t.c. sÜleyman dem rel Ün vers tes fen bİlİmlerİ …tez.sdu.edu.tr/tezler/tf01255.pdf ·...
TRANSCRIPT
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
GİBBERELLİK ASİT VE 24-EPİBRASSİNOLİD’İN TUZ STRESİ KOŞULLARINDA ÇİMLENDİRİLEN ARPA (Hordeum vulgare)
TOHUMLARINDA TOTAL DNA VE PROTEİN İÇERİĞİNE ETKİLERİNİN TESPİTİ
Dilek GÜLELÇİN
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Fatma Filiz ARI
YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ISPARTA - 2008
i
İÇİNDEKİLER Sayfa
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………....i
ÖZET……………………………………………………………………………......iii
ABSTRACT………………………………………………………………………...iv
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………..…..v
ŞEKİLLER DİZİNİ………………………………………………………………....vi
ÇİZELGELER DİZİNİ…………………………………………...…………...…....vii
1. GİRİŞ………………………………………………………………………………1
2. KAYNAK ÖZETLERİ…………………………………………………………….3
2.1. Tuzluluk ve Bitkilerde Tuz Stresi.…………...…………………………………..3
2.2. Tohum Çimlenmesinde Tuzun Etkileri………………………………………….5
2.3. Bitki Büyüme Düzenleyicileri…………………………………………………...5
2.3.1. Gibberellik Asit...………………………………………………………….…..6
2.3.2. Brassinosteroidler…………………………………………………………..….8
3. MATERYAL ve METOT……………………………………………………......10
3.1. Kullanılan Sarf Malzemeler……………………………………………………10
3.2. Kullanılan Cihazlar……………………………………………………………..11
3.3. Kullanılan Solüsyonlar..………………………………………………………..11
3.4. Deneylerde Kullanılan Tohumlar……………………………………….……...14
3.5. Tuz (NaCl) ve Hormon Çözeltilerinin Hazırlanması…………………………..14
3.6. Tohum Çimlendirme Yöntemi…………………………………………………14
3.7. DNA Miktar Tayini……….………………………………………..…………..15
3.7.1. Arpa Fidelerinden DNA İzolasyonu…………………………………………15
3.7.2. Difenilamin Reaksiyonu…………………………………………………......16
3.7.3. Standart DNA Örneklerinin ve Standart Eğri Grafiğinin Hazırlanması……..17
3.7.4. Fide Örneklerindeki DNA Miktarının Tespiti……………………………….18
3.8. Protein Miktar Tayini……..………………………………………..………..18
3.8.1. Arpa Fidelerinden Protein İzolasyonu…………….…………………………18
3.8.2. Bradford Reaksiyonu………………………………………………………...19
3.8.3. Standart Protein Örneklerinin ve Standart Eğri Grafiğinin Hazırlanması..….20
3.8.4. Fide Örneklerindeki Protein Miktarlarının Tespiti…………………………..21
ii
3.9. İstatistik Analizler……………………………………………………………...21
3.10. Korelasyon Analizleri………………………………………………………...21
4. BULGULAR….………………………………………………………………....23
4.1. Tohum Çimlenmesi Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri …………………….....23
4.2. Taze Ağırlık Artışı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri…………………………25
4.3. Fide Uzunluğu Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri……………………………..26
4.4. Total DNA Miktarı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri………………………...28
4.5. Total Protein Miktarı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri.……...………………32
4.6. Korelasyon Bulguları……………………………….……………………….…36
5.TARTIŞMA ve SONUÇ……………………………………………………….....40
6.KAYNAKLAR…………..……………………………………………………......45
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………..…..54
iii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
GİBBERELLİK ASİT VE 24-EPİBRASSİNOLİD’İN TUZ STRESİ KOŞULLARINDA ÇİMLENDİRİLEN ARPA (Hordeum vulgare)
TOHUMLARINDA TOTAL DNA VE PROTEİN İÇERİĞİNE ETKİLERİNİN TESPİTİ
Dilek GÜLELÇİN
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Biyoloji Anabilim Dalı
Jüri: Doç. Dr. Gürsel KARACA
Doç. Dr. Gülgün TINAZ
Yrd. Doç. Dr. Fatma Filiz ARI (Danışman)
Tuz stresi, birçok bitkinin fizyolojik gelişimini engeller. Ancak çeşitli bitki büyüme
düzenleyicilerinin kullanımı bitkilerde tuz stresini hafifletebilmektedir.
Bu çalışmada, Gibberellik asit (GA3) ve 24-epibrassinolid (EBR) muamelesinin tuz
(NaCI) stresi altında çimlendirilen arpa tohumlarında (Hordeum vulgare L.)
çimlenmeye, fide uzunluğuna, fidelerde taze ağırlığa ve fidelerin total DNA ve
protein miktarlarına olan etkileri araştırılmıştır. Uygulanan deney koşullarında, GA3
ve EBR kullanımı arpa tohumlarında tuz stresinden kaynaklanan olumsuz etkileri
azaltabilmiş ve fidelerin total DNA ve protein içeriği kontrol fidelerinin total DNA
ve protein seviyelerine ulaşmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tuz Stresi, Gibberellik Asit, 24-epibrassinolid, Çimlenme,
DNA ve Protein Miktar Tayini, Difenilamin, Bradford Testi
2008, 54 sayfa
iv
ABSTRACT
M.Sc. Thesis
DETECTION OF THE EFFECTS OF GIBBERELLIC ACID AND 24-
EPIBRASSINOLIDE ON TOTAL DNA AND PROTEIN CONTENT OF
BARLEY (Hordeum vulgare) SEEDS GERMINATING UNDER SALINITY
STRESS
Dilek GÜLELÇİN
Süleyman Demirel University Graduate School of Applied and Natural Sciences
Biology Department
Thesis Committee: Assoc. Prof. Gürsel KARACA
Assoc. Prof. Gülgün TINAZ
Asst. Prof. Fatma Filiz ARI (Supervisor)
Salinity stress inhibits the physiological development in most plants. However the
use of various plant growth regulators can reduce salinity stress in plants.
In this study, the effects of Gibberellic acid (GA3) and 24-epibrassinolid (EBR) on
germination, seedling length, seedling fresh weight and seedling total DNA and
protein amounts were investigated in barley (Hordeum vulgare) seeds grown under
salinity stress. In the experimental conditions applied, the use of GA3 ve EBR
reduced the negative effects of salinity stress on barley seeds and the total DNA and
protein contents of seedlings reached to the total DNA and protein levels of control
seedlings.
Key Words: Salinity Stres, Gibberellic Acid, 24-epibrassinolid, Germination,
Determination of DNA and Protein Quantity, Diphenylamine, Bradford Assay
2008, 54 pages
v
TEŞEKKÜR
Tez çalışmamın her aşamasında benim yanımda bulunan değerli Danışman Hocam
Sayın Yrd. Doç. Dr. Fatma Filiz COŞKUN-ARI’ ya teşekkürlerimi sunarım.
Tezin her anında benimle birlikte olan çalışma arkadaşlarım sevgili Şule ÜRÜN ve
Fatih YAPRAK’ a destek ve yardımlarından dolayı teşekkür ederim.
Tezin fizyolojik deneylerinin gerçekleştirilmesinde yardımlarından dolayı Yrd. Doç.
Dr. Kürşat ÇAVUŞOĞLU, Araş. Gör. Dr. Semra KILIÇ ve yüksek lisans öğrencisi
Belkıs MUCA’ ya teşekkür ederim.
1515-YL-07 numaralı tez projemi destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi’ne teşekkür ederim.
Deneylerimi gerçekleştirme imkanı sunan Süleyman Demirel Üniversitesi Deneysel
ve Gözlemsel Öğrenci Araştırma Merkezi’ ne teşekkür ederim.
Tez dönemimde en büyük destekçim olan babam Enver GÜLELÇİN, annem Gönül
GÜLELÇİN, kardeşlerim Türkan GÜLELÇİN ve Çağrı GÜLELÇİN’ e sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
Dilek GÜLELÇİN
ISPARTA, 2008
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1.Normal ve tuzlu koşullarda Arabidopsis thaliana ve Thellungiella halophila
bitkilerinin gelişimi……………….…….……………………..……….....4
Şekil 2.2.Gibberellik asit’in kimyasal yapısı…………………....…………………....7
Şekil 2.3.Brassinosteroid’in kimyasal yapısı ……………………………….……......8
Şekil 3.1.DNA’nın hidrolizi ve 2-deoksi-riboz şekeri oluşumu..…………………...16
Şekil 3.2.Bradford reaksiyonu…………………………………….………………...19
Şekil 4.1.Normal ve tuzlu koşullarda GA3 ve EBR’nin çimlenmeye etkileri……….23
Şekil 4.2.GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa tohumlarının nihai çimlenme yüzdesi grafiği.....…………25
Şekil 4.3.GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin taze ağırlık grafiği…………………………….26
Şekil 4.4.GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin fide uzunluk grafiği…………………………..27
Şekil 4.5.Standart DNA absorbans eğrisi....….…………………...…………….......30
Şekil 4.6.GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total DNA miktarı grafiği………………...…..31
Şekil 4.7.Standart protein absorbans eğrisi ………..………………………………..34
Şekil 4.8.GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total protein miktarı grafiği…………….……..35
Şekil 4.9.Çimlenme yüzdesi ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri……...37
Şekil 4.10.Taze ağırlık ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri…………....38
Şekil 4.11.Fide uzunluğu ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri………....39
vii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1. Türkiye Topraklarının Tuzluluk Oranı ..….……...……….…………….3
Çizelge 3.1. Standart DNA örneklerinin hazırlanması………….…….………….....17
Çizelge 3.2. BSA standartlarının hazırlanması………………………………...…....20
Çizelge 4.1.Çizelge 4.1. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa tohumlarının nihai çimlenme yüzdeleri.....24
Çizelge 4.2. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin taze ağırlıkları………………….…………25
Çizelge 4.3. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin fide uzunlukları.……………...……….…..27
Çizelge 4.4. Standart DNA örneklerinin absorbans değerleri……………………….28
Çizelge 4.5. Fide DNA örneklerinin absorbans değerleri………………………...…29
Çizelge 4.6. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total DNA miktarları…………………...…31
Çizelge 4.7. Standart protein örneklerinin absorbans değerleri……………………..32
Çizelge 4.8. Fide protein örneklerinin absorbans değerleri………. ………………..33
Çizelge 4.9. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total protein miktarları..……...…….……..35
1
1. GİRİŞ
Bitkiler, zaman zaman yaşamsal faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyen ve
büyümelerini yavaşlatan çeşitli çevresel stres faktörleri ile karşılaşabilirler. Stresle
karşılaşan bitki, stres koşulları ortadan kalktıktan sonra normal yaşama geri
dönebilmekte ya da bu stres nedeniyle canlılığını yitirebilmektedir (Zhu, 2001).
Doğada bitki büyüme-gelişmesini etkileyen birçok stres faktörü arasında özellikle
ülkemiz tarımını da yakından ilgilendiren en önemli etken ortamın tuz yoğunluğudur.
Tuzluluk, dünya çapında en yaygın abiyotik stres faktörüdür Kültür bitkileri açısından
çevresel bir stres faktörü olan tuz stresi, kimyasal stres grubuna girmektedir.
Topraktaki tuzun artışı, osmotik basıncı arttırdığı ve bitki köklerinin su alımını
engellediği için, tuz stresi dolaylı olarak kuraklık stresine de neden olmaktadır
(Mahajan ve Tuteja, 2005).
Yetiştirme ortamının aşırı tuzlu olması fizyolojik birçok olumsuz etkiyi de
beraberinde getirir. Bu olumsuz etkiler arasında membran disfonksiyonu, ozmotik
uyumsuzluk ve su alımında dengesizlik, genel metabolik süreçte aksamalar, besin
dengesizliği, enzim aktivasyon bozukluğu ve bitkide genel gelişim bozukluğu olarak
sıralanabilir (Yakıt ve Tuna, 2006).
Dünyada tarım arazilerinin sınırlı olduğu ve besin ihtiyacının hızla arttığı dikkate
alınırsa, mevcut arazilerin daha verimli kullanılması ve tuzlu toprakların ıslah
edilerek ekonomik bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir (Woods, 1996).
Tuzlu topraklarda ürün verimini arttırmaya yönelik olarak birçok araştırıcı bitkilerin
tuza karşı tolerans geliştirmelerini sağlayacak çeşitli metotlar üzerinde çalışmaktadır
(Xiong ve Zhu, 2002). Bitki büyüme düzenleyicileri kullanılarak tuz stresinin
hafifletmesi bu metotlar arasında en yaygın olanıdır.
Arpa (Hordeum vulgare L.), buğday, mısır ve çeltikten sonra en önemli tahıl cinsidir.
Dünyada arpa ekim alanı 55,3 milyon hektar, üretimi 139,4 milyon ton ve dekar
2
başına verimi 251,9 kg’dır. Türkiye’de arpa ekim alanı ise 3,4 milyon hektar, üretimi
8 milyon ton ve dekara verimi 232 kg’dır. Dünya ve özellikle ülkemiz tarımında
önemli bir yere sahip olan arpa, önceleri doğrudan insan beslenmesinde
kullanılmasına rağmen bugün daha çok hayvan beslemede yemlik olarak ve
endüstride bira yapımında kullanılmaktadır. Ülkemizde hayvancılığın gelişmesi ile
artan yemlik arpa talebi yanında, malt sanayisinde kurulu kapasite artışı biralık
arpaya olan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu talep artışının karşılanabilmesi için arpa
üretiminin ve özellikle de birim alandan elde edilen verimin arttırılması önem arz
etmektedir (Budaklı, 2005).
Bu tez çalışmasının amacı, gibberellik asit (GA3) ve 24-epibrassinolid (EBR)
muamelesi sonrasında tuzlu koşullarda çimlendirilen arpa fidelerinin total DNA ve
protein miktarlarını tespit etmek ve böylece gerek tohum çimlenmesini gerekse fide
büyümesini teşvik etmek suretiyle tuz stresini azalttığı bildirilen bu bitki büyüme
düzenleyicilerinin arpadaki etkilerini moleküler seviyede araştırmaktır.
3
2. KAYNAK ÖZETLERİ
2.1. Tuzluluk ve Bitkilerde Tuz Stresi
Tuzlu habitatlar, kolay çözünen tuzların anormal düzeyde yüksek içeriklerine
sahiptirler. Okyanuslar, tuz gölleri ve tuzlu havuzlar akuatik tuzlu habitat olarak
kabul edilirler (Mahajan ve Tuteja, 2005).
Dünyada her yıl 10 milyon hektar arazinin tuzluluk etkisiyle elden çıkması,
tuzluluğun dünya topraklarının en önemli sorunlarından biri olduğunu ortaya
koymaktadır (Kwiatowski, 1998).
Özellikle aşırı sulama, gübreleme ve yetersiz drenaj sistemleri tarım alanlarında
tuzluluğa neden olmaktadır. Dünyada tarım alanlarının yetersiz drenaj nedeniyle
yaklaşık üçte birinin (400-950 milyon hektar alan) tuzluluk problemi ile karşı karşıya
olduğu belirtilmektedir. Ülkemizde ise tarım arazilerinin yaklaşık 1,5 milyon
hektarında tuzlanma sorunu bulunmaktadır (Öncel ve Keleş, 2002).
Çizelge 2.1. Türkiye Topraklarının Tuzluluk Oranı
Tuzluluk derecesi Alan (hektar) Toplamdaki %’si Hafif Tuzlu 614.617 41 Tuzlu 504.603 33 Alkali 8.641 0.5 Hafif Tuzlu Alkali 125.863 8 Tuzlu Alkali 264.958 17.5 Toplam 1.518.722 100
Bu verilere göre çorak araziler ülkemiz yüzölçümünün % 2'sine, toplam işlenen tarım
arazilerinin % 5,48’ ine eşdeğer büyüklüktedir. Çorak toprakların büyük bir kısmını
tuzlu topraklar oluşturmaktadır ve toplam çorak alanların % 74’ü tuzlu, % 25,5’i
tuzlu-alkali ve % 0,5’i alkali (sodyumlu) özellik taşımaktadır. Türkiye’de yaklaşık
2,775,115 hektar alanda drenaj sorunu vardır. Toplam miktara göre 1,689,358 hektar
alan yetersiz drenajlı, 776,312 hektar alan fena drenajlı, 283,381 hektar alan bozuk
drenajlı ve 26,064 hektar alan ise aşırı drenajlıdır (http://www.sulama-tuzlanma.org).
4
Tuz yeryüzündeki yaşamın evrimi süresince karşılaşılan ilk kimyasal stres
faktörüdür. Başlangıçtan itibaren organizmalar, tuzlu ortamda iyonların
düzenlenmesi ve protoplazmik yapıların korunması için etkili mekanizmalar
geliştirmek zorunda kalmışlardır.
Yüksek tuz konsantrasyonuna sahip toprakların doğal florası halofitler olarak
adlandırılır. 200 mM’ın altındaki tuz konsantrasyonunda zarar gören bitkiler ise
glikofit bitkilerdir. Halofit olmayan bazı bitkiler de 200 mM NaCl
konsantrasyonunda büyümeye devam edebilir. Bu bitkiler tuza toleranslı olarak
kabul edilirler (Öncel ve Keleş, 2002).
Glikofit bir bitki olan Arabidopsis thaliana ile halofit bir bitki olan Thellungiella
halophila’nın normal koşullarda ve tuzlu koşullardaki gelişim profilleri Şekil 2.1. de
görülmektedir. Normal koşulda Arabidopsis thaliana’nın gelişimi devam ederken
Thellungiella halophila’nın gelişimi yavaşlamaktadır. Tuzlu koşulda ise Arabidopsis
thaliana’nın gelişimi neredeyse dururken, Thellungiella halophila’nın gelişimi
artmaktadır.
Şekil. 2.1. Normal ve tuzlu koşullarda Arabidopsis thaliana ve Thellungiella
halophila bitkilerinin gelişimi (Zhu, 2001).
5
2.2. Tohum Çimlenmesinde Tuzun Etkileri
Bitkilerin vejetatif yaşamlarının çeşitli aşamalarında soruna neden olan tuzun, tohum
çimlenmesini de etkilediği ortaya konmuştur. Tohum çimlenmesi, bitki yaşam
döngüsünün en hassas aşamasıdır. Gerek çimlenme aşamasında tohum, gerekse
çimlenme sonrası oluşan fidecik oluşan çevre koşullarına karşı son derece duyarlı
olup, zarar gördüğü taktirde bitki yaşam döngüsü daha başlamadan sona erebilir
(Mooring vd., 1971; Bozcuk, 1978).
Tuz, mitoz bölünmeyi engellemek suretiyle çimlenmeyi engelleyebilir (Nieman,
1965). DNA, RNA ve protein sentezini engelleyerek büyüme ve gelişmeye ket
vurabilir (Anuradha ve Rao, 2001). Tuz hücre zarlarının permeabilitesini etkiler
(Ellialtıoğlu vd., 1994). Tuz, bitki hücrelerinde solunumu genellikle engellerken
(Porath ve Poljakoff-Mayber, 1964), bazen de teşvik edebilir (Brix, 1962). Bitki
hücrelerine giren Na+ veya CI- iyonları antagonistik etki nedeniyle hücrenin
metabolik faaliyetleri için gerekli olan Ca++, K+ gibi diğer iyonların alınmasına engel
olur. Tuz iyonları, bitkiye gerekli iyonlarla rekabet ederek de onların alınımını
engelleyebilir (Greenway ve Munns, 1980). Yüksek tuzluluk, tohumda bulunan
absisik asit (ABA) gibi doğal engelleyici hormonların konsantrasyonunu arttırıp
gibberellin ve sitokinin gibi stimülatör hormonların seviyesini düşürebilir (Prakash ve
Prathapasenan, 1990). Tuz, kotiledonların karbonhidrat ve protein rezervlerini
harekete geçiren α-amilaz, proteaz ve RNaz enzimlerinin aktivitesini engelleyerek
çimlenmeye ket vurabilir. Tuz, tohumda prolin içeriğini arttırarak, katalaz, peroksidaz
ve polifenol oksidaz aktivitelerini azaltarak olumsuz etki yapabilir (Dash ve Panda,
2001).
2.3. Bitki Büyüme Düzenleyicileri
Su ve topraklardaki tuzluluk, bitkisel üretimde önemli kayıplara neden olmaktadır.
Tuzlu topraklarda ürünü arttırmaya ve bu alanları ıslah etmeye ihtiyaç duyulması
nedeniyle bu önemli sorun, birçok araştırıcının ilgisini çekmekte ve bitkilerin
vejetatif yaşamlarının çeşitli aşamalarında tuz toleransını artırmak için çeşitli
6
metotlar ve yaklaşımlar geliştirilmektedir. Fizyolojik olarak tuz toleransını arttırma
yöntemlerinin, karmaşık geleneksel ıslah yöntemlerinden daha kolay ve
uygulanabilir olduğunu ve kısa zamanda sonuç verdiğini gösteren çok sayıda
deneysel veri bulunmaktadır (Öztürk vd., 1994; Kaur vd., 1998; Gulzar ve Khan,
2002).
Tohum çimlenmesinde tuzun bu olumsuz etkilerinin giderilmesinde genel olarak
“bitki büyüme düzenleyicileri” veya “bitkisel hormonlar” adı verilen maddeler
kullanılabilmektedir. Bitki hormonları, doğal olarak bitki tarafından çok küçük
miktarlarda üretilen, üretildiği dokudan başka dokulara taşınan, taşındığı dokunun
gelişimi ve değişimi üzerinde etkili olan organik maddelerdir. Dolayısıyla bir bitkinin
her dokusu, miktarı değişmekle birlikte çeşitli hormonları içermektedir. Bazı bitki
hormonları (sitokinin ve absisik asit) meristematik dokuda sentezlenir, vasküler doku
ile taşınır, bazıları (oksin) vasküler dokuya girmeksizin dokudan dokuya direk olarak
taşınır bazıları da (etilen) aynı doku içinde kullanılır ve sentezlenir.
Bitki büyüme düzenleyicileri, bitki bünyesinde üretildikleri gibi, sentetik olarak da
elde edilebilirler. Büyüme düzenleyicilerinin bir kısmı bitkilerde uyarıcı veya teşvik
edici etki gösterirken bir kısmı da büyümeyi kısıtlayıcı veya yavaşlatıcı hatta
durdurucu etki gösterirler. Gelişmeyi teşvik edici ve engelleyici maddeleri birbirinden
kesin sınırlarla ayırmak pek mümkün değildir. Çünkü bitki büyüme düzenleyicileri,
bitki büyümesinin değişik devrelerinde ve değişik bitki organlarına değişik
konsantrasyonlarda uygulandıklarında farklı etkiler gösterebilmektedir (Kocaçalışkan,
2003).
2.3.1. Gibberellik Asit
Gibberellinler 1926 yılında Japon bilim adamı Kurosawa tarafından keşfedilmiştir. Bu
araştırıcı bitkinin çok çabuk uzayarak kökünün zayıflamasına ve bitkinin çökmesine
neden olan “aptal fide hastalığı” adı verilen bir hastalık üzerinde çalışırken, mantarla
hastalanan bitkilerde gibberellin adını verdiği kimyasal maddenin fazla üretildiğini
bulmuş ve daha sonra bu mantarı Gibberella fujikuroi olarak adlandırmıştır.
7
Kimyasal yapıları farklı yaklaşık 70 gibberellin çeşidi bilinmektedir. Bunlardan
gibberellik asit (GA3) en yaygın olarak kullanılmaktadır. Şekil 2.2’de GA3’ün
kimyasal yapısı görülmektedir. Diğer gibberellinler bu temel yapıya bağlı çeşitli yan
gruplara sahiptir (Kocaçalışkan, 2003).
Şekil 2.2. Gibberellik asit’in kimyasal yapısı.
(www.steve.gb.com/images/molecules/terpenes/gibberellic_acid_(GA3).png)
GA3’ün tohum çimlenmesini teşvik edici etkisi birçok araştırıcı tarafından rapor
edilmiştir (Karssen vd., 1989; Karssen, 1995; Sharma vd., 2004). GA3 çimlenmekte
olan tohumlarda α-amilaz ve diğer hidrolitik enzimler ile büyüme ve gelişme için
gerekli olan yapısal proteinlerin sentezini arttırarak çimlenmeyi sağlar. Tohum
çimlenmesi sırasında embriyoda sentezlenen GA3, çimlenme olayının başlayabilmesi
için, endospermdeki nişastayı şekerlere dönüştürebilen α-amilaz enziminin sentez ve
aktivasyonunu arttırarak tohum rezervlerinin harekete geçmesini sağlamaktadır
(Fincher, 1989). Ayrıca ABA teşvikli dormansinin uzaklaştırılması ve tohum
çimlenmesinin sağlanabilmesinde gibberellinlere gereksinim duyulduğu da
bilinmektedir (Jacobsen vd., 2002).
Diğer yandan GA3’ün tohum çimlemesinde olduğu gibi kök ve gövde ile taze ve kuru
ağırlık artışı gibi fide büyümesi parametreleri üzerinde de tuz stresinin neden olduğu
olumsuz etkileri hafiflettiği bilinmektedir (Kabar ve Baltepe, 1987; Datta vd., 1998;
Kaur vd., 1998; Çavuşoğlu, 2006a; 2006b).
8
2.3.2. Brassinosteroidler
Bitki büyümesini yüksek oranda teşvik edici özellik gösteren ve yeni bir bitki
hormonu grubunu oluşturan brassinosteroidler, 1979 yılında Grove ve arkadaşları
tarafından kolza (Brassica napus) bitkisinin polenlerinden izole edilmiştir (Grove
vd., 1979).
Şekil 2.3. Brassinosteroid’in kimyasal yapısı.
(www.steve.gb.com/images/molecules/terpenes/brassinolide.png)
Takip eden yıllarda gerçekleştirilen çalışmalarda 44 farklı bitkide tespit edilen
brassinosteroidlerin çok düşük konsantrasyonda etkili olabildikleri bildirilmiştir.
Bitki araştırmacıları doğal olan brassinosteroidlerin üzerinde yoğunlaşan çalışmalar
yürütmekte ve bitkilerde ürün verimi ve korunmasında güvenle kullanılabileceği için
gelecek açısından ümit verici maddeler olduğunu belirtilmektedir (Rao vd., 2002).
Brassinosteroidlerin çimlenme, büyüme, olgunlaşma, çiçeklenme, rizom oluşumu ve
yaşlanma gibi bitki gelişim evrelerinin hepsinde rol oynadığı tespit edilmiştir.
Brassinosteroid kullanımının Petunia hybrida’da yaprak protoplast hücrelerinin
bölünme hızını arttırdığı (Oh ve Clouse, 1998), Çin lahanası protoplastlarında hücre
bölünmesini aktive ettiği (Nakajima, vd., 1996), soya fasulyesi epikotil hücrelerinde
hücre uzamasını teşvik ettiği (Zurek vd., 1994), Eucalyptus camaldulensis
tohomlarında çimlenme oranını arttırdığı (Sasse, vd., 1995) ve ayrıca ABA’nın
inhibitör etkisini ortadan kaldırdığı (Steber ve McCourt, 2001) rapor edilmiştir.
9
Brassinosteroidlerin en önemli etkilerinden biri de çeşitli abiyotik stres faktörlerine
karşı bitkilere direnç kazandırmasıdır. Brassinosteroid kullanımının düşük ve yüksek
ısıya, kuraklığa toleransı arttırdığı gibi bitki gelişiminde tuzluluğun neden olduğu
inhibitör etkileri giderdiği de gösterilmiştir (Rao vd., 2002). Brassinosteroidlerin tuz
stresinin olumsuz etkilerini azaltarak özellikle çimlenme ve çimlenme sonrası fide
büyümesini teşvik ettikleri bildirilmiştir (Sasse vd., 1995: Anuradha ve Rao, 2001;
Çavuşoğlu, 2006).
Protein sentezinin tohum çimlenmesi için gereken en önemli basamaklardan biri
olduğu yıllar önce ortaya konmuştur (Fujisawa, 1966). Tohum çimlenmesinde rolü
olan bitki büyüme düzenleyicilerinin nükleik asit ve protein miktarlarında da ciddi
değişimlere sebep olması söz konusudur ve moleküler tespitler bu maddelerin etki
mekanizmalarının anlaşılması açısından önem arz etmektedir.
Bu sebeple çalışmamızda, arpa tohumlarının çimlenmesini teşvik ettiği bildirilen GA3
ve EBR’nin moleküler seviyede etkilerinin araştırılması amaçlanmış, normal ve tuzlu
koşullarda çimlendirilen arpa fidelerinde total DNA ve protein miktarları tespit
edilerek karşılaştırılmıştır.
10
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Kullanılan Sarf Malzemeler
• 2-merkaptoetanol (Merck)
• 24-epibrassinolide (Sigma)
• Amonyum asetat (Sigma)
• Asetaldehit (Sigma)
• Asetik Asit (Merck)
• Bovin Serum Albümin (Pierce)
• Calf Thymus DNA (Pharmacia Biotech )
• Coomassie Plus-The Better Bradford Assay Kit (Pierce)
• Difenilamin (Sigma)
• Eldiven (Beybi)
• Etanol (absolute) (Riedel-de Haen)
• EDTA (Riedel-de Haen)
• Falkon Tüpü (15 ml ve 50 ml) (Greiner bio-one)
• Fenol (Sigma)
• Gibberellik asit (Sigma)
• HCl (Riedel-de Haen)
• İzoamil alkol (Sigma)
• Kloroform (Riedel-de Haen)
• Metanol (Sigma)
• Tris (Merck)
• Petri Kutusu (Isolab)
• Pipet ucu (10 µl, 200 µl, 1000 µl ) (Isolab)
• RNAz (Sigma)
• Sodyum Klorür (Merck)
• Sodyum Hipoklorit (Merck)
• Spektrofotometrik ölçüm küveti (Sigma)
• Sülfirik asit (Merck)
• Triklora Asetik Asit (Merck)
• Whatman No:1 Filtre Kağıdı
11
3.2. Kullanılan Cihazlar
• Buzdolabı (Beko)
• Buz Makinesi (Scotsman AF 100)
• Çalkalamalı Su Banyosu (Heto SBD 50)
• Çeker Ocak
• Derin Dondurucu -20oC (Arçelik)
• Etüv (Wtcbinder)
• Hassas Tartım Cihazı (Metter Toledo PB303-S)
• Manyetik Karıştırıcı (Velp Scientifaca Heating Magnetic Stirrer)
• Manyetik Karıştırıcı (Variomag Electronicrührer Poly 15)
• Mikro Dalga Fırın (Arçelik MD553)
• Otoklav (CertoClav)
• PH Metre (Metler Toledo MA235 pH/Ion Analyzer)
• Porselen havan
• Saf Su Cihazı (Milipore Progard 2)
• Soğutmalı Santrifüj (Nüve NF 800 R)
• Sonikatör (Bandellin Electronic Sonopuls)
• Spektrofotometre (Shimadzu UV-1601 Spectrophotometer)
• Vorteks (Velp Scientifica)
3.3. Kullanılan Solüsyonlar
%2 cyltrimethylammonium bromide (CTAB) Ekstraksiyon Buffer
500 ml için; 10 g CTAB
50 ml 1 M Tris-HCl (pH: 8.0)
20 ml 0,05 M EDTA (pH: 8.0)
140 ml 5 M NaCl
290 ml dH2O
• Otoklavlanır ve oda sıcaklığında saklanır.
12
TE (Tris-EDTA) Buffer pH: 8.0
100 ml için; 1 M Tris-HCl’den 1 ml
0,5 M EDTA’dan 200 µl alınıp üzeri dH2O ile 100 ml’ye tamamlanır.
• pH:8.0’e ayarlanır.
• Otoklavlanır ve oda sıcaklığında saklanır.
Proteinaz K (10 mg/ml)
0,01 g proteinaz K
1 ml dH2O içinde çözündürülür
• -20ºC’de saklanır.
%5 Trikloroasetik Asit (TCA)
100 ml için; 5 g TCA
100 ml dH2O içinde çözündürülür
• Oda sıcaklığında saklanır.
(1 M) Amonyum Asetat
100 ml için; 7,7 g amonyum asetat
100 ml dH2O içinde çözündürülür
• Otoklavlanır ve +4 ºC’de saklanır.
5 M NaCl
150 ml için; 43,83 g NaCl
150 ml dH2O da çözündürülür
• Otoklavlanır ve oda sıcaklığında saklanır.
13
%2 Merkaptoetanol
100 ml için; 2 ml merkaptoetanol
98 ml dH2O ile karıştırılır
• Işık görmeyecek şekilde +4ºC’de saklanır.
Fenol:Kloroform:İzoamilalkol Solüsyonu (25:24:1)
50 ml için; 25 ml fenol
24 ml kloroform
1 ml izoamil alkol
• Kullanılmadan önce iyice karıştırılır.
• +4ºC’de, ışık görmeyecek şekilde saklanır.
Difenilamin Reaksiyonu Solüsyonları
1,5 g difenilamin 100 ml glasiyal asetik asit içinde çözülür ve üzerine 1,5 ml sülfürik
asit eklenir (Solüsyon A).
• Bu stok solüsyon karanlıkta ve oda ısısında saklanır.
50 ml dH2O ve 1 ml asetaldehit karıştırılır (Solüsyon B)
• Bu solüsyon taze olarak kullanılır.
DNA tespiti için: 1 ml DNA örneği (standart veya özüt)
1 ml Solüsyon A
5 µl Solüsyon B
• Falkon tüpteki karışım 100 °C’de 10 dakika kaynatılır.
14
3.4. Deneylerde Kullanılan Tohumlar
Deneylerde, Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden
sağlanan arpa bitkisi (Hordeum vulgare L. cv. Bülbül 89) tohumları kullanılmıştır.
Arpa tohumları kullanılmadan önce yüzey sterilizasyonu gerçekleştirilmiştir. Bunun
için tohumlar %1’lik sodyum hipokloritte 10 dakika tutulduktan sonra 5 kez saf su ile
yıkanıp filtre kağıtları üzerinde oda sıcaklığında kurutulmuşlardır (Çavuşoğlu,
2006a).
3.5. Tuz (NaCl) ve Hormon Çözeltilerinin Hazırlanması
Çalışmamızda 0,25 ve 0,30 M olmak üzere iki farklı yoğunlukta tuz ortamı
kullanılırken, GA3 (900 μM) ve EBR (3 μM) olmak üzere iki bitki büyüme
düzenleyicisi denenmiştir. Söz konusu tuz ve hormon çözeltilerinin
konsantrasyonlarının tercihinde Çavuşoğlu’nun doktora tez çalışması verilerinden
yararlanılmıştır (Çavuşoğlu, 2006).
Hazırlanan GA3 ve NaCl çözeltileri kullanılmadıkları sürece +4°C’de ve EBR
çözeltisi ise -25°C’de muhafaza edilmiştir.
3.6. Tohum Çimlendirme Yöntemi
Çimlendirme deneyleri sabit sıcaklıkta (20°C’de), sürekli karanlıkta ve etüvde
yapılmıştır. Önce yeterli sayıda, dolgun görünüşte, sağlam ve birbirine az çok benzer
büyüklükte olan arpa tohumları seçilerek beherde, belirli hacimdeki saf su (kontrol),
GA3 ve EBR çözeltileri içerisinde 24 saat süreyle ön uygulamaya tabi tutulmuştur.
Bu ön uygulama sonunda, çözeltiler süzülerek dökülmüş ve tohumlar vakumda
kurutulmuştur (Braun ve Khan, 1976). Her uygulamaya ait tohumlar, iki tabaka filtre
kağıdı ile kaplanmış ve saf su veya 0,25 ve 0,30 M yoğunlukta tuz çözeltileri içeren
10 cm çaplı petriler içine düzenli olarak dizilmiştir. Ekimin hemen ardından petriler,
7 gün süresince çimlenmek üzere etüvde bekletilmiştir. Çimlenme için radikulanın
10 mm uzunluğa ulaşması esas alınmıştır. Yedinci gün sonunda, çimlenme
15
yüzdesinin tespitinin ardından, çimlenen tohumlardan çıkan fidelerin uzunlukları
(radikula + koleoptil uzunluğu) ölçülmüş ve taze ağırlık tartımı yapılmıştır.
3.7. DNA Miktar Tayini
3.7.1. Arpa Fidelerinden DNA İzolasyonu
Total DNA özütlerinin elde edilmesinde internet ortamından (http://gmo-
crl.jrc.it/detectionmethods/MON-Art47-dnaextraction.pdf) modifiye edilerek
kullanılan yöntemin aşamaları aşağıda verilmiştir:
• Çimlendirildikten sonra -20ºC’de dondurularak saklanan arpa fidelerden
her örnek için 2 g alınıp porselen havanda 3 dakika boyunca ezerek iyice
öğütülmesi sağlanmıştır.
• Falkon tüpüne aktarıldıktan sonra her örnek için, 8 ml CTAB ekstraksiyon
buffer, 120 µl %22’lik merkaptoetanol ve 80 µl proteinaz K ilave edilerek
karıştırılmıştır.
• Elde edilen karışım 55ºC’deki su banyosunda 1 saat tutulduktan sonra oda
sıcaklığında 10 dakika bekletilmiştir.
• Üzerine karışım hacminin yarısı kadar 1 M amonyum asetat eklenen tüp
+4ºC’de 10,000 rpm’de 30 dakika süreyle santrifüj edilmiştir.
• Süpernatant kısmı yeni bir tüpe aktarılarak hacminin 2 katı kadar ethanol
eklenip -20ºC’de 1 saat bekletilmiş ve tüp +4ºC’de 10,000 rpm’de 30
dakika süreyle tekrar santrifüj edilmiştir.
• Süpernatant kısmı atılıp, pellet 4 ml Tris-EDTA kullanılarak
çözündürülmüştür.
• Çözeltiye 13 µl (1 mg/ml) RNAz eklenip, 37ºC’de 30 dakika
bekletilmiştir.
• Örneğe 5 ml fenol kloroform izoamil alkol (P:C:I 25:24:1) karışımından
eklenip, iyice vortekslendikten sonra 10,000 rpm de 20 dakika santrifüj
edilmiştir (temiz bir faz elde edilene kadar bu işlem 2-3 kez
tekrarlanmıştır).
16
• Yeterince temizlendikten sonra DNA içeren üst faz yeni tüpe aktarılmış
ve örnek hacminin 1/2 si kadar izoproponol eklenip hafifçe
karıştırılmıştır.
• Yumak haline gelerek toparlanmaya başlayan DNA bir pipet ucu
yardımıyla yeni bir tüpe alındıktan sonra 2 ml Tris-EDTA içinde
çözündürülmüştür.
• İzole edilen DNA örnekleri -20ºC’de saklanmıştır.
3.7.2. Difenilamin Reaksiyonu
Difenilamin reaksiyonu, hücre ya da dokudaki DNA miktarının tespitinde yaygın
olarak kullanılan kolorimetrik bir yöntemdir. Temel olarak DNA molekülünün
hidrolizi esasına dayanmaktadır. DNA örneği asetik asit ve sülfürik asit ile karıştırılır
ve 95 ºC’de bekletilir. Bu koşullarda, şeker ve bazlar arasındaki glikozidik bağlarının
hidrolizi ve DNA’daki fosfodiester bağlarında kopmalar medana gelir ve bunun
sonucunda “2-deoksi-riboz” molekülleri açığa çıkar (Şekil 3.1).
Şekil 3.1. DNA’nın hidrolizi ve 2-deoksi-riboz şekeri oluşumu.
Serbest 2-deoksi-riboz molekülleri bu şartlarda dehidrasyona uğrayarak ω-hidroksi-
levulinil aldehit’e dönüşür. ω-hidroksi-levulinil aldehit ise reaksiyon ortamına ilave
edilen “difenilamin” ile reaksiyona girdiğinde ise mavi renkli bileşikler oluşturur.
Örnekteki mavi renkli bileşik oranı 595-600 nm dalga boyunda spektrofotometre ile
17
belirlenir. DNA konsantrasyonu ve mavi renkli bileşik miktarı birbiriyle ilişkili olup,
DNA miktarı arttıkça mavi renk de koyulaşır. Bu yöntemde, konsantrasyonu bilinen
DNA örneklerinin absorbans değerleri ölçüldükten sonra bir standart eğri oluşturulur
ve hayvan veya bitki hücrelerinden hazırlanan örneğin absorbans değerinin standart
eğri grafiğinde yeri belirlenerek DNA miktarı hesaplanır. Bu reaksiyon deoksi-riboz
şekeri gerektirdiği için sadece DNA’ya özgül olup, örnekte mevcut olabilcek RNA
kontaminasyonu DNA tespitini etkilememektedir.
3.7.3. Standart DNA Örneklerinin ve Standart Eğri Grafiğinin Hazırlanması
Çalışmamızda, DNA miktar tayini için Burton tarafından bildirilen difenilamin
prosedürü modifiye edilerek uygulanmış (Burton, 1955) ve Calf Thymus DNA’sı
standart olarak kullanılmıştır.
Standart örnekleri DNA konsantrasyonu giderek artan bir seri oluşturacak şekilde
Çizelge 3.1’de belirtildiği gibi hazırlanmıştır.
Çizelge 3.1. Standart DNA örneklerinin hazırlanması.
Standart DNA Solüsyonu (1 mg/ml)
Çözücü Miktarı (%5 TCA)
Standart Final Konsantrasyonu
100 µl 900 µl 100µg/ml
200 µl 800 µl 200µg/ml
300 µl 700 µl 300µg/ml
400 µl 600 µl 400µg/ml
500 µl 500 µl 500µg/ml
600 µl 400 µl 600µg/ml
700 µl 300 µl 700µg/ml
800 µl 200 µl 800µg/ml
900 µl 100 µl 900µg/ml
1000µl 0 µl 1000µg/ml
18
Konsantrasyonları bilinen standart DNA örneklerinin difenilamin reaksiyonu ve
spektrofotometrik ölçümler aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmiştir:
• 1 ml’lik DNA standart örnekleri üzerine 1 ml’lik Solüsyon A ve 5 µl’lik
Solüsyon B eklenmiş ve örnekler 100°C’de 10 dakika kaynatılmıştır.
• Mavi renk oluşumu gözlenen örnekler hemen plastik küvetlere aktarıldıktan
sonra spektrofotometrede 600 nm’de absorbans değerleri ölçülmüştür.
• Kör olarak %5 TCA çözeltisi kullanılmış ve bu absorbans değeri tüm
örneklerin absorbans değerlerinden çıkarılmıştır.
Elde edilen veriler Orijin adlı bilgisayar programı kullanılarak DNA standart eğri
grafiği oluşturulmuştur.
3.7.4. Fide Örneklerindeki DNA Miktarının Tespiti
1 ml’lik miktarı tespit edilecek DNA özütü içeren tüplere 1 ml’lik Solüsyon A ve 5
µl’lik Solüsyon B eklenmiş ve tüpler 100°C’de 10 dakika kaynatılmıştır. Örnekler
plastik küvetlere aktarılmış ve 600 nm’de absorbans değerleri ölçülmüştür.
Örneklerin DNA miktarları daha önce oluşturulan DNA standart eğri grafiği
kullanılarak tayin edilmiştir.
3.8. Protein Miktar Tayini
3.8.1. Arpa Fidelerinden Protein İzolasyonu
Total protein özütlerinin elde edilmesinde kullanılan yöntemin aşamaları aşağıda
verilmiştir:
• Çimlendirildikten sonra -20ºC’de dondurularak saklanan arpa fidelerden
her örnek için 2 g alınıp porselen havanda 25 ml steril dH2O ilave edilerek
iyice öğütülmesi sağlanmıştır.
• Örnekler 20 saniyelik sonikasyona tabi tutulmuştur.
19
• Homojenatlar +4ºC’de 10,000 rpm’de 15 dakika boyunca
santrifüjlenmiştir.
• Süpernatantlar yeni tüplere alındıktan sonra +4ºC’de 10,000 rpm’de 15
dakika santrifüjlenmiştir.
• Çözülebilir (solübıl) protein içeren süpernatantlar temiz tüplere
aktarıldıktan sonra total protein tayininde kullanılana dek -20 ºC’de
saklanmıştır.
3.8.2. Bradford Reaksiyonu
Bradford metodu herhangi bir örnek içersindeki protein miktarının kantitatif olarak
belirlenmesi için kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntemde boya olarak,
proteinlerdeki pozitif yüke bağlanan negatif yüklü Commassie Brillant Blue G-250
kullanılmaktadır. Asidik çözeltilerde bu boyanın proteinlere bağlanması, boyanın
maksimum absorbsiyonunun 465 nm (kırmızı) den 595 nm (mavi) ye kaymasına
neden olmaktadır. Boya belirteci eklendikten 2 dakika sonra renk oluşumu
tamamlanır ve oluşan renk 1 saat kararlıdır (Şekil 3.2).
Şekil: 3.2. Bradford reaksiyonu (Metin, 2007)
20
Bradford metodunda, farklı konsantrasyonlarda standart protein (bovin-serum
albumin) içeren örnekler hazırlanır ve Bradford belirteçleri ile reaksiyona sokularak
maksimum absorbans gösterdiği dalga boyunda (595nm) absorbans değerleri ölçülür.
Bu veriler kullanılarak standart eğri oluşturulur ve protein konsantrasyonu tespit
edilecek örneklerin değerleri bu eğri grafiği kullanılarak hesaplanır (Metin, 2007).
3.8.3. Standart Protein Örneklerinin ve Standart Eğri Grafiğinin Hazırlanması
Çalışmamızda protein miktar tayini için Coomassie Plus-The Better Bradford Assay
Kiti ve protein standartı olarak da Bovin Serum Albümin (BSA) kullanılmıştır.
Standart eğrisini oluşturmak için BSA örnekleri Çizelge 3.2’de belirtilen şekilde
hazırlanmıştır:
Çizelge 3.2. BSA standartlarının hazırlanması.
BSA Solüsyonu
(2000μg/ml)
Çözücü miktarı
(%0,9 NaCl)
Standart Final Konsantrasyonu
25 µl 975 µl 50 µg/ml
50 µl 950 µl 100 µg/ml
75 µl 925 µl 150 µg/ml
100 µl 900 µl 200 µg/ml
125 µl 875 µl 250 µg/ml
150 µl 850 µl 300 µg/ml
175 µl 825 µl 350 µg/ml
200 µl 800 µl 400 µg/ml
21
BSA standart örneklerinin Bradford reaksiyonu ve spektrofotometrik ölçümleri
aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmiştir:
• 1.5 ml Bradford çözeltisi içeren test tüplerine BSA örneklerinden 50 µl ilave
edilmiş, pipetlenerek karıştırılmış ve karışımlar plastik küvetlere aktarıldıktan
sonra 595 nm’de absorbans değerleri ölçülmüştür.
• Kör olarak % 0,9’luk NaCl çözeltisi kullanılmış ve bu absorbans değeri tüm
örneklerin absorbans değerlerinden çıkarılmıştır.
Elde edilen veriler Orijin adlı bilgisayar programı kullanılarak protein standart eğri
grafiği oluşturulmuştur.
3.8.4. Fide Örneklerindeki Protein Miktarlarının Tespiti
1.5 ml Bradford çözeltisi içeren test tüplerine protein miktarı tespit edilecek
örneklerden 50 µl ilave edilerek karıştırıldıktan sonra karışım plastik küvetlere
aktarılmış ve 595 nm’de absorbans değerleri ölçülmüştür. Örneklerin total protein
miktarları daha önce oluşturulan protein standart eğri grafiği kullanılarak
belirlenmiştir.
3.9. İstatistik Analizler
Tüm parametrelere SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) programı
kullanılarak varyans analizi uygulanmış ve ortalamalar Duncan’ın çoklu
karşılaştırma testi ile kıyaslanmıştır.
3.10. Korelasyon Analizleri
Korelasyon analizi, iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini ve önemini
belirlemek için kullanılan istatistiksel bir yöntemdir. Saçılım (scatterplot) grafikleri
iki değişken arasındaki ilişki hakkında genel bir bilgi edinmemizi sağlar. Ancak,
ilişkinin derecesi konusunda yorum yapabilmek için korelasyon katsayısının (R)
22
hesaplanması gerekmektedir. R değeri, iki değişken arasındaki ilişkinin ölçüsünü
bildirir ve -1 ve +1 değerleri arasında değişim gösterir. R değerinin 0,00-0,25
arasında olması iki değişken arasında “çok zayıf ilişki”, 0,26-0,49 arasında olması
“zayıf ilişki”, 0,5-0,69 arasında olması “orta ilişki”, 0,70-0,89 arasında olması
“yüksek ilişki” ve 0,90-1,0 arasında olması ise “çok yüksek ilişki” olduğunu gösterir.
Çalışmamızda, arpa tohumlarında çimlenme ve fide büyümesi parametreleri
(çimlenme yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu) ile total DNA ve protein miktarları
arasında ilişkinin istatistiksel açıdan önemini belirlemek için veriler orijin adlı
bilgisayar programı kullanılarak değerlendirilmiştir.
23
4. BULGULAR
Bu çalışmada, GA3 ve EBR’nin arpa bitkisinin çimlenme evresinde tuz toleransını
nasıl etkilediğini moleküler seviyede belirlemek için normal ve tuzlu koşullarda
çimlendirilen arpa tohumlarının total DNA ve protein miktarları belirlenmiştir.
4.1. Tohum Çimlenmesi Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri
Tohumlarda nihai çimlenme üzerine GA3 ve EBR’nin etkileri Şekil 4.1’de verilen
fotoğrafta görülmektedir.
Şekil 4.1. Normal ve tuzlu koşullarda GA3 ve EBR’nin çimlenmeye etkileri.
(A), saf su ortamı; (B), 0,25 M NaCl ortamı ve (C), 0,30 M NaCl ortamı.
24
Şekil 4.1’deki fotoğraflarda ve Çizelge 4.1’de görüldüğü gibi GA3 ve EBR ön
uygulamaları arpa tohumlarının nihai çimlenmesini her koşulda (normal ve tuzlu
ortamlarda) kontrol gruplarına göre arttırmıştır. Söz konusu durum Şekil 4.2’de yer
alan bar grafiğinde de açıkça görülmektedir.
Çizelge 4.1. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa tohumlarının nihai çimlenme yüzdeleri.
Ön muamele Çimlenme %’si NaCl (M)
Kontrol (Saf su) 79,9 ±2,1cd
0,0 GA3 92,1 ±4,0e
EBR 96,5 ±2,9e
Kontrol (Saf su) 68,2 ±2,7b
0,25 GA3 83,2 ±4,7d
EBR 84,3 ±5,0d
Kontrol (Saf su) 49,3 ±9,7a
0,30 GA3 68,8 ±4,0b
EBR 74,9 ±5,4c *Duncan’ın çoklu karşılaştırma testine göre parametre sütununda aynı harfle
gösterilen değerler arasındaki fark 0,05 düzeyinde önemsizdir.
± : Standart sapma.
Tuzun, konsantrasyon artışına paralel olarak nihai çimlenme yüzdesi üzerindeki
olumsuz etkisini arttırdığı gözlenmiştir. Saf su ortamında arpa tohumları %79
çimlenme gösterirken, 0,25 M tuzlulukta bu değer % 68’e ve 0,30 M tuzluluk
ortamında ise %49’a düşmüştür.
Diğer yandan, GA3 ve EBR ön uygulamaları tuz stresinin nihai çimlenme yüzdesi
üzerindeki engelleyici etkisini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Saf su ortamında
çimlendirilen kontrol tohumlarının çimlenme yüzdesi, GA3 ve EBR’li tohumların
0,25 M tuzlulukta ulaştıkları çimlenme değerine ulaşmayı başaramamıştır (Çizelge
4.1 ve Şekil 4.2).
25
0
20
40
60
80
100
120
Muameleler
Çim
lenm
e %
'si
saf su (0,0 M NaCl)
saf su (0,25 M NaCl)
saf su (0,30 M NaCl)
GA3 (0,0 M NaCl)
GA3 (0,25 M NaCl)
GA3 (0,30 M NaCl)
EBR (0,0 M NaCl)
EBR (0,25 M NaCl)
EBR (0,30 M NaCl)
Şekil 4.2. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa tohumlarının nihai çimlenme yüzdesi grafiği.
4.2. Taze Ağırlık Artışı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri
Çizelge 4.2. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa fidelerinin taze ağırlıkları.
NaCl (M) Ön muamele Taze Ağırlık
(mg/fide)
Kontrol (Saf su) *205,4 ±28,5bc
0,0 GA3 303,7 ±18,8e
EBR 237,1±15,5d
Kontrol (Saf su) 156,6 ±6,3a
0,25 GA3 224,2 ±21,2cd
EBR 195,8 ±16,6b
Kontrol (Saf su) 151,7 ±18,1a
0,30 GA3 211,1 ±14,5bc
EBR 163,5 ±13,3a *Duncan’ın çoklu karşılaştırma testine göre parametre sütununda aynı harfle gösterilen
değerler arasındaki fark 0,05 düzeyinde önemsizdir.
± : Standart sapma.
26
Çizelge 4.2 ve Şekil 4.3’de görüldüğü gibi GA3 ve EBR ön uygulamalarının saf su
ortamında büyütülen arpa fidelerinin taze ağırlıklarını kontrol fidelerinkilere oranla
arttırdığı tespit edilmiştir. Taze ağırlık artışı üzerinde GA3, EBR’ye göre daha olumlu
bir etki göstermiştir.
0
50
100
150
200
250
300
350
Muameleler
Taze
Ağı
rlık
(mg/
fide)
saf su (0,0 M NaCl)
saf su (0,25 M NaCl)
saf su (0,30 M NaCl)
GA3 (0,0 M NaCl)
GA3 (0,25 M NaCl)
GA3 (0,30 M NaCl)
EBR (0,0 M NaCl)
EBR (0,25 M NaCl)
EBR (0,30 M NaCl)
Şekil 4.3. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin taze ağırlık grafiği.
Diğer yandan tuz konsantrasyonundaki artışa paralel olarak fidelerin taze
ağırlıklarında önemli derecede azalmalar meydana gelmiştir. GA3 ve EBR
uygulamalarının ise tuz stresinin fidelerin taze ağırlığı üzerindeki olumsuz etkisini
büyük ölçüde hafiflettiği gözlemlenmiştir. Tüm tuz seviyeleri dikkate alındığında en
olumlu etkiyi GA3 göstermiştir.
4.3. Fide Uzunluğu Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri
Çizelge 4.3 ve Şekil 4.4’de görüleceği gibi GA3 ve EBR uygulamaları saf su
ortamında nihai çimlenme yüzdesi ve taze ağırlık parametreleri üzerinde olduğu gibi
fide uzamasını da kontrol fidelerininkine göre arttırmıştır. Fide uzaması üzerinde en
olumlu etkiyi EBR göstermiştir.
27
Çizelge 4.3. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa fidelerinin fide uzunlukları.
NaCl (M) Ön muamele Fide Uzunluğu (mm)
Kontrol (Saf su) *148,9 ±1,7d
0,0 GA3 182,7 ±1,4e
EBR 206,8 ±3,7 f
Kontrol (Saf su) 43,7 ±0,9b
0,25 GA3 49,4±0,6bc
EBR 63,7 ±0,4c
Kontrol (Saf su) 24,0 ±0,2a
0,30 GA3 43,6 ±0,2b
EBR 45,2 ±0,2bc *Duncan’ın çoklu karşılaştırma testine göre parametre sütununda aynı harfle gösterilen
değerler arasındaki fark 0,05 düzeyinde önemsizdir.
± : Standart sapma.
0
50
100
150
200
250
Muameleler
Fide
uzu
nluğ
u (m
m)
saf su (0,0 M NaCl)
saf su (0,25 M NaCl)
saf su (0,30 M NaCl)
GA3 (0,0 M NaCl)
GA3 (0,25 M NaCl)
GA3 (0,30 M NaCl)
EBR (0,0 M NaCl)
EBR (0,25 M NaCl)
EBR (0,30 M NaCl)
Şekil 4.4. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin fide uzunluk grafiği.
28
Elde edilen sonuçlara göre, tuz seviyesindeki artışa paralel olarak fide uzaması
azalmıştır. Diğer yandan GA3 ve EBR ise fide uzaması üzerindeki tuz inhibisyonunu
hafiflettiği belirlenmiştir. Tüm tuz seviyeleri dikkate alındığında, en etkili büyüme
düzenleyicisi EBR olmuştur (Çizelge 4.3 ve Şekil 4.4).
4.4. Total DNA Miktarı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri
Materyal ve Metot’ta da belirtildiği gibi difenilamin metodu kullanılarak DNA
standartlarının ve örneklere ait DNA özütlerinin 600 nm’de absorbans değerleri elde
edilmiştir. Çizelge 4.4’de standart DNA örneklerinin ve Çizelge 4.5’de ise arpa fide
örneklerlerine ait spektrofotometrik ölçüm verileri görülmektedir.
Çizelge 4.4. Standart DNA örneklerinin absorbans değerleri.
Standart DNA (μg) A600
100 0,121
200 0,184
300 0,229
400 0,281
500 0,336
600 0,425
700 0,516
800 0,584
900 0,685
1000 0,743
29
Çizelge 4.5. Fide DNA örneklerinin absorbans değerleri.
Örnekler* A600 (µg/ml) (mg/ml) (mg/g)
S-00-1T 0,178 221 0,221 0,442
S-00-2T 0,182 226 0,226 0,452
S-00-3T 0,196 246 0,246 0,492
S-0,25-1T 0,159 194 0,194 0,291
S-0,25-2T 0,146 176 0,176 0,264
S-0,25-3T 0,164 201 0,201 0,302
S-0,30-1T 0,141 169 0,169 0,169
S -0,30-2T 0,123 143 0,143 0,143
S-0,30-3T 0,145 174 0,174 0,174
EBR-00-1T 0,432 578 0,578 1,156
EBR-00-2T 0,413 552 0,552 1,104
EBR-00-3T 0,512 691 0,691 1,382
EBR-0,25-1T 0,364 483 0,483 0,575
EBR-0,25-2T 0,369 490 0,49 0,735
EBR-0,25-3T 0,364 483 0,483 0,725
EBR-0,30-1T 0,268 348 0,348 0,348
EBR-0,30-2T 0,297 388 0,388 0,388
EBR-0,30-3T 0,312 409 0,409 0,409
GA3-00-1T 0,247 318 0,318 0,636
GA3-00-2T 0,29 378 0,378 0,756
GA3-00-3T 0,299 391 0,391 0,782
GA3-0,25-1T 0,204 257 0,257 0,386
GA3-0,25-2T 0,222 283 0,283 0,425
GA3-0,25-3T 0,218 277 0,277 0,416
GA3-0,30-1T 0,198 249 0,249 0,249
GA3-0,30-2T 0,201 253 0,253 0,253
GA3-0,30-3T 0,201 253 0,253 0,253 *(S: safsu, T: tekrar sayısı)
30
DNA miktarı bilinen standart DNA örneklerinin konsantrasyonları (μg) ve absorbans
değerleri (A600) kullanılarak bir standart DNA eğri grafiği oluşturulmasında Orijin
adlı bilgisayar programından yararlanılmıştır (Şekil 4.5). Standart eğri grafiğinin
Y=A+B×X denkleminden (Y=Absorbans, A=0,02127, B=0,00071 X=µg/ml DNA
miktarı)yararlanılarak da örneklerdeki DNA konsantrasyonları hesaplanmıştır
(Çizelge 4.5). R değerinin 1’e yakınlığı (R=0,9943) çalışmanın güvenilirliğini ortaya
koymaktadır.
Şekil 4.5. Standart DNA absorbans eğrisi.
Çizelge 4.6’da görüldüğü gibi çalışılan büyüme düzenleyicileri saf su ortamında
büyütülen arpa fidelerinde total DNA miktarlarını kontrol fidelerine göre artırmıştır.
EBR ön uygulamasının, GA3’e göre daha olumlu bir etki gösterdiği Şekil 4.6’daki
bar grafiği ile daha net şekilde görülmektedir.
31
Çizelge 4.6. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa fidelerinin total DNA miktarları.
NaCl (M) Ön muamele Total DNA miktarı
(mg/g )
Kontrol (Saf su) *0,4620 ±0,0d
0,0 GA3 0,7247 ±0,0e
EBR 1,2140 ±0,1f
Kontrol (Saf su) 0,2855 ±0,0bc
0,25 GA3 0,4085 ±0,0d
EBR 0,6780 ±0,0e
Kontrol (Saf su) 0,1620 ±0,0a
0,30 GA3 0,2517 ±0,0ab
EBR 0,3817 ±0,0cd *Duncan’ın çoklu karşılaştırma testine göre parametre sütununda aynı harfle gösterilen
değerler arasındaki fark 0,05 düzeyinde önemsizdir.
± : Standart sapma.
0
0,2
0,4
0,6
0,8
1
1,2
1,4
Muameleler
Tota
l DN
A (m
g/g)
saf su (0,0 M NaCl)saf su (0,25 M NaCl)saf su (0,30 M)GA3 (0,0 M NaCl)GA3 (0,25 M NaCl)GA3 (0,30 M NaCl)EBR (0,0 M NaCl)EBR (0,25 M NaCl)EBR (0,30 M NaCl)
Şekil 4.6. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total DNA miktarı grafiği.
32
Tuzun artan konsantrasyonları ise kontrol fidelerinin total DNA miktarlarında ciddi
şekilde azalmaya neden olmuştur. Diğer yandan GA3 ve EBR kullanımı tuz stresinin
DNA miktarı üzerindeki olumsuz etkisini önemli ölçüde ortadan kaldırmayı
başarmıştır. Her iki tuz seviyesinde de en olumlu etkiyi EBR ön uygulaması
göstermiştir. Örneğin 0,30 M gibi yüksek bir tuzlulukta büyütülen EBR muameleli
fidelerin total DNA miktarları saf su ortamında büyütülen kontrol fidelerinkine
neredeyse eşit olmuştur (Çizelge 4.6 ve Şekil 4.6).
4.5. Total Protein Miktarı Üzerine GA3 ve EBR’nin Etkileri
Materyal ve Metot’ta da belirtildiği gibi Bradford metodu kullanılarak protein
standartlarının ve örneklere ait protein özütlerinin 595 nm’de absorbans değerleri
elde edilmiştir. Çizelge 4.7’de standart protein örneklerinin ve Çizelge 4.8’de ise
arpa fide örneklerlerine ait spektrofotometrik ölçüm verileri görülmektedir.
Çizelge 4.7. Standart protein örneklerinin absorbans değerleri.
BSA (µg/ml) A595
50 0,470
100 0,577
150 0,648
200 0,691
250 0,741
300 0,833
350 0,898
400 1,005
33
Çizelge 4.8. Fide protein örneklerinin absorbans değerleri.
Örnekler* A595 Y=A+B*X Dilüsyon oranları
(µg/ml) (mg/ml) (mg/g)
S-00-1T 0,536 86,01408 (1: 10) 860 0,8601 10,75
S-00-2T 0,522 76,15493 (1: 10) 762 0,7615 9,53
S-00-3T 0,523 76,85915 (1: 10) 769 0,7685 9,61
S-0,25-1T 0,612 139,5352 (1: 5) 698 0,6976 7,23
S-0,25-2T 0,601 131,7887 (1: 5) 659 0,6589 8,24
S-0,25-3T 0,599 130,3803 (1: 5) 652 0,6519 8,15
S-0,30-1T 0,535 85,309886 (1: 5) 427 0,4265 5,34
S-0,30-2T 0,583 119,1127 (1: 5) 596 0,5955 7,45
S-0,30-3T 0,522 76.15493 (1: 5) 381 0,3807 4,76
EBR-00-1T 0,857 312.0704 (1: 5) 1560 1,5603 19,5
EBR-00-2T 0,821 286.7183 (1: 5) 1434 1,4335 17,93
EBR-00-3T 0,756 240.9437 (1: 5) 1205 1,2047 15,06
EBR-0,25-1T 0,714 211.3662 (1: 5) 1057 1,0568 13,21
EBR-0,25-2T 0,648 164.8873 (1: 5) 824 0,8244 10,3
EBR-0,25-3T 0,522 76.15493 (1: 10) 762 0,7615 9,53
EBR-0,30-1T 0,629 151.507 (1: 5) 758 0,7575 9,48
EBR-0,30-2T 0,599 130.3803 (1: 5) 652 0,6519 8,15
EBR-0,30-3T 0,622 146.5775 (1: 5) 733 0,7328 9,41
GA3-00-1T 0,942 371.9296 (1: 5) 1860 1,8596 23,25
GA3-00-2T 0,931 364.1831 (1: 5) 1821 1,8209 22,76
GA3-00-3T 0,913 351.507 (1: 5) 1758 1,7575 21,98
GA3-0,25-1T 0,929 362.7746 (1: 5) 726 0,7255 9,13
GA3-0,25-2T 0,800 271.9296 (1: 5) 1360 1,3596 17
GA3-0,25-3T 0,795 268.4085 (1: 5) 1342 1,3420 16,78
GA3-0,30-1T 0,655 169.8169 (1: 5) 849 0,8490 10,61
GA3-0,30-2T 0,671 181.0845 (1: 5) 905 0,9054 11,31
GA3-0,30-3T 0,683 189.5352 (1: 5) 948 0,9476 11,85 *(S: safsu, T: tekrar sayısı)
34
Protein miktarı tespit edilecek örneklerin total protein konsantrasyonlarını belirlemek
için ise “Orijin” adlı bilgisayar programında standart protein konsantrasyonları (μg)
ve absorbans değerleri (A595) kullanılarak bir standart eğri grafiği oluşturulmuştur
(Şekil 4.7). Bu standart eğri grafiğinin Y=A+B×X denkleminden (Y=Absorbans,
A=0,41386, B=0,0142, X=µg/ml protein miktarı) yararlanılarak fide örneklerdeki
protein miktarları hesaplanmıştır (Çizelge 4.9). R değerinin 1’e yakınlığı (R=0,9937)
standart eğrinin güvenilirliğini ortaya koymaktadır.
Şekil 4.7. Standart protein absorbans eğrisi.
Çizelge 4.9’de görüleceği gibi çalışılan büyüme düzenleyicileri saf su ortamında total
protein miktarlarını, total DNA miktarlarında olduğu gibi kontrol fidelerinkilere
oranla artmıştır. Total DNA miktarlarındakinden farklı olarak, total protein miktarı
üzerinde en olumlu etkiyi GA3 göstermiştir (Şekil 4.8).
35
Çizelge 4.9. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu
ortamlarda çimlenmiş arpa fidelerinin total protein miktarları.
NaCl (M) Ön muamele Protein miktarı
(mg/g)
Kontrol (Saf su) *9,96 ±0,6b
0,0 GA3 22,66 ±0,6e
EBR 17,49 ±2,2d
Kontrol (Saf su 7,87 ±0,5ab
0,25 GA3 14,3 ±4,4cd
EBR 11,01 ±1,9bc
Kontrol (Saf su 5,85 ±1,4a
0,30 GA3 11,25 ±0,6bc
EBR 9,01 ±0,7ab *Duncan’ın çoklu karşılaştırma testine göre parametre sütununda aynı harfle
gösterilen değerler arasındaki fark 0,05 düzeyinde önemsizdir.
± : Standart sapma.
0
5
10
15
20
25
Muameleler
Tota
l pro
tein
(mg/
g)
saf su (0,0 M NaCl)saf su (0,25 M NaCl)saf su (0,30 M NaCl)GA3 (0,0 M NaCl)GA3 (0,25 M NaCl)GA3 (0,30 M NaCl)EBR (0,0 M NaCl)EBR (0,25 M NaCl)EBR (0,30 M NaCl)
Şekil 4.8. GA3 ve EBR ön muamelesi sonrasında normal ve tuzlu ortamlarda
çimlenmiş arpa fidelerinin total protein miktarı grafiği.
36
Tahmin edildiği gibi tuz konsantrasyonundaki artış kontrol fidelerinin total protein
miktarlarında azalmaya sebep olmuştur. Ancak, GA3 ve EBR uygulamaları tuz
stresinin neden olduğu inhibisyonu tamamen ortadan kaldırmıştır. Tüm tuz seviyeleri
dikkate alındığında en olumlu etkiyi GA3 yapmıştır. Çok yüksek tuzlulukta (0,30 M
NaCl) büyütülen GA3 muameleli fidelerin protein düzeyinin saf su ortamında
büyütülen kontrol fidelerinin total protein miktarlarından daha fazla oluşu son derece
dikkat çekicidir (Çizelge 4.9 ve Şekil 4.8). EBR muameleli fidelerin protein düzeyi
de kontrol fidelerininkine çok yakındır.
4.6. Korelasyon Bulguları
Çalışmamızda, normal ve tuzlu koşullarda çimlendirilen arpa tohumlarında çimlenme
yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu ile total DNA ve protein miktarları arasında
ilişkinin istatistiksel açıdan önemini belirlemek için korelasyon analizleri
gerçekleştirilmiştir.
Çimlenme yüzdesi ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri Şekil 4.9’da, taze
ağırlık ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri Şekil 4.10’da ve fide uzunluğu
ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri Şekil 4.11’de verilmiş ve korelasyon
seviyesini gösteren “R değerleri” grafiklere dahil edilmiştir.
Korelasyon seviyesinin R≥0,91 olarak tespit edildiği analiz sonuçları arpa bitkisinde
çalışılan koşullar altında çimlenme yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu ile total
DNA ve protein miktarları arasında son derece önemli bir ilişki olduğunu ortaya
koymuştur.
37
Şekil 4.9. Çimlenme yüzdesi ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri.
38
Şekil 4.10. Taze ağırlık ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri.
39
Şekil 4.11. Fide uzunluğu ile total DNA ve protein korelasyonu grafikleri.
40
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalışmada GA3 ve EBR’nin arpa bitkisinde gerek normal gerekse tuz stresi
koşullarında tohum çimlenmesi, fide büyümesi, total DNA ve protein miktarına
etkileri araştırılmıştır.
Çizelge 4.1’de görüldüğü gibi GA3 ve EBR ile muamele edilmemiş (kontrol) arpa
tohumları normal koşullarda %79 oranında çimlenmişlerdir. GA3 ve EBR ön
muameleleri ise arpa tohumlarının normal koşullar altındaki çimlenmesini sırasıyla
%92 ve %96’ya çıkartarak teşvik edici bir etki göstermiştir. Benzer şekilde, normal
koşullar altındaki tohum çimlemesinde GA3 (Karssen, 1995; Sharma vd., 2004) ve
brassinosteroid kullanımının (Jones-Held vd., 1996; Steber ve McCourt, 2001)
olumlu etkileri çeşitli bitkilerde daha önce yapılan araştırmalarda bildirilmiştir.
Çalışmamızda, normal koşullar altında çimlendirilen arpa tohumlarında GA3 ve EBR
uygulamaları fidelerin taze ağırlık ve fide uzaması gibi fide büyümesi parametreleri
üzerinde de olumlu bir etki göstermiştir (Çizelge 4.2 ve 4.3). Bulgularımızla paralel
olarak GA3’ün fide uzamasını teşvik ettiğini gösteren farklı bitkilerde
gerçekleştirilmiş çalışmalar da mevcuttur (Hilhorst, 1995; Karssen, 1995). GA3’ün
uzamayı teşvik edici etkisinin evrensel olduğu (Kaur vd., 1998; Ashraf vd., 2002)
görüşünü arpada elde ettiğimiz sonuçlar da desteklemektedir. Öte yandan,
brassinosteroidlerin yukarıda belirtilen çalışmalarda tohum çimlenmesini teşvik
ettikleri bildirilirken, bu grup hormonların normal koşullar altında büyütülen
fidelerin uzatılması üzerindeki etkileri halen tartışma konusudur. Brassinosteroidlerin
fide uzamasını teşvik ettiğini ileri süren araştırmacılara (Sasse, 1994; Singh vd.,
1993) karşılık, fide uzamasını engellediğini ileri süren araştırmacılar da (Clouse vd.,
1993; Hunter, 2001; Özdemir vd., 2004) bulunmaktadır.
Uyguladığımız deney koşullarında karanlıkta yetiştirilen arpa fideleri fotosentez
yapamadıkları ve herhangi bir kuru madde birikimi son derece az olacağı için
çalışmamızda sadece fidelerin taze ağırlığını belirledik. Şekil 4.3’de görüldüğü gibi
GA3 ve EBR kullanımı saf su ortamında büyütülen arpa fidelerinin taze ağırlıklarını
41
kontrol fidelerininkine oranla arttırmaktadır. Taze ağırlık artışı üzerinde GA3,
EBR’ye göre daha olumlu bir etki göstermiştir. Normal koşullarda çimlendirilen
bitkilerde GA3’ün taze ağırlığı arttırdığı rapor edilmiştir (Bialecka ve Kepczynski,
2003). Bulgularımız söz konusu bu çalışma sonuçlarını desteklemektedir.
Brassinosteroidlerle ilgili olarak ise Özdemir vd., (2004) bu grup hormonların çeltik
fidelerinin kök taze ağırlığını azalttığını ve gövde taze ağırlığını arttırdığını,
Amzallag ise (2001) brassinosteroidlerin akdarı fidelerinin hem kök hem de gövde
taze ağırlığını arttırdığını bildirmektedir. Çalışmamızda, arpa fidelerinin gök ve
gövdesi birlikte ölçülmüş olup taze ağırlık genel olarak değerlendirilmiştir. Buna
göre, EBR kullanımı saf su ortamında büyütülen arpa fidelerinin taze ağırlıklarını
kontrol fidelerinkilere oranla arttırmıştır ve bu durum Amzallag’ın raporu ile
uyumludur. Ayrıca çalışmamızda elde edilen tohum çimlenmesi ve fide büyümesi
ile ilgili morfolojik bulgular, arpada daha önce saf su koşullarında söz konusu
hormonlar kullanıldığında elde edilen doktora tez çalışması sonuçları ile uyum
göstermektedir (Çavuşoğlu, 2006a; Çavuşoğlu, 2006b).
Ana hedefi normal ve tuzlu koşullarda GA3 ve EBR’nin arpa çimlenmesi ve fide
büyümesinde moleküler seviyede etkilerinin tespit edilmesi olan bu çalışmada, GA3
ve EBR kullanımının normal koşullar altında büyütülen fidelerin total DNA ve
protein miktarlarında kontrol fidelerine kıyasla önemli ölçüde artışa sebep oldukları
görülmüştür (Çizelge 4.6 ve 4.9). Özellikle belirtilecek olursa, GA3 ile muamele
edilen fidelerin DNA miktarı kontrol fidelerininkinin 1,5 katı ve protein miktarı ise
kontrol fidelerininkinin 2,4 katı kadar artış göstermiştir. EBR muamelesinde ise
fidelerin DNA miktarı kontrolün 2,6 katı ve protein miktarı da kontrolün 1,7 katına
çıkmıştır. Elde ettiğimiz bu sonuçlar, arpada GA3’ün (Lin, 1984) ve Chrorella
vulgaris’de EBR’nin (Bajguz, 2000) DNA ve protein miktarını arttırdığını ileri süren
diğer araştırma bulguları ile uyum içerisindedir.
Kaynak Özetleri Bölümü’nde bahsedildiği gibi glikofit bitkilerde tuzlu koşullarda
genellikle çimlenme engellenmekte, büyüme hızı yavaşlamakta ve verim
azalmaktadır. Bazı hallerde ise bitki hayat devresini tamamlayamadan ölmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak günümüze kadar pek çok araştırma yapılmış, ancak
42
tuzluluğun etki mekanizması tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır (Gill ve Singh,
1985; Schmidhalter ve Oertli, 1991).
Bitkilerin çimlenme evresinde tuz toleransını belirlemek için ise genellikle çimlenme
oranı, taze ağırlık ve fide uzunluğunda meydana gelen değişimlerin tespiti önem arz
etmektedir (Mutlu ve Bozcuk, 2000; Özdemir vd., 2004). Çalışmamızda, tuzluluğun
artışına paralel olarak arpa tohumlarının nihai çimlenme yüzdesinin azaldığı
görülmüştür (Şekil 4.2). Tuzun çimlenmeyi engelleyici etkisi bir çok araştırıcı
tarafından da gösterilmiştir (Ghoulam ve Fores, 2001; Gulzar ve Khan, 2002; Zapata
vd., 2004, Çavuşoğlu, 2006a). Ayrıca tuzluluğun artan seviyeleri, arpa tohumlarının
nihai çimlenme yüzdesi üzerinde olduğu gibi fide büyümesi parametreleri (fide
uzaması ve taze ağırlık) ve total DNA ve protein miktarları üzerinde de engelleyici
etki göstermiştir (Çizelge 4.2; 4.3; 4.6; 4.9). Tuzluluğun ayçiçeğinde (Mutlu ve
Bozcuk, 2000) ve pamukta (Ashraf vd., 2002) fide uzaması, Atropa belladonna’da
taze ağırlık (Ali, 2000) açısından olumsuz etkileri yanı sıra çeltik bitkisinde
(Anuradha ve Rao, 2001; 2003; Özdemir vd., 2004) ve domateste (Tal, 1977) total
DNA ve protein miktarlarını da azalttığı bildirilmiştir. Tuzlu ortamda arpa fidelerinin
taze ağırlık miktarının azaldığını gösteren sonuçlarımız, diğer bitkilerde olduğu gibi
ortamın yüksek ozmotik basıncından dolayı köklerin yeterince su alamamasıyla
(Bohnert vd., 1995; Tiwari vd., 1997) ilişkilendirilebilir. Tuzun fide uzamasını
engellemesinin ise ozmotik etkiye ek olarak çeltik bitkisinde DNA, RNA ve protein
sentezini engellemesinden (Prakash vd., 1988), tuz stresi yüzünden domateste ve iki
fasulye türünde büyümeyi hızlandırıcı hormonların içsel miktarının azalmasından
(Yürekli vd., 2001, 2004) ve ayrıca üç halofit taksonda engelleyici hormonların
seviyesinin yükselmesinden (Boucaud ve Ungar, 1976; Bewley ve Black, 1994)
kaynaklanabileceğini de bildiren çalışmalar mevcuttur.
Çalışmamızda, GA3 ve EBR uygulamaları tuzluluğun (0,25 ve 0,30 M NaCl)
çimlenme üzerindeki olumsuz etkilerini tamamen ortadan kaldırmışlardır (Şekil 4.2).
GA3’ün Datta vd. tarafından buğdayda (1998) ve Kaur vd. tarafından nohutta (1998)
tuzlu koşullarda tohum çimlenmesini benzer şekilde teşvik edici rol oynadıkları
bildirilmiştir. Brassinosteroid kullanımının da Eucalyptus camaldulensis’de (Sasse
43
vd., 1995) ve çeltikte (Anuradha ve Rao, 2003) tuzlu koşullar altındaki tohum
çimlenmesini olumlu yönde etkiledikleri rapor edilmiştir.
Çalışmamızda Şekil 4.3 ve 4.4’de görüldüğü üzere, GA3 ve EBR ile tuzluluğun arpa
fidelerinin taze ağırlık üzerindeki kısıtlayıcı etkisini tamamen ve ve fide uzunluğu
üzerindeki olumsuz etkisini ise kısmen ortadan kaldırılabilmiştir. Datta vd. (1998) ve
Kaur vd. (1998)’nin GA3 ön muamelesinin tuzlu şartlar altında büyütülen buğday ve
nohut fidelerinde kök ve gövde uzaması ile taze ağırlığını arttırdığını tespit ettikleri
çalışmaları sonuçlarımızla uyum göstermektedir. EBR ile elde ettiğimiz sonuçlar da
brassinosteroidlerin tuzlu şartlar altında fide uzaması ile taze ağırlığı teşvik ettiklerini
gösteren araştırmacıların bulgularıyla da paralellik göstermektedir (Sasse vd., 1995;
Anuradha ve Rao, 2003). Ayrıca tohum çimlenmesi ve fide büyümesi ile ilgili bu
bulgularımız, arpada daha önce tuz ortamında çeşitli hormonların etkilerinin
araştırıldığı ve GA3 ve EBR’nin de kullanıldığı doktora tez çalışmasında söz konusu
hormonlarla elde edilen sonuçları teyit etmektedir (Çavuşoğlu, 2006a).
Bu tez çalışmasıyla, Çizelge 4.6 ve 4.9’da görüldüğü gibi tuz stresinin arpa fideleri
üzerindeki kısıtlayıcı etkileri moleküler açıdan da gösterilmiş ve tuzun total DNA ve
protein miktarları üzerindeki olumsuz etkisinin de GA3 ve EBR kullanımı ile
giderilebileceği ortaya konmuştur. GA3 ile çalışan Kaur vd. (1998) nohut bitkisinde,
EBR ile çalışan Anuradha ve Rao, (2001) ise çeltik tohumlarında da benzer sonuçlar
elde etmişlerdir.
Çalışmamızda, normal ve tuzlu koşullarda çimlendirilen arpa tohumlarında çimlenme
yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu ile total DNA ve protein miktarları arasında
istatistiksel açıdan önemli bir ilişki olup olmadığı korelasyon analizleri ile
hesaplanmıştır. Şekil 4.9, Şekil 4.10 ve Şekil 4.11’de görülen korelasyonu grafikleri
ve R değerleri(R≥0,91), arpa bitkisinde çalışılan koşullar altında çimlenme yüzdesi,
taze ağırlık ve fide uzunluğu ile total DNA ve protein miktarları arasında son derece
önemli bir ilişki ve uyum olduğunu göstermiştir. Şöyle ki, arpada normal koşullarda
çimlenme yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu artışına paralel olarak total DNA ve
protein miktarları da artmaktadır. Tuz stresi ile çimlenme yüzdesi, taze ağırlık ve fide
44
uzunluğunun azalması ise fidelerin total DNA ve protein miktarlarında ciddi
düşüşlere neden olmuştur. GA3 ve EBR kullanımı ile stres altındaki fidelerin
çimlenme yüzdesi, taze ağırlık ve fide uzunluğu tekrar arttığında ise bu durumla
doğru orantılı olarak total DNA ve protein içeriği de yeniden yükselmiş ve hatta
kontrol fidelerinin total DNA ve protein seviyelerinin üzerine bile çıkmıştır (Şekil
4.6 ve 4.8).
Hormon ve hormon benzeri maddelerin tuz stresini hafifletmede tohumdaki depo
materyallerinin çözünüp taşınmasını sağlayan α-amilaz gibi hidrolitik enzimlerin
aktivasyonunu teşvik ederek (Jacobsen ve Chandler, 1987), DNA, RNA ve protein
sentezini arttırarak (Özdemir vd., 2004) veya su alınımını (Esashi vd., 1990) ve
miyoz bölünmeyi (Guadinova vd., 1995) teşvik ederek etkili olabilecekleri ileri
sürülmektedir. Dolayısıyla çalışmamızda kullanılan GA3 ve EBR’nin de belirtilen
mekanizmalar aracılığı ile arpada tuz toleransını sağlaması söz konu olabilir.
Sonuç olarak, bu tez çalışması ile GA3 ve EBR kullanımıyla arpada tuz stresinin
olumsuz etkilerinin giderilebildiği gerek morfolojik gerekse moleküler tespitlerle
ortaya konulmuştur. Yurdumuz için önemli bir tahıl olan arpanın ülkemizin önemli
bir sorunu olan tuzluluğa toleransını belli ölçüde arttırılabileceğimiz uygun büyüme
maddelerinin kullanılmasının ürün verimini yükselteceği ve ekonomik açıdan yarar
sağlayabileceği düşünülmektedir.
45
6. KAYNAKLAR
Ali, R.M., 2000. Role of putrescine in salt tolerance of Atropa belladonna plant. Plant
Science, 152, 173-179.
Amzallag, G.N., 2001. Data analysis in plant physiolgy: are we missing the reality? Plant
Cell Environment, 24, 881-890.
Anuradha, S., Rao, S.S.R., 2001. Effect of brassinosteroid on salinity stress induce
inhibition of seed germination and seedling growth of rice (Oryza sativa L.). Plant
Growth Regulation, 33, 151-153.
Anuradha, S., Rao, S.S.R., 2003. Application of brassinosteroids to rice seeds (Oryza sativa
L.) reduced the impact of salt stress on growth, prevented photosynthetic pigment
loss and increased nitrate reductase activity. Plant Growth Regulation, 40, 29-32.
Ashraf, M.Y., Sarwar, G., Ashraf, M., Afaf, R., Sattar, A., 2002. Salinity induced changes in
α-amylase activity during germination and early cotton seedling growth. Biologia
Plantarum, 45(4), 589-591.
Bajguz, A., 2000. Effect of brassinosteroids on nucleic acids and protein content in cultured
cells of Chrorella vulgaris. Plant Physiology Biochemistry, 38(3), 209-215.
Bewley, J.D., Black, M., 1994. Seeds: Physiology of Development and Germination. 2nd
edn. Plenum Press, New York, London.
Bialecka, B., Kepczynski, J., 2003. Regulation of α-amylase activity in Amaranthus
caudatus seeds by methyl jasmonate, gibberellin A3, benzyladenine and ethylene.
Plant Growth Regulation, 39, 51-56.
Bohnert, H.J., Nelson, D.E., Jensen, R.G., 1995. Adaptations to enviromental stresses. Plant
Cell, 7, 1099-1111.
46
Boucaud, J., Ungar, I.A., 1976. Hormonal control of germination under saline conditions of
three halophytic taxa in genus Sueda, Physiologia Plantarum, 37(2), 143-148.
Bozcuk, S., 1978. Domates (Lycopersicum esculentum Mill), arpa (Hordeum vulgare L.) ve
pamuk (Gossypium hirsitum L.) bitkilerinin büyüme ve gelişmesinde tuz kinetin
etkileşimi üzerinde araştırmalar. (Doçentlik tezi), H.Ü. Fen Fak. Bot. Böl., Ankara.
Braun, J.W., Khan, A.A., 1976. Alleviation of salinity and high temperature stress by plant
growth regulators permeated into lettuce seeds via acetone. Journal of the American.
Society for Horticultural Science, 101, 716-721.
Brix, H.B., 1962. The effect of water stress on the rates of photosynthesis and respiration on
tomato plants and Loblolly pine seedlings. Physiologia Plantarum, 15(1), 10-20.
Budaklı, E., Bayram, G., Türk, M., Çelik, N., 2005. Bazı İki Sıralı Arpa (Hordeum vulgare
conv. distichon) Çeşitlerinde Farklı Azot Dozlarının Verim, Verim Unsurları ve
Kalite Üzerine Etkileri. Uludağ Üniv. Ziraat Fakültesi Dergisi, (2005) 19(2), 1-11.
Burton, K., 1955. A study of the conditions and mechanism of the diphenylamine reaction
for the colorimetric estimation of deoxyribonükleic acid. Medical Research:
Council, Cell Metabolism Research Unit, Department of Biochemistry University of
Oxford, vol. 62, 315-323.
Clouse, S.D., Hall, A.F., Langford, M., McMorris, T.C., Baker, M.E., 1993. Physiological
and molecular effects of brassinosteroids on Arabidopsis thaliana. Journal of Plant
Growth Regulation, 12, 61-66.
Çavuşoğlu, K., 2006a. Geleneksel Hormonlarla Son Yıllarda Bulunan Bazı Hormonların ve
Büyüme Düzenleyicilerinin Yüksek Sıcaklık ve Tuz (NaCI) Stresleri Altındaki Arpa
ve Turp Tohumlarının Çimlenmesi Üzerindeki Etkilerinin Karşılaştırılması. S.D.Ü.
Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 174s, Isparta.
47
Çavuşoğlu, K., 2006b. Arpa ve Turp Tohumlarının normal şartlar altındaki çimlenme ve
fide büyümesine bazı bitki büyüme düzenleyicilerinin etkileri. SDÜ Fen-Edebiyat
Fakültesi Fen Dergisi (e-Dergi) 1(1-2), 1-13.
Dash, M., Panda, S.K., 2001. Salt stress induced changes in growth and enzyme activities in
germinating Phaseolus mungo seeds. Biologia Plantarum, 44(4), 587-589.
Datta, K.S., Varma, S.K., Angrish, R., Kumar, B., Kumari, P., 1998. Alleviation of salt
stress by plant growth regulators in Triticum aestivum L. Biologia Plantarum, 40(2),
269-275.
Ellialtıoğlu, Ş., Tıpırdamaz, R., Çakırlar, H., 1994. Tuzlu koşullarda yetiştirilen domates
genotiplerinde bazı fizyolojik ve biyokimyasal değişimler. XII Ulusal Biyoloji
Kongresi, Edirne, 15-21.
Esashi, Y., Matsuyama, S., Hoshina, M., Ashino, H., Ishizawa, K., 1990. Mechanism of
action of ethylene in promoting the germination of cocklebur seeds. I.
Osmoregulation Australian Journal of Plant Physiology, 17, 537-550.
Fincher, G.B., 1989. Molecular and cellular biology association with endosperm
mobilization in germination cereal grains. Annual Review Plant Physiology Plant
Molecular Biology, 40, 305-346.
Fujisawa, H., 1966. Role of nucleic acid and protein. metabolism in the initiation of growth
at germination. Plant Cell Physiology, 7, 185-196.
Ghoulam, C., Fores, K., 2001. Effect of salinity on seed germination and early seedling
growth of sugar beet (Beta vulgaris L.). Seed Science and Technology, 29, 357-364.
Gill, K.S., Singh, O.S., 1985. Effect of salinity on carbohydrate metabolism during paddy
(Oryza sativa L.) seed germination under salt stress condition. Indian Journal
Experimental Biology, 23, 384-386.
48
Greenway, H., Munns, R., 1980. Mechanisms of salt tolerance in non-halophytes. Annual
Review of Plant Physiology, 31, 149-190.
Grove, M.D., Spencer, G.F., Rohwedder, W.K., Mandava, N.B., Worley, J.F., Warthen,
J.D., Steffens, G.L., Flippen-Anderson, J.L., Cook, J.C., 1979. Brassinolide, a plant
growth-promoting steroid isolated from Brassica napus pollen. Nature, 281, 216–17.
Guadinova, A., Sussenbekova, H., Vojtechnova, M., Kaminek, M., Eder, J., Kohout, L.,
1995. Different effects of two brassinosteroids on growth, auxin and cytokinin
concentrations in tobacco callus tissue. Plant Growth Regulation, 17, 121-126.
Gulzar, S., Khan, M.A., 2002. Alleviation of salinity-induced dormancy in perennial
grasses. Biologia Plantarum, 45(4), 617-619.
Hunter, W.J., 2001. Influence of root-applied epibrassinolide and carbenoxolone on the
nodulation and growth of soybean (Glycine max L.) seedlings. Journal of Agronomy
and Crop Science, 186(4), 217-221.
Hilhorst, H.W.M., 1995. A critial update on seed dormancy, I. primary dormancy. Seed
Science Research, 5, 61-73.
Jacobsen, J.V., Pearce, D.W., Poole, A.T., Pharis, R.P., Mander, L.N., 2002. Abscisic acid,
phaseic acid and gibberellin contents associated with dormancy and germination in
barley, Physiologia Plantarum, 115, 428-441.
Jacobsen, J.V., Chandler, P.M., 1987. Gibberellin and abscisic acid in germinating cereals.
In: Davies P.J. (ed.), Plant Hormones and Their Role in Plant Growth and
Development. Martinus Nijhoff, Dordrecht, pp. 164-193.
Jones-Held, S., Van Doren, M., Lookwood, T., 1996. Brassinolide application to Lepidium
sativum seeds and the effects on seedling growth. Journal of Plant Growth
Regulation, 15, 63-67.
49
Kabar, K., Baltepe, S., 1987. Alleviation of salinity stress on germination of barley seeds by
plant growth regulators. Turkish Journal of Biology, 11(3), 108-117.
Karssen, C.M., Zagorski, S., Kepczynski, J., Groot, S.P.C., 1989. Key role for endogenous
gibberellins in the control of seed germination. Annals Botany, 63, 71-80.
Karssen, C.M., 1995. Hormonal regulation of seed development, dormancy, and
germination studied by genetic control. In J Kigel, G Golili, eds, Seed Development
and Germination, Marcel Dekker, New York.
Kaur, S., Gupta, A.K., Kaur, N., 1998. Gibberellin A3 reverses the effect of salt stres in
chickpea (Cicer arietinum L.) seedlings by enhancing amylase activity and
mobilization of starch in cotyledons. Plant Growth Regulation, 26, 85-90.
Kocaçalışkan,İ., 2003. Bitki Fizyolojisi. DPÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Yayını, 420. Kütahya.
Kwiatowski, J., 1998. Salinity Classification, Mopping and Management in Alberta. Her
Majesty The Queen in The Right of Alberta
Lin, P.P., 1984. Polyamine metabolism and relation to response of the aleurone layers of
barley seeds to gibberellic acid. Plant Physiology, 74, 975-983.
Mahajan, S., Tuteja, N., 2005. Cold, Salinity and Drought Stresses: An overview. Archives
of Biochemistry and Biophysics, 444, 139-158.
Metin, K., 2007. Moleküler Biyoloji Teknikleri II: Protein Analiz Teknikleri. Moleküler
Biyoloji. (Yıldırım, A., Bardakçı, .F., Karataş, M., Tanyolaç, B., 555-597, Nobel,
Ankara.
Mutlu, F., Bozcuk, S., 2000. Tuzlu koşullarda Ayçiçeği tohumların çimlenmesi ve erken
büyüme üzerine dışsal spermin’in etkileri. Turkish Journal of Biology, 24, 635-643.
50
Mooring, M.T., Cooper, A.W., Senaca, E.D., 1971. Seed germination response and evidence
for height ecophenes in Spartina alterniflora from North Carolina. American Journal
of Botany, 58, 48-55.
Nakajima, N., Shida, A., Toyama, S., 1996. Effects of brassinosteroid on cell division and
colony formation of Chinese cabbage mesophyll protoplasts. Japanese Journal of
Crop Science, 65, 114–118.
Nieman, R.H., 1965. Expansion of bean leaves and its suppression by salinity. Plant
Physiology, 40, 156-161.
Oh, M.H., Clouse, S.D., 1998. Brassinolide affects the rate of cell division in isolated leaf
protoplasts of Petunia hybrida. Plant Cell Reports, 17, 921-924.
Öncel, I., Keleş, Y., 2002. Tuz Stresi Altındaki Buğday Genotiplerinde Büyüme, Pigment
İçeriği ve Çözünür Madde Kompozisyonunda Değişmeler. Cumhuriyet Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Fen Bilimleri Dergisi, Cilt 23 Sayı 2.
Özdemir, F., Bor, M., Demiral, T., Türkan, İ., 2004. Effects of 24-epibrassinolid on seed
germination, seedling growth, lipid peroxidation, proline content and antioxidative
system of rice (Oryza sativa L.) under salinity stres. Plant Growth Regulation, 42,
203-211
Öztürk, M., Gemici, M., Özdemir, F., Keyikçi, N., 1994. Tohum çimlenmesi olayında
bitkisel hormonların ve çimlenme stimülatörünün tuz stresini azaltmadaki rolü. XII.
Ulusal Biyoloji Kongresi, Edirne, 44-48.
Porath, E., Poljakoff-Mayber, A., 1964. Effect of salinity on metabolic pathways in pea root
tips. Israel Journal of Botany, 13, 115-121.
51
Prakash, L., Prathapasenan, G., 1990. Interactive effect of NaCI salinty and gibberellic acid
and gibberellin like substances and yield of rice (Oryza sativa L. var. G.R.3). The
Proceedings of the Indian Academy of Sciences, 100, 173-181.
Prakash, L., Dutt, M., Prathapasenan, G., 1988. NaCl alters contents of nucleic acids,
protein, polyamines and seedling growth of rice (Oryza sativa L.). Australian Journal
Plant Physiology, 15, 769-776.
Rao, S.S.R., Vardhini, B.V., Sujatha, E., Anuradha, S., 2002. Brassinosteroids – A new
class of phytohormones. Current Science, 82(10), 1239-1245.
Sasse, J.M., 1994. Brassinosteroid and roots. Proceedings Plant Growth Regulation Society
America, 21, 228-232.
Sasse, J.M., Smith, R., Hudson, I., 1995. Effect of 24-epibrassinolide on germination of
seeds of Eucalyptus camaldulensis in saline conditions. Proceedings Plant Growth
Regulation Society America, 22, 136-141.
Schmidhalter, U., Oertli, J.J., 1991. Germination and seedling growth of carrots under
salinity and moisture stres. Plant and Soil, 132, 243-251.
Sharma, A.D., Thakur, M., Rana, M., Singh, K., 2004. Effect of plant growth hormones and
abiotic stresses on germination, growth and phosphatate activities in Sorghum
biocolor (L.) moench seeds. African Journal of Biotechnology, 3(6), 308-312.
Singh, J., Nakamura, S., Ota, Y., 1993. Effect of epibrassinolide on gram (Cicer arietinum)
plants grown under water stress in juvenil stage. Indian Journal of Agricultural
Sciences, 63, 395-397.
Steber, C.M., McCourt, P., 2001. A role for brassinosteroids in germination in Arabidopsis.
Plant Physiology, 125, 763-769.
52
Tal, M., 1977. Physiology of polyploid plants: DNA, RNA, protein and abscisic acid in
autotatraploid and diploid tomato under low and high salinity. Bot. Gaz., 138, 119-
122.
Tiwari, B.S., Bose, A., Ghosh, B., 1997. Photosynthesis in rice under salt stres.
Photosynthetica, 34, 303-306.
Woods, S.A., 1996. Salinity Tolerance of Ornamental Trees and Shrubs. Her Majesty
The Queen in The Right of Alberta
Xiong, L., Zhu, J., 2002. Salt Tolerance. American Society of Plant Biologists. The
Arabidopsis Book.
Yakıt, S., Tuna, L., 2006. Tuz Stresi Altındaki Mısır Bitkisinde (Zea mays L.) Stres
Parametreleri Üzerine Ca, Mg ve K’nın Etkileri. Akdeniz Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 19(1), 59-67.
Yürekli, F., Porgali, Z.B., Türkan., I., 2004. Variations in abscisic acid, indole-3- acetic
acid, gibberellic acid and zeatin concentrations in two bean species subjected to salt
stres. Acta Biologica Cracoviensia Series Botanica, 46, 201-212.
Yürekli, F., Türkan, I., Porgali, Z.B., Topçuoğlu, F., 2001. Indoleacetic acid, gibberellic
acid, zeatin, and abscisic acid levels in NaCl-treated tomato species differing in salt
tolerance. Israel Journal of Plant Sciences, 49(4), 269-278.
Zapata, P.J., Maria Serrano, M., Teresa Pretel, M., Asuncian Amaros, M., Botella, A., 2004.
Polyamines and ethylene changes during germination of different plant species under
salinity. Plant Science, 167, 781-788.
Zhu, J., 2001. Plant Salt Tolerance. Trends in Plant Science, 6(2), 66-71.
53
Zurek, D.M., Rayle, D.L., McMorris, T.C., Clouse, S.D., 1994. Investigation of gene
expression, growth kinetics, and wall extensibility during brassinosteroid-regulated
stem elongation. Plant Physiology, 104, 505–513.
http://gmo-crl.jrc.it/detectionmethods/MON-Art47-dnaextraction.pdf Erişim tarihi: 05/2007
http://www.steve.gb.com/images/molecules/terpenes/gibberellic_acid_(GA3).png
Erişim tarihi: 06/2007
http://www.steve.gb.com/images/molecules/terpenes/brassinolide.png
Erişim Tarihi: 06/2007
http://www.sulama-tuzlanma.org Erişim tarihi: 10/2008
54
ÖZGEÇMİŞ
Adı, Soyadı : Dilek GÜLELÇİN
Doğum Yeri : İskenderun
Doğum Tarihi : 02.04.1983
Medeni Hali : Bekar
Eğitim Durumu
Lise : 1996-1999 Gaziantep 19 Mayıs Lisesi
Lisans : 2000-2004 Süleyman Demirel Üniversitesi Biyoloji Bölümü
Yabancı Dil : İngilizce