t.c. ankara Ün vers tes sosyal b lmler enst tÜsÜ...

212
1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ) ANABİLİM DALI İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDA KULLANILAN İÇERİK VE ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ) Yüksek Lisans Tezi Fatma Betül AYBAR Ankara-2008

Upload: others

Post on 12-Oct-2019

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)

ANABİLİM DALI

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDA KULLANILAN İÇERİK VE

ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)

Yüksek Lisans Tezi

Fatma Betül AYBAR

Ankara-2008

2

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)

ANABİLİM DALI

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDA KULLANILAN İÇERİK VE

ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)

Yüksek Lisans Tezi

Fatma Betül AYBAR

Tez Danışmanı Doç.Dr. Nurullah ALTAŞ

Ankara-2008

3

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)

ANABİLİM DALI

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDAKULLANILAN İÇERİK VE

ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı :

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası .................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... ........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

.................................................................... .........................................

Tez Sınavı Tarihi ..................................

i

ÖNSÖZ

Çağımızda bilim ve teknolojideki hızlı gelişme ve değişmeler eğitimin her

alanını etkilemekte ve özellikle yeni öğrenme modellerinin ortaya çıkması, eğitim

yaklaşımlarının da değişmesini zorunlu kılmaktadır. Bilginin hızla yenilenerek

üretildiği çağımızda birey ve toplumun geleceği, bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve

üretme becerilerine bağlı bulunmaktadır. Bunun içinde bilgi üretimine dayalı çağdaş

bir eğitim gereklidir.

İlköğretim programlarının yenilenmesi çalışmalarıyla Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi Dersi öğretim programı da yeniden geliştirilmiştir. Geliştirilen programla

öğrencilerin din ve ahlak hakkında objektif bilgi sahibi olmaları, öğrenme-öğretme

sürecinde öğretim programı ile kazanmaları amaçlanan bilgi, beceri, tutum, değer ve

davranışlarda öğrenciyi merkeze alan öğrenme yaklaşımlarının etkin olması

hedeflenmiştir.

Eğitimin planlı ve programlı yürütüldüğü okullarda, ders kitapları hem

öğretmen hem de öğrenci için en önemli ders araçlarındandır.Bilgilerin sistemli bir

şekilde öğrenciye aktarılmasında, öğrencinin öğrendiklerini tekrar etmesinde, onun

zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminin sağlanabilmesinde ders kitapları önemli bir

rol üstlenmektedir. Bu sebeple ders kitapları bilimsel bir bakış açısıyla incelenmeli,

kendisinden beklenenleri karşılayabilmesi için yeni öğrenme yaklaşımları, değişen

öğrenci özellikleri doğrultusunda kalitesi artırılarak daha işlevsel olmaları

sağlanmalıdır. Bu yöndeki çalışmaların yetersiz olduğu düşünülmektedir.

Ders kitaplarının istenen kalitede olabilmesi için öncelikle hitap ettiği

kitleye, muhtevasıyla, etkinlik ve örneklerin işlenişiyle uygun olması gerekmektedir.

Ders kitapları hazırlanırken öğrencilerin gelişim özellikleri, öğrenme alanı

ii

kazanımları, öğretim programı incelenmeli çocukların zevk alacakları ders kitapları

hazırlanarak, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden olumlu davranışlar göstermesine

katkıda bulunulmalıdır.

Öğrencilerin yaşadıkları toplumu oluşturan en temel değerlerden birisi de

toplumda yaşanan dindir. Dinin toplum tarafından benimsenmesi, işlevini

sürdürebilmesi için inanılan değerlerinin aksiyon haline getirilmesi gereklidir. Bu

amaca ulaşmak için de yetişmekte olan nesle inanca konu olan değerlerin, iman

objelerinin doğru olarak tanıtılması, inancın temellendirilmesi, inanç davranış

ilişkisinin fark ettirilmesi gerekmektedir.

Okullarda okutulmakta olan ders kitaplarının inanç öğretimi konusunda bu

nitelikleri ne ölçüde taşıdıkları merak edilmektedir. Bu amaçla İlköğretim 4, 5, 6, ,7

ve 8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri

incelenmeye alındı, öğretim programında aynı öğrenme alanı için belirlenen

amaçlarının ne ölçüde gerçekleştiği tespit edilmeye çalışıldı ve değerlendirmelerde

bulunuldu.

“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik

Ve Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,

(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden

oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak

araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008

eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı.

İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,

inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının

iii

içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi Dördüncü bölümde,

araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve

8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim

programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye

alındı, değerlendirildi. Devamında araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek

öneriler geliştirildi.

Konu seçimimde bana yardımcı olan, yönlendirmeleriyle çalışmama destek

olan, başta değerli hocam Doç. Dr. Nurullah ALTAŞ Bey’e minnettarım. Alanımda

yetişmemde emeği geçen, çalışmalarıma destek olan değerleri hocalarım Prof. Dr.

Cemal TOSUN’a ve Prof. Dr. Recai DOĞAN’a teşekkür ederim.

Fatma Betül AYBAR Ankara-2008

iv

KISALTMALAR

AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

AÜDTCFY : Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi

Yayınları

ÇÜİFY : Çukurova Üniversitesi İlahiyat fakültesi Yayınları

ÇEV : Çeviren

EKEV : Erzurum Kalkınma Ekonomi Vakfı

DEM : Değerler Eğitim Merkezi

DİBY : Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

DKAB : Din Kültürü Ahlak Bilgisi

MEBY : Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

MÜİFD : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

MÜİFVY : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yayınları

OMÜİFD : On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

SÜİFD : Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

TDVY : Türk Diyanet Vakfı Yayınları

UÜİFD : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

İst. : İstanbul

Ank. : Ankara

C : Cilt

S : Sayfa

v

İÇİNDEKİLER

Sayfa no

ÖNSÖZ .......................................................................................................................... i

KISALTMALAR ........................................................................................................... iv

İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. v

GİRİŞ

A. Araştırmanın Problemi ............................................................................................ 1

B. Araştırmanın Amacı ................................................................................................ 7

C. Araştırmanın Önemi ................................................................................................ 9

D. Araştırmanın Yöntemi.......................................................................................... 13

I. BÖLÜM

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK

BİLGİSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

A. Programın Vizyonu ............................................................................................... 17

B. Programın Yaklaşımı............................................................................................. 18

C. İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programının Özellikleri ve

Gelişmesinde Temel Alınan İlkeler ........................................................................... 21

D. Programın Yapısı .................................................................................................. 24

E. Öğrenme Alanları .................................................................................................. 25

vi

F. Kazanımlar............................................................................................................. 27

G. Ölçme ve Değerlendirme ...................................................................................... 30

II. BÖLÜM

İNANÇ ÖĞRETİMİNDE TEMEL İLKELER

A. İnancın Öğretilebilirliği......................................................................................... 35

B. Çocukta Din Duygusunun Varlığı ve Dini Düşüncenin Gelişimi ......................... 36

C. Çocuklarda Allah Tasavvuru................................................................................. 43

D. Allah’a İman Öğretimi ......................................................................................... 54

E. Peygamberlere İman Öğretimi............................................................................... 61

F. Kitaplara İman Öğretimi ........................................................................................ 62

G. Meleklere İman Öğretimi ...................................................................................... 64

H. Ahirete İman Öğretimi .......................................................................................... 65

I. Kaza ve Kadere İman Öğretimi ............................................................................. 68

III. BÖLÜM

DERS KİTABININ SAHİP OLMASI GEREKEN

İÇERİK ÖZELLİKLERİ

A. Bilimsel Yönden İçerik Özellikleri ...................................................................... 71

B. Sosyolojik Yönden İçerik Özellikleri................................................................... 71

vii

C. Eğitim Yönünden İçerik Özellikleri ..................................................................... 72

IV. BÖLÜM

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS

KİTAPLARININ İNANÇ ÖĞRENME ALANI İÇERİK VE

ETKİNLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

A. 4. Sınıf 1. Ünite: Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? Ünitesinin İçerik ve

Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi.................................................................... 78

B. 5. Sınıf 1. Ünite: Allah İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler Açısından

Değerlendirilmesi....................................................................................................... 98

C. 6. Sınıf 1. Ünite: Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İman Ünitesinin İçerik ve

Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi.................................................................. 120

D. 7. Sınıf 1. Ünite : Melek ve Ahiret İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler

Açısından Değerlendirilmesi.................................................................................... 140

E. 8. Sınıf 1. ünite: Kaza ve Kader İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler Açısından

Değerlendirilmesi..................................................................................................... 168

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

KAYNAKÇA........................................................................................................... 195

ÖZET ....................................................................................................................... 199

ABSTRACT............................................................................................................. 200

1

GİRİŞ

A. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ

Çağımızda hızla gelişen bilim ve teknoloji, eğitimin her alanını etkilemekte

ve özellikle eğitim yaklaşımlarında köklü değişimleri zorunlu kılmaktadır. Bilginin

hızla yenilenerek üretildiği çağımızda birey ve toplumun geleceği, bilgiye ulaşma,

bilgiyi kullanma ve üretme becerilerine bağlı bulunmaktadır. Bu ise çağdaş bir

eğitimi gerektirmektedir.

Eğitim, beşikten mezara kadar devam eden bir süreçtir. Geniş anlamıyla

eğitim ve öğretim bireye, aileden bütün insanlığa ve evrene doğru yayılıp gelişen

sevgi ve bilgiyi aktarır. Amaç, seven, sayan, kendine güvenen, bilgili, başarılı,

verimli ve doyurucu bir yaşam sürecek kişiler yetiştirmektir. Çağdaş eğitim bireyin

ruhsal ve toplumsal bakımdan gelişmesini, kendisinin ve toplumun yararına beceriler

kazanmasını, bu dengeyi sağlamayı amaçlamaktadır.1 Bu gelişim sürecinde

öğrencilerin;

*Anlama, sıralama, sınıflandırma, sorgulama, ilişki kurma, eleştirme, tahmin etme,

analiz-sentez yapma ve değerlendirme,

*Bilgiyi araştırma, yorumlama ve zihninde yapılandırma,

*Kendini ifade etme, iletişim kurma, arkadaşlarıyla işbirliği yapma, tartışma gibi

çeşitli ve üst düzey zihinsel becerileri kazanmaları beklenmektedir. Diğer derslerle

1 Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İst. 1999, s. 153.

2

birlikte Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde de bu becerilerin kazandırılması

gerekmektedir.2

Okul, eğitimin planlı ve programlı olarak yürütüldüğü bir kurumdur.

Çocuğun bilgi ve donanımını sağlar, onun sosyalleşmesine, toplumda yapıcı ve

yaratıcı bir güce sahip bir insan olarak yetişmesine yardımcı olur.3 Bu nedenle

çocukların, gençlerin bedenen, zihnen ve ahlaken yetiştirilmeleri okuldan beklenen

fonksiyonlardır. Bu fonksiyonların en iyi biçimde yerine getirilmesinde en önemli

unsurlar öğretim programları ve ders kitaplarıdır.

Söz konusu olan öğretim programı ve ders kitabının konusu din olunca

konunun önemi daha da artıyor. Çünkü burada “insanlık tarihi boyunca var olan,

canlılığını koruyan ve insan hayatının ayrılmaz bir vasfı olma karakterini sürdüren”4

din olgusuyla ilgilenme söz konusudur.

Dinin, tarih boyunca insanlara güç veren, toplumu düzenleyen, fazilet ve

iyiliğe yönelten, sıkıntıları gideren, güven duygusu aşılayan sadece insanlara özgü

bir dost olduğu bir gerçektir.5 Böylesine çok yönlü bir etkiye sahip, son derece

önemli bir olguyu okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri konu

edinmektedir. Burada şu soruyu sormamız gerekmektedir. DKAB öğretim programı

ve ders kitapları kendilerinden beklenilen fonksiyonları yerine getirebilecek

nitelikleri taşıyorlar mı?.

DKAB öğretim programı yenilenerek, 2007-2008 eğitim öğretim yılında

uygulamaya başlanmıştır. Yeni ilköğretim DKAB programı önceki programlardan

bazı açılardan farklıydı;

2 İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 Sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB. Yay., Ank. 2007, s. 2. 3 H. Yavuzer, 1999, s.154-155. 4 Abdurrahman Küçük, Günay Tümer, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ank. 1993, s.39. 5 A.g.e., s. 39 vd.

3

- Öğretimde davranışçı program yaklaşımından çok bilişsel ve yapılandırmacı

öğrenme yaklaşımları dikkate alınmıştır.

- Konuların farklı sınıflarda, daha üst düzey hedefler göz önüne alınarak

öğretilmesi esas alınmıştır.

- Ölçme ve değerlendirmede yapılandırmacı öğrenme teorisine dayanan

alternatif değerlendirme yaklaşımları (sonuç ile birlikte süreç) dikkate alınmıştır.

- Derslerin ezbercilikten uzak, eğlenceli, hayatın içinden ve kullanılabilir

olmasına öncelik verilmiştir.

- Programda dersler birbiriyle ilişkilendirilmiş, özel eğitim, vatandaşlık ve

insan hakları ara disiplinleri programa yerleştirilmiştir.

- Davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumları içerecek şekilde

“kazanımlar” ifadesi kullanılmıştır.

Yeni öğretim programı yapılandırmacı kurama dayanmaktadır. Bu görüşün

temel yapısı, öğrenmenin gerçekleşmesi için yeni bilgilerle önceki bilgiler arasında

bağlantı kurulmasına dayanmaktadır. Buna göre, bilginin aktarılması ile öğretmek

mümkün olmadığından öğrencinin anlamayı her zaman kendisinin yapılandırması

gerekir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları da öğretim programının

gerektirdiği şekilde yenilenmiştir. Programın amaçları doğrultusunda ders

kitaplarının içerik ve etkinliklerinin oluşturulmasında temel alınacak hususlar, ders

kitabındaki bilginin hayat ile bütünleşmesi, öğrencinin problemlerini çözmesinde

kullanabilmesine olanak vermesi, öğrencinin etkin katılımını sağlayacak, araştırmaya

sevk etmesidir. Öğrenci kitaptaki resim, soru, kavramlara farklı anlamlar verip,

4

yorum yapabilmelidir. Ders kitabı öğrencide ilgi, araştırma merakı, derse katılma

isteği uyandırabilmelidir.

Ders kitapları, öğretim sırasında, öğrencilerin neleri öğreneceği ve

öğretmenleri neleri öğreteceğini etkileyen bir kaynaktır. Ders kitabı öğretmene

öğretimi sistemli hale getirmesinde en önemli yardımcıdır. Çünkü öğretimde bireysel

bir boyut vardır. Kitap öğrenci için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Öğretmenin

yokluğunda başvurabilecekleri, tekrar yapabilecekleri, eksikliklerini giderip

bilgilerini artırabilecekleri ve de düşünme, hissetme gibi yeteneklerini

geliştirebilecekleri bir kaynaktır.

Kitap aynı zamanda sözlü öğretimin boşluklarını dolduran, dersi pekiştiren ve

tamamlayan bir araçtır. İşitsel izlenimleri kuvvetlendirerek hatıraların bellekte

saklanmasına da yardım eder.6 Eğitim ve öğretimde bu kadar önemli bir yeri olan

ders kitaplarının da geliştirilmesi, içeriğin öğrencinin bilişsel, duyuşsal, psiko motor

becerilerine uygun olarak zenginleştirilmesi gereklidir.

Öğretim ortamında en yaygın kullanılan araç kitaplardır. “Bir kitabın ders

kitabı olarak nitelendirilmesi, ilgili dersin programıyla örtüştüğü anlamına

gelmektedir.”7

Ders kitapları öğretim programlarının uygulanmasında en çok başvurulan

ders aracıdır. Çünkü, öğretim programının kazanım, içerik, öğrenme öğretme

durumları ve değerlendirme öğelerini içermektedir”8

Yapılandırmacı yaklaşımı savunan öğretim programına uygun olan ders kitabı

bazı nitelikleri taşımalıdır. Öğrencilerin düşüncelerini belirleme, fikirlerini

6 C.H.Charrier, R. Ozouf, Yaşanmış Pedagoji, Çev. Nejat Yüzbaşıoğlu, MEB. Yayınları, Ank. 1972, s. 47. 7 Abdurrahman Kılıç, Serdal Seven, Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, Pegem A Yayıncılık, Ankara, Eylül, 2002, s. 27 8 A.g.e, s. 28.

5

açıklamalarına, bir olayla ilgili tahminler yapmalarına imkan vermelidir.

Öğrencilerin fikir ve düşüncelerini yeniden yapılandırmaları ve yeniden düşünmeleri

için onların girişimlerini desteklemelidir. “Ders kitabında bilgiler sunulurken

kazanımların alanı, düzeyi, sınırları ve basamak düzeyine dikkat edilmelidir. Ders

kitabının içeriği; programın öğeleriyle paralel, uygun zihinsel süreçler ve öğrenme

ilkelerine göre, bireyin gelişim özelliklerine uygun olarak düzenlenmelidir.”9

Yeni Öğretim programındaki ilkelere uygun olarak ders kitapları da biçim,

tasarım, içerik, ölçme değerlendirme vb. açılardan değerlendirilerek yazılmıştır.

Öğretim programı ve ders kitabı henüz eğitim öğretim açısından bilimsel olarak

değerlendirilmemiştir. Bu çalışma ile sadece inanç öğrenme alanı ile ilgili olsa da

alana bilimsel katkı sağlamak amaçlanmıştır. Yenilenen programa uygun olarak

yazılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları da genel anlamda yapılandırmacı

yaklaşıma uygun olmakla beraber içerik ve etkinlikler açısından eksiklikler

bulunmaktadır. Araştırmamızdaki temel amaçlardan biri de ders kitabının yetersiz

olduğu hususları tespit edip, geliştirmektir.

Bu nokta da araştırma da şu soruya cevap aranmaktadır; 2007-2008 eğitim

öğretim yılında uygulanmaya başlanan öğretim programı ve din kültürü kitapları

inanç alanında öğrenmeyi gerçekleştirme de, kazanımlara ulaşılmasında ne ölçüde

yeterlidir?, öğrenme ve öğretme yaklaşımları, yöntem ve teknikler ve öğretilen

içeriği daha etkili kılacak neler yapılabilir?.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde amaç öğrencileri çocukluktan itibaren

bazı izlenim, imgelerle düşündükleri iman objeleri hakkında doğru bilgi vermektir.

Bu amaçla, ilköğretim din kültürü kitaplarında inanç öğretimi alanında verilen

9A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 87.

6

etkinlikler ve içeriğin çocukların kavrama düzeylerine, gelişimlerine uygun olup

olmadığı, daha etkili işlenişlerin nasıl olabileceği tartışılıp, yorumlanacaktır

İlköğretim 4,5,6,7 ve 8. sınıfların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders

kitaplarında inanç öğrenme alanında 4.sınıfta 1. ünite Din ve Ahlak Hakkında Neler

Biliyorum?, 5. sınıfta 1. ünite Allah İnancı, 6. sınıfta 1. ünite Peygamberlere ve İlahi

Kitaplara İnanç, 7. sınıfta Melek ve Ahiret İnancı, 8. sınıfta Kaza ve Kader öğrenme

alanları, çeşitli etkinliklerle zenginleştirilmiş, ayet ve hadislerle konuların içeriği

oluşturulmuştur.

Konu alanındaki kazanımları gerçekleştirmek için ders kitabının içeriği

yeniden düzenlenmiş, etkinlikler belirlenmiştir. İçerik ve etkinliklerin öğrenme alanı

kazanımlarını ne ölçüde gerçekleştirebildiği önemlidir.

Din kültürü kitaplarındaki işleniş ve etkinliklerin, İlköğretim Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi Öğretim Programındaki inanç öğrenme alanı ile ilgili kazanımların

gerçekleşmesine ne ölçüde katkısı olmuştur?. Konulu araştırma problemine cevap

aranırken, araştırmaya temel olan ve veri sağlayan alt problemler de şunlardır:

- Kazanımlar hangi öğrenme becerilerine, düzeyine uygundur?.

- Öğretim programındaki kazanımlardan gerçekleştirilemeyenler var mıdır?.

- Ders kitabında inanç öğrenme alanındaki konu içeriği nasıl incelenmelidir?.

- Ders kitabındaki etkinlikler kazanımları gerçekleştirmede yeterli midir?.

-Gerçekleştirilemeyen kazanımları etkili kılacak etkinlik ve içerik nasıl

olmalıdır?.

-İman öğretilebilir midir?. Soruların araştırılmasıyla edinilen bulgular

değerlendirilerek, konu alanı etkinlik ve içeriğin geliştirilmesine katkı sağlanacaktır.

7

Bu bağlamda araştırmamızın problemi, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi 4-5-6-7 ve 8. sınıfların ders kitaplarında kullanılan içerik ve etkinliklerin

inanç öğrenme alanı için belirlenen kazanımları gerçekleştirme niteliğinin bulunup

bulunmadığı temel sorusunun cevabını aramaktır.

B. ARAŞTIRMANIN AMACI

İlköğretimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 4-8 ‘inci sınıflarda

okutulmaktadır. Aynı konunun ardışık eğitim basamaklarında genişletilerek

verilmesini amaçlayan sınıf seviyelerine göre değişiklik ve aşamalılık gösteren ilgili

konuların bir arada verildiği öğrenme alanlarında, İnanç öğrenme alanında da her

sınıf için farklı üniteler vardır.

Ünite sonunda öğrenciden bazı bilgi, beceri ve davranışları kazanması

beklenmektedir. Ders kitaplarında kazanımlara yönelik içerik verilip, örnek olaylara,

sorulara yer verilmiştir. Dersin işlenişi, verilen örneklerin, içeriğin öğrencinin

gelişim düzeyine,kazanımlara,öğretim yöntem ve tekniklerine uygunluğu, etkililiği,

daha iyi neler yapılabileceği araştırılmalıdır. Araştırmanın temel amacı, Din Kültürü

kitaplarındaki inanç öğretimi ile ilgili konuların, etkinlik ve içerik açısından

değerlendirilerek, öğretim programındaki kazanımların gerçekleşme durumunu tespit

etmektir. Bu temel amaca aşağıdaki alt amaçlar gerçekleştirilerek ulaşılacaktır.

1.İlköğretim 4. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Din ve Ahlak hakkında

Neler Biliyorum” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.

1.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

1.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

8

1.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

1.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

2. İlköğretim 5. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Allah İnancı” ünitesi

kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.

2.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

2.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

2.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

2.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

3. İlköğretim 6. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Peygamberlere ve

İlahi kitaplara İnanç” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.

3.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

3.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

3.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

3.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

4. İlköğretim 7. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Melek ve Ahiret

İnancı” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.

4.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

4.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

9

4.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

4.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek

5. İlköğretim 8. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Kaza ve Kader”

ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.

5.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

5.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.

5.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

5.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını

belirlemek.

C. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Çağın, öğrenme yaklaşımlarının, öğrencilerin ihtiyaçlarına göre gelişmekte,

değişmektedirler. Etkili oldukları kadar yetersiz kalan yönleri de

bulunabilmektedir.Bilimsel her çalışma eleştirilebilmelidir Din eğitimi henüz yeni

gelişen bir bilim dalıdır. Alana ait çalışmaların değerlendirilerek geliştirilmesine

ihtiyaç vardır. Ders kitapları ve öğretim programı da bilimsel birikimin ortaya

çıkarılıp, değerlendirildiği birer çalışmadırlar, eleştirel bir bakışla incelenmesi, daha

etkili olmaları sağlanmalıdır.

Öğretim programı ve ders kitabı, konunun içeriğinin, soruların, etkinliklerin

oluşturulmasında, öğrencilerin yaş, zihinsel, duygusal, sosyal gelişim özelliklerine

10

uygunluk açısından değerlendirip tavsiyelerde bulunmak, din eğitimi biliminin

gelişimine katkı sağlamaktır. Alanda çalışma yapan akademisyenler, dersin

öğretmenlerine farklı bir bakış açısı sunulmuş olacaktır. Ders kitaplarının yazımında

görev alan yazar ve öğretmenlere bilimsel, eleştirel bir yaklaşımla mevcut ders

kitaplarının bilimsel, sosyal ve eğitimsel açıdan incelenmesi gerektiği fark

ettirilecektir. Öğretmenler ders kitabına eleştirel gözle bakabilecek, eksiklileri telafi

edebileceklerdir. Öğrenciyle ders kitabı arasında kurulacak sağlam bir iletişim

kitaptan beklenen faydaları artıracaktır. Sağlam bir iletişim için de, kitapların biçim

ve muhteva yönünden, öğretim programındaki kazanımları etkili kılacak, çocukların

gelişim özelliklerine uygun şekilde onlara hitap etmesi gerekmektedir. Onların yaş,

bilgi, ilgi ve kültür seviyelerini dikkate alarak onlarla bir anlamda konuşmalıdır.

Aydınlatıcı bir rehber olmalıdır. Böylece din ve inancına dair iyi eğitim almış,

kaliteli, topluma yararlı insanlar yetiştirilebilecektir.

Bu çalışma için bu alanda daha önce müstakil bir çalışma yapılıp yapılmadığı

tespit edilmeye çalışıldı. Bunun için ilgili literatür tarandı. Lisans ve yüksek lisans

tezleri olmak üzere altı tane teze rastlandı.

Bunlardan 1991 tarihli olan tez lisans tezi olarak Bestami Yürür tarafından

“Lise (I, II, III ) DKAB Ders Kitaplarının Öğretmen ve Öğrenci Açısından

Değerlendirilmesi” adıyla yapılmıştır. Bu tezde belirtilen sınıfların DKAB ders

kitapları biçim ve muhteva yönünden genel hatlarıyla incelenmiş, öğretmen ve

öğrencilerin görüşlerine de başvurularak pek de olumlu olmayan bir durum tespit

edilmiştir.

1993 tarihli olan tez yüksek lisans tezi olarak Halit Ev tarafından “İlköğretim

İkinci Kademe Öğrencilerinde Dini Gelişim ve Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersleri”

11

adıyla hazırlanmıştır. Ders kitapları ile ilgili olarak öğretmen ve öğrencilerin

görüşlerine yer verilmiştir. Ünite başlarındaki hazırlık çalışmalarının işlevsiz olduğu,

değerlendirme sorularının öğrencilerin bilgilerini ölçmediği, okuma parçalarının pek

ilgi çekmediği, öğrencilerin kitapların anlatımını anlayamadığı, konuların

anlatımında öğretim ilkelerine uyulmadığı tespit edilmiştir. Ders kitaplarının yeterli

olması için tavsiyelerde bulunulmuştur.

1995 tarihli tez ise yüksek lisans tezi olarak Remziye Ege tarafından

yapılmıştır. “Okul Öncesi Çocukları İçin Hazırlanan Kitaplarda Dini ve Ahlaki

Motiflerin İşlenişiyle İlgili Bir İnceleme” başlığıyla hazırlanan tezde, okul öncesi

çocuklar için yazılan hikayelerden örnekler seçilmiş, onlardaki dini ve ahlaki

motifler incelenerek, içerik ve işleniş yönünden bu çocuklara hitap edip etmedikleri

tespit edilmiştir. Oldukçada olumlu bir durum ortaya konulmuştur.

2001 tarihli olan tez yüksek lisans tezi olarak Hatice Diler tarafından

hazırlanmıştır. “İlköğretim 4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarının

değerlendirilmesi” adıyla hazırlanan tezde, konu ile ilgili kitaplar taranarak, bir ders

kitabında bulunması gereken özellikler tespit edilmiş ve alanla ilgili olarak,

ilköğretim 4. sınıf DKAB ders kitaplarından bazılarının bu özellikleri ne derece

taşıdıkları incelenmiştir. Sonuç olarak, incelenen DKAB ders kitaplarında iman ve

ibadet bölümünde öğrencilerin bilişsel, duyuşsal özelliklerine hitap edilmeye

çalışıldığı belirlenmiştir. Allah inancı konusunun yeterince somutlaştırılamadığı,

bunun için bazı derslerden destek alınması yönünde tavsiyede bulunulmuştur. Ahlak

öğretiminde ise örnek olay ve hikayelere yer verilmediği tespit edilmiştir. DKAB

ders kitaplarının, DKAB öğretmen ve öğrencilerinde görüşleri alınarak geliştirilmesi

gerektiği belirtilmiştir.

12

2006 tarihli olan diğer bir tez yüksek lisans tezi olarak Seyide Çalışkan

tarafından “Avusturya’daki Temel Eğitim 4. Sınıf İslam Din Dersi Kitabının

Değerlendirilmesi” adıyla hazırlanmıştır. Avusturya’da İslam din dersleri hakkında

bilgi verilmiş, temel eğitim 4. sınıf İslam din dersi kitabı biçim ve içerik açısından

değerlendirilmiştir. İçerik değerlendirmesindeki kriterlerden çalışmamızda

yararlanılmıştır.

2007 tarihli tez ise yüksek lisans tezi olarak İsa Tekin Çimen tarafından

yapılmıştır. “İlköğretim Okullarındaki DKAB Dersi Öğretim Programında Ahlak

Öğretimi” başlığıyla hazırlanan tezde, ahlaki gelişim kuramları, eğitim ve ahlak

ilişkisi genel hatlarıyla incelenmiştir. 2000 yılında hazırlanan DKAB öğretim

programında ahlak öğretimi programın genel ilke, hedef ve amaçları açısından

incelenmiş, eksiklikleri bulunmuştur. Yeni hazırlanacak öğretim programında ahlak

gelişim kuramlarının ve İslam eğitim sisteminin ortaya koyduğu verilerin dikkate

alınması gereği belirtilmiştir.

İncelediğimiz bu tezlerde , inanç öğretimine konu olan temel kavramlar ile

ilgili bilimsel çalışmalar yapıldığını görmekteyiz. Çalışmalardan elde edilen verilerin

ders kitaplarının inanç öğrenme alanı içerik ve etkinliklerinin oluşturulmasında ne

ölçüde kullanıldığı merak edilmektedir. DKAB ders kitaplarını çeşitli açılardan

inceleyen çalışmalarda, ders kitaplarının öğretimsel açıdan bazı eksikliklerinin

bulunduğu ve yeni hazırlanacak öğretim programında uyulması gereken ilkelerin

tespit edildiğini görmekteyiz. Bu doğrultuda yürürlükteki öğretim programının ve

inanç öğrenme alanının eğitim öğretime uygunluk açısından incelenmesi gerektiği

tespit edilmiştir.

13

İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve 8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı

içerik ve etkinlikleri incelenmiştir. DKAB ders kitaplarının incelenmesine yönelik

kriterlerin tespiti için kitabı ve de ders kitabını konu edinen, bunların yazımında

dikkat edilmesi gereken kriterlerden bahseden eğitim kitaplarından ve yukarıda

bahsettiğimiz çalışmalardan yararlanıldı.

İlköğretim çağı öğrencilerinin dini gelişim özelliklerini tespit içinde

çocuklarda dini gelişim üzerine yazılan kitap, makale ve tezlerden yararlanıldı.

Kaynaklar yeri geldikçe, metin içinde dipnotlarda ve toplu olarak

bibliyografyada gösterilmiştir.

D. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Çalışmamızda MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü adına Feza Gazetecilik

tarafından Ankara’da 2007 yılında 1. baskısı yapılan İlköğretim 4, 5, 6, 7, 8. Sınıflar

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları ve (4, 5, 6, 7 ve 8.sınıflar) İlköğretim Din

Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzuna dayalı içerik analizi

yapılacaktır. Öğretim programında inanç alnındaki kazanımların öğrenmenin bilişsel,

duyuşsal, psiko-motor alanları ile ilişkisi, içerik ve etkinliklerle karşılaştırılması

yapılarak, kazanımların gerçekleşme düzeyi incelenip tavsiyelerde bulunulacaktır.

Bu çalışmada İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında inanç

öğrenme alanında her sınıf için bir ünite bulunmaktadır. Ünitelerdeki her konuyu

öğrencinin öğrenmesi için içerik zenginleştirilmiş, farklı etkinliklere yer verilmiştir.

Her bir konuda verilen içerik çeşitli yöntemlerle sunulmuştur. İçerikte kullanılan ayet

ve hadisler, resimler, hikayeler, şiirler, örnek olaylar, özlü sözler ve soruların her

14

biri bir etkinliktir, kategoridir. Bu kategoriler öğrenme alanı içindeki üniteye göre

sınıflandırılacaktır.

Bir ders kitabında içerik açısından bulunması gereken bazı kriterler vardır.

İçerik öğretim ilkelerine (somuttan soyuta, yakından uzağa vb.) uygun olarak

verilmiş midir?. Ders kitabında içeriği öğrenmeyi kolaylaştırmak, zevkli hale

getirmek için etkinlikler, sorular, farklı yöntem ve tekniklere yer verilmiş midir?.

Kitap içerisinde verilen resimler, örnek olaylar konuya uygun mudur? gibi bazı

sorulara cevap bulmak için, kitabın muhteva tahlili yapılacak, etkinlikler

değerlendirilecek, sonuçta bir fikre varılacaktır. Elde edilen veriler doğrultusunda

ünite kazanımlarının ne ölçüde gerçekleşebileceği yorumlanacaktır.

15

I. BÖLÜM

İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİM

PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Birey ve toplum hayatında meydana gelen sosyal, kültürel gelişmeler ile bilim

ve teknoloji, demokrasi ve insan hakları alanındaki yenilikler, iletişim imkanlarının

artması, eğitim ortamlarının çeşitlenmesi, öğretmenlerin mesleki formasyonlarının

yükselmesi, öğrenme ortamındaki rollerin çeşitlenmesi, yaşam boyu öğrenme ve

öğrenmeyi öğrenme gibi evrensel yaklaşımların kabul görmesi, program geliştirme

yaklaşımlarının, model ve formatlarının sürekli sorgulanmasını ve geliştirilmesini

zorunlu kılmıştır.Toplumsal değişim ve dönüşümde, eğitimde yenilikler yapmada

program geliştirme çalışmaları oldukça önemlidir.Geliştirilen programların çağın

gereksinimlerini karşılayıcı nitelikte olması, ön uygulamalarının yapılarak hatalardan

arındırılması, güvenilir ve geçerli hale getirilmesi önemlidir. Program geliştirme

çalışmalarının dinamik ve sistemli bir süreç olduğu söylenebilir. 4306 sayılı Kanunla

ilköğretimin sekiz yıla çıkarılması Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim

Programlarının yeniden geliştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.

Eğitimde program geliştirme, “toplumdaki yeni gelişmeler göz önünde

tutularak belli bir öğretim programının ya da tüm programların genel ve özel

amaçları, ders konuları, öğretim yöntemleri ve değerlendirme yolları bakımından

araştırma yoluyla düzeltilmesi, yenileştirilmesi ve önerilen değişikliklerin

denendikten sonra genelleştirilmesi olarak açıklanabilir.”

16

İlköğretim programlarının yenilenmesi çalışmalarıyla beraber 2001-2002

eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmakta olan Din kültürü ve Ahlak Bilgisi

dersi öğretim programı yeniden geliştirilmiştir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün

21.06.2006 tarih ve 1830 sayılı teklif yazısı üzerine kurulda görüşülen, “İlköğretim

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4,5,6,7 ve 8. Sınıflar) Öğretim Programı” nın

2007-2008 Öğretim Yılından itibaren uygulanmak üzere kabul edilmiştir. Kurul

tarafından 19.09.2000 ve 373 sayılı kararı ile kabul edilip uygulanmış olan öğretim

programı 2007-2008 Öğretim Yılından itibaren uygulamadan kaldırılmıştır.10

Yeni öğretim programı 2007-2008 eğitim öğretim yılında uygulamaya

konulmuştur.Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriğinin belirlenmesinde “dinin

temel bilgi kaynakları dikkate alınarak İslam’ın kök değerleri çerçevesinde

“mezheplerüstü (herhangi bir mezhebi esas almayan, mezhebi tartışmalara girmeyen)

ve dinler açılımlı” bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu programla; öğrencilerin din ve

ahlak hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmaları, temel becerilerini geliştirmeleri ve Milli

Eğitimin Genel Amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunulması

hedeflenmektedir. Din eğitiminde program geliştirmede devlet ve yönetim anlayışı,

devletin yetiştirmek istediği insan profili, dini bilgilere yaklaşım tarzı, eğitim

anlayışı, toplumsal yapı ve öğrenci özellikleri dikkate alınmıştır. Din eğitiminde de

eğitimin hedefleri genel değerler, eğitimin şeklini ise eğitilenlerin durumu ve

ihtiyaçlarının belirlediği bir öğretim programı hazırlanmıştır.11

Geliştirilen programla öncelikle öğrencilerin din ve ahlak hakkında objektif

bilgi sahibi olmaları, öğrenme-öğretme sürecinde öğretim programı ile kazanmaları

10 Not: Bu bölümün oluşturulmasında İlköğretim DKAB Öğretim Programı ve Kılavuzu’ndan yararlanılmıştır. 11 Recai Doğan, Cemal Tosun, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin DKAB Öğretimi (Özel Öğretim Yöntemleri), Pegem A Yayıncılık, Ank. 2003, s. 48.

17

hedeflenen bilgi, beceri, tutum, değer, kavram ve öğrenci merkezli yaklaşımlarla

yaşama bilincine ulaşmaları hedeflenmiştir. Öğrencilerin, inanç ve hayat

konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilmeleri din öğretiminin amacıdır. Bu

doğrultuda din öğretiminde insana, düşünceye, hürriyete, ahlaki olana, kültürel

mirasa saygıyı esas alır. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretim programı

geliştirilirken ve ders kitapları yazılırken böyle bir yaklaşımın dikkate alınması,

öğrencinin, bilişsel, duyuşsal ve bilimsel gelişimine çok somut katkıları olacaktır.

Bunlar; doğru bilgi edinme, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel düşünme,

seçme kabiliyeti, aklıyla inancını temellendirebilmektir. Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi dersinde öğrencilerin hayatları boyunca kullanacakları bilgi ve becerileri

edinmeleri amaçlanmaktadır.

A. Programın Vizyonu

İlköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında yer alan Din kültürü ve

Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı’nın vizyonu; bu derse ayrılan zamanın

öğretmenlerin öğrencilere yol göstereceği etkinlikler aracılığıyla;

* 21. yüzyılın çağdaş, Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş, temel

demokratik değerlerle donanmış, insan haklarına saygılı, yaşadığı çevreye duyarlı,

* Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrenmekten zevk alan, dini

kavramları doğru kullanan, kendini ifade eden, iletişim kuran, sorun çözen, bilimsel

düşünen, araştıran, soran, sorgulayan, eleştiren,

* Dini bilgiyi deneyimlerine göre yorumlayıp sosyal ve kültürel bağlam

içinde oluşturan, kullanan ve düzenleyen, sosyal katılım becerileri gelişmiş,

18

* İnsanlık tarihi boyunca birey ve toplum üzerinde etkili olan dini doğru

anlayan ve yorumlayan,

* İslam dininin inanç, ibadet, ahlak değerleri ile insani ve kültürel mirasını

öğrenen,

* İslam dininin kültür, dil, sanat, örf ve adetler ile ahlak üzerindeki etkisini

dikkate alan kendi dininden ve başka dinden olanlara anlayışlı davranan ve diğer

dinleri tanıyan,

* Milli, ahlaki, insani ve kültürel değerleri benimseyen, beden, zihin, ahlak,

ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı gelişen; üretken, haklarını ve

sorumluluklarını bilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yetişmesine katkıda

bulunmaktır.

B. Programın Yaklaşımı

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı

hazırlanırken öğrenciyi öğrenme ve bilgi üretme süreçlerinde etkin kılan program

geliştirme yaklaşımları ve din kültürü alanının bilimsel kriterleri olmak üzere iki

temel husus gözetilmiştir.

Eğitimsel Yaklaşım; İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim

Programı’nda yapılandırmacı yaklaşım, çoklu zeka, öğrenci merkezli öğrenme gibi

yaklaşımlar dikkate alınmıştır. Yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrenme sürecinde ön

bilgileri harekete geçirme, gelişim düzeyini dikkate alma, etkili iletişim kurma,

anlam kurma, uygulama ve değerlendirme önemli kavramlardır. Öğrenen merkezli

19

eğitimi temel alan yapılandırmacı yaklaşım, öğrenme sürecinde öğrenci katılımına ve

öğretmen rehberliğine ağırlık vermektedir.

Yapılandırmacılık bir bilme kuramı olduğu için öğrenme öğretme süreçleri ile

fazla ilgilenmez. Ancak önemli etkileri de bulunmaktadır. Yapılandırmacılıkta,

bilginin öğrenen tarafından oluşturulan yapı olduğuna inanıldığı için bu yapılar

bireye özgüdür. Dolayısıyla, bir bireyin kendisi için oluşturduğu yapıları bir

başkasına aktarması olanaksızdır. Öğretmen, kendi zihnindeki bilgi, kavram ya da

düşünceleri öğrencilerin zihnine aktaramaz. Bu yapılsa bile öğretmenin anlattıkları

öğrenci tarafından aynen alınmaz. Anlatılanlar öğrenci tarafından yorumlanır ve

dönüştürülür.12

Yapılandırmacılığa göre öğretmenin yapması gereken, öğrenci ile eğitim

programı arasında aracılık etmek, öğrencinin bilgiyi yapılandırma sürecini yanlış

yönelmeleri önleyerek kolaylaştırmaktır. Öğrenenler kendi bilgilerini kendileri

yapılandırdığına göre, her konuda ön bilgi sahibi demektir. Öğretmen öğrenciyi

dinlemeli, zihninden geçenleri keşfetmeli ve onun kavramsal yapılarına uygun

çözümler üretmelidir.Öğrencilerin, yeni bilgileri öğrenebilmeleri için, önceki

yapılarında değişiklik olması, yanlışları ve nedenlerini görmesi sağlanmalıdır.

Yapılandırmacılık geleneksel öğretimdeki empoze etme eğilimini reddeder.13 Her

öğrenci öğrenirken, anlamı, bireysel ve sosyal olarak yapılandırır.Öğrenme bu anlam

yapılandırma sürecidir.Yapılandırmacıların kullandığı eğitim kavramları onların

öğrenmeye nasıl baktıklarını açıklar. Yaygın olarak kullanılan kelime ve kavramlar

arasında anlamlı öğrenme, keşfederek öğrenme, düşünmeyi öğrenme ve problem

çözme sayılabilir Öğrenme felsefesi olarak yapılandırmacılık 18. yy’da insanların

12 Kamile Ün Açıkgöz, Aktif Öğrenme, Biliş Yayınları, 9. Baskı, İzmir, Ocak-2007, s.64. 13 A.g.e., s. 65.

20

kendi kendilerine ne yapılandırırlarsa onu anlayabildiklerini söyleyen felsefeci

Giambatista Vico’nun çalışmalarına kadar uzanır. Bu fikir İ.Kant tarafından

geliştirilmiştir.14 Yapılandırmacı öğrenme modelinin ilkeleri şunlardır:

1. Öğrenme aktif bir süreçtir: Öğrenciler duyusal girdiler kullanarak

bunlardan anlam yapılandırırlar. Öğrenme, dışarıda var olan bilginin pasif bir şekilde

kabullenilişi değildir.Öğrenme, öğrencinin, sürekli çevresi ile meşgul olmasını

gerektirir.

2.İnsanlar öğrenirken, öğrenmeyi öğrenir: Öğrenme hem anlam

yapılandırmayı hem de anlama sistemlerinin yapılandırılmasını içerir.

3. Anlam oluşturmanın en önemli eylemi zihinseldir: Anlam yapılandırma,

akılda meydana gelir.Fiziksel hareketler, deneyimler özellikle çocuklarda, öğrenme

için gerekli olabilir fakat yeterli değildir.

4. Öğrenme ve dil iç içedir. Kullandığımız dil öğrenmeyi etkiler.

5. Öğrenme sosyal bir etkinliktir: Öğrenmemiz diğer insanlarla kurduğumuz

ilişkilerle yakından ilgilidir.

6.Öğrenme bağlamsaldır: Öğrenmelerimizi yaşantılarımızdan ayrı tutamayız.

Bildiklerimiz, inançlarımız, korkularımız ve önyargılarımız öğrenmelerimizi etkiler

7. Öğrenmek için bilgiye ihtiyaç duyarız: Ne kadar biliyorsak o kadar

öğreniriz. Yeni bilgilerimizi önceki bilgilerle özümseyebiliriz.15

Programda kavramsal bir yaklaşım da izlenmekte, Din kültürü ve Ahlak

Bilgisi dersiyle ilgili kavramların ve ilişkilerin geliştirilmesi vurgulanmaktadır.

Programın merkezinde kavram ve kavram ilişkilerinin oluşturduğu öğrenme alanları

bulunmaktadır. Kavramsal yaklaşımla, öğrencilerin somut deneyimlerinden, 14 Ahmet Saban, Öğrenme ve Öğretme Süreci Yeni Teori ve Yaklaşımlar, Nobel Yay. Dağtım, Ank. Mart, 2004, s. 169-172. 15 Yüksel Özden, Öğrenme ve Öğretme, Pegem A Yayıncılık, 6. Baskı, Ank. Ocak, 2003, s. 55, 77.

21

sezgilerinden dini ve ahlaki anlamlar oluşturmalarına ve soyutlama yapabilmelerine

yardımcı olunması amaçlanmıştır.Bu yaklaşımla dini ve ahlaki kavramların

geliştirilmesinin yanı sıra, problem çözme, iletişim kurma, akıl yürütme becerilerinin

geliştirilmesi hedeflenmiştir. Öğrencilerin, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde dini

kavramları yorumlamayı ve düşüncelerini paylaşmayı, açıklamayı ve savunmayı

öğrenirler.

Dinbilimsel Yaklaşım; İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim

Programı geliştirilmesinde İslam dini ve diğer dinler hakkında bilimsel ve

araştırmaya dayalı bilgi ön planda tutulmuş, dinin asıl kaynaklarında yer almayan

bilgilerden uzak durulmuştur. İslam diniyle ilgili bilgilerde; Kur’an ve sünnet

merkezli, birleştirici, mezheplerüstü bir yaklaşım benimsenmiştir. İnanç, ibadet ve

ahlak alanlarıyla ilgili, Kur’an ve sünnete dayanan ortak noktalar vurgulanmıştır.

C. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programının

Özellikleri Ve Geliştirilmesinde Temel Alınan İlkeler

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı, program

geliştirme alanındaki son gelişmeler çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanmıştır.

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı geliştirilirken

aşağıdaki hususlar dikkate alınmıştır:

1. “Gerekli ve yeterli bilgi” yaklaşımıyla hareket edilmiştir.

2. Öğrenci bilginin inşacısı olduğu için, bilgi üretmeye dayalı eğitim yaklaşım

ve modelleri temel alınmıştır.

22

3. Her öğrencinin özgün bir birey olduğu kabul edilmiştir.

4. Öğrenciler düşünmeye, soru sormaya, görüş alış verişi yapmaya

özendirilmiştir.

5. Her öğrenciye ulaşabilmek için öğrenme öğretme yöntem ve

tekniklerindeki çeşitliliği dikkate alınmıştır.

6. Periyodik olarak öğrenci ürün dosyalarına bakılarak öğrenme-öğretme

süreçlerinin akışı içerisinde onların değerlendirmesinin yolu gösterilmiştir.

7. Öğrencilerin haklarını bilen ve kullanan, sorumluluklarını yerine getiren

bir birey olarak yetişmeleri önemsenmiştir.

8. Öğrencilerin toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmaları amaçlanmıştır.

9. Din duygusu ve tecrübesinin statik değil, dinamik olduğu ortaya konulup

bu doğrultuda bireyi doğrudan ilgilendiren hedefler üzerinde yoğunlaşılmıştır.

10. İnsana, düşünceye, hürriyete, ahlaki olana ve kültüre saygı esas alınmıştır.

11. Öğrencinin din öğretiminde ana kaynaklar olan ayet ve hadislere

erişebilmeleri ve bunları dini bilgi edinmede kendilerine merkez almaları gerektiği

vurgulanmıştır.

2001-2002 eğitim öğretim yılında uygulaya konulan öğretim programı ile

yeni öğretim programının her ikisinin geliştirilmesinde temel alınan ilkeler şu

başlıklar altında toplanabilir; Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan

Türkiye’de bireylerde bulunması gereken çağdaş eğitimsel özellikler yer almaktadır.

İlköğretim kurumlarındaki Din kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin bilimsel hedefleri

ve içeriği ile ilgili olarak, dinin Allah-insan ilişkilerini düzenleyen bir olgu olduğu,

evrensel barış kültürünün oluşturulmasında katkıda bulunabileceği bilgisinin

kazandırılması belirtilmiştir. İlköğretim kurumlarındaki Din kültürü ve Ahlak Bilgisi

23

derslerinin programlarının geliştirilmesi, ders kitaplarının yazılması, eğitim

ortamlarının düzenlenmesi ve öğretimin gerçekleştirilmesiyle ilgili tüm süreçlerde

uyulması gereken esaslar belirlenmiştir. Eğitim aktivitelerinin işlevsel olması,

toplumdaki bir ihtiyaca cevap vermesi, yaşanan sorunların çözümüne katkıda

bulunabilmesi için, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin programında yer alması

gereken üniteler yaşamla ilişkilendirilerek belirlenmiştir. Barış kültürünün

geliştirilmesi ve hoşgörü ortamının oluşturulabilmesi için diğer dinler hakkında da

bilgi sahibi olunması, dinlerin (Yahudilik, Hıristiyanlık, Hinduizm, Budizm) esas

amacının iyi insan yetiştirmek olduğu, dinlerin tarihi gelişimleri, öğretilerinin içeriği,

İslam’ın Yahudilik ve Hıristiyanlık karşısındaki konumunun objektif kriterlerle

değerlendirilmesine yer verilmiştir.

2007-2008 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan İlköğretim Din

kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programında bir önceki öğretim

programından farklı olarak, ilkelerin belirlenmesinde öğrencilerin daha fazla ön

planda alındığı görülmektedir. İlkeler öğrenciye göre ifade edilip, belirlenmiştir.

Özellikle gerekli ve yeterli bilgi yaklaşımıyla hareket edilmesi, öğretim yöntem ve

tekniklerinin çeşitlendirilmesi istenmiştir. Programda ölçme ve değerlendirme

süreçlerinde öğrenci ürün dosyalarından, periyodik olarak değerlendirilmesi

gerektiğinden bahsedilmiştir.

Her iki öğretim programında da bireyselliği temel alan, Kur’an merkezli,

dinin ahlakilik unsurunun ön plana alındığı, öğrencinin hayatı ile ilişkilendirilen,

hurafelerden arınmış, din ve din anlayışı arasındaki farkı görebilen, dinin evrensel

öğütlerini fark eden bir v öğrenci yetiştirilmek istendiği anlaşılmaktadır.

24

D.Programın Yapısı

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)

Öğretim Programı genel amaçlar, öğrenme alanları, kazanımlar, etkinlik örnekler ve

açıklamalardan oluşmaktadır.

Genel Amaçlar

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)

Öğretim Programıyla öğrencilerin, bireysel, toplumsal, ahlaki, kültürel ve evrensel

açıdan gelişmeleri amaçlanmaktadır.

Bireysel Açıdan; Temel dini ve ahlaki sorularına cevap verebilmeleri, dini

inanç ve ibadetlerini başkalarının istismarına kapılmadan gerçekleştirebilmeleri, dini

kavramları doğru anlayabilmeleri, doğru dini bilgiler ile batıl inanç ve hurafeleri

ayırt edebilmelerini, İslam dinini ve diğer dinleri ana kaynakları ile birlikte

tanımaları gerektiğini kavrayabilmeleri, kendi inancı ile mutlu ve barışık olabilmeleri

amaçlanmıştır.

Toplumsal Açıdan; Toplumsal olarak yaşanan dini ve ahlaki davranışları

tanıyabilmeleri, başkalarının inanç ve yaşayışlarına hoşgörü ile yaklaşabilmeleri,

fiziki ve toplumsal çevreyi koruma bilincine ulaşabilmeleri amaçlanmıştır.

Ahlaki Açıdan; Ahlaki değerleri bilen ve bunlara saygı duyan erdemli kişiler

olabilmeleri, öğrenilen ahlaki değerleri içselleştirebilmeleri, inanç ve ibadetlerin

davranışları güzelleştirmedeki olumlu etkisini fark edebilmeleri amaçlanmıştır.

25

Kültürel Açıdan; Dinin kültürü oluşturan unsurlardan biri olduğunu

kavrayabilmeleri, dinin, diğer kültür unsurları üzerindeki etkisini fark edebilmeleri,

doğru dini bilgiler yardımıyla nesiller arası anlayış farklılıklarına sağlıklı bir şekilde

yaklaşabilmeleri amaçlanmıştır.

Evrensel Açıdan; Evrensel değerlere kendi dini bilgi ve bilinçleriyle

katılmaları, diğer dinleri temel özellikleriyle tanıyarak mensuplarına hoşgörüyle

yaklaşabilmeleri, evrensel insani değerlerin İslam’ın insani değerleri ile örtüştüğünü

fark etmeleri amaçlanmaktadır.

Uygulanmakta olan öğretim programının genel amaçları daha önceki öğretim

programıyla aynıdır. Ancak bu programda, farklı üniteler programa alındığı için

kültürel açıdan iki amacı daha bulunmaktadır; öğrencilerin, Türklerin İslam dinini

kabul ediş sürecinde etkili olan unsurları değerlendirebilmeleri, dini ve milli

bayramların, milleti birleştiren temel değerlerden olduğunu kavrayabilmeleridir.

E. Öğrenme Alanları

Öğrenme alanı; aynı konunun ardışık eğitim basamaklarında genişletilerek

verilmesini amaçlayan sınıf seviyelerine göre değişiklik ve aşamalılık gösteren ilgili

konuların bir arada verildiği bir yapıdır. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

dersi İnanç, İbadet, Hz. Muhammed, Kur’an ve Yorumu, Ahlak, Din ve Kültürden

oluşan altı öğrenme alanı üzerine yapılandırılmıştır. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi Dersi Öğretim Programı’nda öğrenme alanları belirlenirken;

- Öğrencinin ilgisini çekmesi, öğrencilerde merak ve araştırma isteği oluşturması,

26

- Öğrencilerin yeni çalışmaları denemelerine ve beceri kazanmalarına fırsat

vermesi,

- Kişisel niteliklerin kazanılmasına imkan sağlaması,

- Çeşitli öğrenme yaklaşımlarına uygun olması,

- Diğer disiplinlerle bütünleşebilmesi ve eğitim yoluyla ulaşılabilecek kadar

sınırlı olması,

-Öğrenmede derinliği ve genişliği teşvik etmesidir

Öğrenme alanları, ilköğretim 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda işlenecek üniteler ve

açılımlarının belirlenmesinde temel çerçeveyi oluşturmaktadır. Her sınıfta, altı

öğrenme alanından her birisi için bir ünite bulunmaktadır. Ancak, bazen bir ünitenin

birden fazla öğrenme alanın kazanımları içine girdiği görülmektedir.Bu durum

programın açıklamalar kısmında belirtilmiştir.

İnanç öğrenme alanında; Kutsal bir varlığa inanma dinlerin esasını

oluşturmaktadır. İslam düşüncesinde, bu inancın temel unsurları Allah’a,

peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahirete iman ile kaza ve kaderden oluşur.

Bu öğrenme alanı, Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?, Allah İnancı,

Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç, Melek ve Ahiret İnancı, Kaza ve Kader

ünitelerinden oluşmaktadır.

Öğrencinin bu öğrenme alanında edineceği kazanımlar sonunda, günlük

hayatta kullanılan ifade ve kavramları anlayabilen, kelimeitevhit ve kelimeişehadetin

anlamlarını öğrenen, evde ve dini mekanlarda kullanılan dini sembolleri tanıyan, din

ve ahlakı tanımlayabilen, akıl sahibi, özgür, inanan bir varlık olduğunun bilincinde

olan, inandığına bilerek inanan, inancını aklıyla temellendirebilen, Allah tarafından

gönderilen Peygamberlerin ve getirdikleri vahyin amaçlarını irdeleyen, İlahi vahiyle

27

gelen kitapları tanıyan, melek ve şeytanın varlık kategorileri arasındaki yerini

açıklayan; yaptığı iyilik ve kötülüğün karşılığını göreceğine ilişkin bir sorumluluk ve

bilinçle hareket eden birey olarak yetişmesi hedeflenmiştir.

F. Kazanımlar

Kazanımlar, öğrenme süreci içerisinde planlanmış ve düzenlenmiş yaşantılar

sayesinde, öğrencilerin kazanması kararlaştırılan bilgi, değer, beceri ve tutumlardır.

Bu sebeple öğrencilerin öğrenme alanlarındaki gelişmeleri, kazanımların

edinilmesine bağlıdır. Kazanımlar, programda öğrencilerin gelişim düzeyine ve

öğrenme alanının özelliğine göre 4. sınıftan 8. sınıfa kadar verilmiş olup

kazanımların yazılımında bir mantık bütünlüğü de gözetilmiştir. Kazanımlar

belirlenirken kavram, değer ve beceriler esas alınmıştır. Programda yer alan

kazanımların, öğrenciler tarafından gerçekleştirilebilecek etkinlikler aracılığıyla elde

edilmesi söz konusudur. Bu sebeple de öğrenme-öğretme etkinlikleri bu programın

en kritik öğesidir.

Daha önce uygulanmış olan öğretim programında ise, kazanımlar yerine

hedef davranışlar ifadesi kullanılmıştır. Hedef ise, eğitim yoluyla kazandırılabilir

bilgi, yetenek, beceri, ilgi, tutum, alışkanlık gibi istendik özellikler olduğu

belirtilmiştir. Kapsam bakımında hedefler uzak (toplumsal), genel ( ulusal eğitimin

ve okulun hedefleri), özel (dersin hedefleri) olarak belirlenmiştir. Bu öğretim

programında, hedefler öğrencilere kazandırılması planlanan davranış ifadeleridir.

Hedef ifadeleri, öğrenci davranışına dönük ve ürünü göstermektedir. Öğrenmenin iki

boyutunun süreç ve ürün olduğu, sürecin etkileşimleri içerdiği doğrudan

28

gözlenemediği ancak ürünün gözlenebilir, ölçülebilir davranış değişikliği olduğu

belirtilmiştir. Oysa yeni öğretim programında öğrenme bir ürün değil, süreç olarak

değerlendirilmektedir. Dolayısıyla hedef davranış ifadeleri, öğrenme sürecinde

öğrencinin elde etmesi gereken kazanım cümleleri şeklinde ifade edilmiştir.

Yapılandırmacı eğitim ortamında hedef, bilgiyi nasıl ve nerede kullanacağını

bilen, kendi öğrenme yöntemlerini tanıyıp etkili bir biçimde kullanan ve yeni bilgiler

üretmede önceki bilgilerinden yararlanan bir insan modeli yaratmaktır.

Yapılandırmacı öğrenmede amaç, öğrenenlerin önceden belli bir sıraya göre

belirlenmiş hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak değil, öğrenenlerin bilgiyi

zihinsel olarak anlamlandırmaları için öğrenme fırsatları sağlamaktır.

Öğrenenlerin sahip olduğu bilgi birikimi farklılık gösterdiğinden,

yapılandırmacılıkta tek doğru yerine, iki birey aynı kavrama farklı anlamlar

yükleyebilir. Bu nedenle hedefler kesin olarak belirlenemez. Sadece öğrenenlerin

ulaşmaları beklenen genel hedefler vardır. Hedefler öğretmen ve öğrencinin ortak

kararı ile belirlenir.Bu kararlara öğrencilerin katılması, öğrenenin hedefe ulaşması

isteğini arttırır.

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)

Öğretim Programı’nda etkinlik örneklerine yer verilmiştir. Etkinlik, hedef

davranışlara ulaşma amacıyla öğrenme öğretme sürecini zenginleştiren ve

öğrenmelerin kalıcılığını artıran sınıf içi dışı faaliyetlerdir. Öğrenenler, bilgiyi

yapılandırmada her konuya, alana ya da öğrenene göre düzenlenmiş olan farklı

etkinliklerde yer alırlar.16

16 Nurullah Altaş, Öğretmen El Kitabı (Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi), DEM Yayınları, İst. 2007, s. 64.

29

Etkinlikler öğrenci merkezli, öğrenciyi öğrenme sürecinde aktif kılacak

şekilde düzenlenmiştir. Örneğin, öğrencinin sadece kitap okuyarak veya öğretmeni

dinleyerek bilgi edinmesi, beceri geliştirmesi yerine sınıfta arkadaşlarıyla tartışarak,

görüşlerini açıklayarak, sorgulayarak, öğrenme sürecine etkin katılması

amaçlanmıştır. Yapılandırmacı yaklaşımda eğitim programında içerik olup

olmamasından çok öğrenenin süreç içinde içerik ile etkileşimde bulunması ve onu

anlamlandırabilmesi önemlidir. Öğrenenlerin ortak ilgilerinden ortak içerik belirlenir.

Öğrenme yaşantıları konuların ya da alanların önceden belirlenmiş şekline göre

değil, bireyin içinde bulunduğu bağlama göre düzenlenir. Öğrenme, öğrencinin

entelektüel etkinlikleri, sorgulamaları, araştırmaları, sorun çözme becerilerinin

gelişmesiyle sağlanır.17

Programın amacına ulaşması için, öğretmenin öğrenme-öğretme sürecinde

dikkat etmesi gereken açıklamalar yapılmıştır. Öğretmenlerin aradıkları bilgilerle

ilgili açıklamaları hemen görebilmeleri için bazı semboller kullanılmıştır. İlköğretim

Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için) Öğretim Programı

bazı disiplinlerle ilişkilendirilmiştir; İnsan hakları ve vatandaşlık, özel eğitim,

rehberlik ve psikolojik danışma, sağlık kültürü.

İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)

Öğretim Programı’nda öğrencilerde öğrenme süreci içerisinde kazanılması,

geliştirilmesi ve hayata aktarılması amaçlanan beceriler bulunmaktadır. Program

içerdiği kazanımlarla öğrencilerde bu temel becerilerin gelişimini sağlayacaktır.

Kazanılması beklenen temel becerilerden bazıları şunlardır;

1. Türkçe’yi doğru, güzel ve etkili kullanma becerisi,

17 A.g.e., s. 63.

30

2. Eleştirel düşünme becerisi,

3 .İletişim ve empati becerisi,

4. Problem çözme becerisi,

5. Araştırma becerisi,

6. Bilgi teknolojilerini kullanma becerisi,

7. Kur’an’ı Kerim mealini kullanma becerisi.

G. Ölçme Ve Değerlendirme

Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde programların istenilen başarıyı gösterip

göstermediği, öğrencilerden beklenen bilgi, beceri ve tutumların gelişip gelişmediği

ölçme ve değerlendirme yoluyla tespit edilmektedir. Ölçme ve değerlendirme ile

eğitim ve öğretim sürecinin sürekli izlenmesi ortaya çıkan sorunları tespit etme ve

çözme imkanı verir. Değerlendirme çalışmaları sadece sonuca yönelik olmamalı,

süreç de değerlendirilerek öğrencilerin öğrenme eksiklikleri, güçlük çektikleri alanlar

belirlenerek önlemler alınır. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde yapılacak

değerlendirme çalışmalarıyla öğrencilerin bu dersteki gelişimlerine katkı sağlamak

öncelikli amaç olmalıdır.

Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrencilerin okuduğunu anlama,

eleştirme, yorumlama, bilgi toplam, analiz etme, problem çözme gibi üst düzey

becerileri farklı araç ve yöntemler kullanılarak ölçülüp değerlendirilmelidir.

Değerlendirme çalışmalarında da öğretmen – öğrenci işbirliği esastır.

Ölçme ve değerlendirme sürecinde, geleneksel değerlendirme araçları

yanında önceki öğrenmelerin yeni durumlara uygulanması değerlendirilir. Bu amaçla

31

kısa cevaplı, uzun cevaplı, çoktan seçmeli, doğru-yanlış, eşleştirmeli, tamamlama

soruları vb. geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerinin kullanılması yanı sıra

alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerine de yer verilmektedir. Öğrenmede

bireysel farklılıkları dikkate alan, bireyin kendine özgünlüğünü ön plana çıkararak

herkesin şu an sahip olduğu bilgilerle yeni bilgileri kendine özgü biçimde

yapılandırdığını öne süren, bu nedenle de öğretim yöntem ve tekniklerinin

çeşitlendirilmesi gerektiğini vurgulayan yapılandırmacı anlayış, ölçme ve

değerlendirmede de öğrencilere bilgi, beceri ve tutumlarını sergileyebilecekleri çoklu

değerlendirme fırsatları sunulması gerektiğini vurgular. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Dersi Öğretim Programı bu noktalardan hareketle geleneksel ölçme değerlendirme

anlayışından daha çok alternatif ölçme ve değerlendirmeye vurgu yapmaktadır.

Alternatif ölçme ve değerlendirme, geleneksel ölçme ve değerlendirmeye göre daha

gerçekçi ve öğrenci merkezlidir. Sadece öğrenme ürünü değil, öğrenme süreçleri de

değerlendirilir.18

Alternatif teknikler ise, performans değerlendirme, ürün seçki dosyası,

kavram haritaları, proje, drama, görüşme, yazılı raporlar, gösteri, poster, grup-akran

değerlendirmesi, kendi kendini değerlendirmedir.

Performans değerlendirme: Performans değerlendirme, öğrencilerin bireysel

farklılıklarını dikkate alarak onların bilgi ve becerilerini eyleme dönüştürmelerini,

gerçek yaşama aktarmalarını sağlayacak durum ve ödevler aracılığıyla değerlendirme

yapmaktır.

18 Altaş, 2007, s.93-94.

32

Performans değerlendirme, dersin kazanımlarıyla ilgili olarak öğrencinin

günlük yaşamındaki problemleri nasıl çözeceğini, problem çözmek için sahip olduğu

bilgi ve becerileri nasıl kullanacağını göstermesini ister.

Performans değerlendirmeyle öğrenciler, sınav saatleriyle sınırlandırmaksızın

geniş bir zaman diliminde çalışma ve tekrar yapma, oluşturulan ölçütlere göre

yeterlik derecelerini ortaya koyma olanaklarına sahip olurlar. Performans

değerlendirme gözlenebilen bir performans ve somut bir ürünle sonuçlanmaktadır.

Öğretmenler, performans değerlendirme de oluşturacakları durumlar,

verecekleri görevler ile öğrencilerin yaptıkları analizleri, problem çözmelerini,

yaptıkları deneyleri, verdikleri kararları, arkadaşları ile işbirliği içinde çalışmalarını,

sözel sunumlarını ve bir ürünü oluşturmalarını doğrudan gözlemleyebilir ve onlara

not verebilirler. Öğrencilerin performansı proje, performans ödevi, öz değerlendirme,

ürün dosyası, açık uçlu sorular kullanılarak değerlendirilebilir.

Proje: Öğrencilerin grup halinde veya bireysel olarak istedikleri bir konuda

inceleme, araştırma ve yorum yapma, görüş geliştirme, özgün düşünce üretme ve

çıkarımlarda bulunma amacıyla ders öğretmeni rehberliğinde yapacakları

çalışmalardır. Proje geliştirme süreci uzun, karmaşık ve zordur. Bu ödevler,

öğrencilerin yaratıcılık, araştırma, iletişim gibi üst düzey zihinsel becerilerini,

bilimsel süreç becerilerini geliştirir.

Ürün Dosyası: Öğrenci ürün dosyası, öğrencilerin bir ya da birkaç alandaki

çalışmalarını, harcadığı çabayı, geçirdiği evreleri gösteren, öğrencinin ürünlerinin bir

araya getirilmesi ile oluşturulan bir dosyadır. Öğrencinin sınıf içi etkinlikler sırasında

yaptığı çalışmalarından, hazırladığı performans ödevlerinden, proje çalışmalarından,

33

beğendiği, performansını yansıttıklarına inandıklarını seçmesi sonucunda oluşan

öğrenci ürün dosyası, hem öğretmen hem de öğrenci için bir değerlendirme aracıdır.

Sözlü Sunum: Sözlü sunum, öğrencilerin eleştirel düşünme becerileri

hakkında bilgi sağlar. Sözlü sunumlar öğrencilerin hatırlama, kavrama ve hitap

düzeyleri hakkında bilgi toplamak için uygun araçlardır. Kontrol listeleri, dereceleme

ölçekleri ve akran değerlendirme ölçekleri ile değerlendirme yapılabilir.

Kavram Haritaları: Kavram haritaları, bilgiyi organize ederek sunmak için yapılan

grafiksel araçlardır. Bu araçlar daire ya da kutu içine yazılmış olan kavramları içerir.

Kavram haritalarında iki kavram arasındaki ilişki, üzerine ilişkiyi belirleyen

ifadelerin yazıldığı doğrularla gösterilir. İlişkiyi belirleyen bağlantı ifadeleri ile iki

kavram tamamlanarak anlamlı bir cümle oluşturulur. Kavram haritaları, bir konunun

öğretiminde, öğrenmeyi kolaylaştırmada, öğrenme sürecini kontrol etmede ve

kavram yanılgılarını ortaya çıkarma da, değerlendirme yapmada kullanılabilir.

Bunun farklı biçimleri olabilir. Örneğin eksik kalmış bir haritayı öğrencilere

tamamlatmak gibi. Ezberleyici, onaylayıcı bir din öğretimi yerine; anlamlı

öğrenmeyi amaçlayan, kavramsal arka planı güçlü olan, öğrenciyi aktif hale getiren

bir din öğretimine ihtiyaç vardır.19

Şu ana kadar DKAB öğretim programını incelemiş bulunmaktayız. Acaba

yapılandırmacı kurama dayanan öğretim programının hedeflerini gerçekleştirebilecek

bir ders kitabı hangi nitelikleri taşımalıdır?.

Yapılandırmacılık ve Çoklu zeka kuramına göre hazırlanacak ders

kitaplarında bulunması gereken başlıca özellikler vardır. Yeni DKAB öğretim

programı da yapılandırmacılık ve çoklu zeka yaklaşımlarına dayanmaktadır.

19 Cemal Tosun, Recai Doğan, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretiminde Kavram Haritaları, Öğreti Yayınları, Ank. Mayıs, 2005, s. 14-15.

34

Dolayısıyla etkili ve verimli eğitim öğretim yapılabilmesi için DKAB ders

kitaplarının da öğretim programına uygun şekilde hazırlanarak, yapılandırmacı

yaklaşımın eğitime yansımalarını taşıması gerekmektedir. Bu özellikler şunlardır:

- Öğrencilerin kazanımlara yönelik olarak mevcut bilgi, tutum ve değerlerini

belirlemek için giriş etkinlikleri verilmelidir. Bu kapsamda şiir, fıkra, gazete ve dergi

haberleri kullanılabilir.

- Ders kitaplarında her kazanım için öğrencilerin kendi şemalarını

açıklamalarına ve tartışmalarına olanak sağlayacak açılımlı sorulara yer verilmelidir.

(Örn. Verilen resimde hangi nesneleri görüyorsunuz?)

- Öğrencilerin mevcut bilişsel yapılarını değiştirmelerine olanak sağlayacak

ipucu verilmelidir. İpucu olabilecek konu, kavram haritası, resim vb. araçlar

kullanılabilir. Konular kazanımları açıklamada kullanılmamalıdır, aksi halde

öğrencilerin bilgilerini kendilerinin yapılandırması engellenmiş olur.

- Her kazanım için hazırlanacak etkinlikler farklı zeka alanlarına uygun

olmalıdır. Etkinliklere yönelik değerlendirme öğeleri verilerek öğrencilerin

girişimleri desteklenmelidir.20

20 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 135, 136.

35

II. BÖLÜM

İNANÇ ÖĞRETİMİNDE TEMEL İLKELER

A. İnancın Öğretilebilirliği

Programda yer alan öğrenme alanlarından biri de İnanç Öğrenme Alanıdır.

İnanç öğretilebilir midir? sorusu din öğretiminde tartışıla gelmiştir.

İnanma, inanılan şey hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirir. Aksi halde kişi

neye, niçin,nasıl inanacağını bilemez. Böyle bir inançta akli olmaz. O halde iman

öğretilebilirdir.

Kabisch’e göre fikirlerin aktarılması ile öğretilebilen her şey öğretilebilirdir.

Fikirler sadece kelime ya da kavramlarla ifade edilmez. Ressam ve heykeltıraş ta

fikirlerini ifade edebilmektedirler. Din de fikirlerin aktarılması yoluyla

öğretilebiliyorsa öğretilebilirdir. Din, vicdan işidir ancak bilişsel boyuttan uzak

değildir. Dinin öğretilebilirliği, hayata bağlılık hissinin derinleştirilmesi anlamına

gelir.21

Çocuklarda bile dine ilişkin çoğu kavram hakkında fikirler oluşmaktadır.Bu

fikirler, onların zihinsel, duygusal gelişiminden de kaynaklanmakta, çocuğun

yaratılışında dinin var olduğunu göstermektedir. İnsan beden ve ruhun bir araya

gelmesiyle oluşan bir varlıktır. İnsanın bedensel ihtiyaçları yeterli beslenme ve

21 Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayıncılık, Ank. 2002, s. 133.

36

dinlenme iken ruhun da bir takım ihtiyaçları vardır. Ruhun ihtiyacı da sağlam,

şüpheden arınmış bir inançtır.22

Selçuk’a göre her din kendine has bir inanç sistemi ve buna dayanan bir iman

anlayışına sahiptir. İman insanın bütün varlık şartlarının içine katıldığı varoluşsal bir

yaşantı ve süreçtir. İman inanç, duygu, irade, tecrübe, amel vs.gibi unsurları içeren

zengin bir muhtevaya sahiptir ve bunlardan biri tek başına iman olarak

adlandırılamaz…..İman, insanın bütün varlığına dair varoluşsal bir tercihtir.23

İnanç bir bilgi atkıdır. Din öğretiminde ise dini bilgilerin doğru anlatılmasıdır.

İnsanlar ancak doğru anlatılan, anlaşılan bir din hakkında varoluşsal bir tercihte

bulunabilirler. Din öğretiminin amacı, öğrenciyi imanlı yapmak veya daha dindar

yapmak değildir. Öğrenci aldığı bilgileri ister inancını pekiştirmek için, isterse

sadece bilgi olarak kullanabilir. Din dersinin görevi, bu dersin amaçlarına uygun

olarak öğrenciyi bilgilendirmektir. 24

B. Çocukta Din Duygusunun Varlığı ve Dini Düşüncenin Gelişmesi

Günümüzde psikologlar çocuğun doğduğu zaman dini duygulara sahip

olmadığını, dini düşünce ve duygunun çok karmaşık bir süreç olduğunu

düşünmektedirler. Oysa yakın zamanlarda yapılmış araştırmalar bize çocuğun

doğduğu ilk birkaç gün sonra öğrenmeye başladığını göstermektedir. Her şey

çocuğun zihninde bir izlenim bırakmakta, çocuk bu deneyim ve bilgilerini sonradan

kullanmaktadır. Dini öğrenmeleri de çocuğun diğer öğrenmelerinden ayrı değildir.

22 Nurullah Altaş, Mahmut Ay, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Morpa Yayınları, İst. 2007, s.57. 23 R. Doğan, C.Tosun, 2003, s. 52. 24 A.g.e, s.122.

37

Çocuk yaşadığı çevrede Allah, dua, cennet vb. pek çok dini kavram ile

karşılaşmaktadır.25

M.E. Ay’ın da belirttiği gibi,din duygusu da diğer duygular gibi “kökleri ve

kaynakları itibariyle insan fıtratına bağlı, deruni bir heyecan ve duygu” 26olup

zamanla gelişmektedir.

Belçikalı psikolog Antoine Vergote, “Din Psikolojisi” adlı eserinin

“Çocuklukta Din” bölümünde, çocukta büyük bir dini hazırlık ve doğal bir din

istidadı bulunduğunu belirtir.27 C.G.Jung, insanda tabii olarak dini bir kabiliyetin var

olduğuna inanmakta ve “insan ruh sağlığı ve kararlılığı, içgüdülerinin olduğu kadar

bu doğal dinsel işlerinin de uygun bir biçimde ifade edilmesine bağlıdır”

demektedir.28

Remplein de, çocuğun ruhuna dini eğilim ve duyguların yerleştirildiği ve büyük

bir ihtimalle her çocuğun Tanrı’ya inanmak için hazır bir durumda olduğu

kanaatindedir. Ayrıca O, “her şeyden büyük ve her şeyi yaratıp istediği gibi idare

eden bir Tanrı düşüncesi, çocuğun ruhi ve manevi gelişmesine tamamen uygundur”

demektedir.29

Görüldüğü gibi, buraya kadar görüşlerini verdiğimiz psikologların ortak

görüşü, çocukta doğal bir din duygusunun, eğiliminin bulunduğu yönündedir. “Her

türlü dış müdahaleden, taklit telkin ve öğrenmeden bağımsız olan, içten gelen tabii,

içgüdüsel ve duygusal bir tarzda beliren bu dini kabiliyet ve eğilim, çevredeki

25 N. Altaş, M. Ay, 2007, s. 60-63. 26 Mehmet Emin Ay, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, Timaş Yayınları, İst. 1999, s. 55. 27 Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dini motifler, TDVY, Ank. 2005, s. 40. 28 M.E. Ay, 1999, s.58. 29 A.g.e, s.58 vd.

38

uyarıcılarla etkileşim içerisinde yaşın ilerlemesine bağlı olarak kendisini açığa

vurmaktadır.30

Çocuğun dini inançlarla karşılaşması kendisine oldukça duygusal bir

zenginlik kazandırmaktadır. Bu, onun “Allah nedir?” ile ilgili hususları öğrenmek

için gösterdiği özel ilgiden daha iyi anlaşılabilir.31 Yavuz’a göre çocuklar, O’nu

akıllarıyla kavramakta güçlük çekmelerine rağmen Allah’ın varolduğuna kesinlikle

karar kılmaktadırlar.”32 Çocukların bu şekilde bir inanca sahip olmalarında fıtrat,

kolay inanırlık, dini hazırlık ve uyum gibi faktörlerin etkisi de vardır. Ancak şunu da

ifade etmeliyiz ki çocuk dininin karakteristik özelliklerinden biri de dini gelişmenin

henüz tam şekillenmemiş ve belli prensiplere ulaşmamış olmasıdır.33

Sonuç itibariyle, çocukta bulunan bir çok duygu ve tecrübe din inancın

uyanmasında rol oynamaktadır. Bu aşamada çocukta uyanmakta olan dini inancın

gelişimini etkileyen unsurlar incelenecektir.

Çocuktaki dini hazırlık ve eğilimin açığa çıkmasında ve dini inancın

gelişmesinde bir başlangıç noktası olarak “himaye altında bulunma” şuurunun

gelişmesi kabul edilebilir. Himaye altında bulunma başkalarından sevgi, şefkat,

yardım ve ilgi görme, kendini rahat ve güvenlik içinde hissetme ihtiyacı insanın

temel güdülerindendir. Ana babanın varlığı bu anlamda çocukta bir güven duygusu

yaratır. Bu durum, dini yaşayışın esas çekirdeğini teşkil eden “Allah’ın yardımına

sığınma ve O’na bağlanma” duygusuna çok benzer.34

30 Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, TDVY, Ank, 1993, s. 252. 31 Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişimi, DİBY, Ank, 1983, s. 41. 32 A.g.e, s.249. 33 M.E. Ay, 1999, s.57. 34 H. Hökelekli, 1993, s.253.

39

Eğitim öğretimde amaç, çocuğun gelişmesinden kaynaklanan eğilimlere

uymak, o eğilimleri yönlendirerek daha yüksek amaçlara ulaşmaktır.35

Çocukta dini düşüncenin oluşmaya başladığı ve geliştiği ilk yer ailesidir.

Çevre , okul, arkadaşlar gibi diğer faktörler çeşitli ölçülerde çocuğu etkilerler.

Gördükleri, duydukları çocuğun zihninde izlenimler bırakmaktadır. Onlar bu

izlenimleri, ileride, onları ne zaman, nerede ve nasıl edindiklerini hatırlamaksızın

kullanacaklardır. 36 Fakat çocuğun dini hazırlığının vaktinden önce eğitilmiş

olmasıyla şekilleneceği belirtilmiştir. 37

Gazali’nin de “ her çocuk sağlam bir fıtratla ve mutedil olarak, yani saf, her

şeyi almaya kabiliyetli doğar. Yöneltileceği her şeyi yapmaya hazırdır.”

Düşüncesinde de belirttiği gibi, insan doğuştan doğal olarak Allah’a inanmaya

yetenekli ve dini inancı kabul etmeye elverişli bir yaratılışa sahiptir. Dünyaya

gelirken getirdiği bu kabiliyet dış etkenlerin etkisiyle gelişmektedir38

Vergote’nin de belirtttiği gibi, dini tavrın oluşumunda yakınların etkisi en

belirgin faktördür.Ancak ailenin etkisi erken dönemle de sınırlanamaz. Aile ile din

arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Murphy’ ye göre de aile yapısı özü itibariyle dinidir

ve din aile psikolojisiyle belirlenmiştir. Ailenin içinde din eğitimi, çocukları derin bir

şekilde etkiliyorsa bu ailenin dini değerlerin ve dini ilişkilerin modeli olmasından

ileri gelmektedir. Yakınların dini hareketleri, kullandıkları dini tabirler, dini

bayramların kutlanması aileye özel bir bağlılık kazandırmakta ve bu yaşantının

devamını istemektedir.39

35 Beyza Bilgin, Mualla Selçuk, Din Öğretimi (Özel Öğretim Yöntemleri), Gün Yayıncılık, Ank, 2000, s. 74. 36 A.g.e., s. 75. 37 Antoine Vergote, “Çocuklukta Din”, Çev. Erdoğan Fırat, AÜİFD, c. 22, 1978, s. 315. 38 Mustafa Öcal, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metotlar, TDVY, Ank. 1991, s. 65. 39 A. Vergote, 1978, s. 316.

40

Çocukta dini duygunun gelişmesi konusunda Hz. Muhammed’in belirgin bir

tavrını görüyoruz. O, “Her doğan fıtrat üzere doğar. Fakat çocuğun annesi ve babası

onu kendi dinlerine döndürürler. Yahudi iseler; Yahudi, Hristiyan iseler; Hristiyan

veya Mecusi iseler; Mecusi yaparlar.” derken, şu ana kadar açıklamaya çalıştığımız

iç ve dış faktörlere işaret etmektedir.

Çocuğun varlığını devam ettirebilmesi için, etrafındakilerin yardımına

muhtaçtır. Zamanla çocuk bunu daha yakından hissedecektir. Yetişkin insanların

ibadet etmeleri, el açıp dua edip Allah’tan yardım istemeleri çocuğun dikkatini

çekecek, çevresindekilerin gücünün sınırlılığını kavrayacaktır. Böylece çocukta

kendine yardım edecek, koruyacak sonsuz bir kudret arayışı ortaya çıkacak ve

Allah’a inanmakla kendini güvende, güçlenmiş hissedecektir. Bu da çocukta büyük

bir dini hazırlığın olduğunu göstermektedir .40

Buraya kadar çocuklardaki dini düşünce gelişiminden bahsetmiş

bulunmaktayız. İlköğretim ikinci kademe çağında dini gelişim nasıl

gerçekleşmektedir?.

Yörükoğlu’nun da belirttiği gibi ilköğretim ikinci kademe yıllarına denk

düşen ilk gençlik ya da ergenlik yıllarında , cinsel uyanışla birlikte yeni ruhsal

özellikler ve davranışlar kendini göstermeye başlar. Dengeli ve uyumlu ilkokul

birinci kademe çocuğunun yerini oldukça tedirgin, güç beğenen, çabuk tepki

gösteren bir genç alır. Çabuk sevinir, çabuk üzülür. Cinsel gelişimin etkisiyle karşı

cinse yönelir.41 Başaran’ın belirttiği gibi bu dönemde öğrencilerin ilgileri okul

dışındaki etkinliklere yöneldiği için derslere ilgileri azalır, ödevlerini yapmada

güçlük çekebilirler.Yukarıda bahsedilen değişikliklerle beraber, devam etmekte olan

40 K. Yavuz, 1988, s.122. 41 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s.42.

41

dini duygu ve düşünce gelişimi de değişmektedir. Çocuklar bilgiyi sorgular,

inançlarını akılla temellendirmek isterler.42

Koç’ta ergenlik dönemi hakkında şunları vurgulamaktadır; Aileden ve

toplumdan bağımsız bir kimlik sahibi olma, toplumdaki yerini ve rolünü öğrenme

tam olarak bu dönemde gerçekleşir. Bir dünya görüşü geliştirme, benimseyeceği

değerleri araştırma, hayatın anlamı ve kendisinin yeri ve rolü konusunda tatmin edici

cevaplar bulma arayışlar ve yönelişler bu dönemin özelliklerindendir. Bu arayış

içerisinde aile etkisinin, dini ve ahlaki değerlerin yerini, akranların etkisi ve değerleri

almaya başlar. Ergenlikten bir iki yıl önceki erinlik içerisinde, dini ilginin yüksek bir

seviyesi yaşanır. İbadetlerini yerine getirmeye, camiye ve cemaate katılma, haram-

helal, günah-sevap gibi konulara karşı ilgilerinde artış görülür. Araştırmalar ergenlik

boyunca dini faaliyetlerde azalma olduğunu ortaya koymuştur.43

Başaran’da gençlerin dini gelişimi konusunda şunları belirtmektedir;

İlköğretim ikinci kademesindeki öğrenciler dinsel konuları büyük bir merakla

anlamaya çalışırlar. Yeni öğrendikleri dini bilgileri, arkadaşları ve yetişkinlerle

paylaşmak, tartışmak eğilimindedirler. Gencin bu çabası onu dini inançlarında

bilinçli bir gelişmeye götürür. Genç çabasını sürdürürken yetişkin desteği ve

rehberliği alırsa orta öğretim basamağının sonuna doğru dini inançlarında durulma ve

belirginleşme görülür. Ergenliğin ilk dönemlerindeki dini şüphe ve kararsızlıklar

ergenlerin hepsinin imanı üzerinde olumsuz bir tesir meydana getirmez. Uygun

şartlar içinde, bu şüphelerin dini hurafelerden ve batıl inançlardan arındırıp

saflaştırıcı, daha şuurlu bir dindarlığa yöneltici etkileri vardır. Ergen bu şüphe ve

42 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s.42. 43 A.g.e., s.43.

42

sorgulamanın ardından bazı inançlarını yerleştirir, bazılarını atar, bazılarına ilişkin

kuşkularını ise sürdürür.44

12 yaşından itibaren somut düşüncenin yerini, soyut düşünme almaya başlar.

Daha önce Allah’ı insana ait modeller içinde düşünen çocuk ergenlik döneminde

insana benzeyen Tanrı anlayışından kurtulur. Bununla birlikte yine de bu düşüncenin

izlerini görmek mümkündür. Ancak bir süre sonra bu izlerde tamamen geride kalır.

Allah, şekilsiz, cisimsiz, hiçbir şeye benzemeyen, soyut ve manevi bir şekilde

algılanır.45

Soyut düşüncenin gelişmesiyle birlikte ergenliğin ilk dönemlerinde şüphenin

arttığı görülür. Soyut düşüncenin gelişmesiyle beraber metafizik konulara ilgi de

artar. 46

Öcal’da ergenlerin şüpheleri önceleri camiye gitmek, namaz kılmak, Kur’an

okuyup dua etmek, oruç tutmak gibi ibadet şekilleri üzerinde, sonraları ise, Allah’ın

varlığı, mahiyeti, günah, ölümden sonraki hayat, kaza ve kader gibi konularda

yoğunlaşır.47 Ergenlik dönemi bir çelişkiler dönemidir. Bu dönem gencinin ruh

dünyası karmakarışıktır. Bir yönden çok şüpheci ve en az dindardır, diğer yandan

dindarlık davranışları görülür ve dini duygular yaşar. Bu dönemde anne, baba ve

öğretmenlerin onları anlamaya çalışmaları, hoş görülü olmaları önemlidir. 48

44 R .Doğan, C. Tosun, 2003, s.44. 45 M. Öcal, 1991, s.137. 46A.g.e., s.141. 47 K. Yavuz, 1983, s. 253 vd. 48 M. Öcal, 1991, s.42.

43

C. Çocuklarda Allah Tasavvuru

Çocuğun yaşı ruhsal ve zihinsel gelişmesi ilerledikçe ve çevreyle etkileşimi

attıkça onun Allah tasavvuru değişmektedir. Bu hususta yerli ve yabancı bazı

araştırmalar yapılmıştır. Çocuklarda Allah tasavvurunun gelişmesiyle ilgili olarak

yapılan bazı çalışmalardan bahsetmeyi gerekli görmekteyiz.

Bu alanda yapılan ilk tecrübi çalışma E.Barnes’e (1892) aittir. Barnes, yaşları

6 ile 20 arasında değişen 1.091 öğrencinin Tanrı’ya karşı tutumları ile cennet ve

cehennem konusunda bir araştırma yapmıştır. O genel olarak Tanrı’nın iyi, nazik,

yaşlı ve hayal meyal belirsiz bir figür olarak tasvir edildiğini bulmuştur. Bununla

beraber çocuklardan büyük çoğunluğunun tanrı’yı her yerde varolan (O bir anahtar

deliğinden bile girer veya O kendisini bir kalem kadar küçük hale getirebilir.); her

şeyi bilen ve her şeye gücü yeten (o istediği her zaman deprem yapabilir) bir varlık

olarak algıladıklarını ortaya koymuştur.

Barnes çalışmasında, 6 yaşından küçüklerin , Tanrı hakkında kendilerine

söylenen her şeyi sorgusuz sualsiz kabul ettiklerini, 7 yaşından 10 yaşına kadar

çocuklarda bazı sorgulamalar olduğunu, ancak çocukların bu şüphelerine uygun

nedenler bulmaya çalıştıklarını belirtmiştir.15 yaş civarında gençlerin soyut bir Tanrı

kavramına sahip olup şüphelerden arındıklarını belirtir.49

Dini gelişim üzerine tasviri olarak yapılan diğer bir çalışma E.D.Starbuck’a

aittir. Starbuck, çocuk ve gençlerdeki dini gelişim üzerine çalışmıştır.O değişimi,

kötülükten iyiliğe, günahkarlıktan doğruluğa, ilgisizlikten manevi bakış ve eyleme

yönelik ani değişimler olarak tanımlamaktaydı. 200 kişi üzerine yaptığı

49 Mustafa Köylü, “Farklı Din ve Kültürlere Mensup Çocukların Dini İnanç ve Tanrı Tasavvurları”, EKEV Akademi Dergisi, Yıl: 8, sayı: 19, Bahar- 2004, s.19.

44

araştırmasında, dini değişim eğrisinin 7-8 yaşında başlamasına rağmen, ergenliğe

kadar çok yavaş olduğunu, ancak 15-16 yaş sırasında tamamlanıp 25 yaşında

durağanlaştığını ortaya koymuştur. Dini değişime ilişkin motivasyonları inceleyen

Starbuck, bu konuda en çok ölüm ve cehennem korkusu, günaha ilişkin nedamet ve

inanma , ahlaki bir ideali izleme, taklit ve sosyal baskı olduğunu ortaya koymuştur.

E.D.Starbuck, çocukların ibadetlere katılmaya istekli oluşlarını , onların

ruhundaki “kolay inanırlık” özelliğine bağlamaktadır. Çocuk başlangıçta kendisine

anlatılanlara ve duyduklarına itiraz etmeden ve kuşkulanmadan inanır.Çocukluktaki

iman, pasif ve şuur dışı bir imandır. Bu bağlanışın yerini zamanla şuurlu bir kabul

ediş alacaktır. Starbuck, eğitimcilerin çocuk ruhunun bu özelliğini iyi

değerlendirmeleri gerektiğini belirtmektedir.50

İlk çalışmalardan bir diğeri de A.E.Tanner (1906)’e aittir.Tanner de yaşları 8

ile 15 arasında değişen 315 çocuğa uyguladığı ankette şu sonuçları elde etmiştir

.Tanrı hakkındaki tasavvurlarına gelince, Tanner, orta çocukluk döneminde,

Tanrı’nın “gökte” düşünüldüğünü ve O’nun sıfatlarıyla ilgilendiklerini

göstermektedir. 315 çocuğa “ Sizce Allah nerede?” sorusu yöneltilmiştir. Çocukların

%85’i “ O göktedir” cevabını verirken, % 8’i “her yerdedir” demişlerdir. % 5’i ise

“O’nun nerede olduğunu bilmediklerini ifade etmişlerdir. “Allah ne yapar?” sorusuna

ise çocuklar “O bize yardım eder. O bizim iyi olmamızı ister. O çocukları sever,

korur.” vb açıklamalar yapmışlardır. Çocuklardan % 31’i cennetin yerin üzerinde

olduğunu, % 69’u cehennemin bir ateşe benzediğini ifade etmiştir. Tanner,

çocukların artan yaşla birlikte Tanrı’nın sıfatları ile ilgilenmeye başladıklarını

söylemektedir.51

50 M. Selçuk, 2005, s. 101,102., M. Köylü, a.g.e., s.20. 51 A.g.e., 2005, s. 97, A.g.m, 2004, s. 20.

45

Çocukluk dönemi dini düşünce ve kavramlarına ilişkin yakın zamanda en

kapsamlı çalışma yapanlardan birisi de Renzo Vianello’dur.

Büyük çoğunluğu Roma Katolik eğitimi almış çocuklardan oluşan

10.000’den fazla çocuk üzerinde yaptığı araştırmasında (1980) şu sonuçlara

ulaşmıştır. Çocuklar Tanrı’ya dair şu kavramları geliştirmişlerdir.

6-7 yaşındaki çocuklara göre Tanrı kocaman, sihirli veya görülmeyen bir kişi

(varlık) olarak algılanır.O ‘kapılar kapalı olduğunda bile içeri girebilir’, O

kocamandır, burada olduğunda aynı anda okulda da olabilir.O, her şeyi

görebilir,karanlıkta bile en küçük şeyleri görebilir.’ Orta çocukluk dönemine doğru

Tanrı kavramı daha az antropomorfik bir şekil alır.Bunu göstergelerinden biri,

çocuklarda gittikçe Tanrı’ya ilişkin sıfatlar hakkında gelişen düşüncelerdir. Örneğin,

çocuklarda Tanrı’nın her şeyi bilme sıfatı 6-7 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar.8

yaşlarında Tanrı’nın her şeye gücü yetme sıfatı ortaya çıkar. 11-12 yaşlarında

Tanrı’nın her yerde var olduğu fikri gelişmeye başlar. Vianello yaptığı

araştırmasında, 6-7 yaşlarındaki çocukların, Tanrı’yı bir yaratıcı olarak anladıklarını

görmüştür. Ancak, yaratma eylemi, yoktan bir şeyi bir şeyden yeni bir şey ortaya

koyma şeklinde anlaşılmaktadır. Yaratmanın yoktan olacağı düşüncesi ancak 10-11

yaşlarında gelişmektedir.52

Çocukların Tanrı anlayışları ile ilgili detaylı çalışma yapanlardan biride

Kalvei Tamminen’dir. Tamminen, çeşitli araştırma teknikleri kullanarak, yaşları 7-20

arasında değişen çoğunluğu Lutheran geçmişe sahip olan 3000 Finlandiyalı çocuk

üzerine bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya katılan çocuklardan sadece bir kaçı

Tanrı’nın fiziki tasvirini yaparak antropomorfik açıklama yapmıştır. Antropomorfik

52 M. Köylü, 2004, s.21.

46

düşünce farklı yaşlardaki çocuklara farklı anlamlar verebilmektedir. Çocuklar 9-10

yaş civarında Tanrı’dan bir ruh olarak bahsetmeye başlamaktadırlar. Bu tür ifadeler

10-13 yaşlarındaki çocuklarda daha yaygındır. Tanrı hakkındaki olumlu

düşüncelerde bir azalma görülmektedir. İlkokul çocukları Tanrı’yı kendilerine daha

yakın ve gerçek olarak tasvir ederlerken, bu tür tanımlar yaşla birlikte azalmaktadır.

Bu değişiklik en bariz şekilde 11-14 yaşları arasında görülmektedir. Tamminen’in

araştırmasında dikkat çeken en önemli hususlardan bir tanesi, araştırmaya katılan

çocukların Tanrı sevgisine verdikleri büyük önemdir.

Yaşla birlikte Tanrı hakkındaki şüphe ve belirsizlik artmaktadır. Tanrı’nın

yakın, ihtimam gösterici ve affetmesi gibi tasvirleriyle ebeveyn arasındaki olumlu

ilişkilerle bağlantısıdır. Bu ikisi arasında en fazla bağlantı alt sınıflarda ortaya

çıkmıştır.53

Çocukların dini düşünce ve Tanrı tasavvurlarına ilişkin üçüncü grup

çalışmalara örnek olarak Ronald Goldman’ın çalışmasını verebiliriz. 1964’te

doktora tezi olarak hazırladığı “Çocukluktan Ergenliğe Dini Düşünce” adlı

çalışmasında, İsveçli psikolog Jean Piaget’in, düşüncenin gelişimsel basamaklarını

esas alan Goldman, 6-17 yaş grubu bireylerin düşünce kabiliyetlerinin temelinde beş

gelişimsel basamak olduğunu kabul ederek, bunu dini alana uygulamaya

çalışmıştır.54

Goldman çocukların verdikleri cevaplara teolojik olarak bakmaktan ziyade,

çocuk düşüncesinin bir süreci ve yapısı olarak bakmak gerektiğini vurgulamış,

çocukluk dönemi dini gelişimini beş safhada, üç basamak olarak

incelemiştir.Bunlardan birinci ve ikinci safha din öncesi basamağı oluştururken; 53 M. Köylü, 2004, s.21 vd. 54 L. John. Elias, “Ronald Goldman: Dini Anlayış Psikoloğu”, Psychology and Religious Education, Çev. Ali Rıza Aydın, November-December-1968, Bölüm: 4.

47

üçüncü ve dördüncü safhalar yarı dini basamağı; beşinci safhada dini basamağı

oluşturmaktadır. 55

Yarı dini düşünce safhası, somut işlemsel düşünme safhasıdır. Bu safha 8–13

yaşına kadar devam eder. Bu safhada mantıksal düşünme mümkündür ancak sadece

sınırlı bir alanda görülür, dini ifadeler lafzi olarak anlaşılır. Çocuk somut bir

durumdan diğer bir durumu genelleştiremez ve ben merkezci düşüncelerinden

kurtulamaz, bu dönemdeki Tanrı inançları antropomorfik özellik taşır. Somut ve

soyut dinî düşünce arasındaki orta safhadır. Çocuk daha fazla mantıki düşünmeye

yönelir.Bu basamakta çeşitli alternatifler ve hipotezler üretmeye çalışır.Goldman’a

göre bir çok kişi bu basamaktan ileri geçemeyip gerçek dini düşünceye

ulaşamamaktadır.56

Dini düşünce basamağı, soyut işlemsel dinî düşünce aşamasıdır. 13-14

yaşındaki bir çocuk bu düşünce şeklini başarmaya başlar. Çocukların dini

kabiliyetlerinin ne boyutta olduğu da önemli bir noktadır. Çocukluğun ilk basit

taklide dayalı dinsel dışa vurumlar yetişkinler tarafından abartılmamalı ancak bu

bilinçsiz dinî eylemler görmemezlikten de gelinmemelidir. Geçmiş yaşantılar

gelecekteki yaşantıları büyük ölçüde etkileyeceğinden bunları göz ardı etmek ya da

önemini küçümsemek pek doğru bir davranış değildir. 57

Goldman’ın çocuklar üzerine yaptığı araştırmada ortaya çıkan sonuçlardan

bazıları şunlardır: Altı-yedi yaşlarında Tanrı’yı kendilerine daha yakın hissederler.

Dinin pratiklerine ilgi duyarlar, ancak antropomorfik inanç hala vardır. Çok az çocuk

Tanrı’yı bir ruh ve sevgi olarak kavrayabilir. Sekiz-dokuz yaşlarındaki çocuklar,

Tanrı’yı her şeye gücü yeten, her şeyi bilen manevi bir varlık olarak algılamaya 55 L. J. Elias, 1968, s.4., M. Köylü, 2004, s.29. 56 A.g.m, 2004, s.6. 57 L.John. Elias, 1968, s.10.

48

başlarlar.Aile çocuğun dini kavramlarını fazlasıyla etkiler.On-on bir yaşlarında Tanrı

ile daha bireysel bir ilişki geliştirirler.Zihninde bazı şüpheler oluşabilir.12-13

yaşlarında antropomorfist düşünce sona erip, Tanrı’yı sıfatlarıyla tanımlarlar.Dini

inançlarını ifade eder, dini pratikleri yapmaya istek duyarlar.58

Diğer bir dini gelişim araştırmacısı ise David Elkind’dir. Elkind yaptığı

araştırmasında çocukları üç safhaya ayırmaktadır. Dinî fikirlerin gelişmesiyle ilgili

araştırma yapan Elkind da değişik dinî gruplara (Yahudi, Katolik, Protestan) mensup

çocuklara dinlerini anlama şekilleriyle ilgili sorular sormuş ve birtakım sonuçlar elde

etmiştir. Kriter olarak Piaget’in gelişim basamaklarının karakteristikleri olan üç

prensibi kullanmıştır.

a) Bir yaş içerisinde veya birbirine yakın olan yaşlar içinde verilen cevaplar

birbirine benzer.

b) Yaşın artmasıyla soyut ve farklılaşmış kavramların görülmesi de artar.

c) Olgunlaşmış cevaplar içerisinde daha önceki basamaktan gelen bazı fikirler

de vardır. Yani bir gelişim basamağında bir önceki basamağın basit tepkileriyle bir

sonraki basamağa uygun gelişmiş fikirler bir arada bulunabilir.Bütün basamaklar

ferdi farklara, kültüre ya da öğretilere göre çeşitlilik gösterebilirlerse de

basamakların sıralanışında bir değişiklik olmaz.59

Bu kriterler ile yapılan araştırma sonunda, bir dini gruba bağlılığın kavram

gelişimi ve yaşla ilişkili olduğu ve üç gruba ayrıldığı gözlemlendi. Bu sonuçların

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramıyla paralellik içerdiğini gözlemlemiştir.

Bunlardan birinci safhayı (5-7 yaş grubu ) çocuklar oluşturmaktadır. İlk

yıllarda çocuklar kendi inançlarıyla ilgili genel bir anlayış yansıtırlar. Henüz dini 58 L. J. Elias,1968, s.12., Nils G. Holm, “Din ve Gelişim Psikolojisi”, Çev. Abdülkerim Bahadır, SÜİF Dergisi, Sayı: 15, Konya. Bahar- 2003, s. 214. 59 M. Köylü, 2004, s.26.

49

kimlik duygusu gelişmemiştir. Örneğin 5-6 yaşındaki çocuk için kişinin Hıristiyan,

Yahudi ya da Müslüman olması fark etmez. Aralarındaki farkı bilemez. 5–7 yaş

arasındaki çocuklar arasında Piaget’nin işlem öncesi döneminin son bölümüyle

benzer şekilde dinin, mezhebin oldukça somut şekliyle algılandığı, mezhep

ilişkilerinin mutlak, Tanrı tarafından değiştirilemez olduğu düşüncesinin hâkim

olduğu görülmüştür.Örneğin çocuğu Katolik yapan Allah’tır ve Allah’ın gücüne

sahip olunamadığı için bu durum değiştirilemez.60

İkinci safhayı (7-9 yaş grubu) çocuklar oluşturmaktadır. Bu yaş grubu

çocuklarda dini kimliği anlamaya yönelik gelişmeler olmaktadır. Bu yaştaki bir

çocuk bir hayvanın dini olduğunu söylemez. Çocuklar dinin insanlara ait bir obje

olduğunun farkındadırlar. Dünyadaki insanların farklı dinlere mensup olabileceğini

bilirler. 7–9 yaşları arasındaki çocuklarda dinî düşünceler çok somut bir şekilde

gerçekleşmektedir. Bu çağda çocuklar, dinî bir gruba bağlı üyelerin özel eylemleri

üzerinde durarak kendi mensubiyetlerinin somut görünümlerine işaret ederler. Bir

sonraki dinî gelişim evresinde çocuklarda artık dış eylemler bir kimsenin dini için

merkez kabul edilmez. İnanç dış davranışa hâkim olmaya başlamıştır. Bir dinî gruba

üyeliği belirleyen faktörün dış, ortak davranışlar değil, ortak inançlar olduğu kabul

görmüştür. Bu yaşlardaki çocuklar için bir dine aidiyeti belirleyen şey iman değil, o

dine ait ibadetlerin tümüdür.Ayin, ibadet şekilleri ve ailevi ilişkilerine göre dini

kimliklerini ifade etmişlerdir.İki ibadet yerine aynı anda gidilemeyeceği için hem

Protestan hem Katolik olunamaz.

Sonuç olarak Elkind çocukların 11–12 yaşından önce dini soyut bir şekilde

anlayamayacaklarını belirtir.Görüldüğü gibi çocuk dinini değişen zamanlarda ve

60 M. Köylü, 2004, s. 26 vd.

50

şartlarda değişik yoğunluklarda ve biçimlerde yaşar. Sevgi, korku, şefkat ya da adı ne

olursa olsun çeşitli duygularla tutunacağı bir ip bulmaya çalışır. “11 yaşındaki

çocuğun, etki yapan, yaşanan sağlam bir dine her zamandan daha çok ihtiyacı vardır;

o artık daha önceki senelerin güzel hulyalarıyla yetinmez” ifadesinde de olduğu gibi

çeşitli dini aşamalardan geçen çocuk ergenlik öncesinde kendine sağlam bir yer

arar.61

Son aşamada ise çocuklar, dine ilişkin daha mantıklı açıklamalar

yapabilmektedirler Kendi dini grup ya da mezheplerini Allah’a inanan bütün

insanların bir alt sınıfı olarak soyut bir biçimde algılamış olurlar. Farklı iki dini

öğretiye inanılamadığı için iki ayrı dine mensup olunamayacağı anlaşılmıştır. Ortak

inançlar dini gruba üyelikle bütünleşmiştir. Din kelimesini konuşmalarında

kullanmışlardır. Elkind, 11-12 yaşından daha küçük çocukların dini kavramları soyut

bir şekilde anlayamayacaklarını ileri sürmektedir.62

Robert Coles ve arkadaşları, 8 ile 12 yaş arasında olan 500 çocuk üzerinde

çalıştılar. Müslüman çocuklarda Allah kavramının teslimiyet ile ilişkilendirildiği

görülmüştür. Coles’ın çalışmasında 11 yaşındaki bir Müslüman çocuğun “eğer

Allah'ı dikkate almaz veya O’nun kurallarına uymazsan gücünü kaybedersin. O’nun

düşmanı olursun. O seninle uğraşır” ifadelerine rastlanmıştır. Burada çocuğun

Allah'ın gücünün farkında olduğu ve O’na teslim olduğu görülmektedir. Allah’a olan

teslimiyet zayıflıktan kaçınma ile bağlantılıdır.63

Çocukluk dönemi ve Allah tasavvuruna ilişkin ülkemizde yapılan

araştırmalara örnek olarak da Kerim Yavuz’un (1976-1977) çalışması

61 Ratcliff. Donald, “Çocuklar Dini Kavramları Nasıl Anlarlar”, OMÜİF.Dergisi, Çev. Ali Rıza Aydın, Sayı: 10, Samsun. 1998, s.161. 62 A.g.m., s.162. 63 A.g.m, s.167.

51

verilebilir.Çalışma, Erzurum’da farklı sosyo-ekonomik yapıda olan çeşitli

ilkokullardan seçilen, yaşları 7-12 arasında değişen, 588 ilkokul öğrencisi üzerine

yapılmıştır.64

Araştırmacının, çocukların Allah tasavvurlarıyla ilgili olarak 7-9 yaş grubu

çocuklara “Sence, Allah nerdedir, bana söyler misin?” biçimindeki soruya şu cevabı

vermişlerdir: “Allah göktedir.Üstümüzde. Gökyüzünde. Havada. Nerede dersen, O,

oradadır. Gökyüzünün en yüksek katındadır.Yücelerde.Bulutların ötesinde.

Cennette.İyi insanların kalbinde. O’nun nerede olduğu bilinmez. Allah göktedir,

dünyadan çok yukarıdadır.

Yavuz, çocukların bu Allah tasavvurlarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi

yapmaktadır: “7-9 yaşındaki çocuklar Allah’ı genellikle gökte tasavvur

etmektedirler.Köy çocukları arasında bu durum çok daha belirgindir… 10-12 yaş

gruplarında ise, Allah’ın “gökte” düşünülmesi yerine, O’nun her yerde olacağı

düşüncesi ilk sırayı almaya başlamıştır ki, bu önemli bir gelişmedir.65

Tanrı’nın nerede olduğu sorusuna 9 yaşındaki bir öğrencinin ifadesi hem

şaşırtıcı hem de güzeldir. Ona göre Allah her yerdedir. Nasıl ki su dolu bardağa şeker

attığımızda, karıştırırız; eriyince şeker her tarafa dağılır ve yok olur. Aslında biz

şekeri göremeyiz ama şeker bardağın her yerindedir. Görüldüğü gibi 7-9 yaş arası

çocuklarda Allah’ı somut mekanlarda düşünenler olduğu gibi, soyut Allah anlayışına

ulaşan ve O’nun görülemeyeceğini ama her yerde olduğunu söyleyenler de vardır.

10-12 yaş grubu çocukları arasında ise Allah’ı gökyüzünde düşünenler olduğu gibi

O’nun her yerde hazır ve nazır olduğunu söyleyenler çoğunluktadır.66

64 K. Yavuz, 1983, s.177. 65 A.g.e., ss. 177. 66 A.g.e, ss. 178-179.

52

Araştırmacı sonuç olarak çocukların, Allah’ı çevresinin, özelliklede ailesinin

kendilerine verdiği biçimde, kendi ruhi güçleriyle işleyerek, tasavvur ve idealize

etmeye çalıştıklarını belirtmektedir.

Sonuç itibariyle çocuğun hayal gücü somut fikirlerle beslenerek onun dinî

konularda yeni fikirler edinmesine fırsat tanınabilir. Allah fikrinin öğretilmesi her ne

kadar güç bir işse de yine de bertaraf edilemeyeceğini ifade eden Smith’e göre çocuk

için hazırlanan materyaller aşağıdaki niteliklerde sunulmalıdır:

Somut materyaller çocuk için görünmeyen dünyayı dostça bir dünya olarak

görmesini; Allah’ı iyi olarak düşünmesi ya da O’nun iyilik için bir etki olduğu

hususunu kavramasını; Allah fikrini gerçek ve güzellik fikirleriyle bağlamasını;

Allah’ı hayatın doğal bir düzeni içinde bulmasını sağlayacak, aksine hayali bir

düzende yahut da âdet olan insan tecrübelerinden ayrılmış bir varlık olarak

duymasını engelleyecek şekilde sunulmalıdır.67

Çocuğun Tanrı tasavvuruyla ilgili bir diğer kavram egosantrizmdir.

Allport’un ifadesiyle bunun tersi olamaz çünkü her türlü algılama ve duygu çocuğun

büyüyen ben bilincinin etrafında döner ve ayrıca şeyleri düşünmekle o onları var

eder.68 Benzer bir ifadeye Vergote’da da rastlanmaktadır: 69Benlik şuurunun yokluğu

sebebiyle, benlik ve dış dünya farksız kalmaktadır ve çocuk kendi hissettiği şeyi dış

dünyaya mal eder. Çocuğun zihninde var ettiği bir canavar onun için gerçekte vardır

ve epey de korkunçtur. Bunun gibi çocuk, egosantrizme paralel olarak gördüğü

şeylerin onun için yaratıldığını düşünür. “Çocuklara göre Allah başta kendilerinin

yaratıcısıdır. Sonra O, onlara anne, baba, kardeşler vermiş yaşamaları için gerekli

67 J. J. Smith, “Çocukta Dinsel Gelişim”, Çev. İbrahim N. Özgür, Çocuk Psikolojisi: Çocuk Gelişimi ve Modern Eğitim, İbrahim Özgür Yay, İst. 1975, s. 219. 68 Gordon W. Allport, Birey ve Dini, Çev. Bilal Samur, Elis Yay, Ank. 2004, s. 48. 69 A. Vergote, 1978, s. 323.

53

yiyecekler, içecekler hazırlamıştır. Kısaca Allah sürekli çocuğun kendisiyle birlikte

bulunmaktadır. Çocuk Allah’ı yanından uzaklaştırmaz”.70 Tanrı tasavvuru dışında

egosantrizm düşünülecek olursa yetişkinlerin örnek olmaları ve sabırlı eğitimleriyle

kendini merkeze alan (egosantrik) davranışların değişikliğe uğrayacağı

söylenebilir.71Belirtilmesi gereken bir noktada çocukların hemen hemen ergenlik

döneminin başlarına kadar kendilerine sunulan ya da bir şekilde edindikleri Allah

inancından şüphe etmemeleridir. “Çocuk eğer Allah ile ilgili bir şeyler duymuş ve

öğrenmişse, bu onun için şüphe edilmez ve başka türlü yorumlanamaz. Allah

çocuğun hayatına itirazsız girmiş ve başka türlü yorumlanamaz bir gerçek değeri

ifade eder.

Allport’un ifadesiyle çocuk normal bir inanç gelişiminin ilk aşaması olan

işlenmemiş kabul aşamasındayken herhangi bir ayrım yapmadan duyuları, hayalleri

ve işittikleri yoluyla edindiği şeylere inanır. Onun ilk dinî inançları “sözlü realizm”

denilen her duyduğuna inanmadan kaynaklanır.72 Yine Allport’un ifadesine göre

çocuk ilk olarak işittiği kelimelere güven duymayı öğrenir, onun için anladığı bütün

kelimeler bir süre için bile olsa gerçekler kadar iyidirler. Eğer o ayın peynirden

yapıldığını ya da ayının sakallı bir Tanrı olduğunu işitirse o geçici de olsa kendisine

söylenenle tatmin olacaktır. Kelime ve gerçeklerin kendisiyle özdeş olmadığı

gerçeğini keşfetmeden önce çocuk zihni birçok özel inançla dekore edilmiştir .

Buraya kadar çocukların Tanrı tasavvurlarında ortak olarak görülebilecek

birkaç özelliğe değinilmiştir. Burada dikkatlerin bir noktaya çekilmesi

gerekmektedir. Çocuğun hayatının ilk yıllarında dünyayı dolayısıyla çevresini ve

nesneleri sınırlı olarak algılaması söz konusudur. Çocuk tekrar ifade edilirse somut 70 K. Yavuz, 1983, s. 174, 255, H. Hökelekli, 1993, s. 264. 71 Cavit Ünal, Eğitim Psikolojisi, AÜDTCF. Yay, Ank. 1983, s. 40. 72 G.W. Allport, 2004, s.139.

54

düşünce aşamasından soyut düşünce aşamasına ulaşamamıştır. Bu vb. sebepler onun

kendisine göre bazen yetişkinlerin gerçek dışı kabul ettikleri tasavvurlarla dolu bir

dünya inşa etmesine neden olur. Bununla birlikte yaşın ilerlemesiyle yani 6 yaşından

itibaren yavaş yavaş zihinsel dünyada beliren gelişmelerle çocuğun Tanrı

tasavvurlarında artık antropomorfizmin, egosantrizmin etkileri gittikçe azalacak ve

yaklaşık 12 yaşlarında yani ergenlik döneminde tamamen son bulacaktır. Ancak

bazılarının Tanrı tasavvurlarındaki antropomorfik özellikler, hayat boyu varlıklarını

korur.

Sonuç olarak; küçük çocuklardaki ben merkezlilik, literalizm ve somutluk din

dilini kullanmalarında bir sınırlılıktır, sınırlı dini ve sosyal tecrübeleri

vardır.Çocuğun doğrudan tecrübe ettiği şeylerden hareketle din kavratılmalıdır.

Çocukluk dönemi dini düşünce ve dini gelişim konusunda, sosyal bilimciler arasında

bir birliktelik olmasa da yapılan tecrübi çalışmalar Allah tasavvurunun çocukların

soru sorma çağı olan üç-dört yaşında ortaya çıkıp,ailenin etkisiyle devam ettiğini

ortaya koymaktadır. Bu gelişimde en önemli faktör yaştır. Yaş ve zeka faktörü göz

önüne alınıp sevgiye dayalı bir din eğitimi verilmelidir

D. Allah’a İman Öğretimi

Çocuklarda yaş ve zihin gelişimiyle birlikte Allah, peygamber, melek, cennet

vb. inanç konularında dini düşünme süreçleri yaşanır. Bu süreçler çeşitli dönemlere

ayrılarak incelenmiş ve inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunulmuştur.

İlk çocukluk dönemi 4-9 yaşlar arasıdır. Çocuk konuşmayı yeterince

öğrenmiştir. Soru sormaya ve oyun oynamaya düşkündür. Oyunlarında büyüklerini

55

taklit ederler.Çocukların soruları içerisinde din ile ilgili olanları da vardır. Çocuğun

etrafındaki yetişkinler onun din hakkında sorduğu, saçma ya da konuyla ilgisiz gibi

görünen soruları anlayışla karşılamalıdırlar. Bu sorular çocuğun gelişim

basamaklarını ortaya koymaktadır. Çocuğun din ile ilgili sorular sorması onun dine

saygı duyduğunun en önemli belirtisidir.73

Bu yaşlardaki çocuklar kolay inanarak kendilerine anlatılanları olduğu gibi

kabul ederler. Bu yaştaki çocuklara Allah inancı hakkında öğretim yaptırırken, doğru

ve anlaşılır bilgiler verilmelidir. Allah’ın büyüklüğü, çocuğun sevdiği her şeyi O’nun

yarattığı, iyilik ve güzelliklerin sahibi olduğu anlatılmalıdır. Çocuğa olumlu, güzel

motifler kullanarak din eğitimi yapılmalıdır.74

Çocukluk çağı korkuları bol olan bir dönemdir. Çocukların kolay korkuya

kapılma özelliğinden faydalanan yetişkinler bazı hatalı davranışlarda bulunarak,

Tanrı’nın her yaramazlığı gördüğü, kötü hareketleri günah defterine kaydettiği

söylenerek çocuk sindirilmeye çalışılır. Çocuk gözünde Allah, seven, koruyan,

hoşgören, affeden özellikleri ile değil; ceza veren, cehennem ateşinde yakan bir

varlık olarak canlanabilmektedir.75

Bu türlü bir telkin din eğitiminin esasına da aykırıdır. Yalan, ceza, suç, günah

kavramları, bu cezaları kim verir? Nasıl verilir? Çocuk bütün bunları öğrenmeden

önce Allah’ın ceza verici bir kudret olarak öğretilmesi yanlıştır. Çocuk sevap, günah

kavramlarını öğrendiğinde, iyilik ve kötülüğün bir karşılığı olması gerektiğini

73 M. Akif Kılavuz, Çocukluk Döneminde Dini Sorular, UÜİF. Dergisi, Sayı: 7, Cilt: 7, 1998, s.382. 74 Halis Ayhan, Din Eğitimi ve Öğretimi, MÜİFVY, No: 78, İst. 1997,s. 115. 75 Atalay Yörükoğlu, “Ruh Sağlığı, Ahlak Değerleri ve Din Eğitimi”, Atatürk’ün 100. Doğum Yılında Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, Gelişim Matbaası, Ank. 23 Nisan 1981, s. 214.

56

anlayınca cehennem ve cezadan bahsedilmelidir. Böylece suç ile ceza arasındaki

ilişkiyi kavrayınca Allah’ı sadece cezalandıran bir varlık olarak tanımayacaktır.76

Çocuk merkezli eğitim anlayışlarında çocuğun sevildiğini bilmesinin

özgüveninin artmasına yardım edeceği belirtilmektedir. Allah’ın kendisini sevdiğine

inanan çocukların bu inançları güçlendirilmelidir. Her zaman yanında olan

yaratıcının aynı zamanda onu bütün kötülüklerden de koruduğunu bilmesinde fayda

vardır.77

Din eğitim ve öğretiminin bu noktada desteğine ihtiyaç vardır. Korkunun

yerini güven, merhametsizliğin yerini sevgi, ümitsizliğin yerini ümit alacaktır.

Kur’an’da insanın olumlu duyguları, fizyolojik ihtiyaçlarından bahsedilerek,

insanların duygularının kontrol edilmesi, eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Çocuğun ihtiyaçları göz önüne alınarak, sorularına cevap verilirse duygusal

gelişimine katkıda bulunulabilecektir.78

Araştırmacılara göre, 4. yaş civarı çocuklarda dini ihtiyacın canlılık

kazanmaya başladığı dönem kabul edilmiştir.79 Onun için bu dönemin çocukların

dini duygu ve inanç gelişimleri bakımından önemi büyüktür.

Çocukların, bu çağda duygu ağırlıklı olarak eleştirmeksizin öğrenirler. Bu

yüzden onlara öğretilenler duygularına uygun, doğru bilgiler olmalıdır. Çocuklar

konuşmak için gerekli kelime birikimine sahip olduktan sonra , dini kelimeleri de

soru yapmaktadırlar. Helal, haram kavramları, doğum, ölüm, mevlit, felaketler,

bunlarla ilgili konuşmalar dini kavramları kendiliğinden getirmektedir.80

76 H. Ayhan, 1997, s. 117. 77 Yurdagül Mehmedoğlu, Okul Öncesi Çocuklarda Dini Duygunun Gelişimi ve Eğitim, TDVY, Ank. 2005, s. 77. 78 M. Selçuk, 2005, s. 58. 79 K. Yavuz, 1983, s. 41. 80 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s. 80.

57

Hangi yaşta olursa olsun, çocukların dini düşüncelerinin merkezini “Allah”

kavramı oluşturur. Bu dönem çocukları henüz soyut düşünemedikleri için, Allah

tasavvurları somuttur. Ayrıca çocukların Allah’ı çevresinin ve özellikle ailesinin

kendine verdiği biçimde, işleyerek düşünmeye çalıştıkları söylenebilir.81

Çocukların somut düşünmelerinden dolayı, onların zihinlerinde Allah bazen

“büyük bir insan, ak sakallı bir dede olarak tasarlanır”.82 5-6 yaşlarındaki çocuklara

göre Allah, babasından da, gördüğü dağlardan da büyüktür. Hatta ayağı ile bassa,

bütün mahalleyi kaplayabilir. Duygu, düşünce ve zihin gelişimlerine paralel olarak,

onlardaki Allah tasavvuru da zamanla değişecek ve gelişecektir.83

Son çocukluk çağı 9-13 yaşlarıdır. Zihinsel öğrenme çağı olarak ta

adlandırılabilir.Bu çağda çocuklar öğrenmeye isteklidirler, fiziksel açıdan gelişimleri

hızlıdır, ergenlik dönemindedirler.Çocuklar artık bilgiyi itirazsız kabul etmezler,

akıllarıyla kavramaya çalışırlar. Din öğretiminde de bilgilerin akılla kavratılması

önem taşıyacaktır.84

Temel eğitim çağı çocuklarının dini duygu ve düşünce gelişimleri yaşlarına,

cinsiyetlerine ve yetiştikleri sosyal ve dini çevre şartlarına uygun olarak

gelişmektedir. Bu dönem çocuklarının Allah’a; “besleyen, büyüten ve özlemini

duyduğu istekleri veren, dileklerini kabul eden, tehlikelerden kurtaran bir dayanak”

olarak baktıkları söylenebilir. O’na dua edilip, namaz kılınıp, oruç tutulduğu

takdirde, isteklerinin daha çok yerine getirileceği inancı da vardır…” Çocukların

Allah’a inanmalarında, ihtiyaçlarının karşılanması, eksikliklerinin giderilmesi,

81 K. Yavuz, 1983, s. 168. 82 Atalay Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İst. Temmuz, 1991, s. 10. 83 M. Öcal, 1991, s. 72. 84 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s. 81.

58

sıkıntıdan uzaklaşma isteğinin varlığını söyleyebiliriz.85 Çocuklara Allah inancı

öğretiminde şu hususlara dikkat etmek gerekmektedir;

Çocukları en çok meşgul eden ve ilgilerini çeken konu şüphesiz Allah’tır. O

daha doğar doğmaz Allah kelimesini duymaktadır. “maşallah, Allah bağışlasın,

Allah’a emanet ol, Allah nazardan saklasın…. gibi dualar sayesinde Allah çocuğun

hayatında yer almaktadır.86 Zamanla çocuklar devamlı ismini duydukları Allah

konusunda büyüklerini soru yağmuruna tutarlar. Aldıkları cevaplar doğrultusunda

Allah’ı tanırlar.

İlköğretime gelmiş bir çocuk Allah’ı tanımakta ve O’na inanmaktadır. Bu

sebeple ilköğretim DKAB derslerine düşen görev öğrencilerin bu inançlarını

pekiştirmek, onların aile ve çevreden getirdiği bilgilerini gözden geçirmek, özel

öğretim ilkelerini kullanarak onlara daha sağlıklı bilgiler vermek olmalıdır. Buradan

hareketle ilköğretim DKAB ders kitaplarında konu olarak yer alan Allah’a iman

öğretiminde şu ilkelere dikkat edilmelidir.

1. Çocuğa Allah inancı verilirken “sevgi” motifini ön plana çıkartmak

gerekir. Sevgi, ümit ve bağlanma duyguları çocuktaki en temel duygulardır. Allah

inancını çocuklara sevgi ve bağlanma duygularını geliştirerek öğretmek ve telkin

faaliyetlerine bu duygulardan hareket ederek başlamak daha doğru olacaktır.87 Çünkü

her insan gibi çocukta sevdiği nesnelere, kişilere karşı ilgi gösterir. Onların

isteklerini severek yerine getirir. Onları üzmek istemez. İnanıyoruz ki çocuk Allah’ı

sevdiği taktirde, O’nunla ilgili olan her şeyi sevecek, O’nun isteklerini severek yerine

getirecektir. O’nun hoşuna gitmeyecek hareketleri yapmak istemeyecektir. O’nun

sevgisiyle güçlüklerin üstesinden gelecektir. 85 K. Yavuz, 1983, s. 103. 86 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s.76. 87 M. E. Ay, 1994, s.111.

59

Çocuklara Allah sevgisi aşılanırken de Allah-u Teala’nın, insanları diğer

varlıklardan üstün birtakım özelliklerle yarattığı, bundan dolayı Allah’ın kendi

yarattıkları içerisinde en çok insanları, insanlar arasında da çocukları daha çok

sevdiği anlatılabilir. Ayrıca Allah’ın insanlara sayısız nimetler verdiği, bunun için

O’na inanılması, şükredilmesi gerektiği, herkesten ve her şeyden çok O’nun

sevilmesi lazım geldiği söylenebilir.88

2. “İlkokul çocuklarının Allah inançlarının pekiştirilebilmesi için dikkat

edilecek hususlardan biri de, bu konularda olumlu sözler ve örneklerle yaklaşılmaya

çalışılmasıdır. Çocukları, günahlarla, haramlarla, yasaklarla, cehennemle korkutmak

yerine, onları olumlu ve yol gösterici örneklerle aydınlatmak daha uygun olur.

Çünkü olumsuz örnekler çocuklarca yanlış anlaşılabilir. Hatta bazen olumsuz

örneklerin, farkında olmadan, onların şuur altına yerleşme ihtimali de vardır. Onun

için yapılmaması gerekenlerden değil yapılması gerekenlerden, olumsuzlardan değil

olumlulardan hareketle Allah inancının ve din duygusunun pekiştirilmeye

çalışılması uygun olur.”89 Şurası unutulmamalıdır ki, çocuk ruhunu Allah korkusuyla

disipline etmek-bir müddet için- mümkündür ama bu kalıcı olmadığı gibi, birtakım

zararlı sonuçlar da doğuracaktır. Onun ruhunu Allah’a bağlamak için yegane duygu

vardır: O da sevgi, bir başka ifade ile “Allah sevgisi” dir.”90

3. Allah’ın varlığının kolay kavranır hale gelebilmesi için, mümkün olduğu

kadar, hayattan alınmış örnekler ve konularla çocuğa hitap etmek gerekir. Allah’ın

yarattıklarını incelemeden O’nun yaratıcı sıfatını anlatmak, sevgi ve merhametle

davranmanın, iyiliğe adaleti uygulamanın örneklerini göstermeden Rahman, Rahim,

Adil sıfatlarını benimsetmek güçtür. Çocuğu kendi varlığı, tabiat ve kainat üzerinde 88 M. Öcal, 1991, s. 105. 89 A.g.e, s. 105. 90 M. E. Ay, 1994, s. 116.

60

düşündürmek, ona soru sormasını, inceleme ve araştırma yaparak sonuçlarını

değerlendirmesini öğretmek, çocukta Allah tasavvurunun güçlenmesine yardım edici

yollardır. Çocuğun etrafındaki varlıklardaki renk, güzellik, şekil ve düzenden

haberdar olması, bunları fark edebilmesi, Allah’ı tanıma, bilme, O’na inanma

yolunda güçlü bir adımdır.91 K. Kerim de bu metodu uygulamaktadır.

4. Var olup ta görünmeyen Allah’ı ispat ve O’nun varlığına dikkat çekmek

için, akıl, can, duygu gibi var olup da görülmeyen ancak hissedilebilen şeylere dikkat

çekilebilir.92

5. Çocuğun çevresinde sık sık duyduğu Allah kelimesinin geçtiği cümle ve

deyimler kullanılarak Allah hakkında çocuklara bilgi verilebilir. Söz gelimi “Allah’a

şükürler olsun”, “Allah kazadan beladan korusun”, “Allah’a emanet ol”, “Allah iyilik

versin”, “Tanrı misafiri” vb. sözleri duyan ve kullanan çocuk Allah’tan haberdardır.

Hazır olan bu bilgiyi değerlendirerek bilinçli bir duygu olarak çocuğun benliğine

maletmek başta öğretmene ve de DKAB ders kitabına düşmektedir.93 Allah’a iman

konusuna geçmeden önce hazırlık çalışmalarında yukarıda sayılan ifadelere yer

verilerek çocukların bunların anlamları üzerinde düşünmeleri sağlanabilir. Bu şekilde

hem çocuk konuya güdülenmiş olacak hem de Allah’ın vasıfları hakkında bir ön

bilgiye sahip olacaktır. Bu ileriki öğrenmelerine de etki edebilir.

6. Öğrencilere, Allah ile her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini

korumadaki rolü anlatılabilir. Allah’ı hatırlamanın, her türlü ahlaki gerginliğin

üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. “Nerede olursanız olun, O

sizinle beraberdir” ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. (57/4). Hayatın

problemleri karşısında Kur’an’ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler haberdar 91 M. Selçuk, 2005, s. 109. 92 M. Öcal, 1991, s. 104-105. 93 M. Selçuk, 2005, s.159.

61

edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta bir yolda olmanın ne demek olduğu onlara

öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah’a inanmanın değeri hakkında bilgi

verilebilir ve öğrencilere imanlarının aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri

sunulabilir.94

7. Hastalık, ölüm, tabii afet gibi insanı aşan güçlüklerden bahsedilerek,

bunların üstesinden Allah’a imanla gelinebileceğinden bahsedilebilir.

E. Peygamberlere İman Öğretimi

Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed’in ve diğer peygamberlerin de

Allah’ın peygamberi olduğuna inanmak İslam’ın esasıdır.

1. Peygamberler konusu işlenirken, önce “peygamber kimdir?”,

“peygamberlik nedir?” soruları ve kavramları çocuklara kısaca açıklanmalıdır.

Peygamberliğin insanlar için gerekli olduğundan bahsedilerek, iman edilmesi

gereken peygamberliğin ne anlama geldiğini ve buna niçin iman etmeleri gerektiği

bilincini kavramaları sağlanmalıdır. “Eğer insanlar peygamberlerin varlığından

habersiz yetişmiş olsalardı” cümlesinin etrafında oluşacak soruların yanıtları

aranmalı ve üzerinde düşünülmelidir.95

2. Peygamberlerin de kul ve elçi olması kavramları üzerinde durulmalıdır.

Peygamber hakkında vereceğimiz bilgiler onun insan olma yönünü bastırmamalıdır.

3. Derslerde peygamberlere iman konusunda sevgi ön planda olmalıdır.

Çünkü sevgi bağlanmayı gerektirecektir. Hz. Muhammed’in insanlara, özellikle

94 Mualla Selçuk, “Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, MÜİFY, Sayı: 5, İst. 1998, s. 150. 95 Kenan Çölgeçen, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Fakülte Kitabevi, Isparta-Mayıs, 2007, s. 234.

62

çocuklara karşı tavır ve davranışlarından örnekler anlatılmalıdır. Onun çocuklara

karşı olan ilgisi öğrenimi kolaylaştıracaktır.96

4. Peygamber inancını öğrettikten sonra onların insanlara öğretmek istedikleri

iman, ibadet ve ahlak konuları daha kalıcı bir şekilde öğretilebilir. Çocukların iyi

güzel davranışlarla donanmasını, kötü ve yanlış hareketlerden uzaklaşmasını

istiyorsak, bunları yerine getiren hiçbir davranışta yanlış ve kötülüğü olmayan, her iş

ve sözünde en güzeli bularak yapan peygamberlerin güzel ahlakını öğretmek şarttır.97

F. Kitaplara İman Öğretimi

Beş altı yaş civarı çocukların Kur’an-ı Kerim’i -ayrıntılarıyla olmasa da-

kutsal bir kitap olarak tanımladıkları görülmüştür. Bu konuda çocuklar arasında

bulunan bilgi farklılıklarının başlıca nedeni, aile ve yakın çevreyi oluşturan bireylerin

dine ilgileri ve kültür düzeyleridir. Kur’an-ı Kerim okumak “dua etmek ve namaz

kılmak” ile aynı anlamda kullanılmaktadır. 98

Çocuklar ilköğretimin ilk yıllarında, Kur’an-ı Kerim’in diğer kitaplara

benzemediğini onlardan ayrıştığını kabul etmelerine rağmen onu farklı kılan şeyin

ne olduğunu henüz anlayamamaktadırlar. Bu farklılığın Kur’an-ı Kerim’in,

kağıdında, renginde, kabında, yazılarında, boyunda vb. olduğunu düşünmektedirler.99

Derslerde “kitap-kutsal kitap” ayrımının, algılayabilecekleri şekilde, düzeylerine

96 M. Öcal, 1991, s. 100, 110, 111. 97 H. Ayhan, 1997, s. 127. 98 Y. Mehmedoğlu, 2005, s. 81. 99 A.g.e., s. 82, 83.

63

uygun ve kademeli sorularla öğrencileri de aktif hale getirerek yapılmasında fayda

vardır. 100 Kitaplara iman öğretiminde şu hususlara dikkat edilmelidir:

1. Kitaplara iman öğretiminde özellikle Kur’an-ı Kerim için, abartılı ifade ve

övgüden kaçınılmalıdır. Evrendeki yaratılışı anlamadan kitabı anlamanın

mümkün olmayacağı unutulmamalıdır.

2. Okul ve sınıf kitaplığında Türkçe açıklamalı Kur’an-ı Kerim’in bulunmasına

özen gösterilmelidir. Öğrencilerin bazı ünite ve konular işlenirken Kur’an-ı

Kerim meallerini sınıfa getirmeleri istenmelidir.

3. Kavram bilgisi verilirken peygamber gönderip, kitap indirmenin Allah için

bir görev ve zorunluluk olmadığından hareketle; insanların onlara ihtiyacının

olduğu kavratılmalıdır. Çünkü insanın gücünü aşan hususlarda ilahi yardıma,

vahye ve kutsal kitaba ihtiyacı vardır. İnsanların bu ihtiyacını en iyi bilen

Allah, peygamberleri aracılığıyla insanları iyiliğe ulaştırmak için kitaplar

göndermiştir.

4. Derslerde öğrencilerin Kur’an ‘a karşı olan ilgi ve sevgilerini artırmak için

Kur’an-ı Kerim’den kıssalar anlatılabilir.

5. Kitaplara iman öğretiminde ilahi kitaplar hakkında bilgiler doğru, açık,

tarafsız bir şekilde verilmelidir. Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra İncil ve Tevrat

ile ilgili olarak onlarında Allah tarafından peygamberler gönderilen kutsal

kitaplar oldukları ve Allah’ın onlara inanmamızı istediği

vurgulanmalıdır.Kutsal kitapları aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalıdır.

100 M. Öcal, 1991, s. 108.

64

G. Meleklere İman Öğretimi

İslam’ın öğrettiği iman esaslarından biri de meleklere inanmaktır. Çocuklarda

dini duygu düşünce gelişimi konulu araştırmalarda, 7-9 yaş arası çocuklarda cennet,

cehennem, melek ve şeytan kavramlarının henüz yeterince gelişmediği ortaya

konulmuştur. Bu yaş grubu çocuklarda anlatım güçlüklerine rastlanmıştır. Çocuklar

bu kavramları duygusal olarak algılamakta ve yakın çevrelerinden edindikleri

bilgileri aktarma eğilimindedirler.101

Yavuz tarafından yapılan araştırmada “Cenneti, cehennemi, meleği, şeytanı

anlatabilir misin? Onlar nasıldır?” sorusuna 7-9 yaş grubu çocukların verdikleri

cevaplar şu şekilde olduğu görülmektedir:

Melek, insanı iyiye yönelten, yardım eden, Allah’ın dediklerini tutan çok sayıda

bulunan varlıklardır. Şeytan, insanları kötülüğe götüren, Allah’ın sözünü tutmayan

kötü bir varlıktır. Cennet, iyilik yapanların, Allah’ın sözünü tutanların gideceği

yeşillik, her şeyin olduğu çok güzel bir yerdir. Cehennem ise, ölünce hırsızların,

katillerin gittiği, kötü, ateşle dolu yerdir. 102

Çocuklar zihnen, “ bilgileri ayıklama, düzeltme, anlama ve biçimlendirme

yolunda somuttan soyuta doğru bir açılış, bir işlerlik içindedirler”. Büyümeleriyle

orantılı olarak, bilgi ve deneyimleri arttıkça, kendine ait bir dünya görüşü

oluşturmaya çabalayacaktır. 103 Meleklere iman öğretiminde şu hususlara dikkat

edilmelidir:

101 K. Çölgeçen, 2007, s. 229. 102 K. Yavuz, 1983, s. 184-185. 103 M. Selçuk, 2005, s. 104.

65

1.Meleklerin varlığı, açık bilgilerden hareket edilerek kavratılmalıdır.

Toplumda yaygın olan bazı söz ve deyimlerden yola çıkılarak meleklerin varlığı

üzerinde sorularla düşünceleri yoğunlaştırılmalıdır.

2. Ayet ve hadislerle anlatılan melek kavramı dışına çıkılmamalıdır.

3. Duygu, düşünce ve eğilimlerinin zedelenmemesine dikkat edilmelidir.

Konular bazı kavramların beslenip, iyi huyların, güzel ahlaklı davranışların

oluşumuna yardım hazırlamalıdır. Örneğin, olaylar ve insanlar karşısında içimizde

hissettiğimiz iyi duygu ve düşüncelerin Allah tarafından melekler aracılığıyla ilham

edildiğinin anlatılması eğitici olacaktır. İçlerinde iyi, güzel duygular bulduklarında,

meleklerin kendileriyle ilgilendikleri, güzel düşüncelerini devam ettirmeye

çalışmaları tavsiye edilebilir.104

4.Şeytan, insanı kötülüklere sürükler. İnsana düşen görev şeytanın

hilelerinden sakınmak, yanlışlara düşmemek için uyanık olmak gerekir. İnsan bir

sebeple kötülüğe düştüğü zaman ümitsizliğe düşmeyerek tövbe etmelidir. Bu konuda

Şeytanın vesvesesine uyup yanlışa düşen Hz. Adem’in, tövbe edip faziletli bir hayat

yaşadığı anlatılabilir. 105

H. Ahirete İman Öğretimi

Allah’a ve O’nun peygamberler gönderdiğine inanmak insanların sorumlu

olduğuna inanmayı da gerekli kılar. Sorumluluk duygusu da kişiyi, yaptıklarının

karşılığını göreceği ahiret hayatına inanmaya götürür. Sonsuz hayata iman eden

104 K. Çölgeçen, 2007, s.230, H. Ayhan, 1997, s.149. 105 H. Ayhan, a.g.e., s.150.

66

birey, ahiret alemindeki mutluluğun bu dünyada kazanacağı erdemlere bağlı olduğu

düşüncesinden yola çıkarak ahlakını geliştirmeye çalışacaktır.

İnsan bugün varım, yarın yok olacağım düşüncesiyle tatmin olamaz. Çok

sevdiği bir insanı, eşini, çocuğunu kaybeden bir insanın bir gün gelip onunla ebedi

olarak yaşayacağını düşünmesi, buna inanması ona yaşma sevinci verir.106

Çocuk dünyasında gizemli olan “ölüm” ve onunla bağlantılı olan ebedi alem

düşüncesi, Tanrı düşüncesine şekil veren bir rol oynar.107 Ölüm olayı çocuklar

tarafından belli bir yaşa kadar anlaşılması zor olan soyut kavramlardan bir tanesidir.

Çocukların ölüm anlayışı aşamalı olarak gelişir, bu aşamada en önemli faktör yaş ve

tecrübedir.

Çocukların ölüm anlayışına yönelik bazı bilimsel çalışmalar yapılmıştır.

Çocukların ölüm anlayışlarına ilişkin ilk çalışmalardan biri Nagy’e aittir. Nagy

yaşları 3-10 arasında değişen ve Budapeşte bölgesinde yaşayan 378 çocuğun ölüm

hakkındaki duygu ve düşüncelerini çeşitli metotlarla araştırmış ve onların ölüme

verdikleri anlamı üç basamakta incelemiştir. 108Çocuklar 9 ve ileriki yaşlarda ölümü,

vücut fonksiyonlarının sona ermesi olarak anlarlar. Çocuklar ölümün evrensel ve

kaçınılmaz bir olgu olduğunu kavrayabilirler.

Çocukların gelişim basamaklarını dikkate alarak ölüm anlayışlarına ilişkin

kapsamlı araştırma yapan kişilerden birisi de Vianello’dur. Araştırma sonucuna

göre, 10 ve ileri yaşlardaki çocukların büyük çoğunluğu ölüm hakkında iki önemli

gerçeği kavrayabilirler. “Ölüm herkese gelecektir” ve “ölüm hayatın sonudur”. Artık

ölen kişinin geri geleceğini beklemezler. Ölüme neden olan hususlar konusunda

106 H. Ayhan, 1997, s. 137. 107 Y. Mehmedoğlu, 2005, s. 90. 108 Mustafa Köylü, “ Ölüm Olayının Çocuklar Üzerine Etkisi ve Ölüm Eğitimi”, OMÜİF Dergisi, Sayı: 17, Samsun. 2004, s.99-101.

67

kesin bir yargıya sahip olmayabilirler. Çoğu zaman ölen kişiye herhangi bir şeyin

neden olduğunu, bazen de kişilerin kötülüklerinin ya da iyiliklerinin ölümlerine

neden olduğuna inanırlar.

Pagnin ve Vianello’nun yaşları 6-11 arasında değişen 180 çocuk üzerinde

ölümden sonra hayat hakkında yaptıkları araştırmalarında , genel olarak çocukların

cehennemden ziyade cennet hakkında konuştuklarını ortaya koymuşlardır.Yine 8-9

yaşından sonraki çocuklardan bazıları cehennemi tamamen inkar etmişler, dinin

cehennemi doğruladığı fikri çocuklar tarafından tartışılmış ve cehennem olgusu pek

kabul görmemiştir. Bunun da nedeni Allah’ın ceza vermekten çok mükafatlandıran,

affeden bir yargıç olarak kabul edilmesidir.109

Ahiret inancının öğretiminde dikkat edilmesi gerekenler:

1. Çocukların gelişimlerine uygun olarak önceden hazırlanmış sorularla ahiret

hakkındaki bilgileri-düşünceleri saptanmalı, yanlış düşünce ve inanışların

doğruları anlatılarak pekiştirilmelidir.

2. Ahiret alemi ile ilgili geniş ve gereksiz açıklamalara gerek yoktur.

Düzeyleri dikkate alınarak soru cevap tarzında bir diyalog ortamı

sağlanmalıdır.

3. Yaşamı sevme ve iyi insan olma arzusunu artıracak düşünceler üzerinde

yoğunlaşılmalıdır. İleride telafisi mümkün olmayacak istenmeyen

davranışların oluşumuna sebep olunmamalıdır.110

4. Ölüm olayının doğallığı anlatılarak, onların “ölüm ve mezar” merakları

giderilmelidir. “Kabrin bir cennet bahçesi” olması düşüncesinden

hareketle olumlu bir metot izlenmelidir.111

109 M. Köylü, 2004, s. 117, 118. 110 K. Çölgeçen, 2007, s. 241.

68

5. Ölen yakınlarının cennete gideceği, yapacağı duaları Allah’ın ve onların

duyacaklarının anlatılması vb. tavsiyelerde bulunulmalıdır.

6. Çocuklara ölümün bir uyku olduğu söylenilmemelidir. Ölüm bir uyku

değildir. Çocuk, ölen kişinin kalkıp bir gün geri döneceğine inanır.Bu da

çocuğu kaygılandırır. Ölme ve ölüm kelimeleri kullanılmalıdır.112

I. Kaza Ve Kadere İman Öğretimi

1. Kader ve kaza konusunda çokça soruldukları gözlemlenen, “Allah neden

kötülük yapıyor?”, “Allah kaderimizi çizmişse neden bizi cezalandıracak?”,

“Depremleri, kazaları Allah neden önlemiyor? Vb. şeklindeki olası sorulara,

bilgi ve birikim açısından hazırlıklı olmak gerekmektedir.113

2. Çocukları sıkmadan ve ilgilerini canlı tutmak için, çeşitli örneklerden

yararlanılmalı ve yapılacak bir takım benzetme, örneklemelerle düzeylerine

uygun net açıklamalar yapılmalıdır. Çevrelerinden verilecek güncel bir takım

örneklerle derse katılımları sağlanmalıdır. Çeşitli örnekleme ve benzetmelerle

kavram bilgisini edinmeleri kolaylaştırılmalıdır.114

3. Anlatımlar ve sunulan bilgiler üzerinde, kademeli sorularla düşünce

üretmeleri sağlanmalıdır. Bunların sonucunda, olabilen yanlışlar özellikle

kendilerine buldurularak düzeltilmeli ve doğrular pekiştirilmelidir. Halk

111 M. Öcal, 1991, s. 11, 113. 112 M. Köylü, 2004, s. 111 vd. 113 M. Selçuk, 2005, s. 151. 114 M. Öcal, 1991, s. 114-116.

69

arasında yoğun olarak kullanılan “kaderim buymuş”, “alın yazımmış”, vb.

söz ve deyimler hatırlatılarak, tartışılmalıdır.115

115 K. Çölgeçen, 2007, s. 244.

70

III. BÖLÜM

DERS KİTABININ SAHİP OLMASI GEREKEN

İÇERİK ÖZELLİKLERİ

Okuldaki iyi bir eğitim sadece öğretmenin iyi olmasına bağlı değil, belirli bir

ortamda kullanılan araç gereç, etkinlik ve materyale de bağlıdır. Bu materyaller

ilginç, çekici, zevk verici oldukları sürece eğitim öğretim süreci kolaylaşır ve

eğlendirici olur. Ders kitapları da gelişen teknolojiye, görüntülü sesli ders araç

gereçlerine rağmen, eskimeyen ve önemini her zaman koruyan bir ders aracıdır.

Kitaplar, öğrenciler için aynı zamanda önemli bir çalışma aracıdır. Dersin

özü ders kitaplarında bulunur. Bu nedenle iyi bir ders kitabının bazı özellikleri

taşıması gerekir.

Çalışmamızda DKAB ders kitaplarındaki inanç öğrenme alanı etkinlik ve

içeriği, inanç öğrenme alanı kazanımlarını gerçekleştirme düzeyi açısından

incelenecektir. Bu nedenle ders kitabında içerik açısından bulunması gereken

özelliklerin neler olduğu araştırılmıştır. Bir ders kitabında içerik özellikleri olarak

bilimsel, sosyolojik ve eğitim yönünden çeşitli özellikleri taşıması gerektiği tespit

edilmiştir.116

116 Firdevs Güneş, Ders Kitaplarının İncelenmesi, Ocak Yayınları, Ankara, 2002, s. 46.

71

A. Bilimsel Yönden İçerik Özellikleri

Ders kitaplarında sunulan bilgilerin objektif, doğru, mantıklı, sistemli,

devamlı, sade, gerçek, gözlem ve deneye açık bilgiler olması gerekir. Ders

kitaplarında bilimsel bilgiler metin, resimler ve şekiller şeklinde sunulmaktadır. Bu

bilgilerin nicelik ve nitelik durumu, bilimsel dilin kullanılma durumu, öğrencilerde

bilimsel düşünme, bilimsel tutum ve davranışları kazandırmaya katkı sağlamalıdır.

Bilimsel bilgiler sunulurken alandaki terim ve kavramlar da öğretilmeli, bilimsel

bilgilerin bilimsel olmayan bilgilerden farkı sezdirilmelidir. Bilimsel tutum ve

davranışlar, problem çözmeyi, açık fikirli olmayı gerektirir.

DKAB öğretim programının dayandığı yapılandırmacılık yaklaşımı da

öğrencilerin araştırma ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesini dolayısıyla

öğrencilere bilimsel tutum ve davranışların kazandırılmasını hedeflemektedir.

B. Sosyolojik Yönden İçerik Özellikleri

Ders kitabının sosyolojik yönden özellikleri olarak; içinde yaşanılan ülkenin

sosyal yaşamı, sosyal olayları ve değerleri ile uyumluluğu açısından ele alınmaktadır.

Ders kitabı öğrencinin içinde yaşadığı sosyal yaşamı, aile ve çevresindeki rolleri

yansıtmalıdır. Sosyal yaşam tanıtılırken gerçek olay ve kişilere yer verilmelidir.

Anlatılan olaylarda kadın ve erkek sayısı dengeli olmalıdır. Her meslek grubundan

örnekler verilmelidir. Örnekler olumlu özellikleri geliştirici olmalıdır. 117

117 F. Güneş, 2002, ss .46, 52.

72

C. Eğitim Yönünden İçerik Özellikleri

Ders kitaplarının eğitim yönünden özellikleri olarak; ders kitaplarının eğitim

öğretim kuramlarına, öğretim programlarına, öğretim yöntem ve tekniklerine, ölçme

ve değerlendirme kurallarına uygunluğu ele alınmaktadır.118

DKAB öğretim programı yapılandırmacı öğrenme kuramına dayalıdır. Bu kurama

göre bilgi her bireyin zihninde var olan bazı şemalara göre öğrenilmektedir.

Dolayısıyla bireylerin ön koşul öğrenmeleri oldukça önemlidir. Birey yeni bir bilgi

ile karşılaştığında onu anlaması için kendi bilişsel şemalarını kullanması,

değiştirmesi, bilgiyi yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Bu sebeple yapılandırmacı

kurama dayalı ders kitaplarının öğrencileri araştırmaya sevk edecek, problem

durumları oluşturup çözmeye teşvik edecek, düşünme becerilerini geliştirecek

nitelikte olması gerekir. Ders kitaplarında bilgilerin, kavramların hazır olarak

verilmeyip, resim, ayet, hadis, şiir vb. öğretim etkinlikleri ile öğrencilerin kendi

kavramlarını oluşturmaları, kendi kendilerine tanımlar yapmaları sağlanmalıdır. Aksi

takdirde görünüşte yapılandırmacı ama davranışçı yaklaşıma dayalı öğretim

yapmaktan, ezbercilikten öteye gidilemeyeceği açıktır.

Ders kitabı öğrenme kuramlarına dayalı olarak geliştirilen öğrenme ilkelerine

uygun olmalıdır. Bu ilkeler şunlardır:

1. Konular çocuğun bilişsel düzeyine uygun olmalıdır.

2. Konular öğrencinin duyuşsal özelliklerine hitap etmelidir.

3. Konular veya içerik çocukların kolay anlayabileceği bir dille ifade

edilmelidir.

118 F. Güneş, 2002, s. 52.

73

4. Konular öğrencinin günlük yaşantısında yararlanabileceği şekilde

işlenmelidir. Yaparak yaşayarak öğrenme temel bir öğrenme ilkesidir.

5. Konular diğer konularla ve öğrencinin diğer derslerde öğrendiği bilgilerle

ilişkilendirilerek verilmelidir.

6. Konular fıkra, hikaye ve tarihi örneklerle zenginleştirilmeli, bunlarda

çocukların örnek alabileceği kişilere yer verilmelidir.

7. Konular, öğrencinin aklına, duygularına ve de vicdanına hitap ederek

onlarda düşünme ve hissetme yeteneğini geliştirmeli, çevrelerine karşı ilgi ve merak

uyandırmalı, araştırma ve değerlendirmelerde bulunmaya sevk etmelidir.

8. Gereksiz bilgi ve fazla ayrıntıya yer verilmemelidir.

9. Konular aşağıdaki öğretim ilkelerine uygun olarak işlenmelidir.119

a. Öğrenciye Görelik İlkesi: Eğitim- öğretim faaliyetlerinin öğrencinin

gelişim özelliklerinin, ilgi ve ihtiyaçlarının göz önüne alınarak düzenlenmesidir.

b. Somuttan Soyuta İlkesi: Eğitim-öğretimde somut eşya ve maddeden

maddesel olmayana, soyuta gidilmesidir. Konunun gözle görülmesi, elle tutulması,

parçalara ayrılabilmesi öğrenilmesini kolaylaştırır, unutulmasını geciktirir. Bu

sebeple öğretim somuttan başlamalı, yavaşça soyuta gidilmelidir.

c. Yakından Uzağa İlkesi: Konuların işlenişinde, yakın, doğal ve toplumsal

çevreden hareket edilmeli, yavaş yavaş uzak örneklere, problemlere ve olaylara

geçilmesi gerekir.

d. Bilinenden Bilinmeyene İlkesi: Konuların işlenişi bilinen gerçeklerin

başlangıç olarak ele alınarak, bilinmeyene doğru ilerlemek ve bilinmeyeni bulmaya

çalışmaktır.

119 İlköğretim DKAB ders kitaplarını inceleme kriterlerini tespit için şu eserlere bakıldı: Özcan Demirel , Öğretme Sanatı, Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dini Motifler.

74

e. Açıklık İlkesi: Konunun geniş bir bilgi, örnek, öykü ve sözcüklerle

işlenmesidir. Öğrencinin derste konuşulan bütün sözlerden, kelimelerden kendisine

kendisi için açık ve anlamlı bir tablo oluşturabilmesi ve böylece öğrencinin bu

kelimeler ve anlamın dışında kalmamasıdır.120

Ders kitabı öğretim programının amaçlar, içerik, öğrenme öğretme süreçleri,

ve değerlendirme ile örtüşmelidir. Ders kitaplarında kazanımların alanı (bilişsel,

duyuşsal, psiko motor), düzeyi, sınırlarına dikkat edilmelidir. Sunulan içerik,

programda belirtilen ünite ve konuları kapsamalıdır. Bireyin gelişim özellikleri

dikkate alınarak, bilgilerin sunumunda uygun zihinsel süreçlere ve öğrenme

ilkelerine uyulmalıdır. Öğrenme ve öğretme durumları, etkinlikler düzenlenirken,

öğrenci özelliklerine, içeriğe uygun stratejiler (buluş yolu, sunuş yolu, araştırma

yolu), yöntem ve teknikler kullanılmalıdır. 121

Yapılandırmacı yaklaşıma dayalı ders kitaplarında buluş yolu, ,araştırma yolu

stratejilerinin kullanılması gerekmektedir.

Öğrenme sonucunda oluşan ürünlerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi

amacıyla ölçme ve değerlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Ölçme ve

değerlendirme sürecinde, öncelikle programda saptanan amaçlara ne derece de

ulaşıldığı kontrol edilmektedir. Böylece öğretmene de verilen öğretim hizmetinin

niteliği hakkında bilgi verir. İyi bir değerlendirme yapabilmek için ders

kitaplarındaki değerlendirme çalışmaları şu özellikleri taşımalıdır:122

Değerlendirme çalışmalarında sorular kazanımların alan ve düzeylerine

uygun olarak hazırlanmalıdır. Bilişsel alandaki kazanımlarla ilgili hazırlanan sorular

uzun cevaplı, çoktan seçmeli, kısa cevaplı,eşleştirmeli ya da boşluk doldurma 120 Leyla Küçükahmet, Öğretim İlke ve Yöntemleri, AlkımYayınları, İst. 1998, s. 39-40. 121 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s.71, 77. 122 A.g.e, 2002, s. 83 vd.

75

şeklinde olmalıdır. Duyuşsal alanla ilgili davranışların ölçülmesinde tutum ölçekleri,

gözlem formları hazırlanabilir. Devinişsel alanla ilgili davranışların ölçülmesinde

gözlem formları kullanılabilir. Değerlendirmenin eksik yapılmaması için duyuşsal ve

devinişsel alanla ilgili davranışlar da ölçülmelidir.

Sorulan sorularla kapsam geçerliliği sağlanmalıdır. Kendinden başka

kazanımlarında özelliklerini içerdiği için gerçekleştirildiğinde, kendinden önceki

kazanımların gerçekleştirildiği kabul edilen kritik kazanımlar ölçülmelidir. Soruların

puanları, puanların ne anlama geldiği hakkında öğrenciye bilgi verilmelidir.

Öğrencileri düşünmeye, araştırmaya sevk edecek sorulara yer verilmeli, bilgiyi

ölçen, ezbere dayalı sorulara az yer verilmelidir.

Ders kitabının etkili bir öğretme-öğrenme aracı olabilmesi için içeriğinde yer

alan bölümlerin iyi düzenlenmesi gereklidir. Ders kitabında üniteler bölümünün

düzenlenmesinde “Ünitenin Sunumu (Ünitenin adı, içeriği, yer alan konular)”,

“Amaçlar”, “Hazırlık Soruları”, “Metinler” (Metnin içinde bilgi aktarmak için şarkı,

şiir, resim, fotoğraf, sorular, öykü ve bibliyografyalar kullanılmaktadır.), “Kontrol

Soruları”, “Özet”, “Alıştırma veya Tamamlayıcı Ödevler” bulunmalıdır.123

Hazırlık çalışmaları, öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ile ilgili olmalıdır.

Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için ilgi ve istek uyandırmalı, öğrencinin bilgi

ve beceri birikimine uygun olmalıdır. Öğrencileri seviyelerine uygun araştırma,

inceleme ve deney yapmaya teşvik etmelidir. Hazırlık soruları verilirken, özellikle

ilköğretimin ilk dört sınıfında, öğrencilerin ne yapacağına dair rehber bilgiler

sunulmalıdır. Sorulan sorular somut gerçekleştirilebilir davranışlara dönük olup,

öğrencilerin çok fazla zamanlarını almamalıdır.124

123 F. Güneş, 2002, s. 66, 71. 124 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 79, 83.

76

Ders kitaplarında içerik açısından bulunması gereken bu niteliklerin yanı sıra

dil ve anlatım özellikleri, resim, fotoğraflarında etkili bir öğretim için bazı

özellikleri taşımaları gerekir.

Dil ve anlatım özellikleri açısından; konu alanına ait kavramlar doğru

kullanılmalıdır. Anlatımı güçlü kılmak için farklı kelime türleri kullanılmalıdır.

Kelimeler öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun seçilmeli, çocuğun kelime hazinesi

dikkate alınmalıdır. Cümlenin öğelerinin dizilişine dikkat edilmeli, kurallı cümleler

kullanılmalıdır. Cümlelerdeki kelime sayısı sınıf düzeyine uygun olmalıdır.

Cümlelerde gereksiz kelime kullanılmamalıdır.125 Her bir paragraf tek bir düşünceyi

içermelidir. Paragraflar arasında belirginlik olmalı, birinden diğerine geçişler

yapılmalıdır. Anlatım açık, yalın olmalıdır. Farklı anlatım biçimleri (açıklayıcı,

betimleyici, tartışmacı ), anlatımda düşünceyi geliştirme yolları kullanılmalıdır.126

Ders kitabına konulmak üzere seçilen resimler nitelikli, konu ile ilgili, açık,

anlaşılır olmalıdır. Her resmin somut bir mesajı olmalıdır. Resim metin bütünlüğü

oluşturulmalıdır. Öğrencilerin ilgisini çekecek, yaşlarına uygun resimler seçilmelidir.

Öğrencilerin bilgilerini artırmak amacıyla resimlere açkılamalar yapılmalıdır.

(Resmin konusu, yeri, ressamı, tarihi vb.). Resimler öğrencilerin algılayabileceği

büyüklükte olmalıdır. Resimler gerçeğe yakın renkte olup, sayfanın üst orta, sağ-sol

kenarlarına yerleştirilmelidir. Resimlerde ortalama dört ana renk (siyah, sarı, kırmızı,

mavi) tercih edilmelidir. Fotoğraf ve resimlerin kullanılmadığı zamanlarda şemalar

verilmelidir.127

125 A.Kılıç, S. Seven, 2002, s. 109, 112. 126 F. Güneş, 2002, s. 90, 95. 127 A.g.e, s. 136, 139.

77

Yukarıda verilen kriterler açısından içerik değerlendirmesinin yanı sıra ders

kitabında yer alan konular Türk Milli Eğitiminin ve DKAB dersinin genel ve özel

amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır. Bu amaçlar şunlardır.

a. Türk Milli Eğitiminin Genel Amacı

b. Türk Milli Eğitiminin İlköğretimle İlgili Amacı

c. . Türk Milli Eğitiminin Din ve Ahlak Öğretimi İle İlgili Genel Amacı

d. İlköğretim Okullarında Din ve Ahlak Öğretiminin Özel Amacı.

Buraya kadar belirtilen kriterler bütün ders kitapları için geçerlidir. Ayrıca her

dersin öğretiminde uyulması gereken özel öğretim yöntemleri, ilkeleri vardır.

DKAB ders kitaplarının yazımında da uyulması gereken ilkeler vardır. İnanç

öğrenme alanı ile ilgili içerik ve etkinliklerin incelenmesinde bu kriterler de dikkate

alınacaktır.128

128 Cemal Tosun, Recai Doğan, Ayşe Korkmaz, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel Yayın Dağıtım, Ank. Kasım, 2001, s. 50-70.

78

IV. BÖLÜM

İLKÖĞRETİM DKAB DERS KİTAPLARININ İNANÇ ÖĞRENME

ALANI İÇERİK VE ETKİNLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

A. 4. Sınıf 1. Ünite: Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? Ünitesinin

İçerik ve Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi

Ünitenin Kazanımları

Bu ünitenin sonunda öğrenciler;

1.Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl kullanıldığını fark

eder.

2. Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını açıklar.

3.Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.

4.Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark eder.

5.Dinin ahlaklı olmayı gerektirdiğini fark eder.

6.Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.

7.Güzel söz söyleme ve güzel davranış sergilemeye istekli olur.

8.Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler.

Ünite içerisinde her bir kazanım için çeşitli etkinlik örnekleri verilmiştir. 4, 5,

6, 7 ve 8.sınıfların ders kitabında inanç öğrenme alanı ünitelerindeki her bir kazanım

için verilen içerik ve etkinlikler ders kitabını incelemek için belirlenen kriterler

açısından değerlendirilerek, kazanımları gerçekleştirip gerçekleştiremediği

belirlenecek, tavsiyelerde bulunulacaktır.

79

Günlük hayatımızda dilimizde kullandığımız bir çok sözcüğün inançlarımızla

ilgili olması dinin yaşamımızda önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Her

ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt yapısı

vardır. Bu alt yapı varsa öğrenme kolay gerçekleşir. Öğrenmenin alt yapısının

oluşturulmasına “hazır bulunuşluğun sağlanması” da denir. Hazır bulunuşluk, gerekli

ilginin uyandırılması, ilgili konuyu öğrenebilmek, anlayıp anlamlandırabilmek için

gerekli ön bilgi, duygu ve becerilerin kazanılmış olmasıdır.

Bu ünitenin girişinde hazırlık çalışmalarıyla karşılaşıyoruz. Şüphesiz,

öğrencilerin yeni başlayacakları üniteye karşı güdülenmelerinde, öğrenmeye istekli

hale gelmelerinde, araştırma yapma becerisi kazanmalarında hazırlık çalışmalarının

etkisi olacaktır. Hazırlık çalışmaları adı altında öğrenciye yöneltilen sorular bu

amaçları gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır.

Hazırlık çalışmalarındaki sorular günlük hayatta kullandığımız dinimizle ilgili

kelime ve deyimlerin neler olduğunu buldurmak, Allah’a niçin şükretmemiz

gerektiği, helal, haram, günah ve sevap kavramlarının ne anlama geldiği, güzel söz

söylemenin önemi ile ilgili atasözü bulmalarıdır.

Bu sorulara baktığımızda genel olarak çocukların dini gelişim sürecinde ilk

sordukları soruların Allah ile ilgili olduğu bilinmektedir. Çocuklara Allah’ın varlığını

hatırlatan, insanların O’na muhtaç oluşuna yönelik sorular olduğunu görmekteyiz.

Dilin gelişimini sağlamak amacıyla helal, haram, sevap, günah kavramlarının

anlamlarının ne olduğu sorulmuştur. Atasözü ve deyimleri araştırmaları

istenmiştir.Yine öğrencilerden hoşlarına giden gitmeyen davranışlara örnekler

bulmalarının istenmesi onların duyuşsal özelliklerini geliştirecektir.Bu soruların

cevabını bulmak isteyen öğrenci hem düşünecek hem de büyüklerine müracaat

80

ederek aldığı cevaplar doğrultusunda Allah hakkında, din hakkında bilişsel ve

duyuşsal bir hazırlıkla üniteye giriş yapabilecektir.

Öğrencilerin bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirecek olursak,

ilk hazırlık çalışmasında, günlük hayatlarında kullandıkları dinimizle ilgili beş

kelime veya deyim bulup yazmaları istenmektedir. Burada “dinimizle ilgili” ifadesi

henüz din dersi almaya başlayan öğrenciler için soyuttur, anlamayabilirler. Çünkü

din kavramıyla ne anlatılmak istendiği açık değildir. Bunun yerine “Allah şifa

versin” kelimesini ne zaman söyleriz?. Sizde benzer bir örnek veriniz gibi bir çalışma

hazırlık açısından daha uygun olabilirdi.

Hazırlık çalışmaları sonuç itibariyle öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve

günlük yaşantısı ile ilgili olup, ünite ve konuyu öğrenmek için istek uyandırmaktadır.

Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi

1.Kazanım: Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl

kullanıldığını fark eder.

Hazırlık çalışmalarından sonra “Günlük konuşmalarımızda dine ilişkin

ifadeler” alt başlığıyla ilk konuya giriş yapılmıştır.Bu konu başlığında “dine ilişkin”

ifadesi yerine, “dini hatırlatan” ifadesi öğrencilerin kavrama düzeyine daha uygun

olacaktır.

Bu başlık altında bazı dini kelimelerle dikkat çekilmeye çalışılmıştır.

“Maşallah”, “Allah’tan umut kesilmez”, “Allah korusun” gibi günlük hayatta

kullanılan ifadelere yer verilerek, Allah’ın günlük hayatımızdaki varlığına dikkat

çekilmiştir. Öğrencilerin bildikleri, duydukları ve sıkça kullandıkları bu ifade ve

81

deyimlerle bilinmeyen ve soyut bir varlık olan Allah’a dikkat çekilmiştir. Bu anlatım

tarzıyla “bilinenden bilinmeyene” ilkesine göre hareket edildiği görülmüştür.

Konunun öğretim ilkeleri ışığında anlatılmış olması son derece önemli ve faydalıdır.

Konu başlığı içerisinde “değerlendirelim” adlı bir etkinliğe yer verilmiştir.

“Allah korusun”, “Allah bereket versin” ifadelerinin anlamlarının bulunarak hangi

durumda kullanıldığına örnek verilmesi istenmiştir. Verilen öğrenciler için faydalı

bir etkinliktir, ancak burada dini kelimelerle ilgili çeşitli resimler verilerek, resimde

anlatılmak istenenle ilgili dini ifadeyi söylemeleri veya yazmaları istenebilirdi. Bu

şekilde bir etkinlik hem görsel olarak öğrencilere hitap edecek hem de ilgilerini çekip

onları düşündürecektir.

Günlük konuşmalarımızda dinimizle ilgili olarak besmele, şükür, günah,

sevap, helal, haram sözcüklerinin de kullanıldığı belirtilmiştir.

“Bismillahirrahmanirrahim” konusunda hazırlık çalışmaları içinde herhangi

bir soru sorulmadığını görmekteyiz. Oysa ki çocukların en fazla aşina oldukları dini

kelimelerden biridir. Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden bir

tanesi “Besmele” dir. “Besmele” kavramının anlamının “Esirgeyen ve bağışlayan

Allah’ın adıyla” şeklinde açıklandığı görülmüştür. Bir işe başlarken çektiğimiz

“Besmele”yle Allah’tan yardım dilediğimiz, O’ndan işimizde kolaylık istediğimiz,

O’nu çok sevdiğimiz için her an ismini hatırladığımız, bizimle beraber olduğunu dile

getirdiğimiz için “Besmele” çektiğimiz açılanmıştır. Burada öğretimin “açıklık”

ilkesinin gereği olarak “Besmele” nin anlamı ve ifade ettikleri açık bir şekilde

verilmiş, bu kavramın günlük hayatımızdaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir.

Bu şekilde, öğrencinin bu ifadeyi günlük hayatında daha istekli ve şuurlu bir şekilde

kullanmasına imkan sağlanmış olur.

82

“Besmele”nin Arapça alfabeyle yazılışının verilmesi de olumlu bir

düşüncedir. Çünkü çocuklar, bu ifade ile başta Kur’an olmak üzere camide, çarşıda,

bazı ev ve dükkanlarda karşılaşmaktadırlar. Öğrenciler bu sayede levhalarda, değişik

şekillerde, süslü olarak asılan bu ifadelere daha bir anlamla bakacaklardır. Konunun

sonunda paylaşalım bölümünde, işlerimize niçin besmele ile başlarız?

Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız etkinliği öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal

düzeyine uygundur, ancak etkili değildir.

Bu konuda şu şekilde bir etkinlikte yapılabilirdi. Yemek yiyen bir aile resmi

konularak, resmin altına “sizce resimde hangi dini kelimeler kullanılıyordur?” diye

sorularak resim altında verilen boşluklara diyalog yazmaları istenebilir. Böyle bir

çalışma öğrencilere öğrendikleri bilgileri sentezleyerek bir formda uygulama imkanı

verecektir. Yazılan diyaloglar öğrenciler tarafından karşılıklı okunabilir, öğrenme

daha kalıcı olacaktır. Bazı öğrencilerin arkadaşlarından farklı dini kelimeler

bildikleri görülebilir.

Bize en güzel nimetleri veren, bizi koruması için dua ettiğimiz, bizim için

huzur ve güven kaynağı olan Allah’a karşı görevlerimiz neler olmalıydı?. Şimdi bu

konunun kitaptaki işlenişine geçelim.

Kitapta, bize yapılan bir iyiliğe karşı duyduğumuz teşekkür etme ihtiyacını,

bize sayısız nimetleri veren Allah’a karşıda duymamız ve O’na her fırsatta

şükretmemiz gerektiği belirtilmiştir. Allah’a şükür öğrencinin kabul edebileceği

mantıki bir izahla açıklanmıştır. Bilinen ve uygulanan bir görgü kuralından yola

çıkılarak Allah’a şükrün gerekliliği vurgulanmıştır. Teşekkür edilen insanın daima

iyi duygularla hatırlandığı belirtilmiştir. Bu tarz bir anlatımda “bilinenden

bilinmeyene” ilkesine uyulduğu görülmektedir.

83

Allah’ın insanlara sayısız nimetler verdiği hatırlatılarak,günlük

konuşmalarımızda “Allah’a şükür”, “Çok şükür”, “Hamt olsun” gibi ifadeler

kullanarak Allah’a verdiği nimetler için teşekkür ettiğimiz O’na olan sevgi ve

saygımızı teşekkür ederek göstermemiz gerektiği belirtilmiştir. Öğretimin “yakından

uzağa” ilkesi göz önüne alınarak, öğrencilerin yakınındaki nimetlerin varlığından,

Allah’ın kullarına cömertliği özelliğine vurgu yapılmıştır. Ayet ve hadislere yer

verilerek hem konunun önemi vurgulanmış hem de konu zenginleştirilmiştir. Allah’a

olan şükrümüzü nasıl yerine getireceğimiz, O’na karşı olan görevlerimizi yerine

getirmekle şükretmiş olacağımız ifade edilmiştir. Burada yapılması Allah’ın hoşuna

giden somut davranış örneklerine yer verilmiştir; yakınların kıymetini

bilmek,insanlarla paylaşmak, nimetleri dikkatli kullanmak vb. Bu örnekler insanlara

yardım etmek, ders çalışmak, anne babaya iyi davranmak vb. şeklinde

çeşitlendirilebilirdi.

Allah’ın sayısız nimetler verdiğini anlatan

ayetin yanına öğrencilere Allah’ın nimetlerini

hatırlatmak için çeşitli meyveler konulmuştur. Ayetin

devamındaki yazıda ise, nimetleri doğru, zamanında,

uygun şekilde kullanmanın Allah’a teşekkür etmek

olduğu belirtilmiştir. Bu bölüme yiyecekleri çöpe

döken bir kadın veya defterinin sayfalarını yırtıp çöpe atan bir çocuk resmi konularak

konu bu açıdan daha iyi kavratılırdı.

“Paylaşalım” adlı bölümde teşekkür etmenin önemi ile ilgili öğrencilerin

arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşmaları istenmektedir..Bu etkinlikte bir örnek olaya,

hikayeye yer verilip, sonra öğrencilerin fikirlerini paylaşmaları dersi daha zevkli hale

84

getirir. Çünkü, bu yaştaki öğrenciler kavramları, duygularını çoğunlukla günlük

yaşantılarından örneklerle açıklamaya başlarlar. Yine sınıfta drama çalışması da

yapılabilir. Kendisine teşekkür edilen ve edilmeyen öğrencilere duyguları,

karşısındaki kişi hakkında fikirleri sorulabilir.

Değerlendirelim bölümünde Nasreddin hocanın “Allah’a şükür üzerinde ben

yoktum” isimli fıkrası verilmiştir. Fıkra bu yaştaki çocuklar için eğlendirici,

komiktir. Ancak öğrencilerin anlayabileceği şekilde Allah’a şükür kavramı

örneklendirilememiştir. Hocanın kötü bir durumdan (kaybolmaktan) kurtulma yolu

bazı çocuklar için anlamsız olabilir. Çünkü öğrenciler hocanın eşeğinin üzerinde

olması halinde eşeğin kendi başına hareket edemeyeceği için hocanın kaybolmasının

imkansız olduğunu düşüneceklerdir.

Allah’a şükür konulu şiirde nimet kavramından bahsedilmektedir. Bu açıdan

değerlendirirsek, nimet kavramı çoğunlukla maddi (yiyecek, içecek) anlamında

örneklendirilmiş, Allah’a şükür sebebi sayılmıştır. Nimet kavramı, somuttan- soyuta

öğrenme ilkesine uygun olarak, (sağlık, sevgi, iyilik) gibi soyut kavramları da

örneklendirmelidir. Allah’a şükür konusunda verilen resimle ilgili olarak “yaşlı adam

çocuğa neler söylemiş olabilir?” konulu beyin fırtınası yapılabilir.

Allah’ın hoşnut olacağı işleri yaparsak Allah’a şükretmiş olacağımız

vurgulanırken, aynı şekilde O’nun hoşnut olmayacağı işlerden uzak durmakla da

şükretmiş olacağımız anlatılarak “helal”, “haram”, “günah”, “sevap” konularına

geçilseydi öğretimin “bilinenden bilinmeyene” ilkesi uygulanmış olurdu.

Hazırlık çalışmaları içerisinde bu kavramların anlamlarının öğrenilmesinin

istendiğini görmekteyiz. Bu kavramların önceden araştırılması, öğrencilerin ön koşul

öğrenmelerinin sağlanmasına yardımcı olacaktır, öğrenmelerini kolaylaştıracaktır.

85

Kavramların dindeki temel değerlerle ilgili kuralların karşılıkları olduğu belirtilip,

anlamları, günlük hayattan (helal lokma, helal olsun, Allah helalinden kazanç nasip

etsin) vb. örneklerle açıklanmıştır. Böylece öğretimin yakından uzağa ilkesine

uyularak, öğrencilerin ilgilerinin konuya çekildiğini görmekteyiz.

Haram kavramı konusunda Allah’ın haram kıldığı şeyleri açıklamak için

En’am suresinin 151. ayeti örnek olarak verilmiştir. Ayetin akabinde öğrencilerden

haram olarak bildikleri bazı davranışları listelemeleri istenmiştir. Bu kısımda ayetle

ilgili olarak Allah’ın neleri yasaklamış olduğunu ayetten çıkarmaları istenebilirdi. Bu

şekilde bir yönerge verilseydi haram kavramının anlaşılmasında ayet daha etkili

olarak kullanılmış olurdu.

Haram kavramı ile günah kavramı arasındaki ilişkinin, günah olan davranışlar

insanlara, çevreye zarar verdiği için Allah tarafından yasaklandığı şeklinde

çocukların anlayabileceği mantıki bir izahla açıklandığını görmekteyiz. Helal

kavramında da “helalinden para kazanmanın” da sevap olduğu belirtilerek iki kavram

arasındaki ilişki açıklanabilirdi. Öğrenciler haram ile günah, helal ile sevap

arasındaki ilişkiyi sezmektedirler ancak ifade edememektedirler. Ders kitabında bu

bölümde; “ ….. helaldir, onunla yoksullara yardım edersem, ……. kazanırım”

şeklinde kavramsal ilişkiyi ortaya çıkaracak, öğrencinin kendi öğrenmesini

değerlendirebileceği etkinliklere yer verilmeliydi.

“Dilek ve dualarımızda dini ifadeler” konusu ünitenin başında “günlük

konuşmalarımızda dine ilişkin ifadeler” başlığında zaten işlenilmektedir. Konunun

tekrar edildiğini görmekteyiz. Bu konu içerisinde bazı dini ifadelerin dua olduğu,

onları günlük yaşantımızda kullanırken Allah’a dua edip, O’ndan yardım istediğimiz

vurgulanmıştır. Konu içerisinde bir şiir verilerek öğrencilerden şiire uygun başlık

86

bulmaları istenmiştir. Öğrencilerin kavrama düzeylerinin gelişimini amaçlayan

faydalı bir etkinlik olarak görmekteyiz.

“Selamlaşıyoruz” konusunda, “selam”ın karşımızdaki kişiye sağlık, iyilik

dilemek olduğu belirtilerek, “selamün aleyküm”, “merhaba”, “hoşça kal” gibi

öğrencilerin günlük hayatlarında sıkça kullandıkları selamlaşma ifadelerine yer

verilmiştir. Birbirleriyle karşılaşan kimselerin selamlaşmalarının birbirlerine

verdikleri değerin ifadesi olduğu belirtilmiştir. Böylece öğrenciler selamlaşmanın

önemini daha iyi kavrayıp, selamlaşmaya istekli olacaklardır. Öğrencilerin bilişsel ve

duyuşsal öğrenmeleri harekete geçirilecektir. Sınıf içerisinde drama yapılarak

öğrencilerin psiko-motor gelişimleri de sağlanabilir. Konu içerisinde

“selamlaşmanın insanlar arasında sevgiyi artıracağını” anlatan güzel bir hadis-i şerif

ile içerik zenginleştirilmiştir.

2. Kazanım :Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını açıklar.

Konu içerisinde kelimeitevhit: “La ilahe illallah Muhammedün rasulüllah” ,

anlamı ise; “Allah’tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed, Allah’ın peygamberidir.”

İfadeleri ile açıkça, anlaşılır bir biçimde verilerek öğretimin açıklık ilkesine

uyulduğunu görmekteyiz. Tevhit kelimesinin Allah’ın bir olduğu, her şeyi bildiği,

her şeyi duyduğu, her şeye gücünün yettiğini bize anlattığı belirtilmiştir. Allah’ı bu

nitelikleriyle öğrenip kabul ettiğimizde kendimizi daha güvende hissedeceğimiz

vurgulanmıştır. Bu yaştaki çocuklar için güven duygusu, korkulardan uzaklaşmak

önemlidir. Allah’ın çok güçlü olduğunu, kendisini koruyacağını bilen çocuk daha

güvenli, huzurlu olacaktır. Öğretimin faydalılık ilkesine de uyulmuş olacaktır.

Kelimeitevhidi davranışlarımızla da ortaya koyabileceğimiz belirtilmiştir. Allah’ın

biriliğine inanan insanın, O’nun emir ve yasaklarına uyması gerektiği söylenerek,

87

hem kelimenin sözlü olarak söylenilmesinde istek uyandırılmış hem de kavramın

yaşantımıza etkisi olması gerektiği açıklanarak, kavramın iyice özümsenmesi

sağlanmıştır.

Kelimeişehadetin de söylenişi ve anlamı açıkça verilmiştir. Kelimeişehadeti

söyleyen kişinin İslam’a girmiş ve Allah’a söz vermiş olduğu belirtilerek, bu

kelimeyi söyleyenin Allah’ın hoşuna

gidecek işler yapması gerektiği

vurgulanmıştır.

Konu içerisinde Allah’ın niteliklerini

anlatan “inanıyorum ki” başlıklı bir şema

verilmiştir. Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin içerdiği mana şematize edilmiştir.

Öğrencilerden kelime-i tevhit ve kelime-i şehadeti duydukları yerleri yazmaları

istenebilirdi.

3. Kazanım:Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.

Sembol kelimesinin tanımı şu şekildedir: “Duyularla ifade dilemeyen bir şeyi

belirten somut nesne veya işaretlerdir.” Tanım öğrencilerin bilişsel düzeyine uygun

değildir, daha açık, anlaşılır kelimelerle yapılmalıydı.Sembol tanımına örnekler

(kızılayın sembolü, Türk bayrağı) verilerek onların nelerin simgesi olduğu sorularak

sembolün kavratılması sağlanabilirdi.. Böylece öğrencilerin somut örneklerle

kavramı daha kolay anlamaları sağlanmış olurdu. Hemen sonrasında dini sembolün

tanımı verilip, örneklendirilmiştir. Din kavramı somut, dini hatırlatan nesnelerle

açıklanmıştır. “Somuttan soyuta” ilkesine uyulmuştur. Öğrencilere dini sembollerle

ilgili bir kavram haritası yapılması, sembollerin zenginleştirilmesi, öğrencilerin

kavramasını pekiştirirdi.

88

4. Kazanım: Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark eder.

İnsanda sevme, sevilme, sığınma gibi bir takım duyguları olduğu gibi yüce bir

varlığa inanma ihtiyacının da doğuştan gelen bir duygu olduğu belirtilmiştir. Dinin

ailemiz ve insanlarla ilişkilerimizde bize yol gösterdiği, canlılara sevgi ile bakmamızı

öğütlediği vurgulanmıştır.

Dini doğru öğrenmenin, batıl inanç ve hurafelere inanmaktan, kötü

davranışlardan alıkoyduğu belirtilmiştir. Ancak bu yaştaki öğrenciler batıl inanç ve

hurafe kavramlarını anlayamazlar. Dinin insanlardan istedikleriyle, dinin gerekliliği

belirtilmiştir. Dinimizi öğrenmek içinde Kur’an’ı okuyup anlamamız gerektiği

belirtilmiştir. Dini öğrenmenin önemi konusunda şu şekilde boşluk doldurmalar

konulabilirdi:

• Allah’ın insanları iyiye, doğruya yöneltmek için ………..aracılığıyla

gönderdiği kurallar bütününe………..denir.

• Din bize, ………, doğruluğu,……., öğütler.

• Din bizi; …….., başkalarına zarar vermekten,….. uzak durmaya yöneltir.

Dinin önemi konusunda şöyle bir örnek olay verilebilir; Aynı sınıfta Ali ve

Ahmet adındaki ikiz kardeşler vardır. Bir gün öğretmenleri sınav sonuçlarını okur.

Ali 5, Ahmet 2 alır. Eve giderler. Annesi çocuklarına sınavdan kaç aldıklarını sorar.

Ali 5 aldığını söyler, Ahmet ise 4 aldım der. Ali annesine, hayır anne Ahmet 2 aldı

der. Ahmet ise hiçbir şey söylemeden odasına gider. Odalarında ders çalışırken

annesi odaya girer. Yerde bir kalem görür. Bu kalem hanginizin der. İkisi de ses

çıkarmaz, sonra birden Ali, Aa anne bu Mehmet’in bugün kaybettiği kalem der.

Annesi: Buraya nasıl geldi? diye sorar, Ali: Ben bilmiyorum anne der. Ahmet’ten hiç

89

ses çıkmaz. Anne: Ali sen dışarı çık. Ahmet ile biraz konuşacağım der. Annesi

Ahmet’e; Örnek olaya göre verilen soruları yanıtlamaları istenir.129

Sizce annesi Ahmet’e neler demiş olabilir?

Sizce hangi çocuğun yaptığı davranışlar doğru, hangisinin yanlıştır? Neden?.

İyi ve kötü davranışları gösteren resimler verilerek, dine uygun olanlar ile

olmayanları seçerek nedenini yazmaları istenebilir. Bu gibi etkinlikler yapılarak

dersin içeriği zenginleşir, konuyu öğrenmek daha zevkli olurdu.

5. Kazanım: Dinin ahlaklı olmayı gerektirdiğini fark eder.

6. Kazanım: Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.

Konunun içeriğinde güzel ahlakın ibadet olduğu belirtilmiştir. Güzel ahlak

kapsamındaki davranışlara örnekler verilmiş, Hz. Muhammed’in güzel dinin

kurallarına, Allah’ın isteklerine uyduğu için insanlara güzel ahlaklılık konusunda

örnek olduğu belirtilmiştir. Ahlaklı davranışlar içinde sevgi, iyilik, adalet ve yardım

severliğin ön planda olduğu görülmektedir. Bu yaştaki çocukların gelişimlerine

baktığımızda büyükleri tarafından sevilmek, takdir edilmek, başarılı olmak

istediklerini görüyoruz. Güzel ahlaklı olmanın toplumda sevilen, beğenilen nitelik

olduğunu öğrenmeleri, öğrenciler için teşvik edicidir. Böylece dini değerleri daha iyi

kavrarlar. Konu ile ilgili verilen ayet ve hadisler içeriğe ve öğrencilerin kavrama

düzeyine uygundur.

7.Kazanım: Güzel söz söyleme ve güzel davranış sergilemeye istekli olur.

Konu ile ilgili olarak konuşmalarımızda güzel söz söylemek, kaba ve kırıcı

ifadelerden kaçınmak hem dini hem de ahlaki bir gerekliliktir denilerek güzel

davranışlar ile din ve ahlak arasında bağ kurulmuştur. Konunun günlük yaşantıyla

129 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s. 287.

90

ilişkisi kurularak atasözü ve öz deyişlere yer verilmiştir. Söze selamla başlamanın

sözlerin en güzeli olduğu belirtilmiştir. Konuştuğumuzda kırıcı ve kaba ifadelerle

konuşmayıp, kibar olmamız gerektiği vurgulanmıştır. Atasözleri kullanılarak

öğrencilerin dikkati konuya çekilmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine uyulmuştur.

“Güzel söz söyleyelim” konusunda

verilen resim içeriğindeki yazıya

uygun değildir. Bu resimde iki

arkadaştan birisi güzel bir söz

söyleyip, diğer arkadaşın ise nasıl bir

karşılık vermiş olabileceği sorulabilirdi. Sınıfta şu şekilde bir drama çalışması

yapılabilir; bir marketten alış veriş yapan iki kişiden birisi kaba, diğeri kibar konuşur.

Market sahibinin iki kişiye olan davranışları üzerinde konuşulur. Bu şekilde bir

etkinlikle öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psiko motor öğrenmeleri öğrenme

sürecinde aktif hale getirilir.

8. Kazanım: Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler.

Öncelikle duanın isteklerimizi Allah’a iletmemiz olduğu söylenmiştir. Din

kültürü ve ahlak bilgisi dersine yeni başlayan bir öğrencinin dua ezberlemeden önce

onun anlam ve önemini bilmesi uygun görülmüştür. Sübhaneke duasında her bir

ayetin anlamı karşısında açıklanmıştır. Duayı öğrenmelerini pekiştirecek “röportaj”

adlı etkinlik öğrencilerin öğrenmesini zevkli hale getirip, kalıcı kılacaktır. Dua

ezberlemek zor, tekrar gerektiren bir süreçtir. Öğrencilerin dua öğrenmeye

güdülenmeleri için, duanın önemini, kendi kelimeleri ile de dua edebileceklerini

kavramaları gerekir. Konu içeriği kazanımın gerçekleşmesine katkı sağlayacaktır.

Ayrıca şu şekilde bir etkinlik yapılabilirdi; yap bozlar kullanılarak bazılarına

91

sübhaneke duasının kelimeleri yazılır, kağıtlar karıştırılır. Farklı birkaç tane yap boz

kullanılabilir. Sınıf gruplara ayrılıp hangi grubun yap bozu önce tamamlayıp duayı

bulacağı bir oyun hem öğrenmeyi zevkli hale getirir hem de öğrenciler yaparak

yaşayarak öğrenmiş olurlar.

Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında

İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 4. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders

kitabındaki 1. ünite olan “Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?.” Başlıklı ünitede

yer alan konular içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel

anlamda öğretim programında aynı ünite için belirtilen kazanımları

gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen

resim, örnek, yazı, fıkra gibi bazı etkinlikler belirlenen kazanımları gerçekleştirme de

çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda değişik fikirler verilmiştir. Bu

değerlendirmenin yanı sıra genel olarak ünitenin tamamının da değerlendirilmesini

gerekli görmekteyiz. Bu sebeple farklı sorulara cevap aranarak ünitenin

değerlendirilmesi yapılmıştır.

Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen

çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.

Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?

Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve

üniteyle ilgili ön testlerdir.

1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar

ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında

dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde

92

ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca

hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.

2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?

Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve

öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin

gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır.Kazanımlar, öğrencinin o üniteyi

başarıla tamamladıktan sonra ulaşacakları bilişsel, duyuşsal ve psiko motor davranış

örüntülerini gösterir biçimde olmalıdır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi Öğretim Programında her sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan

ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına yerleştirilmelidir.

3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?

Her ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt

yapısı vardır. Bu alt yapı varsa, öğrenme kolay gerçekleşir. Öğrenmenin alt yapısının

oluşturulmasına “hazır bulunuşluğun sağlanması” da denir. Hazır bulunuşluk, gerekli

ilginin uyandırılması, ilgili konuyu öğrenebilmek, anlayıp anlamlandırabilmek için

gerekli ön bilgi, duygu ve becerilerin kazanılmış olmasıdır.

4. Ünitelerin başlarında ön test verilmiş midir?

Ünite başlarında yer alacak ön testler, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyini

ölçme, öğrenileceklere karşı merak ve ilgi uyandırma, öğrencilerin bildiklerinin ve

bilmediklerinin farkına varmalarını sağlama, ünitenin sonunda yapılacak ölçme

işlemi ile karşılaştırılarak öğrenmenin derecesini belirleme işlemleri için

kullanılabilir. Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme

yaptığımız zaman, ünite şu açılardan yeterli bulunmuştur: Ünitede hazırlık

çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularını öğrenilmesi için

93

gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlayacak niteliktedir. İlgiyi sağlamaya

yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime ve

kavramlarla ilgili, önceki sınıflarda Türkçe dersinde öğrendikleriyle

ilişkilendirecekleri hazırlık çalışmaları vardır.

Ünitede yetersiz olan durumlar; Ünitenin başında konular açık ve sistematik

olarak verilmemiştir. Ünitenin kazanımları ve ünite başında ön testler verilmemiştir.

İçeriğin Dil ve Anlatım Yönlerinden İncelenmesi

Kitap dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazılmış mıdır?

Kitap içerisinde kelime, terim, deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır.

Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır. Gerektiğinde kelimelerin okunuşları ve

anlamları belirtilmiştir. Kelime, terim ve deyimlerin yazımında T.D.K’nın ilkelerine

uyulmuştur.

Kitaptaki anlatım uygun mudur?

Kitapta ünite boyunca sade ve akıcı bir dil kullanılmıştır. Ünite içerisinde din

dilinin kendi özelliğinden kaynaklandığı için Arapça kelimeler çoğunluktadır.

Kelimelerin anlamlarını öğrencilerin araştırıp, bulmaları istenmektedir. Arapça olan

kelime ve terimlerin anlamları direk verilmeyip, örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır.

Örneğin, “Allah’a şükür” konusu içerisinde verilen (İbrahim Suresi, 34) te geçen

nimet kelimesi açıklanmamıştır. Allah’ın verdiği nimetler konulu bir kavram haritası

yapılabilirdi. Kitapta kullanılan dil sade ve akıcıdır.

Cümle yapıları uygun mudur?

Cümle yapıları 4. sınıf öğrencisinin seviyesine uygun uzunluktadır.

Cümledeki kelime dizilişi dil kurallarına uygundur. Özne, nesne, yüklem şeklinde

kurallı cümle dizilişi vardır. Konu anlatımında devrik cümlelere rastlanmamıştır.

94

Zaman zaman soru cümleleri kullanılarak anlatım renklendirilmiştir. Konu içerisinde

içeriğe uygun olan ayet ve hadislere yer verilmiş, ayet ve hadislere özgü din dili ile

metin renklendirilmiştir.Cümle içerisinde paragraflar tek bir bilgi veya fikri

içermektedir. Ancak bazen fazla uzun olabilmektedir.Öğrenciler cümlenin başında

okudukları kelime ile sonradan okudukları arasında bağ kuramamaktadırlar, bu

durum metni anlamayı zorlaştırmaktadır.

Cümleler konu, amaç ve kazanımlara uygun mudur?

Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, bildirici ve açıklayıcı bir dil formu

tercih edilirken, duyuşsal nitelikli kazanımlar için ikna edici bir dil kullanılmıştır.

Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya, kazanımlara uygundur. Kullanılan

dil, öğrencinin geldiği sosyal çevre ile uyumludur. Öğrenciler derste kullanılan

kelimeleri, günlük yaşantılarında duymuş ve kullanmışlardır.

Anlatım öğrenciye hitap etmekte midir?

Cümlelerin bazen uzun olduğu görülmektedir. 4. sınıfta bir cümledeki kelime

sayısının on ikiyi geçmemesi lazımdır.

Anlatımda Kullanılan Örneklerin İncelediğimizde; Anlatımda örneklere

yeterince yer verilmiş midir?

Soyut konuların somutlaştırılması, bilgilerin anlamlandırılması,

ilişkilendirilmesi için ders kitaplarında örneklere yer verilir. Din kültürü ve ahlak

bilgisi ders kitabının örnekler açısından zengin bir kitap olması gerekir. Çünkü çok

sayıda kelime, terim, dinsel ve ahlaki davranış ve bazı beceri boyutlu davranışlar bu

alanın içinde yer almaktadır. Günlük konuşmalarımızda dine ilişkin ifadeler

konusunda verilen kelimelerin bazıları örneklendirilmemiştir. Verilen örnekler

genelde öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve seviyelerine uygun olup, günlük yaşantılarından

95

seçilmiştir. Öğrencilerin anlamaları ve hazır bulunuşluklarının sağlanması için

örnekler verilmiştir. Öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaları ve kendi öğrenme

düzeylerini bilmeleri için değerlendirme çalışmaları bulunmaktadır. Öğrendiklerini

uygulamaları, fikirlerini açıklamaları için verilen örnekler ve resimlerin bir kısmı

anlaşılma açısından yetersizdir. Öğrencinin kendi düşüncesini açıklayacağı, yüksek

düzeyde öğrenmesini sağlayacak örnekler verilmelidir. Örnek olarak verilen resimler

çeşitlendirilmeli, daha işlevsel olmalıdır.

İçeriğin Öğretim Yöntem ve Teknikleri Açısından İncelenmesi

Her amaç ve her kazanım, belli bir öğrenme, yeni davranış türünü belirler.

Her bir davranış türü ise, farklı öğrenme ve öğretme etkinliği gerektirir.Duyuşsal

davranış türleri rol oynama, örnek olay incelemesi gibi yöntem ve teknikler, beceri

davranışları ise gösteri ve yaparak öğrenme yöntem ve tekniklerini gerektirir.

Anlatımda yer alacak soru cümleleri, grup tartışmaları, beyin fırtınasına

yönlendirebilir. Konuların işlenişinde çeşitli yöntem ve teknikleri kullanmaya sevk

edecek anlatım özellikleri vardır.Bu anlatım özellikleri içerikteki resimler, çalışma

kağıtlarıyla zenginleştirilerek çeşitlendirilmelidir.

İçeriğin Bilimsellik ve Kaynaklar Açısından İncelemesi

Bilgiler doğru ve objektif olarak sunulmuştur. Bilgi kaynakları zengin ve

güvenilirdir.Kullanılan Kur’an meali ve hadis kaynakları güvenilirdir. Diyanet İşleri

Başkanlığının çıkardığı, onay verdiği mealler kullanılmıştır. Ayetler genel anlamda

anlaşılırdır. Metindeki konuya uygundur. “Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?”

ünitesinin “Allah’ şükür” konusunda nimet kelimesini kullanıldığı iki ayet

bulunmaktadır.

96

“ O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini saymaya kalksanız,

sayamazsınız….”

İbrahim suresi, 34.

ayet

“….Eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artıracağım…” İbrahim suresi,

7. ayet.

İki ayette geçen nimet kelimelerini açıklayan bir ifade, örnek kullanılmalıdır.

Ayetlerin devamında verilen içeriğe uygun olarak, iki ayetin yeri konu içerisinde

değiştirilmelidir. Ayetlerin öğretimde etkili kullanımı ile ilgili farklı yöntem ve

teknikler kullanılmamıştır. Öğretim programında ayetlerde din dilinin kullanımı ile

ilgili etkinlik örnekleri bulunurken kitapta sadece yazılı metin verilip, öğrencilerden

açıklamaları istenmektedir. Bu sebeple ayetler etkili olarak kullanılamamaktadır.

Hadisler Kütüb-i sitte adı verilen sahih hadis kaynaklarından seçilerek kullanılmıştır.

Ünite içerisinde konularla ilgili okuma parçası bulunmuyor. Çalışma

yaprakları ise, kısa boşluk doldurma biçimindedir. Örnek olaylar verilip sorular

sorulmalıdır. Soyut bir konuyu somutlaştırmak, örnekler vermek, öğrencinin

konuları, olaylar ve olgular üzerinde görebilmesini sağlamalıdır.

Ünitenin Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi

Değerlendirme çalışmalarını kazanımlarla ilgili soru sorulup sorulmadığı

açısından değerlendirdiğimizde;

7 tane 1. kazanımla (Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl

kullanıldığını fark eder.) ilgili soru bulunmaktadır. Sorular bilişsel öğrenme alanının

analiz ve sentez düzeylerindedir. Soruların üç tanesi bilgi, dört tanesi kavrama

düzeyindedir.

97

1 tane 2. kazanımla (Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını

açıklar)

ilgili soru bulunmaktadır. İkinci kazanım ve kazanıma yönelik soru bilgi

düzeyindedir.

1 tane 3. kazanımla (Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.)

ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım ve kazanıma yönelik soru kavrama düzeyindedir.

1 tane 4. kazanımla (Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark

eder.) ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım ve kazanıma yönelik soru analiz ve sentez

düzeyinde olup, din, Allah, peygamber ve mutluluk kavramlarının ilişkisi

sorulmaktadır.

3 tane 7. kazanımla ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım uygulama düzeyinde

olup, kazanıma yönelik soru bilgi düzeyindedir.

Belirtilen kazanımlarla ilgili sorular sorulmuşken, 5 (Dinin ahlaklı olmayı

gerektirdiğini fark eder.) , 6 (Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.) kazanımlarla ilgili

soru sorulmadığını görmekteyiz. Bu kazanımlar din ve ahlak ilişkisi konusundadır.

Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin

değildir. Soru türlerine baktığımızda, (D, Y), çoktan seçmeli, açık uçlu kısa cevaplı

olmak üzere üç türde soru sorulmuştur. Değerlendirme çalışmasında yer alan sorular

hem sayı hem de ölçmek istedikleri nitelikler açısından kazanımların yeterli düzeyde

gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçememektedir.

8. Kazanım Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım

gerçekleştirilmiştir.

98

B. 5. Sınıf 1. Ünite: Allah İnancı Ünitesinin İçerik Ve Etkinlikler

Açısından Değerlendirilmesi

Ünitenin Kazanımları:

Bu ünitenin sonunda öğrencilerin;

1. İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur.

2. Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar.

3. Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur.

4. Allah’ın eşi ve benzeri olmadığını kavrar.

5. Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle beraber

olduğunun bilincine varır.

6. Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.

7. Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile iyi işler

yapmaya istekli olur.

8. Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder.

9. İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.

Yukarıda verilen düşünce ve davranışları kazanmaları beklenmektedir.

Ünitenin hazırlık çalışmalarının değerlendirilmesi:

1. “Allah’a inanıyorum” sözüyle ne kastederiz?. Bir paragrafla ifade ediniz

sorusu hazırlık çalışması için üst düzeyde bir sorudur. Allah inancı gibi soyut bir

konuya başlayan öğrencilerin inanç ve iman kelimelerinin anlamlarını sözlükten

bulmaları istenebilirdi.

99

2. Öğrencilerden Allah kelimesinin geçtiği deyim veya terimler bulmaları

istenerek geçmiş öğrenmelerini hatırlamaları sağlanmaktadır. Öğrenmeleri

kolaylaştırılmaktadır.

3. Soru “sınıfınızda birden fazla başkan olsaydı neler yaşanırdı?”şeklinde

verilseydi, öğrencinin yaşantısıyla daha ilgili olur, dikkat çekerdi.

4. Hazırlık çalışmasında Allah’ın eşi ve benzerinin olmamasının ne anlama

geldiğinin aile ve çevreden öğrenilmesi, yardım alınması istenilmektedir. Aileyi

öğrenmenin bir parçası yapmaktadır.

Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi

İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur. Duyuşsal öğrenme

alanının alma düzeyinde bir kazanımdır, isteklilik önemlidir.

1. Kazanım: İnsan akıl sahibi ve inanan bir varlıktır.

Konu içerisinde Allah’ın her şeyi yaratan olduğu, insanın diğer canlılardan

farklı olarak akıl sahibi olduğu vurgulanmakta, öğrencinin dikkati yoğunlaştırılmaya

çalışılmaktadır. Anlatımda bilinenden bilinmeyene öğretim ilkesinin dikkate alınarak

insan ve hayvan arasındaki farklılıklara, niçin farklı olduklarına dikkatin çekildiğini

görmekteyiz. İnsanın akıllı bir varlık olmasının, iyi ile kötüyü ayırıp iyi ve doğru

olana yönelmesinin gerekli olduğunun belirtilmesi öğretimin faydalılık ilkesine

uygun bulunmaktadır. Aklımızı kullanarak yaptığımız seçimlerin doğruluğuna

güvenmemiz gerektiği belirtilmektedir. Çünkü insan aklıyla düşünce ve olayları

kavrayıp, benzerlik ve farklılıkların bilincine varmaya çalıştığı, olaylar arasında

neden sonuç ilişkisi kurduğu söylenerek bir tablo içerisinde verilmektedir. Şema

100

konunun özeti niteliğindedir. Öğrencilerin aklımız ne işe yarar sorusunun cevabını

pratik olarak görmelerini sağlamakta, öğretimi kolaylaştırmaktadır.

Öğrencilerin “akıl” kelimesinin anlam ve önemini kavramaları için şu şekilde

etkinlikler yapılabilirdi. İki resim verilip, aralarındaki farklılıkları nasıl bulacakları

sorulabilirdi. Bir labirent bulmaca verilip, resimdeki çocuğun evine nasıl ulaşacağı,

“Ayşe evinin yolunu bulmak için ne yapmalıdır?” sorusu sorularak, sorunun cevabını

bulmak için önce düşündüğümüz, bunu da Allah’ın vermiş olduğu akıl nimetiyle

yaptığımız vurgulanarak, öğretim daha somut, zevkli hale getirilirdi. Konunun

devamında inanmanın bir tercih ve ihtiyaç olduğu söylenmektedir. İnsanların

benimsediği değerlerden biride inançtır denilmektedir. Ancak burada “değer”

kelimesinin kullanılması uygun değildir. Çünkü değer soyut bir kavramdır. Soyut bir

kavram olan inancı yine soyut bir kavram olan değer ile açıklamaya çalışmak

öğrenmeyi, içeriği anlamayı zorlaştırmaktadır. Değer kelimesini, “doğruluk”,

“yardım severlik” vb. gibi ifadelerle açıklamak gereklidir. Bunun için öğrencilerden

“ sevgi, saygı, dürüstlük,iyilik” vb. kelimeleri kullanarak bir cümle yazmaları

istenerek “değer” kelimesini anlamaları kolaylaştırılmış olurdu. Bundan sonra

inancında bir değer olduğu vurgusu daha kolay anlaşılacaktır. “Hiçbir şeye

inanmadığını söyleyen insanda eğer bir şeylerin kesin doğru veya yanlış olduğunu

kabul ediyorsa o da onun inancıdır” cümlesi öğrencilerin kavrama düzeylerini aşan,

karmaşık, felsefi bir açıklamadır. Bu noktada insanların inandıkları bir olay, durum

yanlış ya da doğru olabilir denilerek şöyle bir diyalog verilebilirdi:

Öğretmenleri Ayşe ile Ali’den bir problemin cevabını bulmalarını ister.

Problemi çözmeye çalışırlar ve çözümlerini karşılaştırırlar.

- Ayşe: “Ali senin çözümün yanlış, şurası hatalı”der.

101

- Ali: “Hayır, ben kesinlikle çözümümün doğru olduğuna inanıyorum, hatamı

gösterebilir misin?” der.

- Ayşe: “Beşten üç çıkarınca iki kalır. Sen bir yazmışsın.”

- Ali: “ Doğru olduğuna inandığım çözümüm yanlışmış, teşekkür ederim

Ayşe” der.

Diyalog sonunda insanların inandıkları gerçeklerin bazen doğru bazen ise

yanlış olabileceği vurgulanarak öğretimde kolaydan zora ilkesine de uyulmuş olurdu.

Allah aklımızı kullanarak doğru bilgiye ulaşmamızı istemektedir. İçeriğe

uygun olarak “Resulüm! ……..ayetlerini düşünsünler, aklı olanlar öğüt alsınlar diye

indirdik” ayeti verilmiştir.

Öğrencilerin bilişsel açıdan

geliştirecek bir ayettir.Çünkü,

Kur’an ‘ın sadece duvara

asılmak veya özel günlerde

okunmak için değil, okuduklarımızı anlayıp, yaşamamız, öğüt almamız gerektiğini

fark etmesi amaçlanmaktadır. Öğrencilerin,okuduğunu anlamak içinde akla ihtiyacı

olduğu fikrine ulaşmaları, üst düzeyde zihinsel bir çıkarımdır. “Allah’a inanmak,

O’nun sözlerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara değer vermek, hayatımıza

uygulamaktır.” İfadesi verilerek inancın bir değer olduğu kavratılabilirdi. Allah’ın

insanı hayvanlardan ayırıp, ona değer verdiği için akıllı yarattığı belirtilmekte,

keloğlan ve arının olduğu durum için farklılıkları bulmaları istenmektedir. Oysa

verilen resme bakan öğrenci “Acaba arı bal yapmayı nereden biliyor?, aklı olabilir

mi?” diye düşünebilir. Resimden sonra şu şekilde bir ifade verilebilirdi; “Allah tüm

102

canlıları ve hayvanları bir amaçla yaratmıştır. Her canlının bir görevi vardır. Bu

görevini yapabilmesi içinde Allah ona bazı yetenekler vermiştir, bununla sürekli aynı

işi yaparak canlılara hizmet eder. Oysa insan, aklını geliştirir, farklı işler yapabilir.

Doğumundan itibaren gelişir, büyür, yeni şeyler öğrenir.” Öğrencilerin, günlük

hayatlarında kullandıkları, “Arkadaşım, ben sana inanıyorum” ifadesi verilip,

inanmanın, doğruluk ve güven gibi iyi, güzel kavramlar ve davranışlarla ilişkisi

vurgulanmıştır. Öğretim, bilinenden bilinmeyene ilkesine uyularak

kolaylaştırılmıştır.

İyiyi ve kötüyü aklımızla kavrayacağımız ve Allah’a inanan insanların ahlaklı

olmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Resimde “ahlaki davranışlar”, “kötü

davranışlar” başlıkları vardır. “Ahlaki davranışlar” yerine “iyi davranışlar” başlığı

diğer başlığa daha uyumlu olacaktır. İyi ve kötü davranışlara örnekler istenmesi,

öğrencilerin kendilerini ve çevrelerini değerlendirmelerini sağlayacaktır. Öğretimin

yakından uzağa ilkesine uyulmuş olduğu görülmektedir. Resimdeki çocukların baş

taraflarına “ahlaklıyım, çünkü……..insanlara ve kendime faydalıdır”. “Ahlaklı

olmalıyım, çünkü………kendime ve arkadaşlarıma zarar veriyor” şeklinde

boşluklarla iyinin fayda sağlayıp, kötünün zarar verdiği fark ettirilmiş, soyut

kavramlar somutlaştırılmış olurdu.

“Dünyaya akıllı ama bilgisiz geldik!” başlıklı etkinlikte Nahl suresinin 78.

ayeti verilmiş ayetin yanında anne karnındaki çocuk resmiyle beraber, yürümeye

çabalayan bir çocuk resminin de verilmesi içeriğe uygun düşerdi. “İnsan ve robot

arasındaki benzerlik ve farklılıkları yazınız?” etkinliği verilen ayetin içeriğine uygun

değildir. Burada öğrencilerden, bir bebek ile kendilerini karşılaştırmaları istenseydi,

öğretimin öğrenciye görelik ilkesine uyularak, konu işlenmiş olurdu. Böylece insanın

103

Allah’ın verdiği akılla, zamanla geliştiği, değiştiği, yeni kabiliyetler kazandığı fark

ettirilmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine de uyularak öğrencinin kavraması

kolaylaştırılmış olurdu.

2. Kazanım: Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar.

“Evrende bir düzen vardır.” Konusuna öncelikle, evrenin üzerinde

yaşadığımız dünya, tüm yıldız ve gezegenleri içine alan varlıklar bütünü olduğu

şeklinde bir tanım yapılmıştır. Öğrencilerin dikkati, yaşadıkları evrene çekilerek,

evrendeki varlıklar arasında denge ve uyumu fark etmeleri amaçlanmaktadır.

Evrendeki canlıların varlığı, yaşayabilmelerinin, ihtiyaçlarının sürekli karşılanmasına

bağlı olduğu, bunun içinde evrende sürekli bir düzenin, uyumun, sürekliliğin gerekli

olduğu belirtilip, mantıklı açıklamalar yapıldığını görmekteyiz.

“Düşünelim” başlıklı etkinlikte, yağmurun, karın oluşumu, gece ve gündüzün

birbirini takip etmesi, güneş ve ayın hareket etmesi, tesadüf olabilir mi? Diye

sorularak öğrencilerin günlük hayatlarında alıştıkları durumları incelemeleri

istenmekte, Öğretimin yakından uzağa ilkesine uygun öğretim yapıldığı

görülmektedir. Ancak, etkinliğin içeriğine uygun resim konulabilirdi. Kahvaltıda süt

içen bir çocuk resmi verilip, resmin üzerinde “Acaba, içtiğim süt nasıl oluyor, bana

anlatabilir misiniz?” şeklinde öğrenciye göre etkinlikler yapılabilirdi. Yine su

döngüsünü gösteren bir resim verilip, resimde anlatılan olayı belirten ifadeyi

işaretlemeleri istenerek, öğrencinin bilişsel gelişimi sağlanmış olurdu. Gece ve

gündüzün niçin varolduğu sorularak olayların sebep ve sonucu fark ettirilebilirdi.

Varlıkların boş yere yaratılmadığı (Sad / 27) ayetiyle vurgulanmıştır.Ayette

geçen “tesadüf” kelimesini açıklayan bir ifade verilseydi öğretim kolaylaştırılmış

olurdu. Meyve resimleri verilip, faydalarını araştırmaları istenebilirdi.

104

Doğadaki varlıklar arasında bir uyum olduğu “….. Allah bunları ancak bir

gerçeğe ( ve hikmete) binaen yaratmıştır…” (Yunus / 5) ayeti ile verilmektedir.

Ayette geçen “gerçek” kelimesi için (ve hikmete) ifadesi açıklayıcı olarak

verilmiştir. Bu kelimelerin yerleri değiştirilmelidir. Yine ayetin devamında

“…gerçeğe binaen yaratmıştır.” İfadesinde “binaen” kelimesini açıklayan bir ifade

verilip, öğretim kolaylaştırılmalıdır.

Doğadaki varlıkların meydana gelmesinde suyun ve yağmurun önemine

dikkat çekilmiş, Allah’ın bu duruma bir ölçü koyduğu belirtilmiştir. (Mü’minun /

18). Canlıların ihtiyaç duyduğu her şeyin doğada yeterli miktarda olması ile suyun

önemi açıklanmaya çalışılmış, öğretimin bilinenden bilinmeyene ilkesine uyulup

öğretim kolaylaştırılmıştır. Burada “her gün yağmur yağsaydı ne olurdu?” şeklinde

bir soru ile evrendeki dengeye dikkat çekilmiş, öğrenciler düşünmeye teşvik edilmiş

olurdu. Sosyal bilgiler dersinden yararlanarak dünyanın çöl olan, çok yağış alan

bölgelerini araştırmaları istenerek, evrendeki dengenin önemini kavramaları

sağlanabilirdi.

Aynı su ile sulandığı halde, topraktan farklı renk ve tatta sebze ve meyvelerin

çıktığı (Rad / 4) ayette belirtilmiştir. Ayette “….. böyle iken onların bir kısmını bir

kısmına üstün tutarız….” İfadesi açıklanmalıdır. Ayetin devamındaki “ibret”

kelimesinin yanına “tavsiye, öğüt” şeklinde sade, açıklayıcı bir ifade verilip,

öğrencinin bilişsel seviyesine uygun öğretim yapılmış olurdu. Evrendeki düzenden,

somut olandan hareketle, soyut olan Allah’ın varlığı fark ettirilmeye çalışılmıştır.

Öğrencilerin evrende görüp, bildikleri gökyüzü ile ilgili ayetlere yer

verilmiştir. “Anlamaya çalışalım” başlıklı etkinlikte (Mülk / 3) ayeti verilmiştir.

Ayetteki “yedi göğü” ifadesini öğrencilerin anlaması, dikkatlerini çekmesi zordur.

105

Burada öğrencilere, “atmosfer dışında hava tabakaları var mıdır?, araştırınız.”

Denilerek fen bilgisi dersinden yardım alınmış, dinin, Allah’ın söylediklerinin

bilimin verileriyle uyum içinde olduğu, aralarında işbirliği yaptırılarak fark ettirilmiş

olurdu. Yine ayette geçen, “… gözünü çevir bak!, Rahman’ın yaratışında hiçbir

kusur görüyor musun?” ifadesi öğrencilerin anlayabileceği şekilde

somutlaştırılmalıdır. Örneğin; gökyüzü ile kumaş arasında bir benzerlik kurularak,

“dünya üzerindeki hava tabakası onu saran bir kumaş gibidir.” İfadesi verilir,

ardından “aldığınız bir kumaşta yırtık olsa ne yaparsınız?”, “Atmosferde delik

olsaydı neler olurdu?, araştırınız” sorularıyla ayeti anlamaları sağlanabilirdi.

Öğrencileri bilgilendirmek amacıyla, “dünyamızın düzenini bozmayalım” başlığı

altında ozon tabakasındaki değişiklik ve sonuçları kısaca anlatılarak, öğrencilere

yaratılan her şeyin bize Allah’ın bir emaneti olduğu, onları korumazsak tüm evrenin

düzeninin bozulacağı anlatılarak, bilişsel, duyuşsal açıdan gelişimleri sağlanmış

olurdu. Konu içerisinde “Allah’ın işine karışmak” başlıklı fıkra ile, öğrenciler

gülerken düşünmekte, Allah’ın her varlığı yaratış şeklini, her varlığın görevini

canlılara yararlı olacak şekilde düzenlediği fark ettirilmektedir. Fıkra sonunda

sorulan sorular, konunun kazanımlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçmektedir.

Konuların işlenişinde Allah’ın varlığı öğrencilerin somut olarak gördükleri

evrenden hareketle kavratılmaya çalışılmıştır. Allah kavramının öğretiminde “sevgi”

motifinin önemli bir yeri vardır. Burada Allah’ın insanları, çocukları sevdiği ve onlar

için çok güzel, düzenli bir evren yarattığı, iyi beslenmeleri, yaşayabilmeleri için

çeşitli meyve, sebze verdiği vb. açıklamalarına da yer verilerek öğrencilerin psiko-

sosyal özelliklerine uygun olarak duyuşsal gelişimleri sağlanabilirdi. Konu biraz

mekanik, bilimsel bir tarzda işlenmiş, sürekli ayetler verilerek adeta bir teoloji kitabı

106

gibi Allah’ın varlığını ispatlama gayretine girildiği görülmektedir. Konu, anlatımlar

kısa tutularak, sevgi, değer verilme duyguları dikkate alınarak daha zevkli hale

getirilmelidir.

3. Kazanım: Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur. Allah’ın

varlığı ve birliği konusu oldukça soyuttur. Evrenden hareketle Allah’ın varlığı

üzerinde durulmuştu. Her resmin bir ressamı olduğu gibi evreninde bir yaratıcısı

olduğu mantıklı bir şekilde açıklanmıştır. Öğrencilere, apartmanların, giysilerinin,

kıyafetlerinin nasıl meydana geldiği sorulmakta, sonuçta her şeyin hammaddesinin

Allah tarafından yaratıldığı vurgulanarak, öğretimin bilinenden bilinmeyene ilkesine

uyulduğu görülmektedir. Anlatım güzel ve akıcıdır. “Yaratılmış sayısız varlıklar

vardır, çünkü Allah vardır. Bu varlıklar rast gele değil birbirleriyle uyum

içindedirler. Çünkü Allah birdir.” Cümlesi oldukça mantıklı, düşündürücü ve telaffuz

edilmesi zevklidir. Burada Allah’ın varlığını anlatmak için şu şekilde bir örnek

verilebilirdi: Çayına şeker atmış, karıştıran bir kadın resmi verilip, “çayın içinde

şeker olup olmadığını nasıl anlarsınız?” denilir, ardından çay içindeki şekerin

görünmemesine rağmen, tadından var olduğunu anladığımız gibi, Allah’ın da

evrende yarattıklarıyla varlığını anladığımız vurgulanmalıydı.

Sınıfa Kur’an meali getirilip, “anlayalım” bölümündeki ayetleri öğrencilerin

derste bulmalarının istenmesi, Kur’an-ı Kerim’i kullanma, okuma, araştırma

becerilerini geliştirecektir. Ayrıca Kur’an-ı anlamamız için Allah’ın bizi akıllı

yarattığını daha iyi kavratacaktır.

Evrendeki varlıkların var olmak için Allah’a ihtiyaçları olduğu, bir gün yok

olacakları, o sebeple yeterli, güçlü olmadıkları vurgulanmıştır. Burada İbrahim

peygamberin Allah’ı arayışı ayetlerle verilmeli, güneşin, ayın yaratılan her şeyin

107

birbirine ihtiyacı olduğu, onların Tanrı olamayacağı daha iyi kavratılabilirdi.

Öğrenciler somuttan soyuta doğru bir zihinsel gelişim sürecindedirler. Özellikle

sonsuzluk kavramını anlamaya çalışırlar. Kendilerinin nasıl var olduklarını merak

edip sorarlar, yaratılış kavramını anlamaya isteklidirler. Sonsuzluğu kavramak onlara

zevk verir. Dünyanın yaratılışı (oluşumu) konusunda fen bilgisi dersinde de bazı

şeyler öğrenmişlerdir. Öğrenciler konu için gerekli hazır bulunuşluk ve duyuşsal

niteliklere sahiptirler.

Evrendeki varlıkların düzenli hareket etmelerinin, Allah’ın gücüyle olduğu

vurgulanmıştır. İçerik içinde “atom çekirdeği” resmi

verilmiştir, resim eğitici değildir. Bu resim yerine,

gezegenler, güneş ve ayın olduğu bir resim verilerek,

birbirlerine çarpmadan nasıl dönebildikleri sorularak,

öğrencilerin dikkati çekilebilir. Öğrencilerin bilişsel,

psiko-motor açıdan gelişimlerini sağlayacak bir rol çalışması da yapılabilir.

Öğrenciler gruplandırılır, önce herkesin bulunduğu karede dönmesi istenir, düzen

görülür. Sonra rast gele dönmeleri istenir, birbirlerine çarptıkları fark ettirilir.

Evrendeki düzene vurgu yapılabilirdi. Yine trafik kuralları ile gezegenlerin

hareketleri arasında benzerlik kurularak “trafik kuralları niçin vardır?, onları kim

koyar?” diye sorulup, evrendeki düzeni Allah’ın gücüyle sağladığı kavratılabilir.

Allah’ın doğru olan insanlara yardım edeceği, Allah’ın varlığının farkında

olan insanın ahlaklı olması gerektiği belirtilmiştir. Konunun ahlak kavramı ile de

bağlantısı kurularak öğrencilerin duyuşsal açıdan da gelişimleri sağlanmıştır. Ancak,

öğrencilerin konu içerisindeki farklı bakış açılarını görerek , konuların birbiriyle

bağlantısını kurmaları gereklidir. Allah’ın evrene bir düzen verdiği gibi, insanların

108

dünyadaki yaşayışlarını ve davranışlarını da düzenlemek istediği, iyi işler yapmaları

için onlara kutsal kitap ve peygamberler gönderdiği ifade edilmeliydi. İnsanların

doğuştan Allah’a inanma isteğine sahip olduğu “fıtrat” hadisiyle anlatılmaya

çalışılmıştır. Bu bilgi öğrencinin bilişsel seviyesinin üzerinde olup, konu ile alakalı

değildir, gereksiz bir bilgidir.

“Tartışalım” etkinliği ile sınıfta birden fazla başkan olunca sınıf düzeninin

bozulacağı gibi, birden fazla Allah olsaydı düzen bozulurdu, o halde, “Allah birdir”

fikrine öğrencilerin tartışarak ulaşmaları amaçlanmıştır. Öğretimin yakından uzağa

ilkesine uyularak, öğretimin etkili ve kolay olması amaçlanmıştır. “Manyetik kalkan”

başlıklı etkinlik, öğrencilerin konu içerisinde öğrendiklerini analiz edip, sonuç

çıkarabilecekleri bir etkinliktir. Beyin fırtınası yapılarak, metinde verilen ayetlerden

ilkeler çıkarılması istenebilirdi.

Dördüncü konunun devamında, canlı cansız tüm varlıkları yaratan ( yoktan

var edenin ) Allah olduğu belirtilerek, yaratma kelimesi açıklanmaya çalışılmıştır.

Anlatımda “ben” dili kullanılarak, içerik öğrenciye yaklaştırılmaktadır. Konunun

devamında (Rum / 8) ayet verilerek, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğu

vurgulanmıştır. Bu açıklama gereksiz bir tekrar niteliğindedir. Konu içerisindeki,

varlıkları gruplama etkinliği, “sen yarattın” başlıklı şiir, eğitici ve eğlendirici

etkinliklerdir. Yaratmanın anlık değil, sürekli olan bir durum olduğu (Ankebut / 2)

ayetle desteklenmektedir.Bu noktada “ Allah artık hayvan ve bitki yaratmasa neler

olur?” sorusu ile yaratmanın sürekli olmasının canlılar için gerekli olduğu, aksi

taktirde hayatın sona ereceği fark ettirilebilirdi.

109

İnsanın bir ürün ortaya koyması ile Allah’ın yaratmasının farklı olup,

Allah’ın yaratmasının yoktan olduğu fikri öğrencilerin kavrama düzeylerine uygun

olarak ayetle açıklanmıştır. İnsanın Allah’ın yarattığı hammadde ile ürün elde

ettiğine dikkat çekilmiştir. Verilen ayetteki “rızık” kelimesinin anlamı sorularak,

öğrencilerin kavram, kelime bilgisi

zenginleştirilmiş olurdu. Konunun devamında

“her şey O’nu anlatıyor” başlıklı bir resim

verilmiştir. Bu resmin yanı sıra, “bir ressamın

boyaları, bir ninenin ördüğü kazak” resmi

verilerek eşyaların neden yapıldığını

araştırmaları istenseydi, var olan bir şeyden

yeni bir ürün oluşturma ile yoktan yaratmanın farkı öğrenciler için daha mantıklı

olarak açıklanmış olurdu.

Öğrencilerin duyuşsal özellikleri dikkate alınarak, kendisi ve arkadaşlarını

yaratanın Allah olduğu, “her insan Allah için değerlidir” denilmektedir. Bu nokta da

her insanın parmak izinin farklı olduğu belirtilerek, Allah’ın yaratmasının eşsiz

olduğu konusuna etkili bir geçiş yapılmış olurdu.

4. Kazanım: Allah’ın eşi ve benzeri yoktur.

Allah’ın varlığı kavratıldıktan sonra, bazı sıfat ve nitelikleriyle evrendeki

gücü pekiştirilmek istenmektedir. Evren de başka Tanrılar olsaydı düzenin

bozulacağı anlatılmaktadır, oysa bu bakış açısı diğer konularda verilmişti, gereksiz

olarak tekrar edilmiştir. Allah’ın sıfatlarıyla tek olduğu ihlas suresiyle anlatılmak

istenmiştir. Ancak ünite sonunda aynı sure işleneceği için önceden verilmesi

öğrencide aşinalık oluştururken, onu sıkabilir.

110

Öğrencilerin Allah’ı daha iyi kavrayabilmeleri için, Allah’ın sıfat ve niteliklerinden

bazıları verilmiş, onları kullanarak dua cümleleri yazmaları istenmektedir.Bu

etkinlik, öğrencilerin duayı oluştururken arkadaşlarıyla yardımlaşmaları, yazdıkları

duayı okumaları, duyuşsal ve psiko-motor yönlerden gelişimlerini sağlayacaktır.

“Allah’ın benzeri yoktur” başlıklı bir öykü verilmiştir. Öykü içerisinde babanın

çocuğun sorusuna cevabı verilmeyip öykü yarım bırakılıp, öğrencilerden öyküyü

tamamlamaları istenseydi, metin çalışma kağıdı gibi kullanılarak etkili bir örnek olay

incelemesi yapılmış olurdu.Böylece,yaparak yaşayarak öğrenme ilkesine,uygun

olarak öğrencilerin hayal güçlerini kullanmaları, öğrendikleri bilgileri sistemli olarak

uygulamaları, kendilerini ifade etmeleri sağlanmış olurdu.

5. Kazanım: Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle

beraber olduğunun bilincine varır.

Allah’ın görme, duyma ve bilme nitelikleri olduğu, insanın da bu niteliklere sahip

olduğu belirtilmektedir. Konunun başında şu şekilde bir yönerge verilebilirdi:

“Gözümüzle göremediğimiz varlıklar, kulağımızla duyamadığımız sesler var mıdır?”

sorusuna fen bilgisi dersinden destek alınarak, bazı bakteri ve mikropları gözümüzle

göremediğimiz için, mikroskop kullandığımızdan bahsedilerek, insanın görmesi ve

duymasının sınırlılığı fark ettirilebilirdi. Bu içerik için teleskopla aya bakan bir insan

resmi verilip, resimde gördüklerini anlatmaları istenilerek, öğrencilerin ana fikri

kavramaları kolaylaştırılmış olacaktır.

Allah’ın insanları her an gördüğü için, insanların ahlaklı, iyi davranışlar yapmaları

fikrini duygu boyutuna taşımak için verilen “gerçek iman sahibi genç kız” hikayesi

oldukça etkili ve güzel bir örnektir. Yakından uzağa öğretim ilkesine uygun olarak

öğrencilerle çevrelerindeki güzel ahlaklı kişilerle ilgili fikirleri paylaşılabilir.

111

Allah’ın bizim bilmediğimiz şeyleri bildiği, (En’am / 59) ayetiyle açıklanmıştır.

“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır”. Gayb kelimesinin anlamının öğrenciler

tarafından bulunması istenerek derse katılımları, kavramaları sağlanacaktır.

“Görünmezlik oyunu oynayın” başlıklı etkinlik , “gerçek iman sahibi genç

kız” etkinliğinden önce verilmelidir. Allah’ın insanları her an gördüğü için ahlaklı

olması gerektiğini öğrendikten sonra, böyle bir çalışma etkili olmaz. Oysa,

öğrencilerin hayal dünyalarının zenginliğini de, eğlendirici biçimde ortaya çıkaracak

bir çalışmadır.

Allah’ın kendisine verdiği organları iyi faydalı işlerde kullanması gerektiğini,

bunlardan sorumlu olacağını öğrenen öğrenci, çalışmanın dinimizdeki değerini daha

anlamlı bulacaktır.

Allah’ın bizi her an gördüğü, duyduğunu bilmemiz, O’nun hep bizimle beraber

olduğunu aklımıza getirmektedir. Acaba Allah’ın her an yanında, her yerde olduğunu

bilince nasıl davranmamız gerekir sorusunun cevabına geçelim. Ahlaklı, dürüst,

adaletli olursak Allah’ın bizimle beraber olup yardım edeceği anlaşılmaktadır. Çünkü

doğru insanları Allah yalnız bırakmaz, diğer insanlarda onu sevdikleri için

sıkıntılarına çare ararlar.Bu yaştaki öğrenciler “adalet, dürüstlük” kavramlarına önem

verirler. Eğer dürüst olurlarsa öğretmenleri, büyükleri onları sevecektir. Allah’ın da

kendisini sevdiğini bilmek öğrencilerin güven duygularını geliştirecektir.

Öğrencilerin gelişim özelliklerinin dikkate alındığını görmekteyiz. Yine öğrencilerin

önce doğru bilgileri öğrenmeleri, sonra değer verip davranışa dönüştürmelerine

destek olunmaktadır.

6. Kazanım: Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.

112

Allah’ın gücü ile evrenin düzeninin devam etmesi arasında bağlantı kurulmuştur.

Allah’ın küçücük bir tohumda kocaman bir ağacı sakladığı, meyveler çıkarıp

canlıları yaşattığını örneklendiren hikaye eğitimsel açıdan faydalı bulunmuştur.

Allah’ın insanlara her türlü iyiliği yapmaya gücünün yettiği bunun için üzerimize

düşeni yapıp Allah’a dua etmemiz gerektiği vurgulanmıştır. Bu noktada öğrencilerin

gelişimsel ihtiyaçları dikkate alınarak, dua ederek Allah’ın gücüne güvendiğimizi

gösterdiğimiz, O’nun da duamızı kabul edeceği belirtilmeliydi. Böylece öğrencilerin

güvenme, değer verilme, sevilme ihtiyaçları desteklenmiş olur, derse ilgileri artardı.

Bu yaştaki çocuklar, ibadet etme, dua gibi dini

pratiklere isteklidirler. Dualarının kabul edileceğine

kesinlikle inanırlar. Öğrencilerin bu gelişim özelliğinin

dikkate alınarak, Allah’ın her an bizimle beraber

olduğu için, dualarımızı duyup, kabul edeceğini belirten

bir ayetle içerik zenginleştirilmiştir. Konu içerisinde

verilen tabiat resmi estetik değildir. Allah’ın her şeye

gücü yettiğini alemde Allah’ın bilgisi dışında bir tek yaprağın bile yere

düşmeyeceğinin kavratılması için “Yaprak Olalım” adlı drama oyunu sınıfta

oynanabilir.130

7. Kazanım: Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile

iyi işler yapmaya istekli olur.

8. Kazanım: Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder.

Çalışırım, Allah’ın yardımına güvenirim, başarırım konusunda ise, Allah’ın

insana öğrenme, seçme, istediğini yapma gücü verdiği, insanın Allah’ın verdiği

130 Tuğba Güler, Din ve Ahlak Öğretiminde Drama Örnekleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Ekim, 2007, s. 101.

113

oksijeni, yiyeceği kullanıp, çalışıp yeni ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği böylece

evrendeki sürekliliğin, dönüşümün sağlanmasına insanların katkısı olduğu fikri

öğrencilere sezdirilmektedir. İnsanın evrenle uyum içinde yaşaması gerektiği, kendi

sorumluluklarını yerine getirip Allah’a güvenebileceği öğrencilerin anlayabileceği

şekilde vurgulanmaktadır. Bu noktada, “insanlar çalışmasaydı bilgisayar, uçak olur

muydu?” sorusu sorulsaydı, çalışmanın insan için önemine dikkat çekilmiş olurdu.

Burada tevekkül konusunda öğrencilerin tartışmalarını, kendi öğrenmelerini

yönlendirmeleri için şu şekilde bir diyaloğa yer verilseydi, öğretim kolaylaştırılmış,

tevekkül kavramı örneklendirilmiş olurdu. Örneğin, sınavı olan iki arkadaşın

konuşması verilir, çocuklardan biri, sınav olduğu için ders çalışması gerektiğini

söyler. Diğeri ise, Allah’a dua ederse, çok çalışmasa da başaracağını söyler. Örnek

sonunda “sizce hangisi başaracaktır?” sorusu ile öğrencilerin fikirleri alınırdı.

9. Kazanım: İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.

Sure hakkında kısa anlaşılır bilgi verilmiştir. Surenin her bir ayeti ve ayetlerin

anlamları karşılarına gelecek şekilde verilip, öğretimin kolaylaştırıldığı dikkati

çekmektedir. Öğrencilerin surenin anlamını kavrayabilmeleri için, surede geçen

kelimelerin açıklandığı görülmektedir. Öğretimin günlük hayatla ilişkilendirilmeye

çalışıldığı öğrencilerin röportaj yapmalarını isteyen etkinlikten anlaşılmaktadır.

Öğrencilerin, İhlas suresi ile ilgili bilgi edinmelerini, aile ve arkadaşları ile

paylaşımlarını artıracak faydalı bir etkinlik olduğu görülmektedir. Ancak surede

“O’ndan çocuk olmamıştır ,kimsenin babası değildir”. Açıklaması verilmiştir.Burada

her ne kadar insanlar gibi çocuk sahibi olmasa da Allah’a “erkek” cinsiyetinin

atfedilmesine sebep olup, çocuksuz bir baba olduğu anlamı çıkarılabilir. Sadece

“O’nun çocuğu yoktur” ifadesi verilmelidir.

114

Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında

İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders

kitabındaki 1. ünite olan “Allah İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular içerik ve

etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel anlamda öğretim programında

aynı ünite için belirtilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta

içeriği desteklemek için verilen resim, örnek, yazı, gibi bazı etkinlikler belirlenen

kazanımları gerçekleştirme de çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda

değişik fikirler verilmiştir. Günlük hayattan, yaşadığımız çevreden hareketle,

evrendeki düzeni fark ettirebilmek için pek çok ayet, bilimsel gerçeklerden hareket

edilmiştir. Öğretim için verilen bu işaretler, öğrencilerin ön koşul öğrenmelerine

uygun olup, çok ve çeşitlidir.Verilen örnekler somut olup, öğrencinin çok sayıda

duyu organına hitap etmektedir. Konu alanı içerisinde öğrencilerin ön koşul

öğrenmeleri sağlandıktan sonra onları düşünmeye, araştırmaya sevk edecek sorular

sorulmalıydı, oysa yeterli soru sorulmadığı dikkat çekmektedir. Allah’ın varlığından

onu tanıtacak sıfatlarına geçilmiştir. İnsanlara verdiği nimetlerden yola çıkılarak

cömertliği vurgulanmıştır, ancak bizi sevdiği için nimet verdiği bizim de Allah’ı

sevmemiz gerektiği vurgulanmamıştır.Allah inancı öğretiminde çok önemli olan

sevgi kavramına yer verilmemesi önemli bir eksikliktir.

Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen

çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.

Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?

Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve

üniteyle ilgili ön testlerdir.

115

1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar

ünitenin başında değil, içindeki bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında dikkat

çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde ana

başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca hangi

konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.

2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?

Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve

öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin

gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır.Kazanımlar, öğrencinin o üniteyi

başarıyla tamamladıktan sonra ulaşacakları bilişsel, duyuşsal ve psiko motor davranış

örüntülerini gösterir biçimde olmalıdır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve Ahlak

Bilgisi Öğretim Programında her sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan

ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına yerleştirilmelidir.

3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?

Her ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt

yapısı vardır. Bu alt yapı varsa, öğrenme kolay gerçekleşir. Allah inancı öğretiminin

alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve duyuşsal özelliklerin dikkate alınması

gereklidir.Hazırlık çalışmalarını değerlendirdiğimizde; Öğrencilerin yakın çevresi,

ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile ilgisi kurulmuştur. Öğrencilerin ön koşul

öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için

kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin bilgi ve birikimine uygunluk açısından

değerlendirdiğimizde, “Allah’a inanıyorum sözüyle ne kastederiz?” sorusu henüz

iman, inanç kelimelerinin anlamını bilmeyen öğrenci için üst düzeyde bir

sorudur.İçinde “Allah” sözcüğü geçen deyimleri bulmaları istenerek, öğrencilerin

116

diğer derslerle yardımlaşıp, dil becerilerini, farkındalıklarını geliştirmektedir.

Öğrencilerin 4. sınıfta Allah ile ilgili ön koşul öğrenmelerini harekete geçirmekte,

bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak araştırma yapmaya teşvik etmektedir.

Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk

düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak

öğrenme derecesi belirlenememektedir. Ayrıca üniteye başlamadan önce,

öğrencilerin bildikleri ile bilmediklerinin farkına varılamadığı için, etkinlikler uygun

şekilde düzenlenememektedir.

Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız

zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:

Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının

öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi

sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime

ve kavramlardan sadece “Allah, benzerlik, eş olma” ile ilgili hazırlık çalışmaları

vardır.

Ünitede yetersiz olan durumlar:

Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında

ön testlere yer verilmemiştir.

Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın

dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve

deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda

sözlükte verilmiştir.

Kitapta ünite boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım pek akıcı

değildir. Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, Allah, inanç, iman,

117

eş, şirk, yaratma, yaratılış, rızık gibi soyut kelimeler çoğunluktadır. Kelimelerin

anlamları örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Konu soyut olduğu için anlatımlar

biraz uzun olmuş, inancın hayatla bağını kurmak için farklı açılardan konu işlenmeye

çalışılmış, benzer ifadeler tekrar edilmiştir. Allah’ın varlığı, nitelikleri ile evrendeki,

insanlar üzerindeki gücü, hakimiyeti vurgulanmıştır. Allah, evren, insan ilişkisinde

insanın evrene karşı sorumluluklarına değinilmemiştir. Allah insan ilişkisi bir sebep

sonuç ilişkisi şeklinde ifade edilmiş, Allah’ın varlığı fark ettirilmek istenirken

karmaşık, felsefi açıklamalar yapılmıştır. Allah’ın evreni ve içindekileri insanı

sevdiği, iyiliğini istediği için yarattığı vurgusu zayıf kalmıştır.

Cümle yapıları 5. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Bazen biraz uzun

olabilmekte, bu da anlamayı zorlaştırmaktadır. Anlatımda devrik cümlelere

rastlanmamıştır.

Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?

Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, kelime ve kavramın tanımı hemen

verilmeyip, arka arkaya verilen cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya

çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli kazanımlar için, ikna edici, yaşama sevinci veren bir

dil kullanılmıştır. Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara

uygundur. Öğrenciler anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede

duymuşlardır.

Paragraflar tek bir bilgiyi, fikri içermektedir. Konu içerisinde konunun farklı

açılardan işlendiği paragraflar olduğu için konu uzamakta, ana fikri elde edecek konu

bütünlüğü korunamamaktadır.

Anlatımda örneklere yer verilmiştir. İnanç öğrenme alanı gibi soyut bir alanda

kelime, terim, dini ve ahlaki davranışların örneklendirilmesi gerekir. Değer

118

kavramının yeterince açıklanmadığı görülmektedir. Örneklerin öğrencilerin

seviyesine uygun olarak günlük hayattan seçilmesine özen gösterilmiştir.

Öğrencilerin anlamaları, ön koşul öğrenmelerini hatırlatacak örnekler vardır, ancak

öğrendiklerini uygulamaları için örnekler azdır. Fikirlerini açıklamaları için verilen

örnekler, resimler işlevsel olmayıp, kazanımlara ulaşma da yetersizdir.

İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım

içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,

münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri

düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği

doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur.

Ayetler, içeriğe uygun ve anlaşılırdır. Bazı kelimeler sadeleştirilmelidir.

Özellikle, Allah’ın verdiği nimetler, yarattıkları ile ilgili ayetler bir çalışma parçası

gibi kullanılabilirdi. Ünite içerisinde boşluk doldurmalar ve çalışma yapraklarına yer

verilmemiştir. Örnek olay ve hikayeler çalışma yaprağı gibi kullanılabilirdi.

Değerlendirme çalışmalarını incelediğimizde;

Allah’ın bazı sıfat ve isimlerinin geçtiği bulmaca verilip, öğrenilenlerin

hatırlanması ve uygulanmasına yönelik etkinlikler yapılmıştır. Değerlendirme

çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin değildir. Boşluk doldurmalı,

uzun cevaplı, açık uçlu kısa cevaplı soru varken, DY, çoktan seçmeli soru

bulunmamaktadır. Soruları kazanımların gerçekleşme düzeyini ölçmeleri açısından

değerlendirdiğimizde;

1. Kazanım: İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur. Duyuşsal

öğrenme alanının alma, farkında olma düzeyinde bir kazanımdır, isteklilik

119

önemlidir.Bu kazanımla ilgili bir tane soru olup, bilişsel alanının kavrama

düzeyindedir.

2. Kazanım: Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar. Bilişsel

öğrenme alanının kavrama, yorumlama düzeyindedir. Bir konuyu kendi ifadesiyle

açıklama, anlam ve örnek vermeyi gerektirmektedir. Kazanımla ilgili bir tane soru

sorulmuş olup, bir şiirden evrendeki düzenle ilgili çıkarımlar istemektedir.Bilişsel

alanın analiz ve sentez basamağında bir öğrenmedir. Kazanımın gerçekleşme

düzeyini ölçebilecektir.

3. Kazanım: Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur. Duyuşsal

alanının alma, farkında olma basamağındadır.

4. Kazanım: Allah’ın eşi ve benzeri olmadığını kavrar.

5. Kazanım: Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle beraber

olduğunun bilincine varır.

6.Kazanım: Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.

Her üç kazanımda bilişsel alanın kavrama basamağında bir öğrenmeyi

amaçlamaktadır. Kazanımlarla ilgili olan 4. soru boşluk doldurmadır, bilgi,

uygulama düzeylerindedir.

7. Kazanım: Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile

iyi işler yapmaya istekli olur.

Kazanım duyuşsal alanın alma, tepkide bulunma basamaklarındadır. Kazanımla

ilgili bir tane soru olup, bilişsel öğrenme alanının kavrama, analiz, sentez

düzeylerindedir.

8. Kazanım: Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder. Duyuşsal

alanın farkında olma basamağındadır. Kazanımla ilgili, iki tane soru

120

sorulmuştur.Sorular bilişsel alanın kavrama, uygulama, sentez, duyuşsal alanın

alma, tepkide bulunma basamaklarındadır. Kazanımın gerçekleşme düzeyini

ölçebilecektir.

9. Kazanım: İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım bilgi,

kavrama, uygulama düzeylerindedir. Etkinliklerle gerçekleştirilmiştir.

C. 6. Sınıf 1. Ünite: Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İman Ünitesinin İçerik

Ve Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi

Ünitenin Kazanımları:

Bu ünitenin sonunda öğrenciler;

1. Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar,

2. Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler,

3. Bütün peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönlerini fark eder,

4. Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar,

5. Mucize kavramının ne anlama geldiğini açıklayarak bunun peygamberlere

ait bir özellik olduğunun farkında olur,

6. Kur’an’da adı geçen peygamberleri bilir,

7. İlahi kitabın anlamını açıklar,

8. Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir,

9. İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini belirtir,

10. Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler.

121

Ünitenin ilk sayfasında hazırlık çalışmaları bulunmaktadır. İlk hazırlık

çalışmasında öğrencilerden, peygamber, vahiy, ilahi kitap sözcüklerinin anlamının

öğrenilmesi istenilerek öğrencilerin hazır bulunuşluğu sağlanmaya çalışılmaktadır.

Peygamberlerin insanlar arasından seçilmesinin nedenleri hakkında büyüklerle

konuşmalarını isteyen çalışmada, öğrencilerin yakın çevrelerinde kavramlara

aşinalıkları geliştirilmek istenmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine uyulmuştur. 3.

hazırlık çalışmasında “bütün peygamberler ortak bir amaca hizmet etmiştir” sözünü

arkadaşlarıyla tartışmaları, bilgi ve kavrama düzeylerinin, işbirliğiyle güçlenerek

derse hazırlanmaları amaçlanmıştır. Ancak, peygamber, vahiy vb. kelimelerini yeni

öğrenen öğrencilerin bu konuyu tartışmaları yeterince amacına ulaşamaz. 4. hazırlık

çalışmasında, “sınıf temsilcisi olarak seçeceğiniz kişide hangi özellikleri ararsınız?”

diye sorularak, öğrencilerin eleştirel düşünmesi sağlanmıştır. Hazırlık çalışmaları

öğrencileri derse hazırlamada kısmen yeterlidir.

Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi

1. Kazanım: Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar.

Hazırlık çalışmalarından sonra “peygamber ve peygamberlere iman” alt

başlığı ile konuya giriş yapılmıştır. Peygamberin Allah tarafından insanlar arasından

seçilen, O’nun mesajını insanlara ileten elçi olduğu şeklinde açık bir tanım

yapılmıştır. Peygamberlere inanmanın Allah’a inanmanın bir gereği olduğu

vurgulanarak, peygamber, vahiy, Allah kavramları arasında ilişki olduğu öğrencilere

sezdirilmiştir. Metnin altında “peygamberlere inanırız, çünkü onlar, Allah tarafından

seçilirler, Allah’tan vahiy getirirler, vahyi olduğu gibi insanlara bildirirler,

122

vahyedileni uygular, insanlara örnek olurlar.” Şeklinde bir şema ile peygamber

kavramının öğretimin açıklık ilkesi dikkate alınarak öğretilmeye çalışılması olumlu

bir durumdur.

Kur’an-ı Kerim’de “peygamber”in karşılığı olarak kullanılan nebi ve resul

sözcüklerinin şu şekilde açıklandığı görülmektedir: “nebi, haber getiren, Allah’tan

vahiy alan kişidir”. “Resul ise, Allah’tan aldığı kitabı insanlara açıklayan kişidir.” Bu

açıklama anlaşılır değildir ve yetersizdir. Oysa nebi ve resul her ikisi de Allah’tan

vahiy almakta, aldığı vahyi açıklamakla görevlidir.” Nebi kendisine vahiy olarak

belli sayfalar gönderilen; resul ise, Allah’tan aldığı vahiyler nebiye göre daha fazla

olup, kendisine gönderilen kitabı vahyeden peygamberdir.” Şeklinde bir açıklama

yapılsaydı, iki kavramın farkı daha anlaşılır olurdu.

Allah’ın insanlara niçin peygamber gönderdiği açıklanırken, konu daha

somutlaştırılabilirdi. Örneğin, bir sınıfta düzenin olması, sınıfın idare edilmesi için

neler yapılabilir? Vb. sorularla öğrenciler peygamberin gerekliliğini daha iyi

kavrayabilirler.

“Vahiy” kavramı Allah ile peygamberler arasında bir iletişim biçimi olarak

tanımlanmıştır, ancak bu tanım belirsizdir. Nasıl bir iletişim biçimidir? Sorusunun

cevabı yoktur. Vahiy; “Allah’ın peygamberlere gönderdiği, insanlara açıklamalarını

istediği, emir ve yasaklarıdır.” Şeklinde bir tanım yapılsaydı daha anlaşılır olurdu.

Konu içerisinde ilk peygamber Hz. Adem, son peygamber Hz. Muhammed

olmak üzere Allah’ın tarih boyunca çok sayıda peygamber gönderdiği vurgulanarak,

peygamberlerin yaşadığı bölgeleri içine alan bir harita verilmiştir. Ancak harita daha

işlevsel, öğrenci çalışmalarına yönelik olarak kullanılabilirdi. Örneğin, haritada Mısır

ve Mekke şehirleri verilmeyip, öğrencilerden Hz. Musa ve Hz. Muhammed’in

123

yaşadığı şehirleri bulup haritada işaretlemeleri

istenebilirdi. Öğrencileri araştırmaya yönelten

bir çalışma olurdu. Müslümanların Allah’ın

peygamberleri arasında ayrım yapmayıp,

onların peygamberliğine ve vahyedilene

inandıkları vurgulanmış, konuya uygun bir

ayetle içerik desteklenmiştir.

2. Kazanım: Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler.

Kazanımla ilgili olarak ders kitabındaki konu içeriğine baktığımızda peygamberlerin

de insan olduklarını açıklayan ayetlere yer verilerek (Enbiya / 8), kul ve elçi olma

arasındaki fark kavratılmaya çalışılmıştır. Peygamberlerin insani özelliklerine vurgu

yapılarak, doğaüstü güçlere sahip olmadıkları, insanlardan tek farkının peygamber

olup, Allah’tan vahiy almaları olduğu belirtilmiştir. Burada peygamberlerin insani ve

peygamberi niteliklerini öğrencilerin oluşturacakları bir şema verilip, yazmaları

istenebilirdi, böylece öğrencilerin konuyu analiz etmeleri sağlanırdı.

Tarih içerisinde bazı insanların, peygamberin olağanüstü nitelikleri olması,

melek olması gerektiğini bahane ederek peygamberlere inanmak istemedikleri için ,

peygamberlerin insan olmasına karşı çıkanlara Allah’ın (İsra / 94-95) ayeti örnek

verilerek konu mantıklı bir şekilde açıklanmıştır. Öğrencilerin Allah’ın bir meleği

peygamber olarak görevlendirmesi durumunda neler olabileceğini tartışmaları

istenerek, eleştirel düşünebilme, problem çözme becerileri geliştirilmeye

çalışılmıştır. Bu etkinlikte öğrencilerin eleştirel düşünebilmesi veya bir beyin

fırtınası yapabilmeleri için, melek kavramını iyi bilmeleri gerekir. Melek ve ahiret

124

inancı ile ilgili bilgiler ise, 7. sınıfta verilmektedir. Öğrenciler önceki bilgileriyle

düşünecekler ve yeni bilgiler de öğreneceklerdir, 7. sınıf için hazırlayıcı olacaktır.

“Hiç düşündünüz mü?” başlıklı etkinlikte, peygamberlerin güvenilir, adil

oldukları ve bizim gibi insan oldukları için, örnek alınmaları gerektiği, eğer melek

olsalardı örnek alınamayacakları açıkça gösterilerek, öğrencilerin ayette verilen

içeriği anlamaları kolaylaştırılmıştır. Peygamberlerin nitelikleri konusuna da

yumuşak bir geçiş yapılmıştır.

3. Kazanım, bütün peygamberlere gelen

vahiylerin ortak yönlerini fark eder. Kazanıma

yönelik olarak programda belirtildiği gibi tevhit

ilkesiyle sınırlandırılmıştır. Allah’ın elçilerinin

hepsinin aynı ilkelere, değerlere inandıkları ve

bunlara uygun bir yaşam sürdükleri vurgusu

kazanıma uygundur. Bütün peygamberlerin

insanları yalnızca Allah’ı ilah olarak görmeye, ibadet etmeye davet ettikleri vurgusu

yapılmıştır. Tevhidin Allah’ın isim ve sıfatlarında tek olduğu açıklaması oldukça

güzel ifade edilmiştir. Öğretimin faydalılık ilkesi dikkate alınarak, bütün

peygamberlerin amacının, insanların dünyada ve ahirette mutlu olmalarını sağlamak

olduğu şeklinde açıklanmıştır. Bu olumlu bir durumdur. Konu içerisinde bir çok

peygamberin yaşadığı Kudüs şehrinin resmi verilmiştir. Öğrencilere Kudüs şehri

hakkında, ilahi dinler için önemli olması açısından kısa bir bilgi verilebilirdi. “Bilgi

kutusu” başlıklı etkinlikte, Kur’an’ın en büyük mucize olduğu vurgulanmaktadır,

oysa bu açıklama konunun içeriğine fazla uygun değildir. Bunun yerine, İlahi

kitaplardan tevhit inancı ile ilgili çok kısa bölümler verilip, öğrencilerden ayetlerin

125

analizini yaparak, kazanıma ulaşmaları sağlanabilirdi. Peygamberlere gelen

mesajların ortak amaçlarından birinin de dini konulardaki anlaşmazlıkları gidermek

olduğu, başlangıçta insanların tek bir topluluk iken zamanla anlaşmazlığa düştükleri

ve Allah’ın da onlara yardım etmek için farklı zamanlar da farklı kişileri peygamber

olarak görevlendirdiği (Bakara / 212) ayetle belirtilmiştir. Böylece öğrencilere farklı

zaman ve mekanlarda değişen şartlara, fikirlere rağmen dinin (tevhit inancının)

değişmeyen bir olgu olduğu fark ettirilmiştir. Ancak, bu ayette geçen “insanların

anlaşmazlığa düştükleri hususlar” ifadesi açık değildir. Acaba insanlar hangi

konularda anlaşamadılar ki Allah sürekli olarak insanlara yardım etmek istemiştir?.

İnsanların, Allah’ın varlığını, sıfatlarını anlayamadıkları için, yanlış inançlara

yöneldikleri, ahlaklarının bozulduğu vb. sebeplerden anlaşamadıkları belirtilseydi,

peygamberlerin amacı daha iyi anlaşılırdı. Bu açıklamalar, konu içerisinde anlamsız

duran resmin yerine şema olarak konulabilirdi.

Peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönleri konusunda adalet, doğruluk,

güvenirlik, sorumluluk değerleri ön planda tutulmuş, ayetler ile desteklenmiştir.

Farklı etkinlikler yapılmalıydı.Kutsal kitaplardan doğruluk, adalet ile ilgili cümleler

verilerek öğrencilerin analiz edip sonuç çıkarmaları böylece eleştirel düşünmeleri

sağlanmış olurdu. Böylece öğrenciler peygamberleri Allah’ın gönderdiğini, bu

nedenle dinin ilahi kaynaklı olduğunu anlayıp, din de amacın Allah’ın isteklerinin

değişmeyen doğruluk, adalet vb. ilkelerin benimsenerek insanların mutluluğunu

sağlamak olduğunu fark edeceklerdir.

4. Kazanım, Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar.

Ders kitabının içeriğine baktığımızda öğretim programında belirtildiği gibi

dürüstlük, güvenilirlik, adalet değerleri dikkate alınmıştır. Gelişim dönemleri

126

içerisinde okul çağı çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinde, oyun içinde dürüstlük,

doğru sözlü olmak, adalet gibi değerlere önem verdikleri görülmektedir. Konunun

sınırlarının belirlenmesinde öğrenciye görelik ilkesine uyulduğu görülmektedir.

Hazırlık çalışmaları içerisinde öğrencilerin peygamber olan insanın bazı

niteliklere sahip olduğunu kavramalarını kolaylaştıracak, sınıf temsilcisinin nasıl

olması gerektiği ile ilgili bir soru bulunmaktaydı. Öğrenciler konu için gerekli ön

öğrenmelere sahiptir.

Konu içerisinde peygamberlerin haksızlık, cahillik ve batıl inançlara karşı

mücadele ettikleri, böylesine zor bir görevi başarmak için de peygamberlerin dürüst,

ahlaklı insanlar olmaları gerektiği belirtilmiştir. Peygamberlerin aldıkları vahyin

doğruluğundan şüpheye düşenlerin peygamberlerden mucize bekledikleri,

mucizelerin (insanı hayrette bırakan olay) peygamberlere Allah’ın istemesiyle

verildiği vurgulanmakta, konu açık, bilgiler doğru bir şekilde öğrenciye

sunulmaktadır. Burada, elinde kitap tutan, etrafı aydınlatılmış bir insan resmi verilip,

öğrencilerin yorumlamaları istenebilirdi.

Doğruluk kavramı “sözlerde ve davranışlarda doğru, özü sözü bir olmak,

haklının yanında haksızlığın karşısında yer almaktır.” Şeklinde öğretimin açıklık

ilkesine uyularak açıkça verilmiştir. Bütün peygamberlerin doğru olduğunu belirten

ayetlerle içerik zenginleştirilmiştir. “Yorumlayalım” etkinliği, doğruluk kavramını

güzel örneklendirmektedir. Bu metin tamamlanmayarak, öğrencilerden

tamamlamaları istenseydi öğretimde daha etkili bir yöntem izlenmiş, öğrencilerin

fikirleri alınmış olurdu. Peygamberlerin hayatlarının tüm alanlarında, alışverişte,

komşulukta, dostlukta, yolculukta doğruluktan ayrılmadıkları vurgulanmış,

127

öğrencilerin doğruluk kavramının somut olarak günlük yaşantılarıyla ilişkisini fark

etmeleri amacına ulaşılmıştır.

Peygamberlerin, güvenilir oldukları, Allah’tan aldıkları vahyi değiştirmeden

insanlara bildirdikleri, inandırıcı ve gerçekçi oldukları ifadesi ile açıklanmıştır. Hz.

Muhammed’in hayatından örneklerle somutlaştırılmıştır. “Tartışalım” başlıklı

etkinlikte doğru ve güvenilir olmanın toplum hayatına etkilerinin sorulması

öğrencileri kavramın günlük hayatla bağlantısını kurmak için düşündürmektedir.

Tüm peygamberlerin güvenilir oldukları için Kur’an da onlardan bahsedildiği,

müminlere örnek oldukları belirtilmiştir.

Peygamberlerin akıllı ve zeki olmaları konusunda, ayetlerle konuya açıklık

getirilmiştir. Peygamberlerin Allah’ın mesajını iyi anlamaları, insanların sorularını

çözebilmeleri için zeki olmaları gerektiği ifadesi ile mantıklı açıklamalar yapıldığı

tespit edilmiştir. Yusuf suresi 108. ayette geçen “basiret” kelimesinin akıl, mantık,

delil kelimeleriyle açıklanarak öğretimin kolaydan zora ve faydalılık ilkelerine

uyulduğu görülmektedir. Doğruyu kabul edip, ona uyanların akıllı kimseler oldukları

(Zümer / 18.) ayetiyle örneklendirilmiştir. Ayet içerisindeki “hidayet” kelimesi

açıklanmalıdır. Öğrencilerin doğruluk, güvenilirlik ve akıllılık kavramları arasında

bağlantı kurup, anlamaları için faydalı bir yöntem izlenmiştir. “Yazı yazalım”

etkinliğinde öğrencilerin verilen kelimeleri kullanarak peygamberlerin insanlardan

seçilmesinin nedenlerini anlatan bir paragraf yazmaları istenmektedir. Etkinlik

öğrencilerin kavrama, analiz, değerlendirme, uygulamayı gerektirdiği için,

öğrencilerin öğrenme düzeylerini belirleyip, değerlendirip, eksikliklerini

tamamlamalarını sağlayacaktır.

128

Daha önceki yıllarda kullanılan DKAB ders kitaplarında peygamberlerin

günahsız olduğu başlığı altında konu işlenmekteydi. Yeni öğretim programına uygun

olarak yazılan ders kitabında ise, “peygamberlerin günah işlemekten kaçındığı”

belirtilmiştir. İnsanların onları dinlemesi, güvenilir bulması ve onlara inanması için

peygamberlerin her türlü kötülükten kaçındıkları belirtilmiştir. Allah’ da onları

koruyacaktır. Ancak, peygamberlerin de hataya düşmemek için Allah’a dua ettikleri,

bazen küçük hatalar yapabilecekleri, Allah’ın onları uyardığı ve hatalarını

düzelttikleri de belirtilebilirdi. Yusuf ve Yunus peygamberlerin hayatından örnekler

verilebilirdi. “Bilgi kutusu” bölümündeki “sizin hayırlınız, kendisinden iyilik umulan

ve kötülük yapmayacağına dair güven duyulandır….” hadisi içeriğe uygundur, iyilik

yapmayı teşvik etmekte, iyi olan insanların güvenilir oldukları vurgulanmakta,

kavramlar arası ilişki kurulmaktadır.

Peygamberlerin son niteliği olarak tebliğ daha sadeleştirilerek, “Allah’tan

aldığı mesajları insanlara bildirmek” başlığında verilmiştir. Peygamberlerin

Allah’tan korkup, O’nun mesajlarını eksiksiz

insanlara duyuracakları ayetlerle vurgulanmış,

anlatım akıcı ve etkili kılınıp, öğretim

kolaylaştırılmıştır. Konu içerisinde verilen “Kabe

ve Mekke şehri” resmi içeriğe uygun değildir.

Öğrencilere “Size haber getiren birisinde hangi

özellikleri ararsınız?” sorusu çerçevesinde tebliğ

kavramının diğer kavramlarla ilişkisi, anlamı öğrencilere düşündürülmeliydi.

“Listeleyelim” başlıklı etkinlikte peygamberlerin özelliklerinin listelenmesi

129

öğrencilerin öğrendiklerini hatırlayıp, öğrenmelerini değerlendiren faydalı bir

çalışmadır.

6. Kazanım: Kur’an da adı geçen peygamberleri bilir. Allah’ın her topluma

peygamber gönderdiği, Kur’an da hayat hikayesi anlatılan peygamberlerin insanlara

örnek olabilecek güzel, ahlaklı davranışları olduğu, bu sebeple onlardan bahsedildiği

önemle vurgulanmıştır. Kur’an da adı geçen yirmi dört peygamber şema içerisinde

verilerek öğrencilerin bilgiye hızlı, kolay ulaşmaları sağlanmıştır. Öğrencilerin

Kur’an-ı Kerim de araştırma yapıp, becerilerinin gelişmesi için, peygamberlerin

hayatlarından bahseden ayetler verilmiştir. “Biyografisini yazalım” etkinliği,

peygamberlerin ahlakı, davranışlarını öğrenip örnek almayı teşvik edecek davranış

geliştirmeyi sağlayacak bir çalışmadır.

7. Kazanım: İlahi kitabn tanımını açıklar. İlahi kitap ve gönderiliş amacı

açıklanmış, ilahi kitapların hepsine inanmanın gerekliliği ayetle açıkça gösterilmiştir.

“sözcük çalışması” etkinliğinde, daha önce öğrenilen bilgiler hatırlatılmaya

çalışılmıştır. İlahi kitap ve sayfalarla ilgili bir kavram haritası oluşturulabilirdi.

Ancak kitap ve kutsal kitap ayrımı yapılmamıştır. Öğrencilerin bu ayrımı

yapabilmeleri için sınıfa Kur’an getirilerek inceleyip karşılaştırmaları sağlanmalıdır.

Ders kitabında ise bir şema verilerek doldurulması istenseydi, öğrenciler somut

deneyimler yaşayarak, farklılıkları analiz edip, fikirlerini ifade edecek, yaparak

yaşayarak öğrenmiş olacaklardır.

8. Kazanım: Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir.

Bu konuda vahyin içeriği hakkında bilgi verilmektedir. İlahi kitaplarda

ahlaklı, erdemli yaşamanın ilkeleri üzerinde durup, vahye inanların, hak, adalet,

doğruluk, yardımlaşma gibi değerlerin gerekliliğinden emin oldukları vurgulanarak,

130

vahyin önemi anlatılmak istenmiştir. Bilinen değerlerden hareketle, bilinmeyen soyut

bir konu açıklanmıştır. İnsanları bilmedikleri bir konuda sorumlu

tutulamayacağından yola çıkarak, Allah’ın insanları davranışlarından sorumlu tutmak

için bilgilendirdiği şeklinde mantıklı bir açıklama yapılmıştır. Vahyin yani kutsal

kitapların gönderiliş amacından bahsederken, öğrenciler önce vahiy hakkında

bilgilendirilmiş, sonra Allah’a ibadet etmekten söz edilmesi öğretimde duyuşsal

özelliklerin dikkate alındığını göstermektedir. “Kur’an olmasaydı ne yapardım ben?”

başlıklı şiir öğrencilerin günlük hayatlarında sıkça karşılaştıkları batıl inançlardan

uzaklaşma konusunda vahyin işlevini ortaya koymaktadır. Öğretimin yakından uzağa

ilkesinin etkisi fark edilmektedir. “Ortak sonuçlara varalım!”, başlıklı etkinlikte Hz.

İbrahim ve Hz. Musa’ya indirilen vahiy örnekleri verilip, insanların davranışlarından

bireysel olarak sorumlu olduğu,

yaptıklarının karşılığını alacağı

vurgulanmaktadır. Ancak etkinlik

ilahi kitaplar konusunda verilmiştir.

Tüm vahiylerin (ilahi kitapları)

amacının aynı olduğu vurgulanmak

istenmektedir fakat verilen ifadeler karışık olup, hangi peygambere hangi vahyin

verildiği anlaşılamamaktadır.

9. Kazanım: İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini

belirtir.

İlahi kitaplarla ilgili olan konu içinde Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an indiriliş

sıralarına göre verilmiş, kronolojiye uyulmuştur. Kutsal kitapların tanıtımında

öğretimde kolaylık sağlamak, bilgilerin sistematik olması için, bazı kriterlere göre

131

bilgiler verilmiştir. Kutsal kitapların kelime anlamları, yazıldığı en eski dil, hangi

peygamberlere gönderildiği, içeriği, bölümleri hakkında bilgi düzeyinde kısa

açıklamalar yapılmıştır. Tevrat ve Kur’an için tanıtıcı resim verilmişken, İncil ve

Zebur için resim verilmemiştir. Konu içerisinde yeterince görsellik sağlanamamıştır.

Kutsal kitapların temel özelliklerini gösteren bir kavram haritası yapılarak

öğrencilerin öğrendikleri bilgileri sistemleştirmeleri sağlanmış olurdu. Konu

içeriğine uygun olarak kutsal kitapları ve kimlere gönderildiklerini gösteren bir

kavram haritası da yapılarak öğrencilerin kavram bütünlüğünü görmeleri

sağlanabilirdi. Son ilahi kitap olan Kur’an hakkında Kur’an’ı tanıtan ayetlerle

içerik zenginleştirilmiştir. Öğrencilerden verilen ayetlerdeki temel kavram ve

kelimeleri bulup, Kur’an ayetlerinin özelliklerini gösteren bir kavram haritası

yapmaları istenseydi öğretimde bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarında

öğretim yapılmış olurdu. Kur’an’ın içeriği, yazılması, çoğaltılması, bir benzerinin

yazılamayacağı ve Allah tarafından korunacağı önemle vurgulanmıştır. Kur’an’ın

son ilahi kitap olarak kendinden önce indirilen ilahi kitapları doğruladığı Maide

Suresinin 48. ayetiyle açıklanarak, ilahi kitapların hepsine imanın gereği

temellendirilmiştir.

10 Kazanım: Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler.

Asr suresinin öneminden, ne zaman indirildiği ve kaçıncı sure olduğundan

bahsedilmiştir. Surenin ve anlamının kolay öğrenilebilmesi için suredeki her bir ayet

ve anlamı karşılıklı verilmiştir. Asr suresi konunun içeriğine uygundur. İman edip,

doğru olmanın öneminden bahsetmektedir. Bu sure içinde aklını kullanıp, doğru

yolda olan, peygamberlerin öğütlerine kulak veren insanların zararda olmayacakları

vurgulanmıştır. Surenin anlamı şu şekilde verilmiştir:

132

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla

Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan, ancak iman

edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler

müstesnadır. Halbuki şöyle bir anlam verilmiş olsa anlam daha akıcı olurdu ve asr,

ziyan, hak kelimeleri daha sadeleştirilmiş olurdu:

Koruyan ve bağışlayan Allah’ın adıyla, Yemin olsun zamana ki, İnsan

gerçekten zarardadır. Ancak inananlar, yararlı işler yapanlar, doğruluk ve sabır

tavsiyesinde bulunanlar bunun dışındadır.131 Kazanım ders kitabındaki içerik ile

kısmen gerçekleştirilebilmiştir.

Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında

İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders

kitabındaki 1. ünite olan “Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç” başlıklı ünitede

yer alan konular içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel

anlamda öğretim programında aynı ünite için belirtilen kazanımları

gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen

resim, bazı bilgiler, ayetler gibi bazı etkinlikler belirlenen kazanımları gerçekleştirme

de çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda değişik fikirler verilmiştir.

Günlük hayattan, yaşadığımız çevreden hareketle, peygamber , vahiy kavramı,

peygamberliğin gerekliliğini fark ettirebilmek için öğrencilerin sınıf ortamlarından,

duyuşsal niteliklerinden (değer verme, alma) yararlanılmıştır. Peygamberin de bizim

gibi bir insan olduğu, bir melek olamayacağı ayet ve eleştirel düşünmeyi sağlayan bir

etkinlikle anlaşılır kılınmış, öğretimin açıklık, kolaydan zora ilkelerine uyulmuştur.

Peygamberlerin hepsini ortak amacının insanları Allah’ın varlığı ve birliğine imana 131 Hüseyin Peker, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Müfredatında Yer Alan Surelerin Anlamlarının Öğretimi”, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Çalışma Toplantısı, No: 1, DEM Yayınları, Yayına Hazırlayan, Şeyma Arslan, İst. 2004, s. 43.

133

ve doğru olmaya çağırdıkları belirtilip, peygamberlerin üstün ahlaka sahip olup

insanlara yol gösterdikleri pek çok ayetle desteklenmiştir. Öğrencilere değişen zaman

içinde Allah’ın insandan her zaman ahlaklı olmasını beklediğini kavratmaktadır.

Öğrencilerin bilgi seviyesine uygun, onları sıkmayacak şekilde kutsal kitaplar genel

özellikleriyle tanıtılmıştır, sınıf seviyesine uygun öğretim yapılmıştır.

Peygamberlerin adlarının geçtiği ayetlerde (Ali imran , 84, Şura, 13, Nisa, 163)

boşluk verilip, öğrencilerin ayetteki boşluğa hangi isimlerin gelebileceğini tahmin

edip ya da Kur’an dan bulup yazmaları istenseydi, öğrenciler derste aktif olurlardı.

Ayetler çalışma kağıdı gibi kullanılarak daha işlevsel olmaları sağlanıp öğretim

kalıcı, zevkli hale getirilmiş olurdu.Öğretim programında verilen ayetlerle ilgili

işlenişlerin yeterince uygulanmadığı görülmektedir.

Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen

çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.

Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?

Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve

üniteyle ilgili ön testlerdir.

1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar

ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında

dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde

ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca

hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.

2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?

Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve

öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin

134

gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 6. sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu

kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına

yerleştirilmelidir.

3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?

Peygamber ve ilahi kitaplara iman öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı

bilişsel ve duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını

değerlendirdiğimizde; öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile

ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.

Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin

bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirdiğimizde, “bütün peygamberler

ortak bir amaca hizmet etmiştir.”sözünü tartışmaları istenmektedir. Ancak vahiy,

ilahi kitap, peygamber kavramlarıyla yeni tanışan öğrenciler için üst düzeyde bir

sorudur.İçinde “Peygamber, vahiy, doğruluk vb.” sözcüğü geçen cümle kurmaları

istenerek, öğrencilerin, dil becerileri geliştirilip, önkoşul öğrenmeleri sağlanmış

olurdu. Öğrencileri bilişsel ve duyuşsal özelliklerine uygun olarak araştırmaya teşvik

edip, konuya kısmen ilgi uyandırmaktadır.

Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk

düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak

öğrenme derecesi belirlenememektedir.

Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız

zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:

Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının

öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi

135

sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime

ve kavramlardan sadece “vahiy, peygamber, ilahi kitap” ile ilgili hazırlık çalışmaları

vardır. Mucize, tebliğ, tevhit kelimeleri ile ilgili soru bulunmamaktadır.

Ünitede yetersiz olan durumlar:

Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında

ön testlere yer verilmemiştir.

Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın

dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve

deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda

sözlükte verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır.

Kitapta ünite boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle

akıcı kılınmıştır. Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, peygamber,

vahiy kavramları sık sık geçmektedir. Ayetlerde verilen hikmet ve hidayet kelimeleri

sadeleştirilerek öğretimin açıklık ilkesine uyulmalıdır. Kitapta konular arasında

bağlantı kurularak öğrencinin konuyu bütün olarak öğrenmesi kolaylaştırılmıştır.

Cümle yapıları 6.. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin

anlayabileceği uzunluktadır. Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır.

Anlatımda devrik cümlelere rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik

akıcı ve zengin kılınmıştır.

Cümleler konu, amaç ve kazanımlara uygun mudur?

Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, kelime ve kavramın tanımı verilerek

cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli

kazanımlar için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.

136

Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler

anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede kısmen duymuşlardır.

Paragraflar biraz uzun olmakla birlikte, tek bir fikir, kavram üzerinde

durulmuştur. Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır.

Anlatımda verilen örnekler içinde ayetler belirttiğimiz eksikliklerine rağmen açık

ve anlaşılırdır.Soyut olan vahiy, peygamber kavramlarının somutlaştırılmasına

çalışılmıştır. Öğretimde öğrenciye görelik ilkesine uyularak, öğrencinin ilgi ve

seviyesine uygun bir öğretim yapılmıştır.

Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,

ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma

kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları

için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az

olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada

yeterlidir.

İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım

içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,

münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri

düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği

doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Peygamber, vahiy, mucize,

ilahi kitap, peygamberlerin nitelikleri gibi konularda bilgilendirici ve mantığa hitap

eden bir yöntem izlenmiştir. Her kazanımın belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği

düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel öğrenmelerine uygun etkinlikler (tartışma,

anlamını bulma, araştırma, cümle oluşturma) çoğunluktadır. Peygamberlerin ahlaklı

oldukları için Allah’ın bizden onları örnek almamızı istediği vb. ifadeler ise duyuşsal

137

öğrenmeye, değer verip, hayatında uygulamaya ağırlık vermektedir.Ancak duyuşsal

özellikleri geliştirmek için peygamberlerin niteliklerinde verilen yaşanmış olaylar

örnek olay incelemesi yöntemiyle daha öğretici kılınabilirdi.

İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru

ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu konularda bildirilen ayetler

kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay verdiği Kur’an

meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve içeriğe uygundur.

Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin öğretimde kullanılışında

farklı yöntemlere de yer verilmeliydi. İyilik ve kötülük kavramlarını örneklendiren

bir hadise yer verilmiştir. Hadisin anlatımı biraz karışıktır, başka bir hadis

verilebilirdi.

Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi

Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından oldukça

zengindir. Çoktan seçmeli, boşluk doldurmalı, doğru-yanlış, eşleştirmeli, açık uçlu

kısa ve uzun cevaplı sorulara ve öğrencilerin öğrendiklerini hatırlamalarını sağlamak

için bulmacaya yer verilmiştir. Öz değerlendirme formu verilerek öğrencilerin konu

alanı için kendi öğrenmelerini değerlendirmeleri sağlanmıştır. Soruları kazanımların

gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından değerlendirdiğimizde;

1. Kazanım : Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar. Kazanım bilişsel

öğrenme alanının bilgi düzeyindedir. Kazanıma yönelik olarak direk sorulmuş bir

tane bulmaca sorusu vardır. Hazırlık çalışmaları ve ünite içerisinde bu kavramlar

sorulduğu için daha üst bilişsel düzeyde sorular sorulmuştur. Ancak bu kavramları

kazanmadan öğrencilerin diğer sorulara cevap verebilmeleri zordur.

138

2. Kazanım: Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler.

Kazanım bilişsel öğrenme alanının kavrama, analiz ve sentez basamaklarında

öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili bir tane açık uçlu, bir tane DY sorusu

sorulmuştur. Sorular kazanımın gerçekleşme düzeyini ölçebilecektir.

3. Kazanım: Bütün peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönlerini fark eder.

Kazanım bilişsel alanın kavrama, analiz, sentez, duyuşsal alanın alma, farkında olma

basamaklarındadır. Kazanımla ilgili bir tane açık uçlu kazanımı ölçebilecek soru

sorulmuştur.

4. Kazanım: Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar. Kazanımla

ilgili bir tane çoktan seçmeli soru sorulmuştur. Soru bilgi düzeyindedir. Ancak

öğrencilerin kavrama düzeylerini ölçmek için, “her insan peygamber olabilir mi?”

niçin şeklinde öğrencilerin edindikleri bilgilerin hepsini kullanarak açıklama

yapmalarını, kavramları analiz etmelerini sağlayacak daha üst kavrama düzeyinde

sorular sorulabilir.

5. Kazanım: Mucize kavramının ne anlama geldiğini açıklayarak bunun

peygamberlere ait bir özellik olduğunun farkında olur. Kazanım duyuşsal alanın

alma, farkında olma, bilişsel alanın bilme ve kavrama basamaklarında öğrenmeyi

amaçlamaktadır. Mucize ile ilgili bilişsel öğrenmeyi ölçebilecek çoktan seçmeli bir

soru sorulmuştur. Mucize kavramı peygamberlerinde bir insan olduğu, olağanüstü

özelliklere Allah’ın istemesi dışında sahip olamayacaklarını vurgulamaktadır. Bu

bağlamda verilen soru ile öğrencilerin peygamberin bizim gibi bir insan olup

davranışlarının örnek alınabileceğini fark edip etmedikleri ölçülememektedir.

139

6. Kazanım: Kur’an’da adı geçen peygamberleri bilir. Kazanım bilgi

düzeyindedir. Kazanımı ölçmek için, bulmaca içerisinde sorular sorulmuştur, sorular

kazanımın gerçekleşme durumunu belirleyebilmektedir.

7. Kazanım: İlahi kitabın anlamını açıklar. Kazanım bilme, kavrama

düzeyindedir.

8. Kazanım:Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir. Bilişsel

ve duyuşsal açıdan öğrencilerin öğrenmeleri gereken bir konudur. Duyuşsal açıdan

öğrenci, Allah’ın insanları yarattığı ve sevdiği için onların iyi olmalarını istediğinin

farkında olmalıdır. Peygamberin insanların iyiliği için çalıştığı, onları örnek alırsa

vahye uymuş olacağını bilip, değer vermelidir.

9. Kazanım: İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini

belirtir. Kazanım bilişsel öğrenme alanında bilme, kavrama, sentez yapabilmeyi

gerektirmektedir.

Kazanımlar için boşluk doldurmalı,

çoktan seçmeli, eşleştirmeli birer tane soru

bulunmaktadır. Öğrenmenin gerçekleşme

düzeyi ölçülebilmektedir. Eşleştirmeli soruda,

kutsal kitapların karşısında verilen

peygamberlerin isimlerinin olduğu bölümdeki kavram sayısı birinci bölüm ile aynı

sayıda değil, iki katı olmalıdır. Böylece öğrencilerin resul ve nebi kavramlarını

hatırlayıp, kullanmaları sağlanırdı. Öğrencilerden İncil, Tevrat, Zebur ve Kur’an ile

ilgili kavram haritaları yapmaları istenerek değerlendirme yapılabilirdi. Bu konuda

pek çok kavram olduğu için anlaşılmaları ve sistemli hale getirilmeleri gereklidir.

140

10. Kazanım: Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım

gerçekleştirilebilmiştir. Değerlendirme çalışmaları öğrencinin üniteyi öğrenmiş

olmaları için kazanmaları gereken bilgi, duygu ve davranışları ölçebilecek

düzeydedir.

D. 7. Sınıf 1. Ünite: Melek Ve Ahiret İnancı Ünitesinin İçerik Ve

Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi

Ünitenin Kazanımları:

Bu ünitenin sonunda öğrencilerin;

1. Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.

2. Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.

3. Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında olur.

4. Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.

5. Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum üzerindeki

olumsuz etkilerini fark eder.

6. Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun kötülüğünden

korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir.

7. Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını açıklar.

8. Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını açıklar.

9. Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.

10. Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı arasındaki

ilişkiyi fark eder.

11. Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı sağladığının

141

farkında olur.

12. İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu günlük hayattan

örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü davranışlardan sakınmaya

istekli olur.

13. Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.

Ünitenin ilk sayfasında ünitemize hazırlanalım başlığı ile hazırlık

çalışmalarının verildiğini görmekteyiz. İlk hazırlık çalışmasında öğrencilerden

“melek”, “şeytan”, “ahiret”, “mizan”,”kıyamet”, “cennet” ve “cehennem”

kavramlarının anlamlarını araştırmaları istenerek üniteyi öğrenmeleri için gerekli ön

koşul öğrenmelerinin sağlanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Öğrencilerin dil

becerilerini geliştirmek için bu kelimeleri birer cümle içinde kullanmaları da

istenebilirdi.

Öğrencilerden “melek gibi insan” ifadesinin kimler için kullanıldığını

araştırmaları istenerek, melek kavramının günlük hayatları ile olumlu bir ilişkisi

olduğu sezdirilerek, öğretimde somuttan soyuta, yakından uzağa ilkelerinin dikkate

alındığını görmekteyiz. Göremediğimiz halde var olduğuna inandığımız varlıklardan

birkaç tanesini yazınız yönergeli soruda, öğrencilere günlük hayatta göremediğimiz

halde varlığına inandığımız elektrik, rüzgar vb. varlıklar olduğu gibi melek, şeytan

vb. varlıklarında olabileceği fark ettirilmek istenmektedir. Öğrencilerin yaşamları

süresince karşılaşmış olabilecekleri batıl inançları arkadaşlarıyla paylaşmalarının

istenmesi hem batıl inanç, hurafe kavramlarını araştırmalarını sağlayacak hem de

konuya ilgi duyacaklardır.

“Ölüm yok olmak değildir.” Sözünü sınıfta arkadaşlarıyla değerlendirmeleri

henüz ahiret hakkında yeterli bilgileri olmayan öğrenciler için üst kavramsal

142

düzeydedir. Allah’ın adil, rahman ve rahim isimlerinin anlamlarını öğrenmeleri inanç

davranış ilişkisi boyutunda öğrenmeyi kolaylaştıracaktır

Hazırlık çalışmalarını değerlendirdiğimizde öğrenme öğretme sürecinde

öğrenciye neyi öğreneceğini, niçin ve nasıl öğreneceğini gösteren mesajlar

verilmiştir. Sorulan sorular öğrencilerin gelişim düzeylerine, bilişsel giriş

davranışlarına, duyuşsal giriş özelliklerine uygundur. Öğrencilere çok sayıda ve

çeşitli sorular sorulmuştur. Sorular kazanımlara uygun ve anlamlıdır. Öğrencide ilgi

uyandırmakta, öğrenmeye güdülemektedir.

Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi

1. Kazanım:Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.

Üniteye alt başlık olarak varlıklar alemi konusu ile giriş yapılmıştır. Konuya alem

kavramı; duyularla algılayabildiğimiz, akılla kavrayıp, varlığını düşünebildiğimiz

Allah’ın dışındaki varlık ve olayların tümüdür açıklamasıyla başlanmıştır. Alemde

çok sayıda görünen ve görünmeyen varlık olduğu, hepsini Allah’ın yarattığı

vurgulanmıştır. Varlıklar tanıtılırken önce görünen, somut varlıklardan hareket

edilmesi öğretimde somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene ilkelerine uyulduğunu

göstermektedir. Varlıklar içerisinde insanın akıllı olup, davranışlarından sorumlu

tutulacağı, Allah için ayrı bir önemi olduğu İsra suresi 70. ayetle vurgulanmaktadır.

Bu ayetten ilkeler çıkarılması istenerek, yazılabilir ya da konuşulur öğrencilerin

fikirleri alınabilir. Evrende gözümüzle göremediğimiz (elektrik, ses dalgaları, akıl,

sevgi vb.) ama varlığını kabul ettiğimiz şeylerin olduğu belirtilmekte, Kur’an da

Allah’ın varlıklarını bildirdiği meleklerin ve şeytanın göremesek te varolduğu

143

ikna edici bir dille açıklanmaktadır. “Varlıklar alemi” başlıklı bir kavram haritası

yapılıp, kavramlar uygun başlıklar altında sınıflandırılarak konuyu özetlemekte,

konuyu tekrar etmek istediğinde öğrenciye kolaylık sağlamaktadır. Öğrencilerden

K.Haritasını oluşturmaları istenseydi, kendi başlarına kavramları düşünüp, onları

ilişkilendirmeye teşvik edeceği için öğrencilerin öğrenmeyi öğrenmeleri sağlanmış

olurdu.

2. Kazanım: Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.

3. Kazanım: Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında

olur.

Melek kavramının hem kelime hem terim anlamı verilmiştir. Terim anlamı

olarak melek; Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen ve

nurdan yaratılmış varlıklar olarak tanımlanmıştır. Gözümüzle göremediğimiz ve

duyularımızla algılayamadığımız için, onlar hakkındaki bilgileri Kur’an’ı Kerim ve

peygamberimizin sözlerinden öğrenebileceğimiz vurgulanarak, konunun sınırları

vahiyle belirlenmiştir. Meleklere imanın inanç esaslarından olduğu , meleklere

imanın onların varlığından şüphe duymadan kabul etmek, görevlerini tam olarak

yaptıklarına inanmak olduğu açıklaması yapılmıştır. Meleklere imanın Allah’a,

kitaplara, peygamberlere imanın gereği olduğu belirtilip, kavramlar arasındaki

zorunluluk ilişkisi fark ettirilmiştir. Konu ile ilgili iki tane ayet verilmiştir. Ayetler

üzerinde konuşularak öğrencilerin fikirleri alınabilirdi. Enbiya suresi 26-27.

ayetlerde meleklerin özelliklerinden bahsedilerek bir sonraki konuya hazırlık

yapılmıştır.

Melek kavramını öğrencilerin daha iyi anlayabilmeleri için, meleklerin

insanlardan ve diğer canlılardan farklı özellikleri olduğu belirtilerek konuya dikkat

144

çekilmiştir. Bu özellikler içerisinde meleklerin sürekli iyilik yaptıklarının, inanan

insanlar için dua ettiklerinin, Allah’a ibadet ettiklerinin belirtilmesi öğrencilerin

duyuşsal yönüne hitap etmektedir. Melekleri sevmeleri, onlara inanmalarını

kolaylaştıracaktır. Meleklerin inanan insanlara yardım edip, kötülüklerden

koruyacağını bilmek, öğrencilerin Allah’a olan güven, sevgi ve bağlılıklarını

artıracaktır.

Konu içerisinde Melek kavramı ile ilişkili pek çok nitelikten bahsedildiği için,

meleklerin özelliklerini gösteren bir kavram haritasının bir kısmı verilip,

öğrencilerden haritadaki eksiklikleri tamamlamaları istenseydi, öğrenciler kendi

öğrenmelerinden sorumlu olup, kavramsal düşünme becerilerini geliştirirlerdi. “Bilgi

kutusu” başlıklı etkinlikte meleklerin hızlı hareket ettiklerini belirten bir ayet

verilmiştir. Öğrenciler için ilgi çekici ve düşündürücüdür. Öğrenciler melekler için

zaman ve mekan kavramının olmaması gibi soyut bir konuyu daha iyi

kavrayacaklardır. Yine meleklere böyle güç veren Allah’ın gücünü de daha iyi taktir

edeceklerdir. Çocukların günahsız oldukları için meleğe benzedikleri söylenerek

örnek bir resim verilmiştir. Resmin altına “çocuklar günahsız olduğu için meleğe

benzetilmiştir” yazısı yazılmayıp öğrencilerden resme uygun bir başlık koymaları

istenebilirdi. Böyle bir etkinlikle öğrencilerin kavramları ifade etme becerileri

geliştirilmiş, öğretimde faydalılık ilkesine uyulmuş olurdu.

Yazıcı meleklerin özellikleri ve görevlerini öğrencilere anlatmak ve her

zaman bizimle beraber olduğunu fark ettirmek, bu beraberliğin bilincinde olmanın

bizim hayatımıza ne gibi etkilerinin olabileceğini anlatmak için bir drama

gerçekleştirilebilirdi. Örneğin, sınıftan üç kişi seçilerek öğrencilerin isteğine göre bir

kişi iyilikleri yazan, bir kişi kötülükleri yazan biri de iyilik ve kötülükleri yazılacak

145

kişi rolüne girer. Öğrencilerden bir hafta boyunca arkadaşlarının yaptığı iyilik ve

kötülükleri bir kağıda not edip, haftaya teslim etmelerini ister. Öğrencilerin fikirleri,

hissettikleri sorulur.132

Meleklerin ortak görevlerinin yanı sıra, özellikle belli bir görevi olan dört

büyük melek ve görevleri akrostiş tekniğine benzer şekilde verilmiştir. Öğrencilerden

bu tekniği kullanarak bir şiir yazmaları istenseydi, kavramları analiz ederek bir ürün

ortaya koymaları sağlanırdı. Öğrenciler dört büyük meleğin ismini önceki

sınıflardan, aile ve çevrelerinden duymuş olabilirler. C (Cebrail), A (Azrail), M

(Mikail), İ (İsrafil) sıralanışında beliren CAMİ isminin yanına bir de cami resmi

konulmuştur. Resim bir etkinlik içerisinde kullanılabilirdi. Örneğin, öğrencilerden

resme bakıp düşüncelerini paylaşmaları istenebilirdi. Bu resimle öğrencilere

meleklerin cami gibi ibadet edilen, iyilik ve güzelliklerin konuşulduğu ortamlarda

oldukları, dolayısıyla meleklerin kendileriyle beraber olması için güzel davranışlarda

bulunmaları gerektiği sezdirilmek istenmektedir. Bu olumlu değerlendirilmiştir. Dört

büyük melek dışında Kur’an’da adı geçen bazı melekler de şema içerisinde

verilmişlerdir. Bu şema yerine melekler başlığı altında kavram haritası yapılabilirdi.

“Meleklerin Duası” başlıklı bölümde meleklerin inanan insanlara dua edip,

koruduğu, cennete girmelerini istediği ile ilgili ayetler verilmesi öğrencilerin

melekleri kendilerine yakın varlıklar olarak hissetmelerini, sevmelerini sağlayacaktır.

Öğrencilerle meleklerin kendileri için dua etmeleri konusunda hissettiklerini

paylaşmalarının istenerek duyuşsal gelişimleri sağlanmaya çalışılmıştır.

4. Kazanım: Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.

Kazanıma uygun olarak meleklere imanın davranışların güzelleşmesine katkıda

132 T. Güler, 2007, s.141.

146

bulunduğu vurgulanmıştır. Meleklerin inanan insanlar için dua ederken, insanların

yardımı sadece Allah’tan istemeleri gerektiği çünkü Allah’ın kendisinden yardım

isteyenlere melekleri gönderdiğinin vurgulandığı görülmektedir. Meleklerin insanları

iyi, güzel ve doğruya yönlendirdikleri peygamberimizin bir hadisiyle

örneklendirilmiştir. Konunun anlatımı akıcı ve zevkli bir öğretim yapılmasını

sağlamaktadır. Öğrenciler, insanın içinden iyilik yapmasını isteyen sesin meleğin sesi

olduğunu öğrenince iyi davranışlarda bulunmaya daha özen göstereceklerdir.

Böylece öğrenciler öğrendikleri bilgilere değer verip, benimseyeceklerdir.Günlük

konuşma dilinden yararlanılarak, iyi huylu kişiler için “melek gibi insan” dendiği

söylenerek öğrencinin kavrama, düşünme becerileri geliştirilmiştir. Melek kavramı

yaşamla ilişkilendirilmiştir. “Biricik anneciğim” başlıklı şiirde annenin niçin meleğe

benzetildiği sorularak, annesinin de melek gibi kendisini sevip, koruduğu fark

ettirilmektedir. Şiirin yanında verilen resim 7. sınıf öğrencisinin seviyesine uygun

değildir onun yerine fotoğraf verilseydi daha gerçekçi olurdu.

Meleklere inanan insan kendisini güvende ve mutlu hisseder. Yaptıklarının

melekler tarafından yazıldığını bildiği için iyi insan olmaya gayret edeceği

belirtilmektedir. Bu anlatım biçimi öğretimde öğrenci için faydalılık ilkesine

uyulduğunu göstermektedir. Öğrenci de iyi insan olmaya istek uyandırmaktadır.

Konunun işlenişinde sevgi, iyi insan olmanın öneminden bahsedilip sonra her türlü

kötülükten uzak durmak gerektiği vurgulanmıştır. Öğretimde öğrencilerin sevme,

değer verme gibi duyuşsal özelliklerine öncelik verilmiştir. “Değerlendirelim”

etkinliğinde Kaf suresinin 17. ve 18. ayetleri verilmiştir. Etkinlik öğretim açısından

faydalı bulunmuştur. Yazıcı meleklerin varlığını öğrenince sorumluluklarının neler

147

olduğu öğrenciye düşündürülüp, sonuç çıkarma, ilkelere ulaşma, karar verme

becerisinin geliştirilmek istendiği dikkati çekmektedir.

5. Kazanım: Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum

üzerindeki olumsuz etkilerini fark eder. Konu içerisinde toplumda var olan bazı batıl

inançları hatırlatacak faydalı bir resim ( at nalı, kara kedi, 13 sayısı, merdiven resmi)

verilmiştir. Eğer öğrenci resimdeki şekillerin anlamını bilmiyorsa öğrenmek için

istek duyacak ve hurafe batıl inanç kavramıyla karşılaşacaktır. Konuya hurafe ve

batıl inanç kavramları tanıtılarak başlanmıştır. Hurafe; dinde varmış gibi kabul edilen

inançlar. Ayrıca dinin aslında olmayan bir şeyi ibadet diye yapıp, sevap ummanın

dine uygun olmadığı anlatılmaktadır. İbadet olan davranışların bize Allah tarafından

bildirildiği, dini asıl kaynaklar olan Kur’an ve sünnetten öğrenmemiz gerektiğinden

de bahsedilmeliydi. İnsanların batıl inançlarının bilgisizlikten, cahillikten, gizemli

olana ilgiden, geleceği öğrenme merakından kaynaklandığı söylenerek kavram

açıklanmıştır. “Anlayalım- Yazalım” başlıklı etkinlikte içeriğe uygun bir hadis

verilmiştir, bu hadisten öğrencilerin ilkeler çıkarmaları istenseydi, kendi düşünme

süreçlerini yönlendirme becerileri geliştirilmiş olurdu.

Öğrencilerin çok merak ettikleri, televizyonda ve çevrelerinde duymuş

olabilecekleri ruh çağırmadan bahsedilmesi, öğretimin yakından uzağa ilkesine

uyulduğunu göstermektedir. Ölen insanın ruhuyla iletişim kurulamayacağı,

Mü’minun suresi 99-100. ayetlerle açıklanmıştır. Ayetin devamında öldükten sonra

yeniden dirilmenin ahirette gerçekleşeceği vurgulanmıştır. Burada öğrencilere her

insana verilen ömrün davranışlarını düzenlemesi için belli bir süre olduğu, bu sürede

yaptıklarından insanların ahirette sorumlu tutulacağı, ikinci bir hak verilmeyeceği

vurgulanmalıydı. Böylece ruh göçünün imkansızlığı ahiretin varlığı ile

148

temellendirilmiş olurdu. İnsanların geleceği merak ettikleri için toplumda falcığın

yaygın olduğu, insanların merak duygularının istismar edilip haksız kazanç

sağlandığı ifadelerine yer verilmiştir. Öğretimde açıklık, doğruluk ilkelerine

uyulmuştur. Allah’ın içki, kumar, fal bakma ve baktırma gibi durumları yasakladığı

Maide suresi 90. ayetle açıklanmıştır. Ancak öğrencilere geleceği (gaybı-

bilinmeyeni) sadece Allah’ın bileceği bir cümle ile vurgulanarak, peygamber ve

meleklerin bile gelecek hakkında bilgileri olamayacağını belirten hadislere yer

verilmeliydi. Bu şekilde falcıların söylediklerinin doğru olamayacağı vahiyle daha

iyi temellendirilirdi. Bu bilginin konunun sonunda yer alması öğretimi

düzensizleştirmiştir. “Değerlendirelim” başlıklı etkinlikte peygamberimizin falcıların

haberlerinin güvenilir olamayacağı ile ilgili hadisi konuyu açık ve akıcı bir üslupla

açıklamaktadır. Toplumda yaygın olan bazı batıl inanışlara örnekler verilmiştir. Bu

örnekler sağlıkla, dinle, görülmeyen varlıklarla ilgili olarak gruplandırılmıştır. Bu

şemada verilen inanışların niçin batıl inanış olduğu öğrencilere sorularak

araştırmaları istenmeliydi. “Gece tırnak kesilirse ömrün kısalacağını” belirten bir

batıl inanış örneği verilmiştir. Bu örnek günümüz için bir batıl inanıştır. Ancak

eskiden şimdiki gibi karanlıkta yeterli aydınlatma imkanı yoktu. Bu sebeple insanlar

karanlıkta yani gece tırnağını kesenin kendisini yaralayabileceğini düşünerek böyle

söylemiş olabilirler. Tabii ki bu yorumumuz, her batıl inanışın mantıklı bir

açıklaması olabileceği anlamına gelmemektedir. Batıl inanışı makul göstermez. Bu

şemanın yanına bir batıl inanışı gösteren resim konulup öğrencilerin sınıfta fikirlerini

paylaşmaları, resimle ilgili düşüncelerini yazmaları istenmeliydi.

“Tartışalım” etkinliğinde öğrencilerden sihir ve büyünün zararlarını tartışmaları

istenmektedir. Etkinlik öğrencinin kavramları kullanarak konuşma, arkadaşlarının

149

fikirlerine değer verme, düşüncelerini sistemleştirmesi gibi öğrenme becerilerini

geliştirecektir. Toplumsal konuların sınıfta tartışılması konunun günlük hayatla

ilişkisini fark ettirecek, öğrencilerin toplumsal olaylara ilgisini çekip, sosyalleşmesini

sağlayacaktır. Konunun sonunda hurafe ve batıl inanç konusunda anlatılanların bir

özeti verilmiştir. Özet öğretimde tekrar yaparken öğrencinin konuyu bütün olarak

görmesini sağlayarak öğretimi kolaylaştırmaktadır. Bu özetle bilgiler hazır sunulmak

yerine öğrencilerden batıl inançlar ile ya da zararları ile ilgili bir kavram haritası

yapmaları istenseydi öğrencilerin kavramsal düşünmeleri sağlanmış olurdu.

Geleceğimizi fal ve büyü ile hazırlayamayacağımız, çalışıp araştırarak güvenli bir

gelecek kurulabileceğinin belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesinin göz önünde

bulundurulduğunu göstermektedir. Konunun sonunda bir şiir verilip, öğrencilerden

şiirde geçen hurafeleri bulmaları istenmiş, okuduğunu anlama ve fikirleri analiz etme

becerisi geliştirilmiştir. Şiir için verilen resim (ağaç dalına dilek dilemek için

bağlanan kumaş parçaları) içerikteki hurafe kavramını örneklendirmekte,

somutlaştırmaktadır.

6. Kazanım: Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun

kötülüğünden korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir.

Konunun başında Kur’an’a uygun olarak şeytan hakkında doğru bir şekilde

öğrenciler bilgilendirilmektedir. Cümleler kısa, açık ve anlaşılırdır. Şeytan için

Kur’an da geçen ifadenin iblis olduğu , İblisin ateşten yaratıldığı ve cinlerden olduğu

ifade edilmiştir. Araf suresi 12. ve Kehf suresi 50. ayetlerde geçen Hz. Adem ve İblis

arasındaki olay anlatılıp İblisin Hz. Adem’e secde etmediği için adının değişip şeytan

olduğu bilgisinin verilmesi öğretimde açıklık ilkesine uyulduğunu göstermektedir.

Ancak konuya girişte “iblis” kelimesi yerine “şeytan” kelimesi kullanılmalıydı,

150

çünkü öğrenciler günlük hayatlarında “şeytan” kelimesini bilmektedirler. Öğretimde

bilinenden bilinmeyene ilkesine uyulmadığı görülmektedir.

Şeytanı simgelemek için ateş resmi verilmiştir. Bu resim gereksizdir, çünkü

şeytanın ateşten yaratıldığını öğrenen öğrenci zihninde zaten bunu düşünecektir. Bu

resim yerine namaz kılan bir insan resmi verilip Allah’a itaatin gereği

vurgulanabilirdi. Böyle bir resim verilen ayetler içinde örnek olurdu. Konuların

işlenişinde olumlu olan durumlardan hareketle olumsuz durumlar fark ettirilip

Allah’a bağlılık güçlendirilebilir.

Şeytanın Allah’a karşı gelip kibirlendiği, insandan daha üstün olduğunu

düşündüğü için, Allah onu huzurundan kovmuştur. Şeytan da bu nedenle insanlara

düşman olmuştur.Kıyamete kadar insanları kötülüğe sürüklemek için yemin ettiği

ifade edilmiştir.Bu şekilde şeytanın kötülüğün simgesi olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Konu içerisinde “şeytanın tuzakları” başlığında pek çok ayet verilip, öğrencilerden

ayetlerde şeytanın kötülüklerinin anlatıldığı kısımları çizmeleri istenmiştir. Etkinlik

öğrencilerin ayetlerden ilkeler bulmalarını sağlamaktadır, öğretim için faydalıdır.

Öğrencilerden buldukları kısımları listelemeleri, kavram haritası oluşturmaları

istenebilirdi. İlkeler bir bütün olarak şematize edilmiş olurdu.

İnsanları kötülüklere sürükleyen insanlarında birer şeytan olduğunun Kur’an’da

belirtildiği ayet ile örneklendirilmiştir. Burada öğretimde duyuşsal boyuta da dikkat

çekilmemiştir. Örneğin kötülük yapan, insanların arasının bozan kişilere iyiliğin

tavsiye edilmesi gerektiği, eğer kendilerini düzeltmezlerse onlara karşı dikkatli

olunması gerektiği belirtilseydi öğretimde faydalılık ilkesine uyulmuş olurdu.

Öğrencilerin kötü arkadaş ile ilgili fikirleri sorulabilirdi. Peygamberimizin “insana

içinden kötülük yapmasını söyleyen, onu şüpheye düşüren bir ses duyarsa şeytanın

151

sesi olduğunu bilip, ona uymaması” gerektiğini belirten hadisi verilmiştir. Böylece

anlatıma akıcılık kazandırılarak, öğrencilerin vicdanlarına seslenilmiştir. Maide

suresinin 91. ayeti bir resim içinde verilerek

“şeytanın hangi kötülüklerinden söz

edilmiştir?” diye sorulması ayetin ve

konunun kavranmasını kolaylaştıracaktır.

Ayrıca konu içerisinde şeytanın kötülük

yaptığı belirtilmesine rağmen, yaptığı

kötülükler fazla örneklendirilmemiştir. Verilen ayetle öğrencilerin aktif olarak

düşünmeleri sağlanmış, ayette etkili bir öğretim unsuru olarak kullanılmıştır. Fazla

cümle kalabalığı yapılmamıştır. Ayetin içerisinde verildiği resim içeriğe uygun

değildir. Burada iyi bir davranışın yapıldığı bir resim konulup, altına “resimdeki

kişinin şeytanın kötülüklerinden korunmuş mudur?” diye sorularak hem kötülüğe

karşı iyilik vurgulanmış hem de öğrencilere iyilik örneği sunulmuş olurdu. Dilimizde

sıklıkla kullanılan “şeytana uymak”, “şeytan işi” gibi ifadelerle toplumumuzda

şeytanın kötü bir varlık olarak kabul edildiği ortaya konulmuştur. Öğretimi

kolaylaştırmak için öğrencilerin yakın çevrelerinden yararlanılması olumlu bir

yöntem olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu ifadeler konunun başında ya da

hazırlık çalışmalarında soru olarak verilmeliydi. Öğrencilerin ilgisini konuya

çekebilecek bir etkinlik olurdu.

Allah’a inanıp güvenen insanın şeytanın kötülüklerinden korunmuş olacağı ayetle

belirtilmiştir. Şeytanın kötülüklerinden korunmak için: her işimize besmele ile

başlamamız gerektiği, Allah’a bizi şeytandan koruması için dua etmemiz,

kötülüklerden uzak durmamız gerektiği bir şema içinde verilmiştir. Öğrencilerin

152

Allah’a sevgi ve bağlılıklarını geliştirmek için onların duyuşsal özelliklerine dikkat

edildiği görülmektedir. Şema içindekiler verilmeyip, öğrencilere sorulabilirdi. Konu

ile ilgili bir unsurun yazıldığı bir kavram haritası verilip öğrencilerden eksiklikleri

tamamlayıp haritayı oluşturmaları istenebilirdi. Melek ve şeytan kavramlarının

karşılaştırılıp öğrenme düzeyinin de belirlenmesini sağlayacak bir şema verilip,

öğrencilerin doldurmaları istenmektedir. Böylece konunun öğretimi süresince

kavramsal bütünlük sağlanmaya çalışılmıştır.

7. Kazanım: Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını

açıklar.

Ahirete iman konusu başlığı altında her canlının doğup, büyüyüp, gelişip,

canlılığını kaybedip öldüğü belirtilerek ölümün bir gerçeklik olduğu vurgulanmıştır.

Öğrencilerin bu süreci daha iyi kavramaları için insan ve bitki yaşamları örnek olarak

verilmiş, kavram somutlaştırılarak ölüm-hayat bağı fark ettirilmiştir. Kur’an’dan her

canlılının ölümü tadacağı ayeti örnek verilmiştir. Konun içeriğine uygun olarak bir

bitki resmi verilmiştir. Ölüm gibi bilinmeyen bir kavramı anlatmak için canlılığa,

hayata vurgu yapıldığını bilinenden bilinmeyene, ölüme ulaşılmaya çalışılmıştır.

Böylece öğrencilerin hayatı simgeleyen bir resimle ruhsal olarak konuya

hazırlanmaları sağlanmıştır. İnsanların yakınlarını kaybedeceklerinden, ebediyen

yok olacaklarından korktukları için ölümden korktukları belirtilmektedir. Bu noktada

konunun ahiret inancıyla bağı kurulmaya çalışılmıştır. Çünkü ahiret inancı insanı bu

korkularından kurtarmaktadır. Ahirete inanan insan için ölüm, geçici hayatın son

bulması ve yeni sonsuz bir hayatın başlaması demektir. Bu durumda ölümden kaçış

olmadığı, onu kabullenip, hazırlanmak gerektiği aşamalı bir şekilde yumuşak

geçişlerle belirtilerek anlatımın akıcılığı sağlanmıştır. Ölüme hazırlıklı olan insanın

153

aklını kullanmış olduğu bir hadisle vurgulanmıştır. Ölüm kavramı öğrencinin aklına

ve duygularına hitap ederek temellendirilerek, ahiret kavramına geçildiğini

görmekteyiz.

Ahirete iman, inanç esaslarındandır. Acaba ahirete iman nedir, ahirete niçin

inanmamız gerekmektedir? Şimdi bu sorunun cevabına bakalım. Ahirete inanmak;

ölümden sonra sorgulanıp, yaptıklarımızın karşılığını alacağımıza inanmaktır.

Allah’a inanmak ahirete inanmak demektir. Allah’a inanan insanlar iyi işler

yapmalıdırlar, çünkü Allah’a karşı davranışlarından sorumludurlar. Bu sebeple

insanlar dünyada güzel ahlaklı, iyi insan olmalıdırlar. Çünkü ahiret hayatındaki

mutluluk dünya hayatındaki davranışların güzelliğine, iyiliğine bağlıdır. Anlatım

boyunca inanç davranış ilişkisi kurulmaya

çalışılmıştır. Konu içerisinde verilen resim

de dünyada olan bazı varlıklar ile birlikte,

denizin içinde farklı şekiller verilmiştir.

Ahiretin hem dünyaya benzeyen hem de

dünyadan farklı olan bir yer olduğu

anlatılmak istenmiştir. Resim yeterince anlaşılır değildir, öğrenciler için anlamlı

olmayabilir. Burada tarlada çalışan bir çiftçi resmi verilerek, dünya ve ahiretteki

mükafatının ne olacağı sorulabilirdi. Konunun devamında aklımızla adalet,

sorumluluk, insanın başıboş yaratılmadığı fikrinden hareketle ahiret hayatının

varlığını kabul edebileceğimiz belirtilerek ahirete inancın akli temellendirmesi

yapılmıştır. Ancak ahiret hayatının niteliği, oradaki durumları aklımızla

bilemeyeceğimiz bu konuda tek bilgi kaynağımızın vahiy olduğu bildirilmiştir.

154

Ahiretin varlığına inanmanın adaletin gereği olduğu söylenmektedir. Çünkü bu

dünyada yapılan iyilik ve kötülükler her zaman karşılığını göremeyebilir. Ancak

ahirette herkesin, yaptıklarının karşılığını eksiksiz göreceği belirtilip, bir ayetle

örneklendirilmiştir. İnsan sorumluluk sahibi bir varlık olduğu için, bu

sorumluluklarında bir karşılığı olacaktır. Yapanlar mükafat yapmayanlar ise ceza

alacaktır. Bunun da ahirette gerçekleşeceği vurgusu ile ahiret hayatı ve gerekliliği

temellendirilmiştir.

Öğrencilerin dikkati hayatın, canlılığın içine, mevsimlere yönlendirilerek, solan

kuruyan ağaçların ilkbaharda yeniden hayat bulması, ahiret yaşamının

gerçekleşeceğine bir kanıtı olarak sunulmuştur. Öğretimde somuttan soyuta ilkesine

uyularak ahiret kavramının anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Yeniden dirilme konusuna

da geçiş yapılmıştır.

Dünya hayatında Allah’ın dışında her şeyin bir sonu olup, tüm canlıların zamanı

gelince yaşamını yitirdiği belirtilmekte ve dünya hayatının da bir gün son bulacağı

vurgulanmaktadır. Öğretimde yakın çevre de görülen ölüm olayından kıyamet

kavramına geçilmiştir. Kıyamet; dünyadaki yaşamın son bulup bütün canlıların

ölmesidir. Kıyametin ne zaman kopacağını kimsenin bilemeyeceği, peygamberimizin

bir hadisiyle örneklendirilmiştir. Kıyametin kopması ve gelişen olayların ayetlerle,

açık bir şekilde aşamalı olarak anlatılması öğrencinin öğrenmesini kolaylaştırmıştır.

Kıyametin kopuşu sırasında olacak olayları anlatan Tekvir suresinin 1-14. ayetleri

verilmiştir. Ayetin olduğu kısımda ateş, duman resimleri verilmiştir. Oysa burada

evrenin düzenli olduğu bir resmi verilip, kıyamet koptuğunda resimden hareketle

evrende nelerin değişebileceği sorulabilirdi, öğrenciler kıyamet hakkında konuşarak

f,kirlerini açıklamış olurlardı. Ölümden sonra yeniden diriltmenin Allah için çok

155

kolay olduğu bir hadis ve Yasin suresi 74-82. ayetlerle açıklanmıştır. Verilen ayetler

açık, anlaşılır ve konunun içeriğine uygundur. “Anlayalım-Yazalım” başlıklı

etkinlikte ölüleri diriltmenin Allah’ın gücünün bir delili olduğu belirtilmektedir.

Tabiattan aynı yere ait bir sonbahar birde ilkbahardaki hali verilmiştir. Resim içeriğe

uygundur. Ancak öğrencilerin resim ile ilgili düşüncelerini yazmaları istenerek

öğrendikleri kavramları kullanma, kendini ifade etme, dil becerileri geliştirilirdi.

“Bir filmi geriye alınca” başlıklı öykü öğrencileri düşündürerek, yeniden dirilmeyi

somut bir şekilde anlatmaktadır.

Ölümden sonra ahirete inanan insanların iyi işler yapmaları gerektiği söylenerek,

öğrencilerde olumlu,iyi davranışların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Konunun sonunda

öğrencilerden ahiret hayatına ilişkin süreci gösteren bir kavram haritası yapmaları

istenerek öğrendiklerini hatırlamaları, bilgilerini kullanarak bir ürün oluşturmaları

sağlanabilirdi. Peygamberimizin, “nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz

öyle dirilirsiniz.” Hadisini açıklayan bir yazı yazmaları istenerek dünya hayatında

yapılanların karşılığı olacağı fark ettirilmiştir.

8. Kazanım: Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını

açıklar.

9. Kazanım: Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.

10. Kazanım:Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı

arasındaki ilişkiyi fark eder.

11.Kazanım: Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı

sağladığının farkında olur.

156

12. Kazanım: İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu günlük

hayattan örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü davranışlardan

sakınmaya istekli olur.

Kazanımlara yönelik olarak dünya hayatında yapılanların ahirette bir

karşılığı olduğu, ahirete imanın davranışlarımıza olumlu bir etkisi olması gerektiği

vurgulanmaktadır. Konuya girişte günlük yaşamda öğrencilerin duyduğu “dünya

ahiretin tarlasıdır.” Sözü verilip, anladıklarını yazmaları istenmesi öğretimde

yakından uzağa, somuttan soyuta ilkelerine uyulduğunu göstermektedir. İnsanların

dünyada söyledikleri her söz ve yaptıkları her davranışın bir karşılığı olduğu “Kim

zerre miktarı hayır yapmışsa….kim de zerre miktarı kötülük işlemişse onu görür.”

Ayetiyle pekiştirilmiştir. Kıyamet ve yeniden dirilme konusunun devamı olarak,

“mahşer”, “haşr”, “amel defterleri”, “mizan”, “cennet”, “cehennem” kavramları

ahirette olacak olay örgüsü içerinde aşamalı olarak sunulmuştur. Bu kavramlardan

bahseden ayetler yazılmayıp, dipnotta verilmiştir. Bu sebeple sınıfa Kur’an meali

getirilerek öğrencilerin ayetleri araştırıp, açıklamaları istenebilirdi. Dünyada iyilik ve

kötülük yapanların ahirette ki durumlarından bahsederken iyilik yapanlara öncelik

verilmesi, öğretimde öğrencinin ruhsal durumunun dikkate alınarak duyuşsal

özelliklerinin geliştirilmek istendiği görülmektedir. “Kur’an’da cennetten sahneler”

başlığında Muhammed suresinin 25. ayeti verilip, ayetin içeriğine uygun güzel bir

resimle görsellik sağlanmıştır.İnanç öğretiminde güzel ve iyi olana vurgu yapılıp,

öğrencilerin hayatı sevme,değer verme, iyi davranışlara yönelmesi

kolaylaştırılmıştır. Cehennemin, Allah’a ve ahirete inanmamış, onun öğütlerine

uymamış insanların pişmanlık ve acı içinde sonsuza kadar yaşayacakları yer olduğu

belirtilmiştir. “Dönme dolap” başlıklı bir şiir verilmiş, öğrencilerin fikirleri

157

sorulmuştur. Bu şiir yeniden dirilme konusunun içeriğine uygun olup, bu konudan

çıkarılmalıdır. “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.” Atasözü verilerek

sınıfta değerlendirilmesi istenmiştir. Öğrencilere iyiliğin çıkar beklenmeden sadece

Allah rızası için yapılması gerektiği sezdirilmek istenmiştir. Öğrenciler

konuşturularak dil becerileri de geliştirilmektedir.

Allah’ın çok merhametli olup, iyilik yapanları fazlasıyla mükafatlandıracağı,

En’am suresinin 160. ayetiyle açıklanmaktadır.Ayetle iyilik yapanlara yaptığının on

katı sevap verilip, kötülük yapanlara sadece yaptığının karşılığı olan ceza

verileceğinin belirtilmesi öğrenciler de iyi, ahlaklı olmaya istek uyandırmaktadır.

“Bilgi kutusu” başlığında “nereden geldik nereye gidiyoruz?” sorunun altında ahiret

hayatını gösteren bir akış şeması verilmiştir. Konu içerisinde “mahşer”, “haşr”,

“amel defterleri”, “mizan”, “cennet”, “cehennem” gib ahiretle ilgili çok fazla kavram

bulunmaktadır. Kavramlar arasındaki ilişkiyi öğrencilerin bütün olarak görmelerini

sağlamak ve öğrenme düzeylerini belirlemek için öğrencilerden ahiret günü ile ilgili

bir kavram haritası oluşturmaları istenseydi, kavram bütünlüğü sağlanmış olurdu.

Böylece konunun, kavramların hatırlanması kolaylaşırdı.

Ahirete inanan insanın sorumluluk bilinciyle hareket ederek, erdemli, ahlaklı

davranışlarda bulunmaya çalışacağı sonuçta hem Allah’ın hoşnutluğunu kazanacağı

hem de cennetteki güzellikleri kazanacağı vurgulanmaktadır.Güzel davranışlarda

bulunmanın ilk sebebi olarak “Allah’ın hoşnutluğu” olduğunun belirtilmesi

öğrencilerin kendilerine yapılabilecek kötülüğe karşı da iyilik yapmalarının istenmesi

fikrini anlamalarını sağlamaktadır. İyi davranmaya teşvik etmektedir. Ahirete inanan

insanın Allah’a saygı duyduğu ve O’ndan utanacağı için suç işlemekten kaçınacağı

belirtilerek öğrencilerin ahlaki gelişim düzeyleri, ahlaklılık düşünceleri

158

geliştirilmektedir. İnsanın cezadan kurtulmak için değil, daha manevi değerler için

ahlaklı olması gerektiği fikri öğrencilerin ahlaki gelişim düzeylerini yükseltecektir.

Konunun işlenişinde öğrencilerin gelişim düzeylerinin dikkate alınması olumlu bir

durumdur. Toplumumuzun örfünde kültüründe var olan, bilinen bazı görgü kuralları

ve geleneklerden yola çıkılarak (misafire ikramda bulunma, komşuya iyilik yapma)

ahiret inancının davranışlarımıza etkisi fark ettirilmektedir. İyilik kavramını

örneklendirecek davranış modelleri sunulmaktadır. “Düşünelim” adlı etkinlikte bir

çocuk resmi verilerek “geleceği düşünen insanın nasıl davranacağı” sorularak

öğrencilere insanın sadece insanlara değil evrene de iyi davranması, evrenin düzenini

koruması gerektiği sezdirilmek istenmektedir. Bu resim yerine bir orman yangını

resmi verilerek, peygamberimizin “kıyametin kopacağını dahi bilseniz, elinizdeki

fidanı dikiniz” ifadesindeki hadisi verilip, hadis doğrultusunda öğrencilerin resmi

yorumlamaları istenebilirdi. Öğrencilerin kavrama düzeyleri geliştirilmiş olurdu.

13. Kazanım: Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Sure ile ilgili kısa,

açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir. Peygamberimizin görünen, görünmeyen

varlıkların kötülüklerinden korunmak için insanlara bu sureyi okumalarını tavsiye

ettiği belirtilmektedir. Surenin ayetleri ve anlamları karşılıklı verilmiştir. Melik,

vesvese, şer, hayır kelimeleri konu içerisinde ve surede geçtiği için öğrencilerden

kelimelerin anlamlarını öğrenmeleri istenmeliydi.

Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında

İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 7. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders

kitabındaki 1. ünite olan “Melek ve Ahiret İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular

içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel anlamda öğretim

programında aynı ünite için belirtilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir.

159

Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen resim, örnek, soru gibi bazı etkinlikler

belirlenen kazanımları gerçekleştirme de zaman zaman yetersiz bulunmuştur.

Ünitenin bütününde dinin insan hayatına anlam kazandırması, inanç-davranış ilişkisi

üzerinde durulmaktadır. İslam’ın akla uygun, hurafelerden uzak evrensel bir din

olduğu öğrencilere kavratılmak istenmektedir. Öğrencilerin konu ile ilgili okul

dışında getirdiği yanlış ve eksik dini bilgi ve anlayışlar bilimsel bir yaklaşımla

düzeltilmeye doğru bilgiler verilmeye çalışılmıştır.

Öğretim programında görünmeyen varlıklar içerisinde “cinler” den

bahsedilmediği, kazanımlarda bu konuda bilgilendirmeye yer verilmediği için ders

kitabında da konu içeriğinde cinlerden bahsedilmediği dikkat çekmektedir. Halbuki

bu yaş grubundaki öğrencilerin görünmeyen varlıklar içerisinde cinler, mahiyetini en

çok merak ettikleri varlıklardandır. Günlük hayatlarında, aile ve okul çevresinde

“cin” kavramını melek ve şeytan kavramlarından bile daha fazla duymaktadırlar ve

ilgilerini çekmektedir. Çünkü toplumda, masallarda cinler çoğunlukla insanlara zarar

veren varlıklar olarak anlatılmakta, “cin” kelimesi yerine “üç harfliler” denmesi

gerektiği, adları anılınca gelip insanlara zarar vereceği söylenmektedir. Öğrenciler bu

varlıkları hem merak edip, soru sormak istemekte hem de korkmaktadırlar. İnanç

öğrenme alanında öğrencilere bu konuda sağlıklı, vahye dayanan doğru bilgiler

verilip, korkuları yatıştırılarak, ruh sağlıkları korunmalıdır. Sonuç itibariyle görünen

görünmeyen bütün varlıkları Allah yaratmıştır, O’na güvenirsek, dua edersek her

kötülükten bizi koruyacağı vurgulanmıştır. Allah’a inanan insanın çevresini

gözlemlediğinde tüm varlıkların ölümlü olduğunu fark edeceği, Allah’ın Kur’an’da

örneklerle bize anlattığı ahiret hayatının varlığı ve anlamına dikkat çekilmiştir.

Allah’a inanıp güvenen insanın kendisine, insanlara ve çevresine karşı bazı

160

sorumlulukları olduğu bunları yerine getirdiğinde kendisine, çevresine ve insanlara

faydalı olduğu için sevap kazanacağı Allah’ın da kendisinden memnun olduğu için

onu cennetine alacağı vurgulanmaktadır. Öğrencilerde konuya ilgi çekilip, duyuşsal

nitelikli davranışlar kazandırılmaya çalışılmaktadır. Kitapta içeriğin verilmesi

süresince konular arasında güzel geçişlerle bağlantı kurulmuştur. Ancak öğrencinin

böyle soyut konuları anlamasının zor olduğu düşünüldüğünden olsa gerek, konuların

anlatımına ağırlık verilip öğretim programında belirtilmesine rağmen öğrencilerin

ayetleri eleştirmelerini, düşünmelerini sağlayacak etkinliklere pek fazla yer

verilmemiştir. Her ne kadar içerik ile ilgili bilgi tamamen vahye dayansa da bu

vahyin yorumlanamayacağı anlamına gelmez. Kur’an’ı anlamak için okumak,

düşünmek gereklidir.

Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen

çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.

Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?

Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve

üniteyle ilgili ön testlerdir.

1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar

ünitenin başında değil, içindeki bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında dikkat

çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde ana

başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca hangi

konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.

2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?

Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve

öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin

161

gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 7. sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu

kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına

yerleştirilmelidir.

3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?

Melek ve ahiret inancı öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve

duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını

değerlendirdiğimizde; Öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile

ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.

Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin

bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirdiğimizde, “ölüm yok olmak

değildir.”sözünü tartışmaları istenmektedir. Konuyu yeni öğrenciler için ünitenin

genelindeki kavramları bildikten sonra kavrayabilecekleri bir konudur. Hazırlık

çalışması için üst kavramsal düzeyde bir sorudur. Ünite boyunca adı geçen temel

kelime ve kavramların araştırılması istenmiştir. Öğrencinin bilgi ve birikimine uygun

bir çalışmadır.Öğrenciler yaşantıları boyunca bu kavramları duymuşlardır.

Öğrenciler bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak inceleme ve araştırma

yapmaya teşvik edilmektedir.

Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk

düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak

öğrenme derecesi belirlenememektedir.

Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız

zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:

162

Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının

öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi

sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime

ve kavramlardan çoğuna hazırlık çalışmalarında yer verilmiştir. Ünitede yetersiz olan

durumlar:

Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında

ön testlere yer verilmemiştir.

Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın

dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve

anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda sözlükte

verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır. Kitapta ünite boyunca

sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle akıcı kılınmıştır. Konular

içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, ahiret, Allah, iyilik, kötülük,

sorumluluk, inanç kavramları sık sık geçmektedir. Özellikle anlatımda fazla

geçmemesine rağmen ayetlerde geçen “hayır”, “şer” kavramları açıklanmalıydı.

Öğretim daha kolaylaştırılmış olurdu.

Cümle yapıları 7. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin

anlayabileceği uzunluktadır. Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır.

Anlatımda devrik cümlelere rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik

akıcı ve zengin kılınmıştır.

Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?

Konu anlatımının geneline baktığımızda bilgilendirme amacı içeren anlatımlar

yoğunluktadır. Öğrencinin anlamını bilmediği pek çok kelime ve kavramın tanımı

verilerek cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli

163

kazanımlar için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.

Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler

anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede duymuşlardır.Kavramlara

aşinalıkları vardır.

Paragraflar biraz uzun olmakla birlikte, tek bir fikir, kavram üzerinde

durulmuştur. Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır. Kavramları, kelimeleri soyut olduğu

için ifade edilmesi zor olmasına rağmen, anlatım oldukça akıcı ve anlaşılırdır.

Anlatımda verilen örnekler içinde ayetler belirttiğimiz eksikliklerine rağmen açık

ve anlaşılırdır. Soyut olan melek, şeytan, cennet, cehennem vb. kavramların

somutlaştırılmasına çalışılmıştır.Cennet ve cehennem kavramının mahiyetlerinden

(cenneti, cehennemi anlatan, tasvir eden ayet verilerek) öğrencilerin duyuşsal

öğrenmelerini sağlamak amaçlanmıştır. Melek, şeytan gibi varlıkların mahiyeti

verilmiş, ancak daha çok dünya hayatı ve ahiret inancı içerisindeki işlevine, önemine

vurgu yapılmıştır. Öğretimde öğrenciye görelik ilkesine uyularak, öğrencinin ilgi ve

seviyesine uygun bir öğretim yapılmıştır.

Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,

ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma

kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları

için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az

olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada

yeterlidir.

İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım

içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,

münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri

164

düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği

doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Ahiret hayatı ve varlığı,

ahiretin gerekliliği, önemi gibi konularda bilgilendirici ve mantığa hitap eden bir

yöntem izlenmiştir. Her kazanımın belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği

düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel öğrenmelerine uygun etkinliklere (tartışma,

anlamını bulma, araştırma, cümle oluşturma, örnek olay incelemesi, drama) çok az

yer verilmiştir. Hatta inanç-davranış ilişkisi boyutunda örnek olay incelemesi, drama

yapma, hikaye tamamlama etkinliklerine hiç yer verilmemiştir. Allah sevgisinden

hareketle iyilik yapma, faydalı insan olmanın dünya ve ahiret mutluluğuna

ulaşmadaki önemine dikkat çekilerek ,duyuşsal öğrenmeye, değer verip, hayatında

uygulamaya ağırlık verilmektedir. Ancak duyuşsal özellikleri geliştirmek için

inançlı, iyi insanların hayatlarından verilen yaşanmış olaylar örnek olay incelemesi

yöntemiyle incelenseydi daha öğretici olurdu.

İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru

ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu kelime ve kavramlar ile ilgili

bildirilen ayetler kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay

verdiği Kur’an meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve

içeriğe uygundur. Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin

öğretimde kullanılışında farklı yöntemlere de yer verilmeliydi.

Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi

Değerlendirme çalışmalarında sorulan sorular türleri açısında zengindir. Çoktan

seçmeli, boşluk doldurmalı, doğru-yanlış, eşleştirmeli, açık uçlu kısa ve uzun cevaplı

sorulara ve öğrencilerin öğrendiklerini hatırlamalarını sağlamak için bulmacaya yer

165

verilmiştir. Soruları kazanımların gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından

değerlendirdiğimizde;

1. Kazanım: Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.

Kazanım, bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarını kapsayan bir öğrenmeyi

amaçlamaktadır. Kazanıma yönelik olan sorulara baktığımızda soruların çoğu

bulmaca içerisinde sorulmuştur. Öğrencinin bilgiyi hatırlamasına dönük, bilme,

kavrama basamağındadır. Bu sorularla kazanımın gerçekleşme düzeyi

ölçülememektedir. Öğrencilerden yarım bırakılan bir kavram haritasını

tamamlamaları istenerek öğrenme her yönüyle değerlendirilebilirdi.

2. Kazanım: Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.

Kazanım, bilişsel alanının bilme, kavrama, analiz düzeylerinde öğrenmeyi

amaçlamaktadır. Kazanıma dönük olarak bulmaca içinde bilme düzeyinde sorular

sorulmuştur. Meleklerin özellikleri ve görevlerinin eşleştirilmesinin istendiği bir soru

sorulmuştur. Eleştirilmeleri istenen bölümlerdeki madde sayısı eşittir. Sağ tarafta

verilen maddeler sol taraftaki maddelerden iki katı fazla sayıda olmalıdır. Soru

yanlış formatta verilmiştir. Yine de öğrencilerin kavramları analiz etmeleri

sağlanmaktadır. DY ve çoktan seçmeli sorular da sorulmuştur. Sorular kazanımın

gerçekleşme düzeyini ölçmektedir.

3.Kazanım: Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında

olur.

4. Kazanım: Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.

Her iki kazanım da duyuşsal öğrenme alanının alma, farkında olma

basamaklarındadır. Kazanım ile ilgili, bulmaca içinde bilme düzeyinde, açık uçlu

166

uzun cevaplı soru sorulmuştur. Bazı soruların ise seçeneklerinde yer verilmiştir.

Kazanımın gerçekleşme düzeyi kısmen ölçülebilmektedir.

5. Kazanım: Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum

üzerindeki olumsuz etkilerini fark eder. Kazanım duyuşsal öğrenme alanında alma,

farkında olma, tepkide bulunma basamaklarında öğrenmeyi amaçlamaktadır.

Kazanımla ilgili olarak bir tane DY, iki tane ise açık uçlu, uzun cevaplı soru

sorulmuştur. Öğrencilerden batıl inanç ve hurafelere insanların niçin inandıkları

sorularak, İslam dininin bu yanlış inançları yasaklama nedenini söylemeleri

istenmiştir. Öğrencinin sorulara cevap verebilmesi için konuyu iyi kavramış olması

gerekmektedir. Sorular kazanımın gerçekleşme düzeyini ölçmektedir.

6. Kazanım: Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun

kötülüğünden korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir. Kazanım

bilişsel alanın kavrama, duyuşsal alanın farkında olma, tepkide bulunma

basamaklarındadır. Kazanıma yönelik olarak sorulan sorular bilme, hatırlama,

kavrama düzeyindedir. Kazanımın gerçekleşme düzeyi sorularla kısmen

ölçülmektedir. Öğrencilerin şeytanın kötülüklerinden korunmaları için arkadaşlarına

ne tür tavsiyelerde bulunabilecekleri sorulabilirdi.

7. Kazanım: Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını

açıklar. Kazanım bilişsel öğrenme alanının kavrama düzeyindedir.

8. Kazanım: Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını

açıklar. Kazanım, bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama düzeyindedir.

9. Kazanım: Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.

167

10. Kazanım: Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı

arasındaki ilişkiyi fark eder. 9 ve 10. kazanımlar, bilişsel öğrenme alanının kavrama,

analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindedir.

11. Kazanım: Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı

sağladığının farkında olur.

12. Kazanım: İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu

günlük hayattan örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü

davranışlardan sakınmaya istekli olur. 11 ve 12. kazanımlar bilişsel öğrenme alanının

kavrama, analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindedir. Duyuşsal alanın farkında

olma, tepkide bulunma, değer verme basamaklarındadır.

7-12. kazanımlara yönelik olarak değerlendirme çalışmalarında sorulan

sorulardan çoktan seçmeli, DY, boşluk doldurma soruları öğrencilerin konu ile ilgili

temel kavram bilgilerini ve kavrama düzeylerini ölçmektedirler. Ölümden sonra

dirilme, inanç-davranış ilişkisi boyutunda üç tane açık uçlu, uzun cevaplı soru

sorulmuştur. Sorular öğrencinin bilişsel ve duyuşsal öğrenme düzeyini ölçebilecek

düzeydedir.

13. Kazanım: Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım

gerçekleştirilebilmiştir. Ancak surenin okunduğu ve öneminin işlendiği bir drama

çalışması yapılabilirdi. İnsanlarla röportaj yapmaları istenerek, dua hakkındaki

fikirleri alınırdı. Öğrencilerin psiko-motor gelişimleri de sağlanmış olurdu.

Değerlendirme çalışmaları öğrencilerin üniteyi öğrenmiş olmaları için kazanmaları

gereken bilgi, duygu ve davranışları ölçebilecek düzeydedir.

168

E. 8. Sınıf 1. Ünite: Kaza Ve Kader İnancı Ünitesinin İçerik Ve

Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi

Ünitenin Kazanımları:

Bu ünitenin sonunda öğrenciler;

1. Kaza ve kader kavramlarını açıklar.

2. Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir.

3. Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder.

4. İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık olması

arasındaki ilişkiyi açıklar.

5. İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.

6. Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır.

7. Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının farkında

olur.

8. Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların sebeplerini

irdeler.

9. Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler.

Ünitenin ilk sayfasında hazırlık çalışmaları bulunmaktadır. Hazırlık

çalışmalarının birinci sorusu öğrencilerden “kader”, “irade”, “ecel”, “rızık”,

“tevekkül” kavramlarının anlamlarını sözlükten bulmalarını istemektedir. Böylece

öğrencilerin dil becerileri geliştirilerek, derse ilgileri çekilerek ön koşul öğrenmeleri

sağlanmıştır. İkinci hazırlık çalışmasında “Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığı

ile ilgili bir ayet öğrenerek sınıfta söyleyiniz.” İfadesi verilmiştir. Bu hazırlık

çalışması düzen, kader kelimelerini yeni öğrenen öğrenciler için biraz üst

169

düzeydedir. Ancak öğrencilere evrendeki düzen ile ilgili örnekler vermeleri

istenseydi bilişsel seviyelerine daha uygun bir çalışma yapmış olurlardı. Fen bilgisi

dersinden de yardım alabilirlerdi. Üçüncü hazırlık çalışmasında “akıl ve irade sahibi

olmak bizi neden diğer canlılardan farklı kılar?” sorusu ile öğrencilerin

arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşıp birbirlerinin görüşlerini dinleme becerileri

geliştirilmeye çalışılmıştır. Öğrencilerin insanın akıl sahibi olduğu için

davranışlarından sorumlu olacağı bilinci ile konuya başlamaları sağlanmıştır.

Özgürlük, irade, sorumluluk kavramları arasındaki ilişki fark ettirilmiştir. Çalışmanın

birey ve toplum açısından yararlarının araştırılması istenmiştir. Çalışmanın önemi

konusunda yakın çevreden hareketle dinin çalışmaya verdiği önemi kavratmak için

öğrenciler konuya yaklaştırılmaktadır. Çalışmanın önemi ile ilgili atasözlerinin

araştırılması istenebilirdi.

Kazanım ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi

1. Kazanım: Kaza ve kader kavramlarını açıklar. Kazanımla ilgili olan konu

başlığının “Allah her şeyi belli bir ölçüye göre yaratmıştır” şeklinde verildiği

görülmektedir. Daha önceki DKAB ders kitaplarında kaza ve kader inancı konusunda

kader ve kaza kavramlarının terim anlamları verilmekteydi. Kader; Allah’ın ezeli

ilmi ile gelecekte olacak her şeyi bilmesi ve takdir etmesidir. Kaza ise, Allah’ın ezeli

ilmi ile bilip, takdir ettiği olayların zamanı geldiğinde gerçekleşmesidir. Oysa böyle

bir anlatımla insanın davranışlarından sorumlu olduğu nasıl temellendirilebilirdi?.

Yeni DKAB ders kitabında bu yöntemden uzaklaşıldığı dikkati çekmektedir.

170

Konuya Allah’ın yaratmış olduğu evrende düzen ve ahenk olduğu çünkü

Allah’ın her şeyi elli bir ölçüde, planlı yarattığı vurgulanarak, tesadüfe yer

verilmediği görülmektedir. Allah’ın insandan evreni inceleyip ondaki denge ve

uyumu görmesini istediği vurgulanmaktadır.

2. Kazanım: Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir.

Evrendeki düzen ve denge ile ilgili örnekler verilmektedir. Örneğin canlılar

oksijene ihtiyaç duyarlar, oksijen alıp karbondioksit verirler.Bitkiler ise besin

üretmek için karbondioksit kullanıp oksijen üretiler. Böylece atmosferdeki oksijen ve

karbondioksit dengesi korunmuş olmaktadır. Yine deniz ve göllerdeki tuzluluk oranı

suda yaşayan canlıların yaşamalarına uygun seviyededir. Bu örneklerle öğrencinin

dikkati yaşadığı çevreye çekilerek öğretimde

yakından uzağa ilkesinin uygulandığı

görülmektedir. “Yorumlayalım” başlıklı

etkinlikte “ Gökleri yedi kat yaratan Allah’tır.

Rahman’ın yaratmasında bir düzensizlik

göremezsin…..” (Mülk / 3) ayeti verilerek

öğrencilerden yeryüzünü çevreleyen atmosfer

hakkında bilgi edinerek ayeti bu bilgi doğrultusunda yorumlamaları istenmektedir.

Etkinlikle ayet konu içinde işlevsel olarak kullanılmaktadır. Öğrenciler öğrendikleri

bilgilerle ayetten ilke ve kavramlar çıkaracaklardır. Öğrencilerin bilişsel gelişimini

sağlayacak faydalı bir etkinliktir. Ayetin üzerinde “akmakta olan bir dere” resmi

verilmiştir. Gökyüzü resmi verilseydi,içeriğe uygun ve anlamlı olurdu.

Evren ve içindeki varlıkların belli bir düzen ve ölçüye göre yaratıldığı

Kur’an’dan ayetlerle açıklanmaktadır. “Biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye,

171

plana) göre yarattık.” Ayetle Allah’ın her varlığı belli bir amaçla yarattığı,

yaratmasının sürekli olduğu vurgulanmaktadır. Kader kelimesinin Allah’ın insanların

davranışlarını belirlemesi olmayıp, evrene belli bir denge düzen vermesi olduğu

açıklaması doğru ve öğretim için faydalıdır. Evrendeki ölçü ve dengeye Rahman

suresinden örnek verilmiştir. Ayette Allah’ın güneşi ve ayı belli bir hesaba göre

yarattığı, göğü yükseltip dengeyi koyduğu, insanların bu dengeyi bozmamaları

gerektiği belirtilmektedir. “…. Güneşi ve ayı birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu,

aziz olan çok iyi bilen Allah’ın takdiridir.” En’am suresi 96. ayet verilerek Allah’ın

evrenin hakimi, kanunların belirleyicisi olduğu ifade edilmiştir. Kader kelimesi

öğrencilerin anlayabileceği, mantıklı, akıcı bir anlatımla açıklanmıştır. “O Rab ki

seni yarattı, seni düzenledi, sana ölçülü bir biçim verdi.” İnfitar suresi 7. ayet

verilerek öğrencilerin sadece evrende değil insan ve tüm canlıların yaratılışındaki

düzeni, güzelliği düşünmeleri, fark etmeleri amaçlanmıştır. “Hiç düşündünüz mü?”

sorusu ile öğrencilerin evrenin dengesi bozulduğunda neler olabileceğini tahmin

edip, listelemeleri istenmiştir. “Evrendeki düzen olmasaydı ne olurdu?” sorusu

yöneltilerek beyin fırtınası da yapılabilirdi. Konunun sonunda “Allah’ın

yaratmasındaki ölçüye ilişkin kavram haritası yapılabilirdi. Evrende düzen, uyum ve

kurallar olduğu belirtilmekte, bu kavramların hepsini kapsayan örnekler

verilmektedir. Oysa evrendeki uyum için (Atmosfer tabakasının kalınlığı, dünyanın

kendi etrafındaki dönüş hızı, Ay’ın dünyaya olan uzaklığı), evrendeki düzen için

(gece gündüzün, mevsimlerin oluşması, yer çekiminin olması, gelgit olayı),

evrendeki kurallar için ( mevsimlerin sürekliliği, her cismin yörüngesinde hareket

etmesi), yaratma için (tabiat olaylarının, canlı ve cansız varlıkların yaratılması)

örnekleri ayrı ayrı verilerek düzen, uyum, kural ve yaratmanın kavranması sağlanırdı.

172

3. Kazanım: Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder.

Allah’ın her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde yaratması ve

yaratılmış her şeyi programlaması kaderdir. Evrende var olan her şeyin bir programı

vardır. Allah’ın evrenin düzeni ve işleyişini bir takım yasalara bağladığı söylenerek,

bu yasalar fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalar olmak üzere üç başlıkta

toplanmıştır. Oluşturulan “ kader ve evrendeki yasalar” şemasında başlık ve başlık

altındaki her bir yasayı örneklendirecek ayetler verilmiştir.

Fiziksel yasalar konusuna “fizik” kavramının madde ve enerjiyi konu edinen

bilim olduğu tanımlanarak giriş yapılmıştır. Fiziksel yasalara örnek olarak suyun 100

derecede kaynaması, güneşin çekim kuvvetiyle gezegenleri yörüngelerinde sabit

tutması, gece ve gündüzün devamlılığı, mevsimlerin ve yılların oluşması gibi çok

sayıda örnek verilerek öğretimde somuttan soyuta ilkesine uyulmuştur. Öğrencilerin

konuyu kavraması için evrendeki düzenle ilgili çok sayıda ve evrenin düzenini farklı

açılardan açıklayan ayetler verilmesi öğretimi kolaylaştırmıştır. Öğrencilere

yaşadıkları çevreden, günlük hayattan örnekler verilmiştir. Öğretimde bilinenden

bilinmeyene ilkesine uyulmuştur. İçtiğimiz suyun tuzlu olmadığı için şükretmemiz

gerektiğini belirten bir ayet verilmiştir. Bu ayet hakkında öğrencilerin görüşleri

alınabilirdi. “Yorumlayalım” adlı etkinlikte “Gerçekten biz en yakın göğü ışık veren

yıldızlarla donattık..” (Mülk, 5 ) ayet verilerek öğrencilerden yıldızlar hakkında

edindikleri bilgilerle ayeti yorumlamaları istenmektedir. Fen bilgisi dersiyle de

işbirliği sağlayacak faydalı bir etkinlik yapılmıştır. “Yazalım” başlıklı etkinlikte

Bakara suresinin 164. ayeti verilerek öğrencilerden ayette geçen fiziksel yasaları

bulmaları istenmektedir. Öğrencilerin okudukları metni analiz ederek sonuç

çıkarma, kendi cümleleriyle ifade etme imkanı sağlayan öğretici bir etkinlik

173

yapılmıştır. Fiziksel yasaların Allah’ın üstün kudret ve bilgisinin göstergesi olduğu

Yasin suresinin 37-40. ayetleri örnek olarak sunulmuştur. Ayetin içerisinde “…Ay

için de birtakım safhalar tayin ettik; dolaşa dolaşa, eski hurma salkımının çöpü gibi

kavisli hale gelir..” ifadesi geçmektedir. Öğrencilerden bu ifadenin ne anlama

geldiğini araştırmaları istenebilirdi. Fiziksel yasalara dayalı olarak teknolojinin

geliştiği, onun ürünlerinin insan yaşamını kolaylaştırdığı belirtilmektedir. Bu

açıklama ile Allah’ın yarattığı her şeyi insanın hizmetine sunduğu fark

ettirilmektedir. “Eşleştirelim” başlıklı etkinlikte bir tablo verilmiştir. Tablonun A

sütununda evrendeki düzeni

anlatan ifadeler, B sütununda

ise bu düzenin bozulduğunu

anlatan ifadeler verilmiştir.

Düzen ve düzensizliklerin

eşleştirilmesi istenmiştir. Bu

etkinlikle öğrenciler evrende ölçümlerin ne kadar hassas olduğunu, bunun Allah’ın

her şeyi çok iyi bildiğini gösterdiğini, evrende var olan bu dengenin sürekli

olmasının da Allah’ın gücünü ortaya çıkardığını daha iyi kavrayacaklardır.

Biyolojik yasalar canlıların yapısı, beslenmesi, korunması, gelişmesi ve

üremesi ile ilgili olan yasalardır. Evrendeki biyolojik yasalar her canlı için o canlının

türüne uygun olarak tasarlandığı ifade edilmektedir. Mürselat suresi 20-23. ayetlerle

insanın sudan yaratıldığı belirtilmektedir. Bu konuda öğrencilerden fen bilgileri

doğrultusunda ayeti açıklamaları istenebilirdi, böylece öğrencilerin görüşleri alınarak

derse aktif katılımları sağlanırdı. Farklı bölgelerde yaşayan hayvan türlerinin,

beslemelerinin, solunumlarının farklı olduğu konusunda yaşamdan örnekler

174

verilmiştir. Allah’ın canlıların oluşmasını biyolojik yasalara bağladığı ve yaşamlarını

sürdürebilmeleri için uygun ortam yarattığı bunu yapmanın Allah için sadece “Ol!”

demekten ibaret olduğu vurgulanmıştır. Konu içerisinde larvaları arasında bir balık

resmi verilmiştir. Bu resmin altında iki kuşun resmi verilmiştir. Öğrencilerden

resimdeki hayvanlar arasındaki biyolojik farklılıkları bulup yazmaları istenseydi,

öğrenciyi düşündüren bir etkinlik yapılmış olurdu. Doğadaki dengenin bozulmasının

canlılara zarar vereceği belirtilmiştir. En’am suresinin 99. ayeti ile Allah’a inanan

insanların evrendeki düzeni düşünerek ders çıkaracakları belirtilmektedir.

Öğrencilerde çevrelerine, evrendeki düzene dikkat etme ve koruma gibi davranışların

geliştirilmeye çalışıldığı dikkati çekmektedir. Biyolojik yasalar konusu oldukça

güncel bir konudur. Dünyada yaşananlar sınıf ortamında konuşulup, tartışılmalıdır.

Öğrenciler gruplara ayrılarak, “dünyada canlıların yaşamını tehdit eden unsurları

araştırarak, çözüm yollarını sınıfta tartışmaları istenebilirdi. Öğrencilerin

öğrendikleri bilgi, kavram ve becerilerini kullanıp, geliştirmeleri sağlanmış olurdu.

Ayrıca arkadaşlarının fikirlerine saygılı olma, ders çıkarma, işbirliği yapma gibi

duyuşsal nitelikleri de geliştirilmiş olurdu. Evrendeki düzeni anlatan bir belgesel film

izlenerek öğrencilerden film raporu doldurmaları istenebilirdi.Öğretim de görsellik

sağlanmış, öğrencilerin farklı zeka alanlarına hitap edilerek öğretimin etkililiği

artırılmış olurdu.

Evrende var olan yasalardan biri de toplumsal yasalardır. Toplumsal yasalar

toplumda var olan sebep sonuç ilişkileridir. Adaletin olmadığı toplumlarda barışın

bozulması gibi. Toplumsal yasaların Kur’an’da “sünnetullah” kavramıyla

açıklandığı ifade edilmektedir. Konunun devamında insanların geçmiş milletlerin

sonunun nasıl olduğunu araştırıp ders çıkarmaları gerektiği söylenmektedir.

175

Öğrencilere peygamber kıssaları anlatılarak peygamberlerin uyarılarına aldırış

etmeyen toplumların Allah’ın kanunları gereği ağır bedel ödedikleri ifadesi ile

toplumsal yasaların gerekliliği kavratılmak istenmiştir. Çünkü Allah yarattığı

insanların mutlu ve huzurlu olmalarını istemektedir, bu ise toplumsal yasalara

uymakla mümkündür. Bu açıdan toplumsal yasaların sürekli değişen dünyada

değişmeyen kalıcı değer ve ilkeler olduğu vurgulanmaktadır. Bu ilkelere örnek

verilmektedir. Toplumdaki ahlaksızlık, haksızlık ve bozuklukların yaşayan tüm

insanları etkileyeceği belirtilmektedir. Öğrencilere “Toplumsal huzuru nasıl

sağlayabiliriz?”, “dünyada niçin savaşlar oluyor?” soruları sorularak toplumsal

yasaları oluşturan kavram ve ilkelere ulaşmaları

sağlanabilirdi. “Açıklayalım” başlıklı etkinlikte

“toplumsal yasaları tanımak insanı tanımak

demektir.” Sözünün açıklanması istenmektedir.

Etkinliğin içerisinde verilen resim

anlaşılmamaktadır. Bu resim yerine bir bilet gişesi

önünde sıra olmuş insanların resminin verilmesi

içeriğe daha uygun olurdu.

4. Kazanım: İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık

olması arasındaki ilişkiyi açıklar. İnsan akıllı olarak yaratılmıştır. Aklıyla iyi ile

kötünün farkını bilir. Allah gönderdiği peygamberlere de iyi ve kötü olan durumları

bildirmiştir. İnsan irade sahibidir. İradesiyle de neyi istiyorsa seçip yapabilir. Yani,

insan isterse iyiyi, isterse kötüyü yapabilir. Allah insanı seçimlerinde özgür

bırakmıştır. Ancak doğruluğu seçen insanın iyiliği seçmiş olduğu, doğruluktan

176

sapanların ise kötülüğe düşecekleri vurgulanarak iyiliği tercih etmenin gerekliliği

temellendirilmiştir.

Günlük hayattan örneklerle aklı olan varlık olduğu için insanın sorumluluk

sahibi olması gerektiği pekiştirilmeye çalışılmıştır. Trafik kazasına sebep olan

kişilerin hatayı kendilerinde aramaları gerektiği, akıl, irade sahibi insanın trafik

kurallarını ihlal etmesinin kendi tercihi olduğu için yaptıklarından dünyada ve

ahirette sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Böylece akıl, irade sahibi olmak ile sorumlu

olmak arasındaki ilişki somutlaştırılmıştır. İnsanın hürriyeti ve eylemleri arasındaki

ilişkiyi gösteren bir kavram haritası yapılabilirdi.

İnsanın kaderinin Allah’ın evrende belirlediği yasalarla düzenlendiği

örneklerle açıklanmıştır. İnsanın eylemleri “zorunlu” ve “seçime dayalı” olarak ikiye

ayrılmıştır. Örneğin kalbimizin çalışması, nefes alıp vermemiz, nerede, ne zaman

doğacağımız bizim tercihimize bırakılmamıştır. Bütün bunlar Allah’ın yarattığı,

fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalara bağlıdır. Bu sebeple kendi seçimimize dayalı

tercihlerimizi, irademiz dışında gerçekleşenlerden ayırmamız gerektiği

belirtilmektedir. Konu içerisinde öğrencilerden insanın eylemleri başlıklı bir kavram

haritası oluşturmaları istenmeliydi, hatta içerikte “irademiz dışında gerçekleşen

eylemler” den bir tanesi örnek olarak verilip , öğrencilerin düşünerek başka örnekler

bulmaları istenseydi, öğrencilerin bilişsel öğrenmeleri daha iyi sağlanırdı.

İnsanın davranışlarının iradi olan ( kendi seçtiklerimiz), iradi olmayan ( vücut

fonksiyonları) şeklinde ayrıldığı görülmektedir.Bunun yanı sıra Allah tarafından

oluşturulan, insanın kaderine yön veren evrenin yasaları ile ilişkisine de

değinilmeliydi. Öğrencilere “insanın evrenin yasalarına karşı koyma şansı var

177

mıdır?” sorusu ile evrenin yasaları ile insanın kaderi arasında nasıl bir ilişki

olduğunu, insanın sorumlulukları olup olmadığını düşünmeleri sağlanırdı.

Konu içerisinde verilen “trafik kurallarına uyalım” alt yazılı resim yerine bir

trafik kazası resmi verilebilirdi. İçerik somutlaştırılmış olup, olayla ilgili öğrencilerin

görüşleri alınırdı. “Metin Oluşturalım” etkinliğinde öğrencilerden nasip, kısmet ve

baht kelimelerinin geçtiği bir metin oluşturup metne uygun başlık yazmaları

istenmektedir. Öğretimde öğrencinin yakın çevresi dikkate alınmıştır.

Toplumumuzda evlilik, maddi kazanç vb. konularda “nasip”, “kısmet” kavramları

sıklıkla kullanılmaktadır. Öğrenciler insanların elde ettikleri iyilikleri kendi

çabalarına bağlayıp, başlarına gelen kötü durumları ise “ne yapalım, kısmetimizde bu

da varmış”, “nasip değilmiş” gibi ifadelerle kadere yükleyip sorumluluktan

kurtulmaya çalıştıklarını fark edeceklerdir. Karşılaştığımız olumsuz durumları

alınyazısı diyerek kadere yüklemeyip, aklımız ve irademizi kullanarak çözmemiz

gerektiğinin belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesine uyulduğunu göstermektedir.

“Önlem Almak” başlıklı Hz. Ömer’e ait bir hatıra verilmiştir. Öğrencilerden kaderi

nasıl anlamları gerektiği konusunda değerlendirme yapmaları istenmiştir. İnsanın

tercihleriyle kaderine yön verdiğini açıklayan öğretici bir örnek olaydır.

İnsanın özgürlüğü ve sorumluluğu başlığında insanın özgür ve akıllı bir varlık

olduğu için davranışlarından sorumlu olduğu tekrar edilerek, insanın sorumlu olduğu

şeylerin onun gücünü aşmayacağı vurgulanmıştır. Çünkü Allah kimseye gücünün

üzerinde bir şey teklif etmez. İnsanın iyiliğe de kötülüğe de gücü yettiği için iyiliği

değil kötülüğü seçtiği zaman sorumlu olduğunun belirtilmesi tercih-sorumluluk

ilişkisini mantıklı şekilde göstermektedir. Allah Kur’an’da insana doğru ile eğriyi

gösterdiğini, ona akıl ve özgür irade verdiği için seçimlerinde onu zorlamayacağını

178

ancak seçimlerinden sorumlu tutacağını belirtmektedir. “Yorumlayalım” etkinliğinde

“dinde zorlama yoktur” ayeti verilip, insanın özgürlüğü bakımından yorumlanması

istenmiştir. Ancak içerikte aynı ayet açıklandığı için etkinlik öğretici

bulunmamaktadır. Konu için verilen orman

resmi içeriğe uygun değildir.

“Sorumluluklarım” adlı bir şema verilerek

öğrencilerden Allah’a, kendilerine, ailelerine,

çevrelerine karşı sorumluluklarını yazmaları

istenebilirdi. Öğrencilerin duyuşsal gelişimleri

sağlanırdı.

5. Kazanım: İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.

İnsanın çalışarak kendisine, ailesine ve topluma faydalı olması gerekir. İnsan,

hayatında mutlu, huzurlu ve başarılı olmak için çaba gösterir. Dinimizin de

çalışkanlığı överek insanın, çalışmadan ve gayret etmeden isteklerine ulaşmasının

mümkün olamayacağını belirttiği vurgulanmaktadır. Çünkü dünya ve ahirette mutlu

olmanın yolu çalışmaktan geçmektedir. Anlatımda önce insanın ihtiyaçlarını

karşılaması için çalışması gerektiği, dinimizin de çalışmaya önem verdiği belirtilerek

“çalışmanın önemi” teşvik edilmektedir. Çalışmanın önemini pekiştirecek ayetlere

yer verilmiştir. “İnsan için kendi çalışmasının karşılığından başka bir şey yoktur”

(Necm / 39), “kimse kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir” ayetleri ile

dinimizin çalışmaya verdiği önem açıklanmıştır. Peygamberlerin de çalışarak, kendi

emekleriyle geçindikleri belirtilmiştir. Bazı peygamberlerin meslekleri verilmeyip,

öğrencilerin araştırmaları istenebilirdi. “Rızkı veren Allah’tır” deyip çalışmadan

insanlardan rızık beklemeyi dinimizin hoş karşılamadığı tavsiye edilmiştir. Konu

179

içerisinde peygamberimizin “sizden birinizin sırtına bir bağ odun yükleyip satması,

dilenmesinden daha hayırlıdır” hadisi ile dilencilik, kumar ve tefecilikle elde edilen

paranın haram olduğu dinimizin emek vermeye, çabalamaya önem verdiği günlük

hayattan örneklerle açıklanmıştır. İnsan çalışıp kazandığı malı bunu ben kazandım

diyerek cimrilik edebilir mi? sorusuna Kasas suresi 77. ayetle güzel şekilde cevap

verilmiştir. İnsanın Allah’ın kendisine ihsan ettiği gibi diğer insanlara iyilik

etmesinin istenildiği anlatılarak toplumsal yardımlaşmanın önemine dikkat

çekilmiştir. Konu ile ilgili olarak “listeleyelim” başlığında Necm suresi 39. ayet

verilerek ayete uygun olan ve olmayan davranış örneklerinin yazılması istenmiştir.

Öğrencilerin kavrama, bilgiyi analiz etme yetilerini geliştirecek öğretimsel bir

etkinliktir. “Aslan mı yoksa topal tilki mi olmalı?” başlıklı okuma parçası ile

öğrencilerin emek ve rızık kavramlarının ilişkisini kurmaları

istenmektedir.Öğrencilere Allah’ın bitkilerin ve hayvanların ve insanların beslenmesi

için su, güneş enerjisi, rüzgarı onların hizmetine sunduğu, canlılarında bunları

kullanarak kendilerine besin üretmeleri gerektiği bunun da çalışarak yapılabileceği

vurgulansaydı konular arasında bağlantı kurulmuş olurdu. İnsanların Allah’ın evrene

koyduğu kanunları inceleyerek, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışarak

teknolojilerini geliştirdikleri, bilgilerini artırdıkları ifade edilmelidir. insanın dünya

da ve ahirette mutlu olmak için fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalara uygun

davranması gerektiği vurgulanmalıydı.

6. Kazanım: Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır. Yaşamdan, bir

fidanın büyümesi örneği ile ölümün de yaşam gibi doğal bir olay olduğu açıklanarak

öğretimde somuttan soyuta, kolaydan zora ilkelerine uyulduğunu görmekteyiz.

Yeryüzünde yaşayan her canlının ömür süresi olduğu, zamanı gelince ölümü tadacağı

180

ayetlerle açıklamaya çalışılmıştır. Canlılar gibi evreninde bir gün son bulacağı

“Güneş ve Ay’dan her biri belirlenmiş bir süreye kadar hareketlerini sürdürürler”

ayeti ile açıkça anlatılmıştır. Kur’an’da evrenin son bulmasının “kıyamet” kavramı

ile açıklanıp, kıyametin ne zaman kopacağını sadece Allah’ın bildiği vurgulanmıştır.

Evrenin eceli bilinmediği gibi, insanın kendisinin ne zaman öleceğini bilmediği

bunun içinde ömrünün kıymetini iyi bilip zamanını değerlendirmesi gerektiğinin

belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesine uyulduğunu göstermektedir. “Cümle

kuralım” etkinliği ile öğrencilerden içinde ömür ve ecel kelimeleri geçen cümleler

oluşturmaları istenmiştir böylece konunun günlük hayatla ilişkisi kurulmuştur.

Deyim ve atasözlerinde geçen kaderle ilgili ifadeler araştırılarak, bu ifadeler kader

anlayışı açısından tartışılabilirdi. Öğrencilerden dünyadaki bazı canlı türlerinin

yaşam sürelerinin ne kadar olduğu ile ilgili araştırma yap, topladıkları verileri sınıfta

arkadaşlarıyla değerlendirmeleri istenerek öğrencilerin araştırma, problem çözme

becerileri geliştirilebilirdi.

7. Kazanım: Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının

farkında olur.

8. Kazanım: Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların

sebeplerini irdeler.

Tevekkülün kelime ve terim anlamları verilmiştir. İnsanın bir işte elinden

gelen çabayı gösterdikten sonra işin sonucunu Allah’a bırakması tevekküldür. M.

Akif Ersoy’un Safahat adlı eserinden tevekkül kavramını insanların yanlış anladığını

örneklendiren bir bölüm sunulmuştur. Anlatıma akıcılık kazandırılmıştır. İnanan

insanların yalnızca Allah’a dayanıp güvenmeleri, zor anlarında kötü yollara

sapmayıp, Allah’tan yardım istemeleri gerektiği ayetlerle örneklendirilmiştir.

181

İnsanların hastalıktan kurtulmak, bereketli kazanç elde etmek için önce kendi

üzerlerine düşeni yapıp, sonra Allah’tan yardım beklemelerinin doğru tevekkül

anlayışı olduğu günlük hayattan örneklerle açıklanmıştır. Peygamberimizin

hayatından tevekkül ile ilgili örnekler sunularak öğrencilerin tevekkülü doğru

anlayıp, çalışma ve arkadaşlarına bilmediklerini danışma gibi olumlu davranış

geliştirmelerine çalışılmıştır. Öğrencilerin tevekkülün yanlış anlaşıldığı ile ilgili

bireysel ve toplumsal boyutu fark ederek analiz etmesi ve doğru karar verme becerisi

geliştirilmiştir. “Anlayalım” adlı okuma metni ile Hz. Ömer’in yaşamından tevekkül

kavramının doğru anlaşılması gerektiği konusunda örnek verilip, öğrencilerin

görüşleri alınmıştır.

9. Kazanım: Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler. Sure ile ilgili

kısa ve anlaşılır bilgi verilmiştir. Sure içerisinde geçen “hayy”, “kayyum” kelimeleri

öğrencilerin anlayabileceği şekilde sadeleştirilmemiştir.Surenin anlamının üslubu

akıcı değildir. Surenin anlamı şu şekilde verilseydi daha açık, sade ve anlaşılır

olabilirdi:

Koruyan ve bağışlayan Allah’ın adıyla.

Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O, her zaman canlıdır, her şeyin canlılığı

O’na bağlıdır. O, ne dalgın olur, ne de uykuda bulunur. Göklerde ve yerde ne varsa

hepsi O’nundur. O’nun huzurunda O’nun izni olmadan kim şefaat edebilir.O, her

şeyin ve herkesin geçmişini de geleceğini de bilir.Varlıklar,O’nun ilminden ancak

O’nun izin verdiği kadarını bilebilir. Yer ve gökler O’nun hükümranlığına tabidir.

Onları korumak ve dengede tutmak O’nun için asla zor değildir. O, yücelerden

yücedir.133

133 H. Peker, 2004, s. 46.

182

Öğrencilerden kader kavramı doğrultusunda sureden ilkeler çıkarmaları

istenseydi, surenin konu ile ilişkisini kavramış olurlardı. Ayete’l- Kürsi toplumumuz

için önemli bir suredir. Öğrenciler günlük hayatlarında yolculuğa çıkarken, sınava

girdiklerinde annelerinin bu sureyi okuduğunu, kendilerine öğretmeye çalıştıklarını

fark etmişlerdir. Öğrencilerin, surenin Allah’ın gücüne duyulan güveni ifade ettiğini,

Allah’ın koruyuculuğuna güvenmeleri gerektiğini kavramaları, sureyi daha ilgiyle

öğrenmelerini sağlayacaktır.

İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında İnanç Öğrenme

Alanında içerisinde 8. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabındaki 1. ünite

olan “Kaza ve Kader İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular içerik ve etkinlikler

açısından değerlendirilmiştir. İçerik açısında öğretim programında kaza ve kader

çerçevesinde Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığı, evrendeki yasalar, insanın

iradesi, insanın sorumlu bir varlık olduğu ve tevekkül konularına yer verilmiştir.

Evrendeki yasaların birbirleriyle ilişkisi öğrencilerin eleştirel düşünmelerini

sağlayacak şekilde Kur’an’dan ayetlerle örneklendirilmiştir. Kader kavramının yanlış

yorumlanarak sorumluluktan kaçınılamayacağı, çünkü insanın akıllı ve iradeli bir

varlık olduğu bilinci öğrencilere kazandırılmıştır. Öğrencilere insanın evrendeki

yerini, önemini, evrenin yasalarına uygun davranırsa mutlu olacağı

vurgulanmaktadır. Sorumluluk ve bilimsellik değerleri ön planda tutulup, insanların

evrenin kurallarını öğrenerek kendilerini geliştirdikleri, teknolojinin geliştiği, insanın

evrenin kurallarını kendi ihtiyaçları için kullandığı fark ettirilmiştir. Bu konuda

evrenin doğal işleyişinden kaynaklanan deprem, sel vb. doğal afetlere karşı

insanların tutumlarının ne olması gerektiği, insanın kaderi ile evrenin yasaları

arasındaki ilişki kısmen açıklanmaya çalışılmıştır. İnsan doğal afetleri ve sonuçlarını

183

kader deyip kabullenmeli midir?, insan evrenin yasalarının kendi kaderi üzerindeki

etkisini yönlendirebilir mi? soruları ile öğrencilerin eleştirel düşünmeleri

sağlanmalıydı. Konu içerisinde ayetlerle öğretim zenginleştirilmiştir. Ancak bazı

ayetleri öğrencilerin Kur’an mealinden bulmaları istenerek eleştirel düşünme

becerileri geliştirilmeliydi.

Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen

çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına kısmen

uygundur. Özellikle öğrencilerin kavramlar arası ilişkileri oluşturmalarını, eleştirel

düşünmelerini sağlayacak etkinlikler azdır.

Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?

Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve

üniteyle ilgili ön testlerdir.

1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar

ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında

dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde

ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca

hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.

2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?

Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Ünitenin

kazanımları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 8. sınıf için toplu

olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip,

ünite başlarına yerleştirilmelidir.

3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?

184

Kaza ve kader inancı öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve

duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını

değerlendirdiğimizde; öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile

ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.

Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Ünite

boyunca adı geçen temel kelime ve kavramların araştırılması istenmiştir. Öğrencinin

bilgi ve birikimine uygun bir çalışmadır. Öğrenciler günlük hayatlarında bu

kavramları duymuşlardır. Öğrenciler bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak

inceleme ve araştırma yapmaya teşvik edilmektedir.

Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk

düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak

öğrenme derecesi belirlenememektedir.

Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız

zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:

Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının

öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi

sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime

ve kavramlardan çoğuna hazırlık çalışmalarında yer verilmiştir.

Ünitede yetersiz olan durumlar:

Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında

ön testlere yer verilmemiştir.

Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın

dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve

deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda

185

sözlükte verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır. Kitapta ünite

boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle akıcı kılınmıştır.

Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak “kader”, “kaza”, “akıl”,

“irade”, “sorumluluk” kavramları sık sık geçmektedir. Cümle yapıları 8. sınıf

öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin anlayabileceği uzunluktadır.

Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır. Anlatımda devrik cümlelere

rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik akıcı ve zengin kılınmıştır.

Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?

Konu anlatımının geneline baktığımızda bilgilendirme amacı içeren anlatımlar

yoğunluktadır. Öğrencinin anlamını bilmediği pek çok kelime ve kavramın tanımı

verilerek cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli

kazanımlar (sorumluluk bilicini geliştirmek, evreni koruma, çevre bilinci

oluşturmak) için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.

Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler

anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede duymuşlardır.Kavramlara

aşinalıkları vardır.

Paragraflar sınıf seviyesine uygundur, tek bir fikir, kavram üzerinde durulmuştur.

Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır. Kavramları, kelimeleri soyut olduğu için ifade

edilmesi zor olmasına rağmen, anlatım oldukça akıcı ve anlaşılırdır. Anlatımda

verilen örnekler içindeki ayetler açık ve anlaşılırdır. Evren-insan-kader, insan-

sorumluluk ilişkisinin kavranması için, örneklerle somutlaştırılmaya çalışılmıştır.

Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,

ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma

kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları

186

için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az

olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada

yeterlidir.

İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım

içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,

münazara yapılabilirdi. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri

düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği

doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Öğrencilerin yaşadıkları

çevreden kaynaklanan yanlış kader anlayışı düzeltilmeye çalışılmıştır. Her kazanımın

belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel

öğrenmelerine uygun etkinliklere (tartışma, anlamını bulma, araştırma, cümle

oluşturmaya) çok az yer verilmiştir. Verilen bazı örneklerle örnek olay incelemesi,

drama yapmak mümkündür. Allah sevgisinden hareketle çalışmanın dinimizdeki

önemi, sorumluluk sahibi olan, bilinçli insanların Allah tarafından sevilip,

beğenildiği vurgulanarak öğrencilerin iyi davranışlar edinmeleri sağlanabilirdi.

İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru

ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu kelime ve kavramlar ile ilgili

bildirilen ayetler kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay

verdiği Kur’an meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve

içeriğe uygundur. Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin

öğretimde kullanılışında farklı yöntemlere de yer verilmeliydi.

Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi

Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin

değildir. Soruların çoğunluğu açık uçlu uzun cevaplı sorulardan oluşmaktadır.

187

Çoktan seçmeli bir tane soru sorulmuştur. Bir soruda hikaye verilerek öğrencilerden

hikayeyi tamamlamaları istenmektedir. Diğer bir soruda yine hikaye verilip, ana

düşüncesinin yazılması istenmektedir. Ünitenin sonunda öğrencilerin kendi öğrenme

düzeylerini değerlendirmeleri için öz değerlendirme formu verilmiştir. Soruları

kazanımların gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından değerlendirdiğimizde;

1. Kazanım: Kaza ve kader kavramlarını açıklar. Öğrencilerin bilişsel

öğrenme alanının bilme, kavrama düzeylerinde öğrenmelerini amaçlamaktadır.

Kazanım ile ilgili bir tane açık uçlu, uzun cevaplı soru sorulmuştur. Öğrencilerin

insanın kader konusunda bildiklerini örneklerle açıklaması istenmektedir. Bu soru ile

kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülebilecektir.

2. Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir. Kazanım

bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama basamağındadır. Kazanıma dönük olarak

Allah’ın evrene nasıl bir ölçü koyduğu sorulmaktadır. Bu soruya öğrencilerin cevap

verme düzeyleri ile kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülebilecektir.

3. Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder. Kazanım

bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama,analiz, sentez, duyuşsal öğrenme alanının

farkında olma basamaklarındadır. Konu ile ilgili üç tane açık uçlu uzun cevaplı soru

sorulmuştur. Öğrencilerin soruları cevaplayabilmeleri için kazanımlara ulaşmış

olmaları gerekmektedir.

4.Kazanım: İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık

olması arasındaki ilişkiyi açıklar. Kazanım, bilişsel alanın kavrama,analiz, sentez

basamaklarını, duyuşsal öğrenme alanının farkında olma, tepkide bulunma, değer

verme basamaklarını kapsamaktadır. Kazanımın gerçekleşme düzeyi

ölçülememektedir. Çünkü kazanımla ilgili soru bulunmamaktadır.

188

5. Kazanım: İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.

Kazanım öğrencilerde sorumluluk bilinci oluşmasını amaçlamaktadır. Duyuşsal

öğrenme alanının farkında olma, tepkide bulunma, değer verme basamaklarını

kapsamaktadır. Kazanımla ilgili olarak bir öykü verilerek çalışıp, çabalayıp başarmak

çerçevesinde tamamlamaları istenmiştir. Ancak soru bilişsel öğrenme alanının

kavrama, analiz, sentez, değerlendirme basamaklarında bir öğrenmeyi ölçmektedir.

Kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülememektedir.

6.Kazanım: Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır. Kazanım duyuşsal

öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili sorulan “ecel kavramı hakkında bilgi

veriniz” sorusu bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama basamaklarında olan bir

öğrenmeyi ölçebilecektir.

7. Kazanım: Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının

farkında olur. Duyuşsal öğrenme alanının alma, farkında olma, değer verme

basamaklarındadır. Kazanımla ilgili olarak bir tane çoktan seçmeli soru sorulmuştur.

Bir de hikaye verilerek ana fikrini açıklamaları istenmektedir. Hikayenin ana fikrinin

anlaşılması için öğrencilerin tevekkül kavramını anlamış olmaları gerekmektedir.

Kazanımın geçekleşme düzeyi ölçülebilmektedir.

8. Kazanım: Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların

sebeplerini irdeler. Kazanım bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarını kapsayan

bir öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili soru bulunmadığından gerçekleşme

düzeyi ölçülememektedir.

9. Kazanım: Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım

bilişsel öğrenme alanının kavrama basamağındadır. Surenin anlamının daha da

189

sadeleştirilmesi ile öğrencilerin surenin önemini anlamaları kolaylaştırılmış olacaktır.

Kazanım kısmen gerçekleştirilebilmiştir.

190

V. BÖLÜM

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Öğretim programı ve ders kitapları, eğitim öğretimin vazgeçilmez

unsurlarındandır. Öğretmenin ders için yardımcı kaynağı, öğrencilerin de

öğrenmelerinde ilk başvurdukları, öğrendiklerini tekrarladıkları kaynaktır. Ders

kitapları, öğrencilerin bilgilenmelerinde, devletin ve milletin ortak değerlerini

benimsemelerinde, çevresine karşı duyarlı ve sağlam karakterli bir kişi olarak

yetişebilmelerinde etkili araçlardan biridir. Öğrencilerin günlük hayatta kullanılan

dini ifade ve kavramları anlayabilmeleri, evde ve dini mekanlarda kullanılan dini

sembolleri tanıyabilmeleri, din hakkında bilgi sahibi, güzel söz söyleyen güzel

davranışlarda bulunan, inandığına bilerek inanan, Allah’la sağlıklı iletişim kuran,

inanç esaslarını tanıyan, sorumluluk ve bilinçle hareket eden bireyler olmaları

genelde din eğitiminin özelde ise inanç öğretiminin amaçlarındandır. Okulda

verilecek inanç öğretiminde ise, öğrenciye ve öğretmene yardımcı olan ilk kaynak

ders kitaplarıdır. Ders kitaplarının kendilerinden beklenen kalitede olması ve etkiyi

göstermesi için içerik ve etkinlikler açısından bazı özellikleri taşıması gerekmektedir.

Biz bu çalışmamızda, konu ile ilgili kitapları tarayarak, bir ders kitabında

içerik açısından bulunması gereken özellikleri tespit ettik. İlköğretim 4, 5, 6, 7 ve 8.

sınıfların DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı ile ilgili üniteleri içerik ve

etkinlikler açısından değerlendirerek, inanç öğrenme alanı ile ilgili olarak öğretim

programında belirlenen kazanımların gerçekleşme düzeyini belirlemeye çalıştık.

Yapılan inceleme sonucunda şu sonuçlara varıldı:

191

1. İncelenen kitaplardaki inanç öğrenme alanı konu ve içeriği öğretim

programındaki kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir.

2. İncelenen kitaplarda yer alan konular, öğrencilerin bilişsel düzeyine

uygundur. Öğrenciler kendi sınıf seviyelerinde verilen konulara yabancı değildirler.

Öğrenci yabancısı olmadığı bu konular hakkında doğru bir öğretimle

bilgilendirilmektedir. Öğretim programında konulara ilişkin getirilen sınırlamalara

dikkat edildiği görülmektedir.

İncelenen ders kitaplarının inanç öğrenme alanlarında öğrencilerin sadece

bilişsel yönlerine değil duyuşsal yönlerine de hitap edilmeye çalışılmıştır. Özellikle

inanç davranış ilişkisi boyutunda bu açıkça hissedilmektedir.

3. Kitapların kullandıkları dilin sade ve öğrenci tarafından kolayca

anlaşılır olduğunu gördük. Konularda geçen bilinmeyen kelimelerin ya konu

içerisinde ya da kitap sonunda yer alan sözlük kısmında açıklandığı görülmüştür.

Cümleler her sınıfın kendi seviyesine uygun, açık ve anlaşılırdır. Sadece 5. sınıf “

Allah inancı” ünitesinin cümlelerinin zaman zaman uzun ve karışık olduğu dikkati

çekmektedir.

4. Konular öğrencinin günlük yaşantısında yararlanabileceği şekilde ifade

edilmeye çalışılmış, elden geldiğince somutlaştırılmıştır. Öğrencilerin yakın

çevrelerinden örnekleri sınıfta tartışmaları sağlanmıştır.

5. Bazı konuları destekler mahiyette hikaye ve tarihi örneklere yer verilmiştir.

Ancak verilen bu örnekler yetersizdir. Örnekler çoğu zaman sadece anlatılmıştır.

Örnekler örnek olay incelemesi için ya da birer çalışma kağıdı olarak etkinlik içinde

kullanılmamıştır.

192

6. Konular işlenirken konuların birbiriyle ve diğer derslerle bağlantılı bir

şekilde işlendiği görülmektedir. Örneğin, Allah inancı, kaza ve kader inancı üniteleri,

Hayat Bilgisi ve Fen Bilgisi dersleriyle irtibatlı bir şekilde işlenmiştir.

7. Konuların anlatımı sırasında, çoğunlukla öğretim ilkelerine dikkat edildiği

görülmüştür. Soyut kavramların somutlaştırılarak anlatıldığı, öğrencilerin

bildiklerine dayanılarak bilmediklerinin anlatıldığı dikkat çekmiştir. Konuların

anlatımında (5. sınıf Allah inancı ünitesi hariç) gereksiz bilgi ve ayrıntıya yer

verilmemeye özen gösterilmiştir.

8. Kitaplarda konuyu anlatmak, içeriği örneklendirmek, öğrencinin konuyu

kavramasını kolaylaştırmak için ayetlere sıkça başvurulmuştur. Öğretim programında

ayetlerle ilgili işleniş örnekleri verilmesine rağmen kitapta çoğunlukla ayetlerin

anlatılması tercih edilmiştir. Ayetler öğrencileri derste aktif kılacak biçimde etkinlik

içerisinde kullanılmamışlardır. Ayetlerde geçen anlaşılması zor olan bazı kelimeler

sadeleştirilmemiştir. Ünite sonunda verilen bazı surelerin anlamları yeterince

anlaşılamamaktadır. Bazen, konular içerisinde verilen bazı ayetlerin yorumlanması

istenmiş, öğrencilerin görüşleri alınmıştır.

9. Kitaplarda konuyu açıklamak, zenginleştirmek, verilen bir ayeti

örneklendirmek için öğretime yardımcı unsurlardan resim ve fotoğraflara yer

verilmiştir. Kitaplarda yer alan resim ve fotoğraflar çoğunlukla metne, öğrencilerin

bilişsel ve duyuşsal özelliklerine uymamaktadır.Bunlara çalışma içerisinde

değinilmişti. Resimler öğrencilerin dikkatini çekmekte ancak konu ile ilgisi

kurulamamaktadır. Buna rağmen resimlerin, iyi algılama için yeterli büyüklükte

olduğu tespit edildi. Öğrencilerin daha çok ilgilerini çekebilecek çizgi ve karikatür

şeklindeki resimlere çok az yer verilmiştir.

193

10. Başta hazırlık ve değerlendirme soruları olmak üzere konuların öğrencide

merak uyandıran, onu düşündüren ve araştırmaya sevk eden niteliklerde olduğu tespit

edilmiştir. Ancak, hazırlık çalışmaları içerisinde her sınıf seviyesinde öğrencilerin

seviyelerini aşan, ünitenin bütününü ilgilendiren bir soru sorulduğu dikkati

çekmektedir. Değerlendirme çalışmalarındaki soru tarzı aynıdır. Öğretim

programında kavram haritası ve çalışma yapraklarıyla da değerlendirme

yapılabileceği belirtilmesine rağmen değerlendirme çalışmalarında kavram haritası

yapılması hiç istenmemiş, çalışma kağıdına ise çok az yer verilmiştir.

11. Konuların, içeriğin DKAB öğretim programında inanç öğrenme alanında

verilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeyde olduğu görülmüştür. Ancak konular

içerisinde verilen şiir, yazı, öykü, ayet, hadis ve resimlerin öğrencilerin bilişsel,

duyuşsal ve psiko-motor gelişimlerini sağlayacak şekilde etkili kullanılamadığı,

yetersizliklerinin olduğu tespit edilmiştir. Konular içerisinde yer verilen etkinliklerin

DKAB öğretim programında inanç öğrenme alanında verilen kazanımları

gerçekleştirebilecek düzeyde olmadığı görülmüştür.

Ders kitabında bulunması gereken bazı özellikler vardır. Ders kitaplarının

içeriği, öğretim programları ile belirlenmektedir. Ders kitapları yazılırken öğretim

programı incelenerek tüm süreçlerde programın amaçları, açıklamaları dikkate

alınmalıdır. Çünkü öğretim programında konuların sınırları, nelerin anlatılacağı,

hangi kelime, kavram ve becerilerin kazandırılacağı, konu için hangi yöntemlerin

uygun olduğu, öğrenmelerin nasıl değerlendirilebileceği konusunda açıklamalar,

etkinlik örnekleri bulunmaktadır. Bu açıklamalara dikkat edilmesi kazanımların

gerçekleşmesini sağlayacaktır.

194

Ders kitabı yazmak zor, zahmetli ve önemli bir iştir. Bu yüzden DKAB ders

kitabı yazma işi sadece yazarlara bırakılmamalı; eğitimci, ressam ve yayımcı

uzmanlarında yer aldığı bir grup tarafından yürütülmelidir.

DKAB ders kitapları, DKAB öğretmenlerinin ve öğrencilerinin de

görüşlerine yer verilerek hazırlanmalıdır. Bunun için yapılan çalışmalar (yüksek

lisans, doktora tezleri, kitaplar) incelenmelidir.

Ders kitaplarının yazımı ile ilgili müstakil sadece bir esere ulaşabildik.

Ders kitabı hazırlamak isteyen yazar ve yayımcılar için olumsuz bir durumdur. Ders

kitaplarının yazımı ile ilgili bilgiler ancak bazı kitaplarda, kısa bölümler şeklinde

karşımıza çıkmaktadır. Ders kitabının yazımına kılavuzluk yapacak yeni kitaplar

yazılmalıdır.

Ders kitaplarının tasarımı, içeriği ve üretimi bilimsel araştırma sonuçlarına

dayanmalı ve eğitim alanında gelişmiş ülkelerde hazırlanmış ders kitabı

örneklerinden de yararlanılmalıdır.

Özellikle inanç davranış ilişkisi boyutunda örnek olay ve hikayelerin önemi

büyüktür. Ders kitaplarında örnek olay ve hikayelere daha çok yer verilmelidir.

Öğrencilerin öğrendiklerinin yaşanabilir olduğunu görüp, örnek almaları sağlanır.

DKAB ders kitabında yer alan öğretime yardımcı unsurların (ayet, hadis,

şiir, sorular,resim, fotoğraflar, şema, haritalar) açıklayıcı, tamamlayıcı, eğitici

özelliklerinin olmasına dikkat edilmelidir. Fotoğraf, resim ve haritalar estetik değere

de sahip olmalıdır.

195

KAYNAKÇA

AÇIKGÖZ ÜN, Kamile, Aktif Öğrenme, 9. Baskı, Biliş Yayınları, İzmir,

Ocak, 2007.

ALLPORT, Gordon W, Birey ve Dini, Çeviren, Bilal Samur, Elis Yayınları,

Ankara, 2004.

ALTAŞ, Nurullah, Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmen El

Kitabı, DEM Yayınları, İstanbul, 2007.

ALTAŞ, Nurullah, AY, Mahmut, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,

Morpa Yayınları, İstanbul, 2007.

AY, Mehmet Emin, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, Timaş Yayınları,

İstanbul, 1999.

AYHAN, Halis, Din Eğitimi ve Öğretimi, No: 78, MÜİFV Yayınları,

İstanbul, 1997.

BİLGİN, Beyza, SELÇUK, Mualla, Din Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri,

Gün Yayıncılık, Ankara, 2000.

CHARRİER, C. H, OZOUF, R, Yaşanmış Pedagoji, Çeviren, Nejat

Yüzbaşıoğlu, MEB Yayınları, Ankara, 1972.

ÇÖLGEÇEN, Kenan, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Fakülte

Kitabevi, Isparta, Mayıs, 2007.

DEMİREL, Özcan, Öğretme Sanatı, Pegem A Yayınları, Ankara, Ekim,

2000.

196

DOĞAN, Recai, TOSUN, Cemal, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din

Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri, Pegem A Yayınları,

Ankara, 2003.

DONALD, Ratcliff, “Çocuklar Dini Kavramları Nasıl Anlarlar”, Çeviren: Ali

Rıza AYDIN, OMÜİF Dergisi, S: 10, Samsun, 1998, s.161.

ELİAS, L. John, “Ronald Goldman: Dini Anlayış Psikoloğu”, Psychology

and Religious Education, Çeviren: Ali Rıza AYDIN, B: 4, 1968.

GÜLER, Tuğba, Din ve Ahlak Öğretiminde Drama Örnekleri, Nobel Yayın

Dağıtım, Ankara, Ekim, 2007.

GÜNEŞ, Firdevs, Ders Kitaplarının İncelenmesi, Ocak Yayınları, Ankara,

2002.

HOLM, Nils G, “Din ve Gelişim Psikolojisi”, Çeviren: Abdülkerim Bahadır,

SÜİF Dergisi, S: 15, Konya, Bahar, 2003, s.214.

HÖKELEKLİ, Hayati, Din Psikolojisi, TDV Yayınları, Ankara, 1993.

KILAVUZ, M. Akif, “Çocukluk Döneminde Dini Sorular” UÜİF Dergisi, S:

7, C: 7, Bursa, 1998, s.382.

KILIÇ, Abdurrahman, SEVEN, Serdal, Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi,

PegemA Yayıncılık, Ankara, Eylül, 2002.

KÖYLÜ, Mustafa, “Farklı Din ve Kültürlere Mensup Çocukların Dini İnanç

ve Tanrı Tasavvurları”, EKEV Akademi Dergisi, Y: 8, S: 19, Erzurum, Bahar, 2004,

s.15.

KÖYLÜ, Mustafa, “Ölüm Olayının Çocuklar Üzerine Etkisi ve Ölüm

Eğitimi”, OMÜİF Dergisi, S: 17, Samsun, 2004, s.99-101.

197

KÜÇÜK, Abdurrahman, TÜMER, Günay, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları,

Ankara, 1993.

KÜÇÜKAHMET, Leyla, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Alkım Yayınları,

İstanbul, 1998.

MEHMEDOĞLU, Yurdagül, Okul Öncesi Çocuklarda Dini Duygunun

Gelişimi ve Eğitimi, TDV Yayınları, Ankara, 2005.

ÖCAL, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metotlar, TDV Yayınları,

Ankara, 1991.

ÖZDEN, Yüksel, Öğrenme ve Öğretme, Pegem A Yayınları, 6. Baskı,

Ankara, Ocak, 2003.

PEKER, Hüseyin, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin Müfredatında

Yer Alan Surelerin Anlamlarının Öğretimi”, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Çalışma

Toplantısı 1, Yayına Hazırlayan: Şeyma Arslan, DEM Yayınları, İstanbul, 2004.

SABAN, Ahmet, Öğrenme ve Öğretme Süreci Yeni Teori ve Yaklaşımlar,

Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Mart, 2004.

SELÇUK, Mualla, Çocuğun Eğitiminde Dini Motifler, TDV Yayınları,

Ankara, 2005.

SELÇUK, Mualla, “Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri”, Din Eğitimi

Araştırmaları Dergisi, MÜİF Yayınları, S: 5, İstanbul, 1998, s.150.

SMİTH, J.J, “Çocukta Dinsel Gelişim”, Çocuk Psikolojisi: Çocuk Gelişimi ve

Modern Eğitim, Çeviren: İbrahim N. Özgür, İstanbul, İbrahim Özgür Yayınları,

İstanbul, 1975,s.219.

TOSUN, Cemal, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayınları, Ankara,

2002.

198

TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recai, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din

Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretiminde Kavram Haritaları, Öğreti Yayınları, Ankara,

Mayıs, 2005.

TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recai, KORKMAZ, Ayşe, Konu Alanı Ders

Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Kasım, 2001.

ÜNAL, Cavit, Eğitim Psikolojisi, AÜDTCF Yayınları, Ankara, 1983.

VERGOTE, Antoine, “Çocuklukta Din”, Çeviren: Erdoğan Fırat, AÜİF

Dergisi, C: 22, Ankara, 1978,s.315.

YAVUZ, Kerim, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişimi, DİB

Yayınları, Ankara, 1983.

YAVUZ, Kerim, Günümüzde Din Eğitimi, ÇÜİF Yayınları, No: 1, Adana,

1988.

YAVUZER, Haluk, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1999.

YÖRÜKOĞLU, Atalay, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İstanbul,

Temmuz, 1991.

YÖRÜKOĞLU, Atalay, “Ruh Sağlığı Ahlak Değerleri ve Din Eğitimi”,

Atatürk’ün 100. Doğum Yılında Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, Gelişim Matbaası,

Ankara, 23 Nisan, 1981, s.214.

İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları 4, 5, 6, 7, 8. Sınıflar

(Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Materyali), MEB Devlet Kitapları, 1. Baskı,

Feza Gazetecilik A.Ş, İstanbul, 2007.

İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8.sınıflar)

Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü, Ankara, 2007.

199

ÖZET

“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik Ve

Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,

(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden

oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak

araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008

eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı

İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,

inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının

içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi. Dördüncü bölümde,

araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve

8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim

programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye

alındı, değerlendirildi. Sonunda, araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek öneriler

geliştirildi.

Araştırma sonucunda İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi ders

kitaplarında kullanılan içeriğin inanç öğrenme alanı kazanımlarının çoğunlukla

gerçekleşmesini sağladığı, etkinliklerin ise kazanımları gerçekleştirme de yetersiz

kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.

200

ABSTRACT

This study, entitled as “The content Used in the Religious Culture and Moral

Knowledge Course Books of Primary Education and the Contributions of the

Activities to the Realization of the Acquisition of Belief Learning Field”, (Content

Analysis Based on the Course Books.) consists of four sections. In the entry, the

aim, importance and the borders of the research were determined by introducing a

basic problem urging us to investigate. In the first section, a general introduction and

evaluation was done about the new Teaching Program and Guide of the Religious

Culture and Moral Knowledge which was put into practice in 2007-2008 education

periods. In the second section, the pupils were advised on belief learning by

mentioning the achievement process of religious belief and thought on the children.

The criteria that the books must have in terms of content were determined in the third

section. In the forth section, the content of belief learning field and the activities in

the Religious Culture and Moral Knowledge Course Books of 4th , 5th , 6th , 7th and

8th classes of Primary Education which were the constituents of the research and

chosen as the samples, were examined and evaluated according to the achievements

determined for the each unit in the teaching program. In the end, suggestions were

developed by accomplishing and evaluating the research.

After the research, it was concluded that the content used in the Religious

Culture and Moral Knowledge Course Books of Primary Education has mainly

contributed to the realization of the belief learning field achievements, but the

activities have been insufficient in the realization of the achievements.

ÖZET

“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik Ve

Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,

(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden

oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak

araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008

eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı

İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,

inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının

içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi. Dördüncü bölümde,

araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve

8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim

programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye

alındı, değerlendirildi. Sonunda, araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek öneriler

geliştirildi.

Araştırma sonucunda İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi ders

kitaplarında kullanılan içeriğin inanç öğrenme alanı kazanımlarının çoğunlukla

gerçekleşmesini sağladığı, etkinliklerin ise kazanımları gerçekleştirme de yetersiz

kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.

ABSTRACT

This study, entitled as “The content Used in the Religious Culture and Moral

Knowledge Course Books of Primary Education and the Contributions of the

Activities to the Realization of the Acquisition of Belief Learning Field”, (Content

Analysis Based on the Course Books.) consists of four sections. In the entry, the

aim, importance and the borders of the research were determined by introducing a

basic problem urging us to investigate. In the first section, a general introduction and

evaluation was done about the new Teaching Program and Guide of the Religious

Culture and Moral Knowledge which was put into practice in 2007-2008 education

periods. In the second section, the pupils were advised on belief learning by

mentioning the achievement process of religious belief and thought on the children.

The criteria that the books must have in terms of content were determined in the third

section. In the forth section, the content of belief learning field and the activities in

the Religious Culture and Moral Knowledge Course Books of 4th , 5th , 6th , 7th and

8th classes of Primary Education which were the constituents of the research and

chosen as the samples, were examined and evaluated according to the achievements

determined for the each unit in the teaching program. In the end, suggestions were

developed by accomplishing and evaluating the research.

After the research, it was concluded that the content used in the Religious

Culture and Moral Knowledge Course Books of Primary Education has mainly

contributed to the realization of the belief learning field achievements, but the

activities have been insufficient in the realization of the achievements.