sosyal medya
TRANSCRIPT
Sosyal medya Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılanmaların kullanıcı merkezli bir şekilde üretilmesine ve geliştirilmesine izin veren internet tabanlı uygulamaların bütününe denilmektedir. Web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. Bütün bu yapılar akademik olarak yeni medya çalışmaları altında incelenir.
‘Yeni medya’ kavramı; cep telefonları, dijital kameralar, internet uygulamaları, MP3
çalarlar, dokunmatik radyolar, dijital televizyonlar gibi dijital
iletişim araçlarına işaret eder. Yeni medya ile dijital bilgisayar
teknolojisi arasında ayrılmaz bir bağ vardır.
İnternet üzerinden çalışan Ağ’ın (WEB) insanların yaşamlarına ilk örgüsünü attığı yıl olan 1993 ile 2003 arası, ‘Web 1.0’ olarak bilinir. Ağ tasarımının öncülük ettiği bu çağ; HTML dil kodlaması, (daha sonradan yerini Microsoft Internet Explorer’a bıraktı) Netscape Navigator gibi hantal tarayıcılar (browser) ve karmaşık (Google öncesi) arama motorları çağı olmuştur.
Ağ’ın (World Wide Web, yani www) mucidi olan bilgisayar uzmanı Tim Berners-Lee, bu ağı uzaktaki bireylerin ortak projelere katılımına olanak tanıyan
beşeri bilgiler havuzu olarak tasarlamıştır. Ağ, en azından teoride, evrensel ölçekte kabul gören ve geri
çekilmesi mümkün olan sınırsız enformasyon sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Dahası, çeşitli ağ
topluluklarının düşüncelerini paylaşmak, tavsiyelerde bulunmak hatta kimi zaman siber uzamda özel bir
köşeye sahip olmak üzere bir araya geldiği ileti panoları ve diğer formların çıkış noktası da yine bu
düşüncedir.
Sınırlı bant aralığına -başlarda görsel ve işitsel içerlik dahi son
derece kullanışsızdı- bağlı olarak, Web 1.0 büyük ölçüde bir okuma ve
araştırma mecrasıydı. DreamWeaver gibi kullanıcı dostu yazılımların
olmadığı dönemde, Web içeriği üretmek için bilgisayar programlama
becerilerine sahip olmak gerekirdi. Dolayısıyla, Web 1.0 heyecan verici
bir gelişmeydi ancak bir şekilde yalnızca teknoloji müptelaları ve
milyonerlerin demir attığı kapalı bir limandı.
Medya dünyası aşağı yukarı 2004 yılı civarında Web 2.0 devrimine sahne olmuştur. Folksonomiler, bloglar, vikiler ve sosyal paylaşım ağları adı verilen sosyal medya türleri ve bunun alt yapısını sağlayan Web 2.0 teknolojisi sıradan kullanıcılara herhangi bir özel yazılıma gereksinim duymaksızın, içerik yazma, gönderme ve yayınlama olanağı sunmuştur. Günümüzün popüler internet sitelerinin hemen hepsi Web 2.0 ürünüdür. Eğer bunlar kullanıcının içerik girmesine ve paylaşmasına yönelik yapılanmışsa bunlara da sosyal medya denmektedir.
Youtube ve Flickr kullanıcıların işbirliği içinde içerik yükleme, dizinleme,
araştırmalarına izin veren sosyal ekleme siteleri folksonomilere (folk + taxonomy) iyi
birer örnektir.
Blog (web log = ağ kütüğü, günlük) genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir. Çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimine göre okuyucular yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar, blog kültürünün çok önemli bir dinamiğidir; bu sayede yazar ve okuyucular arasında iletişim sağlanır. Blog sitelerine ilişkin tahminlere göre, en az 8,8 milyon siber uzam halihazırda dolaşımdadır.
Beri yandan, Vikiler (Wiki [Hawai dilinde “Çabuk” anlamına gelir]) büyük ölçüde
Vikipedi’de (Wikipedia) toplanır. Bunlar kullanıcılara kendi içeriklerini (ve diğer
kullanıcıların içeriklerini) düzeltme olanağı tanıyan açık internet sayfalarıdır.
Kullanıcılarına kendi sitelerini oluşturma, görsel-işitsel oluşturma, oyun oynama, çeşitli topluluk ve ağlara katılma, yabancılar ya da ‘eski dostlar’ ile iletişim kurma olanağı sunan Facebook, Twitter, Bebo ve MySpace son derece popüler sosyal paylaşım ağlarıdır.
Facebook ve Twitter uygulamalarının popülerliği nedeniyle en güncel ve tartışmalı sosyal medya tipidir. Son beş yılda hızlı bir yayılma grafiği göstermiştir.
Bu verilere göre sadece 1 yıl içinde Facebook’un kullanıcı sayısı % 20,5 artmış, dünyada ortalama
kullanım yoğunluğu % 12,1’e ulaşmıştır. Facebook kullanıcı
sayısı Avrupa nüfusunu aşmıştır. Facebook insan eyleminin etkileşimli dolayımlanmış
biçimini teşvik eden sadece bir, ama oldukça popüler bir örnektir.
Bilgisayar ve internet uzmanları tarafından Web 2.0 adlı şemsiye kavram altında toplanan
bu tarz araçlar, kullanıcılara herhangi bir özel yazılıma
gereksinim duymadan içerik yazma, gönderme, yayınlama
olanağı sunmaktadırlar.
• YouTube, Flickr, Twitter, Bebo, MySpace, Vikipedia, kişisel bloglar, binlerce alış veriş sitesi, çevirim içi çalışan yazılımlar (çevirim içi grafik, web tasarım ve ofis programları, oyunlar, telematik hizmetler) gibi etkileşimliliğe dayalı web 2.0 uygulamalarının artık geleneksel diyebileceğimiz kütleli bir enformasyon omurgası oluşturan web 1.0 (bir okuma ve araştırma mecrası olarak) uygulamalarıyla birleşmesi, mobil çoklu ortam aygıtlarının söz konusu enformasyon gövdesine eklemlenmesi ve nihayetinde geleneksel elektronik kitle iletişimin kısmen bu limana demir atması ile birlikte internet kullanım yoğunluğu ani bir sıçrama yaşamıştır.
Artık Web 2.0 diliyle belirtmek gerekirse, çok; asla az değil! Geleneksel kitle medyası ve gişe rekorları kıran filmlerden öte, günümüzün ağ tabanlı medyası büyük küçük demeksizin, bütün yapımcı ve dağıtımcılardan gelecek uygun ürünler için yeterli yere sahiptir. Böylece mekan, zaman ve siyasi hiçbir sınıra tabi olmayan bir yeni medya ekosistemi ortaya çıkmıştır. Ekonomi açısından, bu nefes kesici bir durumdur.
Web 2.0’ın kapıları ardına kadar yirmi birinci yüzyıl medya ve eğlence
endüstrilerinin bütünüyle yeni, ‘esnek seçenekli’ tüketici merkezli satış
modellerine açılmış ve Enformasyon Çağı yerine, Tavsiye Çağı’na girilmiştir.
Tüm bu uygulamalar Web 2.0’ı atalarından daha devingen ve demokratik, iktisadi açıdan daha kazançlı bir araç yapmaktadır.
-------------- ! --------------
Fakat kimi eleştirmenler, kullanıcı tabanlı yeni medyanın yanlış bilgi ve amatörlük kültürünün yeşermesine zemin oluşturduğunu öne sürmektedir.
Amerikalı İnternet eleştirmeni Andrew Keen, The Cult of the Amateur
(2007) adlı kitabında, ‘günümüz medyasının dünyayı her biri eşit
geçerlilik ve değerde görünen milyarlarca kişisel doğruya ayırdığını’
öne sürer.
Keen’e göre, blogların çoğu sahte bireyler
tarafından işportacılığı yapılan örtülü şirket
propagandasından ibarettir.
O Youtube ki mesleki ahlâk ya da medya
denetlemelerine uymaksızın her bireyin
kamera kaydını yayınlayabildiği bir anarşi
sitesidir.
O Vikipedi ki uzmanlarca derlenen Britannica Ansiklopedisi’nin tersine, ayak takımının aklını yansıtır. O Google’un algoritmik mantığı ki her şeye bir yanıt bulur.
Sorunun bir kısmı Web 2.0’ın anonimliğidir. İmkansız bir video Youtube’un en çok izlenen videosu olur, isimsiz yazarlar blog dünyasında sıradan okurlar bulur ve cinsel tacizler sosyal paylaşım ağlarında arkadaşlarımız olur.
Anonim amatörlük ve çocuksu kaçış kültü için muhtemel en uygun ifade, İkinci Hayat’tır. Anonim
olmak, birinin içeriğinde açıklanamaz olmaktır ve ki bu, epeyi zamandır süregelen kişisel sorumluluk ve kimlik
tespiti ilkeleri açısından kaygı verici bir saptamadır.
Dahası, Web 2.0’ın gerçekten Web 1.0’dan daha demokratik ve kullanıcı güdümlü olduğu da tartışmaya
açıktır. Web 2.0 dezenformasyon ve misenformasyon yöntemlerinin nüfuz ettiği bir sanal demagoji ve gri-
propaganda uzayına dönüşmüştür.
Web 2.0’ın bir diğer sonucu da yurttaş gazeteciliğidir. Bir yurttaş gazeteci medya üretimi konusunda özel bir eğitim almamıştır, dahası herhangi bir haber kuruluşunda da çalışmaz; ancak yine de etkileyici ya da dikkate değer bir olay kaydetmek, bildirmek üzere alana çıkar.
Geleneksel haber editörlerinin ‘eşik bekçisi’
rolü; bloglar, Youtube ya da diğer kontrolsüz yönetimler yoluyla özgürce yayın yapan
yurttaş gazeteci tarafından alt edilir. Sırt çantası gazeteciliği, katılımcı
gazetecilik ve blog muhabirliği de yine yurttaş
gazeteciliğini tanımlamak için kullanılan diğer kavramlardır.
Son dönemlerin şaşırtıcı yurttaş gazeteciliği örnekleri Asya’daki tsunami facialarının ve
Londra’daki 7 Temmuz terör saldırısının açıklığa kavuşturulmasına yardım etmiştir. Öte yandan,
yurttaş gazeteciliğinin destekleyicisi kadar muhalifi de vardır ve bunların bir kısmı mesleki
eğitim almasına karşın, düzenli bir iş bulamayan gazetecilerdir.