t.c. ankara Ün vers tes sosyal b lmler enst tÜsÜ...
TRANSCRIPT
1
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)
ANABİLİM DALI
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDA KULLANILAN İÇERİK VE
ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)
Yüksek Lisans Tezi
Fatma Betül AYBAR
Ankara-2008
2
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)
ANABİLİM DALI
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDA KULLANILAN İÇERİK VE
ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)
Yüksek Lisans Tezi
Fatma Betül AYBAR
Tez Danışmanı Doç.Dr. Nurullah ALTAŞ
Ankara-2008
3
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ(DİN EĞİTİMİ BİLİMİ)
ANABİLİM DALI
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTAPLARINDAKULLANILAN İÇERİK VE
ETKİNLİKLERİN İNANÇ ÖĞRENME ALANI KAZANIMLARININ GERÇEKLEŞMESİNE KATKISI (DERS KİTAPLARINA DAYALI İÇERİK ANALİZİ)
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danışmanı :
Tez Jürisi Üyeleri
Adı ve Soyadı İmzası .................................................................... ........................................
.................................................................... ........................................
.................................................................... ........................................
.................................................................... .........................................
.................................................................... .........................................
.................................................................... .........................................
Tez Sınavı Tarihi ..................................
i
ÖNSÖZ
Çağımızda bilim ve teknolojideki hızlı gelişme ve değişmeler eğitimin her
alanını etkilemekte ve özellikle yeni öğrenme modellerinin ortaya çıkması, eğitim
yaklaşımlarının da değişmesini zorunlu kılmaktadır. Bilginin hızla yenilenerek
üretildiği çağımızda birey ve toplumun geleceği, bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve
üretme becerilerine bağlı bulunmaktadır. Bunun içinde bilgi üretimine dayalı çağdaş
bir eğitim gereklidir.
İlköğretim programlarının yenilenmesi çalışmalarıyla Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi Dersi öğretim programı da yeniden geliştirilmiştir. Geliştirilen programla
öğrencilerin din ve ahlak hakkında objektif bilgi sahibi olmaları, öğrenme-öğretme
sürecinde öğretim programı ile kazanmaları amaçlanan bilgi, beceri, tutum, değer ve
davranışlarda öğrenciyi merkeze alan öğrenme yaklaşımlarının etkin olması
hedeflenmiştir.
Eğitimin planlı ve programlı yürütüldüğü okullarda, ders kitapları hem
öğretmen hem de öğrenci için en önemli ders araçlarındandır.Bilgilerin sistemli bir
şekilde öğrenciye aktarılmasında, öğrencinin öğrendiklerini tekrar etmesinde, onun
zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminin sağlanabilmesinde ders kitapları önemli bir
rol üstlenmektedir. Bu sebeple ders kitapları bilimsel bir bakış açısıyla incelenmeli,
kendisinden beklenenleri karşılayabilmesi için yeni öğrenme yaklaşımları, değişen
öğrenci özellikleri doğrultusunda kalitesi artırılarak daha işlevsel olmaları
sağlanmalıdır. Bu yöndeki çalışmaların yetersiz olduğu düşünülmektedir.
Ders kitaplarının istenen kalitede olabilmesi için öncelikle hitap ettiği
kitleye, muhtevasıyla, etkinlik ve örneklerin işlenişiyle uygun olması gerekmektedir.
Ders kitapları hazırlanırken öğrencilerin gelişim özellikleri, öğrenme alanı
ii
kazanımları, öğretim programı incelenmeli çocukların zevk alacakları ders kitapları
hazırlanarak, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden olumlu davranışlar göstermesine
katkıda bulunulmalıdır.
Öğrencilerin yaşadıkları toplumu oluşturan en temel değerlerden birisi de
toplumda yaşanan dindir. Dinin toplum tarafından benimsenmesi, işlevini
sürdürebilmesi için inanılan değerlerinin aksiyon haline getirilmesi gereklidir. Bu
amaca ulaşmak için de yetişmekte olan nesle inanca konu olan değerlerin, iman
objelerinin doğru olarak tanıtılması, inancın temellendirilmesi, inanç davranış
ilişkisinin fark ettirilmesi gerekmektedir.
Okullarda okutulmakta olan ders kitaplarının inanç öğretimi konusunda bu
nitelikleri ne ölçüde taşıdıkları merak edilmektedir. Bu amaçla İlköğretim 4, 5, 6, ,7
ve 8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri
incelenmeye alındı, öğretim programında aynı öğrenme alanı için belirlenen
amaçlarının ne ölçüde gerçekleştiği tespit edilmeye çalışıldı ve değerlendirmelerde
bulunuldu.
“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik
Ve Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,
(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden
oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak
araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008
eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı.
İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,
inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının
iii
içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi Dördüncü bölümde,
araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve
8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim
programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye
alındı, değerlendirildi. Devamında araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek
öneriler geliştirildi.
Konu seçimimde bana yardımcı olan, yönlendirmeleriyle çalışmama destek
olan, başta değerli hocam Doç. Dr. Nurullah ALTAŞ Bey’e minnettarım. Alanımda
yetişmemde emeği geçen, çalışmalarıma destek olan değerleri hocalarım Prof. Dr.
Cemal TOSUN’a ve Prof. Dr. Recai DOĞAN’a teşekkür ederim.
Fatma Betül AYBAR Ankara-2008
iv
KISALTMALAR
AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
AÜDTCFY : Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi
Yayınları
ÇÜİFY : Çukurova Üniversitesi İlahiyat fakültesi Yayınları
ÇEV : Çeviren
EKEV : Erzurum Kalkınma Ekonomi Vakfı
DEM : Değerler Eğitim Merkezi
DİBY : Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
DKAB : Din Kültürü Ahlak Bilgisi
MEBY : Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları
MÜİFD : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
MÜİFVY : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yayınları
OMÜİFD : On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
SÜİFD : Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
TDVY : Türk Diyanet Vakfı Yayınları
UÜİFD : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
İst. : İstanbul
Ank. : Ankara
C : Cilt
S : Sayfa
v
İÇİNDEKİLER
Sayfa no
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... i
KISALTMALAR ........................................................................................................... iv
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. v
GİRİŞ
A. Araştırmanın Problemi ............................................................................................ 1
B. Araştırmanın Amacı ................................................................................................ 7
C. Araştırmanın Önemi ................................................................................................ 9
D. Araştırmanın Yöntemi.......................................................................................... 13
I. BÖLÜM
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK
BİLGİSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ
A. Programın Vizyonu ............................................................................................... 17
B. Programın Yaklaşımı............................................................................................. 18
C. İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programının Özellikleri ve
Gelişmesinde Temel Alınan İlkeler ........................................................................... 21
D. Programın Yapısı .................................................................................................. 24
E. Öğrenme Alanları .................................................................................................. 25
vi
F. Kazanımlar............................................................................................................. 27
G. Ölçme ve Değerlendirme ...................................................................................... 30
II. BÖLÜM
İNANÇ ÖĞRETİMİNDE TEMEL İLKELER
A. İnancın Öğretilebilirliği......................................................................................... 35
B. Çocukta Din Duygusunun Varlığı ve Dini Düşüncenin Gelişimi ......................... 36
C. Çocuklarda Allah Tasavvuru................................................................................. 43
D. Allah’a İman Öğretimi ......................................................................................... 54
E. Peygamberlere İman Öğretimi............................................................................... 61
F. Kitaplara İman Öğretimi ........................................................................................ 62
G. Meleklere İman Öğretimi ...................................................................................... 64
H. Ahirete İman Öğretimi .......................................................................................... 65
I. Kaza ve Kadere İman Öğretimi ............................................................................. 68
III. BÖLÜM
DERS KİTABININ SAHİP OLMASI GEREKEN
İÇERİK ÖZELLİKLERİ
A. Bilimsel Yönden İçerik Özellikleri ...................................................................... 71
B. Sosyolojik Yönden İçerik Özellikleri................................................................... 71
vii
C. Eğitim Yönünden İçerik Özellikleri ..................................................................... 72
IV. BÖLÜM
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS
KİTAPLARININ İNANÇ ÖĞRENME ALANI İÇERİK VE
ETKİNLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
A. 4. Sınıf 1. Ünite: Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? Ünitesinin İçerik ve
Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi.................................................................... 78
B. 5. Sınıf 1. Ünite: Allah İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler Açısından
Değerlendirilmesi....................................................................................................... 98
C. 6. Sınıf 1. Ünite: Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İman Ünitesinin İçerik ve
Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi.................................................................. 120
D. 7. Sınıf 1. Ünite : Melek ve Ahiret İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler
Açısından Değerlendirilmesi.................................................................................... 140
E. 8. Sınıf 1. ünite: Kaza ve Kader İnancı Ünitesinin İçerik ve Etkinlikler Açısından
Değerlendirilmesi..................................................................................................... 168
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
KAYNAKÇA........................................................................................................... 195
ÖZET ....................................................................................................................... 199
ABSTRACT............................................................................................................. 200
1
GİRİŞ
A. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ
Çağımızda hızla gelişen bilim ve teknoloji, eğitimin her alanını etkilemekte
ve özellikle eğitim yaklaşımlarında köklü değişimleri zorunlu kılmaktadır. Bilginin
hızla yenilenerek üretildiği çağımızda birey ve toplumun geleceği, bilgiye ulaşma,
bilgiyi kullanma ve üretme becerilerine bağlı bulunmaktadır. Bu ise çağdaş bir
eğitimi gerektirmektedir.
Eğitim, beşikten mezara kadar devam eden bir süreçtir. Geniş anlamıyla
eğitim ve öğretim bireye, aileden bütün insanlığa ve evrene doğru yayılıp gelişen
sevgi ve bilgiyi aktarır. Amaç, seven, sayan, kendine güvenen, bilgili, başarılı,
verimli ve doyurucu bir yaşam sürecek kişiler yetiştirmektir. Çağdaş eğitim bireyin
ruhsal ve toplumsal bakımdan gelişmesini, kendisinin ve toplumun yararına beceriler
kazanmasını, bu dengeyi sağlamayı amaçlamaktadır.1 Bu gelişim sürecinde
öğrencilerin;
*Anlama, sıralama, sınıflandırma, sorgulama, ilişki kurma, eleştirme, tahmin etme,
analiz-sentez yapma ve değerlendirme,
*Bilgiyi araştırma, yorumlama ve zihninde yapılandırma,
*Kendini ifade etme, iletişim kurma, arkadaşlarıyla işbirliği yapma, tartışma gibi
çeşitli ve üst düzey zihinsel becerileri kazanmaları beklenmektedir. Diğer derslerle
1 Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İst. 1999, s. 153.
2
birlikte Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde de bu becerilerin kazandırılması
gerekmektedir.2
Okul, eğitimin planlı ve programlı olarak yürütüldüğü bir kurumdur.
Çocuğun bilgi ve donanımını sağlar, onun sosyalleşmesine, toplumda yapıcı ve
yaratıcı bir güce sahip bir insan olarak yetişmesine yardımcı olur.3 Bu nedenle
çocukların, gençlerin bedenen, zihnen ve ahlaken yetiştirilmeleri okuldan beklenen
fonksiyonlardır. Bu fonksiyonların en iyi biçimde yerine getirilmesinde en önemli
unsurlar öğretim programları ve ders kitaplarıdır.
Söz konusu olan öğretim programı ve ders kitabının konusu din olunca
konunun önemi daha da artıyor. Çünkü burada “insanlık tarihi boyunca var olan,
canlılığını koruyan ve insan hayatının ayrılmaz bir vasfı olma karakterini sürdüren”4
din olgusuyla ilgilenme söz konusudur.
Dinin, tarih boyunca insanlara güç veren, toplumu düzenleyen, fazilet ve
iyiliğe yönelten, sıkıntıları gideren, güven duygusu aşılayan sadece insanlara özgü
bir dost olduğu bir gerçektir.5 Böylesine çok yönlü bir etkiye sahip, son derece
önemli bir olguyu okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri konu
edinmektedir. Burada şu soruyu sormamız gerekmektedir. DKAB öğretim programı
ve ders kitapları kendilerinden beklenilen fonksiyonları yerine getirebilecek
nitelikleri taşıyorlar mı?.
DKAB öğretim programı yenilenerek, 2007-2008 eğitim öğretim yılında
uygulamaya başlanmıştır. Yeni ilköğretim DKAB programı önceki programlardan
bazı açılardan farklıydı;
2 İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 Sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB. Yay., Ank. 2007, s. 2. 3 H. Yavuzer, 1999, s.154-155. 4 Abdurrahman Küçük, Günay Tümer, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ank. 1993, s.39. 5 A.g.e., s. 39 vd.
3
- Öğretimde davranışçı program yaklaşımından çok bilişsel ve yapılandırmacı
öğrenme yaklaşımları dikkate alınmıştır.
- Konuların farklı sınıflarda, daha üst düzey hedefler göz önüne alınarak
öğretilmesi esas alınmıştır.
- Ölçme ve değerlendirmede yapılandırmacı öğrenme teorisine dayanan
alternatif değerlendirme yaklaşımları (sonuç ile birlikte süreç) dikkate alınmıştır.
- Derslerin ezbercilikten uzak, eğlenceli, hayatın içinden ve kullanılabilir
olmasına öncelik verilmiştir.
- Programda dersler birbiriyle ilişkilendirilmiş, özel eğitim, vatandaşlık ve
insan hakları ara disiplinleri programa yerleştirilmiştir.
- Davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumları içerecek şekilde
“kazanımlar” ifadesi kullanılmıştır.
Yeni öğretim programı yapılandırmacı kurama dayanmaktadır. Bu görüşün
temel yapısı, öğrenmenin gerçekleşmesi için yeni bilgilerle önceki bilgiler arasında
bağlantı kurulmasına dayanmaktadır. Buna göre, bilginin aktarılması ile öğretmek
mümkün olmadığından öğrencinin anlamayı her zaman kendisinin yapılandırması
gerekir.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları da öğretim programının
gerektirdiği şekilde yenilenmiştir. Programın amaçları doğrultusunda ders
kitaplarının içerik ve etkinliklerinin oluşturulmasında temel alınacak hususlar, ders
kitabındaki bilginin hayat ile bütünleşmesi, öğrencinin problemlerini çözmesinde
kullanabilmesine olanak vermesi, öğrencinin etkin katılımını sağlayacak, araştırmaya
sevk etmesidir. Öğrenci kitaptaki resim, soru, kavramlara farklı anlamlar verip,
4
yorum yapabilmelidir. Ders kitabı öğrencide ilgi, araştırma merakı, derse katılma
isteği uyandırabilmelidir.
Ders kitapları, öğretim sırasında, öğrencilerin neleri öğreneceği ve
öğretmenleri neleri öğreteceğini etkileyen bir kaynaktır. Ders kitabı öğretmene
öğretimi sistemli hale getirmesinde en önemli yardımcıdır. Çünkü öğretimde bireysel
bir boyut vardır. Kitap öğrenci için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Öğretmenin
yokluğunda başvurabilecekleri, tekrar yapabilecekleri, eksikliklerini giderip
bilgilerini artırabilecekleri ve de düşünme, hissetme gibi yeteneklerini
geliştirebilecekleri bir kaynaktır.
Kitap aynı zamanda sözlü öğretimin boşluklarını dolduran, dersi pekiştiren ve
tamamlayan bir araçtır. İşitsel izlenimleri kuvvetlendirerek hatıraların bellekte
saklanmasına da yardım eder.6 Eğitim ve öğretimde bu kadar önemli bir yeri olan
ders kitaplarının da geliştirilmesi, içeriğin öğrencinin bilişsel, duyuşsal, psiko motor
becerilerine uygun olarak zenginleştirilmesi gereklidir.
Öğretim ortamında en yaygın kullanılan araç kitaplardır. “Bir kitabın ders
kitabı olarak nitelendirilmesi, ilgili dersin programıyla örtüştüğü anlamına
gelmektedir.”7
Ders kitapları öğretim programlarının uygulanmasında en çok başvurulan
ders aracıdır. Çünkü, öğretim programının kazanım, içerik, öğrenme öğretme
durumları ve değerlendirme öğelerini içermektedir”8
Yapılandırmacı yaklaşımı savunan öğretim programına uygun olan ders kitabı
bazı nitelikleri taşımalıdır. Öğrencilerin düşüncelerini belirleme, fikirlerini
6 C.H.Charrier, R. Ozouf, Yaşanmış Pedagoji, Çev. Nejat Yüzbaşıoğlu, MEB. Yayınları, Ank. 1972, s. 47. 7 Abdurrahman Kılıç, Serdal Seven, Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, Pegem A Yayıncılık, Ankara, Eylül, 2002, s. 27 8 A.g.e, s. 28.
5
açıklamalarına, bir olayla ilgili tahminler yapmalarına imkan vermelidir.
Öğrencilerin fikir ve düşüncelerini yeniden yapılandırmaları ve yeniden düşünmeleri
için onların girişimlerini desteklemelidir. “Ders kitabında bilgiler sunulurken
kazanımların alanı, düzeyi, sınırları ve basamak düzeyine dikkat edilmelidir. Ders
kitabının içeriği; programın öğeleriyle paralel, uygun zihinsel süreçler ve öğrenme
ilkelerine göre, bireyin gelişim özelliklerine uygun olarak düzenlenmelidir.”9
Yeni Öğretim programındaki ilkelere uygun olarak ders kitapları da biçim,
tasarım, içerik, ölçme değerlendirme vb. açılardan değerlendirilerek yazılmıştır.
Öğretim programı ve ders kitabı henüz eğitim öğretim açısından bilimsel olarak
değerlendirilmemiştir. Bu çalışma ile sadece inanç öğrenme alanı ile ilgili olsa da
alana bilimsel katkı sağlamak amaçlanmıştır. Yenilenen programa uygun olarak
yazılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları da genel anlamda yapılandırmacı
yaklaşıma uygun olmakla beraber içerik ve etkinlikler açısından eksiklikler
bulunmaktadır. Araştırmamızdaki temel amaçlardan biri de ders kitabının yetersiz
olduğu hususları tespit edip, geliştirmektir.
Bu nokta da araştırma da şu soruya cevap aranmaktadır; 2007-2008 eğitim
öğretim yılında uygulanmaya başlanan öğretim programı ve din kültürü kitapları
inanç alanında öğrenmeyi gerçekleştirme de, kazanımlara ulaşılmasında ne ölçüde
yeterlidir?, öğrenme ve öğretme yaklaşımları, yöntem ve teknikler ve öğretilen
içeriği daha etkili kılacak neler yapılabilir?.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde amaç öğrencileri çocukluktan itibaren
bazı izlenim, imgelerle düşündükleri iman objeleri hakkında doğru bilgi vermektir.
Bu amaçla, ilköğretim din kültürü kitaplarında inanç öğretimi alanında verilen
9A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 87.
6
etkinlikler ve içeriğin çocukların kavrama düzeylerine, gelişimlerine uygun olup
olmadığı, daha etkili işlenişlerin nasıl olabileceği tartışılıp, yorumlanacaktır
İlköğretim 4,5,6,7 ve 8. sınıfların Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders
kitaplarında inanç öğrenme alanında 4.sınıfta 1. ünite Din ve Ahlak Hakkında Neler
Biliyorum?, 5. sınıfta 1. ünite Allah İnancı, 6. sınıfta 1. ünite Peygamberlere ve İlahi
Kitaplara İnanç, 7. sınıfta Melek ve Ahiret İnancı, 8. sınıfta Kaza ve Kader öğrenme
alanları, çeşitli etkinliklerle zenginleştirilmiş, ayet ve hadislerle konuların içeriği
oluşturulmuştur.
Konu alanındaki kazanımları gerçekleştirmek için ders kitabının içeriği
yeniden düzenlenmiş, etkinlikler belirlenmiştir. İçerik ve etkinliklerin öğrenme alanı
kazanımlarını ne ölçüde gerçekleştirebildiği önemlidir.
Din kültürü kitaplarındaki işleniş ve etkinliklerin, İlköğretim Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi Öğretim Programındaki inanç öğrenme alanı ile ilgili kazanımların
gerçekleşmesine ne ölçüde katkısı olmuştur?. Konulu araştırma problemine cevap
aranırken, araştırmaya temel olan ve veri sağlayan alt problemler de şunlardır:
- Kazanımlar hangi öğrenme becerilerine, düzeyine uygundur?.
- Öğretim programındaki kazanımlardan gerçekleştirilemeyenler var mıdır?.
- Ders kitabında inanç öğrenme alanındaki konu içeriği nasıl incelenmelidir?.
- Ders kitabındaki etkinlikler kazanımları gerçekleştirmede yeterli midir?.
-Gerçekleştirilemeyen kazanımları etkili kılacak etkinlik ve içerik nasıl
olmalıdır?.
-İman öğretilebilir midir?. Soruların araştırılmasıyla edinilen bulgular
değerlendirilerek, konu alanı etkinlik ve içeriğin geliştirilmesine katkı sağlanacaktır.
7
Bu bağlamda araştırmamızın problemi, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi 4-5-6-7 ve 8. sınıfların ders kitaplarında kullanılan içerik ve etkinliklerin
inanç öğrenme alanı için belirlenen kazanımları gerçekleştirme niteliğinin bulunup
bulunmadığı temel sorusunun cevabını aramaktır.
B. ARAŞTIRMANIN AMACI
İlköğretimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 4-8 ‘inci sınıflarda
okutulmaktadır. Aynı konunun ardışık eğitim basamaklarında genişletilerek
verilmesini amaçlayan sınıf seviyelerine göre değişiklik ve aşamalılık gösteren ilgili
konuların bir arada verildiği öğrenme alanlarında, İnanç öğrenme alanında da her
sınıf için farklı üniteler vardır.
Ünite sonunda öğrenciden bazı bilgi, beceri ve davranışları kazanması
beklenmektedir. Ders kitaplarında kazanımlara yönelik içerik verilip, örnek olaylara,
sorulara yer verilmiştir. Dersin işlenişi, verilen örneklerin, içeriğin öğrencinin
gelişim düzeyine,kazanımlara,öğretim yöntem ve tekniklerine uygunluğu, etkililiği,
daha iyi neler yapılabileceği araştırılmalıdır. Araştırmanın temel amacı, Din Kültürü
kitaplarındaki inanç öğretimi ile ilgili konuların, etkinlik ve içerik açısından
değerlendirilerek, öğretim programındaki kazanımların gerçekleşme durumunu tespit
etmektir. Bu temel amaca aşağıdaki alt amaçlar gerçekleştirilerek ulaşılacaktır.
1.İlköğretim 4. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Din ve Ahlak hakkında
Neler Biliyorum” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.
1.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
1.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
8
1.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
1.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
2. İlköğretim 5. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Allah İnancı” ünitesi
kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.
2.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
2.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
2.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
2.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
3. İlköğretim 6. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Peygamberlere ve
İlahi kitaplara İnanç” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.
3.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
3.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
3.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
3.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
4. İlköğretim 7. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Melek ve Ahiret
İnancı” ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.
4.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
4.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
9
4.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
4.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek
5. İlköğretim 8. sınıf inanç öğrenme alanında yer alan “Kaza ve Kader”
ünitesi kazanımlarının sağlanma durumunu belirlemek.
5.a. Bu ünitede yer verilen ayetlerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
5.b. Bu ünitede ye alan hadislerin kazanımı gerçekleştirmeye katkısını belirlemek.
5.c. Bu ünitede kullanılan etkinliklerin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
5.d. Bu ünitede kullanılan özel alan bilgisinin kazanımları gerçekleştirmeye katkısını
belirlemek.
C. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ
Çağın, öğrenme yaklaşımlarının, öğrencilerin ihtiyaçlarına göre gelişmekte,
değişmektedirler. Etkili oldukları kadar yetersiz kalan yönleri de
bulunabilmektedir.Bilimsel her çalışma eleştirilebilmelidir Din eğitimi henüz yeni
gelişen bir bilim dalıdır. Alana ait çalışmaların değerlendirilerek geliştirilmesine
ihtiyaç vardır. Ders kitapları ve öğretim programı da bilimsel birikimin ortaya
çıkarılıp, değerlendirildiği birer çalışmadırlar, eleştirel bir bakışla incelenmesi, daha
etkili olmaları sağlanmalıdır.
Öğretim programı ve ders kitabı, konunun içeriğinin, soruların, etkinliklerin
oluşturulmasında, öğrencilerin yaş, zihinsel, duygusal, sosyal gelişim özelliklerine
10
uygunluk açısından değerlendirip tavsiyelerde bulunmak, din eğitimi biliminin
gelişimine katkı sağlamaktır. Alanda çalışma yapan akademisyenler, dersin
öğretmenlerine farklı bir bakış açısı sunulmuş olacaktır. Ders kitaplarının yazımında
görev alan yazar ve öğretmenlere bilimsel, eleştirel bir yaklaşımla mevcut ders
kitaplarının bilimsel, sosyal ve eğitimsel açıdan incelenmesi gerektiği fark
ettirilecektir. Öğretmenler ders kitabına eleştirel gözle bakabilecek, eksiklileri telafi
edebileceklerdir. Öğrenciyle ders kitabı arasında kurulacak sağlam bir iletişim
kitaptan beklenen faydaları artıracaktır. Sağlam bir iletişim için de, kitapların biçim
ve muhteva yönünden, öğretim programındaki kazanımları etkili kılacak, çocukların
gelişim özelliklerine uygun şekilde onlara hitap etmesi gerekmektedir. Onların yaş,
bilgi, ilgi ve kültür seviyelerini dikkate alarak onlarla bir anlamda konuşmalıdır.
Aydınlatıcı bir rehber olmalıdır. Böylece din ve inancına dair iyi eğitim almış,
kaliteli, topluma yararlı insanlar yetiştirilebilecektir.
Bu çalışma için bu alanda daha önce müstakil bir çalışma yapılıp yapılmadığı
tespit edilmeye çalışıldı. Bunun için ilgili literatür tarandı. Lisans ve yüksek lisans
tezleri olmak üzere altı tane teze rastlandı.
Bunlardan 1991 tarihli olan tez lisans tezi olarak Bestami Yürür tarafından
“Lise (I, II, III ) DKAB Ders Kitaplarının Öğretmen ve Öğrenci Açısından
Değerlendirilmesi” adıyla yapılmıştır. Bu tezde belirtilen sınıfların DKAB ders
kitapları biçim ve muhteva yönünden genel hatlarıyla incelenmiş, öğretmen ve
öğrencilerin görüşlerine de başvurularak pek de olumlu olmayan bir durum tespit
edilmiştir.
1993 tarihli olan tez yüksek lisans tezi olarak Halit Ev tarafından “İlköğretim
İkinci Kademe Öğrencilerinde Dini Gelişim ve Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersleri”
11
adıyla hazırlanmıştır. Ders kitapları ile ilgili olarak öğretmen ve öğrencilerin
görüşlerine yer verilmiştir. Ünite başlarındaki hazırlık çalışmalarının işlevsiz olduğu,
değerlendirme sorularının öğrencilerin bilgilerini ölçmediği, okuma parçalarının pek
ilgi çekmediği, öğrencilerin kitapların anlatımını anlayamadığı, konuların
anlatımında öğretim ilkelerine uyulmadığı tespit edilmiştir. Ders kitaplarının yeterli
olması için tavsiyelerde bulunulmuştur.
1995 tarihli tez ise yüksek lisans tezi olarak Remziye Ege tarafından
yapılmıştır. “Okul Öncesi Çocukları İçin Hazırlanan Kitaplarda Dini ve Ahlaki
Motiflerin İşlenişiyle İlgili Bir İnceleme” başlığıyla hazırlanan tezde, okul öncesi
çocuklar için yazılan hikayelerden örnekler seçilmiş, onlardaki dini ve ahlaki
motifler incelenerek, içerik ve işleniş yönünden bu çocuklara hitap edip etmedikleri
tespit edilmiştir. Oldukçada olumlu bir durum ortaya konulmuştur.
2001 tarihli olan tez yüksek lisans tezi olarak Hatice Diler tarafından
hazırlanmıştır. “İlköğretim 4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarının
değerlendirilmesi” adıyla hazırlanan tezde, konu ile ilgili kitaplar taranarak, bir ders
kitabında bulunması gereken özellikler tespit edilmiş ve alanla ilgili olarak,
ilköğretim 4. sınıf DKAB ders kitaplarından bazılarının bu özellikleri ne derece
taşıdıkları incelenmiştir. Sonuç olarak, incelenen DKAB ders kitaplarında iman ve
ibadet bölümünde öğrencilerin bilişsel, duyuşsal özelliklerine hitap edilmeye
çalışıldığı belirlenmiştir. Allah inancı konusunun yeterince somutlaştırılamadığı,
bunun için bazı derslerden destek alınması yönünde tavsiyede bulunulmuştur. Ahlak
öğretiminde ise örnek olay ve hikayelere yer verilmediği tespit edilmiştir. DKAB
ders kitaplarının, DKAB öğretmen ve öğrencilerinde görüşleri alınarak geliştirilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
12
2006 tarihli olan diğer bir tez yüksek lisans tezi olarak Seyide Çalışkan
tarafından “Avusturya’daki Temel Eğitim 4. Sınıf İslam Din Dersi Kitabının
Değerlendirilmesi” adıyla hazırlanmıştır. Avusturya’da İslam din dersleri hakkında
bilgi verilmiş, temel eğitim 4. sınıf İslam din dersi kitabı biçim ve içerik açısından
değerlendirilmiştir. İçerik değerlendirmesindeki kriterlerden çalışmamızda
yararlanılmıştır.
2007 tarihli tez ise yüksek lisans tezi olarak İsa Tekin Çimen tarafından
yapılmıştır. “İlköğretim Okullarındaki DKAB Dersi Öğretim Programında Ahlak
Öğretimi” başlığıyla hazırlanan tezde, ahlaki gelişim kuramları, eğitim ve ahlak
ilişkisi genel hatlarıyla incelenmiştir. 2000 yılında hazırlanan DKAB öğretim
programında ahlak öğretimi programın genel ilke, hedef ve amaçları açısından
incelenmiş, eksiklikleri bulunmuştur. Yeni hazırlanacak öğretim programında ahlak
gelişim kuramlarının ve İslam eğitim sisteminin ortaya koyduğu verilerin dikkate
alınması gereği belirtilmiştir.
İncelediğimiz bu tezlerde , inanç öğretimine konu olan temel kavramlar ile
ilgili bilimsel çalışmalar yapıldığını görmekteyiz. Çalışmalardan elde edilen verilerin
ders kitaplarının inanç öğrenme alanı içerik ve etkinliklerinin oluşturulmasında ne
ölçüde kullanıldığı merak edilmektedir. DKAB ders kitaplarını çeşitli açılardan
inceleyen çalışmalarda, ders kitaplarının öğretimsel açıdan bazı eksikliklerinin
bulunduğu ve yeni hazırlanacak öğretim programında uyulması gereken ilkelerin
tespit edildiğini görmekteyiz. Bu doğrultuda yürürlükteki öğretim programının ve
inanç öğrenme alanının eğitim öğretime uygunluk açısından incelenmesi gerektiği
tespit edilmiştir.
13
İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve 8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı
içerik ve etkinlikleri incelenmiştir. DKAB ders kitaplarının incelenmesine yönelik
kriterlerin tespiti için kitabı ve de ders kitabını konu edinen, bunların yazımında
dikkat edilmesi gereken kriterlerden bahseden eğitim kitaplarından ve yukarıda
bahsettiğimiz çalışmalardan yararlanıldı.
İlköğretim çağı öğrencilerinin dini gelişim özelliklerini tespit içinde
çocuklarda dini gelişim üzerine yazılan kitap, makale ve tezlerden yararlanıldı.
Kaynaklar yeri geldikçe, metin içinde dipnotlarda ve toplu olarak
bibliyografyada gösterilmiştir.
D. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Çalışmamızda MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü adına Feza Gazetecilik
tarafından Ankara’da 2007 yılında 1. baskısı yapılan İlköğretim 4, 5, 6, 7, 8. Sınıflar
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları ve (4, 5, 6, 7 ve 8.sınıflar) İlköğretim Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzuna dayalı içerik analizi
yapılacaktır. Öğretim programında inanç alnındaki kazanımların öğrenmenin bilişsel,
duyuşsal, psiko-motor alanları ile ilişkisi, içerik ve etkinliklerle karşılaştırılması
yapılarak, kazanımların gerçekleşme düzeyi incelenip tavsiyelerde bulunulacaktır.
Bu çalışmada İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında inanç
öğrenme alanında her sınıf için bir ünite bulunmaktadır. Ünitelerdeki her konuyu
öğrencinin öğrenmesi için içerik zenginleştirilmiş, farklı etkinliklere yer verilmiştir.
Her bir konuda verilen içerik çeşitli yöntemlerle sunulmuştur. İçerikte kullanılan ayet
ve hadisler, resimler, hikayeler, şiirler, örnek olaylar, özlü sözler ve soruların her
14
biri bir etkinliktir, kategoridir. Bu kategoriler öğrenme alanı içindeki üniteye göre
sınıflandırılacaktır.
Bir ders kitabında içerik açısından bulunması gereken bazı kriterler vardır.
İçerik öğretim ilkelerine (somuttan soyuta, yakından uzağa vb.) uygun olarak
verilmiş midir?. Ders kitabında içeriği öğrenmeyi kolaylaştırmak, zevkli hale
getirmek için etkinlikler, sorular, farklı yöntem ve tekniklere yer verilmiş midir?.
Kitap içerisinde verilen resimler, örnek olaylar konuya uygun mudur? gibi bazı
sorulara cevap bulmak için, kitabın muhteva tahlili yapılacak, etkinlikler
değerlendirilecek, sonuçta bir fikre varılacaktır. Elde edilen veriler doğrultusunda
ünite kazanımlarının ne ölçüde gerçekleşebileceği yorumlanacaktır.
15
I. BÖLÜM
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİM
PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Birey ve toplum hayatında meydana gelen sosyal, kültürel gelişmeler ile bilim
ve teknoloji, demokrasi ve insan hakları alanındaki yenilikler, iletişim imkanlarının
artması, eğitim ortamlarının çeşitlenmesi, öğretmenlerin mesleki formasyonlarının
yükselmesi, öğrenme ortamındaki rollerin çeşitlenmesi, yaşam boyu öğrenme ve
öğrenmeyi öğrenme gibi evrensel yaklaşımların kabul görmesi, program geliştirme
yaklaşımlarının, model ve formatlarının sürekli sorgulanmasını ve geliştirilmesini
zorunlu kılmıştır.Toplumsal değişim ve dönüşümde, eğitimde yenilikler yapmada
program geliştirme çalışmaları oldukça önemlidir.Geliştirilen programların çağın
gereksinimlerini karşılayıcı nitelikte olması, ön uygulamalarının yapılarak hatalardan
arındırılması, güvenilir ve geçerli hale getirilmesi önemlidir. Program geliştirme
çalışmalarının dinamik ve sistemli bir süreç olduğu söylenebilir. 4306 sayılı Kanunla
ilköğretimin sekiz yıla çıkarılması Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim
Programlarının yeniden geliştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.
Eğitimde program geliştirme, “toplumdaki yeni gelişmeler göz önünde
tutularak belli bir öğretim programının ya da tüm programların genel ve özel
amaçları, ders konuları, öğretim yöntemleri ve değerlendirme yolları bakımından
araştırma yoluyla düzeltilmesi, yenileştirilmesi ve önerilen değişikliklerin
denendikten sonra genelleştirilmesi olarak açıklanabilir.”
16
İlköğretim programlarının yenilenmesi çalışmalarıyla beraber 2001-2002
eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmakta olan Din kültürü ve Ahlak Bilgisi
dersi öğretim programı yeniden geliştirilmiştir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün
21.06.2006 tarih ve 1830 sayılı teklif yazısı üzerine kurulda görüşülen, “İlköğretim
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4,5,6,7 ve 8. Sınıflar) Öğretim Programı” nın
2007-2008 Öğretim Yılından itibaren uygulanmak üzere kabul edilmiştir. Kurul
tarafından 19.09.2000 ve 373 sayılı kararı ile kabul edilip uygulanmış olan öğretim
programı 2007-2008 Öğretim Yılından itibaren uygulamadan kaldırılmıştır.10
Yeni öğretim programı 2007-2008 eğitim öğretim yılında uygulamaya
konulmuştur.Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriğinin belirlenmesinde “dinin
temel bilgi kaynakları dikkate alınarak İslam’ın kök değerleri çerçevesinde
“mezheplerüstü (herhangi bir mezhebi esas almayan, mezhebi tartışmalara girmeyen)
ve dinler açılımlı” bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu programla; öğrencilerin din ve
ahlak hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmaları, temel becerilerini geliştirmeleri ve Milli
Eğitimin Genel Amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunulması
hedeflenmektedir. Din eğitiminde program geliştirmede devlet ve yönetim anlayışı,
devletin yetiştirmek istediği insan profili, dini bilgilere yaklaşım tarzı, eğitim
anlayışı, toplumsal yapı ve öğrenci özellikleri dikkate alınmıştır. Din eğitiminde de
eğitimin hedefleri genel değerler, eğitimin şeklini ise eğitilenlerin durumu ve
ihtiyaçlarının belirlediği bir öğretim programı hazırlanmıştır.11
Geliştirilen programla öncelikle öğrencilerin din ve ahlak hakkında objektif
bilgi sahibi olmaları, öğrenme-öğretme sürecinde öğretim programı ile kazanmaları
10 Not: Bu bölümün oluşturulmasında İlköğretim DKAB Öğretim Programı ve Kılavuzu’ndan yararlanılmıştır. 11 Recai Doğan, Cemal Tosun, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin DKAB Öğretimi (Özel Öğretim Yöntemleri), Pegem A Yayıncılık, Ank. 2003, s. 48.
17
hedeflenen bilgi, beceri, tutum, değer, kavram ve öğrenci merkezli yaklaşımlarla
yaşama bilincine ulaşmaları hedeflenmiştir. Öğrencilerin, inanç ve hayat
konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilmeleri din öğretiminin amacıdır. Bu
doğrultuda din öğretiminde insana, düşünceye, hürriyete, ahlaki olana, kültürel
mirasa saygıyı esas alır. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretim programı
geliştirilirken ve ders kitapları yazılırken böyle bir yaklaşımın dikkate alınması,
öğrencinin, bilişsel, duyuşsal ve bilimsel gelişimine çok somut katkıları olacaktır.
Bunlar; doğru bilgi edinme, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel düşünme,
seçme kabiliyeti, aklıyla inancını temellendirebilmektir. Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi dersinde öğrencilerin hayatları boyunca kullanacakları bilgi ve becerileri
edinmeleri amaçlanmaktadır.
A. Programın Vizyonu
İlköğretim okullarının 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında yer alan Din kültürü ve
Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı’nın vizyonu; bu derse ayrılan zamanın
öğretmenlerin öğrencilere yol göstereceği etkinlikler aracılığıyla;
* 21. yüzyılın çağdaş, Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş, temel
demokratik değerlerle donanmış, insan haklarına saygılı, yaşadığı çevreye duyarlı,
* Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrenmekten zevk alan, dini
kavramları doğru kullanan, kendini ifade eden, iletişim kuran, sorun çözen, bilimsel
düşünen, araştıran, soran, sorgulayan, eleştiren,
* Dini bilgiyi deneyimlerine göre yorumlayıp sosyal ve kültürel bağlam
içinde oluşturan, kullanan ve düzenleyen, sosyal katılım becerileri gelişmiş,
18
* İnsanlık tarihi boyunca birey ve toplum üzerinde etkili olan dini doğru
anlayan ve yorumlayan,
* İslam dininin inanç, ibadet, ahlak değerleri ile insani ve kültürel mirasını
öğrenen,
* İslam dininin kültür, dil, sanat, örf ve adetler ile ahlak üzerindeki etkisini
dikkate alan kendi dininden ve başka dinden olanlara anlayışlı davranan ve diğer
dinleri tanıyan,
* Milli, ahlaki, insani ve kültürel değerleri benimseyen, beden, zihin, ahlak,
ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı gelişen; üretken, haklarını ve
sorumluluklarını bilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yetişmesine katkıda
bulunmaktır.
B. Programın Yaklaşımı
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı
hazırlanırken öğrenciyi öğrenme ve bilgi üretme süreçlerinde etkin kılan program
geliştirme yaklaşımları ve din kültürü alanının bilimsel kriterleri olmak üzere iki
temel husus gözetilmiştir.
Eğitimsel Yaklaşım; İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim
Programı’nda yapılandırmacı yaklaşım, çoklu zeka, öğrenci merkezli öğrenme gibi
yaklaşımlar dikkate alınmıştır. Yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrenme sürecinde ön
bilgileri harekete geçirme, gelişim düzeyini dikkate alma, etkili iletişim kurma,
anlam kurma, uygulama ve değerlendirme önemli kavramlardır. Öğrenen merkezli
19
eğitimi temel alan yapılandırmacı yaklaşım, öğrenme sürecinde öğrenci katılımına ve
öğretmen rehberliğine ağırlık vermektedir.
Yapılandırmacılık bir bilme kuramı olduğu için öğrenme öğretme süreçleri ile
fazla ilgilenmez. Ancak önemli etkileri de bulunmaktadır. Yapılandırmacılıkta,
bilginin öğrenen tarafından oluşturulan yapı olduğuna inanıldığı için bu yapılar
bireye özgüdür. Dolayısıyla, bir bireyin kendisi için oluşturduğu yapıları bir
başkasına aktarması olanaksızdır. Öğretmen, kendi zihnindeki bilgi, kavram ya da
düşünceleri öğrencilerin zihnine aktaramaz. Bu yapılsa bile öğretmenin anlattıkları
öğrenci tarafından aynen alınmaz. Anlatılanlar öğrenci tarafından yorumlanır ve
dönüştürülür.12
Yapılandırmacılığa göre öğretmenin yapması gereken, öğrenci ile eğitim
programı arasında aracılık etmek, öğrencinin bilgiyi yapılandırma sürecini yanlış
yönelmeleri önleyerek kolaylaştırmaktır. Öğrenenler kendi bilgilerini kendileri
yapılandırdığına göre, her konuda ön bilgi sahibi demektir. Öğretmen öğrenciyi
dinlemeli, zihninden geçenleri keşfetmeli ve onun kavramsal yapılarına uygun
çözümler üretmelidir.Öğrencilerin, yeni bilgileri öğrenebilmeleri için, önceki
yapılarında değişiklik olması, yanlışları ve nedenlerini görmesi sağlanmalıdır.
Yapılandırmacılık geleneksel öğretimdeki empoze etme eğilimini reddeder.13 Her
öğrenci öğrenirken, anlamı, bireysel ve sosyal olarak yapılandırır.Öğrenme bu anlam
yapılandırma sürecidir.Yapılandırmacıların kullandığı eğitim kavramları onların
öğrenmeye nasıl baktıklarını açıklar. Yaygın olarak kullanılan kelime ve kavramlar
arasında anlamlı öğrenme, keşfederek öğrenme, düşünmeyi öğrenme ve problem
çözme sayılabilir Öğrenme felsefesi olarak yapılandırmacılık 18. yy’da insanların
12 Kamile Ün Açıkgöz, Aktif Öğrenme, Biliş Yayınları, 9. Baskı, İzmir, Ocak-2007, s.64. 13 A.g.e., s. 65.
20
kendi kendilerine ne yapılandırırlarsa onu anlayabildiklerini söyleyen felsefeci
Giambatista Vico’nun çalışmalarına kadar uzanır. Bu fikir İ.Kant tarafından
geliştirilmiştir.14 Yapılandırmacı öğrenme modelinin ilkeleri şunlardır:
1. Öğrenme aktif bir süreçtir: Öğrenciler duyusal girdiler kullanarak
bunlardan anlam yapılandırırlar. Öğrenme, dışarıda var olan bilginin pasif bir şekilde
kabullenilişi değildir.Öğrenme, öğrencinin, sürekli çevresi ile meşgul olmasını
gerektirir.
2.İnsanlar öğrenirken, öğrenmeyi öğrenir: Öğrenme hem anlam
yapılandırmayı hem de anlama sistemlerinin yapılandırılmasını içerir.
3. Anlam oluşturmanın en önemli eylemi zihinseldir: Anlam yapılandırma,
akılda meydana gelir.Fiziksel hareketler, deneyimler özellikle çocuklarda, öğrenme
için gerekli olabilir fakat yeterli değildir.
4. Öğrenme ve dil iç içedir. Kullandığımız dil öğrenmeyi etkiler.
5. Öğrenme sosyal bir etkinliktir: Öğrenmemiz diğer insanlarla kurduğumuz
ilişkilerle yakından ilgilidir.
6.Öğrenme bağlamsaldır: Öğrenmelerimizi yaşantılarımızdan ayrı tutamayız.
Bildiklerimiz, inançlarımız, korkularımız ve önyargılarımız öğrenmelerimizi etkiler
7. Öğrenmek için bilgiye ihtiyaç duyarız: Ne kadar biliyorsak o kadar
öğreniriz. Yeni bilgilerimizi önceki bilgilerle özümseyebiliriz.15
Programda kavramsal bir yaklaşım da izlenmekte, Din kültürü ve Ahlak
Bilgisi dersiyle ilgili kavramların ve ilişkilerin geliştirilmesi vurgulanmaktadır.
Programın merkezinde kavram ve kavram ilişkilerinin oluşturduğu öğrenme alanları
bulunmaktadır. Kavramsal yaklaşımla, öğrencilerin somut deneyimlerinden, 14 Ahmet Saban, Öğrenme ve Öğretme Süreci Yeni Teori ve Yaklaşımlar, Nobel Yay. Dağtım, Ank. Mart, 2004, s. 169-172. 15 Yüksel Özden, Öğrenme ve Öğretme, Pegem A Yayıncılık, 6. Baskı, Ank. Ocak, 2003, s. 55, 77.
21
sezgilerinden dini ve ahlaki anlamlar oluşturmalarına ve soyutlama yapabilmelerine
yardımcı olunması amaçlanmıştır.Bu yaklaşımla dini ve ahlaki kavramların
geliştirilmesinin yanı sıra, problem çözme, iletişim kurma, akıl yürütme becerilerinin
geliştirilmesi hedeflenmiştir. Öğrencilerin, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde dini
kavramları yorumlamayı ve düşüncelerini paylaşmayı, açıklamayı ve savunmayı
öğrenirler.
Dinbilimsel Yaklaşım; İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim
Programı geliştirilmesinde İslam dini ve diğer dinler hakkında bilimsel ve
araştırmaya dayalı bilgi ön planda tutulmuş, dinin asıl kaynaklarında yer almayan
bilgilerden uzak durulmuştur. İslam diniyle ilgili bilgilerde; Kur’an ve sünnet
merkezli, birleştirici, mezheplerüstü bir yaklaşım benimsenmiştir. İnanç, ibadet ve
ahlak alanlarıyla ilgili, Kur’an ve sünnete dayanan ortak noktalar vurgulanmıştır.
C. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programının
Özellikleri Ve Geliştirilmesinde Temel Alınan İlkeler
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı, program
geliştirme alanındaki son gelişmeler çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanmıştır.
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı geliştirilirken
aşağıdaki hususlar dikkate alınmıştır:
1. “Gerekli ve yeterli bilgi” yaklaşımıyla hareket edilmiştir.
2. Öğrenci bilginin inşacısı olduğu için, bilgi üretmeye dayalı eğitim yaklaşım
ve modelleri temel alınmıştır.
22
3. Her öğrencinin özgün bir birey olduğu kabul edilmiştir.
4. Öğrenciler düşünmeye, soru sormaya, görüş alış verişi yapmaya
özendirilmiştir.
5. Her öğrenciye ulaşabilmek için öğrenme öğretme yöntem ve
tekniklerindeki çeşitliliği dikkate alınmıştır.
6. Periyodik olarak öğrenci ürün dosyalarına bakılarak öğrenme-öğretme
süreçlerinin akışı içerisinde onların değerlendirmesinin yolu gösterilmiştir.
7. Öğrencilerin haklarını bilen ve kullanan, sorumluluklarını yerine getiren
bir birey olarak yetişmeleri önemsenmiştir.
8. Öğrencilerin toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmaları amaçlanmıştır.
9. Din duygusu ve tecrübesinin statik değil, dinamik olduğu ortaya konulup
bu doğrultuda bireyi doğrudan ilgilendiren hedefler üzerinde yoğunlaşılmıştır.
10. İnsana, düşünceye, hürriyete, ahlaki olana ve kültüre saygı esas alınmıştır.
11. Öğrencinin din öğretiminde ana kaynaklar olan ayet ve hadislere
erişebilmeleri ve bunları dini bilgi edinmede kendilerine merkez almaları gerektiği
vurgulanmıştır.
2001-2002 eğitim öğretim yılında uygulaya konulan öğretim programı ile
yeni öğretim programının her ikisinin geliştirilmesinde temel alınan ilkeler şu
başlıklar altında toplanabilir; Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan
Türkiye’de bireylerde bulunması gereken çağdaş eğitimsel özellikler yer almaktadır.
İlköğretim kurumlarındaki Din kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin bilimsel hedefleri
ve içeriği ile ilgili olarak, dinin Allah-insan ilişkilerini düzenleyen bir olgu olduğu,
evrensel barış kültürünün oluşturulmasında katkıda bulunabileceği bilgisinin
kazandırılması belirtilmiştir. İlköğretim kurumlarındaki Din kültürü ve Ahlak Bilgisi
23
derslerinin programlarının geliştirilmesi, ders kitaplarının yazılması, eğitim
ortamlarının düzenlenmesi ve öğretimin gerçekleştirilmesiyle ilgili tüm süreçlerde
uyulması gereken esaslar belirlenmiştir. Eğitim aktivitelerinin işlevsel olması,
toplumdaki bir ihtiyaca cevap vermesi, yaşanan sorunların çözümüne katkıda
bulunabilmesi için, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin programında yer alması
gereken üniteler yaşamla ilişkilendirilerek belirlenmiştir. Barış kültürünün
geliştirilmesi ve hoşgörü ortamının oluşturulabilmesi için diğer dinler hakkında da
bilgi sahibi olunması, dinlerin (Yahudilik, Hıristiyanlık, Hinduizm, Budizm) esas
amacının iyi insan yetiştirmek olduğu, dinlerin tarihi gelişimleri, öğretilerinin içeriği,
İslam’ın Yahudilik ve Hıristiyanlık karşısındaki konumunun objektif kriterlerle
değerlendirilmesine yer verilmiştir.
2007-2008 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan İlköğretim Din
kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programında bir önceki öğretim
programından farklı olarak, ilkelerin belirlenmesinde öğrencilerin daha fazla ön
planda alındığı görülmektedir. İlkeler öğrenciye göre ifade edilip, belirlenmiştir.
Özellikle gerekli ve yeterli bilgi yaklaşımıyla hareket edilmesi, öğretim yöntem ve
tekniklerinin çeşitlendirilmesi istenmiştir. Programda ölçme ve değerlendirme
süreçlerinde öğrenci ürün dosyalarından, periyodik olarak değerlendirilmesi
gerektiğinden bahsedilmiştir.
Her iki öğretim programında da bireyselliği temel alan, Kur’an merkezli,
dinin ahlakilik unsurunun ön plana alındığı, öğrencinin hayatı ile ilişkilendirilen,
hurafelerden arınmış, din ve din anlayışı arasındaki farkı görebilen, dinin evrensel
öğütlerini fark eden bir v öğrenci yetiştirilmek istendiği anlaşılmaktadır.
24
D.Programın Yapısı
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)
Öğretim Programı genel amaçlar, öğrenme alanları, kazanımlar, etkinlik örnekler ve
açıklamalardan oluşmaktadır.
Genel Amaçlar
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)
Öğretim Programıyla öğrencilerin, bireysel, toplumsal, ahlaki, kültürel ve evrensel
açıdan gelişmeleri amaçlanmaktadır.
Bireysel Açıdan; Temel dini ve ahlaki sorularına cevap verebilmeleri, dini
inanç ve ibadetlerini başkalarının istismarına kapılmadan gerçekleştirebilmeleri, dini
kavramları doğru anlayabilmeleri, doğru dini bilgiler ile batıl inanç ve hurafeleri
ayırt edebilmelerini, İslam dinini ve diğer dinleri ana kaynakları ile birlikte
tanımaları gerektiğini kavrayabilmeleri, kendi inancı ile mutlu ve barışık olabilmeleri
amaçlanmıştır.
Toplumsal Açıdan; Toplumsal olarak yaşanan dini ve ahlaki davranışları
tanıyabilmeleri, başkalarının inanç ve yaşayışlarına hoşgörü ile yaklaşabilmeleri,
fiziki ve toplumsal çevreyi koruma bilincine ulaşabilmeleri amaçlanmıştır.
Ahlaki Açıdan; Ahlaki değerleri bilen ve bunlara saygı duyan erdemli kişiler
olabilmeleri, öğrenilen ahlaki değerleri içselleştirebilmeleri, inanç ve ibadetlerin
davranışları güzelleştirmedeki olumlu etkisini fark edebilmeleri amaçlanmıştır.
25
Kültürel Açıdan; Dinin kültürü oluşturan unsurlardan biri olduğunu
kavrayabilmeleri, dinin, diğer kültür unsurları üzerindeki etkisini fark edebilmeleri,
doğru dini bilgiler yardımıyla nesiller arası anlayış farklılıklarına sağlıklı bir şekilde
yaklaşabilmeleri amaçlanmıştır.
Evrensel Açıdan; Evrensel değerlere kendi dini bilgi ve bilinçleriyle
katılmaları, diğer dinleri temel özellikleriyle tanıyarak mensuplarına hoşgörüyle
yaklaşabilmeleri, evrensel insani değerlerin İslam’ın insani değerleri ile örtüştüğünü
fark etmeleri amaçlanmaktadır.
Uygulanmakta olan öğretim programının genel amaçları daha önceki öğretim
programıyla aynıdır. Ancak bu programda, farklı üniteler programa alındığı için
kültürel açıdan iki amacı daha bulunmaktadır; öğrencilerin, Türklerin İslam dinini
kabul ediş sürecinde etkili olan unsurları değerlendirebilmeleri, dini ve milli
bayramların, milleti birleştiren temel değerlerden olduğunu kavrayabilmeleridir.
E. Öğrenme Alanları
Öğrenme alanı; aynı konunun ardışık eğitim basamaklarında genişletilerek
verilmesini amaçlayan sınıf seviyelerine göre değişiklik ve aşamalılık gösteren ilgili
konuların bir arada verildiği bir yapıdır. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
dersi İnanç, İbadet, Hz. Muhammed, Kur’an ve Yorumu, Ahlak, Din ve Kültürden
oluşan altı öğrenme alanı üzerine yapılandırılmıştır. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi Dersi Öğretim Programı’nda öğrenme alanları belirlenirken;
- Öğrencinin ilgisini çekmesi, öğrencilerde merak ve araştırma isteği oluşturması,
26
- Öğrencilerin yeni çalışmaları denemelerine ve beceri kazanmalarına fırsat
vermesi,
- Kişisel niteliklerin kazanılmasına imkan sağlaması,
- Çeşitli öğrenme yaklaşımlarına uygun olması,
- Diğer disiplinlerle bütünleşebilmesi ve eğitim yoluyla ulaşılabilecek kadar
sınırlı olması,
-Öğrenmede derinliği ve genişliği teşvik etmesidir
Öğrenme alanları, ilköğretim 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda işlenecek üniteler ve
açılımlarının belirlenmesinde temel çerçeveyi oluşturmaktadır. Her sınıfta, altı
öğrenme alanından her birisi için bir ünite bulunmaktadır. Ancak, bazen bir ünitenin
birden fazla öğrenme alanın kazanımları içine girdiği görülmektedir.Bu durum
programın açıklamalar kısmında belirtilmiştir.
İnanç öğrenme alanında; Kutsal bir varlığa inanma dinlerin esasını
oluşturmaktadır. İslam düşüncesinde, bu inancın temel unsurları Allah’a,
peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahirete iman ile kaza ve kaderden oluşur.
Bu öğrenme alanı, Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?, Allah İnancı,
Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç, Melek ve Ahiret İnancı, Kaza ve Kader
ünitelerinden oluşmaktadır.
Öğrencinin bu öğrenme alanında edineceği kazanımlar sonunda, günlük
hayatta kullanılan ifade ve kavramları anlayabilen, kelimeitevhit ve kelimeişehadetin
anlamlarını öğrenen, evde ve dini mekanlarda kullanılan dini sembolleri tanıyan, din
ve ahlakı tanımlayabilen, akıl sahibi, özgür, inanan bir varlık olduğunun bilincinde
olan, inandığına bilerek inanan, inancını aklıyla temellendirebilen, Allah tarafından
gönderilen Peygamberlerin ve getirdikleri vahyin amaçlarını irdeleyen, İlahi vahiyle
27
gelen kitapları tanıyan, melek ve şeytanın varlık kategorileri arasındaki yerini
açıklayan; yaptığı iyilik ve kötülüğün karşılığını göreceğine ilişkin bir sorumluluk ve
bilinçle hareket eden birey olarak yetişmesi hedeflenmiştir.
F. Kazanımlar
Kazanımlar, öğrenme süreci içerisinde planlanmış ve düzenlenmiş yaşantılar
sayesinde, öğrencilerin kazanması kararlaştırılan bilgi, değer, beceri ve tutumlardır.
Bu sebeple öğrencilerin öğrenme alanlarındaki gelişmeleri, kazanımların
edinilmesine bağlıdır. Kazanımlar, programda öğrencilerin gelişim düzeyine ve
öğrenme alanının özelliğine göre 4. sınıftan 8. sınıfa kadar verilmiş olup
kazanımların yazılımında bir mantık bütünlüğü de gözetilmiştir. Kazanımlar
belirlenirken kavram, değer ve beceriler esas alınmıştır. Programda yer alan
kazanımların, öğrenciler tarafından gerçekleştirilebilecek etkinlikler aracılığıyla elde
edilmesi söz konusudur. Bu sebeple de öğrenme-öğretme etkinlikleri bu programın
en kritik öğesidir.
Daha önce uygulanmış olan öğretim programında ise, kazanımlar yerine
hedef davranışlar ifadesi kullanılmıştır. Hedef ise, eğitim yoluyla kazandırılabilir
bilgi, yetenek, beceri, ilgi, tutum, alışkanlık gibi istendik özellikler olduğu
belirtilmiştir. Kapsam bakımında hedefler uzak (toplumsal), genel ( ulusal eğitimin
ve okulun hedefleri), özel (dersin hedefleri) olarak belirlenmiştir. Bu öğretim
programında, hedefler öğrencilere kazandırılması planlanan davranış ifadeleridir.
Hedef ifadeleri, öğrenci davranışına dönük ve ürünü göstermektedir. Öğrenmenin iki
boyutunun süreç ve ürün olduğu, sürecin etkileşimleri içerdiği doğrudan
28
gözlenemediği ancak ürünün gözlenebilir, ölçülebilir davranış değişikliği olduğu
belirtilmiştir. Oysa yeni öğretim programında öğrenme bir ürün değil, süreç olarak
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla hedef davranış ifadeleri, öğrenme sürecinde
öğrencinin elde etmesi gereken kazanım cümleleri şeklinde ifade edilmiştir.
Yapılandırmacı eğitim ortamında hedef, bilgiyi nasıl ve nerede kullanacağını
bilen, kendi öğrenme yöntemlerini tanıyıp etkili bir biçimde kullanan ve yeni bilgiler
üretmede önceki bilgilerinden yararlanan bir insan modeli yaratmaktır.
Yapılandırmacı öğrenmede amaç, öğrenenlerin önceden belli bir sıraya göre
belirlenmiş hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak değil, öğrenenlerin bilgiyi
zihinsel olarak anlamlandırmaları için öğrenme fırsatları sağlamaktır.
Öğrenenlerin sahip olduğu bilgi birikimi farklılık gösterdiğinden,
yapılandırmacılıkta tek doğru yerine, iki birey aynı kavrama farklı anlamlar
yükleyebilir. Bu nedenle hedefler kesin olarak belirlenemez. Sadece öğrenenlerin
ulaşmaları beklenen genel hedefler vardır. Hedefler öğretmen ve öğrencinin ortak
kararı ile belirlenir.Bu kararlara öğrencilerin katılması, öğrenenin hedefe ulaşması
isteğini arttırır.
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)
Öğretim Programı’nda etkinlik örneklerine yer verilmiştir. Etkinlik, hedef
davranışlara ulaşma amacıyla öğrenme öğretme sürecini zenginleştiren ve
öğrenmelerin kalıcılığını artıran sınıf içi dışı faaliyetlerdir. Öğrenenler, bilgiyi
yapılandırmada her konuya, alana ya da öğrenene göre düzenlenmiş olan farklı
etkinliklerde yer alırlar.16
16 Nurullah Altaş, Öğretmen El Kitabı (Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi), DEM Yayınları, İst. 2007, s. 64.
29
Etkinlikler öğrenci merkezli, öğrenciyi öğrenme sürecinde aktif kılacak
şekilde düzenlenmiştir. Örneğin, öğrencinin sadece kitap okuyarak veya öğretmeni
dinleyerek bilgi edinmesi, beceri geliştirmesi yerine sınıfta arkadaşlarıyla tartışarak,
görüşlerini açıklayarak, sorgulayarak, öğrenme sürecine etkin katılması
amaçlanmıştır. Yapılandırmacı yaklaşımda eğitim programında içerik olup
olmamasından çok öğrenenin süreç içinde içerik ile etkileşimde bulunması ve onu
anlamlandırabilmesi önemlidir. Öğrenenlerin ortak ilgilerinden ortak içerik belirlenir.
Öğrenme yaşantıları konuların ya da alanların önceden belirlenmiş şekline göre
değil, bireyin içinde bulunduğu bağlama göre düzenlenir. Öğrenme, öğrencinin
entelektüel etkinlikleri, sorgulamaları, araştırmaları, sorun çözme becerilerinin
gelişmesiyle sağlanır.17
Programın amacına ulaşması için, öğretmenin öğrenme-öğretme sürecinde
dikkat etmesi gereken açıklamalar yapılmıştır. Öğretmenlerin aradıkları bilgilerle
ilgili açıklamaları hemen görebilmeleri için bazı semboller kullanılmıştır. İlköğretim
Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için) Öğretim Programı
bazı disiplinlerle ilişkilendirilmiştir; İnsan hakları ve vatandaşlık, özel eğitim,
rehberlik ve psikolojik danışma, sağlık kültürü.
İlköğretim Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8 sınıflar için)
Öğretim Programı’nda öğrencilerde öğrenme süreci içerisinde kazanılması,
geliştirilmesi ve hayata aktarılması amaçlanan beceriler bulunmaktadır. Program
içerdiği kazanımlarla öğrencilerde bu temel becerilerin gelişimini sağlayacaktır.
Kazanılması beklenen temel becerilerden bazıları şunlardır;
1. Türkçe’yi doğru, güzel ve etkili kullanma becerisi,
17 A.g.e., s. 63.
30
2. Eleştirel düşünme becerisi,
3 .İletişim ve empati becerisi,
4. Problem çözme becerisi,
5. Araştırma becerisi,
6. Bilgi teknolojilerini kullanma becerisi,
7. Kur’an’ı Kerim mealini kullanma becerisi.
G. Ölçme Ve Değerlendirme
Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde programların istenilen başarıyı gösterip
göstermediği, öğrencilerden beklenen bilgi, beceri ve tutumların gelişip gelişmediği
ölçme ve değerlendirme yoluyla tespit edilmektedir. Ölçme ve değerlendirme ile
eğitim ve öğretim sürecinin sürekli izlenmesi ortaya çıkan sorunları tespit etme ve
çözme imkanı verir. Değerlendirme çalışmaları sadece sonuca yönelik olmamalı,
süreç de değerlendirilerek öğrencilerin öğrenme eksiklikleri, güçlük çektikleri alanlar
belirlenerek önlemler alınır. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde yapılacak
değerlendirme çalışmalarıyla öğrencilerin bu dersteki gelişimlerine katkı sağlamak
öncelikli amaç olmalıdır.
Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrencilerin okuduğunu anlama,
eleştirme, yorumlama, bilgi toplam, analiz etme, problem çözme gibi üst düzey
becerileri farklı araç ve yöntemler kullanılarak ölçülüp değerlendirilmelidir.
Değerlendirme çalışmalarında da öğretmen – öğrenci işbirliği esastır.
Ölçme ve değerlendirme sürecinde, geleneksel değerlendirme araçları
yanında önceki öğrenmelerin yeni durumlara uygulanması değerlendirilir. Bu amaçla
31
kısa cevaplı, uzun cevaplı, çoktan seçmeli, doğru-yanlış, eşleştirmeli, tamamlama
soruları vb. geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerinin kullanılması yanı sıra
alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerine de yer verilmektedir. Öğrenmede
bireysel farklılıkları dikkate alan, bireyin kendine özgünlüğünü ön plana çıkararak
herkesin şu an sahip olduğu bilgilerle yeni bilgileri kendine özgü biçimde
yapılandırdığını öne süren, bu nedenle de öğretim yöntem ve tekniklerinin
çeşitlendirilmesi gerektiğini vurgulayan yapılandırmacı anlayış, ölçme ve
değerlendirmede de öğrencilere bilgi, beceri ve tutumlarını sergileyebilecekleri çoklu
değerlendirme fırsatları sunulması gerektiğini vurgular. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Dersi Öğretim Programı bu noktalardan hareketle geleneksel ölçme değerlendirme
anlayışından daha çok alternatif ölçme ve değerlendirmeye vurgu yapmaktadır.
Alternatif ölçme ve değerlendirme, geleneksel ölçme ve değerlendirmeye göre daha
gerçekçi ve öğrenci merkezlidir. Sadece öğrenme ürünü değil, öğrenme süreçleri de
değerlendirilir.18
Alternatif teknikler ise, performans değerlendirme, ürün seçki dosyası,
kavram haritaları, proje, drama, görüşme, yazılı raporlar, gösteri, poster, grup-akran
değerlendirmesi, kendi kendini değerlendirmedir.
Performans değerlendirme: Performans değerlendirme, öğrencilerin bireysel
farklılıklarını dikkate alarak onların bilgi ve becerilerini eyleme dönüştürmelerini,
gerçek yaşama aktarmalarını sağlayacak durum ve ödevler aracılığıyla değerlendirme
yapmaktır.
18 Altaş, 2007, s.93-94.
32
Performans değerlendirme, dersin kazanımlarıyla ilgili olarak öğrencinin
günlük yaşamındaki problemleri nasıl çözeceğini, problem çözmek için sahip olduğu
bilgi ve becerileri nasıl kullanacağını göstermesini ister.
Performans değerlendirmeyle öğrenciler, sınav saatleriyle sınırlandırmaksızın
geniş bir zaman diliminde çalışma ve tekrar yapma, oluşturulan ölçütlere göre
yeterlik derecelerini ortaya koyma olanaklarına sahip olurlar. Performans
değerlendirme gözlenebilen bir performans ve somut bir ürünle sonuçlanmaktadır.
Öğretmenler, performans değerlendirme de oluşturacakları durumlar,
verecekleri görevler ile öğrencilerin yaptıkları analizleri, problem çözmelerini,
yaptıkları deneyleri, verdikleri kararları, arkadaşları ile işbirliği içinde çalışmalarını,
sözel sunumlarını ve bir ürünü oluşturmalarını doğrudan gözlemleyebilir ve onlara
not verebilirler. Öğrencilerin performansı proje, performans ödevi, öz değerlendirme,
ürün dosyası, açık uçlu sorular kullanılarak değerlendirilebilir.
Proje: Öğrencilerin grup halinde veya bireysel olarak istedikleri bir konuda
inceleme, araştırma ve yorum yapma, görüş geliştirme, özgün düşünce üretme ve
çıkarımlarda bulunma amacıyla ders öğretmeni rehberliğinde yapacakları
çalışmalardır. Proje geliştirme süreci uzun, karmaşık ve zordur. Bu ödevler,
öğrencilerin yaratıcılık, araştırma, iletişim gibi üst düzey zihinsel becerilerini,
bilimsel süreç becerilerini geliştirir.
Ürün Dosyası: Öğrenci ürün dosyası, öğrencilerin bir ya da birkaç alandaki
çalışmalarını, harcadığı çabayı, geçirdiği evreleri gösteren, öğrencinin ürünlerinin bir
araya getirilmesi ile oluşturulan bir dosyadır. Öğrencinin sınıf içi etkinlikler sırasında
yaptığı çalışmalarından, hazırladığı performans ödevlerinden, proje çalışmalarından,
33
beğendiği, performansını yansıttıklarına inandıklarını seçmesi sonucunda oluşan
öğrenci ürün dosyası, hem öğretmen hem de öğrenci için bir değerlendirme aracıdır.
Sözlü Sunum: Sözlü sunum, öğrencilerin eleştirel düşünme becerileri
hakkında bilgi sağlar. Sözlü sunumlar öğrencilerin hatırlama, kavrama ve hitap
düzeyleri hakkında bilgi toplamak için uygun araçlardır. Kontrol listeleri, dereceleme
ölçekleri ve akran değerlendirme ölçekleri ile değerlendirme yapılabilir.
Kavram Haritaları: Kavram haritaları, bilgiyi organize ederek sunmak için yapılan
grafiksel araçlardır. Bu araçlar daire ya da kutu içine yazılmış olan kavramları içerir.
Kavram haritalarında iki kavram arasındaki ilişki, üzerine ilişkiyi belirleyen
ifadelerin yazıldığı doğrularla gösterilir. İlişkiyi belirleyen bağlantı ifadeleri ile iki
kavram tamamlanarak anlamlı bir cümle oluşturulur. Kavram haritaları, bir konunun
öğretiminde, öğrenmeyi kolaylaştırmada, öğrenme sürecini kontrol etmede ve
kavram yanılgılarını ortaya çıkarma da, değerlendirme yapmada kullanılabilir.
Bunun farklı biçimleri olabilir. Örneğin eksik kalmış bir haritayı öğrencilere
tamamlatmak gibi. Ezberleyici, onaylayıcı bir din öğretimi yerine; anlamlı
öğrenmeyi amaçlayan, kavramsal arka planı güçlü olan, öğrenciyi aktif hale getiren
bir din öğretimine ihtiyaç vardır.19
Şu ana kadar DKAB öğretim programını incelemiş bulunmaktayız. Acaba
yapılandırmacı kurama dayanan öğretim programının hedeflerini gerçekleştirebilecek
bir ders kitabı hangi nitelikleri taşımalıdır?.
Yapılandırmacılık ve Çoklu zeka kuramına göre hazırlanacak ders
kitaplarında bulunması gereken başlıca özellikler vardır. Yeni DKAB öğretim
programı da yapılandırmacılık ve çoklu zeka yaklaşımlarına dayanmaktadır.
19 Cemal Tosun, Recai Doğan, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretiminde Kavram Haritaları, Öğreti Yayınları, Ank. Mayıs, 2005, s. 14-15.
34
Dolayısıyla etkili ve verimli eğitim öğretim yapılabilmesi için DKAB ders
kitaplarının da öğretim programına uygun şekilde hazırlanarak, yapılandırmacı
yaklaşımın eğitime yansımalarını taşıması gerekmektedir. Bu özellikler şunlardır:
- Öğrencilerin kazanımlara yönelik olarak mevcut bilgi, tutum ve değerlerini
belirlemek için giriş etkinlikleri verilmelidir. Bu kapsamda şiir, fıkra, gazete ve dergi
haberleri kullanılabilir.
- Ders kitaplarında her kazanım için öğrencilerin kendi şemalarını
açıklamalarına ve tartışmalarına olanak sağlayacak açılımlı sorulara yer verilmelidir.
(Örn. Verilen resimde hangi nesneleri görüyorsunuz?)
- Öğrencilerin mevcut bilişsel yapılarını değiştirmelerine olanak sağlayacak
ipucu verilmelidir. İpucu olabilecek konu, kavram haritası, resim vb. araçlar
kullanılabilir. Konular kazanımları açıklamada kullanılmamalıdır, aksi halde
öğrencilerin bilgilerini kendilerinin yapılandırması engellenmiş olur.
- Her kazanım için hazırlanacak etkinlikler farklı zeka alanlarına uygun
olmalıdır. Etkinliklere yönelik değerlendirme öğeleri verilerek öğrencilerin
girişimleri desteklenmelidir.20
20 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 135, 136.
35
II. BÖLÜM
İNANÇ ÖĞRETİMİNDE TEMEL İLKELER
A. İnancın Öğretilebilirliği
Programda yer alan öğrenme alanlarından biri de İnanç Öğrenme Alanıdır.
İnanç öğretilebilir midir? sorusu din öğretiminde tartışıla gelmiştir.
İnanma, inanılan şey hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirir. Aksi halde kişi
neye, niçin,nasıl inanacağını bilemez. Böyle bir inançta akli olmaz. O halde iman
öğretilebilirdir.
Kabisch’e göre fikirlerin aktarılması ile öğretilebilen her şey öğretilebilirdir.
Fikirler sadece kelime ya da kavramlarla ifade edilmez. Ressam ve heykeltıraş ta
fikirlerini ifade edebilmektedirler. Din de fikirlerin aktarılması yoluyla
öğretilebiliyorsa öğretilebilirdir. Din, vicdan işidir ancak bilişsel boyuttan uzak
değildir. Dinin öğretilebilirliği, hayata bağlılık hissinin derinleştirilmesi anlamına
gelir.21
Çocuklarda bile dine ilişkin çoğu kavram hakkında fikirler oluşmaktadır.Bu
fikirler, onların zihinsel, duygusal gelişiminden de kaynaklanmakta, çocuğun
yaratılışında dinin var olduğunu göstermektedir. İnsan beden ve ruhun bir araya
gelmesiyle oluşan bir varlıktır. İnsanın bedensel ihtiyaçları yeterli beslenme ve
21 Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayıncılık, Ank. 2002, s. 133.
36
dinlenme iken ruhun da bir takım ihtiyaçları vardır. Ruhun ihtiyacı da sağlam,
şüpheden arınmış bir inançtır.22
Selçuk’a göre her din kendine has bir inanç sistemi ve buna dayanan bir iman
anlayışına sahiptir. İman insanın bütün varlık şartlarının içine katıldığı varoluşsal bir
yaşantı ve süreçtir. İman inanç, duygu, irade, tecrübe, amel vs.gibi unsurları içeren
zengin bir muhtevaya sahiptir ve bunlardan biri tek başına iman olarak
adlandırılamaz…..İman, insanın bütün varlığına dair varoluşsal bir tercihtir.23
İnanç bir bilgi atkıdır. Din öğretiminde ise dini bilgilerin doğru anlatılmasıdır.
İnsanlar ancak doğru anlatılan, anlaşılan bir din hakkında varoluşsal bir tercihte
bulunabilirler. Din öğretiminin amacı, öğrenciyi imanlı yapmak veya daha dindar
yapmak değildir. Öğrenci aldığı bilgileri ister inancını pekiştirmek için, isterse
sadece bilgi olarak kullanabilir. Din dersinin görevi, bu dersin amaçlarına uygun
olarak öğrenciyi bilgilendirmektir. 24
B. Çocukta Din Duygusunun Varlığı ve Dini Düşüncenin Gelişmesi
Günümüzde psikologlar çocuğun doğduğu zaman dini duygulara sahip
olmadığını, dini düşünce ve duygunun çok karmaşık bir süreç olduğunu
düşünmektedirler. Oysa yakın zamanlarda yapılmış araştırmalar bize çocuğun
doğduğu ilk birkaç gün sonra öğrenmeye başladığını göstermektedir. Her şey
çocuğun zihninde bir izlenim bırakmakta, çocuk bu deneyim ve bilgilerini sonradan
kullanmaktadır. Dini öğrenmeleri de çocuğun diğer öğrenmelerinden ayrı değildir.
22 Nurullah Altaş, Mahmut Ay, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Morpa Yayınları, İst. 2007, s.57. 23 R. Doğan, C.Tosun, 2003, s. 52. 24 A.g.e, s.122.
37
Çocuk yaşadığı çevrede Allah, dua, cennet vb. pek çok dini kavram ile
karşılaşmaktadır.25
M.E. Ay’ın da belirttiği gibi,din duygusu da diğer duygular gibi “kökleri ve
kaynakları itibariyle insan fıtratına bağlı, deruni bir heyecan ve duygu” 26olup
zamanla gelişmektedir.
Belçikalı psikolog Antoine Vergote, “Din Psikolojisi” adlı eserinin
“Çocuklukta Din” bölümünde, çocukta büyük bir dini hazırlık ve doğal bir din
istidadı bulunduğunu belirtir.27 C.G.Jung, insanda tabii olarak dini bir kabiliyetin var
olduğuna inanmakta ve “insan ruh sağlığı ve kararlılığı, içgüdülerinin olduğu kadar
bu doğal dinsel işlerinin de uygun bir biçimde ifade edilmesine bağlıdır”
demektedir.28
Remplein de, çocuğun ruhuna dini eğilim ve duyguların yerleştirildiği ve büyük
bir ihtimalle her çocuğun Tanrı’ya inanmak için hazır bir durumda olduğu
kanaatindedir. Ayrıca O, “her şeyden büyük ve her şeyi yaratıp istediği gibi idare
eden bir Tanrı düşüncesi, çocuğun ruhi ve manevi gelişmesine tamamen uygundur”
demektedir.29
Görüldüğü gibi, buraya kadar görüşlerini verdiğimiz psikologların ortak
görüşü, çocukta doğal bir din duygusunun, eğiliminin bulunduğu yönündedir. “Her
türlü dış müdahaleden, taklit telkin ve öğrenmeden bağımsız olan, içten gelen tabii,
içgüdüsel ve duygusal bir tarzda beliren bu dini kabiliyet ve eğilim, çevredeki
25 N. Altaş, M. Ay, 2007, s. 60-63. 26 Mehmet Emin Ay, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, Timaş Yayınları, İst. 1999, s. 55. 27 Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dini motifler, TDVY, Ank. 2005, s. 40. 28 M.E. Ay, 1999, s.58. 29 A.g.e, s.58 vd.
38
uyarıcılarla etkileşim içerisinde yaşın ilerlemesine bağlı olarak kendisini açığa
vurmaktadır.30
Çocuğun dini inançlarla karşılaşması kendisine oldukça duygusal bir
zenginlik kazandırmaktadır. Bu, onun “Allah nedir?” ile ilgili hususları öğrenmek
için gösterdiği özel ilgiden daha iyi anlaşılabilir.31 Yavuz’a göre çocuklar, O’nu
akıllarıyla kavramakta güçlük çekmelerine rağmen Allah’ın varolduğuna kesinlikle
karar kılmaktadırlar.”32 Çocukların bu şekilde bir inanca sahip olmalarında fıtrat,
kolay inanırlık, dini hazırlık ve uyum gibi faktörlerin etkisi de vardır. Ancak şunu da
ifade etmeliyiz ki çocuk dininin karakteristik özelliklerinden biri de dini gelişmenin
henüz tam şekillenmemiş ve belli prensiplere ulaşmamış olmasıdır.33
Sonuç itibariyle, çocukta bulunan bir çok duygu ve tecrübe din inancın
uyanmasında rol oynamaktadır. Bu aşamada çocukta uyanmakta olan dini inancın
gelişimini etkileyen unsurlar incelenecektir.
Çocuktaki dini hazırlık ve eğilimin açığa çıkmasında ve dini inancın
gelişmesinde bir başlangıç noktası olarak “himaye altında bulunma” şuurunun
gelişmesi kabul edilebilir. Himaye altında bulunma başkalarından sevgi, şefkat,
yardım ve ilgi görme, kendini rahat ve güvenlik içinde hissetme ihtiyacı insanın
temel güdülerindendir. Ana babanın varlığı bu anlamda çocukta bir güven duygusu
yaratır. Bu durum, dini yaşayışın esas çekirdeğini teşkil eden “Allah’ın yardımına
sığınma ve O’na bağlanma” duygusuna çok benzer.34
30 Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, TDVY, Ank, 1993, s. 252. 31 Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişimi, DİBY, Ank, 1983, s. 41. 32 A.g.e, s.249. 33 M.E. Ay, 1999, s.57. 34 H. Hökelekli, 1993, s.253.
39
Eğitim öğretimde amaç, çocuğun gelişmesinden kaynaklanan eğilimlere
uymak, o eğilimleri yönlendirerek daha yüksek amaçlara ulaşmaktır.35
Çocukta dini düşüncenin oluşmaya başladığı ve geliştiği ilk yer ailesidir.
Çevre , okul, arkadaşlar gibi diğer faktörler çeşitli ölçülerde çocuğu etkilerler.
Gördükleri, duydukları çocuğun zihninde izlenimler bırakmaktadır. Onlar bu
izlenimleri, ileride, onları ne zaman, nerede ve nasıl edindiklerini hatırlamaksızın
kullanacaklardır. 36 Fakat çocuğun dini hazırlığının vaktinden önce eğitilmiş
olmasıyla şekilleneceği belirtilmiştir. 37
Gazali’nin de “ her çocuk sağlam bir fıtratla ve mutedil olarak, yani saf, her
şeyi almaya kabiliyetli doğar. Yöneltileceği her şeyi yapmaya hazırdır.”
Düşüncesinde de belirttiği gibi, insan doğuştan doğal olarak Allah’a inanmaya
yetenekli ve dini inancı kabul etmeye elverişli bir yaratılışa sahiptir. Dünyaya
gelirken getirdiği bu kabiliyet dış etkenlerin etkisiyle gelişmektedir38
Vergote’nin de belirtttiği gibi, dini tavrın oluşumunda yakınların etkisi en
belirgin faktördür.Ancak ailenin etkisi erken dönemle de sınırlanamaz. Aile ile din
arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Murphy’ ye göre de aile yapısı özü itibariyle dinidir
ve din aile psikolojisiyle belirlenmiştir. Ailenin içinde din eğitimi, çocukları derin bir
şekilde etkiliyorsa bu ailenin dini değerlerin ve dini ilişkilerin modeli olmasından
ileri gelmektedir. Yakınların dini hareketleri, kullandıkları dini tabirler, dini
bayramların kutlanması aileye özel bir bağlılık kazandırmakta ve bu yaşantının
devamını istemektedir.39
35 Beyza Bilgin, Mualla Selçuk, Din Öğretimi (Özel Öğretim Yöntemleri), Gün Yayıncılık, Ank, 2000, s. 74. 36 A.g.e., s. 75. 37 Antoine Vergote, “Çocuklukta Din”, Çev. Erdoğan Fırat, AÜİFD, c. 22, 1978, s. 315. 38 Mustafa Öcal, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metotlar, TDVY, Ank. 1991, s. 65. 39 A. Vergote, 1978, s. 316.
40
Çocukta dini duygunun gelişmesi konusunda Hz. Muhammed’in belirgin bir
tavrını görüyoruz. O, “Her doğan fıtrat üzere doğar. Fakat çocuğun annesi ve babası
onu kendi dinlerine döndürürler. Yahudi iseler; Yahudi, Hristiyan iseler; Hristiyan
veya Mecusi iseler; Mecusi yaparlar.” derken, şu ana kadar açıklamaya çalıştığımız
iç ve dış faktörlere işaret etmektedir.
Çocuğun varlığını devam ettirebilmesi için, etrafındakilerin yardımına
muhtaçtır. Zamanla çocuk bunu daha yakından hissedecektir. Yetişkin insanların
ibadet etmeleri, el açıp dua edip Allah’tan yardım istemeleri çocuğun dikkatini
çekecek, çevresindekilerin gücünün sınırlılığını kavrayacaktır. Böylece çocukta
kendine yardım edecek, koruyacak sonsuz bir kudret arayışı ortaya çıkacak ve
Allah’a inanmakla kendini güvende, güçlenmiş hissedecektir. Bu da çocukta büyük
bir dini hazırlığın olduğunu göstermektedir .40
Buraya kadar çocuklardaki dini düşünce gelişiminden bahsetmiş
bulunmaktayız. İlköğretim ikinci kademe çağında dini gelişim nasıl
gerçekleşmektedir?.
Yörükoğlu’nun da belirttiği gibi ilköğretim ikinci kademe yıllarına denk
düşen ilk gençlik ya da ergenlik yıllarında , cinsel uyanışla birlikte yeni ruhsal
özellikler ve davranışlar kendini göstermeye başlar. Dengeli ve uyumlu ilkokul
birinci kademe çocuğunun yerini oldukça tedirgin, güç beğenen, çabuk tepki
gösteren bir genç alır. Çabuk sevinir, çabuk üzülür. Cinsel gelişimin etkisiyle karşı
cinse yönelir.41 Başaran’ın belirttiği gibi bu dönemde öğrencilerin ilgileri okul
dışındaki etkinliklere yöneldiği için derslere ilgileri azalır, ödevlerini yapmada
güçlük çekebilirler.Yukarıda bahsedilen değişikliklerle beraber, devam etmekte olan
40 K. Yavuz, 1988, s.122. 41 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s.42.
41
dini duygu ve düşünce gelişimi de değişmektedir. Çocuklar bilgiyi sorgular,
inançlarını akılla temellendirmek isterler.42
Koç’ta ergenlik dönemi hakkında şunları vurgulamaktadır; Aileden ve
toplumdan bağımsız bir kimlik sahibi olma, toplumdaki yerini ve rolünü öğrenme
tam olarak bu dönemde gerçekleşir. Bir dünya görüşü geliştirme, benimseyeceği
değerleri araştırma, hayatın anlamı ve kendisinin yeri ve rolü konusunda tatmin edici
cevaplar bulma arayışlar ve yönelişler bu dönemin özelliklerindendir. Bu arayış
içerisinde aile etkisinin, dini ve ahlaki değerlerin yerini, akranların etkisi ve değerleri
almaya başlar. Ergenlikten bir iki yıl önceki erinlik içerisinde, dini ilginin yüksek bir
seviyesi yaşanır. İbadetlerini yerine getirmeye, camiye ve cemaate katılma, haram-
helal, günah-sevap gibi konulara karşı ilgilerinde artış görülür. Araştırmalar ergenlik
boyunca dini faaliyetlerde azalma olduğunu ortaya koymuştur.43
Başaran’da gençlerin dini gelişimi konusunda şunları belirtmektedir;
İlköğretim ikinci kademesindeki öğrenciler dinsel konuları büyük bir merakla
anlamaya çalışırlar. Yeni öğrendikleri dini bilgileri, arkadaşları ve yetişkinlerle
paylaşmak, tartışmak eğilimindedirler. Gencin bu çabası onu dini inançlarında
bilinçli bir gelişmeye götürür. Genç çabasını sürdürürken yetişkin desteği ve
rehberliği alırsa orta öğretim basamağının sonuna doğru dini inançlarında durulma ve
belirginleşme görülür. Ergenliğin ilk dönemlerindeki dini şüphe ve kararsızlıklar
ergenlerin hepsinin imanı üzerinde olumsuz bir tesir meydana getirmez. Uygun
şartlar içinde, bu şüphelerin dini hurafelerden ve batıl inançlardan arındırıp
saflaştırıcı, daha şuurlu bir dindarlığa yöneltici etkileri vardır. Ergen bu şüphe ve
42 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s.42. 43 A.g.e., s.43.
42
sorgulamanın ardından bazı inançlarını yerleştirir, bazılarını atar, bazılarına ilişkin
kuşkularını ise sürdürür.44
12 yaşından itibaren somut düşüncenin yerini, soyut düşünme almaya başlar.
Daha önce Allah’ı insana ait modeller içinde düşünen çocuk ergenlik döneminde
insana benzeyen Tanrı anlayışından kurtulur. Bununla birlikte yine de bu düşüncenin
izlerini görmek mümkündür. Ancak bir süre sonra bu izlerde tamamen geride kalır.
Allah, şekilsiz, cisimsiz, hiçbir şeye benzemeyen, soyut ve manevi bir şekilde
algılanır.45
Soyut düşüncenin gelişmesiyle birlikte ergenliğin ilk dönemlerinde şüphenin
arttığı görülür. Soyut düşüncenin gelişmesiyle beraber metafizik konulara ilgi de
artar. 46
Öcal’da ergenlerin şüpheleri önceleri camiye gitmek, namaz kılmak, Kur’an
okuyup dua etmek, oruç tutmak gibi ibadet şekilleri üzerinde, sonraları ise, Allah’ın
varlığı, mahiyeti, günah, ölümden sonraki hayat, kaza ve kader gibi konularda
yoğunlaşır.47 Ergenlik dönemi bir çelişkiler dönemidir. Bu dönem gencinin ruh
dünyası karmakarışıktır. Bir yönden çok şüpheci ve en az dindardır, diğer yandan
dindarlık davranışları görülür ve dini duygular yaşar. Bu dönemde anne, baba ve
öğretmenlerin onları anlamaya çalışmaları, hoş görülü olmaları önemlidir. 48
44 R .Doğan, C. Tosun, 2003, s.44. 45 M. Öcal, 1991, s.137. 46A.g.e., s.141. 47 K. Yavuz, 1983, s. 253 vd. 48 M. Öcal, 1991, s.42.
43
C. Çocuklarda Allah Tasavvuru
Çocuğun yaşı ruhsal ve zihinsel gelişmesi ilerledikçe ve çevreyle etkileşimi
attıkça onun Allah tasavvuru değişmektedir. Bu hususta yerli ve yabancı bazı
araştırmalar yapılmıştır. Çocuklarda Allah tasavvurunun gelişmesiyle ilgili olarak
yapılan bazı çalışmalardan bahsetmeyi gerekli görmekteyiz.
Bu alanda yapılan ilk tecrübi çalışma E.Barnes’e (1892) aittir. Barnes, yaşları
6 ile 20 arasında değişen 1.091 öğrencinin Tanrı’ya karşı tutumları ile cennet ve
cehennem konusunda bir araştırma yapmıştır. O genel olarak Tanrı’nın iyi, nazik,
yaşlı ve hayal meyal belirsiz bir figür olarak tasvir edildiğini bulmuştur. Bununla
beraber çocuklardan büyük çoğunluğunun tanrı’yı her yerde varolan (O bir anahtar
deliğinden bile girer veya O kendisini bir kalem kadar küçük hale getirebilir.); her
şeyi bilen ve her şeye gücü yeten (o istediği her zaman deprem yapabilir) bir varlık
olarak algıladıklarını ortaya koymuştur.
Barnes çalışmasında, 6 yaşından küçüklerin , Tanrı hakkında kendilerine
söylenen her şeyi sorgusuz sualsiz kabul ettiklerini, 7 yaşından 10 yaşına kadar
çocuklarda bazı sorgulamalar olduğunu, ancak çocukların bu şüphelerine uygun
nedenler bulmaya çalıştıklarını belirtmiştir.15 yaş civarında gençlerin soyut bir Tanrı
kavramına sahip olup şüphelerden arındıklarını belirtir.49
Dini gelişim üzerine tasviri olarak yapılan diğer bir çalışma E.D.Starbuck’a
aittir. Starbuck, çocuk ve gençlerdeki dini gelişim üzerine çalışmıştır.O değişimi,
kötülükten iyiliğe, günahkarlıktan doğruluğa, ilgisizlikten manevi bakış ve eyleme
yönelik ani değişimler olarak tanımlamaktaydı. 200 kişi üzerine yaptığı
49 Mustafa Köylü, “Farklı Din ve Kültürlere Mensup Çocukların Dini İnanç ve Tanrı Tasavvurları”, EKEV Akademi Dergisi, Yıl: 8, sayı: 19, Bahar- 2004, s.19.
44
araştırmasında, dini değişim eğrisinin 7-8 yaşında başlamasına rağmen, ergenliğe
kadar çok yavaş olduğunu, ancak 15-16 yaş sırasında tamamlanıp 25 yaşında
durağanlaştığını ortaya koymuştur. Dini değişime ilişkin motivasyonları inceleyen
Starbuck, bu konuda en çok ölüm ve cehennem korkusu, günaha ilişkin nedamet ve
inanma , ahlaki bir ideali izleme, taklit ve sosyal baskı olduğunu ortaya koymuştur.
E.D.Starbuck, çocukların ibadetlere katılmaya istekli oluşlarını , onların
ruhundaki “kolay inanırlık” özelliğine bağlamaktadır. Çocuk başlangıçta kendisine
anlatılanlara ve duyduklarına itiraz etmeden ve kuşkulanmadan inanır.Çocukluktaki
iman, pasif ve şuur dışı bir imandır. Bu bağlanışın yerini zamanla şuurlu bir kabul
ediş alacaktır. Starbuck, eğitimcilerin çocuk ruhunun bu özelliğini iyi
değerlendirmeleri gerektiğini belirtmektedir.50
İlk çalışmalardan bir diğeri de A.E.Tanner (1906)’e aittir.Tanner de yaşları 8
ile 15 arasında değişen 315 çocuğa uyguladığı ankette şu sonuçları elde etmiştir
.Tanrı hakkındaki tasavvurlarına gelince, Tanner, orta çocukluk döneminde,
Tanrı’nın “gökte” düşünüldüğünü ve O’nun sıfatlarıyla ilgilendiklerini
göstermektedir. 315 çocuğa “ Sizce Allah nerede?” sorusu yöneltilmiştir. Çocukların
%85’i “ O göktedir” cevabını verirken, % 8’i “her yerdedir” demişlerdir. % 5’i ise
“O’nun nerede olduğunu bilmediklerini ifade etmişlerdir. “Allah ne yapar?” sorusuna
ise çocuklar “O bize yardım eder. O bizim iyi olmamızı ister. O çocukları sever,
korur.” vb açıklamalar yapmışlardır. Çocuklardan % 31’i cennetin yerin üzerinde
olduğunu, % 69’u cehennemin bir ateşe benzediğini ifade etmiştir. Tanner,
çocukların artan yaşla birlikte Tanrı’nın sıfatları ile ilgilenmeye başladıklarını
söylemektedir.51
50 M. Selçuk, 2005, s. 101,102., M. Köylü, a.g.e., s.20. 51 A.g.e., 2005, s. 97, A.g.m, 2004, s. 20.
45
Çocukluk dönemi dini düşünce ve kavramlarına ilişkin yakın zamanda en
kapsamlı çalışma yapanlardan birisi de Renzo Vianello’dur.
Büyük çoğunluğu Roma Katolik eğitimi almış çocuklardan oluşan
10.000’den fazla çocuk üzerinde yaptığı araştırmasında (1980) şu sonuçlara
ulaşmıştır. Çocuklar Tanrı’ya dair şu kavramları geliştirmişlerdir.
6-7 yaşındaki çocuklara göre Tanrı kocaman, sihirli veya görülmeyen bir kişi
(varlık) olarak algılanır.O ‘kapılar kapalı olduğunda bile içeri girebilir’, O
kocamandır, burada olduğunda aynı anda okulda da olabilir.O, her şeyi
görebilir,karanlıkta bile en küçük şeyleri görebilir.’ Orta çocukluk dönemine doğru
Tanrı kavramı daha az antropomorfik bir şekil alır.Bunu göstergelerinden biri,
çocuklarda gittikçe Tanrı’ya ilişkin sıfatlar hakkında gelişen düşüncelerdir. Örneğin,
çocuklarda Tanrı’nın her şeyi bilme sıfatı 6-7 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar.8
yaşlarında Tanrı’nın her şeye gücü yetme sıfatı ortaya çıkar. 11-12 yaşlarında
Tanrı’nın her yerde var olduğu fikri gelişmeye başlar. Vianello yaptığı
araştırmasında, 6-7 yaşlarındaki çocukların, Tanrı’yı bir yaratıcı olarak anladıklarını
görmüştür. Ancak, yaratma eylemi, yoktan bir şeyi bir şeyden yeni bir şey ortaya
koyma şeklinde anlaşılmaktadır. Yaratmanın yoktan olacağı düşüncesi ancak 10-11
yaşlarında gelişmektedir.52
Çocukların Tanrı anlayışları ile ilgili detaylı çalışma yapanlardan biride
Kalvei Tamminen’dir. Tamminen, çeşitli araştırma teknikleri kullanarak, yaşları 7-20
arasında değişen çoğunluğu Lutheran geçmişe sahip olan 3000 Finlandiyalı çocuk
üzerine bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya katılan çocuklardan sadece bir kaçı
Tanrı’nın fiziki tasvirini yaparak antropomorfik açıklama yapmıştır. Antropomorfik
52 M. Köylü, 2004, s.21.
46
düşünce farklı yaşlardaki çocuklara farklı anlamlar verebilmektedir. Çocuklar 9-10
yaş civarında Tanrı’dan bir ruh olarak bahsetmeye başlamaktadırlar. Bu tür ifadeler
10-13 yaşlarındaki çocuklarda daha yaygındır. Tanrı hakkındaki olumlu
düşüncelerde bir azalma görülmektedir. İlkokul çocukları Tanrı’yı kendilerine daha
yakın ve gerçek olarak tasvir ederlerken, bu tür tanımlar yaşla birlikte azalmaktadır.
Bu değişiklik en bariz şekilde 11-14 yaşları arasında görülmektedir. Tamminen’in
araştırmasında dikkat çeken en önemli hususlardan bir tanesi, araştırmaya katılan
çocukların Tanrı sevgisine verdikleri büyük önemdir.
Yaşla birlikte Tanrı hakkındaki şüphe ve belirsizlik artmaktadır. Tanrı’nın
yakın, ihtimam gösterici ve affetmesi gibi tasvirleriyle ebeveyn arasındaki olumlu
ilişkilerle bağlantısıdır. Bu ikisi arasında en fazla bağlantı alt sınıflarda ortaya
çıkmıştır.53
Çocukların dini düşünce ve Tanrı tasavvurlarına ilişkin üçüncü grup
çalışmalara örnek olarak Ronald Goldman’ın çalışmasını verebiliriz. 1964’te
doktora tezi olarak hazırladığı “Çocukluktan Ergenliğe Dini Düşünce” adlı
çalışmasında, İsveçli psikolog Jean Piaget’in, düşüncenin gelişimsel basamaklarını
esas alan Goldman, 6-17 yaş grubu bireylerin düşünce kabiliyetlerinin temelinde beş
gelişimsel basamak olduğunu kabul ederek, bunu dini alana uygulamaya
çalışmıştır.54
Goldman çocukların verdikleri cevaplara teolojik olarak bakmaktan ziyade,
çocuk düşüncesinin bir süreci ve yapısı olarak bakmak gerektiğini vurgulamış,
çocukluk dönemi dini gelişimini beş safhada, üç basamak olarak
incelemiştir.Bunlardan birinci ve ikinci safha din öncesi basamağı oluştururken; 53 M. Köylü, 2004, s.21 vd. 54 L. John. Elias, “Ronald Goldman: Dini Anlayış Psikoloğu”, Psychology and Religious Education, Çev. Ali Rıza Aydın, November-December-1968, Bölüm: 4.
47
üçüncü ve dördüncü safhalar yarı dini basamağı; beşinci safhada dini basamağı
oluşturmaktadır. 55
Yarı dini düşünce safhası, somut işlemsel düşünme safhasıdır. Bu safha 8–13
yaşına kadar devam eder. Bu safhada mantıksal düşünme mümkündür ancak sadece
sınırlı bir alanda görülür, dini ifadeler lafzi olarak anlaşılır. Çocuk somut bir
durumdan diğer bir durumu genelleştiremez ve ben merkezci düşüncelerinden
kurtulamaz, bu dönemdeki Tanrı inançları antropomorfik özellik taşır. Somut ve
soyut dinî düşünce arasındaki orta safhadır. Çocuk daha fazla mantıki düşünmeye
yönelir.Bu basamakta çeşitli alternatifler ve hipotezler üretmeye çalışır.Goldman’a
göre bir çok kişi bu basamaktan ileri geçemeyip gerçek dini düşünceye
ulaşamamaktadır.56
Dini düşünce basamağı, soyut işlemsel dinî düşünce aşamasıdır. 13-14
yaşındaki bir çocuk bu düşünce şeklini başarmaya başlar. Çocukların dini
kabiliyetlerinin ne boyutta olduğu da önemli bir noktadır. Çocukluğun ilk basit
taklide dayalı dinsel dışa vurumlar yetişkinler tarafından abartılmamalı ancak bu
bilinçsiz dinî eylemler görmemezlikten de gelinmemelidir. Geçmiş yaşantılar
gelecekteki yaşantıları büyük ölçüde etkileyeceğinden bunları göz ardı etmek ya da
önemini küçümsemek pek doğru bir davranış değildir. 57
Goldman’ın çocuklar üzerine yaptığı araştırmada ortaya çıkan sonuçlardan
bazıları şunlardır: Altı-yedi yaşlarında Tanrı’yı kendilerine daha yakın hissederler.
Dinin pratiklerine ilgi duyarlar, ancak antropomorfik inanç hala vardır. Çok az çocuk
Tanrı’yı bir ruh ve sevgi olarak kavrayabilir. Sekiz-dokuz yaşlarındaki çocuklar,
Tanrı’yı her şeye gücü yeten, her şeyi bilen manevi bir varlık olarak algılamaya 55 L. J. Elias, 1968, s.4., M. Köylü, 2004, s.29. 56 A.g.m, 2004, s.6. 57 L.John. Elias, 1968, s.10.
48
başlarlar.Aile çocuğun dini kavramlarını fazlasıyla etkiler.On-on bir yaşlarında Tanrı
ile daha bireysel bir ilişki geliştirirler.Zihninde bazı şüpheler oluşabilir.12-13
yaşlarında antropomorfist düşünce sona erip, Tanrı’yı sıfatlarıyla tanımlarlar.Dini
inançlarını ifade eder, dini pratikleri yapmaya istek duyarlar.58
Diğer bir dini gelişim araştırmacısı ise David Elkind’dir. Elkind yaptığı
araştırmasında çocukları üç safhaya ayırmaktadır. Dinî fikirlerin gelişmesiyle ilgili
araştırma yapan Elkind da değişik dinî gruplara (Yahudi, Katolik, Protestan) mensup
çocuklara dinlerini anlama şekilleriyle ilgili sorular sormuş ve birtakım sonuçlar elde
etmiştir. Kriter olarak Piaget’in gelişim basamaklarının karakteristikleri olan üç
prensibi kullanmıştır.
a) Bir yaş içerisinde veya birbirine yakın olan yaşlar içinde verilen cevaplar
birbirine benzer.
b) Yaşın artmasıyla soyut ve farklılaşmış kavramların görülmesi de artar.
c) Olgunlaşmış cevaplar içerisinde daha önceki basamaktan gelen bazı fikirler
de vardır. Yani bir gelişim basamağında bir önceki basamağın basit tepkileriyle bir
sonraki basamağa uygun gelişmiş fikirler bir arada bulunabilir.Bütün basamaklar
ferdi farklara, kültüre ya da öğretilere göre çeşitlilik gösterebilirlerse de
basamakların sıralanışında bir değişiklik olmaz.59
Bu kriterler ile yapılan araştırma sonunda, bir dini gruba bağlılığın kavram
gelişimi ve yaşla ilişkili olduğu ve üç gruba ayrıldığı gözlemlendi. Bu sonuçların
Piaget’nin bilişsel gelişim kuramıyla paralellik içerdiğini gözlemlemiştir.
Bunlardan birinci safhayı (5-7 yaş grubu ) çocuklar oluşturmaktadır. İlk
yıllarda çocuklar kendi inançlarıyla ilgili genel bir anlayış yansıtırlar. Henüz dini 58 L. J. Elias,1968, s.12., Nils G. Holm, “Din ve Gelişim Psikolojisi”, Çev. Abdülkerim Bahadır, SÜİF Dergisi, Sayı: 15, Konya. Bahar- 2003, s. 214. 59 M. Köylü, 2004, s.26.
49
kimlik duygusu gelişmemiştir. Örneğin 5-6 yaşındaki çocuk için kişinin Hıristiyan,
Yahudi ya da Müslüman olması fark etmez. Aralarındaki farkı bilemez. 5–7 yaş
arasındaki çocuklar arasında Piaget’nin işlem öncesi döneminin son bölümüyle
benzer şekilde dinin, mezhebin oldukça somut şekliyle algılandığı, mezhep
ilişkilerinin mutlak, Tanrı tarafından değiştirilemez olduğu düşüncesinin hâkim
olduğu görülmüştür.Örneğin çocuğu Katolik yapan Allah’tır ve Allah’ın gücüne
sahip olunamadığı için bu durum değiştirilemez.60
İkinci safhayı (7-9 yaş grubu) çocuklar oluşturmaktadır. Bu yaş grubu
çocuklarda dini kimliği anlamaya yönelik gelişmeler olmaktadır. Bu yaştaki bir
çocuk bir hayvanın dini olduğunu söylemez. Çocuklar dinin insanlara ait bir obje
olduğunun farkındadırlar. Dünyadaki insanların farklı dinlere mensup olabileceğini
bilirler. 7–9 yaşları arasındaki çocuklarda dinî düşünceler çok somut bir şekilde
gerçekleşmektedir. Bu çağda çocuklar, dinî bir gruba bağlı üyelerin özel eylemleri
üzerinde durarak kendi mensubiyetlerinin somut görünümlerine işaret ederler. Bir
sonraki dinî gelişim evresinde çocuklarda artık dış eylemler bir kimsenin dini için
merkez kabul edilmez. İnanç dış davranışa hâkim olmaya başlamıştır. Bir dinî gruba
üyeliği belirleyen faktörün dış, ortak davranışlar değil, ortak inançlar olduğu kabul
görmüştür. Bu yaşlardaki çocuklar için bir dine aidiyeti belirleyen şey iman değil, o
dine ait ibadetlerin tümüdür.Ayin, ibadet şekilleri ve ailevi ilişkilerine göre dini
kimliklerini ifade etmişlerdir.İki ibadet yerine aynı anda gidilemeyeceği için hem
Protestan hem Katolik olunamaz.
Sonuç olarak Elkind çocukların 11–12 yaşından önce dini soyut bir şekilde
anlayamayacaklarını belirtir.Görüldüğü gibi çocuk dinini değişen zamanlarda ve
60 M. Köylü, 2004, s. 26 vd.
50
şartlarda değişik yoğunluklarda ve biçimlerde yaşar. Sevgi, korku, şefkat ya da adı ne
olursa olsun çeşitli duygularla tutunacağı bir ip bulmaya çalışır. “11 yaşındaki
çocuğun, etki yapan, yaşanan sağlam bir dine her zamandan daha çok ihtiyacı vardır;
o artık daha önceki senelerin güzel hulyalarıyla yetinmez” ifadesinde de olduğu gibi
çeşitli dini aşamalardan geçen çocuk ergenlik öncesinde kendine sağlam bir yer
arar.61
Son aşamada ise çocuklar, dine ilişkin daha mantıklı açıklamalar
yapabilmektedirler Kendi dini grup ya da mezheplerini Allah’a inanan bütün
insanların bir alt sınıfı olarak soyut bir biçimde algılamış olurlar. Farklı iki dini
öğretiye inanılamadığı için iki ayrı dine mensup olunamayacağı anlaşılmıştır. Ortak
inançlar dini gruba üyelikle bütünleşmiştir. Din kelimesini konuşmalarında
kullanmışlardır. Elkind, 11-12 yaşından daha küçük çocukların dini kavramları soyut
bir şekilde anlayamayacaklarını ileri sürmektedir.62
Robert Coles ve arkadaşları, 8 ile 12 yaş arasında olan 500 çocuk üzerinde
çalıştılar. Müslüman çocuklarda Allah kavramının teslimiyet ile ilişkilendirildiği
görülmüştür. Coles’ın çalışmasında 11 yaşındaki bir Müslüman çocuğun “eğer
Allah'ı dikkate almaz veya O’nun kurallarına uymazsan gücünü kaybedersin. O’nun
düşmanı olursun. O seninle uğraşır” ifadelerine rastlanmıştır. Burada çocuğun
Allah'ın gücünün farkında olduğu ve O’na teslim olduğu görülmektedir. Allah’a olan
teslimiyet zayıflıktan kaçınma ile bağlantılıdır.63
Çocukluk dönemi ve Allah tasavvuruna ilişkin ülkemizde yapılan
araştırmalara örnek olarak da Kerim Yavuz’un (1976-1977) çalışması
61 Ratcliff. Donald, “Çocuklar Dini Kavramları Nasıl Anlarlar”, OMÜİF.Dergisi, Çev. Ali Rıza Aydın, Sayı: 10, Samsun. 1998, s.161. 62 A.g.m., s.162. 63 A.g.m, s.167.
51
verilebilir.Çalışma, Erzurum’da farklı sosyo-ekonomik yapıda olan çeşitli
ilkokullardan seçilen, yaşları 7-12 arasında değişen, 588 ilkokul öğrencisi üzerine
yapılmıştır.64
Araştırmacının, çocukların Allah tasavvurlarıyla ilgili olarak 7-9 yaş grubu
çocuklara “Sence, Allah nerdedir, bana söyler misin?” biçimindeki soruya şu cevabı
vermişlerdir: “Allah göktedir.Üstümüzde. Gökyüzünde. Havada. Nerede dersen, O,
oradadır. Gökyüzünün en yüksek katındadır.Yücelerde.Bulutların ötesinde.
Cennette.İyi insanların kalbinde. O’nun nerede olduğu bilinmez. Allah göktedir,
dünyadan çok yukarıdadır.
Yavuz, çocukların bu Allah tasavvurlarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi
yapmaktadır: “7-9 yaşındaki çocuklar Allah’ı genellikle gökte tasavvur
etmektedirler.Köy çocukları arasında bu durum çok daha belirgindir… 10-12 yaş
gruplarında ise, Allah’ın “gökte” düşünülmesi yerine, O’nun her yerde olacağı
düşüncesi ilk sırayı almaya başlamıştır ki, bu önemli bir gelişmedir.65
Tanrı’nın nerede olduğu sorusuna 9 yaşındaki bir öğrencinin ifadesi hem
şaşırtıcı hem de güzeldir. Ona göre Allah her yerdedir. Nasıl ki su dolu bardağa şeker
attığımızda, karıştırırız; eriyince şeker her tarafa dağılır ve yok olur. Aslında biz
şekeri göremeyiz ama şeker bardağın her yerindedir. Görüldüğü gibi 7-9 yaş arası
çocuklarda Allah’ı somut mekanlarda düşünenler olduğu gibi, soyut Allah anlayışına
ulaşan ve O’nun görülemeyeceğini ama her yerde olduğunu söyleyenler de vardır.
10-12 yaş grubu çocukları arasında ise Allah’ı gökyüzünde düşünenler olduğu gibi
O’nun her yerde hazır ve nazır olduğunu söyleyenler çoğunluktadır.66
64 K. Yavuz, 1983, s.177. 65 A.g.e., ss. 177. 66 A.g.e, ss. 178-179.
52
Araştırmacı sonuç olarak çocukların, Allah’ı çevresinin, özelliklede ailesinin
kendilerine verdiği biçimde, kendi ruhi güçleriyle işleyerek, tasavvur ve idealize
etmeye çalıştıklarını belirtmektedir.
Sonuç itibariyle çocuğun hayal gücü somut fikirlerle beslenerek onun dinî
konularda yeni fikirler edinmesine fırsat tanınabilir. Allah fikrinin öğretilmesi her ne
kadar güç bir işse de yine de bertaraf edilemeyeceğini ifade eden Smith’e göre çocuk
için hazırlanan materyaller aşağıdaki niteliklerde sunulmalıdır:
Somut materyaller çocuk için görünmeyen dünyayı dostça bir dünya olarak
görmesini; Allah’ı iyi olarak düşünmesi ya da O’nun iyilik için bir etki olduğu
hususunu kavramasını; Allah fikrini gerçek ve güzellik fikirleriyle bağlamasını;
Allah’ı hayatın doğal bir düzeni içinde bulmasını sağlayacak, aksine hayali bir
düzende yahut da âdet olan insan tecrübelerinden ayrılmış bir varlık olarak
duymasını engelleyecek şekilde sunulmalıdır.67
Çocuğun Tanrı tasavvuruyla ilgili bir diğer kavram egosantrizmdir.
Allport’un ifadesiyle bunun tersi olamaz çünkü her türlü algılama ve duygu çocuğun
büyüyen ben bilincinin etrafında döner ve ayrıca şeyleri düşünmekle o onları var
eder.68 Benzer bir ifadeye Vergote’da da rastlanmaktadır: 69Benlik şuurunun yokluğu
sebebiyle, benlik ve dış dünya farksız kalmaktadır ve çocuk kendi hissettiği şeyi dış
dünyaya mal eder. Çocuğun zihninde var ettiği bir canavar onun için gerçekte vardır
ve epey de korkunçtur. Bunun gibi çocuk, egosantrizme paralel olarak gördüğü
şeylerin onun için yaratıldığını düşünür. “Çocuklara göre Allah başta kendilerinin
yaratıcısıdır. Sonra O, onlara anne, baba, kardeşler vermiş yaşamaları için gerekli
67 J. J. Smith, “Çocukta Dinsel Gelişim”, Çev. İbrahim N. Özgür, Çocuk Psikolojisi: Çocuk Gelişimi ve Modern Eğitim, İbrahim Özgür Yay, İst. 1975, s. 219. 68 Gordon W. Allport, Birey ve Dini, Çev. Bilal Samur, Elis Yay, Ank. 2004, s. 48. 69 A. Vergote, 1978, s. 323.
53
yiyecekler, içecekler hazırlamıştır. Kısaca Allah sürekli çocuğun kendisiyle birlikte
bulunmaktadır. Çocuk Allah’ı yanından uzaklaştırmaz”.70 Tanrı tasavvuru dışında
egosantrizm düşünülecek olursa yetişkinlerin örnek olmaları ve sabırlı eğitimleriyle
kendini merkeze alan (egosantrik) davranışların değişikliğe uğrayacağı
söylenebilir.71Belirtilmesi gereken bir noktada çocukların hemen hemen ergenlik
döneminin başlarına kadar kendilerine sunulan ya da bir şekilde edindikleri Allah
inancından şüphe etmemeleridir. “Çocuk eğer Allah ile ilgili bir şeyler duymuş ve
öğrenmişse, bu onun için şüphe edilmez ve başka türlü yorumlanamaz. Allah
çocuğun hayatına itirazsız girmiş ve başka türlü yorumlanamaz bir gerçek değeri
ifade eder.
Allport’un ifadesiyle çocuk normal bir inanç gelişiminin ilk aşaması olan
işlenmemiş kabul aşamasındayken herhangi bir ayrım yapmadan duyuları, hayalleri
ve işittikleri yoluyla edindiği şeylere inanır. Onun ilk dinî inançları “sözlü realizm”
denilen her duyduğuna inanmadan kaynaklanır.72 Yine Allport’un ifadesine göre
çocuk ilk olarak işittiği kelimelere güven duymayı öğrenir, onun için anladığı bütün
kelimeler bir süre için bile olsa gerçekler kadar iyidirler. Eğer o ayın peynirden
yapıldığını ya da ayının sakallı bir Tanrı olduğunu işitirse o geçici de olsa kendisine
söylenenle tatmin olacaktır. Kelime ve gerçeklerin kendisiyle özdeş olmadığı
gerçeğini keşfetmeden önce çocuk zihni birçok özel inançla dekore edilmiştir .
Buraya kadar çocukların Tanrı tasavvurlarında ortak olarak görülebilecek
birkaç özelliğe değinilmiştir. Burada dikkatlerin bir noktaya çekilmesi
gerekmektedir. Çocuğun hayatının ilk yıllarında dünyayı dolayısıyla çevresini ve
nesneleri sınırlı olarak algılaması söz konusudur. Çocuk tekrar ifade edilirse somut 70 K. Yavuz, 1983, s. 174, 255, H. Hökelekli, 1993, s. 264. 71 Cavit Ünal, Eğitim Psikolojisi, AÜDTCF. Yay, Ank. 1983, s. 40. 72 G.W. Allport, 2004, s.139.
54
düşünce aşamasından soyut düşünce aşamasına ulaşamamıştır. Bu vb. sebepler onun
kendisine göre bazen yetişkinlerin gerçek dışı kabul ettikleri tasavvurlarla dolu bir
dünya inşa etmesine neden olur. Bununla birlikte yaşın ilerlemesiyle yani 6 yaşından
itibaren yavaş yavaş zihinsel dünyada beliren gelişmelerle çocuğun Tanrı
tasavvurlarında artık antropomorfizmin, egosantrizmin etkileri gittikçe azalacak ve
yaklaşık 12 yaşlarında yani ergenlik döneminde tamamen son bulacaktır. Ancak
bazılarının Tanrı tasavvurlarındaki antropomorfik özellikler, hayat boyu varlıklarını
korur.
Sonuç olarak; küçük çocuklardaki ben merkezlilik, literalizm ve somutluk din
dilini kullanmalarında bir sınırlılıktır, sınırlı dini ve sosyal tecrübeleri
vardır.Çocuğun doğrudan tecrübe ettiği şeylerden hareketle din kavratılmalıdır.
Çocukluk dönemi dini düşünce ve dini gelişim konusunda, sosyal bilimciler arasında
bir birliktelik olmasa da yapılan tecrübi çalışmalar Allah tasavvurunun çocukların
soru sorma çağı olan üç-dört yaşında ortaya çıkıp,ailenin etkisiyle devam ettiğini
ortaya koymaktadır. Bu gelişimde en önemli faktör yaştır. Yaş ve zeka faktörü göz
önüne alınıp sevgiye dayalı bir din eğitimi verilmelidir
D. Allah’a İman Öğretimi
Çocuklarda yaş ve zihin gelişimiyle birlikte Allah, peygamber, melek, cennet
vb. inanç konularında dini düşünme süreçleri yaşanır. Bu süreçler çeşitli dönemlere
ayrılarak incelenmiş ve inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunulmuştur.
İlk çocukluk dönemi 4-9 yaşlar arasıdır. Çocuk konuşmayı yeterince
öğrenmiştir. Soru sormaya ve oyun oynamaya düşkündür. Oyunlarında büyüklerini
55
taklit ederler.Çocukların soruları içerisinde din ile ilgili olanları da vardır. Çocuğun
etrafındaki yetişkinler onun din hakkında sorduğu, saçma ya da konuyla ilgisiz gibi
görünen soruları anlayışla karşılamalıdırlar. Bu sorular çocuğun gelişim
basamaklarını ortaya koymaktadır. Çocuğun din ile ilgili sorular sorması onun dine
saygı duyduğunun en önemli belirtisidir.73
Bu yaşlardaki çocuklar kolay inanarak kendilerine anlatılanları olduğu gibi
kabul ederler. Bu yaştaki çocuklara Allah inancı hakkında öğretim yaptırırken, doğru
ve anlaşılır bilgiler verilmelidir. Allah’ın büyüklüğü, çocuğun sevdiği her şeyi O’nun
yarattığı, iyilik ve güzelliklerin sahibi olduğu anlatılmalıdır. Çocuğa olumlu, güzel
motifler kullanarak din eğitimi yapılmalıdır.74
Çocukluk çağı korkuları bol olan bir dönemdir. Çocukların kolay korkuya
kapılma özelliğinden faydalanan yetişkinler bazı hatalı davranışlarda bulunarak,
Tanrı’nın her yaramazlığı gördüğü, kötü hareketleri günah defterine kaydettiği
söylenerek çocuk sindirilmeye çalışılır. Çocuk gözünde Allah, seven, koruyan,
hoşgören, affeden özellikleri ile değil; ceza veren, cehennem ateşinde yakan bir
varlık olarak canlanabilmektedir.75
Bu türlü bir telkin din eğitiminin esasına da aykırıdır. Yalan, ceza, suç, günah
kavramları, bu cezaları kim verir? Nasıl verilir? Çocuk bütün bunları öğrenmeden
önce Allah’ın ceza verici bir kudret olarak öğretilmesi yanlıştır. Çocuk sevap, günah
kavramlarını öğrendiğinde, iyilik ve kötülüğün bir karşılığı olması gerektiğini
73 M. Akif Kılavuz, Çocukluk Döneminde Dini Sorular, UÜİF. Dergisi, Sayı: 7, Cilt: 7, 1998, s.382. 74 Halis Ayhan, Din Eğitimi ve Öğretimi, MÜİFVY, No: 78, İst. 1997,s. 115. 75 Atalay Yörükoğlu, “Ruh Sağlığı, Ahlak Değerleri ve Din Eğitimi”, Atatürk’ün 100. Doğum Yılında Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, Gelişim Matbaası, Ank. 23 Nisan 1981, s. 214.
56
anlayınca cehennem ve cezadan bahsedilmelidir. Böylece suç ile ceza arasındaki
ilişkiyi kavrayınca Allah’ı sadece cezalandıran bir varlık olarak tanımayacaktır.76
Çocuk merkezli eğitim anlayışlarında çocuğun sevildiğini bilmesinin
özgüveninin artmasına yardım edeceği belirtilmektedir. Allah’ın kendisini sevdiğine
inanan çocukların bu inançları güçlendirilmelidir. Her zaman yanında olan
yaratıcının aynı zamanda onu bütün kötülüklerden de koruduğunu bilmesinde fayda
vardır.77
Din eğitim ve öğretiminin bu noktada desteğine ihtiyaç vardır. Korkunun
yerini güven, merhametsizliğin yerini sevgi, ümitsizliğin yerini ümit alacaktır.
Kur’an’da insanın olumlu duyguları, fizyolojik ihtiyaçlarından bahsedilerek,
insanların duygularının kontrol edilmesi, eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Çocuğun ihtiyaçları göz önüne alınarak, sorularına cevap verilirse duygusal
gelişimine katkıda bulunulabilecektir.78
Araştırmacılara göre, 4. yaş civarı çocuklarda dini ihtiyacın canlılık
kazanmaya başladığı dönem kabul edilmiştir.79 Onun için bu dönemin çocukların
dini duygu ve inanç gelişimleri bakımından önemi büyüktür.
Çocukların, bu çağda duygu ağırlıklı olarak eleştirmeksizin öğrenirler. Bu
yüzden onlara öğretilenler duygularına uygun, doğru bilgiler olmalıdır. Çocuklar
konuşmak için gerekli kelime birikimine sahip olduktan sonra , dini kelimeleri de
soru yapmaktadırlar. Helal, haram kavramları, doğum, ölüm, mevlit, felaketler,
bunlarla ilgili konuşmalar dini kavramları kendiliğinden getirmektedir.80
76 H. Ayhan, 1997, s. 117. 77 Yurdagül Mehmedoğlu, Okul Öncesi Çocuklarda Dini Duygunun Gelişimi ve Eğitim, TDVY, Ank. 2005, s. 77. 78 M. Selçuk, 2005, s. 58. 79 K. Yavuz, 1983, s. 41. 80 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s. 80.
57
Hangi yaşta olursa olsun, çocukların dini düşüncelerinin merkezini “Allah”
kavramı oluşturur. Bu dönem çocukları henüz soyut düşünemedikleri için, Allah
tasavvurları somuttur. Ayrıca çocukların Allah’ı çevresinin ve özellikle ailesinin
kendine verdiği biçimde, işleyerek düşünmeye çalıştıkları söylenebilir.81
Çocukların somut düşünmelerinden dolayı, onların zihinlerinde Allah bazen
“büyük bir insan, ak sakallı bir dede olarak tasarlanır”.82 5-6 yaşlarındaki çocuklara
göre Allah, babasından da, gördüğü dağlardan da büyüktür. Hatta ayağı ile bassa,
bütün mahalleyi kaplayabilir. Duygu, düşünce ve zihin gelişimlerine paralel olarak,
onlardaki Allah tasavvuru da zamanla değişecek ve gelişecektir.83
Son çocukluk çağı 9-13 yaşlarıdır. Zihinsel öğrenme çağı olarak ta
adlandırılabilir.Bu çağda çocuklar öğrenmeye isteklidirler, fiziksel açıdan gelişimleri
hızlıdır, ergenlik dönemindedirler.Çocuklar artık bilgiyi itirazsız kabul etmezler,
akıllarıyla kavramaya çalışırlar. Din öğretiminde de bilgilerin akılla kavratılması
önem taşıyacaktır.84
Temel eğitim çağı çocuklarının dini duygu ve düşünce gelişimleri yaşlarına,
cinsiyetlerine ve yetiştikleri sosyal ve dini çevre şartlarına uygun olarak
gelişmektedir. Bu dönem çocuklarının Allah’a; “besleyen, büyüten ve özlemini
duyduğu istekleri veren, dileklerini kabul eden, tehlikelerden kurtaran bir dayanak”
olarak baktıkları söylenebilir. O’na dua edilip, namaz kılınıp, oruç tutulduğu
takdirde, isteklerinin daha çok yerine getirileceği inancı da vardır…” Çocukların
Allah’a inanmalarında, ihtiyaçlarının karşılanması, eksikliklerinin giderilmesi,
81 K. Yavuz, 1983, s. 168. 82 Atalay Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İst. Temmuz, 1991, s. 10. 83 M. Öcal, 1991, s. 72. 84 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s. 81.
58
sıkıntıdan uzaklaşma isteğinin varlığını söyleyebiliriz.85 Çocuklara Allah inancı
öğretiminde şu hususlara dikkat etmek gerekmektedir;
Çocukları en çok meşgul eden ve ilgilerini çeken konu şüphesiz Allah’tır. O
daha doğar doğmaz Allah kelimesini duymaktadır. “maşallah, Allah bağışlasın,
Allah’a emanet ol, Allah nazardan saklasın…. gibi dualar sayesinde Allah çocuğun
hayatında yer almaktadır.86 Zamanla çocuklar devamlı ismini duydukları Allah
konusunda büyüklerini soru yağmuruna tutarlar. Aldıkları cevaplar doğrultusunda
Allah’ı tanırlar.
İlköğretime gelmiş bir çocuk Allah’ı tanımakta ve O’na inanmaktadır. Bu
sebeple ilköğretim DKAB derslerine düşen görev öğrencilerin bu inançlarını
pekiştirmek, onların aile ve çevreden getirdiği bilgilerini gözden geçirmek, özel
öğretim ilkelerini kullanarak onlara daha sağlıklı bilgiler vermek olmalıdır. Buradan
hareketle ilköğretim DKAB ders kitaplarında konu olarak yer alan Allah’a iman
öğretiminde şu ilkelere dikkat edilmelidir.
1. Çocuğa Allah inancı verilirken “sevgi” motifini ön plana çıkartmak
gerekir. Sevgi, ümit ve bağlanma duyguları çocuktaki en temel duygulardır. Allah
inancını çocuklara sevgi ve bağlanma duygularını geliştirerek öğretmek ve telkin
faaliyetlerine bu duygulardan hareket ederek başlamak daha doğru olacaktır.87 Çünkü
her insan gibi çocukta sevdiği nesnelere, kişilere karşı ilgi gösterir. Onların
isteklerini severek yerine getirir. Onları üzmek istemez. İnanıyoruz ki çocuk Allah’ı
sevdiği taktirde, O’nunla ilgili olan her şeyi sevecek, O’nun isteklerini severek yerine
getirecektir. O’nun hoşuna gitmeyecek hareketleri yapmak istemeyecektir. O’nun
sevgisiyle güçlüklerin üstesinden gelecektir. 85 K. Yavuz, 1983, s. 103. 86 B. Bilgin, M. Selçuk, 2000, s.76. 87 M. E. Ay, 1994, s.111.
59
Çocuklara Allah sevgisi aşılanırken de Allah-u Teala’nın, insanları diğer
varlıklardan üstün birtakım özelliklerle yarattığı, bundan dolayı Allah’ın kendi
yarattıkları içerisinde en çok insanları, insanlar arasında da çocukları daha çok
sevdiği anlatılabilir. Ayrıca Allah’ın insanlara sayısız nimetler verdiği, bunun için
O’na inanılması, şükredilmesi gerektiği, herkesten ve her şeyden çok O’nun
sevilmesi lazım geldiği söylenebilir.88
2. “İlkokul çocuklarının Allah inançlarının pekiştirilebilmesi için dikkat
edilecek hususlardan biri de, bu konularda olumlu sözler ve örneklerle yaklaşılmaya
çalışılmasıdır. Çocukları, günahlarla, haramlarla, yasaklarla, cehennemle korkutmak
yerine, onları olumlu ve yol gösterici örneklerle aydınlatmak daha uygun olur.
Çünkü olumsuz örnekler çocuklarca yanlış anlaşılabilir. Hatta bazen olumsuz
örneklerin, farkında olmadan, onların şuur altına yerleşme ihtimali de vardır. Onun
için yapılmaması gerekenlerden değil yapılması gerekenlerden, olumsuzlardan değil
olumlulardan hareketle Allah inancının ve din duygusunun pekiştirilmeye
çalışılması uygun olur.”89 Şurası unutulmamalıdır ki, çocuk ruhunu Allah korkusuyla
disipline etmek-bir müddet için- mümkündür ama bu kalıcı olmadığı gibi, birtakım
zararlı sonuçlar da doğuracaktır. Onun ruhunu Allah’a bağlamak için yegane duygu
vardır: O da sevgi, bir başka ifade ile “Allah sevgisi” dir.”90
3. Allah’ın varlığının kolay kavranır hale gelebilmesi için, mümkün olduğu
kadar, hayattan alınmış örnekler ve konularla çocuğa hitap etmek gerekir. Allah’ın
yarattıklarını incelemeden O’nun yaratıcı sıfatını anlatmak, sevgi ve merhametle
davranmanın, iyiliğe adaleti uygulamanın örneklerini göstermeden Rahman, Rahim,
Adil sıfatlarını benimsetmek güçtür. Çocuğu kendi varlığı, tabiat ve kainat üzerinde 88 M. Öcal, 1991, s. 105. 89 A.g.e, s. 105. 90 M. E. Ay, 1994, s. 116.
60
düşündürmek, ona soru sormasını, inceleme ve araştırma yaparak sonuçlarını
değerlendirmesini öğretmek, çocukta Allah tasavvurunun güçlenmesine yardım edici
yollardır. Çocuğun etrafındaki varlıklardaki renk, güzellik, şekil ve düzenden
haberdar olması, bunları fark edebilmesi, Allah’ı tanıma, bilme, O’na inanma
yolunda güçlü bir adımdır.91 K. Kerim de bu metodu uygulamaktadır.
4. Var olup ta görünmeyen Allah’ı ispat ve O’nun varlığına dikkat çekmek
için, akıl, can, duygu gibi var olup da görülmeyen ancak hissedilebilen şeylere dikkat
çekilebilir.92
5. Çocuğun çevresinde sık sık duyduğu Allah kelimesinin geçtiği cümle ve
deyimler kullanılarak Allah hakkında çocuklara bilgi verilebilir. Söz gelimi “Allah’a
şükürler olsun”, “Allah kazadan beladan korusun”, “Allah’a emanet ol”, “Allah iyilik
versin”, “Tanrı misafiri” vb. sözleri duyan ve kullanan çocuk Allah’tan haberdardır.
Hazır olan bu bilgiyi değerlendirerek bilinçli bir duygu olarak çocuğun benliğine
maletmek başta öğretmene ve de DKAB ders kitabına düşmektedir.93 Allah’a iman
konusuna geçmeden önce hazırlık çalışmalarında yukarıda sayılan ifadelere yer
verilerek çocukların bunların anlamları üzerinde düşünmeleri sağlanabilir. Bu şekilde
hem çocuk konuya güdülenmiş olacak hem de Allah’ın vasıfları hakkında bir ön
bilgiye sahip olacaktır. Bu ileriki öğrenmelerine de etki edebilir.
6. Öğrencilere, Allah ile her an beraber olma şuurunun insan şahsiyetini
korumadaki rolü anlatılabilir. Allah’ı hatırlamanın, her türlü ahlaki gerginliğin
üstesinden gelmeye yardımcı olabileceği hissettirilebilir. “Nerede olursanız olun, O
sizinle beraberdir” ayetinin hayatlarındaki yeri fark ettirilebilir. (57/4). Hayatın
problemleri karşısında Kur’an’ın getirdiği çözüm yollarından öğrenciler haberdar 91 M. Selçuk, 2005, s. 109. 92 M. Öcal, 1991, s. 104-105. 93 M. Selçuk, 2005, s.159.
61
edilerek, dengeli bir tavrın, yani orta bir yolda olmanın ne demek olduğu onlara
öğretilebilir. Hayattaki iniş ve çıkışlarda, Allah’a inanmanın değeri hakkında bilgi
verilebilir ve öğrencilere imanlarının aksiyon haline gelebilmesinin örnekleri
sunulabilir.94
7. Hastalık, ölüm, tabii afet gibi insanı aşan güçlüklerden bahsedilerek,
bunların üstesinden Allah’a imanla gelinebileceğinden bahsedilebilir.
E. Peygamberlere İman Öğretimi
Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed’in ve diğer peygamberlerin de
Allah’ın peygamberi olduğuna inanmak İslam’ın esasıdır.
1. Peygamberler konusu işlenirken, önce “peygamber kimdir?”,
“peygamberlik nedir?” soruları ve kavramları çocuklara kısaca açıklanmalıdır.
Peygamberliğin insanlar için gerekli olduğundan bahsedilerek, iman edilmesi
gereken peygamberliğin ne anlama geldiğini ve buna niçin iman etmeleri gerektiği
bilincini kavramaları sağlanmalıdır. “Eğer insanlar peygamberlerin varlığından
habersiz yetişmiş olsalardı” cümlesinin etrafında oluşacak soruların yanıtları
aranmalı ve üzerinde düşünülmelidir.95
2. Peygamberlerin de kul ve elçi olması kavramları üzerinde durulmalıdır.
Peygamber hakkında vereceğimiz bilgiler onun insan olma yönünü bastırmamalıdır.
3. Derslerde peygamberlere iman konusunda sevgi ön planda olmalıdır.
Çünkü sevgi bağlanmayı gerektirecektir. Hz. Muhammed’in insanlara, özellikle
94 Mualla Selçuk, “Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, MÜİFY, Sayı: 5, İst. 1998, s. 150. 95 Kenan Çölgeçen, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Fakülte Kitabevi, Isparta-Mayıs, 2007, s. 234.
62
çocuklara karşı tavır ve davranışlarından örnekler anlatılmalıdır. Onun çocuklara
karşı olan ilgisi öğrenimi kolaylaştıracaktır.96
4. Peygamber inancını öğrettikten sonra onların insanlara öğretmek istedikleri
iman, ibadet ve ahlak konuları daha kalıcı bir şekilde öğretilebilir. Çocukların iyi
güzel davranışlarla donanmasını, kötü ve yanlış hareketlerden uzaklaşmasını
istiyorsak, bunları yerine getiren hiçbir davranışta yanlış ve kötülüğü olmayan, her iş
ve sözünde en güzeli bularak yapan peygamberlerin güzel ahlakını öğretmek şarttır.97
F. Kitaplara İman Öğretimi
Beş altı yaş civarı çocukların Kur’an-ı Kerim’i -ayrıntılarıyla olmasa da-
kutsal bir kitap olarak tanımladıkları görülmüştür. Bu konuda çocuklar arasında
bulunan bilgi farklılıklarının başlıca nedeni, aile ve yakın çevreyi oluşturan bireylerin
dine ilgileri ve kültür düzeyleridir. Kur’an-ı Kerim okumak “dua etmek ve namaz
kılmak” ile aynı anlamda kullanılmaktadır. 98
Çocuklar ilköğretimin ilk yıllarında, Kur’an-ı Kerim’in diğer kitaplara
benzemediğini onlardan ayrıştığını kabul etmelerine rağmen onu farklı kılan şeyin
ne olduğunu henüz anlayamamaktadırlar. Bu farklılığın Kur’an-ı Kerim’in,
kağıdında, renginde, kabında, yazılarında, boyunda vb. olduğunu düşünmektedirler.99
Derslerde “kitap-kutsal kitap” ayrımının, algılayabilecekleri şekilde, düzeylerine
96 M. Öcal, 1991, s. 100, 110, 111. 97 H. Ayhan, 1997, s. 127. 98 Y. Mehmedoğlu, 2005, s. 81. 99 A.g.e., s. 82, 83.
63
uygun ve kademeli sorularla öğrencileri de aktif hale getirerek yapılmasında fayda
vardır. 100 Kitaplara iman öğretiminde şu hususlara dikkat edilmelidir:
1. Kitaplara iman öğretiminde özellikle Kur’an-ı Kerim için, abartılı ifade ve
övgüden kaçınılmalıdır. Evrendeki yaratılışı anlamadan kitabı anlamanın
mümkün olmayacağı unutulmamalıdır.
2. Okul ve sınıf kitaplığında Türkçe açıklamalı Kur’an-ı Kerim’in bulunmasına
özen gösterilmelidir. Öğrencilerin bazı ünite ve konular işlenirken Kur’an-ı
Kerim meallerini sınıfa getirmeleri istenmelidir.
3. Kavram bilgisi verilirken peygamber gönderip, kitap indirmenin Allah için
bir görev ve zorunluluk olmadığından hareketle; insanların onlara ihtiyacının
olduğu kavratılmalıdır. Çünkü insanın gücünü aşan hususlarda ilahi yardıma,
vahye ve kutsal kitaba ihtiyacı vardır. İnsanların bu ihtiyacını en iyi bilen
Allah, peygamberleri aracılığıyla insanları iyiliğe ulaştırmak için kitaplar
göndermiştir.
4. Derslerde öğrencilerin Kur’an ‘a karşı olan ilgi ve sevgilerini artırmak için
Kur’an-ı Kerim’den kıssalar anlatılabilir.
5. Kitaplara iman öğretiminde ilahi kitaplar hakkında bilgiler doğru, açık,
tarafsız bir şekilde verilmelidir. Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra İncil ve Tevrat
ile ilgili olarak onlarında Allah tarafından peygamberler gönderilen kutsal
kitaplar oldukları ve Allah’ın onlara inanmamızı istediği
vurgulanmalıdır.Kutsal kitapları aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalıdır.
100 M. Öcal, 1991, s. 108.
64
G. Meleklere İman Öğretimi
İslam’ın öğrettiği iman esaslarından biri de meleklere inanmaktır. Çocuklarda
dini duygu düşünce gelişimi konulu araştırmalarda, 7-9 yaş arası çocuklarda cennet,
cehennem, melek ve şeytan kavramlarının henüz yeterince gelişmediği ortaya
konulmuştur. Bu yaş grubu çocuklarda anlatım güçlüklerine rastlanmıştır. Çocuklar
bu kavramları duygusal olarak algılamakta ve yakın çevrelerinden edindikleri
bilgileri aktarma eğilimindedirler.101
Yavuz tarafından yapılan araştırmada “Cenneti, cehennemi, meleği, şeytanı
anlatabilir misin? Onlar nasıldır?” sorusuna 7-9 yaş grubu çocukların verdikleri
cevaplar şu şekilde olduğu görülmektedir:
Melek, insanı iyiye yönelten, yardım eden, Allah’ın dediklerini tutan çok sayıda
bulunan varlıklardır. Şeytan, insanları kötülüğe götüren, Allah’ın sözünü tutmayan
kötü bir varlıktır. Cennet, iyilik yapanların, Allah’ın sözünü tutanların gideceği
yeşillik, her şeyin olduğu çok güzel bir yerdir. Cehennem ise, ölünce hırsızların,
katillerin gittiği, kötü, ateşle dolu yerdir. 102
Çocuklar zihnen, “ bilgileri ayıklama, düzeltme, anlama ve biçimlendirme
yolunda somuttan soyuta doğru bir açılış, bir işlerlik içindedirler”. Büyümeleriyle
orantılı olarak, bilgi ve deneyimleri arttıkça, kendine ait bir dünya görüşü
oluşturmaya çabalayacaktır. 103 Meleklere iman öğretiminde şu hususlara dikkat
edilmelidir:
101 K. Çölgeçen, 2007, s. 229. 102 K. Yavuz, 1983, s. 184-185. 103 M. Selçuk, 2005, s. 104.
65
1.Meleklerin varlığı, açık bilgilerden hareket edilerek kavratılmalıdır.
Toplumda yaygın olan bazı söz ve deyimlerden yola çıkılarak meleklerin varlığı
üzerinde sorularla düşünceleri yoğunlaştırılmalıdır.
2. Ayet ve hadislerle anlatılan melek kavramı dışına çıkılmamalıdır.
3. Duygu, düşünce ve eğilimlerinin zedelenmemesine dikkat edilmelidir.
Konular bazı kavramların beslenip, iyi huyların, güzel ahlaklı davranışların
oluşumuna yardım hazırlamalıdır. Örneğin, olaylar ve insanlar karşısında içimizde
hissettiğimiz iyi duygu ve düşüncelerin Allah tarafından melekler aracılığıyla ilham
edildiğinin anlatılması eğitici olacaktır. İçlerinde iyi, güzel duygular bulduklarında,
meleklerin kendileriyle ilgilendikleri, güzel düşüncelerini devam ettirmeye
çalışmaları tavsiye edilebilir.104
4.Şeytan, insanı kötülüklere sürükler. İnsana düşen görev şeytanın
hilelerinden sakınmak, yanlışlara düşmemek için uyanık olmak gerekir. İnsan bir
sebeple kötülüğe düştüğü zaman ümitsizliğe düşmeyerek tövbe etmelidir. Bu konuda
Şeytanın vesvesesine uyup yanlışa düşen Hz. Adem’in, tövbe edip faziletli bir hayat
yaşadığı anlatılabilir. 105
H. Ahirete İman Öğretimi
Allah’a ve O’nun peygamberler gönderdiğine inanmak insanların sorumlu
olduğuna inanmayı da gerekli kılar. Sorumluluk duygusu da kişiyi, yaptıklarının
karşılığını göreceği ahiret hayatına inanmaya götürür. Sonsuz hayata iman eden
104 K. Çölgeçen, 2007, s.230, H. Ayhan, 1997, s.149. 105 H. Ayhan, a.g.e., s.150.
66
birey, ahiret alemindeki mutluluğun bu dünyada kazanacağı erdemlere bağlı olduğu
düşüncesinden yola çıkarak ahlakını geliştirmeye çalışacaktır.
İnsan bugün varım, yarın yok olacağım düşüncesiyle tatmin olamaz. Çok
sevdiği bir insanı, eşini, çocuğunu kaybeden bir insanın bir gün gelip onunla ebedi
olarak yaşayacağını düşünmesi, buna inanması ona yaşma sevinci verir.106
Çocuk dünyasında gizemli olan “ölüm” ve onunla bağlantılı olan ebedi alem
düşüncesi, Tanrı düşüncesine şekil veren bir rol oynar.107 Ölüm olayı çocuklar
tarafından belli bir yaşa kadar anlaşılması zor olan soyut kavramlardan bir tanesidir.
Çocukların ölüm anlayışı aşamalı olarak gelişir, bu aşamada en önemli faktör yaş ve
tecrübedir.
Çocukların ölüm anlayışına yönelik bazı bilimsel çalışmalar yapılmıştır.
Çocukların ölüm anlayışlarına ilişkin ilk çalışmalardan biri Nagy’e aittir. Nagy
yaşları 3-10 arasında değişen ve Budapeşte bölgesinde yaşayan 378 çocuğun ölüm
hakkındaki duygu ve düşüncelerini çeşitli metotlarla araştırmış ve onların ölüme
verdikleri anlamı üç basamakta incelemiştir. 108Çocuklar 9 ve ileriki yaşlarda ölümü,
vücut fonksiyonlarının sona ermesi olarak anlarlar. Çocuklar ölümün evrensel ve
kaçınılmaz bir olgu olduğunu kavrayabilirler.
Çocukların gelişim basamaklarını dikkate alarak ölüm anlayışlarına ilişkin
kapsamlı araştırma yapan kişilerden birisi de Vianello’dur. Araştırma sonucuna
göre, 10 ve ileri yaşlardaki çocukların büyük çoğunluğu ölüm hakkında iki önemli
gerçeği kavrayabilirler. “Ölüm herkese gelecektir” ve “ölüm hayatın sonudur”. Artık
ölen kişinin geri geleceğini beklemezler. Ölüme neden olan hususlar konusunda
106 H. Ayhan, 1997, s. 137. 107 Y. Mehmedoğlu, 2005, s. 90. 108 Mustafa Köylü, “ Ölüm Olayının Çocuklar Üzerine Etkisi ve Ölüm Eğitimi”, OMÜİF Dergisi, Sayı: 17, Samsun. 2004, s.99-101.
67
kesin bir yargıya sahip olmayabilirler. Çoğu zaman ölen kişiye herhangi bir şeyin
neden olduğunu, bazen de kişilerin kötülüklerinin ya da iyiliklerinin ölümlerine
neden olduğuna inanırlar.
Pagnin ve Vianello’nun yaşları 6-11 arasında değişen 180 çocuk üzerinde
ölümden sonra hayat hakkında yaptıkları araştırmalarında , genel olarak çocukların
cehennemden ziyade cennet hakkında konuştuklarını ortaya koymuşlardır.Yine 8-9
yaşından sonraki çocuklardan bazıları cehennemi tamamen inkar etmişler, dinin
cehennemi doğruladığı fikri çocuklar tarafından tartışılmış ve cehennem olgusu pek
kabul görmemiştir. Bunun da nedeni Allah’ın ceza vermekten çok mükafatlandıran,
affeden bir yargıç olarak kabul edilmesidir.109
Ahiret inancının öğretiminde dikkat edilmesi gerekenler:
1. Çocukların gelişimlerine uygun olarak önceden hazırlanmış sorularla ahiret
hakkındaki bilgileri-düşünceleri saptanmalı, yanlış düşünce ve inanışların
doğruları anlatılarak pekiştirilmelidir.
2. Ahiret alemi ile ilgili geniş ve gereksiz açıklamalara gerek yoktur.
Düzeyleri dikkate alınarak soru cevap tarzında bir diyalog ortamı
sağlanmalıdır.
3. Yaşamı sevme ve iyi insan olma arzusunu artıracak düşünceler üzerinde
yoğunlaşılmalıdır. İleride telafisi mümkün olmayacak istenmeyen
davranışların oluşumuna sebep olunmamalıdır.110
4. Ölüm olayının doğallığı anlatılarak, onların “ölüm ve mezar” merakları
giderilmelidir. “Kabrin bir cennet bahçesi” olması düşüncesinden
hareketle olumlu bir metot izlenmelidir.111
109 M. Köylü, 2004, s. 117, 118. 110 K. Çölgeçen, 2007, s. 241.
68
5. Ölen yakınlarının cennete gideceği, yapacağı duaları Allah’ın ve onların
duyacaklarının anlatılması vb. tavsiyelerde bulunulmalıdır.
6. Çocuklara ölümün bir uyku olduğu söylenilmemelidir. Ölüm bir uyku
değildir. Çocuk, ölen kişinin kalkıp bir gün geri döneceğine inanır.Bu da
çocuğu kaygılandırır. Ölme ve ölüm kelimeleri kullanılmalıdır.112
I. Kaza Ve Kadere İman Öğretimi
1. Kader ve kaza konusunda çokça soruldukları gözlemlenen, “Allah neden
kötülük yapıyor?”, “Allah kaderimizi çizmişse neden bizi cezalandıracak?”,
“Depremleri, kazaları Allah neden önlemiyor? Vb. şeklindeki olası sorulara,
bilgi ve birikim açısından hazırlıklı olmak gerekmektedir.113
2. Çocukları sıkmadan ve ilgilerini canlı tutmak için, çeşitli örneklerden
yararlanılmalı ve yapılacak bir takım benzetme, örneklemelerle düzeylerine
uygun net açıklamalar yapılmalıdır. Çevrelerinden verilecek güncel bir takım
örneklerle derse katılımları sağlanmalıdır. Çeşitli örnekleme ve benzetmelerle
kavram bilgisini edinmeleri kolaylaştırılmalıdır.114
3. Anlatımlar ve sunulan bilgiler üzerinde, kademeli sorularla düşünce
üretmeleri sağlanmalıdır. Bunların sonucunda, olabilen yanlışlar özellikle
kendilerine buldurularak düzeltilmeli ve doğrular pekiştirilmelidir. Halk
111 M. Öcal, 1991, s. 11, 113. 112 M. Köylü, 2004, s. 111 vd. 113 M. Selçuk, 2005, s. 151. 114 M. Öcal, 1991, s. 114-116.
69
arasında yoğun olarak kullanılan “kaderim buymuş”, “alın yazımmış”, vb.
söz ve deyimler hatırlatılarak, tartışılmalıdır.115
115 K. Çölgeçen, 2007, s. 244.
70
III. BÖLÜM
DERS KİTABININ SAHİP OLMASI GEREKEN
İÇERİK ÖZELLİKLERİ
Okuldaki iyi bir eğitim sadece öğretmenin iyi olmasına bağlı değil, belirli bir
ortamda kullanılan araç gereç, etkinlik ve materyale de bağlıdır. Bu materyaller
ilginç, çekici, zevk verici oldukları sürece eğitim öğretim süreci kolaylaşır ve
eğlendirici olur. Ders kitapları da gelişen teknolojiye, görüntülü sesli ders araç
gereçlerine rağmen, eskimeyen ve önemini her zaman koruyan bir ders aracıdır.
Kitaplar, öğrenciler için aynı zamanda önemli bir çalışma aracıdır. Dersin
özü ders kitaplarında bulunur. Bu nedenle iyi bir ders kitabının bazı özellikleri
taşıması gerekir.
Çalışmamızda DKAB ders kitaplarındaki inanç öğrenme alanı etkinlik ve
içeriği, inanç öğrenme alanı kazanımlarını gerçekleştirme düzeyi açısından
incelenecektir. Bu nedenle ders kitabında içerik açısından bulunması gereken
özelliklerin neler olduğu araştırılmıştır. Bir ders kitabında içerik özellikleri olarak
bilimsel, sosyolojik ve eğitim yönünden çeşitli özellikleri taşıması gerektiği tespit
edilmiştir.116
116 Firdevs Güneş, Ders Kitaplarının İncelenmesi, Ocak Yayınları, Ankara, 2002, s. 46.
71
A. Bilimsel Yönden İçerik Özellikleri
Ders kitaplarında sunulan bilgilerin objektif, doğru, mantıklı, sistemli,
devamlı, sade, gerçek, gözlem ve deneye açık bilgiler olması gerekir. Ders
kitaplarında bilimsel bilgiler metin, resimler ve şekiller şeklinde sunulmaktadır. Bu
bilgilerin nicelik ve nitelik durumu, bilimsel dilin kullanılma durumu, öğrencilerde
bilimsel düşünme, bilimsel tutum ve davranışları kazandırmaya katkı sağlamalıdır.
Bilimsel bilgiler sunulurken alandaki terim ve kavramlar da öğretilmeli, bilimsel
bilgilerin bilimsel olmayan bilgilerden farkı sezdirilmelidir. Bilimsel tutum ve
davranışlar, problem çözmeyi, açık fikirli olmayı gerektirir.
DKAB öğretim programının dayandığı yapılandırmacılık yaklaşımı da
öğrencilerin araştırma ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesini dolayısıyla
öğrencilere bilimsel tutum ve davranışların kazandırılmasını hedeflemektedir.
B. Sosyolojik Yönden İçerik Özellikleri
Ders kitabının sosyolojik yönden özellikleri olarak; içinde yaşanılan ülkenin
sosyal yaşamı, sosyal olayları ve değerleri ile uyumluluğu açısından ele alınmaktadır.
Ders kitabı öğrencinin içinde yaşadığı sosyal yaşamı, aile ve çevresindeki rolleri
yansıtmalıdır. Sosyal yaşam tanıtılırken gerçek olay ve kişilere yer verilmelidir.
Anlatılan olaylarda kadın ve erkek sayısı dengeli olmalıdır. Her meslek grubundan
örnekler verilmelidir. Örnekler olumlu özellikleri geliştirici olmalıdır. 117
117 F. Güneş, 2002, ss .46, 52.
72
C. Eğitim Yönünden İçerik Özellikleri
Ders kitaplarının eğitim yönünden özellikleri olarak; ders kitaplarının eğitim
öğretim kuramlarına, öğretim programlarına, öğretim yöntem ve tekniklerine, ölçme
ve değerlendirme kurallarına uygunluğu ele alınmaktadır.118
DKAB öğretim programı yapılandırmacı öğrenme kuramına dayalıdır. Bu kurama
göre bilgi her bireyin zihninde var olan bazı şemalara göre öğrenilmektedir.
Dolayısıyla bireylerin ön koşul öğrenmeleri oldukça önemlidir. Birey yeni bir bilgi
ile karşılaştığında onu anlaması için kendi bilişsel şemalarını kullanması,
değiştirmesi, bilgiyi yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Bu sebeple yapılandırmacı
kurama dayalı ders kitaplarının öğrencileri araştırmaya sevk edecek, problem
durumları oluşturup çözmeye teşvik edecek, düşünme becerilerini geliştirecek
nitelikte olması gerekir. Ders kitaplarında bilgilerin, kavramların hazır olarak
verilmeyip, resim, ayet, hadis, şiir vb. öğretim etkinlikleri ile öğrencilerin kendi
kavramlarını oluşturmaları, kendi kendilerine tanımlar yapmaları sağlanmalıdır. Aksi
takdirde görünüşte yapılandırmacı ama davranışçı yaklaşıma dayalı öğretim
yapmaktan, ezbercilikten öteye gidilemeyeceği açıktır.
Ders kitabı öğrenme kuramlarına dayalı olarak geliştirilen öğrenme ilkelerine
uygun olmalıdır. Bu ilkeler şunlardır:
1. Konular çocuğun bilişsel düzeyine uygun olmalıdır.
2. Konular öğrencinin duyuşsal özelliklerine hitap etmelidir.
3. Konular veya içerik çocukların kolay anlayabileceği bir dille ifade
edilmelidir.
118 F. Güneş, 2002, s. 52.
73
4. Konular öğrencinin günlük yaşantısında yararlanabileceği şekilde
işlenmelidir. Yaparak yaşayarak öğrenme temel bir öğrenme ilkesidir.
5. Konular diğer konularla ve öğrencinin diğer derslerde öğrendiği bilgilerle
ilişkilendirilerek verilmelidir.
6. Konular fıkra, hikaye ve tarihi örneklerle zenginleştirilmeli, bunlarda
çocukların örnek alabileceği kişilere yer verilmelidir.
7. Konular, öğrencinin aklına, duygularına ve de vicdanına hitap ederek
onlarda düşünme ve hissetme yeteneğini geliştirmeli, çevrelerine karşı ilgi ve merak
uyandırmalı, araştırma ve değerlendirmelerde bulunmaya sevk etmelidir.
8. Gereksiz bilgi ve fazla ayrıntıya yer verilmemelidir.
9. Konular aşağıdaki öğretim ilkelerine uygun olarak işlenmelidir.119
a. Öğrenciye Görelik İlkesi: Eğitim- öğretim faaliyetlerinin öğrencinin
gelişim özelliklerinin, ilgi ve ihtiyaçlarının göz önüne alınarak düzenlenmesidir.
b. Somuttan Soyuta İlkesi: Eğitim-öğretimde somut eşya ve maddeden
maddesel olmayana, soyuta gidilmesidir. Konunun gözle görülmesi, elle tutulması,
parçalara ayrılabilmesi öğrenilmesini kolaylaştırır, unutulmasını geciktirir. Bu
sebeple öğretim somuttan başlamalı, yavaşça soyuta gidilmelidir.
c. Yakından Uzağa İlkesi: Konuların işlenişinde, yakın, doğal ve toplumsal
çevreden hareket edilmeli, yavaş yavaş uzak örneklere, problemlere ve olaylara
geçilmesi gerekir.
d. Bilinenden Bilinmeyene İlkesi: Konuların işlenişi bilinen gerçeklerin
başlangıç olarak ele alınarak, bilinmeyene doğru ilerlemek ve bilinmeyeni bulmaya
çalışmaktır.
119 İlköğretim DKAB ders kitaplarını inceleme kriterlerini tespit için şu eserlere bakıldı: Özcan Demirel , Öğretme Sanatı, Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dini Motifler.
74
e. Açıklık İlkesi: Konunun geniş bir bilgi, örnek, öykü ve sözcüklerle
işlenmesidir. Öğrencinin derste konuşulan bütün sözlerden, kelimelerden kendisine
kendisi için açık ve anlamlı bir tablo oluşturabilmesi ve böylece öğrencinin bu
kelimeler ve anlamın dışında kalmamasıdır.120
Ders kitabı öğretim programının amaçlar, içerik, öğrenme öğretme süreçleri,
ve değerlendirme ile örtüşmelidir. Ders kitaplarında kazanımların alanı (bilişsel,
duyuşsal, psiko motor), düzeyi, sınırlarına dikkat edilmelidir. Sunulan içerik,
programda belirtilen ünite ve konuları kapsamalıdır. Bireyin gelişim özellikleri
dikkate alınarak, bilgilerin sunumunda uygun zihinsel süreçlere ve öğrenme
ilkelerine uyulmalıdır. Öğrenme ve öğretme durumları, etkinlikler düzenlenirken,
öğrenci özelliklerine, içeriğe uygun stratejiler (buluş yolu, sunuş yolu, araştırma
yolu), yöntem ve teknikler kullanılmalıdır. 121
Yapılandırmacı yaklaşıma dayalı ders kitaplarında buluş yolu, ,araştırma yolu
stratejilerinin kullanılması gerekmektedir.
Öğrenme sonucunda oluşan ürünlerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi
amacıyla ölçme ve değerlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Ölçme ve
değerlendirme sürecinde, öncelikle programda saptanan amaçlara ne derece de
ulaşıldığı kontrol edilmektedir. Böylece öğretmene de verilen öğretim hizmetinin
niteliği hakkında bilgi verir. İyi bir değerlendirme yapabilmek için ders
kitaplarındaki değerlendirme çalışmaları şu özellikleri taşımalıdır:122
Değerlendirme çalışmalarında sorular kazanımların alan ve düzeylerine
uygun olarak hazırlanmalıdır. Bilişsel alandaki kazanımlarla ilgili hazırlanan sorular
uzun cevaplı, çoktan seçmeli, kısa cevaplı,eşleştirmeli ya da boşluk doldurma 120 Leyla Küçükahmet, Öğretim İlke ve Yöntemleri, AlkımYayınları, İst. 1998, s. 39-40. 121 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s.71, 77. 122 A.g.e, 2002, s. 83 vd.
75
şeklinde olmalıdır. Duyuşsal alanla ilgili davranışların ölçülmesinde tutum ölçekleri,
gözlem formları hazırlanabilir. Devinişsel alanla ilgili davranışların ölçülmesinde
gözlem formları kullanılabilir. Değerlendirmenin eksik yapılmaması için duyuşsal ve
devinişsel alanla ilgili davranışlar da ölçülmelidir.
Sorulan sorularla kapsam geçerliliği sağlanmalıdır. Kendinden başka
kazanımlarında özelliklerini içerdiği için gerçekleştirildiğinde, kendinden önceki
kazanımların gerçekleştirildiği kabul edilen kritik kazanımlar ölçülmelidir. Soruların
puanları, puanların ne anlama geldiği hakkında öğrenciye bilgi verilmelidir.
Öğrencileri düşünmeye, araştırmaya sevk edecek sorulara yer verilmeli, bilgiyi
ölçen, ezbere dayalı sorulara az yer verilmelidir.
Ders kitabının etkili bir öğretme-öğrenme aracı olabilmesi için içeriğinde yer
alan bölümlerin iyi düzenlenmesi gereklidir. Ders kitabında üniteler bölümünün
düzenlenmesinde “Ünitenin Sunumu (Ünitenin adı, içeriği, yer alan konular)”,
“Amaçlar”, “Hazırlık Soruları”, “Metinler” (Metnin içinde bilgi aktarmak için şarkı,
şiir, resim, fotoğraf, sorular, öykü ve bibliyografyalar kullanılmaktadır.), “Kontrol
Soruları”, “Özet”, “Alıştırma veya Tamamlayıcı Ödevler” bulunmalıdır.123
Hazırlık çalışmaları, öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ile ilgili olmalıdır.
Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için ilgi ve istek uyandırmalı, öğrencinin bilgi
ve beceri birikimine uygun olmalıdır. Öğrencileri seviyelerine uygun araştırma,
inceleme ve deney yapmaya teşvik etmelidir. Hazırlık soruları verilirken, özellikle
ilköğretimin ilk dört sınıfında, öğrencilerin ne yapacağına dair rehber bilgiler
sunulmalıdır. Sorulan sorular somut gerçekleştirilebilir davranışlara dönük olup,
öğrencilerin çok fazla zamanlarını almamalıdır.124
123 F. Güneş, 2002, s. 66, 71. 124 A. Kılıç, S. Seven, 2002, s. 79, 83.
76
Ders kitaplarında içerik açısından bulunması gereken bu niteliklerin yanı sıra
dil ve anlatım özellikleri, resim, fotoğraflarında etkili bir öğretim için bazı
özellikleri taşımaları gerekir.
Dil ve anlatım özellikleri açısından; konu alanına ait kavramlar doğru
kullanılmalıdır. Anlatımı güçlü kılmak için farklı kelime türleri kullanılmalıdır.
Kelimeler öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun seçilmeli, çocuğun kelime hazinesi
dikkate alınmalıdır. Cümlenin öğelerinin dizilişine dikkat edilmeli, kurallı cümleler
kullanılmalıdır. Cümlelerdeki kelime sayısı sınıf düzeyine uygun olmalıdır.
Cümlelerde gereksiz kelime kullanılmamalıdır.125 Her bir paragraf tek bir düşünceyi
içermelidir. Paragraflar arasında belirginlik olmalı, birinden diğerine geçişler
yapılmalıdır. Anlatım açık, yalın olmalıdır. Farklı anlatım biçimleri (açıklayıcı,
betimleyici, tartışmacı ), anlatımda düşünceyi geliştirme yolları kullanılmalıdır.126
Ders kitabına konulmak üzere seçilen resimler nitelikli, konu ile ilgili, açık,
anlaşılır olmalıdır. Her resmin somut bir mesajı olmalıdır. Resim metin bütünlüğü
oluşturulmalıdır. Öğrencilerin ilgisini çekecek, yaşlarına uygun resimler seçilmelidir.
Öğrencilerin bilgilerini artırmak amacıyla resimlere açkılamalar yapılmalıdır.
(Resmin konusu, yeri, ressamı, tarihi vb.). Resimler öğrencilerin algılayabileceği
büyüklükte olmalıdır. Resimler gerçeğe yakın renkte olup, sayfanın üst orta, sağ-sol
kenarlarına yerleştirilmelidir. Resimlerde ortalama dört ana renk (siyah, sarı, kırmızı,
mavi) tercih edilmelidir. Fotoğraf ve resimlerin kullanılmadığı zamanlarda şemalar
verilmelidir.127
125 A.Kılıç, S. Seven, 2002, s. 109, 112. 126 F. Güneş, 2002, s. 90, 95. 127 A.g.e, s. 136, 139.
77
Yukarıda verilen kriterler açısından içerik değerlendirmesinin yanı sıra ders
kitabında yer alan konular Türk Milli Eğitiminin ve DKAB dersinin genel ve özel
amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır. Bu amaçlar şunlardır.
a. Türk Milli Eğitiminin Genel Amacı
b. Türk Milli Eğitiminin İlköğretimle İlgili Amacı
c. . Türk Milli Eğitiminin Din ve Ahlak Öğretimi İle İlgili Genel Amacı
d. İlköğretim Okullarında Din ve Ahlak Öğretiminin Özel Amacı.
Buraya kadar belirtilen kriterler bütün ders kitapları için geçerlidir. Ayrıca her
dersin öğretiminde uyulması gereken özel öğretim yöntemleri, ilkeleri vardır.
DKAB ders kitaplarının yazımında da uyulması gereken ilkeler vardır. İnanç
öğrenme alanı ile ilgili içerik ve etkinliklerin incelenmesinde bu kriterler de dikkate
alınacaktır.128
128 Cemal Tosun, Recai Doğan, Ayşe Korkmaz, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel Yayın Dağıtım, Ank. Kasım, 2001, s. 50-70.
78
IV. BÖLÜM
İLKÖĞRETİM DKAB DERS KİTAPLARININ İNANÇ ÖĞRENME
ALANI İÇERİK VE ETKİNLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
A. 4. Sınıf 1. Ünite: Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz? Ünitesinin
İçerik ve Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi
Ünitenin Kazanımları
Bu ünitenin sonunda öğrenciler;
1.Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl kullanıldığını fark
eder.
2. Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını açıklar.
3.Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.
4.Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark eder.
5.Dinin ahlaklı olmayı gerektirdiğini fark eder.
6.Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.
7.Güzel söz söyleme ve güzel davranış sergilemeye istekli olur.
8.Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler.
Ünite içerisinde her bir kazanım için çeşitli etkinlik örnekleri verilmiştir. 4, 5,
6, 7 ve 8.sınıfların ders kitabında inanç öğrenme alanı ünitelerindeki her bir kazanım
için verilen içerik ve etkinlikler ders kitabını incelemek için belirlenen kriterler
açısından değerlendirilerek, kazanımları gerçekleştirip gerçekleştiremediği
belirlenecek, tavsiyelerde bulunulacaktır.
79
Günlük hayatımızda dilimizde kullandığımız bir çok sözcüğün inançlarımızla
ilgili olması dinin yaşamımızda önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Her
ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt yapısı
vardır. Bu alt yapı varsa öğrenme kolay gerçekleşir. Öğrenmenin alt yapısının
oluşturulmasına “hazır bulunuşluğun sağlanması” da denir. Hazır bulunuşluk, gerekli
ilginin uyandırılması, ilgili konuyu öğrenebilmek, anlayıp anlamlandırabilmek için
gerekli ön bilgi, duygu ve becerilerin kazanılmış olmasıdır.
Bu ünitenin girişinde hazırlık çalışmalarıyla karşılaşıyoruz. Şüphesiz,
öğrencilerin yeni başlayacakları üniteye karşı güdülenmelerinde, öğrenmeye istekli
hale gelmelerinde, araştırma yapma becerisi kazanmalarında hazırlık çalışmalarının
etkisi olacaktır. Hazırlık çalışmaları adı altında öğrenciye yöneltilen sorular bu
amaçları gerçekleştirmeye yönelik olmalıdır.
Hazırlık çalışmalarındaki sorular günlük hayatta kullandığımız dinimizle ilgili
kelime ve deyimlerin neler olduğunu buldurmak, Allah’a niçin şükretmemiz
gerektiği, helal, haram, günah ve sevap kavramlarının ne anlama geldiği, güzel söz
söylemenin önemi ile ilgili atasözü bulmalarıdır.
Bu sorulara baktığımızda genel olarak çocukların dini gelişim sürecinde ilk
sordukları soruların Allah ile ilgili olduğu bilinmektedir. Çocuklara Allah’ın varlığını
hatırlatan, insanların O’na muhtaç oluşuna yönelik sorular olduğunu görmekteyiz.
Dilin gelişimini sağlamak amacıyla helal, haram, sevap, günah kavramlarının
anlamlarının ne olduğu sorulmuştur. Atasözü ve deyimleri araştırmaları
istenmiştir.Yine öğrencilerden hoşlarına giden gitmeyen davranışlara örnekler
bulmalarının istenmesi onların duyuşsal özelliklerini geliştirecektir.Bu soruların
cevabını bulmak isteyen öğrenci hem düşünecek hem de büyüklerine müracaat
80
ederek aldığı cevaplar doğrultusunda Allah hakkında, din hakkında bilişsel ve
duyuşsal bir hazırlıkla üniteye giriş yapabilecektir.
Öğrencilerin bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirecek olursak,
ilk hazırlık çalışmasında, günlük hayatlarında kullandıkları dinimizle ilgili beş
kelime veya deyim bulup yazmaları istenmektedir. Burada “dinimizle ilgili” ifadesi
henüz din dersi almaya başlayan öğrenciler için soyuttur, anlamayabilirler. Çünkü
din kavramıyla ne anlatılmak istendiği açık değildir. Bunun yerine “Allah şifa
versin” kelimesini ne zaman söyleriz?. Sizde benzer bir örnek veriniz gibi bir çalışma
hazırlık açısından daha uygun olabilirdi.
Hazırlık çalışmaları sonuç itibariyle öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve
günlük yaşantısı ile ilgili olup, ünite ve konuyu öğrenmek için istek uyandırmaktadır.
Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
1.Kazanım: Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl
kullanıldığını fark eder.
Hazırlık çalışmalarından sonra “Günlük konuşmalarımızda dine ilişkin
ifadeler” alt başlığıyla ilk konuya giriş yapılmıştır.Bu konu başlığında “dine ilişkin”
ifadesi yerine, “dini hatırlatan” ifadesi öğrencilerin kavrama düzeyine daha uygun
olacaktır.
Bu başlık altında bazı dini kelimelerle dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
“Maşallah”, “Allah’tan umut kesilmez”, “Allah korusun” gibi günlük hayatta
kullanılan ifadelere yer verilerek, Allah’ın günlük hayatımızdaki varlığına dikkat
çekilmiştir. Öğrencilerin bildikleri, duydukları ve sıkça kullandıkları bu ifade ve
81
deyimlerle bilinmeyen ve soyut bir varlık olan Allah’a dikkat çekilmiştir. Bu anlatım
tarzıyla “bilinenden bilinmeyene” ilkesine göre hareket edildiği görülmüştür.
Konunun öğretim ilkeleri ışığında anlatılmış olması son derece önemli ve faydalıdır.
Konu başlığı içerisinde “değerlendirelim” adlı bir etkinliğe yer verilmiştir.
“Allah korusun”, “Allah bereket versin” ifadelerinin anlamlarının bulunarak hangi
durumda kullanıldığına örnek verilmesi istenmiştir. Verilen öğrenciler için faydalı
bir etkinliktir, ancak burada dini kelimelerle ilgili çeşitli resimler verilerek, resimde
anlatılmak istenenle ilgili dini ifadeyi söylemeleri veya yazmaları istenebilirdi. Bu
şekilde bir etkinlik hem görsel olarak öğrencilere hitap edecek hem de ilgilerini çekip
onları düşündürecektir.
Günlük konuşmalarımızda dinimizle ilgili olarak besmele, şükür, günah,
sevap, helal, haram sözcüklerinin de kullanıldığı belirtilmiştir.
“Bismillahirrahmanirrahim” konusunda hazırlık çalışmaları içinde herhangi
bir soru sorulmadığını görmekteyiz. Oysa ki çocukların en fazla aşina oldukları dini
kelimelerden biridir. Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden bir
tanesi “Besmele” dir. “Besmele” kavramının anlamının “Esirgeyen ve bağışlayan
Allah’ın adıyla” şeklinde açıklandığı görülmüştür. Bir işe başlarken çektiğimiz
“Besmele”yle Allah’tan yardım dilediğimiz, O’ndan işimizde kolaylık istediğimiz,
O’nu çok sevdiğimiz için her an ismini hatırladığımız, bizimle beraber olduğunu dile
getirdiğimiz için “Besmele” çektiğimiz açılanmıştır. Burada öğretimin “açıklık”
ilkesinin gereği olarak “Besmele” nin anlamı ve ifade ettikleri açık bir şekilde
verilmiş, bu kavramın günlük hayatımızdaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir.
Bu şekilde, öğrencinin bu ifadeyi günlük hayatında daha istekli ve şuurlu bir şekilde
kullanmasına imkan sağlanmış olur.
82
“Besmele”nin Arapça alfabeyle yazılışının verilmesi de olumlu bir
düşüncedir. Çünkü çocuklar, bu ifade ile başta Kur’an olmak üzere camide, çarşıda,
bazı ev ve dükkanlarda karşılaşmaktadırlar. Öğrenciler bu sayede levhalarda, değişik
şekillerde, süslü olarak asılan bu ifadelere daha bir anlamla bakacaklardır. Konunun
sonunda paylaşalım bölümünde, işlerimize niçin besmele ile başlarız?
Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız etkinliği öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal
düzeyine uygundur, ancak etkili değildir.
Bu konuda şu şekilde bir etkinlikte yapılabilirdi. Yemek yiyen bir aile resmi
konularak, resmin altına “sizce resimde hangi dini kelimeler kullanılıyordur?” diye
sorularak resim altında verilen boşluklara diyalog yazmaları istenebilir. Böyle bir
çalışma öğrencilere öğrendikleri bilgileri sentezleyerek bir formda uygulama imkanı
verecektir. Yazılan diyaloglar öğrenciler tarafından karşılıklı okunabilir, öğrenme
daha kalıcı olacaktır. Bazı öğrencilerin arkadaşlarından farklı dini kelimeler
bildikleri görülebilir.
Bize en güzel nimetleri veren, bizi koruması için dua ettiğimiz, bizim için
huzur ve güven kaynağı olan Allah’a karşı görevlerimiz neler olmalıydı?. Şimdi bu
konunun kitaptaki işlenişine geçelim.
Kitapta, bize yapılan bir iyiliğe karşı duyduğumuz teşekkür etme ihtiyacını,
bize sayısız nimetleri veren Allah’a karşıda duymamız ve O’na her fırsatta
şükretmemiz gerektiği belirtilmiştir. Allah’a şükür öğrencinin kabul edebileceği
mantıki bir izahla açıklanmıştır. Bilinen ve uygulanan bir görgü kuralından yola
çıkılarak Allah’a şükrün gerekliliği vurgulanmıştır. Teşekkür edilen insanın daima
iyi duygularla hatırlandığı belirtilmiştir. Bu tarz bir anlatımda “bilinenden
bilinmeyene” ilkesine uyulduğu görülmektedir.
83
Allah’ın insanlara sayısız nimetler verdiği hatırlatılarak,günlük
konuşmalarımızda “Allah’a şükür”, “Çok şükür”, “Hamt olsun” gibi ifadeler
kullanarak Allah’a verdiği nimetler için teşekkür ettiğimiz O’na olan sevgi ve
saygımızı teşekkür ederek göstermemiz gerektiği belirtilmiştir. Öğretimin “yakından
uzağa” ilkesi göz önüne alınarak, öğrencilerin yakınındaki nimetlerin varlığından,
Allah’ın kullarına cömertliği özelliğine vurgu yapılmıştır. Ayet ve hadislere yer
verilerek hem konunun önemi vurgulanmış hem de konu zenginleştirilmiştir. Allah’a
olan şükrümüzü nasıl yerine getireceğimiz, O’na karşı olan görevlerimizi yerine
getirmekle şükretmiş olacağımız ifade edilmiştir. Burada yapılması Allah’ın hoşuna
giden somut davranış örneklerine yer verilmiştir; yakınların kıymetini
bilmek,insanlarla paylaşmak, nimetleri dikkatli kullanmak vb. Bu örnekler insanlara
yardım etmek, ders çalışmak, anne babaya iyi davranmak vb. şeklinde
çeşitlendirilebilirdi.
Allah’ın sayısız nimetler verdiğini anlatan
ayetin yanına öğrencilere Allah’ın nimetlerini
hatırlatmak için çeşitli meyveler konulmuştur. Ayetin
devamındaki yazıda ise, nimetleri doğru, zamanında,
uygun şekilde kullanmanın Allah’a teşekkür etmek
olduğu belirtilmiştir. Bu bölüme yiyecekleri çöpe
döken bir kadın veya defterinin sayfalarını yırtıp çöpe atan bir çocuk resmi konularak
konu bu açıdan daha iyi kavratılırdı.
“Paylaşalım” adlı bölümde teşekkür etmenin önemi ile ilgili öğrencilerin
arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşmaları istenmektedir..Bu etkinlikte bir örnek olaya,
hikayeye yer verilip, sonra öğrencilerin fikirlerini paylaşmaları dersi daha zevkli hale
84
getirir. Çünkü, bu yaştaki öğrenciler kavramları, duygularını çoğunlukla günlük
yaşantılarından örneklerle açıklamaya başlarlar. Yine sınıfta drama çalışması da
yapılabilir. Kendisine teşekkür edilen ve edilmeyen öğrencilere duyguları,
karşısındaki kişi hakkında fikirleri sorulabilir.
Değerlendirelim bölümünde Nasreddin hocanın “Allah’a şükür üzerinde ben
yoktum” isimli fıkrası verilmiştir. Fıkra bu yaştaki çocuklar için eğlendirici,
komiktir. Ancak öğrencilerin anlayabileceği şekilde Allah’a şükür kavramı
örneklendirilememiştir. Hocanın kötü bir durumdan (kaybolmaktan) kurtulma yolu
bazı çocuklar için anlamsız olabilir. Çünkü öğrenciler hocanın eşeğinin üzerinde
olması halinde eşeğin kendi başına hareket edemeyeceği için hocanın kaybolmasının
imkansız olduğunu düşüneceklerdir.
Allah’a şükür konulu şiirde nimet kavramından bahsedilmektedir. Bu açıdan
değerlendirirsek, nimet kavramı çoğunlukla maddi (yiyecek, içecek) anlamında
örneklendirilmiş, Allah’a şükür sebebi sayılmıştır. Nimet kavramı, somuttan- soyuta
öğrenme ilkesine uygun olarak, (sağlık, sevgi, iyilik) gibi soyut kavramları da
örneklendirmelidir. Allah’a şükür konusunda verilen resimle ilgili olarak “yaşlı adam
çocuğa neler söylemiş olabilir?” konulu beyin fırtınası yapılabilir.
Allah’ın hoşnut olacağı işleri yaparsak Allah’a şükretmiş olacağımız
vurgulanırken, aynı şekilde O’nun hoşnut olmayacağı işlerden uzak durmakla da
şükretmiş olacağımız anlatılarak “helal”, “haram”, “günah”, “sevap” konularına
geçilseydi öğretimin “bilinenden bilinmeyene” ilkesi uygulanmış olurdu.
Hazırlık çalışmaları içerisinde bu kavramların anlamlarının öğrenilmesinin
istendiğini görmekteyiz. Bu kavramların önceden araştırılması, öğrencilerin ön koşul
öğrenmelerinin sağlanmasına yardımcı olacaktır, öğrenmelerini kolaylaştıracaktır.
85
Kavramların dindeki temel değerlerle ilgili kuralların karşılıkları olduğu belirtilip,
anlamları, günlük hayattan (helal lokma, helal olsun, Allah helalinden kazanç nasip
etsin) vb. örneklerle açıklanmıştır. Böylece öğretimin yakından uzağa ilkesine
uyularak, öğrencilerin ilgilerinin konuya çekildiğini görmekteyiz.
Haram kavramı konusunda Allah’ın haram kıldığı şeyleri açıklamak için
En’am suresinin 151. ayeti örnek olarak verilmiştir. Ayetin akabinde öğrencilerden
haram olarak bildikleri bazı davranışları listelemeleri istenmiştir. Bu kısımda ayetle
ilgili olarak Allah’ın neleri yasaklamış olduğunu ayetten çıkarmaları istenebilirdi. Bu
şekilde bir yönerge verilseydi haram kavramının anlaşılmasında ayet daha etkili
olarak kullanılmış olurdu.
Haram kavramı ile günah kavramı arasındaki ilişkinin, günah olan davranışlar
insanlara, çevreye zarar verdiği için Allah tarafından yasaklandığı şeklinde
çocukların anlayabileceği mantıki bir izahla açıklandığını görmekteyiz. Helal
kavramında da “helalinden para kazanmanın” da sevap olduğu belirtilerek iki kavram
arasındaki ilişki açıklanabilirdi. Öğrenciler haram ile günah, helal ile sevap
arasındaki ilişkiyi sezmektedirler ancak ifade edememektedirler. Ders kitabında bu
bölümde; “ ….. helaldir, onunla yoksullara yardım edersem, ……. kazanırım”
şeklinde kavramsal ilişkiyi ortaya çıkaracak, öğrencinin kendi öğrenmesini
değerlendirebileceği etkinliklere yer verilmeliydi.
“Dilek ve dualarımızda dini ifadeler” konusu ünitenin başında “günlük
konuşmalarımızda dine ilişkin ifadeler” başlığında zaten işlenilmektedir. Konunun
tekrar edildiğini görmekteyiz. Bu konu içerisinde bazı dini ifadelerin dua olduğu,
onları günlük yaşantımızda kullanırken Allah’a dua edip, O’ndan yardım istediğimiz
vurgulanmıştır. Konu içerisinde bir şiir verilerek öğrencilerden şiire uygun başlık
86
bulmaları istenmiştir. Öğrencilerin kavrama düzeylerinin gelişimini amaçlayan
faydalı bir etkinlik olarak görmekteyiz.
“Selamlaşıyoruz” konusunda, “selam”ın karşımızdaki kişiye sağlık, iyilik
dilemek olduğu belirtilerek, “selamün aleyküm”, “merhaba”, “hoşça kal” gibi
öğrencilerin günlük hayatlarında sıkça kullandıkları selamlaşma ifadelerine yer
verilmiştir. Birbirleriyle karşılaşan kimselerin selamlaşmalarının birbirlerine
verdikleri değerin ifadesi olduğu belirtilmiştir. Böylece öğrenciler selamlaşmanın
önemini daha iyi kavrayıp, selamlaşmaya istekli olacaklardır. Öğrencilerin bilişsel ve
duyuşsal öğrenmeleri harekete geçirilecektir. Sınıf içerisinde drama yapılarak
öğrencilerin psiko-motor gelişimleri de sağlanabilir. Konu içerisinde
“selamlaşmanın insanlar arasında sevgiyi artıracağını” anlatan güzel bir hadis-i şerif
ile içerik zenginleştirilmiştir.
2. Kazanım :Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını açıklar.
Konu içerisinde kelimeitevhit: “La ilahe illallah Muhammedün rasulüllah” ,
anlamı ise; “Allah’tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed, Allah’ın peygamberidir.”
İfadeleri ile açıkça, anlaşılır bir biçimde verilerek öğretimin açıklık ilkesine
uyulduğunu görmekteyiz. Tevhit kelimesinin Allah’ın bir olduğu, her şeyi bildiği,
her şeyi duyduğu, her şeye gücünün yettiğini bize anlattığı belirtilmiştir. Allah’ı bu
nitelikleriyle öğrenip kabul ettiğimizde kendimizi daha güvende hissedeceğimiz
vurgulanmıştır. Bu yaştaki çocuklar için güven duygusu, korkulardan uzaklaşmak
önemlidir. Allah’ın çok güçlü olduğunu, kendisini koruyacağını bilen çocuk daha
güvenli, huzurlu olacaktır. Öğretimin faydalılık ilkesine de uyulmuş olacaktır.
Kelimeitevhidi davranışlarımızla da ortaya koyabileceğimiz belirtilmiştir. Allah’ın
biriliğine inanan insanın, O’nun emir ve yasaklarına uyması gerektiği söylenerek,
87
hem kelimenin sözlü olarak söylenilmesinde istek uyandırılmış hem de kavramın
yaşantımıza etkisi olması gerektiği açıklanarak, kavramın iyice özümsenmesi
sağlanmıştır.
Kelimeişehadetin de söylenişi ve anlamı açıkça verilmiştir. Kelimeişehadeti
söyleyen kişinin İslam’a girmiş ve Allah’a söz vermiş olduğu belirtilerek, bu
kelimeyi söyleyenin Allah’ın hoşuna
gidecek işler yapması gerektiği
vurgulanmıştır.
Konu içerisinde Allah’ın niteliklerini
anlatan “inanıyorum ki” başlıklı bir şema
verilmiştir. Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin içerdiği mana şematize edilmiştir.
Öğrencilerden kelime-i tevhit ve kelime-i şehadeti duydukları yerleri yazmaları
istenebilirdi.
3. Kazanım:Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.
Sembol kelimesinin tanımı şu şekildedir: “Duyularla ifade dilemeyen bir şeyi
belirten somut nesne veya işaretlerdir.” Tanım öğrencilerin bilişsel düzeyine uygun
değildir, daha açık, anlaşılır kelimelerle yapılmalıydı.Sembol tanımına örnekler
(kızılayın sembolü, Türk bayrağı) verilerek onların nelerin simgesi olduğu sorularak
sembolün kavratılması sağlanabilirdi.. Böylece öğrencilerin somut örneklerle
kavramı daha kolay anlamaları sağlanmış olurdu. Hemen sonrasında dini sembolün
tanımı verilip, örneklendirilmiştir. Din kavramı somut, dini hatırlatan nesnelerle
açıklanmıştır. “Somuttan soyuta” ilkesine uyulmuştur. Öğrencilere dini sembollerle
ilgili bir kavram haritası yapılması, sembollerin zenginleştirilmesi, öğrencilerin
kavramasını pekiştirirdi.
88
4. Kazanım: Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark eder.
İnsanda sevme, sevilme, sığınma gibi bir takım duyguları olduğu gibi yüce bir
varlığa inanma ihtiyacının da doğuştan gelen bir duygu olduğu belirtilmiştir. Dinin
ailemiz ve insanlarla ilişkilerimizde bize yol gösterdiği, canlılara sevgi ile bakmamızı
öğütlediği vurgulanmıştır.
Dini doğru öğrenmenin, batıl inanç ve hurafelere inanmaktan, kötü
davranışlardan alıkoyduğu belirtilmiştir. Ancak bu yaştaki öğrenciler batıl inanç ve
hurafe kavramlarını anlayamazlar. Dinin insanlardan istedikleriyle, dinin gerekliliği
belirtilmiştir. Dinimizi öğrenmek içinde Kur’an’ı okuyup anlamamız gerektiği
belirtilmiştir. Dini öğrenmenin önemi konusunda şu şekilde boşluk doldurmalar
konulabilirdi:
• Allah’ın insanları iyiye, doğruya yöneltmek için ………..aracılığıyla
gönderdiği kurallar bütününe………..denir.
• Din bize, ………, doğruluğu,……., öğütler.
• Din bizi; …….., başkalarına zarar vermekten,….. uzak durmaya yöneltir.
Dinin önemi konusunda şöyle bir örnek olay verilebilir; Aynı sınıfta Ali ve
Ahmet adındaki ikiz kardeşler vardır. Bir gün öğretmenleri sınav sonuçlarını okur.
Ali 5, Ahmet 2 alır. Eve giderler. Annesi çocuklarına sınavdan kaç aldıklarını sorar.
Ali 5 aldığını söyler, Ahmet ise 4 aldım der. Ali annesine, hayır anne Ahmet 2 aldı
der. Ahmet ise hiçbir şey söylemeden odasına gider. Odalarında ders çalışırken
annesi odaya girer. Yerde bir kalem görür. Bu kalem hanginizin der. İkisi de ses
çıkarmaz, sonra birden Ali, Aa anne bu Mehmet’in bugün kaybettiği kalem der.
Annesi: Buraya nasıl geldi? diye sorar, Ali: Ben bilmiyorum anne der. Ahmet’ten hiç
89
ses çıkmaz. Anne: Ali sen dışarı çık. Ahmet ile biraz konuşacağım der. Annesi
Ahmet’e; Örnek olaya göre verilen soruları yanıtlamaları istenir.129
Sizce annesi Ahmet’e neler demiş olabilir?
Sizce hangi çocuğun yaptığı davranışlar doğru, hangisinin yanlıştır? Neden?.
İyi ve kötü davranışları gösteren resimler verilerek, dine uygun olanlar ile
olmayanları seçerek nedenini yazmaları istenebilir. Bu gibi etkinlikler yapılarak
dersin içeriği zenginleşir, konuyu öğrenmek daha zevkli olurdu.
5. Kazanım: Dinin ahlaklı olmayı gerektirdiğini fark eder.
6. Kazanım: Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.
Konunun içeriğinde güzel ahlakın ibadet olduğu belirtilmiştir. Güzel ahlak
kapsamındaki davranışlara örnekler verilmiş, Hz. Muhammed’in güzel dinin
kurallarına, Allah’ın isteklerine uyduğu için insanlara güzel ahlaklılık konusunda
örnek olduğu belirtilmiştir. Ahlaklı davranışlar içinde sevgi, iyilik, adalet ve yardım
severliğin ön planda olduğu görülmektedir. Bu yaştaki çocukların gelişimlerine
baktığımızda büyükleri tarafından sevilmek, takdir edilmek, başarılı olmak
istediklerini görüyoruz. Güzel ahlaklı olmanın toplumda sevilen, beğenilen nitelik
olduğunu öğrenmeleri, öğrenciler için teşvik edicidir. Böylece dini değerleri daha iyi
kavrarlar. Konu ile ilgili verilen ayet ve hadisler içeriğe ve öğrencilerin kavrama
düzeyine uygundur.
7.Kazanım: Güzel söz söyleme ve güzel davranış sergilemeye istekli olur.
Konu ile ilgili olarak konuşmalarımızda güzel söz söylemek, kaba ve kırıcı
ifadelerden kaçınmak hem dini hem de ahlaki bir gerekliliktir denilerek güzel
davranışlar ile din ve ahlak arasında bağ kurulmuştur. Konunun günlük yaşantıyla
129 R. Doğan, C. Tosun, 2003, s. 287.
90
ilişkisi kurularak atasözü ve öz deyişlere yer verilmiştir. Söze selamla başlamanın
sözlerin en güzeli olduğu belirtilmiştir. Konuştuğumuzda kırıcı ve kaba ifadelerle
konuşmayıp, kibar olmamız gerektiği vurgulanmıştır. Atasözleri kullanılarak
öğrencilerin dikkati konuya çekilmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine uyulmuştur.
“Güzel söz söyleyelim” konusunda
verilen resim içeriğindeki yazıya
uygun değildir. Bu resimde iki
arkadaştan birisi güzel bir söz
söyleyip, diğer arkadaşın ise nasıl bir
karşılık vermiş olabileceği sorulabilirdi. Sınıfta şu şekilde bir drama çalışması
yapılabilir; bir marketten alış veriş yapan iki kişiden birisi kaba, diğeri kibar konuşur.
Market sahibinin iki kişiye olan davranışları üzerinde konuşulur. Bu şekilde bir
etkinlikle öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psiko motor öğrenmeleri öğrenme
sürecinde aktif hale getirilir.
8. Kazanım: Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler.
Öncelikle duanın isteklerimizi Allah’a iletmemiz olduğu söylenmiştir. Din
kültürü ve ahlak bilgisi dersine yeni başlayan bir öğrencinin dua ezberlemeden önce
onun anlam ve önemini bilmesi uygun görülmüştür. Sübhaneke duasında her bir
ayetin anlamı karşısında açıklanmıştır. Duayı öğrenmelerini pekiştirecek “röportaj”
adlı etkinlik öğrencilerin öğrenmesini zevkli hale getirip, kalıcı kılacaktır. Dua
ezberlemek zor, tekrar gerektiren bir süreçtir. Öğrencilerin dua öğrenmeye
güdülenmeleri için, duanın önemini, kendi kelimeleri ile de dua edebileceklerini
kavramaları gerekir. Konu içeriği kazanımın gerçekleşmesine katkı sağlayacaktır.
Ayrıca şu şekilde bir etkinlik yapılabilirdi; yap bozlar kullanılarak bazılarına
91
sübhaneke duasının kelimeleri yazılır, kağıtlar karıştırılır. Farklı birkaç tane yap boz
kullanılabilir. Sınıf gruplara ayrılıp hangi grubun yap bozu önce tamamlayıp duayı
bulacağı bir oyun hem öğrenmeyi zevkli hale getirir hem de öğrenciler yaparak
yaşayarak öğrenmiş olurlar.
Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında
İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 4. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders
kitabındaki 1. ünite olan “Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?.” Başlıklı ünitede
yer alan konular içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel
anlamda öğretim programında aynı ünite için belirtilen kazanımları
gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen
resim, örnek, yazı, fıkra gibi bazı etkinlikler belirlenen kazanımları gerçekleştirme de
çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda değişik fikirler verilmiştir. Bu
değerlendirmenin yanı sıra genel olarak ünitenin tamamının da değerlendirilmesini
gerekli görmekteyiz. Bu sebeple farklı sorulara cevap aranarak ünitenin
değerlendirilmesi yapılmıştır.
Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen
çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.
Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?
Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve
üniteyle ilgili ön testlerdir.
1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar
ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında
dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde
92
ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca
hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.
2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?
Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve
öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin
gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır.Kazanımlar, öğrencinin o üniteyi
başarıla tamamladıktan sonra ulaşacakları bilişsel, duyuşsal ve psiko motor davranış
örüntülerini gösterir biçimde olmalıdır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi Öğretim Programında her sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan
ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına yerleştirilmelidir.
3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?
Her ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt
yapısı vardır. Bu alt yapı varsa, öğrenme kolay gerçekleşir. Öğrenmenin alt yapısının
oluşturulmasına “hazır bulunuşluğun sağlanması” da denir. Hazır bulunuşluk, gerekli
ilginin uyandırılması, ilgili konuyu öğrenebilmek, anlayıp anlamlandırabilmek için
gerekli ön bilgi, duygu ve becerilerin kazanılmış olmasıdır.
4. Ünitelerin başlarında ön test verilmiş midir?
Ünite başlarında yer alacak ön testler, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyini
ölçme, öğrenileceklere karşı merak ve ilgi uyandırma, öğrencilerin bildiklerinin ve
bilmediklerinin farkına varmalarını sağlama, ünitenin sonunda yapılacak ölçme
işlemi ile karşılaştırılarak öğrenmenin derecesini belirleme işlemleri için
kullanılabilir. Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme
yaptığımız zaman, ünite şu açılardan yeterli bulunmuştur: Ünitede hazırlık
çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularını öğrenilmesi için
93
gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlayacak niteliktedir. İlgiyi sağlamaya
yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime ve
kavramlarla ilgili, önceki sınıflarda Türkçe dersinde öğrendikleriyle
ilişkilendirecekleri hazırlık çalışmaları vardır.
Ünitede yetersiz olan durumlar; Ünitenin başında konular açık ve sistematik
olarak verilmemiştir. Ünitenin kazanımları ve ünite başında ön testler verilmemiştir.
İçeriğin Dil ve Anlatım Yönlerinden İncelenmesi
Kitap dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazılmış mıdır?
Kitap içerisinde kelime, terim, deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır.
Noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır. Gerektiğinde kelimelerin okunuşları ve
anlamları belirtilmiştir. Kelime, terim ve deyimlerin yazımında T.D.K’nın ilkelerine
uyulmuştur.
Kitaptaki anlatım uygun mudur?
Kitapta ünite boyunca sade ve akıcı bir dil kullanılmıştır. Ünite içerisinde din
dilinin kendi özelliğinden kaynaklandığı için Arapça kelimeler çoğunluktadır.
Kelimelerin anlamlarını öğrencilerin araştırıp, bulmaları istenmektedir. Arapça olan
kelime ve terimlerin anlamları direk verilmeyip, örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır.
Örneğin, “Allah’a şükür” konusu içerisinde verilen (İbrahim Suresi, 34) te geçen
nimet kelimesi açıklanmamıştır. Allah’ın verdiği nimetler konulu bir kavram haritası
yapılabilirdi. Kitapta kullanılan dil sade ve akıcıdır.
Cümle yapıları uygun mudur?
Cümle yapıları 4. sınıf öğrencisinin seviyesine uygun uzunluktadır.
Cümledeki kelime dizilişi dil kurallarına uygundur. Özne, nesne, yüklem şeklinde
kurallı cümle dizilişi vardır. Konu anlatımında devrik cümlelere rastlanmamıştır.
94
Zaman zaman soru cümleleri kullanılarak anlatım renklendirilmiştir. Konu içerisinde
içeriğe uygun olan ayet ve hadislere yer verilmiş, ayet ve hadislere özgü din dili ile
metin renklendirilmiştir.Cümle içerisinde paragraflar tek bir bilgi veya fikri
içermektedir. Ancak bazen fazla uzun olabilmektedir.Öğrenciler cümlenin başında
okudukları kelime ile sonradan okudukları arasında bağ kuramamaktadırlar, bu
durum metni anlamayı zorlaştırmaktadır.
Cümleler konu, amaç ve kazanımlara uygun mudur?
Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, bildirici ve açıklayıcı bir dil formu
tercih edilirken, duyuşsal nitelikli kazanımlar için ikna edici bir dil kullanılmıştır.
Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya, kazanımlara uygundur. Kullanılan
dil, öğrencinin geldiği sosyal çevre ile uyumludur. Öğrenciler derste kullanılan
kelimeleri, günlük yaşantılarında duymuş ve kullanmışlardır.
Anlatım öğrenciye hitap etmekte midir?
Cümlelerin bazen uzun olduğu görülmektedir. 4. sınıfta bir cümledeki kelime
sayısının on ikiyi geçmemesi lazımdır.
Anlatımda Kullanılan Örneklerin İncelediğimizde; Anlatımda örneklere
yeterince yer verilmiş midir?
Soyut konuların somutlaştırılması, bilgilerin anlamlandırılması,
ilişkilendirilmesi için ders kitaplarında örneklere yer verilir. Din kültürü ve ahlak
bilgisi ders kitabının örnekler açısından zengin bir kitap olması gerekir. Çünkü çok
sayıda kelime, terim, dinsel ve ahlaki davranış ve bazı beceri boyutlu davranışlar bu
alanın içinde yer almaktadır. Günlük konuşmalarımızda dine ilişkin ifadeler
konusunda verilen kelimelerin bazıları örneklendirilmemiştir. Verilen örnekler
genelde öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve seviyelerine uygun olup, günlük yaşantılarından
95
seçilmiştir. Öğrencilerin anlamaları ve hazır bulunuşluklarının sağlanması için
örnekler verilmiştir. Öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaları ve kendi öğrenme
düzeylerini bilmeleri için değerlendirme çalışmaları bulunmaktadır. Öğrendiklerini
uygulamaları, fikirlerini açıklamaları için verilen örnekler ve resimlerin bir kısmı
anlaşılma açısından yetersizdir. Öğrencinin kendi düşüncesini açıklayacağı, yüksek
düzeyde öğrenmesini sağlayacak örnekler verilmelidir. Örnek olarak verilen resimler
çeşitlendirilmeli, daha işlevsel olmalıdır.
İçeriğin Öğretim Yöntem ve Teknikleri Açısından İncelenmesi
Her amaç ve her kazanım, belli bir öğrenme, yeni davranış türünü belirler.
Her bir davranış türü ise, farklı öğrenme ve öğretme etkinliği gerektirir.Duyuşsal
davranış türleri rol oynama, örnek olay incelemesi gibi yöntem ve teknikler, beceri
davranışları ise gösteri ve yaparak öğrenme yöntem ve tekniklerini gerektirir.
Anlatımda yer alacak soru cümleleri, grup tartışmaları, beyin fırtınasına
yönlendirebilir. Konuların işlenişinde çeşitli yöntem ve teknikleri kullanmaya sevk
edecek anlatım özellikleri vardır.Bu anlatım özellikleri içerikteki resimler, çalışma
kağıtlarıyla zenginleştirilerek çeşitlendirilmelidir.
İçeriğin Bilimsellik ve Kaynaklar Açısından İncelemesi
Bilgiler doğru ve objektif olarak sunulmuştur. Bilgi kaynakları zengin ve
güvenilirdir.Kullanılan Kur’an meali ve hadis kaynakları güvenilirdir. Diyanet İşleri
Başkanlığının çıkardığı, onay verdiği mealler kullanılmıştır. Ayetler genel anlamda
anlaşılırdır. Metindeki konuya uygundur. “Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?”
ünitesinin “Allah’ şükür” konusunda nimet kelimesini kullanıldığı iki ayet
bulunmaktadır.
96
“ O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini saymaya kalksanız,
sayamazsınız….”
İbrahim suresi, 34.
ayet
“….Eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artıracağım…” İbrahim suresi,
7. ayet.
İki ayette geçen nimet kelimelerini açıklayan bir ifade, örnek kullanılmalıdır.
Ayetlerin devamında verilen içeriğe uygun olarak, iki ayetin yeri konu içerisinde
değiştirilmelidir. Ayetlerin öğretimde etkili kullanımı ile ilgili farklı yöntem ve
teknikler kullanılmamıştır. Öğretim programında ayetlerde din dilinin kullanımı ile
ilgili etkinlik örnekleri bulunurken kitapta sadece yazılı metin verilip, öğrencilerden
açıklamaları istenmektedir. Bu sebeple ayetler etkili olarak kullanılamamaktadır.
Hadisler Kütüb-i sitte adı verilen sahih hadis kaynaklarından seçilerek kullanılmıştır.
Ünite içerisinde konularla ilgili okuma parçası bulunmuyor. Çalışma
yaprakları ise, kısa boşluk doldurma biçimindedir. Örnek olaylar verilip sorular
sorulmalıdır. Soyut bir konuyu somutlaştırmak, örnekler vermek, öğrencinin
konuları, olaylar ve olgular üzerinde görebilmesini sağlamalıdır.
Ünitenin Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi
Değerlendirme çalışmalarını kazanımlarla ilgili soru sorulup sorulmadığı
açısından değerlendirdiğimizde;
7 tane 1. kazanımla (Dini ifadelerin günlük konuşmalarımızda nerede ve nasıl
kullanıldığını fark eder.) ilgili soru bulunmaktadır. Sorular bilişsel öğrenme alanının
analiz ve sentez düzeylerindedir. Soruların üç tanesi bilgi, dört tanesi kavrama
düzeyindedir.
97
1 tane 2. kazanımla (Kelime-i tevhit ve kelime-i şehadetin anlamlarını
açıklar)
ilgili soru bulunmaktadır. İkinci kazanım ve kazanıma yönelik soru bilgi
düzeyindedir.
1 tane 3. kazanımla (Çevremizde bulunan dini sembollere örnekler verir.)
ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım ve kazanıma yönelik soru kavrama düzeyindedir.
1 tane 4. kazanımla (Din hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu fark
eder.) ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım ve kazanıma yönelik soru analiz ve sentez
düzeyinde olup, din, Allah, peygamber ve mutluluk kavramlarının ilişkisi
sorulmaktadır.
3 tane 7. kazanımla ilgili soru bulunmaktadır. Kazanım uygulama düzeyinde
olup, kazanıma yönelik soru bilgi düzeyindedir.
Belirtilen kazanımlarla ilgili sorular sorulmuşken, 5 (Dinin ahlaklı olmayı
gerektirdiğini fark eder.) , 6 (Din ve ahlak kavramlarını tanımlar.) kazanımlarla ilgili
soru sorulmadığını görmekteyiz. Bu kazanımlar din ve ahlak ilişkisi konusundadır.
Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin
değildir. Soru türlerine baktığımızda, (D, Y), çoktan seçmeli, açık uçlu kısa cevaplı
olmak üzere üç türde soru sorulmuştur. Değerlendirme çalışmasında yer alan sorular
hem sayı hem de ölçmek istedikleri nitelikler açısından kazanımların yeterli düzeyde
gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçememektedir.
8. Kazanım Sübhaneke duasını ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım
gerçekleştirilmiştir.
98
B. 5. Sınıf 1. Ünite: Allah İnancı Ünitesinin İçerik Ve Etkinlikler
Açısından Değerlendirilmesi
Ünitenin Kazanımları:
Bu ünitenin sonunda öğrencilerin;
1. İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur.
2. Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar.
3. Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur.
4. Allah’ın eşi ve benzeri olmadığını kavrar.
5. Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle beraber
olduğunun bilincine varır.
6. Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.
7. Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile iyi işler
yapmaya istekli olur.
8. Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder.
9. İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.
Yukarıda verilen düşünce ve davranışları kazanmaları beklenmektedir.
Ünitenin hazırlık çalışmalarının değerlendirilmesi:
1. “Allah’a inanıyorum” sözüyle ne kastederiz?. Bir paragrafla ifade ediniz
sorusu hazırlık çalışması için üst düzeyde bir sorudur. Allah inancı gibi soyut bir
konuya başlayan öğrencilerin inanç ve iman kelimelerinin anlamlarını sözlükten
bulmaları istenebilirdi.
99
2. Öğrencilerden Allah kelimesinin geçtiği deyim veya terimler bulmaları
istenerek geçmiş öğrenmelerini hatırlamaları sağlanmaktadır. Öğrenmeleri
kolaylaştırılmaktadır.
3. Soru “sınıfınızda birden fazla başkan olsaydı neler yaşanırdı?”şeklinde
verilseydi, öğrencinin yaşantısıyla daha ilgili olur, dikkat çekerdi.
4. Hazırlık çalışmasında Allah’ın eşi ve benzerinin olmamasının ne anlama
geldiğinin aile ve çevreden öğrenilmesi, yardım alınması istenilmektedir. Aileyi
öğrenmenin bir parçası yapmaktadır.
Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur. Duyuşsal öğrenme
alanının alma düzeyinde bir kazanımdır, isteklilik önemlidir.
1. Kazanım: İnsan akıl sahibi ve inanan bir varlıktır.
Konu içerisinde Allah’ın her şeyi yaratan olduğu, insanın diğer canlılardan
farklı olarak akıl sahibi olduğu vurgulanmakta, öğrencinin dikkati yoğunlaştırılmaya
çalışılmaktadır. Anlatımda bilinenden bilinmeyene öğretim ilkesinin dikkate alınarak
insan ve hayvan arasındaki farklılıklara, niçin farklı olduklarına dikkatin çekildiğini
görmekteyiz. İnsanın akıllı bir varlık olmasının, iyi ile kötüyü ayırıp iyi ve doğru
olana yönelmesinin gerekli olduğunun belirtilmesi öğretimin faydalılık ilkesine
uygun bulunmaktadır. Aklımızı kullanarak yaptığımız seçimlerin doğruluğuna
güvenmemiz gerektiği belirtilmektedir. Çünkü insan aklıyla düşünce ve olayları
kavrayıp, benzerlik ve farklılıkların bilincine varmaya çalıştığı, olaylar arasında
neden sonuç ilişkisi kurduğu söylenerek bir tablo içerisinde verilmektedir. Şema
100
konunun özeti niteliğindedir. Öğrencilerin aklımız ne işe yarar sorusunun cevabını
pratik olarak görmelerini sağlamakta, öğretimi kolaylaştırmaktadır.
Öğrencilerin “akıl” kelimesinin anlam ve önemini kavramaları için şu şekilde
etkinlikler yapılabilirdi. İki resim verilip, aralarındaki farklılıkları nasıl bulacakları
sorulabilirdi. Bir labirent bulmaca verilip, resimdeki çocuğun evine nasıl ulaşacağı,
“Ayşe evinin yolunu bulmak için ne yapmalıdır?” sorusu sorularak, sorunun cevabını
bulmak için önce düşündüğümüz, bunu da Allah’ın vermiş olduğu akıl nimetiyle
yaptığımız vurgulanarak, öğretim daha somut, zevkli hale getirilirdi. Konunun
devamında inanmanın bir tercih ve ihtiyaç olduğu söylenmektedir. İnsanların
benimsediği değerlerden biride inançtır denilmektedir. Ancak burada “değer”
kelimesinin kullanılması uygun değildir. Çünkü değer soyut bir kavramdır. Soyut bir
kavram olan inancı yine soyut bir kavram olan değer ile açıklamaya çalışmak
öğrenmeyi, içeriği anlamayı zorlaştırmaktadır. Değer kelimesini, “doğruluk”,
“yardım severlik” vb. gibi ifadelerle açıklamak gereklidir. Bunun için öğrencilerden
“ sevgi, saygı, dürüstlük,iyilik” vb. kelimeleri kullanarak bir cümle yazmaları
istenerek “değer” kelimesini anlamaları kolaylaştırılmış olurdu. Bundan sonra
inancında bir değer olduğu vurgusu daha kolay anlaşılacaktır. “Hiçbir şeye
inanmadığını söyleyen insanda eğer bir şeylerin kesin doğru veya yanlış olduğunu
kabul ediyorsa o da onun inancıdır” cümlesi öğrencilerin kavrama düzeylerini aşan,
karmaşık, felsefi bir açıklamadır. Bu noktada insanların inandıkları bir olay, durum
yanlış ya da doğru olabilir denilerek şöyle bir diyalog verilebilirdi:
Öğretmenleri Ayşe ile Ali’den bir problemin cevabını bulmalarını ister.
Problemi çözmeye çalışırlar ve çözümlerini karşılaştırırlar.
- Ayşe: “Ali senin çözümün yanlış, şurası hatalı”der.
101
- Ali: “Hayır, ben kesinlikle çözümümün doğru olduğuna inanıyorum, hatamı
gösterebilir misin?” der.
- Ayşe: “Beşten üç çıkarınca iki kalır. Sen bir yazmışsın.”
- Ali: “ Doğru olduğuna inandığım çözümüm yanlışmış, teşekkür ederim
Ayşe” der.
Diyalog sonunda insanların inandıkları gerçeklerin bazen doğru bazen ise
yanlış olabileceği vurgulanarak öğretimde kolaydan zora ilkesine de uyulmuş olurdu.
Allah aklımızı kullanarak doğru bilgiye ulaşmamızı istemektedir. İçeriğe
uygun olarak “Resulüm! ……..ayetlerini düşünsünler, aklı olanlar öğüt alsınlar diye
indirdik” ayeti verilmiştir.
Öğrencilerin bilişsel açıdan
geliştirecek bir ayettir.Çünkü,
Kur’an ‘ın sadece duvara
asılmak veya özel günlerde
okunmak için değil, okuduklarımızı anlayıp, yaşamamız, öğüt almamız gerektiğini
fark etmesi amaçlanmaktadır. Öğrencilerin,okuduğunu anlamak içinde akla ihtiyacı
olduğu fikrine ulaşmaları, üst düzeyde zihinsel bir çıkarımdır. “Allah’a inanmak,
O’nun sözlerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara değer vermek, hayatımıza
uygulamaktır.” İfadesi verilerek inancın bir değer olduğu kavratılabilirdi. Allah’ın
insanı hayvanlardan ayırıp, ona değer verdiği için akıllı yarattığı belirtilmekte,
keloğlan ve arının olduğu durum için farklılıkları bulmaları istenmektedir. Oysa
verilen resme bakan öğrenci “Acaba arı bal yapmayı nereden biliyor?, aklı olabilir
mi?” diye düşünebilir. Resimden sonra şu şekilde bir ifade verilebilirdi; “Allah tüm
102
canlıları ve hayvanları bir amaçla yaratmıştır. Her canlının bir görevi vardır. Bu
görevini yapabilmesi içinde Allah ona bazı yetenekler vermiştir, bununla sürekli aynı
işi yaparak canlılara hizmet eder. Oysa insan, aklını geliştirir, farklı işler yapabilir.
Doğumundan itibaren gelişir, büyür, yeni şeyler öğrenir.” Öğrencilerin, günlük
hayatlarında kullandıkları, “Arkadaşım, ben sana inanıyorum” ifadesi verilip,
inanmanın, doğruluk ve güven gibi iyi, güzel kavramlar ve davranışlarla ilişkisi
vurgulanmıştır. Öğretim, bilinenden bilinmeyene ilkesine uyularak
kolaylaştırılmıştır.
İyiyi ve kötüyü aklımızla kavrayacağımız ve Allah’a inanan insanların ahlaklı
olmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Resimde “ahlaki davranışlar”, “kötü
davranışlar” başlıkları vardır. “Ahlaki davranışlar” yerine “iyi davranışlar” başlığı
diğer başlığa daha uyumlu olacaktır. İyi ve kötü davranışlara örnekler istenmesi,
öğrencilerin kendilerini ve çevrelerini değerlendirmelerini sağlayacaktır. Öğretimin
yakından uzağa ilkesine uyulmuş olduğu görülmektedir. Resimdeki çocukların baş
taraflarına “ahlaklıyım, çünkü……..insanlara ve kendime faydalıdır”. “Ahlaklı
olmalıyım, çünkü………kendime ve arkadaşlarıma zarar veriyor” şeklinde
boşluklarla iyinin fayda sağlayıp, kötünün zarar verdiği fark ettirilmiş, soyut
kavramlar somutlaştırılmış olurdu.
“Dünyaya akıllı ama bilgisiz geldik!” başlıklı etkinlikte Nahl suresinin 78.
ayeti verilmiş ayetin yanında anne karnındaki çocuk resmiyle beraber, yürümeye
çabalayan bir çocuk resminin de verilmesi içeriğe uygun düşerdi. “İnsan ve robot
arasındaki benzerlik ve farklılıkları yazınız?” etkinliği verilen ayetin içeriğine uygun
değildir. Burada öğrencilerden, bir bebek ile kendilerini karşılaştırmaları istenseydi,
öğretimin öğrenciye görelik ilkesine uyularak, konu işlenmiş olurdu. Böylece insanın
103
Allah’ın verdiği akılla, zamanla geliştiği, değiştiği, yeni kabiliyetler kazandığı fark
ettirilmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine de uyularak öğrencinin kavraması
kolaylaştırılmış olurdu.
2. Kazanım: Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar.
“Evrende bir düzen vardır.” Konusuna öncelikle, evrenin üzerinde
yaşadığımız dünya, tüm yıldız ve gezegenleri içine alan varlıklar bütünü olduğu
şeklinde bir tanım yapılmıştır. Öğrencilerin dikkati, yaşadıkları evrene çekilerek,
evrendeki varlıklar arasında denge ve uyumu fark etmeleri amaçlanmaktadır.
Evrendeki canlıların varlığı, yaşayabilmelerinin, ihtiyaçlarının sürekli karşılanmasına
bağlı olduğu, bunun içinde evrende sürekli bir düzenin, uyumun, sürekliliğin gerekli
olduğu belirtilip, mantıklı açıklamalar yapıldığını görmekteyiz.
“Düşünelim” başlıklı etkinlikte, yağmurun, karın oluşumu, gece ve gündüzün
birbirini takip etmesi, güneş ve ayın hareket etmesi, tesadüf olabilir mi? Diye
sorularak öğrencilerin günlük hayatlarında alıştıkları durumları incelemeleri
istenmekte, Öğretimin yakından uzağa ilkesine uygun öğretim yapıldığı
görülmektedir. Ancak, etkinliğin içeriğine uygun resim konulabilirdi. Kahvaltıda süt
içen bir çocuk resmi verilip, resmin üzerinde “Acaba, içtiğim süt nasıl oluyor, bana
anlatabilir misiniz?” şeklinde öğrenciye göre etkinlikler yapılabilirdi. Yine su
döngüsünü gösteren bir resim verilip, resimde anlatılan olayı belirten ifadeyi
işaretlemeleri istenerek, öğrencinin bilişsel gelişimi sağlanmış olurdu. Gece ve
gündüzün niçin varolduğu sorularak olayların sebep ve sonucu fark ettirilebilirdi.
Varlıkların boş yere yaratılmadığı (Sad / 27) ayetiyle vurgulanmıştır.Ayette
geçen “tesadüf” kelimesini açıklayan bir ifade verilseydi öğretim kolaylaştırılmış
olurdu. Meyve resimleri verilip, faydalarını araştırmaları istenebilirdi.
104
Doğadaki varlıklar arasında bir uyum olduğu “….. Allah bunları ancak bir
gerçeğe ( ve hikmete) binaen yaratmıştır…” (Yunus / 5) ayeti ile verilmektedir.
Ayette geçen “gerçek” kelimesi için (ve hikmete) ifadesi açıklayıcı olarak
verilmiştir. Bu kelimelerin yerleri değiştirilmelidir. Yine ayetin devamında
“…gerçeğe binaen yaratmıştır.” İfadesinde “binaen” kelimesini açıklayan bir ifade
verilip, öğretim kolaylaştırılmalıdır.
Doğadaki varlıkların meydana gelmesinde suyun ve yağmurun önemine
dikkat çekilmiş, Allah’ın bu duruma bir ölçü koyduğu belirtilmiştir. (Mü’minun /
18). Canlıların ihtiyaç duyduğu her şeyin doğada yeterli miktarda olması ile suyun
önemi açıklanmaya çalışılmış, öğretimin bilinenden bilinmeyene ilkesine uyulup
öğretim kolaylaştırılmıştır. Burada “her gün yağmur yağsaydı ne olurdu?” şeklinde
bir soru ile evrendeki dengeye dikkat çekilmiş, öğrenciler düşünmeye teşvik edilmiş
olurdu. Sosyal bilgiler dersinden yararlanarak dünyanın çöl olan, çok yağış alan
bölgelerini araştırmaları istenerek, evrendeki dengenin önemini kavramaları
sağlanabilirdi.
Aynı su ile sulandığı halde, topraktan farklı renk ve tatta sebze ve meyvelerin
çıktığı (Rad / 4) ayette belirtilmiştir. Ayette “….. böyle iken onların bir kısmını bir
kısmına üstün tutarız….” İfadesi açıklanmalıdır. Ayetin devamındaki “ibret”
kelimesinin yanına “tavsiye, öğüt” şeklinde sade, açıklayıcı bir ifade verilip,
öğrencinin bilişsel seviyesine uygun öğretim yapılmış olurdu. Evrendeki düzenden,
somut olandan hareketle, soyut olan Allah’ın varlığı fark ettirilmeye çalışılmıştır.
Öğrencilerin evrende görüp, bildikleri gökyüzü ile ilgili ayetlere yer
verilmiştir. “Anlamaya çalışalım” başlıklı etkinlikte (Mülk / 3) ayeti verilmiştir.
Ayetteki “yedi göğü” ifadesini öğrencilerin anlaması, dikkatlerini çekmesi zordur.
105
Burada öğrencilere, “atmosfer dışında hava tabakaları var mıdır?, araştırınız.”
Denilerek fen bilgisi dersinden yardım alınmış, dinin, Allah’ın söylediklerinin
bilimin verileriyle uyum içinde olduğu, aralarında işbirliği yaptırılarak fark ettirilmiş
olurdu. Yine ayette geçen, “… gözünü çevir bak!, Rahman’ın yaratışında hiçbir
kusur görüyor musun?” ifadesi öğrencilerin anlayabileceği şekilde
somutlaştırılmalıdır. Örneğin; gökyüzü ile kumaş arasında bir benzerlik kurularak,
“dünya üzerindeki hava tabakası onu saran bir kumaş gibidir.” İfadesi verilir,
ardından “aldığınız bir kumaşta yırtık olsa ne yaparsınız?”, “Atmosferde delik
olsaydı neler olurdu?, araştırınız” sorularıyla ayeti anlamaları sağlanabilirdi.
Öğrencileri bilgilendirmek amacıyla, “dünyamızın düzenini bozmayalım” başlığı
altında ozon tabakasındaki değişiklik ve sonuçları kısaca anlatılarak, öğrencilere
yaratılan her şeyin bize Allah’ın bir emaneti olduğu, onları korumazsak tüm evrenin
düzeninin bozulacağı anlatılarak, bilişsel, duyuşsal açıdan gelişimleri sağlanmış
olurdu. Konu içerisinde “Allah’ın işine karışmak” başlıklı fıkra ile, öğrenciler
gülerken düşünmekte, Allah’ın her varlığı yaratış şeklini, her varlığın görevini
canlılara yararlı olacak şekilde düzenlediği fark ettirilmektedir. Fıkra sonunda
sorulan sorular, konunun kazanımlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçmektedir.
Konuların işlenişinde Allah’ın varlığı öğrencilerin somut olarak gördükleri
evrenden hareketle kavratılmaya çalışılmıştır. Allah kavramının öğretiminde “sevgi”
motifinin önemli bir yeri vardır. Burada Allah’ın insanları, çocukları sevdiği ve onlar
için çok güzel, düzenli bir evren yarattığı, iyi beslenmeleri, yaşayabilmeleri için
çeşitli meyve, sebze verdiği vb. açıklamalarına da yer verilerek öğrencilerin psiko-
sosyal özelliklerine uygun olarak duyuşsal gelişimleri sağlanabilirdi. Konu biraz
mekanik, bilimsel bir tarzda işlenmiş, sürekli ayetler verilerek adeta bir teoloji kitabı
106
gibi Allah’ın varlığını ispatlama gayretine girildiği görülmektedir. Konu, anlatımlar
kısa tutularak, sevgi, değer verilme duyguları dikkate alınarak daha zevkli hale
getirilmelidir.
3. Kazanım: Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur. Allah’ın
varlığı ve birliği konusu oldukça soyuttur. Evrenden hareketle Allah’ın varlığı
üzerinde durulmuştu. Her resmin bir ressamı olduğu gibi evreninde bir yaratıcısı
olduğu mantıklı bir şekilde açıklanmıştır. Öğrencilere, apartmanların, giysilerinin,
kıyafetlerinin nasıl meydana geldiği sorulmakta, sonuçta her şeyin hammaddesinin
Allah tarafından yaratıldığı vurgulanarak, öğretimin bilinenden bilinmeyene ilkesine
uyulduğu görülmektedir. Anlatım güzel ve akıcıdır. “Yaratılmış sayısız varlıklar
vardır, çünkü Allah vardır. Bu varlıklar rast gele değil birbirleriyle uyum
içindedirler. Çünkü Allah birdir.” Cümlesi oldukça mantıklı, düşündürücü ve telaffuz
edilmesi zevklidir. Burada Allah’ın varlığını anlatmak için şu şekilde bir örnek
verilebilirdi: Çayına şeker atmış, karıştıran bir kadın resmi verilip, “çayın içinde
şeker olup olmadığını nasıl anlarsınız?” denilir, ardından çay içindeki şekerin
görünmemesine rağmen, tadından var olduğunu anladığımız gibi, Allah’ın da
evrende yarattıklarıyla varlığını anladığımız vurgulanmalıydı.
Sınıfa Kur’an meali getirilip, “anlayalım” bölümündeki ayetleri öğrencilerin
derste bulmalarının istenmesi, Kur’an-ı Kerim’i kullanma, okuma, araştırma
becerilerini geliştirecektir. Ayrıca Kur’an-ı anlamamız için Allah’ın bizi akıllı
yarattığını daha iyi kavratacaktır.
Evrendeki varlıkların var olmak için Allah’a ihtiyaçları olduğu, bir gün yok
olacakları, o sebeple yeterli, güçlü olmadıkları vurgulanmıştır. Burada İbrahim
peygamberin Allah’ı arayışı ayetlerle verilmeli, güneşin, ayın yaratılan her şeyin
107
birbirine ihtiyacı olduğu, onların Tanrı olamayacağı daha iyi kavratılabilirdi.
Öğrenciler somuttan soyuta doğru bir zihinsel gelişim sürecindedirler. Özellikle
sonsuzluk kavramını anlamaya çalışırlar. Kendilerinin nasıl var olduklarını merak
edip sorarlar, yaratılış kavramını anlamaya isteklidirler. Sonsuzluğu kavramak onlara
zevk verir. Dünyanın yaratılışı (oluşumu) konusunda fen bilgisi dersinde de bazı
şeyler öğrenmişlerdir. Öğrenciler konu için gerekli hazır bulunuşluk ve duyuşsal
niteliklere sahiptirler.
Evrendeki varlıkların düzenli hareket etmelerinin, Allah’ın gücüyle olduğu
vurgulanmıştır. İçerik içinde “atom çekirdeği” resmi
verilmiştir, resim eğitici değildir. Bu resim yerine,
gezegenler, güneş ve ayın olduğu bir resim verilerek,
birbirlerine çarpmadan nasıl dönebildikleri sorularak,
öğrencilerin dikkati çekilebilir. Öğrencilerin bilişsel,
psiko-motor açıdan gelişimlerini sağlayacak bir rol çalışması da yapılabilir.
Öğrenciler gruplandırılır, önce herkesin bulunduğu karede dönmesi istenir, düzen
görülür. Sonra rast gele dönmeleri istenir, birbirlerine çarptıkları fark ettirilir.
Evrendeki düzene vurgu yapılabilirdi. Yine trafik kuralları ile gezegenlerin
hareketleri arasında benzerlik kurularak “trafik kuralları niçin vardır?, onları kim
koyar?” diye sorulup, evrendeki düzeni Allah’ın gücüyle sağladığı kavratılabilir.
Allah’ın doğru olan insanlara yardım edeceği, Allah’ın varlığının farkında
olan insanın ahlaklı olması gerektiği belirtilmiştir. Konunun ahlak kavramı ile de
bağlantısı kurularak öğrencilerin duyuşsal açıdan da gelişimleri sağlanmıştır. Ancak,
öğrencilerin konu içerisindeki farklı bakış açılarını görerek , konuların birbiriyle
bağlantısını kurmaları gereklidir. Allah’ın evrene bir düzen verdiği gibi, insanların
108
dünyadaki yaşayışlarını ve davranışlarını da düzenlemek istediği, iyi işler yapmaları
için onlara kutsal kitap ve peygamberler gönderdiği ifade edilmeliydi. İnsanların
doğuştan Allah’a inanma isteğine sahip olduğu “fıtrat” hadisiyle anlatılmaya
çalışılmıştır. Bu bilgi öğrencinin bilişsel seviyesinin üzerinde olup, konu ile alakalı
değildir, gereksiz bir bilgidir.
“Tartışalım” etkinliği ile sınıfta birden fazla başkan olunca sınıf düzeninin
bozulacağı gibi, birden fazla Allah olsaydı düzen bozulurdu, o halde, “Allah birdir”
fikrine öğrencilerin tartışarak ulaşmaları amaçlanmıştır. Öğretimin yakından uzağa
ilkesine uyularak, öğretimin etkili ve kolay olması amaçlanmıştır. “Manyetik kalkan”
başlıklı etkinlik, öğrencilerin konu içerisinde öğrendiklerini analiz edip, sonuç
çıkarabilecekleri bir etkinliktir. Beyin fırtınası yapılarak, metinde verilen ayetlerden
ilkeler çıkarılması istenebilirdi.
Dördüncü konunun devamında, canlı cansız tüm varlıkları yaratan ( yoktan
var edenin ) Allah olduğu belirtilerek, yaratma kelimesi açıklanmaya çalışılmıştır.
Anlatımda “ben” dili kullanılarak, içerik öğrenciye yaklaştırılmaktadır. Konunun
devamında (Rum / 8) ayet verilerek, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğu
vurgulanmıştır. Bu açıklama gereksiz bir tekrar niteliğindedir. Konu içerisindeki,
varlıkları gruplama etkinliği, “sen yarattın” başlıklı şiir, eğitici ve eğlendirici
etkinliklerdir. Yaratmanın anlık değil, sürekli olan bir durum olduğu (Ankebut / 2)
ayetle desteklenmektedir.Bu noktada “ Allah artık hayvan ve bitki yaratmasa neler
olur?” sorusu ile yaratmanın sürekli olmasının canlılar için gerekli olduğu, aksi
taktirde hayatın sona ereceği fark ettirilebilirdi.
109
İnsanın bir ürün ortaya koyması ile Allah’ın yaratmasının farklı olup,
Allah’ın yaratmasının yoktan olduğu fikri öğrencilerin kavrama düzeylerine uygun
olarak ayetle açıklanmıştır. İnsanın Allah’ın yarattığı hammadde ile ürün elde
ettiğine dikkat çekilmiştir. Verilen ayetteki “rızık” kelimesinin anlamı sorularak,
öğrencilerin kavram, kelime bilgisi
zenginleştirilmiş olurdu. Konunun devamında
“her şey O’nu anlatıyor” başlıklı bir resim
verilmiştir. Bu resmin yanı sıra, “bir ressamın
boyaları, bir ninenin ördüğü kazak” resmi
verilerek eşyaların neden yapıldığını
araştırmaları istenseydi, var olan bir şeyden
yeni bir ürün oluşturma ile yoktan yaratmanın farkı öğrenciler için daha mantıklı
olarak açıklanmış olurdu.
Öğrencilerin duyuşsal özellikleri dikkate alınarak, kendisi ve arkadaşlarını
yaratanın Allah olduğu, “her insan Allah için değerlidir” denilmektedir. Bu nokta da
her insanın parmak izinin farklı olduğu belirtilerek, Allah’ın yaratmasının eşsiz
olduğu konusuna etkili bir geçiş yapılmış olurdu.
4. Kazanım: Allah’ın eşi ve benzeri yoktur.
Allah’ın varlığı kavratıldıktan sonra, bazı sıfat ve nitelikleriyle evrendeki
gücü pekiştirilmek istenmektedir. Evren de başka Tanrılar olsaydı düzenin
bozulacağı anlatılmaktadır, oysa bu bakış açısı diğer konularda verilmişti, gereksiz
olarak tekrar edilmiştir. Allah’ın sıfatlarıyla tek olduğu ihlas suresiyle anlatılmak
istenmiştir. Ancak ünite sonunda aynı sure işleneceği için önceden verilmesi
öğrencide aşinalık oluştururken, onu sıkabilir.
110
Öğrencilerin Allah’ı daha iyi kavrayabilmeleri için, Allah’ın sıfat ve niteliklerinden
bazıları verilmiş, onları kullanarak dua cümleleri yazmaları istenmektedir.Bu
etkinlik, öğrencilerin duayı oluştururken arkadaşlarıyla yardımlaşmaları, yazdıkları
duayı okumaları, duyuşsal ve psiko-motor yönlerden gelişimlerini sağlayacaktır.
“Allah’ın benzeri yoktur” başlıklı bir öykü verilmiştir. Öykü içerisinde babanın
çocuğun sorusuna cevabı verilmeyip öykü yarım bırakılıp, öğrencilerden öyküyü
tamamlamaları istenseydi, metin çalışma kağıdı gibi kullanılarak etkili bir örnek olay
incelemesi yapılmış olurdu.Böylece,yaparak yaşayarak öğrenme ilkesine,uygun
olarak öğrencilerin hayal güçlerini kullanmaları, öğrendikleri bilgileri sistemli olarak
uygulamaları, kendilerini ifade etmeleri sağlanmış olurdu.
5. Kazanım: Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle
beraber olduğunun bilincine varır.
Allah’ın görme, duyma ve bilme nitelikleri olduğu, insanın da bu niteliklere sahip
olduğu belirtilmektedir. Konunun başında şu şekilde bir yönerge verilebilirdi:
“Gözümüzle göremediğimiz varlıklar, kulağımızla duyamadığımız sesler var mıdır?”
sorusuna fen bilgisi dersinden destek alınarak, bazı bakteri ve mikropları gözümüzle
göremediğimiz için, mikroskop kullandığımızdan bahsedilerek, insanın görmesi ve
duymasının sınırlılığı fark ettirilebilirdi. Bu içerik için teleskopla aya bakan bir insan
resmi verilip, resimde gördüklerini anlatmaları istenilerek, öğrencilerin ana fikri
kavramaları kolaylaştırılmış olacaktır.
Allah’ın insanları her an gördüğü için, insanların ahlaklı, iyi davranışlar yapmaları
fikrini duygu boyutuna taşımak için verilen “gerçek iman sahibi genç kız” hikayesi
oldukça etkili ve güzel bir örnektir. Yakından uzağa öğretim ilkesine uygun olarak
öğrencilerle çevrelerindeki güzel ahlaklı kişilerle ilgili fikirleri paylaşılabilir.
111
Allah’ın bizim bilmediğimiz şeyleri bildiği, (En’am / 59) ayetiyle açıklanmıştır.
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır”. Gayb kelimesinin anlamının öğrenciler
tarafından bulunması istenerek derse katılımları, kavramaları sağlanacaktır.
“Görünmezlik oyunu oynayın” başlıklı etkinlik , “gerçek iman sahibi genç
kız” etkinliğinden önce verilmelidir. Allah’ın insanları her an gördüğü için ahlaklı
olması gerektiğini öğrendikten sonra, böyle bir çalışma etkili olmaz. Oysa,
öğrencilerin hayal dünyalarının zenginliğini de, eğlendirici biçimde ortaya çıkaracak
bir çalışmadır.
Allah’ın kendisine verdiği organları iyi faydalı işlerde kullanması gerektiğini,
bunlardan sorumlu olacağını öğrenen öğrenci, çalışmanın dinimizdeki değerini daha
anlamlı bulacaktır.
Allah’ın bizi her an gördüğü, duyduğunu bilmemiz, O’nun hep bizimle beraber
olduğunu aklımıza getirmektedir. Acaba Allah’ın her an yanında, her yerde olduğunu
bilince nasıl davranmamız gerekir sorusunun cevabına geçelim. Ahlaklı, dürüst,
adaletli olursak Allah’ın bizimle beraber olup yardım edeceği anlaşılmaktadır. Çünkü
doğru insanları Allah yalnız bırakmaz, diğer insanlarda onu sevdikleri için
sıkıntılarına çare ararlar.Bu yaştaki öğrenciler “adalet, dürüstlük” kavramlarına önem
verirler. Eğer dürüst olurlarsa öğretmenleri, büyükleri onları sevecektir. Allah’ın da
kendisini sevdiğini bilmek öğrencilerin güven duygularını geliştirecektir.
Öğrencilerin gelişim özelliklerinin dikkate alındığını görmekteyiz. Yine öğrencilerin
önce doğru bilgileri öğrenmeleri, sonra değer verip davranışa dönüştürmelerine
destek olunmaktadır.
6. Kazanım: Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.
112
Allah’ın gücü ile evrenin düzeninin devam etmesi arasında bağlantı kurulmuştur.
Allah’ın küçücük bir tohumda kocaman bir ağacı sakladığı, meyveler çıkarıp
canlıları yaşattığını örneklendiren hikaye eğitimsel açıdan faydalı bulunmuştur.
Allah’ın insanlara her türlü iyiliği yapmaya gücünün yettiği bunun için üzerimize
düşeni yapıp Allah’a dua etmemiz gerektiği vurgulanmıştır. Bu noktada öğrencilerin
gelişimsel ihtiyaçları dikkate alınarak, dua ederek Allah’ın gücüne güvendiğimizi
gösterdiğimiz, O’nun da duamızı kabul edeceği belirtilmeliydi. Böylece öğrencilerin
güvenme, değer verilme, sevilme ihtiyaçları desteklenmiş olur, derse ilgileri artardı.
Bu yaştaki çocuklar, ibadet etme, dua gibi dini
pratiklere isteklidirler. Dualarının kabul edileceğine
kesinlikle inanırlar. Öğrencilerin bu gelişim özelliğinin
dikkate alınarak, Allah’ın her an bizimle beraber
olduğu için, dualarımızı duyup, kabul edeceğini belirten
bir ayetle içerik zenginleştirilmiştir. Konu içerisinde
verilen tabiat resmi estetik değildir. Allah’ın her şeye
gücü yettiğini alemde Allah’ın bilgisi dışında bir tek yaprağın bile yere
düşmeyeceğinin kavratılması için “Yaprak Olalım” adlı drama oyunu sınıfta
oynanabilir.130
7. Kazanım: Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile
iyi işler yapmaya istekli olur.
8. Kazanım: Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder.
Çalışırım, Allah’ın yardımına güvenirim, başarırım konusunda ise, Allah’ın
insana öğrenme, seçme, istediğini yapma gücü verdiği, insanın Allah’ın verdiği
130 Tuğba Güler, Din ve Ahlak Öğretiminde Drama Örnekleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Ekim, 2007, s. 101.
113
oksijeni, yiyeceği kullanıp, çalışıp yeni ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği böylece
evrendeki sürekliliğin, dönüşümün sağlanmasına insanların katkısı olduğu fikri
öğrencilere sezdirilmektedir. İnsanın evrenle uyum içinde yaşaması gerektiği, kendi
sorumluluklarını yerine getirip Allah’a güvenebileceği öğrencilerin anlayabileceği
şekilde vurgulanmaktadır. Bu noktada, “insanlar çalışmasaydı bilgisayar, uçak olur
muydu?” sorusu sorulsaydı, çalışmanın insan için önemine dikkat çekilmiş olurdu.
Burada tevekkül konusunda öğrencilerin tartışmalarını, kendi öğrenmelerini
yönlendirmeleri için şu şekilde bir diyaloğa yer verilseydi, öğretim kolaylaştırılmış,
tevekkül kavramı örneklendirilmiş olurdu. Örneğin, sınavı olan iki arkadaşın
konuşması verilir, çocuklardan biri, sınav olduğu için ders çalışması gerektiğini
söyler. Diğeri ise, Allah’a dua ederse, çok çalışmasa da başaracağını söyler. Örnek
sonunda “sizce hangisi başaracaktır?” sorusu ile öğrencilerin fikirleri alınırdı.
9. Kazanım: İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.
Sure hakkında kısa anlaşılır bilgi verilmiştir. Surenin her bir ayeti ve ayetlerin
anlamları karşılarına gelecek şekilde verilip, öğretimin kolaylaştırıldığı dikkati
çekmektedir. Öğrencilerin surenin anlamını kavrayabilmeleri için, surede geçen
kelimelerin açıklandığı görülmektedir. Öğretimin günlük hayatla ilişkilendirilmeye
çalışıldığı öğrencilerin röportaj yapmalarını isteyen etkinlikten anlaşılmaktadır.
Öğrencilerin, İhlas suresi ile ilgili bilgi edinmelerini, aile ve arkadaşları ile
paylaşımlarını artıracak faydalı bir etkinlik olduğu görülmektedir. Ancak surede
“O’ndan çocuk olmamıştır ,kimsenin babası değildir”. Açıklaması verilmiştir.Burada
her ne kadar insanlar gibi çocuk sahibi olmasa da Allah’a “erkek” cinsiyetinin
atfedilmesine sebep olup, çocuksuz bir baba olduğu anlamı çıkarılabilir. Sadece
“O’nun çocuğu yoktur” ifadesi verilmelidir.
114
Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında
İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders
kitabındaki 1. ünite olan “Allah İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular içerik ve
etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel anlamda öğretim programında
aynı ünite için belirtilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta
içeriği desteklemek için verilen resim, örnek, yazı, gibi bazı etkinlikler belirlenen
kazanımları gerçekleştirme de çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda
değişik fikirler verilmiştir. Günlük hayattan, yaşadığımız çevreden hareketle,
evrendeki düzeni fark ettirebilmek için pek çok ayet, bilimsel gerçeklerden hareket
edilmiştir. Öğretim için verilen bu işaretler, öğrencilerin ön koşul öğrenmelerine
uygun olup, çok ve çeşitlidir.Verilen örnekler somut olup, öğrencinin çok sayıda
duyu organına hitap etmektedir. Konu alanı içerisinde öğrencilerin ön koşul
öğrenmeleri sağlandıktan sonra onları düşünmeye, araştırmaya sevk edecek sorular
sorulmalıydı, oysa yeterli soru sorulmadığı dikkat çekmektedir. Allah’ın varlığından
onu tanıtacak sıfatlarına geçilmiştir. İnsanlara verdiği nimetlerden yola çıkılarak
cömertliği vurgulanmıştır, ancak bizi sevdiği için nimet verdiği bizim de Allah’ı
sevmemiz gerektiği vurgulanmamıştır.Allah inancı öğretiminde çok önemli olan
sevgi kavramına yer verilmemesi önemli bir eksikliktir.
Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen
çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.
Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?
Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve
üniteyle ilgili ön testlerdir.
115
1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar
ünitenin başında değil, içindeki bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında dikkat
çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde ana
başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca hangi
konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.
2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?
Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve
öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin
gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır.Kazanımlar, öğrencinin o üniteyi
başarıyla tamamladıktan sonra ulaşacakları bilişsel, duyuşsal ve psiko motor davranış
örüntülerini gösterir biçimde olmalıdır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi Öğretim Programında her sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan
ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına yerleştirilmelidir.
3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?
Her ünitenin başında hazırlık çalışmaları yer almalıdır. Her öğrenmenin bir alt
yapısı vardır. Bu alt yapı varsa, öğrenme kolay gerçekleşir. Allah inancı öğretiminin
alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve duyuşsal özelliklerin dikkate alınması
gereklidir.Hazırlık çalışmalarını değerlendirdiğimizde; Öğrencilerin yakın çevresi,
ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile ilgisi kurulmuştur. Öğrencilerin ön koşul
öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için
kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin bilgi ve birikimine uygunluk açısından
değerlendirdiğimizde, “Allah’a inanıyorum sözüyle ne kastederiz?” sorusu henüz
iman, inanç kelimelerinin anlamını bilmeyen öğrenci için üst düzeyde bir
sorudur.İçinde “Allah” sözcüğü geçen deyimleri bulmaları istenerek, öğrencilerin
116
diğer derslerle yardımlaşıp, dil becerilerini, farkındalıklarını geliştirmektedir.
Öğrencilerin 4. sınıfta Allah ile ilgili ön koşul öğrenmelerini harekete geçirmekte,
bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak araştırma yapmaya teşvik etmektedir.
Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk
düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak
öğrenme derecesi belirlenememektedir. Ayrıca üniteye başlamadan önce,
öğrencilerin bildikleri ile bilmediklerinin farkına varılamadığı için, etkinlikler uygun
şekilde düzenlenememektedir.
Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız
zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:
Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının
öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi
sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime
ve kavramlardan sadece “Allah, benzerlik, eş olma” ile ilgili hazırlık çalışmaları
vardır.
Ünitede yetersiz olan durumlar:
Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında
ön testlere yer verilmemiştir.
Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın
dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve
deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda
sözlükte verilmiştir.
Kitapta ünite boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım pek akıcı
değildir. Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, Allah, inanç, iman,
117
eş, şirk, yaratma, yaratılış, rızık gibi soyut kelimeler çoğunluktadır. Kelimelerin
anlamları örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Konu soyut olduğu için anlatımlar
biraz uzun olmuş, inancın hayatla bağını kurmak için farklı açılardan konu işlenmeye
çalışılmış, benzer ifadeler tekrar edilmiştir. Allah’ın varlığı, nitelikleri ile evrendeki,
insanlar üzerindeki gücü, hakimiyeti vurgulanmıştır. Allah, evren, insan ilişkisinde
insanın evrene karşı sorumluluklarına değinilmemiştir. Allah insan ilişkisi bir sebep
sonuç ilişkisi şeklinde ifade edilmiş, Allah’ın varlığı fark ettirilmek istenirken
karmaşık, felsefi açıklamalar yapılmıştır. Allah’ın evreni ve içindekileri insanı
sevdiği, iyiliğini istediği için yarattığı vurgusu zayıf kalmıştır.
Cümle yapıları 5. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Bazen biraz uzun
olabilmekte, bu da anlamayı zorlaştırmaktadır. Anlatımda devrik cümlelere
rastlanmamıştır.
Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?
Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, kelime ve kavramın tanımı hemen
verilmeyip, arka arkaya verilen cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya
çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli kazanımlar için, ikna edici, yaşama sevinci veren bir
dil kullanılmıştır. Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara
uygundur. Öğrenciler anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede
duymuşlardır.
Paragraflar tek bir bilgiyi, fikri içermektedir. Konu içerisinde konunun farklı
açılardan işlendiği paragraflar olduğu için konu uzamakta, ana fikri elde edecek konu
bütünlüğü korunamamaktadır.
Anlatımda örneklere yer verilmiştir. İnanç öğrenme alanı gibi soyut bir alanda
kelime, terim, dini ve ahlaki davranışların örneklendirilmesi gerekir. Değer
118
kavramının yeterince açıklanmadığı görülmektedir. Örneklerin öğrencilerin
seviyesine uygun olarak günlük hayattan seçilmesine özen gösterilmiştir.
Öğrencilerin anlamaları, ön koşul öğrenmelerini hatırlatacak örnekler vardır, ancak
öğrendiklerini uygulamaları için örnekler azdır. Fikirlerini açıklamaları için verilen
örnekler, resimler işlevsel olmayıp, kazanımlara ulaşma da yetersizdir.
İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım
içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,
münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri
düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği
doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur.
Ayetler, içeriğe uygun ve anlaşılırdır. Bazı kelimeler sadeleştirilmelidir.
Özellikle, Allah’ın verdiği nimetler, yarattıkları ile ilgili ayetler bir çalışma parçası
gibi kullanılabilirdi. Ünite içerisinde boşluk doldurmalar ve çalışma yapraklarına yer
verilmemiştir. Örnek olay ve hikayeler çalışma yaprağı gibi kullanılabilirdi.
Değerlendirme çalışmalarını incelediğimizde;
Allah’ın bazı sıfat ve isimlerinin geçtiği bulmaca verilip, öğrenilenlerin
hatırlanması ve uygulanmasına yönelik etkinlikler yapılmıştır. Değerlendirme
çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin değildir. Boşluk doldurmalı,
uzun cevaplı, açık uçlu kısa cevaplı soru varken, DY, çoktan seçmeli soru
bulunmamaktadır. Soruları kazanımların gerçekleşme düzeyini ölçmeleri açısından
değerlendirdiğimizde;
1. Kazanım: İnsanın akıllı ve inanan bir varlık olduğunun farkında olur. Duyuşsal
öğrenme alanının alma, farkında olma düzeyinde bir kazanımdır, isteklilik
119
önemlidir.Bu kazanımla ilgili bir tane soru olup, bilişsel alanının kavrama
düzeyindedir.
2. Kazanım: Evrendeki düzenden hareketle yaratıcının varlığını kavrar. Bilişsel
öğrenme alanının kavrama, yorumlama düzeyindedir. Bir konuyu kendi ifadesiyle
açıklama, anlam ve örnek vermeyi gerektirmektedir. Kazanımla ilgili bir tane soru
sorulmuş olup, bir şiirden evrendeki düzenle ilgili çıkarımlar istemektedir.Bilişsel
alanın analiz ve sentez basamağında bir öğrenmedir. Kazanımın gerçekleşme
düzeyini ölçebilecektir.
3. Kazanım: Allah’ın bizi ve her şeyi yarattığının farkında olur. Duyuşsal
alanının alma, farkında olma basamağındadır.
4. Kazanım: Allah’ın eşi ve benzeri olmadığını kavrar.
5. Kazanım: Allah’ın her şeyi işittiği, bildiği, gördüğü ve her an bizimle beraber
olduğunun bilincine varır.
6.Kazanım: Allah’ın her şeye gücünün yettiğine evrenden örnekler verir.
Her üç kazanımda bilişsel alanın kavrama basamağında bir öğrenmeyi
amaçlamaktadır. Kazanımlarla ilgili olan 4. soru boşluk doldurmadır, bilgi,
uygulama düzeylerindedir.
7. Kazanım: Çalışmanın Allah tarafından karşılıksız bırakılmayacağı bilinci ile
iyi işler yapmaya istekli olur.
Kazanım duyuşsal alanın alma, tepkide bulunma basamaklarındadır. Kazanımla
ilgili bir tane soru olup, bilişsel öğrenme alanının kavrama, analiz, sentez
düzeylerindedir.
8. Kazanım: Allah inancının hayatımızdaki yerini ve önemini fark eder. Duyuşsal
alanın farkında olma basamağındadır. Kazanımla ilgili, iki tane soru
120
sorulmuştur.Sorular bilişsel alanın kavrama, uygulama, sentez, duyuşsal alanın
alma, tepkide bulunma basamaklarındadır. Kazanımın gerçekleşme düzeyini
ölçebilecektir.
9. Kazanım: İhlas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım bilgi,
kavrama, uygulama düzeylerindedir. Etkinliklerle gerçekleştirilmiştir.
C. 6. Sınıf 1. Ünite: Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İman Ünitesinin İçerik
Ve Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi
Ünitenin Kazanımları:
Bu ünitenin sonunda öğrenciler;
1. Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar,
2. Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler,
3. Bütün peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönlerini fark eder,
4. Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar,
5. Mucize kavramının ne anlama geldiğini açıklayarak bunun peygamberlere
ait bir özellik olduğunun farkında olur,
6. Kur’an’da adı geçen peygamberleri bilir,
7. İlahi kitabın anlamını açıklar,
8. Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir,
9. İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini belirtir,
10. Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler.
121
Ünitenin ilk sayfasında hazırlık çalışmaları bulunmaktadır. İlk hazırlık
çalışmasında öğrencilerden, peygamber, vahiy, ilahi kitap sözcüklerinin anlamının
öğrenilmesi istenilerek öğrencilerin hazır bulunuşluğu sağlanmaya çalışılmaktadır.
Peygamberlerin insanlar arasından seçilmesinin nedenleri hakkında büyüklerle
konuşmalarını isteyen çalışmada, öğrencilerin yakın çevrelerinde kavramlara
aşinalıkları geliştirilmek istenmiş, öğretimin yakından uzağa ilkesine uyulmuştur. 3.
hazırlık çalışmasında “bütün peygamberler ortak bir amaca hizmet etmiştir” sözünü
arkadaşlarıyla tartışmaları, bilgi ve kavrama düzeylerinin, işbirliğiyle güçlenerek
derse hazırlanmaları amaçlanmıştır. Ancak, peygamber, vahiy vb. kelimelerini yeni
öğrenen öğrencilerin bu konuyu tartışmaları yeterince amacına ulaşamaz. 4. hazırlık
çalışmasında, “sınıf temsilcisi olarak seçeceğiniz kişide hangi özellikleri ararsınız?”
diye sorularak, öğrencilerin eleştirel düşünmesi sağlanmıştır. Hazırlık çalışmaları
öğrencileri derse hazırlamada kısmen yeterlidir.
Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
1. Kazanım: Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar.
Hazırlık çalışmalarından sonra “peygamber ve peygamberlere iman” alt
başlığı ile konuya giriş yapılmıştır. Peygamberin Allah tarafından insanlar arasından
seçilen, O’nun mesajını insanlara ileten elçi olduğu şeklinde açık bir tanım
yapılmıştır. Peygamberlere inanmanın Allah’a inanmanın bir gereği olduğu
vurgulanarak, peygamber, vahiy, Allah kavramları arasında ilişki olduğu öğrencilere
sezdirilmiştir. Metnin altında “peygamberlere inanırız, çünkü onlar, Allah tarafından
seçilirler, Allah’tan vahiy getirirler, vahyi olduğu gibi insanlara bildirirler,
122
vahyedileni uygular, insanlara örnek olurlar.” Şeklinde bir şema ile peygamber
kavramının öğretimin açıklık ilkesi dikkate alınarak öğretilmeye çalışılması olumlu
bir durumdur.
Kur’an-ı Kerim’de “peygamber”in karşılığı olarak kullanılan nebi ve resul
sözcüklerinin şu şekilde açıklandığı görülmektedir: “nebi, haber getiren, Allah’tan
vahiy alan kişidir”. “Resul ise, Allah’tan aldığı kitabı insanlara açıklayan kişidir.” Bu
açıklama anlaşılır değildir ve yetersizdir. Oysa nebi ve resul her ikisi de Allah’tan
vahiy almakta, aldığı vahyi açıklamakla görevlidir.” Nebi kendisine vahiy olarak
belli sayfalar gönderilen; resul ise, Allah’tan aldığı vahiyler nebiye göre daha fazla
olup, kendisine gönderilen kitabı vahyeden peygamberdir.” Şeklinde bir açıklama
yapılsaydı, iki kavramın farkı daha anlaşılır olurdu.
Allah’ın insanlara niçin peygamber gönderdiği açıklanırken, konu daha
somutlaştırılabilirdi. Örneğin, bir sınıfta düzenin olması, sınıfın idare edilmesi için
neler yapılabilir? Vb. sorularla öğrenciler peygamberin gerekliliğini daha iyi
kavrayabilirler.
“Vahiy” kavramı Allah ile peygamberler arasında bir iletişim biçimi olarak
tanımlanmıştır, ancak bu tanım belirsizdir. Nasıl bir iletişim biçimidir? Sorusunun
cevabı yoktur. Vahiy; “Allah’ın peygamberlere gönderdiği, insanlara açıklamalarını
istediği, emir ve yasaklarıdır.” Şeklinde bir tanım yapılsaydı daha anlaşılır olurdu.
Konu içerisinde ilk peygamber Hz. Adem, son peygamber Hz. Muhammed
olmak üzere Allah’ın tarih boyunca çok sayıda peygamber gönderdiği vurgulanarak,
peygamberlerin yaşadığı bölgeleri içine alan bir harita verilmiştir. Ancak harita daha
işlevsel, öğrenci çalışmalarına yönelik olarak kullanılabilirdi. Örneğin, haritada Mısır
ve Mekke şehirleri verilmeyip, öğrencilerden Hz. Musa ve Hz. Muhammed’in
123
yaşadığı şehirleri bulup haritada işaretlemeleri
istenebilirdi. Öğrencileri araştırmaya yönelten
bir çalışma olurdu. Müslümanların Allah’ın
peygamberleri arasında ayrım yapmayıp,
onların peygamberliğine ve vahyedilene
inandıkları vurgulanmış, konuya uygun bir
ayetle içerik desteklenmiştir.
2. Kazanım: Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler.
Kazanımla ilgili olarak ders kitabındaki konu içeriğine baktığımızda peygamberlerin
de insan olduklarını açıklayan ayetlere yer verilerek (Enbiya / 8), kul ve elçi olma
arasındaki fark kavratılmaya çalışılmıştır. Peygamberlerin insani özelliklerine vurgu
yapılarak, doğaüstü güçlere sahip olmadıkları, insanlardan tek farkının peygamber
olup, Allah’tan vahiy almaları olduğu belirtilmiştir. Burada peygamberlerin insani ve
peygamberi niteliklerini öğrencilerin oluşturacakları bir şema verilip, yazmaları
istenebilirdi, böylece öğrencilerin konuyu analiz etmeleri sağlanırdı.
Tarih içerisinde bazı insanların, peygamberin olağanüstü nitelikleri olması,
melek olması gerektiğini bahane ederek peygamberlere inanmak istemedikleri için ,
peygamberlerin insan olmasına karşı çıkanlara Allah’ın (İsra / 94-95) ayeti örnek
verilerek konu mantıklı bir şekilde açıklanmıştır. Öğrencilerin Allah’ın bir meleği
peygamber olarak görevlendirmesi durumunda neler olabileceğini tartışmaları
istenerek, eleştirel düşünebilme, problem çözme becerileri geliştirilmeye
çalışılmıştır. Bu etkinlikte öğrencilerin eleştirel düşünebilmesi veya bir beyin
fırtınası yapabilmeleri için, melek kavramını iyi bilmeleri gerekir. Melek ve ahiret
124
inancı ile ilgili bilgiler ise, 7. sınıfta verilmektedir. Öğrenciler önceki bilgileriyle
düşünecekler ve yeni bilgiler de öğreneceklerdir, 7. sınıf için hazırlayıcı olacaktır.
“Hiç düşündünüz mü?” başlıklı etkinlikte, peygamberlerin güvenilir, adil
oldukları ve bizim gibi insan oldukları için, örnek alınmaları gerektiği, eğer melek
olsalardı örnek alınamayacakları açıkça gösterilerek, öğrencilerin ayette verilen
içeriği anlamaları kolaylaştırılmıştır. Peygamberlerin nitelikleri konusuna da
yumuşak bir geçiş yapılmıştır.
3. Kazanım, bütün peygamberlere gelen
vahiylerin ortak yönlerini fark eder. Kazanıma
yönelik olarak programda belirtildiği gibi tevhit
ilkesiyle sınırlandırılmıştır. Allah’ın elçilerinin
hepsinin aynı ilkelere, değerlere inandıkları ve
bunlara uygun bir yaşam sürdükleri vurgusu
kazanıma uygundur. Bütün peygamberlerin
insanları yalnızca Allah’ı ilah olarak görmeye, ibadet etmeye davet ettikleri vurgusu
yapılmıştır. Tevhidin Allah’ın isim ve sıfatlarında tek olduğu açıklaması oldukça
güzel ifade edilmiştir. Öğretimin faydalılık ilkesi dikkate alınarak, bütün
peygamberlerin amacının, insanların dünyada ve ahirette mutlu olmalarını sağlamak
olduğu şeklinde açıklanmıştır. Bu olumlu bir durumdur. Konu içerisinde bir çok
peygamberin yaşadığı Kudüs şehrinin resmi verilmiştir. Öğrencilere Kudüs şehri
hakkında, ilahi dinler için önemli olması açısından kısa bir bilgi verilebilirdi. “Bilgi
kutusu” başlıklı etkinlikte, Kur’an’ın en büyük mucize olduğu vurgulanmaktadır,
oysa bu açıklama konunun içeriğine fazla uygun değildir. Bunun yerine, İlahi
kitaplardan tevhit inancı ile ilgili çok kısa bölümler verilip, öğrencilerden ayetlerin
125
analizini yaparak, kazanıma ulaşmaları sağlanabilirdi. Peygamberlere gelen
mesajların ortak amaçlarından birinin de dini konulardaki anlaşmazlıkları gidermek
olduğu, başlangıçta insanların tek bir topluluk iken zamanla anlaşmazlığa düştükleri
ve Allah’ın da onlara yardım etmek için farklı zamanlar da farklı kişileri peygamber
olarak görevlendirdiği (Bakara / 212) ayetle belirtilmiştir. Böylece öğrencilere farklı
zaman ve mekanlarda değişen şartlara, fikirlere rağmen dinin (tevhit inancının)
değişmeyen bir olgu olduğu fark ettirilmiştir. Ancak, bu ayette geçen “insanların
anlaşmazlığa düştükleri hususlar” ifadesi açık değildir. Acaba insanlar hangi
konularda anlaşamadılar ki Allah sürekli olarak insanlara yardım etmek istemiştir?.
İnsanların, Allah’ın varlığını, sıfatlarını anlayamadıkları için, yanlış inançlara
yöneldikleri, ahlaklarının bozulduğu vb. sebeplerden anlaşamadıkları belirtilseydi,
peygamberlerin amacı daha iyi anlaşılırdı. Bu açıklamalar, konu içerisinde anlamsız
duran resmin yerine şema olarak konulabilirdi.
Peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönleri konusunda adalet, doğruluk,
güvenirlik, sorumluluk değerleri ön planda tutulmuş, ayetler ile desteklenmiştir.
Farklı etkinlikler yapılmalıydı.Kutsal kitaplardan doğruluk, adalet ile ilgili cümleler
verilerek öğrencilerin analiz edip sonuç çıkarmaları böylece eleştirel düşünmeleri
sağlanmış olurdu. Böylece öğrenciler peygamberleri Allah’ın gönderdiğini, bu
nedenle dinin ilahi kaynaklı olduğunu anlayıp, din de amacın Allah’ın isteklerinin
değişmeyen doğruluk, adalet vb. ilkelerin benimsenerek insanların mutluluğunu
sağlamak olduğunu fark edeceklerdir.
4. Kazanım, Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar.
Ders kitabının içeriğine baktığımızda öğretim programında belirtildiği gibi
dürüstlük, güvenilirlik, adalet değerleri dikkate alınmıştır. Gelişim dönemleri
126
içerisinde okul çağı çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinde, oyun içinde dürüstlük,
doğru sözlü olmak, adalet gibi değerlere önem verdikleri görülmektedir. Konunun
sınırlarının belirlenmesinde öğrenciye görelik ilkesine uyulduğu görülmektedir.
Hazırlık çalışmaları içerisinde öğrencilerin peygamber olan insanın bazı
niteliklere sahip olduğunu kavramalarını kolaylaştıracak, sınıf temsilcisinin nasıl
olması gerektiği ile ilgili bir soru bulunmaktaydı. Öğrenciler konu için gerekli ön
öğrenmelere sahiptir.
Konu içerisinde peygamberlerin haksızlık, cahillik ve batıl inançlara karşı
mücadele ettikleri, böylesine zor bir görevi başarmak için de peygamberlerin dürüst,
ahlaklı insanlar olmaları gerektiği belirtilmiştir. Peygamberlerin aldıkları vahyin
doğruluğundan şüpheye düşenlerin peygamberlerden mucize bekledikleri,
mucizelerin (insanı hayrette bırakan olay) peygamberlere Allah’ın istemesiyle
verildiği vurgulanmakta, konu açık, bilgiler doğru bir şekilde öğrenciye
sunulmaktadır. Burada, elinde kitap tutan, etrafı aydınlatılmış bir insan resmi verilip,
öğrencilerin yorumlamaları istenebilirdi.
Doğruluk kavramı “sözlerde ve davranışlarda doğru, özü sözü bir olmak,
haklının yanında haksızlığın karşısında yer almaktır.” Şeklinde öğretimin açıklık
ilkesine uyularak açıkça verilmiştir. Bütün peygamberlerin doğru olduğunu belirten
ayetlerle içerik zenginleştirilmiştir. “Yorumlayalım” etkinliği, doğruluk kavramını
güzel örneklendirmektedir. Bu metin tamamlanmayarak, öğrencilerden
tamamlamaları istenseydi öğretimde daha etkili bir yöntem izlenmiş, öğrencilerin
fikirleri alınmış olurdu. Peygamberlerin hayatlarının tüm alanlarında, alışverişte,
komşulukta, dostlukta, yolculukta doğruluktan ayrılmadıkları vurgulanmış,
127
öğrencilerin doğruluk kavramının somut olarak günlük yaşantılarıyla ilişkisini fark
etmeleri amacına ulaşılmıştır.
Peygamberlerin, güvenilir oldukları, Allah’tan aldıkları vahyi değiştirmeden
insanlara bildirdikleri, inandırıcı ve gerçekçi oldukları ifadesi ile açıklanmıştır. Hz.
Muhammed’in hayatından örneklerle somutlaştırılmıştır. “Tartışalım” başlıklı
etkinlikte doğru ve güvenilir olmanın toplum hayatına etkilerinin sorulması
öğrencileri kavramın günlük hayatla bağlantısını kurmak için düşündürmektedir.
Tüm peygamberlerin güvenilir oldukları için Kur’an da onlardan bahsedildiği,
müminlere örnek oldukları belirtilmiştir.
Peygamberlerin akıllı ve zeki olmaları konusunda, ayetlerle konuya açıklık
getirilmiştir. Peygamberlerin Allah’ın mesajını iyi anlamaları, insanların sorularını
çözebilmeleri için zeki olmaları gerektiği ifadesi ile mantıklı açıklamalar yapıldığı
tespit edilmiştir. Yusuf suresi 108. ayette geçen “basiret” kelimesinin akıl, mantık,
delil kelimeleriyle açıklanarak öğretimin kolaydan zora ve faydalılık ilkelerine
uyulduğu görülmektedir. Doğruyu kabul edip, ona uyanların akıllı kimseler oldukları
(Zümer / 18.) ayetiyle örneklendirilmiştir. Ayet içerisindeki “hidayet” kelimesi
açıklanmalıdır. Öğrencilerin doğruluk, güvenilirlik ve akıllılık kavramları arasında
bağlantı kurup, anlamaları için faydalı bir yöntem izlenmiştir. “Yazı yazalım”
etkinliğinde öğrencilerin verilen kelimeleri kullanarak peygamberlerin insanlardan
seçilmesinin nedenlerini anlatan bir paragraf yazmaları istenmektedir. Etkinlik
öğrencilerin kavrama, analiz, değerlendirme, uygulamayı gerektirdiği için,
öğrencilerin öğrenme düzeylerini belirleyip, değerlendirip, eksikliklerini
tamamlamalarını sağlayacaktır.
128
Daha önceki yıllarda kullanılan DKAB ders kitaplarında peygamberlerin
günahsız olduğu başlığı altında konu işlenmekteydi. Yeni öğretim programına uygun
olarak yazılan ders kitabında ise, “peygamberlerin günah işlemekten kaçındığı”
belirtilmiştir. İnsanların onları dinlemesi, güvenilir bulması ve onlara inanması için
peygamberlerin her türlü kötülükten kaçındıkları belirtilmiştir. Allah’ da onları
koruyacaktır. Ancak, peygamberlerin de hataya düşmemek için Allah’a dua ettikleri,
bazen küçük hatalar yapabilecekleri, Allah’ın onları uyardığı ve hatalarını
düzelttikleri de belirtilebilirdi. Yusuf ve Yunus peygamberlerin hayatından örnekler
verilebilirdi. “Bilgi kutusu” bölümündeki “sizin hayırlınız, kendisinden iyilik umulan
ve kötülük yapmayacağına dair güven duyulandır….” hadisi içeriğe uygundur, iyilik
yapmayı teşvik etmekte, iyi olan insanların güvenilir oldukları vurgulanmakta,
kavramlar arası ilişki kurulmaktadır.
Peygamberlerin son niteliği olarak tebliğ daha sadeleştirilerek, “Allah’tan
aldığı mesajları insanlara bildirmek” başlığında verilmiştir. Peygamberlerin
Allah’tan korkup, O’nun mesajlarını eksiksiz
insanlara duyuracakları ayetlerle vurgulanmış,
anlatım akıcı ve etkili kılınıp, öğretim
kolaylaştırılmıştır. Konu içerisinde verilen “Kabe
ve Mekke şehri” resmi içeriğe uygun değildir.
Öğrencilere “Size haber getiren birisinde hangi
özellikleri ararsınız?” sorusu çerçevesinde tebliğ
kavramının diğer kavramlarla ilişkisi, anlamı öğrencilere düşündürülmeliydi.
“Listeleyelim” başlıklı etkinlikte peygamberlerin özelliklerinin listelenmesi
129
öğrencilerin öğrendiklerini hatırlayıp, öğrenmelerini değerlendiren faydalı bir
çalışmadır.
6. Kazanım: Kur’an da adı geçen peygamberleri bilir. Allah’ın her topluma
peygamber gönderdiği, Kur’an da hayat hikayesi anlatılan peygamberlerin insanlara
örnek olabilecek güzel, ahlaklı davranışları olduğu, bu sebeple onlardan bahsedildiği
önemle vurgulanmıştır. Kur’an da adı geçen yirmi dört peygamber şema içerisinde
verilerek öğrencilerin bilgiye hızlı, kolay ulaşmaları sağlanmıştır. Öğrencilerin
Kur’an-ı Kerim de araştırma yapıp, becerilerinin gelişmesi için, peygamberlerin
hayatlarından bahseden ayetler verilmiştir. “Biyografisini yazalım” etkinliği,
peygamberlerin ahlakı, davranışlarını öğrenip örnek almayı teşvik edecek davranış
geliştirmeyi sağlayacak bir çalışmadır.
7. Kazanım: İlahi kitabn tanımını açıklar. İlahi kitap ve gönderiliş amacı
açıklanmış, ilahi kitapların hepsine inanmanın gerekliliği ayetle açıkça gösterilmiştir.
“sözcük çalışması” etkinliğinde, daha önce öğrenilen bilgiler hatırlatılmaya
çalışılmıştır. İlahi kitap ve sayfalarla ilgili bir kavram haritası oluşturulabilirdi.
Ancak kitap ve kutsal kitap ayrımı yapılmamıştır. Öğrencilerin bu ayrımı
yapabilmeleri için sınıfa Kur’an getirilerek inceleyip karşılaştırmaları sağlanmalıdır.
Ders kitabında ise bir şema verilerek doldurulması istenseydi, öğrenciler somut
deneyimler yaşayarak, farklılıkları analiz edip, fikirlerini ifade edecek, yaparak
yaşayarak öğrenmiş olacaklardır.
8. Kazanım: Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir.
Bu konuda vahyin içeriği hakkında bilgi verilmektedir. İlahi kitaplarda
ahlaklı, erdemli yaşamanın ilkeleri üzerinde durup, vahye inanların, hak, adalet,
doğruluk, yardımlaşma gibi değerlerin gerekliliğinden emin oldukları vurgulanarak,
130
vahyin önemi anlatılmak istenmiştir. Bilinen değerlerden hareketle, bilinmeyen soyut
bir konu açıklanmıştır. İnsanları bilmedikleri bir konuda sorumlu
tutulamayacağından yola çıkarak, Allah’ın insanları davranışlarından sorumlu tutmak
için bilgilendirdiği şeklinde mantıklı bir açıklama yapılmıştır. Vahyin yani kutsal
kitapların gönderiliş amacından bahsederken, öğrenciler önce vahiy hakkında
bilgilendirilmiş, sonra Allah’a ibadet etmekten söz edilmesi öğretimde duyuşsal
özelliklerin dikkate alındığını göstermektedir. “Kur’an olmasaydı ne yapardım ben?”
başlıklı şiir öğrencilerin günlük hayatlarında sıkça karşılaştıkları batıl inançlardan
uzaklaşma konusunda vahyin işlevini ortaya koymaktadır. Öğretimin yakından uzağa
ilkesinin etkisi fark edilmektedir. “Ortak sonuçlara varalım!”, başlıklı etkinlikte Hz.
İbrahim ve Hz. Musa’ya indirilen vahiy örnekleri verilip, insanların davranışlarından
bireysel olarak sorumlu olduğu,
yaptıklarının karşılığını alacağı
vurgulanmaktadır. Ancak etkinlik
ilahi kitaplar konusunda verilmiştir.
Tüm vahiylerin (ilahi kitapları)
amacının aynı olduğu vurgulanmak
istenmektedir fakat verilen ifadeler karışık olup, hangi peygambere hangi vahyin
verildiği anlaşılamamaktadır.
9. Kazanım: İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini
belirtir.
İlahi kitaplarla ilgili olan konu içinde Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an indiriliş
sıralarına göre verilmiş, kronolojiye uyulmuştur. Kutsal kitapların tanıtımında
öğretimde kolaylık sağlamak, bilgilerin sistematik olması için, bazı kriterlere göre
131
bilgiler verilmiştir. Kutsal kitapların kelime anlamları, yazıldığı en eski dil, hangi
peygamberlere gönderildiği, içeriği, bölümleri hakkında bilgi düzeyinde kısa
açıklamalar yapılmıştır. Tevrat ve Kur’an için tanıtıcı resim verilmişken, İncil ve
Zebur için resim verilmemiştir. Konu içerisinde yeterince görsellik sağlanamamıştır.
Kutsal kitapların temel özelliklerini gösteren bir kavram haritası yapılarak
öğrencilerin öğrendikleri bilgileri sistemleştirmeleri sağlanmış olurdu. Konu
içeriğine uygun olarak kutsal kitapları ve kimlere gönderildiklerini gösteren bir
kavram haritası da yapılarak öğrencilerin kavram bütünlüğünü görmeleri
sağlanabilirdi. Son ilahi kitap olan Kur’an hakkında Kur’an’ı tanıtan ayetlerle
içerik zenginleştirilmiştir. Öğrencilerden verilen ayetlerdeki temel kavram ve
kelimeleri bulup, Kur’an ayetlerinin özelliklerini gösteren bir kavram haritası
yapmaları istenseydi öğretimde bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarında
öğretim yapılmış olurdu. Kur’an’ın içeriği, yazılması, çoğaltılması, bir benzerinin
yazılamayacağı ve Allah tarafından korunacağı önemle vurgulanmıştır. Kur’an’ın
son ilahi kitap olarak kendinden önce indirilen ilahi kitapları doğruladığı Maide
Suresinin 48. ayetiyle açıklanarak, ilahi kitapların hepsine imanın gereği
temellendirilmiştir.
10 Kazanım: Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler.
Asr suresinin öneminden, ne zaman indirildiği ve kaçıncı sure olduğundan
bahsedilmiştir. Surenin ve anlamının kolay öğrenilebilmesi için suredeki her bir ayet
ve anlamı karşılıklı verilmiştir. Asr suresi konunun içeriğine uygundur. İman edip,
doğru olmanın öneminden bahsetmektedir. Bu sure içinde aklını kullanıp, doğru
yolda olan, peygamberlerin öğütlerine kulak veren insanların zararda olmayacakları
vurgulanmıştır. Surenin anlamı şu şekilde verilmiştir:
132
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla
Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan, ancak iman
edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler
müstesnadır. Halbuki şöyle bir anlam verilmiş olsa anlam daha akıcı olurdu ve asr,
ziyan, hak kelimeleri daha sadeleştirilmiş olurdu:
Koruyan ve bağışlayan Allah’ın adıyla, Yemin olsun zamana ki, İnsan
gerçekten zarardadır. Ancak inananlar, yararlı işler yapanlar, doğruluk ve sabır
tavsiyesinde bulunanlar bunun dışındadır.131 Kazanım ders kitabındaki içerik ile
kısmen gerçekleştirilebilmiştir.
Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında
İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders
kitabındaki 1. ünite olan “Peygamberlere ve İlahi Kitaplara İnanç” başlıklı ünitede
yer alan konular içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel
anlamda öğretim programında aynı ünite için belirtilen kazanımları
gerçekleştirebilecek düzeydedir. Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen
resim, bazı bilgiler, ayetler gibi bazı etkinlikler belirlenen kazanımları gerçekleştirme
de çoğu zaman yetersiz bulunmuş, bazı hususlarda değişik fikirler verilmiştir.
Günlük hayattan, yaşadığımız çevreden hareketle, peygamber , vahiy kavramı,
peygamberliğin gerekliliğini fark ettirebilmek için öğrencilerin sınıf ortamlarından,
duyuşsal niteliklerinden (değer verme, alma) yararlanılmıştır. Peygamberin de bizim
gibi bir insan olduğu, bir melek olamayacağı ayet ve eleştirel düşünmeyi sağlayan bir
etkinlikle anlaşılır kılınmış, öğretimin açıklık, kolaydan zora ilkelerine uyulmuştur.
Peygamberlerin hepsini ortak amacının insanları Allah’ın varlığı ve birliğine imana 131 Hüseyin Peker, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Müfredatında Yer Alan Surelerin Anlamlarının Öğretimi”, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Çalışma Toplantısı, No: 1, DEM Yayınları, Yayına Hazırlayan, Şeyma Arslan, İst. 2004, s. 43.
133
ve doğru olmaya çağırdıkları belirtilip, peygamberlerin üstün ahlaka sahip olup
insanlara yol gösterdikleri pek çok ayetle desteklenmiştir. Öğrencilere değişen zaman
içinde Allah’ın insandan her zaman ahlaklı olmasını beklediğini kavratmaktadır.
Öğrencilerin bilgi seviyesine uygun, onları sıkmayacak şekilde kutsal kitaplar genel
özellikleriyle tanıtılmıştır, sınıf seviyesine uygun öğretim yapılmıştır.
Peygamberlerin adlarının geçtiği ayetlerde (Ali imran , 84, Şura, 13, Nisa, 163)
boşluk verilip, öğrencilerin ayetteki boşluğa hangi isimlerin gelebileceğini tahmin
edip ya da Kur’an dan bulup yazmaları istenseydi, öğrenciler derste aktif olurlardı.
Ayetler çalışma kağıdı gibi kullanılarak daha işlevsel olmaları sağlanıp öğretim
kalıcı, zevkli hale getirilmiş olurdu.Öğretim programında verilen ayetlerle ilgili
işlenişlerin yeterince uygulanmadığı görülmektedir.
Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen
çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.
Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?
Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve
üniteyle ilgili ön testlerdir.
1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar
ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında
dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde
ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca
hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.
2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?
Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve
öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin
134
gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 6. sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu
kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına
yerleştirilmelidir.
3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?
Peygamber ve ilahi kitaplara iman öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı
bilişsel ve duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını
değerlendirdiğimizde; öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile
ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin
bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirdiğimizde, “bütün peygamberler
ortak bir amaca hizmet etmiştir.”sözünü tartışmaları istenmektedir. Ancak vahiy,
ilahi kitap, peygamber kavramlarıyla yeni tanışan öğrenciler için üst düzeyde bir
sorudur.İçinde “Peygamber, vahiy, doğruluk vb.” sözcüğü geçen cümle kurmaları
istenerek, öğrencilerin, dil becerileri geliştirilip, önkoşul öğrenmeleri sağlanmış
olurdu. Öğrencileri bilişsel ve duyuşsal özelliklerine uygun olarak araştırmaya teşvik
edip, konuya kısmen ilgi uyandırmaktadır.
Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk
düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak
öğrenme derecesi belirlenememektedir.
Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız
zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:
Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının
öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi
135
sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime
ve kavramlardan sadece “vahiy, peygamber, ilahi kitap” ile ilgili hazırlık çalışmaları
vardır. Mucize, tebliğ, tevhit kelimeleri ile ilgili soru bulunmamaktadır.
Ünitede yetersiz olan durumlar:
Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında
ön testlere yer verilmemiştir.
Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın
dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve
deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda
sözlükte verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır.
Kitapta ünite boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle
akıcı kılınmıştır. Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, peygamber,
vahiy kavramları sık sık geçmektedir. Ayetlerde verilen hikmet ve hidayet kelimeleri
sadeleştirilerek öğretimin açıklık ilkesine uyulmalıdır. Kitapta konular arasında
bağlantı kurularak öğrencinin konuyu bütün olarak öğrenmesi kolaylaştırılmıştır.
Cümle yapıları 6.. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin
anlayabileceği uzunluktadır. Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır.
Anlatımda devrik cümlelere rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik
akıcı ve zengin kılınmıştır.
Cümleler konu, amaç ve kazanımlara uygun mudur?
Bilgilendirme amacı içeren anlatımlarda, kelime ve kavramın tanımı verilerek
cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli
kazanımlar için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.
136
Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler
anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede kısmen duymuşlardır.
Paragraflar biraz uzun olmakla birlikte, tek bir fikir, kavram üzerinde
durulmuştur. Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır.
Anlatımda verilen örnekler içinde ayetler belirttiğimiz eksikliklerine rağmen açık
ve anlaşılırdır.Soyut olan vahiy, peygamber kavramlarının somutlaştırılmasına
çalışılmıştır. Öğretimde öğrenciye görelik ilkesine uyularak, öğrencinin ilgi ve
seviyesine uygun bir öğretim yapılmıştır.
Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,
ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma
kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları
için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az
olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada
yeterlidir.
İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım
içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,
münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri
düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği
doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Peygamber, vahiy, mucize,
ilahi kitap, peygamberlerin nitelikleri gibi konularda bilgilendirici ve mantığa hitap
eden bir yöntem izlenmiştir. Her kazanımın belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği
düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel öğrenmelerine uygun etkinlikler (tartışma,
anlamını bulma, araştırma, cümle oluşturma) çoğunluktadır. Peygamberlerin ahlaklı
oldukları için Allah’ın bizden onları örnek almamızı istediği vb. ifadeler ise duyuşsal
137
öğrenmeye, değer verip, hayatında uygulamaya ağırlık vermektedir.Ancak duyuşsal
özellikleri geliştirmek için peygamberlerin niteliklerinde verilen yaşanmış olaylar
örnek olay incelemesi yöntemiyle daha öğretici kılınabilirdi.
İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru
ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu konularda bildirilen ayetler
kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay verdiği Kur’an
meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve içeriğe uygundur.
Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin öğretimde kullanılışında
farklı yöntemlere de yer verilmeliydi. İyilik ve kötülük kavramlarını örneklendiren
bir hadise yer verilmiştir. Hadisin anlatımı biraz karışıktır, başka bir hadis
verilebilirdi.
Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi
Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından oldukça
zengindir. Çoktan seçmeli, boşluk doldurmalı, doğru-yanlış, eşleştirmeli, açık uçlu
kısa ve uzun cevaplı sorulara ve öğrencilerin öğrendiklerini hatırlamalarını sağlamak
için bulmacaya yer verilmiştir. Öz değerlendirme formu verilerek öğrencilerin konu
alanı için kendi öğrenmelerini değerlendirmeleri sağlanmıştır. Soruları kazanımların
gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından değerlendirdiğimizde;
1. Kazanım : Peygamber, resul ve nebi kavramlarını açıklar. Kazanım bilişsel
öğrenme alanının bilgi düzeyindedir. Kazanıma yönelik olarak direk sorulmuş bir
tane bulmaca sorusu vardır. Hazırlık çalışmaları ve ünite içerisinde bu kavramlar
sorulduğu için daha üst bilişsel düzeyde sorular sorulmuştur. Ancak bu kavramları
kazanmadan öğrencilerin diğer sorulara cevap verebilmeleri zordur.
138
2. Kazanım: Peygamberlerin insanlardan seçilmesinin nedenlerini irdeler.
Kazanım bilişsel öğrenme alanının kavrama, analiz ve sentez basamaklarında
öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili bir tane açık uçlu, bir tane DY sorusu
sorulmuştur. Sorular kazanımın gerçekleşme düzeyini ölçebilecektir.
3. Kazanım: Bütün peygamberlere gelen vahiylerin ortak yönlerini fark eder.
Kazanım bilişsel alanın kavrama, analiz, sentez, duyuşsal alanın alma, farkında olma
basamaklarındadır. Kazanımla ilgili bir tane açık uçlu kazanımı ölçebilecek soru
sorulmuştur.
4. Kazanım: Peygamberlerin sahip oldukları nitelikleri açıklar. Kazanımla
ilgili bir tane çoktan seçmeli soru sorulmuştur. Soru bilgi düzeyindedir. Ancak
öğrencilerin kavrama düzeylerini ölçmek için, “her insan peygamber olabilir mi?”
niçin şeklinde öğrencilerin edindikleri bilgilerin hepsini kullanarak açıklama
yapmalarını, kavramları analiz etmelerini sağlayacak daha üst kavrama düzeyinde
sorular sorulabilir.
5. Kazanım: Mucize kavramının ne anlama geldiğini açıklayarak bunun
peygamberlere ait bir özellik olduğunun farkında olur. Kazanım duyuşsal alanın
alma, farkında olma, bilişsel alanın bilme ve kavrama basamaklarında öğrenmeyi
amaçlamaktadır. Mucize ile ilgili bilişsel öğrenmeyi ölçebilecek çoktan seçmeli bir
soru sorulmuştur. Mucize kavramı peygamberlerinde bir insan olduğu, olağanüstü
özelliklere Allah’ın istemesi dışında sahip olamayacaklarını vurgulamaktadır. Bu
bağlamda verilen soru ile öğrencilerin peygamberin bizim gibi bir insan olup
davranışlarının örnek alınabileceğini fark edip etmedikleri ölçülememektedir.
139
6. Kazanım: Kur’an’da adı geçen peygamberleri bilir. Kazanım bilgi
düzeyindedir. Kazanımı ölçmek için, bulmaca içerisinde sorular sorulmuştur, sorular
kazanımın gerçekleşme durumunu belirleyebilmektedir.
7. Kazanım: İlahi kitabın anlamını açıklar. Kazanım bilme, kavrama
düzeyindedir.
8. Kazanım:Allah’ın insanlara niçin vahiy gönderdiğini temellendirir. Bilişsel
ve duyuşsal açıdan öğrencilerin öğrenmeleri gereken bir konudur. Duyuşsal açıdan
öğrenci, Allah’ın insanları yarattığı ve sevdiği için onların iyi olmalarını istediğinin
farkında olmalıdır. Peygamberin insanların iyiliği için çalıştığı, onları örnek alırsa
vahye uymuş olacağını bilip, değer vermelidir.
9. Kazanım: İlahi kitap ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiğini
belirtir. Kazanım bilişsel öğrenme alanında bilme, kavrama, sentez yapabilmeyi
gerektirmektedir.
Kazanımlar için boşluk doldurmalı,
çoktan seçmeli, eşleştirmeli birer tane soru
bulunmaktadır. Öğrenmenin gerçekleşme
düzeyi ölçülebilmektedir. Eşleştirmeli soruda,
kutsal kitapların karşısında verilen
peygamberlerin isimlerinin olduğu bölümdeki kavram sayısı birinci bölüm ile aynı
sayıda değil, iki katı olmalıdır. Böylece öğrencilerin resul ve nebi kavramlarını
hatırlayıp, kullanmaları sağlanırdı. Öğrencilerden İncil, Tevrat, Zebur ve Kur’an ile
ilgili kavram haritaları yapmaları istenerek değerlendirme yapılabilirdi. Bu konuda
pek çok kavram olduğu için anlaşılmaları ve sistemli hale getirilmeleri gereklidir.
140
10. Kazanım: Asr suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım
gerçekleştirilebilmiştir. Değerlendirme çalışmaları öğrencinin üniteyi öğrenmiş
olmaları için kazanmaları gereken bilgi, duygu ve davranışları ölçebilecek
düzeydedir.
D. 7. Sınıf 1. Ünite: Melek Ve Ahiret İnancı Ünitesinin İçerik Ve
Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi
Ünitenin Kazanımları:
Bu ünitenin sonunda öğrencilerin;
1. Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.
2. Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.
3. Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında olur.
4. Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.
5. Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum üzerindeki
olumsuz etkilerini fark eder.
6. Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun kötülüğünden
korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir.
7. Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını açıklar.
8. Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını açıklar.
9. Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.
10. Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı arasındaki
ilişkiyi fark eder.
11. Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı sağladığının
141
farkında olur.
12. İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu günlük hayattan
örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü davranışlardan sakınmaya
istekli olur.
13. Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler.
Ünitenin ilk sayfasında ünitemize hazırlanalım başlığı ile hazırlık
çalışmalarının verildiğini görmekteyiz. İlk hazırlık çalışmasında öğrencilerden
“melek”, “şeytan”, “ahiret”, “mizan”,”kıyamet”, “cennet” ve “cehennem”
kavramlarının anlamlarını araştırmaları istenerek üniteyi öğrenmeleri için gerekli ön
koşul öğrenmelerinin sağlanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Öğrencilerin dil
becerilerini geliştirmek için bu kelimeleri birer cümle içinde kullanmaları da
istenebilirdi.
Öğrencilerden “melek gibi insan” ifadesinin kimler için kullanıldığını
araştırmaları istenerek, melek kavramının günlük hayatları ile olumlu bir ilişkisi
olduğu sezdirilerek, öğretimde somuttan soyuta, yakından uzağa ilkelerinin dikkate
alındığını görmekteyiz. Göremediğimiz halde var olduğuna inandığımız varlıklardan
birkaç tanesini yazınız yönergeli soruda, öğrencilere günlük hayatta göremediğimiz
halde varlığına inandığımız elektrik, rüzgar vb. varlıklar olduğu gibi melek, şeytan
vb. varlıklarında olabileceği fark ettirilmek istenmektedir. Öğrencilerin yaşamları
süresince karşılaşmış olabilecekleri batıl inançları arkadaşlarıyla paylaşmalarının
istenmesi hem batıl inanç, hurafe kavramlarını araştırmalarını sağlayacak hem de
konuya ilgi duyacaklardır.
“Ölüm yok olmak değildir.” Sözünü sınıfta arkadaşlarıyla değerlendirmeleri
henüz ahiret hakkında yeterli bilgileri olmayan öğrenciler için üst kavramsal
142
düzeydedir. Allah’ın adil, rahman ve rahim isimlerinin anlamlarını öğrenmeleri inanç
davranış ilişkisi boyutunda öğrenmeyi kolaylaştıracaktır
Hazırlık çalışmalarını değerlendirdiğimizde öğrenme öğretme sürecinde
öğrenciye neyi öğreneceğini, niçin ve nasıl öğreneceğini gösteren mesajlar
verilmiştir. Sorulan sorular öğrencilerin gelişim düzeylerine, bilişsel giriş
davranışlarına, duyuşsal giriş özelliklerine uygundur. Öğrencilere çok sayıda ve
çeşitli sorular sorulmuştur. Sorular kazanımlara uygun ve anlamlıdır. Öğrencide ilgi
uyandırmakta, öğrenmeye güdülemektedir.
Kazanımlar ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
1. Kazanım:Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.
Üniteye alt başlık olarak varlıklar alemi konusu ile giriş yapılmıştır. Konuya alem
kavramı; duyularla algılayabildiğimiz, akılla kavrayıp, varlığını düşünebildiğimiz
Allah’ın dışındaki varlık ve olayların tümüdür açıklamasıyla başlanmıştır. Alemde
çok sayıda görünen ve görünmeyen varlık olduğu, hepsini Allah’ın yarattığı
vurgulanmıştır. Varlıklar tanıtılırken önce görünen, somut varlıklardan hareket
edilmesi öğretimde somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene ilkelerine uyulduğunu
göstermektedir. Varlıklar içerisinde insanın akıllı olup, davranışlarından sorumlu
tutulacağı, Allah için ayrı bir önemi olduğu İsra suresi 70. ayetle vurgulanmaktadır.
Bu ayetten ilkeler çıkarılması istenerek, yazılabilir ya da konuşulur öğrencilerin
fikirleri alınabilir. Evrende gözümüzle göremediğimiz (elektrik, ses dalgaları, akıl,
sevgi vb.) ama varlığını kabul ettiğimiz şeylerin olduğu belirtilmekte, Kur’an da
Allah’ın varlıklarını bildirdiği meleklerin ve şeytanın göremesek te varolduğu
143
ikna edici bir dille açıklanmaktadır. “Varlıklar alemi” başlıklı bir kavram haritası
yapılıp, kavramlar uygun başlıklar altında sınıflandırılarak konuyu özetlemekte,
konuyu tekrar etmek istediğinde öğrenciye kolaylık sağlamaktadır. Öğrencilerden
K.Haritasını oluşturmaları istenseydi, kendi başlarına kavramları düşünüp, onları
ilişkilendirmeye teşvik edeceği için öğrencilerin öğrenmeyi öğrenmeleri sağlanmış
olurdu.
2. Kazanım: Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.
3. Kazanım: Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında
olur.
Melek kavramının hem kelime hem terim anlamı verilmiştir. Terim anlamı
olarak melek; Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen ve
nurdan yaratılmış varlıklar olarak tanımlanmıştır. Gözümüzle göremediğimiz ve
duyularımızla algılayamadığımız için, onlar hakkındaki bilgileri Kur’an’ı Kerim ve
peygamberimizin sözlerinden öğrenebileceğimiz vurgulanarak, konunun sınırları
vahiyle belirlenmiştir. Meleklere imanın inanç esaslarından olduğu , meleklere
imanın onların varlığından şüphe duymadan kabul etmek, görevlerini tam olarak
yaptıklarına inanmak olduğu açıklaması yapılmıştır. Meleklere imanın Allah’a,
kitaplara, peygamberlere imanın gereği olduğu belirtilip, kavramlar arasındaki
zorunluluk ilişkisi fark ettirilmiştir. Konu ile ilgili iki tane ayet verilmiştir. Ayetler
üzerinde konuşularak öğrencilerin fikirleri alınabilirdi. Enbiya suresi 26-27.
ayetlerde meleklerin özelliklerinden bahsedilerek bir sonraki konuya hazırlık
yapılmıştır.
Melek kavramını öğrencilerin daha iyi anlayabilmeleri için, meleklerin
insanlardan ve diğer canlılardan farklı özellikleri olduğu belirtilerek konuya dikkat
144
çekilmiştir. Bu özellikler içerisinde meleklerin sürekli iyilik yaptıklarının, inanan
insanlar için dua ettiklerinin, Allah’a ibadet ettiklerinin belirtilmesi öğrencilerin
duyuşsal yönüne hitap etmektedir. Melekleri sevmeleri, onlara inanmalarını
kolaylaştıracaktır. Meleklerin inanan insanlara yardım edip, kötülüklerden
koruyacağını bilmek, öğrencilerin Allah’a olan güven, sevgi ve bağlılıklarını
artıracaktır.
Konu içerisinde Melek kavramı ile ilişkili pek çok nitelikten bahsedildiği için,
meleklerin özelliklerini gösteren bir kavram haritasının bir kısmı verilip,
öğrencilerden haritadaki eksiklikleri tamamlamaları istenseydi, öğrenciler kendi
öğrenmelerinden sorumlu olup, kavramsal düşünme becerilerini geliştirirlerdi. “Bilgi
kutusu” başlıklı etkinlikte meleklerin hızlı hareket ettiklerini belirten bir ayet
verilmiştir. Öğrenciler için ilgi çekici ve düşündürücüdür. Öğrenciler melekler için
zaman ve mekan kavramının olmaması gibi soyut bir konuyu daha iyi
kavrayacaklardır. Yine meleklere böyle güç veren Allah’ın gücünü de daha iyi taktir
edeceklerdir. Çocukların günahsız oldukları için meleğe benzedikleri söylenerek
örnek bir resim verilmiştir. Resmin altına “çocuklar günahsız olduğu için meleğe
benzetilmiştir” yazısı yazılmayıp öğrencilerden resme uygun bir başlık koymaları
istenebilirdi. Böyle bir etkinlikle öğrencilerin kavramları ifade etme becerileri
geliştirilmiş, öğretimde faydalılık ilkesine uyulmuş olurdu.
Yazıcı meleklerin özellikleri ve görevlerini öğrencilere anlatmak ve her
zaman bizimle beraber olduğunu fark ettirmek, bu beraberliğin bilincinde olmanın
bizim hayatımıza ne gibi etkilerinin olabileceğini anlatmak için bir drama
gerçekleştirilebilirdi. Örneğin, sınıftan üç kişi seçilerek öğrencilerin isteğine göre bir
kişi iyilikleri yazan, bir kişi kötülükleri yazan biri de iyilik ve kötülükleri yazılacak
145
kişi rolüne girer. Öğrencilerden bir hafta boyunca arkadaşlarının yaptığı iyilik ve
kötülükleri bir kağıda not edip, haftaya teslim etmelerini ister. Öğrencilerin fikirleri,
hissettikleri sorulur.132
Meleklerin ortak görevlerinin yanı sıra, özellikle belli bir görevi olan dört
büyük melek ve görevleri akrostiş tekniğine benzer şekilde verilmiştir. Öğrencilerden
bu tekniği kullanarak bir şiir yazmaları istenseydi, kavramları analiz ederek bir ürün
ortaya koymaları sağlanırdı. Öğrenciler dört büyük meleğin ismini önceki
sınıflardan, aile ve çevrelerinden duymuş olabilirler. C (Cebrail), A (Azrail), M
(Mikail), İ (İsrafil) sıralanışında beliren CAMİ isminin yanına bir de cami resmi
konulmuştur. Resim bir etkinlik içerisinde kullanılabilirdi. Örneğin, öğrencilerden
resme bakıp düşüncelerini paylaşmaları istenebilirdi. Bu resimle öğrencilere
meleklerin cami gibi ibadet edilen, iyilik ve güzelliklerin konuşulduğu ortamlarda
oldukları, dolayısıyla meleklerin kendileriyle beraber olması için güzel davranışlarda
bulunmaları gerektiği sezdirilmek istenmektedir. Bu olumlu değerlendirilmiştir. Dört
büyük melek dışında Kur’an’da adı geçen bazı melekler de şema içerisinde
verilmişlerdir. Bu şema yerine melekler başlığı altında kavram haritası yapılabilirdi.
“Meleklerin Duası” başlıklı bölümde meleklerin inanan insanlara dua edip,
koruduğu, cennete girmelerini istediği ile ilgili ayetler verilmesi öğrencilerin
melekleri kendilerine yakın varlıklar olarak hissetmelerini, sevmelerini sağlayacaktır.
Öğrencilerle meleklerin kendileri için dua etmeleri konusunda hissettiklerini
paylaşmalarının istenerek duyuşsal gelişimleri sağlanmaya çalışılmıştır.
4. Kazanım: Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.
Kazanıma uygun olarak meleklere imanın davranışların güzelleşmesine katkıda
132 T. Güler, 2007, s.141.
146
bulunduğu vurgulanmıştır. Meleklerin inanan insanlar için dua ederken, insanların
yardımı sadece Allah’tan istemeleri gerektiği çünkü Allah’ın kendisinden yardım
isteyenlere melekleri gönderdiğinin vurgulandığı görülmektedir. Meleklerin insanları
iyi, güzel ve doğruya yönlendirdikleri peygamberimizin bir hadisiyle
örneklendirilmiştir. Konunun anlatımı akıcı ve zevkli bir öğretim yapılmasını
sağlamaktadır. Öğrenciler, insanın içinden iyilik yapmasını isteyen sesin meleğin sesi
olduğunu öğrenince iyi davranışlarda bulunmaya daha özen göstereceklerdir.
Böylece öğrenciler öğrendikleri bilgilere değer verip, benimseyeceklerdir.Günlük
konuşma dilinden yararlanılarak, iyi huylu kişiler için “melek gibi insan” dendiği
söylenerek öğrencinin kavrama, düşünme becerileri geliştirilmiştir. Melek kavramı
yaşamla ilişkilendirilmiştir. “Biricik anneciğim” başlıklı şiirde annenin niçin meleğe
benzetildiği sorularak, annesinin de melek gibi kendisini sevip, koruduğu fark
ettirilmektedir. Şiirin yanında verilen resim 7. sınıf öğrencisinin seviyesine uygun
değildir onun yerine fotoğraf verilseydi daha gerçekçi olurdu.
Meleklere inanan insan kendisini güvende ve mutlu hisseder. Yaptıklarının
melekler tarafından yazıldığını bildiği için iyi insan olmaya gayret edeceği
belirtilmektedir. Bu anlatım biçimi öğretimde öğrenci için faydalılık ilkesine
uyulduğunu göstermektedir. Öğrenci de iyi insan olmaya istek uyandırmaktadır.
Konunun işlenişinde sevgi, iyi insan olmanın öneminden bahsedilip sonra her türlü
kötülükten uzak durmak gerektiği vurgulanmıştır. Öğretimde öğrencilerin sevme,
değer verme gibi duyuşsal özelliklerine öncelik verilmiştir. “Değerlendirelim”
etkinliğinde Kaf suresinin 17. ve 18. ayetleri verilmiştir. Etkinlik öğretim açısından
faydalı bulunmuştur. Yazıcı meleklerin varlığını öğrenince sorumluluklarının neler
147
olduğu öğrenciye düşündürülüp, sonuç çıkarma, ilkelere ulaşma, karar verme
becerisinin geliştirilmek istendiği dikkati çekmektedir.
5. Kazanım: Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum
üzerindeki olumsuz etkilerini fark eder. Konu içerisinde toplumda var olan bazı batıl
inançları hatırlatacak faydalı bir resim ( at nalı, kara kedi, 13 sayısı, merdiven resmi)
verilmiştir. Eğer öğrenci resimdeki şekillerin anlamını bilmiyorsa öğrenmek için
istek duyacak ve hurafe batıl inanç kavramıyla karşılaşacaktır. Konuya hurafe ve
batıl inanç kavramları tanıtılarak başlanmıştır. Hurafe; dinde varmış gibi kabul edilen
inançlar. Ayrıca dinin aslında olmayan bir şeyi ibadet diye yapıp, sevap ummanın
dine uygun olmadığı anlatılmaktadır. İbadet olan davranışların bize Allah tarafından
bildirildiği, dini asıl kaynaklar olan Kur’an ve sünnetten öğrenmemiz gerektiğinden
de bahsedilmeliydi. İnsanların batıl inançlarının bilgisizlikten, cahillikten, gizemli
olana ilgiden, geleceği öğrenme merakından kaynaklandığı söylenerek kavram
açıklanmıştır. “Anlayalım- Yazalım” başlıklı etkinlikte içeriğe uygun bir hadis
verilmiştir, bu hadisten öğrencilerin ilkeler çıkarmaları istenseydi, kendi düşünme
süreçlerini yönlendirme becerileri geliştirilmiş olurdu.
Öğrencilerin çok merak ettikleri, televizyonda ve çevrelerinde duymuş
olabilecekleri ruh çağırmadan bahsedilmesi, öğretimin yakından uzağa ilkesine
uyulduğunu göstermektedir. Ölen insanın ruhuyla iletişim kurulamayacağı,
Mü’minun suresi 99-100. ayetlerle açıklanmıştır. Ayetin devamında öldükten sonra
yeniden dirilmenin ahirette gerçekleşeceği vurgulanmıştır. Burada öğrencilere her
insana verilen ömrün davranışlarını düzenlemesi için belli bir süre olduğu, bu sürede
yaptıklarından insanların ahirette sorumlu tutulacağı, ikinci bir hak verilmeyeceği
vurgulanmalıydı. Böylece ruh göçünün imkansızlığı ahiretin varlığı ile
148
temellendirilmiş olurdu. İnsanların geleceği merak ettikleri için toplumda falcığın
yaygın olduğu, insanların merak duygularının istismar edilip haksız kazanç
sağlandığı ifadelerine yer verilmiştir. Öğretimde açıklık, doğruluk ilkelerine
uyulmuştur. Allah’ın içki, kumar, fal bakma ve baktırma gibi durumları yasakladığı
Maide suresi 90. ayetle açıklanmıştır. Ancak öğrencilere geleceği (gaybı-
bilinmeyeni) sadece Allah’ın bileceği bir cümle ile vurgulanarak, peygamber ve
meleklerin bile gelecek hakkında bilgileri olamayacağını belirten hadislere yer
verilmeliydi. Bu şekilde falcıların söylediklerinin doğru olamayacağı vahiyle daha
iyi temellendirilirdi. Bu bilginin konunun sonunda yer alması öğretimi
düzensizleştirmiştir. “Değerlendirelim” başlıklı etkinlikte peygamberimizin falcıların
haberlerinin güvenilir olamayacağı ile ilgili hadisi konuyu açık ve akıcı bir üslupla
açıklamaktadır. Toplumda yaygın olan bazı batıl inanışlara örnekler verilmiştir. Bu
örnekler sağlıkla, dinle, görülmeyen varlıklarla ilgili olarak gruplandırılmıştır. Bu
şemada verilen inanışların niçin batıl inanış olduğu öğrencilere sorularak
araştırmaları istenmeliydi. “Gece tırnak kesilirse ömrün kısalacağını” belirten bir
batıl inanış örneği verilmiştir. Bu örnek günümüz için bir batıl inanıştır. Ancak
eskiden şimdiki gibi karanlıkta yeterli aydınlatma imkanı yoktu. Bu sebeple insanlar
karanlıkta yani gece tırnağını kesenin kendisini yaralayabileceğini düşünerek böyle
söylemiş olabilirler. Tabii ki bu yorumumuz, her batıl inanışın mantıklı bir
açıklaması olabileceği anlamına gelmemektedir. Batıl inanışı makul göstermez. Bu
şemanın yanına bir batıl inanışı gösteren resim konulup öğrencilerin sınıfta fikirlerini
paylaşmaları, resimle ilgili düşüncelerini yazmaları istenmeliydi.
“Tartışalım” etkinliğinde öğrencilerden sihir ve büyünün zararlarını tartışmaları
istenmektedir. Etkinlik öğrencinin kavramları kullanarak konuşma, arkadaşlarının
149
fikirlerine değer verme, düşüncelerini sistemleştirmesi gibi öğrenme becerilerini
geliştirecektir. Toplumsal konuların sınıfta tartışılması konunun günlük hayatla
ilişkisini fark ettirecek, öğrencilerin toplumsal olaylara ilgisini çekip, sosyalleşmesini
sağlayacaktır. Konunun sonunda hurafe ve batıl inanç konusunda anlatılanların bir
özeti verilmiştir. Özet öğretimde tekrar yaparken öğrencinin konuyu bütün olarak
görmesini sağlayarak öğretimi kolaylaştırmaktadır. Bu özetle bilgiler hazır sunulmak
yerine öğrencilerden batıl inançlar ile ya da zararları ile ilgili bir kavram haritası
yapmaları istenseydi öğrencilerin kavramsal düşünmeleri sağlanmış olurdu.
Geleceğimizi fal ve büyü ile hazırlayamayacağımız, çalışıp araştırarak güvenli bir
gelecek kurulabileceğinin belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesinin göz önünde
bulundurulduğunu göstermektedir. Konunun sonunda bir şiir verilip, öğrencilerden
şiirde geçen hurafeleri bulmaları istenmiş, okuduğunu anlama ve fikirleri analiz etme
becerisi geliştirilmiştir. Şiir için verilen resim (ağaç dalına dilek dilemek için
bağlanan kumaş parçaları) içerikteki hurafe kavramını örneklendirmekte,
somutlaştırmaktadır.
6. Kazanım: Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun
kötülüğünden korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir.
Konunun başında Kur’an’a uygun olarak şeytan hakkında doğru bir şekilde
öğrenciler bilgilendirilmektedir. Cümleler kısa, açık ve anlaşılırdır. Şeytan için
Kur’an da geçen ifadenin iblis olduğu , İblisin ateşten yaratıldığı ve cinlerden olduğu
ifade edilmiştir. Araf suresi 12. ve Kehf suresi 50. ayetlerde geçen Hz. Adem ve İblis
arasındaki olay anlatılıp İblisin Hz. Adem’e secde etmediği için adının değişip şeytan
olduğu bilgisinin verilmesi öğretimde açıklık ilkesine uyulduğunu göstermektedir.
Ancak konuya girişte “iblis” kelimesi yerine “şeytan” kelimesi kullanılmalıydı,
150
çünkü öğrenciler günlük hayatlarında “şeytan” kelimesini bilmektedirler. Öğretimde
bilinenden bilinmeyene ilkesine uyulmadığı görülmektedir.
Şeytanı simgelemek için ateş resmi verilmiştir. Bu resim gereksizdir, çünkü
şeytanın ateşten yaratıldığını öğrenen öğrenci zihninde zaten bunu düşünecektir. Bu
resim yerine namaz kılan bir insan resmi verilip Allah’a itaatin gereği
vurgulanabilirdi. Böyle bir resim verilen ayetler içinde örnek olurdu. Konuların
işlenişinde olumlu olan durumlardan hareketle olumsuz durumlar fark ettirilip
Allah’a bağlılık güçlendirilebilir.
Şeytanın Allah’a karşı gelip kibirlendiği, insandan daha üstün olduğunu
düşündüğü için, Allah onu huzurundan kovmuştur. Şeytan da bu nedenle insanlara
düşman olmuştur.Kıyamete kadar insanları kötülüğe sürüklemek için yemin ettiği
ifade edilmiştir.Bu şekilde şeytanın kötülüğün simgesi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Konu içerisinde “şeytanın tuzakları” başlığında pek çok ayet verilip, öğrencilerden
ayetlerde şeytanın kötülüklerinin anlatıldığı kısımları çizmeleri istenmiştir. Etkinlik
öğrencilerin ayetlerden ilkeler bulmalarını sağlamaktadır, öğretim için faydalıdır.
Öğrencilerden buldukları kısımları listelemeleri, kavram haritası oluşturmaları
istenebilirdi. İlkeler bir bütün olarak şematize edilmiş olurdu.
İnsanları kötülüklere sürükleyen insanlarında birer şeytan olduğunun Kur’an’da
belirtildiği ayet ile örneklendirilmiştir. Burada öğretimde duyuşsal boyuta da dikkat
çekilmemiştir. Örneğin kötülük yapan, insanların arasının bozan kişilere iyiliğin
tavsiye edilmesi gerektiği, eğer kendilerini düzeltmezlerse onlara karşı dikkatli
olunması gerektiği belirtilseydi öğretimde faydalılık ilkesine uyulmuş olurdu.
Öğrencilerin kötü arkadaş ile ilgili fikirleri sorulabilirdi. Peygamberimizin “insana
içinden kötülük yapmasını söyleyen, onu şüpheye düşüren bir ses duyarsa şeytanın
151
sesi olduğunu bilip, ona uymaması” gerektiğini belirten hadisi verilmiştir. Böylece
anlatıma akıcılık kazandırılarak, öğrencilerin vicdanlarına seslenilmiştir. Maide
suresinin 91. ayeti bir resim içinde verilerek
“şeytanın hangi kötülüklerinden söz
edilmiştir?” diye sorulması ayetin ve
konunun kavranmasını kolaylaştıracaktır.
Ayrıca konu içerisinde şeytanın kötülük
yaptığı belirtilmesine rağmen, yaptığı
kötülükler fazla örneklendirilmemiştir. Verilen ayetle öğrencilerin aktif olarak
düşünmeleri sağlanmış, ayette etkili bir öğretim unsuru olarak kullanılmıştır. Fazla
cümle kalabalığı yapılmamıştır. Ayetin içerisinde verildiği resim içeriğe uygun
değildir. Burada iyi bir davranışın yapıldığı bir resim konulup, altına “resimdeki
kişinin şeytanın kötülüklerinden korunmuş mudur?” diye sorularak hem kötülüğe
karşı iyilik vurgulanmış hem de öğrencilere iyilik örneği sunulmuş olurdu. Dilimizde
sıklıkla kullanılan “şeytana uymak”, “şeytan işi” gibi ifadelerle toplumumuzda
şeytanın kötü bir varlık olarak kabul edildiği ortaya konulmuştur. Öğretimi
kolaylaştırmak için öğrencilerin yakın çevrelerinden yararlanılması olumlu bir
yöntem olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu ifadeler konunun başında ya da
hazırlık çalışmalarında soru olarak verilmeliydi. Öğrencilerin ilgisini konuya
çekebilecek bir etkinlik olurdu.
Allah’a inanıp güvenen insanın şeytanın kötülüklerinden korunmuş olacağı ayetle
belirtilmiştir. Şeytanın kötülüklerinden korunmak için: her işimize besmele ile
başlamamız gerektiği, Allah’a bizi şeytandan koruması için dua etmemiz,
kötülüklerden uzak durmamız gerektiği bir şema içinde verilmiştir. Öğrencilerin
152
Allah’a sevgi ve bağlılıklarını geliştirmek için onların duyuşsal özelliklerine dikkat
edildiği görülmektedir. Şema içindekiler verilmeyip, öğrencilere sorulabilirdi. Konu
ile ilgili bir unsurun yazıldığı bir kavram haritası verilip öğrencilerden eksiklikleri
tamamlayıp haritayı oluşturmaları istenebilirdi. Melek ve şeytan kavramlarının
karşılaştırılıp öğrenme düzeyinin de belirlenmesini sağlayacak bir şema verilip,
öğrencilerin doldurmaları istenmektedir. Böylece konunun öğretimi süresince
kavramsal bütünlük sağlanmaya çalışılmıştır.
7. Kazanım: Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını
açıklar.
Ahirete iman konusu başlığı altında her canlının doğup, büyüyüp, gelişip,
canlılığını kaybedip öldüğü belirtilerek ölümün bir gerçeklik olduğu vurgulanmıştır.
Öğrencilerin bu süreci daha iyi kavramaları için insan ve bitki yaşamları örnek olarak
verilmiş, kavram somutlaştırılarak ölüm-hayat bağı fark ettirilmiştir. Kur’an’dan her
canlılının ölümü tadacağı ayeti örnek verilmiştir. Konun içeriğine uygun olarak bir
bitki resmi verilmiştir. Ölüm gibi bilinmeyen bir kavramı anlatmak için canlılığa,
hayata vurgu yapıldığını bilinenden bilinmeyene, ölüme ulaşılmaya çalışılmıştır.
Böylece öğrencilerin hayatı simgeleyen bir resimle ruhsal olarak konuya
hazırlanmaları sağlanmıştır. İnsanların yakınlarını kaybedeceklerinden, ebediyen
yok olacaklarından korktukları için ölümden korktukları belirtilmektedir. Bu noktada
konunun ahiret inancıyla bağı kurulmaya çalışılmıştır. Çünkü ahiret inancı insanı bu
korkularından kurtarmaktadır. Ahirete inanan insan için ölüm, geçici hayatın son
bulması ve yeni sonsuz bir hayatın başlaması demektir. Bu durumda ölümden kaçış
olmadığı, onu kabullenip, hazırlanmak gerektiği aşamalı bir şekilde yumuşak
geçişlerle belirtilerek anlatımın akıcılığı sağlanmıştır. Ölüme hazırlıklı olan insanın
153
aklını kullanmış olduğu bir hadisle vurgulanmıştır. Ölüm kavramı öğrencinin aklına
ve duygularına hitap ederek temellendirilerek, ahiret kavramına geçildiğini
görmekteyiz.
Ahirete iman, inanç esaslarındandır. Acaba ahirete iman nedir, ahirete niçin
inanmamız gerekmektedir? Şimdi bu sorunun cevabına bakalım. Ahirete inanmak;
ölümden sonra sorgulanıp, yaptıklarımızın karşılığını alacağımıza inanmaktır.
Allah’a inanmak ahirete inanmak demektir. Allah’a inanan insanlar iyi işler
yapmalıdırlar, çünkü Allah’a karşı davranışlarından sorumludurlar. Bu sebeple
insanlar dünyada güzel ahlaklı, iyi insan olmalıdırlar. Çünkü ahiret hayatındaki
mutluluk dünya hayatındaki davranışların güzelliğine, iyiliğine bağlıdır. Anlatım
boyunca inanç davranış ilişkisi kurulmaya
çalışılmıştır. Konu içerisinde verilen resim
de dünyada olan bazı varlıklar ile birlikte,
denizin içinde farklı şekiller verilmiştir.
Ahiretin hem dünyaya benzeyen hem de
dünyadan farklı olan bir yer olduğu
anlatılmak istenmiştir. Resim yeterince anlaşılır değildir, öğrenciler için anlamlı
olmayabilir. Burada tarlada çalışan bir çiftçi resmi verilerek, dünya ve ahiretteki
mükafatının ne olacağı sorulabilirdi. Konunun devamında aklımızla adalet,
sorumluluk, insanın başıboş yaratılmadığı fikrinden hareketle ahiret hayatının
varlığını kabul edebileceğimiz belirtilerek ahirete inancın akli temellendirmesi
yapılmıştır. Ancak ahiret hayatının niteliği, oradaki durumları aklımızla
bilemeyeceğimiz bu konuda tek bilgi kaynağımızın vahiy olduğu bildirilmiştir.
154
Ahiretin varlığına inanmanın adaletin gereği olduğu söylenmektedir. Çünkü bu
dünyada yapılan iyilik ve kötülükler her zaman karşılığını göremeyebilir. Ancak
ahirette herkesin, yaptıklarının karşılığını eksiksiz göreceği belirtilip, bir ayetle
örneklendirilmiştir. İnsan sorumluluk sahibi bir varlık olduğu için, bu
sorumluluklarında bir karşılığı olacaktır. Yapanlar mükafat yapmayanlar ise ceza
alacaktır. Bunun da ahirette gerçekleşeceği vurgusu ile ahiret hayatı ve gerekliliği
temellendirilmiştir.
Öğrencilerin dikkati hayatın, canlılığın içine, mevsimlere yönlendirilerek, solan
kuruyan ağaçların ilkbaharda yeniden hayat bulması, ahiret yaşamının
gerçekleşeceğine bir kanıtı olarak sunulmuştur. Öğretimde somuttan soyuta ilkesine
uyularak ahiret kavramının anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Yeniden dirilme konusuna
da geçiş yapılmıştır.
Dünya hayatında Allah’ın dışında her şeyin bir sonu olup, tüm canlıların zamanı
gelince yaşamını yitirdiği belirtilmekte ve dünya hayatının da bir gün son bulacağı
vurgulanmaktadır. Öğretimde yakın çevre de görülen ölüm olayından kıyamet
kavramına geçilmiştir. Kıyamet; dünyadaki yaşamın son bulup bütün canlıların
ölmesidir. Kıyametin ne zaman kopacağını kimsenin bilemeyeceği, peygamberimizin
bir hadisiyle örneklendirilmiştir. Kıyametin kopması ve gelişen olayların ayetlerle,
açık bir şekilde aşamalı olarak anlatılması öğrencinin öğrenmesini kolaylaştırmıştır.
Kıyametin kopuşu sırasında olacak olayları anlatan Tekvir suresinin 1-14. ayetleri
verilmiştir. Ayetin olduğu kısımda ateş, duman resimleri verilmiştir. Oysa burada
evrenin düzenli olduğu bir resmi verilip, kıyamet koptuğunda resimden hareketle
evrende nelerin değişebileceği sorulabilirdi, öğrenciler kıyamet hakkında konuşarak
f,kirlerini açıklamış olurlardı. Ölümden sonra yeniden diriltmenin Allah için çok
155
kolay olduğu bir hadis ve Yasin suresi 74-82. ayetlerle açıklanmıştır. Verilen ayetler
açık, anlaşılır ve konunun içeriğine uygundur. “Anlayalım-Yazalım” başlıklı
etkinlikte ölüleri diriltmenin Allah’ın gücünün bir delili olduğu belirtilmektedir.
Tabiattan aynı yere ait bir sonbahar birde ilkbahardaki hali verilmiştir. Resim içeriğe
uygundur. Ancak öğrencilerin resim ile ilgili düşüncelerini yazmaları istenerek
öğrendikleri kavramları kullanma, kendini ifade etme, dil becerileri geliştirilirdi.
“Bir filmi geriye alınca” başlıklı öykü öğrencileri düşündürerek, yeniden dirilmeyi
somut bir şekilde anlatmaktadır.
Ölümden sonra ahirete inanan insanların iyi işler yapmaları gerektiği söylenerek,
öğrencilerde olumlu,iyi davranışların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Konunun sonunda
öğrencilerden ahiret hayatına ilişkin süreci gösteren bir kavram haritası yapmaları
istenerek öğrendiklerini hatırlamaları, bilgilerini kullanarak bir ürün oluşturmaları
sağlanabilirdi. Peygamberimizin, “nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz
öyle dirilirsiniz.” Hadisini açıklayan bir yazı yazmaları istenerek dünya hayatında
yapılanların karşılığı olacağı fark ettirilmiştir.
8. Kazanım: Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını
açıklar.
9. Kazanım: Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.
10. Kazanım:Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı
arasındaki ilişkiyi fark eder.
11.Kazanım: Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı
sağladığının farkında olur.
156
12. Kazanım: İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu günlük
hayattan örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü davranışlardan
sakınmaya istekli olur.
Kazanımlara yönelik olarak dünya hayatında yapılanların ahirette bir
karşılığı olduğu, ahirete imanın davranışlarımıza olumlu bir etkisi olması gerektiği
vurgulanmaktadır. Konuya girişte günlük yaşamda öğrencilerin duyduğu “dünya
ahiretin tarlasıdır.” Sözü verilip, anladıklarını yazmaları istenmesi öğretimde
yakından uzağa, somuttan soyuta ilkelerine uyulduğunu göstermektedir. İnsanların
dünyada söyledikleri her söz ve yaptıkları her davranışın bir karşılığı olduğu “Kim
zerre miktarı hayır yapmışsa….kim de zerre miktarı kötülük işlemişse onu görür.”
Ayetiyle pekiştirilmiştir. Kıyamet ve yeniden dirilme konusunun devamı olarak,
“mahşer”, “haşr”, “amel defterleri”, “mizan”, “cennet”, “cehennem” kavramları
ahirette olacak olay örgüsü içerinde aşamalı olarak sunulmuştur. Bu kavramlardan
bahseden ayetler yazılmayıp, dipnotta verilmiştir. Bu sebeple sınıfa Kur’an meali
getirilerek öğrencilerin ayetleri araştırıp, açıklamaları istenebilirdi. Dünyada iyilik ve
kötülük yapanların ahirette ki durumlarından bahsederken iyilik yapanlara öncelik
verilmesi, öğretimde öğrencinin ruhsal durumunun dikkate alınarak duyuşsal
özelliklerinin geliştirilmek istendiği görülmektedir. “Kur’an’da cennetten sahneler”
başlığında Muhammed suresinin 25. ayeti verilip, ayetin içeriğine uygun güzel bir
resimle görsellik sağlanmıştır.İnanç öğretiminde güzel ve iyi olana vurgu yapılıp,
öğrencilerin hayatı sevme,değer verme, iyi davranışlara yönelmesi
kolaylaştırılmıştır. Cehennemin, Allah’a ve ahirete inanmamış, onun öğütlerine
uymamış insanların pişmanlık ve acı içinde sonsuza kadar yaşayacakları yer olduğu
belirtilmiştir. “Dönme dolap” başlıklı bir şiir verilmiş, öğrencilerin fikirleri
157
sorulmuştur. Bu şiir yeniden dirilme konusunun içeriğine uygun olup, bu konudan
çıkarılmalıdır. “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.” Atasözü verilerek
sınıfta değerlendirilmesi istenmiştir. Öğrencilere iyiliğin çıkar beklenmeden sadece
Allah rızası için yapılması gerektiği sezdirilmek istenmiştir. Öğrenciler
konuşturularak dil becerileri de geliştirilmektedir.
Allah’ın çok merhametli olup, iyilik yapanları fazlasıyla mükafatlandıracağı,
En’am suresinin 160. ayetiyle açıklanmaktadır.Ayetle iyilik yapanlara yaptığının on
katı sevap verilip, kötülük yapanlara sadece yaptığının karşılığı olan ceza
verileceğinin belirtilmesi öğrenciler de iyi, ahlaklı olmaya istek uyandırmaktadır.
“Bilgi kutusu” başlığında “nereden geldik nereye gidiyoruz?” sorunun altında ahiret
hayatını gösteren bir akış şeması verilmiştir. Konu içerisinde “mahşer”, “haşr”,
“amel defterleri”, “mizan”, “cennet”, “cehennem” gib ahiretle ilgili çok fazla kavram
bulunmaktadır. Kavramlar arasındaki ilişkiyi öğrencilerin bütün olarak görmelerini
sağlamak ve öğrenme düzeylerini belirlemek için öğrencilerden ahiret günü ile ilgili
bir kavram haritası oluşturmaları istenseydi, kavram bütünlüğü sağlanmış olurdu.
Böylece konunun, kavramların hatırlanması kolaylaşırdı.
Ahirete inanan insanın sorumluluk bilinciyle hareket ederek, erdemli, ahlaklı
davranışlarda bulunmaya çalışacağı sonuçta hem Allah’ın hoşnutluğunu kazanacağı
hem de cennetteki güzellikleri kazanacağı vurgulanmaktadır.Güzel davranışlarda
bulunmanın ilk sebebi olarak “Allah’ın hoşnutluğu” olduğunun belirtilmesi
öğrencilerin kendilerine yapılabilecek kötülüğe karşı da iyilik yapmalarının istenmesi
fikrini anlamalarını sağlamaktadır. İyi davranmaya teşvik etmektedir. Ahirete inanan
insanın Allah’a saygı duyduğu ve O’ndan utanacağı için suç işlemekten kaçınacağı
belirtilerek öğrencilerin ahlaki gelişim düzeyleri, ahlaklılık düşünceleri
158
geliştirilmektedir. İnsanın cezadan kurtulmak için değil, daha manevi değerler için
ahlaklı olması gerektiği fikri öğrencilerin ahlaki gelişim düzeylerini yükseltecektir.
Konunun işlenişinde öğrencilerin gelişim düzeylerinin dikkate alınması olumlu bir
durumdur. Toplumumuzun örfünde kültüründe var olan, bilinen bazı görgü kuralları
ve geleneklerden yola çıkılarak (misafire ikramda bulunma, komşuya iyilik yapma)
ahiret inancının davranışlarımıza etkisi fark ettirilmektedir. İyilik kavramını
örneklendirecek davranış modelleri sunulmaktadır. “Düşünelim” adlı etkinlikte bir
çocuk resmi verilerek “geleceği düşünen insanın nasıl davranacağı” sorularak
öğrencilere insanın sadece insanlara değil evrene de iyi davranması, evrenin düzenini
koruması gerektiği sezdirilmek istenmektedir. Bu resim yerine bir orman yangını
resmi verilerek, peygamberimizin “kıyametin kopacağını dahi bilseniz, elinizdeki
fidanı dikiniz” ifadesindeki hadisi verilip, hadis doğrultusunda öğrencilerin resmi
yorumlamaları istenebilirdi. Öğrencilerin kavrama düzeyleri geliştirilmiş olurdu.
13. Kazanım: Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Sure ile ilgili kısa,
açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir. Peygamberimizin görünen, görünmeyen
varlıkların kötülüklerinden korunmak için insanlara bu sureyi okumalarını tavsiye
ettiği belirtilmektedir. Surenin ayetleri ve anlamları karşılıklı verilmiştir. Melik,
vesvese, şer, hayır kelimeleri konu içerisinde ve surede geçtiği için öğrencilerden
kelimelerin anlamlarını öğrenmeleri istenmeliydi.
Şu ana kadar İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında
İnanç Öğrenme Alanında içerisinde 7. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders
kitabındaki 1. ünite olan “Melek ve Ahiret İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular
içerik ve etkinlikler açısından değerlendirilmiştir. İçerik genel anlamda öğretim
programında aynı ünite için belirtilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir.
159
Ancak kitapta içeriği desteklemek için verilen resim, örnek, soru gibi bazı etkinlikler
belirlenen kazanımları gerçekleştirme de zaman zaman yetersiz bulunmuştur.
Ünitenin bütününde dinin insan hayatına anlam kazandırması, inanç-davranış ilişkisi
üzerinde durulmaktadır. İslam’ın akla uygun, hurafelerden uzak evrensel bir din
olduğu öğrencilere kavratılmak istenmektedir. Öğrencilerin konu ile ilgili okul
dışında getirdiği yanlış ve eksik dini bilgi ve anlayışlar bilimsel bir yaklaşımla
düzeltilmeye doğru bilgiler verilmeye çalışılmıştır.
Öğretim programında görünmeyen varlıklar içerisinde “cinler” den
bahsedilmediği, kazanımlarda bu konuda bilgilendirmeye yer verilmediği için ders
kitabında da konu içeriğinde cinlerden bahsedilmediği dikkat çekmektedir. Halbuki
bu yaş grubundaki öğrencilerin görünmeyen varlıklar içerisinde cinler, mahiyetini en
çok merak ettikleri varlıklardandır. Günlük hayatlarında, aile ve okul çevresinde
“cin” kavramını melek ve şeytan kavramlarından bile daha fazla duymaktadırlar ve
ilgilerini çekmektedir. Çünkü toplumda, masallarda cinler çoğunlukla insanlara zarar
veren varlıklar olarak anlatılmakta, “cin” kelimesi yerine “üç harfliler” denmesi
gerektiği, adları anılınca gelip insanlara zarar vereceği söylenmektedir. Öğrenciler bu
varlıkları hem merak edip, soru sormak istemekte hem de korkmaktadırlar. İnanç
öğrenme alanında öğrencilere bu konuda sağlıklı, vahye dayanan doğru bilgiler
verilip, korkuları yatıştırılarak, ruh sağlıkları korunmalıdır. Sonuç itibariyle görünen
görünmeyen bütün varlıkları Allah yaratmıştır, O’na güvenirsek, dua edersek her
kötülükten bizi koruyacağı vurgulanmıştır. Allah’a inanan insanın çevresini
gözlemlediğinde tüm varlıkların ölümlü olduğunu fark edeceği, Allah’ın Kur’an’da
örneklerle bize anlattığı ahiret hayatının varlığı ve anlamına dikkat çekilmiştir.
Allah’a inanıp güvenen insanın kendisine, insanlara ve çevresine karşı bazı
160
sorumlulukları olduğu bunları yerine getirdiğinde kendisine, çevresine ve insanlara
faydalı olduğu için sevap kazanacağı Allah’ın da kendisinden memnun olduğu için
onu cennetine alacağı vurgulanmaktadır. Öğrencilerde konuya ilgi çekilip, duyuşsal
nitelikli davranışlar kazandırılmaya çalışılmaktadır. Kitapta içeriğin verilmesi
süresince konular arasında güzel geçişlerle bağlantı kurulmuştur. Ancak öğrencinin
böyle soyut konuları anlamasının zor olduğu düşünüldüğünden olsa gerek, konuların
anlatımına ağırlık verilip öğretim programında belirtilmesine rağmen öğrencilerin
ayetleri eleştirmelerini, düşünmelerini sağlayacak etkinliklere pek fazla yer
verilmemiştir. Her ne kadar içerik ile ilgili bilgi tamamen vahye dayansa da bu
vahyin yorumlanamayacağı anlamına gelmez. Kur’an’ı anlamak için okumak,
düşünmek gereklidir.
Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen
çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına uygundur.
Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?
Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve
üniteyle ilgili ön testlerdir.
1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar
ünitenin başında değil, içindeki bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında dikkat
çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde ana
başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca hangi
konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.
2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?
Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Öğretmen ve
öğrencilerin bir ünitede hangi amaçlara ulaşmaya çalışacaklarını bilmesi, öğrenmenin
161
gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Ünitenin kazanımları Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 7. sınıf için toplu olarak verilmiştir. Bu
kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip, ünite başlarına
yerleştirilmelidir.
3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?
Melek ve ahiret inancı öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve
duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını
değerlendirdiğimizde; Öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile
ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Öğrencilerin
bilgi ve birikimine uygunluk açısından değerlendirdiğimizde, “ölüm yok olmak
değildir.”sözünü tartışmaları istenmektedir. Konuyu yeni öğrenciler için ünitenin
genelindeki kavramları bildikten sonra kavrayabilecekleri bir konudur. Hazırlık
çalışması için üst kavramsal düzeyde bir sorudur. Ünite boyunca adı geçen temel
kelime ve kavramların araştırılması istenmiştir. Öğrencinin bilgi ve birikimine uygun
bir çalışmadır.Öğrenciler yaşantıları boyunca bu kavramları duymuşlardır.
Öğrenciler bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak inceleme ve araştırma
yapmaya teşvik edilmektedir.
Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk
düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak
öğrenme derecesi belirlenememektedir.
Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız
zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:
162
Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının
öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi
sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime
ve kavramlardan çoğuna hazırlık çalışmalarında yer verilmiştir. Ünitede yetersiz olan
durumlar:
Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında
ön testlere yer verilmemiştir.
Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın
dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve
anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda sözlükte
verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır. Kitapta ünite boyunca
sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle akıcı kılınmıştır. Konular
içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak, ahiret, Allah, iyilik, kötülük,
sorumluluk, inanç kavramları sık sık geçmektedir. Özellikle anlatımda fazla
geçmemesine rağmen ayetlerde geçen “hayır”, “şer” kavramları açıklanmalıydı.
Öğretim daha kolaylaştırılmış olurdu.
Cümle yapıları 7. sınıf öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin
anlayabileceği uzunluktadır. Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır.
Anlatımda devrik cümlelere rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik
akıcı ve zengin kılınmıştır.
Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?
Konu anlatımının geneline baktığımızda bilgilendirme amacı içeren anlatımlar
yoğunluktadır. Öğrencinin anlamını bilmediği pek çok kelime ve kavramın tanımı
verilerek cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli
163
kazanımlar için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.
Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler
anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede duymuşlardır.Kavramlara
aşinalıkları vardır.
Paragraflar biraz uzun olmakla birlikte, tek bir fikir, kavram üzerinde
durulmuştur. Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır. Kavramları, kelimeleri soyut olduğu
için ifade edilmesi zor olmasına rağmen, anlatım oldukça akıcı ve anlaşılırdır.
Anlatımda verilen örnekler içinde ayetler belirttiğimiz eksikliklerine rağmen açık
ve anlaşılırdır. Soyut olan melek, şeytan, cennet, cehennem vb. kavramların
somutlaştırılmasına çalışılmıştır.Cennet ve cehennem kavramının mahiyetlerinden
(cenneti, cehennemi anlatan, tasvir eden ayet verilerek) öğrencilerin duyuşsal
öğrenmelerini sağlamak amaçlanmıştır. Melek, şeytan gibi varlıkların mahiyeti
verilmiş, ancak daha çok dünya hayatı ve ahiret inancı içerisindeki işlevine, önemine
vurgu yapılmıştır. Öğretimde öğrenciye görelik ilkesine uyularak, öğrencinin ilgi ve
seviyesine uygun bir öğretim yapılmıştır.
Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,
ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma
kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları
için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az
olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada
yeterlidir.
İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım
içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,
münazara yapılabilir. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri
164
düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği
doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Ahiret hayatı ve varlığı,
ahiretin gerekliliği, önemi gibi konularda bilgilendirici ve mantığa hitap eden bir
yöntem izlenmiştir. Her kazanımın belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği
düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel öğrenmelerine uygun etkinliklere (tartışma,
anlamını bulma, araştırma, cümle oluşturma, örnek olay incelemesi, drama) çok az
yer verilmiştir. Hatta inanç-davranış ilişkisi boyutunda örnek olay incelemesi, drama
yapma, hikaye tamamlama etkinliklerine hiç yer verilmemiştir. Allah sevgisinden
hareketle iyilik yapma, faydalı insan olmanın dünya ve ahiret mutluluğuna
ulaşmadaki önemine dikkat çekilerek ,duyuşsal öğrenmeye, değer verip, hayatında
uygulamaya ağırlık verilmektedir. Ancak duyuşsal özellikleri geliştirmek için
inançlı, iyi insanların hayatlarından verilen yaşanmış olaylar örnek olay incelemesi
yöntemiyle incelenseydi daha öğretici olurdu.
İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru
ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu kelime ve kavramlar ile ilgili
bildirilen ayetler kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay
verdiği Kur’an meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve
içeriğe uygundur. Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin
öğretimde kullanılışında farklı yöntemlere de yer verilmeliydi.
Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi
Değerlendirme çalışmalarında sorulan sorular türleri açısında zengindir. Çoktan
seçmeli, boşluk doldurmalı, doğru-yanlış, eşleştirmeli, açık uçlu kısa ve uzun cevaplı
sorulara ve öğrencilerin öğrendiklerini hatırlamalarını sağlamak için bulmacaya yer
165
verilmiştir. Soruları kazanımların gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından
değerlendirdiğimizde;
1. Kazanım: Varlıklar alemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar.
Kazanım, bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarını kapsayan bir öğrenmeyi
amaçlamaktadır. Kazanıma yönelik olan sorulara baktığımızda soruların çoğu
bulmaca içerisinde sorulmuştur. Öğrencinin bilgiyi hatırlamasına dönük, bilme,
kavrama basamağındadır. Bu sorularla kazanımın gerçekleşme düzeyi
ölçülememektedir. Öğrencilerden yarım bırakılan bir kavram haritasını
tamamlamaları istenerek öğrenme her yönüyle değerlendirilebilirdi.
2. Kazanım: Meleklerin özellikleri ve görevlerinin neler olduğunu belirtir.
Kazanım, bilişsel alanının bilme, kavrama, analiz düzeylerinde öğrenmeyi
amaçlamaktadır. Kazanıma dönük olarak bulmaca içinde bilme düzeyinde sorular
sorulmuştur. Meleklerin özellikleri ve görevlerinin eşleştirilmesinin istendiği bir soru
sorulmuştur. Eleştirilmeleri istenen bölümlerdeki madde sayısı eşittir. Sağ tarafta
verilen maddeler sol taraftaki maddelerden iki katı fazla sayıda olmalıdır. Soru
yanlış formatta verilmiştir. Yine de öğrencilerin kavramları analiz etmeleri
sağlanmaktadır. DY ve çoktan seçmeli sorular da sorulmuştur. Sorular kazanımın
gerçekleşme düzeyini ölçmektedir.
3.Kazanım: Meleklerin iyiliğin ve güzelliğin sembolü olduğunun farkında
olur.
4. Kazanım: Melek inancının, davranışları güzelleştirmedeki rolünü fark eder.
Her iki kazanım da duyuşsal öğrenme alanının alma, farkında olma
basamaklarındadır. Kazanım ile ilgili, bulmaca içinde bilme düzeyinde, açık uçlu
166
uzun cevaplı soru sorulmuştur. Bazı soruların ise seçeneklerinde yer verilmiştir.
Kazanımın gerçekleşme düzeyi kısmen ölçülebilmektedir.
5. Kazanım: Ruh çağırma, falcılık, sihir ve büyü gibi batıl inançların toplum
üzerindeki olumsuz etkilerini fark eder. Kazanım duyuşsal öğrenme alanında alma,
farkında olma, tepkide bulunma basamaklarında öğrenmeyi amaçlamaktadır.
Kazanımla ilgili olarak bir tane DY, iki tane ise açık uçlu, uzun cevaplı soru
sorulmuştur. Öğrencilerden batıl inanç ve hurafelere insanların niçin inandıkları
sorularak, İslam dininin bu yanlış inançları yasaklama nedenini söylemeleri
istenmiştir. Öğrencinin sorulara cevap verebilmesi için konuyu iyi kavramış olması
gerekmektedir. Sorular kazanımın gerçekleşme düzeyini ölçmektedir.
6. Kazanım: Şeytanın kötülüğün simgesi olduğunu fark ederek onun
kötülüğünden korunma hususunda Kur’an’ın öğütlerinden örnekler verir. Kazanım
bilişsel alanın kavrama, duyuşsal alanın farkında olma, tepkide bulunma
basamaklarındadır. Kazanıma yönelik olarak sorulan sorular bilme, hatırlama,
kavrama düzeyindedir. Kazanımın gerçekleşme düzeyi sorularla kısmen
ölçülmektedir. Öğrencilerin şeytanın kötülüklerinden korunmaları için arkadaşlarına
ne tür tavsiyelerde bulunabilecekleri sorulabilirdi.
7. Kazanım: Ahiret, kıyamet, yeniden dirilme gibi kavramların anlamlarını
açıklar. Kazanım bilişsel öğrenme alanının kavrama düzeyindedir.
8. Kazanım: Hesap, mizan, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamlarını
açıklar. Kazanım, bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama düzeyindedir.
9. Kazanım: Ahiretin varlığını Kur’an’dan örneklerle açıklar.
167
10. Kazanım: Allah’ın adil, merhametli ve affedici olması ile ahiret inancı
arasındaki ilişkiyi fark eder. 9 ve 10. kazanımlar, bilişsel öğrenme alanının kavrama,
analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindedir.
11. Kazanım: Ahiret inancının bireyin hayatı anlamlandırmasına nasıl katkı
sağladığının farkında olur.
12. Kazanım: İnsanın dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olduğunu
günlük hayattan örneklerle açıklayarak iyi davranışlarda bulunmaya, kötü
davranışlardan sakınmaya istekli olur. 11 ve 12. kazanımlar bilişsel öğrenme alanının
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindedir. Duyuşsal alanın farkında
olma, tepkide bulunma, değer verme basamaklarındadır.
7-12. kazanımlara yönelik olarak değerlendirme çalışmalarında sorulan
sorulardan çoktan seçmeli, DY, boşluk doldurma soruları öğrencilerin konu ile ilgili
temel kavram bilgilerini ve kavrama düzeylerini ölçmektedirler. Ölümden sonra
dirilme, inanç-davranış ilişkisi boyutunda üç tane açık uçlu, uzun cevaplı soru
sorulmuştur. Sorular öğrencinin bilişsel ve duyuşsal öğrenme düzeyini ölçebilecek
düzeydedir.
13. Kazanım: Nas suresini ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım
gerçekleştirilebilmiştir. Ancak surenin okunduğu ve öneminin işlendiği bir drama
çalışması yapılabilirdi. İnsanlarla röportaj yapmaları istenerek, dua hakkındaki
fikirleri alınırdı. Öğrencilerin psiko-motor gelişimleri de sağlanmış olurdu.
Değerlendirme çalışmaları öğrencilerin üniteyi öğrenmiş olmaları için kazanmaları
gereken bilgi, duygu ve davranışları ölçebilecek düzeydedir.
168
E. 8. Sınıf 1. Ünite: Kaza Ve Kader İnancı Ünitesinin İçerik Ve
Etkinlikler Açısından Değerlendirilmesi
Ünitenin Kazanımları:
Bu ünitenin sonunda öğrenciler;
1. Kaza ve kader kavramlarını açıklar.
2. Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir.
3. Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder.
4. İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık olması
arasındaki ilişkiyi açıklar.
5. İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.
6. Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır.
7. Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının farkında
olur.
8. Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların sebeplerini
irdeler.
9. Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler.
Ünitenin ilk sayfasında hazırlık çalışmaları bulunmaktadır. Hazırlık
çalışmalarının birinci sorusu öğrencilerden “kader”, “irade”, “ecel”, “rızık”,
“tevekkül” kavramlarının anlamlarını sözlükten bulmalarını istemektedir. Böylece
öğrencilerin dil becerileri geliştirilerek, derse ilgileri çekilerek ön koşul öğrenmeleri
sağlanmıştır. İkinci hazırlık çalışmasında “Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığı
ile ilgili bir ayet öğrenerek sınıfta söyleyiniz.” İfadesi verilmiştir. Bu hazırlık
çalışması düzen, kader kelimelerini yeni öğrenen öğrenciler için biraz üst
169
düzeydedir. Ancak öğrencilere evrendeki düzen ile ilgili örnekler vermeleri
istenseydi bilişsel seviyelerine daha uygun bir çalışma yapmış olurlardı. Fen bilgisi
dersinden de yardım alabilirlerdi. Üçüncü hazırlık çalışmasında “akıl ve irade sahibi
olmak bizi neden diğer canlılardan farklı kılar?” sorusu ile öğrencilerin
arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşıp birbirlerinin görüşlerini dinleme becerileri
geliştirilmeye çalışılmıştır. Öğrencilerin insanın akıl sahibi olduğu için
davranışlarından sorumlu olacağı bilinci ile konuya başlamaları sağlanmıştır.
Özgürlük, irade, sorumluluk kavramları arasındaki ilişki fark ettirilmiştir. Çalışmanın
birey ve toplum açısından yararlarının araştırılması istenmiştir. Çalışmanın önemi
konusunda yakın çevreden hareketle dinin çalışmaya verdiği önemi kavratmak için
öğrenciler konuya yaklaştırılmaktadır. Çalışmanın önemi ile ilgili atasözlerinin
araştırılması istenebilirdi.
Kazanım ve Etkinliklerin Değerlendirilmesi
1. Kazanım: Kaza ve kader kavramlarını açıklar. Kazanımla ilgili olan konu
başlığının “Allah her şeyi belli bir ölçüye göre yaratmıştır” şeklinde verildiği
görülmektedir. Daha önceki DKAB ders kitaplarında kaza ve kader inancı konusunda
kader ve kaza kavramlarının terim anlamları verilmekteydi. Kader; Allah’ın ezeli
ilmi ile gelecekte olacak her şeyi bilmesi ve takdir etmesidir. Kaza ise, Allah’ın ezeli
ilmi ile bilip, takdir ettiği olayların zamanı geldiğinde gerçekleşmesidir. Oysa böyle
bir anlatımla insanın davranışlarından sorumlu olduğu nasıl temellendirilebilirdi?.
Yeni DKAB ders kitabında bu yöntemden uzaklaşıldığı dikkati çekmektedir.
170
Konuya Allah’ın yaratmış olduğu evrende düzen ve ahenk olduğu çünkü
Allah’ın her şeyi elli bir ölçüde, planlı yarattığı vurgulanarak, tesadüfe yer
verilmediği görülmektedir. Allah’ın insandan evreni inceleyip ondaki denge ve
uyumu görmesini istediği vurgulanmaktadır.
2. Kazanım: Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir.
Evrendeki düzen ve denge ile ilgili örnekler verilmektedir. Örneğin canlılar
oksijene ihtiyaç duyarlar, oksijen alıp karbondioksit verirler.Bitkiler ise besin
üretmek için karbondioksit kullanıp oksijen üretiler. Böylece atmosferdeki oksijen ve
karbondioksit dengesi korunmuş olmaktadır. Yine deniz ve göllerdeki tuzluluk oranı
suda yaşayan canlıların yaşamalarına uygun seviyededir. Bu örneklerle öğrencinin
dikkati yaşadığı çevreye çekilerek öğretimde
yakından uzağa ilkesinin uygulandığı
görülmektedir. “Yorumlayalım” başlıklı
etkinlikte “ Gökleri yedi kat yaratan Allah’tır.
Rahman’ın yaratmasında bir düzensizlik
göremezsin…..” (Mülk / 3) ayeti verilerek
öğrencilerden yeryüzünü çevreleyen atmosfer
hakkında bilgi edinerek ayeti bu bilgi doğrultusunda yorumlamaları istenmektedir.
Etkinlikle ayet konu içinde işlevsel olarak kullanılmaktadır. Öğrenciler öğrendikleri
bilgilerle ayetten ilke ve kavramlar çıkaracaklardır. Öğrencilerin bilişsel gelişimini
sağlayacak faydalı bir etkinliktir. Ayetin üzerinde “akmakta olan bir dere” resmi
verilmiştir. Gökyüzü resmi verilseydi,içeriğe uygun ve anlamlı olurdu.
Evren ve içindeki varlıkların belli bir düzen ve ölçüye göre yaratıldığı
Kur’an’dan ayetlerle açıklanmaktadır. “Biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye,
171
plana) göre yarattık.” Ayetle Allah’ın her varlığı belli bir amaçla yarattığı,
yaratmasının sürekli olduğu vurgulanmaktadır. Kader kelimesinin Allah’ın insanların
davranışlarını belirlemesi olmayıp, evrene belli bir denge düzen vermesi olduğu
açıklaması doğru ve öğretim için faydalıdır. Evrendeki ölçü ve dengeye Rahman
suresinden örnek verilmiştir. Ayette Allah’ın güneşi ve ayı belli bir hesaba göre
yarattığı, göğü yükseltip dengeyi koyduğu, insanların bu dengeyi bozmamaları
gerektiği belirtilmektedir. “…. Güneşi ve ayı birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu,
aziz olan çok iyi bilen Allah’ın takdiridir.” En’am suresi 96. ayet verilerek Allah’ın
evrenin hakimi, kanunların belirleyicisi olduğu ifade edilmiştir. Kader kelimesi
öğrencilerin anlayabileceği, mantıklı, akıcı bir anlatımla açıklanmıştır. “O Rab ki
seni yarattı, seni düzenledi, sana ölçülü bir biçim verdi.” İnfitar suresi 7. ayet
verilerek öğrencilerin sadece evrende değil insan ve tüm canlıların yaratılışındaki
düzeni, güzelliği düşünmeleri, fark etmeleri amaçlanmıştır. “Hiç düşündünüz mü?”
sorusu ile öğrencilerin evrenin dengesi bozulduğunda neler olabileceğini tahmin
edip, listelemeleri istenmiştir. “Evrendeki düzen olmasaydı ne olurdu?” sorusu
yöneltilerek beyin fırtınası da yapılabilirdi. Konunun sonunda “Allah’ın
yaratmasındaki ölçüye ilişkin kavram haritası yapılabilirdi. Evrende düzen, uyum ve
kurallar olduğu belirtilmekte, bu kavramların hepsini kapsayan örnekler
verilmektedir. Oysa evrendeki uyum için (Atmosfer tabakasının kalınlığı, dünyanın
kendi etrafındaki dönüş hızı, Ay’ın dünyaya olan uzaklığı), evrendeki düzen için
(gece gündüzün, mevsimlerin oluşması, yer çekiminin olması, gelgit olayı),
evrendeki kurallar için ( mevsimlerin sürekliliği, her cismin yörüngesinde hareket
etmesi), yaratma için (tabiat olaylarının, canlı ve cansız varlıkların yaratılması)
örnekleri ayrı ayrı verilerek düzen, uyum, kural ve yaratmanın kavranması sağlanırdı.
172
3. Kazanım: Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder.
Allah’ın her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde yaratması ve
yaratılmış her şeyi programlaması kaderdir. Evrende var olan her şeyin bir programı
vardır. Allah’ın evrenin düzeni ve işleyişini bir takım yasalara bağladığı söylenerek,
bu yasalar fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalar olmak üzere üç başlıkta
toplanmıştır. Oluşturulan “ kader ve evrendeki yasalar” şemasında başlık ve başlık
altındaki her bir yasayı örneklendirecek ayetler verilmiştir.
Fiziksel yasalar konusuna “fizik” kavramının madde ve enerjiyi konu edinen
bilim olduğu tanımlanarak giriş yapılmıştır. Fiziksel yasalara örnek olarak suyun 100
derecede kaynaması, güneşin çekim kuvvetiyle gezegenleri yörüngelerinde sabit
tutması, gece ve gündüzün devamlılığı, mevsimlerin ve yılların oluşması gibi çok
sayıda örnek verilerek öğretimde somuttan soyuta ilkesine uyulmuştur. Öğrencilerin
konuyu kavraması için evrendeki düzenle ilgili çok sayıda ve evrenin düzenini farklı
açılardan açıklayan ayetler verilmesi öğretimi kolaylaştırmıştır. Öğrencilere
yaşadıkları çevreden, günlük hayattan örnekler verilmiştir. Öğretimde bilinenden
bilinmeyene ilkesine uyulmuştur. İçtiğimiz suyun tuzlu olmadığı için şükretmemiz
gerektiğini belirten bir ayet verilmiştir. Bu ayet hakkında öğrencilerin görüşleri
alınabilirdi. “Yorumlayalım” adlı etkinlikte “Gerçekten biz en yakın göğü ışık veren
yıldızlarla donattık..” (Mülk, 5 ) ayet verilerek öğrencilerden yıldızlar hakkında
edindikleri bilgilerle ayeti yorumlamaları istenmektedir. Fen bilgisi dersiyle de
işbirliği sağlayacak faydalı bir etkinlik yapılmıştır. “Yazalım” başlıklı etkinlikte
Bakara suresinin 164. ayeti verilerek öğrencilerden ayette geçen fiziksel yasaları
bulmaları istenmektedir. Öğrencilerin okudukları metni analiz ederek sonuç
çıkarma, kendi cümleleriyle ifade etme imkanı sağlayan öğretici bir etkinlik
173
yapılmıştır. Fiziksel yasaların Allah’ın üstün kudret ve bilgisinin göstergesi olduğu
Yasin suresinin 37-40. ayetleri örnek olarak sunulmuştur. Ayetin içerisinde “…Ay
için de birtakım safhalar tayin ettik; dolaşa dolaşa, eski hurma salkımının çöpü gibi
kavisli hale gelir..” ifadesi geçmektedir. Öğrencilerden bu ifadenin ne anlama
geldiğini araştırmaları istenebilirdi. Fiziksel yasalara dayalı olarak teknolojinin
geliştiği, onun ürünlerinin insan yaşamını kolaylaştırdığı belirtilmektedir. Bu
açıklama ile Allah’ın yarattığı her şeyi insanın hizmetine sunduğu fark
ettirilmektedir. “Eşleştirelim” başlıklı etkinlikte bir tablo verilmiştir. Tablonun A
sütununda evrendeki düzeni
anlatan ifadeler, B sütununda
ise bu düzenin bozulduğunu
anlatan ifadeler verilmiştir.
Düzen ve düzensizliklerin
eşleştirilmesi istenmiştir. Bu
etkinlikle öğrenciler evrende ölçümlerin ne kadar hassas olduğunu, bunun Allah’ın
her şeyi çok iyi bildiğini gösterdiğini, evrende var olan bu dengenin sürekli
olmasının da Allah’ın gücünü ortaya çıkardığını daha iyi kavrayacaklardır.
Biyolojik yasalar canlıların yapısı, beslenmesi, korunması, gelişmesi ve
üremesi ile ilgili olan yasalardır. Evrendeki biyolojik yasalar her canlı için o canlının
türüne uygun olarak tasarlandığı ifade edilmektedir. Mürselat suresi 20-23. ayetlerle
insanın sudan yaratıldığı belirtilmektedir. Bu konuda öğrencilerden fen bilgileri
doğrultusunda ayeti açıklamaları istenebilirdi, böylece öğrencilerin görüşleri alınarak
derse aktif katılımları sağlanırdı. Farklı bölgelerde yaşayan hayvan türlerinin,
beslemelerinin, solunumlarının farklı olduğu konusunda yaşamdan örnekler
174
verilmiştir. Allah’ın canlıların oluşmasını biyolojik yasalara bağladığı ve yaşamlarını
sürdürebilmeleri için uygun ortam yarattığı bunu yapmanın Allah için sadece “Ol!”
demekten ibaret olduğu vurgulanmıştır. Konu içerisinde larvaları arasında bir balık
resmi verilmiştir. Bu resmin altında iki kuşun resmi verilmiştir. Öğrencilerden
resimdeki hayvanlar arasındaki biyolojik farklılıkları bulup yazmaları istenseydi,
öğrenciyi düşündüren bir etkinlik yapılmış olurdu. Doğadaki dengenin bozulmasının
canlılara zarar vereceği belirtilmiştir. En’am suresinin 99. ayeti ile Allah’a inanan
insanların evrendeki düzeni düşünerek ders çıkaracakları belirtilmektedir.
Öğrencilerde çevrelerine, evrendeki düzene dikkat etme ve koruma gibi davranışların
geliştirilmeye çalışıldığı dikkati çekmektedir. Biyolojik yasalar konusu oldukça
güncel bir konudur. Dünyada yaşananlar sınıf ortamında konuşulup, tartışılmalıdır.
Öğrenciler gruplara ayrılarak, “dünyada canlıların yaşamını tehdit eden unsurları
araştırarak, çözüm yollarını sınıfta tartışmaları istenebilirdi. Öğrencilerin
öğrendikleri bilgi, kavram ve becerilerini kullanıp, geliştirmeleri sağlanmış olurdu.
Ayrıca arkadaşlarının fikirlerine saygılı olma, ders çıkarma, işbirliği yapma gibi
duyuşsal nitelikleri de geliştirilmiş olurdu. Evrendeki düzeni anlatan bir belgesel film
izlenerek öğrencilerden film raporu doldurmaları istenebilirdi.Öğretim de görsellik
sağlanmış, öğrencilerin farklı zeka alanlarına hitap edilerek öğretimin etkililiği
artırılmış olurdu.
Evrende var olan yasalardan biri de toplumsal yasalardır. Toplumsal yasalar
toplumda var olan sebep sonuç ilişkileridir. Adaletin olmadığı toplumlarda barışın
bozulması gibi. Toplumsal yasaların Kur’an’da “sünnetullah” kavramıyla
açıklandığı ifade edilmektedir. Konunun devamında insanların geçmiş milletlerin
sonunun nasıl olduğunu araştırıp ders çıkarmaları gerektiği söylenmektedir.
175
Öğrencilere peygamber kıssaları anlatılarak peygamberlerin uyarılarına aldırış
etmeyen toplumların Allah’ın kanunları gereği ağır bedel ödedikleri ifadesi ile
toplumsal yasaların gerekliliği kavratılmak istenmiştir. Çünkü Allah yarattığı
insanların mutlu ve huzurlu olmalarını istemektedir, bu ise toplumsal yasalara
uymakla mümkündür. Bu açıdan toplumsal yasaların sürekli değişen dünyada
değişmeyen kalıcı değer ve ilkeler olduğu vurgulanmaktadır. Bu ilkelere örnek
verilmektedir. Toplumdaki ahlaksızlık, haksızlık ve bozuklukların yaşayan tüm
insanları etkileyeceği belirtilmektedir. Öğrencilere “Toplumsal huzuru nasıl
sağlayabiliriz?”, “dünyada niçin savaşlar oluyor?” soruları sorularak toplumsal
yasaları oluşturan kavram ve ilkelere ulaşmaları
sağlanabilirdi. “Açıklayalım” başlıklı etkinlikte
“toplumsal yasaları tanımak insanı tanımak
demektir.” Sözünün açıklanması istenmektedir.
Etkinliğin içerisinde verilen resim
anlaşılmamaktadır. Bu resim yerine bir bilet gişesi
önünde sıra olmuş insanların resminin verilmesi
içeriğe daha uygun olurdu.
4. Kazanım: İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık
olması arasındaki ilişkiyi açıklar. İnsan akıllı olarak yaratılmıştır. Aklıyla iyi ile
kötünün farkını bilir. Allah gönderdiği peygamberlere de iyi ve kötü olan durumları
bildirmiştir. İnsan irade sahibidir. İradesiyle de neyi istiyorsa seçip yapabilir. Yani,
insan isterse iyiyi, isterse kötüyü yapabilir. Allah insanı seçimlerinde özgür
bırakmıştır. Ancak doğruluğu seçen insanın iyiliği seçmiş olduğu, doğruluktan
176
sapanların ise kötülüğe düşecekleri vurgulanarak iyiliği tercih etmenin gerekliliği
temellendirilmiştir.
Günlük hayattan örneklerle aklı olan varlık olduğu için insanın sorumluluk
sahibi olması gerektiği pekiştirilmeye çalışılmıştır. Trafik kazasına sebep olan
kişilerin hatayı kendilerinde aramaları gerektiği, akıl, irade sahibi insanın trafik
kurallarını ihlal etmesinin kendi tercihi olduğu için yaptıklarından dünyada ve
ahirette sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Böylece akıl, irade sahibi olmak ile sorumlu
olmak arasındaki ilişki somutlaştırılmıştır. İnsanın hürriyeti ve eylemleri arasındaki
ilişkiyi gösteren bir kavram haritası yapılabilirdi.
İnsanın kaderinin Allah’ın evrende belirlediği yasalarla düzenlendiği
örneklerle açıklanmıştır. İnsanın eylemleri “zorunlu” ve “seçime dayalı” olarak ikiye
ayrılmıştır. Örneğin kalbimizin çalışması, nefes alıp vermemiz, nerede, ne zaman
doğacağımız bizim tercihimize bırakılmamıştır. Bütün bunlar Allah’ın yarattığı,
fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalara bağlıdır. Bu sebeple kendi seçimimize dayalı
tercihlerimizi, irademiz dışında gerçekleşenlerden ayırmamız gerektiği
belirtilmektedir. Konu içerisinde öğrencilerden insanın eylemleri başlıklı bir kavram
haritası oluşturmaları istenmeliydi, hatta içerikte “irademiz dışında gerçekleşen
eylemler” den bir tanesi örnek olarak verilip , öğrencilerin düşünerek başka örnekler
bulmaları istenseydi, öğrencilerin bilişsel öğrenmeleri daha iyi sağlanırdı.
İnsanın davranışlarının iradi olan ( kendi seçtiklerimiz), iradi olmayan ( vücut
fonksiyonları) şeklinde ayrıldığı görülmektedir.Bunun yanı sıra Allah tarafından
oluşturulan, insanın kaderine yön veren evrenin yasaları ile ilişkisine de
değinilmeliydi. Öğrencilere “insanın evrenin yasalarına karşı koyma şansı var
177
mıdır?” sorusu ile evrenin yasaları ile insanın kaderi arasında nasıl bir ilişki
olduğunu, insanın sorumlulukları olup olmadığını düşünmeleri sağlanırdı.
Konu içerisinde verilen “trafik kurallarına uyalım” alt yazılı resim yerine bir
trafik kazası resmi verilebilirdi. İçerik somutlaştırılmış olup, olayla ilgili öğrencilerin
görüşleri alınırdı. “Metin Oluşturalım” etkinliğinde öğrencilerden nasip, kısmet ve
baht kelimelerinin geçtiği bir metin oluşturup metne uygun başlık yazmaları
istenmektedir. Öğretimde öğrencinin yakın çevresi dikkate alınmıştır.
Toplumumuzda evlilik, maddi kazanç vb. konularda “nasip”, “kısmet” kavramları
sıklıkla kullanılmaktadır. Öğrenciler insanların elde ettikleri iyilikleri kendi
çabalarına bağlayıp, başlarına gelen kötü durumları ise “ne yapalım, kısmetimizde bu
da varmış”, “nasip değilmiş” gibi ifadelerle kadere yükleyip sorumluluktan
kurtulmaya çalıştıklarını fark edeceklerdir. Karşılaştığımız olumsuz durumları
alınyazısı diyerek kadere yüklemeyip, aklımız ve irademizi kullanarak çözmemiz
gerektiğinin belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesine uyulduğunu göstermektedir.
“Önlem Almak” başlıklı Hz. Ömer’e ait bir hatıra verilmiştir. Öğrencilerden kaderi
nasıl anlamları gerektiği konusunda değerlendirme yapmaları istenmiştir. İnsanın
tercihleriyle kaderine yön verdiğini açıklayan öğretici bir örnek olaydır.
İnsanın özgürlüğü ve sorumluluğu başlığında insanın özgür ve akıllı bir varlık
olduğu için davranışlarından sorumlu olduğu tekrar edilerek, insanın sorumlu olduğu
şeylerin onun gücünü aşmayacağı vurgulanmıştır. Çünkü Allah kimseye gücünün
üzerinde bir şey teklif etmez. İnsanın iyiliğe de kötülüğe de gücü yettiği için iyiliği
değil kötülüğü seçtiği zaman sorumlu olduğunun belirtilmesi tercih-sorumluluk
ilişkisini mantıklı şekilde göstermektedir. Allah Kur’an’da insana doğru ile eğriyi
gösterdiğini, ona akıl ve özgür irade verdiği için seçimlerinde onu zorlamayacağını
178
ancak seçimlerinden sorumlu tutacağını belirtmektedir. “Yorumlayalım” etkinliğinde
“dinde zorlama yoktur” ayeti verilip, insanın özgürlüğü bakımından yorumlanması
istenmiştir. Ancak içerikte aynı ayet açıklandığı için etkinlik öğretici
bulunmamaktadır. Konu için verilen orman
resmi içeriğe uygun değildir.
“Sorumluluklarım” adlı bir şema verilerek
öğrencilerden Allah’a, kendilerine, ailelerine,
çevrelerine karşı sorumluluklarını yazmaları
istenebilirdi. Öğrencilerin duyuşsal gelişimleri
sağlanırdı.
5. Kazanım: İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.
İnsanın çalışarak kendisine, ailesine ve topluma faydalı olması gerekir. İnsan,
hayatında mutlu, huzurlu ve başarılı olmak için çaba gösterir. Dinimizin de
çalışkanlığı överek insanın, çalışmadan ve gayret etmeden isteklerine ulaşmasının
mümkün olamayacağını belirttiği vurgulanmaktadır. Çünkü dünya ve ahirette mutlu
olmanın yolu çalışmaktan geçmektedir. Anlatımda önce insanın ihtiyaçlarını
karşılaması için çalışması gerektiği, dinimizin de çalışmaya önem verdiği belirtilerek
“çalışmanın önemi” teşvik edilmektedir. Çalışmanın önemini pekiştirecek ayetlere
yer verilmiştir. “İnsan için kendi çalışmasının karşılığından başka bir şey yoktur”
(Necm / 39), “kimse kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir” ayetleri ile
dinimizin çalışmaya verdiği önem açıklanmıştır. Peygamberlerin de çalışarak, kendi
emekleriyle geçindikleri belirtilmiştir. Bazı peygamberlerin meslekleri verilmeyip,
öğrencilerin araştırmaları istenebilirdi. “Rızkı veren Allah’tır” deyip çalışmadan
insanlardan rızık beklemeyi dinimizin hoş karşılamadığı tavsiye edilmiştir. Konu
179
içerisinde peygamberimizin “sizden birinizin sırtına bir bağ odun yükleyip satması,
dilenmesinden daha hayırlıdır” hadisi ile dilencilik, kumar ve tefecilikle elde edilen
paranın haram olduğu dinimizin emek vermeye, çabalamaya önem verdiği günlük
hayattan örneklerle açıklanmıştır. İnsan çalışıp kazandığı malı bunu ben kazandım
diyerek cimrilik edebilir mi? sorusuna Kasas suresi 77. ayetle güzel şekilde cevap
verilmiştir. İnsanın Allah’ın kendisine ihsan ettiği gibi diğer insanlara iyilik
etmesinin istenildiği anlatılarak toplumsal yardımlaşmanın önemine dikkat
çekilmiştir. Konu ile ilgili olarak “listeleyelim” başlığında Necm suresi 39. ayet
verilerek ayete uygun olan ve olmayan davranış örneklerinin yazılması istenmiştir.
Öğrencilerin kavrama, bilgiyi analiz etme yetilerini geliştirecek öğretimsel bir
etkinliktir. “Aslan mı yoksa topal tilki mi olmalı?” başlıklı okuma parçası ile
öğrencilerin emek ve rızık kavramlarının ilişkisini kurmaları
istenmektedir.Öğrencilere Allah’ın bitkilerin ve hayvanların ve insanların beslenmesi
için su, güneş enerjisi, rüzgarı onların hizmetine sunduğu, canlılarında bunları
kullanarak kendilerine besin üretmeleri gerektiği bunun da çalışarak yapılabileceği
vurgulansaydı konular arasında bağlantı kurulmuş olurdu. İnsanların Allah’ın evrene
koyduğu kanunları inceleyerek, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışarak
teknolojilerini geliştirdikleri, bilgilerini artırdıkları ifade edilmelidir. insanın dünya
da ve ahirette mutlu olmak için fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasalara uygun
davranması gerektiği vurgulanmalıydı.
6. Kazanım: Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır. Yaşamdan, bir
fidanın büyümesi örneği ile ölümün de yaşam gibi doğal bir olay olduğu açıklanarak
öğretimde somuttan soyuta, kolaydan zora ilkelerine uyulduğunu görmekteyiz.
Yeryüzünde yaşayan her canlının ömür süresi olduğu, zamanı gelince ölümü tadacağı
180
ayetlerle açıklamaya çalışılmıştır. Canlılar gibi evreninde bir gün son bulacağı
“Güneş ve Ay’dan her biri belirlenmiş bir süreye kadar hareketlerini sürdürürler”
ayeti ile açıkça anlatılmıştır. Kur’an’da evrenin son bulmasının “kıyamet” kavramı
ile açıklanıp, kıyametin ne zaman kopacağını sadece Allah’ın bildiği vurgulanmıştır.
Evrenin eceli bilinmediği gibi, insanın kendisinin ne zaman öleceğini bilmediği
bunun içinde ömrünün kıymetini iyi bilip zamanını değerlendirmesi gerektiğinin
belirtilmesi öğretimde faydalılık ilkesine uyulduğunu göstermektedir. “Cümle
kuralım” etkinliği ile öğrencilerden içinde ömür ve ecel kelimeleri geçen cümleler
oluşturmaları istenmiştir böylece konunun günlük hayatla ilişkisi kurulmuştur.
Deyim ve atasözlerinde geçen kaderle ilgili ifadeler araştırılarak, bu ifadeler kader
anlayışı açısından tartışılabilirdi. Öğrencilerden dünyadaki bazı canlı türlerinin
yaşam sürelerinin ne kadar olduğu ile ilgili araştırma yap, topladıkları verileri sınıfta
arkadaşlarıyla değerlendirmeleri istenerek öğrencilerin araştırma, problem çözme
becerileri geliştirilebilirdi.
7. Kazanım: Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının
farkında olur.
8. Kazanım: Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların
sebeplerini irdeler.
Tevekkülün kelime ve terim anlamları verilmiştir. İnsanın bir işte elinden
gelen çabayı gösterdikten sonra işin sonucunu Allah’a bırakması tevekküldür. M.
Akif Ersoy’un Safahat adlı eserinden tevekkül kavramını insanların yanlış anladığını
örneklendiren bir bölüm sunulmuştur. Anlatıma akıcılık kazandırılmıştır. İnanan
insanların yalnızca Allah’a dayanıp güvenmeleri, zor anlarında kötü yollara
sapmayıp, Allah’tan yardım istemeleri gerektiği ayetlerle örneklendirilmiştir.
181
İnsanların hastalıktan kurtulmak, bereketli kazanç elde etmek için önce kendi
üzerlerine düşeni yapıp, sonra Allah’tan yardım beklemelerinin doğru tevekkül
anlayışı olduğu günlük hayattan örneklerle açıklanmıştır. Peygamberimizin
hayatından tevekkül ile ilgili örnekler sunularak öğrencilerin tevekkülü doğru
anlayıp, çalışma ve arkadaşlarına bilmediklerini danışma gibi olumlu davranış
geliştirmelerine çalışılmıştır. Öğrencilerin tevekkülün yanlış anlaşıldığı ile ilgili
bireysel ve toplumsal boyutu fark ederek analiz etmesi ve doğru karar verme becerisi
geliştirilmiştir. “Anlayalım” adlı okuma metni ile Hz. Ömer’in yaşamından tevekkül
kavramının doğru anlaşılması gerektiği konusunda örnek verilip, öğrencilerin
görüşleri alınmıştır.
9. Kazanım: Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler. Sure ile ilgili
kısa ve anlaşılır bilgi verilmiştir. Sure içerisinde geçen “hayy”, “kayyum” kelimeleri
öğrencilerin anlayabileceği şekilde sadeleştirilmemiştir.Surenin anlamının üslubu
akıcı değildir. Surenin anlamı şu şekilde verilseydi daha açık, sade ve anlaşılır
olabilirdi:
Koruyan ve bağışlayan Allah’ın adıyla.
Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O, her zaman canlıdır, her şeyin canlılığı
O’na bağlıdır. O, ne dalgın olur, ne de uykuda bulunur. Göklerde ve yerde ne varsa
hepsi O’nundur. O’nun huzurunda O’nun izni olmadan kim şefaat edebilir.O, her
şeyin ve herkesin geçmişini de geleceğini de bilir.Varlıklar,O’nun ilminden ancak
O’nun izin verdiği kadarını bilebilir. Yer ve gökler O’nun hükümranlığına tabidir.
Onları korumak ve dengede tutmak O’nun için asla zor değildir. O, yücelerden
yücedir.133
133 H. Peker, 2004, s. 46.
182
Öğrencilerden kader kavramı doğrultusunda sureden ilkeler çıkarmaları
istenseydi, surenin konu ile ilişkisini kavramış olurlardı. Ayete’l- Kürsi toplumumuz
için önemli bir suredir. Öğrenciler günlük hayatlarında yolculuğa çıkarken, sınava
girdiklerinde annelerinin bu sureyi okuduğunu, kendilerine öğretmeye çalıştıklarını
fark etmişlerdir. Öğrencilerin, surenin Allah’ın gücüne duyulan güveni ifade ettiğini,
Allah’ın koruyuculuğuna güvenmeleri gerektiğini kavramaları, sureyi daha ilgiyle
öğrenmelerini sağlayacaktır.
İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında İnanç Öğrenme
Alanında içerisinde 8. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabındaki 1. ünite
olan “Kaza ve Kader İnancı” başlıklı ünitede yer alan konular içerik ve etkinlikler
açısından değerlendirilmiştir. İçerik açısında öğretim programında kaza ve kader
çerçevesinde Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığı, evrendeki yasalar, insanın
iradesi, insanın sorumlu bir varlık olduğu ve tevekkül konularına yer verilmiştir.
Evrendeki yasaların birbirleriyle ilişkisi öğrencilerin eleştirel düşünmelerini
sağlayacak şekilde Kur’an’dan ayetlerle örneklendirilmiştir. Kader kavramının yanlış
yorumlanarak sorumluluktan kaçınılamayacağı, çünkü insanın akıllı ve iradeli bir
varlık olduğu bilinci öğrencilere kazandırılmıştır. Öğrencilere insanın evrendeki
yerini, önemini, evrenin yasalarına uygun davranırsa mutlu olacağı
vurgulanmaktadır. Sorumluluk ve bilimsellik değerleri ön planda tutulup, insanların
evrenin kurallarını öğrenerek kendilerini geliştirdikleri, teknolojinin geliştiği, insanın
evrenin kurallarını kendi ihtiyaçları için kullandığı fark ettirilmiştir. Bu konuda
evrenin doğal işleyişinden kaynaklanan deprem, sel vb. doğal afetlere karşı
insanların tutumlarının ne olması gerektiği, insanın kaderi ile evrenin yasaları
arasındaki ilişki kısmen açıklanmaya çalışılmıştır. İnsan doğal afetleri ve sonuçlarını
183
kader deyip kabullenmeli midir?, insan evrenin yasalarının kendi kaderi üzerindeki
etkisini yönlendirebilir mi? soruları ile öğrencilerin eleştirel düşünmeleri
sağlanmalıydı. Konu içerisinde ayetlerle öğretim zenginleştirilmiştir. Ancak bazı
ayetleri öğrencilerin Kur’an mealinden bulmaları istenerek eleştirel düşünme
becerileri geliştirilmeliydi.
Kitabın türü ile ilgili bilgiler açısından değerlendirdiğimizde; kitap öğretmen
çalışmalarına, sınıfta ders işlemeye, öğrencilerin bireysel çalışmalarına kısmen
uygundur. Özellikle öğrencilerin kavramlar arası ilişkileri oluşturmalarını, eleştirel
düşünmelerini sağlayacak etkinlikler azdır.
Ünite başlarında hangi unsurlar yer almalıdır?
Ünite başlığı, ünitenin konuları, ünitenin amaçları, hazırlık çalışmaları ve
üniteyle ilgili ön testlerdir.
1. Ana ve alt başlıklar ünitenin başında verilmiş midir? Ana ve alt başlıklar
ünitenin başında değil, içindekiler bölümünde verilmiştir. Ünitenin ilk sayfasında
dikkat çekici puntolarla ünitenin adı verilmiştir. İçindekiler kısmına uygun biçimde
ana başlıklar ve alt başlıklar verilmemiştir. Öğretmen ve öğrenciler ünite boyunca
hangi konuları öğreneceklerini toplu olarak görememektedirler.
2. Ünitenin kazanımları verilmiş midir?
Her ünitenin başında o ünitenin amaçlarının bulunması yararlıdır. Ünitenin
kazanımları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programında 8. sınıf için toplu
olarak verilmiştir. Bu kazanımlardan ilgili olanlar, konu başlıklarına göre seçilip,
ünite başlarına yerleştirilmelidir.
3. Üniteyle ilgili hazırlık çalışmaları verilmiş midir ve yeterli midir?
184
Kaza ve kader inancı öğretiminin alt yapısının sağlanması için bazı bilişsel ve
duyuşsal özelliklerin dikkate alınması gereklidir.Hazırlık çalışmalarını
değerlendirdiğimizde; öğrencilerin yakın çevresi, ihtiyaçları ve günlük yaşantısı ile
ilgisi kurulmuştur. Öğrencileri ön koşul öğrenmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Öğrencide ünite ve konuyu öğrenmek için kısmen ilgi uyandırmaktadır. Ünite
boyunca adı geçen temel kelime ve kavramların araştırılması istenmiştir. Öğrencinin
bilgi ve birikimine uygun bir çalışmadır. Öğrenciler günlük hayatlarında bu
kavramları duymuşlardır. Öğrenciler bilişsel, duyuşsal seviyelerine uygun olarak
inceleme ve araştırma yapmaya teşvik edilmektedir.
Ünitenin başında ön test verilmemiştir. Öğrencilerin üniteye hazır bulunuşluk
düzeyi ölçülememekte, ünite sonunda yapılacak ölçme işlemi ile karşılaştırılarak
öğrenme derecesi belirlenememektedir.
Ünite başlarında yer alması gereken öğelere ilişkin bir değerlendirme yaptığımız
zaman ünite bazı açılardan yeterli bulunmuştur:
Ünitenin hazırlık çalışmaları verilmiştir. Hazırlık çalışmaları ünitenin konularının
öğrenilmesi için gerekli olan hazır bulunuşluğu kısmen sağlamaktadır. İlgi
sağlamaya yönelik, ihtiyacı fark ettirecek hazırlık çalışmaları vardır. Temel kelime
ve kavramlardan çoğuna hazırlık çalışmalarında yer verilmiştir.
Ünitede yetersiz olan durumlar:
Ünitenin başında konular açık, sistematik olarak verilmemiştir. Ünite başlarında
ön testlere yer verilmemiştir.
Ders kitabını ünite boyunca dil ve anlatım yönlerinden incelediğimizde, kitabın
dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olarak yazıldığını görmekteyiz. Kelime, terim ve
deyimler anlamlarına uygun kullanılmıştır. Kelimelerin anlamları kitabın sonunda
185
sözlükte verilmiştir.Ünite ile ilgili temel kavramlar açık, anlaşılırdır. Kitapta ünite
boyunca sade bir dil kullanılmaya çalışılmıştır, anlatım ayetlerle akıcı kılınmıştır.
Konular içinde öğrenme alanının kendi özelliği olarak “kader”, “kaza”, “akıl”,
“irade”, “sorumluluk” kavramları sık sık geçmektedir. Cümle yapıları 8. sınıf
öğrencisinin seviyesine uygundur. Öğrencilerin anlayabileceği uzunluktadır.
Cümlelerde anlam bütünlüğü korunmaya çalışılmıştır. Anlatımda devrik cümlelere
rastlanmamıştır. Konulara uygun olan ayetlerle içerik akıcı ve zengin kılınmıştır.
Cümleler konu, amaç ve hedef davranışa uygun mudur?
Konu anlatımının geneline baktığımızda bilgilendirme amacı içeren anlatımlar
yoğunluktadır. Öğrencinin anlamını bilmediği pek çok kelime ve kavramın tanımı
verilerek cümleler içerisinde örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Duyuşsal nitelikli
kazanımlar (sorumluluk bilicini geliştirmek, evreni koruma, çevre bilinci
oluşturmak) için, ikna edici, mantıklı açıklamaların olduğu bir dil kullanılmıştır.
Metin içindeki açıklama ve yönergeler konuya kazanımlara uygundur. Öğrenciler
anlatımın dilini, kullanılan kelimeleri geldikleri çevrede duymuşlardır.Kavramlara
aşinalıkları vardır.
Paragraflar sınıf seviyesine uygundur, tek bir fikir, kavram üzerinde durulmuştur.
Öğrenciler için açık ve anlaşılırdır. Kavramları, kelimeleri soyut olduğu için ifade
edilmesi zor olmasına rağmen, anlatım oldukça akıcı ve anlaşılırdır. Anlatımda
verilen örnekler içindeki ayetler açık ve anlaşılırdır. Evren-insan-kader, insan-
sorumluluk ilişkisinin kavranması için, örneklerle somutlaştırılmaya çalışılmıştır.
Örnekleri işlevsel olma açısından değerlendirdiğimizde öğrencilerin anlamaları,
ön koşul öğrenmeleri için örnekler vardır. Öğrendiklerini uygulamaları için çalışma
kağıdı, boşluk doldurma vb örnekler çok azdır. Öğrencilerin fikirlerini açıklamaları
186
için verilen bazı örnekler ve resimler anlaşılamamaktadır. İçerik için verilen resim az
olmakla birlikte genel anlamda içeriğe uygundur. İçerik kazanımlara ulaşmada
yeterlidir.
İçeriği öğretim yöntem ve teknikleri açısından değerlendirdiğimizde; anlatım
içinde soru cümleleri azdır.Verilen sorular etkili kullanılarak beyin fırtınası,
münazara yapılabilirdi. Ders işlenişinde öğrencilerin yaş, zeka, ilgi ve beklentileri
düşünülerek derste aktif olabilecekleri yöntemlere dikkat edilmelidir. Konu içeriği
doğru bilgilerden oluşup, objektif olarak sunulmuştur. Öğrencilerin yaşadıkları
çevreden kaynaklanan yanlış kader anlayışı düzeltilmeye çalışılmıştır. Her kazanımın
belli bir öğrenme ve yöntem gerektirdiği düşünülürse içerikte öğrencilerin bilişsel
öğrenmelerine uygun etkinliklere (tartışma, anlamını bulma, araştırma, cümle
oluşturmaya) çok az yer verilmiştir. Verilen bazı örneklerle örnek olay incelemesi,
drama yapmak mümkündür. Allah sevgisinden hareketle çalışmanın dinimizdeki
önemi, sorumluluk sahibi olan, bilinçli insanların Allah tarafından sevilip,
beğenildiği vurgulanarak öğrencilerin iyi davranışlar edinmeleri sağlanabilirdi.
İçeriği bilimsellik ve kaynaklar açısından değerlendirecek olursak, bilgiler doğru
ve objektif olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim de bu kelime ve kavramlar ile ilgili
bildirilen ayetler kullanmış, vahyin bildirdiği dışına çıkılmamıştır. DİB’nın onay
verdiği Kur’an meali kullanılmıştır. Örnek olarak verilen ayetler açık, anlaşılır ve
içeriğe uygundur. Ünite boyunca çok sayıda ayet verilmiştir, ancak ayetlerin
öğretimde kullanılışında farklı yöntemlere de yer verilmeliydi.
Değerlendirme Çalışmalarının İncelenmesi
Değerlendirme çalışmalarında soru maddeleri türleri açısından zengin
değildir. Soruların çoğunluğu açık uçlu uzun cevaplı sorulardan oluşmaktadır.
187
Çoktan seçmeli bir tane soru sorulmuştur. Bir soruda hikaye verilerek öğrencilerden
hikayeyi tamamlamaları istenmektedir. Diğer bir soruda yine hikaye verilip, ana
düşüncesinin yazılması istenmektedir. Ünitenin sonunda öğrencilerin kendi öğrenme
düzeylerini değerlendirmeleri için öz değerlendirme formu verilmiştir. Soruları
kazanımların gerçekleşme düzeylerini ölçmeleri açısından değerlendirdiğimizde;
1. Kazanım: Kaza ve kader kavramlarını açıklar. Öğrencilerin bilişsel
öğrenme alanının bilme, kavrama düzeylerinde öğrenmelerini amaçlamaktadır.
Kazanım ile ilgili bir tane açık uçlu, uzun cevaplı soru sorulmuştur. Öğrencilerin
insanın kader konusunda bildiklerini örneklerle açıklaması istenmektedir. Bu soru ile
kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülebilecektir.
2. Allah’ın her şeyi bir ölçüye göre yarattığına örnekler verir. Kazanım
bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama basamağındadır. Kazanıma dönük olarak
Allah’ın evrene nasıl bir ölçü koyduğu sorulmaktadır. Bu soruya öğrencilerin cevap
verme düzeyleri ile kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülebilecektir.
3. Evrendeki fiziksel, biyolojik ve toplumsal yasaları fark eder. Kazanım
bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama,analiz, sentez, duyuşsal öğrenme alanının
farkında olma basamaklarındadır. Konu ile ilgili üç tane açık uçlu uzun cevaplı soru
sorulmuştur. Öğrencilerin soruları cevaplayabilmeleri için kazanımlara ulaşmış
olmaları gerekmektedir.
4.Kazanım: İnsanın akıl ve irade sahibi olması ile özgür ve sorumlu bir varlık
olması arasındaki ilişkiyi açıklar. Kazanım, bilişsel alanın kavrama,analiz, sentez
basamaklarını, duyuşsal öğrenme alanının farkında olma, tepkide bulunma, değer
verme basamaklarını kapsamaktadır. Kazanımın gerçekleşme düzeyi
ölçülememektedir. Çünkü kazanımla ilgili soru bulunmamaktadır.
188
5. Kazanım: İnsanın çalışmasının karşılığını alacağı bilinciyle hareket eder.
Kazanım öğrencilerde sorumluluk bilinci oluşmasını amaçlamaktadır. Duyuşsal
öğrenme alanının farkında olma, tepkide bulunma, değer verme basamaklarını
kapsamaktadır. Kazanımla ilgili olarak bir öykü verilerek çalışıp, çabalayıp başarmak
çerçevesinde tamamlamaları istenmiştir. Ancak soru bilişsel öğrenme alanının
kavrama, analiz, sentez, değerlendirme basamaklarında bir öğrenmeyi ölçmektedir.
Kazanımın gerçekleşme düzeyi ölçülememektedir.
6.Kazanım: Her canlının bir sonu olduğunun farkına varır. Kazanım duyuşsal
öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili sorulan “ecel kavramı hakkında bilgi
veriniz” sorusu bilişsel öğrenme alanının bilme, kavrama basamaklarında olan bir
öğrenmeyi ölçebilecektir.
7. Kazanım: Allah’a güvenmenin (tevekkül) pasif bir bekleyiş olmadığının
farkında olur. Duyuşsal öğrenme alanının alma, farkında olma, değer verme
basamaklarındadır. Kazanımla ilgili olarak bir tane çoktan seçmeli soru sorulmuştur.
Bir de hikaye verilerek ana fikrini açıklamaları istenmektedir. Hikayenin ana fikrinin
anlaşılması için öğrencilerin tevekkül kavramını anlamış olmaları gerekmektedir.
Kazanımın geçekleşme düzeyi ölçülebilmektedir.
8. Kazanım: Kaza ve kaderle ilgili toplumda yaygın olan yanlış anlayışların
sebeplerini irdeler. Kazanım bilişsel öğrenme alanının tüm basamaklarını kapsayan
bir öğrenmeyi amaçlamaktadır. Kazanımla ilgili soru bulunmadığından gerçekleşme
düzeyi ölçülememektedir.
9. Kazanım: Ayete’l- Kürsi’yi ezbere okur ve anlamını söyler. Kazanım
bilişsel öğrenme alanının kavrama basamağındadır. Surenin anlamının daha da
189
sadeleştirilmesi ile öğrencilerin surenin önemini anlamaları kolaylaştırılmış olacaktır.
Kazanım kısmen gerçekleştirilebilmiştir.
190
V. BÖLÜM
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Öğretim programı ve ders kitapları, eğitim öğretimin vazgeçilmez
unsurlarındandır. Öğretmenin ders için yardımcı kaynağı, öğrencilerin de
öğrenmelerinde ilk başvurdukları, öğrendiklerini tekrarladıkları kaynaktır. Ders
kitapları, öğrencilerin bilgilenmelerinde, devletin ve milletin ortak değerlerini
benimsemelerinde, çevresine karşı duyarlı ve sağlam karakterli bir kişi olarak
yetişebilmelerinde etkili araçlardan biridir. Öğrencilerin günlük hayatta kullanılan
dini ifade ve kavramları anlayabilmeleri, evde ve dini mekanlarda kullanılan dini
sembolleri tanıyabilmeleri, din hakkında bilgi sahibi, güzel söz söyleyen güzel
davranışlarda bulunan, inandığına bilerek inanan, Allah’la sağlıklı iletişim kuran,
inanç esaslarını tanıyan, sorumluluk ve bilinçle hareket eden bireyler olmaları
genelde din eğitiminin özelde ise inanç öğretiminin amaçlarındandır. Okulda
verilecek inanç öğretiminde ise, öğrenciye ve öğretmene yardımcı olan ilk kaynak
ders kitaplarıdır. Ders kitaplarının kendilerinden beklenen kalitede olması ve etkiyi
göstermesi için içerik ve etkinlikler açısından bazı özellikleri taşıması gerekmektedir.
Biz bu çalışmamızda, konu ile ilgili kitapları tarayarak, bir ders kitabında
içerik açısından bulunması gereken özellikleri tespit ettik. İlköğretim 4, 5, 6, 7 ve 8.
sınıfların DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı ile ilgili üniteleri içerik ve
etkinlikler açısından değerlendirerek, inanç öğrenme alanı ile ilgili olarak öğretim
programında belirlenen kazanımların gerçekleşme düzeyini belirlemeye çalıştık.
Yapılan inceleme sonucunda şu sonuçlara varıldı:
191
1. İncelenen kitaplardaki inanç öğrenme alanı konu ve içeriği öğretim
programındaki kazanımları gerçekleştirebilecek düzeydedir.
2. İncelenen kitaplarda yer alan konular, öğrencilerin bilişsel düzeyine
uygundur. Öğrenciler kendi sınıf seviyelerinde verilen konulara yabancı değildirler.
Öğrenci yabancısı olmadığı bu konular hakkında doğru bir öğretimle
bilgilendirilmektedir. Öğretim programında konulara ilişkin getirilen sınırlamalara
dikkat edildiği görülmektedir.
İncelenen ders kitaplarının inanç öğrenme alanlarında öğrencilerin sadece
bilişsel yönlerine değil duyuşsal yönlerine de hitap edilmeye çalışılmıştır. Özellikle
inanç davranış ilişkisi boyutunda bu açıkça hissedilmektedir.
3. Kitapların kullandıkları dilin sade ve öğrenci tarafından kolayca
anlaşılır olduğunu gördük. Konularda geçen bilinmeyen kelimelerin ya konu
içerisinde ya da kitap sonunda yer alan sözlük kısmında açıklandığı görülmüştür.
Cümleler her sınıfın kendi seviyesine uygun, açık ve anlaşılırdır. Sadece 5. sınıf “
Allah inancı” ünitesinin cümlelerinin zaman zaman uzun ve karışık olduğu dikkati
çekmektedir.
4. Konular öğrencinin günlük yaşantısında yararlanabileceği şekilde ifade
edilmeye çalışılmış, elden geldiğince somutlaştırılmıştır. Öğrencilerin yakın
çevrelerinden örnekleri sınıfta tartışmaları sağlanmıştır.
5. Bazı konuları destekler mahiyette hikaye ve tarihi örneklere yer verilmiştir.
Ancak verilen bu örnekler yetersizdir. Örnekler çoğu zaman sadece anlatılmıştır.
Örnekler örnek olay incelemesi için ya da birer çalışma kağıdı olarak etkinlik içinde
kullanılmamıştır.
192
6. Konular işlenirken konuların birbiriyle ve diğer derslerle bağlantılı bir
şekilde işlendiği görülmektedir. Örneğin, Allah inancı, kaza ve kader inancı üniteleri,
Hayat Bilgisi ve Fen Bilgisi dersleriyle irtibatlı bir şekilde işlenmiştir.
7. Konuların anlatımı sırasında, çoğunlukla öğretim ilkelerine dikkat edildiği
görülmüştür. Soyut kavramların somutlaştırılarak anlatıldığı, öğrencilerin
bildiklerine dayanılarak bilmediklerinin anlatıldığı dikkat çekmiştir. Konuların
anlatımında (5. sınıf Allah inancı ünitesi hariç) gereksiz bilgi ve ayrıntıya yer
verilmemeye özen gösterilmiştir.
8. Kitaplarda konuyu anlatmak, içeriği örneklendirmek, öğrencinin konuyu
kavramasını kolaylaştırmak için ayetlere sıkça başvurulmuştur. Öğretim programında
ayetlerle ilgili işleniş örnekleri verilmesine rağmen kitapta çoğunlukla ayetlerin
anlatılması tercih edilmiştir. Ayetler öğrencileri derste aktif kılacak biçimde etkinlik
içerisinde kullanılmamışlardır. Ayetlerde geçen anlaşılması zor olan bazı kelimeler
sadeleştirilmemiştir. Ünite sonunda verilen bazı surelerin anlamları yeterince
anlaşılamamaktadır. Bazen, konular içerisinde verilen bazı ayetlerin yorumlanması
istenmiş, öğrencilerin görüşleri alınmıştır.
9. Kitaplarda konuyu açıklamak, zenginleştirmek, verilen bir ayeti
örneklendirmek için öğretime yardımcı unsurlardan resim ve fotoğraflara yer
verilmiştir. Kitaplarda yer alan resim ve fotoğraflar çoğunlukla metne, öğrencilerin
bilişsel ve duyuşsal özelliklerine uymamaktadır.Bunlara çalışma içerisinde
değinilmişti. Resimler öğrencilerin dikkatini çekmekte ancak konu ile ilgisi
kurulamamaktadır. Buna rağmen resimlerin, iyi algılama için yeterli büyüklükte
olduğu tespit edildi. Öğrencilerin daha çok ilgilerini çekebilecek çizgi ve karikatür
şeklindeki resimlere çok az yer verilmiştir.
193
10. Başta hazırlık ve değerlendirme soruları olmak üzere konuların öğrencide
merak uyandıran, onu düşündüren ve araştırmaya sevk eden niteliklerde olduğu tespit
edilmiştir. Ancak, hazırlık çalışmaları içerisinde her sınıf seviyesinde öğrencilerin
seviyelerini aşan, ünitenin bütününü ilgilendiren bir soru sorulduğu dikkati
çekmektedir. Değerlendirme çalışmalarındaki soru tarzı aynıdır. Öğretim
programında kavram haritası ve çalışma yapraklarıyla da değerlendirme
yapılabileceği belirtilmesine rağmen değerlendirme çalışmalarında kavram haritası
yapılması hiç istenmemiş, çalışma kağıdına ise çok az yer verilmiştir.
11. Konuların, içeriğin DKAB öğretim programında inanç öğrenme alanında
verilen kazanımları gerçekleştirebilecek düzeyde olduğu görülmüştür. Ancak konular
içerisinde verilen şiir, yazı, öykü, ayet, hadis ve resimlerin öğrencilerin bilişsel,
duyuşsal ve psiko-motor gelişimlerini sağlayacak şekilde etkili kullanılamadığı,
yetersizliklerinin olduğu tespit edilmiştir. Konular içerisinde yer verilen etkinliklerin
DKAB öğretim programında inanç öğrenme alanında verilen kazanımları
gerçekleştirebilecek düzeyde olmadığı görülmüştür.
Ders kitabında bulunması gereken bazı özellikler vardır. Ders kitaplarının
içeriği, öğretim programları ile belirlenmektedir. Ders kitapları yazılırken öğretim
programı incelenerek tüm süreçlerde programın amaçları, açıklamaları dikkate
alınmalıdır. Çünkü öğretim programında konuların sınırları, nelerin anlatılacağı,
hangi kelime, kavram ve becerilerin kazandırılacağı, konu için hangi yöntemlerin
uygun olduğu, öğrenmelerin nasıl değerlendirilebileceği konusunda açıklamalar,
etkinlik örnekleri bulunmaktadır. Bu açıklamalara dikkat edilmesi kazanımların
gerçekleşmesini sağlayacaktır.
194
Ders kitabı yazmak zor, zahmetli ve önemli bir iştir. Bu yüzden DKAB ders
kitabı yazma işi sadece yazarlara bırakılmamalı; eğitimci, ressam ve yayımcı
uzmanlarında yer aldığı bir grup tarafından yürütülmelidir.
DKAB ders kitapları, DKAB öğretmenlerinin ve öğrencilerinin de
görüşlerine yer verilerek hazırlanmalıdır. Bunun için yapılan çalışmalar (yüksek
lisans, doktora tezleri, kitaplar) incelenmelidir.
Ders kitaplarının yazımı ile ilgili müstakil sadece bir esere ulaşabildik.
Ders kitabı hazırlamak isteyen yazar ve yayımcılar için olumsuz bir durumdur. Ders
kitaplarının yazımı ile ilgili bilgiler ancak bazı kitaplarda, kısa bölümler şeklinde
karşımıza çıkmaktadır. Ders kitabının yazımına kılavuzluk yapacak yeni kitaplar
yazılmalıdır.
Ders kitaplarının tasarımı, içeriği ve üretimi bilimsel araştırma sonuçlarına
dayanmalı ve eğitim alanında gelişmiş ülkelerde hazırlanmış ders kitabı
örneklerinden de yararlanılmalıdır.
Özellikle inanç davranış ilişkisi boyutunda örnek olay ve hikayelerin önemi
büyüktür. Ders kitaplarında örnek olay ve hikayelere daha çok yer verilmelidir.
Öğrencilerin öğrendiklerinin yaşanabilir olduğunu görüp, örnek almaları sağlanır.
DKAB ders kitabında yer alan öğretime yardımcı unsurların (ayet, hadis,
şiir, sorular,resim, fotoğraflar, şema, haritalar) açıklayıcı, tamamlayıcı, eğitici
özelliklerinin olmasına dikkat edilmelidir. Fotoğraf, resim ve haritalar estetik değere
de sahip olmalıdır.
195
KAYNAKÇA
AÇIKGÖZ ÜN, Kamile, Aktif Öğrenme, 9. Baskı, Biliş Yayınları, İzmir,
Ocak, 2007.
ALLPORT, Gordon W, Birey ve Dini, Çeviren, Bilal Samur, Elis Yayınları,
Ankara, 2004.
ALTAŞ, Nurullah, Orta Öğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmen El
Kitabı, DEM Yayınları, İstanbul, 2007.
ALTAŞ, Nurullah, AY, Mahmut, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,
Morpa Yayınları, İstanbul, 2007.
AY, Mehmet Emin, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, Timaş Yayınları,
İstanbul, 1999.
AYHAN, Halis, Din Eğitimi ve Öğretimi, No: 78, MÜİFV Yayınları,
İstanbul, 1997.
BİLGİN, Beyza, SELÇUK, Mualla, Din Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri,
Gün Yayıncılık, Ankara, 2000.
CHARRİER, C. H, OZOUF, R, Yaşanmış Pedagoji, Çeviren, Nejat
Yüzbaşıoğlu, MEB Yayınları, Ankara, 1972.
ÇÖLGEÇEN, Kenan, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Fakülte
Kitabevi, Isparta, Mayıs, 2007.
DEMİREL, Özcan, Öğretme Sanatı, Pegem A Yayınları, Ankara, Ekim,
2000.
196
DOĞAN, Recai, TOSUN, Cemal, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri, Pegem A Yayınları,
Ankara, 2003.
DONALD, Ratcliff, “Çocuklar Dini Kavramları Nasıl Anlarlar”, Çeviren: Ali
Rıza AYDIN, OMÜİF Dergisi, S: 10, Samsun, 1998, s.161.
ELİAS, L. John, “Ronald Goldman: Dini Anlayış Psikoloğu”, Psychology
and Religious Education, Çeviren: Ali Rıza AYDIN, B: 4, 1968.
GÜLER, Tuğba, Din ve Ahlak Öğretiminde Drama Örnekleri, Nobel Yayın
Dağıtım, Ankara, Ekim, 2007.
GÜNEŞ, Firdevs, Ders Kitaplarının İncelenmesi, Ocak Yayınları, Ankara,
2002.
HOLM, Nils G, “Din ve Gelişim Psikolojisi”, Çeviren: Abdülkerim Bahadır,
SÜİF Dergisi, S: 15, Konya, Bahar, 2003, s.214.
HÖKELEKLİ, Hayati, Din Psikolojisi, TDV Yayınları, Ankara, 1993.
KILAVUZ, M. Akif, “Çocukluk Döneminde Dini Sorular” UÜİF Dergisi, S:
7, C: 7, Bursa, 1998, s.382.
KILIÇ, Abdurrahman, SEVEN, Serdal, Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi,
PegemA Yayıncılık, Ankara, Eylül, 2002.
KÖYLÜ, Mustafa, “Farklı Din ve Kültürlere Mensup Çocukların Dini İnanç
ve Tanrı Tasavvurları”, EKEV Akademi Dergisi, Y: 8, S: 19, Erzurum, Bahar, 2004,
s.15.
KÖYLÜ, Mustafa, “Ölüm Olayının Çocuklar Üzerine Etkisi ve Ölüm
Eğitimi”, OMÜİF Dergisi, S: 17, Samsun, 2004, s.99-101.
197
KÜÇÜK, Abdurrahman, TÜMER, Günay, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları,
Ankara, 1993.
KÜÇÜKAHMET, Leyla, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Alkım Yayınları,
İstanbul, 1998.
MEHMEDOĞLU, Yurdagül, Okul Öncesi Çocuklarda Dini Duygunun
Gelişimi ve Eğitimi, TDV Yayınları, Ankara, 2005.
ÖCAL, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metotlar, TDV Yayınları,
Ankara, 1991.
ÖZDEN, Yüksel, Öğrenme ve Öğretme, Pegem A Yayınları, 6. Baskı,
Ankara, Ocak, 2003.
PEKER, Hüseyin, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin Müfredatında
Yer Alan Surelerin Anlamlarının Öğretimi”, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Çalışma
Toplantısı 1, Yayına Hazırlayan: Şeyma Arslan, DEM Yayınları, İstanbul, 2004.
SABAN, Ahmet, Öğrenme ve Öğretme Süreci Yeni Teori ve Yaklaşımlar,
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Mart, 2004.
SELÇUK, Mualla, Çocuğun Eğitiminde Dini Motifler, TDV Yayınları,
Ankara, 2005.
SELÇUK, Mualla, “Din Öğretiminin Kuramsal Temelleri”, Din Eğitimi
Araştırmaları Dergisi, MÜİF Yayınları, S: 5, İstanbul, 1998, s.150.
SMİTH, J.J, “Çocukta Dinsel Gelişim”, Çocuk Psikolojisi: Çocuk Gelişimi ve
Modern Eğitim, Çeviren: İbrahim N. Özgür, İstanbul, İbrahim Özgür Yayınları,
İstanbul, 1975,s.219.
TOSUN, Cemal, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayınları, Ankara,
2002.
198
TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recai, İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıflar İçin Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretiminde Kavram Haritaları, Öğreti Yayınları, Ankara,
Mayıs, 2005.
TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recai, KORKMAZ, Ayşe, Konu Alanı Ders
Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Kasım, 2001.
ÜNAL, Cavit, Eğitim Psikolojisi, AÜDTCF Yayınları, Ankara, 1983.
VERGOTE, Antoine, “Çocuklukta Din”, Çeviren: Erdoğan Fırat, AÜİF
Dergisi, C: 22, Ankara, 1978,s.315.
YAVUZ, Kerim, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişimi, DİB
Yayınları, Ankara, 1983.
YAVUZ, Kerim, Günümüzde Din Eğitimi, ÇÜİF Yayınları, No: 1, Adana,
1988.
YAVUZER, Haluk, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1999.
YÖRÜKOĞLU, Atalay, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İstanbul,
Temmuz, 1991.
YÖRÜKOĞLU, Atalay, “Ruh Sağlığı Ahlak Değerleri ve Din Eğitimi”,
Atatürk’ün 100. Doğum Yılında Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, Gelişim Matbaası,
Ankara, 23 Nisan, 1981, s.214.
İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları 4, 5, 6, 7, 8. Sınıflar
(Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Materyali), MEB Devlet Kitapları, 1. Baskı,
Feza Gazetecilik A.Ş, İstanbul, 2007.
İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4, 5, 6, 7 ve 8.sınıflar)
Öğretim Programı ve Kılavuzu, MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü, Ankara, 2007.
199
ÖZET
“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik Ve
Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,
(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden
oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak
araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008
eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı
İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,
inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının
içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi. Dördüncü bölümde,
araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve
8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim
programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye
alındı, değerlendirildi. Sonunda, araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek öneriler
geliştirildi.
Araştırma sonucunda İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi ders
kitaplarında kullanılan içeriğin inanç öğrenme alanı kazanımlarının çoğunlukla
gerçekleşmesini sağladığı, etkinliklerin ise kazanımları gerçekleştirme de yetersiz
kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.
200
ABSTRACT
This study, entitled as “The content Used in the Religious Culture and Moral
Knowledge Course Books of Primary Education and the Contributions of the
Activities to the Realization of the Acquisition of Belief Learning Field”, (Content
Analysis Based on the Course Books.) consists of four sections. In the entry, the
aim, importance and the borders of the research were determined by introducing a
basic problem urging us to investigate. In the first section, a general introduction and
evaluation was done about the new Teaching Program and Guide of the Religious
Culture and Moral Knowledge which was put into practice in 2007-2008 education
periods. In the second section, the pupils were advised on belief learning by
mentioning the achievement process of religious belief and thought on the children.
The criteria that the books must have in terms of content were determined in the third
section. In the forth section, the content of belief learning field and the activities in
the Religious Culture and Moral Knowledge Course Books of 4th , 5th , 6th , 7th and
8th classes of Primary Education which were the constituents of the research and
chosen as the samples, were examined and evaluated according to the achievements
determined for the each unit in the teaching program. In the end, suggestions were
developed by accomplishing and evaluating the research.
After the research, it was concluded that the content used in the Religious
Culture and Moral Knowledge Course Books of Primary Education has mainly
contributed to the realization of the belief learning field achievements, but the
activities have been insufficient in the realization of the achievements.
ÖZET
“İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Ders Kitaplarında Kullanılan İçerik Ve
Etkinliklerin İnanç Öğrenme Alanı Kazanımlarının Gerçekleşmesine Katkısı”,
(Ders Kitaplarına Dayalı İçerik Analizi) isimli bu çalışma dört bölümden
oluşmaktadır. Girişte, bu araştırmaya sevk eden temel problem ortaya konarak
araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirlendi. Birinci bölümde, 2007-2008
eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Öğretim Programı ve Kılavuzunun genel bir tanıtım ve değerlendirmesi yapıldı
İkinci bölümde, çocuklarda dini duygu, düşünce gelişim süreçlerinden bahsedilerek,
inanç öğretimi konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü bölümde, ders kitaplarının
içerik yönünden sahip olması gereken kriterler belirlendi. Dördüncü bölümde,
araştırmanın problemini oluşturan, örneklem olarak seçilen İlköğretim 4, 5, 6, ,7 ve
8. sınıf DKAB ders kitaplarında inanç öğrenme alanı içerik ve etkinlikleri, öğretim
programında her bir ünite için belirlenmiş olan kazanımlar doğrultusunda incelemeye
alındı, değerlendirildi. Sonunda, araştırma sonuçlandırılıp değerlendirilerek öneriler
geliştirildi.
Araştırma sonucunda İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi ders
kitaplarında kullanılan içeriğin inanç öğrenme alanı kazanımlarının çoğunlukla
gerçekleşmesini sağladığı, etkinliklerin ise kazanımları gerçekleştirme de yetersiz
kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.
ABSTRACT
This study, entitled as “The content Used in the Religious Culture and Moral
Knowledge Course Books of Primary Education and the Contributions of the
Activities to the Realization of the Acquisition of Belief Learning Field”, (Content
Analysis Based on the Course Books.) consists of four sections. In the entry, the
aim, importance and the borders of the research were determined by introducing a
basic problem urging us to investigate. In the first section, a general introduction and
evaluation was done about the new Teaching Program and Guide of the Religious
Culture and Moral Knowledge which was put into practice in 2007-2008 education
periods. In the second section, the pupils were advised on belief learning by
mentioning the achievement process of religious belief and thought on the children.
The criteria that the books must have in terms of content were determined in the third
section. In the forth section, the content of belief learning field and the activities in
the Religious Culture and Moral Knowledge Course Books of 4th , 5th , 6th , 7th and
8th classes of Primary Education which were the constituents of the research and
chosen as the samples, were examined and evaluated according to the achievements
determined for the each unit in the teaching program. In the end, suggestions were
developed by accomplishing and evaluating the research.
After the research, it was concluded that the content used in the Religious
Culture and Moral Knowledge Course Books of Primary Education has mainly
contributed to the realization of the belief learning field achievements, but the
activities have been insufficient in the realization of the achievements.