tebyintebyin kuran tebyin-ul kur'an hakki yilmaz

Upload: murat-ozcan

Post on 16-Oct-2015

558 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

TEBYIN KURAN TEBYIN-UL KUR'AN HAKKI YILMAZ

TRANSCRIPT

  • 1

    1 ALAK [EMBRYON] SURES

    ALAK SURES'NE G5

    AdQ ikinci ayetinde geen alak szcnden alan bu sure, Mekkede inen ilk suredir. Alak suresini btn incelikleriyle anlamak, onun indirilen ilk sure olduunu bilmek ve bunu dikkate almakla mmkndr. Edebiyattaki "mukaddime usulne kyas edilerek bu sureye "Kuran'n nsz" de denilebilir. Bu zellii dikkate alndnda, surenin ibaresinden, Lresinden, delletinden ve iktizasndan hareketle Kuran'n btnne ulamak; Kuran'da ne-ler bulunduu, Kur'an'n neler ierdii hakknda genel bir kanaate varmak mmkndr.

    Bu sure ile Yce Allah, Muhammed'i muhatap alp ona konumutur. Tek tarafl bir hitap olan bu konumayla, Muhammed b. Abdullah tm insanla gnderdii slam Dininin son peygamberi olarak grevlendirmitir. Bu sure ile ona ilk mesajlarQ vahyetmi, bu mesajlarn gereini yerine getirme konusunda peygamberinin zihninde oluan baz sorular da gidermitir. eriini daha iyi anlayabilmek iin surenin yukarda saylan zelliklerini dikkatten uzak tutmamak gerekir.

    Ayetlerin nileriyle lgili Mehur Rivayet Peygamberimize ilk vahyin geliiyle ilgili rivayet yledir:

    Bize, Yahya b. Bkeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona bni ihap, ona Urve b. Zbeyr, Urve de mminlerin annesi Aye'den tahdis etti. Mminlerin annesi Aye yle dedi: Raslllah'a ilk vahyin balay, uykuda doru rya grmekle olmutur. Her grd rya sabah aydnl gibi ortaya kard. Sonralar ona yalnzlk sevdirildi. Hra dandaki maaraya yalnzla ekilir, belirli gecelerde ailesinin yanna gelinceye kadar ibadet ederdi. Tekrar yiyecek iecek alr, yine giderdi. Tekrar Hadice'nin yanna dner, yiyecek iecek tedarik edip yine giderdi. Ta ki vahiy gelene kadar... Birgn Hra maarasnda iken melek ona geldi, oku dedi. O da Ben okuyucu deilim dedi. Peygamber buyurdu ki: O zaman melek beni alp takatm kesilinceye kadar VNWrd. Sonra beni brakp yine, oku dedi. Ben de ona, Ben okuyucu deilim dedim. Yine beni alp ikinci defa takatim kesilinceye kadar sNWrd. Sonra beni brakp yine, oku dedi. Ben yine, Ben okuyucu deilim dedim. Sonra beni nc defa sNWrd. Sonra brakp: Yaratan Rabbinin adyla oku! nsan kan damlasndan yaratt. Oku! Rabbin en byk cmertliin sahibidir. Bunun zerine Rasulllah, bu ayetlerle yrei titreyerek Hadice'ye dnd. Beni sarp rtnz, beni sarp rtnz! dedi. Korkusu gidinceye kadar vcudunu sarp rttler. Ondan sonra, olanlar Hadice'ye haber verdi. Kendimden korktum dedi. Hadice de: Hayr, vallahi. Allah seni ebediyen rsva etmez. nk sen, yaknlarna sla yaparsn, acizlerin iini grrsn, fakire yardm eder, kimsenin kazandramayacaQ kazandUrsn. Misafiri Drlarsn. Hak vekillerine yardmc olursun dedi. Ve hemen Peygamberi alp amcasQn olu Varaka'ya gtrd. Bu kii cahiliye dneminde Hristiyan olmu bir kii idi. branice yaz yazmasQ bilir, ncil'den Allah'n diledii kadar bazeyleri branice yazard. Ve krd. Hadice, Varaka'ya: Amcaolu dinle! Kardeinin olu ne sylyor? dedi. Varaka: Ne var kardeimin olu? diye sorunca, Rasulllah, grd eyleri ona haber verdi. Bunun zerine Varaka:

  • 2

    O grdn, Allah'n Musa'ya indirdii Namus'tur. Ne olurdu, senin davetin gnlerinde ben de gen olsaydm. Kavminin seni karacaklar/hicrete zorlayacaklar zaman sa olsaydm. Bunun zerine Rasulllah: Onlar beni karacaklar m? diye sordu. O da: Senin gibi bir ey getirmi [vahiy tebli etmi] bir kimse yoktur ki dmanla uramasn. ayet senin davet gnlerine ularsam sana son derecede yardm ederim dedi. Ondan sonra ok gemedi, Varaka ld. Ve bir mddet vahy kesildi.1

    Alak suresi imdiye kadar bu rivayet dorultusunda anlalmaya allmWr. Oysa ayetleri anlamann en iyi yolu, onlar Kurann dier ayetleriyle aklama ilkesinden hareket ederek sureyi Kurann genel erevesi iinde anlamaya almaktr. Bu ilke, ncelikle vahyin balangFQ anlatan ve yukarda zeti verilen mehur rivayetin Kuran nda dikkatle incelenmesini gerektirir. Bu incelemenin bizi ilk elde ulaWraca sonular unlardr:

    lk vahiylerin uyku esnasnda inmedii Kuran ile sabittir. (Necm/11-13) Rivayette iddia edildii gibi ilk vahiyler ryada inmi ise, bunun Alak suresinden nce vuku bulmu olmas ve o ryada inen vahye ait baka ayetlerin de bulunmu olmas gerekir. Byle bir eyin kabul ise vahyin eksik toparlandQn kabul olur ki, bu hem tarih belgelere hem de Rabbimizin kitabQ koruma vaadine ters der. Aye'den rivayet edilenler doru ise, rivayette sz edilen vahiyler ancak Aye'nin olaylar hatrlayabilecei aa ve peygamberimizin evine dhil olduu dneme ait olabilir.

    Rivayet, Aye'nin a]yla, sanki Aye olaylara tank olmu ve anlatm gibi aktarlm, geni bilgi verilmemitir. Hlbuki herkes tarafndan bilinmektedir ki, ilk vahiyler geldiinde Aye kk bir ocuktur.

    Peygamberimiz, kendisine ilk vahiy geldiinde korkmam, rpermemitir. (Necm/13-17) Varaka gayb bilmez, bilemez. Bu rivayette Varaka, tahminin de tesinde, kehnette bulunmaktadr. Rivayetin peygamberlerin z yurtlarndan karlmasyla ilgili bu blm brahim suresinin 13. ayetinden alnm gibi grnmektedir. Bylece Rabbimizin deLmez ve phe gtrmez beyan Varaka'ya isnat edilmitir.

    13,14Ve kfirler; Allah'n ilhlQ ve rabliini bilerek reddeden kimseler, elilerine: Ya sizi kesinlikle yurdumuzdan karacaz, ya da kesinlikle bizim dinimize/ yaam tarzPza dneceksiniz! dediler. Rableri de elilerine: Biz irk koarak yanl; kendi zararlarna i yapanlar kesinlikle deLime/ yNma uratacaz ve onlardan sonra sizi kesinlikle o yere yerletireceiz. Bu, makammdan ve tehdidimden korkan iindir diye vahyetti.

    (brahim/ 13,14)

    88,89Toplumundan byklk taslayan ileri gelenler dediler ki: Ey uayb! Ya seni ve seninle beraber inananlar kentimizden kesinlikle karUz, ya da bizim dinimize/ yaam tarzPza dnersiniz! uayb, dedi ki: stemesek de mi! Allah bizi ondan kurtardktan sonra tekrar sizin dininize/yaam tarzQza dnersek, kesinlikle Allah'a kar yalan uydurmu oluruz. Rabbimiz Allah'n dilemesi dnda ona geri dnmemiz bizim iin olacak ey deildir. Rabbimiz bilgisi ile her eyi kuatmWr. Biz sadece Allah'a gvenip dayandk. Ey Rabbimiz! Bizimle toplumumuz arasnda hak ile hkmet. nk Sen hkmedenlerin en hayrlVVn!

    (Araf/ 88, 89)

    86Ve sen Kitab'n sana vahyedileceini/indirileceini ummuyordun. O, ancak Rabbinden bir rahmet olarak verildi. yleyse sakn kfirlere; Allah'n ilhlQ ve rabliini bilerek reddedenlere arka kma/ yardmc olma.

    1 (Sahih-i Buharinin Vahy Kitabnda nakledilen 3 numaral rivayet)

  • 3

    (Kasas/86) Kuran'a gre ilk vahiy Hra Maaras'nda deil, Mescid-i Aksa'da; Cennetul-Me'v

    denilen yerde gelmitir. Hra maaras ile ilgili rivayetler, hem Peygamberimizi hem de vahyi rencide eder.

    Bu rivayet doruysa, Kuran'da tam tane "ikra" szcnn eksik olduunun kabul edilmesi gerekir.

    (er bu rivayet doru sayOrsa, ilk mmin, ilk mslman Peygamberimiz deil, En'm/l4, l63 ve Zmer/12'nin hilfna Hatice olur.

    Rivayetteki "bir mddet vahiy kesildi" ifadesi karPza bir de "fetret" problemini

    okarmaktadr. Szlk anlam olarak, "bir eviklikten sonra geveme, sertlikten sonra yumuama, gllkten sonra gelen zayflk, aralk, boluk" demek olan fetret,konumuz itibariyle "teblisiz dnem" anlamna gelir. Bu "teblisiz dnem"in ne kadar srd ri-vayetten rivayete deLmektedir; 12, 15, 25, 40 gn, hatta 3 sene srdn iddia eden rivayetler vardr. Bu rivayetler, Fetret'in sebepleri konusunda da birbirleriyle elikili bir eitlilik arz ederler. Fetret'e, yani vahyin kesildiine ve bunun sebebine dair rivayetler gvenilir olmaktan ok uzaktr. Fetretin nedenlerine dair Raz'nin naklettii u grler, konuyla ilgili rivayetlerin neden gvenilir olmadQ gsterecek niteliktedir: 1- Ehl-i Beyt iinde trna uzun olanlar varm. 2- Peygamberimiz bir savata ayaQ taa vurup kanatm, bunun zerine Sen, kanayan ve karlaWey Allah yolunda saylan bir parmak mVn? diye szlanm. Allah da buna kzm, vahyi kesmi. Oysa bu olay, Sahih-i Buhari'de baka konular dolayVyla yer alan ve ilk vahiylerin gelmesinden yllar sonrasna ait bir olaydr. 3- Peygamberimizin evinde, torunlar Hasan ile Hseyin'e ait kpek yavrular varm. Bu nedenle, bir melek olan Cebrail peygamberimizin evine girememi. Oysa peygamberimizin k] Fatma, Ehli Snnet kaynaklarna gre vahyin balangFnda henz be yalarnda bir ocuktu. ia kaynaklarna gre ise peygamberimizin nbvvetle grevlendirilmesinden be yl sonra dnyaya gelmitir. Ei Ali ile evlenmesi ise hicretin ikinci yOnda gereklemitir. lk vahiyler srasnda ocuk olduklar iddia edilen Hasan ve Hseyin, gerekte hicretin ikinci yOndan sonra dnyaya gelmilerdir. 4- Yahudiler peygamberimize Zlkarneyn ve Ashab- Kehf hakknda sorular sormular, peygamberimiz de yarn cevap vereyim demi fakat Qaallah dememi. Halbuki Zlkarneyn ve Ashab- Kehf'ten Kur'an'da ilk defa 69. sure olan Kehf suresinde sz edilmektedir. Alak suresi ile Kehf suresinin inileri arasnda en az on yllk bir zaman fark vardr. Gerekte fetret denen byle bir dnem yaanmam, vahiy kesintisiz olarak devam etmitir. Aslnda Duh/3 ayeti, fetret konusuna malzeme yaplmWr. Birok evirmen ve yorumcu bu ayeti, Rabbin seni terk etmedi ve sana darlmad eklinde anlam ve ilk vahiyle bu ayet arasnda bir fetret dneminin bulunduu kanVna varmWr. Oysa Duh suresi, ini Vras olarak 11. suredir. Eer bu kabulleri doru olsayd, ilk vahiyden sonra -bu ayete kadar- hi vahiy gelmemi olmas veya Duh suresi'nin 2. sure olmas gerekirdi.

    Sz konusu ayetin doru anlam, Rabbin sana darlmayacak ve seni brakmayacak (Duh/3) eklindedir. Yani, bu ayetle Peygamberimiz ve misyonu kesin bir dille teminat altna alnmWr. Bu ayetteki ifadeler, ayetin ieriine kesinlik kazandrmak [olacan kesinli-ini tembih] maksadyla gemi zaman kipiyle gelmitir. Kuran'da bunun, -Ay'n yarlmas gibi- yzlerce rnei vardr. Duh suresi'nin sz ak da buna dellet etmektedir.

  • 4

    Bu surenin ini sebebi, Rabbimizin rahmet ve hidayeti kendine yazm [farz klm] olmasGr. Daha sonraki ayetlerden reneceiz ki Rabbimiz, Rahman ve Rahm olmasQn bir gerei olarak rahmeti kendi zerine bor klmWr (En'm/12, 54); hidayeti zerine yazmWr (Leyl/12, Nahl/9); her canlya r]k vermeyi zerine bor klmWr (Hd/6).

    Yeryznde zgrlkler ortadan kaldUlarak insan onuru ayaklar altna alQp

    birtakm ilhlar, rabler oluturulduu, irk, hakszlk, yanl iler ve kargaa yaygnlaW, doadaki denge bozulduu dnemlerde Allah, rahmeti gerei mdahale edip o toplumlara eli gnderip kitap indirir. Allah, rahmeti zerine bor kabul etmitir. te Mekke'de bu koullar altnda Muhammed eli seilip vahye muhatap olmutur.

    Bu ileri kendine farz klan Rabbimiz, insanlara hidayet etmeyi [doru yola

    Nlavuzlamay]; onlara akl ve vicdan vermek, peygamber gndermek ve kitap indirmek suretiyle yerine getirmitir.

    Yce Allahn hangi artlarda toplumlara peygamber gnderdii, Kuran'n birok suresinde dorudan ya da dolayl olarak dile getirilmektedir.

    Allahn yozlaP toplumlara peygamberler gndermesi konusundaki ilah snneti gerei, tm insanlk genel bir hidayet aUVna muhta bir durumdayd. O gnn Mekke'sinde de din inan yozlaP, bu yozlama ve bozulmalar sonucu yzlerce tanrV bulunan mrik bir kitle olumutu. Bu kitlenin giderek tt bir sistemle kaynamas, dorudan irk inancQn bir sonucuydu. Her tt sistemde olduu gibi, orada da alt kesimdeki insanlar hor ve hakir gren yeni firavunlar ve kstah asilzadeler tremiti. Bunlar kendi rabliklerinin ve kurduklar dzenlerin sarslmamas iin ihtirasla gayret gstermekteydiler.

    Byle bir ortamda domu ve bym olan Muhammed b. Abdullah, o toplumdan biri olmasna ramen farkl bir uygulamaya tbi tutulmu, Rabbinin zel nimetine mazhar olmutu. Onun henz peygamber olmadan mazhar olduu bu nimet, Allah'n tektanrF bir mslman olan brahim (as)e de verdii "doruyu bulma yetenei"nin ona da bahedilmi olmasyd (Enbiya/51).

    O, kendisine bahedilen bu anlama ve kavrama yetenei sayesinde dalletten kurtulmu, tevhd mcadelesi veren, bu uurda toplumuyla tersleen bir kimlie brnmt. Artk onlardan biri deildi, aksine onlarn irkini ve tt dzenlerini protesto ediyordu.

    O tarihte Kbe, Mekkelilerin halka ak parlamentosu, ibadet merkezi idi. Kbede yaptklar ibadetler; beytin Ulplak tavaf edilmesi, slk alarak ve el rparak gsterile salat ikame edilmesi eklindeki yozlaP ibadetlerdi (Enfl/35). Kbenin ii ve evresi, sahte tanrlarn yzlerce heykeliyle doluydu. dare ise yresel firavunlar mesabesindeki Darun-Nedve yelerinin kontrolndeydi. Ne var ki, artk aralarnda onlara kar koyacak kimsesiz bir adam vard: Muhammed b. Abdullah.

    Kbenin Arablar arasndaki ilevini de dikkate alarak, bir karlaWrma ve tespit yapmak iin nce o gnn Mekke'sinin emiri, kermi Ebu Cehl'i, sonra da yine Mekke'de domu-bym Muhammed b. Abdullah' dnmek gerekir.

    Bu hal ve artlar iinde, Muhammed b. Abdullah bir gece Kabe'de salat etme; birin aydnlatma, sosyal destek salama giriiminde bulunmu fakat bu arzusu Eb Cehl tarafndan engellenmiti. (Alak/9-10). Bakara/185'e gre Ramazan ay iinde yer alan bu gece, Duhn/3'teki adyla "Mbarek Gece", Kadr suresi'ndeki adyla "Kadr Gecesi"dir. Alak/9-10'da bahsedilen "kul", ittifakla Muhammed b. Abdullah'tr.

  • 5

    Bu tartma ve salattan engelleme sonrasnda Muhammed b. Abdullah, bulunduu Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yrr. Nitekim bu olay sr/1'de, "Yrten... Allah tarafndan yrtlen" ifadeleriyle anlatOr,

    Mescid-i Haram' biliyoruz, ama Mescid-i Aksa neresidir? Kuran'da geen Mescid-i Aksa, bugnk bildiimiz Kuds'teki Mescid-i Aksa deildir.

    Kuran'da geen Mescid-i Aksa, Mekke'de; Haram blgenin kenarnda, Taif yolu zerinde, Cirne vadisinin yamacnda eski bir mesciddir. slm'n ilk yllarnda Kuds'te bulunan -bu gnk Mescid-i Aksa'nn yerindeki- mescidin ad Beytl-Makdis'tir. Beytl-Makdisin inas Hz. Sleyman'a dayanr. Hicretten 90 yl sonra Abdlmelik b. Mervan, Beytl- Makdis'in yNntlar zerine bugnk mescidi yapm ve adQ da "Mescid-i Aksa" koymutur. Kuranda ad geen mescitle ilgisi bulunmamakla beraber Abdlmelikin yaptrd bu mescid de ayn isimle mehur olmutur. Konuyla ilgili daha ayrntO bilgi inaallah sra suresi'nin tahlilinde verilecektir.

    Muhammed b. Abdullah'n geceleyin yrtlnn nedeni, sril'den rendiimize gre, Rabbimizin, ayetlerinden bir ksmQ ona gstermeyi irade etmesidir:

    Kulunu, bir gece, yetlerimizden/ almetlerimizden/ gstergelerimizden gsterelim diye, Mescid-i Haram'dan bir kenarQ mbarek kldPz Mescid-i Aksa'ya yrten Zat, her trl noksan Vfatlardan arQktr. phesiz O, en iyi iitenin, en iyi grenin ta kendisidir. (sr/1)

    Orada neler oldu?

    6,7Ve mthi kuvvetleri olan, stn akl sahibi olan ve egemenlik kurmu olan, en yksek

    ufukta idi. 8,9Sonra yaklaW ve hemen sarkt. ki yay uzunluu kadar, ya da daha yakn olmutu. 10Hemen de kuluna, 14son kiraz aacQn yannda 15ki yannda oturmaya deer konaklama yeri vardr vahyettiini vahyetti. 16O zaman kiraz aacQ kaplayan kaplyordu. 11Gnl, grdn yalanlamad. 12Onun grd eyden kuku mu duyuyorsunuz?/Onun grd ey hakknda o'nunla mcdele mi ediyorsunuz?

    13Andolsun onu, baka bir inite daha grd. 17Gz Dmad ve azmad. 18Andolsun, Rabbinin almetlerinin/gstergelerinin en byn grd.

    (Necm/7-18) Evet, en byk ayeti grd: Vahiy ald, peygamber oldu. lk ald vahiy ikra!dr. Muhammed b. Abdullah artk bir peygamberdir. Bundan sonra sadece Rabbi adna

    hareket edecektir. Musa (as) ve Muhammed (as)'in ilk vahiy allar arasnda benzerlik vardr. Musa bir ate

    grr, ateten bir para kor almak iin atee doru yrr ve daa kar. Orada bir aatan tecelli [grnt ve ses] etmesiyle vahye muhatap olur. Muhammed de Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yrr ve orada son sidre aacndan bir tecelli ile vahye muhatap olur. (Kasas/30 ve T-H/9-24. ayetleri tetkik ediniz.)

  • 6

    1 (96). ALAK SURES Rahman, Rahm Allah Adna

    MEAL:

    1-2Oluturan; insan embriyondan oluturan Rabbinin adna ren-ret!

    3-5gren -ret!

    Senin Rabbin ise kendilerini stn biri sayan o kiilerden daha stn olandr. Senin Rabbin ki kalemle retti. O, insana bilmediini retti.

    6-8Kesinlikle senin dndn gibi deil! Dn Rabbine olmasna ramen

    insan, kendisini yeterli grdnde, kesinlikle azar. 9,10Salt ettii [ml ynden ve zihinsel adan destek olduu; toplumu aydnlatmaya alW] zaman bir kulu engelleyen kiiyi grdn m? 11,12Hi dndn m, eer o salt eden kul, doru yol zerinde idiyse ya da takvy [Allah'n korumas altnda olmay] emrettiyse!... 13Hi dndn m, eer salt edeni engelleyen o kii, yalanlam ve yz evirmi ise!... 14Salta engel olan o kii, bilmedi mi, Allah'n kesinlikle grmekte olduunu?

    15,16Kesinlikle senin dndn gibi deil! Eer salt edene; ml

    ynden ve zihinsel adan destek olan; toplumu aydnlatmaya alan kimseye engel olan o kii, salt; ml ynden ve zihinsel adan destek olmay; toplumu aydnlatmaya almay engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, peremden; yalanc, gnahkr peremden; sandan tutup srkleyeceiz. 17O zaman o, meclisini/rgtn arsn. 18Biz zebanileri; defedicileri, engelleyicileri aracaz.

    19Kesinlikle senin dndn gibi deil! Sen salt eden; ml ynden ve zihinsel adan destek olmay; toplumu aydnlatmaya almay engelleyen o kiiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eip teslim ol ve yaklaWUl/Rabbin seni Kendine yaklaWrsn.

    Ayetlerin Tahlili

  • 7

    1-2Oluturan; insan embriyondan oluturan Rabbinin adna ren-ret!

    Ayein orijinalindeki kra szc, karae fiilinin emir kipidir. Bu szck branice ve

    Sryanice'de de mevcuttur. Mesel, u anda bile Sryanice'de "okumak" szc iin Nryono kullanOr. kri szc de "admla, oku" anlamndadr. AraWrmaclar "ikra" szcnn hangi dilden dierine gemi olduu konusunda kesin bir kanaat sahibi deildirler.

    Henz defter-kitap ortada yokken karae szc, "hayz kanQn rahimde toplanmas ve Gar atlmas" anlamna retilmi [vaz edilmi] ve zaman ierisinde de kadnlarn hayzl gnleri ile hemen arkasndan gelen kanamasz gnleri kapsayan dnemlerin ad olarak kullanlmWr. Nitekim szcn Bakara/228'deki kullanP da bu anlamdadr.

    Daha sonra szck, istiare [dn alma] yoluyla "bir eyleri biriktirip onu datmak, baka yerlere nakletmek" anlamnda kullanlmaya balanmWr. "Develerin hamile kalarak yavruyu rahimde ta\p sonra da dourmasna" karaet'in-nqatu denilirdi.2

    Ayn szck, yukardakilere ek olarak "harfleri, kelimeleri, cmleleri ya da bilgileri bir araya getirip bir bakasna nakletme" eylemi iin de kullanlmaktadr. Zaten bu szcn "okumak" anlamnda kullanlma nedeni de budur.

    Ne var ki, karae szcn "okumak" diye evirmek yeterli olmad gibi, byle evrilmesi onun Kuran'da neden kullanldQ anlamak bakPndan da yanl sonu verir. nk Trke'de kullanlan "okumak" szcnn karO, Araba'da "tilvet"tir. Buna, hazrdaki bir metni okumak diyebiliriz. Ancak Kuran'n ikra szc ile bu anlamda bir okumay kasdetmedii aktr. Nitekim 6-8Bundan byle sende bilgi birikimi salayp onu bakalarna ulaWrtacaz sonra da sen unutmayacaksn/ terk etmeyeceksin. Ancak Allah dilerse bakadr. Kukusuz ki O, a da bilir, gizliyi de. Ve sana En Kolay Olan/ seni en ok mutlu edecek olan eyleri kolaylaWracaz3 ayeti gstermektedir ki, Nraat, "nce bir eyleri zihinde, kitapta vs. toparlayp-hazrlayp, sonra bakalarna szl ya da yazO olarak aktarmaktr. Bir gazeteyi, dergi veya kitab sessizce okuyup bir eyler renmek, Nraat szcnn ifade ettii "okumak" deil; tilvet szcnn ifade ettii "okumak"tr. Grld zere ikra szcnn temel anlam tek bir szckle ifade edilememektedir. Meal ve tahlilde ikra szcne "oku" diye anlam vermi olsak bile, dorusu akladPz gibidir. Bu husus dikkatten kaUlmamalGr.

    Bu durumda, konumuz olan ikra emrinden, Peygamberimizde bir eylerin biriktirileceinin ve sonra da bunlarn yine ona dattUlacaQn anlalmas gerekir. Dier bir ifadeyle, Peygamberimiz Allah'tan bir eyler renecek; rendiklerini de insanlara szl veya yazO olarak retecektir. Kendisine ikra ile emredilen [verilen grev] ite budur. Bu konuda u ayetlere baklabilir: sr/14, 45, 93, 106; Nahl/98; u'ar/199; A'rf/204; Qikak/21; A'l/6 ve Mzzemmil/20.

    Ancak unutulmamalGr ki, bu ayetler kendisine vahyolunduu zaman Peygamberimiz henz neyi okuyacaQ, zihninde neyi toparlayacaQ, neyi depolayacaQ, neyi tayacaQ ve neyi datacaQ bilmemekteydi.

    2 (Lisanl Arab, k r e mad. )

    3 (A'l/6-8)

  • 8

    Hd/1de belirtildii gibi, Kuran'n nce ihkam [yasalaWrma], sonra tafsil [detay, ayrnt] slbu dorultusunda olmak zere, Kuran'n nsz mahiyetinde olan bu surede Laret edilenler, ileriki ayet ve surelerde detaylandUlacaktr,

    Kuran szc de bu kkten tretilmi "furkan" kalEnda mastar ve isimdir. Allahn son vahyine isim olarak koyduu bu szck, "emir, nehiy, kssa, toplanp daWlan [Allah'tan alQp, kullara tebli edilen], Allah'tan renilip kullara retilen" anlamna gelmektedir.

    zetle, ikra emri, toplamak ve datmak anlam ekseninde "vahyolunacaklar zihninde toparla/oku/dat, tebli et" anlamna gelir. Bu nedenle biz burada ikra emrini, ren |ret diye ifade etmeyi uygun grdk.

    Verilen grev, Yaratan Rabb adna olup yerine getirilecek grevde kiisel bir ama ve

    okar sz konusu deildir. Peygamberimiz bundan byle Rabbini de yava yava tanyacaktr: Yaratan, ekrem [en

    stn olan], kalemle reten... Daha sonra Rabblalemin [tm yaratklarn programcV], Rahman [ok merhametli], Rahm [hep merhametli], Mlik-i yevm'id-dn [karOk gnnn hkmdar], Rabb'ul-felk [atlamann programcV], Rabb'un-ns [insanlarn programcV], Habr [her eyden haberi olan]... Vahiy geldike Rabbimizin "Esma-i Husn" dediimiz gzel isim ve sfatlar da yava yava renilecek ve Rabbimiz kendisine layk bir ekilde tannacaktr.

    Rabb, terbiye edip eiten, yarattklarQ belirli bir programa uygun olarak

    birtakm hedeflere gtren, gelimeyi programlayp yneten demektir. Bu szck, mutlak anlamda sadece Allah iin kullanOr. nsanlar iin, evin rabbi, iyerinin rabbi eklinde kullanOr. Bu ifadeye en yakn anlaml szck, Franszca'dan Trke'ye gemi olan patron szcdr. Bu szck, her ne kadar yakn anlam ifade etse de, sadece ticarete zg bir ifade olmas nedeniyle rabb kelimesinin birebir anlam saylmaz. Bu nedenle, rabb kelimesini bir iki szckle ifade imkn olmadndan Mealimizde szc Arapa haliyle brakmak zorunda kaldk. O nedenle okurlarPz, yukardaki tanP belleklerinde iyi tutmalGrlar.

    Rabb kavram, "yaratan" ve "ilh" gibi kavramlarla karWUlmamalGr. Allah'n rabb zellii zerreden krreye her nesne zerinde ilk var oluundan itibaren

    balayp son aamaya kadar devam eder. Hibir varlk bu programdan ayr deildir. Rabb Vfat Kuran'da en ok yer alan sfattr. yle ki, tam 903 kez yer alr.

    Ayetin orijinalindeki Alak szc, kelimenin szlk anlamlarQn dnda olarak eski

    tefsirlerde "kan phtV" eklinde karlanmWr. Bunun nedeni, ya ilk Yunan hekimi Hipokrat ve takipilerinin etkisi, ya da dk yapan bir kadnda, dk halindeki ceninin rahim kanyla kark grntsnn kabaca izlenimiydi.

    Alak szc, "birlemek, bitimek, asO olmak, cezp etmek, gnlden sevgi ve ak"4 anlamlarna gelir.

    4 (LSAN)

  • 9

    nsann yaratOndaki "alak" evresi, "nutfe" evresinden sonradr (M'minn/14, Hacc/5). Nutfe tarafndan dllenen yumurta, rahime yapr. Bylece embriyon, rahim zerinde bir kk oluturarak rahime engelle aslm gibi bir grnm arz eder ve o kk ile beslenir. Rahime asO bu dllenmi yumurta adeta bir parazit pozisyonunu andUr. Baka bir ifadeyle aslnda bu "larva", yani embriyon kurtuu, parazitin bizzat kendisidir. Cenin, hamilelik sresince bir parazit olarak anneden beslenir.

    Bu ayetten u anlamlar karmak mmkndr: Allah en basit, en olmadk eyden mkemmel insan yaratandr veya kibirli olan [Ebu

    Cehl'i ve benzerlerini] pis bir eyden yaratandr. nsann evveli cife [iren ey], ahiri ledir [le]. yleyse bu kibir niyedir?

    Esasen, sadece insan deil, canllarn birou da alak'tan yaratlmWr. Ayette sadece insann zikredilmi olmas, biyolojik canllar iindeki tek akl sahibi olup teklife muhatap alnmas sebebiyledir.

    Ayetten iaret anlam olarak koskoca insan kck bir hcreden yaratan Rabbin, bir Muhammed'den de koskoca bir mmet yaratacaktr mesaj da alnabilir.

    Alak/embriyonun mahiyetinin bu ayetin indii dnemde henz tam bilinmedii dikkate alQrsa, bu ayet ierii itibariyle bugn mucize nitelii de tamaktadr.

    Anlatmlar Ebu Cehilin ahsnda tekil insana ynelik olmasna ramen tm insanl iine almaktadr.

    Alaktan oluturma

    halq szc, Allah'a ait olan yoktan var etme eylemi deil, terzinin kumatan elbise yapmas, marangozun keresteden dolap yapmas gibi bir nesneden baka bir ey yapma veya uydurma; oluturma demektir.5

    halq szc Kur'an'da sadece Allah'n yaratmas iin kullanlmaz. Mesel, Fecr suresinin 8. ayetinde Rabbimiz lkelerde benzeri yaratlmam olan stun sahibi rem'e demek suretiyle Babil bahelerini/kulelerini tanmlarken Lem yuhlaq mislha [benzeri yaratlmamW] ifadesini kullanmWr. Bizler biliyoruz ki, rem'i yapan, Kur'an'daki ifadesiyle halq eden [yaratan] insanlardr. Bundan baka, Rabbimiz l-i Imran suresinin 49. ayetinde enni ehlqu lekm [sizin iin yaratUm] ve Maide suresinin 110. ayetinde ve iz tahlqu minet-tni [hani sen amurdan yaratyordun] diyerek yaratma szcn sa Peygamber iin, Ankebut suresinin 17. ayetinde ve tahlqne ifken [iftira yaratyorsunuz] diyerek mrikler iin kullanmWr. Halq szcnn yedinci yzylda inen bu ayette m-i mevsule ile kullanO ise, biyoloji bilimi aVndan tam bir mucize mahiyetindedir. Bu konuda daha fazla detay, Necm suresinin 45 ve 46. ayetleri ile Abese suresinin 18-20. ayetlerinde karPza kacaktr.

    3-5gren -ret!

    5 (Lisanl Arab, h l k mad. )

  • 10

    Senin Rabbin ise kendilerini stn biri sayan o kiilerden daha stn olandr. Senin Rabbin ki kalemle retti. O, insana bilmediini retti.

    Bu suredeki "rabbike" [senin Rabbin] ifadesi, Fatiha suresinde "Rabbil-lemn"

    [lemlerin Rabbi] olacaktr. Ayet mealinde karO [ise] olarak verilen vav, ayetin anlam aVndan son derece

    nemlidir. nk vav szcnn oradaki kullanO, cmlede bir mukayese yapldQ gstermektedir. Ebu Cehl'in Kabe'de salat eden, sosyal faaliyetlerde bulunan Muhammed (as)'i engelleyii ve hezeyanlar, mukayese edilenin Ebu Cehl olduunu gsterir. Yani, "o [Ebu Cehl] kerm [cmert, saygn] ise, senin Rabbin ekrem'dir [en cmert, en saygn, en stn olandr] anlam ortaya kar.

    Ayetdeki vav ihmal edildii iin meal ve tefsirlerin ounda "ise" szc bulunmamaktadr. Bu yzden de ayetin iaret ettii Eb Cehl'in kerimlii akldan uzaklamakta ve cmle saOkl olarak anlalamamaktadr.

    Allah, Kendisini Peygamberimize tantmaya baOyor: Rabb, yaratF, en cmert, en stn

    ve bilgilendirici... Kullar aVndan en nemli, en gerekli ey ilimdir. Demek istenmektedir ki, bundan sonra

    Allah ilim aktacak, vahyedecek ve Peygamber de onlar toparlayacak; ezber edecek, yazdracak ve insanlara tebli edecektir.

    Peygamberimiz ttla, tuyanla, imdilik ilimle mcadele etmeli; yani herkesi bilgilendirmeye almalGr. Kalem ilmin semboldr. aret anlamyla, gnderilecek vahiylerin kalemle yazlmasQn, zapturapt altna alnmasQn gereine iaret eder. Zaten Peygamberimiz de her ayeti ktipler eliyle yazO hle getirmitir.

    Kalem mecaz bir ifadedir. Kalem insanln geliiminde ve ycelmesinde rol oynam en nemli alettir. Kalemden ama bilgidir, eitimdir, okuldur, her trl eitim malzemesidir. Buradan, eitimin tm alt ve st yapVQn hazrlanmas gereini de anlamal\z. Kalem, mecaz olarak ele alnmaz ise, uydurma rivayetler n plana Nverir, Arn etrafna melekler oturtulur, nlerine hokkalar konur, peygamberimiz de mirata kalemlerin JFrtVQ dinler ve gelir anlatr.

    6-8Kesinlikle senin dndn gibi deil! Dn Rabbine olmasna ramen insan, kendisini yeterli grdnde, kesinlikle azar. 9,10Salt ettii [ml ynden ve zihinsel adan destek olduu; toplumu aydnlatmaya alW] zaman bir kulu engelleyen kiiyi grdn m? 11,12Hi dndn m, eer o salt eden kul, doru yol zerinde idiyse ya da takvy [Allah'n korumas altnda olmay] emrettiyse!... 13Hi dndn m, eer salt edeni engelleyen o kii, yalanlam ve yz evirmi ise!... 14Salta engel olan o kii, bilmedi mi, Allah'n kesinlikle grmekte olduunu?

    Ayetin orijinalindeki Kell [hayr, hayr] szc, muhataptaki bir dnce veya eylemi

    inkr ve ret iin kullanOr. Szcn ierdii itiraz anlam, babann ocuuna veya |retmenin rencisine mdahalesi anlamndaki bir itiraz ifade eder; herhangi bir soruya verilen "hayr" anlamndaki olumsuz cevapla bir ilgisi yoktur. Eer ayette neye itiraz edilip

  • 11

    neyin reddedildii doru tespit edilmezse, sure anlamszlar; edeb mucize olan Kuran'n garabetle, anlam bozukluklaryla dolu meal ve anlatmlar ortaya kar.

    Baz tefsirciler bu sz "Ebu Cehl ve benzerlerinin yaptklarna ret" olarak alglayp "Hayr, onun zannettii gibi deil" eklinde anlamlardr. Oysa muhatap Ebu Cehl veya benzeri kimseler deildir. O anda, ilk vahiy esnasnda Allah'n karVnda sadece Peygamberi-miz vardr ve Allah Peygamberimize kell [hayr, hayr] demektedir. Yani, Allah, Peygamberimizin yapt veya dnd bir eye mdahale etmektedir.

    Kellnn anlam birok meal ve tefsirde maalesef ya ihmal edilmi ya da yanl verilmitir.

    Peygamberimiz kendisine vahiy geldii esnada hibir ey yapmadna ve sylemediine, sadece vahyedileni dinlediine gre, Allah neye mdahale etmektedir? Tabi ki Peygamberimizin zihninde oluan eylere... nk Allah, akllardan geenleri bilendir.

    Kalem, A'l, Mddessir ve Mzzemmil gibi ilk inen surelerdeki ayetlerin iaretinden |reniyoruz ki, bu olay karVnda Peygamberimizin aklna ok ey geldi: Peygamber seiliinden phelendi (Ynus/94); kendini buna uygun bulmad; verilen grevi zor, mcadele edecei kitleyi ise gl ve acmasz grd; hakknda kabilecek "delirdi, cinlendi" gibi sylentileri dnd. Rabbimiz bu dncelerin yersizliini belirtip resulnn kafasndan bunlar karp atmasQ istedi ve ona kell [hayr, hayr!] dedi. te buradaki kellnn anlam budur.

    Yani, ite insanln tuyan, firavunlamas, zalim bir sistem oluturmas nedeniyle... seni peygamber yapyorum. Bundan sonra sana vahyolunanlar toplamal, bakalarna tamal, tebli etmelisin.

    Ayette bahsedilen tuyan/azma; mahallede, sokakta mark davranlarla yaplan sradan bir azma deildir. Bu nedenle tuyan ve onun temsilcisi tt ile ilgili biraz daha ayrntO ve kavramsal bilgi vermenin faydal olacaQ dnyoruz:

    Tuyan, "haddi ama, zulm, azgnlk, sapklk, isyan, kfr" demektir. (LSAN) Tuyan kelimesi, ta [azd, taW, zulmetti] fiilinin mastar olarak Kuran'da dokuz yerde

    geer. Ayrca "haddi ap azgnlk yapan kii ve topluluklar" manasnda [ta] alt yerde; insanlar yoldan karan, azdran "eytan", "put" ve "khin" anlamnda [tt] sekiz yerde geer. Mastar ve dier trevleriyle birlikte bu kelime Kuran'da toplam otuz dokuz yerde zikredilir.

    Tuyan, insann tabiatnda vardr. Vahye kulaQ tkayan, kendi aklQ yegne rehber kabul ederek kendini beenen bencil insan, bir de ok mal sahibi olup kendini ihtiyatan uzak grmeye balad m, tuyan iine dm olur.

    nsan, kendisinde istediini yapabilecek bir g, bilgi ve yetenek hissettii zaman artk Allah' unutur; gerek kudret, gerek ilim, gerek dileme, gerek g ve irade sahibinin yalnzca Allah olduunu aklndan karr. Bu durum insan iin tuyana alan bir kapGr; ar-Wk dilediini yapar, hak-hukuk ve sQr tanmaz. Allah'a ortak komaya, nefsini O'nun yerine geirip hev ve heveslerinin peinden gitmeye balar. te bu hl, tuyan hlidir ve bu tr insanlar da Kuran'n diliyle "ta'dir.

    Kuran'da Firavun, tuyann simgesi olarak takdim edilmitir. O, btn gcn kendi elinde olduuna inanyor, insanlar kk gryor, ldryor ve en kt ikenceye maruz Erakyordu (Bakara/49, brahim/6). Firavun mantna gre btn insanlar onun kulu-klesi, 0Vr ve nehirler onun mlk idi (Zuhruf/51).

    (er Musa (as) ile Harun (as) ona tuyanQ hatrlatmasa ve onu Allah'a armasa idiler, Firavun da hirette Allah'a kar bir bahane retebilir, "Rabbim! Bana bir uyarF gelmedi ki!"

  • 12

    diyebilirdi. nk azgnlQn farknda deildi; insanlar kle olarak alWrmay, onlara Lkence etmeyi ve ldrmeyi tabi hakk olarak gryordu. Saltanat onu marur etmiti.

    Tuyan'n temelinde kibir ve bencillik yatar. eytann da azgnlQn sebebi kibir ve bencillikti. Bu bakmdan Nis/51'de tt, eytan [blisi] da kapsamaktadr.

    Tt, "azgn, sapk, ktlk ve sapklk nderi, zorba, eytan, put, puthne, khin, sihirbaz, Allah'n hkmlerine srt eviren kii ve kurulu" anlamlarna gelir.

    Tuyan ile ayn kkten gelen tt kelimesi; "azgn, insanlara zorla hkmeden, kfir, zorba kii"yi ifade eder.

    Kuran'da Allah mminlerin dostu ve yardmcV; tt ise kfirlerin dostu ve yardmcV olarak gsterilmi, mminlerin "Allah yolunda savaWklar", kfirlerin ise "tt yolunda savaWklar" ifade edilmitir:

    Allah, inananlarn yardmc, yol gsterici, koruyucu yakQGr; onlar karanlklardan aydnla okarr. Kfirlere; Allah'n ilhlQ, rabliini bilerek reddeden kimselere gelince; onlarn yardmc, yol gsterici, koruyucu yaknlar tttur ki kendilerini aydnlktan karanlklara karr. Bunlar, cehennem ashbGr. Onlar, orada srekli kalFGrlar.

    (Bakara/257)

    man etmi kimseler, Allah yolunda savarlar. Kfirler; Allah'n ilhlQ ve rabliini bilerek reddetmi kiiler de tut yolunda savarlar. O hlde siz eytann yaknlar, yardmclar ile savan. phesiz eytann tuza ok zayftr.

    (Nis/76) Allah'n indirdii hkmlere muhalif olan ve onlarn yerine gemek zere hkmler icat

    eden her kii ve kurum, tttur. Tt, Allah'a kar isyan etmesinin yanVra, O'nun kullarQ kendisine kul edinmek

    gayretinde olandr. Bu ileviyle o, eytn, papaz, dn veya siyas bir lider olabilir. Yce Allah Kuran'da, Ve andolsun ki Biz her mmete, Allah'a kulluk edin ve tauttan

    sakQn diye bir eli gnderdik. Artk Allah, bu mmetlerden bir ksmna doru yolu gsterdi, bir Nsmna da sapklk hak olmutur. imdi yeryznde bir gezip dolan da bakn yalanlayanlarn sonu nasl olmu;6 76man etmi kimseler, Allah yolunda savarlar. Kfirler; Allah'n ilhlQ ve rabliini bilerek reddetmi kiiler de tut yolunda savarlar. O hlde siz eytann yaknlar, yardmclar ile savan. phesiz eytann tuza ok zayftr7 ayetleriyle m'minlere tt hakknda bilgi vermekte ve tta kar taknmalar gereken tavr aklamaktadr.

    Her ne ekilde olursa olsun, insanlar tarafndan Allah'n hkmlerine muhalefet edecek ekilde konulan hkmler, "tt hkmler" olarak isimlendirilirler. Yce Allah buyuruyor ki:

    Kesin olarak, inanmamakla emrolunduklar tutu aralarnda hakem yapmak isteyerek kendilerinin, sana indirilene ve senden nce indirilene inandklarQ ileri sren u kiileri grmedin mi/hi dnmedin mi? eytan da onlar uzak/geri dnlmez bir sapklkla sapttrmak istiyor.

    (Nis/60) Kendisinde byle yetkiler grp, Allah'n indirdikleriyle hkmetmeyip hev ve hevesleri

    dorultusunda hkmler koyanlar, ayn zamanda "ilhlk" iddiasndadrlar. DolayVyla Allah'n hkmleri dnda hkm koyanlar ve o hkmlere tbi olanlar, tevhd akidesinin Gna Np kfir, zalim ve fask olurlar. Allah Tel, Allah'n indirdii ile hkmetmeyenleri kafir, zalim ve fask olarak nitelemitir. (Mide/44-47).

    6 (Nahl/36) 7 (Nis/76)

  • 13

    Konumuz olan ayetten de anlald zere Yce Allah, Nh (as)'dan Muhammed (as)'e kadar btn peygamberleri, insanl tevhide, yani Allah'n birliine, orta olmadna inanmaya; O'nun koyduu hkmleri kabullenmeyip hev ve heveslerine gre hkm koyan tta kar savamaya ve tt kapsamna giren eylere kulluk etmekten kanmaya armalar iin gndermitir.

    Bu ttlar, brhm (as) dneminde Nemrut, Ms (as) dneminde Firavun, Muhammed (as) dneminde de Eb Cehl ve Eb Leheb gibi toplumun ileri gelenleri ve puta tapan ahsiyetleridir; dier peygamberler dneminde de, kendilerine gnderilen tevhd akidesi-ni/inancQ inkr edip, atalarndan kalan inanlar zerinde inat gsteren puta tapan kavimlerdir.

    Ttlarn devri kapanm deildir. Peygamber bulunsun veya bulunmasn, her dnemde ttlar var olmaya devam etmitir. Onlar sadece eski kavimlerde ortaya Np yaama imkn bulan gler deil; bugn de mslmanlara en azim dmanl ve en yNF propagandalar reva gren kii, odak veya organizasyonlardr. Tt, ekonomik, sosyal ve kltrel g kaynaklarQ ele geirmi, ahlk deerleri [dini], toplumlarn gznde itibarsz ve taraftar olmaktan ekinilen bir duruma drmeyi gze alacak kadar dmanlQ ilerletmitir. Ayrca dorudan yaptklarQn dnda, insanln ortak deerleri ad altnda pek ok kavram da mslmanlara zarar verecek bir ierie dntrmtr. Ksaca tt, mslmanlar drt bir yanndan kuatm bulunmakta ve mslmanlara hayat hakk tanmamaktadr.

    yleyse anlyoruz ki, Peygamberimizin grevi sokaktaki marklarla deil, tt dzenin kurucularyla mcadele etmekti. lk ii, toplumun hidayet yolu zerinde oturup hayduta engellemeler yapan bu azgn gruhu uyarmakt.

    Gerek ayetin orijinalindeki "inne" ve "lam" gibi edatlardan ve gerekse cmlenin isim cmlesi olmas gibi tekitlerden anlalmaktadr ki, Peygamberimizin karVndaki dman ok etindir. Musa'nn dman Firavun ile Peygamberimizin dmanlar mukayese edilecek olursa, ayetteki tekitten hareketle, Peygamberimizin dmanlarQn azgnlQn Firavun'unkinden de daha fazla olduu sylenebilir.

    nsann tuyanna, dier bir ifadeyle ttlamasma iki sebep gsterilmitir. A) hireti inkr, B) stina. stina; "insann, (ister gerek olsun, ister yle olduunu zannetsin) zengin/kendi kendine yeterli olduuna inanmas" demektir. Szck, stif'al babndandr. Bu bab, Araba dilbilgisi kurallar gerei, kendisine sokulan kk harfli herhangi bir fiile "talep", "sual", "tahavvl", "itikat", "vicdan", "inklab", "isabet", "ziyade", "nazar" ve "teslim" anlamlar kazandUr. Bu kelimeye itikat/inan anlam kazandrmWr.

    Kendisini zengin, yeterli grenlerin marklklar, azgnlklar Hmeze sresinde de vurgulanmWr.

    9,10Salt ettii [ml ynden ve zihinsel adan destek olduu; toplumu aydnlatmaya alW] zaman bir kulu engelleyen kiiyi grdn m?

    Bundan sonraki ayetlerde, azm insan somut olarak gsterilmekte, Peygamberimizin

    niin peygamber seildiinin gerekeleri rneklerle aklanmaktadr. Kuran'n bir zellii de rneklemeli oluudur. Yce Rabbimiz, anlay en alt seviyede olann bile Kuran' anlayabilmesi iin rnekler sunmu ve bundan ekinmediini ifade etmitir. (Bakara/26)

    Ayetteki sall szc meal ve tefsirlerde genellikle "namaz Nld" anlamyla yer alr. Aslnda anlam "namaz klmak" deildir. Bu anlam kesinlikle slam dinini yozlaWrmak amacyla ortaya konulup zaman ierisinde zihinlere iyice yerletirilmitir. Salat szc Kuranda ilk olarak burada yer ald iin gerekli tahlili burada yapp bundan sonrakilerde buraya atfta bulunacaz.

  • 14

    [SALT]

    Anlam: [salt] szcnn yap olarak, [saly] ve [salv]

    kklerinden tremi olmas mmkn grnmektedir. Dilbilgisi kurallarna gre her iki kkten de tremi olabilir. Zira hem [saly] hem de [salv] szckleri, son harflerinin harf-i illet olmas sebebiyle nkstrlar ve bu kklerden bir szck trediinde, kklerin sonundaki harf-i illetler derek baka harfe dnr. Bu durumda, treyen yeni szcn, bu kklerin hangisinden tredii konusunda ciddi bir araWrma yaplmad takdirde ortaya baz karklklar okabilmektedir. Nitekim [salv] kknden olan kalplarn birounun ekimlerinde [vav] harfi, galb [deLim] neticesi ]ya]ya dnmekte ve bu ekilde treyen szckler, ilk bakta [saly] kknden tremi gibi grnmektedir.

    Bu gibi durumlarda Kurn'n mesajQ doru anlamak iin yaplacak ilk i, szcn tremi olabilecei kklerin anlamlarna bakmaktr. Bu sebeple biz de tahlilimize, [salt] szcnn tremi olabilecei [saly] ve [salv] kklerinin anlamlar ile baladk.

    [saly, sla]; piirmek, yakmak, atee atmak-atee girmek, yaslamak anlamna gelir. Szck bu manada Hkka sresi'nde gemektedir:

    Sonra cehenneme [/sallh] yaslayn onu. (Hkka/31)

    Bundan baka, szck Kurn'da birok kez, bu kkten tremi olan [islavh], [yesl], [veseyeslavne], [seslhi], [l yeslh] gibi farkl kalplar hlinde yine ayn anlamda yer almWr. Mesel, [s-l-y] kknden tremi olan [musalln] szc, destek veren, yardm eden anlamnda deil, hayvanQn srtna, uyluuna yaslanan anlamnda kullanlmaktadr.8

    [saly] szc, Trke'deki sallamak ve yaslamak szcklerinin de kaynaGr.

    Ancak, konumuz olan salt szcnn kknn saly olduu varsayOrsa, Kurn'da geen tm [salt] szcklerinin ve trevlerinin atee atmak, yaslamak anlamnda olduunu kabul etmek gerekecektir ki bu durumda, mesel Kevser sresi'ndeki [salli] emrinden, onu atee at veya Ahzb/56'daki [sall aleyhi] ifadesinden, onu [Muhammed'i] atee sallayn/atn anlamQ okarmak gerekecektir. Sonu olarak, yardm, destek, aba, gayret anlamlarna gelen [salt] szcyle, atee atmak, atee yaslamak, piirmek, yakmak anlamndaki [saly] szc arasnda herhangi bir mana ilikisi kurma imkn yoktur.

    [salv]: sim olarak uyluk, srt demek olan szck yle aklanr: [salv], insann ve drt ayakl hayvanlarn srt, kala ile diz aras anlamna gelir.9

    Bu anlam dorultusunda fiil olarak kullanldnda szck; uyluklamak, Vrtlamak anlamna gelir ki, uyluun [bacan, diz ile kala arasndaki blmnn] yatay duruma getirilerek bir ykn altna uzatlmas eklinde bir hareket olan uyluklamak da, bir yk srta almak demek olan srtlamak da, yk altna girmeyi, yke destek vermeyi ifade eder.

    8 Lisn, 5/387; Tc, 19/606. 9 Lisn, 5/387; Tc, 19/606.

  • 15

    Bize gre salt szcnn kk saly deil, salv'dir. Szcn asl ise [salvet] olup, kk szck nks [son harfi illetli] olduundan, genel dilbilgisi kurallar gerei [salvet] szc, [salt] ekline dnmtr. Nitekim szcn oulu olan [salavt] szcnde, kk szcn asl harfi olan [vav] aka ortaya kmaktadr. Bu durum, baka birok szck iin de geerlidir. Mesel, az [savaW] szcnn mastar [azve]dir ve azve'nin oulu [azevt] olarak gelir. Dier fiil ekimlerinde de az'nn vav, ya [ya]ya dnr yahut da der. Zaten salt szcnn, s-l-v kknden tredii hususunda ittifak olduu iindir ki, bir anlam karkl olmasn diye mushaflarda salt szc, eklinde [elif] ile deil, eklinde [vav] ile yazOr.

    Dier taraftan, [s-l-v] kknden tremi olan [sall] (mastar salt) szcnn anlam, Kymet/31-32'de, hibir yanl anlamaya meydan vermeyecek ekilde net olarak aklanmWr:

    [fel saddaqa vel sall velkin kezzebe ve tevell (31Fakat o, ne onaylad, ne destekledi. 32Fakat o, yalanlad ve geri durdu. 33Sonra da gerine gerine yaknlarna gitti.].

    Grld gibi yukardaki cmlede drt eylem zikredilmi, bu eylemlerden ikisi dier ikisinin karW olarak gsterilmitir. yle ki: [saddaqa]nn karW olarak [kezzebe], yani tasdik etmenin karW olarak tekzib etme, yalanlama fiili kullanOrken, [sall] fiilinin karW olarak da [tevell] fiili kullanlmWr. KalE itibariyle sreklilik anlam tayan tevell szc; srekli geri durmak, srekli yz dnmek, lakayt kalmak, ilgisizlik, pasiflik ve yaplmakta olan giriimleri ksteklemek demek olduuna gre, [tevell]nn karW olan [sall] da; srekli olarak destek olmak, seyirci kalmamak anlamna gelmektedir.

    Anlam Kurn'da bu kadar ak olarak belirtilmesine ramen salt szc, nl bilgin Rgb el-sfehn'nin Mfredt adl eserinde, Lgat ehlinin ou, salt: dua, tebrik ve temcittir demitir ifadesiyle deta geitirilmitir.

    Sonu olarak [salt] szcnn anlamQ; destek olmak, yardm etmek, sorunlar srtlamak; sorunlarn zmn zerine almak eklinde zetlemek mmkndr. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, buradaki sorunlar, sadece bireysel sorunlar deil, ayn zamanda toplumsal sorunlar da kapsamaktadr. DolayVyla [salt] szcnn anlamQ, yakn evrede bulunan muhtalara yardm boyutuna indirgemek doru olmayp, topluma destek olmak, toplumu aydnlatmak, toplumun sorunlarQ srtlamak, stlenmek ve gidermek boyutunu da iine alacak ekilde geni dnmek gerekir. Yaplacak yardPn, salanacak destein gerekletirilme eklinin ise zihn ve ml olmak zere iki yn bulunmaktadr:

    Zihn yn ile salt; eitim ve retimle bireyleri, dolayVyla da toplumu aydnlatmak, rde erdirmek; en salam yola iletmek;

    Ml yn ile salt; i imknlar ve gvence sistemleri ile ihtiya sahiplerine yardm etmek, onlar zor gnlerinde srtlamak, bylece de toplumun sNntlarQ gidermektir.

    11,12Hi dndn m, eer o salt eden kul, doru yol zerinde idiyse ya da takvy [Allah'n korumas altnda olmay] emrettiyse!...

    Ayet, doru yol stnde olan, evresine takvay [cennete gidiin bedelini] emreden, |reten bir kulun (yani, peygamberin) bile hakszla uradQ dile getirerek bu durumun acayipliine dikkat ekmektedir.

  • 16

    nsann kendisini Allah'n korumas altna koyarak iyiliklere sarlmas, gnahlardan uzak durmas, dolayVyla hirette kendisine zarar ve ac verecek eylerden saknmas demek olan takv, Kurn'da ilk nce irkten kanmak ve hirete inanmak anlamnda ortaya konmu, daha sonra da imann yansmasQ tayan tm amelleri iine alacak ekilde geniletilmi bir kavramdr. O nedenle biz takv'y, Allah'n korumas altna girmek, muttak'yi de Allah'n korumas altna giren kii olarak aktardk.

    Dilbilgisi kurallarna gre, yukarda meli verilen 11 ve 12. ayetler iki art cmlesinden

    olumaktadr. Bilindii zere art cmleleri, art ve ceza denilen iki blmden oluurlar. Burada art cmlelerinin birinci blmleri mevcut olmakla beraber ceza yani sonu blmleri bulunmamaktadr. Edebiyat kurallar n plna alQp "icaz'ul-hazf' yaplarak cmlelerin sonu NVmlar drlmtr. Bu edeb yntem cmleye zenginlik kazandrmak iin uygulanr. Buna gre cmlelerin sonu blm yle takdir edilebilir: "O kimseye hi engel olunur mu? O kimseye hi zulmedilir mi? Aksine dl verilmez mi?"

    13Hi dndn m, eer salt edeni engelleyen o kii, yalanlam ve yz evirmi ise!...

    Yani, dikkat ediyor musun? Bu engelleyen kii dn gnn yalanlamakta ve yz evirmektedir.

    Bu cmle de art cmlesi olup bunda da sonu blm yoktur. Burada da icaz'ul-hazf yaplmWr. Bu cmlenin sonu blm de yle takdir edilebilir: "O insan hi babo ErakOr m? Hi onlarn yalanlamasna, azmasna seyirci kalQr m? Onlarn bilgilenmeleri, Hitilmeleri iin uralmaz m? Onlar inzar [uyarmak] iin bir peygamber gnderilmez mi? Onlar cezalandUlmazlar m? Mazlumlar zulmden kurtarlmaz m?"

    14Salta engel olan o kii, bilmedi mi, Allah'n kesinlikle grmekte

    olduunu? Yani, o insan [engelleyen kii], kendi yaptklarQ Allah'n grdn bilmemektedir. te, btn bunlarn deLmesi gerekir. nsanlar zulmden kurtarlmal, kimse

    yalanlamamal, yz evirmemeli... Herkes, Allah'n her eyi grdn bilmeli, renmeli... Bunlar oluturma grevi sana verildi; sen peygamber seildin. Sana vahyedilecekleri zihninde toparla ve yaratan Rabbinin adna oku: tebli et, bakalarna ulaWr!

    15,16Kesinlikle senin dndn gibi deil! Eer salt edene; ml

    ynden ve zihinsel adan destek olan; toplumu aydnlatmaya alan kimseye engel olan o kii, salt; ml ynden ve zihinsel adan destek olmay; toplumu aydnlatmaya almay engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, peremden; yalanc, gnahkr peremden; sandan tutup srkleyeceiz. 17O zaman o, meclisini/rgtn arsn. 18Biz zebanileri; defedicileri, engelleyicileri aracaz.

    Surenin bu ksm, peygamberlik grevinin bilgi ve bilgilendirme boyutundan baka bir boyutuna dikkat ekiyor: Eer insanlar, Allah'a dnecek olmalarna ramen kendilerini mstani grerek [hi kimseye, Allah'a bile ihtiyac olmadna inanarak], ttlaP ve hi-

  • 17

    dayet zere olanlara, takvay emredenlere saldUyor ve zulmediyorlarsa cezalandUlacaklardr; hem dnyada hem de hirette...

    Bu ayetteki kell [hayr, hayr] ifadesi de, yine Peygamberimizin, bu ttlar [varhkl, gl, oullu-uakl organize mrik tayfas] ile ba edemeyeceine dair dncesinin reddidir. Bylece bu dncenin yersizliine dikkat ekilmi ve bu tip problemleri bizzat Al-lah'n zecei mesaj verilmitir. leriki surelerde bunlarn hem detay, hem de somut rnekleri grlecektir.

    Ayetteki, peremden veya alndan tutup srklemek, "bir insan toplum nnde rencide etmek, bana eitli belalar amak, burnunu srtmek" anlamnda bir Arap deyimidir. 21 Yukarda deyimin lfz manas verilmitir. Ayetteki ifadede mecaz, mecaz- akl kullanP sz konusu olup perem ile peremin sahibi kastedilmitir. Mecaz anlam, "sahibi yalanc ve gnahkr olan perem" demektir.

    Yukarda meali verilen ayette zmnen bu iin kolay olmayaca, kfrle savalmas gerektii vurgulanmaktadr. yle ki, o azgn tm meclisini [Dr'un-Nedve'yi], kongresini, kurultayQ, tm ibirlikilerini ve adamlarQ toplasn, kar koysun.

    "Ndiye" ve "nedve" ayn kkten tremi olup kalplar farkl olsa da anlamlar aynGr. Peygamberimiz dnemindeki Mekke'nin idar, siyas, sosyal ve iktisad durumu bilinirse, konu daha iyi anlaOr ve slm dninin neleri tasvip ettiini, nelere kar ktQ renmek mmkn olur.

    M.S. 400'lerde doduu tahmin edilen ve Peygamberimizin beinci atas olan Kusay b. Kilab, Mekkede yalar krkn zerinde olanlarn katlabilecei Darun-Nedve adnda bir ra [danma kurulu] kurmutu. dar, siyas ve iktisad ilerin ynetimi iin ayr birimler tesis etmi, bu birimler eliyle yrtlen Mekke ehir devletinin ynetimini kabileler arasnda taksim etmiti. Kusayn kurduu bu idari sistemin birimleri ve yetki alanlar yleydi: Sidanet ve hicabet: Kbenin bakP ve korunmas. Sikayet: Mekke'nin su ileri. Rifade: Fakir haclarn yiyeceklerinin temini. Liva: Sava ileri. .yade: Asker iler. Nedve: Halk meclisi. Meveret: nemli olaylarn tartld kurul. Sefaret: Dier lkeler ile olan ilikiler. Hkmet: Halk arasndaki anlamazlklarn giderilmesi ve davalarn karara balanmas. ,nak: Ticaret mahkemesi. Kubbe: Silh ve mhimmatn depolanmas. sr: FalcOk, by-clk gibi ilere bakan kurul. Emval-i Muhacere: Putlara adanan mal ve eyaya bakan kurul. mare: bdet esnasnda asayii temin eden kurul. Ainne: Sava esnasnda atlarn bakPQ stlenen kurul.

    "Mnafere" diye adlandUlan ynteme gre, kabile reislii hususunda bir anlamazlk oktnda veya yeni bir kabile reisi seilmesi gerektiinde, reis adaylar bir hakemin gzetiminde halk huzurunda tartrlar, hakemin stn grd kii kabile reisi olurdu. Bu sistem, ynetimde veraset [veliahtlk, babadan oula gei] sistemini devre d Erakmaktayd.

    Muhammed b. Abdullah peygamber olduunda, Mekke, Kusay'n kurduu bu sistemle ynetilmekteydi. Ynetim tek kabilenin ve tek kiinin elinde deildi. dar iler bir nevi istiar bir danma kurulu olan Drun-Nedve eliyle yrtlmekteydi. Dier toplumlarda mevcut olan otoriter ve egemenlii mutlak idar sistemler Mekkede bulunmad gibi, statleri bakPndan sadece eitler arasnda birinci olan idar efler de bu sivil tabiatl istiar gelenee uygundu. Nitekim slm'n ortaya Nndan nce kurulan ve Peygamberimizin de yesi olduu "Hlful-Fudul" [saygn kimselerin oluturduu bir sosyal yardm kurulu] Mekkedeki bu yerleik sivil anlaya iyi bir rnektir. Gnlll esas alan bu dernein faaliyetleri, slm'n ortaya Nna kadar devam etmitir. slm ise bu faaliyetleri kurumlaWrmWr.

  • 18

    Dikkatten uzak tutulmamas gereken noktalardan biri de, Kurann byle idare edilen bir topluma gelmi olduudur. slm'n idar, siyas ve iktisad sistemini anlayabilmek iin, Kuran'n geldii toplumun davranlarQn bilinmesi ve hangi davranlarn Kuran tarafndan onaylandQn ya da kaldUldQn belirlenmesi gerekir.

    Ayette geen Zebn (tekili; zibniye), defediciler demektir. Araplar bu szc polis anlamnda kullanrlar.10 burada konu edilen zebanileri cehennemdeki ikenceci, gl, kaba melekler olarak anlamak yanl olur.

    lerideki surelerde hireti yalanlayanlarn dnya ve hirette nasl cezalandUlacaklar

    detaylaryla anlatlacak ve kendilerine tm uyarlar yaplacaktr. Burada, yukarda ad verilmeyen ve sadece kiilikleri nitelenerek knanan baz kimselerin ve dnyada tm zamanlardaki benzerlerinin iledikleri sulardan dolay cezalarQn bir ksmQ bu dnyada ekecekleri; defedicilerin onlarn hakkndan gelecekleri bildirilmektedir.

    Nitekim Ebu Cehl de hak ettii ilh cezann bir ksmQ daha dnyada iken ekenlerden biridir: Afra adl kadQn oullar Mu'az ve Mu'avviz tarafndan Bedir savanda ar yaralan, ld diye sava alannda brakO, daha nce trl ktlkler ettii bni Mes'd tarafndan canl olarak bulunuu, gsnn zerine kan bu sahabe tarafndan hakarete Xray, yine onun tarafndan kafas koparOp pereminden srklenerek Peygamberimize getirilii hatrlanrsa, Rabbimizin byle nice zorbay daha dnyada iken cmle leme rezil ettii iyi anlalm olur.

    19Kesinlikle senin dndn gibi deil! Sen salt eden; ml ynden

    ve zihinsel adan destek olmay; toplumu aydnlatmaya almay engelleyen o kiiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eip teslim ol ve yaklaWUl/Rabbin seni Kendine yaklaWrsn.

    Peygamberimizin zihninde yine sorular olumu olmal ki, Rabbimiz kell [hayr, hayr] diye bunlar reddediyor. Buradaki kell [hayr, hayr] ifadesiyle neyin reddedildiini Kalem/5-l4'den anlyoruz. Peygamberimiz, kartlarQn zengin, gl, nfuzlu ve kalabalk olduklarQ, onlarla mcadelenin zorluunu, baarVz olacaQ dnm olmal ki, Allah kell [hayr, hayr] diye reddetmekte; yani, "l, malp ol, ama mriklere sakn boyun Hme!" demektedir. Secde szc ile ilgili detay, inallah Necm suresinde verilecektir.

    kinci derste [vahiyde] bu dnceler u ayetler ile iyice aa vurulmutur:

    9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara ya ekesin, onlar da hemen sana ya eksinler. ok yemin eden, DDOk, alayc, gammaz; arkadan ekitiren, arabozucu, kovuculuk iin gezip duran, mal ve oullar var diye hayr engelleyen, saldrgan, gnaha batm, kaba/obur, sonra da ktlkle damgal u asalaklarn hibirine itaat etme. hireti yalanlayan o kii, yetlerimiz kendisine okunduu zaman: Daha ncekilerin masallar dedi. Yaknda Biz onun burnunu srteceiz. (Kalem/9-16)

    Dorusunu en iyi bilen Allah'tr.

    10 (Lisanl Arab, z b n mad. )

  • 19

    KALEM SURESNE G5 Kalem suresi ini srasna gre Kurann ikinci suresidir. AdQ birinci ayetteki kalem szcnden almWr. Ayetlerin geni bir zaman aralnda indii iddia edilse de, Muhammed zzet Derveze (1884-1984) Et-Tefsirl-Hadis adl eserinde ayetlerin slp ve ieriinden yola karak surenin tamamQn farkl aralklarla Mekke'de inmi olabileceini ifade etmektedir. Biz de ayn kanaatteyiz.

    Sureyi doru anlayabilmek iin din adna, Kur'an adna ne biliniyorsa bir kenara Eraklmal, tpk peygamberimiz gibi tm dikkat Alak suresine verilmelidir. nk sure ancak Alak suresinden yola Nlarak anlalabilir. UnutulmamalGr ki, Kalem suresinin ayetleri indiinde peygamberimizin elinde Alak suresinden baka bir vahiy yoktu. Kalem suresi vahiyce Alak suresinin bir devamGr. Alak suresinde yaplan ksa ve z deiniler bu surede detaylandUlmWr. Alak suresi renilmeden bu sureyi anlamak mmkn deildir. Vahiyle peygamberimize verilen eitim bu surede de devam etmektedir. Bir antrenrn sporcusunu msabakaya hazrlad gibi, Rabbimiz de peygamberini; kfre irke kar; Ebu Cehillerle, Velid b. Murelerle mcadeleye hazrlamakta, ona talimatlar ve taktikler vermektedir. Surede Abdullah olu Muhammed'e peygamberlik verildii, bu grevin niye bir bakasna deil de kendisine yklendii, bundan sonra nasl davranmas lzm geldii gibi konular anlatlmaktadr. Ayrca kartlarQn akbeti ile Allah'a saygO davranan muttaki kullar bekleyen nimetlere de deinilmektedir.

  • 20

    2/ KALEM SURES

    Rahman ve Rahm Allah adna. Ayetlerin Meli :

    1Nn/50. Kalem'i ve onlarn satr satr yazp sylediklerini/efsaneletirdiklerini kant gsteriyorum ki; 2Sen Rabbinin nimeti sayesinde, mecnun [gizli glerce desteklenen/deli bir kii] deilsin. 3,4Ve kesinlikle senin iin minnete bulamam ok mal var. Ve kesinlikle sen, ok byk bir ahlk zerindesin.

    5-8Artk, yaknda hak dinden karak kendini atee atm olan hanginizmi greceksin, onlar da grecekler. phesiz Rabbindir, yolundan sapan en iyi bilen. Yine O'dur klavuzlanarak doru yola ermi olanlar en iyi bilen. O hlde hiret gnn yalanlayan o kiilere itaat etme!

    9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara ya ekesin, onlar da hemen sana ya eksinler. ok yemin eden, aDOk, alayc, gammaz; arkadan ekitiren, arabozucu, kovuculuk iin gezip duran, mal ve oullar var diye hayr engelleyen, saldrgan, gnaha batm, kaba/obur, sonra da ktlkle damgal u asalaklarn hibirine itaat etme. hireti yalanlayan o kii, yetlerimiz kendisine okunduu zaman: Daha ncekilerin masallar dedi. Yaknda Biz onun burnunu srteceiz.

    17-24phesiz Biz, o iftlik sahiplerine bel verdiimiz gibi onlara bel vereceiz: Hani onlar, sabah olunca kesinlikle iftliin rnlerini devireceklerine yemin etmilerdi. Bir istisna da yapmyorlard. Ama onlar uyurken Rabbin tarafndan bir tayfun iftliin zerinden dolaverdi. Sabaha, iftlik, biilmi/devirilmi gibi oluverdi. Sabahladklar vakit birbirlerine seslendiler: Haydi, devirecekseniz sabahleyin erkence gidin! dediler. Hemen yola koyuldular, aralarnda fVldayorlard: Sakn bugn aranza bir yoksul sokulmasn!

    25-29Sadece engelleme gcne sahip/iddete gleri yeten bir tavrla erkenden gittiler. Ama iftlii grdklerinde: Biz phesiz biz Drmz/ yanl yere gelmiiz; yok yok, biz yoksun braklmz; Allah bizi cezalandrm! dediler. En hayrl olanlar: Ben size Allah' noksanlklardan arndrmyor musunuz? dememi miydim? dedi. Onlar: Rabbimiz Seni tenzih ederiz, dorusu bizler yanl; kendi zararlarna i yapan, haksz davranan kimselermiiz! dediler.

    30-32Sonra dndler, birbirlerini kQyorlard: Yazklar olsun bizlere! Bizler gerekten kendini firavun gibi gren azgnlarmz, umarz ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayrlVQ verir; gerekten biz btn midimizi Rabbimize eviriyoruz.

    33Dnyadaki azap ite byledir! Elbette hiret azab daha byktr, keke bilenlerden olsalard!

    34phesiz ki Allah'n korumas altna girmi kiiler iin Rableri yannda nimetleri bol cennetler vardr. 35Ya artk, Mslmanlar gnahkrlar gibi yapar m\z?

    36Neyiniz var, nasl hkmediyorsunuz? 37,38Yoksa iinde, ders aldQz eyler: Siz bu lemde neyi seerseniz/beenirseniz o kesinlikle sizin olacak garantisi verilmi olan size ait bir yazO belge mi var? 39Ya da size kar

  • 21

    Nymet gnne kadar srecek, Siz her ne hkm verirseniz kesinlikle yle olacak diye zerimizde yeminler/taahhtler; stlenmeler mi var?

    40Sor bakalm hireti yalanlayan o kiilere, ilerinden byle bir eyi hangisi garanti etmektedir? 41Yoksa onlarn ortaklar m var? O hlde ortaklarQ getirsinler, eer dorulardan iseler.

    42Gerein btn plaklyla ortaya konulup iin bymeye balad, Lin ciddletii ve boyun eip teslim olmaya davet edildikleri gn artk gleri yetmez. 43Gzleri yere eilmi, kendilerini bir horluk, dknlk sarm bulunur. Oysa onlar, sa-salim iken de boyun eip teslim olmaya davet ediliyorlard.

    44O hlde bu sz/Kurn' yalanlayanlar Bana brak! Biz onlar bilmedikleri yerden yakalayacaz. 45Ve Ben, onlara mhlet veririm; sre tanUm, nk Benim plnm zordur/salamdr.

    46Yoksa sen onlardan bir cret istiyorsun da bu yzden onlar ar bor altnda m eziliyorlar? 47Yoksa grmedikleri, bilmedikleri eyler, gelecekte olacak olaylar yanlarnda da onu onlar m yazyorlar?

    48yleyse Rabbinin karar iin sabret, bunalan kii gibi olma. Hani o, bir kez aU bunaldnda Rabbine seslenmiti. 49(er Rabbinden o'na bir iyilik ulamasayd, knanm bir durumda, bo bir yere atlacakt. 50Ancak, Rabbi o'nu seti, sonra da iyilerden biri yapt.

    51Kfirler; Allah'n ilhlQ ve rabliini bilerek reddeden kimseler, o |d/Kurn' iittikleri zaman az daha seni baklaryla gerekten devirecekler; sana yiyeceklermi gibi bakacaklar ve O phesiz bir delidir/gizli glerin destekledii biridir diyecekler.

    52Hlbuki Kurn, btn lemler iin bir tten baka bir ey deildir.

    Ayetlerin Tahlili

    1. Ayet: 1Nn/50. Kalem'i ve onlarn satr satr yazp sylediklerini/efsaneletirdiklerini kant gsteriyorum ki; Nun harfi, Huruf-u Mukattaa denilen harflerden biridir ve ini srasna gre Kur'an'n ilk mukatta harfidir. eitli kimselerce bu harfin de dierleri gibi mteabih kapsam ierisinde olduu, bir ifre olduu, bir szcn ksaltlm ekli olduu, baz szcklerin ilk harfi veya son harfi olduu, divit olduu, hokka olduu, byk balk olduu, dnyay boynuzunda tayan kzn ayaklarQ zerine bast balk olduu gibi grler ileri srlmtr. Bize gre Nun harfi de El! szc gibi bir uyar iaretidir ve telefon konumalarndaki Alo! nlemi gibi dikkati okunacak ayetlere ekmektedir.

    Nun harfinin 50 sayVQ ifade ettiini sylemek de mmkndr. nk Kuran indii dnemde 50 sayV bu harfle ifade edilmekteydi.

  • 22

    Yeri gelmiken Ebced Hesab hakknda ksaca bilgi vermek yararl olur. Asl gelimesini Hindistan'da tamamlad anlalan Hint-Arap rakamlar, slm lemine bilim adam ve nl matematiki Harizmi (M. 780-850) tarafndan tanWlmWr. DolayVyla Kur'an'n indii dnemde Araplar saylar rakamlarla deil, harflerle ifade etmekteydiler " Ebced Hesab (E B C D)" denilen bu uygulamaya gre Arap alfabesindeki harflerin temsil ettii saylar aDdaki gibiydi: Elif ( ) :1 ye ( ) :10 kaf ( ) :100 be ( ) :2 kef ( ) :20 U ( ) :200 cim ( ) :3 lam ( ) :30 n ( ) :300 dal ( ) :4 mim ( ) :40 te ( ) :400 he ( ) :5 nun ( ) :50 se ( ) :500 vav ( ) :6 sin ( ) :60 K ( ) :600 ze ( ) :7 ayn ( ) :70 zel ( ) :700 ha ( ) :8 fe ( ) :80 dad ( ) :800 W ( ) :9 sad () :90 ] ( ) :900 ayn ( ) :1000 Bu konuda henz doyurucu bir alma yaplmam olup mevcut eserlerde de eskilerin aktarmlarndan baka bir bilgi bulunmamaktadr. Bu meselenin tam aydnla kavumas da, dier birok mesele gibi yine drst, samim ve gnll Kur'an erlerini beklemektedir. Kalem'i Ayette kendisine kasem edilen yani Muhammed (as)in peygamber seiliine kant gsterilen kalem, rivayetlerde tutarsz olarak yer alan Artaki kalem, Levh-i Mahfuzdaki kalem veya kudret kalemi deil, Alak suresinde geen Alleme bil-kalem [kalemle |reten] ifadesindeki kalemdir. Kasem edilen/dikkat ekilen/kant gsterilen nesne veya olay, muhatap tarafndan iyi bilinen bir nesne veya olay olmalGr. Mehul bir nesne veya olaya dikkat ekilmez. Burada kalem ile dikkat ekilen Alak suresidir. Mecaz- mrsel [paras sylenip btn kastedilerek yaplan edebi sanat] ile Alak suresine ve ilk vahiylere dikkat ekilmektedir. Bir bakma, peygamberlik eitimine kalnd yerden devam edilmekte, lk derste sana vahyettiklerimizi bir hatrla, dn! anlamna gelecek bir mesaj verilmektedir. ...ve onlarn satr satr yazp sylediklerini/efsaneletirdiklerini kant gsteriyorum ki; Bir ok alim ayeti rivayet duman altnda anlamaya alarak Ve ma yesturn blmn meal ve tefsirlerinde kalemin yazdklarna, kalemle yazlanlara, kalem ehlinin yazdklarna, Levh-i Mahfuzdaki kalemin yazdklarna eklinde anlamlandrm ve izah etmilerdir. Oysa bu anlam isabetli deildir. Ayetteki satr szc yazO satrlar anlamna geldii gibi, iir satrlar, sylenenler, olumu kanaatler ve efsaneler anlamlarna da gelmektedir. Nitekim ayn fiilin trevlerinden biri olan esatr szc Kur'an'da onlarca kez yer almaktadr. Ayetlerin konu ak dikkate alQrsa, kasem edilen hususlarn takip eden ayete kant tekil ettii grlr. Bu durum gz nne alnarak ayete onlarn efsaneletirdiklerini kant gsteririm ki eklinde anlam verilmesi uygun olur.

    Alak suresinde, peygamberimizin zihninde oluan baz sorularn Hayr, Hayr! eklindeki kesin ifadeyle reddedildiini grmtk. Bu sorularn bir tanesi de Neden ben

  • 23

    peygamber seildim? sorusuydu. Bu sorunun neden reddedildiinin aklamas Kalem suresindeki bu ayetlerde yaplmaktadr: Sen, henz hayatta olmana ramen onlar [Mekkeliler] tarafndan efsaneletirilecek kadar stn olan zelliklerin sebebiyle peygamber seildin. 2Sen Rabbinin nimeti sayesinde, mecnun [gizli glerce desteklenen/deli bir kii] deilsin. Ayette sz edilen nimet, Rabbimizin Abdullah olu Muhammede peygamber olmadan nce verdii akl, zek, cesaret, gzel ahlk gibi zellikler ile onu hanif ve mrik olmayan brahim'in dinine tbi kOGr. Daha nce Enbiya suresinin 51. ayetini bu konuda delil olarak gstermitik. Bu nimetlerden anlyoruz ki, tpk Musa peygamber gibi Abdullah olu Muhammed de peygamberlik iin hazrlanmWr. Kuran bize Musa'nn doumundan itibaren yaad olaylar ve geirdii eitim srecini ayrntlaryla anlatmaktadr. Ama peygamberimiz hakknda onun kadar detayl bilgiye sahip deiliz. 51. ayette de greceimiz gibi, peygamberimizin baz mriklerce mecnun [delirmi], meftun [fitneye uram] gibi densizce yakWrmalarla itham edilmesi ancak peygamberliini iln etmesinden sonra olmutur. 3Ve kesinlikle senin iin minnete bulamam ok mal var. Bu ayet, surenin doru anlalmas bakPndan kilit bir ayettir. Bu nedenle ayetin doru anlalmas ncelikle gereklidir. Ayetin orijinal metninde geen ecran szc Trke'de de kullandPz cret szcnn anlamdaGr. ecr ile cret szcklerinin anlam bakPndan birbirlerinden fark olmayp ikisi de hizmet karO verilen para ve mal anlamna gelmektedir. Terimler zerinde byk bir otorite olan Ragb el-sfehan'ye gre bu bedel madd olabilecei gibi, manev de olabilir. Ecran szcnn ayette nekre/belirsiz nesne olarak yer almasndan mal varlQn okluu da anlalabilir. Yine ayetin orijinalinde geen memnun szc, kesilmi anlamna geldii gibi, minnete bulanm, minnet borcu altna girmi anlamlarna da gelir. Ayn kelime Gayr edatyla kullanldnda kesilmemi, kesintiye uramam veya minnete bulanmam, minnet borcu bulunmayan anlamlarQ ifade eder.

    Baz meal ve tefsir yazarlar bu ayette kastedileni peygamberimize ahirette verilecek VQrsz, kesintisiz cret olarak anlamlar ve kitaplarna da bu ekilde yanstmlardr. Ancak bu isabetsiz bir anlayWr. ncelikle bu ayetin kasem ederim/ dikkatini ekerim/ kant gsteririm szleriyle biten nceki ayetin bir devam olduu unutulmamalGr. Bir nceki ayette Allah peygamberimize dikkatini ekerim dedikten sonra szlerine devam etmekte, bu ve bunu takip eden iki ayette de dikkat ektii hususlar aklamaktadr. Bu ak iinde, dikkat ekilen hususun ahiretteki sQrsz, kesintisiz cret olduunu dnmek, Allah'n o an iin var olmayan bir eye dikkat ektiini kabul etmek olur ki, bu da anlaml olmaz. nk ancak mevcut olan bir eye dikkat ekilebilir. Bu durumda ayeti u ekilde anlamak daha isabetlisi olacaktr: Ve muhakkak ki, senin iin minnete bulamam [bana kaklmayacak] ok mal var. Byk alimlerden Mcahid, Mukatil ve Kelb de bu anlamlar tercih etmilerdir. Bu ayetten unu anlyoruz ki, peygamberimiz sahip olduu mal, mlk, para, pul nedeniyle kimseye minnet borlusu deildir. Elindekilere kimseden yardm, ltuf alarak sahip

  • 24

    olmam, her eyi kendi elinin emei, alnQn teriyle kazanmWr. Ksaca kimseye minnet borlu deildir. Bundan dolay yznn aklyla, alnQn aklyla herkesin karVna okabilir, teblide bulunabilir. te, Abdullah olu Muhammed'in peygamber seiliinin nedenlerinden biri de bu zelliidir. Rasulullah, peygamberlii boyunca bu konuya ok nem vermitir. Minnet borcu olanlarn alacakllar karVnda boynu bkk olacandan, kendisi ile beraber soyundan da hi kimsenin sadaka ve zekt almamas konusunda duyarlOk gstermitir.

    Peygamberimizin zenginlii ve servetinin temizlii Kur'ann ve tarihin tanklyla sabit olmasna ramen fakir olduu, fakirlii vd ve fakirliiyle vnd yolunda birok sylenti karlmWr. Hatta borlu yaad ve borlu ld bile ileri srlmtr. AlacaklVQn bir Yahudi olarak gsterilmesi bu sylentilerin dzl amacQn ne olduu yolunda bize ipucu vermektedir. Bunlardan kayda deer olanlarQ ibret maksadyla naklediyoruz: 1-Aie anlatt: Peygamber, Ebu ahn adnda bir Yahudiden veresiye yiyecek satn ald ve demirden zrhQ ona rehin verdi11 2- Katade, Enes'ten rivayet etti: Raslllah Medine'de bir Yahudinin yanna zrhQ rehin brakt ve ondan aile fertleri iin arpa satn ald.12 3- Esma bint Yezid anlatyor: Raslllah, zrh bir Yahudide bir miktar zahire karO rehine braklm olarak vefat etti. 4- Sabit b. Yezid anlatyor: Raslllah vefat ettii zaman, zrh otuz sa' arpa mukabili bir Yahudiye rehin braklmW.13 ve drdnc rivayetler aslnda birbirinin ayn olup biri Yezidin olu dieri de k] tarafndan piyasaya srlmtr. Bu rivayetler hadis rihleri/aklayFlar tarafndan eletirilmitir. Muhtelif rivayet kitaplarnda ise peygamberimizin Veda Haccnda hedy olarak yz deve kurban edecek kadar zengin olduu anlatlmaktadr. Ayrca siyer ve tarih kitaplar da Fedek'te bir hayli arazisinin olduunu ve bu arazinin Peygamberimizin vefatndan sonra problem haline getirildiini kaydetmektedir. Btn bunlar gz nnde tutulduunda, peygamberimizin rehin karOnda bir Yahudiden bor almas da, o parayla evine arpa satn alacak kadar fakir olmas da doru bir haber olarak grnmemektedir.

    Ve kesinlikle sen, ok byk bir ahlk zerindesin. Yani; Evet, sen, ite bu yzden Bizim katPzda peygamberlie lyk birisin. Sen, onlarn nazarnda da akll, zek, stn ahlkl, efsanelemi bir kimsesin. Bugne kadarki hayatnda gsterdiin stn yaam tarzn ve sahip olduun stn zellikler nedeniyle bu ie en uygun kiisin. Rabbinin ltfettii nimetlere kavuturuldun ve seilerek peygamber yapldn.

    11 (Buhari, stikraz,1; Byu,14) 12 (el Cessas, Ahkaml-Kur'an, 11. 258) 13 (Ktb Sitte, brahim Canan tercmesi cilt 17, sayfa 303)

  • 25

    Bu ayetler, iaret yoluyla peygamberimizin de Musa peygamber gibi zel nimetlere mazhar olduunu, hanif olarak yaadQ, zihnen gayet saOkl bulunduunu, stn ahlkyla toplumda sayg kazanm biri olarak peygamberlie hazrlandQ anlatmaktadr. 2, 3 ve 4. ayetler kasemin cevab olan cmlelerdir. 2. ayet isim cmlesi olup olumsuzluk eki almWr. 3 ve 4. ayetler ise olumlu isim cmlesidir. Genel kural gerei inne ve lam ile birliktelii salanmWr. Meal ve tahlil yapOrken bu teknik durum kesinlikle gz nnde bulundurulmal ve ayetlerin orijinal cmle yapVna sadk kalnarak anlam karlmalGr. 2. ve 4. ayetleri birbirinden bamsz cmleler kabul ederek anlamlandrmak hem ayetlerin hem de pasajn yanl anlalmasna neden olur. lkini burada grdmz kasem cmlesi, bundan sonra sk sk karPza kacaktr. Geleneksel tefsir ve meallerde kasem cmlesinin ilevi ihmal edilmi grldnden, aDda kasem cmlesine ait genel bir aklama sunulmutur. Bundan sonraki kasem ayetlerinde bu aklamaya atfta bulunulacaktr.

    Kasem/Yemin Cmlesi " Kasem/Yemin" szcnn esas anlam "g, kuvvet" demektir. Terim olarak "iddia edilen tezi somut kantlar ile glendirmek" anlamna gelmektedir. "Kasem cmlesi" ise ileri srlen tezlerin kantlarla ve gl bir ekilde ortaya konulmas iin kurulan cmledir. Kasem cmlesi iki blmden oluur: Birincisi, yemin edilen [kant, tank gsterilen] "kasem blm"; ikincisi ise sylenmek istenen asl tezin ileri srld "kaseme cevap blm" dr. Yemin blmnde ikinci blmde ileri srlecek tezi desteklemek zere, kiiler, olaylar veya nesneler kant gsterilir. Kaseme cevap blmnde ise asl sylenmek istenen yarg belirtilir. Muhataplar tarafndan anlalabilmesi ve kabul edilebilmesi iin, kasem edilen eyin mutlaka somut ve akl sahibi herkes tarafndan ulalabilir zellikte olmas gerekir. "Yemin ederim" veya buna benzer szckler yemin saylmad gibi, bu ifadeleri tayan cmleler de yemin cmlesi saylmazlar. Yemin somut kantlardan, yemin cmlesi de Rabbimizin Kur'an'da ifade ettii ekilde somut kantlarla glendirilmi yarglardan olumalGr.

    Kasem Cmlesinin YapV ve Belirgin zellikleri: Kasem cmlesinin birinci blm olan "kasem blm", kasem edatlar olan [vav, be, te] harflerinden birinin ilk szcn bana getirilmesi ile oluturulur. Cmlenin ikinci blm olan "kaseme cevap blm" ise mutlaka bamsz bir cmle hlindedir ve istenildii gibi deil, baz kurallara tbi olunarak kurulur: Kaseme cevap olan cmle; sim cmlesi ve ayn zamanda olumlu ise, bana mutlaka " lam" veya " inne" tekit edatlarndan birisi veya her ikisi birden getirilir. Yok, eer fiil cmlesi ise, aDdaki kurallar uygulanr: Fiil cmlesi olumlu ise; a - Fiil gemi zaman kalEnda olduu takdirde fiilin bana " kad" ve " lam" edatlar birlikte getirilir. stisna olarak baz durumlarda "lam" hazfedilebilir/gsterilmeyebilir. Fiil geni zaman kalEnda ise fiilin bana "lam" sonuna da "tekit nunu" getirilir. b- Cmle olumsuz ise, fiilin bana ma veya la nefy edatlarndan birisi getirilir.

  • 26

    Kur'an'da kasem edilen eylerin tm, ileri srlen tezlerin kantlar olarak ilev grmektedir. Rabbimiz bir ok olaya, sisteme veya "ey"e kasem etmekte ve bunlar belirttii yargya kant gstermektedir. Mevcut meal ve tefsirlerde bu nemli kural ihmal edilmekte, kasemler cevapsz kalmakta, dolayVyla Rabbimizin mesajlar kullarna doru olarak ulaamamaktadr.

    5-8Artk, yaknda hak dinden karak kendini atee atm olan hanginizmi greceksin, onlar da grecekler. phesiz Rabbindir, yolundan sapan en iyi bilen. Yine O'dur klavuzlanarak doru yola ermi olanlar en iyi bilen. O hlde hiret gnn yalanlayan o kiilere itaat etme!

    Alak suresinde peygamberimize kar olanlar, insan, salat engelleyen kii, o bilmedi mi? eer o son vermeyecek olursa, and olsun, onu yalanc, gnahkr pereminden tutup srkleyeceiz!, o zaman o meclisini arsn!, ona boyun eme! gibi tekil ifadelerle anlmlard. Bu surede ve bu ayette grdmz ve bundan sonra da greceimiz gibi, bu kimseler artk oul olarak ifade edilmeye balandlar. Artk kfirler, mrikler tm meclisleriyle, yandalaryla, evreleriyle birlikte ilahi hitabn muhatabGrlar. lk vahiy srasnda peygamberimizde oluan endielerden birisi de, herkesin kendisini deli zannedecei endiesi idi. Alak suresinde Kell [Hayr, hayr!] szleriyle toptan reddedilen endieler, bu surenin ikinci ayetinden itibaren detaylandUlmaya balanmWr. O ayette peygamberimize inen vahiyler nedeniyle delirdiini dnmemesi gerektii bildirilmekte, bu ayette ise bakalarQn ayn yndeki dncelerinden endie duymamas gerektii vurgulanmaktadr. Ne enteresandr ki, Mekkeli kodamanlar kendilerinin doru yolda olduklarQ zannediyorlar, peygamberimizin ise sapkn biri olduunu ileri sryorlard.

    9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara ya ekesin, onlar da hemen sana ya eksinler. ok yemin eden, aDOk, alayc, gammaz; arkadan ekitiren, arabozucu, kovuculuk iin gezip duran, mal ve oullar var diye hayr engelleyen, saldrgan, gnaha batm, kaba/obur, sonra da ktlkle damgal u asalaklarn hibirine itaat etme. hireti yalanlayan o kii, yetlerimiz kendisine okunduu zaman: Daha ncekilerin masallar dedi. Yaknda Biz onun burnunu srteceiz.

    Ayetlerdeki ifadeden, uzlama iin bile olsa, ya ekmenin/yaltaklanmann Rabbimiz tarafndan tavsiye edilmeyen bir davran olduu anlalmaktadr.

  • 27

    Z mlin ve benn ifadesi mal ve oul sahibi demektir. Bu, ok sayda taraftar olmak, geni evreli olmak anlamnda bir Arap deyimidir. Alak suresinde nsan kendini yeterli grdnde [zengin olduuna inandnda] kesinlikle azar eklinde ifade edilen zdeyiin ayrntlar burada aklanmaktadr. Bu ayetlerde dine kar savaanlarn nitelikleri saylmWr: Hallaf: Olur olmaz her eye yemin eden. Mehin: ADOk. Hemmaz: Alayc, bakalarQ kk gren. Nemim: nsanlar arasnda lf getirip gtren. Mennain lilhayr: Hayrlara engel olan. Mu'ted: Haddi aan, azgn. Esim: Alabildiine gnahkr. Utull: Kaba, obur, ahlksz Zenim: Asalak Bu nitelemelerle, Mekke'nin Halk Meclisi yeleri olan Velid b. Mure, Ahnes b. erik, Esved b. Yeus ve Ebu Cehilin kt kiilikleri anlatlmaktadr. Gerekten de biyografileri incelendiinde bu tutlar etesinin yukardaki ayetlerde belirtilen nitelikleri taGklar grlmektedir. Baz yorumcular zenim szcyle Velid b. Mure'nin soysuzluu, pilii yzne vuruluyor gibi aklamalar yapmlardr. Bizce bu gr isabetsizdir. nk bir kimsenin zina ocuu olmas o kimsenin suu deildir. Byle bir durumdan onun ana-babas sorumludur. BakalarQn suundan dolay bir kimsenin itham edilmesi slam anlaya gre doru deildir. Alak suresinin 15 ve 16. ayetlerinde: Kesinlikle senin dndn gibi deil! Eer salt edene; ml ynden ve zihinsel adan destek olan; toplumu aydnlatmaya alan kimseye engel olan o kii, salt; ml ynden ve zihinsel adan destek olmay; toplumu aydnlatmaya almay engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, peremden; yalanc, gnahkr peremden; sandan tutup srkleyeceiz! denilmiti. Hortum zerine damga basmak da gnahkr peremden tutup srklemek gibi, bir kimseyi toplum nnde rencide etmek, baQ beldan belya tamak, burnunu srtmek anlamlarna gelmektedir.

    17-24phesiz Biz, o iftlik sahiplerine bel verdiimiz gibi onlara bel vereceiz: Hani onlar, sabah olunca kesinlikle iftliin rnlerini devireceklerine yemin etmilerdi. Bir istisna da yapmyorlard. Ama onlar uyurken Rabbin tarafndan bir tayfun iftliin zerinden dolaverdi. Sabaha, iftlik, biilmi/devirilmi gibi oluverdi. Sabahladklar vakit birbirlerine seslendiler: Haydi, devirecekseniz sabahleyin erkence gidin! dediler. Hemen yola koyuldular, aralarnda fVldayorlard: Sakn bugn aranza bir yoksul sokulmasn!

  • 28

    Surenin bu ayetinde deta bir parantez aOp marklarn ve sapknlarn nasl cezalandUlaca ile ilgili rnekler verilmekte, bu rneklerle peygamberimizin kartlar iddetle ikaz edilmektedir. Ana konuya 48. ayet ile devam edilecektir. Ayette geen bel kelimesinin szlk anlam ypratmak, bitkin drmek demektir. Snanmak veya denenmek insan ypratan bir sre olduu iin bu szck de zamanla bel szc yerine kullanOr olmutur. Yce Allah kiileri ve toplumlar bazen sNnt iinde brakabilir, zorluklara ve darlklara drebilir. Bunlar bir bakma insana verilen bel hkmndedir. Bu Vnamann/denemenin nedeni, insanlarn akllarQ balarna almalarQ, yanl yolda olanlarn istikametlerini dzeltmelerini, isyan ierisinde olanlarn Allah'a itaate dnmelerini salamak iindir. Dinin emir ve yasaklar da bir anlamda beldr. nk baz emirler insan bedenine zorluk verir, baz yasaklar ise nefisleri disiplin altna alr. Byle durumlarda insanlarn iyileri ve ktleri aa kar, kredenlerle nankrler belli olur. Bel szc ile ilgili olarak DDdaki ayetler incelenebilir: Bakara 49, 155-156, 249; Saffat 106; Duhan 33; Maide 48, 94; En'm 165; l-i Imran 152, 154, 186; A'rf 141, 163, 168; Enfal 17; Yunus 30; Hud 7; Mlk 2; Muhammed 4, 31; Enbiya 35; Kehf 7; Neml 40; Fecr 15, 16; Nahl 92; nsan 2; Ahzab 11; brahim 6. Surenin 8-14. ayetlerinde belirtilen zellikleri tayanlara da tpk iftlik sahiplerine verilenler gibi bellarn verilecei belirtilmektedir. iftlik sahipleri ile kastedilenler ise inansz, izansz, Allah'n verdii fazlalklarla marm, kendilerinin ve ellerindekilerin asl sahibinin Allah olduunu unutarak azm zenginlerdir. Bu profili tayan kimselerin bugn de hl deLik sfat ve isimlerle varlklarQ srdrdkleri bilinen bir gerektir. Bir istisna da yapmyorlard. Bu ayetle ne kastedildii hakknda kimileri Yapacaklar i iin inallah demediler eklinde, kimileri de Kazanlarndan yoksullara pay ayrmadlar, ayrmay dnmediler eklinde aklama yapmlardr. 28. ve 29. ayetlerle beraber Kalem suresinin btn dikkate alndnda, ayetin Hibir terslikle karlamayacaklarna inanarak, yapacaklarQ kesin ve garantili grerek, herhangi bir srprize hazr olmadan, Allah'tan bir mani olacaQ dnmeden anlamlarna geldiini sylemek mmkn olur. YaratFQn desteini yok sayp zamana, mekna, paraya, piyasaya hkim olduunu dnerek bir gn sonraki kazanlar iin korkusuzca ve emin olarak pln yapanlar, her an ac bir hayal kUklyla, hayatlarQ alt st edecek bir kUlma an ile karlaabilirler. Ama onlar uyurken Rabbin tarafndan bir tayfun iftliin zerinden dolaverdi. Ayette geen tif szcnn kk tavfdr. Anlam bir eyin evresinde yrmek demektir. Bir eyin etrafnda dolanmak da ayn szckle ifade edilir. Bu anlamndan dolay Kbe'nin etrafnda dolanmaya tavaf denir. Tayf, taife, tayfa, tayfun, tufan szckleri de bu kkten tremedir. Ayetteki Tif/dolaan ifadesi rzgr gibi hareketli bir eyi aUWrmaktadr. Bahenin bana gelen durumun lkal/ksm oluu, dolaan eyin hortum denen bir rzgr olduu izlenimini vermektedir. Tayfun ve kasrga tipi bir rzgar olsayd, sadece sz edilen kimselerin bahelerine deil tm evreye zarar vermi olurdu. Bahe sahiplerinin elde ettikleri eyler, doann, insan toplumlarQn ve ellerinin rettii eyler deil midir? Peki, doay yaratan, insanlar yaratan ve dzenleri yaratan yok

  • 29

    mudur? Yaratmak kadar yok edivermek de O'nun iin bir gz krpmas kadar kolay deil midir? Allah' unutanlara Allah kendini mutlaka hatrlatr. Bu hatrlatma genellikle Onu unutturan eylerin insanlarn ellerinden alnmasyla olmaktadr. Baheyse bir dolu yaar, gemiyse gn gelir batar, evltsa ellerinden alQr. Dnyadaki hibir varln Allah' bize unutturmamas gerektii asla hatrdan okarlmamalGr. te bu pasajda, sahip olduklar iftlik nedeniyle kendilerini ok gl gren, kendilerini Allah'a ihtiyalar olmayacak kadar zengin zanneden, kendilerinden baka hi kimseyi dnmeyecek kadar bencil insanlarn nasl bir anda kolayca kendilerine getiriliverdii anlatlmaktadr. Sabaha, o ba, biilmi/devirilmi gibi oluverdi. es Sarim kelimesinin kk anlam ekin bimek demektir. Genel bir tarm terimi olarak rn toplamak anlamnda kullanOr. Sarm szc edilgin olarak kullanOr ve rn toplanm, hi rn kalmam anlamQ tar. Szcn baka anlamlar da olmakla birlikte 22. ayette zellikle ekin bimek, rn toplamak anlam daha uygun dmektedir. AnlaOyor ki, hortum dediimiz rzgr bada, bahede, tarlada ne varsa kknden skm, gtrm, tarla bir kum yQna dnmtr.

    Sabahladklar vakit birbirlerine seslendiler: Haydi, devirecekseniz sabahleyin erkence gidin! dediler. Hemen yola koyuldular, aralarnda fVldayorlard: Sakn bugn aranza bir yoksul sokulmasn!

    Kur'an'n daha ilk gnden zerinde durduu ana ilkelerden biri de miskine/yoksula i, g ve yiyecek temin edilmesidir. Bu ilkenin kalplere yerletirilmesi balamnda bahe sahiplerinin tutumu ele alnmakta, bu simge kiilerin sosyal adalet aVndan kt bir zihniyete sahip olduklar ve byk bir su iledikleri beyan edilmektedir. Zenginliin en byk tehlikelerinden birisi de malQ kskanmaktr. Yoksullarn zenginler iin bir kurtulu vesilesi olduunun unutulmas, yoksullarn ellerindekinden kolayca vazgeebilmelerine karOk zenginlerin mallarna sN sNya sarlmalar bir ok anlatQn konusu olmutur. Anlatlar bir kenara, Kurann bu konudaki duyarlOQ iyi deerlendirmek gerekmektedir. Zekat ibadeti, Allah'n bizim iin ngrd yaam biiminin en nemli eylemlerinden biridir. Sosyal hayatn herkese bilinen bir gereidir ki, toplumun kimi yeleri dierlerine gre maddeten daha stn bir durumda bulunurlar. Ekonomik bakmdan gl olanlar, ellerindekileri Rablerinin verdii nimetler olarak grp bu nimetlerde yoksullarn da pay olduunu hatrlamal, ellerindeki imkanlardan yoksullar da yararlandrmay asla ihmal etmemelidirler. Yce Allah, malca stn kld kullarna ellerindeki varlklardan yoksullar iin de pay ayrmalarna hkmetmitir. Konuyla ilgili daha detayl bilgi Fecr, Duha ve Mn surelerinde verilecektir.

    25-29Sadece engelleme gcne sahip/iddete gleri yeten bir tavrla erkenden gittiler. Ama iftlii grdklerinde: Biz phesiz biz Drmz/ yanl yere gelmiiz; yok yok, biz yoksun braklmz; Allah bizi cezalandrm! dediler. En hayrl olanlar: Ben size Allah' noksanlklardan arndrmyor musunuz? dememi miydim? dedi. Onlar: Rabbimiz Seni tenzih ederiz, dorusu bizler yanl; kendi zararlarna i yapan, haksz davranan kimselermiiz! dediler.

  • 30

    Bu pasaj, Allah' unutma hatasna dp stne bir de cimrilik ekleyenlerin bana neler geldiini anlatmaktadr.

    Tesbih kavram, Sebh kknden tremi bir kelimedir. Sebhin szlk anlam havada ve suda hzl hareket etmek, geip gitmek, yzerek uzaklara gitmek demektir. Tesbih ise Allah' O'na yakmayan eylerden tenzih etmek/uzak tutmak, yani Allah' yceltmek, O'nun her trl kemal sfatlarla donanm olduunu iyi kavramak ve bunu her vesile ile ilan etmek demektir. Bunun detay inaallah Ala ve Kaf surelerinde verilecektir. Ayn kkten gelen Sbhan Allah'n bir ismi olup ok tenzih edilen, her trl kusurdan uzak olan demektir. Kur'an'da birok ayette, yerde ve gkte olan her eyin Allah' tespih ettii bildirilir. Bunun anlam, en knden en byk olanna kadar evrendeki tm varlklarn Allah'n her trl kusurdan uzak olduunun delili olmas demektir. Yoksa var olan her ey, elde tespih, Sbhanellah! Sbhanellah! Sbhanellah! der demek deildir. Tesbihin otuzlk ya da doksan dokuzluk imameli tespihlerle namazlardan sonra otuz kere Sbhanellah demeyle bir ilgisi yoktur. Tesbih, Yaratan' tm nitelikleriyle tanmak ve tantmaktr. Bu da herkesin yapaca bir i olmayp, Allah hakkyla takdir eden bilge kiilerin yapabilecei bir itir. Tesbih kelimesiyle ayn kkten gelip Allah' tesbih etmeyi ve Onu yceltmeyi ifade eden kelimeler, Kur'an'da yze yakn yerde gemektedir.

    30-32Sonra dndler, birbirlerini kQyorlard: Yazklar olsun bizlere! Bizler gerekten kendini firavun gibi gren azgnlarmz, umarz ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayrlVQ verir; gerekten biz btn midimizi Rabbimize eviriyoruz.

    Musbetlerden ibret almak, verilen tlerden ders karmak ve yaplan uyarlarla doruya ynelmek byk bir erdemdir. Yaplan bir hatadan sonra Ben zaten cehennemliim, artk yapacak bir ey yok eklinde dnmek, Allah'a teslim olmaya dayal bir yaam biiminde asla sz konusu olamaz. Tvbe, yaplan hatalarn tekrarlanmayacana dair Allah'a sz vermek, her eye yeniden balamak iin Ondan yeni bir frsat dilemektir. Zaten Allah da irk hari btn gnahlar affedendir, balayandr, Rahm'dir. (Zmer; 53) lerideki surelerde bu hususla ilgili detaylar rnekleriyle yer almaktadr.

    33Dnyadaki azap ite byledir! Elbette hiret azab daha byktr, keke bilenlerden olsalard!

    Rabbimiz, mark insanlar Rabblerini hatrlamalar ve yola gelmeleri iin yukarda akladPz gibi eitli bellarla snar. Bu snama Kurann eitli yerlerinde pek ok kez vurgulanr. Buna paralel olarak yaygn bir zdeyile de insan iin bir musibetin bin nasihatten daha etkin olduu dile getirilir.

    41nsanlar dnerler diye; kendilerinin elleriyle kazandklar eyler yznden, yaptklarQn bir NsmQ onlara tattrmak iin karada ve denizde kargaa ortaya kt.

    (Rum/ 41)

  • 31

    20,21Ve yoldan kanlara gelince, onlarn varaca yer de Ate'tir. Her kmak istediklerinde oraya yeniden evrilecekler ve onlara, Yalanlayp durduunuz Ate'in azabQ tadn denilecektir. Hi kukusuz, dnerler diye onlara, byk cezann biraz hafifinden, en yakn cezadan da tattracaz.

    (Secde/ 20,21) Bu ayetin mucizelii ilk kez Mekke mriklerinin Bedir'e gitmesi esnasnda ortaya okmWr. Mekkeli mrikler Bedir'e peygamberimizi ve arkadalarQ ldrmeye yemin ederek gitmilerdi. Kendilerine ok gveniyorlar, herhangi bir tersliin olabileceini asla hesaba katmyorlard. Yola kmadan nce Kbe'yi tavaf etmiler, ikiler iip kazanacaklar zaferi nceden kutlamlard. Fakat Yce Allah tm mitlerini tersine eviriverdi, hayalleri \Nld, perian oldular. Bir ksm da ibret alp Mslman oldu. Dnya tarihi buna benzer rneklerle doludur.

    34phesiz ki Allah'n korumas altna girmi kiiler iin Rableri yannda nimetleri bol cennetler vardr. 35Ya artk, Mslmanlar gnahkrlar gibi yapar m\z?

    Otuz beinci ayetten sonraki (35-41) ayetlere zellikle dikkat edilmelidir. Zira bu ayetler byk mucizeler iermekte ve akll insanlara yol gstermektedir.

    36Neyiniz var, nasl hkmediyorsunuz? 37,38Yoksa iinde, ders aldQz eyler: Siz bu lemde neyi seerseniz/beenirseniz o kesinlikle sizin olacak garantisi verilmi olan size ait bir yazO belge mi var? 39Ya da size kar Nymet gnne kadar srecek, Siz her ne hkm verirseniz kesinlikle yle olacak diye zerimizde yeminler/taahhtler; stlenmeler mi var?

    40Sor bakalm hireti yalanlayan o kiilere, ilerinden byle bir eyi hangisi garanti etmektedir? 41Yoksa onlarn ortaklar m var? O hlde ortaklarQ getirsinler, eer dorulardan iseler.

    42Gerein btn plaklyla ortaya konulup iin bymeye balad, Lin ciddletii ve boyun eip teslim olmaya davet edildikleri gn artk gleri yetmez. 43Gzleri yere eilmi, kendilerini bir horluk, dknlk sarm bulunur. Oysa onlar, sa-salim iken de boyun eip teslim olmaya davet ediliyorlard.

    Ahireti yalanlayanlara sesleniliyor: Ne oluyor size? Bu inanca, bu karara nasl varyorsunuz? Ahirette hesap vermeyeceinize nasl inanyorsunuz? geleri itibariyle bu ayet yukardaki ekilde birletirilebilir.

    Bu ayetlerde inkrclarn inan ve kanaatlerinin hibir aslQn olmad, bu inan ve kanaatlerin hibir kitapta yer almad, Allah tarafndan verilmi bir yemine ve taahhde dayanmad, byle bir inanca kimsenin garantr olmad ve kendilerine destek verecek ortaklarQn da bulunmad, ksaca ahireti yalanlamalarQn hibir kanta dayanmad, kuruntudan teye gemedii belirtilmektedir. Bu pasaj, gnmzde kendilerine gre bir din algV gelitiren Mslmanlarn ibretle dnp anlamas gereken mesajlar tamaktadr. Bugnn MslmanlarQn da kendilerine

  • 32

    zg yzlerce dini ierikli kitab vardr. Onlar okurlar, onlardan ders alrlar; iman ve amellerini onlara gre belirleyip onlara gre yaarlar. Kur'an'da Allah yzlerce kez efaati kendi iznine balamken o kitaplardaki peygamber ahirette onlara kefil olmutur. Hem de Benim efaatim mmetimden byk gnah ileyenleredir demek suretiyle onlarn her trl yanl iini deta tevik etmitir. Bu da yetmemi, Berat gecesi diye uydurduklar gecede, mmetten Ben Kelb kabilesinin koyunlarQn ynleri sayVnca gnahkrn affedilecei garantisini vermitir. Ksacas o kitaplarda canlar ne istiyorsa hepsi vardr. Var olan o eyler arasnda, sadece mritlerine himmet edecek, son nefeslerinde imanlarQ kurtaracak ortaklar, eyhleri, statlar vardr.

    44O hlde bu sz/Kurn' yalanlayanlar Bana brak! Biz onlar bilmedikleri yerden yakalayacaz. 45Ve Ben, onlara mhlet veririm; sre tanUm, nk Benim plnm zordur/salamdr.

    Bu ayetler ileride yalanlayFlarn bana neler gelebileceine iaret etmektedir. Bu, bizzat kendilerine verilecek bel/ceza olabilecei gibi, soylarndan mminlerin gelmesi de olabilir. Velid b. Mure ile Halid b. Velid rneinde olduu gibi. Buna benzer daha onlarca rnek verilebilir.

    46Yoksa sen onlardan bir cret istiyorsun da bu yzden onlar ar bor altnda m eziliyorlar? 47Yoksa grmedikleri, bilmedikleri eyler, gelecekte olacak olaylar yanlarnda da onu onlar m yazyorlar?

    48yleyse Rabbinin karar iin sabret, bunalan kii gibi olma. Hani o, bir kez aU bunaldnda Rabbine seslenmiti. 49(er Rabbinden o'na bir iyilik ulamasayd, knanm bir durumda, bo bir yere atlacakt. 50Ancak, Rabbi o'nu seti, sonra da iyilerden biri yapt.

    Bu ayetlerle ana konuya dnlerek eitime devam edilmektedir. Bu ve bundan sonraki ayetleri 16. ayetin devam olarak deerlendirebiliriz. Yce Rabbimiz burada peygamberimizi uyararak iinin cidd, etin ve zor olduunu, Yunus ve Musa peygamberin yapt hatay yapmamas gerektiini ihtar etmektedir.

    SABR

    Esas anlam habsetmek, ierde tutmak olan sabr, akln ve dinin gsterdii yolda sebat etmek, kararl olmak, gevememek; yani insann elinde olmadan bana gelen ve ona byk zntler veren musibetlere kar koymak, onlarn stesinden gelmek iin mcdele etmektir. Sabrn ne olduunu incelerken ne olmadQ da beli