tekstil malzemelerine yanmazlik ozelliginin kazandirilmasi improvement of flame retardancy of...
TRANSCRIPT
TEKSTİL MALZEMELERİNE YANMAZLIK ÖZELLİĞİNİN
KAZANDIRILMASI
Çağla GÜNSAL
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KİMYA MÜHENDİSLİĞİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EYLÜL 2007
ANKARA
Çağla GÜNSAL tarafından hazırlanan TEKSTİL MALZEMELERİNE
YANMAZLIK ÖZELLİĞİNİN KAZANDIRILMASI adlı bu tezin Yüksek
Lisans tezi olarak uygun olduğunu onaylarım.
Prof. Dr. Nursel DİLSİZ
Tez Danışmanı, Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı
Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği ile Kimya Mühendisliği Anabilim Dalında
Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Prof. Dr.Mübeccel ERGÜN
Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Nursel DİLSİZ
Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Metin GÜRÜ
Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Süleyman TEKELİ
Malzeme Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. Tuncer ÇAYKARA
Kimya Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Tarih: 28/09/2007
Bu tez ile G.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Yüksek Lisans derecesini
onamıştır.
Prof. Dr. Nermin ERTAN
Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
TEZ BİLDİRİMİ
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranışı ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu
çalışmada orijinal olmayan her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını bildirim.
Çağla GÜNSAL
iv
TEKSTİL MALZEMELERİNE YANMAZLIK ÖZELLİĞİNİN
KAZANDIRILMASI
(Yüksek Lisans Tezi)
Çağla GÜNSAL
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Eylül 2007
ÖZET
Sanayileşme ile birlikte, insanların güvenliği de önemli bir konu haline
gelmiştir. Tekstil sanayisinin gelişmekte olan bölümü lifler, kumaşlar ve
koruyucu giysilerde yeni gelişmeler bulunmaktadır. Güç tutuşur tekstil
endüstrisi; üretim teknolojisi, çevre dostu, toksik olmayan ve tekstillerin konfor
özelliğini tamamlayıcı güç tutuşurluk sistemlerinin üretilmesi şeklinde
olmaktadır. Bu tür malzemelerin kullanıldığı günlük yaşamda ve otomotiv,
uzay ve havacılık alanlarında meydana gelen kazalar sonucunda çıkan
yangınların sebep olduğu can ve mal kayıpları, sözü edilen malzemelerin
kullanımında yeni kriterlerin ve yaptırımların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Konulan kurallar ve sınırlamalar ise, günlük hayata giren
tekstilden modern ulaşım araçlarında kullanılan plastik malzemelere kadar,
doğal veya sentetik polimerik malzemelerin yanmaya dayanıklı hale getirilmesi
amacıyla yoğun bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapılmasına yol açmıştır.
Bu çalışmada tekstilde geniş kullanım alanına sahip akrilik yün elyaf karışımı
malzemeler üretilmiştir. Akrilik, yün elyafa ve viskon kumaşa alev geciktirici
kimyasal ve viskon kumaşa plazma polimerizasyonu uygulanmıştır. Bu amaçla
akrilik ve yüne organofosfor yapısında kimyasal, viskon kumaşa borik asit,
organofosfor yapısında kimyasal ve plazma polimerizasyonda monomer olarak
v
trimetilborat, yüzey aktifleştirme için argon ve oksijen gazları kullanılmıştır.
Çalışmada plazma polimerizasyon yöntemi, kimyasal uygulamada absorpsiyon
(çektirme) ve emdirme kurutma (pad dry) yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan
numune gruplarının karakterizasyonu aşamasında; termal özelliklerinin
belirlenmesi için termogravimetrik analiz (TGA), kaplama yüzeylerinin
karakterizasyonunda taramalı elektron mikroskobu (SEM) kullanılmıştır.
Yanma özelliklerinin belirlenmesi için ise limit oksijen indisi (LOİ), ve kimyasal
uygulama sonucunda ürünün haslık özelliklerinin görülmesi için haslık testi ve
suya karşı davranışını belirlemek için temas açısı ölçümü, mamulün üretimi
sırasında çalışma performansının belirlenmesi amacıyla nem tayini yapılmıştır.
LOİ testi sonuçlarından, viskon kumaş için borik asitin ve emdirme kurutma
yönteminin, akrilik yün karışımı için organofosforun ve absorpsiyon (çektirme)
yönteminin çok iyi bir alev geciktirici etki gösterdiği görülmüştür. Akrilik yün
karışımına % 20 organofosfor içerikli kimyasalın absorpsiyon (çektirme)
yöntemi ile uygulanması numunelerin LOİ değerini 18,7‘den 19,75‘e
arttırmıştır. Viskon kumaşa borik asit emdirme kurutma yöntemi ile
uygulandığında numunenin LOİ değeri 18,8 ‘den 55 ‘in de üzerine çıkmıştır.
Borik asit ve emdirme kurutma yönteminin beraber kullanılması LOİ değerini
arttırmıştır. TGA termogramlarından alınan sonuçlar da bunu
desteklemektedir. Haslık testi sonucunda numunelerinin kullanım esnasında
herhangi bir sorun çıkarmayacak ölçüde olduğu belirlenmiştir. Temas açısı
testinde ise oksijen ile plazma aktifleştirmenin en hidrofilik yapı oluşturduğu
belirlenmiştir. Kaplanan yüzeylerin incelendiği SEM mikrograflarından,
oksijen plazmanın yüzeyi aktifleştirdiği kaplamanın başarılı olduğu
görülmüştür.
Bilim Kodu : 912.1.092 Anahtar Kelimeler :Tekstil malzemeleri, alev geciktirici, borik asit, trimetil
borat, organofosfor Sayfa Adedi : 177 Tez Yöneticisi : Prof. Dr. Nursel DİLSİZ
vi
IMPROVEMENT OF FLAME RETARDANCY OF TEXTİLE MATERİALS
(M.Sc. Thesis)
Çağla GÜNSAL
GAZI UNIVERSITY
INSTITUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGY
September 2007
ABSTRACT
Together with the industrialization, the safety of human turned into an
important subject. The developing field of textile industry includes new
developments in fibers, fabrics and protective clothes. Unflammable textile
industry produces environmentalist, non-toxic and comfort implementing
unflammable systems. The life and goods losses in fires that are followed by the
accidents in daily life, automotive, space and aeronautic fields cause the arise of
new criterion and sanctions. The laws and restrictions have excited the scientific
and technological researches in order to make natural and synthetic polymeric
materials ranging from daily used textiles to plastic materials used in modern
transport vehicles resistant to flame.
In this study, acrylic and wool mixture materials that are widely used in textile
industry were used. Flame resistant chemical was applied to acrylic and wool,
and plasma polymerisation was applied to viscon fabric. For doing this,
organophosphorus was applied to acrylic and wool, boric acid and
organophosphorus was applied to viscon fabric. In plasma polymerization
trimetylborate was used as monomer and argon and oxygen gases were used for
surface activation. The production technique was blend method and the
chemical application was pulling and pad dry.
vii
During the characterization step of materials, thermogravimetric analiz (TGA)
were used for the determination of thermal properties, scanning electron
microscopy (SEM) for the characterization of plated surfaces, limit oxygen
index (LOI) for the determination of burning properties, fastness test for the
observation of the fastness properties of the product after the chemical
application and contact angle measurement for the determination against
water.
LOI test results show that boric acid with pad dry method have a very good
flame resistant effect on viscon fabric and organophosphorus with pulling
method have a very good flame resistant effect on acrylic wool composition. The
application of both 20% organophosphorus containing chemical and pulling
method to the acrylic wool composition increased the LOI value of the samples
from 18,7 to 19,75. The application of both boric acid containing chemical with
emdirme kurutma method to the acrylic wool composition increased the LOI
value of the samples from 18,8 to over than 55. Using both boric acid containing
chemical and pad dry method has increased the LOI value. The TGA
thermograms have supported this result. At the end of the fastness test, the
samples were proved not to cause a problem during the usage. In the contact
angle test, it was assumed that plasma activation with oxygen gives the most
hydrophilic structure. SEM micrographs used for the observation of the plated
surfaces showed that the plate activated by the oxygen plasma is successful.
Science Code : 912.1.092 Key Words : Textile materilas, flame retardant, boric acid, trimetyl borate,
organophosphorus Page Number : 177 Adviser : Prof. Dr. Nursel DİLSİZ
viii
TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca yardımlarını ve katkılarını eksik etmeyen tez yönetmenim
Prof. Dr. Nursel DİLSİZ ‘e, SEM sonuçlarımı almamda büyük emeği olan Dr. Bülent
BOSTAN ‘a, çalışmalarım esnasında yardımını esirgemeyen Hande YAVUZ ‘a,
TGA sonuçlarını almamda yardımları için ROKETSAN A.Ş çalışanlarından Faruk
YILDIRIM’a, laboratuar çalışmalarımı yürütmemde bana gerekli desteği veren
Atlantik Halıcılık A.Ş. ‘ye teşekkürlerimi sunarım.
Eğitim hayatımın tüm dönemlerinde, her zaman maddi manevi destekleriyle yanımda
olan, moral veren aileme ve hayat arkadaşım Miraç BAYRAKLI ’ya teşekkürlerimi
sunarım. Rahmetle andığım ve her zaman yanımda olduğunu bildiğim canım babam
Emin GÜNSAL‘a sevgilerimin teşekkürlerin en büyüğünü sunarım.
Ayrıca çalışmalarım süresince; 2006 Ç–02 sayılı Ulusal Bor Araştırma Enstitüsüne,
Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2001K120590 sayılı projesi kapsamında
kurulan laboratuarı kullanmama imkan tanıyan Gazi Üniversitesi Mühendislik
Mimarlık Fakültesine ve Devlet Planlama Teşkilatına teşekkür ederim.
ix
İÇİNDEKİLER
Sayfa ÖZET…….………………………………………………………..…………….... iv
ABSTRACT…………………………………………………………………… vii
TEŞEKKÜR……………………………………………………………….…... viii İÇİNDEKİLER………………………………………………………………….. ix
ÇİZELGELERİN LİSTESİ……………………………………………………… xii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ……………………………………………………...….. xiii RESİMLERİN LİSTESİ…………………………………..…………………….... xv SİMGELER VE KISALTMALAR…………………………………………...... xvii 1. GİRİŞ……………………………………………………………………….… 1 2. POLİMERİK LİFLER………………………………………………………… 4 3. TEKSTİL KİMYASI VE TEKNOLOJİSİ………………………………….… 9 3.1. Tekstil Elyafının Sınıflandırılması……………………………………….. 9 4. TEKSTİLDE YARDIMCI KİMYASALLAR………………………………… 17 4.1. Tekstilde Yardımcı Kimyasal Uygulama Yöntemleri……………………. 17
4.2. Tekstilde Yardımcı Kimyasalların Sınıflandırılması………...…………… 22 5. YANMA……………………………………………………………………….. 33 5.1. Yanma Mekanizması………………………………………………………. 35 5.2. Yanma Önleyici Test Metotları……………………………………………. 39 5.3. Yanma Önleyiciler…………………………………………………………. 41 5.4. Alev Geciktirici Lifler……………………………………………………… 47 6. PLAZMA SİSTEMİ…………………………………………………………….. 49
x
Sayfa 6.1. Plazma Kimyasının Uygulama Alanları……………………………………. 54
6.2. Plazma Polimerizasyonun Mekanizması ve Kinetiği…….……………… 55
7. NUMUNELERİN KARAKTERİZASYONU………………………………… 59 7.1. Termal Karakterizasyon…………………………………………………... 59 7.2. Yüzey Karakterizasyonu………………………………………………….. 61
7.3. Haslık Testi……………….………………………………………………. 62 7.4. Nem Tayini………………………………………………………………... 63
8. LİTERATÜR ÇALIŞMALARI………………………………………………… 66 9. DENEYSEL ÇALIŞMALAR………………………………………………….. 71
9.1. Malzemeler………………………………………………………………… 71 9.1.1. Akrilik elyaf…………………………………………………………. 71
9.1.2. Yün elyafı……………………………………………………………. 71
9.1.3. Viskon kumaşı………………………………………………………. 72 9.1.4. Alev geciktiriciler………….………………………………………… 72
9.2. Numunelerinin Hazırlanışı………………………………………………….. 73
9.3. Numunelerin Karakterizasyonu…………………………………………….. 75
9.3.1. Yanma karakterizasyonu…………………………………………….. 75
9.3.2. Termal karakterizasyon……………………………………………… 75
9.3.3. Yüzey karakterizasyonu……………………………………………. 75
9.3.4. Haslık karakterizasyonu……………………………………………. 76
9.3.5. Hidrofilite karakterizasyonu……..…………………………………. 76
9.3.6. Nem karakterizasyonu……………………………………………… 76
xi
Sayfa
10. DENEYSEL BULGULAR VE TARTIŞMA…………………………………. 77
10.1. LOİ Yanma Testi……………………………………………………… 77
10.2. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM)……………………………….. 82
10.3. Termal Testler………………………………………………………… 87
10.4 Haslık Karakterizasyonu………………………………………………. 95
10.5 Hidrofilite Karakretizasyonu………………………………………….. 104
10.6 Nem Tayini…………………………………………………………….. 105
11. SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………………. 107
KAYNAKLAR………………………………………………………………….. 111
EKLER………………………………………………………………………….. 115 EK-1 Örnek oksijen indisi değeri hesaplaması…………………………………. 116 EK-2 Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması…………. 118 EK-3 ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin
oksijen indisi tayini metodu………………………………………………. 155 EK-4 Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrograf............................ 168 EK-5 Bazı numune gruplarının X500 büyütme SEM mikrografı......................... 173
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………… 177
xii
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge Sayfa Çizelge 2 .1. Bazı polimerlerin polimerizasyon derecesi
ve molekül ağırlığı……………………………………………….. 5
Çizelge 2.2. Molekül ağırlığı ve liflerin kazandığı özellikler…………………… 5
Çizelge 4.1. Tekstil yardımcı maddelerinin sınıflandırılması…………………… 22
Çizelge 5.1. Bazı tekstil liflerinin termal özellikleri……………………………. 48
Çizelge 6.1. Bağlanma enerjileri……………………….……………………….. 51
Çizelge 9.2. Hazırlanan numuneler ve uygulanan işlemler……………………... 74
Çizelge 10.1. Hazırlanan numunelerin grupları ve LOİ değerleri………………… 79
xiii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil Sayfa Şekil 2.1. Endüksiyom kuvvetinin oluşumu…….…………………………… 6
Şekil 2.2. Polimerizasyon reaksiyonu………………………………………….. 7
Şekil 2.3. Polikondensasyon reaksiyonu……………………………………….. 8
Şekil 2.4. Poliadisyon reaksiyonu……………………………………………… 8
Şekil 3.1. Tekstil elyafının sınıflandırılması……………………………………. 11
Şekil 4.1. Yüzey aktif gruplar…………………………………………………… 25
Şekil 4.2. Bir kap içindeki sıvı molekülleri.…………………………….……….. 26
Şekil 4.3. Yüzey aktif maddelerin su içinde dağılımı…………………...……….. 26
Şekil 4.4. Yüzey aktif madde konsantrasyonu ve suyun yüzey gerilimi
arasındaki ilişki………………………………………………………. 27
Şekil 4.5. Misel oluşumu….………………………………..…….………..……. 27
Şekil 6.1. Maddenin hallerinin partikül sıcaklığı ile ilgisi………...……………… 50
Şekil 10.1. Viskon kumaş numune gruplarının LOİ değerleri…………………… 80
Şekil 10.2. %50 yün %50 akrilik numune gruplarının LOİ değeri ……………..… 80
Şekil 10.3. %80 yün %20 akrilik numune gruplarının LOİ değeri ……….………. 80
Şekil 10.4. %20 yün %80 akrilik numune gruplarının LOİ değeri………………….81
Şekil 10.5. %100 yün numune gruplarının LOİ değeri……………………………...81
Şekil 10.6. %100 akrilik numune gruplarının LOİ değeri………………………….81
Şekil 10.7. A numune grubunun TGA ve türev termogramı……………………… 88
Şekil 10.8. B numune grubunun TGA ve türev termogramı………………………. 88
Şekil 10.9. C numune grubunun TGA ve türev termogramı………………………. 89
xiv
Şekil Sayfa
Şekil 10.10. G numune grubunun TGA ve türev termogramı…………..………….89
Şekil 10.11. X6 numune grubunun TGA ve türev termogramı………..……… 90
Şekil 10.12. K numune grubunun TGA ve türev termogramı.......................... 90
Şekil 10.13. X11 numune grubunun TGA ve türev termogramı......................... 91
Şekil 10.14. X15 numune grubunun TGA ve türev termogramı......................... 91
Şekil 10.15. X24 numune grubunun TGA ve türev termogramı......................... 92
Şekil 10.16. X10 numune grubunun TGA ve türev termogramı......................... 92
Şekil 10.17. X16 numune grubunun TGA ve türev termogramı......................... 93
Şekil 10.18. D numune grubunun TGA ve türev termogramı............................. 93
Şekil 10.19. X18 numune grubunun TGA ve türev termogramı.......................... 94
Şekil 10.20. Viskon kumaş numune gruplarının bozunma sıcaklıkları………… 94 Şekil 10.21. Yün akrilik karışımı numune gruplarının bozunma sıcaklıkları…... 95
Şekil 10.22. Numune gruplarının nem değeri…………………………………… 106
xv
RESİMLERİN LİSTESİ
Resim Sayfa
Resim 5.1. LOİ test cihazı…………………………………………………… 40
Resim 6.1. Plazma reaktörünün şematik görünüşü……...………………….. 52
Resim 7.1. Haslık test elyafı………………………………………………… 62
Resim 10.1. A numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı……………... 82
Resim 10.2 B numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………….… 83
Resim 10.3 C numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı……………… 83
Resim 10.4. D numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………. 84
Resim 10.5 E numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………. 84
Resim 10.6. F numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………. 85
Resim 10.7. G numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………. 85
Resim 10.8. H numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………... 86
Resim 10.9. K numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı………………… 86
Resim 10.10. A numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu…………….………… 96
Resim 10.11. A numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu…………………. 96
Resim 10.12. B numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu………………………. 97
Resim 10.13. B numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu…………………. 97
Resim 10.14. C numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu….…………………… 98
Resim 10.15. C numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu…………………. 98
Resim 10.16. D numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu……………………… 99
Resim 10.17. D numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu………………….. 99
Resim 10.18. E numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu ………………… 100
Resim 10.19. E numunesinin haslık test kumaşı sonucu……………………... 100
xvi
Resim Sayfa
Resim 10.20. F numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu.…………………… 101
Resim 10.21. F numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu……………….. 101
Resim 10.22. G numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu…………………… 102
Resim 10.23. G numunesinin haslık test kumaşı sonucu……………………… 102
Resim 10.24. K numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu….………………… 103
Resim 10.25. K numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu……………….. 103
Resim 10.26 D numune grubunun temas açısı ölçümü……………………… .. 104
Resim 10.27. E numune grubunun temas açısı ölçümü………………………… 105
Resim 10.28. G numune grubunun temas açısı ölçümü………………………… 105
xvii
SİMGELER VE KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur.
Kısaltmalar Açıklama
A İşlem görmemiş viskon kumaş
B Emdirme kurutma yöntemi ile borik asit
uygulanmış viskon kumaş
C 55 watta 3 d argon plazma uygulandıktan sonra
emdirme kurutma yöntemi ile borik asit
uygulanmış viskon kumaş
D Emdirme kurutma yöntemi ile organofosfor
uygulanmış viskon kumaş
E 55 watta 3 d argon plazma uygulandıktan sonra
emdirme kurutma yöntemi ile organofosfor
uygulanmış viskon kumaş
F 55 watta 3 d oksijen plazma uygulandıktan
sonra emdirme kurutma yöntemi ile
organofosfor uygulanmış viskon kumaş
G 55 watta 10 d oksijen plazma uygulandıktan
sonra emdirme kurutma yöntemi ile
organofosfor uygulanmış viskon kumaş
H 55 watta 30 d trimetilborat plazması uygulanan
viskon kumaş
I Absorpsiyon (çektirme) yöntemine göre %1
organofosfor uygulanan viskon kumaş
J Aabsorpsiyon (çektirme) yöntemine göre %2
organofosfor uygulanan viskon kumaş
xviii
Kısaltmalar Açıklama
K Absorpsiyon (çektirme) yöntemine göre %5
organofosfor uygulanan viskon kumaş
L Absorpsiyon (çektirme) yöntemine göre %20
organofosfor uygulanan viskon kumaş
X1 %50 Yün, %50 Akrilik
X2 %50 Yün, %50 Akrilik, %1 organofosfor
X3 %50 Yün, %50 Akrilik, %2 organofosfor
X4 %50 Yün, %50 Akrilik, %5 organofosfor
X5 %50 Yün, %50 Akrilik, %20 organofosfor
X6 %80 Yün, %20 Akrilik
X7 %80 Yün, %20 Akrilik, %1 organofosfor
X8 %80 Yün, %20 Akrilik, %2 organofosfor
X9 %80 Yün, %20 Akrilik, %5 organofosfor
X10 %80 Yün, %20 Akrilik, %20 organofosfor
X11 %20 Yün, %80 Akrilik
X12 %20 Yün, %80 Akrilik, %1 organofosfor
X13 %20 Yün, %80 Akrilik, %2 organofosfor
X14 %20 Yün, %80 Akrilik, %5 organofosfor
X15 %20 Yün, %80 Akrilik, %20 organofosfor
X16 %100 Yün
X17 %100 Yün, %1 organofosfor
X18 %100 Yün, %2 organofosfor
X19 %100 Yün, %5 organofosfor
X20 %100 Yün, %20 organofosfor
X21 %100 Akrilik
X22 %100 Akrilik, %1 organofosfor
X23 %100 Akrilik, %2 organofosfor
X24 %100 Akrilik, %5 organofosfor
X25 %100 Akrilik, %20 organofosfor
xix
Kısaltmalar Açıklama
LOI Limit Oksijen İndeksi
SEM Taramalı Elektron Mikroskopu
TGA Termogravimetrik Analiz
DSC Diferansiyel Taramalı Kalorimetre
1. GİRİŞ
Kullandığımız araç ve gereçler, giysiler, yaşadığımız ortamlardaki mobilya, yapı ve
dekorasyon malzemeleri, otomobil, tren ve uçak gibi taşıtların üretiminde kullanılan
doğal veya sentetik malzemeler gibi günlük hayatımızda var olanların büyük bölümü
uygun şartlar altında yanmaya eğilimlidir. İnsanlık tarihi yangınlar nedeniyle
toplumların gördüğü can ve mal kayıplarının örnekleri ile doludur. Buna rağmen,
yeri doldurulamaz üstün özellikleri nedeniyle kolayca yanabilen ağaç, deri ve
sentetik polimerlerden yapılan çeşitli eşya ve malzemelerin kullanımı giderek daha
da yaygınlaşmıştır. Bu tür malzemelerin kullanıldığı günlük yaşamda otomotiv, uzay
ve havacılık alanlarında meydana gelen kazalar sonucunda çıkan yangınların sebep
olduğu can ve mal kayıpları, sözü edilen malzemelerin kullanımında yeni kriterlerin
ve yaptırımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Konulan kurallar ve sınırlamalar
ise, günlük hayata giren tekstilden modern ulaşım araçlarında kullanılan plastik
malzemelere kadar, doğal veya sentetik polimerik malzemelerin yanmaya dayanıklı
hale getirilmesi amacıyla yoğun bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapılmasına yol
açmıştır.
Doğal ve sentetik polimer malzemeler daha geniş alanlarda kullanılmaktadır.
Polimerlerin tutuşabilirliğini ve toksik duman üretimini azaltmak için alev
geciktiricilerin kullanımı, yeni malzemelerin geliştirilmesi ve uygulanmasının çok
önemli bir parçası haline gelmektedir. Yanmazların gerekli olduğu büyük pazarların
en önemli üçü inşaat, elektrik ve elektronik elemanları ve nakliye ile ilgili
endüstrilerdir. Alev giderici malzemelerin ev için kullanılması konusundaki
gelişmeler, tüketicilerin güvenlik konusunda bilinçlenmesi ve çevresel yayınlardan
dolayıdır. Sürekli değişen düzenlemeler, standartlar ve test metotlarına karşılık yeni
yanmazlık sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir [1].
Son yıllarda tekstil sanayi hem ekonomik, hem de teknolojik yönden hızla gelişmeye
başlamıştır. Doğal hammadde olan ipek, yün, pamuk vb. insanların her gün artan
ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılayamamaktadır. Bu sebepten dolayı daha ucuz
maliyetli olan suni ve sentetik hammaddeler kullanılmaya başlanmıştır. Tekstil
2
sanayi büyüklük yönünden gıda sanayinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Kimyasal
elyaf çeşitli kullanım alanlarına ve özelliklerine sahip olduğundan çok yaygın olarak
üretilmektedir [2] .
Tekstil alanında kullanılan liflerin hemen hepsi birer polimerizasyon ürünü olup bazı
kimyasal maddelerin sentezleri ile oluşmaktadır. Her sentez olayının ise bir
polimerizasyon işlemi ile gerçekleştiği bilinir. Bu gibi olaylarda rol oynayan
reaksiyonlar kimyada kondanzasyon ve adisyon diye esas prensipleri yönünden ikiye
ayrılırlar. Polimerizasyon; aynı altyapı ve özellikteki küçük moleküller bir araya
gelerek büyük molekül zincirlerini yani makro molekülleri oluştururlar [2].
Günlük yaşantıda nerede olursak olalım (ev, okul, işyeri veya ulaşım araçları)
çevremizde bulunan eşya veya makinelerden can ve mal güvenliği açısından
beklenilen en önemli özellik herhangi bir nedenle aleve maruz kalındığında
tutuşmama özelliği göstermeleridir. Bu nedenle yangın güvenliği, pek çok farklı
endüstri kollarında son yıllarda artan bir önem arz etmektedir. Aleve maruz
kalınması durumu için duman ve ısı detektörleri, pulvarize su püskürtme sistemleri
ve daha başka erken uyarı sistemleri geliştirilmektedir. Fakat tüm sistemler bu
ortamlarda bulunan malzemelerin, güç tutuşurluk kazandırılmış malzemeler olması
ile daha verimli hale gelebileceklerdir [3].
Güç tutuşma özelliğine sahip ürünlerin kullanımının ya da diğer bir deyişle
kullanılan ürünlere güç tutuşurluk sağlanması gerektiğinin farkına varılmasının
yaklaşık 400 yıllık bir geçmişe sahip olduğu görülmektedir. Söyle ki; Paris
tiyatrolarında güç tutuştuğu ifade edilen kanvaslar (1638) ve Oxford’da raporlanan
"Tutuşmayan Giysi" (1684) bu konuda kaydedilmiş olan en eski örnekler olarak
karsımıza çıkmaktadır. Günümüzde ise sadece tiyatrolarda kullanılan perdeler ya da
giysiler değil, neredeyse her ürün için güç tutuşurluk özelliğinin kazandırılması
gerektiği ve bu yönde yoğun Ar-Ge çalışmalarının yapılmakta olduğu görülmektedir
[4].
3
Bu çalışmada tekstilde geniş kullanım alanına sahip akrilik yün elyaf karışımı
malzemeler kullanılmıştır. Akrilik, yün elyafa ve viskon kumaşa alev geciktirici
kimyasal ve viskon kumaşa plazma polimerizasyon uygulanmıştır. Bu amaçla akrilik
ve yüne organofosfor yapısında kimyasal, viskon kumaşa borik asit, organofosfor
yapısında kimyasal ve plazma polimerizasyonda monomer olarak trimetilborat,
yüzey aktifleştirme için argon ve oksijen gazları kullanılmıştır. Teknik olarak plazma
polimerizasyon yöntemi, kimyasal uygulamada çektirme (absorpsiyon) (absorpsiyon)
ve emdirme kurutma (pad dry) yöntemi kullanılmıştır.
Hazırlanan numune gruplarının karakterizasyonu aşamasında; termal özelliklerinin
belirlenmesi için termogravimetrik analiz (TGA), kaplama yüzeylerinin
karakterizasyonunda taramalı elektron mikroskobu (SEM), yanma özelliklerinin
belirlenmesi için ise limit oksijen indisi (LOİ) kullanılmıştır. Kimyasal uygulama
sonucunda ürünün haslık özelliklerinin görülmesi için haslık testi ve suya karşı
davranışını belirlemek için temas açısı ölçümü, mamulün üretimi sırasında çalışma
performansının belirlenmesi amacıyla nem tayini yapılmıştır.
4
2. POLİMERİK LİFLER
Bugün tekstil alanında kullanılmakta olan yapay elyafların birer polimer veya makro
molekül denilen büyük moleküllü ürünlerden oluştukları bilinmektedir. Bu polimer
veya makro moleküllerden istenildiği gibi yararlanılması ve üretim sırasında
sorunların ortaya çıkmasını engellemek için sahip olmaları gereken nitelikleri vardır.
Bu nitelikler; polimerler arasında etkili çekim kuvveti bulunmalıdır, polimer madde
uygun çözücü içerisinde çözünmeli veya ısıtıldığında parçalanmadan eriyebilmelidir,
polimerler lineer yapıda olmalı ve belirli bir molekül ağırlığına, dolayısı ile
polimerizasyon derecesine sahip olmalıdır, bol ve ucuz olarak bulunan
hammaddelerde elde edilebilmeli, erime sıcaklığı çok yüksek veya çok düşük
olmamalı, kolayca tutuşmamalıdır. Yapay lif üretiminde en önemli hususların
başında kullanılacak polimerin polimerizasyon derecesi gelir.
Polimerizasyon Derecesi: Polimer maddelerden molekül büyüklüğünün
belirlenebilmesi için polimerizasyon derecesinin bilinmesine gerek duyulur. Bunun
için polimerizasyon olayının göz önüne alınması yeterli olur. Bilindiği gibi bir
polimer madde aynı türden olan, ya da olmayan birçok molekül birleşmesi ve daha
büyük moleküllerin oluşmasından meydana gelir. Polimer maddelerin yapısında,
belli aralıklar ile tekrarlanan birimler ya da monomerler yer alır. İşte bu
monomerlerin sayısı da polimer maddenin polimerizasyon derecesini gösterir ve n ile
gösterilir.
Molekül ağırlığı: Bir polimerde molekül ağırlığının bilinmesi o polimerin
kullanılacağı yeri ve başlıca özelliklerini belirlemesi bakımından önem taşır.
Molekül ağırlığı aynı makro molekül polimerizasyon derecesi ile yakından ilgilidir.
Yanı sentez yolu ile de edilecek polimer madde molekül ağırlığı yönünden belli bir
büyüklüğe erişmeden liflerde aranan tüm özellikleri gösterecek bir nitelik kazanamaz
[5].
Çizelge 2.1’de değişik polimer cinslerinin ortalama polimerizasyon dereceleri ve
molekül ağırlıkları, Çizelge 2.2’de ise ortalama polimerizasyon derecelerine bağlı
5
olarak liflerin değişik molekül ağırlıkları ve bu liflerin sahip olduğu özellikler
görülmektedir [5].
Çizelge 2.1. Bazı polimerlerin polimerizasyon derecesi ve molekül ağırlığı [5]
POLİMER CİNSİ
ORTALAMA POLİMERİZASYON DERECESİ
MOLEKÜL AĞIRLIĞI
Polipropilen 7000 -10000 32000- 42000
Poliakrilonitril 1000 -2000 5300 -10600
Polivinilklorür 800 -1000 6400 -8000
Polietilontereftalat 110 -130 1900 -2200
Polyamid 6 100 -200 1100 -2200
Polyamid 6.6 50 -100 1100 -2200
Çizelge 2.2. Molekül ağırlığı ve liflerin kazandığı özellikler [5]
MOLEKÜL AĞIRIĞI
LİF ÖZELLİKLERİ
4000’ den küçük Lif özelliği görülmez, molekül zinciri kısa olur.
4000 -6000 Lif özelliği zayıf ve gevrek, molekül zinciri kısa olur.
6000 -8000 Lif zayıf, az gevrek, molekül zinciri uzunca olur.
8000 -10000 Oldukça sağlam, esnek, molekül zinciri uzun olur.
10000 ’ dan yukarı Sağlam, esnek, eğrilip bükülüp ve molekül zinciri uzun olur.
Makromoleküller (Polimerler) Arası Çekim Kuvvetleri: Makromoleküler bir
maddenin molekül ağırlığı ve polimerizasyon derecesi yanında önemli bir etkende
bunlar arasındaki çekim kuvvetleridir. Makromoleküller arası çekim kuvvetleri
6
oluşturdukları bağlar ile lineer yapıdaki zincirin oluşmasını sağlarlar. Söz konusu
çekim kuvvetleri ikincil çekim kuvvetleridir. Bunlar; Van der Waals kuvvetleri, dipol
yönlenme kuvvetleri, endüksiyon kuvvetleri, hidrojen köprüleridir.
Van der Waals kuvvetleri: Moleküller arasında etki gösteren yönlenmiş çekim
kuvvetleridir. Bu kuvvetlerin oluşumu kuantum mekaniğine dayanır. Atom
çekirdeğini saran elektron kılıfının elektriksel ağırlık noktası atom merkezinde değil,
çekirdeğin çevresinde hareket halinde bir yerdedir. Bu nedenle atomlarda hızla yön
değiştiren bir elektriksel momentler oluşmaktadır. Bu momentlerde komşu
molekülün elektron kılıflarında karşı momentler doğmasına ve dolayısı ile karşılıklı
çekim kuvvetlerinin oluşmasına sebep olmaktadır. Van der Waals kuvvetleri
sıcaklığa bağlı olarak değişmemekle beraber ikincil çekim kuvvetleri arasında en
zayıf çekim kuvvetidir.
Dipol Yönlenme Kuvveti: Polar atom grubu içeren moleküllerde oluşan, çekim
kuvvetleridir. Elektronegatifliği farklı olan iki atom birbirine bağlandığında,
elektronegatifliği daha yüksek olan atom, elektronları kendine doğru çekmekte ve
böylece bir yük kutuplaşması oluşmaktadır. Bu şekilde oluşan dipoller, komşu
makromoleküller ile karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini çekmekte ve bu şekilde
makromoleküller zincirlerin birbirine bağlanması sağlanmaktadır. Van der Waals
kuvvetlerine göre bağ enerjileri daha yüksektir.
Endüksiyon kuvvetleri: Bir atom grubunun elektron bulutunun, komşu bir elektriksel
alanın etkisi ile deforme olması (kayması) sonucu oluşan dipollerin gösterdiği çekim
kuvvetleridir. Endüksiyonda oluşan dipolün ekseni hareketli olduğundan sıcaklığın
artması bu bağları etkilememektedir.
Alan Etkisi
Polerize olabilen atom grubu Endüksiyon ile oluşan Dipol
Şekil 2.1. Endüksiyom kuvvetinin oluşumu [5]
± + -
7
Hidrojen Köprüleri: Kendisinden daha elektronegatif bir atoma bağlı hidrojen atomu
içeren moleküler arasında oluşan, yönlenmiş oldukça etkin bir kuvvettir.
Polimerizasyon Reaksiyonları
Tekstil alanında kullanılan liflerin hemen hepsi birer polimerizasyon ürünü olup bazı
kimyasal maddelerin sentezleri ile oluşmaktadır. Her sentez olayının ise bir
polimerizasyon işlemi ile gerçekleştiği bilinir. Bu gibi olaylarda rol oynayan
reaksiyonlar kimyada kondanzasyon ve adisyon diye esas prensipleri yönünden ikiye
ayrılırlar.
Polimerizasyon aynı altyapı ve özellikteki küçük moleküller bir araya gelerek büyük
molekül zincirlerini yani makromolekülleri oluştururlar. Polimerizasyon ile poliamid,
polipropilen, poliakril ve polivinilklorür polimeri oluşur.
Tek Moleküller
Zincir Molekül
Şekil 2.2. Polimerizasyon reaksiyonu [5]
Polikondensasyon farklı yapıdaki küçük molekül zincirlerini bir yan ürün ayrılması
ile bağlanmasıdır. Yan ürün genellikle su olmaktadır. Amonyak, karbon dioksit,
nitrojen, metanol gibi. yan ürünlerde oluşabilmektedir. Polikondenzasyon ile
poliamid(6.6) ve polyester polimerleri oluşur.
8
+ Tek moleküller
Zincir Molekül
Yan ürünler
Şekil 2.3. Polikondenzasyon reaksiyonu [5]
Poliadisyon değişik tipteki moleküller birleşerek bir makromolekül oluşturur. Bu
reaksiyonda yan ürün oluşmaz. Küçük molekül ile birleşerek uzun zincir molekülleri
oluştururlar. Poliadisyon reaksiyonu sonunda poliüretan polimeri oluşur.
Tek molekül
Zincir Molekül
Şekil 2.4. Poliadisyon reaksiyonu [5]
9
3. TEKSTİL KİMYASI VE TEKNOLOJİSİ
Tekstil sanayisi ülke ekonomisinde ve dünya ticaretinde çok büyük önem
taşımaktadır. Son yıllarda tekstil sanayi hem ekonomik, hem de teknolojik yönden
hızla gelişmeye başlamıştır. Doğal hammadde olan ipek, yün, pamuk vb. insanların
her gün artan ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılayamamaktadır. Bu sebepten dolayı
daha ucuz maliyetli olan suni ve sentetik hammaddeler kullanılmaya başlanmıştır.
Tekstil sanayi büyüklük yönünden gıda sanayinden sonra ikinci sırayı almaktadır.
Kimyasal elyaf çeşitli kullanım alanlarına ve özelliklerine sahip olduğundan çok
yaygın olarak üretilmektedir [2] .
Tekstil kelimesi, elyafın elde edilmesinden kumaş halinde elde edilmeye kadar
geçirdiği tanımdır. Gerilebilme, bükülebilme ve birbiri üzerine yapışma kabiliyeti
olan ince iplik veya liflere elyaf denir. Bir tekstil elyafının ticari bakımdan değerli
olabilmesi için mukavemet, esneklik, iyi bir eğirme kabiliyetine sahip olması gerekir.
Bundan başka elyaf nem çekme, yumuşaklık, kolay boyanabilme özelliklerine sahip
olmalıdır [2].
3.1. Tekstil Elyafının Sınıflandırılması
Lifli materyaller kaynağına göre doğal ve sentetik olmak üzere iki büyük gruba
ayrılırlar;
Bitkisel elyaflar: Bitkisel elyaflara örnek olarak pamuk, keten, kenevir, jüt gibi
elyafları gösterebiliriz. Yapıları genellikle selüloz olduğundan bitkisel elyaflara
selülozik elyaf da denir [6].
Hayvansal elyaf: Kimyasal olarak protein yapısında olduğundan hayvansal elyaflara
protein elyafı da denir. Hayvanlardan elde edilen bütün elyaf türleri bu sınıfa aittir.
Bunlara örnek olarak yün, kaşmir, angora, devetüyü, keçi kılı gibi çeşitli elyafları
gösterebiliriz. İpek böceğinin salgısından elde edilen doğal ipek de bu tür
elyaflardandır [6].
10
Doğal anorganik elyaf: Anorganik yapıda lifler halinde doğal olarak bulunan asbest
bu sınıftandır. Asbest bir silikat filizidir. Doğal elyaflar grubuna ait olan elyaflardan
en önemlisi pamuk ve yündür. Doğal ipek az miktarda üretildiğinden dolayı giyim ve
diğer taleplere olan ihtiyaçları karşılayamamaktadır. Bu nedenle kimyasal elyaf geniş
çapta üretilmektedir [6].
Kimyasal elyaf: Kimyasal elyaf suni ve sentetik olmak üzere ikiye ayrılır. Suni elyaf
kimya fabrikalarında doğal organik hammaddelerden (selüloz), aynı zamanda
anorganik maddelerden ( Si bileşiklerinden, metaller ve onların erintilerinden) elde
edilir [6].
Sentetik elyaf ise basit kimyasal maddelerden polimerizasyon ve polikondenzasyon
metodu ile elde edilen elyaf türleridir. Sentetik elyaflar sentetik polimerlerden elde
edilir. Sentetik elyaflar kullanılan polimerlerin makromolekül yapısına bağlı olarak
karbonzincirli elyaf karbonzincirli polimerlerden, heterozincirli elyaflar ise
heterozincirli polimerlerden elde edilir. Karbonzincirli sentetik elyafların en önemlisi
poliakrilonitril, polietilen polivinil alkoller, polivinilklorür, heterozincirli elyaflardan
ise poliester ve poliamidler gösterilebilir. Sentetik elyaflardan yaygın olarak
kullanılan poliamidler (kapron, naylon), poliesterler (lavsan, terilen),
poliakrilonitriller (nitron, orlon, dralon), poliklorvinil (klorin), polivinil alkoller
(vinol) adı ile isimlendirilirler. Aşağıdaki şekilde tekstil elyaflarının sınıflandırılması
gösterilmiştir [6].
11
Tekstil Elyafı
Doğal Elyaf
Bitkisel Elyaf Hayvansal Elyaf Mineral Elyaf
Tek hücreli Çok hücreli Yün ve kıllar İpek Asbest
Bast Elyaf Yün Gerçek ipek
Sert Elyaf Moher Yabani ipek
Deve
Kaşmir
Lama
Angora
Alpaka
Tekstil Elyafı
Kimyasal Elyaf
Suni Organik Suni Anorganik Sentetik
Viskoz, Asetat Cam, Metal Karbonzincirli Heterozincirli
Poliolefinler Poliamidler
Poliakrilonitril Poliester
Polivinilklorür
Polivinilalkol
Şekil 3.1. Tekstil elyafının sınıflandırılması [2]
12
Yün
Yünün kimyasal yapısı C72H112N18O12S’ dır. Yün peptit zincirleri ile birbirine
bağlanmış, 22 değişik aminoasit içeren keratin olarak adlandırılan bir protein lifidir.
Yünü fiziksel özellikleri, mukavemet, eğirilebilirlik, incelik, uzunluk ve safsızlıklar
bir koyun cinsinden diğerine değişir. Yün lifinin izoelektrik noktası, + veya – yüklü
grupların birbirine eşit olduğu ve tuz bağları yaptığı bölge olarak tanımlanır. Bu
izoelektrik bölgesinde yün lifleri deformasyon, reaksiyon ve kimyasal maddelere
karşı en büyük direnci gösterirler [7].
R- CH- NH3 R-CH-NH3+ R-CH- NH2
COO- COOH COO-
İzoiyonik Asidik Ortamda Bazik Ortamda
Diğer yandan bu bölgenin altında iyonize olmuş asit gruplarının etkisiyle katyonik ve
bu bölgenin üzerinde karboksilat gruplarının etkisiyle anyonik bir karakter
gösterirler. Yün molekülleri, lifin mekaniksel özellikleri üzerinde önemli bir etkiye
sahip, sistin bağı denilen disülfür bağı içermektedir. Sistin bağı, normal nem
şartlarında kararlı olan kovalent bir bağdır. Bununla beraber yüksek sıcaklık ve
buharlama şartlarında bu bağ hidroliz olarak sülfonik asit uç gruplarını
oluşturmaktadır. Alkali şartlar sistin bağlarının kırılmasına neden olmakta ve serbest
kükürt oluşmaktadır [7].
Yünün fiziksel özellikleri; yünün yoğunluğu: 1,31g, nem alma özelliği:%18, kopma
uzaması: kuru yünde %30–35, ıslak yünde %80–100’ dür. Yün liflerinin tenasitesi
oldukça düşüktür ve tipine bağlı olarak değişir. Buna göre merinos yünleri 3-5 g/tex,
adi yün 30 g/tex’ dır. Yün lifleri ışığa karşı oldukça hassastır. Güneş ışığına maruz
kaldığında sararır [8].
Yünün kimyasal özellikleri; suyun etkisi; soğuk su sınırlı ölçüde yün lifini şişirir.
Sıcak su veya 100 0C’ deki buhar hidrojen bağlarını bozar. Şayet bu etki indirgen
13
maddenin etkisiyle birleşirse sistin köprüleri de zarar görebilir. Soğutma ile yün
lifine farklı bir şekil kazandırılabilir. Asitlerin ve bazların etkisi; çok seyreltik asitler
ve bazlar life zarar vermezler, sadece şişirirler. Normal konsantrasyonlarda asitler bir
zarar vermezler ancak bazlar etkileyebilirler. Çok yüksek konsantrasyonlarda bazlar
ve bazı asitler (sülfürik ve hidrolik asit) yünü hidrolize ederler [5].
Oksidanların ve indirgenlerin etkisi; sistin bağları bazı indirgenler varlığında
kopabilir ancak reaksiyon oksidasyonla geri çevrilebilir. Oksidasyon ortamında sistin
bağları geri dönüşümsüz olarak zarar görür [6] .
Yünün boyama öncesi gördüğü işlemler; boyamadan önce yünlü malzemelerin iyi bir
şekilde temizlenmesi, açık ton ve canlı farklar için ön ağartmadan geçirilmesi
gerekir. Kumaşın hangi aşamada boyanacağı ve boyamadan sonra göreceği işlemlere
göre işlem akışı belirlenir. Değerli kumaşlar, boyamadan önce, kırışıklık durumunun
önlenmesi için ön işlemlere tabi tutulurlar. Preslenmiş mamullerin preslenmeden
önce boyanmaları, nüfuz etmiş bir boyama açısından tercih edilir. Çünkü presleme
ile son derece sıkılaşmış kumaşın boyanması zordur [5–7].
Elyaf halinde boyanacak yünlü malzeme boyama öncesi; toz dökme, yıkama, gerekli
ise ağartma, işlemlerinden geçirilir ve yapak boyama aparatında boyanır. Karbonize
işlemi daha sonra yapılır. Tops halinde boyamada; toz dökme, yapak yıkama,
taraklama, tarama, tops yıkama, gerekli ise tops ağartma, işlemleri yapılır. Üniversal
aparatlarda boyama işleminden sonra gerekirse lizöz işlemi yapılır. İplik halinde
boyama yünlüde yaygın değildir. Gerekli durumlarda elyaf ve tops için geçerli
işlemler söz konusudur. Kumaş halinde boyanacak yünlü mamulde işlem sırası
önemlidir. Örnek bir işlem sırası vermek gerekirse; kumaş yıkama, ağartma, boyama,
karbonize gerekli ise dinkleme yapılır. Yün, zayıf alkali ortamda yüksek
sıcaklıklarda yıprandığından, yünün terbiyesinde alkali ortamda çalışırken çok
dikkatli olmak gerekir. Sulu ortamda yapılan germe, sıkma, ovma gibi her türlü
mekanik işlem de yünün keçeleşmesine neden olur. Yün daha çok, renkli olarak
kullanıldığından ağartılması pamuğunki kadar önem taşımaz [5-7].
14
Akrilik Elyaf
Akrilik elyaf yapay lifler arasında yüne en çok benzeyendir. Kimyasal yapısında %
85 oranında akrilonitril içeren elyaflar akrilik elyaf olarak adlandırılır. Önceleri %
100 akrilonitril polimerizasyonu ile homopolimer olarak üretilen orlon, sert, kırılgan
ve boyanması zor olduğu için, ikinci bir monomer ilavesi ile kopolimere
dönüştürülmüş ve özellikleri tekstilde kullanıma uygun hale getirilmiştir. Akrilik
elyafta yün tuşesi ve görünümü verilebilme kolaylığı, kolayca yıkanabilme ve şeklini
koruma, güveye yağa ve kimyasallara dayanıklılık, mükemmel haslıkta parlak
renklere boyanabilme, güneş ışığına karşı yüksek dayanıklılık, görünüm ve dokunum
olarak doğallık ve sıcaklık en iyi bilinen özellikleri arasındadır [9].
Akrilik elyafın fiziksel özellikleri; mikroskobik görünüşü yüzeyi pürüzsüz, yeknesak
bir çubuk görünümündedir. Birkaç tane düzgünsüz, aralıklı paralel çizgiler içerir.
Enine kesitleri farklılık gösterir. Genelde yuvarlak veya sekiz şeklindedir. Genellikle
kesikli elyaf halinde kullanılırlar. Filament olarak pratikte kullanım alanı çok azdır.
Üretimde istenilen incelik elde edilebilir. Hacimlilik ve kaplama kabiliyeti iyidir.
Beyaz ya da beyaza yakın renkte üretilir. Normal halde parlaktır; ancak kullanım
yerine göre matlaştırılabilir. Parlak, yarı mat veya mat olabilir. Parlaklık derecesi,
elyafa ilave edilen pigmentin cinsine bağlıdır. Orta veya iyi derecede bir
mukavemete sahiptir. İyi derecede elastikiyete sahiptir. Buruşmaya karşı son derece
dirençlidir. Sarı alevde yanar ve kül bırakır.
Akrilik elyafın kimyasal özellikleri; hidrofob olduğundan çok fazla su emmez, su
içine bırakıldıklarında, lif uçlarından su emerler. Zayıf organik ve anorganik asitlere
dayanıklı, derişik sülfürik asitte çözünürler. Soğukta dayanım iyidir. Sıcakta ve
bazlardan olumsuz etkilenir, sararma ve kahverengiye dönüşümü olur. Sıcaklık
dayanımı sınırlıdır. Önemli kullanım alanları; örgü eşya dekoratif kumaşlar, masa
örtüleri, battaniyeler, halılar ve döşemelik kumaşlardır [9].
15
Viskon Kumaş
Viskonun hammaddesi kayın ağacıdır, yumuşacık bir dokusu olan viskon kumaşı da
teri, pamuktan daha fazla emer. Viskonun tenle uyumlu bir yapısı ve kaygan dokusu
vardır, oldukça zarif görünen viskon kumaşının giyimi de rahat ve kolaydır.
Viskonun nem alma özelliği, pamuktan daha yüksektir. Normal koşullarda %11 -14
oranında rutubet toplamakta, şişme özelliği yüksek olduğundan %80-120'ye kadar su
emebilmektedir. Kuru dayanıklılığı ise pamuktan daha düşük, yaşken dayanıklılığı
kuruya oranla yüzde 40 -70 düşmekte, uzaması yüzde 15–30 ile pamuğa göre iki kat
daha fazladır. Viskon pamuktan çok daha yüksek olan nem alma özelliğinden dolayı
boyanmaya ve baskıya çok elverişli bir kumaştır. Ayrıca renklerin daha parlak
görünmesini sağlar, parlak olması istenilen kumaşlarda, krep kumaşlarda ve
örgülerde parlaklık efekti vermek amacıyla kullanılır. Astar kumaşlarında, bluz,
gömlek, tişört, elbise, dekorasyon ve bayan iç çamaşırı üretiminde tercih
edilmektedir. Viskon elyafı pamuk, keten ve yün gibi diğer elyaf türleriyle
karıştırılarak da kullanılmaktadır [10].
Rayon olarak da adlandırılan selülozik yapılı, kağıt hamurundan olan viskonun çok
yönlülüğü ve renk alanı uzunluğu, onu ev döşemeciliği ve hazır giyimde popüler bir
elyaf haline getirmiştir. Ultra ince viskon, bluz ve elbiselere ipeksi bir görünüm ve
tuşe verir. Yüksek ıslak modüllü viskon, tek başına veya karışım olarak kırışmayan
kumaşlarda kullanılır. Rengi iyi tutar ve kuru temizleme yapılmadan yıkanabilirler.
Ateşe dayanıklı rayon/yün karışımları ticari olarak uçak koltuklarında kullanılırlar.
Selüloz, ağaç ve pamuk döküntüsünden kimyasal işlemlerle elde edilen viskon, elyaf
pamuğa nazaran daha parlaktır, ipek görünümündedir. Tek başına üretim
yapılabildiği gibi pamuk ve polyesterle karışım yapılabilir, ıslak mukavemeti çok
düşük olduğundan tek kullanıldığında özel viskon tercih edilir. Yüksek sıcaklıkta
ayrışır, zayıftır, sıkıştırılınca kolay kırışır [10].
Aşınma dayanıklılığı zayıftır, güveye karşı dayanıklı, böceklere karşı hassastır,
kimyevilere karşı hassastır çabuk yanar, güneş ışığına karşı dayanıklıdır, emici
özelliği ve canlı renklere boyanabilmesi dolayısıyla moda kumaşlar için aranılan
16
elyaftır, yıkanması çok kolaydır, çok geç kurur, kolay ütü olur. Viskon kumaşın
özellikleri; rahat ve yumuşaktır, yüksek emilimlidir, kolay boyanabilir ve baskı
yapılabilir, statik ve tüylenme problemi olmaz, yıkanabilir ve kuru temizlenebilir,
yıkandığında fark edilir derecede çekme yapabilir, bu yüzden sadece kuru
temizlenmelidir. Kullanım alanları; hazır giyim bluz, elbise, ceket, spor gömlek, spor
kıyafet, kravat, takım elbise, iş elbiseleri, bayan iç çamaşırı, astar, pantolon, bayan
şapkası, ev tekstili, perde, battaniye, yatak çarşafı, masa örtüsü ve döşemeliklerde,
endüstriyel tıbbi ürünler, dokusuz yüzeylerde, oto lastikleri ve ayrıca kadın
bağlarında kullanılır [10].
17
4. TEKSTİLDE YARDIMCI KİMYASALLAR
4.1 Tekstilde Yardımcı Kimyasal Uygulama Yöntemleri
Kuru terbiye işlemlerinden farklı olarak, yaş terbiye işlemleri sırasında tekstil
mamulü, çeşitli kimyasal maddelerle temas haline getirilmektedir. Bunların bir kısmı
istenilen terbiye özelliğini sağlayan maddelerdir, diğer kısmı ise bu özelliğin
sağlanmasında yardımcı olan maddelerdir. Genel olarak bunların hepsine birden
terbiye maddesi denilmektedir. Yaş terbiye işleminde birinci adım, terbiye
maddesinin terbiye görecek tekstil mamulüyle temas haline getirilmesidir. Bu işleme
"aplikasyon" denir. Elyaf ve ipliklerin terbiyesinde aplikasyon yerine preperasyon
terimi kullanılmaktadır. Mamule aplike edilen terbiye maddesinin reaksiyonu ise
bazen aplikasyonla birlikte bazen de aplikasyondan sonra bir reaktördeki bekletme
sırasında gerçekleşmektedir. Terbiye maddesinin tekstil mamullerine aplikasyonu
çeşitli yöntemlere göre yapılabilmektedir. Bunlar; çektirme (absorpsiyon), emdirme,
aktarma, sürme, püskürtme şeklinde sıralanabilir. Çektirme (absorpsiyon) ve
emdirme yöntemleri ile aplikasyon, tekstil terbiyesinde son derece önemli bir yere
sahip iseler de, günümüzde ki çevreci yaklaşımlar nedeniyle, özellikle daha az su
tüketimi açısından diğer yöntemler de giderek önem kazanmaktadır [11].
Çektirme Yöntemi (Absorpsiyon Yöntemi)
Çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile yapılan aplikasyonun esasını terbiye işlemi
görecek mamulün uzun karışım (flotte) oranında uzun süre muamele edilmesi
oluşturmaktadır. Bu işlem sırasında diğer bütün aplikasyon yöntemlerinde farklı
olarak aplikasyona birlikte reaksiyon da meydana gelmektedir. Çektirme
(absorpsiyon) yönteminin önemli sakıncaları, flotte oranının uzun olması sebebiyle
su, terbiye maddesi ve enerji tüketiminin yüksek olmasıdır. Bu nedenle çektirme
(absorpsiyon) yöntemine uygun terbiye makineleri ve cihazları içerisinde de flotte
oranları diğerlerine nazaran daha kısa olanlar tercih edilmektedir. İşlem süresinin
uzun (genellikle 30 dakikadan fazla) olması sebebiyle çektirme (absorpsiyon)
yöntemleri kesintili çalışılan yöntemlerdir. Dolayısıyla el emeği gereksiniminin
18
yüksek, cihazı bağlama sürüsünün uzun olması da bu yöntemin diğer önemli
sakıncalarıdır [11].
Çektirme (absorpsiyon) yöntemine göre aplikasyonda işlem süresi uzundur. Çünkü
bolca flotte içindeki kimyasal maddelerin büyük bir kısmının lifler tarafından düzgün
bir şekilde çekilip alınması uzun zaman ister. Bu nedenle çektirme (absorpsiyon)
yöntemine göre çalışmada kullanılan kimyasal maddelerin afinitelerinin, yani kumaşı
oluşturan liflere karşı bir ilgilerinin olması gerekmektedir. Böyle olmasına karşın
yine de işlem sonunda hiçbir zaman çözeltideki kimyasal maddelerin tümünün lifler
tarafından çekilip alınması mümkün değildir. Belirli bir süre sonunda çözeltide kalan
kimyasal maddeler ile kumaş üzerine geçmiş olanlar arasında aşağıdaki gibi dinamik
bir denge oluşmaktadır [11].
Kumaş üzerindeki Flottede kalan
Kimyasal maddeler Kimyasal maddeler
Bu denge, meydana geldikten sonra, çalışma sırasında pH değeri, flotte sıcaklığı ve
tuz içeriği değişmediği sürece pek fazla değişmez. Aplikasyon sırasında bir taraftan
flottedeki kimyasal maddeler kumaş üzerine geçerken, kumaş üzerine daha önce
geçmiş bir kısım maddelerin de liflere bağlanması gerçekleşmektedir. Çektirme
(absorpsiyon) prensibine göre çalışan tekstil makineleri haspel, jet, overflow, jigger,
levent boyama aparatları, iplik boyama aparatları ve boyama yıldızlarıdır [11].
Bu yöntemin avantajları; işlem süresi ve sıcaklığı kontinü ve diğer sistemlerden
farklı olarak istenildiği gibi ayarlanabilir, yatırım maliyeti, kontinü sistemlere göre
düşüktür, küçük partileri işlenmesi mümkündür. Dezavantajları ise; atık su,
kullanılan boyarmadde, terbiye maddesi ve yardımcı madde kimyevi tüketimi,
ısıtma, soğutma flotte sirkülasyonu nedeni ile enerji tüketimi açısından maliyeti
yüksektir [12].
19
Emdirme Kurutma ( Pad Dry )
Tekstil mamulünün özellikle kumaşların bir tekne veya küvetteki flotte içerisinden
kısa sürede geçirilip sıkılması şeklinde yapılan aplikasyon işlemine “emdirme” denir.
Emdirmede istenilen durum, terbiye maddelerinin tekstil mamulüne karşı olan
çekiminin düşük olmasıdır. Böylece emdirme sırasında mamul flotteyle ıslanır ve bir
kısmı flotteyi emer. Emdirilen kumaştaki flottenin fazlası, tekne çıkışındaki
silindirler arsından sıkılarak uzaklaştırılır ve yeniden emdirme teknesine döner.
Tekstil mamulü tarafından emilen flottenin konsantrasyonu, küvetteki flotte
konsantrasyonu ile aynıdır. Böylece küvetteki flotte konsantrasyonunun zamanla
değişikliğe uğraması önlenmiş olur. Tekstil ön terbiyesinde ve bitim işlemlerinde
kullanılan maddelerin çoğunluğu, boyamada kullanılanlardan farklı olarak tekstil
mamulüne karşı fazla bağımlı değillerdir. Bu nedenle bu işlemlerde en fazla
kullanılan aplikasyon yöntemi emdirmedir.
Emdirme yöntemini avantajları; flotte oranın kısalığı, dolayısı ile daha az su
tüketimi, daha az atık su, kullanılan boyarmadde ve kimyasal tüketimi azlığı, uzun
metrajlarda ekonomikliği, doldurma, boşaltma zamanın kısa olmasıdır.
Dezavantajları; yatırım maliyetinin yüksek olması, uzun metrajlı partilerin
işlenmesinde rantabil olması, flotte konsantrasyon ayarlarının titizlik istemesi,
mamulün kısa sürede flotte alamsını sağlayacak düzeye hidrofil olması, flotte
konsantrasyonun aynı seviyede ve sabit konsantrasyonda tutulmasının ilave
donanımlara gerek duyulmasıdır [11].
Yaştan yaşa emdirmede ise yıkama sonrası etkili bir su uzaklaştırma işleminden
geçirildikten sonra ve üzerinde %50-70 su bulunan kumaşa bu hali ile ikinci bir
emdirme işlemi yapılmaktadır. Yaştan yaşa emdirmede; bir yaş terbiye işleminden
sonra ikinci bir yaş terbiye işlemi yapılacaksa, tekstil mamulü ara kurutmaya tabi
tutulmadan çalışılabilmesi bir avantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Bu avantajlarına
rağmen birçok terbiye dairesinde yaştan yaşa emdirmenin uygulanmamasının sebebi;
bu yöntemin biraz daha fazla dikkat ve biraz daha fazla hesap gerektirmesidir.
Emdirme yöntemine göre aplikasyonda alınan flotte çok önemlidir ve alınan flotte
20
miktarını etkileyen başlıca faktörler; sıkma silindirlerinin basıncı, tekstil mamulünün
lif cinsi ve doku yapısı, kumaşın gördüğü ön terbiye işlemleri, kumaş geçiş hızı,
flotte sıcaklığı, emdirmede kullanılan yardımcı maddeler ve yöntemler şeklinde
sıralanabilir. Emdirme için kullanılan en basit ve en yaygın makine fularddır.
Fulardların esasını, içerisinde flottenin bulunduğu bir tekne ile sıkma merdaneleri
oluşturmaktadır. Tekne şekline, merdane sayısına ve yerleştiriliş şekline göre çok
değişik fulard şekilleri bilinmektedir [11].
Sürme
Viskozitesi yüksek olan terbiye flotteleri, kumaşın bir yüzüne doğrudan sürülebilir.
Bu şekildeki aplikasyon sonucu, yüksek miktarda terbiye maddesi mamul yüzeyine
aktarılabildiğinden ve çoğunlukla terbiye maddesi mamulün yüzeyinin örttüğünden
bu işleme “ kaplama ” da denilir [13].
Püskürtme
Son yıllarda önemi artan bir flotte aldırma yöntemidir. Bu yöntemde su veya terbiye
flottesi püskürtme donatımı yardımıyla kumaşın tek veya çift yüzüne
püskürtülmektedir. Kumaş hiçbir mekanik zorlamayla karşılaşmadığından hassas
dokunmuş ve örülmüş kumaşlarda da uygulanabilen bu yöntemin başka avantajları
da vardır. Kumaş flotte içerisine girmediğinden terbiye maddesinin liflere
substantifliğinin olması baş-son farkına yol açmamaktadır [13].
Aktarma
Özel fulardlarda yapılan bu aplikasyon yönteminde genellikle kumaşın kendisi
flotteye daldırılmaz. Terbiye maddesini içeren flotte, flotte içerisinde dönen bir
merdane tarafından alınır ve kumaşın alt yüzüne aktarılır; bu metotta mamulün aldığı
flotte miktarı çok azdır. Bu durumda kurutmadaki enerji giderleri ve migrasyon
sorunu ortadan kalkar, kumaş flotte içerisine girmediğinden, konsantrasyon
değişmesi veya kirlenme söz konusu olmaz, kumaşa eşit ve düzgün dağılım
21
sağlanması zorlukları vardır. Bunları aşan konstrüksiyonlar mevcut ise de, yaygın bir
yöntem değildir [13].
Aktarma yöntemi ile aplikasyonun avantajları; aplikasyonu takip eden kurutma
sırasında kumaştan daha az suyun uzaklaştırılması gerekeceğinden enerji tasarrufu
sağlar. Ara kurutmalar sırasında daha fiske olmamış terbiye maddelerinin yer
değiştirme(migrasyon) tehlikesinin azalmasıdır. Kumaşa aktarılan flotte miktarı;
aktarma merdanesinin yüzey yapısı, rakle ve diğer merdanelerin pozisyonları,
flottenin viskozitesi, kumaşın geçiş hızı ve aktarma merdanesinin dönüş hızına
bağlıdır [13].
Köpükle Aplikasyon
1980’li yılların ortasına doğru bir ara çok hızlı bir gelişme gösteren bir az flotte
aldırma yöntemi de köpükle aplikasyondur. Tekstil sanayisinde kullanılan
köpüklerde sıvı olarak, normal aplikasyon yöntemlerinde kullanılan sulu flotteler,
gaz olarak da hava kullanılmaktadır. Köpüklü aplikasyon sistemlerinde köpük, özel
jeneratörlerde sürekli olarak üretilip aplikasyon donatımına gönderilmektedir. En
yaygın köpük jeneratörü tipinde, jeneratör özel dişli yapıya sahip rotor(dönen) ve
statör (duran) kısımlardan oluşmaktadır. Köpüğün kumaşların bir veya iki yüzüne
aplike edilmesi emdirme, aktarma, sürme ve hatta film-baskı yöntemlerine göre
çalışan cihazlarda yapılmaktadır. [14]
Köpük şeklindeki flotteler iyice kıvamlı olduklarından, bunların kumaş yüzeyine
aplikasyonundan sonra ya merdaneler arasından geçirilerek veya kumaşın öbür
yüzünden emilerek, kumaş içerisine nüfuzu sağlanmalıdır [14].
Vakumla Aplikasyon
Vakumla aplikasyon emdirme yöntemine göre çalışmanın bir benzeridir. Bu çalışma
şeklinde sıkma silindirleri fazla etkin değildir. Kumaş üzerindeki flottenin
uzaklaştırılması esas olarak sıkma silindirleri arkasına yerleştirilmiş olan vakum
22
düzeneği ile emerek yapılmaktadır.Vakum teknolojisi şu anda terbiyenin birçok
işlem basamağında başarı ile kullanılmaktadır. Vakumla aplikasyonda, fulardda
emdirilen kumaş çok hafif bir basınçla sıkma silindirleri arasından geçirilir. Böylece
kumaş yüzeyindeki fazla flotte yeniden emdirme teknesine gönderilir. Asıl kesin ve
homojen flotte aplikasyonu ise sıkma silindirleri çıkışına konulan vakum düzeneği
ile yapılmaktadır. Vakumla emilen fazla flotte seperatörden geçirilerek havadan
ayrılıp fitler edildikten sonra yeniden emdirme teknesine geri verilmektedir.
Emdirme yöntemi ile çalışmaya göre hem daha etkilidir hem de kumaşın ezilme
sorunu yoktur. Bu husus sonuçta kumaşın tutum özellikleri bakımından son derece
önemlidir [13].
4.2. Tekstilde Yardımcı Kimyasalların Sınıflandırılması
Tekstil materyallerinin daha iyi boyanabilmesi için ve kumaşa bir takım tutum ve
özellikler kazandırabilmek için boyama işleminden önce, boyama işleminde ve
boyama işleminden sonra kullanılan maddelere tekstil yardımcı maddeleri denir [12].
Çizelge 4.1. Tekstil yardımcı maddelerinin sınıflandırılması [12]
23
Sadece su ve boya kullanarak yapılan ticari önemde bir boyama veya baskı prosesi
yok gibidir. Pratikte her boya tekstil sistemi yardımcı maddeler diye bilinen bazı
ilave ürünlerin kullanımını gerektirir. Bu durum asırlarca önce doğal küp ve mordan
boyalarının doğal liflere uygulandığı zamanlarda bile geçerliydi. O dönemlerde
yardımcı maddelerin de çoğu boya ve lifler gibi doğal kökenli, gübre ve idrar
kullanılan yardımcı maddeler arasındaydı ve sabun tekstilde kullanılan ilk yüzey
aktif madde idi. Günümüzde de yardımcı maddelere olan ihtiyaç hala devam
etmektedir. Örneğin boyama ve baskıdan önce tekstil malzemesi hala temizlenmeyi
ve ıslatılmayı gerektirmektedir. Sübstantif olmayan küp ve kükürt boyalarını
sübstantif duruma getirmek, sübstantiviteyi sağlayan şartları stabilize etmek ve bu
boyaları tekrar sübstantif olmayan çözünmez durumlarına döndürmek için hala bir
takım maddeler kullanılmaktadır. Mordan boyarmaddeleri hala uygun şelatlama
maddeleri gerektirmekte, dispers boyarmaddeler hala dirpergatör maddelerine ihtiyaç
duymaktadır. Ayrıca boyaların liflerin ve renklendirme proseslerinin günümüzdeki
çeşitliliği yardımcı maddelerin kullanımı için ilave nedenler yaratmıştır. Sonuç
olarak boyacının yardımcı maddelerin fonksiyonunu bilmesi ve onların kullanımını
gerçekçi şekilde değerlendirmesi ve sürekli kontrol altında tutmak üzere donatılması
her şeyden önemlidir [15].
Boyama ve baskı yardımcıları için bir sınıflandırma istersek yüzey aktif ve yüzey
aktif olmayanlar şeklinde kabaca ikiye ayırmak mümkündür. Yüzey aktif olmayan
yardımcı maddeler organik ve anorganik basit elektrolitler, asitler ve bazlardır.
Örneğin sodyum klorür, sodyum asetat, sülfürik asit, asetik- asit ve sodyum karbonat
gibi maddeler; sodyum dikromat, bakır sülfat, hegzametafosfat gibi kompleks yapıcı
maddeler; hidrojen peroksit, sodyum klorit gibi oksidasyon maddeleri; sodyum
ditionit gibi redüksiyon maddeleri yüzey aktif olmayan yardımcı maddelerdir [15].
Yüzey aktif maddeler ise, genelde organik yapılı aktif olmayanların çoğundan daha
kompleks olan maddelerdir. “tensid” veya “tansion aktif” terimleri ile de ifade edilen
bu maddeler tekstilde kullanılan yardımcı maddelerin en geniş ve önemli gurubunu
oluşturur [15].
24
Yüzey Aktif Maddeler
Yüzey aktif maddeler bir sıvı içinde çözünebilen veya disperslenebilen ve
çözündükleri/disperslendikleri sıvının yüzey gerilimini düşüren maddeler diye
tanımlanabilirler. Genelde oldukça az miktarda yüzey madde ile boyutlarda yüzey
gerilim düşüşleri elde edilebilir. Örneğin 0.2 gr/l sodyum oleat suyun yüzey
gerilimini yarı yarıya düşürür.
Sulu tekstil prosesler çok önemlidir. Çünkü eğer bir tekstil prosesinde kullanılan su
veya sulu çözelti yüzey aktif madde ihtiva ediyorsa, tekstil malzemesinin bu sulu
sistemle ıslanması ve böylece muamelesi kolaylaşır yüzey aktif maddelerin ıslanmayı
kolaylaştırmaktan başka bir biri içinde çözünmeyen veya çok güç çözünen iki sıvıdan
birinin diğeri içinde dağılmasını sağlama (emülsiye etme), katı/sıvıdan dan oluşan
dispers sistemlerin koagüle olmadan kolloid halde kalmasını sağlama (kolloid
koruma), tekstil yüzeyi üzerindeki kir ve yabancı maddeleri uzaklaştırma
(temizleme), boyaların çözünmesini kolaylaştırma (çözme), tekstil malzemesini
sararak boyaların life hızlı nüfuzunu önlemek ve böylece düzgün boyamalar elde
etme (egalize ve geciktirme), tekstil malzemesine yumuşaklık kayganlık verme gibi
çok çeşitli fizikokimyasal etkileri vardır. Ancak bir yüzey, aktif madde genelde tek
bir fizikokimyasal etki meydana getirmez. Yani temizleme, ıslatma, köpürme,
emülsiye etme, dispersleme, vb. etkileri beraberce meydana gelirler. Ancak yüzey
aktif maddenin kimyasal yapısına (hidrofob zincirin uzunluğu-kısalığına, hidrofil
polar gurubun cinsine, moleküldeki yerine, sayısına, çifte bağ ihtiva edip etmemesine
vb. faktörlere ) bağlı olarak bu özelliklerden biri diğerlerine göre daha üstündür.
Üstün özellik esas alınarak o yüzey aktif madde deterjan, ıslatıcı, emülgatör,
dispergatör, geciktirici gibi isimler alır.
Yüzey aktif maddeler esas itibarıyla ile elektrostatik gücü zayıf oldukça büyük
hidrofobik gruplara(uzun hidrokarbon zincirlerine) ve polar güçleri kuvvetli oldukça
küçük hidrofilik gruplara sahip maddelerdir. Uzun hidrokarbon zincirli ve tek polar
gruplu bir yüzey aktif madde Şekil 4.1. ’deki gibi gösterilebilir [15].
25
Şekil 4 .1. Yüzey aktif gruplar [15]
Bir yüzey aktif madde de eğer hidrofob kısım molekülü (-) elektrik yüklü grubunda
bulunursa anyon aktif, (+) elektrik yüklü grubunda bulunursa katyon aktif madde
adını alır. Hidrofob kısım hem anyonda hem de katyonda bulunursa anfoterik yüzey
aktif maddeler oluşur. Suda çözülmelerine rağmen iyonlarına ayrılmayan maddelere
non-iyonik yüzey aktif maddeler denir [15].
Yüzey Gerilimi
İlk olarak yüzey geriliminin ne olduğunu izah edecek olursak; Şekil 4.2.’deki daireler
bir kap içindeki sıvı moleküllerini göstermektedir. Sıvı kütlesi içindeki her molekül
komşu moleküller tarafından bütün yönleriyle eşit olarak çekilmektedir. Oysa
yüzeyde bulunan moleküller bütün yönlerde eşit çekilmemektedir ve daha kuvvetli
olan yatay kuvvetlerin yarattığı gerilime yüzey gerilimi denir [15].
Yüzey gerilimine sahip böyle bir sıvıya yüzey aktif bir madde ilave edildiğinde
sıvının yüzey gerilimi düşer. Yüzey aktif maddelerin ilave edildikleri sıvının yüzey
gerilimini düşürme etkisi polar gücü zayıf uzun hidrofobik gruplar ve polar gücü
kuvvetli küçük hidrofilik gruplar nedeniyle çözelti içinde molekülsel yönlenme
(oryantasyon) potansiyeline sahip olmalarına bağlanır. Şöyle ki, yüzey aktif madde
suya ilave edildiğinde, polar grup hidrofilik olduğundan suyun içine doğru
yönlenirken, hidrofob grup ara yüzeye doğru yönlenir. Böylece suya ilave edilen
yüzey aktif madde molekülleri su içerisinde dağılmak yerine hidrofil başları suya
batık, hidrofob kuyrukları sudan çıkan pozisyonda su-hava arasında konsantre olurlar
(Şekil 4.3.)
26
Şekil 4.2. Bir kap içindeki sıvı molekülleri [15]
Şekil 4.3. Yüzey aktif maddelerin su içinde dağılımı [15]
Hidrofob zincirlerin sudan uzaklaşma eğilimi su moleküllerini aşağıya çeken kuvvete
ters istikamette bir kuvvet yaratarak yüzey geriliminin azalmasına sebep olur [15].
Misel oluşumu: Bütün yüzey aktif maddeler sulu çözeltilerinde tipik kolloidal
elektrolit özellik gösterirler. Yani çözelti içinde misel diye bilinen az veya çok
düzenli genellikle elektrik yüklü molekül kümeleri oluşturmaya eğilimlidirler. Saf su
72x1000 N/m lik bir yüzey gerilimine sahiptir. Bunun için yüzey aktif madde yavaş
yavaş ilave edildiğinde yüzey gerilimi, belli bir yüzey aktif madde
konsantrasyonunda ansızın düzgünleşmeye başlayıncaya kadar oldukça hızlı bir
şekilde düşer. Düzgünleşmenin başladığı konsantrasyon kritik misel konsantrasyonu
27
(cmc) olup, bu noktada yüzey aktif madde molekülleri çözelti içinde kümeler halinde
toplanırlar. Bu kümeler az çok küresel veya tabakasal biçimindedir [15].
Aşağıda grafik suyun yüzey aktif madde konsantrasyonuna karşı yüzey gerilimini,
şekiller ise küresel ve tabaka halindeki misel oluşumlarını göstermektedir.
Şekil 4.4.Yüzey aktif madde konsantrasyonu ve suyun yüzey gerilimi arasındaki
ilişki [15]
Şekil 4.5. Misel Oluşumu [15]
Misel meydana getirme kabiliyeti yüzey aktif maddelerin emülsiye etme,
dispersleme ve çözme maddeleri olarak etkinliklerinde hayati önem taşır [15].
Yüzey aktif maddeler kullanım amaçlarına, fiziksel özelliklerine, çözünürlüklerine
veya kimyasal yapılarına göre sınıflandırılabilirler. Kullanım amacına göre
sınıflandırmada; çeşitli ıslatıcılar, deterjanlar, emülsiyonlaştırıcı maddeler vb. gibi
sınıflarda toplanabilir. Ancak tek bir maddenin bu farklı özelliklerin tümünü ya da
birkaçını oldukça etkili bir şekilde göstermesi mümkündür. Bu nedenle kullanıma
göre yapılan sınıflandırmanın sınırlı bir değeri vardır. Hidrofob grubun kimyasal
28
yapısını temel alan bir sınıflandırma da yapılabilir [15,17]. Bu sınıflandırma
aşağıdaki gibidir;
Anyonik Yüzey Aktif Maddeler
Bu sınıfın esas özelliği bir anyonik grup üzerinden veya sülfonat, nadiren de fosfat
karboksimetil veya diğer bir grup üzerinden oldukça küçük bir katyona bağlanmış
uzun zincirli bir hidrofobtan oluşmasıdır. Karboksilik asitler; petrokimya
endüstrisinin gelişmesinden önce doğal yağlardan elde edilmeleri itibarı ile en eski
tip yüzey aktif maddelerdir. Aşağıdaki genel formül ile gösterilirler;
R- COO -- X +
Burada R uzun hidrofob zincirini, X ise katyonu temsil eder. Birçok karboksilat
sabun halinde kullanılırlar. Bunlar trigliserid yağların ve mumların alkali
sabunlaşmasıyla elde edilirler. Bunlar aşağıdaki genel formülle gösterilebilir [15,17].
.
Uygun koşullar altında sabun en iyi deterjandır. Ancak dezavantajları da vardır.
Bunlar; sert sularda kullanıldığı zaman çözünmeyen çökelekler meydana getirmesi
bununda sabunun israfına neden olması, asidik çözeltilerde kullanılamaması, yıkama
özelliğinin yanında ıslatma ve dispergatör özellikleri de mükemmeldir. Islatma
maddesi olarak özellikle önemli olanlar disodyum alkenil süksinatlardır. Burada R
grubu 3 -14 karbon atomu ihtiva edebilir.
29
R-CH= CH- CH COO – Na+
CH2 COO- Na
Karboksilatların başlıca dezavantajı asit ve sert su ile çökelmeye yönelik olmalarıdır.
Çünkü karboksilatların serbest asitleriyle kalsiyum ve magnezyum tuzları çözünür
değillerdir. Bu avantaj daha geniş çalışma şartlarına tolerans gösterebilen alternatif
ürünleri bulunmasının teknik sebebidir. Sülfatlar; uzun zincirli yağ asitlerinin
sülfatları ve sülfirik esterleri karboksilatların ilk alternatifi olmuştur Sülfatların
mutedil asidik şartlara ve sert suya karşı karalılığı karboksilatlarınkinden çok daha
iyidir ve birçok amaç için yeterlidir. Bununla beraber, daha kuvvetli asidik şartlarda
hidroliz olabilirler. Başka bir sülfatlanmış ürün olan ester sülfatlar özellikle köpük
yapıcı, ıslatıcı ve emülgatör olarak yararlıdır. Aşağıdaki sülfatlanmış bütil risinoleat
buna örnektir [15,17].
Sülfolanmış anyonik yüzey aktif maddeler aşağıdaki genel yapıya sahiptir;
R-SO3-Na+
Sülfolanmış anyonik yüzey aktif maddelerin örneğin C16H33-OSO3-Na+ yapısına
sahip basit alkil türevleri olduğu gibi, aromatik ve özellikle alkillenmiş aromatik
(alkilaril) tipleri teknik ve ticari bakımdan önemlidir. Örneğin aşağıda formülü
verilen sodyum dodesil benzen sülfonat ev tipi yıkama tozlarında yıllardan beri en
çok kullanılan yüzey aktif maddedir [15,17].
.
30
Sülfoksinatlar: Sadece teknik özellikleri bakımından değil, tek bir molekülde iki
hidrofil grubu kombine etmesi bakımından önemlidir.
Sodyum dioktilsülfoksinat
Ancak tekstil proseslerinde sülfosüksinat diesterleri monoesterlerden daha büyük bir
ticari öneme sahiptir en önemli örnek sodyum dioktilsülfosüksinattır.
Katyonik Yüzey Aktif Maddeler
Bunlar yumuşatıcı, su tutmaz apre maddesi olarak veya direkt boyaların fiksajında
kullanılır. Tekstil terbiyesinde kullanılan en önemli katyonik yüzey aktif madde
tipleri kuartener amonyum tuzlarıdır. Bu tiplerde ve diğer katyonik yüzey aktif
maddelerde en çok rastlanan anyonlar klorür ve bromürdür. Bu tip katyonik yüzey
aktif maddeler için tipik bir örnek olan setiltrimetil amonyum klorür aşağıda
görülmektedir [17].
Azot atomuna bağlı dört alkil grubuda maddenin özelliklerinin dengesini değiştirmek
üzere değiştirilebilirler. Kuartener amonyum tuzları kadar önemli bir başka tip
katyonik yüzey aktif madde de pridinyum tuzlarıdır;
31
Burada R uzun zincirli bir alkil grubu göstermektedir. Örneğin setil pridinyum klorür
böyle bir yüzey aktif maddedir;
Non-İyonik Yüzey Aktif Maddeler
Non-iyonik yüzey aktif maddeler geniş bir pH aralığında stabil olma ve sert suya
veya elektrolitlere karşı dayanıklı olma gibi önemli özelliklere sahip olup diğer
yüzey aktiflere iyi uyum sağlarlar, tekstil liflerine karşı sübstantiviteye sahip
değillerdir. Haşıl sökme ve kontinü kasar işlemlerinde ve aprede vaks emülsifiyeri
olarak kullanılır [17].
Hemen hemen bütün non-iyonik yüzey aktif maddeler anyonik ve katyonik yüzey
aktif maddelerle aynı tip hidrofobları ihtiva ederler. Çözünürlük ve yüzey aktif
özellikleri etilen oksit ilavesi ile sağlanır. Bu tip maddelerin genel formülü şöyledir;
R – (OCH2CH2)X OH
Genellikle hidrofoba bağlı olarak suda çözünürlük ve deterjan özellikleri x = 6
olduğu zaman görülmeye başlar. Ancak teorik olarak etoksillenme hemen hemen
sonsuza kadar devam edebilir. Her ne kadar x = 50 olan homologlar biliniyorsada
optimum yüzey aktif madde özellikleri genellikle x = 10 -15 olduğu zaman elde
edilir [17].
32
Amfoterik Yüzey Aktif Maddeler
Amfoterik yüzey aktif maddeler hem anyonik, hem de katyonik grup ihtiva ederler.
Böylelikle alkali ortamlarda anyonik yüzey aktif madde, asidik ortamlarda katyonik
yüzey aktif madde olarak davranırlar. Bu aşırı noktalar arasında yer almaları ve
izoelektrik nokta diye bilinen bölgede (bu bölge zorunlu olarak değil ama genellikle
pH’ ın 7 olduğu bölgedir) anyonik ve katyonik özellikler karşılıklı dengededir.
Molekülün “Zwitter iyonik” diye tanımlandığı bu bölgede yüzey aktif özellikler ve
çözünürlük en düşük seviyesindedir. Testil terbiyesinde özel önemi olanlar betainler
diye bilinen tri-sübstitüe alkilaminoasitlerdir. N -alkil betainler ve asilamino-alkil
betainler tipik örneklerdir [15,17].
N -alkil betainler Asilamino-alkil betainler
33
5. YANMA
Günlük yaşantıda nerede olursak olalım (ev, okul, işyeri veya ulaşım araçları)
çevremizde bulunan eşya veya makinelerden can ve mal güvenliği açısından
beklenilen en önemli özellik herhangi bir nedenle aleve maruz kalındığında
tutuşmama özelliği göstermeleridir. Gelişen teknoloji ve sanayileşmenin artması,
nüfusun giderek çoğalmasına paralel olarak toplu yerleşim bölgelerin fazlalaşması,
yangın riskinin ve buna bağlı olarak yangının maddi ve manevi zararlarının artısına
neden olmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde meydana
gelen yangın sayısı, ülkemizde meydana gelen yangın sayısına oranla fazladır. Örnek
olarak İstanbul’da yılda 15.000 civarı yangın meydana gelirken Avrupa’nın önemli
şehirlerinde bu sayı 50.000 mertebesindedir. Ancak buna rağmen ortaya çıkan maddi
ve manevi zarar ülkemize göre çok azdır. Bunun en önemli sebebi yangını önleyici
ve yayılmasını engelleyici tedbirlerin alınmış olması, bireylerin yangın konusunda
daha bilinçli olmalarıdır [18].
Bu nedenle yangın güvenliği, pek çok farklı disiplin ve endüstri kollarında son
yıllarda artan bir önem arz etmektedir. Aleve maruz kalınması durumu için duman ve
ısı detektörleri, pulvarize su püskürtme sistemleri ve daha başka erken uyarı
sistemleri geliştirilmektedir. Fakat tüm sistemler, bu ortamlarda bulunan
malzemelerin güç tutuşurluk kazandırılmış malzemeler olması ile daha verimli hale
gelebileceklerdir. Yanma: ısı, oksijen ve yakıt üçlüsü bir araya geldiğinde
gerçeklesen kimyasal bir olaydır. Bu üç bileşenden ısı, alevlenmeyi başlatan etkendir
ve ışık, ateş gibi çevresel kaynaklardan sağlanır. Yanma için gerekli oksijen
atmosferde bulunmaktadır. Üçüncü bilesen olan yakıt ise malzemenin yapımında
kullanılan polimerin kendisidir [19].
Bir yangında ortalama sıcaklık 500°C’ye ve çok süratli olarak da 800 °C ile 1200
°C’ye kadar ulaşabilir. Yangın çıktığı ortamın özelliklerine göre çok kısa bir sürede
büyüyerek ortamda yayılabilir. Yangın esnasında en önemli konu binadaki insanların
süratle tahliyesidir. Yangında çelik yapı malzemelerinin bir önlemi alınmaz ise 600 oC üzerinde deforme olmaya başlar [20].
34
Polimerler ise çok yüksek oranda karbon, hidrojen ve oksijen içeren bileşikler
oldukları için kolaylıkla ve hızla yanarlar (tahtadan 4 kat daha hızlı). Polimerlerin
yanması sırasında ısı ile birlikte yanma ürünü zehirli ve yanıcı gazlar ortaya çıkar.
Ayrıca, ısı etkisiyle polimer zincirlerinin küçük parçalara veya moleküllere
parçalanmasıyla ortam daha yanıcı hale gelir. Örneğin polipropilenin yanması
sırasında, kendisinden daha yanıcı olan propan gazı açığa çıkar. Yanmanın
yayılması; yanmanın şiddetine, polimerin buna tepkisine bağımlıdır. Polimerin doğal
olarak yanmaya dayanıklı olması için: düşük sıcaklıklarda kömürleşmenin çok fazla
olması, 400oC üstünde ısısal kararlılığa sahip olması (yüksek erime sıcaklığı), 400oC
altında meydana gelen bozunma ürünlerinin yanmayan gazlardan oluşması (CO2,
HCl, H2O vs.) gerekir [1].
Bir ideal yanmayı geciktirici polimer sentezi için:
—Ateşleme ve alev yayılmasına karsı yüksek dirençlilik,
—Düşük tutuşma hızı,
—Düşük hızda ve miktarda duman meydana gelmesi,
—Yanabilen gazları düşük seviyede tutuşabilmeleri ve zehirli olmaması,
—Kullanım sırasında yanıcılığın şiddetinin azaltılabilmesi,
—Belirli kullanım alanı için özelliklerinin ve görünüşlerinin kabul edilebilir
olabilmesi,
—Malın fiyatına etkisinin az olması gereklidir [1].
Şu an, doğal ve sentetik polimer malzemeler birçok alanda kullanılmaktadır. Her
nasılsa, yangın tehlikeleri bu polimerik malzemelerin kullanımı ile birleşti bu da can
ve mal kaybına neden olmaktadır. Polimerlerin yanabilirliğini ve duman veya bazı
maddelerden çıkan pis kokulu duman üretimini azaltmak için yanmayı
geciktiricilerin kullanımı, yeni malzemelerin tatbiki ve gelişiminin en önemli parçası
olmaktadır. Yanmayı geciktiricilerin talep edildiği başlıca sektörler arasında, inşaat,
elektriksel ve elektronik parçalar ve ulaşımla ilgilenen endüstri dalları yer
almaktadır. Örneğin, uçak teknolojisi endüstrisinde, metallerin yerini alacak daha
güçlü, ekonomik olarak ilgi çekici, malzeme ağırlığında azalma olurken aynı
35
zamanda kazanç yükünü arttıracak avantajlı kompozit malzemeler geliştirilmektedir.
Bu yeni malzemeler, termooksidatif karalılık, düşük tutuşabilirlik, yüksek
sıcaklıklarda malzemenin dayanımı artırma, düşük korozyon, daha iyi yorulma
mukavemeti ve daha düşük cihaz maliyeti gerektirmektedir. Tabi ki aynı zamanda
yapısal malzemelerin metaller ile rekabeti önemlidir. Başka bir tarafta, evsel
uygulamalarda kullanılan alev geciktirici malzemelerin gelişimi, çoğunlukla
tüketicilerin güvenliği ve çevresel atıklar için artarak önem taşımaktadır. Genel
olarak baslıca alev geciktiricilerin çevresel etkileri ve zehirlilik değerlerinin ölçümü
ve tüketici ürünlerinde kullanılan alev geciktirici çeşitleri hakkında bilgi toplamak ve
teşhis etmek için araştırmalar yapılmaktadır. Örneğin, Avrupa Birliği (AB), bromlu
difeniloksit yanmayı geciktiricilerinin kullanımını sınırlamayı önermiştir. Çünkü
yanma sırasında yüksek derecede toksik ve kuvvetli karsinojenik bromlu furanlar ve
dioksinler oluşabilir. Yeni alev geciktirici sistemlerin, sık sık değişen yeni çevre
yönetmelikleri, standartlar ve test metotlarının isteklerini karşılamak için
geliştirilmeleri gereklidir [21].
5.1. Yanma Mekanizması
Herhangi bir organik malzemede yanma olayı üç basamakta meydana gelmektedir;
a) Ürünün ısınması,
b) Makro moleküllerin termik olarak parçalanması (piroliz),
c) Tutuşma ve yanmanın başlamasıdır.
Belirli bir enerji verilmesi durumunda, ürünün ısınması yani yüzey sıcaklığının
artması o ürünün bazı termik özelliklerine (özgül ısı, ısı iletkenliği, erime ve
buharlaşma ısısı) bağlı olarak değişir. Yüzey sıcaklığı belirli bir noktaya ulaştığında
piroliz başlamaktadır. Pirolizin yavaş olması durumunda yanıcı gaz karışımı
meydana gelmezken, artan sıcaklığın etkisiyle piroliz hızı da arttığından yanıcı gaz
karışımı meydana gelmekte ve bir kıvılcımla kendiliğinden tutuşabilmektedir. Piroliz
reaksiyonu ürünleri sıralanacak olursa;
36
1) Yanıcı gazlar; tutuşmaya neden olur.
2) Yanmayan gazlar; ateşin soğumasına ve özellikle ağır yanma gazları yanan
yüzeyin etrafını sararak hava oksijeni ile temasın azalmasına yardımcı olur.
3) Yanmayan sıvı parçalanma ürünleri; bu ürünlerin buharlaşma ısısı sıcaklığın
düşmesine yardımcı olur.
4) Katı kömürleşme artıkları; yanıcı gazların dışarıya difüzyonunu azaltır ve ısı
izolasyonu sağlayarak termik parçalanmayı yavaşlatır [22].
Polimerlerin Yanması
Polimerler yanabilen maddelerdir. Evlerde veya sinema, tiyatro vb. yerlerde
polimerlerden yapılmış halı, sandalye, mobilya, koltuk, panel türü eşyalar yaygın
kullanılır. Polimerlerin yanması sırasında ısı ile birlikte yanma ürünü toksik ve yanıcı
gazlar ortaya çıkar. Ayrıca, ısı etkisiyle polimer zincirlerinin küçük parçalara veya
moleküllere parçalanmasıyla ortam daha yanıcı hale gelir [19].
Yanma üç asama üzerinden gerçekleşir. İlk aşamasında polimerik malzeme ısınır,
ikinci aşamada ısı etkisiyle bozunmaya baslar ve son aşamada bozunma sonucu
oluşan yanıcı gazlar alevlenerek malzeme tutuşur. Yanma bölgesi, polimerik
malzeme yüzeyine dik doğrultuda özellikleri farklı birkaç katmana ayrılır [19].
Malzemenin yanma bölgesinden yeterince uzaktaki iç kısımları yanmadan
etkilenmemiş bölgedir. Bu katmanın hemen üzerinde ısınmış, ancak yanmanın
zararlarının gözlenmediği tabaka yer alır. Daha sonra yanmanın etkisi ile bozunmuş
ve kurum, zift vb atıkların bulunduğu malzeme yüzeyindeki piroliz bölgesine geçilir.
Piroliz bölgesine en yakın katman, polimerin bozunması ile oluşan gazların
bulunduğu katmandır. Gaz katmanındaki yanıcı gazlar, hava (oksijen) ile karışarak
alevlenme bölgesinde yanarlar ve en dış katman olan yanma ürünleri bölgesine
geçerler [19].
Alevlenme, polimerin bozunarak oluşturduğu yanıcı gazların havadaki oksijenle
etkileştiği anda görünen bir olaydır. Yanma sırasında polimer zincirleri daha yanıcı
37
olan küçük zincirlere veya moleküllere parçalanırlar ve ortamın alevlenme özelliği
sürekli artar. Polimerin yanması sırasında oluşacak gazların türü, polimerin ve katkı
maddelerinin yapısına yakından bağlıdır. Poli(vinil klorür), politetrafloretilen gibi
yapılarında halojen atomları bulunan polimerler yandığında karbon, hidrojen veya
başka atomlar yanında halojenler de salınır. Halojen atomları hidrojenle birleşirler ve
HF, HCl, HBr, HI türü ağır gazlar oluştururlar. Ağır gaz tabakası yanma bölgesinin
üstünü örterek oksijeni yanma bölgesinden uzak tutar ve yanmayı engeller. Termoset
polimerlerin yanması sırasında malzeme yüzeyinde daha çok kül gibi katı yanma
atıkları oluşur ve bu atık tabakaları ileri yanmayı önler. Polimerler genelde yanıcı
maddelerdir, ancak alev kaynağından uzaklaştırıldıklarında yukarıda verilen
örneklere benzer etkiler sonucu çoğu polimerin yanması durur. Bu nedenle
polimerler, kendiliğinden sönebilen malzemeler grubunda değerlendirilirler [19].
Yanma sırasında açığa çıkan zehirli gazlar, en az alevler kadar insan sağlığı
açısından tehlikelidir. Evlerde kullanılan halılar, plastik sandalyeler, giyecekler ve
koltuk, kanepe döşemelerin çoğu polimerlerden yapılmıştır ve yanma sırasında
zehirli gazlar salabilirler. Bu tür malzemelerin alevlenme özeliği, içlerine
alevlenmeyi geciktirici adı verilen kimyasallar katılarak azaltılır [19].
Polimerler veya reaktif monomerler doğal olarak alev geciktirici P, Si, B, N ve diğer
muhtelif elementleri içermektedirler. Yanmayı önleyiciliği arttırmak için, kendi
baslarına veya geçerli hacimde ticari polimerlere eklenerek kullanılabilir. Bu
moleküllerin sentetik kimyası, bunların termal kararlılıkları ve alev geciktirici
özellikleri ile birlikte tartışılmaktadır [21].
Alevlenmeyi geciktiricilerin, polimerin yanmasını belli süre engellemesi veya
yavaşlatması sıralanan olumlu sonuçlara yol açar. Yanma yerinden uzaklaşma
zamanı 15 kat artar. Yanma ısısının yalnız %25 kadarı dışarı salınır. %50 daha az
malzeme yanar. Zehirli gazların üçte biri dışarı salınır [19]. Yanmanın önlenmesi
yanmanın adımları göz önüne alındığında yanmanın önlenmesi için çeşitli yöntemler
vardır;
38
—Isının uzaklaştırılması veya soğutma uygulanması; ısının belli bir noktada
birikmesini önleyen ısı-absorblayıcı ürünlerle yapılabilmektedir.
— Piroliz sıcaklığının (Tp) yükseltilmesi; materyali ısıya dayanıklı hale
getirmektedir.
— Buharlaşmanın önlenmesi; uçucu olmayan kömür halindeki ürünlerinin
oluşmasının sağlanması anlamına gelmektedir. Bu etki katı fazda etkili olan kükürt,
fosfor ve bor içeren güç tutuşurluk maddeleriyle elde edilmektedir. Oluşan asitler
tekstilin hidroksil grupları ile birlikte sağlam, uçucu olmayan esterler
oluşturmaktadır ve bu da kömürleşme oluşmasını desteklemektedir.
—Yanmanın önlenmesi; oksijenin yanma bölgesinden uzaklaştırılması ve dolayısıyla
oksidasyonun durdurulmasıyla yapılmaktadır. Bu prensip, karbondioksit ve karbon
tetraklorür içeren yangın söndürücülerde kullanılmaktadır. Gaz fazında etkili olan bir
yanma önleme yöntemidir [23].
Polimer Yanma Önleme Mekanizması
Polimer yanma önleyicilerin tanımı, ikinci dünya savası’ndan bu yana birtakım köklü
değişikliklere uğramıştır. Ana gelişmeler; klorine parafin, antimon oksit, klorin
içeren doymamış poliesterler, oksijen indeks metodu, yanma önleyici sistemler,
geliştirilmiştir [24].
Yanma önleyiciler, ısınma, piroliz, tutuşma veya alev yayılması sırasında yanma
sürecini bölmek için kimyasal ve/veya fiziksel bir mekanizma aracılığıyla ya buhar
evresinde ya da yoğunlaşma/sıvılaşma/yoğuşma evresinde harekete geçerler.
Örneğin, doldurucuların (filler) birleşmesi temelde polimerin hafifletilmesini ve
ayrışma gazlarının yoğunlaşmasının azaltılmasını sağlar. Suyla karıştırılmış
(hydrated) doldurucular (filler) aynı zamanda yanma yüzeyindeki piroliz bölgesini
soğutmak için endotermik olarak çözülürler ya da alev almayan gazlar salarlar.
Yanma önleyici mekanizmaların bir başka esas kategorisi entümesan (intumescent)
olarak bilinir ki bunda maddeler ateşe ya da ısıya maruz kaldıklarında şişerek
genelde karbonlu, gözenekli bir köpük yığını oluştururlar ve bu ısı, hava ve piroliz
ürününe bir bariyer görevi görür. Entümesan malzemeler formülasyonunda, genelde
39
bir tabaka oluşturucu aracı, tabaka oluşumu için bir katalizör ve köpüren bir aracı
bulunur. Halojenli olanlar buhar evresinde seyreltici ve sıcaklık düşürücü veya alevin
büyümesini önleyen veya yavaşlatan serbest radikal tuzağı olarak davranırlar.
Fosforlu olanlar polimerik maddenin üzerinde bir tabaka (char) oluşturarak yanmanın
başlaması için gerekli ısı ve hava transferini engelleyerek etkili olurlar. Halojen
atomları (bromin ya da klorin gibi) yaygın olarak kullanılsa da yanma sırasında
oluşan hidrojen halidin zehirliliği ve metal parçaları paslandırması açık
dezavantajlarıdır. Bu tip zehirli ve aşındırıcı gazların oluşmasını önlemeye yönelik
giderek artan bir talep, halojen içermeyen yanma önleyicilerin geliştirilmesini
sağlamıştır. Bu incelemenin ana odağı da budur. Polimerlerde yanma önleyiciliği
sağlamada iki yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar, toplamsal (additive) tip ve reaktif tip
olarak bilinir. Yaygın olarak kullanılan toplamsal tip yanma önleyiciler genelde
fiziksel yollarla polimeriklerle birleştirilirler. Görünürde bu en ekonomik, hızlı ve
kolay yoldur. Ancak, düşük uyumluluk, süzülme ve mekanik özelliklerdeki azalma
gibi problemleri vardır. Reaktif yanma önleyicilerin uygulanması, ya yeni yanma
önleyici polimerler tasarlanmasını ya da var olan polimerlerin zincir içinde veya asılı
bir grup olarak yanma bir önleyici bir birimle ko-polimerizasyonunu içerir.
Şu anda yeni polimer tasarımı üretim ve işlenmede yeterli uyumluluktan yoksundur
ve kullanılacak yeni malzemenin seçilmesiyle ilgili masraftan dolayı ekonomik
değildir. Bu durum, modifikasyon yaklaşımının daha çok tercih edilmesine yol açar
çünkü elektron paylaşımıyla (covalently) yanma önleyici birimin polimer sırt
kemiğine yerleştirilmesi kalıcı yanma önleyicilik verir ve özgün fiziksel ve mekanik
özellikler korunur. Araştırmalar bu yönde yoğunlaşmıştır ve sonuçlar birimin
ağırlığının küçük bir yüzdesinin bile polimer zinciriyle birleştirilmesinin polimerin
yanma önleyiciliğini dikkate değer ölçüde ilerletebildiğini göstermektedir [25].
5.2 Yanma Önleyici Test Metotları
—Tutuşabilirlik testleri (ya da UL94) (ignitability tests(or UL94))
—Alev yayılma testleri (flame spread tests)
—Oksijen kısıtlama endeksi (LOI) (limiting okygen index (LOI))
40
—Isı salma testleri (koni kalorimetre) (heat release tests (Cone calorimeter))
—Duman testleri (smoke tests).
—LOI (akıcı bir oksijen-nitrojen karışımındaki) mum gibi aşağı yönlü alev
parlamasını desteklemek için gereken minimum oksijen konsantrasyonunu ölçer.
Kendi kendini söndürmenin geçerliliği için LOI 26’dan büyük olmalıdır. Ekipmanın
ucuz ve gerekli örnek miktarının düşük olması sebebiyle bu metot uygundur. Ancak,
bir malzemenin gerçek boyutlardaki yanma performansına yalnızca LOI değeriyle
ulaşılamaz çünkü düşük ısı girdisi ve benzetilmiş yüksek oksijen konsantrasyonu söz
konusudur [26].
Resim 5.1. LOİ test cihazı
Limit oksijen indisi (LOİ) test metodu: LOI test metodu malzemelerin
alevlenebilirliği ve yanma karakteristiklerini görme açısından en iyi test
metotlarından birisidir. LOI değeri, bir materyalin havada yanmaya devam etmesi
için gereksinim duyduğu % oksijen miktarı anlamına gelmektedir. Yüksek LOI
41
değeri standart atmosfer ortamlarında o malzemenin daha zor yanma karakteristiğine
sahip olduğunu göstermektedir. LOI değeri 25’ten büyük olan materyal havada
genelde kendiliğinden sönmekte; 25’ten küçük olan ise çok kolay yanmaktadırlar
[23].
Teste göre oksijen indisi: belirli deney şartlarında yanmakta olan bir numune üzerine,
yanmanın devamını sağlamak için, 23 oC sıcaklıkta gönderilen oksijen azot gazları
karışımındaki oksijenin hacimce yüzdesi için mümkün en küçük konsantrasyondur.
Testte prensip olarak, küçük bir deney numunesi, içerisinden yukarı doğru bir oksijen
ve azot karışımı geçen şeffaf bir baca içine düşey olarak yerleştirilir. Deney
numunesinin üst ucu tutuşturulur ve arkasından deney numunesinin yanma davranışı
gözlenerek yanmanın devam süresi veya yanan deney numunesi uzunluğu, bu tür bir
yanma için önceden belirlenmiş sınır değerlerle mukayese edilir. Farklı oksijen
konsantrasyonlarında, bir seri deney numunesi kullanılarak yapılan deneylerle,
yanmanın devam etmesi için gerekli en küçük oksijen konsantrasyonu değeri tahmin
edilir [27].
5.3 Yanma Önleyiciler
Fosfor içeren yanma önleyiciler
Fosfor içeren yanma önleyicilerin alanı oldukça geniş ve malzemeler çok yönlüdür.
Fosfinler, fosfin oksitler, fosfonyum birleşimleri, fosfonatlar, elementel kırmızı
fosfor, fosfitler ve fosfatlar. Ana hatlarıyla üç kısma ayrılırlar;
—Basit reaktif fosfat monomerleri
—Lineer polifosfazenler
—Aromatik devresel fosfazenler
Burada tartışılan bütün birleşimler ya bütün polimer zincirleridir, ya da elektron
paylaşımıyla kopolimer zincirinin parçasını oluştururlar. Bunlar polimer zincirlerine
homopolimerizasyon, ko-polimerizasyon, yüzey modifikasyonu ya da karışma
42
yoluyla yerleştirilebilirler. Bu birleşimler çoğunlukla yanma önleyicilik
fonksiyonlarını, karbonlu çökelti ya da tabaka miktarını arttırarak, yoğunlaşma
evresinde yerine getirirler ki iki tabaka oluşturucu mekanizma vardır;
a) Ayrışma dahilindeki kimyasal reaksiyonların yönünü CO yada CO2 yerine karbon
üreten reaksiyonlardan yana değiştirmek,
b) Koruyucu tabakadan oluşan bir yüzey tabakası oluşturmak.
Yapıştırıcılarda, kaplamalarda ve havacılık ve elektronik endüstrilerindeki karmaşık
kompozitlerdeki yaygın kullanımlarından dolayı, yanma önleyici epoksi reçinelerine
olan talep oldukça fazladır. Epoksi reçinelerinde yanma önleyiciliği geliştirmenin en
etkili yolu polimer sırt kemiğine ya da yan zincirine fosfor içeren kimyasal birimler
yerleştirmektir [25].
Bir epoksi reçinesinde sağlanabilen en yüksek yanma önleyicilik derecesi, fosfor
içeren oksiranlar ya da fosfor içeren kürleme aracıları kullanılarak elde edilmiştir.
Fosfor içeren oksiranların daha iyi yanma önleyicilik vermelerinin sebebi, basitçe
onların ağırlık yüzdelerinin daha çoğunun fosfor olmasıdır. Dikkat çeken bir başka
basit yapı, 9,10-dihydro-9-oxa-10-fosfafenantren-10-oksit’tir (DOPO). DOPO bazlı
epoksit kullanılarak elde edilen polimer 54’e varan LOI değerine sahiptir. Bu
malzemelerin iyi yanma önleyiciliğe ulaşması için, epoksi reçinesi zincirine yalnızca
%1.7 (w/w) fosfor eklenmesi yeterlidir. Fosfor içeriği ne kadar fazla olursa LOI
değeri o kadar yüksek olur [25].
Post-polimerizasyon, fosforilasyon ve fosfonilasyon yanma önleyiciliği geliştirmede
oldukça etkilidir. Fosforil PVOH örneklerinde artan fosfor içeriğiyle beraber sabit bir
oranda artan LOI değeri gözlenmiştir. Vinil fosfatların PS, poli(metil metakrilat)
(PMMA) poli(akrilonitril) ve poli(akrilamit) gibi ürün polimerleri olarak ko-
polimerizasyonu, arttırılmış yanma önleyiciliği beraberinde getirmiştir. Poli(fosfat
ester)ler yalnızca iyi yanma önleyicilik sergilemekle kalmaz, aynı zamanda cazip
plastikleştirme özellikleri de taşırlar. Bu polimerlerin LOI değerinin sürekli >40
olduğu anlaşılmıştır. Poli(fosforamit ester)ler solüsyon ya da arayüzeysel
43
polikondensasyonla sentezlenebilir. Bu polimer sınıfı yüksek LOI değerinin (>50) de
ortaya koyduğu düşük alev alırlık ve çok yüksek kok bırakımı (% 52–78) ile ayırt
edilir. Yanma önleyici bir poli(ester) poli(etilen-1,4-terephthalate) (PET) ya da
poli(etilen-2,6-naphthalate) (PEN) ile kopolimerize edilmiş, ortaya çıkan fosfor
içerikli kopolyesterler, PET ve PEN için ayrı ayrı 0.75 ve 0.5 wt% gibi düşük fosfor
içerikleriyle olağanüstü yanma önleyicilik sergilerler [25].
Polifosfazenler polimer zincirlerinde fosfor bulunmasından dolayı, kalıtsal olarak
yanma önleyicidirler, yüksek ısı stabilitesi, aleve dayanıklılık, LOI değeri ve düşük
duman evrimi özellikleri sergilerler. LOI değeri 27 -33 civarlarındadır. İskeletsel
nitrojen ve fosfor atomları olan siklotrifosfazenler, yanma önleyicilik ve kendini-
söndürebilirlik gibi alışılmadık ısı özellikleri sergilerler. Amino siklotrifosfazenler
bis- ya da tris-maleimido türevleri hazırlamak ve geliştirilmiş alev ve ısı dayanıklılığı
olan polimerler elde etmek için bunların polimerizasyonunda kullanılırlar Alev
özelliği test edildiğinde, nerdeyse alev almaz olduğu söylenir [26].
Silikon İçeren Yanma Önleyiciler
Araştırmalar, değişik polimerik malzemelere nispeten az miktarda silikon bileşimleri
eklenmesinin, hem yoğunlaşma evresinde tabaka oluşturma hem de buhar evresinde
aktif radikallerin tutulması yoluyla, onların yanma önleyiciliklerini önemli ölçüde
arttırdığını göstermiştir. Bunlar çevre dostu toplamsallar olarak değerlendirilirler
çünkü kullanımları mevcut malzemelerle karşılaştırıldığında çevre üzerindeki zararlı
etkide bir azalmaya yol açarlar. Kil ve kaolin gibi silikon malzemelerden elde edilen
organik-inorganik nano-kompozitler, yayınlarda yeni bir kavram olarak ortaya
çıkmaktadır. Ancak burada odak noktası polimerlerin sırt kemiğini ya da asılı
grubunu oluşturan reaktif lineer silanlar/siloksanlar ve silseskioksanlar olacaktır.
Kovalent bağlanma içeren soljel sürecinden elde edilen organik-inorganik nano-
kompozitler de dahil edilmiştir. Isı yayma oranında toz siloksanlar %70 -80, sıvı
siloksanlar % 49–78 azalma sağlarlar. Hidroksille bağlanmış poli(dimetil siloksan)
(PDMS) doğrudan epoksi reçinesi formülasyonunda kullanılabilir. Epoksi reçinesi
sistemine siloksan birimleri eklenmesi, hem matris sisteminin hem de kompozit
44
malzemelerin dielektrik gücünü, karşılaştırmalı dayanım endeksini, yüzey direncini
ve ark direncini arttırır. Hidroksille bağlanmış PDMS aynı zamanda bir blok
kopolimer biçimindeki poli(üretan)ların yanıcılığını arttırmak için kullanılır.
Silikonize blok kopolimerin PDMS içeriği ne kadar yüksekse, LOI değeri de o kadar
yüksektir. Siloksan katılması aynı zamanda, yüksek performans havacılık ve diğer
mühendislik uygulamalarında gereken eğilebilirlik ve çarpışma özelliklerini de
geliştirir [26].
Bir başka hafifçe daha komplike yaklaşım, silikon içeren epoksitlerin
sentezlenmesidir. Bu epoksitler kendi başlarına kürlenip homopolimerler
oluşturulabilir ya da başka epoksi komonomerleriyle karıştırılıp kürlü epoksi
matrisleri elde edilebilir. Silikon içeren epoksinin diamin kürleme aracısıyla
karıştırılması, reçine sistemine %9’dan daha yüksek bir silikon içeriği sağlar ve bu
mükemmel yanma önleyicilik ve yüksek tabaka bırakımı demektir. Poli(sitiren) (PS)
ve polivinilalkol (PVOH) bir dizi klorosilan ile silile edilmiş ve sonuçlar azaltılmış
yanıcılık ve arttırılmış tabaka bırakımı açısından önemlidir. Kimyasal bağlanma
yoğunlaşma evresinde silikonu tutar ve bu camsı bir tabaka oluşumuna yol açan
hayati bir süreçtir ve ısı ile kütle transferine karşı bir bariyer görevi görür. Polihedral
oligomerik silseskioksan (POSS) reagentları, monomerler ve polimerler nano-
güçlendirilmiş plastiklerin hazırlanması için yeni bir kimyasal hammadde teknolojisi
olarak ortaya çıkmıştır. POSS reagentlarının lineer termoplastikler yada termoset
ağlarına eklenmesi, polimerik sistemin kompozisyonu, lokal yapısı ve zincir
hareketliliğini modifiye etmek için kullanılabilir. Bu modifikasyonlar birçok
polimerik reçinenin termal, oksidatif ve boyutsal stabilitelerini etkileyip, arttırılmış
cam geçiş ısısı, arttırılmış oksijen geçirgenliği, azaltılmış yanıcılık ve ısı evrimine ve
modifiye mekanik özelliklere yol açarak bunların özelliklerini çok sayıda yüksek-
performans mühendislik uygulamalarına yükseltebilir [25].
Yanmaz poli(imid)/silika nano-kompozitler bir sol-gel işleme metodu kullanılarak
hazırlanır. Sonuçta silika partiküllerinin polimer matrislerinde agregasyonundan
(toplanma) kaçılmış olur; bunun yerine partiküller polimer matrislerine homojen
45
olarak dağıtılır. Yanma sırasında, yüzeyde silika oluşur ve polimerin ileri ayrışmasını
önleyebilir, ısı ve alev dayanıklılığını arttırır [25].
Bor İçeren Yanma Önleyiciler
Boratlar ve borik asit, özellikle halojene polimerler ve halojen polimer sistemleriyle,
sinerjistik etkisi olan yerleşmiş yanma önleyicilerdir. Bor bileşikleri yoğunlaşma
evresinde harekete geçip ayrışma sürecini CO ya da CO2 yerine karbon oluşumu
lehinde yönlendirirler. Aynı zamanda, yanma önleyiciliğin, karbon oksidasyonunu
önlemek için oksijen ulaşımına bir bariyer görevi yapan koruyucu bir tabaka (char)
oluşumuyla ilgili olduğu varsayılmaktadır. Bor içeren yanma önleyiciler, antimon
oksit gibi geleneksel yanma önleyicilere daha ucuz, daha az toksik alternatifler
olarak geliştirilir. Önceleri aromatik borik asitler yanma önleyici olarak kullanılırdı
ancak artık devre dışı kalma sürecindedir.
Polimere karboran birimlerinin dahil edilmesinin yanma önleyicilik bağlantılı
uygulamaları olmasa da, karboran içeren polimerlerin tabaka (char) oluşturma
özellikleri vardır. Tris(2-hidroksipropil) borat ki borik asitten hazırlanabilir, reaktif
tip bir yanma önleyicidir ve katı PU-poli(izosiyanürat) köpüklerinde kullanılır. Genel
olarak, polimere karboran birimleri dahil edilmesi arttırılmış termal stabiliteye yol
açar, yanma önleyicilik bağlantılı uygulamaları olmasa da, karboran içeren
polimerlerin tabaka (char) oluşturma özellikleri bu alanda ele alınabilir [26].
Poli(eter keton)ları esas alan lineer, termoplastik polimerler geliştirmeye çalışmış bu
malzemelerin nitrojen altında 850 dereceye kadar çok yüksek kütle retansiyonu
(%93’e kadar) ile ayırt edildiği ve yanmaya aşırı direnç gösterdikleri görülmüştür.
Geliştirilen poli(karboran siloksan asetilen) bazlı seramik malzemeler, yüksek ısı
stabilitesi, sertlik, kimyasal eylemsizlik, işlenebilirlik ve çözülerek tek bir polimerik
sistem olma gibi istenilir özelliklere sahip oldukları için caziptirler. Isı
uygulandığında, yüksek tabaka (char) oluşturur [28].
46
Azot İçeren Yanma Önleyiciler
Azot içeren yanma önleyiciler çevre dostudur çünkü daha az toksiktirler ve
polimerlerde bulunanlara ek olarak element barındırmazlar. Yanma sırasında hiç
dioksin ve halojen asitleri yan ürünü ve düşük duman evrimi yoktur. Aynı zamanda
geri dönüşüm için de uygundur. En önemli reaktif tip organik nitrojen yanma
önleyiciler melamin ve türevleridir. Klorlu kauçuk, vinil ve epoksi kaplamaları gibi
değişik melamin fosforik asit tuzlarının oluşturduğu kaplamalar, katı PU köpüğü ya
da naylon sistemlerde uygulanmışlardır. İyi yanma önleyicilik bahşederler. Yanıcılığı
azaltmak için yaygın olarak kullanılan bir strateji, piroliz bölgesini soğutmak için
endotermik olarak su evrimi sağlayan hidratlı alumina (Al2O3.3H2O) gibi
bileşimlerin kullanımını içerir. Varlıkları reçinenin hidrolizini sağladığı ve ayrışmaya
yol açtığı için bu fillerların poli(siyanürat)larla kullanılmamasına özen
gösterilmelidir [26].
Özlerinde yanma önleyici özellikler olan yeni azot içeren polimerler
geliştirilmektedir. Oksazen reçinesi bu yeni gelişmelerden biridir. Avantajları; iyi
mekanik ve elektrik özellikler, iyi işlenme karakteristikleri ve düşük yoğunluk, az
zehirlilik ve az aşındırıcılık. Polimere –NH- bağı ilave edilmesinin daha iyi yanma
önleyicilik özelliğine sahip olduğu ortaya çıkmıştır [25].
Karışık Elementler
Organometalik ve inorganik geçiş metal bileşikleri toplamsal yanma önleyiciler
olarak yaygın olarak kullanılmışlardır. Mg, Cr, Mn, Sn, Ba ve U’nun yakıtı zengin
(H2-O2-N2) karışımlarındaki hidrojen atomlarının yeniden karışmasını güçlendirdiği
keşfedilmiştir. Na, Co, Ni, Cu, V, Zn, Ga, Th, Ge ve La metalleri o kadar etkili
değillerdir, Ca, Sb, Pb, Ti ve Si bileşimleri ve birçok başkaları inhibitör aktivitesi
gösterirler. Zor kısım, metali polimer zincirine yerleştirip, azaltılmış malzeme
miktarı kullanarak onun yanma önleyicilik üzerindeki etkisini arttırmak ve aynı
zamanda mekanik ve diğer özelliklere gelebilecek herhangi bir zararı minimumda
tutmaktır [25].
47
Antimon polimeri başka polimerlerle Sb2O3’ten daha uyumludur ve yanma önleyici
olarak ondan neredeyse iki kat daha etkilidir. Vanadyum bileşikleri çapraz bağlı,
metal koordineli polimerler hazırlamak için kullanılır. Bütün kopolimerler, içinde
koordinasyon bölgesi VO(acac)2’nin bulunduğu 4-vinil piridin birimi içerirler. LOI’
deki ve entümesan tabaka (char) oluşumundaki büyük artışın altında yatan yanma
önleyicilik mekanizması henüz bilinmemektedir, ama FeCl3’ünküyle benzer olduğu
düşünülmektedir. Nikel ve çinko bileşimleri eklenmesinin LOI ve tabaka (char)
bırakımı üzerinde ya hiç etkisi yoktur ya da çok az vardır. Koordinasyonun ve buna
bağlı olarak yanma önleyici etkinin geçiş metalinin d orbitallerinin boşluğuyla ilgili
olduğu önerilmiştir [26].
5.4 Alev Geciktirici Lifler
Birçok lif yüksek sıcaklığa dayanıklı oldukları için alevlenmeyi geciktirici olarak
kullanılmaktadır. Doğal, rejenere, sentetik ya da onların karışımları halindeki birçok
tekstil lifi, çoğu yanıcı olan oldukça kararsız ürünler oluşturarak 400 oC’nin altında
bozunmaktadırlar. Tutuşma sıcaklıkları 400–600 oC arasında ve sınırlayıcı oksijen
indeksi yanmayı destekleyecek şekilde %25’in altındadır. Yalnızca yün lifinin LOI
değeri 25,2’dir, o da yanmayı destekler fakat zorlukla desteklemektedir. Bazı tekstil
liflerinin termal özellikleri Çizelge 5.1‘de verilmiştir. Isı, lifte kimyasal olduğu kadar
fiziksel değişiklik de yapmaktadır. Termoplastik liflerde, fiziksel değişimler iki
aşamalıdırlar. Birinci fiziksel değişim camlaşma sıcaklığında (Tg) gerçekleşmekte;
ikinci değişim de erime sıcaklığında (Tm)’de erime seklinde olmaktadır. Bunun
yanında kimyasal değişimler, termal bozunmaların (piroliz) oluştuğu Tp sıcaklığında
ve ardından oksidasyon ve yanmanın oluştuğu Tc sıcaklığında meydana gelmektedir
[29].
Yanma özellikleri bakımından konvansiyonel tekstil lifleri dört gruba ayrılmaktadır:
a)Yüksek derecede yanıcı lifler: Selülozik lifler (pamuk, viskoz, asetat, triasetat,
keton) bu gruptadır. Karbon, yakıt gibi davranan hidrojen ve yanmayı destekleyen
oksijenden oluşmaktadır.
48
b)Yanmayı güçlükle destekleyen lifler: Protein lifleri (yün, ipek) bu gruptadır, çünkü
azot içerirler. Azot yanmamakta ve yanmayı desteklememektedir. Bu yüzden lifler
çok zor yanmaktadır. Oluşan karbonlu yapı da alevi önleme eğilimindedir.
c)Eriyerek yanan lifler: Naylon ve perlon gibi poliamidler, terilen ve dacron gibi
poliesterler, orlon ve crylon gibi akrilikler bu gruptadır. Bu lifler kolaylıkla
yanmaktadırlar ve düşük yumuşama ve erime sıcaklıklarına sahiptirler. Alevle
karsılaştıklarında eriyerek alevli bir şekilde bütünüyle yanmaktadırlar.
d)Yanmayan lifler: Bu grupta, polivinilklorür (Vinyon, Rovyl, Thermovyl) lifleri
bulunmaktadır. Liflerin içerdiği klor yapısal olarak güç tutuşurdur ve liflere çok iyi
güç tutuşabilirlik özelliği katmaktadır [29].
Çizelge 5.1 Bazı tekstil liflerinin termal özellikleri [29]
Lif Yumuşama (o C)
Erime (o C)
Piroliz
(o C) Tutuşma
(o C) AH
(kJ/g)
LOİ
%
Yün 245 600 27 25,2
Pamuk 350 350 19 18,4
Viskoz 350 420 19 18,9
Triasetat 172 290 305 540 18,4
Naylon 6 50 215 431 450 39 20–21,5
Naylon 6.6 50 265 403 530 32 20–23
Poliester 80–90 255 420–477 450–480 24 20–21,5
Akrilik 100 >220 290 >250 32 18–18,2
Polipropilen -20 165 469 550 44 18,6
Modakrilik <80 >240 273 690 26,8–30
PTFE -17 180–210 >220 532 11 60
Nomex 275 375 310 500 30 28,5
Kevlar 340 560 590 >550 29
PBI >400 >500 500 40–42
49
6. PLAZMA SİSTEMİ
Plazma terimi, ilk defa 1929’da Langmuir tarafından iyonlarına ayrılmış bir gaz
olarak tanımlanmıştır. İyonlarına ayrılmış gaz olan plazma, içerisinde iyon, elektron,
uyarılmış atom, foton, nötral atom veya molekül içeren bir karışımdır. Plazma
maddenin katı, sıvı ve gaz hallerinden oldukça farklılık göstermesinden dolayı
maddenin dördüncü hali olarak da ifade edilir. Bu haller arasında esas fark sahip
oldukları enerjidir. Şekil 6.1’de görüldüğü gibi, 8000 K’in üzerinde madde katı ve
sıvı halini koruyamaz ve sıcaklığın 10 000 K’in üzerine çıkmasıyla tüm atomlar ve
moleküller iyonlaşır. Aslında evrenin bilinen kısmının % 99’u plazma olarak
değerlendirilir. Plazma, doğada güneş ve bazı yıldızlar içinde (gaz sıcaklığı 106–108
K), yıldırımda ve elektrik boşalmasında (gaz sıcaklığı 104–105 K) görülür. Plazmalar
genellikle, plazma türlerinin sıcaklıklarına bağlı olarak sıcaklıkları 106 – 108 K
ulaşabilen ‘yüksek sıcaklık plazmaları’ (yıldızlar, termonükleer reaktörler), buna
karşılık sıcaklıkları 106 K’in çok aşağısında olan ‘düşük sıcaklık plazmaları’ diye iki
temel gruba ayrılırlar.
Düşük sıcaklık plazmaları da sıcak plazma ve soğuk plazma olarak kendi aralarında
iki kısma ayrılırlar. Sıcak plazmanın gaz sıcaklığı 1000 K’ın üzerinde olup, genelde.
Şimşek çakmasında, elektrik arklarında ve diğer yüksek enerjili ortamlarda oluşur.
Soğuk plazmanın gaz sıcaklığı 1000 K’den düşük olup genelde 300–400 K
civarındadır. Düşük sıcaklık plazmalarında moleküller, iyonlar, elektronlar
termodinamik olarak dengede değildirler. Elektron sıcaklığı 104–105 K (1–10 eV)
ulaşırken, iyon sıcaklığı ise oda sıcaklığına yakındır. Bu nedenle bu plazmalara
soğuk plazma denmektedir. Plazma haline geçiş için, gaz halindeki maddeye enerji
vermek gerekir. Gerekli olan bu enerjiyi, ısı, ışın, manyetik ve elektrik enerjisi
şeklinde vermek mümkündür. Bunlardan pratikte en çok kullanılan ve en önemli olan
elektrik boşalmasıyla plazma elde etmektir. Bu tür plazma için güç kaynakları doğru
akım (DC), düşük frekans, radyo frekansı (RF) veya mikrodalga frekansıdır (MW)
[30].
50
Şekil 6.1. Maddenin hallerinin partikül sıcaklığı ile ilgisi [30]
Plazmayı oluşturan DC, düşük ve yüksek frekanslı AC ve mikrodalga boşalmaları
elektrik veya elektromanyetik alanların doğasına bağlı olarak tanımlanabilir.
Plazmaları karakterize eden başlıca parametreler; ortalama serbest yol (free path),
Debye uzunluğu, plazma sıcaklığı ve ortalama elektron enerjisidir. Burada serbest
yol, bir partikülün iki çarpışma arasındaki dairesel mesafesidir ve çarpışmanın
muhtemel yapısından ötürü spesifik bir dağılımı vardır. Bu durum aşağıdaki denklem
ile açıklanabilir [31].
Nrr 221 )(
1+
=π
λ (6.1)
Burada; r1 ve r2 çarpışan partiküllerin yarıçapları, N partikül yoğunluğudur (birim
hacimdeki partikül sayısı).
Plazma elektriksel olarak nötraldır. Her bir partikülün elektrik alanı, çevresini saran
partiküllerin elektrik alanı ile etkileşirler. Plazma bölgesi dışında her bir partikülün
alanı ihmal edildiğinde sistemin nötralliği sağlanabilir. Her bir partikül potansiyel
enerjisinin etrafındaki partikülün elektrik alanı ile kaplanması debye uzunluğu (�)
100 1000 10000 100000Sıcaklık ( K)
0.01 0.1 1 10Enerji (eV)
KATI
SIVI
GAZ
PLAZMA
51
olarak adlandırılır ve nötralleşmenin bozulduğu hacmi tanımlar. Bu parametre
aşağıdaki bağıntı ile verilmektedir [31].
20
enkT
e
eD
ελ =
(6.2)
Burada; d serbest bölgenin geçirgenliği, e elektron yükü, k Boltzman sabiti, Te
elektronların sıcaklığı ve ne elektron yoğunluğudur (birim hacimdeki elektron sayısı).
Plazma kaplama prosesinde reaksiyon çemberi içerisine gaz veya uçucu bileşikler
gönderilir. Düşük basınç boşalması plazma içinde yüzeyde parçalanma ve/veya
iyonlaşma meydana gelir. İyonlaşma ve kaplama prosesleri boyunca güç yoğunluğu,
kimyasalın gaz akış hızı, kimyasal gazın asal taşıyıcı gaza oranı, basınç, reaksiyon
süresi, reaktör geometrisi, plazma frekansı, reaktör sıcaklığı gibi değişkenler
kolaylıkla kontrol edilebilir. İyonlaşmış türlerin oluşumunda gerekli enerji aralığı 0-2
eV olurken elektronlar ve yarı kararlı atomlar 20 eV’un üzerinde enerjiye ulaşırlar.
Bununla beraber elektronların sahip olduğu 0.5–2 eV enerji aralığı organik yapılar da
dahil bütün kimyasal bağları kırmak için yeterlidir (Çizelge 6.1).
Çizelge 6.1. Bağlanma enerjileri [31]
Bir atomlu moleküler Enerji/eV Çok atomlu
moleküller Enerji/eV
C-H 5,3 C=C 7,6
C-N 7,8 C≡C 10,0
C-Cl 4,0 CH3-H 4,5
C-F 5,7 C2H5-H 4,3
C=O 11,2 CH2CH-H 4,8
C-C 6,3 CHC-H 5,7
52
Resim 6.1. Plazma sisteminin görünüşü [32]
Plazma reaksiyonu boyunca iyonizasyon, nötralizasyon, rekombinasyon,
polimerizasyon, dağlama, implantasyon, karıştırma ve toplanma gibi prosesler eş
zamanlı olarak oluşur. Reaktör içine yerleştirilen kaplanacak malzeme üzerinde,
uygun şartlar altında bir tabaka veya birikinti oluşur. Eğer bir organik bileşiğin (diğer
bir deyişle, karbon ve/veya hidrojen, oksijen, halojen, fosfat, silikon içerikli) gaz fazı
içerisine molekülü gönderilirse kaplama ve polimerizasyon mümkündür [32].
Plazma ortamı herhangi bir organik molekülü parçalamak için yeterli enerjiye
sahiptir. Molekül yüksek oranda atomlarına ayrıştığında kaplama meydana gelir ve
iyi kalitede film üretilebilir fakat üretilen filmin yapısı başlangıçta kullanılan
kimyasalın yapısından oldukça farklılık gösterir. Örneğin; tetrafloroetilen gazı
yüksek flor (–CF, -CF2, -CF3 ) grupları içerikli plazma film oluşumuna neden olur.
Oluşan bu film, geleneksel serbest radikal polimerizasyon yöntemiyle hazırlanan
poli(tetrafloroetilen) ne (Teflon) benzemez. Geleneksel kimyasal teknikler bazı
kimyasallar için özellikle silikon içerikli ince film kaplamaları için uygun
olmamaktadır. Son yıllarda, silikon temelli plazma kaplamalar için çok miktarda
organosilikon bileşikler denenmektedir. Bu bileşikler özellikle çeliklere uygulama
açısından iki misli bağlanma özelliğine ve düşük toksik özelliğe sahip olması
53
nedeniyle gittikçe önem kazanmaktadır. Plazma kaplamanın önemli bir kaplama
teknolojisi olmasının birçok nedenleri vardır.
Plazma kaplamanın avantajları:
—Proses çözücü kullanmayı gerektirmez. (Bu özelliğinden dolayı kuru teknolji diye
adlandırılır.
—Karmaşık geometrili malzemelerin japlanması mümkündür.
—Ultra ince gözeneksiz filmler hemen hemen tüm malzemeler üzerine kaplanabilir.
Örneğin;
—polimerler
—metaller
—camlar
—seramikler
—fiberler
—Geleneksel kimyasal teknikler ile polimerleşmeyen mononerlerle plazma filmler
üretilebilir.
—Kaplanmak istenen malzeme düşük gaz basıncı altındaki kapalı bir sistem içine
yerleştirlir. Dolayısıyla diğer kaplama tekniklerine göre kaplanan yüzey daha steril
olmaktadır.
—Kaplanacak yüzeye iyi yapışma kabiliyetine sahiptir.
Plazma film kompozisyonunun özellikleri plazma proses parametreleri ve kullanılan
monomer çeşidine bağlıdır. Plazma proses parametrelerinin kaplanan film özellikleri
üzerine etkileri birçok literatürde mevcuttur. En yaygın kullanılan parametreler
W/FM oranıdır. Burada; W boşalma gücü, F monomer akış hızı ve M monomerin
molekül ağırlığıdır. Plazma film kaplamalar biyomalzemelerde, korozyon ve
oksidasyondan koruma amaçlı, optik amaçlı, elektrik-elektronik amaçlı, metal
polimer ara yüzeyinde yapışma özelliğini artırmak amacıyla ve ayrıca kompozit
malzemelerin ara yüzey özelliklerini geliştirmek amacıyla çeşitli alanlarda
kullanılmaktadır. Organik ince filmlerin plazma polimerizasyonlarının temel
özellikleri, potansiyel uygulama alanları ve yüzey karakterizasyonları ile ilgili
bilgiler bazı derleme makalelerde mevcuttur [33].
54
6.1. Plazma Kimyasının Uygulama Alanları
Işık boşalması ile oluşturulan polimer filmler, benzersiz özelliklerinin türetildiği
birçok uygulama alanı bulmaktadır. Plazma polimerleşmiş filmlerin, mevcut bir
malzemenin yüzeyini koruduğu veya modifiye ettiği keşfedilmiştir. Meyve suyu
kutuları ve çelik paneller için koruyucu kaplama oluşturması incelenmiştir. Byrne ve
Brown farklı kumaşlar üzerinde, argon içeren farklı vinil monomerlerin ışık
boşalması işlemini çalışmışlardır. Leke çıkarılması, su iticiliği ve boyanabilirliğin
çok kısa bir sürede başarılabildiğini bulmuşlardır. Sentetik polimerlerin ipek üzerine
plazma aşılamasının kullanımı, büzülme sağlama amacıyla geniş olarak incelenmiştir
[32].
Bir polimerin işlenmesi, yüzey tabakasındaki değişen kimyasal bileşim, molekül
ağırlık ve biçime bağlı olarak, ıslanabilirliğinde ve yapışmasında değişime yol açar.
Genelde inert gazlar, azot ve hidrojen gaz plazmalar çapraz bağlanmadan dolayı,
yüksek molekül ağırlıklara ulaşırlar, halbuki oksijen plazmalar, hızlandırılmış
bölünmeden dolayı düşük molekül ağırlığa ulaşırlar. Schonhorn ve Hansen, inert gaz
plazmalarda işlem gören polietilenin, yüzey tabakalarında, daha yüksek yapışma
mukavemetine ve gelişmiş yapışma bağlarına yol açan çapraz bağlanmanın arttığını
göstermiştir. Plazma polimerleşmiş malzemeler, ayrıca benzersiz optik özellikleri
için de kullanılabilirler. Örneğin, hekzametildisiloksan’ın plazma polimerizasyonu
ile bir lazer ışık kaynağı film hazırlanmıştır. Etkin bir ışık kaynağı oldukça düşük
saçılım kaybı göstermelidir. Işık boşalması ile üretilen filmler, şekilsizdir, ışık dalga
boyuna kıyasla pürüzsüzdür ve ışığı saçacak içeriği yoktur ve refraktif indis
değerinde ani farklar gösteren bölgeleri yoktur [34].
Plazma teknikleri, son zamanlarda elektronik sanayinde, özellikle mikro elektrik
üretim için, yaygın olarak kullanılır hale gelmektedir. Plazma polimerizasyonun
diğer uygulama alanları arasında, metaller ve diğer reaktif yüzeyler için koruyucu
kaplamaların üretimi, ters ozmos membranların ve optik plastikler için kaplamaların
üretimi ve radyasyon dayanımlı kaplamaların oluşturulması vardır [33]
55
6.2. Plazma Polimerizasyonun Mekanizması ve Kinetiği
Plazmadaki polimerizasyonun, elektriksel boşalma çeşidi (kapasitif ve ya indüktif),
boşalma şartları (güç, basınç, debi, frekans), reaksiyon kabının geometrik faktörü
(çan şeklinde veya borusal oluşu) gibi bazı proses şartlarına bağlı olması beklenir. Bu
sebeple, organik buharın, plazma etkisiyle polimerleşmesi ile olan polimerizasyon
mekanizması oldukça karmaşıktır ve genel durum için belirli bir şekilde
tanımlanamaz. Halbuki göreceli önemin şartlara göre değişmesine rağmen, aşağıdaki
bakış açıları yaklaşık tüm durumlara uygulanabilir görünmektedir. Işınımlı
polimerizasyona paralel olarak, oldukça yüksek dozda ışık boşalması
polimerizasyonu, ışınımlı polimerizasyona karşılık gelir. Westwood et al ‘nin
tahminine göre, ışık boşalmasındaki doz oranı, ilk radikal konsantrasyonlarının
arttığı ve ilk radikallerin yeniden birleşmesinin, vinil veya olefinik çift bağların
eklenmesiyle olan radikal ilerleme ile desteklendiği ışınımlı polimerizasyondaki doz
oranına göre 106 kere yüksektir. Sonuç olarak, vinil bileşikleri ve doygun vinil
bileşikleri, yaklaşık aynı hızla polimerleşirler [35].
Plazma Hal Polimerizasyonu
Monomer, plazma şartlarında fazla derecede ayrışma veya parçalanmaya uğrayabilir.
Örneğin, gaz halindeki akrilik asit plazma polimerleştiğinde, polimer daha yüksek
karboksilik asit grubu eksikliği gösterir ve daha hidrofobiktir, bu da karboksilik asit
gruplarının polimerleşme sırasında parçalandığını gösterir.
Gaz fazındaki plazma polimerizasyon için reaksiyon genelde tek bir mekanizma
(plazma hal polimerizasyonu olarak adlandırılır) ile ilerler plazma hal
polimerizasyonu, genel olarak aşağıdaki formül kullanılarak ifade edilebilir:
Başlama Mi-----------Mi*
Mk----------Mk*
Yeniden birleşme Mi*+Mk*-----------Mi-Mk
Yeniden başlama (Mi-Mk) ------------(Mi-Mk)*
56
Burada i ve k tekrarlanan birim sayısı (örneğin başlangıçtaki malzeme için i=k=1),
M* ise her iki yüklü olabilen bir iyon, uyarılmış molekül veya M tarafından üretilen,
ancak başlangıçtaki malzemenin moleküler yapısını korumakta olmayan bir serbest
radikal vb. reaktif türleri ifade eder. Yani, M bir parça hatta orijinal malzemeden
kopan bir atom olabilir [35].
Plazma hal polimerizasyonunda, polimer oluşum hızını ve plazma polimerlerde
tutulan serbest radikallerin konsantrasyonları ile doğrudan ilgili olan, zamanla
üretilen plazma polimerlerin özelliklerini belirleyen başlıca üç fonksiyon;
1) üçlü bağ ve/veya aromatik yapı
2) çift bağ ve/veya halkalı yapı
3) doygun yapıdır
Plazma hal polimerizasyonunun mekanizması, ayrıca, kısa kinetik zincir uzunluklu,
yüksek dallanma ve çaprazlama dereceli, yüksek derecede serbest radikal kalıntı
konsantrasyonlu ve yüksek parçalanma dereceli plazma polimerlerin karakteristik
özelliklerini açıklar. Gaz fazdan üretilen plazma hal polimerleri genelde sıradan
polimerler gibi çözücülerde çözülmezler ve genelde kimyasal yapıları ve bileşimleri,
başlangıç monomerleri ile tamamen bağlantılı olmayabilir [35].
Vinil monomerleri gibi bazı monomerlerin sıvı halde plazma polimerizasyonunda,
sistemin sonradan polimerleşmek üzere bırakılması şartıyla sıradan katılma
polimerizasyonu mekanizması ile takip edilebilir. Plazma polimerizasyon, aslında
sıradan türde bir polimerizasyondur. Plazma polimerizasyon ile polimer oluşturmak
için, başlangıç malzemesi olarak, olefinik çift bağlar, üçlü bağlar veya halkalı yapılar
gibi klasik polimerleşebilir yapılar içermelidir. Plazma polimerizasyon, gaz fazında
bir yan ürün oluşturmaz çünkü polimerizasyon, polimerleşebilir bir yapının kullanımı
ile meydana getirilir. Proses, aşağıdaki klasik zincir ilerleme mekanizması ile
şematik olarak ifade edilebilir:
57
M* + M ------MM*
Mi* +M ------Mi* + 1 ilerleme
Mi* + Mk* ------Mi-Mk sonlanma
Plazma polimerizasyon, monomer oluşan reaktif sitelere (örneğin, serbest radikaller)
ulaşabilir olduğu sürece, plazma sürene kadar meydana gelebilir, halbuki plazma hal
polimerizasyonu, sadece plazma şartlarında meydana gelir. Plazma hal
polimerizasyonu ve plasma-induced polymerizationun kapsamı, vinil bileşiklerinin
ve aynı türden doygun bileşiklerin uzaklaştırılma (deposition) hızları karşılaştırılarak
göz önünde canlandırılabilir. Işık boşalması polimerizasyonunun hem plazma
polimerizasyon hem de plazma hal polimerizasyonundan oluşabileceğini vurgulamak
gerekir. Bu iki mekanizmadan hangisinin baskın rol oynayacağı, sadece başlangıç
malzemesinin kimyasal yapısına değil, aynı zamanda da boşalma şartlarına ve
mevcut fazlara da bağlıdır. Plazma polimerizasyon, sıvı ve katı fazlarda
uygulanabildiği gibi, gaz fazda da uygulanabilir. Elde edilen ürünler, genellikle,
çapraz bağlanmamıştır ve sıradan polimerler gibi bilinen çözücülerde çözünebilirler
[35].
Monomerlerin Plazma Polimerizasyonu
Organik ve organometalik bileşiklerin büyük çoğunluğu, plazmaya yerleştirilmiş
substrat üzerinde ince bir film oluşturmak için polimerleştirilebilirler. Filmler, açık
ve pürüzsüzdür, çapraz bağlanması yüksektir. Havaya maruz bırakılınca oksijen
içeriğindeki hızlı artış, yüksek konsantrasyonda reaktif radikalik siteler
bulundurduklarını gösterir.
Plazmada filmler oluşturmanın yanında, yağlar ve tozlar oluşturmak da mümkündür.
Organik bileşikler, plazma ile kolayca polimerleşirler. Monomer, oldukça çok
ayrışma veya bozulmaya uğrayabilir. Yüksek konsantrasyonlu iyonlar ve serbest
radikaller üretilir ve plazma polimerizasyondaki aktif türler; aktifleştirilmiş
moleküller veya atomlar, serbest radikaller, iyonlar veya iyon radikaller olabilir.
Serbest radikaller, hidrojen ayırma ile oluşturulabilir, örneğin,
58
RH ------ R. + H.
Halkalı yapının ve çift bağların açılması, C=C ve C=N gibi üçlü bağların açılması ve
aromatik yapının açılması veya parçalanması.
Son zamanlarda, tetraflouroetilen (TFE), perfloro–2-butil-tetra hidrofuran (PFBTHF)
etilen ve stirenin plazma polimerleşmesi, H. Yasuda ve C.R. Wang tarafından
çalışılmıştır. Polimer çökelmesinin sıcaklığa bağlılığı, farklı monomer akış hızları ve
güç bileşimleri için, substrat sıcaklığı -50 ile -800C aralığında incelenmiştir. Polimer
çökelme hızının artan substrat sıcaklığı ile azaldığı gözlenmiştir. Bu bağıntı, test
edilen farklı monomerler için aynı denklemi izlemese de, bazı monomerler için
polimer çökelme hızları ile substrat sıcaklığını ilişkilendiren bazı deneysel
denklemler kurulmuştur. Plazma polimerizasyon reaksiyonunu takip etmek oldukça
zordur ve kimyası çok karmaşıktır. İyonlaşma derecesi, ortalama elektron enerjisi,
alan mukavemeti ve ara ürünlerin tabiatı normal olarak bilinmektedir ve sadece belli
kurgular ile saptanabilmektedirler. Bu da ancak basınç, akış hızı, güç, substrat
sıcaklığı, elektrot ayrıştırma ve reaktör konfigürasyonu gibi kolaylıkla takip
edilebilen deneysel parametrelerin etkileri takip edilerek yapılabilmektedir [35].
59
7. NUMUNELERİN KARAKTERİZASYONU
7.1. Termal Karakterizasyon
“Termal Analiz”, bir maddenin kontrollü biçimde ısıtılması ya da soğutulması
sırasındaki fiziksel özellik değişimlerinin sıcaklığın fonksiyonu olarak ölçülmesi ve
yorumlanmasıdır. Tam bir termal analiz sisteminde maddenin ağırlık kaybı, dönüşüm
sıcaklıkları ve enerjileri, boyut değişimleri, viskoelastiklik özelikleri gözlenir. Bu
ölçümler kimyasal tepkimelerin ve dinamik özeliklerin aydınlatılması, bileşim
analizi, ürün kalite kontrolü açısından faydalı olur. Termal analizin en geniş
uygulandığı alanlar arasında seramik malzeme, plastikler, yakıtlar, toprak ve kil
endüstrisi sayılabilir [36].
Diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC)
Diferansiyel Taramalı Kalorimetre ile termal karakterizasyon ise değişimlerin
absorplanan veya açığa çıkan ısınsın, sıcaklığın fonksiyonu olarak ölçülmesi ve
tanımlanması temeline dayanmaktadır. DSC yöntemi ile maddelerin camsı geçiş
sıcaklığı, erime, kaynama, kristallenme ve termal bozunma yapıları incelenir. DSC
hücresi esas olarak iki adet kalorimetreden oluşur. Bunlardan birine örnek içeren
kapsül diğerine referans içeren kapsül yerleştirilir. Değişen sıcaklıkla birlikte her iki
kapsüle aktarılan ısı farkı mili volt olarak algılanarak buradan örnek kapsülündeki
örneğin aldığı veya verdiği ısı kayıt edilir. Bu ısı farkı organik veya inorganik esaslı
herhangi bir malzemedeki enerji alışverişi ile paralel giden herhangi bir fiziksel veya
kimyasal değişimi sıcaklığın veya zamanın fonksiyonu olarak açıklayabilme olanağı
verir. Bu tür termal analizde de örnek madde ve bir referans maddesi belli bir
sıcaklık programı altında kontrollü olarak ısıtılır veya soğutulur. Bu esnada eğer
referans maddede fiziksel yada kimyasal bir değişiklik oluyorsa ya enerji açığa
çıkacak ya da enerji absorplanacaktır. Dolayısıyla referans madde ve örnek
sıcaklıklarını aynı düzeyde tutabilmek için sistem tarafından örnekten ısı alınması
veya örneğe ısı verilmesi gerekir. Bu ısı alışverişi, örnek maddenin geçirdiği
dönüşümde söz konusu olan enerji değişimi ile aynıdır. Diferansiyel Taramalı
60
Kalorimetrede (Diferential Scanning Calorimetry) bu enerji dengesi gözlenir ve
yorumlanır [36].
Termogravimetrik analiz (TGA)
Bu analiz tekniği bir maddenin sıcaklığındaki değişim sırasında meydana gelen
dönüşümlerdeki ağırlık değişimlerini kantitatif olarak verir. Örneğin bir maddenin
dehidratasyonu veya bozunması sırasındaki ağırlık değişimlerini zaman veya
sıcaklığa bağlı olarak gözlemek olanağı vardır. Ağırlık değişimi yüksek sıcaklıklarda
fiziksel veya kimyasal bağların kopması veya oluşumu sonucunda meydana gelir. Bu
esnada ortaya çıkacak uçucu maddeler sistemden ayrılacağı için ağırlıkta azalma
kaydedilir. TGA verileri çeşitli kimyasal tepkimelerin mekanizması ve
termodinamiğini aydınlatabileceği gibi oluşan ürünler hakkında da fikir verir [36].
Termogravimetrik yöntemden elde edilen bilgiler, DSC yönteminden elde edilen
bilgilere oranla daha sınırlı olup, bunun baslıca nedeni sıcaklık değişiminin analitin
kütlesinde bir değişim oluşturması gerektiği içindir. Enerji değişimi yaratan
dönüşümler (fiziksel veya kimyasal) mutlaka bir ağırlık değişimi yaratmayabilir.
Böyle bir değişim prosesinin DSC termogramı alınabilecekken, termogravimetrik
incelemede hiçbir şey gözlenmeyecektir.
Saf bir katı maddenin ergimesi buna örnektir. Ergime sırasında dışarıdan enerji
absorplanır fakat hiçbir ağırlık değişimi olmaz. Ancak bunun aksi doğrudur. Yani
genellikle her ağırlık değişim prosesinde mutlaka bir enerji değişimi de olur. Bu
esnada absorplanan veya serbest kalan enerji miktarı veya DSC yoluyla ölçülebilir
[37].
Termogravimetrik yöntemlerin uygulamalarının yoğunlaştığı en önemli alan,
polimerlerle ilgili çalışmalar olarak gösterilebilir. Termogramlar, hazırlanan çeşitli
polimer ürünleri için bozunma mekanizmaları hakkında bilgi verir. Bunlara ek
olarak, bozunma şekilleri her bir polimer için karakteristik olduğundan, bunların
tanınmalarında da kullanılabilmektedir [37].
61
7.2. Yüzey Karakterizasyonu
Taramalı Elektron Mikroskobunda (SEM) görüntü, yüksek voltaj ile hızlandırılmış
elektronların numune üzerine odaklanması, bu elektron demetinin numune yüzeyinde
taratılması sırasında elektron ve numune atomları arasında oluşan çeşitli girişimler
sonucunda meydana gelen etkilerin uygun algılayıcılarda toplanması ve sinyal
güçlendiricilerinden geçirildikten sonra bir katot ısınları tüpünün ekranına
aktarılmasıyla elde edilir. Modern sistemlerde bu algılayıcılardan gelen sinyaller
dijital sinyallere çevrilip bilgisayar monitörüne verilmektedir [34].
Yüksek enerjili demet elektronları numune atomlarının dış yörünge elektronları ile
elastik olmayan girişimi sonucunda düşük enerjili Auger elektronları oluşur. Bu
elektronlar numune yüzeyi hakkında bilgi taşır ve Auger Spektroskopisinin çalışma
prensibini oluşturur. Yine yörünge elektronları ile olan girişimler sonucunda
yörüngelerinden atılan veya enerjisi azalan demet elektronları numune yüzeyine
doğru hareket ederek yüzeyde toplanırlar. Bu elektronlar ikincil elektron (seconder
electrons) olarak tanımlanır. İkincil elektronlar numune odasında bulunan sintilatörde
toplanarak ikincil elektron görüntüsü sinyaline çevrilir. İkincil elektronlar numune
yüzeyinin 10 nm veya daha düşük derinlikten geldiği için numunenin yüksek
çözünürlüğe sahip topografik görüntüsünün elde edilmesinde kullanılır [34].
Mikroskopta bir seferde 10 mm yüksekliğinde 9 mm çapında 4 adet numune
incelenebilmektedir. Mikroskopta yapılacak incelemelerde numuneler genellikle
inorganik ve organik olarak iki grupta toplanabilir. Ayrıca inorganik numuneler de
metal ve metal-olmayanlar seklinde iki gruba ayrılabilir. Metal numuneler iletken
oldukları için yüzeyleri kaplama yapılmadan incelenebilir.
Ancak metal olmayan yalıtkan numunelerin yüzeyleri en fazla 20 nm mertebesinde
iletkenliği sağlayan altın veya karbon ile kaplanması gerekmektedir. Karbon kaplama
genellikle X-ısınları ile yapılacak analizlerde uygulanır. Yüksek çözünürlüğe ve
kontrasta sahip numune görüntüsü elde etmek için, incelenecek numuneler metal olsa
bile yüzeylerine altın kaplama işlemi uygulanmaktadır [38].
62
7.3. Haslık Testi
Haslık, bir tekstil materyalinin renginin üretim ve kullanımı esnasında karşılaştığı
çeşitli etkenlere karsı gösterdiği direnç gücüdür. Haslıklar kullanım esnasında istenen
haslıklara ve üretim esnasında istenen haslıklara ayrılır. Kullanım esnasında istenilen
haslıklar; ışık, yıkama, sürtünme, ter, çözücü, ütü vb. üretim esnasında istenen
haslıklar; asit, alkali, soda, pişirme, klorlama merserize, kalevi dinkleme, karbonize,
asidik dinkleme, kaynatma, dekatur, su vb. haslıklardır [2].
Yıkama haslığı
Materyalin cinsine ve kullanım amacına bağlı olarak farklı yıkama koşulları
uygulanmaktadır. Tekstil materyal kumaş halinde ise 10*4 cm büyüklüğünde boyalı
kumaş test elyafına dikilerek, litresinde 0,5 gr/l fosfatsız ece deterjanı bulunan çözelti
hazırlanır. Bundan sonra örnekler 60 oC’ de on dakika çalkalandıktan sonra durulanır
ve kurutulduktan sonra dikiş sökülerek test elyafına lekeleme derecesi görsel olarak
tayin edilir [2].
Resim 7.1. Haslık test elyafı 1.Asetat 2. Pamuk 3. Naylon 4. Poliester 5. Akrilik 6. Yün
63
7.4. Nem Tayini
Tekstil elyafı dış ortamın rutubetine göre kendisinin de içerdiği nem miktarına bağlı
olarak rutubet alır veya verir. Böylelikle ağırlığı ve özellikleri dış havanın durumuna
göre değişiklik gösterir. Nemli havaya bırakılan kuru bir kumaş üzerine su toplar;
nemli bir kumaş ise kuru havaya bırakıldığında su kaybeder. Bu olay bir müddet
devam ettikten sonra absorblama veya su kaybı durur. Bir elyafın suyu absorblama
ve kuruma esnasında suyu ortama verme hızları birbirine eşittir. Suyu çabuk
absorblayan elyaf türlerinin kuruma hızları da aynı şekilde hızlı olmaktadır. Elyafın
nem alma miktarı ise nemi absorblama hızına bağlı değildir. Absorblama hızının
fazla olması nem çekme miktarını etkilememektedir. Tekstil liflerinin nem çekme
miktarları lifin cinsine, üzerindeki yabancı madde miktarına, depolama koşullarına,
molekül dizilişine, atmosfer koşullarına, polimerizasyon derecesine ve mamulün
formuna (elyaf, iplik, kumaş vs) bağlıdır.
Tekstil liflerindeki nem miktarları, mamulün üretimi sırasında uygulanan işlemlerin
düzgünlüğü ve verimi açısından istenmeyen olumsuzluklarla karşılaşmamak için bazı
sınırlar arasında tutulmalıdır. Bu sınırların dışına çıkılması durumunda iplik üretim
aşamasında statik elektriklenmenin artmasına bağlı olarak kopuşların artması,
dokuma makinesinde kopuşlardan dolayı fazla zaman kaybı, iplikteki yüzen elyaf
oranının artmasından dolayı iplik düzgünsüzlüğünde ve mukavemetinde
olumsuzlukların artması, mamul ağırlığında farklılaşma gibi sorunlar
doğurabilmektedir [2].
Elyaf türüne göre nem alma miktarlarının değişiklik göstermesinin sebebi liflerin
molekül dizilişlerindeki ve polimerizasyon derecelerindeki farklılıklardır. Liflerin
molekül dizilişlerine baktığımızda amorf bölge oranı fazla olan liflerin kristalin
bölge oranı fazla olan liflere göre nem alma miktarlarının attığı görülür. Amorf
bölgelerde moleküller arasında düzgün bir sıralanış olmadığından molekül zincirleri
arasındaki boşlukların kristalin bölgelere göre daha fazla olması ve kristalin
bölgelerdeki moleküllerin birbirlerine hidrojen bağlarıyla bağlanması amorf
bölgelerin nem almaya daha yatkın olduğunu gösterir. Polimerizasyon derecesinin
64
yüksek olması da nem alma miktarını artıracaktır. Polimerizasyon derecesinin
artmasıyla su molekülleri daha fazla bağ yapma şansı bulacağından elyaf bünyesine
daha fazla su girebilecektir.
Elyaf türlerine göre nem alma miktarları
Selüloz liflerinin nem alma özellikleri: Diğer elyaflarla kıyaslandığında selüloz
liflerinin nem alma kabiliyetinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Kendi aralarında
karşılaştırdığımızda ise doğal selüloz liflerinde amorf bölge %30, kristalin bölge
%70 tir. Rejenere selüloz liflerinde ise bu oran %35–40 kristalin %60–65 amorf
bölge olarak şekillenmiştir. Doğal ve rejenere selüloz liflerinin su ile etkinlikleri
buradan da anlaşılacağı üzere rejenere selüloz liflerinin nem alma kabiliyetleri daha
fazladır [2].
Su molekülleri selüloz molekülleri içerisine giremezler yani burada intermiselar bir
şekilde etki gösterirler. Bu arada dipol oluşturan su molekülleri miseller arası
bölgedeki ve kristalitlerin dış yüzeyindeki selüloz makromoleküllerinin hidroksil
grupları ile dipol çekim kuvvetleri ve h- köprüleri üzerinde birbirine bağlanırlar. Lif
eksenine paralel olarak yerleşmiş olan lif elementleri, suyu miseller arası bölgedeki
kristalitlerin dış yüzeyindeki OH gruplarıyla tutarak bağlar. Doğal bir selüloz lifi
olan pamuğun yapısına bakıldığında rejenere selüloz lif türlerine göre
polimerizasyon derecesinin ve kristalin bölge oranının fazla olduğu görülür.
Pamuğun ıslandığında rejenere selülozların aksine mukavemeti artmaktadır. Rejenere
selüloz liflerini oluşturan selüloz makromolekülleri kısa olduklarından aralarındaki
çekim kuvvetleri çok fazla değildir. Bu yüzden rejenere selüloz liflerine lif eksenine
suyun yapmış olduğu gibi paralel yönde bir kuvvet etki ettirildiğinde
makromoleküller ve bunların oluşturduğu kristalitler birbiri üzerinden kayarak lif
kopmasına yol açarlar. Dolayısıyla yaş kopma dayanımları kuru kopma
dayanımlarına göre daha düşüktür. Pamuğun ise polimerizasyon derecesi yüksek
olduğundan (2500–9000) makromoleküller arasındaki çekim kuvveti fazladır. Bu
nedenle pamuğun makromoleküllerinin birbiri üzerinden kaymasıyla kopması daha
zordur [2].
65
Protein liflerinin nem alma özelliği: Doğal protein lifi olan yünde amorf bölgeler
fazladır ve yün %33 lük kapasiteyle en çok nem absorblayabilen elyaftır. Aslında
yünün yüzeyinde bulunan epitükula zarından dolayı su itici bir özelliğe sahiptir.
Hatta yünlü kumaşlar yağmurda giyildiğinde ilk esnada ıslanmadıkları görülür. Fakat
yün elyafı aynı zamanda pullu bir yapıya sahip olduğundan dolayı daha sonra suyu
yapısına bu pulcukların birleştiği noktalardan almaya başlar. Yün çok fazla nem
çekebilir fakat nem çekme ve nemi verme hızı düşüktür. Sentetik liflerin nem alma
özellikleri; sentetik elyafların genel özellikleri olarak makromoleküllerin düzgün bir
şekilde dizildiklerinden kristalin bölgelerin fazla olduğu görülmektedir. Bu sebeple
nemin elyaf yapısına geçmesi doğal elyaf türlerine nazaran zordur. Su moleküller
arasına giremeyeceğinden ancak elyaf yüzeyinde bir film tabakası şeklinde
bulunabilir [2].
66
8. LİTERATÜR ÇALIŞMALARI
Song ve arkadaşları halojen olmayan alev geciktirilmiş poliamid 6/organoklay
nanokompozitin hazırlanması ve özeliklerini incelemişlerdir. Halojen olmayan alev
geciktirilmiş poliamit6/organoklay (PA6/OMT) nanokompozit, organoklay (OMT)
eriterek karıştırma tekniği ile magnezyum hidroksit (MH) ve kırmızı fosforun (RP)
alev geciktiriciliğini birlikte etkilerini görmek için hazırlanmıştır. OMT‘nin
eklenmesi nanokompozitin mekanik özeliklerini geliştirmiştir. Koni kalorimetre, LOİ
ve UL-94 testleri, PA6 içine MH-RP ve OMT eklenerek bir etki meydana geldiğini
göstermiştir. MH-RP ve OMT içeren PA6’nın alev geciktirici özeliği, sadece MH-RP
veya OMT içeren PA6’dan daha iyi çıkmıştır [39].
Lecoeur ve arkadaşları pamuk için alev geciktirici formulasyonları incelemişler.
Çalışmada selüloz dokuma alev geciktiriciler: Ignilys FDR (feutric S.A.),
diguanidine hydrogen fosfat ve 3-aminopropiltrietoksisilan kullanmışlardır. Ignilys
FDR’ nin pamuk kumaş üzerine uygulanması yüksek derecede alev geciktiricilik
vermiştir ve inşaat malzemelerinde uygulanan Fransız standardı FD P 92-507‘na
göre M1 sınıfına uygunluk göstermiştir. Pamuk kumaşa %70 oranında 200 g/l Ignilys
FDR uygulanması ve 120 oC‘de kurutulması ile %41 LOİ değeri vermiştir. Fosforik
asit ile APS birleşimi pamuğa alev geciktiricilik ve kalıcılık katabildiği fakat sert
rahatsız edici bir his verdiği görülmüştür. Diguanidin hidrojen fosfat selülozik
kumaşa alev geciktirici dayanımı vermemiştir [40].
Hui ve Xin-rong nano boyutta Mg(OH)2 alev geciktiricilerin hazırlanması ve
özeliklerini incelemişlerdir. Ürünlerin özelikleri lazer tanecikli, X-ray kırılma,
taramalı elektron mikroskobu, limit oksijen içeriği ve ıslanma açısı ölçümleri ile
belirlenmiştir. Nano boyutta magnezyum hidroksitin, limit oksijen içeriği %31,5 ile
plastikler, sentetik lastikler ve sentetik elyaflar gibi makro molekül bileşimler için
etkili bir alev geciktirici katkı olarak uygulanabileceği sonucuna varılmıştır. %60
oranında Mg(OH)2 ilavesiyle polietilenin limit oksijen içeriği %32,5 elde edilmiştir
[41].
67
Yine Sain ve arkadaşları yaptıkları çalışmada polipropilen reçine, talas/pirinç kabuğu
takviyeli kompozitlere, magnezyum hidroksitin (Mg(OH)2) alev geciktirici etkisini
oksijen indisi testi ve yatay yanma testi yöntemlerini kullanarak incelemişlerdir. %25
magnezyum hidroksit kullanımı ile alev geciktirici kullanılmayan kompozit
malzemeye göre yanabilirlik %50 oranında azaltılmıştır. Yine LOİ testi sonuçlarına
göre polipropilenin %24 OI, PP-talas kompozitin %26 OI değerine karşılık %25
Mg(OH)2 kullanımı ile %34 OI değeri elde edilmiştir [42].
Fernandes ve arkadaşları poliester/sisal(liflerinden halat vb yapılan bir bitki) alev
geciktirilmiş kompozitlerin termogravimetrik değerlendirmesini yapmışlardır.
Doymamış poliester/sisal kompozit UL 94 V–0 değerini elde etmek için katkı olarak
dekabromdifeniloksit ve antimon trioksit birleşimi kullanılarak formüle edilmiştir.
Alev geciktirilmiş örnekler 1 s ’den daha az bir zamanda kendiliğinden sönme
göstermiştir. Numuneler için UL 94 V testleri uygulanmıştır. Alev geciktirilmiş
örnekler polimer sistemler için çok yüksek güvenlik standardı olan 0.72 s ‘de
kendiliğinden sönme özeliği göstererek V0 sınıfına girmiştir [43].
Martin ve arkadaşları bor içeren stirenik monomerlerin polimerlerinin çapraz
bağlanmasını ve alev geciktiriciliğini incelemişlerdir. Stirenik monomerler 2,2-bis(4-
vinylbenzyl)propan–1,3-diol ve 5,5-bis(4-vinylbenzil)-2-fenil[1,3,2]-dioksa- borinan
malzemelerinin özelikleri üzerinde borun etkisini test etmek için sentezlenmiş ve
kopolimerleştirilmiştir. Bor içeren kopolimer, bor içermeyene ve polystirene göre
daha yüksek termal kararlılık ve kömür oluşumu göstermiştir. Bor bileşimi ile LOI
değerleri arttırılmıştır. En yüksek LOİ değeri B:ST (70:30) oranında %20.6 olarak
bulunmuştur [44].
Baysal, borlu bileşikler ve doğal sepi maddeleriyle emprenye edilen sarıçam
odununun yanma özelliklerini incelemiştir. Çalışmada, borik asit ve boraks karışımı
(7:3; ağırlık:ağırlık) ile işlem görmüş sarıçam odununun yanma özellikleri
incelenmiştir. Sonuçlara göre; doğal sepi maddeleri genel olarak incelenen yanma
parametreleri üzerinde negatif yönde etkide bulunmuştur. Doğal sepi maddelerinin
ardından uygulanan ikincil bor emprenyesi ile doğal sepi maddelerinin her üç yanma
68
aşamasında yanma parametreleri ile ilgili, olumsuz özelliklerinin bir çoğu
istatistiksel anlamda önemli ölçüde azaltılmıştır. Dolayısıyla sepi maddeleri ile borlu
bileşiklerin birlikte emprenyesinde borlu bileşiklerin dış kullanımlarda kısa sürede
odundan yıkanarak uzaklaşması özelliğinin giderilmesine yönelik ileri araştırmalara
ihtiyaç duyulduğu göz önüne alınmıştır [45].
Garba, bazı tropikal odunlarda (Obeche, Opepe, Iroko) çinko boratın alev geciktirici
etkisini incelemiştir. Odunlara çinko borat asılama yapılmıştır ve bunların alev
yayılma hızı, son parıltı zamanı ve alev sıcaklığında kesin olarak bir azalma
gözlenmiştir. LOI değeri ve kömür oluşumunda artış kaydedilmiştir [46].
Aslan ve Özkaya odun esaslı levhaların yanma dayanımını araştırmışlardır. Deneyde,
fırça ile sürme ve daldırma yöntemleri, potasyum karbonat (2K2CO3.3H2O), boraks
(Na2B4O7.10H2O) ve wolmanit-CB maddeleri ile Kontrplak, OSB, MDF levhaları
kullanılmıştır. Yanma deneyleri, DIN–4102 Part:1 standardı B1 Yanma sınıfına göre
hazırlanmış deney düzeneklerinde yapılmıştır. Elde ettikleri sonuçlara göre, yanma
tehlikesinin bulunduğu yerlerde malzeme olarak MDF ‘nin, yanmayı geciktirici
madde olarak da potasyum karbonat kullanılması gerektiği ve ayrıca kimyasal madde
nüfuzu için kullanılan yöntem olarak daldırma yönteminin çok iyi sonuç verdiğini
saptamışlardır [47].
LeVan ve Tran alev geciktirici uygulamalarda borun rolünü incelemişlerdir.
Çalışmada, Southern çam odununa, boraks-borik asit ağırlıkça 0 dan %20 oranına
kadar farklı yükleme derecelerinde uygulanmıştır. Yanma testleri sonuçlarından
değerlendirilmiştir ki boraks borik asitin %7,5’ten fazla yüklemesi, alev geciktirici
sınıflandırması için ASTM E 84 sınıf 1 ile uygunluk göstermiştir. Testler sonucunda
elde edilen sonuçlar; alev geciktiricilik, kimyasalların yükleme derecelerinin bir
fonksiyonudur [48].
Liu ve arkadaşları sulfonate-silsesquioxane-fluoro alev geciktirici içeren
policarbonatın, alev geciktiriciliği üzerine çalışmışlardır. Potasyum difenilsülfon
sülfonat (KSS), poli(amino propil/fenil- silseksioxan) (PAPSQ) ve
69
pooli(vinilidenfluorid) (PVDF) içeren bisfenol A polikarbonatın alev geciktiriciliği
LOI ve UL 94 ‘e göre test edilmiştir. Ağırlıkça eşdeğer %0.1–0.3 KSS, PAPSQ,
PVDF kullanılarak yapılan yüklemede, 1.6 mm kalınlıktaki örnekler için yüksek LOİ
ve UL 94 V–0 derecesi elde edilmiştir. Üç katkı malzemesinin etkileşiminden PC
bileşiminin alev geciktiriciliği geliştirilmiştir. PC ‘nin alev geciktiriciliği KSS,
PAPSQ ve PVDF ile geliştirilmiştir ve 1.6 mm kalınlıkta numuneler basarıyla UL 94
V–0 derecesini elde etmiştir. Üç alev geciktiricinin kombinasyonu hızlı kömürleşme
oluşturmak için PC’nin bozunma hızını arttırmıştır [49].
El Alfy pamuklular için yarı dayanıklı güç tutuşurluk maddelerinin aplikasyonunu
anlatmışlardır. Üre fosforik asit çözeltisi pamuğa çeşitli katalizörler varlığında,
emdirme kurutma (pad dry) kondenzasyon metodu ile uygulamıştır. Verimlilik
amonyum, molibdat, kursunasetat, bakır sulfat olarak bulunmuştur [50].
Akovalı ve Takrouri poliester kumaşlarda çapraz bağ oluşumunu sağlamak için
çeşitli güç tutuşurluk uçucu monomerlerinin varlığında soğuk plazma yönteminin
uygulanmasını önermişlerdir. %10 polisiloksan, PSR–10 çözeltisi ile emdirilmiş
poliester kumaşa düşük sıcaklıktaki oksijen plazmasının uygulanma işleminden sonra
kumaş beş dakika süreyle yanan sigara ile temas ettirildiğinde erimeye karsı iyi bir
dayanım gösterdiğini geliştirmiştir [50].
Bernhard ve arkadaşları farklı yanmaz malzemeler ve katkılar içeren polikarbonat
(bisfenolA)/akrilonitril-bütadien-stiren (PC/ABS) karışımının yanmazlığını
belirlemek için, piroliz yanma akış kalorimetresi (PCFC) incelenmiştir. Çok
basamaklı ayrıştırmayı test etmek için stratejiler önerilmiştir. Isı verme kapasitesi
(HRC) ve toplam verilen ısı (HR), PCFC ile elde edilmiştir ve kömürleşme verimi ve
uçucuların yanma ısısıyla ilişkili olduğu geliştirilmiştir. Damlama ve örnek kalınlığı
gibi fiziksel etkilerin yanı sıra yanmanın engellenmesi gibi kimyasal etkiler de,
piroliz ve yanmanın küçük miktarda bir örnekte gerçekleşmesinden dolayı
tanımlanmamıştır. Sıcaklık veya oksijen konsantrasyonunu artırmak, gerçek
yangınlarda olduğu gibi tamamlanmamış yanma ile sonuçlanmaktadır. Yanabilirlik
(UL94,LOI) ve koni kalorimetredeki alevli yanmayla olan bağıntıları tartışılmıştır.
70
En iyi bağıntı HR ve LOI arasında bulunmuştur. HRC ve kömür kalıntısının LOI ile,
HRC ve HR’nin koni kalorimetresi içindeki ısı verme oranıyla makul bir bağıntısı
vardır. PCFC sonuçları ile oksijen bombası veya koni kalorimetre testinin sonuçları
birleştirince ateşin davranışı hakkında yeni bir anlayış geliştirilmiştir [51].
Tota ve arkadaşları plazmayı desteklemek için, argon gazı kullanılan atmosfer
basınçlı plazma geliştirmiş ve plazma polimerleşmiş metil metakrilat (PPMMA)
filmleri elde etmek için kullanmışlardır. Elde edilen filmlerin kimyasal yapısı ve
bileşimi FT-IR ve XPS analizleriyle belirlemişlerdir. Plazmada belli bir seviyeye
kadar buharlaşan monomerin konsantrasyonunu arttırınca, plazmanın lif şeklinde bir
deşarjdan kızarma şeklinde bir deşarja dönüştüğü, bunun sonucunda da monomer
yapısının büyük oranda korunduğu tespit edilmiştir [52].
71
9. DENEYSEL ÇALIŞMALAR
9.1. Malzemeler
9.1.1. Akrilik elyaf
Çalışmada AKSA Akrilik Kimya Sanayi A.Ş.’ den temin edilen 8,9 Dtex 130 mm
akrilik elyaf kullanılmıştır. Akrilik elyaf yapay lifler arasında yüne en çok
benzeyendir. Kimyasal yapısında % 85 oranında akrilonitril içeren elyaflar akrilik
elyaf olarak adlandırılır. Önceleri %100 akrilonitril polimerizasyonu ile
homopolimer olarak üretilen orlon sert, kırılgan ve boyanması zor olduğu için, ikinci
bir monomer ilavesi ile kopolimere dönüştürülmüş ve özellikleri tekstilde kullanıma
uygun hale getirilmiştir. Akrilik elyafta yün tuşesi ve görünümü verilebilme
kolaylığı, kolayca yıkanabilme ve şeklini koruma, güveye yağa ve kimyasallara
dayanıklılık, mükemmel haslıkta parlak renklere boyanabilme, güneş ışığına karşı
yüksek dayanıklılık, görünüm ve dokunum olarak doğallık ve sıcaklık en iyi bilinen
özellikleri arasındadır.
9.1.2 Yün elyafı
Yün elyafı Punya firmasından temin edilen 34–35 mikron arasında yeni zelanda yünü
kullanılmıştır. Yünün kimyasal yapısı C72H112N18O12S’ dır. Yün peptit zincirleri ile
birbirine bağlanmış, 22 değişik aminoasit içeren keratin olarak adlandırılan bir
protein lifidir. Yünün fiziksel özellikleri, mukavemet, eğirilebilirlik, incelik, uzunluk
ve safsızlıklar bir koyun cinsinden diğerine değişir. Yün lifinin izoelektrik noktası +
veya – yüklü grupların birbirine eşit olduğu ve tuz bağları yaptığı bölge olarak
tanımlanır.
Bu izoelektrik bölgesinde yün lifleri deformasyon, reaksiyon ve kimyasal maddelere
karşı en büyük direnci gösterirler. Yünün yoğunluğu: 1,31 g/l, nem alma
özelliği:%18, Kopma uzaması: kuru yünde %30–35 ıslak yünde %80–100’ dür. Yün
liflerinin tenasitesi oldukça düşüktür ve tipine bağlı olarak değişir. Buna göre
72
merinos yünleri 3-5 g/tex, adi yün30 g/tex’ dır. Yün lifleri ışığa karşı oldukça
hassastır. Güneş ışığına maruz kaldığında sararır.
9.1.3 Viskon kumaşı
Çalışmada Birlik Mensucattan temin edilen kurutma çıkışı viskon kumaş
kullanılmıştır. Viskonun hammaddesi kayın ağacıdır. Yumuşacık bir dokusu olan
viskon kumaşı da teri, pamuktan daha fazla emer. Viskonun tenle uyumlu bir yapısı
ve kaygan dokusu vardır. Oldukça zarif görünen viskon kumaşının giyimi de rahat ve
kolaydır. Viskonun nem alma özelliği, pamuktan daha yüksektir. Normal koşullarda
yüzde 11 -14 oranında rutubet toplamakta, şişme özelliği yüksek olduğundan yüzde
80-120'ye kadar su emebilmektedir.
Kuru dayanıklılığı ise pamuktan daha düşük, yaşken dayanıklılığı kuruya oranla
yüzde 40 -70 düşmekte, uzaması yüzde 15-30 ile pamuğa göre iki kat daha fazladır.
Viskon pamuktan çok daha yüksek olan nem alma özelliğinden dolayı boyanmaya
ve baskıya çok elverişli bir kumaştır. Ayrıca renklerin daha parlak görünmesini
sağlar. Viskon kumaşlar, parlak olması istenilen kumaşlarda, krep kumaşlarda ve
örgülerde, parlaklık efekti vermek amacıyla kullanılıyor. Astar kumaşlarında, bluz,
gömlek, tişört, elbise, dekorasyon ve bayan iç çamaşırı üretiminde tercih
edilmektedir. Viskon elyafı pamuk, keten ve yün gibi diğer elyaf türleriyle
karıştırılarak da kullanılmaktadır.
9.1.4. Alev Geciktiriciler
Alev geciktirici olarak Gemsan A.Ş ‘den temin edilen AR04/A28 adlı organofosfor
kimyasalı, Innotra San ve Tic. A.Ş ‘ den temin edilen Fire Q adlı borik asit
kimyasalı, Fluka firmasından temin edilen trimetilborat kullanılmıştır.
73
9.2 Numunelerinin Hazırlanışı
Çalışmada elyaf numunesi hazırlanırken Çizelge 9.2’ de belirtilen şekilde akrilik
elyaf, yün, viskon kumaş ve alev geciktirici kullanılmıştır. Her bir numune kendi
içinde ayrı bir şekilde Bölüm 4.1’ deki absorpsiyon (çektirme) ve emdirme kurutma
(pad dry) yöntemine göre hazırlanmıştır.
Çalışmada bulunan numune gruplarından Çizelge 9.2’de verilen çektirme
(absorpsiyon) yöntemine göre hazırlanan X5 numunesinin hazırlanmasını örnek
vermek gerekirse; laboratuar koşullarında 10 g numune için %50’si kadar yani 5 g
akrilik elyaf ve 5 g yün harmanlanmıştır.
Tamamı 10 g olan numune hazırlanmıştır. 10 g numune bir behere alınarak su ile
1000 ml’ ye tamamlanarak kaynama noktasına geldiğinde 20 g organofosfor
kimyasalı eklenmiş ve karıştırılmıştır. Yirmi dakika süresince çektirme (absorpsiyon)
işlemi tamamlanmış ve numune ocaktan alınmış ve etüvde 100 oC de 20 d
kurutulmuştur.
Emdirme kurutma (pad dry) yöntemiyle çalışılan numune grubundan Çizelge 9.2. de
görülen B numunesinin hazırlanmasına örnek vermek gerekirse; bir boyutta viskon
kumaş yatay bir küvette bulunan borik asit kimyasalı emdirilip sıkıldıktan sonra
doğal ortamda kurutulmaya bırakılmıştır.
Plazma sisteminin uygulandığı bir diğer yöntemle hazırlanan Çizelge 9.2. de görülen
H numunesinin hazırlanmasına örnek vermek gerekirse; plazma cihazının içerisine
yerleştirilen numune 55 Watt güçte, 30 d süre ile trimetil borat monomeri
uygulanarak viskon kumaşın yüzeyinde radikal noktalar oluşturularak
polimerizasyon sağlanmıştır.
74
Çizelge 9.2 Hazırlanan numuneler ve uygulanan işlemler
Numuneler
Akrilik,
%
Yün, %
Viskon,
%
Kimyasal
Çektirme oranı,
%
Emdirme
Kurutma
Uygulanan
Plazma
Plazma Süresi
(d)
A 100
B 100 Borik asit X
C 100 Borik asit X Argon 3
D 100 Organofosfor X
E 100 Organofosfor X Argon 3
F 100 Organofosfor X Oksijen 3
G 100 Organofosfor X Oksijen 10
H 100 Organofosfor Trimetil borat 30
I 100 Organofosfor 1
J 100 Organofosfor 2
K 100 Organofosfor 5
L 100 Organofosfor 20
X1 50 50 Organofosfor
X2 50 50 Organofosfor 1
X3 50 50 Organofosfor 2
X4 50 50 Organofosfor 5
X5 50 50 Organofosfor 20
X6 20 80 Organofosfor -
X7 20 80 Organofosfor 1
X8 20 80 Organofosfor 2
X9 20 80 Organofosfor 5
X10 20 80 Organofosfor 20
X11 80 20 Organofosfor -
X12 80 20 Organofosfor 1
X13 80 20 Organofosfor 2
X14 80 20 Organofosfor 5
X15 80 20 Organofosfor 20
X16 - 100 Organofosfor -
X17 - 100 Organofosfor 1
X18 - 100 Organofosfor 2
X19 - 100 Organofosfor 5
X20 - 100 Organofosfor 20
X21 100 Organofosfor -
X22 100 Organofosfor 1
X23 100 Organofosfor 2
X24 100 Organofosfor 5
X25 100 Organofosfor 20
75
9.3. Numunelerin Karakterizasyonu
9.3.1 Yanma karakterizasyonu
LOİ yanma testi
Numunelerin yanma testleri Dynisco Polymer Test–Limiting Oxygen Index Chamber
cihazı kullanılarak yapılmıştır. Testler ASTM D 2863–00 standardına uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. Elde edilen test sonuçlarında ASTM D 2863–00 ‘de belirtilen
yönteme göre hesaplama yapılarak numune gruplarının oksijen indisi değerleri
hesaplanmıştır.
9.3.2 Termal karakterizasyon
Termogravimetrik analiz (TGA)
TGA analizleri için SETARAM SETSYS Evolution 1760 analiz cihazı
kullanılmıştır. Analiz azot atmosferinde 35oC’den 700oC’ye kadar 10oC/min ısıtma
hızında gerçekleştirilmiştir. Elde edilen termogramlara dayanarak numune
gruplarının termal özelikleri belirlenmiştir.
9.3.3. Yüzey karakterizasyonu
Taramalı elektron mikroskobu (SEM)
Viskon kumaşın çektirme (absorpsiyon), emdirme kurutma (pad dry), plazma
uygulamaları sonucunda kaplanan yüzeyleri iletken yüzey elde etmek ve daha iyi
görüntü alabilmek için 90 sn 0,02 mbar/pa vakum altına 8 mA da altınla kaplanarak
Poloran Sputter Cooter Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) kullanılarak, X50,
X250 ve X500 büyütme oranlarında incelenmiştir. İncelemeler sonucunda,
76
viskonkumaş ile farklı yöntemlerle uygulana alev geciktiricinin etkileşimi, oksijen
plazmanın yüzeyi aktifleştirdiği kaplamanın başarılı olduğu görülmüştür.
9.3.4 Haslık karakterizasyonu
Yıkama haslık testi
Kaplama yapılan viskon kumaşa kullanım amacına bağlı olarak farklı yıkama
koşulları uygulanmaktadır. Viskon kumaş 10*4 cm boyutlarında boyalı kumaş test
elyafına dikilerek, litresinde 0,5 gr fosfatsız ece deterjanı bulunan çözelti hazırlanır.
Bundan sonra kumaş 60 oC’ de on dakika çalkalandıktan sonra durulanır ve
kurutulduktan sonra dikiş sökülerek test elyafına lekeleme derecesi görsel olarak
tayin edilmiş ve sonucun olumlu olduğu gözlenmiştir.
9.3.5 Hidrofilite karakterizasyonu
Temas açısı ölçümü
Temas acısı ölçümü için KRUSS DSA 100 cihazı kullanılmıştır. Viskon kumaş ile
düzgün kırışıksız bir yüzey oluşturularak cihazdan damlalar damlatılmış ve temas
açısı ölçümü alınmak istenmiştir. Fakat net bir ölçüm sonucu gözlemlenememiştir ve
buradan hareketle yüzeylerin aşırı derecede hidrofilik olduğu kanısına varılmıştır.
9.3.6 Nem karakterizasyonu
Etüvde nem ölçüm yöntemi
Nem ölçümü için etüv cihazı kullanılmıştır. İlk tartımı alınan numune etüv sıcaklığı
102 oC iken etüv içerisine yerleştirilerek 30 d sure ile bekletildikten sonra ikinci
tartımı alınarak nem ölçümü hesaplaması yapılarak numune içerisindeki mevcut nem
bulunmuştur.
77
10. DENEYSEL BULGULAR VE TARTIŞMA
10.1. LOİ Yanma Testi
Numunelerin yanma testleri ASTM D 2863–00 standardına uygun olarak
gerçekleştirilmiştir. Elde edilen test sonuçlarından, standartta belirtilen yönteme göre
numune gruplarının oksijen indisi değerleri hesaplanmıştır. EK-1’de örnek bir LOİ
değeri hesaplaması verilmiştir. ASTM D 2863–00 standardına göre yapılan oksijen
indisi tayini, hesaplamada kullanılan çizelgeler ile birlikte daha ayrıntılı olarak EK-
3’de açıklanmıştır.
Her bir numune grubu için en az 15 numune test edilmiştir. Numunelere Çizelge
9.2.’deki gibi işlemler uygulanmıştır. Elde edilen LOİ testi sonuçlarına dayanarak
numune gruplarının LOİ değerleri, ASTM D 2863-00‘de verilen yönteme göre
hesaplanmıştır ve Çizelge 10.1.’de verilmiştir. EK-2’de numune gruplarının oksijen
indisi hesaplamaları ayrıntılı olarak verilmiştir.
İlk olarak herhangi bir işleme tabi tutulmadan %100 viskon kumaş A numunesi
olarak adlandırılmış ve LOİ değeri 18,8 bulunmuştur. Viskon kumaşa emdirme
kurutma (pad dry) yöntemi ile borik asit uygulanarak B numunesi elde edilmiştir, A
numunesine 55 watta 3 dakika argon plazma uygulandıktan sonra emdirme kurutma
(pad dry) yöntemi ile borik asit uygulanarak C numunesi elde edilmiştir ve bu
uygulamalar sonucunda LOİ değerinin 55’in üzerinde bir değere ulaşılmıştır. LOİ
sisteminde ölçebilen maksimum değer 55 olmasından dolayı bu değerin üzerindeki
ölçüm yapılamamıştır. Akış hızı değişimi yapılarak üst değerlerin ölçümü
yapılabilmesi düşünülmüştür.
Şekil 10.1’ de görüldüğü gibi viskon kumaşa emdirme kurutma (pad dry) yöntemi ile
alev geciktirici borik asit uygulaması yapıldığında çok iyi alev dayanımına sahip
olduğu görülmüştür. Viskon kumaşa emdirme kurutma (pad dry) ve çektirme
(absorpsiyon) yöntemine göre organofosfor alev geciktirici uygulandığında pad dry
yönteminin daha olumlu sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. Alev geciktirici
78
uygulamanın yanına ek olarak plazma işlemi ile yüzeyin aktifleştirilmesinde alev
dayanımını arttırmıştır. Oksijen plazmanın argon plazmaya oranla numuneye daha
iyi bir alev dayanımı verdiği belirlenmiştir.
Viskon kumaşa organofosfor alev geciktiricisi emdirme kurutma (pad dry) yöntemi
ile uygulanarak D numunesi hazırlanmış ve saf viskona göre 9,11 birimlik ilerleme
gözlemlenmiştir. Viskon kumaşa 55 watta 3 dakika argon plazma uygulandıktan
sonra organofosfor emdirme kurutma (pad dry) yöntemi ile uygulanarak E numunesi
oluşturulmuş 28,25 değeri elde edilmiştir.
Viskon kumaşa 55 watta 3 dakika oksijen plazma uygulandıktan sonra organofosfor
geciktiricisi emdirme kurutma (pad dry) yöntemi ile uygulanarak F elde edilerek 10,1
birim ilerlenmiş, aynı işlemlerin uygulandığı yalnızca oksijen plazma süresinin 10
dakika olduğu numune G numunesinde ise 9,65 birimlik bir artış gözlemlenmiştir.
Viskon kumaşa 55 watta 30 dakika trimetilborat plazması uygulanması ile H
numunesinde 21,2 değerine ulaşılmıştır. Viskon kumaşa %1 oranında çektirme
(absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor uygulanarak I numunesi, %2 ile J, %5 ile K,
%20 ile L numuneleri oluşmuştur. Çektirme (absorpsiyon) yöntemine göre
uygulamalarda %1 uygulamasının hiçbir etkisi olmamıştır fakat %5 uygulamasında
en iyi sonuca varılmış ve 20,35 değeri ölçülmüştür. Tüm elde edilen değerler Şekil
10.1. ’de grafiksel olarak ifade edilmiştir.
%50 yün %50 akrilik karışımı X1 numunesi ve LOİ değeri 18,7 dır. X1 numunesine
%1, %2, %5, %20 oranında çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor
uygulanarak sırası ile X2, X3, X4, X5 numuneleri elde edilmiş ve bu karışım
sonrasında çektirme (absorpsiyon) oranının arttırtması olumlu bir etki göstermiştir ve
bu artış Şekil 10.2.’ de gözlemlenmektedir.
%20 akrilik %80 yün karışımı X6 numunesidir ve X6 numunesine %1, %2, %5, %20
oranında çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor uygulanarak sırası ile X7,
X8, X9, X10 numuneleri oluşturulmuştur. Bu oluşumun sonuçları Şekil 10.3 ‘den
79
gözlemlenerek yün oranının fazla olduğu karışımda en olumlu sonuç çektirme
oranının arttırılması ile elde edildiği düşünülmüştür.
%80 akrilik %20 yün karışımı X11 olarak belirtilmiştir. Bu numuneye %1, %2, %5,
%20 oranında çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor uygulanarak sırası ile
X12, X13, X14, X15 numuneleri ortaya çıkmıştır. Bu gruptaki en olumlu sonuç Şekil
10.4.’ de görüldüğü gibi %20 oranında organofosfor uygulaması sonucunda elde
edilmiştir.
%100 yün elyaf X16 numunesidir, %100 yün olan mala %1, %2, %5, %20 oranında
çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor uygulanarak sırası ile X17, X18,
X19, X20 numuneleri oluşturmuştur. %100 saf yüne çektirme yöntemine göre
uygulanan alev geciktirici arasında %2 uygulaması ile %6 lık artış ile Şekil 10.5.’de
gözlemlenmektedir.
%100 akrilik elyaf X21 numunesi olarak adlandırılmıştır. X21 numunesine %1, %2,
%5, %20 oranında çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile organofosfor uygulanarak
sırası ile X22, X23, X24, X25 numuneleri üretilmiştir. Şekil 10.6.’da görüldüğü üzre
çektirme yöntemine göre uygulanan alev geciktirici arasında %5 uygulaması ile en
yüksek artışı göstermiştir.
Çizelge 10.1. Hazırlanan numunelerin grupları ve LOİ değerleri
Numune
Grupları
LOİ,
%
Numune Grupları
LOİ, %
Numune Grupları
LOİ, %
Numune Grupları
LOİ, %
A 18,80 X1 18,70 X11 17,70 X21 18,55 B > 55 X2 18,65 X12 17,71 X22 18,65 C > 55 X3 19,13 X13 17,20 X23 18,68 D 27,91 X4 19,68 X14 18,65 X24 19,15 E 28,25 X5 19,75 X15 20,65 X25 19,02 F 28,90 X6 19,25 X16 20,20 K 20,35 G 28,45 X7 19,35 X17 20,39 L 19,75 H 21,20 X8 19,55 X18 21,47 I 18,80 X9 19,65 X19 20,80 J 19,00 X1O 19,70 X20 21,00
80
18,8
55 55
27,91 28,25 28,9 28,45
20,819 19,6 20,35 19,75
0
10
20
30
40
50
60
A B C D E F G H I J K LNUMUNE GRUPLARI
LOI DEĞERİ, %
Şekil 10.1 Viskon kumaş numune gruplarının LOİ değerleri
18
18,2
18,4
18,6
18,8
19
19,2
19,4
19,6
19,8
20
X1 X2 X3 X4 X5
%50 YÜN %50 AKRİLİK UYGULAMALARI
LOİ D
EĞER
LER
Şekil 10.2. %50 yün %50 akrilik numune gruplarının LOİ değeri
19
19,1
19,2
19,3
19,4
19,5
19,6
19,7
19,8
X6 X7 X8 X9 X1O
%80 YÜN %20 AKRİLİK UYGULAMALARI
LOİ D
EĞER
Şekil 10.3. %80 yün %20 akrilik numune gruplarının LOİ değeri
81
15
16
17
18
19
20
21
X11 X12 X13 X14 X15
%20 YÜN %80 AKRİLİK UYGULAMALARI
LOİ D
EĞE
RLERİ
Şekil 10.4. %20 yün %80 akrilik numune gruplarının LOİ değeri
19,5
20
20,5
21
21,5
22
X16 X17 X18 X19 X20
%100 YÜN UYGULAMALARI
LOİ D
EĞER
LERİ
Şekil 10.5. %100 yün numune gruplarının LOİ değeri
18,2
18,3
18,4
18,5
18,6
18,7
18,8
18,9
19
19,1
19,2
X21 X22 X23 X24 X25
%100 AKRİLİK UYGULAMALARI
LOİ D
EĞER
Şekil 10.6. %100 akrilik numune gruplarının LOİ değeri
82
10.2. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM)
Bölüm 9.2’de anlatılan yöntemle hazırlanan deney numunelerinden alınarak alev
geciktirici ile kaplanan yüzeylerinin analizi Bölüm 9.3.3’de anlatılan şekilde yüzey
karakterizasyonuna tabi tutulmuştur.
SEM mikrograflarından viskon kumaşa oksijen plazma ile yüzeyde aktif gruplar
oluşturularak alev geciktirici kaplamanın başarılı olduğu ve plazma süresinin uzun
tutulmasının kaplamada daha etkin rol oynadığı görülmektedir. Organofosfor ile
kaplanan viskon kumaşın yüzeyinde elyaflar arası yapının borik aside göre
kaplanandan daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.
Resim 10.1. A numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
83
Resim 10.2 B numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
Resim 10.3 C numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
84
Resim 10.4. D numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
Resim 10.5 E numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
85
Resim 10.6. F numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
Resim 10.7. G numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
86
Resim 10.8. H numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
Resim 10.9. K numunesinin X250 büyütmede SEM mikrografı
87
10.3. Termal Testler
Viskon kumaş merkezli numune gruplarına alev geciktiricilerin etkisini incelemek
üzere termal testler uygulanmıştır. Bölüm 9.2’de anlatılan yöntemle hazırlanan
numune gruplarından alınan örnekler Bölüm 9.3.2‘de belirtildiği gibi termal
karakterizasyon testlerine tabi tutulmuştur. Yanma testinde borik asitin diğer alev
geciktiricilere göre daha iyi sonuç vermesine dayanarak, borik asitin başta olmak
üzere, organofosfor, plazma, emdirme kurutma (pad dry), absorpsiyon (çektirme)
gibi yöntemlerin etkisini incelemeye yönelik numuneler seçilmiştir.
İnorganik bor bileşimleri madde yüzeyinde camsı koruyucu tabaka oluşturarak,
yanma için gerekli oksijen ve ısıya karsı koruma görevi yaparlar. Borik asit düşük
erime noktasına (en. 171 oC) sahiptir. Isıtma işlemi sırasında su kaybederek ilk
olarak metaborik aside (HBO2) ve daha sonra yine su kaybederek borik okside
(B2O3) dönüşür. 325oC üzerinde borik oksit camsı yapı oluşturur ve sadece 500 oC‘de
dökülebilir duruma gelir. Camsı kaplama ve kömür oluşumuna karsı kuvvetli eğilim,
maddenin oksijen ve ısıya karsı başarılı şekilde korunmasını sağlar.
Bu bilgilerden yola çıkarak borik asit içeren numunelerin TGA termogramlarında
gözlenen madde kayıplarının numune grubunun yapısında bulunan borik asitin su
kaybetmesine bağlı olduğu düşünülmüştür. TGA termoramlarından elde edilen
bozunma sıcaklığı değerleri karsılaştırıldığında alev geciktirici ilavesi ile bozunma
sıcaklığı değerinin yaklaşık 326 oC’den 330 oC ‘ye yükseldiği görülmüştür.
88
Şekil 10.7. A numune grubunun TGA ve türev termogramı
Şekil 10.8. B numune grubunun TGA ve türev termogramı
Furnace temperature /°C50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 550 600 650 700 750
TG/%
-55
-50
-45
-40
-35
-30
-25
-20
-15
-10
-5
0dTG/%/min
-4.0
-3.5
-3.0
-2.5
-2.0
-1.5
-1.0
-0.5
0.0
T1=154 C
T2=247 C
T3=330 C
T4=368 C
Figure:
17/04/2007 Mass (mg): 29.1
Crucible: Kuartz Carrier gas: N2 - Coeff. : 1Experiment: VK-FQ-17.04.2007
Procedure: (Zone 1)SETSYS Evolution - 1750
Furnace temperature /°C50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 550
TG/%
-75
-70
-65
-60
-55
-50
-45
-40
-35
-30
-25
-20
-15
-10
-5
0dTG/%/min
-18
-16
-14
-12
-10
-8
-6
-4
-2
0
T1=152 C
Tmax=326 C
Figure:
17/04/2007 Mass (mg): 35.5
Crucible: Kuartz Carrier gas: N2 - Coeff. : 1Experiment: VK 17.04.07
Procedure: (Zone 1)SETSYS Evolution - 1750
89
Şekil 10.9. C numune grubunun TGA ve türev termogramı
Şekil 10.10. G numune grubunun TGA ve türev termogramı
Furnace temperature /°C50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 550
TG/%
-80
-75
-70
-65
-60
-55
-50
-45
-40
-35
-30
-25
-20
-15
-10
-5
dTG/%/min
-22.5
-20.0
-17.5
-15.0
-12.5
-10.0
-7.5
-5.0
-2.5
0.0
T1=144 C
Tmax=264 C
T3=390 C
Figure:
19/04/2007 Mass (mg): 25.39
Crucible: Kuartz Carrier gas: N2 - Coeff. : 1Experiment: VK-FQ-10DK OKSJN PL 55W 19.4.07
Procedure: (Zone 1)SETSYS Evolution - 1750
Furnace temperature /°C50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 550
TG/%
-35
-30
-25
-20
-15
-10
-5
0
dTG/%/min
-2.5
-2.0
-1.5
-1.0
-0.5
0.0
0.5
T1=145 C
T2=245 C
T3=337 C
Figure:
18/04/2007 Mass (mg): 29.1
Crucible: Kuartz Carrier gas: N2 - Coeff. : 1Experiment: VK-FQ-Ar55 18.04.2007
Procedure: (Zone 1)SETSYS Evolution - 1750
90
Şekil 10.11. X6 numune grubunun TGA ve türev termogramı
Şekil 10.12. K numune grubunun TGA ve türev termogramı
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.040.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
% 80 Yün%20 Akrilik Ýþlem görmemiþ
Extrapolated Onset Analysis: 282.49 [°C] 96.289 [%]
Temp = 315.32 [°C]
WtChng = 43.134 [%]Temp = 699.9 [°C]
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.010.0
20.0
30.0
40.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-2.0
-1.5
-1.0
-0.5
0.0
0.5
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
Vizkon elyaf %5 AR 022
Temp = 332.77 [°C]
Extrapolated Onset Analysis: 296.73 [°C] 90.143 [%]
WtChng = 15.045 [%]Temp = 699.84 [°C]
91
Şekil 10.13. X11 numune grubunun TGA ve türev termogramı
Şekil 10.14. X15 numune grubunun TGA ve türev termogramı
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.040.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
1.2
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
%20 Yün %80 Akrilik Islemsiz
Extrapolated Onset Analysis: 285.43 [°C] 95.203 [%]
Temp = 323.01 [°C]
WtChng = 47.126 [%]Temp = 699.71 [°C]
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.040.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
%20 Yün %80 Akrilik% 20 AR 022 (2)
EndRegion2
Extrapolated Onset Analysis: 262.94 [°C] 97.267 [%]
Temp = 292.63 [°C]
WtChng = 46.404 [%]Temp = 699.95 [°C]
92
Şekil 10.15. X24 numune grubunun TGA ve türev termogramı Şekil 10.16. X10 numune grubunun TGA ve türev termogramı
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.040.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-1.2
-1.0
-0.8
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
% 100 Akrilik%5 A2 022
Extrapolated Onset Analysis: 303.51 [°C] 94.481 [%]
WtChng = 46.218 [%]Temp = 698.04 [°C]
Temp = 315.28 [°C]
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.030.0
40.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
0.6
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
%80 Yün %20 Akrilik% 20 AR 022
Temp = 291.79 [°C]
Extrapolated Onset Analysis: 259.37 [°C] 91.757 [%]
WtChng = 38.944 [%]Temp = 699.81 [°C]
93
Şekil 10.17. X16 numune grubunun TGA ve türev termogramı Şekil 10.18. D numune grubunun TGA ve türev termogramı
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.020.0
30.0
40.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
Islem görmemis yeni Zel yünü
Temp = 321.12 [°C]
Extrapolated Onset Analysis: 243.15 [°C] 85.947 [%]
WtChng = 22.992 [%]Temp = 699.89 [°C]
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.0 800.010.0
20.0
30.0
40.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-1.4
-1.2
-1.0
-0.8
-0.6
-0.4
-0.2
0.0
0.2
0.4
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
Viskon +AR 22 Daldirma
Temp = 202.12 [°C]
Temp = 326.6 [°C]
Temp = 400.12 [°C]
Extrapolated Onset Analysis: 167.02 [°C] 93.464 [%]
Extrapolated Onset Analysis: 302.58 [°C] 59.95 [%]
Extrapolated Onset Analysis: 377.98 [°C] 20.948 [%]
WtChng = 10.97 [%]Temp = 699.88 [°C]
94
Şekil 10.19. X18 numune grubunun TGA ve türev termogramı
320
322
324
326
328
330
332
334
336
338
Boz
unm
a Sı
caklık
ları
A B C D KNumune Grupları
Şekil 10.20. Viskon kumaş numune gruplarının bozunma sıcaklıkları
0.0 100.0 200.0 300.0 400.0 500.0 600.0 700.020.0
30.0
40.0
50.0
60.0
70.0
80.0
90.0
100.0
110.0
-0.6
-0.5
-0.4
-0.3
-0.2
-0.1
0.0
0.1
Temp [°C]
WtC
hng
(bQ
)
[
%]
d(WtC
hng)/d(Temp) (b
Q
) [_uninit_]
%100 YZ Yünü %2 AR 022
Extrapolated Onset Analysis: 251.53 [°C] 86.362 [%]
WtChng = 21.69 [%]Temp = 675.21 [°C]
Temp = 313.82 [°C]
95
275
280
285
290
295
300
305
310
315
320
325B
ozun
ma
Sıca
klığı
X6 X10 X11 X15 X16 X18Numune Grupları
Şekil 10.21. Yün akrilik karışımı numune gruplarının bozunma sıcaklıkları
10.4 Haslık Karakterizasyonu
Bölüm 7.3.’ de anlatılan yöntemle hazırlanan numune grupları anlatıldığı gibi haslık
testine tabi tutulmuştur. Kaplama yapılan viskon kumaşa kullanım amacına bağlı
olarak farklı yıkama koşulları uygulanmaktadır. Yıkama esnasında karşılaşılabilecek
bir sorun olan haslık değerini incelemek amacıyla haslık testi yapılmıştır. Haslık testi
sonucunda herhangi bir sorunla karşılaşılmayacağını göstermiştir. Sadece borik asitli
numune grubundan suya hafif bir renk geçişi olmuş fakat bu durum test elyafına
yansımamıştır.
96
Resim 10.10. A numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.11. A numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
97
Resim 10.12.B numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.13. B numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
98
Resim 10.14. C numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.15. C numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
99
Resim 10.16. D numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.17. D numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
100
Resim 10.18. E numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.19. E numunesinin haslık test kumaşı sonucu
101
Resim 10.20. F numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.21. F numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
102
Resim 10.22. G numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.23. G numunesinin haslık test kumaşı sonucu
103
Resim 10.24. K numunesinin haslık deneyi çözelti sonucu
Resim 10.25. K numunesinin haslık deneyi test kumaşı sonucu
104
10.5 Hidrofilite Karakterizasyonu
Bir tekstil prosesinde kullanılan su veya sulu çözelti yüzey aktif madde ihtiva
ediyorsa yüzey gerilimi düşeceğinden, tekstil malzemesinin bu sulu sistemle
ıslanması ve böylece muamelesi kolaylaşır. Yüzey aktif maddelerin ıslanmayı
kolaylaştırmaktan başka bir biri içinde çözünmeyen veya çok güç çözünen iki sıvıdan
birinin diğeri içinde dağılmasını sağlama (emülsiye etme), katı/sıvı’dan oluşan
dispers sistemlerin koagüle olmadan kolloid halde kalmasını sağlama (kolloid
koruma), tekstil yüzeyi üzerindeki kir ve yabancı maddeleri uzaklaştırma
(temizleme) boyaların çözünmesini kolaylaştırma (çözme), tekstil malzemesini
sararak boyaların life hızlı nüfuzunu önlemek ve böylece düzgün boyamalar elde
etme (egalize ve geciktirme), tekstil malzemesine yumuşaklık kayganlık verme gibi
çok çeşitli fizikokimyasal etkileri vardır. Bu özellikleri kaybetmemek amacıyla
viskon kumaşa çeşitli numune gruplarında temas açısı ölçümü yapılmıştır. Tüm
numune gruplarında hidrofilik bir yapı olduğu gözlenmiştir . On dakika süre ile
oksijen plazma uyguladığımız numune grubunun daha hidrofilik olduğu rahatlıkla
gözlemlenmistir. Ölçüm esnasında tüm numunelerin temas açısı çok çok küçük
olduğundan net olarak alınamamıştır sadece gözlemlere dayalı olarak geliştirilmiştir.
Resim 10.26 D numune grubunun temas açısı ölçümü
105
Resim 10.27. E numune grubunun temas açısı ölçümü
Resim 10.28. G numune grubunun temas açısı ölçümü
10.6 Nem Tayini
Tekstil liflerindeki nem miktarları, mamulün üretimi sırasında uygulanan işlemlerin
düzgünlüğü ve verimi açısından istenmeyen olumsuzluklarla karşılaşmamak için bazı
sınırlar arasında tutulmalıdır. Elyaf türüne göre nem alma miktarlarının değişiklik
göstermesinin sebebi liflerin molekül dizilişlerindeki ve polimerizasyon
derecelerindeki farklılıklardır. Liflerin molekül dizilişlerine baktığımızda amorf
106
bölge oranı fazla olan liflerin kristalin bölge oranı fazla olan liflere göre nem alma
miktarlarının attığı görülür. Amorf bölgelerde moleküller arasında düzgün bir
sıralanış olmadığından molekül zincirleri arasındaki boşlukların kristalin bölgelere
göre daha fazla olması ve kristalin bölgelerdeki moleküllerin birbirlerine hidrojen
bağlarıyla bağlanması amorf bölgelerin nem almaya daha yatkın olduğunu gösterir.
Polimerizasyon derecesinin yüksek olması da nem alma miktarını artıracaktır.
Polimerizasyon derecesinin artmasıyla su molekülleri daha fazla bağ yapma şansı
bulacağından elyaf bünyesine daha fazla su girebilecektir.
A
B
C
D
E
FG
K X11 X15X16 X18 X1O
X24
X6
0,00%
1,00%
2,00%
3,00%
4,00%
5,00%
6,00%
7,00%
8,00%
A B C D E F G K X11 X15 X16 X18 X1O X24 X6
NUMUNE grupları
NEM
DEĞ
ERİ
,%
Şekil 10.22. Numune gruplarının nem değeri
107
11. SONUÇ VE ÖNERİLER
Gelişen tekstil endüstrisinde her geçen gün müşteri ihtiyaçları artmaktadır ve her
üründe kullanım yerlerine göre çeşitli özellikler kazandırılması gereği
duyulmaktadır. Yanmaz özellikli tekstil ürünü kullanılması askeriye, havacılık, ev
tekstili, uzay personeli gibi giderek artan oranlarda ihtiyaç haline gelmiştir. Akrilik,
yün ve viskon elyafları günlük tekstil ürünlerinde % 80 oranında kullanımı
bulunmaktadır. Yaygın olarak kullanılan bu ürünlerde yanmazlık özelliği
kazandırılması bu çalışmada hedeflenmiştir. Bu amaçla yapılan çalışmada; alev
geciktirici olarak borik asit, organofosfor, trimetilborat kullanılmıştır. Teknik olarak
plazma polimerizasyon yöntemi, kimyasal uygulamada absorpsiyon (çektirme) ve
emdirme kurutma (pad dry) yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan numune gruplarının
karakterizasyonu aşamasında; termal özelliklerinin belirlenmesi için
termogravimetrik analiz (TGA), kaplama yüzeylerinin karakterizasyonunda taramalı
elektron mikroskobu (SEM), yanma özelliklerinin belirlenmesi için ise limit oksijen
indisi (LOİ), ve kimyasal uygulama sonucunda ürünün haslık özelliklerinin
görülmesi için haslık testi ve suya karşı davranışını belirlemek için temas açısı
ölçümü, mamulün üretimi esnasındaki çalışma performansının değerlendirilmesi için
nem tayini yapılmıştır.
Numune gruplarına uygulanan LOİ testi sonuçlarında alev geciktiricilerin tamamının
akrilik, yün ve viskon kumaşa alev dayanımını arttırdığı aynı yöntemle uygulanan
alev geciktiriciler içinde en iyi sonucu borik asitin verdiği görülmüştür. Yine aynı
alev geciktiricilerin uygulanmasında emdirme kurutma (pad dry) yönteminin alev
geciktirmeye büyük ölçüde etkisi olduğu görülmüştür. Aslan ve Özkaya [47],
yaptıkları çalışmada kimyasal madde nüfuzu için kullanılan yöntem olarak emdirme
(daldırma) yönteminin çok iyi sonuç verdiğini saptamışlardır. Takviyesiz saf
viskonun LOİ değeri 18,8 iken, emdirme kurutma yöntemi ile borik asit uygulanması
ile 55 değerinin üstüne yükselmiştir, buna karşılık aynı yöntem ile organofosfor
uygulaması sonucunda 27,91’e yükselmiştir.
108
30 dakika trimetilborat plazması sonucunda ise bu değer 20,8 olarak bulunmuştur.
Viskon kumaşa üç dakika argon plazması uygulandığında 28,25’e yükselmişken, üç
dakika oksijen plazması uygulanmasında 28,9’a yükseldiği görülmüştür. Akovalı ve
Takrouri [50], poliester kumaşa düşük sıcaklıkta oksijen plazması uygulanması ile
kumaşın erimeye karşı iyi bir dayanım gösterdiğini geliştirmişlerdir.
Viskon kumaşa absorpsiyon çektirme yöntemine göre uygulanmasında %5
organofosfor uygulaması sonucunda ise 20,35 değeri elde edilmiştir. %50 akrilik
%50 yun saf hali LOİ değeri 18,7 iken çektirme (absorpsiyon) yöntemine göre
uygulanan %20 organofosfor uygulaması sonucunda 19,75 değerine ulaşılmıştır.
%20 akrilik %80 yun saf hali LOİ değeri 19,25 iken çektirme (absorpsiyon)
yöntemine göre uygulanan %20 organofosfor uygulaması sonucunda 19,7 değerine
ulaşılmıştır. %80 akrilik %20 yun saf hali LOİ değeri 17,7 iken çektirme
(absorpsiyon) yöntemine göre uygulanan %20 organofosfor uygulaması sonucunda
20,65 değerine ulaşılmıştır. %100 yün saf hali LOİ değeri 20,2 iken çektirme
(absorpsiyon) yöntemine göre uygulanan %20 organofosfor uygulaması sonucunda
21,47 değerine ulaşılmıştır. %100 akrilik saf hali LOİ değeri 18,55 iken çektirme
(absorpsiyon) yöntemine göre uygulanan %20 organofosfor uygulaması sonucunda
19,15 değerine ulaşılmıştır. Levan ve Tran [48], çalışmalarında alev geciktiricilik
kimyasalların yükleme derecelerinin bir fonksiyonudur sonucuna varmışlardır.
TGA termogramlarından alınan bozunma sıcaklığı değerleri karsılaştırıldığında borik
asit esaslı alev geciktirici ilavesi ile bozunma sıcaklığı değeri 326 oC’ den 330 0C’ ye
arttığı görülmüştür. Ayrıca argon plazma uygulaması sonucunda malzemenin
bozunma sıcaklığını arttırmıştır denebilir. Borik asit esaslı alev geciktirici ve argon
plazması bir arada uygulanması ile bozunma sıcaklığı 337 oC’ ye yükselmiştir. Fakat
organofosfor ve on dakika oksijen plazması beraber uygulandığında bozunma
sıcaklığını 264 oC düşürmüş çektirme (absorpsiyon) yöntemi ile uygulanan
organofosfor 332 oC arttırmıştır.
% 100 yün elyafın bozunma sıcaklığı 321 oC iken çektirme (absorpsiyon) yöntemine
göre %2 oranında uygulanan alev geciktirici bu sıcaklığı 313 oC’ye düşürmüştür.
109
%80 akrilik %20 yün karışımında çektirme (absorpsiyon) yöntemine göre %20
oranında organofosfor uygulaması sonucunda bozunma sıcaklığı 323 oC’den 292 oC’ye düşüş göstermiştir.
Uygulanan alev geciktirici ve plazma polimerizasyonun SEM mikrograflarından,
oksijen plazmanın yüzeyi etkin olarak aktifleştirdiği, emdirme kurutma (pad dry)
yöntemi ile kaplanan numune gruplarının kaplamasının çektirme (absorpsiyon)
metoduna göre yapılan kaplamadan daha başarılı olduğu görülmüştür. Borik asitle
emdirme kurutma (pad dry) yöntemi ile kaplanan numune grubunun SEM
mikrografları sonucunda malzemede az miktarda yıpranma olduğu görülmektedir.
Nem tayini sonuçlarından saf viskonun %7,48 neme sahip olduğu görülmektedir,
Amorf bölgelerde moleküller arasında düzgün bir sıralanış olmadığından molekül
zincirleri arasındaki boşlukların kristalin bölgelere göre daha fazla olması ve kristalin
bölgelerdeki moleküllerin birbirlerine hidrojen bağlarıyla bağlanması amorf
bölgelerin nem almaya daha yatkın olduğunu gösterir, bu değer pad dry yöntemi ile
borik asit uygulaması ile %2,47’ e düşmüştür. Polimerizasyon derecesinin yüksek
olması da nem alma miktarını artıracaktır. Polimerizasyon derecesinin artmasıyla su
molekülleri daha fazla bağ yapma şansı bulacağından elyaf bünyesine daha fazla su
girebilecektir. Aynı malzeme argon plazma ile aktifleştirildikten sonra nem değeri
artmış %4,35 olmuştur. Viskon kumaş organofosfor ile emdirme kurutma (pad dry)
yöntemi sonucunda %1,57 olarak bulunmuştur. Malzemeye emdirme kurutma (pad
dry) ile organofosfor uygulaması yapıldıktan sonra ayrı olarak oksijen plazma ve
argon plazma uygulaması sonucunda büyük oranda nem farkı görülmüştür, oksijen
plazmanın nem değeri çok düşük çıkmıştır.
Haslık testi sonuçları incelendiğinde viskon kumaşa emdirme kurutma (pad dry)
yöntemi ile borik asit uygulanan numune haslık testinin çözeltisine bir miktar rengini
vermiş fakat bu miktar test kumasında etkili olacak miktarda olmadığı
görünmektedir, borik asit ile uygulamanın yanında argon plazmaya tabi tutulan
viskon kumaş haslığı daha iyi bir sonuç vermiştir, bunun kaynağı plazma ile
kimyasalın uygulanmasında daha iyi mıgrasyon olması söylenebilir. Oksijen plazma,
110
borik asidin emdirme kurutma (pad dry) ile uygulanmasında oksijen plazma
süresinin uzun tutulmasının olumlu etki gösterdiği acıktır. Viskon kumaşa
organofosfor alev geciktirici uygulandığında ise haslık durumunda tekstil
materyalinin kullanım çok iyi direnç gösterdiğini kanıtlamaktadır. Çektirme
(absorpsiyon) ve emdirme kurutma (pad dry) yönteminin haslık değerine göre
değerlendirilmesi yapıldığında çektirme (absorpsiyon) yönteminin daha olumlu
sonuç verdiği görülebilmektedir.
Temas açısı ölçümü yapılan numunelerin hiçbirinde net bir ölçüm alınamamıştır.
Bunun sebebi tüm viskon içerikli numune gruplarının hidrofilik yapı olmasından
kaynaklanmaktadır. Ancak on dakika oksijen ile plazma polimerizasyona tabi tutulan
numunenin diğer numune grupları içerisinde daha etkin hidrofilik yapı
gözlemlenmiştir. Bunun sebebi plazma ile oksijen polimerizasyonunda radikalik
grupların oluşturulmasıdır. Tekstil prosesinde kullanılan su veya sulu çözelti yüzey
aktif madde ihtiva ediyorsa, tekstil malzemesinin bu sulu sistemle ıslanması ve
böylece muamelesi kolaylaşır, tekstil yüzeyi üzerindeki kir ve yabancı maddeleri
uzaklaştırma (temizleme) boyaların çözünmesini kolaylaştırma (çözme), tekstil
malzemesini sararak boyaların life hızlı nüfuzunu önlemek ve böylece düzgün
boyamalar elde etme (egalize ve geciktirme), tekstil malzemesine yumuşaklık
kayganlık verme gibi çok çeşitli fizikokimyasal etkilerinden dolayı tekstil sektörü
için olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Tekstil malzemelerinin alev dayanımının geliştirildiği çalışmada LOİ test metodu
kullanılmıştır. LOİ değerleri ölçümünde sabit akış hızı kullanılmıştır. Sabit akış
hızında çalışmada maksimum değerin üzerinde sonuç alınamadığı durumda, akış
hızının değiştirilerek LOİ değeri ölçümüne gidilebilir. Ayrıca, deney numunelerinden
alınan çok küçük örneklerle analiz yapan TGA yöntemi yerine numunenin bütününü
analiz edebilecek bir termal karakterizasyon yöntemi olan dinamik mekanik
analizleyici (DMA) kullanımı daha sağlıklı sonuçlar almayı sağlayabilir.
111
KAYNAKLAR
1. Duygu Kısakürek, “Yanmaya Dayanıklı Polimerler”, XVII Ulusal Kimya Kongresi, Ç-20 (2003).
2. Kurbanlı, R., “Boya ve Tekstil Kimyası ve Teknolojisi” , Selçuk Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi, Konya, 103-105 (2002). 3. Foreword. Handbook of Flame Retardant Chemicals and Fire Testing Services,
Technomic Publishing Company, Inc. Pennsylvania, USA, (1988). 4. Raether, L.O., Kidder, R.C., "The Market For Flame Retardants in the U.S.A
Current Analysis". Handbook of Flame Retardant Chemicals and Fire Testing Services, Technomic Publishing Company, Inc. Pennsylvania, USA, 1-5 (1988).
5. Kanık M, “Tekstil Boyacılığı”, Literatür Yayın, 104-110, (1994).
6. Yakartepe M., Yakartepe Z. ” Tekstil Terbiye Teknolojisi” , OGÜ Kitabevi, 211- 223, (1995).
7. Bird C.L, “The Theory and Practice of Wool Dyeing”, Morrow Company, 60-105
(1972). 8. Dabanoviç K, “Yün iplik teknolojisi”, Sagem Eğitim Yayınları, 98-104 (1993).
9. Weill, E.D., “Flame Retardancy of Polymeric Materials”, Marcel Dekker İnc.,
New York, 3-7 (1975). 10. Jarecki, L. , “New Fibres in Western Europe” , Tekstile Int., Amer, 50-60,
(1988). 11. Alkan, F., “Terbiyede Maliyet Hesabı” Bitirme Projesi, Çukurova Üniversitesi,
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, , Adana, 64-67, (2004). 12. Karak, F., “Yünün Terbiyesi ve Apresi ”, Çukurova Üniversitesi Mühendislik--
Mimarlık Fakültesi, Adana ,90-96, ( 2004). 13. Bozkar, K., “Terbiyede Maliyet Hesabı”, Çukurova Üniversitesi Mühendislik-
Mimarlık Fakültesi, , Adana, 25-27 (2004). 14. Kara, N., “Yünün İşlemleri ” , Çukurova Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi, Adana, 89-90, (2004). 15. Çiftci A., “Tekstil Boyama ve Baskısında Kullanılan Yardımcı Maddeler”
Sümer Yayın, Bursa , 2-5, (1996).
112
16. Doğan H., “Tekstil Endüstrisinde Kullanılan Boyarmadde ve Tekstil Yardımcı Maddelerinin İncelenmesi”, Gelbim Yayınevi, İstanbul, 6-7, (2003).
17. Tikyeli F. “ Tekstil Endüstrisinde Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Yardımcı
Kimyasal Maddeler” , Sütçü İmam Üniversitesi, Kahramanmaraş, 32-35, (2004).
18. İnternet: ‘‘Yangın Yalıtımı’’, http://www.izoder.org.tr/docs/yangin_yalitimi.pdf
(2006). 19. Saçak, M., “Polimer Kimyası”, Gazi Kitabevi, Ankara, 85-89, 221-224, 275-297,
393-397 (2002). 20. Günaydın, S., “Yangına Karsı Güvenli Kablolar”, 3 E Dergisi, Ağustos, 123,
(2004). 21. Shui-yu Lu, Ian hamerton., “Recent developments in the chemistry of halojen-
free flame retardant polymers”., Progress In Polymer Science, 27:1661-1712 (2002).
22. Ex.Ed. Bikales, N.M., “Encyclopedia of Polymer Science and Technology
Plastics, Resins, Rubbers, Fibers”., John Wiley and Sons Inc., USA,7:1-64 (1967).
23. Kutlu B. , “Isıya Dayanıklı ve Isıdan Koruyucu Giysilerin Termal Analizi ve
Performans Özelikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 6, 41, 48, 49 (2002).
24. Lu, S.Y. , “Recent Developments In The Chemistry of Halogen Free Flame
Retardant Polymers”, Prog-Polym. Science, 27, 1661–1712 (2002). 25. Kracklauer J. In: Lewin M., Atlas SM., Pearce EM., editors. “Flame Retardant
Polymeric Materials”, New York: Plenum Pres, 115-118, (1978). 26. Lewin M. “Flame Retardancy of Polymeric Materials”. Chem Oggi – Chem
Today, 6–7, 15, 41 (1997). 27. American Society for Testing and Materials, “D 2863-00 Standart Test Method
for Measuring the Minimum Oxygen Concentration to Support Candle-like Combustion of Plastics (oxygen Index)“, ASTM International, 452-464 (2000).
28. Kandola BK., Harrock AR.,” Complex Char Formation In Flame Retardant
Fıber/Intumescent Combinations : Physical and Chemical Natura of Char, Textile Res J, 69 ,374–81 (1999).
113
29. Kutlu B., “Isıya Dayanıklı ve Isıdan Koruyucu Giysilerin Termal Analizi ve Performans Özelikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 6, 41, 48, 49 (2002).
30. A. Grill, ‘Cold Plasma in Materials Fabrication, IEEE Press’, Piscataway,3-7,16-
19 (1993). 31. F., Denes, “ Synthesis and Surface Modification by Macromolekuler Plasma
Chemistry” Trip ,23-31 (1997). 32. E. Johnston and B. D. Ratner ‘Surface Characterization of Plasma Deposited
Organic Thin Films’ J. of Electron Spect. and Related Phenomena, , 81, 303-317 (1996).
33. Z.-F. Li and A. N. Netravali ‘Surface Modification of UHSPE Fibers Through
Allyamine Plasma Deposition. II. Effect on Fiber and Fiber/Epoxy İnterface’ J. Appl. Polym. Sci., 44, 333-346 (1992).
34. I. Langmuir, ‘The Interaction of Electron and Positive Ion Space Charges in
Cathode Sheaths’ Phys. Rev., 33, 954-989, (1989). 35. N. Inagoki, Ph. D, “Plasma Surface Modification and Plasma Polymerization”,
U.S.A, 1-21 (1996). 36. Togrul, T., “İnstrümental Analiz”, Editör, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi
Kimya Mühendisligi Bölümü, 101-117 (1995). 37. Skoog, D.A., Holler, F.J., Nieman, T.A., “Principles of Instrumental Analysis 5th
ed.”, Saunders College Publishing, London, 798-808, 546-553 (1998). 38. İnternet: ‘‘Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM)’’, http://www.istanbul.edu.-
tr/eng/metalurji/sem.htm (2006). 39. Song, L., Hu, Y., Lin, Z., Xuan, S., Wang, S., Chen, Z., Fan, W.,“Preparation and
properties of halogen-free flame-retadded polyamide 6/organoclay nanocomposite”, Polimer Degradation and Stability, 86:535-540 (2004).
40. Lecoeur, E., Vroman, I., Bourbigot, S., Lam, T.M., Delobel, R., “Flame
Retardant formulations for cotton”, Polimer Degradation and Stability,74: 487-492 (2001).
41. Xu, H., Deng, X., “Preparation and properties of superfine Mg(OH)2 flame
retardant”, Transactions of Nonferrous Metals Society of China, 16:488-492 (2006).
114
42. Sain, M., Park, S.H., Suhara, F., Law, S., “Flame retardant mechanical properties of natural fibre-PP composites containing magnesium hydroxide”, Polimer Degradation and Stability, 83: 363-367 (2004).
43. Fernandes, Jr, V.J., Araujo, A.S., Fonseca, V.M., Fernandes, N.S., Silva, D.R.,
“Thermogravimetric evaluation of polyester/sisal flame retarded composite”, Thermochimica Acta, 392-393: 71-77 (2002).
44. Martin, C., Hunt, B.J., Ebdon, J.R., Ronda, J.C., Cadiz, V., “Synthesis,
crosslinking and flame retardance of polymers of boron-containing difunctional styrenic monomers”, Reactive & Functional Polymers, 88-96, (2006).
45. Baysal, E., “Borlu Bilesikler Ve Dogal Sepi Maddeleriyle Emprenye Edilen
Sarıçam Odununun Yanma Özellikleri”, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 19 (1-2): 59-69 (2003).
46. Garba, B., “Effect of zinc borate as flame retardant formulation on some tropical
woods”, Polimer Degradation and Stability, 64: 517-522 (1999). 47. Aslan, S., Özkaya, K., “Farklı Kimyasal Maddelerle Emprenye Edilmis Ahsap
Esaslı Levhaların Yanma Mukavemetinin Arastırılması”, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 1302-7085:122-140 (2004).
48. LeVan S.L., Tran, H.C., “The role of boron in flame-retardant treatments”,
Forest Products Research Society, 39-41 (1990). 49. Liu, S., Ye, H., Zhou, Y., He, J., Jiang Z., Zhao, J., Huang, X., “Study on flame
retardant mechanism of polycarbonate containing sulfonatesilsesquioxane- fluoro retardants by TGA an FTIR”, Polimer Degradation and Stability, 91: 1808-1814 (2006).
50. Khas. H., ‘‘Department of Tekstile Techology, Indian of Techology’’, New
Delhi, İndia, 222-289, (1998). 51. Schartel B., ‘‘Pyrolysis combustion flow calorimeter: A tool to assess flame
retarded PC/ABS materials’’, Hughes Technical Center, Germany, 78-82, (2007).
52. Kasih T., ‘‘Poly(methyl methacrylate) Films Deposited via Non-Equilibrium
Atmospheric Pressure Plasma Polymerization Using Argon as Working Gas’’, Plasma Process, Japan, 81-88, (2007).
115
EKLER
116
EK-1. Örnek oksijen indisi değeri hesaplaması
A numune grubu için örnek hesaplama: tutuşturma işlemi olarak EK-3’de belirtilen A işlemi uygulanmıştır. ASTM D 2863-00‘da belirtilen yönteme göre testler gerçekleştirilir. Burada X tepkisi olumsuz, yani malzemenin 180 saniye sonunda yanmaya devam ettiğini, O tepkisi olumlu, yani malzemenin 180 saniye içerisinde söndüğünü gösteriyor. Çizelge 1.1. ≤ %1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında, bir çift “X” ve “O” tepkisi için oksijen konsantrasyonu tayini Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
21 20 19 18
Yanma süresi, s 23 46 77 >180Yanan uzunluk, mm Tepki (“X” veya “O”) x x x o
Bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu: %18 (V/V) (Bu konsantrasyon, %0.2 ardışık değişimlerle yapılacak ilk ölçüm için tekrar kullanılacak olan konsantrasyondur) Çizelge 1.2. Oksijen indisi tayini (Oksijen konsantrasyonunda ardışık değişimler için kullanılan adım büyüklüğü: %0,2 (V/V))
NL serisi ölçümleri NL serisi ölçümleri cf
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
18 18,2 18,4 18,6 18,8 18,6 18,8 19 18,8
Yanma süresi, s >180 >180 >180 >180 87 >180 >180 67 >180
Yanan uzunluk, mm
Tepki (“X” veya “O”) O o o o x o o x o Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5 , Satır (1 – 16) : 3, k değeri :, Sonuç: k = 0,38
NL: %0.2 adım büyüklüğünde ilk farklı sonucun elde edilinceye kadar yapılan oksijen konsantrasyonu denemeleri, cf : son deney numunesi için uygulanan oksijen konsantrasyonu, d: adım büyüklüğü ve k: Dixon’ un “alt - üst” metoduna göre yapılan tayinlerden oksijen indisi konsantrasyonu hesaplamak için kullanılan bir faktördür ve son beş ölçümün sonucuna göre standartta belirtilen çizelgeden (EK-3) bulunur.
OI = cf + kd = 18,8 + (0,38x 0,2) =%18,8 (OI’ nın kaydedilmesi için virgülden sonra bir basamak veriliyorsa) =% 18,8 (d’ nin doğrulanması ve hesaplanması için, virgülden sonra iki basamak veriliyorsa)
117
EK-1. (Devam) Örnek oksijen indisi değeri hesaplaması Çizelge 1.3. Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V) Son altı sonuç ci1) OI ci - OI (ci – OI)2 cf 1 18,8
18,88
-0,076
0,005776
2 19 18,88
0,124
0,015376
3 18,8 18,88
-0,076
0,005776
4 18,6 18,88
-0,276
0,076176
5 18,8 18,88
-0,076
0,005776
n 6 18,6 18,88
-0,276
0,076176
Toplam Σ (ci – OI)2 = 0,1851 1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması: 2/12
1)(⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−Σ
=n
OIciσ 189,0518,0 2/1
=⎟⎠⎞
⎜⎝⎛=
12,0
32
=σ
d = 0,2 28,02
3=
σ 2
33
2 σσ<< d OI geçerlidir.
Aksi takdirde d>3
2σ ise, daha büyük d değerleri ile veya d<2
3σ ise, daha küçük d
değerleri ile işlemler tekrarlanır. Gerektiğinde, adım büyüklüğünde değişiklikler yapılarak yukarıdaki doğrulama şartları sağlanıncaya kadar işleme devam edilir.
118
Malzeme : 1 2 3 4 5
21 20 19 1823 46 77 >180x x x o
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 19 18,8 18,6 18,8 19 18,8
>180 >180 >180 >180 67 67 >180 >180 67 >1800 0 0 0 x x o o x o
k değeri : 0,38OI = cf + kd = 18,88 18,88%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d < <d<
0,12826 < 0,2 < 0,29 OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,192382951
0,076176Toplam S (ci – OI)2
6 18,6 18,88 -0,276
0,0153760,005776
0,0057764 18,65 18,8 18,88 -0,076
18,88 0,0761763 18,8 18,88 -0,076
-0,276
OI CI-OI
2 19 18,88 0,124
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005776SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,8 18,88 -0,076
Satır (1 – 16) :3
EK-2. Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
A
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
119
Malzeme : 1 2 3 4 520 30 40 50 55
>180 >180 >180 >180 >180
O O O O O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %55(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V)
k değeri :OI = cf + kd = 0,00 0,00%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0
<d<
0 < 0,2 < 055 inde üstünde büyük değer çıkmıştır; OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0
0Toplam S (ci – OI)2
6 0 0,00 0
00
04 05 0 0,00 0
0,00 03 0 0,00 0
0
OI CI-OI
2 0 0,00 0
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0SON ALTI SONUÇ CIA
1 0 0,00 0
Satır (1 – 16) :
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
B
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
120
Malzeme : 1 2 3 4 520 30 40 50 55
>180 >180 >180 >180 >180
O O O O O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %55(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V)
k değeri :OI = cf + kd = 0,00 0,00%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0
<d<0 < 0,2 < 0
55 inde üstünde büyük değer çıkmıştır; OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0
0Toplam S (ci – OI)2
6 0 0,00 0
00
04 05 0 0,00 0
0,00 03 0 0,00 0
0
OI CI-OI
2 0 0,00 0
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0SON ALTI SONUÇ CIA
1 0 0,00 0
Satır (1 – 16) :
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
C
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
121
Malzeme : 1 2 3 4 520 21 25 27 28
>180 >180 >180 >180 86
O O O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %27(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 28 27,8 27,8 28 27,8 27,6 27,8
98 >180 >180 87 64 90 100
X O O X X X X
k değeri : 0,6OI = cf + kd = 27,92 27,92%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,16
<d<0,11866 < 0,2 < 0,27
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,177988764
0,0064Toplam S (ci – OI)2
6 28 27,92 0,08
0,10240,0144
0,01444 285 27,8 27,92 -0,12
27,92 0,00643 27,8 27,92 -0,12
0,08
OI CI-OI
2 27,6 27,92 -0,32
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0144SON ALTI SONUÇ CIA
1 27,8 27,92 -0,12
Satır (1 – 16) :1
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
D
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
122
Malzeme : 1 2 3 4 528 29
>180 56
O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %28(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 28 28,2 28,4 28,2 28 28,2 28 28,2
56 >180 88 >180 29
O O X X O X O X
k değeri : 0,46OI = cf + kd = 28,29 28,29%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,2
< d < <d<
0,13479 < 0,2 < 0,3
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
E
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :6
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,008464SON ALTI SONUÇ CIA
1 28,2 28,29 -0,092OI CI-OI
2 28 28,29 -0,292
0,0852643 28,2 28,29 -0,092
-0,292
0,0852640,008464
0,0084644 285 28,2 28,29 -0,092
28,29
0,008464Toplam S (ci – OI)2
6 28,2 28,29 -0,092
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,202180118
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
123
Malzeme : 1 2 3 4 527 29 30
>180 >180 98
O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %29(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 29 29,2 29 29,2 29 29,2 29
>180 100 >180 48 >180 88 82
O X O X O X X
k değeri : -0,02OI = cf + kd = 29,00 29,00%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10537 < 0,2 < 0,24
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,158048094
0,041616Toplam S (ci – OI)2
6 29,2 29,00 0,204
0,0416161,6E-05
1,6E-054 29,25 29 29,00 0,004
29,00 0,0416163 29 29,00 0,004
0,204
OI CI-OI
2 29,2 29,00 0,204
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
1,6E-05SON ALTI SONUÇ CIA
1 29 29,00 0,004
Satır (1 – 16) :5
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
F
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32 σ 3σ
2
124
Malzeme : 1 2 3 4 528 29
>180 78
O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %28(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 28 28,2 28,4 28,4 28,2 28 28,2 28,4
>180 >180 67 89 98 >180 >180 34
0 0 X X X O O X
k değeri : -0,76OI = cf + kd = 28,25 28,25%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,11
< d <0,10094 < 0,2 < 0,23
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
G
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :10
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,023104SON ALTI SONUÇ CIA
1 28,4 28,25 0,152OI CI-OI
2 28,2 28,25 -0,048
0,0023043 28 28,25 -0,248
-0,048
0,0023040,061504
0,0231044 28,25 28,4 28,25 0,152
28,25
0,002304Toplam S (ci – OI)2
6 28,2 28,25 -0,048
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,151409379
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
125
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 56
O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 21 21,2 21,2 21 21,2 21,4 21,2
>180 24 >180 >180 43 56
O X X O O X X
k değeri : -0,17OI = cf + kd = 21,17 21,17%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,11
<d< < d <
0,10037 < 0,2 < 0,23
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
H
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :4
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,001156SON ALTI SONUÇ CIA
1 21,2 21,17 0,034OI CI-OI
2 21,4 21,17 0,234
0,0275563 21,2 21,17 0,034
-0,166
0,0547560,001156
0,0011564 215 21,2 21,17 0,034
21,17
0,027556Toplam S (ci – OI)2
6 21 21,17 -0,166
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,150556302
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
126
Malzeme : 1 2 3 4 521 20 19 18
23 46 77 >180
x x x o
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 18,8 18,8 18,6 18,8 19 18,8
>180 >180 >180 >180 67 67 >180 >180 67 >180
0 0 0 0 x x o o x o
k değeri : 0,38OI = cf + kd = 18,88 18,88%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d <<d<
0,12826 < 0,2 < 0,29OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,192382951
0,076176Toplam S (ci – OI)2
6 18,6 18,88 -0,276
0,0153760,005776
0,0057764 18,65 18,8 18,88 -0,076
18,88 0,0761763 18,8 18,88 -0,076
-0,276
OI CI-OI
2 19 18,88 0,124
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005776SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,8 18,88 -0,076
Satır (1 – 16) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
I
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
127
Malzeme : 1 2 3 4 519 18
102 >180
X O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 18,8 18,8 18,6 18,8 19 19,2
>180 >180 >180 >180 43 65 >180 >180 >180 56
O O O O X X 0 O O X
k değeri : -1,25OI = cf + kd = 18,95 18,95%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,35
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 18,6 18,95 -0,35
0,00250,0225
0,02254 18,65 18,8 18,95 -0,15
18,95 0,12253 18,8 18,95 -0,15
-0,35
OI CI-OI
2 19 18,95 0,05
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,2 18,95 0,25
Satır (1 – 16) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
J
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
128
Malzeme : 1 2 3 4 519 20 21
>180 >180 68
0 0 X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 20,2 20,4 20,2 20,4 20,6 20,4 20,2
>180 >180 98 >180 >180 50 76 >180
0 0 X O O X X O
k değeri : 0,76OI = cf + kd = 20,35 20,35%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,14
< d <0,10972 < 0,2 < 0,25
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,164574603
0,023104Toplam S (ci – OI)2
6 20,2 20,35 -0,152
0,0023040,061504
0,0231044 20,45 20,2 20,35 -0,152
20,35 0,0023043 20,6 20,35 0,248
0,048
OI CI-OI
2 20,4 20,35 0,048
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,023104SON ALTI SONUÇ CIA
1 20,2 20,35 -0,152
Satır (1 – 16) :10
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
K
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
129
Malzeme : 1 2 3 4 519 20
>180 58
O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,6 19,6 19,4 19,6 19,8 20
>180 >180 >180 58 98 >180 >180 >180 58
O O O X X O O O X
k değeri : -1,25OI = cf + kd = 19,75 19,75%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,36
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 19,4 19,75 -0,35
0,00250,0225
0,02254 19,45 19,6 19,75 -0,15
19,75 0,12253 19,6 19,75 -0,15
-0,35
OI CI-OI
2 19,8 19,75 0,05
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 20 19,75 0,25
Satır (1 – 16) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
L
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
130
Malzeme : 1 2 3 4 517 18 19 20
>180 >180 >180 89
O O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 18,8 18,6 18,4 18,4 18,6 18,8 18,6 18,8
65 56 88 >180 >180 >180 77 >180 >180
X X X O O O X O O
k değeri : -0,5OI = cf + kd = 18,70 18,70%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,14
< d<
0,11155 < 0,2 < 0,25 OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,167332005
0,01Toplam S (ci – OI)2
6 18,6 18,70 -0,1
0,010,01
0,094 18,65 18,4 18,70 -0,3
18,70 0,013 18,8 18,70 0,1
-0,1
OI CI-OI
2 18,6 18,70 -0,1
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,01SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,8 18,70 0,1
Satır (1 – 16) :12
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X1
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
131
Malzeme : 1 2 3 4 520 1954 >180X O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 18,8 18,8 19 18,8 18,6 18,4
98 >180 >180 64 58 90 >180X 0 0 X X X O
k değeri : 1,25OI = cf + kd = 18,65 18,65%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,36
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 19 18,65 0,35
0,00250,0225
0,02254 195 18,8 18,65 0,15
18,65 0,12253 18,8 18,65 0,15
0,35
OI CI-OI
2 18,6 18,65 -0,05
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,4 18,65 -0,25
Satır (1 – 16) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X2
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
132
Malzeme : 1 2 3 4 518 19 20
>180 >180 64O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,4 19,2 19 18,8 18,6
>180 >180 84 86 64 86 90 >180O O X X X X X O
k değeri : 1,92OI = cf + kd = 18,98 18,98%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,45
< d <0,19954 < 0,2 < 0,45
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,299311209
0,046656Toplam S (ci – OI)2
6 19,2 18,98 0,216
0,0338560,000256
0,1730564 19,25 19,4 18,98 0,416
18,98 0,0466563 19 18,98 0,016
0,216
OI CI-OI
2 18,8 18,98 -0,184
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,147456SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,6 18,98 -0,384
Satır (1 – 16) :15
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X3
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
133
Malzeme : 1 2 3 4 521 20 1988 76 >180X X O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,6 19,6 19,4 19,6 19,8 19,6
>180 >180 >180 54 >180 >180 86 >180O O O X X O O X O
k değeri : 0,38OI = cf + kd = 19,68 19,68%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d <0,12826 < 0,2 < 0,29
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X4
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :3
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005776SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,6 19,68 -0,076OI CI-OI
2 19,8 19,68 0,124
0,0761763 19,6 19,68 -0,076
-0,276
0,0153760,005776
0,0057764 19,45 19,6 19,68 -0,076
19,68
0,076176Toplam S (ci – OI)2
6 19,4 19,68 -0,276
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,192382951
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
134
Malzeme : 1 2 3 4 519 20
>180 64O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,6 19,6 19,4 19,6 19,8 20
>180 >180 >180 42 54 >180 >180 >180 86O O O X X O O O X
k değeri : -1,25OI = cf + kd = 19,75 19,75%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,36
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X5
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :2
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 20 19,75 0,25OI CI-OI
2 19,8 19,75 0,05
0,12253 19,6 19,75 -0,15
-0,35
0,00250,0225
0,02254 19,45 19,6 19,75 -0,15
19,75
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 19,4 19,75 -0,35
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
135
Malzeme : 1 2 3 4 519 20
>180 54O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,4 19,2 19 19,2 19,4
>180 >180 46 66 88 >180 >180 68O O X X X O O X
k değeri : -0,76OI = cf + kd = 19,25 19,25%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,11
< d <0,10094 < 0,2 < 0,23
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,151409379
0,002304Toplam S (ci – OI)2
6 19,2 19,25 -0,048
0,0023040,061504
0,0231044 19,25 19,4 19,25 0,152
19,25 0,0023043 19 19,25 -0,248
-0,048
OI CI-OI
2 19,2 19,25 -0,048
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,023104SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,4 19,25 0,152
Satır (1 – 16) :10
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X6
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2,3,4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
136
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 640 X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 19,8 19,6 19,4 19,2 19,2 19,4 19,2 19,4 19,6
34 65 76 23 >180 >180 76 >180 >180 34X X X X O O X O O X
k değeri : -1,25OI = cf + kd = 19,35 19,35%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,32
< d <0,16733 < 0,2 < 0,38
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X7
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :7
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,6 19,35 0,25OI CI-OI
2 19,4 19,35 0,05
0,00253 19,2 19,35 -0,15
0,05
0,00250,0225
0,02254 19,45 19,2 19,35 -0,15
19,35
0,2025Toplam S (ci – OI)2
6 19,8 19,35 0,45
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,250998008
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
137
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 84O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 19,8 19,6 19,4 19,2 19,2 19,4 19,6 19,8 19,6
74 54 87 90 >180 >180 >180 >180 64 >180X X X X O O O 0 X 0
k değeri : -0,25OI = cf + kd = 19,55 19,55%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,24
< d <0,14453 < 0,2 < 0,33
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X8
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :14
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0025SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,6 19,55 0,05OI CI-OI
2 19,8 19,55 0,25
0,02253 19,6 19,55 0,05
-0,15
0,06250,0025
0,12254 19,45 19,2 19,55 -0,35
19,55
0,0225Toplam S (ci – OI)2
6 19,4 19,55 -0,15
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,216794834
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
138
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 34O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 19,8 19,8 20 19,8 19,6 19,4
86 >180 >180 56 67 90 >180X O O X X X O
k değeri : 1,25OI = cf + kd = 19,65 19,65%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,36
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X9
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :2
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,4 19,65 -0,25OI CI-OI
2 19,6 19,65 -0,05
0,12253 19,8 19,65 0,15
0,35
0,00250,0225
0,02254 205 19,8 19,65 0,15
19,65
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 20 19,65 0,35
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
139
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 45O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %55(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 19,8 19,6 19,4 19,4 19,6 19,8 19,6 19,8
68 90 61 >180 >180 >180 54 >180 >180X X X O O O X O O
k değeri : -0,5OI = cf + kd = 19,70 19,70%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,14
< d <0,11155 < 0,2 < 0,25
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,167332005
0,01Toplam S (ci – OI)2
6 19,6 19,70 -0,1
0,010,01
0,094 19,65 19,4 19,70 -0,3
19,70 0,013 19,8 19,70 0,1
-0,1
OI CI-OI
2 19,6 19,70 -0,1
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,01SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,8 19,70 0,1
Satır (1 – 16) :12
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X10
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
140
Malzeme : 1 2 3 4 520 19 17 1878 65 >180 >180X X O O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 17,8 17,8 18 17,8 17,6 17,8
90 >180 >180 65 36 >180X O O X X O X
k değeri : -0,37OI = cf + kd = 17,73 17,73%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,18
< d <0,12735 < 0,2 < 0,29
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,1910267
0,075076Toplam S (ci – OI)2
6 18 17,73 0,274
0,0158760,005476
0,0054764 185 17,8 17,73 0,074
17,73 0,0750763 17,8 17,73 0,074
0,274
OI CI-OI
2 17,6 17,73 -0,126
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005476SON ALTI SONUÇ CIA
1 17,8 17,73 0,074
Satır (1 – 16) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X11
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
141
Malzeme : 1 2 3 4 517 18
>180 45O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %17(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 17 17,2 17,4 17,6 17,8 17,8 17,6 17,8 17,6 17,8
>180 >180 >180 >180 88 87 >180 56 >180 65O O O O X X O X O X
k değeri : -0,45OI = cf + kd = 17,71 17,71%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,14
< d <0,11337 < 0,2 < 0,26
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X12
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :6
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0081SON ALTI SONUÇ CIA
1 17,8 17,71 0,09OI CI-OI
2 17,6 17,71 -0,11
0,01213 17,8 17,71 0,09
-0,11
0,01210,0081
0,00814 17,65 17,8 17,71 0,09
17,71
0,0961Toplam S (ci – OI)2
6 17,4 17,71 -0,31
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,170058813
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
142
Malzeme : 1 2 3 4 519 18 1787 45 >180X X O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %17(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 17 17,2 17,2 17 17,2 17 17,2
>180 43 76 >180 54 >180 >180O X X O X O O
k değeri : 0,02OI = cf + kd = 17,20 17,20%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10401 < 0,2 < 0,23
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X13
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :5
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
1,6E-05SON ALTI SONUÇ CIA
1 17,2 17,20 -0,004OI CI-OI
2 17 17,20 -0,204
0,0416163 17,2 17,20 -0,004
-0,204
0,0416161,6E-05
1,6E-054 175 17,2 17,20 -0,004
17,20
0,038416Toplam S (ci – OI)2
6 17,4 17,20 0,196
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,156010256
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ
23 σ
143
Malzeme : 1 2 3 4 520 1954 >180X 0
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 18,8 18,8 19 18,8 18,6 18,4
100 >180 >180 99 76 54 >180X O O X X X O
k değeri : 1,25OI = cf + kd = 18,65 18,65%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,36
< d <0,17764 < 0,2 < 0,4
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X14
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :2
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,4 18,65 -0,25OI CI-OI
2 18,6 18,65 -0,05
0,12253 18,8 18,65 0,15
0,35
0,00250,0225
0,02254 195 18,8 18,65 0,15
18,65
0,1225Toplam S (ci – OI)2
6 19 18,65 0,35
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,266458252
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
144
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 45O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 20,2 20,4 20,6 20,8 20,8 20,6 20,8 20,6 20,4
>180 >180 >180 >180 49 78 >180 98 90 >180O O O O X X O X X O
k değeri : 1,25OI = cf + kd = 20,65 20,65%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10111 < 0,2 < 0,23
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X15
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :7
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0625SON ALTI SONUÇ CIA
1 20,4 20,65 -0,25OI CI-OI
2 20,6 20,65 -0,05
0,00253 20,8 20,65 0,15
-0,05
0,00250,0225
0,02254 20,65 20,8 20,65 0,15
20,65
0,0025Toplam S (ci – OI)2
6 20,6 20,65 -0,05
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,151657509
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
145
Malzeme : 1 2 3 4 519 20 21
>180 >180 86O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 20,2 20,4 20,4 20,2 20 20,2 20
>180 >180 99 123 90 81 65 >180O 0 X X X O X O
k değeri : 0,94OI = cf + kd = 20,19 20,19%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10157 < 0,2 < 0,23
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,152357474
0,000144Toplam S (ci – OI)2
6 20,2 20,19 0,012
0,0001440,035344
0,0449444 20,25 20,4 20,19 0,212
20,19 0,0001443 20 20,19 -0,188
0,012
OI CI-OI
2 20,2 20,19 0,012
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,035344SON ALTI SONUÇ CIA
1 20 20,19 -0,188
Satır (1 – 16) :11
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X16
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
146
Malzeme : 1 2 3 4 520 21
>180 45O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %20(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 20 20,2 20,4 20,6 20,6 20,4 20,2 20,4 20,2
>180 >180 >180 87 43 98 >180 102 >180O O O X X X O X O
k değeri : 0,95OI = cf + kd = 20,39 20,39%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10181 < 0,2 < 0,23
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,152708873
1E-04Toplam S (ci – OI)2
6 20,4 20,39 0,01
1E-040,0361
0,04414 20,45 20,6 20,39 0,21
20,39 1E-043 20,2 20,39 -0,19
0,01
OI CI-OI
2 20,4 20,39 0,01
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0361SON ALTI SONUÇ CIA
1 20,2 20,39 -0,19
Satır (1 – 16) :11
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X17
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
147
Malzeme : 1 2 3 4 521 22
>180 55O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %21(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 21 20,8 20,6 20,6 20,8 21 20,8 21
32 34 >180 >180 >180 65 >180 56X X O O 0 X O X
k değeri : -0,94OI = cf + kd = 20,81 20,81%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10157 < 0,2 < 0,23
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X18
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :11
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,035344SON ALTI SONUÇ CIA
1 21 20,81 0,188OI CI-OI
2 20,8 20,81 -0,012
0,0001443 21 20,81 0,188
-0,012
0,0001440,035344
0,0449444 20,85 20,6 20,81 -0,212
20,81
0,000144Toplam S (ci – OI)2
6 20,8 20,81 -0,012
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,152357474
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
148
Malzeme : 1 2 3 4 521 22
>180 45O X
≤%1 (V/V) O 2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : % 21V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 21 21,2 21,2 21 20,8 21 21,2
>180 48 34 87 >180 >180 650 X X X 0 O X
k değeri : -0,83OI = cf + kd = 21,03 21,03%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,11
< d <0,10037 < 0,2 < 0,23
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,150556302
0,001156Toplam S (ci – OI)2
6 21 21,03 -0,034
0,0011560,054756
0,0275564 215 21,2 21,03 0,166
21,03 0,0011563 20,8 21,03 -0,234
-0,034
OI CI-OI
2 21 21,03 -0,034
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,027556SON ALTI SONUÇ CIA
1 21,2 21,03 0,166
Satır (1 – 16) :10
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X19
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :2
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
149
Malzeme : 1 2 3 4 520 21 22
>180 >180 45O O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %21(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 21 21,2 21,4 21,4 21,2 21,4 21,6 21,4
>180 >180 65 >180 >180 76 >180O O X X 0 0 X O
k değeri : 0,38OI = cf + kd = 21,48 21,48%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d <0,12826 < 0,2 < 0,29
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,192382951
0,076176Toplam S (ci – OI)2
6 21,2 21,48 -0,276
0,0153760,005776
0,0057764 21,25 21,4 21,48 -0,076
21,48 0,0761763 21,4 21,48 -0,076
-0,276
OI CI-OI
2 21,6 21,48 0,124
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005776SON ALTI SONUÇ CIA
1 21,4 21,48 -0,076
Satır (1 – 16) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X20
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
150
Malzeme : 1 2 3 4 518 19
>180 54O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 18,6 18,4 18,2 18,4 18,6
>180 >180 >180 45 89 >180 >180 >180O O O X X X O 0 O
k değeri : -0,26OI = cf + kd = 18,55 18,55%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d <0,13072 < 0,2 < 0,29
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,196073456
0,021904Toplam S (ci – OI)2
6 18,4 18,55 -0,148
0,0219040,121104
0,0027044 18,45 18,6 18,55 0,052
18,55 0,0219043 18,2 18,55 -0,348
-0,148
OI CI-OI
2 18,4 18,55 -0,148
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,002704SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,6 18,55 0,052
Satır (1 – 16) :9
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X21
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
151
Malzeme : 1 2 3 4 519 1892 >180X 0
≤%1 (V/V) O 2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18 V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 18,8 18,8 18,6 18,4 18,6 18,8
>180 >180 >180 >180 34 45 98 >180 >180 65O O O O X X X O O X
k değeri : -0,75OI = cf + kd = 18,65 18,65%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,12
< d <0,10111 < 0,2 < 0,23
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,151657509
0,0025Toplam S (ci – OI)2
6 18,6 18,65 -0,05
0,00250,0625
0,02254 18,65 18,8 18,65 0,15
18,65 0,00253 18,4 18,65 -0,25
-0,05
OI CI-OI
2 18,6 18,65 -0,05
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,0225SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,8 18,65 0,15
Satır (1 – 16) :10
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X22
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :5
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
152
Malzeme : 1 2 3 4 519 1867 >180X O
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %18(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 18 18,2 18,4 18,6 18,6 18,4 18,6 18,8 18,6
>180 >180 >180 49 90 >180 >180 102 >180O O O X X O O X O
k değeri : 0,38OI = cf + kd = 18,68 18,68%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,19
< d <0,12826 < 0,2 < 0,29
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,192382951
0,076176Toplam S (ci – OI)2
6 18,4 18,68 -0,276
0,0153760,005776
0,0057764 18,45 18,6 18,68 -0,076
18,68 0,0761763 18,6 18,68 -0,076
-0,276
OI CI-OI
2 18,8 18,68 0,124
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,005776SON ALTI SONUÇ CIA
1 18,6 18,68 -0,076
Satır (1 – 16) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X23
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :4
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
153
Malzeme : 1 2 3 4 519 20
>180 34O X
≤%1 (V/V) O2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %55(V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 18,8 18,6 18,6 18,8 19 19,2 19,4
65 98 >180 >180 >180 >180 >180 56X X O O O O O X
k değeri : -1,92OI = cf + kd = 19,02 19,02%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,45
< d <0,19954 < 0,2 < 0,45
OI Değeri geçerlidir
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,299311209
0,046656Toplam S (ci – OI)2
6 18,8 19,02 -0,216
0,0338560,000256
0,1730564 18,85 18,6 19,02 -0,416
19,02 0,0466563 19 19,02 -0,016
-0,216
OI CI-OI
2 19,2 19,02 0,184
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,147456SON ALTI SONUÇ CIA
1 19,4 19,02 0,384
Satır (1 – 16) :15
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X24
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
154
Malzeme : 1 2 3 4 519 20
>180 340 X
≤%1 (V/V) O 2 konsantrasyonu aralığında bir çift için “O” tepkisinin oksijen konsantrasyonu : %19 V/V)
1 2 3 4 1 2 3 4 5%O2 Konsantrasyonu,%(V/V) 19 19,2 19,4 19,4 19,2 19,4 19,2 19
>180 >180 39 56 >180 56 87 34O O X X O X X X
k değeri : 0,73OI = cf + kd = 19,15 19,15%
Oksijen konsantrasyonunda, adım büyüklüğü %d’ nin doğrulanması
0,16
< d <0,11892 < 0,2 < 0,27
%O2 Konsantrasyonu,% V/V
NT SERİSİ
Yanma süresi, s
(CI-OI)2
Tepki ( 'X veya O')
Sütun (2, 3, 4 veya 5) :3
EK-2. (Devam) Numune gruplarının oksijen indisi değerlerinin hesaplanması
Yanma süresi, s
X25
NL SERİSİ c
Tepki ( 'X veya O')
Satır (1 – 16) :8
Oksijen konsantrasyonu, % (V/V)
0,021316SON ALTI SONUÇ CIA
1 19 19,15 -0,146OI CI-OI
2 19,2 19,15 0,054
0,0029163 19,4 19,15 0,254
0,054
0,0029160,064516
0,0645164 19,25 19,4 19,15 0,254
19,15
0,002916Toplam S (ci – OI)2
6 19,2 19,15 0,054
1) ci sütunu, cf ölçümleri ve n = 6 için yapılan beş ölçmenin her biri için uygulanan oksijen konsantrasyonlarını ihtiva eder.
Standard sapmanın bulunması
0,178379371
OI Değeri geçerlidir
2/12
1 ⎥⎦
⎤⎢⎣
⎡−−
nOI)Σ(c=σ i
32σ 3σ
2
155
EK-3. ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen indisi tayini metodu Bu standard, belirli deney şartlarında, dik konumdaki deney numunelerinin
yanmalarının devamı için, azot-oksijen karışımlarında bulunması gerekli en küçük
oksijen konsantrasyonunun tayininde kullanılan metotları kapsar. Sonuçlar, oksijen
indisi değeri cinsinden verilir.
Oksijen indisi (OI): Belirli deney şartlarında yanmakta olan bir numune üzerine,
yanmanın devamını sağlamak için, 23 °C±2 °C sıcaklıkta gönderilen oksijen-azot
gazları karışımındaki oksijenin hacimce yüzdesi için mümkün en küçük
konsantrasyon.
─Testte prensip olarak, küçük bir deney numunesi, içerisinden yukarı doğru bir
oksijen ve azot karışımı geçen şeffaf bir baca içine düşey olarak yerleştirilir. Deney
numunesinin üst ucu tutuşturulur ve arkasından deney numunesinin yanma davranışı
gözlenerek yanmanın devam süresi veya yanan deney numunesi uzunluğu, bu tür bir
yanma için önceden belirlenmiş sınır değerlerle mukayese edilir. Farklı oksijen
konsantrasyonlarında, bir seri deney numunesi kullanılarak yapılan deneylerle,
yanmanın devam etmesi için gerekli en küçük oksijen konsantrasyonu değeri tahmin
edilir.
─Bu standardda verilen metotlara göre elde edilen sonuçlar, bir malzeme tipinin
veya formunun, gerçek yangın şartları altında arz edeceği yangın tehlikelerini tarif
etmek veya değerlendirmek için kullanılmamalıdır. Ancak, belli bir malzeme için
özel bir uygulama alanı ile ilgili yangın tehlikesi değerlendirilirken, bu standarda
göre elde edilen sonuçlar, yangınla ilgili bütün faktörleri hesaba katan genel bir
yaklaşımda, anlamlı bir katkı sağlayabilir.
Deney numunelerinin hazırlanması:Numune hazırlama: en az 15 deney numunesinin
hazırlanmasına yetecek kadar malzeme, numune olarak alınmalıdır. Oksijen indisi,
%± 2 hata ile bilinen bir malzeme için, 15 deney numunesi yeterli olabilir.
156
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Oksijen indisi bilinmeyen veya tutarlı yanma özelliği göstermeyen malzemeler için,
15 – 30 deney numunesi gerekebilir.
Deney numunelerinin boyutları ve hazırlanması: Çizelge 3.1’ de, en uygun deney
numunesi formu için verilen boyutları sağlayan deney numunesi, kalıplanarak veya
kesilerek hazırlanır. Deney numunelerinin yüzeylerinin temiz olduğundan ve
kalıplama çıkıntıları veya perdahlama çapakları gibi yanma davranışını
etkileyebilecek yüzey kusurları ihtiva etmediğinden emin olunmalıdır.
Çizelge 3.1. Deney numunesi boyutları
Boyutlar
Deney
numunesi
formu1)
Uzunluk
mm
Genişlik
mm
Kalınlık
mm
Tipik kullanım alanı
I 80 – 150 10 ± 0,5 4 ± 0,25 Kalıplama malzemeler için
II 80 – 150 10 ± 0,5 10 ± 0,5 Gözenekli malzemeler için
III2) 80 – 150 10 ± 0,5 ≤ 10,5 “Alındığı şekliyle” levha malzemeler için
IV 70 – 150 6,5 ± 0,5 3 ± 0,25 Elektrik yalıtımı için, kendi halinde dik
duran kalıplama veya levha malzemeler
için alternatif numune boyutu
V2) 05140 −
52 ± 0,5 ≤ 10,5 Esnek film veya levha için
VI3) 140– 200 20 0,02-
0,104)
“Alındığı şekliyle” ince film için; film,
standard bir çubuğa4) sarılabilen filmlere
özgüdür.
157
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Bu boyutlarda kendi halinde dik durabilen malzemeler için, I, II, III ve IV
formundaki deney numuneleri uygundur. Deneyde desteklenmeye ihtiyaç duyan
malzemeler için, V formundaki deney numuneleri uygundur.
III ve V formundaki deney numuneleri kullanılarak elde edilen sonuçlar, sadece,
aynı form ve aynı kalınlıktaki deney numuneleri ile mukayese edilebilir. Bu tür
malzemelerin kalınlıklarındaki değişim miktarının başka standardlarla kontrol
edileceği farzedilir.
VI formundaki deney numuneleri, rulo haline getirildiğinde kendi halinde dik
durabilen ince filmler için uygundur. Çizelgedeki boyutlar, rulo yapılmış orijinal
bir film için elde edilen boyutlardır. Rulo film hazırlamak için Madde 7.2’ ye
bakınız.
Filmin kalınlığı, özellikleri verilmiş bir çubuğa (Şekil 3) sarılabilir kalınlıklar
olmalıdır. Film, çok ince ise, elde edilen sonuçların VI formundaki deney
numuneleri ile elde edilen sonuçlara özdeş olması için, rulo halinde film
hazırlanırken iki veya daha fazla filmi bir araya getirmek gerekebilir.
Deney numunelerinin işaretlenmesi
Deney numunesinin yanarak tükendiği mesafenin ölçülerek kaydedilmesi için,
kullanılan tutuşturma işlemi ve deney numunesinin formuna bağlı olarak bir veya
daha çok seviyelerde enine çizgilerle işaretleme yapılabilir. Kendi halinde dik
durabilen deney numuneleri, tercihen en az iki bitişik yüzeyi üzerinde
işaretlenmelidir. İşaretlemede sıvı boya kullanılıyorsa, deney numunesi
tutuşturulmadan önce mürekkep kurutulmalıdır.
158
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
─Kendi halinde dik durabilen malzemeler için, deney numunesi, yanmanın
sonuçlanacağı noktaya en az 15 mm uzaklıktaki kısmından küçük bir kıskaç ile
tutturulmalıdır.
─Alev yakıtı, önceden hava ile karıştırılmamış propan olmalıdır. Yakıt miktarı, boru,
baca içinde dik konumda iken ve alev, baca atmosferinde yanarken alevin dik olarak
aşağıya doğru uzunluğu, 16 mm ± 4 mm olacak şekilde ayarlanmalıdır.
Numunenin üst yüzeyden tutuşturulup bırakıldığı deney için işaretler
─İşlem A’ ya göre deneye tâbi tutulan I, II, III, IV veya VI formundaki deney
numuneleri, tutuşturma ucundan 50 mm mesafede işaretlenmelidir.
Tutuşturma esnasında kısmen yakılan numuneler için işaretler
V formundaki deney numuneleri için, işaretler destek çerçeve üzerine yapılır. Ancak,
sıcaklığa dayanıklı malzemelerden alınan numuneler deneye tâbi tutuluyorsa,
deneyde kolaylık sağlamak için tutuşturma ucundan 20 mm ve 100 mm mesafelerde
işaretleme yapılabilir.
─I, II, III, IV ve VI formundaki deney numuneleri işlem B’ ye göre deneye tâbi
tutuluyorsa, tutuşturma ucundan 10 mm ve 60 mm mesafede işaretlenmelidir.
Oksijen indisi tayini için işlem
─Kullanılacak başlangıç oksijen konsantrasyonu seçilir. Mümkünse bu
konsantrasyon, benzer malzemeler için elde edilen deney sonuçlarına göre seçilir.
Alternatif olarak, deney numunesinin havada tutuşması denenir ve yanma davranışı
not edilir.
159
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Deney numunesi havada hızlı yanıyorsa, başlangıç oksijen konsantrasyonu yaklaşık
%18 (V/V) olarak seçilir. Deney numunesi yavaş ve kararsız yanıyorsa, başlangıç
oksijen yaklaşık %21 (V/V) olarak seçilir. Deney numunelerinin havada yanması
devam etmiyorsa, başlangıç oksijen konsantrasyonu, havada sönmeden önceki
tutuşmanın zorluğu veya yanmanın süresine bağlı olarak en az %25 (V/V) olarak
seçilir.
─Deney numunesi bacanın merkezine, numunenin üst kısmı, baca giriş ağzının en az
100 mm aşağısında ve deney numunesinin yanmaya maruz kalacak en alt kısmı,
bacanın tabanındaki gaz dağıtım tertibatının en az 100 mm yukarısında olacak
şekilde dik olarak yerleştirilir.
─Gaz karışımı ve akış kontrol cihazları, içerisinde istenen konsantrasyonda oksijen
bulunan 23 °C ± 2 °C’ deki oksijen/azot karışımının bacadaki akış hızı 40 mm/s ± 2
mm/s olacak şekilde ayarlanmalıdır. Her deney numunesinin tutuşturulmasından
önce, en az 30 s süre ile baca, deneyde kullanılacak gaz karışımı ile temizlenir ve
her deney numunesinin tutuşturulması ve yanması süresince, gaz akış hızı sabit
tutulur.
─Bu standardın amacı bakımından, tutuşma, alevli bir yanma olayının başlaması
anlamına gelir. Numune formuna göre, aşağıda verilen alternatif iki tutuşturma
işleminden birisi seçilir :
I, II, III, IV ve VI formundaki deney numuneleri (Çizelge 3.1.) için, işlem A (üst
yüzeyden tutuşturup bırakma tekniği) uygulanır.
V formundaki deney numuneleri için, işlem B (tutuştururken kısmen yakma tekniği)
uygulanır.
160
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
İşlem A – Numunenin üst yüzeyden tutuşturulması
Numunenin üst yüzeyini tutuşturmak için deney numunesinin sadece üst ucundaki
yüzeyinde yanmayı başlatacak bir tutuşturucu kullanılır.
Alevin görünen en alt ucu, alevi, deney numunesinin dik yüzleri veya kenarlarında
fazla tutmamak şartıyla, gerekiyorsa bütün yüzeyi kaplayacak şekilde bir süpürme
hareketi ile, deney numunesinin üst yüzeyine uygulanır. Alev en çok 30 s süreyle
tutulur ve bu esnada 5 s aralıklarla deney numunesinin üst yüzeyini gözlemeye
yeterli bir süre kadar alev çekilir ve numunenin yanıp yanmadığı kontrol edilir.
Yanmıyorsa, alev tekrar numuneye tutulur. Yanmanın devamlı olduğu görülünce,
alev tamamen çekilir.
Tutuşturucunun, 5 s süre ile üst yüzeyde tutulmasından sonra bütün üst yüzeyin
yanmakta olduğu görülür görülmez yanmanın başladığı kabul edilir ve yanma süresi
ile yanan uzunluğun ölçülmesine başlanır.
İşlem B – Kısmen yakarak tutuşturma
Kendiliğinden yanarak ilerleyen bir tutuşma sağlamak için tutuşturucu deney
numunesinin üst yüzeyinde ve yanal yüzeyleri üst yüzeye yakın kısımlarında bir
yanma meydana getirmek amacıyla kullanılır.
Yanal yüzeylerin üst yüzeye yakın kısmındaki tutuşma, numune üst yüzeyinin
yaklaşık 6 mm aşağısına sarkmamalıdır ve alev, bu husus dikkate alınarak
uygulanmalıdır. Alev uygulama süresi, 5 s’ de bir verilen gözle muayene kesintileri
de dahil, 30 s’ yi aşmamalıdır.
161
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Ayrıca, yanal yüzeylerde kalıcı yanma gözlenince veya numunenin yanan kısmının
alt sınırı, destek çerçevedeki (I, II, III, IV veya VI formundaki deney numuneleri
üzerinde) üst referans işaretine inince, alev uygulama işlemi sona erdirilmelidir.
Yanma süresinin ve yanan uzunluğun ölçülmesi için numunenin görünür yanan kısmı
üst referans işaretine ulaşır ulaşmaz deney numunesinin tutuştuğu kabul edilir.
Yanmakta olan kısım, deney numunesinin yüzeyinden aşağı doğru akabilen yanan
damlaları da kapsar.
Münferit deney numunelerinin yanma davranışının değerlendirilmesi
Tutuşturma işlemlerinden uygun olan bir tanesine göre, deney numunesi tutuşturulur
tutuşturulmaz yanma süresinin ölçülmesine başlanır ve yanma özellikleri gözlenir.
Yanma sona eriyor fakat, 1 s içinde kendiliğinden yeniden tutuşuyorsa, gözlem ve
ölçmelere devam edilir. Ne yanma süresi ne de yanan uzunluk, eldeki deney
numunesi için Çizelge 3.2. ’ de verilen sınır değeri aşmıyorsa, yanma süresi ve
uzunluğu not edilir. Bu davranış, “O” tepkisi olarak kaydedilir. Alternatif olarak,
yanma süresi veya yanan kısmın uzunluğu, Çizelge 3.2’ de belirtilen ilgili sınır
değeri aşıyorsa, yanma özellikleri bu durum göz önüne alınarak not edilir ve alev
söndürülür. Bu davranış, “X” tepkisi olarak kaydedilir.
Çizelge 3.2. Oksijen indisi ölçmeleri için kriterler Alternatif kriterler1)
Deney numunesi formu
(Çizelge 2.1.)
Tutuşturma işlemi Tutuşmadan sonra yanma
süresi, s
Yanma mesafesi2)
A
Üst yüzeyden tutuşma
180
Deney numunesi üst
ucunun 50 mm aşağısı
I, II, III, IV ve VI
B
İlerleyen yanma
180
Üst referans çizginin 50
mm aşağısı
V
B
İlerleyen yanma
180
Üst referans çizginin
(çerçeve üzerinde)
80 mm aşağısı
162
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Bu kriterler, farklı biçimde veya farklı tutuşma şartları veya işlemleri kullanarak
deneye tabi tutulan deney numuneleri için eşdeğer oksijen indisi sonuçları
vermeyebilir.
Bir deney numunesinin görünür yanan kısmının herhangi bir yeri, dik yüzeyleri
boyunca aşağıya doğru inen yanan damlalar dahil, Çizelge 2.2.’ ün dördüncü
sütununda belirtilen seviyeyi geçerse, yanma mesafesi aşılmış sayılır.
Damlama, kömürleşme, düzensiz yanma, kor halinde yanma veya gecikmiş
korlaşma gibi malzemeye özgü yanma karakteristikleri de kaydedilir.
Deney numunesi bacadan çıkarılır ve gerekiyorsa, is vb. ile kirlenmiş olan bacanın iç
yüzeyi veya tutuşturucunun üzeri temizlenir. Bacanın 23 °C ± 2 °C sıcaklığa
soğuması için beklenir veya aynı şekilde şartlandırılmış bir başka baca ile değiştirilir.
Deney numunesi yeterli uzunlukta ise, ters çevrilebilir veya yanmış olan ucu
temizlenebilir ve yeniden kullanılır. Böyle deney numunelerinden elde edilen
sonuçlar, yanma için gereken en az oksijen konsantrasyonunun yaklaşık değerini elde
etmekte malzemeden tasarruf sağlayabilir. Ancak, deney numunesi, malzemenin
içinde bulunduğu sıcaklık ve nemde yeniden şartlandırılmadan oksijen indisinin
tayininde kullanılmamalıdır.
Ardışık oksijen konsantrasyonlarının seçimi
Kullanılan oksijen konsantrasyonunda gelişigüzel basamak boyutu seçilerek yapılan
belirli değişikliklerle, NT - NL = 5 değeri kullanılarak “küçük deney numuneleri için
alt - üst metodu” na dayanır.
Deney süresince, deneye tabi tutulacak bir sonraki deney numunesi için kullanılacak
oksijen konsantrasyonu, aşağıdaki gibi seçilir :
163
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
Önceki deney numunesinin yanma davranışı, “X” tepkisi vermişse, oksijen
konsantrasyonu azaltılır; aksi takdirde önceki deney numunesinin yanma davranışı,
“O” tepkisi vermişse, oksijen konsantrasyonu arttırılır.
Biri “O” ve diğeri “X” tepkisi veren iki oksijen konsantrasyonu, aralarında hacimce
yüzde ≤ %1,0 (V/V) fark bulununcaya kadar, uygun kademe büyüklüğünde oksijen
konsantrasyonu değişimleri kullanarak
tekrarlanır. Bulunacak olan oksijen konsantrasyonları çiftinde “O” tepkisi veren,
kullanılacak ilk oksijen konsantrasyonu olarak seçilir.
Oksijen konsantrasyonu değişimleri:İlk deneydeki oksijen konsantrasyonu aynen
uygulanarak bir deney numunesi işleme tabi tutulur. Bir seri NL ve NT sonucunun
ilki olarak uygulanan oksijen konsantrasyonu (c0) ve “X” veya “O” tepkileri
kaydedilir.
Ardışık oksijen konsantrasyonları farkı (d), toplam gaz karışımının %0,2’ si (V/V)
kadar olmalıdır. Bu karışımlarla, yakma işlemleri aynen tekrarlanarak c0 değerleri ve
bunlara karşılık gelen tepkiler not edilir. Bütün bu işlemler, farklı bir tepki
gözleninceye kadar tekrarlanır.
Deney sonuçlarının, genellikle %0,2’ nin (V/V) dışında bir “d” değerinin şartları
sağladığını göstermesi halinde, bu değer d’ nin başlangıç değeri olarak seçilebilir.
Dört deney numunesi daha, d = %0,2 (V/V) alınarak deneye tabi tutulur. Her deney
numunesi için uygulanan c0 ve gözlenen tepkiler kaydedilir. Son deney numunesi
için uygulanan oksijen konsantrasyonu, cf olarak gösterilir.
%0.2 (V/V) değişimlerle gözlenen ilk farklı değer ile bu dört deney numunesinden
elde edilen sonuçlar, NT serisini meydana getirir. Buna göre,
164
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
NT = NL + 5
NT serisindeki (cf dahil) son altı deneyde gözlenen tepkiden oksijen konsantrasyonu
ölçümlerinden, tahminî standard sapma, σ, hesaplanır. Bulunan sonuçlar;
σσ 5,13
2<< d
şartını sağlıyorsa, oksijen konsantrasyonu hesaplanır. Aksi takdirde
d < 2σ/3 ise, işlemler; d için daha büyük değerler kullanılarak, eşitlik sağlanıncaya
kadar tekrarlanır veya
d > 1,5σ ise, işlemler; d için daha küçük değerler kullanılarak, eşitlik sağlanıncaya
kadar tekrarlanır. Ancak ilgili mamul standardında aksi belirtilmedikçe d, %0,2
değerinin altına düşürülmemelidir.
Hesaplama ve sonuçların gösterilmesi
Oksijen İndisi
Oksijen indisi OI, hacimce yüzde cinsinden aşağıdaki bağıntıdan hesaplanır:
OI = cf + kd
Burada;
cf : NT ölçümü serisinde kullanılan, nihaî oksijen konsantrasyonu değeri,
virgülden sonra bir hane ile hacimce yüzde cinsinden,
d : oksijen konsantrasyon seviyeleri arasındaki fark, virgülden sonra bir hane ile
hacimce yüzde cinsinden,
k : Çizelge 2.3. ’den bulunan bir faktördür.
165
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
σ’ nın hesaplanması için, OI virgülden sonra iki haneyle hesaplanmalıdır. OI
sonuçlarının gösterilmesi için bulunan sonuç en yakın 0,1 değerine yuvarlatılır. En
yakın değerde tereddüt varsa, küçük olan 0,1 değeri alınır.
Çizelge 3.3. Dixon’ un “alt - üst” metoduna göre yapılan tayinlerden oksijen indisi
konsantrasyonu hesaplamak için k değerleri 1 2 3 4 5 6
İlk NL tayini için k değerleri Son beş ölçüm
için tepkiler a) O OO OOO OOOO
XOOOO
XOOOX
XOOXO
XOOXX
XOXOO
XOXOX
XOXXO
XOXXX
XXOOO
XXOOX
XXOXO
XXOXX
XXXOO
XXXOX
XXXXO
XXXXX
-0,55
-1,25
0,37
-0,17
0,02
-0,50
1,17
0,61
-0,30
-0,83
0,83
0,30
0,50
-0,04
1,60
0,89
-0,55
-1,25
0,38
-0,14
0,04
-0,46
1,24
0,73
-0,27
-0,76
0,94
0,46
0,65
0,19
1,92
1,33
-0,55
-1,25
0,38
-0,14
0,04
-0,45
1,25
0,76
-0,26
-0,75
0,95
0,50
0,68
0,24
2,00
1,47
-0,55
-1,25
0,38
-0,14
0,04
-0,45
1,25
0,76
-0,26
-0,75
0,95
0,50
0,68
0,25
2,01
1,50
OXXXX
OXXXO
OXXOX
OXXOO
OXOXX
OXOXO
OXOOX
OXOOO
OOXXX
OOXXO
OOXOX
OOXOO
OOOXX
OOOXO
OOOOX
OOOOO
İlk NL tayini sonuçları,
b) X XX XXX XXXX
iken kullanılacak k değerleri, 6. sütundaki ilgili tepkilerin
karşısına gelen değerlerdir. Fakat, bu durumda k’ nın işareti zıt
alınacaktır. Çünkü bu durumda, OI = cf – kd ’ dir.
Son beş
ölçüm için
tepkiler
166
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
k değerinin tayini
k’ nın işareti ve değeri, deneye tâbi tutulan deney numunelerinin tepkilerinin şekline
bağlıdır ve aşağıda açıklandığı gibi, Çizelge 3.3. ’den tayin edilebilir: a) deneye tâbi
tutulan numunenin tepkisi “O” ve dolayısıyla ilk zıt tepki “X” ise; yapılan dört
deneyde bulunan tepkiler göz önüne alınarak Çizelge 3.3’ ün 1. sütununda uygun
satıra bakılır. k’ nın işareti ve değeri, bulunan NL serisin-deki “O” tepkilerinin sayısı
(çizelgenin a) satırında gösterilen), 2, 3, 4 veya 5. sütunlardan hangisine uyuyorsa o
sütundan seçilen satırdan bulunur.
b) deneye tâbi tutulan numunenin tepkisi “X” ve dolayısıyla ilk zıt tepki “O” ise;
yapılan dört deneyde bulunan tepkiler göz önüne alınarak Çizelge 2.3’ ün 6.
sütununda uygun satıra bakılır. k’ nın değeri, NL serisindeki “X” tepkilerinin sayısı
(çizelgenin b) satırında gösterilen), 2, 3, 4 veya 5. sütunlardan hangisine uyuyorsa o
sütundan seçilen satırdan bulunur, fakat k, ters işaretli olmalıdır. Bu bakımdan,
Çizelge 3.3’de gösterilen k değerleri, işaret değiştirir.
Oksijen konsantrasyonu ölçümlerinin standard sapması
Oksijen konsantrasyonu ölçümlerinin beklenen standard sapması, σ, aşağıdaki
bağıntıdan hesaplanır :
( )2/1
1
2
1⎥⎥⎥⎥
⎦
⎤
⎢⎢⎢⎢
⎣
⎡
−
−=∑=
n
OIcn
ii
σ
167
EK-3. (Devam) ASTM D 2863-00 standardına göre deney numunelerinin oksijen
indisi tayini metodu
(Devam)
Burada;
ci : Sırasıyla NT serisindeki en son altı tepkiyi okurken uygulanan oksijen
konsantrasyonu, %,
OI : hesaplanan oksijen indisi değeri,
n : ∑(ci - OI)2’ ye katkısı olan oksijen konsantrasyonu ölçümleri sayısıdır.
Bu metot için n = 6’ dır. n < 6 için metodun kesinliğinde azalma olur. n > 6
durumunda alternatif istatistik kriterler geçerli olur.
168
EK-4 Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrografı
Resim 4.1 A numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
Resim 4.2 B numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
169
EK-4. (Devam) Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrografı
Resim 4.3 C numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
Resim 4.4 D numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
170
EK-4. (Devam) Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrografı
Resim 4.5 E numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
Resim 4.6 F numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
171
EK-4. (Devam) Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrografı
Resim 4.7 G numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
Resim 4.8 H numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
172
EK-4. (Devam) Bazı numune gruplarının X50 büyütme SEM mikrografı
Resim 4.9 K numunesinin X50 büyütmede SEM mikrografı
173
EK-5 Bazı numune gruplarının X500 büyütme SEM mikrografı
Resim 5.1 B numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
Resim 5.2 C numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
174
EK-5. (Devam) Bazı numune gruplarının X500 büyütme SEM mikrografı
Resim 5.3 D numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
Resim 5.4 E numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
175
EK-5. (Devam) Bazı numune gruplarının X500 büyütme SEM mikrografı
Resim 5.5 F numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
Resim 5.6 G numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
176
EK-5. (Devam) Bazı numune gruplarının X500 büyütme SEM mikrografı
Resim 5.7 H numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
Resim 5.8 K numunesinin X500 büyütmede SEM mikrografı
177
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : GÜNSAL, Çağla
Uyruğu : T.C
Doğum tarihi ve yeri : 16.02.1982 Zonguldak
Medeni hali : Bekar
Telefon : 0 378 227 58 47
e-mail : [email protected]
Eğitim Derece Eğitim Birimi Mezuniyet tarihi Yüksek Lisans Gazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü 2007 Kimya Mühendisliği Bölümü Lisans Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 2004 Lise Yabancı Dil Ağırlıklı
Köksal Toptan Süper Lisesi 2000
İş Deneyimi Yer Görev 2006–2007 Kayseri Atlantik Halıcılık A.Ş Boyahane Şefi Yabancı Dil İngilizce Hobiler Sinema, basketbol, ar-ge