terim (mustalah) fiilinin ancak -...

22
arnp dili ve BATI TERtMLERiN ARAPÇAYAAKT Mustafa Tahir 1 Çev. BOSTANCt* Terim (Mustalah) "c::J.b..... :,.JI" fiilinin kökünden gelir. fiilinin türevleri Ke.dm'de, hadislerde ve sözlüklerde yer Ancak fiilin türevi Ke.dm'de yer almaz. Buna mukabil pek çok hadis-i geçer. hadislerde " J::...) .)c. 0"ll11"' L?Jll::J1, .... ,1 '' tY. ..l4.:o..A .yle. c::J1..... :.1 ifadeleri Sözlüklerde ise bu kökü belirli bir mana ile . verilir. kelimesini ele alan ilk sözlük Zeb1dl'nin Tacu'l-anls eseridir. Kelime burada geçmektedir: Belirli. bir grubun belli bir konuda '5 · terim olarnk gelince; Girdili'nin bu konuda pek çok görürüZ. Bir "Bir ilk sqyutlanan bir isimle bir "Bir Mustafa Tahir Mecelletii MeC!Jiai'l-btgati'I-Arab!Jyeti'I-ÜrdütJI, 2005, sy. 69, s. 13 1-156'da olan, "Mustalahltuna'l-lugaviyye beyne't-ta'rlbi makalesinin çevirisidir. Külliyyetü'l- muallimill, Hail!Suudi Arabistan. ·· '' Yrd. Doç. Dr., Sakarya Ü. F., [email protected] Ahmed b. Hanbel, MiiSJled, el- Mektebü'l- ve ty, la:) II, 133, IV, 49, IV, 325, V, 203. Muhammed Murtaza ez-Zeb!dl, TliCII'I-anls, Dfuu Libya BingM ty, ·IJ"' c::-J maddesi. 187

Upload: others

Post on 14-Aug-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

arnp dili ve belagatı

BATI ORİJİNLİ TERtMLERiN ARAPÇAYAAKT ARILMASiı

Mustafa Tahir el-HAYADİRA"' 1 Çev. Alımet BOSTANCt*

Terim (Mustalah) Kavramı:

"c::J.b.....:,.JI" kelimesi"~" fiilinin zıt anlamlısı olan"~" kökünden gelir. "~" fiilinin türevleri Kur'an-ı Ke.dm'de, hadislerde ve çeşitli sözlüklerde yer alır. Ancak fiilin "~\"şeklindeki türevi Kur'an-ı Ke.dm'de yer almaz. Buna mukabil pek çok hadis-i şerifte geçer. Örneğin hadislerde " c::..l..b.....:.,ı ~ J::...) .)c. 0"ll11"' "~ J.ı.l_, L?Jll::J1,....,1 LJ.ğ"' '' .ıiıl .l,ıC tY. ..l4.:o..A .yle. c::J1.....:.1 Lı 1~ ~ ıY. ~_,",ve "b~Y:! ı) ö~l b~ J.ı.l ~\.iii" ifadeleri yeralır.ı

Sözlüklerde ise bu kavramın kökü belirli bir mana ile sınırlandınlmaksı-. zın verilir. "Istılah" kelimesini ele alan ilk sözlük Zeb1dl'nin Tacu'l-anls adlı.

eseridir. Kelime burada şöyle geçmektedir: uistılah: Belirli. bir grubun belli bir konuda tfYlaJmasıdır. '5 ·

Istılahın terim olarnk tanımına gelince; Girdili'nin bu konuda pek çok tanım verdiğini görürüZ. Bir tanımı şu şekildedir: "Bir fi!Jitı ilk anlamttıdan sqyutlanan bir isimle adlmıdınlmasına dayalı bir t!Jicışımdır. "Bir diğer tanımı şudur:

Mustafa Tahir el-Hayadira'nın, Mecelletii MeC!Jiai'l-btgati'I-Arab!Jyeti'I-ÜrdütJI, 2005, sy. 69, s. 13 1-156'da yayınlanmış olan, "Mustalahltuna'l-lugaviyye beyne't-ta'rlbi ve't-tağnb" adlı makalesinin çevirisidir. Külliyyetü'l-muallimill, Hail!Suudi Arabistan. ··

' ' Yrd. Doç. Dr., Sakarya Ü. İlahiyat F., [email protected] Ahmed b. Hanbel, MiiSJled, (neşr. el-Mektebü'l-İsffimi ve Dfuıı Sadır), Beynıt ty, (sırasıy­la:) II, 133, IV, 49, IV, 325, V, 203. Muhammed Murtaza ez-Zeb!dl, TliCII'I-anls, (neşr. Dfuu Libya li'n-neşr), BingM ty, ·IJ"'

c::-J maddesi.

187

Page 2: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

"Istılah: Bir laff(!11, aralarındaki ilgi sebebfyle sö;diik anlammdan sqytttlanıp bCJ!ka bir anlamda kullam/masıdır. 'Bir laft!n belirli bir arılam kar[tlığında kullanılması hıtsu­sllnda ittifak edilmesidir. ', 'Maksadı açıklamak amaC!Jia bir laff(!n sö!{jiik anlamından alınıp bir başka manada kul/amlmasıdır' ve 'Belirli gruplar arasmda kıtilam/an muqy~ yen bir lafızdır' da denilmiştir. ·~

Cürd.ıll'nin bu tanımlan incelendiğinde· bazılan:nın doğru ve geçerli ola­bilmesi için bazı ilkelerin gözecilmesine ihtiyaç duyulduğu görülür. Bunun için -her ne kadar konumuz bu bazı tariflerdeki zaaf noktalanndan bahset­mek değilse de- şuna işaret etmemiz yeterlidir: Bir terimin oluşması için "bir topluluğun onun üzerinde uzlaşrnış olması" şartını ileri sürmek tartışmaya. açıktır. Zira terimierin oluşması için illa da uzlaşma ve fikir birliği (icma) şartı arannıaz. Zira bazen bir şahıs bir terim icat edip onu araştırmalannda ve eserlerinde kullanır, daha sonra da diğer kişiler onda bir değer görüp onu benimseye bilirler.

Böylece o terim üzerindeki uzlaşma terimin oluşumundan daha sonra gerçekleşmiş olur. Diğer yandan, Gircam'nin yer verdiği tanırnlardan bazıları diğerlerinden daha çok kabu1e şaya.ndır. Özellikle de lafzın, sözlük anlamın­dan farklı yeni bir anlamda kullanılması ve eskiden kullanıldığı sözlük manası ile yeni kazandığı anlam arasında bir bağ bu1unrnası şeklindeki tarumlar bu tarzdır.

Günümüzde ise, MahmUd HicM, AVnıpadaki terimbilim uzmanlarının üzerinde ittifak ettikleri en iyi tarif biçiminde nitelendirerek şu tarifi vermek­tedir: 'Terimsel sözdik vrya terimsel ifade: Anlamı vrya daha doğru bir deyi{le kulla­nımı ott~rmuş, anlam çerçevesi net olarak belirlctJmiş tek/ basit bir kavram vrya bilejik ifadedir. Belirttiği anlam sınırlı olan iizel bir ifadedir. Mümkün olduğunca açıktır. Diğer dillerde de karfZiığı vardır .. Daima belirli bir bran[a ö~ii bir sistem dolqyımmdq gelir. Açık ve net olmcısı zorntılulllğu bö]lelikle (am/an ö'zellikler aracılığryla) tebelliir eder. '5

Bu son tanıma dikkatli bir şekilde bakıldığında iki önemli nokta üzerinde yoğunlaştığı görülür. Birincis~ terimin açık olmasıdır. Zira tanımda terimin mümkün olduğu kadar açık olması istenmekt~dir. İkincisi de özel bir nizarn çerçevesinde, belirli bir daldaki terimlerle beraber ku1lanılrnasıdır. Ancak diğer dillerde karşılığı olması şartı belki de bu tanıını biraz zayıflatrnaktadır.

el-Cürcanl, Kitabu't-Ta'tfjôt, (neşr. Daru'l-kutubi'l-ilmiyye), Beyrut 1995, s. 28. :MahmUd Fehı:rı1 HicM, "ilmu'l-mustalah", Metel!etii Mecmai'I-Kahin1, 1986, sy. 59, s. 54.

188

Page 3: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

Bu sebeple, bize göre uygun olan, bu tanırnın diğer dillerde karşılığı ol­ma şartı dışanda bırakılarak alınması veya :MahmUd FehmLHid.zi'nin yer verdiği şu diğer tanımın kabul edilmesidir: "Istılah/ terim: Homojen (unsur/an lfirbirjyle I!JIImlu) bir dii~nek içerisinde tarif edilebilir bir isimdir. Bijylelikle sınırları belirgin ve net bir adiandırma yapılm!{ olur. Bu da bir fi!Jin ihıce adlandmlması, ardın­dmı bir di:rge içerisim yerlqtirilmesi, bunun yanında bir diifiincryi vrya kavramı bir kapalılığa yol açmadan tam olarak belirtmesidir'6

Günümüzde T erimbilimin Durumu

Bilginler terimin önemi, konumu ve terimler oluştuıUlurken ve kullaru­lırken takip edilecek usullerin belirlenmesinin zorunlu olduğunun farkına varmışlar ve bunun sonucu olarak Sovyet bilim adamı Lotte ve Avusturyalı bilim adamı Wuster'in Çabalanyla terimbilim (ilrnu'l-mustalah) adı verilebile­cek bir bilim dalı ortaya çıkmıştır. Dünya $tandardizasyon Örgütü'ne göre bu ilim dalının tanıını şu şekildedir: Sosyal işlevi itibariyle, beşeri ihtisas alan­Ianna ~t kavrarnlara isim vermek için yapılan alan çalışmasıdır? Ali Kasım ise şu şekilde tanımlamaktadır: İl.ml kavramlarla dilde onlan ifade eden te­rimler arasındaki. bağiantıyı araştıran bilim dalıdır.B Bu bilim dalının temel görevi, kavramlar ve delaletleri konusunda hassas bir belirleme ile, kavram sistemlerini ve kavramlan belirli bir bilgi alanına bağlayan ittibatlan incele­mek, kavramlan ifade eden lafızlarda geniş çaplı standardizasyon ve kavram­lam, geçerli dil ölçülerine sıkı bir şekilde bağlı kalarak, şekil ve içerik açısın­dan uygun karşılıklar bulrnaktır.9

Daha sonra terim bulma işini takip ve deruhte etmek Ve işin nazariyesini ortaya koymak üzere pek çok merkez ve kuruluş oluştuiulrrıuştur. Bunların en önde gelenlerinden biris~ UNESCD (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) ile Avusturya Terimbilim Enstitüsü arasındaki anlaşmayla kurulan Uluslararası TerimbilimMerkezi (İnfoterm)dir.ıo

Am., s. 55. 7 Ali Kasım, "Ilmu'l-mustalah beyne ilmi'I-mantık ve ilmi'l-luga", Mecelletll'l-li.rôni'l-Arabi,

sy. 30, 1998, s. 85. Ali Kasım, "en-Nazariyyetü'I-mınıe li-vad'i'l-mustalahlt ve tevhidihl ve tevlk:ıha", Mecelletü'l-/üdni'f-Arabf, sy. 18, 1980, s. 9. Leyla el-Mesudl, "ilmu'l-mustalahat ve bunUku'l-mu'tayat", Mecelletii'l-li.rôni'I-Arabz~ sy. 28, 1987, s. 85.

ıo Staı:}.dart Terim Bilgileri Bankası, Fransız Dili Terimbilim Cemiyeti ve Fransız Standar­dizasyon Cemiyeri de bu müesseselerin öne çıkanlanndan bazılanclır.

189

Page 4: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

- . Bu merkez (İnfoterm), terimbilimin, aşağıdaki hususlara eğilmeyi gaye

edinen genel nazarl' esaslannı tespite çalışmaktadır:

• Yapılan, özellikleri, sistemleri ve aralanndaki ilişkiler bakımından kavramlar

• Terinilerin unsurlan, parçalan ve kısaltmalan

• Terimlerle onlann belirttiği özel alanlar arasındaki dilsel ilişkiler

• Terimlerin birleştirilmesi ve stanckrdizasyonuıı

Terimlerle ilgili bilgilerin ve dokümanlarm takibi de merkezin yürüttüğü işler arasındadır. Bu da dünyanın her tarafından terirrilerle ilgili basılı dokü­manların toplanması şeklinde olmaktadır. Bunlar (terimlerle alakalı) esaslar ve ölçülerle ilgili olabileceği gibi belirli alanlara özgl! teıjmleri toplayan ko­lel\Siyonlar da olabilmektedir. Merkezin bir diğer görevi de yayınlanmış ça­lışmalar ve devam eden projeler hakkında bilgi vermektir.

Arap dünyasında terimbilime yakın zamana kadar önem verilmemiştir. Yapılan çalışmalar da bir grup bilginin ortaya koyduğu ve dergilerde yayınla­dıklan araştınnalar ile terim oluşturma metotlannda birlik sağlamayı a.n:ıaçla­yan sempozyumlar düzenlenmesi ile sınırlı kalmıştır. Bu sempozyumlann en göze çaıpanları, 1981 yılında Rahat'ta ve 1993 yılında Arnman'da düzenlen~ miş olanlardır. Ancak bu araştırmalarda ve sempozyumlarda ortaya konulan esaslar ve kurallar etkin bir uygulama imkanı bulamamıştır. Zira bunların uygulanması, bu esaslarm yerleştirilmesi ve kullanım alanına aktarılması işini takip edecek, uzmanlan arasında kullanım istikran ve yayg:ınlık ~ için, söz konusu esaslarm araştırma ve makalelerde hak ettikleri yeri almalan hususuna gerekli desteği verecek bir kuruluşun varlığına ihtiyaç duymaktadır.

Terimin Unsurlan:

T erimbilimin durumu ve terim oluşturulurken takip edilen metotlar ko­nusuna devam etmeden önce terimin unsurlan üzerinde dunnamız uygun olacaktır. Bu u.İısurların en barizleri şunlardır:

1. Kavram (mefhum, ınana): Terimin ana unsurudur. Biz burada De Sousser'in yaptığı gibi onun maddi şeklinden bahsedecek değiliz. Zira bu

ıı Cevad Husm Semrune, "el-Hareketü'l-mu'cemiyye bi-mektebi tens!gi't-ta'rlf", Mecelletii'l­

lisôni'f-Arabf, sy. 46, 1998, s. 41.

190

. /" ....

Page 5: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

başka bir konudur. "mefhuınlkavram" terimine ve onun işaret ettiği manaya baktığımızda Pelher'in onu şu şekilde tarif ettiğini görürüz. "Tek tek şeylerin akıldaki tasavvurudur. Bu tasavvur bazen tek bir şeye bazen de aralannda ortak bir özellik bulunan bir gruba ait olabilir."12 Yıne ona göre, "kav­ram/ mefhum" genel terim nazariyesinin ana merkezini ve terinıle ilgili her türlü çalışmanın başlangıç noktasını oluşturur.13 Kavramlar, okuyan ya da işitenin zihninde belirlenmesi ve anlaşılır kılınması gereken zihinsel objeler­dir. Kavrarnlann belirlenmesi ise ikiH şekilde gerçekleşir:

a) Kavrarnlann bizzat kendilerinin belirlenmesi. Bu da unsurlarının, cüz­lerinin ya da örneklerinin ifcı.de edilmesi veyahut da diğer mefhurnlarla bağ­lan~ı kurulmaksızın tarif edilmesiyle olur.

b) Kavramlarm birbirleriyle ilişkileri bağlamında belirlenmesi. Bu belir­lemede gerek bilgi oluşturma (bilgisel inşa) sırasında kavramların nasıl ifade edildikleri, gerekse onlann dilsel biçimlerde varlık sahnesinde nasıl yer aldık­ları da ortaya konur. Mesela, dildeki terkibin "bir anlam ifade etmek için bir araya getirilen kelimeler topluluğu" şeklinde tanımlanması ve dildeki anlam­lannın bilinmesini sağlamak için, bu terkipteki kavramlann bürünebilecekleri terim, cümle veya ifade gibi dilsel kalıplarla sıralarwı.asıdir. Tıpkı, fiilin, "be­lirli bir zamanla bağlantılı bir oluşu gösteren şeydir" ve rnastarın, "belirli bir zamanla kayıtlı olmaksızın bir oluşa delalet eden şeydir" şeklinde tarumları­masında oldUğu gibi. lS

Bu iş, terimler aiarunda çalışanların kavramlar, onları belirleyen kategori­ler, özellikler, görevler ve bağlantılar konusunda tam bir1 bilinç içinde olma­. sını gerektirir. Zira her bir kavramın ait olduğu ve ona göre belirlendiği bir ortam vardır. Sacir'e göre; "Kavramlar, yan bağlantılar vasıtası ile oluşan ve başkalarının sahip olmadığı bir takım bağlantılar içerme özelliğine sahiptir­ler ... Başka kavramlarla bağlantı kurulması yoluyla yeni kavramlar oluşması d~ mümkündür."l6 Yine, gerçek alemin konuları arasındaki ilişkiler çeşitli ve

u Helmut Felber, Terminoloji Manua!, Paris 1999, s. 115 ıJ . A.e., s. 102. 14 Müellif burada üç kelimesini kullarunakla birlikte iki şekle yer vermektedir. Bu sebeple

biz üç kelimesinin hata sonucu kullanıldığı kanaariyle tercümede iki kelimesini kullan-dık. (Çev.) .

ı; B k C Sacir, (Çev. Cev~d :Husru Senıiine), "Nazariyyetü'l-meflhlın fl ilrni'l-mustalahat", Mecelletii'l-lisani'I-Arabı~ sy. 47, 1999, s. 188.

16 A.m., s. 188.

191

Page 6: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

.~!·!·''.• j,

ı: tı ı !1 :1 i! çoktur. Bir kavra,mın teşekkülünün önemli bir parçasını, "kavramlann özel­

liklei-i arasındaki hususi bağlantılann, bunun yanında kavramlarm gerek ken­di aralannda gerekse onlarla eşya arasındaki özel ittibat nokı:alannın seçimi oluşturabilir."17 Zira kavramlar arasındaki ilişkiler muhtemel ittibatların alt gruplarını teşkil ederler. Bu durum, belirli konu alanlarına aynlmış bulunan bilgi ortamlarında özellikle geçerlidir. Çünkü kavramlar ister bizatihi alt gruplara isterse başka gruplara ait olsunlar birbirleriyle irtibat halindedirler. Tıpkı bizzat belirli konu alanlanna ait kavramlarm belirttikleri konularla ya özel tabiatları ya da gerçek hayat bağlarıyla bağlantı içersinde olmaları gibi.ıs

Bundan dolayı, çeşitli kavramlar, araştırmacıların üzerinden ağır bir yük ve yorgunluğu atacak bununla birlikte onlann yeni ve sonradan ortaya çıkan kavramlarla açık ve yerleşik kavramlar arasındaki bağlantıyı kurmalarını sağ­layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini mümkün kılacak düzenlemelere ihtiyaç duyarlar. Kavram nazariyesi tam da bunu gerçekleş­tİnneye çalışır.

2. Lafız: Bununla, ilk defa ortaya konulur veya tercüme edilirken, son­radan ortaya çıkan kavramın delalet ettiği anlamı ifade etmesi için seçilen lafız kastedilmektedir. Burada şuna değinmemiz zorunludur ki, belirli bir kavrama işaret etmesi için lafzın (terimin) seçimi esnasında iki şeyin mutlaka gerçekleşmesi gerekir:

1) Terimin lafZı anlamının onun i1rrll anlamıyla uyumsuzluk teşkil etme­mesi. Bu durum, i1rrll titizlik (dikka ilmiyye) olarak ifade edilir.

2) Terimin terim olarak ifade ettiği anlamla onun dildeki anlamının bir­biriyle uyumsuz olmaması. Bu da dilsel titizlik (dikka lugaviyye) olarak ifade edilir. Bunun anlamı şudur: Terimin verilmek istenen i1rrll kavramı ifade etmesi, aynca da hem yapı hem de anlam olarak dilin kurallanna uygun ol­ması gerekir.19

Öte yandan, bir kavramı ifade etmesi için seçtiğimiz lafzın o kavramın bütün özelliklerini kapsaması gerekmez. Hatta, lafızla onun ifade ettiği kav­ram arasındaki küçük bir bağlantıdan dolayı bir lafzın (terim olarak) seçilme-

17 Am., s. ı 92.

1s Am., s. 192-193. 19 MemdUh :Hasara, "İşlclliyyetü'd-dikka fi'l-mustalahi'l-Arab?', Mecelletii'-ta'rib, sy. 7, 1994,

s. 41.

192

Page 7: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

si de mümkündür. Eski ulemanın tek bir konuyu cüzlerine ayırdıklannı ve her bir cüz için uygun lafzı seçme konusundaki bakış açılannın farklı olabil­diğini de görürüz. Fiilin taksimi buna örnektir .. Fiilin .mesela mazi (geçmiş. zaman), hazır (şimdiki zaman) ve müstakbel (gelecek zaman) şeklinde taksim edilmek yerine, maz1, muzan ve emir olmak üzere üçe ayııldığını görüyoruz. Bu terimleri koyan, birinci lafız (maz~ için zaman yönünü dikkate alırken, ikinci kısımda (muzan) bu yönü ihmal ederek irabı kabul noktasında isme olan benzerliği dikkate almıştır. Üçüncü de (emir) bu yönü de bırakmış ve kendisinden elde edilen anlamı itibara alan bir isimlendirme yaparak "emir fiili" demiştir.

Bununla beraber seçtiğimiz lafzın kalıcı olma gerekçelerine sahip olması ve her hangi bir yönden ifade etmek için tahsis edildiği kavram ile çelişme­mesi gerekir. O lafzı kııllanacak olanlarca kabul görmüş olması ve o terimiri dahil olduğu alanda kııllanılan diğer lafızların tabi olduğu genel çerçevenin dışına çıkmaması da şarttır.

Kolaylığı ve bir müessese veya kııllanıldığı ilim dalındayeri olan birisi ta­rafından konulmuş olmasılafza güç kazandıran hususlardandır. Lafzın terci­hinde başka faktörler de devrededir. Mesela lafzın kısalığı (icaz) bunlardan­dır. Bazen lafız başlangıçta terkip şeklinde olur. Sonra kısalmaya ve değişime başlar ve sonunda tek bir kelimeye veya iki kelimeden oluşan bir terkibe dönüşür. Bu tür uygulamalan Arapça'daki dil çalışmalannın başlangıç evrele­rinde görürüz. Mesela Sibeveyh'te pek çok lafız (terim) · terkip şeklindedir. Daha sonra bunlar kısalmaya başlamış ve günümüzde gördüğümüz şekle dönüşmüştür.

3. Tanım (Had veya Tarif): I<itfibu'I-Ayn'da "had" din tanımı şu şekilde yer alır: "İki ;ryi birbirinden qyıran !tl aralarmdaki "had"dir. Her bir ;ryin bitimi onun haddidir ... Hıtdudullah, Allah'ın açıklamı; oldıtğu ve apimamasını emrettiği

husus/ardır. 'QO Sekkaki de şu şekilde tanımlar: "Had, bir ;ryi cüiferi vrya gerekleri (/eva:.(Jm) ya da mtydatıa geldiği UtıStlrfart i/e cami' Ve mani' bir [eki/de tanım/amaktıt: Cami' olması ile, eğer varsa kapsamına giren biitiin fertleri ku[atmasım kastediyoruz Ma ni' olması ile de, b arka fert/erin onun kapsamına girmesine engel olmasım kasted!Jo­mz. Eğer o !V' hqyvan, insan vrya at gibi gerçek bir varlık ise, tarif gerçek olana ait bir tarif olmuf olur. Eğer bijyle değilse, mesela Anka ku;unda olduğu gi~i, bıt dım111ıda tarif genel hatlarıyla omt belirten /qfif qyrıntılı ifade o/mu; olur. Çoğunlukla ifadryi deği[tirir

ıo Halil b. Aluned, Kitôbu'I-Ap, (neşr: Daru'r-Reş1d), Irak 1981, (.ı...ı..c) maddesi.

193

Page 8: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

ve 'had, bir {ryi ona dmk bir vasifla nitelendirmek/ir' deriZ; Dmk ifadesi ile, tıiteletıdiri­len F!Je ait bir ferdi dıfarıda bırakan bir eksikliğin ve btıtkalarım ona dahil eden bir fazlalığın olmamasım kasted!JomZ; '~1

Günümüzde, her ikisi de aynı şeyin iki farldı ismi olmasına rağmen "had" kelimesinin karşiliğı olarak "tarif" ifadesinin kullanımı yaygınlaşmıştır. "Tarif" kelimesi için kitaplar, sözlükler ve ansiklopedilerde pek çok tanım yapilinıştır. Abdurrahman el-Bedevt onu şu şekilde tanımlar: 'Tarif (definition) -ki kadim mantık kitaplarında açıklayıcı siiz (el-kavl e!-[lirih) d!Je de isimlendirilir-bir kavrama ait ve onu btıtkalanndan ayırt eden sifatların toplamıdır. Buna giire tarif ile tarif edilen {ry (enry el-mHamj) aynıdır. Çünkü biri kısa diğeri ayrıntılı olarak her ikisi de aynı fryİ ifade etmektedir. '~2

Helmut Felber'e göre tarif, kendi alanında yer alan kavramlar içinde farldı bir bağlantıya sahip diğer kavramlar araciliğı,1a her hangi bir kavramı nitelendiren ve kavramlar manzumesinde onun yeripi belirleyen lafz! s1gadır.23

Terimsel (ıstılahl) tanımda bulunması gereken bazı linsurlar söz konusu-dur. Bunların en barizleri şunlardır: 24

1) Terimin hangi bilgi alanına ait olduğunun belirlenmesi

2) Terimin onunla a1akalı diğer terimlerle alakasının belirlenmesi

3) Terimin kavramsal olarak tarifi

4) Terimin belirlenmesi için genel anlamdan değil kavramdan hareket edilmesi yani her hangi bir terim oluşturmak için işe kavramın belirleQ.IDe­sinden başlanılması.

Bundan anlaşılmaktadır ki, terimleri kullanırken ıstılahl tanım ile genel • dilsel tanım arasında ayınri:ı yapmak ve birincisini yani ıstılahl tanımı sahip olduğu incelik ve icaz özelliklerinden ötürü öne almak gerekir.

ıı Eb{\ Ya'kılb es-Sekkakl, Mijtahu'l-u!flm, (neşr. Daru'l-kutubi'l-ilmiyye), Beyıut 1983, s. 436.

22 Abdumıhrrıfuı el-Bedev~ e!-Mevsfiatu'lfelseftyye, (neşr. el-Müessesetü'l-Arabiyye), Beyıut ty., I, 423-424.

23 Bk Cevad Seın.Wıe, "el-Mu'cemu'l-ilılli el-muhtas (el-menhec ve'l-mustalaht, Mecelletii Mecmai Dımefk, 2000, sy. 75, s. 979.

24 Am, s. 980.

194

/• ....

Page 9: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

Tarif ortaya koyma usullerine gelince, eski alimlerimizin tarif için birden çok usul seçtiklerini görüyoruz. Bir şeyi tarif için ya kendisiyle ayırt edildiği özelliklerle nitelendirmişlerdir ki, failin, ''Kindisine fiilin is~ad edildiği isimdir. Hiihnü de meıfit'luktur"25 şeklinde tarurnlanrrıası btina örnektir. Veyahut da unsurlarını, kısımlarını ve işlevini zikrederek tanırnla.rnışlardır. İbn Akll'in hurM-u nasıhayı. (ismini nasb haberini ref eden harfler) .''Bmılar altı haiftir: 'd Jx1 ,41 ,efi.~ ,uf.s 'u!" şeklinde tanımlaması buna örnek teşkil eder.

İbn Ak1l daha sonra şöyle demektedir: ''Bu haifler '(.)/S"nin tersi {ekilde, isimlerini nasb haberlerini rif ederler. 'Q6 Sibeveyh'in şu sözü de buna örnektir: «Kelime, isim ve fiil ile bu ikisinin dtpnda bir mana ifade eden haiften ibarettir. "1.7

Bazen terim örnekleme yoluyla da tarif edilebilmektedir: Sibeveyh'in ''İsim,

adam, at ve duvar gibi kelimclerdir. " şeklindeki isim tarifi buna misal teşkil eder.28

Modem tarif usulleri de eskilerin benimsedikleri usullerin dışına çıkmaz hatta belki de eski usullerden derlenmiştir denebilir. Felber tarif konusunda sadece iki usule değinınektedir ki bunlar şunlardir:29

1) Kavramın ifade ettiği anlamın ait olduğu alanı belirterek yapılan tarif. Bu tür bir tarif kavrarnın kendisine has bütün özelliklerle verilmesini içerir. Bu usUl Sibeveyh'in fiil tarifinde görülür. O fiili şöyle tarif eder: "Fiile gelin­ce;ifl olrq bildiretı isimlerden seçilmif ve geçmi.[te vrtk11 bulan (ma;d) ve henüz vuku bulmamıf ama ilerde vukıt b11lacak olan (mıtzari), hali ha=<Jrda kesilmeden devam eden bir İfi/ olupt belirten bir kalıpla sun11lm11f olan ifade ö·nıekleridir. ''3°

2) Kavramın unsurlarını zikrederek yapılan tarif. B~ tür bir tarif, kavra­mın, unsurları ve kendilerinden oluştuğu alt dallarla (furu) birlikte zikredil­mesini içerir. Bu usUlü de Sibeveyh şu tarifinde kullanmıştır: «Kelime, isim ve fiil ile bu ikisi dtpnda bir manaifade eden haiften ibarettir. '31

25 Şerhu İbtı Akil, Tah. Muhammed Muhyiddln. Abdu.lham1d, (neşr. DW'l-lugat), s. 262. 26 Ae., s. 245-346. v · Sibeveyh, ei-KitiJb, Tah. Abdusselam H1rUn, (neşr. Mektebetü'l-Hanc~, Kahire 1988, s.

12. ıa Ae., s. 12. 29 Bk Termüıologi Man11a/, s. 160-163. Jo Sibeveyh, ei-KitiJb, I, 12. Jı Ae., I, 12.

195

Page 10: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

ARAPÇA'DA TERİM OLUŞTURMA USULLERİ

Bilgirller ve araştırmacılar arasındaki iletişinlln sağlanması için terimin ne kadar önemli olduğunun, belirli bir kavramı gösteren ve kullanıcılarının yapı­lan tarif sayesinde ne ifade ettiğinden haberdar olacaklan kısa lafızlar ko­nulmasının zaruri olduğunun açıklaması yukanda geçmişti. Burada günü­müzdeki duruma temas etmeden önce eskilerin Arapça bir terim oluşturur­ken kullandıklan usullerden bahsedilmesi yerinde olac~.

A ARAP KÜLTÜRÜNDE TERİMLERİN OLUŞTURULMASI

T erim oluşturmada eskilerin metotları oldukça fazladır. Belki de ilk başta tarif şeklinde sunmuşlar sonra tarif kısalmaya başlamış ve .sonunda da kav­ram için onu ifade eden kısa ve özlü bir lafızda karar kılınmıştır. Ancak bi-· zim yoğunlaşacağımız husus bu değildir. Zira konumuz terimin sunuluş bi­çimi yani onun kısa ya da uzun oluşu, muhtasar bir ıafız mı yoksa kavram mı yoksa tarif mi olduğu değildir. Biz sadece kavramlan gösteren lafızlan seçer­ken eskilerin takip ettikleri metotlara değinmek istiyoruz. Bunların başlıcalan şunlardır:

1) Nakil: "Mecaz". olarak isimlendirilmesi de mümkündür. Abdülkadir· el-Cürcfu:ıi bu terimin ifade ettiği anlama şu şekilde işaret etmiştir: ''Meca~· Viidım kastettiği anlamı terk edip, .aralarındaki bir alaka sebebfyle ve yeni bir vad' söz konusu olmakstif11, gerçek manası dtftnda kullandığın kelimedir. ''32

Bu metot, yeni kavramları ifade etmeye elverişli t~rimlerin seçiminde yaygınlaşmıştır. Bunu mesela İbn Gnnl'nip. bina (mebnilik), nahiv, fıkıh ve başka terimleri ortaya koyuşunda görürüz. Örneğin, İbn Gnnl, bina (mebni­lik) terimini şu şekilde verir: "Kelimenin sonumm, bir ilmilin tesiri siiz kon11stJ ol­nıaksıijn sük1ln vrya tek bir hareke ü~re. sabit olmasıdır. Binalar yerlerinde sabit ol11p hareket etmediklerinden, mebni kelimelerin sotılamıın deği.Jmryip sabit kalması drmtmu bina (mebnilik) {eklinde isimlendirilmiftir. Halbuki çadır ve femsfye gibi diğer çok kt!l­lanılan menkul aletler bi!Jie değildir. Buna giire, bina lcifif, kort!JUCII, göigeletıdirici ve meskım olması bakımından, çam11r, kerpiç ve kireçten yapılan yapılara benzetilmif ve

·. tapnabilir e[Jadan ifyade tapnmaz nitelikteki yapı için kıtflanılmt{ttr. ''33

32 Abdül.kalıi.r el-Cürca.rıl, Kitôlm esrôri'l-belôga fi ilnıi'l-bi!Jdn, (neşr. Daru'l-kurubi'l-ilmiyye), Beyıut 1988- s. 304.

33 İbn Cirırıl, ei-Hasôis, (neşr. Daru'ş-şullni.'s-sekafiyye), Bağdat 1990, s. 38-39.

196

Page 11: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

2. ݧtikak (Türetme): "İşt:iill, mana, kök haıfleri ve bu haıflerin sıra­lanışı bakımından aralarmda birliktelik bulunan lafızlardan birini -mecazen de olsa- diğerinden elde etmekltüretmektir. Bınada fer (türetilen), aslın (k0k) anlamına delalet eder. Çoğunlukla anlamda da· bir ziyade söz konusu­dur ki, zaten asll harfler dışında ya da asll harflerin harekelerinde hakikaten veya hükmen farklılık göstermelerinin sebebi de budur."34 İşt:ilclkın, Arap­ça'nın diğer dillerden aynidığı en bariz özelliklerinden biri olduğu bilinen bir husustur. Bu metodun Arapça lafızlarm ve terimierin çoğunun seçiminde rol oynadığı açıktır. Terim oluşturulmasında kullanılmasının örneklerinden biri­sini ez-Zecdd'nin "nahiv" teriminin yapısına işaretinde buluruz. O "Bu İlme Nahiv Denilmesinin Gerekçesi" adlı başlıkta şu bilgiyi verir: "Z!Jad İbn Ebihi, içerisinde Arapça'mn cümle yapıları yer alan bir kitap yaif11Z[ ve sonra oradaki­lere ri!Jie demirtir. Bu yöm (nahve) yö·ne/in (yani bunu uygulayın) ",35

Arapça'yla ilgili ilimierin başka dillerden fazlaca etkilenmeyen kendine has bir yapıya sahip olduğu ve (o zamanlar) Araplarm medeniyet noktasında zirveye ulaştığı dikkate alındığında görülür ki, (geçmişte) iktirad (başka dil­den ödünç alma) ve naht36 gibi nispeten daha az kullanılan metotlarm da yaygın olmasına rağmen, bu iki usUl (mecaz ve iştiill) en fazla kullanılan usUller olmuştur.

Alimler bu iki metot çerçevesinde, ifade etmek istedikleri kavramlan gösteren lafızlarm seçiminde pek çok yol izlemişlerdir. Bunlarmen önemlile­ri şunlardır:

d) Ttt!Jsis: Bununla genel anlamlı bir lafzın belirli bir ı kavramı ifade et­mek için tahsis edilmesi kastedilir. Bu kavramın bu lafzın dildeki asıl anlamı ile belirli bir ircibatı mevcuttur. Bu şekilde lafız, özel anlamı olan bir terim haline dönüşür. Pek çok terimde bu metot görülür. Mesela "teaccüb" terimi böyledir. "Teaccüb", alışık olunmadığı için, başa gelen şeyden dehşete düş­meyi ifade eder. Sonra bu lafız bir nahiv terimine dönüşmüştür ve insanın

34 Hüseyin Vall, "Sebllu'l-işti.lclk beyne's-senilii. ve'l-kı:yas", Mccclletii Mccmai'I-Kohirc, 1935, sy. 2, s. 196.

35 Ebu'I-Kasım ez-Zecdl.d, ei-İzdh fi ifeli'tı-nahv, (neşr. Daru'n-neflli), Beynıt 1982, s. 89. 36 Bir kelime türetme çeşidi olarak naht, bir kelime ya da cümleyi alıp, onun harflerinden o

kelime ya da cümlenin taşıdığı anlamı ifade eden tek bir kelime oluşturma anlamına gelmektedir. Tanım ve naht hakktnda geniş bilgi için bk Yakup Civelek, "Arap Dilinde Naht", Niisha Şarkjyat AratttT7JJalon Dcrgi.ri, 2003, sy. 10., s. 97-118 (Çev.).

197

Page 12: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

bir şeyden dolayı duyduğu dehşeti ·ifade etmede kullanılan bir uslubu ifade etmektedir.

Ölürrün arkasından ağlanmasını ve iyiliklerinin sayilinasını ifade eden "nüdbe" terimi de buna örnektir. İbn S!de, el-Muhassas'ında, Ebu Zeyd'in "4~ <t.ı~l ~ı ~~" ifadelerinin "ölüye ağladııni ağlıyorurrı." anlamına geldiği,

. nüdbenin de aynı kökten isim olduğu ifadesini nakleder.J7 Sonra "nüdbe" lafzı terime dönüşmüş ve belirli şartlarla ölüye nida edilinesi üslubll.nu ifade etmek üzere tahsis edilmiştir. Bu iki terim hakkında söylenilenler, bina (mebnilik), nekra, ma'rife, münada, istiğase, bedel, iza:fet, atıf vb. başka te­rimler hakkında da geçerlidir.

b) lzdftt terkibi (irim tamktmas{J: Bu terkipte muzaf, muzafun ileyhle ilgili şeylerden biridir. "i'""" lll <.::.ıl..)\.c = ismin alametleri" örneğinde

olduğu gibi. Bu tamlamada "<.::.ıl..)l.c", isme bitişen v~ onu belirleyen husus­lardan birisidir. "i'"""'lll 0:!_,.i:l", "~1 <.::.ıl..)\.c", "u~l :i.....)l.c" vb. örneklerde de durum aynıdır. Veyahut da muzMun ileyh, muzafı belideyen bir şey olur. "yj\.i.ll ~= grub (üçüncü şahıs) zamiri?' örneğinde olduğu gibi. Burada muzaf~ ileyh olan "yj\.i.ll" kelimesi muzaf olan "~, kelimesini belirgin hale getirmekte ve onu zaınlr-i şan, muhltab (ikinci şahıs) zamiri, .mütekel­lim (birinci şahıs) zamiri gibi diğer zamir çeşitlerinden ayınnaktadır. " üY o~\", "pı 0:!_,.i:l", "çJ yll ı.)l....;Ii", "<.....iı.b.:JI u .;_r.." vb. terimierde de durum aynıdır.

c;) Terimin laftın yeniıe gl/i-e belirlenmesi· İsim cümlesinde müsnedü ileyh olan ismin yerine işaret eden "mübteda" teriminde olduğu gibi. Urrı.u'l-ibtida (başlangıç l.arnı) vb. terimler de böyledir.

~ Tenmitt nabiıde tfo ettigi giire-w giire belirlenmesı:· Ma en­nafiye (olumsuzluk ması) bunun ömeğidir. Çünkü bu terim "ma"nın,·.yer aldığı söz diziliş i içersinde ifade ettiği göreve işaret etmektedir. Yine, " o _)..oA

· Jilll = nakil hemzesi" terimi de fiilin önüne gelen ve onu lazım fiil halinden müteaddl haline veya tek bir mef'ill alan müteaddl fiil konumundan iki mef'ill alan müteaddl fiil konumuna nakleden hemzeye işaret etmektedir. Aynı durum, "~l..ilı ll ~=cinsini nefjr için olan la", "~jil\ r-ll= tekid Iamı",. "t..J\..ı..::,...J\ ~ d.;~l= muzari fiili nasb eden edatlar", " u.;_r..

37 İbn S!de, ei-Muhassas, (neşr. el-Mekrebetü't-tidnli't-tıbaati ve 'n-neşr), Beyrut ty., s. 141.

198

Page 13: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

. ··ıı ahs' haıfl ., " --- tı '' inka 1" " "-\ll - '1 , _ _. dih L.)<>J"O'>' = t ıs en) ::ı~ f'J= r arnı) rJ L.JAJ r.,r-= me ve zem fiili" vb. pek çok terim için de geçerlidir.

. e) Ekk;neler: Bununla bir konuda ifa ettikleri görevler bakımından ara­

larında benzerlik bulunan unsurlardan birini temel alma ve diğerlerini de ona ekleme kastedilmektedir. "\..a-:ii_,:..IJ l.JtS. = kfuıe ve benzerleri~', "4-JI_,:..i_, ::ıi.S = lci.de ve benzerleri" ve "4-JI_y..l_, 0l = inneve benzerleri" örneklerinde olduğu gibi. Birinci örnekte "kfuıe" konu için temel olarak alırınuş sonra ona benze­yen lafızlar kendisine eklenmiştir .

./} Laftın mstfhndtnlmdSt.' Bu da belli bir özelliği bünyelerinde bulun­duran sayılarla olur. "~\ .,.L......ı~l = beş isim" ve "4.....:..a.:JI JW~I = beş fül" örneklerinde olduğu gibi.

g) 1/bak: Bununla, aralanndaki bir benzerlik yönü dolayısıyla bir terimin bir diğerine i1hak edilmesi kastedilmektedir. Bu da bir terimin kı.yasta esas kabul edilip, benzerinin herhangi bir hükümde ona hamledilmesi şeklinde olur. Sıfat-ı müşebbehe, fiil-i muzari've tesniyeye haml işlemlerinde olduğu gibi. Müberrid, cemi müzekker salimin tesniyeye hamli konusunda şunlan söylemektedir: "İsmi, gerçek twıfyetıin cemisıyaparsan rej halinde vav ve niin eklersin. Vav ref alametidir. Nun ise kelimenin tekil halindeyer alan hareke ve tenvinden bedel­dir. Nasb ve ccr halinde vav yen·m ya bultmur. Bu cemide nasb ve cer halı~ tesniyede olduğu gibi qynıdır. Çünkü b tt cemi, gerçek tmıfyenin cemisidir ve· cemi miizekkcr salim­dir. '58

. .b) Teninin ona ait bir ıustfh belirlenmesi: Bu da terimin başkalann­dan ayrıldığı bir özellikle nitelendirilmesi şeklinde olur. "

1rl..:i11 .J~ "/1", " .J~ "/1

~Wll", "Ji,.....ll Jü\1", "~lill Jü\1", "~1 ::ı,ıSji!l", "ı;~l ~jill" vb. örneklerde olduğu gibi.

!) Giirev u: si'gamn birle§tin?mest:· Bu da terimin belirlenmesinde iki unsurun yani vezin ile o siganın ifa ettiği vazifenin rol alması şeklinde olur. "~1 ~1" (ism-i tafdil) terimi.buna örnektir. Terimin birinci parçası, iki şey arasında üstünlük bildiren lafızlann şekillendiği s1gaya, ikinci kısım yani (~1) ise bu s!ganın ifade ettiği anlama işaret etmektedir.

Yukanda yer verilenler, bir terim oluştururken az önce zikredilen metot­lardan sadece birinin kullamlacağı anlamına gelmez. Aksine tek bir terimin oluşturulmasında birden fazla bakış açısı birlikte söz konusu olabilir. Yine

JB el-Müberrid, el-M11ktedab, I, 5.

199

Page 14: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

terimin meydana getirilmesinde birden fazla metot kullan.ılrrıış olabilir. Belki de benzer sınıflara farklı şekillerde muamele ed.ilmiş de olabilir. Bu durumu fark etmek için füllerin taksimine bakınarruz yeterlidir. Zira maz!, muzm' ve emir şeklinde aynlrrıalan tek bir nizarn çerçevesinde değildir. M.h1 zamana, muzan' isme benzerliğe yani irabı kabule ve emir ise kullanımdan elde edilen manaya işaret eder. Böylece fiilin üç çeşidinden her birinin seçiminin diğerle­rinden farklı bir metoda göre olduğunu görürüz.

B. GÜNÜMÜZDE TERiMLER

Günümüzde terimler çeşitli sebeplerden dolayı eski a.Sırlarda olduğundan farklı bir duruma sahiptir. Bu sebeplerin· en barizi, terimierin oluşumunu gerektiren şartların değişmiş olması ve bu işin vaz etme arneliyesi olmaktan çıkıp, nazariye ortaya koyma ve araşurrna, terimierin tabi olduklan çerçevele­rin çizilmesi ve lafız ile kavram arasındaki bağın ~elirlenmesi arneliyesine dönüşmüş olmasıdır. Arapça'yla ilgili ilirolerin karşı karşıya olduğu bir başka durum daha söz konusudur ki bunun tesiri bu geçen hususlardan daha az değildir. O da şudur: Arapça'daki modem ilirolerin büyük çoğunluğu dış kaynaklıdır. Arapça başkalarına veren değil başkalarının ürettilderini alan bir dil haline gelmiştir. Buiıdan dolayı Arapça terimler oluştu.rulmasına yönelik pek çok problem meydana gelmiştir. Problem artık sadece terirrı meselesi olmaktan çıkıp bir medeniyet sorunu halini almış, 9ışandan gelen bu terim akımına karşı ne yapılması·gerektiği konusunda herkes uygun gördüğü çö­zümü yüksek sesle ifade etmeye başlamıştır.

Yabancı Terimierin Arapça'ya Aktanmı Konusunda Alirnlerin Görüııleri:

Mesele hakkındaki pek çok görüş ileri sürülmüştür. 19. yüzyıl sonlan ile 20. yüzyıl başlannda bu konuda araştırmalar ve makaleler kaleme alınmıştır. Şidyak, Yazıcı, Kırımlı, Corci Zeydan ve Yakup SarUf gibi pekçok alim ken­di görü.?ünü desteJ.9.eyen ve konumunu güçlendiren deliller ortaya koyma yoluna gitmişlerdir.

Yakup SarUf, Arapça'da muradifi olmayan bazı kelimelerin tercüme edilmesine karşıdır. O Arapça'da yaygın olarak kullanılan yabancı bir kelime~ nin terk edilerek onun yerine, yapılan bazı değişikliklerden sonra bile yabancı kelimenin anlamını tam olarak ifade edememesi de ihtimal dahilinde olan

200

Page 15: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

eski garip bir kelime aranmasının faydasını sorgulamaktadrr.39 Sonra şu so­nuca ulaşmaktadır: ''En ryiri her ilimdeki tercüme ve Arapçalafiırma ifini o ilmi bilip 1!)'gulqymılara bırakmaktır. Dil, biii!Jesindeki isimlerle değil, sahip olduğu haifler ve çejeimlerle kaimdir. Mesela kullamlan isim ve fiilierin yarısı Arapça olmasma rağmen Türkçe yine Tiirkçe'dir. 'l!O

Çeşitli ilim dallanndaki bilginierin ve uygulayıcıların o ilim dallanyla ilgili terimierin seçiminde rolleri olması gerektiğini kabu1 etmekle birlikte, Yakup SarUf'un görüşünün diğer kısmı, üzerinde dunnayı gerektirmektedir. Zira isimlerin önemi, harflerin ve çekimierin öneminden daha az değildir. Aynca da, onlardan ayrıldığı özellikler göz önünde bulundurulduğılnda Arapça'nın diğer dillerle karşılaştınlma imkanı yoktur.

Cnrci Zeydarı bu konuda daha da ileri gitmektedir. O eski lafızlan ayak bağı (guyU:d) olarak görmekte ve şöyle demektedir: ''Kalemlerimi:çj cahif!ye bağ­larından kurtarmamı~ bedevilik :çjndamndan çıkarmamız gerekir. Aksi halde bıt yeni ortamda varlığımı~ siirdiiremryii: On küsur asırdır bedevi/erin kom<fitikları dil ile kon11Jmqymılan kiiçiik gôremryii: Zira, ona fehirli elbisesini grydirmemiz durumu miis­teS11a, çöl ve çadır dili jehir/er ve sarqylar için.1!)'gUn deği/dir. "H

Bu davetİn bir çılgınlık içerdiği açıktır. Kadim veya modem oluşu bir dil için kusur teşkil etmez. Bu konuda, seçilen lafızlann tahsis edildiği kavramla­n ne kadar yansıtabildiği dikkate alınır.

Geçen bu görüşlere karşılık, Eılls SelUrn, dilde istediğimiz manalan yan­sıtacak lafızlan türetmeye yetecek kapasite olduğu görüşündedir. Ona göre dil asnn taleplerini karşılamaya yetecek kadar genişleme~ elverişlidir. Eğer batılılar için seleflerinde var olmayan bir takını yeni isimleri koyınaları ve tek bir kökten türetilmiş diller olmalarına ve kelimelerin de laf::z ve mana bakı­mından yakın alınalanna rağmen, Yunanca ve Latince'den iktihas ettikleri kelimeleri kendi dillerinin gramer kuralları ile uyumlu fonnlara dönüştürme­leri caiz ise, bizim de aynı şeyi yapri::ıamız ve o kelimeler iÇin Arapça karşılık­lar koyrnamız veya Arapça gramer kuralla!ına uygun kalıplara dönüştürme­miz niçin caiz olmasın? Üstelik bu diller ile Arapça arasında çok açık farklı­lıklar mevcuttur. Aynca, ~pça'da çok sayıda iştilclk (türetnıe) seçeneği

J9 "Arau'l-a'za", Mecelleiii Mectllai'l-İimi el-Arabı~ Dımeşk 1922, c. 8, s. 251. 40 Bir önceki kaynak 41 Corci Zeydan, ei-Lugatu'l-Arab!Jye Kôimm Hqyyntı, (neşr. Dw'l-hiill), s. 139.

201

~-

Page 16: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

mevcuttur ve çeşitli şekillerde genişletilmeye de müsaittir.42 Enis SelUm. daha sonra da, şayet alimler Arapça'nın sırlannı açığa çıkanna konusunda gerekli gayretleri gösterirler ve kavramlan ifade etmek için uygun lafızlan seçmede eskilerin yolunu takip ederlerse Arapça'da_görülen bazı eksikliklerin gideri­lebileceğim ifade eder.

M.artın Gusn da bu konuya temas etmekte ve Arapça'nın bazı ekler kul­Ianılarak geliştirilmesi çağnsında bulurıanık şöyle demektedir: 'l_Arapçaya anti,. aulo, metre ve grqfe gibi çok gerekli ba~ yabancı ekierin sokulmasına ne m ani olabilir? Yine eğer Arapça köklerden alınma kısa ekler üretmek zor ise yabamı dillerden ekler almamı~n manisi nedir?'l'r3 O, Avrupahlann ve Ermenilerin, Yunanca ve La­tince' den ekler alıp dillerine kattıklan ve böylece dillerinin en ince manalan ifade edebilir hale geldiği gibi, bizim de ayın şeyi yapmamız çağnsında bu­lunmaktadır.

Gusn'un ortaya koyduğu bu görüşün kabul edilmesi mümkün değildir. Zira bu görüş Arapça'nın temel kurallarına aykındır. Çünkü Arapça eklemeli değil türetıneli (bükmeli) bir dildir ve kendisine çeşitli kavramlan ifade et­mek için uygun lafızlan sağlama imkanı tamyan türetme kalıplanna sahiptir. Yine, Arapça'nın yabancı dillerdeki ön ve son ekierin verdiği manalan taşı­yan · s!galar üretmesi de mümkündür. Mesela (İngiliZce' deki) "er" ekinin "ism-i fail" s!gasıyla, "ing" ekinin "masdar" ile ifade edilmesi ... vb. imkan dahilindedir.

Arapça'run, kendi bükümlü (çekimlenebilen) yapısına uygun bir lafız seçme imkanı tanımadığı durumlarda yabancı terimiere başvurmanın gerekli olduğunu savunanlar da vardır. Arif Ebu Şakra şöyle demektedir: "Her hangi bir alete isim kqymamızgerckip de kqyacağzmız kelimenin Arapça asıllı olmasmı istedi­ğimizde, eğer bu _yeni Arapça kelime çekim/embilen değilse ·ve yabancı dildeki halfyle daha faiJa çekimlmebi!fyorsa, o Arapça kelime yerine yabancı kelimenin alınması daha fyidir. 'l'r4 E bu Şakra bu çağnyı ortaya atmakla birlikte bir taraftan da yabancı kelimelere kapının ardına kadar açılmasından sakındığını görürüz. O bu ko­nuda da şöyle der: "Ben yabancı kelimelerin dile rasgele so kulmasını savunmttyomm. Aksine bu konuda tutuculardan Stf)tlmm. Ancak ben, Arapça kurallarına 1fJfl11 t'e

42 "Araun ve eflcir", Meceiletii Mecmai'f-İimt e!-Arabt bi Dıme[k c. 9, s. 284. 43 Bir önceki kaynak. c. 12, s. 751. 44 Arif Ebı1 ş~, "et-Ta'ı:lf ve'l-mutavaa", MeceUetii'4addb, 1956, sy. 1, s. 15.

202

Page 17: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

dilin gereklerim göre fekimlenebilen kelime/ere kapı apiması gerektiğini diiJiinijyo­ntm. "fS

, Abbas Hasan da Ebu Şakra'nınkine yakın bir görüşe sahiptir. O da çok ihtiyaç duyulan kelimelerin Arapçalaştınlrnasına ancak mutlak olarak Arapça­laştıımadan kaçırulınasına, sadece özel isimler, bazı terimler, cins isimler vb. ile.sırurlı kalınması çağnsında bulunmaktadır.46

Abbas Hasan aynca, eskilerin yabancı.ilirnlerin Arapça'ya çevrilmesi ça- · balan ile Araplarm günümüzde yüz yüze olduğu durum arasında bir karşı­laştırma yapmaktadır. O, kendi hayatlatından farklı bir hayat hakkında ve maziye son derece zayıf bağlarla bağlı günümüz .i1m1 ortamı hakkında eski alirnlerin görüşlerinin alınmasının hata, hatta tehlike olacağı görüşündedir. Ona göre; şayet eski alimler de bu kadar yoğun terimiere sahip bir medeni­yede karşılaşsalardı şüphesiz benimsedikleri değer yargılan ile kendilerini kuşatan hayatı uzlaştırmaya gayret ederlerdi.

Abbas Hasan, nihayetinde şu sonuca ulaşmaktadır: Yabancı kelimelerin tamamına veya çağuna Arapça karşılıklar bulmak için zaman harcamak ve gayret sarf etmek, :Yorucu, yavaş ilerleyen ve dile geri kalmışlık yaftası vura­cak bir metottur.47

Abbas Hasan'ın görüşünde geniş bir ufuk sezinliyoruz. Zira o, modem ilirnlerin izlenmesine ve terimierin dil çalışmalarının niha1 amacı yapılmaması hususuna işaret etmektedir. Terimierin bulunması ve konulması, modem ilirnlerin Arap kültürüne taşınması hedefini gerçekleştinneye vesile olmaktan başka bir şey değildir. Bununla beraber bu . görüşün mutlak olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Çünkü çare, dışardan gelen ilirnlerin içerdiği terimierin çok olduğu deliline bağlanıp kalmak değil, aksine gayretleri bu tür problemleri çözmek için yoğunlaştırmaktır. Problemin çok çeşitli boyutlan vardır. Bunlann en barizi de yabancı ilirnlerin · Arapça'ya nakli ye onunla ·kaJllaşmasıdır. Aynca bu naklinde araştıımacılann dile giren yeni çalışmala­ra ulaşmasını sağlayacak bir suhffietle olması, bütün bunlann dilin sistemine zarar vermeyecek bir surette gerçekleşmesi ve asırlar boyunca dilin kazandığı istikrarı da göz ardı etmemesi gerekir. Arapça'ya hizmet edecek ve onun

45 Aynı kaynak, s. 16. 46 Bk Abbas Hasan, ef-Luga ve'n-nahv.bryne'l-kadimi ve'l-hadis, (neşr. Daru'l-mearif), s. 23 vd. 47 Bk Ae.; s. 242.

203 -

Page 18: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

doğasına. ters düşmeyecek faaliyetleri gerçekleştirebilmek için bütün bu bo­yudarın uzlaştınlması şarttır.

Bu geçen görüşlere mukabil, geleneğe dönmeye çağıran fikirler de görü­lür. Bu fikirlerin sahipleri, terimierin geleneksel terimlerden alınmasını ve onlar üzerinde çalışılıp işlemler yapılarak, istifade edilebilecek seviyeye geti­rilmesi gerektiğini ifade etmekte ve yenilgi düşüncesine kapılrrıarna ve Arap­ça'yı geri ka,lrrıışlığın sebebi olarak göstermeme çağrısında bulunmaktadırJar. Geleneğe dönmeye çağnda bulunanların önde gelenleri arasında Muhammed ·Rıza eş-Şeblb! ve Subhl Salih vardır. Bu konuda Latlf Zeytfuıe ve Ned'tt el­Mutavva' ve başkaları da onlara katılmaktadırlar.48

Bunların yanı sıra dışardan gelen terirolerin iki türü arasında fark gözeten bir diğer görüş daha mevcuttur. Buna göre; sadece kendisinden nakledilen dilde bulunan terimler tercüme edilip, iştikak, meca2 veya naht usullerine göre uygun bir Arapça s!gaya sokulurlar. Evrensel niteliğe sahip ve pek çok medelli dilde kullanılan terimierin ise kendi lafızlarıyla Arapçalaştınlmasıyla yetinilir.49 İbrahim Medkllr, bu konuda, Arapça'nın kendileriyle aynı grupta yer aldığı dillerden de istifade edilmesinin rtıümkün olduğu görüşündedir. O, Süryanice ve İbranice gibi Sfu:nl dillere de müracaat edilerek onlardan yeni anlamlan ifade edecek lafızlar alınmasına çağn yapar.so Ancak, Arapça'nın aynı grupta yer aldığı samı dillerin en güçlüsü olduğu bu alanda araştırma yapaniann dikkatinden kaçmamalıdır.

Dr. Serrılr, bu konuda sayılan o dillerin Arapça'dan yardım aldıklanna deyinmekte ve şöyle demektedir: "İbranice'de, ba~ ilmi terimierin batı dillerinden nakli esnasmda Arapça'daki ba~ iiç haifli kök/ere btıfVIIrmakta, sonra b11 ko'klere kendi dillerinden ön ya da son ekler ilave etmektedirle1: '51

Kahire'deki Arap Dil Kurumu da bu tartışınalarda rol oyı:ıamıştır. Zira üyeleri arasında terimierin tercümesi ve başka dillerden alınması konusunda

48 Bk "el-Mustalahu'l-lııgav! el-Arab1 rnine'l-bi.nii ile't·tevhld", MeceUetü'f-lisiıııi'f-Arabf, 1982, c. ı, s. 82-83. .

49 Ahmed Şeflk el-Haclb, "Menheciyyetü vad'i'l-mustalahati'l-ilmiyyeti'l-cedlde", Merel!etii'f­lisani'I-Arabi, 1982, c. 1, s. 38.

so İbrahlın Medkllr, "Meda hakki'l-ulemai fi'-tasamıf fi'l-luga", Mece/letü MemJai'l-Kahire, 1959, sy. 11, s. 147.

sı Semlr İst1tiye, el-M1tjkililtıt'f-fugavıjye .ft'l-vazôif ve'l-mustafah ve'l-i'{fiiı·iıc[;ye, (neşr. Daru Melciııi'-neşr), s. 1 11.

204

/. -

Page 19: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

tartışmalar. meydan gelmiştir. Üyelerden bazılan evrensel nitelikteki yabancı terimierin olduğu gibi alınması görüşüne sahiptir. Bu görüş taraftarlan ara­sında Talıa Hüseyin ve Ahmed LütH es-Seyyid bulunmaktadır. İlınl terimleri terciime eden Almanlann yaptık1arının uygulanması çağnsında bulunan Ali Tevfik Şlise onlara karşı çıkmıştır. Antuan el-Cenill ise ilı:n1 ıstılahiardan cevhe~e delalet edenler ile sıfata delalet edenler arasında ayının yapılması gerektiği kanaatindedir. Zira Arapça sıfatlar bakımından· zengindir. Bu yüz­den ilı:n1 terimlerden sıfatlara delalet edenlerin tercüme edilmesinde bir mah­zur yoktur.52

Durum ne olursa olsun, hatırlamarnız gerekir ki, dil terimleri ile uğraşır­ken1 dilin, kendi terimlerini diğer ilimlerde gerçekleşmesi beklenenden daha ileri derecede sağlayarak kendisine hizmet etmesini bekleriz. Diğer ilirnler, terimleri dışandan gelen ilimlere hizmet etme ve onları geliştirme amacıyla dahil etmeye çalışırken dil çalışmalan temel olarak dilin kendisine hizmet eder. Buradan şu sonuca ulaşınz ki, ihtiyaç duyduğumuz terirnlerin, dilin geri kalmasında amil olmalan değil dilin geliştirilıne5ine yardım etmesi gerekir. Hatta iş bunu da aşarak, ilimler için uygun terimleri bulmacia dil bilginlerini diğer ilim ve sanat erbabına yardım etme konusunda sorumluluk almaya çağırmaya kadar varır.

Bu, hiçbir şekilde, bütün yabancı kelimeler için onların yerlerini tam ola­rak tutacak ve onların bütün ifade ettiklerini aynen ifade edecek karşılıklar bulacağımız anlamına gelmez. Zira hiçbir dilin diğer dillerden etkilenmeksi­zin ve onlan etkilemeksizin tek başına yeterli olma imkanı yoktur. Yukanda geçenlerden maksat, bir dilin diğer diller karşısında kendi yapısını muhafaza etmesi gerektiği ve bilginierin karşılığını bulmakta zorlandıkları az sa}'ldaki kelimenin dilin genel yapısına etki etmeyeceğidir.

Günümüzde T erim Oluşturma Usulleri:

Günümüzde terim oluşturulması konusunda teoriler ortaya konulmuş olmaSına rağmen, Arapça'daki terim oluşturma faaliyetiy problemin bir yö­nünü üstlenen bir grup bilgin tarafından sağlanan fe.rdl çabalarla sınırlı kal­mıştır. Bu meyanda, tercüme edilmiş veya nakledilmiş çok sa}'ldaki terimi içeren pek çok sözlük veya araştırma ortaya çıkmıştır. Bu bilginierin sarf ettiği değerli çabaların her biri kendi alanında kalmıştır. Gayretierin birleşti-

;ı Bk Mahadm/1-celesat fi'd-deureti'L-hôdiyete atrete, Kahire 1971, s. 44-46.

205

Page 20: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

rilmesine ve bilginierin altında faaliyet gösterecekleri bir çatıya. ihtiyaç vardır. Aksi takdirde batıdaki bir bilginin ortaya koyduğundan doğudakinin haberi olmayabilmektedir. Bu yüzden de kişi, başkasının başlayıp ulaştığı noktadan devam ermek yerine yolculuğa baştan başlamaktadır.

Yukarıda belirtilenler ışığında görüyorı:ız ki, modem Arapça terimler ha­ıa pek çok problemle karşı karşıyadır. Bu açıdan bu terimierin durumu, Arapça'nın ve bütün Araplarm bu asırcia karşı karşıya olduğu pek çok çetin problemle aynıdır.

Burada günümüzde terim oluşturma usullerine, bunlann karşılaştıklan zorluklara ve bu konudaki eksiklik ve kusurlara bir göz atacağız. MecaZ. ve nakil gibi terim oluşturmada kullanılan eski usulleri bir tarafa bırakıp bu konuya el attığımızda, dışarıdan gelen terim seline karşı bir şeyler yapılması gerektiği çağrısını yüksek sesle seslendirenleri gö~. Bazı bilginler, kavrı:ı,­mı ifade ermeye uygun bir terim bulana kadar yabancı terimierin olduğu gibi kalmasını teklif etmektedir. Bazıları yabancı terimlerdeki ön ve son ekieri karşılamak için metotlar önermektedir. Böylece, konuyla uğraşanlar, yabancı terimiere kolaylıkla Arapça karşılıklar bulabileceklerdir. Yabancı s!gaların alınması ve bu kalıplara konulması için Arapça köklerin seçilinesi, böylece yaban~ı kalıplara göre Arapça köklerden terimler türetilı:rtesi metodunu öne­renler de vardır. Burada modem metotlardan dört tanesi üzerinde duracağız ki bu metotlar şunlarclır:

1) Yabancı terimierin ana dillerinde olduğu şekliyle alınıp Arap harfleriy­le yazılması. Bu şekil modem dil çalışmalannın başlangıç evresinde görül­müştür. Bunun sonucunda da, "<.::ı.J~~ ~_9."53 ve "~fi...J:!"""" terimleri gibi, Arapça'da kabulü zor terimler ortaya çıkmıştır. Bu tür bir işlem, zor da olsa zaman zaman "wl _;C~ .J'ıl" ve "wl _;C~\" gibi cihaz isimlerinin ve '\j\ .. JS.Jy," ve "y-ıl~y,'' gibi bilgin isimlerinin kabulüne zemin hazırlamıştır. Ne var ki böyle bir uygulamanın bunların dışındaki ilırll ve dille ilgili teriınlerde kabulü zordur. ·

2) Terimi oluşturan terkipteki bir cüzün tercüme edilip diğerinin aynen alınmasL Phonematic units teriminin karşılığı olarak "~~.,S wl..l:>.. f, phonological sentence teriminin karşılığı olarak "~) y ~~ 41"ve

53 Ali Zeviyn, Menhecii'l-bahsi'MIIgavf brym't-tiirlisi ve ilmi'l-lllgati'l-hadis, (neşr. Daru'ş-şuılni's-selcl.fiyyeti1-~ınme, Bağdat 1986, s. 43. .

206

Page 21: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

! .. ;

phonemec content teriminin karşılığı olarak "ı.>ji::ı..JI ~_;ili" teriminin kullanılması gibi.S4

3) Yabancı slga aynen kalınakla beraber kelimenin köküriün tercüme edilmesi. "~_,.....,.", "~...>'-""", "~" ve "~'X.:ı" örneklerinde olduğu gibi. Yusuf Gaz~ bu metoda "~1 :l..'9:ıY.. = melezierne metodu" adını vermektedir. O şöyle demektedir: ''Ferdinmıd de Sat1sser'in kitabmdaki bai! terimferin Arapçala;tmlmasında .Jahsf bir tercih olarak b11 meleifeme metoduna ba;?JUrduk ... Mesela "w .Y-"" = ses" anlamındaki "phon" ve neme" ekinden ol11f011 phoneme (ses birim) terimitıi 'f;:ü .Y-""" ile, morpheme (biçinıbirim) terimitJi 'f.:ı9 ../'-"'': semanteme terimini 'ff/Y..Y' ve vertımm terimini '~.,;i" [eklinde çevirdik."55

4) Yabancı terimiere Arapça karşılıklar seçmek ve yabancı terimi de ya­nına Arapça harflerle yazmak. Bazen de yabancı terim ana dilindeki. harflerle yazılabilmektedir. Ali Abdülval:ıid Vafi'nin uygulaması bu şekildedir. O dilbi­limin alt dallanndan bahsederken şöyle demektedir: ''Btm/ar, ,.sb!: iyilif phonctiqıte / wfy..:. YI .:f...,/_;.J (ses araştınnalan), ~ .J _fo.li:f.Jllj dialctologie /~Wl w~/ .:f...,/_;.J ~ehçe araştırmaları), ~ _;1 _A:.uJI

~plj psychologie linguistique/ t,?PI ~1 rfc (dil psikolojisi) ve ,.ı[ır;.._,,.!lj semmıtiq11e/ w YY ..ıli {ı:..Li &ı 4.i1!/ .:f...,/_;.J (delalet açısından dil araştınnalanjdır. '56

Bu metodara göz attığımızda görürüz ki., bunlann çoğu Arapça terimin batılılaştırılrr1asından ibarettir ve Arapça'nın varlığı ve bağımsız4ğının ko­runması anlayışıyla uyuşmaz. Bu tür yöntemler, Arap Foplumunun günü­müzde yaşadığı dışa bağımlılığın bir yönünü· oluşturur. Diğer taraftan, bun­lardan dördüncüsü Arapça'nın ruhuna en ya..lruı alanıdır. Zira alternatif bir Arapça terimin bulunmasını kolaylaştınnaktadır. Aynca bu metot kendi dil ve kimliğini inkar etmeksizin diğer medeniyerlerle iletişim kurmayı da içer­mektedir.

Terimierin Arapça karşılık aranmaksızın yabancı dildeki. fonnuyla alın­ması önerisi bunu benimseyenler için açık bir kusur teşkil eder. Zira onlar Arapça' nın terirolere karşılık sağlayamayacağı iddiasıyla kendilerini karşılık arama zahmetine sokmamaktadırlar.

54 Bk Ahmed Muhrar Ömer, Dir!ısetii's-savti'f-fugavı~ Kahire 1985, s. 368-369. 55 Yusuf Gau, Medhal ile'l-elsine, Dımeşk 1985, s. 193. 56 Ali Abdulvabid V af!, İlnm'f-bıga, (neşr. Dam nehdati Mısr), Kahire, s. 59.

207

Page 22: Terim (Mustalah) fiilinin Ancak - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2006_14/2006_14_BOSTANCIA.pdf · 2015-09-08 · layacak ve yeni kavrarnlara uygun yerler belirlemnelerini

Tetim oluşturmada Arapça ile yabancı dili bir arada kullanan (terimin bir kıs11ll111 .Arapçalaştınp diğerini yabancı dildeki haliyle Arap harfleriyle yazan) metot da yabancı terimierin olduğu gibi alınmasını önerenden daha az tehli­keli değildir. Zira diğer yöntem gayretli kimseleri uzmanlar tarafından konu­lacak Arapça karşılıklar aramaya sevk edebilir. Bu metot ise dile öyle bir hasar verir ki kullanıcılar buna razı olurlar ve onun yerini alacak bir alternatif arama düşüncesinden dahi uzaklaşırlar.

Melezierne (tehdn) bu metotlar arasında en tehlikeli alanıdır. Zira bu metot Arapça'nın gerçek imkanlannı göz ardı etmekte ve kullanıcıları aldat­maktadır. Bu düşünceyi destekleyen bir durum da şudur: Dünyadaki diller pek çok seste ortaktırlar. Ancak s!galar ve slgaların taşıdığı anlamlar bakı­mından farklıdırlar. Mesela İngilizce'nin kullandığı seslerin çoğunu Arapça da kullanır. O halde niçin Arapça slga ve kalıplan -ki İbnu'l-Gatta' bunlann 1200'e ulaştığını tespit etmiştir- bırakıp da yabancı slgalar anyoruz. Bu kadar çok sayıdaki Arapça slga, istenilen manayı ifade etmekten aciz mi kaldı ki, dilimize zarar verecek yabancı slgalar peşinde koşuyoruz?

Biz diğer medeniyetler ve onların ürettiği ilimlerle iletişim halinde olmayı arzu ederken Allah Teala'nın korunmasını bizzat üstlendiği kitabı için seçtiği ve kitabını korumak suretiyle onu da koruduğu dile de bigane kalmamamız gerekir. Arap dili mensuplan en azından bu yüce görevi yerine getirmek için gayret göstermelidir.

208