardan üstün

olduğunu belirtmektir.

Dünya canlı varlıkları türlere ayrılmıĢ,

türler de kendi aralarında farklı görünümler

sergilemiĢtir. Örneğin elma türü bitkileri ele

alalım: “Elma” genel bir isim olarak algılanır.

Fakat elma türünün içerisinde çeĢitli değiĢiklikte

meyve veren elma ağaçları vardır. Meyveleri

görünüm yönünden kırmızı, yeĢil, sarı veya

karıĢık renkte olanlar; tat bakımından tatsız,

tatlı ve ekĢi olanlar; ağırlık yönünden küçük,

orta ve büyük boy olanlar, gibi. Bu farklılık

nedeniyle değiĢik adlar almıĢlar ve bizler de

değiĢik isimlerine göre elma cinslerini tanırız.

Bunun gibi insanlar da yaĢadıkları bölge,

beslenme ve cinsiyet özelliklerine göre farklı

fiziki görünüm sergilerler. Kimisi siyah, kimisi

beyaz, kimisi de sarı, kırmızı veya esmer

Page 293: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

288

tenlidir. Kimisinin saçı siyah, kimisinin de sarı

veya kumraldır. Kimisi uzun boylu, kimisi de

kısadır. Kimisi ĢiĢman yapılı, kimisi de zayıftır.

Neticede hepsi de Allah‟ın yarattığı insandır.

Her toplumun kendi anlayıĢlarına göre

güzellik olgusu üzerinde değer ölçüleri vardır.

Örneğin, Afrikalı bir kiĢiye en güzel insan

motifini tanıtın dersek, uzun boylu, siyah tenli,

beyaz diĢli,kıvırcık saçlı, sportmen bir model

önümüze koyar.Çünkü içinde bulunduğu

toplumun değer ölçüsü bu yöndedir.Uzak doğu

insanına sorarsak, birinci koĢul çekik gözlü bir

profil çizerek yanıtlar.Avrupalıya sorulsa, kendi

mankenlerinin görünümünü örnek

gösterirler.Bu tür olguları benimseyen kiĢi,

aynada kendini görür ve baĢkalarıyla kıyaslar.

Boyu-posu, pek de yakıĢıklı olmayan fiziki

görünümü ile seçtiği giysilerdeki uyumsuzluğu,

dahası yaptığı iĢlerdeki beceriksizliği karĢısında

kendini küçümser.”Neden ben böyle olmuĢum”

diye düĢünüp üzüntü duyar..Veya alımlı

olmamasına karĢın burnu havalarda dolaĢır da

kimseyi beğenmez.Bütün bu tarz düĢünce ve

Page 294: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

289

davranıĢlar yaratılıĢ amacına ters düĢüp kiĢinin

yaĢam sınavını kaybetmesine neden olur. Bir

defa insanların farklı görünümde yaratılmasında

kiĢinin istek ve gayreti yoktur. Yetki, bizzat

yaratana aittir; dilediği gibi Ģekil verir.Elbette

farklı görünümde yaratılmasının da geçerli

nedeni vardır. Bu farklılık, toplum içinde

kiĢilerin birbirlerini tanıyıp iyi iliĢkiler kurmaları

yönünden gereklidir. DüĢünülürse, birbirine çok

benzeyen ikiz kardeĢleri bile tanımada

zorlanmaktayız.Fabrikasyon örneği bütün

insanlar aynı görünümde olsaydı kim, kim

olduğu nasıl ayırt edilip tanınacaktı? Toplum

içindeki çalıĢmalarda iĢ bölümü nasıl

dengelenecekti? Sonuç olarak diyebiliriz ki,

insanın fiziki yapısı, yaratılıĢında Allah‟ın

kendisine olan bir lütfudur. Bunu beğenmemek

veya kendisini baĢkalarından üstün görmek gibi

bir düĢünceye sahip olmak kiĢiye benlik

duygusu ötesinde daha çok günah

kazandırır.Çünkü, tüm evreni ve de insanı

yoktan yaratıp var eden, Ģekil veren yüceler

yücesi Allah‟ın bizzat kendisidir.( HaĢr Sûr/24).

Page 295: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

290

Bizler ise, yaratılıĢ aĢamasında birer aracı

olmaktan öte bir etkinliğimiz (dahlimiz ) yoktur.

Hal böyle iken, Allah‟ın uygun görüp

biçimlendirdiği kendimiz ve çevremizdeki

insanların fiziki yapılarına kusur bulup

beğenmemeyi nasıl yorumlayıp anlam

verebiliriz? HoĢ bir yaklaĢım olmadığına göre,

Ģaka maksadıyla veya öfke halinde olsa bile

kesinlikle insanların fiziki yapısını çirkin Ģeylerle

özleĢtirip hakaret etmek, hayvanlara

benzetmek gibi yaklaĢımlardan uzak

durulmalıdır. Dahası, bütün bunların bizler için

hazırlanmıĢ sınav basamakları oldukları bilincine

varıp söz ve davranıĢların edep dıĢı olmamasına

özen gösterilmelidir.

Sonuç olarak, Yaratandan ötürü yaratılanı

seven ve insanlarla iyi iliĢkiler içerisinde

bulunan kiĢi, bu basamakları hiç tökezlemeden

çıkarken daima yanında da Ulu Allah‟ın

yardımını bulacaktır.

ğ) Sağlığın da Hastalığın da Bizler

için Birer İmtihan Olduğu

Page 296: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

291

Ġnsanın var oluĢ gerekçesinin asıl nedeni

Allah‟a ibadet etmek olduğuna göre, bu görevi

istenilen düzeyde yapabilmek için de sağlıklı

bedene ihtiyaç duyulur. Örneğin Ġslâm‟ın beĢ

Ģartından namaz, oruç, hac ve umre beden

sağlığı ile yapılabilen birer ibadettir. Hem

kendimizin ve hem de ailemizin geçimlerini

sağlamak üzere çalıĢıp kazanmak gerekir.

ÇalıĢmak da sağlıklı bedenle yapılabilir. Buna

benzer örnekler çoğaltılabilir. Sonuç olarak

beden sağlığı, kiĢiyi mutlu bir yaĢamla

bütünleĢtiren en önde gelen gereksinmedir. Bu

nedenle sağlığın insan yaĢamındaki önemini

bilmeli ve bedenin görevlerini olumsuz yönde

etkileyecek olaylardan da kaçınılmalıdır.

Allah‟ın biz kullarına emanet ettiği

bedenimizi korumak, her türlü etkilere karĢı

sağlıklı tutmak yine bizlere yüklenen

sorumluluktur. Bu bağlamda bedeni güçsüz

düĢürecek düzeyde zorlama altında bırakacak

yaklaĢımlardan uzak kalınmalıdır. Örneğin, bir

iddia veya isteğin karĢılanması amacıyla

günlerce yeme-içme gibi tabii ihtiyaçları bir

Page 297: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

292

tarafa iterek “ölüm orucu” tutulmasının hiçbir

mantıklı izah tarzı olamaz. Bedene böyle bir

iĢkence uygulanmasını ne Allah hoĢ karĢılar, ne

de Hz. Peygamberimiz (s). Çünkü kiĢi bedenini

baĢka amaç için kullanmıĢtır. Sözde böyle

yapmakla karĢı tarafın duygusallığını kendi

üzerine çekip acındıracak ve sonunda da

istediği amaca ulaĢmıĢ olacaktır. YaĢadığımız

dönemde ideolojik olarak bu yönteme

giriĢenleri az da olsa görmekteyiz. Örneğin,

Ceza ve Tutuk Evleri koĢullarının kendi istekleri

doğrultusunda değiĢtirmeye yönelik tutulan

ölüm oruçları. Bu kiĢilerin bazıları cezaevi içinde

bazıları da dıĢında bulunmaktadır. Kimileri

tamamıyla güçsüz düĢüp ölmüĢler, kimileri de

son anda tedaviyi kabul edip yeniden hayata

döndürülmüĢlerdir. Bu tutum ve düĢüncede

olan kiĢilerin eylemleri, hiçbir Ģekilde dini

kurallarla örtüĢmeyen bir davranıĢ içindedir.

Ahiret yolculuğunda hesabını ağır

ödeyeceklerdir. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s)

intihar eden kiĢilerle ilgili hadisinde Ģöyle

buyuruyor: “Her kim bir dağdan (yüksek bir

Page 298: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

293

yerden) kendisini aşağıya atıp öldürürse

bu intihar eden kimse Cehennem ateşinde

ebedi ve daimi surette kendisine,

yüksekten aşağıya bırakır (bir halde) azap

olunur.” (Buharı, Kitabu‟l-Tıp:1940). Ölüm

orucu da netice itibariyle intihar olduğuna göre,

bu hüküm ile cezalandırılacaktır. Nefsin

isteklerine uyup Allah‟ın bizlere emaneti olan

bedenimize böyle hıyanetlikte bulunmak gelip

geçici art düĢünceler için değer mi hiç?

Hayattan zevk alıp yaĢamı güzelleĢtirmek

varken baĢkaları alkıĢlasın, kahramansın –

yiğitsin, örnek insansın gibi abartılmıĢ sözcükler

edilsin diye kendi kendimizi sıkıntı, üzüntü ve

bitkinliğe sokmamız hiç normal anlayıĢla

bağdaĢır mı? BağdaĢmaz! Çünkü ruhsal bir

hastalığı olmayan kiĢi böyle bir davranıĢı

kendisine yakıĢtırmaz ve olayın içinde de

olamaz.

Geceyi ve gündüzü düzenleyen Yüce Allah

bunları iĢ olsun diye yaratmamıĢ (Allah‟ı böyle

deyimlerden uzak tutar O‟nun yüceliğine

inanırım); her ikisini de belirli nedenlerle

Page 299: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

294

yaratıp insanların yararına uygun hale

getirmiĢtir. Konuya bu açıdan bakıldığında, 24

saatlik bir günün 3‟te biri (1/3=8 saati) çalıĢıp

Allah‟ın takdir ettiği rızkını aramak, 3‟te biri

(1/3=8 saati) dinlenme, 3‟te biri de (1/3=8

saati de) uyumak için kullanılacaktır. Nitekim

Allah Teâlâ: “Geceyi sizin için örtü, uykuyu

dinlenme vasıtası ve gündüzü de dolaşıp

rızk arama vakti yapan O‟dur.”

buyurmuştur (Furkan Sur/47). ÇalıĢırken

insan bedeni efor (güç) harcar; organlar bu

süreçte yıpranıp kayba uğrar ve de yorulur.

Dinlenme suretiyle yorgunluk giderilir. Fakat

yıpranmıĢ organların onarılması için uyku

gerekir. Uykunun belirli bir süresinde kiĢide

büyüme ve melatonin hormonları salgılanır.

Hem büyümeyi ve hem de onarım iĢlemini

yerine getirir. KiĢi ertesi güne daha sağlıklı ve

kendini güçlü hissederek baĢlar. Demek ki,

Yüce Rabbimin bizler için yaratıp uygun

gördüğü her oluĢumda birçok yarar saklıdır.

Yeter ki, kurallara uygun hareket edilmiĢ olsun.

ġimdi, karĢımızda böyle bir gerçek dururken,

Page 300: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

295

bunu görmezlikten gelip daha çok kazancım

olsun, daha üst makamlara yükseleyim diye

sağlığı bozacak bir hırsla bedeni aĢırı derecede

yormak, dinlenme ve uyku süresini kısaltmak

suretiyle kendi kendimize kötülük yapmıĢ olmaz

mıyız? Hâlbuki sağlıklı beden bizlere

yaĢadığımız sürece her an gereklidir. Bu

nedenle diyebiliriz ki, bizlere emanet edilen

sağlıklı bedeni koruyup kollamak hem görevimiz

ve hem de sorumluluğumuz olmaktadır. Diğer

yönden kiĢiler, kendi bedenlerine gösterdikleri

özen ölçüsünde de birer sınav geçirmektedirler.

Ġnsan sağlığı ve yaĢamını olumsuz yönde

etkileyen diğer bir faktör hastalık halidir.

Dünyanın yapısına bakıldığında dağlar, dereler,

vadiler, ovalarla iniĢli – çıkıĢlı bir görünüm

oluĢturur. Bunun gibi insan hayatı da, hastalık,

sağlık, hüzün ve sevinç gibi yaĢam biçimleriyle

iniĢli çıkıĢlıdır. Yaratan Yüce Güç, bizleri yaratıp

yaĢatırken bu etkenlerle imtihan etmektedir.

Netice, sabretmek – Ģükretmek olgusuna ne

ölçüde uyup uymadığımızın belirlenmesi ve

buna göre de ahiret hayatında hesabın

Page 301: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

296

görülmesidir. Halk arasında söylenen bir söz

vardır: “Hastalığı veren Allah, bunu giderecek

dermanı da yaratmıĢtır.” Demek ki her

hastalığın bir ilâcı vardır. Genelde söz konusu

ilâç, yediğimiz bitkiler ile içtiğimiz içecekler

içerisinde yaratılmıĢtır. Bizlere düĢen görev,

hastalığın çeĢidine uygun ilâcı bulup

kullanabilmemizdir. Önemli olan diğer bir etken

de, vücut sağlığının devamlılığı yönünden

koruyucu önlemlere sıkı sıkıya sarılmak

olmalıdır. Bu önlemler neler olabilir diye, bir

soru akla gelebilir. Bu konuda uzman kiĢilerin

önerileri:

-Sağlıklı beslenme. Yiyecek, içecek ve

giyeceklerin temizliği ile ölçülü yiyeceğe dikkat

edilmeli. Vücuda zararlı alkol, uyuĢturucu ve

sigaradan uzak durulmalı.

-Bedeni temiz tutmalı. Haftada en az bir

defa veya vücut yorgunluğunda banyo yapmalı.

Yemek yeme sonrası ağız ve diĢ temizliğini

alıĢkanlık haline getirmeli. Mutlaka eller temiz

tutulmalı.

Page 302: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

297

-Ġnsan kendini strese sokacak olaylardan

uzak kalmalı, strese girince de hafif atlatılması

için uygun yöntemler geliĢtirmelidir, Ģeklinde

özetlenebilir. Bu önlemler aynı zamanda, kiĢinin

kendisine karĢı sorumluluğunu yerine getirip

getirmediği yönünden birer sınav konularıdır.

Yüce Rabbim yarattığı kuluna lütfedip bir

rızk, bir olanak veya sevindirecek bir geliĢme

vermiĢse beraberinde sorumluluk da

yüklemiĢtir. Eskilerin ifadesiyle: “Her nimetin

bir de külfeti vardır.” atasözü, bu gerçeği

yansıtır. Bunun gibi kiĢinin baĢına gelen

hastalık, sıkıntı, vücut ağrıları gibi her türlü

olumsuzluklar karĢılıksız kalmaz. Eğer tedbire

sarılıp gereği gibi tevekkül edilmiĢ ise bir bölüm

günahların af edilmesine neden olur. Bu konuda

Hz. Peygamberimizin (s) söylediğine kulak

verelim:

Ebu Said Hudri ile Ebu Hureyre (r.a.),

Nebi (s)‟nin Ģöyle buyurduğunu anlatıyorlar:

“Müslüman‟a fenalık, hastalık, keder,

hüzün, eza, iç sıkıntısı ârız olmaz, hatta

vücuduna bir diken batırılmaz ancak Allah

Page 303: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

298

Teâlâ bu musibetlerden birisi sebebiyle o

Müslüman‟ın suçlarını ve günahlarını örter,

bastırır.” (Buharı, Kitabu‟l Marza:1907).

Müslüman‟ın bu haktan yararlanabilmesi için

baĢına gelecek olumsuzlukları gidermek üzere

çarelerine baĢvuracak ve sonucu Allah‟tan

bekleyecektir. Bunların kendisi için birer

imtihan olduğunu düĢünüp sabırlı olmaya

çalıĢacaktır. Çünkü sabırlı davranmak,

kendisine ibadet yapmıĢ sevabını kazandırır.

Ancak, ağlayıp sızlanmak, dövünmek gibi

hareketlerle baĢkalarına kendisini acındırmak,

“Neden bu olay baĢıma geldi! Ne gibi günahım

var ki cezasını çekiyorum.” Ģeklindeki

yakınmalar, kiĢiye bir Ģey kazandırmaz.; çektiği

sıkıntılar günahlarına da kefâret olmaz. Yani

günahlarını silmez. Çünkü inançlı Müslüman gibi

hareket edip sabretmemiĢtir. Halini Allah‟a arz

edip giderilmesini istemek varken baĢkalarına

yakınıp ferahlamak istemiĢtir. Konuya iliĢkin Hz.

Peygamberimizin (s) diğer bir hadisi de

Ģöyledir:

Page 304: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

299

İbni Abbas (r.a.) Peygamberimizin

ashabından Ata‟ya şöyle der: Ey Ata! Sana

Cennet kadınlarından bir kadın göstereyim

mi? demişti. O da: Evet gösteriniz! demesi

üzerine İbni Abbas şöyle demiştir: Şu

(gördüğün iri yapılı ve uzun boylu Habeşî)

kara kadın yok mu? Bu kadın bir kere Nebi

(s)‟ye gelip

-“Ya Resulallah ben sar‟alanıyorum, sar‟alanınca da açılıyorum, Allah‟a benim için dua buyurunuz,” dedi.

Resulü Ekrem (s):” Ey kadın istersen hastalığına sabret! Bunun mukabilinde sana Cennet vardır.

Ġstersen afiyet vermesi için Allah‟a dua edeyim!” buyurdu..

-Ya Resulallah (s) hastalığıma

sabrederim! dedi. Ancak ben açılıyorum.

Açılmamam için Allah‟a dua buyurunuz!

diye rica etti. Resulü Ekrem (s) dua etti,

(edep yerleri açılmaz oldu) (Buharı,

Kitabu‟l Marza:1912).

Konuyu özetlersek, Allah Teâlâ lütfedip

verdiği her türlü olanaklarda olduğu gibi sağlık

ve hastalık halleri de bizler için bir denemedir;

imtihandır. Sağlıklı kiĢi çevresine bakıp

kendisini farklı bir durumda görünce Rabbine

Page 305: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

300

Ģükredecek ve sevap kazanacak. Hastalıklı kiĢi

de, önce tedbire baĢvurup Allah‟ına sığınacak;

kendisi için hayırlı olanı isteyecek. Hastalığın

seyrinde hissettiği üzüntü, sıkıntı ve ıstıraplara

sabredip sevap kazanacaktır. Gerek sağlık,

gerek hastalık hallerinin kendisi için birer sınav

olduğu gerçeğini hiçbir zaman göz ardı

etmeyecektir. Bu düĢünce ve davranıĢıyla

hayatına yön verirken eğitimli olgun Müslüman

derecesine yükselmiĢ olmanın da gönül

rahatlığını yaĢayacaktır.

OKUYUCU İLE SOHBET:

Ġslâm‟ın kurallarına göre Müslüman anne

ve babadan doğmuĢ her çocuk belirli bir yaĢa

(erginlik) gelince farz olan ibadetleri yapmaktan

sorumlu tutulur. AlıĢa gelmiĢ deyimle, akıl-baliğ

olma özelliğine ulaĢmıĢ olmasıdır. Yani

çocuklarda geliĢme döneminde cinsiyete iliĢkin

hormon salgılanması ile kızlarda adet görme

kanamalarının baĢlaması, erkeklerde de sperm

üremesi çocukluk döneminden gençlik

yaĢamına geçiĢi belirleyen bir olgu olur. ĠĢte bu

yaĢanan fizyolojik ve ruhsal değiĢimle beraber

Page 306: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

301

kiĢilere Ġslâm‟ın kurallarına uymak sorumluluğu

da yüklenir. Yeter ki kiĢi, aklı ve bedeni yönden

bir sorunu bulunmasın. Bu uygulama da Ģu

gerçek ortaya çıkar:” Önce nimet, sonra külfet”,

yani Allah Teâlâ kiĢiye akıl ve bedensel değiĢim

lütfetmekte; sonra da kendisinden zorunlu

kıldığı ibadetleri yerine getirmesini

istemektedir. Böylece kiĢi, gerçek anlamda

hayat boyu devam edecek bir sınava baĢlamıĢ

olur. Sınav süresince kiĢiye düĢen görev,

Ġslâm‟ın belirlediği kurallara uygun dosdoğru

yolda ilerlerken nefsini eğitip olgunlaĢtırmak ve

Allah‟a karĢı olan ibadetlerini gönül hoĢluğu

içerisinde yapıp günahlardan uzak kalmak,

olacaktır.

Ġbadet demek, Allah‟a kulluk yapmak

demektir. Kulluk ise, Rabbin emirlerine

uymaktır. Nitekim her namazda okunan “

Fatiha” suresinde de Rabbimize söz veririz:” Ey

Rabbimiz! Ancak sana kulluk (ibadet) eder ve

yalnız senden yardım dileriz,”deriz.. Rabbin

emirlerine uyup uymamak ise bizler için bir

imtihandır. Allah‟ın emirleri, namaz, oruç,

Page 307: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

302

zekât, hac, sabretmek, zikretmek, Ģükretmek

gibi ibadet konuları ile sınırlı değil, yaĢamın her

aĢamasında yapmakta olduğumuz davranıĢları

da kapsamaktadır. Örneğin, eve giriĢte,

kendimize veya ev halkına selâm vermek, bu

Allah‟ın bir emridir. Demek ki, Allah Teâlâ selâm

konusunda da bizleri deneyip imtihan

etmektedir. Emri yerine getiren ibadet sevabını

alır. Uymayan kiĢi de, bu olanaktan yoksun

kalır. Peki, insanın eylemlerinden sorumlu

tutulması hangi aĢamada baĢlar ve kaderiyle

nasıl örtüĢür?

Düşüncelerin Eyleme Dönüşmesi:

DüĢünceler eyleme dönüĢürken üç

aĢamadan geçer. ġöyle ki;

-Birinci aĢama, doğuĢ safhası,

-Ġkinci aĢama, düĢünüp karar verme

safhası,

-Üçüncü aĢama ise, alınan kararın

uygulanması, yani eyleme dönüĢme safhasıdır.

Bunların ayrıntılarına değinerek konuya açıklık

getirelim:

Page 308: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

303

Birinci aĢama, her türlü bilgi veya haberin

beyinde doğuĢu ile baĢlar.Beyinde bilgi

oluĢunca hemen insanın nefsi devreye girip,

yararlı- zararlı, iyi-kötü, helâl-haram gibi

ayrıntılara bakmaksızın gerekli veya gereksiz

bilgileri düĢünme sistemine sokmaya

çalıĢır..Örneğin kiĢi hayal dünyasında yaĢarken,

gerçek hayatın ahlâki kural ve yasaklarıyla

örtüĢmeyen tarzda düĢünme sistemine sokulan

bilgilere tanık olur.Bunun somut örneğini de

çoğu kez Ģu söyleĢide duyarız: Ġki kiĢi topluluk

ortamında tartıĢırken “ ġeytan diyor ki, suratına

iki yumruk indir, ağzı burnu kan içinde

kalsın!”Ģeklindeki öfkeye dayalı tepki, nefsin

düĢünce sistemine soktuğu bir

haberdir.Halbuki, pek zorunlu olmadıkça kimse

bu davranıĢa yaklaĢmaz.

ĠĢte, bu tür bilgileri düĢünce sistemine

sokan etken, insanın nefsidir. Bu bilgilerin bir

bölümü, bilinç altından çıkarılıp düĢünme

sistemine sevk edilirken bir bölümü de, hayal

edilen kaynaklardan aktarılır veya kiĢinin her

hangi bir istek ve gayreti olmadan kendiliğinden

Page 309: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

304

oluĢur. Her halükârda bu bilgilerin düĢünme

sistemine sokulması, doğuĢ safhasını oluĢturur.

Genelde bilgilerin doğuĢ safhası, kiĢinin akıl ve

iradesi dıĢında geliĢmesi nedeniyle bu

aĢamadaki oluĢumdan insan sorumlu tutulmaz.

Ġkinci aĢama, düĢünce sistemine sokulan

bilgiler üzerinde düĢünmeyi yoğunlaĢtırıp

eyleme dönüĢmesi yönünde karar verme

safhasıdır. Bu aĢamada nefsin belirleyip

önerdiği bilgi veya istekler akıl süzgecinden

geçirilir, yararlı- zararlı, iyi veya kötü yönleri

değiĢik alternatiflere göre tartıĢılarak seçim

yapılır. Eğer yapılması yönünde bir karar

alınmıĢ ise irade gücü ile uygulamaya konulur.

ĠĢte, insanın eylemlerinden sorumlu tutulduğu

aĢama da bu safhadır. Ġslâm fıkhı bunu” Cüzi

irade” olarak tanıtmaktadır.

Üçüncü aĢama ise, alınan kararların

eyleme dönüĢme safhasıdır. Bu aĢamada kiĢinin

herhangi bir etkinliği söz konusu değildir. Yetki,

tamamen “Mutlak irade de” yani yaratıcı

Güçtedir. Diğer bir ifadeyle, bir iĢin

gerçekleĢmesi yönünde kiĢinin aldığı karar,

Page 310: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

305

Allah‟ın o fiili yaratmasıyla ancak eyleme

dönüĢür. Bunun doğruluğunun örneklerini her

zaman yaĢantımız ve çevremizde görmek

olağandır. Bu nedenle, yapılmasına karar

verilen bir iĢin mutlaka istek doğrultusunda

gerçekleĢecektir diye kesin bir beklenti içinde

bulunmak bazen yanıltıcı olmaktadır. Çünkü

Allah dilemedikçe o iĢi yapmamız mümkün

değildir. Kanıtı mı isteniyor? ĠĢte yanıtı:

-“Ve bir şey hakkında, ben bunu

elbette yarın yapacağım, deme. Ancak,

Allah dileyecek olursa, yapacağım de......”

(Kehf Sur./23-24).

-“........İşlerde onlara danış. Bir şeye

kesin karar verince de artık Allah‟a güven.

Kuşkusuz Allah kendine güvenenleri

sever.”( Al-i İmran Sur./159).

(Bedir savaşı ile ilgili ayet):” O gün

siz onları öldürmediniz. Fakat Allah onları

öldürdü. Ey Muhammed, attığın zaman sen

atmadın, fakat Allah attı. Müminleri güzel

bir şekilde imtihan etmek için bunu yaptı.

Page 311: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

306

Kuşkusuz Allah her şeyi işitir ve bilir.”

(Enfal Sur/17)

-(Hz. Yusuf Peygamberin gençlik

döneminde başından geçen olaya ilişkin

ayetler)” Yusuf‟un bulunduğu evdeki

kadın, Yusuf‟un kendisine yaklaşmasını

istedi ve bütün kapıları kapattı (Haydı gel!

) dedi. Yusuf ise: ( Allah‟a sığınırım.

Doğrusu o (kocan) benim efendimdir.

Bana güzel bakmıştır. Gerçek budur ki,

zalimler ( zina yapanlar) kurtulmazlar,

dedi.

-“ Kadın , gerçekten ona niyetlenmiş

ve o da ona niyetlenmişti.Eğer Yusuf ,

Rabb‟inin burhanını (İlâhi ihtarını)

görmemiş olsaydı, olacak olan olurdu. İşte

biz, ondan fenalığı ve fuhşu gidermek için

böyle yaparız. Çünkü o, bizim ihlaslı

kullarımızdandır.” ( Yusuf Sur/ 23-24)

Konuyu, örnek iki olay üzerinde

irdeleyelim:

DanıĢtay BaĢkanlığı üyelerine saldırı olayı:

Page 312: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

307

Tarih 17 Mayıs 2006, günlerden

ÇarĢamba.. Türkiye, “ DanıĢtay‟a saldırı” terör

olayı ile sarsıldı. Anında Ġstanbul Menkul

Kıymetler Borsası iniĢe geçti. Faizler yükseldi;

enflasyon tekrar iki haneli rakama döndü. Ġç

politikada gerginlik ve karĢılıklı ithamlar

yaĢandı. Muhalefet partileri ve onların

destekçisi kuruluĢlar sistemli olarak, saldırganı

azmettirmekten Ġktidarı sorumlu tuttular

Cenaze töreninde çirkin sloganlar atıldı. Peki,

kamuoyunu bu kadar geren olay neydi?

Basından öğrendiğimiz kadarıyla, Ġstanbul

Barosuna kayıtlı Alpaslan Aslan adında genç bir

avukat, türban konusunda DanıĢtay‟ın önceden

verdiği ve dindar kesimi inciten kararını gerekçe

gösterip önce Cumhuriyet gazetesinin

Ġstanbul‟daki tesislerine bombalı saldırıda

bulundu; sonra da DanıĢtay‟a.

.Alpaslan Aslan, bir gün önceden iĢ takibi

görüntüsü ile DanıĢtay binasına girip türban

kararını veren Dairenin odalarını inceler. Ertesi

gün çantasına yerleĢtirdiği -hayalet marka tabir

edilen tabancasını-güvenlik sisteminden

Page 313: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

308

geçirmeyi baĢarıp doğruca Ġkinci Daire

bölümüne yönelir. Daire baĢkanı ve üyelerini

toplantı halinde iken yakalar. Hedef alarak her

birine tabanca ile ateĢ etmeye baĢlar. Kimisi

ĢaĢkınlık ve heyecanı yenip masanın altına

sığınmaya çalıĢır. Yine de beĢ kiĢiyi yaralar.

ĠĢini bitiren saldırgan binadan çıkıĢ esnasında

güvenlik elamanlarınca etkisiz duruma getirilir.

Yaralılar hastaneye kaldırılır. BaĢına

mermi isabet eden bir üye ameliyat sonrası

hayata veda eder Diğer yaralılar ise kısa sürede

iyileĢerek hastaneden çıkarlar.

ġimdi, özet olarak bilginize sunulan bu

olayı, sorumluluk yönünden inceleyelim:

Saldırgan günler öncesi olayın cereyan

tarzını enine boyuna düĢünerek planlar.

Herhangi bir yanlıĢ adım atılmasın diye bir gün

önceden olay yerinde incelemede bulunur.

Tesadüf o ki, dairenin tüm üyelerini toplantı

halinde bir arada bulma fırsatını elde eder.

Öldürmek kastıyla her birini hedef alıp ateĢ

etmeye baĢlar. Bu ana kadarki

geliĢme,”düĢüncenin eyleme dönüĢmesinin

Page 314: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

309

ikinci aĢamasını” oluĢturuyor .AteĢ edip

yaralama olayı ise, üçüncü aĢama safhasıdır.

Olay, saldırganın niyet ve kastine göre değil,

Allah‟ın takdiri doğrultusunda sonuçlanır.

ĠĢte bu ve buna benzer olaylar gösteriyor

ki, düĢüncenin eyleme dönüĢmesinde üçüncü

aĢama, Allah‟ın takdirine kalmıĢtır. Dilerse,

karar aĢamasına gelmiĢ kiĢiye eylemi

gerçekleĢtirecek olanağı sağlar; dilerse, o fiili

yaratmaz ve istek de eyleme dönüĢmez.

Nitekim Yüce Rabbim ne buyuruyor;” Allah

dilemedikçe hiçbir kimseye ölüm yoktur.

Ölümün vakti, Allah‟ın ilminde belirlenmiş

bir yazıdır. Kim dünya nimetini isterse ona

ondan veririz. Kim de, ahiret sevabını

isterse ona da ondan veririz. .Şükredenleri

müjdele.”(Al-i İmran Sur/145)

Olay, nasıl düĢünülüp planlanmıĢ ve nasıl

bir sonuca ulaĢmıĢ; hayli ilginç değil mi?

Diğer bir örnek de yazarın kendi

hayatından verelim:

Yazarın YaĢam Yolunu Belirleyen Kader

Çizgisi:

Page 315: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

310

1955 yılında Rize Lisesi edebiyat

bölümünden iyi derece ile mezun oldum.

Kendimi Ankara Ziraat Fakültesi, olmadığı

takdirde Hava Harp Okulu için hazırladım. Uzun

süre bunların hayâlıyla yaĢadım. Lise

Müdürlüğüne yaptığım yazılı müracaatımda bu

iki yere diplomaya iliĢkin sicil özetini

gönderilmesini istedim.

Eylül 1955 ayı son haftası olacaktı;

Ankara‟ya geldim. Öncelikle Ziraat Fakültesine

ön kaydımı yaptırdım. O yıl için 120 öğrenci

bursu kontenjanı belirlendiğini; bursun, lise

çıkıĢına göre öncelik: Fen pekiyi, kontenjan

dolmazsa edebiyat pekiyi, sonra fen iyi, sonra

edebiyat iyi, Ģeklinde uygulama yapılacağını

öğrendim. Ġki günde bir fakültenin öğrenci

iĢlerine gidip son durumu öğreniyordum.

Baktım, edebiyat pekiyi olanlarla kontenjan

dolmuĢ. Mali durumum burs almadan okumama

olanak vermiyordu. Bu nedenle ikinci tercihim

için giriĢimde bulundum. Hava Kuvvetleri

Okullar Ģubesine gidip müracaat ettim. Görevli

sivil memur bir yazı hazırladı ve “ Seni Mevki

Page 316: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

311

Askeri Hastanesine sevk ediyorum;

muayeneleri ol, Sağlık Kurul ön raporunu getir;

sonra Ġzmir‟deki Hava Harp Okuluna

göndereyim” dedi. Hastaneye gittiğimde, benim

gibi askeri öğrenci olmak isteyen 20‟ye yakın

kiĢinin rapor peĢinde koĢuĢtuklarını gördüm.

Onlarla birlikte 14 gün süreyle muayenelere

girip çıktık. Göğüs filmini Gülhane Askeri

Hastanesinde çektirdik. Diğer arkadaĢların

raporunda röntgen bölümü “sağlam” diye

imzalanmıĢ, benimkinde ne yazı ne de imza

vardı. Fakat raporun üst köĢesine “Akciğerlerde

sağ sinüs kapalı” diye yazılı bir pusula

eklenmiĢti. Gruptan biri yol gösterip:”

ArkadaĢım! O pusulayı çıkarıp cebine koy, sonra

git röntgen uzman doktorunu bul ve benim

raporum unutulup imza edilmemiĢ de. O pusula

baĢına iĢ açar” dedi. Gidip röntgen

mütehassısını baĢka bir doktorun odasında çay

içerken buldum. Öğretildiği gibi söyledim. Filmi

pencere ıĢığında gözden geçirdi ve sağlam

yazısını yazıp imzaladı. Muayeneler son bulup

Sağlık Kurulundan ön raporu alınca hemen

Page 317: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

312

Hava Kuvvetleri Okullar ġubesine götürdüm.

Aynı sivil memur birkaç satırlık pusula

yazıp:”Bu yazıyı EskiĢehir Üs Komutanlığında

ismi yazılı sivil memura ver, seni uçakla Ġzmir‟e

göndersin” dedi.

Ankara‟dan EskiĢehir‟e gidip Hava Üs

K.lığındaki sivil memura pusulayı verdim. Açıp

okudu ve benden ön raporu istedi. Kendisine

gösterdiğimde,”hayır bu kabul edilmez! Kara

Askeri Hastanesinden almıĢsın; Sağlık

raporunun Hava Askeri Hastanesinden alınması

gerekiyor. Sana sevk yazısı vereceğim yeniden

burada muayene olacaksın” dedi. Ertesi gün

muayenelere baĢladım. Benim gibi 10 kiĢi rapor

alma peĢinde koĢuĢuyordu. Onlarla beraber

Röntgen bölümüne geldiğimizde doktor bir

cihazla göğse bakıyordu. Sıra bana gelince

baktı ve ,“sen ayrıl, senin filmini çekeceğim”

dedi. Film çekildi; tabii cihaz yalan söylemesini

bilmiyordu; evet, akciğerlerde sağ sinüs kapalı

çıktı. Doktor, “bu halinle pilot olamazsın” dedi.

Üzüntülü olarak tekrar Ankara‟ya döndüm. Otel

ücreti yemek parası derken cep harçlığım da

Page 318: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

313

bitmek üzere idi. O para da, köyümde emek

verip büyüttüğüm atımı babam satıp cep

harçlığı olarak vermiĢti. Çaresizlik içinde

hüzünlü olarak dolaĢırken öğrendim ki, Ġlâhiyat

Fakültesinin öğrenci yurdu varmıĢ; ayrıca bazı

öğrencilere de burs veriliyormuĢ. öğrenci

yurdunda kalabilme uğruna kaydımı Ziraattan

Ġlâhiyat Fakültesine aktardım. Ne var ki, yurtta

boĢ yatak kalmamıĢ; bir hafta deyince tahta

masa üzerinde – kuru yerde- elbisemle yatmak

zorunda kaldım.

Bu arada Ġlâhiyata kaydını yaptırmıĢ iki

öğrencinin konuĢmalarına kulak misafiri oldum.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü teknisyen

memur alacakmıĢ,11 ay süreli kurs gösterip

sonra atama yapacakmıĢ; eğitim süresince de

kurs parası ödenecekmiĢ. Tekniker olarak

atanan kiĢi yaz aylarında arazi çalıĢmalarına

çıkınca ödenen tazminatla birlikte maaĢ ikiye

katlanacakmıĢ. Bu haber hoĢuma gitti ve

kendilerine sorduğumda, müracaat yaptıklarını,

sağlık raporu için Numune Hastanesine sevk

edildiklerini belirttiler. Ertesi gün bende gidip

Page 319: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

314

yazılı müracaatımı yaptım. Beni de hastaneye

sevk ettiler. Hastane giriĢindeki memur sevk

yazısına bakıp:”Burası okul değil kurs yeri,

sağlık raporu için muayene ücretlerini ödemen

gerekiyor; hepsi 75 lira tutar, ödeyeceksen

iĢlemini yapayım” dedi. Benden bir gün önce

gelen arkadaĢların ücretsiz iĢlem yaptırdıklarını,

hatta bahçede dolaĢırken kendilerini görevli

memura gösterdiğim halde itirazımı kabul

etmedi. Bende üzülerek hastaneden ayrıldım.

Fakültenin öğretime baĢladığı ilk günlerde

olacaktı, kaldığım öğrenci yurdunda bir yatak

boĢalmıĢtı. Sevinerek hemen sahiplendim ve

ayrılıĢ nedenini sorduğumda” Silâhlı Kuvvetlerin

fakültede beĢ öğrenci kontenjanı bulunduğunu,

askeri öğrenci statüsüne geçmek üzere

müracaat yapacağını,” söyledi. Ertesi günü

tanıdık bir arkadaĢla birlikte Kara Harp Okuluna

gidip bizde bu kontenjandan yararlanmak

istediğimizi yazılı olarak bildirdik Önceden almıĢ

olduğum sağlık raporunu da bu maksat için

kullandım. Böylece, 15 Kasım 1955 tarihinden

itibaren askeri öğrenci olarak Ġlâhiyat

Page 320: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

315

Fakültesine devam ettim. Birkaç gün sonra

öğrendim ki, Ziraat Fakültesinde burs dağıtım

sırası edebiyat iyi olanlara kadar gelmiĢ.

1959 yılında mezun olunca teğmen

rütbesiyle Kara Kuvvetlerinde göreve

baĢladım.30 yıllık fiili hizmet sonrası Öğretmen

Kıdemli Albay rütbesinde iken 30 Ağustos 1989

tarihinde kadrosuzluk nedeniyle emekliye

ayrıldım.

ġimdi baĢımdan geçen bu olayların niçin

ve nedenlerine değinerek kritiğini yapalım:

1.Ben Ziraat Fakültesinde burslu okumak

istiyordum. KoĢullar önce olanak tanımadı;

daha sonra fırsat geldi ise de, artık askeri

öğrenci olmuĢtum, dönüĢ kapıları kapanmıĢtı.

2.Hava Kuvvetleri Okullar ġubesindeki

sivil memur, Hava Harp Okulu öğrencisi için

sağlık kurul raporunun Hava Askeri

Hastanesinden alınacağını bilmiyor mu idi de,

beni Kara Askeri Hastanesini gönderdi? Belki

de, buradan sağlam raporu alabilirse, Hava

Askeri Hastanesinden de alabilir. Sağlam raporu

alamazsa boĢ yere EskiĢehir‟e kadar göndermiĢ

Page 321: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

316

olmayayım, diye düĢünmüĢ olabilir. Peki, bu

memur doğrudan EskiĢehir‟e gönderseydi ne

olurdu! Sağlık raporu alamayacak, askeri

öğrenci de olamayacaktım. ĠĢte kaderin çizdiği

yol!

3.Tapu kadastro Genel Müdürlüğünde

teknisyen memur kursuna kayıt için gerekli

sağlık raporu konusu da baĢlı baĢına ilginç bir

olay. Benden bir gün önce müracaat eden iki

kiĢi ücretsiz olarak muayene olurken benden

ödeme gücümün üzerinde muayene ücreti

isteniyor.

Demek ki, kaderin çizdiği yoldan

gidilecek. Kaderde Ġlâhiyat kökenli subay olmak

varmıĢ; bundan dolayı da diğer fırsat kapıları

yüzüme kapatılmıĢ.

ġimdi olup bitenleri yukarıdaki “

DüĢüncelerin eyleme dönüĢmesi” Ģablonuna

koyarak değerlendirelim:

-Öncelikle ben Ziraat Fakültesi öğrencisi

olmak istedim. Fakat isteğim, benim dıĢımda

geliĢen koĢullar nedeniyle eyleme dönüĢemedi.

Page 322: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

317

-Tapu kadastro teknikeri olmak istedim;

yine benim dıĢımda geliĢen durum nedeniyle

istek eyleme dönüĢmedi. YaĢanmıĢ olan bu

olaylar gösteriyor ki, bir iĢin yapılmasını

istemekle istek doğrultusunda sonuca

ulaĢılmıyor. Ancak, Allah dilerse isteğe uygun

sonuçlanıyor.

Başa Gelen Musibet Ders Almak

İçindir

Bundan önceki bölümlerde yaĢantımızın

her aĢamasında hangi konularda ne gibi sınav

geçirdiğimiz, Kuran ve Hz. Peygamberimizin (s)

sünnetinden örnekler gösterilerek açıklanmaya

çalıĢıldı. Sınavda baĢarısız olanlar için bazen

dünyada musibetler, ahirette Cehennem azabı

uygulanacağı belirtildi. Ġslâm inancını hafife alıp

önemsemeyen insanlar her zaman olmuĢ ve

olacaktır. Bu düĢüncedeki kiĢiler, “Öldükten

sonra her Ģey biter. Ahiret hayatı diye bir

gerçek yoktur. Gidip de gelen mi var? Öyleyse

bu dünyada gönlünce eğlen, yiyip iç ve yaĢa.

Anlatılanlar aldatmacadan baĢka bir Ģey

Page 323: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

318

değildir.” diyerek kendi kendilerini avuturken

inançlı kiĢileri de saptırmaya çalıĢırlar. Hâlbuki

Kuran-ı Kerimde Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bu

“(Cehennem), ayetlerimizi inkâr

etmelerinden ve biz kemik ve toz olduktan

sonra tekrar yeni bir dirilişle sahiden

diriltilecek miyiz?” demelerinin cezasıdır.

(İsra Sur/98). “İşte onların cezası, inkâr

etmeleri, ayetlerimi ve peygamberlerimi

alaya almalarından dolayı Cehennemdir.”

(Kehf Sûr/106). Ayrıca Allah‟ın çağrısına

uymayanların da hem dünyada ve hem de

ahirette cezalandırılacağı bildirilmiĢtir:

“And olsun ki, biz onlara o büyük

azaptan önce pek yakın azabı da

tattıracağız. Belki dönerler!” (Secde

Sur/21).

Bu ayet-i kerimenin dünyadaki cezasına

örnek olarak, Hz. Musa kavminin yaĢamlarında

dinin emirlerine uymadıkları zaman baĢlarına

gelen musibetleri hatırlamak yeterli olacaktır.

Bu nedenle Ġsrail Oğulları ve Yahudi dinine ait

tarihi bilgiler özet olarak sunularak geçirilen

Page 324: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

319

sınavın ne denli ağır olduğu gözler önüne

serilmeye çalıĢılacaktır. Çünkü Yüce Rabb‟ın her

Ģeyi yapmaya gücü yeter. Bu aĢamada herkes

“Ne oldum değil, ne olacağım.” diye düĢünerek,

geleceği için söz ve davranıĢlarına çeki düzen

vermelidir. Huzur dolu meĢakkatsiz devamlı bir

yaĢam dururken dünyanın geçici güzelliklerine

aldanıp Allah ve Resulünün çağrılarına

uymayarak Cehennem sıkıntılarına katlanmak,

her halde akıllıca seçim tarzı olmasa gerek.

Beni İsrail Oğulları ve Yahudi Dini

Yahudi dininin baĢlangıcı Hz. Ġbrahim‟e

kadar uzanır. Çünkü Hz Ġbrahim tek tanrı

dininin yayılması ve yaĢamasına büyük gayret

göstermiĢ, bu uğurda yaĢamı çeĢitli tehlikelere

maruz kalmıĢtır. Ölümünden sonra bu

mücadeleyi oğlu Ġshak Peygamber Filistin

bölgesinde, diğer oğlu Ġsmail Peygamber de

Arabistan (Mekke‟de) sürdürerek dinin

yayılmasına katkıda bulunmuĢlardır. Ġshak‟ın

ölümü sonrası yarıĢı oğlu Yakup Peygamber

sürdürmüĢtür. Yakup Peygamberin 12 oğlu

olmuĢ, bunlardan Hz. Yusuf çocukken bir ticaret

Page 325: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

320

kervanının eline geçmiĢ, Mısır‟a götürülüp köle

olarak satılmıĢtır. Daha sonra Yusuf Mısır‟ın

yönetiminde yüksek bir makam sahibi olunca

hem ailesini, hem de kavminin bir bölümünü

Mısır‟a getirtip burada yaĢamlarını

sürdürmüĢlerdir. Böylece Ġsrail Oğullarının

ataları Mısır‟a yerleĢmiĢ olur. Ne var ki,

putperest Firavunlar yönetimi altında Ġsrail

oğulları köle gibi çalıĢtırılıp ezilmektedir. Bütün

angarya iĢler bunlara yaptırılmaktadır.

Ġsrail kelimesi, Tanrının Hz. Yakup

Peygambere verdiği bir isim olarak

bilinmektedir. Bu nedenle Hz. Yakup

Peygamberin soyundan gelen anlamında olarak

Ġsrail Oğulları veya Beni Ġsrail Ģeklinde telâffuz

edilmektedir. Hz. Yusuf‟tan sonra Beni Ġsrail,

Mısır‟da çoğaldı. O zaman Mısır‟ın yerli halkı

Kıbt kavmi ise yıldızlara ve putlara tapınırlardı.

Bundan dolayı Beni Ġsrail‟e hakaret gözüyle

bakarlardı. Çünkü Hz. Yakup ve oğlu Hz.

Yusuf‟un Ģeriatı tek Tanrı inancına göre

belirlenmiĢti. Mısır‟daki Beni Ġsrail, 12 kabile idi

ve her kabile, Hz. Yakup‟un oğullarından birine

Page 326: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

321

mensup idi. Her kabilenin bir yöneticisi (Ģeyhi)

vardı.

O dönemde bir kâhin, Firavuna gelip:

“Beni Ġsrail‟den bir çocuk doğacak ve senin

saltanatına son verecek.” diye haber verir.

Bunun üzerine Firavun emir verip Beni Ġsrail

kavminden doğacak her erkek çocuğun

öldürülmesini ister. Bu korkunç ortamda Hz.

Musa dünyaya gelir. Annesi üç ay müddetle

herkesten gizler ve bir gün Allah‟ın ilhamına

eriĢir, buyruğa uyarak içi ziftli bir sepete

çocuğu koyup Nil nehrine bırakır. Çocuk

Firavunun kızı tarafından bulunup saraya

götürülür. Özellikle Firavunun karısı Asiye

tarafından sevilir ve özenle büyütülür. Hz. Musa

gençlik döneminde kendisinin Beni Ġsrail

kavminden olduğunu öğrenir ve soydaĢları ile

iliĢkilerini devam ettirir. Bir gün kavga eden iki

kiĢiyi görür. Biri kendi soydaĢı, diğeri ise, Mısırlı

yerli halktan... SoydaĢına destek vermek üzere

attığı bir yumrukla diğer kavgacıyı öldürür.

Bunun üzerine korkup Mısır‟ı terk ederek Kenan

bölgesine gider. Burada ġuayp Peygamberle

Page 327: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

322

tanıĢır ve koyunlarına çobanlık yapar. Belirli bir

süre sonra kızı ile evlenip Mısır‟a dönmek ister.

Tur dağında Allah‟ın tecellisi ile karĢılaĢır ve

kendisine peygamberlik görevi verilir. Ayrıca iki

ayrı (asanın yılan oluĢu, koltuk altına sokulan

kolun parlak ıĢıklı hale dönüĢmesi gibi) mucize

ile desteklenir. Hz. Musa Mısır‟a gelip Firavun ve

putperest halkını yeni dine davet eder.

Mucizelerini gösterip kendisinin gerçek

peygamber olduğunu kanıtlamaya çalıĢır. Fakat

davetinde baĢarılı olamaz. Bu defa köle gibi

çalıĢtırılan kavminin Mısır‟dan çıkıĢına izin ister.

Bunu da kabul ettiremez. Bu konuda Hz. Musa

ile Firavun arasında geçen konuĢma Ģöyle

rivayet edilir:

Musa: -“Beni Ġsrail‟i bırak. Onları alalım,

soyumuzun toprakları olan Kenan diyarına

gidelim.” der.

Firavun, bu teklifi ĢaĢkınlıkla karĢılayıp

Hz. Musa‟ya:

-“Sen çocuk iken bizim sarayımızda

büyüdün, sonra bir suç iĢledin ve buradan firar

Page 328: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

323

ettin. ġimdi dönüp gelmiĢsin, ne demek

istiyorsun?” der. Musa:

-“Evet, elimden bir kaza çıktı. Bir Kıptıya

vurdum, hata ile öldürdüm ve korkumdan

kaçtım. ġimdi Âlemlerin Rabbi bana

peygamberlik verdi ve seni davet için

gönderdi.” diye cevap verdi. Firavun dedi ki:

-“Âlemlerin Rabbi nedir?” Musa:

-“Yerlerin ve göklerin ve diğer yaratıkların

Rabbi‟dir.” dedi. Firavun öfkelenerek:

-“Mısır‟da benden baĢka Rab yoktur. Eğer

sen benden baĢka Rab ve baĢka ilâhlar

tanırsan, seni zindana korum.” diye çıkıĢtı.

Bunun üzerine Hz. Musa mucizelerini gösterip

kendini kanıtlamaya çalıĢtı. Fakat yine de

baĢarılı olamadı. Mısır üzerine çeĢitli belâ ve

kötülükler gelince, Firavun Beni Ġsrail‟in

ayrılmasına izin verdi. Fakat bu defa da

çalıĢacak kimse kalmayınca sözünden piĢman

oldu. Bu esnada Hz. Musa kavmini toplayıp

Kenan bölgesine hareket etmiĢti. Tam

Kızıldeniz‟in sahiline ulaĢınca arkalarından

Firavun ve askerlerinin gelmekte olduklarını

Page 329: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

324

gördüler. Allah‟ın emri ile Kızıldeniz ikiye

bölünüp Hz. Musa ve kavminin karĢı sahile çıkıĢı

sağlandı. Açılan yoldan denizi geçmek isteyen

Firavun ve askerleri ise suda boğuldu. Böylece

Beni Ġsrail Kenan bölgesine ulaĢmıĢ oldu. Bu

aĢamadan sonra geliĢen olaylar, Allah‟ın

değiĢmez kuralı: “Nerede nimet, orada külfet”

deyimiyle örtüĢen bir gerçeğe bizleri tanık

edecektir. Diğer bir deyiĢle, Allah bizleri, verdiği

her olanakla imtihan etmektedir.

Hz. Musa önderliğinde Beni Ġsrail Kenan

topraklarında ilerlerken yolda “Amâlika” adında

bir kavmin yurduna uğradılar. Gördüler ki, öküz

suretinde resim ve heykellere tapınıyorlar. Beni

Ġsrail ise her ne kadar Hz. Musa‟ya uymakta ise

de, Mısır‟da iken alıĢkın oldukları bu tür

resimleri henüz unutmamıĢlar ve Hz. Musa‟ya:

“Ya Musa, onların ilâhları gibi bize de bir ilâh

tedarik et.” derler. Bunun üzerine Hz. Musa:

“Siz cahil bir kavimsiniz. Onların ibadetleri

batıldır. Allah‟tan baĢka ilâh yoktur. Siz

Âlemlerin Rabbinin verdiği nimetin kadrini ve

Ģükrünü bilmiyorsunuz. Sizi diğer kavimlerden

Page 330: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

325

üstün kıldı. Firavun size eziyet eder ve

oğullarınızı keser iken Allah sizi kurtardı.” diye

nasihatte bulundu.

Hz. Musa ve beraberindekiler, Kenan

bölgesinin en büyük Ģehirlerinden Eriha

beldesine doğru gitmek ve orada yerleĢmek

istediler. O bölgede ise Amalika kavmi

yaĢamakta olup güçlü bir savuna gücüne

sahiplerdi. Onları ancak muharebe ile oradan

çıkarmak gerekiyordu. Beni Ġsrail ileri gelenleri

Hz. Musa‟ya: “Biz, savaĢçı kavimle muharebe

edemeyiz.” diye karĢı çıktılar. Hz. Musa da

gücenip onlara beddua etti. Bu olaydan sonra

“Tıh sahrasında” 40 sene çölde dolaĢıp

durdular. Bir tarafa çıkıp gidemediler. Çektikleri

sıkıntı, Mısır günlerini özler hale getirdi. Hatta

Mısır‟da iken çektikleri bunca sıkıntı ve

eziyetleri unutup “KeĢke Mısır‟dan

çıkmasaydık.” demeye baĢladılar.

Tıh sahrasında bulundukları sürece

Allah‟ın bağıĢlaması ile gökten kudret helvası,

bıldırcın eti indirilmiĢ, sıcaktan korumak üzere

kendilerini takip eden bir bulut tabakası

Page 331: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

326

oluĢmuĢ ve kayadan 12 pınar fıĢkırarak su

ihtiyaçları karĢılanmıĢtı. Bu konudaki Kuran‟ın

bildirdikleri Ģöyledir: “Biz İsrail oğullarını

oymaklar halinde 12 soya ayırdık. Kavmi

su istediğinde Musa‟ya, - Asanla bu taşa

vur – diye vahiy ettik. Derhal taştan 12

pınar fışkırdı. Her soy kendi pınarını

öğrendi. Bulutlarla onları gölgelendirdik,

onlara kudret helvası ve bıldırcın eti

indirdik. Size verdiğimiz rızkların

temizlerinden yiyiniz, dedik. Onlar bize

değil kendilerine yazık ettiler.” (Araf

Sur/160). Nasıl yazık ettiler? Ġsrail oğulları

önceleri hoĢça geçinirken bir müddet sonra Hz.

Musa‟ya “Rabbine dua et de, bize yeĢil sebze

göndersin.” diye istekte bulundular. Hâlbuki

kendilerine bir mucize olarak indirilen nimetlere

Ģükretmeleri ve kanaatkâr davranmaları

gerekirken bu sabrı gösteremediler, nankörlük

ettiler.

Cenab-ı Hak tarafından kendisine bir kitap

indirilmesi vaadı ile Hz. Musa Tur dağına davet

olundu. Hz. Musa, Beni Ġsrail‟i, kardeĢi Hz.

Page 332: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

327

Harun‟a bırakıp Tur dağına çıktı. Kırk gün Tur

dağında ibadet ederek Allah‟la vasıtasız

konuĢtu. Kendisine Tevrat vahiy edilmeye

baĢladı. Allah‟ın on emri tabletlere yazılı olarak

Hz. Musa‟ya verildi.

Bu kırk günlük süre içerisinde Beni Ġsrail

kabilesi Tıh sahrasında Hz. Musa‟yı bekledi.

Günler geçince sabırsızlıkları da artıyordu.

Samiri adında birisi elde mevcut altınları

toplayıp ateĢte eritti ve inek yavrusu (buzağı)

görünümünde bir heykel yaptı. Ağzından

üflenince hayvan sesini andırır bir ses

çıkarıyordu.” ĠĢte bu sizin Tanrınız “ diye halkı

bu heykele tapınmaya davet etti. Her ne kadar

Hz. Harun olup bitenlere karĢı çıktı ise de

kendisi ölümle tehdit edildi. Daha sonra Hz.

Musa‟nın Allah‟la görüĢmesi son bulup kavmine

geldiğinde halkının putperest inancına

döndüğünü hayret ve öfke ile gördü. Bu esnada

elinde tuttuğu Tevrat‟a ait tabletler yere düĢüp

parçalandı (1). Bu olay da Beni Ġsrail‟in ikinci

sınavı olmuĢ oldu.

Page 333: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

328

Tabletlerde yazılı “On emir” Ģu

baĢlıklardan oluĢmuĢtu:

1. Seni Mısır diyarından esirlik evinden

çıkaran Allah benim.

2. Benden baĢka Tanrın olmayacak.

BaĢka Ģeylere tapmayacaksın.

3. Allah‟ın ismini boĢ yere ağzına

almayacaksın.

4. Sebt (Cumartesi) günü

çalıĢmayacaksın. Onu kutsal kılacaksın.

Cumartesi günü Allah‟ın tahsis ettiği dinlenme

günüdür.

5. Anne- babana hürmet edeceksin.

6. Öldürmeyeceksin.

7. Zina yapmayacaksın.

8. Çalmayacaksın.

9. Yalan tanıklıkta bulunmayacaksın.

10. Hiç kimsenin evine, barkına, karısına,

hizmetçisine, öküzüne, eĢeğine, velhasıl sana

ait olmayan hiçbir Ģeye göz dikmeyeceksin

(18). Böylece Hz. Musa‟nın Ģeriatı baĢlamıĢ

oldu. Dikkat edilirse bu hükümler, dördüncü

Page 334: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

329

madde hariç Ġslam dininde de özelliği

korunmuĢtur.

Tıh sahrasında dolaĢan Beni Ġsrail

kavminin üzerinden bir nesil geçince eskiler

ölmüĢ ve gençler onların yerini almıĢtı. Tevrat-ı

ġerif‟in emirlerine de uyum sağlanmıĢtı.

Böylece birlik, beraberlik ve savaĢ için taze güç

kazanılmıĢtı. Hz. Musa kavmini alarak Lût

gölünün güneyini ele geçirdi; daha sonra da

ġeria nehrinin kuzeyine yöneldi. Erîha Ģehrinin

karĢısındaki dağa çıkıp kendilerine yurt olarak

gösterilen “Kenan bölgesini” seyredip halkına

tanıttı. Bu arada Hz. Harun vefat edince bunun

yerine “YûĢâ” adında bir zatı kendisine vekil

tayin etti (1). Bu konudaki geliĢmeleri

Tevrat‟tan öğrenmeye çalıĢalım: “Ve Rab

Musa‟ya dedi: İşte öleceğin günlerin

yaklaşıyor; Yeşuu çağır ve kendisine

emredeyim diye toplanma çadırında hazır

olsun. Ve Musa ile Yeşuu gidip toplama

çadırında hazır oldular. Ve Rab çadırda,

bulut direğinde göründü ve bulut direği

çadırın kapısı üzerinde durdu. Ve Rab

Page 335: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

330

Musa‟ya dedi: İşte, sen atalarınla

uyuyacaksın ve bu kavim kalkacak

aralarında bulunmak üzere gitmekte

oldukları diyarın yabancı ilâhları ardınca

zina edecekler ve beni bırakacaklar ve

onlarla ettiğim ahdimi bozacaklar. Ve o

gün onlara karşı öfkem alevlenecek ve

onları bırakacağım ve onlardan yüzümü

saklayacağım ve onlar yenilip bitecekler ve

onlara çok kötülükler ve sıkıntılar erecek

ve o gün diyecekler: aramızda Allah‟ımız

olmadığı için değil midir ki bize bu

kötülükler erdiler? Ve başka ilâhlara

dönmekle yaptıkları bütün kötülükten

dolayı ben o gün mutlaka yüzümü

saklayacağım. Ve şimdi kendiniz için bu

ilâhiyi (emri) yazın ve onu İsrail oğullarına

öğret. Onların ağzına koy, ta ki bu ilâhi

İsrail oğullarına karşı benim için şahit

olsun. Çünkü onları atalarını ant ettiğim

süt ve bal akan diyara getireceğim. Ve

yiyip doyacakları ve semirecekleri zaman

başka ilâhlara dönüp onlara kulluk

Page 336: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

331

edecekler ve beni hor görecekler ve ahdimi

bozacaklar. Ve vaki olacak ki, onlara çok

kötülükler ve sıkıntılar erdiği zaman bu

ilâhi onların önünde şahit olarak cevap

verecek; çünkü zürriyetlerinin ağızlarında

unutulmayacak; çünkü ant ettiğim diyara

onları getirmezden evvel bugün kurmakta

oldukları kuruntuyu biliyorum. Ve o gün

Musa bu ilâhiyi yazdı. Ve onu İsrail

oğullarına öğretti ve Nun oğlu Yeşu‟a

emredip dedi: kuvvetli ol; ve yürekli ol;

çünkü İsrail oğullarını ant ettiğim diyara

onları sen götüreceksin; ve ben seninle

beraber olacağım.” (Tesniye, Bap:31/14-

23).

Hz. Musa bu ilâhi sözleri yazıp bitirince

Allah‟ın ahit sandığını taĢıyan Levililere emredip

Ģöyle dedi: Bu Ģeriat kitabını alın ve onu

Allah‟ınız Rabb‟ın ahit sandığının yanına Ģahit

olsun diye koyun. Çünkü biliyorum ki,

ölümümden sonra büsbütün bozulacaksınız;

size emrettiğim yoldan sapacaksınız ve bundan

dolayı da baĢınıza çeĢitli kötülüler gelecektir.”

Page 337: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

332

ĠĢte böylece Hz. Musa, Allah‟ın emirleri ve

geleceğe dönük olacakları halkına öğretmeye

çalıĢtı; sonradan baĢlarına gelecek musibet ve

kötülüklerin kaynağının, bizzat Allah emrine

uymamaları sonucu ortaya çıktığına inansınlar

diye belgelerin Rabbe ait ahit sandığında

saklanmasını öğütledi.

Hz. Musa 120 yaĢında iken Moab

diyarında Hakkın rahmetine kavuĢtu. Ġsrail

oğulları Moab ovasında otuz gün yas tutup Hz.

Musa için ağladılar. Ġlâhi bir hikmet olarak

gömüldüğü yer unutulup, kayboldu; bugüne

dek bilinmemektedir.

Hz. Musa‟nın ölümü üzerine YeĢu (YûĢâ)

(a.s.) baĢa geçip Ġsrail oğullarını bir araya

topladı. Onlara moral verip güçlendikten sonra

ġeria nehrini geçip karĢı taraftaki Eriha Ģehrini

fethetti. Böylece Beni Ġsrail‟in çöl hayatı da

sona ermiĢ ve dedelerinin (Hz. Yakup ve

oğullarının) eski vatanlarına kavuĢmuĢ oldular.

YûĢâ (a.s.) bu defa ġam bölgesini ele geçirdi.

28 yıl Beni Ġsrail‟i iyi bir Ģekilde yönettikten

sonra vefat etti.

Page 338: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

333

Bundan sonra pek çok hâkimler gelip Beni

Ġsrail‟e baĢkan oldular. Beni Ġsrail bazen doğru

yolda gider, bazen de isyan edip Ģeriattan

ayrılırlardı. Onlar öyle yolsuz hareket ettikçe

Cenab-ı Hak, onların üzerine bir düĢman

musallat edip bazen esarette, bazen de baĢka

türlü musibete uğrayıp periĢan olurlardı. Sonra

da felâketten kurtulmak üzere Allah Teâlâ‟ya

dua edip yalvarırlardı.

YûĢâ(a.s.)‟nın vefatından sonra yerine

ĠĢmoil(a.s.) geçti. Bu sırada komĢuları

Amâlika‟nın saldırısına uğradı. Hz. Musa‟dan

kalma mukaddes emanetleri (sandık içinde) alıp

götürdüler. Beni Ġsrail halkı Hz. ĠĢmoil‟den

kendilerini yönetecek bir kral tayin etmesini

istedi. O da Talût‟u seçip önerdi. Halk ilk baĢta

acayip karĢılayıp benimsemediler. Fakat sonra

beğenip ona itaat ettiler. Talût bir ordu

hazırlayıp Amalika üzerine yürüdü. Onları yenip

mukaddes emanetleri geri aldı. O sırada Davut

adında bir genç savaĢın ilk baĢlangıcında sapan

taĢı ile Amalika lideri Calût‟u öldürdü. Daha

sonra Davud‟a peygamberlik verilerek Zebur

Page 339: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

334

kitabı vahy edildi. Bu sırada Beni Ġsrail iki ayrı

devlete bölündü. Biri Yahuda, diğeri Ġsrail

devleti oldu. Hz Davud‟un vefatı üzerine Ġsrail

devleti baĢkanlığına Hz. Süleyman (a.s.) geçti.

BaĢkent Kudüs‟te babasının vasiyeti üzerine

Mescid-i Aksa‟yı diğer bir ifade ile Beytül-

Makdis‟i yedi senede inĢa edip bitirdi. Hz.

Süleyman‟ın (a.s.) vefatı üzerinden uzun bir

zaman geçti. ġeriatta bozulmalar baĢladı.

Kudüs‟ü ziyaretler terk edildi. Putperestlik ayini

yaygınlaĢtı. Hatta “Baal” denilen puta tapar

oldular. Bu sırada Ġlyas‟a peygamberlik görevi

verildi. Halka ne kadar nasihat yaptıysa da

baĢarılı olamadı. Halk onu toplumdan kovdu.

Bunun üzerine Cenab-ı Hak da onların

üzerinden bereketi kaldırdı. Yağmur yağmaz

oldu. Açlıktan ölümler baĢ gösterdi. Nihayet

halk hatasını anlayıp arayıp Ġlyas Peygamberi

buldular. Peygamberin Allah‟tan dileği ile bu

musibet üzerlerinden kalktı. Ġlyas

Peygamberden sonra Ġsrail devletinin baĢına

Elyesa (a.s.) geçti. Bunun zamanında da kavga,

çekiĢmeler baĢladı. Halk azıp Kitabullahı terk

Page 340: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

335

etti. Nihayet Cenab-ı Hak onların üzerine

Keldani devletini musallat etti. Bu konuda

Kur‟an-ı Kerimin Ġsra Sûresinde Allah‟ın

buyurduğuna göz atalım:

“4. Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta)

Ġsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa

bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre

kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik.

5. Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin

zamanı gelince (sizi cezalandırmak için)

üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı

gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar

sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi

gereken bir va'd idi.

6. Sonra onlara karĢı size tekrar

egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi

güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.

7. Ġyilik ederseniz kendinize iyilik etmiĢ

olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize

yapmıĢ olursunuz. Ġkinci bozgunculuğun zamanı

gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce

girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e)

girsinler ve ellerine geçirdikleri her Ģeyi yerle

Page 341: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

336

bir etsinler diye (üzerinize yine düĢmanlarınızı

gönderdik.)”

Keldani devleti, kral Buhtunnasır

döneminde güçlenip büyüdü. Babil Ģehri tekrar

baĢkent oldu. Ġmar edilip yüksek binalar yapıldı.

Buhtunnasır baĢa geçtikten birkaç yıl sonra

Ġsrail devletine saldırdı. Kudüs‟ü alıp halkını

vergiye bağladı. Ancak zaman içinde

baĢkaldırma olayları çoğalınca Keldaniler tekrar

savaĢ açıp Kudüs‟ü iĢgal etti. Beytül-Makdis‟i

yıktı; halkının bir kısmını esir edip Babil‟e

götürdü. Halkın bir bölümü de Mısır ve

Mekke‟ye kaçıp canlarını kurtardı.

Daha sonra Ġran‟da güçlenen Keyaniye

devleti Keldaniler‟in üzerine yürüdü. Yapılan

savaĢta Keldaniler yenildi. Bu vesile ile Ġsrail

oğulları esaretten kurtulup vatanlarına

döndüler. Kudüs‟te toplanıp 70 yıldır harap olan

Mescid-i Aksa‟yı yeniden inĢa ettiler. Kudüs‟ün

yakılıp Mecid-i Aksa‟nın yıkılması sırasında

mukaddes kitapları Tevrat da zayi olmuĢ ve

Ģeriat hükümleri unutulmuĢtu. Babil

esaretinden dönenler arasında Hz. Uzeyr de

Page 342: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

337

bulunuyordu. Hz. Uzeyr Ġsrail ulema ve

hukukçularını bir araya toplayıp Tevrat-ı ġerif‟i

ezber olarak okudu. Diğerleri dinleyip yazdılar;

böylece Musevi Ģeriatının hükümlerini yeniden

uygulamaya koydular (1).

Bu olay milattan 458 yıl önce yaĢanır.

Sonra Hz. Uzeyr vefat eder ve 100 sene sonra

Cenab-ı Hak‟kın kudretiyle tekrar hayata döner.

Bir müddet daha yaĢadıktan sonra ölür. Ayrıca

bu olay Bakara Suresi‟nin 259. ayetinde söz

konusu edilir. ĠĢte bu zatın haline bakan bir

kısım Yahudiler,” Uzeyr, Allah‟ın oğludur” derler

Hatta deniliyor ki: Yahudilerden Selâm, Numan,

ġas, Mâlik adındaki bazı kimseler Hz.

Peygamberimize gelip “ Biz senin dinine nasıl

tabi olabiliriz ki, sen bizim kıblemizi bıraktın ve

sen Uzeyr‟in Ġbnullah (Allah‟ın oğlu) olmadığını

söylüyorsun.” Bunun üzerine Allah Teâlâ ayet

indirdi:” Ve Yahudiler dedi ki: Uzeyr Allah‟ın

oğludur. Nasraniler de dedi ki: Mesih,

Allah‟ın oğludur. Bu onların ağızlarıyla

söyledikleri sözlerdir. Evvelce kâfir

olanların lâkırdılarına benzetiyorlar. Allah

Page 343: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

338

Teâlâ kendilerini kahretsin! Nasıl, Hak‟tan

çevriliyorlar.” (Tövbe Sur/30) (5).

Bu defa Büyük Ġskender Ġran devletini

iĢgal etti; Babil‟i feth ettiği sırada Kudüs‟ü de

ele geçirdi. Böylece Beni Ġsrail devleti

Yunanlıların yönetimi altına girmiĢ oldu. Sonra

Romalılar çıkıp Yunan memleketlerini ele

geçirirken Kudüs‟ü de iĢgal etti. Böylece Beni

Ġsrail Romalıların egemenliğine girdi. Zaman

içerisinde Ġsrail devletine kral olarak Hz.

Zekeriya getirildi. Kendisine peygamberlik

unvanı verilince Beytü‟l-Makdis‟te Tevrat

yazmaya baĢladı. YaĢlanmıĢ olmasına rağmen

hiç çocuğu olmamıĢtı Baldızı Hanne, Allah‟a dua

edip bir çocuk vermesini ister. Doğacak çocuğu

da Betü‟l-Makdis‟in hizmetine vereceğini adar.

Allah‟ın lütfu ile Hz. Zekeriya‟nın Yahya adında

oğlu, Hanne‟nin de Meryem adında bir kızı

dünyaya geldi. Hanne vaadını yerine getirmek

üzere çocuğu mabede götürdü. Meryem, Hz.

Zekeriya Peygamberin himayelerinde büyür.

YetiĢkin yaĢa gelince Cebrail gelip Ġsa adında

bir çocuk doğuracağını, kendisine peygamberlik

Page 344: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

339

verileceğini, birçok mucizelerle destekleneceğini

ve bütün bunların Allah‟ın emri olduğunu söyler.

Hamilelik dönemi sonunda Hz. Ġsa dünyaya

gelir. Meryem oğlunu alıp ailesine döner. Fakat

halk, bekâr kadının nasıl çocuk

doğurabileceğine akıl erdiremezler. Meryem‟i

iffetsizlikle suçlamaya kalkıĢınca kundaktaki

bebek dile gelip: “Ben Allah‟ın kuluyum, bana

kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede

olsam beni mübarek kıldı,” dedi. Yahudiler, Hz.

Âdem‟in annesiz babasız yaratılıĢını bildikleri

halde Hz. Ġsa‟nın nasıl babasız yaratılıĢını kabul

edemiyorlardı. Toplanıp kendi aralarında

görüĢtüler. Hz. Meryem‟in mabetteki özel

odasına Hz. Zekeriya‟dan baĢkası giremezdi.

Olsa olsa Ġsa‟nın babası Zekeriya‟dır diye 100

yaĢındaki Hz. Zekeriya‟dan Ģüphelenerek Ģehit

ettiler. Hz. Ġsa 30 yaĢına gelince peygamberlik

ve mukaddes kitap Ġncil verildi. Üç yıl dini

yaymaya çalıĢtı; kendisine ancak 12 kiĢi iman

etmiĢti. Yahudilerin, Romalı yöneticilere

Ģikâyetleri üzerine Hz. Ġsa yakalanır. Hıristiyan

kaynaklarına göre çarmıha gerilip öldürülür.

Page 345: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

340

Ġslâm kaynaklarına göre ise, Hz. Ġsa göğe

kaldırılır ve kendisine benzeyen baĢkası

çarmıha gerilir.

Hz. Zekeriya‟nın öldürülmesinden sonra

oğlu Yahya mabede bakar ve Tevrat Ģeriatına

göre hareket ederdi. Ancak Hz. Ġsa‟ya

peygamberlik verilip Ġncil vahiy edilmeye

baĢlayınca ona tabi oldu ve Hıristiyan oluĢunu

da halktan sakladı. Bu sırada bir evlendirme

olayı nedeniyle zor durumda kaldı. Çünkü

Hıristiyan inancına göre söz konusu nikâh

yapılamayacaktı. Nikâh kıymaktan kaçınınca

yapılan Ģikâyet üzerine Yahya Peygamber

öldürülüp Ģehit edildi.

Hz. Ġsa‟nın göğe kaldırılmasından 40 sene

sonra Romalılar, Kudüs Ģehri üzerine hücum ile

Yahudilerin kimini öldürdü ve kimisini de esir

ettiler. Kudüs‟ü yağma ve harap ettiler. Yahudi

kitaplarını tamamen yaktılar ve Beytü‟l-Makdis‟i

yıktılar. Kudüs Ģehrinde Beni Ġsrail‟den hiç

kimse bırakmadılar. Bu suretle Yahudiler

tarumar olup dünya ülkelerine dağıldılar (1).

Page 346: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

341

ĠĢte Ġsrail Oğullarının bağnaz bir tutum ve

davranıĢla hareket edip son olarak iki

peygamberi öldürmeleri, Hz. Ġsa‟yı da

öldürmeye teĢebbüs etmeleri sonucu Allah

Teâlâ da onları Romalıların haĢin saldırısı ile

cezalandırdı. 1948 yılına kadar dünya üzerinde

devlet olabilme imkânlarını böylece kaybetmiĢ

oldular. Gittikleri her ülkede hor hakir görülüp

devamlı iĢkenceye tabi tutuldular. Bütün bu

olumsuz davranıĢlara karĢı, mevcut inancını,

yasalarını ve anlayıĢlarını koruyarak ayakta

kalabildiler. Yahudilerin millet olarak çektikleri

sıkıntılar Ģöyle özetlenebilir:

Ġber yarımadasındaki Yahudiler, hayli

sıkıntı çektikten sonra Müslümanların Ġspanya‟yı

iĢgali ile rahat nefes alabildiler. Müslümanların

hoĢgörülü egemenliğinde sinagoglarında

serbestçe ayin düzenleyip Yahudi kültürünü

geliĢtirdiler. Yahudi kökenli olanlar devletin üst

makamlarında görev alabildiler. Ancak bu

parlak yaĢam, Arapların Ġber yarımadasından

çıkarılıĢına kadar sürdü. 1391 yılında soylularla

din adamlarının kıĢkırtmaları sonucu korkunç

Page 347: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

342

bir kıyım hareketi baĢladı, birçok cemaat ezildi,

binlerce insan öldürüldü. Birçok Yahudi

Hıristiyanlığı kabul etmek zorunda kaldı. Bir

kısmı da Hıristiyanlık gölgesi altında gizlice

Yahudiliği sürdürdü. Ancak “engizisyon” teĢkilâtı

bu gibilerin arkasını bırakmadı.

1492 yılında Arapların Granada‟dan

kovulmaları üzerine, Ġspanya‟dan yaklaĢık

300.000 Yahudi göçe zorlandı. Aynı uygulamayı

Portekiz izledi. Böylece birçok Yahudi, Afrika‟nın

kuzeyine geçerken bir bölümü de Ġtalya‟ya gitti.

Zor Ģartlar altında yapılan göç hareketi

esnasında birçok Yahudi yollarda öldü. Bir

bölümü de Osmanlı Ġmparatorluğu himayesine

sığınıp Osmanlı topraklarına (Yunanistan, Ege

adaları, Ġstanbul, Ġzmir ve Filistin) yerleĢtirildi.

Roma döneminden beri Almanya‟da

yerleĢik Yahudiler, ilk zamanlar tüm haklardan

yararlanırken Hıristiyanlığın yayılması sonucu

söz konusu haklar ellerinden alındı. Artık toprak

sahibi olmaya ve loncaların vesayetini

gerektiren iĢleri yapmaya hakları kalmadı.

Ancak geçimlerini büyük riskler altına girip

Page 348: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

343

faizcilik yapmakla sağladılar. Faizle borç para

iĢlemi Yahudi dinine mensup olanlar arasında

haram, yabancılara verme ise helâl kabul

edildiğinden bu yolu seçmiĢlerdi.

Almanya‟da Yahudilere karĢı genel

önlemler alınmadı, ama özellikle Haçlı Seferleri

sırasında bir takım Ģiddet hareketlerine

uğradılar. Ancak I.Dünya SavaĢı‟ndan sonra

Avrupa‟da baĢ gösteren Yahudi düĢmanlığı

Almanya‟da da yaygınlaĢtı. 1933 yılında

Yahudilere karĢı baĢlatılan “yok etme” eylemi

II. Dünya SavaĢı sonuna kadar devam etti. Nazi

Almanya‟sında Yahudi toplama kampları

oluĢturulup planlı Ģekilde “son çözüm” denilen

yok etme iĢlemine giriĢildi. Böylece altı milyon

Yahudi yok edildi.

Ġtalya, Fransa, Hollanda ve Büyük

Britanya devletlerinde Yahudi cemaatleri

nispeten orta Ģartlarda yaĢamlarını sürdürdü.

Orta Avrupa‟dan kaçan 3.500 Yahudi ABD‟ye

sığındı. Burada tam bir özgürlükten

yararlandıkları bilinmektedir.

Page 349: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

344

Polonya ve Rusya‟da da baĢ gösteren

Yahudi düĢmanlığı, birçok Yahudi‟nin bu

ülkelerden göç etmelerini zorunlu kıldı. Böylece

I.Dünya SavaĢı sonrası Filistin‟e gelip yerleĢen

Yahudiler, 1948‟de kurulup BirleĢmiĢ Milletlerce

de tanınan Ġsrail devletinin temelini oluĢturdu

(6).

Bu anlatımdan sonra Ġsrail oğullarının

dinin buyruklarından uzaklaĢtıklarında baĢlarına

gelen musibetlerin neler olduğuna özet olarak

tekrar değinelim.

İsrail Oğullarının Tarihi Sınavları

a) Ġsrail Oğulları Mısır‟da hizmetçi

statüsünde horlanıp köle gibi çalıĢtırıldıkları

halde, kendilerini o yaĢamdan kurtarıp

atalarının yurduna gelmelerini sağlayan Allah ve

peygamberi Hz. Musa‟ya karĢı Ģükran borcu

ödemeleri gerekirken putperestliğe yönelip

buzağı heykeline tapınmaya baĢlamıĢlardır.

b) Hz. Musa, Tevrat‟ta vaad edilen

toprakları elde edebilmek için o bölgedeki

kavimle savaĢmaya çağırdığı zaman, halkının

Page 350: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

345

ileri gelenleri buna karĢı çıkmıĢlar ve savaĢtan

kaçınmıĢlardır.

c) Bu olay üzerine de Allah‟ın bir azabı

olarak uzun süre Tıh sahrasında çölde dolanıp

durmuĢlar; yine Allah‟ın bir lütfu ve müjdesi

olarak gökten bıldırcın eti ve kudret helvası

indirilmiĢtir. Bir kayadan da 12 pınar akıtılıp

susuzlukları gideriliĢtir. Bütün bunlara rağmen

kanaatkâr olmayıp Hz. Musa‟dan “Allah‟a dua

et, bize yeĢil sebze göndersin.” Ģeklinde dilekte

bulunmuĢlardır.

d) Hz. Musa‟ya indirilen 10 emirde

“Allah‟tan baĢka ilâhlara tapmayacaksın,

cumartesi günü çalıĢmayacaksın, (haksız yere

kimseyi) öldürmeyeceksin, zina

yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklıkta

bulunmayacaksın, haset etmeyeceksin” dendiği

halde zaman zaman bu kurallardan

uzaklaĢtıkları görülmüĢtür. Ayrıca Hz.Musa

ölmeden önce YûĢâ Peygamberle beraber

toplanma çadırına gidince Allah onlara Ģöyle

hitap eder: “Sen atalarınla uyuyunca bu kavim

yabancı ilâhlar ardınca gidip zina edecekler,

Page 351: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

346

beni bırakıp ahdimi bozacaklar, benim onlara

karĢı öfkem artacak, onları ben bırakacağım,

yüzlerine bakmayacağım. Onlar da yenilip

bitecekler ve baĢlarına birçok kötülük ve

sıkıntılar gelecek. ġimdi bu ilâhi emrimi yazın

ve Ġsrail Oğullarının kafalarına sokun. Benim

için Ģahit olsun.” Bu ilâhi emirler Tevrat‟ta yazılı

olduğu halde, Hz. Süleyman Peygamberden

sonra Yahudi Ģeriatı bozulmaya baĢladı. Halkın

Kudüs‟ü (Beytü‟l-Makdis‟i) ziyaretleri terk edildi.

Putperestlik ayini yaygınlaĢtı. Hatta “Baal”

denilen puta tapar oldular. Bu sırada Ġlyas‟a

peygamberlik görevi verildi. Fakat yaptığı

uyarılara uyulmadı. Allah da onlara kuraklık

verdi. Açlıktan ölümler baĢlayınca Ġlyas

Peygamberin etrafına toplandılar. Böylece

üzerlerinden bu musibet de kaldırıldı.

e) Hz. Ġlyas‟tan sonra Ġsrail Oğullarının

baĢına Elyesa geçti. Bunun zamanında da

Kitabullah terk edildi. Nihayet Allah Teâlâ

onların üzerine önce Asûrileri, daha sonra

Keldanileri musallat etti. Kudüs yakılıp yıkıldı,

Page 352: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

347

Tevrat yok edildi, Ġsrail Oğulları da esir alınıp

Babil‟e götürüldü.

f) Babil esaretinden kurtulup tekrar

Kudüs‟e dönen Yahudiler arasında Hz. Üzeyir de

bulunuyordu. Tevrat‟ı ezbere okuyup yazdırdı.

Vefat ettikten sonra tekrar dirildi. Bunun

üzerine Yahudiler Hz. Üzeyir Peygambere

Allah‟ın oğlu diyerek Ģirk koĢtular. Bu olaydan

sonra Ġsrail Oğulları önce Yunanlıların sonra

Roma Ġmparatorluğu egemenliğine girdi. Her

defasında aĢağılık ve çeĢitli sıkıntılar çektiler.

g) Hz. Ġsa‟nın babasız dünyaya geliĢi

nedeniyle önce Hz. Zekeriya Peygamberi daha

sonra da oğlu Hz. Yahya Peygamberi haksız

yere öldürüp Ģehit ettiler. Tevrat‟ın 10 emri

hükmünü böylece çiğnediler. Ayrıca Hz. Ġsa

Peygamberi çarmıha germe eylemleri oldu.

Bütün bu olaylar sonucu Romalılar tekrar

Kudüs‟e saldırıp bütün Yahudi halkını tarumar

ettiler. Hiçbir Yahudi‟nin Filistin‟de kalmasına

müsaade etmediler. Yahudiler de dünya üzerine

yayıldılar.

Page 353: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

348

Yahudilerin Ġspanya, Portekiz ve

Almanya‟daki yaĢantıları üzüntü sıkıntı

içerisinde geçti. ġimdi bu olayların cereyan tarzı

ve nedenlerine bakıldığında, Allah‟ın emirlerine

uymamaktan kaynaklanan dünyadaki cezası

olduğu görülür. Dünyadaki cezası o kadar ağır

ve küçültücü olursa, varın âhiretteki azabın

Ģiddetini siz tahmin edin! Allah Teâlâ, ibret

(ders) alınsın diye Ġsrail Oğulları üzerinde bir

deneyim göstermiĢtir. “Verdiğim bunca nimete

karĢı, nankörlük edenlerin hali nice olmuĢtur.”

diye biz kullarını uyarmaktadır. Ne yazık ki, bu

olayları yaĢayanların hali hazırdaki torunları ve

olaylara iliĢkin tarihi bilgileri okuyup

öğrenenlerin çoğunluğu hâlâ bundan ne ders

almakta ve ne de yaĢantılarına çeki düzen

vermekte.

II. Viyana kuşatması:

Bir örnek de Osmanlı Ġmparatorluğu

döneminden verelim: Yıl 1683, aylardan ekim

ayı, Osmanlı Ġmparatorluğu ordusu Sadrazam

Page 354: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

349

Kara Mustafa PaĢa komutasında Viyana

önlerinde. Her ne kadar taarruz yapıldıysa da

kuĢatma bir türlü zafere dönüĢtürülemedi.

Gittikçe güç kaybeden Osmanlı ordusu sonunda

bozguna uğradı. Geri çekilme sırasında da

birçok silah ve kıymetli eĢyaları düĢmana

bırakmak zorunda kaldı.

II. Viyana kuĢatması esnasında Osmanlı

kuvvetlerinin durumunu “RâĢid Tarihi” Ģöyle

anlatır: “Viyana ovasında, oruç ayında

bulunulduğu halde, bir damlası, imanı yerinde

olanlar üzerinde âyeti kerime ile haram sayılan

murdar Ģarabı, gece ve gündüz içiyorlar ve ele

geçirilen esirlerin, Ġslâm toprağında temiz

tutulmaları lâzımken bunlar temiz olmak

yönünden çok kaba haller irtikap etmekte, bu

halleri ortalığı velveleye vermekte idi.

SavaĢın devam ettiği sürece, askerin

sıkıca düzende tutulması mümkün olmuyordu.

Herkes, kendi havasına bağlı idi. Namaz da,

niyaz da, mahrem olması lazım gelen çeĢitli

Ģeyler de terk edilmiĢti. Asker, fena ve çirkin

Page 355: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

350

hareketlere el atıyor, sıkıca düzende olmak akıl

derecesinden uzak kalıyordu.”

Osmanlının bozguna uğramasına neden

olan diğer bir olay da, Leh Kralı Sobieski‟nin

Almanları desteklemesi olmuĢtur. Büyük bir güç

oluĢturan düĢman ordusu Viyana kuĢatmasını

kırarak Osmanlı‟yı bozguna uğrattı. Bozgun

sırasında ele geçirilen Sadrazamın çadırında Leh

Kralı, karısına yazdığı mektupta Ģöyle diyordu:

“Ele geçen ganimetlerden hisseme düĢenleri

saymakla bitiremem. Hisseme düĢenler baĢlıca

Ģunlardır: Bir elmas kemer, iki elmaslı saat, çok

kıymetli dört pala; yakut, akik ve inci ile süslü

beĢ yay; yorganlar, halılar, binlerce ufak tefek

eĢya, dünyanın en nefis samurları, daha birçok

Ģeyler...

Birçok elmaslı kemer ele geçti. Bunlar

neye yarar, bilmem ki! Çünkü Türkler elmaslı

kemer kullanmazlar. Belki de Viyana‟yı

zaptedince Viyanalı güzel kadınları

süsleyeceklerini düĢünmüĢlerdir.”4

4 Viyana Dönüşünün Tek Zaferi, Ragıp Şevki Yeşim,Hayat Tarih Mecm. 1967, Sayı:7

Page 356: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

351

II. Viyana kuĢatması, Osmanlı tarihinde

önemi büyüktür. Nasıl ki, Ġstanbul‟un fethi ile

Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ baĢlamıĢsa, bu olayı

takip eden yenilgilerle de, Osmanlı

Ġmparatorluğu‟nun yükselme süresi sona ermiĢ

ve gerileme dönemine girilmiĢtir. Nedenini

tarihçi açık ve seçik olarak açıklamakta..

Üzerinde yorum yapmaya artık gerek var mı?

Osmanlı‟da fetihler birbirini takip ederken

gözetilen amaç, (Ey Müslümanlar, böylece

sizi seçkin ve şerefli bir ümmet kıldık ki,

bütün insanlar üzerine adalet örneği ve

hak şahitleri olasınız...” Bakara Sur/143)

âyeti doğrultusunda Ġslâm adaletini yerleĢtirip

etkili kılmak ve insan haklarını yaygınlaĢtırmak

iken; bozulan düzende bunun yerini kiĢisel

menfaat ve nefsi arzuları tatmin edebilme

duygusu almıĢtır. Ġslâm adaletini, adaletsizliğe;

insan haklarını da haksızlığa dönüĢtürmüĢlerdir.

Silâhlı kuvvetleri baĢarıya ulaĢtıran

ilkelerin baĢında disiplin ve inanç birliği gelir.

Bu iki faktörün etkinliği zayıflarsa, güç de

ortadan kalkar. Nitekim batının korkulu rüyası

Page 357: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

352

Osmanlı Ġmparatorluğu ordusunun Viyana

önlerinde sergilediği zafiyet bunun en belirgin

örneğidir. Asker kendi baĢına buyruk olmuĢ; ne

disiplin kalmıĢ ve ne de Ġslâm inancına bağlılık.

Böylece Allah ve peygamber buyruklarına

uymama sonucu o olay baĢlarına gelmiĢ.

Dahası, Osmanlı‟nın geçmiĢten gelen azameti

rencide olmuĢ. Bu da Osmanlılar için tarihi bir

sınav niteliğini taĢır.

Elbette, Türk tarihi hep böyle

olumsuzluklarla kararmamıĢ, onurlanacağımız

pek çok iyi Ģeyler de yapılarak parlak bir

gelecek vaat etmiĢtir. KurtuluĢ SavaĢı

döneminde geçen onurlu üç olayı bilgilerinize

sunmak istiyorum:

Atatürk’ten Bir Anekdot:

Büyük Taarruzun kazanıldığı yerde,

gelecek kuĢaklara bunun önemini anlatacak

“ġehit Asker Anıtı” yapılmak istenmektedir. Bu

maksatla Gazi Mustafa Kemal PaĢa, yanında eĢi

Lâtife Hanım, BaĢbakan Ġsmet, Genelkurmay

Page 358: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

353

BaĢkanı Fevzi, Milli Savunma Bakanı Kâzım

PaĢalar, milletvekilleri, gazeteciler olduğu halde

30 Ağustos 1924 Cumartesi günü güneĢ

doğarken trenden Afyonkarahisar garına

inerler. Halkı selâmladıktan sonra hep beraber

anıtın yapılacağı yere hareket edilir.Diğer

konuĢmalardan sonra Atatürk kürsüye gelip “30

Ağustos‟un” nasıl kazanıldığını geçmiĢ

hatıralarını da dile getirip anlatmaya baĢlar.

KonuĢmasının bir yerinde sözlerini Ģöyle devam

ettirir: “29 Ağustos‟u 30 Ağustos‟a bağlayan

gece sabaha karĢı Batı Cephesi Karargâh

Müdürü Tevfik Bey tarafından uyandırıldım.

Tevfik Bey‟in elinde harita üzerinde tespit

edilmiĢ bir durum raporu vardı. Haritaya

baktım, hemen yataktan fırladım. Haritada

gördüğüm Ģey Ģu idi: Ordularımız, düĢmanın

önemli kuvvetlerini kuzeyden, güneyden,

batıdan çevirmeye uygun bir durum almıĢ

bulunuyordu. Bunun üzerine hemen Fevzi ve

Ġsmet PaĢaları çağırtıp, üçlü bir değerlendirme

yapıp, sonra da, düĢman ordusu ne olursa

olsun yok edilecektir emrini yazılı ve sözlü

Page 359: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

354

olarak verdim. Bir süre bu karargâhta kaldım.

Sürekli olarak gelen esir subaylarla görüĢtüm.

Bunlardan biri bir kurmay subaydı. Zavallı,

verdiği bilgi içerisinde istemeyerek

BaĢkumandan görevini alan Trikopis‟in ve Ġkinci

Kolordu Kumandanı General Digenis‟in de bizim

çevirmek istediğimiz çemberin içinde

bulunduğunu söylemiĢ oldu. Derhal yanımda

bulunan ordu komutanına, Kemâlettin PaĢayı

bulunuz, bizzat Trikopis ile beraber bütün

düĢman generallerini ne olursa olsun esir

etmelerini, söyledim. Zavallı esir subay benim

bu emrimi iĢitir iĢitmez ikram ettiğim çayı

içemeden büyük bir baygınlık geçirdi, der.

ġimdi dikkatlerin Ģu konuya çekilmesini

diliyorum: Ġslâm inancına göre savaĢ süresince

fethedilen bölgelerde çocuklar ve kadınlar ile

din adamlarına, aksi bir eylemi olmadıkça

dokunulmayacak; esirlere insan onuruna yakıĢır

bir tutumla davranılacaktır. Hal böyle iken

Viyana KuĢatması sırasındaki uygulamayı tarihçi

yeteri kadar açıklamıĢtır. Netice ne oldu, o da

herkesin bilgisi içerisinde. Peki, Atatürk ne

Page 360: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

355

yapmıĢ? Sanki esir,.düĢman askeri değil;

sıradan bir misafir gibi kendisine, o yokluk

koĢullarına karĢın çay ikram ediyor. Çayı ikram

eden kim?

-BaĢkomutan Gazi Mustafa Kemal PaĢa...

O ne büyük insan ki, kendisinde ne

rütbenin ne görevin verdiği büyüklenme

duygusu, ne de gurur ve kibre kapılma tutkusu

yaĢanıyor! Büyük ve olgun insan gibi hareket

ediyor. Sonuç ne oluyor? Türklerin atası, yani

“Atatürk” olarak tarihe geçiyor.

Hepsi bu kadar mı? Hayır, dahası da var:

En büyük ve erdemli adam olduğunu

davranıĢlarıyla kanıtlayan Gazi Mustafa Kemal

PaĢa, yine o savaĢ döneminde sergilediği baĢka

bir tarihi söyleĢisine tanık olmaktayız:

Başkomutan Gazi M. Kemal Paşanın

Trikopis’e hitabı:

2 Eylül 1922‟de nihayet sevindirici haber

BaĢkomutanlık karargâhına ulaĢtı. KuĢatma

çemberi içerisinde kalan düĢmanın 1‟nci ve

2‟nci Kolordu Komutanlıklarına mensup 2

General (Kolordu Komutanları General Trikopis

Page 361: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

356

ve General Digenis), 508 subay, 4985 er, 782

hayvan olarak 69‟ncu Alay ile 5‟nci Kafkas

Tümeni birliklerine teslim olmuĢtu.. Esirler, 2

Eylül 1922 saat 23.00‟de Göğem köyünde

bulunan 5‟nci Kafkas Tümeni karargâhına

getirildi. Çok yorgun oldukları için istirahatları

sağlandı. Yaralı ve hastaların ise önce Tümen

Sıhhiye Bölüğünde ilk tedavileri yapıldı. Daha

sonra köylerden toplanan kağnı arabalarıyla

UĢak Hastanesine sevk edildiler.

Generaller de 3 Eylül 1922 saat 08 00‟de

UĢak‟ta bulunan Kolordu karargâhına

gönderildi. Generaller önce 1‟nci Ordu Komutanı

Nurettin PaĢa ve Batı Cephesi Komutanı Ġsmet

PaĢaya takdim edildi. Daha sonra sağında Fevzi

PaĢa, solunda Ġsmet PaĢa olduğu halde

BaĢkomutan Gazi Mustafa Kemal PaĢanın

huzurlarına çıkarıldı.

DüĢman birlikleri geri çekilirken her

tarafı yakıp yıktıkları, sivil halka karĢı insanlık

dıĢı her türlü iğrenç ve korkunç zulüm

yaptıkları, birçok masum insanları

öldürdüklerine dair gelen haberler BaĢkomutanı

Page 362: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

357

da derinden üzmekteydi. Böyle bir sıkıntılı

ortamda bulunmasına karĢın Mustafa Kemal

PaĢa karĢısında duran Generallere:

-Öfkesini gidermek amacıyla kızıp bağırdı

mı?

-Hayır!

-Gurura kapılıp onlarla alay mı, etti?

-Hayır!

-Onları küçültücü davranıĢ da mı,

bulundu?

-Hayır!

-Peki, ne yaptı?

-Mustafa Kemal PaĢa, suçluluk ve aĢağılık

duygusu altında ezilen Trikopis‟in elini sıkıp:

-Oturun General, yorulmuĢ olacaksınız”

dedi. SavaĢtan ve Yunan birliklerinin harekât

tarzından konuĢup bilgi aldı. Daha sonra sohbet

türü sorular sordu. KonuĢmasının sonunda;

-Hacianesti yerine BaĢkomutanlığa

atandığınızı biliyor musunuz?” diye sordu.

-Trikopis: “ Hayır” dedi.

-Mustafa Kemal PaĢa:” Bildirmek için

telsizle sizi arıyorlardı..”

Page 363: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

358

-Trikopis:” Durumumuz bu, iĢte

MareĢalim. Yönetim her zaman olayların

gerisinde kaldı. Sonuç da tabii böyle oldu.”

KonuĢması bitince utanç içince bakıĢlarını

önüne çevirdi,

Mustafa Kemal PaĢa:” Üzülmeyin

Generalim! Siz vazifenizi yaptınız. Artık

misafirimsiniz.” dedi. Ayağa kalkınca ötekiler de

kalktılar. Bu defa iki esir General, BaĢkomutan

Gazi M. Kemal PaĢanın karĢısında esas duruĢa

geçtiler.

M. Kemal PaĢa:” Sizin için bir Ģey

yapabilir miyim?” diye sordu.

-Trikopis:” EĢime sağ olduğumun

bildirilmesini rica ederim. Kendisi Ġstanbul‟da”

dedi.

-BaĢkomutan Ġsmet PaĢaya dönerek:”

Gerekeni yapın “ dedi. Daha sonra esir

generaller Türk komuta heyetini derin bir saygı

ile selâmlayıp ayrıldılar.(25)

BaĢkomutan Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟nın

esirlere karĢı anlayıĢ ve yaklaĢımı anlatıldığı

gibi... Peki, Onun askerinin tutum ve

Page 364: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

359

davranıĢları ne yönde idi? YaĢanmıĢ bir olayla

da bu konuya değinelim:

Olay, Büyük taarruzun takip harekâtı

sırasında cereyan eder. DüĢman birlikleri

Ġzmir‟e doğra kaçarken geride birçok silâh araç,

gereçle birlikte esir de bırakıyordu.

Binbaşı Kemal Beyi Duygulandıran

Olay:

Halide Edip Hanım, RuĢen EĢref Ünaydin

ve BinbaĢı Kemal Bey otomobille Adala‟ya

yetiĢmeye çalıĢıyorlardı. BinbaĢı birden Ģoföre “

Dur!” diye seslendi.

Araba yavaĢlayıp durdu. BinbaĢının

dikkatini esir bir Yunan subayını geriye götüren

asker çekmiĢti. Yunan subayı eĢeğe binmiĢ,

asker ise yaya idi. Asker binbaĢıyı görünce

selâm verdi. Yunan subayı eĢekten indi. Hasta

suratlı biriydi.

-“Kim bu?”

-“Bir esir.”

-“Nereye götürüyorsun?”

-“Geriye, Alay karargâhına”

BinbaĢı kızdı:

Page 365: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

360

-“Ulan! Sen bunun seyisi misin, hizmet eri

misin? Hayvana sen bin o yürüsün.”

Asker, üçünün de yüreğini titreten bir iç

temizliği ile:

-“Hiç olur mu komutanım!” dedi.” O Ģimdi

ocağından kopmuĢ bir gurbet adamı. Misafir ve

de bana emanet”-.

BinbaĢı gözlerinin dolduğunu belli

etmemek için baĢını çevirip Ģoföre “ Yürü!” diye

emretti.

Araba hareket ederken asker selâm

durdu. Sonra Yunan subayına eĢeğe binmesini

iĢaret etti:

-“Haydı bin çorbacı, akĢam karavanasına

yetiĢelim; aç kalma,”diyerek yola düĢtüler.(26)

Bu yaĢanmıĢ olaylar, Allah buyruğuna

uyulduğu sürece baĢarıdan baĢarıya ulaĢılacağı

gerçeğini hatırlatmıyor mu?

GeçmiĢte olduğu gibi zamanımızda da

bazı kesimlerce yine Allah‟ın kesin emirleri

önemsenmiyor, terörle insanlar öldürülüyor,

haksız kazanç elde ediliyor, ahlâk kurallarına

uyulmuyor, adalet ve eĢitlik ilkesi güçlü olanlar

Page 366: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

361

çıkarına iĢliyor; bunların ötesinde Allah ve

Peygambere uyan değil, kendi nefsinin

isteklerine tapınan insanlar çoğalıyor. Bu

gerçekler bize Ģu atasözünü hatırlatıyor: “Tarih,

tekerrürden ibarettir derler. Eğer, ibret (ders)

alınsaydı, hiç tekerrür eder miydi?” Tabii ki

tekrarlanmazdı. Ancak insanlar, dünyanın geçici

güzellik, zevk ve sefasına kapılıp yaĢamlarını

böyle bir ortamda değerlendirirken, nefislerinin

önüne çıkarılacak her önlemi kendilerine engel

olarak göreceklerdir. Onlar için, dünya

yaĢamının bir sınav olduğu gerçeği hiçbir anlam

ifade etmez. Varsa da yoksa da maddi çıkar,

eğlenceli hayat, günü gün etme tutkusu. Bunun

ötesi, onları ilgilendirmez. Allah‟ın kitabını,

çağdıĢı dogma; Hz. Peygamberin (s) sözlerini

hurafe ve dini yaĢamı gericilik olarak

yorumlayıp aĢağılamaya kalkıĢan böyle bir

zihniyet için sınavın ne gibi önemi olabilir!

Zaten onlar için her Ģey bu dünyada oluĢur,

burada sonuçlanır. Cennet ve Cehennem gibi

ayrı bir yaĢam tarzı yoktur. Âhirete gidip de

gelen mi var?” Olmadığına göre ileri sürülen bu

Page 367: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

362

kavramlar, insanları korkutmak, yanıltmak için

uydurulmuĢ birer safsatadan baĢka bir Ģey de

değildir. O nedenle bu gibi çağ dıĢı düĢüncelerin

arkasına düĢüp yaĢantımızın karartılmasına

fırsat verilmemelidir,” diyerek dindar kesime

karĢı olumsuz tavır alırlar. Hatta, Ġslâm‟ın

esaslarını ve dini bilgileri öğreten okul çıkıĢlı

olanların devlet kadrolarında üst düzey yönetici

olmalarını hiçbir Ģekilde içlerine sindiremezler.

“Bir kiĢi Arapça bilsin, Kur‟an okusun; sonra da

doktor olsun, hâkim olsun, mühendis olsun;

olacak Ģey mi bu?” diyerek duydukları nefret ve

küçümsemeyi belirtmeye çalıĢırlar. Sanki

dıĢladıkları o kesim, bu ülkenin insanı değildir;

onlar T.C. Devleti denetimi altında bulunan

okullardan değil, yabancı ülke eğitim

kurumlarından yetiĢmiĢ kimselerdir. Nerede

kaldı eĢitlik, adalet, insan hakları ve de

demokrasi. Böyle bir zihniyeti, ancak kendini

düĢünen bağnazlık olarak nitelemek gerekir.

Sözde bu çıkıĢları ile lâikliği savunduklarını

zannederler. BaĢka bir zamanda da “lâiklik

Page 368: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

363

dinsizlik değildir” diyerek lâikliğin tanımını

yaparlar.

Halbuki lâik sistemden amaç, hiçbir din,

mezhep, felsefi görüĢ veya kuruluĢun kendine

özgü kurallarının etkisi altında kalmadan ülke

gerçekleri ve ulusun ihtiyaçlarını adalet ve

eĢitlik prensiplerine göre belirleyip yasal

düzenleme yapılıp uygulamaktır. Diğer bir

ifadeyle hazırlanan yasalar, ülke gerçekleri neyi

gerektiriyorsa,(bölücü, kırıcı değil, birleĢtirici bir

yöntemle) o yönde yasalaĢıp uygulanmalıdır.

Nedeni, eğer toplumu değiĢik inanç ve düĢünce

yapısına sahip kiĢiler oluĢturmakta ise, herkes

çıkarılacak yasaların kendi inançları

doğrultusunda olmasını isteyecek, kabul

görmediği takdirde güç kullanma eylemine

giriĢecek ve dolayısı ile devlet yönetimi bir kaos

ortamına sürüklenecektir. ĠĢte bu nedenle,

çoğunluğunu farklı inanç, görüĢ, etnik grup ve

felsefi yapının oluĢturduğu toplumda birlik

düzeninin geçerli olabilmesi yönünden lâiklik

sistemi önem kazanır. Ne o görüĢ ve ne de bu

inanç; ülke çıkarları neyi gerektiriyorsa, yasalar

Page 369: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

364

da o doğrultuda hiçbir baskı altında kalmadan

çıkarılmalıdır. Bu yöntem, hem demokrasinin ve

hem de insana verilen değerin ölçüsünü

yansıtır. Bu sistemle devlet, toplumun

bireylerini inançları yönünden serbest

bırakmalıdır. Üzerine baskı ve tercih yönünden

bir yaptırımı olmamalıdır. Ġsteyen Allah‟a inanır,

isteyen doğanın yaratıcı güç olduğunu

benimser, isteyen Ģeytana tapınır, isteyen de

hiçbir güce inanmaz. Böylece, her kesim, kendi

inanç ve düĢünceleri doğrultusunda yaĢamlarını

sürdürürler. Kimse baĢkasını, dini inanıĢ,

mezhep farklılığı ve görüĢ ayrılığı yönünden ne

küçümseyebilir, ne de üzerinde baskı kurabilir.

Yeter ki, eylemleri ile devlet düzenini kendi

inançları doğrultusunda değiĢtirmeye

kalkıĢmasınlar. Devlet, bütün bu kesimleri,

ülkenin insanı olarak herhangi bir ayrım

gözetmeden hepsini eĢit seviyede kucaklar;

sorunlarına çözüm arar. Çünkü lâik sistem,

bölücü, horlayıcı, aĢağılayıcı değil; insanları

birleĢtirici ve iliĢkilerini geliĢtirici rol oynar.

Kırgınlık, düĢmanlık, bölücülüğün yerini, ulusal

Page 370: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

365

vatandaĢlık tutkusu alır. Bundan da birlik ve

beraberlik ortamında yaĢama arzusu doğar.

Tıpkı, Ġstanbul‟un fethi sonrası Müslüman

olmayanlara tanınan inanç özgürlüğü ile adalet

ve eĢitlik ilkelerinin uygulanmasında halkın nasıl

kaynaĢıp huzur ortamında yaĢadığı gibi.

Yine bu sistem ile hangi inanıĢta veya

ideolojik görüĢte olursa olsun, ülke temsilcisi

olarak uluslararası spor, bilim ve teknoloji

yarıĢmalarında baĢarı sağlayıp isim yapmıĢ olan

Türk vatandaĢları, tüm ulus bireylerinin onur

kaynağı olmaktadır. Sevinç ve baĢarılar tüm

vatandaĢlarca paylaĢılmakta ve onlara saygı

duyulmaktadır. Bu da laik sistemle ulaĢılan

birlik ve beraberlik duygusunun yaĢam biçimine

yansımasıdır. Çünkü sistem, hoĢgörü üzerine

kurulmuĢtur Bu söylemler madalyanın bir yüzü,

diğer yüzünü çevirip baĢka gerçekleri görelim:

Yeni çağda Avrupa‟nın durumu ne idi ?

Uzun süren harplerin nedenleri araĢtırılırsa,

karĢımıza mezhep kavgaları çıkar. Nitekim

1618-1648 tarihleri arasında süren ve tarihe “

Otuz Yıl SavaĢları” olarak geçen olay,

Page 371: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

366

baĢlangıçta Almanya‟da Katolikler ile

Protestanlar arasında bir mezhep kavgası

Ģeklinde baĢlamıĢ ve kısa zamanda Avrupa

ülkelerine yayılmıĢtır. Haçlı Seferleri de bunun

baĢka bir örneğidir...

Ġslâm âlemi de bundan pek geri kalmaz

Çünkü bir inanıĢ sahibi, aynı inanıĢı

paylaĢmayan karĢı tarafı kendine düĢman

görmekte veya kendi görüĢünü kabul ettirmek

için savaĢa baĢvurmaktadır. Böylece toplum bir

felâkete sürüklenmesi kaçınılmaz olur. Örneğin,

Ġslâm‟ın ilk dönemleri; Hz. Ali halife seçilmiĢ.

Ortam anarĢi yuvasına dönüĢmüĢ; çünkü Halife

Hz. Osman teröristler tarafından kasıtlı olarak

öldürülmüĢ ve henüz suçlular da

yakalanmamıĢtır. Hz. Ali, öncelikle ülkede huzur

ve sükûnun yerleĢmesi için çaba harcar.

Uyguladığı yöntemler,” Hariciler” denen bir grup

tarafından benimsenmez. Hz. Peygamber

tarafından “ilmin kapısı” olarak övülen Hz.

Ali‟ye,” Ġslâm‟ı yanlıĢ anlayıp uyguluyor” diye

karĢı çıkarlar. Böylece kinlerini de bir savaĢ

ortamına kadar götürürler.

Page 372: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

367

BaĢka bir örnek de bugün (2006 yılı)

komĢu ülke Irak‟ın içine düĢtüğü kaos

durumundan verelim:

Kimyasal silahların varsayımı ile hareket

eden ABD yönetimi, hem bu silahları imha

etmek ve hem de Irak halkını diktatörden

kurtarıp demokrasi getirmek amacıyla

oluĢturduğu koalisyon güçleriyle 2003 yılı

ilkbaharında ülkeyi iĢgal etti. Devlet yönetimi

yeniden oluĢturuldu. Hazırlanan Anayasa halk

oylamasından geçirilip uygulamaya konuldu. Ne

var ki, mezhep ve etnik kökenliler arasında tam

bir mutabakat sağlanamadı. ġii ve Sünni

mezhep grupları arasında misillemeli olarak

intihar komandoları aracılığı ile vahĢete varan

terör eylemleri estirildi. Halen patlayıcı yüklü

araçları infilak ettirerek binlerce suçsuz insan

hayatını kaybetmektedir. Örneğin, bu satırların

yazıldığı tarihteki olaylarda;

23-11-2006: 160 ölü, 257 yaralı

24-11-2006: 41 ölü, 24 yaralı

26-11-2006: 23 ölü, 40 yaralı, meydana

geldi. Cereyan eden olayların ne zaman son

Page 373: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

368

bulacağı da tahminlerin ötesinde.. Peki,

amaçları ne? Devlet yönetimine egemen

olmak..

Tarihe geçmiĢ bu olaylardan ders almak

gerekir. Özellikle din, mezhep, felsefi görüĢ ve

etnik köken gibi farklı inanç, kültür ve

düĢüncelerin bir mozaik oluĢturduğu toplumda

devlet otoritesinin sağlanması kapsamında

uygulanacak orta yol, hoĢgörü üzerine kurulu

lâiklik sistemi olmalıdır. Bunun ötesi, halkı farklı

gruplara böler, baskı ve sindirme taktikleri

eyleme dönüĢür; demokrasi ve insan hakları

rencide olur. Devletin yönetimdeki otoritesi de

sarsılır.

Tekrar baĢa dönelim, kendi düĢünce

sisteminin Ģekillendirdiği lâiklik anlayıĢıyla din

kültürü almıĢ bu vatanın evlâdını dıĢlayan,

aĢağılayan ve devlet yönetiminde görev

almasını bir türlü içlerine sindiremeyen kiĢileri

nasıl lâik sistemden yana, sosyal ve demokrat

olarak görebiliriz? Azın çoğa egemen olduğu bir

ortamda demokrasiden söz edilebilir mi? Tabiî

ki hayır! Öyleyse, hoĢgörü ortamında gerçekleri

Page 374: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

369

görüp kendimize çeki düzen vermeliyiz.

Kendimiz kadar, baĢka vatandaĢın da bu ülkede

huzur içerisinde, eĢit olarak yaĢama ve devletin

olanaklarından yararlanma hakkının

bulunduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü haklıya

hakkını vermek hem uygarlık ve hem de

insanlık erdemidir.

Allah‟ın çağrısına uymayanların hem

dünyada, hem de ahirette cezalandırılacağına

iliĢkin ayeti tekrar hatırlayalım:” Ant olsun ki,

biz onlara, o büyük azaptan önce pek

yakın azabı da tattıracağız. Belki

dönerler!” (Secde Sur/21) Bu ayetin ikaz

niteliğindeki anlamıyla örtüĢen toplumsal tarihi

bilgiler dikkatlere sunuldu. Allah‟ın sözünde bir

değiĢiklik olmadığı somut örneklerle gözler

önüne serilmeye çalıĢıldı. Yeter ki, ciddi olarak

konu önemsensin ve bundan gelecek için ders

alınsın.

Ġnsanlar bireysel olarak da aynı yöntemle

denenmektedir. Ya kendimiz veya toplum

içerisinde tanıdık kiĢiler buna benzer

denemelerle pek çok sınav geçirmiĢlerdir. Zaten

Page 375: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

370

Cenab-ı Hak, kimin davranıĢının daha güzel

olduğunu belirlemek üzere devamlı sınava tabi

tutmaktadır.” Biz sizi, biraz açlık, biraz

korku; biraz da candan, maldan ve

ürünlerden noksanlık vermek suretiyle

deneriz. Sabredenleri müjdele!”diye

buyurmuştur (Bakara Sur/155). Ġnsan

yaĢamında her Ģey “ güllük gülistanlık” değildir

Zaman olur huzur duyar; zaman olur

meĢakkatli, sıkıntılı, stresli yorgun bir hayat

yaĢar. Yani iniĢli- çıkıĢlı bir görünüm içerisinde

yaĢam sürdürür. Bütün bunlar geçirdiği sınavın

birer basamağını oluĢturur. Yaratan Güç

tarafından denenir. Yöntemdeki amaç, kiĢinin

sabretmek- Ģükretmek olgusuna uyarlılığı

belirlensin; böylece seçkin kullar arasına

katılması gerçekleĢmiĢ olsun. Bu bağlamda,

tarihe geçmiĢ bir olay ile tanık olduğum bir

hatıra ve söyleĢiyi sizlerle paylaĢmak isterim.

Dilerim, bu anlatılacak olan gerçeklerden sizler

de etkilenip varsa noksanlıklar giderilmeye

çalıĢılır!

Filozof Paskal’ın Yaşam Öyküsü:

Page 376: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

371

17‟ci asırda yaĢamıĢ olan filozof Paskal,

hem büyük bir âlim ve düĢünür, hem de aziz

seviyesine yükselmiĢ bir Hıristiyan mistiğidir.

Genç yaĢta yaptığı fizik ve matematik

sahasındaki buluĢları onu “deha” payesine

ulaĢtırmıĢtır.

Paskal, matematik ve müspet ilimlerle

meĢhur iken dünya adamı olarak ömrünü

geçirmekte idi. Yani heveslerine düĢkün olarak

yaĢıyordu. Eğlenceyi sevip kadın meclislerinden

zevk alıyordu.

Paris‟te geçirdiği bu zevk ve eğlence

hayatı esnasında bir gün beklenmeyen kaza ile

karĢılaĢır ġehrin dıĢında Sen nehri civarında pek

hoĢlandığı araba gezintisini yaparken birden

atlar ürküp gemi azıya alırlar ve nehre doğru

dörtnal koĢmaya baĢlarlar. Bir an sonra araba

ile nehrin sularına gömülecek olan genç Paskal,

ölümün arifesi olan bu an içinde Allah‟ın

koruması altında olduğunu hisseder; O‟na

teslim olur. Nehrin tam kıyısına gelindiğinde

dizginler kopar, altı at nehre dalar, araba ise

kıyıda kalır ve Paskal‟da böylece kurtulmuĢ

Page 377: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

372

olur. Bu kurtuluĢ anında Allah‟ın kendisiyle

beraberliğini yaĢar. Bir zaman sonra bütün

dünya meĢgalelerini, çapkınlık heveslerini terk

edip bir manastıra sığınır. Orada ibadet ve ilâhi

konuları düĢünerek bir yılını geçirir. Fakat

nefsine söz dinletemez. Bir yıl sonra çıkıp eski

hayatını daha hızlı olarak yaĢamaya baĢlar.

Ancak ikinci yılın sonunda bu gidiĢattan nefret

edip tekrar manastıra çekilir. Böylece ilâhi zevki

sonsuz lezzetlerle yaĢar ve sığındığı Allah

yuvasında ölür.

Paskal, manastırda kendisini tamamen

dine verir ve gerçekleri bu inançla yakalamaya

çalıĢır Allah‟a yakınlıkları bakımından insanları

üç gruba ayırır: Birinciler, hem Allah‟ı

bulmuĢlardır, hem de O‟nu bilirler, daima

hatırlarlar. Ġkinciler Allah‟ı ararlar, lâkin

bulamazlar. Üçüncüler ise O‟nu ne arar, ne de

bulurlar. Böylece ömürlerini geçirirler. Birinciler

hem akıllı, hem de mutludurlar. Sonuncular,

hem akılsız, hem de mutsuzdurlar. Ortadaki

insanlar akıllı, ancak onlar da mutsuzdurlar.

Page 378: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

373

Sonuç olarak da Ģöyle der: “Az ilim Allah‟tan

uzaklaĢtırır; çok ilim ise, Allah‟a ulaĢtırır.”5

Geçmişte Kalan Bir Anı:

1963-1971 yılları arasında görev

nedeniyle Adapazarı‟nda bulundum. Gerek iĢ

çevresinde, gerek halk arasında birçok tanıdık

kiĢi ve dostlar edindim. Fakat bir tanıdık, gerek

yaĢam biçimi, gerek insanlarla iliĢkileri

bakımından farklı bir konumda idi. Hem kendisi

ve hem de muhterem eĢi, olgun birer insan

görünümü ile davranıp herkesle güzel iliĢkiler

kurarlardı. Yüzlerinden tebessüm eksik olmazdı.

Hal hatır sorar, varsa sorunlarıyla ilgilenirlerdi.

Daha doğrusu davranıĢları ile herkesi mahcup

ederlerdi. Bir dini bayram günü evlerinde

kendilerini ziyaret ettik. Ailece bayramlarını

kutladık. Ġzaz ve ikramda bulundular.

Ayrılırken, küçük yaĢtaki çocuklarıma cep

harçlığı yanında birer de mendil hediye etmeleri

unutulmaz anı olarak belleğimizde kaldı. Maddi

değerin ötesinde bu cömert ve öz verili

5 Niçin İnanıyorlar? Zafer İlim Arş.Der. Şubat 1984 sayısı

Page 379: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

374

davranıĢları, doğrusu bizlere,

unutamayacağımız bir örnek oldu.

ĠĢ çevresinde, sosyal dayanıĢma

kapsamında her ne zaman para toplandığında

mutlaka bu dostumuzun ismi listede yer alırdı.

Bir cenaze olunca hem kendisi ve hem de eĢi

yardımcı olur, sıkıntıları gidermeye çalıĢırlardı.

Yine böyle bir arkadaĢ cenazesi olmuĢtu.

Gerekli iĢlemler tamamlanmıĢ, cenaze

namazının kılınması bekleniyordu. Kendisini

cami bahçesi dıĢında gördüm. Asker kökenli

olması nedeniyle kendisine : “Komutanım,

içeriye buyurun.” diyerek teklifte bulundum.

Bana: “Bunun sorumlusu sensin; çünkü

öğretmediniz” diye, karĢılık verdi. Ben de:

“Yeter ki siz isteyin öğretmesi kolay.” dedim.

Aradan uzun zaman geçmiĢti. Bu

dostumu bir gün Ankara Maltepe Camii

bahçesinde gördüm. “Komutanım hayrola! Siz

nasıl oldu da cami bahçesi içine kadar

girebildiniz!” diyerek hayranlık ve duyduğum

sevinci belirtmek istedim. Verdiği cevap çok

ilginçti: “Süleyman, ben artık değiĢtim!” dedi ve

Page 380: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

375

olan bitenleri hüzünlü Ģekilde anlattı. Emekli

olduktan sonra Ankara‟ya yerleĢtiğini, bir gün

eĢi caddeden karĢı tarafa geçerken trafik kazası

geçirip vefat ettiğini, üzüntü ve sıkıntı sonucu

sağlığını kaybettiğini, bu arada bir de mide

ameliyatı geçirdiğini açıkladı. Sonra da, önceki

hal ve davranıĢın uygun düĢtüğü o güzelim

Ġslâm‟ı yaĢamaya baĢladığını ifade etti. Meğer

yukarıda meâlleri yazılı âyetlerin belirlediği

yöntemle sınav geçirmiĢ benim dostum. Allah‟ın

lütfûna uyup yönünü değiĢtirmiĢ. Zaten bizler

için önemli ve değerli olan da, en son yaĢam

tarzıdır. Bu nedenle kiĢiler arası konuĢmalarda

da “Ne olduğum değil, ne olacağım, diye

düĢünmenin” gerekliliği vurgulanarak

hatırlatma yapılır.

Pop Müziği Sanatçısı Doğuş’un Yaşam

Öyküsünden Bir kesit:

Pop müziği sanatçısı DoğuĢ‟u Türkiye

genelinde hemen herkes tanır. YaĢıtı gençliğin

cazibe odağıdır. ġarkılarını yorumlarken

dinleyici gençleri büyüleyip coĢku içerisinde

yüreklerini hoplatarak ne denli taĢkınlık ve

Page 381: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

376

çılgınlık yapacak hale getirdiğini izlemekteyiz.

1400 üzerinde Ģarkısının bulunduğunu, yeni

albümler hazırlayıp hayranlarının karĢısına her

zaman yeniliklerle çıkıp onlara müzik ziyafeti

vereceğini ifade ediyor. Bu maksatla “Doğu

Müziği” adı altında kurduğu bir Ģirketle yoluna

devam ederken bakın geçmiĢini de nasıl

anlatıyor:

DoğuĢ, küçük yaĢta kimsesiz kalıp

çocukluk döneminin bir bölümünü sokak

çocukları arasında geçirir. Hırsızlık gibi kötü

alıĢkanlığa bulaĢır ve gençlik çağını Polis

Karakolu ile Ceza ve Tutuk Evleri arasında

sürdürür. Kendi ifadesine göre,”Ben eskiden

Allah‟a inanmıyordum. O kadar çok hapse

girdim, açlık çektim ki, tövbe hâĢâ!- nerede

nerede benim koruyucum?- diyordum kendi

kendime. Çok dağılmıĢtım. Tövbe ettikten

sonra, Allah‟ım beni affet, dedim. O zamandan

bu yana oruçlarımı hiç kaçırmadım. Cebimde iki

lira varsa bir lirasını verdim muhtaçlara”

diyerek kötü alıĢkanlıkları devam ettiren

kiĢilerinde dönüĢ yapmaları için bir mesaj

Page 382: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

377

vermekte. Tövbe yapmasına neden olan son

olayı da Ģöyle açıklıyor:

“Henüz 17 yaĢında idim. O gün

Emniyetteki sorgulanmam sonuçlanıp beni

serbest bırakmıĢlardı. Ancak, çok sıkıntı, üzüntü

çekmiĢtim. Onca Ģeyden sonra karar verdim;

artık bu tür iĢlerle uğraĢmayacaktım. Gece

birkaç arkadaĢımla buluĢtum. Dediler ki,” Biz

market soyacağız”. Kendilerine, olur mu hiç

böyle Ģey, her tarafım mosmor, yeni çıktım

hapisten, ben girmem bu iĢe, dedim.”Öyleyse

köĢede dur” diyerek gözlemcilik yapmamı

istediler. Çaldıkları eĢyaları ceplerine doldurup

benim elime de birkaç kalem verdiler. O sırada

bir Polis ekibi otosu yanımızda durdu. Hemen

koĢmaya baĢladım, ateĢ edip kolumdan

yaraladılar. DıĢ kapısı açık bir apartmanın içine

daldım. Arkadan da polisler takip ediyorlardı.

Hızlı olarak merdivenleri tırmanıp en üst kata

çıkıp köĢede saklandım. Polislerde gele gele bir

alt kata kadar çıktılar. O sırada tövbe ediyorum

Allah‟ım, bundan sonra kimseye zarar

vermeyeceğim, diyerek Yaratanıma sığınıp söz

Page 383: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

378

verdim. Polisler bir merdiven daha çıksalar beni

görüp yakalayacaklardı. Sağa-sola-yukarı

bakındıktan sonra takip etmeden vazgeçtiler.

Ben de ağlayarak aĢağıya inip sokağa çıktım ve

elimdeki kalemleri attım. ArkadaĢlarıma da,

benim yolum baĢka artık, eyvallah size, diyerek

onlardan ayrıldım. ĠĢte bu olaydan sonra Allah‟a

sonsuz inancım var. Oysaki önceleri ateistim”6.

Pop müziği sanatçısı DoğuĢ‟un geçmiĢini

irdeleyerek gerçek yola dönüĢündeki samimi

itiraflarını sizlerle paylaĢmak istedim. Açık ve

seçik olarak görüldüğü gibi, tövbe edip Allah‟ın

affına sığınan kiĢi, hem imanını artırıyor, hem

de Rahman ve Rahim olan yüce Rabb‟ın

yardımını anında yanında bulabiliyor. Yüce

Rabb‟ım bu olayla da, nefsine uyup çeĢitli

günahlarla yaĢamını lekeleyen kiĢilerin

kurtuluĢları için DoğuĢ‟un yaĢam öyküsünden

ders almalarını istiyor.

Amaç anı anlatmak değil, doğumdan

ölüme uzanan hayat koĢu yolunda devamlı

6 21 Nisan 2005 Tarihli Dünden Bugüne Tercuman Gazetesi.Şebnem Özuzcan’ın Doğuş’la

yaptığı röportaj

Page 384: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

379

sınav geçirdiğimizin bilincine sahip olmak, Allah

ve Rasûlü‟nün koyduğu kurallara uyulmadığı

zaman ahiret yaĢamında bunların hesabının

sorulacağı, ceza olarak Cehennem azabının

gerçekleĢeceği; bunda Ģüphesi olanlar için

dünyada iken bazı kimselere ikaz niteliğinde

azâp tattırılarak diğerlerine örnek gösterildiğini

belirtmek içindir. Bu örnekler az da olsa zaman

zaman ya kendi aile ortamımızda, ya da

çevrede tekrarlanmaktadır. Yeter ki, gerçekçi

olarak olayları izleyip bundan kendimize ders

çıkarabilme basiretini gösterebilelim. Benzer bir

olayın kendi baĢımıza gelmediğini görüp “Ben

Allah‟ın sevgili kulu olduğum için

korunmaktayım.” diye yanlıĢ bir düĢünceye

sahip olmak yanıltıcı bir yaklaĢım olur. Çünkü

Allah‟ın buyruklarına uyanlar ancak O‟nun

sevgili kulu olabilmektedir. Sonra, Allah sevdiği

kulunu da bazı olumsuzluklarla imtihan yapar.

Allah‟ın daha çok sevdiği kullar peygamberleri

olduğu halde (Hz. Süleyman hariç) ne denli

sıkıntı çekip olumsuzluklarla karĢılaĢtıkları

“Peygamberler Tarihinde” açık ve seçik olarak

Page 385: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

380

anlatılmaktadır. Böylece yaĢamın her

aĢamasında iyi veya kötü geçireceğimiz her

sınav, Allah‟a bağlılık derecesini belirlenmiĢ

olur.

Sona yaklaĢırken buraya kadar açıklanıp

anlatılanların özetlerini büyüteçten görmeye

çalıĢalım:

-Ġnsan neslinin atası kimdir?

-Hz. Adem ve Hz. Havva.

-Onların yaratıldıkları yer neresi?

-Cennet.

-Cennetten niçin kovuldular?

-Allah‟ın emri dıĢında Ģeytana uyup yasak

meyveden yiyerek günah kazandıkları için.

-Bu günahtan nasıl temizleneceklerdi?

-Dünya sıkıntılarını çekip nefislerini

olgunlaĢtırarak..

-Peki, bu nasıl gerçekleĢecek?

Hayatın her aĢamasında, Allah‟a itaat ve

ibadet edip sınav geçirmekle..

Ġnsanoğlu demek ki, atalarının ilk

yaratıldığı mekâna tekrar dönebilmesi için

kendine verilen ev ödevine iyi çalıĢıp

Page 386: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

381

hazırlanması gerekiyor. Bu ödev de, Allah‟a

kulluk görevini yerine getirmek ve nefsi eğitip

olgunlaĢtırmakla tamamlanmıĢ olacak. Allah‟a

kulluk, O‟nu en büyük tanımak, O‟na sığınmak,

O‟na güvenmek, O‟ndan yardım dilemek, O‟na

saygı duyup ibadet etmek, O‟nun emir ve

yasaklarına koĢulsuz uymak, O‟nu (kiĢinin sahip

olduğu her Ģeyden) çok sevmek ve yine O‟ndan

korkmak gibi kuralları kapsar.

Peki, nefis nasıl eğitilip olgunlaĢtırılabilir?

Bunun yol ve yöntemini, Allah‟ın emirleri ile

Rasûlallah‟ın tavsiyelerinde görmekteyiz. Diğer

bir ifadeyle,-haram ve günahlardan uzak

durmakla.- Bunların ayrıntıları örnekleri ile

beraber geçmiĢ bölümlerde açıklanıp

anlatılmaya çalıĢıldı. Bunlar, hayat takviminin

hazırlanmasında davranıĢlarımızı yönlendiren

birer ölçü olmaktadır. Her gün o takvimden

birer yaprak koparılıp atılırken üzerinde bizler

için ne gibi notlar tutulduğuna dikkat etmeliyiz.

Çünkü o takvim yaprakları ahirette amel defteri

olarak karĢımıza çıkacaktır. Bu nedenle her

gece baĢımızı yastığa koyarken bir günlük

Page 387: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

382

uğraĢının muhasebesini gözden geçirmeliyiz.

KiĢi kendini sorgulayıp: “Bugün Allah rızası için

ne yaptım?” demelidir. Eğer bu soruya olumlu

cevap veremezse o günü, hayatı için kayıp gün

olarak görmeli ve üzüntü duymalıdır. Bilerek

veya bilmeden bir hata olarak iĢlediği günahlar

olmuĢsa piĢman olup tövbe yapmalıdır. Çünkü

ertesi sabah yeni bir güne baĢlayacak,

dünyanın geçici cazibesine takılıp baĢka iĢlerle

uğraĢacaktır. Böylece hayat akıp gidecek ve

ömür takviminden her gün birer birer yaprak

düĢecektir. Bir de bakacak ki, takvim yaprakları

son bulmuĢ; eğer zamanında tövbesi

yapılmamıĢsa günahlar kat kat çoğalmıĢlardır.

Bu aĢamada nefsin eğitilip olgunlaĢması ise,

artık ahiret hayatına kalacaktır. Demirin pası

nasıl ki kızgın ateĢte giderilmekte ise, bunun

gibi insanın manevi pası sayılan günahları da

Cehennem ateĢinde temizlenecektir. Yeter ki,

Allah‟ı inkâr etmek veya O‟na Ģirk koĢmak gibi

büyük bir günah iĢlenmiĢ olmasın. Çünkü bu

günahın affı yoktur; cezası ise Cehennemde

devamlı iĢkence görmesidir.

Page 388: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

383

Hz. Peygamberimiz (s) miraç

dönüĢünde Müslümanlara verdiği müjdenin

birisi de, Allah ve Resulünü tanıyan her

Müslüman‟ın Cennete gireceğidir. Nitekim

Resulullah (s) buyurdu ki; Allah Cennetlikleri

Cennete koyar. O, dileyeceği kimseleri

rahmetiyle Cennete katar. Ateşlikleri de

ateşe atar. Sonra: “Bakınız, kalbinde bir

hardal tanesi kadar iman olan kimi

bulursanız onu ateşten çıkarınız.” buyurur.

Bunun üzerine böyle olanlar Cehennemden

kömür gibi yanmış oldukları halde

çıkarılırlar da – hayat nehri – içine atılırlar.

Ve onlar sel uğrağında kalan yabani

reyhan tohumlarının bittiği gibi orada

süratle biterler. Siz onları görmediniz mi?

nasıl sapsarı olarak ve salınarak sürerler

(Müslim, İman:304). Evet, kalbinde bir

hardal tanesi kadar iman bulunan her

Müslüman Cennete girecek ancak, üzerindeki

günah pasını giderdikten sonra. ĠĢte bu nedenle

diyoruz ki, yaĢadığımız bu dünya, insanoğlu için

bir imtihan yeridir. Allah Teâlâ bizleri, çeĢitli

Page 389: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

384

yönlerden sınava tabi tutup böylece

davranıĢlarımızın kurallara uyup uymadığını,

nefislerin ne ölçüde olgunlaĢtığını

belirlemektedir. Buna göre de ahirette hak

edeceğimiz yaĢam biçimi takdir edilecektir.

Allah‟ın vaadi haktır (gerçektir),

sünnetinde de bir değiĢiklik olmaz. Dünya

yaĢamı için olan buyruklarının doğruluğunu

yaĢayarak görmekteyiz. Ġkinci hayat için

bildirdiklerinin de aynen gerçekleĢeceğinden

asla bir Ģüphe duyulmamalıdır. Öyleyse, ebedi

hayatın mutlu yaĢamı ayrıntılarıyla bizlere

açıklandığı halde, neden hâlâ bu dünyanın

geçici cazibesine takılıp nefsimize yenik

düĢmekteyiz? Neden, düĢman olarak tanıtılan

Ģeytanın adımlarını takip ediyoruz? Neden,

günlük hayatımızı düzenlerken akıl ve iradeyi

nefsin önüne çıkarıp sağlıklı karar veremiyoruz?

Çünkü genelde tam bir iman sahibi değiliz. EĢit

tutulması gerekirken dünya yaĢamını ahirete

tercih ediyoruz. Ġnançlı bilim sahibi kiĢilerin hak

yola çağrı ve öğütlerini de pek fazla

önemsemiyoruz. ĠĢte bu nedenledir ki, Yüce

Page 390: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

385

Allah Kur‟an-ı Kerim‟i tanıtırken: “O öyle bir

kitaptır ki içinde şüphe edilecek hiçbir şey

yoktur. O, muttakiler (inanmış ve arınmak

isteyenler) için bir yol göstericidir.”

(Bakara Sur./2) buyurmaktadır. Halk

arasında konuĢulan bir benzetme vardır:

“Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı

olmaz!” Bunun gibi, Allah‟ın güç ve kudretini

tanımayan veya önemsemeyen, O‟na dilekte

bulunup yardım dilemeyen bir zihniyetin

temsilcisi imansız kiĢiler hiç Kur‟an‟a inanır mı?

Onun buyruklarına uyar mı? Verilecek cevap,

“hayır, uymaz!” Ģeklinde olacaktır. Bu

gerçekten dolayı da Allah Teâlâ Kuran‟ı, imansız

ve inkârcıları değil; inanç sahibi muttakileri

doğru yola götürecek bir kitap olarak tanıtıyor.

Çünkü Kuran‟a, ancak sakınanlar inanmaktadır.

Oysaki aklın önderliğinde, Allah‟ın güç ve

kudretini benliğinde hissedip O‟na teslim olmak

için gerek insanın yapısında gerekse doğada

sayısız ilginç olaylar tekrarlanmaktadır. Yeter

ki, araĢtırmacı titizliği ve dürüstlüğü ile

bakıĢlarını o tarafa çevirsinler. Ve de, gördükleri

Page 391: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

386

gerçekleri insaf ölçüsünde değerlendirsinler.

Umarım o zaman, gözlerinin gördüklerini

kalpleri de onaylayacaktır. Yüce Allah, evrenin

tek hâkimi, yaratıp yönlendiricinin bizzat

kendisi olduğunu insanlara göstermek amacıyla

bizleri ilginç olaylara tanık etmektedir. AĢağıda

okuyacağınız bu olayların yorumunu size

bırakıyorum:

Monark Kelebeklerinin Yaşam Öyküsü:

“Monark kelebekleri” adında bir canlı türü

duydunuz mu? Sakın, ülkemizin ilkbaharında

bahçe ve parklardaki çiçekler üzerinde uçuĢan

kelebekler diye bir yanılgıya düĢmeyiniz! Evet,

bu da bir kelebek türü; ancak, birçoklarımızın

henüz bilmediği, harika ve ilginç meziyetleri

olan baĢka bir kelebek türü!...

Monark kelebekleri, ilkbahar ve

sonbahar dönemlerinde gerçekleĢtirdikleri

hayranlık uyandırıcı göçleriyle bilinirler. Yaz

aylarını Kanada‟da geçiren kelebekler,

sonbaharla birlikte tam 3.200 kilometrelik

yolculuk için havalanmaya hazırlanırlar. Tam

gece ile gündüzün eĢitlendiği gecede göç

Page 392: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

387

baĢlar. Kanada‟dan havalanan bu dev kelebek

bulutunun hedefi Meksika‟dır. Bu ülkeler arası

yolculukta izlenen rota son derece hassas

ayarlanmıĢtır. Meksika‟ya ulaĢan kelebekler,

her defasında hep aynı dağların yamaçlarını

bulur ve kıĢı buradaki volkanik kayalarla kaplı

arazide geçirirler. Burada Aralık‟tan Mart‟a

kadar 4 ay boyunca hiçbir Ģey yemezler.

YaĢamlarını vücutlarındaki yağ stoklarıyla

sürdürürler; yalnızca su içerler.Ġlkbaharda

açmaya baĢlayan çiçekler Monarklar için

önemlidir. 4 aylık bekleyiĢten sonra ilk defa

kendilerine bir bal özü ziyafeti çekerler. Mart

sonunda yola koyulmadan önce çiftleĢirler. Tam

gece ile gündüzün eĢitlendiği gün koloni tekrar

geldikleri yere (Kanada‟ya) dönmek üzere

kuzeye uçmaya baĢlarlar.

Bu durum bilim adamları için büyük bir

merak konusu olmuĢtur. Kelebek gibi küçük

canlı nasıl olup da 3200 kilometre gibi uzun

mesafeyi kat edebilmekte, milyarlarca defa

kanat çırptığı bu yolculuk için enerji

depolayabilmekte? Dahası, milyonlarca kelebek

Page 393: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

388

nasıl olup da aynı anda göç yapma kararı verip

uygulamaktalar?

Bilim adamları için asıl bilmece ise,

kelebek nesilleri hakkındaki bilinenler oluĢturur:

Bir senede dört ya da beĢ nesil monark

kelebeği yaĢar. Sonbahar göçünü bu nesillerden

sadece bir kuĢak gerçekleĢtirir. Bu neslin ömrü

diğerlerininkinden çok daha uzundur. Diğer

nesiller ortalama 6 hafta yaĢadıkları halde göç

eden nesil 6 ay kadar yaĢayabilmekte. Böylece

göç eden nesiller her sene yenilenmiĢ olur. Bir

diğer deyiĢle göçe hazırlanan nesil bu yolculuğa

ilk kez çıkmakta, dahası, 3200 kilometre

uzaktaki bölgeye iliĢkin, ya da geçilecek yollar

hakkında hiçbir Ģey bilmemektedir Bir göç nesli,

bir önceki sene göç eden neslin, torunlarının

torunlarıdır. Bu kelebekler nasıl olup da hiçbir

bilgileri, haritaları ve yön belirleme pusulaları

olmadan bu bilinmeyen yolculuğu

baĢarabilmektedirler? 7

7 http:www.populerbilgi.com/hayvanlar/monark-pusula.php

Page 394: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

389

Bu soru doğaya inanlara veya ateistlere

sorulsa yanıtları, kelebeklerde var olan

“biyolojik saat” nedeniyle göç

gerçekleĢmektedir, derler. Peki, böyle bir

beceriyi kelebeklerin genlerine yerleĢtiren kim?

“Doğa”, diyecekler. Oysaki pusula görevi gören

bu sistem ancak üstün bir aklın ürünü olmalıdır.

Söz konusu akıl doğada var mıdır? Nasıl da

kendilerini yanıltıp avutuyorlar?

Evet, hiçbir takvime sahip olmayan

monark kelebeklerinin gece ile gündüzün

birbirine eĢitlendiği gün yola çıkmaları da bu

üstün aklın ilhamından baĢka bir Ģey de

değildir. Bu üstün akıl ise, her Ģeyin yaratıcısı

Yüce Allah‟a aittir.

Diğer bir örnekte insan bedeni

aktivitesinden verelim:

Kan Şekeri (Glikoz) Dönüşümü:

YaĢamayı sürdürmek ve sağlığımızı

korumak için yemek yiyerek besleniriz.

Yediğimiz besinler sindirim sistemi organlarınca

birçok iĢlemden geçer. Ġnce bağırsaklarda

vücudun gereksime duyduğu besinler emilerek

Page 395: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

390

kana karıĢır ve kan Ģekerinin yükselmesine

neden olur. Pankreastan salgılanan insülin

hormonu, kandaki Ģekeri (glikozu) hücrelere

taĢıyıp yakılarak enerji elde edilir. Arta kakanı

glikozu ise kaslara, yağ dokularına ve

karaciğere taĢıyarak glikojen olarak depo edilir.

Yenen besinler tamamen sindirilip kandaki

glikoz oranı azalınca kiĢide açlık hissi baĢ

gösterir. Zamanında açlık giderilemezse doku

hücrelerinin tahribi söz konusu olur. Bu

nedenle, yaratıcı güç öyle bir sistem geliĢtirmiĢ

ki, vücut kendi kendine yeterli duruma

gelmiĢtir. ġöyle ki, açlık hissi giderilmediği

takdirde yine pankreastan ve adına “Glukagon”

denen baĢka bir hormon salgılanır. Bu da

insülinin yaptığının tam tersini icra eder. Yani,

karaciğer ve kaslarda depo edilmiĢ glikojeni

glikoza çevirip kan akıĢına salıvermesini sağlar.

Dolaysı ile tahribat önlenmiĢ; açlık sebebiyle

kiĢide beliren halsizlik de giderilmiĢ olur. ġunu

da belirtelim ki “glukagon hormonu” yağ

dokusuna etkili olamaz; baĢka bir hormonun

etkisiyle yağlar, yağ asitlerine ayrıĢarak kan

Page 396: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

391

akıĢına salıverilir. Böylece yakılıp enerjiye

dönüĢür.

ġimdi olup bitenlere ibret gözü ile

bakalım: Anlatılan bu sistem ancak üstün bir

aklın ürünü olmalıdır. “Doğa” deyip geçiĢtirmek,

ancak, inatlaĢma ve benliği her Ģeyin üstünde

görüp akıl ötesi bir duygunun esiri olmaktan

baĢka bir Ģey değildir.

Amacımız, inançsız kiĢileri yerip

eleĢtirmek değil, yanlıĢ yolda olduklarını fark

edip belki hak yoluna dönüĢ yaparlar diye iyi

niyet bekleyiĢimizi belirtmektir. Dilerim onlar da

bir gün gerçekleri görür ve hak yoluna dönüĢ

yaparlar. Çünkü hem dünyada ve hem de

âhrette mutlu yaĢam ancak, Allah‟a inanıp

O‟nun ve Rasûlünün buyruklarına uymakla

gerçekleĢebilir.

Allah’ın Sevdiği veya Sevmediği Söz ve

Davranışlar:

Sayın okuyucum, son olarak size bir sorum

olacak: Geçici dünya yaĢamı süresince verdiği

her türlü iyilik ve kötülüklerle bizleri deneyen;

Page 397: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

392

bol bağıĢlaması ve merhametiyle geleceğimize

ümitle bakmamızı sağlayan Yüce Allah‟ın sevgili

kulu olmak ister misiniz? Cevabınız “evet” ise, o

zaman sizi candan kutlamak gerekir. Çünkü bu

seçim, hem dünyada hem de ahirette en mutlu

insan olmaya ilk adımın atıldığının ifadesidir.

Eğer,”hayır” ise geleceğinizi karartan, size

piĢmanlık ve ıstıraptan baĢka bir Ģey

kazandırmayan yol seçmiĢ olduğunuz

söylenebilir!

Peki, Allah‟a sevgili kul nasıl olunur; varsa

bunun yol ve yöntemi nelerdir? Evet vardır!.

Bunların neler olduğunu Allah Kur‟anda bizzat

açıklamıĢ ve bizlerden de uygulamasını

istemiĢtir. ġimdi neler olduğunu hep beraber

görelim:

Allah’ın Sevdiği Söz ve Davranışlar:

+…ġunu iyi bilin ki, Allah tövbe edenleri de

sever, temizlenenleri de sever.(Bakara

Sur/222)

+…Allah güzel davranıĢta bulunanları

sever.(Al-i Ġmran Sur/134),

Page 398: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

393

+…Allah sabredenleri sever.(Al-i Ġmran

Sur/146)

+…Allah iyi davrananları sever.(Al-i Ġmran

Sur/148),(Maide Sur/13)

+…Allah, kendisine güvenip dayananları

sever.(Al-i Ġmran Sur/159)

+…Allah iyi ve güzel yapanları sever.(Maide

Sur/93)

+…Allah (haksızlıktan) sakınanları

sever.(Tövbe Sur/4)

+…Çünkü Allah (ahdi bozmaktan)

sakınanları sever.(Tövbe Sur/7)

+…Allah da çok temizlenenleri (günahtan

arınanları) sever.(Tövbe Sur/108)

+…Allah adaletli olanları sever.(Mümtehine

Sur/8)

+…Allah, kendi yolunda kenetlenmiĢ bir

yapı gibi saf bağlayarak savaĢanları sever.(Saff

Sur/4)

Allah’ın Sevmediği Söz ve Davranışlar:

+…bilsin ki, Allah da inkârcı kulların

düĢmanıdır.(Bakara Sur/98)

Page 399: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

394

+…Size savaĢ açanlara karĢı siz de savaĢ

açın. Sakın aĢırı gitmeyin, çünkü Allah aĢırıları

sevmez.( Bakara Sur/190)

+…Allah kâfirleri sevmez.(Al-i Ġmran

Sur/32, Rum Sur/45))

+…Allah zalimleri sevmez.(Al-i Ġmran

Sur/140, ġura Sur/40)

+…Allah kendini beğenen ve daima

böbürlenen kimseyi sevmez.(Nisa Sur/36, Nahl

Sur/23,Lokman Sur/18, Hadid Sur/23)

+…Çünkü Allah hainliği meslek edinmiĢ

olanları sevmez.(Nisa Sur/107, Enfal Sur/58))

+…Allah kötü sözün açıkça söylenmesini

sevmez (ancak haksızlığa uğrayanlar

baĢka)…(Nisa Sur/148).(Not: Kötü söz= Gıybet,

kovuculuk, çekiĢtirme, yalan, iftira v.s.)

+…Onlar yer yüzünde bozgunculuğa

koĢarlar; Allah ise, bozguncuları sevmez.(Maide

Sur/64, Kasas Sur/77))

+…Allah sınırı (Allah‟ın koyduğu kuralları)

aĢanları sevmez.(Maide Sur/87, Araf Sur/55))

+…Allah israf edenleri sevmez.(En‟am

Sur/141, Araf Sur/31)

Page 400: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

395

+…Allah Ģımarıkları sevmez (Kasas Sur/76)

Ne mutlu o kimseye ki yaĢamını, Allah‟a

sevgili kul, Hz. Peygambere gerçek dost olma

gayreti içinde sürdürür.

KAYNAK ESERLER:

1. Ahmet Cevdet PaĢa, Kısas-ı Enbiya ve

Tevâruh-ı Hulefâ, Cilt:1, Bedir Yayınevi,

Ġstanbul, 1966.

2. Ansiklopedik Ġslâm Lugatı, Tercüman Ġlmi

AraĢtırma Grubu, Tercüman Gazetecilik A.ġ.,

Ġstanbul, 1982.

3. BARDAKOĞLU, Doç. Dr. Ali (ve beĢ

arkadaĢı). Kur‟an-ı Kerim Ansiklopedisi,

Tercüman Gazetesi Yayınları, Ġstanbul, 1988.

4. BEYZAVĠ, Kadı (ENVARUT TENZĠL VE

ESRARU-T TENZĠL) Tefsiri (Tövbe Sûresi 75-

77 âyetlerinin yorumu).

Page 401: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

396

5. BĠLMEN, Ömer Nasuhi. Kuran-ı Kerimin

Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, Cilt:3-5, Bilmen

Yayınevi, Ġstanbul, 1964.

6. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi,

Cilt:24, Milliyet Yayınları.

7. CERRAHOĞLU, Prof. Dr. Ġsmail. Kuran-ı

Kerim Meâl ve Tefsiri, Cilt:1, Diyanet ĠĢleri

BaĢkanlığı Yayınları, Ankara, 1985.

8. ÇANKIRILI ALĠ. YaradılıĢ Mucizesi (Tercüme

ve düzenleme), Zafer Ġlim AraĢtırma Dergisi,

Kasım 1987.

9. DAVUTOĞLU, Ahmet. Selâmet Yolları,

Sönmez NeĢriyat A.ġ. Yayınları, Ġstanbul,

1967.

10. GÜNVER, Süleyman. Siz Hangi Kulvarda

KoĢuyorsunuz? CoĢkun Matbaacılık, Ġzmir,

2002.

11. KOÇYĠĞĠT, Prof. Dr. Talât. Hadis-i ġerif

Külliyatı, Cilt:1, Tercüman Gazetesi

Yayınları, Ġstanbul, 1983.

12. KÖKSAL, M.Asım. Ġslâm Tarihi, Cilt:3, ġamil

Yayınları.

Page 402: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

397

13. Ġbn Kesir (Tercüme: Dr. Bekir KARLIĞA).

Hadislerle Kuran-ı Kerim Tefsiri, Cilt:5,

Çağrı Yayınları, Ġstanbul, 1989.

14. Ġmam Gazali (Tercüme: Ahmet

SERDAROĞLU). Ġhyau‟ulumid-Din, Cilt:4,

Bedir Yayınları, Ġstanbul, 1975.

15. Ġstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi,

Cilt:4, Tercüman Gazetesi Kültür Yayınları,

1985.

16. ÖZTUNA, T.Yılmaz. BaĢlangıcından

Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi, Cilt:5-6,

Hayat Yayınları A.ġ., 1964.

17. ġAHĠN, Emin. 105 Soruda Dinler Tarihi,

Sabah Yayınları, 1990.

18. ġĠMġEK, Ü. Kâinatın DoğuĢu (Big Bang),

Yeni Asya Yayınları, 1980.

19. TUNA, T. Fizik Yük. Müh.. Etrafımızdaki

Hava,, Yeni Asya Yayınları, Ġstanbul. 1981.

20. TUNA, T. Fizik Yük. Müh. Hayat Kaynağımız

GüneĢ, Yani Asya Yayınları, Ġstanbul. 1983.

21. YEġĠM, Ragıp ġevki. Viyana DönüĢünün Tek

Zaferi, Hayat Tarih Mecmuası, Ağustos

1967.

Page 403: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

398

22. YÜCEL, Ġrfan. Peygamberimizin Hayatı,

Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları, Ankara,

1982.

23. YÜCEL, Ġrfan. Hac Rehberi, T. Diyanet

Vakfı, Ankara, 1988.

24. ZUHAYLI, Prof. Dr. Vehbe. Ġslâm Fıkıh

Ansiklopedisi, cilt:7 Zaman Gazetesi yayını.

25. NĠġ, Em. General Kemal, Türk Ġstiklâl

Harbi- Büyük Taarruzda Takip Harekâtı..

Gnkur. Harp Tarihi BĢk.lığı 1969

26. ÖZAKMAN, Turgut, ġu Çılgın TÜRKLER, Bilgi

Yayınevi-Ankara, 2‟nci basım, Nisan 2005

27. MÜFTÜOĞLU Prof.Dr. Osman, Hayat Bilgisi-

YaĢasın Hayat 3, Doğan Gazetecilik

A.ġ.2005/Ġst.

28. SĠRACETTĠN Ebubekir (Martin

Lings),Hz.Muhammed‟in Hayatı, (Çev:Nazife

ġiĢman) Ġnsan yayınları,Ġstanbul 2006

Page 404: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

399

BİYOGRAFİ

Süleyman GÜNVER

Ġlâhiyatçı - Yazar

22 Eylül 1935 doğumlu olarak Artvin ili-

Ardanuç ilçesi- Bereket köyü nüfusuna kayıtlıdır.

Ġlköğretimini 1945 yılında doğduğu köyde,

ortaokul öğretimini 1950 yılında Artvin il

merkezinde, lise öğretimini 1955‟de Rize Lisesinde

tamamladı. Aynı yıl A.Ü.Ġlâhiyat Fakültesine askeri

öğrenci statüsünde kaydını yaptırdı. 1959 yılında

mezun olduktan sonra TSK‟nın değiĢik birimlerinde

personel, moral ve sosyal hizmetlere yönelik görev

yaptı. 30 yıllık fiili çalıĢma hizmetini tamamladığı

1989 yılında Öğr.Kd.Albay rütbesinde iken

kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrıldı.

Page 405: İSLÂM’DA YAAM YOLUNUN SINAV BASAMAKLARI · geçip havası, suyu, ısısı ve topraı ile canlı sistemin yaayabilmesine uygun hale gelmiútir. Önce bitkiler daha sonra hayvanlar,

400

Makale ve araĢtırma yazıları Türk Silahlı

Kuvvetleri.dergisi, Kara Kuvvetleri dergisi. ile

Zafer ve Fidan dergilerinde yayınlandı. 2002

yılında” Siz Hangi Kulvarda KoĢuyorsunuz?”, 2003

yılında “ Kendimizi Ne Kadar Tanıyoruz?”, 2005

yılında ise,”Ġslâm‟da YaĢam Yolunun Sınav

Basamakları” isimli kitaplarını özel olarak bastırıp

tanıdık çevre ve okumak isteyenlere ücretsiz

dağıttı. Elinizdeki bu kitap ise, yapılan ilâvelerle

daha da geliĢtirilip siz okurların hizmetine sunuldu.

Tüm uğraĢı ve gayretlerindeki asıl amaç, “

halka hizmetin Hakka hizmet” olacağı varsayımı ile

Tanrı‟ya yaklaĢabilmenin huzurunu yaĢamaktır.

(E-posta: [email protected])