tdv dia - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 21. eski saraydan kalma bir daire v. fırın avlusu, 22....
TRANSCRIPT
ni ve COzcani, Karahıtay hükümdarının "gürhan" diye anıldığını ve bunun "han-ı hanan" manasma geldiğini belirtirler. Türk ve Moğol menşeli kabile reisieri de Hindistan'a yerleştiklerinde hanlık geleneğini sürdürmüşlerdir. Delhi Türk sultanlarından Gıyaseddin Balaban Han'ın oğlu ve halefi Bengal Valisi Nasırüddin Buğra Han tahta çıkmayı istemediği için hükümdarlığa oğlu Keykubad getirilmiş, fakat yeni sultan devlet idaresinde tam bir hakimiyet kuramamış ve saray görevlilerinin oyuncağı haline gelmişti. Bunun üzerine Bengal'de sultanlığını ilan eden babası Nasırüddin Buğra Han kendisiyle Ganj nehri kıyısında buluştu ve ona bazı nasihatlerde bulundu. Bu nasihatlerden biri de hanlık teşkilatının yeniden düzenlenmesi ve bir han-ı hananlık makamının tesis edilmesiydi. Buna göre hükümdarıo emri altındaki han-ı hananın on hanı, her hanın on meliki, her melikin de on emiri bulunacaktı.
1290'da Delhi'de saltanatı ele geçiren Halaciler, bu eski Türk geleneğine bağlı kalarak Celaleddin firOz Şah zamanında gerçekleştirilen ilk tayinlerde han-ı hananlığa da yer vermişlerdir. Celaleddin firOz Şah'ın oğullarından İhtiyarüddin 1290'da han-ı hanan unvanını almış ve daha sonra yeni sultan Alaeddin Muhammed Şah'a devlet yönetiminde büyük yardımlarda bulunmuştur. Alaeddin Muhammed Şah bazı düzenlemeler yaparak han-ı hananlık dışında alp han, nusret han, uluğ han ve zafer han adlarıyla dört önemli makam daha kurdu; ancak bunların han-ı hananlık ile olan münasebetleri hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Han-ı hanan unvanının Halaciler'in son zamanlarında da kullanıldığı Hintli tarihçi Ziyaeddin Sereni'nin bir kaydından anlaşılmaktadır. Bu kayda göre son Halaci hükümdan Kutbüddin Mübarek'i öldürterek tahtı ele geçiren HindO asıllı Nasırüddin Hüsrev Şah kardeşi Hüsameddin'e bu unvanı vermişti. Delhi'de saltanat sürmüş hanedanların sonuncusu olan LOdiler'in kurucusu BehiOI de 1\.ığluklular döneminde han-ı hanan diye anılmıştır.
Babürlüler de han-ı hanan unvanını benimsemişlerdir; ancak bu unvanı alan kişilerin devlet içindeki fonksiyonları zaman zaman değişiklik göstermiştir. Babür, Vekiiyi'inde Hindistan'da çok itibar gören emirlere azam hümayun, han-ı cihan, han-ı hanan gibi unvanlar verildiğini belirtmektedir(II, 342) Babür'ün oğlu Hümayun da devlet teşkilatında han-ı
hananlık unvanını muhafaza etmiş ve oğluna atabeg olarak seçtiği Bayram'a bu unvanı vermiştir. Mirza Abdürrahim, Abdurrahman ve Muin gibi meşhur Babürlü devlet adamları da han-ı hanan unvanı ile görev yapmışlardır. Hindistan'daki Türk- Moğal kökenli olmayan diğer müslüman yöneticilerin de halk nezdinde itibar kazanmak için bu unvana ihtiyaç duydukları anlaşılmaktadır. Cihangir'in nedimi Muhabbet Han, Şah Cihan'ın izniyle aynı unvanı kullanmıştır. Asaf ve Mir Cümle de XVII-XVIII. yüzyıllarda yaşamış ve devlet kademelerinde şöhret kazanmış han-ı hananlardandır. Babürlüler'in yükseliş ve yıkılış yıllarında han-ı hananlık yanında han-ı a'zam, han-ı cihan, han-ı devran, han-ı saman, han-ı zaman gibi farklı unvaniara da rastlanmaktadır. Ayrıca çok yaygın olmamakla birlikte han-ı hanan unvanı Safeviler tarafından da kullanılmıştır. Mesela Şah Abbas'ın hükümdarlığının ilanı sırasında etkinlik gösteren Ali Kulı Han'a bu unvan verilmişti (Sümer, s. 125-126).
BİBLİYOGRAFYA :
Cüzcanl, Taba~at-ı Ntışırf, I, 308; Harizml. Mefatfl:ıu'l-'ulam, Kahire 1342--> Beyrut, ts. (Darü'I-Kütübi'l-ilmiyye). s. 73; Berenl, Tarfb-i Ffrüzşahf (nşr. Seyyid Ahmed Han). Kalküta 1862, s. 140, 145-146; Babür, Vekayi' (Arat). II, 342; Ebü'I-Fazi ei-AIIaml, The Akbarnama (tre. H. Beveridge). New Delhi 1987, lll, 643; Hace Nimetullah. History of the Afghans (tre. B. Dorn). London 1965, s. 76; Yahya b. Ahmed es-Serhendl, Tarfb-i Mübarekşahf (nşr. H. HosainKhan Bahadur). Kalküta 1931, s. 62; Bayur. Hindistan Tarihi, II, 58, 63, 70, 71; Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s. 125-126; "Han Hanan", iA, V/1, s. 207; A. s. Bazmee Ansari, "Bayram Khan", Ef2 (ing.). I, 1135; S. Moinul Haq, "Khan Khanan", a.e.,IV, 1019-1020. r.:ı
~ ENVER KoNUKÇU
r
L
HANSARAYI Kınm Hanlığı'nın
başşehri Bahçesaray'daki hükümdarlık sarayı.
_j
1503 yılında Kırım Hanı 1. Mengli Giray tarafından, kendinden önceki hükümdarların yazlık saraylarının bulunduğu ve av alanı olarak kullandıkları ormanlarla kaplı bölgede Çürüksu ırmağının kenarına kurulmuş. o tarihten sonra çevresinde gelişen şehre de bu sarayın bağ ve bahçeler içinde olmasından dolayı Bahçesaray adı verilmiştir. 1 578'de ülkeye gelen Le histan elçisi Martin Bronevsky'ye göre, hıristiyan yapılarının kalıntıla-
HAN SARAYI
rından faydalanılarak inşa edilen ve etrafında sur bulunmayan serbest bir yapı topluluğundan oluşan bu ilk sarayın yalnız bir tek binası kagirdi. Sarayın bugünkü yapısı büyük ölçüde, General Münnich kumandasındaki Rus ordusunun 17 Haziran 1736 günü şehri tahrip edip çekilmesinden sonra gerçekleştirilen imar faaliyetlerinin ürünüdür. Bu tahribat sırasında sarayın hemen tamamı, bitişiğindeki Han Camii ve arşiv- kütüphane ile birlikte yanarak yok olmuştur. Yangından kurtulan ve Vasily Smirnov tarafından Akmescid'de keşfedilip Petersburg Kütüphanesi'ne götürülen 124 defterin hazine evrakından önemli berat ve fermanları ihtiva ettiği sanılmaktadır. Sarayın ll. Selamet Giray zamanında ( 1740-1743) İstanbul'dan getirtilen usta ve malzemenin de yardımıyla daha geniş biçimde yeniden inşa edildiği ve bu arada Sultan 1. Mahmud'un kütüphane için birçok kitap gönderdiği bilinmektedir. Bu yeniden inşa faaliyeti sırasında üç tarafına koruyucu duvar çekilen ve açık kalan cephe yönünde büyük bir bahçe düzenlenen saray çok belirgin bir Osmanlı karakteri kazanmış. daha sonra yapılan pek çok değişikliğe rağmen bu karakterini korumuştur. Çeşitli avluları. bahçeleri, su mimarisine ait örnekleri ve divanıyla adeta Topkapı Sarayı'nın küçük bir kopyası olan bu saraya güzelliğinden ötürü Batı dünyasında "Küçük Elhamra" denilmektedir.
1783 yılında Ruslar'ın Kırım'ı ilhak etmesinin ardından müze yapılan ve bir bölümü çarların yazlık olarak kullanmalarına ayrılan Han Sarayı, ilk önce 1783-1787 yılları arasında ll. Katerina için büyük bir restorasyon geçirdi ve çeşitli değişikliklere uğradı. Bu sırada binanın ikinci katına kapalı bir galeri ilave edilirken daha önce bahçede yer aldığı sanılan
Gözyaşı Çeşmesi de iç t araftaki Çeşmeli
Avlu'ya nakledildL 1799'da 1. Pavel'in emri üzerine çatısı, pencereleri ve kapıları ile ll. Selamet Giray'ın yeniden inşa ettirdiği Han Camii ve mescid tamir gördü. 1818'de 1. Aleksandr'ın ziyareti sebebiyle bahçedeki havuza büyük bir fıskıye yapıldı. 1820'de yeni bir restorasyon başlatıldı; ancak mimarın bir süre sonra sarayın dört harem biriminden üçünü ve Fars bahçesindeki bazı köşkleri yıkmasından dolayı görevine son verildi ve faaliyet durduruldu. 1831'de binalardaki vitrayların tamiri için İtalya'dan bir usta getirildi. 183Tdeki çar ailesinin ziyaretinden önce yeni bir restorasyon daha geçiren saray,
521
HAN SARAYI
Han Sarayı'nın yerlesim planı : 1. Tas köprü. 2. Ana kapı, 3. Bendegan binaları ve misafirhane, 4. Büyük iç kapı ı. Büyük Avlu, s. Büyük camii, 6. Arka avlu kapısı. kiler ve kapıcı dairesi. 7. Eski saray tariki ne açılan kapı , 8. Ahır. koğus ve ağa dairesi, SA. Kütüphane. 9. Altın Oda ' nın zemin sofası . önünde iç bahçe,10. Cesmeli Avlu, 11. Kubbeli Camii, 12. Divanhane,13. Revaklı sofa ıı. Elçiler Avlusu. 14. Katerina için değiştirilen daireler,15. Çeşmeli revak ve mutfak,16. Maiyet koğuş ve odaları 111. Çesmeli Mutfak Avlusu,17. Harem daireleri,17A. Yazlık Kösk.18. Büyük Harem Köskü,19. Cihannüma Kasrı IV. Arka avlu, 20. Revaklı Kösk. 20A. Çeşme. 21. Eski saraydan kalma bir daire V. Fırın Avlusu, 22. Fırıncılar Koğusu. 23. Eski Saray Köskü ve eklemeleri (Eidem, s. 126-127)
Kırım Savaşı sebebiyle 1854-1856 yıllarında hastahane olarak kullanıldı. Savaşın ardından 1858-1859, 1862-1863, 1866-1867 yıllarında yine çeşitli restorasyon çalışmaları yapıldı , fakat XIX. yüzyılın sonunda sarayın durumu yine de çok kötüydü. Bolşevik ihtilali'nden sonra kurulan ve ömrü kısa süren Kırım Milli Cumhuriyeti döneminde bir defa daha idare merkezi durumuna gelen saray özellikle ll. Dünya Savaşı'nda büyük hasar gördü ve nihayet 1961-1964 yılları arasında Rusya ve Ukrayna'nın iş birliğiyle restore edilerek son şeklini aldı.
Han Sarayı'nın esas kuruluşu kuzeydeki misafirhane ve maiyet binaları, doğudaki cami, türbe, hazire, kütüphane ve hizmet binaları, orta kısmındaki günlük hayatın geçirildiği binalar (XIX. yüzyılda yıkılarak yerlerine bahçe yapılmıştır) ve batı tarafındaki içinde devlet yönetim salonlarının bulunduğu asıl sarayın çeşitli avluları etrafına yerleştirilmiş harem binaları ile bahçelerden oluşur. Ge-
522
niş, yuvarlak kemerli ve cephesi iki katlı bir bina görünümünde olan saray kompleksinin ana girişi avlunun kuzey tarafında yer almaktadır; özellikle cephesinde çeşitli duvar süslemeleri göze çarpar. Avlunun batısında bulunan ve Mutfak Avlusu, Elçiler Avlusu, Çeşmeli Avlu, Harem Bahçesi ve doğudaki geniş Hamam Avlusu gibi çeşitli iç aviularta bunların etrafında gelişen birimlerden oluşan asıl saray zaman içinde büyük değişikliklere uğramışsa da ahşap galerilerin, çıkmaların ve geniş saçakların dikkat çektiği XVIII. yüzyıl Türk mimarisi karakterini kaybetmemiştir.
Sarayın bugün mevcut en eski kısmı merkezi binaların girişinde yer alan Demir Kapı'dır. Üzerindeki yuvarlak madalyonun içine yazılmış beş satırlık Arapça kitabede Mengli Giray'ın adı ve 909 ( 1503-1504) tarihi okunan kapı, 1500 yılında Çar lll. ivan'ın davetiyle Moskova'ya giden ve dönüşünde bir süre Bahçesaray'da kalan İtalyan mimarı Alevizo Novi
tarafından yapılmış olup zengin bitkisel süslemeli mermer söveleri, köşe payeleri, korint üslubu sütun başlıkları ve yarım daire alınlığı ile tipik bir Rönesans eseridir. Demir Kapı'dan, sütun ve kemerlerden oluşan bir galerinin yer aldığı Çeşmeli Avlu'ya girilmektedir. Bu avluya adını veren iki ünlü çeşmeden biri, Kaplan Giray tarafından 1733 yılında yaptırılan Rönesans tarzındaki Altın Çeşme, diğeri Kırım Giray'ın 1763'te genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç için yaptırdığı ünlü selsebildir. 1786 - 1787 yıllarında başka bir yerden getirilerek Çeşmeli Avlu'ya konulan ve çiçek biçimindeki mermer lülesinden suyun damla damla akmasından dolayı Gözyaşı Çeşmesi denilen bu su yapısı, Puşkin ' in ünlü Bahçesaray Çeşmesi adlı şiirine ilham kaynağı olmuş, Asafıyef de bu şiiri aynı adı taşıyan balesine uyarlamıştır. Sarayın elçi kabul salonu, Altın Oda. Fıskıyeli Oda, Küçük Mescid gibi en önemli mekanlarına Çeşmeli Avlu'dan girilir. Sadece hanedan mensupları tarafından kullanılan merkezi avludaki mescid tek kubbelidir. XVI. yüzyılın başlarına tarihlenen yapının mukarnas dolgulu mihrabı XVII, duvar süslemeleri XVll-XVlll, kubbe süslemeleri ise XIX. yüzyıla aittir.
Demir Kapı'nın doğusunda bir bekleme odası ve ondan sonra da Selamet Giray'ın 1742'de yaptırdığı mermer bir tören kapısı ile geçilen divan yer almaktadır. Divanın duvarlarında empire ve barak süslemeler göze çarprnakla birlikte aslında XVI. yüzyıl yapısı olduğu ve avlusunda bir fıskıye bulunduğu tesbit edilmiştir. Divanın üstündeki mekan mermer duvarlı, iki sıra pencereli ve ahşap tavantı elçi kabul salonudur; burada 1961-1 964 yıllarındaki restorasyon çalışmaları sırasında XVIII. yüzyıla ait resimler bulunmuştur. Bu salondan, önceleri duvarlarındaki meyve sepeti resimlerinden ve ocağının üstündeki kağıt hamurundan
Han sarayı'nın iç bahçesindeki
selsebilli havuz
yapılmış yalancı meyvelerden dolayı Meyveli Oda, sonraları ise bir restarasyanda çeşitli yerlerine tatbik edilen altın kaplamalar sebebiyle Altın Oda denilen özel görüşme odasına geçilir. Altın Oda'nın altında. ortasındaki fıskıyeli havuzdan dolayı Fıskıyeli Oda denilen duvarları ahşap kaplama ve tavanı oymalarla süslü büyük bir oda bulunmaktadır; 1787 Mayıs ayında ll. Katerinaile Avusturya Kralı ll. Josef burada görüşmüşlerdir. Son restarasyanda girişin üstünde XVIII. yüzyıla ait manzara resimleri ortaya çıkarılmıştır. Fıskıyeli Oda'nın güney tarafında yer alan Havuzlu Bahçe zengin bir bahçe mimarisi sergiler. Ana avludaki mermer fıskıye ve ilginç biçimiyle Kırım yarımadasını tasvir ettiğine inanılan havuz bu zenginliğin birer örneğidir. Havuzlu Bahçe'nin güney duvarında barok üslupta bir selsebil bulunmakta ve çanaklarından dökülen sular üç ayrı mermer kanaldan önce küçük, sonra büyük iki dörtgen havuza akmaktadır. Bu has bahçenin etrafında bir ahşap galeri, büyük havuzun üstünde de bir kameriye olduğu ve bunların XIX. yüzyıldaki restorasyonlar sırasında kaldırıldığı bilinmektedir.
Arka bahçedeki harem dairesi 1736 Rus tahribatından geriye kalan temelIerin üzerine inşa edilmiştir ve eskiden mevcut dört harem binasından biri olup tek katlı ve dört odalıdır. Türk baroku süslemeleri, mermer çeşmesi, geniş saçağı ve büyük galerisiyle dikkat çeken binanın en gösterişli kısmı, girişi yabancı gözlerden koruyan ve bir oymacılık şaheseri olan ahşap kafestir. XVIII. yüzyılın başlarında harem binasının doğusuna, ana aviuyu çevreleyen duvarın dış yüzüne yaslanmış vaziyette inşa edilen Şahin Kulesi saray kompleksinin en ilginç birimidir. Kare bir taş temel üzerinde yük-
Han Sarayı'n ın Altın Oda 'sın ın
icinden bir görünüş
selen kule sekiz köşeli bir yapıya sahiptir ve üst kısmı tamamen ahşap kafeslidir; arka bahçelere ve harem bölümlerine bağlı bir gözetierne kulesi olduğu düşünülmektedir.
Han Camii. Avlunun doğu tarafında yer alan ve kuzey girişi saray duvarlarının dışında olduğu için şehir halkının da kullandığı anlaşılan Han Camii büyüklüğü ile dikkat çekmektedir. XVI. yüzyılın başlarında yapılan cami, giriş kapısındaki kitabeye göre 1736 yangınından sonra sarayın diğer birimleri gibi Selamet Giray tarafından tamir ettirilmiştir. Solhat'taki (Eski Kırım) Özbek Han Camii'nin planın ı devam ettiren yapı üç neflidir. Nefler payelere dayalı kemerlerle birbirinden ayrılmıştır. Geçirdiği çeşitli
restorasyonlardan sonra asıl görüntüsünden fazla bir şey kalmayan iç mekan son derece sadedir ve ahşap minber de orüinal değildir. Kuzey tarafında kapalı bir son cemaat yeri. onun üstünde bir ahşap galeri bulunmaktadır. Batı ve doğu cephelerinde sütun-kemerler üzerine oturan tek eğimli çatı ile örtülü birer revak yer alır. Kiremit örtülü çatıya sahip binanın yine dış batı cephesinde geniş saçağın koruyabileceği yükseklikte kalem işi süslemeler. madalyon şeklinde istiflenmiş hat örnekleri ve Kırım hanlarının damgası göze çarpar. Batı cephesinin güney köşesindeki dik bir ahşap merdivenle Türk çinileriyle süslenmiş hünkar mahfiline çıkılmaktadır. Caminin iki ince minaresi vardır.
Caminin güneyinde, XVI. yüzyılda yapıldıkları belli olan sekizgen gövdeli, kubbeli ve sade görünümlü iki türbe yer almakta ve yazılı kaynaklardan, kitabeleri bulunmayan bu türbelerden birinin 1. Devlet Giray'a ait olduğu öğrenilmektedir (Halim Giray, s. 52). Türbelerde ve hazlrede, bazıları haniara ait olmak üze-
HAN SARAYI
re Giray hanedanından toplam elli altı kişinin mezarı bulunmaktadır; diğer mezarlar ise önemli devlet büyüklerine aittir. Ayrıca hazlrede 1924'te Eski Yurt ve Kırkazizler mevkilerinden getirilmiş XIVXV. yüzyıllara ait bazı mezar taşları mevcuttur ve aralarında hayvan ve insan tasvirli olanlarına da rastlanan bu taşlarda Selçuklu etkisi hissedilmektedir.
Halen m üze olarak kullanılan sarayda, bütün yarımada sathından toplanmış Kırım Tatarları'na ve MOsevi Karaim Türkleri'ne ait tarihi ve etnografık eşya sergilenmektedir. Kırım Türkleri'yle ilgili bir araştırma kütüphanesi özelliği gösteren müze kütüphanesi istifadeye açıktır. ll. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından götürülen buraya ait yirmi sandık eşyanın ise nerede olduğu tesbit edilememiştir.
BİBLİYOGRAFYA :
Evliya Çelebi, Seyahatname, VII, 565; P. S. Pallas. Bemerkungen aus einer Reise in die südlichen Statthalterschaften des Russischen Reiches in den Jahren 1793 und 1794, Leipzig 1801 , ll , 28-33; E Dombrovskiy. Oçerki Bahçisaraya, Odessa 1848; a.mlf.- v.dğr .. "Bahçisarayskaya arabskaya i turetskaya natpisi hanskago dvortsa, meçeti, klatbişca", Zapiski odesskago obşçestva istorii i drevnostey, Odessa 1848, s. 489-529; a.mlf., Dvorets krimskih hanov v Bahçisaraya, Akmescit 1863; M. Bronevsky, "Opisanie Krima (tartaria descriptivo)", Zapiski odesskago obşçestva istorii i drevnostey, Odessa 1867, VI, 333-367;
Han sarayı'nın içinden bir görünüş
523
HAN SARAYI
a.mlf., Kınm (tre. Kemal Ortaylı). Ankara 1970; V. D. Smirnov, Krimskoye Khanstvo pod verkhovenstvom ottomanskoy parti do naçala, XVIII. veka, Odessa 1887; a.mlf .. Krimskoe hanstvo pot verhovenstvom otomanskoe parti v XV/ll stoletie, Odessa 1889; Halim Giray, Gülbün-i Hanan, İstanbul 1327, s. 16, 46, 52, 63, 97; E Wertheimer, Durch Ukraine und Krim, Stuttgart 1918; Cafer Seidahmet IKırımerı. La Crimee, Lausanne 1921; P. Nikolskiy, Bagçesaray Medeni Tarihi Ekskursiyaları (tre. Arif Hakim). Akmescit 1924; Bodaninskiy, Arkeologiçeskoye i Etnogra{içeskoye Zvoçeniya Tatar v Krimu, Simferopol 1930; A. L. Jacobson, Srednevekoviy Krim, Moskva 1964; Remmal Hoca. Tarih -i Sahib Giray Han (haz. özalp Gökbilgi n), Ankara 1973; Oktay Aslanapa, Kırım ve Kuzey Azerbaycan 'da Türk Eserleri, İstanbul 1979, s. 25-27, rs . 20-26, çizim 6; a .mlf., "Kırım'da Türk Eserleri", Emel, sy. 135, istanbul 1983, s. 39-43; Sedat Hakkı Eldem. Türk Evi: Osmanlı Dönemi, İstanbul 1988, ·s. 126-127; Bahçisarayskiy istoriko-kultumiy zapovednik (ed. Yu. M. Mogariçev), Akmescit 1995; Manstein, "Opisanie Bahçisarayskago dvortsa", Oteçestvennie zapiski, XIX/31, Moskva 1824, s . 75-84; v.Münnich, "Opisanie dvortsa hana krimskago i stoliçnagio ego goroda Bahçisaraya, uçinennoe, po prikazu grafa Miniha, kapitanam Manşteynom", Oteçestvennie zapiski, XIX/51, Moskva 1824, s. 75-100; Markeviç. "Arseniy ivanoviç Markeviç k istorii hanskago Bahçisarayskago dvortsa", izvestiya tavriçeskoy uçyonoy arhivnoy kommissii, XXVII ( 1893), s. 130-176; N. Ginsburg, "Omer pri dvomiy şivopisets i, dekoratar krirnskih hanov Selam et i Krim Gireyev", Sredi Kollektsionerov, sy. 1-2 ( 1924). s. 22-27; N. Ernst. "Bahçisarayskiy hanskiy dvorets i arhitektor ve!. kn. ivana III. fryazın Aleviz Noviy", lzvestiya tavriçeskago obşçestva istorii, arheologii i etnografii, ll, Akmescit 1928, s. 39-54; P. Keuler, "Le khanat de Crirnee en rnai 1607 vu par un voyageur français", Cahiers du monde russe et sovietique, Xll/3, Paris 1971, s. 316-326; W. Barthold, "Bahçesaray", İA, ll, 226; B. Spuler. "Baghce Saray", Ef2 (ing.).!, 893;V. S. Bakulin. "Bakhchisarai", GSE, lll, 14.
Iii NicoLE KANÇAL-FERRARi
r HANABiLE
L (bk. HANBELi MEZHEBi).
_j
524
r
L
Han Sarayı ' nın
Harem kısmıBahçesaray 1 Kırım
HANBAUK
Büyük Moğol İmparatorluğu'nun 1264-1368 yıllan arasındaki
başşehri. _j
1260'ta büyük kağan ilan edilen ve arkasından Sung hanedanını yıkarak Kuzey Çin topraklarını ele geçiren Kubilay Han 1264 yılında idare merkezini, kendilerinin Hanbalık(han şehri) dedikleri Çin hükümdarlarının oturduğu Chung-tu'ya (islam kaynaklarında Çünkdü l.9..u;:;~ 1, Pekin) nakletti. Burada üç yıl oturduktan sonra şehrin kuzeydoğusunda yeni bir şehir kurdurdu ve buna Yeni Hanbalık (Çin kaynaklarında Ta-tu "büyük saray", Avrupa kaynaklarında "Tatar şehri") denildi. Şehrin kurulmasında iki ünlü müslüman mimar görev almış, Orta Asyalı olduğu sanılan İhtiyarüddin adlı bir diğer müslüman da sarayın inşasında ustabaşılık yapmıştı. Kubilay Han, Tsia-tung (ZeytGn) gibi önemli şehirlerden Hanbalık'a kadar uzanan ve "imparator kanalları" denilen, gemilerle yolculuk yapmaya ve yük taşımaya uygun geniş kanallar açtırmıştı. İbn Battfıta 134S'te Hanbalık'a gemiyle gittiğini ve dünyanın en büyük şehirlerinden biri olarak nitelendirdiği bu şehrin planının Çin şehirlerinden farklı olduğunu kaydeder (Rif:ıle, s. 642). Marea Polo (ö. 1324) ve diğer Batılı seyyahlar da şehrin yapısından ve planının düzgünlüğünden bahsetmişlerdir.
Tam bir kare biçiminde olan şehrin etrafını uzunluğu 40 kilometreye yaklaşan surlar çeviriyordu. Birbirini dik açı ile kesen düzgün sokakların her iki tarafında çeşitli malların satıldığı dükkanlar ve tezgahlar bulunmaktaydı. Sokakların arasında kalan kare alanlarda bir ev, avlu ve bir bahçe yer alıyordu. Kare planlı şehrin etrafını çeviren surların her yönde üçer adet
olmak üzere toplam on iki kapısı vardı. Köşelerde ve kapıların üzerinde birer burç bulunuyor ve bunlarda şehrin korunması için kullanılan silahlar saklanıyordu; kapılarda da çok sayıda asker nöbet bekliyordu. Kubilay Han burada, Çinli ve müslüman alimler tarafından idare edilen iki de rasathane yaptırmıştı. Marea Palo'nun bildirdiğine göre şehirde 1.1 00.000 kişi yaşıyor ve sur kapılarından içeri günde 1000 araba yükü ham ipek giriyordu. Batılı ziyaretçilerden rahip Odoric de Pordenone de (ö. ı 33 ı) bu şehrin planının güzelliğini anlatır.
Moğollar'ın Hanbalık'ı başşehir yapmasının sebebi Çin'in tamamını ele geçirmeyi ideal edinmeleri. mevkiin Moğolistan'a yakınlığı ve belki de daha önce M oğal asıllı Liao Devleti zamanında önem kazanmış olmasıdır. Kubilay Han balık' ı muazzam bir idare merkezi haline getirmeyi planlamış ve bunu Çin'in o zamana kadar görmediği biçimde büyük bir ihtişamla başarmıştı. Buna rağmen kendisi yalnız kışın burada oturur, yazları 250 km. kuzeydeki Dolon-nor bölgesinde bulunan yazlık sarayında geçirirdi.
Hanbalık şehrinin kuzeyinde, ahalisi Batı Türkistan'daki Semerkant yöresinden geldiği için bu adla anılan müslüman göçmenlerin kurduğu bir kasaba vardı. Buradaki müslümanlara saygı gösterildiği gibi Hanbalık'ta da müslüman alim ve idarecilerin büyük bir nüfuz ve itibarı vardı. Mesela İbn Battfıta'yı ağırlayan Şeyh Burhaneddin es-Sagırci, Hint hükümdarlarından birinin 40.000 dinar gönderip kendisini ülkesine davet etmesine rağmen bu teklifi kabul etmemiş ve taşıdığı "sadr-ı cihan" unvanı altında yakın ilgisini gördüğü Moğol hanının yanında Hanbalık'ta kalmayı tercih etmişti (İbn BattGta, s. 643). Ayrıca Mahmud Yalavaç da Kuzey Çin'in genel valisi sıfatıyla Hanbalık'ta yaşamış, Ahmed Benakiti (Fenakett) ise 6S2'de (1254) öldürülünceye kadar başvezir sıfatıyla Hanbalık'ta bulunmuştu.
Çin'deki Moğol hakimiyetinin 1368'de sona ermesinden sonra Pekin şehri uzun süre Hanbalık adıyla anılmaya devam etmiştir. Timurlu hükümdarı Şahruh'un Çin'e gönderdiği elçilik heyetinin raporunda bu şehirden Hanbalık olarak bahsedilmektedir (Abdürrezzak es-Semerkandt, s. 510). XVIII. yüzyılda Kaşgar'da yazılmış anonim bir tarih kitabında da Hanbalık söz konusu edilir. XIV ve XV. yüzyıl