soya tarımı - mku.edu.tr · kalp rahatsızlıkları, kandaki kolestrol dengesinin düzenlenmesi...
TRANSCRIPT
Soya tarımı Prof. Dr. Necmi İŞLER
M.K.Ü. Ziraat Fakültesi
Tarla Bitkileri Bölümü
Tak: Rosales
Fam: Fabaceae (Leguminosae)
Cins: Glycine
Tür: Glycine max L. n=20
İng: soybean
Alm: sojabohne
Glycine albicans Tindale & Craven (subg. Glycine)
Glycine aphyonota B. E. Pfeil (subg. Glycine)
Glycine arenaria Tindale (subg. Glycine)
Glycine argyrea Tindale (subg. Glycine)
Glycine canescens F. J. Herm. (subg. Glycine)
Glycine clandestina J. C. Wendl. (subg. Glycine)
Glycine comosa L. (subg. Glycine)
Glycine curvata Tindale (subg. Glycine)
Glycine cyrtoloba Tindale (subg. Glycine)
Glycine dolichocarpa Tateishi & H. Ohashi (subg. Glycine)
Glycine falcata Benth. (subg. Glycine)
Glycine hirticaulis Tindale & Craven (subg. Glycine)
Glycine hirticaulis subsp. hirticaulis (subg. Glycine)
Glycine koidzumii Ohwi (subg. Glycine)
= Glycine tabacina (Labill.) Benth.
Glycine lactovirens Tindale & Craven (subg. Glycine)
Glycine latifolia (Benth.) C. A. Newell & Hymowitz (subg. Glycine)
Glycine latrobeana (Meisn.) Benth. (subg. Glycine)
Glycine microphylla (Benth.) Tindale (subg. Glycine)
Glycine peratosa B. E. Pfeil & Tindale (subg. Glycine)
Glycine pescadrensis Hayata (subg. Glycine)
Glycine pindanica Tindale & Craven (subg. Glycine)
Glycine pullenii B. E. Pfeil et al. (subg. Glycine)
Glycine rubiginosa Tindale & B. E. Pfeil (subg. Glycine)
Glycine sericea (F. Muell.) Benth. (subg. Glycine)
Glycine stenophita B. E. Pfeil & Tindale (subg. Glycine)
Glycine tabacina (Labill.) Benth. (subg. Glycine)
Glycine tomentella Hayata (subg. Glycine)
Glycine tomentosa (Benth.) Benth. (subg. Glycine)
Soya, Japonya ve Çin gibi doğu Asya ülkelerinin en önemli tarımsal ürünlerinden biri
olarak, yüzyıllardan beri, buradaki insanların temel besinlerini oluşturmuştur.
Anavatanının doğu Asya, muhtemelen Çin olduğuna inanılan soya, insanoğlu
tarafından kültüre alınan ve yetiştirilen en eski bitkilerden bir tanesidir. Çin
kaynaklarında, M.Ö. 2838 yıllarında soya bitkisinin varlığından bahsedilmektedir.
Bugün tarımı yapılan soya bitkisinin yabani formlarına, Çin ve Kore’de
rastlanmaktadır. Yine, Çin kaynaklarında, soya bitkisinin, Çin medeniyetinde önemli
görülen ve kutsal sayılan beş önemli bitkiden (çeltik, soya, buğday, arpa ve darı) biri
olduğu, soya ekimlerinin her yıl Çin kralının da katıldığı görkemli törenlerle yapıldığı
belirtilmektedir.
• DOĞANIN SUNDUĞU MUCİZE BİTKİ SOYA Soya fasülyesinin tarihine bakılırsa doğu mutfağında oldukça önemli bir yeri olduğu görülür. Yaklaşık 5 bin yıl önce Doğu Asya ovalarında keşfedilen 'soya' Asya halkının beslenme alışkanlığında bir devrim yaratmıştır. Batı ülkelerinde soyanın önem kazanması 20. yüzyılda başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında protein ve yağ teminindeki yetersizlikler soya fasülyesinin insan gıdası olma yönündeki önemini artırmıştır.
• Günümüzde ise soya, dünyada en çok yetiştirilen ürünlerden biridir. Yaratıcı aşçılar soya kullanarak yemeklerine çeşit katmışlardır. Soya ile yapılan yemekler lezzetli olduğu kadar sağlık yönünden de oldukça yararlıdır.
• SAĞLIĞIMIZA YARARLARI Yukarıda sayılan çok önemli besin değerlerini yanı sıra; o Soya kalbimizin dostudur, kalp hastalıklarıyla baş etmemize yardımcı olur: Yapılan araştırmalarda, günlük diyete soya katıldığında, birkaç hafta içinde kolesterol düzeyinin düştüğü gözlemlenmiştir. Bunun nedeni, soyanın içerdiği doymamış yağlar, linoleik asitler, omega 3 yağ asitleri ve yüksek orandaki liflerdir. o Soya yüksek tansiyonu düşürür: Bunun nedeni, yüksek oranda potasyum, kalsiyum ve demir içermesidir. o İçerdiği kolay çözülen ve çözülmeyen yüksek orandaki lifleriyle kabızlığı ve diğer kalınbağırsak rahatsızlıklarını geçirir. o Soya kan şekeri düzene sokar: Bu bakımdan şeker hastaları için değerli bir besindir. o Soya kadınlarda, menopozun oluşturduğu sıkıntıları hafifletir: Yapılan araştırmalar, günde 45 gr. soya unu ya da ezmesi yiyen menopoz dönemindeki kadınların, bu diyete başlamasından 6-12 hafta sonra ateş basması ve gece terlemelerini atlattığını göstermiştir. Soya bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır: Soya fasulyesinin içeriğinde bulunan bazı maddeler, tümörlerin gelişmesini önleyerek göğüs, yumurtalık ve prostat kanserine yakalanma rizikosunu en aza indirgemektedir. Soya kemiklerimizin de dostudur: İçerdiği yüksek orandaki kalsiyum ve diğer maddeleriyle kemik yoğunluğunun azalması (yani, Osteopoz: Kemik erimesi) illetini önlemektedir. o Soya değerli bir kas yapıcısıdır: içerdiği yüksek orandaki protein ve aminoasitler gibi maddeleriyle soya, sporcuların vazgeçmemesi gereken bir besin maddesidir. Bütün bu etkilerinden yararlanılabilmesi için, Batı ülkelerinde olduğu gibi, soyanın günlük diyetimize katılarak bolca tüketilmesi en içten dileğimizdir.
• BESİN DEĞERLERİ 100 gr. çiğ (pişirilmemiş) soya fasulyesinin içerdiği besin
değerleri şunlardır: 141 kalori: 14 gr. protein; 10,1 gr.
karbonhidrat; 0 kolesterol; 17,3 gr. yağ (bunun %84'ü
doymamış yağlardır); 1.4 gr. lif: 191 mgr. fosfor; 83 mgr.
kalsiyum: 3 mgr. demir: 510 mgr. potasyum; 0,9 mgr. çinko;
660 IU A vitamini; 0,31 mgr. B1 vitamini; 0,13 mgr. B2
vitamini; 1,2 mgr. B3 vitamini: 54 mcgr. folik asit: 17 mgr. C
vitamini ve 1,1 mgr. E vitamini.
İlk önce Orta ve Batı Amerika'da yetiştirilmeye başlanan soya fasülyesi, seri bir
şekilde ülke geneline yayıldı ve 26 eyalette soya fasülyesi ekimine başlandı.
Amerika'daki soya fasülyesi yetiştiriciliği Meksika Kanalı'ndaki büyük limanlara
yapılacak nakliyatı kolaylaştırmak amacı ile daha ziyade Mississippi Nehri
etrafındaki eyaletlerde gelişti.
Soya fasülyesi diğer yağ tohumlarına göre bazı avantajlara sahiptir: Örneğin uzun
süreli depolama ve uzun mesafeli sevkıyatlara elverişlidir. Soya fasulyesinin hasadı
diğer yağ tohumlarına göre daha kolaydır. Bütün hasat işlemi tam otomatik olarak el
değmeden yapılabilir.
Soya fasulyesinin başka bir avantajı da yetişme süresinin çok kısa olması nedeniyle
(ekilen tohumlar 3-4 ay içinde hasada hazır hale gelir) ürünün dünyadaki talebe
adapte edilebilmesidir.
Soya bitkisi, tanesindeki ortalama % 18-20 yağ, % 40
protein, % 30 karbonhidrat, % 5 mineral madde (fosfor,
potasyum, kalsiyum, kükürt, magnezyum vb) ve çok
sayıdaki vitaminlerle (en çok A ve B), ayrıca proteinin
yapısında zengin ve değerli amino asitler bulundurması
nedeniyle, "harika bitki" olarak da anılmaktadır. Ayrıca,
omega-3 yağ asidi olarak da bilinen linolenik asit
yönünden oldukça zengindir. Omega-3 yağ asidi, vücut
tarafından yapılamamakta ve dışarıdan alınmak
zorundadır. Kalp rahatsızlıkları, kandaki kolestrol
dengesinin düzenlenmesi ve kemik erimesi (osteoporoz)’
ne karşı mutlak surette alınması zorunlu olan Omega-3
(linolenik) yağ asidi miktarı, soyada % 5-11 arasında
değişmektedir.
• Yağ bitkisi olan soya, içerdiği yüksek orandaki protein miktarı ile de insan beslenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Soyanın bileşiminde ortalama %36 protein, %18 yağ, %20 karbonhidrat, %5 mineral maddeler ve %1 lesitin mevcuttur. Soyanın sahip olduğu bu protein, yağ ve mineral madde miktarı, fasulye ve mercimekten daha fazladır. İnsan beslenmesinde değerli bir besin maddesi olan soyanın hayvan beslenmesindeki önemi de büyüktür. Yağı alındıktan geriye kalan küspesi hem insan, hem de hayvan besini olarak kullanılır. Baklagil bitkilerinden olan soya toprağı azotça zenginleştirmekte, kendisinden sonraki bitkilere otsuz, kabartılmış ve uygun bir toprak bırakır.
Soya fasülyesi son derece besleyici, çok çeşitli
kullanım alanı ve özellikleri bulunan bir
gıdadır. Ayrıca soya proteinleri kalp hastalığı ve
kanser gibi birçok kronik hastalıkla savaşmada
önemli rol oynamaktadır. Yapılan çalışmalar
soya proteinlerinin kandaki kolestrolü
düşürdüğünü göstermiştir.
Soya katkılı gıdaları sıkça alanların kansere
yakalanma olasılığı diğerlerine oranla çok daha
azdır. Bilim adamları, soya proteinlerinin,
böbrek hastalarının beslenmelerinde önemli bir
yere sahip olduğunu vurgulamaktadır.
• Bu miktar, mısırda % 0.5, zeytinde % 0.5 ve ayçiçeğinde % 0.5 tir. Bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi soya, mısır, zeytin ve ayçiçeğinden 10-20 kat daha fazla omega-3 yağ asidi (Linolenik) içermektedir. Bu omega-3 yağ asidi, balıklarda bulunan omega-3 yağ asidinden yapı olarak farklı, ancak aynı etkiye (faydaya) sahiptir. Bünyesindeki bu yararlı maddeler dolayısıyla da, tanelerine "besin hapı" da denmektedir. Soya yağı tüketimi, ülkemizde istenen düzeye ulaşamamıştır. Bunda en önemli etken, içerdiği omega-3 (linolenik asid) yağ asidinin vermiş olduğu balık yağı kokusu ve faydaları konusunda insanların yeterince bilgi sahibi olamamasıdır. Omega-3 bilindiği gibi, balıklarda bol miktarda bulunan bir yağ asidi olup, daha önce de bahsedildiği gibi¸insan vücudu için çok gereklidir. Bu nedenle, bazıları için itici gelse de, soya yağının mutlak surette tüketilmesi sağlık açısından yararlı olacaktır.
Soyadan yapılan yiyecekler
• İnsan beslenmesinin yanında, hayvan yemi olarak da iyi bir besin kaynağıdır. Soya küspesi, hayvan yemi olarak, içerdiği yüksek orandaki protein nedeniyle, özellikle de kümes hayvanları için çok yararlıdır ve bunların günlük beslenme programlarına konmaktadır.
• Tarımsal açıdan da yararları vardır. Bir baklagil bitkisi olması nedeniyle, toprağın serbest azotunu köklerindeki nodüllerde bağlayarak, masrafsız olarak hem kendine besin maddesi temin etmekte, hem de kendisinden sonra gelecek bitkiye hazır besin elementi sunmaktadır. Ayrıca, bir çapa bitkisi olması nedeniyle de, tarladaki ot mücadelesinde (ot populasyonunun azalmasında) fayda sağlar. Bahsedilen bu özellikleri, soyanın iyi bir münavebe bitkisi olduğunu ortaya koymaktadır.
• Bu özelliklerinin yanında, sanayi'de de en çok kullanılan bitkilerden bir tanesidir. İçerdiği yüksek orandaki protein nedeniyle, soya eti yapımında, un, süt, yoğurt ve peynir yapımında, boya, muşamba, tutkal gibi daha bir çok sanayi ürünü imalatında kullanılmaktadır. Soyadan elde edilen sanayi ürünü sayısı 200’e yaklaşmıştır. Kısaca, her yönüyle faydalı bir bitki olan soya, Dünyanın en değerli sanayi bitkileri arasında yerini almıştır.
Dünyada soya üretim dağılımı
Ülkeler milyon ton
• Amerika Birleşik Devletleri 83.2
• Brezilya 72.0
• Arjantin 48.0
• Çin 13.5
• Hindistan 11.0
• Paraguay 6.4
• Kanada 4.2
• Diğer 13.1
• Toplam 251.5
• Source: USDA (2011)
Türkiye’nin 4 yıllık soya verileri
• 2009 2010 2011 2012
• Ekim alanı(ha) 10512 23472 26421 31599
• Üretim (ton) 38442 86540 102260 115000
• Verim (kg/ha) 36570 36869 38704 36393
Türkiye’nin son 3 yıl yağlı tohumlar üretim değerleri
Ayçiçeği - Sunflower
Toplam Soya Yerfıstığı Toplam Yağlık Çerezlik Susam Aspir Kolza
Total Soybean Groundnut Total For oil (1) For appetizer(1) Sesame Safflower Rapeseed
Ekilen alan (Dekar)
2012 3 138 361 122 114 122 780 1 370 000 1 200 000 170 000 16 221 19 945 110 000
2013 3 299 967 180 000 128 265 1 523 000 1 380 000 143 000 15 457 45 000 102 000
2014 3 508 640 150 000 123 600 1 637 900 1 480 000 157 900 17 716 62 000 110 000
2012 . 386 328 227 238 170 56 128 372
2013 . 416 357 250 265 160 62 154 328
2014 . 437 371 249 268 150 67 140 342
Verim (Kg / Dekar)
Yıllık soya üretimimiz kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çok çok uzaktır. Ülkemizdeki yağ
açığının kapatılması ve özellikle hayvancılığımıza (özellikle kümes hayvancılığı) yem temini
amacıyla her yıl yurt dışından soya, soya yağı ve soya küspesi ithal edilmektedir. şu andaki soya
üretimimizi 25-30 kat arttırmak zorunda olduğumuz gayet açıktır. Bazı ülkeler, soyayı stratejik
bir bitki olarak kabul etmiş ve üretimine büyük önem vermiştir.
BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
Kök : Soya kazık köklü bir bitkidir ve ana köke bağlı olarak ayrıca
kuvvetli bir saçak kök sistemine de sahiptir. Kökleri 150-200
cm. derinliğe kadar inebilirse de, genellikle 60-70 cm.
derinlikte yoğunlaşırlar. Çiçeklenme başlangıcından itibaren
bu kazık ve saçak kökler üzerinde çok sayıda yumrucuklar
oluşmaktadır. Ekim sırasında kullanılan özel soya bakterisi
yoluyla bu yumrucukların içerisine havadaki azot depo
edilerek, hem soyanın kendisinin ve hem de ardından
ekilecek ürünün bu azot kaynağını kullanması sağlanır.
Sap : Çeşide ve bitki boyuna göre değişmek üzere 10-
15 boğumdan oluşan soya sapları dik ve sert
yapıda olup, üzeri sık tüylerle kaplıdır. Bitki
boyu; çeşide, ekim zamanına ve bakım şartlarına
bağlı olarak 60-150 cm. arasında değişebilir.
Soya seyrek ekilince daha fazla dallanır. Erkenci
çeşitler daha kısa boylu ve az yapraklı, geççiler
ise daha uzun ve bol yapraklıdır. Hava ve ışık
yetersizliği çiçek dökmeyi arttırıp verimi
düşüreceğinden, fazla dallı ve boylu çeşitlerin sık
ekilmesinden kaçınılmalıdır.
Sap
• Soya’da sap büyümesi, çeşitlere göre değişmekle beraber; indeterminate (sınırsız büyüme),
determinate (sınırlı büyüme) ve semideterminate (yarı sınırlı büyüme) şeklinde olmaktadır.
• İndeterminate; çiçeklenme ile birlikte sap büyümeside devam eder, sapın üst kısmına doğru
meyveler tek tek teşekkül ederler. Sap büyümesi, çiçeklenme sonuna kadar devam etmektedir.
Grup 00- V arasında kalan çeşitler genellikle indeterminete büyüme özelliğine sahiptir.
• Semideterminete; sap büyümesi kısmen sınırlıdır. Çiçeklenme ile birlikte sap büyümesi de
devam etmekte, ancak, kısa süre sonra sap büyümesi durmakta ve bitkinin en uç kısmında yarı
demet halinde meyveler oluşmaktadır.
• Determinete; bitki belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra çiçeklenme başlamakta, çiçeklenme
tam teşekkül ettikten sonra boyuna büyüme durmakta ve sap kalınlaşmaktadır. Sapın en uç
kısmında demet halinde meyveler oluşur. Bitkinin tepe kısımları dışardan bakılınca görülmez.
Üst kısımdaki yaprakların sapları çok uzundur. Genellikle grup V-IX arasında kalan çeşitlerde
sap determinate büyüme göstermektedir.
Determinate (sınırlı büyüme)
İndeterminate (sınırsız büyüme)
Soyanın ekimden 5 ile 14 gün sonrası durumu
Basit yapraklı hali (yapraklar birbirinin karşısında)
İlk üçlü yaprakçıklı hali
• Yaprak :
Soya yaprakları 3 yaprakçıktan oluşan bileşik yaprak biçimindedir. Erkenci çeşitlerden geççilere doğru yaprak iriliği artar. Yaprakların üzeri çeşitlere göre değişen renklerde ve sık tüylerle kaplıdır. Tüylülük beyaz sinek zararlısına karşı koruyuculuk sağlar. Soya yaprakları; ince, uzun, mızrak şekilli ya da oval, yumurta veya baklava dilimi tipinde olabilir.
Üçüncü boğumdaki üçlü yaprakcık oluşumu Kotiladonların kaybolması
İkinci üçlü yaprakcıklı hali Nodül konrol edilebilinir N2 bağlama
başlandıcı
Çiçek :
Yaprak koltuklarında 3-15 adet arasında değişen sayıda,
kısa saplı çiçekler bir arada bulunur. Ancak bu
çiçeklerin bir kısmı, sıcaklık stresinin de etkisiyle bakla
bağlama sırasında dökülür. Özellikle ikinci ürün
ekilişlerinde, çıkıştan 25-30 gün sonra çiçeklenme
başlar ve bitki gövdesinde aşağıdan yukarıya doğru 25-
30 gün kadar devam eder. Çiçek rengi çeşitlere göre
değişmek üzere beyaz veya mor renkte olabilir. Soyada
kendine döllenme söz konusudur.
Bakla :
3-5 cm. uzunlukta ve 1 cm. kalınlıkta olan soya
baklaları, hafif boğumlu ve tüylü olup, içlerinde
genellikle 2-4 tohum bulunur. Yeşil renkli baklalar
olgunlaşma döneminde sarı ya da kahverengiye dönüşür.
Bitkide bakla sayısı çeşide ve ekim sıklığına göre
değişebilir. Bir metrekarede 35-40 bitkinin bulunduğu
normal ekilişlerde, bir bitkide 30-40 bakla bulunurken,
bu rakam uzun boylu ve geççi çeşitlerde veya daha
seyrek ekimler nedeniyle bol dallanmış bitkilerde
200’ün bile üstüne çıkabilmektedir.
Biçerdöverle biçim sırasında hasat kayıplarının
düşük olması bakımından ilk bakla bağlama
yüksekliğinin fazla olması istenir. Bunun için
de, bitkilerin kısa sürede ve aşağıdan bakla
bağlamasını önlemek amacıyla, ilk sulamanın
çiçeklenme başlangıcından önce yapılması
önem taşır.
Tohum : Soya tohumları yassı ya da yuvarlak şekillidir. Tohum
kabuğu rengi ise sarı veya kahverenginin değişik
tonlarındadır. Tohum göbeğinin rengi en belirgin çeşit
özelliği olarak beyaz, sarı, kahverengi, gri, yeşil ya da
siyah renklerde olabilir. Tohum iriliği çeşide ve yetiştirme
şartlarına göre değişebilir.
Tanelerde protein oranı % 40-45 ve yağ oranı da % 18-22
arasında değişir. Yağı alınmış soya küspesi insan
beslenmesi yanında, çok değerli bir hayvan yemi kaynağı
olarak da kullanılmaktadır.
Farklı soya çeşitleri
Soya, dik büyüyen, dallanabilen, küçük çalı görünümlü,
sap ve yaprakları gri, kahverengi ve bunların değişik
tonları gibi farklı renklerdeki tüylerle kaplı, yetişme
şartlarına bağlı olarak 30 cm ile 2 m arasında
boylanabilen, beyaz veya mor renklerde çiçeğe sahip, her
birinde 1-5 arasında tane bulunabilen baklalar oluşturan,
kazık köklü, köklerinde havanın serbest azotunu
bağlayabilen Rhizobium japonicum. bakterilerinin
bulunduğu nodüller oluşturan, fotoperiyoda duyarlılığı
nedeniyle, kuzey yarım küreden ekvatora kadar uzanan
alan içerisinde 13 ayrı olgunluk grubuna (000-X) ayrılan,
yazlık karakterde, baklagiller grubundan bir kısa gün
bitkisidir.
Soya Ekimden 11, 75 ve 90 gün sonrası durumu
Türkiyenin 2010 ithalat değerleri
Ürünler miktar (ton) ödenen para (1000 dolar) birim fiyat (dolar/ton)
Cotton lint 889165 1720010 1934
Soybeans 1756065 742426 423
Wheat 2554189 655044 256
Sunflower seed 648612 349690 539
Palm oil 409733 318412 777
Food Prep Nes 74621 299013 4007
Tobacco, unmanufactured 50019 275522 5508
Sunflower oil 224511 271676 1210
Rice – total 391908 264541 675
Cattle meat 50658 249257 4920
Cocoa beans 68217 230977 3386
Lentils 210289 193831 922
Cake of Soybeans 408369 168923 414
Skins With Wool Sheep 59018 151979 2575
Rapeseed 307077 150379 490
Sesame seed 102058 141870 1390
Maize 452363 124157 274
Sunflower Cake 479889 118106 246
İklim İsteği : Soya, farklı iklim bölgelerine uyumlu, çok değişik özellikteki çeşitleriyle dünyanın
pek çok yerinde başarıyla yetiştirilmektedir. Mayıs-Eylül aylarında ortalama günlük
sıcaklığın 25°C olduğu yerlerde soya üretimi için uygun bir ortam vardır diye kabul
edilir. 18°C’nin altındaki ve 40°C’nin üstündeki sıcaklıklar soyanın gelişimini
olumsuz yönde etkileyebilir.
Yetişme dönemi boyunca soyanın 550-600 mm. suya ihtiyacı vardır. Bu nedenle,
bol yağış alan Karadeniz bölgesi dışındaki yörelerde ancak sulama uygulamasıyla
soya tarımı yapılabileceği unutulmamalıdır.
Düşük toprak ısısı soyada çimlenmeyi geciktirir. Bu nedenle ekim için, toprak
ısısının yükseldiği nisan ayı sonlarına kadar beklemek çıkış garantisi için gereklidir.
Yaprak ve çiçek gelişimi için de düşük ve çok yüksek sıcaklıkların azaltıcı ya da
gelişmeyi engelleyici etkisi söz konusudur. Örneğin, 29 °C’den yüksek gece ısısı
verimde % 10 oranında düşmelere neden olabilir.
Özellikle aşırı sıcak bölgelerde hava neminin düşük olması da, baklalardaki
tanelerin dolmasını olumsuz etkileyerek, verimi düşürür. Bu nedenle, kuru hava
şartlarında sulamayla gerekli nem ortamının sağlanması yararlı olur.
Gün Uzunluğu: Soya bitkisinin büyüme ve
gelişmesini etkileyen en önemli iklim faktörlerinden
biri de gün uzunluğudur. Soya kısa gün bitkisidir. Gün
uzunluğu arttıkça, çiçeklenme başlangıcı önemli ölçüde
gecikmektedir. Soya'da çiçeklenme için kritik gün
uzunluğu 10-12 saat arasında değişmektedir. Geç
olgunlaşan soya çeşitleri, gün uzunluğuna daha
duyarlıdırlar. Uzun gün şartlarında soya bitkisi daha
fazla sayıda çiçek oluşturmakta, ancak, çiçeklerin
silkme oranı artmaktadır. Soya tarımında kısa gün
koşullarının olumsuz etkisi, 21 Hazirandan sonra
yapılan ekimlerde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle,
ikinci ürün ekimleri 21 Hazirana kadar bitirilmelidir.
Bu tarihe kadar yapılan ekimlerde, verim kaybı olmaz.
Yağış: Yetişme mevsiminin yaz aylarına rastlaması nedeni ile, soya
bitkisinin suya olan ihtiyacı oldukça fazladır. Yetişme süresi boyunca
toplam 500-700 mm su tüketmektedir. Bölgelere göre değişmekle beraber
soyanın haftalık su tüketimi 50 mm'ye kadar çıkabilmektedir.
Soya tohumları çimlenebilmesi için, kendi ağırlığının % 50'si kadar su
alması gerekmektedir. Aksi halde normal bir çimlenme gösteremez. Bu
nedenle, ekim tavlı (Darbız) toprağı yapılmalıdır. Soya bitkisinin suya en
fazla ihtiyaç duyduğu devre, çiçeklenme başlangıcından, baklaların
olgunlaşmasına kadar geçen süredir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki;
soya toplam su tüketiminin % 65-75'ini bu dönemde kullanmaktadır.
Sulama imkanının yetersiz olduğu yerlerde, soya ekimi kesinlikle
yapılmamalıdır. Yetişme süresi boyunca, özellikle çiçeklenme ve meyve
oluşum devresinde bitkilerin susuzluk stresine girmeleri halinde, çiçek ve
meyve dökümleri artmaktadır. Bu nedenle, çiçeklenme-olgunlaşma
döneminde toprakta yeterince suyun bulundurulmasına çok dikkat
edilmelidir. Özellikle hava sıcaklığının 35°C’nin üzerine çıktığı ve sam
yelinin (Poyraz) estiği dönemlerde, mutlak surette sulama yapılarak,
toprakta yeterince su bulunması sağlanmalıdır. Soya bitkisinin su tüketimi;
hava sıcaklığına, hava nemine, güneşlenmeye ve sam yelinin esmesine
bağlı olarak değişmektedir.
Toprak İsteği : Soya çok kumlu topraklar dışındaki değişik toprak tiplerinde
iyi yetişir. Kumlu-killi topraklar ise en iyi yetişme ortamıdır.
Üzerinde uzun süre durgun suyun tahliye edilemeden kaldığı
sıkışık toprak şartlarından pek hoşlanmaz. Tuzlu, çorak
topraklarda soya veriminde önemli düşmeler olur. Çorak
şartlara arpa ve buğdaydan daha hassas ama mısırdan daha
dayanıklıdır.
Toprağın asitliliği soya için oldukça önemlidir. Genellikle orta
(nötr) seviyelerdeki (pH: 6.0-6.5) toprak asitliği soya için
uygundur. Soya bakterisinin asitli topraklarda iyi
gelişemeyeceği bilinmeli ve asit karakterli gübreler tercih
edilmemelidir. Genel olarak, mısır için uygun olan iklim ve
toprak şartlarında soyanın da başarılı bir şekilde
yetiştirilebileceği kabul edilmektedir.
TOPRAK HAZIRLIĞI Ana üründe ; Tarla sonbaharda 20-25 cm derinlikte pullukla sürülür. Bazı mantar hastalıklarının etkisini azaltmak
için, toprağı derinden işleyerek havalandırmak yararlı olmaktadır. Şubat ayı içinde, yağışlar
sonrasında çıkan yabancı otlar için kültivatör (kazayağı) veya diskaro geçirilir. Nisan ayı sonuna
doğru, tava gelen toprak diskaro ile birkaç kez yüzlek olarak sürülür. Sürümler arasında gübre atılır,
daha sonra toprağı sıkıştırarak nem kaybını önlemek için tapan çekilerek tarla ekime hazır hale
getirilir.
İkinci üründe ; İkinci üründe toprak hazırlığı, aşırı sıcaklar ve zaman darlığı nedeniyle ana ürüne göre daha fazla
zorluklar taşıyan bir uygulamadır. Hububat hasadının Haziran ayı içerisinde yapılması nedeniyle,
yüksek sıcaklıkların toprak tavını olumsuz etkilemesi tehlikesine karşı, toprak işlemenin en kısa
sürede tamamlanması büyük önem taşır. Bu konuda yapılmış pek çok araştırmanın ortak sonucu, en
az toprak işlemeyle ya da toprağı işlemeden doğrudan anız mibzerleriyle ekim yapmanın daha
yüksek verimleri sağladığını göstermektedir. Ancak, doğrudan anıza ekim yapan mibzerlerin
ülkemizde henüz yeterince yaygınlaşamamış olması ve son dönemde anız yakmaya getirilen
yasaklar nedeniyle, anızın diskaro veya benzeri aletlerle toprağa karıştırılması gerekmektedir.
Bu durumda, diskaro ile anızı parçalanan ve karıştırılan tarlayı tava getirmek üzere salma sulama
yapılır. 5-6 gün sonra toprak tava gelince kültivatör veya diskaro ile 15-20 cm derinlikte sürülür.
Gübre atılır, diskaro ve tapan çekilerek toprak hazırlığı tamamlanır.
Soyada en uygun toprak hazırlığı metodu, sulama + toprak işleme + ekim şeklidir. Ekim üstüne
sulama yapma metodu ise, kaymak oluşumunun çıkışları olumsuz etkilemesi yüzünden, sadece
zaman darlığı olduğunda veya geciken ekimlerde söz konusu edilmelidir.
EKİM NÖBETİ
Soya bir baklagil bitkisi olduğu için, ekim nöbetinde
önemli bir yeri vardır. Havanın serbest azotunu toprağa
bağlaması ve toprakta bol miktarda organik madde bırakması
nedeni ile toprağın verimliliğini artırmaktadır. Soya bitkisi
topraktan kaldırdığı azotun % 33'ünü sap, yaprak ve
köklerinde biriktirmektedir. Hasat sonrası bu kısımlar toprakta
kaldığı için, dekara 8-9 kg saf azot biriktirilmiş olmaktadır.
(Bakteri aşılanmış ise). Ayrıca, bir çapa bitkisi olduğu için,
kendinden sonraki bitkiye temiz ve havalanmış bir toprak
bırakmaktadır. Topraktan geçen hastalıkların önlenmesi için,
her yıl aynı tarlaya soya ekiminden kaçınılmalıdır. Akdeniz
Bölgemizde; buğday, mısır, pamuk, yerfıstığı, patates ve
kanola gibi bitkilerle ekim nöbetine girebilmektedir.
Döner Kulaklı Pulluk
Çizel pulluk
Kulaklı Pulluk
Taban patlatma ve Karık açma makinası
kultivatör
merdane
Kültüvatör
EKİM ZAMANI
Soya ana ürün olarak, toprak sıcaklığının 12-13° C’yi bulduğu Nisan ayı ortasından
itibaren ekilebilir. Geççi çeşitler nisan ayı içinde ekilmelidir. Erkenci çeşitler ise
mayıs ayı ortasına kadar ekilebilme şansına sahiptir. İkinci ürün için en uygun ekim
zamanı da, hububat hasadının hemen arkasından, Haziran ayı içerisindeki devredir.
Bu dönemde aşırı sıcak nedeniyle toprakta tavı bulmak zor olduğundan, sulama
işlemine gerek duyulduğunda, soya ekimini daha fazla geciktirmemek için,
sulamanın zaman kaybetmeden bir an önce yapılmasına dikkat edilmelidir.
İkinci ürün tarımında çok erkenci çeşitler hariç, ekim işlemi kesinlikle temmuz
ayına bırakılmamalıdır. Geciken ekimler verimi azaltmakta, ilk bakla yüksekliğini
ve bitki boyunu kısaltmakta ve ayrıca hasat olgunluğunda gecikmeye yol açarak
kurutma problemlerini ortaya çıkarmaktadır.
İkinci ürün olarak ekilecekse, ekimin zamanında yapılması gerekir. Eğer, ekimde
herhangi bir gecikme olursa, olgunlaşma dönemi ve dolayısıyla hasat, yağışlı bir
döneme denk gelebilir. Bu da, ürün kaybına neden olabilir. Ekim işlemi, mümkün
olduğunca yeterli toprak tavında yapılmalıdır. Çünkü, soya bitkisi, mısıra göre daha
hassastır. Mısır tohumu, tane ağırlığının % 30’u kadar nemi bulunca çimlendiği
halde, soya tohumu çimlenebilmesi için kendi ağırlığının % 50’si kadar nem’e
ihtiyaç duymaktadır.
ÇEŞİT SEÇİMİ
Çukurova ve Akdeniz Bölgelerinin iklim durumu uygun olduğundan daha
geççi çeşitler ekilebilir. Ancak kuzeye doğru gidildikçe erkenci çeşitlerin
tercih edilmesinin daha doğru olacağı unutulmamalıdır. Son yıllarda soya
çeşitlerinin sayısındaki azalmaya rağmen, piyasada ana ve ikinci ürün ekim
zamanına uygun soya çeşitleri mevcuttur.
İkinci üründe ve geciken ekimlerde daha erkenci çeşitler tercih edilmelidir.
Sertifikalı tohumluğun kullanımı tercih edilmeli, çiftçi kendi ürününden
tohumluk ayırmak zorunda kalıyorsa; hastalıksız, kaliteli ve çimlenme oranı
yüksek tohumlukları kullanmalıdır.
Akdeniz bölgesinde ana ürün koşullarına uygun IV ve V olgunlaşma grubuna
giren çeşitler, II. Ürün koşullarına uygun II ve III olgunlaşma grubuna giren
çeşitler tercih edilmelidir.
Çeşit özelliğine bakılmaksızın, ekim yapılacak soya
tohumlarında aranan başlıca özellikler şunlardır.
• Çimlenme oranı % 85’in üzerinde olmalıdır.
• Sürme gücü yüksek olmalıdır.
• Başka çeşitlerle karışık olmamalıdır.
• Hastalıklarla bulaşık olmamalı
• Tohumlar kırık, çatlak ve buruşuk olmamalı
• Tohumlarda Nezara virudula emgisi bulunmamalıdır.
• Tohumlar yeni yılın ürünü olmalı.
• Hasat sonrası tohum desteği alınabilmesi için, sertifikalı tohumluk
kullanılması zorunludur.
OSMANİYE KADİRLİDE HASAT OLGUNLUĞUNA GELMİŞ SOYA
BAKTERİ AŞILAMASI Bakteriler, soyanın köklerinde onunla ortak yaşayan ve havadaki azotu alıp bitkinin
kullanımına veren küçük canlılardır. Ekim sırasında toz halindeki bu bakteriyi soya
tohumlarına bulaştırıp toprağa vermek gerekir. Bu işleme bakteri aşılaması diyoruz. Soya
bakterisi aşılamasıyla; hem daha az azotlu gübre kullanarak paradan tasarruf edilmiş olunur
ve hem de kökler üzerinde oluşan yumrucuklarda dekara 7-12 kg. kadar saf azot
biriktirilerek soyanın ve ardından ekilecek bitkinin kullanımına verilmiş olur.
Bu işlem sırasında dikkat edilecek konular şöyledir;
- Bakteri aşılaması gölge bir yerde yapılmalıdır.
- Serin bir yerde tutulan 1 kg toz bakteri 100 kg soya tohumu üzerine serpilip karıştırılarak,
siyah renkli bakterinin bütün tohumlara yapışması sağlanmalıdır.
-Yapışmayı daha iyi temin etmek için, bazı üreticiler, tohumlara elle hafifçe su serptikten
sonra bakteriyi bulaştırırlar ancak tohum kabuğunun ıslanarak ayrılmasına neden
olunduğundan bu uygulama tercih edilmemelidir. Bunun yerine, serin bir yerde tutulan ya da
buzdolabında korunan bakteriler zaten tohuma kolayca yapışabilecek nemde olduğundan,
tohumlar ıslatılmadan, bakterilerin doğrudan tohumlar üzerine dökülmesiyle de bakteri
aşılaması yapılabilir.
-Bu karışım güneş altında bekletilmeden hemen ekilmelidir. Birkaç dakikalık bir sürede bile,
doğrudan güneş altında kalan bakteriler ölebilir ve aşılamanın etkisi olmaz. Bakterili
tohumların güneşten korunması için mibzer kovalarının üstünü nemli bezlerle kapatmak
yararlı sonuç verir.
• TOHUMUN AŞILANMASINDA VE EKİLMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR 1- Aşılama kültürü, ekilecek baklagil çeşidine etkin nodülasyon oluşturabilecek bakteri ırkını içermelidir. 2- Aşılama kültürü taze olmalıdır. 3- Bakteri kültürleri nemlerini muhafaza edebilmeleri için serin koşullarda (+4˚C‘de)buzdolabında saklanmalıdır. 4- Aşılama materyali tohumlukla iyice karıştırılmalıdır. 5- Aşılanan tohumlar serin ve gölge bir yerde saklanmalı ve nemli bir toprağa ekilmelidir. 6- Ekim, bakteri aşılamasından sonra, 24 saat içerisinde, en mümkün olan kısa sürede yapılmalı, eğer ekim bu süre içerisinde yapılmamışsa aşılama mutlaka yenilenmelidir. 7- Aşılanmış tohumlar ile asit ve iz elementler içeren gübreler karıştırılmamalıdır. 8- Aşılanmış tohumlar ekilirken pestisitler ile muamele edilmemelidir. 9- Nitrat ve nitrit içeren gübreler, nodülasyona engel olduklarından bu gübrelerden sakınılmalıdır. 10- Aşılanmış tohumların ekileceği toprak özellikleri fosfor ve potasyum bakımından zengin olmalıdır.
• GÜBRELEME • Soyanın ilk gelişmesini özendirmek için dekara 2.5-3 kg saf azot
verilmelidir. Fosfor ihtiyacı ise 6 kg’dır. Buna göre dekara 13-15 kg DAP (Diamonyum fosfat) gübresinin ekimle birlikte verilmesi yeterli olur. Başka bir seçenek olarak da, 35 kg Süper fosfat ve 13 kg Amonyum nitrat (% 21) gübreleri birlikte uygulanabilir. Bakteri kullanıldığında soya köklerinde zaten yeterince azot birikmesi olacağından bitki bu kaynaktan yararlanacaktır.
• Bu nedenle, soya bakterisi kullanıldığında, ekim sırasında daha fazla azotlu gübre verilmesine gerek yoktur. Üstelik, fazla azotlu gübre kullanıldığında, yumru oluşumunun azalacağı ve bakterilerin tembelleşeceği, bu nedenle de bakteriler yoluyla kök bölgesindeki azot üretiminin düşeceği unutulmamalıdır.
• Soyada üst gübre kullanımına çoğu zaman ihtiyaç duyulmaz. Çıkıştan 2-3 hafta sonra kökler incelendiğinde, bakterinin faaliyeti sonucu yumrucuklar (nodozite) oluştuğu görülür. Saçak kökleri zedelemeden sökülen bitkilerin köklerinde, 5-10 adet içi pembe renkli yumrucuk görülmesi gerekir. Eğer böyle bir durum yoksa, yani yumrucuklar oluşmamışsa ya da var olan yumrucukların iç rengi yeşil veya siyah renge dönmüşse, bakterilerin ölmüş olduğunu anlarız. Bu durumda sulama öncesinde dekara 20 kg amonyum nitrat veya 10 kg üre verip sulama yapılmalıdır.
• Fosfor Gübrelemesi: Fosfor; baklagiller için önemli bir besin
maddesidir. Ekimden önce veya ekim sırasında mutlak surette
toprağa fosforlu gübreler verilmelidir. Baklagiller kendi
azotlarını temin edebildikleri halde, fosfor temin edebilme
yetenekleri yoktur. Bu nedenle, toprakta yeteri kadar fosfor
yok ise, bunu gübreleme ile takviye edilmesi gerekmektedir.
• Dekardan elde edilecek her 40-60 kg ürün için, topraktan 1
kg/da saf P2O5 kaldırılması gerekmektedir. Fosforlu
gübrelerin tane verimini artırması yanında, en önemli etkisi,
tanelerin kalitesini yükseltmektedir. Fosforlu gübrelerin bir
başka faydası da, topraktaki azotun yararlanılabilirliği
artırmaktadır. Ekimle beraber dekara 20 kg Diamonium Fosfat
(18.46.0) gübresi kullanıldığında, soya bitkisinin ihtiyaç
duyduğu fosforun tamamı verilmiş olmaktadır.
• Potasyum Gübrelemesi: Soyada azottan sonra en fazla kullanılan
bitki besin maddesi potasyumdur. Dekardan elde edilecek her 20-25
kg tane ürünü için, bitkiler tarafından topraktan 1 kg/da saf K2O
kaldırılması gerekmektedir. Potaslı gübrenin en önemli faydası;
bitkinin olgunlaşmasını sağlamakta, tohumdaki yağ oranını
yükseltmekte ve bitkinin olumsuz dış şartlara dayanıklılığını
artırmaktadır. Yapılan toprak analizlerine göre, soya için hesaplanan
potaslı gübre miktarı, mutlak surette ekimden önce veya ekimle
birlikte verilmelidir. Türkiye topraklarında bol miktarda potas
olduğu için, soya tarımında potaslı gübre uygulaması şimdilik
önerilmemektedir Ancak, toprak analizlerine göre eksikliğinin
belirlenmesi halinde, mutlak surette potaslı gübre uygulaması
yapılmalıdır .
• Soya tarımında; bitkinin gereksinim duyduğu temel besin maddeleri
(NPK) ekim öncesi veya sonrası, toprağa yeterince verilmesi
halinde, yaprak gübrelemesine fazla gereksinim duyulmamaktadır.
Ancak, bazı özel durumlarda (Toprak pH’sına bağlı olarak),
özellikle mikro besin elementlerinin eksikliğinin görülmesi halinde,
yapraktan uygulama yapılmalıdır.
Toprak hazırlama ve Azotlu gübreleme
Genç devrede potasyum eksikliğ Potasyum eksikliği
Potasyum eksikliği
Demir eksikliği
Soyada manganes eksikliği
Soyada manezyum eksikliği
• EKİM
• Soyada ekim mibzerle yapılır. Geciken ekilişlerde dekara 8-10 kg,
zamanında yapılan ekilişlerde ise 7-8 kg tohumluk kullanımı yeterlidir. Bu
miktarlarda tohum iriliği de etkilidir ve iri tohumların ekim miktarı doğal
olarak daha fazla olur. Başka bir hesapla, normal ekimlerde metrekareye
35-40 tohum, geciken ekimlerde ise 45-50 tohum atılması uygundur.
• Tohumluğun en az % 75-80’inin çimlenebilmesi, karışık olmaması,
hastalıksız olması, görünüş olarak parlak ve özürsüz olması gerekir.
Buruşuk, çatlak ve yeşil kalmış, olgunlaşmamış tohumlar
kullanılmamalıdır.
• Sıra arası 60 cm.( mekanizasyon şartları uygunsa daha dar da tutulabilir),
sıra üzeri ise ana üründe 5 cm ve 2. üründe 3-4 cm olmalıdır. Geciken
ekimlerde sıra üzeri daha sık olarak da ekilebilir.
• Ekim mutlaka tavlı toprağa ve mibzerle 3-4 cm derinliğe yapılmalıdır.
Toprak tavı derine inmişse, mibzer ayaklarındaki sıyırıcılar aşağı
indirilerek, yüzeydeki kuru tabakanın sıyrılması ve tavlı bölgeye ulaşılarak
ekim yapılması sağlanmalıdır.
• Ekim Sıklığı: Soyada ekim sıklığı, çeşide ve ekim zamanına bağlı olarak değişmektedir. Ana üründe; 25-30 bin/da, ikinci üründe ise 30-45 bin/da bitki olacak şekilde ekim sıklığı ayarlanmalıdır. Bu bitki yoğunluğuna ulaşabilmek için; ana ürün ekimlerinde sıra arası 70 cm, ikinci ürün ekimlerinde ise 65-70 cm olmalıdır. Ayrıca, sıra arası uzaklığına bağlı olarak, sıra üzeri aralığı ise; birinci üründe 5-6 cm, ikinci üründe ise 3-5 cm olmalıdır. Ekim gecikir ise, sıra üzeri mesafesi 3 cm'ye kadar düşürülmelidir. Sık ekimlerde bitkiler fazla boylanmakta ve yatmalar oluşmaktadır. Ayrıca, çiçekte fazla sayıda silkme meydana gelmekte ve hastalıklı bitki sayısı (Kömür çürüklüğü ve Antraknoz hastalıkları) artmaktadır. Bunlar da önemli miktarda verim düşüklüğüne neden olmaktadır.
• Geniş sıra aralıkları kullanılarak ekim yapıldığı zaman, özellikle sıra arası 40-45 cm ve üzerinde, yabancı ot kontrolünün mekanik olarak yapılması daha kolay hale gelmektedir. Ancak, geniş sıra aralıklarında devamlı çıkış gösterecek olan yabancı otların aralıksız olarak mücadelesi ekstra bir maliyet getirecektir. Dar sıra aralıklarında yapılan ekimler nedeniyle, soya bitkisi ile yabancı ot birbirleriyle rekabete giremeyeceğinden, yabancı otlar soya tarafından erken dönemde bastırılacak ve ekstra bir yabancı ot mücadelesi gerekmeyecektir. Yapılan hemen hemen tüm çalışmalarda, soya veriminin, dar sıra aralıklarında (25-40 cm) daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Genelde dar sıraların kullanılması, tane verimi açısından tavsiye edilmektedir
• Ekim Derinliği: Soyada ekim derinliği, toprağın tav (gönen) durumuna ve yapısına göre değişmektedir. Ağır topraklarda yüzlek ekim, hafif topraklarda ise, biraz daha derine ekim yapılmalıdır. Ekim tavlı toprağa yapılacak ise, derinlik 5-6 cm olmalıdır. Toprak tavı biraz geçmiş ise, ekim derinliği 7-8 cm’ye kadar çıkartılabilmektedir. Gerekirse, baltaların önüne sıyırkaçlar takılarak kuru toprak kazınmalı ve tohumun nemli bölgeye düşmesi sağlanmalıdır. Soya ekimi kuru toprağı yapılacak ve üzerine yağmurlama kurulacak ise, ekim derinliği 4-5 cm olmalıdır. Ekimin derin yapılması halinde, yağmurlamadan sonra kaymak tabakası oluşacağı için, tohumların sürmesi engellenmektedir.
Pnomatik mibzerle soya ekimi
Toprak hazırlığı ve ekim işleri, anıza direk ekim
Diskli gobleler
Havalı mibzer
Pnömatik (Havalı) Ekim Makinasın da Olması gereken Özellikler;
Tohumu ve gübreyi istenen miktar da ve istenilen derinlikte toprağa
bırakabilmelidir.
Geniş tohum yelpazesini ekebilme özelliğine sahip olmalı
Bitki isteğine cevap verebilecek ve üniteler bitki özelliğine göre sıra
arası mesafeleri kolay ayarlanabilir olmalıdır.
Motorun düşük devire düştüğü hallerde bile yüksek emiş gücüne sahip
olup istenilen vakumu elde etmelidir.
Ekici düzende emniyet sistemi olup bir problem çıktığında
uyarmalıdır.
Makinanın dengesi çok iyi ayarlanıp toprakla tohum ilişkisini tam
kurabilmeli.
Tohum ve gübre depolarında karıştırıcısı bulunmalı.
Zincir düzeninin çabuk aşınıp kopması olmamalı.
Örneğin ters üfleme gibi özellik kullanılarak plakanın tıkanmasını
önlemelidir.
BAKIM İŞLERİ Soyada sulama işleminin zamanında ve yeterli miktarda yapılması, sulama sonrasında
ara çapa geçirilerek hem toprağın havalandırılması ve hem de yabancı otlarla mücadele
edilmesi, verim üzerinde olumlu etkiler yapacaktır. Hastalık ve zararlılarla zamanında
mücadele de önemli bakım işlemleri arasındadır.
Soya tarımında en önemli bakım işleri, yabancı otlarla, hastalık ve zararlılarla
mücadeledir. Soya ekiminden önce, çıkış öncesi herbisitler (yabancı ot öldürücüler)
kullanılabildiği gibi, çıkış sonrası yeşil aksama uygulanabilecek herbisitler de
mevcuttur.
Sulama Soyada tava usulü sulama yapılmalıdır. Hasat kayıplarına yol açmamak için, tava
genişliği hesaplanırken, biçerdöver tablasının genişliği dikkate alınarak yığınlar
çekilmelidir.
Birinci su : Bitki boyu 8-10 cm olunca yapılır. İlk su geç verilirse, bitki boyu kısa kalır
ve ilk bakla yüksekliği de düşük olur ki, bu durumda hasat kayıpları nedeniyle verimde
düşme kaçınılmazdır.
İkinci su : İlk çiçekler görülmeye başladığı zaman yapılır.
Üçüncü su : Baklalar şişmeye başladığında yapılır.
Dördüncü su : Gerekirse üçüncü sulamadan 10-15 gün sonra yapılır.
Soyanın gelişim dönemleri içinde suya en fazla ihtiyaç duyulan devre, çiçeklenme ve
özellikle bakla oluşumu devresidir. Bu nedenle sulama zamanlarını kaçırmamak gerekir.
Sulama zamanının geldiği yaprakların pörsümesi ve matlaşmasından anlaşılır.
Sulama: Soya tohumları, çimlenebilmesi için topraktan kendi ağırlığının % 50'si kadar
su alması gerekmektedir. Bu nedenle, soya ekimi yapılacak toprakta yeterince tav
(nem) olmalıdır. Tavlı toprağa ekilen tohum, hava sıcaklığının da normal olması ile
hızla çimlenir ve bitki büyümeye başlar. Soya bitkisi en fazla çiçeklenme-bakla oluşum
dönemlerinde su tüketmektedir. Çiçeklenme ve meyve (Bakla) oluşum döneminde bitki
susuzluk stresine girdiğinde, çiçek ve meyvelerini dökmektedir. Soya bitkisi toplam su
ihtiyacının % 65-75'ini çiçeklenme-bakla dolum devresinde kullanmaktadır. Bakla
dolum devresinde bitki susuz bırakılır ise, tohumlar küçük ve cılız kalmaktadır. Soya
bitkisinin su tüketimi; hava sıcaklığına, sam (poyraz) yelinin esmesine ve toprak
yapısına bağlı olarak değişmektedir.
Soyada ilk sulama zamanı, ekim tarihine göre değişmektedir. Soya tarımında
ilk çiçekler görülmeye başlandığında birinci sulama yapılmalıdır. İlk sulamayı
müteakip, hava şartlarına bağlı olarak 12-15 gün ara ile 3-5 defa sulama yapılmaktadır.
Soyada ilk sulama zamanı gibi, son sulama zamanı da çok önemlidir. Bitkiler hafifçe
sararmaya başladığında veya en üst boğumda bulunan baklanın uç kısmına parmakla
bastırıldığında, parmağı acıtacak şekilde sertleşmiş olması durumunda son sulama
yapılmalıdır. Son sulamada geç kalındığında veya yapılmadığında, üst kısımlardaki
tohumlar gelişmelerini tamamlayamazlar ve verimde % 20-30'luk bir azalma meydana
gelir. Ayrıca, son sulama erken yapılır ve hasada kadar uzunca bir süre geçerse, başta
kömür çürüklüğü olmak üzere, hastalıkların zararlı etkisi artar.
Soyada sulama; tava veya yağmurlama yöntemlerine göre yapılmaktadır.
Ülkemizde yağmurlama sulama fazla yaygın değildir. Soya tarımında ilk
sulama yağmurlama yapılır ise, verim önemli miktarda artmaktadır.
Ülkemizde en yaygın sulama şekli tava usulü sulamadır. Bu sistemde; sıralara
paralel olarak tavalar (Setteler) yapılır ve iki tava arasına su bırakılarak
sulama gerçekleştirilir. Tava usulü sulamada en önemli konu, tavalar arası
mesafedir. Bu mesafe, biçerdöver tablası genişliğinin katları şeklinde
olmalıdır. Genellikle biçerdöver tabla genişliği 4.0 m civarındadır. Bu nedenle
70 cm sıra arası yapılan ekimlerde; 6, 12,......,18 gibi sıralı aralıklarla tavalar
yapılmalıdır. Sulama sırasında tarlaya fazla su bırakılmamalıdır. Göllenme
sonucu bitkiler normal gelişme gösteremezler. Özellikle ilk sulamada, sulama
sonrası tarla içerisinde fazla suyun birikmesi kesinlikle önlenmelidir. Bu
durum malaz tabir edilen tarlalar için çok önemlidir.
Soyada susuzluk belirtileri olarak; bitkinin yaprakları hafifçe
gevşemekte ve renkleri matlaşmaktadır. Yapraklar el ile kontrol edildiğinde
ölü bir his uyandırmaktadır. Ayrıca bitkinin gelişmesinde bir duraklama
görülmektedir.
Soyada karık ile sulama
Yağmurlama sulama
Çiçeklenme sonu meyve oluşum başlangıcındaki soya
Çapalama ve Yabancı Ot Kontrolü
Soya bitkisi gelişmesinin ilk devresinde yabancı otlardan fazlaca
etkilenmektedir. Bu nedenle sıra aralarında traktörle, gerekirse sıra
üzerinde de el çapası ile ot mücadelesi yapılmalıdır. Ot probleminin
yoğun olduğu yerlerde kimyasal ilaçlarla ot mücadelesi yapılmalıdır.
Bitkinin gelişme devresine göre, birinci veya ikinci sudan sonra da ara
çapası yapılmalı ve toprak sıkışıklığı nedeniyle bitkilerin strese girmesi
önlenmelidir.
Çapalama esnasında boğaz doldurma yapmamaya dikkat edilmelidir.
Çünkü, bu işlem ilk bakla yüksekliğinin düşmesine ve hasatta kayıplara
neden olur.
Çapalama ve Yabancı Ot Kontrolü: Soya bir çapa bitkisi olduğu için,
yetişme mevsimi boyunca yabancı ot kontrolü ve toprağı havalandırmak
amacıyla 2-3 defa çapalama yapılmaktadır. Soyada ilk ara çapası; bitkiler
toprak yüzüne çıkıştan 10-12 gün sonra (2-4 yapraklı dönemde) traktör ile
yapılmaktadır. İlk ara çapası patlatma biçiminde olmalı ve sıralara fazla
yanaşılmamalıdır. Bitkinin gelişme durumuna göre 2. ve 3. ara çapaları
yapılmaktadır. Üçüncü çapalama genellikle birinci sulamadan sonra
yapılmalıdır. Çapalamada lister tipi çapalar kullanılmamalıdır (Sırta
ekimler hariç). Lister tipi çapaların kullanılması halinde, ilk meyveler
toprağa yaklaştırıldığı için, hasat kaybı artmaktadır.
Soya tarımında yabancı otları yok etmek için 150-200 cc/da Traflen (ekim
öncesi) ve benzeri herbisitler rahatlıkla kullanılabilmektedir. Ayrıca,
yabancı otlara karşı çıkış sonrası kullanılan seçici herbisitler de
bulunmaktadır. Bunlardan; Raptor Ultra geniş yapraklı otlara karşı soya
bitkisi 3-5 yapraklı olduğu dönemde uygulanmalı, Forward ise dar
yapraklı yabancı otlara karşı kullanılmalıdır.
• Yabancı Otların Tanımı ve Zararları.
• Yabancı otların tam bir tanımı üzerinde anlaşmak mümkün değildir. "İstenmeyen yerde yetişen bitki" veya « Faydasız, istenmeyen, zararlı, kısacası gereksiz bir bitki" şeklinde tanımlar kabul edilebilir.
• Ekim öncesi veya ekimden hemen sonra çıkış öncesi herbisitler uygulanmış olsa dahi, sulanan bir bitki olduğundan ileri dönemlerde yabancı ot çıkışı olacaktır. Ekimler 25-40 cm sıra aralığında yapılmışsa, yabancı ot mücadelesi pek problem olmayacaktır. Çünkü, dar sıra aralıklarında soya bitkisi sıra aralarını daha erken dönemlerde kapatarak, sıra aralarından çıkabilecek yabancı otları bastıracaktır. Eğer, ekim 60-100 cm gibi geniş sıra aralıklarında yapılmış ise, sıra aralarını mekanik olarak işlemek kolay olduğundan, soya bitkileri fide döneminde iken ve henüz çok fazla boylanmadan bir-iki kez sıra aralarını çapalayarak yabancı otların gelişimi önlenmelidir. Sıra aralarının çapalanması, yabancı otları yok ettiği gibi, toprağı da havalandırarak soya gelişimini olumlu yönde etkiler.
• Soyada, hem dar yapraklı hem de geniş yapraklı yabancı otları görmek mümkündür. Çapalamanın yapılamayacağı durumlarda, otların yoğunluğuna göre seçilecek bir herbisit ile ilaçlama yapılması gerekir. Bu amaçla, belirli sıralarda traktör için daha geniş aralar bırakılarak, ilaçlama işleri problemsiz olarak yapılabilir.
• Yabancı otlar bir çok şekilde zararlı olurlar. Bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür. a)Mahsul verimini azaltır: Yabancı otlar tarla bitkileri ile su, mineral, madde ve ışık yönünden rekabet eder. Yaygın bir çok yabancı ot, tarla bitkileri aktif büyümeye başlamadan önce hızla büyür. Böylece tarla bitkileri için elverişli durumda olan su ve besin elementleri yabancı otlar tarafından tüketilir. Bitkilerde ürün kayıplarına sebep olurlar. b)Ürünün kalitesini bozar: Hasatta üründe nem oranını artırarak depolamayı zorlaştırır ve kaliteyi bozar. c)Zararlılara yataklık ederler: Bir çok yabancı ot, hastalık ve böcek zararlılarına yataklık eder. d)Sulama masrafını artırır: Sulama kanallarının kenar veya iç kısmında yetişen yabancı otlar, kanalların kullanımını zorlaştırdığı gibi fazla miktarda su tüketirler. Yabancı otlarla mücadele Kültürel Mücadele ve ilaçla Mücadele şeklinde olur. Kültürel Mücadele; Tarlayı dinlendirmek, münavebe yapmak, temiz tohum kullanmak, çapalamak, tarla kenarlarındaki otları imha etmek, otları tohum bağlamadan biçmek, toprak altı aksamları ve kök parçalarını toplayıp imha etmek gereklidir. İlaçla Mücadele; Ekim öncesi, çıkış öncesi ve çıkış sonrası uygulanır.
• Ekim öncesi toprağa karıştırılarak kullanılan ilaçlara, tek yıllık dar yapraklı otlar ile küçük tohumlu bazı geniş yapraklı otlar için kullanılan Dinitroanilines grubundan “Treflan”, ve geniş yapraklı otlar için kullanılan İmidazolinones grubundan “Pursuit”, örnek olarak verilebilir.
• Treflan, ekimden hemen sonra henüz çıkışlar başlamadan da uygulanabilir. Pursuit, çıkış sonrası da kullanılabilir.
• Sulfonyl üreas grubundan, “Classic”, hem çıkış öncesi hem de çıkış sonrasında olmak üzere iki dönemde geniş yapraklı yabancı otlar için kullanılabilir.
• Aynı şekilde, Acetaniliades grubundan, “Dual” ve “Lasso”, hem çıkış öncesi hem de çıkış sonrasında dar yapraklı otlar için uygulanabilir.
• Geniş yapraklı otlar için, Linuron ekimden sonra çıkıştan hemen önce kullanılabilir. Yine, özellikle geniş yapraklı otların mücadelesinde etkili bir şekilde kullanılan Benzonthiadiazole grubundan “Basagran”, çıkış sonrasında yabancı otların yeşil aksamına uygulanabilir.
• Soyanın gelişme döneminde, ortaya çıkabilecek bazı dar yapraklı yabancı otların mücadelesinde, “Aramo 50”, dekara 100 g dozunda yabancı otların yeşil aksamına uygulanabilecek diğer bir herbisit olarak sayılabilir.
• Burada bahsedilen herbisitler, soya tarımında, değişik dönemlerde ve zamanlarda kullanılabilecek ilaçlara birkaç örnek teşkil etmektedir. İlaç isimleri, zaman zaman üretici firmalara ve kullanılan etkili maddelere göre bazı değişiklikler gösterebileceğinden veya piyasaya daha etkili yeni ilaçlar sürülebileceğinden, yukarıda örnek olarak verilen bazı ilaçları piyasada bulmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle, herbisit kullanmadan veya satın almadan önce, piyasada araştırma yapmak veya ilgili kuruluşlara danışmak gerekir. Burada, şunu da unutmamak gerekir ki, özellikle bu tip herbisitlerin yanlış kullanılması, bitkilerde geri dönüşü imkansız bazı zararlar meydana getirebileceğinden, kullanırken çok dikkat edilmesi, zamanında ve tavsiye edilen uygun dozlarda ve aletlerle uygulanmasına özen gösterilmelidir.
• Biyoteknolojik soyalar ilk olarak 1990’ların ortalarında glifosata dayanıklı (GR) çeşitler piyasaya sürüldüğünde kullanılmaya başlandı. 2008’de, biyoteknolojik çeşitler (özellikle herbisite toleranslılar) ABD tarım alanlarının yüzde 92’sinde üretilmektedir.
Roundup (yabancı ot ilacı) uygulaması bu gelişme
devresinde yapılır
Yaprak bitlerine karşı uygulama bu gelişme
devresinde yapılır
Ülkemizde Soyada problem olan yabancı otlar Topalak, yapışkan ot, sirken otu, horoz ibiği, köpek üzümü,
su otu, geliç, semiz otu, darıcan, pıtrak, çoban değneği,
Soya tarlasında yabancı ot olarak yabani ayçiçeği
• Hastalık ve zararlılar için, belirli aralıklarla tarla kontrol edilerek herhangi bir hastalık gelişimi ve zararlıların varlığı gözlenmelidir. Bitki özsuyunu emen yaprak bitleri gibi bazı böceklerin, virüs taşıyıcıları oldukları unutulmamalı ve görüldüklerinde veya görülmeden önce tedbir olarak bitkiler ilaçlanmalıdır. Diğer zararlılar ve ortaya çıkabilecek bazı hastalıklar için zamanında mücadele yapılmasına özen gösterilmelidir. Zararlılar olarak, kırmızı örümcek, kokulu yeşil böcek, çekirge, yeşil kurt, ve özellikle Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinde beyaz sinek, pamuk yaprak kurdu ve pamuk çizgili yaprak kurdu, soya bitkisine en fazla zarar veren böcekler olarak sayılabilir.
• Prodenya (Sopodoptera littoralis): Bakla oluşum devresinde ortaya çıkan prodenya yer yer etkili olmaktadır. Bitkinin yaprak ve meyvelerini yemek suretiyle bitkiye zarar verirler. Prodenya yoğunluğunun fazla olması halinde; Larvin, Match ve Maturan gibi ilaçlar kullanılarak mücadele yapılmalıdır.
Spodoptera littoralis (Prodenya) • Bakla oluşum devresinde ortaya çıkan prodenya yer yer etkili olmaktadır. Bitkilerin yaprak ve
meyvelerini yiyerek bitkiye zarar verirler
Soya Fasülyesi
Prodenya (Spodoptera littoralis) 90 g/da, larva hasattan önce 28 Larvin DF 80
• Kokulu böcek (Nazara viridula) : Şu anda, soya tarımında en tehlikeli zararlı,
kokulu böcek olarak görülmektedir. Soya tarlasında fazla sayıda kokulu böcek
görüldüğünde, kesinlikle ilaçlama yapılmalıdır. Kokulu böcek emgisine maruz
kalan bitkiler, hasat sırasında yeşil kalmaktadırlar. Ayrıca kokulu böceğin
emdiği tohumlar, normal olarak çimlenememektedirler. Kokulu böcek,
genellikle ikinci sulamadan hemen sonra ortaya çıkmaktadır. İlk devrede
bitkinin alt kısımlarında beslendiği için, çifçiler bunu göremezler. Erginler
bitkinin üst yapraklarında görüldüğünde zarar meydana gelmiştir. Bu nedenle,
çok iyi gözlem yapılmalıdır. İlaçlama ikinci sudan hemen sonra yapılmalıdır.
Bu zararlıya karşı Spermetrin grubu ilaçlar (Kral, Arrvo, Sipil, Politrin v.s) ve
Deltanetrin grubu ilaçlar (Demond, Nikriz, Decis v.s) ilaçlar kullanılmalıdır.
Nezara viridula polifag bir zararlıdır.
N. viridula’nın nimf ve erginleri sokucu emici ağız yapısıyla bitkinin öz suyunu
emerek beslenmektedir. Beslenme sonucu bitkilerde çiçek ve meyve dökümüne,
büyümekte olan meyvelerde ise şekil bozukluğuna neden olmaktadır. Tohumlarda
yaptığı zarar nedeniyle tohumların çimlenme gücü azalmaktadır.
Bitkilerin yaprak ve sürgünlerinde de beslenmekle birlikte en çok generatif
organları tercih ederler. Yeni gelişen generatif organlarda dökülmeye neden
olurlar, olgunlaşmış olanlarda ise şekil bozuklukları ve gelişme geriliği görülür.
Bakla içindeki tohumu emerek zarar verir, dane büzülür, buruşur delme yeri
çevresinde renk değişir ciddi zararlarda kapsüllerin olgunlaşmasından sonra bitki
sapları uzun süreli yeşil ve yapraklı kalır hasat güçleşir. Emgi sayısı arttıkça yağ
miktarı azalır, % protein ve yağ asitlik dereceleri artar. Çimlenme yüzdesi düşer.
Erken olgunlaşan varyeteler geç olgunlaşan varyetelere oranla daha az zarar
görürler.
MÜCADELESİ:
Kültürel Mücadele: Yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele: 3 m’lik sıra uzunluğunda ortalama 8 adet ergin+nimf
seviyesine ulaştığında kimyasal mücadele önerilir.
Kokulu böcek (Nazara viridula)
• Nazara virudula
SOYADA TÜTÜN BEYAZSİNEĞİ (Bemicia tabaci)
• Beyaz sineğin hem ergini hem de larvası zararlıdır. Soya bitkisinin özsuyunu
emerek bitkinin gelişmesini önler ve zayıf kalmasına neden olur. Çıkardıkları tatlı
madde yaprakların yüzeyini kaplar üzerine yapışan mantarlar nedeniyle bitki
siyahlaşır. Ürün kaybı %12.1-24.6‟ya kadar çıkmaktadır. Erginin boyu 1 mm. kadar
olup genel görünüşü beyazdır. Kanat ve vücut üzeri beyaz tozlu görünüşte bir mum
tabakası ile kaplıdır. Gözleri kırmızıdır.
• Beyazsinek Akdeniz bölgesinde kışı konukçu bitkiler üzerinde üremesine devam
ederek geçirir. Zararlı İlkbaharda kültür bitkilerine geçerek zarar yapmaya başlar.
• MÜCADELESİ;
• Kültürel Önlemler: Tarla temizliği yapılmalı, bulaşık bitki artıkları yok edilmelidir.
• Kimyasal Mücadele: Yaprak başına 15 larva ve pupa bulunduğunda kimyasal
mücadele önerilir.
• SOYADA BEYAZSİNEĞİNE KARŞI KULLANILACAK İLAÇLAR
• Etkili madde adı ve miktarı Formülasyon Dozu (da
• Bifenthrin 100 g/l (Ergine etkili) EC 100 ml/da
• L.Cyhalothrin+Buprofezin 20 +100 g/l EC 350 ml/da
Beyaz sinek (Bemicia tabaci)
Kırmızı örümcek (Tetranychus spp.):
Soya’da bitki ve yaprakların öz suyunu
emmek suretiyle zararlı olur. Doğal
düşmanları fazla olduğu için, kırmızı
örümcek için ilaçlama önerilmemektedir.
Kırmızı örümcek
• Karadrina (Spodoptera exiqua) ve Yeşilkurt (Heliothis spp): Gelişmenin ileri devrelerinde yeşilkurt ve karadrina zararlı olabilmektedir. Bunlar bitkinin yapraklarını ve meyvelerini (Bakla) yemek suretiyle bitkiye zarar verirler. Sadece bitkinin yapraklarını yemek suretiyle fazla etkili olmazlar. Çünkü; bitkinin hızlı gelişmesi sonucu zarar gören yaprakların yerine yenileri oluştuğu için, verimde herhangi bir azalma meydana gelmemektedir. Bu zararlıların yoğunluğu fazla olduğunda, Larvin, Karete, Flambo, Atalet, Yitaber, Match ve Maturan gibi ilaçlar kullanılarak mücadele edilmelidir.
Karadrina (Çizgili yaprak kurdu) (Spodoptera exiqua)
YAPRAK BİTİYLE MÜCADELESİ
• Kültürel Önlemler: Mevsim başında bulaşmaların yabancı otlardan gerçekleşmesi nedeniyle
tarla kenarındaki ve içindeki yabancı otlar yok edilmelidir. Bitki sıklığı, aşırı sulama ve azotlu
gübre kullanımı yaprakbitinin çoğalmasını teşvik etmektedir. Bu nedenle bitki sıklığı, sulama
ve gübrelemede önerilen standartlara uyulmalıdır. Ayrıca zararlılara karşı dayanıklı çeşit
seçimine özen gösterilmelidir.
• Biyolojik Mücadele: Yukarıda da belirtildiği gibi zararlının çok sayıda doğal düşmanı
bulunmaktadır. Özellikle pamuğun temel gelişim döneminde yararlı türlere ve iklim
koşullarına dikkat edilmelidir. Bu dönemde doğal düşman yoğunluğu yeterli ve sıcaklıklar
yüksek ise, bu dönemde ilaçlı mücadeleden kaçınılmalıdır. İlaçlı mücadelenin gerekli olması
halinde, doğal düşmanların korunması açısından mümkün olabildiğince seçici ilaçlar
önerilmelidir.
• Kimyasal Mücadele: Soyanın temel gelişim döneminde tarlalar haftada iki kez kontrol
edilmelidir. Fide döneminde seyreltme sonrası %50 oranında bir bulaşma belirlendiğinde
ilaçlı mücadele önerilebilir. Her bitkiden 1 üst, 1 alt olmak üzere toplam 100 yaprak incelenir.
En az haftada bir yapılacak sürveylerde yaprak başına 25 adet ergin ve nimf sayısına
ulaştığında aşağıda yer alan bir ilaçla mücadele önerilmelidir. Zararlı genellikle yaprak altında
bulunduğundan, tarla pülverizatörlerine yaprak altı meme setleri ilave edilmelidir. Yaprak
bitinin kimyasal mücadelesinde kullanılan ilaçlar ve dozları aşağıda yer almaktadır.
SOYADA YEŞİLKURT (Heliothis armigera)
• Bir dişi ortalama 400-2200 adet yumurta bırakabilir. Yumurtalar 5-10 gün içinde açılır ve larvalar gelişimini 13-26 günde 6 dönemde tamamlarlar. Olgun larva toprağın 5-10 cm derinliğinde pupa olur. Pupa dönemi 12-25 gün arasındadır. Çukurova‟da ortalama 5 döl verebilirler. Yeşilkurt yumurtaları genellikle soya bitkisinin taze uç kısımlarına bırakıldığından larvalar önce çok taze yaprakçıklarda bulunur ve burada delikler açarak beslenirler. Yeşilkurtun beslendiği bu yapraklar gelişir, fakat daha önce açılan delikler kalır. Larvaların soya yapraklarındaki zararı önemli değildir. Larvalar yapraklarla beslenmekle birlikte çiçeklerle ve baklalarla da beslenirler. Çiçek ve baklada beslendiğinde zararı önemli olmaktadır.
• Kültürel Mücadele: Baharda toprak iyi bir şekilde işlenmeli ve zararlının toprakta kışlayan pupaları bu yolla yok edilmeye çalışılmalıdır.
• Kimyasal Mücadele: 3 m uzunluğundaki bir soya sırasında 6 adet larva bulunduğunda kimyasal mücadele önerilir.
• SOYADA YEŞİLKURDA KARŞI KULLANILACAK İLAÇLAR
• Etkili madde adı ve miktarı Formülasyon Dozu (da)
• Methomyl %90 SP 80 g/da
• Bifenthrin 100 g/l EC 100 ml/da
• L.Cyhalothrin 50 g/l EC 150 ml/da
• Cyfluthrin 50 g/l SL 200 ml/da
Yeşil kurt
• Tütün Tripsi (Thrips tabaci): Soya bitkisinin
ilk gelişme döneminde ortaya çıkar ve bitki
özsuyunu emmek suretiyle bitkinin gelişmesini
engeller. Daha sonraki dönemlerde etkili
olmaz. Bu zararlıya karşı; Polo, Poleron,
Dosage v.s gibi ilaçlar kullanılarak mücadele
yapılmalıdır.
Tütün tripsi (Thrips tabaci):
• Hastalıklarla Mücadele: Dünyada soya bitkisine arız olan çok
sayıda hastalık bulunmaktadır. Sulama suyunun fazla biriktiği
yerlerde; Kök çürüklüğü (Phytophthora megasperma) hastalığı
görülmekte ve etkili olmaktadır. Bazı yıllar hassas çeşitlerde Downy
mildyö (Peronospora trifoliorum) hastalığı görülmektedir.) hastalığı
bölgemizde yaygın olarak görülmeye başlamıştır. Son yıllarda ise;
Kömür çürüklüğü (Macrophomina phaseolina), Antraknoz
(Colletotrichum), Sap-bakla yanıklığı (Diaporthe) ve Yaprak leke
(Cercospora) hastalığı gibi hastalıklar da yaygın olarak görülmeye
başlamış ve önemli verim düşüklüğüne neden olmaktadırlar.
• Soya hastalıkları ile mücadelede en emin yöntem; dayanıklı
çeşitlerin kullanılması, ekim nöbeti uygulaması, temiz tohum
kullanma, tohum ilaçlaması ve üst ilaçlamanın yapılmasıdır.
Özellikle; bakla oluşumu ve bundan 15 gün sonra olmak üzere iki
defa fungusit uygulaması ile bitkiler hastalıklardan
korunabilmektedir. Bunun için; Benomil (Safomil, Fundazol v.s)
veya Thiophanate Methyl içeren (Survitop, Camada v.s) ilaçlardan
biri kullanılmalıdır.
• Önemli hastalıklar olarak ise, tohum, fide, kök, sap ve bakla çürüklükleri, antraknoz, yaprak yanıklıkları, tomurcuk yanıklığı, nematod ve virüs hastalıkları sayılabilir. Tarla içerisinde, virüs bulaşmış birkaç bitki görüldüğünde, taşınmayı önlemek için bu bitkiler hemen sökülerek tarladan uzaklaştırılmalı, ya derin gömülmeli ya da yakılarak imha edilmelidir.
Anthracnose (Glomerella glycines)
Downy Mildew
(Peronospora manshurica)
Sap kanseri
(Diaporthe phaseolorum var. caulivora)
Fig Pod and Stem Blight
(Diaporthe phaseolorum var. sojae)
Köklerde Kömür Çürüklüğü Hastalığı
Wildfire (Pseudomonas tabaci)
Bacterial Blight
(Pseudomonas syringae pv. Glycinea)
Bud Blight
Rhizoctonia
Soya mozaik virusü (Soybean Mosaic)
• Hasat: Soya bitkisi, çeşitlere ve bölgelere bağlı olarak ekimden itibaren yaklaşık 90 gün içerisinde olgunluğunu tamamlayarak hasada uygun hale gelmektedir. Bazı çeşitlerde, bu süre, 120-140 güne, hatta 150 güne kadar da uzayabilir.
• Hasat zamanı gelmiş soya bitkisinde, yapraklar sararıp kurumaya ve dökülmeye başlar. Özellikle, alt kısımdaki baklalar içerisindeki taneler oldukça sertleşmiş olup dişle kırılması çok zordur. Bitki üzerindeki tüm baklalar renk değiştirmiştir. Çeşitlere bağlı olarak, bu baklalar gri, sarı veya kahverenginde olabilir. Hasat sırasında, bitki üzerinde hiç yeşil bakla kalmamalıdır. Bitki üzerinde kalacak yeşil baklalar, normal kurumuş ürünün nem oranını yükseltirler.
• Hasat işlemi, normal biçerdöverlerle rahatlıkla yapılabilir. Ancak, makinenin hız, kesici tabla, batör, kontrabatör ve elek gibi bazı ayarlarının hasat işlemi öncesinden yapılması gerekir. Örneğin, tabla dönme hızının biçerdöverin hareket hızından % 25 daha fazla olmasına ve biçerdöverin hareket hızının sabit tutulmasına özen gösterilmelidir. Bitkide oluşan baklaların toprak seviyesinden olan yüksekliği göz önünde bulundurularak, hasatta kayıpları önlemek veya azaltmak için, kesici tabla toprak seviyesinden uygun bir yükseklikte olmalıdır. Tarlanın topografik şartlarına da bağlı olarak mümkün olduğunca alçaktan biçilmelidir.
• Hasat zamanında, tane nemi % 13-16 arasında olmalıdır. Eğer hasat işlemi, % 12 den daha az nem durumunda yapılacak olursa taneye zarar verilebilir. Hasat sonrası kurutma yapılmayacaksa, hasat için en uygun nem oranı % 13-14 arasıdır. Ancak, biçerdöverin iyi ayarlanması ve hasat sonrası kurutma yapmak şartı ile, % 15-16 nem civarında da hiçbir problem yaşamadan hasat yapmak mümkündür.
• Hasat zamanı gelmiş soya tarlasında hasat işlemi hemen vakit kaybetmeden başlatılmalıdır. Eğer, hasat zamanı geciktirilirse, baklalar çatlar ve tane kaybı olur, bu da verimi düşürür. Diğer yandan, hasat zamanında yapılamaz ise, yağışlı bir döneme rastlayabilir, bu da ürünün belki de tamamen tarlada kalmasına neden olabilir.
• HASAT
• Normal gelişmesini tamamlayan soya bitkisi, yavaş yavaş olgunlaşmaya başlar. Tanedeki rutubet oranı % 50'ye düştüğünde, tohum fizyolojik olarak maximum olgunluğa erişmektedir. Hasat olgunluğu yaklaştıkça, tanedeki nem oranı düşer. Bu sırada soya bitkisinin sap ve yaprakları sararmaya başlar ve daha sonra da yapraklar dökülür. Soyada yaprakların dökülmesinden 5 gün gibi kısa bir süre sonra, tohumdaki nem oranı % 15'e düşmektedir. Tanedeki nem % 13-15'e düştüğünde, hasat zamanı gelmiştir ve vakit geçirilmeden hasada başlanılmalıdır. Tanedeki rutubet oranı % 13'ün altına düştüğünde baklalar çatlamaya başlar ve tohum dökülür. Hasatta geç kalındığında ve tanedeki rutubet oranı % 10-11'in altına düştüğünde, hasat kaybını azaltmak için, geceleyin veya sabahın erken saatlerinde çiğ kurumadan hasat yapılmalıdır.
• Normal koşullarda hasat olgunluğuna gelmiş soya bitkilerinde, yapraklar dökülür,
bitkinin sap ve baklaları sararır. Hasat zamanında bitkinin sap ve yapraklarının
yeşil kalması değişik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bunlar daha önceki
bölümlerde açıklanmıştır. Bölgemiz koşullarında ekim zamanlarına bağlı olarak
soya hasadı; 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında yapılmaktadır.
• Soya hasadı biçerdöver ile yapılmaktadır. Ülkemizde, soya hasadında normal
buğday biçerdöverleri kullanılmaktadır. Bu nedenle hasat kaybı fazla olmaktadır.
Hasat sırasında biçerdöver tablalarının seddelerin üzerine gelmesi önlenmelidir.
Sulama için tavalar oluşturulurken, biçerdöverlerin iş genişlikleri göz önüne
alınmış ise, bu sorun ortaya çıkmamaktadır. Eğer sulama tavaları gelişi güzel
oluşturulmuş ise, önce tava araları hasat edilmeli, sonra seddelerin üzerine
başlanılmalıdır.
• Tanedeki rutubet oranının % 13'ün altına düşmesi halinde, baklaların
çatlaması ve hasat sırasında biçerdöver dolabının çarpması nedeniyle kayıplar
meydana gelmektedir. Bu nedenle, hasat geciktirilmemeli veya geç kalındığında
geceleri hasat yapılmalıdır.
•
Soyada çatlama sorunu
Soyada hasat kayıpları
• İlk meyveler toprak yüzeyine yakın oluştuğu için normal
biçerdöver ile yapılan hasatta bu meyveler toprakta
kalmaktadır.
• Tanedeki rutubet oranının %13’ün altına düşmesi halinde,
baklaların çatlaması ve hasat sırasında biçerdöver dolabının
çarpması nedeniyle kayıplar meydana gelmektedir.
• Hasat sırasında biçerdover hızının yüksek olması halinde,
hasat kaybı artmaktadır.
• Hasat sırasında silindirlerde ve eleme düzeninde kayıplar
meydana gelmektedir.
• Verim İçin Altın Kurallar
• 1- Toprak test sonucuna göre gübrele ve kireçle. 2- Toprak çok yaş iken sürüm veya ekim yapma. 3- Bölgeniz için tavsiye edilen tarihte ekim yap. 4- Bölgeniz için tavsiye edilen en uygun çeşidi seç. 5- Kullandığın sıra arası genişliği için en uygun bitki sıklığını sağla. 6- Çok derine ekim yapma. 1.5 ile 4.0 cm ekim derinliği çoğu toprak için uygundur. 7- Hastalık, zararlı ve yabancı otları takip ve kontrolü 8- Hasat kayıplarını en az da tut.
• KURUTMA VE DEPOLAMA
• Hasat sonrası, üründeki rutubet oranı % 14-15'in üzerinde
olduğunda, kurutma işlemine gerek duyulmaktadır. Yüksek
rutubetteki soya ürünü depolanacak olur ise, ürün kısa sürede
kızışmakta ve bozulmaktadır. Kurutma işlemi güneş altında veya
kurutma tesislerinde yapılmaktadır. Uzun süre depolanacak
soyalarda rutubet oranı % 13'ün altında olmalıdır.
• Soya ürünü yüksek sıcaklıkta kurutulduğunda tohum
kabuğu çatlamaktadır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, soya
için en uygun kurutma; 38°C'nin altındaki sıcaklık derecesinde
ve % 40-50 nispi nemde yapılmalıdır. Üretici açısından en uygun
kurutma açıkta ve güneş altında yapılmaktadır. Tohum olarak
kullanılacak soyalar ise biraz nemli (%14-15) biçilmeli ve gölge
bir yerde kurutulmalıdır.
Depolama
Hasat edilen ürün depolanacaksa, tohumların kızışması ve
bozulmasını önleyebilmek için, depo ısısının 20-22 º C’ den az
olması, depo havasının nispi neminin de % 60’ dan düşük olması
gerekir.
Kurutmaya serilen veya depolanan ürünün yığın kalınlığı 30-40
cm.’den daha yüksek olmamalı ve ara sıra karıştırılmalıdır. Tohum
neminin % 13-14’den fazla olmasının kızışmayı ve böceklendirmeyi
arttıracağı düşünülerek, ürünün sağlıklı biçimde kurutulması
yanında, deponun ısısına ve nem durumuna da dikkat edilmelidir.
Uygun şartlarda depolama yapılmaz ise, denge nemi nedeniyle
yağışlı havalarda danedeki rutubet oranı tekrar %15-16 ya
yükselmektedir. En iyi depolama havalandırma sistemleri bulunan
depolarda yapılmaktadır.
Sebze Olarak kullanılan Soya
Soya ıslahı
• Çiçeklenme ve Döllenme Biyolojisi
• Soya bir baklagil bitkisidir. Bu nedenle, bir çiçekte; en dışta 5 adet çanak yaprak ve iç kısımda
2 adet kayıkçık, 2 adet kanatçık ve bir bayrak yapraktan oluşan 5 parçalı taç yapraklar
bulunmaktadır.
• Taç yaprakları beyaz veya eflatun renklidir. Taç yapraklarının iç kısmında 10 adet erkek organ
ile bir adet dişi organ yer almaktadır. Soya %99 kendine döllenen bir bitkidir. Genellikle
çiçekler tam açmadan, tozlanma ve döllenme işi tamamlanmaktadır.
• Soyada; dişi organ tepeciği, polen tozları olgunlaşmadan bir gün önce toz alma kabiliyetine
kavuşmaktadır. Bu nedenle, melezleme ıslahında, ana olarak kullanılacak çiçeklerin tam
zamanında seçilmesi halinde, emeskulasyona gerek kalmadan yabancı tozlanma
yapılabilmekte ve tam başarı sağlanmaktadır.
• Soyada çiçekler sabahları erken saatlerden itibaren açmaya başlar ve gün boyu devam eder.
Döllenmeden 24 saat sonra, çiçeğin taç yaprakları solar ve dökülür. Döllenmeden 7-10 sonra
ise, yumurtalık gelişerek meyveyi (bakla) oluşturur. Indeterminete soya çeşitlerinde
çiçeklenme sürekli, determinete soya çeşitlerinde ise, çiçeklenme sınırlı olmaktadır.
Soya çiçeğinin kısımları
Kalitatif karakterler ve kalıtımı
• Bir veya birkaç gen tarafından idare edilen ve birbirlerinden kesin sınırlarla
ayrılabilen karakterlere kalitatif karakterler denmektedir. Bu karakterler,
birbirlerinden çıplak gözle kolaylıkla ayırt edilebilirler ve çevre şartlarından
etkilenmezler. Bu nedenle kalitatif karakterlerin kalıtımı basittir.
• Bazı kalitatif karakterler;
• Çiçek rengi: Eflatun W1, Beyaz w1
• Tüy rengi: Kahverengi T, gri t
• Tohum kabuğu: sarı I, koyu sarı ı
• Yaprak şekli: geniş Ln, dar ln
• Hilum rengi: açık rekli I, koyu rekli i
• Bakla rengi: siyah L1l2, kahverengi l1L2, açık kahverengi l1,l2
• Yaprak sayısı: 5’li yaprakçık Lf1, 3’lü yaprakçık lf1
• Tohum kabuğu: mat B1, B2, B3, parlak b1, b2, b3
Kantitatif karakterler ve kalıtımı
• Birden fazla gen tarafından idare edilen ve çevre faktörlerinin etkisinde kalan
karakterler olup, kalıtımları komplekstir. Bu karakterler çıplak gözle birbirlerinden
kolaylıkla ayırt edilemezler. Bunlar ;
• Bitki boyu ve yatmaya dayanıklılık
• Protein ve yağ oranı
• Protein ve yağ kalitesi
• Tohum iriliği
• Hastalıklara dayanıklılık
• Zararlılara dayanıklılık
• İlk meyve yüksekliği
• Meyve çatlamaya dayanıklılık
• Erkencilik
• Meyve verimi
Soyada uygulanan ıslah yöntemleri
• İntrodüksiyon ve Adaptasyon • Yerli ve yabancı kaynaklardan temin edilen soya çeşit ve hatları, birinci
yılda gözlem bahçesi halinde küçük parsellere ekilir. Yetişme süresi
boyunca parsellerde gerekli kontroller yapılır ve görülen hastalık ve
zararlılarla mücadele yapılır. Gözlem bahçesindeki materyalden bölgeye
uyum gösterebilen gelişmesi iyi olanlar seçilerek, 2. yılda, bölge standardı
ile mukayeseli olarak, 2 sıra mikro verim denemesine alınır. Denemeye
alınan introdiksiyon materyalinde önemli tarımsal ve bitkisel özellikler
belirlenir ve bu özellikler bakımından standardı geçen çeşit ve hatlar
seçilerek, 3. yılda tekrarlamalı makro verim denemelerine alınırlar. Bu
aşamada verim denemelerine tekrarlamalı olarak en az 2 yıl devam
edilmelidir. Bu yılın sonunda istenen özelliklere sahip, yüksek verimli ve
standardı geçen çeşit ve hatlar seçilerek üretime aktarılırlar. Bu çeşitlere,
öncelikle ön üretim izni verilir ve daha sonra tescil işlemleri yapılır.
Soyada uygulanan ıslah yöntemleri
• Seleksiyon
• Karışık bir populasyon veya çeşit içerisinden, istenilen karakterlere sahip bitkilerin seçilerek denenmesi ve üretilmesi esasına dayanan bir ıslah yöntemidir.
• Seleksiyon ıslahı; toplu seleksiyon ve teksel seleksiyon olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır.
Toplu seleksiyon
• Fenotipik olarak birbirine benzeyen bitkilerin
seçilerek birlikte hasat edilmesi ve sonraki yıllarda
denemeye alınarak olumlu sonuç verenlerin üretime
aktarılması esasına dayanır.
• Toplu seleksiyon; yeni çeşit geliştirme yerine, mevcut
çeşitlerin saflaştırılarak devam ettirilmesi veya
tohumluk üretimi amacıyla yapılır.
• Toplu seleksiyon negatif ve pozitif olarak iki şekilde
uygulanmaktadır.
Teksel seleksiyon • Populasyon içerisinde iyi özellik gösteren tek bitkilerin seçilmesi, bunların ayrı ayrı hasat
edilerek, ileriki yıllarda gerekli gözlem ve testlere tabi tutularak üstün olanların seçimi ve
üretilmesi esasına dayanır. Uygulaması şu şekildedir.
• 1. yıl. İstenilen özelliklere sahip bitkiler seçilerek ayrı ayrı hasat edilir
• 2. yıl. Seçilen tek bitkiler ayrı sıralar halinde ekilir ve iyi sıralar seçilerek birlikte hasat
edilirler.
• 3. yıl. Seçilen sıraların tohumları, standart ile mukayeseli mikro verim I denemesine alınır.
Her parsel ayrı ayrı hasat edilir, yüksek verimli olan standardı geçen hatlar seçilir.
• 4. yıl. Seçilen hatlar tekrarlamalı olarak mikro verim II denemesine alınırlar ve hasat sonrası
yüksek verimli olan hatlar seçilerek denemelere devam edilir.
• 5. yıl. Yüksek verimli olarak seçilen hatlar tekrarlamalı olarak makro verim denemelerine
alınırlar ve üstün olan hatlar seçilir. Aynı zamanda 4.yıl sonunda ümitli görülen hatların
üretimlerine başlanır.
• 6. yıl. Bir önceki yılda seçilen hatlarla çoklu lokasyonlarda tekrarlamalı çeşit verim
denemelerine devam edilir.
• 7.yıl. 5.ve 6.yıllar sonunda üstün özellik gösteren yüksek verimli hatlar, tescil edilmek üzere
ilgili kuruluşlara gönderilir. Öncelikle bu çeşit adaylarının ön üretim izni alınarak tohumluk
üretimler başlanır.
Melezleme Islahı
• Melezleme ıslahı soya ıslahında en fazla uygulanan bir ıslah yöntemidir. Bugün, ıslah edilen
yeni soya çeşitlerinin pek çoğu melezleme yöntemi ile ıslah edilmiştir. Melezleme ıslahında
amaç, istenilen bazı karakterleri bir çeşitte toplamaktır. Bunun için; istenilen karakterlere
sahip ana baba bitkiler birbirleri ile melezlenirler, ileriki yıllarda açılan generasyonlarda
istenilen karakterlere sahip bitkiler seçilerek üretilir.
• Soya melezleme ıslahında başarı sağlanabilmesi için, şu işlemlerin sıra ile uygulanması
gerekmektedir.
• A. Islah amacının belirlenmesi
• B. Ebeveynlerin (ana ve baba olacak çeşitler) seçimi ve melezleme
• C. Açılan generasyonlarda uygun seleksiyon yönteminin belirlenmesi ve uygulanması
Islah Amacının Belirlenmesi
• Soyada ıslah amaçları; ülkelere ve kullanma alanlarına göre değişmektedir. Soyada başlıca
ıslah amaçları;
• Yüksek tohum verimi
• Hastalık ve zararlara dayanıklılık
• Yatmaya dayanıklılık
• Bakla çatlamaya dayanıklılık
• İlk meyvelerin yüksekten oluşması
• Erkencilik
• Yağ ve protein oranı
• Yağ ve protein kalitesi
• Herbisite dayanıklılık
• Stres koşullarına dayanıklılık
• Tohum iriliği
• Makinalı hasada uygunluk
Ebeveynlerin seçimi ve melezleme
• Islah amacına uygun ebeveynlerin seçiminden sonra, ana ve baba olacak çeşitler
belirlenmelidir. Melezleme ıslahında bu çok önemlidir. Baba bitkide dominant bir markör
genin bulunması ile emeskülasyona gerek duyulmadan melezleme işlemi yapılabilmektedir.
Soya bitkisinin çiçekleri çok küçük olduğundan, emeskülasyon sırasında çabuk incinmekte ve
daha sonra dökülmektedir.
• Soya çiçeklerinde stiğma, polen tozlarından bir gün önce olgunlaşmaktadır. Ana olarak
kullanılacak çiçeklerin tam zamanında seçilmesi, melezlemede başarı şansını artırmaktadır.
Markör gen olarak; çiçek rengi, bitkide tüy rengi ve hilum rengi gibi özellikler seçilmektedir.
• Baba bitkideki markör gen sayesinde, F1 kademesinde elde edilen tohumların melez olup,
olmadıkları kolaylıkla anlaşılmaktadır.
• Melezleme yapılacak çeşitler yan yana ekilmeli ve karışıklığı önlemek için, her sırada veya
bitkide tek bir melezleme proğramı uygulanmalıdır.
• Melezlemede, önce ana bitkideki çiçekler seçilir. Seçilen çiçeklerde taç yapraklar henüz
çanak yapraklardan dışarı çıkmamış olmalıdır. Bu çiçeklerde, erkek organlar uzayarak henüz
tepecik seviyesine ulaşamadıkları için, tozlama meydana gelmemiştir.
• Emuskulasyon yapmadan melezleme bu zamanda yapılır.
Uygun Seleksiyon Yöntemini Belirlenmesi
• Melezleme ıslahında, ıslah gayesine ve eldeki mevcut
imkanlara göre;
• Tek tohum nesli seleksiyon yöntemi
• Pedigri seleksiyon yöntemi
• Tekrarlamalı seleksiyon yöntemi
• Erken generasyon seleksiyon yöntemi
• Bu yöntemler içerisinde en yaygın olarak; tek tohum
nesli ve pedigri yöntemleri kullanılmaktadır.
Tek tohum nesli seleksiyon yöntemi
• Yılda birden fazla generasyon alabilme olanakların
sağlanabildiği koşullarda uygulanmaktadır. Bu yöntem, en
fazla verim özelliğini iyileştirmek amacıyla planlanan
melezleme ıslahında uygulanmaktadır. Bu yöntemde, F5
kademesine kadar herhangi bir seleksiyon işlemi uygulanmaz.
Tek tohum seleksiyon yönteminde, ismindende anlaşılacağı
gibi, F5 kademesine kadar sadece generasyon ilerlemesi
sağlayabilmek ve populasyonun durulması için, her bitkiden
bir tek meyve hasat edilerek üretim yapılır ve F5 kademesinde
bitki seçimi başlanır.
Tek tohum nesli seleksiyon yöntemi • 1.Yıl. Seçilen ana ve baba bitkiler melezlenir (en az 15 meyve olacak şekilde) ve hasat zamanı aynı melezler birlikte
hasat edilirler. Hasat edilen tohumların tamamı (F1) kasım ayında sera içerisine ekilir ve tüm bitkiler nisan ayında
birlikte hasat edilirler.
• 2.Yıl. Birlikte hasat edilen F1 bitkilerinden elde edilen F2 tohumları, karışık olarak mayıs ayında tarlaya ekilirler.
Ekim ayında, her bitkiden bir meyve hasat edilir ve tohumlar karıştırılır. Hasat edilen tohumlar, yılda birden fazla
ürün alma olanakları bulunan Taiwan veya Güney Amerika kıtasındaki ülkelere gönderilir.
• 3. Yıl. Elde edilen F3 tohumları, yukarda belirtilen ülkelerde ekim ayında ekilirler ve ocak ayında her bitkiden bir
meyve alınarak hasat edilirler. Hasat edilen F4 tohumları ocak ayında yine aynı ülkede tekrar ekilirler mayıs ayında
tüm bitkiler hasat edilirler. Hasat edilen F5 tohumları seleksiyona tabi tutulmak üzere tekrar geri geldiği ülkelere
gönderilirler.
• 4. Yıl. F5 kademesinde tohumlar karışık olarak mayıs ayı sonunda tarlaya ekilirler ve hasat sırasında ıslah amacına
uygun bitkiler belirlenir ve bu bitkiler ayrı ayrı hasat edilirler.
• 5.Yıl. Ayrı ayrı hasat edilen bitkilerden elde edilen tohumlar, mayıs ayında F6 tohumları olarak tek bitki sıraları
halinde ekilirler. Meydana gelen F6 bitkileri, hasat sırasında ayrı sıralar halinde hasat edilirler ve ıslah amacına
uygun yüksek verimli olan sıralar seçilir. Seçilen bu sıralara ‘Hat’ denir.
• 6. Yıl. Seçilen tek bitki sıraları (hatlar), F7 tohumu olarak standart çeşit ilave edilerek, iki sıralı mikro verim
denemelerine alınır. Her parsel ayrı ayrı hasat edilir ve gerekli tartımlar yapılarak, verim bakımından standardı
geçen hatlar belirlenir.
• 7. ve 8. Yıl. Seçilen ve ümitli görülen hatlar, F8 tohumları olarak çoklu lokasyonlarda tekrarlamalı çeşit verim
denemelerine alınırlar. Hasat sonrası yüksek verimli hatlar yeniden belirlenir ve yeni çeşit adayı olarak tescile
gönderilirler. Bu arada F7 kademesinde ümitli görülen hatların tohum üretimleri ayrı bir yerde yapılır ve bu şekilde
elit tohumları üretilmiş olur.
• 9. ve 10. Yıl. Tescile gönderilen çeşit adayları, ilgili kuruluş tarafından Çoklu Lokasyonlarda çeşit verim
denemelerine alınırlar. Bu denemeler sonunda üstün olan çeşit adayları tescil edilerek üretimlerine izin verilir. Tescil
denemeleri devam ederken, üretici firma veya kuruluş tarafından bu çeşitlerin orijinal, anaç ve sertifikalı tohumluk
üretimleri gerçekleştirilir.
Pedigri Seleksiyon Yöntemi • 1.Yıl. Seçilen ana ve baba bitkiler melezlenir (en az 15 meyve olacak şekilde) ve hasat zamanı aynı melezler birlikte hasat edilirler.
Hasat edilen tohumların tamamı (F1) kasım ayında sera içerisine ekilir ve tüm bitkiler nisan ayında birlikte hasat edilirler.
• 2.Yıl. Hasat edilen F2 tohumları, mayıs ayında tarlaya karışık olarak ekilirler. Hasat sırasında ıslah amacına uygun istenilen özelliklere
sahip bitkiler seçilerek ayrı ayrı hasat edilirler.
• 3. Yıl. Bir önceki, ayrı ayrı hasat edilen F2 bitkilerine ait F3 tohumları, ayrı sıralar halinde ekilirler. Hasat sırasında önce en iyi sıralar
belirlenir ve sonra belirlenen bu sıralar içerisinden, ıslah amacına uygun en iyi bitkiler seçilir ve ayrı ayrı hasat edilirler.
• 4. Yıl. Seçilen ve aynı sıraya ait F3 bitkilerinin tohumları (F4 tohumları), gruplar (familyalar) halinde ve ayrı bitki sıraları şeklinde
ekilirler. Hasat sırasında önce en iyi gruplar, gruplar içerisinde en iyi sıralar ve sonrada sıralar içerisinden ıslah amacına uygun en iyi
bitkiler seçilir ayrı ayrı hasat edilirler.
• 5. Yıl. Seçilen familyalar, familya içerisinde sıralar ve sıralardaki F4 bitkilerine ait F5 tohumları ayrı ayrı ekilirler. Hasat sırasında en iyi
familyalar, familyalar içerisinde ıslah amacına uygun en iyi sıralar ve sıralar içerisinden en iyi bitkiler seçilir ve bunlar ayrı ayrı hasat
edilir.
• 6. Yıl. Seçilen familyalar, familyalar içerisindeki sıralar ve sıralar içerisindeki seçilen tek bitkiler, F5 bitkileri (F6 tohumları) olarak ayrı
sıralar halinde ekilirler. Hasat sırasında en iyi familyalar ve familyalar içerisindeki en iyi sıralar seçilir ve seçilen sıralar birlikte hasat
edilirler.
• 7.Yıl. Seçilen familyalar çeşit adayı olup, verim denemelerine başlanır. Bu arada elit tohumlukta üretilmiş olur.
• 8. ve 9. Yıl. Çoklu lokasyonlarda tekrarlamalı çeşit verim denemelerine devam edilir ve üstün verim özelliğine sahip olan hatlar
belirlenir ve çeşit adayı olarak tescil edilmek üzere ilgili kuruluşlara gönderilir. Bu arada orijinal ve anaç tohumluklarda üretilmiş olur.
• 10. ve 11. Yıl. Tescile gönderilen çeşit adayları ilgili kuruluş tarafından çoklu lokasyonlarda çeşit verim denemelerine alınırlar. Tescil
denemeleri devam ederken, ayrı bir yerde de sertifikalı kademede tohumluk üretimi yapılır.
Geri Melezleme
• Bir soya çeşidinden, diğer bir soya çeşidine, istenilen bazı özellikleri aktarmak
amacıyla yapılır. Özellikle kök ur nematodu, cyst nematodu, phytoftora kök
çürüklüğü v.b. gibi hastalıklar ile zararlılara hassas olan soya çeşitlerine,
dayanıklılık geni aktarmak için geri melezleme yöntemi yaygın olarak
uygulanmaktadır.
• Geri melezleme önce hastalıklara hassas ve yüksek verimli A çeşidi ile hastalıklara
dayanıklı normal verimi olan B (donör) çeşidi melezlenir. Elde edilen F1 bitkileri,
tekrar hastalıklara hassas ve yüksek verimli A çeşidi ile geri melezlenir. Bu geri
melezleme her defasında aynı şekilde BC5-BC6’ya kadar devam eder. Sonunda
yüksek verimli ve hastalıklara dayanıklı yeni çeşitler ıslah edilmiş olur.
• Burada devamlı kullanılan A çeşidine tekrarlanan (Reccurrent) ebeveyn, B çeşidine
ise verici (Donör) ebeveyn denir. Geri melezlemede, bir veya birkaç özellik
iyileştirilmek istenir. Her defasında geri melezlemede kullanılacak F1 bitkileri, tüm
özellikleri açısından A çeşidine benzemeli ve hastalıklara dayanıklı olmalıdır.
• Soya tohumları bazı mutagenler ile muamele edilerek istenilen varyasyon yaratılmaya
çalışılmıştır.
• Soyada colchisin kullanılarak poliploid bitkiler elde edilmiş, ancak, istenilen karakterler
bakımından başarı sağlanamamıştır.
• Soyada uygulanan başlıca mutagenler ile uygulama dozları aşağıda verilmiştir.
• Nötron uygulaması: %13 nem içeren soya tohumlarına, 1500-2500 radyan olarak
uygulanabilir.
• Gama Işını: %13 nem içeren soya tohumlarına, 20 000- 30 000 radyan olarak uygulanabilir.
• Etil metan Sulfanat: 8 saat su içerisinde bırakılmış soya tohumlarına 0.025-0.050 M dozlarda
kapalı bir yerde gaz halinde uygulama.
• Dietil Uranat: 16 saat su içerisine bırakılmış soya tohumları %15’lik solusyonda 90-150
dakika bekletilerek uygulama yapılmaktadır.
Mutasyon Islahı
Dünyada yaygın olarak ticari üretime geçmiş GDO’lu bitkiler; Mısır,
Pamuk, Soya ve Kanoladır. Bu bitkilere Bacillus thuringiensis
bakterisinden izole edilen Bt endotoksin geni ve Streptomyceses
hygroscopicus bakterisinden izole edilen Bar geni transfer edilmiştir. Bt
geni bitkilere aktarıldığı zaman bazı böceklere toksik olan bir protein
üreterek bitkileri böceklere karşı dayanıklılık sağlamaktadır. Bar geni ise
aktarıldığı bitkiye bazı ot öldürücülere (herbisitlere) karşı dayanıklılık
sağlamaktadır.
Transgenik (GDO lu) Soyanın üretimi 90 milyon Ha lık toplam global soya
ekim alanı içinde %75 oranına çıkmıştır.
2009 yılı, yüksek verimli Transgenik (GDO lu) 2. Generasyon ürünler 1.
Generasyon ürünlerin yerine almaya başladığı yıl oldu. Örneğin pek çok
teknoloji geliştiricinin ortaklaşa çalıştığı RReady2Yield™ soya yeni nesil
ürünler için ilk örnek teşkil etmiştir. 2009 yılında RReady2Yield™ soya
ABD ve Kanada’da 15000 üretici tarafından 0.5 milyon Ha. dan fazla bir
alanda üretimi yapılmıştır.