tam seramİk sİstemlerdekİ baarisizlik...

58
T.C. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Bitirme Tezi TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAŞARISIZLIK NEDENLERİ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI Yeliz GÜNEŞ - 0801150118 Tez Danışmanı: Doç. Dr. Değer ÖNGÜL Mayıs-2020 İSTANBUL

Upload: others

Post on 01-Apr-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

T.C.

İstanbul Üniversitesi

Diş Hekimliği Fakültesi

Bitirme Tezi

TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAŞARISIZLIK

NEDENLERİ

PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI

Yeliz GÜNEŞ - 0801150118

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Değer ÖNGÜL

Mayıs-2020

İSTANBUL

Page 2: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

I

TEŞEKKÜR

‘Tam Seramik Sistemlerdeki Başarısızlık Nedenleri’ konulu tez çalışmamda bana en

başından beri destek olan, yol gösteren, kıymetli hocam Doç. Dr. Değer ÖNGÜL’ e ve

yaşamım boyunca bana destek olan ve hep yanımda olan aileme çok teşekkür ederim.

Page 3: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

II

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR……………………………………………………………………………………I

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………….......................II

KISALTMALAR……………………………………………………………………………..IV

ŞEKİL VE TABLOLARIN LİSTESİ………………………………………………………..VI

ÖZET……………………………………………………………………………………….. VII

SUMMARY……………………………………………………………………………….. VIII

GİRİŞ…………………………………………………………………………………………..1

1.TAM SERAMİK RESTORASYONLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ………………………2

2.DENTAL SERAMİKLERİN YAPISI ……………………………………………………....2

3.DENTAL SERAMİKLERİN SINIFLANDIRILMASI……………………………………...3

3.1.Cam Matriks Seramikler………………………………………………………………....5

3.1.1 Feldspatik Seramikler………………………………………………………………5

3.1.2.Sentetik Esaslı Seramikler……………………………………………….................6

3.1.3.Cam İnfiltre Seramikler…………………….............................................................8

3.2.Polikristalin Seramikler…………………………………………………………………..8

3.3.Rezin Matriks Sistemler…………………………………………………………………11

4.TAM SERAMİK SİSTEMLERDE KARŞILAŞILAN BAŞARISIZLIKLAR ……………13

4.1.Mekanik Özellikler……………………………………………………………………...13

4.1.1.Zirkonya ve Dayanıklılığını Etkileyen faktörler………………………..................15

4.1.2.Materyal Özelliklerinin Dayanıklılığa Etkisi……………………………………...16

4.1.3.Diş Preperasyonu ve Köprü Sistemlerinin Dayanımı……………………………..20

4.1.4.Farklı Bitim İşlemlerinin Dayanıklılığa Etkisi……………………………………21

4.1.5.Porselen Güçlendirme Metodları……………………………………….................23

4.2.Termal Etkiler…………………………………………………………………………...26

4.2.1.Isıl Genleşme Katsayısı……………………………………………………………26

4.2.2.Sıcaklık Değişimleri……………………………………………………………….27

Page 4: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

III

4.2.3.Sinterlemenin Etkisi……………………………………………………………….27

4.3.Restorasyonun Simantasyonu…………………………………………………………..27

4.4.Optik Özellikler…………………………………………………………………………31

4.5.Materyalin Biyouyumluluğu……………………………………………………………32

5.RESTORASYONUN TAMİR İŞLEMLERİ……………………………………………….33

SONUÇ……………………………………………………………………………………….35

KAYNAKÇA…………………………………………………………………………………36

ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………………………..49

Page 5: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

IV

KISALTMALAR

Al2O3 =Alüminyum oksit

Ark.=Arkadaşları

ATZ = Alümina ile güçlendirilmiş zirkonya

Bis-EMA=Bisphenol ethoxylated bisphenol-A dimethacrylate

Bis-GMA = Bisphenol A diglycidylether methacrylate

Bis-MEPP =Methacryloxypolyethoxyphenyl propane

CAD =Computer Aided Design

CAM =Computer Aided Manufacturing

CaO =Kalsiyum oksit

DMA =Dimethacrylate

FSZ =Tam stabilize zirkonya

GPa =Gigapascal

K2O =Potasyum oksit

kPa =kilopascal

La2O3=Lantanyum oksit

Li2O =Lityum oksit

mm=milimetre

MPa =Megapascal

Na2O =Sodyum oksit

PSZ=Parsiyel stabilize zirkonya

SiC=Silisyum karbür

SiO2 = Silisyum dioksit

t→m =Tetrogonal fazdan monoklinik faza dönüşüm

TEGDMA =Triethylene glycol dimethacrylate

TZP=Tetragonal zirkonya kristalleri

UDMA =Urethane dimethacrylate

Page 6: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

V

Y2O3 =İtriyum oksit

Y-TZP =İtriyum ile stabilize edilmiş zirkonya

ZLS = Zirkonya ile güçlendirilmiş lityum silikat seramikler

Zr =Zirkonyum

ZrO2=Zirkonyum oksit

ZrSiO4=Zirkonyum silikat

ZTA =Zirkonya ile güçlendirilmiş alümina

μm =Mikrometre

°C = Celsius

Page 7: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

VI

ŞEKİL VE TABLOLARIN LİSTESİ

ŞEKİL 1: Zirkonyanın Faz Dönüşümü……………………………………………...................9

ŞEKİL2: Baskı kuvvetleri sonucu oluşan transformasyon sertleşmesinin şeması…………...11

TABLO 1: Seramiklerin kırılma direnç değerleri…………………………………………….14

ŞEKİL3:Dağılmış dayanıklılık ile sert kütlelerde çatlak yayılımının

engellenmesi……………………………………………………………………………..24

Page 8: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

VII

ÖZET

Sabit protetik restorasyonlarda, metal destekli seramik restorasyonlar klinik olarak

uzun yıllardan beri başarıyla kullanılmıştır. Ancak son yıllarda diş hekimliğinde estetik

beklentinin artmasıyla, metal içermeyen doğal diş rengindeki tam seramik restorasyonlara ilgi

artmıştır. Bu nedenle bu alandaki çalışmalar hız kazanmıştır.

İlk olarak Land tarafından feldspatik seramik sistemi geliştirilmiştir. Ardından 1965’te

McLean feldspatik seramiğin mekanik özelliklerini artırmak için yapıya alüminyum oksit

kristalleri katmıştır. Ancak bu şekilde üretilen seramiğin kullanımı da sınırlı olmuştur. Çünkü

materyalde kırılganlık, yapıdaki çatlakların kolayca ilerlemesi, düşük germe dayanımı ve

zayıf direnç gibi başarısızlıklarla karşılaşılmıştır. Bu başarısızlıkların önüne geçebilmek için

günümüze kadar birçok seramik sistemi geliştirilmiştir. Günümüzde zirkonya esaslı tam

seramik restorasyonlar ön plana çıkmıştır.

Zaman içerisinde geliştirilen tam seramik restorasyonlarda da bazı başarısızlıklarla

karşılaşılmıştır. Bunlar; alt yapı ve/veya üst yapıda kırılma, üst yapıda çatlak veya kopma

olması, restorasyonun desimante olması, estetik beklentinin tam olarak karşılanamaması ve

yüzey pürüzlülüğü gibi durumlardır. Bu çalışmanın amacı, tam seramik sistemlerle ilgili son

yıllarda yapılmış araştırmalara dayanarak restorasyonların başarısızlık sebeplerini ortaya

koymaktır.

Page 9: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

VIII

SUMMARY

Metal-ceramic restorations have been used clinically for many years in fixed

prosthetic restorations. However, with the increase of aesthetic expectations in dentistry in

recent years, the interested in natural tooth colored all-ceramic restorations without metal has

increased. For this reason, studies in this field have been accelerated.

Firstly, feldspatic ceramic system was developed by Land. Then, in 1965, McLean

added aluminum oxide crystals into the structure in order to increase the mechanical

properties of feldspatic ceramics. However, in this way, the use of ceramics has been

remained limited. Since failures such as brittleness in the material, easy progress of cracks in

the structure, low tensile strength and weak resistance were encountered. In order to overcome

these failures, many ceramic systems have been developed up to date. Nowadays, all-ceramic

restorations based on zirconia have come forward.

When applying all-ceramic restorations some failures were encountered such as

infrastructure and / or superstructure breakage, cracking or rupture in the superstructure,

decementation of the restoration, inability to meet the aesthetic expectations and surface

roughness. The aim of this study is to examine the reasons behind the failures of restorations

based on the recent researches on all-ceramic systems.

Page 10: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

1

GİRİŞ

Kayıp diş ve diş dokularının; doğadakine en yakın biyolojik uyuma sahip, çiğneme

kuvvetlerine karşı dirençli ve estetik özellikleri yüksek malzemelerle yerine konması diş

hekimliği alanında yıllardır süregelen bir arayıştır. Bunun için günümüze kadar birçok

restoratif materyal ve teknik geliştirilmiştir. Son yıllarda özellikle estetik gereksinimin artışı,

seramik restorasyonların gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Seramik kuronlar ilk olarak 19.yüzyılın başlarında jaket kuron olarak hazırlanmış,

ancak mekanik özelliklerinin yetersiz olması, kolay kırılabilmeleri nedeniyle metal alt yapı ile

birlikte uygulanmıştır. Metal destekli seramik restorasyonlar ise klinik olarak uzun yıllardan

beri başarıyla kullanılmalarına rağmen bazı olumsuzluklarla karşılaşılmıştır. Bunlar; metal alt

yapının, restorasyonun ışık geçirgenliğini azaltarak estetik sakıncalara yol açması, marjinlerde

metal-iyon renklenmesi ile gri renkte hoş olmayan bir görüntüye sahip olması, lokal doku

reaksiyonuna sebep olması, korozyon toksisitesi ve alerjik reaksiyon oluşturabilmesi gibi

durumlardır [1]. Metal-seramik restorasyonların bu olumsuz özellikleri diş hekimlerini, metal

alt yapı içermeyen, doğal görünümlü tam seramik sistemlere yöneltmiştir. Tam seramik

sistemler üzerinde yapılan çalışmalarla, renk ve şeffaflık açısından doğal dişlerle mükemmel

uyumlu ve dayanıklılık açısından da yeterli olan materyaller ve teknikler geliştirilmiştir.

Zirkonyum oksitle güçlendirilmiş alt yapılı sistemler bu gelişmelere bir örnektir. Doğal dişe

yakın estetik özellikleri ve ağız içindeki kuvvetleri karşılayabilecek mekanik özellikleri

nedeniyle günümüzde yaygın kullanım alanı bulunmaktadır.

Tam seramik sistemler estetik avantajlarının yanı sıra bazı başarısızlıkları da

gösterebilmektedir. Tam seramik sistemlerin yaygınlaşmasıyla beraber karşılaşılan

başarısızlıklar göz önünde bulundurularak klinik ve laboratuvar araştırmaları hız kazanmıştır.

Page 11: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

2

1.TAM SERAMİK RESTORASYONLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ

İlk tam seramik restorasyon 1886 yılında Land [2] tarafından geliştirilmiştir.

Porselen jaket kuron olarak bilinen bu restorasyon uzun yıllar boyunca en estetik

restorasyon olma özelliğini sürdürmüştür. Ancak kırılma dayanımlarının düşük olması

sebebiyle kullanımları sadece ön bölge kesici dişlerle sınırlı kalmıştır.

Son yıllarda estetik özelliğinin yanı sıra yeterli dayanıklılığa sahip seramikler elde etmek için

pek çok yöntem üzerinde çalışmalar yapılmıştır. 1965 yılında McLean ve Hughes [3],

çatlakların ilerlemesini engellemek için %40 ile %50 oranında alüminyum oksit kristalleri

içeren ve alüminöz porselen çekirdeğe sahip bir jaket kuron geliştirmiştir. Bu tür

güçlendirmeler jaket kuronları tekrar ön plana çıkarmış ancak yine de dayanıklılıkları sadece

anterior tek kuronlar için yeterli olmuştur. 1972 yılında ise Southan ve Jorgensen [4]

‘refraktör day’ materyalini geliştirmiştir.

1976 yılında McLean ve Sced [5], çift folyo tekniği ile platin folyoyu kuron iç

yüzeyinde bırakarak alümina seramik jaket kuronların güçlendirilmesini sağlamışlardır.

1982’de Cerestore isimli yeni bir sistem piyasaya sürülmüştür. Sonraki yıllarda kaybolan

mum tekniğine dayanan ve Dicor ve CeraPearl olarak bilinen teknikler geliştirilmiştir.

Ardından Hi-Ceram ve Duceram sistemleri piyasaya sürülmüştür. 1983’te Ivoclar firması

kayıp mum tekniğine dayanan ısı ve basınçla şekillendirilebilen seramiklerden IPS-Empress

sistemini tanıtmıştır. Bunu takiben yine Ivoclar firması ön bölgede üç üyeli köprü yapma

imkânı tanıyan IPS-Empress 2 sistemini geliştirmiştir. 1989’da Vita In-Ceram sistemi

geliştirilmiştir. Metal içermeyen ve yüksek stabiliteye sahip seramik alt yapıların üretilmesini

sağlayan bir teknik olarak yer almıştır [6]. 2000 yılında Degussa firması zirkonyum esaslı

Cercon sistemini piyasaya sürmüştür. Cercon sistemi çok üyeli arka bölge köprülerinde

kullanılabilmiştir. Daha sonra günümüze kadar çok sayıda zirkonya seramik sistemi

geliştirilmiştir [7].

Tüm bu gelişmeler incelendiğinde, özellikle son yıllarda seramik restorasyonlarda çok

önemli ilerlemelerin kaydedildiği görülmüştür. Dental seramiklerin; estetik özelliklerinin

geliştirilmesi, direncinin arttırılması ve biyolojik uyumlarının üst seviyeye çıkarılması

nedeniyle son yıllarda seramik restorasyonlara ve özellikle de tam seramik restorasyonlara

karşı hem diş hekimlerinin hem de hastaların ilgisi artmıştır. Seramiklerin; renk, ışık

geçirgenliği ve doğala en yakın görünüm gibi özelliklerine eşdeğer hiçbir materyal henüz

geliştirilememiştir [8].

2.DENTAL SERAMİKLERİN YAPISI

Protez Terimleri Sözlüğüne göre seramik; bir veya birden fazla metalin, oksijen gibi

metal olmayan bir elementle yaptığı birleşimdir. Bu birleşimde büyük oksijen atomları bir

matris görevi görür ve küçük metal atomları arasına sıkışır. Seramik kristalindeki atomik

bağlar hem iyonik hem de kovalent bağ özelliğindedir. Bu güçlü bağlar seramiğe stabilite,

sertlik, sıcağa ve kimyasal maddelere karşı direnç özellikleri kazandırır [9].

Diş hekimliğinde kullanılan seramiğin yapısı, merkezde bulunan bir silisyum

(Si+4) ile dört oksijen (O-) atomunun kimyasal bağ yaparak oluşturduğu silisyum

tetrahedrattan (SiO4) oluşmaktadır. Silisyum tetrahedrat, dental seramiğin çekirdek yapısıdır

ve dental seramiği oluşturan feldspar, kaolin ve kuartzın içeriğinde bulunmaktadır [10].

Dental seramikler genellikle kristal içeren, camsı bir yapıya sahiptir ve sinterizasyon ile

şekillendirilmektedirler. Sinterizasyon, seramik tozunu oluşturan taneciklerin eriyerek

birleşmesidir. Sinterizasyon sırasında seramik içeriğinin bir kısmı eriyerek cam faza geçmekte

Page 12: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

3

ve yapıdaki kristal içeriğini sarmaktadır [11]. Dental porselen %3-5 kaolin (kil), %12-22

kuartz (silika, kum) ve %75-85 oranında feldspar içerir [12].

Kaolin

Dental seramiğe modelaj kolaylığı sağlayan, Çin kili olarak da bilinen kaolin, bir

aluminyum silikat hidratıdır (Al2O3.2SiO2.2H2O). Porselenin bir arada kalmasında ve

pişirilmeden önce kolay şekillendirilebilmesinde etkilidir. Ancak opak olması nedeniyle

dental seramiklerde bulunma oranı azdır [8].

Feldspar

Potasyum alümina silikat (K2O.Al2O3.6SiO2) ve sodyum alümina silikatın

(Na2O. Al2O3. 6SiO2) karışımıdır. Feldspar hiçbir zaman saf değildir, içinde daima soda

(Na2O) ve potas (K2O) değişik oranlarda bulunur. Diş hekimliğinde yüksek potas içerikli

felspar tercih edilir. Potas; piroplastik akıcılığı arttırır, seramiğin pişirilmesi esnasında

eriyerek diğer bileşenleri bir arada tutar. Eridikten sonra camsı ve yüksek viskoziteli, parlak

bir madde haline gelir. Seramiğe yarı şeffaflık özelliği kazandırır [5]. Potas formundaki

feldspar molekülünün yapısında, 6 adet silisyum dioksit bağlanır (K20Al2O3 6SiO2). 4 adet

silisyum dioksit bağlandığında ise lösit adını alır (K2O.Al2O34SiO2). Potasın cam ile

reaksiyonu sonucu oluşan ve feldspardan daha güçlü yapıda olan lösit; seramiğin yapısını

güçlendirir, ısı genleşme katsayısını yükseltir ve optik özelliklerini arttırır [13].

Kuartz

Silika içeren kuartz; yeryüzünde yaygın olarak dağılmış olup sertlik derecesi

MOHS sertlik cetveline göre 7’dir. Kuartz; dental seramiklerde stabilite sağlayarak

dayanıklılığı arttırır. Feldsparın eritilmesi sonucunda elde edilen camsı fazda, yaygın olarak

ince kristalin yapıda bulunur ve kitleye şeffaf bir görünüm kazandırır. Erime ısısı çok yüksek

olduğu için pişirme esnasında seramik kütlesinin stabilitesinin korunmasına yardımcı olur

ancak yapıyı da kırılgan hale getirir [14].

Bu üç ana maddenin dışında akışkanlar veya cam modifiye ediciler, ara oksitler, doğal

dişe yakın bir görünüm kazandırmak amacıyla çeşitli renk pigmentleri, opaklaştırıcı veya

floresans özelliğinin gelişmesine yardımcı olan çeşitli ajanlar da seramik yapıya

eklenebilmektedir [13,8].

3.DENTAL SERAMİKLERİN SINIFLANDIRILMASI

Tam seramik sistemler için çeşitli sınıflandırmalar mevcuttur. Kullanılan materyalin

kimyasal yapısına veya yapım tekniklerine göre sınıflandırmalar yapılabilir.

Laboratuvar aşamalarına göre sınıflandırılacak olursa;

1. Presleme

2. Cam infiltrasyonu

3. Freze kaynaştırma (sintering) yöntemi ile uygulanan seramikler.

Kimyasal içeriklerine göre sınıflandırılacak olursa;

1. Feldspatik; yüksek lösit içerikli

2. Düşük lösit içerikli cam seramik

Page 13: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

4

3. Lityum disilikat mika ve kor ile güçlendirilmiş seramikler

4. Alümina ve magnezyum kor yapılar [15]

Kor yapılarına göre sınıflandırılacak olursa;

1. Cam seramikler

a) Lityum disilikat

b) Lösit

c) Feldspatik seramikler

2. Alümina seramikler

a) Alüminyum oksit

3. Zirkonya [16]

Pişirme ısılarına göre sınıflandırılacak olursa;

1. Yüksek ısı seramikleri (1300° C <)

2. Orta ısı seramikleri (1100- 1300° C)

3. Düşük ısı seramikleri (850- 1100° C)

4. Ultra düşük ısı seramikleri (>850° C) [10]

Kullanım yerlerine göre sınıflandırılacak olursa;

1. Hareketli protez dişlerinin yapımında kullanılan seramikler

2. Jaket kuronlar ve inley-onleylerde kullanılan seramikler

3. Kaplama seramikleri

4. Anterior ve posterior köprülerde kullanılan seramikler [10].

Tam seramik sistemlerinin sınıflandırılması:

A. Dispersiyon ile güçlendirilmiş seramik sistemleri;

1. Alümina kor

a) Aluminöz seramik

b) Hi ceram

c) İnfiltre seramikler (In-Ceram, Vita Zahnfabrik, Almanya)

2. Magnezyum kor

Page 14: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

5

3. Enjeksiyon yöntemi ile şekillendirilen kor (Cerestore, Johnson & Johnson, E.

Windsor, N.J.)

4. Optec-HSP (Jeneric/Pentron Inc, Wallingford CT)

B. Dökülebilir seramikler;

1. Dicor (Dentsply International, York, Pa.)

2. CeraPearl (Kyocera, USA)

C. Preslenebilir seramikler;

1. IPS Empress (Ivoclar Vivadent, Schaan, Liechtenstein)

2. IPS Empress 2 (Ivoclar Vivadent, Schaan, Liechtenstein)

3. IPS Empress e.max (Ivoclar Vivadent, Schaan, Liechtenstein)

D. CAD-CAM sistemleri [4]

Stefano G. ve ark.’nın [17] 2015 yılında yapmış olduğu sınıflama ise seramik ve

seramik benzeri materyallerin yapısal içeriklerine göre hazırlanmış olup, dental seramikler

için literatürde var olan en güncel sınıflama niteliğini taşımaktadır. Dental seramikler ve

seramik benzeri materyaller yapısal özelliklerine göre üç ana gruba ayrılmıştır:

1.Cam Matriks Seramikler; cam fazı içeren, ametalik ve inorganik seramik materyaller

2.Polikristalin Seramikler; herhangi bir cam fazı içermeyen, ametalik, inorganik seramik

materyaller

3.Rezin Matriks Seramikler; ağırlıklı olarak, camlar, porselenler, seramikler ve cam

seramikler gibi dayanıklı inorganik içeriğe sahip polimer matriksli materyaller [17].

3.1.Cam Matriks Seramikler

Mine ve dentin dokusunun optik özelliklerini en iyi yansıtan cam seramikler üç alt

gruba ayrılabilmektedir:

3.1.1. Feldspatik Seramik

Bu geleneksel seramik grubu, feldspar (KAlSi3O8), kuartz (SiO2) ve kaolin

(Al2Si2O5(OH)4) minerallerinin karışımı ile oluşan üçlü bir malzeme sistemine

dayanmaktadır. Vitablocs, Vitadur, Vita VMK 68 (VITA Zahnfabrik, Bad Sackingen,

Almanya), CEREC blocs (Sirona, Erlangen, Almanya) bu gruba örnek olarak verilebilir [18].

Bu sistemde potasyum feldspar, lösit kristallerini (kristalin fazı) meydana getirir.

Restorasyonun yapısal dayanıklılığı artar ve aynı zamanda metal alt yapıdan daha düşük olan

termal genleşme katsayısıyla porseleni, metal alt yapı üzerinde kullanıma uygun hale getirir.

Geleneksel feldspatik seramikler en translüsent ve estetik materyaller olarak tanımlanır.

Ancak düşük esneme dayanıklılığı ve kırılgan yapıları olumsuz özelliklerindendir. Bu sebeple

tutuculuğunu, kırılma dayanıklılığını arttırmak ve kullanım süresini uzatmak için adeziv

simantasyon tekniği önerilmektedir [19].

Page 15: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

6

Feldspatik seramiklerden elde edilen blokların kontrol altında üretilerek vakum altında

sinterlenmesi, laboratuvarda sinterlenen seramiklere göre daha stabil ve homojen olmalarına

imkân tanımaktadır. Bu bloklardan, inley, onley, laminate ve ön bölge kuron restorasyonları

hazırlanabilir ancak düşük kırılma dirençleri nedeniyle endokuron ve köprü protezlerinde

kullanımları sınırlandırılmıştır [20].

3.1.2.Sentetik Esaslı Seramikler

Seramik endüstrisi hammaddelerin doğal yapılarına daha az bağımlı kalmak ve üretimi

standardize etmek amacıyla sentetik malzemeler geliştirmeye başlamıştır. Üreticiler arasında

içerikleri farklılık gösterse de sıklıkla yapıda silisyum dioksit (SiO2), sodyum oksit (Na2O),

potasyum oksit (K2O) ve alüminyum oksit (Al2O3) bulunmaktadır [17]. Sentetik seramikler

lösit bazlı, lityum disilikat ve türevlerini içeren ve florapatit bazlı olmak üzere üç gruba

ayrılabilir:

Lösit bazlı sentetik seramiklere; Vita VM7, VM9, VM13 (VITA Zahnfabrik, Bad

Sackingen, Almanya), IPS d.Sign (Ivoclar Vivadent, Schaan, Lihtenşayn), Noritake EX-3,

Cerabien, Cerabien ZR (Kuraray Noritake Dental Inc., Okayama, Japonya) örnek

verilebilir[17].

Lityum disilikat ve türevlerini içeren sentetik seramiklere; IPS e.max CAD, IPS e.max

Press (Ivoclar Vivadent, Schaan, Lihtenştayn), 3G HS (Pentron Ceramics, Wallingford,

Conn), Obsidian (Glidewell Laboratories, Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletleri), Suprinity

(VITA Zahnfabrik, Bad Sackingen, Almanya), Celtra Duo (Dentsply, Konstanz, Almanya)

örnek verilebilir [17].

Florapatit bazlı sentetik seramiklere; IPS e.max Ceram, ZirPress (Ivoclar Vivadent,

Schaan, Liechtenstein) örnek olarak verilebilir [17].

IPS Empress (Ivoclar Vivadent, Schaan, Lihtenştayn)

1983 yılında Zürih Üniversitesi’nde geliştirilmiş lösitle güçlendirilmiş seramik

restorasyonlar IPS Empress sistemi adıyla piyasaya sunulmuştur. Lösit kristallerinin

alüminyum okside eklenmesiyle birlikte materyalin yapısında SiO2 (%60-65), AL2O3 (%16-

20), K2O (%10-14), Na2O (%6,5-13,5), çeşitli renk pigmentleri ve diğer oksitler

bulunmaktadır [21].

Seramiğe ısıl işlem uygulanması sonucunda, yapıda yer alan feldsparın lösit

kristallerine dönüşümü esasına dayanarak üretilmektedirler. Bu sistemin avantajı seramik

içerisinde homojen olarak dağılmış olan lösit kristallerinin, gerilme streslerine karşı bir

bariyer oluşturmasını sağlamasıdır. Bu sayede mikro çatlakların ilerlemesi engellenmiş olur.

Sistemin preslenebilen formu IPS Empress Esthetic 120 megapascal (MPa) bükülme direnci

gösterirken, makine ile işlenen formu IPS Empress CAD’in bükülme direnci 160 MPa’dır

[22]. Lösit bazlı cam seramikler, feldspatik camlara göre daha yüksek termal genleşme ve

büzülme oranına sahiptir [13]. Lösit bazlı cam seramik bloklar, ışık geçirgenlikleri ve estetik

özelliklerinin üstün olmaları nedeniyle tercih edilmektedir. Adeziv sistemlerle simante

edilmeleri tavsiye edilmektedir. İnley, onley, laminate veneerler ve ön bölge kuron

restorasyon yapımına uygundur [23].

Page 16: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

7

IPS Empress II (Ivoclar Vivadent, Schaan, Lihtenştayn)

1998 yılında, hacimce %70 oranında lityum disilikat kristallerinin feldspatik cam

yapının içerisine ilave edilmesiyle bükülme direnci 360 MPa’ya ulaşan IPS Empress II

sistemi piyasaya sürülmüştür [24]. Lityum disilikat kristalleri sayesinde çatlakların yönü

değişir, çatlakların dallanıp ilerlemesi engellenmiş olur. Bu sayede çatlak ilerlemesi

durdurulur ve seramiğin bükülmeye karşı dayanımı artar. Lityum disilikat cam seramiklerin

bükülme dayanımı, lösit içeriklilere göre oldukça fazladır. Bunun nedeni lityum disilikat

kristallerinin daha küçük olması ve hacim olarak oranının daha fazla olmasıdır [25]. IPS

Empres sistemi gibi ısı ve basınç altında presleme yöntemi ile üretilen bu sistemin farkı daha

güçlü mekanik özelliklere sahip olmasıdır. IPS Empress 2 sistemi inley, onley, lamina,

anterior ve posterior tek kuronlarda kullanılabilir. Ayrıca anterior bölgede üç üyeli köprü

tasarımlarında da kullanıma uygundur [26].

IPS e.max Press/ CAD (Ivoclar Vivadent, Schaan, Lihtenştayn)

2005 yılında, IPS Empress II’nin mekanik özellikleri geliştirilerek ve ışık geçirgenliği

arttırılarak bükülme direnci 440 MPa’ya ulaşan IPS e.max Press, piyasaya sürülmüştür. Hem

alt yapı seramiği hem de monolitik olarak uygulanabilen bu malzeme inley, onley

restorasyonlarda, posterior tek kuronlar ve anteriorda üç üyeli köprü yapımında

kullanılmaktadır [27].

Empress CAD sistemi ise %40’a kadar lösit kristalleri içeren CAD/CAM

teknolojisiyle üretilen feldspatik cam seramik bloklardan oluşmaktadır. Kristalizasyon

sırasında lityum disilikat kristallerinin hacminde kontrollü bir artışla, materyalin mikro yapısı

değişerek bükülme direnci 130 MPa’dan 360 MPa’ya çıkar. Bu materyaller monolitik ya da

altyapı olarak üretilebilirler. Kullanım alanları diş üstü ya da implant üstü anterior ve

posterior tek kuronlar, veneerler, anterior üç üyeli köprüler, inley ve onley restorasyonlardır

[27].

VİTA Suprinity (VITA Zahnfabrik, Bad Sackingen, Almanya), Celtra Duo (Dentsply,

Konstanz, Almanya)

Cam seramiklere ağırlık olarak yaklaşık %10 oranında zirkonya eklenmesiyle,

zirkonya ile güçlendirilmiş lityum silikat seramikler (ZLS) elde edilir. İlk olarak 2013’te

VITA (VITA Zahnfabrik, Bad Sackingen, Almanya) firması tarafından Suprinity tanıtılmış,

ardından 2014 yılında Dentsply firması (Dentsply, Konstanz, Almanya) Celtra Duo’yu

tanıtmıştır [28,29]. İçeriklerinde ağırlık olarak; SiO2 (%56-64), Li2O (%15-21), K2O (%1-4),

P2O5 (%3-8), Al2O3 (%1-4), ZrO2 (%8-12) ve CeO2 (%0-4) bulunur [17].

Sadece CAD/CAM sistemleri ile kullanılmak üzere üretilmiş olan bu bloklar

zirkonyum oksit ve cam seramiklerin olumlu özelliklerini bir araya getirir.

Bu sayede hem estetik beklentileri karşılayan hem de üstün mekanik özelliklere sahip

restorasyonların yapılmasına imkân sağlar. Monolitik olarak hazırlandıkları için üst yapı

delaminasyonu, alt yapı-üst yapı bağlantı problemleri, termal genleşme katsayısı farkı

problemleri, kırık ve çatlak oluşumu gibi başarısızlıkların önüne geçilmesi sağlanmıştır [30].

Vita Suprinity, parsiyel kristalize zirkonya ile güçlendirilmiş lityum silikat içerikli

seramiktir. Sinterleme sonrasında bükülme direnci 180 MPa’dan 420 MPa’ya ulaşır. Celtra

Duo ise tam kristalize seramiktir [31]. Celtra Duo’nun, lityum silikatla güçlendirilmiş cam

seramiklere göre çalışma süresi açısından daha avantajlı olduğu bildirilmiştir. Çünkü üretici

Page 17: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

8

firma, kristalizasyon fırınlamasına gerek duyulmadan, polisajın ardından adeziv sistemlerle

simante edilebileceğini belirtmiştir. Fakat yine de estetik özellikleri arttırmak ve bükülme

direncini 210 MPa’dan 370 MPa’ya yükseltmek için glaze fırınlaması tavsiye edilmektedir

[32]. İnley, onley, laminate, diş üstü veya implant üstü ön ve arka bölge tek kuron

restorasyonlarında kullanımları uygundur [33].

3.1.3.Cam İnfiltre Seramikler

Cam infiltre seramikler; alümina, alümina-magnezyum ve alümina-zirkonya olarak 3

gruba ayrılabilir. Son yıllarda CAD/CAM sistemleri için tasarlanmış lityum disilikat ve

zirkonya içerikli seramiklere yönelik ilginin artmasıyla birlikte bu seramiklerin kullanımı

zamanla azalmıştır [17].

Alümina; 1989 ’da ilk cam infiltre seramik materyali olarak In-Ceram Alumina (VITA

Zahnfabrik, Bad Sackingen, Almanya) slip-casting yöntemi ile üretilmiştir. Bu teknikte,

alümina partiküllerinin oluşturduğu poröz iskelete lantanyum cam infiltre edilir. Bu sayede

porozite azaltılırken dayanıklılık artırılmış olur. Bu materyalin bükülme direnci 600 MPa’dır.

Yüksek opasitesi nedeniyle üst yapı porselenine gerek duyulur. İçeriğinde Al2O3 (%82),

La2O3 (%12), SiO2 (%4,5), CaO (%0,8) ve diğer oksitler (%0,7) bulunmaktadır [17].

Alümina-Magnezyum; 1994 yılında piyasaya In-Ceram Spinell (VITA Zahnfabrik, Bad

Sackingen, Almanya) tarafından sürülmüştür. Bu seramik grubu, alümina seramiklerle aynı

yöntem kullanılarak üretilmektedir. Ancak alümina-magnezyum seramiklerde cam, sentetik

olarak oluşturulan poröz yapıdaki magnezyum alüminat (MgAl2O4) kora infiltre edilmektedir.

Bu materyalin bükülme dayanımı 350 MPa değerindedir. Ayrıca In-Ceram Alumina’ya göre

iki kat daha fazla ışık geçirgenliğine sahiptir [17].

Alümina-Zirkonya; In-Ceram Alumina’ya kısmen stabilize zirkonyum oksit eklenerek daha

dayanıklı bir yapı olan In-Ceram Zirkonya tanıtılmıştır. Bu materyal 600-800 MPa bükülme

dayanımına sahiptir ve oldukça opaktır. Dayanıklı yapıya sahip olması ve sınırlı estetik

özelliği nedeniyle posterior tek kuron ve köprü yapımına uygundur [17].

3.2.Polikristalin Seramikler

Polikristalin seramikler, camsı faz içermezler. Kristal yapısı düzenli ve yoğun bir

dizilim gösterir, ince partiküllerden oluşur. Bu sayede çatlak ilerlemesini oldukça zorlaştırır

ve materyal dayanıklı hale gelir. Bu materyallerin şekillendirilmeleri zordur ve ışık

geçirgenlikleri azdır. Cam fazları bulunmadığı için pürüzlendirme işleminde daha uzun süre

ya da daha yüksek sıcaklıkta asit uygulanması gerekir [34]. Polikristalin seramikler; alümina,

stabilize zirkonya, zirkonya ile güçlendirilmiş alümina ve alümina ile güçlendirilmiş zirkonya

olmak üzere üç başlık altında incelenebilir:

Alümina

1993’te Nobel Biocare firması tarafından tanıtılan Procera AllCeram bu gruba örnek

olarak verilebilir. İçeriğinde oran olarak %99,5’lara ulaşan miktarlarda yüksek ölçüde saf

Al2O3 bulunur. CAD/CAM sistemi ile üretimi sağlanır ve kor materyali olarak kullanılır. Bu

materyal yüksek sertlik ve dayanıklılığa sahiptir. Elastiklik modülüsü diğer tüm dental

seramiklerden yüksek bulunmuştur (E=300 Gpa). Bundan dolayı kütlesel kırılmalara karşı

dayanıksızdır. Alüminaya asitle pürüzlendirme işlemi yapılamadığı için Rocatec gibi

sistemlerle kumlama sonrası simantasyon önerilir. Stabilize zirkonyalar gibi mekanik

Page 18: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

9

özellikleri gelişmiş materyallerin piyasaya sunulmasıyla alümina seramiklerin kullanımı

azalmıştır [35,27].

Stabilize Zirkonya

Zirkonyum, sembolü Zr olan kimyasal bir elementtir. Oda koşullarında gümüşümsü

beyaz renkli bir katıdır. Heksagonal kristal formdadır. Sıcaklığa, aşınmaya ve korozyona karşı

çok dirençlidir. Doğada hiçbir zaman serbest metal olarak bulunmaz ancak bileşik halinde

bulunur. Zirkonyumun bilinen bileşikleri zirkonyum silikat (Zirkon, ZrSiO4) ve zirkonyum

oksittir (ZrO2). Zirkonyum silikatın diğer adı zirkondur. Zirkonyum oksitin diğer adları ise

zirkonya, zirkonyum dioksit ve baddeleyittir. Zirkonyumun üzeri oksit tabakasıyla örtülüdür

bu sayede havaya karşı inaktif olur. Buna rağmen havada yakılması ile zirkonyum oksit

bileşiğini oluşturur. Zirkonyum metali normal koşullarda su ile reaksiyona girmez. Oksit

tabakası sayesinde asitlere karşı inaktiftir, sadece hidroflorik asit içinde çözünerek flor

bileşenleri oluşturur. Normal koşullar altında alkali çözeltilerle reaksiyona girmediği

bildirilmektedir. Zirkonya, sıcaklığa bağlı olarak 3 farklı fazda bulunur [36]:

•Monoklinik faz (Oda sıcaklığı- 1170 °C)

•Tetragonal faz (1170 °C- 2370 °C)

•Kübik faz (2370 °C- 2680°C)

ŞEKİL 1: Zirkonyanın Faz Dönüşümü

Zirkonya, fırınlama ısısında tetragonal fazda bulunur, soğuduğunda faz dönüşümüne

uğrar ve monoklinik faza geçer. Bu sırada materyalin hacminde %3-5 oranında bir artış

meydana gelir. Bu olaya transformation toughening yani dönüşüm sertleşmesi adı verilir.

Dönüşüm sertleşmesi aşındırma, kumlama, yüksek sıcaklık değişimleri gibi dış etkenler

sonucunda da oluşabilmektedir. Zirkonyanın bu özelliği sayesinde çatlak uçlarında lokalize

baskı kuvvetleri oluşur ve çatlak ilerlemesini önler. Bu sayede materyal daha dayanıklı ve tok

hale gelir. Ancak bu dönüşüm kontrollü olmalıdır aksi halde, ortaya çıkan hacimsel büyüme,

materyalin yapısında gerilim stresleri yaratır ve bu stresler çatlak oluşumunu başlatır.

Monoklinik fazdaki kristal miktarı arttıkça kırılganlık anlamlı derecede artar [37].

Gupta ve ark. [37] sinterlenmiş zirkonya örnekler üzerinde yaptıkları çalışmada, %90

oranında monoklinik faz içeren örneklerin yapısında mikro çatlakların oluştuğunu ve bükülme

Page 19: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

10

dirençlerinin 50-100 MPa aralığında olduğunu, ancak %90 oranında tetragonal faz içeren

örneklerin bükülme dirençlerinin ise 700 MPa’ya kadar ulaştığını bildirmişlerdir. Bu yüzden

zirkonyanın oda sıcaklığındayken tetragonal veya kübik fazda stabilize edilmesi gerekir.

Sonuç olarak bu mekanizma, transformasyon derecesine bağlı olarak materyal için avantaj ya

da dezavantaj yaratabilir [35,37]. Saf zirkonyaya eklenen itriyum, magnezyum, kalsiyum ve

seryum elementleri zirkonyanın bu fazlarda parsiyel ya da tam olarak stabilize edilmesini

sağlar. Zirkonya seramikler mikro yapılarına göre tam stabilize (FSZ), parsiyel stabilize (PSZ)

ve tetragonal zirkonya kristalleri (TZP) olarak sınıflandırılabilir. Tam stabilize zirkonya

materyalinde, %8 molden fazla itriyum oksit (Y2O3) bulunur ve zirkonya kübik formdadır.

Parsiyel stabilize zirkonya ise; kübik matriks içerisinde nano büyüklükte tetragonal veya

monoklinik parçacıklar içerir. Tetragonal zirkonya kristalleri ise genellikle itriyum ya da

seryum ile tetragonal fazda stabilize edilmiş olan monolitik materyallerdir [38]. Diş

hekimliğinde kullanılan zirkonyalar, tetragonal zirkonya kristalleri formunda kullanılırlar.

Özellikle itriyum ile stabilize edilmiş olanlar (Y-TZP) en yüksek kırılma dayanımına sahip

oldukları için tercih edilirler [39]. Ayrıca diğer avantajları da şu şekilde sıralanabilir:

• Üstün mekanik özelliklere sahiptirler.

• Biyouyumlu materyallerdir, lokal veya sistemik yan etkiler görülmez.

• İnce partiküllü yapısı sayesinde detaylı şekillendirilebilmektedir.

• Preperasyon dişeti hizasında veya üzerinde bitirilebilmektedir.

• Isısal iletkenliği düşük olduğu için hassasiyeti ve pulpa irritasyonlarını önlemektedir.

• Titanyuma göre daha az bakteri birikimi görülmektedir.

• Radyopaktır bu sayede restorasyon radyolojik olarak değerlendirilebilir.

• Adezivlerle simante edilmesi önerilir, ancak konvansiyonel teknikler de

kullanılabilmektedir [40].

Dezavantajları ise şöyle sıralanabilir:

• Opak görünürler.

• Aşındırma ve yüzey işlemleri materyalin mekanik özelliklerini olumsuz etkileyebilir.

• Köprü protezlerinde, interoklüzal mesafe yetersizse gövde ile destek kuronun birleşim

alanı daralacağından oklüzal kuvvetler etkisinde restorasyonun dayanıklılığı azalmaktadır.

• Y-TZP restorasyonlarda uyumsuzluk görüldüğünde yeni bir ölçü alınıp yeniden

yapılmaları gerekir [40].

Y-TZP seramikleri anterior ve posterior bölgede tek kuronlar ve üç-dört üniteli köprü

yapımında kullanılabilir [7,40]. Ancak örtülü kapanış vakalarında, yetersiz oklüzal mesafede,

yetersiz destek diş kuron boyu varlığında, bruksizm gibi parafonksiyonel alışkanlıkları olan

vakalarda, kantilever kullanımı tasarlandığında, periodontal destek yetersizliğinde Y-TZP

seramiklerinin kullanımı kontraendikedir [40].

Stabilize zirkonya seramikler, farklı bir porselenle kaplanarak kullanılabilirler ya da

tam anatomik olarak da üretilebilirler. Tek renkli (monokromatik) ve çok renkli

(polikromotik) formları bulunmaktadır. Polikromatik formu estetik olarak doğal dişe

benzeyen restorasyonlar oluşturmayı sağlar. Katana Zirconya, ML (Kuraray, Japonya)

polikromatik zirkonya bloklara örnektir. Ayrıca materyalin opasite sorununu çözmeyi

hedefleyen Lava Plus (3M ESPE, Minnesota, Amerika Birleşik Devletleri), Cercon ht

(DeguDent, Wolfgang, Almanya) gibi bloklar da üretilmiştir [17]. Zirkonyanın ışık

geçirgenliğini ve estetik özelliklerini geliştirmek için sinterizasyon sıcaklıkları ve sürelerinde,

Page 20: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

11

üretim aşamaları ve renklendirme işlemlerinde çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Örneğin Lava

Plus’ta materyalin yapısında bulunan alümina miktarı azaltılmıştır, ayrıca sinterizasyon süresi

ve sıcaklığı azaltılarak materyalin yoğunluğu arttırılmıştır [41].

ŞEKİL2: Baskı kuvvetleri sonucu oluşan transformasyon sertleşmesinin şeması

Zirkonya ile Güçlendirilmiş Alümina ve Alümina ile Güçlendirilmiş Zirkonya

Alümina ortalama bir dayanıma sahiptir ve zirkonya da genellikle tetragonal fazda

kısmi stabilize kalır. Bu gibi nedenlerden dolayı, yapısı mikro veya nano ölçeklerde alümina-

zirkonya bileşiminden oluşan zirkonya ile güçlendirilmiş alümina (ZTA) ve alümina ile

güçlendirilmiş zirkonya (ATZ) seramikler üretilmiştir [42]. Bu seramik grubu CAD/CAM

tekniğiyle üretilir ve NANOZR (Panasonic Healthcare, Japonya) seramiği örnek olarak

verilebilir. Bu seramiklerdeki alümina ve zirkonya oranı firmaya göre farklılık gösterir. Ancak

genel olarak ZTA’nın içerisinde en az %50 oranında alümina, ATZ ‘nin içerisinde ise en az

%50 oranında zirkonya bulunması önerilmektedir [17]. Kısmi stabilize zirkonyalarda, düşük

ısı bozunması meydana gelebilir. Geliştirilen son teknoloji ile sinterleme öncesi alüminyum

mikropartiküllerine, zirkonya nanopartikülleri eklenmesi ile bu materyaller Y-TZP’ ye göre;

düşük ısı bozunmasına dirençli ve daha yüksek kırılma dayanımına sahip hale gelirler [43].

Ayrıca Takano ve ark.’nın [44] çalışmasına göre bu seramiklerin dinamik yorulma

dayanıklılıklarının, Y-TZP’ye göre iki kattan daha fazla olduğu bulunmuştur.

3.3.Rezin Matriks Sistemler

Rezin matriks sistemler, yüksek oranda seramik partikülleri ile doldurulmuş organik

matriksli materyalleri içermektedir. Geleneksel seramik tanımlaması ‘istenilen özelliklere

ulaşmak için yüksek sıcaklıklarda pişirilerek elde edilen inorganik ametalik materyaller’

şeklindedir [45]. Ancak bu gruptaki materyaller organik bir matriks içerir, bundan dolayı

teorik olarak bu materyaller sınıflama dışında kalıyor gibi görünse ‘ADA Code on Dental

Procedures and Nomenclature’ 2017 yılındaki güncel yayınında porselen/seramik terimini;

‘Preslenen, fırınlanan, parlatılan veya millenen, ağırlıklı olarak ısıya dayanıklı inorganik

bileşenler içeren materyaller’ olarak tanımlamıştır. Böylece; ağırlıklı olarak %50’nin

üzerinde ısıya dayanıklı inorganik bileşenlerden oluşan seramik benzeri bu materyaller

sınıflamaya dahil edilmiştir [17]. Bu sistemin geliştirilme amaçları şu şekilde sıralanabilir:

• Geleneksel seramiklere göre, elastiklik modülüsü dentine daha yakın olan restorasyonlar

üretmek

Page 21: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

12

• Cam matriks veya polikristalin seramiklere göre freze edilmeleri ve uyumlandırılmaları

daha kolay olan restorasyonlar elde etmek

• Kompozit rezinlerle modifikasyonu ve tamiri yapılabilen restorasyonlar üretmek

Rezin matriks sistemlerde üretim esnasında ısıl işlem uygulanmış olduğundan

restorasyonun yapım aşamasında ilave bir ısıl işleme gerek kalmaz. Rezin matriks

seramiklerin organik içeriklerine göre üç alt gruba ayırmak mümkündür: Rezin

nanoseramikler, rezin matriks içinde cam seramikler, rezin matriks içerisinde zirkonya silika

seramikler [17].

Rezin Nanoseramikler

Bir rezin nanoseramik olan Lava Ultimate (3M ESPE, Seefeld, Almanya) 2012 yılında

kullanılmaya başlanmıştır. Materyal ağırlığının %80’ini inorganik kısım oluşturmaktadır.

İçeriğinde 20 nanometre çapında silika parçacıkları, 4-11 nanometre çapında zirkonya

nanopartikülleri ve bunların kümelendirildiği zirkonya silika doldurucular bulunmaktadır.

Organik kısım ise Bis-GMA, UDMA, Bis-EMA, TEGDMA monomerlerinden oluşan rezin

matrikstir. Rezin matriks ve nanomer yapı arasındaki kimyasal bağlantı, blokların üretimleri

aşamasında yapıya katılan silan ile sağlanır [46]. Lava Ultimate’ de yüksek oranda

desimantasyonla karşılaşılması sonucunda firma tarafından 2015 tarihi itibariyle

kaldırılmıştır. Yapılan güncel çalışmalar sonucunda da özellikle tek implant üstü

restorasyonlarda desimantasyon problemiyle karşılaşıldığı belirtilmiştir. Bu problemin,

materyalin esnek yapısı nedeniyle restorasyon içerisinde oluşan stres birikiminin simantasyon

alanına aktarılmasından kaynaklanabileceği tahmin edilmektedir [47]. Rezin nanoseramik

blokların kullanımına veneer, inley ve onley (iç retantif eleman ile birlikte) restorasyonların

yapımında devam edilmektedir [48].

2014 yılında piyasaya sürülen Cerasmart (GC, Tokyo, Japonya) bu grubun bir diğer

örneğidir. Firma bu seramiği, kuvvet absorbe eden esnek nanoseramik CAD/CAM blok

olarak tanıtmıştır. İnorganik kısmı ağırlıkça %71 oranındadır. İçeriğinde 20 nanometre

çapında silika, 300 nanometre çapında ise baryum cam nano doldurucular bulunmaktadır.

Organik kısmı ise Bis-MEPP, UDMA, DMA’dan meydana gelir. Yapısındaki partiküller

görece küçüktür ve homojen dağılım gösterirler. Bu sistemlerle hazırlanan seramiğin marjinal

uyumu çok iyidir. Yapılan bir çalışmada Cerasmart blokların rezin matriks seramikler

içerisinde en yüksek bükülme direncine sahip olduğu belirtilmiştir [49].

Rezin nanoseramikler, cam seramiklere kıyasla daha az kırılgandırlar ve dentine yakın

elastisite modülüsüne sahiptirler. Frezeleme işlemi esnasında oluşabilecek kırık ve çatlaklara

esnek yapıları sayesinde direnç gösterirler. Geleneksel CAD/CAM bloklara göre parlak yüzey

bitimlerini daha uzun süre koruyabilirler [50].

Rezin Matriks İçinde Cam Seramikler

Dentine benzer elastik modülüsü olan kompozitler ve mineye yakın elastik modülüsü

olan feldspatik seramikler birleştirilerek, ideal bir restoratif materyal üretilmesi bazı

araştırmacılar tarafından önerilmiştir [51]. 2013 yılında CAD/CAM sitemleri ile kullanılmak

üzere üretilen Enamic (VITA, BadSackingen, Almanya) ‘hibrit seramik’ olarak adlandırılır ve

bu grubun en bilinen örneklerindendir. İçeriğinin ağırlıkça %86’sı alüminyum oksitle

zenginleştirilmiş feldspatik seramikten oluşur, organik matriksi ise UDMA ve TEGDMA

monomerleri içerir [52]. Bu materyalde, düşük viskoziteli polimer yapı kapiller hareket

yardımıyla kısmi sinterize seramik partikülleri arasına infiltre edilmiştir. Yapıdaki porözitenin

Page 22: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

13

artması bükülme direncini arttırırken, elastik modülüsünü ve sertliğini azaltmıştır [53].

Bükülme direnci ortalama 140 MPa, elastik modülüsü ise ortalama 28 GPa’dır. Dentine yakın

sertliğe sahip olması nedeniyle karşıt dişte aşınma sorunu ortadan kalkar, bunun yanı sıra

düşük sertliği bu blokların çok daha hızlı frezelenmesine imkân tanır [54]. Diş üstü ve implant

üstü kuronlarda, inley, onley ve veneer yapımında kullanıma uygundur [53].

Rezin Matriks Zirkonya-Silika Seramik

2000 yılında tanıtılan bu materyallerin içeriği %85 oranında inorganik, %15‘lik kısmı

ise farklı monomerlerden oluşan organik matriksten oluşur. İnorganik kısmı ultra ince

zirkonya-silika partikülleri oluşturur. Bu partiküller BISGMA, TEGDMA ve patentli üçlü

başlatıcı sistemin oluşturduğu polimer matriksle çepeçevre sarılmıştır. Diğer rezin matriks

seramiklere benzer olarak daha konservatif diş preparasyonuna imkân tanırlar. Renklendirme,

bitim ve polisaj uygulamaları kolaydır. Ağız içerisinde rahatlıkla uyumlandırılabilirler.

Bükülme dirençleri ortalama 150 MPa değerindedir. Karşıt dişte fazla aşınmaya neden

olmazlar. İnley, onley, veneer ve kuron restorasyon yapımına uygundurlar [55].

4.TAM SERAMİK SİSTEMLERDE KARŞILAŞILAN BAŞARISIZLIKLAR

4.1.Mekanik Özellikler

Kırılma dayanımı, bir cisme belli bir miktarda kuvvet uygulanmasını takiben kırıldığı

andaki gerilim miktarı olarak tanımlanır. Kırılgan materyaller, gerilim kuvvetlerine, baskı

kuvvetlerine kıyasla daha dayanıksızdır. Seramikler bu gruba giren materyallerdir, çok sert,

rijit ve kırılgan özellik gösterirler. Çiğneme kuvvetlerinin etkisiyle, çekme, eğilme,

makaslama ve sıkışma kuvvetlerine maruz kalırlar ve bu kuvvetlerin oluşturduğu gerilimler

materyalde ya da bağlantı bölgelerinde kırılma ve kopmalara neden olur [56]. Klinik

çalışmalara göre tam seramiklerde komplikasyon görülme olasılığı %8’dir ve bu oranın en

önemli kısmını kırılma ve çatlamalar oluşturmaktadır [57]. Bunlar; alt yapı ve/veya üst yapıda

kırılma, dayanak yapıda kırılma, üst yapıda çatlak veya kopma olması şeklinde meydana

gelebilir [58].

15 yılı kapsayan klinik takip çalışmalarının sonucunda metal destekli seramik

restorasyonların başarısı; simantasyondan sonraki 5 yıl için ortalama %98, 10 yıl için %90 ve

15 yıl için %85 olarak belirtilmiştir [59]. Bununla birlikte çalışma sonuçlarının ortalamasına

göre tam seramik restorasyonların başarısı; simantasyondan sonraki 2-5 yıl için %88-100, 5-

14 yıl için ise %84-97 arasında bulunmuştur [16].

Diş hekimliğinde kullanılan seramikler, baskı kuvvetlerine karşı dirençli, çekme

kuvvetlerine karşı ise zayıftır. Yani seramiğin başlıca olumsuz özelliği, düşük çekme

dayanımıdır. Buna neden olan ise seramikteki internal çatlaklardır (Griffith çatlakları).

Çekme dayanımı ortalama 20- 60 MPa iken, baskı dayanımı ortalama 350-550 MPa’dır.

Materyal, atomları arasındaki yüksek bağlanma kuvveti olmasına rağmen, %0,1’den büyük

boyutsal değişimlerde deformasyona uğrayıp kırılır. Çekme ya da makasla kuvvetleri

karşısında plastik deformasyona uğrayamayan kovalent bağlar seramiğin kırılmasına sebep

olur. Materyalin elastik kapasitesini aşan yükler uygulandığında seramiğin yapısındaki

moleküller, metalin aksine, atomik yüzey boyunca kayamaz. Bu tip yükler, genelde stres

yoğunluğunun en yüksek olduğu mikro yapısal çatlak noktalarında kırıklarla sonuçlanır [60].

Land [61] tarafından üretilen ilk felspatik seramiğin ardından hem hekimler hem de

hastalar tarafından metal içermeyen estetik materyallere ilgi artmıştır. 1965’te Mclean [62],

Page 23: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

14

feldspatik porselene alüminyum ilavesi kavramını ortaya atmış ve bu sayede feldspatik

porselenin mekanik ve fiziksel özelliklerini geliştirmeyi amaçlamıştır. Ancak bu şekilde

üretilen seramiğin kullanımı da sınırlı olmuştur. Çünkü materyalde kırılganlık, yapısındaki

çatlakların kolayca ilerlemesi, düşük germe dayanımı ve zayıf direnç gibi başarısızlıklarla

karşılaşılmıştır [63]. Sonuçta zamanla geleneksel diş hekimliği seramikleri geliştirilmiş ve

güçlendirilmiştir. 1988’ de Christel [64] tarafından femur kemiğinin başının zirkonyadan

üretilmesiyle, zirkonya bilimsel olarak kabul edilmiştir. 90’lı yılların başlarında zirkonya

uygulamaları artmaya başlamıştır [65].

Tablo 1.Seramiklerin kırılma direnç değerleri [66]

YAPISI SERAMİK KIRILMA DİRENCİ

FELDSPATİK

Nobel Rondo Press 120 MPa

Vitablocs Mark II 152 MPa

Sirona Cerec in-Lab Blocks 152 MPa

Vitablocs TriLuxe 152 MPa

LÖSİT

Finesse All-ceramic 125 MPa

IPS Empress Esthetics 160 MPa

Kavo Everest G-Blank 125 MPa

Ivoclar ProCAD 140 MPa

IPS Empress CAD 160 MPa

LİTYUM DİSİLİKAT IPS e.max Press 350 MPa

IPS e.max CAD 360 MPa

CAM İNFİLTRE

In-Ceram Spinell classic 350 MPa

In-Ceram Spinell CAD-CAM

In-Ceram Alumina classic 500 MPa

In-Ceram Alumina CAD-CAM

In-Ceram Zirconia classic 600 MPa

In-Ceram Zirconia CAD-CAM

ALÜMİNYUM OKSİT Vita In-Ceram 2000 AL Cubes 550 MPa

Procera AllCeram 610 MPa

ZİRKONYUM OKSİT

3M Espe Lava Zirconia

900-1200 MPa

Vita In-Ceram 2000 YZ Cubes

Cercon Zirconia

Procera AllZircon

Kavo Everest Z-Blank

DC-Zirkon

Page 24: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

15

4.1.1.Zirkonya ve Dayanıklılığını Etkileyen faktörler

Zirkonyanın gren boyutları çok küçüktür, <0,5-0,6 μm değerindedir [67]. Kristal

yapısı uzayda üç farklı formdadır. Bunlar monoklinik, tetragonal ve kübik fazlardır. Zirkonya

1170 °C’ye kadar monoklinik fazdadır, 1170- 2370°C arasında tetragonal faza geçer, bu

sıcaklığın üzerinde ise kübik faza dönüşür. Ergime noktası 2680°C’dir ve bu sıcaklığa kadar

kübik fazda bulunur [68]. Zirkonya fırınlama ısısında tetragonal, oda sıcaklığında ise

monoklinik fazdadır [69]. Fırınlamadan sonra soğuma esnasında t→m faz dönüşümü

meydana gelir. Bu sırada %3-5’lik hacim artışı olur. Hacim artışı yapıda mekanik dayanıma

olumlu katkı sağlayan baskı gerilimleri meydana getirir. Ancak bu dönüşüm kontrollü

olmalıdır aksi halde hacim artışı ileri derecede kırıklara sebep olabilir. Zirkonya yapısındaki

maksimum monoklinik faz oranının %25’i aşmaması gerektiği bildirilmiştir [70]. Bu yüzden

zirkonyanın oda sıcaklığında tetragonal fazda stabilize edilmesi amaçlanmıştır [71]. Zirkonya

yapısına kalsiyum, magnezyum, alüminyum, itriyum veya cerium gibi metal oksitler

eklenerek tetragonal kristal yapıyı oda sıcaklığında stabilize etmek hedeflenmiştir [36,69].

İtriyum oksit, saf zirkonyayı oda sıcaklığında, tetragonal fazda stabilize eder ve parsiyel

stabilize edilmiş zirkonyayı oluşturur [72].

Fakat her ne kadar tetragonal faz oda sıcaklığında stabilize edilse de bu faz aslında

‘metastabil’dir. Faz dönüşümü geri dönebilen bir olgudur. Yani zirkonya belli koşullar altında

tetragonal fazdan tekrar monoklinik faza dönebilir. Yapısında t-m faz dönüşümünü

sağlayabilecek enerji mevcuttur. Aşındırma gibi yüksek lokalize stresler altında, kumlamada

ve ısıl yaşlandırmada monoklinik faza dönüşüm gerçekleşebilir [73,74]. Bu dönüşümle %3-4

oranında lokal hacim artışı meydana gelir. Kristaller etkili şekilde büyür ve çatlak çevresinde

baskı gerilimleri oluşturur. Bu stresler sayesinde mikro çatlakların ilerlemesi durdurulur ve

zirkonyanın dayanımı da artar. İşte bu tetragonal fazdan monoklinik faza dönüşüme,

‘tranformasyon doygunluğu’ denir [75]. Fakat yapılan çalışmalarda bu mekanizmanın sadece

mikro çatlakların yayılmasını zorlaştırdığı tespit edilmiştir. Mikro çatlakların oluşmasını ve

ilerlemesini engellemediği belirtilmiştir [40]. Transformasyon doygunluğu Lughi ve Sergo V.

[74] tarafından materyalin bir çatlak mevcudiyetinde gelen yüklere karşı koyabilme kapasitesi

olarak tanımlanmıştır. Bu mekanizma başka hiçbir diş hekimliği seramiğinde gözlenmez.

Dönüşüm doygunluğu özelliğinden dolayı zirkonya esaslı seramiklerin kırılma dayanımı diğer

seramiklerden daha yüksektir.

Zirkonyanın bir diğer özelliği ise düşük ısılarda bozulmadır. Zirkonyanın kendi

yapısında var olan ve düşük ısılarda (150-400 °C) özellikle suyun varlığında, kristallerin

spontan olarak tetragonal fazdan daha zayıf olan monoklinik faza geçmesi ve böylece

zirkonyanın fiziksel özelliklerinin zayıflamasına neden olan durumdur [76]. Tetragonal

fazdan monoklinik faza dönüşüm, transformasyon doygunluğu mekanizmasına yol açarken

aynı zamanda materyalin faz bütünlüğünü tehlikeye atıp düşük ısılarda bozulma fenomenine

yatkınlığı da artırmaktadır. Bu durum Y-TZP partiküllerinin yüzeyden atmasına ve mikro

çatlak oluşumuna sebep olup zirkonyada erken dönemde başarısızlıklara yol açabilmektedir

[75].

Zirkonyada karşılaşılan bir diğer kavram ise zirkonyanın yaşlanmasıdır. Bu kavram

metastabil tetragonal fazın monoklinik faza devamlı olarak dönüşmesiyle zirkonyanın

mekanik özelliklerinin bozulmasını ifade eder. Bu davranışın su buharı varlığında 200ºC

üzerindeki sıcaklıklarda meydana geldiği bildirilmektedir [36].

Y-TZP’nin yaşlandırma aşamaları Swab [77] tarafından şöyle özetlenmiştir:

Page 25: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

16

1. En kritik sıcaklık aralığı 200ºC ile 300ºC arasındadır.

2.Yaşlanma ile zirkonyanın dayanımı, doygunluğu ve yoğunluğu azalmakta, monoklinik faz

içeriği ise artmaktadır.

3.Materyaldeki mikro-makro çatlaklar sebebiyle yüzeyde meydana gelen tetragonalden

monoklinik faza dönüşüm sonucunda mekanik özellikler olumsuz etkilenmektedir.

4.Tetragonalden monoklinik faza dönüşüm materyalin yüzeyinde başlar ve materyalin

içerisine doğru ilerler.

5.Tanecik büyüklüğünün azalması ve/veya stabilize edici oksit konsantrasyonunun artması

dönüşüm oranını düşürür.

6. Tetragonalden monoklinik faza dönüşüm suda veya buharda artar.

Yaşlanmaya bağlı dayanımın azalma derecesi tüm Y-TZP seramikleri için aynı oranda

değildir. Swab [77], düşük sıcaklıkta su buharı varlığında test edilen 10 materyalde,

uygulanan işlemler sonucunda yalnızca bir örnekte dayanıklılığın aynı kaldığını, diğer tüm

örneklerde ise dayanımın farklı derecelerde bozulma gösterdiğini belirtmiştir. Bu

değişkenliğin test edilen örneklerdeki yttria konsantrasyonu ve dağılımı, tanecik büyüklüğü,

çatlak varlığı ve dağılımı gibi yapısal parametrelerdeki farklılıklara bağlı olduğu açıklanmıştır

[36]. Ayrıca Y-TZP’nin stabilitesini kübik fazın varlığının da etkilediği bildirilmiştir.

Yaşlanma ile birlikte yüzeyde pürüzlenme ve mikro çatlak oluşumu gözlenebilmektedir.

Sonuç olarak yaşlanma, zirkonyanın mekanik özelliklerini olumsuz etkilemektedir [78].

4.1.2.Materyal Özelliklerinin Dayanıklılığa Etkisi

Tam seramik restorasyonların direncini kullanılan seramik materyalin tipi, materyalin

kalınlığı, alt ve üst yapının bağlanma gücü ve restorasyon dizaynı etkilemektedir [79].

Materyalin Tipi

Materyallerin sahip olduğu farklı fiziksel özellikler kırılma dayanımını önemli

derecede etkilemektedir. Alümina esaslı seramiklerin (In Ceram alümina, Vita Zahnfabrik)

kırılma tokluğu ve direnç değerleri; lösitle güçlendirilmiş cam seramiklerden (IPS Empress),

feldspatik porselenden (Vita Block Mark II) ve modifiye edilmiş alüminyum alt yapı

seramiklerinden (In Ceram Spinell) daha yüksektir [80]. Yapılan çalışmalarda zirkonya ile

modifiye edilmiş alümina seramiğin (In Ceram Zirkonia), In ceram Alüminadan daha yüksek

kırılma tokluğu ve bükülme direncine sahip olduğu belirtilmiştir [81]. Y-TZP esaslı alt yapı

sistemlerinde ise bükülme dirençleri 900-1200 MPa arasında bulunmuştur. Kırılma

dayanımları ise alüminöz altyapı sistemlerinin yaklaşık 2 katı, lityum disilikat içeren

sistemlerin ise yaklaşık 3 katı değerindedir [36].

Zamanla geliştirilen monolitik zirkonyalar ise itriyum ile kısmi olarak %0,01 oranında

stabilize edilmiştir. Bu sayede materyal yüksek bükülme direnci (1570 MPa) ve yüksek ısıya

dayanma gücüne (26000°C) sahiptir. Özellikle ısıya karşı olan bu direnç, monolitik

zirkonyanın yüksek boyutsal stabilite göstermesini sağlamaktadır [41]. Ayrıca monolitik

zirkonya restorasyonlar, CAD-CAM tekniğinde kullanılan önceden sinterlenmiş homojen

bloklar kullanılarak üretilirler, bu da malzeme kalitesini artırır ve üretim süresi kısalır.

Yüksek dayanım özelliği nedeniyle 0,5 mm malzeme kalınlığına izin verir. Böylece doğal

Page 26: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

17

dişleri preperasyon sırasında korur. İnteroklüzal alanın kısıtlı olması durumunda da tam

seramik restorasyonların kullanılmasına imkân tanır [82].

Alt Yapı ve Üst yapı Materyalinin Bağlanma Gücü

Geliştirilmiş olan tam seramikleri genel olarak iki ana gruba ayırmak mümkündür.

Birinci gruptaki seramikler tek katmanlı ve homojen yapıdadır. Yapısına kristal katılarak

güçlendirilmiş cam seramikler ve onlardan sonra geliştirilen monolitik zirkonya malzemeleri

bu grupta yer alır [27]. İkinci grupta ise alt ve üst yapıdan oluşan çift katmanlı seramikler yer

alır. Alt yapı, yüksek dayanım seramiklerinden oluşur ve metal alaşım alt yapı yerine

kullanılır. Alt yapı malzemeleri olarak alümina ve zirkonya gibi yoğun sinterlenmiş

polikristalin malzemeler kullanılmaktadır. Üst yapı ise kuron restorasyonuna uygun formu

veren estetik porselenden oluşur [40]. Alt yapı materyali olarak kullanılan zirkonya

seramikler opak beyaz renklerinden dolayı feldspatik porselenlerle veneere edilerek

kullanılırlar [41].

Çift katmanlı seramiklerde, alt yapı ve üst yapı arasındaki bağlantı kuvveti

restorasyonun başarısında önemli rol oynamaktadır. Seramik alt yapı üst yapıya göre anlamlı

derecede dayanıklı olduğu için, bağlantı kuvveti de başarıda etkili bir faktördür [79]. Üst yapı

seramiğinin başarısı, alt yapı materyaline olan adezyonu ve mekanik bütünlüğüne bağlıdır. Alt

yapı ile üst yapının mekanik özellikleri birbirine uygun olursa uzun süreli bir bağlantı

sağlanabilmiş olur. Üst yapı seramiğinin delaminasyonu ve koheziv kırıklar tam seramik

restorasyonlarda karşılaşılan yaygın bir başarısızlık tipidir. Delaminasyon, üst yapı

seramiğinin alt yapı materyalinden tabaka halinde ayrılması ya da bu iki tabaka arasındaki

adeziv başarısızlık olarak tanımlanabilir [83]. Alt yapı-üst yapı arasındaki zayıf bağlantı ya

da zayıf bir üst yapı seramiğinin kullanılması delaminasyona yol açar. Ayrıca alt yapı ile üst

yapı arasındaki ısısal genleşme katsayısı uyumsuzluğu, hastaya bağlı faktörler, erken temas

noktalarından kaynaklanan dinamik yükler, uyumlu bir oklüzyonun olmaması, restorasyonun

uygun olmayan geometrisi, materyalin özellikleri, materyalin yorgunluğu, alt yapı desteğinin

yetersiz oluşu ve seramik içi defektler gibi birçok faktör de delaminasyona yol açabilmektedir

[79].

Üst yapı hazırlama yöntemleri hem üst yapı seramiğinin özelliklerini hem de alt yapı-

üst yapı sistemini bir bütün olarak etkilediği için üst yapıda karşılaşılan kırıkla ilişkili

bulunmuştur [84]. Tabakalama ya da presleme tekniği ile zirkonyum oksit alt yapı ve üst yapı

seramiğinin bağlantısı sağlanabilmektedir. Tabakalama tekniğinde, estetik özellikleri yüksek

olan üst yapı materyali, daha kuvvetli olan alt yapıya tabakalar halinde uygulanır ve pişirilir.

Fırınlama işleminden sonra yapıda %25-30 oranında büzülme gözlenir. Büzülmenin telafisi

için veneer seramik ilavesi ve pişirilme işlemlerinin tekrarlanması gerekir. Ancak bu

durumda, seramiğin yeniden ısıtılma-soğutulma işlemlerinden geçirilmesi yapıda iç stresler

oluşturur. Bu stresler mekanik özellikleri olumsuz etkiler [85]. Ayrıca bu teknikte seramik

tabakasının homojen olarak uygulanmaması seramikte çatlak ve kırıklara yol açabilmektedir.

Yani sonuç olarak dental teknisyenin becerisi ve tecrübesi, seramiğin fırınlanma sayısı ve

süresi gibi faktörler, tabakalama yönteminin başarısını etkilemektedir [86].

Presleme tekniğinde ise yüksek dayanıma sahip zirkonya alt yapılar ile gelişen cam

seramiklerin olumlu özelliklerinin birleştirilmesi amaçlanmıştır. Isı ile presleme tekniğinin

kontrollü bir yöntem olması veneer seramiklerinde işleme sırasında oluşan hataları azaltmıştır.

Bu yöntemde hazırlanan mum modelaj ile ağız içinde gerekli düzenlemeler ve ilaveler

kolaylıkla yapılabilmektedir. Bitim formu tek pişirilmede elde edilir. Böylece tabakalama

tekniğindeki devamlı fırınlama işleminin getirdiği olumsuzluklar ortadan kalkmış olur. Bu

Page 27: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

18

teknikte seramiğin basınç altında şekillendirilmesi ile homojen, küçük partiküllü ve yoğun bir

yapı elde edilmiş olur. Ancak estetik özellikleri tabakalama tekniğiyle oluşturulan seramiklere

göre daha düşüktür [85].

Aboushelib ve ark. [87] çift tabakalı sistemlerle ilgili çalışmalarında, tek tip zirkonya

altyapı (Cercon) ve 7 farklı üstyapı seramiği (Ceram S, Ceram Express, Rondo Dentine,

Rondo Shoulder, Lava Dentine, Sakura Interaction ve deneysel preslenebilir seramik)

arasındaki mikro-çekme bağlanma kuvvetini değerlendirmişlerdir. En yüksek değerler Rondo

Dentin (41,1 MPa) ve Ceram Express’te (38,6 MPa) bulunmuştur. Ayrıca alt yapı ile üst yapı

arasında tercihen kullanılan liner materyalinin de etkisini de araştırmışlardır. Liner materyali

zirkonyanın beyaz rengini maskelemek ve altyapı ile üstyapı tabakaları arasındaki bağlanma

kuvvetini artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Sakura Interaction, Ceram S ve Lava

seramiklerinde liner materyalinin kullanılması tavsiye edilmektedir. Preslenebilir üst yapı

seramiklerinde (Rondo Dentin, Ceram Express) ise liner uygulaması tavsiye edilmemektedir.

Çünkü yapılan çalışmalarda bağlanma kuvvetini önemli derecede zayıflattığı ve üstyapının

delaminasyon riskini önemli oranda arttırdığı ifade edilmektedir [88].

Aboushelib ve ark. [79] bir diğer çalışmasında Cercon altyapı yüzeyinin

cilalanmasının ve yüzeye liner uygulanmasının etkisini incelemişlerdir. Alt yapı yüzeyinin

cilalanmasının bağlanma kuvvetine bir etkisi olmadığı sonucuna varmışlardır. Liner

uygulanmasının ise Cercon altyapıda bağlanma kuvvetini, neredeyse iki katına çıkardığını

tespit etmişlerdir (16,9 MPa’dan 29 MPa’ ya çıkmıştır).

Ayrıca zirkonyum oksit alt yapı ile veneer porseleni arasındaki mekanik retansiyonu

artırmaya yönelik pürüzlendirme işlemleri yapılabilir. Bu işlemler sayesinde materyalin yüzey

alanı, yüzey enerjisi ve yüzey ıslanabilirliği arttırılmış olur [89]. Pürüzlendirme için

uygulanan yüzey işlemleri; kumlama, aşındırma, tribokimyasal silika kaplama, silan bağlayıcı

ajanların uygulanması ve lazerle pürüzlendirme şeklinde sıralanabilir.

Kumlama işlemi; materyallerin yüzey temizliğinin sağlanması, mikro retantif yapıların

ve yüzey alanlarının artırılması için yapılır. Laboratuvar aşamasında konvansiyonel olarak

uygulanır ve birçok seramik tipinde kullanılabilir. Bu işlem 50-250 μm’lik alüminyum oksit

(Al2O3) tozları kullanılarak, 4-6 atmosfer basınç altında kumlama cihazında gerçekleştirilir,

sonucunda mekanik retansiyon için çentikler meydana gelmektedir. İşlem sonrasında oluşan

mikroçatlaklar, alüminyum oksit tozlarından etkilenmiş olan tabakada tetragonal fazdan

monoklinik faza dönüşüme ve sıkıştırıcı streslerin oluşmasına neden olmaktadır [90]. Kim ve

ark. [91], Al2O3 ile kumlama işleminin, liner uygulamalarına göre zirkonya alt yapı ve üst

yapı seramiği arasındaki bağlantı dayanımını arttırdığını belirtmişlerdir. Ancak Uludamar ve

ark. [92], alüminyum partiküllerinin, zirkonya yüzeyine gömülme riski olduğundan ve bu

nedenle zarar verebileceğinden bahsetmişlerdir. Altyapının alüminyum oksit tozları ile

kumlanmaması gerektiğini bildirmişlerdir

Aşındırma işlemi ise alt yapının işlenmesi ve uyumlandırılması sırasında teknisyen

tarafından, ağız içinde kontroller sırasında ise diş hekimi tarafından sıklıkla uygulanmaktadır.

Porselen yüzeyinin elmas frezlerle aşındırılması sonucunda mekanik bağlantı sağlanmakta ve

elmas frezler kullanıldığında diğer yöntemlere göre gözle görülebilir şekilde daha pürüzlü

yüzeyler oluşmaktadır. Aşındırma işlemi ile rezin siman ile porselen arasındaki bağlantının

arttığı bildirilmiştir [28]. Aşındırma ve kumlama gibi eksternal kuvvetler zirkonyada

tetragonal fazdan monoklinik faza dönüşüme neden olurlar [90]. Küçük grenli elmas frezlerle

yapılan aşındırmalar sonucunda zirkonyanın bükülme direnci artarken, kalın grenli frezlerle

(150µm gren boyutuna sahip elmas frez) yapılan aşındırmalar sonucunda bükülme direncinde

Page 28: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

19

azalma gözlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda, aşırı ısınmanın eşlik ettiği aşındırma

işlemlerinde ise tersine faz dönüşümü meydana geldiği ve zirkonyanın dayanımında azalmaya

neden olduğu bildirilmiştir [93].

Zirkonyum oksit altyapı ile üst yapı arasındaki retansiyonu artırmak için uygulanan

tekniklerden biri de silika kaplama yöntemidir. Zirkonya seramikler cam fazı içermedikleri

için silan uygulamasında kimyasal bağlanmayı sağlayabilmek amacıyla bu yöntem

geliştirilmiştir. Tribokimyasal silika kaplama yöntemi, metal alaşımlar ve alümina-zirkonya

esaslı seramiklerin yüzeylerini silika kaplamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Cojet ve

Rocatec sistemleri (3M ESPE, seefeld, Deutchland) bu amaç için en yaygın kullanılan

sistemlerdir. Silika ile modifiye edilmiş 30 μm boyutundaki alüminyum oksit partikülleri, 2,8

bar basınçla 10 mm uzaklıktan 15 saniye püskürtüldüğünde, yüzey küçük silika partikülleri ile

kaplanır. Sheila ve ark.’nın 2011 çalışmasına göre bu yöntem ile hem mikromekanik

retansiyon sağlanır hem de tetragonal faz monoklinik faza dönüşür [94].

Silan bağlayıcı ajanların uygulanması ile de seramiğin adeziv siman ile bağlantısını

sağlamak amaçlanmaktadır. Ayrıca Yoshida ve ark.’nın 2006 çalışmasına göre silanların,

düşük viskoziteli rezin simanlarla birlikte kullanıldığında mikromekanik retansiyonu da

arttırdığı düşünülmektedir [94].

Lazerle pürüzlendirmenin incelendiği çalışmalarda itriyum stabilize zirkonyum oksit

alt yapılar üzerine Er: YAG lazer uygulanmasının, bağlanmayı anlamlı derecede arttırdığı

saptanmıştır. Aynı zamanda lazer uygulamasının bağlantı ara yüzeyinde mikrosızıntıyı

azaltıcı etkisinin olduğu da bildirilmiştir [95].

Aboushelib ve ark. [96], seramik sistemleri arasında en düşük bağlantı direncinin Y-

TZP alt yapılarda olduğunu belirtmişlerdir. Y-TZP alt yapılı seramiklerde yüzey

pürüzlendirme işlemlerinin diğer seramiklere göre daha zor yapılması buna sebep olarak

gösterilmiştir.

Son yıllarda, çift tabakalı sistemlerde karşılaşılan chipping denilen kopma ve koheziv

kırılmaların önüne geçmek için CAD/CAM sistemleriyle üretilen, veneer porselene gerek

duyulmayan, yalnızca tek bir materyalden üretilen monolitik kuronlar geliştirilmiştir. Ayrıca

hızlı prototipleme (dosya bölme tekniği, CAD-ON™) yöntemi ile de bu başarısızlıklar

giderilmeye çalışılmaktadır [97]. Bu yöntemlerle üst yapı seramiğinin fırınlama ve soğuma

sıcaklıkları, teknisyen deneyimi gibi faktörler elimine edilmiştir. Konvansiyonel tabakalama

ve presleme yöntemlerinde görülen termal genleşme katsayısı uyumsuzluğundan doğan

problemler de en aza inmiştir [98]. Yapılan çalışmalar sonucunda hızlı prototipleme yöntemi

sayesinde, alt yapı ve üst yapının bağlayıcı tiksotrofik cam seramik materyal ile

birleştirilmesinin, üst yapı kırığı gözlenme sıklığını önemli derecede azalttığı belirtilmektedir

[97].

Materyalin Kalınlığı

Çift katmanlı seramiklerde çatlak başlangıç bölgesinin ve potansiyel kırıkların

kontrolünde, alt yapı ile üst yapı kalınlık oranı çok önemli bir faktördür. Seramik alt yapı

kalınlığının üst yapı kalınlığına oranı, çatlak ilerlemesini ve olası başarısızlıkları belirleyen

temel faktördür. Başarı için bu tabakalar belirli ölçülerde kalınlaştırılmalı ve üst yapı

seramiğinin baskı gerilimlerine, alt yapı seramiğinin ise germe gerilimlerine maruz kalması

sağlanmalıdır. Seramik alt yapı materyalinin kalınlığı artırılırken bu durum restorasyonun

aşırı konturlu olmasına ya da dişten fazla madde kaldırılmasına sebep olmamalıdır [16].

Page 29: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

20

Wakabayashi ve Anusavice [99] yaptıkları çalışmalar doğrultusunda, alt yapı-üst yapı

kalınlığı ile ilgili şu sonuçlara ulaşmıştır:

• Alt yapı/üst yapı tabaka kalınlıklarının birbirine yakın olması üst yapıda baskı, alt yapıda

ise germe gerilimi oluşturur.

• Alt yapı/üst yapı kalınlığı arttıkça çatlak başlangıcı üst yapıdan alt yapı bölgesine geçer.

• Alt yapı/üst yapı kalınlığı oranının 3/2’den fazla olması kırık hattının restorasyon

boyunca uzanmasına neden olur.

Ayrıca yapılan araştırmalar sonucunda anatomik tasarıma sahip alt yapıların, üst yapı

porseleni ile sınırlı kalan porselen kırığını azaltmakta daha başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.

Birçok araştırmacı veneer porselen kalınlığının her yerde tutarlı kalınlıkta olmasının

materyaldeki rezidüel stresin daha iyi yayılmasına neden olacağını belirtmiştir [71,100].

Materyalin Elastiklik Modülüsü

Kırılma dayanımını etkileyen faktörlerden bir diğeri de materyalin elastiklik

modülüsüdür. Bu terim, bir malzemeye gerilim ya da baskı kuvveti uygulandığında,

materyalin elastiklik sınırları dahilindeki sertliğini ifade eder. Yani elastiklikten daha çok

katılığı ifade eden bir özelliktir [101]. Alt yapı-üst yapı bileşimindeki stres dağılımında, alt

yapı materyalinin elastik modülüsünün etkili olduğu belirtilmiştir. Fazla yüke maruz kalan

posterior bölgedeki köprü restorasyonlarında yüksek elastik modülüsüne sahip zirkonya alt

yapılar tercih edilmelidir. Zirkonya alt yapıların, daha zayıf olan üst yapı tabakasındaki

stresleri azalttığı ve kuvvetlere karşı dayanımı artırdığı, böylece restorasyonun kullanım

ömrünü artırdığı bildirilmiştir. Studart ve ark. yaptıkları çalışmalarda, alt yapıların elastik

modülüsü değerlerini şu şekilde bildirmişlerdir: Empress2 124,6 GPa, Cercon 219,8 GPa ve

InCeram-Zirconia 300,7 GPa değerindedir [102].

4.1.3.Diş Preperasyonu ve Köprü Sistemlerinin Dayanımı

Tam seramik restorasyonların kırılma dayanımı üzerinde diş preparasyonlarının da

etkisi vardır. Diş preparasyonunda oluşturulan basamak şekli ve farklı kenar bitim şekillerinin

kullanılması kole bölgesindeki seramik kalınlığını değiştirir. Bu durum restorasyonun kırılma

dayanımını da etkilemiş olur [103]. Kama etkisi yapan oluk biçimli basamağa kıyasla ilave bir

marjinal hacim sağlaması sebebiyle dik açılı basamak preparasyonu önerilmektedir. CAD

CAM sistemlerde chamfer ve shoulder tipi basamak tavsiye edilmektedir. Basamağın

preparasyon şekli tam seramik restorasyonun yapımı için kullanılan sisteme bağlıdır. Örneğin

Procera sisteminde metal tarayıcı uç küre şeklinde olduğu için chamfer basamak şekli

oluşturmak gerekirken; CEREC sisteminde her iki basamak preparasyonu da uygulanabilir

[104].

Tam seramik köprü sistemlerinde ise kırılma dayanımını gövde uzunluğu, gövde-çapa

birleşim bölgelerinin şekli, pozisyonu ve boyutu etkilemektedir. Alüminyum oksit ve lityum

disilikat içerikli alt yapı materyalleri kullanılan tam seramik restorasyonlarda gövde-çapa

birleşim bölgesinde kırılmalar gözlenir. Zirkonyum oksit içerikli alt yapı materyalleri

kullanılan tam seramik restorasyonlarda ise kırılmalar çoğunlukla üst yapı porseleninde

koheziv olarak gerçekleşmektedir. Tam seramik köprüler için en uygun tasarım dayanak

yüksekliğini ve yüzey alanını arttırmaya yönelik olmalıdır [16]. FEM (Sonlu elemanlar

gerilme analizi) çalışmaları sonucunda, dayanak yüksekliği en az 3-4 mm olan

Page 30: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

21

restorasyonlarda gerilim seviyelerinin azaldığı ve gereken dayanımın da sağlanabildiği ortaya

çıkmıştır [66]. Birleşim bölgelerinin alanı ise örneğin; Procera (Nobel Biocare, İsveç) sistemi

için en az 6 mm², Lava (3MESPE, ABD) sistemi için en az 9 mm² ve Cercon (Dentsply,

ABD) sistemi için en az 7-11 mm² olarak tespit edilmiştir [105]. Sailer ve ark [107]., 5 üyeli

zirkonya alt yapıların, yeterli dayanıklılığı gösterebilmesi için gövde-çapa birleşim bölgesi

alanının 11 mm2 ve üstü olması gerektiğini belirtmiştir.

Yapılan bir çalışmada [108] monolitik ve zirkonya destekli seramik restorasyonların 2

yıllık klinik başarısı değerlendirilmiştir. Çalışmaya posteriorda her iki yarım çenede simetrik

3 üyeli, tek molar gövdeli sabit protetik restorasyon dahil edilmiştir. Monolitik ve çift

tabakalı restorasyonların kenar ve iç uyumları karşılaştırıldığında çift tabakalı zirkonya

restorasyonların uyumu anlamlı olarak daha iyi bulunmuştur. Ayrıca premolar dayanağının iç

ve kenar uyumu, molar dayanaktan anlamlı olarak daha başarılı bulunmuştur.

Restorasyonların karşıt dişi aşındırma ve aşınma değerleri incelendiğinde, monolitik

restorasyonların karşıt dişi anlamlı olarak daha fazla aşındırdığı gözlenmiştir.

Zirkonya esaslı restorasyonlar sabit parsiyel köprü protezleri için önerilmektedir.

Çünkü alümina ve lityum disilikat esaslı seramiklere göre dayanımları daha yüksektir [88].

Florapatit cam seramik (IPS Eris) ile birlikte kullanılan lityum disilikat esaslı cam seramikler

(IPS Empress 2) ise posterior bölgede sabit parsiyel köprü protezleri için önerilmez. Çünkü bu

tip bir restorasyon alt yapı ile üst yapı seramiğinin bağlantı bölgesinde, çatlak ilerlemesini

durduran bir mekanizmaya sahip değildir [109].

Zirkonya esaslı köprü restorasyonlarında bağlantı bölgesinin kaplanmaması tavsiye

edilmektedir. Çünkü çok üyeli köprülerde bağlantı alanının gingival kısmında, çiğneme

esnasında yüksek çekme gerilimleri oluşur ve üst yapı seramiklerinin çekme dayanımı,

dayanıklı altyapı materyalinin çekme dayanımına göre daha azdır [109]. Ayrıca

restorasyonların gingival embrazürlerini oluştururken keskin kontürlerden ziyade, geniş açılı

kurvatürler oluşturmak yük altındaki stres yoğunluğunu azaltmakta ve restorasyonun kırılma

dayanımını artırmaktadır [110].

4.1.4.Farklı Bitim İşlemlerinin Dayanıklılığa Etkisi

Restorasyonlardaki pürüzlü yüzeyler kırılmaya yatkınlığı artırır, korozyona sebep olan

çekirdeklenme bölgeleri oluşturabilir, plak birikimini kolaylaştırır ve estetiği olumsuz yönde

etkiler. Hem yüzeydeki pürüzlülüğü azaltmak hem de restorasyon dayanımını artırmak için

çeşitli bitim işlemleri uygulanır [111]. Bu işlemlere aşındırma, glaze, otoglaze, overglaze ve

polisaj örnek verilebilir.

Aşındırma işlemi ile seramik yüzeyinde sıkıştırıcı stres tabakası oluşumu

gözlenebilmektedir. Sıkıştırıcı stres tabakası, aşındırma işleminin yüzeydeki taneciklerin

hareketine sebep olmasıyla oluşmaya başlar. Bu durum, zirkonya seramiklerin bükülme

dayanımını önemli derecede artırabilen baskı streslerini oluşturur. Dayanımdaki bu artış, faz

değiştirmiş zirkonyanın hacmi ve sıkıştırıcı tabakanın derinliği ile orantılıdır. Bu tabakanın

derinliğinin ise aşındırma koşullarına ve zirkonyanın metastabilitesine bağlı olduğu

belirtilmiştir [112].

Aşındırma işlemi sonucunda seramik yüzeyinde çatlak oluşumu da gözlenebilmektedir

Yüzey çatlaklarının ilerlemesi ya da materyaldeki defektlerin kuvvet etkisi altında birleşerek

büyümesi ile restorasyonda kırıklar oluşabilmektedir. Bu nedenle aşındırma işlemi yapılırken

bazı parametreler dikkate alınmalıdır. Bunlardan bir tanesi, gren boyutudur [113]. Bir

Page 31: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

22

çalışmada, gren boyutu 25 μm ve 150 μm olan iki ayrı frez kullanılarak aşındırma işlemi

yapılmış, gren boyutu 25 μm olan frezin transformasyon doygunluğunu arttırdığı ve materyali

daha kuvvetli hale getirdiği saptanmış, gren boyutu 150 μm olan frezin ise materyali

zayıflattığı sonucuna varılmıştır [114]. Dikkate alınması gereken diğer parametre de

aşındırmanın hızı ve uygulanan kuvvettir. Aşındırma hızının ve kuvvetinin artırılması,

aşındırma işlemi su soğutması altında yapılsa bile, yüzey çatlakları oluşumuna neden olacak

ve materyalde stres birikimi sonucu dayanıklılığı azaltıcı yönde etki edecektir. Kosmac ve

ark. [115] da yaptıkları çalışma sonucunda, su soğutması olmadan yapılan aşındırma işlemi

sırasında yüksek sıcaklık ve kıvılcım oluştuğunu, materyalin mekanik özelliklerinin olumsuz

olarak etkilendiğini belirtmişlerdir.

Bitim işlemlerinden biri olan glaze (glazürleme), protez terimleri sözlüğünde ‘porselen

yüzeyinin son fırınlama ile camlaştırılması ve böylelikle poröz olmayan, yarı camsı bir yüzey

elde edilmesi’ şeklinde ifade edilmiştir [116]. Glaze işleminde, materyal yüzeyine

uygulanabilen renklendirilmemiş cam partikülleri kullanılır. Glaze uygulanmış yüzey, doğal

dişin parlaklığını ve yapısını taklit edebilir ve plak birikimini de en aza indirebilir. Glaze

işlemi sayesinde yüzeydeki poroziteler ve mikroçatlaklar doldurulur, soğuma sırasında da

materyalin dayanıklılığı artırılmış olur [117]. Ancak yapılan çalışmalarda, glaze tabakasının

kısa sürede yıpranabildiği belirtilmiştir [118,119]. Böylece, materyalin pürüzlü yüzeyi ağız

ortamına açılır. Pürüzlü zirkonya yüzeyi, karşıt dişin minesinde aşınmayı arttırır ayrıca

zirkonya yüzeyinin nemli ağız ortamına direkt olarak açılması düşük ısı bozulmasını da

tetiklemektedir [35]. Bu bozulma maruz kalınan süreyle alakalı olup %4 oranında hacim artışı

meydana gelir. Böylece monoklinik tanecikler etrafında stres oluşumu ve taneciklerde

yüzeyden ayrılma gözlenir. Yüzeyde mikro çatlaklarla birlikte pürüzlülük artar [120].

Yapılan çalışmalar sonucunda zirkonyanın, glaze işlemi esnasında, fırınlamaya ve

neme maruz kalmasının bükülme dayanımını etkilediği ve zirkonyayı düşük sıcaklıkta

bozulmaya duyarlı hale getirdiği belirtilmiştir. Bazı durumlarda, glaze işleminin ardından da

restorasyonun üzerinde ayarlamaların yapılması gerekebilir. Bu uyumlandırmalar yapılırken,

genellikle glaze tabakası kırılır ve restorasyonun yüzey pürüzlülüğü artar. Bu durumda tekrar

glaze yapılması (reglaze) gerekir. Reglaze işlemi için fırınlamanın tekrarlanması gerekir ve

tekrarlanan fırınlamalar seramik yüzeyleri üzerinde yıkıcı bir etkiye yol açabilir ve faz

dönüşümü oluşabilir [118].

Glaze uygulaması için genellikle iki teknik kullanılır. Bunlar otoglaze ve overglaze

olarak ayrılır. Otoglaze, yüzey parlaklığının herhangi bir parlatıcı materyal kullanılmadan, ısı

artırılarak sağlanması ve cilalı bir yüzeyin elde edilmesidir [35]. Otoglaze (kendi kendine

parlama), materyalin olgunlaşma süresi 1-5 dakika kadar uzatılarak sağlanabilir [121]. Glaze

ısısı ve süresi, doygunluk derecesine, porselenin akışkanlığına ve materyale bağlı olarak

farklılık gösterir. Başlangıçta materyale düşük ısı uygulanır, glaze istenen şekilde

sağlanamazsa ısı arttırılır. Fakat, restorasyon fırında gereğinden fazla kalırsa, yüzeyinde

yığılma olur ve yüzey şekli bozulur. Bu durumda, şekillendirmenin yeniden yapılması ve

reglaze işlemi gerekir [122]. Overglaze işlemi ise, seramik pişirildikten sonra yüzeye

renklendirilmemiş cam partiküllerin ince bir katman şeklinde uygulanmasının ardından, glaze

tabakasının elde edilmesi için daha düşük bir sıcaklıkta (yaklaşık 650-700 ⁰C) tekrar

fırınlanmasıdır [123]. Bu teknikte yüzey boyaları kullanılarak, uygun renk değişikliği sağlanıp

estetik şekilde yansıtılabilir [45].

Bitim işlemlerinden bir diğeri olan polisaj, parlak ve pürüzsüz bir yüzey elde etmek

amacıyla, sıklıkla küçük grenli aşındırıcılar kullanılarak yapılan bir işlemdir. Polisaj

uygulanan aletlere örnek olarak, elmas ve karbit frezler, lastik diskler, silikon diskler, keçeler,

Page 32: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

23

aşındırıcı taşlar, aluminyum oksit diskler ve elmas pastalar gösterilebilir [111]. Polisajın diğer

bitim işlemlerine göre avantajı, restorasyonun tamamlanması için ilave seansa ve tekrar tekrar

fırınlama işlemine gerek kalmaması, dezavantajı ise hasta başında fazladan zaman harcamayı

gerektirmesi olarak sıralanabilir. Polisaj işlemi sırasında, yüzey çizikleri oluşur ve materyalde

residuel stresler meydana gelir. Oluşan stresin tipine ve miktarına bağlı olarak bu durum,

restorasyon yüzeyinde yaşlanma direncini arttıran sıkıştırıcı streslerin gelişmesine katkı

sağlar. Yapılan bir çalışmada, polisaj işleminin bükülme dayanımını arttırdığı belirtilmiştir

[124].

Zirkonya restorasyonlar yüksek sertlik değerine sahip olduğundan polisaj işleminin

uygulanması büyük önem taşımaktadır. Çünkü sertlik değerinden dolayı karşıt dişi ya da

restorasyonu aşındırma riski vardır. Polisaj işlemi sayesinde bunun önüne geçilir. Bununla

beraber, yüzeyde yapılan uyumlandırma işlemleri ve aşındırmalar sonucunda meydana gelen

pürüzlülüğü ortadan kaldırarak, restorasyonların ömrünü uzatır ve estetiğin devamlılığını

sağlar [118]. Ayrıca zirkonyanın yüksek sertlik değerinden dolayı aşındırıcı materyalin SiC,

Al2O3 ya da zirkonyum olması gerekir. Konvansiyonel polisaj sistemleri ile memnun edici

polisaj elde edilemeyebilir. Bunun için, elmas gibi yüksek sertlikte parçacıklar içeren,

zirkonya polisaj sistemleri geliştirilmiştir [125].

Farklı bitim işlemlerinin karşılaştırıldığı bazı çalışmalar yapılmıştır. Etman ve ark.

[119] yaptıkları çalışmada oklüzal kuvvet altındaki bir restorasyonun ilk altı ay içinde glaze

tabakasının yıpranabildiğini ve bu durumun karşıt dişte aşınmaya sebep olduğunu

belirtmişlerdir. Yine başka bir çalışmada zirkonyada polisaj işleminin glaze işlemine göre

daha avantajlı olduğu ve glaze işleminden önce rutin olarak polisaj işleminin yapılması

gerektiği belirtilmiştir. Mohammadi-Bassir ve ark. [118], hasta başında uyumlandırma

işlemlerinden sonra yeterli bir polisaj uygulanmasıyla yeniden glaze işlemine gerek

kalmayacağını vurgulamıştır, ayrıca zirkonya restorasyonlar için polisaj işleminin yeterli

olabileceğini bildirmişlerdir Sonuç olarak tam seramik restorasyonlarda polisaj işlemi, glaze

işlemine göre daha tercih edilebilirdir.

4.1.5.Porselen Güçlendirme Metodları

Seramiğin üstün estetik başarısı, baskı gerilimine karşı dayanımı, sertlik, kimyasal

etkilere direnç ve biyolojik uyum gibi avantajlarına karşılık, düşük çekme dayanımı ve

kırılganlık gibi olumsuz özellikleri yapısının güçlendirilmesine gereksinim duyulmasına yol

açmıştır. Bu nedenle porseleni güçlendirmek için geçmişten günümüze bazı yöntemler

geliştirilmiştir:

1. Metal alt yapıların kullanılması

2. Metal folyolara bağlanma

3. Kristallerin cam faz içinde dağılması (çekirdek yapıyı güçlendirme)

4. Camların kristalizasyonu

5. İyon değişimi ile kimyasal sertleştirme

6. Mine ve dentine bağlanma [126]

7. Yüzey işlemleri [127]

Page 33: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

24

8. Sertleştirme dönüşümü [128].

Metal Alt Yapıların Kullanılması

Metal destekli seramik restorasyonlar uzun yıllardır dayanıklılıkları, yeterli estetik

kaliteleri ve tahmin edilebilir klinik sonuçlarından dolayı yaygın olarak kullanılan

restorasyonlar olmuştur. Metal desteli tam seramik restorasyonların başarılı temeli 1962’de

Weinstein tarafından atılmıştır. Seramik materyaller metal alaşımlarının dış oksit tabakasına

bağlanmakta ve son derece dayanıklı restorasyonlar elde edilmektedir [126].

Metal Folyolara Bağlanma

Folyoyla güçlendirilmiş restorasyonların yapımları metal alt yapıya kıyasla daha

kolaydır. Aynı zamanda bu yöntem pahalı ekipmanlara gerek olmaksızın oldukça estetik

restorasyonlar yapılmasına olanak sağlamıştır. Metal altyapı kullanılması maksimum

dayanıklılık sağlar, iç yarık ve çatlak yayılımını en aza indirger. Oldukça ince metal yapraklar

kullanılarak güçlendirilmiş kuron sistemi 1970’lerin ortalarında McLean ve Sced tarafından

geliştirilmiştir. Bu teknikte altyapı olarak kalayla kaplanmış platinyum folyo kullanılmıştır.

Yine McLean ve Sced tarafından 1987 yılında, metal alt yapılara ekonomik alternatif olarak

platinyum alaşım kopingler tanıtılmıştır. Bir başka teknik ise Schössow tarafından 1984’de

geliştirilen laminate folyo tekniğidir [126].

Kristallerin Cam Faz İçinde Dağılması

Bu yöntemde seramik kristalleri camsı faz içinde dağıldığında, oluşan cam-kristal

birleşimi dayanıklılıkta ve elastikiyette artışa neden olacaktır. Oluşan bu yapı, çatlak

yayılımını engeller ve böylece kırılma için daha büyük kuvvete ihtiyaç duyulur [126].

Alüminayla güçlendirilmiş kor materyali, feldspatik porselenden iki kat daha fazla eğilme

dayanıklılığına sahiptir [129]. Bu dayanıklılıktaki artış kristal fazın konsantrasyonu ile

ilgilidir [126].

Şekil 3: Dağılmış dayanıklılık ile sert kütlelerde çatlak yayılımının engellenmesi [126]

Camların Kristalizasyonu

Dental seramiklerin güçlendirilmesinde bir başka yöntem ise camların kontrollü

kristalizasyonudur [126]. Isı uygulaması sırasında, iç kristallerin büyümesi ve nükleasyon ile

kontrollü kristalizasyon meydana gelir. Bu kontrollü kristalizasyon cam boyunca eşit olarak

dağılan küçük kristallerin oluşumuna neden olur. Uygulanan ısının derecesi ve süresi

değiştirilerek kristallerin sayısı ve büyüklüğü ayarlanabilir [8].

Page 34: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

25

İyon Değişimi ile Kimyasal Sertleştirme

Seramik yüzeyindeki yarıklar gerilim kuvvetine maruz kaldığı zaman başarısızlıklar

meydana gelir ve çatlaklarda büyüme oluşur [126]. Bu teknikte yüzeydeki çatlakların

ilerlemesini önlemek amacı ile düşük ısıda seramik yüzeyinde kompresiv tabaka oluşturmak

hedeflenir. Cam matriks içindeki bazı iyonlar daha büyük iyonlarla değiştirilerek yüzeyde

kompresiv bir tabaka elde edilir. Seramik cam, geçiş ısısının altında erimiş tuz banyosuna

daldırılır. Bu ısılarda cam rijit bir yapıdadır, iyonik hareketlerin oluşabilmesi için yeterli olan

bu ısıda sadece alkali iyonlar yer değiştirebilecek kadar hareketlidir. Porselendeki Na+

iyonları KNO3 banyosundaki K+ iyonları ile yer değiştirir. Potasyum iyonları sodyuma göre

daha geniş hacim kaplar ve silikat ağını sıkıştırarak kompresyonu gerçekleştirir [130]. Bu

sıkıştırılmış alan çekme kuvvetlerinin mikro çatlaklar üzerindeki etkisini azaltmaktadır.

Çatlaklar ilerlemeden önce baskı gerilimlerini aşması gerektiği için, şartlandırılmış bu

yüzeyler, porselen kırılmadan önce oldukça büyük yüklenmelere karşı koyabilmektedir [131].

Mine ve Dentine Bağlanma

Estetik restoratif diş hekimliğinde çok önemli gelişmelerden biride mine ve dentine

seramik materyallerinin bağlanma yeteneğidir. Seramiklerin mineye bağlanma dayanımları

oldukça iyidir. Dentine bağlanma dayanımı gün geçtikçe çalışmalarla arttırılmaktadır. Mineye

bağlanma sayesinde zayıf seramik restorasyonlar önemli derecede güçlendirilir. Preparasyon

sırasında diş yapısından madde kaldırmaya olan ihtiyaç minimumdur. Eğer seramik

restorasyonlar diş yapısına yeterince bağlanabiliyorsa yapılan restorasyonun dayanıklılığı

orijinal dişin dayanıklılığına yakın olacaktır [126].

Yüzey İşlemleri

Polisaj: Bu yöntem tesviye sonrası seramik yüzeylere yapılacak olan polisaj işleminin,

seramik yüzeyini daha düzgünleştirdiğine, düzgünleştirilmiş yüzeylerde gerilim birikimlerinin

daha düşük düzeyde olacağı esasına dayanır. Bu yüzden düzgün yüzeylerde yapılan glaze

işleminin daha başarılı olabileceği savunulmaktadır [132].

Glaze: Simantasyondan önce son yüzey işlemi olarak önerilen glaze porselene

düzgün ve parlak bir yüzey kazandırırken, yüzey mikro çatlaklarının ve yüzey porözitelerinin

boyutlarının küçülmesini sağlamaktadır [123].

Otoglaze: Porselenin fırınlanması sırasında tam olarak sinterizasyonun oluşması ve poröz

yapıların doldurulması sonucu porselenin yüzeyinde parlak ve kaygan bir katman oluşur ki

buna natürel glaze adı verilir. Bu sayede porselen kütlesel bütünlüğe erişir ve dayanıklılığı

artar [132].

Basınç Altında Soğutma

Porselenin fırınlandıktan sonra fırından çıkarılır çıkarılmaz, basınçlı hava altında

soğutulması işlemidir. Yapılan araştırmalarda hava basıncı miktarı ortalama 0.34 MPa olarak

tespit edilmiştir. Porselen yüzeyinde oluşan baskı gerilimleri mikro çatlakların ilerlemesini

engelleyerek, porselenin eğilme dayanıklılığını arttırmaktadır [123].

Sertleştirme Dönüşümü

Tam seramik restorasyonların yapımında kullanılan zirkonyum oksit ısıya bağlı olarak

farklı kristal yapılarında bulunmaktadır. Bu kristal fazlar kübik, tetragonal ve monoklinik

Page 35: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

26

fazlardır. Materyalin mekanik özellikleri birinci olarak tetragonal faz-monoklinik faz

dönüşümüne bağlıdır. Bu dönüşüme dışarıdan gelen stresler neden olmakta ve kristallerin

hacminde %3 ile %5 oranında bir artış olmaktadır. Böylece, çatlakların ilerlemesini

engelleyecek iç stresler gelişmektedir ve çatlak yayılımına karşı materyalin direncinin

artmasında rol oynamaktadır. Bundan dolayı; itriyum ile kısmen stabilize edilmiş tetragonal

zirkonya polikristalin seramikler ve diğer zirkonyayla güçlendirilmiş seramikler

konvansiyonel seramiklere kıyasla oldukça yüksek kırılma dayanıklılığı gösterirler [133].

4.2.Termal Etkiler

4.2.1.Isıl Genleşme Katsayısı

Birim hacimdeki bir maddenin birim sıcaklık değişiminde, hacmindeki değişme

miktarına ısıl genleşme katsayısı denir. Alt yapı ve üst yapı bileşiminin başarılı olabilmesi

için önemli bir faktördür. Metal alt yapılı seramik restorasyonlarda metal alt yapının ısıl

genleşme katsayısı porselene göre daha yüksek olmalıdır. Böylece fırınlama sıcaklığından oda

sıcaklığına geçildiğinde metalin porselenden daha fazla büzülmesi sağlanmış olur. Metal ve

seramik arasındaki ısıl genleşme katsayısı farkı, porseleni baskı altında tutmakta ve böylece

restorasyona ekstra dayanıklılık sağlamaktadır. Yine bu mekanizma çok tabakalı tam seramik

restorasyonlarda da başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Bu yüzden alt yapı seramiğinin ısıl

genleşme katsayısının üst yapı seramiğinden daha yüksek olması tavsiye edilmektedir [11].

Alt yapı ve üst yapı seramikleri arasındaki ısısal uyumsuzluk, üst yapıda baskı ya da

çekme streslerinin oluşmasına sebep olur. Bu uyumsuzluk üst yapı seramiğinin ısı genleşme

katsayısının alt yapı seramiğinden düşük ya da yüksek olmasına bağlı olarak ortaya çıkar.

Seramiklerin baskı dayanımı yüksek, çekme dayanımı ise düşüktür. Üstyapı materyalinin ısı

genleşme katsayısı alt yapıdan daha yüksek olduğunda üst yapı delaminasyonu ve mikro

çatlaklar ile karşılaşılabilmektedir, bu istenmeyen bir durumdur [134]. Üst yapı seramiğinin

ısı genleşme katsayısının alt yapıdan bir miktar düşük olması sayesinde ise soğuma esnasında

bir miktar baskı stresleri oluşmaktadır, bu ise istenilen bir durumdur. Çünkü bu sayede üst

yapı seramiğinin kırılma dayanımı artmaktadır. Zirkonya bu özelliğe sahip bir materyaldir.

Diğer seramiklere göre daha düşük ısı genleşme katsayısı vardır. Bu yüzden zirkonya ile aynı

ya da daha düşük ısı genleşme katsayısına sahip üstyapı seramikleri tercih edilmektedir [135].

Zirkonya alt yapı ile üst yapı seramiğinin ısıl genleşme katsayısı uyumlu değilse, üst

yapı seramiğinin fırınlama ve soğuması sonrasında iki yapı arasında sıcaklık farklılıkları

oluşur. Bu durum artık stres oluşumuna sebep olur. Oluşan artık stresler ara yüzey özelliğini

değiştirerek, zirkonyanın faz değişiminin başlamasına ve tanecik büyüklüklerini değiştirerek

yüzeyde seramik kırığına yol açabilmektedir [136]. Yapılan çalışmalar sonucunda da zirkonya

restorasyonların üretimi sırasındaki ısıl genleşme katsayısı farklılıkları, alt yapı ve üst yapı

arasındaki istenmeyen ısınma ve soğuma oranları gibi faktörler üst yapı kırığının nedenleri

arasında gösterilmiştir [86].

Zirkonya esaslı restorasyonlardaki üstyapı porseleni ile sınırlı kalan kırık oluşumunun

nedenlerinden biri de zirkonyanın düşük termal iletkenliğidir. Soğutma esnasında soğuk dış

yüzey ile alt yapıya komşu ılık iç yüzey arasında ısı değişimi olmaktadır, bunun sonucunda

üst yapı porseleninde rezidüel stres oluşmaktadır [76]. Bu durum üst yapı porseleninin

yapısında gerilim stresi ve kırık oluşumunu hızlandırmaktadır. Kırık görülme sıklığının

özellikle üst yapı kalınlığının arttırılması ve hızlı soğutma oranı ile ilgili olduğu

belirtilmektedir [137].

Page 36: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

27

4.2.2.Sıcaklık Değişimleri

Ağız ortamında, rutin olarak yeme, içme faaliyetleri ve nefes alma esnasında önemli

sıcaklık değişiklikleri olmaktadır. Örneğin; sıcak içeceklerin 85°C’ ye varan sıcaklıklarda,

soğuk gıdaların ise -12°C gibi değerlerde tüketilebildiği belirtilmiştir [138]. Ortalama olarak

alınan gıdalara ve sıvılara bağlı ağızdaki sıcaklık değişimleri 0 ile 70 °C arasında olmaktadır.

Solunum anındaki hava sıcaklığı, nem ve hava hızı gibi etkenler de ağız sıcaklığını

etkileyebilmektedirler [139]. Tekrarlayan sıcaklık değişimleri, diş ya da restorasyonun

yapısında termal streslere sebep olmaktadır [138]. Termal stresler çatlak ilerlemesini uyararak

mekanik streslere neden olur, böylece materyalin mekanik ve fiziksel özelliklerini

değiştirebilmektedir ya da ağız sıvılarının restorasyondaki boşluklara girip çıkmasına neden

olup boşluk hacmini değiştirerek etki gösterir [139].

Suni yaşlandırma işlemleri sonucunda, materyalin yüzey kusurlarının şiddetlendiği ve

daha az okluzal kuvvetlerde bile materyalde kırıkların oluştuğu gözlenmiştir. Bu koşullar,

zirkonyanın spontan t-m dönüşümü göstermesine, mikro çatlağın yayılmasına ve

dayanıklılığın azalmasına sebep olmuştur [118].

Zirkonya materyalinin fırınlanma sayısının mekanik özelliklerine etkisinin incelendiği

bir çalışmada 0, 1, 3 ve 5 kere fırınlama yapılmıştır. Sonuçta 1 kere fırınlanan grubun (1211

MPa) bükülme dayanımının, fırınlama yapılmayan kontrol grubuna (1503 MPa) göre oldukça

düştüğü görülmüştür. İlk fırınlamadan sonra diğer fırınlamaların mekanik özellikleri

etkilemediği belirtilmiştir [140].

4.2.3.Sinterlemenin Etkisi

Restorasyonların mekanik özelliklerinde, sinterleme süresindeki değişimin de etkili

olduğunu belirten çalışmalar vardır [141,142]. Yoğun olarak sinterlenmiş yüksek saflıktaki

alüminanın (Procera, Nobel Biocare) kısmen sinterlenmiş ve cam infiltre edilmiş alüminadan

daha yüksek bükülme direncine sahip olduğu belirtilmektedir [143].

Sinterleme sıcaklığı ve süresinin materyalin tanecik büyüklüğünü etkilediği

düşünülmektedir. Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre artmış tanecik büyüklüğü; t-m faz

dönüşümünü uyarıp materyalin stabilitesini ve dayanımını düşürmektedir. Yüksek sinterleme

sıcaklığı ile uzun sinterleme süresinin tanecik büyüklüğünü arttırdığını gösteren araştırmalar

vardır. Doğal bir t-m faz dönüşümü ancak çok ince tanecikler ile sağlanabilir [144]. Lazar ve

ark. [145], itriyum ile stabilize zirkonya seramiklerde mikro yapıda kalın taneciklerin

bulunmasının monoklinik formun bir göstergesi olduğunu belirtmiştir.

4.3.Restorasyonun Simantasyonu

Tam seramik restorasyonların başarısında; simantasyon işlemi ve kullanılan yapıştırma

simanı önemli rol oynar. Simanlar; doğal diş ve restorasyon arasındaki bağlantının uzun

ömürlü olmasında, mikrosızıntının önlenmesinde ve dişin kırığa karşı dayanımının

arttırılmasında büyük önem taşımaktadır [89].

Çinko fosfat simanlar; diş hekimliğinde, standart olarak kabul edilmiş ve diğer

simanların geliştirilmesinde rehber olmuştur. Çinko fosfat simanlarda, toz ile likitin

karıştırılmasıyla hızlı ve ekzotermik bir reaksiyon gerçekleşir ve çinko fosfat oluşumuyla

sonuçlanır. Ph değerinin düşük olmasına bağlı olarak pulpa irritasyonuna ve post-operatif

hassasiyete neden olması, yüksek çözünürlüğe sahip olması, adezyonun zayıf olması ve

Page 37: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

28

sertleşme büzülmesi göstermesi çinko fosfat simanların dezavantajlarını oluşturmaktadır

[146].

Polikarboksilat simanlar ise biyolojik olarak uyumlu simanlardır. Post operatif

hassasiyete neden olmazlar, manipulasyonu kolaydır, çalışma süresi uzundur. Bu simanların;

diş yüzeyindeki tutuculuğu önemli ölçüde adezyon kuvvetlerine ve kimyasal tutunmaya

bağlıdır. Bu yüzden simantasyon öncesinde diş yüzeyinin iyice kurutulmuş ve temiz olması

gerekir [146]. Tam metal kuronlar, alümina veya zirkonya esaslı tam seramik kuron ve köprü

protezleri, metal destekli porselen kuron ve köprüler, post-core sistemleri, ortodontik bant ve

braketlerin simantasyonunda kullanılır [147].

Cam iyonomer simanlar; mine ve dentin dokusuna kimyasal olarak bağlanırlar.

Antikaryojenik özelliğe sahiptirler, fluor salınımı ile sekonder çürük oluşumunu engellerler.

Polimerizasyon büzülmesi göstermezler, ısıl genleşme katsayıları ve ısı iletkenlikleri diş

dokularıyla uyumludur, ideal oranlarda karıştırıldığında viskoziteleri çok düşüktür. Ancak

cam iyonomer simanların elastiklik modülüsü düşüktür, 7 Gpa değerindedir. Strese maruz

kalan bölgelerde elastik deformasyon riski vardır, erken dönemde çözünürlüğü yüksektir,

sertleşme reaksiyonu sırasında neme duyarlıdır ve çalışma süresi kısadır [148].

Reçine modifiye cam iyonomer simanlar ise geleneksel cam iyonomer simanlara göre

daha az hassasiyet oluşturur. Çalışma zamanları daha uzundur ve sertleşme süreleri daha

kısadır. Mekanik dirençleri daha fazla ve suda çözünürlükleri daha azdır. Bu nedenle cam

iyonomer simanlara göre daha tercih edilebilir özelliklere sahiptirler. En önemli dezavantajı

ise; yapısında bulunan HEMA’nın yüksek hidrofilik özelliği nedeniyle yüksek miktarda su

absorpsiyonuna yol açmasıdır. Su emilimine bağlı olarak genleşme sonucunda kırıklar

görülebilir [29].

Tam seramik sistemlerin simantasyonunda kullanılmak üzere bu simanlar

karşılaştırılmış ve şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: Çinkofosfat, çinkopolikarboksilat ve

geleneksel cam iyonomer simanlar asit-baz reaksiyonu ile sertleşirler ve bu durum

seramikteki yüzey çatlaklarını artırır [149]. Ayrıca cam iyonomer simanlar erken dönemde

neme karşı duyarlıdırlar, bu yüzden tam seramiklerin simantasyonunda çok fazla

önerilmemektedirler [16]. Reçine modifiye cam iyonomer simanlar da sertleşirken asit-baz

reaksiyonu gösterirler. Reçine modifiye cam iyonomer simanlar, geleneksel cam iyonomer

simanlara göre adezyon özellikleri, dayanıklılık, kırılma tokluğu ve aşınmaya direnç

özellikleri açısından daha başarılıdır. Cam ve alümina esaslı seramik restorasyonların

simantasyonunda asit içermeyen simanlar tavsiye edilmektedir. Geleneksel cam seramik

restorasyonların başarılı bağlantısı için adeziv simantasyon tekniği önemli bir faktördür [149].

Zamanla adeziv reçine simanlar ortaya çıkmıştır. Bu simanlar başlangıçta, pulpa

irritasyonuna ve polimerizasyon büzülmesi ile mikro sızıntıya neden olabileceği, film

kalınlığının fazla olması ve manipülasyonunun zor olması gibi sebeplerle tercih edilmemiştir.

Ancak günümüzde tam seramik sistemlerin gelişmesiyle birlikte adeziv reçine esaslı

simanların özelliklerinde de ilerlemeler olmuştur. Geleneksel simanlara göre daha az mikro

sızıntı gösterirler ve daha uzun klinik başarıya sahiptirler, bu nedenle son yıllarda kullanımı

yaygınlaşmıştır [150,151]. Adeziv reçine simanlar kimyasal yolla, ışıkla ya da dual olarak

polimerize olabilirler.

Kimyasal olarak polimerize olanlar, baz ve katalizör olmak üzere iki bileşenden

oluşurlar. Baz kısmında ‘benzoil peroksit’; katalizörde ise ‘organik amin’ bulunmaktadır. İki

komponentin karıştırılması ile polimerizasyon başlar. Bu simanların içerisinde bulunan

Page 38: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

29

tersiyer aromatik aminlerin, zamanla ağız içerisinde kimyasal değişikliğe uğramasıyla amin

renkleşmesi görülür bu yüzden renk stabiliteleri iyi değildir. Ayrıca karıştırmaya bağlı

porözite oluşması ve çalışma süresinin kısıtlı olması gibi dezavantajları vardır. Bu simanlar;

metal destekli sabit protezlerin, postların, opak alt yapıya sahip tam seramik restorasyonların

simantasyonu için uygundurlar [147].

Işıkla sertleşen simanlar, amin renkleşmesinin etkisini önlemek için geliştirilmiştir.

Avantajları; sertleşmeleri kontrol edilebilir, çalışma zamanları uzundur ve renk stabiliteleri

iyidir [152]. En önemli dezavantajları ise, özellikle kalınlığı fazla olan ve ışık geçirgenliği

düşük olan tam seramik restorasyonlarda, her yerde eşit oranda polimerizasyonun

gerçekleştirilememesidir [153]. Bu başarısızlığın önüne geçmek için ışık ve kimyasal yolla

yani dual olarak polimerize olan adeziv reçine simanlar geliştirilmiştir. Bu sistemler, baz ve

katalizör olmak üzere iki ayrı komponent halinde bulunurlar. Simanın baz kısmında ışıkla

polimerizasyonu başlatan kamforokinon, katalizör kısmında ise kimyasal polimerizasyonu

başlatan amin-peroksit bulunur. Amin-peroksit reaksiyonu yavaş ilerler bu sayede, simanın

erken sertleşmesi engellenir ve restorasyon yerine yerleştirildikten sonra, fazla simanın

uzaklaştırılmasına imkân sağlanmış olur [147]. Işıkla polimerizasyondan sonra kimyasal

polimerizasyon yavaş bir şekilde devam eder ve polimerizasyonun tamamlanması için

yaklaşık olarak 24 saat geçmesi gerekir. Dual yolla polimerize olan reçine simanlar;

translusent yapıdadır. Böylece alttaki diş dokusunun rengini yansıtır ve restorasyonun

rengiyle uyum sağlar. Bu simanların en büyük avantajı, kimyasal yolla polimerize olan

simanlara göre hekime yeterli çalışma zamanı sağlamasıdır. Işıkla polimerize olan simanlara

göre ise ışığın ulaşamadığı derin bölgelerde de polimerize olabilmesidir [146,130].

Dual polimerize olan reçine simanlar, tam seramik kuron ve köprü protezleri, adeziv

kuron-köprü protezleri, ışık geçirgenliğinin yetersiz olduğu zirkonya ve alümina içerikli tam

seramik sistemlerle üretilen inley, onley ve kuron-köprü protezleri, zirkonya ve fiber postların

simantasyonuna uygundurlar [154].

Feldspatik porselenlerde; porselenin %5-%9,5’lik hidroflorik asit ile diş yüzeyinin

%3’lük fosforik asit ile pürüzlendirilmesi ve silan bağlayıcı ajan uygulaması işlemleri

sonucunda adeziv reçine simanın materyale kuvvetli bir şekilde bağlanması

sağlanabilmektedir [155]. Adeziv reçinelerdeki silan bağlayıcı ajan, feldspatik seramik ve diş

yüzeyi arasındaki kimyasal bağlanmayı sağlamaktadır. Asitlenmiş yüzeylerdeki bağlanma

dayanımı, reçine simanın akabileceği ve bağlanabileceği derin alanların oluşturulması ile

sağlanmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda feldspatik restorasyonların iç yüzeydeki

pürüzlülüklerini arttırmak için asla kumlanmaması gerektiği, sadece asit ile

pürüzlendirilebileceği bildirilmiştir. Çünkü kumlama işlemi feldspatik porselende morfolojik

değişikliklere ve hacim kaybına neden olmaktadır [156]. Cam seramik restorasyonların

bükülme dayanımını arttırmak ve kırılganlığını azaltmak için adeziv simantasyon

yapılmalıdır. Adeziv reçine simanların baskı dayanımı (320 MPa), çinkofosfat simanların

baskı dayanımından (121 MPa) daha fazladır, bu sayede adeziv reçine simanlar

restorasyonlara destek oluşturmaktadır. Cam seramik restorasyonlar, olumlu fiziksel

özelliklere sahip adeziv simanlarla desteklendiğinde, yüksek çiğneme kuvvetlerine karşı

dayanıklılık ve gelişmiş klinik performans gösterebilmektedirler [157].

Cam seramik sistemlerin adeziv simantasyonunda, ışıkla, dual yolla ya da kimyasal

yolla sertleşen reçine simanlar kullanılabilmektedir. Dual yolla polimerize olan adeziv

simanların uygulandığı feldspatik seramik inleylerin (Vitablocks Mark II; VITA Zahnfabrik,

Almanya), kimyasal yolla polimerize olan adeziv reçine simanların uygulandığı feldspatik

seramik inleylerden daha başarısız olduğu ortaya çıkmıştır. Seramik restorasyondan ışığın

Page 39: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

30

geçememesi ya da az geçmesi yetersiz polimerizasyona neden olmaktadır. Dual yolla

polimerize olan reçine simanlar kendi kendilerine polimerizasyona bırakılırlarsa, reaksiyon

yavaşlamakta, çözünürlük ve su absorpsiyonu ise artmaktadır. Bu şekilde ışık

uygulanmaksızın otopolimerize olmaları sonucunda simanın sertliği azalmakta ve simanda

erken dönemde başarısızlıklarla karşılaşılabilmektedir [158].

Geleneksel simantasyon ise adeziv simantasyona göre daha fazla makromekanik

retansiyon esasına dayanmaktadır. Mine-sement sınırının altında bulunan kenar bitim

şekillerine sahip restorasyonlarda geleneksel simantasyon ve adeziv simantasyon tekniği

dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Çünkü sement dokusu, adeziv reçine simanlar ile

asitlenmiş dentin kadar bütünlük kuramaz, adezyon kaybına maruz kalırlar. Gingival

kenarlardaki mikromekanik retansiyon, bağlanma dayanımına ancak az miktarda katkı

sağlayabilir [159].

Adeziv reçine simanların, alümina esaslı seramik restorasyonlara bağlanmasını

etkileyen farklı yüzey işlemleri incelenmiştir. Cam seramiklerde kullanılan asit ajanlar, cam

infiltre ve yoğun olarak sinterlenmiş alümina esaslı seramiklerin yüzeylerinde yeterli

pürüzlülüğü sağlayamamaktadır. Ancak tribokimyasal kaplama işlemi, cam infiltre alümina

esaslı seramiklerin pürüzlendirilmesinde kullanılan etkili yöntemlerden biridir. Bu yöntemde

öncelikle restorasyonun yüzeyi, 250 kPa’da 14 saniye boyunca 110µm boyutundaki yüksek

saflıktaki alüminyum oksit partikülleriyle temizlenir. Ardından 110 µm (Rocatec Plus; 3M

ESPE, ABD) ya da 30 µm boyutundaki (Rocatec Plus; 3M ESPE, ABD) yüksek saflıkta silika

modifiye alüminyum oksit partikülleri ile yüzey kaplanır. Bundan sonra adeziv reçine siman

ile bağlanmanın gerçekleşebilmesi için yüzeye silan uygulanır [160].

Tribokimyasal işlemden sonra materyaldeki hacim kaybı cam infiltre alüminada,

feldspatik cam seramiğe göre 36 kez daha azdır ve kaplama işlemi yüzeyin yapısal özelliğini

değiştirmemektedir. Tribokimyasal işlemle (Rocatec; 3M ESPE, ABD) cam infiltre

alüminanın (In-Ceram Alumina; VITAZahnfabrik, Almanya) yüzeyinin kaplanmasıyla, 5 yıl

boyunca sabit kalan kuvvetli bir bağlantı oluşmaktadır. Bir çalışmada, yoğun olarak

sinterlenmiş alüminyum oksit esaslı alt yapıların kumlanması ve asit uygulanmasının

bağlanma değerine etkisi incelenmiştir. 15 saniye süre ile 50µm boyutundaki alüminyum oksit

partikülleri ile kumlama, %9,6 hidroflorik asitle 2 dakika veya %37’lik fosforik asitle 2

dakika asitleme ile karşılaştırıldığında, kumlamanın daha yüksek bağlanma değerlerine

ulaşmada etkili olduğu sonucuna varılmıştır [160]. Bir çalışmada [7] ise tribokimyasal silika

kaplama işlemi, adeziv reçine siman ile uygulandığında zirkonya ve diş arasında başarısız bir

bağlantı oluşmuştur. Kesin olarak belirtilmese de kumlama işleminin, alümina ve zirkonya

esaslı seramik materyallerin yorgunluk direncini olumsuz olarak etkilediği düşünülmektedir

[161].

Zirkonya restorasyonlar, polikarboksilat ve cam iyonomer gibi geleneksel simanlar

veya adeziv resin simanlarla simante edilebilmektedir [162]. Cam iyonomer simanlar ile

simante edilen zirkonya restorasyonlarda çeşitli başarısızlıklarla karşılaşılabilmektedir.

Gargari M. ve ark. [163], zirkonya restorasyonların simantasyonlarını incelemişlerdir,

çalışmalarında zirkonyanın en başarılı adeziv simantasyonun 0,25 MPa’lık basınç altında 50

μ’luk alüminyum oksit ile kumlama ve fosfat içeren monomer 10-metakriloloksidesil-

dihidrojenfosfat (MDP) içeren adeziv rezin simanlarla simante edilmesi ile sağlandığını

belirtmişlerdir.

Page 40: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

31

4.4.Optik Özellikler

Diş hekimliği seramiklerinde estetik özellikler günümüzde çok ön plandadır. Seramik

restorasyonların doğal diş görünümünde olması ve zamanla renkleşmemesi başarı açısından

önemlidir. Estetik başarıyı sağlayabilmek için seramik restorasyonlar zamanla geliştirilmiştir.

Tam seramikler, doğal dişi taklit edebilen optik özellikleri ve translusensi özelliği bakımından

dişi en iyi taklit edebilen materyal olması yönüyle öne çıkmıştır [164].

Translusensi özelliği, yarı saydamlık olarak tanımlanabilir. Işığı tamamen geçiren

transparanlık ile ışığı tamamen yansıtan opaklık arasında kalır. Doğal görünüme yakın bir

restorasyon elde etmek için materyalin ışığın bir kısmını geçirmesi bir kısmını da dağıtması

gerekir [85]. Tam seramiklerin translusensi özelliği aydınlatma koşullarından, materyal

özelliklerinden, alt yapı seramiğin renginden veya dişin renginden etkilenmektedir [165].

Heffernan ve ark. [166] çeşitli seramik materyallerinin translusenslik değerlerini

incelemiş ve yüksek derecede translusenslik özelliğine sahip olan In- Ceram Spinell sistemini

geliştirmişlerdir. Bu sistem, In-Ceram sistemine MgAl2O4 ilave edilmesiyle geliştirilmiştir.

Ancak bu materyal anterior bölgede kullanımını kısıtlayan mekanik özelliklere sahiptir.

Translüsenslik açısından In- Ceram Spinell sistemini, In- Ceram Aluminadan daha yüksek

translusenslik değerine sahip olan IPS Empress, Procera, IPS Empress2 sistemleri ve düşük

translüsenslik değeri olan In Ceram Zirkonya sistemi takip etmiştir. Bu çalışmanın sonucunda

yüksek translüsenslik özellikleri nedeniyle In-Ceram Spinell, IPS Empress ve IPS Empress 2

gibi sistemlerin estetik ihtiyacın fazla olduğu vakalarda kullanılması gerektiği belirtilmiştir.

In-Ceram Alumina ve In-Ceram Zirkonya sistemlerinin ise estetiğin daha az önemli olduğu

posterior bölge restorasyonlarında tercih edilmesi gerektiği belirtilmiştir [85]. Yapılan bir

çalışmaya göre de uzun süre ağız içinde kalan zirkonya materyalinin estetik açıdan tehlikeye

girdiği belirtilmiştir. Çünkü zirkonya restorasyonlarda düşük ısı bozunmasından kaynaklanan

yüzeysel değişiklikler zirkonya restorasyonların renk stabilitesini etkilemektedir [167].

Seramik alt yapı ve üst yapı materyallerinin kalınlığı, restorasyonun rengini

etkilemektedir. Volpato ve ark. [167], analiz edilen tüm parametrelerde kalınlık etkisinin

istatistiksel olarak önemli olduğunu ve çalışmaları sonucunda tespit ettikleri renk

farklılıklarının, seramik kalınlık farkına bağlı olduğunu bildirmiştir. Başka bir çalışmada

[168] dentin rengini maskelemek için gerekli olan minimum alüminyum-oksit alt yapı

kalınlığı 0,7 mm olarak bulunmuştur. IPS Empress sistemi kullanıldığında ise, bu sistemin en

önemli özelliği olan gelişmiş translüsensliği dikkate alınarak, restorasyonların dentin rengini

maskeleyebilmeleri için 2 mm kalınlıkta üretilmeleri gerekmektedir. Yapılan bir çalışmada

[169] ise tam seramik restorasyonlarda, maskeleme özelliği dikkate alındığında restorasyonun

kalınlığı 1,5 mm’den küçük ise alt yapının renginden etkilendiği, eğer 2 mm’den büyükse

etkilenmediği görülmüştür. Volpato ve ark.’nın [170] çalışmasına göre de tam seramik

sistemlerde son rengi, doğal diş dokusunun rengi ve tipi etkiler. Bu nedenle doğal diş rengi,

seramik rengine yakın olduğunda 1.5 mm kalınlığında cam seramik sistemler tercih edilebilir.

Ancak altta kalan destek yapılarda metal post veya kor kullanıldığında seramik kalınlığının

artırılması (en az 2 mm) ya da veneer porselen kullanımı uygun olacaktır.

Restorasyonların yüzey pürüzlülüğü de translusensi özelliğini etkileyen faktörlerden

biridir ve klinik başarıda önemli rol oynar. Yüzey pürüzlülüğü translusensiyi ve ışık

yansımasını etkilediği için materyalin estetiğini de etkilediği bildirilmiştir [171]. Pürüzsüz bir

yüzeye ulaşmak estetik, hasta konforu ve biyolojik yönler gibi çeşitli nedenlerden dolayı

önemlidir. Restorasyonun yüzey pürüzlülüğü, cilalama ve parlatma işlemleri ile giderilebilir

[172]. Uygulanan bitim işlemleri sayesinde restorasyon üzerindeki oksijen inhibisyon tabakası

Page 41: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

32

ortadan kaldırılarak renk stabilitesi sağlanır. Yüzey bitim işlemleri optimal düzeyde yapılan

restorasyonlarda teknik ve estetik problem görülme oranı azalmaktadır. Yapılan çalışmalar

sonucunda uygulanan bitim işleminin restorasyonun renk stabilitesini de arttırdığı

belirtilmiştir [173]. Tam seramik restorasyonlara çeşitli patlı veya patsız cila kitleriyle veya

glaze materyalleriyle bitim işlemi uygulanabilir. Manuel cila ve glaze materyalleri yüzey

özelliklerine farklı şekillerde etki ederler bu yüzden günümüzde çok fazla çeşitte bitim

prosedürleri uygulanabilmektedir [174].

Tam seramik materyalin yapısı da restorasyonun optik özelliklerini etkilemektedir.

Seramiği güçlendirmek amacıyla kullanılan polikristal içerikler, farklı kırılma indeksleri ve

homojen olmamaları nedeniyle translüsensi özelliğini azaltmaktadır [175]. Genel olarak

seramiklerin yapısındaki kristallerin boyutları, görünür ışığın boyutlarından daha küçükse

(400-700 nm) cam transparan olarak gözükecektir. Bu nedenle kristal içeriği artırılmış ve

yüksek dayanıma sahip olan seramikler daha opaktır [176]. Zirkonyanın en önemli

dezavantajı opak karakteridir. Bu özelliğinden dolayı aşırı derecede renklenen destek dişlerde,

metal post-kor yapılan destek dişlerde, metal dayanak kullanılan implant üstü sabit

restorasyonlarda kullanılabilmektedirler. Estetiğin ön planda olduğu anterior bölgede sınırlı

kullanıma sahiptirler. Opak görünümleri nedeniyle mat ve cansız bir görüntü oluştururlar. Bu

nedenle zirkonya alt yapılı restorasyonlarda estetiği arttırabilmek için translüsensi değeri daha

iyi olan bir üst yapı materyali kullanılması gerekmektedir. [177,178]

Tam seramik sistemlerdeki gelişmeler sonucunda optik özellikleri zirkonyadan daha

başarılı olan monolitik zirkonya geliştirilmiştir. Monolitik zirkonyalar, gözeneksiz yapıya

sahiptir ve yüksek translüsenslik özellikleri vardır. Bu sayede mükemmel doğal görünüme

sahiptirler. Estetik başarıları çok iyi olduğu için seramiklerle veneere edilmeleri

gerekmemektedir. Yalnızca özel boyama solüsyonları kullanılarak doğal diş rengi elde

edilebilmektedir [54].

4.5.Materyalin Biyouyumluluğu

Canlı dokular ile yapay materyalleri bir arada kullanma ihtiyacı biyolojik uyum

kavramını gündeme getirmektedir. Tam seramik restorasyonlar, ağız içinde periodontal

dokularla sürekli yakın temasta bulunmaktadır. Bu nedenle tam seramik sistemleri

güçlendirmek amacıyla kullanılan alt yapı sistemlerinin biyouyumluluğu merak konusu

olmuştur. Bu sistemlerin sitotoksisite özelliklerinin değerlendirildiği çalışma sayısı oldukça

azdır. Yapılan çalışmalarda bu materyallerin genel olarak biyouyumlu olduğu bildirilmekle

beraber [179,180] bazı araştırmacılar ise toksik olduklarını belirtmişlerdir [181]. Ancak

yapılan in vitro ve in vitro değerlendirmeler sonucunda zirkonyum oksitin sitotoksik olmadığı

doğrulanmıştır. Ayrıca bazı çalışmalarda yan etki oluşturan zirkonyum tozlarla ilgili olumsuz

sonuçlar rapor edilmiştir, bu durumun muhtemelen zirkonyum hidroksit kaynaklı olduğu

düşünülmüştür [182].

Gerçekleştirilen diğer in vivo ve in vitro çalışmalarda da zirkonyanın kimyasal olarak

stabil ve non-alerjik olarak belirtilmiştir [98]. ZrO2 ve Y2O3 ile yapılan in vitro karsinojenik

ve teratojenik testlerde negatif sonuç ortaya çıkmıştır [183]. Covacci ve ark. [184] da

yaptıkları çalışmada saflaştırılmış ve saflaştırılmamış tozdan elde edilen zirkonya seramiğin

mutajenik ve karsinojenik etkilerini araştırmışlardır. Zirkonyanın hücre ile biyouyumlu

olduğunu ve Y-TZP’nin mutajenik ve karsinojenik etkisinin olmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca

titanyuma göre Y-TZP’nin üzerinde daha düşük oranda bakteri plağı birikimi olduğu

bildirilmiştir, bu durumun iki malzeme arasındaki protein adsorbsiyon farkından

Page 42: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

33

kaynaklandığı düşünülmüştür [185]. Yapılan çalışmalarda [54] monolitik zirkonyanın yüksek

biyouyumluluğa ve estetiğe sahip olduğu da belirtilmiştir.

5.RESTORASYONUN TAMİR İŞLEMLERİ

Tam seramik restorasyonlarda karşılaşılan kırıklar tamir sistemlerini ön plana

çıkarmıştır. Restorasyonun tamiri ağız veya ağız içinde gerçekleştirilebilir. Restorasyonun

ağız dışında tamir edilmesi, restorasyonun ağızdan uzaklaştırılması ve teknisyenin

restorasyonu yeniden veneerleyerek fırınlaması işlemlerini kapsar. Bu indirek tamir

tekniğinde klinik ve laboratuvar süreçleri bulunmaktadır. Tamir edilen restorasyonun kendi

içerisindeki renk uyumunun sağlanmasında bu teknik oldukça başarılıdır. Ancak

restorasyonun ağızdan uzaklaştırılması ve laboratuvar işlemleri süreci, hastayı estetik kaygıya

düşürmektedir. Kırık hattının tamiri için porselen uygulamasının ardından yeniden fırınlanma

işlemi seramik restorasyona hasar verebilmektedir [186]. Bununla birlikte provaların

tekrarlanması gereken durumlarda da fırınlanma sayısı artabilmektedir. Bu nedenle ağız dışı

tamir yönteminde, restorasyonun fırınlanma sayısının da arttırılmış olacağı göz ardı

edilmemelidir. Tekrarlayan fırınlama işlemlerinin seramik materyalinin rengini, kırılma

dayanımını, boyutsal stabilitesini, diş üzerine adaptasyonunu ve marjinal uyumunu olumsuz

etkilediği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir [187,75].

Tam seramik restorasyonlar, metal destekli restorasyonlara göre ısı değişimlerine ve

tekrarlayan fırınlama işlemlerine karşı daha hassastır. Ağız dışı tamir sistemlerinin estetik

avantajı olmasına karşın; yüksek tedavi maliyeti, restore edilmiş dişe zarar verilme ihtimali,

fazla zaman gerektirmesi, restorasyonun çıkarılmasındaki zorluk, hastanın hızlı bir sonuç elde

etme isteği ve restorasyonun tekrarlayan fırınlama işlemlerinden olumsuz etkilenme ihtimali

gibi yönleri de vardır. Bu nedenle ağız içi tamir sistemlerine ihtiyaç duyulmuştur [188].

Ağız içi tamir yöntemleri sayesinde laboratuvar işlemlerine gereksinim ortadan

kalkmakta ve restorasyon ağızda kullanılmaya devam edilebilmektedir. Bu sayede maliyet ve

zamandan tasarruf edilmekte ve kırık hattında oluşan düzensiz yüzeyin ortadan

kaldırılmasıyla kırık alanına mikroorganizma birikimi de engellenmektedir. Seramik alt

yapının açığa çıkmadığı ve posterior alanda olan ufak üst yapı porseleni ile sınırlı kırıklarda,

kırık yüzeyinin polisajlanması işlemiyle bir çözüm oluşturabilmektedir [189]. Zirkonya bazlı

restorasyonlarda, kırık genellikle ufak ve üst yapı porseleni ile sınırlı kalmaktadır ve

genellikle alt 2.molar restorasyonlarda kırık görülmektedir. Zirkonya restorasyonlarda polisaj

ya da tamir ile giderilebilecek olan üst yapı porseleniyle sınırlı kırık sıklığı; restorasyonun

çıkarılmasını gerektiren üst yapı porseleniyle sınırlı kırık sıklığından daha yüksektir [190]. Bu

yüzden çoğu vakada üst yapı porseleni ile sınırlı kalan porselen kırığı, restorasyonun

fonksiyonunu etkilememektedir ve restorasyon kolaylıkla tamir edilebilmektedir [189]. Ağız

içi tamir yöntemleri şu işlemlerle gerçekleştirilebilir:

1.Kayıp porselen parçası, kompozit bazlı rezin yapılarla tamir edilebilir. Tamir işlemi için

ağız içerisindeki kırık yüzeye kompozit uygulanmasıyla daha kısa sürede işlem

gerçekleştirilir, maliyeti düşüktür ve uygulaması kolaydır [191]. Ancak düşük dayanım,

translusensi yetersizliği, kalan dişler ile renk uyumunun sağlanmasının zor olması bu sistemin

dezavantajlarıdır. Direk tamir tekniğiyle uzun dönemde başarılı estetik sonuçlara

ulaşılamayabilir. Bunun nedeni, kompozit rezinlerin dental porselenlere kıyasla daha düşük

renk stabilitesi göstermesidir ayrıca bağlantı dayanımı zamanla azalmaktadır [192].

2. Kırık porselen parça mevcut ise, kırık parça rezin siman ile kırık bölgesine simante

edilebilir [189].

Page 43: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

34

3.Geniş kırık yüzeyleri olduğunda veya estetiğin önem taşıdığı anterior bölge kırıklarında

kırık parça yeniden ilgili bölgeye uygulanır ya da bir veneer tabakası oluşturulur ve kırık

bölge yeni üretilen veneer tabakası ile tamir edilir. Bu şekilde ideale en yakın sonuca

ulaşılacaktır [189]. Wadyve ark., implant destekli metal-seramik restorasyonun

simantasyonundan iki yıl sonra oluşan kırık hattını tamir etmek için bu yöntemi

kullanmışlardır. Lösit ile güçlendirilmiş cam seramik (IPS Empress e.max) kullanılarak

hazırlanmış olan laminate restorasyon, ağız içerisinde modifiye edilen kırık bölgesine simante

edilmiştir. Bu yöntemin amacı restorasyonun çıkarılma gerekliliğini ortadan kaldırmak ve

porselen kullanımı ile uzun dönem klinik başarıyı, estetiği sağlayabilmektir. Ancak bu

yöntemin dezavantajı ise tedavi süresinin uzaması ve ilgili bölgede yapılan preparasyon

nedeniyle geçici restorasyon gereksiniminin oluşmasıdır [191].

Page 44: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

35

SONUÇ

Tam seramik restorasyonlar, doğru endikasyon konulduğu sürece ve uygun materyal

seçimiyle hem anterior hem de posterior bölge için uygundur. Tam seramiklerin en önemli

dezavantajı olan kırılmaya karşı yatkınlıkları, materyallerin mekanik ve fiziksel özellikleri

geliştirilerek önlenmeye çalışılmıştır. Günümüzde zirkonya materyali kırılma dayanımı

yüksek olduğu için ön plandadır. Ancak zirkonya seramiklerde de üst yapıda kırılma ve

kopmalarla sık karşılaşılmaktadır.

Tam seramik materyallerdeki kırılma ve kopmaların önüne geçebilmek için; alt yapı-

üst yapı kalınlık oranları birbirine yakın olmalıdır. Böylece üst yapı baskı, alt yapı da germe

gerilimlerine maruz kalır ve çatlak ilerlemesi önlenmiş olur. Alt yapılar anatomik forma

uygun olmalıdır ve üst yapı kalınlığı da her yerde tutarlı olmalıdır. Tam seramik

restorasyonlara uygun diş preperasyonu yapılmalıdır. Kama etkisi yaratan kenar bitim

şekillerinden uzak durulmalıdır. Bununla birlikte üst yapı hazırlama yöntemleri arasındaki

avantaj ve dezavantajlar göz önünde bulundurularak tercih yapılmalıdır. Alt yapı seramiğinin

ısıl genleşme katsayısı üst yapıdan bir miktar fazla olmalıdır. Zirkonya restorasyonlarda

tekrarlayan fırınlama işlemlerinden kaçınılmalıdır.

Tam seramik alt yapı ve üst yapı seramiği arasındaki bağlanma kuvveti, metal-seramik

bağlanma kuvvetine henüz tam olarak ulaşamamıştır. Bu nedenle klinik komplikasyonların

azaltılması için alt yapı seramiği üzerine uygulanan yüzey işlemlerinin daha hassas ve

kontollü bir şekilde yapılması gerekmektedir. Mevcut yüzey işlemleriyle alakalı kapsamlı ve

uzun süreli klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.

Dayanımı artırmak için seramik yüzeyine farklı bitim işlemleri uygulanabilmektedir.

Polisaj işleminin, glaze işlemine göre daha tercih edilebilir olduğu düşünülmektedir. Ancak

araştırmacılar arasında bitim işlemleriyle ilgili kesin bir fikir birliği yoktur. Bu alandaki

çalışmaların artırılması gerekmektedir.

Tam seramik sistemlerde uygun simantasyon yöntemleri tercih edilmelidir. Zirkonya

restorasyonlar, polikarboksilat ve cam iyonomer gibi geleneksel simanlar veya adeziv resin

simanlarla simante edilebilmektedir. Ancak cam iyonomer simanlarla bazı başarısızlıklarla

karşılaşılabilmektedir. Adeziv simantasyonun daha başarılı olduğu ortaya konmuştur.

Estetik başarıyı sağlayabilmek için materyal kalınlığına dikkat edilmeli, yüzey

pürüzlülüğü minimal düzeye indirilmelidir. Materyallerin estik özelliğini artırmaya yönelik

daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Tam seramik materyallerin biyouyumluluğu ile ilgili çalışmalar kısıtlıdır. Bu alandaki

çalışmalar artırılmalıdır.

Sonuç olarak tam seramik materyallerin fiziksel, mekanik, estetik ve biyouyumluluk

özellikleriyle ilgili hasta sayısının daha fazla olduğu uzun dönemli ve kapsamlı klinik

çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Page 45: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

36

KAYNAKÇA

1-Marcusson JA.,1996, Contact allergies to nickel sulfate, gold sodium thiosulfate and

palladium chloride in patients claiming side-effects from dental alloy components. Contact

Dermatitis, , 34: 320-323.

2-Heymann HO.,1984, Resin-retained fixed partial dentures: The acrylic denture-tooth pontic.

General dentistry, 32: 113-117.

3-Scheer B, Silverstone LM., 1975, Replacement of missing anterior teeth by etch

retainedbridges. Journal of the International Association of Dentistry for Children, 6: 17-19.

4-Hondrum S, 1992. A Review of the Strength Properties of Dental Ceramics. J. Prosthet.

Dent, 67,859-65.

5-McLean JW (2001). Evolution of Dental Ceramics in the Twentieth Century. J Prosthet

Dent; 85, 61-66.

6-Toman M. Preslenebilir Tüm Seramik Kuronların Marjinal Uyumu ve Mikrosızıntısının İn

vitro ve İn vivo Olarak Araştırılması. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Protetik Diş Tedavisi.

Doktora Tezi, İzmir, Ege Üniversitesi, 2004.

7-Raigrodski AJ., 2004, Contemporary all-ceramic fixed partial dentures: a review. Dental

Clinics of North America , 48: 531-544.

8-Van Noort R (2002) Introduction to Dental Materials. Chapter 3.4: Dental Ceramics,

2nded, Mosby Yearbook St Louis.

9-The Glossary of Prosthodontic Terms. J Prosthet Dent 2005; 94: 10-92.

10-Anusavice K, 2003. Phillips’ Science of Dental Materials. 11th ed. Florida, Saunders, p.

660-663

11-Anusavice KJ. Phillips’ Science of Dental Materials. 11th ed. Missouri: Elsevier Ltd;2003.

12-Craig R, 1996. Restorative Dental Materials. 10th ed. St Louis, Mosby, p. 467-

13-Kelly JR, Nishimura I, Campbell SD (1996). Ceramics in dentistry: Historical roots and

current perspectives. J Prosthet Dent; 75(1): 18-31.

14-McLean JW (1979). The Science and Art of Dental Ceramics; 1st Edition Quintessence

Publishing Co.

15-Albakry M, Guazzato M, Swain M, 2003. Biaxial flexural strength, elastic moduli, and x-

ray diffraction characterization of three pressable all-ceramic materials. J Prosthet Dent, 89,

374-80.

16-Conrad H, Seong W, Pesun I, 2007. Current ceramic materials and systems with clinical

recommendations: a systematic review. J Prosthet Dent, 98, 389-404.

Page 46: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

37

17-Gracis S, Thompson VP, Ferencz JL, Silva NR, Bonfante EA., 2015, A new classification

system for all-ceramic and ceramic-like restorative materials. International Journal of

Prosthodontics.;28(3).

18-Fasbinder DJ. Chairside CAD/CAM: an overview of restorative material options.

Compendium of continuing education in dentistry (Jamesburg, NJ: 1995). 2012;33(1):50, 2-8.

19-Bindl A, Mörmann WH., 2004, Survival rate of mono‐ceramic and ceramic‐core

CAD/CAM‐generated anterior crowns over 2–5 years. European journal of oral

sciences.;112(2):197-204.

20-Pjetursson BE, Sailer I, Zwahlen M, Hämmerle CH., 2007, A systematic review of the

survival and complication rates of all‐ceramic and metal–ceramic reconstructions after an

observation period of at least 3 years. Part I: single crowns. Clinical oral implants

research.;18(s3):73-85.

21-Albakry M, Guazzato M, Vincent Swain M.,2004, Biaxial flexural strength and

microstructure changes of two recycled pressable glass ceramics. Journal of

Prosthodontics.;13(3):1419.

22-Shenoy A, Shenoy N. Dental ceramics: An update. Journal of conservative

dentistry: JCD. 2010;13(4):195.

23-Fasbinder DJ., 2002, Restorative material options for CAD/CAM restorations.

Compendium., 23(10):911-22.

24-Guazzato M, Albakry M, Ringer SP, Swain MV., 2004, Strength, fracture toughness

and microstructure of a selection of all-ceramic materials. Part II. Zirconiabased dental

ceramics. Dental materials.,20(59):449-56.

25-Sorensen J, 1999. The ips empress 2 system: defining and posibilities. Quintessence Dent

Technol 22, 153-63

26-Nakamura T, Ohyama T, Imanishi A, Nakamura T, Ishigaki S, 2002. Fracture resistance of

pressable glass-ceramic fixed partial dentures. Journal of oral rehabilitation, 29, 951-5.

27-Guess PC, Bonfante EA, Coelho P, Ferencz JL, Silva NR., 2011, All ceramic systems:

laboratory and clinical performance. Dent Clin North Am; 55:333-52.

28-Derand, P., Derand, T. 2000. ″Bond strength of luting cements to zirconium oxide

ceramics″, Int J Prosthodont, 13:131-135.

29-Diaz-Arnold AM, Vargas MA, Haselton DR., 1999, Current status of luting agents for

fixed prosthodontics. J Prosthet Dent; 81(2): 135-141

30-Vita Suprinity C, Restorative C. Vita Suprinity Brochure. 2013

31-Fonzar RF. A study into mechanical, aesthetic and adhesive aspects of lithia silica-based

glass ceramics.

Page 47: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

38

32-D’Arcangelo C, Vanini L, Rondoni GD, De Angelis F., 2016, Wear properties of dental

ceramics and porcelains compared with human enamel. The Journal of prosthetic

dentistry.;115(3):350-5.

33-Elsaka SE, Elnaghy AM., 2016, Mechanical properties of zirconia reinforced lithium

silicate glass-ceramic. Dental materials.;32(7):908-14.

34-Thamrongananskul N, Busabok C, Poolthong S, UO M, Tagamı J., 2014, Dental zirconia

can be etched by hydrofluoric acid. Dental materials journal. ;33(1):79-85.

35-Anusavice KJ, Shen C, Rawls HR., 2013, Phillips' science of dental materials: Elsevier

Health Sciences.

36-Piconi C, Macauro G., 1999, Zirconia as a ceramic biomaterial. Biomaterials.; 20:1-

25.(40)29

37-Gupta T, Bechtold J, Kuznicki R, Cadoff L, Rossing B., 1977, Stabilization of tetragonal

phase in polycrystalline zirconia. Journal of Materials Science., 12 (12):2421-6.

38-Chevalier J, Gremillard L, Virkar AV, Clarke DR. The tetragonal‐monoclinic

transformation in zirconia: lessons learned and future trends. Journal of the American Ceramic

Society.,92(9):1901-20.

39-Christel P, Meunier A, Heller M, Torre J, Peille C., 2009, Mechanical properties and

short‐term in vivo evaluation of yttrium‐oxide‐partially‐stabilized zirconia. Journal of

Biomedical Materials Research Part A. 1989;23(1):45-61.

40-Raigrodski AJ., 2004, Contemporary materials and technologies for all-ceramic fixed

partial dentures: a review of the literature. J Prosthet Dent., 92(6):557-562.

41-Zhang Y, Lee JJ, Srikanth R, Lawn BR., 2013, Edge chipping and flexural resistance of

monolithic ceramics. Dent Mater., 29: 1201-1208

42-Chevalier J, Grandjean S, Kuntz M, Pezzotti G., 2009, On the kinetics and impact of

tetragonal to monoclinic transformation in an alumina/zirconia composite for arthroplasty

applications. Biomaterials, 30(29):5279-82

43-Kern F, Palmero P., 2013, Microstructure and mechanical properties of alumina 5vol%

zirconia nanocomposites prepared by powder coating and powder mixing routes. Ceramics

International.,39(1):673-82.

44-Takano T, Tasaka A, Yoshinari M, Sakurai K., 2012, Fatigue strength of Ce-

TZP/Al2O3nanocomposite with different surfaces. Journal of dental research.,91(8):8004.

45-Sakaguchi R, Powers J., 2011, Craig's Restorative Dental Materials. 13. Baskı. Elsevier

Health Sciences.

46-Gueth J-F, Zuch T, Zwinge S, Engels J, Stimmelmayr M, Edelhoff D., 2013, Optical

properties of manually and CAD/CAM-fabricated polymers. Dental materials journal,3

(6):865-71.

Page 48: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

39

47-Shetty R, Shenoy K, Dandekeri S, Suhaim KS, Ragher M, Francis J. Resınmatrıx

Ceramıcs–an Overvıew. International Journal of recent scientific research (Internet).

2015:7414-7.

48-http://multimedia.3m.com/mws/media/1198023O/lava-ultimaterestorativechange-of-

indication-notice.pdf. <Change in Indication —Lava™ Ultimate Restorative.pdf>.

49-Lauvahutanon S, Takahashi H, Shiozawa M, Iwasaki N, Asakawa Y, Oki M, 2014, et al.

Mechanical properties of composite resin blocks for CAD/CAM. Dent Mater J, 33(5):705-10.

50-Schepke U, Meijer HJ, Vermeulen KM, Raghoebar GM, Cune MS., 2016, Clinical bonding

of resin nano ceramic restorations to zirconia abutments: a case series within a randomized

clinical trial. Clinical implant dentistry and related research, 18(5):984-92.

51-Nguyen J, Ruse D, Phan A, Sadoun M., 2014, High-temperature-pressure

polymerizedresin-infiltrated ceramic networks. Journal of dental research, 93(19:62-7.

52-https://www.vita-zahnfabrik.com/en/VITA-ENAMIC-24970.html.<VITAENAMIC.

(2013).pdf>.

53-Coldea A, Swain MV, Thiel N., 2013, Mechanical properties of polymer-

infiltratedceramic-network materials. Dent Mater, 29(4):419-26.

54-Batson ER, Cooper LF, Duqum I, Mendonca G., 2014, Clinical outcomes of three different

crown systems with CAD/CAM technology. J Prosthet Dent., 112: 770-777.

55-Shetty R, Shenoy K, Dandekeri S, Suhaim KS, Ragher M, Francis J.

RESINMATRIXCERAMICS–AN OVERVIEW. International Journal of recent scientific

research (Internet). 2015:7414-7.

56-Ernst CP, Cohnen U, Stender E, Willershausen B., 2005, In vitro retentive strength of

zirconium oxide ceramic crowns using different luting agents. J Prosthet Dent, 93: 551-8.

57-Goodacre CJ, Bernal G, Rungcharassaeng K, 2003, et al: Clinical complications in fixed

prosthodontics. J Prosthet Dent, 90: 31- 41.

58-Wolfart S, Eshbach S, Scherrer S, Kern M., 2009, Clinical outcome of three-unit

lithiumdisilicate glass-ceramic fixed dental prostheses: Up to 8 years results. Dent Mater,

doi:10.1016/j.dental.2009.05.003.

59-Taşkonak B, Sertgöz A., 2006, Two-year clinical evaluation of lithia-disilicate-based all-

ceramic crowns and fixed partial dentures. Dent Mater, 22: 1008-1013.

60.White SN, Zhao XY, Zhaokun Y, Li ZC., 1995, Cyclic mechanical fatigue of a feldspathic

dentalporcelain. Int J Prosthodont, 8: 413-420.

61-Land CH., 1903, Porcelain dental art: No.II. Dent Cosmos, 45:615-20.

62-McLean JW, Hughes TH., 1965, The reinforcement of dental porcelain with ceramic

oxides. Br Dent J, 119:251-67.

Page 49: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

40

63-Sjogren G, Lantto R, Granberg A, Sundstrom BO, Tillberg A., 1999, Clinical examination

of leucite-reinforced glass-ceramic crowns (Empress) in general practice: a retrospective

study. Int J Prosthodont, 12:122-8.

64-Christel P, Meunier A, Dorlot JM, Crolet JM, Witvoet J, Sedel L, et al.,1988,

Biomechanical compatibility and design of ceramic implants for orthopedic surgery. Ann N Y

Acad Sci, 523:234-56.

65-Piwowarczyk A, Ottl P, Lauer HC, Kuretzky T., 2005, A clinical report and overview of

scientific studies and clinical procedures conducted on the 3M ESPE Lava All-Ceramic

System. J Prosthodont, 14:39-45.

66-Aboushelib MN, Feilzer AJ, de Jager N, Kleverlaan CJ., 2008, Prestresses in bilayered

allceramic restorations. J Biomed Mater Res B Appl Biomater, 87 (1): 139

67-Ardlin BI., 2002, Transformation-toughened zirconia for dental inlays, crowns and bridges:

chemical stability and effect of low-temperature aging on flexural strength and surface

structure. Dent Mater, 18:590-5.

68-Kelly JR, 2008, Denry I. Stabilized zirconia as a structural ceramic: an overview. Dent

Mater, 24:289-98.

69-Kelly JR., 2004, Dental ceramics: current thinking and trends. Dent Clin North Am,48:

513-30.

70-Turp V, Sen D, Tuncelli B, Goller G, Özcan M., 2013, Evaluation of air-particle abrasion

of Y-TZP with different particles using microstructural analysis. Aust Dent J., 58:183-91.

71-Baldassarri M, Zhang Y, Thompson VP, Rekow ED, Stappert CF.,2011, Reliability and

failure modes of implantsupported zirconium-oxide fixed dental prostheses related to

veneering techniques. J Dent, 39(7):489-98.

72-Luthardt RG, Sandkuhl O, Reitz B., 1999, Zirconia-TZP and alumina--advanced

technologies for the manufacturing of single crowns. Eur J Prosthodont Restor Dent, 7:113-19.

73-Curtis AR, Wright AJ, Fleming GJP. 2006, The influence of surface modification

techniques onthe performance of a Y-TZP dental ceramic. J Dent., 34(3):195-206.

74-Lughi V, Sergo V., 2010, Low temperature degradation-aging of zirconia: A critical review

of the relevant aspects in dentistry. Dent Mater, 26(8):807-20

75-Silva N, Sailer I, Zhang Y, Coelho PG, Guess PC, Zembic A, Kohal RJ., 2010,

Performance of zirconia for dental healthcare. Materials., 3:863-896.

76-Al-Amleh B, Lyons K, Swain M., 2010, Clinical trials in zirconia: a systematic review. J

Oral Rehabil, 37(8):641-52.

77-Swab JJ. ,1991, Low temperature degradation of Y-TZP materials. J Mater Sci, 26:6706-

14.

78-Manicone PF, Rossi Iommetti P, Raffaelli L., 2007, An overview of zirconia ceramics:

basic properties and clinical applications. J Dent, 35:819-26.

Page 50: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

41

79-Aboushelib MN, de Jager N, Kleverlaan CJ, Feilzer AJ., 2005, Microtensile bond strengt

of different components of core veneered all-ceramic restorations. Dent Mater, 21:984-91

80-Lohbauer U, Petschelt A, Greil P., 2002, Lifetime prediction of CAD/CAM dental

ceramics. J Biomed Mater Res, 63:780-5.

81-Guazzato M, Albakry M, Swain MV, Ironside J., 2002, Mechanical properties of In-Ceram

Alumina and In-Ceram Zirconia. Int J Prosthodont, 15:339-46.

82-Güngör MB, Nemli SK, Çağlar A, Aydın C, Yılmaz H., 2017, Clinical study on the

success of posterior monolithic zirconia crowns and fixed dental prostheses: preliminary

report. Acta Odontol Turc., 34(3):104-8

83-Al-Dohan HM, Yaman P, Dennison JB, Razzoog ME, Lang BR., 2004, Shear strength of

core-veneer interface in bi-layered ceramics. J Prosthet Dent;91: 349-355.

84-Ishibe M, Raigrodski AJ, Flinn BD, Chung KH, Spiekerman C, Winter RR., 2011, Shear

bond strengths of pressed and layered veneering ceramics to high-noble alloy and zirconia

cores. J Prosthet Dent., 105:29-37.

85-Hefferman MJ, Aquilino SA, Diaz-Arnold AM, Haselton DR, Stanford CM, Vargas MA.,

2002, Relative translucency of six all-ceramic systems. Part I: core materials.J Prosthet

Dent.,88:4-9.(53)52 4-9.

86-Stawarczyk B, Özcan M, Roos M, Trottmann A, Sailer I, Hämmerle CHF., 2011, Load-

bearing capacity and failure types of anterior zirconia crowns veneered with overpressing and

layering techniques. Dent Mater., 27:1045-1053.

87-Aboushelib MN, Kleverlaan CJ, Feilzer AJ., 2006, Microtensile bond strength of different

components of core veneered all-ceramic restorations. Part II: Zirconia veneering ceramics.

Dent Mater, 22: 857-863

88-Tinschert J, Natt G, Mautsch W, Augthun M, Spiekermann H., 2001, Fracture resistance

of lithium disilicate-, alumina-, and zirconiabased three-unit fixed partial dentures: a

laboratory study. Int J Prosthodont ,14:231-8

89-Blatz MB, Sadan A, Kern M., 2003, Resin-ceramic bonding: A review of the literature. J

Prosthet Dent, 89: 268-74.

90-Guazzato, M., Quach, L., Albakry, M., Swain, M.V. 2005. ″Influence of surface and heat

treatments on the flexural strength of Y-TZP dental ceramic″, J Dent, 33 (1), 9-18.

91-Kim HJ, Lim HP, Park YJ, Vang MS., 2011, Effect of zirconia surface treatments on the

shear bond strength of veneering ceramic. J Prosthet Dent, 105: 315-22.

92-Uludamar A, Aygün Ş, Özkan YK., 2012, Zirkonya esaslı tam seramik restorasyonlar.

Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg; 5:132-41.

93-Kosmac T, Oblak C, Marion L., 2008, The effects of dental grinding and sandblasting on

ageing and fatigue behavior of dental zirconia (Y-TZP) ceramics. J Euro Ceram Soc, 28:

1085-90.

Page 51: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

42

94-DUYMUŞ, P. D. (2015). Farklı zirkonyum alt yapılar üzerine uygulanan değişik yüzey işlemlerinin

mekanik ve kimyasal özellikler üzerine etkisinin incelenmesi. ERZURUM: ATATÜRK

ÜNİVERSİTESİ,BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON BİRİMİ.

95-Akin, H., Ozkurt, Z., Kırmalı, O., Kazazoglu E, Ozdemir AK. 2011. Shear bond strength

of resin cement to zirconia ceramic after aluminum oxide sandblasting and various laser

treatments. Photomed Laser Surg, 29 (12), 797-802.

96-Aboushelib MN, Kleverlaan CJ, Feilzer AJ., 2008, Effect of zirconia type on its bond

strength with different veneer ceramics. J Prosthodont, 17: 401-8.

97-Kurıyama S, Teruı Y, Hıguchı D, Goto D, Hotta Y, Manabe A, Takashi Miyazaki., 2011,

Novel fabrication method for Zirconia restorations: Bonding strength of machinable ceramic

to zirconia with resin cements, J Dent Mater., 30(3):419-424.

98-Miyazaki T, Nakamura T, Matsumura H, Ban S, Kobayashi T., 2013, Current status of

zirconia restoration. J Prosthodont Res., 57:236-61.

99-Wakabayashi N, Anusavice KJ., 2000, Crack initiation modes in bilayered

alumina/porcelain disks as a function of core/veneer thickness ratio and supporting substrate

stiffness. J Dent Res, 79: 1398-404.

100-Kokubo Y, Tsumita M, Kano T, Fukushima S., 2011, The influence of Zirconia coping

design on the fracture load of all-ceramic molar crowns. Dent Mater J, 30(3):281-5.

101-Craig RG, Powers JM, Wataha JC. Dental Materials Properties and Manipulation. 7th

ed. Missouri: Mosby Inc: 2000.

102-Studart AR, Filser F, Kocher P, Lüthy H, Gauckler LJ., 2007, Mechanical and fracture

behavior of veneer-framework composites for all-ceramic dental bridges. Dent Mater, 23:

115-123.

103-Dilorio D, Murmura G, Orsini G, Scarano A, Caputi S., 2008, Effect of margin design on

the fracture resistance of Procera AllCeram cores: an in vitro study. J Contemp Dent Pract,

9(2): 1-8

104-Odman P, Andersson B., 2001, Procera AllCeram crowns followed for 5 to 10.5 years: a

prospective clinical study. International Journal of Prosthodontics, 14: 504-509.

105-Kokubo Y, Tsumita M, Sakurai S, Torizuka K, Vult VonSteyern P, Fukushima S., 2007,

The effect of core framework designs on the fracture loads of all-ceramic fixed partial

dentures on posterior implants. J Oral Rehabil, 34: 503-507

107-Sailer I, Feher A, Filser F, Gauckler LJ, Lüthy H, Hammerle CHF., 2007, Five-year

clinical results of zirconia frameworks for posterior fixed partial dentures. Int J Prosthodont,

20: 383-388.

108-Tan F., 2016, Bilgisayar ile tasarlanarak üretilen translüsent monolitik zirkonya ve çift

tabakalı zirkonya restorasyonların klinik başarılarının değerlendirilmesi. Ege Ü Sağlık

Page 52: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

43

Bilimleri Enstitüsü, Uzmanlık Tezi, İzmir (Danışman: Doç. Dr. Muherrem Erhan

Çömlekoğlu)

109-Studart AR, Filser F, Kocher P, Luthy H, Gauckler LJ., 2007, Cyclic fatigue in water of

veneer framework composites for all-ceramic dental bridges. Dent Mater, 23:177-85

110-Oh WS, Anusavice KJ., 2002, Effect of connector design on the fracture resistance of

allceramic fixed partial dentures. J Prosthet Dent, 87:536-42.

111-Freedman GA., 2011, Contemporary Esthetic Dentistry. 1. Baskı. Elsevier Health

Sciences.

112-Luthardt RG, Holzhüter MS, Rudolph H, Herold V, Walter MH., 2004,

CAD/CAMmachining effects on Y-TZP zirconia. Dental materials, 20: 655-662.

113-Kosmač T, Oblak C, Jevnikar P, Funduk N, Marion L., 1999, The effect of surface

grinding and sandblasting on flexural strength and reliability of Y-TZP zirconia

ceramic.Dental materials, 15: 426-433.

114-Dong J, Luthy H, Wohlwend A, Schärer P., 1992, Heat-pressed ceramics: technology

and strength. International journal of prosthodontics, 5: 9-16.

115-Kosmač T, Oblak C, Jevnikar P, Funduk N, Marion L., 1999, The effect of surface

grinding and sandblasting on flexural strength and reliability of Y-TZP zirconia ceramic.

Dental materials, 15: 426-433.

116-Yavuzyılmaz H, Ulusoy M, Kedici P, Kansu G, 2003, Protetik Diş Tedavisi Terimleri

Sözlüğü. Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği Ankara Şubesi Derneği Yayınları, Ankara.

117-Yener ES, Özcan M, Kazazoğlu E, 2011, The effect of glazing on the biaxial flexural

strength of different zirconia core materials. Acta Odontológica Latinoamericana, 24: 133-

140

118-Mohammadi-Bassir M, Babasafari M, Rezvani MB, Jamshidian M., 2017, Effect of

coarse grinding, overglazing, and 2 polishing systems on the flexural strength,

surfaceroughness, and phase transformation of yttrium-stabilized tetragonal zirconia. The

journal of prosthetic dentistry, 118: 658-665.

119-Etman MK, Woolford M, Dunne S., 2008, Quantitative measurement of tooth and

ceramic wear: in vivo study. International journal of prosthodontics, 21: 245-252.

120-Chevalier J, Cales B, Drouin JM., 1999, Low‐temperature aging of Y‐TZP ceramics.

Journal of the american ceramic society, 82: 2150-2154

121-Martínez-Gomis J, Bizar J, Anglada JM, Samsó J, Peraire M., 2003, Comparative

evaluation of four finishing systems on one ceramic surface. International journal of

prosthodontics, 16: 74-77.

122-Naylor WP, King AH., 2009, Introduction To Metal-Ceramic Technology.

2.Baskı.Quintessence Publishing Company.

Page 53: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

44

123-Yavuzyılmaz H, Turhan B, Bavbek B, Kurt E (2005) Tam porselen sistemleri II, G Ü

Dişhek Fak Derg, 22, 49-60

124-Vagkopoulou T, Koutayas SO, Koidis P, Strub JR., 2009, Zirconia in dentistry: Part

1.Discovering the nature of an upcoming bioceramic. European journal of Esthetic dentistry,

4: 130-151

125-Huh Y-H, Park C-J, Cho L-R., 2016, Evaluation of various polishing systems and the

phase transformation of monolithic zirconia. Journal of prosthetic dentistry, 116: 440-449.

126-Crispin BJ (1994) Contemporary Esthetic Dentistry: Practice Fundamentals. Chapter 6:

Esthetic ceramic restorative materials and techniques, Quintessence Pub Co, Inc, Tokyo.

127-Chiche GJ, Pinault A (1994) Esthetics of anterior fixed prosthodontics, Qunissence Pub

Co, Inc, Chicago.

128-McLaren E (2005) How is zirconia different and how does it compare to traditional

allceramics?, Synergy in Dentistry, 3, 4-22.

129-O’Brien WJ (1997) Dental Materials and Their Selection, 2nd ed, Ed by WJ O’Brien

Quintessence Pub Co Inc, Carol Stream, Illinois.

130-Zaimoğlu A, Can G (2004) Sabit protezler, A Ü Dişhek Fak Yayınları, Ankara.

131-Zan T (1999) Çeşitli Yüzey Şartlandırma İşlemlerinin Konvansiyonel Dental

Porselenlerin Eğilme Dayanıklılığı Üzerine Etkisi. G Ü Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora

Tezi,Ankara

132-Aksoy G (2003) Dental seramiklerde glazür katmanının önemi, E Ü Dişhek Fak Derg,

24,103-111.

133-Luthardt RG, Holzhüter M, Sandkuhl O, Herold V, Schnapp JD, Kuhlisch E, Walter M

(2002) Reliability and properties of ground Y-TZP-Zirconia ceramics, J Dent Res, 81,487-

491.

134-De Jager N, de Kler M, van der Zel JM., 2006, The influence of different

core material on the FEA-determined stress distribution in dental crowns. Dent Mater, 22:

234-242.

135-Bagby M, Marshall SJ, Marshall GW, 1990, Jr. Metal ceramic compatibility:

a review of the literature. J Prosthet Dent, 63: 21-25.

136-Yihong L, Hailan F, Yiwang B, Yan Q, Ning X, Zhijian S.,2010, Fracture and interfacial

delamination origins of bilayer ceramic composites for dental restorations. Journal of the

European Ceramic Society, 30: 1297-1305

137-Guazzato M, Walton TR, Franklin W, Davis G, Bohl C, Klineberg I., 2010, Influence of

thickness and cooling rate on development of spontaneous cracks in porcelain/zirconia

structures. Aust Dent J, 55(3):306-10.

Page 54: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

45

138-Ernst C-P, Canbek K, Euler T, Willershausen B., 2004, In vivo validation of the

historical in vitro thermocycling temperature range for Dental materials testing. Clinical oral

investigations, 8: 130-138.

139-Gale M, Darvell B., 1999, Thermal cycling procedures for laboratory testing of dental

restorations. Journal of dentistry, 27: 89-99.

140-Øilo M, Gjerdet NR, Tvinnereim HM. 2008, The firing procedure influences properties

of a zirconia core ceramic. Dental materials, 24: 471-475.

141-Almazdi AA, Khajah HM, Monaco EA, Jr., Kim H., 2012, Applying microwave

technology to sintering dental zirconia. The Journal of prosthetic dentistry.108(5):304-9.

142-Belli R, Frankenberger R, Appelt A, Schmitt J, Baratieri LN, Greil P, et al, 2013,

Thermalinduced residual stresses affect the lifetime of zirconia-veneer crowns.

Dentalmaterials: official publication of the Academy of Dental Materials.,29(2):181-90.

143-Zeng K, Oden A, Rowcliffe D., 1998, Evaluation of mechanical properties of dental

ceramic core materials in combination with porcelains. Int J Prosthodont; 11:183-9

144-Hjerppe J, Vallittu PK, Froberg K, Lassila LV., 2009, Effect of sintering time on biaxial

strengthof zirconium dioxide. Dental materials : official publication of the Academy of Dental

Materials., 25(2):166-71.

145-Lazar DR, Bottino MC, Ozcan M, Valandro LF, Amaral R, Ussui V, et al., 2008, Y-TZP

ceramicprocessing from coprecipitated powders: a comparative study with three

commercialdental ceramics. Dental materials : official publication of the Academy of Dental

Materials., 24(12):1676-85.

146-Craig RG., 1997, Restorative Dental Materials (10th ed), Mosby Inc. St.Louis,172-202

147-Rosenstiel SF, Land MF, Fujimoto J., 2006, Contemporary Fixed Prosthodontics. 4th.

ed. St. Louis, Mosby Elsevier

148-Strutz JM, White SN, Kane CL (1994). Luting cement-metal surface phsicochemical

interactions on film thickness. J Prostet Dent; 72:128-132

149-Fleming GJ, Narayan O., 2003, The effect of cement type and mixing on the bi-axial

fracture strength of cemented aluminous core porcelain discs. Dent Mater, 19: 69-76.

150-Monticelli F, Toledona M, Tay FR, Ferrari M., 2006, A simple etching technique for

improving the retention of fiber posts to resin composites. J Endod, 32 (1): 44-47.

151-Yoshida K, Tsuo Y, Atsuta M (2006). Bonding of dual-cured resin cement to zirconia

ceramic using phosphate acid ester monomer and zirconate coupler. J Biomed Mater Res B

2006; 77(1): 28–33

152-Didier D and Spreafico R., 1999, Adhesive metal free restorations. Quintessence

Publishing Co,192-197.

Page 55: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

46

153-Hofmann N, Papsthart G, Hugo B, Klaiber B., 2001, Comparison of photoactivation

versus chemical or dual curing of resin-based luting cements regarding flexural strength,

modulus and surface hardness. J Oral Rehab; 28: 1022-8

154-Hewlett ER. Esthetic restorative materials. In: Contemporary Esthetic Dentistry, 1994:

Practice Fundamentals, Ed.: B.J. Crispin, Osaka: Sun ArtPrinting Co; Chapter 3

155-Fradeani M, Aquilano A, Corrado M., 2002, Clinical experience with In-Ceram Spinell

crowns: 5-year follow-up. Int J Periodontics Restorative Dent, 22:525-33.

156-Otto T, De Nisco S., 2002, Computer-aided direct ceramic restorations: a 10-year

prospective clinical study of Cerec CAD/CAM inlays and onlays. Int J Prosthodont, 15:122-8.

157-Malament KA, Socransky SS., 1999, Survival of Dicor glass-ceramic dental restorations

over 14 years: Part I. Survival of Dicor complete coverage restorations and effect of internal

surface acid etching, tooth position, gender, and age. J Prosthet Dent, 81:23-32

158-Sjogren G, Molin M, Van Dijken JW., 2004, A 10- year prospective evaluation of

CAD/CAM manufactured [Cerec] ceramic inlays cemented with a chemically cured or dual

cured resin composite. Int J Prosthodont, 17: 241-6.

159-Ibarra G, Johnson GH, Geurtsen W, Vargas MA., 2007, Microleakage of porcelain

veneer restorations bonded to enamel and dentin with a new self-adhesive resin-based dental

cement. Dent Mater, 23: 218-25.

160-Awliya W, Oden A, Yaman P, Dennison JB, Razzoog ME., 1998, Shear bond strength of

a resincement to densely sintered high-purity alumina with various surface conditions. Acta

Odontol Scand, 56: 9-13.

161-Zhang Y, Lawn BR, Malament KA, Van Thompson P, Rekow ED., 2006, Damage

accumulation and fatigue life of particleabraded ceramics. Int J Prosthodont, 19: 442-8.

162-O’Brien WJ., 2002, Dental Materials and Their Selection, 3 rd ed. Canada, Quintessence,

132,35-143,46

163-Gargari M, Gloria F, Napoli E, Pujia A.M, 2010, Zirconia: cementation of prosthetic

restorations. Literature review, Oral implantol.,3(4): 25–29

164-Boening, KW, Wolf BH, Schmidt AE,Kastner K, Walter MH., 2000, Clinical fit of

procera all-ceram crowns, J Prosthet Dent, 84:419-24

165-O’Brien WJ., 1985, Double layer effect and other optical phenomena related to esthetics.

Dent Clin North Am.; 29:667–772.

166-Magne P, Belser U., 1997, Esthetic improvements and in vitro testing of In-Ceram

Alumina and Spinell ceramic. Int J Prosthodont; 10:459-66.

167-Volpato CÂM, Cesar PF, Bottıno MA., 2016, Influence of accelerated aging on the color

stability of dental zirconia. Journal of Esthetic and Restorative Dentistry., 28(5): 304-12.

Page 56: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

47

168-Dozic A, Kleverlaan CJ, Meegdes M, van der Zel J, Feilzer AJ., 2003, The influence

ofporcelain layer thickness on the final shade of ceramic restorations. J Prosthet Dent;90:563-

70.

169-Vichi A, Ferrari M, Davidson CL., 2000, Influence of ceramic and cement thickness on

the masking of various types of opaque posts. J Prosthet Dent; 83:412-7.

170-Volpato CÂM, Monteiro S, de Andrada MC, Fredel MC, Petter CO., 2009, Optical

influence of the type of illuminant, substrates and thickness of ceramic materials. Dental

materials.;25(1): 87-93.

171-Boaventura JM, Nishida R,Elossais AA, Lima DM, Reis JM, Campos EA, de Andrade

MF., 2013, Effect finishing and polishing procedures on the surface roughness of IPS

Empress 2 ceramic. Acta Odontol Scand; 71:438–443.

172-Kumari RV, Nagaraj H, Siddaraju K, Poluri RK., 2015, Evaluation of the Effect of

Surface Polishing, Oral Beverages and Food Colorants on Color Stability and Surface

Roughness of Nanocomposite Resins. J Int oral Heal JIOH.,7(7):63-70.

173-Vichi A, Fonzar RF, Goracci C, Carrabba M, Ferrari M., 2018, Effect of Finishing and

Polishing on Roughness and Gloss of Lithium Disilicate and Lithium Silicate Zirconia

Reinforced Glass Ceramic for CAD/CAM Systems. Oper Dent.,43(1):90–100.

174-Fasbinder DJ, Neiva GF., 2016, Surface Evaluation of Polishing Techniques for New

Resilient CAD/CAM Restorative Materials. J Esthet Restor Dent.,28(1):56–66.

175-Jiang L, Liao Y, Wan Q, Li W., 2011, Effects of sintering temperature and particle size

on the translucency of zirconium dioxide dental ceramic. J Mater Sci Mater

Med.,22(11):242935.

176-Awad D, Stawarczyk B, Liebermann A, Llie N., 2015, Translucency of esthetic dental

restorative CAD/CAM materials and composite resins with respect to thickness and surface

roughness. J Prosthet Dent., 113:534-40.

177-Ueda K, Güth JF, Erdelt K, Stimmelmayr M, Kappert H, Beuer F., 2015, Light

transmittance by a multicoloured zirconia material. Dent Mater J, 34:310-4.

178-Srikanth R, Kosmac T, Della Bona A, Yin L, Zhang Y., 2015, Effects of cementation

surface modifications on fracture resistance of zirconia. Dent Mater; 31:435-42.

179-Pera P, Conserva E, Pin D, Acquaviva A, Riboldi A, Mariottini G, Pane L, 2005.

Cytotoxicity in vitro analysis of ceramic materials for ''metal free'' prosthetic substructures.

Minerva Stomatol, 54, 363-71.

180-Raffaelli L, Iommetti PR, Piccioni E, Toesca A, Serini S, Resci F, Missori M, De Spirito

M, Manicone PF, Calviello G, 2008. Growth, viability, adhesion potential, and fibronectin

expression in fibroblasts cultured on zirconia or feldspatic ceramics in vitro. Journal of

Biomedical Materials Research Part A, 86, 959-68.

181-Brackett MG, Lockwood PE, Messer RL, Lewis JB, Bouillaguet S, Wataha JC, 2008.In

vitro cytotoxic response to lithium disilicate dental ceramics. Dental materials, 24, 450-6.

Page 57: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

48

182-Paolo F, Pierfrancesco R, Luca R, 2007. An overview of zirconia ceramics;`Basic

properties and clinical applications. Journal of Dentistry, 35, 819-26.

183-Denissen HW, van der Zel JM, van Waas MA, 1999. Measurement of the margins of

partial-coverage tooth preparations for CAD/CAM. Int J Prosthodont, 12:395-400.

184-Covacci V, Bruzzese N, Maccauro G, Andreassi C, Ricci GA, 1999. Piconi C ve ark. In

vitro evaluation of the mutagenic and carcinogenic power of high purity zirconia ceramic.

Biomaterials, 20: 371-6.

185-Milleding P, Carlén A, Wennerberg A, Karlsson S, Biomaterials, 2001;22:2545-55.39.

186-Özcan M., 2003. Evaluation of alternative intra‐oral repair techniques for fractured

ceramic‐fused‐to‐metal restorations. J Oral Rehabil, 30(2):194-203.

187-Gonuldas F, Yılmaz K, Ozturk C., 2014, The effect of repeated firings on the color

change and surface roughness of dental ceramics. J Adv Prosthodont, 6(4):309-16.

188-Santos DJG, Fonseca RG, Adabo GL, Santos Cruz DCA, 2006. Shear bond strength of

metal-ceramic repair systems. J Prosthet Dent, 96(3):165-173.

189-Kimmich M, Stappert CF, 2013. Intraoral treatment of veneering porcelain chipping of

fixed dental restorations: a review and clinical application.J Am Dent Assoc, 144(1):31-44.

190-Heintze SD, Rousson V, 2010, Survival of zirconia- and metal-supported fixed dental

prostheses: a systematic review. Int J Prosthodon, 23(6):493-502.

191-Wady AF, Paleari AG, Queiroz TP, Margonar R, 2014. Repair technique for implant-

supported metal-ceramic restorations: a clinical report. J Oral Implantol, 40(5):589-92.

192-Galiatsatos AA, 2005. An indirect repair technique for fractured metalceramic

restorations: a clinical report. J Prosthet Dent, 93(4):321-23.

Page 58: TAM SERAMİK SİSTEMLERDEKİ BAARISIZLIK NEDENLERİnek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/DHFK134ET.pdf · 2020. 5. 23. · I TEEKKÜR ‘Tam Seramik Sistemlerdeki Baarısızlık Nedenleri’

49

ÖZGEÇMİŞ

1997 yılında İstanbul’da doğdum. 2003-2011 yılları arasında ilk ve ortaöğretimimi

Zehra Ülker İlköğretim Okulu’nda birincilikle tamamladım. 2015 yılında Haydarpaşa

Lisesi’nden mezun oldum, aynı yıl içinde İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde

lisans öğrenimime başladım ve halen devam etmekteyim.