sodyum ve potasyum
TRANSCRIPT
Sodyum Ve Potasyum
Prof. Dr. Uğur Koca
Hiponatremi
Plazma sodyum değeri hızla 120-125 mmol/l değerine düşmedikçe semptom
oluşmayabilir.
Plazma sodyum konsantrasyonu total vücut sodyumunun total vücut suyuna
oranını gösterir. Bu orandaki azalma:
• Total vücut sodyumunun total vücut suyundan daha fazla kaybedilmesi
• Total vücut sodyumunun normal olmasına rağmen total vücut suyunun artması
• Total vücut sodyumundaki artışa rağmen total vücut suyunun daha fazla
artması nedeniyle oluşabilir
Hücre zarlarının geçirgen olmadığı solütlerin (glikoz, mannitol, gliserol, radyokontrast
boyalar) plazmaya eklenmesi plazma sodyumunda düşme ve plazma ozmolalitesinde
artma ile birliktedir.
Glikoz insülinin yokluğunda hücre zarından geçemez. Hiperglisemide ekstra ve
intrasellüler ozmotik dengesizlik nedeniyle başlangıçta su hücre dışına çıkar ve
ekstrasellüler sodyum dilüe olur. Ozmotik denge tekrar sağlandığında glikoz
nedeniyle plazma ozmolalitesi artmış olmasına rağmen plazma sodyum
konsantrasyonu düşük bulunur.
Plazma glikozundaki her 100 mg/dl lik artış plazma sodyum konsantrasyonunda
1,6 mEq/L’lik düşüş oluşturur.
Hiponatremi nedenleri: Olguların çoğunda hiponatremi nedeni, yeterli su atılımı olmadan serbest
su alınmasıdır.
• Volüm deplesyonu
• Siroz
• KKY
• SIADH
• Adrenal yetmezlik
• Serebral tuz kaçağı
• Psikojenik polidipsi
• Düşük solüt alımı
• Ecstasy (MDMA)
• İrrigasyon sıvıları (glisin, sorbitol)
• Hiperglisemi
• Son dönem böbrek hastalığı
• Sahte (indirek polarografi ile dilüe örneklerin ölçümü; hiperlipidemi,paraproteinemi)
Volüm deplesyonu, yetersiz doku perfüzyonu (düşük efektif kan volümü),
uygunsuz ADH salımı hallerinde ADH süprese olmaz ve bu nedenle
idrar maksimal oranda dilüe olmaz.
Volüm deplesyonu, intrvasküler volümün sağlanabilmesi için sodyum
retansiyonunu uyarır. Volüm deplesyonu devam ettikçe ADH
sekresyonu intravasküler volümde ılımlı etki yaratan (<%10) aşırı
serbest su retansiyonu oluşturur. Hipovolemideki hiponatremi artmış
üriner osmolalite (maksimal dilüe olmamış) ve azalmış idrar sodyum
konsantrasyonu (<25mEq/L) ile birliktedir.
Volüm deplesyonuna rağmen artmış üriner sodyum diüretik tedavi,
adrenal yetmezlik ve serebral tuz kaçağında görülebilir.
Kalp yetmezliği kardiyak debiyi düşürerek ve siroz arteriyel
vazodilatasyonu artırarak düşük efektif kan volümü ve düşük
perfüzyona neden olur. Bu durumlardaki hiponatremi total
vücut sodyumunun artması ile birliktedir (ödem). Renal
perfüzyon azlığı nedeniyle üriner sodyum konsantrasyonu
düşüktür.
Hiperglisemi ve mannitol inrasellüler sıvıyı ekstrasellüler alana
çekerek hiponatremiye neden olur fakat ölçülen serum
ozmolalitesi yüksektir. Böbrek yetmezliği de diğer bir yüksek
serum ozmolalitesi ile birlikte hiponatremi nedenidir.
Na Açığı = TVS X (130- Plazma Na)
= (kg X erkek için 0.6 veya kadın için 0.5) X (130- Plazma Na)
Hiponatremide 24 saat içinde 20 mmol/L nin üzerindeki serum sodyum
düzeltmeleri ozmotik demiyelinizasyona neden olur. Günde 10-12
mmol/L lik düzeltmelerde ve 140 mmol/L lik serum sodyum düzeyine
ulaşmayan düzeltmelerde nadir görülür.
Hızlı düzeltmeler ile oluşan nörolojik hasar tipik olarak 2-6 güne kadar
gecikir. Semptomlar sıklıkla geri dönüşümsüz veya parsiyel geri
dönüşümlüdür: dizartri, disfaji, spastik para veya quadrparezi,
letarji, nöbet, koma. Bilgisayarlı tomografi ve MR da 4 haftaya kadar
bulgu olmayabilir.
Hiponatremi tedavisi (<120 mmol/L)
• Düzeltme hızı 8-12 mmol/L/gün altında olmalıdır
• Düzeltme limiti, serum sodyum düzeyi 125-130 mmol/L olmalıdır
• Düzeltirken normal salin kullanılmalı (154 mmol/L), yoğun
solüsyonlardan kaçın
• Hipertonik hiponatremide hiperglisemi için düzeltme faktörünü
hesapla
• Alttaki nedeni düzelt (hipovolemide övolemiyi sağla, hipervolemik
durumda su kısıtlaması ve diüretikler, övolemide su kısıtlaması, KKY,
siroz ve SIADH da V2 reseptör antagonisti, eksikliğinde hormon
replasmanı)
SIADH (Uygunsuz ADH salımı) da hiponatremi tedavisi:
• Kronik-ılımlı (>120 mEq/L): serbest su kısıtlaması ve
gerekir ise tuz tableti
• Semptomatik hiponatremi (Na<110-115 mEq/L): %3
salin ile agresif tedavi
%3 salin ile tedavide serum sodyumu ilk birkaç saat
1mEq/L/saat yükseltilir. İlk 24 saatte 10 mEq/L ve ilk
48 saatte 18 mEq/L den fazla yükseltilmemelidir.
Maraton koşucularında, psikotik olgularda, ectasy
kullanıcılarında, intraserebral pataloji ve SIADH olan
postoperatif olgularda akut semptomatik hiponatremi
gelişebilir. Bu olgularda serebral ödem koma ve ölüme
neden olabilir
Bu olgularda minimal semptomlar agresiv olarak tedavi
edilmelidir. Hızlıca 100 ml %3 NaCl serum sodyum
değerini 2-3 mEq/L artırmak için verilir ve 10 dakika
sonra tekrarlanabilir.
Hipovolemik hiponatremi……İzotonik ile replasman
Normovolemik hiponatremi:• Adrenal veya tiroid fonksiyon bozukluğu:
hormon tedavisi• Üriner Na>20 mmol/L: su kısıtlaması
Hipervolemik hiponatremi:• Kalp yetm, siroz, nefrotik sendrom (Üriner
Na<20 mEq/L): su kısıtla, loop diüretikler• Renal yetmezlik (Üriner Na>20 mEq/L): su
kısıtla
Hipernatremi (>158-160 mmol/L)
Hipernatremi genellikle sodyumdan fazla su kaybı (hipotonik sıvı
kaybı) veya sodyum tutulması sonucu gelişir.
Su kaybı sodyum kaybından daha fazla olursa (ozmotik diürez,
diyare, terleme) düşük total vücut sodyum içeriği ile birlikte
hipernatremi gelişir.
Normal total vücut sodyum içeriği ile birlikte hipernatreminin en
sık nedeni diabetes insipidustur.
Artmış total vücut sodyum içeriği ile birlikte hipernatreminin en
sık nedeni hipertonik salin ve sodyum bikarbonat
uygulamasıdır.
Hipernatremi nedenleri
• Plazmadan daha az konsantrasyonda sodyum ve potasyum içeren sıvıların
kaybı
• Diyare (ozmotik, nonsekretuar)
• Terleme
• İdrar
• Düşük sodyum ve potasyum sıvı kayıplarının normal salin ile replasmanı
• Diyabetes İnsipidus
• ADH’ya anormal susuzluk cevabı (beyin hasarı, granülomatoz hastalıklar)
• Su alımının bozulması (bozulmuş mental durum, kritik hastalık)
• Tuz zehirlenmesi
Kolera gibi sekretuar diyarelerde diyarenin sodyum ve potasyum içeriği plazma
ile benzer olduğundan hipernatremi genelde oluşmaz.
Ozmotik, viral, bakteriyel diyarelerdeki sodyum ve potasyum içeriği düşük
olduğundan hipernatremi gelişir.
Ter ve gastrik sekresyonlardaki sodyum ve potasyum içeriği plazmaya göre
düşüktür.
Glikozüri ve mannitol nedeniyle oluşan diürezde sodyum ve potasyum içeriği
plazmaya göre düşük konsantrasyondadır.
Düşük sodyum ve potasyum içeriği olan sıvıların kaybının izotonik ile yerine
konması hipernatremiye neden olur.
Saatler içinde gelişen hipernatreminin hızlı düzeltilmesi serebral ödem
riski taşımadan prognozu iyileştirir.
Oluşum hızı bilinmeyen olgularda serum sodyumu yavaş düzeltilmelidir.
Hipernatremi 24 saatten uzun süredir var ise düzeltme hızı 10
mEq/gün ü geçmemelidir, ansefalopati ve serebral ödem gelişebilir.
Diyabetes İnsipidusta gelişen hipernatremi akut su alımı bozulması ile
birlikte akut olarak gelişir (<24 saat). Bu durumda hızla %5DW ile
düzeltilmelidir.
Total Vücut Su Volümü Defekti = (0,6 x Vücut Ağırlığı) [1 - (140 /
Gerçek Na (mEq/L)]
Total vücut suyu: erkekte ağırlık x %60, kadında ağırlık x %50
POTASYUM (plazma K= 3,5-5 mmol/L)
Total vücut potasyumunun %98’i intrasellüler alandadır. Aktif transport ile
sağlanan hücre içi-dışı potasyum oranı sellüler membran potansiyelinin
belirlenmesinde önemlidir.
Ekstrasellüler potasyum konsantrasyonu potasyum alımı ve atılımı arasındaki
dengeyi yansıtır.
Erişkinlerde günlük potasyum alımı 80 (40-140) mEq kadardır. Alınan
potasyumun 70 mEq’ı idrar ile geri kalanı gastrointestinal sistemden
kaybedilir. Renal potasyum atılımı 5 mEq kadar az ve 100 mEq kadar çok
olabilir.
Glomerülde filtre olan potasyumun hemen tamamı proksimal tübülden ve helne
kulpundan geri emilir. İdrar ile atılan potasyum distal tübüler sekresyonun
sonucudur. Distal tübüldeki potasyum sekresyonu aldosteronun başlattığı
sodyum reabsorbsiyonuna eşlik eder.
Ekstrasellüler potasyum konsantrasyonu hücre membranındaki
Na-K-ATPaz aktivitesi (potasyumun hücreler arası dağılımı)
ve plazma potasyumu (idrar ile potasyum atılımının
belirleyicisi) tarafından regüle edilir.
İnsülin ve katekolaminler direk olarak Na-K-ATPaz aktivitesini
artırarak plazma potasyumunu azaltırlar.
Egzersiz kas hücrelerinden potasyum salarak geçici olarak
plazma potasyum düzeyini artırır.
Asidozda ekstrasellüler hidrojen iyonları hücre içine girer ve
elektriksel dengeyi sağlamak için potasyum hücre dışına çıkar.
Alkalozda tersi gerçekleşir. Arteriyel pH’da 0,1 ünite değişme
plazma potasyum konsantrasyonunda 0,6 mEq/L değişime
neden olur.
Alfa 2 adrenerjik aktivite Na-K-ATPaz aktivitesini artırarak
inrasellüler potasyum alımını artırır.
Beta 2 adrenerjik agonistler potasyumun karaciğer ve kas
hücrelerince alımını artırarak plazma potasyum değerini
düşürür.
Akut plazma osmolalitesi artışlarında (hipernatremi, hiperglisemi,mannitol)
ozmotik gradiyente bağlı olarak suyun hücre dışına çıkması, hücre içi
dehidrasyona bağlı olarak hücre içi potasyum konsantrasyonunun artması
nedeniyle, potasyumun hücre dışına çıkışı ile birliktedir.
Hipotermide hücresel alım nedeniyle plazma potasyum değeri düşer. Hipotermik
hastaya potasyum verilmesi ısıtma sonrası geçici hiperkalemiye neden olur.
Yüksek distal tübüler akım hızları (ozmotik diürez gibi) distal tübüllerden
potasyum sekresyonu için gereken kapiller-tübüler renal gradiyenti
yükselterek potasyum sekresyonunu artırır. Yavaş tübüler akım ise tübüler
sıvıda potasyumu artırarak bu gradiyenti azaltır.
Hipokalemi (plazma K<3,5 mEq/L)
Üç şekilde oluşabilir:
• Potasyumun kompartmanlar arası yer değişimi
• Potasyum kaybının artması
• Yetersiz potasyum alımı
Plazma potasyum konsantrasyonu ile total potasyum açığı arasındaki
ilişki zayıftır. Plazma potasyumunun 4 den 3 mEq/L’ye düşmesinde
potasyum kaybı yaklaşık 100-200 mEq’dır. Plazma potasyumu 3
mEq/L’nin altına düştüğünde potasyum açığı 200-400 mEq kadardır.
Alkaloz, insülin tedavisi, β2 agonistler, hipotermi ve hipokalemik periyodik
paralizi atakları sırasında potasyum hücre içine girer.
Donmuş eritrositler saklama sırasında potasyum kaybederler, infüze
edildiklerinde potasyumu geri alarak hipokalemiye neden olabilirler. Folat ve
vitamin B12 tedavisi verilen megaloblastik anemide kan hücreleri potasyumu
alarak hipokalemiye neden olabilir.
Potasyum kaybı genelde renal veya gastrointestinaldir. Potasyumun renal kaybı
diürez ve mineralokortikoid aktivitesi artışının sonucudur. Hipomagnezemi,
renal tübüler asidoz, ketoasidoz ve bazı ilaçlar (karbenisilin, amfoterisin B)
idrar ile potasyum atılımını artırır.
Kusma, nazogastrik aspirasyon, diyare, fistüller, villöz
adenomlar gastrointestinal sistemden potasyum
kaybını artırır.
Üremik olgularda normal hatta yüksek plazma potasyum
değerlerine rağmen total vücut potasyum açığı (esas
olarak hücreiçi) olabilir. Bu olgularda asidoz nedeniyle
potasyumun hücre dışına çıkışı hipokalemi
görülmemesine neden olur. Bu olgularda hemodiyaliz
total açığı ortaya çıkarıp hipokalemiye neden olabilir
Hipokalemi nedenleri
• Aşırı renal kayıp• Mineralokortikoid• Diürez• Bartter sendromu• Kronik metabolik alkaloz• Antibiyotikler (karbenisilin, gentamisin, amfoterisin B)• Renal tübüler asidoz• Gastrointestinal kayıplar (kusma, diyare)• Hücre dışından içine yer değiştirme• Akut alkaloz• Hipokalemik periyodik paralizi• Baryum lavajı• İnsülin tedavisi• Vitamin B12 tedavisi• Tirotoksikoz• Yetersiz alım
Ciddi hipokalemiden en çok etkilenen dokular kaslar ve renal tübüler hücrelerdir. Ciddi
hipokalemide (<2.5 mEq/L) miyopati, rabdomiyoliz, miyoglobinüri akut böbrek yetmezliğine
ilerleyebilir. İki mEq/L altındaki plazma potasyum değerlerinde asendan paralizi ve solunum
güçlüğü gelişebilir.
Ciddi kardiyak aritmileri ve kas güçsüzlüğü olan olgular intravenöz potasyum ile tedavi edilir.
Amaç potasyum açığının tam düzeltilmesi değil ani tehlikelerin önlenmesidir.
Potasyum periferik venleri irrite ettiğinden periferik venöz replasman hızı 8 mEq/L’yi
geçmemelidir.
Glikoz içeren solüsyonlardan, insülin sekresyonunu artıracağı için kaçınılır.
Hızlı intravenöz replasman (10-20 mEq/saat) santral venöz yol ve yakın EKG takibi gerektirir.
İntravenöz replasman hızı günde 240 mEq’ı geçmemelidir.
Metabolik alkaloz varsa potasyum klorid, asidoz varsa potasyum bikarbonat veya asetat tercih
edilir.
Semptomatik hipokaleminin acil tedavisi:
• Sıkı kardiyovasküler ve laboratuvar takip
• KCl İV 20 mEq /saat; plazma düzeyi 3 mEq/L olana dek, kliniğe göre
ayarlanır
• Hayatı tehdit edici hipokalemide 10 mEq KCl 5-10 dakikada İV
• Magnezyum replasmanı
• Olası olduğunda oral potasyuma geç
KCl amp %7,5 10 ml : 10 mEq K içerir
KCl amp %21 10 ml : 30 mEq K içerir
KFosfat amp 20 ml : 20 mEq K +12 mEq Fosfat içerir
Hiperkalemi (>5 mEq/L)
Hiperkalemi potasyumun kompartmanlar arası yer
değiştirmesi, üriner atılımının azalması veya
alımının artması sonucunda oluşabilir.
Uzun süreli turnike uygulamasında olduğu gibi kan
örneği alınırken eritrositler parçalanır ise plazma
potasyumu yanlış olarak yüksek saptanır.
Böbrekler günde 500 mEq kadar potasyum atabilir.
Süksinilkolin uygulaması, asidoz, kemoterapi sonrası hücre lizisi, hemoliz,
rabdomiyoliz, masif doku travması, hiperozmolalite, dijital aşırıdozu,
arjinin hidroklorid uygulaması, beta 2 bloker uygulaması ve hiperkalemik
periyodik paralizi ataklarında potasyum hücre dışına çıkabilir.
Geniş yanıklar, ciddi kas travması ve spinal kord hasarında süksinilkolin
uygulaması ciddi hiperkalemiye neden olabilir.
Dijital hücre membranında Na-K-ATPazı inhibe ederek hiperkalemiye neden
olabilir.
Metabolik asidozda kullanılan arjinin hidroklorid, katyonik arjinin iyonlarının
potasyum ile yer değiştirmesi sonucunda hiperkalemiye neden olabilir.
Glomerüler filtratta azalma, aldosteron aktivitesinde azalma ve
distal nefronda potasyum sekresyonunda azalma potasyumun
renal atılımını azaltır. Beş ml/dk dan az glomerüler filtrasyon
hızları genelde hiperkalemi ile birliktedir.
Primer adrenal yetmezlik ve izole 21-hidroksilaz adrenal enzim
eksikliğinde aldosteron sentezi belirgin olarak azalır. NSAID
lar prostaglandinin başlattığı renin salımını inhibe ederler.
ACE inhibitörleri anjiyotensin II nin başlattığı aldosteron
salımını engellerler. Heparinin yüksek dozları aldosteron
sekresyonunu önleyebilir. Potasyum tutucu spironolakton drek
olarak böbreklerde aldosteron aktivitesini antagonize eder.
Psödohipoaldosteronizmde böbrekler aldosterona doğuştan direnç
gösterirler. Lupus, orak hücreli anemi, obstrüktif üropati ve
transplante böbreklerdeki siklosporin nefropatisinde de distal
nefronun potasyum salgılama yeteneği bozulabilir.
Beta bloker alan, renal bozukluğu olan, insülin eksikliği olan olgularda
potasyum alımının artması hiperkalemiye neden olabilir.
Yirmibir gün depolanan bir ünite tam kanda plazma potasyum değeri 3
mEq/L’ye çıkar. Eritrosit süspansiyonu verilmesi ile , plazma
verilmediği için, transfüzyona bağlı hiperkalemi riski azalır.
Hiperkalemide kas güçsüzlüğünün nedeni uzamış spontan
depolarizasyon ve kas membranı sodyum kanallarının
inaktivasyonudur ve asendan paralizi ile sonuçlanabilir.
Kardiyak bulgular esas olarak depolarizasyonun gecikmesine bağlıdır.
EKG de genelde kısa QT ile beraber simetrik sivri T dalgası, QRS
kompleksi genişlemesi, PR aralığı uzaması, P dalgası kaybı, R dalgası
amplitüd kaybı, ST segment depresyonu, ventriküler fibrilasyon ve
asistolü görülür.
Hipkalsemi, hiponatremi ve asidoz hiperkaleminin kardiyak etkilerini
belirginleştirir.
6 mEq/L yi aşan hiperkalemi tedavi edilmelidir
Kalsiyum (5-10 ml Ca glukonat veya 3-5 ml %10 Ca klorid) hiperkaleminin
kardiyak etkilerini kısmen antagonize eder. Kalsiyum diogoksin toksitesini
potansiyelize edeceğinden digoksin alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Metabolik asidozda IV sodyum bikarbonat potasyumun hızla hücre içine
alınmasını sağlar.
Beta agonistler potasyumun hücre içine alınmasını artırır.
Glikoz+insülin tedavisi (30-90 gr glikoz için 10 Ü insülin) potasyumu hücre içine
sokar ama pik etki için 1 saat gerekir.
Renal fonksiyon var ise furasemid potasyum atılımı
sağlar.
Renal fonksiyon yok ise potasyum eliminasyonu için oral
veya rektal emilmeyen katyon değiştirici reçine Na
polistiren sülfonat (kayekselat) kullanılabilir.
Reçinenin her gramı 1 mEq potasyum bağlar ve 1,5 mEq
sodyum salar.
Şiddetli ve inatçı hiperkalemide diyaliz endikedir.
Hemodiyaliz ile 50 mEq/saat potasyum atılabilir.
Acil hiperkalemi tedavisi (hiperkalemi + EKG bulguları, akut hiperkalemi> 6mEq/L)
• Devamlı EKG monitörizasyonu• Anormal EKG bulguları varsa 10 -20 ml %10 Ca glukonat IV 2-5
dakikada. Etkisi 1-3 dakikada başlar, 30-60 dk sürer. 5-10 dk içinde tekrarlanabilir. Digital alanlarda dikkat.
• 80 ml %30 dekstroz+10 Ü regüler insülin IV. Hiperglisemiliolgularda dekstroz gerekmez. Etkisi 15-20 dakikada başlar 30-60 dakikada pik yapar, 4-6 saat sürer. Beklenen serum potasyum düşüşü 0,5-1,5 mEq/L dir. Dikkatli kan şekeri monitörizasyonu.
• 10-20 mg nebülize albuterol. Etkisi 30 dakikada başlar, 90-120 dakikada pik etki oluşur. Beklenen plazma potasyum düşüşü 0,6-1 mEq/L dir.
• 20-60 ml %8,4 sodyum bikarbonat IV• Hemodiyaliz• Furosemid 40-80 mg IV• Sodyum polistiren sülfonat. Oral doz: 100 ml %20 sorbitol ile
birlikte 20 gr her 4-6 saatte bir. Etki başlama süresi 4-6 saat. Enema dozu: 50 ml %70 sorbitol +100-150 ml su ile birlikte 50 gr. Enema 30-120 dakika tutulur.